DÖNEM: 22 YASAMA YILI: 5
TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
CİLT : 156
99uncu
Birleşim
4 Mayıs 2007 Cuma
İ Ç İ N D E K İ L
E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. -
ÖNERİLER
A) SİYASİ
PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.-
Gündemdeki sıralama ile 2/1015 esas numaralı Anayasanın
Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi'nin kırk sekiz saat geçmeden Anayasa Komisyonunda
görüşülmesine ilişkin AK Parti Grubu önerisi
IV. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
1.-
Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim
Köşdere'nin; Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı
Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu
İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
2.-
Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine
İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)
3.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Bursa Milletvekili
Faruk Çelik'in, İmar Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm ile Adalet Komisyonları Raporları (2/820) (S. Sayısı:
1337)
4.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Bursa Milletvekili
Faruk Çelik, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Ordu Milletvekili
Eyüp Fatsa, Hatay Milletvekili Sadullah Ergin, İstanbul Milletvekili
İrfan Gündüz ve 194 Milletvekilinin; 2709 Sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasına Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair
Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/1011) (S. Sayısı:
1408)
5.-
15.3.2007 Tarihli ve 5603 Sayılı Tarım ve Kırsal Kalkınmayı
Destekleme Kurumu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ve
Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme
Tezkeresi ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporu
(1/1340) (S. Sayısı: 1398)
6.-
İstiklal Marşının Kabulünü ve Mehmet Akif Ersoy'u
Anma Günü İlan Edilmesi Hakkında Kanun Tasarısı
ve Samsun Milletvekili Cemal Yılmaz Demir ve 2 Milletvekilinin
Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu
Raporu (1/1337, 2/845) (S. Sayısı: 1399)
7.-
Adana Milletvekili Ayhan Zeynep Tekin Börü'nün; Türk Medeni Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet
Komisyonu Raporu (2/888) (S. Sayısı: 1262)
8.-
Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma
ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/1195) (S. Sayısı: 1216)
9.-
Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında
Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Tasarısı ve İçişleri ile
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonları
Raporları (1/1212) (S. Sayısı: 1225)
10.-
Elektronik Ortamda İşlenen Suçların Önlenmesi ile 2559
ve 2937 Sayılı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ve İstanbul Milletvekili Gülseren
Topuz'un; Bilişim Sistemi Üzerinden Suç Teşkil Eden Zararlı
Yayınlarla Mücadele Hakkında Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu
Raporu (1/1305, 2/958) (S. Sayısı: 1397)
11.-
Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in; 12/9/1960 Tarihli ve 80 Sayılı
Kanun ile 24/6/1995 Tarihli ve 552 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
İçişleri Komisyonu Raporu (2/944) (S. Sayısı:
1400)
12.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Ukrayna Hükümeti Arasında
Enerji Alanında İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/1109) (S. Sayısı:
1083)
V. - OYLAMALAR
1.-
15.3.2007 Tarihli ve 5603 Sayılı Tarım ve Kırsal Kalkınmayı
Destekleme Kurumu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ve
Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme
Tezkeresinin oylaması
VI. - SORULAR
VE CEVAPLAR
A) YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
Afyonkarahisar Milletvekili Reyhan BALANDI'nın, adliyelerdeki
güvenliğe ilişkin sorusu ve
Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/20928)
2.-
İzmir Milletvekili Türkân MİÇOOĞULLARI'nın,
İzmir'deki boşanma olaylarına ilişkin sorusu ve
Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/20996)
3.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa'daki bir doğumevi
ve çocuk hastanesi inşaatına ilişkin sorusu ve
Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı
(7/21255)
4.-
Konya Milletvekili Atilla KART'ın, yolcu taşımacılığındaki
bir yetki belgesiyle ilgili soruna ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı
(7/21407)
5.-
İstanbul Milletvekili Onur ÖYMEN'in, Kıbrıs Rum Kesiminde
kurulacak hava kontrol merkezine ilişkin sorusu ve Dışişleri
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah GÜL'ün
cevabı (7/21511)
6.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, TBMM'de
alınacağı öne sürülen bazı önlemlere ilişkin
sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı
(7/21540)
7.-
Balıkesir Milletvekili Orhan SÜR'ün, Kabatepe Arıburnu
Sahil Anıtındaki metne ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman PEPE'nin
cevabı (7/21652)
8.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, trafik kazalarına
ilişkin soruları ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı
(7/21663, 21664)
9.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, makam araçlarına ve
şoförlerine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal
UNAKITAN'ın cevabı (7/21773)
10.-
Ordu Milletvekili İ. Sami TANDOĞDU'nun, bir derginin dağıtımına
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili
İsmail ALPTEKİN'in cevabı (7/22159)
11.-
Muğla Milletvekili Ali ARSLAN'ın, bir derginin dağıtımına
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili
İsmail ALPTEKİN'in cevabı (7/22160)
12.-
İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, Hakkari Merkez Yüksekova
ve Şemdinli ilçelerinde meydana gelen olayların araştırılması
amacıyla kurulan Meclis Araştırması Komisyonun
Raporuna ilişkin sorusu ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili İsmail ALPTEKİN'in
cevabı (7/22161)
13.-
Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in, Cumhurbaşkanı seçimi
sürecinde basın mensuplarının kulislere alınmayacağı
iddiasına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkan Vekili İsmail ALPTEKİN'in cevabı (7/22601)
I.
- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM
Genel Kurulu saat 11.03'te açılarak beş oturum yaptı.
TBMM
Başkanı Bülent Arınç'ın, Slovakya Ulusal Konseyi
Başkanının davetine icabetle, Bratislava'da düzenlenecek
"Avrupa Birliği Parlamento Başkanları Konferansı"na
katılmak üzere Slovakya'ya resmî ziyarette bulunmasına
ilişkin Başkanlık tezkeresi,
03/05/2007
Perşembe günkü gelen kâğıtlar listesinde yayımlanan
ve bastırılarak dağıtılan 1407 sıra sayılı
önerge ile 1408 sıra sayılı Anayasa Değişiklik
Teklifi'nin kırk sekiz saat geçmeden bu kısmın 1 ile 5'inci
sıralarına alınmasına ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; Anayasa
Değişiklik Teklifi'nin ikinci tur oylamasının 06
Mayıs 2007 Pazar günü Cumhurbaşkanlığı seçimi
oylamasından sonra yapılmasına ilişkin AK Parti
Grubu önerisi, yapılan görüşmelerden sonra,
Kabul
edildi.
Gündemin
"Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmının:
2'nci
sırasına alınan, Kamu İhale Kanununa Geçici Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi'nin (2/212) (S. Sayısı: 305)
görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin
komisyon raporu henüz gelmediğinden;
3'üncü
sırasına alınan, Bazı Kamu Alacaklarının
Tahsil ve Terkinine İlişkin (1/1030) (S. Sayısı: 904),
4'üncü
sırasına alınan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, İmar Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair (2/820) (S. Sayısı:
1337),
6'ncı
sırasına alınan, Adana Milletvekili Ayhan Zeynep Tekin
Börü'nün, Türk Medeni Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair (2/888) (S. Sayısı: 1262),
7'nci
sırasına alınan, Konut Edindirme Yardımı Hak
Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair (1/1195) (S. Sayısı:
1216),
8'inci
sırasına alınan, Yabancıların Çalışma
İzinleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin (1/1212) (S. Sayısı:
1225),
Kanun
Tasarı ve Teklifleri, ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda
hazır bulunmadığından;
Ertelendi.
1'inci
sırasına alınan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Hatay
Milletvekili Sadullah Ergin, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa, İstanbul
Milletvekili İrfan Gündüz, Bursa Milletvekili Faruk Çelik ve
2 Milletvekilinin; Milletvekili Genel Seçimlerinin Yenilenmesine
İlişkin Önergesi ve Seçimin 22 Temmuz 2007 Pazar Günü Yapılmasına
Dair Anayasa Komisyonu Raporu (4/455) (S. Sayısı: 1407), görüşmelerini
müteakiben, elektronik cihazla yapılan açık oylamadan sonra,
kabul edildi.
5'inci
sırasına alınan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri Bursa Milletvekili Faruk Çelik, Ankara Milletvekili
Salih Kapusuz, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa, Hatay Milletvekili
Sadullah Ergin, İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz ve 194
Milletvekilinin; 2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına
Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/1011) (S. Sayısı:
1408), birinci görüşmesi tamamlandı; ikinci görüşmesine
en az kırk sekiz saat geçtikten sonra başlanabileceği
açıklandı.
Ankara
Milletvekili Oya Araslı, Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ'ın,
İstanbul
Milletvekili İrfan Gündüz, Ankara Milletvekili Bayram Ali Meral'in,
Samsun
Milletvekili Haluk Koç, Tokat Milletvekili Mehmet Ergün Dağcıoğlu'nun,
Yaptıkları
konuşmalarda, partilerine sataştığı iddiasıyla
birer açıklamada bulundular.
Alınan
karar gereğince, 4 Mayıs 2007 Cuma günü saat 11.00'de toplanmak
üzere, birleşime 22.08'de son verildi.
Sadık
Yakut
Başkan
Vekili
Harun Tüfekci Ahmet Küçük
Konya Çanakkale
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Türkân Miçooğulları
İzmir
Kâtip
Üye
No.: 137
II. - GELEN
KÂĞITLAR
4 Mayıs
2007 Cuma
Teklif
1.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı Siirt Milletvekili
Recep Tayyip Erdoğan, Grup Başkanvekilleri Hatay Milletvekili
Sadullah Ergin, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Bursa Milletvekili
Faruk Çelik, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa, İstanbul Milletvekili
İrfan Gündüz ve Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Ankara
Milletvekili Muzaffer Remzi Kurtulmuşoğlu ile 354 Milletvekilinin;
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/1015) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 3.5.2007)
2.-
Kayseri Milletvekili Taner Yıldız'ın; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/1016) (Plan ve Bütçe ile Sağlık, Aile, Çalışma ve
Sosyal İşler Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 4.5.2007)
3.-
Balıkesir Milletvekili Ali Aydınlıoğlu'nun; Çiftçi
Mallarının Korunması Hakkında Kanunun Maddelerinin
Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/1017) (Adalet,
İçişleri ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 4.5.2007)
4.-
Ankara Milletvekilleri Eyüp Sanay ve Nur Doğan Topaloğlu'nun;
Doğal Gaz Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/1018) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 4.5.2007)
5.-
Malatya Milletvekili Süleyman Sarıbaş'ın; 10.06.1983
Tarihli 2839 Sayılı Milletvekili Seçimi Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1019) (Anayasa Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2.5.2007)
6.-
Kastamonu Milletvekili Hakkı Köylü'nün; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/1020) (Adalet ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 1.5.2007)
Tasarılar
1.-
Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı
ile Moğolistan Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Arasında
Petrol, Doğal Gaz ve Mineral Kaynaklar Alanında İşbirliğine
İlişkin Mutabakat Zaptının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/1355) (Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Dışişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
1.5.2007)
2.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Letonya Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında, Eğitim, Bilim, Kültür ve Spor Alanlarında
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/1356) (Milli
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Dışişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 1.5.2007)
Yazılı
Soru Önergeleri
1.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22223) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
2.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22224) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
3.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22225) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
4.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22226) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
5.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22227) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
6.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22228) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
7.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22229) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
8.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22230) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
9.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22231) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
10.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22232) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
11.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22233) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
12.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22234) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
13.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22235) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
14.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22236) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
15.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22237) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
16.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22238) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
17.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22239) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
18.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22240) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
19.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22241) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
20.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22242) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
21.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22243) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
22.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22244) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
23.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22245) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
24.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22246) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
25.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22247) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
26.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22248) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
27.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22249) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
28.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22250) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
29.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22251) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
30.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22252) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
31.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22253) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
32.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22254) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
33.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22255) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
34.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22256) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
35.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22257) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
36.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22258) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
37.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22259) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
38.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22260) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
39.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22261) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
40.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22262) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
41.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22263) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
42.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22264) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
43.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22265) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
44.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22266) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
45.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22267) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
46.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22268) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
47.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22269) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
48.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22270) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
49.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22271) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
50.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22272) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
51.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22273) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
52.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22274) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
53.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22275) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
54.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22276) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
55.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22277) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
56.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22278) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
57.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22279) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
58.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22280) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
59.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22281) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
60.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22282) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
61.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22283) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
62.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22284) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
63.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22285) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
64.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22286) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
65.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22287) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
66.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22288) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
67.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22289) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
68.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22290) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
69.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22291) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
70.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22292) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
71.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22293) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
72.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22294) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
73.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22295) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
74.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22296) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
75.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22297) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
76.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22298) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
77.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22299) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
78.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22300) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
79.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22301) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
80.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22302) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
81.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22303) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
82.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22304) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
83.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22305) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
84.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22306) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
85.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22307) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
86.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22308) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
87.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22309) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
88.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22310) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
89.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22311) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
90.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22312) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
91.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22313) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
92.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22314) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
93.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22315) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
94.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22316) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
95.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22317) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
96.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22318) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
97.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22319) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
98.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22320) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
99.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22321) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
100.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22322) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
101.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22323) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
102.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22324) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
103.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22325) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
104.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22326) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
105.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22327) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
106.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22328) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
107.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22329) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
108.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22330) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
109.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22331) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
110.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22332) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
111.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22333) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
112.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22334) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
113.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22335) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
114.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22336) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
115.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22337) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
116.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22338) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
117.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22339) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/4/2007)
118.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22340) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
119.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22341) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
120.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22342) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
121.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22343) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
122.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22344) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
123.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22345) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
124.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22346) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
125.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22347) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
126.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22348) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
127.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22349) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
128.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22350) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
129.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22351) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
130.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22352) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
131.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22353) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
132.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22354) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
133.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22355) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
134.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22356) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
135.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22357) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
136.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22358) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
137.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22359) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
138.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22360) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
139.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22361) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
140.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22362) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
141.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22363) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
142.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22364) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
143.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22365) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
144.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22366) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
145.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22367) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
146.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22368) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
147.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22369) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
148.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22370) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
149.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22371) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
150.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22372) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
151.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22373) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
152.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22374) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
153.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22375) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
154.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22376) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
155.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22377) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
156.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22378) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
157.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22379) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
158.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22380) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
159.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22381) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
160.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22382) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
161.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22383) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
162.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22384) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
163.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22385) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
164.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22386) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
165.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22387) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
166.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22388) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
167.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22389) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
168.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22390) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
169.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22391) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
170.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22392) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
171.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22393) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
172.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22394) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
173.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22395) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
174.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22396) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
175.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22397) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
176.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22398) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
177.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22399) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
178.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22400) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
179.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22401) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
180.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22402) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
181.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22403) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
182.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22404) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
183.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22405) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
184.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22406) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
185.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22407) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
186.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22408) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
187.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22409) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
188.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22410) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
189.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22411) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
190.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22412) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
191.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22413) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
192.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22414) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
193.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22415) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
194.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22416) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
195.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22417) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
196.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22418) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
197.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22419) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
198.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22420) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
199.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22421) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
200.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22422) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
201.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22423) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
202.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22424) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
203.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22425) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
204.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22426) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
205.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22427) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
206.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22428) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
207.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22429) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
208.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22430) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
209.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22431) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
210.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22432) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
211.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22433) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
212.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22434) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
213.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22435) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
214.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22436) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
215.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22437) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
216.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22438) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
217.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22439) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
218.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22440) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
219.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22441) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
220.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22442) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
221.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22443) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
222.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22444) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
223.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22445) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
224.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22446) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
225.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22447) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
226.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22448) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
227.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22449) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
228.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22450) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
229.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22451) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
230.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22452) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
231.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22453) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
232.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22454) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
233.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22455) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
234.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22456) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
235.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22457) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
236.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22458) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
237.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22459) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
238.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22460) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
239.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22461) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
240.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22462) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
241.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22463) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
242.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22464) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
243.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22465) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
244.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22466) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
245.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22467) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
246.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22468) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
247.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22469) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
248.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22470) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
249.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22471) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
250.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22472) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
251.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22473) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
252.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22474) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
253.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22475) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
254.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22476) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
255.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22477) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
256.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22478) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
257.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22479) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
258.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22480) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
259.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22481) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
260.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22482) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
261.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22483) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
262.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22484) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
263.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22485) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
264.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22486) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
265.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22487) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
266.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22488) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
267.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22489) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
268.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22490) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
269.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22491) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
270.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22492) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
271.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22493) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
272.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22494) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
273.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22495) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
274.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22496) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
275.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22497) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
276.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22498) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
277.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22499) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
278.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22500) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
279.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22501) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
280.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22502) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
281.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22503) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
282.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22504) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
283.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22505) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
284.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22506) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
285.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22507) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
286.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22508) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
287.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22509) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
288.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22510) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
289.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22511) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
290.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22512) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
291.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22513) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
292.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22514) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
293.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22515) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
294.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22516) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
295.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22517) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
296.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22518) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
297.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22519) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
298.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22520) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
299.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22521) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
300.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22522) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
301.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22523) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
302.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22524) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
303.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22525) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
304.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22526) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
305.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22527) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
306.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22528) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
307.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22529) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
308.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22530) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
309.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22531) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
310.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22532) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
311.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22533) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
312.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22534) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
313.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22535) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
314.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22536) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
315.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22537) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
316.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22538) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
317.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22539) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
318.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22540) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
319.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22541) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
320.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22542) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
321.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22543) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
322.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22544) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
323.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22545) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
324.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22546) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
325.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22547) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
326.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22548) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
327.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22549) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
328.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22550) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
329.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22551) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
330.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22552) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
331.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22553) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
332.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22554) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
333.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22555) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
334.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22556) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
335.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22557) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
336.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22558) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
337.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22559) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
338.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22560) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
339.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22561) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
340.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22562) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
341.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22563) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
342.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22564) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
343.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22565) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
344.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22566) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
345.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22567) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
346.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22568) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
347.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22569) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
348.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22570) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
349.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22571) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
350.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22572) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
351.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22573) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
352.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22574) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
353.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22575) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
354.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22576) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
355.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22577) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
356.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22578) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
357.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22579) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
358.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22580) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
359.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22581) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
360.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22582) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
361.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22583) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
362.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22584) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
363.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22585) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
364.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22586) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
365.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22587) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
366.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22588) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
367.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22589) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
368.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22590) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
369.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22591) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
370.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22592) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
371.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22593) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
372.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22594) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
373.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22595) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
374.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22596) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
375.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22597) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
376.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22598) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
377.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22599) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
378.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Kars'taki bir köyün yol ve su
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22600) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/4/2007)
379.-
Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in, Cumhurbaşkanı seçimi
sürecinde basın mensuplarının kulislere alınmayacağı
iddiasına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından
yazılı soru önergesi (7/22601) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20.4.2007)
380.-
İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, Siirt ve çevre illerdeki
sorunlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/22602) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/4/2007)
381.-
Burdur Milletvekili Ramazan Kerim ÖZKAN'ın, şehir altyapısında
tesisatın yerleştirilmesine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/22603) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/4/2007)
382.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Batı Trakya Türkleri'nin
bazı sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/22604) (Başkanlığa geliş tarihi:
25/4/2007)
383.-
Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, yoksulluk sınırına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/22605)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/4/2007)
384.-
Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, gençlerin kötü
alışkanlıklardan korunmasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/22606) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26/4/2007)
385.-
İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, çocuk ihmali ve istismarı
olayları ile çocuk suçluluğuna ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/22607) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26/4/2007)
386.-
Artvin Milletvekili Yüksel ÇORBACIOĞLU'nun, kamudaki avukat
ve hukuk müşaviri sayısına ilişkin Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN)
yazılı soru önergesi (7/22608) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/4/2007)
387.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa-Nilüfer Spor Kompleksine
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/22609)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/4/2007)
388.-
Muğla Milletvekili Ali ARSLAN'ın, Bağ-Kur'un özel hastanelerden
aldığı sağlık hizmetlerine ilişkin Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/22610) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/4/2007)
389.-
Muğla Milletvekili Ali ARSLAN'ın, SSK'nın özel hastanelerden
aldığı sağlık hizmetlerine ilişkin Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/22611) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/4/2007)
390.-
Sivas Milletvekili Nurettin SÖZEN'in, İstanbul Büyük Otogarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/22612) (Başkanlığa geliş tarihi:
25/4/2007)
391.-
Adana Milletvekili Tacidar SEYHAN'ın, Seyhan Belediyesinin
ihalelerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22613) (Başkanlığa geliş tarihi:
25/4/2007)
392.-
Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, silah ruhsatlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/22614) (Başkanlığa geliş tarihi:
26/4/2007)
393.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Orhaneli-Göynükbelen yolunun
onarımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22615) (Başkanlığa geliş tarihi:
26/4/2007)
394.-
Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, alınan bazı
araçların plakalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/22616) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/4/2007)
395.-
Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa SİRMEN'in, Körfez Öğretmenevi
yönetimine yönelik iddialara ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/22617) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/4/2007)
396.-
Antalya Milletvekili Hüseyin EKMEKÇİOĞLU'nun, Patnos Devlet
Hastanesi yeni binasının ihalesine ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/22618) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25/4/2007)
397.-
Muğla Milletvekili Ali ARSLAN'ın, Yatağan Devlet Hastanesinin
uzman doktor ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/22619) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/4/2007)
398.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Aksaray İlindeki yeşil
kart uygulamasına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/22620) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/4/2007)
399.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Ağrı İlindeki
yeşil kart uygulamasına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/22621) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/4/2007)
400.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Adıyaman İlindeki
yeşil kart uygulamasına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/22622) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/4/2007)
401.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Çankırı İlindeki
yeşil kart uygulamasına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/22623) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/4/2007)
402.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Batman İlindeki yeşil
kart uygulamasına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/22624) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/4/2007)
403.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bartın İlindeki
yeşil kart uygulamasına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/22625) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/4/2007)
404.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Siirt İlindeki yeşil
kart uygulamasına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/22626) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/4/2007)
405.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Kütahya İlindeki yeşil
kart uygulamasına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/22627) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/4/2007)
406.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Karabük İlindeki yeşil
kart uygulamasına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/22628) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/4/2007)
407.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa-Büyükorhan-Danacılar
Köyü Sağlık Ocağına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/22629) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/4/2007)
408.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Şırnak İlindeki
yeşil kart uygulamasına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/22630) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/4/2007)
409.-
İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, İzmir'de aile hekimliği
pilot uygulamasına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/22631) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26/4/2007)
410.-
Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, tarım sektörünün katma
değerine ve girdi fiyatlarındaki artışa
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/22632) (Başkanlığa geliş tarihi:
26/4/2007)
411.-
Aydın Milletvekili Mehmet SEMERCİ'nin, Büyük Menderes Havzasındaki
sulama suyu yetersizliğine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/22633) (Başkanlığa
geliş tarihi: 26/4/2007)
412.-
Muğla Milletvekili Gürol ERGİN'in, mısır ve ekmeklik
buğday ithalatına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/22634) (Başkanlığa
geliş tarihi: 26/4/2007)
413.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, THY uçuşlarında
güvenlik elemanı bulunup bulunmadığına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/22635) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/4/2007)
414.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Eskişehir-Bandırma
demiryolu hattı çalışmalarına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/22636) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/4/2007)
415.-
Artvin Milletvekili Yüksel ÇORBACIOĞLU'nun, Borçka Barajındaki
teknik bir arızaya ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/22637) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/4/2007)
416.-
İzmir Milletvekili K. Kemal ANADOL'un, ithal motorlu taşıt
gösterge ve uyarı sistemlerine Türkçe zorunluluğu getirilmesine
ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru
önergesi (7/22638) (Başkanlığa geliş tarihi:
25/4/2007)
417.-
Konya Milletvekili Atilla KART'ın, TRT'de bir Genel Müdür Yardımcısına
yapıldığı iddia edilen uygulamaya ilişkin
Devlet Bakanından (Beşir ATALAY) yazılı soru önergesi
(7/22639) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/4/2007)
418.-
Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, ören yerlerine ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/22640) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/4/2007)
419.-
Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, vergi kaçaklarına
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/22641) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/4/2007)
420.-
İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun, Cumhurbaşkanı
Adayı hakkındaki bir ifadesine ilişkin Devlet Bakanından
(Ali BABACAN) yazılı soru önergesi (7/22642) (Başkanlığa
geliş tarihi: 26/4/2007)
421.-
İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, Diyanet İşleri
Başkanlığının Almanya'daki Teşkilatının
üye olduğu Konseye ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet
AYDIN) yazılı soru önergesi (7/22643) (Başkanlığa
geliş tarihi: 26/4/2007)
4 Mayıs
2007 Cuma
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 11.03
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN
- Türkiye Büyük Millet Meclisinin 99'uncu Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubunun, İç Tüzük'ün 19'uncu maddesine
göre verilmiş bir önerisi vardır. Okutup, oylarınıza
sunacağım.
Okutuyorum:
III.-
ÖNERİLER
A) SİYASİ
PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.- Gündemdeki
sıralama ile 2/1015 esas numaralı Anayasanın Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi'nin kırk sekiz saat geçmeden Anayasa Komisyonunda
görüşülmesine ilişkin AK Parti Grubu önerisi
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulu 04.05.2007 Cuma günü (bugün) toplanamadığından,
İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince, Grubumuzun
aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını
arz ederim.
Salih
Kapusuz
Ankara
AK
Parti Grubu Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler Kısmının;
440. sırasında yer alan 1398 Sıra Sayılı Cumhurbaşkanlığı
Geri Gönderme Tezkeresinin bu kısmın 5. sırasına,
441. sırasında yer alan 1399 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının bu kısmın 6. sırasına,
437. sırasında yer alan 1394 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının bu kısmın 19. sırasına,
414. sırasında yer alan 1360 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının bu kısmın 20. sırasına
alınması ve diğer işlerin sırasının
buna göre teselsül ettirilmesi;
2/1015 Esas Numaralı Anayasanın
bazı maddelerinde değişiklik yapılması hakkında
kanun teklifinin 48 saat geçmeden Anayasa Komisyonunda görüşülmesi;
Önerilmiştir.
BAŞKAN - AK Parti Grup önerisinin
lehinde söz isteyen Salih Kapusuz, Ankara Milletvekili.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hayırlı
bir çalışma günü temennisiyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün, Danışma Kurulu talebimize
Cumhuriyet Halk Partisinden arkadaşlarımız katılamadığı
için grup önerisi olarak getirdik.
Getirdiğimiz öneride, Sayın
Cumhurbaşkanı tarafından iade edilmiş olan, tarımsal
kalkınmayı desteklemekle ilgili olarak bir kurum oluşturuluyor
bildiğiniz gibi, bu tasarıyı daha önce çıkarıp
göndermiştik, bir maddesi iade edilmişti. O bir maddelik
kısmının da, Genel Kurulda bugün ilk önce görüşülecek
tasarı olmasını öneriyoruz, bir.
İkinci olarak, İstiklal
Marşı ve Mehmet Âkif Ersoy'u anmakla ilgili bir gün için hazırlanmış
olan bir tasarımız var, bu tasarıyı öne çekiyoruz.
Ayrıca, Yunus Emre Vakfıyla
ilgili olarak, grupların da mutabakatı olan bir tasarı
var, onu öne çekiyoruz.
Bir diğeri de, nükleer enerjiyle
ilgili olarak bir tasarı var, onu da ön sıralara çekiyoruz.
Gündemdeki yerlerini, akışı içerisinde, bu yerleştirilmiş
olan çalışma takvimine göre yürütülmesini düşünüyoruz.
Ayrıca, bir de dün bir paket
verdik Anayasa'yla ilgili olarak. Anavatan Partisi milletvekili
arkadaşlarımızla, onların da imzalamış
oldukları, kamuoyunda önemle takip edilen, beklenilen bir Anayasa
paketi var. Bu Anayasa paketinin de Anayasa Komisyonumuzca
kırk sekiz saat geçmeden görüşülmesini tavsiye etmeyi
amaçlıyoruz.
Genel Kurulumuzun katkısıyla
gündemi bu şekliyle belirlemiş olmamız hâlinde hem çalışmalarımız
hem de Komisyonda öncelikli olarak bu konunun görüşülebilmesini
amaçlayan bir grup önerisidir.
Memleketimiz, milletimiz için hayırlı
olmasını temenni ediyor, hepinize saygılar sunuyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Kapusuz.
Grup önerisi lehinde söz isteyen
İrfan Gündüz, İstanbul Milletvekili. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Buyurun Sayın Gündüz.
İRFAN GÜNDÜZ (İstanbul) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinize hayırlı
günler diliyorum.
Tabii, günün bu erken saatinde, AK
Parti Grubu olarak, Danışma Kurulu önerimizin lehinde de
söz almış bulunuyorum. Danışma Kurulumuzun önerileri
içerisinde, tabii, çok önemli, özellikle tarımsal kalkınmayla
alakalı, Avrupa Birliğini de yakından ilgilendiren,
Türkiye'de tarımsal kalkınmayı desteklemeye yönelik,
Cumhurbaşkanlığından geri gönderilen iade tezkeresi
ve iade edilen bir maddenin görüşülmesinin öne alınmasıyla
ilgili bir teklifimiz var.
Öbür taraftan, İstiklal Marşı'nın
kabulü ve Mehmet Âkif Ersoy'u anma günü ilan edilmesiyle ilgili yasal
düzenlemenin öne alınmasıyla ilgili bir teklifimiz var.
Hemen bunun arkasından, Kültür
Bakanlığının, özellikle yurt dışında
yaşayan vatandaşlarımızın millî kültürümüze
kazandırılması ve onların milletimizle entegrasyonunu
öngören Yunus Emre kültür evleriyle ilgili çok önemli bir projesi
var -kaldı ki, bu proje, tabii, iktidarıyla muhalefetiyle
komisyonlarda uzlaşmayla geçmiş bir yasal düzenleme- onun
öne alınmasıyla ilgili bir teklifimiz var.
Bir de, bu nükleer enerjiyle ilgili,
güç santrallerinin kurulması, işletilmesi ve enerji satışına
yönelik kanuni düzenleme var. Bunların öne alınmasını
teklif etmişiz.
Tabii, öbür taraftan, Cumhurbaşkanlığı
seçimiyle ilgili, Anavatan Partisi ile AK Parti Grubunun müştereken
teklif ettiği Anayasa değişikliğinin Anayasa Komisyonumuzda
kırk sekiz saat geçmeden görüşülmesine yönelik, buna
imkân veren bir teklif var.
Bunun dışında,
sırasında yer alan diğer kanun tekliflerimiz de yeri
ve zamanı geldiğinde görüşülecektir. Meclisimizin,
erken seçim kararı alındıktan sonra bile böylesine
bir performans sergilemesi ve hâlâ çalışmasına devam
etmesi, aslında iktidarıyla muhalefetiyle, bu Meclis
için onur verici bir durumdur.
O yüzden, bugünkü çalışmanın
Meclisimize ve milletimize hayırlı olmasını diliyor,
grubumuzun önerisi lehinde desteğinizi bekliyoruz.
Hepinize en derin sevgi ve saygılarımı
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Gündüz.
Grup önerisi aleyhinde söz isteyen
Ferit Mevlüt Aslanoğlu, Malatya Milletvekili.
Buyurun Sayın Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Önce Ali Bey konuşacak.
BAŞKAN - Ali Arslan, Muğla
Milletvekili.
Buyurun Sayın Arslan.
ALİ ARSLAN (Muğla) - Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Adalet
ve Kalkınma Partisinin Grup önerisi aleyhinde, Cumhuriyet Halk
Partisi adına söz almış bulunuyorum. Sözlerime
başlamadan önce, hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Her ne kadar Sayın Gündüz,
işte, erken seçim kararı aldığımız süreçten
sonra bile hâlâ yasa görüşüyor olmamızı bir fazilet
olarak gösterdi ama, biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, böylesine
bir süreçte, alelacele bir şeyler yapalım gayretiyle, Mecliste
hâlâ kanun çıkarıyor olmanın, aslında çok da fazilet
olmadığını
Bugün gazetelerde manşetiz mesela:
"Anayasa şaşkınlığı" diyor. Neyin
ne olduğu belli değil, her şey birbirine karıştı.
Değerli arkadaşlarım,
tabii, bazı yasalar görüşülebilir. Mesela, biz istiyorduk
ki
Bonozedeler var biliyorsunuz, İmarzedeler, her biri perişanlık
içinde, emekliliklerini, çoluğunun çocuğunun rızıklarını,
devletin güvencesine, devletin verdiği sözlere güvenerek
bankaya yatırmışlar. Bu konuda, Sayın Koç'un, Sayın
Bihlun Tamaylıgil'in, Cumhuriyet Halk Partisinden birçok arkadaşımızın
büyük gayretleri var, İmarzedelerin sorunu çözülsün diye.
Hâlâ, bununla ilgili bir düzenleme yapılmış değil.
İnsanlar, bunca seneden beri, bu Meclisin çıkaracağı
bu konuyla ilgili yasayı bekliyor.
Değerli arkadaşlarım,
başka
Geçen gün bir televizyon programına katıldım.
Orada, İslami holdinglere trilyonlarca parasını kaptırmış
insanlar, büyük perişanlık içinde, eşleri sıkıntıdan
vefat etmiş, çocuklarına Almanya Hükûmetinin verdiği
paralarla bakabilen insanların sorunları var; gerçi, ona
Başbakan "Bana mı sordunuz?" diyor, ama, bakın
İmarzedelere, devlete sormuş insanlar, devlet güvence vermiş.
O insanların sorununu çözmek varken, biz burada bugün, işte,
çok da gerekli -elbette, mutlaka önemi var- çok da aciliyeti olmayan
yasalarla uğraşıyoruz. İşte, laf olsun torba
dolsun Sayın Gündüz! Sanıyorum, bu yasalar o nedenle gündeme
geliyor.
Değerli arkadaşlarım,
büyük bir sıkıntı yaşatıyor Adalet ve Kalkınma
Partisi Türkiye'ye. Bakın, önce seçim dedik, inanmadınız;
gelin uzlaşalım dedik... Bakın, Cumhuriyet Halk Partisinin
Genel Başkanı -bir anlayışımı burada, bu
kürsüde ifade etmek istiyorum- "Adalet ve Kalkınma Partisinin
içinde, Cumhurbaşkanlığında destekleyebileceğimiz
isimler vardır." diyor. Kim bu? Adalet ve Kalkınma Partisi,
bildiğiniz gibi... Artık isimlerini karıştırdık,
Refah mıydı Fazilet miydi; biri açılıyor biri kapatılıyor;
sanıyorum, bir zaman sonra sizin de isminizi karıştıracağız.
AHMET YENİ (Samsun) - Halkımız
sizi karıştıracak!
ALİ ARSLAN (Devamla) - Değerli
arkadaşlarım, çekirdeğinde millî görüş çizgisinin
olduğu, etrafında da liberallerin örtü görevi gördüğü,
liberallerin maskelediği bir parti. Bakın, o liberallere,
Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Başkanı diyor ki:
"Ben, sizden birinin Cumhurbaşkanlığını
içime sindirebilirim." Ama sizin kendi Genel Başkanınız,
Adalet ve Kalkınma Partisi içindeki bir liberalin Cumhurbaşkanı
adaylığını içine sindiremedi değerli arkadaşlar.
MUSTAFA CUMUR (Trabzon) - Size kim
soruyor!
AHMET YENİ (Samsun) - Geç onu!
ALİ ARSLAN (Devamla) - Ben geçerim,
benim sorunum değil.
O, Adalet ve Kalkınma Partisinin
içindeki liberallerin, kendilerinin gücüyle, kendilerini
Başbakan yapan Sayın Tayyip Erdoğan'ın kendilerine
güvenmediğinin ortaya çıkması sonucu sıkıntı
yaşayan insanlar. Yaşamıyorsanız, o sizin kendi
bileceğiniz iş.
AHMET YENİ (Samsun) - Siz, bir
aday bile gösteremediniz!
ALİ ARSLAN (Devamla) - Ama,
yurttaş bunu çok iyi görüyor. O insanlara oy veren, o insanlar
sizin içinizde var diye Adalet ve Kalkınma Partisine oy veren
yurttaşlarımız, oylarının nasıl, nerelere
kullanıldığını çok iyi biliyor.
AHMET YENİ (Samsun) - Siz, bir
aday bile gösteremediniz! Aday bile çıkaramadınız!
ALİ ARSLAN (Devamla) - Değerli
arkadaşlarım...
BAŞKAN - Sayın Yeni, lütfen...
ALİ ARSLAN (Devamla) - Değerli
arkadaşlarım, bakın, bir klasik sağ-sol çatışması
içinde, Adalet ve Kalkınma Partisi, 2002 yılında, hiç
hak etmediği bir oy aldı.
AHMET YENİ (Samsun) - Aday bile
çıkaramadınız, aday!
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Millet
haksız mı da, hak etmeyene oy verdi! Allah Allah! Adama bak
ya!
ALİ ARSLAN (Devamla) - O zamana
kadar liberal sağ partilerde görünen dağınıklık,
oradaki arkadaşlarımızın da millî görüş çizgisindeki
arkadaşlara destek vermesiyle, AKP'yi oluşturdu.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Size
vermedi de niye AK Partiye verdi?
ALİ ARSLAN (Devamla) - Değerli
arkadaşlarım, bakın, sağcılık-solculuk
ne? Birçoğunuz iddia ediyorsunuz ki: "Biz, Demokrat Parti
geleneğinden geliyoruz." Doğru mudur? Herkes öyle söylüyor,
sağ partilerin birçoğunda bir söylem biçimi bu: "Biz,
Demokrat Parti geleneğinden gelen bir partiyiz."
Değerli arkadaşlarım,
bakın, Demokrat Partinin en önemli liderlerinden Sayın Celal
Bayar'ın 1954 yılında yaptığı şeyle bugün
sizlerin yaptığı şeyi karşılaştıralım,
bakalım siz o gelenekten geliyor musunuz gelmiyor musunuz? En
ufak bir ilginiz var mı?
Değerli arkadaşlarım,
1954 yılında, Sayın Celal Bayar Cumhurbaşkanımız
Amerika'ya gidiyor, Dünya Bankasından kredi istiyor. Diyor ki:
"Küçük Menderes, Büyük Menderes Nehirleri üzerine baraj yapacağım,
bana kredi açın." Dünya Bankası temsilcisi diyor ki:
"Bu istediğiniz para, bizim size vereceğimiz, bir devlete
vereceğimiz paradan fazla." Tercüman tercüme ederken yanlış
tercüme ediyor ya da Sayın Celal Bayar yanlış anlıyor,
söylenen söz şu şekilde aktarılıyor Sayın Bayar'a:
"Ya, sizin neyinize para verelim?" Yani, Türkiye'yi küçümseyen
bir ifadeyle tercüme ediyor.
Değerli arkadaşlarım,
ne yapıyor biliyor musunuz Sayın Bayar? Oradan geldiğinizi
iddia ettiğiniz Sayın Bayar ne yapıyor biliyor musunuz?
Atatürk'ün, İsmet Paşa'nın silah arkadaşı, birlikte
kurtuluş savaşı verdikleri, bu ülkenin bütünlüğü
için, laik cumhuriyeti kurmak için birlikte kavga verdikleri Sayın
Bayar Amerika'dan Ankara'ya telgraf çekiyor "Dünya Bankası
temsilcisini Türkiye'den kovun." diye. Türkiye'yi küçümsediğini
Aslında, adam küçümsememiş, ama, tercüman yanlış
tercüme etmiş. "Türkiye'den kovun." diyor ve 1960 yılına
kadar Dünya Bankasıyla Demokrat Parti görüşme yapmıyor.
İçinizde bunu bilenler vardır. Günal Kansu'nun "Planlı
Yıllar" kitabında yazıyor bu anekdot.
Değerli arkadaşlarım,
bakın siz ne yapıyorsunuz? Başbakanın danışmanı,
kendi elleriyle getirdiği danışmanı aynı
Amerika'ya gidiyor, "Bakın, Türkiye'de size bağlı
başka bir adam yok, bu adamı süpürmeyin -benim bu kürsüden o
terimleri söylemeye dilim varmıyor, o nedenle söylemeyeceğim-
süpürüp atmayın, sahip çıkın Tayyip Erdoğan'a."
diyor. Gerçi, sadece Amerika'nın değil, Talabani'nin de sahip
çıkması, Barzani'nin de sahip çıkması Tayyip Erdoğan'a
bugün moda oldu; "Sahip çıkın." diyor.
Bakın, değerli arkadaşlarım,
o Celal Bayar'ın Demokrat Partisiyle, onurlu duruşu olan Celal
Bayar'ın Demokrat Partisiyle, bugün sizin Adalet ve Kalkınma
Partisinin aynı sağ anlayışta olduğu söylenebilir
mi? O nedenle diyorum, 2002'de hak etmediğiniz bir gücü aldınız,
hak etmediğiniz bir destek aldınız diyorum. Hiç alakanız
yok. Hiç alakanız yok değerli arkadaşlarım.
Şimdi
AHMET YENİ (Samsun ) - Geliyoruz,
geliyoruz.
ALİ ARSLAN (Devamla) - Nereye
geliyorsunuz?
AHMET YENİ (Samsun) - 450 ile
geliyoruz.
BAŞKAN - Sayın Yeni
ALİ ARSLAN (Devamla) - İnsanların
önüne gidemeyeceksiniz.
Bakın, çiftçiler bekliyor.
Çiftçiler bekliyor gelsinler diye. İnsanlar aç. Biraz önce
"Yaşamsal önemi var bu bazı yasaların." dedi.
Bakın, daha önce bu kürsüde anlattım. İnsanlar kendilerini
-tarımcılar- ölmüş farz ediyor. Tekrar anlatayım o
fıkrayı:
Sumbas'ta bir vatandaşımızın
anlattığı fıkra: Mezarlığı dolaşıyor
bir vatandaş. Bakıyor ki, mezar taşının birisinde
"Doğum tarihi 1950, ölüm tarihi 1999." yazıyor. Hesaplıyor,
epey yaşamış adam, ama mezar taşında "Üç
yıl yaşadı." yazıyor. Bir başka mezar taşında
"Doğum tarihi 1930
" Bunu köylü anlattı bize.
"Gidin, Meclis kürsüsünden anlatın." dedi. "Durumumuzu
en güzel anlatan ifade bu. Ağladık olmadı. Bağırdık
olmadı. 'Ananı al da git.' dediler. 'Millet size mi bakacak?'
dediler. 'Gözünüzü toprak doyursun.' dediler. Hiç olmazsa fıkrayla
anlatın, belki anlarlar hâlimizi." dediler, o nedenle anlatıyorum.
İlgisini çekiyor: "Ya bu nedir acaba?" İnsan elli
beş sene, altmış beş sene yaşamış ama
"İki yıl yaşadı.", "Üç yıl yaşadı."
yazıyor. Mezarcıya gitmiş sormuş. Demiş
"Kardeşim, bu nedir ya?" Mezarcı demiş ki
"Onun biri memurdu, biri işçiydi. Birisi üç yıl dünya
gördü. Birisi iki yıl dünya gördü." Çiftçi yurttaşımız
demiş ki: "Benim mezarıma 'Doğdu ve öldü.' yazın."
İnsanları bu hâle getirdiniz değerli arkadaşlarım.
Nasıl gideceksiniz o insanların huzuruna? Nasıl gideceksiniz?
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - Sen işine
bak!
ALİ ARSLAN (Devamla) - Başka?..
Bakın, bugünkü Hürriyet gazetesinde, size olan inancı âdeta
Polyanacılık düzeyinde olan bir köşe yazarı yazıyor.
Asla inanmadı sizin dinci bir parti olduğunuza. Kurulduğunuz
günden beri de destekliyordu sizi. Bugün onun da kafası karışmış.
Diyor ki: "Tayyip Erdoğan'ın bu imajı düzeltmesi lazım.
Sadece türbanı referans alarak, kendi yandaşlarını
devlet dairelerine yerleştirmek konusundaki iddiasını
bırakması gerekir." O bile, sizin artık nasıl
bir parti olduğunuzun farkına varmış. Desteğini
çekiyor yavaş yavaş, gözlüyoruz.
AHMET YENİ (Samsun) - Yüzde 50
yeter mi?
ALİ ARSLAN (Devamla) - Değerli
arkadaşlarım, yüzde 50
Bakın, Cumhuriyet Halk Partisinin
aldığı oyu söylüyorsunuz galiba, diliniz sürçtü.
AHMET KAMBUR (Tekirdağ) - Ne
zaman? Ne zaman? (AK Parti sıralarından gürültüler)
ALİ ARSLAN (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, tabii, yareye dokununca itirazlar çok oluyor. Ben
gerçekleri söylüyorum. Şimdiden ona göre hazırlıklı
olun. Yurttaşların önüne giderken hazırlıklı
gidin. Ben gözlemlerimi söylüyorum, çiftçinin derdini söylüyorum. Ona göre, tedbirini al da
git Sayın Ahmet kardeşim.
BAŞKAN - Sayın Arslan
ALİ ARSLAN (Devamla) - Değerli
arkadaşlarım, söylediğimiz gibi, bu süreçte, bu tür
yasaların çıkarılması çok da anlamlı, çok da
gerekli değil. Elbette, büyük sıkıntı yaşayan
yurttaşlarımızın sorunları vardı.
Keşke, onları görüşebilseydik.
İRFAN GÜNDÜZ (İstanbul) -
Onları da görüşeceğiz.
ALİ ARSLAN (Devamla) - Madem
ille yasalar çıkaracağız, gelin, İmarzedelerin
sorunlarını çözelim. Gelin, İslami holdinglere, her
ne kadar, dediğim gibi, Sayın Başbakan "Ya bana
mı sordun yatırdın kardeşim, benim problemim değil."
diyor.
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - "İslami
holding" diye bir şey yok.
ALİ ARSLAN (Devamla) - Keşke,
o yurttaşlarımızın sorununu çözebilsek, ama, hiç
telaşa gerek yok. Zaten, iki ay sonra kurulacak bir Cumhuriyet
Halk Partisi iktidarıyla bu sorunları biz çözeceğimize
buradan söz veriyoruz.
AHMET YENİ (Samsun) - Siz kendiniz
inanıyor musunuz?
ALİ ARSLAN (Devamla) - Hepinize
saygılar, sevgiler sunuyorum. Her ne kadar başarılı
olamayacağınıza inansam da seçimde de sizlere başarılar
diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
AHMET YENİ (Samsun) - Siz inanıyor
musunuz?
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Arslan.
Grup önerisini oylarınıza
sunuyorum. Kabul edenler
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Önce Ali konuştu, ben vardım efendim.
BAŞKAN - Sayın Aslanoğlu,
oya sundum.
Kabul etmeyenler
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Ama efendim, önce Ali konuşacaktı,
önce o konuşacaktı.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Ama,
oylandı efendim, oylandı.
BAŞKAN - Sayın Aslanoğlu,
ben size önce sordum. Bir yanlış anlaşılma oldu
bak.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Ama, önce Ali Bey konuşacaktı.
BAŞKAN - Bir saniye dinler misiniz.
Ben sizin vazgeçtiğinizi zannettim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Hayır efendim
BAŞKAN - Ama, vazgeçtiniz zannettim.
Kusura kalmayın, yanlış anlaşılma oldu.
Sayın Koç, oylamayı yaptım.
Önce sordum kendisine. Yanlış anlaşılma oldu.
Grup önerisi kabul edilmiştir.
Gündemin "Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler"
kısmına geçiyoruz.
IV. - KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER
1.-
Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim
Köşdere'nin; Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı
Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu
İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
BAŞKAN - 1'inci sırada yer
alan kanun teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon
raporu gelmediğinden teklifin görüşmelerini erteliyoruz.
2'nci sırada yer alan, Bazı
Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.-
Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine
İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3'üncü sırada yer alan, Adalet
ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Bursa Milletvekili
Faruk Çelik'in, İmar Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm ile Adalet Komisyonları Raporlarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Bursa Milletvekili
Faruk Çelik'in, İmar Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm ile Adalet Komisyonları Raporları (2/820) (S. Sayısı:
1337)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Bursa Milletvekili
Faruk Çelik, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Ordu Milletvekili
Eyüp Fatsa, Hatay Milletvekili Sadullah Ergin, İstanbul Milletvekili
İrfan Gündüz ve 194 Milletvekilinin; 2709 Sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasına Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair
Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/1011) (S. Sayısı:
1408)
BAŞKAN - 4'üncü sırada
yer alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri
Bursa Milletvekili Faruk Çelik, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz,
Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa, Hatay Milletvekili Sadullah Ergin,
İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz ve 194 Milletvekilinin;
2709 Sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına Geçici
Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu'nun
ikinci görüşmelerini, alınan karar gereğince 6 Mayıs
2007 tarihli birleşimde yapacağız.
5'inci sıraya alınan,
15.3.2007 Tarihli ve 5603 Sayılı Tarım ve Kırsal Kalkınmayı
Destekleme Kurumu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ve
Anayasanın 89 uncu ve 104 üncü Maddeleri Gereğince Cumhurbaşkanınca
Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ile Tarım,
Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine
başlayacağız.
5.-
15.3.2007 Tarihli ve 5603 Sayılı Tarım ve Kırsal Kalkınmayı
Destekleme Kurumu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun ve
Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme
Tezkeresi ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporu
(1/1340) (S. Sayısı: 1398) (x) (xx)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükûmet?
Yerinde.
Komisyon raporu 1398 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri,
15.3.2007 Tarihli ve 5603 Sayılı Tarım ve Kırsal Kalkınmayı
Destekleme Kurumu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun'un
14'üncü maddesi Cumhurbaşkanınca uygun bulunmayarak, bir
daha görüşülmek üzere, bu hususta gösterilen gerekçeyle birlikte
Başkanlığımıza geri gönderilmiştir. Anayasa'nın
89'uncu maddesinin ikinci fıkrasında "Cumhurbaşkanınca
kısmen uygun bulunmama durumunda, Türkiye Büyük Millet Meclisi
sadece uygun bulunmayan maddeleri görüşebilir." İç
Tüzük'ün 81'inci maddesinin son fıkrasında ise "Cumhurbaşkanınca
yayımlanması kısmen uygun bulunmayan ve bir daha görüşülmek
üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderilen kanunların
sadece uygun bulunmayan maddelerinin görüşülmesine kanunun
görüşmelerine başlamadan önce Genel Kurulca görüşmesiz
karar verilebilir. Bu durumda, sadece uygun bulunmayan maddelerle
ilgili görüşme açılır. Kanunun tümünün oylaması
her halde yapılır." hükümleri yer almaktadır. Bu
hükümlere göre, geri gönderilen Kanun'un tümünün veya sadece Cumhurbaşkanınca
uygun bulunmayan maddelerinin görüşülmesi Genel Kurulun kararına
bağlıdır.
Bu nedenlerle, söz konusu Kanun'un,
sadece Cumhurbaşkanınca uygun bulunmayan 14'üncü maddesinin
görüşülmesini Genel Kurulun onayına sunuyorum: Kabul
edenler
(x)
Kanunun ilk görüşmeleri
13/3/2007 tarihli 74'üncü, 14/3/2007 tarihli 75'inci ve 15/3/2007
tarihli 76'ncı Birleşimlerde yapılmıştır.
(xx) 1398 S. Sayılı Basmayazı
tutanağa eklidir.
HALUK KOÇ (Samsun) - Karar yeter sayısı
istiyorum.
BAŞKAN - Arayacağım
Sayın Koç.
Sayın milletvekilleri, kâtip
üyeler arasında anlaşmazlık olduğu için elektronik
cihazla oylama yapacağız.
Üç dakika süre veriyorum ve
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
karar yeter sayısı vardır ve 14'üncü maddenin görüşülmesi
kabul edilmiştir.
14'üncü maddeyi okutuyorum:
TARIM VE KIRSAL
KALKINMAYI DESTEKLEME KURUMU KURULUŞ VE
GÖREVLERİ
HAKKINDA KANUN
ÜÇÜNCÜ
BÖLÜM
Personel
Rejimi
Kurum personelinin statüsü, hakları
ve atanmaları
MADDE 14- (1) Kurumda hizmetler
14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu
ile diğer kanunların sözleşmeli personel hakkındaki
hükümlerine bağlı olmaksızın istihdam edilen sözleşmeli
personel eliyle yürütülür. Kurum personeli emeklilik ve sosyal güvenlik
yönünden 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar
Kanununa tâbidir. Kurum personeline ilişkin tüm ihtilaflar
iş mahkemelerinde görülür.
(2) Başkan Bakanın önerisi
üzerine müşterek kararla atanır. Genel Koordinatör, Hukuk
Müşaviri, Koordinatör, il koordinatörleri, uzman, denetçi
ve danışmanlar Başkanın teklifi üzerine Bakan onayıyla,
bunların dışında kalan diğer personel ise
Başkan tarafından atanır.
(3) Kurumda istihdam edilecek personelde
Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinin (A) bendinin
(1), (4), (5), (6) ve (7) numaralı alt bentlerinde belirtilen genel
şartlara ek olarak; Başkan, genel koordinatör, koordinatör,
il koordinatörü, uzman, denetçi ve danışman pozisyonlarında
istihdam edilecekler için ziraat, veterinerlik, su ürünleri,
gıda, kimya, orman, çevre, inşaat, jeoloji, bilgisayar, endüstri,
elektrik ve elektronik, makine, hukuk, kamu yönetimi, iktisat, maliye,
işletme, uluslararası ilişkiler, çalışma ekonomisi
ve endüstri ilişkileri, şehir ve bölge planlama, istatistik,
sosyoloji dallarından veya bunlara denkliği Yükseköğretim
Kurulunca kabul edilen yurt dışındaki yüksek öğretim
kurumlarından en az lisans düzeyinde eğitim görmüş ve
istihdam edileceği alanla ilgili olarak asgarî; Başkan, genel
koordinatör, koordinatör, hukuk müşaviri ve danışman
için sekiz yıl, il koordinatörü için altı yıl, uzman ve
denetçi için üç yıllık iş tecrübesine sahip olma
şartları aranır.
(4) Merkez teşkilâtında;
Başkan, genel koordinatör, hukuk müşaviri, koordinatör,
uzman, denetçi, danışman ve mütercim pozisyonlarında
istihdam edileceklerin İngilizce, Almanca veya Fransızca
dillerinde yapılan Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviye
Tespit Sınavında asgarî (B), il koordinatörlüklerinde il
koordinatörü, uzman ve denetçi pozisyonunda istihdam edileceklerin
ise asgarî (C) düzeyinde puan almış olmaları veya dil
yeterliliği bakımından buna denkliği kabul edilen
uluslararası geçerliliği olan bir belgeye sahip olmaları
zorunludur.
(5) 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı
Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II) ve (IV) sayılı cetvellerde
sayılan kurum ve kuruluşlarda çalışanlardan durumları,
bu maddede sayılan nitelik ve şartlara uygun olanlar, kendilerinin
isteği ve kurumlarının muvafakatı ile Kurumda
sözleşmeli olarak istihdam edilebilir. Bu şekilde istihdam
edilecek personel sayısı toplam personel sayısının
yüzde otuzunu aşamaz. Bu şekilde görevlendirilen personel
kurumundan aylıksız izinli sayılır ve asıl kadrosuyla
ilgisi devam eder. Bunların terfileri başkaca bir işleme
gerek kalmaksızın kurumlarınca yapılır. Bu
hükme göre görevlendirilenler, görevde kaldıkları sürece,
malî ve sosyal haklarını Kurumdan alırlar.
(6) Kurumun merkez teşkilâtında
istihdam edilecek personel sayısı yüzelli kişiden
fazla olamaz. Sekreterlik, arşiv, idarî, malî ve personelle ilgili
işlemleri yürütecek olan destek personelinin sayısı,
toplam personel sayısının yüzde yirmisini geçemez.
(7) Kamu kurum ve kuruluşlarından
Kurumda istihdam edilen kamu görevlileri, görevleri sona erdiğinde
kurumlarında mükteseplerine uygun bir göreve atanırlar.
Bunların Kurumda geçen hizmet süreleri kazanılmış
hak aylıklarının tespitinde dikkate alınır.
(8) Sözleşmeli personele verilecek
her türlü ödemeler dahil net ücretler; Başkana Başbakanlık
merkez teşkilâtında görev yapan genel müdür, genel koordinatörlere
Başbakanlık merkez teşkilâtında görev yapan genel
müdür yardımcısı, hukuk müşaviri, koordinatör
ve il koordinatörlerine Başbakanlık merkez teşkilâtında
görev yapan daire başkanları, uzman ve denetçilere
Başbakanlık uzmanları, diğer görevlilere ise
Başbakanlık merkez teşkilâtındaki benzer görevler
için öngörülmüş bulunan ücretleri aşmamak kaydıyla,
Bakan tarafından belirlenir.
(9) Kurum, desteklenecek proje ve
faaliyetler ile ilgili başvuruların değerlendirilmesi, izlenmesi, duyurulması ve tanıtımı
ile faydalanıcılara yönelik eğitim ve danışmanlık
hizmeti verilmesi amacıyla; özel bilgi ve uzmanlık gerektiren
işlerde, istisna veya hizmet akdi ile yerli ve yabancı uzmanları,
kısmi zamanlı olarak çalıştırabilir. Kurumda
bu şekilde çalıştırılacak personel sayısı,
Kurumun toplam personel sayısının yüzde otuzunu geçemez.
(10) Sözleşmeli personelin
bu maddede belirlenenler dışında kalan görev ve yetkileri,
hizmete alınma, görevlendirme, görevde yükselme ve görevden
alınma şekilleri ile sözleşme esasları, unvan ve
sayıları Bakanlar Kurulu Kararı ile çıkarılacak
yönetmelikle belirlenir.
BAŞKAN - Madde üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Vedat Melik, Şanlıurfa
Milletvekili.
Buyurun Sayın Melik.
Süreniz on dakikadır.
CHP GRUBU ADINA MEHMET VEDAT MELİK
(Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
5603 Sayılı Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme
Kurumu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun'un Cumhurbaşkanı
tarafından geri gönderilen 14'üncü maddesi hakkında Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına görüşlerimizi belirtmek üzere
söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi öncelikle saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bildiğiniz
gibi bu Yasa, 13 Mart 2007 tarihinde Genel Kurulda görüşüldü ve
oy çokluğuyla buradan geçti. Şimdi, biz bu Yasa'ya, gerek Tarım
Komisyonunda gerekse Genel Kurulda başta yaptığımız
itirazlarda şu geliyordu, şunları söylüyorduk: Bakın,
ben, 13 Mart 2007 tarihinde burada konuşmama başlarken demişim
ki öncelikle, AKP Hükûmeti dört buçuk yıldır temel yasa olayını
bir alışkanlık haline getirdi. Yani, ülkemiz için her
sektörle ilgili olarak önemli olan, kamuoyunun çok önemle beklediği
ve takip ettiği yasaları alelacele buradan geçirdi gitti.
Bu yasalar, ne komisyonlarda çok detaylı olarak tartışılabildi
ne de temel yasa olarak kabul edildiği için Genel Kurulda çok detaylı
görüşme imkânımız olmadı. Hatta, biz burada -ki, benim
dışımda bütün Cumhuriyet Halk Partili konuşmacılar
temel yasa olarak getirilen yasalar hakkında bu görüşlerini belirtmişlerdir- şunu söylüyoruz:
Temel yasa adı altında yasa çıkarmanın Türkiye'ye
bir şey kazandırmadığı, aksine zaman kaybına neden olduğunu,
çıkarılan birçok yasanın Köşkten bir defa daha görüşülmek
üzere iade edilmesiyle veya Anayasa Mahkemesi tarafından iptal
edilmesiyle bu yasaların tabii gereği yapılamıyor,
ama, maalesef, 22'nci Dönemin son günlerine geldiğimiz ve seçim
kararı aldığımız bu günlerde de bunun en canlı
örneğini görüyoruz. Bakın, o gün, bu sözlerle çok açık
bir şekilde ikaz etmiştik, fakat, dört buçuk yıldır
muhalefetin sesine kulak vermediğiniz gibi, çiftçi için ülkemizin
en büyük sorunu olan kırsal alandaki yaşamla ilgili olarak
bir kanunun gelmesinde de maalesef, bu Yasa'yı da temel yasa olarak
getirdiniz, geçirdiniz. Ama, bu Yasa'nın 14'üncü maddesi biraz
önce okundu ve kanun metninin gerekçesinde de var, biz, bunu, zaten,
defalarca burada, değişiklik önergelerimizle, itirazlarımızla
belirtmiştik. O itirazlar temel alınarak Sayın Cumhurbaşkanı
tarafından geri gönderilmiştir.
Değerli arkadaşlar, dediğim
gibi, Genel Kurulda görüşülerek 13 Martta oy çokluğuyla
kabul edilen, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme
Kurumu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun'un 14'üncü maddesi,
esas itibarıyla, bu kurulda çalışacak, başta
başkan ve diğer personellerin nasıl atanacağı,
bunların maaş durumlarıyla ilgili bir maddedir. Hatırlanacağı
gibi, bu Yasa'nın amacı, ülkemizde kırsal kalkınmayı
sağlamak amacıyla, Avrupa Birliği fonlarından ülkemize
aktarılacak olan 750 milyon avroluk bir hibe kredinin kullanılabilmesi
amacıyla biz böyle bir kurul oluşturuyoruz. Bunu, bu Yasa
görüşülürken hem Sayın Bakan izah etti bunun nedenlerini,
biz de Cumhuriyet Halk Partisi olarak komisyonda da Genel Kuruldaki
konuşmalarımızda da -zaten zabıtlarda mevcuttur-
buna karşı çıkmadık. Niye karşı çıkmadık?
Şimdi, sizler gibi biz de biliyoruz ki, ülke nüfusumuzun en az
yüzde 35'i kırsal alanlarda yaşıyor ve Türkiye'nin en büyük
sorunu, şehirlerdeki, İstanbul'daki -bunları çok saydık
burada- temel sorunu kırsal kalkınmadır. Kırsalda
insanlarımız geçinemediği için, rahat ve huzur içinde
yaşayamadığı için büyük şehirlere göç etmektedirler
ve bu göçün sonucunda da birçok sorun ortaya çıkmaktadır.
Öyleyse, biz, kırsaldaki yaşam şartlarını değiştirmek
için, önce Avrupa Birliğinden böyle bir krediyi alabilmek için
bir kurul oluşturacağız. Elbette ki, buna genel bütçeden
de ilaveler yaparak ülkemizin böyle, en önemli sorununa katkı
vermeye çalışmayı hepimizin görevi olarak düşündük,
ama, biz, burada defalarca dedik ki
Komisyonda da, önce bir alt komisyon
oluşturalım dedik arkadaşlarımıza. Alt komisyon
önerimiz kabul edilmedi. Orada, bu sıkıntılarımızı,
Yasa'yla ilgili sıkıntılarımızı dile getirmeye
çalıştık, ama, kabul görmedi. Bugün geldiğimiz noktada
ise, -bu Yasa çıktığından bu yana kırk beş
gün oluyor, yakında da bir seçim var- bu Yasa, bu kadar önemli bir
Yasa, maalesef, görüşülemeden, tekrar görüşmek zorunda
kalınarak, tekrar Cumhurbaşkanlığına sunulacak.
Bakın, değerli arkadaşlar,
14'üncü maddenin ikinci fıkrasında kurumun üst yönetiminin
oluşma şartları nasıl tanımlanmış:
"Başkan Bakanın önerisi üzerine müşterek kararla
atanır." diyor. "Genel Koordinatör, Hukuk Müşaviri,
Koordinatör, il koordinatörleri, uzman, denetçi ve danışmanlar
Başkanın teklifi üzerine Bakan onayıyla, bunların
dışında kalan diğer personel ise Başkan tarafından
atanır." diyor. Biz, buna burada itiraz etmişiz, demişiz
ki, eğer, sizin niyetiniz gerçekten kırsal kalkınmaya
bir katkı sunmaksa, önce, gelin, böyle önemli bir kurulu hakikaten
yasalara, teamüllere ve Anayasa'ya uygun bir şekilde oluşturalım,
ama, maalesef, bunu kabul ettirememişiz.
Son olarak, 14'üncü maddeyle ilgili
Tarım Komisyonunda yapılan toplantıya Cumhuriyet
Halk Parti Grubu olarak biz katılmadık, ama, ben burada, AK
Partili arkadaşların imzasıyla hazırlanan Tarım
ve Köyişleri Komisyonu Raporu'nun son maddesini aynen size
okuyorum: "Yapılan görüşmelerin ardından, 5603 sayılı
Kanun'un 14'üncü maddesinin Anayasa'mıza aykırı olmadığı
kanaatine varılmıştır. Bu sebeple de 14'üncü madde
aynen kabul edilmiştir." denmektedir.
Değerli arkadaşlar,
şimdi, belki, 22'nci Dönemde -zabıtlara baktığınız
zaman- en çok konuşulan konu tarımdır, çünkü, gerçekten
büyük bir sorundur. Biz burada her zaman, AKP Hükûmeti döneminde tarımda
gerçek anlamda bir gelişme olmadığını, tarımın
kötüye gittiğini söylemişiz. Hem AKP'nin değerli konuşmacıları
hem Sayın Bakan ise bunun tersini savunarak bazı rakamlar
vererek, aksine, kendi dönemlerinde bu işlerin daha iyi gittiği
kanaatine varmışlardır, o görüşlerini o şekilde
ifade etmişlerdir.
Şimdi, Sayın Bakan ve Bakanlık
mensupları, sanıyorum, son üç ayda ülkemizde gübre fiyatlarında
meydana gelen değişiklikleri benden daha iyi takip ediyorlardır.
Bakın, gübre fiyatları son üç aydır niçin bu kadar artıyor
arkadaşlar? Çünkü, ülkemiz baharda bir pamuk ekim dönemine girmiştir.
Pamuk ekim dönemini fırsat bilen gübreciler, maalesef gübre fiyatlarını
yaklaşık yüzde 50 oranında artırmışlardır.
Şimdi, bu mudur Türkiye'deki tarımın iyileşmesi?
En son, iki üç gündür, ortaya çıkan pamuk desteklemeleriyle ilgili
bir olay var. Malumunuz, her ilde pamuk desteklemesine esas teşkil
edilecek rakamlar belli bir komisyon tarafından tespit edilir.
Yani, örnek vereyim: Kendi seçim bölgem Şanlıurfa için bu,
460 kilo olarak tespit edilmişti. 460 kiloya kadar verim alan bir
pamuk üreticisi, 460 kilo esas alınarak pamuk destekleme primi
alacaktı, ama, bundan iki üç gün önce, bu 460 kilo 407 kiloya düşürüldü.
Çünkü, yapılan istatistiklere göre deniyor ki: "Türkiye'de
bu kadar pamuk üretilemez. O hâlde biz bu rakamı 407'ye düşürelim."
Ancak, tabii, sevindirici haber, dün tekrar Bakanlığın
bu yönde bir düzeltmeye girdiğini öğreniyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Melik, buyurun.
MEHMET VEDAT MELİK (Devamla)
- Değerli arkadaşlar, şimdi buradaki kasıt
şudur: Buradaki amaç
Benim anladığım kadarıyla,
bu beyanların doğru olmadığı kanaati hasıl
olmuştur Tarım Bakanlığında.
Şimdi, biz yıllardır
çiftçi kayıt sistemini tutmaya çalışıyoruz bu ülkede.
Acaba çiftçi kayıt sistemleri mi doğru değildir? Çiftçi
kayıt sistemlerini tutan kuruluş kimdir? Tarım Bakanlığı
teşkilatıdır. Peki, niçin önce kendi teşkilatınıza
bakmıyorsunuz? Yani, sizin teşkilatınızda acaba
bu tespitler
Tespit yöntemleri var tabii. Pamuğun nasıl
ekildiği, ne kadar ekildiği, birçok resmî kurumun, başta
muhtar olmak üzere imzasından geçiyor. Bunların tespitini
niye tam olarak yapmıyorsunuz?
Şimdi, biz baştan beri diyoruz
ki: "Lütfen partizanca davranmayın." Şimdi, atamalarınızı
sizin düşüncenize yakın insanlarla yapabilirsiniz. Ama,
lütfen bu işi iyi bilen insanlarla yapın ki, bir hata olmasın,
bu tür tartışmalar olmasın. Niçin idarede, devlette,
Hükûmette çiftçi hakkında böyle bir kanaat oluşsun? Niçin
çiftçi hakkında "Sahte beyanda bulunuyor." diye bir kanaat
oluşsun?
Bakın, ben, zamanım az kaldığı
için basit bir örnek veriyorum: Şimdi Urfa ilinde Bozova Tarım
İlçe Müdürünü önce niçin görevden aldınız, sonra iade
ettiniz? Niçin iade ettiniz? Ben isim vermeyeceğim. Çünkü,
İlçe Müdürüne gidilip "Biber tarlasını pamuk göster.
Yoksa seni görevden alırız." dendi. Şimdi ben biliyorum
ki, Sayın Bakan çıkıp diyecek ki: "Böyle bir şey
yok." Ama, bunu bütün Urfa biliyor.
Şimdi, tarım il müdürü
atıyorsunuz, iktidara gelir gelmez görevden alıyorsunuz.
Niye görevden alıyorsunuz? Bence soru buradadır. Önce Tarım
Bakanlığı teşkilatının kendisini yoklaması
gerekir, kendi teşkilatının düzgün çalışıp
çalışmadığına bakması gerekir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET VEDAT MELİK (Devamla)
- Sayın Başkan, hemen bitiriyorum, bir cümle
BAŞKAN - Teşekkür için Sayın
Melik, buyurun.
MEHMET VEDAT MELİK (Devamla)
- 14üncü madde de, maalesef, bu amaca yönelik bir madde idi, düzeltmediniz.
Şimdi, Cumhurbaşkanı tarafından bozuldu, ama
ısrar ediyorsunuz tekrar. İnşallah, Anayasa Mahkemesi
bozar.
Hepinizi saygılarımla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Melik.
Madde üzerinde, AK Parti Grubu
adına söz isteyen Özkan Öksüz, Konya Milletvekili.
Buyurun Sayın Öksüz. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ÖZKAN ÖKSÜZ
(Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Tarım sektörü, ülkemiz için
ekonomik ve sosyal açıdan önemi olan, sağlıklı
gıda üretimi açısından bütün toplumu doğrudan ilgilendiren
bir sektördür. Tarım politikalarındaki amacımız,
artan nüfusun yeterli ve dengeli beslenmesi, kaliteli ve güvenli
gıdaya ulaşması, ekonomik, sosyal ve çevresel açıdan
sürdürülebilir, örgütlü, rekabet gücü yüksek ve Avrupa Birliği
ile uyumlu bir tarımsal yapının oluşturulmasıdır.
Kırsal kalkınma, kırsal kesimin gelir düzeyinin ve yaşam
kalitesinin yükseltilmesini, gelişmişlik farklarının
azaltılmasını, çevresel ve kültürel değerlerin
korunmasını, geliştirilmesini gözeten sosyal, kültürel
ve ekonomik özellikleri ve ihtiyaçları dikkate alan faaliyetlerin
bir bütünü olarak tanımlanabilir.
Ülkemizde, kırsal ve kent arasında,
sosyoekonomik gelişmişlik düzeyi açısından,
kırsal kesim aleyhine bir farklılık vardır.
İşte, biz, AK Parti olarak, bu farklılığı
gidermek için bir dizi önlemler aldık. Bu sene, kırsal kalkınmayla
ilgili, tarım sanayisi entegrasyonunu sağlayan, hibe nitelikli
kırsal kalkınma destekleri, seksen bir ilde, ilk olarak bizim
zamanımızda başlatılmıştır.
Bu kapsamda, her türlü tarımsal
ürünün işlenmesi, paketlenmesi, ambalajlanması, depolanmasına
yönelik ekonomik yatırımlar ve modern sulama yatırımları
desteklenmektedir.
Kırsal kalkınma desteklerinin
toplam yatırım tutarı 334 milyon yeni Türk lirasıdır.
Bu kapsamda, şu ana kadar 1.256 proje uygun görülmüş ve 121
milyon yeni Türk lirası destek sağlanmıştır.
Kırsal kalkınma destekleriyle hayata geçirilen projelerle
13.660 kişiye iş imkânı sağlanmış ve ekonomimize
473 milyon yeni Türk lirası sağlanmıştır.
Tarım sektöründeki büyüme
ve gayrisafi millî hasılaya katkıya baktığımızda,
biz hükûmeti devraldığımızda tarım sektörünün
gayrisafi millî hasıla içerisindeki yeri 21,81 milyar yeni
Türk lirasıydı. 2006 yılında bu rakam 38 milyar yeni
Türk lirası olmuştur, yüzde 73 artış sağlanmıştır.
Yani, bizim hükûmete geldiğimiz dört buçuk yıl içinde tarımdaki
artış yüzde 73 olarak sağlanmıştır.
Yine, tarım ürünündeki ihracata
baktığımızda, 2002 yılı ile 2006 yılı
arasındaki artış yüzde 141 olmuştur. Bizim geldiğimizde
4 milyar yeni Türk lirası olan tarım ihracatı şu anda
9 milyar 771 yeni Türk lirası olmuştur.
Yine, ülkemiz, 2005 yılında,
dünya genelinde, un ihracatında, ülkeler arasında birinciliği
sağlamıştır.
Mısırda, 2002 yılından
önceye kadar devamlı mısır ithal eden bir ülke iken,
şu anda kendi mısırımızı kendimiz karşılamış
durumdayız, vermiş olduğumuz tarım desteklerinden
dolayı.
Gene, çeltik üretimimiz 2002
yılına göre yüzde 87 artmıştır, ayçiçeği
üretimimiz 2002 yılına göre yüzde 24 artmıştır,
süt üretimimiz, biz gelmeden önce 8,4 milyon ton iken şu anda 11,5
milyon ton olmuştur.
Yine, burada da dile getireceğim
şudur arkadaşlar: Bizim vermiş olduğumuz desteklerden
dolayı, dağıtmış olduğumuz hayvandan dolayı
-Türkiye'de her ne kadar hayvan azalması olduysa da- bizim verdiğimiz
kaliteli ineklerin dağıtımından dolayı, süt
üretimimiz, biz geldiğimizden beri yüzde 25 artmıştır.
Beyaz et üretimimiz yüzde 35 artmıştır.
Yine, narenciye üretimi 2002 yılına göre yüzde 22 artmıştır,
muz üretimi yüzde 79 artmıştır. Bunları, yalnız
rakam olarak verip geçiyorum.
Tarımsal kredilere geldiğimizde,
biz hükûmete geldiğimizden beri tarımsal kredilerde yüzde
877 gibi büyük bir rakam artmıştır arkadaşlar. Burada
bir örnek vereyim: 2002 yılında 550 bin çiftçiye 529 milyon
yeni Türk lirası kredi verilirken, şu anda 1 milyon 92 bin
çiftçiye dağıtılan kredi 5 milyar 171 milyon Türk lirası
olmuştur. Bu ne demektir biliyor musunuz? Geldiğimizden
beri çiftçiye verilen kredi miktarı 10 kat artmıştır.
Arkadaşlar, diğer faaliyetlerimiz:
Bakın, biz geldiğimizde sertifikalı tohum diye bir tohum
dağıttık çiftçilerimize ve bunu biz çiftçimize 400 liradan
verdik, 650 liralık sertifikalı tohumu 400 liradan verdik,
yani 650'ye satıp, 250'sini yeniden çiftçimize verdik.
Bu sertifikalı tohumla ilgili
şunu söylemek istiyorum arkadaşlar: Yaptığımız
süne mücadelesi ve dağıttığımız sertifikalı
tohumlar neticesinde kaliteli buğdaylar ürettik. Bu kaliteli
buğdaylardan dolayı, bugüne kadar buğday ithal eden ülkemizi,
un ihraç eden bir ülke konumuna getirdik. Yani, eskiden süneden dolayı
paçal yapılmayan buğdaylarımıza, şu anda yapmış
olduğumuz süne mücadelesi ve sertifikalı tohumlar neticesinde
paçal unumuzu kendimiz elde ettik ve ithalatı şu anda
kısmış olduk arkadaşlar.
Yine, arazi toplulaştırma
diye bir olay var arkadaşlar. Burada da yüzde 27'ye yakın bir
başarı elde ettik. Nedir bu arazi toplulaştırma?
Bakın, bir örnek vereyim: Benim dedemin 800 dekar arazisi vardı.
4 tane oğlu vardı. Vefat ettiğinden dolayı bunları
200, 200, 200 olarak dağıttılar. Amcama 200 dekar arazi
düştü. Onun da 4 oğlu vardı, o da paylaşınca
50'şer dekar oldu. Ne oldu? Dedem de çiftçiydi, amcamın çocukları
da 50 dekarla çiftçi oldu ve böylelikle tarlalarımız çok
küçülerek verim elde edemez duruma geldik. Bunu da şu anda Tarım
Kanunu'nda çıkardık, toplulaştırmayla ilgili, Medeni
Kanun'umuzda da ufak bir değişiklikle bundan sonra Türkiye'de
de aşağı yukarı toplulaştırmayla ilgili
sonucu elde etmiş olacağız.
Arkadaşlar, suni tohumlamada
da geldiğimizden beri yüzde 236'ya yakın bir artış
sağlandı. Özel veteriner hekim uygulamasıyla suni tohumlama
çalışmaları hız kazanmış olmuş, 2002
yılında 600 bin olan suni tohumlama 2005 yılında 1
milyon 600 bin gibi bir rakama ulaşmıştır.
Hayvan hastalıklarıyla
etkin bir mücadele başlattık. Kuş gribi ve insanlara
tesiri ile salgın hastalıklarla mücadele projeleri geliştirildi.
Biliyorsunuz, bu kuş gribi ve sığır vebasıyla
ilgili de bir hayli mücadeleler verdik.
Mera ıslah çalışmalarında
yüzde 1.221 gibi bir artış sağlanmış oldu. 2002
yılında 68.100 iken, 2006 yılında bu 500 bin dekara
ulaşmış vaziyettedir arkadaşlar.
Halk sağlığını
korumak ve güvenli gıda tüketimini sağlamak üzere,
gıda üretim ve satış yerlerinde denetimler artırılmış
ve halkın sağlığı ön plana alınmıştır.
Diğer kuruluşlarda
Yıllardır yatırım yapılmadığından
verimliliğini yitiren TİGEM işletmeleri, uzun vadeli
olarak özel sektöre kiraya verilmeye başlanmıştır.
Bu kapsamda, TİGEM'in toplam arazilerinin yüzde 3,8'ine tekabül
eden 140 bin dekar araziye sahip 14 işletme kiraya verilmiş
ve böylece, buralarda şu anda ekonomiye daha başarılı
katkılar sağlanmıştır.
Bir yıl içinde 90 milyon YTL'lik
bir yatırım gerçekleşmiş ve bu işletmelerde
1.050 kişiye daimi, 4.500 kişiye de mevsimlik iş
imkânı sağlanmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Öksüz, buyurun.
Lütfen toparlayınız.
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) - Bitiriyorum.
Toprak Mahsulleri Ofisi, 2002
yılında, 2,3 milyon ton hububat karşılığı,
üreticilere 723 milyon yeni Türk lirası ödeyerek, piyasa üzerindeki
görevini sağlamıştır arkadaşlar.
Şunu söyleyeyim: Biz geldiğimizde,
tüm çiftçilere verilen desteklerin miktarı 1 katrilyon 887
trilyon iken, 2007 yılında vereceğimiz destek -dikkatinizi
çekiyorum- 5 katrilyon 233 trilyon olacaktır. Yani, biz diyoruz
işte, nereden nereye geldik. 1 katrilyon 887 trilyondan 5 katrilyon
233 trilyon gibi bir destek sağlayacağız şu anda.
Bu da, AK Partinin çiftçiye vermiş olduğu önemin bir göstergesidir
arkadaşlar.
Yine, ÇAYKUR alımları
2002 yılında 552 bin ton yaş çay alımı yapılırken,
2006 yılında 627 bin ton çay alımı yapılmıştır
arkadaşlar.
Et-Balık Kurumunu yeniden
sektöre kazandırıyoruz. Daha önce bu Et-Balık kurumları,
biliyorsunuz, özelleştirilmişti. Ama, bizim köylümüzün
mağdur olmaması için ve etinin değerinden satılması
için, yeniden, şu anda, Et-Balık kurumlarını ekonomiye
ve çiftçilerimize kazandırmış durumdayız arkadaşlar.
Bu duygularla, hepinize saygı
ve sevgilerimi sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Öksüz.
Madde üzerinde, Anavatan Partisi
Grubu adına söz isteyen Mersin Milletvekili Hüseyin Özcan.
Buyurun Sayın Özcan.
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) - Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; 15.3.2007 Tarihli ve 5603 Sayılı Tarım
ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Kuruluş
ve Görevleri Hakkında Kanun ve Anayasanın 89 uncu ve 104 üncü
Maddeleri Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek
Üzere Geri Gönderilen Yasa'nın 14'üncü maddesiyle ilgili Anavatan
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Yasa'nın
14'üncü maddesinin sekizinci fıkrasında, kurum personelinden,
başkan, genel koordinatör, hukuk müşaviri, koordinatör
ve il koordinatörleri, uzman ve denetçiler ile diğer görevlilere
ödenecek sözleşme ücretleri, Başbakanlık merkez örgütünde
görev yapan, sırasıyla genel müdür, genel müdür yardımcısı,
daire başkanı, uzman ve denetçiler ile diğer benzeri
personelle ilgili, bunlara verilecek ücretlerle ilgili sorunlar
Ayrıca, Cumhurbaşkanlığının
ne için buraya gönderdiğini biliyoruz. Bunlar görüşülürken,
o zaman da demiştik ki: "Bunda ısrarcı olmayın."
Cumhurbaşkanlığını devreden çıkararak
sorunları çözmede partizanca davranmanızın Türkiye'ye
zaman kaybettireceğini söylediğimizde, hiçbir şey
dinlenmeden, maalesef, bu Yasa'nın, Cumhurbaşkanlığı
tarafından geri gönderilmesine sebep oldunuz.
Amaç, devletin devamlılığı
esastır. Kurumlar arasında kavga istenmiyor. Siz, kurumlar
arasındaki kavga
Kurumları, belki
Kurumun, özellikle yasamanın
başı Sayın Cumhurbaşkanını devre dışında
bırakarak sorunları çözeceğiniz konusunda dayatmalarınız
her gün daha fazla devam ediyor ve son yaşanan olayları da bu
dayatmanın bir ürünü olarak görüyoruz.
Değerli arkadaşlar, kurumların,
elbette, birbiriyle koordineli çalışması, birbiriyle
uyum içerisinde çalışması, birbirinin eksik ve noksanlarını
tamamlaması konusunda görüş teatisinde bulunması
en doğal hakkı değil midir? Bir hukuk devletinin işleyişinin
temel amacı bu değil midir? Maalesef, bakıyoruz ki, bunları
göz ardı ederek "Biz ne yapalım? Biz, siyasi amacımıza
uygun yeni kadrolar ihdas edelim." diyerek, Cumhurbaşkanlığı
makamını da devreden çıkararak, bakanlar ve başkanlara
bırakarak kurumları yönetmek istiyorsunuz. Bu, doğru
değil arkadaşlar. Sonuçta, bunun faturasını Türk
halkı ödüyor.
Bunlar bu durumdayken, biraz önce
AK Parti sözcüsü, çıkıp, Türkiye'de köylülerin öyle bir refah
içerisinde, öyle bir destek içerisinde olduklarını duyurdu
ki, vallahi, ben, bir köylü çocuğu olarak
İnanın,
başka dünyada yaşıyoruz. Bu köylüler bu kadar mutluluk
içerisinde değil. Köylere bir uğrayıp da "Köylüler,
kardeşim senin ürünün para etti mi?" diye sordunuz mu?
Buğdayından pancarına koymuş olduğunuz kotalardan
-tütüne, fındığa, pamuğa- bu insanlar memnun mu Allah
aşkına?
Köylülere soruyoruz: Değerli
köylü kardeşlerim, siz bu Hükûmetin icraatından, gidişatından
memnun musunuz? Memnun olmadıklarını yarın size
gösterecekler.
Siz, bu yetmiyormuş gibi, bu
vatandaşlarımın ürününün tarlada bırakılacağını,
alelacele temmuz ayında seçim yapılacağını
Biz de seçimin erken olmasını isteyenlerdeniz, ama temmuzun
içerisinde, ürün tarladayken zaten köylünün kafası bozuk, ürünü
para etmiyor, tarlada kalmış, bir de seçim furyasına
düşürerek bu insanları mağdur ediyorsunuz.
Soruyorum: İhracatta, ihracat
olarak göndermiş olduğunuz buğdayı veyahut da
başka ürünleri
Tarım ürünlerinin ithalatı ne kadar
yapıldı? Hiç bunun rakamını -ithalatı değil,
ihracatı veriyorsunuz- vermiyorsunuz. Acaba, narenciyesiyle,
sebzesiyle, muzuyla, buğdayıyla, mısırıyla
ve diğer ürünleriyle bunlar ithal edildi mi edilmedi mi?
Eğer ithal edildiyse, demek ki, köylüler maliyetinin altında
ürettikleri malı satamamak durumunda ve haliyle fiyatlar girdilerden
dolayı yüksek olduğu için maalesef köylü ürünüyle baş
başa kalmış, tarlalarında sıkıntı
içerisinde. Mazot parasını bulamayan, tarım kredilere
borçları, Ziraat Bankasına olan borçlarını ödemeyen,
hatta -benim bölgemden- narenciye bahçelerini ve bağları
söken çiftçiler keyfinden mi söktüler? Otuz yıllık-yirmi
yıllık alın teri olarak dikmiş olduğu narenciye
bahçeleri, bağları teker teker sökülüyorsa, acaba sizin
vermiş olduğunuz, Hükûmet olarak vermiş olduğunuz
desteklerin çoğundan, sevinçlerinden mi söktüler?
Hayvancılık konusuna
geldiğinde, bakıyoruz, "hayvan sayısı azaldı"
diyoruz Türkiye'de. O zaman et niye çoğalmıştı hayvan
sayısı azaldığına göre? Yaylasında, dağında,
taşında hayvancılıkla uğraşan, özellikle
bizim Gülnar'daki, o, hayvancılıkla uğraşan ve koyunculukla
hatta keçileriyle uğraşıp da Orman tarafından cezalandırılan,
diğer taraftan, zarar verdiği için malını satamayan,
geçmişte fiyatı 500 bin lira ise, bugün örneğin 250 bin
liraya düşen her hayvanın hesabını bu köylü nasıl
bu zararla ödeyecek de köylüleri tozpembe yaşıyor gibi
gösteriyorsunuz?
Tarım kesiminde çalışan
işçilerin sıkıntılarını görüyoruz, yaşıyoruz.
Sosyal güvenceleri yok. Neredeyse, tarım işçileri üç ay
çalışıyor, dokuz ay evinde hapsolmak zorunda. Bu üç aylık
kazancı zaten asgarî ücretten alan bu işçiler neyle geçiniyor
hiç merak ettiniz mi, sordunuz mu? Sormazsınız, çünkü sizin
tuzunuz kuru, köylüyle işiniz yok. Bakıyoruz, köylü traktörünü
satmış veyahut da leasing'le kiralamış köylüler,
"yok, traktör fazla aldı" diye övünüyorsunuz. Maalesef,
köylüler traktörünü de satıyor, evini de, tarlasını
da satıyor. Bunu satmak zorunda bıraktınız.
Köylüler mazotu siz geldiğinizde
kaça alıyordu? Biliyorsunuz, bunu söylemeye gerek yok, köylü
yaşıyor. İlacı kaça alıyordu? Onu da biliyorsunuz.
Ee, gübrenin tonunun ne olduğunu siz de biliyorsunuz. Ondan
sonra da, çıkıyorsunuz, "Türkiye'de şu kadar milyar
teşvik verdik, destek verdik." diye söylüyorsunuz. Hangi
köylü, doğru dürüst, yaşamı için
Köylünün, gerçekten,
bir üretim anlayışı içerisinde, serbestçe çalışabileceği
Ürününü, getirip de, coşku içerisinde pazarda satabilecek
-doğru dürüst- bir köylü gördünüz mü? Hiç köylere uğradınız
mı? Köylüler bağırıyor: "Biz açız, bizi perişan
etti. Bir an önce bizi kurtarın!" diye bağıran köylülerin
sesini duydunuz mu?
Seçim yapacağız diye
çıktınız ve onu da yüzünüze gözünüze bulaştırdınız.
Bir konsensüs sağlamadan, kurumlar arasında, siyasi partiler
arasında bir konsensüs sağlamadan, dayatmayla çıktınız,
"Biz, ısrarla şunu
" Hiç mi başka kimse yok da,
AKP içerisinde başka bir milletvekili yoktu da, ısrarla,
bir arkadaşın üzerinde durdunuz? Muhalefeti hiç yok saydınız.
Oysa, Parlamentonun dışında yüzde 60'a yakın insan
var. Bunları hiç yok sayarak, yüzde 25 seçmenle seçilmiş
olan bu iktidarın milletvekillerinin parmak sayısına
dayanarak "biz illaki istediğimizi seçeceğiz"
diye uğraşıyorsunuz. Bu kadar ısrarınız
Köylünün, memurun, işçinin geleceğine yönelik daha kafanızı
çalıştırsaydınız, daha güçlü kafa yorsaydınız,
belki de, ülke bu gibi sıkıntılarla karşı karşıya
kalmayacaktı.
İşte bankazedeler
İmar Bankasının
Hak ettikleri hâlde -mahkeme kararıyla-
onların paralarını hâlâ niye ödemiyorsunuz? Adamlar
arıyor, "Bizi perişan ettiniz." diyor. İnsanların
kredi kartları konusundaki sıkıntılarını,
esnafın Bağ-Kur'la ve sigortayla, vergiyle
Ki, Maliyeden
de korkuyorlar. Ellerinde bir çanta gördüğünde "Acaba
işyerime maliyeci mi geldi?" diye korkan esnafın durumunu
biliyor musunuz?
Değerli milletvekilleri,
biz, Anavatan olarak diyoruz ki, her zaman konsensüsten yanayız.
Her zaman birlikten yanayız. İnsanları kamplaştırarak,
partileri kamplaştırarak, insanları bölgelerine,
renklerine ve inançlarına göre bölerek bu ülkeyi bir yere götüremiyoruz.
Bunun faturasını, maalesef, bütün halkımıza ödetiyoruz.
Bu sevdadan vazgeçin. Bu Yasa ile ilgili, Cumhurbaşkanının
geri göndermiş olduğu bu Yasa da, işte, sizin bu inatlaşmanın
sonucu tekrar geldi ve Meclise zaman kaybetmenin dışında
başka bir şey yapmadı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özcan, lütfen
toparlayınız.
HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Teşekkür
ederim Başkan.
Değerli milletvekilleri,
köylünün perişanlığı sırasında, işçinin
perişanlığı sırasında, memurun perişanlığı
sırasında, emeklinin, dulların perişanlığı
sırasında siz bir sevdanın içerisindesiniz, acaba,
biz tek başımıza iktidara gelebilir miyiz diye. Siz
onlara hiç kulak kabartmadan, onları duymadan, gelmeyeceksiniz.
Sesleniyoruz o insanlara. Sizi tekrar iktidar yapmayacak, böyle
sorumsuzca davranışınıza okey vermeyecek diyorum;
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (Anavatan Partisi
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Özcan.
Madde üzerinde, şahsı
adına söz isteyen Adem Tatlı, Giresun Milletvekili. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
ADEM TATLI (Giresun) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 5603 Sayılı Tarım
ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Kuruluş
ve Görevleri Hakkında Kanun'un 14'üncü maddesi Cumhurbaşkanı
tarafından tekrar görüşülmek üzere geri gönderilmiştir.
Madde üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum,
hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
kırsal kalkınma, kırsal alanda sürdürülebilir, doğal
kaynak kullanımını esas alarak, kırsal kesimin gelir
düzeyinin ve yaşam kalitesinin yükseltilmesini, gelişmişlik
farklarının azaltılmasını, çevresel ve kültürel
değerlerin korunmasını ve geliştirilmesini gözeten,
sosyal, kültürel ve ekonomik özellikleri ve ihtiyaçları dikkate
alan faaliyetler olarak tanımlanabilir.
Yine, kırsal kalkınma kapsamında
kırsal alanda yaşayan insanların, özellikle, düşük
gelire sahip, birtakım hizmetlerden asgari düzeyde faydalanan
insanların hayat standartlarının yükseltilmesi, onlara
götürülecek olan hizmetlerin miktar ve kalite itibarıyla artırılması,
bunların birtakım ekonomik faaliyetlerinin geliştirilmesi,
daha iyi bir gelire kavuşturulması, bunun için gerekli
eğitim, altyapı, buna benzer bütün bu faaliyetlerin projelendirilmeleri
de yer almaktadır. Ayrıca, bu konu, tarım sektörü içerisinde
mütalaa edilmektedir.
Değerli arkadaşlar, Cumhurbaşkanı,
Kanun'un 14'üncü maddesini üç gerekçeyle geri göndermiştir. Bu
gerekçelerden birincisi, başkan dışındaki diğer
üst düzey personelin Bakan tarafından atanması.
Kanun'un 14'üncü maddesinin 2'nci
fıkrasında "Başkan Bakanın önerisi üzerine
müşterek kararla atanır. Genel Koordinatör, Hukuk Müşaviri,
Koordinatör, il koordinatörleri, uzman, denetçi ve danışmalar
Başkanın teklifi üzerine Bakan onayıyla atanır."
hükmü yer almaktadır.
Bu düzenlemeye benzer düzenlemeler,
daha önce, Cumhurbaşkanı tarafından onaylanmıştır.
Buna örnek olarak, 5523 sayılı Türkiye Yatırım Destek
ve Tanıtım Ajansı Kurulması Hakkında Kanun verilmiştir.
Bu Kanun ile kamu tüzel kişiliğini haiz, idari ve mali
özerkliğe sahip, Başbakanlıkla ilgili, Türkiye Yatırım
Destek ve Tanıtım Ajansı kurulduğu ve Ajans Başkanının
Başbakan tarafından atanacağı, Ajans personelinin
ise Ajans Başkanının teklifi ve Başbakanın onayıyla
gerçekleştirileceği hükme bağlanmıştır.
Görüleceği üzere, Cumhurbaşkanı,
daha evvel, buna benzer düzenlemeyi onaylamıştır. Sayın
Cumhurbaşkanının bu iade gerekçesi, kendilerinin daha
önceki uygulamalarıyla çelişmektedir.
Yine, ikinci gerekçe, kurum personelinin
ücretlerinin Tarım ve Köyişleri Bakanı tarafından
belirlenmesi. Kanunun 14'üncü maddesinin sekizinci fıkrasında,
sözleşmeli personele verilecek her türlü ödeme dahil, net ücretlerin
üst sınırı belirlenmiş ve bu üst sınırı
aşmamak kaydıyla personelin ücretinin Bakan tarafından
belirleneceği öngörülmüştür.
Aynı şekilde, daha evvel
Sayın Cumhurbaşkanı tarafından uygun görülen
5523 sayılı Türkiye Yatırım, Destek ve Tanıtım
Ajansı Kurulması Hakkında Kanun'da da bu düzenlemeye
benzer bir düzenleme yer almaktadır. 5523 sayılı Kanun'un
10'uncu maddesinin altıncı fıkrasında başkan
ile diğer personelin ücret ve gündelikleri ile diğer mali
haklarının üst sınırının Başbakan tarafından
belirleneceği öngörülmüştür. Personelin ücretinin nasıl
belirleneceği hususu kanunda açıkça düzenlenmiş,
sözleşme esasları ve diğer hususların Bakanlar Kurulu
tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirleneceği
de kanunda açıkça hükme bağlanmıştır.
Yine, üçüncü gerekçe, kurum personeline
ilişkin ihtilafların iş mahkemelerinde görülmesi.
14'üncü maddenin birinci fıkrasında hizmetlerin 657 sayılı
Devlet Memurları Kanunu ile diğer kanunların sözleşmeli
personel hakkındaki hükümlerine bağlı olmaksızın
sözleşmeli personel eliyle yürütüleceği bu personelin
506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'na tabi olacağı
ve kurum personeline ilişkin tüm ihtilafların iş mahkemelerinde
görüleceği düzenlenmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Tatlı,
lütfen toparlayınız.
Buyurun.
ADEM TATLI (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, görüldüğü gibi, Cumhurbaşkanı daha
önce de buna benzer kanunları onaylamıştır.
Bu Kanun'un kırsal alanda yaşayan
vatandaşlarımıza hayırlı, uğurlu olmasını
temenni ediyor, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Tatlı.
Madde üzerinde şahsı
adına söz isteyen Ahmet Ertürk, Aydın Milletvekili.
Buyurun Sayın Ertürk.
AHMET ERTÜRK (Aydın) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz
Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Yasası
üzerine şahsım adına söz almış bulunmaktayım.
Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
Tarım, gerçekten, ülkemizin
kırsal kesiminde yaşayan insanlarımızın geçimini
sağladığı, pek çok insanımızın buradan
kazandığı paralarla ailesine iyi bir yaşam
fırsatı, çocuklarına iyi bir eğitim fırsatı
vermeye çalıştığı çok önemli bir uğraşı
dalı.
Elbette, biz, tarımımızı
hak ettiği yere getirebilmek için ve tarımımızla
beraber ülkemizin kırsalda yaşayan insanlarının
geçimini ve gelir düzeyini yükseltebilmemiz için tarımımızı
öncelikle kural ve kaidelere bağlamamız lazım.
İşte, bugün görüşülen, maalesef, Cumhurbaşkanımızın
iadesinden sonra bugün ikinci defa görüşülmesini yapmakta olduğumuz
ve kurulmasını düşündüğümüz bu Destekleme Kurumuyla
da tarımımızda, bilhassa kırsal kesimimizde yapılması
gereken işler. Nedir? Mesela, fidan destekleri, projeler, üretim
destekleri, yeni yatırım tesislerinin yapımı,
mevcut faal olan ve olmayan tesislerin kapasite artırımı,
hatta teknoloji yenilenmesine yönelik yatırımlar, hatta
önceden başlanmış yarım kalmış ve kısmen
tamamlanmış yatırımların tamamen bitirilmesine
yönelik çalışmalar, alternatif enerji kaynakları, seraların
geliştirilmesi, basınçlı sulama sistemleri, silaj
makineleri, balyalama makineleri gibi, tarımımızda
önemsediğimiz ve önem verdiğimiz işlerin tamamlanabilmesi
için mutlaka bir ödeme ajansına ihtiyaç vardı. Hem ülkemizin
kaynakları hem yatırımcılarımızın
kaynakları hem de Avrupa Birliği fonlarından böylece
üçlü bir kombinezonla oluşturulacak bir paket programı
içerisinde, tarımımızda artık bundan sonra proje
yapan
Değerli arkadaşlarım,
biliyorsunuz proje yapamadığımız için geçmiş
senelerde 2 milyar euroya yakın bir parayı maalesef kullanamadık
Avrupa Birliği fonlarından. Proje yapmayı sevmeyen
bir toplumuz. Ancak, bundan sonra proje yapmadığımız
müddetçe de, verilmesi gereken, belki hakkımız olan paraları,
kaynakları, ilgili fonlardan alma şansı maalesef bulamıyoruz.
Onun için, bu Yasa çok önemlidir. Tarım Bakanlığımızın,
bu yaptığı düzenlemeyle, bilhassa kırsal kesimdeki
insanlarımızın, yaşam düzeyinin daha da artırılması
ve onların çok daha iyi bir yaşam kalitesine ulaştırılabilmesi
için, mutlaka, bu kurallar, kaidelerle beraber bu ödeme ajansının
kurulması gerektiği ortadadır. Burada, çiftçiler,
çiftçi kuruluşları, kooperatifler, tarım birlikleri
ve münferiden özel kişiler yararlanma fırsatı ve
imkânı bulacaklardır.
Mesela, Hükûmetimiz çok güzel çalışmalar
yapıyor. Örneğin, üretimi destekliyor, mesela fidan destekleri
yaptık. Fidan destekleriyle beraber, narenciye fidanı,
kiraz fidanı, zeytin fidanı diken insanlarımız,
elma fidanı diken insanlarımız, dekar başına
250 milyon lira civarında, sertifikalı ve virüsten ari olmasına
göre farklı nispetlerde olmak üzere, dekar başına 250
milyon liralık bir destekle destekleniyor. Böylece, çiftçilerimizin
aldıkları bu kaliteli, sertifikalı fidanlar bedavaya
geliyor. Ondan sonra ne yapıyoruz? Yine, Hükûmetimiz çok güzel
bir çalışma yaptı. Bu fidanlardan elde edilen kiraz ürünü,
elma ürünü, vişne ürünü, narenciye ürünü gibi ürünlerin, hatta,
kurulan seralardaki işletmelerde elde edilen sebze-meyvelerin
ambalajlanması, paketlenmesi ve değerlendirilmesine
yönelik, yüzde 50 hibeye varan -bakın kredi değil- tamamen
hibeye varan destekleme çalışmaları yaptı. Hatta,
yine, bu üretim aşamasında, damlama sulama sistemine yüzde
75'e varan hibeler yaptı. Hatta, geçen gün, Sayın Başbakanımız
açıkladı: "Damlama sulama sistemlerinde faiz nispetleri
neredeyse sıfıra indiriliyor ve Bakanlığımız,
yeni bir çalışmayla, çiftçilerimizin, bu kıt olan -gerçekten,
mesela, Ege Bölgesinde, şu anda büyük bir kuraklık var, bu
kuraklığı yaşıyoruz- sulama imkânlarını
ve su kaynaklarının ekonomik şekilde değerlendirilmesine
yönelik çalışmalar yapıyoruz.
Değerli arkadaşlarım,
ürettik. Peki, ne yapıyoruz? Çiftçimizin daha iyi kazanabilmesi
için de, bunların, mutlaka ihraç edilmesi lazım, yurt dışına,
pazarlarına satılması lazım.
Değerli konuşmacılarımız
da izah ettiler. 10 milyar dolara yaklaşan bir tarım ürünleri
ihracatımız var. Bugün benim ilimde, Aydın'da, Rusya'ya
günde yedi sekiz tır çilek ihracatı başladı. Bir
haftadan beri yoğun bir şekilde çilek ihracatı yapılıyor.
Artık, çiftçimiz, Tarım
Bakanlığımızın önerilerini dinliyor. Tarım
ilaçlarını, tarımsal gübreleri, kimyevi gübreleri
daha disiplinli ve kontrollü kullanıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kesildi)
BAŞKAN - Sayın Ertürk, lütfen
toparlayınız.
Buyurun.
AHMET ERTÜRK (Devamla) - Teşekkür
ederim.
Böylece, hem kendisi kazanıyor.
Hem ülkemize, Türkiye'mize daha iyi ihracat fırsatları yaratarak,
daha iyi imkânlarla ülkemizin ihracatını artırıp,
ülkemizin ekonomisinde de tarımsal ürünlerin ihracatı
ve yeni bir artı, yeni bir katma değer yaratmak istiyoruz.
Bugün yasalaştırmaya çalıştığımız
bu ajansla, inşallah, kırsal kesimde yaşayan insanlarımızın
hak ettiği güzelliklere kavuşma fırsatı daha da
iyi nispetlere ulaşacaktır.
Bu Hükûmetin kafasında, muhalefet
"Tarım ve çiftçi yok." demektedir. Hâlbuki, Sayın
Başbakanımız "Tarımı kalkındıramadan
Türkiye'yi kalkındıramayız." demektedir. Böylece
bizler de, Sayın Başbakanımızın koyduğu
bu hedef doğrultusunda Türk tarımını hak ettiği
güzel yerlere, hak ettiği gayretli çalışmalarla taçlandırmak
için bu yasal düzenlemeleri yapıyoruz.
Türk tarımına, Türk çiftçisine
bu yasal düzenlemenin hayırlı olması dileklerimle
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Ertürk.
Madde üzerinde soru-cevap işlemi
yapılacaktır.
Sayın Gazalcı, buyurun.
MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, Türkiye'de
585 bin olan tütün ekicisi 220 bine düştü; giderek de bu düşüyor
ve işsiz kalan, aç kalan, perişan olan tütün üreticisi göçe
zorlanıyor. Türk tütüncülüğü ve sigara sanayisi baltalanıyor,
pazar elimizden gidiyor. Bu konuda, Bakanlık olarak size, Maliye
Bakanına birçok kez soru önergeleri verdim. Acaba nasıl
bir önlem alacaksınız? Bir kere daha, halkın huzurunda,
açıklar mısınız?
Son sorum: Efendim, şaraba
akıl almaz bir biçimde özel tüketim vergisi koydunuz, ideolojik
yaklaştınız, ekonomik değil. Üzüm üreticisi ve
şarap sektörü bundan büyük bir darbe yedi, sıkıntıya
uğradı. Acaba, bu ÖTV'yi ve üstüne bindirilen bu vergileri
şaraptan kaldırarak, üzüm üreticisini ve şarap sektörünü
rahatlatmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Gazalcı.
Sayın Işık, buyurun.
AHMET IŞIK (Konya) - Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanıma şu soruyu
vasıtanızla yöneltmek istiyorum:
Sayın Bakanım, dört buçuk
yıldır mazotta fiyat artışı söz konusu. Dört
buçuk yıllık süreç içerisinde bu fiyat artışı
ne kadar olmuştur? Ama, bununla birlikte geçmiş dönemde mazota
yapılan destek ile 2007'de de yapılacak olan desteği baz
aldığımızda maliyet farkı ne kadar olmuştur?
Fiyat artışı ile bu yılki yapılacak desteği
de dikkate aldığımız takdirde gelen yük ne kadardır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Işık.
Sayın Kılıç.
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Sayın
Bakanım, şunu belirtmek istiyorum: Malumunuz son zamanlarda
ülkemizde su kıtlığı yaşanıyor ve bu salma
sulama sistemiyle yapılan sulamalardan da yeterli verim
alınmıyor. Bu nedenle, Bakanlığınız tarafından,
özellikle tarla içi damla sulama veya yağmurlama sistemiyle
sulama sistemleri destekleniyor. Ancak, benim ilim olan Malatya
ilinde, her nasılsa, bu damla sulama sistemine yönelik, yani
tarla içi sulama sistemine yönelik bir destek söz konusu değil.
Bununla ilgili herhangi bir engel var ise, bunu ne zaman aşacaksınız?
Şu anda Malatyalılar bunun haberini bekliyorlar, bunu
bildirirseniz memnun olacağım.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Kılıç.
Sayın Çorbacıoğlu.
YÜKSEL ÇORBACIOĞLU (Artvin)
- Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, Karadeniz
Bölgesi'nin önemli geçim kaynağı olan çay konusunda, 2006
yılı, ne yazık ki, kaçak çay konusunda Hükûmet tarafından
yeterli önlem alınamadığı için, bölgedeki özel
sektöre büyük zarar veren gelişmeler yaşanmıştır
Karadeniz Bölgesi'nde. Bu konuda herhangi bir önlem almayı düşünüyor
musunuz?
Diğer taraftan, ayın 10'unda,
10 Mayısta ÇAYKUR, yaş çay alım kampanyasına
başlayacak, ancak, henüz çay taban fiyatı açıklanmış
durumda değil. Enflasyonu dikkate alarak, çayın maliyetlerini
dikkate alarak, çay fiyatının ne olacağını,
Genel Kurul huzurunda, şu anda, açıklayabilir misiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Çorbacıoğlu.
Sayın Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Sayın Bakanım, tabii afetlere karşı tarımsal
sigorta sistemini uygulamaya koyduk. Özellikle -biz size çok arz
ettik, ilgili sigorta şirketlerine arz ettik- Malatya'da don,
çiçek döneminde olur, çağla döneminde don olmaz. Nitekim, yine,
bu sene -Tarım İl Müdürlüğünden bilgi alırsanız-
kayısımızın yüzde 60'ı gitti. Bunların,
yüzde 60'ın da yüzde 90'ı çiçek döneminde gitti. Bu nedenle,
hiç değilse önümüzdeki dönemde, bu sigorta olayında, mutlak
çiçek dönemini de kapsaması, Malatya köylüsünün geleceği
olacaktır. Bir kez daha, ben, bunu size iletiyorum. Bizim ekmeğimiz
ve ekmeğimiz yine gitti ve köylümüz yine gitti.
Ayrıca da, çiçek döneminde
tabii afete uğrayan çiftçilere, 2090 sayılı Yasa'dan,
Tabii Afet Yasası'ndan herhangi bir yardım yapacak mısınız?
Bunu öğrenmek istiyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Aslanoğlu.
Sayın Bakan buyurun.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Gazalcı'nın, tütünle
ilgili olarak ve şaraptaki ÖTV'yle ilgili olarak sorduğu
sorular var. Tabii, her iki konu da sadece Bakanlığımızı
ilgilendirmediğinden dolayı -çünkü, diğer bakanlıkları
da ilgilendiren hususlar var burada- diğer bakanlıklardan
da görüş alınmasını gerektirdiği için, bu sorulara
ben yazılı cevap vereceğim izninizle.
Sayın Ahmet
Işık'ın mazotla ilgili bir sorusu var. 10 Kasım 2002
tarihinde mazot fiyatı, o günün parasıyla 1 milyon 250 bin
lira idi, bugün de 2,3 YTL. Dolayısıyla, yüzde 100'lük de bir
artış söz konusu değil mazotta, bu geçen zaman içerisinde.
Dünyadaki ham petrol fiyatları ise 24-25 dolardan 70 dolarlara
çıktı bu süre zarfında ve ilk defa bizim Hükûmetimiz döneminde,
2005 yılına kadar, toplam 1 katrilyon 50 trilyon lira, yani
1 milyar 50 milyon YTL mazot desteği ödenmişti. Bu yıl
da, 2006 için -2007 yılında yarısı ödendi nisanın
ilk haftasında, yarısı da haziranın ilk haftasında
ödenecek- 492 milyon YTL de, yine mazot
desteği ödeniyor.
Esasen, mazotta biz şöyle bir
hesap yapıyoruz: Enflasyon üzerinde bir artış varsa
enflasyon üzerindeki artışı hesaplıyoruz ve çiftçilerimizin
ürettikleri ürünleri belirli kategorilere ayırıyoruz
-diyelim hububat grubu, endüstri bitkileri (yani, pancar, pamuk vesaire
gibi) bir grup, bir de sebze-meyve grubu diye- ve her bir grup için harcanan
mazot miktarı ne ise, dekara kaç litre ise -mesela hububat için
8 litre olarak hesaplanıyor bu, teknik bir hesaptır zaten-
o miktar üzerinden, enflasyonla arasındaki fark neyse biz bunu
ödüyoruz. Bugüne kadar da bu şekilde ödedik.
Sayın Kılıç, damla sulama
ile ilgili bir soru sordu. Biz, Hükûmetimiz döneminde ilk defa, Türkiye'de
ilk defa Kırsal Kalkınma Yatırımlarının
Desteklenmesi Projesi başlattık. Bu projenin birinci ayağı
16 vilayette Dünya Bankasından sağlanan, bir kısmını
Dünya Bankasının sağladığı bir destekleme
şekliyle oldu. Malatya da bu 16 il arasında yer aldı.
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Ama, o,
tarlanın başına kadar Sayın Bakan.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Müsaade et. Müsaade
et. Anlatacağım, hepsini anlatacağım.
Şimdi, biz, burada yüzde 50
destek veriyoruz damla sulama yatırımlarına hibe
olarak, yani yarısı hibe. Nitekim, 2006 yılında,
biz, Türkiye genelinde iki yüz yirmi tane bu şekilde damla sulama
projesini onayladık ve bunları destekliyoruz. Malatya,
Adıyaman ve Batman -üç vilayet- bu sınır aşan sular kapsamında.
Dünya Bankasından bu konuda bir itiraz geldi. Dünya Bankası
dedi ki: "Dünya Bankasının kaynaklarını,
sınır aşan sularla ilgili bölgelerde yapacağınız
bu tür yatırımlarda -bizim desteğimizi, bizim katkımızı
burada- kullanamazsınız."
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Kendi
sularımıza sahip çıkamıyor muyuz Sayın Bakan?
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Müsaade edin, canım.
Şimdi, o daha önceden
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Kendi
sularımızı tartışma konusu mu yapıyoruz?
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Uluslararası
bir hukuk mevzusu. Biz, elbette ki, o konuyla ilgili de gerekli tedbirleri,
çalışmaları alıyoruz. Ancak, burada Malatya, Batman
ve Adıyaman -ki, sadece Türkiye'de üç vilayet- bundan bir şekilde
mutazarrır oluyor. Ancak, biz onun yerine geçecek şekilde
de yine o üç vilayette de uygulanmak üzere başka bir proje devreye
koyduk ve orada da yine damla sulama yatırımlarını
aynı diğer vilayetlerde olduğu gibi destekliyoruz.
Bu sene, bu da, 1 Mayıs tarihi itibarıyla yürürlüğe
girdi.
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Şu
anda destek yok Sayın Bakan.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Müsaade edin, canım.
Şu anda, zaten, bak, diğer
bütün vilayetlerde, mesela yetmiş sekiz vilayette, şu anda
biz, bu alandaki proje başvurularını aldık ve onlar
değerlendiriliyor şu anda. Yani, bunları, zaten biz
başlattık, bizim Hükûmetimiz başlattı. Bütün Türkiye'de
biz bunu yapıyoruz. Onun için, siz, hiç endişe buyurmayın.
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Malatya
üvey evlat mı Sayın Bakan?
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Endişe hiç buyurmayın.
Bunları, Malatya'da da, Batman'da da, Diyarbakır'da da, Konya'da
da, diğer bütün vilayetlerde de biz, damla sulamayı öncelikli
konu olarak ele aldık. Buralarda yeni projelerle damla sulama
yapan çiftçilerimize yardımcı oluyoruz, bundan sonra da
olacağız.
BAŞKAN - Sayın Bakan, süre
tamamlanmıştır.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Sayın Çorbacıoğlu,
çay taban fiyatıyla ilgili bir soru sordu. O konuyla ilgili
bir çalışma yapıyoruz. Geçen sene de, zaten, mayıs
ayının zannediyorum sonuna doğru biz ilan etmiştik.
Bu yıl da, yine, tarihinde, vaktinde biz onu açıklayacağız.
Şu anda çalışmalarımız sürüyor.
Sayın Aslanoğlu'nun sorusu
şuydu: Bu, özellikle kayısılarda donla ilgili. Tabii,
onların teknik, çiçeklenmeyle ilgili, çiçeklenmenin son dönemindeki
konuyu biz, zaten, bu sigorta kapsamına dahil ettik. Çiçeklenmenin
ki, kürk içi dönemi, yani çiçeklenmenin meyve oluşum dönemi
Bütün
teknik elemanlar, bu konuyla ilgili çalışan uzmanlar, konu
uzmanları, bunu, gittiler, incelediler ve Türkiye, şu anda
bundan istifade ediyor. Poliçe sayısı, 4 Mayıs itibarıyla,
152.090 üretilen prim sayısı, prim tutarı 42 milyon 720
bin YTL ve sigortalanan ürün miktarı da 920 milyon YTL.
BAŞKAN - Sayın Bakan, teşekkür
ediyorum, süre dolmuştur.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Bunu biz başlattık,
AK Parti Hükûmeti başlattı. Bu çalışmalara da biz,
elbette ki, bundan sonra da devam edeceğiz.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Soru-cevap işlemi tamamlanmıştır.
14'üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
HALUK KOÇ (Samsun) - Karar yeter sayısının
aranılmasını istiyorum.
BAŞKAN - Arayacağım
Sayın Koç.
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
- Sayın Başkan, oyumun rengini belirtmek için söz istemiştim.
BAŞKAN - Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Tümünün oylanmasından önce,
İç Tüzük'ün 86'ncı maddesi gereğince, oyunun rengini belirtmek
için ve aleyhte olmak üzere, Necati Uzdil, Osmaniye Milletvekili
söz istemişlerdir.
Buyurun Sayın Uzdil.
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
- Sayın Başkanım, değerli arkadaşlarım;
22 Temmuzda yapılacak seçim tümünüze ve Türk milletine hayırlı
olsun diyerek sözlerime başlıyorum. Sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
Cumhurbaşkanlığı tarafından, görüşülmek
üzere gönderilen Yasa'nın bir maddesi bugün görüşülmekte.
Değerli arkadaşlarım,
unutmayın, biz bunu ikinci defa görüşmüyoruz. Birinci defa
da bu temel yasa olarak geldi, burada, Türk milletinden saklanarak,
vatandaşlarımızdan saklanarak, hatta, milletvekillerimizin
haberi olmadan, bu Yasa, kaptıkaçtı yasası şeklinde
çıkarıldı. Şu anda, bir madde Cumhurbaşkanlığından
geri geldi, onu görüşüyoruz. Yine kaptıkaçtı oldu.
Değerli arkadaşlarım,
tutanaklar burada, ilgisini çeken varsa görsün. Komisyonumuzda,
Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerine söz hakkı tanınmadı.
AHMET YENİ (Samsun) - Aaa..
NECATİ UZDİL (Devamla) -
Lütfen bakın. Burada tutanak, "Aaa"ya hiç gerek yok, tutanak
burada. Bir tek milletvekili, ne Cumhuriyet Halk Partisi ne de AKP
görüş belirtmeden, sadece Bakanımızın bir konuşmasıyla
Komisyonda oylandı ve geçti. Bize söz verilmediği için de
biz çıktık. Tutanaklar burada sevgili arkadaşlarım.
Bir tek milletvekili görüş bildirmişse, kabul ediyoruz. Buyurun,
lütfen inceleyin.
İki: Büyük Millet Meclisi
Başkanımıza dilekçe verdik, bu Komisyonun oturumunun
yok sayılması diye, o da bize aleyhte cevap verdi. Buraya
çıkan milletvekilleri -dikkat edin- bu Yasa'nın hangi konuda
olduğunu bile söylemediler. Rakamlarla, sizleri de aldatmaya,
yanıltmaya çalıştılar. Türk milletini de zaten yanıltıyorlar.
İktidara geldiğinizden bu yana bu Tarım Bakanlığı
yok sayıldı, üç beş kişi tarafından, çiftçiye
hizmeti bir tarafa bıraktı, bazılarının özel
işleriyle meşgul oldu. İşte, Cumhurbaşkanımız
bu yasayı onun için gönderdi.
Değerli arkadaşlarım,
geçici maddeyi okuyarak, bunu, size, ben de bir katkı koyarak
ispatlamaya çalışayım. Geçici maddeye bakalım
lütfen: "Nitelikli personel ihtiyacının karşılanmasında
sıkıntı olmasın diye yabancı dil yeterliliği
şartı bir yıl süreyle konulmamıştır."
Yani, buraya alınacak personel
Yabancı dil şartı
var esas yasada. Ancak, nitelikli personeli yokmuş Tarım
Bakanlığının veya Türkiye'nin, o nedenle, değerli
arkadaşlarım, bir yıl süreyle erteleniyor! Bu maddeden
amaç, alınacak, oraya atanacak kadro belli, personel belli; onu
sağlamak için bu geçici madde var değerli arkadaşlarım.
Ayrıca, şunu da söylemek
istiyorum: Çıkıyor arkadaşım -sanki konuyla ilgisi
var- "Şu kadar zeytine prim verdik, dekara 250 bin lira prim
verdik." İşte, size söylüyorum. Ziraat, Tarım Bakanlığı
ne yaptı sevgili arkadaşlarım? "Zeytin dikin, aman
dikin, dönüme 250 lira." dedi. Türkiye'de, teknik olmayan Gemlik
zeytinini olmayacağı yerlerde de diktirdi. Uyarılardan
sonra ne yaptı? Verdiler mi 250 lirayı? Değerli arkadaşlarım,
bölgenizde 250 lirayı veriyorlar mı? Hayır. "Yanlış
yaptık, o iş kötü, 40 milyon lirayla idare edin." dediler.
Öyle değil mi, uygulama öyle değil mi Sayın Hocam? Anadolu'da
öyle değil mi, Antep'te öyle değil mi, Kilis'te öyle değil
mi? O zaman ben de diyorum, bu yanlışlığı çiftçi
mi yaptı, Tarım Bakanlığı çiftçilerimi yanılttı
mı? Çiftçilerimi yanılttığına göre bu Tarım
Bakanlığı, benim çiftçimi, bir, olmayacak, uygun olmayan
zeytin çeşidini diktirerek perişan ettiniz. Taahhüt ettiğiniz
250 TL'yi vermeyerek, 40 TL'ye düşürerek de, bir de, orada gırtlağını
sıkıyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım,
kırsaldan 1 milyona yakın insan toprağı terk etti,
toprağı. Bu çiftçiye siz toprağı terk ettirirseniz,
buğdayı ithalle karşılayamazsınız. Yarın,
gün, sadece ithalatla uğraşmaya kalkarsanız, gücünüz
yetmez, paranız yetmez buğdaya.
Değerli arkadaşlarım,
1 milyon kişiye toprağı bıraktırırken onlara
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Uzdil, lütfen
toparlayın.
NECATİ UZDİL (Devamla) -
Toparlıyorum efendim. Teşekkür ediyorum.
acaba herhangi bir yerde bir
iş olanağı buldunuz da mı terk etti, yoksa aç kaldı,
büyük şehirlere gidip kapkaççı mı oldu, hırsız
mı oldu? Bunu niye düşünmüyorsunuz sevgili arkadaşlarım?
Buradan Türk milleti, Türk çiftçisi bunu gayet iyi izliyor değerli
arkadaşlarım.
Malatya'da -arkadaşım
işaret ediyor- kayısı için araştırma önergesi
verdik. Ne oldu? 2003 yılında verilen araştırma
önergesi, bugün kurulamadı bile.
Değerli arkadaşlarım,
buradan, sözlerimi şu şekilde toparlamak istiyorum:
Doğru, siz çiftçiyi meydanlarda, anasını alıp beraber
gitmesini istediniz, kovdunuz. Ama, o çiftçi, Çağlayan'da, babasını
da aldı, anasını da aldı, Çağlayan'da size cevabını
verdi.
MEHMET SOYDAN (Hatay) - Sandıkta
göreceğiz.
NECATİ UZDİL (Devamla) -
İnşallah, 22 Temmuzda görüşeceğiz.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) -
İnşallah.
NECATİ UZDİL (Devamla) -
Buradan Türk milletine sevgi ve saygılarımı sunuyorum,
sizlere Allah yardım etsin diyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar, AK Parti sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Uzdil.
Kanunun tümü açık oylamaya
tabidir.
Açık oylamanın şekli
hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açık oylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için üç dakika süre veriyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - 15.3.2007 Tarihli ve
5603 Sayılı Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme
Kurumu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı'nın
açık oylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 271
Kabul : 257
Ret : 14 (x)
Böylece, kanun kabul edilmiş
ve kanunlaşmıştır. Hayırlı olsun diyorum.
Birleşime saat 14.30'a kadar
ara veriyorum.
Kapanma Saati:
12.49
(x)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın
sonuna eklidir.
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.34
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Mehmet DANİŞ (Çanakkale)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 99'uncu Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
6'ncı sıraya alınan,
İstiklal Marşının Kabulünü ve Mehmet Akif Ersoy'u
Anma Günü İlan Edilmesi Hakkında Kanun Tasarısı
ve Samsun Milletvekili Cemal Yılmaz Demir ve 2 Milletvekilinin
Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu
Raporu'nun görüşmelerine
başlayacağız.
6.-
İstiklal Marşının Kabulünü ve Mehmet Akif Ersoy'u
Anma Günü İlan Edilmesi Hakkında Kanun Tasarısı
ve Samsun Milletvekili Cemal Yılmaz Demir ve 2 Milletvekilinin
Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile İçişleri Komisyonu
Raporu (1/1337, 2/845) (S. Sayısı: 1399) (x)
BAŞKAN - Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon raporu 1399 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Yakup Kepenek,
Ankara Milletvekili.
Buyurun Sayın Kepenek.
Süreniz yirmi dakikadır.
CHP GRUBU ADINA YAKUP KEPENEK (Ankara)
- Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, yasama
dönemimizin sonlarına yaklaştığımız bu
günlerde, seçim kararı aldığımız bu günlerde
kimi eksik bıraktığımız yasaların gündeme
getirilmesini, tekliflerin, tasarıların görüşülmesini
kuşkusuz olumlu buluyorum, doğru buluyorum. Bunlar arasında
İstiklal Marşının kabulünü ve Mehmet Âkif Ersoy'u
anma günü ilan edilmesi konusundaki yasa tasarısını
ve teklifini de aynı anlayışla değerlendiriyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi adına bu konudaki görüşlerimi
açıklayacağım ve hepinize sözlerime başlarken
saygılar, sevgiler sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, değerli
arkadaşlarım; uluslar, milletler, halklar, tarih bilinciyle
yaşar ve ancak o birikimle, o bilinçle ilerler. Âkif'in her
yıl 12 Martta anılacak olması, bu konudaki düzenleme
doğrudur, yerindedir. Âkif, gençlerimizin, insanlarımızın
tanıması gereken bir büyük değerdir. Buraya bir nokta
koyup bir parantez açmama, lütfen izin verin.
Bu yaklaşım doğrudur,
ancak, aynı biçimde, aynı konumda olan, aynı değerde
olan diğer şairlerimiz de vardır, Nazım Hikmet gibi,
Tevfik Fikret gibi. Çalışma dönemimizin başlarında,
bundan dört buçuk yıl önce, CHP'li İzmir Milletvekili Hakkı
Ülkü ve arkadaşlarının ve hepimizin bu konudaki girişimleri,
Nazım'ın naaşının ülkemize getirilmesi ve vatandaşlığının,
hakkı olan vatandaşlığının verilmesi yönündeki
çabalarımız, üzülerek belirteyim ki, yüce Meclis tarafından
dikkate alınmamıştır ve bu konuda herhangi bir gelişme
sağlanamamıştır. Dolayısıyla, burada,
bir dengesiz yaklaşım -Sayın Yılmaz Demir, sizin
önerinizi konuşuyoruz- söz konusudur. Çok isterdim ki, teklif
sahipleri ve Hükûmet, Mehmet Âkif'le birlikte diğer kültür adamlarımızın,
Nazım'ın ve Tevfik Fikret'in de belli günlerde anılmaları
için önerilerde bulunsalardı ve eşit uzaklıkta kalsalardı,
eşit davranabilselerdi, tek yönlü bir tutum izlemeselerdi. Bunu
çok isterdim, ama, bu yapılmadı, dengesiz davranıldı,
haksızlık yapıldı. Bu halkın kültür ve sanat birikimini
tek taraflı algılamak ve öne
(x)
1399 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
çıkarmak doğru değildir.
Kültür Bakanlığımızın, son yıllarda, bu
konuda kimi girişimlerini olumlu bulduğumu belirteyim,
ama, bu konuda, yine, dengeli bir yaklaşımı, Hükûmetin
ve milletvekili arkadaşlarımızın sağlayamadığını,
gerçekleştiremediğini burada belirtmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar,
Hükûmetin de milletvekillerinin de tarihe, sanata, kültüre
eşit uzaklıkta olmasının sayısız yararları
var. Eşit uzaklıkta olmadığınız zaman, tek
yönlülük ortaya çıkıyor, güneş gözlüğü takmış
oluyorsunuz ve iyi sonuç alamıyorsunuz, topluma dengeli bir
yaklaşım sergileyemiyorsunuz. Bu noktaları belirttikten
sonra, asıl konumuza gelelim ve Mehmet Âkif düşüncesini,
felsefesini kimi yönleriyle yorumlayalım, değinelim.
Değerli arkadaşlar, Mehmet
Âkif'in İstiklal Marşı'mızı yazdığı
için kendisine verilen, ödül olarak verilen 500 lirayı almadığını,
bu paranın Kurtuluş Savaşı için harcanmasını
istediğini hepiniz biliyorsunuz. Âkif bu büyüklüğü göstermiştir
ve Âkif zamanında sanat, kültür olduğu gibi -bu nokta çok
önemli- siyaset de bir servet edinme, bir zenginleşme, bir
hızla varlık sahibi olma aracı değildi. O zamanın
siyasetçileri -Burdur milletvekili Âkif dâhil- ne kendilerini ne
yakınlarını ne aile bireylerini ne partili yandaşlarını
zengin etmeyi meslek edinmişlerdi. Onlar için yurt sevgisi önemliydi,
onlar için ahlak önemliydi, onlar için sanat, kültür gibi değerler
önemliydi.
Şimdi, ekonomi biliminde
Ekonomi bilimi sermaye birikimiyle uğraşır, sermayenin
nasıl biriktiğini yorumlar; ülkemizde pek öyle olmuyor.
Ülkemizde sermaye birikiminin en önemli aracı, siyaset olarak
görünüyor. Bu, üzülerek belirteyim ki, önceki hükûmetler zamanında
geçerliydi, sizin Hükûmetiniz zamanında da çok büyük boyutlara
ulaştı. Eğer Mehmet Âkif anlayışı, eğer
Mehmet Âkif kültürü, bu önerge sahiplerinin, yüce Meclisin ve Hükûmetin
iliklerine işlemiş olsaydı -bir örnek vereceğim-
Türk Telekom'un yüzde 14,76'sı, bir gece yarısı oyunlarla
birilerine verilmezdi. Bu anlayıştır, bu ruhtur ki
Türkiye'yi olumsuz şekilde etkiliyor, hepimizi, ekonomimizi,
halkımızı olumsuz yönde etkiliyor.
Değerli arkadaşlar,
Âkif'in çok önemli bir özelliği var, bunu Türkiye'nin sağcısı
da solcusu da doğru değerlendirmemiştir kanımca.
Âkif, sapasağlam bir antiemperyalisttir. Bakın, nasıl
antiemperyalisttir? Diyor ki bir şiirinde: "Siyasetin kanı
servet, hayatı satvettir -satvetin ne olduğunu çok iyi biliyorsunuz-
Zebunküş Avrupa bir hak tanır ki kuvvettir."
Şimdi, değerli arkadaşlar,
bu dizelerde çok şey var. Ha, ne var? Önce şu var: Siyasetle
sermayenin, servetin bütünleşmesinin, insanları, halkı
nasıl ezdiğinin düşünsel temeli var ve bu çok önemlidir.
Ama, başka bir şey daha var: Düşkünleri, zavallıları,
yoksulları ezmeyi iş edinmiş olan Avrupa bir şeye
tapar, bir şeyi hak olarak bilir. Nedir o? Âkif'e göre, kuvvettir.
Ha, şimdi, bu çok önemli. Burada duralım ve bunu değerlendirelim.
Âkif'i anlamanın, Âkif'i yorumlamanın birinci yolu buradan
geçiyor.
Şimdi, değerli milletvekilleri,
önce şunu söyleyeyim: Ben, düşünce tarzım itibarıyla
sizler gibiyim, daha doğrusu, Avrupa Birliğine karşı
değilim. Avrupa Birliğine karşı olmamak başka
bir şey. Ama, Avrupa Birliğine çok güçlü, çok kuvvetli bir biçimde
üye olmamız gerektiğini düşünüyorum. Yani, Avrupa'nın
düşünce yapısının güçlüyü, kuvvetliyi, en
ağır bir biçimde kendini kanıtlayanı, göstereni
tapınır derecesinde tuttuğunu bilerek, Türkiye'nin
Avrupa Birliği karşısında, Avrupa Birliği
güçten anladığı için, kuvvetten anladığı
için, o donanımla, o bilinçle, o bilgiyle çıkmamız gerektiğinin
altını çiziyorum ve bunu çok önemsiyorum.
Bakın, biz, hiçbir zaman imtiyazlı
üyeliği kabul etmemeliyiz. Bu, halka haksızlık anlamına
gelir, bu, Âkif'e haksızlık anlamına gelir. Biz, gücümüzle,
kendimizi kanıtlayarak Avrupa Birliğine üye olmanın
yollarını bulmalıyız. Nasıl yapacağız
bunu? O noktada da, izin verirseniz birkaç şey söyleyeyim. Bu
işi ekonomimizle yapacağız, bilimimizle yapacağız,
kültür ve sanatımızla yapacağız ve kurumlarımızla
yapacağız ve demokrasimizle yapacağız, insan
haklarıyla yapacağız, ona olan saygıyla yapacağız.
Burada şunu söylemek istiyorum
değerli milletvekilleri: Bizim için aslolan, Avrupa Birliği
ilişkilerimizde şu olmalı, başka ülkelerle
ilişkilerimizde de o olmalı: Biz kendimizi ne kadar güçlü
kılarsak, her bakımdan ne kadar güçlü kılarsak yabancıların
gözünde değerimiz o kadar artar. Bu, yalnız top tüfek
işi değildir; ona ihtiyaç var, onu söylemiyorum, yani, güçlü
bir savunmanız olacak. Hatırlarsanız, yanılmıyorsam,
III. Ahmet Prusya Kralına bir elçi göndermiş, demiş ki:
"Prusya'nın başarısını sağlayan müneccimleri
bana göndersin." Prusya Kralı Frederik'in cevabı
şöyle: "Güçlü bir ordu, güçlü bir maliye ve sağlam bir bürokrasi."
Şimdi, bizim, Âkif'ten almamız gereken çok önemli derslerden
biri de budur, yani güçlü Türkiye.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
Âkif'i, izninizle yorumlamaya devam edeyim. Âkif'in şöyle bir
şiiri de var, tabii, siz biliyorsunuz, Safahat'ta okumuşsunuzdur.
Âkif, toplumumuzun değişik etnik kesimlerini sayıyor
-işte, "Kürt'ün, Türk'ün, Arap'ın, Laz'ın, Çerkez'in"
diye sayıyor- ve diyor ki: "Bunların birbirine karşı
ne husumeti olabilir?" ve devam ediyor: "Ki, ben bir Arnavut'um,
işte perişan yurdum."
Şimdi, değerli arkadaşlar,
sıkı durun, doğru durun. Şimdi, değerli arkadaşlar,
İstiklal Savaşı'nın ortasında, kanın, canın,
acının, var olmanın, yok olmanın bıçaksırtında
gittiği bir dönemde bu yüce ulus, bu büyük millet, bu büyük halk,
İstiklal Marşı'nı bir şaire yazdırıyor.
Yani, başkaları da yazıyor da, bir şairin yazdığı,
bizim şu andaki İstiklal Marşı'mızı benimsiyor.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
burada çok büyük bir toplumsal hoşgörü var. Bu hoşgörü çok
önemli. Bu ne yüce ulustur ki, bu ne büyük halktır ki, İstiklal
Marşı'nı Kurtuluş Savaşı'nda yazanın
Arnavut olup olmadığına bakmıyor, şiirine bakıyor,
ne söylediğine bakıyor, onu bağrına basıyor,
ona ödül veriyor. Şimdi, bu hoşgörüyü, bu büyüklüğü,
biz, doğru değerlendiremedik. Bu büyüklüğümüze
doğru sahip çıkamadık. Nasıl sahip çıkamadık?
Bakın, çok örneği var, ama basit bir örnek vereyim: Futbol
maçlarında, Avrupa'da, rengi beyaz olmayan, koyu renkli, siyahi
diyeceğimiz futbolculara, ora halkının, Avrupa'nın
sıradan insanlarının gösterdiği ırkçı
tepkilere bakın, bir de bizim ülkemize bakın. Şimdi,
buradaki hoşgörüye bakın, buradaki eşitlik anlayışına
bakın. İşte, güzel eşitlik anlayışı
budur. Bu eşitlik anlayışıdır ki, ne zenciyi
aşağılar ve aşağıda görür ne bir başkasını
yukarıda görür, yükseklere çıkarır. Büyüklük buradadır
ve Âkif'in felsefesinde de bu vardır ve Âkif'i bağrına basan
bu halkın felsefesinde de bu vardır. Şimdi, bizim yapmamız
gereken şu idi: Yeri geldiği zaman, Avrupalılara
"Tamam, insan hakları, başka şeyler, bizim eksiklerimiz
kuşkusuz var, kurumsal yapımız yetersiz. İyi de,
bir kendinize bakın bu ırkçı tutumlarınız yönünden,
bir de bize bakın." diyecek donanıma, bilgiye, liderliğe
sahip olmalıydık. Buna ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar, son
olarak şunu da söyleyeyim Sayın Başkan: Mehmet Âkif, bu
ulusun, bu halkın onurudur ve her yıl 12 Martta anılmalıdır.
Ama, Tevfik Fikret de bu halkın onurudur, Nazım Hikmet de bu
halkın onurudur ve onların da en az Âkif kadar -bu, Âkif'i küçümseme
anlamına sakın gelmesin- bu halkın, bu vatanın iyiliği
için düşünceleri vardır, katkıları vardır, çabaları
vardır. Bizim kurtuluşumuzun en güzel destanını yazan
Nazım Hikmet'in mezarının Moskova'da olması, bizim
için, toplum için yüz karasıdır. Dolayısıyla, yapmamız
gereken -eğer tarihimize, kültürümüze, tarihsel birikimimize
sahip çıkacaksak- çok daha dengeli, çok daha sağlıklı,
çok daha kucaklayıcı, ayırımsız, "bu
şudur, bu budur" demeden, tamamına ve düzgün sahip
çıkmaktır.
Ben, bu dilek ve temennilerle hepinize
saygılar, sevgiler sunuyorum. Teşekkür ediyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Kepenek.
AK Parti Grubu adına söz isteyen
Avni Doğan, Kahramanmaraş Milletvekili.
Buyurun Sayın Doğan. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA AVNİ
DOĞAN (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; İstiklal Marşının Kabulünü ve
Mehmet Akif Ersoy'u Anma Günü İlan Edilmesi Hakkında Kanun
Tasarısı ve Samsun Milletvekili Sayın Cemal Yılmaz
Demir ve 2 Milletvekilinin Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'ni
görüşmek üzere söz almış bulunuyorum. Sözlerime
başlamadan hepinize saygılar sunarım.
Değerli arkadaşlar, ben,
konuşmamı iki ana başlık etrafında toplamak
istiyorum. Bunlardan birincisi, bizim cumhuriyetin, Türkiye Cumhuriyeti'nin
kuruluş felsefesini içeren millî marşımız İstiklal
Marşı, onun felsefesi, onun bize açtığı ufuk,
diğeri ise İstiklal Marşı şairi, Türk milletinin
âdeta vicdanının sesi olan büyük şair Mehmet Âkif Ersoy'un
kişiliği üzerinde toplamak istiyorum.
Değerli arkadaşlar,
İstiklal Savaşı'nın bütün şiddetiyle sürdüğü
günlerde, 12 Mart 1921 yılında Mehmed Âkif Ersoy'un yazdığı
İstiklal Marşı, yüce Mecliste, İstiklal Savaşı'nı
yürüten Mecliste ayakta alkışlanarak kabul edilmiştir.
İstiklal Marşı'mız, bir şiir, bir marş olmanın
ötesinde, çok derin anlamlar ifade eden, çok derin bir felsefi anlayış
ortaya koyan büyük bir eserdir, bir millî mutabakat metnidir. Yeni
deyişle, CHP'li arkadaşların üslubuyla söyleyecek
olursak, Türk İstiklal Marşı, bir ulusal uzlaşma metnidir.
Yani, Türk milleti, kendi arasında sorun çıktığı
zaman, felsefi anlayışlarda farklılık çıktığı
zaman, ülkenin geleceğinde tereddüde düştüğü zaman
müracaat edeceği, uzlaşma arayacağı yegâne metin,
tek metin Türk İstiklal Marşı'dır. Milletimizin
millî hassasiyetlerini, vicdani hassasiyetlerini en üst seviyede
ifade eden metin, yasal metin, İstiklal Marşı'dır.
Milletimizin yüce ideallerini, tarihe bakışını,
geleceğe bakışını, Türkçenin güçlü ve keskin
gücüyle ifade eden metin İstiklal Marşı'dır. Türkiye
Cumhuriyeti'ni kuran anlayış, onu yaşatan kararlılık,
onu güçlendirecek olan ışık, İstiklal Marşı'nı
oluşturan ruhun ışığıdır.
Değerli arkadaşlar, her
gün, kendinden sonraki günlerin tohumunu taşır, tarih böyle
oluşur. İstiklal Marşı'nın, cumhuriyetin kuruluşundan
iki yıl önce yazıldığı düşünülürse, bu
muhteşem eser, hem cumhuriyeti hazırlamış hem cumhuriyeti
geleceğe taşıyan ruhsal tohumları atmıştır.
Eğer biz cumhuriyetin nasıl bir temel üzerinde kurulduğunu
iyi kavramak istiyorsak İstiklal Marşı'ndaki özgürlük
aşkını, adalet aşkını, iman ve vicdan anlayışını
iyi kavramamız gerekir.
İlerici olmakla taklitçi olmanın
arasındaki farkı anlamak isteyenler İstiklal Marşı'nı
okumalı. Dürüst olmakla fırsatçı olmanın arasındaki
keskin farkı kavramak isteyenler İstiklal Marşı'nı
okumalı. Yerli olmakla yabancılaşmanın, yıkmakla
yapmanın arasındaki derin uçurumu görmek isteyenler
İstiklal Marşı'nı okumalı.
Türk İstiklal Marşı,
Türk milletinin oryantal bir demokrasiye değil evrensel demokrasiye,
hürriyetleri sonuna kadar sağlayan bir demokrasiye olan özlemini
ortaya koydu. Eğer biz bu anlayıştan, bu millî felsefeden
saparsak, cumhuriyetin birtakım vehimlerle kuşatılmasını
seyredersek, bugün yaşadığımız krizlere, paranoyalara
saplanmaktan kurtulamayız. Her Türk vatandaşının
görevi cumhuriyeti yüceltmektir.
İstiklal Marşı her
türlü toplumsal travmayı başarıyla aşmış
büyük Türk milletinin boy aynasındaki kendi görüntüsüdür. Tekrar
ediyorum, İstiklal Marşı her türlü toplumsal travmayı
başarıyla aşmış büyük Türk milletinin boy aynasındaki
kendi görüntüsüdür. Bu görüntüde her türlü krizi, yalnızlığı,
fakirliği aşacak deha, aşacak yöntem, aşacak kararlılık
ve iman gizlidir. Bu görüntüyü kavramak demek, bu ülkeye, bu ülkenin
insanlarına İstiklal Marşı'nın ortaya koyduğu
perspektiften bakmak demektir. Bu perspektif, sosyal yapımıza,
siyasal yapımıza ve parlak geleceğimize sağlam
temeller oluşturacak bir perspektiftir.
Değerli arkadaşlar,
İstiklal Marşı bu toprağın sesidir. Esasen, yüce
Meclisimiz, bu önemli olayı sürekli programlarla kutluyordu.
Şimdi, bunu bir bayram hâline getirme iradesini inşallah
gösterecek. Türkiye Cumhuriyeti devleti ve Kültür Bakanlığı,
bu teşebbüsten dolayı kutlanmalıdır.
Değerli arkadaşlar,
İstiklal Marşı'ndaki ruhu yeniden anlamamız ve gelecek
nesillere mutlaka ama mutlaka anlatmamız gerekiyor. Bu konuyu
millî bir görev bilinciyle ele alarak, geleceğimizi yeniden kurmanın
yollarını bulmamız gerekiyor. Bizi beladan belaya
sürükleyen geçmiş kâbuslardan, geçmiş krizlerden, hatta bugünkü
krizlerden çok daha beter krizlerin idrakimizi vurmasını
istemiyorsak, İstiklal Marşı'nı dikkatle okumak,
onun bize anlatmak istediğini özenle anlamak zorundayız.
Konuşması gerekenlerin sustuğu, susması gerekenlerin
olur olmaz yerlerde her zaman avaz avaz bağırdığı
belalı günlere dönmemek için, İstiklal Marşı'nı
iyi kavramak zorundayız. Eğer, biz, İstiklal Marşı'ndaki
ruhu, yani bizim ruhumuzu tanırsak, kimse bizim birliğimizi,
bütünlüğümüzü tartışamaz.
Türk milleti, zaman zaman, tehdit
altına girmekte. Komşularımızdan dost bilip kapısını
vurduklarımızdan zaman zaman tehdit almaktayız. Kimi,
kanlı bir terör örgütü kılığında; kimi, medeniyet
taciri kılığında zaman zaman bizi tehdit etmekte.
Tıpkı İstiklal Marşı'nın yazıldığı
yıllarda olduğu gibi, Türkiye'yi bölme rüyaları görenlerin
olduğu bir gerçek. Kimse bunlardan korkmasın. İbni Haldun'un
tarihî bir tespiti var. Diyor ki İbni Haldun: "Mağluplar,
galipleri tehdit eder. Eğer, bu tehditler
" Bunu AK Partililer
için de özellikle söylüyorum. "Mağluplar, galipleri tehdit
eder." Bu, İbni Haldun'un sözü. "Eğer, bu tehditler galipleri
uyanık tutuyorsa, zarar yerine çoğu zaman fayda verir."
Uyanık olmak demek, tarih şuuruna sahip olmak demektir. Uyanık
olmak demek, bir ülkenin siyasetçilerinin siyasi güçlerini, siyasi
akılla ve millî şuurla, tarih şuuruyla birleştirmesi
demektir. İstiklal Marşı, bize, bu idrak içinde olmamızı
söylüyor.
İstiklal Marşı'nın
yazılmasında ve kabul edilmesinde, unutmamamız lazım
ki, devletin bütün kurumlarının katkısı vardır.
Zamanın Genelkurmay Başkanı arzu ediyor, rahmetli
İsmet Paşa. Bir İstiklal Marşı yazılması
arzu ediliyor, Millî Eğitim Bakanlığına görev veriliyor,
bir yarışma sonucu, rahmetli Mehmet Âkif Ersoy'un yazdığı
bu yüce metin, o zaman, o şartlarda kabul ediliyor. O zaman, akla
gelmeyecek kadar da büyük bir para ikramiyesi var. Mehmet Âkif, bu
para ikramiyesini de reddediyor. O, böyle bir asalet sahibidir.
Bilindiği gibi, İstiklal
Marşı, büyük şair Mehmet Âkif Ersoy tarafından,
başlığın hemen altına, kendi el yazısıyla
"Kahraman Ordumuza" ithafıyla yüce Meclise sunuluyor.
Başta yüce Meclisimiz olmak üzere, bütün bu kurumlara, İstiklal
Marşı'mızı sadece ayakta dinlemek değil, onu,
gelecek kuşaklara, bütün manasıyla, bütün felsefi derinliğiyle
taşımak görevi verilmiştir; çünkü, büyük bir milletin
sesidir İstiklal Marşı, bir vicdanın, bir tarihin,
bir kültürün sesidir. Anadolu'dan başlayarak, halka halka genişleyen,
geniş bir coğrafyanın sesidir. Gadre uğramış,
işgale uğramış, zulme uğramış ne kadar
mazlum millet varsa, Türk İstiklal Marşı onun sesidir.
O, bize, kendimizi hatırlatan sestir. O, bizi dünyaya anlatan,
dünyaya anlatması gereken kendi öz sesimizdir.
Değerli milletvekilleri,
içinde yaşadığımız günlerde, maalesef,
İstiklal Marşı'nın yazıldığı
mekân tehdit altındadır. Orayı yıkma çalışmaları
yapılmaktadır. Maalesef, Hacettepe Üniversitesi bu konuda
derin bir anlayışsızlık içerisindedir. Tacettin
Dergâhı İstiklal Harbi'nin bize emanet bıraktığı
çok önemli bir hatıradır. Duvarının her noktasında
İstiklal Marşı'mızın yazılış hatıraları
vardır, millî şairimiz, bizim ruhumuz olan o büyük şairin
nefes alış verişleri vardır. Ona Hükûmet olarak, ona
Meclis olarak mutlaka sahip olmak zorundayız.
Değerli arkadaşlar, Mehmet
Âkif, vatan sevgisini imandan bilen bir şair olduğu için büyük
bir şairdir. Şiirleri, kare kare bu coğrafyanın
tasvirleriyle doludur. İnancı, bu coğrafyanın
inancıdır. Övündüğü, gurur duyduğu tarih, Türk milletinin
tarihidir. Feryadı, çığlığı, ağıdı,
hüznü bu topraklara aittir, bize aittir. Onun ağıdı eskimez,
onun hüznü eskimez, onun çığlığı eskimez. Onun
gözyaşları, Anadolu insanının gözyaşlarıdır.
Onun için Âkif'e olan vefa borcumuzu, vicdan borcumuzu ödememiz gerekmektedir.
Esasen, biz, Âkif gibi tamamen bize
ait, bizi düşünen, bizim için düşünen kendi dehalarımızı
anlamaya, anlatmaya muhtaç bir noktadayız. Bugün, işte,
bu yüce Meclis böyle büyük bir görevi yerine getiriyor. Ne mutlu bu
millete ki, kendi büyüklerine sahip çıkan bir Meclisi var.
Bu ülkede, başka şairlerin,
başka düşünce adamlarının aksine, herkes Âkif'i tanır,
boydan boya bu ülkenin bütün köylerinde Âkif'in adı bilinir.
İzbe bir köy kahvesinde, topraktan yapılmış bir köy
evinde onun siyah beyaz bir fotoğrafıyla karşılaşmak
her zaman mümkündür. Çünkü, bu millet, bu kahraman millet, bağrından
çıkardığı her büyüğüne kalbinde yer vermek gibi
üstün bir haslete sahiptir. İşte, bu yüzden, Âkif, herkesin,
hepimizin gönlündedir. Çünkü, o, bir vicdanın sesidir, Anadolu'dan
başlayarak halka halka genişleyen bir coğrafyanın
sesidir, gadre uğramış, zulme uğramış,
işgale uğramış bütün mazlum toprakların sesidir.
Âkif bizim millî şairimizdir, ama, Âkif bizi bütün dünyada temsil
eden evrensel bir şairimizdir aynı zamanda. Çünkü, bir
şair bu kadar güçlü bir sesle, bu kadar güçlü duygularla, bu kadar
güçlü idrakle insanlığa sesleniyorsa, insanlığın
evrensel imanını, evrensel özgürlük duygusunu, evrensel
aşkını seslendiriyorsa, o, bir milletin şairi olmaktan
çıkar, bütün bir insanlığın şairi olur.
İşte, Âkif böyle biridir. Bu topraklar Âkif gibi bir şairi,
Mevlânâ gibi bir düşünürü yetiştirebildiği için büyüktür.
Bu milletin geleceği böyle büyük insanları yetiştirdiği
için parlaktır.
Yeri gelmişken, Âkif'in hüznünü
ifade eden birkaç mısra okuyayım size.
Diyor ki:
"Hayır matem senin hakkın
değil... Matem benim hakkım.
Asırlar var ki, aydınlık
nedir hiç bilmez âfakım.
Teselliden nasibim yok, hazan
ağlar baharımda;
Bugün bir hanumansız serseriyim
öz diyarımda.
Ne hüsrandır ki, Şarkın
ben vefasız, kansız evladı,
Serapa, Garba çiğnettim de
çıktım hak-i ecdadı.
Ne heybettir ki, vahdetgâhı dinin
devrilip taş taş
Sürünsün şimdi milyonlarca
me'vasız kalan dindaş.
Dolaşsın, sonra İslamın
haremgâhında namahrem;
Benim hakkım, sus ey bülbül, senin
hakkın değil matem."
Eğer bugün bu ülkeden matem bulutları
sürülmüşse, eğer bugün güçlü ve bağımsız bir
Türkiye'de yaşıyorsak, "Hakkıdır, hür yaşamış
bayrağımın hürriyet / Hakkıdır, Hakk'a tapan
milletimin istiklal." diye biten, âdeta milletin millî felsefesine
işaret eden İstiklal Marşı'mızı göğsümüzü
gere gere seslendirebiliyorsak, bunu, bu büyük millete ve onun bu
güzel evlatlarına borçluyuz, Âkif gibi büyük şairlere, büyük
dava adamlarına borçluyuz.
Değerli arkadaşlarım,
Âkif, sadece bir şair değildir, o aynı zamanda bir fikir
adamıdır, geriliğin marifet ve faziletin birleşmesiyle
ortadan kaldırılacağını düşünen bir ideologdur.
"Alınız ilmini Garb'ın, alınız sanatını"
diyordu, ama, bu ülkeye Batı kültürünün, Batı ahlakının
girmesine şiddetle karşıydı. Diyordu ki:
"Çiğnenirsek biz bugün,
çiğnenmek istihkakımız;
Çünkü izzet nerede, bir bak, nerededir
ahlakımız.
Hâlimiz bir inhilal etmiş vücudun
hâlidir;
Ruhu izmihlalimiz ahlakın
izmihlalidir.
Sade bir sözdür fakat hikmetlerin
en mücmeli;
Bir halâs imkânı var: Ahlakımız
yükselmeli!"
Âkif deyince, elbette, akla büyük
bir şair, büyük bir düşünür gelir; milletimizin bağımsızlık
sembolü, dünya görüşünün simgesi olan İstiklal Marşı'mız
gelir.
Evet, İstiklal Marşı'mızı
ben böyle görüyorum: Milletimizin bağımsızlığının
sembolü ve dünya görüşünün simgesi. Anadolu'yu boydan boya dolaşıp,
cami cami vaaz ederek milleti, İstiklal Harbi için ayaklandıran
bir kahraman gelir Âkif deyince akla. Bu yüce Meclisin çatısı
altında Burdur Milletvekili olarak görev yapan büyük bir dava
adamı, büyük bir siyaset adamı gelir. Çığlık
çığlık sesimizi duyuran, âdeta her kelimesi bir dua,
bir nida olan, her kelimesi bizim sesimiz olan, bu toprakların
kurtuluşu için, yükselişi için tamamen yerli olan, Türkiyeli
olan, Türk olan mısralar gelir. Öyle ki, Âkif'i ne kadar seversek,
ne kadar anlarsak, o kadar bu toprağın
insanı oluruz; yani, onun "Asım'ın nesli" dediği
"Asım'ın nesli diyordum ya, nesilmiş gerçek, /
İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek" dediği
neslin ne demek olduğunu anlarız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Doğan.
AVNİ DOĞAN (Devamla) -
Sözlerimi Âkif'in birkaç mısrası ile bitirmek istiyorum:
"Şafaklar ferş-i
râhın, fecr-i sadıklar çerâğındır.
Hilalim, göklerin kalbinde yer
tutmuş otağındır,
Ezanlar nevbetindir, inletir
eb'âdı haşyetten,
Cihazındır; alemler, kubbeler
inmiş meşiyyetten,
Cemaatler kölendir, Kâbeler haclen,
gel ey Leyla,
Gel ey candan yakın canan ki gaiplerdesin
hâlâ!
Bu nâzın el verir Leyla, in artık
in ki, bâlâdan.
Müebbet bir bahar insin, bu yanmış
yurda Mevla'dan."
Değerli milletvekilleri,
Âkif'in Leyla'sı vatan sevgisidir. Âkif'in Leyla'sı iman zenginliğidir.
Âkif'in Leyla'sı, başta güzel ülkemiz, güzel Türkiyemiz olmak
üzere, bütün bir âlemi İslamın daha güçlü günlere, daha güçlü
geleneklere, daha büyük medeniyetlere yürümesidir.
Bu duygular içinde, hepinize, AK
Parti Grubu adına saygılarımı sunuyorum. Bu kanun,
bilinsin ki, demokratik bir seçime yürüyen Meclisimizin yerine
getirdiği en büyük görevlerden biridir.
Hükûmete, Kültür Bakanlığına,
Sayın Yılmaz Demir'e teşebbüslerinden dolayı teşekkür
ediyorum, saygılarımı sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Doğan.
Şahsı adına söz isteyen
Faruk Koca, Ankara Milletvekili
Yok.
Recep Garip, Adana Milletvekili
Buyurun Sayın Garip. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
RECEP GARİP (Adana) - Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
İstiklal Marşı'mızın kabul günü olan 12 Martın
"Mehmet Âkif Ersoy'u Anma Günü" ilan edilmesi hakkındaki
1399 sıra sayılı Kanun Tasarısı hakkında
söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Elbette ki, bu kanun değişikliğini,
çok değerli dostumuz Samsun Milletvekili Cemal Yılmaz Demir
ve iki arkadaşımız gündeme getirmişlerdir. Kendilerine
de teşekkür ediyorum.
Mehmet Âkif Ersoy "istiklal
şairi" olarak milletimizin gönlünde yerini almıştır.
Millî marşlar, milletlerin yaşamında önemli bir yer tutmaktadır.
Bu, halkların özgürlüğünün, millî egemenliğinin göstergesidir.
İstiklal Marşı'mız, millî birlik ve beraberliğimizin,
bağımsızlığımızın ön sözü olarak,
özellikle millî mücadele yıllarını müteakiben halkın
duygu ve düşüncelerini dile getiren, tercüman olan ifadelerdir.
12 Mart 1921 yılında
İstiklal Marşı'mız kabul edilmiştir. Türkiye
Büyük Millet Meclisinde okunan İstiklal Marşı'mız,
büyük bir heyecan ve iştiyakla ayakta alkışlanmış,
tekrar tekrar okunma imkânı bulmuştur.
"Korkma! Sönmez bu şafaklarda
yüzen al sancak,
Sönmeden yurdumun üstünde tüten
en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır,
parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir
ancak." mısralarıyla Mehmet Âkif, bağımsızlığın
bir millet için nasıl vazgeçilmez bir kavram olduğunu, büyük
bir özveriyle, fedakârlıklarla elde edildiğini kararlılıkla
vurgulamaktadır. Bu bağımsızlığın
aynı hassasiyetle sürdürülmesi de oldukça önemlidir. O nedenle,
Türk ulusunun bütün bireyleri İstiklal Marşı'nı
şu ya da bu şekilde ezbere bilmektedir. Millet iradesini vazgeçilmez
bir olgu olarak ele alan, toplumun millî ve manevi duygularını
da kaleme almak suretiyle "egemenlik kayıtsız,
şartsız milletindir" düsturunu İstiklal Marşı'mızda
da aynı hassasiyetle vurguladığına tanık
oluruz Mehmet Âkif'in.
Bu bilincin gelecek nesillere
sağlıklı bir anlayışla taşınmasını
sağlamak elbette ki bizlere düşmektedir. O nedenle,
İstiklal Marşı'mızın kabul edildiği tarih
olan 12 Martın aynı zamanda Mehmet Âkif Ersoy'u Anma Günü olarak
kutlanması isabetli ve son derece doğru bir karardır.
İstiklal Marşı'mızın
ikinci dörtlüğünde şöyle söyler:
"Çatma, kurban olayım, çehreni
ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül;
ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız
sonra helal...
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin
istiklal."
Mehmet Âkif, tevazu sahibi olan
bir insandı. Anadolu'nun sıradan yaşayan bir vatandaşı
gibi, hayatı boyunca bir mücadele insanı olarak yaşadı
ve Anadolu'yu İstiklal Harbi'nde karış karış dolaşarak
milletin ruhuna, kalbine esenlik muştuları taşımış,
Türk milletimiz için beklenen bir umut hâlini almıştır.
Safahat isimli eserine baktığımızda
camilerde, kürsülerde konuştuğunu, kahvehanelerde vatandaşlarımızla
sohbet eder gibi masallar, şiirler ve Türk ulusunun değerlerini
ifadelendirdiğine ve savaş yıllarının
acısını, toplumun millî ve manevi duygularının
tek yürek halinde çarpmasını sağlamak için, sanki bir
Yunus Emre gibi, çağdaş bir Yunus gibi Anadolu'yu karış
karış dolaştığına tanık oluruz. O nedenle,
Asım'ın nesli olan Türk gençliğinin yeniden şekillenmesi
ve bu diriliş muştusuyla muştulanması adına
AK Parti gençlik kolları olarak iki yıldan bu yana Türkiye'nin
bütün vilayetlerinde, seksen bir vilayetimizde ve bütün ilçelerimizde
Âkif'i anma programları yaptık ve yapmaya devam ediyoruz.
Kafkaslar, Balkanlar ve Orta Doğu
üçgeni başta olmak üzere Kuzey Afrika, Orta Asya, İran, Almanya
ve diğer Avrupa ülkeleri, Safahat'ın mısralarında
âdeta satır satır yorumlanır ve bir tarih felsefesi
olarak Âkif'te karşımıza çıkar. Günümüzde, bu ülkeler
ve daha başka dış ülkeler ile ilgili olarak hazırlanmış
senaryolarımız, muhtemel olaylar karşısında
fizibilite çalışmalarımız yahut bu ülkelerin
sosyal ve kültürel değerlerine ait olarak kurulmuş resmî ve
özel enstitülerimiz yok denecek kadar azdır. Dış ülkelerdeki
Türkoloji, Altayistik, Oryantalizm enstitüleri ne tür bilimsel
çalışmalar yapıyorlarsa Türkiye'de de buna benzer
resmî ve özel enstitüler, bilgi bankaları mutlak surette acilen
kurulmalıdır.
Günümüzde, özellikle Balkanlar,
Kafkaslar ve Orta Doğu üçgenindeki medeniyet senaryoları,
siyasi kurgular ile devletleri ve halkları derinden etkilemektedir.
Bu husus, belki de çağı yakalamak ve tarihi yaşarken
öğrenmekle birlikte düşünülmelidir.
Âkif bu ülkenin çığlığıdır,
Âkif bu ülkenin tarihidir, coğrafyasıdır. O inanmış
bir insandır. Bu sıfatı önce gelmek kaydıyla öncelikli
olarak, şair, düşünür, şiiri tebliğ-telkin-düşünce
içinde toplumu iyiye götürmek için bir araç saymıştır.
Kendi yüksek şiir kudretinin ihtirasını toplum dertlerinin
önünde tutsaydı, dünya çapında, dünyanın zirvesine
oturmuş zirve bir şair olurdu elbette. Ama, o toplumun kendi
öz ülküsünden kaynaklanan atardamarlardan beslenmiş ve bu toplumun
mutlak çığlığı olmuştur. Halkın en
dertli günlerinde, o ıstırap içinde yaşamayı mutlak
surette tercih eden, Anadolu insanı hangi şartlarda yaşıyorsa,
o şartlarla oturup kalkan, bir bilge, bir düşünce, bir şair
insandır. Onun şiir külliyatını bir fikir kitabı
olarak okumak, üzerinde düşünmek, incelemeler yapmak, elbette
ki mümkün. Ama, mutlak surette Safahat, aynı zamanda bir düşünce,
aynı zamanda bir tarih felsefesi olarak da, mutlak surette, evlerimizde,
odalarımızda, sofralarımızda, semtlerimizde,
mutlak surette, sohbet zincirlerinin devam etmesi ve bu oturumların
yapılması gerektiğine inanmaktayız. Bu gençlik,
dünü, tarihini, dâhilerini, bilgelerini, hikmet sahiplerini,
mutlak surette bilmek zorundadır. Âkif'in çizdiği portrede,
dünya uygarlığında Türk gençliğinin olması
gereken şekilde olması, gereken yerde, kendine yakışır
bir şekilde, mutlak surette olmamız gereken yerde ve olmamız
gereken zamanda olmak gibi bir mecburiyetimiz var.
Bu anlayışla, Türk gençliğine
emaneti şu mısralarla hayat bulmaktadır:
"Kim bu cennet vatanın
uğruna olmaz ki feda?
Şüheda fışkıracak,
toprağı sıksan şüheda.
Canı, cananı, bütün varımı
alsın da Hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni
dünyada cüda.
Garbın afakını sarmışsa
çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi
serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle
bir imanı boğar,
Medeniyet dediğin tek dişi
kalmış canavar?"
Bu yönüyle, Âkif, Batı'nın
hırçınlığını, acımasızlığını,
kültür emperyalizmi içerisine düşmüş olduğu bu çağımızdaki
duruşunu, bize, yüz yıl önce, Âkif, mısralarıyla,
bizim dinamik durmamızı, özgün bir şekilde hatırlatmıştır.
Mehmet Âkif, şair kimliğinin
yanı sıra, son derece güçlü bir düşünce adamı, güçlü
bir hatip, güçlü bir dava adamıdır. Âkif'in bahsettiği
"Asım nesli", inancıyla, kültürüyle, ahlakıyla,
medeniyete bakışıyla, ilim, irfan ve teknolojide yakaladığı
aşkın ruhla bugünkü Türk gençliğidir.
"Ruhumun senden İlahî,
şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne
namahrem eli.
Bu ezanlar, ki şehadetleri dinin
temeli,
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli."
diyen Âkif, bir milleti millet yapan şeyin, dünden bugüne akan
ırmaktaki maddi ve manevi donanımlarımız olduğunu
ve bunlara sahip çıkılmak mecburiyetinde olduğunu
üstüne basarak haykırır.
Âkif, şair kimliği ve
millî ve manevi düşünceleriyle Türk gençliğini
"Asım'ın nesli" olarak ifadelendirmiş ve Türk
ulusunun şu andaki gençliğini "Asım gençliği"
olarak bize aktarmıştır. Üzerinde yaşadığımız
toprakların, manevi değerlerin, ulus olmanın, bir uygarlığa
sahip çıkmanın ne demek olduğunu haykırarak bize
haber verir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Garip, lütfen
toparlayınız.
RECEP GARİP (Devamla) - Tamam
Sayın Başkanım.
Ulusumuzun İslam'la olan
ilişkisini, etle tırnağın birbirinden ayrılmaz
bir bütünlüğü olduğunu, parçası olduğunu üstüne
basarak haykırmayı sürdürür.
Mehmet Âkif Ersoy, aslında
İstiklal Marşı'nda, kahraman olan Türk ulusumuzu, özgürlük
aşkımızı, dürüstlüğümüzü, erdemli duruşumuzu,
yerli kalmayı, kendi değerlerine sahip çıkmayı
bir şekilde bize döne döne hatırlatmaya devam eder.
"Dalgalan sen de şafaklar
gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın
hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma
yok izmihlal.
Hakkıdır, hür yaşamış
bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin
istiklal." diyerek, özgürlüğe ve barışa olan ehemmiyeti
vurgular ve bu konudaki dikkatimizi çeker.
Büyük şair, büyük mütefekkir
ve düşünce adamı Mehmet Âkif Ersoy'un "Allah bu millete
bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın." sözleri
milletimizin kalbine işlenmiş ve istiklal bilincini gelecek
nesillere taşımıştır.
Sözlerimi, Âkif üzerine yazmış
olduğum "Rüzgâr" isimli şiirimden bir bölümle bitirmek
istiyorum.
"Bir rüzgâr gibi uğulduyor
ebedî duygular,
Seni beni bağlar, yeşerir
ebedî duygular.
Yetişir Asım yedi koldan
sen aldırma da geç,
Türk'ün münevver ruhudur yetişen
durma da geç.
Sana hayrandır oğullarımın
aydınlık yolu,
Kahraman şanlı milletimin
istikbalidir bu.
Umuttur kızlarımın
yüreklerindeki iman,
Feraseti iman, iffeti iman, ufku
iman.
Çalışsın durmasın
sanat erbabı gençlerimiz,
Hem uyansın uykusundan bütün
şehitlerimiz.
Sen kimsin, vatan kim, toprak kim,
şerefli bayrak kim?
Bir diriliştir nevbahar gibi
açan güller kim?
Kim diye sormama bakma tarihe
düşmüş notlar,
Altaylardan koşturmuş
kıtaları geçmiş atlar.
Âkif, Âkif, Âkif hayran olsun sana
melekler,
Melekler ki bizlerden
Asım'ı bekleyecekler."
Hepinizi saygıyla selamlıyorum,
hayırlı olmasını diliyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Garip.
Şahsı adına söz isteyen
Haluk Koç, Samsun Milletvekili.
HALUK KOÇ (Samsun) - Konuşmayacağım.
BAŞKAN - Mehmet Atilla Maraş,
Şanlıurfa Milletvekili. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
MEHMET ATİLLA MARAŞ
(Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
1399 sıra sayılı İstiklal Marşının Kabulünü
ve Mehmet Akif Ersoy'u Anma Günü İlan Edilmesi Hakkında Kanun
Tasarısı hakkında söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlarım.
İstiklal Marşı'mızın
kabul tarihi 12 Mart 1921'dir. Millî marşlar ait oldukları milletlerin
bağımsızlık göstergeleridir. İstiklal Marşı'mız,
milletimizin Kurtuluş Savaşı yıllarındaki
birliği, beraberliği, bağımsızlık ve özgürlük
ile ümitlerini ve inançlarını yansıtan birer şaheser
metinlerdir. İstiklal Marşı'mızın kabul edildiği
12 Mart gününün Mehmet Âkif Ersoy'u Anma Günü olarak kabul edilip ilan
edilmesi ve bugünün ülke genelinde bayram gibi kutlanması,
bir millet büyüğü olan Mehmet Âkif'in anılmasını ve
tanıtılmasını bizlere sağlayacaktır.
Bu vesileyle yapılacak olan toplantılarda, vatan sevgisi,
toprak sevgisi ve insan sevgisi anlatılacaktır. Ayrıca,
özgürlük ve bağımsızlık, istiklal ve hürriyet konuları
gündeme gelecektir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, 12
Mart 1921'de yaptığı toplantıda, on kıtada
kırk bir mısradan oluşan bu şiir metnini, resmen,
millî marşımız olarak oy biriliğiyle kabul etti.
Tüm milletvekillerinin teklifiyle Hamdullah Suphi Bey, Meclis kürsüsünden,
bu kürsüden tam 3 defa üst üste okuyarak, bütün Millet Meclisindeki
üyeler tarafından ayakta alkışlandı.
"Kahraman Ordumuza" diye
başlayan İstiklal Marşı'nı milletine armağan
eden Mehmet Âkif "Safahat"
kitabına almadı.
Bu Marş, inancı ve heyecanı
kalbinde ve ruhunun derinliklerinde yaşayan biri tarafından,
bir şair tarafından ancak yazılabilirdi. Marşın
yazılması için Mehmet Âkif'e teklif yapıldı, fakat,
büyük şair para karşılığında bir tek
mısra bile yazmayacağını açıkça söyleyince,
kendine maddi karşılıksız bir marş yazması
teklif edildi. Âkif, bu teminattan sonra, İstiklal Marşı'nı
ikamet ettiği Tacettin Dergâhı'nda kaleme aldı. Kendisine
takdir edilen 500 lira ödülün de bir hayır kurumuna verilmesini
istedi ve yine rivayet ederler ki, 1921 Martında, Ankara'nın
soğuğunda -bugünler gibi değil, çok soğuk bir Ankara
var- Âkif'in, maalesef, sırtına giyecek bir paltosu dahi yoktu,
bu hâldeyken, bu ödülü elinin tersiyle itti. Böyle bir insan Âkif, bir
seciye abidesi âdeta.
Âkif'in mücadelesini, dünyaya bakışını,
dünya görüşünü anlayabilmek için, kanaatimce, onun nasıl
biri olduğunu, yani şahsiyetini, kişiliğini
bilmemiz gerekir. Bir insanın kişiliğini anlamanın
yollarından biri de, onun hayatı boyunca yapıp ettiklerine
ve varsa bıraktığı eserlerine bakmak gerekir. Bir
insanın yaşayışı, hayata bakışı
ve hayatı değerlendirişi, o kişinin eserlerine
ve sözlerine âdeta yansır. Âkif'in bize büyük bir miras olarak
bıraktığı yedi kitaptan oluşan "Safahat"ın
safahatına baktığımızda, onun nasıl bir
insan olduğunu, nasıl bir mustarip, bir münzevi ve bir mesuliyet
adamı olduğunu görürüz. Mustarip, çünkü içinde yaşadığı
cemiyet için ideal olarak düşündüğü hayat bir türlü gerçekleşmemiştir.
Bundan büyük ıstırap duymaktadır Âkif. Her devirde olduğu
gibi yine o dönemde de Şair Fuzuli'nin dediği gibi,
"Dost bî-perva, felek bî-rahm, devrân bî-sükûn/Derd çok hem-derd yok,
düşman kavî, tâli' zebûn"dur.
İstiklal Marşı, milletimizin
kahramanlık destanıdır. Milletiyle, tarihiyle, kültürüyle
gurur duyan herkesin bu Marş'ın anlamını iyi bilmesi
ve çok iyi değerlendirmesi gerekir. Bu Marş, kanımız
kadar sıcak, bayrağımız kadar aziz ve bu vatan toprağı
gibi mübarek bir marştır. Büyük milletimizi ebediyete kadar
ayakta tutacak olan sağlam mısralardan örülmüştür. Daha
ilk kıtasında,
"Korkma, sönmez bu şafaklarda
yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten
en son ocak."
Bu milletin en son ocağı
tütünceye kadar, asla burada izmihlal olmayacaktır, hürriyet
ve özgürlük ve bağımsızlık devam edecektir. Yurt
sathındaki bir tek aile, bir tek insan kalsa bile al bayrak dalgalanacaktır.
O bayrak ki, rengini şehitlerimizin kanından almaktadır.
Al bayrak, egemenliğin ve bağımsızlığın
sembolüdür. Bu egemenlik, elbette ki kayıtsız şartsız
millete ait olacaktır.
Sözlerimi bitirmeden önce,
Âkif'in "Safahat"ından birkaç beyit, birkaç mısra
okumak istiyorum, sonra sözlerimi tamamlıyorum.
Âkif, daha Safahat'ın girişinde,
o kadar mütevazı bir şekilde bir dörtlük koyar ki ortaya,
kendisinin şair olmadığını, tasannu bilmediğini,
sanattan anlamadığını söyler, ama, aslında
bu dörtlükler, bu okuyacağım mısralar Mehmet Âkif'in ne
denli büyük bir şair olduğunu, ne denli büyük bir sanatkâr
olduğunu bize kanıtlar. Şöyle diyor:
"Şiir için gözyaşı
derler; onu bilmem, yalnız,
Aczimin giryesidir bence bütün
âsârım!
Ağlarım, ağlatamam;
hissederim, söyleyemem;
Dili yok kalbimin, ondan ne kadar
bizârım!"
Müthiş söyleyişler ve
şu son beyit dahi onun çok büyük bir sanatkâr ve büyük bir şair
olduğunu kanıtlamaya yeter.
Yine, hakikat şairi olan bu
şair, Mehmet Âkif, bu dilimizin, dinimizin, istikbalimizin ve
istiklalimizin şairi o kadar mütevazıdır ki. Ama,
mısralarında, sözlerinin yaşadığı gibi,
hakikate, hakka uygun olmasını söyler. Yani, yaşadığı
gibi, düşündüğü gibi, inandığı gibi, özü sözü
bir olan bir şairdir. Bakın ne diyor:
"Hayır, hayal ile yoktur
benim alışverişim,
İnan ki, her ne demişsem,
görüp de söylemişim.
Şudur cihanda benim beğendiğim
tek meslek:
Sözüm odun gibi olsun, hakikat olsun
tek."
İşte, sözde, özde, yürüyüşte,
günlük hayatta, her şeyiyle bir ve bütün olan bu insan, Türk milletine,
gençliğe bir ideal aşkı, nasıl yaşanacağını
gösteren bir insan, bir millet büyüğü ve hayatının sonunda
soluk bir resmin arkasına şu mısraları düşer
ve bu mısralardan bir sene sonra da 1936'da, bildiğiniz gibi,
İstanbul Beyoğlu'nda hayata gözlerini yumarak ebedi âleme
intikal eder. Şöyle diyor resmin arkasında:
"Toprakta gezen gölgeme toprak
çekilince,
Günler şu heyülayı er geç
silecektir,
Rahmetle anılmak, ebediyet budur
amma,
Sessiz yaşadım, kim beni
nereden bilecektir."
Onun ruhaniyeti önünde, hatırası
önünde saygıyla eğiliyorum, rahmetler diliyorum. Hepinize
de saygılar sunuyorum.
Bu kanunun milletimize hayırlar
getirmesini diliyorum efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Maraş.
AHMET SIRRI ÖZBEK (İstanbul)
- Sayın Başkan, sayın hatibin zannediyorum dili sürçtü.
Âkif'in, İstiklal Marşı'nı yazdığı zaman
Meclisin kendisine verdiği ödülü elinin tersiyle ittiğini
söyledi. Böyle bir şey olmamıştır. Ödülü kabul etmiş,
öylece bir hayır kurumuna bağışlamıştır,
yoksa ödülü elinin tersiyle itmemiştir.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Özbek, sözleriniz tutanaklara geçti.
Tümü üzerinde soru-cevap işlemi
yapılacaktır.
Sayın Aslanoğlu, buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Sayın Bakanım, Nazım Hikmet'in mezarının
Türkiye'ye getirilmesi konusunda Hükûmetinizin herhangi bir çalışması
var mı?
Malatya Arguvan Belediye
Başkanı ve Belediye Meclisi Türkiye Büyük Millet Meclisine
müracaat etti, Nazım Hikmet'in mezarını ozanlar ve
şairler kenti olan ilçemize getirmek istedi. Bu nedenle, Belediye
Meclisimizin kararını Türkiye Büyük Millet Meclisine
ilettik.
Bu konuda -Arguvan, Türkiye'de
bir kültür kentidir, bir ozan kentidir, bir şair kentidir- Arguvan
buna hazır. Arguvan Belediyesi ve Arguvan halkı adına
ben bunu dikkatinize bir kez daha sunuyorum efendim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Aslanoğlu.
Sayın Işık.
AHMET IŞIK (Konya) - Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Ben de sayın vekilimizin sualine
paralel bir soru sormak istiyorum. Zira, geçtiğimiz yaz Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı ile beraber, birlikte bir heyet,
Moskova'yı ziyaretimizde Nazım Hikmet'in mezarını
ziyaret ettik. Gerçekten çok duygusal anlar yaşadık.
Böyle bir çalışmanın
Bakanlıkça başlatılması mümkün müdür? Bu noktadaki
Bakanlığın görüşlerini öğrenmek istiyorum.
Teşekkür ederim, sağ olun.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Işık.
Sayın Bakan buyurun, başka
soru olmadığı için.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI
ATİLLA KOÇ (Aydın) - Nazım Hikmet de bizim şairimizdir.
Şu ana kadar herhangi bir düşüncemiz de olmadı, ama bundan
sonra düşünmemiz gerektiğini ben de düşünüyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Bakan.
Soru-cevap işlemi tamamlanmıştır.
Tasarının tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1'inci maddeyi okutuyorum:
İSTİKLAL MARŞININ KABUL EDİLDİĞİ GÜNÜ
VE MEHMET AKİF ERSOY'U
ANMA GÜNÜ
HAKKINDA KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) Her yıl 12 Mart,
İstiklal Marşının kabul edildiği günü ve Mehmet
Akif Ersoy'u anma günüdür. Anılan günde bütün kamu kurum ve kuruluşlarının
öncülüğünde, halkımızın ve sivil kuruluşların
iştiraki ile anma törenleri düzenlenir.
BAŞKAN - Madde üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Mustafa Gazalcı, Denizli
Milletvekili.
Buyurun Sayın Gazalcı.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA GAZALCI
(Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
12 Mart, İstiklal Marşı'nın kabulünün ve Mehmet
Âkif'i anma günü olarak duyurulması üzerine verilen yasa tasarısının
ve Samsun Milletvekili Sayın Cemal Yılmaz Demir'in verdiği
yasa önerisinin 1'inci maddesi üzerine söz aldım Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına. Tümünüzü saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama geçmeden önce,
İstanbul'da 1 Mayısta, 1 Mayısı kutlamak isteyen
kişilere karşı güvenlik güçlerinin kullandığı
yöntem, tokatlama, coplama, biber gazı kullanması, 1.000
kişiye yakın kişiyi tutuklaması ve bugün de o biber
gazından dolayı 1 kişinin
yaşamını yitirmiş olmasından dolayı gerçekten
büyük üzüntü duyuyoruz ve bu olaylardan dolayı İçişleri
Bakanını şiddetle
kınıyoruz. İstanbul Valisinin ve Emniyet Müdürünün
oradaki masum insanlara saatlerce çektirdiği sıkıntıdan
dolayı görevden ayrılması gerektiğini düşünüyoruz
ve çağırıyoruz. Yaşamını yitiren -bugün
duyduğumuz- kişiye de rahmet diliyoruz.
Değerli arkadaşlar,
İstiklal Marşı'mızı bundan seksen altı
yıl önce yazan, 12 Mart 1921 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde
kabul edilen günün, gerçekten, anılması çok güzel bir
şey. Bu, hepimizin benimsediği bir düşünce. Zaten, Türkiye'nin
her yerinde bu bağımsızlık marşımız
birçok vesileyle söyleniyor, herkes
bunu saygıyla söyleyip dinliyor. İstiklal Marşı,
henüz o zaman tamamlanmamış bağımsızlık
savaşı süresinde yazılmış, bir inançla yazılmış
ve gerçekten Mecliste de ayakta alkışlanarak kabul edilmiş,
sonra da Zeki Üngör bunu besteleyerek tarihimizdeki yerine
bırakmıştır; ama, bağımsızlık sürekli
bir iştir arkadaşlar, onu korumak ve yaşatmak için de çaba
harcamak gerekir. Bu destanı bir şiiriyle destanlaştıran,
yani, Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı, yedi düvele karşı
verilmiş bir savaşı büyük bir inançla ortaya koyan Mehmed
Âkif'in İstiklal Marşı'ndaki ruhu bugün de gereğini
yaparak yaşatmak gerekir. Mustafa Kemal'in önderliğinde
Ulusal Kurtuluş Savaşı verilmiş ve sonra laik cumhuriyet
duyurulmuştur, devrimler yapılmıştır, Türkiye
aydınlanması büyük ölçüde gerçekleştirilmiştir
ve tam bağımsızlık için yola çıkılmıştır.
Mustafa Kemal, bağımsızlıktan yoksun bir ulusun uygar
uluslar karşısında uşak durumunda kalmaktan kendini
kurtaramayacağını, onun için "Bağımsızlıktan
yoksun bir ulus olmaktansa bu ulus yok olsun daha iyi." demiştir.
"Ya bağımsızlık ya ölüm" inancı o Kurtuluş
Savaşı'nı yürüten önderlerde vardır. Mehmet Âkif
Ersoy da bu büyük şiiri -Çanakkale şiirinde olduğu gibi-
yazarak, Anadolu'yu dolaşarak Batı emperyalizmine karşı
yürütülen bu savaşta onurlu yerini almıştır.
Değerli arkadaşlar,
"Bağımsızlık denildiği zaman, ben tam bağımsızlığı
anlıyorum." diyor Mustafa Kemal. Yani, ekonomide, maliyede,
kültürde, askerî alanda, her alanda
Bunlardan biri bağımsızlıktan
eğer yoksunsa, bu ulus tam bağımsız olamaz. Gerçekten,
üç buçuk yıl büyük bir destanla Ulusal Kurtuluş Savaşı
verilmiş ve bunun için canlar gitmiş, mallar gitmiş; yün
çorabını vererek, öküzünü koşarak o savaş kazanılmış
ve bütün o birlik içinde yurtsever her kişi o destana ortak edilmiş,
ona katılmış.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
önemli olan nedir? Aradan seksen altı yıl geçtikten sonra,
yalnız kimi büyük nutuklar atarak değil, o bağımsızlığı
daha da güçlendirerek gereğini yapmaktır. Yani, Âkif'e layık
olmanın yolu, İstiklal Marşı'na layık olmanın
yolu, o bağımsızlığın gereğini bugün
de yapmaktan geçer. Biz, gerçekten Âkif'i sayıyor ve seviyoruz,
Meclis olarak da bunu yapıyoruz.
2005'in sonunda on beş tane yeni
üniversite burada kuruldu. Burdur Üniversitesinin adı -ben çok
katılmadım, çünkü o üniversitelerin adı hep kentin
adı olarak gelmişti. Sonra komisyonda bir önerge verildi,
burada da arkadaşlar öyle benimsediler- Burdur adı çıkarıldı,
"Mehmet Âkif Ersoy Üniversitesi" oldu, Burdur Milletvekili
olduğu için. Bu güzel bir şey. Ama, biz, bütün yurtsever
şairlerimize, Türkçeyi bütün dünyada gerçekten temsil eden,
Kuvayımilliye Destanı'nı yazan -arkadaşlarım
da burada söyledi- Nazım Hikmet, 90'ıncı yaşında
hâlâ çok güzel -büyük bir şair olan- şiirler yazan, bir şiir
dili yaratan Fazıl Hüsnü Dağlarca'ya da aynı biçimde
sahip çıkmalıyız. O da Kurtuluş Savaşı'mızı
yazmış, o da ortaya koymuştur.
ASIM AYKAN (Trabzon) - Sayın Gazalcı,
o İstiklal Marşı'mızı yazmıştır.
MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, bakın, bana karşı çıkmayın.
Şöyle
ASIM AYKAN (Trabzon) - O İstiklal
Marşı'mızı yazmıştır, ayırın
onu lütfen ya.
MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Bakın,
ben, iki tane önerge verdim.
ASIM AYKAN (Trabzon) - Âkif'e haksızlık
olur.
MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Hayır.
Bakın
ASIM AYKAN (Trabzon) - Çok ayıp
olur.
MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Ben
milletvekiliyim, ben bu önergeyi destekliyorum. Bakın, 2003 tarihinde,
elinizde, şöyle bakın -hiç ayıp falan olmuyor, beni dinleyin
lütfen- 62'nci maddeye bakın. 4/3/2003 tarihinde, ben, 3 Martın
her yıl "Laiklik ve Öğretim Birliği Günü" olması
ya da bayramı olması için 53 milletvekili arkadaşımla
bir öneri verdim. İki ay geçtikten sonra da 37'nci maddeye göre buraya
getirdim, siz de kabul ettiniz. Bakın, 20/5/2003, birçok kez grup
başkan vekillerine gittim, dedim ki: Gelin arkadaşlar, 3
Mart 1924, öğretim birliğinin kabul edildiği gün. Bakın,
Mehmet Âkif'i gerçekten gün olarak duyuralım. Şimdi, 2003'ten
bu yana
Şimdi tarih kaç? 2007.
ERDAL KARADEMİR (İzmir)
- Takiyeci, Hocam bunlar.
MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Peki,
niçin gündeme alınması için destek vermiyorsunuz? Biz,
Âkif'e destek veriyoruz. Biz, İstiklal Marşı'mızın
bizim de marşımız olduğunu gururla söylüyoruz.
Ama değerli arkadaşlar, eğer bunu bir şeylere vesile
etmek için kullanmıyorsanız, burada içtenseniz, o zaman,
neden, örneğin, benim taa 2003'te arkadaşlarımla birlikte
verdiğim ve üstelik Genel Kurulun kabul ettiği, 3 Mart laiklik
ve öğretim birliği bayramı ya da günü olmasını
kabul etmiyorsunuz? Yine, 97 arkadaşımla verdiğim 17
Nisan eğitim bayramı ya da eğitim günü olsun yasa önerim
var, buraya getirdim.
Değerli arkadaşlar,
şunu söyleyelim: Son günlere geldik, birbirimizi de üzmeyelim.
Biz, bu ülke için yapılan her güzelliğe sahip çıkıyoruz,
bağımsızlık için verilen her çabaya saygı duyuyoruz,
dün kim yapmışsa saygı duyuyoruz, bugün de gereğinin
yapılmasını istiyoruz. Yani, ülkemizin uygar ülkeler
arasında onurlu, eşit, bağımsız temsil edilmesi
için bugün de yapılması gerekenler vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Gazalcı,
lütfen toparlayınız.
Buyurun.
MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Peki
Sayın Başkanım.
Eğer, siz, yurt topraklarını
sınır koymadan satmaya kalkıyorsanız, cumhuriyetin
kurduğu değerleri yok pahasına elden çıkartıp
özelleştiriyorsanız ve bundan bağımsızlığımız
etkileniyorsa, Fransız rejisine karşı kurduğumuz
tütün tekelini, sigara tekelini, yabancılara içki bölümünü
satmış, asıl bölümünü de satmaya yelteniyorsanız,
bakın, burada bağımsızlık ruhuna gölge düşer.
Değerli arkadaşlar, kültür
için de öyle. Bakın, bunlar bir bütündür ve sürekli kıskançlıkla
korunması gerekir, salt nutukla, söylevle olmaz. Bunun aynı
zamanda gereğini de yapacaksınız. Yani, diyeceksiniz
ki, ben ekonomik anlamda dünyayla ilişki kuracağım,
ulusal olacağım, evrensel olacağım, aklın, bilimin
yolunda gideceğim; ama, eşit olacağım, bağımsız
olacağım, onurlu bir üye olacağım. Eğer bunu yapmazsak,
asıl o zaman Mehmet Âkif'in, İstiklal Marşı'nın
ruhunu yerine getirmemiş oluruz, o ayakta alkışlayan
insanların kemiklerini sızlatmış oluruz.
Gizli oturumları inceleyelim.
Bağımsızlık için nasıl bir birlik yapılmış,
nasıl o ulusal bütünlük Trakya'daki, Anadolu'daki insanları
bir araya getirmiş, herkesin iyiliği, güzelliği
işin içerisine katılmış.
Değerli arkadaşlar, yurtseverlik
bir bedel gerekir, ter gerekir, emek gerekir, akıl, bilim yolunda
gitmek gerekir. Âkif, gerçekten, Kurtuluş Savaşı'mızın
başlangıcında bu büyük eseri ortaya koyarak ve Anadolu'yu
dolaşarak çok büyük bir görev yapmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Gazalcı,
lütfen
MUSTAFA GAZALCI (Devamla) -
Başkanım, selamlayıp bitiriyorum.
Ben, tabii, bu tasarıyı
getiren, öneriyi getirenleri kutluyorum, ama bağımsızlığımızın
gereğini bugün de yapmak gerektiğini söylüyorum. Bunu
yapmazsak, asıl o zaman eksik yapmış oluruz diyorum.
Tümünüze saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Gazalcı.
Madde üzerinde şahsı
adına söz isteyen Recep Garip, Adana Milletvekili.
Buyurun Sayın Garip.
RECEP GARİP (Adana) - Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 12
Martın aynı zamanda tatil olarak kullanılması ve
Mehmet Âkif'i anma günü şeklinde düzenleme yapılmasıyla
ilgili 1'inci madde hakkında söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Tabii, Mehmet Âkif'i anarken Türk tarihini
gözden geçiriyoruz, kendi ulusumuzun değerlerini gözden geçiriyoruz.
Bu milletin yüzyıllar öncesinden akıp duran ırmağından
besin kaynaklarımız var, geleneklerimiz ve göreneklerimiz
var, inanç değerlerimiz var, örflerimiz var. Bütün bunları
hep birlikte konuşuyoruz, gündeme alıyoruz, çünkü, Âkif'i
anlamak demek Türk ulusunu anlamak demek, Âkif'i anlamak demek Türk
ulusunun değerlerini, coğrafyasını iyi tahlil etmek
demek. Bu anlamda Sayın Gazalcı'nın bir ifadesine
açıkçası takıldım. Belki Sayın Gazalcı bu
ifadeyi böyle söylemek istemedi, ama, düzeltilsin anlamında
söylemek istiyorum, belki daha düzgün ifadesi böyle olur diye söylüyorum.
"İstiklal Marşı bizim de marşımızdır."
gibi bir cümle kullandı. İstiklal Marşı 73 milyon
vatan evladının marşıdır. Sayın Gazalcı'nın
böyle kullandığını, böyle kullanmak istediğini
biliyorum, böyle söyledi diye düşünüyorum. Böyledir.
Elbette ki, burada konuşurken,
seçime gidiyoruz ve laikliği, demokrasiyi konuşurken
Mehmet Âkif programını getirip içerisine yerleştiriyor
olmak ya da yapılmış olan mitinglerden yola çıkarak
birtakım meseleleri gündeme almak çok doğal, ama laiklik
sanıyorum bir gün için değil,
ömür boyu bu ülkenin temel anlayışlarından bir tanesi
haline gelmiş olan bir anlayıştır. Bunu da böyle anlamakta
yarar gördüğümü belirtmek istiyorum.
Çok değerli arkadaşlar,
Mehmet Âkif, elbette ki İstiklal Harbi'mizin çok kritik dönemlerinde
Anadolu'yu karış karış
gezmiş ve kürsülere çıkmış, meydanlarda konuşmalar
yapmış, Anadolu kahvehanelerinde çıkmış Anadolu
insanlarını uyanışa, birlik ve beraberliğe,
dirliğe davet etmiş olan ulusal, çok önemli vatan kahramanımız,
bayrak şairimiz, vatan şairimiz ve gerçekten iman şairimizdir.
Mehmed Âkif'i anarken ya da Mehmet Âkif'le ilgili bir günü bahsederken,
Âkif'in üç önemli unsurunun üzerinde durmak lazım. Bunlardan bir
tanesi, Âkif vatan şairidir ve bu anlamda da İstiklal Marşı'nı
"Allah bu millete bir daha yazdırmasın." ifadesiyle
çok net olarak bir dua anlamında ifadelendirmiştir. Elbette
ki Mehmet Âkif, aynı zamanda iman şairidir, tepeden tırnağa
etle kemik gibi birbirine bütünleşmiş
bir anlayışla bu ülkenin değerlerini, inancını,
tarihini, ülkesini, ülküsünü ciddi noktada anlamış ve
toplumun geleceği olan Asım nesline -gelecek nesil-
Asım nesli olarak da Türk ulusuna emanet olarak bırakmıştır.
O nedenle, Türkçeyi konuşurken, kullanırken, Türk'ün kendi
gelenekleriyle ilgili bu tür vasıflarda, Türk ulusunun geleceği
olan gençlerimizi yetiştirirken, bize ait olan değerleri,
bize ait olan kahramanları, elbette ki Mehmet Âkif'i anlatırken,
Yahya Kemal'i anlatırken, elbette ki Necip Fazıl'ı anlatırken,
Nazım Hikmet'i anlatırken, Kemal Tahir'i anlatırken,
mutlak surette, bu ülkenin tarihsel coşkusunu bir kenara
bırakarak, değerlerini bir kenara bırakarak, örflerini
ve âdetlerini bir kenara bırakarak anlatmak mümkün değildir.
Âkif'in doğduğu Fatih semtini
Sezai Karakoç şöyle tasvir ediyor: "Fatih semti, İstanbul'un
içinde ikinci bir İstanbul'dur. Yüzde yüz Fatih şehridir. Fatih
Camisi, İslam-Türk kültürünün bu ölmez abidesinin çevresinde
halka halka Fatih medreseleri ve semti, en saf Müslüman Türk heyecanının
ördüğü bir toplumdur." Çok net, bizim değerlerimizi,
gerçekten, Âkif'le ciddi noktada örtüştüren bir anlayışı
da burada dile getirmektedir.
Çok değerli dostlar, elbette
ki, Mehmet Âkif, sadece bir marş yazmış, İstiklal Marşı'nı
bize emanet olarak bırakmış olan bir vatan şairimiz,
bir bayrak şairimiz değildir. Mehmet Âkif, aynı zamanda,
bir ülkü adamıdır, bir ideal, bir düşünce adamıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Garip, lütfen
toparlayın.
RECEP GARİP (Devamla) - Âkif,
aynı zamanda, bir ideal, bir ülkü, bir idealist, bir dava adamıdır,
bir düşünce adamıdır. Bir felsefeyi, bir düşünce
ufku yaratarak Türk ulusunun gelecekteki duruşunu, Batı'dan
gelecek olan yabancı rüzgârlara karşı nasıl durmamız
gerektiği konusunda, çok erdemli duruşlarla, bize, haykırışlarla
emanet bırakmıştır.
Ben, bu duygularla, Âkif'le ilgili
düşüncelerimizi hep birlikte paylaşmaya ve bu maddenin
kabulüyle, hepinize saygılar sunuyorum. Teşekkür ediyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Sayın
Başkanım
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Garip.
Buyurun Sayın Gazalcı.
MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Sayın
Başkanım, Sayın Hatip, benim "Bizim de İstiklal
Marşımızdır." sözünü, sanki, yalnız bizimmiş
gibi, bir kesiminmiş gibi söylediğim izlenimini verdi.
Aslında, tabii ki, ben "hepimizin" anlamında söyledim,
hepimizindir.
BAŞKAN - Sayın Gazalcı,
Sayın Garip o şekilde ifade etti zaten. Tutanaklara geçti
Sayın Gazalcı.
Maddeyi oyalarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2'nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) İstiklal Marşının
kabul edildiği günü ve Mehmet Akif Ersoy'u anma törenleri ile ilgili
yönetmelik, bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren dört ay
içinde İçişleri, Millî Eğitim ile Kültür ve Turizm bakanlıklarınca
müştereken çıkarılır.
BAŞKAN - Madde üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Enis Tütüncü, Tekirdağ
Milletvekili.
Buyurun Sayın Tütüncü.
CHP GRUBU ADINA ENİS TÜTÜNCÜ
(Tekirdağ) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
son derece önemli ve anlamlı bir yasa teklifi üzerinde konuşuyoruz.
Sözlerime başlarken hepinizi en iyi dileklerimle, sevgilerimle,
saygılarımla selamlıyorum.
Ben, Mehmet Âkif'in başka bir yönü
üzerinde durmaya çalışacağım. Mehmet Âkif'i,
şimdiye kadar, bilinen yönleriyle, bu kürsülerde ve toplumun
tüm katmanlarında anlatan arkadaşlarımız çok oldu.
Ben bu kısa sürede size, Mehmed Âkif'in Anadolu felsefesi içindeki
yerini ve Anadolu felsefesiyle, 13'üncü yüzyıldaki o Anadolu
felsefesiyle Âkif'in bağlantısını kurarak konuşmamı
sürdürmeye çalışacağım. Bize göre, Mehmet Âkif'i
anlamak, Anadolu felsefesini anlamaktan geçiyor.
Şimdi, insanoğlu düşünmeye
başladığı anlardan itibaren hep şu soruyu sormuş
kendisine: "Ben kimim, biz kimiz, nereden geldik, nereye gidiyoruz,
nasıl yaratıldık?" Devamlı sorgulamış.
Ve bu sorgulamalar, ilk defa Anadolu'da, antik Anadolu-Yunan felsefesi
içinde insanoğlunun bu arayışları, ciddi bir tarih
ve felsefe geleneği çerçevesinde kayda geçmiş. İlk
çağların felsefecilerinden Aristo -Stoacılık- gibi
ünlü filozoflar bu konuya ışık tutmaya çalışmıştı.
İsa'dan sonra 2'nci yüzyılda
ünlü felsefeci Plotinos konuya başka bir açıdan, İlk
Çağdaki Eflatun'un açısından bakmaya çalışmış
ve 2'nci yüzyılda Yeni Eflatunculuk akımı (felsefe
akımı) ortaya çıkmış.
Bu Anadolu'daki felsefe akımı
daha sonra Roma felsefe okulundan Porpyrios tarafından, daha
sonra Atina felsefe okulundan Proklas Diadakos ve Sisamlı, Pontuslu
felsefeciler tarafından geliştirilmiş ve daha sonra
da Museviliğin ve İseviliğin tasavvuf felsefelerinde
yoğrulmuş. Anadolu'da duruyor. Ve bu Anadolu çanağındaki
bu düşünce ve felsefe sistemlerine ve tasavvuf sistemlerine
Orta Asya'dan çok büyük bir yeni taze akım gelmiş; Yesevilik
ve Haydarilik şeklinde gelmiş. Ve bu akım, Melameti/Kalenderi
tasavvuf mektebinin hoşgörülüğünü ve kapsayıcılığını
tam anlamıyla Anadolu'ya getirmiş. Ve bu dönemde 9'uncu yüzyıl
ile 13'üncü yüzyıl Anadolu'sunda inançtan inanca geçiş süreci,
çok hızlı bir geçiş süreci yaşanmış, inançla
felsefenin, felsefeyle inancın iç içe bulunduğu bir zaman
kesiti yaşanmış ve işte Anadolu hümanizması
bu çerçevede ateşlenmiş. Anadolu hümanizmasına -konunun
daha iyi anlaşılması açısından- bir başka
akım da, Kuzey Irak'tan gelen -Anadolu'ya- tasavvuf ve felsefe
akımlarıdır. Bunlar, Antik Mısır, Suriye, Mezopotamya
inanç ve kültür sistemlerinden süzülmüş düşünce akımlarını
içeriyordu ve Anadolu'ya Vefailik ve Sühreverdilik akımlarıyla
geldi. Vefailik ve Sühreverdilik akımları, Osmanlı
Devleti'nin kuruluşunda çok önemli roller oynadı. Örneğin,
Ahi Evran Vefai'dir, Vefai akımına mensuptur, Bursa'daki Geyikli
Baba bu akıma mensuptur. Dördüncü bir akım Mağrip'ten, Endülüs'ten
geldi. Vahdetivücut mektebi, yeni Eflatunculuk akımının
İslam yorumu, versiyonu, Vahdetivücut mektebinden İbn-i
Arabi ile geldi. İşte bu, bizatihi Anadolu'nun temelindeki
on binlerce yıllık dönemde oluşan inanç ve felsefe sistemleri,
Orta Asya'dan, Kuzey Irak'tan ve Mağrip'ten gelen düşünce ve
felsefe akımlarıyla bir arada muhteşem bir sentez
oluşturdu ve "önce insan" diyen ve insanı da aklın
üstünlüğünde gösteren gerçek bir Rönesans hareketi başladı.
Bize göre, Batı'daki Rönesans hareketinden iki yüz yıl kadar
önce insanı evrende yaratılmış en yüce varlık
olarak gören ve aklın üstünlüğüyle gören bu 13'üncü yüzyıl
hümanizması, dünyanın gerçek ilk başlangıç hümanizma
ışığıdır. İki yüz yıl sonra Avrupa'da
başlatıldı, ama onlar sürdürebildiler. Biz, ne yazık
ki, bunu sürdüremedik.
Bakınız, konunun, Âkif'in
daha iyi anlaşılması açısından, bu felsefe
akımının, daha doğrusu tasavvuf ve felsefe
akımlarının, tasavvuf ve düşünce akımlarının
bir arada, satır başlarıyla bazı unsurlarını
sizlerle paylaşmak istiyorum.
İnsanın yüceliği konusunda
öylesine muhteşem açılımlar yapılmış ki,
bakınız, Hacı Bektaş Veli'nin söylemini biliyoruz:
"Benim Kâbem insandır." Ve Hacı Bektaş Veli'nin
bu mesajına, Mevlânâ, Konya'dan aynı zaman kesitinde
şöyle yanıt vermiş: "Ey, Tanrı'yı arayan!
Aradığın sensin!" O kadar muhteşem bir felsefe
ki
Ve Hacı Bektaş Veli yine demiş ki: "Hiçbir milleti
ve hiçbir insanı ayıplamayınız." Ve bu felsefe
sisteminin ünlü ozanı koca Yunus da şöyle dillendirmiş
bu düşünce akımını: "Bir kez gönül yıktın
ise/ Bu kıldığın namaz değil/ Yetmiş iki millet
dahi/ Elin yüzün yumaz değil." Ve yine biliyoruz ki,
Şeyh Edebali, aynı felsefe sisteminin -Vefailiğin-
bir kolu olarak "Ey oğul! insanı yaşat ki devlet yaşasın."
demiş.
Bilginin önemi konusunda muhteşem
açılımlar olmuş bu düşünce sisteminde. Bilgiye öylesine
önem verilmiş ki, öylesine değer verilmiş ki, bilgisiz
insanın, hem anlayışa hem de sezgiye sahip olamayacağı
öne sürülmüştür. Yanılmanın ise, esasen aklın yeterince
kullanılamamasından ve bilgisizlikten kaynaklandığı
belirtilmiştir. Akıl ve bilgiyle yanlışa düşmenin
mümkün olamayacağı iddia edilmiştir. Örneğin, Hacı
Bektaş Veli demiş ki: "Düşünce karanlığına
ışık tutanlara ne mutlu/ İlimden gidilmeyen yolun
sonu karanlıktır." Ve Mevlânâ aynı zaman kesitinde
demiş ki: "Bilgiyle uyumak, bilgisiz ibadet etmekten hayırlıdır."
Aklın üstünlüğü konusunda,
bu dünya görüşünde ahiret görüşünü egemen kılan dinsel
dogmalara karşı -dikkatinizi çekiyorum- akıl ön plana
çıkarılmaya çalışılmıştır. Tanrı'dan
korkma yerine, Allah'tan korkma yerine, Allah'tan çekinme yerine,
Allah sevgisi ile insan sevgisi bütünleştirilerek, bir arada,
burada, dünyada yaşanmaya çalışılmış.
"Beden ve ruhtan oluştuğuna inanılan insan varlığı,
Tanrı ve evren ile bu dünyada bütünleşir." düşüncesine
varılmıştır, öbür dünyada değil. "İnsan
varlığı da bu düşünceden doğar." şeklinde
bir tez oluşturulmuştur. Örneğin, Yunus "Yaratılmışı
severiz Yaradan'dan ötürü." diyebilmiştir. Yine, Yunus, aklın
üstünlüğü konusunda, insanın ve sevginin üstünlüğü
konusunda şunu söylemiştir: "Cennet cennet dedikleri,
birkaç köşkle birkaç huri/İsteyene ver onları, bana seni
gerek seni."
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; bu düşünce sistemi, kadına verilen
değer açısından da olağanüstü önemli açılımlar
yapmış. Hacı Bektaş Veli "Kadınlarınızı
okutunuz." demiş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Tütüncü.
ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) - Mevlânâ,
kadının yüceliği açısından şöyle bir
açılımda bulunmuş:
"Kadın Tanrı ışığıdır,
sevgili değil/O sanki yaratıcıdır, yaratılmış
değil." Yani, kadının yüceliğini, kadının
değerini böylesine muhteşem bir şekilde ifade edebilen
dizeler, acaba ne zaman, hangi şair tarafından söylenmiştir!
Özgürlüğe son derece önem verilmiştir
bu düşünce sisteminde. Örneğin, Mevlânâ, şöyle demiştir
özgürlük açısından: "Ayran kâsem önümde durdukça, vallahi
kimsenin balını düşünmem/Azıksızlık ölümle
kulağım bursa bile, özgürlüğü kulluğa satmam
ben." İşte, "Özgürlüğü kulluğa satmam
ben." demiş ve yıllar sonra bu felsefe ekolünden gelen
-bize göre- Mehmet Âkif Ersoy "Ben ezelden beridir hür yaşadım,
hür yaşarım/Hangi çılgın bana zincir vuracakmış?
Şaşarım!" demiştir ve Mustafa Kemal "Özgürlük
ve bağımsızlık benim karakterimdir." demiştir.
Sayın Başkan, aslında,
Mehmet Âkif'i, 13'üncü yüzyıldaki Anadolu felsefesi, düşünce
akımları ışığında incelemek gerekiyor.
Bu konuda ne yazık ki, Türkiye'nin hem felsefe tarihinde hem de
bizatihi insanlık tarihinde bu konuda bazı eksikliklerimiz
var. Örneğin, özellikle Vefailik ve Sühreverdilik akımlarının
aydınlatılması ve bu konuda, tarihçilerin, felsefecilerin
üzerine düşenleri yapması, öyle sanıyorum ki, bizim
Batı'ya karşı çok önceki
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Tütüncü,
lütfen
Buyurun.
ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) - Toparlayacağım.
Yani, saatlerce konuşulması gereken bir konuda da tabii
çok kısıtlı bir zamanda ancak bunları söyleyebiliyorum.
BAŞKAN - Teşekkür için açtım
Sayın Tütüncü, lütfen
ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) - Bu yasa
tasarısını içtenlikle destekliyoruz ve bu duygu ve
düşüncelerle hepinizi en iyi dileklerimle, sevgiyle, saygıyla
yeniden selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Madde üzerinde AK Parti
Grubu adına söz isteyen Nevzat Yalçıntaş, İstanbul
Milletvekili.
Buyurun Sayın Yalçıntaş.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
Sayın Yalçıntaş, süreniz
on dakikadır, buyurun.
NEVZAT YALÇINTAŞ (İstanbul)
- Ben de ona baktım, on beş dakika mı efendim?
BAŞKAN - On dakika efendim.
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın
Başkan, hoca az çıkıyor, on beş dakika verin.
BAŞKAN - Sayın Koç, söylediğinizi
yapacağım.
HALUK KOÇ (Samsun) - Benim süremi
de verin, evet.
AK PARTİ GRUBU ADINA NEVZAT
YALÇINTAŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, çok değerli
milletvekili arkadaşlarım; efendim, yasama yılının
son aylarındayız, son haftalarının içerisinde bulunuyoruz
ve fevkalade renkli bir celse, bir oturum içindeyiz, çok hoş konuşmalar,
şiirler, tarihî görüntüler hatırlarımıza getirilerek
zevkle birbirimizi dinliyoruz. Biraz evvel Gazalcı'yı dinlememiz
ne kadar güzel oldu. Hele talebem bana tamamen bir sürpriz yaptı.
Ben, Enis Bey'in hocası olmakla övünen bir insanım, Planlamada
beraber senelerimizi ülke hizmetine vermekle de gurur duyan bir
kimseyim, bu tarafını bilmiyordum. Yani Mevlânâlar, Hacı
Bektaş Veliler ve başka veliler ve feylesoflar
Tebrik ediyorum,
büyük zevk duydum. Bana bu teklif yapılınca, ben de bari konuşayım
dedim. Haddizatında listede ismim yoktu, sonra ilave edildi.
Bu madde, yönetmeliğe ait ve
bu kabul ettiğimiz ana maddenin, 1'inci maddenin nasıl uygulanacağına
ait. Törenleri tanzim ediyor, bir yönetmelik çıkarılmasını
öngörüyor. Ama her şeyden evvel amacın çok net tespit edilmesi
lazım. Biraz evvel şair arkadaşlarımız okudu,
asrın idrakine söyleme
1920-21'in mütevazı, fakir,
gönlü çok zengin Ankara'sında cereyan eden bu olay
İstiklal
Marşı bu şehirde yazıldı. Bu Meclis bu şehirde
toplantı. Mütevazı İttihat Terakki kulübü Meclis
hâline getirildi. Kahvehanelerden
Avize ne gezer? İşte,
lambalar alındı, öğretmen okulundan sıralar getirildi
ve Rıfat Börekçi, yani o günün ulemasının topladığı
paralarla maaşlar verilmeye başlandı. İşte
bu şiir de o zaman doğdu, İstiklal Marşı. Yokluk
içerisinde. Âkif'in, -biraz evvel zikredildi- paltosu yoktu. Ben bunu
birinci elden dinledim. Kimden? Hamdullah Suphi Tanrıöver'den.
Mehîb bir adamdı. Konuşması, hareketleri, dalga dalga
beyaz saçları
İşte, o sırada, Millî Eğitim Bakanı
Bunu size nakletmek istiyorum. Çünkü evinde
Evi uzak değil.
Kızılay'ı bilirsiniz. Kızılay ile Sıhhiye
arasında, sol tarafa giderken, Molu Oteli var, onun arkasında,
Anadolu Kulübünün karşısında. O ev, mütevazı sayılacak,
iki katlı, önü bahçeli
O zaman öyleydi Ankara. Orada hafta sonları
sohbet yapılır, bazı gençleri de -bizim o zamanki durumumuz
yani- üç beş genci de evinde kabul ederdi. Biz, bir tarafta sessiz
sedasız otururduk. Şunu anlattı bir gün: [Bir İstiklal
Marşı yazılması kararı alındı.
İlan ettik. Güzel bir para koyduk. Şiirler gelmeye başladı.
Hepimiz, Üstadın, Âkif'in şiirini bekliyoruz, bir türlü gelmiyor,
göndermiyor. Artık sonuna geliyor vaktin, şiirler deste
deste. Kendisini Meclis koridorunda -artık, koridor ne kadarsa,
gitmiş görmüşsünüzdür- yakaladım: "Üstat, şiir
göndermiyorsun, şiir yazmıyorsun. Bu milletin bir istiklal
marşına ihtiyacı var." Bana baktı, "Hamdullah,
bu şartlar içerisinde katiyen benden şiir beklemeyin."
Neden Üstat, niçin? "Ben ödülle şiir yazmam. Kendime de, daha
sonra, Âkif ödül için şiir yazdı, istiklal marşı yazdı
dedirtmem." Üstat, bütün problem bu mu? "Bu." O zaman, sana
para ödülü vermeyeceğiz. Eğer kazanırsan, bu parayı
-ki, önemli bir para- istediğin yere vereceğiz.] Ki, şehit
ailelerin çocukları için verilmiştir sonunda. Bu zamanda
Âkif'in kendi paltosu yok. Ankara'nın ayazını onlar değil,
ben dahi Ankaralı olarak, 1940'larda bilirim. Bu iklim değişmiştir.
Fevkalade soğuk olurdu. Kasım ayında kar yağar, nisanda
kar kalkardı. Bu kadar soğuk. Tacettin Dergâhı'ndan
çıkıp Meclise gelecekler. Hamamönü demektir; Hacettepe
ve Ulus Taşhan. Arkadaşının paltosu var, nöbetleşe
giyiyor. Bu, akıl alır, havsala alır şeylere benzemiyor,
esatirî bir şeyler oluyor burada. Bir palto dahi alacak parası
olmayan bir insan, elinin tersiyle itiyor. İşte, bu ruhtan
fışkırıyor istiklal. Nasıl ki, "Çanakkale
Şehitleri" şiiri oradaki şehitlerin yine destancı
savaşlarından çıkmışsa, Âkif bunu coşkuyla
yaşıyor.
Peki, bugün biz bu törenlerde ne
yapacağız? İşte ben onu söylemek için, bana buyurdukları
sözü aldım. Bugün başka problemler var, ama, kökleri o ruha
bağlı. Biz, gençlere, yeni nesillere, bu törenlerle
Çünkü,
maddeyi okuyunca göreceksiniz, her yerde törenler yapılacak.
Klasik, eskiden yapılan törenler gibi mi olacak? Hayır.
İdrakine, bugünün problemine Âkif'in mesajını vermemiz
lazım. Üç dört noktada toplanıyor -en azından- bugünkü
problem. Birisi küreselleşmede toplanıyor. Küreselleşmenin
Amerikanlaşmak, küreselleşmenin Coca Cola'laşmak, küreselleşmenin
millî değerleri arkada bırakmak olduğu anlayışı
kendiliğinden yayılıyor. Lisanını, dilini
unutmak. Çıkın buralara, benim yaşadığım
caddeye gelin, Abdi İpekçi Caddesi'ne, iki üç tane Türkçe levha
görürsünüz, gerisi, hem de imlasıyla İngilizce, imlasıyla
Fransızca. Bu küreselleşme içerisinde millî kimliğin
muhafazası mesajı verilmelidir. Hiç şüphesiz, Âkif
bunu haykırıyor. Bu küreselleşme içerisinde, bizim
milletimizin hâlen geçerli ve geçerli olacak yaşayış
tarzı, birbirimize sevgimiz, bağlılığımız,
oradan güç alıp istikbale yönelme, daima ileriye doğru. Çünkü,
öyle söylüyor, asrın idrakine söylemekle kalmıyor, garbın
işte şunu şunu al, ama, gerisini bir elemeden geçir, diyor
Âkif. Demek ki, küreselleşme karşısında millî ve manevi
değerlerimizin muhafazası, bunun zarureti; bunsuz, kimliksiz
olacağımız; bunsuz, ne Amerikalı ne Alman ne Türk,
bir ucube hâline gelebileceğimiz anlatılmalıdır.
İkinci önemli mesaj, yine
Âkif'ten hareketle, etnik milliyetçiliğin bir mikrop gibi, bir
virüs gibi Türk milletinin ruhunu kemireceğini anlatabilmemiz
lazım.
"Ben ki evet bir Arnavut'um/Perişan
yurdum
" diyor, biraz evvel okudu bir kardeşimiz. O sırada
Arnavutluk isyanı var, facialar, hânumanlar Arnavutluk'ta. Bizde
şimdi ortaya çıkan bu tip hastalıklar ve bunun neticesi
de emperyalizmin avucunun içine düşüp yem olma. Böyle olmuştur,
buna girecek ne vakit var
Hepimizin bildiği şeyler bunlar,
ama bugün Âkif'ten neyi anlatacağız, bunu anlatmamız
lazımdır. Kendisi bizzat bunu söylemiştir. Bugün aynı
tehlikenin karşısındayız. Nihayet dakikalar bitiyor
ASIM AYKAN (Trabzon) - Hocam, konuşun.
NEVZAT YALÇINTAŞ (Devamla) -
Konuşurum, ama Başkan da buradadır, saat de buradadır.
Teşekkür ederim.
ASIM AYKAN (Trabzon) - Biz müsaade
isteyelim, buyurun, konuşun.
NEVZAT YALÇINTAŞ (Devamla) -
Başka bir vesileyle tekrar konuşacağım.
BAŞKAN - Buyurun efendim.
NEVZAT YALÇINTAŞ (Devamla) -
Efendim, vatanseverlik, ivazsız garezsiz, her şeysiz vatanseverlik
duygusu. Âkif'in her adımında bu var, Mısır'dan gelişinde
bu var, Mısır'dan gelişinde
Onu da, yetişmiş
olanlardan, Fethi Tevetoğlu ve o devrin tıp fakültesi
öğrencileri -sonradan ülkenin önde gelen insanları- onlardan
dinledim; bir avuç kalmıştı. Ama, gene bu vatanda, bu vatan
toprağı için Mısır'dan
Ve cenaze törenine gençlik sahip
çıktı. Resmî iş
Otoriteler her zaman haklı olmaz arkadaşlar,
hangi devirde olursa olsun, bu devirde de böyledir. Şu iş
resmiyettir, tamam. Ruhu bizim millî ruhumuza, millî vicdanımıza,
aklımıza aykırı geliyorsa, istediği kadar
resmiyet kazansın bir politika, nihayet hukuk içerisinde itaat
edersiniz içinizden kabul etmeyerek. O devrin gençliği de, o devirde
esen havayı elinin tersiyle itmiş ve Âkif'i büyük bir vatansever
olarak ebedî istirahatgâhına götürmüştür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Yalçıntaş,
sürenize beş dakika ilave ediyorum şahsınız
adına söz talebi olduğu için.
Buyurun.
NEVZAT YALÇINTAŞ (Devamla) -
Çok teşekkür ediyorum.
Demek ki, biz, Âkif ve Âkif gibi büyük
Türk simalarını anarken bugünün problemlerini düşünmeliyiz,
bugünün gençliğinin, bugünün yeni yetişen neslin ne gibi
sosyal, manevi, kültürel cereyanlarla karşı karşıya
geldiğini düşünmeliyiz, ruhsal bozuklukları düşünmeliyiz.
En tabii hakkı olan nümayiş hakkını kullanırken,
İstanbul'un Kadıköy'ünde çiçekleri söküyor. Çiçekleri
yerlerinden sökmüşlerdir ve birbirlerine atmak için de değil,
tahrip etmek için. Buna bakınız ve Âkif'in "Hasta"
şiirine bakınız, o rikkat dolu şiirine bakınız,
taşradan gelen bir gencin İstanbul'da nasıl hastalandığına
bakınız, Berlin Hatıraları'na bakınız,
Süleymaniye şiirine bakınız. Orada da rikkat, merhamet,
yardımlaşma, yeni neslin en iyi şekilde yetişmesi,
Batı'nın tuzakları...
Almanya bizim müttefikimizdir
Birinci Harp içerisinde. Yan yana çarpışıyoruz Çanakkale'de,
şurada burada. Gözleriyle görmüş, kulaklarıyla
işitmiştir o nesil Berlin sokaklarında. İngiliz
brigade'ları, İngiliz askeri Kudüs'e girdiğinde -Türk
Kudüs'üne. Falih Rıfkı Atay'ın Zeytindağı'nda
onu görürsünüz- Berlin bayram yapmıştır. Çanlar çalmaya
başlamış, Türkler şaşırmış. Berlin'de
Türkler de var, Âkif gibi, diğerleri gibi. Nedir, niye bu çanlar
bayram yapıyor? Bütün bunları bilmemiz lazım, yeni nesle
aktarmamız lazım. Hani bunlar müttefikimizdi? Hani bizim
Mehmetçik onların emrinde, elinde süngü siperlere hücum ediyordu
Filistin cephesinden, efendim, Kutülamara'ya kadar? Çünkü, Batı'nın
bir başka kolu, İngiliz Allenby Kudüs'e girdi. Kudüs işgal
edildi, Türklerden, Osmanlıdan, Müslümandan kurtarıldı
onlara göre ve onlar bayram etti, müttefiklerimiz. Yani, bu hatları
görmezsek...
Aynı şey Nâzım Hikmet
için söylendi. Katılıyorum. Fakat vârislerini ikna etmek
lazımdır. Ben mezarını biliyorum, gitmişimdir,
defaaten gitmişimdir. Soru hâlinde Sayın Bakanımıza
soruldu. Bunlar da İstanbul'da yaşıyorlar. Vârisleri
bu konunun peşine düşmelidirler. Hiçbir vatan evladı,
bu vatanda doğmuş olan bir insanı yad ellerde
O mezarlığı
da gidenler görmüştür; nasıl bir mezarlıktır, kimler
geliyor, kimler şey ediyor? Her tarafı saliplerle dolu. Getirilmelidir
ve bir söğüt ağacı istemiştir, onun altına gömülmelidir.
Ama, lütfen
Bunları, zannediyorum ki, politikacıların,
resmî şeylerin hâlledecek durumları yoktu. Sebepleri var.
Burada bu kürsüyü işgal etmek istemiyorum daha fazla, ama, hukuk
yoluyla vârisleri meselenin peşine düştü mü, getirilsin
ve o vatan evladı da o söğüt ağacının altına
verilsin.
Onlar aynı nesillerdi. Mehmet
Âkif sağken, Tevfik Fikret de şiir yazıyordu ve
Nâzım Hikmet de belki "Anadolu Destanı"nı kaleme
alıyordu. Birbirine polemik yapıyorlardı: "Ey yetim-i
Safa/ Düşün ki, son bir defa." İşte, ikisinin Peyami
Safa'yla cedelleşmeleri. Bunlar aynı neslin aynı heyecanlarını
yaşamış insanlar, ama bunalım neslidir. Bir
kısmı şahikaya gitmiştir, bir kısmı hata
yapmış olabilir. Bizim bunlara birleştirici gözle bakmamız
lazım.
Sayın Başkanımızın
müsamahasını suistimal etmemek için -hepsinin ruhları
şad olsun, mekânları cennet olsun- hürmetlerimi arz ediyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Yalçıntaş.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3'üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun yayımı
tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde
şahsı adına söz isteyen Faruk Koca, Ankara Milletvekili
Yok.
Alaettin Güven, Kütahya Milletvekili.
Buyurun.
ALAETTİN GÜVEN (Kütahya) - Sayın
Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım;
1399 sıra sayılı İstiklal Marşının Kabulünü
ve Mehmet Akif Ersoy'u Anma Günü İlan Edilmesi Hakkında Kanun
Tasarısı'nın 3'üncü maddesinde şahsım adına
söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Her şeyden önce, bu yasa, sanki,
Mehmet Âkif'in, hayatta iken, "Rahmetle anılmak, ebediyet budur
amma/Sessiz yaşadım, kim beni nereden bilecektir."
mısralarına, Hükûmetimizin tasarısı, Kültür Bakanlığımızın
gayretleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin de, burada, bir anma
günü olarak tasarıyı kanun haline getirme gayretleri, bu
mısraların bir cevabıydı gibi geldi bana. Tabii,
"Sessiz yaşadım, kim beni nereden bilecektir." diyor;
ama, bu millet bilecek Mehmet Âkif'i, "Asım'ın nesli"
bilecek Mehmet Âkif'i, kâh İstanbul'da Fatih kürsüsünde, Süleymaniye
kürsüsünde gezerken onu dinleyen millet bilecek, kâh Kastamonu Nasrullah
Camisi'nde konuşmalarını dinleyen millet bilecek,
kâh Tacettin Dergâhı'nda, bir bülbüle "Eşin var, aşiyanın
var, baharın var ki beklerdin." diye serzenişte bulunurken
terennüm ettiği cümlelerle bileceğimiz Mehmet Âkif, her
şeyden önce, İstiklal Savaşı'mızın kazanılmasında
mutlu, sevinçli ve kararlılığının sonucunu
görmenin bahtiyarlığını yaşıyordu.
O, sohbetler, konuşmalar
İstiklal Marşı'na geldiğinde, yatağından
zor da olsa doğruluyor, kalkıyor ve konuklarına diyordu
ki: "İstiklal Marşı"
O günler ne samimi, ne heyecanlı
günlerdi. O şiir, milletin o günkü heyecanının bir ifadesidir.
Binbir facia karşısında bunalan ruhların ıstıraplar
içinde halas dakikalarını beklediği bir zamanda yazılan
o marş, o günlerin kıymetli bir hatırasıdır. O
şiir bir daha yazılamaz. Onu kimse yazamaz, onu ben de yazamam.
Onu yazmak için o günleri görmek, o günleri yaşamak lazım. O
şiir, artık, benim değildir, o, milletin malıdır.
Benim, milletime karşı en kıymetli hediyem budur."
demiştir.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekili arkadaşlarım; bütün okullarımızda
haftanın başı ve sonu okuduğumuz İstiklal Marşı
bir tazelenmedir, bir yenilenmedir, bir dinamizmdir, Türk dilinin
en güzel örneğidir, muhtevası ve duyguları eşsizdir,
fazilet ve medeniyeti öne çıkarmaktır, ümittir ve aydınlığa
yol almaktır. İstiklal Marşı, tefekkürdür, ruhtur,
heyecandır, hikmettir, şanlı mazimizdir, kahramanlık
destanımızdır, heybetli kimliğimiz ve kişiliğimizdir.
Dik bir duruştur İstiklal Marşı; özgürlüğün
simgesidir, maneviyat sembolüdür, kararlılık, yurtseverlik,
özgürlük aşkı ve çağdaşlıktır.
İstiklal Marşı'mızın
şairi Mehmet Âkif Ersoy'a gelince: O, örnek bir şahsiyet, anlamlı
bir kimliktir. İman ve ahlak abidesidir. Mert ve sarsılmaz
bir karakterdir. Milletin ta kendisi bir insandır. Toplumun derdini
kendine dert edinmiş bir sanatçıdır. Bu toprakların
insanıdır. Mehmet Âkif yerlidir, yerli düşüncenin, yerli
tefekkürün adamı ve bir ifadesidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Güven, lütfen,
toparlayın.
ALAETTİN GÜVEN (Devamla) - Teşekkür
ediyorum.
Halkın duygu ve düşüncesiyle donanmış bir yapıdır.
İstikbali bütün refahıyla arzu eden bir mütefekkirdir.
Yol göstericidir. Düşünce adamı, fikir önderidir. Mehmet
Âkif his ve fikirleri, milletin ve tarihin birer motifi ve tezyinidir,
süsüdür. Mehmet Âkif Ersoy'un altmış üç yıllık ömrü
bir destan güzelliğiyle geçti. O bizim mütefekkir şairlerimizdendir.
Ümidimizin, imanımızın, çilemizin, vatanseverliğimizin,
hürriyet aşkımızın şairidir. Âkif'in dediği
gibi "Allah, bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırtmasın."
Ama Mehmet Âkifler hep olsun, hep olsun
Onun ifadesiyle, onun öğüdüyle
şöyle düşünsünler: "İhtiyar amcanı dinler misin
oğlum Nevruz?/Ne büyük söyle, ne çok söyle;/Yiğit işte gerek;/Sözü
bol, karnı geniş soyları taklit etme;/Özü bir, sözü bir
adam ol, ırkına çek."
Bunun Asım'ın nesline, gelecek
kuşaklara da bir öğüt olarak kalması temennisiyle tekrar
hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Güven.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
4'üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 4- (1) Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Enis Tütüncü, Tekirdağ
milletvekili
(CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Tütüncü.
CHP GRUBU ADINA ENİS TÜTÜNCÜ
(Tekirdağ) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, Sayın Nevzat Yalçıntaş
Hocamıza o güzel konuşması için teşekkür ediyorum.
Diğer arkadaşların konuşmaları da güzeldi.
Ama, Sayın Nevzat Yalçıntaş Hocamız konuşmasında,
küreselleşme, emperyalizm ve vatan sevgisi, yurt sevgisi
açısından Mehmet Âkif Ersoy'u anlattılar. Bence son derece
anlamlı bir konuşmaydı. Hocamıza teşekkürlerimizi
ve şükranlarımızı sunuyorum.
NEVZAT YALÇINTAŞ (İstanbul)
- Estağfurullah.
ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) - Ben,
konuşmamın az önceki bölümünde Mehmet Âkif'i, Anadolu felsefesi,
Anadolu hümanizması açısından dile getirmeye çalıştım
ve Mehmet Âkif'i bir insan olarak, bir sanat adamı olarak, bir
şair olarak Anadolu insancıllığı
ışığı altında incelemeye çalışmıştım.
Şimdi buradan, aslında bu felsefenin, Türkiye'de Anadolu
ve Rumeli İslamiyet yorumunu oluşturduğunu, izin verirseniz,
dikkatlerinize sunmak istiyorum.
Konunun dahi iyi anlaşılması
açısından, Anadolu insancıllığını
oluşturan en önemli ırmak Maveraünnehir'den, Orta Asya'dan
göçlerle kopup gelen tasavvuf ve felsefe akımları, düşünce
akımları, Haydarilik ve Yesevilik şeklinde geldiğini
ifade etmiştim. Bu çerçevede, Anadolu hümanizması düşünce
akımının İslam anlayışının da nasıl
bir anlayış olduğunu, temelde ne yattığını
anlayabilmek için Hoca Ahmed Yesevi'nin bir dörtlüğünü sizlerle
paylaşmak istiyorum.
Demiş ki Ahmed-i Yesevi:
"Sünnet imiş, kâfir de olsa,
incitme sen;
Hüda bîzardır katı yürekli
gönül incitenden;
Allah şahit, öyle kula hazırdır
Siccîn; -yani cehennem-
Bilginlerden duyup bu sözü söyledim
işte."
Ne kadar mütevazı, insancıllık
temelinde diğer dinlere karşı, diğer inançlara
karşı hoşgörüyle, kucaklamayla yaklaşan bir anlayış.
Şimdi, biraz sonra geleceğim
noktanın daha iyi anlaşılması açısından,
altını çizmek mecburiyetindeyim bir noktanın. Şudur:
13'üncü yüzyıl Anadolu hümanizması, antik Anadolu kültürünün
çok tanrılı hümanizmasıyla veya bugünkü Batı tarzı
dinler üstü bir hümanizma anlayışıyla karıştırılmamalıdır.
Bu hümanizma, Anadolu'daki Hoca Ahmed Yesevi'yle ve az önce söylemeye
çalıştığım tasavvuf düşünce sistemlerinin
aynı potada eritilmesiyle oluşturulan Anadolu halk
İslamı'nın kendine özgü insancıllık hümanizma
anlayışıdır. Şimdi, bu anlayış, bu düşünce
akımı, felsefe akımı, tasavvuf felsefe bir arada
Osmanlı coğrafyasına geçti ve o Osmanlı coğrafyasının
belirli, önemli bir bölümüne -Rumeli dâhil- hâkim oldu ve nesilden
nesile geçerek, bugünkü yaşadığımız çağa
geldi. Dayanışmacı bir halk kültürü olarak bizim içimizde,
her yanımızda yaşıyor ve bu, 13'üncü yüzyıldaki
Anadolu insancıllığı, bize göre, Anadolu ve Rumeli
İslamiyet yorumunu yaratmıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bilebildiğimiz kadarıyla, İslamiyet'in,
şu anda, yüz dolayında yorumu vardır. Ayrıntıya
girmiyorum. O yorumlardan bir tanesi de, Anadolu ve Rumeli İslamiyet
yorumudur. Buna, kısaca "Türkiye Müslümanlığı"
demek durumundayız, mecburiyetindeyiz. Anadolu yorumu çok
farklı, yani, diğer yorumlardan çok farklı. Burada, son
derece üstün -bana göre- bu konuda arkadaşlarımız
var. Bu konuda, daha ötede bir açılım yapmak istemiyorum.
Ama, içinde yaşadığımız koşullarda konunun
anlaşılması açısından vurgulamak mecburiyetindeyim
ki, şu anda, dünya yüzünde, yüz dolayında yapılan
İslamiyet yorumunun en muhteşemi Anadolu ve Rumeli yorumudur.
Yani, Türkiye Müslümanlığıdır. Bunun da temelinde,
Mevlânâ'nın açılımı, Hacı Bektaş Veli'nin
açılımı, Ahi Evran'ın açılımı,
Şeyh Edebali'nin, Şeyh Galib'in, Anadolu felsefecilerin, Hacı
Bayram Veli'nin açılımı ve Mehmet Âkif de o zincir halkasından
geliyor.
Bunun kıymetini bilmeliyiz.
Türkiye Müslümanlığına sahip çıkmalıyız.
Yani, şimdi, bazıları diyorlar ki, Türkiye'deki Müslümanlık
anlayışı yetersiz. Bir sıralar molla anlayışı
rüzgârları estirildi, şimdi Vehhabî anlayışı
rüzgârları estiriliyor. Ben anlamakta güçlük çekiyorum.
Eğer, Türkiye'de yaşadığımız bu zaman kesitinde
bu yorumlarla vakit kaybedecek isek, şöyle bir soru akla gelmiyor
mu: "Ya bizim bin yıldan beri bu coğrafyada dedelerimiz
yaşamış. Demek ki tam Müslüman değilmişiz de,
şimdi İslamiyet'i acaba, işte, hangi yorumdan öğreneceğiz?"
Bu tartışmaya geliriz. Bu nedenle, Âkif'i anlarken, bu noktaları
anlamak mecburiyetindeyiz diye düşünüyorum.
Bakınız, o kadar köklü ve
muhteşem bir tarihsel zenginlikten geliyor ki, az önce Anadolu'nun,
Anadolu çanağındaki o tarih öncesi çağlardan bu yana
uzanan inanç, felsefe ve düşünce akımlarından söz ettim.
Bakınız, Anadolu felsefesinin
kültürel kökleri İsa'dan bin beş yüz yıl önce yaşamış
bazı ozanlarda çıkıyor. Bin beş yüz yıl önce, örneğin,
Anadolu'da yaşamış İzmirli ünlü Homeros'un İlyada
Destanı'nda ortaya çıkıyor. Biliyorsunuz, ünlü Truva
Savaşı'nı anlatır Homeros'un İlyada Destanı.
Homeros'un İlyada Destanı'nda Hektor'un ölümünü anlatan dizeler
aynen şöyledir, Homeros anlatıyor Hektor'un ölümünü:
"Uçtu canı gövdesinden yollandı Hades'e (Hades, öbür
dünya)/Gücünden, kaderinden koptu, gençliğine ağlaya
ağlaya."
Homeros canın bedenden uçtuğunu
söylüyor İsa'dan bin beş yüz yıl önce. Homeros'tan iki bin
yedi yüz elli yıl sonra Anadolu'da yaşamış olan Koca
Yunus'ta da can uçuyor: "Can bedenden uçunca, menziline göçünce..."
Bugün de can uçuyor, can bedenden uçuyor. Bu Anadolu felsefesinin,
Anadolu ve Rumeli İslamiyet anlayışını, yorumunu
ve Türkiye Müslümanlığını oluştururken, ne
kadar derinden köklerle beslendiğini dikkatlerinize sunmak
istiyorum.
20'nci yüzyıla gelince, bakınız,
20'nci yüzyılda, Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım;
Mevlânâ'da -az önce dizeler söyledim- birçok şairde, bu arada Mehmet
Âkif'te, Anadolu hümanizmasının esintilerini, izlerini
görüyoruz, Tevfik Fikret'te görüyoruz, Nazım Hikmet'te görüyoruz,
Mustafa Kemal'de görüyoruz. Bir zincirin halkalarını,
İsa'dan önceki insanlık tarihinde iz bırakmış
olan insanlarla, o insanlık halkalarını bir araya getirmemiz
lazım ve şu anda, Türkiye'deki Müslümanlık anlayışını,
yorumunu çok iyi özümsememiz lazım.
Eğer bu kutsal çatı altında bugün konuşabiliyor
isek ve bu kutsal çatıda Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşları
o mütevazı koşullarda konuşabilmiş ise ve bu kutsal
çatı altında Mehmet Âkif Ersoy'un o ünlü dizeleri, gözyaşlarıyla,
alkışlarla kabul edilebilmiş ise bunu, Türkiye Müslümanlığı
yorumuna borçluyuz. Bunu bilmek mecburiyetindeyiz: Türkiye Müslümanlığı.
Bu duygu ve düşüncelerle, bu
yasa tasarısının, tekrar, hayırlı, uğurlu
olmasını diliyorum. Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Tütüncü.
Sayın Koç, bir söz talebiniz
var
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın
Başkan, yerimden kısa bir açıklama yapabilir miyim?
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Koç.
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Öncelikle, bu kanun tasarısını
hazırlayan arkadaşlarıma teşekkür ediyorum; daha
sonra da hem tümü üzerinde hem maddeler üzerinde söz alan arkadaşlarıma
teşekkür ediyorum; özellikle de Nevzat Yalçıntaş Hoca'ya
bir kere daha teşekkür ediyorum, bazı gerçeklerle buluşturdu
bizi. Zaman zaman ben de konuşmalarımda dile getirmeye çalışıyorum
-siyasi içerikte oluyor bu konuşmalar genellikle ama- bu
"küreselleşme" dediğimiz sürecin, millî kimliği,
millî bütünlüğü veya ulusal kimliği, ulusal bütünlüğü
-nasıl tarif ederseniz edin- erozyona uğratması karşısında,
bir karşı millî/ karşı ulusal refleks sergilemek gerektiği
ve bunun olumsuz etkilerine karşı ulusça dik durma gereğinin
altını çizdi Hoca. Buna ben de bütün yüreğimle katılıyorum.
Bunun, tabii, ekonomik boyutu var, siyasi boyutu var; çeşitli
açılardan bu konuyu hassasiyetle değerlendirmek gerekiyor.
Ben, şunu ifade etmek istiyorum:
Mehmet Âkif'in şiirinin adı İstiklal Şiiri, marş
hâline gelmesi rahmetli Zeki Üngör'ün sayesinde. Yani, 12 Martı,
bir kanunla, anma gününe çevirirken, bu İstiklal Şiiri'nin
bestecisi Zeki Üngör'ü unutmak olmaz, onun adını burada tutanağa
geçirmeden geçmek olmaz. Hatta, bitmeden bir önerge verilirse,
İstiklal Şiiri, Mehmet Âkif Ersoy ve bestecisi Zeki Üngör...
Yani, yeni yetişecek kuşaklar bu bütünlüğü de öğrensinler,
bilsinler ve kanun tasarısında Zeki Üngör'ün de adının
geçmesi son derece önemli.
Ben, bu konuyu dikkatlerinize getirmek
istedim. Söz hakkı olmadığı için yerimden bu talepte
bulundum. Duyarlılığınız için teşekkür
ediyorum Sayın Başkan. (Alkışlar)
BAŞKAN - Madde üzerinde,
şahsı adına söz isteyen Sami Güçlü, Konya Milletvekili.
Buyurun Sayın Güçlü. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
SAMİ GÜÇLÜ (Konya) - Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün Meclisimiz fevkalade özel
bir gün yaşıyor. Gruplar arasındaki ahenk, iletişim,
bilgi alışverişi, hoşgörü ve ortak paydanın
büyüklüğü konusunda duyduklarımız sevindirici;
özellikle son günlerde yaşadığımız bir olağanüstülük
ortamı içerisinde âdeta kendimize geldik ve kalıcı
olanın, ortak paydanın, ortak değerlerin önemine vurgu
yaptık. Ben de doğrusu bundan etkilendim.
Başta, ben de "Çok Kıymetli
Hocam" diyeceğim -aslında Planlamada çalıştığı
yıllarda, ta 1971 yılında kendisini ziyaret ederek, düşüncelerinden
faydalandığım, kütüphanesinden faydalandığım-
Sayın Enis Tütüncü'nün konuşması, doğrusu, sadece
Nevzat Hocam'ı değil beni de çok etkiledi. Odamda dinlerken,
bu konuya, bu kanun tasarısına katkı yapmayı düşündüm.
Dolayısıyla, uzun bir aradan sonra huzurunuzdayım.
Tekrar, hepinizi saygıyla selamlıyorum ve devamında
da Sayın Nevzat Yalçıntaş'a, Kütahya Milletvekilimiz
Alaettin Bey'e, Recep Garip Bey'e, Avni Doğan Bey'e de teşekkür
ediyorum.
Efendim, ben, Âkif'le ilgili konularda,
edebiyat, sanat, düşünce yönünden değil de onun karakteriyle
ilgili bazı hususları sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bunun, bugün de Türk toplumunun,
hepimizin çok faydalanacağımız yönleriyle ortaya
konacağına inanıyorum. Bu hususta bilgi sahibi olan
arkadaşlarımızda şüphesiz, benim ifadelerim, anlatacaklarım
sadece bir hatırlatma doğuracak, ama, bazılarımız
için Âkif'in değişik bir yönünü ortaya koyacağız.
Ben, müsaadenizle, onlar hakkında birkaç cümle söylemenin ve
dolayısıyla, Âkif'i anlamanın, aslında ortak bir
paydanın büyümesi ve birbirimizi daha iyi anlamamıza vesile
olacağını düşünüyorum.
Âkif Bey, evvela, Millî Mücadele'ye
Atatürk'ün davetiyle katılmış bir şahsiyettir. Ali
Şükrü Bey'in bizzat gelerek, evinde yaptığı kısa
konuşmadan sonra, "Ben, artık gitmeliyim; bir davet aldım."
diye yola çıkar, on iki yaşındaki oğluyla beraber
ve bazı kaynaklarda Ali
Şükrü Bey'in de beraber olduğuna rastlıyoruz. Dolayısıyla,
Ankara'ya gelir. Uzun yolculuktan sonra Meclise gelir ve Meclisin
kapısında Mustafa Kemal'le karşılaşır.
Mustafa Kemal Paşa: "Sizi bekliyordum efendim, tam zamanında
geldiniz. Şimdi görüşmek kabil olmayacak, ben size gelirim."
der -çünkü, bir programı vardır- ayrılır, ama, gelişi
Hâkimiyeti Milliye'de haber olur. Der ki: "Büyük şair Ankara'ya
geldi. Kendisinin gelişinden dolayı tebrik ediyoruz, kutluyoruz.
Cuma günü halka hitap edecektir." Dolayısıyla, millete
de duyurulur Âkif'in Millî Mücadele'ye katıldığı.
Bunlar ve Millî Mücadele içerisinde,
Çanakkale şehitlerine yönelik olarak Çanakkale Destanı'nı
yazması; arkasından, mart ayında kendisinden İstiklal
Marşı'nın yazılma teklifiyle ilgili hususları
arkadaşlarımız anlatmışlardır.
Ben, Âkif'in, bu Türk toplumunun
-Enis Bey biraz önce söyledi- Yunus Emre, Mevlânâ, Hacı Bektaş
Veli'den sonra en çok sevdiği bu insanın karakteriyle ilgili
birkaç husus arz etmek istiyorum.
Evvela, efendim, onun okumaya yönelik
tutkusu ve davranışıyla ilgili bir bilgi aktarmak istiyorum.
Okumaya çok erken yaşta başlar ve bu okuma tutkusu öyle bir hâl alır ki, bildiği
bir konuyu, arkadaşlarıyla birlikte okur kitabı ve
kendisi anlatır, ama, bilmediği bir konuda ise bir kitabı
bir bilenden dinler. Şeyh Bedreddin'in Varidat'ını
Şeyhülislam Musa Kâzım Efendi okur, Âkif ve arkadaşları
dinler, tartışırlar, anlamaya çalışırlar;
ama, Mevlânâ'nın Mesnevi'sini Âkif okur arkadaşlarına,
aynı zamanda açıklar. Onun okumaktan muradı budur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Güçlü, lütfen
toparlayınız.
Buyurun.
SAMİ GÜÇLÜ (Devamla) - Çok zengin
olmayan bir kütüphanesi vardır, ama, bu kütüphanede okunmamış
kitap yoktur ve Mehmet Âkif dört defa okumadığı kitaba
"okudum" demez. Kitabı da böyle bir çerçeve içerisinde
okur.
Mehmet Âkif'in nüktedan bir kişi
olduğu hususunda çok fazla bir bilgimiz yoktur, ama, Türk dilini
çok iyi bilen, sadece Türk dilini değil, Fransızcayı,
Arapçayı, Farsçayı bilen, Kur'an-ı Kerim'in tercümesini
yapma konusunda 1925 yılında devletin, yani, Diyanet
İşleri Başkanlığının görev verdiği
Âkif, aynı zamanda latifelerden hoşlanan, çok güzel nükteler
yapan bir insandır. Bununla ilgili sayısız örnekler
vardır. Tabii, asıl mesleği veterinerliktir. Muzip bir
genç, kendisine, dalga geçmek, alay etmek için "Efendim, sizin mesleğiniz
galiba baytarlık." deyince, hiç aldırmaz, döner bakar,
"Galiba bir yeriniz ağrıyor." diye sorar. Dolayısıyla,
o gencin bu muzip tavrına karşı ince espri anlayışını
ortaya koyar. Daha başka, bununla ilgili birçok husus vardır,
ama, Âkif için söylenecek en önemli karakter, onun bir inanç adamı,
bir düşünce adamı olmasıdır ve bu konuda çok ilkelidir.
Âkif'in ilkeli bir insan olması konusunda bugün bu toplumun her
kesiminin ihtiyaç duyacağı bir davranış tarzı
vardır.
İkinci Meşrutiyet ilan
edilir. Abdülhamit, artık uzaklaştırılmıştır
iktidardan bir bakıma ve devrin aydınları İttihat
Terakki'ye üye olurlar. Bir grup arkadaş Mehmet Âkif'i de İttihat
Terakki'ye üye yapmak için ikna eder ve giderler. On gün sonradır,
1908 ihtilalinden on gün sonra. Âkif, o üye olmak için önüne uzatılan
yemin metnine bakınca şu ifadeyle karşılaşır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Güçlü, lütfen,
teşekkür için açıyorum.
Buyurun.
SAMİ GÜÇLÜ (Devamla) -
"Cemiyetin bütün emirlerine kayıtsız şartsız
itaat edeceğim." ifadesini görünce üye olmaktan vazgeçer.
Der ki: "Ben böyle bir yemine, taahhüde uygun hareket edemem.
Ben ancak 'cemiyetin doğru olan kararlarına uyacağım'
diye yemin edebilirim." Âkif'in bu itirazı, İttihat Terakki
yönetimi tarafından da uygun bulunur ve yemin metni değiştirilir
ve Âkif ancak öyle üye olur.
Onun dışında, ben, yine
dönemin özelliği, askerî karakterine dikkat çekerek bir
şey söylemek istiyorum: Talat Paşa başta olmak üzere,
Hükûmetin üyeleriyle yakın ilişkisi vardır geçmişte,
aynı okulda çalışmışlardır Edirne'de Talat
Paşa'yla beraber. Fakat, tabii, daha sonra Başbakanlığa
gelir Talat Paşa. Bu sıra Kara Kemal de, aynı zamanda
devrin çok önemli bir ismidir. Bir gün Kara Kemal'e arkadaşları
şöyle derler: "Efendim, cemiyetimizin aleyhine bir fesat
organı, bir örgüt tespit ettik, ama, içinde de Mehmet Âkif'in
adı var bu listenin içinde." "Verin bana dosyayı."der
Kara Kemal, alır. "Mehmet Âkif'in içinde bulunduğu cemiyetten
bu ülkeye zarar gelmez. O, bir fesat cemiyeti değildir."
der ve dosyayı işleme koymaz.
Âkif'le ilgili, onun esas karakteriyle
ilgili, tutum ve davranışlarıyla ilgili hususlardan
son bir örnek vermek istiyorum, Sayın Başkanın yüksek
müsaadesiyle: İttihat Terakki Döneminde çıkardığı
dergi defalarca kapanır. Üyesidir cemiyetin, ama, defalarca
kapanır. Yine, bir gün, derginin yazıhanesinde bir arkadaşıyla
yer sofrasında tek kaptan, tek çeşit yemeği yerken kapı
çalınır. İçişleri Bakanının Özel Kalem Müdürü
gelir. Alırlar içeri, hâl, hatır sorarlar. "Buyurun, nedir
arzuhâliniz?" deyince, "Efendim, yazılarınızdan
Sayın Nazır çok rahatsız oluyor. Bu hususta sizden istirhamımız
var. Lütfen, ifadelerinizi ve yazılarınızı bu hususta
biraz dikkatli seçin, çok rahatsızlık doğuruyor."
deyince, Âkif Bey arkadaşına bakar, yer sofrasına bakar,
gelen Özel Kalem Müdürüne bakar, sonra der ki: "Bak, ben kuru fasulye
yiyorum, yer sofrasında yiyorum. Nazırına söyle, durumunu
düzeltsin. Eğer o durumunu düzeltmezse biz yazmaya devam edeceğiz.
Âkif Bey'in tek tastan, tek çeşit yemekten, yer sofrasında kuru
fasulye yediğini söyle."
Ben, o büyük şairimizin, aynı
zamanda, bir şahsiyet abidesi, bir karakter abidesi olduğuna
dikkatinizi çekiyorum. Kendisini hürmetle anıyor, bu tasarıyı
gündeme getiren arkadaşlarımızı kutluyor, destek
veren saygıdeğer muhalefet partisi grubundaki arkadaşlarımızı
ve AK Parti Grubuna mensup arkadaşlarımızı saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Güçlü.
Madde üzerinde şahsı
adına söz isteyen Ümmet Kandoğan, Denizli Milletvekili.
Buyurun Sayın Kandoğan.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Büyük insan Mehmet Âkif'e göstermiş
olduğumuz bu vefa duygusundan dolayı, bunu vesile kılan
bütün ilgililere huzurlarınızda teşekkür etmek istiyorum.
Dünyanın birçok ülkesinin
marşları var, ama ne enteresandır ki o ülkelerde milyonlarca
insan kendi marşlarını bilmiyorlar; sözlerini,
marş çalınırken dile getiremiyorlar. Ama, biz öyle bir
milletiz ki, daha ilkokul sıralarına gelen yavrularımızın
terennüm ettikleri, dile getirdikleri ve kıyamete kadar da
milletimizin dillerinden düşmeyecek olan bu ulvi mısraları
70 milyon insan benimseyerek okuyor ve o mısraların altına
hepimiz kendi imzamızı atıyoruz ve Anayasa'mızın
değiştirilemeyecek ilkeleri arasına da İstiklal
Marşı'mızı yazıyoruz. Onun için, kıyamete
kadar baki kalacak ve hiçbir güç ve kuvvet bu İstiklal Marşı'nı
terennüm etmekten bizi alıkoyamayacak.
İstiklal Marşı'mızın,
şiirimizin her bir satırıyla ilgili olarak kitaplar
yazılabilir, ciltler dolusu kitaplar yazılmıştır,
ama, ben, hâlâ, inanıyorum ki, İstiklal Marşı'nı
yazan Mehmet Âkif'in hangi mısrada hangi anlamı anlatmaya
çalıştığını milletimiz tam olarak henüz
bilememektedir. Her bir satırında müthiş ifadeler,
bir inanç abidesi olarak yazılmış satırlar. Milletine
olan güven, geleceğe olan iman, ümitsizlikten uzak satırlar
ve bir milletin kurtuluşunun meşalesini yakan ve cumhuriyetin
ilan edilmesine giden yolun önünü açan mısralar.
Mehmet Âkif, doğumundan ölümüne
kadar yaşadığı hayatla, âdeta bu konuda Cenabı
Allah tarafından istihdam edilen birisi. Garip olarak doğmuş,
garip olarak yaşamış, garip olarak ölmüş birisi.
İşte böyle bir insan, 70 milyon insanı kenetleyen ve Allah
indinde de böyle makbul satırları yazan bir insan ve
Kur'anın ifadesiyle "Siz Allah yolunda öldürülenlere ölü
demeyiniz, onlar diridir, ama, siz bilemezsiniz." Kur'an'ın
övdüğü şehitliği, Kur'an-ı Kerim dışında,
Peygamber'imiz dışında bu kadar sevdiren ikinci bir kişi
olmamıştır. (AK Parti sıralarından alkışlar)
ASIM AYKAN (Trabzon) - Doğru Ümmet,
doğru
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) -
İşte, Kurtuluş Savaşı'na giden yolda Mehmet
Âkif'in şehitlikle ilgili bu mısralarından ilham alan
insanlar gözü kapalı olarak ölüme atlamışlardır.
Çanakkale Şehitleri şiirinde, bu, son derece güzel bir
şekilde ifade edilmiştir. Birkaç saniye sonra öleceğini
bilen insanlar şehitlik mertebesine ulaşmak için gözü kapalı
ölüme atlıyorlar.
İşte, Çanakkale Şehitleri'nde
şehitliği bu kadar sevdiren Mehmet Âkif'in sözleri:
"Ey şehit oğlu şehit,
isteme benden makber,
Sana ağuşunu açmış
duruyor Peygamber."
İşte, bu mısraların
yazıldığı günden 2007 yılına geldiğimiz
bugünlerde bundan ilham alan insanlar, memleketin bölünmez bütünlüğü
için, Âkif'in mısralarındaki şehitlik mertebesine
ulaşmak için, gözü kapalı, Cudi Dağlarında, Herekol
Dağlarında bu millet için canlarını seve seve vermeye
devam ediyorlar. (AK Parti sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) -
İşte, şehitliği bu kadar sevdiren, bu kutsal inancımızı
bu kadar hayata geçiren Mehmet Âkif, inşallah, Allah indinde
de, maddi olarak şehit olamamıştır, ama, onu, inşallah,
gönlümüz arzu ediyor ki, manevi şehittir.
İBRAHİM KÖŞDERE (Çanakkale)
- Yaşa Ümmet!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - O
bakımdan, ölümünün üzerinden bunca yıl geçtikten sonra bu
duyguyu bize yaşatan, Mehmet Âkif sevgisini kıyamete kadar
baki kalacak bu hizmetin yapılmasında emeği geçerek
bunu kanun tasarısı ve teklifi hâlinde Türkiye Büyük Millet
Meclisinin gündemine getirenlere huzurlarınızda teşekkür
ediyor, Mehmet Âkif'i rahmetle, minnetle, şükranla bir kez daha
anıyor ve sizleri saygıyla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Kandoğan.
Şimdi, madde üzerinde soru cevap
işlemi yapılacaktır.
Sayın Varan, buyurun.
SABRİ VARAN (Gümüşhane)
- Sayın Bakanım, Bakanlığınız döneminde tarihî eserlerimize sahip
çıkıldığını görmenin memnuniyeti içerisindeyiz.
Siz de, kendinizin her zaman Asım'ın neslinden olduğunuzu
söylersiniz.
Sayın Bakanım, geçen hafta
-konuyla ilgili olduğu için soruyorum- Tacettin
Dergâhı'nı ziyaret etme imkânı buldum. Tacettin
Dergâhı'nda restorasyonla ilgili bazı çalışmalar
yapılmış, ama etrafındaki binaların hâlâ temizlenmediği ve restorasyon
işleminin tam bitirilmediğini gördüm.
Sorum şu: Bugün çok önemli bir
tasarıyı kanunlaştırıyoruz. Âkif'i ve İstiklal
Marşı'mızı anma günü ilan ediyoruz, ama Âkif'i anacağımız
mekânlardan Tacettin Dergâhı'nın akıbeti acaba büyükşehrimizin
elinde mi? Üniversiteye verecek miyiz, yoksa, Bakanlığımız,
bunu, yasayı yaptığımızın birinci
yılına tam anlamıyla yetiştirip, Türk gençliğinin
hizmetine sunacak mı? Bunu sormak istiyorum.
Ben de bu tasarıyı hazırlayan,
Cemal Yılmaz Demir'e, Mehmet Yüksektepe'ye, Zeyid Aslan arkadaşlarıma
ve bunu sevk eden Sayın Başbakanıma teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Varan.
Sayın Bakan, buyurun.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI
ATİLLA KOÇ (Aydın) - Sayın Varan, teşekkür ederim.
Tacettin Dergâhı yer itibarıyla
Hacettepe Üniversitesine bağlı, ama, oranın rölöveleri
tarafımızdan yapıldı, mimari projeleri hazırlandı
ve yatırımı da Altındağ Belediyesi yapmaktadır
ve aralık ayına kadar rölövesi yapılan ve restorasyon
planlarına uygun olarak hizmete hazır olacaktır ve gayet
güzel bir proje olacaktır. Bu hususta, hem Altındağ Belediyesine
hem de Hacettepe Üniversitesine teşekkür borçluyum. Biz de elimizden
geleni yaptık.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Bakan.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Tümünün oylanmasından önce,
İç Tüzük'ün 86'ncı maddesine göre, oyunun rengini belli etmek
için ve lehte olmak üzere söz isteyen, Faruk Koca, Ankara Milletvekili
Yok.
Alaettin Güven, Kütahya Milletvekili
ALAETTİN GÜVEN (Kütahya) - Konuşmayacağım.
BAŞKAN - Recep Garip, Adana
Milletvekili.
Buyurun Sayın Garip.
RECEP GARİP (Adana) - Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 12
Mart'ın, İstiklal Marşı'mızın kabulüyle ilgili
bu tarihin, aynı zamanda Mehmet Âkif'i anma programı
şeklinde de anılması konusundaki görüşmelerimizi
tamamladık. Lehte oy kullanacağımızı bildiriyorum.
Bu anlamda, elbette ki, Âkif'ten
bahsederken Âkif'in, gerçekten, bu milletin anlayışlarıyla
örtüşen bir düşünce insanı olarak karşımıza
çıktığını, bir ufuk insanı olarak, bir gaye
insanı olarak, bir hedef gösteren, bir uyarıcı olarak,
yönlendirici olarak karşımıza çıkan bir duruş
adamı, bir dava adamı, bir inanç adamı, bir bayrak, bir vatan
adamı, vatan şairi şeklinde, bir bayrak şairi
şeklinde karşımızda durduğunu görmekteyiz.
Mehmet Âkif'i, gerçekten, bu toplumun, çok önemli, bütününü birleştiren,
yekvücut hâline getiren, tek vücut hâline getiren bir misyon adamı
şeklinde netleştirmek mümkün.
Âkif, yedi sekiz yaşlarındayken
babası, Âkif'i alır, Fatih Camisine götürür ve götürürken
der ki: "Benimle beraber camiye geldiğinizde, namaz
kılacaksanız, akıllı duracaksanız, yaramazlık
yapmayacaksanız camiye benimle birlikte gelin." Âkif:
"Birlikte çıkardık, bizi serbest bıraktığında
da biz hasırlar üzerinde döner dururduk, takla atardık."
der.
Şimdi, burada yine bir yönlendiricilik
yaptığını ve bu ulusun değerleriyle, inançlarıyla
örtüşen insanların, tıpkı Zarifoğlu'nun ifadesiyle
"kişi mahalle camisinin cemaatinden olmalı" ifadesinden
yola çıktığımızda, aynı o şekliyle,
Âkif'in de, babasının kendi elinden tutarak camiye götürdüğünü
ve bu anlamda, bu topluma, bu millete bir hedef gösterdiğini de
burada altını çizerek ifadelendirmek istiyor ve oyumuzun
olumlu olacağını bildiriyor, hepinize saygılar
sunuyorum, hayırlı olmasını diliyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Garip.
Tasarının tümünü oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Tasarı kabul edilmiş
ve kanunlaşmıştır.
Kültür ve Turizm Bakanı Atilla
Koç teşekkür konuşması yapacaklardır.
Buyurun Sayın Bakan. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI
ATİLLA KOÇ (Aydın) - Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri;
hadiselerin en zor zamanlarında, bir görünmez el huzura kavuşturur
bu ülkenin insanlarını, bugün de öyle oldu ve bugün, iktidarıyla,
muhalefetiyle, hep beraber, içimizdeki ufuneti atan, içimizdeki
güzellikleri ortaya koyan bir çalışma yaptık. Bu çalışmada
yardım eden, destek veren ve fikirlerini söyleyen herkese teşekkür
ederken, biraz sonra veya yarın, Türkçeyi, sevdalısı
olduğum Türkçeyi bütün dünyada öğretmek ve bu sayede kültürümüzü
yaymak maksadıyla çıkaracağımız Yunus Emre
Vakfı Kanunu'nda da bizlere destek olmanızı beklerim.
Bugün çok mutluyum. Mutluluğumuza
mutluluk kattınız. Zaten, Türk milletine ve o Türk milletinin
temsilcileri olan bizlere de bu yakışırdı.
Hepinize teşekkür ediyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Bakan.
Sayın milletvekilleri, birleşime
17.45'e kadar ara veriyorum.
Kapanma Saati:
17.15
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 17.45
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 99'uncu Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
Kanun tasarı ve tekliflerinin
görüşmesine devam ediyoruz.
7'nci sırada, Adana Milletvekili
Ayhan Zeynep Tekin Börü'nün; Türk Medeni Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine başlayacağız.
7.-
Adana Milletvekili Ayhan Zeynep Tekin Börü'nün; Türk Medeni Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet
Komisyonu Raporu (2/888) (S. Sayısı: 1262) (x)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon raporu 1262 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Muharrem Kılıç, Malatya
Milletvekili.
Sayın Kılıç, buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MUHARREM KILIÇ (Malatya)
- Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Adana Milletvekili
Sayın Ayhan Zeynep Tekin Börü'nün Türk Medeni Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifiyle ilgili olarak Cumhuriyet
Halk Partisi adına görüşlerimi açıklayacağım.
Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; getirilen bu kanun değişikliği teklifiyle
Türk Medeni Kanunu'nun bir maddesi değiştirilmektedir;
506'ncı maddesinin 3 numaralı bendi madde metninden çıkartılmaktadır.
Değerli arkadaşlarım,
Türk Medeni Kanunu, malumunuz, ülkemizin temel kanunlarından
bir tanesidir. 2001 yılında, bundan önceki hükûmet döneminde
yürürlüğe girmiştir ve hazırlık aşamasında
da çok önemli hocalarımız tarafından, akademisyenler
tarafından detaylı bir şekilde, titiz bir şekilde
hazırlanmış önemli, temel bir kanunumuzdur. Yani, temel
kanunlar bütünlüğü olan kanunlardır. Bu temel kanunlarda
gelişigüzel değişiklikler önermek temel kanunun bütünlüğünü
de bozar diye düşünüyorum değerli arkadaşlar. Yani,
önümüze gelen kişisel birtakım sorunları, birtakım
aktüel sorunları çözeceğiz diye kanun teklifi getirirsek
yanlışa düşeriz; çünkü yaptığımız kanunlar,
bu temel kanunlar ülkenin tümünü ilgilendiren kanunlardır.
Yani, ferdî olayları, ferdî sorunları çözmek için kanun teklifi
getirmek son derece yanlıştır değerli arkadaşlarım.
Burası bir mahkeme değil,
burada dava açmıyoruz. Birilerinin herhangi bir sorunu olmuşsa
miras hukukundan doğan, yani mirasını birilerine
bırakırken sorun yaşamışsa, bunların çözüm
yeri yüce Meclis olmamalı. Bu nedenle, değerli arkadaşlarım,
birilerinin sorunlarını çözeceğiz diye, birilerinin
sorunlarına çözüm üreteceğiz diye getirip temel yasalarımızda
değişiklik yapmaya çalışırsak çok yanlışlık
yapmış oluruz.
Bu getirilen düzenleme nedir değerli
arkadaşlarım: Medeni Kanun'umuzun 506'ncı maddesi
"saklı pay"ı düzenliyor. Yani, herhangi bir şekilde
miras bırakan, mal varlığını, ölüme bağlı
tasarruf şeklinde başka birilerine bırakırsa,
bundan dolayı çocuklarını, anne ve babasını,
kardeşlerini, eşini, onların miras haklarının
bir kısmını korumaya yönelik bir düzenleme.
(x)
1262 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Şimdi, ben, uygulamanın
içinden geliyorum, yirmi yıl avukatlık yaptım. Vatandaşın
kızı bir yanlışlık yapar, sevdiği birisiyle
kaçar, hemen avukatın yanına gelir "sayın vekilim,
ne yap yap benim bu kızımı evlatlıktan düşür,
miras hakkım buna geçmesin" veya oğlu bir yaramazlık
yapar, doğru avukatın yanına gelir, "acaba bu
oğlumu miras hakkımdan yoksun bırakabilir miyim
"
veya eşi diyelim.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
insanların her anı bir olmaz. Biz, kardeşten bahsediyoruz.
Dokuz ay o kardeş, aynı annenin kucağında beslendi,
koynunda yaşadı, beraber aynı ortamı paylaştılar;
çocuklukları, acıları, tatlı günleri hep beraber
geçti. Düşününüz, elli sene, altmış sene, yetmiş
sene kardeşler beraber gül gibi geçindiler, ama ölümüne yaklaştığı
bir sırada, genç birisine aşık oldu, dedi ki, ben mirasımın
tamamını buna bırakıyorum, kardeşim de bundan
nasibini almasın. Çocukları da yok.
Peki değerli arkadaşlar,
yani, biz, böyle geçici hevesler uğruna kardeşliği
yok mu sayacağız? Yani, böyle bir şey olabilir mi? Bizim
inancımız gereğince, kendi evladımızı,
kızımızı, oğlumuzu, kardeşimizi, anamızı,
bacımızı yok sayabilir miyiz? Onların miras hakkını
ortadan kaldırabilir miyiz? Yani, çok ciddi, çok temel bir yasada
gelişigüzel bir düzenleme yapılmaya çalışılıyor.
Komisyonda da, sanırım,
muhalefet şerhi verilmeden geçmiş. Arkadaşlarımıza
birtakım özel sorunlar anlatılmış. Ya, bak şu
örnekler var, bak bunlar miraslarını bağışlamışlar,
ama daha sonra kardeşler buna karşı çıkmış
denilmiş. Yani, birtakım duygusallıklarla, somut birtakım
uçuk örneklerle, Türkiye'nin genelini ilgilendiren, tüm Türkiye'yi
ilgilendiren böyle bir yasada değişiklik yapmaya gidersek,
son derece yanlış bir şey yapmış oluruz.
Değerli arkadaşlarım,
zaten, bu Medeni Kanun'umuzun 506'ncı maddesine göre, kardeşlerin
korunan miras hakkı, kardeşlerden her biri için, yasal miras
hakkının sekizde 1'i. Zaten, kardeşlerin miras hakkı
sekizde 1, korunan miras hakkı. Yani, bu sekizde 1'i, kardeşlere
de çok görürsek, yani, gerçek, samimiyetle söylüyorum, bunda
doğru bir şey yapmış olmayız diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlarım,
bununla ilgili, acaba ben mi kuşkucuyum diye bir tereddüde
düştüm; bununla ilgili, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi
hocalarından görüş aldım. Dedim, hocalarım, böyle
bir teklif var, buna ne diyorsunuz? Yani bu teklifin verilmesi, bu
şekilde bir düzenlemenin yapılması, Türk toplumu
açısından ne getirir ne götürür? Samimiyetle söylüyorum,
hocalar "Bu maddeler çok özenle hazırlanmış maddelerdir,
bu maddelerde bu şekilde, gelişigüzel düzenleme yapılmasın."
dediler. Hocalarla da yetinmedim. Bu işlere bakan daire, Yargıtayın
5. Dairesi. Yargıtayın 5. Dairesiyle de görüştüm. Yargıtayın
5. Dairesi de bu tip düzenlemelerin, yani şahsa yönelik, tek
tek şahısları etkileyen düzenlemelerin yanlış
olduğunu belirttiler. Yani, bizim Türk örf ve ananesine göre
aile hukukumuzu, aile düzenimizi son derece etkileyen böyle bir
düzenlemenin yapılmasının yanlışlığını
belirttiler.
Bence aceleye getirmeyelim. Bu
-her ne kadar- koskoca Türk Medeni Kanunu'nun bir maddesinin bir
fıkrasını değiştiriyoruz diye böyle, gelişigüzel
bir düzenleme. Sizden -yapılmasını doğru bulmadığımı-
bunun yapılmaması gerektiğini istirham ediyorum. Bu
konuyla ilgili, sanırım, Adalet Komisyonunda da -Komisyon
Başkanımız da burada- yeterli bir hazırlık olduğu
kanısında değilim. Akademisyenler çağrılmadı
Sayın Başkanım. Akademisyenlerden, bu konuda
Adalet
Komisyonun bir hazırlık turu vardır. Bu hazırlık
aşamasıyla ilgili çok geniş çevrelerden görüş
alınır. Yani, gerçekten, beş yıla yakın süredir
Sayın Köksal Toptan Bey'le beraber çalışıyoruz, Sayın
Başkanımızla. Çok demokratik bir şekilde bu Adalet
Komisyonunun çalışmalarını şimdiye kadar
yürütmüştür. Ancak bu değişiklik önerisi bir oldubittiye
geliyor diye düşünüyorum.
Böyle bir temel Yasa'da, efendim Zeki
Müren malını bağışlayamamış veya filan
sanatçı malını bağışlayamamış,
bağışlamış da kardeşler dava açmış
Yani, bu tip uç işlerle uğraşmayalım. Biz bunu, biz
bu yasayı, sadece Zeki Müren için veya Safiye Ayla için veya
şunun bunun için çıkartmıyoruz, bu yasa Türk toplumu
için çıkıyor. Yani, bunu, uçuk örneklerle, birtakım, yani
toplumda şu anda belki de davası görülen somut örneklerle
bu temel Yasa'yı değiştirirsek, emin olunuz vebal altında
kalırsınız.
Yani bilemiyorum, hepimizin kardeşi
vardır. Benim kardeşlerim benim yanımda çok özel. Yani,
ben ne bileyim, çocuklarım olmasa, benim çocuklarım yok diye
kardeşlerimden mal esirgemek, kardeşlerime mal düşmesin
diye bir anlayışa girmek
Bunu, ben, samimiyetle söylüyorum,
Türk toplumunun örfüyle, ananesiyle, âdetiyle, inancıyla kesinlikle
bağdaştıramıyorum. Sayın Adalet ve Kalkınma
Partisindeki değerli milletvekili arkadaşlarımın
da bu hassasiyeti göstereceğine inanıyorum. Bu teklifi,
lütfen, arkadaşımız da geri çeksin, bir daha düşünsün;
daha sonra, gerekirse, bir daha değerlendirelim.
Yüce Meclisi bu düşüncelerle,
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Kılıç.
Tümü üzerinde, AK Parti Grubu
adına söz isteyen Ayhan Zeynep Tekin Börü, Adana Milletvekili.
Buyurun Sayın Börü. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA AYHAN ZEYNEP
TEKİN BÖRÜ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Medenî Kanun'umuzun 505'inci ve 506'ncı maddelerinde değişiklik
yapılmasına dair teklifimle ilgili Grup adına söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle, sizleri ve ekranları başında
Meclis çalışmalarını takip eden değerli vatandaşlarımızı
saygıyla selamlıyorum.
Yüce Meclisin almış olduğu
seçim kararının da ülkemize ve milletimize hayırlı
olmasını diliyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bilindiği üzere, gerek 17/2/1926 tarih ve 743
sayılı Türk Kanunu Medenisi gerekse 1/1/2002 tarihinde yürürlüğe
giren 22/11/2001 tarih 4721 sayılı yeni Türk Medeni Kanunu'nda,
miras bırakanın kanuni mirasçıları için dokunulamayan
bir pay öngörülmüştür. Eski kanunda "mahfuz hisse" yeni
kanunda "saklı pay" olarak ifade edilen ve kaynağını
Germen hukukundan alan bu düzenlemeyle, bazı akrabaların
korunması hedeflenmiştir. Miras bırakanın mal
varlığı üzerindeki tasarruf hakkını sınırlayan
bu görüşe karşı, Anglosakson hukukunda, miras bırakanın
tam tasarruf özgürlüğü esas alınmıştır.
Eski Medenî Kanun'umuzun 453'üncü
maddesinde, saklı payı olan mirasçıların payları,
füru için kanuni miras hakkının dörtte 3'ü, ana ve babadan
her biri için kanuni miras hakkının yarısı, kardeşlerden
her biri için kanuni miras hakkının dörtte 1'i, sağ kalan
eş için, füru ile birlikte mirasçı olması hâlinde, kanuni
miras hakkının tümü, diğer hâllerde kanuni miras hakkının
yarısı olarak belirlenmişken, 13/7/1967 tarih ve 903 sayılı
Kanun ile 453'üncü maddeye, kamu yararına çalışan vakıf
ve derneklere yapılan bağışlarda, saklı payın
2/3 oranında azaltılacağı hükmü getirilmiştir.
13/2/1973 tarih ve 1659 sayılı
Kanun ile Medeni Kanun'un 453'üncü maddesine bir ilave daha yapılarak,
kamu yararına çalışan vakıf ve derneklere yapılan
bağışın gelirinin yüzde 20'si, saklı payı
olan mirasçılara bırakılmak kaydıyla, bu kişilerin
tenkis davası açma hakları ortadan kaldırılmıştır.
14/11/1990 tarih 3678 sayılı
Kanunla, daha önce 2/3 oranında azaltılan saklı payın,
bu kez, 1/3 oranında azaltılması kabul edilirken,
13/2/1973 tarih ve 1659 sayılı Kanun ile yapılan ilave de
madde metninden çıkarılmıştır.
Yeni Türk Medeni Kanunu'nun
506'ncı maddesinde ise, saklı pay:
1- Alt soy için yasal miras payının
yarısı,
2- Ana ve babadan her biri için yasal
miras payının dörtte biri,
3- Kardeşlerden her biri için
yasal miras payının sekizde biri,
4- Sağ kalan eş için, alt
soy veya ana ve baba zümresiyle birlikte mirasçı olması
hâlinde yasal miras payının tamamı, diğer hâllerde
yasal miras payının dörtte üçü,
Olarak belirlenmiştir.
Görüldüğü üzere, gerek eski
Medeni Kanun'un yürürlükte olduğu dönemde gerekse yeni Medeni
Kanun hazırlanırken, kanun koyucu, mirasçıların
saklı payı ile miras bırakanın tasarruf özgürlüğü
arasında bir denge kurmaya çalışmıştır.
903 sayılı Kanun ile vakıf
hukukumuza yeni bir düzenleme getirilirken vakıfların
sağlam mali kaynaklara kavuşturulması için miras
bırakanın terekesi üzerindeki tasarruf özgürlüğü
genişletilmiş, kanuni mirasçıların saklı payı
ise azaltılmıştır.
Tabii ki, kanuni mirasçıların
saklı payının oranı kadar hangi kanuni mirasçıların
saklı pay sahibi olacağı konusu da önem arz etmektedir.
Gerek eski gerekse yeni Medeni Kanun'umuz saklı payı olan mirasçıları
miras bırakının alt soyu, yani evlat ve torunları
ile üst soyundan ana, baba ve kardeşler olarak belirlemiştir.
Diğer yandan, yeni Medeni Kanun'umuzun
364'üncü maddesi "Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa
düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka
vermekle yükümlüdür. Kardeşlerin nafaka yükümlülükleri, refah
içinde bulunmalarına bağlıdır. Eş ile ana ve
babanın bakım borçlarına ilişkin hükümler saklıdır."
ifadesini içermektedir.
Değerli milletvekilleri, Medeni
Kanun evlat, eş ve ana-baba için özel bakım yükümlülükleri
getirdiği hâlde, kardeşlerin nafaka yükümlülüğünü
refah içinde bulunmaları şartına bağlamıştır.
Buna karşılık, kanunda, çocuksuz, ana ve babası ölmüş
kişilerin kanuni mirasçısı olan kardeşlerin miras
hukukundan kaynaklanan saklı payı açısından hiçbir
şart ve sınırlama öngörülmemiştir. Değerli
Vekil arkadaşımın özellikle burada dikkatini çekmek
istiyorum. Bu durum, demokrasi kültürünün yerleşmesi, yardımlaşma
ve sosyal barışın gelişmesi açısından son
derece önemli olan vakıf, dernek gibi sivil toplum kuruluşlarına
miras bırakanın sağlığında veya ölüme
bağlı tasarrufu, yani vasiyet yoluyla yaptığı
bağışların, çoğu zaman ihtiyacı dahi olmayan
bir kardeş tarafından yıllarca süren tenkis davalarına
konu edilmesine, bu arada, lehine bağış yapılanların
bu mallara uzun süre sahip çıkamamasına, miras bırakanın
yapılmasını istediği hayırların, faaliyetlerin
uzun süre gerçekleştirilmemesine neden olmaktadır. Bu
tür olaylara medyada sık sık yer verilmektedir. Hâlbuki, miras
bırakanın sağlığında veya ölüme bağlı
tasarruf ile ihtiyacı olan...
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Zeynep
Hanım, medyadan mı etkilendiniz?
AYHAN ZEYNEP TEKİN BÖRÜ (Devamla)
- Efendim?..
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Medyadan
mı etkilendiniz? "Medyada sık sık yer alıyor"
diyorsunuz. Medyadan mı etkilendiniz?
BAŞKAN - Sayın Börü, lütfen
karşılıklı konuşmayın.
AYHAN ZEYNEP TEKİN BÖRÜ (Devamla)
- Siz de konuyu çok özelleştirdiniz. "Buraya her yasa teklifi
getiren milletvekili kişisel menfaati için getiriyor" diye
konuşmalarınızı da anlamış değilim.
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Kişisel
menfaat demedim. Lütfen...
AYHAN ZEYNEP TEKİN BÖRÜ (Devamla)
- Bundan önceki yasada, çok değerli bir yazarımızı,
çok duygusal bir şekilde, bir yasayla andık, duygulandık,
heyecanlandık, millî ve manevi duygularımız kabardı.
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Ama,
bu, millî ve manevi duygulara uygun bir yasa değil.
BAŞKAN - Sayın Kılıç,
lütfen...
AYHAN ZEYNEP TEKİN BÖRÜ (Devamla)
- Ama, bizim, onları burada konuşmakla kalmayıp, onların
çizgisinde yaşamayı da örnek, onların yaşamını
da örnek almamız lazım. Birlik, beraberlik, kardeşlik...
CHP, bunu, her nedense, bir alışkanlık hâline getirdi.
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Kardeşlerin
hakkını yok etmek nasıl kardeşlik oluyor Zeynep Hanım?
BAŞKAN - Sayın Kılıç...
AYHAN ZEYNEP TEKİN BÖRÜ (Devamla)
- Ne konuşsanız, ne söyleseniz, bu, benim...
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Kardeşlerin
hakkını yok etmek acaba nasıl kardeşlik oluyor?
AYHAN ZEYNEP TEKİN BÖRÜ (Devamla)
- Kardeşlerle ilgili bir olay olmadığını ortaya
koyuyoruz. Bugün hepinizin çok yakından bildiği, rahmetle
andığımız büyük sanatçılarımız var;
Safiye Ayla gibi, gelirinin tamamını Mehmetçik Vakfına
bırakan, eğitime bırakan Zeki Müren gibi rahmetle andığımız
bu insanların malları kamu yararına... "Genç
kızlar okula" diyoruz, "haydi kızlar okula" diyoruz,
"kızlarımız okusun" diyoruz.
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Sanırım
magazini çok takip ediyorsunuz Zeynep Hanım.
AYHAN ZEYNEP TEKİN BÖRÜ (Devamla)
- Varlıklı ve kimsesi olmayan ailelerin bu mallarını
çürümeye mi terk edelim? İnsan yararına kullanılması
açısından böyle bir yasa teklifi getirdik.
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Hayır,
Safiye Ayla'nın kardeşlerinin hakkını kim koruyacak?
AYHAN ZEYNEP TEKİN BÖRÜ (Devamla)
- CHP'de itiraz etme, ortamı germe alışkanlığı
had safhaya vardığı için iyi niyetlerle yaptığınız
yasaları bile getirip bir başka mecraya çekip bu hâle getiriyorlar,
hayret! Mehmet Âkif'in o duygusallığı üzerimizde tüterken,
hiç değilse o manevi hazzı yaşamaya devam edelim.
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Demek
ki magazini çok izliyorsunuz Zeynep Hanım.
AYHAN ZEYNEP TEKİN BÖRÜ (Devamla) - Magazinle ne ilgisi
var?
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Magazini
çok izlemişsiniz.
AYHAN ZEYNEP TEKİN BÖRÜ (Devamla) - Olabilir
BAŞKAN - Sayın Kılıç,
lütfen...
AYHAN ZEYNEP TEKİN BÖRÜ (Devamla)
- Sizin sanatçılarınıza galiba saygınız yok
Muharrem Bey. Sizin sanatçılarınıza
BAŞKAN - Sayın Börü
AYHAN ZEYNEP TEKİN BÖRÜ (Devamla) - Bazen "sanatçı"
diyorsunuz. Şimdi kendileri burada yok. Sanatçılarla, artistlerle
ilgili bir yasa getiren Değerli Milletvekilimiz Berhan Bey'in
kulakları çınlasın. Burada artistleri, artistlerle
ilgili yasaları konuşurken, biz çıkıp da "Ya,
siz artist misiniz de artistler için yasa getiriyorsunuz?" demedik
Muharrem Bey.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Artistler için değil, sanatçılar için getirdik.
AYHAN ZEYNEP TEKİN BÖRÜ (Devamla) - Lütfen
BAŞKAN - Sayın Börü, lütfen
Genel Kurula hitap eder misiniz.
AYHAN ZEYNEP TEKİN BÖRÜ (Devamla) - Hâl böyleyken, kardeşleri
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Artistler için değil, sanatçılar için geçerli
o. "Artist" demeyin Zeynep Hanım. "Artist" demeyin,
"sanatçı" deyin. Artist yok, sanatçı var.
BAŞKAN - Sayın Aslanoğlu,
lütfen
AYHAN ZEYNEP TEKİN BÖRÜ (Devamla) - Sanatçı
Her neyse.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Artist yok
AYHAN ZEYNEP TEKİN BÖRÜ (Devamla) - Peki
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Artist yok
AYHAN ZEYNEP TEKİN BÖRÜ (Devamla) - Peki Mevlüt Bey, peki.
Artist yok, sanatçı var. O zaman, siz de "Magazini yakından
mı takip ediyorsunuz?" demeyin yani.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Ben bir şey demedim.
AYHAN ZEYNEP TEKİN BÖRÜ (Devamla) - Bu kavgacı üslubunuzdan
da vazgeçin lütfen.
Hâl böyleyken, kardeşlere kayıtsız
şartsız saklı pay verilmesinde bir yarar olmadığı
gibi, kamu yararına yapılacak olan birtakım hizmetler
de engellenmektedir. Sırf bu nedenden dolayı, bazı vatandaşlarımız,
ülkemizde bulunan mal varlıklarını miras bırakanın
tam tasarruf özgürlüğüne sahip olduğu Anglosakson hukukuna
tabi ülkelere nakletmektedir. Bu işler için yurt dışında
kurulmuş bürolar dahi bulunmaktadır.
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Burası
Türkiye Cumhuriyeti, Anglosakson ülkesi değil.
AYHAN ZEYNEP TEKİN BÖRÜ (Devamla) - Bu nedenlerden dolayı,
Türk Medenî Kanunu'nun 506'ncı maddesinin 3'üncü fıkrasındaki
"Kardeşlerden her biri için yasal miras payının sekizde
biri" şeklindeki hükmün madde metninden çıkarılması
bu sorunun çözümüne büyük katkı sağlayacağından,
teklifin kabul edilmesini arz eder, yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Ayrıca, bu, o kişinin tasarrufuna
kalmış bir şeydir, isteyen istediği kardeşine
istediği malı bırakmakta da serbesttir özgür iradesiyle.
Tekrar teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Saygılar sunuyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Börü.
Tümü üzerinde Anavatan Partisi
Grubu adına söz isteyen Hüseyin Özcan, Mersin Milletvekili.
Buyurun Sayın Özcan.
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 1262 sıra sayılı Türk Medeni Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerinde
Anavatan Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu
yasayı görüşmeden önce, özellikle İstiklal Marşı'nın
Kabulünü ve Mehmet Akif Ersoy'u Anma Günü İlan Edilmesi Hakkında
Yasa'nın geçmesi gerçekten bizleri sevindirdi. Bağımsızlık
ve Kurtuluş Savaşı'mızla yıllarca saygıyla
anacağımız, rahmetle anacağımız Mehmet
Âkif Ersoy'un Türk ulusuna büyük bir miras bıraktığını,
bunun Türk ulusunun ortak bir değeri olduğunu ve ebediyen
de bu marşı söyleyerek, Mehmet Âkif ve İstiklal Marşı'mızı
söyleyerek ve İstiklal Marşı'na emeği geçen herkesi
saygıyla anıyorum.
Değerli milletvekilleri, öncelikle,
Zeynep Hanım'ın vermiş olduğu bu yasayla ilgili,
mirasla ilgili konuların teferruatına inmeden önce, Türkiye'de
uygulanan miras sistemine baktığımızda, maalesef,
bir dengesizlik olduğunu görüyoruz. Elbette ki, ölen sanatçılarımızı
saygıyla anıyoruz, Türk eğitimine olsun, Türk sağlığına
olsun, bırakmış oldukları bu miraslarından
dolayı hepsini rahmetle anıyoruz ve teşekkür ediyoruz.
Ama, Türkiye'de bir gerçek daha var: Türkiye'de, maalesef, yıllarca,
Türk kadınının, özellikle bu miras konusunda sıkıntılar
çektiğini görüyoruz ve öyle yöresel durumlarda baktığımızda,
adamın 9 tane çocuğu var, "Benim 6 tane çocuğum
var." diyor. "Ee, 3'ünü ne yaptın?" "3'ü bayan,
kız." diyor, onları nasıl olsa everiyoruz diye...
Maalesef, sağlığında dahi bu kadınları
mağdur eden babaların ve ailelerin olduğunu görüyoruz.
Özellikle bu deniz kenarında
mülkiyeti olan bazı yörelerde sorduğumuzda, "deniz kenarındaki
bataklıklar" diye kızlarına miras bırakmışlar.
Öyle gün geliyor ki, turizm gelişiyor, o miras bıraktıkları
yerde, inan edin, apartmanlar ve kat karşılığında
bir sürü yer alıyor ve çocuklarına, oğlan çocuklarına,
erkek çocuklarına ise, dağda daha güzel arazilerini verdiğini
söyleyen aileler var.
Ben, çok örneklerle karşılaştım.
Bir doktor arkadaşımızın, hanımından miras
kalmış 29 tane dairesi var. Ama, kayınbiraderi, yukarıda,
dağda, dağa yakın arazisi olunca, adamlar gelmiş,
şimdi "Beni kayınlarım tehdit ediyor." diyor.
Bu anlayış, bu miras anlayışı,
görüyoruz ki, geçmişten beri Medeni Kanun'umuz da kadınlarımıza
karşı bir sınırlama getirmiş, kadınlarımıza
karşı bir sınırlamayla birlikte kadınları
perişan eder bir anlayış içerisinde olmuş.
Eğer, bugün baktığımızda,
"Haydi kızlarımız okula gidin" dediğimizde,
maalesef, Türkiye'de 7,5 milyona yakın kızlarımız
ve kadınlarımız eğitim ve öğretimden uzak kalmışlardır.
Öyle bir anlayış var ki,
çocuk yaşta bunu evererek, çocukluğunu dahi yaşayamayan
çok büyük çoğunlukta ailelerle karşılaşıyoruz.
Oysa, kadın ve erkek eşitliğini, öncelikle Medeni Kanun'umuzda
mirasıyla birlikte eşitlendirmek zorundayız. Dün, Kadınları
Koruma Derneğinin düzenlemiş olduğu bir derneğe
gittiğimizde kadınlarımız isyan ediyor: Neden
eşit davranılmıyoruz? Miras olsun, nafakayla ilgili
olsun sıkıntıları olduğunu anlattılar.
Eğer, biz bu kadınlarımız
Ki, evimizde her zaman
saygıyla annelerimiz, bacılarımız
Bunların
daha fazla emeği geçiyor. Bunların daha fazla yardıma
ihtiyacı var. Bunların daha fazla şefkate ihtiyacı
var. Bunları eğer biz mirastan mahrum ettiğimizde bir
eşitsizlik
İnanç olarak da eşitsiz davranmış
oluruz ki, bunu dinimiz de kabul etmez, hiçbir din de kabul etmez. Bizler,
Parlamento olarak
Kadınlarımızın özellikle
eşit haklardan eşit şartlarda mirasıyla, her yönüyle
faydalanmasında yarar var. Çünkü, Türkiye'nin yüzde 51'i kadın.
Biz bunları yok sayarak, onları erkeklerden daha -nafakasıyla,
mirasıyla, idaresiyle- aşağıda gördüğümüzde
vicdan azabı çekeriz ve bunların yanlış olduğunu
söyledim.
Değerli milletvekilleri, bugün,
çocuklarımızın çoğu, görüyorsunuz ki, annesiyle
baş başa kalıyor. Çocuk yaşta everilmiş, nikâh
yapmamış ve sonunda eşler anlaşmadığında
bakıyorsunuz ki, hanımefendinin nikâhı da yok, aileden
de ayrılmış, ya sığınma evlerine gidiyor
ya bakımevlerine gidiyor. Bunları artık görmemiz lazım.
Bunlara çare bulmamız lazım. Bu çocuklar, bu aileler, bu anneler,
bu bacılar bizim çocuklarımız ve bacılarımız.
Bunları sosyal imkânlardan yararlanacak şekilde her yönüyle
desteklemek zorundayız. Biz, Anavatan Grubu olarak bütün kadınlarımızı,
çalışmayan kadınlarımızı, sosyal haklardan
faydalanması için sigortalı yapacağız; bunu taahhüt
ediyoruz. Kadınlarımız artık ele bakan ve beylerinin
vermiş olduğu paraya göre kendisini
Bir mahkûmiyet duygusu
içerisinde olan bayanlarımızı korumak zorundayız.
Değerli milletvekilleri, miras
hakkıyla ilgili herkesin eşit davranması, ne babanın
kız çocuğunu yok sayması, ne annenin, ne çevrenin...
Bizler öncelikle, bayanlarımıza, çocuklarımıza
şefkat elimizi uzatarak bütün miraslardan faydalanması
gerekir diye düşünüyoruz.
Biz Anavatan olarak diyoruz ki: Bütün
kadınlar başımızın tacı, onların bütün
sosyal imkânları konusunda yardımcı olacağız,
hiç kimse ele bakmayacak, ekonomik olarak da özgür olacak.
Bu vesileyle, bütün kadınlarımıza,
bütün sahipsiz bacılarımıza sahip çıkmak bizim
boynumuzun borcu diyor, bütün kadınları saygıyla selamlıyorum.
İyi günler diliyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Özcan.
Teklifin tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum:
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Karar
yeter sayısı
BAŞKAN - Arayacağım
Sayın Kılıç.
Karar yeter sayısı arayacağım.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
18.18
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 18.29
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 99'uncu Birleşiminin Dördüncü
Oturumunu açıyorum.
1262 sıra sayılı Kanun
Teklifi'nin görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Teklifin maddelerine geçilmesinin
oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, maddelerine geçilmesini
tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1'inci maddeyi okutuyorum:
TÜRK MEDENİ
KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA
DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- 22/11/2001 tarihli ve 4721
sayılı Türk Medeni Kanununun 505 inci maddesinin birinci
fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Mirasçı olarak altsoyu,
ana ve babası veya eşi bulunan mirasbırakan, mirasının
saklı paylar dışında kalan kısmında ölüme
bağlı tasarrufta bulunabilir."
BAŞKAN - Söz talebi? Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2'nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- 4721 sayılı Türk
Medeni Kanununun 506 ncı maddesinin birinci fıkrasının
(3) numaralı bendi madde metninden çıkarılmıştır.
BAŞKAN - Söz talebi? Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3'üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- Bu Kanun yayımı
tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?
Yok.
Ancak, şahsı adına Sayın
Koç'un talebi var.
Sayın Koç, konuşacak
mısınız?
HALUK KOÇ (Samsun) - Konuşmayacağım.
BAŞKAN - Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
4'üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 4- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın Komisyonun bir söz talebi
vardır.
Buyurun Sayın Komisyon.
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) - Sayın Başkanım,
2'nci maddenin "4721 sayılı" ibaresinin tasarıdan
çıkması lazım.
BAŞKAN - Sayın Komisyon,
not alınmıştır, düzeltilecektir.
Teklifin tümünü oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Teklif kabul edilmiş
ve kanunlaşmıştır.
8'inci sırada yer alan, Konut
Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma
ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının
görüşmelerine başlıyoruz.
8.-
Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ve Sağlık, Aile, Çalışma
ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/1195) (S. Sayısı: 1216)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
9'uncu sırada yer alan, Yabancıların
Çalışma İzinleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı
ve İçişleri ile Sağlık, Aile, Çalışma ve
Sosyal İşler Komisyonları Raporlarının görüşmelerine
başlıyoruz.
9.-
Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında
Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Tasarısı ve İçişleri ile
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonları
Raporları (1/1212) (S. Sayısı: 1225)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
10'uncu sırada yer alan, Elektronik
Ortamda İşlenen Suçların Önlenmesi ile 2559 ve 2937 Sayılı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
ve İstanbul Milletvekili Gülseren Topuz'un; Bilişim Sistemi
Üzerinden Suç Teşkil Eden Zararlı Yayınlarla Mücadele
Hakkında Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine
başlıyoruz.
10.-
Elektronik Ortamda İşlenen Suçların Önlenmesi ile
2559 ve 2937 Sayılı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ve İstanbul Milletvekili Gülseren
Topuz'un; Bilişim Sistemi Üzerinden Suç Teşkil Eden Zararlı
Yayınlarla Mücadele Hakkında Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu
Raporu (1/1305, 2/958) (S. Sayısı: 1397) (x)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon raporu 1397 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Feridun Ayvazoğlu,
Çorum Milletvekili.
Buyurun Sayın Ayvazoğlu.
CHP GRUBU ADINA FERİDUN AYVAZOĞLU
(Çorum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; "1397
sıra sayısı" adı altında, Hükûmet tarafından
hazırlanan, kısacası "Elektronik Ortamda
İşlenen Suçlar" adını taşıyan tasarının
görüşülmesiyle ilgili olmak üzere, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu nedenle, yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, öncelikle,
böyle bir tasarının... Teknik bir tasarı, elektronik ortamın
ne olduğu noktasında -ki, hemen yanı başında-
İnternet'in çağrışım yaptığı gerçeğini
hepimiz bilmekteyiz. Tabii, bu tasarı Komisyonumuza geldiğinde
yapılan görüşmeler ve tartışmalar komisyon tutanaklarıyla
belli. Öncelikle, böyle bir tasarının, Hükûmet tarafından,
Ulaştırma Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı
bünyesinde ortaklaşa bir tasarı hâline getirildiğini
görmekteyiz. Daha sonra, esas komisyon olarak Adalet Komisyonunda
yapılan görüşmelerde ise tasarının daha etraflıca
tartışılıp görüşülebilmesine olanak
sağlamak açısından alt komisyona gönderildi. Alt komisyonda
5/3/2007 tarihinde yapılan konuşmalar, tartışmalar
ve öneriler sonrası, rapor hazırlandı. Biz, bu alt komisyona
(x)
1397 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
muhalefet ettiğimizi, neden
dolayı muhalefet ettiğimizi de belirtmiş idik. Elbette,
alt komisyon görüşmelerinin tutanağa geçmeyeceğini
bildiğimiz için, bunun, daha sonra esas komisyonda belirtilen
eleştiri noktalarını ve muhalefet ettiğimiz noktaların
neler olduğunu esas komisyonda tutanaklara geçirdik.
Değerli arkadaşlar, öncelikle,
böyle bir tasarının esas amacının ne olduğunu
kısaca gerek siz değerli milletvekillerine gerekse kamuoyuna
bilgi olarak sunmak istiyorum: Hepimizin bildiği gibi, çağımız
bir teknoloji çağı. Teknoloji çağının da haberleşme
çağı olarak değerlendirildiğinde hemen İnternet
çağrışımının yapıldığını,
"elektronik ortam" şeklinde daha geniş bir çağrışım
içerisinde bunun yer aldığını da biliyoruz.
Tasarının ilk görüşmeleri
sırasında, elektronik ortamın daha geniş olması
nedeniyle, bunun, Anayasa'mızda yer alan insan hakları ve
özgürlüklerinin kısıtlanabilme olanağını
getirmesi noktasından yapmış olduğumuz eleştiriler
sonrası, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna mensup milletvekili
arkadaşlarımızla birlikte Cumhuriyet Halk Partili
Komisyon üyesi arkadaşlarımızın da ortak görüşü
sonrası, bu tasarının başlığı
"İnternet Ortamında..." şeklinde sınırlandırılmış.
Sebebi de, az önce belirtmiş olduğumuz gibi, haberleşme
özgürlüğünün, insan hak ve hürriyetlerinin kısıtlanabilme
noktasında olanak tanınabileceği ihtimalini getirdiği
için, bu tasarının başlığı, şu anda Komisyon
tarafından kabul edilen "İnternet Ortamında Yapılan
Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla
İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun Tasarısı"
olarak huzurumuza gelmiş bulunmaktadır.
Değerli arkadaşlar, bu
tasarının temel amacının da hepimizin bildiği
gibi, hepimizin kamuoyunda rahatsız olduğu gibi, bir gerçeği
vardır. Anayasa'mıza göre Türk toplumunun temeli ailedir.
Aile düzeninin yürütülebilmesi için, toplumun daha sağlıklı
bir şekilde huzurlu bir ortamı sağlayabilmesi
açısından ailenin de sağlam temeller üzerine oturtulabilmesi
lazım. Bunun başında da aile bireylerinden vazgeçilemez
olan çocuklar yer almaktadır. "Çocuklar" denildiğinde,
çocukların şu anda gerçekten ne gibi olaylarla, tehlikeyle
karşı karşıya olduğunu hepimiz bilmekteyiz.
Bunların başında, küçük yaşlarda alıştırılan
Elbette, bunun temelinde ekonomik sebeplerin yattığını
hepimizin bildiği gibi, maalesef, kapkaç suçlarından tutunuz,
bunun yanı başında, fuhşa yönlendirme, cinsel istismar
ve müstehcenlik gibi suçlara yönelik bir şekilde çocukların
kullanıldığını hepimiz kabul etmek zorundayız.
Bu, toplumumuzun acı bir gerçeğidir. Bu noktadan ele
alındığında, bunun İnternet ortamında da
yoğun bir şekilde çocuklar üzerinde ağır tahribatlar
yaptığını ve dolayısıyla, aile üzerinde
ağır tahribatlar yaptığını ve giderek toplumu
daha vahim bir hâlde çökertmeye doğru, sosyal yönden çökertmeye
doğru giden bir olaylar silsilesi ve zinciri olduğunu hepimiz
biliyoruz, bilmek durumundayız.
Bu açıdan bakıldığında,
bunların İnternet ortamında önlenebilmesi için, yoğun
bir şekilde yer alan bu suçların, Türk Ceza Kanunu'nda yer
alan ve karşılığında cezai müeyyideleri bulunan
bu suçların, az önce saydığımız suçların
İnternet ortamında işlenmesinin tedbir olarak önlenebilmesi
bakımından bu tasarıya getirilmiş olması,
bu tasarının getirilmiş olmasını biz, Cumhuriyet
Halk Partisi olarak da özünden destekledik. Bu noktadaki desteğimiz
de devam etmektedir.
Değerli arkadaşlarım,
şimdi, böyle bir tasarı alt komisyona iki kez geldi. Birinci
kez geldiğinde söylediğimiz, muhalefet ettiğimiz
noktadan sonra, esas komisyonda da bizim belirtmiş olduğumuz
muhalefet noktaları şunlar idi: 8'inci madde ile bu tasarının
8'inci maddesi ile hangi suçların İnternet ortamında
işlenmesinin önlenmesi tasarıda yer aldı değişikliklerden
sonra. İki kez alt komisyonda görüşüldükten sonra bu hâle
geldi.
Şimdi, 8'inci maddede sayılan
suçların hepsine, az önce belirttiğim gibi, Cumhuriyet
Halk Partisi olarak olumlu bir şekilde destek verdik, destek vermeye
devam ediyoruz.
Ancak, değerli arkadaşlar,
bu suçların yanı sıra, şu gerçekleri de görmek zorundayız
diye, Cumhuriyet Halk Partisi, Komisyon üyesi arkadaşlarımız
olarak bugüne kadar söyledik, bağırdık, sesimizin
çıktığı yere kadar da sesimizi yükselttik.
Değerli arkadaşlar, hepimizin
bildiği gibi, medya ile iç içe olan bir toplum hâlinde yaşıyoruz.
Buraya baktığımızda ve hepimizi çok yakın ilgilendiren
başlıkları bazı gazete başlıklarında
gördüğümüzde ürkütücü haberleri gördük. Bu ürkütücü haberlerin
başında da, maalesef, adı, öyle veya böyle "küstah
motor" şeklinde çıkan ve şu şekilde bilgiler
veren, dünyanın en çok tıklanan arama motoru Google'ın
sahibi olduğu "YouTube", Atatürk'e hakaret videoları
yayınlamıştı. Şimdi de, "Google Earth, Diyarbakır'ı
Kuzey Kürdistan'ın başkenti yaptı" şeklinde,
bu haberlerin İnternet ortamında yoğun bir şekilde
yayılmaya devam edildiğini biz, bu haberlerden öğrendik,
daha başka şekildeki haberlerden de öğrendik.
Bu doğrultuda olmak üzere, değerli
arkadaşlarım, öncelikle, 5816 sayılı, Atatürk'e
karşı işlenen suçlarla ilgili olarak yürürlükte bulunan
beş maddelik bir kanunumuz var. Bu kanunda, Atatürk'e karşı
işlenen suçların İnternet ortamında işlenmesinin
önlenmesi açısından, bu suçun da bu kanun kapsamına getirilmesini
talep ettik. Bizim bu getirme talebimizden sonra, alt komisyonda
kabul edilmeyeceğini anlayınca, ben şahsım
adına, alt komisyon üyesi olarak Komisyonu terk ettim. Komisyonu
terk ettikten sonra, belirli ulusal gazetelerimizin başında
"Atatürk'e hakarete izin çıktı." başlığıyla
yer aldı. Bu haberlerin alınmasından sonra, Adalet ve
Kalkınma Partisinde, cumhuriyete karşı, Atatürk'e karşı,
yer yer, zaman zaman bizden daha fazla Atatürkçü olduğunu söyleyen,
bizden daha fazla cumhuriyetçi olduğunu söyleyen bazı
hassas arkadaşlarımız hassas davrandılar ve bununla
ilgili bir değişiklik tasarısını Komisyona
önerdiler. Öneren arkadaşımız bizden sonra önerdi.
Biz, üç suçun, özellikle üç suçun
mutlaka ve mutlaka bu tasarıya eklenmesini talep ettik. Bunların
başında, az önce belirtmiş olduğumuz 5816 sayılı,
Atatürk'e karşı işlenen suçlar, bir; ikincisi, Türk Ceza
Kanunu'nun 302'nci maddesinde yer alan ve daha önceki, 765 sayılı
Türk Ceza Kanunu'nun 301'inci maddesine temas eden, vatanın toprak
bütünlüğünün bölünmesine ilişkin suç olan ve o suçtan dolayı
da, hepimizin bildiği gibi şu anda İmralı'da yatmakta
olan bölücü başının ceza almış olduğu bu
suçun da aynı şekilde, şu, gazetede yer aldığı
hâliyle İnternet ortamında işlenmesinin önlenmesi
gerekir diye, biz bunu iddiada bulunduk, iki.
Üçüncü suç olarak da, Anayasa'mızın
174'üncü maddesinde yer alan devrim kanunlarıyla ilgili olarak
sayılan, Tevhidi Tedrisat'tan tutunuz, Atatürk zamanında
çıkartılan ve Anayasa'mızın bütün, bugüne kadarki
maddelerinde yer alan devrim kanunlarında, İnternet ortamında
işlenmesi hâlinde bunların da önlenmesi gerekir diye üç
tane suçu, biz, değişiklik önergesi olarak Komisyona sunduk,
ama, maalesef, Komisyon bizim bu önergemizi reddetti ve az önce belirttiğimiz
gibi, sadece Atatürk'le ilgili olmak üzere hassasiyet gösteren değerli
arkadaşımız Haluk İpek arkadaşımızın
önergesi sadece bu noktada kabul edildi ve Komisyonumuzda da bu
şekilde kabul edilerek şu andaki tasarıya yerleştirildi.
Değerli arkadaşlarım,
şunu kabul etmemiz lazım: Eğer, biz, bir olayın gerçekliğini
bilimsel açıdan ve yaşanan ülke gerçekleriyle ilgili olmak
üzere kamuoyuna sunuyorsak, milletvekilleri
olarak birbirimize anlatıyorsak, bunları komisyonlarda
yapıyorsak, Mecliste yapıyorsak, ana muhalefet partisi
Cumhuriyet Halk Partisi bu eleştirileri yapıyor mantığıyla,
nasıl olsa yanlıştır mantığıyla veya
kabul edilemez noktasında karşı çıkarsanız,
geldiğimiz noktaların nerelere geldiğini ve Türkiye'nin
nerelere götürülmek istendiğini hepimiz maalesef acıyla
görüyoruz, acıyla yaşıyoruz, bundan da üzüntü duyuyoruz.
O nedenle, değerli arkadaşlarım, böyle bir suçlamanın,
az önce belirtmiş olduğumuz, Türk Ceza Kanunu'nun 302'nci
maddesindeki, vatanın toprak bütünlüğünün bölünmesi,
bir kısmının bazı, parçalanmış hâliyle, ülkelere
verilmesi gibi, bu noktada elden ele dolaşan, İnternet ortamında
dolaşan haritaların da yer aldığı ve baş
müttefikimiz olarak belirttiğimiz Amerika Birleşik Devletleri'nin
Dışişleri Bakanı olarak her yerde, artık, Orta
Doğu haritasının ve Türkiye haritasının değiştiğini
ifade eden Dışişleri Bakanının o sözlerinden
sonra, biz, hâlâ ve hâlâ kafamızı kuma gömüyorsak, iktidar
olarak bu kumdan kafanızın çıkartılması lazım
değerli arkadaşlarım. Bu tür ortamlarda, bu tür suçlamaların
ne şekilde olduğunu, ne şekilde yaratıldığını
hepimiz biliyoruz, bilmek zorundayız.
Yine, değerli arkadaşlarım,
bu ülkenin kurucusu, bu ülkenin kurucusuyla beraber yanında
şehit olmuş kahramanlarımız, şehitlerimizle
beraber bu ülkenin toprakları sulanmış, sınırları
çizilmiş hâliyle eğer o sınırlar bozulmaya çalışılıyorsa,
eğer hiçbir toprağından, hiçbir parçasından vazgeçemeyeceğimiz
illerimizin birisi, herhangi bir yerin, Kuzey Irak'ın, bir
Peşmergenin yönettiği Kuzey Irak'ın, Kürdistan'ın
fiilî olarak kullandığını ve onun başkenti olarak
kabul edildiği noktasında biz gerekli direnci gösteremiyorsak,
yarın, bir gün o fiilî durumların hangi hâle getirilmek istendiğini
sizlerin bilmesi gerekir. Bizler Cumhuriyet Halk Partisi olarak bunu
biliyoruz. Sizlere de dört buçuk yıldan beri bunu söylüyoruz,
ama maalesef, bunları kabul etmek istemiyorsunuz, bu gerçekleri
görmek istemiyorsunuz. Bir zamanlar çıkartmaya çalıştığınız
ve çıkarttığınız, çıkartmayın dediğimiz
hâlde çıkarttığınız Pişmanlık Yasası'nın,
Eve Dönüş Yasası'nın ne hâle getirildiğini ve bunun
teröre maalesef kucak açtığını, "dağdakileri
eve indirmek" adı altında cezaevindekileri dağa
çıkartmak olduğunu hepimiz görüyoruz. Bu tespitleri biz
yaptık, söyledik, ama Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından
az önceki anlayışla siz bunlara karşı çıktınız
ve bunların acısını şimdi yaşıyoruz,
daha da yaşayacağız. Ve peşmerge başı,
orada, Kuzey Kürdistan'ın fiilen kurulmuş olan ve kurulmasıyla
beraber başına getirilen peşmerge başına Sayın
Başbakanımızın "kardeşim" diye hitap
etmesinden sonraki gösterilen cesaretin ve cüretin, ülkemizi ne
hâle getirdiğini ve getirildiğini hepimiz üzüntüyle görüyoruz
değerli arkadaşlarım.
Değerli arkadaşlarım,
bu gerçekleri görmek zorundayız. Yine, çok mudur? Devrim yasaları
dediğimiz, Anayasa'mızın 174'üncü maddesinde yer alan
devrim kanunlarının dokunulmazlığıyla ilgili
hükümlerin böyle bir tasarıya işlenmesini neden çok görüyoruz,
onu anlayabilmek de mümkün değildir. Bununla ilgili değişiklik
önergelerini verdik. Diliyoruz ve istiyoruz ki -nasıl ki Komisyonda
değerli arkadaşımız Haluk İpek, daha sonra bu
olayın gerçekliğini kavrayarak Atatürk'le ilgili suçun bu
tasarıya işlenmesine vesile oldu ise- inanıyoruz ki
bizden daha fazla, Cumhuriyet Halk Partisinden daha fazla cumhuriyetçi
olduğunu söyleyen, daha fazla devrimci olduğunu söyleyen
Adalet ve Kalkınma Partisinin hassas milletvekilleri de o değişiklik
önergemize destek verirler diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlarım,
gerçekten, ülkemiz, çok ciddi olaylar yaşamaktadır. Çok ciddi
olaylarla karşı karşıya kalıyoruz, ama, buna
Adalet ve Kalkınma Partisinin Sayın Genel Başkanı,
Sayın Başbakanımızın göstermiş olduğu
tepkilerin üslubuna da bizlerin Cumhuriyet Halk Partisi olarak elbette
karşı çıkışımız kadar doğal bir
şey olamaz.
Cumhurbaşkanlığı
seçimiyle ilgili yaşanan gerginliklerin
Elbette, uzlaşı
içerisinde yapılması noktasında, biz Cumhuriyet Halk
Partisi olarak, 367 sayısının aranması gerektiğini
hukuki açıdan dile getirdik. Bu siyasi açıdan dile getirildiği
gibi, hukuksal bir gerekliliğinin de Anayasa'nın 102'nci
maddesinin birinci fıkrasının çok açık olduğunu
ifade ettik. Bunların hukuki zeminini, gerekçelerini hukuksal
zemine dayandırmak suretiyle hep söyledik, ama, sizler, bunun
siyasi bir söylem olduğunu kabul etmek suretiyle, Cumhuriyet
Halk Partisinin bu haklı isteğine ve haklı görüşüne
yanaşmadınız. Ama, buna karşılık, Anayasa'mızda
yer alan, halkın referandumuyla gerçekleştirilen 1982 Anayasa'sında
yer alan o hükme rağmen bu uzlaşma hükümlerini kabul etmediniz
ve Anayasa Mahkemesinden bu karar döndüğündeki tepkinizin
şeklinin de maalesef, bizleri derinden üzdüğünü, kamuoyunu
derinden yaraladığını, esasen halkın ve milletimizin
nasıl gerginliğe itildiğine kimin sebep olduğunu
halkımız çok çok iyi bilmektedir.
Biz, doğruları söylüyoruz.
Biz, doğruları her zaman söyledik. Doğru olduğunu
daha sonra sizler anlamak zorunda kaldınız. Bunun hukuksal
değerlendirmesine, hukuksal eleştiri yapmanıza hiçbir
diyeceğimiz yoktur, ama, Sayın Başbakanın, ülkemizi
dört buçuk yıldan beri yöneten Adalet ve Kalkınma Partisinin
Sayın Genel Başkanı, Sayın Başbakanın üç
gün önce grup toplantısında yapmış olduğu konuşmayla,
Anayasa'mızda yerini alan, sanki Anayasa'mızda yer almamış
olan ve şimdiye kadar hiçbir görev yapmamış olan yüksek
dereceli Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu o karardan
sonra, maalesef, tarihe geçen, tarihe iyi bir şekilde geçmeyen,
kötü bir şekilde geçen şu ifadeleri kullanmaktan çekinmemiştir:
"Anayasa Mahkemesinin kararıyla demokrasiye kurşun
sıkılmıştır." Doğru mudur? Böyle demiştir.
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Öyle demedi!
İBRAHİM KÖŞDERE (Çanakkale)
- Hayır, hayır
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - İftira
atma
FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla)
- Ama, Sayın Başbakan gelebilecek tepkileri daha sonra algıladığı
için, biliyoruz ki, bu sözün Anayasa Mahkemesi kararına karşı
değil, Cumhuriyet Halk Partisinin söylemlerine karşı
olduğunu ifade etmek suretiyle Sayın Başbakanın
bu konulardaki çark edişini de görmüş olduk. Sadece biz görmedik,
milletimiz gördü, halkımız gördü bunu. Bunu inkâr edemezsiniz.
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Doğrusu
o. Size söyledi.
FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla)
- Değerli arkadaşlarım, bizim Cumhuriyet Halk Partisi
olarak, Genel Başkanımız olarak demokrasiye karşı
vermiş olduğu, demokrasiyle beraber vermiş olduğu
mücadelenin demokrasiyi hangi noktalara, en üst noktalara getirmek
için elinden gelen her türlü uğraşı hep birlikte yaptığımızı
sizler çok çok iyi biliyorsunuz.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Tarihinize
bak!
FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla)
- Cumhuriyet Halk Partisinin kökeninde, sizin o söylediğiniz,
Sayın Başbakanın söylediği suçlamaların hiçbiri
yakışamaz, yakıştırılamaz. Siz yakıştırsanız,
halk yakıştırmıyor. Kendi kendinizi kandırmaya
devam etmeyiniz.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak,
Cumhuriyet Halk Partili milletvekilleri olarak, üyesinden Genel
Başkanımıza kadar, şimdiye kadar görev yapmış
bütün Genel Başkanlarımız da dâhil olmak üzere, Sayın
Genel Başkanımızın söylediği gibi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Ayvazoğlu,
lütfen toparlayınız.
FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla)
-
bir an için bu suçlamanın bize söylendiğini kabul edersek
şu cevabı vermek zorundayız: Cumhuriyet Halk Partisi
hiçbir döneminde demokrasiye karşı kurşun sıkmamıştır.
Cumhuriyet Halk Partisi hiçbir döneminde demokrasiyi ayaklar altına
almamıştır.
MUSTAFA ÜNALDI (Konya) - Tarih biliyor
Tarih şahit
FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla)
- Cumhuriyet Halk Partisi hiçbir şekilde yargı kararlarına,
yargıya kurşun sıkmamıştır, ama, sizin,
Adalet ve Kalkınma Partisinin iktidarında Danıştaya,
yargıya, Yargıtaya kurşun sıkılmıştır.
Bunu nasıl inkâr ederiz değerli arkadaşlarım?
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Hedef
gösterdi, hedef
FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla)
- Siyaseten diyoruz, sizin dahliniz vardır demiyoruz. Sizin
iktidarınızda olan kara bir talihtir, kara bir izdir.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Allah'tan kork, Allah'tan kork!
FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla)
- Bunu hepimiz kınıyoruz. Hepimiz kınamak zorundayız.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Allah'tan
kork!
FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla)
- Biz sizin herhangi bir dâhil olduğunuzu söylemiyoruz.
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - İftira
atma, iftira atma!
FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla)
- Dinleyiniz, siz dâhil olmuyorsunuz, ama sizin iktidarınıza
nasıl oldu denk geldi onu söylemek istiyoruz.
ABDULLAH ERDEM CANTİMUR (Kütahya)
- Sizin yüzünüzden oldu.
FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla)
- Talihsiz bir olay olduğunu belirtmek istiyoruz değerli
arkadaşlarım. (AK Parti sıralarından gürültüler)
Sevgili arkadaşlarım,
bu gerçekler unutulamaz, bu doğruları inkâr edemezsiniz. Siz, istediğiniz kadar inkâr etmeye
çalışın, ama tarih bunu inkâr etmiyor, tarih bunu inkâr
etmeyecektir ve bu da onu gösterecektir ki
(AK Parti sıralarından
gürültüler)
MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
- Gerdirme!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
lütfen
FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla)
-
önümüzdeki seçimlerde gereğini, ne yapılacağını
halkımız, hepimize, sizlere çok çok iyi gösterecektir.
MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
- Gerdirme, konuyu anlat da bilelim.
FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla)
- Evet, sevgili kardeşlerim, bunlardan gocunmayınız,
gerçeklerden ürkmeyiniz. Siz, Adalet ve Kalkınma Partisi olarak
dört buçuk yıldır bu hükûmeti, bu milletimizi, ülkemizi yönetmiyor
musunuz? Elbette yönetiyorsunuz. Peki, o suçu ve kabahati de
başkalarına mı atacağız? Başka şekilde,
yargıçlara veya mahkemelere mi atacağız? Böyle bir durumun
(AK Parti sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Ayvazoğlu
FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla)
- Sevgili kardeşlerim, biz siyaseten hiçbir şekilde gerginliği
kabul etmediğimizi söylüyoruz. (AK Parti sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Ayvazoğlu.
FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla)
- Hepinize saygılar, sevgiler sunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
MUSTAFA ÜNALDI (Konya) - Tarih yalanları
ortaya çıkarmayı sağlar.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Ayvazoğlu.
Tümü üzerinde AK Parti Grubu
adına söz isteyen Gülseren Topuz, İstanbul Milletvekili.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA GÜLSEREN
TOPUZ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
1397 sıra sayılı Elektronik Ortamda İşlenen
Suçların Önlenmesine Dair Kanun Tasarısı'yla ilgili
Grup adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisimizi
saygıyla selamlıyorum.
Her gün, yeni bir buluşun, icadın
teknolojiye kazandırıldığı günümüzde, teknolojik
gelişmelerin takibi ve bilginin hızlı bir şekilde
yaygınlaştırılması zorunluluğu ortaya
çıkmış ve bilgi aktarımını sağlamak
maksadıyla bilişim teknolojileri keşfedilmiştir.
Sonrasında da bu keşif, çağımıza, bilişim
çağı olarak damgasını vurmuştur. Bilişim
suçlarının tarihsel gelişimine bakacak olursak, 1970
ve 1980'li yıllarda, Amerika Birleşik Devletleri'nde ortaya
çıkan ve bu tarihlerde ilk dönemlerini yaşayan bilişim
ağlarının ilk kullanıcıları, çoğunlukla
resmî ve akademisyen araştırmacılardan oluşmaktaydı.
Bu araştırmacılar, meslek etikleri gereği hareket
ederek yazılı olmayan birçok kurala uymaktaydı. Ancak,
kullanıcı sayısının 1990'ların başından
itibaren hızla artması ve yeni kullanıcıların
da ağ ortamına katılması, sistemin kötüye kullanılmasını
da beraberinde getirmiştir. Bilindiği üzere, İnternet
kullanımı, son yıllarda ülkemizde de hızla yaygınlaşmış
ve bazı hukuki sorunların da ortaya çıkmasına sebep
olmuştur.
Hayatımızın her alanında
kullandığımız bilişim ve İnternet teknolojilerindeki
gelişmelerin beraberinde getirdiği birçok sorun vardır.
Ancak, mevcut hukuk sistemleri, bu teknolojik gelişmelerin büyük
ölçüde gerisinde kaldığı için ya da zamanında bu
gelişmeler yeterince öngörülemediği için, günümüzde,
İnternet suçları, bilişim suçları diyebileceğimiz
yeni suç şekilleri ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla,
bu alanda bir denetime ihtiyaç olduğu, suçun önlenmesi
açısından, yine, teknolojiden istifadeyle, bazı engellemelerin,
bazı kontrollerin getirilmesi gerektiği de ortadadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bilişim teknolojilerinin toplum hayatında
ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Hayatın her alanında
bu teknolojiler kullanılmakta; doğrusunu isterseniz, büyük
yararlar da sağlanmaktadır. Ancak, geçmişte kabul görmüş
oluşumların üzerine yeni gelişmelerin eklenmesi, gerek
sosyal gerekse ekonomik açıdan kaçınılmazdır. Bu
durumda, yeni teknolojilerin geçmişte kabul gören değişmez
değerlere zarar vermesinin engellenmesi ise bizlere önemli
bir sosyal refleks hâline getirmiştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Anayasa'nın "Ailenin korunması"
başlıklı 41'inci maddesinde, "Aile, Türk toplumunun
temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır.
Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların
korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını
sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilâtı kurar."
hükmü, "Gençliğin korunması" başlıklı
58'nci maddesinde de "Devlet, istiklâl ve Cumhuriyetimizin emanet
edildiği gençlerin müsbet ilmin ışığında,
Atatürk ilke ve inkılâpları doğrultusunda ve Devletin
ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü ortadan kaldırmayı
amaç edinen görüşlere karşı yetişme ve gelişmelerini
sağlayıcı tedbirleri alır. Devlet, gençleri alkol
düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, kumar ve benzeri
kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli
tedbirleri alır." hükmü yer almaktadır.
Dünyada yaşanan gelişmelere
paralel olarak, ülkemizde de -İnternet dâhil- hızla yaygınlaşan
elektronik iletişim araçlarının sağladığı
imkânların suistimal edilmesi suretiyle işlenen suçlarla
mücadele konusunda etkin ve doğru bir yapılanmayı
mümkün kılabilecek özel bir kanun çıkartılması zorunlu
hâle gelmiş bulunmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; işte, hazırlanan bu tasarı ile Anayasa'nın
söz konusu hükümleri uyarınca aileyi, çocukları ve gençleri
-İnternet dâhil- elektronik iletişim araçlarının
suistimal edilmesi suretiyle uyuşturucu ve uyarıcı
madde alışkanlığı, intihara yönlendirme, cinsel
istismar, kumar ve benzeri kötü alışkanlıkları
teşvik eden yayınların içeriklerinden korumak için gerekli
önleyici tedbirlerin alınması amaçlanmakta ve elektronik
ortamda çocuğa, gençliğe ve aileye yönelik ağır
ve vahim nitelikteki saldırıların önlenmesini teminen
gerekli yasal düzenlemenin yapılması sağlanmış
olmaktadır. Ancak, Genel Kurulda görüşmekte olduğumuz
bu tasarı ile yeni bilişim suçları kategorisi
oluşturulmamakta ve suçlar işlendikten sonra devreye girecek
cezai ve idari yaptırımlar getirilmemektedir. Türk Ceza
Kanunu'nda yer alan belirli suçların -İnternet dâhil- elektronik
ortamda etkilerini sürdürmesinin, idari ve yargısal koruma
tedbiri olmak üzere belirlenen iki yöntemle önlenmesi mümkün
kılınmaktadır.
Türk toplumu olarak sosyal yapımızı
korumaya yönelik refleksimiz, diğer dünya devletlerine nazaran
daha kuvvetlidir. Sağlam aile yapımız, tarih boyunca
bizi birçok sıkıntılardan korumuş ve birçok zorlukların
da üstesinden gelebilmemizi sağlamıştır. Dolayısıyla,
toplumumuzu kuvvetli kılan gücümüzün kaynağı aile
yapımızı her türlü tehlikeden korumak ve kollamak
millî bir görevimiz olup aynı zamanda inançlarımız gereğidir.
Bizim toplumumuzun, özellikle gençlerimizin yeniliğe, gelişmeye,
teknolojiye merakı, bunları kullanma noktasındaki
isteği ve çabası takdir edilecek bir husustur, ancak, bilişim
teknolojileri konusunda gerekli denetimler eğer yapılmazsa
bunun ne gibi olumsuz sonuçlara neden olduğunu da hepimiz biliyoruz
ve bizler bu sonuçları da göz ardı edemeyiz. Bu bağlamda,
hazırladığımız bu tasarı, Anayasa'mızın
özel olarak korunmasını öngördüğü, başta aile, çocuklar
ve gençler olmak üzere, belirli sosyal kesimlere yönelik suçların
kolayca işlenmesini önleyici özel bir kanun mahiyetindedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bilişim teknolojilerinde yaşanan
baş döndürücü gelişmeler nedeni ile söz konusu düzenlemeler,
İnternet ortamında yapılan ve içerikleri suç teşkil
eden yayınların önlenmesinde maalesef yetersiz kalmıştır.
Dünyada ve Avrupa ülkelerinde elektronik ortamda işlenen suçların
önleyici tedbirlerle önlenmesinde, farklı isimlerle de olsa,
genelde bağımsız ya da özerk yapıların
oluşturulduğu görülmektedir. Elektronik ortamda işlenen
suçların hızlı bir şekilde artışı, bu
suçların işlenmesindeki kolaylığa karşın
ortaya çıkarılmasındaki zorluklar, toplumsal
açıdan doğabilecek zararların sonradan telafisinin
mümkün olmaması, bu konuda acilen etkin mücadele edecek kurumsal
bir yapının yasal bir düzenlemeyle oluşturulmasını
zorunlu kılmıştır. Görüşmekte olduğumuz
bu tasarı, içerik denetiminin nasıl ve hangi kurum tarafından
yapılacağına ilişkin düzenlemelere yer vermiş
ve bu amaçla, Telekomünikasyon Kurumu bünyesinde bulunan Telekomünikasyon
İletişim Başkanlığına ilave görev ve yetkilerin
verilmesini öngörmüştür. Ayrıca, söz konusu başkanlığa,
elektronik ortamdaki zararlı içeriklerin izlenmesi ve önlem
alınması, filtreleme görevi, bu konuda uluslararası
kurum ve kuruluşlarla işbirliği sağlanması,
şikâyet ve talepleri değerlendirmek üzere izleme ve bilgi
ihbar merkezi kurulması gibi çok önemli görev ve yetkiler vermektedir.
Bu bağlamda, ülkemizde İnternet ortamı dahil, elektronik
ortamda yapılan yayınları teknik açıdan ve bilimsel
olarak takip edecek, sorunu tespit edecek, çözümü için de öneriler
getirip, geliştirip, İnternet servis sağlayıcıları
da dahil, elektronik haberleşme ve İnternet sektörünü koordine
edecek kurumsal bir yapılanmanın kurulması bu tasarıyla
gerçekleştirilmiş olacaktır.
Bilişim teknolojileri ve
sunduğu hizmetler, nitelikleri gereği, sadece ulusların
millî düzenlerini değil, tüm uluslararası toplumu da etkilemektedir.
Bu nedenle, diğer ülkelerle ve uluslararası örgütlerle
de bu alanda iş birliği ve koordinasyon yapılarak, bilişim
ve İnternet teknolojilerinin ortaya çıkardığı
bu yeni ortama uyum sağlanması gerekmektedir.
Hazırlanmış olan bu
tasarıyla, yasa metninde belirtilen suçların İnternet
yolu ile ve genel olarak elektronik ortamda işlenmesini önlemek
amacıyla diğer ülke muadil kuruluşları ve uluslararası
örgütlerle gerekli iş birliği ve koordinasyonu sağlama
görevi de Telekomünikasyon İletişim Başkanlığına
verilmektedir.
Ayrıca, İnternet kafelerde
bulunan bilgisayar ve diğer sistemlerde söz konusu bu kanunla
belirlenen suçları oluşturan içeriğe sahip yayınlara
erişimin engellenmesi amacıyla gerekli filtreleme ve bloke
etmeyi sağlayacak donanım ve yazılım kullanılması
dahil her türlü tedbirin alınması hâlinde, mahallî mülki
amirlerce iş yeri açma ruhsatı veya diğer izin belgelerinin
verilmesi de söz konusu olabilecektir. Yapılan bu düzenleme
bu amacın sağlanmasına yöneliktir. Özellikle çocukların
İnternet'teki zararlı içerikten korunması amacıyla,
İnternet'te erişim için yoğun olarak kullanılan bu
yerlerin çalışma esas ve usullerinin düzenlenmesine büyük
ihtiyaç duyulmaktadır.
Avrupa Konseyinin almış
olduğu kararlarla üye ülkeler, İnternet'in güvenli kullanılmasının
sağlanması için filtreleme ve bloke etme programları
gibi koruyucu programlar geliştirmeye ve aynı amaçla
eğitim ve tanıtım faaliyetlerini yaygınlaştırmaya
davet edilmektedir.
Ayrıca, bu kanun kapsamında,
ilave görevler verilen idari birimin Telekomünikasyon Kurumu
bünyesinde bir birim olduğu ve Kurumun, bu birim dâhil, faaliyetleriyle
ilgili tesis ettikleri idari nitelikteki kararlarına karşı,
ilgili mevzuatta zikredilen idari yargı, genel hukuk hükümlerine
göre tesis ettiği işlem ve eylemlerine karşı ise
ilgili adli yargı yoluna başvurulması mümkün bulunmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; dünya ülkelerinin yoğun bir şekilde çözüm
aradığı bilişim suçlarının engellenmesine
yönelik çalışmaların yanında, biz de AK Parti olarak
konuya hassasiyetle yaklaştığımızı, getirdiğimiz
1397 sıra sayılı Kanun Teklifi'mizle göstermiş bulunuyoruz.
İnanıyorum ki, ülke olarak tüm kamu kurumlarıyla ve sivil
toplum örgütleriyle, akademisyenleriyle, bilişim çevreleri
ve özel teşebbüsleriyle el ele vererek, ülkemiz için önemli bir
problem hâline gelmiş bilişim suçlarının üstesinden
gelerek, çağımızın en etkili iletişim araçlarından
olan İnternet'in zararlı içeriklerinden ve yayınlardan
arındırılmasını da bu suretle sağlamış
olacağız.
Sonuç olarak, bütün amacımız,
"Temiz İnternet, temiz toplum" sloganıyla, ülkemizde
vizyon sahibi insan gücünün yetiştirilmesi, bilgi ve uzman
iş gücüyle desteklenen katılımcı mekanizmalarla
demokrasimizi güçlendirmektir. Gayretlerimiz de insanımızın
daha huzurlu ve sağlıklı bir toplum içerisinde yaşamasını
ve çocuklarımızın geleceğe sağlıklı
adımlarla erişmesini sağlamak içindir.
Görüşülmekte olan 1397
sıra sayılı Elektronik Ortamda İşlenen Suçların
Önlenmesine İlişkin Tasarı'nın, ülkemize ve milletimize
hayırlar getirmesini diler, hepinize saygılar sunarım.
Teşekkür ederim. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Topuz.
Tümü üzerinde şahsı
adına söz isteyen Ferit Mevlüt Aslanoğlu, Malatya Milletvekili.
Buyurun Sayın Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
çok az konuşacağım.
Bir kere, İnternet ortamında
kişilik haklarına -onur, şeref, haysiyet- insan onuruna
ve insanın kişiliğine yapılan saldırılara
karşı, çok net bir şekilde, büyük ceza yoktur.
Size başımdan geçen bir
olayı anlatacağım: Bir ağaç kampanyası vardı
bir akşam bir televizyon kampanyasında. Edremit veya Ayvalık'tı
galiba. Ayvalık'taydı. Ben de yüreğimden o kampanyaya
destek vermek istedim. İsmimi vermek istemedim, "bir vatandaş"
dedim, "hayır" dediler, "ismini vereceksin kardeşim."
Ya, bir vatandaş olarak ben bağış yapmak istiyorum
ve sunucu beni çok zorladı, ben de vermek zorunda kaldım. Ertesi
gün bir İnternet sayfasında "ismini dahi vermekten
aciz bir milletvekili" diyor. Yani, insan onuruna, kişilik
haklarına yapılan saldırılarda bir kere tekzip
mekanizması diye bir şey yoktur. Kimdir, nedir bulamıyorsunuz.
Bir kere, buna dikkatinizi çekmek istiyorum.
İkinci olay, değerli arkadaşlar,
tabii, bu İnternet suçları. Ben burada Sayın Bakanım
ve Müsteşarımın duyarlılığına teşekkür
ediyorum. Özellikle, bir an evvel GSM'deki gizli numaralar
Burada
da çok büyük suç işleniyor. Burada da insan onuruna, insan haysiyetine
yakışmayan sözler sarf ediliyor. Mutlaka
Ben bunu yine iki
yıl önce veya birbuçuk yıl önce dile getirmiştim. Fakat,
Ulaştırma Bakanlığı, GSM operatörleri üzerinde
çok büyük baskı kurmasına rağmen, zannediyorum ki, en
azından, bilgi edinme hakkım nedeniyle
Ben savcılığa
gitmekten çekiniyorum. Cumhuriyet savcılığına
gideceksin, cumhuriyet savcılığından yazıyı
operatöre gönderecekler, sonra gidip savcılıktan yazıyı
kendin alacaksın. Savcılıktan yazıyı almayınca
evine polis geliyor, savcılığa çağrılıyorsun,
"Gel de şu yazıyı al." diyorlar.
Değerli arkadaşlarım,
benim, en azından, şu süreçte, teknik olarak, bir şekilde
gizli numarayı benim telefonumdan kabul etmemeyi teknik olarak
yapamıyorsak
Ben gizli numarayla görüşmek istemiyorum.
Beni arayan insan kimliğini, kişiliğini ortaya kor,
arar beni.
MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
- Cevap verme.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Ama, gecenin bir yarısında insan
Ben heyecanlanıyorum,
ola ki benim gizli numara kullanan bir arkadaşımın başına
bir şey geldi, ama, mutlaka, ben bu konuda
Ulaştırma Bakanlığının
konunun üzerinde durduğunu da biliyorum, ama ben bir kez daha
dile getirmek istiyorum. Bir kez daha, bir an önce, kişilik hakları
için, bilgi edinme hakkım nedeniyle en azından, bu uygulamaya
geçene kadar, benim cep telefonuma, sorduğumda ilgili GSM
şirket kurumuna, benim cep telefonuma o gece veya o gizli numaranın
kime ait olduğunu mesaj olarak geçmesi de benim en tabii hakkım.
Beni savcılıklarda falan süründürmeyin. Yani, şu anda,
en azından, bir talep yapıyorsam, benim numarama geçecek,
benim numarama geçtikten sonra "Şu numara sizi aramıştır."
diye bir mesaj geçmeyi lütfetsin, zahmetinde bulunsunlar. Bunlar
kraldan çok kralcılık yapıyor.
FİKRET BADAZLI (Antalya) - Aynen,
doğru söylüyorsun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Ben bir kez daha rica ediyorum. Benim bilgi edinme hakkım
en tabii hakkımdır. Bir kez daha, cep telefonuma gelen bir
mesaj
"Şu telefon sizi aramıştır." diye
Bunu soruyorsam, benim numarama, en azından gizli numaranın
ortadan kaldırılmasına kadar bunun uygulamaya konulmasını
hassaten rica ediyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Aslanoğlu.
Tasarının tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır. Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
19.15
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 19.17
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 99'uncu Birleşiminin Beşinci
Oturumunu açıyorum.
1397 sıra sayılı Kanun
Tasarısı'nın görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Tasarının 1'inci maddesini
okutuyorum:
İNTERNET
ORTAMINDA YAPILAN YAYINLARIN DÜZENLENMESİ
VE BU YAYINLAR
YOLUYLA İŞLENEN SUÇLARLA
MÜCADELE
EDİLMESİ HAKKINDA KANUN TASARISI
Amaç ve kapsam
MADDE 1- (1) Bu Kanunun amaç ve kapsamı;
içerik sağlayıcı, yer sağlayıcı, erişim
sağlayıcı ve toplu kullanım sağlayıcıların
yükümlülük ve sorumlulukları ile internet ortamında
işlenen belirli suçlarla içerik, yer ve erişim sağlayıcıları
üzerinden mücadeleye ilişkin esas ve usulleri düzenlemektir.
BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Osman Coşkunoğlu,
Uşak Milletvekili.
Sayın Coşkunoğlu, buyurun.
CHP GRUBU ADINA OSMAN COŞKUNOĞLU
(Uşak) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
İnternet üzerinden işlenebilecek suçlarla ilgili bir yasa
tasarısını görüşüyoruz. İnternet ile işlenebilecek
suçlarla ilgili olduğuna göre, İnternet'in nasıl
işlediği, neler yapabildiği, önemi ve çağımızdaki,
günümüzdeki anlamını iyi değerlendirmemiz gerekir.
Çok üzücüdür ki, İnternet'i
birtakım suç konusu olarak gündemde tutarak, İnternet'in
olağanüstü yararları, çağ açan, devrim yapan yararları
biraz arka plana itilmek de istenmiştir kamuoyunda. Bu yasa tasarısıyla
ilgili değil, ama bilgi toplumu dediğimiz, bilgi çağı
dediğimiz, yeni bir toplum ve yeni bir çağı bize açan
İnternet'tir. Bunu iyi değerlendirmemiz gerekir.
Bakın, bilgi toplumunun -çok
değerli birisi tarafından, Nobel kazanmış birisi
tarafından- bilgi çağının tanımı, bilginin
insanın sahip olduğu bilgi olarak tanımlamanın
ötesinde, bir insanın erişebileceği bilgiyle sınırlı
olduğu bir çağdır. Bilgi, bir insanın bilgisi, sadece
kafasında, önünde sahip olduğu bilgi değil, erişebildiği
bilgiyle sınırlı olduğu çağdır.
İşte, bu tanım içerisinde düşünürsek, İnternet'in
bize açtığı erişim olanaklarını düşünürsek
bunun önemini ve bunun neden bir yeni çağ açtığını
daha iyi değerlendirir, daha iyi anlarız. Bunun yanında,
İnternet'in ortaya çıkışını da bilmemiz,
İnternet'i denetleme konusundaki girişimler başlarken
bizi birkaç kez düşünmeye sevk etmelidir.
İnternet nasıl çıkmıştır
biliyor musunuz? Amerika'da, savunma ihtiyacı olarak,
eğer bir nükleer savaş çıkar da bütün iletişim araçları
paralize olursa paralize olmayacak bir iletişim altyapısı
kurmak için bir araştırma başlatılmıştır
Savunma Bakanlığı tarafından. Dikkatinizi çekiyorum,
bir nükleer savaşta bütün iletişim araçları paralize
olursa, bütün ülke paralize olursa bile çalışabilecek
bir sistem kurma amacıyla İnternet başlatılmıştır.
Yani, daha sonra "İnternet" olarak bildiğimiz olgu,
işte bu çabanın bir sonucudur. Bu ne demek? Nükleer savaşın
bile yok edemeyeceği bu gücü, bu iletişim aracını
denetlemek konusunda, klasik, standart birtakım yayın araçlarını
denetleme mekanizmalarının yetersiz kalacağı
aşikârdır. Bunu da bilmemiz, bir not olarak düşmemiz gerekir.
Dolayısıyla, nitekim bu gerçek bilindiği için, örneğin
Avrupa Birliğinde "erişim engellemesi" diyebileceğimiz,
daha sert bir tabirle "sansür"ü çağrıştıran
birtakım engellemelere hiç sıcak bakılmamakta, bunların,
yasal önlemler yerine toplumda sivil toplum örgütleriyle, eğitimle
ve birtakım uyarı sistemleriyle konuyu denetleme olanağının
daha iyi olacağı Avrupa Birliğinde de görülmüştür,
iddia edilmiştir ve uygulamalar da bu yöndedir. Yani, sadece
yasayla engellemek, yasa ne kadar iyi niyetli hazırlanırsa
hazırlansın ne kadar düzgün ve içerikli olursa olsun, sadece
yasayla mümkün değildir, kolay kolay mümkün değildir, mümkün
de değildir ve şöyle bir, yine İnternet'in doğasının,
gücünün gereği şöyle bir sorun ihtimali de ortaya çıkmıştır:
Tahmin ediyorum, İnternet kullananlar antivirüs programlarından
haberdardır. Türkiye Büyük Millet Meclisinde Avast antivirüs
programı kullanılıyor. Bu, bilgisayarın içine giren
virüs, orada işte bir şeyleri silen, bozan virüslere kalkan
teşkil edecek antivirüsler.
Bu antivirüsler -eğer dikkat ediyorsanız- hemen hemen
haftada bir kere güncellenir. Neden? Çünkü, bir antivirüs vardır
virüsleri önleyecek, fakat oralarda, "siber uzay" dediğimiz
yerde de akıllı biri vardır, o, virüsleri engelleyecek
duvarın etrafından geçmesini bulur, yine geçer etrafından.
Öbür hafta tekrar güncellenir veya ertesi gün tekrar güncellenir,
yenisi çıkar, ertesi günü güncellenir, yenisi çıkar. Bu
nitelik çok ilginç bir niteliktir ve akılda tutulması gerekir.
Ne oluyor burada? Bakın, bir sarmal olarak tırmanma oluyor.
Antivirüs gittikçe daha güçlü oluyor, ama antivirüs gittikçe daha
güçlü oldukça, onu da aşabilecek yeni virüs bulunuyor. Bunun
sonu yok, olamaz da. Hatta, bu, güvenlik duvarları için bile geçerli
bir durum.
Şimdi, böyle bir sistemde,
şöyle bir tehlike de ortaya çıkabiliyor: Siz, denetleme
mekanizmalarını kuruyorsunuz yasal düzenlemeyle. Bu denetleme
mekanizmalarının etrafından geçmek mümkün.
İşte, yabancı bir ülkede -onun için de vakıa madde
var ama- oraya buraya İnternet yayını yaparak onun etrafından
geçme olanağı var. O denetlemelerin, engellemelerin, erişim
engellemelerinin etrafından geçme olanağı bulunur,
çıkarılır. O zaman ne olacak? Engellemeyi daha sertleştireceksiniz,
daha tırmandıracaksınız ve bunun sonu sansüre gidebilir.
Bu tırmanma
Yani, siz bir denetleme ve erişim engellemesi
gibi mekanizmalar kuracaksınız, birileri daima bunun üstünden
atlamasını becerecektir. Siz bu duvarları yükselttikçe,
giderek bu sansüre gider. Dolayısıyla -ben, bu yasa sansür
yasasıdır demiyorum- yasal düzenlemeler tek başına
yeterli değildir. Toplumun
çok ilginç tasarımları, şimdi burada, tabii, bunu konuşmanın
zamanı ve yeri değil. Çok ilginç yeni tasarılarla, toplumda
bir erken uyarı -sivil toplum örgütü müdahalesi- eğitim
kombinezonundan oluşan bir altyapı oluşturulmalıdır.
Bu altyapı olmadan bu yasanın gelmiş olması bence
bir eksikliktir.
İkinci eksiklik ise geçen sene,
2006 yılının güz aylarında Adalet Bakanlığında
tartışılmakta olan otuz dört -galiba- maddelik bir yasa
vardı, bütün bu İnternet üzerinden işlenen suçları
da kapsayan. Bu, bayağı kapsamlı bir yasa taslağıydı.
Sivil toplum örgütleriyle istişareler yapıldı. Ben
bazı görüşler belirttim. Emek koyduk, aylarca üstünde çalışıldı.
Tam o yasa tasarısı gelecek derken -kapsamlı, otuz küsur
maddelik bir yasa tasarısı, kurumları daha da tanımlayan-
birden bu, yedi maddelik bir yasa tasarısı geldi önümüze.
Bu da AKP Hükûmetinin, artık görevinin bitmeye yaklaştığı
AKP Hükûmetinin beş yıl içerisinde alıştığımız
bir çalışma tarzı. Bir çalışma içerisindeyiz,
birden nereden geldiği belli olmayan -aslında belli oldu,
yani anladım sonradan da- yeni bir madde ve hiç kimseye danışılmadan
ortaya çıkarılmış bir taslakla karşılaştık.
Bu taslak Adalet Komisyonunda görüşüldü. Ondan sonra, o komisyon
toplantısına katıldım, öneriler yaptık, sivil
toplum örgütlerinin katkıları oldu, ama bu da yakışık
alan bir çalışma tarzı değildir. O 34 maddelik yasa
tasarısı daha kapsamlı, daha içerikli ve bence öncelikli
olarak ele alınması gereken bir tasarıydı.
Şimdi, burada, bu yasa da yine
bir endişe konusu. İdareye, Telekom Kurumu içerisinde Telekomünikasyon
İletişim Başkanlığına bazı yetkilerin
verilmesi kaygı uyandırıyordu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Coşkunoğlu,
lütfen toparlar mısınız.
Buyurun.
OSMAN COŞKUNOĞLU (Devamla)
- Toparlıyorum Sayın Başkan.
fakat, bunu bir önergeyle değiştireceğimizi
öğrenmenin mutluluğu içerisindeyim.
Sözlerimi kapatırken, bu vesileyle
hatırlatmak istediğim iki konu var. Birisi, Sayın Bakanımız
İnternet'in yaygınlaştırılması için çabalar
gösterdi. Bunları biliyorum, izliyorum. Fakat, Evrensel Hizmet
Fonu dediğimiz fonun, yani, kâr amacıyla bir yerlere götürülemeyen
İnternet'i ve iletişimi götürmek için toplanan fonun, Evrensel
Hizmet Fonu'nun etkin bir şekilde hâlâ kullanılamamış
olduğunun üzüntüsü içerisindeyim. Herhâlde, bunu kullanmak bizim
iktidarımıza nasip olacak.
İkincisi de, benden önceki konuşmacının
da ifade ettiği gibi, İnternet kafelerin çalışmalarının
düzenlenmesi -çünkü, o bambaşka bir olay, kahvehaneden çok
başka bir olay- altyapısı tekrar kurulmadı. Bu da
herhâlde yine bizim hükûmetimizin bir görevi, ilk görevlerinden biri
olacak. O şekilde bırakıldı diye varsayıyorum.
Bu saptamalarla, tekrar bu yasanın
tek başına yeterli olmadığını ifade
eder, hepinize saygılar sunarım.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Coşkunoğlu.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
2'nci maddeyi okutuyorum:
Tanımlar
MADDE 2- (1) Bu Kanunun uygulamasında;
a) Bakanlık: Ulaştırma
Bakanlığını,
b) Başkanlık: Kurum bünyesinde
bulunan Telekomünikasyon İletişim Başkanlığını,
c) Başkan: Telekomünikasyon
İletişim Başkanını,
ç) Bilgi: Verilerin anlam kazanmış
biçimini,
d) Erişim: Bir internet ortamına
bağlanarak kullanım olanağı kazanılmasını,
e) Erişim sağlayıcı:
Kullanıcılarına internet ortamına erişim
olanağı sağlayan her türlü gerçek veya tüzel kişileri,
f) İçerik sağlayıcı:
İnternet ortamı üzerinden kullanıcılara sunulan
her türlü bilgi veya veriyi üreten, değiştiren ve sağlayan
gerçek veya tüzel kişileri,
g) İnternet ortamı: Haberleşme
ile kişisel veya kurumsal bilgisayar sistemleri dışında
kalan ve kamuya açık olan internet üzerinde oluşturulan ortamı,
ğ) İnternet ortamında
yapılan yayın: İnternet ortamında yer alan ve içeriğine
belirsiz sayıda kişilerin ulaşabileceği verileri,
h) İzleme: İnternet ortamındaki
verilere etki etmeksizin bilgi ve verilerin takip edilmesini,
ı) Kurum: Telekomünikasyon
Kurumunu,
i) Toplu kullanım sağlayıcı:
Kişilere belli bir yerde ve belli bir süre internet ortamı
kullanım olanağı sağlayanı,
j) Trafik bilgisi: İnternet
ortamında gerçekleştirilen her türlü erişime
ilişkin olarak taraflar, zaman, süre, yararlanılan hizmetin
türü, aktarılan veri miktarı ve bağlantı noktaları
gibi değerleri,
k) Veri: Bilgisayar tarafından
üzerinde işlem yapılabilen
her türlü değeri,
l) Yayın: İnternet ortamında
yapılan yayını,
m) Yer sağlayıcı: Hizmet
ve içerikleri barındıran sistemleri sağlayan veya
işleten gerçek veya tüzel kişileri,
ifade eder.
BAŞKAN - Söz talebi? Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3'üncü maddeyi okutuyorum:
Bilgilendirme yükümlülüğü
MADDE 3- (1) İçerik, yer ve erişim
sağlayıcıları, yönetmelikle belirlenen esas ve
usuller çerçevesinde tanıtıcı bilgilerini kendilerine
ait internet ortamında kullanıcıların ulaşabileceği
şekilde ve güncel olarak bulundurmakla yükümlüdür.
(2) Yukarıdaki fıkrada
belirtilen yükümlülüğü yerine getirmeyen içerik, yer veya
erişim sağlayıcısına Başkanlık tarafından
ikibin Yeni Türk Lirasından onbin Yeni Türk Lirasına kadar
idari para cezası verilir.
BAŞKAN - Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
4'üncü maddeyi okutuyorum:
İçerik sağlayıcının
sorumluluğu
MADDE 4- (1) İçerik sağlayıcı,
internet ortamında kullanıma sunduğu her türlü içerikten
sorumludur.
(2) İçerik sağlayıcı,
bağlantı sağladığı başkasına
ait içerikten sorumlu değildir. Ancak, sunuş biçiminden,
bağlantı sağladığı içeriği benimsediği
ve kullanıcının söz konusu içeriğe ulaşmasını
amaçladığı açıkça belli ise, genel hükümlere göre
sorumludur.
BAŞKAN - Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
5'inci maddeyi okutuyorum:
Yer sağlayıcının
yükümlülükleri
MADDE 5- (1) Yer sağlayıcı,
yer sağladığı içeriği kontrol etmek veya hukuka
aykırı bir faaliyetin söz konusu olup olmadığını
araştırmakla yükümlü değildir.
(2) Yer
sağlayıcı,
yer sağladığı hukuka aykırı içerikten, ceza
sorumluluğu ile ilgili hükümler
saklı kalmak kaydıyla, bu Kanunun
8 inci ve 9 uncu maddelerine göre haberdar edilmesi halinde ve teknik
olarak imkan bulunduğu ölçüde hukuka aykırı içeriği
yayından kaldırmakla yükümlüdür.
BAŞKAN - Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
6'ncı maddeyi okutuyorum:
Erişim sağlayıcının
yükümlülükleri
MADDE 6- (1) Erişim sağlayıcı:
a) Herhangi bir kullanıcısının
yayınladığı hukuka aykırı içerikten, bu
Kanun hükümlerine uygun olarak haberdar edilmesi halinde ve teknik
olarak engelleme imkanı bulunduğu ölçüde erişimi engellemekle,
b) Sağladığı hizmetlere
ilişkin, yönetmelikte belirtilen trafik bilgilerini altı
aydan az ve iki yıldan fazla olmamak üzere yönetmelikte belirlenecek
süre kadar saklamakla ve bu bilgilerin doğruluğunu, bütünlüğünü
ve gizliliğini sağlamakla,
c) Faaliyetine son vereceği
tarihten en az üç ay önce durumu Kuruma, içerik sağlayıcılarına
ve müşterilerine bildirmek ve trafik bilgilerine ilişkin
kayıtları yönetmelikte belirtilen esas ve usullere uygun
olarak Kuruma teslim etmekle,
yükümlüdür.
(2) Erişim sağlayıcı,
kendisi aracılığıyla erişilen bilgilerin
içeriklerinin hukuka aykırı olup olmadıklarını
ve sorumluluğu gerektirip gerektirmediğini kontrol etmekle
yükümlü değildir.
(3) Birinci fıkranın (b)
ve (c) bentlerinde yer alan yükümlülüklerden birini yerine getirmeyen
erişim sağlayıcısına Başkanlık tarafından
onbin Yeni Türk Lirasından ellibin Yeni Türk Lirasına kadar
idari para cezası verilir.
BAŞKAN - Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
7'nci maddeyi okutuyorum:
Toplu kullanım sağlayıcıların
yükümlülükleri
MADDE 7- (1) Ticarî amaçla toplu
kullanım sağlayıcılar, mahalli mülki amirden izin
belgesi almakla yükümlüdür. İzne ilişkin bilgiler otuz gün
içinde mahalli mülki amir tarafından Kuruma bildirilir. Bunların
denetimi mahalli mülki amirler tarafından yapılır.
İzin belgesinin verilmesine ve denetime ilişkin esas ve
usuller, yönetmelikle düzenlenir.
(2) Ticari amaçla olup olmadığına
bakılmaksızın bütün toplu kullanım sağlayıcılar,
konusu suç oluşturan içeriklere erişimi önleyici tedbirleri
almakla yükümlüdür.
(3) Birinci fıkrada belirtilen
yükümlülüğe aykırı hareket eden kişiye mahalli
mülki amir tarafından üçbin Yeni Türk Lirasından onbeşbin
Yeni Türk Lirasına kadar idari para cezası verilir.
BAŞKAN - Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
8'inci maddeyi okutuyorum:
Erişimin engellenmesi kararı
ve yerine getirilmesi
MADDE 8- (1) İnternet ortamında
yapılan ve içeriği aşağıdaki suçları
oluşturduğu hususunda yeterli şüphe sebebi bulunan
yayınlarla ilgili olarak erişimin engellenmesine karar
verilir:
a) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı
Türk Ceza Kanununda yer alan;
1) İntihara yönlendirme (madde
84),
2) Çocukların cinsel istismarı
(madde 103, birinci fıkra),
3) Uyuşturucu veya uyarıcı
madde kullanılmasını kolaylaştırma (madde
190),
4) Sağlık için tehlikeli
madde temini (madde 194),
5) Müstehcenlik (madde 226),
6) Fuhuş (madde 227),
7) Kumar oynanması için yer ve
imkan sağlama (madde 228)
suçları.
b) 25/7/1951 tarihli ve 5816 sayılı
Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanunda yer
alan suçlar.
(2) Erişimin engellenmesi kararı,
soruşturma evresinde hâkim, kovuşturma evresinde ise mahkeme
tarafından verilir. Soruşturma evresinde, gecikmesinde
sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısı tarafından
da erişimin engellenmesine karar verilebilir. Bu durumda Cumhuriyet
savcısı kararını yirmidört saat içinde hâkimin
onayına sunar ve hâkim, kararını en geç yirmidört saat
içinde verir. Bu süre içinde kararın onaylanmaması hâlinde
tedbir, Cumhuriyet savcısı tarafından derhal kaldırılır.
Koruma tedbiri olarak verilen erişimin engellenmesine
ilişkin karara 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi
Kanunu hükümlerine göre itiraz edilebilir.
(3) Hâkim, mahkeme veya Cumhuriyet
savcısı tarafından verilen erişimin engellenmesi
kararının birer örneği, gereği yapılmak üzere
Başkanlığa gönderilir.
(4) İçeriği birinci
fıkrada belirtilen suçları oluşturan yayınların
içerik veya yer sağlayıcısının yurt dışında
bulunması halinde veya içerik veya yer sağlayıcısı
yurt içinde bulunsa bile, içeriği birinci fıkranın (a)
bendinin (2) ve (5) numaralı alt bentlerinde yazılı
suçları oluşturan yayınlara ilişkin olarak erişimin
engellenmesi kararı re'sen Başkanlık tarafından
verilir. Bu karar, erişim
sağlayıcısına bildirilerek gereğinin yerine
getirilmesi istenir.
(5) Erişimin engellenmesi kararının
gereği, derhal ve en geç kararın bildirilmesi anından
itibaren yirmidört saat içinde yerine getirilir.
(6) Başkanlık tarafından
verilen erişimin engellenmesi kararının konusunu
oluşturan yayını yapanların kimliklerinin belirlenmesi
halinde, Başkanlık tarafından, Cumhuriyet başsavcılığına
suç duyurusunda bulunulur.
(7) Soruşturma sonucunda kovuşturmaya
yer olmadığı kararı verilmesi halinde, erişimin
engellenmesi kararı kendiliğinden hükümsüz kalır.
Bu durumda Cumhuriyet savcısı, kovuşturmaya yer olmadığı
kararının bir örneğini Başkanlığa gönderir.
(8) Kovuşturma evresinde beraat
kararı verilmesi halinde, erişimin engellenmesi kararı
kendiliğinden hükümsüz kalır. Bu durumda mahkemece beraat
kararının bir örneği Başkanlığa gönderilir.
(9) Konusu birinci fıkrada
sayılan suçları oluşturan içeriğin yayından
kaldırılması halinde; erişimin engellenmesi kararı,
soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı, kovuşturma
evresinde mahkeme tarafından kaldırılır.
(10) Koruma tedbiri olarak verilen
erişimin engellenmesi kararının gereğini yerine
getirmeyen yer veya erişim sağlayıcılarının
sorumluları, fiil daha ağır cezayı gerektiren
başka bir suç oluşturmadığı takdirde, altı
aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(11) İdari tedbir olarak verilen
erişimin engellenmesi kararının yerine getirilmemesi
halinde, Başkanlık tarafından erişim sağlayıcısına,
onbin Yeni Türk Lirasından yüzbin Yeni Türk Lirasına kadar
idari para cezası verilir. İdari para cezasının
verildiği andan itibaren yirmidört saat içinde kararın yerine
getirilmemesi halinde ise, Başkanlığın talebi
üzerine Kurum tarafından yetkilendirmenin iptaline karar verilebilir.
(12) Bu Kanunda tanımlanan kabahatler
dolayısıyla Başkanlık veya Kurum tarafından
verilen idari para cezalarına ilişkin kararlara karşı,
6/1/1982 tarihli 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanunu hükümlerine göre kanun yoluna başvurulabilir.
BAŞKAN - Madde üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Osman Coşkunoğlu,
Uşak Milletvekili.
Sayın Coşkunoğlu,
vaz mı geçtiniz?
OSMAN COŞKUNOĞLU
(Uşak) - Hayır, vazgeçmedim.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Coşkunoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA OSMAN COŞKUNOĞLU
(Uşak) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
8'inci maddenin endişe verici
iki fıkrası var. (4)'üncü fıkrada "
içerik veya yer
sağlayıcısının yurt dışında bulunması
halinde
erişimin engellenmesi kararı re'sen Başkanlık
tarafından verilir." Yani, Telekom Kurumu içerisindeki
Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı
resen kararla erişimi engelliyor.
Şimdi, bu erişim engelleme
olayını anlayalım. Bir İnternet sitesi vardır.
Bu sitenin içerisinde sayısız, yüzlerce, binlerce yazı,
resim, belge vardır. Bunlardan bir tanesinin sakıncalı
olması tamamına erişmeyi, tamamına erişimin
engellenmesi yolunu açmamalı, sadece onun çıkarılması,
yani, o içeriğin çıkarılması yeterli olabilmeliydi.
Bunun sağlanması.
Ha, şimdi, bu zor. Bunu sağlamak
zordur. Yurt dışında yayın yapıyor, oraya koymuş.
Nasıl çıkartacaksınız? Aslında bunun bir örneğini
"YouTube" denen, şu anda dünyanın en popüler sitesinde,
bir Brezilyalı futbolcu, eski eşinin uygunsuz bir tavırla
videosunun çekildiğini görüyor ve itiraz yapılıyor,
o içerik çıkarılıyor. Bir uyarı sistemi, mekanizma
var. İlk konuşmamda da söylediğim gibi, bu gibi şeyler
tamamen erişimin engellenmesinin dışında birtakım
çözümlere daha açık bir yaklaşım olması gerekirdi.
Nitekim Avrupa'da da bir uyarı sistemi, mekanizması vardır.
Bunun işletilmesi gerekir.
Ondan sonra geliyoruz (6)'ncı
fıkraya: "Başkanlık tarafından verilen erişimin
engellenmesi kararının
" Şimdi, idare bir karar
veriyor, erişimi engelliyor, sitenin tamamına erişimi
engelliyor. "
konusunu oluşturan yayını yapanların
kimliklerinin belirlenmesi halinde
" Yani, idare kimlikleri
belirliyor, ondan sonra ne yapıyor? "
Başkanlık tarafından,
Cumhuriyet başsavcılığına suç duyurusunda
bulunulur."
Şimdi, suç duyurusunda bulunanın
üstüne düşen bir görev değildir kimlikleri belirlemek.
Suç duyurusu yapılır, cumhuriyet başsavcılığı
gerekli tahkikatla o kimlikleri belirler. İdare, şimdi,
Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı bu
kimlikleri nasıl saptayacak? Nereden, nasıl bulacak? Bu
bakımlardan bu fıkraları sakıncalı buluyorum.
Çok farklı yetkilendirmelerle bu konular hâlledilebilirdi.
Bunu tartıştık. Sayın Bakan da duyarlı, yani,
bir mahkeme kararına başvurmadan birtakım yasaklamaların
getirilmesine. Burada, bu erişimin engellenmesi durumunda,
karşı tarafın itiraz hakkıyla mahkemeye gitmesi
olanakları var, doğru. Bu yabancı bir siteyse, bu nasıl
yapılır? O ayrı bir mesele. Dolayısıyla, bu
maddenin bu fıkralarını sakıncalı bulduğumu
ifade ederim. Yine, bu fıkraların, sözünü ettiğim, sakıncalı
bulduğum fıkraların neden gerekli olduğu da
aşikâr. Gerekli toplumsal altyapı hazırlanmadan,
eğitim, örgütlenme ve kurumsal altyapı hazırlanmadan
sadece yasayla birtakım engellemeler yapmaya kalkarsak, bu
gibi sakıncalı maddeleri de içermek zorunda kalınıyor
herhâlde. Bunları kayıtlara, tutanaklara düşmek için
söz aldım.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Coşkunoğlu.
Madde üzerinde bir adet önerge vardır.
Önergeyi okutup, işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1397 sıra
sayılı Elektronik Ortamda İşlenen Suçların
Önlenmesi ile 2559 ve 2937 Sayılı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 8. maddesinin
1. fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesi
arz ve teklif ederiz.
Feridun
Ayvazoğlu Muharrem
Kılıç Orhan
Eraslan
Çorum Malatya Niğde
Feridun
Fikret Baloğlu Mehmet Küçükaşık Mehmet Nuri Saygun
Antalya Bursa Tekirdağ
Yüksel
Çorbacıoğlu İsmet
Atalay Ziya Yergök
Artvin İstanbul Adana
"Madde 8- (1) İnternet ortamında
yapılan ve içeriği aşağıdaki suçları
oluşturduğu hususunda yeterli şüphe sebebi bulunan
yayınlarla ilgili olarak erişimin engellenmesine karar
verilir:
a) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı
Türk Ceza Kanununda yer alan;
1) İntihara yönlendirme (madde
84),
2) Çocukların cinsel istismarı
(madde 103, birinci fıkra),
3) Uyuşturucu veya uyarıcı
madde kullanılmasını kolaylaştırma (madde
190),
4) Sağlık için tehlikeli
madde temini (madde 194),
5) Müstehcenlik (madde 226),
6) Fuhuş (madde 227),
7) Kumar oynanması için yer ve
imkân sağlama (madde 228),
suçları.
8) Devletin birliğini ve ülke
bütünlüğünü bozmak (madde 302)
b) 25/7/1951 tarihli ve 5816 sayılı
Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanunda yer
alan suçlar.
c) Anayasanın 174. maddesinde
belirtilen İnkılâp Kanunlarının Korunması
kapsamında yer alan suçlar."
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor
mu?
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ
YILDIRIM (İstanbul) - Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN - Sayın Ayvazoğlu,
buyurun.
Önergenin gerekçesini açıklayacaksınız
zannediyorum.
FERİDUN AYVAZOĞLU (Çorum)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte
olduğumuz bu tasarının özünde hizmet etmek istediği
noktalarda olumlu katkılarımızı yapacağımızı
söylemiştik. Çünkü, belirtilen suçlar var, 8'inci maddede bu
suçlar yer almış. Bu suçların içerisine, Komisyonda da
değerli AKP'li milletvekili arkadaşımızın
da katkısıyla, uzlaşmak suretiyle, Atatürk'e karşı
işlenen suçların da İnternet ortamında işlenmesi
hâlinde tedbir olarak önlenmesi kabul edilmiş idi.
Ben, tasarının tümü üzerinde
yapmış olduğum konuşmada söylediğim gibi,
iki tane daha suçu özellikle vurgulamıştım. Bu vurgulamış
olduğum suçlardan bir tanesi, ülkemizin toprak bütünlüğüyle
ilgili bir suç, 302'nci madde ve bir diğeri de Anayasa'mızın
174'üncü maddesinde sayılan, tek tek sayılan "devrim kanunları"
adı altındaki kanunların da İnternet ortamında
işlenmesinin önlenmesi idi. Bu iki suçun daha, yani, son söylemiş
olduğum iki suçun daha bu önergemiz ile bu kanunun 8'inci maddesinde
sayılan suçlar arasına katılmasını istiyoruz.
Geliniz, gerçekten ciddi bir şekilde bunu ele alalım, ne
olur, siyasi olarak olaya bakmayalım. 302'nci maddenin çok önemli,
hayati önem taşıyan bir madde olduğunu söyledim, söyledik.
Daha önce, 301'inci maddeyle mahkûm olan bölücü başının
aynı maddeden dolayı bu cezayı almış olduğunu
da söyledik ve hâlen İnternet ortamında Türkiye'nin toprak
bütünlüğüyle ilgili, uluslararası boyutlarda, diğer
ülkelerin ülkemiz üzerindeki emellerinin ne olduğu noktasındaki
uğraşlarını da biliyoruz, somut göstergelerini
de hepimiz görmekteyiz. Bu noktada, sadece 302'nci maddenin böyle
ciddi bir yasa tasarısına alınmasının hiçbir
sakıncası yok. Neden bu noktada bir uzlaşı içerisinde
olamıyoruz? Toprak bütünlüğümüz diyoruz. Hiçbirimiz, toprak
bütünlüğünden vazgeçeceğiz, diye hiçbir şekilde beyanatta
bulunmayı bırakınız, eyleme dönük, söyleme dönük
hiçbir şey yapmayız, yapamayız, yapılamaz, mümkün
değil. Böyle olmasına göre, bir 302'nci maddeyi böyle bir tasarıya
koymanın çok olmaması gerektiği kanısını
taşıyorum, çünkü, aynı şekilde izah ettiğimiz
gibi, Anayasa'nın 174'üncü maddesinde belirtilen suçların
da bu kanunla korunması gereken suçlar olarak, ön tedbir olarak
alınması gereken suçlar olarak bu tasarıda yer almasını
biz savunduk, bunu söylüyoruz. Çok fazla bir şey söylediğimiz
yok. Yoksa, bütün Türk Ceza Kanunu'ndaki veya ceza hükümlerini içeren,
bütün ceza hükümlerindeki suçlar bu kanun kapsamıyla önlensin,
tedbir alınsın, bunların hepsini İnternet ortamındaki
tasarıya koyalım demiyoruz. Çok ciddi boyutlarda olan bu
iki suçu da buraya almamızın hiçbir sakıncası olmadığını
belirtmek istiyorum. Bu nedenle, arkadaşlarımla önergeyi
verdik, sunduk. İnanıyorum ki, AKP'li değerli milletvekili
arkadaşlarımızın da aynı görüşü, bu
şekilde, toprak bütünlüğüyle ilgili ve devrim kanunlarıyla
ilgili görüşlere katılacağı inancını
taşımak istiyoruz. Bu nedenle de önergemizin yüce Meclis
tarafından, değerli milletvekili arkadaşlarımız
tarafından kabul edilmesini diliyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle sizleri
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Ayvazoğlu.
İRFAN GÜNDÜZ (İstanbul) -
Önergenin aleyhinde söz talep ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Tüzük'te böyle bir
usul yok Sayın Başkan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
9'uncu maddeyi okutuyorum:
İçeriğin yayından
çıkarılması ve cevap hakkı
MADDE 9- (1) İçerik nedeniyle
hakları ihlâl edildiğini iddia eden kişi, içerik
sağlayıcısına, buna ulaşamaması halinde
yer sağlayıcısına başvurarak kendisine
ilişkin içeriğin yayından çıkarılmasını
ve yayındaki kapsamından fazla olmamak üzere hazırladığı
cevabı bir hafta süreyle internet ortamında yayımlanmasını
isteyebilir. İçerik veya yer sağlayıcı kendisine
ulaştığı tarihten itibaren iki gün içinde, talebi
yerine getirir. Bu süre zarfında talep yerine getirilmediği
takdirde reddedilmiş sayılır.
(2) Talebin reddedilmiş sayılması
halinde, kişi onbeş gün içinde yerleşim yeri sulh ceza
mahkemesine başvurarak, içeriğin yayından çıkarılmasına
ve yayındaki kapsamından fazla olmamak üzere hazırladığı
cevabın bir hafta süreyle internet ortamında yayımlanmasına
karar verilmesini isteyebilir. Sulh ceza hâkimi bu talebi üç gün
içinde duruşma yapmaksızın karara bağlar. Sulh ceza
hâkiminin kararına karşı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine
göre itiraz yoluna gidilebilir.
(3) Sulh ceza hâkiminin kesinleşen
kararının, birinci fıkraya göre yapılan başvuruyu
yerine getirmeyen içerik veya yer sağlayıcısına
tebliğinden itibaren iki gün içinde içerik yayından çıkarılarak
hazırlanan cevabın yayımlanmasına başlanır.
(4) Sulh ceza hâkiminin kararını
bu maddede belirtilen şartlara uygun olarak ve süresinde yerine
getirmeyen sorumlu kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis
cezası ile cezalandırılır. İçerik veya yer
sağlayıcının tüzel kişi olması halinde,
bu fıkra hükmü yayın sorumlusu hakkında uygulanır.
BAŞKAN - Madde üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Osman Coşkunoğlu,
Uşak Milletvekili.
Buyurun Sayın Coşkunoğlu.
CHP GRUBU ADINA OSMAN COŞKUNOĞLU
(Uşak) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
9'uncu madde bu yasaya Komisyonda eklenmiştir. 9'uncu maddenin
bu yasada yerini ben göremiyorum. 9'uncu madde "kötü bir madde"
demiyorum. Önce, bu yasada yeri var mı ona bakalım.
Şimdi bu yasa ne içindir?
İnternet'te işlenen belli nitelikte suçlar içindir. Daha
çok, toplumu gerçekten haklı bir şekilde galeyana getirmiş
olan çocuklarımıza yönelik birtakım suçları özellikle
ön plana çıkaran, ilgilendiren suçlarla ilgili bir yasadır
derken, burada cevap hakkıyla ilgili bir madde görüyoruz.
Şimdi böyle bir suç işlenmiyor mu? İnternet'te birisi
kalkıp öbürüne hakaret etmiyor mu? Bunlar suç değil mi? Suç.
Ama, İnternet'te bankalara da girip, bankalarda müdahale edenler
de oluyor, o da suç. O niye getirilmiyor da bu getiriliyor, bu madde
getiriliyor? Yani, İnternet'te işlenen bütün suçları
kapsıyor mu? Hayır. Biraz önce Sayın Ayvazoğlu'nun
savunduğu önergede inkılaba, cumhuriyet devrimlerine
karşı olan suçlar önerildi. O reddedildi. Bu yasanın
kapsamıyla 9'uncu madde tamamen farklı konulardır. Neden
konulduğu, bu kadar farklı olduğu hâlde
Tekrar ediyorum:
İnternet'te hakaret etmek elbette suçtur; yani, 9'uncu madde
ona yönelik iddiasıyla getiriliyor. Ama, İnternet'te dünya
kadar farklı suçlar işlenebilir. Niye bu getiriliyor? Ben
burada, daha önce de denenmiş sınırlama, engelleme
gibi birçok yönteme başvurma kaygısını taşıyorum,
başvurma niyeti olduğu kaygısını taşıyorum.
Nitekim, daha dün yayımlanmış olan, Türkiye'de bilişim
konusunda uzmanlaşmış sivil toplum kuruluşlarının
-ki, on dört sivil toplum kuruluşu imzalamış- bir basın
duyurusu var. Bu basın duyurusunda 9'uncu maddeyle ilgili itirazı
aynen okuyorum; çünkü, aynen katılıyorum: "Çocuklarımızın
korunmasına yönelik bir konuda çalışmalar yapılırken
amaç dışına çıkılmaması gerektiği
hâlde, tasarı metni içerisine 9'uncu madde olarak konulan cevap
ve düzeltme hakkının bu kanunun amacıyla herhangi bir
ilgisi bulunmamaktadır
" Yanlış mı? Doğru.
"
İnternet ortamında
yapılan ve konusu kanunda sayılan suçları oluşturan
hiçbir suçta cevap ve düzeltme hakkına ihtiyaç duyulması
mümkün değildir
" Şöyle bir bakın sayılan suçlara
"
Bir dönemler Basın Kanunu'na
eklenmeye çalışıldığı gibi, İnternet
ile ilgili tüm İnternet'i etkileyen düzenlemelerin, bu şekilde,
ilgisiz bir tasarıya eklenmesi yanlış ve sakıncalıdır.
İnternet üzerindeki yayınların bir kısmı basın
yayın faaliyeti kapsamında değerlendirilebilirse
de, İnternet'in, sadece basın yayın faaliyeti olarak
algılanması yanlıştır. Bu nedenle, basın
yayın faaliyeti ile ilgisi olmayan birçok İnternet sitesinde,
cevap ve düzeltme metni ile karşılaşılması gibi
garip bir durumla karşı karşıya kalınacaktır.
Basın yayın faaliyeti
yapmayan kişilerin, sahibi oldukları İnternet siteleri
nedeniyle basın yayın kuruluşlarını ilgilendiren
bir sorumluluğa tabi tutulmaları, işin doğasına
aykırıdır.
İşte, bu tüm bu nedenlerle,
9'uncu madde, kesinlikle, yasa tasarısından çıkarılmalıdır."
Ben, bunu, Sayın Bakanla görüştüm.
Umarım, bu görüşüm tekrar değerlendirilir, bu yasa geri
çekilir. Komisyonlarda eklenmiş olan, eğreti duran ve
İnternet'i bir basın yayın aracı gibi gören bir yaklaşımla
konmuş olan bu maddenin sakıncalarını biraz daha
düşünüp, bu maddeyi çıkarıp, bu yasayı tekrar önümüze
getirirler diye umuyorum, bu yanlış maddeyle çıkmamasını
-bu yasanın- diliyorum.
Hepinize saygılar sunarım.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Coşkunoğlu.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
10'uncu maddeyi okutuyorum:
İdari yapı ve görevler
MADDE 10- (1) Kanunla verilen görevler,
Kurum bünyesinde bulunan Başkanlıkça yerine getirilir.
(2) Bu Kanunla ekli listedeki kadrolar
ihdas edilerek Başkanlığın hizmetlerinde kullanılmak
üzere 5/4/1983 tarihli ve 2813 sayılı Telsiz Kanununa ekli
(II) sayılı listeye eklenmiştir. Başkanlık
bünyesindeki iletişim uzmanlarına, Kurumda çalışan
Telekomünikasyon Uzmanlarına uygulanan mali, sosyal hak ve
yardımlara ilişkin hükümler uygulanır. İletişim
Uzmanı olarak Başkanlığa atanan personelin hakları
saklı kalmak kaydıyla, kariyer sistemi, Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren altı ay içinde çıkarılacak
yönetmelikle düzenlenir.
(3) Başkanlığa Kanunla
verilen görevlere ilişkin olarak yapılacak her türlü mal
veya hizmet alımları, ceza ve ihalelerden yasaklama
işleri hariç, 04/01/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu
İhale Kanunu ile 05/01/2002 tarihli ve 4735 sayılı Kamu
İhale Sözleşmeleri Kanunu hükümlerine tabi olmaksızın
Kurum bütçesinden karşılanır.
(4) Kanunlarla verilen diğer
yetki ve görevleri saklı kalmak kaydıyla, Başkanlığın
bu Kanun kapsamındaki görev ve yetkileri şunlardır:
a) Bakanlık, kolluk kuvvetleri,
ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile içerik, yer ve erişim
sağlayıcılar ve ilgili sivil toplum kuruluşları
arasında koordinasyon oluşturarak internet ortamında
yapılan ve bu Kanun kapsamına giren suçları oluşturan
içeriğe sahip faaliyet ve yayınları önlemeye yönelik
çalışmalar yapmak, bu amaçla, gerektiğinde, her türlü
giderleri yönetmelikle belirlenecek esas ve usuller dahilinde Kurumca
karşılanacak çalışma kurulları oluşturmak.
b) İnternet ortamında yapılan
yayınların içeriklerini izleyerek, bu Kanun kapsamına
giren suçların işlendiğinin tespiti halinde, bu yayınlara
erişimin engellenmesine yönelik olarak bu Kanunda öngörülen
gerekli tedbirleri almak.
c) İnternet ortamında yapılan
yayınların içeriklerinin izlenmesinin hangi seviye, zaman
ve şekilde yapılacağını belirlemek.
ç) Kurum tarafından işletmecilerin
yetkilendirilmeleri ile mülki idare amirlerince ticari amaçlı
toplu kullanım sağlayıcılara verilecek izin belgelerinde
filtreleme ve bloke etmede kullanılacak sistemlere ve yapılacak
düzenlemelere yönelik esas ve usulleri belirlemek.
d) İnternet ortamındaki
yayınların izlenmesi suretiyle bu Kanunun 8 inci maddesinin
birinci fıkrasında sayılan suçların işlenmesini
önlemek için, izleme ve bilgi ihbar merkezi dahil, gerekli her türlü
teknik altyapıyı kurmak veya kurdurmak, bu altyapıyı
işletmek veya işletilmesini sağlamak.
e) İnternet ortamında
herkese açık çeşitli servislerde yapılacak filtreleme,
perdeleme ve izleme esaslarına göre donanım üretilmesi
veya yazılım yapılmasına ilişkin asgari kriterleri
belirlemek.
f) Bilişim ve internet alanındaki
uluslararası kurum ve kuruluşlarla işbirliği ve
koordinasyonu sağlamak.
g) Bu Kanunun 8 inci maddesinin
birinci fıkrasında sayılan suçların, internet ortamında
işlenmesini konu alan her türlü temsili görüntü, yazı veya
sesleri içeren ürünlerin tanıtımı, ülkeye sokulması,
bulundurulması, kiraya verilmesi veya satışının
önlenmesini teminen yetkili ve görevli kolluk kuvvetleri ile soruşturma
mercilerine, teknik imkanları dahilinde gereken her türlü
yardımda bulunmak ve koordinasyonu sağlamak.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi
yok. Ancak, iki adet önerge vardır. Önergeler aynı mahiyette
olduğundan, birini okutacağım ve diğerinin de imzalarını
okutup, işlemlerini birlikte yapacağım:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1397 sıra
sayılı "İnternet Ortamında Yapılan Yayınların
Düzenlemesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla
Mücadele Kanunu Tasarısı"nın 10 uncu maddesinin
dördüncü fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki
fıkranın eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
İrfan
Gündüz Osman Coşkunoğlu Recep Garip
İstanbul Uşak Adana
Sabri
Varan Cavit Torun Erdal Karademir
Gümüşhane Diyarbakır İzmir
Hakkı
Ülkü Şevket
Arz Harun
Akın
İzmir Trabzon Zonguldak
Enver
Yılmaz
Ordu
" (5) Başkanlık; Bakanlık
tarafından 3348 sayılı Ulaştırma Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun ek 1 inci maddesi
uyarınca, Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı,
çocuk, kadın ve aileden sorumlu Devlet Bakanlığı
ile Kurum ve ihtiyaç duyulan diğer bakanlık, kamu kurum ve
kuruluşları ile internet servis sağlayıcıları
ve ilgili sivil toplum kuruluşları arasından seçilecek
bir temsilcinin katılımı suretiyle teşkil edilecek
İnternet Kurulu ile gerekli işbirliği ve koordinasyonu
sağlar, bu Kurulca izleme, filtreleme ve engelleme yapılacak
içeriği haiz yayınların tespiti ve benzeri konularda yapılacak öneriler
ile ilgili gerekli her türlü tedbir veya kararları
alır."
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN
VEKİLİ RECEP ÖZEL (Isparta) - Takdire bırakıyoruz
efendim.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor
mu?
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ
YILDIRIM (İstanbul) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
3348 sayılı Ulaştırma
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunun ek 1 inci maddesinde yer alan "Bakanlık, teknolojinin
getirdiği yeni ulaştırma ve haberleşme hizmetleri
ile ilgili olarak oluşturulacak politikaların tespitinde
Bakanlık dışından tecrübeli ve yetişkin kişi
ve kuruluş temsilcilerinin katıldığı geçici
danışma kurulları kurabilir. Bu kurul üyelerinin yol
ve konaklama giderleri ile birlikte kurulun diğer faaliyet giderleri
Ulaştırma Bakanlığı bütçesinden karşılanır."
yolundaki hüküm çerçevesinde, Telekomünikasyon İletişim
Başkanlığınca; Adalet Bakanlığı,
İçişleri Bakanlığı, çocuk, kadın ve aileden
sorumlu Devlet Bakanlığı, Telekomünikasyon Kurumu
Başkanı ile ihtiyaç duyulan diğer Bakanlık, kamu
kurum ve kuruluşları ile üniversiteler, ilgili dernek, vakıf,
meslek odaları ve benzeri sivil toplum kuruluşları
arasından seçilecek temsilcilerin de katılımıyla
kurulacak İnternet Kurulu ile işbirliği ve koordinasyon
sağlanacak, ayrıca kanunda öngörülen konularda bu Kurulun
yaptığı öneriler ile ilgili gereken karar veya tedbirler
alınacaktır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
10'uncu maddeyi kabul edilen önerge
doğrultusunda ve ekli listeyle birlikte oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
11'inci maddeyi okutuyorum:
Yönetmelikler
MADDE 11- (1) Bu Kanunun uygulanmasına
ilişkin esas ve usuller, Adalet, İçişleri ve Ulaştırma
bakanlıklarının görüşleri alınarak Başbakanlık
tarafından çıkarılacak yönetmeliklerle düzenlenir.
Bu yönetmelikler, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren
dört ay içinde çıkarılır.
(2) Yer veya erişim sağlayıcı
olarak faaliyet icra etmek isteyen kişilere, telekomünikasyon
yoluyla iletişim konusunda yetkilendirme belgesi olup olmadığına
bakılmaksızın, yer veya erişim sağlayıcı
olarak faaliyet icra etmesi amacıyla yetkilendirme belgesi
verilmesine ilişkin esas ve usuller, Kurum tarafından
çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir. Bu yönetmelik, Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş ay içinde
çıkarılır.
BAŞKAN - Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
12'nci maddeyi okutuyorum:
İlgili kanunlarda yapılan
değişiklikler
MADDE 12- (1) 4/2/1924 tarihli ve
406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanununun 2 nci maddesinin
(f) bendine aşağıdaki cümle eklenmiştir. "Bu
idari para cezalarına ilişkin kararlara karşı,
6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanunu hükümlerine göre kanun yoluna başvurulabilir."
(2) 4/7/1934 tarihli ve 2559 sayılı
Polis Vazife ve Salahiyet Kanununun ek 7 nci maddesinin onuncu
fıkrasının birinci cümlesinde yer alan "belirtilen"
ibaresinden sonra gelmek üzere "telekomünikasyon yoluyla yapılan
iletişime ilişkin" ibaresi eklenmiş, ikinci cümlesi
"Oluşturulan bu Başkanlık bir başkan ile daire
başkanlıklarından oluşur" şeklinde değiştirilmiştir.
(3) 5/4/1983 tarihli ve 2813 sayılı
Telsiz Kanununun 5 inci maddesine aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
"Kurulca belirlenecek esas
ve usuller çerçevesinde, 04/01/2002 tarihli ve 4734 sayılı
Kamu İhale Kanununun 22 nci maddesinde belirtilen doğrudan
temin usulüyle serbest avukatlar veya avukatlık ortaklıklarıyla
avukat sözleşmeleri akdedilebilir."
(4) 1/11/1983 tarihli ve 2937 sayılı
Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı
Kanununun 6 ncı maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesi
"4.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun
135 inci maddesinin altıncı fıkrasının
(a) bendinin (14) numaralı alt
bendi kapsamında yapılacak dinlemeler de bu merkez üzerinden
yapılır" şeklinde değiştirilmiş; dördüncü
fıkrasında yer alan "Ancak" ibaresinden sonra gelmek
üzere "casusluk faaliyetlerinin tespiti ve" ibaresi eklenmiş;
altıncı fıkrasının üçüncü cümlesinde geçen
"Bu madde" ibaresi "Bu fıkra" olarak değiştirilmiştir.
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici madde 1'i okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 1- (1)
Başkanlığın kuruluştaki hizmet binasının
yapımı, ceza ve ihalelerden yasaklama işleri hariç,
Kamu İhale Kanunu ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu
hükümlerine tabi olmaksızın Kurum bütçesinden karşılanır.
(2) Halen faaliyet icra eden ticari
amaçla toplu kullanım sağlayıcılar, bu Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren altı ay içinde 7 nci maddeye göre
alınması gereken izin belgesini temin etmekle yükümlüdürler.
(3) Halen yer veya erişim
sağlayıcı olarak faaliyet icra eden kişilere, Kurum
tarafından, telekomünikasyon yoluyla iletişim konusunda
yetkilendirme belgesi olup olmadığına bakılmaksızın,
yer veya erişim sağlayıcı olarak faaliyet icra etmesi
amacıyla bir yetkilendirme belgesi düzenlenir.
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
13'üncü maddeyi okutuyorum:
Yürürlük
MADDE 13- (1) Bu Kanunun;
a) 3 üncü ve 8 inci maddeleri, yayımı
tarihinden altı ay sonra,
b) Diğer maddeleri, yayımı
tarihinde,
yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
14'üncü maddeyi okutuyorum:
Yürütme
MADDE 14- (1) Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
OSMAN COŞKUNOĞLU
(Uşak) - Soru sormak istiyorum.
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza
sunuyorum
OSMAN COŞKUNOĞLU
(Uşak) - Sayın Başkan, soru sormak istiyorum, 14'üncü
maddede bir soru rica ediyorum.
BAŞKAN - Sayın Coşkunoğlu,
oylarınıza sundum.
HALUK KOÇ (Samsun) - Bakmadınız.
BAŞKAN - Baktık efendim.
OSMAN COŞKUNOĞLU
(Uşak) - Hayır efendim, elektronik olarak yaptım. Çok
hızlı olduğu için, gitti; hemen fırladım. Siz,
solunuza bakıyordunuz.
Yerimden bir kısa sorum var Sayın
Bakana.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Coşkunoğlu.
OSMAN COŞKUNOĞLU
(Uşak) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Aracılığınızla
bir soru sormak istiyorum. Biraz önce, 9'uncu maddeyle ilgili bir
konuşmamda, ülkemizde bilişim konusunda uzmanlaşmış
on dört sivil toplum kuruluşunun imzasıyla bir talebi dile
getirdim. Daha önce, bu, İnternet üzerinden işlenen suçlarla
ilgili bir yasa tasarısında -otuz küsur maddelik- sivil
toplumla yakın çalışma gösterildiği halde, bu,
şu anda kabul etmekte olduğumuz yasa tasarısında,
bu on dört sivil toplum kuruluşunun talebini Sayın Bakanımız
neden kabul etmedi? Onu sormak istiyorum. Yürütme sırasında,
bu sivil toplum örgütleriyle, kısa bir süre de olsa beraber olacaklar;
o nedenle bu soruyu soruyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan, buyurun.
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ
YILDIRIM (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Şöyle, eğer uygunsa usulen,
teşekkür konuşmasında bunu ifade etmek istiyorum.
Arz ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Bakan.
14'üncü maddeyi oylarınızı
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Tasarının tümünü oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Tasarı kabul edilmiş
ve kanunlaşmıştır.
Ulaştırma Bakanı Binali
Yıldırım teşekkür konuşması yapacaklardır.
Buyurun Sayın Bakan. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ
YILDIRIM (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi
ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi
Hakkında Kanun Tasarısı, yüce Meclisimizde, sizlerin
onayıyla gerçekleşmiştir, tasarı kanunlaşmıştır;
hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.
Başkanımızın
uyarısı var, "kısa tut, ara vermedim" dedi. Onun
için, bu uyarıya dikkat etmekle beraber birkaç noktayı hatırlatmakta
yarar görüyorum.
Bir kere, bu yasa, gittikçe bilgi
toplumuna hızla ilerlediğimiz, bilgiyi kullanan, bilgiyi
üreten ve bilgiye ulaşan toplumların bu yerkürede var olabileceği,
bunlardan mahrum olanların da kaderine terk edilmiş olacağı
gerçeğini görerek, çağımızın icadı, neredeyse
günlük hayatımızda artık her derde deva olan İnternet'in
milyonlarca yararı karşısında bazı olumsuz
yan etkilerini de oluşmadan önlemeye yönelik bir düzenlemedir.
Bu düzenleme ne ilktir ne de son olacaktır, çünkü bir gelişme
süreci yaşanmaktadır ve bu teknolojideki gelişmeler,
katma değerli hizmetler arttıkça bu yönde de suç oluşturulabilecek
birtakım yayınlar küresel olarak toplumumuzu, gençliğimizi,
ülkemizi tehdit eder boyutlara gelmektedir. Bu bakımdan, bu
ilk tedbirdir ve Türkiye, bu konuda önlem alan ilk beş ülkeden altıncısı
konumuna gelmiştir. Bu bakımdan, bunu çok önemli bir gelişme
olarak görüyoruz.
Ancak, komisyonlarda veya Hükûmette
hazırlıkları devam eden bilişim suçlarıyla
ilgili kanun tasarısı, bilişim güvenliğiyle ilgili
kanun tasarısı ve verilerin korunmasıyla ilgili kanun
tasarısı bunu tamamlayacak nitelikteki tasarılardır.
Bunlar da sırayla gelecektir.
Bu kadarını söyledikten
sonra, Sayın Coşkunoğlu, 9'uncu maddeyle ilgili hiç tereddüdünüz
olmasın. Bu madde, herhangi bir yayında olduğu gibi,
İnternet de, Türk Ceza Kanunu'nun 6'ncı maddesinde, bir yayın
yoluyla bilgi iletme mecrası olarak tanımlanmıştır.
Dolayısıyla, bütün yayın mecralarında, görsel,
yazılı ve İnternet yoluyla yapılan her türlü yayında,
bu yayından mağdur olanın şikâyet hakkı olması,
düzeltme talep etmesi doğaldır. Bunu bir sansür gibi, engelleme,
İnternet'i geliştirmeye engel gibi düşünmemiz bize
çok doğru gelmiyor. Bu konu, komisyonda da enine boyuna tartışılmış
ve nihayet, böyle bir düzenlemenin yararlı olacağı kanaati
hasıl olmuştur. Sivil toplum kuruluşlarımızın
hassasiyetine biz de katılıyoruz, ancak, sizin uyarılarınızdan
sonra da bunu biz enine boyuna düşündük, böyle bir mahzurun olmayacağı
konusunda eminiz. Bunu da kamuoyuna açıklamak istiyorum.
Bu Yasa, İnternet'i cezalandırma
değil İnternet yoluyla işlenebilecek, çocuklarımıza,
gençlerimize, aile yapımıza yönelik suçların
oluşmadan önlenmesini sağlayacak bir yasadır. Esasen,
Anayasa'mızın 41'inci ve 58'inci maddeleri de böyle bir mücadeleyi
görev olarak bizlere vermiştir.
Ben, sonuç olarak, biliyorsunuz,
seçim kararı aldık, ülkemize hayırlı, uğurlu
olsun diyorum; alınan seçim kararıyla birlikte görevini
bırakacak bakanlardan biriyim. Birkaç gün içerisinde milletin
içinde olacağız, hep beraber seçim için millete gideceğiz.
Bu vesileyle, şunu söylemek istiyorum: Dört buçuk yıl içerisinde
yaptığımız yasal çalışmalarda ulaştırma,
haberleşmeyle ilgili çok köklü düzenlemeler yaptık. Bu düzenlemelerin
yapılmasında tüm Parlamento üyeleri, muhalefet ve iktidar,
bugün olduğu gibi tam bir anlayış birliğinde bize
destek verdi. Bu destekten dolayı sektörüm adına, ülkem
adına sizlere çok teşekkür ediyorum (Alkışlar) ve
Yasa'nın ülkemize hayırlı, uğurlu olmasını
diliyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Bakan.
11'inci sırada yer alan, Bursa
Milletvekili Faruk Çelik'in; 12/9/1960 Tarihli ve 80 Sayılı
Kanun ile 24/6/1995 Tarihli ve 552 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
İçişleri Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine başlıyoruz.
11.-
Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in; 12/9/1960 Tarihli ve 80 Sayılı
Kanun ile 24/6/1995 Tarihli ve 552 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
İçişleri Komisyonu Raporu (2/944) (S. Sayısı:
1400)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
12'nci sırada yer alan, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ve Ukrayna Hükümeti Arasında Enerji
Alanında İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine
başlıyoruz.
12.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Ukrayna Hükümeti Arasında
Enerji Alanında İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/1109) (S. Sayısı:
1083)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Komisyonun olmadığı
anlaşıldığından, alınan karar gereğince,
kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek
için, 5 Mayıs 2007 Cumartesi günü saat 11.00'de toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 20.16