DÖNEM: 23 CİLT: 20 YASAMA YILI: 2
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
104üncü
Birleşim
14 Mayıs 2008 Çarşamba
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III.
- YOKLAMA
IV.
- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Muğla
Milletvekili Ali Arslanın, Özürlüler Haftasına ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Hatay
Milletvekili Abdulaziz Yazarın, 14 Mayıs Eczacılık Gününe
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Domaçın, 14 Mayıs Eczacılık Gününe
ilişkin gündem dışı konuşması
V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler
1.- Gaziantep
Milletvekili Mehmet Sarının yasama
dokunulmazlığının kaldırılması hakkında
Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/116) (S. Sayısı: 153)
2.- Kütahya
Milletvekili Soner Aksoyun yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve
Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu
(3/117) (S. Sayısı:154)
B) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türkiye Radyo
ve Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/541) (S. Sayısı:
219)
2.- İş
Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı; Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ve 2
Milletvekili ile Şanlıurfa Milletvekili Ramazan Başakın
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifleri ve
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
Raporu (1/570, 2/227, 2/228) (S. Sayısı: 224)
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı Köksal Toptanın, Romanya Meclis
Başkanı Bogdan Olteanunun davetine icabet etmek üzere, beraberinde
Parlamento heyetiyle, Romanyaya resmî ziyarette bulunmasına ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/426)
2.- Slovenya
Dönem Başkanlığı çerçevesinde, Slovenyanın
başkenti Ljubljanada düzenlenecek olan AB Üye ve Aday Ülkeleri
Parlamentoları Tarım İşleri Komisyonları
Başkanları Toplantısına davet edilen Adana Milletvekili ve
Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı Vahit
Kirişcinin davete icabet etmesine ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/427)
3.- Bosna-Hersek,
Arnavutluk ve Bulgaristana resmî ziyarette bulunan Başbakan Recep Tayyip
Erdoğana refakat eden heyete iştirak etmesi uygun görülen
milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/428)
4.- Rusya Federasyonuna
resmî ziyarette bulunan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günaya
refakat eden heyete iştirak etmesi uygun görülen milletvekillerine
ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/429)
5.- Almanyaya
resmî ziyarette bulunan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günaya
refakat eden heyete iştirak etmesi uygun görülen milletvekillerine
ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/430)
6.- İsveçe
resmî ziyarette bulunan Başbakan Recep Tayyip Erdoğana refakat eden
heyete iştirak etmesi uygun görülen milletvekillerine ilişkin Başbakanlık
tezkeresi (3/431)
VII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Çorum
Milletvekili Agâh Kafkasın, Kırıkkale Milletvekili Osman
Durmuşun konuşmasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
2.-
Kırıkkale Milletvekili Osman Durmuşun, Çorum Milletvekili Agâh
Kafkasın konuşmasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
3.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, İzmir Milletvekili Canan
Arıtmanın, konuşmasında partisine sataşması
nedeniyle konuşması
VIII.- YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Kahramanmaraş
Milletvekili Durdu Özbolatın, TRT yönetimine ilişkin sorusu ve
Devlet Bakanı Mehmet Aydının cevabı (7/2596)
2.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, personel sayılarına
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Şimşekin
cevabı (7/2975)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 15.00te açılarak üç oturum yaptı.
Birinci ve İkinci Oturum
Giresun
Milletvekili Murat Özkan, Hükûmetin uyguladığı tarım
politikalarına ve fındık üreticilerinin sorunlarına
ilişkin gündem dışı bir konuşma yaptı.
İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, cevaplanmayan soru önergelerine ilişkin
gündem dışı konuşmasına, Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek,
Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebinin, sanayi üretiminin artırılmasına
ilişkin gündem dışı konuşmasına, Devlet
Bakanı Mehmet Şimşek,
Cevap verdi.
8/5/2008
tarihinde dağıtılan ve Genel Kurulun aynı tarihli 101inci
Birleşiminde okunan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan
hakkındaki (11/2) esas numaralı gensoru önergesinin, gündemin Özel
Gündemde Yer Alacak İşler kısmında yer almasına;
Anayasanın 99uncu maddesi gereğince gündeme alınıp
alınmayacağı hususundaki görüşmelerin Genel Kurulun
13/5/2008 Salı günkü birleşiminde yapılmasına; gündemin
Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmının 70, 59 ve 66ncı
sıralarında yer alan 224, 133 ve 220 sıra sayılı Kanun
Tasarılarının bu kısmın 2, 3 ve 4üncü
sıralarına alınmasına ve diğer kanun tasarı ve
tekliflerinin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; Genel
Kurulun 13/5/2008 Salı ve 14/5/2008 Çarşamba günkü
birleşimlerinde sözlü sorular ile diğer denetim konularının
görüşülmeyerek gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmında yer alan işlerin
görüşülmesine; Genel Kurulun 13/5/2008 Salı günkü birleşiminde
15.00-21.00, 14/5/2008 Çarşamba ve 15/5/2008 Perşembe günkü
birleşimlerinde ise 13.00-21.00 saatleri arasında
çalışmalarını sürdürmesine; Sayıştay üyelikleri
için yapılacak seçimlerin, Genel Kurulun 20/5/2008 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına; 220 sıra sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı ve 224 sıra sayılı İş Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısının İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel
kanun olarak görüşülmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi,
yapılan görüşmelerden sonra, kabul edildi.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu Adına Grup Başkan Vekilleri Ankara Milletvekili
Hakkı Suha Okay, İstanbul Milletvekili Kemal
Kılıçdaroğlu ve İzmir Milletvekili K. Kemal Anadolun, 1
Mayıs kutlamalarının Taksimde yapılmasını
engelleyerek toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını ihlal
ettiği, güvenlik güçlerini orantısız güç kullanmaya teşvik
ettiği, bu tutumuyla toplumsal barışı tehlikeye atarak
şiddet görüntülerinin ortaya çıkmasına neden olduğu
iddiasıyla Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında gensoru
açılmasına ilişkin önergesinin (11/2) gündeme alınıp
alınmamasına ilişkin ön görüşmesi tamamlandı;
yapılan oylama sonucunda, önergenin gündeme alınması kabul edilmedi.
Kocaeli
Milletvekili M. Cevdet Selvi, Kocaeli Milletvekili Nihat Ergünün, 1996
yılında yapmış olduğu bir konuşmayı
çarpıttığı,
İzmir
Milletvekili K. Kemal Anadol, Kocaeli Milletvekili Nihat Ergünün,
konuşmasında partisine sataştığı,
İddiasıyla
birer konuşma yaptılar.
Saat 19.25te
toplanmak üzere ikinci oturuma 19.12de son verildi.
|
|
|
Köksal TOPTAN |
|
|
|
|
Başkan |
|
|
|
Fatma SALMAN KOTAN |
|
Fatoş GÜRKAN |
|
|
Ağrı |
|
Adana |
|
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
|
|
|
Yusuf COŞKUN |
|
|
|
|
Bingöl |
|
|
|
|
Kâtip Üye |
|
Üçüncü Oturum
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan, Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
(1/541) (S. Sayısı: 219) komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır
bulunmadığından ertelendi.
2nci
sırasına alınan ve İç Tüzükün 91inci maddesi
kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde
görüşülmesi kararlaştırılmış olan İş
Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı, Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ve 2
Milletvekili ile Şanlıurfa Milletvekili Ramazan Başakın
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tekliflerinin
(1/570, 2/227, 2/228) (S. Sayısı: 224) tümü üzerinde bir süre
görüşüldü.
14 Mayıs
2008 Çarşamba günü, alınan karar gereğince saat 13.00te
toplanmak üzere birleşime 20.51de son verildi.
|
|
|
|
|
|
|
|
Nevzat PAKDİL |
|
|
|
|
Başkan
Vekili |
|
|
|
Fatma SALMAN KOTAN |
|
Yusuf COŞKUN |
|
|
Ağrı |
|
Bingöl |
|
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
No.:146
II.- GELEN KÂĞITLAR
14 Mayıs 2008 Çarşamba
Raporlar
1.-
Sayıştayda Boş Bulunan Üyeliklere 832 Sayılı
Sayıştay Kanununun 6 ve Ek 8 inci Maddeleri Hükümlerine Göre
Yapılacak Seçime Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi ve Sayıştay Üyeleri Ön Seçim Geçici Komisyonu Raporu (3/94)
(S. Sayısı:123) (Dağıtma tarihi: 14.5.2008) (GÜNDEME)
2.-
Sayıştayda Boş Bulunan Üyeliklere 832 Sayılı
Sayıştay Kanununun 6 ve Ek 8 inci Maddeleri Hükümlerine Göre
Yapılacak Seçime Dair Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi ve Sayıştay Üyeleri Ön Seçim Geçici Komisyonu Raporu
(3/233) (S. Sayısı:124) (Dağıtma tarihi: 14.5.2008)
(GÜNDEME)
3.- Engellilerin
Haklarına İlişkin Sözleşmenin Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (1/567) (S. Sayısı: 227)
(Dağıtma tarihi: 14.5.2008) (GÜNDEME)
14 Mayıs 2008 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 13.03
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Yusuf
COŞKUN (Bingöl), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 104üncü Birleşimini açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama yapacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem
dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Özürlüler Haftası
nedeniyle söz isteyen Muğla Milletvekili Ali Arslana aittir.
Buyurunuz Sayın Arslan.
Süreniz beş dakikadır.
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Muğla Milletvekili Ali
Arslanın, Özürlüler Haftasına ilişkin gündem
dışı konuşması
ALİ ARSLAN (Muğla) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; 10-16 Mayıs Özürlüler
Haftası nedeniyle gündem dışı söz almış
bulunuyorum. Sözlerime başlamadan önce yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, dünyada 600 milyon, ülkemizde
de 9 milyon civarında özürlü yurttaşımız yaşıyor.
Bu yurttaşlarımızın büyük sorunları var. Eğitim
hizmetlerinden yararlanmaları noktasında büyük sorunları var,
sağlık hizmetlerinden yararlanmaları noktasında
sorunları var, özellikle istihdam edilmeleri konusunda çok büyük sorunlar
yaşıyorlar; büyük bir çoğunluğu kendi kendine yetemez
durumda; aileleri, özellikle anneleri Ben öldükten sonra çocuğum ne olacak,
nasıl yaşar? kaygısıyla yaşamlarını âdeta
bir kâbus hâline getirmişler. Böyle bir haftada bu
yurttaşlarımızın sorunlarının dile getirilmesini
bir görev saydım, o nedenle söz aldım, gerçekten büyük sorunları
var.
Değerli arkadaşlarım, bildiğiniz gibi, 2005
yılında bu Meclis, çok uzun dönemden beri mücadele eden sivil toplum
örgütlerinin, -burada isimlerini tek tek sayamayacağım çünkü
unutursam bazılarına haksızlık olacak- siyaset
adamlarının, bakanların, Cumhuriyet Halk Partisinin ve Adalet ve
Kalkınma Partisinin büyük gayretleriyle bir Özürlüler Yasası
çıkardık. Yasa çıkınca özürlüler tarafından büyük bir
coşkuyla, sevinçle, umutla karşılandı ancak aradan geçen üç
yıllık süre içinde bu coşku, bu umut, bu sevinç yerini öfkeye,
umutsuzluğa ve üzüntüye bıraktı. Çünkü yasayla elde ettikleri
hak ve kazanımları, daha sonra çıkardığımız
yönetmeliklerle geri aldık, hatta bazı durumlar var ki yasayla
verdiğimiz hakları geri aldığımızın ötesinde
yasa çıkmadan önce olan haklarını bile, alanı daraltarak,
ellerinden geri aldık.
Bunlardan bir tanesi -2022 sayılı- halk arasında
yaşlılık aylığı diye bilinen, yoksullara,
kimsesizlere, altmış beş yaşını geçen
yurttaşlarımıza, işsiz özürlülerimize verdiğimiz
maaş. O Yasayla bildiğiniz gibi, özürlülük derecesine göre -bu
maaş çok komik bir maaş biliyorsunuz- katlamalı olarak, özürlü
yurttaşlarımızın maaşlarının, işsiz
engellilerimizin maaşlarının artmasını
planlamıştık. Ne oldu? Bu Yasa, 2022 sayılı Yasa 1976
yılından beri uygulanıyor. Yetersiz olsa da yaraya az buçuk merhem
olmaya çalışıyordu. Özürlüler Yasası çıktıktan
sonra sanki intikam alırcasına, sanki verilen hakları tekrar
geri almak istercesine, hunharcasına, vahşicesine, 81 bin
engellimizin 2022 sayılı Yasadan yararlanarak aldığı
maaş iptal edildi. Onun ötesinde, maaşları iptal edilen engelli
yurttaşlarımıza 8 ile 10 bin yeni Türk lirası
civarında borçlar çıkarıldı. Yaşamları âdeta bir
kâbusa döndü. Neyse ki, bildiğiniz gibi, 17 Nisan günü Sosyal Sigortalar
ve Genel Sağlık Sigortası Yasası görüşülürken, geçici
bir maddeyle bu yurttaşlarımızın bu borçları iptal
edildi. Ancak, 2022 sayılı Yasa ve buna bağlı olarak
engellilerimizin aldığı maaşlarla ilgili hüküm devam
ediyor. Yani 2022 sayılı Yasa bu hâliyle devam ettiği sürece
özürlü yurttaşlarımızın, işsiz özürlü yurttaşlarımızın,
maaş alan özürlü yurttaşlarımızın, her ay yine
yaşamlarının bir kâbus hâline dönmesi söz konusu. O açıdan,
2022 sayılı Yasada hem maaşlarını önemli düzeyde
artıracak, en azından asgari ücretle endeksleyecek bir düzenlemeye
ihtiyaç var değerli arkadaşlarım.
Bu yurttaşlarımız, biraz önce söyledim, yasa
çıkanca büyük bir sevinç içindelerdi, şimdi çok öfkeliler.
Yürüyüşler yapıyorlar. Bakın, geçtiğimiz 9 Mayısta
Anıtkabirden Güven Parka kadar yürüdüler, sorunlarını dile
getirmeye çalışıyorlar. Gerçekten çok çok önemli sorunları
var. Yurdun dört bir yanından özürlü yurttaşlarımız
meydanlarda, tıpkı bu Yasa çıkmadan önceki gibi. Yine de bu
çabalarını devam ettirecekler. O açıdan bizim de bir an önce bu
özürlü yurttaşlarımızın sorunlarının çözülmesi
konusunda elimizden gelen gayreti göstermemiz lazım.
Değerli arkadaşlarım, sürem çok yeterli değil.
En azından diğer sorunlarını başlıklar hâlinde
burada dile getirmek istiyorum. Birincisi, dediğim gibi, 2022
sayılı Yasayla ilgili uygulama.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
ALİ ARSLAN (Devamla) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Bir diğeri, 16 Temmuz 2006 tarihli Özürlülük Ölçütü,
Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık
Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik. Bu Yönetmelikte ne oldu? Daha
önce yüzde 80, yüzde 100 özürlü durumdaki yurttaşlarımız yeni
çıkarılan yönetmeliklerle özürlülük oranları azaldı.
Özürlülük oranlarına göre alması gereken haklardan artık
birçoğu yararlanamıyor. Mesela yüzde 70 ortopedik özürlü olan bir
yurttaşımızın özrü bu Yönetmelikte yüzde 30lara, yüzde
35lere düştü. Bildiğiniz gibi, özürlülük oranlarıyla ilgili
birtakım maaşları, bakım ücretleri bu arkadaşlarımızın,
bu yurttaşlarımızın artıyor.
Değerli arkadaşlarım, bir başka
sıkıntıları, özel eğitim merkezlerindeki hizmetin
kalitesinin düşüklüğü, sürenin yetersizliği. Bildiğiniz
gibi, o Yasayla özel eğitim merkezlerinde bu
yurttaşlarımızın eğitim ve rehabilitasyon hizmetlerini
almasını sağladık. Ancak, bu yurttaşlarımız
ayda sadece on saat eğitim hizmetlerinden yararlanabiliyor. Talepleri
haftada beş gün, en az yarım gün olmak üzere eğitim
alabilmelerini bu Meclisin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Arslan, lütfen son
cümlenizi de söyleyiniz.
ALİ ARSLAN (Devamla) Tabii bu kadar kısa bir sürede bu
kadar büyük bir sorunu anlatmak çok kolay değil. Ben sabrınıza
teşekkür ediyorum.
Bildiğiniz gibi, yarın Eczacılar Günü. Ben tüm
eczacılarımızın da 14 Mayıs Eczacılar Gününü kutluyorum
ve özürlü vatandaşlarımızın sorunlarının bir an
önce çözüldüğü bir Türkiye dileğiyle hepinizi yeniden saygıyla,
sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Arslan.
Gündem dışı ikinci söz, 14 Mayıs Dünya
Eczacılar Günü münasebetiyle söz isteyen Hatay Milletvekili Abdulaziz
Yazara aittir.
Buyurunuz Sayın Yazar. (CHP sıralarından
alkışlar)
2.- Hatay Milletvekili Abdulaziz
Yazarın, 14 Mayıs Eczacılık Gününe ilişkin gündem
dışı konuşması
ABDULAZİZ YAZAR (Hatay) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 14 Mayıs Eczacılar Günü
dolayısıyla gündem dışı söz almış buluyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, temel amacı bu ülkenin
insanlarına nitelikli sağlık hizmeti sunmak olan biz
eczacıların bütün sorunlarının çözülmüş olduğu,
aksaklıkların giderildiği ve eczacılık sektörünün daha
iyiye gitmesi yönünde çalışmaların yürütüldüğü günlerin
geleceğine olan inancımla, tüm eczacı
meslektaşlarımın 14 Mayıs Eczacılar Gününü
kutluyorum.
Eczacı bir milletvekili olarak şunu ifade etmek
istiyorum ki, eczacılık mesleği ve eczacılar,
sağlık sektörünün en önemli yapı taşlarından biridir.
Bu asla göz ardı edilmemelidir.
Hükûmet tarafından hazırlanan 6197 sayılı yasa
tasarısı, İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğünde
görüşülmüş olmasına rağmen hâlen Türkiye Büyük Millet
Meclisi gündemine alınamamıştır. 6197 sayılı
Yasada eczanenin sahibi ve sorumlu müdürü eczacıdır yerine,
Sağlık Bakanlığı tarafından eczanenin sorumlu
müdürü eczacı olacaktır ifadesi getirilmek istenmektedir. Bu
ifadeyle, zincir eczanelerin yolu açılmakta, dolayısıyla serbest
eczacının geleceği tehlikeye sokulmaktadır.
Sayın milletvekilleri, 10/02/2005 tarihinden itibaren kamu
kurum ve kuruluşlarıyla eczaneler arasında yapılan
sözleşmede, eczacının sözleşme gereği yapmış
olduğu iskontoya ilaveten, yanlış uygulama nedeniyle, ortalama
yüzde 3 oranında zarara uğratılmaktadır. Hastaların
maaşından kesilen katılım paylarının
eczacıya zamanında ödenmemesi ve eczacının sistem
bilgilerine güvenerek karşılamış olduğu reçete ve
raporlarda sıklıkla kesinti ve iadelerin yaşanması
eczacılarımızı mağdur etmektedir. Provizyon sisteminin
mevcut kullanıcı sayısıyla yetersiz kalması sistemin
aksamasına neden olmaktadır. Özellikle fatura kesme dönemlerinde
yoğun giriş nedeniyle aksamalar yaşanmakta ve eczacıyla
hasta karşı karşıya gelmektedir.
Sayın milletvekilleri, eczacıların kuruma teslim
etmiş oldukları faturaların takibinin de sistemden
yapılamaması eczacının hakkını araması,
-kesinti, iade sebeplerini öğrenmesi ve itiraz etmesi gibi-
hesabını tam olarak bilmesi konusunda çok büyük
sıkıntılar yaratmaktadır. Bu
sıkıntıların giderilebilmesi için provizyon sisteminin
rantabl çalışmasının sağlanması, geri ödemelerde
de sorun yaşanmaması için reçete ve rapor girişlerinde
provizyonda yer alan bilgilerin güvenilirliğinin sağlanması,
yurt dışı SSK reçetelerinin de provizyon sistemine dâhil
edilmesi, eczacıların kuruma teslim etmiş oldukları
faturaların takibinin provizyon sisteminden yapılmasına olanak
verecek hâle getirilmesi sağlanmalıdır.
Sayın milletvekilleri, ülkemizde düşük cirolar nedeniyle
8 bin eczanenin kapanma noktasına geldiği göz önünde bulundurularak,
eczacılara, birçok Avrupa Birliği üyesi ülkede olduğu gibi eczacılık
hizmetine karşılık kutu ya da reçete başına belli bir
hak ödenmelidir. Hastane eczanelerinde ilaç bulundurulması ve bu
ilaçların eczacılar tarafından verilmesi elbette ki
desteklenecek, toplum açısından faydalı bir
yaklaşımdır. Fakat, hastaların ilaca erişimini
kolaylaştırmak amacıyla ısrarla üzerinde durulsa da
hastanelerin henüz böyle bir uygulamaya hazır olmamaları nedeniyle
pratikte hastalar için büyük mağduriyetler oluşturmuştur.
Dışarı çıkarılan yatan hasta reçetelerinin hastane
alacağından mahsup edilecek olması, hastaneleri eczanelerinde
bulunan sınırlı sayıda ilacı kullanmak zorunda
bırakmıştır. Herhangi bir serbest eczanede 6-7 bin kalem
ilaç bulunurken sadece eldeki 500-600 kalem ilacı hastaların tedavisi
için kullanmak, hastayı çağın ve bilimin bize sunduğu
imkânlarla tedavi etmek yerine eldeki stoklara göre tedavi etmek anlamına
gelmektedir. Mevcut durumda hastane eczanelerinde yeterli sayıda
eczacı bulunmamaktadır. 1/1/2008 tarihinden itibaren de uygulamaya başlanmış
olan yatan hasta reçetelerinin hastane dışına
çıkarılmaması olayı neticesinde kamunun eczacı
ihtiyacının giderilmesi gerekmektedir. Kamu kurumlarında
çalışan eczacılar arasında ciddi bir ücret farklılığı
mevcuttur. Bu durumun da bir an önce düzeltilmesi gerekmektedir.
Sayın milletvekilleri, bugün tüm yurdumuzda eczacılar
vitrinlerini, AKP Hükûmetinin ilaç ve eczacılık
politikalarını protesto etmek amacıyla siyah bez ve
afişlerle kapatmışlardır. Bu protestonun en büyük nedenlerinden
biri, AKP Hükûmetinin hazırlığını
yaptığı İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Yasa
Tasarısının Türkiyedeki uluslararası ilaç sektörünün
isteğiyle gündeme gelmiş olmasıdır. Sağlık
Bakanlığının hayata geçirilmek üzere önünde bulunan bir
projeye göre, Bakanlık ve ilaç sanayisi, ara ürün adını
verdiği yaklaşık iki bin çeşit ilacın reçetesiz ve
reklam serbestisiyle satılabilmesi için anlaşmak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
ABDULAZİZ YAZAR (Devamla) Tabii.
Söz konusu iki bin çeşit ilaç bu sınıflandırmaya
girdikten sonra sosyal güvenlik kurumlarının ödeme listesinden
çıkarılacak olan bu ilaçları kullanmak zorunda olan hastalar
artık bu ilaçların bedellerini ceplerinden ödeyerek tedavi
olacaklardır. Bu ilaçlar için reklam kampanyası da yapılacak,
dolayısıyla kontrolden çıkacaktır.
Burada bir büyük hedef daha var. Büyük holdingler ilaç
pazarlarına girmek amacıyla zincir eczaneler kuracaklar
tıpkı süpermarketler gibi, ilaç satışı da süpermarket
işine dönüşmüş olacak. Cumhuriyet Gazetesi yazarı
Sayın Oral Çalışlara da bugünkü yazısında
eczacılarımızın sorunlarını dile getirdiği
için teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, ancak sorunların giderilmesi
konusunda üzülerek ifade ediyorum ki, AKP İktidarından hiç umudum
yok. İktidar hemen her konuda olduğu gibi eczacıların
sorunları konusunda da bilgi sahibi değil.
Bu vesileyle tekrar tüm meslektaşlarımın 14
Mayıs Eczacılar Gününü sağlık ve mutluluk dileklerimle
kutlar, yüce heyetinizi saygıyla selamlarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Yazar.
Gündem dışı üçüncü söz yine Eczacılık
Günü dolayısıyla söz isteyen İstanbul Milletvekili Mehmet
Domaça aittir.
Buyurunuz Sayın Domaç. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
3.- İstanbul Milletvekili
Mehmet Domaçın, 14 Mayıs Eczacılık Gününe ilişkin
gündem dışı konuşması
MEHMET DOMAÇ (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bilimsel eczacılığın 169uncu
yılında ve 14 Mayısın 40ıncı
yılındayız. Bugün Mektebi Tıbbiyei Şahanede
eczacılık okulunun açıldığı gün, yani 169
yıl önce ilk defa bilimsel eczacılık ülkemizde
başlamış oldu. Ülkemizin dört bir yöresinde ve yönünde bulunan
illerde, ilçelerde, beldelerde, köylerde, hastanelerde ve değişik
iş yerlerinde çalışan tüm meslektaşlarımın
Eczacılık Gününü kutluyorum.
Doğuştan kazanılmış sağlık
hakkını savunmak için çaba harcayan
meslektaşlarımızın insan sağlığına
katkıları vaz geçilmez. Kaliteli bir yaşam sürmesi için bu ülke
insanına hizmet veriyorlar, emek harcıyorlar.
Bugün sorunlarını tartışıyor
eczacılar; çözüm önerileri üretiyorlar ve bu ülke insanına katkı
sağlıyorlar. Bizler de, eczacıların sorunlarını
çözmek için Parlamento olarak, Hükûmet olarak gayret sarf etmeliyiz. Çünkü
görevimiz bu.
Sayın milletvekilleri, ülkemizde 23 bin halk
eczacılığı yapan, yani genel tabirle, Türkiyede
alışık tabirle serbest eczacılık yapan
meslektaşımız var. Onların yanında bine yakın
meslektaşımız çalışıyor. Bunlar halkla çok iç
içeler, çok yakından temastalar. Her yıl sekiz yüz yeni eczane
açılıyor Türkiyede. Bu, Türkiyedeki nüfus artış
hızından çok fazla. Dolayısıyla, serbest
eczacılık alanı, halk eczacılığı alanı
sıkışmış durumda. Bunun için, önümüzdeki günlerde,
umut ederiz, Türk Eczacıları Birliği, Sağlık
Bakanlığı ve birlikte çalıştığımız
6197 sayılı Yasa Parlamento gündemine gelir ve onlarla bir
rahatlık sağlayabiliriz, esnek bir sınırlama getirebiliriz.
Kamuya çalışıyor eczacılar Türkiyede, daha
çok kamuya hizmet veriyorlar ve genel sağlık sigortası
kapsamı içerisinde Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığına
hizmet veriyorlar. Her yıl yapılan anlaşmalarla birlikte bu
hizmetlerini sürdürmeye çalışıyorlar ve sürekli
değişiklikler yapılıyor. Bu, dünyada da böyle. Dinamik bir
yapı ilaç ortamı ve sağlık ortamı. Çok büyük bir
bürokrasiyle karşı karşıyalar eczacılar, artık
bürokrasiden yılmış vaziyetteler. Bürokratik olmayan bir
eczacılık hizmeti sürdürmek için çaba harcıyorlar ve bunun
kaldırılması için çaba harcıyorlar.
Ülkede sosyal güvenlik kurumlarına eczacılar indirimli
ilaç veriyorlar. Ama bu indirim kendilerinin yaptığı
sözleşmedeki indirimin boyunu aşmış durumda teknik bir
nedenle. Bu teknik neden tartışılıyor, bir türlü çözüme
ulaştırılamıyor. Ama artık bunun çözüme
ulaştırılması lazım. Dolayısıyla,
kendilerinin protokolde kabul etmedikleri bir iskontodan daha fazla iskonto
yaparak zarara uğruyorlar, yaptıkları iskontoyu da ayrıca
gelir olarak gösteriyorlar. Onun değiştirilmesi gerekiyor,
paralarının zamanında ödenmesi gerekiyor, çoğunlukla
zamanında ödeniyor yüzde 70-80 civarında, ama yüzde 20si de önemli,
bunun da bir an önce gerçekleşmesi lazım.
Kamuda çalışan eczacı sayısı az,
düşünülenin aksine 900 kişi çalışıyor Sosyal Güvenlik
Kurumunda, 1.130 kişi de Sağlık Bakanlığında
çalışıyor, ayrıca üniversitelerde çalışan 200
kadar eczacımız var, ancak bunların maaşları
arasında büyük farklılıklar var. Bunlardan da en mağdur
olanı üniversite hastanelerinde çalışan
meslektaşlarımız, döner sermayeden farklı pay
aldıkları, daha az pay aldıkları için devlet hastanesinde
çalışan meslektaşlarımızdan daha az para
almış oluyorlar. Dolayısıyla bunun da eşitlenmesi
gerekiyor Türkiye'de.
İlaç üretiminde gerçek yerlerini alamadılar
eczacılar, çünkü Türkiye'de ilaç ARGEsi yok, bunun için Türkiye'de bir
ilaç ARGE stratejisinin geliştirilmesi gerekiyor. Bu
yapıldığı takdirde, hem ülkemizdeki ilaç ihracatının
olanakları ortaya çıkacak hem de bu ARGEde çalışma
olanağı ortaya çıkacak. Dolayısıyla, Türkiye'de
şu anda sanayide çalışan eczacı sayısı 600
civarında, ama bir ilaç ARGE stratejisi geliştirmekle -belki beş
altı yıl sonra- bunu 2 binlere çıkarmak olanaklı. Dolayısıyla,
Türkiyenin ciddi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
MEHMET DOMAÇ (Devamla) Bitiriyorum.
14 eczacılık fakültesi var, 13ü öğrenci
alıyor Türkiye'de, 1 tanesi henüz öğrenci almaya başlamadı.
7 tane eczacılık fakültesinde gerçek anlamda öğretim üyesi var,
hatta fazlası da var, ama 6 eczacılık fakültesinde yeterince
öğretim üyesi yok. Hatta öyle ki, 1 eczacılık fakültesinde hiç
eczacı öğretim üyesi yok, ama eczacılık fakültesi var. Bu
fazla olan fakültelerden, öğretim üyelerini, olmayan fakültelere aktaracak
yöntemi hep birlikte bulmalıyız, Türkiyenin önemli bir sorunu olarak
karşımıza çıkıyor.
Ben, tekrar, eczacıların 14 Mayıs
Eczacılık Gününü kutluyorum, kendilerine başarılı
çalışmalar diliyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Domaç.
Şimdi gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları
vardır.
Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu karma
komisyonun bazı sayın milletvekillerinin yasama
dokunulmazlıkları hakkında iki adet raporu vardır.
Raporların muhalefet şerhleri aynı olduğundan,
ortak muhalefet şerhi son raporun ardından okunacaktır.
Şimdi, raporları sırasıyla okutup
bilgilerinize sunacağım.
V.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
1.- Gaziantep Milletvekili Mehmet
Sarının yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve
Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu
(3/116) (S. Sayısı: 153)
2.- Kütahya Milletvekili Soner
Aksoyun yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve
Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu
(3/117) (S. Sayısı:154) (x)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Gün Batımından Sonra Açık Alanda Propaganda Yapmak
suçunu işlediği iddia olunan Gaziantep Milletvekili Mehmet Sarı
hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılmasına Dair
Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık
Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli
toplantısında görüşülmüştür.
Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate
alarak Gaziantep Milletvekili Mehmet Sarı hakkındaki
kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona
ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek
Başkanlığa saygı ile sunulur.
|
|
|
|
Burhan Kuzu |
|
|
|
|
İstanbul |
|
|
|
|
Komisyon Başkanı ve
üyeler |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Basın yoluyla hakaret suçunu işlediği iddia olunan
Kütahya Milletvekili Soner Aksoy hakkında düzenlenen Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair
Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık
Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli
toplantısında görüşülmüştür.
Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate
alarak Kütahya Milletvekili Soner Aksoy hakkındaki kovuşturmanın
Milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine
karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek
Başkanlığa saygı ile sunulur.
|
|
|
|
Burhan Kuzu |
|
|
|
|
İstanbul |
|
|
|
|
Komisyon Başkanı ve
üyeler |
Muhalefet Şerhi
Karma Komisyonun, kovuşturmanın dönem sonuna
ertelenmesine dair kararına aşağıda yazılı
gerekçelerle muhalefet ediyoruz;
(1) Dokunulmazlıklar konusunda, 22. Yasama Dönemindeki temel
sorun; mevcut Anayasanın 76. maddesiyle TBMM İçtüzüğünün 131 ve
devamı maddelerinin, düzenleniş amacına aykırı olarak
ve çoğunluk diktasına dayalı bir anlayışla
uygulanmasından kaynaklanmaktadır.
(x)
153 ve 154 S.Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Aynı anlayış ve uygulamanın 23. Yasama
Döneminde de devam edeceği görülmektedir.
Bilindiği gibi, TBMM İçtüzüğünün 131 ve müt.
maddelerindeki hükümlere göre;
Karma Komisyon, olayın ve suçlamanın niteliğine
göre; ya dokunulmazlığın kaldırılmasına ya da
kovuşturmanın dönem sonuna ertelenmesine karar verecektir. Elbette bu
değerlendirmeyi yaparken, önüne gelen dosya kapsamını da göz
önünde bulunduracaktır. Dosyanın geldiği safahat,
suçlamanın niteliği gibi hususları genel olarak göz önüne
alıp, keza Anayasanın 76. maddesinde düzenlenmiş olan
Milletvekili seçilme engeli teşkil eden bir suçlamanın söz konusu
olup olmadığını da değerlendirerek; buna göre karar
verecek ve rapor hazırlayacaktır.
Bunu yaparken, bir yargıç gibi davranmamak gerektiği
açıktır. Delillerin tartışmasından özenle
kaçınmak gerekmektedir.
Bu âdil ve objektif yaklaşım içinde hazırlanacak
olan raporun, 2 ayrı sonucu olacaktır.
Karma Komisyon ise, hiçbir objektif ölçü arayışına
girmeden, Hükümet kaynaklı talep ve talimatlar doğrultusunda karar
vermiştir.
(2) 22. Yasama Döneminde, kişisel kaygı ve siyasi
hesaplarla Meclis iradesine tahakküm eden siyasi iktidarın, aynı
anlayış ve uygulamayı bu dönemde de devam ettirmek
istediğini, demokrasi adına endişeyle gözlemliyoruz. Bu
endişe sebebiyledir ki, her zeminde demokrasi ve hukuk adına, AKP
Grubunu uyarmak gereğini duyuyoruz.
Hükûmet kaynaklı olarak sürdürülen bu hukuk tanımaz
uygulamalar sebebiyle; Anayasa ve İçtüzük açık bir şekilde ihlal
edilmektedir.
Hukuka aykırı olan, çoğunluk diktasına
dayalı olan bu yanlış uygulamalar sebebiyledir ki; kişiler
yargılanamamakta, bu durum gelişen süreçte tıkanmalara yol
açmaktadır.
Bu yanlış uygulamalar ve dayatmalar sebebiyle;
kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi mümkün olamamakta ve adli denetim
süreci ihlâl edilmektedir.
Dokunulmazlık kurumu ve keza soruşturma izni
kavramları, Siyasi İktidar tarafından hukuk tanımaz bir
anlayışla yozlaştırıldığı ve kötüye
kullanıldığı içindir ki; TBMM belli bir süreçten sonra
bazı bürokratlar ve kanun kaçakları (58 ve 59. Hükûmetler Dönemindeki
Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı gibi) için bir
sığınma mercii haline getirilebilmiştir.
Anılan kişi hakkında, yargı kararlarını
uygulamamaktan dolayı Yargıtay 4. Ceza Dairesine intikal eden 20ye
yakın dosya mevcuttur. Bu dosya sayısının daha da
artacağı anlaşılmaktadır.
Keza, AKP Mersin Milletvekili Ali Er hakkındaki dosya da
üzerinde önemle durulması gereken bir dosyadır. Anılan
Milletvekili hakkında, oğlunun yol açtığı ve ölümle
sonuçlanan trafik kazasıyla ilgili olayda, sanık konumuna girerek
olayı üstlendiği iddia edilmektedir. Bu çok ağır bir
iddiadır. Bir Milletvekilinin böylesine nitelikli bir iddiayla görevini
sürdürmesi ve zan altında kalması, Milletvekilliği
sıfatı ve TBMMnin saygınlığıyla
bağdaşmaz. Ancak Hükümet kaynaklı talep ve talimatlar
sebebiyledir ki, çoğunluk diktası uygulaması sonucunda, adı
geçen Milletvekili de âdil yargılanma hakkını
kullanamamaktadır.
Öte yandan; haklarında zimmet,
dolandırıcılık, çete kurmak, kamu taşıma
biletlerinde kalpazanlık yapmak gibi suçlamalar bulunan Milletvekilleriyle
ilgili yargılamaların yapılamaması; kamuoyunun denetim
yapması ve bilgi alması süreçlerini olumsuz bir şekilde
etkilemektedir. Türkiyenin karanlık suç ilişkileri dönemini
teşkil eden Susurluk ve bağlantılı dosyaların
yargılaması bu yüzden uzun yıllar
yapılamamıştır. Faili meçhul cinayetlerin yoğun olarak
işlendiği bir dönemi kapsayan bu olayların gerçek boyutlarının
ortaya çıkarılmamış olması sebebiyledir ki;
aradan geçen 8-10 yıldan sonra benzer nitelikte olan Hrant
Dink, Malatya cinayetleri, Rahip cinayetleri ve eylemleri
karşımıza çıkmıştır. Ergenekon ismiyle
adlandırılan, ancak hazırlık tahkikatı
aşamasından itibaren Hükümet sözcüsü medya yapılanmasına
Emniyet tarafından servislerin yapıldığı bir tablo ile
karşı karşıya olduğumuz görülmektedir.
Acz ifade eden ve ibret verici olan bir diğer gelişme
ise;
henüz iddianamesi dahi düzenlenmemiş olan bir
soruşturma; Başbakan ve Kültür Bakanı tarafından, AKP
aleyhine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından
açılan davayla irtibatlandırılabilmiştir.
Böyle bir tablo ve sunuş, demokrasiler için utanç verici
olmanın ötesinde, demokrasinin geleceği bakımından da
endişe vericidir.
(3) Hükümet, dokunulmazlıklar konusunda
sıkışmış durumdadır. 22. Yasama Döneminde
yarattığı hukuk dışı uygulamalar Hükümeti esir
almıştır. Bu esaret, 23. Yasama Döneminde yeni
hukuksuzlukları beraberinde getirmektedir.
Hükümet, 23. Yasama Döneminde PKK terörü sebebiyle gelişen
toplumsal ve siyasi süreci, popülist bir anlayışla istismar etme
girişimi içindedir.
Çoğunluk diktasına dayalı hukuk tanımaz
uygulamalar 23. Yasama Döneminde, Meclis bünyesinde giderek
tırmanmaktadır.
Gelinen süreçte, kamuoyunda doğmuş olan tepki sebebiyle;
AKP Hükümeti, kendi suçluluğunu ve sorumluluğunu bertaraf edebilmek
amacıyla, bilgi kirliliği ve karartma yaratarak; DTPli
Milletvekillerinin şahsında, dokunulmazlıkların
kaldırılması uygulamasını gerçekleştirmek
suretiyle, kürsü sorumsuzluğuna müdahalenin yolunu açmaktadır.
Böyle bir süreçte, Hükümetin bazı kavramları istismar
ederek bir oldu-bitti, bir emrivaki yaratmak istediği görülmektedir.
Bu girişimlere, demokrasi ve hukuk adına engel
olunması gerekmektedir.
Böyle bir girişim kaçınılmaz olarak, kürsü
sorumsuzluğunun ihlâli sonucunu doğuracaktır. Faşizan
yapılanmayı ve Parti Devleti yapılanmasını
kurumsallaştırma yolunda ciddi bir mesafe sağlayan siyasi
iktidar; bu yolla, yasama sorumsuzluğunun da ihlâli sürecini başlatacaktır.
Anayasanın 83/2 ve 14. maddesiyle bağlantılı
olan suçlamalar yönünden, TBMM Başkanlığına intikal eden
dosyaların akıbeti hakkında karar verme yetkisi TBMM-Karma
Komisyonuna aittir. Bu süreçte artık geçerli olan irade, Komisyonun
iradesidir. Komisyon, dosya kapsamı ve yukarıda sözü edilen maddeler
çerçevesinde değerlendirmesini yapacaktır.
TBMM Başkanlığına intikal eden bazı
dosyaların, Karma Komisyonda görüşülmesine fırsat verilmeden,
Hazırlık Komisyonu veya TBMM Başkanlığı
aşamasında, Mahkemelerine veya Savcılıklara iade
edilmesini; Karma Komisyon ve Meclisin iradesine müdahale olarak
gördüğümüzü önemle ifade ediyoruz.
(4) Açıklanan sebeplerle;
AKP Grubunun, çoğunluk diktasına dayalı olarak,
keyfî ve sorumsuz bir şekilde tesis ettiği bir Komisyon iradesi söz
konusudur. Demokrasi ve kurallarla böylesine sorumsuz bir şekilde
oynanması kaçınılmaz olarak adalet kavramını
zedelemektedir.
Bu anlatımlarımız çerçevesinde,
dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda ilkeli ve
tutarlı davranılmasının önemini bir kez daha vurguluyoruz.
Hukuk, kurallarla çalışır ve işler. Toptan
veya götürü usulün, hukukta yeri yoktur.
Dokunulmazlıklar konusundaki temel ve objektif ölçü ise,
Anayasanın 76 ncı maddesidir.
Bu madde kapsamında kalan suçlar yönünden ayrım
yapılmadan, yargılama sürecinin devam etmesi gerekir. Çünkü bu suçlar
sübut bulduğu takdirde, nitelikleri itibariyle Milletvekilliği
göreviyle bağdaşmamaktadır. Sübut halinde sürdürülmesi mümkün
olmayan Milletvekilliği görevinin devam etmesinin hiçbir hukuki açıklaması
ve tutarlılığı söz konusu olamaz.
Böyle bir durum, Anayasa ve İçtüzüğün ilgili
hükümlerinin ihlali anlamına gelir.
76 ncı madde ölçütünün dışında kalan suçlar
yönünden ise; dosyası bulunan Milletvekilinin talep ve savunması da
değerlendirilerek, dosya safahatına ve içeriğine göre karar
verilmelidir.
Bu aşamada, diğer kamu görevlilerinin de
dokunulmazlıklarının bulunduğu yolundaki AKP
görüşlerini değerlendirmekte yarar görüyoruz. Önemle ifade ediyoruz;
diğer kamu görevlileri hakkında dokunulmazlık söz konusu
değildir. Kamu görevlileri
hakkında soruşturma izni kavramı söz konusudur.
Soruşturma izni ilgili amir tarafından verilmediği takdirde,
idari yargı prosedürü içinde, adli kovuşturma ve yargılama
süreci başlayabilmekte, daha doğrusu yargı denetimi süreci
işlemektedir. Bu sebeple, kamu görevlilerinin
dokunulmazlığı değil, belli usul dairesinde
yargılanması söz konusudur.
Nitekim, yakın tarihte rektörler, kuvvet komutanları
görevde iken yargılanmışlar, tutuklu kalmışlar, beraat
etmişler veya mahkum olmuşlardır. Salt bu süreç dahi; AKP
sözcülerinin söylemlerinin gerçeklerle ve mevzuatımızla ilgisi
olmadığını göstermeye yeterlidir. Öte yandan; kamu
görevlileriyle ilgili olarak bu adli sürecin dışında; görev yeri
değişikliği, disiplin uygulamaları ve tazmin
sorumluluğunun varlığı da ayrı bir gerçektir.
Bir kez daha ifade ediyoruz; soruşturma izni kavramı,
görevin mahiyeti gereği uygulanan bir hukuksal durumdur.
En nihayet, soruşturma izni düzenlemesinden Hükümet
rahatsız ise veya gerçekten düzeltilmesine gerek görüyor ise yahut daha
seri hale getirmek istiyorsa; bu yöndeki yasal değişiklikleri her
zaman değerlendirmeye açık olduğumuzu hep ifade ettik. Ancak
burada da, Hükümetin gayri ciddi ve tutarlı olmayan tavrı hemen
ortaya çıkmıştır. Çünkü; Hükümet, soruşturma izni
kavramını ve yetkisini kendi tekelinde tutarak; siyasi ve
kişisel yaklaşımına göre, soruşturma iznini
kaldırmakta ya da reddetmektedir.
Soruşturma izninin kısıtlanması veya
kaldırılması yönünde 22. Yasama Döneminde başta Bursa
Milletvekili Sn. Ertuğrul Yalçınbayır tarafından sunulan
kanun tekliflerinin, AKPnin oylarıyla reddedildiğini de önemle ifade
ediyor ve vurguluyoruz.
Görüldüğü gibi; Hükümet, demokrasi arayışı
içinde olmayıp, dayatmacı bir anlayışla, kişisel
çıkar ilişkileri ve siyasi kaygılarla;
dokunulmazlıkların kaldırılması sürecini toptan bir
anlayışla engellemektedir.
Böyle bir anlayış ve uygulamanın, hukukta ve
anayasada yeri yoktur.
Tüm bu sebeplerle; Hükümet kaynaklı talep ve talimatlar
doğrultusunda, kişisel çıkarlar ve siyasi kaygılarla, TBMM
Karma Komisyonunun AKPli üyelerinin çoğunluk diktası yoluyla tesis
ettikleri erteleme kararına muhalefet ettiğimizi beyan ediyoruz.
|
|
Halil Ünlütepe |
Turgut Dibek |
Atilla Kart |
|
|
Afyonkarahisar |
Kırklareli |
Konya |
|
|
|
|
|
|
|
Şahin Mengü |
Ali Rıza Öztürk |
İsa Gök |
|
|
Manisa |
Mersin |
Mersin |
|
|
Rahmi Güner |
|
Ali İhsan Köktürk |
|
|
Ordu |
|
Zonguldak |
Muhalefet Şerhi
3/117 no ile işlem gören Kütahya Milletvekili Sn. Soner
Aksoyun dokunulmazlığının kaldırılması
isteğinin dönem sonuna kadar ertelenmesine dair çoğunluk
kararına muhalefet şerhimiz aşağıda arz
edilmiştir.
Milletvekili dokunulmazlığı birçok modern ülkede
bulunduğu gibi ülkemizde de anayasal bir hukuki müessese olarak yer
almaktadır. Milletvekillerinin görevlerinin niteliği gereği
birçok haksız ve uydurma isnatla karşılaşmaları
muhtemeldir. Nitekim bu nedenle birçok suç tipi bakımından diğer
kamu görevlileri de benzer korumalara sahiptir.
Ancak dokunulmazlıkla amaçlanan esas gaye milletvekillerinin
Meclis kürsüsündeki konuşmaları sebebiyle sınırsız
yargılanmazlık güvencesine sahip olmaları yanında esas
itibariyle iftira niteliğinde olacak ithamlardan korunmalarını
temin etmektir. Bugün ise komisyon önüne gelen dosyalardan
anlaşıldığı üzere sayın
Başbakanımız hakkında zimmet, evrakta sahtecilik, cürüm
işlemek için teşekkül oluşturmak, bazı
bakanlarımız hakkında vergi usul kanununa muhalefet ve yine
partilerinde önemli görevlerinde bulunan bazı milletvekilleri
hakkında sahtecilik, halkı sınıf, ırk, din, mezhep
veya bölge farklılığı gözeterek açıkça tahrik etmek,
ihaleye fesat karıştırmak, kamu kurumlarını
dolandırmak, suçu ve suçluyu övmek gibi ağır toplumca yoğun
antipati duyulan mahkûmiyetleri halinde bırakınız bakan
olmayı milletvekili olmayı kamu görevi bile yapamayacak olan
insanların dokunulmazlık zırhına bürünerek bu müessesenin
istismarına neden oldukları anlaşılmaktadır.
Bu durum kamu vicdanında, demokratik sisteme, siyaset
kurumuna, meclisin üstünlüğüne gölge düşürmekte, derin yaralar
açmaktadır.
Çağdaş demokrasilerde bırakınız mahkûm
olmayı bu tür isnatlarla karşılaşan siyasetçiler ve kamu
görevlilerinin görevden ayrılmaları neredeyse yazısız bir
kural haline gelmiştir.
Dokunulmazlıkların kaldırılma isteğine
AKPli üyeler yargının siyasallaştığı hâkim
savcıların bağımsızlığını
kaybettiği kamu görevlilerinin de dokunulamazlığının
bulunduğu, milletvekillerinin itibarının bu şekilde
korunduğu gerekçeleri ile karşı çıkmaktadırlar. Bu
gerekçelerin hiçbirisi gerçekçi bulunmamaktadır.
Her kurum içerisinde hatalar yapıldığı gibi
kasıtlı yanlışlar da yapılabilmektedir.
İşine geldiğinde hukuka saygı talep eden yargı
kararlarını kendisine referans gösteren iktidar hatta zaman zaman ana
muhalefetin bu tavrı bu ülkeye yapılacak en büyük kötülüklerden biridir.
Bu tavrın devamı halinde hakkındaki yargı kararını
beğenmeyen bütün vatandaşlarımıza yargı
siyasallaşmıştır ben bu kararı tanımıyorum
deme imkânı getirecektir ki bu durum kaosa yol açacaktır.
AKPnin diğer kamu görevlilerinin de
dokunulmazlığı bulunduğu gerekçesi samimiyetten
uzaktır. Bahsedilen kamu görevlilerinin
dokunulmazlığını AKP kaldırmak istemiştir de
engel olan mı olmuştur.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak yukarıda belirtilen
suçlardan yargılanan milletvekillerinin
dokunulmazlıklarının devamı ile meclisin
itibarının korunacağını düşünmüyoruz. Tam tersine
bir kurum varsa içindeki sıfatını istismar edenleri
ayıklayarak itibar kazanacağına inanmaktayız.
Bu sayede haklarında uydurma isnatlardan milletvekillerinin
aklanmalarının önü açılmış olacaktır.
Bütün bu nedenlerle MHP olarak dokunulmazlığın
anayasamızda kürsü dokunulmazlığı şeklinde yeniden
düzenlenmesinin yerinde olacağına mevcut hal itibariyle de
haklarında fezleke olan milletvekillerinin
dokunulmazlıklarının kaldırılarak adaletin tecellisine
tevdilerine karar verilmesi gerektiği inancıyla muhalefet
şerhimizi arz ediyoruz.
|
|
Rıdvan Yalçın |
Metin Çobanoğlu |
Osman Ertuğrul |
|
|
Ordu |
Kırşehir |
Aksaray |
|
|
|
|
|
|
|
Faruk Bal |
S. Nevzat Korkmaz |
Behiç Çelik |
|
|
Konya |
Isparta |
Mersin |
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının iki tezkeresi vardır, ayrı
ayrı okutup oylarınıza sunacağım.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI
A)
Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Köksal Toptanın, Romanya Meclis Başkanı
Bogdan Olteanunun davetine icabet etmek üzere, beraberinde Parlamento
heyetiyle, Romanyaya resmî ziyarette bulunmasına ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/426)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Köksal
Toptan'ın, Romanya Meclis Başkanı Bogdan Olteanu'nun davetine
icabet etmek üzere, beraberinde Parlamento heyetiyle, Romanya'ya resmi
ziyarette bulunması hususu Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı
Kanun'un 6. Maddesi uyarınca Genel Kurul'un tasviplerine sunulur.
|
|
|
|
Köksal Toptan |
|
|
|
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi |
|
|
|
|
Başkanı |
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
İkinci tezkereyi okutuyorum:
2.- Slovenya Dönem
Başkanlığı çerçevesinde, Slovenyanın başkenti Ljubljanada
düzenlenecek olan AB Üye ve Aday Ülkeleri Parlamentoları Tarım
İşleri Komisyonları Başkanları Toplantısına
davet edilen Adana Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri
Komisyonu Başkanı Vahit Kirişcinin davete icabet etmesine
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/427)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Slovenya Dönem Başkanlığı çerçevesinde,
Slovenya'nın başkenti Ljubljana'da 2-3 Haziran 2008 tarihlerinde
düzenlenecek olan AB üye ve aday ülkeleri Parlamentoları Tarım
İşleri Komisyonları Başkanları toplantısına
Adana Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı
Sayın Vahit Kirişci davet edilmektedirler.
Söz konusu davete icabet edilmesi hususu "Türkiye Büyük
Millet Meclisi'nin Dış İlişkileri'nin Düzenlenmesi
Hakkında 3620 sayılı Kanun"un 9 uncu maddesi uyarınca
Genel Kurul'un tasviplerine sunulur.
|
|
|
|
Köksal Toptan |
|
|
|
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi |
|
|
|
|
Başkanı |
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Sayın Başkan, karar yeter
sayısı
HASAN MACİT (İstanbul) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Kabul edenler
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Söylediniz Sayın
Başkanım, geçti.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Yok yok, ben baştan söyledim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Tezkere okunurken istenmez.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Söyledik efendim.
BAŞKAN Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Başbakanlığın Anayasanın 82nci
maddesine göre verilmiş tezkereleri vardır. Dört adet tezkereyi
ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım.
3.- Bosna-Hersek, Arnavutluk ve
Bulgaristana resmî ziyarette bulunan Başbakan Recep Tayyip Erdoğana
refakat eden heyete iştirak etmesi uygun görülen milletvekillerine
ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/428)
12/5/2008
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte. 24-28 Mart
2008 tarihlerinde Bosna-Hersek, Arnavutluk ve Bulgaristan'a
yaptığım resmi ziyarete, ekli listede adları
yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş
ve bu konudaki Bakanlar Kurulu Kararının sureti ilişikte
gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci maddesine göre
gereğini arz ederim.
|
|
|
|
Recep Tayyip Erdoğan |
|
|
|
|
Başbakan |
|
|
|
Liste |
|
|
|
Mehmet Emin Tutan |
|
Bursa Milletvekili |
|
|
Feyzullah
Kıyıklık |
|
İstanbul Milletvekili |
|
|
Cafer Tatlıbal |
|
Kahramanmaraş Milletvekili |
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Karar yeter sayısı
HASAN MACİT (İstanbul) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Var var.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Nerede var?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Var var.
BAŞKAN Etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 13.46
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.05
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Yusuf
COŞKUN (Bingöl), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 104üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Başbakanlık tezkeresinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi tezkereyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Tezkereyi tekrar okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte, 24-28 Mart
2008 tarihlerinde Bosna-Hersek, Arnavutluk ve Bulgaristan'a
yaptığım resmi ziyarete, ekli listede adları
yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş
ve bu konudaki Bakanlar Kurulu Kararının sureti ilişikte
gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.
|
|
|
|
Recep Tayyip Erdoğan |
|
|
|
|
Başbakan |
|
|
|
Liste |
|
|
|
Mehmet Emin Tutan |
|
Bursa Milletvekili |
|
|
Feyzullah
Kıyıklık |
|
İstanbul Milletvekili |
|
|
Cafer Tatlıbal |
|
Kahramanmaraş Milletvekili |
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
4.- Rusya Federasyonuna resmî
ziyarette bulunan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günaya refakat
eden heyete iştirak etmesi uygun görülen milletvekillerine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/429)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın,
Moskovada yapılan Rusyada Türk Kültür Yılı
açılış etkinliğine katılmak üzere bir heyetle birlikte
6-9 Nisan 2008 tarihlerinde Rusya Federasyonuna yaptığı resmi
ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de
iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu
Kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.
|
|
|
|
Recep Tayyip Erdoğan |
|
|
|
|
Başbakan |
|
|
|
Liste |
|
|
|
Salih Kapusuz |
|
Ankara Milletvekili |
|
|
Necat Birinci |
|
İstanbul Milletvekili |
|
|
Mehmet Sağlam |
|
Kahramanmaraş Milletvekili |
|
|
Mahmut Esat Güven |
|
Kars Milletvekili |
|
|
Osman Demir |
|
Tokat Milletvekili |
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Üçüncü tezkereyi okutuyorum:
5.- Almanyaya resmî ziyarette
bulunan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günaya refakat eden heyete
iştirak etmesi uygun görülen milletvekillerine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/430)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın,
Berlinde yapılan ITB Berlin Turizm Fuarına katılmak üzere bir
heyetle birlikte 6-7 Mart 2008 tarihlerinde Almanyaya yaptığı
resmi ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de
iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu
Kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.
|
|
|
|
Recep Tayyip Erdoğan |
|
|
|
|
Başbakan |
|
|
|
Liste |
|
|
|
|
İsmet Büyükataman |
|
Bursa Milletvekili |
|
|
|
Müjdat Kuşku |
|
Çanakkale Milletvekili |
|
|
|
Mehmet Necati Çetinkaya |
|
Elâzığ Milletvekili |
|
|
|
Mustafa Kabakcı |
|
Konya Milletvekili |
|
|
|
Mehmet Sağlam |
|
Kahramanmaraş Milletvekili |
|
|
|
Mehmet Nil Hıdır |
|
Muğla Milletvekili |
|
BAŞKAN Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
4üncü tezkereyi okutuyorum:
6.- İsveçe resmî ziyarette
bulunan Başbakan Recep Tayyip Erdoğana refakat eden heyete
iştirak etmesi uygun görülen milletvekillerine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/431)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte, 1-3 Nisan
2008 tarihlerinde İsveçe yaptığım resmi ziyarete, ekli
listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi
uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu Kararının sureti ilişikte
gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.
|
|
|
|
Recep Tayyip Erdoğan |
|
|
|
|
Başbakan |
|
|
|
Liste |
|
|
|
Haluk Özdalga |
|
Ankara Milletvekili |
|
|
Egemen Bağış |
|
İstanbul Milletvekili |
|
|
Özkan Öksüz |
|
Konya Milletvekili |
BAŞKAN Kabul edenler... Kabul etmeyenler...Kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince sözlü
soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına
geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
V.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
B) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Türkiye Radyo ve Televizyon
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/541) (S.
Sayısı:219)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan, İş Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı; Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ve 2 Milletvekili ile
Şanlıurfa Milletvekili Ramazan Başakın Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifleri ve Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- İş Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı; Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ve 2 Milletvekili
ile Şanlıurfa Milletvekili Ramazan Başakın Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifleri ve Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (1/570, 2/227,
2/228) (S. Sayısı: 224) (x)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.
Tasarının tümü üzerinde gruplar adına
konuşmalar tamamlanmıştı.
Şimdi şahıslar adına konuşmalara
geçeceğiz fakat şahıslar adına konuşmalara geçmeden
önce, geçen oturumda soru-cevap için Sayın Öztürk, Sayın Kaptan,
Sayın Genç, Sayın Durmuş, Sayın Tütüncü, Sayın Cengiz,
Sayın Işık, Sayın Asil, Sayın Özdemir ve Sayın
Süner elektronik ortamda söz isteme talebinde bulunmuşlardır; bu
kişilerin, sayın milletvekillerimizin tekrar taleplerini
yinelemelerini rica edeceğim. Bu sırayla söz vereceğim.
Soru-cevap işlemi için bu.
Şimdi, tasarının tümü hakkında şahsı
adına ilk söz İzmir Milletvekili Sayın Harun Öztürke aittir.
Buyurun Sayın Öztürk.
On dakika süreniz.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
şahsım ve Demokratik Sol Parti adına yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Görüşülmekte olan tasarının, yatırımlara,
İşsizlik Sigortası Fonundan ve özelleştirme gelirlerinden
kaynak aktarılmasına ve işveren sigorta primlerinin 5
puanının hazine tarafından karşılanmasına
ilişkin hükümler içermesi nedeniyle, esas komisyon olarak Plan ve Bütçe
Komisyonunda görüşülmesi gerekirdi. Hem bu durum hem de Demokratik Sol
Partinin işsizlik sigortasıyla ilgili olarak vermiş olduğu
kanun teklifiyle birleştirilmeksizin görüşülmesi öncelikle bir
İç Tüzük ihlalidir, onu ifade etmek istiyorum.
Diğer bir dikkatinize getirmek istediğim konu,
İş Kanununda, İŞKUR Yasasında bazı
değişiklikler yapan, üç dört maddesinde değişiklik yapan
bir kanun tasarısının yine İç Tüzük hükümlerine göre temel
yasa olarak getirilip görüşülmesinin İç Tüzüke aykırı
olduğunu ifade etmek istiyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı bu ihlallere son aylarda sıkça başvurmaktadır.
Bu İç Tüzük ihlallerinin tahmin edebileceğiniz nedenlerini
takdirlerinize bırakıyorum.
Değerli milletvekilleri, GAPın ve istihdamın
teşvikini Demokratik Sol Parti olarak destekliyoruz ancak
görüşülmekte olan tasarının finansman yöntemine ilişkin
katılmadığımız hususları aşağıda
arz edeceğim.
(x)
224 S.Sayılı Basmayazı 13.5.2008 tarihli 103üncü birleşim
tutanağına eklidir.
Öncelikle, İktidarın altıncı yılında
da olsa GAPı ve işsizliği hatırlamış
olmasını bir gelişme olarak değerlendirdiğimi ifade
etmeliyim, ancak İktidar bu iki konuyu elbette kendiliğinden
hatırlamadı, ekonomik gelişmeler bu hatırlatmada etkili
oldu. Nasıl mı? Bakalım:
Son 1998 bazlı büyüme oranlarına
baktığımızda, 2002de 6,2 olan büyümenin 4,5e
düştüğünü görüyoruz, politikasızlık nedeniyle tarım
sektörünün çökmesini de, 2002de 6,9 olan tarım sektörü büyüme
oranının eksi 7,3e düştüğünü görüyoruz. İç ve
dış talepte daralmalarla karşı karşıyayız ve
özel sektör yatırımlarının yetersiz
kaldığını görüyoruz.
Değerli milletvekilleri, dünya, Ağustos 2007den
itibaren derin dip dalgasıyla yaklaşmakta olan ekonomik krize ve
durgunluğa çareler geliştirmeye çalışırken, Türkiye'de
Hükûmetin seçimlerden bu yana on aydır nelerle meşgul olduğu
hepinizin hafızalarında tazeliğini koruyor. Dileğimiz,
ekonomik gidişatla ilgili olarak önceki gün Merkez Bankası
tarafından Hükûmete sunulan değerlendirmenin ciddiye
alınmasıdır. Hükûmet cephesinden gelen seslerden, uyarılara
ıslık çalınmakta olduğu ne yazık ki görülmektedir.
Değerli milletvekilleri, uygulanan büyüme modelinin istihdam
yaratmaması ve buna bağlı olarak işsizliğin
olağanüstü boyutlarda artması, Hükûmeti bazı tedbirler almaya
zorlamış görünmektedir.
2006 Kasım ayından itibaren hane halkı iş gücü
anket sonuçları 2007 nüfus sayımına endekslendiği için,
karşılaştırmaya müsait olması açısından
Kasım 2006 ve Kasım 2007 arasındaki bir yıllık döneme
baktığımızda, çalışma çağındaki nüfusun
740 bin kişi arttığını, buna karşılık,
istihdam edilenlerin sayısının 368 bin kişi
azaldığını görüyoruz. Öğrencileri bir kenara
bırakırsanız bu rakamlarda, son bir yıl içerisinde iş
gücü piyasasına yeni girenlerle birlikte işsiz
sayısının yaklaşık 1 milyon kişi artmış
olduğunu göreceksiniz. Ancak, resmî istatistikler aynı dönemde
işsiz sayısının sadece 85 bin kişi
arttığını göstermektedir. Hükûmetin iş gücüne
katılma oranını düşük göstererek her 1 puanda işsiz
saymadığı gerçek işsiz sayısının 500 bin
civarında olduğunu tekrar bilgilerinize sunmak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, 5 gençten 1i işsizdir, 5
kadından 4ü iş gücüne katılmamaktadır. 2002
yılında yüzde 34,9 olan tarımın istihdam içindeki payı
2008 yılına gelindiğinde 23,2ye inmiştir. Tarım
istihdamının payının kısa sürede bu kadar düşmesi
gelişmenin bir göstergesi olmaktan çok Hükûmetin bir tarım
politikasının olmayışından kaynaklanmaktadır.
Değerli milletvekilleri, Güneydoğu Anadolu Bölgesine
yapılan yatırımların yetersiz kalması da Hükûmeti bu
tasarıyı önümüze getirmeye mecbur etmiştir. Yine, 2002
yılında, Güneydoğu Anadolu Bölgesine, teşvikli
yatırım tutarının 14,9 milyardan 1,5 milyar YTLsinin
Güneydoğu Anadoluya gittiğini görüyoruz. 2007 yılına
geldiğimizde teşvikli yatırım tutarı 26,3; ama,
Güneydoğu Anadoluya giden kısmı 1,3. Yani, hem oran olarak hem
de mutlak değer olarak Güneydoğuya daha az yatırım
gittiği bu dönemde görülmektedir.
Değerli milletvekilleri, Hükûmet yurt içi talepteki
daralmayı kamu harcamalarını artırmak suretiyle aşmak
istemektedir. Bunun için, borç ödemelerini rahatlatmak amacıyla
uygulamakta olduğu faiz dışı fazla hedefini
aşağıya çekmektedir. Bu önemli bir karardır ancak Hükûmet
bu kararı borç ödemelerinde bir rahatlama sağlamadan, enflasyon ve
faizlerin yükselmekte olduğu bir dönemde almaktadır. Hükûmetin
işi gerçekten kolay görünmüyor çünkü enflasyon ve borç ödemelerindeki
baskı faizleri daha da yukarıya çekecek görünüyor. Böyle bir ortamda
Hükûmet Merkez Bankasına faizleri düşürmesi konusunda baskı
yapmaktadır. Hükûmet ekonomide ne yapacağını
şaşırmış durumdadır, öyle ki direksiyon
hâkimiyetini kaybetmiş bir sürücü görünümündedir.
Şimdi, yukarıda sıralanan nedenlerle Türkiye Büyük
Millet Meclisi gündemine getirilmiş bulunan tasarıyla ilgili
değerlendirmelerimizi sizlerle paylaşmak istiyorum. Önce,
İşsizlik Sigortası Fonundan yapılması öngörülen
kaynak aktarmalarına ilişkin değerlendirmelerimi sunmak
istiyorum.
İşsizlik Sigortası Fonu, kendi iradeleri
dışında işsiz kalanlara işsiz kaldıkları
süre içinde, yeni bir iş bulana kadar hayatlarını asgari düzeyde
idame ettirebilmelerine imkân vermek ve sigortalı işsizlerin yeni
meslek edinmelerini sağlamak amacıyla kurulmuştur. Fona
yatırılan işçi, işveren ve devlet katkıları ile
bunların değerlendirilmesinden elde edilen nemalar fonun geliridir;
fona prim ödeyenlerin ödünç olarak fona verdikleri paralar değildir. Ne
işçinin ne işverenin ne de devletin fona yatırılan
paraları geri talep etme hakları bulunmamaktadır. Yasayla da
olsa bunun yapılması mümkün değildir. Yapılırsa
Anayasanın öngördüğü mülkiyet hakkına tecavüz anlamına
gelir. Yasa çıkarıp özel şahısların banka
hesaplarına, tamamına veya bir kısmına el koyma
işlemiyle aralarında hiçbir fark bulunmamaktadır. Hükûmet,
işsizliği azaltmak amacıyla, işverenlerin ödeyeceği
prim yüklerinin bir kısmının fondan ödenmesini öngörerek
işçilere, işsizlere ve işverenlere demek istemektedir ki: Benim
nema talebime ses çıkarmayın. Sizi de fondan
nemalandırıyorum. On sekiz - on dokuz yaş grubu için getirilen
işveren primlerinin fondan ödenmesi uygulaması da Anayasaya
aykırıdır. Bu desteğin de -5 puanlık destekte
olduğu gibi- hazine tarafından üstlenilmesi gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, peki, ne yapalım?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
HARUN ÖZTÜRK (Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Peki, ne yapalım? GAP yatırımlarını
hızlandırmayalım mı? Evet, hızlandıralım.
32,7 milyar YTLye ulaşmış İşsizlik Fonu öylece bir
köşede dursun, biz de ona bakalım. demiyoruz. Ancak, burada bir tespiti
birlikte yapalım. Öncelikle, zannedildiği gibi, bir köşede hemen
kullanabileceğiniz bir fon durmamaktadır. Hazine, fon
kaynağına, borçların ödenmesinde kullanılmak üzere zaten el
koymaktadır. Üstelik işçilerin parasına piyasada ödediği
reel faizin 2-3 puan reel faiz daha eksik ödeyerek el koymaktadır. Hazine,
vadesi geldikçe faizleri de ekleyerek eski borç senetlerini geri alıyor,
yerine yeni borç senetlerini koyuyor.
Önergemde yasayla ilgili düşüncelerimi ifade etmeye devam
edeceğimi belirtiyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(DSP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Öztürk.
Hükûmet adına, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Sayın Çelik konuşacaktır.
Buyurunuz. (AK Parti sıralarından alkışlar)
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tüm
dünyanın ve ülkemizin en önemli konularından, sorunlarından biri
olan ve birçok sosyal yaranın tetikleyici unsuru olarak gördüğümüz
işsizlik sorununu çözmeye yönelik çok önemli bir yasa tasarısını
dünden itibaren görüşüyoruz. Ülkemiz için hayırlı
olmasını temenni ediyorum ve öncelikle komisyon safhasında
katkı sağlayan çok değerli milletvekili arkadaşlarıma,
siyasi partilere çok teşekkür ediyorum. Genel Kurul safhasında da
katkı sağlayacak arkadaşlara şimdiden
şükranlarımı arz ediyorum.
Değerli milletvekilleri, bildiğiniz gibi işsizlik
küresel bir sorun, küresel işsizlik kavramı da literatürümüze
girmiş bulunuyor. ILO verilerine göre, ILOnun raporuna göre, eksik
çalışanlarla birlikte, 500 milyon, dünyada işsizden
bahsedilmektedir. Aynı sorun Avrupa Birliği ülkelerin için de
geçerlidir. Avrupa Birliği ülkelerinde ortalama yüzde 7-8 oranında
işsizlik söz konusudur. Bu durum, Avrupa Birliği ülkelerini 2000 yılında
Lizbon Zirvesi diye adlandırılan Avrupa Birliği istihdam
stratejisini belirleme toplantısını gerçekleştirmeye vesile
olmuş ve o toplantıda şu kararlar
alınmıştır:
İş gücünün mesleki yeterliliğini geliştirmek,
yani başka bir ifadeyle istihdam edilebilirliği artırmak.
İkinci olarak, kadınlar ve gençlerin, yani
dezavantajlı gruplar diye adlandırılan grupların iş
gücüne katılımını kolaylaştırmak.
Üçüncü olarak, iş gücü piyasasının
değişime uyum sağlama yeteneğini artırmak.
Dördüncü olarak da girişimciliği desteklemek.
Bunlardan amaç, Lizbon Zirvesindeki bu dört unsurla elde edilmek
istenen, Avrupa Birliğinde 2010 yılında genel istihdamın
yüzde 70lere çıkarılması, kadın istihdamının
yüzde 60a çıkarılması ve işsizlik oranının,
şu anda mevcut olan yüzde 7-8lerden yüzde 4ler seviyesine, daha
aşağılara doğru çekilmesi hedeflenmektedir.
Bugün, 2000 yılından bugüne avro bölgesi işsizlik
oranına baktığımız zaman, yüzde 9lardan -2007nin
sonunda- yüzde 7,2lere indiğini görüyoruz. Bu, tabii kesin bir
başarı olarak değerlendirilmesi doğru değil ama olumlu
bir gidiş açısından, bu alınan kararların, elde edilen
neticelerin göstergesi açısından önemli bir rakam diye
düşünüyoruz, değerlendiriyoruz.
Değerli milletvekilleri, Türkiyemiz açısından
olaya baktığımızda ise, işsizlik oranı 2001li,
2002li krizli dönemlerinden sonra yüzde 10lar seviyesinde işsizlik
oranı seyretmektedir. En yüksek oran 10,5 seviyesinde idi, 2007 sonu
itibarıyla ise işsizlik oranı 9,9 olarak
gerçekleşmiştir.
Diğer taraftan, çalışanların sayısı
artıyor mu diye baktığımızda, çalışanların
sayısında artış var yani istihdam edilenlerin sayısında
artış var. Fakat tarımdan çıkışlar ve
çalışma çağına gelen her yıl 1 milyonu aşkın
genç nüfus faktörleri dikkate alındığı zaman, işsizlik
oranımızın sabit bir şekilde seyrettiğini görüyoruz.
On beş-on dokuz yaşlarında 6 milyon 157 bin gencimiz var. Bu,
her yıl ortalama 1 milyon gencimizin çalışma çağına
geldiğini yani on sekiz yaşını yakaladığını
gösteriyor. Bu da, işsizlik oranının seyri açısından
önemli rakamlar diye düşünüyorum.
Tarımda istihdam azalıyor, ama hizmet sektöründe de
artış var. Toplam istihdam içerisindeki tarımın
oranına baktığımız zaman gelişmiş ülkelerde
yüzde 5, sanayi açısından baktığımız zaman yüzde
20-25ler seviyesinde, hizmet sektörüne baktığımız zaman
gelişmiş ülkelerdeki hizmet sektöründeki istihdam yüzde 70-75ler
civarında. Ülkemiz açısından bunu mukayese ettiğimizde,
tarımda şu anda yüzde 26,4 istihdam, toplam istihdam içerisinde
tarımda istihdam edilenlerin oranı yüzde 26,4; gelişmiş
ülkelerde yüzde 5, sanayide yüzde 25,5; hizmet sektöründe ise yüzde 48
oranındayız.
Şimdi, 2001 yılında tarımda istihdam
edilenlerin oranına baktığımız zaman yüzde 37lerde.
Yüzde 37
Bugün 2007 sonu itibarıyla bu oran yüzde 26 seviyelerine
inmiş bulunuyor. Şu anda tarımda 5 milyon 600 bin istihdam
gerçekleşiyor.
Şimdi, bunları niçin söyledim? Şunun için ifade
ediyorum: Türkiye yapısal bir dönüşüm içerisinde. Bütün
boyutlarıyla olayı ele almamız gerekiyor, değerlendirmemiz
gerekiyor. Bakınız, tarımda çalışan kadın
sayısı 2002 yılında 3 milyon 674 bin iken bugün 2007 sonu
itibarıyla 2 milyon 616 bin. Yani 1 milyon eksiğiyle. 1 milyon
tarımdan ayrılmış ve köyden kente göç diye tabir edilen
bu yapısal dönüşüm içerisinde bir tablo var.
Bu aslında Türkiyenin gerçeklerle yüzleşmesi
şeklinde de tanımlanabilir. Bizim tarım kesiminde ücretsiz aile
işçisi diye değerlendirdiğimiz, herkesin köyde
çalıştığını varsayarak bir bakış
açısı sergilediğimiz, istatistiklerimizi de bu çerçevede
yaptığımız bir Türkiyeden, şimdi, gelişmiş
ülkelerde olduğu gibi, tarımda olması gereken, teknolojik
gelişmeler çerçevesinde olması gereken nüfus tarımda azalmaya
başlayınca ve olması gereken nüfusa doğru gidiş
sergileyince, Türkiye gerçeklerle yüzleşiyor. O da nedir? Kırsaldan
kente gelen nüfusun çalışıp çalışmadığı
ve gerçek çalışma oranı tablosu da net bir şekilde
karşımıza çıkmaktadır.
Değerli milletvekilleri, 2002-2007 yılları
açısından, yani iktidar dönemimizde yıllık ortalama
büyümenin 6,9 olarak gerçekleştiğini hepimiz biliyoruz. Toplam
istihdam edilenlerin sayısındaysa bir artış söz konusu. Bu
rakam ise 1 milyon 211 bin. Yani, çalışanlar ve sistemden
ayrılanlar veya emekli olanlar mukayesesi neticesinde beş yıl
içerisinde, son altı yıl içerisinde 1 milyon 211 bin istihdam
artışı sağlanmıştır. Ücretsiz aile
işçilerinde azalma ise, yani kırsaldan kente göç anlamındaki bu
yapısal dönüşüm çerçevesinde 1 milyon 268 bin
vatandaşımız ücretsiz aile işçisi konumundan
ayrılmış durumundadır. Çalışması neticesinde
gelir elde edenler, yani ücretsiz aile işçisiyken ücretli, yevmiyeli,
kendi hesabına veya işveren olarak çalışmaya
başlayanların sayısı ise, bu dönemler içerisinde 2 milyon
479 bindir. İşsiz sayısında da bir düşüş var. Bu
da, 2002 yılında 2 milyon 464 bin olan işsiz sayısı,
2007 yılında 2 milyon 333 bine düşmüştür. SSK, BAĞ-KUR
ve Emekli Sandığı kayıtları açısından olaya
baktığımızda ise, 2002 yılında 12 milyon 200 bin
olan kayıtlı SSK ve BAĞ-KURlu sistem içerisinde olan sayı
2007 yılında 15 milyona çıkmıştır. Kayıt
dışı istihdam ise, TÜİK verilerine göre, istihdam içindeki
kayıt dışılık 2002 yılında yüzde 53,4; 2008
Ocak ayında ise yüzde 41,9 seviyelerine inmiştir.
Şimdi, gerek tarımdan çıkan gerekse genç nüfusu
kapsayacak olan bir tasarı ve bir düzenlemeyi huzurlarınıza
getirmiş bulunuyoruz. Bu iki kesimi gerek teşviklerle gerekse mesleki
eğitim ve yatırımlarla istihdam etme imkânını
inşallah bu tasarıyla gerçekleştirmiş olacağız.
Değerli milletvekilleri, Hükûmet olarak istihdamı daha
fazla artırmak için ve işsizlik oranını daha da
düşürmek için alınması gereken önlemler konusunda da öteden beri
söylediğimiz bazı kriterler var, bazı hususlar var: Bunlardan
biri tabii ki siyasi istikrar son derece önemlidir; ekonomik büyümenin
sürdürülmesi, bunun yanında siyasi istikrarla birlikte önem arz
etmektedir. İşverenlerin rekabet gücünün artırılması,
iş gücüne ihtiyaç duyulan nitelikli elemanın
kazandırılması, istihdam yaratan yatırımların
teşvik edilmesi, yeni iş alanlarının yaratılması
ve iş piyasasının esnekleştirilmesi gibi temel hususlarda
yine bu düzenlemeyle, bu yasa tasarısıyla önemli mesafeler
alacağımızı ifade etmek istiyorum.
Dün burada yapılan bazı değerlendirmeler oldu, bu
değerlendirmelere de kısaca değinmek istiyorum. Bir
arkadaşımız GAPa kaynak aktarımı konusuyla ilgili
yaptığı değerlendirmede Bölge halkıyla dalga
geçiliyor. gibi bir ifade kullandı burada. Doğrusu, bu ifadeyi yadırgadığımı
ifade etmek istiyorum. Öteden beri Türkiyede yatırımlar veya GAP
projesiyle ilgili bütün hükûmetler büyük çabalar sarf etmişlerdir. Bu
projenin bitirilmesi, gerek bölge gerek ülke ekonomisine katkı
sağlaması açısından Türkiyenin ideallerinden bir tanesi
idi ve bu yatırımların yarım kaldığını
hepimiz biliyoruz. Bunların bitirilmesiyle ilgili yapılan bir
çalışmayı ve bir yıl içerisinde 2,3 katrilyonluk bir
yatırımın GAPa kaydırılması,
aktarılması herhâlde bu şekilde değerlendirilmemeliydi.
Yani bir şey yapmayalım Yapılmıyor., bir şey
yapalım Niçin yapıyorsunuz? gibi ifadenin sağlıklı
bir bakış açısı olduğu inancında değilim.
Efendim, işverenlere bu düzenlemeyle kaynak
aktarıyorsunuz. iddiasında bulunuldu. Değerli arkadaşlar,
artık dünyada işçi-işveren ayrımı yok.
İşçi-işveren ayrılmaz bir ikili olarak değerlendiriliyor.
Endüstriyel ilişkilerde gelinen nokta budur. 20nci yüzyılın
başında olduğu gibi, 19uncu yüzyılda olduğu gibi
çatışmacı bir anlayıştan artık gelinen nokta
budur. Bunun tabii daha da olgunlaşacağı, daha da olumlu
zeminlere kayacağı inancı içerisindeyim.
Bizim burada yaptığımız düzenlemenin
işverene kaynak aktarma şeklinde değerlendirilmesini doğru
bulmuyoruz. Ama şu şekilde değerlendirilmesi daha doğru
olur diye düşünüyoruz: İşverenin üzerindeki, istihdamın
üzerindeki yükleri kaldırma. Bunları hafiflettiğiniz zaman, yani
işveren rekabet edebilir bir ortama taşındığında,
dünya pastasından daha fazla pay alma gücünü, ortamını eğer
kendisine sağlarsanız bu, aynı zamanda işsizliğe de
ortadan kaldırma açısından olumlu şekilde
yansıyacaktır ve arzuladığımız hedefleri
gerçekleştirme konusunda da son derece olumlu adım atmış
olacağız. Yani, OECD ortalamasına baktığımız
zaman, istihdamın üzerindeki yükler açısından; gerek bu 5
puanlık düzenleme gerekse asgari geçim indirimi bizi OECD
ortalamasına taşımaktadır. Bu da yapılması
gereken bir düzenlemedir diye düşünüyoruz. Onun için, bunu işverene
bir kaynak aktarma şeklinde değerlendirmek çok
sağlıklı olmaz düşüncesindeyim.
İş sağlığı, güvenliğiyle ilgili
yine dün değerlendirmeler yapıldı.
Değerli milletvekilleri, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı olarak öncelikle sosyal güvenlik reformunun
yasalaşması konusunda bir hedefimiz vardı, onu hep birlikte
gerçekleştirdik ve yasalaştı. İkinci hedefimiz, istihdam
paketinin yüce heyetin huzuruna gelmesiydi, bunu da bugün görüşüyoruz.
Umuyorum, kısa süre içerisinde bunun yasalaşmasını birlikte
sağlayacağız. Üçüncü olarak, çalışma
hayatının yine önemli unsurlarından biri olan sendika
yasalarıyla ilgili, 2821, 2822 ile ilgili bir düzenlemeyi ILO
normları çerçevesinde, umuyorum, tatile girmeden önce yine hep beraber
burada gerçekleştirme fırsatını bulacağız ve
dördüncü olarak da iş sağlığı, güvenliğiyle
ilgili müstakil bir mevzuatın oluşması. Çalışması
şu anda taraflarla birlikte devam ediyor, kısa süre içerisinde de onu
huzurlarınıza getireceğiz ve yine Bakanlık olarak
beşinci bir hedefimiz, Sosyal Yardımlar ve Primsiz Ödemeler
Yasası. Bu da çok gündeme geliyor. Efendim, kömür yardımı
şöyle yapıldı; efendim, Sosyal Yardımlaşma Vakfı
şu hizmeti şöyle yaptı. şeklindeki tartışmaları
da ortadan kaldıracak, tek merkezden, bir envanter çerçevesinde bu
yardımların tek elden sunulması, düzenlemesi de kısa süre
içerisinde yine Parlamentoya sevk edilecek yasalarımızdan birisidir.
İşsizlik ve kayıt dışılık iki
önemli konu ve iki önemli sorun. Yalnız, konuşmamın
başında ifade ettiğim gibi işsizlik sorunu yalnız
Türkiyede olan bir sorun değil dünyanın sorunudur. Avrupa
Birliği ülkelerinde bile yüzde 7-8 oranında olduğu
gerçeğini gördükten sonra bu konudaki değerlendirmelerin daha insaflı
yapılmasının doğru olacağı düşüncesindeyim.
Bizim, gerek sosyal güvenlik reformundaki düzenlemelerimiz, gerek
istihdam paketiyle ilgili getirdiğimiz düzenlemeler bir taraftan
kayıt dışılığı minimize etmeye dönük
düzenlemelerdir, bir taraftan da işsizliği ortadan kaldırmaya
dönük düzenlemelerdir.
Yine dün yapılan değerlendirmelerde Tasarının
içi boş efendim. diye bir ifade kullanıldı. Bu konuyla ilgili de bir iki şeyi
söyleyerek huzurlarınızdan ayrılacağım.
Şimdi, SSK primlerinden 5 puanlık teşviki
getirmenin içi boşluk olarak değerlendirilmesini takdirlerinize
sunuyorum. 5 puanlık indirim Hükûmet Programımızda vardı.
Bu indirimi bu düzenlemede getiriyoruz.
GAPa kaynak aktarımı
Takriben 10 katrilyonun üzerinde
bir kaynak aktarılacak beş yıl içerisinde. Umarız
yılların hayali bu şekilde gerçekleşmiş olur. Bunu
önemsememek herhâlde doğru olmaz düşüncesindeyim.
Aktif iş gücü programları için yeteri kadar mesleki
eğitime sahip elemanımız yok. Genç nüfusumuz var fakat bu
konuda, mesleki eğitim konusunda, gerek millî eğitim bazında,
eğitim bazında, okullaşma anlamında
sıkıntılarımız var, Avrupa Birliği ve
gelişmiş ülkelerle mukayesede; gerekse bir meslek sahibi olma
konusundaki mesleki eğitim açısından
sıkıntılarımız var. Şimdi çok ciddi bir kaynak
aktarımını sağlıyoruz ve seksen bir ilde yaygın
bir şekilde mesleki eğitim faaliyetlerimizi, iş garantili veya
ikinci meslek edinme çalışmalarımızı yine el
birliğiyle, milletvekili arkadaşlarımızla, bir ayrım
gözetmeden, illerimizde birlikte gerçekleştireceğiz.
İnanıyorum ki bu mesleki eğitim faaliyetleri, aktif iş gücü
programları istihdam açısından çok ciddi katkılar
sağlayacaktır.
Zorunlu istihdamla ilgili çok güzel düzenlemeler getiriyoruz.
Öteden beri işverenlerimizin yakındıkları konulardı.
Bunların önemli bir bölümünü hazine olarak üstleniyoruz.
Dolayısıyla, o konuda da ciddi rahatlamalar gerçekleşiyor.
Genç ve kadın istihdamı
Bayan istihdamıyla ilgili
bir yaş tahdidi koymuyoruz. Yani, istihdam edilecek olan bayanların
on sekiz-yirmi dokuz yaş arası olması şartı yok. Hangi
yaşta olurlarsa olsunlar, işveren primini yine hazine
karşılayacak, ama, baylarla
ilgili ise on sekiz-yirmi dokuz yaş sınırını getiriyoruz.
CANAN ARITMAN (İzmir) Ama Sayın Bakan, kadınlar
beş-altı çocuk doğurursa çalışamazlar!
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Devamla) Bu, küçümsenecek bir düzenleme değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözünüzü tamamlayınız.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Son derece önemli bir düzenleme diye düşünüyorum.
İşsizlik oranlarına eğer yaş grupları
açısından bakarsak genç istihdama dönük bu adımların
atılması gerektiği de kendiliğinden ortaya
çıkıyor ki, az önce, Lizbon Zirvesinde 2000 yılında Avrupa
Birliği ülkelerinin almış oldukları kararlar içerisinde de
bu düzenleme yer alıyor ve inanıyorum, bu düzenlemeyle de çok yüksek
seyreden genç istihdamındaki
sorunlar, işsizlik sorunları da çözülmüş olacak.
Başka endişeleri arkadaşlarımız ortaya
koydular, İşsizlik Fonu güvenliğiyle ilgili. Değerli
arkadaşlar, şu anda 33 katrilyon lira fonda kaynak var. Fon 33
katrilyon, yıl sonu itibarıyla 38 katrilyona çıkacak. Yani, bu
imkânları kullandıktan sonra fondaki artış devam edecek.
Geri dönüşle ilgili bir önergemiz var. Onu da o önerge
geldiği zaman değerlendirmelerimizi yapacağız.
Diğer endişeleri de yine tasarı görüşülürken
karşılıklı, sizlerin talepleri, sizlerin soruları
doğrultusunda görüşlerimizi açıklayarak
değerlendireceğiz.
Tasarının hayırlı olmasını diliyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Çelik.
Tasarının tümü üzerinde şahsı adına
Edirne Milletvekili Cemaleddin Uslu söz istemiştir.
Buyurunuz Sayın Uslu. (MHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
CEMALEDDİN USLU (Edirne) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 14
Mayıs Eczacılık Günü. Ben de sağlık sektörümüzün ve
bütün eczacılarımızın Eczacılık Gününü
kutluyorum.
Diğer taraftan, değerli milletvekilleri, bugün Dünya
Çiftçiler Günü. Mensubiyeti olmam hasebiyle de bu hususta birkaç söz ifade
etmek istiyorum.
Çiftçilerimiz ne yazık ki, bugünü buruk bir sevinçle
kutlamaktadırlar çünkü çiftçimiz mutsuz, çiftçimiz kazanmıyor,
çiftçimiz borçlu, çiftçimizin tarlası ipotekli.
Değerli milletvekilleri, tarımı ve çiftçiyi
dışlayan politikalarla hiçbir ülke
kalkınamamıştır. Ulusal çıkarlarımızı
koruyan, tarımı destekleyen, tutarlı, yapısal ve bilimsel
bir tarım politikası geliştirmeliyiz. Bu duygularla, bütün
üreticilerimizin Dünya Çiftçiler Gününü kutluyorum.
Değerli milletvekilleri, kamuoyunda istihdam paketi olarak
yer alan ve nihayet Meclis gündemine gelen bu yasa tasarısı
Sayın Bakanım da az önce bu konuda bir sunuşta bulundular.
Doğrusu, çalışma hayatını düzenleyen bu tür
yasaların, Mecliste görüşülme sırasını bekleyen birçok
yasaya göre öncelikle ele alınması ve bu konuda Sayın
Bakanımızın da gayretlerini tebrik ediyorum gerçekten. Bu yasa
her ne kadar bizim açımızdan birtakım eksiklikleri de bulunması
söz konusu ise de, yine, çalışma hayatını
düzenleyeceği, istihdama katkısı olabileceği
düşüncesiyle, sözlerimin başında, bu çekincemle beraber,
hayırlı olması dileklerimi ifade ediyorum.
Değerli milletvekilleri, resmî rakamlarla işsizlik
oranı yüzde 11,3; kentlerde ise bu oran yüzde 13e kadar
çıkıyor. Gerçekte ise yüzde 20yi aşmış
bulunmaktadır. İş gücüne katılma oranı giderek
düşmüş, yüzde 45,7 seviyesine gerilemiştir. Tarımda gizli
işsizliği de katarsak, tarımdaki işsizlik oranı daha
da yüksektir. Yine, on beş-yirmi dört yaş arası genç nüfusumuza
baktığımızda da yüzde 21 seviyelerine
ulaştığını görmekteyiz.
Değerli milletvekilleri, öyle veya böyle, Hükûmet yetkilileri
bu işsizlik oranını daha düşük rakamlarda ifade etmelerine
rağmen, yüzde 10 seviyelerinde olduğunu kabul ediyoruz. Demek ki,
yıllardır hızlı giden büyüme pek fazla işe
yaramadı, istihdama bir katkıda bulunmadı. Tabii, bu
yalnızca Türkiyenin meselesi değil. Bugün bazı istisnalar
dışında Batı ülkelerinde ortalama işsizlik oranı
bu seviyelerde; maalesef, onun altına çok çekilemiyor.
Sanayileşmiş ülkelerdeki toplam iş gücünün büyüklüğü
dikkate alınırsa gerçekten önemli bir konu, önemli bir toplumsal
sorun olarak karşımıza çıkmakta. Çünkü, işsizlik
iktisadi olmaktan ziyade toplumsal bir sorun. Ayrıca, gelir
dağılımı adaletsizliğinin en kötü nedeni. Bunun
doğal olarak siyasal etkileri de söz konusu.
Enflasyonla ilişkisini ifade etmemiz gerekiyor: Enflasyon ve
işsizlik ekonomide en temel problemler. Her ikisi de ekonomi için
arzulanmayan ve halledilmesi gereken iki büyük sorun. Enflasyon,
istikrarlı büyümeyi zorlaştırıcı,
kalkınmanın maliyetini arttırıcı ve gelir
dağılımını bozucu etkisiyle pek istenmez.
İşsizlik ise potansiyel bir üretimin yok olması ve ortadan
kalkması anlamına gelir. Yani, işsizlik mutlak surette
potansiyel üretimde kayba neden olurken enflasyon üretimde düşüşe yol
açmaz. İkisi de, ciddi sorun olan işsizlik ile enflasyon
arasındaki ilişki ne yazık ki ters bir ilişkidir. Yani,
işsizlik artarsa enflasyon düşer, enflasyon düşerse
işsizlik oranı büyür. Ekonomi politikasını yönlendirenler
eğer işsizlik oranını azaltmak istiyorlarsa enflasyonda bir
miktar yükselmeyi göze alacaklardır.
Değerli milletvekilleri, Batı ülkelerinin işsizlik
konusunda bu kadar tedirgin olmasının ayrı bir nedeni var:
İşsizliğin artışı gelecek kaygısına
kapılan halkın tüketim harcamalarını kısmasına
yol açıyor. Tüketim harcamalarının kısılması
üretimi de azaltıyor dolayısıyla üretimin azalması da
işsizliği arttırıyor, yani kısır bir döngü.
Dolayısıyla, bu kısır döngüden çıkmak için tepeden
uygulanan politikalarla yılların geçmesi gerekiyor bunun düzeltilmesi
açısından.
Hangi işsizlik oranı makbuldür, idealdir? Yüzde 4
seviyelerinde olan işsizlik oranı kabul edilebilir bir işsizlik
oranı. Bunun üzerindeki işsizlik oranı ülkede durgunluğa
sebep oluyor. Dolayısıyla, bütün ülkelerin işsizliğin
arkasındaki nedenleri iyi teşhis edip ona göre tedavi çareleri
aramaları gerekiyor. Ancak son yıllardaki yüksek büyüme hızlarına
rağmen işsizliğin bir türlü azalmadığı da görülüyor.
Öyleyse başka nedenlere bakmak gerekiyor. Acaba emekten tasarruf
sağlayan teknolojik yenilikler mi istihdamın artmasını
engelliyor? Tarımdan göç eden geniş kitlelerin vasıflarıyla
emek talep eden sektörlerin aradıkları vasıflar birbirini
tutmadığı için mi işsizlik artıyor? Emek
piyasasını düzenleyen yasaların katılığı
istihdamın artmasını engelliyor olabilir mi?
İstihdamın üzerindeki vergiler ve benzer yükler emek kullanımını
sınırlıyor mu? Gerçek boyutlarını bilmediğimiz
kayıt dışı istihdam resmî işsizlik
rakamlarını ne yönde etkiliyor? Bütün bunlar bizim ülkemiz
açısından hepsi geçerli olan sebepler.
Değerli milletvekilleri, hepinizin
hatırlayacağı gibi, önceki Hükûmet, 2004 yılını
işsizlikle mücadele yılı olarak ilan etmişti. Bunu
açıklayan dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Sayın Murat Başesgioğlu. Çalışma Bakanına göre işsizlik
Türkiyenin en önemli sorunlarından biri. Bakan, işsizliğin
paylaşılması gereken bir risk olduğu görüşünde. Bu
nedenle, işsizliğin oranını düşürmek için özel sektör
ve devletin iş birliği yapması gerektiğini söylüyor. Peki,
işsizlik çözüldü mü? Hayır, çözülmedi. Demek ki alınan kararlar,
uygulanan politikalar buna çare olmadı.
İşsizlik sorununun çözümü için çok istikrarlı ve
devamlı bir büyüme gerekiyor ancak yatırım yapılmadan
sağlanan ekonomik büyüme, işsizlik sorununu çözmede yeterli olmuyor.
Türkiyenin son beş yıldaki büyümesi de bunu gösterdi. Bu nedenle,
işsizlik sorununun çözümü için yeni yatırımlar şart ancak
kamu yatırımlarına bakıyoruz, maalesef, bu son dönemde kamu
yatırımlarında artmadan ziyade azalma söz konusu. Özel sektör
yatırımlarında bir miktar artmadan bahsedilebilir.
1995te 2.135 olan hiper, süper ve zincir market sayısının
2008de 8.252ye ulaştığını yani 4 kat
arttığını görüyoruz ama bakkal esnafının 1998de
155 bin olan sayısı 113 bine düşmekte.
Yine bu dönemde kapanan iş yerlerinin sayısı
hepinizin malumu. SÜMERHALI, hatırlarsınız 2007
yılında özelleştirme kapsamına
alınmıştı. Bugünlerde arkadaşlarımız, bizim
Meclis grubundaki arkadaşlarımız, KİT Komisyonunda
SÜMERHALInın tekrar özelleştirmeden çıkarılması
yönünde talepleri var, bu konuda çalışmaları var. Ancak, bu
konuda ne derece başarılı olacaklar, göreceğiz. SÜMERHALIda,
bugün, buraya iş yapan Doğu ve Güneydoğu Anadoluda 4 bin
kişinin çalıştığını biliyoruz. Eğer bu,
özelleştirme kapsamına girerse bu kadar kişinin işsiz
olacağını, istihdamın bu şekilde olumsuz
etkileneceğini söylemek gerekiyor.
Tarım: Tarımdan kaçış, son bir yılda 500
bin kişi, tarım nüfusu, kent bölgelerine, şehir bölgelerine göç
ediyor. Bu yakın dönemde baktığımızda 2 milyon nüfusun
tarımdan göç ettiğini görüyoruz. Peki, tarımdan göç etmek iyi
bir şey mi? Tarımın göç vermesi iyi bir şey mi? Bizim
ülkemiz açısından maalesef iyi bir şey değil. Eğer
tarımdaki üretim mevcut nüfus azalmasına rağmen yerini koruyorsa
veya tarımsal üretimde bir artış varsa iyiliğinden söz
etmek mümkün. Ancak ülkemizdeki durumun bu şekilde
olmadığını ifade etmemiz gerekiyor.
Değerli milletvekilleri, Sayın Bakan az önce ifade etti.
Bu tasarının getirdikleri, bu, özellikle iş hayatının,
çalışma hayatının düzenlenmesi anlamında, olumlu
açıdan baktığımızda gerçekten iyi bir netice
vereceğini umuyorum.
Bir konuda eleştirimin dikkate alınmasını
talep ediyorum. Bu SSK işveren hissesine isabet eden 5 puanlık prim
tutarının hazine tarafından karşılanması
öngörülüyor. Evet, bu, gerçekten belki iş hayatını kolaylaştırıcı
bir tasarı gibi görünüyor. Ancak, istihdama ne şekilde katkı
sağlayacak, bu konuda çok emin değilim. Zira, benim bölgemde de var,
birçok yerde birçok milletvekilimiz bunu hissediyor olabilir; çalışma
hayatına davet edilip
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
CEMALEDDİN USLU (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Çalışmaya hazır ama kayıt altına girmek
istemeyen birçok insanımız var. Neden? Yeşil kartı elinden
alınacak endişesi, kendisine yardım yapılmasından
vazgeçilecek endişesi dolayısıyla. Geçenlerde Radikal
gazetesinde, hepimiz okuduk, 70 milyonluk nüfusun 7,5 milyonunun yardımla
yaşadığı ifade edildi. Belediyelerin bu konuda
aşırı şekilde yardım yaptığını da
ifade etmemiz gerekir. Hâlbuki bu insanların alın teriyle
geçinebilecekleri, çalışabilecekleri ve bu yardım paketlerini
alın teriyle kazandıkları bu paralarla satın alabilecekleri
bir iş sahibi olmaları fevkalade önemlidir.
Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygılarımla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Uslu.
Sayın milletvekilleri, şimdi sorucevap işlemine
geçeceğiz. Sorucevap işleminde biliyorsunuz süremiz yirmi dakika,
bunun on dakikasını soru işlemine ayıracağız.
Sayın milletvekillerinden bir ricam, Kendilerine ayrılan
bir dakika süre içinde lütfen sorularını sorsunlar ki, böylece,
başvuran 9 milletvekilimiz de sorularını sorabilsinler.
Şimdi, sırayla, dünkü sırayı da takip ederek, soru-cevap
işlemini başlatıyorum.
Sayın Öztürk, buyurunuz.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, sendikalı işçilerden ve nispeten daha
yüksek ücretlerden kurtulmak üzere işverenlerin halk arasında
taşeronlaşma olarak bilinen asıl işveren-alt
işveren ilişkisi nedeniyle kötüye kullandıkları yönünde
yaygın bir kanaat vardır. Söz konusu kötüye kullanmada İş
Yasasında konunun açıklıkla düzenlenmemiş olması
etkili olabilir mi? Örneğin, İş Kanununun 2nci maddesinin
altıncı fıkrasında, İşletmenin ve işin
gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde
ibaresindeki ileyi veya anlamında mı uyguluyorsunuz
Bakanlıkça, yani bu koşulları birlikte mi arıyorsunuz,
yoksa ayrı ayrı mı arıyorsunuz? Eğer ayrı
ayrı arıyorsanız, taşeronlaşmayı kontrol
altına almak için bu koşulları birlikte aramak üzere bir
değişiklik yapmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Öztürk.
Sayın Kaptan...
OSMAN KAPTAN (Antalya) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, İstanbul Davutpaşadaki patlamada 23
yurttaşımız hayatını kaybetmişti. Siz Bakan
olarak yaptığınız açıklamada Hayatını
kaybedenlerin hak sahiplerine aylık bağlanacak. demiştiniz.
Sorum: Bir; hak sahiplerinden kaç kişiye aylık
bağlanmıştır? İki; geçmişte BAĞ-KURlu olan
ancak primini ödeyememiş, o patlamada hayatını kaybeden
sigortasız Azeri bir kişinin de Türkiyede yaşayan eşi ve
çocuğuna aylık bağlanmış mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Kaptan.
Sayın Genç
KAMER GENÇ (Tunceli) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, yine, tabii AKP 35 maddeden ibaret bu
kanunu da 2 madde hâlinde görüşecek. Hiçbir maddede konuşma
hakkımız yok. Önergelerimiz işleme sokulmuyor. Parlamento
şimdiye kadar alışık olunmayan böyle bir tempoyla
çalıştırılmaya çalışılıyor. Tabii,
Meclis Başkanlık Divanının bu konuda müsaade etmesini de
yadırgıyorum.
Şimdi efendim, Sayın Bakan dedi ki: 33 katrilyon
işsizlik fonu var, bu yıl sonunda 38 katrilyon olacak. Bu, hangi
yerlerde değerlendiriliyor? Özel bankalarda mı, devlet
bankalarında mı, devlet tahviline mi yatırılıyor? Onu
öğrenmek istiyorum. Özel bankalarda da var mı?
Ben kanuna şöyle bir baktım, bu kanunda istihdamı
artıracak ciddi bir madde görmedim. Bir iki tane yatırımı
artırmak istihdamı artırmak demek midir?
Yine kendi konuşmalarında Türkiye, yapısal bir
dönüşüm içinde. dedi, 1 milyon 200 bin küsur kişi tarımdan,
kırsaldan şehre geldi... Bence bu yanlış bir şey. Bu
Hükûmet zamanında tarım girdileri çok pahalı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Genç.
Sayın Durmuş
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, özelleştirmeden elde edilen paralar
istihdam kapasitesini artıracak alanlara aktarılmamış,
ancak nereye aktarıldığı da bütçede görülmemektedir.
İşsizlik Sigortası Fonundan aktaracağınız 8
katrilyon TL bütçede görülebilecek mi? İki: Geçmiş yıllarda SSK
primlerini devlet açıklarını kapatmada ucuz kredi olarak
kullanılmıştır. Şimdi sosyal güvenlik
açığından Hükûmet kara delik olarak bahsetmektedir. İşçinin
ve işsiz kalanın sigorta fonunu borç ve faiz ödenen borç olarak
mı alacaksınız, yoksa Maliye Bakanına ganimet olarak
mı teslim edeceksiniz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Durmuş.
Sayın Tütüncü
ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Şimdi, bizim elimizdeki verilere göre 2002 yılında
toplam istihdam 21 milyon 354 bin. 2007 Aralık ayında toplam istihdam
20 milyon 443 bin. Yani neredeyse 1 milyon kişiye yakın AKP döneminde
toplam istihdamda bir daralma gözüküyor.
Sorumu soruyorum: Yani, Hükûmet, yüksek büyüme
hızlarını yakaladığını iddia ettiği bu
dönemde Acaba biz nerede yanlış yaptık? diye bir soru sormaz
mı, sormamalı mı kendisine? Çünkü iş yaratmayan, aş
üretmeyen bir üretim süreci yaşandı.
İkinci sorum Sayın Başkan: Kadınların
çalışma yaşamındaki ağırlığı ne
yazık ki giderek düşüyor. Ocak 2008 TÜİK sonucuna göre yüzde
22,3e düşmüştür kadınların iş gücü katılma
oranı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Tütüncü.
Sayın Işık, buyurun.
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın Bakanım, özünde 2000-2007 yılları
arasında İşsizlik Sigortası Fonuna aktarılan devlet
payı ve nemasının 2008-2012 yılları arasındaki
faizinin Güneydoğu Anadolu Projesi için kullanılabilmesinin
amaçlandığı bu tasarıyla söz konusu fondan yapılacak
aktarma işlemi hangi yasal esaslara dayandırılmaktadır?
İşçimizin alın teri kesintisinden oluşan fon kesintisinden
GAPa aktarılan para faiziyle birlikte fona geri iade edilecek midir?
Edilecekse, bu para ne zaman iade edilecektir? Ne kadar para GAPa aktarılacak
ve GAPta hangi öncelikli alanlarda bu paranın kullanılması
sağlanacaktır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Işık.
Sayın Tankut, buyurun.
YILMAZ TANKUT (Adana) Sayın Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanım, bugün, resmî rakamlarla Türkiye genelinde
yüzde 11,3; kent merkezlerinde ise yüzde 13 olan işsizliğin gerçekte
yüzde 20 olduğu değişik kesimlerce ifade edilmektedir. Seçim
bölgem olan Adana ise yüzde 16,2 oranıyla Türkiye birincisidir. Türkiye'de
en yüksek işsizliğin olduğu ilimiz olan Adana başta olmak
üzere, ülkemizde resmî olarak ilan edilen bu işsizlik oranlarıyla
nasıl mücadele etmeyi düşünüyorsunuz?
İŞKUR Kanununda yapmak istediğiniz bu
değişiklikler ile istihdamın artacağına inanıyor
musunuz? Başka bir ifadeyle, başta Adana olmak üzere, teşvik
adaletsizliğinden dolayı büyük bir haksızlığa
uğrayan bölgelerimizde teşvik uygulaması gibi adaletsizlikleri
gidermeden bu yasa tasarısının istihdamı
artırması mümkün olacak mıdır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Tankut.
Sayın Aydoğan
ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
İşsizlik sigortasının amacı,
işsizlik sigortasına ilişkin kuralları düzenlemek ve
sigortalılara işsiz kalmaları hâlinde bu kanunda öngörülen ödeme
ve hizmetlerin yerine getirilmesini sağlamaktır. 2008 yılı
mart sonunda fonda 32,7 milyar YTL toplanmıştır. İstihdam
paketi adı altındaki kanun tasarısıyla fondaki
paraların kullanılmasının yolu açılmak isteniyor. Bu
yaklaşım, işçi için kurulan İşsizlik Fonundaki
paraların paylaşılma ve harcanma
yaklaşımıdır, olanlar karşısında
işçiler çaresizdir. İşsizlik Fonundaki birikimleri amacı
dışında kullanmak doğru mudur?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Aydoğan.
Sayın Nalcı...
KEMALETTİN NALCI (Tekirdağ) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, bilindiği üzere, Türkiye'de
istihdamı en fazla sağlayan sektör inşaat sektörü, fakat son iki
aydır inşaat sektöründe demir fiyatları 2,5 katına varan
artışla 800den 1.800-1.900lere çıkmıştır ve bu
sektör çok ciddi bir şekilde darbe almıştır ve istihdamla
ilgili de işçi çıkartmalar başlamıştır. Bununla
ilgili, bu spekülatif fiyatlarlarla ilgili bir tedbir almayı
düşünüyor musunuz?
Teşekkürler.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Nalcı.
Sayın Atılgan
KÜRŞAT ATILGAN (Adana) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, bildiğiniz gibi Türkiyede istihdam yaratma
üzerinde çok büyük idari ve mali mevzuat var. Acaba milletimizin gerçek
problemi olan işsizlik ve istihdamla ilgili düzenlemeyi,
yaptığınız bu yasa tasarısı ile ve bu
düzenlemelerle istihdamın yüzde kaç artmasını bekliyorsunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Atılgan.
Son söz olarak, Sayın Özkan.
Buyurunuz.
MURAT ÖZKAN (Giresun) Sayın Başkanım,
delaletinizde Sayın Bakana birbirine bağlantılı dört soru
sormak istiyorum.
Birincisi: Kayıt dışı istihdamı
kayıt altına almak için ne gibi çözümler üretiyorsunuz? İş
gücü piyasasında, malumunuz, çok yaygın bir şekilde kayıt
dışılık hâkim. Kayıt dışı istihdam
21inci yüzyılda Avrupa Birliğine aday olan bir ülkeye
yakışıyor mu? Bu, insanların sosyal güvenlik ve
sigortalı kapsamında olmaması, ayrıca
sendikalaşmanın önündeki engelleri kaldırmayı
düşünüyor musunuz?
Türkiyedeki sendikalaşma oranının her geçen gün
azaldığı, işverenlerin işçilere ekmek veriyorum
tabirini kullanmasını, bununla da işverenlerin sanki ağa
gibi kabul edilmesini
Emeğin bir üretim süreci olduğunun
işverenlere hatırlatılması gerektiği konusunda bir
çalışmanız var mı?
Kamuda çalışanların çalışma
şartlarının iyileştirilmesi ve örgütlenme
.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Özkan.
Buyurunuz Sayın Bakan.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Şimdi, sendikalaşmanın önündeki engelleri
kaldırmak için -az önce kürsüden ifade ettim- ILO normları
çerçevesinde sosyal taraflarla çalışmalarımızı
tamamladık. Hükûmet olarak da değerlendirmeyi yaptık. Çok
kısa süre içerisinde, bir iki gün içerisinde, gerek siyasi partilerle
gerek, tekrar, sosyal taraflarla bir araya gelerek Türkiye Büyük Millet
Meclisinde yeni sendika yasalarını görüşme imkânı
bulacağız.
Kayıt dışılıkla mücadelede - az önce de
ifade ettiğim gibi- oran yüzde 54ten yüzde 41e inmiş bulunuyor. Bu
konuda daha sarf edilmesi gereken çok mesai olduğu inancındayım.
Sosyal güvenlik reformunda kayıt dışılığı
önlemeye dönük, kayıt içi kayıt dışılık ve
kayıt dışılığı önlemeye dönük
düzenlemelerimiz var idi. Bu yasada da yine kayıt
dışılığı önleyici düzenlemeler içeren bazı
maddelerimiz var. Yoğun bir şekilde, yasal ama yalnız yasal
boyutuyla ilgili değil, tüm sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte
kayıt dışılığın önüne geçmek için bir
seferberlik içerisinde olacağız. Önümüzdeki bir iki hafta içerisinde
Alo
Bir diğeri, soruda İstihdam ne kadar artacak bu
yasayla? diyorsunuz. Tabii, kesin bir şey söylemek doğru değil
ama bilinen rakamlar var. Şu anda on sekiz ile yirmi dokuz yaş
arasında 1 milyon genç işsizimiz var. Hedefimiz zaten bu; yüzde
20lere dayanmış olan bu genç işsizlere çare olsun diye bu
teşviki ve bu uygulamayı getiriyoruz. İnanıyorum ki gerekli
neticeyi alacağız.
Yalnız, üzüldüğüm bir olay oldu. Sosyal Güvenlik
Yasasında altmış beş yaş uygulaması sanki hemen
başlıyormuş gibi bir propaganda yapıldı. O kadar
yanlış bilgilendirmeler yapıldı ki on sekiz
yaşından sonraki birçok gencimiz sigortalı olarak kayda
girmiş oldu. Şimdi, o kayda giren arkadaşlarımız bu
teşvikten istifade edemeyecekler. O zaman da Yanlış
yapmayın. Altmış yaş uygulaması devam ediyor, bugün
de, yarın da, uzunca bir süre devam edecek. 2036dan sonra, kademeli olarak,
2048 yılında altmış beş yaş olacak. diye
söylememize rağmen, gerek medya gerekse bazı siyasiler bu konuyu bir
siyasi polemik konusu hâline getirdiler ve ne yazık ki şimdi,
bazı gençlerimiz sisteme girdikleri için altı aylık
işsizlikleri söz konusu olacak bu yasal düzenlemeye göre. Bunların bu
teşvikten istifade etmesi de sorun hâline geldi. Bunu da ayrı bir
anekdot olarak aktardım.
İnşaat sektörüyle ilgili demir, çimento fiyatları,
bununla ilgili Hükûmetimizin bir çalışması var. Bu, kısa
süre içerisinde huzurlarınıza gelir, gerekli açıklama
yapılacak.
İşsizlik Fonu amacının dışında
mı kullanılıyor? ve bir diğer soruyla paralellik arz
ediyordu orada da: Fon aktarımını neye göre yapıyorsunuz?
diyor.
Değerli arkadaşlar, zaten bu yasa hem İşsizlik
Fonunun amaçlarını düzenleyen hem de fondan GAP ve benzeri genç
istihdama aktarımı düzenleyen bir yasa. Neye göre yapıyoruz? Bu
düzenlemeye göre yapacağız, bu düzenlemeyi onun için getirdik.
ALİM IŞIK (Kütahya) - Sayın Bakan, yasal faiziyle
birlikte mi, onu söyleyin.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) - Diğer bir konu, Sayın Tütüncü istihdamda daralma dediler.
Bu konuyla ilgili geçmişte yani 2002, 2003, 2004 yılları ve
2007, 2008 mukayeselerini yaparken şöyle bir
farklılığın olduğunu bilmemizde fayda var: Adrese
Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi iş gücü istatistiklerinde esas
alınıyor şimdi biliyorsunuz. Bundan dolayı, gerçek adrese
dayalı nüfus sisteminden çıkan sonuç ile daha önce tahminî olarak
yapılan sonuçlar arasında farklılıklar var, bundan
kaynaklanan rakam kargaşası var. Aynen o değerlendirmenize
katılıyorum fakat sistemden kaynaklanan bir sorun olduğunun
bilinmesinde fayda var. Yani örnek olsun diye söylüyorum: 2002
yılında 68 milyon nüfusumuz var ama 2007 sonunda 68 milyon 900 bin nüfusumuz
var. Oysa, hesaplar 73 milyona göre yapılmış idi. Bu
çelişkilerin buradan kaynaklandığını ifade etmek
istiyorum.
Sayın Öztürk, taşeronlaşmayla ilgili bir
değerlendirme yaptılar. Onunla ilgili kısaca ile ve ve
anlamında olduğunu ifade ediyorum. Yalnız,
taşeronlaşmayla ilgili, özellikle bu Tuzla çerçevesinde gündeme gelen
alt işverenle ilgili çok önemli sorunlar vardı. Ben birkaç kez
kürsüden de, muhtelif şekillerde medyaya da açıklamalarda bulundum.
Dedim ki: Bu taşeronlaşma bir sorun. Bu sorunu çözmemiz gerekiyor ve
bu malum, mevcut sorunlar da buradan kaynaklanıyor. Ve bu yasada, yani
şu anda görüştüğümüz istihdam paketi içerisinde, alt
işverenle ilgili yazılı sözleşme, denetim mekanizması
ve bunun yanında da ağır ve tehlikeli işlerde
çalışanlara mesleki eğitim zorunluluğunu getiriyoruz.
İnanıyorum ki bu konuda taşeronlaşmadaki
sıkıntıları önemli ölçüde ortadan kaldırma
imkânımız olacak.
Davutpaşayla ilgili bir soru soruldu. Bunu, net bilgiler,
rakamlar gerektiği için net olarak bir sonraki açıklamamda size arz
edeyim.
Fon nerede değerlendiriliyor? sorusu oldu Sayın
Gençin. Hazine iç borçlanma senetlerinde ve aktif büyüklüklerine göre ilk on
sırada yer alan ticaret bankalarında değerlendiriliyor. Bununla
ilgili de teferruatlı bilgiyi yazılı olarak verebiliriz.
Başka sorular kaldıysa, bunları da yazılı
olarak cevaplandıracağımı ifade ediyorum.
Değerli arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Çelik.
KAMER GENÇ (Tunceli) Karar yeter sayısı istiyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Tamam, bakarız efendim.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunacağım
ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
On dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.15
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 15.28
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Yusuf
COŞKUN (Bingöl), Murat ÖZKAN
(Giresun)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 104üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
224 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Tasarının maddelerine geçilmesi için yapılan
oylamada karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi
maddelerine geçilmesini oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Şimdi birinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ila 20nci maddeleri kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde gruplar adına Cumhuriyet Halk Partisi,
Demokratik Toplum Partisi, Adalet ve Kalkınma Partisi ve Milliyetçi
Hareket Partisine sırayla söz vereceğim.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul
Milletvekili Sayın Bayram Ali Meral.
Buyurunuz Sayın Meral. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
CHP GRUBU ADINA BAYRAM ALİ MERAL (İstanbul) Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 224 sıra
sayılı Yasa Tasarısının birinci bölümü üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, biraz önce Sayın
Bakanımızı da zevkle dinledik. Hayli zamandır ülkenin en
önemli sorunu olan işsizlik, yoksulluk ve talan, vurgun üzerinde AKPnin
çok önemli iddiaları vardı ama görüyoruz ki işsizlik her gün
biraz daha artmaktadır, yoksulluk had safhaya gelmiştir. Artık
talanı, vurgunu söylememe gerek yok, o mesleki bir kuruluş hâline
gelmiştir.
Değerli arkadaşlarım, partinizin yani AK Partinin
önemli bir başarısı da yasalara çok güzel isim
bulmasıdır. Daha önceki çıkan yasa, Sayın
Bakanımız da burada buyurdular, Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısı.
Sevsinler sizin Sosyal Güvenlik Yasa Tasarınızı! Tarımda
çalışanların, turizmde çalışanların, ormanda
çalışanların, şeker fabrikalarında
çalışanların, inşaatlarda çalışanların, çay
fabrikasında çalışanların, temizlik şirketlerinde
çalışanların -saymayla bitmez değerli
arkadaşlarım- milyonlarca insanın emeklilik hakkını
elinden alacaksın, mezarda emekliliğe mahkûm edeceksin, adına
Sosyal Güvenlik Reformu Yasa Tasarısı diyeceksin. Helal olsun size!
Değerli arkadaşlarım, şimdi bir isim daha
buldular: İşsizliği önleyecek. Ne? İstihdam paketi. Ne
getiriyor değerli arkadaşlarım? Bu paketin, daha doğrusu ki
bu fonun kurulmasında -ben Türk-İş Genel
Başkanıydım- amaç bu değildi. O zaman binlerce insan, hani
o baba baba sattığınız müesseseler vardı ya, binlerce
insan işsiz kalıyordu, o fondan yararlanılması için bu oluştu
ama maalesef bugün başka amaçlara doğru
yaygınlaştırılmaktadır.
Biz, GAPa yapılan yardıma karşı değiliz.
İş verenin üzerindeki bazı olumsuzlukların da ortadan
kaldırılmasına karşı değiliz. Ama bir şey
bizi rahatsız ediyor: Yakınlarınızın bazı imkânları
için bankalardan kredi buluyorsanız da GAPa niye kredi
bulamıyorsunuz değerli arkadaşlarım? Neden GAPa kredi
bulamıyorsunuz da orada işçinin alın teriyle, daha doğrusu
meydanlarda coplattırdığınız o işçinin alın
teriyle biriken paralara el uzatıyorsunuz?
Değerli arkadaşlarım, bakınız, bu
ölçülerde işsizliği çözemezsiniz. Çünkü Sayın Bakan da söylüyor,
Köylerden göç başladı. diyor. IMFnin kararlarına uydunuz,
tarımı çökelttiniz, hayvancılığı yok ettiniz.
Köylünün ana kaynağı bunlardır. Köylü şehre göç edip
geliyor. Geliyor da ne oluyor Sayın Bakanım, sayın
milletvekilleri? Hiç üzülmüyor musunuz? O insanlar ucuz ekmek kuyruğunda
birbirlerini eziyorlar. İşte, sizin yaptığınız
köylüye, vatandaşa katkı bu, hizmet bu.
Ne oluyor değerli arkadaşlarım şimdi? Sorunu
çözeceğiz Nasıl çözüyorsunuz? İstihdam bu şekilde artmaz.
Ne getiriyorsunuz? Şurada birkaç tane maddeden bahsetmek istiyorum.
İşverenlerin prim oranlarını 5 puan düşürüyorsunuz,
iyi. Terör mağdurlarının istihdamını işveren
üzerinden alıyorsunuz. Özürlülerin primini hazineden
karşılıyorsunuz. Çalışan kadınların, on
sekiz-yirmi dokuz yaş arasındaki insanların primlerini, sigorta
primlerini bu fondan, işveren hissesini buradan ödetiyorsunuz. Burada bir
şey var biliyor musunuz değerli arkadaşlarım: Bunun
kayıt dışılığı teşvik edeceği
Oranı da var. Buraya bir şart koyun, deyin ki: Sendikalara üye olmak
kaydıyla bu yardımdan faydalanır. İşverene eğer
katkıda bulunuyorsanız
Hani İşçiye ben ekmek veriyorum.
diyor ya, sanki bedava veriyor ekmeği, alın terinin
karşılığını veriyor. Bir de diyor ki: Ben
şu kadar işçiye ekmek veriyorum.
Değerli arkadaşlarım, elbette ki eğitimde
belli konularda bazı oluşmalar, gelişmeler var, bunlara bir
şey demiyoruz. Ama bunlar işsizlik sorununu çözmez. 10 milyon insana
nasıl çözüm bulacaksınız?
Bakınız, muhterem arkadaşlarım, 2001
yılında Türkiye Cumhuriyeti'nin seksen dört yıllık
hükûmetleri döneminde iç ve dış borç 218 milyar dolar. Beş
yıl içerisinde bunu 300 milyar dolar artırarak 500 küsur milyar
dolara çıkardınız. Seksen dört yıl içerisinde o hükûmetler
yol yaptı, liman yaptı, PETKİMi kurdu, Demiryollarını
kurdu, Karayollarını kurdu, Sümerbankı kurdu, bankaları
kurdu, kurdu da kurdu, saymayla bitmez.
Size soruyorum, borçlandığınız bu 300 milyar
doları nerede kullandınız, hangi yatırımı
yaptınız, hangi işçiye iş kapısı
açtınız? Bu yetmedi, 60 milyar
Baba baba
sattığınız bu müesseselerden, değerli
arkadaşlarım, para aldınız. Bu para nereye gitti muhterem
arkadaşlarım? Hangi yatırımı yaptınız, hangi
yatırımla istihdamı çözdünüz? Var mı bir
yaptığınız? Bir çivi çaktığınızı
söyleyebilir misiniz? PETKİM gibi, Telekom gibi
Yüreğiniz
sızlıyor değil mi? 4 milyar doların üzerinde kârı var.
Vergisini yatırdı, 3 küsur milyar dolarını da cebine koydu,
yurt dışına götürdü. İşte sizin özelleştirmeniz
bu, değerli arkadaşlarım, vicdanınız
sızlasın sizin. Bu memlekete verdiğiniz, bu işçiye
verdiğiniz zararı kendiniz de izliyorsunuz bir tek biz değil.
Şimdi ne olmuş arkadaş? 5 puan düşürdün, evet.
İşte, On sekiz-yirmi dokuz yaş arasındakinin primlerini
ödedim, işverenin yükünü azalttım. Ne oldu? işsizlik sorununu
çözdüm. Böyle mi çözülür değerli arkadaşlarım? Biraz önce
saydığım fabrikalar gibi fabrika yapacaksın, üretken
olacaksın, alın teri dökecek orada işçi, çalışacak, üretecek,
kazanacak, oradan pay alacak. Devlet de veya onu yapan müessese de oradan kâr
edecek.
Yabancı sermayeye kucak açtınız. Geldi, ne
yaptı değerli arkadaşlarım? Hangi ilde hangi yörede bir
yatırım yaptı? Ne yaptı biliyor musunuz? Kârlı
müesseseleri aldı ve üzerine oturdu, ülkede söz sahibi oldu. Avrupa
Birliğinden konuşuyorlar, Amerikadan konuşuyorlar. E, en kâr
eden müessese Tekeli sen Amerika Birleşik Devletlerinin patronlarına
satarsan onun burada toprağı var, fabrikası var gelir
konuşur. Sen Telekomu Avrupalı birine satarsan, Arapın birine
satarsan burada malı vardır, gelir üzerinde konuşur çünkü sen
öyle bir yasa çıkardın ki yabancı yatırımcılara
her türlü garantiyi verdin, o da gelir burada konuşur, ondan sonra da
sesini çıkaramazsın ve üzülürsün.
İşte, bugün, bunları yaşıyoruz
değerli arkadaşlarım. Yatırım yok. Ne yapıyor?
İMFnin talimatlarına uyduk, bir şey yok.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Bitti, IMF bitti
Başkanım. Haberin yok mu?
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, ondan sonra köyden göç ediyorlar. Ya,
vatandaşı alıştırdınız Allahtan korkun,
vatandaşları pakete alıştırdınız, pakete.
Vatandaş artık onu bekler oldu, çalışıp da evine bir
şey götüren yok. 10 milyonun üzerinde işsiz var ve bugün yüksekokul
mezunları değerli arkadaşlarım, asgari ücretle iş
bulamıyor. İşte kamyon sürücüleri kontak kilitledi, işte
emekliler ucuz ekmek kuyruğunda değerli arkadaşlarım, can
çekişiyor. Ne yaptınız peki? Hiç.
İşte, değerli arkadaşlarım, kazın
ayağı hep böyle gitmez. Nasıl olsa bu vatandaş bana oy
veriyor, muhalefet ne söylerse söylesin. diyebilirsiniz ama her gün helva
yiyemezsiniz onu söyleyeyim size, yedirmezler, bunu yiyemezsiniz.
ORHAN KARASAYAR (Hatay) Onu halk bilir, sen bilemezsin!
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) Milyonlarca insanın
emeklilik hakkını elinden aldınız, emekliyi
açlığa mahkûm ettiniz. Çiftçi, ekmez biçmez oldu; tarımı
öldürdünüz, hayvancılığı öldürdünüz. Ondan sonra da Köylü
göç ediyor, geliyor. Ne yapsın köylü? İçinizde köylü yok mu?
MEHMET TUNÇAK (Bursa) Sizde var mı?
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) Ee, sen de kalkmış
buraya gelmişsin. Ondan sonra ne oluyor? Gecekondu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) Değerli arkadaşlarım,
muhterem arkadaşlarım; ben de
kendimin ne olduğumu -köylü müyüm, şair miyim- çok iyi biliyorum. Ben
bilmesem bunları
(AK Parti sıralarından Sen biliyor musun?
sesi, gürültüler) Karasabanı bilirim, sen hiç merak etme, kağnı
arabasını bilirim, halkı bilirim, milleti bilirim. İçinden
geldim, onları unutmadım. İşçiyi bilirim
(AK Parti
sıralarından gürültüler)
Bakınız, şu anda işçinin parasına el
uzatıyorsunuz, ondan sonra insanları meydanlarda
coplattırıyorsunuz. Polis, işçinin çocuğudur, köylünün çocuğudur,
hiçbir patronun çocuğu yoktur orada. Onları karşı
karşıya getirmeye hakkınız yoktur. Ayıp ediyorsunuz.
Yapmayın bunları değerli arkadaşlarım! Ülkenin huzura
ihtiyacı var, birliğe ihtiyacınız var.
Çıksaydınız ya 1 Mayısa, ne kaybederdiniz? Neden hep
birlikte gitmiyoruz? Yıllardır biz meydanlarda 1 Mayısları
kutladık. Kimin burnu kanadı? Kimin malına zarar verdik
değerli arkadaşlarım? Ne oldu şimdi? Yok efendim
Sayın Vali çıkıyor bir türlü, Emniyet Müdürü çıkıyor
bir türlü, Bakan çıkıyor bir türlü, ondan sonra da ülkeyi bu hâle
getirdiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Meral, lütfen son sözünüzü söyleyiniz ve
bitiriniz lütfen.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) Hükûmetler güven vermek
mecburiyetindedir, sorun çözmek mecburiyetindedir, halkı kucaklamak
mecburiyetindedir, şirin görünmek mecburiyetindedir.
ORHAN KARASAYAR (Hatay) Biz onu yapıyoruz işte!
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) Şimdi, 1 Mayıs bitti,
kamyon şoförlerine jandarmayı dikin, polisi dikin.
Adam diyor ki: Arabamın lastiği çürüyor, tekerin
lastiği çürüyor. Neden çürüyor biliyor musun? Bilmezsiniz. Park yerinde
bekleye bekleye, iş yok. Arabamın lastiği çürüyor. Diyor,
şoför öyle söylüyor. Gidin de çözün, çözün değerli
arkadaşlarım.
Amacımız kavga etmek değil, sorun da yaratmak
değil ama sorunlar var. Sorunlara parmak basın, parmak basın.
Göreviniz -kusura bakmayın- yalnız el kaldırmak değildir,
başka çok göreviniz de var. Olumsuzluklara hep birlikte dur demek
zorundayız.
Ülke iyiye gitmiyor değerli arkadaşlarım.
İşsiz had safhada, emekli perişan, çiftçi perişan, köylü
perişan, memur perişan; esnaf her gün yüz tane iş yerini
kapatıyor, biz burada gerdan geriyoruz hiçbir sorun yok gibi. Bunlar
yanlıştır değerli arkadaşlarım.
Saygılar sunuyorum hepinize. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Meral.
Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Siirt Milletvekili
Osman Özçelik.
Buyurunuz Sayın Özçelik. (DTP sıralarından
alkışlar)
DTP GRUBU ADINA OSMAN ÖZÇELİK (Siirt) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 14 Mayıs
Eczacılık Günü. Toplum sağlığının
korunmasında önemli bir görevi olan eczacılar ve eczacılık
mesleğinin bayramı bugün.
Bugün bayram ama eczacıların bayram
yaptığını sanmayın. 14 Mayıs 1839
yılında sağlık bilimlerinin tümünün bir arada
verildiği Mektebi Tıbbiyeyi Şahaneyi Adliyede öğrenci
sayısının artması üzerine Mektebin Müdürü Doktor
Bernardın Cerrah Mektebi ve Eczacılık Mektebi, eczacı
sınıflarını açması ile eczacılık özgün ve bağımsız
bir eğitim sistemine kavuşmuş ve işte 14 Mayıs günü bu
nedenle 1968 yılından beri eczacıların
sorunlarının tartışıldığı, çözüm
arandığı, bütüncül bir şekilde sorunlara çözüm
arandığı bir gün olarak kutlanmaya
başlanmıştır.
Türkiye'de yaklaşık 30 bin eczacı var. Büyük bir
bölümü serbest eczane eczacılığı yapmaktadırlar. 6197
sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkındaki Kanun 1953
yılında yürürlüğe girmiş ve günümüze kadar ciddi bir değişikliğe
uğramadan, elli yıldır, neredeyse elli yılı
aşkın bir süredir o günün koşullarına göre düzenlenmiş
bir yasayla çalışmalar sürdürülmektedir. Türkiye Eczacılar
Birliğinin günümüz koşullarına uygun olarak
hazırlamış olduğu yasa tasarısı ne yazık ki
hâlâ Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine getirilebilmiş
değildir.
Serbest eczane eczacıları büyük bir iştahla ilaç
pazarına, ilaç sektörüne giren yabancı ilaç sermayesinin, ilaç
tekellerinin ve giderek tekelleşmeye başlayan, tekelleşen ecza
depolarının büyük riskler alan satıcıları durumuna
düşürülmüşlerdir. Serbest eczacılar, geri ödemelerin
zamanında yapılmaması, her yıl yenilenen sözleşmeler
ve bütçe uygulamaları talimatlarında çok sıkça yapılan
değişiklikler, eczacı aleyhine yapılan değişiklikler,
ithal ilaçlarda kâr oranlarının neredeyse sıfıra
indirilmiş olması nedeniyle eczacılar büyük
sıkıntı yaşamakta ve eczacılar, bankaların ve
tefecilerin faiz tuzaklarına düşmektedirler.
Dünyanın 13üncü büyük ilaç pazarına sahip Türkiyeye
yabancı ilaç tekelleri büyük ilgi göstermekte. İlaç hammaddesi ve
ilaç üretimi yabancı tekellerin kontrolüne girmiştir. İlaç
sanayicilerinin baskısı sonucu, ilaçta reklam ve ilacın
reçetesiz satılması için gösterdikleri çabalar Sağlık
Bakanlığınca da uygun görülmekte ve bu konuda
çalışmalar yapılmakta. Bu tutuma, Sağlık
Bakanlığının bu tutumuna eczacılar büyük tepki
göstermektedirler ve bugün, eczacılar bu tutumu protesto etmek
amacıyla vitrin karartma eylemi başlatmışlardır.
Meslektaşlarımın bu duyarlılığını
kutluyorum.
Kamu eczacılarının özlük sorunları ve
aldıkları ücretler bakımından da diğer meslek
gruplarına göre çok zor durumda olduklarını ifade edebilirim.
Eczacıların koruyucu sağlık hizmetlerindeki önemi, rasyonel
ilaç kullanımındaki görevi ve ilaç danışmanı kimliğiyle
temel sağlık hizmetlerinin vazgeçilmez bir elemanı olduğu
gerçeği unutulmamalıdır.
Eczacılık sorunlarının bir an evvel
çözümlenebilmesi dileğiyle tüm meslektaşlarımın 14
Mayıs gününü kutluyorum.
Sayın milletvekilleri, 14 Mayıs aynı zamanda Kejna
Zimane Kurdî, Kürt Dil Bayramı olarak da kutlanmaktadır. 1932
yılında, Kürt prensi, dilbilimci Mir Celadet Bedirxan ve
arkadaşlarının Hawar adlı edebiyat, sanat ve felsefe
dergisinin ilk sayısının Şamda
yayınlanmasının da yıl dönümü olan bugünün Kürtçe Dil Bayramı
olarak kutlanması, Kürt dili edebiyatçıları ve dil bilimcilerinin
önerisi üzerine kabul edilmiş ve Kürtçenin gelişmesine büyük
katkı sağlamıştır. Hawar dergisi; Cegerxwîn, Qedrîcan,
Osman Sebrî gibi ölümsüz edebiyatçıların yetişmesini, ortaya
çıkmasını sağlamıştır. Hawar kadrosunun
diğer önemli bir hizmeti de Kürtçe alfabeyi Latin harflerle
hazırlamış olmalarıdır.
Bugün, Irak Kürt federe bölgesinde tüm ilk ve ortaöğretimde
üç ayrı üniversitede Kürtçe eğitim verilmesi, onlarca Kürt enstitüsü
ile Avrupa üniversitelerinde Kürt dili ve edebiyatı bölümlerinin
açılmış olmasında Hawar dergisi kadrolarının
katkıları ve Kürt diline sahip çıkmalarının
katkısı çok büyüktür. Yıllarca yok sayılan, yasaklanan
Kürtçe ne yazık ki sürgünde gelişme imkânı bulmuştur. Kendi
anayurdumuzda hâlâ dilimizi özgürce kullanma ve geliştirme konusunda büyük
zorluklarla karşılaşmaktayız.
Fransada yayınlanan, geçenlerde Fransada yayınlanan
ünlü dil dergisi, Türkçesi Dünyada Fransızca, Le Français Dans Le Monde
dergisinin 335inci sayısında, dünyanın en etkili ve zengin
dilleri konulu bir araştırmaya yer verildi. Dergi, dili konuşan
insan sayısı, İnternetteki saygınlığı,
resmî devlet dili olması, yapılan çevirilerin toplamı; bu dille
yapılan müzik, film ve yayınlanan kitap sayısı, bu dille
yazılan gramer kitapları ve dil konusunda yapılan araştırmalar
bakımından, bu gibi ölçüler kullanılarak dünyanın en etkili
ve zengin dilleri listesini yayınladı. Bu listeye göre sırayla
İngilizce, Fransızca, Almanca, İspanyolca ve Japonca ilk beş
sırayı alırken, Türkçe 25inci sıraya yerleşti. Kürtçe
ise devletin resmî dili olmamasına, herhangi bir devletin resmî dili
olmamasına ve karşı karşıya olduğu engellemelere
karşın, birçok Avrupa devleti dilinin önüne geçerek dünyada
konuşulan bine yakın -ki bunların birçoğu devlet dilidir-
dil arasında 31inci sırada yer aldı.
Evrensel kültürün bir parçası ve ortak ürünü olan Kürtçenin
geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması önündeki
engellerin kaldırılması ve eksiksiz bir demokrasinin tesisi,
inşallah 23üncü Dönem Parlamentoya nasip olur, bunu diliyorum.
Değerli üyeler, 224 sıra sayılı Kanun
Tasarısının birinci bölümüyle ilgili konuşmamı özetle
vermek istiyorum. Tasarının gerekçesinde İşsizlik, bir
ülkede sadece üretim ve ekonomik kalkınmayı olumsuz etkilememekte,
aynı zamanda sosyal problemler, sosyal dışlanma ve yoksulluğu
da beraberinde getirmektedir. denmektedir. Çok doğru ve önemli bir tespit
yapılmıştır ancak yasa tasarısı,
işsizliği önleyici, istihdamı artırıcı köklü
reform niteliği taşıyan düzenlemelerden çok, palyatif önlemlere
yer vermekte, özellikle işverenler lehine düzenlemeler içermektedir.
İş sağlığı ve güvenliği konusu
ihmal edilmiştir. Uluslararası Çalışma Örgütü (İLO)
verilerine göre, dünyada her yıl 270 milyon iş kazası
gerçekleşmektedir ve her yıl yaklaşık 2 milyon 200 bin
insan iş kazaları ve meslek hastalıkları nedeniyle
yaşamını yitirmektedir.
Türkiyede, sanayileşmedeki çarpıklık,
özelleştirme, sendikasızlaştırma,
taşeronlaştırma, iş sağlığı ve
güvenliğine ilişkin düzenlemelerin yetersizliği, gerekli yatırımların
yapılmaması, mühendislik ve hekimlik uygulamalarına ilişkin
yasal eksikler, kayıt dışı istihdam, kadın ve çocuk
emeği üzerindeki sömürü mekanizması ve kayıt dışı
ekonomi, iş ve çalışma yaşamını olumsuz etkileyen
faktörlerdir.
Türkiye sanayisi ve çalışma yaşamı, iş
kazaları, ölüm ve yaralanmalarda neredeyse dünyada birinci
sırayı almıştır. 50den az işçi
çalıştıran iş yerleri sağlık birimi
oluşturmak zorunda değiller. Türkiyede 50den fazla işçi
çalıştıran iş yerleri toplamı, toplam içinde yüzde
ancak 1,5tur. İş sağlığı ve iş güvenliği,
tarım sektörünün tamamını, hizmet sektörünün bir bölümünü ve KOBİlerin büyük bir
bölümünü kapsam dışında bırakmaktadır. Böyle
bakılırsa çalışanların iş
sağlığı ve güvenlikten yoksun
bırakıldıklarını kolaycı söyleyebiliriz.
Türkiyede iş kazalarının yüzde 60tan fazlası
50den az sayıda işçi çalıştıran iş yerlerinde,
iş kazalarının yüzde 50si 10 kişiden az işçi
çalıştıran iş yerlerinde meydana gelmektedir. Bu iş
yerleri, iş hekimi, iş yeri hekimi, iş güvenliği
uzmanı veya sağlık memuru bulundurma zorunluluğu olmayan
KOBİlerdir ve iş yerlerinin yüzde 90ını teşkil
etmektedir.
Hükûmetin yasa tasarısına ve daha önce söyledikleri GAP
projesine ilişkin de bir iki şey söylemek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
OSMAN ÖZÇELİK (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkan.
GAP projesinin tarihi neredeyse cumhuriyet tarihinin yarı
ömrü kadar ve her gelen hükûmet GAP projesini Doğu ve Güneydoğu
Anadolunun kurtuluşu olarak sunmakta ve bu projeyle oy
avcılığı yapmaktadırlar. Otuz yılı
aşkın süredir gündeme getirilen bu proje neden tamamlanamıyor?
GAP projesini bir kurtuluş gibi sunanlar
Aslında, GAP projesi,
şu ana kadar yapılmış yatırımları ve
yapılacaklarla birlikte ancak Japonyada tam teşekküllü bir
havalimanı kompleksinin maliyetini bile geçmemektedir. Yani çok büyük bir
proje olarak sunulan bu projenin maliyeti Japonyadaki bir havaalanı kadar
bile değildir. Buna rağmen otuz yıldır tamamlanamıyor.
Artık halkın beklentileri, gerçekten Doğu ve Güneydoğuda
insanların insanca yaşayabileceği ekonomik bir sisteme
kavuşması talepleri gündemimizdedir. Bölgeye özel bir
kalkındırma modeli projesi sağlanmadan bölgeyi bu tür projelerle
kalkındıramayız ve iç barışımızı bu
şekilde tamamlayamayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
OSMAN ÖZÇELİK (Devamla) Hepinize sağlıklı
günler ve güvenli günler diliyorum. (DTP sıralarından
alkışlar)
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özçelik.
Şimdi, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Çorum
Milletvekili Agâh Kafkas konuşacaktır.
Buyurunuz Sayın Kafkas. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA AGÂH KAFKAS (Çorum) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 224 sıra sayılı Kanun
Teklifi üzerinde grubum, AK Parti Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Türkiyenin en temel sorunu üretim ve istihdam sorunu. Türkiye bu
sorunu aşma konusunda bugün, Türkiye Büyük Millet Meclisindeki bu
düzenlemeyle önemli bir adım atıyor. Bugüne kadar üretim
alanındaki herkesin bir iddiası vardı, istihdam vergilerinin,
istihdamın yükü ağır, bürokratik engeller fazla, bu nedenle de
istihdamda gerekli çoğaltmayı yapma imkânımız yok diye
sürekli eleştirilerde bulunuluyordu. Bu yapılan pakette, özetle
baktığımız zaman, çok reel bir düzenleme
yapılıyor; sosyal devletin gereği olarak, sosyal güvenlik
sisteminin aktüeryal dengesini de bozmadan bir güzellik yapılıyor;
işveren primlerinden yüzde 5 indiriliyor ve bu yüzde 5lik kısım
hazine tarafından karşılanıyor. Sosyal devletin
gereklerinden bir tanesi yerine getirilirken de istihdamın üzerindeki
yüklerden yüzde 5 reel indirim yapıyoruz.
Yine mevzuatımızda ne vardı bizde? Özürlü, eski
hükümlü ve terör mağduru gibi 6 insanın, ilave olarak, 50yi geçen
iş yerlerinde çalıştırılma zorunluluğu
vardı. Şimdi, bu, şu anlama geliyor: Geçmişin üretim
biçimlerinde ne kadar insanınız varsa, ne kadar hammaddeniz varsa ona
göre üretim yapıyordunuz. Artık, bugünün üretim ilişkilerinde
adama iş bulma şansınız yok, işinize göre insan
bulmanız ve onu da azami ölçüde verimli kullanmanız gerekiyor ki
ancak bugünün koşullarında rekabet etme şansını elde
edebilesiniz. O nedenle de yine, devlet, burada terör mağdurlarıyla
ilgili, terörden dolayı mağdur olanların yakınlarıyla
ilgili bugüne kadar kamudaki pay yüzde 0,7 idi, bunu yüzde 1e çekerek bu
yükümlülüğü kamunun üzerine alıp özel sektörün üzerinden
kaldırıyor. Aynı şekilde eski hükümlü mükellefiyetini de
özel sektörün üzerinden kaldırıyor ve özürlülerle ilgili de diyor ki:
Sigorta primlerini, işveren hissesini ben ödeyeceğim. Bu, ne anlama
geliyor? İşverenin üzerindeki reel olarak yüzde 6lık yükü de
kaldırmak ya da hafifletmek anlamına geliyor. Yüzde 5 oradan, yüzde 6
da buradan koyduğunuz zaman, işverenler açısından
sağlıklı bir yapılanmayı getiriyorsunuz.
Yine, bu pakette altı çizilmesi gereken önemli bir düzenleme
de şudur: Biz, kadına dair yaptığımız
düzenlemelerde hep nutuk çekeriz, hep nutuk çekeriz. Kadına dair
söylemlerimiz olur, anamızdır, bacımızdır, yârimizdir,
başımızın tacıdır ama hep beraber biliriz ki
istihdamda kadının yeri çok düşüktür, kadının
istihdamda gerekli yeri almadığını hep beraber biliriz.
Oysa ki kadının istihdamdaki yerinin artması, üretim
biçimlerinde estetiğin, kalitenin de artması anlamına
gelecektir, toplumsal yaşamın en önemli dinamiklerinin de hayata
katılması anlamına gelecektir. O nedenle de ilk defa, burada,
kadının istihdamını teşvik etmek anlamında
Beş yıl süreyle İşsizlik Sigortası Fonundan ilk
yıl yüzde 100, yüzde 80, yüzde 60, yüzde 40 ve yüzde 20ye varan oranlarda
indirim yaparak kadının istihdamda yer almasına katkı
sağlamaya çalışılmaktadır.
Yine, gençlerin istihdama katılmasını sağlamak
adına, on sekiz ile yirmi dokuz yaş arasındaki gençlerin
istihdamında da aynı kolaylık sağlanmaktadır.
Hemen her güzelliğin altında bir şey arama
gayretinin içerisinde olanlardan hemen burada şu yaklaşım
gelmeye başladı: Vay efendim, yirmi dokuz yaşın
üstündekiler işten çıkarılacakmış, yirmi dokuz
yaşın altındaki gençler alınacakmış ve
kadınlar alınacakmış. Oysa bu düzenlemede bu
istismarı önleyecek gerekli düzenleme yapılmıştır. Bir
yıl içerisindeki ortalamaya ilave olarak kadın ya da genç istihdam
edenlere bu hak tanınmaktadır. Onun için de kimsenin iş
güvenliğiyle oynanması söz konusu bile değildir. Ama
kadının ve gençlerin istihdamının teşvik edilmesi
temel esas olarak burada öne alınmıştır.
Yine, çok tartışılan ve kamuoyunu çok sıkça
meşgul eden bir olaya burada açıklık getiriliyor. Ki, biz
İş Kanununda
Türkiyenin yıllardır çalışma
hayatının en önemli sorunlarından bir tanesi, alt işveren,
üst iş veren yani kamuoyunda taşeron olarak bilinen müesseseydi ve bu
yıllardır Türkiyede istismar edilen bir müesseseydi. 22nci Dönemde
AK Parti İktidarı, İş Kanunundaki yaptığı
düzenlemeyle bu konuya cumhuriyet tarihinde ilk defa net bir açıklık
getirmiştir. Şimdi, biz, Tuzladaki sorunlardan da hareketle
baktıktan sonra bu işe daha bir sağlıklı düzenlemeyi
getirip bu akdin yazılı yapılmasını ve belli kurallara
bağlanmasını ortaya koymaktayız.
Yine burada, ayrıca ağır ve tehlikeli işlerde
keyfî insan çalıştırılmasını önleyecek
düzenlemeler yer almaktadır. Sertifikası olan insanların
çalışması sağlanacaktır.
Bizim sistemimiz bugüne kadar hep şuydu: 9 kişiyi geçtin
şu yükümlülüklerin var, 50yi geçtin şu var, 100ü geçtin şu
var, 500ü geçtin şu var, yani işverene Sen ne kadar çok adam
çalıştırırsan ben senin başına o kadar bela
olurum. diyorduk. Şimdi, oysa, buradaki bu düzenlemede biz Ne kadar çok
adam çalıştırırsan biz seni o kadar çok teşvik
edeceğiz. diyoruz. Bu mantığı değiştirmek, yani
cezalandırmak yerine ödüllendirmek ve teşvik etmek
anlayışını ortaya koymak durumundayız.
Buradaki düzenlemede kimi arkadaşlarımız
çıkıyor İşverene düzenlemeler, kıyaklar çekiliyor
Ya, işçiye yaptıklarımızla istihdamı
artırabilsek
İşçiye iş verebilmeyi becerebilecek bir
formülü olan varsa getirsin onu yapalım. Burada yapılan işverene
kıyak değildir, amiyane tabirle, eğer bir kıyaksa, bu,
Türkiyeye kıyaktır. İşin artmasına, aşın
artmasına, ekmeğin artmasına, istihdamın artmasına
katkı sağlamak adına yapılmış bir düzenlemedir
diye düşünüyorum.
O nedenle değerli arkadaşlarım, yine, burada önemle
altını çizmek istediğim olay GAP meselesidir. Doğrudur,
Türkiyenin önemli bir sorunu var, Türkiye terörle ciddi anlamda mücadele
etmektedir. Terörle mücadeleyi tek başına silahla
yapamazsınız; terörist unsuru, terörün nedenlerini ortadan
kaldırmak durumundasınız. Türkiyenin en önemli sorunu bölgeler
arası gelir dağılımındaki eşitsizlikti. Bu
eşitsizliği ortadan kaldıracak cumhuriyet tarihinin en önemli
projesi GAP projesinin tamamlanması konusunda Hükûmetimizin
kararlılığı ortadadır ve bu büyük bir projedir, büyük
bir barış projesidir, büyük bir sosyal projedir, sosyal devletin
gerekliliği olarak yapılmaktadır. Buradaki GAPa aktarılan
kaynaklar, hemen her yapılan güzel işe karşı çıkmak
adına Vay efendim, bu çarçur ediliyor
Nasıl çarçur ediliyor?
Buradaki kaynaklar Hükûmetimiz tarafından, devletin katkı
sağladığı yüzde 1lik (8 katrilyonluk) kaynağın
beş yıllık getirisi buraya aktarılıyor ama yine
aynı maddenin içerisinde vereceğimiz önergede şunu düzenliyoruz
ki buradan aldığımız kaynakları, buranın getirilerinden
elde edilecek kazançla tekrar fona iade etmenin de kuralları ortaya konulmaktadır.
Yani bir para orada duruyor, o para orada dururken bunu belli kurallarla,
böylesine istihdam yaratacak bir proje için kullanmayıp da Allah
aşkına ne yapacağız? Bankalara mı destek
vereceğiz, fonlara mı destek vereceğiz? Siz kimden
yanasınız? Güneydoğudaki açtan, işsizden, yoksuldan
mı yanasınız, yoksa bankaları fonlamaktan yana
mısınız? (MHP ve CHP sıralarından Allah, Allah
sesleri, gürültüler)
Onun için, burada duracak para Aş olsun, iş olsun,
istihdam olsun, barış olsun, ekmek olsun. diye ödenen paradır.
Onun için de buradaki bu düzenlemeyi önemsiyorum.
Yine, sadece işsizlik sigortası fonlarından
ESFENDER KORKMAZ (İstanbul) Zaten hazine kullanıyor
borç olarak.
AGÂH KAFKAS (Devamla) Sevgili Hocam, işsizlik
sigortası fonlarından sadece işsiz kalanları fonluyorduk.
Biz, hep beraber biliyoruz ki bizim eğitim sistemimizle üretim
sistemimizin arasındaki bağ çok kopuk, maalesef kopuk. Yani
eğitimle istihdam arasında bir bağımız yok. Biz,
burada aktif iş programları yapacağız. Buradan
aktarılan kaynaklarla, üretime, istihdama ne ihtiyaç varsa, kimin
nasıl bir iş gücüne ihtiyacı varsa onları eğitip istihdamın
emrine sunacağız ve işsizliğin azaltılmasına
katkı vereceğiz.
O nedenle, buraya çıkıp, geçmişten
ezberlediğimiz türküleri söyleyip Çivi çakmadınız, bunu çarçur
ediyorsunuz
Şimdi, bunları, bu söylemleri, biz, 22nci Dönemde,
-buradaki grupların yarısından çoğu değişti,
bazı gruplarımız geçen dönem yoktu ama- geçen dönem çok
dinledik; hem de temcit pilavı gibi, konserve açar gibi her gün aynı
tonda ve biraz daha artan tonlarda dinledik bu yoksulluk
edebiyatlarını ama gördük ki bunun piyasası yok arkadaşlar.
Çivi çakmadınız. derseniz o çivi çakma modası eski tarihlerde
kaldı. Şimdi biz yaptıklarımızı cumhuriyet tarihi
boyunca yapılanlarla kıyaslıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
AGÂH KAFKAS (Devamla) Biz diyoruz ki: Türkiye'nin millî geliri
cumhuriyet tarihi boyunca şuydu, biz onun üzerine cumhuriyet tarihi
boyunca olandan daha fazlasını koyduk. (AK Parti
sıralarından alkışlar, CHP ve MHP sıralarından
gürültüler)
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Kaç tane fabrika
açtınız?
MUHARREM VARLI (Adana) Söyle, söyle!
AGÂH KAFKAS (Devamla) Biz diyoruz ki: Cumhuriyet tarihi boyunca
ihracatımız şuydu, biz onun 2 katından daha
fazlasını üstüne koyduk.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) İthalat, ithalat!
AGÂH KAFKAS (Devamla) Biz diyoruz ki: Cumhuriyet tarihi boyunca
yapılan duble yollar şu kadar kilometreydi, bir o kadar da biz
koyduk.
Yani biz -Çivi çakmadınız. muhabbetinden vazgeçin-
yaptıklarımızı bir önceki dönemle kıyaslamıyoruz,
yaptıklarımız ortadadır, bunu da aziz milletimiz
tescillemiştir.
ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) İthalatı
atladınız, yoksulluğu atladınız.
AGÂH KAFKAS (Devamla) Demokrasiye inanacağız. Önümüze
bakacağız.
Bu ülkede barışın, istihdamın, ekmeğin,
işin büyümesi konusunda herkes üzerine düşeni yapacaktır diyorum
ve ben yüce heyetinizi içtenlikle selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Kafkas.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Kırıkkale
Milletvekili Osman Durmuş konuşacaktır.
Buyurunuz Sayın Durmuş. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale)
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 224 sıra
sayılı kanunun birinci bölümü üzerinde MHP Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Biraz evvel, satılan, atılan, yağmalanan ama yerine
bir şey yapılmayan reklamları izlediniz. (MHP
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, İş Kanununun amacı,
işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak
çalıştırılan işçilerin çalışma
şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve
sorumluluklarını düzenlemektir. Burada düzenlenen hak ve yetkiler
işçilerle ilgilidir. Kanunun işçinin işsiz
kaldığı, kara günler için oluşturduğu Sigorta Fonu
işvereni sübvanse etsin diye bir talimat Kanunda yoktur.
AKP üç yıldır bir istihdam reformu yapacağı
propagandasını söyleye söyleye gelmiştir. Biraz evvel Sayın
Bakan da İşçi ile işveren bütünleşmiştir. diyor.
Değerli arkadaşlarım, bu Sigorta Fonu işçinin cebinden
alınan, devlet tarafından sübvanse edilen, ama işçi için değil,
işsiz kalan için kullanılacak sigorta fonudur. İşsiz, aç,
dün bizim grubumuzda, yirmi gündür beslenemediği için bayılan o tür
insanlar için düzenlenmiş bir fondur.
HASAN ANĞI (Konya) Sayın Durmuş, nasıl
gelmiş buraya kadar aç insan?
OSMAN DURMUŞ (Devamla) - Bu fonla fakiri, fukarayı,
işsizi sübvanse edeceksiniz. Oradan palavra laf
atmayacaksınız.
MUHARREM VARLI (Adana) - Külah da kalmadı, külah.
OSMAN DURMUŞ (Devamla) Kırgız külahı da
bulamadım buraya getirip koyacak.
AKP İktidarı döneminde, birçok kamu üretim ve hizmet
tesisi özelleştirme adı altında yabancı sermayeye veya
özel sektöre devredilmiştir. Bu kurumlarda istihdam edilen personeli bir
kamu havuzunda toplayarak daha sonra çeşitli kamu kurumlarına gizli
işsiz olarak aktarılmıştır. İşsiz kalan
çalışanlarımızın yeni iş bulana kadar geçimini
temin edecek ücreti temin için İşsizlik Sigorta Fonu bizim
Hükûmetimiz döneminde oluşturulmuştur. Bu fon, işçilerden
kesilen ve kamu desteğiyle toplanan primlerin nemalandırılmasıyla
32,6 milyar YTLye ulaşmıştır. AKP Hükûmeti işçinin
parasını, işsiz kalanın parasını işverene
destek olarak kullanmaktadır. İşverenler isteyince, bizim
koalisyon şartlarında büyük mücadeleler sonucu
çıkardığımız İş Yasasını üç kez
değiştirdiniz.
İşçi maliyetlerinin yüksekliği ortadadır. Bu
konuda Avrupa ve OECD ölçüleri de ortadadır. İşçi primlerininin
yüzde 5ini işveren payından
indirebilirsiniz. Ama, bunu İşsizlik Fonundan
karşıladığınız zaman yoksulun parasıyla
zengini sübvanse etmiş olursunuz. Onun için, gelin, bu primi indirin ama
hazineden verin tamamını. Kaldı ki, bu size istihdam da
sağlamayacak. Niçin? Bir şart koyuyorsunuz: Sigorta borcu olmamak,
vergi borcu olmamak
Borçsuz işveren mi kaldı ki! Dolayısıyla,
gelin, bu yüzde 5 primi tüm işverenlere uygulayalım. Borcu niye var?
Sigorta payları yüksek olduğu için, vergi dilimleri yüksek
olduğu için. Ödeyemiyor, batmış, batma durumuna gelmiş.
Onun için, o insanlara asıl verilmesi lazım. Borcu olmayan, zaten iyi
durumdaki adam. İyi durumdaki adama yoksul işçinin parasını
vermek günahtır, vebaldir.
Değerli milletvekilleri, tarım iş sahasında
yüzde 25 olan nüfusu yüzde 15e indirdiniz, IMF istiyor diye. Bu çiftçileri
şehre göçe zorladınız. Varoşlara geldiler, aş ve
iş bulamıyorlar. Bunları bir kilo makarnaya, mercimeğe, nohuda ve kömür paketine
muhtaç hâle getirdiniz. İŞKUR, İş Yasası bunların
meslek edindirilmesi için eğitilmesi gereğini söylüyor ama onu da yapmadınız,
bunlara yeni bir meslek kazandırmadınız. İşsiz olarak
varoşlarda, belediye başkanlarınız törenlere arabalara
bindirip getiriyor, giderken de ceplerine belli harçlıklar koyuyor ve siz,
partizan, taşıyıcı köylü yaptınız.
Değerli milletvekilleri, tarımda geride kalan 10 milyon
insana da insanca yaşayabileceği bir geliri temin etmediniz.
Onların sosyal güvenlik primini verecek paraları dahi yok. Onun için,
seçim döneminde 9 milyon 600 bin olan yeşil kartlı
sayısını 14 milyon 600 bine çıkardınız. Seçim
bitti 5 milyon 400 bininin yeşil kartını iptal ettiniz.
Şimdi soruyorum: yeşil kartı iptal edilen 5 milyon 400 bin
insan, sizin, seçmen kütüğünde oy
kullandırtmadığınız insanlar mı? Bu 5 milyon 400
bin insana iş verebildiniz mi, meslek kazandırabildiniz mi? Niçin
İşsizlik Fonunu bunları iş sahibi yapmak için
kullanmıyorsunuz?
Bir önceki Sosyal Güvenlik Bakanımız 25 katrilyon
sigorta priminin toplanamadığını söyledi.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) 44 oldu.
OSMAN DURMUŞ (Devamla) Sayın Bakanımız 45
milyar YTL ya da 45 katrilyon. diyor. Hükûmetlerin görevi nedir? Siz bu primi
toplayamıyorsanız, kayıt dışılığı
bu boyutlara ulaştırdığınız anlamına gelir
ya da işçiyi, prim ödeyecek kişiyi iyice
fukaralaştırdınız, onlar primlerini ödeyemiyorlar demektir.
Siz sosyal güvenliği çökerttiniz, insanları sadakaya muhtaç hâle
getirdiniz demektir. (MHP sıralarından alkışlar)
ASIM AYKAN (Trabzon) Çökerten Güniz Sokakta.
OSMAN DURMUŞ (Devamla) Gözünüzü işsizin, yoksulun
İşsizlik Fonuna dikmişsiniz. Her şeyi tükettiniz. Millî
parkları satışa çıkardınız, ormanları
satıyorsunuz, mayınlı alanı satıyorsunuz. Altı
yıldır altı kuruş vermediğiniz GAP projesini yerel
seçimler yaklaşınca hatırlıyorsunuz. İşsizin 8
katrilyon lirasını iç edeceksiniz, üstelik devletin 1/6/2000
yılından bu yana yaptığı katkı payını
geri elinden alıyorsunuz, dün bizim verdiğimizi elinden
alıyorsunuz. Kendinizin yeni verdiği bir şey yok.
Nemalarını da alıyorsunuz. Belli oluyor, diyorsunuz ki: Devlet
işsize ve yoksula destek vermez işverene destek verir. Belli oluyor,
işçi, çiftçi, memur, esnaf, emekli ve işsiz perişan. Siz
onların hakkını da başkasına yediriyorsunuz. Olsun,
siz ılımlı İslamsınız, her şey size feda
olsun! Muhalefet Şimdiye kadar niye kaynak artırmadın,
aktarmadın; sizden önceki hükûmetlerin başladığı
işleri neden sürdürmediniz? deyince aldatmaya sapıyorsunuz
Bakın, GAPa para verecektik mâni oluyorlar. diyorsunuz. Altı
yıldır neredesiniz? Niye vermediniz? Demir Çeliği
sattınız, PETKİMi sattınız, TÜPRAŞı
sattınız, cumhuriyetin tüm yatırımlarını
sattınız yerine ne yaptınız?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Niye GAPa vermediniz?
OSMAN DURMUŞ (Devamla) Niye vermediniz yüzde 10unu? Yerine
ne kurdunuz? Hani çelik fabrikanız, hani elektronik fabrikanız,
nerede neyiniz var? Nereden nereye
Sat babam, sat! Hariri zengin, Ofer zengin,
Oger zengin, ben fukara! (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
Maşallah, maşallah!..
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Nazar boncuğu
OSMAN DURMUŞ (Devamla) Yolsuzlukları dile getiren
televizyon ve gazeteleri de bir bir ele geçiriyorsunuz. Kanaltürkü de
altın alanınız satın aldı; gözünüz aydın.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Size sitem ediyordu
Kanaltürk, size sitem ediyordu. Aradın herhâlde?
OSMAN DURMUŞ (Devamla) - Yoksulun sırtından soyan
soyana/ Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana. diyen şair gibi
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Emeğin
hakkını vermediler. diyordu.
OSMAN DURMUŞ (Devamla) - İstikrara oy verdim
dediğinden bu yana,
Keneler üşüştü köylü her cana.
Kırım kongo virüsünü saldınız al kana,
Yürek bu acıya nasıl dayana. (MHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) İşte AKPnin Türkiyesi
değil mi?
OSMAN DURMUŞ (Devamla) Gönül diyor ki: Milletim,
halkım uyana,
Gözünü bağlama yalancı satılık ekrana.
Soyguna, vurguna, yol verme aldana, aldana,
Yerel seçimlerde bir fırsat var anlayana.
Değerli milletvekilleri, yeni yağma kapısı
için iş bulma görevini yürüten İŞKURun yerine özel istihdam
büroları açacaksınız. Bu büroları açanlarda Türk
vatandaşı olma şartını kaldırıyorsunuz. Bize
schengen vizesi uygulanıyor seyahatimiz için. Türkiyede serbestçe
çalışmasına, yabancıların izin veriyorsunuz,
karşılıklılık ilkesine bakmadan. Bu konuda yeni izin
verdiğiniz altmış bir kilise vakfının yurt içi ve yurt
dışı temsilcisi yabancıları unutmayın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
OSMAN DURMUŞ (Devamla) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Yine kanunla bir yenilik daha getiriyorsunuz. Beş yıl
boyunca dağdakileri ovaya çağırdınız. Onlar
karakollarımıza gece baskını verip can almaya devam
ediyorlar. Her gün ülkemizin her yöresinde şehit cenazeleri
kaldırıyoruz. Gazilerimiz ve yaralılarımızın tek
tesellisi olan, devlet tarafından bir aile ferdinin işe
alınmasını da bu yasayla kaldırıyorsunuz.
Çıkıyor Sayın Kafkas, burada, Özürlüyü işe
alıyoruz
Özürlü özel sektörde yüzde 3 oranında
alınıyordu, devlette yüzde 4 oranında alınıyordu.
Şimdi, siz, tutukluların, hükümlülerin yüzde 2lik oranını
kaldırdınız. Terörden dolayı yakınını
kaybedenleri artık işe almıyorsunuz. Burada bir şeyi ifade
etmek istiyorum. Vatan savunması yaptıkları için onlara
kızıyor musunuz?
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Maaş var, maaş.
OSMAN DURMUŞ (Devamla) Hayır diyorsanız kanunun
bu şekilde çıkmaması lazım. O zaman
çıkartmayalım. Tarihe kayıt düşmek için soruyorum: Terör
yapan mı mağdur, şehit, gazi yakınları mı? Bu
konuda karar verelim.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Gazi
maaşlarını da biz bağladık.
BAŞKAN Sayın Durmuş, lütfen son cümlenizi
söyleyiniz.
OSMAN DURMUŞ (Devamla) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Kamuyu çalışma hayatından çıkarıyorsunuz,
PKKya destek verenlere teşvik primi veriyorsunuz, şehit ve gazi
yakınlarına ceza kesiyorsunuz
AGÂH KAFKAS (Çorum) Ceza kesmiyoruz.
OSMAN DURMUŞ (Devamla)
Özel sektör mağduruna iş
vermesin. Diyorsunuz. Bu durumu seçmeninize nasıl anlatacaksınız?
Yoksa siz de Tayyip Beyin posterine oy isteyenlerden misiniz? Post gider,
poster gider, ülke ve millet baki kalır.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Durmuş.
Birinci bölüm üzerine
AGÂH KAFKAS (Çorum) Sayın Başkan, isim vererek
sayın konuşmacı eleştiride bulundu.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Sataşma
olmadı, yanlışları düzelttim Başkanım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Hayır, hayır,
çarpıttı sayın konuşmacının
konuşmalarını.
BAŞKAN Kime sataşma var?
AGÂH KAFKAS (Çorum) Düzeltebilir miyim, benim ismimden
bahsederek söylemediğim şeyleri söyledi.
MUHARREM VARLI (Adana) Her zamanki yaptıklarını
yaptılar, Osman Bey de onu söyledi canım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım, biraz önceki konuşmacı,
konuşmacımızın konuşmasına atıfta bulunarak
düzelttiğini iddia etti ama konuşmacımızın
söylemlerini tamamen farklı bir yöne getirdi. Eğer izin verirseniz
BAŞKAN Buyurunuz, bir dakikada cevap veriniz. Bir dakika
yanlışlığı düzeltmeniz için yeterli.
Buyurunuz.
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Çorum Milletvekili Agâh
Kafkasın, Kırıkkale Milletvekili Osman Durmuşun,
konuşmasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
AGÂH KAFKAS (Çorum) Yani, yanlışın neresini
düzelteyim?
BAŞKAN Ee o zaman hemen düzeltin.
AGÂH KAFKAS (Devamla) Hiçbirisi doğru değil ki
adamın söylediklerinin Sayın Başkan, nasıl
düzelteceğim ben bir dakikada?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Hepsi yanlış zaten.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Yasayı oku!
BAŞKAN Lütfen
Sayın
AGÂH KAFKAS (Devamla) Şimdi, deniliyor ki: Terör, terör
mağduru Türkiye... Bir terörde şehit olanın, şehidin
yakını bu ülkeye ve bu millete emanettir. Bunun üzerinden siyaset
yapmak da benim inancıma göre ahlaki olmayan bir davranış
biçimidir. (AK Parti sıralarından alkışlar)
MUHARREM VARLI (Adana) Siz yapıyorsunuz, siz!
AGÂH KAFKAS (Devamla) Değerli Başkanım, bu yasada
koyduğumuz kural şudur: Devlet üzerine almıştır ve
bugüne kadar 350 tane özel sektörde istihdam var.
MUHARREM VARLI (Adana) Hadi oradan!
AGÂH KAFKAS (Devamla) Terör mağduru da devleti tercih
ediyor, biz de devletin şu andaki terör mağdurlarıyla istihdam
arasındaki konulan ölçü devlet tarafından istihdamı
karşılayacak ölçüdür. Hiçbir terör mağdurunun, terör
yakınının mağdur edilmesi söz konusu değildir.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Hayır, yanlış
söylüyorsun.
SÜLEYMAN TURAN ÇİRKİN (Hatay) Terazi mi var elinde?
AGÂH KAFKAS (Devamla) Sosyal devleti inşa ediyor
olmamızdan dolayı
Allah aşkına bu ülkenin
değerlerinden, bayrağından, şehidinden siyaset yapmaktan
vazgeçin, milletin yakasını bırakın! (AK Parti
sıralarından alkışlar, MHP sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Teşekkürler.
MUHARREM VARLI (Adana) Hâlâ aynı şeyi
yapıyorsunuz. Siz o siyaseti yapıyorsunuz, siz.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Sayın
Başkanım
MUHARREM VARLI (Adana) Utanmadan da buradan millete
yanlış bilgi veriyorsunuz. Ayıp ayıp!
AGÂH KAFKAS (Çorum) Yanlış bilgi veren
şerefsizdir!
MUHARREM VARLI (Adana) Yanlış bilgi veren
şerefsizdir, evet doğru söylüyorsun! Çok doğru söylüyorsun,
aynen öyle.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) İstihdamı
kaldırmıyor musunuz, istihdamı?
BAŞKAN Lütfen sayın milletvekilleri, yeterli
olmuştur görüşme.
Şimdi, birinci bölüm üzerinde
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Sayın
Başkanım, sözcü söylediğim hiçbir şeyin doğru
olmadığını söyleyerek yalan söylediğimi
Adamın
söylediği hiçbir şey doğru değildir. dedi.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Hayır, Neresi
düzeltilecek. dedi.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Neresini düzelteyim
İzin verirseniz bir cümleyle düzelteyim.
BAŞKAN Bir dakika süre veriyorum ve bu konuşmayı
böylece sona erdiriyorum. Lütfen ona göre konuşunuz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sataşmaya meydan
vermesin Sayın Başkanım.
BAŞKAN Tekrar, lütfen, yeni bir sataşmaya yol
açmayınız.
Buyurun.
2.- Kırıkkale
Milletvekili Osman Durmuşun, Çorum Milletvekili Agâh Kafkasın,
konuşmasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; özel sektör bu yasadan önce, hâlen yüzde 6
oranında özürlü, kader mahkûmu ve terör mağdurunu istihdam
etmekteydi. Yüzde 3ü özürlü, yüzde 2si mahkûm, yüzde 1i de terör
mağdurudur.
Şimdi, özel sektörün üzerindeki bu yüzde 3lük hisse
kaldırılmıştır. Kamu yüzde 4 özürlü, yüzde 2 eski
hükümlü toplam yüzde 6 kişiyi istihdam ediyor. Yüzde 6 artı yüzde 3,
yüzde 9 yapar. Hâlbuki, daha evvel yüzde 12 istihdam vardı.
Sayın Kafkas nereyi doğru söylüyor? Sayın
Kafkasın doğrusu bu, benim doğrum da budur.
Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler efendim.
V.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
B) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- İş Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı; Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ve 2 Milletvekili
ile Şanlıurfa Milletvekili Ramazan Başakın
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifleri ve
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
Raporu (1/570, 2/227, 2/228) (S. Sayısı: 224) (Devam)
BAŞKAN - Birinci bölüm üzerinde şahsı adına
İstanbul Milletvekili Esfender Korkmaz söz istemiştir.
Buyurun Sayın Korkmaz. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
ESFENDER KORKMAZ (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 1inci maddeyle ilgili şahsım
adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, gerçekten, görüşülmekte olan bu
yasa tasarısında çok gariplikler var. Bu garipliklerin birisi: Bu
yasanın, aslında, Plan ve Bütçe Komisyonundan geçmesi gerekiyordu,
çünkü hazine işlemleriyle ilgili, bütçeye gelir aktarmasıyla ilgili
birtakım hükümler içeriyor. Mali ağırlığı olan
bir yasa, mali ağırlığı daha fazla olan bir yasa. Buna
rağmen Plan ve Bütçe Komisyonundan geçmemiş olmasının bana
göre sorgulanması gerekiyor. Buna Sayın Bakanın cevap vermesini
istiyorum.
Değerli arkadaşlar, bu yasanın ikinci garip
tarafı: Birtakım özellikleri yanında önemli özelliği,
İşsizlik Sigortası Fonunun kullanılması yasası,
yani daha doğrusu tamamıyla yasa İşsizlik Sigortası
Fonunun Hükûmet tarafından nasıl kullanılacağını
belirleyen bir yasa.
Şimdi, değerli arkadaşlar, zaten bugüne kadar
siyasi iktidar bu İşsizlik Sigortası Fonunu kullandı,
bundan sonra daha fazla kullanmak istiyor. Bugüne kadar bu fonun yüzde 5i
kullanıldı, yani işsizlik ödeneği olarak bu fonun
yalnızca yüzde 5i kullanıldı.
Şimdi, değerli arkadaşlar, siz bir fon
oluşturuyorsunuz, bunun adına İşsizlik Sigortası Fonu
diyorsunuz. Bugün Türkiyede resmî rakamlara göre 2,5 milyon işsiz var, 2
milyon da TÜİKin, aslında işsiz kabul etmediği ama bunlar
yarın iş bulsa çalışacak dediği işsiz var.
Türkiyede 5 milyon işsiz varken, İşsizlik Sigortası Fonu
varken, bunun yalnız bugüne kadar yüzde 5i kullanılmış,
yüzde 95i duruyor.
Şimdi değerli arkadaşlar, siz işsizlikle
ilgili bir fon kuruyorsunuz ve bunu kullanmıyorsunuz ve 5 milyon
işsiz var, Gelir dağılımı düzeldi. yahut Yoksulluk
yok. diyebiliyorsunuz. Dolayısıyla bu fon bugüne kadar istismar
edilmiştir, bundan sonra da istismar edilecektir.
Arkadaşlar, bu fonun kullanılması aslında
işçinin parasının kullanılmasıdır. Kimse GAPa
karşı çıkmaz, ama devlet ile Hükûmeti
karıştırmayın arkadaşlar. Bu fon işçinin
parasıdır, bu fona yapılan devlet katkısında da
halkın ve işçinin vergisi vardır. Şimdi siz devlet
payı olarak bu fonun bir kısmını alıp
kullanıyorsunuz. Peki, devlet payı dediğiniz nedir? Devlet
payı da milletin parasıdır, devlet payı da işçinin
parasıdır. Bu durum karşısında bu toplum, bu halk
Hükûmete devleti geçici olarak yönetsin diye yetki verdi. İşçinin
parasını kullanmaya ne yetkisi var ne hakkı var. Çünkü Hükûmet
de burada basiretli tüccar gibi davranmak zorundadır; devlet
malını, halkın malını kullanırken basiretli
davranmak zorundadır. Onun için değerli arkadaşlar, bu fonun
kullanılmasının yasaya aktarılması aslında
doğal yasaya da aykırıdır, etik açıdan da doğru değil,
gelir dağılımı açısından da doğru
değil. Dolayısıyla bu yasadan bu fonun
kullanılmasının kaldırılması gerekiyor.
Değerli arkadaşlar, sosyal devlet diyorsunuz
Burada
nisan başında bir arkadaşımız Kömür
dağıtmak sosyal devlet değil mi? diye sordu. Şimdi,
değerli arkadaşlar, sosyal devlet, işsizin parasını
kullanmak demek değildir, sosyal devlet, işsize iş bulmak
demektir. Siz işsize iş bulmadığınız gibi,
işçinin parasına, işsizin parasına, potansiyel işsizin
parasına göz dikmişseniz bunun sosyal devletle alakası yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
ESFENDER KORKMAZ (Devamla) Kaldı ki arkadaşlar,
bakın, burada zaman zaman tartışıyoruz. Bütçeden
ödeneklerle, bütçenin ödeneğiyle kömür dağıtmak elbette çok
fazla tenkit edilemez. Ama ben soruyorum: Şimdi, Doğu Anadoluda her
evin kışın 2 ton kömür yakması lazım, siz 500 kilo
dağıtıyorsunuz. Peki, gerisi ne oluyor? Yani 1,5 tonunu ne
yaptınız? Onun hesabını verin. Dolayısıyla,
değerli arkadaşlar, burada sosyal devlet anlayışı
diye işçinin parasını kullanmak çok yanlıştır; bu
çelişkilidir ve bu işten vazgeçmeniz lazım. Zaten hazine bunu
borç olarak kullanıyor ve hazinenin bu fon için verdiği faiz, 2007
yılında 4,7dir. Oysaki piyasaya verdiği faiz, reel faiz,
enflasyondan sonra, 7,40tır. Yani kullanıyor, bir de düşük faiz
veriyor. Yetmedi, tamamına el koyuyor.
Teşekkürler, saygılar. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Korkmaz.
Sayın Bakan, buyurun. Lütfen, konuşmanızı
kürsüde yapınız. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, benim Genel
Kurulda olmadığım bir anda bu zorunlu istihdamla ilgili
tartışma olmuş, değerlendirmeler olmuş daha
doğrusu. Bununla ilgili, bildiğiniz gibi, kamuda özürlü kotası
yüzde 4, eski hükümlü yüzde 2, terör mağduru ise binde 7; özel sektörde
ise özürlü yüzde 3, eski hükümlü yüzde 1, terör mağduru ise yüzde 2
kotası uygulanıyor. Bizim bu getirdiğimiz düzenlemede, özel
sektörde yüzde 3lük özürlü istihdamının işveren primlerini
hazine karşılıyor. Eski hükümlüyle ilgili ise kamudaki yüzde
2lik kota aynen devam ediyor, yasada muhafaza ediliyor.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Bakan,
çalıştırma zorunluluğu kaldırıldı mı?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Devamla) Şimdi, özelde yüzde 1 kaldırıldı.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Yani, çalıştırma
zorunluluğu kaldırıldı mı?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Devamla) Şimdi, bakınız, özelde kota
kaldırıldı, yüzde 1lik kota kaldırılıyor, kamuda
yüzde 2 muhafaza ediliyor. Şimdi, bunun tabii gerekçeleri var. Neden böyle
bir düzenleme yaptık? Yani, özel sektörün üzerinden yükleri
kaldıralım diyoruz, kaldırdığınız yüklerin
de sosyal hayatımızı zedelemeyecek yükler olması gerekiyor.
CANAN ARITMAN (İzmir) Yani, terör mağdurları yük
müdür efendim?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Devamla) Bizim burada, özel, eski hükümlü yüzde 2
CANAN ARITMAN (İzmir) Terör mağdurları yük müdür?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Devamla) Efendim, teröre geleceğim biraz sonra, müsaade edin.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Yüzde 13ten yüzde 10a
iniyor toplamda.
CANAN ARITMAN (İzmir) Ayıp, ayıp! Eğer
bunları yük görüyorsanız, çok ayıp.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
açık oturuma dönüyor burası.
BAŞKAN Lütfen, sayın milletvekilleri,
karşılıklı konuşmaya yol açmayalım.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Devamla) Şimdi, bakınız, ben Bakanlığımda da
geçen dönemde grup başkan vekiliyken de buradaki ilişkilerimde,
konuşmalarımda Meclisin mehabetine uygun davranmayı şiar
edinen arkadaşlardan birisiyim, büyük çoğunluğun da bu ölçüye
uyduğuna inanıyorum. Burada benim konuştuğum şey, az
önce tartışılan bir konuya açıklık getirmek. Bunun
neresi ayıp bunu anlayamadım.
CANAN ARITMAN (İzmir) Yük görmeniz ayıp efendim.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Devamla) Neyi efendim?
CANAN ARITMAN (İzmir) Özürlüyü, terör mağdurunu yük
olarak görmeniz ayıp.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Devamla) Gördüğümüzü nereden anladınız? Daha söylemedik ki!
CANAN ARITMAN (İzmir) Yük demek ayıptır, o
anlayış ayıptır.
BAŞKAN Devam edin Sayın Bakan.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Devamla) İşverenin üzerindeki yükleri kaldırma
Az önceki
konuşmamda da söyledim, bak hocam yanınızda, söyleyin. OECD
ortalamasına göre asgari geçim indirimi inmezse, 5 puanlık indirimi
yapmazsanız
İşverenin ve istihdamın üzerindeki yükler OECD
ortalamasının üstünde mi, altında mı? Bunun
cevabını verelim.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Sayın Bakanım,
indirelim, hazineden verelim.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Devamla) O hâlde, şimdi bir paket çerçevesinde bir düzenleme
yapılıyor. Bunlardan bir tanesi de zorunlu istihdam. Zorunlu
istihdamla ilgili düzenlememizin bir tanesinde, özürlüyle ilgili özel
sektördeki yüzde 3lük özürlü kotasının işveren
payını, primini hazine karşılayacak, birincisi bu. Eski
hükümlüyle ilgili kamuda çalıştırma zorunluluğu devam
ediyor yüzde 2, ama özelden yüzde 1lik kotayı kaldırıyoruz.
Neden? Yani hükümlü olmayı bir teşvik unsuru hâline getirmek
doğru değil düşüncesindeyiz. Ayrıca, özel sektörden bize
gelen şikâyetler ve taleplerde, özel sektörde hükümlü olarak
çalışan, kamuda bunlar çok fark edilmiyor ama özele hükümlü olarak
gittiği zaman iş barışı açısından da
başka sorunların yaşandığı ifade edildi.
İstihdam açısından baktığın zaman, mevcut
kontenjanlar açısından baktığınız zaman bir
sıkıntı da yaşanmıyor, yüzde 2lik kontenjan bu
ihtiyacı da büyük ölçüde karşılıyor şu an
itibarıyla.
İkinci esas üzerinde durduğumuz konu da şudur:
Aktif iş gücü programları çerçevesinde çok ciddi bir kaynak transferi
yapıyoruz ve cezaevlerindeki mahkûmların aslolan eğitimi ve
oradan çıktıkları zaman meslek sahibi olarak çıkmaları
son derece önemlidir. Bunu -şu anda yapılan eğitim faaliyetleri
var, mesleki eğitim faaliyetleri var- bu süreçte imkânlarımız
daha da genişlediği için, daha da yoğun bir şekilde oradaki
kalış süreleriyle paralel olarak
Gerekirse ikinci bir meslek edinme
konusunda bile onlarla meşgul olmak, onları geliştirmek, sosyal
hayata kazandırma çabası hedeflenmektedir bu yasa ile.
Terör mağduruna gelince
Bakınız, 1995
yılından bugüne terör mağdurlarıyla ilgili olarak özel
sektörde istihdam edilen terör mağduru sayısı 489. Yani, terör
mağduru olan vatandaşlarımızın talebi özel sektörde
değil, kamudadır. Yoğun bir şekilde kamuda talep
vardır ve bu konuda da kontenjanımız müsaittir. Biz ne
yaptık bu yasada? Binde 7 olan bu kontenjanı yüzde 1e
çıkardık. Dolayısıyla, şu anda açık
kontenjanımız var terör mağdurlarıyla ilgili. Umuyoruz ve
diliyoruz ki bu kontenjanı dolduramaz noktada olan terör
mağdurlarının sayısı bundan sonra da artmaz, terör de
olmaz, terör de biter ve şu anda çok çok yeterli olan bu kota bu
şekilde kalır, hatta tümden ortadan da kaldırabiliriz,
kaldırma imkânı doğar.
Yaptığımız düzenleme, bütün
artıları, eksileri değerlendirilerek huzurlarınıza
getirilmiş olan bir düzenlemedir, yoksa bir yük görülmesi,
çalışanın yük görülmesi, özürlünün yük görülmesi şeklinde
değildir. İşveren de bizim işverenimizdir, hükümlü de bizim
hükümlümüzdür, terör mağduru da bizim terör mağdurumuzdur, özürlü de
bizim özürlümüzdür. Ama buradaki dengeleri kurarken iş
barışı açısından olayın bir bütün olarak ele
alınmasının doğru olacağı düşüncesiyle bu
düzenlemeyi huzurlarınıza getirmiş bulunuyoruz. Yerinde bir
düzenleme olduğuna inanıyoruz, eleştirilere de son derece
saygımız vardır ama tekrar ediyorum: Amaç istihdam
alanını genişletmektir. Amaç daha çok kişinin
çalışmasına ve işsizliği önlemeye dönük
adımların atılmasıdır, bu çerçevede yapılan bir
düzenlemedir.
Değerlendirme yapan arkadaşlara çok teşekkür
ediyorum. Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
Şahsı adına Şanlıurfa Milletvekili Yahya
Akman söz istemiştir.
Buyurun Sayın Akman. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
YAHYA AKMAN (Şanlıurfa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 224 sıra
sayılı Kanun Tasarısının birinci bölümü üzerinde
şahsım adına söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
İş hayatımıza ve istihdama çok ciddi
katkılar getirecek olan bu yasa, birçok açısıyla önem arz
ediyor. Özellikle genç ve kadın istihdamı ile ilgili öyle
zannediyorum ki önümüzdeki günlerde çok ciddi bir istihdam imkânı meydana
getirecek. Tabii, yaklaşık kırk civarında maddeden
oluşan bu kanun tasarısının tamamını bu kısa
konuşma çerçevesinde değerlendirecek değilim. Ben esas
itibarıyla bu kanun tasarısının 19uncu maddesi ile ilgili
bazı düşüncelerimi yüce heyetinizle paylaşmak istiyorum.
Bundan birkaç ay önce -22 Temmuz seçimlerinden sonra- Sayın
Başbakanımız Beş yıl içerisinde GAP projesini
tamamlayacağız, bitireceğiz. dediği zaman bölge
insanı olarak ciddi şekilde bir heyecan duymuş idik ve bugüne
kadar hiçbir sözünü yerde bırakmayan Sayın
Başbakanımızın bunun altını nasıl
dolduracağını ciddi şekilde, tabii biz de merak ediyor
idik.
Bugün huzura getirilen bu yasa tasarısının 19uncu
maddesinde İşsizlik Fonunda birikmiş olan nemalardan bir
kısmı bildiğiniz üzere GAP projesinin bitirilmesi için
harcanacak. Birinci sene, 1,3 milyar YTL İşsizlik Fonunda
birikmiş olan nemalardan ama müteakip senelerde, daha sonraki dört
yılda ise nemaların yaklaşık dörtte 1i -ki bu her sene
artan oranda bir rakamı ifade edecek- GAP projesine aktarılacak.
Bunun yanında yine özelleştirmeden elde edilecek gelirlerden bu
yıl için 1 milyar YTL düşünülmektedir. Önümüzdeki yıllarda da
yine artan oranda özelleştirme gelirinden de bir miktarı GAP
projesine aktarmak suretiyle beş sene içerisinde yani 2012 yılı
sonuna kadar Türkiye Cumhuriyeti devletinin kendisinden sonraki en büyük projesi
diye adlandırdığımız ve GAPla ilgili rakamları
telaffuz ettiğimiz zaman bütün ülke olarak hepimizin heyecan duyduğu
GAP projesini bitirme imkânına sahip olacağız.
GAP projesini bitirmek demek 4 milyon civarında -master
planında 3,8 milyon kişiden bahsediyor- insanın iş ve
aş imkânına sahip olması demek. Şu ana kadar bir
kısmı bitirilmiş olan 22 tane barajın, 19 tane
hidroelektrik santralinin bitmesi demek ve en önemlisi, esas istihdam meydana
getirecek olan ve bugün bu kaynağın da aktarılacak olduğu
sulama ile ilgili olarak da yüz binlerce dönüm alanın sulanması
demektir.
Değerli arkadaşlar, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde,
bildiğiniz üzere, bugünlerde çok ciddi bir kuraklık
yaşanmaktadır. Bu kuraklığın boyutu ne yazık ki
çok büyüktür ve insanlarımız bu yazı ve önümüzdeki seneyi nasıl
geçireceklerini kara kara düşünmektedirler. Bugüne kadar sosyal alanda ve
tarıma destek alanında çok ciddi çalışmalar
yapmış olan Hükûmetimizin bu alanda da çiftçilerimize ciddi destekler
sağlayacağına ben eminim. Bu kuraklığın
artık bölgemiz için kader olmamasının en büyük projesi de GAP
projesinin bitirilmesi ve sulanabilecek o daha nice güzelim on binlerce, yüz
binlerce dönüm, hektar alanın da sulanmasıyla beraber bugün, bu yaz
için konuştuğumuz bu kuraklık da artık
yaşanmayacaktır.
Değerli arkadaşlar, bu tasarının
tamamında olduğu gibi bu maddede de buraya aktarılmış
olan kaynakla ilgili, bazı muhalefet milletvekili
arkadaşlarımızın eleştirilerini hep beraber dinledik,
bunlara katılmak mümkün değil. Diğer maddelerde olduğu
gibi, GAP projesine aktarılan bu para da, şöyle bir misalle
canlandırmak istiyorum, hasta olan bir insana Sayın Durmuş
hekimdir- nasıl ki hapın göstereceği etki biraz daha gecikmeli
oluyor da damardan serum, kan ve ilaç takviyesi yapılınca çok
hızlı bir şekilde hastaya tesir ediyorsa, aynen bu misalde
olduğu gibi, bu aktarılacak olan paralar, başta GAP projesinde
olmak üzere, diğer alanlarda aktarılacak olan İşsizlik
Fonundaki paralar, istihdama aynı şekilde çok hızlı bir şekilde
katkı sağlayacak ve göreceksiniz, 2009 yılının istatistikleri
2008 yılından çok daha iyi olacak, sonraki yıllarda, müteakip
yıllarda da böyle, çok daha, yüzde 1leri, 2leri, 3leri işsizlikte
konuşacağımız bir dönemi hep beraber
yaşacağız.
Ben, bu tasarının huzura getirilmesinden ve özellikle
bölge insanı olarak GAPın bu işin içerisine
alınmış olmasından dolayı, başta
Başbakanımız olmak üzere, Çalışma
Bakanımıza, değerli bürokratlarımıza teşekkürü
bir borç biliyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AHMET ORHAN (Manisa) İşçilere teşekkür et,
işçilere!
BAŞKAN Lütfen tamamlayınız, buyurun.
YAHYA AKMAN (Devamla) Söylendiği gibi, burada yapılan
destekler sadece işverene yapılan destekler değildir. Kaldı
ki işveren düşmanlığı yapmanın da bir âlemi yok
bu memlekette.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Hazineden yüzde 5 destek
verin.
YAHYA AKMAN (Devamla) Biz teşvik bölgesi içerisinde olan
bir ilin temsilcileriyiz. Bölgemizde Ne olur, iş adamları gelsin,
yatırım yapsın. diye yıllardır yalvarıp
duruyoruz. Ne adına yalvarıyoruz? Hem ülke ekonomisi büyüsün diye
yalvarıyoruz hem işsiz insanlarımız iş bulsun diye
yalvarıyoruz. Çünkü bunlar birbiriyle bağlantılı
şeyler değerli arkadaşlar. İş adamının
olmadığı yerde işçi de olmaz, insanların
olmadığı yerde devletten de söz edilmez, hiçbir şeyden söz
edilmez.
Bu proje doğru bir projedir, yapılan iş doğru
bir iştir. Eleştirilerin hiçbirine
katılmadığımı ifade etmek istiyorum. Bir bölge
insanı olarak, bizi heyecanlandıran GAPı da buna dâhil ettikleri
için başta Başbakanımız olmak üzere, emeği geçmiş
bütün bakanlarımıza, arkadaşlarımıza teşekkür
ediyorum. Bu yasanın memleketimiz için, önümüzdeki günlerde istihdam
imkânına sahip olacak işçilerimiz için hayırlar getirmesini
diliyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Beş senedir sesinizi yeni mi
duydu Hükûmet?
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Akman.
Sayın milletvekilleri, şimdi, soru-cevap işlemine
geçiyoruz.
Süre on beş dakikadır. Bunun yarısını
sorulara ayıracağım.
Sayın Tütüncü, Sayın Işık, Sayın Paksoy,
Sayın Öztürk, Sayın Asil, Sayın Tankut, Sayın Aydoğan
ve Sayın Akkuş
İlk on kişi söz için sıraya
girmişlerdir. Sırayla söz vereceğim.
Sayın Tütüncü, buyurunuz.
Süreniz bir dakika.
ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bu yasa tasarısında, komisyonda diğer
milletvekillerinin teklifleriyle birleştirilmesi sonucunda, bir düzenleme
var: Yurt dışı işçi hizmetleri uzmanlarının
yeterlik sınavı kaldırılıyor. Neden
kaldırılıyor? Bildiğimiz kadarıyla bu hizmet
alanındaki personel son derece kaliteli, uluslararası hukuk
alanında akademisyenlerin dahi zor sahip olacağı bilgilere
sahiptir. Şimdi neden acaba bu düzenleme yapılıyor? Acaba bu
düzenlemeyle AKPnin, genel müdür ya da genel müdürün üstünde atadığı
bazı kadrolarını yurt dışına bu yolla transfer
etme gibi bir amaçları var mıdır?
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Tütüncü.
Sayın Işık
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın Bakanım, Kütahya ilinin de içinde bulunduğu
kırk dokuz ilimizde 5084 sayılı Teşvik Yasası
uygulamasının Danıştayca yürütmesinin durdurulması ve
2008 yılında uygulamaya giren asgari geçim indiriminin ardından
bu illerimizde yatırım yapmış sanayicilerimiz her ay
kişi başına yaklaşık 250 YTL civarındaki
avantajdan yararlanamaz hâle gelmişlerdir. 2005 yılında
çıkarılan bu yasanın akıbeti ne olacaktır?
Birçoğu fabrikasını kapatma noktasına gelmiş olan bu
sanayicilerimizin sorunlarının çözümü için Bakanlığınızca
hangi çalışmalar yürütülmektedir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Işık.
Sayın Paksoy
MEHMET AKİF PAKSOY (Kahramanmaraş) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, Kahramanmaraş ilimiz tekstil
sektöründe 25 binin üzerinde işçi çalıştıran, 2 milyar
doların üzerinde katma değer yaratan, işsizliğin en az
olduğu illerimizden biridir. Ancak, tekstil sektörü Hükûmetin düşük
kur, yüksek faiz politikası sebebiyle büyük bir kriz içerisine girmiş
olup tesislerin yüzde 50ye yakını kapanma noktasına
gelmiştir. Dolayısıyla, fabrikalardan işçi çıkarmalar
başlamış, şu an itibarıyla çıkarılan
işçi 7 bin civarındadır. Korkarım bu artarak devam
edecektir. Onun için, bu sektöre İşsizlik Sigortası Fonundan
kaynak aktarmayı düşünür müsünüz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Paksoy.
Sayın Öztürk
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Aracılığınızla Sayın Bakana sormak
istiyorum: İş sağlığı ve güvenliği
hizmetleri konusundaki yükümlülüklerin yerine getirilmesinde işverenlerin
işletme dışında bu amaçla kurulu sağlık ve
güvenlik birimlerinden yararlanabilmesi daha ekonomik olması
açısından uygun olarak değerlendirilmektedir. Ancak 50den daha
az işçi çalıştıran işverenlere iş
sağlığı ve güvenliği önlemleri alma konusunda bir
yükümlülük getirilmemektedir. Bunları da dışarıda kurulu
iş sağlığı ve güvenliği kurullarından hizmet
almaya teşvik edecek mekanizmaları tasarıda öngörmeyi niçin
düşünmediniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Öztürk.
Sayın Asil
BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) Sayın Bakan,
çalışanlarımız, fondan yararlanma
koşullarının ağır, fona ulaşma imkânı zor,
fonun ödeme koşulları mevcut düzenlemelere göre gerçekçi değil,
sembolik rakamlar ödeniyor; bu nedenle fonun gerçekçi bir hâle getirilmesini
beklerken, kayıt dışı ekonomiyi kayıt altına
alıp fonu güçlendirmeden, sosyal güvenlik sistemini kuvvetlendirmeden,
kısaca sistemi yaygınlaştırmadan fonun durumundan
yararlanmayı, kaynaklarının başka amaçlarla
kullanılmasını rasyonel buluyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Asil.
Sayın Tankut
YILMAZ TANKUT (Adana) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın Bakanım, 50 kişiden fazla işçi
çalıştıran kuruluşlarda hükümlü çalıştırma
mecburiyeti bu tasarıyla kalkmaktadır.
Şimdi sormak istiyorum: Topluma kazandırılması
ve hükümlü olduğu için kendi nafakasını kazanması konusunda
bu insanlarımızın iş taleplerini sadece kamu
tarafından karşılayabilecek misiniz?
Kamunun hükümlüleri istihdam etmesinden dolayı normal
vatandaşlarımızın istihdam taleplerinin
karşılanmasında herhangi bir azalma söz konusu olacak
mıdır?
Ayrıca, özel sektörün üzerinden yükleri kaldırmak için
50 kişi ve fazlasını istihdam eden iş yerlerinden bu
anlayış çerçevesinde doktor ve avukat bulundurma mecburiyetinin de
kaldırılması gerekmiyor mu?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Tankut.
Sayın Aydoğan...
ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Fonun kuruluş amacı belli. Mevcut İşsizlik
Sigortası Yasası, fonun amaca uygun kullanılmasına izin
vermiyor. Öncelikle fonun amaca uygun hâle getirilmesi lazım.
İşsize ödeme yapmak üzere bir fon kuracaksınız, ama buna
karşılık işsize ödeme yapmayacaksınız,
yaptığınız ödemeler çok sınırlı olacak,
ulaşma imkânları dar olacak. Ondan sonra diyeceksiniz ki, elimizde para
var, bunu başka amaçla kullanalım. Bu başka amaçla
kullanılmasını doğru buluyor musunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Aydoğan.
Sayın Akkuş
AKİF AKKUŞ (Mersin) Sayın Başkan, Sayın
Bakanım; 14 Mart 2007 tarihinde Ankarada yapılan bir toplantıda
dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı İşsizlik
Sigortası Fonunun amacı dışında
kullanılmasına izin vermeyeceklerini ifade etmiş iken, bu yasa
İşsizlik Sigortası Fonunun amacı dışında
kullanılmasına izin vermektedir. Mesela, GAPa 1,3 katrilyon TL
aktarılmaktadır. Bunun artarak devam edeceği de
belirtilmektedir. 14 Mart 2007den bugüne ne değişti de fikir
değişikliği oldu?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Akkuş.
Son olarak, Sayın Genç, buyurunuz.
Sayın Genç
KAMER GENÇ (Tunceli) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Başkanım, benim ismimi okumadığınız
için ben yanlış anladım.
Efendim, aslında Türkiye'nin kaynakları çok fazla. Bugün
gazetede de haber var, Unakıtanı dünyada Yılın Maliye
Bakanı ilan etmişler. Sebebi, Citibankın 3,5 milyar
dolarlık vergi borcunu Merkezî Uzlaştırma Komisyonunda
kaldırdığı için.
İşte Türkiye bu zihniyetle yönetiliyor. Hâlbuki
işte İşçi Fonundan para alınıyor, bu, işsizlere
dağıtılmıyor, başka alanlarda kullanılıyor
ama devletin kaynaklarını böyle hatıra binaen getirip ondan
sonra diğerlerine, yabancı şirketlere peşkeş
çektiriliyor.
AGÂH KAFKAS (Çorum) Bu sorunun neresine cevap verecek?
KAMER GENÇ (Tunceli) - Şimdi, Sayın Başkanım,
aslında, bu biraz önce benim sorduğum soruyu arkadaş sordu da
Bu İşsizlik Fonunun işsizlere harcanması lazım. Neden
getirip de başka sahalara harcıyorsunuz? O zaman, başka sahalara
harcıyorsanız, bu İşsizlik Fonunu kaldırın.
Benim demek istediğim bu efendim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Genç.
Sayın Bakan, buyurunuz.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Şimdi, bu işsizlik ödeneğiyle ilgili şu anda
bir miktar artış sağlıyoruz. Yapılacak olan,
işsizlik ödeneğinin netinin yüzde 50siydi, bunun brütünün yüzde 40ını
ödeyeceğiz. Dolayısıyla bir miktar bir artış
sağlanıyor. Yeterli mi? Yani genel İşsizlik Fonu
uygulamaları, işsizlik ödeneği uygulamalarına
baktığınız zaman orta düzeylerdeyiz. Ama daha iyi noktalara
taşınması konusunda da önümüzdeki süre içerisinde, yararlanma
koşullarını da düzenleyecek yeni bir düzenlemeyle de
karşınıza gelebiliriz.
Şimdi, İşsizlik Sigortası Fonu
amacının dışında mı kullanılıyor?
Şimdi, amaçları belli, fonun geldiği düzey belli, fon hangi
noktaya geldi belli. Bu aktarmaları yapmamıza rağmen fondaki
büyüme yine devam edecek. diyoruz. Netice itibarıyla GAPa aktarım
üç yıl sonra, beş yıl sonra çok ciddi bir istihdam olarak, ciddi
bir üretim olarak, ciddi bir ihracat olarak, ciddi bir girdi olarak bize dönecek.
Bunu bilip de bununla ilgili adım atmamak herhâlde uygun bir
davranış olmaz diye düşünüyoruz. Hükûmet bu kaynağı
sağlıklı bir şekilde, fon güvenliğini bozmayacak, fon
güvenliğini zedelemeyecek şekilde, rasyonel bir şekilde
kullanıma koymayı hedeflemiş ve neticesinde de çok ciddi bir
istihdam, bölgedeki sosyal problemlerin, sosyal yaraların
sarılmasına dönük, sağlıklı bir proje diye
düşünüyoruz.
Bunun dışında, bu yeterlik sınavının
kaldırılmasıyla ilgili Sayın Tütüncünün bir sorusu
vardı. Bununla ilgili genel bir yönetmelik çıkarıldı
Başbakanlık tarafından. Sorun da oradan kaynaklandı. Bu
yönetmelik Danıştay tarafından iptal edilince bu yurt
dışı hizmetleriyle ilgili çok ciddi bir aksamayla
karşı karşıya kaldık. Aslında Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının YİH uzmanları,
yurt dışı hizmet uzmanları yedi sınavdan geçerek bu
noktaya gelen uzmanlardır ve yurt dışında görev
yapmaktadırlar. Fakat Başbakanlığın tüm kamuya dönük
yapmış olduğu bu düzenleme iptal edilince, bizim Bakanlığımızın
yurt dışındaki çalışma ataşeleri ve
müşavirlikleriyle ilgili bir sıkıntıyla karşı
karşıya kalmış bulunuyoruz. Mesela örnek: Şu anda
Kuzey Kıbrısa müşavir gönderemiyoruz, Azerbaycana
gönderemiyoruz; sırf bu Başbakanlık tarafından
çıkarılan yönetmeliğin Danıştay tarafından
yürütmenin durdurulmasından dolayı. Bunu aşmaya dönük
bildiğiniz gibi önceleri genel müdür düzeyindeki uzmanların yurt
dışına atanmasına sınav şartı da yoktu.
Sorunun nereden kaynaklandığını ifade açısından
bunu söyledim. Bu sıkıntıyı gidermek için yine lokal olarak
yurt dışında çok önemli düzeyde, sayıda çalışan
vatandaşlarımızın sorunlarına bigâne kalmamak için bu
düzenlemeyi getirme zorunluluğu vardı, onun için bu düzenlemeyi
getiriyoruz. Yoksa burada politik bir değerlendirme, siyasi bir
değerlendirme doğru değildir. Bu ülkede genel müdür düzeyine
gelmiş, müsteşar düzeyine gelmiş arkadaşların hangi
vasıfta, hangi liyakatte olduğunu hepimiz biliyoruz. Ayrıca
YİH uzmanlarımız da gerçekten yedi önemli sınav neticesinde
çok başarılı uzman elemanlardır. Bu anlamda siyasi olarak
değerlendirilmemesinin doğru olacağını ifade ediyorum.
Teşvik Yasasıyla ilgili, ilgili bakan
arkadaşlarımız açıklama yapacaklardır.
Bakanlığımızın sorumluluğunda
olmadığını ifade ediyorum.
Tekstille ilgili, doğrudur... Tekstil geçmiş
yıllara baktığınız zaman emek yoğun bir sektör ve
çok ciddi sorunların da bütün ülkelerde yaşandığı bir
sektör. Yani on yıl geriye gittiğiniz zaman Almanyada bu konuda
yaşananlar, Avrupada yaşananlar ve yoğun bir şekilde orada
fabrikaların sökülüp Türkiyeye taşındığı günleri
yaşadık. Bu konuda kalite ve markadan hareket etmemiz gerekirken, biz
yine o dönemlerde Avrupa Birliği ülkelerindeki bu markaya dönük sektörün
kaliteye dönük çalışmalarında biz o demode olmuş fabrikaları
Türkiyeye taşıdık. Bunun neticesinde, beş on yıl
sonra da biz Avrupanın karşı karşıya
kaldığı sorunlarla karşı karşıya
kaldık. Buradan da sökülüp üçüncü dünya ülkelerine bu makinelerin bir
kısmı götürüldü. Onlar da on yıl sonra, on beş yıl
sonra aynı sorunları yaşayacaklardır, ama tekstil sektörü
bizim ana sektörlerimizden bir tanesidir, inşaat sektörü gibi. Sektörel
bazdaki destek anlamında Hükûmetimizin bir çalışması var,
ilgili -ekonomik koordinasyondan- sorumlu bakan arkadaşlarımız
tekstil sektörüyle ilgili ikinci kez bir toplantıyı
gerçekleştirdiler. Sektörel bazda teşviki hepimiz de bekliyoruz, bu
konuyla ilgili bakan arkadaşlarımız açıklamaları
yapacaklardır.
Fon güçlendirilmeden
Fon güçlü değerli arkadaşlar,
fonla ilgili bir sıkıntının olmadığını
ve gerekli düzenlemelerin ve değerlendirmelerin bir hesap kitap neticesi
olduğunu ifade etmek istiyorum.
Bir diğer konu -başka soru kaldı mı diye
söylüyorum- iş sağlığı güvenliğiyle ilgili.
50den daha fazla işçi çalıştıran iş yerleriyle ilgili
bir düzenleme geliyor, 50nin altıyla ilgili ne olacak diye ifade ettiniz.
Bununla ilgili İş Sağlığı ve Güvenliği
Yasasında bu rakamları kaldırıyoruz. Düzenlemeyle bunlar
kalkıyor ve tümden yeni bir bakış açısını
getirmiş oluyoruz.
Bir önceki bölümde sorulan soru vardı, bu Davutpaşadaki
patlamayla ilgili bir arkadaşımız soru sormuş idi. Ölen 17
kişinin 10una, ölen işçilerin hak sahiplerine ölüm geliri
bağlanmış durumda. Diğer 7siyle ilgili de değerlendirmeler
yapılıyor. Bahse konu Azeri kardeşimizle ilgili ise, bize
ulaşan, Bakanlığa ulaşan bilgiler iş sahibi
olduğu şeklindedir. Bu inceleme tamamlandıktan sonra, gerçekten
eğer iş sahibi ise ilgili şartları da taşıyorsa
bu vatandaşımıza da ölüm geliri bağlanacaktır.
İşsizlik Sigortası Fonundan hâlen aylık ortalama
120 bin işçiye, işini kaybeden kişiye ödeme
yapılmaktadır.
Başka da bir soru kaldı mı diye bakıyorum.
Herhâlde yok efendim.
Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Biz teşekkür ediyoruz Sayın Çelik.
Birinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
On beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.00
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.19
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Fatma SALMAN
KOTAN (Ağrı), Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
104üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
224 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Birinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştı.
Şimdi birinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde
üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı
oylarınıza sunacağım.
Şimdi, 1inci madde üzerine üç önerge vardır, geliş
sırasına göre okutacağım, aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisine
224 sıra sayılı kanun tasarısının
çerçeve birinci maddesi ile düzenlenen 4857 sayılı İş
Kanununun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında geçen tebliğ
tarihinden itibaren altı işgünü içinde ibaresinin madde metninden
çıkarılarak tebliğ tarihinden itibaren beş iş günü
içinde ibaresinin madde metnine eklenmesini arz ve teklif ederim.
|
|
|
|
Turan Kıratlı |
|
|
|
|
Kırıkkale |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 224 sıra sayılı İş
Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının çerçeve 1inci maddesi ile
değiştirilen 4857 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin ikinci
fıkrasında geçen altı işgünü ibarelerinin onbeş
işgünü şeklinde değiştirilmesini, ikinci cümlesinde geçen
gerektiğinde ibaresinin çıkartılmasını ve
fıkranın sonuna işveren asıl işi ile ilgili alt
işverenle sözleşme yapamaz ibaresinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz. Saygılarımızla.
|
|
Mustafa Kalaycı |
Nevzat Korkmaz |
Süleyman L. Yunusoğlu |
|
|
Konya |
Isparta |
Trabzon |
|
|
Alim Işık |
Cemaleddin Uslu |
|
|
|
Kütahya |
Edirne |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 224 sıra sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 1. maddesinde yer alan Bölge
Müdürlüğünce tescili yapılan bu işyerine ait belgeler
gerektiğinde iş müfettişlerince incelenir cümlesindeki
gerektiğinde ifadesinin çıkarılmasını; ayrıca
İtiraz üzerine verilen kararlar kesindir cümlesinin ardından gelmek
üzere Müfettiş raporunda muvazaalı olduğu tespit edilen
sözleşme mahkeme kararına kadar askıya alınır
cümlesinin eklenmesini ve maddeye üçüncü bir fıkra olarak
aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Alt işverenlik sözleşmeleri işçilerin sendikal
haklarını doğrudan ve dolaylı ortadan kaldıracak veya
bunları zorlaştıracak hükümler içeremez ve Anayasanın 90.
Maddesi çerçevesinde Türkiye tarafından onaylanmış bulunan
uluslararası sözleşmelere aykırı hükümler içeremez.
Asıl işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesi, eğer
alt işverenin taraf olduğu bir toplu iş sözleşmesi yoksa,
taraf sendikanın talebi üzerine alt işverenin
çalıştırdığı işçilere teşmil
edilir"
|
|
Ufuk Uras |
Selahattin Demirtaş |
Özdal Üçer |
|
|
İstanbul |
Diyarbakır |
Van |
|
|
Sırrı Sakık |
Bengi Yıldız |
|
|
|
Muş |
Batman |
|
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER
KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Trabzon) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak isteyen var mı
yoksa gerekçeyi mi okutayım?
SIRRI SAKIK (Muş) Gerekçe okunsun Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Alt işveren uygulaması kanayan bir yaradır ve
sendikasız ve ucuz işçi çalıştırma mekanizması
hâline dönüşmüş durumdadır. Sık sık muvazaalı alt
işveren sözleşmeleri yapılmakta ve bu yolla işçiler
sendikasız ve toplu iş sözleşmesiz
çalıştırılmaktadır. Bu nedenle alt işveren
sözleşmelerinin denetimi çok önemlidir. Bu sözleşmeler
gerektiğinde değil, doğrudan müfettişlerce denetlenmelidir.
Ayrıca alt işveren uygulamalarında keyfîliği önlemek için
uluslararası sözleşme hükümleri uygulanmalı, ana işin
keyfî olarak bölünüp alt işverene
verilmesinin önüne geçilmelidir. Son olarak alt işveren
uygulamasının bir ucuz işçilik uygulaması olmaktan çıkarılması
için toplu iş sözleşmelerinin teşmili
sağlanmalıdır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 224 sıra sayılı İş
Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının çerçeve 1inci maddesi ile
değiştirilen 4857 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin ikinci
fıkrasında geçen altı işgünü ibarelerinin onbeş
işgünü şeklinde değiştirilmesini, ikinci cümlesinde geçen
gerektiğinde ibaresinin çıkartılmasını ve
fıkranın sonuna işveren asıl işi ile ilgili alt
işverenle sözleşme yapamaz ibaresinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz. Saygılarımızla.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞER
KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Trabzon) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Gerekçe mi?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Yunusoğlu
konuşacak.
BAŞKAN Sayın Yunusoğlu, buyurunuz efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
SÜLEYMAN LATİF YUNUSOĞLU (Trabzon) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
İş Kanununda yapılması düşünülen
değişiklikler hakkındaki kanun tasarısının 1inci
maddesi üzerinde bir önergemiz vardır. Bu önergemizin gerekçelerini
sizlere ifade etmek istiyorum.
Daha önce, bu kanun tasarısı komisyonlarda
görüşülürken 1inci maddede yer alan alt işveren ile asıl
işveren arasındaki düzenleme hakkındaki görüşlerimizin
olumlu gelişme olduğunu bildirmiştik. Ancak, komisyon
toplantılarından bir gün önce yasa taslağının elimize
geçmesi suretiyle bu tasarıyı inceleme imkânı bulamadan
komisyonlara girdik. Dolayısıyla, bu önergelerimizi komisyonda sunma
imkânını bulamamıştık.
Şimdi, 1inci maddenin ikinci cümlesinde yer alan bir
ibarenin çıkarılmasını, bir diğer ibarenin değiştirilmesini
ve maddenin sonunda da yeni bir ibarenin eklenmesini öneriyoruz. Şimdi bu
önerilerin gerekçelerini arz etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, maddenin birinci bölümünde Bölge
müdürlüğünce tescili yapılan bu işyerine ait belgeler gerektiğinde
iş müfettişlerince incelenir. ibaresi yazılmaktadır.
Şimdi, ülkemizde alt işveren ile asıl işveren
arasındaki düzenlemelerde bir sözleşme akdi
yapılmadığı için, her zaman mahkemelere konu olan
birtakım aksaklıklar var idi. Dolayısıyla,
sözleşmelerin yapılmasını olumlu buluyoruz. Ancak, bu alt
işveren ile asıl işveren arasındaki birtakım
pürüzlerin giderilmesi konusunda, iş müfettişlerinin buradaki ibarede
olduğu gibi buranın teftişinde gerektiğinde ibaresinin
kaldırılmasını öneriyoruz. Neden gerektiğinde?
İş müfettişlerinin bu iş yerlerinde daimî bir şekilde
denetim yapmaları gerektiğine inanıyoruz. O bakımdan
gerektiğinde ibaresinin kaldırılmasını önergemizde
istiyoruz.
Aynı cümlenin bir altında da yine aynı konuyla
ilgili şu ibare yer almaktadır: Bu rapora karşı
tebliğ tarihinden itibaren altı işgünü içinde işverenlerce
yetkili iş mahkemesine itiraz edilebilir. ibaresinde altı günlük
sürenin yeterli bir süre olmadığı kanaatindeyiz. Dolayısıyla,
yapılacak bir itirazda iş müfettişlerinin hazırlamış
olduğu raporu daha iyi ve daha uzun bir zamanda inceleme fırsatı
elde edebilmesi için işverenlerce bu sürenin on beş güne
çıkartılmasını teklif ediyoruz. Dolayısıyla, bu
süre büyüdüğünde, bu yapılan raporlara itiraz süresinin daha olumlu
bir süre olduğu kanaatine varıyoruz.
Bunun dışında bir de bu maddenin sonuna bir
başka maddenin ilave edilmesini, kanunun ve maddenin daha iyi bir
şekilde işleyeceği kanaatine vardığımız
için, bu maddenin eklenmesini istiyoruz. O maddede İşveren asıl
işi ile ilgili alt işverenle sözleşme yapamaz. ibaresinin
eklenmesini istiyoruz. Bu ibarenin eklenmesini neden istiyoruz? Şimdi,
iş yerlerinde işveren, bizim halk tabiriyle taşeron
dediğimiz alt firmalara iş vermektedir. Ancak bu alt firmalar
işverenin yapmakla yükümlü olduğu işin, kendi işi üzerine
verirlerse burada birtakım problemler çıkıyor. Yani işveren
alt işverene mesela güvenlik konusunda, mesela mutfak hizmetleri
konusunda, mesela temizlik konusunda asıl işi olmayan iş
verebilir fakat asıl işi ile ilgili taşeron firmalara verilen
işlerden olumlu işlerin çıkmadığını hep
beraber görüyor ve bu tür işletmelerdeki pürüzlerin her zaman
yaşandığına şahit oluyoruz. Bu bakımdan bu
maddeye bu cümlenin de ilave edilmesinin gerekli olduğu kanaatini
taşıyoruz.
Bu önerimizin dikkate alınması ve kabul edilmesi
dileklerimizle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Yunusoğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisine
224 sıra sayılı kanun tasarısının
çerçeve birinci maddesi ile düzenlenen 4857 sayılı İş
Kanununun 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında geçen tebliğ
tarihinden itibaren altı işgünü içinde ibaresinin madde metninden
çıkarılarak tebliğ tarihinden itibaren beş iş günü
içinde ibaresinin madde metnine eklenmesini arz ve teklif ederim.
|
|
|
|
Turan Kıratlı |
|
|
|
|
Kırıkkale |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER
KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Trabzon) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Konuşacak mısınız, gerekçeyi mi
okutalım?
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanun metninde geçen süreyi kısaltmak
düşünülmüştür.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
1inci madde kabul edilmiştir.
2nci madde üzerinde dört önerge vardır, geliş
sırasına göre okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 224 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 2 nci maddesi ile değiştirilen 4857
sayılı Kanunun 30 uncu maddesinin altıncı
fıkrasının ilk cümlesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Nurettin Canikli |
Orhan Erdem |
Cahit Bağcı |
|
|
Giresun |
Konya |
Çorum |
|
|
Fatih Öztürk |
Mustafa Hamarat |
|
|
|
Samsun |
Ordu |
|
Özel sektör işverenlerince bu madde kapsamında
çalıştırılan 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı
Sosyal Sigortalar Kanununa tabi özürlü sigortalılar ile 1/7/2005 tarihli
ve 5378 sayılı Kanunun 14 üncü maddesinde belirtilen korumalı
işyerlerinde çalıştırılan özürlü
sigortalıların, aynı Kanunun 72 nci ve 73 üncü maddelerinde
sayılan ve 78 inci maddesiyle belirlenen prime esas kazanç alt
sınırı üzerinden hesaplanan sigorta primine ait işveren
hisselerinin tamamı, kontenjan fazlası özürlü
çalıştıran, yükümlü olmadıkları halde özürlü çalıştıran işverenlerin
bu şekilde çalıştırdıkları her bir özürlü için
prime esas kazanç alt sınırı üzerinden hesaplanan sigorta
primine ait işveren hisselerinin yüzde ellisi Hazinece
karşılanır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 224 sıra sayılı İş
Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının Çerçeve 2 nci maddesi ile
değiştirilen 4857 sayılı Kanunun 30. maddesinin (1.)
fıkrasında yer alan Özel sektör işyerlerinde % 3 özürlü
ibaresinden sonra gelmek üzere ve yüzde 1 eski hükümlü ibaresinin
eklenmesini, 6 ncı fıkrasının 1 nci cümlesinden sonra
gelmek üzere aşağıdaki cümlelerin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla
|
|
Mustafa Kalaycı |
Nevzat Korkmaz |
Mustafa Enöz |
|
|
Konya |
Isparta |
Manisa |
|
|
Cemaleddin Uslu |
Şenol Bal |
|
|
|
Edirne |
İzmir |
|
Şehit olan veya çalışamayacak derecede malul olan
kamu görevlileri, er-erbaş, geçici ve gönüllü köy korucularının
varsa eşleri, yoksa çocukları veya kardeşlerinden birisini veya
malul olup çalışabilir durumda olanları özel sektör iş
yerlerinde çalıştıran işverenlerin
çalıştırdıkları bu kişilere ait sigorta primi
işveren hissesinin tamamı Hazinece karşılanır. Özel
sektör iş yerlerinde işverenlerce çalıştırılan ve
işçi sayısının en fazla % 2sine karşılık
gelen eski hükümlülerin de sigorta primi işveren hissesinin tamamı
Hazinece karşılanır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
4857 sayılı İş Kanununun, görüşülmekte
olan İş Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının çerçeve 2
nci maddesi ile değişik 30 uncu maddesinin
başlığının Özürlü, eski hükümlü ve terör mağduru
çalıştırma zorunluluğu şeklinde, birinci
fıkrasında yer alan yüzde dört özürlü ve yüzde iki eski hükümlü
ibaresinin yüzde dört özürlü ve yüzde iki eski hükümlü ile 3713
sayılı Terörle Mücadele Kanununun ek 1 inci maddesinin (B)
fıkrası uyarınca istihdamı zorunlu olan terör mağduru
şeklinde, yedinci fıkrasında yer alan özürlülerin ve eski
hükümlülerin ibaresinin özürlü ve eski hükümlüler ile 3713 sayılı
Terörle Mücadele Kanununun ek 1 inci maddesinin (B) fıkrası
uyarınca istihdamı zorunlu olan terör mağdurlarının
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
|
|
Harun Öztürk |
|
|
|
|
İzmir |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 224 sıra sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 2. Maddenin birinci
fıkrasının İşverenler, elli veya daha fazla işçi
çalıştırdıkları işyerlerinde yüzde üç
oranında engelli, yüzde iki oranında eski hükümlü ve yüzde bir
oranında terör mağduru işçiyi beden ve ruhi durumlarına
uygun işlerde çalıştırmakla yükümlüdürler. Aynı il sınırları
içinde birden fazla işyeri bulunan işverenin bu kapsamda
çalıştırmakla yükümlü olduğu işçi sayısı,
toplam işçi sayısına göre hesaplanır. şeklinde
değiştirilmesini,
Maddenin altıncı fıkrasında yer alan Bu madde
kapsamında özel sektör işverenlerince ibaresinden sonra gelmek üzere
sendika üyesi olarak çalıştırılan ibaresinin eklenmesini,
Maddenin altıncı fıkrasında yer alan ait
işveren hisselerinin tamamı Hazinece karşılanır
ifadesinin ait işçi ve işveren hisselerinin yarısı
Hazinece karşılanır şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
|
|
Ufuk Uras |
Selahattin Demirtaş |
Özdal Üçer |
|
|
İstanbul |
Diyarbakır |
Van |
|
|
Sırrı Sakık |
Bengi Yıldız |
|
|
|
Muş |
Batman |
|
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER
KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Trabzon) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak isteyen var
mı, yoksa gerekçeyi mi okutayım?
MEHMET UFUK URAS (İstanbul) Ben konuşacağım
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Ufuk Uras, buyurunuz. (DTP
sıralarından alkışlar)
MEHMET UFUK URAS (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli vekiller; konuya girmeden önce -dün 1 Mayısla ilgili
gensoruda söz hakkı elde edemedim- bir 1 Mayıs mağduru olarak,
gensoruyu veren Cumhuriyet Halk Partisine teşekkür etmek isterim partimize
yönelik bombalı saldırıyı andıkları için hem de
DTP Grubuna teşekkür etmek isterim. Çünkü demokrasinin vazgeçilmez unsuru
olan siyasi partilere yönelik bir saldırı olduğunda gaz
bombasıyla, plastik kurşunla saldırı yapılıp
sonra kepenk kapatılarak âdeta intikam almak istenildiğinde ve bunlar
güvenlik kameralarıyla tespit edildiğinde, yani bir tür suçüstü hâli
olduğunda, savcılık vasıtasıyla saldırı
belgelendiğinde sessiz kalan partileri bir yana bırakıyorum, ama
İktidarın özür dilemek yerine, sorumluları görevden almak
yerine, Ne yapalım polis düdük mü çalsın? ibaresini dün büyük bir
şaşkınlıkla izledim. Polis düdük mü çalar bilmiyorum ama
birileri düdük çaldığında bu yüzden etrafınızda hiç
kimse kalmamış olabilir. Bu antidemokratik zihniyetin arkasından
teneke çalmadıkça demokrasiyi
kurumsallaştıramayacağımız gözükmektedir. Biz yasa
dışı örgütlere müdahale ettik. deyip partimize, hastanelere,
sendikalara yönelik müdahaleyi meşru göstermek, demokrasi
sınavından yine kalmak anlamına gelir. Bundan sonraki siyasi
hayatınızda hakikaten başarılar dilemekten başka
elimizden bir şey gelmiyor.
Sayın Ecevit zamanında Provokasyon var. dediklerinde
Sayın Ecevit nasıl Taksim Meydanına çıkıp bunu
boşa çıkardıysa 1 Mayısta da liderlerimiz,
milletvekillerimiz televizyondan gelişmeleri izlemek yerine bizlere
eşlik etselerdi hakikaten durum çok farklı olurdu. Sayın
İçişleri Bakanı aradı Bir daha döneceğim. dedi ama
hâlen geri dönemedi. Çünkü Ölen olmadı, onur duyuyorum. diyen İçişleri
Bakanımız nevrozda 4 yurttaşımız öldürüldüğü
zaman nasıl bir duyguya sahipti bilmiyorum. 12 Eylül faşizminin
yasalarını değiştirelim. diyenlerin beş
yıldır neden değiştirmedikleri sorusu dün yine
yanıtsız kaldı. O yüzden, 1994 Nisanında Tayyip Erdoğan
belediye başkanı iken 1 Mayıs alanını, Taksim
alanını Bosna mitingine açanların kendine demokrat, kendine
Müslüman tavrı yine alanlar konusunda ortaya çıktı.
Sevgili arkadaşlar, 1 Mayısta DİSKteydim, 1
Mayısta parti binamızdaydım. İngiliz işgali döneminde
İstanbulda 1 Mayıs kutlanırken İngilizler bile
halkımıza böyle bir saldırı
gerçekleştirmemişlerdi. Ama bu sefer yalanı
(AK Parti
sıralarından gürültüler)
NECAT BİRİNCİ (İstanbul) Bu nasıl bir
benzetme?
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) Ayıp bir şey!
MEHMET UFUK URAS (Devamla) Evet, İngiliz işgali
döneminde İstanbulda 1 Mayıs kutlandı.
NECAT BİRİNCİ (İstanbul) Bu nasıl bir
benzetme?
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) Ne ilgisi var?
MEHMET UFUK URAS (Devamla) - Ayıp olan hastanelere
saldırmaktır, ayıp olan siyasi partilere
NECAT BİRİNCİ (İstanbul) Yazıklar
olsun!
MEHMET UFUK URAS (Devamla) -
demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan
siyasi partilere bombalı saldırı düzenlemek ayıptır
efendim.
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER
KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Trabzon) Sayın Başkan,
önerge üzerinde konuşsa bu olmazdı yani.
BAŞKAN Sayın Uras, lütfen konuya geliniz.
MEHMET UFUK URAS (Devamla) Siyasi partilere yönelik
saldırıları kınamadığınız müddetçe bu 1
Mayısın hesabını sizden sormaya devam edeceğiz. Ama
yalanı da sürdüremediniz, çünkü bu yalanı, güvenlik güçleri içeri
itildi yalanını, palavrasını güvenlik
kayıtlarıyla tespit ettik. Ama bu görevlileri biz
tanımlayamıyorduk. Şimdi, kim itti ise, tanık olarak
gösterin, böylece, saldırıyı gerçekleştirenleri
tanımlayıp bu yalan beyanlarınızdan dolayı bir kere
daha size teşekkür etmek
BAŞKAN Sayın Uras, lütfen konunuza geliniz.
MEHMET UFUK URAS (Devamla) Konumuza geliyorum.
Arap atasözü var: Mülûkun sözü, sözün mülûkudur. Egemen
sınıfların sözü, sözün egemenidir. durumu artık
süremeyecek arkadaşlar. Hakikaten, burada bir suçüstü hâli vardır.
Bunun takipçisi olacağız, istediğiniz kadar kızın,
istediğiniz kadar sinirlenin. Bir siyasi partinin il binasına gaz
bombasıyla, plastik kurşunlarla saldırmak, sonra Polis düdük mü
çalsın? demek bir demokrasi ayıbıdır. Bunun takdirini
halkımız versin. (CHP ve DTP sıralarından
alkışlar, AK Parti sıralarından gürültüler)
Bir gün gelir, size de demokrasi gerekir arkadaşlar. Bir gün,
size saldırı olduğu zaman biz nasıl savunuyorsak, sizin de
bizi savunmanız gerekir. Hâlâ yanlışta ısrar etmeniz sizin
ayıbınızdır.
Bu arada memlekette olumlu gelişmeler de oluyor.
Yüzyıllık geçmişi olan demokratik eğitim örgütlenmesi,
bugünlerde Eğitim-Sen kongresiyle yeni bir ivme kazandı.
BAŞKAN Sayın Uras, lütfen önergenizle ilgili
konuşun.
MEHMET UFUK URAS (Devamla) Zaten oraya giriyorum. (AK Parti
sıralarından gürültüler)
Üyelerinin yüzde 47si kadın olan sendikamız, şimdi
ilk defa bir kadın genel başkanıyla, Zübeyde Kılıçla,
yeni bir döneme başladı. Kendilerine başarılar diliyorum.
Efendim, zorunlu istihdam yükümlülükleriyle ilgili düzenleme ciddi
toplumsal riskler içermektedir. Eski hükümlü çalıştırma
zorunluluğunun ortadan kaldırılması, hükümlülerin ikinci
kez cezalandırılması anlamına gelmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sözünüzü lütfen tamamlayınız.
MEHMET UFUK URAS (Devamla) Tamamlıyorum.
Böylece, eski hükümlüler işsizlikle, marjinal işlerle ve
mafyayla baş başa bırakılmaktadır. Bu düzenleme, hâlen
çalışmakta olan eski hükümlüler için ciddi bir işten
çıkarma tehdidi anlamına gelmektedir.
Konunun tümünü değil de, dün söz talebi istediğim hâlde
gensoruyla ilgili söz hakkı alamadığım için bugün bu konuyu
ele almış oldum. Hakikaten, önümüzdeki süreçte demokrasi için, sosyal
hukuk devleti için siyasi partilerin eğer demokrasinin vazgeçilmez unsuru
olduğunu düşünüyorsak önce tarihimizi bilmeliyiz. Bakın, Birinci
Dünya Savaşında, işgal döneminde İstanbulda 1 Mayıs
İşçi Bayramı nasıl kutlanmış, bir inceleyin
araştırın, şu gün yaşadığımız
rezillikle karşılaştırın
M. YILMAZ HELVACIOĞLU (Siirt) Demek ki işgali
övüyorsun.
MEHMET UFUK URAS (Devamla) İngiliz işgali döneminde
bile 1 Mayıs kutlanmış. Sizin işgal
politikalarınızı eleştiriyorum. Durum bundan ibarettir.
Teşekkür ederim. (DTP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Uras.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
4857 sayılı İş Kanununun, görüşülmekte
olan İş Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının çerçeve 2
nci maddesi ile değişik 30 uncu maddesinin
başlığının Özürlü, eski hükümlü ve terör mağduru
çalıştırma zorunluluğu şeklinde, birinci
fıkrasında yer alan yüzde dört özürlü ve yüzde iki eski hükümlü
ibaresinin yüzde dört özürlü ve yüzde iki eski hükümlü ile 3713
sayılı Terörle Mücadele Kanununun ek 1 inci maddesinin (B) fıkrası
uyarınca istihdamı zorunlu olan terör mağduru şeklinde,
yedinci fıkrasında yer alan özürlülerin ve eski hükümlülerin
ibaresinin özürlü ve eski hükümlüler ile 3713 sayılı Terörle
Mücadele Kanununun ek 1 inci maddesinin (B) fıkrası uyarınca
istihdamı zorunlu olan terör mağdurlarının şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
|
|
Harun Öztürk |
|
|
|
|
İzmir |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER
KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Trabzon) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde konuşacak
mısınız, gerekçeyi mi okutayım?
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Konuşacağım Sayın
Başkan.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Öztürk. (DSP
sıralarından alkışlar)
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şahsım ve Demokratik Sol Parti adına yüce
heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, tasarı bu hâliyle
yasalaştığı takdirde Hükûmet İşsizlik
Sigortası Fonu ve nemasına el atmanın ilk adımını
atmaktadır. Bundan böyle fona yeni girecek paralar borçların
ödenmesinde kullanılmak yerine GAPa ve Sosyal Güvenlik Kurumuna
aktarılacaktır. Bu durum, fona yeni girişler nemalandırılamadığı
için fon gelirlerinin enflasyon karşısında zamanla erimesine yol
açacaktır. Bu ise, muhtemel kriz dönemlerinde fonun amacını
gerçekleştiremeyecek duruma düşürülmesi demektir. Burada şu
denilebilir: Mademki fon mevzuatı fonun muhtemel
açıklarının devlet tarafından
karşılanacağını öngörmüştür, devletin bugünden
fon kaynaklarını kullanmasında ne sakınca olabilir ki?
Yukarıda ifade edildiği gibi, yasayla özel mülkiyete el koymak
anlamına gelecek olan bu durum, açıkça Anayasaya aykırı
olacaktır.
Değerli milletvekilleri, peki çözüm ne olabilir?
İşsizlik Sigortası Fonunun yakın gelecekte bu kadar büyük
kaynağa aynı anda ihtiyacı olmayacağı
düşüncesinden hareketle, Hazine, fon yönetimiyle oturup, fona olan mevcut
borçlarının vadesini uzatabilir, böylece ilave kaynak yaratabilir.
Hazine, fondan borç aldığı tutarın bir
kısmını borç ödemesinde kullanmak yerine GAPa aktarabilir.
Ancak, aktarılan paranın devletin fona olan borcu olduğu ve bir
gün geri döneceği bilinir.
Devletin fona yapmakta olduğu prim oranı, belirlenecek
bir süre için düşürülebilir. Tasarıyla getirilen fon gelirlerinin
nemasına el koyma işleminin, geçmişte sosyal güvenlik
kurumlarının fonlarının kamu bankalarında faizsiz
tutulması uygulamasına benzerliğini dikkatlerinize sunmak
istiyorum. O günkü uygulamaların ise bizi nereye getirdiği ortadadır.
Yeni kabul edilen Sosyal Güvenlik Yasasında da, sosyal
güvenlik sistemine düzenli devlet desteği öngördük. Gelecek hükûmetler,
bir gün bu paraya da kendi paralarıymış gibi el mi koyacaklar?
Değerli milletvekilleri, tasarının bir bölümünde
de, özelleştirme gelirlerinden 2012 yılına kadar GAPa kaynak
aktarılması öngörülmektedir. Borç ödeme yerine özelleştirme
gelirlerinin büyüme ve istihdam için GAPa aktarılması olumlu bir
gelişmedir, ancak, enflasyon ve faizlerin arttığı bir
dönemde borç ödemelerinde kamuda bir rahatlama sağlanmadan böyle bir yola
başvurulması, zaten yükselmekte olan borçlanma maliyetini daha da
artıracaktır. Hazine bu olasılıkları inşallah
hesaba katmıştır. 2009 ve 2012 yılları arasında
kamunun her yıl 2,5 milyar YTL tutarında özelleştirme gelirini
nakit fazlası olarak elde edebilmesi de bugünden şüpheli
görülmektedir. Böyle bir nakit fazlası gerçekleşmez ise hep birlikte
buza yasa hükmü yazmış olmayacak mıyız?
Değerli milletvekilleri, 2008 bütçesi görüşmeleri
sırasında, Sayın Maliye Bakanının, kamu
yatırımlarının yetersizliği yönündeki
eleştirilerimize vermiş olduğu cevapta ifade ettiği Devlet
küçülecek; önemli olan, özel sektörün uygun yatırım yapma
ortamını yaratmaktır. noktasından bugünkü noktaya
gelmiş olması da gelişme olarak değerlendirilebilir.
Umarız dünyayla birlikte Hükûmet de daha fazla gecikmeden, milletimize
daha fazla bedel ödetmeden devletin öneminin artık farkına
varır.
Değerli milletvekilleri, Hükûmet GAPı gündeme
getirmiş iken bölgelerarası gelişmişlik farkını gidermek
üzere orta ve uzun vadeli yeni bir kaynak planlaması yapmalıdır
diyoruz. Bunu Almanya doğu-batı birleşmesinden sonra
yapmıştır. On yıla varan bir süreyle gelirlerin belli bir
oranını tamamen Doğu Almanyadaki yatırımlara tahsis
etmiştir. Bunu biz de gerçekleştirebiliriz diye düşünüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayın.
HARUN ÖZTÜRK (Devamla) Tamamlıyorum Sayın
Başkanım.
Bunun için ister vergi gelirlerinizin on yıl süreyle belli
bir oranını tahsis edin ister belli bir süreyle
sınırlı olmak üzere ek koyacağınız bir vergiyi
tahsis edin; Hükûmet bu ve benzeri düzenlemeler üzerinde de kafa
yormalıdır diyor, tasarının hayırlı olması
dileğiyle yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (DSP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Öztürk.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 224 sıra sayılı İş
Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının Çerçeve 2 nci maddesi ile
değiştirilen 4857 sayılı Kanunun 30. maddesinin (1.)
fıkrasında yer alan Özel sektör iş yerlerinde % 3 özürlü
ibaresinden sonra gelmek üzere ve yüzde 1 eski hükümlü ibaresinin
eklenmesini, 6 ncı fıkrasının 1 nci cümlesinden sonra
gelmek üzere aşağıdaki cümlelerin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
Şehit olan veya çalışamayacak derecede malul olan
kamu görevlileri, er-erbaş, geçici ve gönüllü köy korucularının
varsa eşleri, yoksa çocukları veya kardeşlerinden birisini veya
malul olup çalışabilir durumda olanları özel sektör iş
yerlerinde çalıştıran işverenlerin
çalıştırdıkları bu kişilere ait sigorta primi
işveren hissesinin tamamı Hazinece karşılanır. Özel
sektör iş yerlerinde işverenlerce çalıştırılan ve
işçi sayısının en fazla % 2sine karşılık
gelen eski hükümlülerin de sigorta primi işveren hissesinin tamamı
Hazinece karşılanır
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER
KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Trabzon) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Sayın Başkanım, kısa bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Şimdi, bu terör mağdurlarıyla ilgili önergenin önemli
bölümü bununla ilgili. Şu anda binde 7 kota var ve açık kontenjan
2.538, yani 2.538 terör mağduru istihdam edilebilecek durumda ama çok
şükür ki yok. Şimdi, biz, bu düzenlemeyle yüzde 1e
çıkarıyoruz ki, o zaman, açık kontenjan daha da fazla oluyor.
Dolayısıyla bu konuda bir sıkıntı
yaşamıyoruz.
Ayrıca, biz, bu maddede, bakın, biraz sonra okunacak
önergeyle çok önemli düzenlemeler getiriyoruz. Onunla ilgili bir iki cümle
ifade etmek istiyorum. Yüzde 3 özürlü kontenjanın işveren
payını hazine ödüyor. Yüzde 3ün üzerinde kontenjan fazlası
çalıştırırsa -özürlü- yüzde 50sini de yine hazine
karşılayacak. Ayrıca, 50 kişinin altında işçi
çalıştırıyorsa bir işletme ve özürlü
çalıştırıyorsa, bunun da yüzde 50 işveren prim
payını hazine karşılayacak. Bu da yetmedi, korumalı
iş yerleri var. Bakınız şimdi önergede geliyor.
Korumalı iş yerlerinde yüzde 60 özürlü olan ve tümden yüzde 60
özürlüleri çalıştıran iş yerleri bunlar, bunların da
işveren payını hazine karşılayacak tümden, biraz sonra
gelecek olan önergeyle. Çok önemli bir düzenlemedir, önemli bir maddedir ve
özürlülerle ilgili ve zorunlu istihdamla ilgili çok ciddi düzenlemeleri
önergeyle tamamlamış oluyoruz.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Önergeye katılmıyoruz.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Bakanım
BAŞKAN Kim konuşacak acaba?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Enöz konuşacak ama
burada
Sayın Bakanım, bir hususu arz edebilir miyim?
Şimdi, bir moral, motivasyon açısından, kontenjan dolmasın,
terör mağduru hiç olmasın; bunu talep etmiyoruz.
BAŞKAN Sayın Şandır, önergenizi, lütfen
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Evet, Sayın
Arkadaşımız bunu izah edecek.
BAŞKAN Sayın Enöz, buyurunuz. (MHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ENÖZ (Manisa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 224 sıra sayılı
İş Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 2nci maddesine
bir cümle eklenmesiyle ilgili vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, Türkiye ekonomisinde ortaya çıkan
veriler her geçen gün kaygıları artırmaktadır. Başta
sivil toplum örgütleri olmak üzere değişik kesimler tepkilerini
yüksek sesle dile getirmeye başlamışlardır.
Vatandaşımızın gelirinin azaldığı,
işsizliğin arttığı ve enflasyonun yükseldiği bu
süreçte, maalesef, Türkiye ekonomisi derin bir buhranın içine sürüklenerek
bir açmazla karşı karşıya kalmaktadır.
Türkiyede nüfusun çok büyük bir bölümünü oluşturan köylünün,
işçinin, memurun, esnafın, emeklinin ve işsizin durumu her geçen
gün kötüye gitmektedir.
Sayın milletvekilleri, işsizlik ve istihdam Türkiyenin
öncelikli temel sorunlarından biridir ve kamunun öncülüğünde ele
alınıp çözümlenmesi gerekmektedir. Türkiyenin en acil meselesinin
işsizlik olduğunu açıklayan AKP İktidarının
izlediği politika, işsizliği giderme, gençlere iş
sağlama açısından hiçbir çözüm getirmemiştir.
İzlenmekte olan IMF kaynaklı maliye politikasına sosyal bir
nitelik ve içerik kazandırma doğrultusunda hiçbir çalışma
yapılmamış ve bu politika, insanları işsiz
bırakmaya ve gençleri geleceğe yönelik umutları törpülenmiş
bir biçimde toplumun dışına itmeye de devam etmektedir.
Özellikle okumuş genç işsizliği, toplumun en ağır
sorunlarının başında gelmeye devam etmektedir.
Özelleştirme politikalarının tutarsızlığı
nedeniyle özelleştirme uygulamalarının büyük ölçüde
işsizliğe yol açtığı, istihdam artışına
katkıda bulunmadığı gözden
kaçırılmamalıdır. Hâlbuki özelleştirme
uygulamalarının mutlaka sosyal boyutuna dikkat edilmesi
gerekmektedir. Japonya, İngiltere, Almanya örneklerine baktığımızda
özelleştirmeler sonrası kısa dönemde istihdam güvencesi, orta ve
uzun dönemde de istihdam artışına yol açan politikalara
ağırlık verildiği görülmektedir.
Değerli milletvekilleri, ekonomimizin bugünkü genel
yapısı değerlendirildiğinde durumun giderek
ağırlaştığı anlaşılmaktadır.
Büyüme yavaşlamıştır ve yavaşlamaya devam etmektedir.
Enflasyon hedefleri tutmamakta, Merkez Bankasının güvenilirliği
azalmaktadır. İşsizlik, resmî rakamlara göre yüzde 11,3 iken
gerçekte yüzde 20 seviyelerine ulaşmıştır. Cari açık
rekor kırmakta ve bu açığın finansman maliyeti her geçen
gün biraz daha artmaktadır. Türkiye, dünyanın en yüksek reel
faizlerini ödeyen ülke durumundadır. Gerek iç ve gerekse dış
borçlar tarihin en yüksek seviyelerindedir. Aşırı
değerlenen YTL sebebi ile ülke rekabet gücünü kaybetmiştir. Ülke
ekonomisi, cumhuriyet kurulduğu günden beri ilk defa bu kadar yüksek
oranda yabancı kontrolüne geçmiştir. Ödenemeyen çek ve senet
miktarı her geçen gün daha da artmakta ve geleceğe olan umutlar
kaybolmaktadır.
Sayın milletvekilleri, verdiğimiz önergeye gelince:
Ülkemiz, coğrafi konumu ve stratejik özellikleri sebebiyle dünya
coğrafyasında çok önemli bir yerde bulunmaktadır. Ülkemiz
üzerinde oynanan oyunlar nedeniyle maalesef terör olayları devam
etmektedir, birçok vatan evladımız şehit düşmektedir.
Devletimiz, şehitlerimizin yakınlarına bazı haklar
tanımıştır ancak şehit veya gazi olan
insanlarımızın yakınlarına devlet olarak ne kadar
yardımcı olsak azdır diye düşünmekteyim. Önergemiz,
şehit olan veya çalışamayacak derecede malul olan kamu
görevlileri, er, erbaş, geçici ve gönüllü köy korucularının
varsa eşleri, yoksa çocukları veya kardeşlerinden birisini veya
malul olup çalışabilir durumda olanları özel sektör iş
yerlerinde çalıştıran işverenlerin çalıştırdıkları
bu kişilere ait sigorta primi işveren hissesinin tamamının
hazinece karşılanmasını içermektedir. Yani
işverenlerimizi, mağdur duruma düşmüş
vatandaşlarımızın çalıştırılması
konusunda teşvik ederek, sosyal devlet olmanın gereğinin yerine getirilmesi
hedeflenmektedir. Zaten, özelleştirmeler sonucu kamunun küçüldüğü ve
küçülmeye devam ettiği bilindiğinden, önergemizin ehemmiyetinin daha
iyi anlaşılması gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
MUSTAFA ENÖZ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, elimizde
bir Bakanlar Kurulu kararımız var, sayısı 2005e 9077.
İsteyen arkadaşlarımız bakabilir. Burada, mevcut durumda,
özürlü, eski hükümlü ve terör mağdurlarının yüzde olarak
kümülatif toplamı yüzde 12,7dir. Yani bu yürürlükte olan Bakanlar Kurulu
kararımızdır ancak tasarıyla, kümülatifte, özürlü, eski
hükümlü ve terör mağdurlarının toplamı yüzde 10a
çekilmektedir. Yani yüzde 2,7lik bir hak kaybı söz konusudur. Vermiş olduğumuz
önerge bu kaybı giderir nitelikte bir önergedir. O bakımdan,
dikkatlerinizi bir defa daha buna çekiyorum.
Son olarak da, bir AKP sözcüsünün, biraz önce çıkan bir
arkadaşımızın konuşması karşısında
vermiş olduğu cevapta, Milliyetçi Hareket Partisinin, terör ve
terörizm üzerinden siyaset yaptığı, şehitlerimizin
üzerinden siyaset yaptığı ifadesini reddediyoruz. Milliyetçi
Hareket Partisi olarak tarihimizin hiçbir döneminde şehitlerimizle ilgili
herhangi bir siyaset söz konusu olmamıştır. Bunu reddediyoruz.
Önergemizin kabulünü bekliyor, hepinize saygılar sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Enöz.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, bundan sonraki
oylamada karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN Bakacağım.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 224 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 2 nci maddesi ile değiştirilen 4857
sayılı Kanunun 30 uncu maddesinin altıncı
fıkrasının ilk cümlesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli (Giresun) ve arkadaşları
Özel sektör işverenlerince bu madde kapsamında
çalıştırılan 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı
Sosyal Sigortalar Kanununa tabi özürlü sigortalılar ile 1/7/2005 tarihli
ve 5378 sayılı Kanunun 14 üncü maddesinde belirtilen korumalı
işyerlerinde çalıştırılan özürlü
sigortalıların, aynı Kanunun 72 nci ve 73 üncü maddelerinde
sayılan ve 78 inci maddesiyle belirlenen prime esas kazanç alt
sınırı üzerinden hesaplanan sigorta primine ait işveren
hisselerinin tamamı, kontenjan fazlası özürlü
çalıştıran, yükümlü olmadıkları halde özürlü çalıştıran işverenlerin bu
şekilde çalıştırdıkları her bir özürlü için prime
esas kazanç alt sınırı üzerinden hesaplanan sigorta primine ait
işveren hisselerinin yüzde ellisi Hazinece karşılanır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER
KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Trabzon) Uygun görüşle takdire
bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılıyoruz.
NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
İstihdama girişte dezavantajlı gruplar
arasında yer alan özürlülere uygulanan prim teşvikinin 1/7/2005
tarihli ve 5378 sayılı Kanun gereği kurulan korumalı
işyerlerinde çalıştırılan özürlü sigortalılar
için tamamı, kontenjan fazlası özürlü çalıştıran,
yükümlü olmadıkları halde özürlü çalıştıran
işverenlerin bu şekilde çalıştırdıkları her
bir özürlü için yüzde elli oranında uygulanması ve prim
teşvikinin kapsamına girecek işveren hissesine isabet eden
tutarı belirlemek ve maddeye açıklık kazandırılmak
amacıyla düzenleme yapılmaktadır.
BAŞKAN Karar yetersayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
3üncü madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum
sırasıyla:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 224 sıra sayılı İş
Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının Çerçeve 3üncü maddesi ile
değiştirilen 4857 sayılı Kanunun 78. maddesinde geçen
Sağlık Bakanlığının görüşü alınarak
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca ibaresinin
yerine Sağlık Bakanlığı ile Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığınca müştereken şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
|
|
Mustafa Kalaycı |
Nevzat Korkmaz |
Alim Işık |
|
|
Konya |
Isparta |
Kütahya |
|
|
Cemaleddin Uslu |
Şenol Bal |
|
|
|
Edirne |
İzmir |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 224 sıra sayılı yasa
tasarısının 3. maddesinin 8. satırındaki düzenlenmesi
ifadesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki ifadenin eklenmesini
arz ederiz.
Saygılarımızla.
|
|
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
Sacid Yıldız |
Ergün Aydoğan |
|
|
Malatya |
İstanbul |
Balıkesir |
|
|
Akif Ekici |
Canan Arıtman |
|
|
|
Gaziantep |
İzmir |
|
Mevsimlik işçilerin sorunlarının takibi
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU
BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Trabzon) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılmıyoruz efendim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Aslanoğlu.
Süreniz beş dakika.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; verdiğimiz önerge şuydu:
Türkiyede bir mevsimlik işçi gerçeği var. Bunların sahibi yok.
Hiçbir yasada da mevsimlik işçilerle ilgili hiçbir düzenleme yoktur.
Artık bunların bir sahibi olsun. Bu insanlar kamyon
sırtında. Bu insanlar Türkiye gerçeği arkadaşlar, niye
gizliyoruz, niye saklıyoruz? Bu önergeyi vermemin nedeni şu:
Artık, mevsimlik işçilere birileri sahip çıksın. Bu
insanlar kamyon sırtında, ta Urfadan Orduya, Urfadan Malatyaya,
traktör sırtında
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Üzüm salkımı gibi.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Hiçbir güvenceleri,
yani bir nakliye güvenceleri dahi olmayan insanlar bunlar. Artık
Türkiyede birileri, bu insanların çalışma koşullarına
ve bu insanların birtakım sorunlarına çözüm bulmalı ve
artık, yasanın bir yerine girmeli bu insanlar. Adı var,
kendileri yoktur, bundan bahsediyoruz.
OSMAN ÖZÇELİK (Siirt) Kendileri var, adı yok;
yanlış
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Yani, bu önergeyi
vermemin nedeni budur.
Değerli arkadaşlar, hakikaten, fındıkta,
kayısıda, bazı ürünlerde, hatta Ege Bölgesinde.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Pamukta
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Pamukta
Bakın, bu insanlar nereden geliyor, bu insanlar nasıl
geliyor, bu insanlar ne yiyor ne içiyor, bunların çalışma
koşulu nedir?
Arkadaşlar, tüm aile, belki on aile, yirmi aile kamyon
sırtında geliyor, çadır kuruyorlar, çadırda tüpleriyle
çayını yapmaya çalışıyorlar. On yaşındaki
çocukları dahi, ilkokula giden çocukları dahi kendileriyle birlikte
aynı işi yapmaya çalışıyor.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Temellide bin çadır var
şimdi.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Bunların
yaşam tarzları bu.
Ben, örneğin Malatyada, geçen yıl, tıp
fakültesinde okuyan bir öğrenci kardeşimin dahi bu işi
yaptığını gördüm. Aldığı para ne kadar
biliyor musunuz? On üç lira, on üç lira arkadaşlar. En fazla
çalışsa orada, süreç bir buçuk aydır. Yani, bölgelerden bölgeye,
diyelim ki, hasadın ilk devşirildiği yerden son devşirildiği
yere kadar en fazla bir buçuk ay çalışıyor bu insanlar ama yine
traktör sırtında memleketlerine geri gidiyorlar. Orduya gidiyorlar,
Giresuna gidiyorlar ve geçen yıl, biliyorsunuz, en az üç dört trafik
kazasında 20-25 mevsimlik işçi kardeşimiz öldü.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Onlarcası öldü.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Geçen yıldan
bahsediyorum.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Bu sene de öldü.
AYLA AKAT ATA (Batman) Adıyamanda 24 kişi öldü.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Şimdi,
değerli arkadaşlarım, mutlaka bunların bir sahibi
olmalı. Bunların çalışma koşullarının,
bunların her türlü koşullarının belirlenmesi lazım.
Bizim dediğimiz bu. Mevsimlik işçiye birileri sahip
çıkmalı, devlet sahip çıkmalı; sosyal devletiz biz. Bir
kere bunu dikkatlerinize sunuyorum arkadaşlar. Yani bu önergenin nedeni
buydu. Dediğimiz sadece şu: Mevsimlik işçilerin de
çalışma koşullarını
Orada yönetmelikten bahsediyor.
Gine, Bakanlık bir yönetmelikte en azından bu sene
başlasın, birkaç kelimeyle bunların bazı sorunlarına
nasıl çözüm
En azından bu sene bunların belli sorunlarına
çözüm bulma yönünde bir adım atmış oluruz, bunu söylemek
istiyoruz. Tabii, bu, işin birinci etabı. Tabii, bu paketi de bir
istihdam paketi diye takdim ediyorsunuz. Bakıyorum, bakıyorum ben
biraz kanuna
İşvereni de bilirim, koşullarını da
bilirim, tabii, birbirimizi kandırmayalım. Türkiyede geçici olarak
çalışan, örneğin şeker fabrikalarında senede dört ay
çalışan insanlar hâlâ çalışıyor, biliyorsunuz.
Arkadaşlar, bu insanlar çalışmıyor, çaresiz, biçare bu
insanlar ve sosyal güvenliklerinde sadece yılda dört ay
yatırdığınız primlerle sosyal güvenlikleri var. Bu
insanlar, herhâlde, geçen bir hesapladım, yeni yasaya göre yetmiş
yılda emekli olurlar.
Değerli arkadaşlar, bunlar toplumumuzun gerçeği.
Malatya Şeker Fabrikasında çalışan kardeşlerim
telefon ediyor bana. Dört ay çalışıyor arkadaşlar,
yılda dört ay, bazen üç ay.
MEVLÜT COŞKUNER (Isparta) Bize anlatma Mevlüt, oraya anlat.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Şimdi, peki
bunların işi var mı? Arkadaşlar, üç ay
çalışıyor. Yılda üç ayda aldıkları para maksimum
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Toparlıyorum
Başkanım.
Aldıkları para maksimum
(AK Parti
sıralarından gürültüler)
Beyefendi, çok biliyorsanız gelin siz de burada
konuşursanız çok mutlu olacağım. Yani, çok
biliyorsanız
Ben bildiğimi söylüyorum, siz de bilmiyorsanız
sesinizi kesip orada oturacaksınız!
ORHAN KARASAYAR (Hatay) Sizin kadar kimse bilmez!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Eğer
bilmiyorsanız
Biliyorsanız gelip konuşacaksınız.
Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Aslanoğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 224 sıra sayılı İş
Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının Çerçeve 3üncü maddesi ile
değiştirilen 4857 sayılı Kanunun 78. maddesinde geçen
Sağlık Bakanlığının görüşü alınarak
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca ibaresinin
yerine Sağlık Bakanlığı ile Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığınca müştereken şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER
KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Trabzon) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılmıyoruz efendim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Işık efendim.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Işık. (MHP
sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 224 sıra
sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 3üncü maddesiyle
değiştirilen 4857 sayılı İş Kanununun 78inci
maddesinde değişiklik yapılmasını öngören önerge
üzerine söz almış bulunmaktayım. Grubum ve şahsım
adına hepinize saygılarımı sunuyorum.
Üzerinde konuştuğumuz değişiklik önergesi,
tasarının 3üncü maddesinde yer alan Sağlık
Bakanlığının görüşü alınarak Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığınca çıkarılacak
yönetmeliklerle belirlenir ibaresi yerine, Sağlık
Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığınca müştereken çıkarılacak
yönetmeliklerle belirlenir. ibaresinin yazılmasını öngörüyor.
Böylece, yapılacak olan düzenlemelerin Sağlık
Bakanlığının da aktif katılımıyla
yapılması sağlanmış olacaktır çünkü
tasarıyla değiştirilen 4857 sayılı Kanunun
sağlık ve güvenlik tüzük ve yönetmelikleri başlıklı
78inci maddesinde iş sağlığı ve güvenliği
yönetmelikleri başlığı altında
değiştirilmiş başlık bu- diğer birçok
düzenlemenin yanında şunlar yer alıyor: İş Kanununa
tabi iş yerlerinde iş sağlığı ve güvenliği
şartlarının belirlenmesi ve gerekli önlemlerin
alınması; değişik nedenlerle oluşabilecek iş
kazaları ve meslek hastalıklarının önlenmesi; iş
sağlığı ve güvenliğiyle ilgili konularda yapılacak
risk değerlendirmesi ve benzeri gibi doğrudan Sağlık
Bakanlığının sorumluluk ve çalışma
alanlarına giren konularda gerekli düzenlemelerin yapılmasına
yönelik hükümlere yer verilmiştir. Doğrudan Sağlık
Bakanlığını ilgilendiren böyle bir konuda, Sayın
Bakanımın neden bu bakanlıkla beraber çalışmayı
kabul etmediğini doğrusu anlayamadım. Sayın
Bakanımıza soruyorum: Sağlık Bakanlığıyla
beraber daha güzel bir düzenlemeyi yapmayı bu millete çok mu görüyorsunuz?
Değerli milletvekilleri, kamuoyuna istihdam paketi olarak
tanıtılan bu yasa tasarısının özünde, SSK işveren
priminin 5 puan azaltılarak istihdamın özendirilmesi ve vergi yükünün
hafifletilmesine yönelik olumlu düzenlemenin yanında, İşsizlik
Sigortası Fonunda biriken ve Sayın Bakanın biraz önceki
konuşmada açıkladığı gibi, yıl sonunda 38
katrilyon Türk lirasına ulaşması beklenen paranın bir
bölümünün GAP bölgesine aktarılması gibi gelecekte birçok
tartışmaya yol açacak olumsuz bir düzenleme yatmaktadır. Çünkü,
söz konusu fonda biriken bu para, çalışan işçimizin alın
terinin de içinde bulunduğu bir paradır. Amacı ne olursa olsun,
paranın sahibinin muvafakati olmadan ve geri ödemesini sağlayacak
yasal garanti sağlanmadan bu fondan yapılacak aktarmalar, gelecekte,
Sayın Bakan başta olmak üzere birçok ilgili bürokratın
başına dertler açacaktır. Bu nedenle paranın geri iade
edilmesinin garantisi mutlaka sağlanmalıdır. Diğer yandan,
GAPa aktarılacak paranın öncelikle hangi sektör ve
yatırımlarda kullanılacağı da belirsizdir. Sektörel
öncelikler belirlenmeli ve buna göre mutlaka gerekli düzenlemeler
yapılmalıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
istihdamın artırılmasının en hızlı ve kolay
yolu, hiç şüphesiz ki mevcut yatırımların etkin ve verimli
kullanılmasının sağlanması, dolayısıyla da
mevcut kapasite kullanım oranı değerlerinin yükseltilmesidir. Bu
nedenle, öncelikle mevcut iş yerlerimizin teknoloji yenileme ve
işletme sermayesi sorununa çözüm getirilmesi gerekmektedir. Buna ek
olarak, 4/C kapsamında çalışanların ve geçici
işçilerin çalışmadıkları dönemde fondan
yararlanmaları sağlanmalıdır.
KOBİlerin çalışması sağlanmalı,
günlerce siftah edemeden dükkânını kapatan küçük esnafın kepenk
kapatması engellenmelidir.
Kırsal kesimde tarım ve hayvancılıkla
uğraşan çiftçilerimizin üretimine devam etmesi ve doğduğu
yerde doyurulmaları sağlanarak şehir merkezlerine göçün önüne
geçilmesi gerekmektedir.
İşçi, memur, emekli gibi
çalışanlarımızın ücretleri artırılarak
piyasadaki para döngüsünün mutlaka devamının sağlanması
gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, biraz önce Sayın
Bakanımıza sorduğum soruda da ifade ettiğim gibi,
teşvik kapsamı içinde yer alan kırk dokuz ilin
yatırımcıları bugün perişan durumdadır. Birçok
ilde açılmış olan fabrikalar kapatılmak üzeredir. Buna
mutlaka acil çözüm bulunması gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
ALİM IŞIK (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; seçim
bölgem olan Kütahya ilinin 2000 yılında 657 bin olan toplam nüfusu
2007 yılı sonunda maalesef 583 bine düşmüş ve her yıl
11 bin dolayında vatandaşımız işsizlik nedeniyle bu
ilden göç etmiştir.
Yine, yapılan araştırmalarda göç edenlerin
yaklaşık yüzde 80i çalışma yaşına gelmiş ve
üniversiteyi bitirmiş gencecik evlatlarımızdır. Bu acı
tabloya Hükûmetin acilen çözüm bulup dur demesi gerekmektedir.
Diğer yandan, yine seçim bölgem olan Kütahyada 2003
yılında kömür dağıtılan 8.300 aile sayısı
2007 yılı sonunda yüzde 100ü aşkın bir değerle
17.000e ulaşmıştır.
Benim ilim kömür üreten bir ildir. Bu ildeki manzara bu iken
diğer illerimizdeki manzarayı takdirlerinize bırakıyorum.
İstihdam paketi olarak dile getirilen bu yasa
tasarısı, yukarıda belirttiğim nedenlerle kapsamlı bir
istihdam paketi olmayıp beş buçuk yıldır unutulan GAP
bölgesine kaynak aktarma tasarısıdır.
Bu duygu ve düşüncelerle önergemize desteğinizi
bekliyor, saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Işık.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum
KAMER GENÇ (Tunceli) Karar yeter sayısı istiyorum
Sayın Başkan. (AK Parti sıralarından Geçti, geçti
Sayın Başkan sesleri)
BAŞKAN Arayacağım efendim
3üncü maddeyi karar yeter sayısı arayarak
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.17
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.27
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Fatma SALMAN
KOTAN (Ağrı), Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 104üncü Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
224 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
3üncü maddenin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi, maddeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Evet, iki dakika süre; elektronik oylama yapacağım.
(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)
BAŞKAN - Kabul edenler
(AK Parti sıralarından
Neyi oyluyorsunuz? sesleri)
Elektronik oylama olarak yapıyorum, kabul edenler ve
etmeyenler olarak
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Neyi kabul ediyoruz
Sayın Başkanım?
BAŞKAN - Oylamayı başlattım efendim. Ret ya da
kabul
3üncü maddenin oylaması. Kabul eden ya da etmeyen
(AK Parti
sıralarından gürültüler)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Neyi oyluyoruz?
BAŞKAN Maddeyi oyluyorum efendim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
maddeyi oylamanız için kâtip üyelerin
Nasıl oylayacaksınız
onu?
BAŞKAN Hayır, tereddüt olunca elektronik olarak
yapabiliyoruz efendim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Tereddüt yok ortada. Ama, tereddüdü sordunuz
mu arkadaşlara?
BAŞKAN Tereddüde düşmem yeterli oluyor Sayın
Elitaş. Lütfen elektronik olarak kabul ya da ret yazınız.
YAHYA AKMAN (Şanlurfa) Sayın Başkan, eylemli bir
İç Tüzük ihdası!
BAŞKAN Eylemli Tüzük ihlali nereden çıkmış!
(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)
BAŞKAN 3üncü madde kabul edilmiştir.
4üncü madde üzerinde iki önerge vardır, sırasıyla
okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşmekte olduğumuz 224 sıra sayılı
kanun 4. maddesi 3. fıkrası sonundaki Türk Mimar Müh. Odaları
Birliğinin ibaresinden sonra ilgili sendika ibaresinin eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
|
|
Dr. Reşat Doğru |
Dr. Hasan Çalış |
Mustafa Enöz |
|
|
Tokat |
Karabük |
Manisa |
|
|
Cemaleddin Uslu |
Mehmet Şandır |
|
|
|
Edirne |
Mersin |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 224 sıra sayılı İş
Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkındaki Kanun Tasarısının 4. Maddesinin Tasarıdan
tümüyle çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
|
Ufuk Uras |
Selahattin Demirtaş |
Özdal Üçer |
|
|
İstanbul |
Diyarbakır |
Van |
|
|
Sırrı Sakık |
Bengi Yıldız |
|
|
|
Muş |
Batman |
|
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER
KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Trabzon) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılmıyoruz.
MEHMET UFUK URAS (İstanbul) Söz istiyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge sahibi önergesi hakkında konuşmak
istiyor.
Buyurun Sayın Uras.
Süreniz beş dakika.
MEHMET UFUK URAS (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli vekiller; şimdi önergeye geçebiliriz.
Tasarının bu maddesiyle, iş yeri
dışında kurulu bulunan sağlık ve güvenlik biriminden
hizmet alan işverenlerin, doğrudan hizmet alma yönüyle yerine
getirilen yükümlülükleri çerçevesinde, ayrıca iş yeri hekimi,
mühendis veya teknik personel istihdam etme zorunluluğu ortadan
kalkacaktır.
Bu maddede düzenlenen iş sağlığı ve
güvenliği uzmanlığı ile belgelendirme işleminin
Bakanlık tarafından yapılması Danıştay
tarafından eleştirilen bir konudur. Bu konudaki bakanlık yetkisi
hukuken tartışmalıdır.
İstihdam artırıcı önlemler kapsamında bu
maddeyle yapılan düzenlemeler, özünde işverenlerin sağlık
ve güvenlik konularındaki yükümlülüklerini azaltmaya ya da ortadan
kaldırmaya yöneliktir. Bu yaklaşımın gerisinde, iş
sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin
özelleştirilmesi çabası ve anlayışı yatmaktadır.
İşverenlerin doğrudan yükümlülüklerini ortadan kaldıran ve
iş sağlığı ve güvenliği hizmetlerini
dışarıdan hizmet almaya indirgeyen bir modeli benimseyen bu
yaklaşımla, çalışanların sağlık ve
güvenliğini sağlamak olanaklı değildir.
İş kazaları ve iş yerlerinde ölüm
olayları artarak sürerken işverenlerin iş yerinde hekim
bulundurma yükümlülüğünü kaldırarak işletmeleri
kurumsallaşmamış, işleyişi ve denetimi
tanımlanmamış özel kuruluşlardan hizmet satın almaya
yönlendirmek, yaşanacak başka ölümlere çağrı yapmak ve
iş sağlığı ve güvenliği konusunu piyasanın
insafına terk etmek demektir.
İş kazalarının ağırlıklı
olarak yaşandığı küçük işletmelerde, gerçekte piyasa
kurallarının acımasız işleyişinden, rekabet
üstünlüğü sağlamak için kısıtlanan maliyetlerden kaynaklanan
iş sağlığı ve iş yerindeki güvenlik
sorunlarını, yine aynı kuralların geçerli olduğu
mekanizmalar aracılığıyla çözmek olanaklı
değildir. Kâr amacıyla kurulmuş bir özel sağlık ve
güvenlik işletmesinde, en yüksek kârlılık için, sağlık
ve güvenliği gözden çıkarmaya hazır olarak faaliyet
yürütülecektir. Bu tür kuruluşların yükümlülükleri ve denetimleri de
belirlenmemiş olduğundan, kamunun gözetim ve sorumluluğunda
yürütülmesi gereken bir konu tümüyle sorumsuz bir alana yönlendirilecektir. Bu
çerçevede değişiklik öneriyoruz. Zaten bütününe de
baktığınızda AKP Hükûmeti tarafından büyük iddialarla
ortaya atılan bu paket, işverenlerin zorunlu istihdam
yükümlülüklerinin azaltılmasını, iş gücü maliyetlerinin
hafifletilmesini ve çalışma koşullarının daha da esnekleştirilmesini
hedeflediği için her bir maddede aynı anlayışın iz
düşümlerini görüyoruz.
İstihdam paketi, işverenlerin bir dizi sosyal
yükümlülüğünün kaldırılmasını ve bir kısım
yükümlülüklerin ise kamu kaynaklarından hazine ve İşsizlik
Sigortası Fonundan karşılanmasını öngörüyordu. Bu
hâliyle zaten bir istihdam paketi değil, işverenlere kaynak aktarma
paketi ile yüz yüze olduğumuz ortadadır. İstihdam paketinde yer
alan düzenlemeler yıllardır işveren örgütleri tarafından
zaten dile getirilen taleplerdir. İş Yasasında yer alan zorunlu
istihdam yükümlülüklerinin kaldırılması yıllardır
zaten işveren örgütleri tarafından savunulmaktaydı. Tasarı
ile bu konudaki taleplerin neredeyse tamamı karşılanmaktadır.
Tasarı bir istihdam paketi değil, İş Yasasında kalan
az sayıdaki koruyucu düzenlemelerin de esnetilmesi ve hazine ve
İşsizlik Sigortası Fonundan işverenlere kaynak
aktarılması paketi olmuştur. Tasarı, İşsizlik
Sigortası Fonuna devlet katkısını fiilen ortadan
kaldırmakta, işsizlik sigortası devlet katkısı
işveren desteğine dönüşmektedir.
Tasarıyla, sermayeye yasalarla getirilen sosyal sorumluluklar
neredeyse tümüyle ortadan kaldırılmaktadır. Bu maddede de bunun
açık bir devamını görüyoruz.
Tasarıyla, sigorta primleri işveren payının 5
puanlık tutarının hazine tarafından
karşılanması öngörülmektedir.
Ayrıca, tasarıya göre, işe yeni alınan yeni
işçilerin yaş şartı olmaksızın, kadın
işçiler için, on sekiz-yirmi dokuz yaş arası işçilerin SSK
işveren primleri beş yıl boyunca İşsizlik
Sigortası Fonundan karşılanacaktır. Böylece,
İşsizlik Sigortası Fonundan işverenlere kaynak
aktarılmış olacaktır.
Bu maddeyle, İşsizlik Sigortası Fonu amacı
dışında kullanılacak, işçilerin ve işsizlerin
parasıyla finanse edilecektir.
İşsizlik Sigortası Fonunun yatırımlarda
ve işveren sigorta
BAŞKAN Sayın Uras, bir saniyenizi rica edeceğim.
Sayın milletvekilleri, lütfen, biraz sakin olabilir misiniz.
O kadar çok uğultu var ki konuşmacıyı biraz daha sakin
dinlemenizi rica edeceğim.
Buyurunuz Sayın Uras.
MEHMET UFUK URAS (Devamla) Teknik bir konu olunca sakin sakin
dinliyorsunuz. İsterseniz tekrar 1 Mayısa dönebilirim çünkü biraz
önce Sayın AKPli milletvekilleri tepki gösterdiler. Onları
üzdüğüm için üzgünüm ama ben de başımıza gaz bombası
atıldığı için, parti binamız bombalandığı
için herhâlde size teşekkür edecek hâlde değilim.
Hepinize kolaylıklar diliyorum. (DTP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Uras.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşmekte olduğumuz 224 sıra sayılı
kanun 4. maddesi 3. fıkrası sonundaki Türk Mimar Müh. Odaları
Birliğinin ibaresinden sonra ilgili sendika ibaresinin eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
Dr.
Reşat Doğru (Tokat) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER
KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Trabzon) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılmıyoruz efendim.
REŞAT DOĞRU (Tokat) Ben konuşacağım
Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Doğru. (MHP
sıralarından alkışlar)
REŞAT DOĞRU (Tokat) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 224 sıra sayılı
Tasarının 4üncü maddesinin 3üncü fıkrası ile ilgili
vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum.
Yüce heyetinizi şahsım ve grubum adına saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce tüm eczacıların
Eczacılar Gününü de kutluyorum.
Sanayileşmenin bir sonucu olarak yoğun işçi
çalıştıran iş yerlerinde iş kazalarının
sayısında ciddi artışlar olmaktadır. Bu durum iş
yerlerindeki çalışma koşulları, işçi
sağlığı ve iş güvenliği açısından
koruyucu önlemleri de gündeme getirmektedir. Çağdaş devlet, sosyal
bir hukuk devleti olmak zorunda olduğuna göre öncelikle
vatandaşların en kutsal hakkı olan sağlıklı
yaşama hakkını güvence altına almak zorundadır. Bu da
çalışanlar bakımından çalışma ortamının
tüm tehlikelerden uzak olması, iş güvenliğinin
sağlanmasını gerektirir.
Bu madde ile bir kurumda çalışan iş hekimi ve
diğer personel çalıştığı kurumda da iş yeri
hekimi ve elemanı olarak çalışabilir deniyor. Bu,
çalışan personele ek bir görev demektir. Ek bir görev
verildiğine göre buna uygun ücret de verilmelidir. Bu kanunun bu
maddelerinde bu konuya yer verilmemiştir. Zaten hekim camiası çok
büyük zorluklarla karşı karşıyadır. Gecesini gündüzüne
katan sağlık camiası her türlü risk altında çalışmalarına
rağmen, sağlığın tüm sorunlarını üzerlerinde
taşıyorlar. Tek sorumlu hemşire, hekim olarak
değerlendiriliyor ancak bütün sorumluluğa, riske rağmen, geçim
standartları her gün daha da kötüleşiyor.
Değerli milletvekilleri, bu manada hekimler çok büyük
sıkıntı içerisindedir. Özellikle büyük şehirlerde
çalışan hekim camiasına şöyle bir bakmış
olduğumuz zaman geçimleriyle ilgili çok ciddi sorunlarla karşı
karşıyadırlar. Asistan gidiyor, işte hastanede veyahut
fakülte hastanelerinde çalışmaya başlıyor; evini
tutamıyor, çocuğuna bakamıyor, çocuğunu okula gönderemiyor
veyahut da çok daha kalitesi düşük olan evlerde kalmak mecburiyetinde
oluyor. Herhâlde bizim, bu kanunlarla beraber bu konuları da gündeme
getirmek mecburiyetimiz yok mudur? Zaten, özellikle getirilmeye
çalışılan sağlıkla ilgili, Sağlık Bakanlığının
getirmeye çalıştığı kanunun da şu anda hekimler
tarafından farklı bir beklenti içerisinde olduğu görülmektedir.
Hekimler şu anda hastanelerden ayrılıp özel sağlık
kuruluşlarında çalışma mücadelesi vermeye
çalışıp yani bir nebze olsun geçinme mücadelesi veriyorlar.
Bakınız, Tokat ilinde bugün, Zilesinde, Erbaasında,
Reşadiyesinde, Niksarında, devlet hastanelerinde hekimin
kalmadığını, hatta bazı branşlarda tamamen
boş olduğunu görüyoruz. Bu, insanlara hizmetin noktasında yani
sağlık noktasında çok büyük, ciddi
sıkıntıları da beraberinde getirmektedir. Tabii, işçi
sağlığı, iş güvenliği görüşülürken bununla
beraber sağlık personelinin sorunlarını da herhâlde en yakın
bir zamanda gündeme getirir ve yüce Meclisimizde de
tartışırız diye düşünüyorum.
Sayın milletvekilleri, işçi sağlığı
ve iş güvenliği konularını çok yönlü
değerlendirmeliyiz. İş yeri sağlık ve güvenlik
birimlerinde görevlendirilecek iş yeri hekimleri, iş güvenliği
uzmanları ve diğer personelin çalışma şartları ve
haklarının tespitinde kamu çalışanları
sendikalarının da görüşleri alınmalıdır diye
düşünüyoruz.
Bu maddede, Sağlık Bakanlığı, Türk
Tabipler Birliği ve Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinin
görüşlerinin alınacağı yazılmıştır.
Ancak, sağlık çalışanlarının da bir
sendikası vardır ve haklarını savunan bir sendikaları
vardır. Ayrıca, hekim dışında, diğer
çalışan insanların haklarının da reel bir şekilde
korunması düşünüldüğü zaman, yani bu noktada da özellikle
sendikaların da bu karar verici ortamda veyahut da bu madde içerisinde yer
almasını uygun görüyoruz.
İşçi hakları olarak ayrıca, 50 ve üzeri
işçi çalıştıran iş yerlerine hekim istihdamı
mecburiyeti konması çok gerekli olan bir durumdur. Çünkü, iş
hekimleri bu noktada daha önce kazanmış oldukları
haklarını kaybederken aynı zamanda da bu insanlara ve
işçilerimize verilen bir değerin de sonucu olmalıdır. Yani,
biz 50 ve üzerinde işçi çalıştıran iş yerlerinin
hepsine daha önceki ortamlarda iş yeri hekimi istihdam ettiriyorduk. İş
yeri hekimleri, bir noktada, biraz da farklı ücret almaları
noktasında, geçim standartlarının yükseltilmesi noktasında
da bu görevi almış durumdaydılar. Biz, işte bu noktada
hizmet alımlarını beraberinde getirirken ayrıca tabii
buralardaki istihdamı da beraberinde kesmiş oluyoruz.
Değerli milletvekilleri, son yıllarda dünyanın her
tarafında insan sağlığına önem verildiği ortamda
bu düzenlemenin yapılmış olmasının uygun
olmadığı kanaatindeyiz. Biz bunu kaldırıyor ve hizmet
alanında bir noktada küçültüyoruz. İşçi
sağlığının korunmasında herkese görev
düşmektedir. Beslenme düzeninin iyileştirilmesi, fiziki
koşulların iyileştirilmesi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayın.
Buyurun.
REŞAT DOĞRU (Devamla)
riskli bölgelerin iyice
denetlenmesi, rutin muayene yapılması artık dünyanın her
tarafında uygulanmaktadır. Bugün birçok sektörde, özellikle tekstil
sektörü gibi birçok sektörde akciğer hastalıkları başta
olmak üzere meslek hastalıklarıyla karşı karşıyayız
ve bazı noktalarda meslek hastalıklarının kanser riskini beraberinde
getirmiş olduğu da unutulmamalıdır. Bu durum
küçümsenmeyecek şekilde birçok iş kolunda görülmektedir. Bu manada bu
durumu da göz ardı etmemek durumundayız. Bundan dolayı iş
yeri hekim ve personeline de çok önemli görevler düşmektedir. Bu önergemizin
amacı da işçi sağlığı ve
çalışanların haklarının daha iyi
korunmasıdır ve bu noktada daha iyi hizmet
yapılmalıdır.
Bu önergeme desteğinizi bekliyor, yüce Meclisi en derin
saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Doğru.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
4üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... 4üncü madde kabul edilmiştir.
5inci madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 224 sıra sayılı İş
Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının 5 inci maddesinde geçen ile
mesleki eğitim almamış işçiler ibaresinin ile
yaptığı işle ilgili mesleki eğitim almamış
işçiler şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla
|
|
Erkan Akçay |
Mustafa Kalaycı |
D. Ali Torlak |
|
|
Manisa |
Konya |
İstanbul |
|
|
Ertuğrul Kumcuoğlu |
|
Akif Akkuş |
|
|
Aydın |
|
Mersin |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER
KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Trabzon) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılmıyoruz efendim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Torlak konuşacak
efendim.
BAŞKAN Sayın Torlak, buyurunuz efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
D. ALİ TORLAK (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 224 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 5inci maddesi ile ilgili
verdiğimiz önerge hakkında şahsım adına söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Tasarının işsizliği önlemeyi, istihdam ve
verimliliği artırmayı, bu yolla ekonomik ve sosyal
kalkınmayı amaçladığı ifade edilmektedir.
İşsizlik ülkemizin en temel sorunlarının başında
gelmektedir. Ancak, tasarı incelendiğinde, altı yıl boyunca
işsizlik konusunda yeterli adımları atmayan Hükûmetin bu
tasarıyla göz boyamaya çalıştığını üzülerek
görmekteyiz.
Sayın milletvekilleri, Yasanın 85inci maddesinin
birinci fıkrasında çocuklar ibaresinden sonra eklenen mesleki
eğitim almamış işçiler ibaresinin önergemizle
yaptığı işle ilgili mesleki eğitim almamış
işçiler olarak değiştirilmesi teklif edilmektedir
tarafımızdan. Madde kapsamında on altı
yaşını doldurmamış genç işçiler ve
çocukların ağır ve tehlikeli işlerde
çalıştırılamayacağı belirtilmektedir.
Tasarıyla maddeye mesleki eğitim konusu
eklenmiştir. Tasarının gerekçesinde Mesleki eğitim
verildiği takdirde eğitimli ve kalifiye işçi
çalıştırılması ve iş kazalarının
önlenmesi hedeflenmektedir. deniyor. Önerge sahipleri olarak eklenmesi
düşünülen mesleki eğitim almamış işçiler ibaresinin
de yeterli olmadığını değerlendirmekteyim. Çünkü,
ağır ve tehlikeli iş kolları kapsamına giren birçok
sektör vardır.
Ağır ve tehlikeli iş kollarının neler
olduğu aynı ismi taşıyan yönetmelikte yer almaktadır.
Bu yönetmeliğe göre, yüz elli üç farklı ağır ve tehlikeli
iş kolu bulunmaktadır. Dolayısıyla, ağır ve
tehlikeli iş kolu eğitiminin de iş kollarına göre
farklılık göstereceği açıktır. Örneğin,
ağır ve tehlikeli iş kolunda suni ipek imalinde hazırlama
ve üretme işleri gibi bir iş varken, tersanelerde kaynak yapma gibi
birbirleriyle hiç alakası olmayan iş kolları da mevcuttur. Bu
nedenle, iş kolları için ayrı ayrı eğitim verilmektedir.
Hatta, meslek liselerimizin isimleri bile meslek dalına uygun şekilde
farklılık arz etmektedir.
Sayın milletvekilleri, mesleki eğitim işçinin
çalışacağı aynı iş kolunda verilmesiyle gerekli
ve yükümlü olabilir. Tasarının hazırlanmasında da bu
mantık yürütülmüş olabilir, ancak eksik
bırakıldığı da ortadadır. Yasaların daha
detaylı ve açık nokta bırakılmadan
hazırlanmasını sağlamak, tereddütlere engel olmak ve
olabilecek yanlış anlamaları önlemek de yasa koyucu olarak yüce
Meclisin görevidir. Bu nedenle önergemizin kabul edilmesini bekliyoruz.
Hepimizin çok iyi bildiği gibi bir işi bilerek yapmak,
iş verimini artıracağı gibi daha da önemlisi iş
kazalarının azalacağı anlamına gelmektedir. Burada söz
konusu olan elbette ki mesleki eğitim olacaktır. Ancak bu
eğitimin içerisinde sektörel olarak iş güvenliği eğitimi de
yer almalıdır. İşçilerimizin iş güvenliği
eğitimine daha işe girişte alınması çok önemlidir. Bu
eğitimin yasa tasarısıyla getirilen zorunlu mesleki eğitim
kapsamında verilmesi en uygun hâl tarzı olacaktır.
Önergeyle tasarıya eklenmesini teklif ettiğimiz
yaptığı işle ilgili mesleki eğitim
kavramının özellikle iş güvenliği konusunda yaşanan
sıkıntılara da çözüm olacağını
düşünmekteyim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, bu arada,
günlerdir Tuzla Tersaneler Bölgesinde ilgili açıklamalar
yapılıyor. Bu yasa tasarısının tam da bu konuyla
ilgili olması nedeniyle, müsaadenizle, bazı düşüncelerimi
sektörden gelen bir arkadaşınız olarak sizlerle paylaşmak
istiyorum.
Değerli milletvekilleri, sadece tersane değil tüm
kazaları, ölümleri kabul etmek mümkün değildir. Bu kazaları
önleyecek her türlü tedbiri almak her sektör temsilcisinin görevidir. Bu görev
kapsamında yasa koyucu olarak yüce Meclis de üzerine düşeni yapmalıdır.
Aslında Tuzla Tersaneler Bölgesinde yapılmak istenen, devlet
desteği olmadan kendi kendini büyüten bu sektörün önüne engel koyma
gayretidir, sektörün yavaşlatılmasıdır, dünyadaki
itibarının zedelenmesidir.
Değerli milletvekilleri, AKP Hükûmeti gemi inşa
sektörünün büyümesini sağlamak maksadıyla yeni tersaneler kurmak için
girişimler yapıldığını her fırsatta dile
getirmektedir. Maalesef gecekondu zihniyetiyle yapılan bu girişimler
çok da verimli olmayacaktır, çünkü arkasında güçlü bir yan sanayi ve
çalışanımızın sosyal tesisi olmayan tersaneler ve
tersane bölgelerinde maliyetler çok yüksek olacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen, sözlerinizi tamamlayınız.
D. ALİ TORLAK (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Bu durum rekabet edebilirliliği ortadan
kaldıracaktır. Tersanelerimizi tamamen olumsuz şartlarda
çalışma ortamı gibi göstermekle ülkemizin üreten sektörünü
güçsüz kılmaya çalışan anlayışın oyununa
gelmemeliyiz. Bu sektör, yani gemi inşa sektörü, korkarım ki tekstil,
deri ve tarım gibi sahipsiz bırakılacak ve ekonomik olarak
ülkemizde büyük girdiler sağlayacak gemi inşa ve onarım
potansiyelini diğer ülkelere bırakacağız. Eğer AKP
Hükûmeti bu düşüncesini uygulamaya devam edecekse yeni yatırımcı
tersaneleri de ikaz etmek ve yatırımlarından vazgeçmelerini
sağlamak görevi olmalıdır.
Bu hassas konuda daha dikkatli davranmamız gerektiğini
düşünüyor, bu vesileyle tasarının işverenimize,
çalışanımıza ve büyük Türk milletine hayırlı
olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Torlak.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Bakan.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Bu önergeyle ilgili, eğer önerge sahibi yaptığı
işle değil de çalıştığı işle ilgili bir
değişikliği uygun bulurlarsa kabul edebiliriz efendim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Tamam,
çalıştığı işle ilgili
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Peki.
BAŞKAN Sayın önerge sahibi, kabul ediyor musunuz?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Evet efendim.
BAŞKAN Peki.
Yapılan değişiklik üzerine bu önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Kabul edilen bu önerge doğrultusunda 5inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
5inci madde
kabul edilmiştir.
6ncı madde üzerinde üç önerge vardır,
sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 224 sıra sayılı kanun
tasarısının 6. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini saygılarımızla arz ederiz.
|
|
|
|
Opr. Dr. Canan Arıtman |
|
|
|
|
İzmir |
Madde 6 - 4857 sayılı kanunun 88 inci maddesinde yer
alan hangi şartlar ve usullere uyacakları ibaresinden sonra gelmek
üzere kadın-erkek toplam çalışan sayısı göz önüne
alınarak ibaresi eklenmiştir.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
okutacağım son iki önerge aynı mahiyettedir. Önergeleri
ayrı ayrı okutup birlikte işleme alacağım.
İstemleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı ayrı söz
vereceğim.
Şimdi önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 224 sıra sayılı İş
Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkındaki Kanun Tasarısının 6. Maddesinin Tasarıdan
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz. 13/05/2008
|
|
Ufuk Uras |
Selahattin Demirtaş |
Özdal Üçer |
|
|
İstanbul |
Diyarbakır |
Van |
|
|
Sırrı Sakık |
Bengi Yıldız |
|
|
|
Muş |
Batman |
|
TBMM Başkanlığına
Görüşmekte olduğumuz 224 sıra sayılı kanun
tasarısının 6. maddesinin metinden
çıkarılmasını ve sonraki madde numaralarının buna
göre düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Hasan Çalış |
Cemaleddin Uslu |
Mehmet Şandır |
|
|
Karaman |
Edirne |
Mersin |
|
|
Mustafa Kalaycı |
Süleyman L. Yunusoğlu |
|
|
|
Konya |
Trabzon |
|
BAŞKAN Komisyon bu iki önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER
KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Trabzon) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak isteyen
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Hasan Çalış konuşacak
efendim.
BAŞKAN Sayın Çalış, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
HASAN ÇALIŞ (Karaman) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sözlerime başlarken yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Sözlerime başlarken eczacılarımızın
Eczacılar Gününü kutluyorum. Kendilerine mutluluk ve başarılar
diliyorum.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; önergemiz
4857 sayılı İş Kanununun 88inci maddesinin, gebe ve
emzirenlerin haklarıyla ilgili düzenlemesindeki
haksızlığın giderilmesiyle ilgilidir. Biz bu önergemizle
6ncı maddenin tasarıdan çıkarılmasını ve 88inci
maddenin mevcut hâliyle korunmasını istiyoruz. Çünkü 6ncı madde
çalışanlar açısından önemli bir hak kaybıdır.
Değerli arkadaşlarım, bebeklik döneminde, çocukluk
döneminde, gençlik döneminde hatta olgunluk döneminde anne-çocuk
ilişkileri ve bu ilişkilerin psikolojik yansımaları,
gerçekten ileriki hayat akışında insanların
hayatını sürekli etkileyebilmektedir. Bunun için, gerçekten,
işverenlerimizin ciddi sıkıntıları var.
İşverenlerimiz zor şartlar altında ülkemizin
kalkınması için, üretim için, istihdam için mücadele ediyorlar. Bu
taleplerin yerine getirilmesi için çaba gösterilmesini takdir ediyoruz. Ancak
bu talepleri yerine getirirken, bebek ve annenin hakkına karşı
hassas davranılmamasına katılamıyoruz.
Değerli arkadaşlar, bir iş yerinde gerçekten bir
emzirme odası düzenlenmesi, ufak bir kreş düzenlenmesi çok büyük bir
yük değildir. Düşünün ki, dışarıdan hizmet
alımı yoluyla veya ortak bir birim kullanma yoluyla bu ihtiyacı
giderme yolunu seçtik. İnanın ki uygulamada,
çalışanların izin almasında, çalışanların bu
haklarını kullanmasında bu ciddi problemleri getirecektir.
Aslında bu yasayla çalışanların aleyhine
gerçekten 2nci maddede, 4üncü maddede, 6ncı maddede ve 19uncu maddede
hak kayıpları vardır. Aslında 6ncı madde ile 1inci
maddeyi düzgün ilişkilendirirsek, görülür ki 1inci madde
çalışanların sendikal haklarının ve sosyal
haklarının ellerinden alınmasının en önemli
tuzağıdır değerli arkadaşlarım. Çünkü
-sendikacı arkadaşlarım var bu salonda- 49 rakamının,
150 rakamının, 500 rakamının sosyal haklar ve sendikal
haklar anlamında ne anlama geldiğini pekâlâ bilirler. Bunu özellikle
not etmek istiyorum, bunun üzerinde özellikle durmak istiyorum değerli
arkadaşlarım.
Değerli arkadaşlar, bunların içerisinde 13 ve
19uncu maddeler özellikle önemlidir. Niye önemlidir? Çünkü işsiz
kalanlar, çünkü senenin dört ayında, beş ayında
çalışıp arkasındaki zaman içerisinde işsiz kalanlar
acaba bu İşsizlik Fonu yoluyla çoluk çocuğumun
rızkını sağlayabilir miyim ümidini
taşımaktadır. Özelleştirme mağdurları da buralara
ümit bağlamaktadır, ama biz bu ümidi nereye kullanıyoruz?
İşçinin haklı taleplerinin karşılanmasına kullanıyoruz.
Biz bu ümidi nereye kullanıyoruz? Türkiye Cumhuriyetinin prestij projesi,
ülkemizin kalkınması için gerçekten önemli bir proje olan GAPın
bitirilmesi yolunda kullanmaya çalışıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
HASAN ÇALIŞ (Devamla) Sayın Bakanım, değerli
arkadaşlarım; gerçekten bu tasarının geneline
baktığımız zaman ne görüyoruz? Geneline
baktığımız zaman, işte altı yıla yakın
bir zaman geçmiş, işverenlerimizin
sıkıntılarını gidermek adına bir şey
yapılamamış, Güneydoğu Anadolu Projesiyle de ilgili olarak
ciddi bir çalışma yapılamamış, böyle bir
sıkıntıyı gidermek için belediye seçimleri öncesinde, yerel
seçimler öncesinde bir şeyler yapmaya çalışıyoruz.
Çalıştığımız, yaptığımız, attığımız
adım doğru, ama işçinin hakkının, işçinin
umudunun, çalışanların Acaba yarın sıkıntı
çekmez miyim? dediği umudunun gasbedilmesi, fonun içinin boşaltılması,
fonun çalışamaz hâle getirilmesi haksız bir uygulamadır.
Onun için bu önergemize sizlerden destek istiyoruz. 6ncı
maddenin tasarıdan çıkarılmasını istiyoruz.
Saygılarımı arz ediyorum, teşekkür ediyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Çalış.
Aynı mahiyetteki diğer önergenin gerekçesini okutuyorum.
Gerekçe:
Bu madde ile emzirme odaları ve kreş kurma
zorunluluğu ortadan kaldırılarak bu hizmetlerin taşeron
şirketlere devri öngörülmektedir. Böylece işverenlerin sosyal
sorumluluklarının azaltılması hedeflenmektedir. Emzirme
odası ve kreşlerin işyerlerinin dışına
çıkması anlamına gelebilecek bu uygulama kadın
işçilerin çalışmalarını
zorlaştırıcı niteliktedir. İşverenlerin kreş
açma yükümlülüğünü kaldıran bu düzenleme ile getirilen herhangi bir
kreşte hizmet satın alma ile işyeri ortamında
sağlanacak bir hizmetin çalışan kadın için aynı
nitelikte olmayacağı açıktır.
Bu konudaki düzenlemenin, kadın istihdamının
artırılması amacı ile çelişmeyecek bir gerçeklik
temelinde kurgulanması gereklidir. Kadınların,
çocuklarının bakım güçlüğünden kaygı duyarak iş
yaşamından çekilmelerine neden olacak karmaşık çözümler
aramak yerine, en yakın ve olası uygulamayı sürdürmek bu
amacın gerçekleşmesini sağlayacaktır.
BAŞKAN İki önergeyi birden oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 224 sıra sayılı kanun
tasarısının 6ncı maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini saygılarımızla arz
ederiz.
|
|
|
|
Opr. Dr. Canan Arıtman |
|
|
|
|
İzmir |
Madde 6: 4857 sayılı kanunun 88 inci maddesinde yer alan
hangi şartlar ve usullere uyacakları ibaresinden sonra gelmek üzere
kadın-erkek toplam çalışan sayısı göz önüne
alınarak ibaresi eklenmiştir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER
KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Trabzon) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önergeniz hakkında konuşmak istiyorsunuz.
Buyurunuz Sayın Arıtman. (CHP sıralarından
alkışlar)
CANAN ARITMAN (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; işveren, maliyet artışlarına neden
olduğundan, bir emzirme odası açmamak için 100üncü kadın
işçiyi, bir yurt açmamak için de 150nci kadın işçiyi işe
almamaktadır. Kadın zaten iş yaşamında her zaman, en
son işe alınan ve en önce işten çıkarılan
konumdadır. Kadınlar sadece cinsiyetleri nedeniyle iş
yaşamında büyük bir ayrımcılığa,
eşitsizliğe ve hak ihlallerine maruz kalmaktadırlar. Tüm dünyada
kadın istihdamı artarken bizde düşüyor. İstihdamdaki
kadın sayısı son on yıl içinde tüm dünyada 200 milyon
kadın olarak artmıştır. Doğu Asya ülkelerinde bile
kadın istihdam oranı yüzde 65 iken, bizde ancak yüzde 22dir ve biz,
bu oranla, otuz OECD ülkesi arasında en kötü durumdayız. AB ülkeleri
ortalaması yüzde 56 olup ABnin Lizbon Stratejisi hedefi kadın
istihdamını 2010da yüzde 60a çıkarmak ve 2025te de yüzde
65te stabil hâle getirmektir. Biz, AB hedeflerinin çok gerisindeyiz. Türkiye'nin
ABnin 2010 hedefine ulaşması için kadın istihdamında yüzde
150lik bir artışı sağlaması gerekir.
Uluslararası Yönetim Geliştirme Enstitüsü
raporlarına göre, Türkiye kadın istihdamı açısından 54
ülke arasında 53üncü sıradadır. Kadın işsizliği
erkeklerden fazladır, iş gücüne dâhil olmayanların dörtte 3ü
kadındır, tarım sektörü hariç tutulduğunda ve eksik
istihdam da hesaplandığında, kadınlarda işsizlik
oranı yüzde 25tir. Tüm bu rakamlar, Türkiye'de kadınların
acıklı durumunu gözler önüne sermektedir.
Son bir yıl içerisinde 237 bin çalışan kadın
ev kadını olmak durumunda kaldı. Ev kadını olmak,
Hükûmet tarafından teşvik edilen bir politikadır.
Kadınlarımız, bizzat Başbakan tarafından En az 3
çocuk doğurun. denerek eve yollanmaktadır.
Çalışma hakkı, kadının en temel insan
haklarından biridir. Çalışma yaşamı, ülkemizde,
cinsiyet eşitsizliğinin, ayrımcılığın en
ağır biçimde yaşandığı alanlardan biridir.
Kadının iş yaşamına katılımının
önünde bir dizi engel vardır, en önemli faktör geleneksel cinsiyete dayalı
iş bölümü ve erkek egemen yapıdır.
Kadına verilen rol ve görev ev işleri, çocuk,
yaşlı, hasta bakımıdır. Bu bakım hizmetleri için
kamusal destek kurumlarının yeterli olmaması, özel sektörde
kreş ve emzirme odalarının işveren için ek maliyet
getirmesi nedeniyle kadın işçi sayısının hep yasal
hudutların altında tutulmasına neden olmakta, bu da
kadını çalışma yaşamının
dışında bırakmaktadır. Analık görevini yerine
getiren kadının mağdur olmaması için ortaya çıkan yükü
tüm topluma paylaştıran kamusal politikalar gereklidir. Destek
kurumları, yerel yönetimler ve SHÇEK tarafından yaygın olarak
hizmete sokulmalıdır. Özel sektörde ise süt odaları ve kreş
açılması için işverenlere vergi muafiyetleri gibi teşvikler
getirilmelidir. Süt odası ve kreş açılması için kadın
işçi sayısına bağımlı kalınmamalı,
kadın-erkek tüm çalışanlar için değerlendirilerek uygulanmalıdır.
Çocuk bakımı, kadın ve erkeğin birlikte
paylaşması gereken bir sorumluluktur. Bu nedenle iş yerindeki
kadın işçi sayısı değil toplam çalışan
sayısı göz önüne alınarak yasal düzenlemeler
yapılmalıdır ki Kadın istihdamını
artırabilecek bir şeyler yaptık. diyebilelim.
Avrupa Komisyonunun 2006-2010 yol haritasının öncelik
alanları, iş gücü piyasasında kadın-erkek
farklılığının giderilmesi, kadın ve erkeğin
iş ve aile hayatındaki sorumluluklarının dengelenmesi,
cinsiyet eşitliği politikalarının desteklenmesi ve yasal
düzenlemelerin etkili şekilde uygulanmasıdır. Avrupanın
hedefleri bizim de hedeflerimiz olmalıdır. Kadınların
insana yaraşır, üretken ve ücretli istihdama erişiminin
sağlanması, onların ekonomik özgürlüğünü,
eşitliğini, güçlenmesini sağlayarak toplum olarak da
sosyoekonomik gelişimimizi, çağdaşlaşmamızı ve
sürdürülebilir kalkınmamızı sağlayacaktır.
Kadınlara iş yaşamında eşit fırsatlar, eşit
zeminler tanınması, salt bir hak olmanın ötesinde, aynı
zamanda aklın da gereğidir.
1 Mayısta işçisine, vatandaşına, turistlere
bile orantısız güç kullanan, acımasızca coplayan, yere
düşmüş kadını bile tekmeleyen bir anlayışın
işçiden ve kadından yana olduğuna hiç kimseyi inandıramazsınız.
Ayrıca, AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir
Fıratın, AKPnin kadınları feminist ideolojinin kölesi
olmayacaklardır. şeklindeki beyanatı da İktidarın
kadına bakış açısını göstermektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayın.
Buyurunuz.
CANAN ARITMAN (Devamla) Zaten bu konuda, önce, feminizmin ne
olduğu konusunda bir bilgisizlik söz konusudur. Onun için anlatalım:
Feminist ideoloji, kadın-erkek eşitliği ve kadının
insan hakları için verilen mücadeledir. İnsan hakları
savunucularını aşağılamak, AKPnin
kadınları diyerek bu partide siyaset yapan hanımefendileri bir
mal gibi AKPnin mülkiyeti altında göstermek
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan
CANAN ARITMAN (Devamla)
ve köle kelimesiyle ortaya çıkan
bilinç altındaki bu
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
konuşmacı lütfen sözcüklerini düzeltsin!
BAŞKAN Sayın Arıtman
CANAN ARITMAN (Devamla) ...kadına bu korkunç
bakış açısı, en büyük sorun alanıdır, problem
buradadır. (AK Parti sıralarından gürültüler)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, hanımefendi
sözcüklerini düzeltsin!
BAŞKAN Söz vereceğim size.
CANAN ARITMAN (Devamla) Kadına bu bakış
açısı değişmediği sürece yapılan yasal
düzenlemelerin yaşama geçmesi mümkün değildir.
Saygılar sunarım. (CHP sıralarından
alkışlar, AK Parti sıralarından gürültüler)
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) Sana da bu
yakışır!
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Arıtman.
ALİ RIZA ALABOYUN (Aksaray) Sayın Başkan, hiç
kimse bir milletvekiline mal diyemez!
BAŞKAN Buyurun Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Konuşmacı biraz
önce
(AK Parti sıralarından gürültüler)
ALİ RIZA ALABOYUN (Aksaray) Sözünü geri alsın!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Arkadaşlar bir dakika
BAŞKAN Sayın Elitaş, buyurunuz, bir dakika söz
veriyorum size.
NECAT BİRİNCİ (İstanbul) Sözünü geri
alsın! Söz vermekle olmaz!
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Sen yine meydana
çıktın ha! Sen yine arlanmadın ha! Otur oraya! (AK Parti
sıralarından gürültüler)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sen meydana çıkma, sen
sus! Sen meydana çıkma!
BAŞKAN Sakin olun sayın milletvekilleri.
Buyurunuz Sayın Elitaş.
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.- Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş, İzmir Milletvekili Canan Arıtmanın,
konuşmasında partisine sataşması nedeniyle
konuşması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, biraz
önce burada önergeyle ilgili konuşan Sayın Milletvekilim, Adalet ve
Kalkınma Partisindeki hanımefendi milletvekillerini, kendisinin de
herhâlde tasvip etmediği bir yakıştırmayla karşı
karşıya kaldı...
CANAN ARITMAN (İzmir) Ben söylemiyorum, Genel Başkan
Yardımcınız söylüyor.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Özellikle Adalet ve
Kalkınma Partisindeki hanımefendi milletvekillerini mal gibi
değerlendirmek, bir hanımefendiye
yakıştıramadığım bir ifadedir.
CANAN ARITMAN (İzmir) Sizin Genel Başkan Yardımcınız
söylemiştir! (AK Parti sıralarından gürültüler)
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Eğer kendileri, kendi
partilerinde kendisini mal gibi görüyorlarsa ona bizim diyecek bir şeyimiz
yoktur! (AK Parti sıralarından alkışlar)
CANAN ARITMAN (İzmir) Kardeşim, hiç alakası yok!
MEHMET EMİN EKMEN (Batman) Sen mal mısın da mal
diyorsun?
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Elitaş.
EGEMEN BAĞIŞ (İstanbul) Sayın Başkan,
özür dilesin!
V.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
B) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- İş Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı; Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ve 2 Milletvekili
ile Şanlıurfa Milletvekili Ramazan Başakın Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifleri ve Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (1/570, 2/227,
2/228) (S. Sayısı: 224) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
6ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
6ncı madde kabul edilmiştir.
Otuz dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.10
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 19.55
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Fatma SALMAN
KOTAN (Ağrı), Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 104üncü Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
224 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
7nci madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 224 sıra sayılı yasa
tasarısının 7. maddesinin sonuna gelmek üzere aşağıdaki
ifadenin eklenmesini arz ederiz.
Saygılarımızla.
|
|
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
Abdullah Özer |
Canan Arıtman |
|
|
Malatya |
Bursa |
İzmir |
|
|
Ali Rıza Öztürk |
Akif Ekici |
|
|
|
Mersin |
Gaziantep |
|
Madde 7: İşyerlerinin teşvik kanunu
kapsamında olup olmadığı ayrıca dikkate
alınır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER
KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Trabzon) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Aslanoğlu, buyurunuz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; biliyorsunuz geçen dönem önce otuz
altı il teşvik kapsamına alındığı zaman teşvik
kapsamına alınmayan illerin milletvekilleri çok üzüldü. Amacı
neydi bu Yasanın? Hakkâride, Şırnakta, Tuncelide,
Ardahanda, Iğdırda, özellikle bu bölgelerimizde istihdam
yaratmaktı. Yasanın esas getiriliş amacı, burada takdim
edilirken Bu bölgelerimizde büyük istihdam doğacak, orada işsiz
kalmayacak, bacalar tütecek. denildi. Bir tane baca tütmedi. Burada günlerce
söyledik. 5084 sayılı Yasa Türkiyede sorunu çözmez, bu Yasa
istihdam yaratmaz. dememize rağmen birkaç ilin dışında
hiçbir ile faydası olmadı. Daha sonra on iki il geldi -on iki ilede
yine ilave iller geldi- ne oldu? Bursadan, Gaziantepten, Denizliden,
bazı illerimizden bazı yatırımlar teşvikli illere
gitti, o iller boşaldı. Gaziantep ekonomisinde istihdam yaratmak
yerine çok büyük sorun yarattı.
Şimdi, devlet bir söz vermiştir. Bu Teşvik
Yasası beş yıllıktı arkadaşlar. Yani 2007
yılında teşvik alan bir iş yeri 2012 yılına kadar
beş yıl devam edecekti ve verilen sözler, beş yıl devam
edecekti, devlet sözüydü. Devlet sözünü yerine getirir arkadaşlar.
Beş yıl
Şimdi, 2007 yılında yatırıma
başladı, bir yıllık yatırım süresi var, 2008de
üretime geçti bir iş yeri, bu sene başında getirilen
Bu sene
işverenler şunu söylediler: Bir, sigorta indirimi. İki, gelir
vergisi işveren hissesi indirimi, gelir vergisi stopaj indirimi.
Arkadaşlar, devlet bir söz verdiyse yerine getirir veya bunun
önlemini alır. İşverenler de buna göre planlayarak,
programlayarak istihdam yaratmak için bir şekilde teşvikten
yararlanarak işletmeyi kurdular. 2007de teşvik alıp
yatırımı bitiren bir işletme 2008de işletmeye geçti.
Hemen ilk karşılaştığı konu, bir asgari geçim
indirimi getirildi, bir kere işverenlerden gelir vergisi stopajı indirimi
artık cebinden çıkmaya başladı.
Arkadaşlar, yatırımcıya söz verdiniz, dediniz
ki: Gelir vergisi stopajını ben ödeyeceğim. Ama Asgari Geçim
İndirimi Yasası nedeniyle stopaj yapacak gelir vergisi
olmadığı için bu sefer o miktarı işveren işçiye
kendisi ödemek zorunda kalıyor. Dikkatinizi çekerim, söz verilen,
Teşvik Yasasında devlet sözünü geri almıştır.
İşverene demiştir ki: Ben ödeyeceğim. Ha, işveren
şu anda kendisi ödüyor.
Bu paket de bir istihdam paketi adında değil mi
arkadaşlar? Bir kere, devlet sözünü yerine getirsin. Bu insanlara
verdiği ne kadarlık bir teşvik priminden yararlanacağı
sözünü yerine getirsin ve şu anda işverenler maalesef, üzülerek
söylüyorum, işçilerin asgari geçim indiriminden dolayı ödenecek primi
işçilere kendileri ödemiyor ve işçiler korkusundan, ekmeksiz kalma
korkusundan benim asgari geçim indirimi primim işveren tarafından
verilmiyor demiyor arkadaşlar. Dikkatinize sunuyorum. Onun için, 5084
sayılı Teşvik Yasası uyarınca hakikaten
insanların hakkını verelim. Teşvik süresi sonuna kadar
devletin sözünü yerine getirmesi lazım arkadaşlar, devlet sözüdür.
Diğer bir konu, yine, bu Yasanın 20nci maddesinde
-uyarıyorum sizi- on dokuz-yirmi dokuz yaş ve kadınlarla ilgili
belirli teşvikler getiriliyor. Arkadaşlar, göreceksiniz, belirli bir
süre sonra, işverenler tarafından, yirmi dokuz yaşın
üstündeki insanlar işten çıkarılacak. Uyarıyorum sizi!
Niye? Bu Yasa uyarınca istihdam teşvikinden yararlanmak için on
dokuz-yirmi dokuz yaşı kapsadığı için önemli sorunlar
doğacak arkadaşlar. Bir kez daha uyarıyorum.
Ayrıca, 5084 sayılı Yasa uyarınca sistem
dışında kalan, kırk sekiz ilin dışında kalan
iller hiç üzülmesin. Çünkü Teşvik Yasası uyarınca
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen, sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Toparlıyorum
Sayın Başkanım.
baca tütecek illerin hiçbirinde
-birkaç il hariç, o da
taşıma iller oldu, yani Denizliden, Antepten, Bursadan- onun
dışında hiçbir ilde, bugün, Tuncelide, Hakkâride,
Şırnakta bir tek baca tütmedi. Onun için, yeni bir teşvik
yasası, bu ülkeye katma değer üretecek, bu ülkenin değerine
değer katacak yeni bir teşvik yasası
çıkarılamadığı takdirde, arkadaşlar bunun vebali
hepimizde. Bu ülke hepimizin ama bu saçma sapan bir teşvik yasasıyla
değil, adam gibi bir teşvik yasasıyla
Teşvik edilecek
iller dışında, Türkiyenin katma değer yaratan ürünleri
teşvik edilerek tüm ülkeyi kucaklamak zorundadır bu teşvik
yasası. Ben, bir kez daha, işverenlere verdiğiniz, 5084
sayılı Yasayla verdiğiniz sözü yerine getirmenizi istiyorum. Bu
Yasayla da, ileride, yirmi dokuz yaşın üzerinde bir sürü insan
işinden olacaktır. Bilgilerinize sunuyorum.
Saygılar hepinize. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Aslanoğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
7nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
7nci madde kabul edilmiştir.
8inci madde üzerinde önerge yoktur.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
8inci madde kabul edilmiştir.
9uncu madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 224 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 9. maddesinin sonuna idari para cezaları her
yıl enflasyon oranında güncellenir ibaresinin eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
|
|
M. Kemal Cengiz |
Nevzat Korkmaz |
Hasan Çalış |
|
|
Çanakkale |
Isparta |
Karaman |
|
|
Mustafa Kalaycı |
Şenol Bal |
|
|
|
Konya |
İzmir |
|
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER
KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Trabzon) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Şimdi yeniden değerlendirme oranı çerçevesinde zaten
güncelleniyor. Onun için katılamıyoruz. Yani olan şeyi yasaya
yazmak doğru olmaz düşüncesiyle katılamıyoruz.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Güncellenmeyen cezalar zaman içerisinde
caydırıcı olmaktan çıkıyor. Bunu önleme
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
9uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
9uncu madde kabul edilmiştir.
10uncu madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 224 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 10 uncu maddesi ile değiştirilen 4857
sayılı Kanunun 108 inci maddesinin sonunda yer alan (d) bendindeki
ibaresinin (h) bendindeki şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
|
|
Nurettin Canikli |
Cahit Bağcı |
Orhan Erdem |
|
|
Giresun |
Çorum |
Konya |
|
|
Mustafa Hamarat |
Fatih Öztürk |
|
|
|
Ordu |
Samsun |
|
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER
KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Trabzon) Uygun görüşle takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge sahibi konuşacak mı gerekçeyi mi
okutayım?
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Görüşülmekte olan Kanun Tasarısında 4857
sayılı İş Kanununun, 90 ıncı maddesine
aykırı davrananlar için aynı Kanunun 108 inci maddesinde yer
alan idari para cezası miktarı için 4904 sayılı Kanunun 20
nci maddesinin (d) bendine atıf yapmaktadır. Ancak, İş
Kanununun 90 ıncı maddesinde yer alan izin almaksızın
iş ve işçi bulmaya aracılık fiili görüşülmekte olan
Kanun Tasarısının 23 üncü maddesinin (h) bendinde ele
alındığından, düzenlemeye ihtiyaç duyulmuştur.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen bu önerge doğrultusunda 10uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
11inci madde üzerinde şimdi bir yeni önerge gelmiştir.
Gruplara dağıtamadık, onu okutuyoruz:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 224 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 11 inci maddesi ile değiştirilen 4857
sayılı Kanunun 111 inci maddesinin Ticaretten sayılan
işlerin sayıldığı üçüncü fıkrasının (b)
bendindeki Bankacılık gibi para tadavülü ibaresinin
Bankacılık ve finans sektörü şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Mustafa Elitaş |
Mehmet Yüksel |
Orhan Erdem |
|
|
Kayseri |
Denizli |
Konya |
|
|
Ertekin Çolak |
Kerem Altun |
|
|
|
Artvin |
Van |
|
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU
BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Trabzon) Uygun görüşle takdire
bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Sayın Başkanım, muhalefet parti yetkililerine
teşekkür ediyorum. Teknik bir düzenleme, bu teknik bir
değişiklik. Onun için, katılıyoruz. Yerinde bir
değişiklik oldu, teşekkür ediyorum muhalefete.
BAŞKAN Önerge sahibi konuşacak mı, gerekçeyi mi
okutuyorum?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe Sayın
Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Ticaretten sayılan işler arasında
sayılan (b) bendinin anlaşılır hale getirilmesi ve
sektördeki mevcut uygulama ile uygunluk sağlanması
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda, 11inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
11inci madde
kabul edilmiştir.
12nci madde üzerinde önerge yoktur.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
12nci madde kabul edilmiştir.
13üncü madde üzerinde üç önerge vardır, sırasıyla
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan İş Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının çerçeve 13üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
|
|
Harun Öztürk |
|
|
|
|
İzmir |
Madde 13-25/8/1999 tarihli ve 4447 sayılı
İşsizlik Sigortası Kanununun 46 ncı maddesinin birinci
fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş, bu maddenin son fıkrasında yer alan
Geçici 1 inci maddesinde ibaresi Ek 1 inci, Ek 2 nci ve Geçici 1 inci
maddelerinde şeklinde değiştirilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 224 sıra sayılı İş
Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının 13 ncü maddesinin 1nci
fıkrasında geçen Geçici 6ncı ve Geçici 7inci
İbarelerinin madde metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Saygılarımızla.
|
|
Mustafa Kalaycı |
Nevzat Korkmaz |
Beytullah Asil |
|
|
Konya |
Isparta |
Eskişehir |
|
|
Emin Haluk Ayhan |
Şenol Bal |
|
|
|
Denizli |
İzmir |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 224 sıra sayılı İş
Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısının 13. Maddesinin Tasarıdan
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz. 13/05/2008
|
|
Ufuk Uras |
Selahattin Demirtaş |
Özdal Uçer |
|
|
İstanbul |
Diyarbakır |
Van |
|
|
Bengi Yıldız |
Sırrı Sakık |
|
|
|
Batman |
Muş |
|
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSAL İŞLER
KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Trabzon) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu değişiklik ile işsizlik sigortası kanununun
46. Maddesinde yer alan Sigortalıların işsiz kalmaları
halinde ifadesi çıkartılmakta ve işsizlik
sigortasının amacı dışında kullanılmasına
olanak sağlanmaktadır. Bu madde ile daha sonraki maddelerde yer alan
işsizlik sigortası fonlarından işverenlere kaynak
sağlanmasına yönelik hükümlere zemin hazırlanmaktadır. Bu
nedenle 13. Madde ile 4447 sayılı yasanın 46. Maddesinde
yapılmak istenen değişiklik tasarıdan
çıkarılmalıdır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul et-meyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım son
iki önerge aynı mahiyette-dir. Önergeleri ayrı okutup, birlikte
işleme alacağım, istemleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı
ayrı söz vereceğim.
Buyurunuz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan İş Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının 13üncü maddesinin çerçevesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
|
|
|
Harun Öztürk |
|
|
|
|
İzmir |
Madde 13- 25/08/1999 tarihli ve 4447 sayılı
İşsizlik Sigortası Kanununun 46ncı maddesinin birinci
fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş, bu maddenin son fıkrasında yer alan
Geçici 1inci maddesinde ibaresi Ek 1 inci, Ek 2 nci ve Geçici 1inci maddelerinde
şeklinde değiştirilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 224 sıra sayılı İş
Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının 13üncü maddesinin 1inci
fıkrasında geçen Geçici 6ncı ve geçici 7nci ibarelerinin
madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon iki önergeye de katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER
KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Trabzon) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Efendim katılmıyoruz. Zaten bu fonun amaçlarını
bu düzenlemeyle gerçekleştiriyoruz. Dolayısıyla bir hukuksuzluk
söz konusu değil.
BAŞKAN Önerge sahipleri konuşacaklar mı?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, Beytullah
Asil konuşacaklar.
BAŞKAN Sayın Asil, buyurunuz. (MHP
sıralarından alkışlar)
BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ülkemiz insanı çalışmak istiyor,
iş bulamıyor, çalışmakta olanlar da sıklıkla
işsiz kalıyor. Bu gerçekten hareketle, Türkiye 1952 yılında
işsizlik sigortası sistemini konuşmaya başlıyor. Bizde
1952 yılında tartışılmaya başlanan, işini
kaybedenlere belli bir süreyle maddi destek sağlama
anlayışına dayanan işsizlik sigortası 1911
yılında İngilterede, 1919da İtalyada, 1920
yılında Belçikada, 1921de Lüksemburgta, 1924te İsveçte,1927
yılında da Almanyada uygulanmaya başlıyor. Avrupa
ülkelerinde 10lu, 20li yıllarda uygulanmasına başlanan
işsizlik sigortası kanunu, ülkemizde 25/8/1999 tarihinde
çıkartılan Yasayla uygulama alanı buluyor.
Kanun çıkartılırken kanun koyucu fonda birikimin
oluşması, fon kaynaklarının güçlü hâle gelmesi, bu suretle
de, olaya fonun uzun süreli sağlam temellere oturtulması gayesiyle
ihtiyatla yaklaşmış, fondan yararlanma
koşullarını ağırlaştırmış, fona
ulaşma imkânını zorlaştırmıştır. Bugün
amaç hasıl olmuş, nisan sonu itibarıyla İşsizlik
Sigortası Fonunda 33,4 milyar yeni Türk lirası birikmiştir.
Değerli milletvekilleri, 25/8/1999 tarihinde kabul edilen
İşsizlik Sigortası Kanunu, kabul edilirken
çalışanlarımıza vaat edilen fonun belli bir büyüklüğe
ulaşmasından ve sağlam temellere oturtulmasından sonra
fondan yararlanma koşullarının hafifletileceği, fona
ulaşma imkânının kolaylaştırılacağı,
fonun ödeme şartlarının mevcut düzenlemelere göre gerçekçi hâle
getirileceği ve işsizlik yardımıyla birlikte
uygulanacağı vaatlerinin hayata geçirilmesini beklerken, 2008
yılına münhasır olmak üzere fonun nema gelirlerinden 1 milyar
300 milyon yeni Türk lirasını; 2009 ve 2012 yılında da
fonun nema gelirlerinin 1/4ünü öncelikle Güneydoğu Anadolu Projesi
kapsamındakiler olmak kaydıyla yatırım alanlarında
kullanılmak üzere ilgili idare bütçesine gelir kaydetmeye, bunun yasal
dayanağını oluşturmak üzere Kanunun amaç ve
kapsamını düzenleyen 46ncı maddesini yasanın özüne ve
ruhuna aykırı olarak değiştirmeye
çalışıyoruz. Buna ne hakkımız var değerli
milletvekilleri?
Hükûmet, kendisine emanet edilen bu fonu istediği gibi kullanamaz.
Bu fonu amacı dışında kullanmak hukuk
dışılıktır, siyasi ahlaka da
yakışmamaktadır.
Değerli milletvekilleri, devlet yabancı fonların
faiz gelirleri üzerinden vergi almazken, devlet bu fonun gelirleri üzerinden
son iki yıldır vergisini almaktadır. Dünyanın en
pahalı mazotunu, dünyanın en pahalı benzinini biz
kullanmıyor muyuz? Avrupa, mazotu, benzini ortalama 2,40 YTLden deposuna
koyarken, biz 3,25 yeni Türk lirasından depomuzu doldurmuyor muyuz? Bu
eziyete niçin katlanıyoruz? Hükûmetin koyduğu çok yüksek
akaryakıt tüketim vergisini ödemek için. Dünyada dolaylı vergilerin
en yüksek olduğu ülkelerin üst sıralarında değil miyiz?
Gelirimiz dünya ortalamasının çok altındayken bu kadar yüksek
vergileri niçin ödüyoruz? Devletimiz Güneydoğu Anadolu Projesi ve benzeri
altyapı yatırımlarını yapabilsin diye. Ama son
altı yılda ödenen vergiler amacına uygun
kullanılmamış, özelleştirme gelirleri yatırımlara
aktarılmamıştır.
Değerli milletvekilleri, bu madde niçin
değiştiriliyor biliyor musunuz? Yaklaşan mahallî idareler
seçimleri öncesinde, Hükûmetin seçim yatırımlarına
aradığı kaynağı bulmak için. Bunun sonucu,
yatırımlara kaynak aktaracağız bahanesiyle,
İşsizlik Sigortası Fonunun içinin boşaltılmasına
zemin hazırlanmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen, sözlerinizi tamamlayınız.
BEYTULLAH ASİL (Devamla) Yüce Meclisin, işçinin ve
işverenin alın terleri, güzel insanlarımızın
ödediği vergilerle oluşturulan bu fonun kaynaklarının
amacı dışında kullanılmasına izin verecek bu iyi
niyetli olmayan yasal düzenlemeye imkân vermeyeceğini umuyor, yüce heyeti
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Asil.
Sayın Öztürk, buyurunuz.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şahsım ve Demokratik Sol Parti adına yüce
heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
Bu önergemle ilgili olarak sadece gerekçenin okutulmasıyla
yetinmeyi amaçlamıştım, ancak Sayın Bakanın sözünü
ettiği ve fondan kullanılan paralara ne şekilde
karşılık ödeneceği konusunda bir önergeleri olduğunu
ifade etti ve o önergeyi gördükten sonra tekrar söz alma ihtiyacı duydum.
Sayın Bakan, biraz önce önergelere katılıp
katılmadığı kendisine sorulduğunda Buna
katılmamız mümkün değil, fonun amaçlarını
gerçekleştiren bu iki maddedir; dolayısıyla
çıkarılırsa bunun anlamı yok. dedi. Fonun değil,
yasanın amacını gerçekleştirecek iki maddeydi, herhâlde
dili sürçtü.
Şimdi, eğer sözünü edeceğim önerge yüce heyetinize
sunulacak ise, o önergede, fondan aktarılacak paralarla gerçekleştirilecek
yatırımların gelirleri ile varlık
satışlarından elde edilecek gelirlerin, Yüksek Planlama Kurulu
tarafından belirlenecek orana tekabül edecek kısmının fona
ödeneceği ve fona ödenecek miktarın da hiçbir şekilde fondan
alınan tutarı geçemeyeceği yönünde bir önerge huzurunuza
gelecek.
Şimdi, eleştiriler üzerine, sözde fondan
kullanılacak tutarlara faiz benzeri bir ödeme yapıyoruz
şeklinde bir
Bağışlayın beni, göz boyaması
şeklinde nitelendirebiliriz. Çünkü değerli milletvekilleri,
huzurunuza gelecek önergede, fon, borç verdiği parayı geri alacak
mı? diye sorunuz. Öyle bir ifade yok. Ödeneceği ifade edilen
nemanın fona ne zaman ödeneceğini sorunuz. Bununla ilgili bir
düzenleme yok; yirmi, otuz, kırk, elli bilemiyoruz. Fonun bildi bir
şey var: Kaç yıl sonra belli değil ama verdiği para kadar
tutarı bir gün geri alabileceğini biliyor. Yani fonun
bilebildiği bu. Peki, fon ana parasını nasıl alacak? Belli
değil. Hesap eleştirileri bu önergeyle karşılanmaya
çalışılıyor, ancak bu önergeyle bir düzenleme
yapılmış olsa dahi bu yasanın ilgili hükümlerinin
Anayasaya aykırılığı ne yazık ki ortadan
kalkmış olmayacaktır. Çünkü Hükûmet fona diyor ki: Yaz tahtaya
al haftaya. ama ne zaman geleceği belli olmayan bir haftaya!
Yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Öztürk.
Aynı mahiyetteki bu iki önergeyi birlikte
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
13üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, gelen
tasarının hükûmet metninde, madde 12 madde 2 yazılmış;
madde 13 de madde 3 yazılmış. Bu maddi hata düzeltilsin efendim.
BAŞKAN Dikkate alınacak herhâlde.
14üncü madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 224 sıra sayılı İş
Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının Çerçeve 14üncü maddesi ile
değiştirilen 4447 sayılı Kanunun 48inci maddesinin 7nci
fıkrasının ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci cümlelerinin
madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
|
|
Mustafa Kalaycı |
Nevzat Korkmaz |
Şenol Bal |
|
|
Konya |
Isparta |
İzmir |
|
|
Cemaleddin Uslu |
|
Muharrem Varlı |
|
|
Edirne |
|
Adana |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER
KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Trabzon) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılmıyoruz efendim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Şenol Bal
konuşacak efendim.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Bal. (MHP
sıralarından alkışlar)
ŞENOL BAL (İzmir) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; görüşülmekte olan 224 sıra sayılı
İş Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının çerçeve
14üncü maddesi ile değiştirilen 4447 sayılı Kanunun
48inci maddesinin yedinci fıkrasına eklenen ikinci, üçüncü, dördüncü
ve beşinci cümlelerin metinden çıkarılması hususunda verdiğimiz
değişiklik önergesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi
saygılarımla selamlarım.
Sayın milletvekilleri, birçok konuda olduğu gibi,
istihdam yaratmak üzere ortaya konulduğu ifade edilen bu kanun
tasarısının büyük kısmı yine illüzyonlardan ibaret. Bu
tasarıyla işsizliğe çözüm bulunamayacağı, kayıt
dışılığı kayıt altına almanın
mümkün olamayacağı ortadadır. İşsizlik her geçen gün
artmaktadır sayın milletvekilleri. Resmî rakamlara göre 2,5 milyon,
gayriresmî rakamlara göre de en az 5 milyon olduğu görülmektedir. Devlet
İstatistik Enstitüsünün verilerine göre, 24 milyona yaklaşan toplam
istihdamın yüzde 55,4ü kayıt dışıdır.
Oranın yüzde 70-72sini kadınlar meydana getiriyor. Her 10
kadından yalnız 2si istihdam edilebiliyor. İstihdama
katılma oranı her yıl düşerek yüzde 22lere dayandı.
Tarımda 1 milyon kadının istihdam edilebilirliğinin ortadan
kalktığını biraz önce Sayın Bakan ifade ettiler.
İşsiz kalan kadınların ya kayıt dışılığa
ya da işsiz kalarak yardım paketlerine muhtaç kaldığı
acı gerçeğiyle karşı karşıyayız. Altı
yıldır kadınlara nasıl iş imkânı
yarattınız da işverenin emzirme odası, kreş açma
zorunluluğunu sorunlar arasında değerlendirebiliyorsunuz?
Kurumsal çocuk bakımını yaygınlaştıracak
yaptırımı olan ayrı önlemler alınmazsa zaten
istihdamda zorluk yaşayan kadınların iş gücüne
katılımı daha da olumsuz etkilenecektir.
Sayın milletvekilleri, aile yapımızdaki son
yıllarda tahribatın en önemli nedeni ekonomik
sıkıntılardır. Aile artık problem çözemez hâle
gelmiştir. Aile reisinin herhangi bir nedenle işinden
olmasının psikolojik sonuçlarının aile bireyleri üzerindeki
depresyonun sonuçları -büyük kesim- ailede yaşanmaktadır. Ülkede
hem sosyal hem ekonomik kriz ve çözülmeler
birlikte yaşanmaktadır. Bunun sonucu da çok vahimdir.
Sayın milletvekilleri, bu tasarıyla Hükûmet İşsizlik Sigortası Fonu
gelirlerinin bir kısmını faizsiz ve geri ödememek üzere, GAPa
yapılacak yatırımlara, kadın ve genç istihdamı için
teşvik -işverenler lehine- sigortasız işsizlere eğitim
ve danışmanlık hizmetlerine aktarmak isteniliyor. Bu
konular Hükûmetin kaynak yaratarak zaten
yapması gereken konulardı altı yıldır. Nisan 2008 sonu
itibarıyla fonda biriken bu para 33,4 milyar -biraz önce Sayın Bakan
yine ifade ettiler- yıl sonunda 38 milyar olacak; buna mı göz
dikildi?
Kayıt dışılık her geçen gün
artmaktadır. Bunun en önemli sebeplerinden biri Hükûmetin
uyguladığı ekonomik politikaların da kayıt
dışı olmasıdır. Çünkü politik ve ekonomik ortamı
düzenleyen hukuki ve bürokratik yapı, kayıt dışı
istihdamın boyutunu doğrudan etkilemektedir. 57nci Hükûmette
Milliyetçi Hareket Partisinin büyük gayretleriyle çıkarılan
İşsizlik Sigortası Kanunu sigortalı işsizler için
işsizliğin zararlarını giderici bir özelliğe sahip bir
sosyal sigorta programıdır. İşsizlik sigortasının
iyi işlemesi iş güvencesinin de sağlanmasını
gerektirir. Türkiye İş Kurumunun kuruluş amacı olan ve tüm
işsizlerin eğitim ve danışmanlık hizmetleri
giderlerinin sosyal devlet anlayışına uygun olarak genel bütçede
yer alması ve önemli bir yere sahip olması gerekirken, İşsizlik
Sigortası Fonu kaynakları kullanılarak karşılanmak
istenmektedir. Bu paranın önemli bir kısmı zaten devlet tahvili
ve hazine bonosu olarak değerlendirilmektedir.
İşsizlerin biriken paralarından, zaten
işsizlik sigortası olarak düzenlenen bir fon ile hazine finanse
ediliyor. Altı yıldır istihdam ve yatırım yaratmak
için hiçbir tedbir alınmadığı ortadadır. Tüm millî
stratejik değerlerin yok pahasına satıldığı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurun.
ŞENOL BAL (Devamla)
yabancı sermayenin sadece para
kazandığı bir ekonomiden kim memnun değerli
milletvekilleri? İşçiler mi memnun? Memurlar mı? Çiftçiler mi?
Esnaf mı? Evet, memnun olan bir kesim var, belli bir yandaş grubu
var, AB ülkeleri var, okyanus ötesi var, neoliberaller var. Ama
insanımız mutlu değil.
Altı yıldır iktidar olarak millî kaynakları
tüketmeyi, mali yapımızı yok etmeyi sergilediniz, sıra
İşsizlik Sigortası Fonunun kaynaklarını tüketmeye
geldi. İktidarda kaldığınız sürece bu kötü ekonomik
gidişatın sonucunda sigortalılar için emniyet supabı
olabilecek bir kaynağı tüketmeye, yok etmeye
hazırlanıyorsunuz. İktidar olarak kaynak yaratmadan,
cumhuriyetin tüm kazanımlarını, kaynaklarını yok
edenler olarak tarihe geçeceksiniz.
Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Bal.
Buyurun Sayın Bakan.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Bu madde çok önemli bir madde. Tabii, önergede de Sayın
Milletvekilimiz bu oranın, İşsizlik Fonundan eğitim için
ayrılacak oranın yüzde 30dan yüzde 40a
çıkarılmasını istiyor. Yani bir yanlışlık
olmaması için şu açıklamayı yapma ihtiyacı duydum:
Şimdi, şu andaki uygulamada, çalışırken işsiz
kalan ve işsizlik ödeneği hak edenlere İŞKUR eğitim
verebiliyor. Oysa, bu düzenlemeyle bundan sonra İŞKURa
kayıtlı kaç kişi varsa bunların tümüne eğitim verme
imkânımız doğacak. Bu derece kapsam tüm kayıtlılara
genişliyor. Birincisi bu.
İkincisi, ikinci önemli düzenleme şu: Devletin yüzde 1
katkı payı var İşsizlik Fonuna. Bu, devletin
katkısı yılda 900 trilyon civarında yapıyor. Bunun
yüzde 30unu biz eğitim için, mesleki eğitim için aktif iş gücü
programlarında kullanacağız. Takriben yüzde 30u ne
yapıyor? 270 trilyon lira. Mesleki eğitim aktif iş gücü
programları için seksen bir ilde aktif bir şekilde
kullanacağız.
Bu yüzde 30 oranını ihtiyaç duyulursa yüzde 50ye
çıkarma yetkisini de Bakanlar Kuruluna veriyoruz. Baktık ki yüzde 30
yeterli değil, yılda 270 trilyon lira, bunu yüzde 50ye kadar
çıkarma, yani 450 trilyon liralık bir ödeneği mesleki
eğitim için ayırma, aktif iş gücü programları için
ayırma imkânını getiriyoruz.
Son derece önemli bir düzenlemedir. İnanıyorum ki
işsizliğin, insanları vasıflı hâle getirerek belini
kırma imkânını elde etmiş olacağız.
Bu açıklama için Sayın Başkanım çok
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
ŞENOL BAL (İzmir) Efendim öyle değil.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
ŞENOL BAL (İzmir) Efendim, bir dakika
BAŞKAN Sayın Bal
ŞENOL BAL (İzmir) Sayın Başkan söz
istiyorum.
Bizim söylediğimiz bu değil Sayın Bakan.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Ben size cevap olsun diye söylemedim, bir açıklama yaptım.
ŞENOL BAL (İzmir) Bir açıklama yaptınız
ama bizim önergemiz bu değil.
BAŞKAN Evet
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
14üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
15inci madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 224 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 15 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Nurettin Canikli |
Hüseyin Tanrıverdi |
Asım Aykan |
|
|
Giresun |
Manisa |
Trabzon |
|
|
Ömer Faruk Öz |
Mustafa Ünal |
|
|
|
Malatya |
Karabük |
|
Madde 15- 4447 sayılı Kanunun 50 nci maddesinin
başlığı ve birinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, üçüncü
fıkrasında yer alan İlk işsizlik ödeneği ödemesi ise
ödeneğe hak kazanılan tarihi izleyen ayın sonunda
yapılır. cümlesi İlk işsizlik ödeneği ödemesi ise
ödeneğe hak kazanılan tarihi izleyen ayın sonuna kadar
yapılır. şeklinde değiştirilmiş ve
fıkranın sonuna Ölen sigortalı işsizlere ait fazla
ödemeler geri tahsil edilmez. cümlesi eklenmiştir.
İşsizlik ödeneğinin; miktarı, ödeme süreleri
ve zamanı ile sigorta primleri
Günlük işsizlik ödeneği, sigortalının son
dört aylık prime esas kazançları dikkate alınarak hesaplanan
günlük ortalama brüt kazancının yüzde kırkıdır. Bu
şekilde hesaplanan işsizlik ödeneği miktarı, 4857
sayılı İş Kanununun 39 uncu maddesine göre on altı yaşından
büyük işçiler için uygulanan aylık asgari ücretin brüt
tutarının yüzde seksenini geçemez.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER
KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Trabzon) Uygun görüşle takdire
bırakıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanun Tasarısında işsizlik ödeneğinin
miktarında yapılan artış yaklaşık yüzde kırk
gibi bir orana tekabül etmekte olup, artışın daha makul bir
seviyede tutulması ve işsizlik ödeneğinin cazip hale
getirilmemesi amacıyla değişiklik yapılmakta,
İşsizlik ödeneği almak üzere Kurumumuza müracaat
eden işsizlere, ilk işsizlik ödeneği ödemesi mevcut düzenleme nedeniyle
müracaatlarını takip eden ayın sonunda yapılmaktadır.
İşini kaybetmiş bu kişilerin işsizlik ödeneğini
hak ettikleri Kurum tarafından tespit edilse dahi, Kanundan kaynakla-nan
zorunluluk nedeniyle 60 gün gibi süreler boyunca işsizlik ödeneğinin
ödenmesini beklemektedirler. Yapılan düzenlemeyle işini kaybedenlere,
işsiz kalınan tarihten itibaren, en kısa sürede işsizlik
ödeneği ödenebilmesine olanak sağlanmakta,
Ayrıca, ölen sigortalı işsizlere fazladan
yapılan işsizlik ödeneği ödemelerinin geri tahsil
edilmeyeceği hükmü getirilmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen bu önerge doğrultusunda 15inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
16ncı madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 224 sıra sayılı İş
Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının 16ncı maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
|
|
Mehmet Günal |
Nevzat Korkmaz |
Mustafa Kalaycı |
|
|
Antalya |
Isparta |
Konya |
|
|
Alim Işık |
Cemaleddin Uslu |
Hüseyin Yıldız |
|
|
Kütahya |
Edirne |
Antalya |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER
KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Trabzon) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Hüseyin Yıldız
konuşacak efendim.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Yıldız. (MHP
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 224 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 16ncı maddesiyle ilgili vermiş
olduğumuz değişiklik önergesi hakkında Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Öncelikle hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, daha düne kadar başta
Sayın Başbakanımız, bakanlarımız ve diğer
AKP yetkilileri ihracattan, tarımdan, turizmden, ücretlilerden ve toplumun
diğer kesimlerinden bahsederken, 57nci Hükûmet ve 2002
yılını baz alarak karşılaştırmalar yapıyor
ve kendi üslubunuzla Nereden nereye geldik. diyordunuz. İstihdamı
artırdığınızı
İstihdam artmamış
olsaydı ihracat artar mı? diye soruyor, Enflasyon düşer mi?
diyordunuz. Tarımda bu kadar büyüme mümkün olabilir mi? diyordunuz.
Bunları, bütün televizyon ekranlarında Ulusa Sesleniş
programlarında hep beraber izledik.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak sizleri uyarıyor, durumun
böyle olmadığını, tedbirler almanız gerektiğini,
aksi hâlde zaten kötü durumda olan toplumun her kesimini daha da kötüye
götüreceğinizi söylüyor ve sizleri uyarıyorduk.
Uyguladığınız yanlış ekonomik politikalar
nedeniyle artan işsizlik, ekonomik kalkınmayı olumsuz yönde
etkilemiş, üretim azalmış, sosyal problemler artmış,
yoksulluk en yüksek seviyelerine ulaşmıştır. Hükûmetin
aylardır çözüm olarak ortaya koyduğu, adına istihdam paketi
dediğiniz iş kanunlarıyla ilgili düzenleme de, istihdam
kapasitesini artıracak, yeni iş alanları yaratacak, iş
piyasasında üretimi ve ihracatı artıracak düzenlemeler olmaktan
çok uzaktadır.
Değerli milletvekilleri, ülkeyi de ülke ekonomisini de ülke
siyasetini de Meclisteki çalışmalarınız gibi
yönetiyorsunuz. Meclisi, var olan siyasi çoğunluğunuzla keyfî
yönetiyorsunuz. Salı günü neyi görüşeceğimizi, hangi kanunu
görüşeceğimizi bilememekteyiz. Getirdiğiniz ve
görüşeceğimiz kanunu, muhataplarıyla hiçbir araştırma
yapamadan gündeme taşımaktasınız, görüşmeye
açmaktasınız. Yarın, bu hafta, gelecek hafta neyi görüşeceğimizi
bilmeyen bir Meclis ancak AKP çoğunlukta olduğu bir Meclis
olmaktadır.
Yürürlük tarihleri ileri tarihlerde olan bir kanun
tasarısını niçin baskın hâle getirirsiniz anlamakta zorluk
çekmekteyiz. Acaba, kanun tasarısının içinde bizim
göremediğimiz, sizlerin gizlediği bir konu mu var? Onun için mi
araştırmamıza zaman bırakmıyorsunuz? Yoksa, bize
gösterdiğiniz güç gösterisinden zevk mi alıyorsunuz? Bu durumda,
yine, şehir içi trafiğinde
Değerli milletvekilleri, ekonomide rasgele ya da Avrupa
Birliği, Amerika Birleşik Devletlerinin istekleriyle uygulamalar
yapıyor, ekonomide duvara tosluyorsunuz, ülkeye yine zarar veriyorsunuz,
suçu da dünyadaki ekonomik gelişmelere yüklüyorsunuz. Yargı reformu
yasa tasarısını yüksek yargı mensuplarıyla
paylaşmadan Brüksel müfettişlerine sunuyorsunuz, ülkemizi küçük
düşürüyorsunuz, zarar veriyorsunuz. Bu getirdiğiniz kanun
tasarısının istihdama katkısının
olmayacağını siz de biliyorsunuz. Sadece, cumhuriyetimizin
kazanımlarını özelleştirme adı altında terk
ettiğiniz küresel güçlere kâr ve sermaye katkısı
sağlıyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, bir şeyi çok iyi
beceriyorsunuz, tabii ki bu işlerle ilgisi olmayan değerli
milletvekillerimi de tenzih ederek söylüyorum: Başta Başbakan ve
bakanlarınız olmak üzere, çocuklarınızın kendi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Kendi ekonominizi bildik yollarla çok iyi yönetiyor,
istihdamınızı ve servetinizi artırmayı, onu da
savunmayı ustaca beceriyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, bundan önce
özelleştirdiğiniz ülkemizin en büyük sanayi tesislerinde, işçi
istihdam eden tesislerimizde yüzde 10 kurumlar vergisini indirerek
istihdamı artıracağınızı ifade ettiniz. Ama öyle
olmadı, ülkemizde istihdam ve işsizlik büyük bir problem. Bu
indireceğiniz sigorta primindeki 5 puanla mı işsizliği
önleyecek, istihdamı artıracaksınız?
Bunun böyle olmadığını ifade ediyor, bunun
sonuçlarının -inşallah- ülkemize katkı vermesini diliyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Yıldız.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Maddede karar yeter sayısı
istiyorum.
BAŞKAN Arayacağım efendim.
16ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir, karar yeter sayısı
vardır.
17nci madde üzerinde önerge yoktur.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
17nci madde kabul edilmiştir.
18inci madde üzerinde önerge yoktur.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
18 inci madde kabul edilmiştir.
19uncu madde üzerinde üç önerge vardır, sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan İş Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının 19uncu maddesi ile 4447 sayılı Kanuna
eklenen geçici 6ncı maddenin (a) bendinde yer alan Kaydedilen bu
tutarlar, Yüksek Planlama Kurulu kararına göre öncelikle Güneydoğu
Anadolu Projesi (GAP) kapsamındakiler olmak kaydıyla
yatırım alanlarında kullanılmak üzere, ibaresinden hemen
sonra yasal faizleri ile geri ödenmek koşuluyla ibaresinin eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
|
|
|
|
Şevket Köse |
|
|
|
|
Adıyaman |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 224 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 19 uncu maddesi ile 4447 sayılı Kanuna
eklenen geçici 6 ncı madde aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Geçici Madde 6- a) 2008 yılına münhasır olmak
üzere, Fonun mevcut nema gelirlerinden 1.300.000.000 YTL'lik kısım
Fon tarafından Hazine İç Ödemeler Muhasebe Birimi hesaplarına
aktarılır ve genel bütçenin (B) işaretli cetveline gelir
kaydedilir. Kaydedilen bu tutarları, Yüksek Planlama Kurulu kararına
istinaden Güneydoğu Anadolu Projesi kapsamındaki
yatırımlara öncelik vermek kaydıyla münhasıran ekonomik
kalkınma ve sosyal gelişmeye yönelik yatırımlarda
kullanılmak üzere ilgili idare bütçelerine ödenek kaydetmeye Maliye
Bakanı yetkilidir. Bu ödenekler, 2008 yılı yatırım
programı ile ilişkilendirilir.
b) 2009-2012 yıllarında Fon tarafından tahsil
edilecek nema gelirlerinin dörtte biri, ilgili yıl genel bütçelerinin (B)
işaretli cetvelinde bütçe gelir tahmini olarak yer alır. İlgili
yıl bütçeleri hazırlanırken Güneydoğu Anadolu Projesi
kapsamındaki yatırımlara öncelik vermek kaydıyla
münhasıran bölgesel ekonomik kalkınma ve sosyal gelişmeye yönelik
yatırımların finansmanı için ilgili idare bütçelerine bu
gelir tahmini karşılığı kadar ödenek öngörülür. Bu
gelirler, Fon tarafından tahsil edilen ayı izleyen ayın 15'ine
kadar Hazine İç Ödemeler Muhasebe Birimi hesaplarına
aktarılır ve yılı genel bütçesinin (B) işaretli
cetveline gelir kaydedilir.
c) Bu madde kapsamında aktarılacak kaynakla
gerçekleştirilecek yatırımlardan elde edilecek getiriler ile
varlık satışlarından elde edilecek gelirlerin Yüksek
Planlama Kurulunca belirlenecek oranı, kullanılan kaynak tutarını
aşmamak kaydıyla Fon'a aktarılır.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Hazine
Müsteşarlığı tarafından müştereken belirlenir.
|
|
Nurettin Canikli |
Cahit Bağcı |
Orhan Erdem |
|
|
Giresun |
Çorum |
Konya |
|
|
Mustafa Hamarat |
Fatih Öztürk |
|
|
|
Ordu |
Samsun |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 224 sıra sayılı İş
Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının 19uncu maddesinin tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
|
|
Mustafa Kalaycı |
Nevzat Korkmaz |
E. Haluk Ayhan |
|
|
Konya |
Isparta |
Denizli |
|
|
Şenol Bal |
Beytullah Asil |
|
|
|
İzmir |
Eskişehir |
|
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER
KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Trabzon) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Kim konuşacak?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Emin Haluk Ayhan
konuşacak efendim.
BAŞKAN Sayın Ayhan, buyurunuz efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 224 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 19uncu maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasıyla ilgili önergeye ilişkin olarak söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Maddeyle 2008-2012 yıllarında İşsizlik
Sigortası Fonunun nema gelirlerinin bir kısmının genel
bütçeye aktarılması ve bu gelirlerin öncelikle Güneydoğu Anadolu
Projesi kapsamındakiler olmak kaydıyla yatırım
alanlarında kullanılması için ilgili idare bütçelerine ödenek
kaydetmeye Maliye Bakanlığına yetki verilmektedir.
Bilindiği üzere İşsizlik Sigortası Fonu 4447
sayılı Kanunun gerektirdiği görev ve hizmetler için mali kaynak
sağlamak, piyasa şartlarında kaynakları
değerlendirmek, kanunun öngördüğü ödemelerde bulunmak üzere bu
Kanunun 53üncü maddesiyle kurulmuştur.
Bu fon, kurum yönetim kurulunun kararları çerçevesinde
işletilmekte ve yönetilmektedir.
Fonun gelirleri, işsizlik sigortası primleri, bu
primlerin değerlendirilmesinden elde edilen kazanç ve iratlar, fonun
açık vermesi durumunda devletçe sağlanacak katkılardan, bu Kanun
gereğince sigortalı ve işverenlerden alınacak ceza, gecikme
zammı ve faizlerden, diğer gelir ve kazançlar ile
bağışlardan oluşmaktadır.
Fonun giderleri ise, sigortalı işsizlere verilen
ödeneklerden, hastalık ve analık sigortası primlerinden, meslek
geliştirme, edindirme ve yetiştirme eğitimi giderlerinden,
işsizlik sigortası hizmetlerinin yerine getirilmesi için yönetim
kurulunun onayı üzerine kurum tarafından yapılan giderler ile
hizmet binası kiralanması, satın alınması, bilgisayar,
bilgisayar yazılım ve donatım alım giderlerinden
oluşmaktadır.
Görüldüğü üzere, işsizlik sigortası primlerinin
değerlendirilmesinden elde edilen kazanç ve iratların, yani, bu
maddede konu edilen nemaların başta doğrudan sigortalı
işsizlere verilen ödenekler için olmak üzere, fonun Kanunda sayılan
giderleri için harcanması gerekirken, bu nemalar bütçeye aktarılarak
yatırımlar için kullandırılmak istenmektedir. Bu, 4447
sayılı Kanunun amacına uygun değildir. Kaldı ki,
aynı Kanunda Bu fon bütçe kapsamı dışında olup,
gelirlerinden hiçbir şekilde kesinti yapılamaz ve genel bütçeye gelir
kaydedilemez. hükmü yer almaktadır. Buna rağmen, maddeyle
yapılan düzenleme işsizlerimizin haklarını ellerinden almak
anlamına gelmektedir.
Diğer taraftan, 2008 yılı içinde fon nema
gelirlerinden bir kısmının genel bütçenin (B) işaretli
cetveline gelir kaydedilmesi ve Güneydoğu Anadolu Projesi
kapsamındakiler olmak kaydıyla yatırım alanlarında
kullanılmak üzere ilgili idare bütçelerine ödenek kaydedilmesi, 5018
sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun özel gelirleri
düzenleyen 39uncu maddesinde istisna getirmektedir. Yine, 5018
sayılı Kanunun 13üncü maddesinde geçen bütçe ilkelerinden birisi,
belirli gelirlerin belirli giderlere tahsis edilmemesidir. Bu nedenle,
yapılan düzenleme 5018 sayılı Kanunun ilke ve hükümlerine ters
düşmektedir. Yatırımlar için ihtiyaç duyulan kaynağın,
bu şekilde, fon nema gelirlerinden almak yerine bütçe gelirlerinden,
sağlam kaynaklar bulmak suretiyle temin edilmesi gerektiği
açıktır. Bu şekilde kaynak bulmak yerine, işsizin
hakkı olan nemayı bütçe giderlerinde kullanmak
kolaycılıktır ve bir vebal gerektirir. Ancak vebal altına
girmek iktidar grubunda yer alan arkadaşlarımızın tekrar
düşünmelerini gerektirmektedir.
Sosyal güvenlik sisteminde açık var. diye sosyal güvenlik
yasalarıyla emekli aylıklarını düşüren zihniyet
istihdam paketiyle işverenlerin sigorta primlerini işsizlere
ödetiyor. Fondaki para emanet para. İşçi Bu parayı al emanette
tut. diyor, birileri ona ihanet ediyor. Bu emanet, fondan alınan para
geri ödenecek mi, bu para şimdi nerede, onun yerine ne
koyacaksınız?
Şimdi, fonun kaynakları hazine
aracılığıyla değerlendiriliyor. Peki, bu kadar
kaynağı piyasadan sağlayıp piyasanın
işleyişini etkilemeyecek mi?
Hükûmet kanunla istihdam yaratacağını ümit ediyor
ve buna inanıyorsa aldanıyor. Çünkü piyasa bu işin
belirleyicisidir. Aksi hâlde her gün kanun çıkarırdınız,
istihdam sorunlarını da çözerdiniz. Bunu beş senedir niye
yapmadınız?
Bu duygu ve düşünceyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum, önergemize destek verilmesini yüce heyetinizin takdirlerine
sunuyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Ayhan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 224 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 19 uncu maddesi ile 4447 sayılı Kanuna
eklenen geçici 6 ncı madde aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Geçici Madde 6- a) 2008 yılına münhasır olmak
üzere, Fonun mevcut nema gelirlerinden 1.300.000.000 YTL'lik kısım
Fon tarafından Hazine İç Ödemeler Muhasebe Birimi hesaplarına
aktarılır ve genel bütçenin (B) işaretli cetveline gelir
kaydedilir. Kaydedilen bu tutarları, Yüksek Planlama Kurulu kararına
istinaden Güneydoğu Anadolu Projesi kapsamındaki
yatırımlara öncelik vermek kaydıyla münhasıran ekonomik
kalkınma ve sosyal gelişmeye yönelik yatırımlarda
kullanılmak üzere ilgili idare bütçelerine ödenek kaydetmeye Maliye
Bakanı yetkilidir. Bu ödenekler, 2008 yılı yatırım
programı ile ilişkilendirilir.
b) 2009-2012 yıllarında Fon tarafından tahsil
edilecek nema gelirlerinin dörtte biri, ilgili yıl genel bütçelerinin (B)
işaretli cetvelinde bütçe gelir tahmini olarak yer alır. İlgili
yıl bütçeleri hazırlanırken Güneydoğu Anadolu Projesi kapsamındaki
yatırımlara öncelik vermek kaydıyla münhasıran bölgesel
ekonomik kalkınma ve sosyal gelişmeye yönelik
yatırımların finansmanı için ilgili idare bütçelerine bu
gelir tahmini karşılığı kadar ödenek öngörülür. Bu
gelirler, Fon tarafından tahsil edilen ayı izleyen ayın 15'ine
kadar Hazine İç Ödemeler Muhasebe Birimi hesaplarına
aktarılır ve yılı genel bütçesinin (B) işaretli
cetveline gelir kaydedilir.
c) Bu madde kapsamında aktarılacak kaynakla
gerçekleştirilecek yatırımlardan elde edilecek getiriler ile
varlık satışlarından elde edilecek gelirlerin Yüksek
Planlama Kurulunca belirlenecek oranı, kullanılan kaynak
tutarını aşmamak kaydıyla Fon'a aktarılır.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Hazine Müsteşarlığı
tarafından müştereken belirlenir.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER
KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Trabzon) Uygun görüşle takdire
bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi mi okutuyorum?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe...
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: 2008-2012 yılları arasında öncelikle Güneydoğu
Anadolu Projesi (GAP) kapsamındakiler olmak kaydıyla
yatırım alanlarında kullanılmak üzere İşsizlik
Sigortası Fonundan ilgili idare bütçelerine ödenek aktarılmasına
ve kullanılan söz konusu kaynağın Fona iadesine yönelik
hususları içeren teknik düzenleme yapılmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, biraz önce kabul edilen önergeyle
19uncu çerçeve maddeyle düzenlenen geçici 6ncı madde tümüyle
değiştirilmiştir. Bu nedenle, aynı maddede
değişiklik öngören Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin
önergesini işleme koyma imkânı kalmamıştır. Önergeyi
işlemden kaldırıyorum.
19uncu maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
19uncu madde
kabul edilmiştir.
20nci madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 224 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 20 nci maddesi ile 4447 sayılı Kanuna
eklenen geçici 7 nci maddesinde yer alan 506 sayılı Kanunun 78 inci
maddesi uyarınca belirlenen ibaresinin 506 sayılı Kanunun 72
nci ve 73 üncü maddelerinde sayılan ve 78 inci maddesi uyarınca
belirlenen şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Nurettin Canikli |
Orhan Erdem |
Cahit Bağcı |
|
|
Giresun |
Konya |
Çorum |
|
|
Fatih Öztürk |
Mustafa Hamarat |
|
|
|
Samsun |
Ordu |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 224 sıra sayılı İş
Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının 20 nci maddesi ile 4447
sayılı Kanuna eklenen Geçici 7nci maddenin 1inci
fıkrasında geçen İşsizlik Sigortası Fonundan
ibaresinin Hazine tarafından şeklinde değiştirilmesini,
fıkranın sonuna 29 yaş üstü çalışanların iş
güvenliğine halel getirecek şekilde kullanılamaz ibaresinin
eklenmesini ve 2nci fıkranın madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
|
|
Mustafa Kalaycı |
Nevzat Korkmaz |
Osman Durmuş |
|
|
Konya |
Isparta |
Kırıkkale |
|
|
Şenol Bal |
Cemaleddin Uslu |
|
|
|
İzmir |
Edirne |
|
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER
KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Trabzon) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Gerekçe mi
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Gerekçe efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Sigorta primine ait işveren hisselerinin,
işsize ait işsizlik sigortası fonundan
karşılanmaması, öngörülen indirimlerin Hazinece üstlenilmesi ile
çalışanların iş güvenliğinin sağlanması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 224 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 20 nci maddesi ile 4447 sayılı Kanuna
eklenen geçici 7 nci maddesinde yer alan 506 sayılı Kanunun 78 inci
maddesi uyarınca belirlene ibaresin 506 sayılı Kanunun 72 nci
ve 73 üncü maddelerinde sayılan ve 78 inci maddesi uyarınca
belirlenen şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER
KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Trabzon) Sayın
Başkanım, önergeye fikrimizi söylemeden önce, bugün Dünya
Eczacılık Günü, tüm eczacılarımızın
Eczacılık Gününü kutluyorum. 12 Mayıs Hemşireler Günü
nedeniyle de hemşirelerimizin Hemşirelik Gününü kutluyorum.
Önergeyi takdirde bırakıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa)
Efendim, biz de Hükûmet olarak bütün eczacılarımızın
Eczacılık Gününü kutluyoruz ve önergeye katılıyoruz.
KÜRŞAT ATILGAN (Adana) Bugün Dünya Çiftçiler Günü, onu da
kutlayın.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Prim teşvikinin kapsamına girecek işveren hissesine
isabet eden tutarı belirlemek ve maddi açıklık
kazandırılmak amacıyla düzenleme yapılmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen bu önerge doğrultusunda 20nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
20nci madde
kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, kanun tasarı ve tekliflerini
sırasıyla görüşmek için 15 Mayıs 2008 Perşembe günü,
alınan karar gereğince saat 13.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati: 20.58