DÖNEM: 23 CİLT: 20 YASAMA YILI: 2
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
105inci
Birleşim
15 Mayıs 2008 Perşembe
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. - YOKLAMA
IV.
- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.-
Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındırın, 12 Mayıs
Dünya Hemşireler Gününe ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Van
Milletvekili Kayhan Türkmenoğlunun, Doğu ve Güneydoğu Anadolu
Bölgelerindeki sınır ticareti uygulamasına ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Adana
Milletvekili Kürşat Atılganın, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler
Gününe ilişkin gündem dışı konuşması ve
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Kırıkkale Milletvekili Osman Durmuşun, 12 Mayıs Dünya
Hemşireler Günü nedeniyle açıklaması
2.- Muş
Milletvekili Sırrı Sakıkın, 12 Mayıs Dünya
Hemşireler Günü nedeniyle açıklaması
3.- Tekirdağ
Milletvekili Enis Tütüncünün, yapmış olduğu konuşmada
geçen bir ifadesinin yanlış anlaşıldığı
gerekçesiyle, düzeltmek için açıklaması
VI.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler
1.- Karabük
Milletvekili Mehmet Ceylanın yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve
Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu
(3/119) (S. Sayısı: 156)
2.- Zonguldak
Milletvekili Polat Türkmenin yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve
Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu
(3/120) (S. Sayısı: 157)
B) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türkiye Radyo
ve Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/541) (S.
Sayısı: 219)
2.- İş
Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı; Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ve 2
milletvekili ile Şanlıurfa Milletvekili Ramazan Başakın
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifleri ve Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (1/570, 2/227,
2/228) (S. Sayısı: 224)
3.- Müşterek
Taarruz Uçağının Üretimi, Desteklenmesi ve Sürekli
İyileştirilmesine İlişkin Mutabakat Muhtırası ve
Buna Dair Mali Yönetim Esasları Dokümanının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun
Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/533)
(S.Sayısı: 133)
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Aksaray
Milletvekili Osman Ertuğrulun (6/617) esas numaralı sözlü sorusunu
geri aldığına ilişkin önergesi (4/48)
B) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata ve 19 milletvekilinin, Ilısu
Barajının tarihî ve kültürel değerlerin bulunduğu
Hasankeyfe etkilerinin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/184)
C) Gensoru Önergeleri
1.- Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu Adına Grup Başkan Vekilleri Ankara Milletvekili
Hakkı Suha Okay, İstanbul Milletvekili Kemal
Kılıçdaroğlu ve İzmir Milletvekili K. Kemal Anadolun,
Sabah gazetesi ile ATV televizyonunun satış ihalesinde ve ihale
bedelinin finansmanında bir grubun lehinde etkin rol alarak yetkisini
kötüye kullandığı iddiasıyla Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan hakkında gensoru açılmasına ilişkin önergesi
(11/3)
D) Tezkereler
1.- Katara resmî
ziyarette bulunan Başbakan Recep Tayyip Erdoğana refakat eden heyete
katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi
(3/432)
2.- Romanyaya
resmî ziyarette bulunun Cumhurbaşkanı Abdullah Güle refakat eden
heyete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık
tezkeresi (3/433)
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, Adana Milletvekili Muharrem
Varlının konuşmasında partisine sataşması
nedeniyle konuşması
2.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın konuşmasında partisine sataşması
nedeniyle konuşması
IX.-
OYLAMALAR
1.- İş
Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının oylaması
X.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Bayburttaki yatırımlara ilişkin
sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı (7/2732)
2.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, TÜRK-TELEKOMdan ADSL hizmeti
alımına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin
Çelikin cevabı (7/2733)
3.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Yozgattaki yatırımlara ilişkin
sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı (7/2735)
4.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir öğretim üyesi hakkındaki bir
iddiaya ilişkin Başbakandan sorusu ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelikin cevabı (7/2769)
5.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldızın, sağlık
çalışanlarının yemek bedellerinin döner sermaye
gelirlerinden kesilmesine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal
Unakıtanın cevabı (7/2794)
6.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, bir okulda nevruz
kutlamasına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin
Çelikin cevabı (7/2851)
7.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin, Adıyamanda okul öncesi öğrenimin
yaygınlaştırılmasına ilişkin sorusu ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı (7/2857)
8.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin, Vanda bazı okullarla ilgili iddialara
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin
cevabı (7/2858)
9.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Ufuk Urasın, İstanbulun bir mahallesinde
uygulanacak TOKİ projesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin
cevabı (7/2874)
10.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, memur ve emeklilere enflasyon farkı ödemesine
ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Kemal
Unakıtanın cevabı (7/2875)
11.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, Eğitim Dergisindeki bir makaleye
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin
cevabı (7/2940)
12.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, bir öğretmen hakkında
açıldığı iddia edilen soruşturmaya ilişkin sorusu
ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı (7/2941)
13.-
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın, Expo
2015 organizasyonu faaliyetlerine ilişkin Başbakandan sorusu ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin
cevabı (7/2981)
14.- Bursa
Milletvekili Hamza Hamit Homrişin, öğrenci andıyla ilgili bir
iddiaya ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin
cevabı (7/3005)
15.- Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, Antalya Lisesinde görevli bazı
öğretmenlere yönelik iddialara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim
Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı (7/3006)
16.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, sanat eğitimine
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin
cevabı (7/3007)
17.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, yükseköğrenim yurtlarına ilişkin
sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı (7/3010)
18.- Adana
Milletvekili Tacidar Seyhanın, Adanada bir TOKİ
uygulamasının orman alanına yapıldığı
iddiasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/3037)
19.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Adanada belediyelere ve TOKİye tahsis
edilen Hazine arazilerine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal
Unakıtanın cevabı (7/3061)
20.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, iptal edilen genelge
karşısında Anadolu liselerine atanan öğretmenlerin durumuna
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin
cevabı (7/3063)
21.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, başka kurumlara naklen
geçiş yapan Diyanet İşleri Başkanlığı
personeline ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Said
Yazıcıoğlunun cevabı (7/3085)
22.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, Balıkesirde
Hazine arazileri satışına ilişkin sorusu ve Maliye
Bakanı Kemal Unakıtanın cevabı (7/3122)
23.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, öğretmen atamalarına
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin
cevabı (7/3127)
24.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, İzmirdeki öğretmen
sayısına ve açığına ilişkin sorusu ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı (7/3131)
25.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, bazı yakınlarının ticari
işleriyle ilgili iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin
cevabı (7/3230)
26.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, 1 Mayısın resmi
tatil olmasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/3287)
27.- Tunceli
milletvekili Şerafettin Halisin, Devlet kurumlarınca
bastırılan tanıtım ve davetiye kartlarına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/3326)
28.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, süresi içinde cevaplandırılmayan soru
önergelerine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan
Vekili Nevzat Pakdilin cevabı (7/3389)
29.-
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın, soru
önergelerinin cevaplandırılmasına ilişkin sorusu ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdilin cevabı (7/3390)
30.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın, Meclis Enformasyon
ve Telekomünikasyon sistemleri (METSİS) projesine ilişkin sorusu ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdilin cevabı
(7/3466)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 13.03te açılarak altı oturum yaptı.
Muğla
Milletvekili Ali Arslan, Özürlüler Haftasına,
Hatay
Milletvekili Abdulaziz Yazar ile
İstanbul
Milletvekili Mehmet Domaç, 14 Mayıs Eczacılık Gününe,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Gaziantep
Milletvekili Mehmet Sarının (3/116) (S. Sayısı: 153),
Kütahya
Milletvekili Soner Aksoyun (3/117) (S. Sayısı:154),
Yasama
dokunulmazlıklarının kaldırılması hakkında
Başbakanlık tezkereleri ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon raporları, Genel Kurulun bilgisine
sunuldu.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı Köksal Toptanın, Romanya Meclis
Başkanı Bogdan Olteanunun davetine icebet etmek üzere, beraberinde
Parlamento heyetiyle, Romanyaya resmî ziyarette bulunmasına,
Slovenya Dönem
Başkanlığı çerçevesinde, Slovenyanın başkenti
Ljubljanada düzenlenecek olan AB Üye ve Aday Ülkeleri Parlamentoları
Tarım İşleri Komisyonları Başkanları
Toplantısına davet edilen Adana Milletvekili ve Tarım, Orman ve
Köyişleri Komisyonu Başkanı Vahit Kirişcinin davete icabet
etmesine,
İlişkin
Başkanlık;
Bosna-Hersek,
Arnavutluk ve Bulgaristana resmî ziyarette bulunan Başbakan Recep Tayyip
Erdoğana,
Rusya
Federasyonuna resmî ziyarette bulunan Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günaya,
Almanyaya resmî
ziyarette bulunan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günaya,
İsveçe
resmî ziyarette bulunan Başbakan Recep Tayyip Erdoğana,
Refakat eden
heyetlere iştirak etmesi uygun görülen milletvekillerine ilişkin
Başbakanlık;
Tezkereleri kabul
edildi.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan, Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
(1/541) (S. Sayısı: 219) komisyon yetkilileri Genel Kurulda
hazır bulunmadığından ertelendi.
2nci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kararlaştırılmış olan İş Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı, Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ve 2 Milletvekili ile
Şanlıurfa Milletvekili Ramazan Başakın Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tekliflerinin (1/570, 2/227, 2/228) (S. Sayısı:
224) görüşmelerine devam edilerek birinci bölümü üzerinde bir süre
görüşüldü.
Çorum
Milletvekili Agâh Kafkas, Kırıkkale Milletvekili Osman
Durmuşun,
Kırıkkale
Milletvekili Osman Durmuş, Çorum Milletvekili Agâh Kafkasın,
Konuşmalarında
şahıslarına;
Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, İzmir Milletvekili Canan
Arıtmanın, konuşmasında partisine,
Sataştıkları
iddiasıyla birer konuşma yaptılar.
15 Mayıs
2008 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 13.00te
toplanmak üzere birleşime 20.58de son verildi.
Şükran Güldal MUMCU
Başkan
Vekili
Yusuf COŞKUN Fatma
SALMAN KOTAN
Bingöl Ağrı
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Murat ÖZKAN
Giresun
Kâtip
Üye
No.: 147
II.- GELEN KÂĞITLAR
15 Mayıs 2008 Perşembe
Sözlü Soru Önergeleri
1.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, DSİ Bölge
Müdürlüklerindeki rasat işçilerine ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından sözlü soru önergesi (6/692) (Başkanlığa
geliş tarihi: 2/5/2008)
2.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, Ayvalı Barajı
projesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi
(6/693) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/5/2008)
3.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, Kılavuzlu
Barajı projesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru
önergesi (6/694) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/5/2008)
4.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, ekonomik tedbirlerde
istihdamın gözetilmesine ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet
Şimşek) sözlü soru önergesi (6/695) (Başkanlığa
geliş tarihi: 2/5/2008)
5.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, ÇEAŞın küçük
hissedarlarına dağıtılmayan temettülere ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/696) (Başkanlığa
geliş tarihi: 2/5/2008)
6.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, 1 Mayıs kutlamalarına ve
DİSKe karşı tutuma ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/697) (Başkanlığa
geliş tarihi: 2/5/2008)
7.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, Taksimde 1 Mayıs
kutlamalarına izin verilmemesine ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/698) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/5/2008)
8.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçının, Orduda dondan zarar gören
fındık üreticilerine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/699) (Başkanlığa
geliş tarihi: 5/5/2008)
9.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, TMOnun çeltik
satışlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/700) (Başkanlığa
geliş tarihi: 5/5/2008)
10.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, küçük işletmelerin ekonomik
sıkıntılarına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/701) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/5/2008)
11.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, tarım ürünlerindeki fiyat
artışlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/702) (Başkanlığa
geliş tarihi: 5/5/2008)
12.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, alkol ve madde
bağımlılığı tedavi merkezlerine ilişkin
Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/703)
(Başkanlığa geliş tarihi: 5/5/2008)
13.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, uyuşturucu ve madde
bağımlılığına yönelik çalışmalara
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/704)
(Başkanlığa geliş tarihi: 5/5/2008)
14.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, liselerde madde
bağımlılığı ve uyuşturucu
araştırmasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
sözlü soru önergesi (6/705) (Başkanlığa geliş tarihi:
5/5/2008)
15.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, pirinç ithalatına ilişkin
Devlet Bakanından (Kürşad Tüzmen) sözlü soru önergesi (6/706)
(Başkanlığa geliş tarihi: 5/5/2008)
16.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, pirinç ithalatı kontrol
belgelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü
soru önergesi (6/707) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/5/2008)
17.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, kuraklıktan etkilenen üreticilerin
desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü
soru önergesi (6/708) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/5/2008)
18.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, ucuz gübre teminine ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/709)
(Başkanlığa geliş tarihi: 6/5/2008)
19.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, ÇEAŞın küçük hissedarlarına
kar dağıtımına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/710) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/5/2008)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, Başkanlığa verilen
önergelerde kullanılan dile ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanından yazılı soru önergesi (7/3388)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/4/2008)
2.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, süresi içinde cevaplandırılmayan soru
önergelerine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından
yazılı soru önergesi (7/3389) (Başkanlığa geliş
tarihi: 9/4/2008)
3.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın, soru önergelerinin
cevaplandırılmasına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanından yazılı soru önergesi (7/3390)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2/5/2008)
4.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, Cumhurbaşkanının
başkanlık ettiği Bakanlar Kurulu toplantılarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3391)
(Başkanlığa geliş tarihi: 1/5/2008)
5.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, Cumhurbaşkanına gönderilen tüzüklere
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3392)
(Başkanlığa geliş tarihi: 1/5/2008)
6.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, Danıştayın görüşü alınan
kanun tasarılarına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/3393) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/5/2008)
7.- Erzincan
Milletvekili Erol Tınastepenin, Hükümet üyelerinin çocuklarının
kurduğu şirketlere ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/3394) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/5/2008)
8.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağızın, servetine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3395)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2/5/2008)
9.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin, Hakkari Belediyesine yapılması gereken
ödemeye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3396)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2/5/2008)
10.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, TRTye personel alımına ve
bazı programlara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/3397) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/5/2008)
11.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, Köye Dönüş Projesine ve
5233 sayılı Kanuna göre yapılan ödemelere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3398)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2/5/2008)
12.- Bursa
Milletvekili Onur Öymenin, AB üyelik sürecinde açılabilen müzakere
başlıklarına ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3399)
(Başkanlığa geliş tarihi: 1/5/2008)
13.- Bursa
Milletvekili Onur Öymenin, KKTCdeki Rum okullarının denetimine ve
Rum kesimine geçişlerdeki sorunlara ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3400)
(Başkanlığa geliş tarihi: 1/5/2008)
14.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, bir AB heyetinin Gökçeada ve
Bozcaadayı ziyaretine ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3401)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2/5/2008)
15.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Adana-Karaisalı yolu yapımına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3402) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/5/2008)
16.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Adana İl Özel İdaresinin
taşınmaz tasarruflarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3403)
(Başkanlığa geliş tarihi: 1/5/2008)
17.- Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlunun, Kayseride
kullandırılan mikro kredilere ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3404) (Başkanlığa
geliş tarihi: 1/5/2008)
18.- Aydın
Milletvekili Özlem Çerçioğlunun, 1 Mayıs kutlamalarında
yapılan müdahalelere ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3405) (Başkanlığa geliş
tarihi: 2/5/2008)
19.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, 1 Mayıs kutlamalarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3406) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/5/2008)
20.- Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlunun, Kayserideki yerel
yönetimlerin genel bütçe vergi gelirlerinden aldığı paya
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3407)
(Başkanlığa geliş tarihi: 1/5/2008)
21.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, Suriye sınırındaki
mayınların temizlenmesinin TSKya verilmemesine ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3408) (Başkanlığa
geliş tarihi: 2/5/2008)
22.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, özelleştirme gelirlerine ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3409)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2/5/2008)
23.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, Adıyamana ayrılan
yatırım ödeneklerine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3410) (Başkanlığa geliş
tarihi: 1/5/2008)
24.- Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlunun, Kayseride özürlülere
yönelik mesleki rehabilitasyona ilişkin Devlet Bakanından (Nimet
Çubukçu) yazılı soru önergesi (7/3411) (Başkanlığa
geliş tarihi: 1/5/2008)
25.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, Atatürk
Havalimanında güvenlik kontrolünde ayrıcalıklı uygulama
yapıldığı iddiasına ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3412)
(Başkanlığa geliş tarihi: 1/5/2008)
26.- Bursa
Milletvekili Onur Öymenin, tıp fakültelerinin Devletten alacaklarına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3413) (Başkanlığa geliş tarihi: 1/5/2008)
27.-
Kırklareli Milletvekili Tansel Barışın, çeltik
açığına ve üreticilerin sorunlarına ilişkin Tarım
ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3414)
(Başkanlığa geliş tarihi: 1/5/2008)
28.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın,
hayvancılıktaki desteklemelere ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3415)
(Başkanlığa geliş tarihi: 1/5/2008)
29.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, astsubayların özlük haklarına
ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3416) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/5/2008)
30.-
Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaşın, cezaevlerine
alınacak gazete ve dergilerin belirlenmesine ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3417)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2/5/2008)
31.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, borçlu geçen ortaöğretim
öğrencilerinin fark dersleri sınavına ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3418)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2/5/2008)
32.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, Sosyal Yardımlaşma
ve Dayanışma Vakfı çalışanlarının sorunlarına
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/3419)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2/5/2008)
33.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, özelleştirmeye bağlı iş
kaybı tazminatına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3420) (Başkanlığa geliş
tarihi: 2/5/2008)
34.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, TOKİnin kullandığı kredilere
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Cemil Çiçek) yazılı soru önergesi (7/3421)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2/5/2008)
35.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, fosforik asit ithalatına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3422)
(Başkanlığa geliş tarihi: 5/5/2008)
36.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın, Türk Tabipler
Birliği Başkanının gözaltına alınmasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3423)
(Başkanlığa geliş tarihi: 5/5/2008)
37.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın, bazı
konuşmalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/3424) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/5/2008)
38.-
Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncünün, enflasyon hesaplamasına ve
enflasyon farkı ödemesine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/3425) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/5/2008)
39.-
Kırklareli Milletvekili Tansel Barışın, Şam
ziyaretine ve Büyük Ortadoğu Projesine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/3426) (Başkanlığa geliş
tarihi: 5/5/2008)
40.- Ankara
Milletvekili Nesrin Baytokun, AB Karma Komisyonu Eş
Başkanının açıklamalarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3427) (Başkanlığa
geliş tarihi: 6/5/2008)
41.-
İstanbul Milletvekili Ufuk Urasın, nişasta bazlı
şeker üretimindeki kotaya ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/3428) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/5/2008)
42.-
İstanbul Milletvekili Bayram Ali Meralin, 1 Mayıs kutlamalarında
çıkan olaylara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/3429) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/5/2008)
43.-
İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlunun, bir avukata
verilen davalara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/3430) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/5/2008)
44.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, Türk Telekomun kamu hisselerinin halka
arzına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/3431) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/5/2008)
45.- Ordu
Milletvekili Rahmi Günerin, Fatsa Halk Plajından kum çekilmesine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3432)
(Başkanlığa geliş tarihi: 6/5/2008)
46.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, Seydişehir Eti Alüminyumun
özelleştirilmesi sürecindeki bazı işlemlere ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3433)
(Başkanlığa geliş tarihi: 6/5/2008)
47.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, Türk Tabipler Birliği
Genel Başkanının gözaltına alınmasına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3434) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/5/2008)
48.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, 1 Mayıstaki olaylarda
yapılan polis müdahalesine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3435) (Başkanlığa geliş
tarihi: 5/5/2008)
49.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, uzman jandarmaların özlük
haklarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3436) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/5/2008)
50.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Ali Özpolatın, Güngören-Tozkoparan
Mahallesinin kentsel dönüşüm projesi kapsamında
yıkılacağı iddialarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3437)
(Başkanlığa geliş tarihi: 6/5/2008)
51.-
İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlunun, asayiş
suçları verilerine ve izlenen bazı oluşumlara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3438)
(Başkanlığa geliş tarihi: 6/5/2008)
52.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, Türk Tabipler
Birliği Başkanının gözaltına alınmasına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3439) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/5/2008)
53.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, İstanbul Valisinin adının
verildiği kamu yapılarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3440)
(Başkanlığa geliş tarihi: 6/5/2008)
54.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, öğrencilerin
yönlendirildiği iddialarına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3441)
(Başkanlığa geliş tarihi: 5/5/2008)
55.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, yargı kararlarının
uygulanmasına ve bir öğretmenle ilgili işlemlere ilişkin
Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/3442)
(Başkanlığa geliş tarihi: 5/5/2008)
56.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, müdür
yardımcılığı atamalarına ve ödül belgelerine
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3443) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/5/2008)
57.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, derslik ihtiyacının
karşılanmasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3444) (Başkanlığa geliş
tarihi: 6/5/2008)
58.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, öğretmen istihdamına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3445) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/5/2008)
59.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, bir okula bağış yapmayan
öğrencilere karşı yapıldığı iddia edilen
davranışlara ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3446) (Başkanlığa geliş
tarihi: 6/5/2008)
60.- Sinop
Milletvekili Engin Altayın, bir ilköğretim okulu yönetimiyle ilgili
iddialara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3447) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/5/2008)
61.- Adana
Milletvekili Muharrem Varlının, Adanada atıl
bırakılan deprem konutlarına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3448) (Başkanlığa geliş
tarihi: 5/5/2008)
62.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın, bir
bürokratın görevden alındığı iddiasına ve
İngilizce ifade kullanmasına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3449) (Başkanlığa geliş
tarihi: 5/5/2008)
63.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, bazı kamu harcamalarının
kaydına ve akaryakıttan tahsil edilen vergilere ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3450) (Başkanlığa
geliş tarihi: 5/5/2008)
64.-
Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncünün, Türk Telekomun halka arz edilen
hisselerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3451) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/5/2008)
65.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, özel iletişim vergisi gelirlerine
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3452)
(Başkanlığa geliş tarihi: 6/5/2008)
66.- Kars
Milletvekili Gürcan Dağdaşın, Karsta fizik tedavi ve
rehabilitasyon merkezi açılmasına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3453)
(Başkanlığa geliş tarihi: 5/5/2008)
67.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, bebek ve çocuk hastalıkları ile
ölümlerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3454) (Başkanlığa geliş tarihi: 5/5/2008)
68.- Muğla
Milletvekili Ali Arslanın, toplumsal olaylara müdahalelerde biber
gazı kullanılmasına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3455)
(Başkanlığa geliş tarihi: 6/5/2008)
69.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, Suudi Arabistanda idam
cezasına çarptırılan bir vatandaşımızla ilgili
girişimlere ilişkin Dışişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3456) (Başkanlığa geliş
tarihi: 5/5/2008)
70.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürekin, bir ifadesine ilişkin
Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/3457)
(Başkanlığa geliş tarihi: 5/5/2008)
71.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, SHÇEKin gelirlerine ve yaptığı
yardımlara ilişkin Devlet Bakanından (Nimet Çubukçu)
yazılı soru önergesi (7/3458) (Başkanlığa geliş
tarihi: 5/5/2008)
72.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, YARSAV ile ilgili bir açıklamasına
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3459)
(Başkanlığa geliş tarihi: 5/5/2008)
73.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, TMOnun bazı ürünlerdeki piyasa
işlemlerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3460) (Başkanlığa geliş
tarihi: 6/5/2008)
74.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın, bir sporcunun
desteklenmesine ilişkin Devlet Bakanından (Murat
Başesgioğlu) yazılı soru önergesi (7/3461)
(Başkanlığa geliş tarihi: 6/5/2008)
75.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, uzman erbaşların özlük
haklarına ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3462) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/5/2008)
76.-
İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlunun, SPK Başkanının
bir açıklamasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Nazım Ekren) yazılı soru önergesi
(7/3463) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/5/2008)
77.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, bir köyde kurulacak tesislerin çevreye etkilerine
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3464) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/5/2008)
78.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, bir köyde işletme ruhsatı verilen
tesislere ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3465) (Başkanlığa geliş
tarihi: 6/5/2008)
79.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın, Meclis Enformasyon
ve Telekomünikasyon sistemleri (METSİS) projesine ilişkin Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi
(7/3466) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/4/2008)
Meclis Araştırması Önergesi
1.- Batman
Milletvekili Ayla Akat Ata ve 19 Milletvekilinin, Ilısu
Barajının tarihi ve kültürel değerlerin bulunduğu
Hasankeyfe etkilerinin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/184)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/05/2008)
Gensoru Önergesi
1.- Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu Adına Grup Başkanvekilleri Ankara Milletvekili
Hakkı Suha Okay, İstanbul Milletvekili Kemal
Kılıçdaroğlu ve İzmir Milletvekili Kemal Anadolun, Sabah
Gazetesi ile ATV Televizyonunun satış ihalesinde ve ihale bedelinin
finansmanında bir Grubun lehinde etkin rol alarak yetkisini kötüye
kullandığı iddiasıyla Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan hakkında Anayasanın 99 uncu, İçtüzüğün 106
ncı maddeleri uyarınca bir gensoru açılmasına ilişkin
önergesi (11/3) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/5/2008)
(Dağıtma tarihi: 15/5/2008)
15 Mayıs 2008 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 13.00
BAŞKAN : Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Canan
CANDEMİR ÇELİK (Bursa)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 105inci
Birleşimini açıyorum.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN -
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Üç dakika süre
veriyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, Hemşireler Günü münasebetiyle söz isteyen
Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındıra aittir. . (DTP
sıralarından alkışlar)
Sayın
milletvekilleri, lütfen daha sakin olmanızı rica edeceğim,
konuşmacı milletvekilini daha sakin dinlemenizi rica edeceğim.
Buyurun
Sayın Bayındır
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Şırnak Milletvekili Sevahir
Bayındırın, 12 Mayıs Dünya Hemşireler Gününe
ilişkin gündem dışı konuşması
SEVAHİR
BAYINDIR (Şırnak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Hemşireler Günü ile ilgili gündem dışı söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tarihten bugüne
kadınlar bilimde, teknikte önemli roller oynamıştır ve
tarihin başlangıcı bilge kadınlarla anılır.
Sonraki süreçlerde erkek egemen zihniyetin iktidarlaşmasıyla birlikte
ne yazık ki kadının bilimle, yaşamla, üretimle,
yaratıcılıkla bağı koparılmıştır.
Hemşirelik mesleği de
Bilge kadınlar tıp alanında,
tedavi anlamında, sağlık anlamında önemli bir misyonu
gerçekleştirmişlerdir ve bu nedenledir ki Orta Çağda
kadınlar okula gitmemelerine rağmen pek çok hastalığı
iyileştirdikleri için hep şöyle ele alınmış:
Okullardan mezun olanlar bu kadar bilgiye sahip değillerse, bu
kadınlar bu kadar bilgiye sahiplerse bunda bir iş var deyip
cadı olarak tanımlanmışlardır. Yani
şeytanın arkadaşı diye tanımlanarak kadınlar
katledilmiştir ve Avrupa coğrafyasında yüz binleri aşan
kadın katliamlarına yol açmışlardır.
Kadın,
toplumsal statüde iş-rol paylaşımında ilerleyen modern
süreçte yine hep ikincil planda tutulmuştur ya da sadece hizmet
çalışmalarıyla
sınırlandırılmıştır.
Modern
hemşirelik İtalyada Florence Nightingale öncülüğünde 1842
yılında açılan okulla başlar. Türkiyede ise 1911
yılında Hilali Ahmer Cemiyeti aracılığıyla
kurslar başlatılır. Bu kurslardan mezun olan hemşireler
Balkan Savaşlarında ve Birinci Dünya Savaşında hasta ve
yaralı askerlerin tedavisine başlarlar.
Tabii
hemşirelik mesleği bu toplumsal değer
yargılarının ve yönelimlerin baskısı altında ve
bu iş bölümüyle modern yaşamda da çalışmaya başlarken
pek çok sıkıntıyla karşılaşır. Her
şeyden önce cinsiyetçi bir yaklaşım ve yönelimin hedefi hâline
gelirler. Dolayısıyla sağlık bugünkü anlamda daha çok
hekimlik hiyerarşisiyle tanımlanır ve sağlık bir ekip
işi, bir ortak iş paylaşımı olarak ele alınmaz.
Ne yazık ki erkek ve meslek statüsünden kaynaklı, hastanelerde hekim
hiyerarşisinin altında diğer meslekler görülmez ya da
değişik statülerde çalıştırılmaya
çalışılmaktadır.
Bu statülerin,
yani hemşirelik mesleğinin hem yüksekokul temelinde bir statüye
kavuşturulması için
İşte 40lı yıllardan
başlayan üniversite mezunları var ama ne yazık ki hâlâ
sağlık meslek liseleri düzeyinde de eğitim verilmektedir.
Birinci anlamda, yani mesleki anlamda hemşireliğin eğitiminin
yarattığı bu ayrımcılık ve erken mesleğe
başlamanın yarattığı sorunlar var. Diğer bir yönü
de yasalarda meslek statüsünün tanımlanmaması eksikliği var. Bir
yıl önce bu meslek statüsünün tanımlanması yasal anlamda belli
oranda giderilse de ama buna uygun yönetmeliğin
çıkarılmaması hâlâ meslekte yaşanan, işte
hemşireliğin dışında her türlü çalışma
alanında -laborant olarak- değişik değişik meslek
işlerini yapıyor pozisyonundadır.
Bu nedenle,
Hemşirelik Haftası nedeniyle bu kürsüden hem Hemşireler Gününü
kutlamak istiyorum hem de hemşirelerin hakikaten sadece kutsal, melek
tanımlamasının ötesinde bu tanımlamayla neredeyse linç
eden, sosyal yaşamı altüst olmuş, ağır yaşam
koşulları reva görülmüş
Yani kutsallığın yanında
bu muamele tezattır. Bu tezadın acil bir şekilde giderilmesi
gerekiyor. Bunun için hemşirelik mesleğinin yönetmeliğinin bir
an önce çıkarılması, ILO sözleşmelerine göre
sağlık çalışanlarının haftada en fazla otuz
beş saat çalışması öngörülüyor. Ama, ne yazık ki bugün
bakıyoruz sağlık personeli, özellikle bunun içinde de
hemşireler haftada doksan, yüz küsur saat
çalışmaktadır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
SEVAHİR
BAYINDIR (Devamla) Teşekkür ediyorum.
O anlamda acil
olarak hemşirelerin bu mağduriyetlerini giderecek, çalışma
koşullarını iyileştirecek ve şiddetten, meslek
hiyerarşisinden ve eğitim statülerindeki
ayrımcılığın ve farklılığın
hızla giderilmesi gerekiyor ve madem insan sağlığıyla
ilgilenen bir meslekse sağlık ekipmanı, hemşireler de bunun
en temel, yirmi dört saat, neredeyse sürekli bir hasta diyaloğu içindeyse
o zaman daha sağlıklı hizmet verebilmesi için hemşirelerin
de mutlaka sosyal olarak, çalışma koşulları olarak,
ekonomik olarak, statü olarak hak ettiği yere varması gerekiyor. Bu,
hem sağlık hizmetlerini geliştirecek hem de sağlık
çalışma alanında bu sorumluluğu, bu yükü yüklenen
hemşirelerin de daha rahat, gönül rahatlığıyla bu hizmeti
vermesine yol açacaktır diyorum ve tekrar Hemşireler Gününü
kutluyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (DTP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın
Bayındır.
Gündem
dışı ikinci söz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerine
yönelik yürürlükte olan sınır ticareti uygulamasının
amaçları ve etkileri hakkında söz isteyen Van Milletvekili Kayhan
Türkmenoğluna aittir.
Buyurunuz
Sayın Türkmenoğlu. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
2.- Van Milletvekili Kayhan Türkmenoğlunun, Doğu
ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerindeki sınır ticareti
uygulamasına ilişkin gündem dışı konuşması
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Van) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Doğu ve Güneydoğu Anadolumuzun en önemli istihdam
kaynaklarından birisi olan sınır ticaretiyle ilgili gündem
dışı söz almış bulunmaktayım. Yüce heyeti
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, 270 gümrükle dünyada en çok sınır kapısı
olan ve bu kapıları da komşu ülkelere açılan ender
ülkelerden birisiyiz. 9 tane komşu ülkemiz var ve bunlar,
aşağı yukarı 350 milyona yakın bir nüfusa sahiptir.
Komşu ülkelerle yapılan ticarette 2000li yıllarda
yapmış olduğumuz dış ticaret hacminde yüzde 8
dolayında bir pay alıyorduk ancak AK Parti İktidarının
gayretli çalışmaları sonucu, bu oranlar yüzde 20lere
çıkmıştır. Ha, bu yeterli midir? Bu yeterli değildir.
Bugün Almanya komşu ülkeleriyle yapmış olduğu ticarette
yüzde 80 pay sahibidir, İskandinav ülkeleri de yüzde 40 ve 50 pay
sahibidir. Demek ki bizim bu konuyla ilgili çok çalışmamız, çok
gayret göstermemiz lazım.
Sınır
ticareti 1978 yılında ilk kez uygulamaya konulmuş, 1980
yılında da yönetmeliğiyle uygulamaya geçmiştir. İlk
defa Ağrıda, Gaziantepte, Hatayda, Hakkâride, Artvinde bu
uygulamalar başlatılmıştır. Son derece
başarılı uygulamalarla da neticeler
alınmıştır. 1994 yılında özellikle temsil
ettiğim ilim olan Van ilinde ihracatımız 19 milyon dolar iken
ithalatımız da 1 milyon dolardır. Bu da sınır
ticaretinin ülkemiz lehine geliştiğinin açıkça bir ifadesidir.
Ancak 98 yılı itibarıyla ani olarak, fiilî olarak durdurulmaya
çalışılan sınır ticareti, AK Parti İktidarımız
iktidara geldikten sonra 2003 yılında sınır ticaret
merkezleri kurulmasıyla ilgili çalışmalar
başlatılmıştır. Örnek olarak da Van (Kapıköy),
Hakkâri (Esendere), Ağrı (Sarısu) illerimizde bu faaliyetler
devam etmiştir.
Ancak bu
faaliyetler devam ederken bile rakamlara baktığımızda,
özellikle son dört yıl içerisinde üç kapımızdan
yaptığımız ithalat 450 bin dolar iken yapmış
olduğumuz ihracat 115 milyon dolardır. Yani 1 alırken 10
satmışız. Bu şunun ifadesidir: Bu sınır
ticaretiyle ilgili yapmış olduğumuz çalışmalar
tamamıyla ülkemizin lehine olan çalışmalardır.
Değerli
milletvekilleri, 115 milyon dolarlık mal satmışız. Kimin
malını satmışız? Kayserili
arkadaşımızın, Kayserili sanayicimizin
mobilyasını satmışız, Gaziantepli
arkadaşımızın halısını
satmışız, Adanalı arkadaşımızın madenî
eşyasını satmışız. Ha bunun
karşılığında 450 bin dolarla ne
almışız? Sadece -ki biliyorsunuz karşılıklı
mübadeledir sınır ticareti- sattığınız zaman
karşıdaki insan da bir şekilde mal alınmasını
talep etmektedir. Bunun karşılığında da İranla
olan ticaretimizde, en önemli ihtiyacımız olan, sınır
illerimizin ihtiyacı olan gıda ürünleridir. Bunda da karpuz ve kivi
ön plana çıkmaktadır.
Ancak bu karpuz
ve kivi şöyle bir tezat ortaya çıkarmıştır:
Sınır ticaretinin hacmi çok küçüktür -rakamlarla onu ifade ettim- ama
ismi çok büyüktür. Bu, çeşitli arkadaşlarımız
tarafından spekülasyona uğratılmaya
çalışılmaktadır. Bakın, sadece karpuzu biz
Geçmiş dönemlerde yapmış olduğumuz ithalatta bu 450 bin
dolar içerisinde ağırlıkla karpuz vardır. Ancak ülkemizde
bir yıl için tüketilen karpuz miktarı 5 milyon tondur değerli
milletvekili arkadaşlarım. Yalnız, yapmış
olduğumuz ithalata dikkat ediniz: Sadece Van kapısından bin ton
biz karpuz ithal etmişiz. Yani bu kadar fırtınalar koparan
arkadaşlarımızın bu konuya dikkatini çekmek istiyorum.
Diğer
taraftan, sınır ticaretiyle ilgili ne yapmamız gerekiyor? Bu
dakikadan itibaren sınır ticaretiyle ilgili
çalışmalarımız yoğun bir şekilde devam
etmektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla) Bu çalışmalarımızın
içerisinde -özellikle buradan ilgili bakanlıklara ve ilgili bakan
arkadaşlarımıza bu konuları tavsiye niteliğinde ifade
etmek istiyorum- gönlümüz şunu arzu ediyor: Sınır ticareti
gelişmelidir, sınır ticaretinde kotalar
kaldırılmalıdır, sınır ticareti sınır
ticaretinde uygulanmalı ama sınır olmamalıdır, buna da
bağlı olarak açık pazar statüsüne dönüştürülmelidir.
Sınır ticareti kapsamındaki bütün ürünler her şekilde açık
olmalı ve açık pazar statüsüne dönüştürülmelidir.
Bağlı
olarak bizim yörelerimizde, kapılarımızda gıda ihtisas
gümrükleri yoktur. İthalat yapan bir arkadaşımız
malını Gebzeye götürüyor ve sonra Vana getirmek zorunda
kalıyor. Onun için bu kapılarda ihtisas gümrükleri de kurulma
gereği vardır. Bu konuyla ilgili yapılan
çalışmaları takdirle karşılıyoruz. Bundan sonra
yapılacak çalışmalara da bir ışık tutmak istedim.
Yüce heyeti
saygıyla selamlıyorum. Teşekkür ediyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Türkmenoğlu.
Gündem
dışı üçüncü söz, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü
hakkında söz isteyen Adana Milletvekili Kürşat Atılgana aittir.
Buyurunuz
Sayın Atılgan. (MHP sıralarından alkışlar)
3.- Adana Milletvekili Kürşat Atılganın, 14
Mayıs Dünya Çiftçiler Gününe ilişkin gündem dışı
konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi
Ekerin cevabı
KÜRŞAT
ATILGAN (Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü dündü. Bu
münasebetle söz almış bulunuyorum, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün 15
Mayıs. 15 Mayıs ayrıca benim açımdan çok önemli bir gün,
çünkü Hava Şehitlerini Anma Günü. Bugünkü modern Hava Kuvvetlerimizin
temelinde binin üzerinde hava şehidinin hayatı yatmaktadır. Bu
vesileyle bu insanları, hava şehitlerimizi minnetle ve rahmetle
anıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, tarihsel olarak sanayi devrimini
tamamlayamamış olan ülkemiz hâlen büyük oranda taşralı,
daha geniş anlamıyla köylü bir nüfusa sahiptir. Sanayileşme ve
şehirleşme olgusunun arttığı 1980 sonrasından
günümüze kadar olan dönem de dâhil olmak üzere Türkiye, kabul etmek gerekir ki
köylü bir toplum olma özelliğini sürdürmektedir.
70 milyon
insanımızın her sabah sofrasında yediği ekmeğin,
her akşam mutfağında kaynayan tencerenin içini dolduran
malzemenin nereden geldiğini, nasıl üretildiğini acaba hiç
düşünüyor muyuz? Kim üretiyor? Çocuklarımızın,
bebeklerimizin yediği, içtiği sütü, maması; işçimizin,
memurumuzun sefer tasındaki, tabldotundaki eti, pirinci, bulguru kimin
alın teriyle hasat edilerek dolduruluyor? Bunları hiç düşünüyor
muyuz? Tüccarın ekmeği, aşı neyin sayesinde
kazanılıyor? Esnafın kazanç kapısı kim, müşterisi
kim? Türk ekonomisinin yegâne üretici gücü olan bu toprak sahipleri çiftçiler,
ırgatlar, milletin efendisi olan azimli, çalışkan Türk köylüsü
değil mi?
Durum böyleyken,
ne yazıktır ki tarımın nasırlı elleri tüm bu
varlıkları üretip bizlere teslim ederken, parlamenterler ve siyaset
yapıcılar olarak bizler onlara neyi ne kadar sağlıyoruz,
ürettiklerinin karşılığını ne kadar verebiliyoruz
diye kendimizi sorgulamamız gerekir. Çiftçiye, köylüye
arkalarını dönerek IMFnin, Dünya Bankasının, ABnin
ve benzeri uluslararası
kurumların dayatmaları ve direktifleri doğrultusunda kararlar
alan siyasetçiler olmaktan artık kaçınma zamanı gelmiştir.
Değerli
arkadaşlarım, çok değerli milletvekilleri; çiftçimiz çok zor
durumdadır. Gelişmiş ülkelerin çiftçileri dünü, yani 14
Mayısı bayram havası içinde kutlarken bizim gibi
kalkınmakta olan ülkelerin çiftçileri bugünlerde daha da fazla hüsran
yaşıyor. Bu gidiş devam ederse korkarım ki tamamen üretemez
hâle gelen çiftçilerimiz kırsalda da yaşayamaz hâle gelecekler, büyük
şehirlere görülmemiş oranda göçler başlayacaktır.
Tarımda
izlenen yanlış politikalar, üreticiyi üretmekten alıkoyarak
kırsal kesimi, yani köyünü, kasabasını, evini barkını
terk edecek duruma getiriyor veyahut -kâr etmeyeceğini anlayan-
tarlaların ekilmesini, biçilmesini önlüyor. Osmanlı toprak sisteminde
ekme biçme işlerinin önündeki engelleri bir şekilde kaldırmak
için merkezî idare çift bozan vergisi diye bir vergi koyup toprak sahiplerini
ekmemek konusunda caydırabiliyordu. Peki, sizler ne
yapacaksınız? 2008 yılında çift bozan vergisi mi
koyacaksınız? Gerçi çiftçiye, köylüye, esnafa, tüccara, üreticiye
bindirdiğiniz vergi yükünden sonra çift bozan vergisi çok hafif
kalır. Artı, her gün mazota yapılan zamlar ve gübre
fiyatları ve çiftçinin girdilerine dikkat edildiğinde çift bozan
vergisinin gerçekten de çok çok hafif kalacağını söylemek
istiyorum.
Çiftçi ve köylü
ile Parlamentomuzu kucaklaştırıp sorunlarına eğilip
dinleyip ortak çözümler üretmeliyiz. Tarımsal üretimin âdeta kalbinde yer
alan hayvancılık da bu sorunlardan aykırı değildir.
Özellikle süt inekçiliği son derece zor durumdadır. Hayvan başına
verilen sübvansiyonlar çok yanlış bir şekilde verilmeye
başlanmıştır. Süt ineği yerine hayvan başına
verilmesi süt ineklerinin kesilmesine neden olmaktadır. Bundan da bir an
önce kaçınmamız gerekmektedir. Tarım Batı ülkelerinde dört
stratejik konudan biridir. Daha geçen gün Avrupa Birliği-Türkiye
ilişkilerinden sorumlu Sarkozynin yardımcısı Jouyetnin
Dışişleri Komisyonunda yapılan görüşmelerde
Avrupanın önümüzdeki dönemde en önemli dört maddesinden biri olarak
tarım ve tarımdaki politikalar olduğu söylenmiştir.
Dolayısıyla, iktidar sahiplerine ve Hükûmete buradan
çağrım, mutlaka Türk tarımının içinde bulunduğu
zor şartları dikkate alarak yeni bir tarım stratejisinin
çizilmesi zorunluluğudur. Aksi takdirde tarımımızda önünü
alamayacağımız çok zor günlerin geleceğini buradan duyurmak
istiyorum. Türkiye, yanlış tarım politikaları nedeniyle
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurun.
KÜRŞAT
ATILGAN (Devamla)
geçtiğimiz yıl pamuğu
dışarıdan ithal etmek suretiyle 2 milyar dolar, 1,6 milyar dolar
da yağlı tohum ve likit yağ ithaline mecbur
bırakılmıştır. Adana gibi Çukurovanın önde gelen
tarım merkezlerinde çiftçilerin alın teri çalınıp
çiftçilerin cebinden paralar alınmıştır. Keza şeker
pancarındaki ekim kısıtlamaları da şeker pancarı
üreticilerini çok zor durumda bırakmıştır.
Dolayısıyla, tarımdaki bu yanlış uygulamalardan bir an
önce vazgeçmek gerekir. Yüce Atatürkün Köylü milletin efendisidir.
şeklindeki sözünün gereği bugün köylünün efendiliğinden hiçbir
iz kalmamıştır. Elbette çiftçinin durumunu ekonominin kötü
gidişinden ayrı göremeyiz. Hiç olmazsa geleneksel ürünlerimizin
pazarımızın ana konusu olan tarım sektörünü ihya etmemiz
gerekir, yeniden ayağa kaldırmamız gerekir çünkü bu, tarım
en önemli stratejik konulardan biridir.
Bu vesileyle
Dünya Çiftçiler Gününde bütün çiftçilerimizi ve sizleri saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Atılgan.
Buyurunuz
Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından alkışlar)
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Sayın Başkan, yüce Meclisin değerli üyeleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum. 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü
münasebetiyle yapılan gündem dışı konuşmaya cevap
vermek üzere huzurlarınızdayım.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Uluslararası Tarım
Üreticileri Federasyonunun 1984te aldığı bir kararla her
yıl o tarihten bu yana 14 Mayıs günü Dünya Çiftçiler Günü olarak
kutlanmaktadır. Ben de bu vesileyle Türkiyede 2007 yılı
itibarıyla sayıları 5,6 milyonu bulan çiftçilerimizin gününü
kutluyor ve bereketli bir mahsul diliyorum.
Bir de tabii, bu
arada bir üzüntümü de ifade etmek istiyorum: Bugün birkaç saat önce
Ankaranın Çubuk ilçesinde bir süt ürünleri tesisinde, bir fabrikada -özel
sektöre ait- maalesef bir patlama meydana geldi ve orada 2si süt üreticisi
olmak üzere 3 vatandaşımız maalesef hayatını kaybetti,
4 çalışan kardeşimiz de
yaralı, ayakta tedavileri yapıldı. Ben, hayatını
kaybeden gerek 2 üreticimize ve 1 oradaki çalışanımıza
Allahtan rahmet diliyorum, yakınlarına
başsağlığı diliyorum ve yaralananlara da Allahtan
acil şifalar diliyorum.
Değerli
milletvekilleri, tabii, Türkiye Cumhuriyetinin ilk kurulduğu
yıllarda nüfusunun yaklaşık yüzde 90ı kırsal alanda
yaşıyor ve büyük ölçüde de tarımla uğraşıyordu.
Diğer tüm gelişmekte olan ülkeler gibi, sanayileşen ülkeler gibi
bu oran zaman içerisinde giderek azalmış, tarımda
çalışanların oranı, sayısı ve bugün toplam
çalışanlarımızın yüzde 26,4ü düzeyine gelmiştir.
Türkiye'de 20,8 milyon insanımız da kırsal alanda
yaşamaktadır ve 5,6 milyon civarındaki çiftçimizin 3 milyon 100
bin tarım işletmesi bulunmaktadır.
Tabii, bu
sektörde çalışanlar, dünyanın her yerinde, tarımın
tabiat şartlarına bağlı olarak yapılması
sebebiyle büyük ölçüde -dünyanın her yerinde bu böyle- tabiat
şartlarına bağlı olmanın getirdiği problemlerle
birlikte, tarım ürünlerinin, tarımsal ürünlerin katma değerinin
düşük olması, diğer sektörlerde çalışanlara nispetle
önemli oranda gelir düşüklüğü yaşamaktadır.
Bizim ülkemizde
son yıllarda yaklaşık 2,5 kat artmasına rağmen
tarımda çalışanların gelirleri, yine de diğer sektörde
çalışanlara nispetle çiftçilerin gelirleri, maalesef arzu edilen
seviyede değil, düşüktür.
İlave
olarak, tabii tarımda temel tarım girdileri vardır. Bunlardan
bir tanesi sudur ki üretimde son derecede önemli bir faktördür. İklim
şartlarına bağlı olarak yapılan tarımda eğer
sulama suyu yetersizse veya yağmur suyu yetersizse, bu takdirde tabii
alınan ürün miktarı az oluyor ve alınan ürün miktarı az
olunca verimliliği de, buna bağlı olarak verim de az olmakta ve
bu da çiftçi gelirini olumsuz etkilemektedir.
Keza, ithal
girdilerle yapılan tarımsal üretimin maliyeti de maalesef yine yüksek
bulunmakta. Özellikle, son yıllarda gübre fiyatlarındaki anormal
artış, dünyadaki bu alanda yaşanan büyük sorun bizim ülkemizi de
bizim çiftçilerimizi de maalesef olumsuz etkilemiştir ve maliyetleri
olumsuz yönde etkilemektedir. Yine, mazot, aynı şekilde, bu girdiler
arasında söz edilmesi gereken önemli bir faktör.
Tabii, tarım,
dünyada sadece gıda maddesi üretme fonksiyonuyla değil, ekolojik
dengenin muhafaza edilmesi, sürdürülebilir bir kalkınmanın
kaynağı olması açısından son derecede önemli, istihdam
yaratması açısından, dolayısıyla da Türkiye'nin
ekonomik kalkınmasında hâlâ önemli bir sektör.
Türkiye, son
yıllarda birçok sektörde kaydettiği gelişmeyle birlikte
tarım sektöründe de bir gelişme kaydediyor ve Türkiye bugün 50,7
milyar dolarlık tarımsal gayrisafi hasılaya sahip olmuştur.
10 milyar dolarlık da Türkiye'nin bir tarım ürünleri ihracatı
var. Kuşkusuz bu gayrisafi yurt içi hasılanın da ve
ihracatın da temelinde Türkiyedeki tarımsal üretimin verimlilik
artışı ile burada kaydedilen başarılar, gelişmeler
yatmaktadır.
Tabii, tarım
sektörünü dünyada sadece çiftçilerin sayısının azalmasıyla
yorumlamak da bizi çok doğru bir yere götürmez. Çünkü, biliyoruz ki,
gelişmiş ülkelerde tarım hasılaları daha yüksek,
ancak, tarımsal nüfusları, çiftçi sayısı daha azdır.
Örneğin, Avrupa Birliğinin yirmi yedi ülkesinin ortalamasında
çalışan 100 kişinin sadece 4-4,5i tarımda
çalışmakta veya 5 kişisi tarımda çalışmakta, buna
karşı 95-96 kişisi diğer sektörlerde
çalışmaktadır. Amerika Birleşik Devletlerinde bu sayı
çok daha azdır. Birey olarak, tek tek ülkeler açısından
baktığımızda da örneğin Hollanda gibi ülkelerde, çok
düşük sayıdaki bir tarım çalışanının elde
ettiği hasıla çok daha yüksek olabilmektedir. O nedenle biz de esasen
sadece meseleye çiftçi sayısı açısından değil,
çiftçinin ürettiğinin verimlilik düzeyini artırma ve gelirini
artırma, refah düzeyini artırmayla ilgili daha çok
çalışmamız gerekiyor kanaatindeyiz ve politikalarımız
da bu şekilde.
Tabii bunun ilk
yolu, Türkiye'de dünyanın diğer ülkelerinde olduğu gibi
tarımsal desteklerin imkânlar ölçüsünde artırılması ve bunların
verimliliği ve üretimi olumlu bir seyirde sürdürecek şekilde
planlanması, dağıtılmasıdır. Biz de Hükûmet
olarak bunu yaptık bugüne kadar, bundan sonraki politikalarımız
da bu çerçevededir.
Hayvancılıkla
ilgili olarak söylenen hususlarda bizim Hükûmetimiz döneminde
yaklaşık 15-16 kat artmasına rağmen, tabii Türkiye'de
hayvansal üretimin çiftçilerimizin çok düşük sayıda, birer,
ikişer, üçer başlık hayvanla üretim yapmaları sebebiyle
orada da verimlilik son derecede düşük ama buna rağmen biz destekleri
artırdık ve destekleri artırmakla birlikte Türkiye'deki
hayvansal üretim miktarında da ciddi artış meydana geldi.
Tabii bunu
sağlayan birinci unsur yem bitkileri ekilişidir, ki desteklenen yem
bitkileri ekiliş alanı 200 bin hektarlardan şu anda
yaklaşık 1 milyon hektar düzeyine çıkarıldı ve bu sene
bizim ödediğimiz yem bitkisi desteği yaklaşık 650 milyon
YTL civarındadır sadece hayvancılıkta yem bitkisi
desteği olarak ödediğimiz destek. Şimdi, bizim buradaki
amacımız, hayvan başına bir ödeme, bir temel ödeme yapmak
suretiyle hem öngörülebilir hâle getirmek hem de kültür ırkı melezi
hayvanların sayısını artırmak ve belirli bir
işletme ölçeğini yakalama şeklinde, böyle bir hedefe dönük
olarak yapıyoruz.
Tabii, süte
destek vermeyeceğimiz yönündeki kanaat yanlış bir kanaattir. Biz
süte de aynı şekilde destek ödemeye, süt primi şeklindeki destek
ödemesine de devam edeceğiz. Onu da burada ifade etmek istiyorum. O
konuyla ilgili, biz destekleme politikamızı, geçen bu bir ay
içerisinde gözden geçirdik ve o yönde bir karar aldık.
Dolayısıyla, hem hayvan başı bir destek vereceğiz
belirli şartlar altında, yani kayıtlı olacak, aşı
yaptıracak, suni tohumlama yaptıracak, örgütlü olacak; bu
şartları yerine getiren ve belirli bir ölçeğe sahip olan
üreticilerimize biz destek vereceğiz; bir de bunlara ayrıca bir süt
desteği ve yem desteği de vereceğiz.
Tabii, öte yandan
tarımsal kredi faizlerinin düşürülmesi, bu alanda
kullandırılan kredi miktarının artırılması
yine bizim üzerinde önemle durduğumuz konulardan bir tanesi ama kırsal
kalkınma yatırımları çerçevesinde, özellikle, hem
hayvancılık hem bitkisel üretimle uğraşan çiftçilerimizin
daha yüksek teknoloji kullanmaları, örneğin, meyve bahçeleriyle
ilgili veya soğuk hava deposu, sütle ilgili soğutma tankı, süt
sağım makineleri, bahçeler üzerinde file gerilmesi gibi, soğuk
nakliye araçları gibi birçok kırsal kalkınma
yatırımını da biz destekleme kapsamına aldık ve
bunlardaki desteklerimiz de çiftçilerimizin lehine olarak gelişiyor. Bu
konuda da 2006-2007 yılında sadece 385 milyon YTL biz hibe destek
sağladık ve bu projelerden yaklaşık 30 bin kişilik
istihdam sağlandı tarım sektöründe.
Sertifikalı
tohumluk kullanımı bizim için önemli bir konu. Çünkü üretimi,
verimliliği, verimi artıran en önemli unsurlardan bir tanesi
sertifikalı tohumluğun kullanılmasıdır. Biz, hem
sertifikalı tohumluğun hem sertifikalı fidanın
kullanılmasını destekleme kapsamına aldık ve bu sayede
de Türkiyede, geçen sadece iki yıl içerisinde yaklaşık 650 bin
dekar alanda yeni bahçe tesis edildi, Türkiyeye yaklaşık 40 milyon
zeytin fidanı dikildi; ki bu, Türkiyedeki toplam zeytin ağacı
varlığının yüzde 40 oranında
artırılması demektir. Bu, üç sene sonra, beş sene sonra
ürüne dönüştüğünde, Türkiye'nin gelecekte sahip olduğu
imkânlarla çok yeni bir alanda muazzam bir gelişme sağlaması
demektir. Bunu da biz devam ettiriyoruz.
Arazi
toplulaştırma çalışması bir yandan devam ediyor.
Çiftçilerimizin damla ve yağmurlama sulama sistemleriyle
buluşması ve bunların daha yüksek düzeyde
kullanılmasıyla ilgili aldığımız tedbirler var.
Burada da geçtiğimiz 1 Mayıstan Nisan 2008 tarihine kadar 170 milyon
YTL sıfır faizli kredi kullandırıldı, 12 bin üretici,
çiftçi bundan istifade etti. Geçtiğimiz Mayıs ayında bizim
başlattığımız bir proje. Tabii ki kırsal
kalkınma yatırımlarının desteklenmesi kapsamında
bu alanda alet, ekipman desteğini de biz sağlıyoruz. Yani damla
sulama, yağmurlama sulama sistemlerini kullanan üreticilerimizin
ekipmanlarına yüzde 50 hibe destek veriyoruz. Orada da 66 milyon YTL yine
hibe destek kullandık 2006-2007 yıllarında. Burada da
kullandırılan destekle damla sulama tesis edilen alan 213 bin dekar.
340 bin dekar alan da sıfır faizli krediden istifade etti.
Dolayısıyla 550 bin dekarın üzerinde alanda damla sulama sistemine
kavuşuldu.
Sayın
milletvekilleri, mera ıslah çalışmaları yine son derecede
önemli bir konudur. Biz 2007 yılında 540 bin dekar alanda mera
ıslah çalışması yaptık. Bu, 8 katlık bir
artıştır son beş yıl içerisinde.
Suni tohumlama:
Yine hayvancılıkla ilgili olarak 4 katlık bir artış
söz konusu suni tohumlama uygulamasında.
Bunlar da
hayvancılıkla ilgili yine önemli konulardır.
Tabii,
tarımın tabiat şartlarına bağlı olması
sebebiyle sürekli risk altında bulunması önemli bir konudur, dikkate
almamız gereken bir konudur. Türkiye de değişik coğrafi bölgelere
sahip, farklı ürünlerin yetiştirildiği,
biyoçeşitliliği zengin bir ülkedir. O nedenle de tabii tabiat
şartlarına maruz kalıyor. Bir yıl kuraklık oluyor,
bazen dolu oluyor, bazen don oluyor, bazen buna benzer doğal afetler,
maalesef, üreticilerimizi, çiftçilerimizi sıkıntıya sokmakta.
Tabii, onlara karşı birtakım tedbirler alıyoruz, kısa,
orta ve uzun vadede.
Bu çerçevede
getirdiğimiz en önemli düzenleme Tarım Sigortaları
Yasasıdır ve tarım sigortalarında bugüne kadar 432.899
poliçe kesildi 14 Mayıs tarihi itibarıyla ve prim desteği de 87
milyon YTL olarak ödendi. Bu son derecede önemli bir gelişmedir. Çünkü
doluya karşı, dona karşı, açık alanlarda yapılan
sebze yetiştiriciliğine, meyve yetiştiriciliğine
karşı ürünlerimizi, çiftçilerimizi tabiat şartlarının
olumsuz etkilerinden korumak gayesiyle böyle bir destek veriyoruz. Sigorta prim
desteği yüzde 50 olarak verilmektedir. Son derecede önemli bir konudur.
Keza, tabii,
kuraklıkla ilgili olarak da bir Kuraklık Eylem Planı
hazırladık geçtiğimiz yıl ve bu çerçevede özellikle
kuraklığa yüksek düzeyde tolerans gösteren bitki çeşitlerinin,
hububat çeşitlerinin geliştirilmesi bizim üzerinde durduğumuz
bir konu. Çünkü, öyle görülüyor ki dünyada küresel ısınmaya bağlı
olarak biz uzunca bir süre bir kuraklık tehdidi veya küresel
ısınmanın getirdiği bir su kıtlığı
problemiyle karşı karşıya kalabiliriz. O nedenle, bir
yandan eldeki suyu en iyi şekilde muhafaza etme, en verimli şekilde
kullanma, öte yandan da kuraklığın diğer olumsuz
etkilerinden de korunma şeklinde bizim bir çabamızın olması
gerekiyor. Bu nedenle de biz bir Tarımsal Kuraklık Eylem Planı
hazırladık, onu yürürlüğe koyduk. Bir kuraklık test merkezi
kuruyoruz. Kuraklığa dayanıklı çeşitler üzerinde
araştırma enstitülerimiz çalışıyor.
Bir de, Türkiyede
sulamaya yeni açılacak, geliştirilecek -bu manada- büyük
ovalarımız var. Örneğin, GAP projesinin tamamlanması bizim
hedefimiz ve bununla ilgili kaynak temin edildi. Dolayısıyla bu
yıl içerisinde bu da hayata geçiyor. 2012 yılı itibarıyla
inşallah -GAPta hâlen 1 milyon hektar alanın üzerindeki tarım
arazisini sulayacak su var- bu, baraj göllerindeki bu suyu çiftçilerin
ayağına, tarlalara götürme projesidir. Onu dört yıl içerisinde,
inşallah, tamamlıyoruz, tamamlayacağız.
Keza, Konya
Ovası, Türkiyenin en önemli ovalarından bir tanesi ve özellikle
Beyşehirden oraya getirilecek su tünelle birlikte
Bir de, yine
Torosların İç Anadoluya bakan yüzündeki derelerin, oralardaki su
kaynaklarının da Konya Ovası için kullanılması yönünde
çalışmalar var.
Yine Doğu
Anadolu Projesi, yine tarımsal sulamayla ve çiftçilerle, çiftçilerimizle
ilgili projeler. Bunlar da tabii üzerinde durduğumuz, çiftçilerimizin
refah düzeyini, gelir düzeyini ve verimliliğini, tabiatıyla da
Türkiyenin tarımsal üretimini geliştirmeye dönük olarak
uyguladığımız, uygulayacağımız projelerdir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben, bu düşüncelerle Dünya
Çiftçiler Gününün tüm çiftçilerimize, tarım sektörümüze ve milletimize
hayırlı olmasını diliyorum, çiftçilerimizi kutluyorum ve
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
Sayın
Durmuş, Hemşireler Günü nedeniyle kısa bir açıklama
yapacaktır.
Buyurunuz
Sayın Durmuş.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Kırıkkale Milletvekili Osman Durmuşun,
12 Mayıs Dünya Hemşireler Günü nedeniyle açıklaması
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Sayın Başkanım, çok teşekkür
ediyorum.
Bu hafta, Türk
Hemşireler Haftası. Kızlarımıza modern tıbbı
ve yaşamı temsil etme fırsatı veren hemşirelik
mesleği, bugünlerde ciddi sıkıntılar çekmektedir.
Üniversitelerimize hemşire kadrosu verilmemekte, Sağlık
Bakanlığında sözleşmeli çalıştırılan
hemşirelerimiz eşinden ayrı, eş durumu gözetilmeden
çalıştırılmaktadır. Sağlık meslek liselerine
üvey evlat muamelesi yapılırken üniversitelerimizdeki yüksek
hemşire okulları öğretim üyesi ve branş öğretim
elemanı sıkıntısı çekmektedir.
Ebeler meslekleri
yerine büyük hastanelere toplanmış, insanlarımız, hamile
kadınlarımız ebe ve hemşirenin takibinden mahrum
kalmaktadır. Meslek tanımları, özlük hakları ve eş
durumlarının dikkate alınacağı bir yönetim
anlayışı diliyorum.
Bu vesileyle,
Türk hemşirelerinin haftasını kutluyor, Türkiyenin
geleceğinin bu şefkatli ellere teslim edilmesini diliyorum. Sağ
olun efendim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Durmuş.
Sayın
Sakıkın kısa bir açıklaması olacak.
Buyurunuz.
2.- Muş Milletvekili Sırrı
Sakıkın, 12 Mayıs Dünya Hemşireler Günü nedeniyle
açıklaması
SIRRI SAKIK
(Muş) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ben de Dünya
Çiftçiler Günü ve Hemşireler Gününü kutluyorum.
Türk Kardiyoloji
Derneği, Tansiyon Haftası nedeniyle dün burada bir tansiyon ölçümü
yaptırmıştı. Milletvekili
arkadaşlarımızın büyük bir çoğunluğu bu ölçümler
sırasında tansiyonlarının çok yüksek olduğunu
gördüler. Biz de kuşkulandık, acil bölümümüzde tekrar tansiyon ölçümü
yaptırdık. Bu ölçümler sırasında iki tarafta yapılan
ölçümlerin hatalı olduğunu, çok yüksek gösterildiğini ve
milletvekili arkadaşlarımızın da büyük bir
kısmının kaygılandığını
Ve bu
ölçümleri yapan arkadaşlarımızın özellikle milletvekili
arkadaşlarımızı doktorlara yönlendirerek neye hizmet
ettiklerini bilmiyorum. Yani, ölçümlerin yanlış olduğunu,
milletvekili arkadaşlarımızın bu konuda
telaşlanmasına gerek olmadığını belirtmek istiyorum.
Tekrar ölçüm yaptırabilirler, acilde arkadaşlarımız
bekliyorlar.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Sakık.
Gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Anayasa ve Adalet
Komisyonu üyelerinden kurulu Karma Komisyonun bazı sayın
milletvekillerinin yasama dokunulmazlıkları hakkında iki adet
raporu vardır. Raporların muhalefet şerhleri aynı
olduğundan, ortak muhalefet şerhi son raporun ardından
okunacaktır.
Şimdi,
raporları sırasıyla okutup bilgilerinize sunacağım.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler
1.- Karabük Milletvekili Mehmet Ceylanın yasama
dokunulmazlığının kaldırılması hakkında
Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/119) (S. Sayısı: 156) (x)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
298
sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında
Kanuna muhalefet suçunu işlediği iddia olunan Karabük Milletvekili
Mehmet Ceylan hakkında düzenlenen Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair
Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık
Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli
toplantısında görüşülmüştür.
Karma
Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Karabük
Milletvekili Mehmet Ceylan hakkındaki kovuşturmanın
Milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine
karar vermiştir.
Raporumuz, Genel
Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa
saygı ile sunulur.
Burhan
Kuzu
İstanbul
Komisyon
Başkanı ve üyeler
2.- Zonguldak Milletvekili Polat Türkmenin Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/120) (S.Sayısı: 157) (xx)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
2908
sayılı Dernekler Kanununa muhalefet suçunu işlediği iddia
olunan Zonguldak Milletvekili Polat Türkmen hakkında düzenlenen Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair
Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık
Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli
toplantısında görüşülmüştür.
Karma
Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Zonguldak
Milletvekili Polat Türkmen hakkındaki kovuşturmanın
Milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine
karar vermiştir.
Raporumuz, Genel
Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa
saygı ile sunulur.
Burhan
Kuzu
İstanbul
Komisyon
Başkanı ve üyeler
Muhalefet
Şerhi
Karma
Komisyonun, kovuşturmanın dönem sonuna ertelenmesine dair
kararına aşağıda yazılı gerekçelerle muhalefet
ediyoruz;
(1)
Dokunulmazlıklar konusunda, 22. Yasama Dönemindeki temel sorun; mevcut
Anayasanın 76. maddesiyle TBMM İçtüzüğünün 131 ve devamı
maddelerinin, düzenleniş amacına aykırı olarak ve
çoğunluk diktasına dayalı bir anlayışla
uygulanmasından kaynaklanmaktadır.
Aynı
anlayış ve uygulamanın 23. Yasama Döneminde de devam
edeceği görülmektedir.
Bilindiği
gibi, TBMM İçtüzüğünün 131 ve müt. maddelerindeki hükümlere göre;
Karma Komisyon,
olayın ve suçlamanın niteliğine göre; ya
dokunulmazlığın kaldırılmasına ya da
kovuşturmanın dönem sonuna ertelenmesine karar verecektir. Elbette bu
değerlendirmeyi yaparken, önüne gelen dosya kapsamını da göz
önünde bulunduracaktır. Dosyanın geldiği safahat,
suçlamanın niteliği gibi hususları genel olarak göz önüne
alıp, keza Anayasanın 76. maddesinde düzenlenmiş olan
Milletvekili seçilme engeli teşkil eden bir suçlamanın söz konusu
olup olmadığını da değerlendirerek; buna göre karar
verecek ve rapor hazırlayacaktır.
Bunu yaparken,
bir yargıç gibi davranmamak gerektiği açıktır. Delillerin
tartışmasından özenle kaçınmak gerekmektedir.
Bu âdil ve
objektif yaklaşım içinde hazırlanacak olan raporun, 2 ayrı
sonucu olacaktır.
Karma Komisyon
ise, hiçbir objektif ölçü arayışına girmeden, Hükümet
kaynaklı talep ve talimatlar doğrultusunda karar vermiştir.
(2) 22. Yasama
Döneminde, kişisel kaygı ve siyasi hesaplarla Meclis iradesine
tahakküm eden siyasi iktidarın, aynı anlayış ve
uygulamayı bu dönemde de devam ettirmek istediğini, demokrasi
adına endişeyle gözlemliyoruz. Bu endişe sebebiyledir ki, her
zeminde demokrasi ve hukuk adına, AKP Grubunu uyarmak gereğini
duyuyoruz.
Hükümet
kaynaklı olarak sürdürülen bu hukuk tanımaz uygulamalar sebebiyle;
Anayasa ve İçtüzük açık bir şekilde ihlâl edilmektedir.
Hukuka
aykırı olan, çoğunluk diktasına dayalı olan bu
yanlış uygulamalar sebebiyledir ki; kişiler
yargılanamamakta, bu durum gelişen süreçte tıkanmalara yol
açmaktadır.
Bu
yanlış uygulamalar ve dayatmalar sebebiyle; kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi
mümkün olamamakta ve adli denetim süreci ihlâl edilmektedir.
Dokunulmazlık
kurumu ve keza soruşturma izni kavramları, Siyasi İktidar
tarafından hukuk tanımaz bir anlayışla
yozlaştırıldığı ve kötüye
kullanıldığı içindir ki; TBMM belli bir süreçten sonra
bazı bürokratlar ve kanun kaçakları (58 ve 59. Hükümetler Dönemindeki
Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı gibi) için bir
sığınma mercii haline getirilebilmiştir.
Anılan
kişi hakkında, yargı kararlarını uygulamamaktan
dolayı Yargıtay 4. Ceza Dairesine intikal eden 20ye yakın dosya
mevcuttur. Bu dosya sayısının daha da artacağı
anlaşılmaktadır.
Keza, AKP Mersin
Milletvekili Ali Er hakkındaki dosya da üzerinde önemle durulması
gereken bir dosyadır. Anılan Milletvekili hakkında, oğlunun
yol açtığı ve ölümle sonuçlanan trafik kazasıyla ilgili
olayda, sanık konumuna girerek olayı üstlendiği iddia
edilmektedir. Bu çok ağır bir iddiadır. Bir Milletvekilinin
böylesine nitelikli bir iddiayla görevini sürdürmesi ve zan altında
kalması, Milletvekilliği sıfatı ve TBMMnin
saygınlığıyla bağdaşmaz. Ancak Hükümet
kaynaklı talep ve talimatlar sebebiyledir ki, çoğunluk diktası
uygulaması sonucunda, adı geçen Milletvekili de âdil yargılanma
hakkını kullanamamaktadır.
Öte yandan;
haklarında zimmet, dolandırıcılık, çete kurmak, kamu
taşıma biletlerinde kalpazanlık yapmak gibi suçlamalar bulunan
Milletvekilleriyle ilgili yargılamaların yapılamaması;
kamuoyunun denetim yapması ve bilgi alması süreçlerini olumsuz bir
şekilde etkilemektedir. Türkiye'nin "karanlık suç ilişkileri"
dönemini teşkil eden Susurluk ve bağlantılı dosyaların
yargılaması bu yüzden uzun yıllar
yapılamamıştır. Faili meçhul cinayetlerin yoğun olarak
işlendiği bir dönemi kapsayan bu olayların gerçek
boyutlarının ortaya çıkarılmamış olması
sebebiyledir ki;
aradan geçen 8-10
yıldan sonra benzer nitelikte olan Hrant Dink, Malatya cinayetleri, Rahip
cinayetleri ve eylemleri karşımıza
çıkmıştır. Ergenekon ismiyle adlandırılan, ancak
hazırlık tahkikatı aşamasından itibaren Hükümet
sözcüsü medya yapılanmasına Emniyet tarafından servislerin
yapıldığı bir tablo ile karşı karşıya
olduğumuz görülmektedir.
Acz ifade eden ve
ibret verici olan bir diğer gelişme ise;
henüz iddianamesi
dahi düzenlenmemiş olan bir soruşturma; Başbakan ve Kültür
Bakanı tarafından, AKP aleyhine Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcısı tarafından açılan davayla
irtibatlandırılabilmiştir.
Böyle bir tablo
ve sunuş, demokrasiler için utanç verici olmanın ötesinde,
demokrasinin geleceği bakımından da endişe vericidir.
(3) Hükümet,
dokunulmazlıklar konusunda sıkışmış
durumdadır. 22. Yasama Döneminde yarattığı hukuk
dışı uygulamalar Hükümet'i esir almıştır. Bu
esaret, 23. Yasama Döneminde yeni hukuksuzlukları beraberinde getirmektedir.
Hükümet, 23.
Yasama Döneminde PKK terörü sebebiyle gelişen toplumsal ve siyasi süreci,
popülist bir anlayışla istismar etme girişimi içindedir.
Çoğunluk
diktasına dayalı hukuk tanımaz uygulamalar 23. Yasama Döneminde,
Meclis bünyesinde giderek tırmanmaktadır.
Gelinen süreçte,
kamuoyunda doğmuş olan tepki sebebiyle; AKP Hükümeti, kendi
suçluluğunu ve sorumluluğunu bertaraf edebilmek amacıyla, bilgi
kirliliği ve karartma yaratarak; DTP'li Milletvekillerinin
şahsında, dokunulmazlıkların kaldırılması
uygulamasını gerçekleştirmek suretiyle, kürsü
sorumsuzluğuna müdahalenin yolunu açmaktadır.
Böyle bir
süreçte, Hükümet'in bazı kavramları istismar ederek bir oldu-bitti,
bir emrivaki yaratmak istediği görülmektedir.
Bu
girişimlere, demokrasi ve hukuk adına engel olunması
gerekmektedir.
Böyle bir
girişim kaçınılmaz olarak, kürsü sorumsuzluğunun ihlâli
sonucunu doğuracaktır. Faşizan yapılanmayı ve Parti
Devleti yapılanmasını kurumsallaştırma yolunda ciddi
bir mesafe sağlayan siyasi iktidar; bu yolla, yasama sorumsuzluğunun
da ihlâli sürecini başlatacaktır.
Anayasa'nın
83/2 ve 14. maddesiyle bağlantılı olan suçlamalar yönünden, TBMM
Başkanlığına intikal eden dosyaların akıbeti
hakkında karar verme yetkisi TBMM-Karma Komisyonuna aittir. Bu süreçte
artık geçerli olan irade, Komisyonun iradesidir. Komisyon, dosya
kapsamı ve yukarıda sözü edilen maddeler çerçevesinde
değerlendirmesini yapacaktır.
TBMM
Başkanlığına intikal eden bazı dosyaların, Karma
Komisyonda görüşülmesine fırsat verilmeden, Hazırlık
Komisyonu veya TBMM Başkanlığı aşamasında,
Mahkemelerine veya Savcılıklara iade edilmesini; Karma Komisyon ve
Meclisin iradesine müdahale olarak gördüğümüzü önemle ifade ediyoruz.
(4) Açıklanan sebeplerle;
AKP Grubunun,
çoğunluk diktasına dayalı olarak, keyfî ve sorumsuz bir
şekilde tesis ettiği bir Komisyon iradesi söz konusudur. Demokrasi ve
kurallarla böylesine sorumsuz bir şekilde oynanması
kaçınılmaz olarak adalet kavramını zedelemektedir.
Bu
anlatımlarımız çerçevesinde, dokunulmazlıkların
kaldırılması konusunda "ilkeli ve tutarlı"
davranılmasının önemini bir kez daha vurguluyoruz.
Hukuk, kurallarla
çalışır ve işler. Toptan veya götürü usulün, hukukta yeri
yoktur.
Dokunulmazlıklar
konusundaki temel ve objektif ölçü ise, Anayasanın 76 ncı maddesidir.
Bu madde
kapsamında kalan suçlar yönünden ayrım yapılmadan,
yargılama sürecinin devam etmesi gerekir. Çünkü bu suçlar sübut
bulduğu takdirde, nitelikleri itibariyle Milletvekilliği göreviyle bağdaşmamaktadır.
Sübut halinde sürdürülmesi mümkün olmayan Milletvekilliği görevinin devam
etmesinin hiçbir hukuki açıklaması ve tutarlılığı
söz konusu olamaz.
Böyle bir durum,
Anayasa ve İçtüzüğün ilgili hükümlerinin ihlali anlamına gelir.
76 ncı madde
ölçütünün dışında kalan suçlar yönünden ise; dosyası
bulunan Milletvekilinin talep ve savunması da değerlendirilerek,
dosya safahatına ve içeriğine göre karar verilmelidir.
Bu aşamada,
diğer kamu görevlilerinin de dokunulmazlıklarının
bulunduğu yolundaki AKP görüşlerini değerlendirmekte yarar
görüyoruz. Önemle ifade ediyoruz; diğer kamu görevlileri hakkında
dokunulmazlık söz konusu değildir. Kamu görevlileri hakkında
"soruşturma izni" kavramı söz konusudur. Soruşturma
izni ilgili amir tarafından verilmediği takdirde, idari yargı
prosedürü içinde, adli kovuşturma ve yargılama süreci
başlayabilmekte, daha doğrusu yargı denetimi süreci
işlemektedir. Bu sebeple, kamu görevlilerinin
dokunulmazlığı değil, belli usul dairesinde
yargılanması söz konusudur.
Nitekim,
yakın tarihte rektörler, kuvvet komutanları görevde iken
yargılanmışlar, tutuklu kalmışlar, beraat
etmişler veya mahkum olmuşlardır. Salt bu süreç dahi; AKP
sözcülerinin söylemlerinin gerçeklerle ve mevzuatımızla ilgisi
olmadığını göstermeye yeterlidir. Öte yandan; kamu
görevlileriyle ilgili olarak bu adli sürecin dışında; görev yeri
değişikliği, disiplin uygulamaları ve tazmin
sorumluluğunun varlığı da ayrı bir gerçektir.
Bir kez daha
ifade ediyoruz; soruşturma izni kavramı, görevin mahiyeti gereği
uygulanan bir hukuksal durumdur.
En nihayet,
soruşturma izni düzenlemesinden Hükümet rahatsız ise veya gerçekten
düzeltilmesine gerek görüyor ise yahut daha seri hale getirmek istiyorsa; bu
yöndeki yasal değişiklikleri her zaman değerlendirmeye açık
olduğumuzu hep ifade ettik. Ancak burada da, Hükümetin gayri ciddi ve
tutarlı olmayan tavrı hemen ortaya çıkmıştır.
Çünkü; Hükümet, soruşturma izni kavramını ve yetkisini kendi
tekelinde tutarak; siyasi ve kişisel yaklaşımına göre,
soruşturma iznini kaldırmakta ya da reddetmektedir.
Soruşturma
izninin kısıtlanması veya kaldırılması yönünde
22. Yasama Döneminde başta Bursa Milletvekili Sn. Ertuğrul
Yalçınbayır tarafından sunulan kanun tekliflerinin, AKP'nin
oylarıyla reddedildiğini de önemle ifade ediyor ve vurguluyoruz.
Görüldüğü
gibi; Hükümet, demokrasi arayışı içinde olmayıp,
dayatmacı bir anlayışla, kişisel çıkar ilişkileri
ve siyasi kaygılarla; dokunulmazlıkların
kaldırılması sürecini toptan bir anlayışla
engellemektedir.
Böyle bir
anlayış ve uygulamanın, hukukta ve anayasada yeri yoktur.
Tüm bu
sebeplerle; Hükümet kaynaklı talep ve talimatlar doğrultusunda,
kişisel çıkarlar ve siyasi kaygılarla, TBMM Karma Komisyonu'nun
AKP'li üyelerinin çoğunluk diktası yoluyla tesis ettikleri erteleme
kararına muhalefet ettiğimizi beyan ediyoruz.
20.03.2008
Halil Ünlütepe Turgut Dibek Atilla Kart
Afyonkarahisar Kırklareli Konya
Şahin Mengü Ali Rıza Öztürk İsa Gök
Manisa Mersin Mersin
Rahmi
Güner Ali İhsan
Köktürk
Ordu Zonguldak
Muhalefet
Şerhi
3/120 no ile
işlem gören Zonguldak Milletvekili Polat Türkmenin
dokunulmazlığının kaldırılması
isteğinin dönem sonuna kadar ertelenmesine dair çoğunluk
kararına muhalefet şerhimiz aşağıda arz
edilmiştir.
Milletvekili
dokunulmazlığı birçok modern ülkede bulunduğu gibi
ülkemizde de anayasal bir hukuki müessese olarak yer almaktadır.
Milletvekillerinin görevlerinin niteliği gereği birçok haksız ve
uydurma isnatla karşılaşmaları muhtemeldir. Nitekim bu
nedenle birçok suç tipi bakımından diğer kamu görevlileri de
benzer korumalara sahiptir.
Ancak
dokunulmazlıkla amaçlanan esas gaye milletvekillerinin Meclis kürsüsündeki
konuşmaları sebebiyle sınırsız
yargılanmazlık güvencesine sahip olmaları yanında esas
itibariyle iftira niteliğinde olacak ithamlardan korunmalarını
temin etmektir. Bugün ise komisyon önüne gelen dosyalardan
anlaşıldığı üzere sayın
Başbakanımız hakkında zimmet, evrakta sahtecilik, cürüm
işlemek için teşekkül oluşturmak, bazı
bakanlarımız hakkında vergi usul kanununa muhalefet ve yine
partilerinde önemli görevlerinde bulunan bazı milletvekilleri
hakkında sahtecilik, halkı sınıf, ırk, din, mezhep
veya bölge farklılığı gözeterek açıkça tahrik etmek,
ihaleye fesat karıştırmak, kamu kurumlarını
dolandırmak, suçu ve suçluyu övmek gibi ağır toplumca yoğun
antipati duyulan mahkumiyetleri hâlinde bırakınız bakan
olmayı milletvekili olmayı kamu görevi bile yapamayacak olan
insanların dokunulmazlık zırhına bürünerek bu müessesenin
istismarına neden oldukları anlaşılmaktadır.
Bu durum kamu
vicdanında, demokratik sisteme, siyaset kurumuna, meclisin
üstünlüğüne gölge düşürmekte, derin yaralar açmaktadır.
Çağdaş
demokrasilerde bırakınız mahkûm olmayı bu tür isnatlarla
karşılaşan siyasetçiler ve kamu görevlilerinin görevden
ayrılmaları neredeyse yazısız bir kural haline
gelmiştir.
Dokunulmazlıkların
kaldırılma isteğine AKP'li üyeler yargının
siyasallaştığı hâkim savcıların
bağımsızlığını kaybettiği kamu
görevlilerinin de dokunulamazlığının bulunduğu,
milletvekillerinin itibarının bu şekilde korunduğu
gerekçeleri ile karşı çıkmaktadırlar. Bu gerekçelerin
hiçbirisi gerçekçi bulunmamaktadır.
Her kurum
içerisinde hatalar yapıldığı gibi kasıtlı
yanlışlar da yapılabilmektedir. İşine geldiğinde
hukuka saygı talep eden yargı kararlarını kendisine
referans gösteren iktidar hatta zaman zaman ana muhalefetin bu tavrı bu
ülkeye yapılacak en büyük kötülüklerden biridir. Bu tavrın
devamı halinde hakkındaki yargı kararını
beğenmeyen bütün vatandaşlarımıza yargı
siyasallaşmıştır ben bu kararı tanımıyorum
deme imkânı getirecektir ki bu durum kaosa yol açacaktır.
AKP'nin
diğer kamu görevlilerinin de dokunulmazlığı bulunduğu
gerekçesi samimiyetten uzaktır. Bahsedilen kamu görevlilerinin
dokunulmazlığını AKP kaldırmak istemiştir de
engel olan mı olmuştur.
Milliyetçi
Hareket Partisi olarak yukarıda belirtilen suçlardan yargılanan
milletvekillerinin dokunulmazlıklarının devamı ile meclisin
itibarının korunacağını düşünmüyoruz. Tam tersine
bir kurum varsa içindeki sıfatını istismar edenleri
ayıklayarak itibar kazanacağına inanmaktayız.
Bu sayede
haklarında uydurma isnatlardan milletvekillerinin aklanmalarının
önü açılmış olacaktır.
Bütün bu
nedenlerle MHP olarak dokunulmazlığın anayasamızda kürsü
dokunulmazlığı şeklinde yeniden düzenlenmesinin yerinde
olacağına mevcut hal itibariyle de haklarında fezleke olan
milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılarak
adaletin tecellisine tevdilerine karar verilmesi gerektiği inancıyla
muhalefet şerhimizi arz ediyoruz.
Rıdvan
Yalçın Metin
Çobanoğlu Osman
Ertuğrul
Ordu Kırşehir Aksaray
Faruk Bal S. Nevzat Korkmaz Behiç Çelik
Konya Isparta Mersin
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Sözlü soru
önergesinin geri alınmasına dair bir tezkere vardır, okutuyorum:
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Aksaray Milletvekili Osman Ertuğrulun (6/617)
esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin
önergesi (4/48)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Bakanlığına
Gündemin sözlü
sorular kısmının 256 ncı sırasında yer alan
(6/617) esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.
Gereğini
saygılarımla arz ederim.
Osman
Ertuğrul
Aksaray
BAŞKAN
Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin bir önerge
vardır, okutuyorum:
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Batman Milletvekili Ayla Akat Ata ve 19
milletvekilinin, Ilısu Barajının tarihî ve kültürel
değerlerin bulunduğu Hasankeyfe etkilerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/184)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Batman iline
bağlı Hasankeyf tarihi ve kültürel zenginlikleriyle bilinen bir
ilçemizdir. Ancak yapılması planlanan Ilısu Barajının
tamamlanmasından sonra Hasankeyfin ve
barındırdığı değerlerin zarar göreceği
bilinmektedir. Söz konusu baraj projesi nedeniyle meydana gelecek zararın
tespit edilerek alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98inci ve İçtüzüğün 104 ve 105inci
maddeleri uyarınca bir meclis araştırması açılmasını
arz ve teklif ederiz. 14.05.2008
1) Ayla Akat Ata (Batman)
2) Ahmet Türk (Mardin)
3) Selahattin
Demirtaş (Diyarbakır)
4) Fatma Kurtulan (Van)
5) Emine Ayna (Mardin)
6) Sebahat Tuncel (İstanbul)
7) M. Nezir Karabaş (Bitlis)
8) Bengi Yıldız (Batman)
9) Sırrı
Sakık (Muş)
10) M. Nuri Yaman (Muş)
11) Özdal Üçer (Van)
12) Aysel Tuğluk (Diyarbakır)
13) Pervin Buldan (Iğdır)
14) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
15) Akın Birdal (Diyarbakır)
16) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
17) Hasip Kaplan (Şırnak)
18) Sevahir Bayındır (Şırnak)
19) Şerafettin Halis (Tunceli)
20) Osman Özçelik (Siirt)
Gerekçe:
Batman'ın
Hasankeyf İlçesi Anadolu Bölgesinin en eski yerleşim yerlerinden
biridir. Batman'ın 36 kilometre güneydoğusunda ve Gercüş
ilçesinin 26 kilometre kuzeyinde bulunan Hasankeyf, Anadoluda ortaçağa
ait bütünlüğünü koruyabilen tek kent olma özeliğini
taşıyor. Eski kaynaklarda adı "Hısn kayfa",
"Hısn Keyba" ve "Hısn-ı Keyfa" olarak geçen
Hasankeyfe Roma tarihçileri Kipas, Cehpa ve Ciphas isimlerini
vermişlerdir. İslamiyet döneminde "Kaya Kalesi"
anlamına gelen "Hasın Kayfa" olan kentin adı zamanla
"Hasankeyf'e dönüşmüştür. Hasankeyfin Geç Asur ve Urartu
devirlerine kadar inen bir geçmişi olduğu biliniyor. Bazı
tarihçiler, Hasankeyfteki ilk yerleşimi on bin yıl öncesine
dayandırıyor. Roma İmparatorluğu zamanında
çağın iki süper gücü olan İran İmparatorluğu ile
Romalılar için bir ileri karakol olan Hasankeyf, MS 5. yüzyılda,
Süryani Piskoposluğu'nun başkenti konumuna geliyor. MS 6 ve 7.
yüzyıllarda doğu ülkelerine özgü Hıristiyan Kiliselerinin
merkezlerinden birine dönüşüyor.
İslamiyet
Döneminde de Emeviler, Abbasiler, Hamdaniler ve Mervanilerin eline geçen
Hasankeyf, 1101-1232 tarihleri arasında Artukoğullarının
başkenti yapılıyor. 1232 yılında Eyyubilerin
hakimiyetine giren kent 1260 yılında Moğol istilasına
uğrayarak tahrip ediliyor. Moğol istilasından sonra beylikler
arasında durmadan el değiştiren Hasankeyf, 1516
yılında Osmanlı İmparatorluğuna katılıyor.
Hasankeyf, 1. Dünya Savaşı sırasında terk edilerek harabeye
dönüyor. Daha sonra buraya sığınan köylüler tarafından
yeniden iskan ediliyor. 1967 yılında mağaralarda yaşayan
ailelerin iskanı için evler yapılarak, 1990 yılında
yapılan bir düzenleme ile Hasankeyf, ilçe haline getirilerek Batman'a
bağlanıyor. Tarih boyunca çeşitli uygarlıkların
yaşadığı Hasankeyf, Kalenin bulunduğu alanda yer alan
yukarı şehir, Dicle'nin güney sahillerindeki teraslara yayılan
aşağı şehir ve Dicle'nin kuzeyindeki teraslarda bulunan
tarihi kent örenleri ve mahalleler olmak üzere üç ana bölüme ayrılmış
bulunuyor.
Artukoğulları
devrinde yaptırılan köprü, ortaçağın en görkemli ve en
büyük köprüsü olarak nitelendiriliyor. Bu dönemin diğer yapıları
arasında Kaledeki Ulu Cami'nin aşağısında yer alan
Büyük Saray ile Kale'nin doğu tarafında yolun üzerindeki Kale
Kapısı bulunuyor. Hasankeyfte yer alan Eyyubi dönemi eserleri ise,
Kale'nin en yüksek noktasındaki Ulu Cami, El-Rızk, Sultan Süleyman,
Koç, Kızlar ve Küçük Camileri ile İmam Abdullah Zaviyesi ve Kale'nin
kuzeydoğusunda yer alan Küçük Saray olarak sıralanıyor.
Akkoyunlular dönemine ait Zeynel Bey Türbesi ise Dicle Nehri'nin sol
kıyısında yer alıyor.
Anadolu binlerce
yıldan bu yana gelip geçen medeniyetlerin
kalıntılarını barındırmış,
kıskançlıkla koruyarak günümüze kadar taşımış
eşsiz bölgelerden biridir. Kültürlerin yoğrulup
harmanlandığı geniş bir kazan gibidir.
Tarihi
geçmişi ve kültürel zenginliği yanında Hasankeyf İlçesi
aynı zamanda tarıma elverişli arazileri de sahiptir.
Değişik
kültürlerin harman yeri olan Hasankeyf kültürel kimlikler konusunda da tarihi bir
mirastır. Hasankeyfliler kültürel benliklerine
bağlılıklarını kaybetmeden bu
varlıklarını korumaya çalışmaktadırlar.
Bu çok
değerli kültür varlıklarımızın, DSİ verilerine
göre, Ilısu Barajının yapılmasıyla beraber sular
altında kalacağı bilinmektedir. Bölgede yerleşik bulunan 55
bin vatandaşımız yerinden olacaktır. Bu
vatandaşlarımızın istihdam edilmesi ve konut
sağlanmasına yönelik tedbirlerin alınması gerekmektedir.
Yine bu bölgede bulunan binlerce yıllık tarihe sahip kültür
mirasımızın ve tarihi yapıtların korunması
gerekmektedir.
Ülkemizde
yüzlerce sivil toplum kuruluşu ve yine çeşitli meslek
dallarından uzmanlar Hasankeyfin sulara gömülmemesi gerektiği
konusunda uzlaşma sağladılar. Bu kaygıların
giderilmesi değerli kültür varlıklarımızın
bakımı ve korunması için bir dizi tedbirlerin alınması
amacıyla bir Meclis araştırması açılması
gerekmektedir.
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge gündemdeki
yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Bir gensoru
önergesi vardır, önerge bastırılıp bugün sayın üyelere
dağıtılmıştır. Şimdi önergeyi okutuyorum:
C) Gensoru
Önergeleri
1.- Cumhuriyet Halk Partisi Grubu Adına Grup
Başkan Vekilleri Ankara Milletvekili Hakkı Suha Okay, İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve İzmir Milletvekili K.
Kemal Anadolun, Sabah gazetesi ile ATV televizyonunun satış
ihalesinde ve ihale bedelinin finansmanında bir grubun lehinde etkin rol
alarak yetkisini kötüye kullandığı iddiasıyla Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan hakkında gensoru açılmasına
ilişkin önergesi (11/3)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Etibank
kaynaklı borcun tahsil edilmesi için TMSF tarafından el konulan ve
hisseleri devralınan ATV Televizyonu ile Sabah Gazetesinin ihale ile
Çalık Grubuna bağlı Turkuvaz Radyo Televizyon Gazetecilik ve
Yayıncılık A.Ş.'ye satılması olayında;
Çalık Grubunun satış ihalesine tek başına girmesi,
yabancı ortak bulması ve ihale bedelinin büyük bir bölümünü kamu
bankalarının açtığı kredilerle ödemesi sağlanmıştır.
Halkbank ve
Vakıfbank'ın kendileri için olağan büyüklükte sayılmayan
tutardaki krediyi hangi şartlarla verdiklerini açıklamaması,
kamu bankaları aracılığı ile yeni bir hortumlama
süreci yaşadığımızı açıkça göstermektedir.
Bu süreçte
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan istenilen sonuçları almak için
ihale öncesi ve sonrası olaya müdahil olmuş, yetkisini bir grubun
avantajı için kötüye kullanmıştır.
ATV Televizyonu
ile Sabah Gazetesinin ihale ile Çalık Grubuna bağlı Turkuvaz
Radyo Televizyon Gazetecilik ve Yayıncılık A.Ş.'ye
satılmasında rolü, etkisi ve sorumluluğu bulunan Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan hakkında Anayasanın 98 ve 99 uncu, TBMM
İçtüzüğünün 106 ncı maddeleri uyarınca Gensoru
açılmasını saygılarımızla arz ve teklif ederiz.
Hakkı Suha Okay
Kemal
Kılıçdaroğlu Kemal
Anadol
Ankara İstanbul İzmir
CHP Grup
Başkanvekili CHP Grup
Başkanvekili CHP Grup
Başkanvekili
Gerekçe:
Dinç Bilgin'in
kamuya olan Etibank kaynaklı borcunun tahsil edilmesi için aralarında
ATV Televizyonu ve Sabah Gazetesinin de yer aldığı Merkez Grubu
şirketlerinin yönetim ve denetimleri TMSF tarafından
devralındıktan, varlıkları haczedildikten ve Merkez
Yayın Holding A.Ş.'nin hisseleri Fon mülkiyetine intikal ettirildikten
sonra el konulan ATV Televizyonu ve Sabah Gazetesi 1,1 milyar ABD Doları
bedelle satışa çıkarılmıştır. 5 Aralık
2007 tarihinde yapılan ihaleye tek teklif Turkuvaz Radyo Televizyon
Gazetecilik ve Yayıncılık A.Ş.'den gelmiştir. Turkuvaz
Radyo Televizyon Gazetecilik ve Yayıncılık A.Ş., 24 Nisan
2008 tarihinde ihale bedeli olan 1,1 milyar Doları TMSF'ye ödemiştir.
Çalık Grubu
750 milyon Doların Halkbank ve Vakıfbank'tan proje kredisi olarak
sağlandığını, Katarlı medya grubu AI Wasaeel
International Media Company'nin de 350 milyon Dolar vererek ATV-Sabah'ın %
25'ine sahip olduğunu açıklamıştır. Yapılan
açıklamada; ihale bedelinin 1,1 milyar Dolar olduğu, 150 milyon dolar
da işletme sermayesi konulduğu, bunun 750 milyon Dolarının
Vakıfbank ve Halkbank'tan, geri kalan 500 milyon Dolarlık
kısmının 375 milyon Doları Çalık Holding, 125 milyon
Doları da Katarlı ortak tarafından öz kaynak olarak
konulduğu belirtilmiştir.
Çalık Grubu
kamu malı olan ATV Televizyonu ile Sabah Gazetesini kamu parası ile
satın almıştır. Bu satın alma süreci içinde iktidara
mensup kişiler yandaş medya yaratma amacıyla;
yatırımcıların bir kısmına ihaleye girmekten
vazgeçmeleri için telkinde bulunmuş, bazı yabancı
yatırımcılara Türk ortak olarak seçtikleri kişilerden vazgeçmelerini
tavsiye etmiş, bazılarına da bu işe
karışmamalarını söylemiştir. İkna için yeterli
zamana sahip olunsun diye ihale tarihi bir ay sonrasına ertelenmiş,
Çalık Grubunun ihaleye tek başına girmesi
sağlanmıştır. Küresel krizin tüm finans
kuruluşlarını olumsuz etkilemesi yüzünden kredi bulmakta
zorlanan Çalık Grubunun ödeme süresi olabildiğince
uzatılmış; RTÜK onayı iki ayda çıkmış, TMSF
ödeme yapması için Çalık'a iki ay süre vermiştir. Ödeme
yapılmaması halinde ihale şartnamesinde yer alan ağır
yükümlülüklerle karşı karşıya kalmaması için kamu
bankalarına kredi vermeleri için siyasal baskı
yapılmıştır. Yabancı ortak bulmak için Katar'ı
son beş ayda Cumhurbaşkanı, Başbakan ve 8 bakan ziyaret
etmiştir. Sonuçta Turkuvaz Radyo Televizyon Gazetecilik ve Yayıncılık
A.Ş.'ye Katar kökenli AI Wasaeel International Media Company ortak
olmuştur.
Halkbank ve
Vakıflar Bankası ticari sır niteliğinde bir bilgi
olmadığı halde kredi koşullarını
açıklamaktan kaçınmaktadır. Ancak basına yansıyan
bilgilere göre, kredilerin ilk üç yılı ödemesiz ve 10 yıl
vadelidir. Uygulanacak yıllık faiz oranı ise, Iibor+4.85'tir.
ATV
Televizyonu-Sabah Gazetesi ihalesi için Çalık Grubuna Halkbank ve
Vakıflar Bankasının verdiği kredinin tutarı, vadesi,
faizi ve teminatı kamu bankaları aracılığı ile
yeni bir hortumlama ile karşı karşıya olduğumuzu
göstermektedir.
Başbakan
Erdoğan'ın damadı Berat Albayrak'ın Çalık Grubunda
Genel Müdür olarak çalışması, Berat Albayrak'ın
ağabeyi Serhat Albayrak'ın, ATV-Sabah ihalesini kazanan Turkuvaz
Radyo Televizyon Gazetecilik ve Yayıncılık A.Ş.'nin Genel
Müdürü ve ortağı olması, Zaman Gazetesinin imtiyaz sahibi Ali
Akbulut'un, Çalık ailesinin damadı olması, hem Akbulut'un hem
Çalık'ın Asya Katılım Bankası'nın en büyük
ortağı olmaları, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın
bu ihaleden uzak durmasını gerektirirken, tam aksi
davranışla ihale sürecinde etkin rol almıştır.
Başbakanın ihale sürecinde etkili olması kendisini büyük bir
sorumluluk ile karşı karşıya
bırakmıştır.
Bu
sorumluluğun gereği olarak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan
hakkında, Anayasanın 98 ve 99 uncu, İçtüzüğün 106 ncı
maddeleri uyarınca Gensoru açılmasını arz ve talep ederiz.
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Gensoru
önergesinin gündeme alınıp alınmayacağı hususundaki
görüşmenin günü Danışma Kurulunca daha sonra belirlenerek
oylarınıza sunulacaktır.
Başbakanlığın
Anayasanın 82nci maddesine göre verilmiş iki tezkeresi vardır,
ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım:
D) Tezkereler
1.- Katara resmî ziyarette bulunan Başbakan Recep
Tayyip Erdoğana refakat eden heyete katılacak milletvekillerine
ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/432)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşmelerde
bulunmak üzere bir heyetle birlikte, 13-15 Nisan 2008 tarihlerinde Katara
yaptığım resmi ziyarete, ekli listede adları
yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş
ve bu konudaki Bakanlar Kurulu Kararının sureti ilişikte
gönderilmiştir.
Anayasanın
82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
Liste
Egemen Bağış İstanbul
Milletvekili
Mehmet Halit Demir Mardin
Milletvekili
Bayram Ali Bayramoğlu Rize
Milletvekili
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN
Karar yeter sayısına bakacağım.
Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Karar yeter sayısı yoktur.
On dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 14.16
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.30
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Canan
CANDEMİR ÇELİK (Bursa)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 105 inci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Başbakanlığın
Anayasanın 82nci maddesine göre verilmiş tezkeresinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
tezkereyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir, karar yeter sayısı vardır.
Diğer
tezkereyi okutuyorum:
2.- Romanyaya resmî ziyarette bulunan
Cumhurbaşkanı Abdullah Güle refakat eden heyete katılacak
milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/433)
14.5.2008
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
2-4 Nisan 2008
tarihlerinde Bükreşte gerçekleştirilen NATO Devlet ve Hükûmet
Başkanları Zirvesine katılmak üzere, anılan tarihlerde
Romanyaya resmî ziyarette bulunan Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah
Güle Kırıkkale Milletvekili Vahit Erdemin de iştirak emesi uygun
görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu Kararının sureti
ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın
82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
B) Kanun Tasarı
ve Teklifleri
1.- Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/541) (S. Sayısı: 219)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada
yer alan İş Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı; Trabzon
Milletvekili Cevdet Erdöl ve 2 Milletvekili ile Şanlıurfa
Milletvekili Ramazan Başakın Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifleri ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- İş Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı; Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ve 2 Milletvekili ile
Şanlıurfa Milletvekili Ramazan Başakın Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifleri ve Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (1/570, 2/227, 2/228)
(S. Sayısı: 224) (x)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi,
ikinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci
bölüm, 21 ila 35inci maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm
üzerinde gruplar adına ilk söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldıza ait.
Buyurunuz
Sayın Yıldız. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on
dakika.
CHP GRUBU ADINA
SACİD YILDIZ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 224 sıra sayılı
Kanun Tasarısının ikinci bölümü üzerinde Grubum adına
söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerime
başlamadan evvel, bugün Ankarada Çubukta bir iş yerinde olan
patlama sonucu ölenlere rahmet, yakınlarına
başsağlığı diliyorum. Ayrıca yaralılara da
acil şifalar diliyorum.
Gene, bugün Hava
Şehitlerini Anma Günü; bu vesileyle hava şehitlerimizi ve diğer
tüm şehitlerimizi de rahmetle anıyorum.
Değerli
milletvekilleri, istihdama ilişkin sorunlar, ülkelerin sosyoekonomik
yapıları ve gelişmişlik düzeylerinin farklı
olması nedeniyle her ülkede değişik şekilde görülmesine
rağmen tüm ülkelerin gündeminde öncelikli sorun olarak yer
almaktadır. Üretim, işsizlik, istihdam; bunlar öncelikli sorunlar
olarak bütün ülkelerde yer almaktadır. Ülkemizde de aynı sorun
öncelikli olarak tartışılmaktadır.
Tartışmanın
boyutu Hükûmetin sunduğu tasarıyla farklı bir hâl
almaktadır. Üzerinde konuştuğumuz ve kamuoyunda istihdam
paketi olarak adlandırılan bu tasarı, AKP Hükûmetinin
emeğin değil, sermayenin yanında olduğunu göstermektedir.
Ülkemizde nüfus artış hızının yüksek, sermaye
yatırımlarının istenen düzeyde gerçekleştirilememesi,
siyasi ve ekonomik istikrarsızlıklar, rekabet ortamının
ortaya çıkardığı nitelikli iş gücü ihtiyacı gibi
nedenlerden dolayı işsizlik ve istihdam sorunu baş
göstermektedir.
Nüfus
artış hızı, iş gücü artış
hızını belirleyen temel değişkendir. İş gücü
arzındaki artış hızı, doğrudan doğruya nüfus
artış hızıyla ilgilidir. Nüfus, Türkiyede, Avrupa
ülkelerine göre hızla artmaktadır. Bu nedenle nüfusun önemli bir
bölümünü genç yaş grubu oluşturmaktadır. Nüfusun genç
yapıda olması, iyi kullanıldığı takdirde bir
avantaj gibi görülmektedir veya olabilmektedir. Sosyoekonomik
şartların iyi olduğu bir ülkede genç nüfus dinamik bir kalkınma
gücüdür.
Nüfus
artışı aynı zamanda bir taraftan çalışma
çağındaki nüfusu, diğer taraftan iş gücüne katılan
nüfusu artırmaktadır. Her yıl sınırlı olarak
artan istihdam olanaklarına karşın daha fazla artan iş
gücü, işsizliğin sürekli artmasıyla sonuçlanmaktadır. Tüm
bunlara karşın Sayın Başbakanın en az 3 çocuk
açılımı oldukça düşündürücüdür. Bu haftaki grup
konuşmasında da Sayın Başbakan 3 değil, belki 5-6
olmalı. dedi. Eğer çok çocuklu kalkınma olsaydı Avrupa
ülkelerinin veya gelişmiş ülkelerin çoğunda bu kadar
kalkınma olmazdı veya bizim ülkemizde Doğu ve Güneydoğuda
da kalkınma daha fazla olurdu çok çocuk olsaydı eğer.
Gene bu istihdam
paketinde görülmektedir ki, genç çalışanları, on sekiz-yirmi
dokuz yaş arası çalışanları, aynı zamanda
kadınları özendirici bir tedbir var. Şimdi Kadınların
istihdamını artıracağız. diyoruz, bir taraftan da
beş altı doğum yapsın diyoruz. Ben hekim olarak söylüyorum,
emzirme dönemi var, hamilelik dönemi var, nasıl istihdama katkıda
bulunacak bu kadar çok çocukla kadınlar, bunu da anlamak mümkün
değildir. Sosyolojik olarak geri kalmış ülkelerin
nüfuslarının çoğunlukla genç nüfus olduğu bilinmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde istihdamda iki büyük sorun
vardır: Biri, eskiden bu yana birikerek gelen işsizlik, diğeri
ise çalışma hayatına yeni giren gençleri tehdit eden istihdama
dönük sorunlardır. Ne yazık ki Türkiyede iş gücüne katılma
oranında düşüş olduğu için toplam istihdam da bir türlü
artmamaktadır. İstihdamın artması için yatırımların
da artması gerekmektedir. Tabii birtakım yararlı şeyler de
var istihdam paketinde; olumlu şeyler de var, onları da şimdiden
belirtmek istiyorum.
Özellikle bizim
gibi ülkelerde kalkınmanın sağlanabilmesi için
yatırımlara bütçeden ayrılan payın
artırılması gerekmektedir. Ayrıca, yatırımın
artması isteniyorsa, istihdam üzerindeki ağır vergi yükü yeniden
düzenlenmelidir. İstihdam yalnızca ekonomik bir sorun değil,
aynı zamanda toplumsal bir konudur. Ülkemizde bu konu bir sorun hâline
getirilmiştir. AKP Hükûmeti kendini her ne kadar yoksul halkın
partisi gibi göstermeye çalışsa da çıkarılan yasalar bunun
böyle olmadığının açık göstergesi olmuş,
yoksulluk artmış, işsizlik sorunu büyümüştür.
İstatistikler de göstermektedir ki, işsizlik gittikçe
artmaktadır. Şu an üstünde konuştuğumuz kanun
tasarısı da bunun yeni bir göstergesidir.
Yanı
başımızda, Tuzlada bu tip olaylar yaşanıyorken ve
birçok insanımız iş güvenliği eksiklikleri nedeniyle
hayatlarını kaybediyorken hekim bulundurma zorunluluğunu ortadan
kaldırmak -pakette iş yerinde hekim bulundurma zorunluluğu
ortadan kaldırılıyor- ve bunun yerine işvereni hizmet
almaya yönlendirmek, işçiyi kapitalizmin insafına terk etmek
demektir.
Benzer bir
uygulama İşsizlik Fonunun düzenlenmesiyle de getirilmektedir.
İş gücü maliyetleri resmen kamulaştırılmaktadır.
Yani işverenin ödemesi gereken paylar devletin sırtına, hazineye
yüklenmektedir. Madem böyle bir düzenleme yapılacaktı
Hazinede büyük
yük var diye, hazinenin yükü azalsın diye Sosyal Güvenlik Yasası
reform şeklinde getirildi, ama şimdiki bu düzenlemeyle de hazineye
yük bindirilmektedir. Hükûmet sosyal güvenliği devletin sırtında
hem yük olarak görüyor hem de sermayeyi kurtarmak için iş gücü maliyetini
üstleniyor. Bu tutarsızlığı anlamak olanaklı
değil.
Hükûmetin
tutarsızlıkları sadece bununla da kalmıyor.
Bakınız, yıllarca hekimlik yapmış bir
arkadaşınız olarak başka bir noktaya işaret etmek
istiyorum: 4857 sayılı Kanunun 81inci ve 82nci maddeleri
birleştirilmekte ve bu yolla 82nci madde yürürlükten
kaldırılmaktadır. Tasarıda düzenlenen 81inci madde,
iş güvenliğiyle ilgili, görevli mühendis ve teknik elemanlarla ilgili
82nci maddeyi de içermektedir.
Yine
tasarıya göre, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı özel bir eğitim ile iş
sağlığı ve güvenliği konusunda uzman personeli daha
yetkin hizmet verebilmesi için belgelendirecektir. Bu belgelendirmede
Sağlık Bakanlığının, Türk Tabipler
Birliğinin, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinin
görüşleri de alınacaktır.
Gönül isterdi ki
bu yasa Meclise gelmeden evvel de tüm sivil toplum örgütlerinin görüşleri
alınsın. Mesela Türk Tabipler Birliğinden görüş
alınmadığını belirttiler. DİSKten tam görüş
alınmadı, iki gün evvel oraya verilmiş. Ama Sayın
Başbakan Bu dönemde bütün kanun tasarılarında sivil toplum
örgütlerinin katkısını ve görüşlerini alıyoruz,
desteklerini de alıyoruz. dedi. Fakat Sosyal Güvenlik Yasasında da
-daha evvel de belirtmiştim- Meclise geldikten sonra Ekonomik ve Sosyal
Konseyde görüşülüyor. Yani önceden bir görüş alma da doğru
değil arkadaşlar.
Değerli
milletvekilleri, iş yerinde çalışan işçilerin
sağlığının korunması için getirilmeye
çalışılan hükümler iş yerinde sağlıklı ve
güvenli bir çalışma ortamının sağlanması
açısından büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle tasarının
tüm maddeleri büyük bir titizlik içinde incelenmelidir. Bizim itiraz
ettiğimiz noktalardan bir diğeri, bu tasarının
işverenin işçisinin sağlığını koruma
yükümlülüklerinden bazılarını ortadan
kaldırmasıdır. Şüphesiz her işveren
aynısını yapmayacaktır, fakat tasarıyla iş
yerinde hekim bulundurulması zorunluluğu ortadan
kaldırılmaktadır. Bunun yerine dışarıdan hizmet
alma yoluyla işçi sağlığının
sağlanabileceği düşünülmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yanı başımızda,
Tuzlada bu tip olaylar yaşanıyorken ve birçok insanımız
iş güvenliği eksiklikleri nedeniyle hayatlarını kaybediyorken
hekim bulundurma sorumluluğunu ortadan kaldırmak ve bunun yerine
işvereni hizmet almaya yönlendirmek işçiyi kapitalizmin insafına
terk etmek demektir. 1982den sonra özellikle Turgut Özal iktidarı
döneminde verilen devlet teşviki tersanelerde işçi olarak
çalışan ustaların daha sonra kendi ekibini yanına alarak
yüzlerce taşeron firmanın kurulmasına ve yeni rant
kapılarının açılmasına yol açmıştır. Bu
tasarıda alt ve üst işveren düzenlemesi getiriliyor, o olumlu, ona
olumlu olarak bakıyoruz, onu da belirteyim buradan. Böylelikle işçi
sağlığı ve iş güvenliği ufak işletmelerin
insafına bırakılmıştır.
Görüşmekte
olduğumuz tasarıda sağlık hizmetini
dışarıdan alma teşvik edilmektedir.
Dışarıdan hizmet almak yerine bu hizmetin yerinde verilmesi
gerekmektedir. Böyle bir uygulama iş yeri hekimliğinin yasal zeminine
de daha uygundur. Kâr amacıyla kurulmuş özel sağlık ve
güvenlik işletmelerinin teşviki iş sağlığı
ve güvenliğini olumsuz etkileyecek, iş yeri maliyetini
artıracaktır. Hekimin o iş yerinde sürekli bulunması ve
birtakım sorunlara yerinde tanık olması gerekir.
Ülkemizde
yapılan bazı araştırmalara göre iş
kazalarının ve meslek hastalıklarının en çok
görüldüğü alan küçük ve orta ölçekli işletmelerdir. İş yeri
hekimi, iş güvenliği uzmanı, iş yeri hemşiresi
görevlerini yerine getirirken iş yerinde sürekli bulunması gereken
kişilerdir. Bu hizmetler danışmanlık hizmetlerinden
farklıdır, aktif, eylemli biçimde iş yerinde yürütülecek
hizmetlerdir. Bu nedenle iş yeri hekimi, işçilerin
yaşamlarının önemli bir bölümünü geçirdikleri çalışma
ortamının özelliklerini iyi bilmeli, iş kazalarının ve
iş hastalıklarının önlenmesi için yürütülen
çalışmaların içinde doğrudan bulunmalıdır. Yani,
iş yeri hekiminin, kurum ya da işletmenin mevcut personeli
olmasının daha doğru olacağını göstermektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri;
tasarı, sadece içerik olarak
değil biçim olarak da sorunlar taşımaktadır. Böyle bir
tasarının hazırlanmasında konuyla ilgili -daha evvel de
belirtmiştim- tüm sosyal tarafların görüşlerinin
alınması uygun olurdu. Fakat, ideal olmamasına rağmen
tasarıda -dediğim gibi- olumlu yönler de vardır. İş
Kanunu gibi toplumsal bir konuda Hükûmetin daha hassas davranması
gerekirdi.
Bu duygu ve
düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Yıldız.
Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Karaman Milletvekili Lutfi Elvan söz
istemiştir.
Buyurun
Sayın Elvan. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ
GRUBU ADINA LUTFİ ELVAN (Karaman) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Öncelikle böyle bir
düzenlemeye neden ihtiyaç duyduk, bunu sizlere aktarmaya
çalışacağım.
Değerli
arkadaşlar, daha önce de defalarca belirttik; biz, artan rekabet gücümüzü
daha da artırmak istiyoruz. İşsizlik oranını daha da
aşağılara çekmek istiyoruz ve aynı zamanda son beş
yıldan beri devam eden yüksek büyüme eğilimini muhafaza etmek
istiyoruz. Mevcut yapıya baktığımızda ise iş gücü
üzerindeki vergi ve prim yüklerinin Avrupa Birliği ve OECD ortalamalarının
üzerinde olduğunu görüyoruz.
Bir başka
husus: Genç işsizlerimizin oranının, işsizlik oranı
içerisindeki payının oldukça yüksek olduğunu görüyoruz. Bu,
yıllardan beri devam eden bir problem. Örneğin, 2002
yılında yüzde 19lar civarında iken, bugün de aynı
seviyesini aşağı yukarı korumaktadır.
Diğer bir
husus: Kadınlarımızın iş gücüne katılım
oranı oldukça düşüktür, yüzde 26 seviyesinde. Bu, erkeklerde yüzde 74
seviyesinde. Bunu da biz dikkate almak durumundaydık. Biz, bu istihdam
paketini getirirken, rekabet gücümüzü artırmada ve işsizlik
oranını düşürmede sadece bir çözüm olarak istihdam paketini
görmeniz son derece yanlıştır.
Değerli
arkadaşlar, biz, bu istihdam paketi dışında KOSGEB
tarafından verilen yüzde sıfır faizli destekler bir yanda,
diğer yanda yine rekabet gücümüzü artırmaya ve insan
kaynaklarını geliştirmeye yönelik olarak kalkınma
ajanslarını önümüzdeki günlerde, önümüzdeki aylarda hemen devreye
sokacağız. Bir başka enstrüman, Doğu, Güneydoğu
Anadolu Eylem Planını devreye sokuyoruz. Yine ARGE desteklerimiz
devam ediyor.
İş gücü
üzerindeki vergi ve prim yüklerine baktığımızda, Türkiye
ortalaması, biliyorsunuz, yüzde 42,7 seviyesindeydi. Bu, yüzde 36,7
seviyesine Hükûmetimiz döneminde çekildi. OECD ortalamasına
baktığımızda bu yüzde 27,3; oldukça üzerinde. AB
ortalamasına baktığımızda yüzde 31,9. Biz,
işveren priminden 5 puanlık bir kısmının indirimiyle
31,7ye çekmiş oluyoruz yani iş gücü üzerindeki vergi ve prim yüklerini
Avrupa Birliği ortalamalarına çekmiş oluyoruz değerli arkadaşlar.
Bu da rekabet gücümüzün artırılmasında önemli bir unsur diye
düşünüyorum.
İstihdam
paketimizde üç temel bileşen var genel olarak
baktığımızda. Birincisi, iş gücü üzerindeki yükün
azaltılması. Biraz önce değindim, bu yükü azaltmaya, AB ortalamalarına
çekmeye yönelik olarak bu yasal düzenleme önemli bir katkı
sağlayacak. İkinci husus, kadınlarımızın ve
gençlerimizin daha fazla istihdamını sağlayan bir mekanizma. Ama
bunlar kadar önemli olan bir mekanizma var, o da aktif iş gücü programları.
Değerli
milletvekilleri, aktif iş gücü programları, özellikle
gelişmiş ülkelerde çok yaygın olarak kullanılan bir
mekanizma. Aktif iş gücü programlarını yaygın olarak
kullanan ülkelerdeki işsizlik oranına
baktığınızda bunun yüzde 4-5ler seviyesinde olduğunu
görürsünüz.
Bugün
Danimarkada aktif iş gücü programları için gayrisafi yurt içi
hasılanın yüzde 2si mertebesinde bir destek sağlanmakta,
İsveçte keza yüzde 1,5a yakın bir destek söz konusu, Hollandada
yüzde 2ye yakın bir destek söz konusu. Ülkemize
baktığımızda, ilk kez Hükûmetimiz döneminde aktif iş
gücü programlarına bu kadar önem verildiğini görüyoruz. 1990lı
yıllardan 2002 yılına kadar geçen süre içerisinde aktif iş
gücü programlarına sağlanan desteğe
baktığımızda hemen hemen yok denecek düzeydedir. Yılda
ortalama 500-1.500 arası vatandaşımızın,
işsizimizin eğitildiğini görüyoruz. Ama bizim
İktidarımız döneminde aşağı yukarı
yılda 20 bin kişinin mesleki eğitime tabi tutulduğunu
görüyoruz.
Bu programla da
biz ne sağlayacağız? Bu programla biz şunu
sağlayacağız değerli arkadaşlar: Yılda
aşağı yukarı 200 milyon YTL civarında bir kaynak aktif
iş gücü programlarına ayrılacaktır. Diğer taraftan,
İnsan Kaynaklarını Geliştirme Programı çerçevesinde,
Avrupa Birliğinin desteklediği bir mekanizma ile aşağı
yukarı yılda 100 milyon YTL de bu amaç için kullanacağız.
Yani özet olarak söylemek gerekirse, yılda 300 milyon YTL aktif iş
gücü programlarının desteklenmesi için kullanılacak. Eğitime
tabi tutulacak olan toplam işsiz sayısı da yılda
aşağı yukarı 150 bin kişi.
Bunu neden
yapıyoruz? Bunu şu nedenle yapıyoruz değerli
arkadaşlar: Arz ile talep arasında ciddi bir dengesizlik söz konusu.
İş adamı diyor ki: Ben şu şu niteliklerde, şu
vasıflarda işçi istiyorum, eleman istiyorum. Piyasaya
baktığınızda o vasıflarda eleman bulabilmeniz söz
konusu olamıyor. O nedenle biz bu arz ile talep arasındaki
dengesizliği gidermeye yönelik olarak, aktif olarak aktif iş gücü
programlarını uygulamaya devam edeceğiz.
Değerli
arkadaşlar, burada muhalefetten bazı milletvekili
arkadaşlarımız özellikle işsizliğin had safhaya
geldiğini, yoksulluğun arttığını, emekliyi
açlığa mahkûm ettiğimiz
MUHARREM VARLI
(Adana) Doğru söylemişler.
LUTFİ ELVAN
(Devamla)
özellikle borçlanmanın aşağı yukarı 500
milyar dolara yükseldiği şeklinde bazı beyanatlarda bulundu.
Bunlara şimdi açıklık getireceğim.
SELAHATTİN
DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Hepsi yalan zaten!
GÜROL ERGİN
(Muğla) Hepsi yalan!
LUTFİ ELVAN
(Devamla) Bunları söylerken, değerli arkadaşlar, rakamlarla
konuşmamız gerekiyor. Bugün yine arkadaşlarımız
çıktı İşsizlik oranı yüzde 20. dedi. Neye göre yüzde
20? İşsizlik oranını ortaya koyan bilimsel
araştırma yöntemleri var. Dünyada hangi yöntem kullanılıyorsa
Türkiyede de bu yöntem kullanılıyor. 2002 yılında yüzde
10,3 iken bugün yüzde 9,9. Neye göre yüzde 20, bunu açık ve net olarak
ortaya koymamız gerekiyor.
Efendim
İstihdam artışı sağlanmadı. İstihdamda bir
gelişme yok. dendi. Size örnek vermek istiyorum istihdamda ne oldu:
1991-2001 döneminde istihdamda 524 bin kişilik azalma oldu.
Peki, 2002-2006
döneminde ne oldu? Tarım dışı istihdama
baktığımızda değerli arkadaşlar, tarım
dışı istihdamda Türkiyede 2 milyon 347 bin kişinin
istihdam edildiğini görüyoruz.
Avrupa
Birliği ülkeleri ile Türkiyeyi istihdam açısından kıyasladığımızda
ise şu manzara ortaya çıkıyor: İspanyadan sonra Avrupa
Birliğine üye olan ülkeler arasında en fazla istihdam sağlayan
ülke Türkiyedir değerli arkadaşlar. Artış açısından
baktığımızda Türkiye yüzde 16,9 ile birinci sırada yer
almaktadır. Şu anda yirmi yedi ülke ile Türkiyeyi
kıyasladığımız zaman, bu yirmi yedi ülke arasında
istihdam artışı yüzde açısından en fazla, en yüksek
olan Türkiyedir değerli arkadaşlar.
Sayısal
açıdan baktığınız da ise İspanyadan sonra
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Aferin size!
LUTFİ ELVAN
(Devamla) Ben rakamları söylüyorum. Bu, Eurostatın
rakamlarıdır değerli arkadaşlar; kafamdan söylemiyorum.
İkinci bir
husus
Yoksulluğa değinildi, halkın yoksulluğa mahkûm
edildiği söylendi.
Değerli
arkadaşlar, size 2002 ve 2006 rakamlarını vermek istiyorum.
Devletin rakamları, Hazine
Müsteşarlığımızın, Devlet Planlama
Teşkilatımızın ve ilgili
kuruluşlarımızın rakamları.
Gıda
yoksulluğu
Bunları iyi dinleyin değerli arkadaşlar. 2002
yılında toplam nüfusun yüzde 1,35i gıda yoksulluğu
kapsamında iken bu, yüzde 0,74e düşmüştür. Yani 2002
yılında 841 bin kişi gıda yoksulluğu altında iken
bugün bu, 51 bine düşmüştür. Yine, Birleşmiş Milletlerin
verilerine baktığımızda ise, kişi başına 1
doların altında 142 bin vatandaşımız varken 2002
yılında, bugün 1 doların altında 1 tane
vatandaşımız bile yoktur. Yine, Birleşmiş Milletler
verilerine göre 4,3 doların altındaki nüfusa
baktığımızda, 2002 yılında yüzde 30 iken bu,
yüzde 13,3e düşmüştür.
Değerli
arkadaşlar, bir başka husus Emekliyi, işçiyi açlığa
mahkûm ettiniz. Hangi göstergeye bakarsanız bakın BAĞ-KUR,
Emekli Sandığına tabi ister memur olsun ister işçi olsun,
tüm alanlarda 2002-2007 döneminde reel olarak artış sağlanmıştır
değerli arkadaşlar. Memur maaşlarında reel olarak, en
düşük memur maaşlarında yüzde 56 reel artış
sağlanmıştır ancak şunu özellikle belirteyim
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
LUTFİ ELVAN
(Devamla) İlk kez bu iktidar yüksek ücret olan üst düzey memurlara reel
olarak yüzde 2lik artış sağlamıştır.
Değerli arkadaşlar, yüksek düzeyli memurlarda 2002-2006 döneminde
sadece ve sadece yüzde 2lik reel artış sağlarken, düşük
gelir grubundaki memurlara reel olarak yüzde 56 artış
sağlamıştır.
Son olarak
borçlanma konusunda çok ufak bir şey söylemek istiyorum. Herkes bir rakam
söylüyor ama devletimizin kayıtlarına bakalım değerli
arkadaşlar. Kamuda borçlarımızda, ciddi ölçüde dış
borçlarımızda azalma
olmuştur. Size rakamı vereyim: 2002 yılında 141 milyar YTL
kamu dış borcumuz varken bugün sadece 104 milyar YTLlik kamu
dış borcumuz vardır. Özel sektör borçlarını dâhil
ettiğimizde ise şunu söyleyeyim -o rakamı da vereceğim-
2002 yılında 130 milyar dolarlık -özel sektör dâhil-
dış borcumuz vardır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen son cümlelerinizi söyleyiniz.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Dünden beri arttı, farkında değilsiniz!
LUTFİ ELVAN
(Devamla) 2007 yılında bu 247 milyar dolara
çıkmıştır ve bunun çok önemli bir kısmı özel
kesime ait borçlardır. Dolayısıyla, kamu kesimindeki borçlar,
ciddi ölçüde, yüzde 50nin üzerinde azalmıştır değerli
arkadaşlar. Bunu görmemiz gerekir.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Özel sektör borçlarını kim ödeyecek?
LUTFİ ELVAN
(Devamla) Ben rakamlarla konuşuyorum değerli arkadaşlar ve bu
dönemde gayrisafi yurt içi hasılamızdaki artış oranı
yüzde 165 olmuştur. Cumhuriyetin hangi döneminde bu kadarlık bir
gayrisafi yurt içi hasılada artış oldu değerli arkadaşlar?
2002 ile 2006 dönemini kıyaslayın, yüzde 166lık gayrisafi yurt
içi hasılamızda bir artış olmuştur.
Ben hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Çok teşekkür
ediyorum. Sağ olun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Cebimiz boş, cebimiz!
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Elvan.
Demokratik Toplum
Partisi Grubu adına Batman Milletvekili Bengi Yıldız söz
istemiştir.
Buyurunuz
Sayın Yıldız. (DTP sıralarından alkışlar)
DTP GRUBU ADINA
BENGİ YILDIZ (Batman) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 224 sıra sayılı İş Kanunu
hakkında Demokratik Toplum Partisi Grubunun görüşlerini sunmak üzere
söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle, benden
önceki konuşmacı arkadaşın rakamlarla vermiş
olduğu istatistiklere cevap vererek konuşmama başlamak
istiyorum.
Anadolu Ajansının
TÜSİAD ve Merkez Bankasının ortaklaşa
başlattığı proje kapsamında hazırlanan iş
gücü, gelir, harcama ve yoksulluk açısından, Türkiye'de, hane
halkı raporuna göre çalışmak isteyip de iş aramayanlar
dikkate alınarak, çokça da örnek alındığı gibi, Amerika
Birleşik Devletleri benzeri alternatif işsizlik
tanımlamaları yapıldığında, Türkiye'de 2006
yılında yüzde 9,9 olan resmî işsizlik oranı 16,9; 2007
yılında ise 16,3 olarak gerçek işsizlik rakamlarına
yakın bir belirleme yapılmış. Rapora göre, Türkiyede
iş gücü piyasasında ücretsiz aile işçileri ve iş gücüne
dâhil olmayanlar diğer ülkelere göre daha ağırlıklı
bir rol oynarken, ücretsiz aile işçilerinin toplam istihdam içindeki
payı Türkiyede yüzde 20 civarında iken Avrupa Birliği
ülkelerinde, on beş ülkede yüzde 1,2dir. İş gücüne dâhil
olmayanların çalışma çağındaki nüfusa oranı
Avrupa Birliğinin yirmi beş ülkesinde yüzde 30 civarında iken,
Türkiyede bu oran yüzde 49 civarındadır. Bunlar da
TÜSİADın ve Merkez Bankasının
hazırladığı bir rapordu.
İşsizlik
oranları, Avrupa Birliği ülkelerinde işsizlik oranı:
Almanyada 9,9, Avusturyada 5,4, Belçikada 8,4, Danimarkada 5,3, Hollandada
2,6, bu şekilde sıralanıyor.
Yine
İşsiz ve ümitsiz Türkiye başlıklı bir habere göre,
TÜİK raporları toplam nüfusta- on beş yaş ve üstü nüfus- 48
milyon çalışabilir insan gücü; istihdam, 2006 yılında 21
milyon, 2007 yılında 20 milyon insan; iş bulma ümidi olmayanlar,
2006da 600 bin, 2007de 630 bin; mevsimlik işçiler, 2006da 344 bin,
2007de 409 bin ve ev işleriyle meşgul
kadınlarımızın oranı 2006 yılında 12 milyon,
2007 yılında 12 milyon 300 bin kişi olarak sunuluyor.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; kamuoyunda istihdam paketi olarak
sunulan ancak daha çok fakirden alıp zengine veren bir düzenleme olarak
anılacak bu tasarı içinde birçok yeni husus bulunmaktadır. Dünden beri sayın milletvekilleri
bunları dile getirdiler ama başlıklarıyla söylüyoruz:
Eski hükümlüye
iş yok yani cezaevine düşmüş ve çoğu da ekonomik temeli
olan suçlular çıktıktan sonra kendi başlarına
bırakılıyor.
Engellilerin
oranında ciddi bir düşüş var.
Aynı
zamanda, kadınlar ile on sekizyirmi dokuz yaş arasındaki
gençlere yer açmak için beş yıl boyunca işsizlik
sigortasından oraya belirli bir oran aktarılıyor fakat
diğer taraftan, otuz yaş ve üstü çalışan insanların bu
teşvik karşısında korunmadıklarını bu
tasarıda görüyoruz.
En önemli
düzenleme olarak gördüğümüz düzenleme GAPa ilişkin olan
kısmıdır. Tasarının 25inci maddesinde, yapılacak
değişiklik ile Özelleştirme Fonunda biriken tutardan 1 milyar
YTLlik kısım aktarılıyor GAPa ve 2009 ile 2012 tarihleri
arasında Özelleştirme Fonundan 2,5 milyar YTLlik kısım
GAP kapsamındaki yatırımlara yönlendiriliyor. Bu düzenleme ve
öngörü yerini bulursa kısmi bir iyileşme gerçekleştirilecektir
ancak Sayın Başbakanın 12 milyar dolarlık paketi gibi,
umarız sadece enerji ağırlıklı olmaz; yeni
barajların yapılmasıyla bölgede bir gelişme olmaz, yeni
istihdam alanları açılmaz. Örneğin bölgede Türkiye'nin en büyük
barajları kurulmuş durumdadır. Bu alanlarda kaç işçi
çalışmaktadır? Bu barajların sayesinde ne kadar sulanabilir
tarım arazisi sulanabilmektedir? Resmî verilere göre yüzde 14. Yeni
barajlar yapılarak mesela Hasankeyf gibi binlerce yıllık ortak
mirasımız sular altında bırakılacaktır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; biz bu yasayı
tartıştığımız sırada Doğu ve
Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yüz binlerce emekçi Parlamentodan gelecek
haberi bekliyor. O da bölgede yaşanan kuraklığın
yarattığı doğal afetin görülmesidir. Bilindiği gibi,
Diyarbakır, Batman, Urfa, Mardin, Adıyaman, kısmen de Siirt ve
Şırnak gibi illerde yaşanan kuraklık, tarladaki
buğday, arpa, mercimek gibi ürünlerin yüzde 90ıyla, bazı
yerlerde tamamen kurumasına neden olmuştur. Yine,
hayvancılıkla uğraşan insanlarımızın bölgede
kuraklık nedeniyle hayvanlarını otlatacak bir alan
bulunamamaktadır. Her yıl çıktıkları yaylalar da
güvenlik nedeniyle yasaklı olduğundan, hayvancılıkla
uğraşan insanlarımız hayvanlarını yok
pahasına satmaktadırlar.
Şimdi
istihdamı tartışıyoruz. Ne yapacaksınız bu insanlara?
Bölgenin iki temel geçim kaynağı olan tarım ve
hayvancılık iflas etme noktasındadır ve Hükûmet ses
çıkarmıyor. Bu durum, Hükûmet ve yereldeki yetkililer tarafından
bilinmektedir. Buna rağmen şimdiye kadar bu konuda bir düzenleme
yapılmamıştır. Böylesine bir doğal afete kaynak
bulamayan Hükûmetin bundan daha öncelikli hangi işi olabilir ki insanlar
tarım ve hayvancılığı bırakacak, üretim
dışına itiliyor ve biz burada istihdamı tartışıyoruz.
Yap-işlet-devret modellerine zaman ve kaynak buluyorsunuz, işverenin
primini hazineden ödüyorsunuz ama işini, aşını kaybeden
milyonlarca insanı görmezden geliyorsunuz. Merak etmeyin, vatandaş,
onları görmezlikten gelenleri ilk seçimde görünmez hâle getirecektir.
Değerli
arkadaşlar, duymazlıktan geliyorsunuz diyoruz çünkü dün basında,
sadece, ne yazık ki bir tek gazetede yer alan bir haber var. Haykıran
esnaf odaları, ziraat odaları, Doğu ve Güneydoğu Anadolu
Bölgesindeki sivil toplum örgütleri Diyarbakırda bir araya geliyor ve
seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Ancak, sesleri Ankaradan
duyulmuyor. Ne diyorlar? 15 milyon dekar araziyi etkiledi bu kuraklık.
diyorlar ve taleplerini dile getiriyorlar: Kuraklık yaşanan bölge,
afet bölgesi ilan edilmelidir. diyorlar, Ziraat odalarının da
içinde yer aldığı hasar tespit komisyonları
oluşturulmalıdır. diyorlar, Çiftçinin zararları ürün
bazında tespit edilip tüm üreticilerin zararları en kısa zamanda
karşılanmalıdır. diyorlar ve benzeri taleplerini dile getiriyorlar
sayın milletvekilleri.
Şimdi,
Adalet ve Kalkınma Partisinin seçim bildirgesine
baktığımızda, bugün haykıran vatandaşın
sesini o dönemde onlar da dile getirmiş. Deniliyor ki: Türkiyede
tarım sektörü yıllarca ihmal edilmiş. Özellikle son yıllarda
yaşanan derin ekonomik krizden çiftçilerimiz, köylülerimiz çok olumsuz
etkilenmiştir. Uygulanmakta olan ekonomik program da tarım sektörünün
problemlerine çözüm getirememiş, çiftçilerimiz daha da zor duruma
düşmüştür. Son yıllarda mazot, gübre, ilaç, tohumluk, makine
gibi tarım girdilerinin fiyatlarında büyük artışlar meydana
gelmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
BENGİ YILDIZ
(Devamla) Avrupa Birliği üyesi ülkelerde tarım sektöründe
çalışanların toplam çalışanlara oranı yüzde 4
olarak belirtiliyor. Ancak bu ülkelerde, Avrupa Birliği ülkelerinde
çiftçiye 104 milyar euroluk destek sunulduğunu belirtiyorlar. Amerika
Birleşik Devletlerinde de yine çiftçiler için bütçeden yüzde 21
oranında teşvik primi verildiği söyleniyor.
Hayvancılıkta da aynı noktada, bugün çiftçinin
bağrışlarını dile getiren belirlemeler
yapılmış. Ama bugün Doğu ve Güneydoğu Anadoluda, bu
kuraklıkla tarım ve hayvancılık bitme noktasına
gelmiş ve Sayın Hükûmet yetkilileri bunu duymazdan gelmektedirler.
Değerli
arkadaşlar, biz daha önce belirttik; doğu ve güneydoğuda toprak
reformu yapılmalıdır. Toprağın yüzde 60ı hâlen
Türkiyede hazinenin elindedir; bunları üreticinin, çiftçinin hizmetine
sokmak gerektiğine inanıyoruz.
Bu duygu ve
düşüncelerle, hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (DTP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Yıldız.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Ahmet Kenan
Tanrıkulu konuşmak istemiştir.
Buyurunuz. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; görüşülmekte olan 224 sıra sayılı Kanun
Tasarısının ikinci bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulumuzu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekillerimiz, tabii ki bugün görüşmekte olduğumuz tasarı
gerçekten hem ülke ekonomisi için hem işçi-işveren ilişkileri
açısından çok önemli bir yasa. Bu, inkâr edilmeyecek bir konu. Ancak
ülkemiz öyle bir süreçten geçiyor ki bakın bugün Ziraat Odaları
Birliği Başkanı Türkiye'deki kuraklık tehlikesini
anlatıyor. Türkiye'nin birçok diğer sivil toplum kuruluş,
örgütlerinin başkanları Türkiye ekonomisinin geçirdiği hem
ekonomik hem sosyal süreci anlatıyor. Bu durum karşısında,
mutlaka, bu yüce çatının, Türkiye'nin bu önemli problemlerini
-başta kuraklık olmak üzere- görüşmesi de gerekirdi diye
düşünüyoruz.
Değerli
milletvekilleri, konumuza gelirsek: Türkiye'de geçen yılki resmî
işsiz sayısı 2 milyon 333 bine ulaşmış.
İş aramaya hazır fakat çalışmayan 1 milyon 805 bin
kişiyi de buna eklediğimiz zaman, gerçek işsiz sayısı
4 milyon 138 bine ulaşmış. Şimdi, yavaşlayan büyüme,
durağanlaşan bir sanayi sektörü, mutlaka işsizliğin daha da
artacağının çok önemli bir göstergesi.
Değerli
milletvekilleri, bugün için hiçbir ekonomik ve sosyal tarafın veya
çalışma hayatının unsurlarının tam ve eksiksiz ve
yeterli görüşleri alınmadan sosyal ve ekonomik
değişiklikler içeren ve de amacına önümüzdeki günlerde tam
olarak ulaşamayacak bir tasarıyı görüşüyoruz.
Tasarının
genel gerekçesine baktığımız zaman, çok kısa olarak
yatırımları ve istihdamı teşvik olarak ifade edilen
bu değişiklikler, Türk kamuoyunda da istihdam paketi olarak
algılanmaktadır. Aslında, ekonomiden sorumlu bakanlar,
geçtiğimiz günler içerisinde önemli bir konuyu açıkladılar, orta
vadeli mali çerçeveyi kamuoyumuza sundular. Bunun hazırlanma amacı
olarak da istihdam paketi yani bu görüştüğümüz tasarı, mahalli
idareler reformu ve GAP yatırımlarına hız
kazandırılması gibi politika adımlarının dikkate
alınmakta olduğu belirtiliyor bu çerçevenin içerisinde. Bu
yatırımlara hız kazandırmak için de faiz
dışı fazladaki indirimin kullanılacağı ifade
edilirken, bugün görüştüğümüz bu tasarıda ve diğer
yatırımlarda, yıllar itibarıyla ne kadar katkı
sunulacağı tam olarak ifade edilmiyor.
Değerli
milletvekilleri, bunun yerine ne yapılıyor? 57nci Hükûmet içerisinde
hazırlanan ve yasalaşan İşsizlik Sigortası Fonu ve bu
fonun getirileri farklı alanlarda kullanılmak amacıyla
tasarı hazırlanmış. İktidarın, sigorta
primlerinde 5 puan indirim vaadinin üzerinden de henüz yedi-sekiz ay geçti.
Biliyorsunuz, Hükûmet ve Hükûmet içerisindeki değişik görevdeki
sayın bakanlar, bu 5 puan indirim vaadini ağustos ayından bu
yana sürekli söylemekteler. Bununla beraber, 2007 yılı Aralık
ayında Yüksek Planlama Kurulunun 2007/71 sayılı kararıyla,
Hükûmetimiz tarafından imzalanarak, Avrupa Birliğine verilen
katılım öncesi ekonomik programa baktığımız zaman
konunun uygulama yılının 2009 yılı başı
olduğunu görüyoruz ve bu kabul edilmiş bir metin ve belgedir. Bu çelişkili
vaat verildikten hemen sonra önümüze gelen bu tasarıda ise
işçilerimizin ve işverenlerimizin yıllarca alın teriyle
biriktirdikleri fonlar, işsizlik sigortasındaki bu birikim, söz
konusu bu fonun indirim kaynağı olarak sağlanmakta. O zaman
şu soru hemen akla geliyor değerli milletvekilleri: Bu hâliyle
işçimizin geleceğinin garantisi olan bu fonun delinerek amacı
dışında kullanılması Hükûmet tarafından
sağlanmış olan doğru bir teşvik aracı
mıdır?
Daha
geçtiğimiz günler içerisinde Sosyal Güvenlik Yasasında prim
esaslı kazançlar arttırılıp bugün görüşmekte
olduğumuz tasarıyla da 5 puan indirim getirilmesi aslında,
işverenimize de yeterli bir destek sayılmaz. Bugün İşsizlik
Fonunda biriken 33 milyar YTLnin amacı işsiz kalan
çalışanlarımıza belirli bir dönem için katkı
sağlamaktır. İktidarın işverenlerimize vermiş
olduğu, planlaması yapılmamış, üzerinde
çalışılmamış bu söz, işçimizin ve
işverenimizin bu birikimiyle amacı dışında
kullanılmak istenmektedir.
Değerli
milletvekilleri, tabii meydanlarda verilen bu vaatlerin önceden herhangi bir
planlamasının yapılmadığının açık bir
göstergesi olan bu düzenlemede verilen bu söze başka kaynak ve proje
üretilemediğinin de bir delili olarak bu tasarıyı karşımızda
buluyoruz. İktidar daha önce bu fonu kullanmak istemiş ama IMF
tarafından engellenmiştir. Ne zaman ki IMFyle -yani 9 Mayıs
2008 tarihi itibarıyla- stand-by düzenlemesi bitirilmiş, hemen bu
tasarı önce Komisyona ve daha sonra da Genel Kurulumuza indirilmiş
gözükmektedir.
Tabii, bu fondan
yapılacak harcamalar bütçe harcaması gibi etki yapacaktır
ekonomik olarak baktığımız zaman. Harcamaların
artması sebebiyle zaten yüksek artış trendine giren enflasyon ve
faiz oranları kısa sürede birbirine ivme etkisi yapacak ve
makroekonomik göstergelerin daha da bozulmasına yol açacaktır.
İşsizlik Fonundan yapılan bu harcamalar aynı zamanda bütçe
harcaması kadar denetime de tabi olmadığı için çok rahat ve
istenilen alanlara yapılacaktır. Tasarının taslak
çalışmalarında, çok ilginçtir, bürokratların bile
karşı çıktığı bu fonun böyle
kullanılmasına tabii ki bizlerin, muhalefetin de olumlu katkı
yapmasını beklemek herhâlde safdillik olur.
Evet, bugün
işverenlerimizin üzerinde ciddi bir yük vardır. OECD verilerine göre
de bakarsanız istihdam üzerinde en yüksek yük Türkiyededir. Ama bu
fonlardan yapılacak olan 5 puanlık sigorta prim desteği, var
olan bu yüke esas ve temel çare olmayacaktır, mesele buradadır.
Eğer iş hayatımıza, istihdam sektörüne ciddi katkılar
yapmak istiyorsak yapılması gerekenlerin başında,
makroekonomik politikaları kullanarak öncelikle daha kapsamlı vergi
indirimleri yapmak ve daha sonra, sektörlerin kullandığı,
başta enerji olmak üzere, bütün girdi maliyetlerini azaltıcı
tedbirler getirmemiz gerekmektedir. Eğer ülkenizin rekabet gücünü
artırmak istiyorsanız başta kur politikanız olmak üzere
diğer kaliteye yönelik tedbirlerinizi bir an önce almanız
gerekmektedir.
2002
yılından bugüne kadar baktığınız zaman, reel
efektif döviz kuru yüzde 50 değerlenmiştir sayın
milletvekilleri. Bu kapsamda, İş Yasasında iş
güvenliğinin neyi getirip neyi götürdüğü
tartışılmalı, asgari ücret uygulamasının
artıları, eksileri masaya yatırılmalı, daha da ileri
adım olarak, asgari ücretin gelir vergisinden de muaf tutulması temin
edilmelidir.
Sayın
milletvekilleri, kısaca, istihdam paketi, iş piyasamızın
esnekliğinin ve rekabet gücünün artırılması olarak
algılanmalıdır. Maliyetlerdeki birkaç kalemdeki düşüş,
iş piyasasını esnek yapmaktan çok uzaktır. Bunun
dışındaki düşünce ve çalışmalar ise ülkemizin,
ileride ciddi bir emniyet kemeri görebilecek olan sistemini bozmak
olacaktır ve sonunda da ciddi bir trafik kazasına yol açar.
Değerli
milletvekilleri, geçtiğimiz günler içerisinde, Devlet Planlama
Teşkilatının koordinasyonunda, işverenlerin SSK
primlerinden 5 puan indirilmesi başta olmak üzere, iş gücü
piyasası düzenlemeleri de dikkate alınarak uluslararası bir
çalışma yapılmıştır. Bütün ekonomik birimlerin
katkısıyla hazırlanan bu çalışma, Avrupa Birliğine
sunulan katılım öncesi ekonomik program 2008-2010 dönemine yönelik
iş gücü piyasasının gelişim tahminlerini de gözler önüne
sermiştir. İşte, bu programa göre, bugün görüşmekte
olduğumuz tasarıyla, istihdamda öngörülen artışın
yakalanamayacağı da maalesef gözler önüne serilmiştir. Aynı
dönemde, işsiz sayısı da bütün bu düzenlemelere rağmen
azalmayıp aksine artacaktır. 2007de 2 milyon 333 binde kalan
işsiz sayısı 2008 yılında 2 milyon 524 bine, 2009da 2
milyon 582 bine, 2010da ise 2 milyon 625 bine çıkacaktır. Bu da bu
tasarının en önemli makroekonomik problem olan işsizliği
azaltamayacağı vurgusunu bir kez daha yapmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, iktidarın süregelmekte olan sosyal çalışma
alanında çalışanlarımıza bakış
açısına bir örnek vererek devam etmek istiyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen
sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
AHMET KENAN
TANRIKULU (Devamla) Avrupa Birliği tarafından temel belge olarak
kabul edilen Avrupa Sosyal Şartını 59ncu Hükûmet iki tane
çekince koyarak imzaladı. Bunlardan bir tanesi, ülkemizin içinde
bulunduğu şartlar gerekçesiyle çalışanların
kendilerine ve ailelerine iyi bir hayat düzeyi sağlayacak ücret
hakkının sağlanması gibi temel haktı. Şimdi,
bugüne kadar yayınlanan bütün Avrupa Birliği belgelerine
bakıyoruz, başta ilerleme raporları olmak üzere, Avrupa Sosyal
Şartının çekincesiz imzalanmasını istiyordu; hâlbuki
gördüğünüz gibi daha bu Hükûmet bunu bile çekincesiz imzalar hâle
gelememiştir.
Değerli
milletvekilleri, tabii ki Güneydoğu Anadolu Projesine para
aktarılacaktır, tabii ki mahallî idarelerle ilgili eğer ciddi
bir reform yapılmak isteniyorsa bu yapılmak istenecektir ama biz
Milliyetçi Hareket Partisi olarak bugünkü gibi değil ama
işverenimizin ve çalışanlarımızın
gelişmiş ülkelerdeki çağdaş iş
yaşantılarına ve şartlarına kavuşmaları
yönünde yapılacak her türlü katkıyı yapmaya hazır
olduğumuzu belirtir, sizlere tekrar partimiz adına
saygılarımı sunarım. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Tanrıkulu.
Şahısları
adına İzmir Milletvekili Oğuz Oyan söz istemiştir.
Buyurunuz Sayın
Oyan.
OĞUZ OYAN
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; efendim,
şimdi konuştuğumuz yasa tasarısı bazı cazip
kavramlar içeriyor. Bunlardan bir tanesi istihdam meselesi, biri GAP yani
bölgesel kalkınma. Her ikisine de baktığımızda bunlara,
doğrusu, karşı çıkmak mümkün değil. Ama tabii,
bunları yani istihdam artışına dönük düzenlemeleri yapmak
ile bölgesel kalkınmaya kaynak aktarmak meselelerini
tartışırken, acaba, bu düzenlemeler doğru mu
yapılıyor? Burada tartıştığımız iki
gündür bu.
Tabii, bir
başka konuyu da sormamız lazım: Acaba, işsizlik daha
mı az önemli? Yani istihdam artışı tamam da yani o istihdam
artışına giremeyecek, o kapsam içine giremeyecek olan, belki de
sayıları artacak olan işsizler ne olacak? Şimdi, bu, çok
önemli bir mesele.
Tabii, bir
başka, bununla bağlantılı mesele de GAP ne ölçüde istihdam
artıracak? Yani GAPa yapılan yatırımlar eğer daha çok
tarıma dönük yatırımlar olacaksa -ki öyle
anlaşılıyor, geri kalan tarafı oydu GAP
yatırımlarının, enerjide daha ileri gitmişti- burada
daha çok tarımsal verimlilik artışları üzerinden, ilave
istihdam etkisi az olan yatırımlardan bahsediyoruz demektir.
Dolayısıyla, burada İşsizlik Sigortası Fonunu
kullanırken, daha çok istihdam yaratan birtakım özel uygulamalar
düşünülemez miydi sorusu akla geliyor.
Tabii,
İşsizlik Sigortası Fonunun çalışanlar adına,
onların işsiz kaldığında kullanılması
amacıyla bir sigorta fonu olduğunu düşünürsek, burada
yapılan değişikliklerin, daha işsizlik
sigortasının tanımından başlayarak, yani sigortalılara
işsiz kalmaları hâlinde ödenen bir fon olmaktan çıkaran
düzenleme, bundan sonrası için de bu yasada çok ciddi bir delik
açmaktadır. Bunu özellikle hatırlatmak isterim.
Tabii, bütçe
ilkeleri açısından da çok mu acaba anlamsızdır bütçe
ilkelerini savunmak? Burada, gerek 19uncu madde -ki biraz önce geçti birinci
bölümde- gerekse şimdi görüşülecek 25inci maddede, her ikisinde de
ademi tahsis ilkesine bütçenin aykırı düzenlemeler
yapılıyor. Bütçeyi böyle bir baypas organı olarak
kullanıyoruz ama belli gelirler belli şekilde gider
yazılıyor bütçeye. Bu da bütçede fon uygulamasıyla
gördüğümüz çok sakıncalı, 1984 sonrasında gördüğümüz
ve 2000 başlarında ancak kurtulabildiğimiz bir fon uygulamasına
da bizleri götürebilir.
Değerli
arkadaşlarım, tabii, bir başka şey de doğruları
burada söylemek. Yani bir arkadaşımız çıktı biraz önce
iktidar grubu adına ve işte 1991le 2001 arasındaki istihdama
bakarsak azalış bile var. dedi.
Değerli
arkadaşlarım, iktisatçılar üç türlü yalan var derler: Biri
yalan, diğeri kuyruklu yalan, diğeri de istatistik. Eğer siz,
burada bitiş yılınızı 2001 gibi Türkiyede müthiş
bir kriz, müthiş bir istihdam kaybı olduğu yıl olarak
alırsanız tabii ki istihdam kaybı
çıkarırsınız. Hatta, ben size daha başkasını
da söyleyeyim: 2001i esas alarak 2001den sonra ne müthiş bir istihdam
artışı olduğundan da bahsedebilirsiniz ama bu doğru
olmaz, bu, kuyruklu yalandan daha kötü bir şey olur.
Dolayısıyla, burada ne ölçüde istihdam artışı, bu
dönemde son yani bu kadar yüksek büyüme temposunun olduğu iddia edilen
dönemde ne kadar bir istihdam artışı yaratılıp
yaratılmadığına bakmak gerekiyor.
Değerli
arkadaşlarım, bakınız, Türkiyede bu yılın ilk
dört ayında on altı bin işletme kapandı. Her yıl
kapanan işletme olur ama bu yıl ilk dört ayda kapanan işletme
sayısı geçen yılın yüzde 22 üzerinde. Yani Türkiyede
giderek iş yerleri kapanıyor -geçen yıllara oranla daha fazla-
işsizlik artışı yükseliyor. İzmirde Sanayi Odası
Başkanı Sanayici işçi çıkarıyor. diyor ve önümüzde
gelen fırtına -bu fırtına, hatta tayfun- yeni büyük iş
kayıplarını haberliyor. Böyle bir durumda 35 katrilyon para
toplanmış bir fonu öncelikle işsizlere dönük olarak
kullanmamız gerekmiyor mu? Bu aktarmayı yapmamız durumunda dahi
bu mümkündür kalan kaynaklar için. Niye yapmıyoruz? Çünkü hazine
borçlanmasına gidiyor. İşsizlik sigortasının yüzde
95i hazinenin borçlanmasına ayrılan bir kaynaktır.
Burada GAPa
kaynak ayrılmasına karşı değiliz. 19uncu maddeyle,
bir eklemeyle sözde bir düzenleme oldu ama ne kadar geriye dönüşü tam sağlayacağız
o (c) bendiyle, o da tam kesin değil. Ama yapmamız gereken -burada benim bir işsizlik
sigortası kanunu teklifim vardı, orada olduğu gibi-
işsizlerin sisteme girişini, işsizlik sigortası sistemine
girişini kolaylaştırmak, bir. İkincisi, sistemde
kalış sürelerini uzatmak ve üç, daha yüksek düzeylerde bir
işsizlik sigortası ödeneği almalarını sağlamak.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen, sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
OĞUZ OYAN
(Devamla) Teşekkür ederim.
Burada
yapılan tek düzeltme, tam anlamıyla sembolik bir şey:
İşsizlik sigortası ödeneği, asgari ücretin netinden brütüne
çıkarılıyor.
Yani değerli
arkadaşlarım, böyle bir şey olabilir mi? 35 katrilyonun sadece
yüzde 5i civarında bir bölümü işsizlere gitmişken burada
lütfettiğiniz tek artış, netten brüte geçmek asgari ücretin.
Peki, asgari
ücretin 4 katı üzerinden maaşından prim kesintisi yapılan
kişi işsiz kaldığı -diyelim bir yerde teknik müdür
olsun ya da bir yerde yüksek ücretli işçi olsun, 2 milyara yakın para
alıyor- zaman ne alacak? Asgari ücretin brütünü. Peki, ondan, niye biz,
asgari ücretin brütü üzerinden sadece kesmiyoruz da 4 katından kesiyoruz
ya da 5 katından? Burada çok ciddi bir eşitsizlik vardır ve bu eşitsizlik
sürmektedir.
İşsizlik
Sigortası Kanununu, çalışanlar ve işsiz kalmaları
hâlinde çalışanlar lehine düzenlemeyen bir anlayış, eksik
ve yanlış bir anlayıştır. Bu bakımdan, bu
anlayışın burada tekrar gözden geçirilmesini talep etmek
istiyorum.
Çok
teşekkürler. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Oyan.
Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Çelik, buyurunuz efendim. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
İstihdam
paketi diye adlandırılan yasanın ikinci bölümünü
görüşüyoruz. Geneli üzerinde değerlendirme yapan
arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum.
Bu ikinci bölüm
de yine önemli düzenlemeleri içeriyor. Bunların başında, il
istihdam ve mesleki eğitim kurulu oluşturuluyor. Şu anda illerde
il mesleki eğitim kurulları var, il istihdam kurulları var ve
doğrusu, gerek bakanlıklar arasında gerekse bu kurullar
arasında uyumlu bir çalışma ve sağlıklı bir
çalışma düzeninin olmadığını görüyoruz.
Bu çerçevede, il
istihdam ve mesleki kurulları birleştiriyoruz, İl İstihdam
ve Mesleki Eğitim Kurulu hâline dönüştürüyoruz. Bu kurulların
illerde başkanlığını valiler yapacak, valilerin
başkanlığında toplanacak. 14 üyeden oluşuyor.
İş gücü piyasası analizini gerçekleştirecekler ve bu analiz
neticesinde, hangi mesleklerde ihtiyaç duyuluyor ise o çerçevede de
eğitimlerini planlayacaklar ve o planlar çerçevesinde eğitimler
gerçekleştirilecek. Bu kurul aynı zamanda proje uygulamalarını
izleyecek, denetleyecek ve bunların
sonuçlandırılmasını takip edecek.
Yine bu ikinci
bölümde, özel istihdam bürosu sahiplerinin TC vatandaşı olma
zorunluluğu sermayenin serbest dolaşımı mevzuatı
gereği kaldırılıyor. Yine 5 puan dediğimiz -az önce
değerli arkadaşlarımızın da ifade ettikleri gibi-
işverenin ödeyeceği primden 5 puanlık bir indirim söz konusudur.
Bu düzenleme,
öteden beri, istihdamın üzerindeki yükleri hafifletmeye dönük,
Hükûmetimizin de programında olan, 60ıncı Hükûmetin
Programında olan bir vaat idi. Şimdi, bu paket içerisinde bu
vaadimizi de yerine getirmiş bulunuyoruz.
Tabii, bu 5
puandan istifade etmek için bazı şartları da bu maddenin
içerdiğini ifade etmek istiyorum. Primlerin indirimden sonra kalan
tutarının vaktinde ödenme şartını getiriyoruz ve prim
borcunun olmaması şartını getiriyoruz. Ayrıca,
kayıt dışı bir eleman çalıştırmaması
şartına bağlıyoruz. Bu çerçevede, bugüne kadar gerçekten
primlerini sağlıklı ve düzenli ödeyen işverenlerimize,
iş adamlarımıza bu teşviki uygulamış bulunuyoruz.
Beklenen bir teşvik idi; umarım, beklendiği gibi de bir
memnuniyet yaratacaktır.
Değerli
milletvekilleri, ayrıca bu bölümde, Çalışma
Bakanlığımızın Teşkilat Kanunuyla ilgili ve
özellikle de iş sağlığı güvenliği eğitim
hizmetleriyle ilgili bazı düzenlemeler getiriliyor. Bildiğiniz gibi,
Bakanlığımız bünyesinde ÇASGEM diye bir birim var. Bu
birim iş sağlığı ve güvenliği
ağırlıklı eğitimleri vermektedir. Bu konuda yasal
bazı sıkıntılar yaşamaktayız. O
sıkıntıları gidermeye dönük düzenlemeler içermektedir ve bu
düzenlemeler gerçekleşince, yürürlüğe girince, ÇASGEM bünyesinde
verilecek olan eğitimler neticesinde, bir taraftan eğitim verilirken,
neticesinde de sertifikalandırma imkânına kavuşmuş
olacağız.
Ayrıca bu
bölümde -hep birlikte, umuyorum gerçekleştireceğiz- Millî Eğitim
Bakanlığı bünyesinde çalışan usta öğreticilerin
Sosyal Güvenlik Yasası düzenlemesi çalışması esnasında
sağlık haklarının verilmesiyle ilgili, GSS (Genel
Sağlık Sigortası)
kapsamına girmeleriyle ilgili bir düzenleme yapmış idik.
Zaten, Genel Sağlık Sigortası kapsamına 70 milyon
girdiği gibi, bu şekilde kısmi çalışma ortamında
olan vatandaşlarımızın da sağlık kapsamına
girmesi sağlanmış idi. Yalnız, usta öğreticilerle
ilgili uzun vadeli, emeklilikleriyle ilgili sorunlar yaşanmakta idi.
Umuyorum, hep beraber, hep birlikte, bu, takriben 15 bin civarındaki,
Millî Eğitim Bakanlığı bünyesinde çalışan ve
statüleriyle ilgili de sıkıntı yaşanan, geçen dönemde 220
bin işçiyi kadroya alırken o statüye girmeyen, başka türlü de
haklarını iade konusunda bir değerlendirme
gerçekleştiremediğimiz bu vatandaşlarımızla ilgili
uzun vadeli, emekli olmalarıyla ilgili bir düzenlemeyi getiriyoruz ve daha
rahat şartlar içerisinde, daha kolay imkânlar içerisinde emekliliklerini
elde edebilecekler. Çalıştıkları sürenin
dışında kalan sürenin yarısı kadar veya on beş
günlük çalışma süresiyle bir ay sigortalı olma sistemini usta
öğreticiler için de uygulamayı getiriyoruz. Umuyorum ki bu 15 bine
varan ve bütün partilerimizi de ziyaret eden bu vatandaşlarımızın,
çalışanlarımızın bu sorununu da el birliğiyle
gidermiş olacağız.
Yine,
gerçekleştireceğimiz, bu bölümde, diğer önemli bir husus ise, el
sanatlarıyla uğraşan kadınlarımızın sosyal
güvenlikleriyle ilgili bir düzenleme getiriyoruz. El sanatlarıyla
ilgilenen bayanlar on beş günlük prim ödeyerek bir aylık
sigortalılıkları olacak. Böylece hem el
sanatlarımızı yaşatmak, geliştirmek hem de kadın
istihdamı açısından veya kayıtlı kadın
istihdamı açısından önemli olacağına
inandığımız bir düzenlemeyi getiriyoruz.
Değerli
milletvekilleri, esas üzerinde duracağım ve birazdan önergeyle
huzurlarınıza getireceğimiz önemli bir konu ise primlerin
yeniden yapılandırılması. SSK ve BAĞ-KUR primleri ile
ilgili, prim borçlarıyla ilgili genel bir bilgi sunmak istiyorum. Şu
anda, Sosyal Sigortalar Kurumu olarak, SSK bünyesinde toplam prim
alacağımız 12 katrilyon 52 trilyon. Bunun 6 katrilyon 709
trilyonu prim aslı, gecikme cezası ve gecikme zammı ise 5,3
katrilyon. BAĞ-KURa gelince, toplam alacak 33,4 katrilyon. Bunun hiç prim
ödenmemiş olanlar 14,9 katrilyon. Hiç prim ödememiş olanları
çıkardığımızda 18,4 katrilyon alacak söz konusu. Gerek
SSK gerek BAĞ-KUR toplam baktığımız zaman, Sosyal
Güvenlik Kurumu diye ifade edeceğimiz ama anlaşılması
açısından tasnif ettiğimiz toplam alacak 45 katrilyon 467 trilyon
liradır.
Şimdi, bu
çerçevede SSK bünyesinde yapılandırma kapsamına
aldığımız miktar
Çünkü yapılandırması devam
edenler de var. Yani az önce ifade ettiğim bu 12,052 katrilyon ana
alacağımızın bir kısmı, belediye örneğinde
olduğu gibi, yapılandırma kapsamında. Dolayısıyla
onlar da çıkıldıktan sonra 9 katrilyon 890 trilyonluk bir
yapılandırma gerçekleştirilecek SSK bünyesinde.
BAĞ-KURda
ise 13 katrilyon 543 trilyon liralık bir yapılandırmayı
gerçekleştirmeyi düşünüyoruz.
Toplam
yapılandırmaya konu olan meblağ ise 23 katrilyon 433 trilyon
liradır. Burada düşündüğümüz sistem
KAMER GENÇ
(Tunceli) Önerge mi vereceksiniz Sayın Bakan?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Önerge de sizlere
büyük ihtimalle ulaşmıştır veya ulaşacaktır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) Düşündüğümüz
sistem şu şekilde: Üç aylık bir süre içerisinde ödenmesi hâlinde
-iki aylık bir müracaat süresi koymayı düşünüyoruz- yüzde 85
faizlerin silinmesi.
Bir
yıllık bir süre içerisinde eşit taksitlerle borçların
ödenmesi hâlinde ise yüzde 55 faizlerin silinmesi.
Yirmi dört
aylık, iki yıllık bir süre içerisinde borçların ödenmesi
ise yüzde 30 faizlerin silinmesini içeren bir düzenlemedir. Şu anda
yapılandırılması bozulan vatandaşlarımızla
ilgili de bir düzenleme getiriyoruz. Bunlar da altı ay içerisinde, şu
anda yapılandırmaları
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) Sayın
Başkanım toparlıyorum.
BAŞKAN
Tamam, buyurunuz efendim.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) Altı aylık
bir süre içerisinde bozulan yapılandırmalarının
karşılığını ödediklerinde mevcut durumları
ihya edilecek ve bu şekilde sistemin dışında kimseyi
bırakmayacak şekilde yeni bir yasa çıkardık bildiğiniz
gibi, sosyal güvenlik alanında sosyal güvenlik reformunu. Bu reformun
neticesinde de sizlere arz ettiğim borç-alacak tablosu
karşısında yeni bir sürecin bu konuda da başlaması,
toplumsal bir beklenti olarak da karşımıza çıkmış
bulunuyor.
Tabii kamunun bu
alacağıyla ilgili hiç kimse ilk etapta bu yapılandırmayla
ilgili hoş bakmayabilir, fakat gerçeklerle de yüz yüze olmamız
gerekiyor. Bir örnek verecek olursak: BAĞ-KURda prim aslı alacak
7,3. Gecikme zammı ve gecikme faizine baktığımız
zaman, gecikme zammı ve gecikme cezası 6,1 katrilyon lira. Neredeyse
aslı kadar ceza ve gecikme faizleri söz konusudur.
Burada bir durum
daha var, öteden beri söylenir: Borcunu, vergisini zamanında ödeyenle
ödeyemeyen arasında bir ayrım gözetilmez. Bu, hakkaniyet
kurallarına uygun değildir. diye ifade edilir. Bununla ilgili de
bildiğiniz gibi, istihdam paketinde borcunu ödeyen, prim borcu olmayan ve
kayıt dışı çalıştırmayanlarla ilgili 5
puanlık indirim getiriyoruz. Yani bu da yıllardır beklenen bir
durum idi. Umuyoruz ki, bundan sonra, bu ciddi neşterden sonra bütün
işverenlerimiz 5 puanlık indirimden istifade edilecek bölüme geçmiş
olurlar ve bundan sonra da Türkiye, bu ve benzeri yapılanmalarla tekrar
karşı karşıya kalmaz, bu son olur temennisinde bulunuyorum.
Ayrıca,
burada temas edilen bu İşsizlik Fonuyla ilgili de bir iki rakam
vermek istiyorum Sayın Başkanın müsamahasına
sığınarak. Şimdi, toplam fon varlığı 33
katrilyon 405 trilyon. Bunun içerisinde işçi ve işveren payı,
yani anapara 10 katrilyon 954 trilyon lira
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
- Sürenizi çok aştınız,
ama son bir dakikayı veriyorum Sayın Bakan açıklamanız
için.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Devamla) - Son bir dakika, evet.
Hazine payı
olarak devletin payı ise, bu da 3 katrilyon 729 trilyon liradır.
Fonun faiz gelirlerine baktığımız zaman 20 katrilyon 187
trilyon liradır. İşsizlik Sigortası Fonu gideri ise 1
katrilyon 725 trilyon liradır. Şimdi, bizim İşsizlik
Fonundan GAPa aktardığımız devletin payı olan,
hazinenin payı olan bu 3,7 katrilyonun üzerine yıllar itibarıyla
faiz ilave ettiğiniz zaman 8 katrilyon yapıyor, onun da neması
1,3 katrilyon liradır. Devletin payından 1,3 katrilyon GAPa
aktarılmaktadır. Burada işverene filan kaynak
aktarımı şeklinde bazı ifadeler kullanıldı,
doğru olmadığını ifade ediyorum.
Süreç içerisinde
diğer konulara temas edeceğimi belirtir, yüce heyeti saygıyla
selamlarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
Şahsı
adına Denizli Milletvekili Mehmet Yüksel söz istemiştir.
Buyurunuz Sayın Yüksel. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
MEHMET YÜKSEL
(Denizli) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; görüşmekte olduğumuz 224 sıra
sayılı İş Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı
üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; önce istihdamı genel olarak
değerlendirdiğimizde, hepimizin bildiği gibi, işsizlik
sorunu günümüzde Avrupa Birliği ülkeleri ve diğer gelişmiş
ülkeler de dâhil hemen hemen her ülkenin karşı karşıya
bulunduğu başlıca sorunlarından en önemlisidir. Dünya
genelinde nüfus artarken kaynaklar azalmakta, yeteri kadar yeni ve yüksek
gelirli iş yaratılamamaktadır. Büyüme rakamları ve
yaratılan yeni işler de istihdama yeteri kadar
yansıyamamaktadır. Bunun neticesinde de işsizlik bir ülkede
sadece üretim ve ekonomik kalkınmayı olumsuz etkilememekte, aynı
zamanda işsizlik, sosyal problemler, sosyal dışlanma ve
yoksulluğu da beraberinde getirmektedir. Bu sebeple, istihdamı ve
verimliliği artırmak ve böylelikle ekonomik ve sosyal kalkınmayı
gerçekleştirmek ülkemiz dâhil bütün dünya ülkelerinin en önemli hedefi
hâline gelmiştir.
Olaya bu gözle
baktığımızda, istihdamı artıracak
yatırımların çoğalması, yeni iş
sahalarının açılması, iş piyasasının
esnekleştirilmesi ve iş gücüne katılacak nitelikli eleman
kazandırılması da büyük önem arz etmektedir.
Bu bilinç ve
sorun çözen bir anlayışla sunulan istihdam paketi,
işsizliğin azaltılarak istihdamın
artırılması ve bu noktada yaşanan
sıkıntıların giderilmesi konusunda atılmış
önemli bir adımdır. Genel olarak istihdamın üzerinde idari ve
mali yüklerin azaltılması, özürlüler ile gençler ve
kadınların istihdamının teşvik edilmesi,
işverenlerin ihtiyaç duyduğu kalifiye iş gücünün
yetiştirilmesi, ekonomik ve bölgesel kalkınmaya yönelik
yatırım projelerine kaynak sağlayarak istihdam
imkânlarının artırılması, kayıt
dışı istihdamın azaltılması ve bunların
sonucu olarak da işsizlik ve buna bağlı sorunların
azaltılması hedeflenmiştir.
Değerli
arkadaşlar, bu tasarıyı birkaç başlıkla özetlemek
gerekirse, bu kapsamda şu yeni düzenlemeler
yapılmıştır:
İstihdamı
teşvik kapsamında, on sekiz-yirmi dokuz yaş arası gençlerin
iş gücüne katılma oranı Avrupa Birliği ülkelerine
kıyasla oldukça düşüktür. Kadınların istihdamını
artırmak amacıyla da mevcut istihdama ilave olarak, işe
alınan kadınlar ile gençlere ait SSK priminin beş yıl
boyunca kademeli olarak İşsizlik Sigortası Fonundan
karşılanması düşünülmektedir. Yerel düzeyde ise, istihdam
politikasını belirleyen ve iş gücü piyasasını araştıran
il istihdam kurullarının daha etkin görev yapmaları
amacıyla, bu kurulların yapısı, görev ve yetkileri bu
yasayla yeniden düzenlenmiş ve kamunun yanında sivil toplum
örgütlerinin de daha güçlü bir şekilde hem verimliliği
artırmasını hem il istihdam kurumlarının daha aktif
hâle gelmesini sağlamıştır.
İstihdam
üzerindeki idari yükler ve zorunlu istihdamın üzerindeki yükler konusunda
sanayicilerimizin zaman zaman sıkıntıları ve
şikâyetleri olmuştur. Genellikle 50 ve üzerinde işçi
çalıştıran sanayicilerimizin bu zorunlu istihdam konusundaki
sıkıntıları dikkate alınmış ve o
sıkıntılardan sanayicilerin kurtulabilmesi için, iş yeri
sağlık güvenlik birimi kurma, iş yeri hekimi
çalıştırma, iş güvenliğinde sorumlu teknik eleman
görevlendirme yükümlülüklerinin hizmet alımıyla
karşılanabilmesi; birden fazla iş yerinin ortak birim kurabilmesi,
gerekli şartları taşıyan iş yeri personelinin de
buralarda görevlendirilebilmesi getirilmiştir.
İstihdamın
üzerindeki mali yükler kapsamında ise, Sayın Bakanımın da
bahsettiği gibi, yüzde 5lik prim indirimi belirli bir şarta
bağlanmış, o da prim borcu olmayan ve kayıt
dışı eleman çalıştırmayan iş yerlerinde
yüzde 5lik prim indirimi getirilmiştir.
İŞKURun
kayıtlı tüm işsizlere meslekî eğitim rehberlik ve
danışmanlık faaliyeti sunabilmesi için İşsizlik
Sigorta Fonundan kaynak kullanılmasına imkân sağlayarak
İşsizlik Sigortası Kanununda yeni bir düzenlemeye gidilmiş
ve burada, vasıflı ve ara eleman dediğimiz, sanayicimizin
ihtiyacı olan elemanların yetiştirilmesi
sağlanmıştır.
Ağır ve
tehlikeli işlerde ise çalıştırılacak işçilerin
mesleki eğitim almış olmaları şartı
getirilmektedir.
Değerli
arkadaşlar, işsizlik ve işsizliğe bağlı
sorunların çözümünün sadece günübirlik politikalarla değil, uzun
vadeli, ekonomik ve sosyal yapısıyla güçlü olan plan, proje ve
programlarla birlikte uyum içerisinde yürütülmesi mümkündür.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Evet, lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
MEHMET YÜKSEL
(Devamla) Bu yapılanlar yeterli midir? Elbette hayır, yetmemesi
gerekir, eğer yetiyorsa yerimizde sayıyoruz demektir.
Ekonominin ve
yatırımın yapılanmasını dünya ölçeğinde
değerlendirdiğimizde sanayicimize düşen görevler vardır. O
da, dünyadaki baş döndürücü gelişmelere ayak uydurabilmek ve
rekabette geriye düşmemek için sürekli araştırma, sürekli
yenilik, farklı üretim, markalaşmak yani değişim ve
dönüşümde süreklilik sanayicimiz için vazgeçilmez ilkeler
olmalıdır. Bize yani yüce Meclisimize de görev düşmektedir.
Dünyadaki bu hız karşısında bugün çıkardığımız
yasalar yarın yeterli olmayacaktır. Dünyadaki olumlu ve olumsuz
ekonomik gelişmeleri dikkate alarak hazırlayacağımız
yeni yasal düzenlemelerle yatırımcılarımızın,
sanayicimizin önünü açmış, işsizlerimiz için de yeni istihdam
kapıları açılmasına vesile olmuş oluruz diyor,
tasarının çalışma hayatına ve tüm aktörlerine, ülkemize
hayırlar getirmesini temenni ediyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Yüksel.
Sayın
milletvekilleri, şimdi, bölüm üzerinde on beş dakika soru-cevap
işlemi yapacağız.
8 kişiye söz
vereceğim, sırasıyla okuyorum: Sayın Tankut, Sayın
Işık, Sayın Özdemir, Sayın Çalış, Sayın
Tütüncü, Sayın Akkuş, Sayın Genç, Sayın Durmuş.
Şimdi ilk
söz, Sayın Tankutun.
Buyurun
Sayın Tankut.
YILMAZ TANKUT
(Adana) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım, Tekelin özelleştirilmesiyle birlikte, uzun yıllardan
beri burada çalışan işçilerimiz bugün büyük bir endişe
içerisinde, aile bütünlüklerinin de parçalanarak, bulundukları ve aile
düzeni kurdukları yerlerden çok farklı ve uzak bölgelere gönderilme
korkusu içerisinde bekleşmektedirler. Bu işçilerimizle ilgili olarak,
başta Adana Sigara Fabrikası olmak üzere, sigara fabrikalarında
çalışan işçilerimizin Tekel yaprak tütün tesislerinde istihdam
edilebilecekleri ifade edilmektedir. Ancak yaprak tütün işletmelerinin
önümüzdeki yıldan itibaren tütün alımı yapmayacağı
söylenmektedir. Bu durum ve bu hususlar çerçevesinde, Çalışma
Bakanımız olarak Tekel Sigara Fabrikasında çalışan
işçilerimizin gelecekleriyle ilgili olarak buradan net bir şekilde
işçilerimizin endişe ve korkularını giderecek bir
açıklama yapabilir misiniz? Şu an, işçilerimiz
televizyonları başında sizden müjdeli bir açıklama
beklemektedirler.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Tankut.
Sayın
Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, yerel gazete çalışanı bir hemşehrim
adına sizlere soruyorum: Çalışanlardan ve işverenlerden
kesilerek oluşturulması düşünülen Kıdem Tazminatı
Fonundan ödenecek kıdem tazminatının işten
ayrılanlara ödenmeyeceği, ancak sadece emekli olduğunda veya
ölmesi durumunda kanuni hak sahiplerine ödenmesinin planlandığı
yönündeki haberler doğru mudur? Doğruysa bu, çalışanlar
için bir haksızlık olmayacak mıdır? Bu konuda bir
çalışmanız var mı? Varsa içeriği nedir?
İkinci sorum
da: 4/C kapsamında çalışanlar işten çıkarılarak
çalıştırılmadıkları dönemde -yaklaşık
iki üç aylık bir dönem bu bildiğiniz gibi- İşsizlik
Fonundan yararlanabilecekler midir? 4/Clilerle ilgili son gelinen nokta
nedir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Işık.
Sayın
Özdemir
Sayın
Özdemir yok.
Sayın
Çalış, buyurunuz.
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım, çıkarmakta olduğumuz yasa ile işveren-alt
işveren ilişkilerini düzenlemektesiniz ancak işverenin hangi hâllerde
ve hangi şartlarda alt işverenle, yani taşeronla anlaşma
yapabileceği konusunda boşluk vardır.
Kayıtlara
geçmesi için soruyorum: İşveren, alt işverenle hangi
şartlarda ve hangi hâllerde anlaşma yapabilecektir? Bu yasal
boşluğu doldurmak adına, çalışma devam ederken önerge
veya tekriri müzekkereyle, bu boşluğu doldurmak için bir
çalışmanız olacak mı?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Çalış.
Sayın
Tütüncü
ENİS TÜTÜNCÜ
(Tekirdağ) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Türkiyedeki
kadınların iş gücüne katılma oranları
açısından manzara, Türkiyeyi bu konuda dünya
şampiyonluğuna taşımış durumda. Ocak 2008
TÜİK sonuçlarına göre, kadınların iş gücüne
katılma oranları yüzde 22,3e düşmüştür, yüzde 22,3.
Şimdi, bu
tasarıyla getirilen kadınlara çalışma olanakları, son
derece yetersiz kalacaktır. Sayın Bakandan sormak istiyorum: Bu
tasarının ötesinde, kadın istihdamının
artırılması için, Hükûmetinizce nasıl politikalar öngörülebilir?
Sadece bu tasarıya dayanarak kadın istihdamının yeterince
artırılamayacağı çok açıktır.
Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Tütüncü.
Sayın
Akkuş
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Sayın Başkan, Sayın Bakanım;
tasarının 24üncü maddesine göre, yaşlılık, malullük
ve ölüm sigortaları priminden işveren hissesinin 5 puanlık
kısmına isabet eden tutar hazinece karşılanacaktır. Bu
uygulama, zor şartlar altında çalışan işverenler
açısından doğrudur. Ancak ülkemizin bir başka gerçeği
de büyük bir çoğunluğu asgari ücretle çalışan ve yoksulluk
çeken işçilerimizin primlerinde de sonuçta maaşlarına
yansıyacak şekilde 5 puanlık hazine desteği için bir
çalışmanız var mı?
Bir diğer
soru: Yasanın 22nci maddesi, iş bulma alanında faaliyet
göstermek üzere yabancılara da imkân sağlamaktadır. İş
bulmak vaadiyle insan kaçakçılığının güzergâhı
durumunda olan ülkemiz açısından bu uygulamanın ne gibi
sakıncalar getireceği hakkında bir çalışmanız var
mı?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Akkuş.
Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkanım, aslında burada tabii, usulüne uygun kanunlar gelmiyor.
Şimdi, biraz önce, Sayın Bakan, borçların yeniden
yapılandırılmasıyla ilgili önerge getireceğini
söyledi. Biz bilmiyoruz
Bu Parlamento geleneklerinde bunlara yer verilmemesi
lazım.
Ben, Sayın
Bakana soruyorum: İktidarınız zamanında kaç defa bu
BAĞ-KUR, SSK borçlarını yapılandırdınız? Bu
yapılandırma sonucunda ne kadar tahsilat yaptınız? Adam
iflas ediyor, sizin ekonomik politikalarınız yüzünden BAĞ-KUR
esnafı kapısına kilit vuruyor, işveren kapısına
kilit vuruyor. Neyini alacaksınız vatandaşın? Siz pembe
tablolar çiziyorsunuz, ama maalesef vatandaşın cebinde para
kalmamış. Vatandaşın cebinde kalan para yok ki bu
borçları ödesin. Tabii ki sizin zenginleriniz, işte, 30-35 kişi
milyar dolarlar seviyesinde zengin olunca o paralar oraya gidiyor.
Şimdi, kanun
o kadar eksik ki, bir il istihdam kurulu ve yürütme kurulundan bahsediliyor.
İl istihdam kurulunun kimler olduğu belli ama, yürütme kurulu kimler?
Peki, bu paraları, işsizlik primini harcayacak kişileri kim
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Genç.
Sayın
Durmuş
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Sayın Başkan, bu hafta başında
enteresan olaylar açığa çıkmıştır: AKP Genel
Başkan Yardımcısı, ortağı olduğu iki
şirketten birinin tırlarında eroin yakalatmıştır.
Vekil, 2007de ambalaj şirketinden, 1999da da nakliye şirketinden
istifa ettiğini söylemiştir.
İkinci olay:
Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Paksütü dinleyen Doblo marka narkotik
dinleme aracı ve ikinci bir araç fotoğraflanmıştır.
İçişleri Bakanı Narkotik bir operasyonu takip ediyorduk.
diyor. Paksütün bir aydır uğradığı yerlerde
uyuşturucu kaçakçıları mı vardır? Madem
uyuşturucu kaçakçılarını takip ettiğini söylüyorsunuz,
Bakanınız bu açıklamasıyla operasyonu ifşa ettiyse
uyuşturucu kaçakçısını korumuş olmuyor mu? Sayın
Paksütten başka, takibe narkotik dinleme aracı görevlendirilen ve
dinlenen Anayasa Mahkemesi üyeleri var mıdır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Durmuş.
Soru işlemi
bitmiştir.
Şimdi cevap
bölümüne geçiyoruz.
Buyurunuz
Sayın Bakan.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Şimdi, Tekel
işçileriyle ilgili bir soru soruldu. İşçilerimizin,
özelleştirmenin olduğu illerde istihdamıyla ilgili bir talepte
bulunuldu. Tabii, bunu hepimiz arzu ederiz. Eğer o imkân
sağlanabilecekse bizim Bakanlar Kuruluna bu konuyu götürerek ilgili bakan
arkadaşlarla değerlendireceğimizi ifade ederek bu soruyu
cevaplandırmak istiyorum.
İkinci
olarak, kıdem tazminatıyla ilgili, sosyal taraflarla kıdem
tazminatı konusunu henüz görüşmediğimizi ifade etmek istiyorum.
Kıdem tazminatının, ben şahsen Bakan olarak
konuşulmasından yanayım, tartışılmasından
yanayım, çünkü kıdem tazminatı şu anda
ağırlıklı olarak kamuda uygulanan ama kamu
dışında işçilerimizin aleyhine gelişen bir
uygulamadır. Bundan dolayı bu mesele öteden beri, 1970lerden bugüne
konuşulan ama gerçekleştirilmesi konusunda geri adım atılan
bir konu. Umuyorum bu dönem içerisinde biz sosyal taraflarla, sosyal
tarafların bakışının ne olduğu çerçevesinde
değerlendirme toplantıları gerçekleştireceğiz. Sosyal
tarafların bu konuyu nasıl algıladıklarını ve
işçilerimiz açısından mevcut uygulamanın, kıdem
tazminatı uygulamasının ne gibi mağduriyetler
oluşturduğunu, işveren açısından neyi ifade
ettiğini masaya yatırdıktan sonra, eğer bir düzenleme
olarak gelmesi gerekiyorsa, yine birlikte karar vererek, sosyal taraflarla
karar vererek buraya getireceğimizi ifade etmek istiyorum.
4/C kapsamı,
bildiğiniz gibi 657ye tabi bir sistem. Burada işçi statüsünde
olmadıkları için İŞKUR bünyesinde işsizlik
ödeneği gibi bir durum 4/Cliler için söz konusu değildir.
Alt işveren,
üst işveren, ana işveren tartışması İş
Kanununun 2nci maddesi çerçevesinde yoğun bir şekilde
yapılıyor. Biz bu istihdam paketinde alt işverenle ilgili yeni
tanımlamalar, yeni düzenlemeler, yeni müeyyideler getirdik. Hangi
işlerin alt işverene verileceği zaten İş Kanununun
2nci maddesinde net bir şekilde belli, bizim için orada bir müphemlik,
şüphe uyandıracak bir durum söz konusu değil, ama problem, alt
işverene işlerin verilmesi neticesinde muvazaalı bazı
şeylerin gerçekleşmesi, karşımıza iş sağlığı
güvenliği açısından bazı sorunlar çıkarmaktadır.
Şimdi, bu muvazaayı ortadan kaldıran yazılı
sözleşmeyi getiriyoruz. Ayrıca, denetim ve akabinde de ağır
ve tehlikeli işlerde çalışacaklara mesleki eğitim
zorunluluğunu getiriyoruz. Dolayısıyla, İş Kanununun 2nci maddesindeki -sorun diye-
bugün özellikle Tuzla ve benzeri ağır ve tehlikeli işlerde sorun
teşkil eden konuların çözümüne direkt ve gerçekten çözüm olacak bir
düzenlemedir diye düşünüyoruz.
Kadın
istihdamıyla ilgili tabii rakamlar çok farklı. Aslolan, yıl
sonlarını mukayese etmek gerekiyor, yani 2006, 2007 ile ve diğer
yıllarla mukayesesinin daha doğru olacağı
düşüncesindeyim. Çünkü dönemsel rakamlarda yanılmalar veya yıl
sonlarını dönemsel rakamlarla mukayese ettiğiniz zaman bazı netice almakta
zorlanacağımız tablolarla karşılaşabiliriz.
Bundan dolayı, ifade ettiğiniz ocak dönemi rakamlarıdır.
Fakat biz kadın istihdamının, eğitim düzeyiyle direkt
ilgili olduğunu burada ifade etmek istiyorum. Eğitim düzeyi yüksek
olan hanımlarda istihdam sorunu yaşamadığımızı,
Türkiyede eldeki veriler açısından baktığımız
zaman görüyoruz. Bundan dolayı Haydi Kızlar Okula kampanyası
başlatılmıştır. Bundan dolayı eğitime en
büyük bütçe ayrılmıştır. Amacımız, eğitim
düzeyini, niteliğini yükseltmektir. Bu çerçevede daha çok kadın
istihdamını gerçekleştirme imkânımız olabilir.
Eğer diğer açıdan bakacak olursak, yani
vasıfsızlık açısından bakacak olursak, o çerçevede de
Türkiyenin yapısal bir
dönüşüm sürecinden geçtiğini ifade ediyoruz ve beş yıl
içerisinde, beş yıllık süre içerisinde 1 milyon
kadının köyden kente göç ettiğini biliyoruz. Elimizdeki veriler,
-dün bunları takdim etmiştim- 1 milyon bayan kırsaldan merkeze
geliyor. Kırsalda bunlar ücretsiz aile işçisi diye görülüyorlar. Bir
ailede 5 kişi var, 5i de ücretsiz aile işçisi diye, çalışır
diye görülüyorlar. Ama kente geldikleri zaman ya baba ya anne
çalışıyor veya ikisi çalışıyor, ailede 3
kişi açığa düşüyor. Yani ben buna şu tabiri
kullanıyorum: Türkiye gerçeklerle yüzleşiyor. Gerçeklerle
yüzleşmek ne? Siz kırsalda ücretsiz aile işçisi diye
vasıflandırdığınız ama aslında çalışmayan,
aslında üretmeyen veya yeteri kadar üretmeyeni çalışıyor,
üretiyor diye gösteriyorsunuz. Ama bu gerçekler bizim önümüze gelmeli, Türkiye
bu gerçeklerle daha da hızlı yüzleşmeli ve çözümleri de üretmelidir.
Ben kadın istihdamında bir düşüşün olmadığını,
ama kırsaldan kente gelişin, göçün hızlanması neticesinde
tarımdaki istihdamın yüzde 37lerden yüzde 26lara düşmesinden
kaynaklanan bir tablo olduğunu vurgulamak istiyorum.
5 puan indirimi
işçi için de uygulanır mı? 5 puan indirimi son derece önemli
değerli arkadaşlar. Kıstaslarının da -öyle tahmin
ediyorum- bütün milletvekili arkadaşlarımız tarafından
paylaşıldığı düşüncesindeyim. Primlerin çok daha
aşağıya inmesini hepimiz arzularız, hepimiz isteriz. Fakat
bunların imkânlarla orantılı olmasının doğru
olduğu, makro dengeleri de sarsmayacak bir bakış
açısının doğru olacağı düşüncesindeyiz. Salt
anlamda kayıt dışı çalıştırana ve prim borcu
olana da uygulansa 5 puan indirimi, 4 katrilyonluk bir maliyet
oluşturduğunu da bilmemiz gerekiyor. Bundan dolayı şu anda
Hükûmet Programında vaat ettiğimizi gerçekleştiriyoruz.
Umarım Türkiye'nin imkânları geliştikçe, OECD ülkeleri
ortalamasındaki -gerek primlerde gerek diğer yüklerde- o
ortalamanın da altına inme arzumuz var. Bu neyi getirecektir? Bu
rekabeti artıracaktır. Bu rekabeti, Türk müteşebbisinin
rekabetini artırınca üretimi artıracaktır. Üretim
ihracatı, ihracat döviz girdisini artıracaktır. Türkiyenin
zenginleşmesine sebep olacaktır. Bu konuda da bu kısa
açıklamayı yapmayı uygun buluyorum.
Sayın Genç
yapılandırmalarla ilgili soru sordular, bazılarına
yazılı cevap verelim eğer uygun bulurlarsa. Ama son
yapılandırmayla ilgili şunu ifade edeyim: SSK bünyesindeki
yapılandırmada, yapılandırmaya giren tutar 2 katrilyon 627
trilyon liradır. Bunun yüzde 46sı tahsil edilmiştir,
yapılandırmada yüzde 46lık bir başarı vardır.
BAĞ-KURda ise yapılandırma tutarı 7 katrilyon 295;
2006dan bahsediyorum. Orada da tahsilat oranı yüzde 61dir. O
yapılandırmalara baktığımız zaman, bugün
düşündüğümüz keskinlikte değildir, bu netlikte bir
yapılandırma değildir. Bu düşündüğümüz
yapılandırmayla, inanıyorum ki yeni yasa bu yeni
yapılandırmayla, belki de 5 puan indirimini de dikkate
aldığınız zaman tüm işverenlerimizin, tüm
çalışanlarımızın çok daha gayretli olacaklarına
ben inanıyorum ve Türkiye bir kez daha buna ihtiyaç duymayabilir
düşüncesindeyiz. Bunların teferruatıyla ilgili geçmişe
dönük sorunuza da yazılı olarak cevap vereceğimizi ifade
ediyorum.
Sayın
Durmuşun sorduğu sorular biraz siyasi içerikli, istihdam paketiyle
ilgili değil ama hepimiz de siyasiyiz.
Bir Sayın
Milletvekilimizle ilgili ifade ettiklerinizi, Sayın Milletvekili, yine
aynı gazetelerde net bir şekilde ifade etmiştir. Böyle bir
ortaklığının iki yıl önce sona erdiğini, ilgili
şirketlerle böyle bir bağının olmadığını
açık ve net bir şekilde ifade etmiştir. Aksi bir durum varsa
Türkiye hukuk devletidir, gereken çalışmalar yapılır.
Sayın
Paksütle ilgili değerlendirmeleri Hükümete dönük, iktidara dönük olarak
değerlendirmeyi çok doğru bulmayacağımızı ifade
etmek istiyorum, ama olay Türkiyede olmuş olaydır ve böyle bir olay
olmuş ise
Bakınız, bu olayın olup
olmadığıyla ilgili de elimizde bir kanıt yok, çünkü
Sayın Bakanın açıklamasına göre olayın Sayın
Paksütle bir ilgisinin olmadığı ifade ediliyor.
Dolayısıyla bu netleşmeyen, açık olmayan ama hepimizin de
netliğinden yana olduğumuz bu konuyla ilgili çok teferruatlı bir
açıklama yapmanın doğru olmayacağı
düşüncesindeyim. İlgili birimler, bilgi ve belgeler
doğrultusunda siyasetçinin de söylemesi gereken şeyler olmalı,
eğer muhatap olan birisi varsa da onların da söylemesi gereken
şeyler olmalı ama hiçbir şey artık gelişen dünya
şartlarında, bu teknolojik şartlarda, ülkemizin geldiği
noktada karanlıkta kalmamalı düşüncesindeyiz.
Değerli
Başkanım, teşekkür ediyorum, sağ olun.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
İkinci bölüm
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
16.30a kadar ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 16.09
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.38
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı),
Fatoş GÜRKAN (Adana)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 105inci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
224 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
21inci madde
üzerinde dört önerge vardır. Önergeleri sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 224 sıra sayılı İş Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının 21inci maddesinin (h) bendinden sonra gelmek
üzere, (ı) bendi ile aşağıdaki ifadenin eklenmesini arz ve
teklif ederiz. Saygılarımızla.
Şevket
Köse Fehmi Murat Sönmez Akif Ekici
Adıyaman Eskişehir Gaziantep
Necla Arat Sacid Yıldız Hüsnü Çöllü
İstanbul İstanbul Antalya
M.
Ali Susam Malik
Özdemir
İzmir Sivas
ı) GAP
Bölgesindeki illerde, GAP İdaresinin belirleyeceği bir temsilci.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 224 sıra sayılı İş Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının çerçeve 21 inci maddesi ile değiştirilen
4904 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasına
aşağıdaki bendin eklenmesini arz ve teklif ederiz. Saygılarımızla.
Mümin İnan Mustafa Kalaycı Yılmaz Tankut
Niğde Konya Adana
Süleyman
L. Yunusoğlu Cemaleddin
Uslu
Trabzon Edirne
ı) Sanayi
ve Ticaret il müdürü
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 224 sıra sayılı yasa tasarısının 21 nci
maddesi h fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki
ı bendinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Hasip Kaplan Sevahir Bayındır Sırrı
Sakık
Şırnak Şırnak Muş
Selahattin
Demirtaş Ayla
Akat Ata
Diyarbakır Batman
I) İlde bulunan kadın kurumları
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 224 sıra sayılı Kanun Tasarısının 21 inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Nihat Ergün Lutfi Elvan Mehmet Yüksel
Kocaeli Karaman Denizli
Nusret
Bayraktar M. Salih
Erdoğan
İstanbul Denizli
Madde 21-
25/6/2003 tarihli ve 4904 sayılı Türkiye İş Kurumu Kanununun
13 üncü maddesi başlığı ile birlikte
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"İl
istihdam ve mesleki eğitim kurulları
Madde 13-
İlin işgücü, istihdam ve mesleki eğitim ihtiyacını
tespit etmek veya ettirmek, mesleki ve teknik eğitim okul ve
kurumları ile işletmelerde yapılacak mesleki eğitim ve
istihdam konularında etkinlik ve verimliliği artırmak
amacıyla yerel düzeyde politikalar oluşturmak, plan yapmak ve
kararlar almak, ilgili kurum ve kuruluşlara görüş ve önerilerde
bulunmak üzere illerde İl İstihdam ve Mesleki Eğitim Kurulu
kurulur.
Kurul valinin
başkanlığında aşağıda sayılan üyelerden
oluşur:
a) Belediye
Başkanı, büyükşehir belediyesi bulunan illerde Büyükşehir
Belediye Başkanı veya genel sekreteri veya yardımcısı,
b) İl Özel
İdaresi Genel Sekreteri,
c) İl Milli
Eğitim Müdürü,
ç) İl Sanayi
ve Ticaret Müdürü,
d)
İŞKUR İl Müdürü
e) İl
Ticaret ve/veya Sanayi Odası Başkanı,
f)
İşçi, işveren konfederasyonları ile Türkiye Sakatlar
Konfederasyonundan birer temsilci,
g) İl Esnaf
ve Sanatkârlar Odaları Birliği Başkanı,
ğ) İlde
bulunan fakülte veya yüksek okulların Çalışma Ekonomisi ve
Endüstri İlişkileri Bölümü veya Mesleki Teknik Eğitim
Bölümlerinden valinin belirleyeceği bir öğretim üyesi.
İl istihdam
ve mesleki eğitim kurullarının görevleri şunlardır:
a) İlin
istihdam ve mesleki eğitim politikasını oluşturmak,
b) İlin
muhtelif sektör ve branştaki işgücü ve mesleki eğitim
ihtiyacını belirlemek üzere işgücü piyasa analizleri
yapmak-yaptırmak, bu amaçla gerektiğinde ilgili alan
uzmanlarından komisyonlar oluşturmak, bunların görev
tanımları çerçevesinde hazırladıkları raporları
değerlendirmek ve yayınlamak, gerektiğinde ilgili Bakanlık
ve kurullara sunmak,
c) Milli
Eğitim Bakanlığınca gönderilen mesleki eğitim çerçeve
programlarının işgücü piyasası araştırma
sonuçlarına göre ilin ihtiyaçları doğrultusunda düzenlenmesi
için görüş bildirmek,
ç) Mesleki
eğitim uygulamalarında ortaya çıkan
uyuşmazlıkların çözümüne yardımcı olmak,
d) Mesleki
eğitim, işgücü ve istihdam konularında kurum ve
kuruluşlardan gelecek görüş ve önerileri incelemek
değerlendirmek ve sonuçlandırmak,
e) İl
düzeyinde istihdamı koruyucu, geliştirici ve işsizliği
önleyici tedbirleri belirlemek ve gereği için ilgili kurum ve
kuruluşlara bildirmek,
f) İşgücü
piyasası araştırma sonuçları da dikkate alınarak
İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Kurum tarafından
hazırlanan işgücü yetiştirme faaliyetlerine ilişkin
planları onaylamak ve bunların uygulama sonuçlarını
izlemek,
g) Bu madde
hükümlerini il seviyesinde eksiksiz yerine getirilmesi için gerekli tedbirleri
almak.
Kurul
kararları bağlayıcıdır. Kurul, alınan kararlara
ilişkin eylem planı hazırlar, sorumlu kurum ve
kuruluşları belirler, uygulamaları ve sonuçlarını
takip eder.
Kurul, üç ayda
bir toplanır. Kurulun sekretarya görevi Kurum İl Müdürlüğü ile
İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından kendi görev
alanları ile sınırlı kalmak kaydıyla müştereken
yürütülür. Alınan kararların uygulanmasının takibi ile
diğer faaliyet ve işgücü piyasasına yönelik
araştırmalar, Yürütme Kurulu tarafından yerine getirilir.
İşgücü
yetiştirme faaliyetleri ve sonuçları; Kurul başkanının
onayıyla, Kurum, İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Kurul üyesi
işçi ve işveren konfederasyonları tarafından belirlenecek
birer üyeden oluşan Denetim Kurulu tarafından denetlenir. Denetimler
için, ihtiyaç halinde birden fazla Denetim Kurulu oluşturulabilir. Denetim
raporları Kurula bildirilir.
Kurul
tarafından her yıl faaliyet raporu düzenlenir. Düzenlenen rapor,
Kurum Yönetim Kurulu tarafından değerlendirildikten sonra ilgili
bakanlıklara gönderilir.
Kurul, Yürütme
Kurulu ve Denetim Kurulu üyelerine, 6245 Sayılı Harcırah Kanunu
doğrultusunda günlük harcırah ödenir.
Kurulun yönetim
ve denetim faaliyetleri, işgücü piyasası araştırma ve
planlama çalışmaları için Kurum tarafından ödenek tahsis
edilir. Bu ödeneğin miktarı, aktif işgücü programları için
Kurum tarafından İl Müdürlüğüne tahsis edilen toplam
ödeneğin yüzde beşini geçemez.
İl
İstihdam ve Mesleki Eğitim Kurulu, Yürütme Kurulu ve Denetleme
Kurulunun çalışma usul ve esasları Milli Eğitim, Sanayi ve
Ticaret ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanlıkIarı ile
Kurum tarafından müştereken çıkarılacak yönetmelikle
düzenlenir.
Bu Kanunda
İl İstihdam Kurullarına yapılan atıflar ile 05/6/1986
tarihli ve 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanununda İl Mesleki
Eğitim Kuruluna yapılan atıflar İl İstihdam ve Mesleki
Eğitim Kuruluna yapılmış sayılır.
3308
sayılı Kanunun bu maddeye aykırı hükümleri
uygulanmaz."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
CEVDET ERDÖL (Trabzon) Son önergeyi takdire arz ediyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılıyoruz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bilindiği
gibi ülkemizde eğitim ve istihdam arasındaki ilişki
zayıftır. Bu ilişkisin güçlenmesi ise, işgücü
piyasasındaki değişim ve gelişmelerin gerek yerel, gerekse
ulusal düzeyde yakından takip edilmesine ve işgücü
piyasasının ihtiyaçları doğrultusunda beşeri
sermayenin geliştirilmesine bağlıdır.
Bu
bağın kurulmasında ve geliştirilmesinde, yerel aktörlerin
bir araya geldiği İl İstihdam Kurulları ve İl Mesleki
Eğitim Kurulları çok önemli role sahiptir. Söz konusu kurulların
nihai amacı, yerel düzeyde insan kaynaklarımıza
yatırım yaparak mümkün olduğu ölçüde işgücümüzü üretimde
verimli kullanma ve ülkemizin gelişmişlik düzeyini
artırmaktır. Kurulların nihai amacı, yerel düzeyde insan
kaynaklarımıza yatırım yaparak mümkün olduğu ölçüde
işgücümüzü üretimde verimli kullanma ve ülkemizin gelişmişlik
düzeyini artırmaktır.
Aynı temel
amaca yönelik olarak oluşturulan ve hemen hemen aynı üyeden
oluşan bu kurulların birleştirilmesi, nihai amaca ulaşmada
etkinlik sağlayacaktır. Zira, il istihdam kurullarının,
işgücü piyasasına yönelik politikalarının ve tedbirlerinin
esasını; işgücü piyasası ihtiyaçlarına göre
işgücünü yetiştirme ve geliştirme oluşturmaktadır. Aynı
şekilde, İl Mesleki Eğitim Kurulunun temel görevi de il
seviyesinde mesleki eğitim ihtiyaçlarını tespit etmek ve mesleki
eğitim çerçeve programı hakkında görüş
oluşturmaktır.
Bu bağlamda,
iki kurulun birleştirilmesi sonucunda, işgücü piyasası
ihtiyaçları doğrultusunda gerekli nitelik ve becerilere sahip biçimde
kurumlardan mezun olan insan gücümüzün istihdam edilmesi mümkün olurken, bu
insan gücümüzün istihdam edilebilirliklerini artırmak amacıyla
düzenlenen aktif işgücü programlarına aktarılacak kaynaklar da
daha verimli ve etkin kullanılacaktır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, biraz önce kabul edilen önerge ile 21inci madde tümüyle
değiştirilmiştir. Bu nedenle, aynı maddede
değişiklik öngören, Adıyaman Milletvekili Şevket Köse,
Niğde Milletvekili Mümin İnan ve Şırnak Milletvekili Hasip
Kaplan ve arkadaşlarının önergelerini işleme koyma
imkânı kalmamıştır. Önergeleri işlemden
kaldırıyorum.
Şimdi
21inci maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
21inci madde kabul
edilmiştir.
22nci madde
üzerinde üç önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 224 sıra sayılı Kanun Tasarısın 22 nci maddesinin
çerçeve hükmünün başına 4904 Sayılı Kanunun ibaresinin
eklenmesini ve birinci ibaresinin ikinci olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Nihat Ergün Lutfi Elvan Mehmet Yüksel
Kocaeli Karaman Denizli
Nusret
Bayraktar M. Salih
Erdoğan
İstanbul
Denizli
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge
aynı mahiyettedir. Önergeleri ayrı ayrı okutup birlikte
işleme alacağım. İstemleri hâlinde, önerge sahiplerine
ayrı ayrı söz vereceğim.
Önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 224 sıra sayılı İş Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının 22 nci maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Akif
Akkuş Mustafa
Kalaycı Muharrem
Varlı
Mersin Konya Adana
M.
Akif Paksoy Ahmet
Bukan
Kahramanmaraş
Çankırı
T.B.M.M
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 224 sıra sayılı Yasa Tasarısının 22.
Maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını az ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
Şevket
Köse Enis Tütüncü Turgut Dibek
Adıyaman
Tekirdağ Kırklareli
Abdulaziz
Yazar Rasim Çakır
Hatay
Edirne
BAŞKAN
Komisyon bu iki önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
CEVDET ERDÖL (Trabzon) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge hakkında
Sayın
Tütüncü, konuşmak istiyorsunuz.
Buyurunuz
Sayın Tütüncü.
ENİS TÜTÜNCÜ
(Tekirdağ) - Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; önergemiz 22nci maddenin
tasarı metninden çıkarılması.
Neden böyle bir
önerge verdik? Değerli milletvekilleri, 22nci madde özel istihdam
bürolarıyla ilgilidir. Özel istihdam bürolarının
açılması ve işletilmesi alanına bu Hükûmet
tasarısıyla yabancıların da girmesi ve
çalışması imkânı sağlanmaktadır. Tabii ki
yabancı sermayeye gerçekten kaynak kıtlığı açısından
ihtiyaç bulunduğu bir zaman kesitinde, öyle sanıyorum ki Hükûmetin
kafasındaki Neden iş ve işçi bulma hizmetlerine yabancı
insan gücünü kullanmayalım, getirmeyelim. Sanırım ki bu gerekçe
var ve bir diğer gerekçe de herhâlde Avrupa Birliği bunu istemiş
olabilir.
Şimdi,
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bunu biz Cumhuriyet Halk
Partisi olarak doğru bulmuyoruz. Aslında 22nci Dönem Parlamentosunda
özel istihdam bürolarıyla ilgili yasa tasarısı görüşülürken
hem Plan Bütçe Komisyonunda hem de biz Meclis Genel Kurulunda buna
karşı çıktık. Neden karşı çıktık? Çünkü
iş ve işçi bulma görevleri, sorumlulukları sosyal devletin
olmazsa olmaz sorumluluklarından, görevlerinden biridir. Bunun da
ötesinde, biz karşı çıkış gerekçemizi başka
bazı noktalara da dayandırdık. İş bulma hizmetlerinin
istismar edileceğinden endişe ettik, işsizlerin istismar edileceğinden
endişe ettik, işsizlerden ön avanslar, avantalar
alınabileceğini düşündük ve bu alanın kontrolünün son
derece zor olabileceğini düşündük. Bu gerekçelerle karşı
çıktık. Ancak, 22nci Dönem Parlamentosunda bu Yasa kabul edildi.
Şimdi getirilen bu öneriyle, 22nci maddeyle, yabancıların da bu
alanda faaliyet göstermesinin önünü açıyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, bu doğru değil. Bakınız, bizim en
büyük sorunlarımızdan bir tanesi istihdam açısından,
iş gücü piyasası açısından kayıt dışı
istihdamın ve dolayısıyla kayıt dışı
ekonominin bir türlü disipline edilememesidir. Biz yıllardan bu yana kendi
kayıt dışı istihdamımızı acaba nasıl
kontrol edebiliriz diye tartışmalar yaptık, vergi yasaları
çıkardık. İşte şimdi bu kanun, bir bölümüyle de ilgili
olarak düşünürsek, kayıt dışı istihdamın da en
aza indirilmesine dönük amacı içeriyor. Ama değerli
arkadaşlarım, son yıllarda bir baktık ki Türkiyede
yabancı kayıt dışı işçi hızla artıyor,
yabancı kaçak işçi hızla artıyor. Tahminlere göre 1 milyon
dolayında yabancı kaçak işçi şu anda Türkiyede istihdam
ediliyor çeşitli sektörlerde, ev hizmetlerinden tutun inşaat
sektörüne kadar ve imalat sanayisinin bazı sektörlerinde yabancı
kaçak işçiler çalışıyor. Özellikle komşularımızdan
geliyor, Ermenistandan geliyor, Türki cumhuriyetlerden geliyor, Balkanlardan
geliyor, geliyor
Değerli arkadaşlarım, daha fazla da bu özel
istihdam büroları aracılığıyla geliyor.
Şimdi, ben
Sayın Bakandan öğrenmek istiyorum, en son bilgi neyse elimizde:
Şu ana kadar kaç tane özel istihdam bürosu faaliyete geçirilmiştir ve
bu özel istihdam bürolarının iş bulma etkinliği nedir? Yani
kaç kişiyi işe yerleştirmiştir? Bunu Sayın
Bakanın burada açıklamasını bilhassa rica ediyorum. Çünkü
bundan önceki bir konuşmada da bu çerçevede bir isteğimiz
olmuştu.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
ENİS TÜTÜNCÜ
(Devamla) Buradan şuraya gelmek istiyorum Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri: Bakınız, bizim elimizdeki rakamlara
göre, kendi hesabına çalışanların Türkiye'de yüzde 65i
kayıt dışı çalışıyor, yaklaşık 3
milyon kişi; yevmiyeli olarak çalışanların yüzde
91,6sı kayıt dışı çalışıyor, 1 milyon
100 bin kişi; ücretsiz aile işçilerinin ise kayıt
dışı çalıştığını biliyoruz.
Buradan şuraya gelmek istiyorum: Lütfen, özel istihdam büroları
alanına yabancı insan gücünü, yabancı hizmeti sokmayalım.
Burasını, bu alanı en azından Türk insanının
inisiyatifine bırakalım.
Bu nedenle
önergemizin kabulünü istirham ediyoruz.
Cumhuriyet Halk
Partisi adına hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Tütüncü.
Sayın
Şandır, gerekçeyi mi okutayım? Kim konuşacak?
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Muharrem Varlı efendim.
BAŞKAN
Sayın Varlı, buyurunuz efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
MUHARREM VARLI
(Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; vermiş
olduğumuz önerge üzerinde görüşlerimizi açıklamak üzere
huzurlarınıza çıktım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
22nci madde,
özel istihdam bürolarının kurulmasında Türk vatandaşı
şartının aranmamasıyla alakalı bir madde. Bizim
vermiş olduğumuz önerge de böyle bir şeyin kabul
edilemeyeceği ve Türk vatandaşı olma şartının
aranması gerektiği konusunda.
Şimdi,
tabii, daha önceki yapmış olduğunuz özelleştirmelerde, daha
önceki çıkartmış olduğunuz kanunlarda böyle bir
hassasiyetinizin olmadığını biliyoruz. Yapmış
olduğunuz özelleştirmeye baktığımız zaman,
işte, Türk Telekomu Hariri ailesine, PETKİMi bir başka
yabancıya, TÜPRAŞı bir başka yabancıya, en son
FİKRİ
IŞIK (Kocaeli) Koç yabancı mı?
MUHARREM VARLI
(Devamla) Yani o sizin bileceğiniz bir şey, o konuda ben yorum
yapmıyorum.
Tekeli de bir
Amerikan firmasına sattınız.
Şimdi,
buralardan gelecek kaynak belki çok önemli olabilir ama buralarda
çalışan işçilerin geleceğini hesap etmek, buradaki
işçilerin ailelerinin geleceğini hesap etmek de elbette ki çok önemli
olması gereken şeylerdir ama böyle bir hassasiyetiniz
olmadığı için
Efendim, 301inci
maddeyi de yine Avrupa Birliği istiyor diye, Türklüğe hakareti, efendim,
Türk milletine hakareti içeren sözlerin sarf edilmesini serbest
bıraktınız. Yani Türklükle, Türk milletiyle bir alerjiniz mi
var, bunu da anlamış değilim. (AK Parti sıralarından
gürültüler)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, konuşmacıyı
lütfen uyarır mısınız, konuyla alakası olmayan, daha
evvelki tartıştığımız meseleyi tekrar gündeme
getiriyor.
MUHARREM VARLI
(Devamla) Neden böyle bu konularda hassasiyet göstermiyorsunuz? Bunu
milletimizin takdirine bırakıyorum efendim.
BAŞKAN
Sayın konuşmacı, lütfen konuya geliniz, önerge üzerinde
konuşunuz.
MUHARREM VARLI
(Devamla) Bankacılık sektörüne baktığınız
zaman, bu sektörün de yüzde 50ye yakını yabancılara teslim
edilmiş durumda. Yani finans sektörümüz.
Ekonominin iyi
olup olmadığının ölçümü olarak kabul ettiğiniz borsaya
baktığımızda, borsa da yüzde 70 oranında
yabancılara teslim edilmiş durumda.
BAYRAM
ÖZÇELİK (Burdur) İyi incele!
MUHARREM VARLI
(Devamla) Çok iyi inceliyoruz.
İstihdamı
da yabancılara teslim edeceksek, o zaman artık bu ülkeyi yönetenler
neden kendi öz benlikleriyle yönetemiyorlar diye düşünmek gerektiği
kanaatindeyim.
Değerli
arkadaşlarım, yasada çıkartılmak istenen
Efendim,
işsizlik sigortasında, İşsizlik Sigorta Fonunda biriken
bir miktar parayı GAP projesinde değerlendireceğiz. diyorsunuz.
Peki, babalar
gibi sattığınız, özelleştirme
yaptığınız Türk Telekomdan, diğer kuruluşlardan
elde edilen paralardan neden GAP projesine aktarmadınız? GAP projesi
elbette ki Türkiye için, Türk ekonomisi için, orada yaşayan, orada ikamet
eden, orada çiftçilik yapan insanlarımız için çok önemli bir proje.
Elbette ki desteklenmesi lazım, geliştirilmesi lazım, ama bugüne
kadar neden yapmadınız, neden? Şimdi gelmişsiniz,
işçilerin sigorta primlerinden biriken, işsiz kaldıkları
zaman kullanılması gereken, yardım edilmesi gereken parayı
GAP projesine aktarmaya çalışıyorsunuz. Ne kadar doğru?
BAYRAM
ÖZÇELİK (Burdur) Biraz önce anlattı Bakan burada.
MUHARREM VARLI
(Devamla) Kardeşim, oturduğun yerden sataşma, dinle
anlarsın. Senin zekân yetmez bunlara. Anlarsın, dinle. (AK Parti
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Karşılıklı konuşmayın lütfen.
Sayın
Varlı, lütfen devam ediniz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, lütfen sözünü geri
alsın. Hiçbir milletvekilinin başka bir milletvekilinin
zekâsını ölçme yetkisi elinde değildir. Kendisi
zekâsını nerede ölçtürmüş? Mecliste konuşuyorsun!
MUHARREM VARLI
(Devamla) Değerli milletvekilleri, burada bir gazete haberi. Türkiyenin
en büyük gazetelerinden birisi Hürriyet gazetesi ve İsrail
Başbakanının Sayın Başbakana dostum dediği bir
hitabet.
NUSRET BAYRAKTAR
(İstanbul) Ne olmuş? Arkadaşım dedi. Çevirmeyin,
arkadaşım dedi.
MUHARREM VARLI
(Devamla) Evet, arkadaşım dediği, dostum dediği, her
neyse.
NUSRET BAYRAKTAR
(İstanbul) Bak, yanlış söylüyorsun.
MUHARREM VARLI
(Devamla) Dün İsraillilerin öldürdüğü bir Filistinli için Fatih
Camisinde gıyabi cenaze namazı kılıyordunuz, bugün de
İsrail Başbakanının en yakın dostu oldunuz.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Varlı, lütfen konuya geliniz, önergeniz üzerinde
konuşunuz. Son dakikanızı veriyorum.
Buyurunuz.
MUHARREM VARLI
(Devamla) Bu samimiyetle ne kadar alakalı onu da yüce milletimizin
takdirine bırakıyorum.
Önergemizin
kabulünü diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Varlı.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Sayın Başkan,
kısa bir açıklama yapmama izin verin.
BAŞKAN
Tamam.
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN
Efendim?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Biraz önceki konuşmacı, verdiği
önergenin hiç alakası olmayan şekilde bir konuşma yaptı ve
grubumuzu, bundan önce çıkardığımız 301inci maddeyle
ilgili kamuoyunu yanlış bilgilendirici, Türk milleti ve Türklükle
problemi
BAŞKAN
Buyurunuz, bir dakika Sayın Elitaş. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, Adana
Milletvekili Muharrem Varlının, konuşmasında partisine
sataşması nedeniyle konuşması
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Önemli yasa
yapmaya çalışıyoruz, komisyonda bütün
arkadaşlarımız bunlara katkı verdi, ama, şuradan bu
kadar önemli bir yasayı çıkarırken, gelip önergelerde
konuşup, yaptığımız işi hafifletmenin bir
manası yok, anlamı yok. İki hafta önce bu işi
konuştuk, 301inci maddenin hangi tarihçe çerçevesinde geldiğini,
kimlerin nelerle 301inci maddede değişiklik
yaptığını hep beraber gördük. 2001 yılında, sizin
iktidarınız döneminde, bir yıldan altı yıla kadar olan
ve ağır hapis şeklinde cezalandırılan bir 301inci
maddedeki Türklüğe hakaret ibaresi, sizin zamanınızda bir
yıldan üç yıla kadar düşürüldü ve hafif hapis hâline getirildi.
Yine, 2001
yılında siz, çok önemli bir değişiklik yaptınız.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Beş yıl öncekini söylüyorsunuz, iki hafta önceyi
hatırlamıyorsunuz; her zaman hatırlatacağız size
301i.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Hani, şu anda değiştirilmez diye
ifade ettiğiniz Anayasanın başlangıç hükmündeki bir ibare
var ya, Anayasanın başlangıç hükmündeki ibare, Türk milletinin
manevi değerlerine ve tarihine fikri ve mütalaa
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Lütfen, çabuk toplayınız.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Türk milletinin manevi ve tarihî değerlerine
fikir ve görüşlerini beyan etmek de yasaktı, siz onu da
değiştirdiniz. Siz, önce onun hesabını verin, onun
hesabını kendi içinizde verin ve o tereddütlerinizi ortadan
kaldırın. Önce kendi içinizde günahlarınızı
çıkarın, başkasına günah yüklemeye kalkmayın.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Elitaş.
Buyurunuz
Sayın Bakan.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN
Efendim?
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, Sayın Sözcü, AKP Grup
Başkan Vekili, Kendi günahlarınızı çıkartın.
dedi, bizim grubumuzu ilzam etti. Müsaade ederseniz
BAŞKAN
Şimdi, tabii Sayın Şandır, size de bir dakika söz
vereceğim ama lütfen tekrar sataşmaya yol açmayınız. Tekrar
tartışmaya yol açarsanız sonsuza kadar devam edecek.
Buyurunuz
efendim.
2.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın konuşmasında partisine
sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve
Sayın Elitaş; her zaman bu 301i burada konuşacağız.
Bunu böyle bilesiniz.
YAŞAR
KARAYEL (Kayseri) - Sonsuza kadar konuşun.
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) Evet, 301i konuşacağız.
YAŞAR
KARAYEL (Kayseri) - Sonsuza kadar konuşun, hiç mahzuru yok.
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) Sonsuza kadar konuşacağız. 301de
yaptığınız şey, Türklüğü
çıkarttınız. Cezayı indirmekten öte, Türklüğü
çıkarttınız.
BAYRAM
ÖZÇELİK (Burdur) Kendi programında yok.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Siz cezayı sıfıra indirdiniz.
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) Eğer Türk milleti ile Türklük farklı
değilse niye çıkarttınız, bunun cevabını burada
vermek mecburiyetindesiniz. Eğer cumhuriyet ile Türkiye Cumhuriyeti
devleti farklı şey değilse niye değiştiriyorsunuz?
Bunun hesabını burada
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Siz niye cumhuriyeti tamamen
çıkardınız?
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) Milliyetçi Hareket Partisinin iktidarında 301in
içeriğiyle hiç oynanmamıştır. Özgürlüklerin
genişletilmesi anlamında altı yıldan üç yıla
düşürülmüştür.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Hiç anlamı yok!
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) Sayın Elitaş, bilesiniz ki, 301le ilgili siz
burada Türk milletine hesabı veremeyeceksiniz, sürekli mahkûm
olacaksınız ve sürekli, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, 301de
yaptığınız ihaneti burada konuşacağız. Bunu
böyle bilmenizi istiyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Şandır.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN Bu
konuyu burada kapattım Sayın Elitaş.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, konuşmacı
adımı vererek ithamda bulunuyor.
BAŞKAN
Müzakereyi yeterli buluyorum.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Efendim, adımı vererek ithamda
bulunuyor. Lütfen efendim
BAŞKAN
Lütfen
Bu konu kapanmıştır.
Şimdi,
sayın milletvekilleri, konumuza dönüyoruz. Lütfen
Cevaplarınızı karşılıklı verdiniz.
Sayın Bakanın bir dakikalık bir açıklaması
vardır.
Buyurunuz
Sayın Bakan.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
B) Kanun Tasarı
ve Teklifleri (Devam)
2.- İş Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı; Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ve 2 milletvekili ile
Şanlıurfa Milletvekili Ramazan Başakın Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifleri ve Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (1/570, 2/227,
2/228) (S. Sayısı: 224) (Devam)
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Sayın
Başkanım, çok teşekkür ediyorum. Konumuza dönmemizin daha
doğru olacağı düşüncesindeyim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Şandırın söylediği
son kelime
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Ne günahı var MHPnin, bunu anlatmak
mecburiyetindesiniz.
BAŞKAN
Sakin olunuz lütfen.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Son kelime oradaki arkadaş için doğru
olabilir.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Böyle bir günah yok. Milliyetçi Hareket Partisinin Türk
milletine karşı işlediği hiçbir günah yok.
BAŞKAN
Lütfen sakin olunuz.
Sayın Bakan,
devam ediniz.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Değerli
milletvekilleri, tabii, ifade ettiğiniz gibi önemli bir yasa
görüşüyoruz. Konumuza dönsek en doğrusu o olacak.
Vatandaşımız bizden onu bekliyor.
Şimdi Ne
kadar özel istihdam bürosu var? diye sordular. 234 özel istihdam bürosu var
Türkiyede.
Bugüne kadar bu
istihdam büroları ne kadar istihdam gerçekleştirdiler? diye bir soru
geldi. 2004, 2005, 2006, 2007 yıllarında toplam 122.070 istihdam
gerçekleşti.
Son olarak da
yabancılara verilen izinle ilgili bir ifade kullanıldı. 2004
yılında 7.300, 2005 yılında 9.438, 2006 yılında
10.603, 2007 yılında 8.930 kişiye, yabancılara izin
verilmiştir. Bilgilerinize sunuyorum.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
Bu iki önergeyi
birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 224 sıra sayılı Kanun Tasarısının 22 nci
maddesinin çerçeve hükmünün başına 4904 Sayılı Kanunun
ibaresinin eklenmesini ve birinci ibaresinin ikinci olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nihat Ergün (Kocaeli) ve
arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
CEVDET ERDÖL (Trabzon) Uygun görüşle takdire bırakıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Gerekçe mi
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe
Kanun
tekniği anlamında düzenleme yapılmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen bu
önerge doğrultusunda 22nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
22nci madde kabul edilmiştir.
23üncü madde
üzerinde üç önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 224 sıra sayılı Kanun Tasarısının 23 üncü
maddesi ile değiştirilen 4904 sayılı Kanunun 20 nci
maddesinin; çerçeve hükmünün başına 4904 Sayılı Kanunun
ibaresinin, birinci fıkrasının (j) bendinde yer alan özel
istihdam bürolarına ibaresinin gerçek ve tüzel kişilere
şeklinde değiştirilmesini ve ikinci fıkranın
başına 1 inci cümle olmak üzere aşağıdaki cümlenin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nihat Ergün Lutfi Elvan Mehmet Yüksel
Kocaeli Karaman Denizli
M.
Salih Erdoğan Nusret
Bayraktar
Denizli İstanbul
Birinci
fıkranın (a), (b), (c), (f), (g) ve (j) bentlerinde yer alan
fiillerin ayrı ayrı veya birlikte üç kez tekrarlanması halinde
özel istihdam bürolarına verilen izinler iptal edilir.
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 224 sıra sayılı yasa tasarısının 23.
maddesinin sonuna gelmek üzere aşağıdaki ifadenin eklenmesini
arz ederiz.
Saygılarımızla.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Şevket
Köse Ali Rıza
Öztürk
Malatya Adıyaman Mersin
Gürol
Ergin Oğuz
Oyan
Muğla İzmir
Kurum,
ayrıca, Cumhuriyet Savcılıklarına suç duyurusu yapar
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 224 sıra sayılı İş Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının çerçeve 23
üncü maddesi ile değiştirilen 4904 sayılı Kanunun 20 nci
maddesinin birinci fıkrasının sonuna idari para cezaları
her yıl enflasyon oranında güncellenir. cümlesinin eklenmesini arz
ve teklif ederiz. Saygılarımızla.
Mümin İnan Mustafa Kalaycı Akif Akkuş
Niğde Konya Mersin
Süleyman
L. Yunusoğlu Cemaleddin
Uslu
Trabzon Edirne
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE,
ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL
(Trabzon) Son önergeye katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi mi okutuyorum, yoksa kim konuşuyor efendim?
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Akif Akkuş konuşacak efendim.
BAŞKAN
Sayın Akkuş, buyurunuz. (MHP sıralarından
alkışlar)
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan yasayla ilgili söz almış bulunuyorum. Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi,
tabii, burada bu maddeden ne isteniyor evvela ona bir bakarsak; bu maddeyle,
iş arayanlara ve açık işlere ilişkin bilgileri amacı
dışında kullananlara, iş arayanlardan yönetmelikte
öngörülenler dışında menfaat temin edenlere, kurum izni
olmaksızın iş ve işçi bulmaya aracılık
faaliyetinin basın yayın araçlarından biri ile işlenmesi
hâlinde, kurum izin belgesi olmadan yurt dışına kaçak işçi
götürmek isteyenlere değişik oran ve miktarda ceza verileceği
belirtilmektedir.
Yukarıda
belirtilen suçları işleyenlere elbette ceza verilmelidir. Buna bir
şey demiyoruz ancak biz bu önergeyle, idari para cezalarının her
yıl yeniden enflasyon oranında güncellenmesini amaçlamaktayız.
Tabii, bu
suçların mahiyetine de şöyle bir baktığımız
zaman: Yani nereden çıkıyor bu suçlar, niye bu suçlar oluşuyor?
Ülkede, işsizlik, yoksulluk, yolsuzluk öyle büyük boyutlara geldi ki
vatandaş ne yapacağını şaşırmış
durumda. Ne yapılırsa yapılsın, ne kadar ceza verilirse
verilsin bu suçlar devam etmekte, çetelerin sayısı günbegün
artmaktadır.
Şimdi, bu
cümleden olmak üzere, bugün bir gazeteden kestiğim küçük bir kupür var. Burada Tüketici kredisi alıp -ev
için veya otomobil için- ödeyemeyenlerin sayısı 261 bin kişiye
ulaşmış, kredi kartı borcunu ödeyemeyenlerin
sayısı ise 1 milyon 50 bin civarında. diyor. Durum böyle olunca
RECEP KORAL
(İstanbul) Sizin iktidarınızda neydi?
AKİF
AKKUŞ (Devamla) Efendim?
RECEP KORAL
(İstanbul) 2002 öncesi neydi?
AKİF
AKKUŞ (Devamla) 2002 öncesi yoktu. Böyle bir sayı yoktu. (AK Parti
sıralarından gülüşmeler)
Nereden
çıkartacaksın 2002yi; sen bugüne bak. Bugün, bu vatandaş bundan
mağdur oluyor. Mağdur olan vatandaş bugün var. Dün de vardı
belki, ama yoktu. Evet, o kadar.
Yine bugünkü
gazetelerden bir haber vereyim size. Bunu söylemeyecektim ama demin
konuşulduğu için söylüyorum. İtalyan Hava Yolları
satışa çıkartılıyor ve yabancılar talip oluyor ve
İtalyan Hükûmeti diyor ki: Hayır, satmıyoruz. Niye? Stratejik
bir kurumdur, satmıyoruz. diyor ve bunu, Avrupa Birliğinin
değişik ülkelerinde, Amerika Birleşik Devletlerinde görüyoruz.
Hâlbuki, bize Küreselleşme çağındayız, sınırlar
ortadan kalktı, şirketler var. diyorlar ama, maalesef, bizi aldatıyorlar.
Diyorum ki bunlara kanmayalım, aldanmayalım.
Değerli milletvekilleri,
Ege kıyılarımızda yerli veya kaçak işçi
taşıyan ve maalesef, bazen batarak deniz kazalarına, birçok cana
ve mala zarar veren gemi kazaları basın ve yayın
organlarında hemen her gün yer almaktadır.
Vatandaşlarımızı açlığa, yoksulluğa ve sefalete
terk eden AKP Hükûmeti bunlara bir çözüm getiremiyor, sadece, birkaç günlük
gıda paketleriyle, bu durumdaki vatandaşlarımızı
istismar etme yolunu seçiyor. Kürsüye çıkan Hükûmet yetkilileri, sanki bir
Lale Devri senaryosu ortaya koyuyor.
Sayın
milletvekilleri, size iş ve aş diye, âdeta, yalvaran insanlar
gelmiyor mu? Bize geliyor.
Ülke
kalkındı, millî gelir birkaç misli büyüdü, millî gelirin kişi
başı payı dokuz ayda 9.500 dolara çıktı. diyorlar. Bu
büyüme, istihdam yaratmadığına göre sözde bir büyümedir. Çünkü
büyüme sanal olmasaydı verimlilik iç talebe yansıyacak, bu da
ücretlerin artmasına, insanların karnının doymasına,
sırtının pek olmasına sebep olacaktı ama böyle bir
durum söz konusu değil.
Vatandaş
borçla yaşamaktadır; banka borçları 101 milyar doları
aşmış. Vatandaş borç batağında
çırpınırken bankalar kâr patlaması yapıyor.
Köylü ve çiftçi
tarlasını işleyemez hâle gelmiş. Gübre yüzde 110, mazot
yüzde 100den fazla artmış, destekleme primleri 70 liradan 20 liraya
düşürülmüştür. Buna rağmen, Hükûmet, yeni zam
arayışları içerisindedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
AKİF
AKKUŞ (Devamla) Teşekkür ederim.
Esnafın,
işçinin hâli, köylü ve çiftçiden daha iyi değil. Her sahada devleti
temsil eden memur perme perişan. Şehirlerimizde yükselen görkemli
iş merkezleri orta direği yok ederken, bu iş merkezlerinde on
üç-on dört saat çalışanlar, âdeta, boğaz tokluğuna
çalıştırılmaktadır. Ancak, devlet bankalarından,
eşe dosta büyük krediler de sağlanıyor bu arada.
Gerçekten, siz
hortumları kesecektiniz. Ne oldu? Hortumlar elbette görünmez oldu.
ORHAN KARASAYAR
(Hatay) Kestik, kestik.
AKİF
AKKUŞ (Devamla) - Kestiniz
Ancak,
hortumların yerini borular aldı, borular, büyük çaplı borular
aldı!
Değerli
milletvekilleri, vatandaşın feryadına, figanına kulak
veriniz. Aksi takdirde, çığ gibi büyüyen yolsuzluk, yoksulluk,
işsizlik, açlık ve bunun yarattığı
ahlaksızlık ülkeyi içinden çıkılamayacak kaoslara sürükleyecektir,
sorumlusu herkes olacaktır.
Teşekkür
ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Akkuş.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
T.B.M.M.
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 224 sıra sayılı yasa tasarısının 23.
maddesinin sonuna gelmek üzere aşağıdaki ifadenin eklenmesini
arz ederiz.
Saygılarımızla.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve
arkadaşları
Kurum,
ayrıca, Cumhuriyet Savcılıklarına suç duyurusu yapar
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
CEVDET ERDÖL (Trabzon) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Suçluyu affediyorsunuz Sayın Bakan,
savcıya şikâyet etmiyorsunuz ama! Suç işlemiş adamı
savcıya ihbar etmiyorsunuz! Kaçakçılık yapıyor, insan
tacirliği yapıyor, savcılığa ihbar etmiyorsunuz!
BAŞKAN
Sayın Öztürk, siz mi konuşacaksınız?
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Evet.
BAŞKAN
Buyurunuz efendim.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan yasa tasarısının 23üncü maddesinde
verdiğimiz değişiklik önergesi üzerine söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Maddede, adı
üstünde, idari para cezası verileceği öngörülüyor. İdari para
cezası verileceğine göre, ceza uygulanacağına göre ortada
bir suç, Ceza Hukuku anlamında bir suç vardır. Bu suçun da ilgili
cumhuriyet savcılıklarına bildirilmesini biz istemiştik,
ilgili kurum tarafından, önergemiz bu yöndedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan yasa
tasarısı doğrudan istihdamla ilgili, üretimle ilgili, ekonomiyle
ilgili. Ekonomideki kriz artık sokağa indi, ekonomide yavaşlama
devam ediyor, büyümede yavaşlama devam ediyor. Yine, enflasyon gittikçe
artışa devam ediyor, işsizlik artışı devam
ediyor, istihdam azalışı devam ediyor.
Yurttaşlarımızın konut ve bireysel kredideki borçları,
yani kısacası hane halkına düşen borç yükü giderek
artıyor.
Burada
işsizlikle ilgili AKPli arkadaşlarımız da
bildirmişlerdi, Bu işsizlik rakamlarını muhalefet
milletvekilleri neye göre söylüyorlar? diye. Devletin verdiği resmî
istatistiklere göre söylüyoruz. Bugün işsizlik, 11,3 olarak devlet
açıklamıştır. Eğer iş aramayıp da
çalışma gücü olan kişiler de buna
katıldığında bu oranın yüzde 18,4 olduğu
açıktır. İstihdam edilenlerin sayısında da 2007nin
aralık, ocak, şubat dönemine göre 278 bin kişi azalma
olduğu görülmektedir. Genç nüfustaki işsizlik oranı yüzde
21dir. Bu, Türkiyede her 5 gençten 1inin işsiz olduğu
anlamına gelmektedir. Bilindiği üzere, 4447 sayılı
İşsizlik Sigortası Yasası, iş güvencesi olmayan
ülkemizde işlerini kaybeden işçilerin o işsiz geçirdikleri
süredeki risklerini sigorta etmeye yönelik bir yasa idi. Ancak, bu fonu,
Hükûmet, öyle anlaşılıyor ki, bir işsizlik sigortası
fonu olarak değil, istediği zaman kullanacağı bir fon olarak
değerlendirmektedir. Zaten bu fon bugüne kadar amacına uygun olarak
sadece 1,7 milyarı ödemiş, 34,4 milyar YTL para
toplanmıştır.
Değerli
milletvekilleri, iş hukuku, kamu hukukuyla çok yakından ilgilenen,
sıkı sıkı bağları olan ve sosyal bir hukuktur.
Sosyal hukuk devleti, halkını yoksullaştıran, sonra o
yoksullaşan halka kömür dağıtan devlet değildir. Sosyal
hukuk devleti, güçsüzün, işsizin, fakir fukaranın yanında yer
alan devlet demektir. İşçi sağlığı ve iş
güvenliği, yaşam hakkıyla doğrudan ilgilidir.
İşçi sağlığı ve iş güvenliği, iş
güvencesiyle ilgilidir ve güçlü sendikaların varlığıyla
sağlanabilecektir. Kayıt dışı istihdam bugün yüzde 55
bir veriye göre, bir veriye göre yüzde 48dir. Örneğin, Tuzla
tersanelerinde, resmî ilgili kurumlar, çalışan fiilî işçi
sayısının 24-25 bin olduğunu söylemelerine rağmen,
Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının bize
verdiği, burada, bu Mecliste bundan önceki yasa konuşulurken
verdiği rakam, sigortalı işçi sayısının 10.460
olduğunu söylemiştir. Ben şimdi Sayın Bakanımıza
sormak istiyorum: Gerçekten, Tuzla bölgesinde çalışan, fiilî,
Tuzlada, tersanelerde çalışan fiilî işçi sayısı nedir
ve bunun ne kadarının otuz gün üzerinden primi ödenmektedir, ne
kadarının girişi yapılmaktadır? Bu konuda sağlıklı
bilgilere ihtiyacımız olduğunu ben düşünmekteyim.
Değerli
arkadaşlarım, işçi sağlığı ve iş
güvenliği en kolay tasarruf edilebilecek bir olay değildir. Sizler de
takdir edersiniz ki önceden kestirilemeyen ve dolayısıyla tedbir
alınması mümkün olmayan risklerin ortaya çıkması sonucunda
meydana gelen olaylara iş kazası denilir. Eğer önceden ortaya
çıkması öngörülebilen ve tedbir alınması mümkün olan sosyal
riskler ortaya çıktığında kişiler ölüyorsa, bu iş
kazası değil, bunların adı cinayettir. Bugün Türkiyedeki
iş kazalarının en önemlilerinin gerçekte iş kazası
olmadığı, önceden öngörülen, bilinen tehlikeler için tedbir
alınmaması nedeniyle ortaya çıktığı, devletin
aslında resmî kayıtlarında da vardır. Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığı müfettişlerinin Tuzlada
yaptığı denetimlerde, olayların meydana gelmesinde yüzde 70
ve 80 kusurun işverenlerde olduğu, yüzde 10 veya 20 oranındaki
kusurların işçide olduğu söylenilmektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Devamla) Bu bile, İş Hukukunun, İş
Yasasının işverenlere sağladığı, işçi
sağlığı ve iş güvenliği konusunda
işverenlere sağladığı yükümlülüğün yerine
getirilmediğini ortaya çıkarmaktadır. Bunun en temel nedeni de,
devlet, ortaya koyduğu kurallara uyulması konusunda denetleme
görevini ya yapmamaktadır ya yaparmış gibi yapmaktadır ya
da eksik yapmaktadır değerli arkadaşlarım.
Mevcut yasal
düzenleme, aslında işçi sağlığı ve iş
güvenliği konusunda gerekli güvenceyi sağlamaktadır. Önemli
olan, bunun hayata geçirilmesidir. İşçi sağlığı
ve iş güvenliği konusunda 250 civarında teknik müfettişin,
teknik bilgiye sahip mühendis nitelikli müfettişin olduğu
düşünüldüğünde, denetlemede eksik olduğu ortadadır.
Ben,
tasarının, bu kanunun hepimize, halkımıza, milletimize,
işçilerimize, sendikalarımıza hayırlı
olmasını diliyorum. Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Öztürk.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 224 sıra sayılı Kanun Tasarısının 23 üncü
maddesi ile değiştirilen 4904 sayılı Kanunun 20 nci
maddesinin; çerçeve hükmünün başına 4904 Sayılı Kanunun
ibaresinin, birinci fıkrasının (j) bendinde yer alan özel
istihdam bürolarına ibaresinin gerçek ve tüzel kişilere
şeklinde değiştirilmesini ve ikinci fıkranın
başına 1 inci cümle olmak üzere aşağıdaki cümlenin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nihat Ergün (Kocaeli) ve
arkadaşları
Birinci
fıkranın (a), (b), (c), (f), (g) ve (j) bentlerinde yer alan
fiillerin ayrı ayrı veya birlikte üç kez tekrarlanması halinde
özel istihdam bürolarına verilen izinler iptal edilir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK,
AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER KOMİSYONU BAŞKANI
CEVDET ERDÖL (Trabzon) Uygun görüşle takdire bırakıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi mi okutuyorum?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe.
BAŞKAN
Gerekçeyi okuyunuz lütfen.
Gerekçe:
4904
sayılı Kanunun 18 inci maddesinde özel istihdam bürolarının
iptal nedenleri arasında mevcut 20 nci maddede belirtilen fiillere
atıf yapılmakta olup, görüşülmekte olan Kanun
tasarısının 23 üncü maddesi ile aynı Kanunun 20 nci
maddesine eklenen (f), (g) ve (j) bentlerinde belirtilen fiillere idari para
cezaları öngörülmüştür. Öngörülen idari para cezalarına konu
olan fiillerin ayrı ayrı veya birlikte üç kez tekrarı halinde
izinlerin iptal edilebilmesi için düzenlemenin yapılması
gerekmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
KAMER GENÇ
(Tunceli) Maddede karar yeter sayısı istiyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önerge kabul edilmiştir.
23üncü maddeyi
oylarınıza sunarken karar yeter sayısı bakacağım.
23üncü maddeyi
kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
On beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.27
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.05
BAŞKAN: Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı),
Fatoş GÜRKAN (Adana)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 105inci
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
224 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
23üncü maddenin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi maddeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısını arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir, karar yeter sayısı
vardır.
24üncü madde
üzerinde bir önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 224 sıra sayılı Kanun Tasarısının 24 üncü
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Veysi Kaynak Mehmet Yüksel Orhan Erdem
Kahramanmaraş Denizli Konya
Öznur
Çalık İhsan
Koca
Malatya Malatya
Madde 24- 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 81 inci
maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki (ı) bendi
eklenmiştir.
I) Bu Kanunun 4'üncü maddesinin birinci fıkrasının
(a) bendi kapsamındaki sigortalıları çalıştıran
özel sektör işverenlerinin, bu maddesinin birinci
fıkrasının (a) bendine göre malullük, yaşlılık ve
ölüm sigortaları primlerinden, işveren hissesinin beş
puanlık kısmına isabet eden tutar Hazinece
karşılanır. İşveren hissesine ait primlerin Hazinece
karşılanabilmesi için, işverenlerin;
çalıştırdıkları sigortalılarla ilgili olarak bu
Kanun uyarınca aylık prim ve hizmet belgelerinin yasal süresi
içerisinde Sosyal Güvenlik Kurumuna vermeleri, sigortalıların
tamamına ait sigorta primlerinin sigortalı hissesine isabet eden
tutarı ile Hazinece karşılanmayan işveren hissesine ait
tutarı yasal süresinde ödemeleri, Sosyal Güvenlik Kurumuna prim, idari
para cezası ve bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme
zammı borcu bulunmaması şarttır. Ancak Kuruma olan prim,
idari para cezası ve bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme
zammı borçlarını 21/7/1953 tarihli ve 6183 Amme Alacakların
Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48 inci maddesine göre tecil ve
taksitlendiren işverenler ile 29/7/2003 tarihli ve 4958 sayılı
Sosyal Güvenlik Prim Alacaklarının Yeniden
Yapılandırılması ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna göre
yapılandıran işverenler bu tecil ve taksitlendirme ile
yapılandırmaları devam ettiği sürece bu fıkra
hükmünden yararlandırılır. Bu fıkra hükümleri Kamu
idareleri işyerleri ile bu Kanuna göre sosyal güvenlik destek primine tabi
çalışanlar ve yurt dışında çalışan
sigortalılar hakkında uygulanmaz. Hazinece karşılanan prim
tutarları gelir ve kurumlar vergisi uygulamalarında gider veya
maliyet unsuru olarak dikkate alınmaz. Bu fıkrayla düzenlenen destek
unsurundan diğer ilgili mevzuat uyarınca ayrıca yararlanmakta
olan işverenler; aynı dönem için ve mükerrer olarak bu destek
unsurundan yararlanamaz. Bu durumda, işverenlerin tercihleri dikkate
alınmak suretiyle uygulama, destek unsurlarından sadece biriyle
sınırlı olarak yapılır. Bu Kanun gereğince
yapılan kontrol ve denetimlerde çalıştırdığı
kişileri sigortalı olarak bildirmediği tespit edilen
işverenler bir yıl süreyle bu fıkrayla sağlanan destek unsurlarından
yararlanamaz. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve
esaslar Maliye Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığı
tarafından müştereken belirlenir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AGÂH KAFKAS (Çorum)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılıyoruz Sayın Başkan.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Madde ile getirilen düzenlemeyle prim oranlarında
değişiklik yapıldığından, Tasarıda müstakil
madde olarak yer alan düzenlemenin prim oranlarının belirlendiği
5510 sayılı Kanunun 81 inci maddesinin birinci fıkrasına
yeni bir bent olarak eklenmesi ve maddede 506 sayılı Sosyal
Sigortalar Kanununa yapılan atıfların 5510 sayılı
Kanunun ilgili maddelerine yapılması amacıyla düzenlemeye
gidilmektedir.
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Kabul edilen bu önerge
doğrultusunda 24üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
24üncü madde kabul edilmiştir.
25inci madde üzerinde bir geçici maddede değişiklik
öngören bir önerge vardır; okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 224 sıra sayılı Kanun Tasarısının 24 üncü
maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin 25 inci madde
olarak eklenmesini ve diğer maddelerinin buna göre teselsül ettirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mustafa Elitaş Mehmet Şandır Hakkı Suha Okay
Kayseri Mersin Ankara
Harun Öztürk Cahit Bağcı Afif Demirkıran
İzmir Çorum Siirt
Madde 25 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 16 ncı maddesinin madde
başlığının Kendi adına ve hesabına
tarımsal faaliyette bulunan sigortalılar, Millî Eğitim
Bakanlığı tarafından düzenlenen kurslarda usta
öğretici olarak çalıştırılanlar ile esnaf
muaflığından yararlanan kadın sigortalılara
ilişkin geçiş hükümleri şeklinde değiştirilmiş
ve maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce, 4 üncü
maddenin ikinci fıkrasının (f) bendinde belirtilen Milli
Eğitim Bakanlığı tarafından düzenlenen kurslarda usta
öğretici olarak çalıştırılanların, bu maddenin
yürürlük tarihinden sonra 51 inci maddenin üçüncü fıkrasına göre
zorunlu sigortalılıklarına ilişkin prim ödeme gün
sayılarına ilaveten ödeyecekleri isteğe bağlı sigorta
primleri, 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt sınırının
yarısı olarak esas alınır. Bu sigortalıların
prime esas kazanç alt sınırı dışında bir kazanç
üzerinden prim ödemeleri halinde alt sınırın yarısı ile
alt sınırı aşan tutarın toplamı esas
alınır.
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce, 31/12/1960
tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 9 uncu maddesinin
birinci fıkrasının (6) numaralı bendinde belirtilen
işleri, hizmet akdiyle herhangi bir işverene tabi
olmaksızın sürekli ve kazanç getirici nitelikte yapmakta
olanların bu maddenin yürürlük tarihinden sonra aynı şartlarla
bu işleri yaptıkları, Maliye Bakanlığının
görüşü alınarak Kurumca belirlenen usul ve esaslara göre tespit
edilen kadın isteğe bağlı sigortalılar; bu maddenin
yürürlüğe girdiği yıl için 82 nci maddeye göre belirlenen prime
esas günlük kazanç alt sınırının onbeş katı
üzerinden başlanılarak, takip eden her yıl için bir puan
arttırılmak suretiyle otuz katını geçmemek üzere malüllük,
yaşlılık, ve ölüm sigortaları ile genel sağlık
sigortası primi öderler.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ AGÂH KAFKAS (Çorum) Uygun
görüşle takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılıyoruz efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, bu önerge
aslında yeni bir değişiklik getiriyor. Geçici madde olabilir,
ama burada Komisyonun çoğunluğunun olması lazım. Yani, bu
bakımdan
Ayrıca, bunu temel kanun olarak nazara
alamazsınız, ayrı bir kanun maddesi olarak müzakere edilmesi
lazım. Yani, İç Tüzükün 87nci maddesi açık. Yani burada
tasarı metninde olmayan bir metin getiriyorlar, ama bunu geçici maddeye
ilave edebilirler.
ÖMER FARUK ÖZ (Malatya) Otur yerine!
KAMER GENÇ (Tunceli) Bilmiyorsunuz, ondan sonra itiraz
ediyorsunuz.
BAŞKAN Sayın Genç, siz de gayet iyi bilirsiniz ki daha
önce uygulamada geçici maddelerde böyle bir usul...
KAMER GENÇ (Tunceli) Geçici madde değil efendim, temel
madde.
BAŞKAN Hayır, bu geçici madde. Geçici maddede
değişiklik öngörüyor efendim. Onun için, böyle bir uygulama var Büyük
Millet Meclisinin adabında.
Gerekçeyi mi okutuyorum?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce Milli
Eğitim Bakanlığı tarafından düzenlenen kurslarda usta
öğretici olarak çalıştırılanların, zorunlu
sigortalılıklarına ilişkin prim ödeme gün
sayılarına ilaveten ödeyecekleri isteğe bağlı sigorta
primine esas günlük kazanç tutarının, prime esas günlük kazanç alt
sınırının yarısı olarak dikkate
alınması suretiyle belirlenmesi amaçlanmıştır.
Ayrıca, 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir
Vergisi Kanununun 28/3/2007 tarih ve 5615 sayılı Kanunun 1 inci
maddesiyle değiştirilen 9 uncu maddesinin birinci
fıkrasının (6) numaralı bendinde belirtilen ve hizmet
akdine istinaden herhangi bir işverene tabi olarak çalışmayanlar
kadınların, kademeli bir geçişle sosyal güvenliklerinin
sağlanması ve Kanun kapsamına girmelerinin teşvik edilmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, bu madde üzerinde
müzakere açmanız gerekli, yeni bir madde ilave ediliyor. Yani olmaz ki!
NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) Madde ilavesi yok.
BAŞKAN Şimdi, böylece, kabul edilmiş bu önerge
doğrultusunda 25inci madde tasarıya eklenmiş oldu.
Yeni geçici madde ilave edilmesine ilişkin bir önerge daha
vardır, okutuyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Maddeyi
oylamadınız.
BAŞKAN Maddeyi oyladık efendim. Önerge tümüyle madde
üzerineydi, önergeyi oyladığımız andan itibaren o maddeyi
de içinde taşıdığı için oylanmış oldu.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 224 sıra sayılı kanun
tasarısının 25inci maddesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Afif
Demirkıran Mehmet
Şandır
Kayseri Siirt Mersin
Hakkı Suha Okay Cahit Bağcı Kayhan Türkmenoğlu
Ankara Çorum Van
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Sevahir
Bayındır Özkan
Öksüz
Malatya Şırnak Konya
Madde 26- 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa
aşağıdaki geçici 23 üncü madde eklenmiştir.
Sosyal güvenlik prim yapılandırılması
bozulanlara ilişkin hükümler
Geçici Madde 23- (1) 22/2/2006 tarihli ve 5458 sayılı
Sosyal Güvenlik Prim Alacaklarının Yeniden
Yapılandırılması ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 1 inci ve 2 nci
maddeleri kapsamına giren borçları yeniden
yapılandırıldığı halde aynı Kanunun 3 üncü
maddesi uyarınca yeniden yapılandırma haklarını bu
maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ayın sonuna kadar
kaybedenlerin, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden iki ay
içinde Kuruma yazılı olarak başvurmaları halinde,
bozulmuş olan yeniden yapılandırma anlaşmaları, 5458
sayılı Kanuna göre yapılmış olan başvuru tarihi
ve taksitlendirme süresi dikkate alınmak suretiyle ihya edilir.
(2) Yeniden yapılandırma anlaşmaları ihya
edilen borçluların, yeniden yapılandırma
anlaşmalarının bozulduğu tarihten sonra 5458
sayılı Kanun kapsamına giren borçları için
yaptıkları ödemeler, anılan Kanunun 1 inci maddesi
kapsamında olanlar için aynı borç türündeki taksit tutarlarına,
2 nci maddesi kapsamında olanlar için ise anılan Kanunun 10 uncu
maddesi hükmüne göre mahsup edilir.
(3) İhya veya mahsup işlemleri sonucunda bu maddeye göre
yapılan başvuru tarihinden önce vadesinde ödenmediği veya eksik
ödendiği anlaşılan taksit tutarlarının, ödeme tarihine
kadar gecikilen her ay için ayrı ayrı Hazine
Müsteşarlığınca açıklanacak bir önceki aya ait Yeni
Türk Lirası (YTL) cinsinden iskontolu ihraç edilen Devlet iç borçlanma
senetlerinin aylık ortalama faiz oranına 1 puan eklenmek suretiyle
bulunacak faiz oranının bileşik bazda uygulanması sonucunda
hesaplanacak faiz miktarıyla birlikte başvuru tarihini takip eden
altı ay içinde ödenmesi halinde, 5458 sayılı Kanunun yeniden
yapılandırma hükümlerinden yararlanılır. Bu fıkrada
belirtilen ödeme yükümlülüklerinin söz konusu altı aylık süre içinde
tam olarak yerine getirilmemesi halinde yeniden yapılandırma
hakkı kaybedilir ve yapılandırma işlemleri iptal edilerek,
ödedikleri tutarlar sosyal güvenlik mevzuatının ilgili hükümlerine
göre borçlarına mahsup edilir.
(4) Bu madde hükümlerinden yararlandırılan
borçluların, bu maddeye göre yapılan başvuru tarihinden itibaren
vadesi gelecek taksitleri ile cari ay prim ödeme yükümlülükleri yönünden, 5458
sayılı Kanunun 3 üncü maddesi hükümleri uygulanır. Şu kadar
ki, 5458 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi hükümleri, anılan Kanunun
1 inci maddesi kapsamına giren borçlular yönünden, bu maddeye göre
yapılan başvuru tarihini takip eden üçüncü ayın sonundan, 2 nci
maddesi kapsamına giren borçlular yönünden ise bu maddenin üçüncü
fıkrasında belirtilen altı aylık sürenin sonundan itibaren
geriye doğru bakılarak uygulanmaya başlanır.
(5) 5458 sayılı Kanunun 1 inci ve 2 nci maddeleri
kapsamına giren borçları yeniden yapılandırılanlardan,
aynı Kanunun 3 üncü maddesi uyarınca yeniden yapılandırma
haklarını kaybetmiş olup, kapsama giren bu borçlarının
tamamını sosyal güvenlik mevzuatının ilgili hükümlerine
göre ödemiş olanlar hakkında bu madde hükümleri uygulanmaz.
Borçlarını kısmen ödemiş olup bu maddeden yararlanmak için
başvuranlara, daha önce ödemiş oldukları tutarlar iade edilmez,
bu maddenin birinci ve ikinci fıkraları saklı kalmak
kaydıyla mahsup işlemi yapılmaz.
(6) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce 5458
sayılı Kanun kapsamına giren borçlar nedeniyle,
taşınır ve taşınmaz mallara konulan hacizler ile
alınan teminatlar vadesi geçmiş taksitlerin ödenmesinden sonra
yapılan ödemeler nispetinde, üçüncü şahıslar nezdindeki hak ve
alacaklarla ilgili hacizler ise vadesi geçmiş taksitlerin ödenmesinden
sonra tümüyle kaldırılır.
(7) 1479 ve 2926 sayılı Kanunlar kapsamındaki
sigortalılar veya bunların hak sahipleri, ödeme vadesi geçmiş
taksitleri ile 1/4/2006 tarihinden sonraki süreye ilişkin prim
borçlarını ödemeleri ve bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihten sonraki taksit ve cari ay primlerine ilişkin ödeme
yükümlülüklerini yerine getirmeleri durumunda sağlık sigortasından
yararlanmaya başlatılır.
(8) Bu maddede belirtilen hükümlerden yararlanmak üzere
başvuran borçluların, kapsama giren borçları nedeniyle Sosyal
Güvenlik Kurumuna yaptıkları itirazlardan ve yargı nezdinde
sürdürdükleri davalardan feragat etmeleri ve ihtilaf yaratmamaları
şarttır.
(9) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve
esasları belirlemeye Sosyal Güvenlik Kurumu yetkilidir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER
KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Trabzon) Uygun görüşle takdire
bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi mi okutayım?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe okunsun Sayın
Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Madde Gerekçesi:
Bu madde ile 5458 sayılı Kanun kapsamına giren
borçlarını yeniden yapılandırdıkları hâlde bu
yapılandırmaları bozulmuş olan borçluların,
yapılandırmalarını devam ettirmelerinin
sağlanması ve böylelikle Kurum alacaklarının tahsili
amaçlanmıştır.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, aslında tabii
çok önemli bir kanunu çıkıyoruz ve İç Tüzük ihlal ediliyor.
Ayrıca da af önergesidir. Bunun da Anayasaya göre 330 oyla kabul edilmesi
lazım. Yani, böyle bir şey olmaz ki! Sayın Başkan,
bakın, İç Tüzükün 87nci maddesi açık, görüşülmekte olan
kanun tasarısıyla komisyon metninde yoksa, burada ancak önergeye
katılabilmesi için komisyonun çoğunluğunun olması
lazım.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Çoğunluk burada.
KAMER GENÇ (Tunceli) Niye usulsüzlük yapıyorsunuz? Lütfen,
Sayın Başkanım, üzerinde müzakere açılması lazım
ama yani İç Tüzükü uygulamada böyle herkes aklına geleni yaparsa
burası Meclis olmaktan farklı bir yere dönüşür.
BAŞKAN Sayın Genç, geçici maddelerde bugüne kadar
yapılan usulde böyle bir uygulama olmamış ve Genel Kurulun
çalışma sistemine de ters düşen bir durum şu anda
gözükmüyor.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmiş, böylece 26ncı madde tasarıya
eklenmiş olmaktadır.
Yeni bir geçici madde ilave edilmesine ilişkin bir önerge
daha vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 224 sıra sayılı Kanun
Tasarısına 26ncı maddesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Mehmet
Şandır Hakkı
Suha Okay
Kayseri Mersin Ankara
Cahit
Bağcı Sevahir
Bayındır Kayhan
Türkmenoğlu
Çorum Şırnak Van
Özkan
Öksüz Ferit Mevlüt
Aslanoğlu
Konya
Malatya
Madde 27- 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa
aşağıdaki geçici 24 üncü madde ilave edilmiştir.
Sosyal güvenlik alacakları
Geçici Madde 24-(1) 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı
Sosyal Sigortalar Kanununa göre takip edilen 10/7/2004 tarihli ve 5216
sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun geçici 3 üncü maddesi,
mülga 7/12/2004 tarihli ve 5272 sayılı Belediye Kanununun geçici 7
nci maddesi ve 3/7/2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanununun
geçici 5 inci maddesine istinaden Uzlaşma Komisyonunca karara
bağlanan ve Bakanlar Kurulunca onaylanarak Resmi Gazetede yayımlanan
borçlar hariç olmak üzere, bu maddeye göre yapılan başvuru tarihine
kadar tahakkuk ettiği halde ödenmemiş olan, 2008/Mart ve önceki
dönemlere ilişkin sigorta primi, işsizlik sigortası primi, idari
para cezası, sosyal yardım zammı ile bu Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihi takip eden ayın sonuna kadar müracaat edilmiş
olması kaydıyla 31/3/2008 tarihine kadar bitirilmiş olan özel
bina inşaatı ile ihale konusu işlerden Sosyal Güvenlik Kurumunca
yapılan ön değerlendirme, araştırma veya tespit sonucunda
yeterli işçilik bildiriminde bulunulmadığı
anlaşılanların fark işçiliğe ilişkin
borçları, isteğe bağlı sigortalıların
2003/Mayıs ila 2008/Mart dönemleri arasında isteğe
bağlı sigortalılıklarının devam ettiği süre
içindeki prim borçları, topluluk sigortasına tabi olanların
2008/Mart ve önceki dönemlere ilişkin malullük, yaşlılık ve
ölüm sigortalarına ait prim borçları, 2/9/1971 tarihli ve 1479
sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız
Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu ile 17/10/1983 tarihli ve
2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına
Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununa göre sigortalı
olanların 31/3/2008 tarihine kadar olan prim ve sosyal güvenlik destek prim
borçları;
bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden iki ay
içinde yazılı olarak başvurulması kaydıyla, bu maddede
belirtilen şartlarla peşin veya yirmidört aya kadar eşit
taksitler halinde ödenir.
(2) Peşin ödeme yolunun tercih edilerek borç aslının
tamamının ve başvurunun yapıldığı ayın
sonuna kadar sosyal güvenlik mevzuatının ilgili hükümlerine göre
hesaplanan gecikme cezası ve gecikme zammının yüzde
onbeşinin başvuru tarihini takip eden bir ay içinde ödenmesi halinde,
gecikme cezası ve gecikme zammının kalan yüzde seksenbeşi
terkin edilir.
(3) Taksitle ödeme yolunun tercih edilmesi halinde, birinci
fıkra kapsamına giren borç asıllarına başvurunun
yapıldığı ayın sonuna kadar sosyal güvenlik
mevzuatının ilgili hükümlerine göre hesaplanan gecikme cezası ve
gecikme zammının; oniki aya kadar taksitlendirmelerde yüzde
ellibeşi, oniki ayı aşan taksitlendirmelerde yüzde otuzu terkin
edilir ve kalan kısmı borç asıllarına ilave edilerek
taksitlendirmeye esas borç hesaplanır. Bulunan bu tutar, taksit süresine
bölünmek suretiyle ödenecek aylık taksit miktarı bulunur. İlk
taksitin ödeme yükümlülüğü, bu maddeye göre başvurunun
yapıldığı ayı takip eden ayda başlar.
Başlangıçta taksitle ödeme yolu seçilip daha sonra taksitlendirilen
borcun kalan kısmının peşin ödenmek istenilmesi halinde,
başlangıçta seçilen taksitlendirme süresine bağlı terkin
oranı değiştirilmez.
(4) Borçlular, borç türü bazında taksitlendirilmiş
borçlarıyla ilgili ödeme yükümlülüklerini bir takvim yılında üç
defadan fazla yerine getirmemeleri veya eksik yerine getirmeleri ya da bir
takvim yılında üç defaya kadar ödenmeyen veya eksik ödenen taksit
tutarlarını en geç son taksiti izleyen ayın sonuna kadar
gecikilen her ay için Hazine Müsteşarlığınca
açıklanacak bir önceki aya ait Yeni Türk Lirası (YTL) cinsinden
iskontolu ihraç edilen Devlet iç borçlanma senetlerinin aylık ortalama
faiz oranına 1 puan eklenmek suretiyle bulunacak faiz oranının
bileşik bazda uygulanması sonucunda hesaplanacak faiz miktarı
ile birlikte ödememeleri halinde, bu maddeye göre taksitlendirme
haklarını kaybederler ve taksitlendirme öncesi duruma dönülerek
ödedikleri taksit tutarları sosyal güvenlik mevzuatının ilgili
hükümlerine göre borçlarına mahsup edilir.
(5) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce tahsil
edilmiş gecikme cezası ve gecikme zammı, yanlış veya
yersiz alınan tutarlar hariç iade ve mahsup edilmez.
(6) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce bu madde
kapsamına giren borçlar nedeniyle, taşınır ve
taşınmaz mallara konulan hacizler ile alınan teminatlar
yapılan ödemeler nispetinde, üçüncü şahıslar nezdindeki hak ve
alacaklarla ilgili hacizler ise ilk taksitin ödenmesinden sonra tümüyle
kaldırılır.
(7) Bu madde kapsamına giren borçları ilgili Kanunlar
gereğince tecil ve taksitlendirilmiş veya yapılandırılmış
olan borçlularca, tecil ve taksitlendirme veya yapılandırma
işlemlerinin bozularak birinci fıkra kapsamına giren
borçlarının bu maddeye göre peşin ödenmesinin veya
taksitlendirilmesinin başvuru süresi içinde yazılı olarak talep
edilmesi halinde, daha önce yapılmış olan tecil ve
taksitlendirme veya yapılandırma işlemleri bozularak,
ödemiş oldukları tutarlar, sosyal güvenlik mevzuatının
ilgili hükümlerine göre mahsup edildikten sonra birinci fıkra
kapsamına giren kalan borçları bu maddeye göre peşin ödenir veya
taksitlendirilir.
(8) 22/2/2006 tarihli ve 5458 sayılı Sosyal Güvenlik
Prim Alacaklarının Yeniden Yapılandırılması ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanuna göre yapılandırma anlaşmaları devam eden veya ihya
edilen borçluların 5458 sayılı Kanun kapsamı
dışında kalan ancak, bu madde kapsamına giren borçları
hakkında, talep etmeleri halinde bu madde hükümleri uygulanır.
(9) Büyükşehir belediyeleri, belediyeler ve bunlara
bağlı kuruluşlar birinci fıkra kapsamına giren
borçlarının taksitlendirilmesini talep etmeleri halinde, 10/7/2004
tarihli ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun geçici 5
inci maddesi ile 3/7/2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanununun
geçici 6 ncı maddesi kapsamına giren borçları için ilgili
kanunlar gereğince yapılan kesinti tutarları bu madde
uyarınca ödenmesi gereken taksit tutarlarına mahsup edilebilir.
Kesinti tutarlarının, aylık taksit tutarlarına mahsup
edilmediği durumlarda aylık taksit tutarlarının
tamamı, kesinti tutarlarının, aylık taksit tutarlarını
tam olarak karşılamadığı durumlarda ise bakiye taksit
tutarları borçlularca ödenir.
(10) 1479 ve 2926 sayılı Kanunlar kapsamındaki
sigortalılar veya bunların hak sahipleri, bu madde kapsamı
dışında borçlarının bulunmaması veya bu madde
kapsamı dışında borçları bulunmakla birlikte bu
borçların özel Kanunlara göre yapılandırılmış
olup ödeme yükümlülüklerinin de yerine getiriliyor olması ve birinci
fıkraya göre hesaplanan toplam borçlarının ilk dört taksitini
ödemeleri kaydıyla sağlık sigortasından yararlanmaya
başlatılır.
(11) Bu maddede belirtilen hükümlerden yararlanmak üzere
başvuran borçluların, kapsama giren borçları nedeniyle Sosyal
Güvenlik Kurumuna yaptıkları itirazlardan ve yargı nezdinde
sürdürdükleri davalardan feragat etmeleri ve ihtilaf yaratmamaları
şarttır.
(12) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve
esasları belirlemeye Sosyal Güvenlik Kurumu yetkilidir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER
KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Trabzon) Katılıyoruz
efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Sayın Aslanoğlu, buyurunuz. (CHP
sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; üç gruba teşekkür ediyorum bir
kere öncelikle. Ancak, biz bir yeniden yapılan
HASİP KAPLAN (Şırnak) Dört grup Sayın
Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Pardon, dört. Özür
dilerim, üç imza vardı. Özür diliyorum, Üç grup imzaladı. dediler.
Özür diliyorum. Hassaten özür diliyorum.
Tüm gruplara bir kez daha teşekkür ediyorum.
Ancak, değerli arkadaşlarım, geçtiğimiz dönem
Ben size söyleyeyim, gelin Sayın Bakanım -tekriri müzakere- daha en
son bunu görüşelim. Burada, bu yasanın, buradaki borçların
yerini bulması ve
Bir yasa yapıyorsak çözümcü bir yasa olsun. Geçen 2004te
altmış ay yaptık BAĞ-KUR borçlarını. Bir
bakın, ders alalım değerli milletvekilleri. Büyük borçluyla
küçük borçluyu yani 10 bin lira borçlu olanla 1 trilyon borcu olanı
aynı kefeye koymayalım. Gelin, küçük borçlulara
Çünkü ödeyemiyorlar.
Yani 20 bin lira bir muhtar borçluysa, yarın bunun yüzde 85ini üç ay
içinde bulup nereden ödeyecek arkadaşlar? Bunların vadesini
uzatalım gelin. İki, büyük, burada belediyeler var. Örneğin, ben
söylüyorum; 7 bin nüfuslu bir belediyenin 1,5 trilyon lira sigorta borcu var.
Üç ayda bu belediye nereden bulup ödeyecek bunu? Yüzde 85inin
cezasını affetseniz dahi yani yürümeyecek. Buna imza atamayacaklar
ve
KAMER GENÇ (Tunceli) Atmasınlar canım, atmasınlar!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Üç ay getiriyorsunuz.
Bir yıl, yirmi dört ay
Değerli arkadaşlarım, eğer
Ben de imza
attım. Bir nefestir ama bu nefes yetmez. Gelin, bir şekilde en sona
bırakalım. Bugün bu yasayı bitirmeyelim, bir maddemiz kalsın.
Arkadaşlarımız, tüm gruplar bir daha çalışalım.
Özellikle küçük borçlulara, esnafa
Özellikle bunlar ödeyemezler. Bir kez daha
rica ediyorum: Gelin, kanunu bitirmeyelim bugün, bir madde bırakalım,
tüm gruplar çalışsın. Hiç değilse küçük esnafla ve serbest
özellikle bağımsız çalışanlarla ticari kesimi
aynı kefeye koymayalım arkadaşlar. Ödeyemezler, yine
karşımıza gelecekler.
Ben, bir kez daha dikkatlerinize sunuyorum. Bu maddede tekrar
tekriri müzakereye dönelim, bu madde kalsın. Takdir sizlerindir.
Hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Aslanoğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmiş, böylece 27nci madde tasarıya
eklenmiş olmaktadır.
Sayın milletvekilleri, biraz önce kabul edilerek
tasarıya eklenen maddelerin madde numaraları kanunun yazımı
sırasında teselsül ettirilecektir.
Şimdi mevcut
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, bir şey daha
soracağım.
Bu kanunu temel kanun olarak aldık. Yani buna dört tane madde
ilave edildi. Peki, temel kanun nasıl oldu? O zaman bu maddeleri
BAŞKAN Bunlar geçici maddeler Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim temel kanunu
değiştirdiniz, madde ilave ettiniz. İlave edilen dört maddeyle
birlikte temel kanun olarak
Onun için yani
BAŞKAN Sizin itirazınız nedir Sayın Genç?
İtirazınız hangi konu üzerinde?
KAMER GENÇ (Tunceli) Anayasa Mahkemesine gidebilir.
BAŞKAN Şimdi mevcut 25inci maddeye geçiyoruz ve bu
25inci madde üzerinde dört tane önerge vardır, sırasıyla
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 224 sıra sayılı yasa
teklifinin 25. maddesinin (a) bendinde geçen bir milyar ifadesinin bir buçuk
milyar olarak değiştirilmesini arz ederiz.
Kamer
Genç
Tunceli
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 224 sıra sayılı yasanın
25. maddesinin (b) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki
ifadenin eklenmesini arz ederiz.
Saygılarımızla.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Şevket
Köse Enis
Tütüncü
Malatya Adıyaman Tekirdağ
Turgut
Dibek Ali
Arslan
Kırklareli Muğla
c) Bu madde uyarınca aktarılacak kaynakla
gerçekleştirilecek yatırımlardan elde edilecek gelirler, Yüksek
Planlama Kurulunca belirlenecek oran ve tutarı aşmamak kaydıyla
fona aktarılır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 224 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 25 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nihat Ergün Lutfi Elvan Mehmet Yüksel
Kocaeli Karaman Denizli
Salih
Erdoğan İhsan
Koca
Denizli
Malatya
Madde 25- 24/11/1994 tarihli ve 4046 sayılı
Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanuna
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"Geçici Madde 23 Bu Kanun kapsamında;
a) Özelleştirme Fonunun 2008 yılındaki nakit
fazlasının 1.000.000.000 YTL'lik kısmı, Fon tarafından
Hazine İç Ödemeler Muhasebe Birimi hesaplarına aktarılır ve
genel bütçenin (B) işaretli cetveline gelir kaydedilir. Kaydedilen bu
tutarları, Yüksek Planlama Kurulu kararına istinaden Güneydoğu
Anadolu Projesi kapsamındaki yatırımlara öncelik vermek
kaydıyla münhasıran ekonomik kalkınma ve sosyal gelişmeye
yönelik yatırımlarda kullanılmak üzere ilgili idare bütçelerine
ödenek kaydetmeye Maliye Bakanı yetkilidir. Bu ödenekler, 2008
yılı yatırım programı ile ilişkilendirilir.
b) 1/1/2009-31/12/2012 tarihleri arasındaki dönemde
oluşacak Özelleştirme Fonunun nakit fazlasının; 2009
yılı için 2.500.000.000 YTL'lik kısmı, izleyen
yıllarda ise bir önceki yıl genel bütçesinde gelir tahmini olarak yer
alan tutarın Gayri Safi Yurtiçi Hasıla deflatörü oranında
artırılarak bulunacak kısmı, ilgili yıl genel
bütçelerinin (B) işaretli cetvelinde bütçe gelir tahmini olarak yer
alır. İlgili yıl bütçeleri hazırlanırken
Güneydoğu Anadolu Projesi kapsamındaki yatırımlara öncelik
vermek kaydıyla münhasıran bölgesel ekonomik kalkınma ve sosyal
gelişmeye yönelik yatırımların finansmanı için ilgili
idare bütçelerine bu gelir tahmini karşılığı kadar
ödenek öngörülür. Yukarıda belirlenen tutarlar Özelleştirme Fonu
tarafından Hazine İç Ödemeler Muhasebe Birimi hesaplarına
aktarılır ve ilgili yıl genel bütçesinin (B) işaretli
cetveline gelir kaydedilir.
1/1/2009-31/12/2012 tarihleri arasındaki dönemde
oluşacak Özelleştirme Fonunun nakit fazlasının
yukarıda belirlenen tutarları aşan kısmından
Özelleştirme Yüksek Kurulu kararına göre tespit edilecek tutar, Fon
tarafından Hazine İç Ödemeler Muhasebe Birimi hesaplarına
aktarılır ve ilgili yıl genel bütçesinin (B) işaretli
cetveline gelir kaydedilir. Kaydedilen bu tutarları, Yüksek Planlama
Kurulu kararına istinaden ulaştırma ve enerji
yatırımlarında kullanılmak üzere, ilgili idare bütçelerine
ödenek kaydetmeye Maliye Bakanı yetkilidir. Bu ödenekler, yılı
yatırım programı ile ilişkilendirilir.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Maliye
Bakanlığı ile Hazine Müsteşarlığı
tarafından müştereken belirlenir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 224 sıra sayılı İş
Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının 25nci maddesinin tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Mustafa
Kalaycı Nevzat
Korkmaz Mehmet Günal
Konya Isparta Antalya
Alim
Işık Cemaleddin
Uslu Şenol
Bal
Kütahya Edirne İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER
KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Trabzon) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) - Katılmıyoruz.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Mehmet Günal efendim.
BAŞKAN Sayın Günal, buyurunuz. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, bir başka teşekkürüm
de Genel Kurula. Az önceki madde üzerinde ortak önerge verildiği için
grubumuz adına arkadaşımız
konuşamamıştı. Ben bütün milletvekillerine teşekkür
ediyorum, doğruyu bulduğumuz için, bazı maddelerde de olsa
uzlaşabildiğimiz için.
Burada AKP Grubuna da ayrıca teşekkür ediyorum çünkü
5510 sayılı Kanun görüşülürken yine aynı şekilde bu
maddelerden bir tanesinde Tamamını değiştirdik. deyip
bizim önergemizi konuşmadan, ki konuşma sırası da bendeydi,
Sayın Pakdil de Başkan Vekiliydi ve arada konuşamamıştım
Getirdiğimiz önerge, sizin bugün kabul etmiş olduğunuz önergeydi
değerli arkadaşlarım. Esnafa ve BAĞ-KURa ve SSKya tabi
olanların da aynı şekilde Emekli Sandığına tabi
olanlar gibi aynı haklardan yararlandırılmasını talep
etmiştik. Bugün, bu çerçevede, geç de olsa bu kanun görüşülürken
eklenmesinden dolayı teşekkür ediyorum.
Ayrıca primlerden 5 puan indirilmesi de yine hem bizim seçim
beyannamemizde hem de Plan ve Bütçe Komisyonunda ve ayrıca Genel Kurulda
yine 5510 görüşülürken ısrarla ifade etmiştik, geç de olsa onun
için teşekkür ediyorum. Bu noktada esnafımızın, çiftçimizin
durumu belli.
Sayın Bakana ve gruba, hazır buraya gelmişken,
Tarım Krediye borçları var, Ziraat Bankasına borçları var,
TEDAŞa borçları var, sulama borçları var. Bence böyle bir
uzlaşmayı onların durumunu iyileştirmek için de
kullanalım diyorum.
Şimdi önergeyle biz bu madenin tamamen tasarıdan
çıkarılmasını talep ettik. Bunun nedeni de bütçe
disiplininden verilen taviz. Değerli arkadaşlarım,
özelleştirme fonundan belli bir kaynak ayrılıyor. Bu
kaynağın kullanılacağı yeri biz tasvip ediyoruz.
Bölgesel gelişmişlik farklarının giderilmesi konusunda
bizim de önerilerimiz var ama bunun bir bütçe disiplini içerisinde yapılması
gerekiyor. Şimdi, birkaç gün önce çerçeve program açıklandı orta
vadeli. Aradan birkaç gün geçmeden sürekli olarak bu mali disiplini bozucu
önerilerle karşımıza geliyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım, bir taraftan da Merkez
Bankası Başkanı enflasyon rakamları yüksek
çıkınca uyarıda bulunuyor Mali disiplinde gevşeme var,
bundan dolayı da sıkıntıya düşebiliriz. diyor.
Sayın Unakıtan da diyor ki: Bunu söyleyenler ya hesap bilmiyorlar ya
dayak yememişler. Şimdi ben bir taraftan
şaşırıyorum. Daha önce de burada sizlere ifade ettim.
Sayın Başbakan işine geldiği zaman Merkez Bankası
rezervleri şu kadar oldu diye Merkez Bankasının kendi
yapmış olduğu icraatı, Hükûmetin dâhil
olmadığı konularda övünürken şimdi bir konuda uyardı
diye, sadece Sayın Başbakan değil bakanların 3 tanesi, iki
üç gün önce Merkez Bankası Başkanını günah keçisi ilan
ettiler. Neden? Mali disiplinde bozulma var, buna dikkat edelim. dedi diye.
Değerli arkadaşlarım, bütçe açık vermeye
başlamış. Geçen yılkine göre -Sayın Bakan her zaman
övünüyor ama- 5,8 milyar YTLlik bir özelleştirme geliri vardı. Bu
sefer onlar gelmeyince sadece mart ayında 4,9 milyar açık var.
Şimdi bu konudaki uyarıları dikkate almamız gerekiyor.
Burada, Merkez Bankası enflasyon hedefini tek başına
belirlemiyor arkadaşlar. Hükûmetin bir öngörüsü var, DPTnin,
Başbakanlığın bir öngörüsü var. Buna dayalı olarak da,
makro hedeflere dayalı olarak da bunu belirliyor ve bu öngörülerin en
önemlilerinden bir tanesi de bütçe rakamları. Dolayısıyla, önce
düzeltmeye yine bugün olduğu gibi gecikerek değil, gerekli önlemleri
alarak bu düzenlemeleri yapmamız gerekiyor.
Şu anda Merkez Bankası Başkanını günah
keçisi yapmak ya da Başbakanlıkta beş saat bekletmek çözüm
olmuyor. Bugün baktım, haber bültenlerinde, Financial Times gazetesine
bile haber olmuşuz! Yani politikaları beğenmeyebiliriz,
söylenenleri o anda uyguladığımız politikalara uygun
bulmayabiliriz, ama doğruları dinleyip düzeltme yoluna gitmemiz
gerekiyor. İşimize geldiği zaman öyle söyleyip, işimize
gelmediği zaman böyle söylersek, sonra bunları düzeltmek için yeni
kanunlar, yeni düzenlemeler yapmak zorunda kalıyoruz.
Bu çerçevede, ben, bütçe disiplini açısından yük
getireceğinden, bunun bütçe içerisine alınarak, 2009 yılı
bütçesinden belli şekilde ödenekler ayrılarak bu hedeflerin
gerçekleştirilmesini ve fondaki paraların da bu şekilde
kullanılmamasını öneriyorum, çünkü bunda da açık var.
Son bir örnek verip sözlerimi tamamlıyorum. Bütçede 3,9
milyar YTL gelir hedefi öngörülmüş özelleştirmeden. Sadece Türk
Telekom özelleştirilmesiydi, kaç paraya
satıldığını biliyorsunuz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen tamamlayınız.
Buyurun.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Tamamlıyorum Sayın
Başkanım.
2,4 milyar YTL civarında kaldı. Yani özelleştirme
gelirlerinden fazla olursa diye buraya ekliyoruz, ama şu anda koyduğumuz
hedefin neredeyse yarısına yakın bir şey
gerçekleştirebildik.
Bu çerçevede, bütçe disiplinine uyulmasını, bütçe
disiplinine uyulmadığı zaman da enflasyonda yükselmeler
olabileceğini ve Merkez Bankası Başkanının
önerilerinin dikkate alınmasını, günah keçisi aramak yerine de
çözüm aranmasını talep ediyorum.
Hepinize saygılarımı sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Günal.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 224 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 25 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nihat
Ergün (Kocaeli) ve arkadaşları
Madde 25- 24/11/1994 tarihli ve 4046 sayılı
Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanuna
aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"Geçici Madde 23 - Bu Kanun kapsamında;
a) Özelleştirme Fonunun 2008 yılındaki nakit
fazlasının 1.000.000.000 YTL'lik kısmı, Fon tarafından
Hazine İç Ödemeler Muhasebe Birimi hesaplarına aktarılır ve
genel bütçenin (B) işaretli cetveline gelir kaydedilir. Kaydedilen bu
tutarları, Yüksek Planlama Kurulu kararına istinaden Güneydoğu
Anadolu Projesi kapsamındaki yatırımlara öncelik vermek
kaydıyla münhasıran ekonomik kalkınma ve sosyal gelişmeye
yönelik yatırımlarda kullanılmak üzere ilgili idare bütçelerine
ödenek kaydetmeye Maliye Bakanı yetkilidir. Bu ödenekler, 2008
yılı yatırım programı ile ilişkilendirilir.
b) 1/1/2009-31/12/2012 tarihleri arasındaki dönemde
oluşacak Özelleştirme Fonunun nakit fazlasının; 2009
yılı için 2.500.000.000 YTL'lik kısmı, izleyen
yıllarda ise bir önceki yıl genel bütçesinde gelir tahmini olarak yer
alan tutarın Gayri Safi Yurtiçi Hasıla deflatörü oranında
artırılarak bulunacak kısmı, ilgili yıl genel
bütçelerinin (B) işaretli cetvelinde bütçe gelir tahmini olarak yer
alır. İlgili yıl bütçeleri hazırlanırken
Güneydoğu Anadolu Projesi kapsamındaki yatırımlara öncelik
vermek kaydıyla münhasıran bölgesel ekonomik kalkınma ve sosyal
gelişmeye yönelik yatırımların finansmanı için ilgili
idare bütçelerine bu gelir tahmini karşılığı kadar
ödenek öngörülür. Yukarıda belirlenen tutarlar Özelleştirme Fonu
tarafından Hazine İç Ödemeler Muhasebe Birimi hesaplarına
aktarılır ve ilgili yıl genel bütçesinin (B) işaretli
cetveline gelir kaydedilir.
1/1/2009-31/12/2012 tarihleri arasındaki dönemde
oluşacak Özelleştirme Fonunun nakit fazlasının
yukarıda belirlenen tutarları aşan kısmından
Özelleştirme Yüksek Kurulu kararına göre tespit edilecek tutar, Fon
tarafından Hazine İç Ödemeler Muhasebe Birimi hesaplarına
aktarılır ve ilgili yıl genel bütçesinin (B) işaretli
cetveline gelir kaydedilir. Kaydedilen bu tutarları, Yüksek Planlama
Kurulu kararına istinaden ulaştırma ve enerji yatırımlarında
kullanılmak üzere, ilgili idare bütçelerine ödenek kaydetmeye Maliye
Bakanı yetkilidir. Bu ödenekler, yılı yatırım
programı ile ilişkilendirilir.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Maliye
Bakanlığı ile Hazine Müsteşarlığı
tarafından müştereken belirlenir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER
KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Trabzon) Sayın Başkan,
katılıyoruz, çoğunluğumuz vardır.
Bir açıklama yapmak istiyorum biraz önce de
tartışıldığı için. Komisyonumuzun yeterli
çoğunluğu vardır, salt çoğunluğumuz vardır.
Kayıtlara geçmesi bakımında, tutanaklara geçmesi
bakımından arz ederim efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Üç tane maddede yoktu Sayın
Başkan.
BAŞKAN Ayrıca onu arayacağımız maddeler
de gelecek efendim.
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
2008-2012 yılları arasında öncelikle Güneydoğu
Anadolu Projesi (GAP) kapsamındakiler olmak kaydıyla
yatırım alanlarında kullanılmak üzere Özelleştirme
Fonundan ilgili idare bütçelerine ödenek aktarılmasına yönelik
hususları içeren teknik düzenleme yapılmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, biraz önce kabul edilen önerge ile
25inci madde tümüyle değiştirilmiştir. Bu nedenle aynı
maddede değişiklik öngören Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu ve arkadaşları ile Tunceli Milletvekili Kamer Gençin
önergelerini işleme koyma imkânı kalmamıştır.
Önergeleri işlemden kaldırıyorum.
25inci maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
25inci madde
kabul edilmiştir.
26ncı madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 224 Sıra Sayılı
Tasarının 26 ncı maddesindeki %1 ibaresinin %2 olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Erkan Akçay Süleyman L. Yunusoğlu Mustafa Kalaycı
Manisa Trabzon Konya
Hasan
Çalış Mustafa
Enöz
Karaman
Manisa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER
KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Trabzon) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Kim konuşacak?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Erkan Akçay efendim.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Akçay. (MHP
sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bundan yaklaşık on
beş gün önce 5510 sayılı Sosyal Güvenlik Yasası
görüşülür iken gerek Plan Bütçe Komisyonunda ve gerekse de Genel Kurulda
Sosyal Sigortalar Kurumu mensupları ve BAĞ-KURlu
vatandaşlarımızın BAĞ-KUR ve SSK borçlarının
yeniden yapılandırılması için önergeler vermiştik.
Tabii, bu önergelerimiz hiç tartışma yapılmaksızın
reddedildi ve Genel Kurulda yaptığımız konuşmalarda da
-ki, sayısı ondan fazladır-
vatandaşlarımızın, esnafımızın, çiftçimizin
içinde bulunduğu sıkıntıları dile getirmiş ve
vatandaşlarımızın büyük bir kısmının
gırtlağına kadar borçlu olduğunu ifade etmiştik ve
Lütfen, geliniz, bu yapıcı teklifimizi, önergelerimizi kabul ediniz.
Eğer kabul etmeseniz de eninde sonunda bunlar mutlaka
yapılandırılmak üzere önünüze gelecek. dedik ve çok kısa
bir süre içerisinde bu dediğimiz gerçekleşti ve Milliyetçi Hareket
Partisinin de önergesi ve diğer partilerin de mutabakatıyla, Sosyal
Güvenlik Kurumuna borcu bulunan BAĞ-KURlu ve SSKlı
vatandaşlarımızın borçlarının
yapılandırılması yoluna gidildi. Bununla ilgili
memnuniyetimizi ifade ediyoruz. Son derece yapıcı ve iyi niyetli bir
şekilde yaptığımız bu önerilerin bundan sonra da
karşılık bulmasını ümit ediyoruz ve yine
hatırlatmak istiyorum ki, gerçekten çiftçimiz, esnafımızın
başka borçları da var. Deyim yerindeyse, gırtlağına
kadar borçlu. Geliniz, o diğer borçları da hep birlikte Mecliste ele
alalım ve vatandaşlarımızın bu borç
durumlarını yeniden gözden geçirerek rahatlamalarını
sağlayalım.
Bu duygu ve düşüncelerle, bu hükmün bir an evvel
yürürlüğe girerek uygulamaya başlamasını temenni ediyorum
ve yüce heyetinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Akçay.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
26ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
26ncı madde kabul edilmiştir.
27nci madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 224 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 27 nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nihat Ergün Lutfi Elvan Mehmet Yüksel
Kocaeli Karaman Denizli
M.
Salih Erdoğan Veysi
Kaynak
Denizli Kahramanmaraş
Madde 27- 9/1/1985 tarihli ve 3146 sayılı
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 2 nci maddesinin (g) bendi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve aynı
maddeye (r) ve (s) bentleri eklenmiştir.
g) İş sağlığı ve güvenliğini
sağlayacak tedbirlerin uygulanmasını izlemek
r) İşyerindeki sağlık ve güvenlik risklerini
önleyici ve koruyucu hizmetleri yürütenlerin niteliklerini belirlemek,
eğitimlerini ve sertifikalandırılmalarını
sağlamak,
s) Mesleki yeterlilik sisteminin oluşturulması ve
işletilmesi için gerekli tedbirleri almak,
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER
KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Trabzon) Katılıyoruz
efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi mi okutuyorum efendim?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe.
Gerekçe:
Aslen iş sağlığı ve güvenliği
tedbirlerin alınması işverenlerin görevi olup, ülke düzeyinde
iş sağlığı ve güvenliği politikalarının
oluşturulması açısından uygulamanın izlenmesi ve
önleyici ve koruyucu hizmetleri yürütmek üzere görev yapanların
nitelikleri, eğitim ve sertifikalandırma usul ve
esaslarının belirlenmesi ile mesleki yeterlilik sisteminin
oluşturulması Bakanlığın görevleri arasına dâhil
edilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 27nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
27nci madde
kabul edilmiştir.
28nci madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşmekte olduğumuz 224 sıra sayılı
kanun tasarısının 28. madde k bendindeki diğer
görevlilerin iş ibaresinden sonra gelmek üzere yeri ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Hasan
Çalış Sabahattin
Çakmakoğlu Mehmet
Şandır
Karaman Kayseri Mersin
Zeki
Ertugay Kürşat
Atılgan
Erzurum Adana
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 224 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 28 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nihat Ergün Lutfi Elvan Mehmet Yüksel
Kocaeli Karaman Denizli
Veysi
Kaynak M. Salih
Erdoğan
Kahramanmaraş Denizli
Madde 28- 3146 sayılı Kanunun 12 nci maddesinin (e),
(f), (j) bentleri aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş, maddeye (j) bendinden sonra gelmek üzere (k) ve
(l) bentleri eklenmiş, mevcut (k) ve (m) bendi teselsül ettirilmiş ve
aynı maddenin son fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
e) Standart çalışmaları yapmak, normlar
hazırlamak ve geliştirmek.
f) Üretilen ve ithal edilen kişisel koruyucu
donanımların piyasa gözetimi ve denetimini yapmak, bu hususlarda usul
ve esasları belirlemek.
j) İş Sağlığı ve Güvenliği
Enstitüsü ile İş Sağlığı ve Güvenliği
Enstitüsü Bölge Laboratuvar Müdürlüklerinin çalışmalarını
düzenlemek, yönetmek ve denetlemek.
k) İşyerindeki sağlık ve güvenlik risklerini
önlemek ve koruyucu hizmetleri yürütmek üzere görevlendirilecek işyeri
hekimleri, iş güvenliği uzmanları ve diğer görevlilerin
iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili eğitim ve
belgelendirme usul ve esaslarını belirlemek.
l) İş sağlığı ve güvenliği
alanında ölçüm, analiz, teknik kontrol, risk analizi ve
değerlendirmesi, eğitim, danışmanlık, uzmanlık hizmetlerini
yapmak ve bu tür hizmetleri verecek özel ve tüzel kişi ve
kuruluşların niteliklerini belirlemek, yetki vermek, yetkilerin iptal
etmek, kontrol ve denetimini sağlamak.
İş Sağlığı ve Güvenliği
Enstitüsü ile İş Sağlığı ve Güvenliği
Enstitüsü Bölge Laboratuvar Müdürlüklerinin çalışma usul ve
esasları ile personelin görev, yetki ve sorumlulukları yönetmelikle
düzenlenir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER
KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Trabzon) Katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet katıldığı
için önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, biraz önce kabul edilen önerge ile
28inci madde tümüyle değiştirildiğinden Mersin Milletvekili
Mehmet Şandır ve arkadaşlarının önergesini
işlemden kaldırıyorum.
Şimdi, kabul edilen önerge doğrultusunda 28inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
28inci madde
kabul edilmiştir.
Madde 29 üzerinde iki önerge vardır ve bu iki önerge de
aynı mahiyette olduğu için önergeleri ayrı ayrı okutup
birlikte işleme alacağım, istemleri hâlinde önerge sahiplerine
ayrı ayrı söz vereceğim.
Şimdi, önergeleri okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 224 sıra sayılı Yasa
Tasarısının 29. Maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Enis Tütüncü Tekin Bingöl Şahin Mengü
Tekirdağ Ankara Manisa
Şevket
Köse Ferit Mevlüt
Aslanoğlu
Adıyaman Malatya
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 224 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 29. Maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Sevahir
Bayındır Selahattin
Demirtaş Bengi
Yıldız
Şırnak Diyarbakır Batman
Mehmet
Nezir Karabaş Mehmet Ufuk
Uras
Bitlis İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER
KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Trabzon) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Tütüncü, buyurunuz efendim.
ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan 224 sıra
sayılı Yasa Tasarısının 29uncu maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasıyla ilgili bir önerge verdik.
Neden böyle bir önerge verdik?
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu önerge,
yurt dışı işçi hizmetleri uzmanlarının
uzmanlık alanlarının korunmasını, oradaki hizmet
kalitesinin korunmasını amaçlıyor.
Ayrıca, dün ben bu konuda Sayın Bakana bir soru
yöneltmiştim. Bu soruyla ilgili olarak, Sayın Bakanın, bir
bakıma, bu maddenin gerekçesini ortaya koyduğunun da
farkındayım ancak bu madde, değerli milletvekilleri -öncelikle
şunun bilinmesi gerekiyor- Hükûmetin orijinal tasarısında
yoktur. Aslında, İç Tüzükün 35inci maddesine aykırı ve
tartışılır bir biçimde, komisyonda bir milletvekilinin,
Şanlıurfa Milletvekili Sayın Ramazan Başakın
teklifinin birleştirilmesiyle bu tasarıya girmiş bir madde.
Milletvekillerimiz, Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri buna
komisyonda itiraz etmişler -İç Tüzükün 35inci maddesine göre
yanlış yapılıyor, birbiriyle ilgisi yok- ama
reddedilmiş. Bu konuya burada daha fazla girmek istemiyorum ama
Şanlıurfa Milletvekili Sayın Ramazan Başakın yasa
teklifindeki gerekçeye bakıyoruz: Yurt dışı işçi
hizmetleri uzmanlarının ne kadar önemli bir görev gördüğünü
burada anlatıyor ve yurt dışı işçi hizmetleri
uzmanlarının Bakanlığın görev alanına giren
uluslararası sözleşmelere ilişkin raporların
hazırlanması ve bu raporların uluslararası kuruluşlara
sunulmasından tutun da bir dizi sorumluluklarının olduğunu
ortaya koyuyor. Bir konuya daha ışık tutuyor, diyor ki:
Uluslararası hukuk alanında akademisyenlerin dâhi zor sahip
olabileceği sürekli bir eğitim fırsatına da sahip
bulunmaktadır Yani bu hizmet alanının ne kadar önemli
olduğunu söylüyor ve ondan sonra bu gerekçeye ters bir biçimde,
aykırı biçimde diyor ki: Yurt dışı işçi
hizmetleri uzmanlarının yeterlilik sınavını
kaldırın. Ya, bu ne perhiz bu ne lahana dolması! Yani, böyle
bir şey olabilir mi? Neydi? Yani, neden kaldırılıyor?
Efendim, işte, yedi tane sınavdan geçiyormuş da son yeterlilik
sınavına gerek yokmuş. Peki, şimdiye kadar yapılan uygulamanın
sıkıntısı neydi değerli arkadaşlarım?
Şimdi, yanlış işler yapıyoruz ve bu madde
buraya girerken, aynı zamanda şu olanak da gözetiliyor, deniyor ki:
Genel müdür ve daha üst düzeyde görevlerde bulunanların da yine aynı
alanda yurt dışında benzer bir görevi ifa etmesi gerekiyor.
Şimdi yeterlik sınavının neden
kaldırıldığı anlaşılıyor değil mi
değerli milletvekilleri? Ne olacak? AKP iktidarının,
iktidarınızın atamış olduğu genel müdür ve genel
müdür yardımcıları, bu sınavların
dışında oralara atanacaklar. Ee atanabilirler ama değerli
arkadaşlarım, şu maddede gerekçeye ters bir konuyla
karşı karşıyayız ve ayrıca da kusura
bakmayın yani o zaman atayacaksınız genel müdürleri, müsteşar
yardımcılarını ve bunları, bu makamları, o yurt
dışı hizmet alanlarının bir basamak tahtası
yapacaksınız ve gerçekten yurt dışı işçi hizmeti
uzmanının niteliğine sahip olmayan birtakım insanları
oraya götüreceksiniz; yanlış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kadrolaşmanın, kendi elemanlarınızın,
kendi bürokratlarınızın bir noktada bir yere
taşınmasını anlayışla karşılayabiliriz,
ama yurt dışı işçi hizmetleri uzmanlığı
alanının bu kariyerde olmayanlar tarafından götürülmesini kabul
etmek ve anlamak mümkün değildir.
Son bir şey: Sayın Bakanıma bugün sorduğum bir
soruya yanıt alırken ne yazık ki Sayın Bakanın
yanlış bilgilendirildiğini hayretle gördüm. Konu şuydu:
Kadınların iş gücüne katılma oranlarının
düştüğünü söyledim. Sayın Bakan dedi ki: Hayır, o, yeni
nüfus sayımı çerçevesinde bir şeydir, düşmüyor. Elimdeki
rakamlar, tablo bunun düştüğünü gösteriyor. Öyle sanıyorum ki
Sayın Bakana bundan sonra daha doğru bilgiler verilir ve biz de
burada zabıtlara böyle yanlışlıkları geçirme ya da
düzeltme durumunda kalmayız.
Bu önergemize destek verilmesini umut ediyoruz.
Hepinizi tekrar sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Tütüncü.
Sayın Bayındır, önergeniz üzerinde konuşacak
mısınız?
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak)
Konuşacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Bayındır. (DTP
sıralarından alkışlar)
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; vermiş olduğumuz değişiklik
önergesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz yasa, işte, adı üzerinde
iş güvenliği, iş sağlığı, yani çok
çekici gelen söylemler. İstihdam hakikaten yine çekici ve etkileyici
çünkü çok temel soruna parmak basmış oluyoruz. Yine, işte, GAP
projesi bu kapsamda. Eğitim çalışmalarının
başlatılması
Yani kavramsal olarak tanımı ve
çerçevesi elbette ki olumlu.
Ancak, çerçeve olarak, tanım olarak böyle olsa da bunun ele
alınışı, mantığı ve içeriğinde ciddi
eksiklikler görüyoruz. Bunların başında, işte, iş
güvenliği konusunda, komisyondayken de önerge verdik, önergemiz kabul
edilmedi. KOBİlerde iş kazaları, meslek hastalıkları,
ölümlerin oranı yüzde 70lere, 80lere varmaktadır.
Dolayısıyla, bizim öngördüğümüz, en az 10 işçinin
çalıştığı yerde bu uygulamanın, iş yeri
hekimliği zorunluluğunun getirilmesi. Bu getirilmediği gibi, her
şeyde olduğu gibi, her şey piyasalaştırılarak,
hizmet satın alımı mantığı üzerinde kurgulanarak,
iş yerinde iş sağlığının denetimi,
anında sağlık hizmetlerine erişim, vesaire, bu mekanizma
ortadan kaldırılmış olacak; işverenin keyfiyetine göre
hizmet satın alacak. Bunu ne zaman, nasıl, hangi aciliyette yapacak?
Bir belirsizliği içermektedir.
Diğer bir konu, yine, bizim, eleştirdiğimiz ve
komisyondayken önerge verdiğim konulardan biri, bir kere, artık,
kreş sorununa yaklaşımımız sadece bir kadın
sorunu olmaktan kalkmalı. Yani çocuk bakımı, sosyal hizmetler
bir kadın sorunu olmaktan çıkmalı, ebeveynlerin toplam
sorumluluğu hâline getirilmeli ve düzenlemeler bu çerçevede
yapılmalı. Yani işte, belli sayıda kadının
çalıştığı yer değil -sayı,
sınırı belirlenir, 170se, 150yse, neyse- mantık olarak,
ebeveyn çalıştığı ya da orada eğer
çalışan işçi sayısı, kadın-erkek gözetilmeden,
kreş hizmetinden faydalanmalı. Ancak bu böyle ele
alınmadığı gibi, yani yasanın
mantığında şu öngörüldü: Yine kreş kurmak zor geliyor.
Bugüne kadar, işte pek çok iş yeri, böyle bir yasa olmasına
rağmen bunun gereklerini yerine getirmiyor. Yani Hükûmete düşen, bunu
gerekçelendirip işte piyasada hizmet satın alsın, kreş
İşte, herhangi bir yerde iş yeri gidip anlaşma yapacak ve
orada çalışan kişi çocuğunu oraya verecek. Yani burada
şey mantığı ortadan kaldırılıyor yani
kreşin iş yerine yakın olması, erkek-kadın
gözetilmeden bir sosyal hak olarak tanınması, artı, kreşin
iş yeriyle yakın olması gerekiyor ki yani anında günün içinde en azından etkileşim,
denetim, paylaşım gerçekleşebilsin ebeveynle çocuk
arasında. Ne yazık ki yasanın bu boyutunda da ciddi eksiklik
görmekteyiz.
Yine, istihdam konusunda evet, kadınlara
ayrımcılık gözetiliyor ama mesela, hani beş
yıllık kademelendirme değil
Kadınlar zaten angarya vergisi
ödüyor. Yani Osmanlıdan kalma o angarya vergisini, işte evde yaşlı
bakarak, evde iş yaparak yani her evde kadın angarya vergisini
veriyor, bedelsiz bir emek veriyor. O yüzden, yani bundan sonraki
düzenlemelerde bu cinsiyetçiliği ve ayrımcılığı
ortadan kaldıracak düzenlemelerin yapılması gerektiğini
öngörüyoruz.
Dolayısıyla, kadının, işte, ücretinden
vergi indirimi
Yaşamda hizmetlerden faydalanarak buradan yine ücret
indirimine tabi tutulmalı. Umarım, bu günleri de görürüz, birlikte
bunları tartışır ve çözümünü de getirebiliriz. Ama
bunların hepsinin yerine getirilmesi için, hakikaten, arkadaşlarımızı
biraz rahatsız eden, o erkek egemen, erkek hukukuna dayalı bir
sistemde, kadını hep dışlayan, geri bırakan
yaklaşımlarla bu mantık aşılmaz yani Kadın
istihdamına yer veriyoruz, işte, kadını gözetiyoruzla bu
kadın sorunları da çözülmez, istihdam sorunu da çözülmez. Bu konunun
da çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Diğer bir konu: İşte, kadın istihdamı
öngörüldü, il istihdam kurulları oluşuyor. Bizim önerimiz: Bu il
istihdam kurullarında, ilgili ilde, kadınların da ortak
paylaşıp, tercih edip önerebileceği bunun bir yönetmeliği
yapılabilirdi ya da işte, geçici olarak Şimdi hep üstten
belirleyelim. mantığı üzerinden de olsa orada kurul üzerinden
ya da kim ise oradaki yetkili üzerinden kadın kurumlarından bu
katılım sağlanabilirdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
SEVAHİR BAYINDIR (Devamla) Teşekkürler.
Şimdi, bu da reddedildi.
Şimdi, demokrasi diyoruz.
Katılımcılık bunun temel esasıdır. Eğer
siz iş istihdam kurulları oluşturuyorsanız, bu kurulun
karar mekanizmasında, yürütme mekanizmasında kadına yer
vermeyecekseniz burada, hem kadını gözeten, iradeleştiren bir
mantığı eksik bırakmış oluyorsunuz yani göz
ardı etmiş oluyorsunuz yani demokrasiyi işletmemiş
oluyorsunuz, kadın katılımını işletmemiş
oluyorsunuz. Kadın, yerelde şiddete uğruyor,
sığınma evlerine gidiyor, geçici olarak çeşitli
eğitimlerden geçiyor ama bunun istihdamı
Eğer öyle bir kurul
içinde kadınlar yer alsaydı bunu daha kolay sağlamış
olabilirlerdi ama ne yazık ki işte, en azından şimdilik,
Hükûmetimiz açısından Avrupa Birliğinin öngördüğü kimi
temel kavramlar kimi yasalarda yer alıyor. Varsayılıyor ki
işte, Kadın-erkek eşitliği sağlandı ya da
Toplumsal cinsiyet giderildi gibi bir yanılsama söz konusu.
Eleştirimiz, bu yasa kapsamında bu temel konu
başlıklarınadır. Umarım, önümüzdeki süreçlerde bunu
giderecek bir mantıkla sorunları çözeriz.
Kadın-erkek eşitliği konusu bir kez daha
aciliyetini göstermektedir diyorum ve hepinize saygılar sunuyorum. (DTP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Bayındır.
Bu iki önergeyi de birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler reddedilmiştir.
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER
KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Trabzon) Sayın Başkan,
kayıtlara yanlış geçmemesi için bir şey arz etmek
istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER
KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Trabzon) Sayın
Başkanım, biraz önce, Değerli Hatip Sayın Tütüncü,
Şanlıurfa Milletvekilimiz Sayın Ramazan Başakın
komisyon üyesi olduğunu, muhtemelen sehven, ifade ettiler.
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
üyesi değildir Sayın Başak. Kayıtlara geçmesi
bakımından arz ediyorum efendim.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Erdöl.
29uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
29uncu madde kabul edilmiştir.
Birleşime kırk beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.16
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.08
BAŞKAN: Başkan Vekili
Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP ÜYELER: Fatma SALMAN
KOTAN (Ağrı), Fatoş GÜRKAN (Adana)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 105inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
224 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
30uncu madde üzerinde önerge yoktur.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
31inci madde üzerinde önerge yoktur.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
32nci madde üzerinde önerge yoktur.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, şimdi, yeni bir madde
ihdasına dair bir önerge vardır. Bildiğiniz gibi,
görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu kanunun, komisyon metninde
bulunmayan, ancak tasarı veya teklif ile çok yakın ilgisi bulunan bir
maddesinin değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt
çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde
olarak görüşme açılacağı İç Tüzükün 87nci maddesinin
dördüncü fıkrasının hükmüdür. İç Tüzükün 91inci maddesine
göre de yeni bir madde olarak görüşülmesine komisyonun salt
çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde görüşme
açılır ve bu maddede belirtilen sayıda önerge verilebilir. Bu
nedenle, yeni bir madde niteliğindeki önergeyi okutup komisyona
soracağım. Komisyon önergeye salt çoğunlukla, 13 üyesiyle yani,
katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme
açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması
hâlinde ise önergeyi işlemden kaldıracağım.
Şimdi önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 224 sıra sayılı Kanun
tasarısına 32nci maddesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Mehmet
Şandır Hakkı
Suha Okay
Kayseri Mersin Ankara
İkram Dinçer Abdülkadir Akcan Agâh Kafkas
Van Afyonkarahisar Çorum
Cahit
Bağcı Afif
Demirkıran Taha
Aksoy
Çorum Siirt İzmir
Özkan
Öksüz Kayhan
Türkmenoğlu
Konya
Van
Madde 33- 4734 sayılı Kamu İhale Kanununa
aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
Ek Madde 3- 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 3 üncü
maddesinin (c) bendi kapsamındaki işler ile aynı kapsamda olup
2886 sayılı Devlet İhale Kanunu dışında, ihalesi
ilgili mevzuat hükümlerine göre bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe
kadar yapılmış olanlar ile bu tarihten sonra yapılacak olan
ve bedeli yabancı para cinsinden sabit fiyatlarla sözleşmeye
bağlanan yapım ve yapımla ilgili hizmet işlerine uygulanmak
üzere; fiyat farkı esasları belirlemeye, sözleşmelerin tadil
veya tasfiye edilmesine imkân veren Kararnameler çıkarmaya Bakanlar Kurulu
yetkilidir."
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER
KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Trabzon) Sayın
Başkanım, salt çoğunluğumuz vardır. Bu meyanda AK
Parti, Cumhuriyet Halk Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi ve Demokratik Toplum
Partisinden Komisyonumuza iştirak eden üyelerimize teşekkür ederek
katıldığımızı ifade etmek istiyorum.
BAŞKAN Peki.
Önerge üzerine görüşme açıyorum.
Gruplar adına söz isteyen var mı?
Gruplar adına söz yok.
Şahıslar adına?
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkanım, önce
oylayın, madde olarak kabul edilsin ondan sonra müzakere açalım.
BAŞKAN Sayın Genç, Komisyon önergeye salt
çoğunlukla katılmış olduğundan önerge üzerinde yeni
bir madde olarak görüşmeye açacağım. Görüşmeden sonra
oylamaya sunacağım.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır, şöyle: Komisyon ve Hükûmet
katıldığına göre bunun üzerine müzakere açılmaz,
oylayacaksınız. Ondan sonra madde üzerinde müzakere
açacaksınız.
BAŞKAN Yeni bir madde bu. Maddeyi daha konuşmadan
nasıl oylayayım Sayın Genç?
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, Sayın Başkan, ben, size
müdahale etmek istemedim. Komisyon ve Hükûmet önergeye
katıldığı zaman o önerge üzerinde konuşma olmaz ve
oylayacaksınız.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Evet, doğru.
BAŞKAN Sayın Genç, bu yeni bir madde önergesi. Lütfen
91inci maddeyi okursanız bu tartışmaya son verebiliriz.
Şimdi, yeni bir madde için açılmış bir
görüşmeyi, görüşme tamamlanmadan madde oylamasına geçemeyiz.
Görüşme bittikten sonra maddeyi oylamaya koyacağım.
Şimdi, gruplar adına görüşme talebi? Yok.
Şahıs adına görüşme talebi var mı? O da
yok.
O zaman maddeyi oylarınıza sunuyorum
KAMER GENÇ (Tunceli) Madde üzerinde şahsım adına
söz istiyorum.
BAŞKAN Siz şahsınız adına mı söz
istiyorsunuz?
KAMER GENÇ (Tunceli) Evet.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Genç. (Gürültüler)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
oylamaya geçtiniz.
BAŞKAN - Sayın Genç, size bu kürsüyü bu maddeye olan
itirazınız için değil, yani usul tartışması için
değil, madde üzerindeki görüşlerinizi belirtmeniz için veriyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) Tamam efendim
BAŞKAN Lütfen, o zaman bu madde üzerinde konuşunuz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; maalesef, bu Türkiye Büyük Millet Meclisi, AKP iktidara
geldikten sonra İç Tüzük bir tarafa atılmış, Anayasa bir
tarafa atılmış, kendi kafaları neyi gerektiriyorsa öyle bir
uygulamaya gitmişler.
İç Tüzükün 87nci maddesi açık; diyor ki: Müzakere
konusu kanunla ilgisi olmayan herhangi bir teklif yapıldığı
zaman o nazara alınmaz.
BAŞKAN Sayın Genç, sizi bu konuda
KAMER GENÇ (Devamla) Bir dakika efendim
BAŞKAN Şimdi, bir dakika o zaman.
Şimdi, lütfen, bu konu üzerinde konuşmamanızı
rica ettim, sadece önerge üzerinde konuşacaksınız, yeni madde
üzerinde.
KAMER GENÇ (Devamla) Hayır, önerge, şimdi, şöyle
BAŞKAN - Şuna netlik getirelim lütfen Sayın Genç:
İç Tüzükün 87nci maddesi
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan
doğru söylüyor.
KAMER GENÇ (Devamla) Şu kadar Parlamentoda grup başkan
vekilisiniz İç Tüzükle ilgili hiç fikriniz yok.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Olur mu? Başkanlık
Divanının söylediği doğrudur.
BAŞKAN İç Tüzükün 87inci maddesinin dördüncü
fıkrası: Görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu
kanunun komisyon metninde bulunmayan, ancak tasarı veya teklif ile çok
yakın ilgisi bulunan bir maddesinin değiştirilmesini isteyen ve
komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler
üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açılır.
KAMER GENÇ (Devamla) İşte tamam Sayın
Başkanım, benim de size söylemek istediğim şu
BAŞKAN Yeni bir madde olarak görüşme
açıldıktan sonra madde oylanır Sayın Genç. Siz de burada
yöneticilik yaptınız. Lütfen
KAMER GENÇ (Devamla) Ben de onu diyorum. (AK Parti
sıralarından Unutmuş, unutmuş! sesleri)
BAŞKAN Tamam, sorun yok.
KAMER GENÇ (Devamla) Ben de onu söylüyorum.
BAŞKAN Buyurunuz lütfen, madde üzerinde konuşunuz.
KAMER GENÇ (Devamla) Ama efendim, beni konuşturmuyorsunuz
ki! Evvela, komisyonun ve hükûmetin katıldığı önerge
oylanır. Yeni bir madde olarak tasarıya girmesi gerekir. Yeni bir
madde olarak tasarıya girmeyen bir maddeyi siz müzakereye
açamazsınız diyorum. Benim belirtmek istediğim bu, 87nci madde
de o Sayın Başkanım. Ben onun için diyorum ki
BAŞKAN Demin okudum Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Devamla) -
siz evvela maddeyi oylayın. Belki
Genel Kurul, Komisyon ve Hükûmetin katılmasına rağmen bu maddeyi
kabul etmez.
BAŞKAN Olabilir.
KAMER GENÇ (Devamla) Kabul ettiği zaman, o zaman üzerinde
müzakere açacaksınız diyorum. Benim demek istediğim bu.
BAŞKAN İşte müzakere açıyoruz, sonra
oylayacağız Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Devamla) Daha önergeyi oylamadınız
Sayın Başkanım. Önergeyi oylayın, madde kabul edilsin veya
edilmesin bir defa...
KÜRŞAT ATILGAN (Adana) Oylayalım efendim,
oylayalım.
KAMER GENÇ (Devamla) Ama böyle bir yanlış uygulama
olmaz ki! Evvela, madde, Genel Kurulca yeni bir madde olarak tasarı
metnine ilave edilecek. O ilave edildikten sonra 87nci maddeye göre yeni bir
müzakere açılacak efendim. Bin tane bunun uygulaması var efendim.
Yani Sayın Başkanım, kusura bakmayın, 87nci maddenin
dördüncü fıkrası çok açık. Önce madde Genel Kurul
tarafından kabul edilecek
BAŞKAN Demin okudum Sayın Genç. Bu
konuşmayı, bu tartışmayı burada sona erdiriyorum.
Lütfen
KAMER GENÇ (Devamla) Peki efendim
Yani oylamadan maddeyi
BAŞKAN Siz madde üzerinde buyurun.
KAMER GENÇ (Devamla) Ben önergeyi de anlamadım ki! Çünkü
burada o kadar arkadaşımız
(Gülüşmeler) Yahu beyler,
bakın, şurada Türkiye Büyük Millet Meclisinin müzakerelerini o kadar
basitleştiriyorsunuz ki
Bakın, burada dört tane önerge geldi. Komisyon
Başkanı, çoğunluğu olmadığı hâlde -ben
müdahale ettim- üç tane önerge geçti ve dedi ki: Çoğunluğumuz var.
AGÂH KAFKAS (Çorum) Komisyon çoğunluğu var.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, hâlâ madde
üzerinde konuşmuyor.
BAŞKAN Sayın Genç, orada da başka bir usul
vardı. Lütfen
KAMER GENÇ (Devamla) - Bak Sayın Komisyon Başkanı,
siz bir komisyon başkanısınız, gerçekleri
Millete
karşı yalan söyleyemezsiniz. Böyle bir şey olmaz yahu! Neyse
BAŞKAN Eğer konuşmayacaksanız
Lütfen
KAMER GENÇ (Devamla) Ama şimdi siz maddeyi
oylayacaksınız değil mi?
BAŞKAN - Maddeyi
oylamayacağım, şu anda görüşme açıyorum. Siz de
görüşlerinizi bildirmediğinize göre şu anda bunun hakkında
KAMER GENÇ (Tunceli) Yahu, böyle bir şey olmaz.
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, 82ye göre,
madde kabul edilmeli, gerekiyorsa müzakere açılmalı.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
hayır
BAŞKAN - 87nci
maddenin son fıkrasını okuyunuz lütfen, dördüncü
fıkrasını
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Önce maddeyi kanuna ekleyin, ondan
sonra
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
uygulamanız doğru efendim.
AHMET YENİ (Samsun) Uygulama doğrudur Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Oylama
yapılır demiyor efendim
Şimdi, sayın grup başkan vekilleri, uygulamada bir
sıkıntı yoktur. Madde son derece açık ve net...
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Doğrudur, işleminiz
doğrudur.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Görüşmeler
tamamlandı.
BAŞKAN - Yeni maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Yeni madde
kabul edilmiştir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, o zaman müzakereye
açın maddeyi.
ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) Sayın Başkan, ben
bir açıklama
BAŞKAN - Açtık ve
görüşme olmadığını belirttiler. Söz isteyenleri
sordum
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, bakınız,
87nci maddeye göre önce kabul edilecek
BAŞKAN -
Bakınız
Sayın Genç, lütfen, bakınız, Gruplar
adına söz var mı? dedim, Yok. Dediler. Şahıslar
adına siz dediniz ki, Konuşacağım., ben dedim ki Sadece
önerge üzerinde., Hayır, önergeyi bilmiyorum. dediniz. O zaman hiçbir
işlem yok. Madde de oylandı.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Mikrofonu açık
bırakıp gitti.
BAŞKAN - Şimdi,
bu yeni maddeyle sıralar kanunun yazılımı
sırasında teselsül ettirilecektir.
Şimdi, mevcut 33 üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 224 sıra sayılı İş Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının 33 üncü maddesinin (ç) bendinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
M. Akif Paksoy Mustafa Kalaycı Mümin İnan
Kahramanmaraş Konya Niğde
Ertuğrul
Kumcuoğlu Metin
Çobanoğlu Ahmet
Bukan
Aydın Kırşehir Çankırı
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER
KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Trabzon) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılmıyoruz.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Mümin İnan konuşacak.
BAŞKAN Sayın İnan, buyurunuz. (MHP
sıralarından alkışlar)
MÜMİN İNAN (Niğde) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; İş Kanunu
ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasıyla İlgili
Kanun Tasarısının Yürürlükten kaldırılan hükümler
bölümündeki 33üncü maddesinin (ç) bendiyle ilgili söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu kanun tasarısıyla, şehit olan veya
çalışamayacak derecede malul olan kamu görevlileri ile er ve
erbaşların varsa eşlerini yoksa çocuklarından birisini,
çocukları da yoksa kardeşlerinden birisi veya malul olup da
çalışabilir durumda olanların, talepleri hâlinde, kendilerini,
işverenler, 50 veya daha fazla işçi çalıştırdıkları
iş yerlerinde yüzde 2 oranında daimi işçi statüsünde çalıştırmak
zorundayken, bu maddeyle insanlarımızın buradaki
çalışma önceliği ellerinden alınmaktadır.
Ülkemizde on binlerce güvenlik görevlimiz hain terör
saldırılarıyla canları pahasına mücadele ederken, son
yirmi beş yılda 10 bine yakın şehit vermiş, binlerce
insanımız çalışamayacak kadar malul, gazi olmuştur.
Ancak, bu tasarıyla, her şeyiyle kendini feda eden bu
insanlarımızın yakınlarına istihdam
yaratılması anlamında bu küçük ayrıcalığı
çok görüp kaldırarak, yakınlarının, manevi
acılarının yanında bir de maddi sıkıntılar
çekmelerine sebep olabilecek sonuçlar yaratılması yolu
açılmaktadır. Oysa, şehit yakınlarımızın her
alanda öncelikleri olmalıdır diye düşünüyoruz.
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım; ülkemiz ile aynı kategoride olan ülkelere
baktığımız zaman işsizlik oranının bizde çok
daha yüksek olduğu görülmektedir. Sürekli nüfus artışıyla
beraber, son yıllarda uygulanan yanlış ekonomik politikalar
sonucu işsizlik çığ gibi büyümekte, birçok sosyal olayı da
tetiklemektedir. Genç işsizlerimiz iş peşinde koşarken
işini kaybeden insan sayısı hızla artmaktadır. Sadece
Niğdede sanayi bölgesinde çalışan işçilerin son birkaç
ayda üçte 1i işlerini kaybetmiştir. Büyük illerdeki durumun
vahametini sizler tahmin edebilirsiniz. Bugün Türkiye Büyük Millet Meclisinde
milletvekillerimizi ziyarete gelen binlerce insanın iş için
geldiğini hepimiz biliyoruz. Bu soruna acil çözüm bulmak milletvekilleri
olarak hepimizin asli görevidir.
Tasarının bazı bölümleri olumlu olsa bile, bu
tasarı genel itibarıyla istihdamı artırarak sorunları
çözebilecek büyüklükte bir tasarı değildir. İktidarın
uygulamış olduğu yanlış para, sanayi, tarım ve
ithalat politikaları ülkemizi üretemeyen bir ekonomi durumuna
getirmiştir. İstihdama yönelik tedbirlerin alınması sürekli
geciktirilmiş, tarımda ve sanayide girdi maliyetleri yükselmesi
üreten kesimin moralini bozmuş, birçok sanayici fabrikasını yurt
dışına taşımıştır. Kara gün için
düşünülen İşsizlik Fonundaki paranın
kullanılması yerine hazineden karşılanması bu
tasarı için daha doğru olur diye düşünüyorum.
Sanayicilerimiz daha iyi imkân sundukları için tesislerini
Balkan ülkelerine ve Türk cumhuriyetlerine taşımışlar, o
ülkelere istihdam sağlar hâle gelmişlerdir. Keza Çin ve Uzak
Doğuda üretim yaptıran firmalarımız da buralarda istihdam
sağlamaktadırlar.
Yanlış ithalat politikaları nedeniyle ülkemiz
kalitesiz malların orantısız bir biçimde istilasına
uğramış, Türk sanayicisi ve üreticisi rekabet edemez hâle
gelmiş ve sürekli küçülmeye başlamıştır. Tekstil
sanayicisi yabancı ülkelerin pamuk çiftçisinin istihdamını
sağlar hâle gelmiştir.
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım; bugün, artık sivil toplum kuruluşları
başta olmak üzere, herkes Türkiye nereye gidiyor?u konuşmaya ve
sorgulamaya başlamış, bu cari açıkla kısa vadede
önemli yapısal tedbirler alınmaz ise başımıza
onarılması güç ekonomik krizlerin gelebileceği konuşulmaya
başlanmıştır. Geçen sene 38 miyar dolar olan cari
açığın bu yıl 50 milyar dolara ulaşacağı
tahmin edilmektedir. Cari açığın finanse edilemediği her
yerde krizler olmuştur ve Türkiyeyi de böyle bir tehlike beklemektedir.
Ülkemizde yaşayan herkesin yaşamını
doğrudan ilgilendiren ve nüfusumuzun çok önemli bir
kısmının istihdam şansı bulduğu tarım
sektörümüzün alarm vermesi de ayrı bir araştırma ve inceleme
konusu hâline gelmiştir. Topraktan elde ettiği üretimle kendi
kendisine yetebilen Türkiyeyi kuraklık ve küresel
ısınmanın yanında Hükûmetin uyguladığı
politikalar nedeniyle çok ciddi tehlikeler beklemektedir. Tarımla ilgili
bütün uzmanlar da çok karamsar tablolar çizmekte, Türkiyenin
topraklarının önemli bir bölümü çöl hâline gelecektir.
demektedirler.
Hükûmet, ülkemizdeki istihdam sorununu çözmek yerine,
uyguladığı yanlış tarım politikaları sonucu,
iyi kötü kendini idare edebilen ve geçimini temin eden çiftçilerimizi iflasa
sürükleyip, devlete olan borçlarından dolayı her şeyini
haczedip, üretim araçlarına el koyarak üretim yapamaz hâle
getirmiştir. Bunun önüne geçmek için, çiftçilerimizin Ziraat Bankasına,
tarım krediye, sulama elektriğinden dolayı TEDAŞa olan
borçlarının faizlerinin silinip anaparanın takside
bağlanması üreticilerimizi bir nebze olsun rahatlatacaktır. Bu
konuda üreticilerimiz Türkiye Büyük Millet Meclisinden müjde beklemektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
MÜMİN İNAN (Devamla) Teşekkür ediyorum efendim.
Daha geniş ve kapsamlı bir kanun tasarısıyla,
ülkemizdeki tüm üreten kesimlerin sorunlarını ele alıp bu
sorunlara yönelik çözümleri üretip tüm ülkeyi kucaklayarak, üreten
insanlarımıza yaşama ve büyüme imkânları hazırlamak
zorundayız. Bunun ilk şartı da Hükûmetin
uyguladığı ithalat politikasının acilen ele
alınıp ülke ve üretenlerin menfaatlerine uygun hâle getirilmesidir.
Milletimizin ölmeyecek kadar bir tas çorbaya, donmayacak kadar kömüre muhtaç
edilmesi hiçbirimize yakışmıyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi
olarak insanımızın onurlu bir biçimde yaşamasını
sağlamak hepimizin en başta gelen görevidir.
Bu duygu ve düşüncelerle, yüce heyetinizi saygı ve
sevgiyle selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın İnan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
33üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
33üncü madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, Sayın Tütüncünün, bir dakika bir
açıklama talebi vardır.
Buyurunuz Sayın Tütüncü.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
3.- Tekirdağ Milletvekili
Enis Tütüncünün, yapmış olduğu konuşmada geçen bir
ifadesinin yanlış anlaşıldığı gerekçesiyle,
düzeltmek için açıklaması
ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Benim önerge üzerindeki konuşmamdan hemen sonra, Sağlık
Komisyonu Başkanı Sayın Cevdet Erdöl bir düzeltme yapma
ihtiyacını hissetti ve o düzeltmeye göre ben, Sayın Ramazan
Başakı Sağlık Komisyonu üyesi olarak sunmuşum,
göstermişim ve değilmiş, bu nedenle düzeltme yaptı.
Şimdi, zaptı da getirdim, ben böyle bir şey
söylememişim. Yani siz yanılmışsınız. Bunun da
zabıtlara girmesini istiyorum. Ben, Sayın Ramazan Başakın
yasa teklifinin Sağlık Komisyonunda birleştirildiğinden söz
ettim. Zabıtlara bu çerçeveden, yanlış bir şey
söylemediğimi belirtmek için söz aldım.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Tütüncü.
VI.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
B) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- İş Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı; Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ve 2 Milletvekili
ile Şanlıurfa Milletvekili Ramazan Başakın Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifleri ve Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (1/570, 2/227,
2/228) (S. Sayısı: 224) (Devam)
BAŞKAN 34üncü madde üzerinde iki önerge vardır,
sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 224 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 34 üncü maddesinin (a) bendinin başına
çerçeve 2 nci maddesi ile değiştirilen 4857 sayılı Kanunun
30 uncu maddesinin ibaresinin eklenmesini, ikinci maddesinin ibaresinin bentten
çıkarılmasını, bentte yer alan yayımı tarihini
izleyen ay başında ibaresinin 01/07/2008 tarihinde, (ç) bendinde
yer alan 24 üncü maddesi ibaresinin 24 ve 25 inci maddeleri şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nihat Ergün Lutfi Elvan Mehmet Yüksel
Kocaeli Karaman Denizli
Öznur
Çalık M.
Salih Erdoğan
Malatya
Denizli
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 224 sıra sayılı yasa
teklifinin 34. maddesinin (b) bendinin madde metninden
çıkarılmasını arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER
KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Trabzon) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi mi okutayım, konuşacak
mısınız Sayın Genç?
KAMER GENÇ (Tunceli) Konuşacağım Sayın
Başkan.
BAŞKAN Buyurunuz.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 224 sıra
sayılı Yasa Tasarısının 34üncü maddesinin (b)
bendinin tasarı metninden çıkarılmasını istiyorum.
Bu (b) bendi
Biliyorsunuz, bu tehlikeli ve ağır
işlerde çalışan kişilerin,
bu getirilen, bunlarla ilgili yasaklamaların 1/1/2009dan itibaren
yürürlüğe girmesini Komisyon ve Hükûmet istemiş. Ben bunun hemen
yürürlüğe girmesini istiyorum.
Şimdi, değerli milletvekilleri, bakın bu memleketin
hazinesi yok, Maliye Bakanı yok. Bir önerge kabul ettiniz. Biraz önce
Sayın Başkan bana Önerge
hakkında konuş. dedi, önerge çünkü elimize geçmedi. Ne
getiriyorsunuz? Yabancı müteahhitlere eskalasyon getiriyorsunuz. Ya, böyle
bir şey olur mu? Yani yabancı müteahhitler
Ve üstelik de dört tane
muhalefet partisi de buna destek veriyor. Değerli milletvekilleri, yani bu
devlet maliyesini böyle
Devleti koruyan bir şey istiyorum, hükûmet
istiyorum karşımda ya. Bu memleketin Maliye Bakanı nerede
kardeşim?
Şimdi, BAĞ-KURu affet
Tamam, affedin de yani
şimdi seçime gidiyorsak
Ben de istiyorum seçime gidelim de, ben o arka
sıralarda oturmayayım, bu ön sıralara geleyim. Yani başka
çaresi yok. Bu millet sizi buralardan atacak.
Yani, bir devlette
Beyler, bir devletin ayakta kalabilmesi için o
devleti koruyan insanların olması lazım, hükûmetin olması
lazım, bakanların olması lazım. Yok böyle bir şey!
Yani devlet versin, devletin kaynaklarını belli kişilere
aktaralım! Peki, bu devlete gökten mi yağacak kaynaklar?
Şimdi ben soruyorum Hükûmetten: Sayın Hükûmet,
şimdi bu kanunda yabancı parayla yapılan ihalelerde eskalasyon
sistemini niye getirdiniz? Hangi müteahhitlerle iş birliği yaptınız?
Bu önergeyi veren kişilere de sormak istiyorum: Bu devletin, bu önergeyle
bu Türkiye Cumhuriyeti devletinin katlanacağı maddi külfeti söyler
misiniz? Söyler misiniz arkadaşlar? Bu millette insanlar aç, çıplak. Çocuklar
ALİ KOYUNCU (Bursa)
Bağırma!
KAMER GENÇ (Devamla) Bağırıyorum, içim
yanıyor ya! Benim içim yanıyor arkadaşlar! Bu memlekette
insanlar aç, çıplak, işsiz güçsüz ama siz getiriyorsunuz yabancı
müteahhitlere Efendim, biz devletin kaynaklarını size verelim. Adam
yabancı müteahhitse, arkadaş, müteahhitlik zamanında kendisine
almış, ondan sonra gerekli ihaleyi de almış. Böyle şey
olur mu ya? Bunun şimdi
Ondan sonra, peki memleketin maliyesi nerede?
Cari açık 50 trilyon verirken bu paralar nereden gelecek şey edecek?
Bakın, sayın milletvekilleri, biz burada bu devletin
birlik ve bütünlüğünü korumak için yemin ettik. Bu Parlamentonun bir
özelliği var. Buraya gelecek kanunları enine boyuna
tartışacağız. Tartışacağız çünkü
komisyonlardan gelen kanun tasarı ve teklifleri gidip görüşülecek
orada. Ondan sonra, o kanun tasarı ve teklifleri komisyonda
görüşüldükten sonra millete dağıtılacak, kamuoyuna
yansıyacak ve bunlar, ondan sonra acaba bu kanun tasarısı ve
teklifiyle kime ne geliyor, kimden ne götürülüyor bunu anlamamız lazım ve Maliyesinin
de Hazinesinin de buna müdahale etmesi lazım.
Şimdi, son anda bazı kanunlar, bakanlar, grup
başkan vekilleri, ondan sonra kendi yandaşları birtakım
holdinglere, birtakım çıkar çevrelerine maalesef birtakım
avantajlar sağlamak için son anda önerge veriyorlar. Böyle olmaz
sayın milletvekilleri. Bu devlet böyle batar.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla)
- Yok öyle şey! Yok öyle bir şey, yalan söylüyorsun!
KAMER GENÇ (Devamla) - Ben size şunu söylüyorum
ALİ KOYUNCU (Bursa) Hangi holding? Kimmiş?
KAMER GENÇ (Devamla) - Kaç tane var, kaç, kaç
(AK Parti
sıralarından gürültüler)
MEHMET NİL HIDIR (Muğla)
- Yok öyle bir şey. Yanıltma milleti. Yok öyle bir şey.
KAMER GENÇ (Devamla) - İşte en basit önerge bu. Ben size
söylüyorum, bu önergeyle hangi müteahhitlere ne para vereceksiniz, söyleyin
yahu!
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) - Onlar senin hayalin, hayalin!
KAMER GENÇ (Devamla) - Söyleyin beyler, söyleyin, şu
önergeyle hangi yabancı müteahhitlere, yabancı dövizle ihaleleri alan
hangi müteahhitlere ne paralar ödeyeceksiniz? Yani siz onların kefili
misiniz, onların avukatı mısınız burada? Böyle bir
şey olur mu değerli milletvekilleri.
Sonra, ben Başkanlık Divanına da üzülüyorum yani.
Burada İç Tüzükü uygulayın arkadaşlar. İç Tüzükün
hükümlerine uygun bir uygulama yapın. Yani burada grup başkan
vekilinin keyfine bir önerge veriliyor, ondan sonra Bakan ve Komisyon da
katılıyor ve ondan sonra da kabul ediliyor. Devletin kaç trilyonu
gidiyor bunu hesaba katıyor musunuz?
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) - Herkes yetkisi dâhilinde
çalışıyor! Herkes yetkisini kullanıyor!
KAMER GENÇ (Devamla) - Biraz önce de Komisyon Başkanı,
Komisyon sırasında çoğunluk olmadığı hâlde dört
tane maddeden sonra çıktı burada dedi ki: Efendim, Komisyonumuzun
çoğunluğu var.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
Başkanlık Divanını töhmet altında bırakıyor.
KAMER GENÇ (Devamla) - Komisyon Başkanı, bak bu kadar
milletin karşısına çıkıp da sen gerçekleri inkâr
edemezsin. Ben senin yarın hangi sözüne inanayım? Burada
televizyonlar gösteriyordu, ben itiraz ettim, Komisyon sıralarında
çoğunluk yok. dedim.
MEHMET EMİN EKMEN (Batman) - Mecliste herkes devlet
düşmanı, tek kahraman sensin!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
Başkanlık Divanını töhmet altında bırakıyor.
BAŞKAN Sayın Genç
KAMER GENÇ (Devamla) - Buna rağmen, dört madde sonra
çıkmış diyor ki: Efendim, Komisyonumuzun çoğunluğu
vardır.
Şimdi, değerli milletvekilleri, bakın
BAŞKAN Sayın Genç, bir şeyi düzeltmek istiyorum.
KAMER GENÇ (Devamla) Tamam efendim.
Önerge üzerinde konuşuyorum Sayın Başkanım.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla)
Laf cambazlığı yapıyorsun sen!
BAŞKAN - Sayın Genç, bir şeyi düzeltmek istiyorum:
Komisyon vardı o zaman, bütün Komisyon burada oturuyordu.
KAMER GENÇ (Devamla) - Ben itiraz ettiğim zaman yoktu
Sayın Başkanım. Rica ediyorum sizden.
BAŞKAN - Vardı efendim.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Başkan var diyorsa
vardır!
Sen kendi başına laf cambazlığı
yapamazsın!
KAMER GENÇ (Devamla) - Şimdi bakın sayın
milletvekilleri, size çok ciddi şeyler söylüyorum. Türkiye Cumhuriyeti
devleti çok sıkıntılarla baş başa kalmış. Bu
sıkıntıları aşabilecek şey bu Parlamentodur ama
sizin çoğunluğunuz var, bizim buradan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi toparlayınız.
KAMER GENÇ (Devamla) Bakın, şimdi diyorsunuz ki:
Bizim üzerimize gelmeyin. Kardeşim, sen böyle önergeler getirirsen,
devleti böyle talan edersen ben nasıl üzerinize gelmeyeyim? Yani ben
nasıl gelmeyeyim üzerinize?
MEHMET EMİN EKMEN (Batman) Ateş olsan ne yazar!
KAMER GENÇ (Devamla) Yahu, bu devlet hepimizin devleti
arkadaşlar. Bu devlet hepimizin olduğuna göre nasıl olur da bu devleti böyle
yağma edeceğiz, çarçur edeceğiz, yabancı müteahhidin
menfaatlerini koruyacağız?
ALİ KOYUNCU (Bursa) Yanlış konuşuyorsun!
KAMER GENÇ (Devamla) Yahu, önergeler burada. Önerge,
önerge
(AK Parti sıralarından
gürültüler) Önerge üzerinde konuşuyorum.
Dolayısıyla, evvela sizler doğru konuşun, siz
doğru -burada- işlem yapın, ben de size inanayım. Biraz
önce Komisyon Başkanı diyor ki: Biz buradaydık. Yoksunuz.
ALİ KOYUNCU (Bursa) Hayır, yerli yok mu, yabancı
diyorsun?
KAMER GENÇ (Devamla) Hayır
Şimdi, bakın
Şimdi, beyler, af getireceksiniz, bakın BAĞ-KUR, SSKda af
getirdiniz, bari Anayasanın maddesine göre 330 oyla kabul edilmesi lazım.
Yani ya doğru dürüst bir iş yapın ya yapmayın. Ben size
doğruları söylüyorum.
ALİ KOYUNCU (Bursa) Anayasa Mahkemesi kararı var o
konuda.
KAMER GENÇ (Devamla) Yani hem doğruları bilmiyorsunuz
hem doğruları söylediğimiz zaman da bağırıp
çağırıyorsunuz. Bağırın çağırın
yani bana bir şey olmaz ki! Yani sizin 340 kişi olmanız benim
için vız gelir. Benim bir vicdanım var, vicdanım. Ben otuz
senedir bu Parlamento kürsüsünde konuşuyorum. Bu milleti savunuyorum, bu
devleti savunuyorum. Var mısın? Ama bunu savunduğum için millet
beni buraya gönderiyor. Ama siz yabancıya kölelik yapmaya devam edin.
Saygılar sunarım.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Genç.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Boş konuşuyorsun,
boş!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Provokatör!
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 224 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 34 üncü maddesinin (a) bendinin başına
çerçeve 2 nci maddesi ile değiştirilen 4857 sayılı Kanunun
30 uncu maddesinin ibaresinin eklenmesini, ikinci maddesinin ibaresinin
bentten çıkarılmasını, bentte yer alan yayımı
tarihini izleyen ay başında ibaresinin 01/07/2008 tarihinde, (ç)
bendinde yer alan 24 üncü maddesi ibaresinin 24 ve 25 inci maddeleri
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nihat
Ergün (Kocaeli) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER
KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Trabzon) Sayın
Başkanım, takdire bırakıyoruz.
Yalnız, bir düzeltme yapmam gerekiyor. Bizim, biraz önceki
Hatibin, doğru söylemediğimizi ifade ettiği durumda biz burada
Komisyonumuzun çoğunluğu olduğu zaman Çoğunluğumuz
vardır. diye söyledim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır, yoktu efendim, yoktu.
SAĞLIK, AİLE, ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER
KOMİSYONU BAŞKANI CEVDET ERDÖL (Trabzon) Bu, tutanaklarda da bu
şekilde yer almıştır. Komisyonumuz
Ben tekrar gerek AK
Parti gerek Cumhuriyet Halk Partisi gerek Milliyetçi Hareket Partisi ve gerek
Demokratik Toplum Partisi mensubu milletvekillerimize, Komisyon üyelerimize
teşekkür ediyorum.
Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Aradan sonra toplandınız.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Özürlülere, 18 yaşından büyük kadınlara ve 18-29
yaş arası gençlere yönelik prim teşvikinin uygulama
hazırlıklarının yapılabilmesi ile 5510
sayılı Kanunun geçici 16ncı maddesindeki düzenlemenin buna
paralel uygulamalarla aynı tarihte yürürlüğe girmesi için Sosyal
Güvenlik Kurumuna süre tanınması amacıyla düzenleme
yapılmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen bu önerge doğrultusunda 34üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
35inci madde üzerinde önerge yoktur.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... 35inci madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, tasarının tümünün
oylamasından önce, İç Tüzükün 86ncı maddesi uyarınca,
oyunun rengini belirlemek üzere, aleyhte, İstanbul Milletvekili Ufuk Uras
söz istemiştir.
Buyurunuz Sayın Uras.
MEHMET UFUK URAS (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli vekiller; temel başlıklar itibarıyla
itirazlarımızı özetlemek durumundayım.
Bir kere, İşsizlik Sigortası Fonunun
yatırımlarda ve işveren sigorta prim payının
karşılanmasında kullanılması İşsizlik
Sigortası Fonunun amacına ve mantığına
aykırıdır. Fonun amacı çalışanları
işsiz kaldıklarında korumaktır. İş yaratmak ve
yatırım yapmak İşsizlik Sigortası Fonunun görevi
değildir.
On sekiz-yirmi dokuz yaş arası yeni istihdam edilenlerin
sigorta primlerinin işveren payının tamamının
İşsizlik Sigortası Fonundan karşılanması önemli
bir tehlike içermektedir. Bu yolla otuz yaş üzeri yeni bir işsizlik
dalgası ortaya çıkabilir. Otuz yaş üzeri işçiler işten
çıkarılıp daha ucuz maliyetli işçiler işe
alınabilir. SSK işveren prim payının 5 puanlık
tutarının devlet tarafından karşılanması,
Hükûmetin Sosyal Güvenlik ve Genel Sağlık Sigortası Yasası
ile ilgili ileri sürdüğü iddialara taban tabana zıttır. Sosyal
güvenlik sisteminde açık olduğu ve bunun da bütçe üzerinde yük
olduğunu iddia ederek SSGSS Yasasını Meclisten geçiren Hükûmet
şimdi işverenlerin sigorta primlerinin neredeyse dörtte 1ini
yüklenerek kamuya yeni yükler yüklemektedir. İşveren sigorta
primlerinin 5 puanını yüklenen Hükûmet, işçilerin sigorta
priminin de 5 puanını yüklenmesi istendiği zaman Sayın
Bakan tarafından Türkiye gerçekleri vesaire denmektedir ki aslında
bu bir siyasal ve sınıfsal tercihtir. İşçi ve işveren
prim paylarındaki 5 puanlık indirim mutlaka birlikte
yapılmalı ve mutlaka sendikalı işçi
çalıştırma koşuluna bağlanmalıydı. Hükûmet
kayıt dışılıkla mücadelede samimiyse
sendikalılaşmayı bu zeminde teşvik etmelidir.
İstihdam paketi ile İşsizlik Sigortası Fonu
âdeta bir işveren sübvansiyonuna dönüşürken işsizlerin
ağzına ise bir parmak bal sürülmektedir. İşsizlik
ödeneği miktarının hesaplanmasında eskiden olduğu gibi
asgari ücretin netinin değil, brütünün esas alınması öngörüldü.
Ancak bu durumda işsizlik ödeneği asgari ücretin yarısından
(304 YTL) az, asgari ücretin brütünden (608 YTL) çok olmayacaktır. Ne
kadar prim öderseniz ödeyin alacağınız işsizlik
ödeneği en çok asgari ücret kadar olacaktır. Oysa toplam geliri 35
milyar YTLye ulaşan fondan bugüne değin sadece 1,5 milyar YTL
işsizlere geri dönerken fonda yaklaşık 33,5 milyar YTL kaynak
birikmiş bulunmaktadır. İşsizlere ödenmeyen bu
kaynağın önemli bir bölümü şimdi Hükûmet tarafından
istihdam paketi adı altında seçim yatırımı olarak
harcanacaktır. İşsizin parası seçim yatırımı
yapılacaktır.
Oysa fonun kuruluş amacına uygun olarak bu yönde köklü
iyileştirici düzenlemeler yapılması gereklidir. Bu çerçevede
işsizlik ödeneği yararlanma koşulları
kolaylaştırılmalı, daha fazla işsiz fondan
yararlanmalı ve işsizlik ödeneği asgari ücretin brüt tutarından
az olmamak üzere prime esas ücretin en az yarısı kadar tespit edilmeliydi.
Öte yandan günümüzde sosyal yükümleri gevşeterek ve azaltarak
istihdamı artırma anlayışı artık kabul edilebilir
bir anlayış değildir. Üyesi olduğumuz Uluslararası
Çalışma Örgütü bu yüzden düzgün iş için çaba harcıyor.
Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu ise Düzgün İş İçin
Dünya Günü adıyla bir kampanya yürütüyor. Düzgün iş, sosyal koruma
ve sosyal hakları içeren insancı iş anlamına geliyor.
İstihdam paketi, istihdam yaratma iddiası ile işverenlere ciddi
bir sübvansiyon sağlıyor. Ancak, bu paketin istihdam yaratması
zor. Aslında yeni istihdam yaratmanın en önemli yollarından bir
tanesi çalışma sürelerinin kısaltılmasıdır.
Yıllık çalışma süresinin Avrupa ülkeleri ortalamasından
yüzde 60 daha yüksek olduğu ülkemizde, çalışma süresi
düşürülmeden istihdam yaratmak gerçekçi bir beklenti değil. Bu
nedenle, Hükûmet istihdam yaratma konusunda samimiyse haftalık
çalışma sürelerinin kırk beş saatten, kırk ve otuz
beş saate doğru düşürülmesi gerekmektedir. Dün beni ziyaret eden
Alman Sol Partisi (Die Linke) milletvekilleriyle görüştüğümde fark
ettim ki Avrupa ölçeğinde aslında bu neoliberal dalga
yayılıyor, bir tarafta savunanlar bir tarafta karşı
duranlar.
Arkadaşlar, 1840-1940 arası yüz yılda
çalışma saatleri yetmiş iki saatten kırk beş saate
düşmüş. Ama 1940tan bugüne teknoloji çok gelişmesine
rağmen çalışma saatlerinin düşmemesi aslında
kapitalizmin bir temel bir çelişkisini gösteriyor. Ayak takımı,
Ford Fabrikalarında greve gittiğinde, Ford diyor ki: Bakın,
hepinizi atarım, robotları işe alırım. Bir işçi
diyor ki: O zaman o arabaları robotlara mı satacaksın?
İşte bu temel çelişki neoliberalizmin temel çelişkisi
olarak karşımızda.
Kitlesel işsizlik ve yoksulluk bireysel nedenlerden
kaynaklanmıyor, piyasacı iktisat politikalarından
kaynaklanıyor. Özel sektörün istihdam yaratma kapasitesi belli ama kamusal
yatırım yapmadığınız takdirde insanlar işsiz
ve yoksul kalınca kendilerini suçluyorlar, kimi intihar ediyor, kimi
bunalıma giriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen sözleriniz tamamlayınız.
MEHMET UFUK URAS (Devamla) Tamamlıyorum
Hâlbuki, o içe, kendilerine dönük eleştiri aslında
düzenin bir başarısı. Hâlbuki sorumlu olan, kamusal
yatırımlardan vazgeçen iktisat politikaları. Kamusal arz
alanının daraltılması en temel sorun. Esas olan emekçilerin
emek sürecini kontrol etmesi, kaynakların üretim ve
dağıtımıyla ilgili politik tercihlerin geniş
kesimlerin yararına olması krizin tek çözümü gibi gözüküyor.
Bu paketin arkasında duran arkadaşlarımın
ruhlarını kurtarması için İspanyolların çok güzel bir
duası var. Akşamları yatarken diyorlar ki: Tanrım beni
benden koru., Tanrım beni benden koru. diyorlar. Sizi sizden kim
koruyacak?
Hepinize iyi dualar diliyorum. (DTP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Uras.
Lehte, Çorum Milletvekili Agâh Kafkas konuşmak
istemiştir.
Buyurunuz Sayın Kafkas. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
AGÂH KAFKAS (Çorum) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının tümü
üzerinde oyumun rengini belirtmek üzere söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu kanuna evet oyu vereceğim. Çünkü bu kanun Türkiye'de
istihdamın önünü açmada ciddi bir mesafe katetmemizi sağlayacak bir
düzenlemedir, onun için evet vereceğim.
Niye evet vereceğim? Çünkü bu kanun istihdamın önünü
açmak için işverenin üzerindeki yükleri hafifletmektedir, onun için evet
oyu vereceğim.
Niye evet oyu vereceğim? Kadının istihdamdaki
yerini genişletmek adına, kadının istihdamdaki yerini daha
da kalıcı kılmak adına, kolaylaştırmak adına
ciddi bir düzenleme yaptığı için vereceğiz.
Niye evet diyeceğiz? Gençlerin önünü açtığı
için bu yasa, ona evet diyeceğiz.
İnsanı öncelediği için evet oyu vereceğiz.
Niye insanı önceliyor? İş sağlığı, iş
güvenliğinde ciddi tedbirlerin alınmasına katkı
sağladığı için evet vereceğiz.
Niye evet vereceğiz? Tuzladaki ölümleri ortadan
kaldırmak için önemli bir adım attığı için bu yasaya
evet oyu vereceğim, emek dünyasından gelen birisi olarak.
Sözlerimi uzatmak istemiyorum. Bu yasaya evet oyu vermemek için
hiçbir neden yok. Bir neden olabilir. Bu yasaya hayır diyebilirsiniz,
çeşitli nedenlerle diyebilirsiniz. Bazen bu Parlamentoda
Cumhuriyet
tarihinde en çok insanın, halkın temsil edildiği parlamento dönemlerinden
bir tanesini yaşıyor 23üncü Dönem Parlamentosu ve bu Parlamentonun
bütün grupları bir konuda ittifak ediyor, yeni bir madde ihdas ediyor.
Nedir bu madde? Bu, demokrasimiz açısından çok önemli bir güzellik.
Birisinin çıkıp yabancı müteahhitlere kıyak çekmekle bütün
Parlamentoyu suçlamaya hakkı yok diye düşünüyorum. Burada söz konusu
bir tane yabancı müteahhit yok. Kim var?
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) İhale koşullarını
değiştirin o zaman.
AGÂH KAFKAS (Devamla) Ne var burada? Birileri
çıkmış, yabancı dış kaynaklı kredilerle bu
ülkemizde iş almış. O günün koşullarında doların
1.700lerde, 1.800lerde olduğu yerde almış ve bugün dolar
inmiş 1.200lere, tenzilatı yüzde 60lar civarında. Artık,
o işin yürüme imkânının kalmadığı bir yerde,
objektif kriterlerle güncellemek için Bakanlar Kuruluna yetki verilmiş.
KÜRŞAT ATILGAN (Adana) Bakan ne konuşacak, sen her
şeyi konuştun.
AGÂH KAFKAS (Devamla) Bakanla aramızda
anlaşırız, bunlara girmez Bakan sanıyorum.
Şimdi, böylesine masum
bir düzenlemeyi siyasi istismar vasıtası kılmak, yani her
okuduğumuzda bir cümlenin içerisinde yabancı geçiyorsa, o zaman bu
yabancı müteahhittir diye hayata bu kadar ucuz bakmaya hiç kimsenin
hakkı yok diye düşünüyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Onun için, değerli milletvekilleri, yüce Meclisimiz bugün,
Türkiyede, gerçekten, emeğin önünü açacak önemli bir düzenleme
yapmıştır. İktidarıyla muhalefetiyle bu yasaya
katkı veren bütün milletvekillerini içtenlikle selamlıyor, saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Kafkas.
Sayın milletvekilleri, tasarının tümü açık
oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için beş dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, bu oylamadan sonra bir
kısa konuşmamız var. 133 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılan, müşterek taarruz
uçağının üretimiyle ilgili tasarının görüşmelerine
başlayacağız. Bir konuşmacının
konuşması var, ondan sonra
Lütfen ayrılmayınız.
(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, İş Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı; Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ve 2 Milletvekili
ile Şanlıurfa Milletvekili Ramazan Başakın
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tekliflerinin
açık oylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 210
Kabul : 178
Ret : 31
Çekimser :
1 (x)
Sayın Bakan, teşekkür konuşması yapmak
istiyorsunuz, buyurunuz efendim. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Sayın Başkan, çok değerli milletvekili
arkadaşlarım; çok önemli bir yasa tasarısını hep
birlikte gerçekleştirmiş bulunuyoruz. Yasa tasarısının
içeriğiyle ilgili -Yasayla ilgili- çok enine boyuna değerlendirmeler
yapıldı. Çok önemli düzenlemeler getiriyor. Bunları süreç
içerisinde de halkımızla da sizlerle de paylaşma
imkânımız olacak, görüşeceğiz, yine
tartışacağız, sonuçlarını
tartışacağız.
Şimdi, burada bir başka güzellik oldu bugün: Parlamento
çalışmalarında, muhalefetiyle iktidarıyla, birlikte çok
şey başaracağımızın da çok güzel örneklerini
verdik ve bütün milletvekili arkadaşlarımıza, başta
Başkanlık Divanımıza ve muhalefet partimizin çok
değerli grup başkan vekillerine ve komisyon üyelerimize çok
teşekkür ediyorum. Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum ve
bu tasarının, bu Yasanın, ülkemize, milletimize
hayırlı olmasını diliyorum. (AK Parti ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
Sayın milletvekilleri, 3üncü sırada yer alan,
Müşterek Taarruz Uçağının Üretimi, Desteklenmesi ve Sürekli
İyileştirilmesine İlişkin Mutabakat Muhtırası ve
Buna Dair Mali Yönetim Esasları Dokümanının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun
Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
3.- Müşterek Taarruz
Uçağının Üretimi, Desteklenmesi ve Sürekli
İyileştirilmesine İlişkin Mutabakat Muhtırası ve
Buna Dair Mali Yönetim Esasları Dokümanının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun
Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/533)
(S.Sayısı: 133)(xx)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükûmet burada.
Komisyon raporu 133 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Adana Milletvekili Sayın Kürşat Atılgan söz
istemiştir.
Sayın Atılgan, siz söze başlamadan bir oylama
yapacağım.
Sayın milletvekilleri, çalışma süremizin
dolmasına çok kısa bir süre kalmıştır. Sayın
Atılganın konuşması tamamlanana kadar çalışma
süresinin uzatılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Buyurunuz Sayın Atılgan.
Süreniz yirmi dakikadır.
MHP GRUBU ADINA KÜRŞAT ATILGAN (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, bugün burada, çok önemli bir
kanunu gecenin bu ilerleyen saatinde görüşeceğiz.
Konuşmamı, siyasi bir konuşma yapmaktan daha çok, bu kanunla
gelen
Hava Kuvvetlerinin, ülkemizin en önemli projelerinden biri olacak olan,
GAPtan ve telekomünikasyon üzerinden yapılan yeniliklerden sonra en
pahalı projesi olan müşterek taarruz uçağının
üretimiyle ilgili kanunu görüşeceğiz. Bu kanunla, ülkemiz, 2050ye
kadar silahlı kuvvetlerin yapılanmasında, Hava Kuvvetlerinin
yapılanmasında çok önemli bir şekle bürünecektir.
Dolayısıyla, sabrınızdan dolayı
şimdiden teşekkür ediyorum ve konuşmamda, genel olarak hava
sanayisindeki tarihî geçmişi, 1980den sonra Hava Kuvvetlerimizin
aldığı şekli ve bu kanunun neler getireceğini,
müşterek taarruz uçağıyla ilgili üretimde bizi bekleyen ne tür
bağımlılıklar doğacağını, lojistik
sistemde nasıl değişiklikler olacağını,
teknolojik birtakım bilgiye ulaşmada ne tür zorluklar
olacağını ve daha sonra da bu kanunun çıkmasına
rağmen bu uçağın üretimine kadar geçecek sürede ülkemizin Hava
Kuvvetlerinin ve ilgililerin, özellikle savunma sanayisindeki bu işin
pazarlığını yapan kişilerin dikkat etmesi gereken
hususları da dile getirip konuşmamı tamamlayacağım.
Değerli arkadaşlarım, havacılık sanayisi,
bir ülkedeki teknolojik ve gelişmişlik seviyesini açıkça ortaya
koyan en önemli bir etkendir, standarttır. Bir ülkenin
gelişmişliği ve çağdaşlığı, sahip
olduğu havacılık teknolojisi ve
havacılığıyla da eş değerdir. Bir hava
platformunun veya daha açık bir ifadeyle bir uçağın
tasarlanması ve üretilmesi, çok çeşitli disiplinleri içine alan
bilimsel ve akademik bilgiye, yüksek seviyede yan teknoloji sahalarına da
dayanmaktadır. Bu nedenle, günümüz ileri teknoloji ülkelerindeki
havacılık sanayisi seviyelerine erişmek için Türkiye'nin
sabırla ve yılmadan, uzun yıllara dayalı bir çaba sarf
etmesi zorunludur. Bu zorunluluk, ülkemizin hem ulusal güvenliği için hem
de daha ileri bir teknolojik seviyeye ulaşması için gerekli temel
ögeleri daha da sağlamlaştıracağı gibi,
uluslararası siyasal etkinliğimizi de artıracaktır. Çünkü
uluslararası siyasi etkinlikte, sahip olunan hava gücünün son derece büyük
önemi vardır.
Aslında bu zorunluluğu daha cumhuriyetin ilk
kuruluş yıllarında hisseden kişi, bizzat devletimizin
kurucusu ve milletimizin kurtarıcısı Ulu Önder Mustafa Kemal
Atatürktür. Onun o ünlü İstikbal göklerdedir. Göklerini koruyamayan
milletler yarınlarından asla emin olamazlar. sözü, Türk
havacılık tarihindeki gelişmelerin bugüne kadar yol göstericisi
olmuştur. 20nci yüzyıl başında Batılı
devletlerin savaş stratejilerinde ve özellikle Birinci Dünya Savaşı
ve sonrasında onları güçlü kılan etkenin hava kuvvetleri ve buna
bağlı sanayi olduğunu gören Atatürk, Türkiye'nin bu alanda da
hak ettiği yeri alması için büyük gayret göstermiştir.
Atatürkün Bütün tayyarelerimizin ve motorlarının
memleketimizde yapılması ve harp sanayisinin bu esasa göre
inkişaf ettirilmesi icap eder. sözlerinden hareketle 1925
yılında TOMTAŞ denen Tayyare Otomobil ve Motor Türk Anonim
Şirketi kurulmuştur.
Yine, Atatürkün emriyle 16 Mart 1925 tarihinde Türk Tayyare
Cemiyeti kurulmuş, daha sonraları ismi Türk Hava Kurumu olarak
değiştirilmiştir. İşte, her Kurban Bayramında
kurban derileri nedeniyle birtakım polemiklere konu edilen Türk Hava
Kurumu, Türkiyedeki hava sanayisinin oluşturulmasında önemli bir
kurum olarak kurulmuştur.
1928 yılında açılan Tayyare Makine Mektebi, Türk
havacılık sanayisinde önemli bir adım olurken Fransa ve
Almanyaya birtakım mühendisler yetiştirmek üzere talebeler
gönderilmiştir. 6 Ekim 1928de Kayseride Türk-Alman
işbirliğiyle Junkers 20 modeli uçak üretimine
başlanılmış, 32 yılına kadar bu uçaklardan on
beş adet üretilmiştir. 32den sonra Amerikan Curtis-Wright
montajı yapılmaya başlanmış, 33 yılında Hava
Yolları Devlet İşletmesi, 1935te de Türkkuşu kurularak
havacılık alanında, dikkat ederseniz, 30lu yıllar büyük
bir atılım yılı olmuştur, gördüğünüz gibi birçok
da uçak üretilmiştir.
1940 yılından sonra Türk Hava Kurumu Etimesgut Uçak
Fabrikasını kurarken 1930ların ortalarından itibaren Nuri
Demirağ başta olmak üzere özel teşebbüs de bu alana girmiş
ve Türk Hava Kurumunun organize ettiği fabrikada ilk olarak İngiliz
Miles-Magister eğitim uçakları yapıldı ve 1944
yılına kadar otuz tane uçak teslim edildi ve bu uçaklar o zamanki
teknolojilerdeki çağın standartlarına uygun olan uçaklardı.
Öte yandan, uçak motorları fabrikası için Türk Hava
Kurumu Gazi Orman Çiftliğinde kurulmuştur. 50li yıllardan
itibaren Türk Hava Kuvvetleri gelişen havacılık teknolojisine
ayak uyduracak şekilde jet uçaklarıyla modernize edilmiş ve
birinci nesil jet uçakları Türk Hava Kuvvetlerinde kullanılmaya
başlanılmıştır. 1960, 70 ve 80li yıllarda
ikinci, üçüncü ve dördüncü nesil tayyareler hava kuvvetlerinde
kullanılmaya başlanmıştır. Bu nesiller arasında
ne fark var derseniz, birinde kullanılan teknoloji ile diğerinde
kullanılan teknoloji son derece farklıdır. Onda kullanılan
teknolojilerde havacılık alanındaki bütün sistem
aşağı yukarı değişir veya modernize edilir.
Ancak, İkinci Dünya Savaşı sonrasından 80li yıllara
kadar Türk havacılık sanayisi bir durgunluk dönemi
yaşamıştır. Bunun en önemli sebebi bazı
yanlış siyasi ve askerî tercihlerden dolayı olmuştur.
Ülkemizin gittikçe artan dünya devletleri sistemine ve sermaye
yapısına eklenmesi bu yanlış politikaları beraberinde
getirmiştir. Buradaki en önemli yanlış ise 1952
yılında NATOya girildikten sonra silahlanma ve savunma sanayisi
stratejisinin değişmesidir. Bu değişiklik NATO
standartlarına ulaşmanın yolunu dışarıdan
tedarikte görmüş ve ülkede oluşmuş olan -gerek
havacılık alanında gerek başka alanlarda- savunma
sanayisinin yok olmasına sebep olmuştur. Ve silah sanayimiz 50den
sonra ve hava kuvvetleriyle diğer kuvvetler tamamen yurt
dışına bağımlı hâle gelinmiştir ve az önce
de söylediğim gibi maalesef yerli sanayimiz yok olmuştur. Ne zamana
kadar? 1973 yılına kadar. 1973 yılında Türk uçak sanayisi
kurulmuş Hava Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfının
katkılarıyla. Bir devlet teşekkülü olarak kurulmuştur. Bu
şirketin amacı Türkiyede bir uçak sanayisi oluşturmak ve
geliştirmektir. Hedefi ise Türkiyede savaş uçağının
imalatı ve montajı imkânlarını sağlamak, bu
uçakların fabrika seviyesinde bakım ve onarımını
yürütmek, nakliye uçağı, helikopter gibi yan mamulleri de üretmek,
havacılık ve uzay gibi çok yüksek bir teknik alanı kapsayan
askerî ve ticari mamullerin Türkiyede tasarımını yapabilmek ve
üretebilmektir.
74 Barış Harekâtından sonra millî savunma
sanayisinin önemi daha da fazla kavranmış, Amerikan silah
ambargosunun yarattığı hayal kırıklığı
havacılık sanayimizde 80den sonraki gelişmeleri tetiklemiştir.
Yani bu ambargonun etkisi ne derece olmuş derseniz, o yıllarda Hava
Kuvvetlerinde uçan bir kişi olarak, 1979 yılında
aşağı yukarı Türk Hava Kuvvetlerinin filolarındaki
faaliyet oranı yüzde 30lara düşmüştür, yani Hava Kuvvetleri
uçamaz duruma düşmüştür, yani Türk Hava Kuvvetleri o kadar
dışarıya bağımlı hâle gelmiştir ki yedek
parça ve üretici ülkelerin desteği kesildiği anda operasyonel
olmaktan düşecek noktaya gelmiştir.
Değerli milletvekilleri, bu sözünü ettiğim
gelişmelerin başında Türk havacılık sanayisinin bel
kemiğini oluşturan Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TAI) 15
Mayıs 1984 tarihinde kurulmuş ve bildiğiniz F-16 projesini
gerçekleştirmiştir ve bu proje de, aşağı yukarı,
bugünkü geldiği noktalarda 10 milyar dolarlar civarında mal
olmuştur. Ama Gelinen nokta yeterli midir? derseniz, buna yürekten
yeterli diyebilmek en büyük kıvancım olurdu ancak gerçekten de
yüreğim sızlayarak söylüyorum ki yeterli değildir. Çünkü bir
sefer yarıştan geri kalırsanız, aynı atletizmdeki
gibi, pistten çıkan atletin tekrar rakiplerine yetişebilmesi için
olağanüstü bir gayret gerektirdiği gibi, bu alanlarda da bir sefer
geri kalırsanız olağanüstü gayret, olağanüstü bir bilgi
birikimi, olağanüstü teknoloji ve hepsinden önemlisi olağanüstü bir
finansman gerektirmektedir.
Değerli milletvekilleri, işte, görüştüğümüz bu
teknolojik alet, yani JSF denen F-35ler, şu anda üzerinde
konuştuğumuz kanun tasarısı, 2010lu yıllardan sonra
öncellikle ABD hava kuvvetlerinde envantere girecek, 2014 yılından
başlamak üzere de Türk Hava Kuvvetlerinde envantere girecektir çünkü bu
projeyle dünya havacılık tarihinde yeni bir alana girmektedir. Buna
bağlı olarak silah sistemleri ve hava kuvvetlerinin değişik
kademelerinde kullanılan bütün sistemler aşağı yukarı
2030 yılına kadar değişecektir.
JSF beşinci nesil bir silah sistemidir. Dünyada imal edilen
en son ve en modern uçak olacaktır ve bugün verdiğimiz bu kararla,
2050 yılına kadar geçerliliğini koruyacak ve ülkemizi geri
dönülmez, Hava Kuvvetlerini geri dönülmez yeni bir safhasına yol
açmış olacağız. O nedenle, JSF kararı aynı
zamanda stratejik bir karardır. JSF dediğim İngilizcesidir,
müşterek taarruz uçağı, Joint Strike Fighter.
Bu projenin mali boyutu ilk değerlendirmelerde -imalat
açısından söylüyorum, işletmeyi idame açısından
söylemiyorum- 200 milyar dolar civarındadır. Bize olan maliyeti nedir
derseniz, başlangıçta, konuşmamın başında
söyledim, 10-11 milyar dolar civarında yüz ile yüz yirmi uçak
civarındadır yani 60, 70, 80 milyon dolarlar civarındadır.
Bunun içine, bakım, işletme, geliştirme ve lojistik maliyetler
girmemektedir. 2014ten 2050lilere kadar sürecek olan bu maliyetleri
koyduğunuz zaman, muhtemelen ülkemize maliyeti 30 milyar dolarlar
civarında olan bir projeyi görüşüyoruz şu anda aslında.
Yani gecenin bu çok geç saatinde ama iki hafta sonra tekrar geleceğim için
-bir görev nedeniyle gidiyorum- bugün burada konuşmayı yeğledim.
Yine sabrınız için teşekkür ediyorum.
Değerli milletvekilleri, ülkemiz için stratejik bir karar
olan JSF tercihinin diğer bir boyutu, küresel alanda savunma sanayisi
alanındaki iş birliği boyudur. ABD, bu tasarıma ortak olmak
isteyenlere kapıyı açmıştır.
Ortaklardan birinci, ikinci ve üçüncü seviyede bu
katılıma katılanlar vardır. Her nevi
ortaklığın yani birinci, ikinci ve üçüncü seviye
ortaklıkların her birinin bir maliyeti vardır. Ama asıl
önemli olan, JSF projesinde küresel alanda iş birliği yapmaya
kararlı ülkelerin bir arada ortaklık kurmuş
olmalarıdır.
Türkiye bu projeye 11 Temmuz 2002 tarihinde üçüncü seviyeden
katıldı. Şu ana kadar projeye birinci seviyeden Amerika,
İngiltere; ikinci seviyeden Hollanda ve İtalya; üçüncü seviyeden
Türkiye, Danimarka, Norveç, Avustralya ve Kanada olmak üzere toplam dokuz ülke
katılmıştır.
Proje kapsamında klasik kalkış-iniş yapabilen,
dikey iniş-kalkış yapabilen, uçak gemisine
iniş-kalkış yapabilen olmak üzere üç ayrı konfigürasyonlu
uçak imal edilecektir.
Öncelikle, birinci, ikinci ve üçüncü seviyenin ne ifade
ettiğini anlatmak gerekir. ABD ve İngiltere birinci seviyeden
katıldı, sadece iki ülke. Zaten, ABD, birinci seviyeden
İngiltere dışında herhangi bir ülkenin katılmasına
da çok fazla sıcak bakmadı.
Peki, birinci seviyeden katılmanın avantajı ne diye
sorarsanız, ülkenin millî ihtiyaçları nedeniyle uçağın
tasarımında müdahale ve yönlendirme imkânı
taşımasıdır. O nedenle az önce söylemiş olduğum
üç değişik tipten dikey iniş-kalkış yapabilen ve deniz
kuvvetlerinin ihtiyacı olan uçak gemisine iniş-kalkış
yapabilen uçaklar daha çok İngilizlerin millî ihtiyaçlarına yönelik
olmak üzere belirlenmiştir.
Ayrıca, bu birinci seviyeden katılmanın önemli bir
avantajı, bilgiye yüzde 100 ulaşma imkânıdır. Bunun ne
demek olduğunu daha sonra, konuşmamın ilerleyen safhasında
anlatacağım. Yani, uçağın yapımındaki
yazılımlara ulaşımın veya teknik terimiyle kaynak
kodlarına ulaşımın tam olmasıdır. Bu konuda
tereddütler olmasına rağmen, birinci seviyeden katılanlara bu
imkânın tanınacağı söylenmektedir.
İkinci seviyeden katılanlara bu imkân
kısıtlıdır. Ayrıca, uçağın üretiminden kendi
ülkenizle ilgili öncelikli hava kuvvetlerine katmak için bir avantaj elde
ediyorsunuz.
Üçüncü seviyeden katılmanın en önemli avantajı ise
teminde belirli bir öncelik almanızdır.
Dolayısıyla biz üçüncü safhada projeye girerek
bünyemize, yani Hava Kuvvetleri bünyesine bu uçağı ilk alan
ülkelerden olacağız. Müşterek taarruz uçağının
üretimine karar verirken bu uçağın alternatifi Eurofighterdı.
Eurofighter üretici ülkeler ise İngiltere, Almanya, İspanya ve
İtalyaydı. Birçok değerlendirmeden sonra maliyeti 10-11 milyar
dolar olan müşterek taarruz uçağına karar verildi. Karar
aşamasındaki en önemli sorunlar projenin Türkiyeye maliyeti göz
önüne alındığında gerçekleşmesi istenen bir yerli
sanayi katılım hedefi vardı. Yoksa sağlanamamış
mıdır, sağlanmış mıdır yerli sanayi, katılımı
nedir, o konu hakkında tereddütlerim var. Muhtemelen Sayın Bakan
bunun ileriki görüşmelerinde konuşmalara cevap verirken bir cevap
verecektir. Yerli sanayinin katılımı ne oranda
gerçekleşmiştir, onu da bilmemiz lazımdır.
Benim bildiğim kadarıyla, başlangıçta 5-6
milyarlık bir hedef vardı. JSF tüm bunları sağlamakta biraz
cimri davranmıştır, ama Eurofighter, Türkiyenin istediği
tüm imkânları sağlıyordu. Sonuçta Türkiyenin beşinci ortak
olması vardı Eurofighterda. TAİde montajı vardı,
yerli sanayi üretim geliştirme ve lojistik faaliyetlerine
katılım vardı. Lojistik faaliyetlerde otonomluk vardı.
Bunların hepsi ve bilgi kodlarına, kaynak kodlarına erişim
vardı Eurofighterda ama Türkiye netice itibarıyla, birtakım
etkenler nedeniyle JSFe karar vermiştir, F-35e karar vermiştir,
hayırlı olsun. Önemli olan bundan sonra bu uçağı bünyeye en
avantajlı bir şekilde nasıl katacağız, onun
pazarlıklarını iyi yürütmektir. Ama şu ana kadar
yapılanlarda çok büyük bir değişikliğe gidilmezse bazı
tereddütlerim var.
Şu andan itibaren konuşmada üç dakika
kaldığı için biraz özetleyerek anlatacağım. Benim bu projeyle
ilgili önemli beş tane -Savunma Sanayi Müsteşarı da burada-
dikkate getireceğim husus vardır: Birincisi, bilgisayar sensör
entegrasyonu ve ağ odaklı yapısı gereği
yazılım ve bu yazılımın kaynak kodlarına sahip
olma meselesidir. Bu dediğimin ne anlama geldiğini teknik adamlar ve
buradaki Savunma Sanayi Müsteşarımız çok iyi
anlamaktadırlar. ABDnin bu yeteneği birinci derece ortağı
İngiltereye bile vermeyeceği konusunda söylemler vardır. Ancak
tedarik öncesi bu alanda çok sıkı müzakerelerin devam etmesi gerekir,
çünkü bu şunu gösterir: Teknolojik aletlerle neler
yapılabileceğini cebinizdeki cep telefonundan, evinizdeki teknolojik
aletlerden hepiniz tahayyül edebiliyorsunuz, burada açık açık
anlatmak istemiyorum. Dolayısıyla, kaynak kodlarına mutlaka ulaşabilecek
şekilde pazarlıkları sürdürmek gerekir.
İkincisi, silah sistemleri konusudur. Uçak tedariki, otomatik
olarak uçağın silahlarının alındığı
anlamına gelmemektedir. ABD mevzuatı bu iki alımı ayrı
usullere bağlamıştır, silahlarda da her silahı vermez.
Dolayısıyla, alım öncesi uçağı uçak yapan, güçlü
kılan ve bir savaş aleti hâline getiren silah tedarikinin de
sağlanması çok önemli bir aşamadır.
Üçüncüsü, JSF lojistiği çok karmaşık ve
pahalıdır. O nedenle 30 milyar dolarlara kadar gidecek dedim. Askerî
yönetim yerine, yani şu anda Silahlı Kuvvetlerde kullanılan
lojistikten tamamen farklı bir lojistiğe geçilecektir. Performansa
dayalı lojistik denmektedir buna. Bunu teknik olarak izah edecektim ama
zaman kısıtlaması nedeniyle çok kısa anlatayım. Bu,
askerî yönetim yerine firma kontrol yönetim demektir. Yani firmalar
uçakların bakımlarını yapacaklar, idamesini sürdürecekler.
Ortaklık olan o dokuz ülkenin firmaları veya ileride katılacak
ülkeler, büyük oranlarda Amerikan ve İngiliz firmaları lojistiği
götürecektir. Bu, tamamen ayrı bir olaydır. Özellikle ülkemizde bu
sistem kullanılmamaktadır. Aksi hâlde bu sisteme geçişin de bir
bedeli vardır ve tamamen yabancı firmalara bağlı hâle
gelmektedir. Dolayısıyla, millî gayelerle yapabileceğimiz
birtakım harekâtlarda sıkıntılar doğacaktır.
Lojistik sistemde kendi firmalarımızın ciddi bir yetenek
kazanması için yine bu işin pazarlığını sürdüren
Savunma Sanayi Müsteşarlığı, Savunma
Bakanlığı ciddi pazarlıklar yapmak zorundadır.
Dördüncüsü, sanayi katılımıdır. Yerli sanayi
katılımının ekonomik geri dönüş bakımından
önemi olduğu kadar kriz dönemleri için de önemi vardır. Kriz
döneminde JSF sistemine lojistik destek sağlayacak olan ABD başta
olmak üzere İngiliz, İtalyan, Hollanda gibi tüm yabancı
firmaların desteğinin önemi kadar bizim firmalarımızın
da diğer ülke lojistik sistemine desteği kritik bir yetenektir. Bu
sayede, kriz döneminde olabilecek ambargo ve benzeri tutumlara ülke elinde güç
kazanmamız sağlanacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen, sözlerinizi tamamlayınız.
KÜRŞAT ATILGAN (Devamla) Dolayısıyla,
başlangıçta söylediğim sanayi katılımındaki
hedeflenen 5-6 milyar dolarlık hedefe ulaşılması hayatidir.
O sayede bizim yerli firmalarımız birtakım imkânlar
kazanacaktır. Aksi takdirde, şu anda bendeki bilgilere göre 2 milyar
dolar- 2,5 milyar dolar civarındaki sanayi katılımını
gerçekleştirecek şekilde anlaşmalara devam edilirse çok büyük
sakıncalar doğuracağını söylüyorum.
Son olarak da potansiyel olarak ikili sanayi iş birliği
oluşturmak önemlidir, özellikle Avrupalı ortaklarımızla bu
imkânları geliştirmek gerekir.
Değerli milletvekilleri, gecenin bu ilerleyen saatinde çok
teknik bir konuda anlayabileceğiniz açıklıkta bir
konuşmanın mümkün olduğu kadar açık olması için gayret
gösterdim ama şunu bilin ki geri dönüşü olmayan, dışa
bağımlılığı -teknolojik ve bilgisayar
teknolojilerinde de dışa bağımlılığı-
bir kat daha artan, millî gayelerle operasyon imkânlarının biraz daha
azalacağı, daha çok müttefiklerle ve bir arada olduğumuz
ülkelerle operasyonlar yapabilecek bir yeteneğe doğru gidiyoruz.
Beni dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.
(Alkışlar)
Sayın Başkan, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın Atılgan.
Sayın milletvekilleri, sözlü soru önergeleri ile diğer
denetim konularını sırasıyla görüşmek ve
Sayıştay üyeliklerine seçim yapmak için, 20 Mayıs 2008 Salı
günü saat 15.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 21.19