DÖNEM: 23                               CİLT: 3                         YASAMA YILI: 2

 

 

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

11’inci Birleşim

24 Ekim 2007 Çarşamba

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

 

 

   I. - GE­ÇEN TU­TA­NAK ÖZE­Tİ

  II. - GE­LEN KÂĞIT­LAR

II­I. - GÜN­DEM DI­ŞI KO­NUŞ­MA­LAR

A) MİL­LET­VE­KİL­LE­Rİ­NİN GÜN­DEM DI­ŞI KO­NUŞ­MA­LA­RI

1.- Tun­ce­li Mil­let­ve­ki­li Ka­mer Gen­ç’­in, re­fe­ran­dum ve so­nuç­la­rı­na iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı

2.- Mer­sin Mil­let­ve­ki­li Va­hap Se­çe­r’­in, 2008 yı­lı­nın Va­ti­kan ta­ra­fın­dan “Sa­int Pa­ul Yı­lı” ilan edil­me­si­nin Mer­sin tu­riz­mi­ne et­ki­le­ri­ne iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı ve Kül­tür ve Tu­rizm Ba­ka­nı Er­tuğ­rul Gü­na­y’­ın ce­va­bı

3.- Kı­rık­ka­le Mil­let­ve­ki­li Os­man Dur­mu­ş’­un, he­kim ve sağ­lık per­so­ne­li ih­ti­ya­cı, da­ğı­lı­mı ve öz­lük hak­la­rı­na iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı ve Sağ­lık Ba­ka­nı Re­cep Ak­da­ğ’­ın ce­va­bı

 

IV.- AÇIK­LA­MA­LAR VE SA­TAŞ­MA­LA­RA İLİŞ­KİN KO­NUŞ­MA­LAR

1.- Tun­ce­li Mil­let­ve­ki­li Ka­mer Gen­ç’­in, Sağ­lık Ba­ka­nı Re­cep Ak­da­ğ’­ın, ko­nuş­ma­sın­da, şah­sı­na sa­taş­ma­sı ne­de­niy­le ko­nuş­ma­sı

2.- Kı­rık­ka­le Mil­let­ve­ki­li Os­man Dur­mu­ş’­un, Sağ­lık Ba­ka­nı Re­cep Ak­da­ğ’­ın, ko­nuş­ma­sın­da, şah­sı­na sa­taş­ma­sı ne­de­niy­le ko­nuş­ma­sı

 

V.- BAŞ­KAN­LI­ĞIN GE­NEL KU­RU­LA SU­NUŞ­LA­RI

A) MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1.- Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li Fe­rit Mev­lüt As­la­noğ­lu ve 35 mil­let­ve­ki­li­nin, be­le­di­ye­le­re sağ­la­nan ma­li kay­nak­lar ko­nu­sun­da­ki fark­lı uy­gu­la­ma­la­rın araş­tı­rı­la­rak alın­ma­sı ge­re­ken ön­lem­le­rin be­lir­len­me­si ama­cıy­la Mec­lis araş­tır­ma­sı açıl­ma­sı­na iliş­kin öner­ge­si (10/18)

2.- An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Yıl­maz Ateş ve 35 mil­let­ve­ki­li­nin, okul­lar­da­ki şid­det olay­la­rı­nın ve mad­de ba­ğım­lı­lı­ğı so­ru­nu­nun araş­tı­rı­la­rak alın­ma­sı     ge­re­ken ön­lem­le­rin be­lir­len­me­si ama­cıy­la Mec­lis araş­tır­ma­sı açıl­ma­sı­na iliş­kin öner­ge­si (10/19)

B) GENEL GÖRÜŞME ÖNERGELERİ

1.- Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu adı­na Grup Baş­kan Ve­kil­le­ri İzmir Mil­let­ve­ki­li Ok­tay Vu­ral ve Mer­sin Mil­let­ve­ki­li Meh­met Şan­dı­r’­ın, ABD Tem­sil­ci­ler Mec­li­sin­de­ki söz­de Er­me­ni soy­kı­rı­mıy­la il­gi­li ka­rar ta­sa­rı­sı ile Er­me­ni id­di­a­la­rı­nı inkârın suç sa­yıl­ma­sı ve Av­ru­pa­’­da fa­a­li­yet gös­te­ren Türk­ler üze­rin­de bas­kı ku­rul­ma ça­ba­la­rı ko­nu­sun­da ge­nel gö­rüş­me açıl­ma­sı­na iliş­kin öner­ge­si (8/2)

C) TEZKERELER

1.- Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Baş­ka­nı Mu­rat Mer­ca­n’­ın, Ce­za­yir Par­la­men­to­su Dı­şiş­le­ri, İş­bir­li­ği ve Göç Ko­mis­yo­nu  Baş­ka­nı­nın da­ve­ti­ne ica­bet­le, Ce­za­yi­r’­e resmî zi­ya­ret­te bu­lun­ma­sı­na iliş­kin Baş­kan­lık tez­ke­re­si (3/202)

 

VI.- KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER

A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ

1.- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Fas Kral­lı­ğı Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Bit­ki Ka­ran­ti­na ve Bit­ki Ko­ru­ma Ala­nın­da İş­bir­li­ği  An­laş­ma­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/305) (S. Sa­yı­sı: 10)

2.- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Fas Kral­lı­ğı Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Sağ­lık Ala­nın­da İş­bir­li­ği­ne Da­ir An­laş­ma­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu Hak­kın­da Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/307) (S. Sa­yı­sı: 11)

3.- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Su­u­di Ara­bis­tan Kral­lı­ğı Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Gü­ven­lik, Uyuş­tu­ru­cu ve Psi­kot­rop Mad­de­ler­le Mü­ca­de­le Ala­nın­da İş­bir­li­ği An­laş­ma­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/308) (S. Sa­yı­sı: 12)

 

VI­I.- OY­LA­MA­LAR

1.- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Fas Kral­lı­ğı Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Bit­ki Ka­ran­ti­na ve Bit­ki Ko­ru­ma Ala­nın­da İş­bir­li­ği  An­laş­ma­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı­nın oy­la­ma­sı

2.- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Fas Kral­lı­ğı Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Sağ­lık Ala­nın­da İş­bir­li­ği­ne Da­ir An­laş­ma­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu Hak­kın­da Ka­nun Ta­sa­rı­sı­nın oy­la­ma­sı

 

VI­I­I.- SO­RU­LAR VE CE­VAP­LAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Van Mil­let­ve­ki­li Öz­dal Üçe­r’­in, Va­n’­da sel ve su bas­kın­la­rın­dan mey­da­na ge­len za­rar­la­ra iliş­kin Baş­ba­kan­dan so­ru­su ve  Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­ka­nı Fa­ruk Na­fız Öza­k’­ın ce­va­bı (7/63)

2.- Sam­sun Mil­let­ve­ki­li Os­man Ça­kı­r’­ın, Sam­su­n’­da­ki iş­siz sa­yı­sı­na ve ge­çi­ci iş­çi alım­la­rın­da­ki kri­ter­le­re iliş­kin so­ru­su ve Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­ka­nı Fa­ruk Çe­li­k’­in ce­va­bı (7/124)

3.- Kon­ya Mil­let­ve­ki­li Atil­la Kar­t’­ın, Kon­ya­’­da­ki bö­lün­müş yol ça­lış­ma­la­rı­na iliş­kin so­ru­su ve Ulaş­tır­ma Ba­ka­nı Bi­na­li Yıl­dı­rı­m’­ın ce­va­bı (7/225)

 

I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 

TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açılarak iki oturum yaptı.

 

Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Meral Akşener, Başkan Vekili seçilmesi dolayısıyla bir teşekkür konuşması yaptı.

 

Kırklareli Milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçam’ın,

Bursa Milletvekili Onur Öymen’in,

Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın,

Son günlerde yaşanan terör olaylarına ilişkin gündem dışı konuşmalarına, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek cevap verdi.

 

Kırklareli Milletvekili Tansel Barış ve 23 milletvekilinin, Kırklareli ili Vize ilçesindeki bir araziyle ilgili iddiaların ve bu arazi üzerinde kurulması planlanan çimento fabrikasının çevre üzerindeki muhtemel etkilerinin (10/12),

İzmir Milletvekili Oktay Vural ve 19 milletvekilinin, İzmir ili başta olmak üzere Ege Bölgesi’nde su kaynakları yönetiminde yaşanan sorunların (10/13),

Bursa Milletvekili Kemal Demirel ve 33 milletvekilinin, İznik Gölü’ndeki çevre sorunlarının (10/14),

İzmir Milletvekili Ahmet Ersin ve 32 milletvekilinin, Gediz Nehri’ndeki kirliliğin (10/15),

Bursa Milletvekili Kemal Demirel ve 27 milletvekilinin, Uluabat Gölü’ndeki çevre sorunlarının (10/16),

Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 24 milletvekilinin, Mavi Tünel Projesi’nin Silifke Ovası ve Göksu Deltası’na muhtemel etkilerinin (10/17),

Araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki ön görüşmelerinin sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

 

Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler’in İran’a yaptığı resmî ziyarete Ankara Milletvekili Faruk Koca’nın da iştirak etmesinin uygun görüldüğüne,

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Amerika Birleşik Devletleri’ne yaptığı resmî ziyarete iştirak etmesi uygun görülen milletvekillerine,

İlişkin Başbakanlık tezkereleri kabul edildi.

 

Genel Kurulun 9 Ekim 2007 tarihli 5’inci Birleşiminde, 23 Ekim 2007 tarihinde görüşülmesi kararlaştırılan küresel ısınma ve su kaynaklarına ilişkin (10/1), (10/4), (10/5), (10/7), (10/9), (10/10) ve (10/11) esas numaralı Meclis araştırması önergeleri ile aynı konudaki (10/13), (10/14), (10/15), (10/16) ve (10/17) esas numaralı Meclis araştırması önergelerinin birlikte görüşülmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi kabul edildi.

 

Kırklareli Milletvekili Tansel Barış ve 29 milletvekilinin, Trakya’daki su kaynaklarının korunması ve su kıtlığına karşı (10/1),

Antalya Milletvekili Tayfur Süner ve 21 milletvekilinin, küresel ısınmanın ülkemize etkilerinin araştırılarak (10/4),

Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt ve 21 milletvekilinin, Çıldır Gölü’nde meydana gelen kirliliğin sebepleri ve çözümlerinin araştırılarak (10/5),

Mersin Milletvekili Mehmet Şandır ve 22 milletvekilinin, su kaynaklarının kullanımı ve korunması ile Ankara’da yaşanan su sorununun araştırılarak (10/7),

Konya Milletvekili Özkan Öksüz ve 21 milletvekilinin, Beyşehir Gölü’nün su seviyesi ve ekolojik dengesiyle ilgili sorunların araştırılarak (10/9),

Uşak Milletvekili Nuri Uslu ve 20 milletvekilinin, küresel ısınma ve iklim değişikliği sorunlarının araştırılarak (10/10),

Kırklareli Milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçam ve 20 milletvekilinin, küresel ısınma ve küresel ısınmanın neden olduğu su sorununun araştırılarak (10/11),

İzmir Milletvekili Oktay Vural ve 19 milletvekilinin, İzmir ili başta olmak üzere Ege Bölgesi’nde su kaynakları yönetiminde yaşanan sorunların araştırılarak (10/13),

Bursa Milletvekili Kemal Demirel ve 33 milletvekilinin, İznik Gölü’ndeki çevre sorunlarının araştırılarak (10/14),

İzmir Milletvekili Ahmet Ersin ve 32 milletvekilinin, Gediz Nehri’ndeki kirliliğin araştırılarak (10/15),

Bursa Milletvekili Kemal Demirel ve 27 milletvekilinin, Uluabat Gölü’ndeki çevre sorunlarının araştırılarak (10/16),

Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk ve 24 milletvekilinin, Mavi Tünel Projesi’nin Silifke Ovası ve Göksu Deltası’na muhtemel etkilerinin araştırılarak (10/17),

Alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergelerinin, birlikte yapılan ön görüşmelerinden sonra, kabul edildiği açıklandı,

Kurulacak komisyonun:

16 üyeden teşekkül etmesi,

Çalışma süresinin, başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimi tarihinden başlamak üzere, üç ay olması,

Gerektiğinde Ankara dışında da çalışması,

Kabul edildi.

 

24 Ekim 2007 Çarşamba günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşime 20.29’da son verildi.

 

                                                         Meral AKŞENER

                                                           Başkan Vekili

        Canan CANDEMİR ÇELİK                                                      Harun TÜFEKCİ

                       Bursa                                                                              Konya

                    Kâtip Üye                                                                        Kâtip Üye

                                                                                                                                                 No.: 17

 

 

II. - GELEN KÂĞITLAR

24 Ekim 2007 Çarşamba 

 

Genel Görüşme Önergesi

1.- Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri; İzmir Milletvekili Oktay VURAL ve Mersin Milletvekili Mehmet ŞANDIR’ın ABD Temsilciler Meclisindeki sözde Ermeni soykırımıyla ilgili karar tasarısı ile Ermeni iddialarını inkarın suç sayılması ve Avrupa’da faaliyet gösteren Türkler üzerinde baskı kurulma çabaları konusunda Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 102 ve       103 üncü maddeleri uyarınca bir genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/2) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/10/2007)

Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt ASLANOĞLU ve 35 Milletvekilinin, belediyelere sağlanan mali kaynaklar konusundaki farklı uygulamaların araştırılarak alınması gereken önlemlerin       belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/18) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/10/2007)

2.- Ankara Milletvekili Yılmaz ATEŞ ve 35 Milletvekilinin, okullardaki şiddet olaylarının ve madde bağımlılığı sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/19) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/10/2007)

 

24 Ekim 2007 Çar­şam­ba

Bİ­RİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­a­ti: 15.00

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li Me­ral AK­ŞE­NER

KÂTİP ÜYE­LER: Ca­nan CAN­DE­MİR ÇE­LİK (Bur­sa), Ha­run TÜ­FEK­Cİ (Kon­ya)

BAŞ­KAN – Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 11’in­ci Bir­le­şi­mi­ni açı­yo­rum.

Top­lan­tı ye­ter sa­yı­sı var­dır, gö­rüş­me­le­re baş­lı­yo­ruz.

Gün­de­me geç­me­den ön­ce, üç sa­yın mil­let­ve­ki­li­ne gün­dem dı­şı söz ve­re­ce­ğim.

Gün­dem dı­şı ilk söz, re­fe­ran­dum ve so­nuç­la­rıy­la il­gi­li söz is­te­yen Tun­ce­li Mil­let­ve­ki­li Ka­mer Gen­ç’­e ait­tir.

Bu­yu­run Sa­yın Genç.

 

II­I. - GÜN­DEM DI­ŞI KO­NUŞ­MA­LAR

A) MİL­LET­VE­KİL­LE­Rİ­NİN GÜN­DEM DI­ŞI KO­NUŞ­MA­LA­RI

1.- Tun­ce­li Mil­let­ve­ki­li Ka­mer Gen­ç’­in, re­fe­ran­dum ve so­nuç­la­rı­na iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı

KA­MER GENÇ (Tun­ce­li) – Sa­yın Baş­kan, sü­re­mi ye­ni­den baş­la­tın efen­dim.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. Sa­yın Baş­kan Ve­ki­li­mi­zi can­dan, gö­nül­den teb­rik edi­yo­rum.

Ül­ke­miz­de ba­zı güç­ler ve ki­şi­ler Türk ka­dı­nı­nı ka­ra çar­şaf içi­ne sok­ma­ya ça­lı­şır­ken, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin iki ta­ne say­gı­de­ğer mu­ha­le­fet par­ti­si­nin Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan Ve­kil­li­ği­ne iki ta­ne gü­zi­de ha­nı­me­fen­di­yi aday gös­ter­me­si ve bu aday­la­rın da Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si ta­ra­fın­dan se­çil­me­si bi­ze gu­rur ver­miş­tir, onur­lan­dır­mış­tır. Di­yo­rum ki, o ha­nı­me­fen­di­le­rin ge­rek ada­let duy­gu­la­rı ge­rek ana­lık duy­gu­la­rı ge­re­ği kür­sü­de gös­te­re­cek­le­ri adil yö­ne­tim, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­ne da­ha ki­şi­lik­li bir du­rum ka­zan­dı­ra­cak­tır. Ben, Tür­ki­ye­’­de­ki ha­nım­la­ra da ses­le­ni­yo­rum: İş­te bu mo­dern ha­nım­la­rı ken­di­ni­ze ör­nek alın. Say­gı­lar su­nu­yo­rum. (CHP ve MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ko­nuş­ma­ma baş­la­ma­dan ön­ce, Hakkâri­’­de şehit edi­len 12 eri­mi­ze Al­la­h’­tan rah­met di­li­yo­rum. Acı­la­rı­mı­zı en de­rin şekil­de ev­lat acı­mız ka­dar içi­miz­de du­yu­yo­ruz. Bu acı­la­rın ar­tık son bul­ma­sı­nı is­ti­yo­ruz. An­cak bu acı­lar ni­ye mey­da­na gel­di? Geç­mi­şi iyi tah­lil et­mek la­zım.

2002 se­çim­le­rin­de da­ha Ta­yip Er­do­ğan mil­let­ve­ki­li de­ğil­ken Was­hing­to­n’­a da­vet edi­li­yor, Be­yaz Sa­ra­y’­a ha­lı­lar se­ri­li­yor, ge­ti­ri­li­yor di­yor ki: “Biz ku­zey­den Ira­k’­a gi­de­ce­ğiz.” “Ko­lay, he­men gön­de­re­ce­ğiz si­zi.” di­yor. Ar­ka­sın­dan Ame­ri­ka­lı­lar ge­li­yor, ken­di­si­ne ka­nı­yor, on bin­ler­ce Ame­ri­kan as­ke­ri ge­li­yor, gü­ney Ana­do­lu­’­da yer­ler ki­ra­la­nı­yor, 60 bin Ame­ri­kan as­ke­ri ge­li­yor de­niz­ler­de bek­li­yor. On­dan son­ra bir tez­ke­re ge­li­yor bu­ra­ya­… Ben, tez­ke­re ka­bul edil­sin-edil­me­sin de­mi­yo­rum. Millî Eği­tim Ba­ka­nı tez­ke­re­yi Hükûmet adı­na im­za­lı­yor, ge­li­yor, Ge­nel Ku­rul da red­de­di­yor.

Şim­di, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Ame­ri­ka gi­bi bü­yük bir dev­le­te iki­yüz­lü­lük ya­par­sa­nız, on­lar da si­zin bur­nu­nu­zu ye­re sü­rer. Gü­cü­nüz yok. Güç­lü ol­ma­nız la­zım. Gü­cü­nüz ol­ma­dı­ğı za­man, ye­re sü­rer. İş­te, ba­kın, bu­gün şim­di öy­le bir du­ru­ma düş­müş­sü­nüz ki, on­la­rın ba­kan­la­rı, baş­ba­kan­la­rı her ve­si­ley­le di­yor ki: “Tür­ki­ye bi­zim bur­nu­mu­zu ye­re sür­dü, biz de onu sü­rü­yo­ruz.” ve siz de git­miş­si­niz on­dan me­det bek­li­yor­su­nuz.

Ba­na gö­re, Tay­yip Er­do­ğan ve Hükûme­ti baş­ta kal­dı­ğı sü­re­ce bu te­rör olay­la­rı bit­mez. Çün­kü, Ame­ri­ka gi­bi bir dev­let­le siz oyun oy­na­ya­maz­sı­nız; gü­cü­nüz yok ar­ka­daş­lar. Ha­mas gi­bi dün­ya dev­let­le­ri ta­ra­fın­dan te­rör ör­gü­tü ka­bul edil­miş bir ada­mı ge­ti­rip ka­bul ede­mez­si­niz.

CEV­DET ER­DÖL (Trab­zon) – Han­gi Mec­lis­te ko­nuş­tu­ğu­nu zan­ne­di­yor­sun. Biz güç­lü bir dev­le­tiz.

KA­MER GENÇ (De­vam­la) - İş­te, bu­ra­ya ge­ti­rip ka­bul et­ti­ği­niz za­man, o za­man bu mem­le­ke­tin ba­şı­na da bu be­la­lar ge­lir ve bu­nun so­rum­lu­su siz­si­niz. Bun­dan son­ra da bu mem­le­ket­te mey­da­na ge­le­cek şehit­le­rin de so­rum­lu­su siz ola­cak­sı­nız. Bu­nu bi­le­si­niz. (CHP ve MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Yal­nız, şura­da bir şeyi da­ha vur­gu­la­mak is­ti­yo­rum sev­gi­li hal­kı­mız. Ba­kın, dış güç­ler, bir­ta­kım in­san­lar Tür­ki­ye­’­de in­san­la­rı­mı­zı bir­bi­ri­ne vur­dur­mak is­ti­yor­lar. Lüt­fen, bu oyun­la­ra gel­me­yi­niz. Ta­bii sü­re­miz de çok az ol­du­ğu için bu ko­nu­la­rı da söy­le­mek is­te­mi­yo­rum. Bu acı­la­rı­mı­za ye­ni ye­ni acı­lar kat­ma­yı­nız.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, bir re­fe­ran­dum ya­pıl­dı. O re­fe­ran­dum­la il­gi­li ola­rak bu­ra­da bir Ana­ya­sa de­ği­şik­li­ği­ni yap­tı­nız. Bir de­fa, bu Ana­ya­sa de­ği­şik­li­ğin­de, hal­ko­yu­na su­nu­lan Ana­ya­sa de­ği­şik­li­ği tek­li­fi­niz­de, 272 mil­let­ve­ki­li­nin yap­tı­ğı tek­lif­te çer­çe­ve 6’ncı mad­de yok.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – So­nu­ca bak sen.

KA­MER GENÇ (De­vam­la) – Ya efen­dim, ak­lı eren­ler bi­lir. Ger­çi, si­zin içi­niz­de Ana­ya­sa­’­ya ak­lı eren ana­ya­sa pro­fe­sö­rü de yok da­… (CHP ve MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Ben on­lar­la za­ten ko­nu­şa­ca­ğım. Şim­di, çer­çe­ve 6’ncı mad­de tek­lif edil­me­di­ği hâlde bu Ana­ya­sa Ko­mis­yo­nu tu­tu­yor bu çer­çe­ve 6’ncı mad­de­yi oy­lu­yor. Bu ol­maz!

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Yüz­de 70…

KA­MER GENÇ (De­vam­la) - İkin­ci­si, bu­ra­da Mec­lis mü­za­ke­re­si­ni bi­len­ler bi­lir­ler. Şim­di, ba­kın, çer­çe­ve 6’ncı mad­dey­le, ge­çi­ci 18’in­ci mad­de ge­ti­ri­li­yor ve ge­çi­ci 19’un­cu mad­de ge­ti­ri­li­yor. Böy­le, İç Tü­zü­k’­e gö­re, bu tip mad­de­le­rin mü­za­ke­re­si, ön­ce ge­çi­ci 18’in­ci mad­de mü­za­ke­re edi­le­cek, ar­ka­sın­dan ge­çi­ci 19’un­cu mad­de mü­za­ke­re edi­le­cek, ar­ka­sın­dan da çer­çe­ve 6’ncı mad­de ile be­ra­ber 18 ve 19’un­cu mad­de­ler bir­lik­te mü­za­ke­re edi­lip oy­la­na­cak. Siz bu çer­çe­ve 6’ncı mad­de­nin 18 ve 19’un­cu mad­dey­le be­ra­ber oy­la­ma­sı­nı yap­ma­dı­nız, bir ek­sik oy­la­ma yap­tı­nız. Ben, şim­di, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­ne mü­ra­ca­at ede­ce­ğim, çık­sın ba­ka­lım al­tın­dan. Çün­kü, AK­P’­li Mec­lis baş­kan ve­kil­le­ri ne tü­zük din­li­yor ne Ana­ya­sa­’­yı din­li­yor ne de mil­let­ve­kil­le­ri­ni din­li­yor. Ba­ka­lım o şeyin için­den na­sıl çı­ka­cak­lar, bir.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Ka­bul et­ti, yüz­de 70. Mil­let din­le­di!

KA­MER GENÇ (De­vam­la) – İkin­ci­si, ba­kı­nız re­fe­ran­du­ma su­nu­lan ta­sa­rı­nın 7’nci mad­de­sin­de der ki: “Bu ka­nun ta­sa­rı­sı tüm mad­de­ler­le oy­la­nır.” Ve o tüm mad­de­ler­le oy­lan­dı sa­yı­lır. Ne ise, onu da ka­bul ede­lim. Hay­di, di­ye­lim ki, o şekil­de. Ta­bi­i, ben­ce, çok açık se­çik bir re­fe­ran­dum ha­ta­sı var­dır, bu­nu da ka­bul ede­lim. Bu­nun dı­şın­da, farz ede­lim ka­bul edil­di­…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

KA­MER GENÇ (De­vam­la) – Sa­yın Baş­kan, iki da­ki­ka söz efen­dim. İki üç da­ki­ka­nı­zı alır. Çün­kü, bu­ra­da cid­di şey­ler söy­lü­yo­ruz.

BAŞ­KAN – Bir da­ki­ka sü­re­niz var. Ta­mam­la­yın lüt­fen.

KA­MER GENÇ (De­vam­la) – Şim­di ba­kın, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, bu­ra­da farz ede­lim ki, si­zin de­di­ği­ni­zi ka­bul ede­lim. Şim­di, yü­rür­lü­ğe gi­ren Ana­ya­sa met­ni­ne gö­re, Cum­hur­baş­ka­nı­nın halk ta­ra­fın­dan se­çil­me­si ge­rek­mi­yor mu? Ge­re­ki­yor de­ğil mi?

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Yüz­de 70’i söy­le, yüz­de 70’i.

KA­MER GENÇ (De­vam­la) – Bir da­ki­ka efen­dim, bir da­ki­ka. Ak­lı eren­ler be­ni an­lar­lar.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Yüz­de 70’i…

KA­MER GENÇ (De­vam­la) – Şim­di, efen­dim, halk ta­ra­fın­dan se­çil­me­si Ana­ya­sa­’­da ya­zı­lıy­ken, Mec­li­sin seç­ti­ği Cum­hur­baş­ka­nı, Cum­hur­baş­kan­lı­ğı ya­pa­maz. En te­mel bir hu­kuk ku­ra­lı­dır bu. Bu­nu ya­pa­bil­me­si için, Ana­ya­sa­’­ya ge­çi­ci bir mad­de ko­nul­ma­sı la­zım. Ko­nul­ma­dı bu. Ge­çi­ci mad­de ko­nul­ma­dı­ğı için, Ab­dul­lah Gü­l’­ün, re­fe­ran­dum so­nuç­la­rı ilan edil­dik­ten son­ra is­ti­fa et­me­si la­zım. İsti­fa et­me­di­ği za­ma­n… 19 mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şım ba­na Cum­hur­baş­kan­lı­ğı ada­yı için im­za ve­rir­ler­se, ön­ce Mec­lis Baş­ka­nı­na mü­ra­ca­at ede­ce­ğim -alt­mış gün­dür bi­li­yor­su­nuz, ya­ni o ge­çi­ci 19’un­cu mad­de­yi de ka­bul et­mez­se­niz- Cum­hur­baş­kan­lı­ğı ma­ka­mı Ana­ya­sa ge­re­ğin­ce bo­şal­mış­tır. Ba­kın, bu­nu, Ana­ya­sa hu­ku­ku­nu bi­len­ler, tek­ni­ği­ni bi­len­ler var­dır. Et­me­di­ği za­man, Yük­sek Se­çim Ku­ru­lu­na baş­vu­ra­ca­ğım, di­ye­ce­ğim ki­…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Genç.

KA­MER GENÇ (De­vam­la) – Efen­dim, say­gı­la­rı­mı su­na­ca­ğım.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Genç.

KA­MER GENÇ (De­vam­la) – Bir da­ki­ka Sa­yın Baş­ka­nım.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim, sağ olun. Sağ olun, çok te­şek­kür ede­rim. Sağ olun. Sağ olun Sa­yın Genç.

KA­MER GENÇ (De­vam­la) – Bir da­ki­ka­nı­zı ri­ca edi­yo­rum.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Yüz­de 70.

KA­MER GENÇ (De­vam­la) – Şim­di, Yük­sek Se­çim Ku­ru­lu bu­nu yap­mak zo­run­da­dır.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­cek­ti­niz Sa­yın Genç.

KA­MER GENÇ (De­vam­la) – Efen­dim, ama bir da­ki­ka Sa­yın Baş­ka­nım, bir da­ki­ka­nı­zı ri­ca edi­yo­rum. Şim­di­… (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN – Ama öy­le ol­maz, öy­le ol­maz.

KA­MER GENÇ (De­vam­la) – Efen­dim, ko­nuş­ma­la­rım­dan bu ka­dar kork­ma­yın, si­ze cid­di şey­ler öğ­re­ti­yo­rum.

MEV­LÜT AK­GÜN (Ka­ra­man) – Ko­nuş­ma­nın içi boş.

KA­MER GENÇ (De­vam­la) - Ben bu cid­di şey­le­ri­… İyi din­ler­se­niz, siz de ya­rın öbür gün Par­la­men­to­da söz sa­hi­bi olur­su­nuz.

Yük­sek Se­çim Ku­ru­lu, be­nim şey­le­ri­mi göz önün­de tut­mak zo­run­da­dır.

Ab­dul­lah Gül, re­fe­ran­dum so­nuç­la­rı ilan edil­dik­ten son­ra Cum­hur­baş­ka­nı ma­ka­mın­da otu­ra­maz.

Say­gı­lar su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Genç.

Tür­ki­ye, mil­le­tiy­le, dev­le­tiy­le, ta­ri­hiy­le çok güç­lü bir ül­ke­dir. Herhâlde, dün­ya dev­let­le­ri ara­sın­da Tür­ki­ye­’­nin bur­nu­nu sür­te­cek bir dev­let ol­ma­ma­sı ge­rek­tir. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Te­şek­kür ede­rim.

Hükûmet ce­vap ver­mek is­ter mi?

Gün­dem dı­şı ikin­ci söz, Va­ti­kan ta­ra­fın­dan ilan edi­len 2008 Sa­int Pa­ul Yı­lı­’­nın Mer­sin tu­riz­mi­ne kat­kı­la­rı hak­kın­da söz is­te­yen Mer­sin Mil­let­ve­ki­li Va­hap Se­çe­r’­e ait­tir.

Bu­yu­run Sa­yın Se­çer. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sü­re­niz beş da­ki­ka.

2.- Mer­sin Mil­let­ve­ki­li Va­hap Se­çe­r’­in, 2008 yı­lı­nın Va­ti­kan ta­ra­fın­dan “Sa­int Pa­ul Yı­lı” ilan edil­me­si­nin Mer­sin tu­riz­mi­ne et­ki­le­ri­ne iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı ve Kül­tür ve Tu­rizm Ba­ka­nı Er­tuğ­rul Gü­na­y’­ın ce­va­bı

VA­HAP SE­ÇER (Mer­sin) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Va­ti­kan ta­ra­fın­dan 2008 yı­lı­nın Sa­int Pa­ul Yı­lı ilan edil­me­sin­den do­la­yı bu du­ru­mun Mer­sin tu­riz­mi­ne kat­kı­la­rıy­la il­gi­li söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım.

Ön­ce­lik­le Sa­yın Baş­ka­nı­mın ye­ni gö­re­vi­ni kut­lu­yor, ba­şa­rı­lar di­li­yo­rum.

Ay­rı­ca, son gün­ler­de ar­tan te­rör olay­la­rın­dan do­la­yı kay­bet­ti­ği­miz, şehit ver­di­ği­miz Meh­met­çik­le­ri­mi­zi bu­ra­dan rah­met­le anı­yo­rum, ke­der­li ai­le­le­ri­ne ve Türk ulu­su­na baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Mer­sin ili, Ak­de­ni­z’­in in­ci­si, 320 ki­lo­met­re sa­hil şeri­diy­le, da­ğıy­la, or­ma­nıy­la bir tu­rizm cen­ne­ti, ama ma­a­le­sef, bu­gü­ne ka­dar hükûmet­ler Mer­sin ili­ne ye­ter­li il­gi ve ala­ka­yı gös­te­re­me­miş­ler, hep Mer­sin ili atıl va­zi­yet­te bı­ra­kıl­mış, bu alan müm­bit top­rak­lar üze­rin­de ol­du­ğu için, hep bir zen­gin kent, zen­gin il ola­rak dü­şü­nül­dü­ğü için, bir­çok ili­mi­ze teş­vik­ler la­yık gö­rü­lür­ken, be­nim ilim Mer­si­n’­e, ma­a­le­sef, teş­vik la­yık gö­rü­le­me­miş­tir.

2008 yı­lı­nın Va­ti­kan ta­ra­fın­dan Sa­int Pa­ul Yı­lı ilan edil­me­si, be­nim ilim ve il­çe­si Tar­sus için bir fır­sat­tır. Ni­te­kim, Sa­int Pa­ul 1’in­ci yüz­yıl­da Tar­su­s’­ta doğ­muş ve ora­da ya­şa­mış; evi hâlâ ora­da bu­lu­nan ve ken­di­si­nin yap­tı­ğı dü­şü­nü­len ki­li­se­nin bu­lun­du­ğu Tar­su­s’­ta bir­çok ya­ban­cı zi­ya­ret­çi­yi ağır­la­mak­ta­yız; an­cak mev­cut alt­ya­pı, bu hac zi­ya­re­tin­de bu­lu­nan tu­rist­le­ri ora­da ağır­la­ma­ya ve ko­nuk et­me­ye ye­ter­siz­dir.

2008 yı­lı­nın Sa­int Pa­ul Yı­lı ilan edil­me­si 2007 Tem­muz ay­la­rı­na rast­lı­yor. Do­la­yı­sıy­la, sü­re­miz ol­duk­ça kı­sa. 2008’e şura­da al­tı ay gi­bi, beş ay gi­bi bir sü­re­miz kal­dı. Bu an­lam­da, il­gi­li ba­kan­lı­ğı­mız olan Kül­tür ve Tu­rizm Ba­kan­lı­ğı­na çok­ça iş düş­mek­te­dir. Bu­ra­da çok ive­di ça­lış­ma­la­ra ih­ti­ya­cı­mız var. Çok ive­di bir ça­lış­ma gru­bu oluş­tur­ma­sı­nı Sa­yın Kül­tür ve Tu­rizm Ba­ka­nın­dan, bu­ra­da, hu­zur­la­rı­nız­da has­sa­ten ri­ca edi­yo­rum. Ora­ya bir ekip gön­der­me­li, ive­di ola­rak ne­ler ya­pıl­ma­sı ge­rek­ti­ği tes­pit edil­me­li ve bu ko­nu­da ça­lış­ma­lar ya­pıl­ma­lı­dır.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Mer­sin ili, do­la­yı­sıy­la Tar­sus il­çe­si, do­ğu­dan ve gü­ney­do­ğu­dan çok yo­ğun göç alan bir böl­ge­miz­dir. Yap­tı­ğı­mız araş­tır­ma­lar­da, bu böl­ge­nin en önem­li so­ru­nu­nun iş­siz­lik ol­du­ğu­nu gö­rü­yo­ruz ve yap­tı­ğı­mız tes­pit­ler­de de is­tih­dam art­tı­rı­cı en önem­li sek­tör­le­rin ba­şın­da tu­riz­min gel­di­ği­ni gö­rü­yo­ruz. Bu an­lam­da, 2008 yı­lı­nı biz önem­si­yo­ruz. Bel­ki de böl­gem­de­ki inanç tu­riz­mi an­la­mın­da bir mi­lat ola­rak te­lak­ki et­mek de müm­kün­dür. O an­lam­da, Hükûme­ti­mi­zin bu ko­nu­ya dik­kat çek­me­si­ni ve bu önem­li nok­ta­yı bir fır­sat ola­rak de­ğer­len­dir­me­si­ni ri­ca edi­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, böl­ge­mi­zin de­mog­ra­fik an­lam­da çok de­ği­şik et­nik grup­la­rın ya­şa­dı­ğı bir böl­ge ol­du­ğu­nu he­pi­niz bi­li­yor­su­nuz. Do­la­yı­sıy­la, bu­gün gün­de­mi­miz­de olan te­rö­rü ön­le­me an­la­mın­da da­… Mer­si­n’­de, bi­li­yor­su­nuz ki, iş­siz­li­ğin had saf­ha­da ol­du­ğu, in­san­la­rın so­kak­lar­da aç gez­di­ği ve iş­siz­lik be­la­sı­nın, iş­siz­lik has­ta­lı­ğı­nın top­lu­mun da­ma­rı­na gi­rip ora­da yu­va­la­nıp, ma­a­le­sef ve ma­a­le­sef, çok de­ği­şik so­nuç­la­ra ne­den ol­du­ğu, bun­la­rın ba­şın­da­…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

VA­HAP SE­ÇER (De­vam­la) - …so­kak te­rö­rü, asa­yiş bo­zuk­lu­ğu, genç in­san­la­rın te­rör odak­la­rı­na kay­ma­sı, or­ga­ni­ze suç ör­güt­le­ri­ne kay­ma­sı ve so­kak anar­şi­si ya­rat­ma an­la­mın­da böl­ge­miz­de­ki iş­siz­li­ği önem­si­yo­ruz.

 Bun­dan do­la­yı, 2008 yı­lı­nın inanç tu­riz­mi an­la­mın­da ve is­tih­dam kay­na­ğı ya­ra­tı­cı bir un­sur ol­ma­sı an­la­mın­da Kül­tür ve Tu­rizm Ba­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan dik­ka­te alın­ma­sı­nı ve ge­re­ği­nin ya­pıl­ma­sı­nı hu­zur­la­rı­nız­da ri­ca edi­yor, he­pi­ni­ze say­gı­la­rı­mı su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Se­çer.

Şim­di, gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­ya, Kül­tür ve Tu­rizm Ba­ka­nı Sa­yın Er­tuğ­rul Gü­nay ce­vap ve­re­cek­tir.

Bu­yu­run Sa­yın Ba­kan. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

KÜL­TÜR VE TU­RİZM BA­KA­NI ER­TUĞ­RUL GÜ­NAY (İstan­bul) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım; bu haf­ta Mec­li­si­mi­zi yö­ne­ten Sa­yın Baş­ka­na ben de ba­şa­rı di­lek­le­ri­mi ifa­de ede­rek söz­le­ri­me baş­la­mak is­ti­yo­rum. Bu haf­ta ve ge­çen haf­ta, ha­nı­me­fen­di ar­ka­daş­la­rı­mı­zın Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si üye­si ola­rak Mec­li­si­mi­zi yö­net­me­le­ri ve bu dö­nem, bu se­çim­ler­den son­ra­ki dö­nem­de, ba­yan üye­le­ri­mi­zin Mec­lis­te sa­yı­sı­nın ye­ter­li ol­ma­sa bi­le ön­ce­ki dö­nem­le­re kı­yas­la art­mış ol­ma­sı, ül­ke­miz­de­ki de­mok­ra­tik ge­liş­me açı­sın­dan, kuş­ku­suz son de­re­ce se­vin­di­ri­ci bir adım­dır. Ar­ka­daş­la­rı­ma yü­rek­ten ba­şa­rı­lar di­le­ye­rek -on­la­rın Mec­lis Baş­kan­lık Di­va­nın­da da ağır­lık­la tem­sil edil­me­le­ri­ni se­vinç­le kar­şı­lı­yo­rum- söz­le­ri­me baş­la­mak is­ti­yo­rum.

Yi­ne, söz­le­ri­min ba­şın­da, bir­kaç gün ön­ce yi­tir­di­ği­miz ev­lat­la­rı­mız için sa­bır di­lek­le­ri­mi­zi bü­tün mil­le­ti­mi­ze, ken­di­le­ri­ne rah­met di­lek­le­ri­mi­zi ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

Ger­çek­ten, bir sü­re­den be­ri Tür­ki­ye bir tu­za­ğın içi­ne çe­kil­me­ye ça­lı­şı­lı­yor. Bu­na kar­şı ga­li­ba ya­pa­ca­ğı­mız bi­rin­ci gö­rev, he­pi­mi­zin ih­ti­ya­cı olan bi­rin­ci gö­rev, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin şah­sın­da, bir mil­let ola­rak, bir dev­let ola­rak, bir va­tan ola­rak bir­lik­te dav­ran­mak­tır. Te­rö­rün ara­mız­da­ki bir­li­ği, bü­tün­lü­ğü boz­ma­sı­na hiç­bir bi­çim­de göz yum­ma­ya­ca­ğı­mı­zı, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si ze­mi­ni ol­mak üze­re, her alan­da, her plat­form­da du­yur­ma­ya, dün­ya­ya kar­şı bu alan­da yek­vü­cut ol­du­ğu­mu­zu, bir mil­let ol­du­ğu­mu­zu, bir dev­let ol­du­ğu­mu­zu, bir bay­rak al­tın­da bir va­tan üs­tün­de ay­nı ka­de­ri pay­laş­tı­ğı­mı­zı inanç­la, ka­rar­lı­lık­la her­ke­se du­yur­mak ko­nu­sun­da bir du­ruş için­de ol­ma­mız ge­rek­ti­ği­ni ifa­de et­mek is­ti­yo­rum. Bu çer­çe­ve­de, bi­raz ön­ce bu­ra­da söy­len­miş bu­lu­nan söz­le­ri de ta­lih­siz­lik­le kar­şı­la­dı­ğı­mı be­lirt­mek is­ti­yo­rum.

Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti dev­le­ti, adı söy­le­nen dev­let­ler ta­rih­te yok­ken var olan, ci­ha­na hük­met­miş bir ge­le­ne­ğin de­va­mı­dır. Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti dev­le­ti, dün­ya­nın önem­li, say­gın -hem ken­di coğ­raf­ya­sın­da hem bü­tün dün­ya­da say­gın, önem­li- bir dev­le­ti­nin adı­dır. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

“Fi­lan dev­let­le mü­ca­de­le ede­mez­si­niz.” sö­zü, bu ça­tı al­tın­da, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si üye­si ol­ma­nın id­ra­ki­ni ta­şı­yan hiç­bir üye­ye ya­kış­maz. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Bu ça­tı al­tın­da bu­nun söy­len­me­si­ni bir baht­sız­lık ola­rak ni­te­li­yo­rum. Bu söz­le­ri söy­le­yen bir ar­ka­da­şı­mı­zın, ulu­sal du­yar­lı­lık­la­rı­nın yük­sek ol­du­ğu­na inan­dı­ğım ba­zı ar­ka­daş­la­rım ta­ra­fın­dan al­kış­lan­ma­sı­nı da bir ta­lih­siz­lik ola­rak, üzün­tüy­le kar­şı­la­dı­ğı­mı iz­ni­niz­le be­lirt­mek is­ti­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MEH­MET ŞAN­DIR (Mer­sin) – Sen akıl ver­mek du­ru­mun­da de­ğil­sin Sa­yın Ba­kan.

KÜL­TÜR VE TU­RİZM BA­KA­NI ER­TUĞ­RUL GÜ­NAY (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, he­pi­miz ay­nı ka­de­ri pay­la­şı­yo­ruz, he­pi­miz ay­nı mil­le­tin ev­lat­la­rı­yız.

Dün, Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı De­ğer­li Ar­ka­da­şı­mız, Hükûme­ti­mi­zin de mil­le­ti­mi­zin de Mec­li­si­mi­zin de bir ka­rar­lı­lık için­de ol­du­ğu­nu ve bu alan­da atıl­ma­sı ge­re­ken her tür­lü adı­mı ko­nu­nun uz­man­la­rı­nın bil­gi­si ve ta­le­bi çer­çe­ve­sin­de at­ma ko­nu­sun­da ne Mec­li­sin ne Hükûme­tin en kü­çük bir du­rak­sa­ma için­de ol­ma­dı­ğı­nı, bu­ra­da her­ke­sin an­la­ya­bi­le­ce­ği bir açık­lık­la ifa­de et­ti. Sö­zün ge­ri­si, sö­zün ta­ma­mı, akıl­lı in­san­la­ra an­cak bu ka­dar söy­le­ne­bi­lir.

Bu­nun he­pi­miz so­rum­lu­luk için­de far­kın­da ol­ma­lı­yız ve tar­tış­ma­la­rı­mız ka­ti­yen mil­let ola­rak bir za­af için­de, he­le Mec­lis ola­rak her­han­gi bir za­af için­de, mil­let ve Mec­lis ola­rak en kü­çük bir dü­şün­ce ay­rı­mı için­de ol­du­ğu­muz ko­nu­sun­da bir ka­na­a­tin uyan­ma­sı­na ka­ti­yen ve­si­le ol­ma­ma­lı­dır.

OK­TAY VU­RAL (İzmir) – Siz olu­yor­su­nuz!

KÜL­TÜR VE TU­RİZM BA­KA­NI ER­TUĞ­RUL GÜ­NAY (De­vam­la) – Ben, bü­tün Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si üye­le­ri­nin, hiç­bir ay­rım gö­zet­me­den bü­tün Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si üye­le­ri­nin bu du­yar­lı­lı­ğı pay­la­şa­ca­ğı­na inan­cı­mı bu kür­sü­den yük­sek ses­le si­zin­le pay­laş­mak, ha­tır­lat­mak, ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

MU­HAR­REM VAR­LI (Ada­na) – Mec­lis za­a­fı de­ğil, Baş­ba­kan za­a­fı!

KÜL­TÜR VE TU­RİZM BA­KA­NI ER­TUĞ­RUL GÜ­NAY (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, şim­di, söz al­ma­ma ve­si­le olan çok de­ğer­li kar­de­şim Sa­yın Va­hap Se­çe­r’­in söy­le­dik­le­ri­ne gel­mek is­ti­yo­rum.

El­bet­te, tu­rizm ve kül­tür ko­nu­la­rın­da ko­nu­şur­ken keş­ke böy­le bir acı­lı baş­lan­gıç yap­ma, bir sı­kın­tı­lı baş­lan­gıç yap­ma ih­ti­ya­cı­mız ol­ma­say­dı. Ger­çek­ten, bu alan, kül­tür ve tu­rizm ala­nı, ül­ke­mi­zin eko­no­mik ge­liş­me­si için de, sos­yal ge­liş­me­si için de son de­re­ce önem­li. Bu­gün ulaş­tı­ğı­mız ra­kam­lar, ben­den ön­ce gö­rev yap­mış bu­lu­nan ba­kan ar­ka­daş­la­rı­mı­zın, bü­rok­rat­la­rı­mı­zın, Mec­li­si­mi­zin, Hükûme­ti­mi­zin gay­ret­le­riy­le bu yı­lın so­nun­da ulaş­tı­ğı­mız ra­kam­lar ger­çek­ten se­vin­di­ri­ci. Bu yıl Tür­ki­ye­’­yi, bü­tün bu bi­zi tu­za­ğa çek­me ça­ba­la­rı­na rağ­men 20 mil­yo­nun üze­rin­de bir zi­ya­ret­çi zi­ya­ret edi­yor ve Tür­ki­ye bu­ra­dan çok cid­di bir ge­lir, 20 mil­yar do­la­rın üze­rin­de bir ge­lir in­şal­lah el­de ede­cek. Bun­la­rın Tür­ki­ye için ye­ter­li ol­ma­dı­ğı­nı dü­şü­nü­yo­rum. Bu sa­yı­nın, bu Tür­ki­ye­’­nin ta­ma­mı­na ge­len sa­yı­nın İstan­bu­l’­a sa­de­ce ge­le­bi­le­ce­ği­ne, bu sa­yı­nın ta­ma­mı­nın sa­de­ce Ege Böl­ge­si­’­ne ge­le­bi­le­ce­ği­ne, bu sa­yı­nın ta­ma­mı­nın Tür­ki­ye­’­nin her­han­gi bir baş­ka coğ­raf­ya­sı­na ge­le­bi­le­ce­ği­ne ina­nı­yo­rum. Önü­müz­de­ki dö­nem­de kül­tür ala­nın­da, sağ­lık ala­nın­da, ter­mal ala­nın­da, de­niz, kum ve gü­ne­şe ila­ve ola­rak ye­ni ya­tı­rım­lar­la, ye­ni açı­lım­lar­la Tür­ki­ye­’­ye ge­len tu­rist sa­yı­sı­nı da, zi­ya­ret­çi sa­yı­sı­nı da, Tür­ki­ye­’­ye ge­len zi­ya­ret­çi­ler­den el­de edi­len ge­lir sa­yı­sı­nı da da­ha çok, da­ha yu­ka­rı­la­ra çı­kar­mak ko­nu­sun­da bir se­fer­ber­li­ği yi­ne hep bir­lik­te pay­la­şa­ca­ğı­mı­za olan inan­cı­mı bu­ra­dan yi­ne si­zin­le pay­laş­mak is­ti­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­da­şı­mın söy­le­di­ği “Sa­int Pa­ul Yı­lı” bi­zim de bil­gi­miz çer­çe­ve­sin­de ve kuş­ku­suz, bi­zim­le il­gi­li önem­li bir ge­liş­me. Sa­int Pa­ul, bi­li­yor­su­nuz, Hris­ti­yan­lı­ğın Ka­to­lik eko­lü­nün te­o­ris­ye­ni, bir an­lam­da ku­ru­cu­su, bi­zim top­rak­la­rı­mız­da doğ­du­ğu bi­li­nen bir aziz ve ön­ce­ki yıl­lar­da, 2008 yı­lı­nın 2 bi­nin­ci do­ğum yı­lı­na gel­di­ği ko­nu­sun­da bir açık­la­may­la Va­ti­kan bu yı­lı dün­ya­da “Sa­int Pa­ul Yı­lı” ilan et­ti. Bi­zim top­rak­la­rı­mız­da ya­şa­dı­ğı ka­bul edi­len, Tar­su­s’­ta bir mer­kez var. Ora­da iş­te hac fa­ri­za­sı ola­rak ka­bul edi­len -Ka­to­lik inan­cı men­sup­la­rı­nın- bir ku­yu var, ora­dan çı­kan su­yu kut­sal sa­yı­yor­lar. Biz, bü­tün bun­lar­la il­gi­li bir ça­lış­ma­yı, de­ğer­li ar­ka­da­şı­ma çok te­şek­kür ede­rim ama, baş­lat­tık. Bir he­ye­ti ge­çen haf­ta­lar için­de gön­der­dik. Hem Tar­sus yö­re­sin­de hem Tar­su­s’­un dı­şın­da bü­tün Mer­sin yö­re­sin­de tu­rizm po­tan­si­ye­li­ni ge­liş­tir­mek ko­nu­sun­da ne ya­pa­bi­le­ce­ği­miz ko­nu­sun­da ön­ce­den baş­la­mış bir ça­lış­ma var­dır.

Kuş­ku­suz, bü­tün öne­ri­le­re açı­ğız. Bu ko­nu­da ya­pıl­ma­sı ge­re­ken bü­tün öne­ri­le­ri, bü­tün si­ya­si par­ti­ler­den ar­ka­daş­la­rı­mız biz­le­re söy­ler­ler, biz de on­la­rı can ku­la­ğıy­la din­le­riz ve ger­çek­leş­tir­me­ye ça­lı­şı­rız. Bu yıl Tür­ki­ye­’­nin bu ta­nı­tım sü­re­cin­den ya­rar­lan­ma­sı ko­nu­sun­da ge­re­ken du­yar­lı­lı­ğı gös­te­re­ce­ğiz.

Tar­su­s’­un dı­şın­da, Si­lif­ke­’­de, şu an­da atıl va­zi­yet­te du­ran, özel­leş­tir­me kap­sa­mın­da­ki SE­KA ara­zi­si­nin tu­riz­me ka­zan­dı­rıl­ma­sı ko­nu­sun­da bir ça­ba­mız var ay­rı­ca. Ben de ka­bul edi­yo­rum ki, Ak­de­niz tu­rizm­den -An­tal­ya dı­şın­da- hak et­ti­ği pa­yı he­nüz al­ma­mış du­rum­da­dır. An­tal­ya­’­da önem­li bir yı­ğıl­ma var­dır. Ar­tık, An­tal­ya­’­da ka­li­te­yi yük­selt­me­ye ça­lış­ma­mız ge­re­ki­yor. Ama öte­ki yö­re­ler­de ya­tı­rı­mı ge­liş­tir­me­ye ça­lı­şı­yo­ruz ve Mer­sin bun­la­rın ara­sın­da el­bet­te ön­ce­lik­li­dir. Ama, bu ve­si­ley­le söy­le­mem ge­re­ki­yor ki, Tür­ki­ye­’­de geç­miş yıl­lar­da tu­rizm­le is­mi anıl­ma­ya baş­lan­mış bu­lu­nan bir­çok yö­re, Ege Böl­ge­si özel­lik­le, şu an­da ge­ri­de bir nok­ta­da, ya­ni şu an­da, hak et­ti­ği po­tan­si­ye­lin al­tın­da bir yer­de.

Biz Tür­ki­ye­’­de bi­li­nen böl­ge­le­rin dı­şın­da ye­ni alan­la­rı ve tu­rizm ko­nu­sun­da, kül­tür ko­nu­sun­da, sağ­lık tu­riz­mi ko­nu­sun­da, ter­mal ko­nu­sun­da po­tan­si­yel ta­şı­yan ye­ni alan­la­rı özen­le sa­hip­len­mek, bu ko­nu­da pro­je­ler ge­liş­tir­mek, araş­tır­ma­lar yap­mak ve hem ken­di in­sa­nı­mı­zın hem dün­ya­nın zi­ya­re­ti­ne aça­bil­mek için ve Tür­ki­ye­’­nin ta­nın­ma­sı­na, olum­lu ta­nın­ma­sı­na ve bu olum­lu ta­nın­ma­dan hem say­gın­lık açı­sın­dan hem eko­no­mik ge­lir açı­sın­dan ya­rar el­de et­me­si­ne bü­tün gü­cü­müz­le ça­lı­şı­yo­ruz. Bun­la­rı siz­ler­le pay­laş­mak is­te­dim.

Tu­rizm, el­bet­te sa­de­ce bir eko­no­mik ge­lir kay­na­ğı de­ğil, he­pi­niz bi­li­yor­su­nuz, ay­nı za­man­da sos­yal ya­şa­mı önem­li bi­çim­de et­ki­li­yor ve de­ğiş­ti­ri­yor. Tu­rizm -de­ğer­li ar­ka­da­şım Sa­yın Se­çer söy­le­di, çok pay­la­şı­yo­rum ve çok te­şek­kür edi­yo­rum tes­pi­ti­ne- is­tih­dam açı­sın­dan son de­re­ce önem­li. Tu­rizm çok yo­ğun bi­çim­de is­tih­dam ya­ra­tıl­ma­sı­na se­bep olan bir sek­tör ve bu­gün de Tür­ki­ye­’­de 1,5 mil­yo­nun üze­rin­de in­san ça­lış­ma­la­rın­da tu­rizm ala­nın­da ça­lı­şı­yor.

Eğer, de­di­ği­miz bi­çim­de ya­ya­bi­lir­sek, Tür­ki­ye­’­nin do­ğu­sun­dan ba­tı­sı­na, ku­ze­yin­den gü­ne­yi­ne do­ğal var­lık­la­rı­nı, ta­rih­sel var­lık­la­rı­nı, kül­tü­rel var­lık­la­rı­nı or­ta­ya çı­ka­ra­bi­lir­sek Tür­ki­ye­’­nin ve on iki aya, dört mev­si­me ve bü­tün Tür­ki­ye­’­ye ya­yı­lan bir po­tan­si­ye­li aya­ğa kal­dı­ra­bi­lir­sek, bu, sa­de­ce eko­no­mik ge­lir el­de et­me­mi­ze -dö­viz açı­sın­dan- de­ğil, bü­yük bir is­tih­dam ka­pa­si­te­si ya­ra­tıl­ma­sı­na ve ay­nı za­man­da tu­rizm­le il­gi­le­nen böl­ge­ler­de sos­yal ya­şa­mın çağ­daş stan­dart­la­ra yük­sel­me­si ko­nu­sun­da önem­li bir de­ği­şi­min ger­çek­leş­me­si­ne de yol aça­cak­tır. Bü­tün bun­la­rın bi­lin­ci için­de ça­lı­şı­yo­ruz. Bun­la­rı di­le ge­tir­me­me fır­sat ver­di­ği için de­ğer­li ar­ka­da­şı­mı­za çok te­şek­kür edi­yo­rum.

He­pi­ni­zi, Sa­yın Baş­kan si­zi ve de­ğer­li Mec­lis üye­le­ri­ni, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si üye­le­ri­ni say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ba­kan.

ALİ UZU­NIR­MAK (Ay­dın) – Sa­yın Baş­kan, söz is­ti­yo­rum, bir sa­taş­ma var. Yan­lış an­la­ma var, dü­zelt­mek is­ti­yo­rum. Bir yan­lış an­la­şıl­ma­yı dü­zelt­mek is­ti­yo­rum. Söz is­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN – Han­gi ko­nu­da sa­taş­ma var?

ALİ UZU­NIR­MAK (Ay­dın) – Efen­dim, al­kış­la­na­n… Bu­ra­da Ge­nel Ku­ru­la hi­tap eden bir söz­cü, beş da­ki­ka içe­ri­sin­de çe­şit­li sa­fa­hat­lar­da, çe­şit­li dü­şün­ce­le­ri­ni di­le ge­ti­re­bi­lir. Bu çe­şit­li sa­fa­hat­lar­da­ki çe­şit­li dü­şün­ce­ler doğ­ru­lar­dan ve yan­lış­lar­dan te­şek­kül ede­bi­lir. Do­la­yı­sıy­la, bu sa­fa­hat içe­ri­sin­de al­kış­la­nan bir sa­fa­hat doğ­ru, al­kış­lan­ma­yan bir sa­fa­hat yan­lış ola­bi­lir. Do­la­yı­sıy­la, Ka­mer Be­y’­in söy­le­dik­le­rin­de, AKP Hükûme­ti­ni te­rör­den so­rum­lu tut­tu­ğu ve AK­P’­nin git­me­den te­rör olay­la­rı­nın bit­me­ye­ce­ği sa­fa­ha­tı doğ­ru­dur.

BE­KİR BOZ­DAĞ (Yoz­gat) – Sa­yın Baş­kan, böy­le bir usul yok!

ALİ UZU­NIR­MAK (Ay­dın) – Ge­nel Ku­rul­da­ki ar­ka­daş­lar ve ben dâhil ol­mak üze­re bu­ra­yı al­kış­la­mı­şız­dır. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Uzu­nır­mak. Me­ra­mı­nız an­la­şıl­dı. Te­şek­kür ede­rim.

ALİ UZU­NIR­MAK (Ay­dın) – Bir kül­tür in­sa­nı­nın bu şekil­de­ki is­tis­ma­rı­nı kı­nı­yo­rum. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Uzu­nır­mak.

Gün­dem dı­şı üçün­cü söz, Tür­ki­ye­’­nin he­kim ve sağ­lık per­so­ne­li ih­ti­ya­cı da­ğı­lı­mı ve öz­lük hak­la­rı ko­nu­sun­da söz is­te­yen Kı­rık­ka­le Mil­let­ve­ki­li Os­man Dur­mu­ş’­a ait­tir.

Bu­yu­run Sa­yın Dur­muş. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

 

3.- Kı­rık­ka­le Mil­let­ve­ki­li Os­man Dur­mu­ş’­un, he­kim ve sağ­lık per­so­ne­li ih­ti­ya­cı, da­ğı­lı­mı ve öz­lük hak­la­rı­na iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı ve Sağ­lık Ba­ka­nı Re­cep Ak­da­ğ’­ın ce­va­bı

OS­MAN DUR­MUŞ (Kı­rık­ka­le) – Sa­yın Baş­kan, say­gı­de­ğer mil­let­ve­kil­le­ri; yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Sa­yın Baş­ka­nım, ye­ni gö­re­vi­niz­de ba­şa­rı­lar di­li­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye­’­nin ger­çek gün­de­mi bu­gün be­nim ko­nuş­tuk­la­rım de­ğil­dir ta­bi­i. An­cak, üç haf­ta ev­vel söz al­dı­ğım için bu ko­nu­yu ko­nu­şa­ca­ğız.

Türk mil­le­ti­nin ba­şı sağ ol­sun. Di­le­ğim, ulu­sal du­yar­lı­lı­ğı ol­du­ğu söy­le­nen Hükûme­ti­mi­zin, ka­çı­rı­lan as­ker­le­ri­ni Za­ho­’­da, Er­bi­l’­de, Sü­ley­ma­ni­ye­’­de, Bar­za­ni­’­nin evin­de ara­ma­sı, bul­ma­sı ve Bar­za­ni­’y­le bir­lik­te der­dest ede­rek Tür­ki­ye­’­ye ge­tir­me­si­dir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, sağ­lık sis­te­mi­nin “ko­ru­yu­cu sis­tem” al­tın­da hiz­met ve­ren ku­rum­la­rı­na bak­tı­ğı­mız za­man: 11.000 sağ­lık evi­miz bu­lu­nu­yor. Ço­ğu ka­pa­lı, ebe­si yok­tur. Hükûme­ti­miz ta­ra­fın­dan 2008 yı­lı için 6.400 sağ­lık oca­ğı plan­la­nı­yor, şu an­ki ra­kam­lar 5.800’de. Bun­la­rın da ço­ğu ka­pa­lı ama. 230 ana ço­cuk sağ­lı­ğı mer­ke­zi. Ra­kam­lar üç aşa­ğı beş yu­ka­rı de­ği­şe­bi­lir, çün­kü Hükûme­ti­mi­zin di­le­ği bu. 1.260 acil yar­dım is­tas­yo­nu­nu ve bir­kaç il­de baş­la­tı­lan pi­lot ai­le he­kim­li­ği­ni sa­ya­bi­li­riz.

2008’de ön­gö­rü­len ku­rum­la­rın sa­yı­la­rı­na ba­kar­sak: 15.000 mu­a­ye­ne oda­sı ol­du­ğu söy­le­ni­yor. Her oda­ya 1 he­kim ver­sek 15.000 pra­tis­yen he­kim eder.

“112 acil” sis­tem­de, 1.260 acil yar­dım is­tas­yo­nun­da 2.500 pra­tis­yen he­kim ça­lış­tır­sak, iş ye­ri he­kim­li­ğin­de 2.500 pra­tis­yen he­kim ça­lış­tır­sak, araş­tır­ma gö­rev­li­si ola­rak 7.500 he­ki­mi­miz hâlen ça­lı­şı­yor ol­sa, top­lam 27.500 pra­tis­yen he­kim eder.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, te­da­vi edi­ci hiz­met­ler­de, el­li ye­di üni­ver­si­te has­ta­ne­sin­de on beş dal­da -stan­dar­dı 5 uz­man he­kim­dir ama- 11 uz­man he­kim ça­lış­tır­dı­ğı­mı­zı var­sa­yı­yo­rum, be­nim he­sa­bı­ma gö­re 5.000 öğ­re­tim ele­ma­nı eder.

Ye­ni üni­ver­si­te­ler­de bu sa­yı 5’i geç­mi­yor. Ço­ğu za­man pro­fe­sör bu­lu­na­mı­yor.

Otuz ye­di eği­tim has­ta­ne­sin­de on beş dal­da 6’şar uz­man he­kim ça­lış­tır­sak 3.500 öğ­re­tim ele­ma­nı eder. Bu­gün bu stan­dart da 1 şef, 2 şef mu­a­vi­ni, 2 ba­şa­sis­tan­dan iba­ret 5 ki­şi­dir.

İki yüz bü­yük has­ta­ne­de -yok ya- on beş da­lın her bi­rin­de 4 uz­man ça­lış­tır­sak 12.000 uz­man he­kim eder. Or­ta bü­yük­lük­te­ki beş yüz has­ta­ne­de on beş dal­da 2 he­kim ça­lış­tır­sak 15.000 uz­man eder.

Beş yüz kü­çük has­ta­ne­de -bun­la­rın ço­ğu­nun stan­dart, de­vam­lı ça­lı­şan, tam gün ça­lı­şan he­ki­mi yok­tur- 6 uz­ma­nı tam gün ça­lış­tır­sak, 3.000 he­kim eder.

Yu­ka­rı­da say­dık­la­rı­mı­zı top­lar­sak, 38.500 uz­man he­kim, bu­na mu­a­ye­ne­ha­ne­de ça­lı­şan 23 bin he­ki­mi de ila­ve ede­lim, on­lar da part-ti­me de­ğil de tam gün ça­lı­şı­yor ol­sun, 61.500 he­kim eder. Ko­ru­yu­cu hiz­met­te­ki 27.500’ü ila­ve et­ti­ği­miz­de de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, 89 bin he­kim ak­tif ça­lı­şı­yor ola­cak­tır. Yet­me­di, bu­na 1.370 özel po­lik­li­nik­te, se­kiz dal­da tam gün ça­lı­şan he­ki­m… Ora­da ço­ğu za­man part-ti­me ça­lı­şır. 10.960 o eder. 341 özel dal mer­ke­zin­de, se­kiz dal­da da tam gün uz­man ça­lış­tır­sak, 2.728 eder, 306 dal mer­ke­zin­de 612 uz­man, 1.600 özel la­bo­ra­tu­var­da 2.400 uz­man ça­lış­tır­sak -ki, bu ra­kam­lar abar­tı­lı, be­nim ra­kam­la­rım- 17 bi­ni o eder. Top­lam 89 bin he­ki­me ila­ve edil­di­ğin­de 106.064 he­kim eder, bü­tün bun­la­rı tam gün ça­lı­şı­yor ka­bul eder­sek.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­kil­le­ri, 9.831 ku­ru­mun ve 23 bin mu­a­ye­ne he­ki­mi­nin ta­ma­mı­… Tam gün mu­a­ye­ne­ha­ne­de ça­lış­mı­yor bu­gün için ta­bi­i. Biz, bu ra­kam­la­rı ço­ğal­ta­rak yu­var­la­dık. Ger­çek ih­ti­yaç, be­nim söy­le­di­ğim norm kad­ro­lar esas alı­nır­sa, 10 bin da­ha kü­çük­tür.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­kil­le­ri, şu an­da, Tür­ki­ye­’­de 117 bin he­kim var ve 106 bin he­ki­mi ben yer­leş­ti­re­bil­dim, bu­ra­da ilan et­tim, norm kad­ro­da. Ya­ni, 11 bin he­kim faz­la­mız var. Bu sa­yı 2008’de    16 bin faz­la ola­cak.

Sağ­lık­ta giz­li iş­siz­li­ği sağ­la­ya­rak ge­ri öde­me ku­rum­la­rı­nın yü­kü­nü da­ha faz­la ar­tı­rır­sak, 17 mil­yar do­lar sos­yal gü­ven­lik açı­ğı 25 mil­yar do­la­ra çı­ka­cak­tır. Ga­li­ba ba­ba­la­rı­mız­dan bi­raz et­ki­le­ni­yo­ru­z…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Dur­muş, bir da­ki­ka sü­re ve­ri­yo­rum.

OS­MAN DUR­MUŞ (De­vam­la) – İki da­ki­ka is­tir­ham ede­bi­lir mi­yim?

BAŞ­KAN – Bir da­ki­ka sü­re ve­ri­yo­rum, ta­mam­la­yın lüt­fen.

OS­MAN DUR­MUŞ (De­vam­la) – 100 bin ye­ni he­kim, bir za­man­la­rın 100 bin tan­kı­nı ha­tır­la­tı­yor. Ül­ke­miz­de 667 ki­şi­ye 1 he­kim düş­mek­te­dir say­gı­de­ğer mil­let­ve­kil­le­ri. Bu yan­lış­lık­lar de­vam edi­yor.

Mec­bu­ri Hiz­met Ya­sa­sı iki yıl er­te­le­nen bir ya­say­dı de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri. 2002 yı­lın­da uz­man he­kim ata­ya­maz ol­duk. Bü­tün kad­ro­la­rı­mız dol­du. Sa­de­ce bu, Tür­ki­ye­’­de­ki he­kim sa­yı­sı­nın o gün için bi­le ye­ter­li ol­du­ğu­nu gös­te­ri­yor ve biz onun için mec­bu­ri hiz­me­ti ye­ni­den baş­lat­tık. Bu­gün, siz 100 bin he­ki­mi ne­re­ye ala­cak­sı­nız? Hem­şi­re açı­ğı­mız var, ebe açı­ğı­mız var; bu­nun­la il­gi­li mes­lek li­se­le­ri ve okul­lar Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­na bağ­lıy­ken, Ba­ka­nı­mız, bun­la­rı is­te­me­yen Millî Eği­ti­me zor­la dev­ret­ti ve hem­şi­re sı­nıf­la­rı açıl­ma­dı, ebe sı­nıf­la­rı açıl­ma­dı. Siz, si­ze bağ­lı olan ku­rum­lar­da ger­çek sağ­lık per­so­ne­li ih­ti­ya­cı­nı gi­der­mi­yor­su­nuz, “YÖK bi­ze kon­ten­jan aç­mı­yor, 100 bin he­ki­me ih­ti­ya­cı­mız var” di­yor­su­nuz. Bun­lar sa­nal ra­kam­lar­dır. Bun­lar be­ce­rik­siz­li­ğin yü­kü­nün baş­ka­sı­na atıl­ma­sı­dır say­gı­de­ğer ar­ka­daş­lar.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Dur­muş.

OS­MAN DUR­MUŞ (De­vam­la) - Sa­yın Baş­ka­nım, bir baş­ka gün in­şal­lah tek­rar gün­dem­le il­gi­li söz alı­rız. Yü­ce he­ye­ti say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Dur­muş, sağ olun.

Gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­ya Sağ­lık Ba­ka­nı Sa­yın Re­cep Ak­dağ ce­vap ve­re­cek­tir.

Bu­yu­run Sa­yın Ba­kan. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) – Say­gı­de­ğer Baş­ka­nım, yü­ce Mec­li­si­mi­zin de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; he­pi­ni­zi say­gı­la­rım­la se­lam­lı­yo­rum. Kı­rık­ka­le Mil­let­ve­ki­li­miz Sa­yın Os­man Dur­mu­ş’­un Tür­ki­ye­’­de­ki sağ­lık per­so­ne­li­nin du­ru­mu ve ih­ti­yaç­lar üze­ri­ne yap­mış ol­du­ğu gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­ya ce­vap ver­mek üze­re hu­zur­la­rı­nız­da­yım.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ko­nuş­ma­mın ba­şın­da özel­lik­le şunu ifa­de et­mek is­te­rim ki, bir­ta­kım ku­rum­lar üze­rin­den ve­ya bir­ta­kım sağ­lık ku­ru­luş­la­rı üze­rin­den te­o­rik he­sap­la­ma­lar yap­mak, si­zin de an­la­mak­ta çok zor­luk çek­ti­ği­niz, be­nim bi­le an­la­mak­ta zor­luk çek­ti­ğim, va­tan­da­şın­sa hiç an­la­ma­dı­ğı ra­kam­la­rı or­ta­ya koy­mak, ra­kam­lar­la oy­na­mak as­lın­da hiç­bir der­de der­man ol­maz. Çün­kü, Tür­ki­ye­’­de he­kim ih­ti­ya­cı­nı be­lir­le­yen ana öl­çü va­tan­da­şı­mız­dır. Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti­’n­de ya­şa­yan in­san­la­rın sa­yı­sı­dır ve Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti­’n­de ya­şa­yan va­tan­daş­la­rı­mı­zın böl­ge­ler­de­ki ih­ti­yaç­la­rı­dır. Kuş­ku­suz ki, ge­rek­ti­ğin­de ye­ni sağ­lık ku­ru­luş­la­rı da açı­lır, sağ­lık ku­ru­luş­la­rı­nın ka­pa­si­te­le­ri de ar­tı­rı­lır. Za­ten yap­tı­ğı­mız odur. Bir ta­raf­tan Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­na bağ­lı ku­ru­luş­lar, öbür ta­raf­tan üni­ver­si­te­le­re bağ­lı ku­ru­luş­lar, öbür ta­raf­tan özel sağ­lık ku­ru­luş­la­rı ye­ni bi­na­lar ya­par­lar, ye­ni ka­pa­si­te oluş­tu­rur­lar. Ama, bü­tün bun­la­rın öte­sin­de sağ­lık hiz­me­ti­ni bi­rin­ci de­re­ce­de he­kim­le ver­mek zo­run­da­sı­nız.

Ben as­lın­da Sa­yın Ba­ka­nın ko­nuş­ma­sı­nı ger­çek­ten ken­di­si adı­na bir ta­lih­siz­lik ola­rak dü­şü­nü­yo­rum. Ni­çin?

OS­MAN DUR­MUŞ (Kı­rık­ka­le) – Bra­vo!

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (De­vam­la) – Çün­kü, Sa­yın Ba­kan bir Mec­lis dö­ne­mi­nin baş­lan­gı­cın­da böy­le bir ko­nuş­ma yap­mak­la as­lın­da ken­di­si­ni bağ­la­mış olu­yor. Be­nim se­le­fim olan Sa­yın Os­man Dur­muş ken­di­si­ni bu tar­tış­ma­la­rın içe­ri­sin­de şu şekil­de bağ­la­mış olu­yor. Ben şöy­le an­la­dım, siz­ler de öy­le an­la­dı­nız an­la­dı­ğım ka­da­rıy­la. Sa­yın Os­man Dur­muş Tür­ki­ye­’­de he­kim sa­yı­sı­nın ye­ter­li ol­du­ğu­nu söy­lü­yor, hat­ta faz­la ol­du­ğu­nu söy­lü­yor.

OS­MAN DUR­MUŞ (Kı­rık­ka­le) – Evet.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (De­vam­la) – Şim­di, bu çok bü­yük bir yan­lış. Sü­reç içe­ri­sin­de bu yan­lı­şı­nı, ben ina­nı­yo­rum ki, Sa­yın Dur­muş ken­di­si de fark ede­cek. Uma­rım ki, tu­ta­nak­la­ra ifa­de­le­ri­nin geç­miş ol­ma­sı do­la­yı­sıy­la, ya­rın yan­lı­şı­nı ifa­de et­mek­ten, yan­lı­şı­nı söy­le­mek­ten, iti­raf et­mek­ten ka­çın­maz. Çün­kü, bu­nun yan­lış ol­du­ğu çok açık. As­lın­da bir­ta­kım ra­kam­lar için Sa­yın Ba­kan bi­ze mü­ra­ca­at et­sey­di, ba­na gel­sey­di, ger­çek­le­ri çok da­ha iyi gö­rür ve böy­le bir ko­nuş­ma­yı yap­maz­dı.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ba­kı­nız, şim­di bi­raz ön­ce de söy­le­dim, he­kim ih­ti­ya­cı­nı ve sağ­lık per­so­ne­li ih­ti­ya­cı­nı be­lir­le­yen ana fak­tör bu ül­ke­de ve­ri­len sağ­lık hiz­me­ti­dir, ve­ril­me­si ge­re­ken sağ­lık hiz­me­ti­dir. He­sap et­ti­ği­miz za­man, 2006 ve 2007 ra­kam­la­rıy­la, bir he­ki­min üze­ri­ne dü­şen iş yü­kü Tür­ki­ye­’­de çok cid­di bo­yut­la­ra ulaş­mış du­rum­da­dır. He­kim­ler, da­ha ön­ce­ki yıl­la­ra kı­yas­la, on­la­rı çok da­ha düz­gün bir bi­çim­de, ül­ke için­de -hükûmet­le­ri­miz dö­ne­min­de- da­ğıt­mış ol­du­ğu­muz hâlde, den­ge­li da­ğı­tı­mı bü­yük öl­çü­de sağ­la­dı­ğı­mız hâlde, ül­ke­nin her yö­re­sin­de bü­yük iş yü­kü al­tın­da­dır­lar. As­lın­da Tür­ki­ye­’­de he­kim sa­yı­sı­nın ye­ter­siz ol­ma­sı, sa­de­ce va­tan­daş­la­rı­mı­zı de­ğil, he­kim­le­ri­mi­zi ve sağ­lık ça­lı­şan­la­rı­mı­zı da zor du­ru­ma so­ku­yor. Bir he­ki­min kar­şı­sı­na gün­de 40 ta­ne, 50 ta­ne, 70 ta­ne has­ta çık­tı­ğın­da, dü­şü­nün, bu ih­ti­ya­cı ne ka­dar kar­şı­la­ya­bi­le­cek­tir bu he­kim? Onun için, ger­çek­ten, ar­tık, Tür­ki­ye­’­de bi­zim kro­nik mu­ha­li­fi­miz olan bir­çok ku­ru­mun bi­le he­kim sa­yı­la­rı­nı tar­tış­mak­tan vaz­geç­ti­ği bir dö­nem­de, Sa­yın Os­man Dur­mu­ş’­un bu ko­nuş­ma­yı yap­ma­sı ken­di­si için bü­yük bir ta­lih­siz­lik ol­du.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ba­kı­nız, Dün­ya Sağ­lık Ör­gü­tü­nün Av­ru­pa böl­ge­sin­de 52 ül­ke var; 53 ül­ke ol­du, Sır­bis­ta­n’­la Ka­ra­dağ ay­rıl­dı, şu an­da 53 ül­ke var. “Dün­ya Sağ­lık Ör­gü­tü­nün Av­ru­pa böl­ge­si” de­yin­ce -yan­lış an­la­şıl­ma­sın- sa­de­ce ge­liş­miş Ba­tı Av­ru­pa ül­ke­le­rin­den bah­set­mi­yo­rum. Bu­ra­da, Sov­yet Rus­ya­’­nın da­ğıl­ma­sıy­la olu­şan ül­ke­ler de var, ya­ni, bi­zim hem ba­tı­mız­da hem do­ğu­muz­da olan ül­ke­ler var, 53 ül­ke. Bu 53 ül­ke içe­ri­sin­de, nü­fu­su­na gö­re he­kim sa­yı­sı en son­da ge­len ül­ke Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti­’­dir, Ar­na­vut­lu­k’­la bir­lik­te. Şim­di, as­lın­da, sa­de­ce bu ra­kam bi­le, sa­de­ce bu ifa­de bi­le Tür­ki­ye­’­de he­kim ih­ti­ya­cı­nın han­gi bo­yut­lar­da ol­du­ğu­nu bi­ze gös­te­ri­yor. Ya­ni, hem 52 ül­ke­nin için­de en so­nun­cu ola­cak­sı­nız hem de Tür­ki­ye­’­de he­kim sa­yı­sı faz­la ola­cak!.. Hiç man­tık­lı ge­li­yor mu de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri bu si­ze?

Ba­kın, ben si­ze baş­ka bir­ta­kım ra­kam­lar ve­re­yim: İstan­bu­l’­u­mu­zun nü­fu­su 11 mil­yon­dur. İstan­bu­l’­u­n… Ha­ni “İs­tan­bu­l’­da dok­tor faz­la­lı­ğı var, An­ka­ra­’­da dok­tor faz­la­lı­ğı var” di­ye ko­nu­şu­lu­yor, biz dok­tor sa­yı­sı­nın ek­sik­li­ğin­den bah­set­ti­ği­miz­de “den­ge­siz da­ğı­lım var, bu, bu­nun için böy­le­dir” de­ni­yor da, ya­ni “ye­ter­siz ka­lı­yor” de­ni­yor da onun için İstan­bu­l’­u ör­nek ve­ri­yo­rum; bir de An­ka­ra­’­yı ve İzmi­r’i ör­nek ve­re­ce­ğim. Ba­kı­nız, İstan­bu­l’­u­mu­zun nü­fu­su­na ya­kın nü­fus­lar, Bel­çi­ka, Yu­na­nis­tan, Kü­ba gi­bi ül­ke­le­rin nü­fus­la­rı­dır. Bu ül­ke­ler­de he­kim sa­yı­la­rı­nı si­ze söy­le­ye­yim: Me­se­la, Bel­çi­ka­’­da 46 bin he­kim var, Yu­na­nis­ta­n’­da 47 bin he­kim var, Kü­ba­’­da 66 bin he­kim var, İstan­bu­l’­u­muz­da 20 bin he­kim var. Pe­ki, İzmi­r’­e ba­ka­lım: Er­me­nis­tan ve Uru­gu­a­y’­la nü­fus ola­rak kı­yas­la­mak müm­kün İzmir ili­mi­zi. 3 mil­yon ci­va­rın­da bu ül­ke­le­rin nü­fus­la­rı var. Bu ül­ke­ler­de­ki he­kim sa­yı­la­rı 10 bin-12 bin iken İzmi­r’­de­ki he­kim sa­yı­mız 8 bin ci­va­rın­da­dır, Tür­ki­ye­’­de he­ki­min en çok ol­du­ğu şehir ol­ma­sı­na rağ­men. An­ka­ra­’y­la kı­yas­la­ya­lım: Gür­cis­ta­n’­da, Türk­me­nis­ta­n’­da -nü­fus­la­rı An­ka­ra­’y­la ben­zi­yor- 20’şer bin he­kim var, An­ka­ra­’­mız­da 14 bin ta­ne he­kim var ki, An­ka­ra Tür­ki­ye­’­de dok­to­run en çok ol­du­ğu şehir­dir, yıl­lar bo­yun­ca bü­rok­ra­si­nin bu­ra­da yer­leş­miş ol­ma­sı do­la­yı­sıy­la, eş du­ru­mu ta­yin­le­rin­den do­la­yı ge­len de­ğer­li mes­lek­taş­la­rı­mız do­la­yı­sıy­la.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bü­tün bu ger­çek­ler or­ta­day­ken, hâlâ Tür­ki­ye­’­de kal­kıp he­kim sa­yı­sı­nın ye­ter­li ol­du­ğun­dan, faz­la ol­du­ğun­dan bah­set­mek, ger­çek­ten, ül­ke­nin ha­ki­kat­le­ri­ni bil­me­mek­ten kay­nak­la­nı­yor. Bu­nu bi­raz da ta­bi­i kar­şı­lı­yo­rum. Bil­gi nok­san­lı­ğı, bil­gi ek­sik­li­ği olun­ca, bu ka­bil ha­ta­la­ra düş­mek müm­kün olu­yor.

Şim­di, eğer, me­se­le­yi şöy­le gö­rür­se­niz, bun­dan beş yıl ön­ce­nin  sağ­lık hiz­met­le­ri­ni sun­ma man­tı­ğıy­la gö­rür­se­niz, bu an­la­yı­şı ta­bii kar­şı­la­ya­bi­lir­si­niz: Ney­di o man­tık de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım? Siz, si­gor­ta­lı iş­çi­le­rin kar­şı­sı­na du­var­lar örer­si­niz, va­tan­daş­la­rın kar­şı­sı­na Ber­lin du­var­la­rı gi­bi du­var­lar örer­si­niz, on­la­rın sağ­lık hiz­me­ti­ne ulaş­ma­sı­nı en­gel­ler­si­niz. Va­tan­daş has­ta­ne ka­pı­la­rın­da, has­ta­ne eşik­le­rin­de ge­ce­ler, ran­de­vu ala­maz, hiz­met ala­maz. Ez­ka­za o ka­dar ka­la­ba­lı­ğın için­de bir fır­sat bu­lup da bir şekil­de bir re­çe­te al­mış­sa, ila­cı­nı al­mak için bu se­fer sa­at­ler­ce bek­le­şir. Böy­le bir man­tık­la sağ­lık hiz­me­ti su­nar­sa­nız, o za­man si­ze dok­tor sa­yı­sı da faz­la ge­lir, hem­şi­re sa­yı­sı da faz­la ge­le­bi­lir, sağ­lık per­so­ne­li sa­yı­sı da faz­la ge­le­bi­lir, hat­ta has­ta­ne sa­yı­sı bi­le faz­la ge­le­bi­lir, ya­tak sa­yı­sı bi­le faz­la ge­le­bi­lir! (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ba­kı­nız, as­lın­da, Sa­yın Os­man Dur­muş Tür­ki­ye­’­nin ne­re­den ne­re­ye gel­di­ği­ni sağ­lık­ta iyi ta­kip et­me­liy­di. Bu­nun için, Tür­ki­ye Sağ­lık­ta Dö­nü­şüm Prog­ra­mı­’­nın Tür­ki­ye­’­yi ne­re­den ne­re­ye ge­tir­di­ğiy­le il­gi­li bir ki­tap ya­yın­la­dık. Bu­nu Sa­yın Os­man Dur­mu­ş’­a da gön­der­dik. Şim­di, ben bir ta­ne da­ha gön­de­re­ce­ğim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

OS­MAN DUR­MUŞ (Kı­rık­ka­le) – Ko­le­ra­dan bah­set­mi­yor­su­nuz, ti­fo­dan, di­zan­te­ri­den bah­set­mi­yor­su­nuz; sak­lı­yor­su­nuz, san­sür uy­gu­lu­yor­su­nuz Sa­yın Ba­kan! Ba­sı­na san­sür uy­gu­lu­yor­su­nuz!

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (De­vam­la) – Bu ki­ta­bı iyi de­ğer­len­dir­di­ği­miz za­man şunu gö­re­ce­ğiz: Tür­ki­ye­’­de sağ­lık hiz­met­le­ri­nin ni­ce­li­ği ve ni­te­li­ği­…

OS­MAN DUR­MUŞ (Kı­rık­ka­le) – An­ka­ra­’­da ko­le­ra var, san­sür uy­gu­lu­yor­su­nuz.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (De­vam­la) – Ba­kın Sa­yın Dur­muş, “An­ka­ra­’­da ko­le­ra var.” de­di­ği­niz za­ma­n…

OS­MAN DUR­MUŞ (Kı­rık­ka­le) - Amip­li di­zan­te­ri var; has­ta­ne­de ka­yıt yap­tır­mı­yor­su­nuz.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (De­vam­la) - …si­zin doğ­ru ko­nuş­ma­dı­ğı­nı­zı ve as­lın­da­…

OS­MAN DUR­MUŞ (Kı­rık­ka­le) – 2005’te 500 ki­şi­…

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (De­vam­la) – Ba­kın, as­lın­da, Hıf­zıs­sıh­ha Ka­nu­nu­’­mu­za gö­re de, bir mil­let­ve­ki­li ol­ma­nı­za rağ­men o Ka­nu­nu da iyi bil­me­di­ği­ni­zi ve böy­le açık­la­ma­lar yap­ma­nı­n…

OS­MAN DUR­MUŞ (Kı­rık­ka­le) – Ya­ni, söy­le­me­mem la­zım, de­ğil mi!

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (De­vam­la) - …ulu­or­ta böy­le açık­la­ma­lar yap­ma­nın ya­kış­ma­dı­ğı­nı bil­me­niz ge­re­kir. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

OS­MAN DUR­MUŞ (Kı­rık­ka­le) - Ama, si­ze ya­lan ya­kış­mı­yor ya da ya­kı­şı­yor!

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (De­vam­la) – De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, şim­di, as­lın­da, Sa­yın Dur­mu­ş’­un ruh hâli­ni ben iyi an­lı­yo­rum. Biz 2002’de ik­ti­da­ra gel­di­ği­miz za­man, Tür­ki­ye­’­de ti­fo ve di­zan­te­ri sa­yı­sı -is­ta­tis­tik­ler­le ko­nu­şu­yo­rum- bil­di­ril­miş ti­fo ve di­zan­te­ri sa­yı­sı 52 bin­di. Bu se­ne bek­le­di­ği­miz sa­yı 8 bin­dir. Ama, biz bu sa­yı­yı çok yük­sek bu­lu­yo­ruz. Bu­nun için be­le­di­ye­le­ri­miz­le ça­lı­şı­yo­ruz, il özel ida­re­le­ri­miz ça­lı­şı­yor, köy­le­ri­miz­de hem sağ­lık­lı iç­me su­yu el­de et­mek için hem ka­na­li­zas­yon­la­rı mü­kem­mel hâle ge­tir­mek için gay­ret edi­yo­ruz. Çün­kü, biz, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti­’­ne bu 8 bin sa­yı­sı­nın da uy­gun ol­ma­dı­ğı­nı, 8 bin sa­yı­sı­nın da ya­kış­ma­dı­ğı­nı bi­li­yo­ruz. Ama, 52 bin­ler­den 8 bin­le­re in­dir­dik.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, biz 2002’de yö­ne­ti­mi dev­ral­dı­ğı­mız­da, Sa­yın Dur­mu­ş’­tan yö­ne­ti­mi dev­ral­dı­ğı­mız­da Tür­ki­ye­’­de sıt­ma sa­yı­sı 10 bin ra­ka­mıy­la ifa­de edi­li­yor­du. 2006’da­ki sıt­ma va­ka­mız 700 kü­sur­dur, 2007’de­ki sıt­ma va­ka sa­yı­mız muh­te­me­len 300’ler ci­va­rın­da ola­cak­tır.

OS­MAN DUR­MUŞ (Kı­rık­ka­le) – Ve­rem ne ka­dar, ve­rem? Ve­re­mi söy­le!

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (De­vam­la) – De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ba­kı­nız, Tür­ki­ye­’­de, gö­re­vi dev­ral­dı­ğı­mız za­man, 15 bin­ler ci­va­rın­da, yıl­da, kı­za­mık­lı ço­cu­ğu­muz var­dı, Sa­yın Os­man Dur­mu­ş’­tan dev­ral­dı­ğı­mız za­ma­n…

OS­MAN DUR­MUŞ (Kı­rık­ka­le) – O bi­zim pro­je­miz, şim­di sa­hip­le­ni­yor­su­nuz.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (De­vam­la) – …ve bu kı­za­mık­lı ço­cuk sa­yı­la­rı, iki-üç yıl­da bir 25-30 bi­ne yük­se­lir­di. Geç­ti­ği­miz yıl, Tür­ki­ye­’­de, kı­za­mık­lı ço­cuk sa­yı­sı 34 ta­ne ol­du; yan­lış an­la­ma­yın, 34 bin de­ğil, 34. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Yıl­lar­ca, bu ül­ke­de, SSK’­lı iş­çi­si­ne “Sen, dev­le­tin has­ta­ne­si­ne gi­de­mez­sin, üni­ver­si­te­nin has­ta­ne­si­ne gi­de­mez­sin.” di­yen, me­mu­ru­na da -ya­nın­da bir SSK has­ta­ne­si ol­du­ğu hâlde- “Sen, bu SSK has­ta­ne­si­ne gi­de­mez­sin.” di­yen, zih­ni­yet­ler de­mek is­te­mi­yo­rum, çün­kü o gün­kü zih­ni­yet­ler de as­lın­da bu­nu doğ­ru bul­mu­yor­du, ama Sa­yın Ba­kan, yi­ne ta­lih­siz bir ke­li­me kul­lan­dı bi­ti­rir­ken ko­nuş­ma­sı­nı, “be­ce­rik­siz­lik” di­ye, ama zih­ni­ye­ti ve­ya ar­zu­su ne olur­sa ol­sun, o gün­kü be­ce­rik­siz yö­ne­tim­ler va­tan­da­şı böy­le­si­ne mahkûm et­miş du­rum­day­dı. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, 22 Tem­muz­da İstan­bu­l’­da se­çim ça­lış­ma­la­rı ya­par­ken bir va­tan­da­şı­mız ya­nı­ma gel­di ve çok en­te­re­san bir ör­nek ver­di, de­di ki: “Sa­yın Ba­ka­nım, be­nim ba­bam gö­ğüs has­ta­sıy­dı -bi­raz ön­ce ve­rem­den de laf ata­rak bah­set­ti ora­da Sa­yın Dur­muş- be­nim ba­bam ve­rem has­ta­sıy­dı ve biz Ye­di­ku­le­’­ye ya­kın bir yer­de otu­ru­yo­ruz İstan­bu­l’­da ve ba­bam si­gor­ta­lıy­dı. Hiz­met ala­bil­mek için ba­na, Ana­do­lu ya­ka­sın­da, Kar­ta­l’­da, Sü­rey­ya­pa­şa­’­ya git­mem söy­le­ni­yor­du, her se­fe­rin­de ba­ba­mı alıp Sü­rey­ya­pa­şa­’­ya gö­tü­rü­yor­dum. Bi­zim bir dos­tu­mu­zun, bir ya­kı­nı­mı­zın da evi Sü­rey­ya­pa­şa­’­ya ya­kın­dı, Kar­ta­l’­day­dı, ama o da dev­let me­mu­ru emek­li­siy­di, o da hiz­met al­mak için Ye­di­ku­le­’­ye gel­mek zo­run­day­dı.”

Ba­kın, bu­gün, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti­’­nin onur­lu va­tan­daş­la­rı­… Hep bu Mec­lis kür­sü­sün­den, onur­lu bir ül­ke ol­mak­tan, onur­lu va­tan­daş­lar ol­mak­tan bah­se­di­li­yor ya za­man za­man, iş­te, onur­lu va­tan­daş böy­le olu­nur. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Bu­gün, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti­’­nin onur­lu va­tan­daş­la­rı, Tür­ki­ye­’­de­ki bü­tün sağ­lık ku­ru­luş­la­rın­dan ra­hat­ça fay­da­la­na­bi­li­yor­lar. İlaç­la­rı­nı -bu­nu ha­yal bi­le ede­me­miş­ti da­ha ön­ce­ki ik­ti­dar­lar- has­ta­ne­den re­çe­te­si­ni al­dık­tan son­ra, hiç­bir bü­rok­ra­tik en­ge­le ta­kıl­ma­dan, ar­zu et­ti­ği ec­za­ne­ye gi­de­rek alıp evi­ne dö­ne­bi­li­yor­lar. Bun­lar ko­lay ol­ma­dı ta­bi­i, bun­lar beş yıl­lık uzun bir ça­ba­nın so­nu­cun­da ger­çek­leş­ti, bun­lar bir zih­ni­yet dö­nü­şü­mü­nün so­nu­cun­da ger­çek­leş­ti de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Bü­tün bun­lar, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti dev­le­ti­nin ku­rum­la­rıy­la ka­rar­lı bir bi­çim­de, “ben, bu dö­nü­şü­mü ger­çek­leş­ti­re­ce­ğim, gü­cüm bu­na ye­ter; be­nim mil­le­tim, böy­le­si­ne bir zil­le­te mahkûm de­ğil­dir; be­nim mil­le­tim, has­ta­ne ka­pı­la­rın­da sı­kın­tı çek­me­ye mahkûm de­ğil­dir” şek­lin­de bir zih­ni­yet dö­nüş­me­siy­le bü­tün bun­lar ger­çek­leş­ti, ama ben, da­ha ön­ce de ifa­de et­tim, şim­di bir ke­re da­ha ifa­de et­me ih­ti­ya­cı­nı du­yu­yo­rum; ben, bu­gün, de­ğer­li ko­nuş­ma­sıy­la bu­ra­da kat­kı ver­me­ye ça­lı­şan Sa­yın Dur­mu­ş’­a da sağ­lık­la il­gi­li ol­sun ol­ma­sın bü­tün di­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­ma da par­ti­miz dı­şın­da­ki di­ğer, gru­bu bu­lu­nan, Mec­lis­te gru­bu bu­lu­nan par­ti­le­re de ve di­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­ma da şu hu­sus­ta bir çağ­rı­da bu­lu­na­rak yar­dım­la­rı­nı is­ti­yo­rum: Ar­tık, Tür­ki­ye­’­de dok­tor sa­yı­sı az mı­dır, çok mu­dur, bu­nu tar­tış­ma­nın ha­ki­ka­ten ye­ri yok. Dok­tor sa­yı­sı­nın az ol­du­ğu­nu çok çok iyi bi­li­yo­ruz. O hâlde, bu­nu na­sıl ar­tı­ra­ca­ğız, bu­nun tar­tış­ma­sı­nı ya­pa­lım; bu­nu na­sıl ba­şa­rı­rız, bu­nun tar­tış­ma­sı­nı ya­pa­lım.

Sa­yın Dur­muş “Siz, dok­tor sa­yı­sı­nı ar­tır­mak is­ti­yor­su­nuz. Ee, ni­ye? Çün­kü, siz, ucuz iş gü­cü te­min et­mek is­ti­yor­su­nuz.” de­di. Bu tes­pit o ka­dar yan­lış ki de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım. Ba­kı­nız, biz gö­re­ve gel­di­ği­miz za­man, yi­ne 2002 yı­lın­da bir uz­man he­ki­min ay­lık ma­a­şı var­dı, ka­mu­da ça­lı­şan bir uz­man he­ki­min. Şim­di de uz­man he­kim­ler ay­lık ma­aş alı­yor­lar. Bu ma­aş­la­rın alım gü­cü iti­ba­rıy­la bir­bi­ri­nin ay­nı­sı ol­du­ğu­nu söy­le­ye­bi­li­riz, enf­las­yon­la oran­tı­lı bi­çim­de bun­lar art­tı. O za­man da ek öde­me var­dı, şim­di de biz dok­tor­la­rı­mı­za ve di­ğer sağ­lık ça­lı­şan­la­rı­mı­za ek öde­me ve­ri­yo­ruz.

2002 yı­lın­da uz­man he­kim­le­re ve­ri­len ek öde­me­le­ri bu­gün­le kı­yas­la­dı­ğı­mız za­man, bu­gü­nün alım gü­cüy­le aşa­ğı yu­ka­rı 650-700 li­ra­lık bir ek öde­me öden­di­ği­ni gö­rü­yo­ruz. Ba­kın, 2007 or­ta­la­ma­la­rı­nı söy­lü­yo­rum: Uz­man he­kim­le­ri­mi­zin ek öde­me or­ta­la­ma­la­rı ay­lık 4.100 li­ra ol­muş­tur bu se­ne, 2007 yı­lın­da. Ana­la­rı­nın ak sü­tü gi­bi de he­lal ol­sun, çün­kü yap­tık­la­rı iş önem­li bir iş­tir. On­la­rın emek­le­ri­nin kar­şı­lı­ğı­nı ken­di­le­ri­ne öde­me­li­yiz. Gü­cü­müz olur­sa da­ha faz­la­sı­nı da ver­mek is­ti­yo­ruz.

Bu­gün, ka­mu­da tam gün ça­lı­şan bir uz­man he­kim, ma­a­şı ve ek öde­me­le­riy­le -iş­te, or­ta­la­ma­sı­nı söy­lü­yo­rum- 5.500 li­ra ci­va­rın­da bir ka­zan­ca sa­hip­tir. Oy­sa bu­nun 2002’de­ki kar­şı­lı­ğı -1.400’ün üze­ri­ne 700’ü ek­ler­se­niz, 650’yi ek­ler­se­niz- 2.000 li­ra, 2.100 li­ra ci­va­rın­da bir ra­kam­dır. Kim he­ki­min iş gü­cü­nü ucuz kul­la­nı­yor­muş, bu ra­kam­lar herhâlde çok be­lir­gin bir bi­çim­de gös­te­ri­yor! (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Ha, ama, o za­man baş­ka bir sis­tem var­dı. O za­man sis­tem şuy­du: Ba­kı­nız, yi­ne ra­kam­lar­la ko­nu­şu­yo­rum. Gö­re­ve baş­la­dı­ğı­mız za­man he­kim­le­rin yüz­de 11’i tam za­man­lı ça­lı­şı­yor­du, bu­gün ka­mu­da ça­lı­şan he­kim­le­rin yüz­de 63’ü tam za­man­lı ça­lı­şı­yor. Ne de­mek­tir bu ya­rı za­man­lı ça­lış­ma? He­ki­min mu­a­ye­ne­ha­ne­si var de­mek­tir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­rim, ben si­ze so­ru­yo­rum: Bu mu­a­ye­ne­ha­ne­ci­lik sis­te­mi yıl­lar bo­yun­ca -bu sa­de­ce Sa­yın Dur­mu­ş’­un dö­ne­mi­ne de mün­ha­sır de­ğil­di- on yıl­lar bo­yun­ca, ya­rım asır bo­yun­ca na­sıl ça­lış­tı bu ül­ke­de? Bu iş­le il­gi­li tra­je­di­le­ri, hep, biz mil­le­ti­miz­le bir­lik­te ya­şa­ma­dık mı? İster sek­tö­rün için­de ola­lım is­ter ol­ma­ya­lım, ken­di­miz için ya­şa­dık, ana­mız için ya­şa­dık, ba­cı­mız için ya­şa­dık, kız kar­de­şi­miz için ya­şa­dık, ço­cu­ğu­muz için ya­şa­dık. Ne ya­pı­lı­yor­du bi­ze? İş­te, bi­raz ön­ce an­lat­tı­ğım o es­ki has­ta­ne­ci­lik man­tı­ğın­da, siz has­ta­ne­nin ka­pı­sı­na gi­di­yor­du­nuz ve önem­li bir işi­niz var­sa mut­la­ka mu­a­ye­ne­ha­ne­le­re yön­len­di­ri­li­yor­du­nuz. Önem­li bir has­ta­lı­ğı­nız var, has­ta­ne­ye yat­ma­nız ge­re­ki­yor­sa, ame­li­yat ol­ma­nız ge­re­ki­yor­sa, gi­de­cek­si­niz, mu­a­ye­ne­ha­ne­de o pa­ra­yı ve­re­cek­si­niz ve on­dan son­ra hiz­met ala­cak­sı­nız. Sis­tem böy­le ça­lı­şı­yor­du. O za­man dev­let, ka­mu şöy­le bir man­tık­la yü­rü­yor­du­…

KA­MER GENÇ (Tun­ce­li) – Dok­tor­lar mu­a­ye­ne­ha­ne­si­ne git­me­den ame­li­yat et­mi­yor­lar Sa­yın Ba­kan.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (De­vam­la) – Sa­yın Ka­mer Genç, se­nin dün­ya­dan ha­be­rin yok!

KA­MER GENÇ (Tun­ce­li) – Se­nin yok dün­ya­dan ha­be­rin!

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (De­vam­la) – Tun­ce­li­’­den hiç ha­be­rin yok! (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Bak, ni­ye yok, ben sa­na söy­le­ye­yi­m…

KA­MER GENÇ (Tun­ce­li) – Be­nim ilim­de, il­çem­de kaç dok­tor var, söy­le!

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (De­vam­la) – Bak, ni­ye ol­ma­dı­ğı­nı ben söy­le­ye­yim sa­na­…

KA­MER GENÇ (Tun­ce­li) – Be­nim il­çem­de dok­tor yok.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (De­vam­la) – Sen şim­di Tun­ce­li­’­ye git, Tun­ce­li­’­de tam gün ça­lı­şan dok­tor­la­rın yüz­de­si­ne bir bak, o za­man gö­re­cek­sin bu­nu.

KA­MER GENÇ (Tun­ce­li) – Gel gi­de­lim, gö­rü­şe­lim.

BAŞ­KAN – Sa­yın Genç, lüt­fe­n…

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (De­vam­la) – Bu­gün Tun­ce­li­’­de tam gün ça­lı­şan dok­tor­la­rın yüz­de­si­ne ba­kar­san gö­rür­sün. Ama, bu se­ni ra­hat­sız edi­yor, ben bi­li­yo­rum.

KA­MER GENÇ (Tun­ce­li) – Ha­yır, ben ra­hat­sız ol­mu­yo­rum.

BAŞ­KAN – Sa­yın Ba­kan, Ge­nel Ku­ru­la hi­tap edin lüt­fen.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (De­vam­la) – Çün­kü, mil­le­tin beş yıl bo­yun­ca sağ­lık hiz­met­le­ri ko­nu­sun­da ala­bil­me­ye baş­la­dı­ğı hiz­met­ler, kuş­ku­suz, mu­ha­le­fet ya­pan­la­rı ra­hat­sız ede­bi­lir. Ama, ben bu­nu her za­man söy­le­dim.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bu­nu her za­man söy­le­dim. Ba­kın, Sağ­lık­ta Dö­nü­şüm Prog­ra­mı Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti­’­nin if­ti­har ede­ce­ği bir prog­ram­dır. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

OS­MAN DUR­MUŞ (Kı­rık­ka­le) – Üni­ver­si­te has­ta­ne­le­ri kan ağ­lı­yor. Üni­ver­si­te has­ta­ne­le­ri ka­pa­na­cak.

 (Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Bir da­ki­ka sü­re­niz var Sa­yın Ba­kan.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (De­vam­la) – Sa­yın Baş­ka­nım, ta­mam­lı­yo­rum.

Bu sa­de­ce 58’in­ci, 59’un­cu Cum­hu­ri­yet Hükûmet­le­ri­nin Sağ­lık Ba­ka­nı Re­cep Ak­da­ğ’­ın ve­ya bu hükûmet­le­rin if­ti­har ede­ce­ği bir ba­şa­rı de­ğil­dir. Bu ba­şa­rı­ya hep bir­lik­te sa­hip çık­ma­mız la­zım. Ek­sik­le­ri­miz yok mu? Var. Ya­pa­cak iş­le­ri­miz yok mu? Var. Bu­gün­kü ko­nu­ya dö­nü­yo­rum, Sa­yın Dur­mu­ş’­un ifa­de­le­ri­ne dö­nü­yo­rum, bu ek­sik­ler­den en önem­li­si Tür­ki­ye­’­de he­kim sa­yı­sı­dır. Doğ­ru, hem­şi­re sa­yı­sın­da da ek­sik­lik var. Ba­kın, bu ek­sik­li­ği na­sıl his­set­tik: Yi­ne gö­re­ve gel­di­ği­miz­de, her git­ti­ği­miz şehir­de hem­şi­re­ler önü­mü­zü ke­ser­di “Bi­ze iş ve­rin.” di­ye. Bir ön­ce­ki ik­ti­dar dö­ne­min­de, 57’nci Hükûmet dö­ne­min­de top­lam­da 39 bin per­so­nel is­tih­dam edil­miş­ken, biz 100 bin per­so­nel is­tih­dam et­tik.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­kil­le­ri, öy­le ümit edi­yo­rum ki, çe­şit­li ve­si­le­ler­le Sağ­lık­ta Dö­nü­şüm Prog­ra­mı­’­nı ve in­san kay­nak­la­rıy­la il­gi­li plan­la­ma­la­rı­mı­zı yi­ne gö­rüş­me imkânı­mız ola­cak.

Ben, bu ve­si­ley­le he­pi­ni­zi say­gı­la­rım­la se­lam­lı­yor, sağ­lık­lar di­li­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ba­kan.

Şim­di, gün­de­me ge­çi­yo­ru­z…

KA­MER GENÇ (Tun­ce­li) – Sa­taş­ma­dan söz is­ti­yo­rum, “Se­nin ak­lın er­mi­yor.” de­di ba­na.

OS­MAN DUR­MUŞ (Kı­rık­ka­le) – Sa­yın Baş­ka­nım, ki­şi­li­ği­me sa­taş­ma var, bir da­ki­ka sü­rey­le söz is­ti­yo­rum.

KA­MER GENÇ (Tun­ce­li) – Söz is­ti­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

OS­MAN DUR­MUŞ (Kı­rık­ka­le) – Ki­şi­lik hak­la­rı­ma sa­taş­ma var. Ben, Sa­yın Ba­ka­na isim ve­re­rek sa­taş­ma­dım, Sa­yın Ba­ka­nın ruh hâli­ni ko­nuş­ma­dım. Ben, mu­ha­le­fet ola­rak, Tür­ki­ye ger­çek­le­ri­ni söy­le­dim. Sa­yın Ba­kan ki­şi­li­ği­me sal­dı­rı­yor, ruh hâli­mi ko­nu­şu­yor, be­nim söy­le­dik­le­ri­me ce­vap ver­mi­yor, baş­ka şey­ler söy­lü­yor ve be­nim ruh hâli­min ne ol­du­ğu­nu­… Kür­sü­den söz is­ti­yo­rum efen­dim.

BAŞ­KAN – Me­ra­mı­nı­zı an­lat­tı­nız Sa­yın Dur­muş.

OS­MAN DUR­MUŞ (Kı­rık­ka­le) – An­la­ta­ma­dım efen­dim, lüt­fe­n…

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim, he­pi­miz din­le­dik. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

OS­MAN DUR­MUŞ (Kı­rık­ka­le) – Sa­taş­ma­sı­na ce­vap ver­mek is­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN – Sağ olun, te­şek­kür ede­rim.

KA­MER GENÇ (Tun­ce­li) – Sa­yın Baş­kan, sa­taş­ma var. “Se­nin ak­lın er­mi­yor.” de­di. Söz is­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN – Ye­ri­niz­den, bir da­ki­ka­lık bir sü­re ve­ri­yo­rum.

 

IV.- AÇIK­LA­MA­LAR VE SA­TAŞ­MA­LA­RA İLİŞ­KİN KO­NUŞ­MA­LAR

1.- Tun­ce­li Mil­let­ve­ki­li Ka­mer Gen­ç’­in, Sağ­lık Ba­ka­nı Re­cep Ak­da­ğ’­ın, ko­nuş­ma­sın­da, şah­sı­na sa­taş­ma­sı ne­de­niy­le ko­nuş­ma­sı

KA­MER GENÇ (Tun­ce­li) – Sa­yın Baş­kan, çok te­şek­kür edi­yo­rum.

Efen­dim, ta­bi­i, sağ­lık hiz­met­le­rin­de bü­yük şehir­ler­de cid­di bir­ta­kım iyi­leş­tir­me­ler var, bu­nu inkâr et­mek müm­kün de­ğil. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Ta­mam, ar­ka­daş­la­r… Ama, ben, Sa­yın Sağ­lık Ba­ka­nı­na tek­lif edi­yo­rum. Ge­lin gi­de­lim Tun­ce­li ili­ne. Ba­kın, Tun­ce­li ilin­de bir il­çe­de tek dok­tor var, ba­zen ol­mu­yor. Va­tan­daş tan­si­yon ha­pı­nı ala­mı­yor, tan­si­yon ha­pı­nı­… Yük­sek tan­si­yon­lu, tan­si­yon ha­pı­nı ala­mı­yor.

Has­ta­ne­ler­de mü­te­has­sıs dok­tor­la­rı­mız ek­sik. Bir­çok il­çe­de­ki has­ta­ne­ler­de mü­te­has­sıs dok­tor ek­sik. İlçe­le­ri­miz­de, na­hi­ye­le­ri­miz­de­… Me­se­la bir Ova­cı­k’­ın bir Ye­şil­ya­zı na­hi­ye­si var, 300 ta­ne böl­ge ya­tı­lı oku­lu öğ­ren­ci­si var; na­hi­ye mer­ke­zi, bir dok­tor yok, bir hem­şi­re yok. Per­te­k’­in Pı­nar­lar Na­hi­ye­si­’n­de yi­ne öy­le; bir dok­tor yok, bir hem­şi­re yok. Tun­ce­li­’­nin bir­çok na­hi­ye­sin­de bir tek dok­tor ve hem­şi­re yok.

Şim­di, ta­mam, bü­yük şehir­ler­de siz iyi hiz­met­ler ya­pa­bi­lir­si­niz. Ben, o sağ­lık re­for­mu ka­nun ta­sa­rı­sı­na da kar­şı de­ği­lim. Bü­tün va­tan­daş­la­rın has­ta­ne­le­re git­me­si­ni ben de gö­nül­den al­kış­lı­yo­rum, ama, bü­tün gü­cü­nü­zü bü­yük vi­la­yet­le­re ver­me­yin.

Ay­rı­ca, Tun­ce­li­’­nin ko­nu­mu iti­ba­rıy­la her an için çok cid­di ya­ra­lan­ma­lar olu­yor. Bu­ra­da dev­le­tin gü­ven­lik gö­rev­li­le­ri var. Bu ya­ra­lan­ma­lar so­nu­cun­da in­san­la­rı­mı­zın, genç­le­ri­mi­zin kan kay­bın­dan öl­me­me­si için o has­ta­ne­le­ri­mi­ze cid­di alet ede­vat ve dok­tor ver­me­miz la­zım. Bi­zim söy­le­di­ği­miz bu. Yok­sa ki biz ez­be­re ko­nuş­mu­yo­ruz.

Sa­yın Ba­kan, şim­di ye­ni 11 ta­ne dok­tor ata­dı­nız, bu­nun 6’sı git­ti, 5’i git­me­di, ama, il­çe­ler dok­tor­suz kal­dı! Yi­ne, mü­te­has­sıs dok­tor­la­rı­mız yok. Söy­le­yin kaç ta­ne var­sa.

İlçe­le­ri­miz­de sağ­lık ocak­la­rı­nı has­ta­ne sta­tü­sü­ne çe­vir­di­niz, dok­tor gön­der­me­di­niz, mü­te­has­sıs dok­tor gön­der­me­di­niz. İlçe­le­ri­mi­zin ba­zı­la­rın­da za­man za­man gü­ven­lik ne­de­niy­le -Ho­za­t’­ı öy­le, Pü­lü­mü­r’­ü öy­le, Na­zı­mi­ye­’­si öy­le, Ova­cı­k’ı öy­le- in­san­lar şeh­re gel­mi­yor. Ora­da ani has­ta­la­ra dok­tor gi­de­mi­yor.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Genç.

KA­MER GENÇ (Tun­ce­li) – Ben de te­şek­kür ede­rim efen­dim.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) – Tun­ce­li öze­liy­le il­gi­li bir cüm­le, ye­rim­den ifa­de et­mek is­ti­yo­rum, sa­yıy­la il­gi­li­…

BAŞ­KAN – Ön­ce Sa­yın Ba­kan ce­vap ver­sin, son­ra Sa­yın Dur­mu­ş’­a söz ve­re­ce­ğim.

Bir cüm­le Sa­yın Ba­kan...

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) – Sa­yın Baş­ka­nım, çok kı­sa ko­nu­şa­ca­ğım. Söz ver­di­ği­niz için de te­şek­kür ede­rim.

Şim­di, Sa­yın Ka­mer Gen­ç…

BAŞ­KAN – Sa­taş­ma­ya ma­hal ver­me­den Sa­yın Ba­kan. Bir cüm­le­…

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) – Hiç sa­taş­ma­ya ma­hal ver­mem efen­dim.

…Tun­ce­li öze­lin­den bah­set­ti. Ben de Tun­ce­li öze­liy­le il­gi­li bir ra­kam ve­re­ce­ğim. 2002’de gö­re­vi dev­ral­dı­ğı­mız­da Tun­ce­li­’­de bu­lu­nan uz­man sa­yı­sı­nın 3 mis­li uz­man var şu an­da Tun­ce­li­’­de. Zan­ne­di­yo­rum bu ra­kam Sa­yın Ka­mer Gen­ç’­e ce­vap ver­mek için ye­ter­li.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) – Tam 3 mis­li uz­man var. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN –  Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ba­kan.

KA­MER GENÇ (Tun­ce­li) – Olur mu efen­dim?

BAŞ­KAN – Şim­di, İç Tü­zü­k’­ün 69’un­cu mad­de­si­ne gö­re ye­rin­den Sa­yın Os­man Dur­mu­ş’­a söz ve­ri­yo­rum.

Bu­yu­run Sa­yın Dur­muş.

2.- Kı­rık­ka­le Mil­let­ve­ki­li Os­man Dur­mu­ş’­un, Sağ­lık Ba­ka­nı Re­cep Ak­da­ğ’­ın, ko­nuş­ma­sın­da, şah­sı­na sa­taş­ma­sı ne­de­niy­le ko­nuş­ma­sı

OS­MAN DUR­MUŞ (Kı­rık­ka­le) – Sa­yın Baş­ka­nım, Ba­kan­lık ma­ka­mın­da­ki­ler, mu­ha­le­fet adı­na ko­nu­şan­la­rın ruh ha­li­ni kür­sü­de ko­nu­şa­cak­lar­sa ya­zık, Tür­ki­ye­’­ye ya­zık. Gö­re­ve gel­di­ğin­de “Odam­da bö­cek var.” de­yip, Ba­kan­lı­ğın tüm ki­lit­le­ri­ni de­ğiş­ti­ren ada­mın -is­mi­ni ver­me­den- bir gün ol­sun ruh ha­li­ni ko­nuş­ma­dım ben.

De­ğer­li Baş­ka­nım, Tür­ki­ye­’­de ebe açı­ğı var. Ba­kan, ebe, hem­şi­re sı­nıf­la­rı­nı aç­ma­dı. Tür­ki­ye­’­de sağ­lık ocak­la­rı ka­pa­lı, kü­mes ola­rak kul­la­nı­lı­yor. Kı­rık­ka­le­’­nin Su­lak­yurt il­çe­sin­de bir­çok sağ­lık oca­ğım ka­pa­lı. Su­lak­yur­t’­ta bir tek uz­man he­kim var. Kes­ki­n’­de 8 uz­man var­dı.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim.

OS­MAN DUR­MUŞ (Kı­rık­ka­le) – Bu­ra­da 2 ta­ne Kes­kin­li Mil­let­ve­ki­li var. Şu an­da bir tek uz­man he­kim var. Tür­ki­ye­’­de ye­ter­li he­kim var.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Dur­muş.

OS­MAN DUR­MUŞ (Kı­rık­ka­le) – He­kim­ler Ba­ka­na gü­ven­mi­yor. Mec­bu­ri hiz­me­ti kal­dır­dı, ge­ri ge­ti­ren Ba­kan he­kim gön­de­re­mi­yor.

Ruh ha­li­ni­zi si­ze ema­net edi­yo­rum. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Dur­muş.

OS­MAN DUR­MUŞ (Kı­rık­ka­le) – Sağ olun.

BAŞ­KAN – Gün­de­me ge­çi­yo­ruz.

Baş­kan­lı­ğın Ge­nel Ku­ru­la su­nuş­la­rı var­dır.

Mec­lis araş­tır­ma­sı açıl­ma­sı­na iliş­kin iki öner­ge var­dır, oku­tu­yo­rum:

 

V.- BAŞ­KAN­LI­ĞIN GE­NEL KU­RU­LA SU­NUŞ­LA­RI

A) MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1.- Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li Fe­rit Mev­lüt As­la­noğ­lu ve 35 mil­let­ve­ki­li­nin, be­le­di­ye­le­re sağ­la­nan ma­li kay­nak­lar ko­nu­sun­da­ki fark­lı uy­gu­la­ma­la­rın araş­tı­rı­la­rak alın­ma­sı ge­re­ken ön­lem­le­rin be­lir­len­me­si ama­cıy­la Mec­lis araş­tır­ma­sı açıl­ma­sı­na iliş­kin öner­ge­si (10/18)

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Bü­yük­şe­hir, il, il­çe ve bel­de be­le­di­ye­le­ri­mi­zin hiz­met alan­la­rı, hiz­met gö­tür­dü­ğü ki­şi sa­yı­sı, alt ve üst ya­pı ih­ti­yaç­la­rı­nın kar­şı­lan­ma­sı yö­nün­de çok fark­lı özel­lik­ler­le kar­şı kar­şı­ya ol­du­ğu­muz bir ger­çek­tir. Be­le­di­ye­le­ri­mi­ze İller Ban­ka­sı ka­na­lıy­la ak­ta­rı­lan öde­nek­ler­de nü­fus ba­şı­na uy­gu­la­nan kri­ter önem­li hak­sız­lık­lar ve fark­lı­lık­lar ya­rat­mak­ta­dır. Mev­cut Bü­yük­şe­hir­ler­den çok da­ha faz­la ki­şi­ye hiz­met gö­tü­ren ba­zı il be­le­di­ye­le­ri­miz mağ­dur edil­mek­te­dir. Yi­ne alt ya­pı hiz­met­le­ri­ni ta­mam­la­mak için ge­rek­li öde­nek­le­ri bu­la­ma­mak­ta­dır­lar. İl, il­çe ve Bel­de Be­le­di­ye­le­ri bu so­run­la­rı mev­cut uy­gu­la­ma ile gi­der­mek ola­na­ğın­dan yok­sun bı­ra­kıl­mak­ta­dır. Bu ne­den­le mev­cut uy­gu­la­ma­la­rın göz­den ge­çi­ri­le­rek hiz­met­te eşit­lik sağ­lan­ma­sı açı­sın­dan Ana­ya­sa­nın 98. Mad­de­si ile İç Tü­zü­ğün 104. ve 105. Mad­de­le­ri uya­rın­ca bir Mec­lis Araş­tır­ma­sı açıl­ma­sı­nı arz ede­rim.

1) Fe­rit Mev­lüt As­la­noğ­lu          (Ma­lat­ya)

2) En­sar Öğüt                              (Ar­da­han)

3) Gü­rol Er­gin                             (Muğ­la)

4) Erol Tı­nas­te­pe                        (Er­zin­can)

5) Bil­gin Pa­ça­rız                         (Edir­ne)

6) Ali Rı­za Öz­türk                       (Mer­sin)

7) Şev­ket Kö­se                            (Adı­ya­man)

8) Meh­met Ali Öz­po­lat               (İstan­bul)

9) Ya­şar Tü­zün                            (Bi­le­cik)

10) Mev­lüt Coş­ku­ner                  (Is­par­ta)

11) Tay­fur Sü­ner                        (An­tal­ya)

12) İsa Gök                                  (Mer­sin)

13) Ha­lil Ün­lü­te­pe                      (Af­yon­ka­ra­hi­sar)

14) Ab­du­la­ziz Ya­zar                   (Ha­tay)

15) Ra­ma­zan Ke­rim Öz­kan        (Bur­dur)

16) Te­kin Bin­göl                         (An­ka­ra)

17) Bü­lent Ba­ra­ta­lı                     (İzmir)

18) Meh­met Şev­ki Kul­ku­loğ­lu   (Kay­se­ri)

19) Bih­lun Ta­may­lı­gil                (İstan­bul)

20) Çe­tin Soy­sal                          (İstan­bul)

21) Fu­at Çay                                (Ha­tay)

22) Hu­lu­si Gü­vel                         (Ada­na)

23) Tur­gut Di­bek                        (Kırk­la­re­li)

24) Ali Ars­lan                              (Muğ­la)

25) Ali İhsan Kök­türk                 (Zon­gul­dak)

26) Ali Ko­çal                                (Zon­gul­dak)

27) Ne­vin Ga­ye Er­ba­tur             (Ada­na)

28) Va­hap Se­çer                          (Mer­sin)

29) Dur­du Öz­bo­lat                      (Kah­ra­man­ma­raş)

30) Nes­rin Bay­tok                       (An­ka­ra)

31) Feh­mi Mu­rat Sön­mez          (Es­ki­şe­hir)

32) Fev­zi To­puz                          (Muğ­la)

33) Ali Ok­sal                                (Mer­sin)

34) Nec­la Arat                              (İstan­bul)

35) Ab­dur­rez­zak Er­ten              (İzmir)

36) Meh­met Ali Su­sam               (İzmir)

 

Ge­rek­çe:

Ül­ke­miz­de mev­cut Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye­le­ri, İl il­çe ve Bel­de Be­le­di­ye­le­ri­nin ge­lir­le­ri ile bu Be­le­di­ye­le­ri­mi­zin hiz­met gö­tür­dü­ğü alan­lar ve mev­cut ih­ti­yaç­la­rı­nın ön­ce­lik­le­ri ne­de­niy­le fark­lı ge­lir­le­re sa­hip Be­le­di­ye­ler ora­nın­da ob­jek­tif kıs­tas ol­ma­dı­ğı, mev­cut Bü­yük Şehir Be­le­di­ye­le­ri­nin hiz­met gö­tür­dü­ğü alan ve mev­cut nü­fu­s’­u­nun üs­tün­de olan nü­fu­s’­a sa­hip ba­zı il Be­le­di­ye­le­ri­nin Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye­le­ri­nin sağ­la­dı­ğı ge­lir­ler­den yok­sun bı­ra­kıl­mak­ta­dır. Mev­cut Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye­le­rin­den çok da­ha faz­la ki­şi­ye hiz­met ve­ren İl Be­le­di­ye­le­ri­miz adı­na önem­li hak­sız­lık­lar ya­ra­tıl­mak­ta­dır. Ay­rı­ca, alt ya­pı ve üst ya­pı hiz­met­le­ri­ni ta­mam­la­mış İl, il­çe ve Bel­de Be­le­di­ye­le­ri ile bu hiz­met­le­ri ta­mam­lan­ma­mış Be­le­di­ye­ler ara­sın­da önem­li so­run­lar oluş­mak­ta­dır. Hal­kı­mı­za hiz­met gö­tü­ren Be­le­di­ye­ler­le il­gi­li, mev­cut uy­gu­la­ma­nın göz­den ge­çi­ril­me­si ve hiz­met­le eşit­lik sağ­lan­ma­sı ge­rek­mek­te­dir.

2.- An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Yıl­maz Ateş ve 35 mil­let­ve­ki­li­nin, okul­lar­da­ki şid­det olay­la­rı­nın ve mad­de ba­ğım­lı­lı­ğı so­ru­nu­nun araş­tı­rı­la­rak alın­ma­sı ge­re­ken ön­lem­le­rin be­lir­len­me­si ama­cıy­la Mec­lis araş­tır­ma­sı açıl­ma­sı­na iliş­kin öner­ge­si (10/19)

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Eği­tim, ço­cuk­la­rı­mı­zın, genç­le­ri­mi­zin ve ge­le­ce­ği­mi­zin te­mi­na­tı­dır. Ço­cuk­la­rı­mı­zın ve genç­le­ri­mi­zin sağ­lık­lı ve gü­ven­li or­tam­lar­da eği­tim al­ma­sı dev­le­tin gö­re­vi ol­du­ğu ka­dar, bi­rey­le­rin de ye­ri­ne ge­tir­me­si ge­re­ken bir so­rum­lu­luk­tur. Okul­la­rı­mız­da ya­şa­nan şid­det olay­la­rı­nın ve mad­de ba­ğım­lı­lı­ğı gi­bi cid­di teh­li­ke­le­rin ne­den­le­ri­nin araş­tı­rıl­ma­sı, bu olay­la­rın ön­len­me­si için ge­re­ken ön­lem­le­rin alın­ma­sı, bu ko­nu­da doğ­ru eği­tim po­li­ti­ka­la­rı­nın oluş­tu­rul­ma­sı ama­cıy­la, Ana­ya­sa­nın 98. Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si İçtü­zü­ğün 104. ve 105. mad­de­le­ri ge­re­ğin­ce Mec­lis Araş­tır­ma­sı açıl­ma­sı­nı arz ede­riz.

1) Yıl­maz Ateş                              (An­ka­ra)

2) Şev­ket Kö­se                             (Adı­ya­man)

3) En­sar Öğüt                               (Ar­da­han)

4) Ke­mal De­mi­rel                        (Bur­sa)

5) Hu­lu­si Gü­vel                            (Ada­na)

6) Ya­şar Tü­zün                             (Bi­le­cik)

7) Meh­met Ali Öz­po­lat                (İstan­bul)

8) Ali Rı­za Öz­türk                        (Mer­sin )

9) Tay­fur Sü­ner                           (An­tal­ya )

10) İsa Gök                                   (Mer­sin)

11) Ha­lil Ün­lü­te­pe                       (Af­yon­ka­ra­hi­sar)

12) Bü­lent Ba­ra­ta­lı                      (İzmir)

13) Ab­du­la­ziz Ya­zar                    (Ha­tay)

14) Ra­ma­zan Ke­rim Öz­kan         (Bur­dur)

15) Mev­lüt Coş­ku­ner                   (Is­par­ta)

16) Meh­met Şev­ki Kul­ku­loğ­lu    (Kay­se­ri)

17) Erol Tı­nas­te­pe                       (Er­zin­can)

18) Bih­lun Ta­may­lı­gil                 (İstan­bul)

19) Te­kin Bin­göl                          (An­ka­ra)

20) Çe­tin Soy­sal                           (İstan­bul)

21) Fu­at Çay                                 (Ha­tay)

22) Tur­gut Di­bek                         (Kırk­la­re­li)

23) Bil­gin Pa­ça­rız                        (Edir­ne)

24) Ali İhsan Kök­türk                  (Zon­gul­dak)

25) Ali Ko­çal                                 (Zon­gul­dak)

26) Ne­vin Ga­ye Er­ba­tur              (Ada­na)

27) Va­hap Se­çer                           (Mer­sin)

28) Dur­du Öz­bo­lat                       (Kah­ra­man­ma­raş)

29) Nes­rin Bay­tok                       (An­ka­ra)

30) Feh­mi Mu­rat Sön­mez           (Es­ki­şe­hir)

31) Gü­rol Er­gin                            (Muğ­la)

32) Fev­zi To­puz                           (Muğ­la)

33) Ali Ok­sal                                 (Mer­sin)

34) Nec­la Arat                              (İstan­bul)

35) Ab­dur­rez­zak Er­ten               (İzmir)

36) Meh­met Ali Su­sam                (İzmir)

Ge­rek­çe

Okul­la­rı­mız­da ya­şa­nan şid­det olay­la­rı ve mad­de ba­ğım­lı­lı­ğı her ge­çen yıl bi­raz da­ha art­mak­ta­dır. Da­ha kü­çük yaş­ta ve da­ha faz­la öğ­ren­ci mad­de ba­ğım­lı­sı du­ru­mu­na düş­mek­te­dir

Okul­lar­da ve okul ön­le­rin­de ya­şa­nan bu olay­lar öğ­ret­men­le­ri, ve­li­le­ri ve öğ­ren­ci­le­ri de­rin­den et­ki­le­mek­te­dir. Bu du­rum, eği­tim ve öğ­re­ti­min sağ­lık­lı bir şekil­de yü­rü­tül­me­si­ni en­gel­le­mek­te, genç­le­ri­mi­zi ve ül­ke­mi­zin ge­le­ce­ği­ni teh­dit et­mek­te­dir.

Okul­la­rı­mız­da mey­da­na ge­len şid­det olay­la­rı ve mad­de ba­ğım­lı­lı­ğın­da­ki ar­tı­şı­nın pek çok ne­de­ni bu­lun­mak­ta­dır. Ge­lir da­ğı­lı­mın­da­ki ada­let­siz­lik, yok­sul­laş­ma, göç ne­de­niy­le baş­ta bü­yük kent­ler ol­mak üze­re çe­şit­li yer­le­şim bi­rim­le­rin­de olu­şan kon­trol­süz ya­pı­laş­ma bun­la­rın ne­den­le­rin­den ba­zı­la­rı­dır. Bu­nun­la be­ra­ber maf­ya ben­ze­ri grup­la­rın sa­yı­sın­da­ki ar­tış, iş­siz­lik, ge­le­cek kay­gı­sı, kül­tü­rel yoz­laş­ma ve ya­ban­cı­laş­ma; ya­zı­lı ba­sı­nın ve gör­sel med­ya­nın şid­det un­sur­la­rı içe­ren prog­ram­la­rı di­ğer se­bep­ler ola­rak gös­te­ri­le­bi­lir.

So­ru­nu çöz­mek, gü­nü bir­lik mü­da­ha­le­ler­le de­ğil, uzun va­de­li eği­tim po­li­ti­ka­la­rıy­la müm­kün­dür. Sos­yal dev­le­tin za­yıf­la­tıl­ma­sı, eği­tim bir me­ta ha­li­ne ge­ti­ril­me­si, mil­li ge­lir­den eği­ti­me ay­rı­lan pa­yın ye­ter­siz­li­ği gi­bi ne­den­ler so­ru­nun gi­de­rek yay­gın­laş­ma­sı­na ve için­den çı­kıl­maz bir bo­yu­ta sü­rük­len­me­si­ne ne­den ol­mak­ta­dır.

Ye­ni bir öğ­re­tim yı­lı­na gi­rer­ken okul­la­rı­mız­da or­ta­ya çı­ka­cak şid­det olay­la­rı­nın ne­den­le­ri­nin araş­tı­rıl­ma­sı, bu olay­la­rın ön­len­me­si için ge­re­ken ön­lem­le­rin alın­ma­sı, ko­nuy­la il­gi­li ola­rak doğ­ru eği­tim po­li­ti­ka­la­rın oluş­tu­rul­ma­sı ül­ke­mi­zin ge­le­ce­ği açı­sın­dan ya­şam­sal önem­de­dir.

BAŞ­KAN – Bil­gi­le­ri­ni­ze su­nul­muş­tur.

Öner­ge­ler gün­dem­de­ki yer­le­ri­ni ala­cak ve Mec­lis araş­tır­ma­sı açı­lıp açıl­ma­ma­sı ko­nu­sun­da­ki ön gö­rüş­me­ler, sı­ra­sı gel­di­ğin­de ya­pı­la­cak­tır.

Bir ge­nel gö­rüş­me öner­ge­si var­dır, oku­tu­yo­rum:

 

B) GENEL GÖRÜŞME ÖNERGELERİ

1.- Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu adı­na Grup Baş­kan Ve­kil­le­ri İzmir Mil­let­ve­ki­li Ok­tay Vu­ral ve Mer­sin Mil­let­ve­ki­li Meh­met Şan­dı­r’­ın, ABD Tem­sil­ci­ler Mec­li­sin­de­ki söz­de Er­me­ni soy­kı­rı­mıy­la il­gi­li ka­rar ta­sa­rı­sı ile Er­me­ni id­di­a­la­rı­nı inkârın suç sa­yıl­ma­sı ve Av­ru­pa­’­da fa­a­li­yet gös­te­ren Türk­ler üze­rin­de bas­kı ku­rul­ma ça­ba­la­rı ko­nu­sun­da ge­nel gö­rüş­me açıl­ma­sı­na iliş­kin öner­ge­si (8/2)

 

                        16/10/2007

TBMM Baş­kan­lı­ğı­na

Ta­ri­hi­mi­zin 1915-1923 ta­rih­le­ri ara­sın­da­ki dö­ne­mi­ni ve bu dö­nem­de­ki Os­man­lı Yö­ne­ti­mi ile Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti­ni ve mil­le­ti­ni ağır it­ham al­tın­da bı­ra­kan 30 Ocak 2007 ta­rih­li Er­me­ni soy­kı­rı­mı ko­nu­sun­da­ki 106 sa­yı­lı ka­rar Ta­sa­rı­sı­nın ABD Tem­sil­ci­ler Mec­li­si Dış iliş­ki­ler Ko­mi­te­sin­de 10 Ekim 2007 ta­ri­hin­de ka­bul edil­me­si ko­nu­su­nun ve son yıl­lar­da söz­de Er­me­ni soy­kı­rı­mı­nı inkârın "suç sa­yıl­ma­sı" ve Av­ru­pa'da si­ya­set, sa­nat, kül­tür, eko­no­mi ve hat­ta spor alan­la­rın­da fa­a­li­yet gös­te­ren Türk­le­rin üze­rin­de bas­kı ku­rul­ma ça­ba­la­rı­nın TBMM Ge­nel Ku­ru­lu ta­ra­fın­dan de­ğer­len­di­ril­me­si ama­cıy­la Ana­ya­sa­nın 98. ve İçtü­zü­ğün 101 ve 102. mad­de­le­ri uya­rın­ca Ge­nel Gö­rüş­me açıl­ma­sı­nı Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu adı­na arz ede­riz.

 

                  Meh­met Şan­dır                                                  Ok­tay Vu­ral

                         Mer­sin                                                               İzmir

           MHP Grup Baş­kan­ve­ki­li                                 MHP Grup Baş­kan­ve­ki­li

Ge­rek­çe:

Bi­lin­di­ği üze­re söz­de Er­me­ni soy­kı­rı­mı­nı ta­nı­yan ül­ke­ler; Al­man­ya, Ar­jan­tin, Bel­çi­ka, Fran­sa, Hol­lan­da, İsviç­re, İtal­ya, Ka­na­da, Kıb­rıs Rum Ke­si­mi, Lit­van­ya, Lüb­nan, Po­lon­ya, Rus­ya, Slo­vak­ya, Şili, Uru­gu­ay, Va­ti­kan, Ve­ne­zu­e­la ve Yu­na­nis­tan'dır.

Er­me­ni so­ru­nu sü­rek­li ola­rak gün­dem­de tu­tu­la­rak Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti ve Türk Mil­le­ti zor du­ru­ma dü­şü­rül­me­ye ça­lı­şıl­mak­ta­dır. Er­me­ni lo­bi­le­ri son yıl­lar­da, söz­de Er­me­ni soy­kı­rı­mı­nın ta­nın­ma­sı ya­nın­da söz­de Er­me­ni soy­kı­rı­mı­nı inkârın "suç sa­yıl­ma­sı" için uğ­raş ver­mek­te­dir. "Er­me­ni soy­kı­rı­mı ol­ma­mış­tır" fi­kir ve ifa­de hür­ri­ye­ti tüm in­san­lı­ğın elin­den alın­ma­ya ça­lı­şıl­mak­ta­dır. Bu ça­ba­lar özel­lik­le son iki yıl­dır yo­ğun­luk ka­zan­mış­tır.

Er­me­nis­tan Par­la­men­to­su 4 Ekim 2006 ta­ri­hin­de çı­kar­dı­ğı bir ya­say­la Er­me­ni soy­kı­rı­mı id­di­a­la­rı­nı red­de­den, bu id­di­a­la­rın inkârı­nı des­tek­le­yen ya da hak­lı gös­ter­me­ye ça­lı­şan­la­ra as­ga­ri üc­re­tin 100-300 ka­tı (yak­la­şık 5 bin-15 bin YTL) pa­ra ce­za­sı ve­ya 4 yı­la ka­dar ha­pis ce­za­sı ve­ril­me­si­ni ka­nun­laş­tır­mış­tır.

Fran­sız Mec­li­si 2001 yı­lın­da ka­bul et­ti­ği bir ka­nun­la söz­de Er­me­ni soy­kı­rı­mı­nı ta­nı­mış iken     12 Ekim 2006 ta­ri­hin­de de söz­de Er­me­ni soy­kı­rı­mı­nın inkârı­nı ce­za­lan­dı­ra­cak olan ya­sa ta­sa­rı­sı­nı ka­bul edip se­na­to­ya gön­der­miş­tir.

21 Ara­lık 2004 ta­ri­hin­de Hol­lan­da Mec­li­si Tür­ki­ye'den söz­de Er­me­ni soy­kı­rı­mı­nın ta­nın­ma­sı­nı ta­lep eden bir ya­sa ta­sa­rı­sı­nı ka­bul et­miş ve 2006 yı­lı Ha­zi­ran ayın­da da soy­kı­rı­mın inkârı­nın suç sa­yıl­ma­sı­na yö­ne­lik bir ya­sa ta­sa­rı­sı­nı Hol­lan­da Mec­li­si'ne sun­muş­tur.

Av­ru­pa Par­la­men­to­su 18 Ha­zi­ran 1987 ka­ra­rıy­la söz­de Er­me­ni soy­kı­rı­mı­nı ta­nı­mış­tı. AP, AB Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu­nun 4 Ey­lül 2006 Pa­zar­te­si ta­ri­hin­de ka­bul et­ti­ği ra­por­da Tür­ki­ye'nin söz­de Er­me­ni soy­kı­rı­mı­nı ka­bul et­me­si­ni ye­ni­den is­te­miş­tir. AP'nin Yu­nan par­la­men­ter­le­ri­nin bas­kı­sıy­la, Tür­ki­ye'nin Sür­ya­ni­le­re ve Pon­tus Rum­la­rı­na da soy­kı­rım uy­gu­la­dı­ğı yö­nün­de ifa­de­ler ra­po­ra da­hil edil­miş­tir.

Ya­sa ve par­la­men­to ka­rar­la­rı ya­nın­da, Av­ru­pa'da si­ya­set, sa­nat, kül­tür, eko­no­mi ve hat­ta spor alan­la­rın­da fa­a­li­yet gös­te­ren Türk­le­rin üze­rin­de bas­kı ku­rul­ma­ya baş­lan­mış­tır. Bel­çi­ka ve Hol­lan­da'da "Ya Er­me­ni soy­kı­rı­mı­nı ta­nı­yın, ya da is­ti­fa edin" şek­lin­de­ki bas­kı­lar­da bu­lu­na­rak mil­let­ve­ki­li aday­la­rı­nın is­ti­fa­la­rı sağ­lan­mış­tır. Av­ru­pa'da özel­lik­le Fran­sa'da sa­nat dün­ya­sın­da siv­ril­miş Türk­ler bas­kı al­tı­na alın­ma ça­ba­la­rı hız ka­zan­mış­tır. 

ABD'de ise, Tem­sil­ci­ler Mec­li­si ve Se­na­to'ya şim­di­ye ka­dar bir­çok kez "Er­me­ni Soy­kı­rı­mı”­nın ta­nın­ma­sı için çe­şit­li ta­sa­rı­lar su­nul­muş, bu­nun ya­nı sı­ra dö­ne­min ABD Baş­kan­la­rın­dan, özel­lik­le      24 Ni­san me­saj­la­rın­da, "soy­kı­rım” söz­cü­ğü­nü kul­lan­ma­la­rı ta­lep edil­miş­tir. ABD'de 2007 yı­lın­dan iti­ba­ren söz­de Er­me­ni soy­kı­rı­mı ça­ba­la­rı yo­ğun­luk ka­zan­mış­tır.

ABD'de bir Ya­hu­di Si­vil Top­lum ku­ru­lu­şu olan ADL (Ka­ra­la­ma­cı­lı­ğa Kar­şı Lig - An­ti-De­fa­ma­ti­on Le­a­gu­e) Baş­ka­nı Ab­ra­ham Fox­man 22 Ağus­tos 2007 ta­ri­hin­de bir açık­la­ma ya­pa­rak 1915 yı­lın­da Do­ğu Ana­do­lu'da mey­da­na ge­len olay­la­rı ye­ni­den de­ğer­len­dir­dik­le­ri­ni ve bu olay­la­rı soy­kı­rım ola­rak ka­bul et­tik­le­ri­ni bu­na kar­şın ABD Kon­gre­sin­de­ki Er­me­ni 'soy­kı­rım' id­di­a­la­rı­nın ta­nın­ma­sı­nı des­tek­le­me­dik­le­ri­ni be­lirt­miş­tir. Bu ge­liş­me­nin ar­dın­dan ABD'de Ya­hu­di lo­bi­si­nin önem­li ku­ru­luş­la­rın­dan olan Ame­ri­ka Ya­hu­di Ko­mi­te­si (Ame­ri­can Je­wish Com­mit­te­e) de 1915 olay­la­rı­nı soy­kı­rım ola­rak ka­bul et­tik­le­ri­ni açık­la­mış­tır.

30 Ocak 2007 ta­ri­hin­de Er­me­ni soy­kı­rı­mı ko­nu­sun­da­ki 106 sa­yı­lı ka­rar ta­sa­rı­sı ABD Tem­sil­ci­ler Mec­li­si­ne ve­ril­miş­tir. Bu ta­sa­rı­nın gö­rü­şül­me­sin­de Tür­ki­ye­’­nin or­ta­ya ko­ya­ca­ğı tep­ki­nin ge­çi­ci ol­du­ğu­nun an­la­şıl­dı­ğı ifa­de edi­le­rek, bu ko­nu­da za­fi­yet için­de ol­ma­mız bir koz ola­rak kul­la­nıl­mış­tır. Bu ka­rar ta­sa­rı­sı­nın ka­bu­lü­nün ar­dın­dan bir ey­lem pla­nı ha­re­ke­te ge­çi­ril­miş de de­ğil­dir.

Ge­nel Gö­rüş­me ta­le­bi­mi­zin ge­rek­çe­si­ni de, son yıl­lar­da söz­de Er­me­ni soy­kı­rı­mı­nı inkârın “suç sa­yıl­ma­sı” ve Av­ru­pa­’­da si­ya­set, sa­nat, kül­tür, eko­no­mi ve hat­ta spor alan­la­rın­da fa­a­li­yet gös­te­ren Türk­le­rin üze­rin­de bas­kı ku­rul­ma ça­ba­la­rı ile 30 Ocak 2007 ta­rih­li “Er­me­ni soy­kı­rı­mı ko­nu­sun­da­ki 106 sa­yı­lı Ka­rar Ta­sa­rı­sı”­nın ABD Tem­sil­ci­ler Mec­li­si Dış İliş­ki­ler Ko­mi­te­sin­de 10 Ekim 2007 ta­ri­hin­de ka­bul edil­me­si­nin ve bu ko­nu­da ya­pı­la­cak gi­ri­şim­le­rin TBMM Ge­nel Ku­ru­lu ta­ra­fın­dan de­ğer­len­di­ril­me­si oluş­tur­mak­ta­dır.

BAŞ­KAN – Bil­gi­le­ri­ni­ze su­nul­muş­tur.

Öner­ge gün­dem­de­ki ye­ri­ni ala­cak ve ge­nel gö­rüş­me açı­lıp açıl­ma­ma­sı ko­nu­sun­da­ki ön gö­rüş­me sı­ra­sı gel­di­ğin­de ya­pı­la­cak­tır.

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­nın bir tez­ke­re­si var­dır, oku­tup oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım.

 

C) TEZKERELER

1.- Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Baş­ka­nı Mu­rat Mer­ca­n’­ın, Ce­za­yir Par­la­men­to­su Dı­şiş­le­ri, İş­bir­li­ği ve Göç Ko­mis­yo­nu  Baş­ka­nı­nın da­ve­ti­ne ica­bet­le, Ce­za­yi­r’­e resmî zi­ya­ret­te bu­lun­ma­sı­na iliş­kin Baş­kan­lık tez­ke­re­si (3/202)

23.10.2007

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Ge­nel Ku­ru­lu­na

TBMM Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Baş­ka­nı Mu­rat Mer­can, Ce­za­yi­r’­de ger­çek­leş­ti­ri­le­cek olan “Par­la­men­ter Dip­lo­ma­si: Ba­rış-De­mok­ra­si-İş­bir­li­ği” ko­nu­lu top­lan­tı­ya Ce­za­yir Par­la­men­to­su Dı­şiş­le­ri, İş­bir­li­ği ve Göç Ko­mis­yo­nu Baş­ka­nı ta­ra­fın­dan is­men da­vet edil­miş­tir.

Söz ko­nu­su da­ve­te ica­bet edil­me­si hu­su­su, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin Dış İliş­ki­le­ri­nin Dü­zen­len­me­si Hak­kın­da­ki 3620 Sa­yı­lı Ka­nu­n’­un 9’un­cu Mad­de­si uya­rın­ca Ge­nel Ku­ru­lun tas­vip­le­ri­ne su­nu­lur.

                                                                                                        Kök­sal TOP­TAN

                                                                                             Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si

                                                                                                               Baş­ka­nı

BAŞ­KAN – Ka­bul eden­le­r… Et­me­yen­le­r… Ka­bul edil­miş­tir.

Gün­de­min “Ka­nun Ta­sa­rı ve Tek­lif­le­ri ile Ko­mis­yon­lar­dan Ge­len Di­ğer İş­ler” kıs­mı­na ge­çi­yo­ruz.

1’in­ci sı­ra­da yer alan, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hükûme­ti ile Fas Kral­lı­ğı Hükûme­ti Ara­sın­da Bit­ki, Ka­ran­ti­na ve Bit­ki Ko­ru­ma Ala­nın­da İş­bir­li­ği An­laş­ma­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru­’­nun gö­rüş­me­le­ri­ne baş­la­ya­ca­ğız.

 

VI.- KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN

GELEN Dİ­ĞER İŞ­LER

A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ

1.- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Fas Kral­lı­ğı Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Bit­ki Ka­ran­ti­na ve Bit­ki Ko­ru­ma Ala­nın­da İş­bir­li­ği  An­laş­ma­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun       Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/305) (S. Sa­yı­sı: 10) (x)

BAŞ­KAN – Ko­mis­yon? Bu­ra­da.

Hükûmet? Bu­ra­da.

Ko­mis­yon ra­po­ru 10 sı­ra sa­yı­sıy­la bas­tı­rı­lıp da­ğı­tıl­mış­tır.

Ta­sa­rı­nın tü­mü üze­rin­de söz is­te­yen, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Gru­bu adı­na Sa­yın Fev­zi Şan­ver­di, Ha­tay Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Şan­ver­di. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA FEV­Zİ ŞAN­VER­Dİ (Ha­tay) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ön­ce­lik­le Hakkâri Dağ­lı­ca böl­ge­sin­de ha­in ve men­fur bir sal­dı­rı so­nu­cu şehit dü­şen as­ker­le­ri­mi­ze Al­la­h’­tan rah­met, mil­le­ti­mi­ze ve ke­der­li ai­le­le­ri­ne sa­bır ve baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­rum.

Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Fas Kral­lı­ğı Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Bit­ki Ka­ran­ti­na ve Bit­ki Ko­ru­ma Ala­nın­da İş­bir­li­ği An­laş­ma­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı hak­kın­da şah­sım ve gru­bum adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

1998 yı­lın­da ha­zır­la­nan Af­ri­ka­’­ya Açı­lım Ey­lem Pla­nı doğ­rul­tu­sun­da 2005 yı­lı “Af­ri­ka Yı­lı” ilan edil­miş­tir. Bu çer­çe­ve­de, Af­ri­ka ül­ke­le­ri­ne açı­lım için köp­rü va­zi­fe­si gör­dü­ğü­ne ina­nı­lan Fas ile ti­ca­ri ve eko­no­mik iliş­ki­le­rin ge­liş­ti­ril­me­si­ne ön­ce­lik ve­ril­mek­te­dir.

Tür­ki­ye ile Fas ara­sın­da si­ya­si bir so­run bu­lun­ma­mak­ta­dır. İki ül­ke ara­sın­da çe­şit­li ko­nu­lar­da    32 an­laş­ma mev­cut­tur, 10 an­laş­ma­nın mü­za­ke­re­si de sür­mek­te­dir.

Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Fas Kral­lı­ğı Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Bit­ki Ko­ru­ma ve Ka­ran­ti­na Ala­nın­da İş­bir­li­ği An­laş­ma­sı, Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mı­zın Fa­s’ı zi­ya­re­tin­de 30 Mart 2005 ta­ri­hin­de im­za­lan­mış­tır.

Bu tür iş bir­li­ği ça­lış­ma­la­rı kap­sa­mın­da pek çok ül­key­le iki­li iliş­ki­ler ku­ru­la­rak tek­no­lo­ji trans­fer edi­le­bil­mek­te, de­ne­yim­le­rin pay­la­şıl­ma­sıy­la tek­nik so­run­la­rın çö­züm yol­la­rı bu­lu­na­bil­mek­te, ye­ni bil­gi­ler el­de edil­mek­te, tek­nik ele­man­lar baş­ka ül­ke­de­ki mes­lek­taş­la­rı­nın tek­nik viz­yon­la­rı­nı an­la­mak­ta, ken­di tek­nik viz­yon­la­rı­nı ge­niş­let­mek­te ve ül­ke­ler ara­sın­da­ki dost­luk iliş­ki­le­ri­ni güç­len­dir­mek­te­dir.

Ka­ran­ti­na ve bit­ki ko­ru­ma ala­nın­da­ki iş bir­li­ği an­laş­ma­sıy­la za­rar­lı­la­rın, has­ta­lık­la­rın ve ya­ban­cı to­hum­la­rın gi­riş ve ya­yı­lı­şı­na kar­şı her iki ül­ke­nin top­rak­la­rın­da kar­şı­lık­lı ko­ru­ma­nın sağ­lan­ma­sı he­def­len­mek­te­dir. Mezkûr an­laş­ma çer­çe­ve­sin­de ka­ran­ti­na ve ta­rım­sal ürün­ler ve or­man ko­ru­ma­sı ala­nın­da­ki iki­li iş bir­li­ği­nin de de­rin­leş­ti­ril­me­si amaç­lan­mış­tır.

Söz ko­nu­su an­laş­ma sa­ye­sin­de, her iki ül­ke ara­sın­da di­kim ma­ter­yal­le­ri, ta­rım­sal bit­ki­ler ve bit­ki ürün­le­ri­nin mü­ba­de­le­si ve ti­ca­re­ti­nin ge­liş­ti­ril­me­si­nin ya­nı sı­ra da bit­ki has­ta­lık­la­rı ve ya­ban­cı to­hum­la­rın ne­den ol­du­ğu ha­sat ka­yıp­la­rı­nın azal­tı­la­bi­le­ce­ği de ön­gö­rül­mek­te­dir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, an­laş­ma­nın onay­lan­ma­sıy­la Tür­ki­ye ile Fas ara­sın­da­ki bil­gi de­ği­şi­mi ve iş bir­li­ği sa­ye­sin­de, mev­cut ka­bi­li­yet­le­rin ge­liş­ti­ri­le­ce­ği ve iki ül­ke ara­sın­da­ki bit­ki­sel ürün­le­rin ti­ca­re­ti­nin ko­lay­laş­tı­rı­la­bi­le­ce­ği de­ğer­len­di­ril­mek­te­dir.

An­laş­ma­nın mem­le­ke­ti­mi­ze ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yor, he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN  - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Şan­ver­di.

Şim­di, Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu adı­na İzmir Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Şenol Bal.

Bu­yu­run Sa­yın Bal. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MHP GRU­BU ADI­NA ŞENOL BAL (İzmir) – Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; 30 Mart 2005 ta­rih­li Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hükûme­ti ile Fas Kral­lı­ğı Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Bit­ki Ka­ran­ti­na ve Bit­ki Ko­ru­ma Ala­nın­da İş­bir­li­ği An­laş­ma­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı hak­kın­da gö­rüş sun­mak üze­re, Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ta­rım­sal ürün ye­tiş­ti­ri­ci­li­ği yö­nün­den dün­ya­da ken­di­ne ye­ter bir­kaç ül­ke­den bi­ri ol­du­ğu­muz­la övü­nür­ken, bu­gün, çe­şit­li­li­ği ve mik­ta­rı gi­de­rek ar­tan it­hal ürün­le­rin pa­za­rı­mı­zı iş­ga­liy­le kar­şı kar­şı­ya­yız. Türk ta­rı­mı­nın ana ürün­le­ri sa­yı­lan buğ­day, tü­tün, şeker pan­ca­rı, pa­muk ve zey­tin­de üre­tim alarm ve­rir­ken, it­ha­la­tın pat­la­ma­sı sa­de­ce çift­çi­le­rin de­ğil, he­pi­mi­zin, ya­ni ül­ke­mi­zin me­se­le­si­dir. Sa­de­ce 2006 yı­lın­da tam ola­rak 405 bin çift­çi ta­rı­mı bı­ra­ka­rak, tar­la­sı­na ki­lit vur­muş­tur. Son iki yıl­da 1,5 mil­yon ki­şi ta­rı­mı bı­rak­mış­tır. Yar­dım pa­ket­le­ri­ne muh­taç­lar ker­va­nı­na ka­tıl­dık­la­rı­nı zan­ne­di­yo­ruz.

BAY­RAM ÖZ­ÇE­LİK (Bur­dur) – Fas!.. Fas!..

ŞENOL BAL (De­vam­la) -  Tür­ki­ye, dı­şa­rı­dan it­hal et­ti­ği ürün­le­re yıl­da tam ola­rak 7,5 mil­yar do­lar öde­mek­te ve bu öde­me­nin sa­de­ce 1 mil­yar do­la­rı pa­muk için ger­çek­leş­mek­te­dir. Bun­lar, si­zin ve­ri­le­ri­niz. To­hum, ma­zot, ta­rım ila­cı ve güb­re­nin pa­ha­lı ol­ma­sı ürün sa­hip­le­ri­ni za­rar et­tir­mek­te­dir ve son beş yıl­da ta­rı­mın is­tih­dam­da­ki pa­yı yüz­de 34’ten yüz­de 27’ye düş­müş­tür. 2006 yı­lın­da ta­rım ürün­le­ri it­ha­la­tı ön­ce­ki yıl­la­ra gö­re yüz­de 11 art­mış, ih­ra­cat­ta­ki ar­tış ise yüz­de 3,2’dir. İsta­tis­tik­le­re gö­re ta­rım, 2006 yı­lın­da yüz­de 1,2 ora­nın­da kü­çül­müş­tür. Ya­ni, ta­rım­da des­tek­le­me po­li­ti­ka­la­rı des­tek­le­me­yi de­ğil, des­tek­le­rin or­ta­dan kal­dı­rıl­ma­sı­nı he­def­le­mek­te­dir. İş­te, İzmi­r’­de, ki, ta­rı­mın en ön­de olan böl­ge­le­rin­den bi­ri­si olan Ege ve İzmir böl­ge­sin­de çift­çi­ler kan ağ­la­mak­ta­dır.

Dün­ya Ban­ka­sı, Dün­ya Ti­ca­ret Ör­gü­tü, AB ve AB­D’­nin ulus­la­ra­ra­sı po­li­ti­ka­la­rıy­la bi­çim­le­nen ta­rım po­li­ti­ka­mız, çift­çi­le­ri­mi­zi ve yüz­de 30 do­la­yın­da top­rak­sız kır­sal nü­fu­su et­ki­le­mek­te ve in­san­la­rı­mı­zı yok­sul­lu­ğa, iş­siz­li­ğe, ken­te gö­çe ve ka­yıt dı­şı ça­lış­ma­ya zor­la­mak­ta­dır, ta­bii bu­lur­lar­sa.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, son yıl­lar­da yo­ğun gir­di ve tek­no­lo­ji kul­la­nı­mı­nın bu­lun­du­ğu ta­rım­sal üre­tim­de ya­şa­nan ve sağ­lı­ğı olum­suz et­ki­le­yen so­run­lar ne­de­niy­le ge­liş­miş ül­ke­ler, çev­re, bit­ki, hay­van ve in­san sağ­lı­ğı­na za­rar ver­me­yen bir üre­tim mo­de­li ara­yı­şı­na gir­miş­ler­dir. Bu çer­çe­ve­de, çev­re ve can­lı­la­ra dost, gü­ven­li bir şekil­de üre­ti­len ürün­le­re ta­lep art­ma­ya baş­la­mış­tır. Bu ta­le­be uy­gun ola­rak tü­ke­ti­ci­le­ri ko­ru­mak, çev­re kir­li­li­ği­ni ön­le­mek, bit­ki ve hav­yan sağ­lı­ğı­nı gö­ze­te­rek gı­da gü­ven­li­ği­ni sağ­la­mak ama­cıy­la mev­zu­at ve po­li­ti­ka ça­lış­ma­la­rı yo­ğun­laş­mış­tır.

BAY­RAM ÖZ­ÇE­LİK (Bur­dur) – Sa­yın Baş­kan, baş­ka bir şey…

ŞENOL BAL (De­vam­la) – Ko­nu­dan bah­se­di­yo­rum Sa­yın Mil­let­ve­ki­li.

BAY­RAM ÖZ­ÇE­LİK (Bur­dur) – Han­gi ko­nu­dan?

ŞENOL BAL (De­vam­la) – Ta­rım­sal ürün dış ti­ca­re­ti­nin en bü­yük risk­le­rin­den bi­ri­si, alış­ve­riş ya­pan ül­ke­le­rin bir­bir­le­ri­ne bit­ki has­ta­lık et­men­le­ri, ki bun­lar man­tar, bak­te­ri, vi­rüs ve bit­ki za­rar­lı­la­rı; bö­cek, akar, ne­ma­tod ve ya­ban­cı ot to­hum­la­rı bu­laş­tır­ma­sı­dır. Bi­lin­di­ği üze­re, bu tür bit­ki has­ta­lık ve za­rar­lı­la­rı, tüm dün­ya­da her yıl önem­li ürün ka­yıp­la­rı­na yol aç­mak­ta­dır. Bir bi­lim ada­mı­nın söy­le­miş ol­du­ğu gi­bi “İn­san­lar ek­tik­le­ri­ni de­ğil, an­cak has­ta­lık ve za­rar­lı­lar­dan ge­ri ka­la­nı ha­sat et­mek­te­dir­ler.”

Tür­ki­ye, her olum­suz­lu­ğa rağ­men bir ta­rım ül­ke­si­dir ve bu se­bep­ten do­la­yı ül­ke­mi­ze ye­ni, bit­ki has­ta­lık ve za­rar­lı­la­rı­nın bu­laş­ma­sı önem­li­dir. Geç­miş yıl­lar­da ül­ke­mi­ze me­se­la, pa­ta­tes ve na­ren­ci­ye gi­bi ba­zı ürün­ler­de ye­ni has­ta­lık ve za­rar­lı­lar gir­miş­tir. Tür­ki­ye her ne ka­dar coğ­ra­fi ve ta­rihî ko­nu­mu iti­ba­rıy­la da­i­ma in­san, bit­ki ve hay­van ha­re­ket­le­ri­nin ge­çiş ye­ri ol­muş­sa da dün­ya­da hâlen ül­ke­mi­ze bu­laş­ma­mış pek çok has­ta­lık ve za­rar­lı­lar bu­lun­mak­ta­dır. Bu se­bep­le ge­rek ta­rım­sal üre­ti­mi­mi­zi ge­rek ta­rım ara­zi­le­ri­mi­zi hem mik­tar hem de ka­li­te ola­rak ko­ru­ya­bil­mek ve bu uğur­da ma­ruz ka­la­ca­ğı­mız eko­no­mik ka­yıp­la­rı en aza in­dir­mek asıl he­def ol­ma­lı­dır.

Di­ğer ta­raf­tan, ül­ke­miz­den ta­rım ürün­le­ri sa­tın alan baş­ka ül­ke­ler ise ben­zer kay­gı­lar­la ken­di ül­ke­le­ri­ni ko­ru­mak is­te­mek­te­dir. Geç­ti­ği­miz yıl­lar­da -ki kom­şu ül­ke, he­pi­niz ha­tır­la­yın- Rus­ya­’­ya ya­pı­lan do­ma­tes ih­ra­ca­tın­da kar­şı­la­şı­lan du­ru­mu üzü­le­rek ha­tır­lat­mak is­ti­yo­rum. Tür­ki­ye ay­nı za­man­da önem­li bir ti­ca­ret ve tran­sit ül­ke­si­dir. Her yıl önem­li mik­tar­da ta­rım­sal ürün, ül­ke­miz­den tran­sit geç­mek­te­dir. Bu iti­bar­la, ta­rım­sal üre­ti­me ve ta­rım ürün­le­ri­ne za­rar ve­ren has­ta­lık ve za­rar­lı­la­rın olum­suz et­ki­si­nin en aza in­di­ril­me­si ve hat­ta müm­kün­se or­ta­dan kal­dı­rıl­ma­sı ga­ye­siy­le, ül­ke­ler ara­sın­da, Ulus­la­ra­ra­sı Bit­ki Ko­ru­ma Söz­leş­me­si uy­gu­lan­mak­ta­dır. An­cak bu­na ek ola­rak, ül­ke­miz ile ti­ca­ret ya­pan ba­zı ül­ke­ler ara­sın­da bit­ki ka­ran­ti­na ve ko­ru­ma an­laş­ma­la­rı­nın ya­pıl­ma­sı­nı olum­lu ve ge­rek­li bir adım ola­rak gö­rü­yo­ruz ve ay­nı za­man­da, ya­kın ve uzak tüm önem­li ti­ca­ret or­tak­la­rı­mız­la da bu an­laş­ma­nın ya­pıl­ma­sı­nı ge­rek­li gö­rü­yo­ruz. Bu bağ­lam­da, geç­miş­te pa­ta­tes ör­ne­ğin­de ol­du­ğu gi­bi, ül­ke­mi­ze ye­ni bit­ki has­ta­lık­la­rı­nın so­kul­ma­sı ve do­ma­tes ör­ne­ğin­de ol­du­ğu gi­bi “Has­ta­lık ve za­rar­lı­la­ra ko­nuk­çu­luk edi­yor.” ge­rek­çe­siy­le, alı­cı ül­ke­ler ta­ra­fın­dan ta­rım­sal ürün­le­ri­mi­zin ge­ri gön­de­ril­me­si du­rum­la­rı­nın tek­rar­lan­ma­sı­nı da is­te­mi­yo­ruz.

Evet, Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; bit­ki ve bit­ki­sel ürün­le­rin za­rar­lı or­ga­niz­ma­lar­dan ko­run­ma­sı ti­ca­re­ti, nak­le­dil­me­si ve tran­sit ge­çiş­le­riy­le il­gi­li dış ve iç ka­ran­ti­na ted­bir­le­ri­ni, bit­ki ko­ru­ma ürün­le­ri ile alet ve ma­ki­ne­le­ri­nin üre­ti­mi, ima­li, ih­ra­cı, ruh­sat­lan­dı­rıl­ma­sı, sa­tı­şı ve de­ne­ti­mi­ne yö­ne­lik ola­rak ya­pı­lan her tür­lü uy­gu­la­ma ve araş­tır­ma­la­rın dü­zen­len­me­si­ni amaç­la­yan ve Av­ru­pa Bir­li­ği mük­te­se­ba­tı­na uyum prog­ram­la­rı çer­çe­ve­sin­de çı­ka­rıl­ma­sı ön­gö­rü­len bit­ki sağ­lı­ğı ka­nu­nu, ma­a­le­sef, Ta­rım ve Kö­yiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan sü­rün­ce­me­de bı­ra­kıl­mış­tır. Ne za­man ka­nun hâli­ne ge­le­ce­ği de bel­li de­ğil­dir. Tür­ki­ye, to­hum ve bit­ki üret­me ma­ter­yal­le­ri, bit­ki sağ­lı­ğı, bit­ki ko­ru­ma­sı ve zi­ra­i ka­ran­ti­na ko­nu­la­rın­da­ki ya­sa­la­rın­da ge­rek­li dü­zen­le­me­le­ri de ma­a­le­sef ya­pa­ma­mış­tır.

Bit­ki ka­ran­ti­na ve ko­ru­ma­sın­da dik­kat çek­mek is­te­di­ği­miz bir baş­ka ko­nu, ya­pı­lan an­laş­ma ve söz­leş­me­le­ri uy­gu­la­ma­ya ge­çi­re­cek tek­nik ka­pa­si­te­nin ve ma­li des­te­ğin sağ­lan­ma­sı­dır. Bu ka­bil ta­ah­hüt­le­ri­mi­zi ye­ri­ne ge­ti­re­bil­me­nin en bi­rin­ci şar­tı ye­ter­li alt­ya­pı, la­bo­ra­tu­var, sarf mal­ze­me­si ve iyi eği­til­miş per­so­ne­lin güm­rük ka­pı­la­rın­da, üre­tim ve de­po­la­ma alan­la­rın­da ha­zır bu­lun­du­rul­ma­sı­dır. Bu iti­bar­la, Ba­kan­lı­ğı­mı­zın ül­ke­miz­de­ki bit­ki ka­ran­ti­na ve ko­ru­ma ça­lış­ma­la­rı­nı yü­rü­te­cek ku­ru­luş ve per­so­ne­li ge­liş­tir­mek için ge­rek­li has­sa­si­ye­ti gös­ter­me­si ve per­so­nel eği­ti­mi­ne önem ver­me­si mut­la­ka ge­rek­li­dir.

Çok önem­li bir ko­nu üze­rin­de da­ha dur­mak is­ti­yo­rum. Dün­ya, ge­ne­ti­ği de­ğiş­ti­ril­miş or­ga­niz­ma­la­rın et­ki­le­ri­ni tar­tı­şır­ken Tür­ki­ye­’­nin ulu­sal bi­yo­gü­ven­lik ya­sa­sı ol­ma­dı­ğı için GDO­’­lu ürün­le­rin it­ha­lat de­ne­ti­mi bi­le ya­pı­la­ma­mak­ta­dır. Bu de­ne­tim­siz­lik yü­zün­den uzun yıl­lar­dan be­ri Tür­ki­ye­’­ye ge­ne­ti­ği de­ğiş­ti­ril­miş or­ga­niz­ma­lar ürün ola­rak gir­mek­te­dir. To­hum­cu­luk Ya­sa­sı da -ge­çen yıl­lar­da çı­kan- bu ge­ne­ti­ği de­ğiş­ti­ril­miş or­ga­niz­ma­la­rın bu ül­ke­ye gir­me­si­ni ko­lay­laş­tır­mış­tır. Şim­di­den ül­ke­miz­de sa­de­ce mı­sır, so­ya, ko­za ve pa­muk­ta yıl­da 2 mil­yon ton ci­va­rın­da GDO­’­lu ürün yem, be­bek ma­ma­sı, yağ ve tat­lı­la­ra ka­dar 800’den faz­la çe­şit ola­rak sof­ra­mı­za gir­miş­tir. Bun­la­rın GDO­’­lu ol­du­ğu resmî ola­rak açık­lan­ma­sa da ih­ra­cat­çı ül­ke­le­re bak­mak ye­ter­li­dir. Tür­ki­ye­’­nin ta­rı­mı, bi­yo­çe­şit­li­li­ği ve sağ­lı­ğı cid­di bir teh­dit al­tın­da­dır.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Fas Kral­lı­ğı ge­rek üre­tim ge­rek ti­ca­ret an­la­mın­da ta­rım­sal üre­ti­me ba­ğım­lı bir ül­ke ko­nu­mun­da­dır. Ta­rım sek­tö­rü, özel­lik­le iş gü­cü an­la­mın­da eko­no­mi­nin ki­lit gü­cü ol­ma­ya da de­vam et­mek­te­dir. Fa­s’­ın en bü­yük ta­rım­sal ti­ca­ri part­ne­ri Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­ri­dir. Tür­ki­ye­’­nin ak­si­ne, Fas ta­rım­sal sek­tö­rü­ne bü­yük ya­tı­rım yap­mak­ta­dır. Ta­rım ge­lir­le­ri 2010 yı­lı­na dek tüm ver­gi­ler­den is­tis­na tu­tul­mak­ta, ucuz kre­di te­mi­ni, ta­rım araç ve ge­reç­le­ri ko­nu­sun­da bel­li süb­van­si­yon­lar sağ­lan­mak­ta­dır. 2020 yı­lı­nı he­def­le­yen çok ge­niş kap­sam­lı bir kır­sal kal­kın­ma stra­te­ji­si uy­gu­la­ma­ya ko­nul­muş­tur. Tür­ki­ye ile Fas ara­sın­da ya­pı­lan dış ti­ca­ret, ta­rım­sal ürün­ler­de de­ğil sa­na­yi ürün­le­ri ve sa­na­yi yan ürün­le­ri ko­nu­sun­da­dır.

İki ül­ke ara­sın­da ta­rım­sal ürün­le­rin it­hal ve ih­ra­cı bu­gün için kay­da de­ğer ol­ma­sa da ge­le­cek­te ola­bi­lir­lik ih­ti­ma­li ile Fas Kral­lı­ğı Hükûme­ti ile Hükûme­ti­miz ara­sın­da ya­pıl­ma­sı ön­gö­rü­len bu an­laş­ma tas­la­ğı­nı des­tek­li­yo­ruz.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, bir ko­nu­ya da­ha dik­ka­ti­ni­zi çe­ke­rek söz­le­ri­mi bi­tir­mek is­ti­yo­rum. Ulus­la­ra­ra­sı an­laş­ma­lar­da Türk­çe­mi­zin doğ­ru kul­la­nıl­ma­dı­ğı­nı gör­mek de üzün­tü ve­ri­ci. Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hükûme­ti adı­na o dö­ne­min Ta­rım ve Kö­yiş­le­ri Ba­ka­nı Sa­yın Sa­mi Güç­lü ta­ra­fın­dan im­za­la­nan bu An­laş­ma­’­nın 3’ün­cü mad­de­si ay­nen şöy­le: “Âkit Ta­raf­lar, ta­raf­la­rın top­rak­la­rı­na/top­rak­la­rın­dan mal­la­rın ih­ra­ca­tı, re­ex­por­tu ve tran­si­ti­nin, it­ha­lat­çı ül­ke­nin ve­ya tran­sit ül­ke­nin ya­sal ka­nun­la­rı­na -al­tı­nı çi­zi­yo­rum, ‘ya­sal ka­nun­la­rı­na­’- uy­gun ola­rak ya­pıl­ma­sı­nı sağ­la­ya­cak­tır.” Bu me­tin İngi­liz­ce ve Arap­ça­ya çev­ri­lir­ken “ya­sal ka­nun­la­rı” de­yi­mi­nin na­sıl çev­ril­di­ği­ni me­rak edi­yor ve tak­dir­le­ri­ni­ze su­nu­yo­rum.

He­pi­ni­zi say­gı­la­rım­la se­lam­lı­yo­rum. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Bal.

Ta­sa­rı­nın tü­mü üze­rin­de­ki gö­rüş­me­ler ta­mam­lan­mış­tır.

KA­MER GENÇ (Tun­ce­li) – Ka­rar ye­ter sa­yı­sı is­ti­yo­rum Sa­yın Baş­kan .

BAŞ­KAN – Mad­de­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­le­r…

KA­MER GENÇ (Tun­ce­li) – Yok Sa­yın Baş­kan, yok.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (İstan­bul) – Ka­rar ye­ter sa­yı­sı yok.

(AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan “Var, var” ses­le­ri)

KA­MER GENÇ (Tun­ce­li) – Ben say­dım, 98 ki­şi var.

BAŞ­KAN – Ka­bul et­me­yen­le­r… Ka­bul edil­miş­tir, ka­rar ye­ter sa­yı­sı var­dır.

1’in­ci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

 

TÜR­Kİ­YE CUM­HU­Rİ­YE­Tİ HÜ­KÜ­ME­Tİ İLE FAS KRAL­LI­ĞI HÜ­KÜ­ME­Tİ ARA­SIN­DA BİT­Kİ KA­RAN­Tİ­NA VE BİT­Kİ KO­RU­MA ALA­NIN­DA İŞ­BİR­Lİ­Ğİ AN­LAŞ­MA­SI­NIN ONAY­LAN­MA­SI­NIN UY­GUN BU­LUN­DU­ĞU­NA DA­İR KA­NUN TA­SA­RI­SI

 

MAD­DE 1.- 30 Mart 2005 ta­ri­hin­de Ra­ba­t’­ta im­za­la­nan “Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Fas Kral­lı­ğı Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Bit­ki Ka­ran­ti­na ve Bit­ki Ko­ru­ma Ala­nın­da İş­bir­li­ği An­laş­ma­sı”­nın onay­lan­ma­sı uy­gun bu­lun­muş­tur.

BAŞ­KAN – 1’in­ci mad­de üze­rin­de söz is­te­mi? Yok.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­le­r… Ka­bul et­me­yen­le­r… Ka­bul edil­miş­tir.

2’nci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 2.- Bu Ka­nun ya­yı­mı ta­ri­hin­de yü­rür­lü­ğe gi­rer.

BAŞ­KAN – Söz is­te­mi? Yok.

Oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­le­r… Ka­bul et­me­yen­le­r… Ka­bul edil­miş­tir.

3’ün­cü mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 3.- Bu Ka­nun hü­küm­le­ri­ni Ba­kan­lar Ku­ru­lu yü­rü­tür.

BAŞ­KAN – Söz is­te­mi? Yok.

3’ün­cü mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­le­r… Ka­bul et­me­yen­le­r… Ka­bul edil­miş­tir.

Ta­sa­rı­nın tü­mü açık oy­la­ma­ya ta­bi­dir.

Açık oy­la­ma­nın elek­tro­nik oy­la­ma ci­ha­zıy­la ya­pıl­ma­sı­nı oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Oy­la­ma için üç da­ki­ka sü­re ve­re­ce­ğim. Bu sü­re içe­ri­sin­de sis­te­me gi­re­me­yen üye­le­rin tek­nik per­so­nel­den yar­dım is­te­me­le­ri­ni, bu yar­dı­ma rağ­men de sis­te­me gi­re­me­yen üye­le­rin, oy pu­su­la­la­rı­nı, oy­la­ma için ön­gö­rü­len üç da­ki­ka­lık sü­re içe­ri­sin­de Baş­kan­lı­ğa ulaş­tır­ma­la­rı­nı ri­ca edi­yo­rum.

Ay­rı­ca, vekâle­ten oy kul­la­na­cak sa­yın ba­kan­lar var ise han­gi ba­ka­na vekâle­ten oy kul­lan­dı­ğı­nı, oyu­nun ren­gi­ni ve ken­di­si­nin ad ve so­ya­dı ile im­za­sı­nı da ta­şı­yan oy pu­su­la­sı­nı, yi­ne, oy­la­ma için ön­gö­rü­len üç da­ki­ka­lık sü­re içe­ri­sin­de Baş­kan­lı­ğa ulaş­tır­ma­la­rı­nı ri­ca edi­yo­rum.

Oy­la­ma iş­le­mi­ni baş­la­tı­yo­rum.

(Elek­tro­nik ci­haz­la oy­la­ma ya­pıl­dı)

BAŞ­KAN – Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Fas Kral­lı­ğı Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Bit­ki Ka­ran­ti­na ve Bit­ki Ko­ru­ma Ala­nın­da İş­bir­li­ği An­laş­ma­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı­’­nın açık oy­la­ma so­nu­cu:

Kul­la­nı­lan oy sa­yı­sı       :   263

Ka­bul                             :   260

Ret                                  :     3 (x)

 

Ta­sa­rı ka­bul edil­miş ve ka­nun­laş­mış­tır. Ha­yır­lı ol­sun.

Bir­le­şi­me on da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­a­ti: 16.43

 

 

 

İKİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­a­ti: 16.59

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li Me­ral AK­ŞE­NER

KÂTİP ÜYE­LER: Ca­nan CAN­DE­MİR ÇE­LİK (Bur­sa), Fa­toş GÜR­KAN (Ada­na)

 

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 11’in­ci Bir­le­şi­mi­nin İkin­ci Otu­ru­mu­nu açı­yo­rum.

Şim­di, 2’nci sı­ra­da yer alan Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Fas Kral­lı­ğı Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Sağ­lık Ala­nın­da İş­bir­li­ği­ne Da­ir An­laş­ma­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu Hak­kın­da Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru­’­nun gö­rüş­me­le­ri­ne baş­la­ya­ca­ğız.

 

2.- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Fas Kral­lı­ğı Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Sağ­lık Ala­nın­da İş­bir­li­ği­ne Da­ir An­laş­ma­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu Hak­kın­da Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri   Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/307) (S. Sa­yı­sı: 11) (x)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon? Bu­ra­da.

Hükûmet? Bu­ra­da.

Ko­mis­yon ra­po­ru 11 sı­ra sa­yı­sıy­la bas­tı­rı­lıp da­ğı­tıl­mış­tır.

Ta­sa­rı­nın tü­mü üze­rin­de söz is­te­yen Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Gru­bu adı­na Meh­met Çer­çi, Ma­ni­sa Mil­let­ve­ki­li; Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu adı­na Os­man Dur­muş, Kı­rık­ka­le Mil­let­ve­ki­li; Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na Enis Tü­tün­cü, Te­kir­dağ Mil­let­ve­ki­li.

Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Gru­bu adı­na Meh­met Çer­çi, Ma­ni­sa Mil­let­ve­ki­li, söz sı­ra­sı siz­de.

Bu­yu­run Sa­yın Çer­çi.

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) – Sa­yın Baş­kan, çok de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­la­ya­rak söz­le­ri­me baş­lı­yo­rum.

Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Fas Kral­lı­ğı Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Sağ­lık Ala­nın­da İş­bir­li­ği­ne Da­ir An­laş­ma­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu Hak­kın­da Ka­nun Ta­sa­rı­sı üze­rin­de AK Par­ti Gru­bu adı­na dü­şün­ce­le­ri­mi di­le ge­tir­mek için söz al­dım.

Ben de, her şey­den ön­ce ya­kın za­man­da ya­şa­dı­ğı­mız gü­ney­do­ğu­da te­rör olay­la­rı­na ma­ruz ka­lan ve şehit olan as­ker­le­ri­mi­ze Al­la­h’­tan rah­met di­li­yo­rum, ya­ra­lı­la­rı­mı­za, ga­zi­le­ri­mi­ze de acil şifa­lar di­li­yo­rum ve mil­let ola­rak bir­lik ve bü­tün­lük içe­ri­sin­de te­rö­rün üs­te­sin­den ge­le­ce­ği­mi­zi di­le ge­ti­re­rek mil­le­ti­mi­ze geç­miş ol­sun di­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım; üze­rin­de ko­nuş­tu­ğu­muz An­laş­ma 30 Mart 2005 ta­ri­hin­de Fa­s’­ın Baş­şeh­ri Ra­ba­t’­ta Fas Hükûme­ti adı­na yet­ki­li olan Sağ­lık Ba­ka­nı ile Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hükûme­ti adı­na dö­ne­min Sa­na­yi ve Ti­ca­ret Ba­ka­nı Sa­yın Ali Coş­kun ta­ra­fın­dan im­za­lan­mış ve geç­ti­ği­miz dö­nem­de ko­mis­yon­lar­dan ge­çen an­cak Ge­nel Ku­rul­da gün­de­me ge­le­me­yen An­laş­ma tek­rar bu dö­nem­de il­gi­li ko­mis­yon­lar­dan ge­çe­rek Mec­lis Ge­nel Ku­ru­lu­nun gün­de­mi­ne gel­miş­tir.

Ta­bi­i, biz, ül­ke ola­rak, sağ­lık ala­nın­da son bir­kaç yıl­da çok cid­di iler­le­me­ler kay­det­tik ve bu ge­liş­me­ler mu­va­ce­he­sin­de, bil­gi bi­ri­ki­mi­miz, tec­rü­be­miz, sağ­lık yö­ne­ti­mi, sağ­lık fi­nans­ma­nı ve di­ğer tek­nik ko­nu­lar­da Tür­ki­ye­’­nin, Tür­ki­ye­’­de­ki uz­man­la­rı­mı­zın, he­kim­le­ri­mi­zin, sağ­lık yö­ne­ti­ci­le­ri­nin ve Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­nın ger­çek­ten önem­li bi­ri­kim­le­ri ol­du, önem­li ge­liş­me­ler ya­şa­dık.

Ne­ti­ce iti­ba­rıy­la, sağ­lık, bu­gün, gü­nü­müz­de sı­nır ta­nı­ma­yan bir ol­gu. Özel­lik­le glo­bal­leş­me ça­ğın­da, İnter­net ve eri­şim ça­ğın­da, dün­ya­nın âde­ta bir kö­ye dön­dü­ğü, ulus­la­ra­ra­sı tra­fi­ğin çok yo­ğun­laş­tı­ğı bu or­tam­da, sağ­lık ala­nın­da­ki prob­lem­ler de ar­tık sı­nır ta­nı­mı­yor ve hiç­bir ül­ke sağ­lık ala­nın­da ken­di­ni ar­tık gü­ven­de his­set­mi­yor. Onun için, bu­gün, pek çok sek­tör­de, pek çok alan­da ol­du­ğu gi­bi, özel­lik­le de sağ­lık ala­nın­da çok cid­di bir ulus­la­ra­ra­sı iş bir­li­ği­ne ih­ti­yaç bu­lun­mak­ta­dır. Bu çer­çe­ve­de, bi­zim de Hükûme­ti­miz, baş­ta ya­kın kom­şu­la­rı­mız ol­mak üze­re, çok çe­şit­li ül­ke­ler­le, dün­ya­nın pek çok ül­ke­siy­le sağ­lık ala­nın­da iş bir­li­ği­ne git­mek­te ve iş bir­li­ği an­laş­ma­la­rı im­za­la­mak­ta­dır. Bu an­laş­ma mu­va­ce­he­sin­de, özel­lik­le bil­gi bi­ri­ki­mi­nin pay­la­şıl­ma­sı, de­ne­yim­le­rin ak­ta­rıl­ma­sı, uz­man­lık ve uz­man­lık­la il­gi­li çe­şit­li alan­lar­da ko­mis­yon­la­rın ve ele­man de­ği­şi­mi­nin sağ­lan­ma­sı, tek­nik iş bir­li­ği, bil­gi iş bir­li­ği gi­bi ko­nu­la­rı ih­ti­va eden çe­şit­li an­laş­ma­lar im­za­lan­mak­ta­dır. Fa­s’­la da bu an­laş­ma­nın im­za­lan­mış ol­ma­sı, ta­bii ki bi­zim adı­mı­za, ül­ke­miz adı­na mem­nu­ni­yet ve­ri­ci­dir.

Bu An­laş­ma, in­şal­lah Mec­lis Ge­nel Ku­ru­lu­nun da ona­yın­dan son­ra ha­yat bul­duk­tan, yü­rür­lü­ğe gir­dik­ten iti­ba­ren, Fas ile Tür­ki­ye ara­sın­da kar­şı­lık­lı te­a­ti edi­le­rek yü­rür­lü­ğe gi­re­cek ve fay­da­lı ola­cak di­ye dü­şü­nü­yo­ruz.

Ben, bu An­laş­ma­’­nın her iki ül­ke­ye de hem tek­nik açı­dan hem bil­gi açı­sın­dan hem de has­ta­lık­la­rın kon­tro­lü ve ön­len­me­si açı­sın­dan fay­da­lı ol­ma­sı­nı te­men­ni edi­yo­rum, fay­da­lı ola­ca­ğı­na ina­nı­yo­rum ve şim­di­den ha­yır­lı ol­sun di­yo­rum.

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Çer­çi.

Şim­di, Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu adı­na Kı­rık­ka­le Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Os­man Dur­muş; bu­yu­run. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MHP GRU­BU ADI­NA OS­MAN DUR­MUŞ (Kı­rık­ka­le) – Sa­yın Baş­kan, say­gı­de­ğer mil­let­ve­kil­le­ri; yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Mec­lis Gru­bu adı­na, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti ile Fas Kral­lı­ğı Hükûme­ti Ara­sın­da Sağ­lık İş­bir­li­ği  An­laş­ma­sı­nın Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de onay­lan­ma­sı ile il­gi­li ka­nun ve­si­le­siy­le söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. Bu ve­si­ley­le, Hakkâri­’­de as­ke­ri­mi­ze sal­dı­ran bö­lü­cü te­rör ör­gü­tü­nü, iş bir­lik­çi­le­ri­ni, ha­mi­le­ri­ni şid­det­le ve nef­ret­le kı­nı­yo­rum. Ya­ra­lı­la­rı­mı­za acil şifa ve Türk mil­le­ti­ne baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­rum. Hükûme­tin te­rö­re ve Ku­zey Ira­k’­a yö­ne­lik ata­ca­ğı tu­tar­lı ve ce­sur adım­lar­da ya­nın­da ola­ca­ğı­mı­zı da bir de­fa da­ha ifa­de edi­yo­rum.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye-Fas iliş­ki­le­ri, Os­man­lı-Fas iliş­ki­le­ri II­I. Mu­rat dö­ne­min­de baş­la­mış. O za­man Fa­s’­ta ya­şa­yan ki­şi­ler İspan­yol sal­dı­rı­la­rın­dan ken­di­le­ri­ni ko­ru­mak için Os­man­lı­ya mü­ra­ca­at edi­yor­lar ve o za­man Ce­za­yir Bey­ler­be­yi Ra­ma­zan Pa­şa­’­ya gö­rev ve­ri­li­yor. Ora­da­ki, İspan­yol­lar, Fran­sız­lar, Por­te­kiz­li­ler ko­va­la­na­rak Os­man­lı­ya, bir, do­lay­lı ola­rak, bir bağ­lan­tı te­min edi­li­yor. Bu bağ­lan­tı, 1830’a ka­dar bir şekil­de Ce­za­yir Bey­ler­bey­li­ği va­sı­ta­sıy­la yü­rü­tü­len bir bağ­lan­tı­dır. Da­ha son­ra, Fran­sız­lar­la da­ha ya­kın bir iliş­ki­ye ge­çi­yor­lar. 1906’da tek­rar Os­man­lıy­la iliş­ki­ye gi­ren bir Ku­zey Af­ri­ka ül­ke­si.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti, uzun bir ta­rihî geç­mi­şi ve dip­lo­ma­tik ge­le­ne­ğiy­le dün­ya­ya yön ve­ren yü­ce bir mil­le­tin say­gın dev­le­ti­dir. Geç­miş­ten ge­len ge­le­nek­le­ri ve gör­gü­süy­le dün­ya­ya ör­nek olan Türk dev­le­ti­nin de bir se­çi­ci­li­ği ve ter­cih sı­ra­la­ma­sı var­dır. Dev­le­ti olan her top­lu­lu­ğun dip­lo­mat­la­rıy­la gö­rü­şü­le­bi­lir -ara­mız­da bu ko­nu­da bir­çok uz­man var ta­bi­i- an­cak her ül­key­le uy­gu­lan­ma ka­bi­li­ye­ti tar­tış­ma­lı ve fay­da­sı da ol­ma­ya­cak an­laş­ma­lar ya­par­sa­nız cid­di­ye­ti­ni­zi ve dev­le­tin bü­yük­lü­ğü­nü tar­tı­şı­lır hâle ge­ti­rir­si­niz.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­kil­le­ri, 1990’lı yıl­lar­da ba­zı ül­ke­ler ve Türk cum­hu­ri­yet­le­riy­le sağ­lık iş bir­li­ği an­laş­ma­la­rı söy­len­di­ği hâlde, ar­şiv­de bel­ge­le­ri bu­lu­na­ma­mış ve­ya pe­lür kâğı­dına dak­ti­lo edil­miş iki­li an­laş­ma for­ma­tın­da ol­ma­yan ra­por­la­ra rast­lan­mış­tır. Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı, mat­bu iki­li an­laş­ma föy­le­riy­le ta­raf ül­ke­nin di­lin­de, Türk­çe ve İngi­liz­ce iki­şer nüs­ha ola­rak Dı­şiş­le­ri dip­lo­mat­la­rı­mı­zın iş bir­li­ğiy­le im­za­la­nan an­laş­ma­lar, ta­ra­fı­mız­dan ör­nek ol­ma­sı için bir ki­tap hâli­ne ge­ti­ril­miş­tir. O gü­nün Dı­şiş­le­ri Müs­te­şa­rı Sa­yın Lo­ğoğ­lu­’­na da bu re­dak­te et­ti­ril­miş­tir ve son­ra ki­tap ola­rak bas­tı­rıl­mış­tır.

Gü­nü­mü­ze ge­lin­ce, AKP hükûmet­le­ri, iki nüs­ha­sı İngi­liz­ce ve­ya iki nüs­ha­sı Fran­sız­ca olan an­laş­ma­lar im­za­lı­yor. Millî dil­le­riy­le an­laş­ma ya­pa­ma­yan top­lu­luk­lar­la an­laş­ma yap­mak Tür­ki­ye­’­ye ne ka­zan­dı­rır si­zin bil­gi­le­ri­ni­ze su­nu­yo­rum. Ka­yıt dı­şı an­laş­ma­la­rın sık rast­lan­dı­ğı bu dö­nem­de, alı­şıl­mış dış si­ya­se­ti­miz­le te­za­da dü­şül­me­me­si di­le­ği­miz­dir.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Ku­zey Af­ri­ka ül­ke­le­ri, çağ­lar bo­yu bir­lik­te ya­şa­dı­ğı­mız, or­tak ta­rihî be­ra­ber­li­ği­miz olan me­de­ni­yet­ler­dir. Fas Kral­lı­ğı da bu ül­ke­ler­den bi­ri­dir. Mı­sır, Tu­nus, Ce­za­yi­r’­le sağ­lık iş­bir­li­ği an­laş­ma­sı­nı ben im­za­la­mış­tım. Fas Kral­lı­ğı­’y­la im­za­la­nan bu An­laş­ma­’y­la bir bü­tün­lük sağ­lan­dı­ğı­nı dü­şü­nü­yo­rum. Tür­ki­ye­’­nin, Ku­zey Af­ri­ka ül­ke­le­riy­le, ge­rek ti­ca­ri ge­rek­se sağ­lık ala­nın­da ya­pa­ca­ğı çok şey var­dır. Sağ­lık tu­riz­mi çer­çe­ve­sin­de ül­ke­miz­de te­da­vi imkânı­na ka­vu­şa­cak, ül­ke­mi­zin ge­liş­miş sağ­lık tek­no­lo­ji­si ve he­kim kad­ro­su­nun yük­sek be­ce­ri­siy­le ül­ke­le­ri­ne sağ­lık­lı ve mut­lu dö­ne­cek­le­ri­ne inan­cım tam­dır. Her ne ka­dar İspan­ya ve Fran­sa ya­kın­la­rın­day­sa da, bu­ra­da, Tür­ki­ye, ken­di­ne dü­şen pa­yı al­ma­lı­dır.

Ül­ke­mi­zi tu­rist ola­rak zi­ya­ret eden ki­şi­le­rin has­ta­lan­ma­sı hâlin­de, tu­rizm sağ­lı­ğı çer­çe­ve­sin­de de sos­yal gü­ven­lik kart­la­rı­nın ge­çer­li kı­lın­ma­sıy­la ve­rim­li hiz­met üre­ti­le­bi­lir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, par­la­men­ter sis­tem­de, mu­ha­le­fe­tin, Mec­lis kür­sü­sün­den Tür­ki­ye ger­çek­le­ri­ni ya da ken­di­le­ri­ne gö­re ger­çek­le­ri­ni ifa­de ede­bil­me hak­la­rı var­dır. Ama üzü­le­rek ifa­de ede­yim ki, bu­ra­da çok ma­kul çiz­gi­ler­de ifa­de edi­len gö­rüş­le­re bi­le ta­ham­mül kal­ma­mış­tır. Beş da­ki­ka­lık bir gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­da ger­çek ra­kam­lar ifa­de edil­mi­yor.

Özel­lik­le AKP Gru­bu­na da bir şeyi ifa­de et­mek is­ti­yo­rum: Siz­le­re de doğ­ru­lar söy­len­mi­yor. Çün­kü siz, dev­le­ti yö­ne­ten bir grup­su­nuz, Hükûmet­si­niz; siz­le­rin de doğ­ru­yu bil­me hak­kı­nız var.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, 22’nci Dö­nem­de, bir so­ru öner­ge­siy­le, Tür­ki­ye­’­de­ki has­ta­ne­le­rin ma­li­yet­le­ri so­ru­lu­yor. Kı­rık­ka­le Yük­sek İhti­sas Has­ta­ne­si­nin ma­li­yet he­sa­bı 18 tril­yon­dur, KDV’­siy­le    21 tril­yon­dur. An­cak CHP mil­let­ve­ki­li­ne ve­ri­len ce­vap 26 tril­yon­dur.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri­…

NU­RET­TİN CA­NİK­Lİ (Gi­re­sun) – Sa­yın Baş­kan, gün­de­me dön­me­si­ni söy­ler mi­si­niz.

OS­MAN DUR­MUŞ (De­vam­la) – Sağ­lık ko­nu­şu­yo­ruz efen­dim, sağ­lık ko­nu­su bu.

NU­RET­TİN CA­NİK­Lİ (Gi­re­sun) – Fa­s’­la il­gi­li sağ­lık ko­nu­şu­yo­ruz de­ğil mi? Sa­yın Ba­kan da yok bu­ra­da, ce­vap ve­re­mez.

OS­MAN DUR­MUŞ (De­vam­la) - Ben bir şey söy­le­ye­yim, bu­ra­da ol­ma­sı uy­gun­du. Bir da­ha­ki ko­nuş­ma­da yir­mi de­ğil kırk da­ki­ka da­ha ce­vap ve­ri­rim.

BAŞ­KAN – Sa­yın Dur­muş, Ge­nel Ku­ru­la hi­tap edin.

OS­MAN DUR­MUŞ (De­vam­la) - Edi­yo­rum efen­dim.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Bağ­cı­la­r’­da bir has­ta­ne yol­suz­luk var di­ye iki yıl er­te­le­ni­yor. Sa­yın Kı­yık­lı bu­ra­day­dı­…

MEH­MET EMİN EK­MEN (Bat­man) – An­laş­ma­’y­la ne ala­ka­sı var bu­nun?

OS­MAN DUR­MUŞ (De­vam­la) – Efen­dim, bu­ra­da beş da­ki­ka ko­nuş­ma­ya ta­ham­mül ede­mi­yor­su­nuz. Bi­zim tüm ko­nu­şa­ca­ğı­mız yir­mi da­ki­ka­dır, mü­sa­a­de edin. Mü­sa­a­de edi­n… Yan­lış bir şey söy­ler­sem çı­kın dü­zel­tin.

İki yıl, yol­suz­luk var di­ye er­te­le­ni­yor. Son­ra, bu­ra­da, dev­let za­ra­ra uğ­ra­tı­la­cak, 34 tril­yo­na iha­le edi­len has­ta­ne, doğ­ru iha­le edil­miş­tir, pa­ket has­ta­ne­dir, es­ka­las­yon yok­tur, fi­yat ar­tı­şı yok­tur, bir an ön­ce bi­ti­ril­me­si la­zım di­ye­… Ben de­ğil, Ma­li­ye hu­kuk­çu­la­rı söy­lü­yor. So­nun­da has­ta­ne bi­ti­ril­di.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, se­çim za­ma­nı yol­suz­luk, di­ye be­yan edi­len Bağ­cı­lar Has­ta­ne­si, bi­zim dö­nü­şüm prog­ra­mı­mı­zın ör­nek has­ta­ne­si­dir, di­ye gös­te­ril­di. Ba­kan­la­r…

NU­RET­TİN CA­NİK­Lİ (Gi­re­sun) – Sa­yın Baş­kan, bu­nun Fas Kral­lı­ğıy­la ne ala­ka­sı var?

BAŞ­KAN – Ko­nu­ya ge­lin lüt­fen Sa­yın Dur­muş.

OS­MAN DUR­MUŞ (De­vam­la) – Ge­li­yo­rum efen­dim, ge­li­yo­rum.

NU­RET­TİN CA­NİK­Lİ (Gi­re­sun) – Sa­yın Baş­kan, eleş­ti­ri­le­re  bir iti­ra­zı­mız yok, an­cak bu­nu gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­lar­da söy­le­sin.

OS­MAN DUR­MUŞ (De­vam­la) - Ba­kan­lar doğ­ru­la­rı ko­nuş­ma­lı.

BAŞ­KAN – Sa­yın Dur­mu­ş… Sa­yın Dur­mu­ş…

OS­MAN DUR­MUŞ (De­vam­la) – Sa­yın Grup Baş­kan Ve­kil­le­ri, mu­ha­le­fet ola­rak gün­dem dı­şı beş da­ki­ka ko­nuş­ma hak­kı­mız var. Bu beş da­ki­ka ko­nuş­ma hak­kı­mı­zın ar­ka­sın­da ver­di­ği­niz ce­vap­lar­da ra­kam­lar sa­nal ise, doğ­ru de­ğil­se bu­ra­da ko­nuş­ma imkânı ve­rir­si­niz. Ba­kın, si­zi­n…

MEH­MET EMİN EK­MEN (Bat­man) – Fas­lı­la­rın ne su­çu var bu­ra­da?

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fen ha­ti­be mü­da­ha­le et­me­yin. Uyar­mak ge­rek­ti­ğin­de ben uya­rı­yo­rum.

OS­MAN DUR­MUŞ (De­vam­la) – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, siz bu­ra­da ko­nuş­ma hak­kı­nı gas­be­der­se­niz ya da ya­lan­la­rı söy­ler­se­niz, bi­ri­le­ri ko­nuş­ma için mad­de­ler­de de söz hak­kı alır. Ben ora­da al­ma­dım.

NU­RET­TİN CA­NİK­Lİ (Gi­re­sun) – Sa­yın Baş­kan ka­yıt­lar­dan çı­ka­rıl­ma­sı­nı is­ti­yo­rum. Ya­lan söy­le­mek­le it­ham edi­yor,  ha­ka­ret edi­yor Sa­yın Baş­ka­nım.

OS­MAN DUR­MUŞ (De­vam­la) - İzin ve­rin, izin ve­rin efen­dim, izin ve­rin.

BAŞ­KAN – Sa­yın Dur­mu­ş… Sa­yın Dur­mu­ş…

OS­MAN DUR­MUŞ (De­vam­la) -  Sö­zü­mü bi­ti­ri­yo­rum, ta­ham­mül­lü olun efen­dim. Ba­sı­na san­sür uy­gu­lu­yor­su­nuz, te­le­viz­yo­na san­sür uy­gu­lu­yor­su­nuz.

NU­RET­TİN CA­NİK­Lİ (Gi­re­sun) – Ya­lan söy­lü­yor di­ye­… Hükûme­ti­mi­ze ha­ka­ret edi­yor Sa­yın Baş­ka­nım.

OS­MAN DUR­MUŞ (De­vam­la) - Rad­yo­ya san­sür uy­gu­lu­yor­su­nuz. Mec­lis kür­sü­sü­ne san­sür uy­gu­la­ya­maz­sı­nız. Otu­run ye­ri­ni­ze! (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Sa­yın Dur­mu­ş….

OS­MAN DUR­MUŞ (De­vam­la) – Biz bu­ra­da gö­rüş­le­ri­mi­zi ifa­de ede­ce­ğiz, Sa­yın Baş­ka­nım.

BAŞ­KAN – Lüt­fen ana ko­nu­ya ge­lin.

OS­MAN DUR­MUŞ (De­vam­la) - De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, gö­rü­şü­mü­ze gö­re­… (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler) Sa­kin olun, ra­hat olun.

İSMA­İL ÖZ­GÜN (Ba­lı­ke­sir) – Be­ye­fen­di, Grup Baş­kan Ve­ki­li.

OS­MAN DUR­MUŞ (De­vam­la) – Öy­le mi efen­dim?

İSMA­İL ÖZ­GÜN (Ba­lı­ke­sir) – Evet.

OS­MAN DUR­MUŞ (De­vam­la) - Ayak­ta kal­ma­sın di­ye söy­le­miş­tim, özür di­li­yo­rum.

Gö­rü­şü­mü­ze gö­re, tıp fa­kül­te­si, ec­za­cı­lık fa­kül­te­si, diş he­kim­li­ği fa­kül­te­le­ri, sağ­lık yük­se­ko­kul­la­rı alan­la­rın­da üni­ver­si­te­le­ri­miz­de bel­li kon­ten­jan­lar dâhi­lin­de, ba­kın, gö­rüş is­ti­yor­lar gö­rüş ve­ri­yo­ruz. Li­sans ve yük­sek li­sans eği­ti­mi ve­ri­le­bi­lir. Bu­ra­da eği­ti­mi alan Fas Kral­lı­ğı­’­nın sağ­lık­çı­la­rı sağ­lık ku­rum­la­rı­mı­zın kad­ro­la­rı­nı, ge­liş­me çiz­gi­le­ri­ni gö­re­bi­lir­ler ve ay­nı za­man­da tıb­bi has­ta­ne ürün­le­ri hak­kın­da fi­kir sa­hi­bi ola­bi­lir­ler. Tür­ki­ye ilaç va­de­ma­ku­mun­da­ki ilaç lis­te­mi­zi gö­re­bi­lir­ler ve ka­lem­le­riy­le, bu­ra­da eği­tim al­dık­la­rı için, bu ilaç­la­rı ya­za­bi­lir­ler. Bu ge­liş­me­ler iki ül­ke ara­sın­da­ki ti­ca­ri ve her ko­nu­da iş bir­li­ği ve ge­liş­me­ye ön­cü­lük ede­bi­lir. O ba­kım­dan, bu An­laş­ma­’­nın, kar­şı­lık­lı­lık pren­si­bin­den vaz­geç­me­mek kay­dıy­la, hep bir adım ön­de ol­ma­mak kay­dıy­la her iki ül­ke iliş­ki­le­rin­de ge­liş­me sağ­la­ma­sı­nı te­men­ni edi­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ba­zı ürün­ler var ki, Dün­ya Sağ­lık Ör­gü­tü, FDA, EME­A gi­bi, ül­ke­ler­den olur al­ma­dan, biz ül­ke­miz­de kul­lan­mı­yor­duk, on­la­ra ruh­sat ver­mi­yor­duk. Şim­di, ba­zı ül­ke­ler bu sağ­lık iş­bir­li­ği an­laş­ma­sı ve­si­le­siy­le Tür­ki­ye­’­de kul­la­nı­la­ma­ya­cak ni­te­lik­te­ki ürün­le­ri­ni, sağ­lık ürün­le­ri­ni Tür­ki­ye­’­ye pa­zar­la­mak is­ti­yor­lar, aşı pa­zar­la­mak is­ti­yor­lar ve bas­kı ku­ru­lu­yor “an­laş­ma­mız var alın” de­ni­yor. Hâlbu­ki, siz stan­dart­la­rı­nı ko­yar­sa­nız “FDA­’­nın, EME­A­’­nın ka­bul et­me­di­ği stan­dart­lar­da ürün­le­ri al­ma­yız” der­se­niz, hep bir adım ön­de ol­maz­sa­nız yan­lış yap­maz­sı­nız ya da Dı­şiş­le­ri dip­lo­mat­la­rıy­la bir­lik­te bu An­laş­ma­’­yı im­za­lar­sa­nız iki ül­ke ara­sın­da­ki baş­ka ko­nu­lar­da­ki iliş­ki­le­ri de bil­di­ği için yan­lış yap­maz­sı­nız. O ba­kım­dan, bu An­laş­ma ko­nu­sun­da Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu ola­rak olum­lu dü­şü­nü­yo­ruz, ama bir, ken­di di­liy­le an­laş­ma ya­pa­ma­yan ül­ke­ler­le ya da top­lu­luk­lar­la an­laş­ma­nın da yay­gın hâle ge­ti­ril­me­me­si­ni di­li­yo­ruz.

Say­gı­la­rı­mı su­nu­yo­rum efen­dim. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Dur­muş.

ÇEV­RE VE OR­MAN BA­KA­NI VEY­SEL EROĞ­LU (Af­yon­ka­ra­hi­sar) – Sa­yın Baş­kan, bir hu­su­su açık­la­ya­yım mü­sa­a­de eder­se­niz.

BAŞ­KAN – Hükûmet adı­na Çev­re ve Or­man Ba­ka­nı Vey­sel Eroğ­lu söz al­dı.

ÇEV­RE VE OR­MAN BA­KA­NI VEY­SEL EROĞ­LU (Af­yon­ka­ra­hi­sar) – Sa­yın Baş­ka­nım, çok de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­rim; bu tür an­laş­ma­lar ya­pı­lır­ken, özel­lik­le za­ten Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı yet­ki­li­le­ri de bu­lu­nu­yor, mut­la­ka Türk­çe­si de im­za­la­nı­yor. Hat­ta, bu An­laş­ma­’­ya biz­zat ben de bak­tım, Türk­çe me­tin de im­za­lan­mış. Onu özel­lik­le vur­gu­la­mak için söy­le­dim, tak­dir­le­ri­ni­ze su­nu­lur.

An­cak bu­ra­da şunu ifa­de ede­yim: Ta­bi­i, bu şekil­de, Türk­çey­le ala­ka­lı has­sa­si­yet­ten do­la­yı da te­şek­kür edi­yo­rum. Ta­bii ki, Türk­çe­mi­zi her yer­de doğ­ru şekil­de kul­lan­ma­mız ge­rek­ti­ği ka­na­a­tin­de­yim. Bun­dan son­ra Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı bu ko­nu­da da­ha has­sas dav­ra­na­cak.

Te­şek­kür edi­yo­rum efen­dim, say­gı­lar su­na­rım. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Üçün­cü söz, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na Te­kir­dağ Mil­let­ve­ki­li Enis Tü­tün­cü­’­nün.

Bu­yu­run Sa­yın Tü­tün­cü. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA ENİS TÜ­TÜN­CÜ (Te­kir­dağ) – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Sa­yın Baş­kan, ön­ce­lik­le, si­ze ba­şa­rı­lar di­li­yo­rum. Ka­dın­la­rın, hem Par­la­men­to­da hem tüm top­lum kul­var­la­rın­da ola­bil­di­ğin­ce da­ha faz­la ka­tıl­ma­la­rı, çağ­daş Tür­ki­ye açı­sın­dan ya­şam­sal önem­de­dir. Öy­le sa­nı­yo­rum, Türk ka­dı­nı­na ya­ra­şır bir şekil­de onur­lu ve ba­şa­rı­lı bir per­for­mans gös­te­re­cek­si­niz.

Ve yi­ne, söz­le­ri­me baş­lar­ken, te­rö­rün her tür­lü­sü­nü tek­rar şid­det­le la­net­li­yo­rum, kı­nı­yo­rum ve şehit­le­ri­mi­ze yü­ce Tan­rı­’­dan rah­met, ya­kın­la­rı­na ve mil­le­ti­mi­ze baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­rum. Ka­yıp ev­lat­la­rı­mı­zı da bir an ön­ce ku­cak­la­mak dü­şün­ce­le­ri­mi­zi siz­ler­le pay­laş­mak is­ti­yo­rum.

Evet, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­yet Hü­kü­me­ti ile Fas Kral­lı­ğı Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Sağ­lık Ala­nın­da İş­bir­li­ği­ne Da­ir An­laş­ma­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu Hak­kın­da Ka­nun Ta­sa­rı­sı üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­dım.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ta­sa­rı­nın ama­cı sağ­lık ala­nın­da Fas Kral­lı­ğı­’y­la iş bir­li­ği. Pe­ki, ne ön­gö­rü­lü­yor? Na­sıl bir iş bir­li­ği ön­gö­rü­lü­yor? İnce­le­ye­bil­di­ği­miz ka­da­rıy­la, bu ka­nun ta­sa­rı­sı iki yön­de, iki alan­da bir dü­zen­le­me ön­gö­rü­yor iş bir­li­ği açı­sın­dan. Bi­rin­ci kul­var, sağ­lık ve tıp bi­lim­le­ri ala­nın­da -ki, iki alan­da dü­zen­le­me var- bil­gi alış­ve­ri­şin­de bu­lun­mak ve sağ­lık ve tıp bi­lim­le­ri ala­nın­da he­yet ve sağ­lık per­so­ne­li de­ği­şi­mi yap­mak ve ikin­ci kul­var ise, sağ­lık ve tıp bi­lim­le­ri ala­nın­da or­tak ça­lış­ma ko­mi­te­le­ri oluş­tur­mak. Da­ha ön­ce­ki dö­nem­de­ki bir an­laş­ma­nın şim­di ya­sa­laş­tı­rıl­ma sü­re­ci­ni nok­ta­la­mak üze­re­yiz.

Bu iş bir­li­ği­ne ışık tut­ma­sı açı­sın­dan ve Tür­ki­ye­’­nin bu iş bir­li­ği­ne en faz­la, en sağ­lık­lı bi­çim­de kat­kı yap­ma­sı açı­sın­dan, izin ve­rir­se­niz, Fa­s’­ın sağ­lık so­run­la­rıy­la il­gi­li ve Tür­ki­ye­’­nin sağ­lık so­run­la­rıy­la il­gi­li kar­şı­laş­tır­ma­lı bir ana­li­zi dik­kat­le­ri­ni­ze sun­mak is­ti­yo­rum ve bu ana­liz so­nu­cun­da ken­di­li­ğin­den or­ta­ya çı­ka­cak­tır ki, Tür­ki­ye Fas Kral­lı­ğı­’­na sağ­lık açı­sın­dan, özel­leş­tir­me pro­je­sin­de­ki de­ne­yim­le­riy­le çok cid­di kat­kı­da bu­lu­na­bi­lir.

Ba­kı­nız, Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Fas sağ­lık sis­te­min­de en önem­li so­run, va­tan­daş­la­rı­nın bü­yük bö­lü­mü­nün sağ­lık hiz­met­le­ri­ne ye­te­rin­ce eri­şe­me­me­si­dir. Tür­ki­ye­’­de de ben­zer bir so­run var. 2005 yı­lı so­nuç­la­rı­na gö­re, 30 mil­yon 500 bin nü­fu­sa sa­hip Fas in­sa­nı­nın önem­li bö­lü­mü ye­ter­li bir şekil­de sağ­lık hiz­me­ti­ne ula­şa­mı­yor. Ay­rı­ca, sağ­lık hiz­met­le­ri­ne az sa­yı­da ula­şan­la­rın da eşit ve ka­li­te­li sağ­lık hiz­me­ti al­ma­la­rı ko­nu­sun­da çok cid­di dar­bo­ğaz­lar ya­şa­nı­yor Fa­s’­ta.

An­ne ve ço­cuk ölüm oran­la­rı ol­duk­ça yük­sek sey­ret­mek­te Fa­s’­ta. Sal­gın has­ta­lık­lar söz ko­nu­su, yıl­da otuz bin tü­ber­kü­loz va­ka­sı gö­rü­lü­yor hâlâ şu an­da Fa­s’­ta. An­ne ve ço­cuk sağ­lı­ğı prob­lem­le­ri özel­lik­le kır­sal ke­sim­de ve ge­ri kal­mış yö­re­ler­de öne­mi­ni sür­dü­rü­yor.

Nü­fu­sun yüz­de 30’u, Fa­s’­ta, her­han­gi bir sağ­lık mer­ke­zi­ne 10 ki­lo­met­re uzak­ta ika­met et­mek du­ru­mun­da. Ya­ni, sağ­lık alt­ya­pı­sı hem ye­ter­siz hem de yurt dü­ze­yin­de da­ğı­lı­mı son de­re­ce den­ge­siz. Ta­bii ki, bu ara­da, bi­raz son­ra sağ­lık gös­ter­ge­le­riy­le il­gi­li ifa­de­le­rim­de de gö­rü­le­ce­ği gi­bi, sağ­lık in­san gü­cü po­tan­si­ye­li son de­re­ce ye­ter­siz ve ekip­man­lar­da da cid­di ek­sik­lik­ler var.

Sağ­lık sis­te­mi­nin fi­nans­ma­nı için Fa­s’­ta büt­çe­den ay­rı­lan pay yüz­de 5. As­lın­da, gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­ya ora­nı iti­ba­rıy­la da sağ­lık sis­te­mi­ne bak­tı­ğı­mız­da, yüz­de 5 ci­va­rın­da bir pa­yın ay­rıl­dı­ğı gö­zü­kü­yor. Bu, ilk an­da kü­çüm­sen­me­ye­cek bir oran, an­cak son de­re­ce ye­ter­siz ka­lı­yor. Sağ­lık ala­nın­da nü­fu­sun sa­de­ce yüz­de 15’i sağ­lık si­gor­ta­sı kap­sa­mın­da bu­lu­nu­yor, ya­ni sağ­lık si­gor­ta­sı­na gir­miş. Zo­run­lu sağ­lık si­gor­ta­sı ka­nu­nu ye­ni ka­bul edil­miş ve bu ka­nun da çok bü­yük fi­nans­man dar­bo­ğa­zıy­la kar­şı kar­şı­ya. Bu ka­nun­la, ka­mu ve özel sek­tör­de­ki bü­tün ça­lı­şan­lar sağ­lık si­gor­ta­sı­nın, zo­run­lu sağ­lık si­gor­ta­sı­nın kap­sa­mı­na alın­mış.

Şim­di, bu çer­çe­ve­de Tür­ki­ye­’­de­ki so­run­la­ra, sağ­lık sis­te­mi­nin so­run­la­rı­na kı­sa­ca göz ata­lım ki, bu sağ­lık ko­nu­sun­da­ki iş bir­li­ği han­gi alan­lar­da ke­si­şe­cek ve han­gi alan­lar­da iki ül­ke bir­bi­ri­ne yar­dım­da bu­lu­na­cak, ken­di­li­ğin­den çı­ka­cak.

Son za­man­lar­da sağ­lık ala­nın­da id­di­a­lı ba­zı ça­ba­lar­da bu­lu­nul­ma­sı­na rağ­men, he­nüz fi­zi­ki alt­ya­pı, sağ­lık fi­zi­ki alt­ya­pı­sı ve sağ­lık per­so­ne­lin­de önem­li ye­ter­siz­lik­ler­le kar­şı kar­şı­ya­yız Tür­ki­ye ola­rak. Da­ha da öte­de, hem sağ­lık alt­ya­pı­sı hem de sağ­lık per­so­ne­li, he­kim ve yar­dım­cı sağ­lık per­so­ne­li iti­ba­rıy­la Tür­ki­ye­’­de­ki böl­ge­ler, il ve il­çe­ler ara­sın­da bü­yük den­ge­siz­lik­ler için­de ol­du­ğu­nu sa­nı­yo­rum he­pi­miz bi­li­yo­ruz.

Bu ara­da, üçün­cü ola­rak, ne ya­zık ki, Tür­ki­ye­’­de 1963 yı­lın­dan bu ya­na çok cid­di bir şekil­de yü­rü­tül­me­ye ça­lış­tı­rı­lan sos­ya­li­zas­yon pro­je­si­ne rağ­men, hâlâ ko­ru­yu­cu sağ­lık hiz­met­le­ri­nin ye­te­ri dü­ze­ye ulaş­ma­mış ol­du­ğu­nu üzü­le­rek tes­pit edi­yo­ruz.

Bu çer­çe­ve­de, bir baş­ka so­run ala­nı, tüm ça­ba­la­ra kar­şın, sağ­lık­ta­ki dö­nü­şüm pro­je­si­nin bü­tün id­di­a­la­rı­na kar­şın Tür­ki­ye­’­de­ki sağ­lık sis­te­min­de et­ki­li bir sevk zin­ci­ri hâlâ oluş­tu­ru­la­ma­mış­tır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; sağ­lık per­so­ne­li sa­yı­la­rın­da iyi­leş­me ol­mak­la bir­lik­te­… Ka­tı­lı­yo­rum Sa­yın Sağ­lık Ba­ka­nı­na, keş­ke bu­ra­da ol­muş ol­say­dı, Sa­yın Sağ­lık Ba­ka­nı­nın ger­çek­ten, bu An­laş­ma­’­da bu­ra­da ol­ma­sı­nı is­ti­yor­dum. Öy­le sa­nı­yo­rum ki, bun­dan son­ra, böy­le­si­ne önem­li ko­nu­lar­da Sa­yın Ba­ka­nı­mız ye­rin­de, kol­tu­ğun­da bu­lu­na­cak­tır. Çün­kü be­lir­li öl­çü­de ba­zı id­di­a­la­rı da ben bu­ra­da ses­len­di­ri­yo­rum. Bu çer­çe­ve­de, Hükûme­tin bi­zim id­di­a­la­rı­mı­za do­yu­ru­cu ya­nıt­la­rı ver­me­si­nin de ya­şam­sal önem­de ol­du­ğu­nu tak­dir­le­ri­ni­ze su­nu­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; te­mel sağ­lık gös­ter­ge­le­ri­ne bak­tı­ğı­mız­da, ör­ne­ğin be­bek ölüm hı­zı­nın 2006 yı­lın­da yak­la­şık bin­de 23 ola­ca­ğı tah­min edil­di, be­bek ölüm hı­zı es­ki­ye oran­la dü­şü­rül­dü. Bi­raz son­ra Fa­s’­la kar­şı­laş­tı­ra­ca­ğım ve Av­ru­pa Bir­li­ğiy­le kar­şı­laş­tı­ra­ca­ğım. Be­bek ölüm hı­zın­da böl­ge­ler ara­sın­da fark­lı­lık­lar var. Ay­nı za­man­da kent ve kır ke­sim­le­ri ara­sın­da bü­yük fark­lı­lık­lar var. Ör­ne­ğin, be­bek ölüm hı­zı kır­sal alan­da bin­de 39 -çok yük­sek- kent­sel alan­da 23. Bu, 2004 yı­lı ra­ka­mı­dır. Ama, top­la­mı, az ön­ce ifa­de et­ti­ğim gi­bi, yak­la­şık 23 ola­rak tah­min edi­li­yor.

Bir di­ğer sı­kın­tı­mız, ül­ke­miz­de an­ne ölüm oran­la­rı yük­sek, hâlâ yük­sek. 100 bin can­lı do­ğum­da yak­la­şık 30 an­ne do­ğum­da ve­fat edi­yor. Bu oran kent mer­kez­le­rin­de yak­la­şık 21 iken, kır­sal alan­da 40’ın üze­rin­de. Böl­ge­ler ara­sın­da da be­lir­gin fark­lı­lık­lar var an­ne ölüm­le­ri açı­sın­dan. En dü­şük oran Ba­tı Ana­do­lu­’­da -ki, yi­ne, Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­ri­nin 1 ka­tı ne­re­dey­se- 7. Ama Do­ğu Ka­ra­de­niz ve Ku­zey­do­ğu Ana­do­lu­’­da yü­rek­ler acı­sı bir man­za­ray­la kar­şı­la­şı­yo­ruz, 68; ya­ni, do­ğum ya­pan 100 bin an­ne­den 68’i o yö­re­le­ri­miz­de do­ğum­da ve­fat edi­yor.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bu ge­nel kar­şı­laş­tır­ma­dan ya da ana­liz­den son­ra, izin ve­rir­se­niz, bu­ra­da, te­mel sağ­lık gös­ter­ge­le­rin­de­ki ba­zı ge­liş­me­le­ri Fas Kral­lı­ğı ve Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti dev­le­ti açı­sın­dan ya­pa­lım. 2005 yı­lı ra­kam­la­rı­nı al­dık. Biz­de 2006 da var, ama Fas Kral­lı­ğı­’n­da an­cak 2005 ra­kam­la­rı­nı bu­la­bil­di­ği­miz için kar­şı­laş­tı­rı­yo­ruz.

He­kim ba­şı­na dü­şen nü­fus: Tür­ki­ye­’­de 1 he­ki­me 715 nü­fus dü­şü­yor, Fas Kral­lı­ğı­’n­da 1.907. Bu he­kim sa­yı­sı­na diş he­kim­le­ri­ni de ka­tar­sak he­kim ba­şı­na 1.580 nü­fus dü­şü­yor. Ya­ni, Tür­ki­ye­’­den çok da­ha dü­şük dü­zey­de bir he­kim po­tan­si­ye­li­ne sa­hip ol­du­ğu or­ta­ya çı­kı­yor. Biz­de he­kim ba­şı­na dü­şen nü­fus 715, ama Av­ru­pa Bir­li­ğin­de 315. 715-315, de­mek ki 1 kat da­ha iyi du­rum­da Av­ru­pa Bir­li­ği or­ta­la­ma­sı bi­ze gö­re.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; yi­ne 2005 yı­lı iti­ba­rıy­la hem­şi­re ba­şı­na dü­şen nü­fu­sa bak­tı­ğı­mız­da biz­de hem­şi­re ba­şı­na 850 ki­şi dü­şü­yor, Fa­s’­ta 1.253 ki­şi dü­şü­yor, Av­ru­pa Bir­li­ğin­de         143 ki­şi. Ya­ni, bu­ra­dan şu acı ger­çek or­ta­ya çı­kı­yor: Biz­de hem­şi­re baş­ta ol­mak üze­re yar­dım­cı sağ­lık per­so­ne­lin­de he­kim­le­re gö­re çok da­ha faz­la bir açık var, çok da­ha faz­la ek­sik var. Tür­ki­ye­’­nin bir an ön­ce yar­dım­cı sağ­lık hiz­met­le­ri­ne bir se­fer­ber­lik­le ya­tı­rım yap­ma­sı ge­re­ki­yor.

Be­bek ölüm hız­la­rı­na ge­lin­ce: Az ön­ce bi­zim­ki­ni söy­le­dim -2005’i alı­yo­rum- bin­de 24, bin­de 23 kü­sur. 2005’te Fa­s’­ta 36, ama Av­ru­pa Bir­li­ğin­de 5. Ya­ni, biz­de 24, Av­ru­pa Bir­li­ğin­de 5. 4 kat, 5 kat da­ha kö­tü bir du­rum­da­yız Av­ru­pa Bir­li­ği­ne gö­re be­bek ölüm oran­la­rın­da. Fas da­ha kö­tü.

Di­ğer gös­ter­ge­le­re de­ğin­me­ye­yim izin ve­rir­se­niz. Bu çer­çe­ve­de ne ya­pıl­ma­sı ge­re­ki­yor? Ne ya­pıl­ma­sı ge­re­ki­yor? Ya­ni, Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı yet­ki­le­ri­nin ha­zır­la­dı­ğı bu İş­bir­li­ği An­laş­ma­sı­’­nın ya­şa­ma han­gi ko­nu­lar­da sağ­lık­lı bir şekil­de ge­çi­ri­le­bi­le­ce­ği dü­şün­ce­le­ri­ni bu­ra­da Hükûmet­ten duy­mak is­ter­dik. Du­ya­ma­dı­ğı­mız için böy­le bir ko­nuş­ma­yı yap­ma ge­re­ği­ni his­se­di­yo­ruz. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan “Ye­te­r… Ye­te­r…” ses­le­ri)

Ar­ka­daş­lar ku­su­ra bak­ma­sın­lar, “Ye­te­r… Ye­te­r…” di­yor­lar, ama bu yü­ce kür­sü­den, bu iş bir­li­ği­nin Tür­ki­ye açı­sın­dan avan­ta­jı­nı da -izin ve­rir­se­niz- ma­dem­ki Hükûmet or­ta­ya koy­ma­dı, biz or­ta­ya ko­ya­lım. Bu çer­çe­ve­de lüt­fen sa­bır­lı olu­nuz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ba­kı­nız, Fas Kral­lı­ğı, özel­lik­le, 1978 yı­lın­da Al­ma-Ata Dek­la­ras­yo­nu­’y­la bir­lik­te ko­ru­yu­cu sağ­lık hiz­met­le­ri­ne yö­nel­di -1978 yı­lın­dan son­ra- ve te­mel sağ­lık hiz­met­le­ri­nin ge­liş­ti­ril­me­si­ne, sağ­lık­la il­gi­li so­run­la­rın çö­zül­me­si­ne kay­dır­dı. Bu se­bep­le, ko­ru­yu­cu sağ­lık hiz­met­le­ri ka­mu­sal ön­ce­lik hâli­ne gel­di, te­da­vi edi­ci hiz­met­ler, has­ta­ne­ler ikin­ci plan­da kal­dı. Az ön­ce de sağ­lık gös­ter­ge­le­riy­le il­gi­li ko­nu­şur­ken, zo­run­lu ola­rak böy­le bir ih­ti­ya­cın or­ta­da ol­du­ğu da an­la­şıl­mak­ta­dır, ama şöy­le bir sı­kın­tıy­la kar­şı­la­şı­lı­yor: Has­ta­ne­ler ikin­ci plan­da kal­dı­ğı ve sağ­lık hiz­met­le­ri­ne eri­şim ye­ter­siz ol­du­ğu için, ka­mu sağ­lık per­so­ne­li ve sağ­lı­ğın sos­yal ve fi­zik­sel alt­ya­pı­sı ye­ter­siz ol­du­ğu için, Fa­s’­ta özel sağ­lık hiz­met­le­ri­ne bir ta­lep mey­da­na gel­di. Biz geç­miş dö­nem­de bu fil­mi bi­zim ül­ke­miz­de gör­dük: Özel sağ­lık ya­tı­rım­la­rı art­tı ve özel sağ­lık hiz­met­le­rin­de bir ar­tış hız­la or­ta­ya çı­kı­yor.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ba­kı­nız, Dün­ya Sağ­lık Ör­gü­tü­nün 1978 yı­lın­da­ki Al­ma-Ata Dek­la­ras­yo­nu­’n­dan son­ra, Fas Kral­lı­ğı­’­nın uy­gu­la­dı­ğı mo­del, bi­zim 1963 yı­lın­da uy­gu­la­dı­ğı­mız sos­yal­leş­tir­me mo­de­li­nin ge­ri­sin­de bir mo­del­dir. Ya­ni, Tür­ki­ye, 1963 yı­lın­da ulu­sal sağ­lık sis­te­mi mo­de­li ola­rak sos­ya­li­zas­yon pro­je­si­ni, sos­yal­leş­tir­me pro­je­si­ni ka­bul et­miş­tir. Fa­s’­ta şu an­da uy­gu­lan­ma­ya ça­lı­şı­lan mo­del­den çok da­ha ile­ri bir mo­del­dir Tür­ki­ye­’­de 1963’te uy­gu­la­ma­ya so­ku­lan bu sos­yal­leş­tir­me mo­de­li. Ama, ne ya­zık ki, baş­lan­gıç­ta­ki bir iki yıl dı­şın­da gel­miş geç­miş bü­tün cum­hu­ri­yet hükûmet­le­ri bu sos­yal­leş­tir­me mo­de­li­nin uy­gu­lan­ma­ma­sı için bü­yük ça­ba için­de ol­muş­lar­dır ve Tür­ki­ye yıl­lar­dan bu ya­na sağ­lı­ğa ayır­dı­ğı bü­yük kay­nak­la­ra rağ­men, hâlâ az ön­ce söy­le­di­ğim sağ­lık­la il­gi­li so­run­lar­la kar­şı kar­şı­ya bu­lu­nu­yor ise, bu sı­kın­tı­lar, bu sos­yal­leş­tir­me pro­je­si­nin Tür­ki­ye­’­de en­gel­len­miş ol­ma­sın­dan kay­nak­lan­mak­ta­dır. Ya­zık ol­muş­tur. Şim­di, yok efen­dim, sağ­lık­ta, iş­te, dö­nü­şüm pro­je­si, yok ai­le he­kim­li­ği, sağ­lık ocak­la­rı­nı or­ta­dan kal­dır, bir­ta­kım ara­yış­la­r… Ne ola­ca­ğı bel­li de­ğil. Gö­re­ce­ğiz, al­ter­na­tif ma­li­ye­ti çok ağır bir mo­de­li uy­gu­lu­yo­ruz sağ­lık­ta.

Bu­ra­dan şura­ya ge­li­yo­rum. To­par­lı­yo­rum Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri: Biz, Tür­ki­ye ola­rak sos­yal­leş­tir­me­de­ki de­ne­yim­le­ri­mi­zi, bi­ri­kim­le­ri­mi­zi ve ko­ru­yu­cu hiz­met­ler­de­ki bi­ri­ki­mi­mi­zi, hü­ne­ri­mi­zi Fa­s’­a ak­ta­ra­bi­li­riz, Fa­s’­a bu çer­çe­ve­de yar­dım­da bu­lu­na­bi­li­riz, bu çer­çe­ve­de Fa­s’­ın he­kim­le­ri­ni eği­te­bi­li­riz, bu çer­çe­ve­de ko­ru­yu­cu he­kim­lik açı­sın­dan, ko­ru­yu­cu sağ­lık hiz­met­le­ri açı­sın­dan, alt­ya­pı­nın iyi­leş­ti­ril­me­si açı­sın­dan Fa­s’­a bü­yük öl­çü­de kat­kı­da bu­lu­na­bi­li­riz ve bu, bi­zim o dün­yay­la, Ku­zey Af­ri­ka dün­ya­sıy­la da eko­no­mik, top­lum­sal ve si­ya­sa­l…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Bir da­ki­ka ek sü­re­niz var.

ENİS TÜ­TÜN­CÜ (De­vam­la) - …iliş­ki­le­ri­mi­zi de da­ha son­ra­ki dö­nem­de de­ğil, he­men ay­nı dö­nem­de çok ile­ri bir dü­ze­ye ge­ti­re­bi­lir di­ye dü­şü­nü­yo­ruz.

Bu ne­den­le, bu ya­sa ta­sa­rı­sı­na Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin gö­rü­şü olum­lu­dur. Hükûme­te, böy­le bir ta­sa­rı­yı ge­tir­miş ol­du­ğu için te­şek­kür edi­yo­rum. Bu ya­sa ta­sa­rı­sı­nın her iki ül­ke­ye ha­yır­lı uğur­lu ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum.

He­pi­ni­zi tek­rar sev­gi ve say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN –Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Tü­tün­cü.

Ta­sa­rı­nın tü­mü üze­rin­de­ki gö­rüş­me­ler ta­mam­lan­mış­tır.

Mad­de­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­le­r… Ka­bul et­me­yen­le­r… Ka­bul edil­miş­tir.

1’in­ci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

 

TÜR­Kİ­YE CUM­HU­Rİ­YE­Tİ HÜ­KÜ­ME­Tİ İLE FAS KRAL­LI­ĞI HÜ­KÜ­ME­Tİ ARA­SIN­DA SAĞ­LIK ALA­NIN­DA İŞ­BİR­Lİ­Ğİ­NE DA­İR AN­LAŞ­MA­NIN ONAY­LAN­MA­SI­NIN UY­GUN BU­LUN­DU­ĞU HAK­KIN­DA KA­NUN TA­SA­RI­SI

 

MAD­DE 1.-  30 Mart 2005 ta­ri­hin­de Ra­ba­t’­ta im­za­la­nan “Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Fas Kral­lı­ğı Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Sağ­lık Ala­nın­da İş­bir­li­ği­ne Da­ir An­laş­ma”­nın onay­lan­ma­sı uy­gun bu­lun­muş­tur.

BAŞ­KAN – 1’in­ci mad­de üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na Amas­ya Mil­let­ve­ki­li Hü­se­yin Ün­sal söz is­te­miş­tir.

Bu­yu­run Sa­yın Ün­sal. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Söz sü­re­niz on da­ki­ka­dır.

CHP GRU­BU ADI­NA HÜ­SE­YİN ÜN­SAL (Amas­ya) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Fas Kral­lı­ğı Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Sağ­lık Ala­nın­da İş­bir­li­ği­ne Da­ir An­laş­ma­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu Hak­kın­da Ka­nun Ta­sa­rı­sı­’­nın 1’in­ci mad­de­si hak­kın­da söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Söz­le­ri­me baş­lar­ken he­pi­ni­zi say­gıy­la, sev­giy­le se­lam­lı­yo­rum. Bu ara­da Sa­yın Mec­lis Baş­ka­nı­mı­za da gö­re­vin­de ha­yır­lar di­li­yo­rum, ba­şa­rı­lar di­li­yo­rum.

Ta­bi­i, sağ­lık ala­nın­da ve sağ­lık ko­nu­sun­da söz al­mak çok gü­zel bir şey ama, af­fı­nı­za sı­ğı­na­rak, ye­ni bir mil­let­ve­ki­li, bu Mec­li­se ka­tı­lan, bu yü­ce ça­tı­ya ye­ni ka­tı­lan bir ar­ka­da­şı­nız ola­rak, tüm mü­za­ke­re­le­rin geç­me­sin­de söz alan ar­ka­daş­la­rı­mı­zın söz­le­ri­ne baş­sağ­lı­ğı di­lek­le­riy­le baş­la­ma­sı biz­le­ri çok çok üzü­yor. Bu ne­den­le, Yük­se­ko­va­’­da kat­le­di­len as­ker­le­ri­mi­ze Al­la­h’­tan rah­met di­li­yo­rum, ai­le­le­ri­ne sa­bır, me­ta­net di­li­yo­rum, yü­ce Türk mil­le­ti­ne de baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­rum. Sağ­lık ko­nu­su çok önem­li, ama bu baş­sağ­lı­ğı di­lek­le­ri ço­ğal­dı de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Do­la­yı­sıy­la, bu baş­sağ­lı­ğı ko­nu­sun­da, bu di­lek­le­ri­mi­zin ar­tık bun­dan son­ra ko­nu­şul­ma­ma­sı ko­nu­sun­da he­pi­mi­zin bir gay­ret gös­ter­me­si ge­re­ki­yor. Ben, son tez­ke­re gö­rüş­me­le­rin­de, çok de­ğer­li Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si­nin Grup Baş­kan Ve­ki­li ar­ka­da­şı­mı­zın baş­sağ­lı­ğı di­le­ğin­den son­ra yap­mış ol­du­ğu, Türk mil­le­ti­nin ta­ri­hin­den ver­miş ol­du­ğu iki ta­ne ke­si­ti, bi­raz da be­ni il­gi­len­dir­di­ği, duy­gu­lan­dır­dı­ğı için, bu ör­ne­ği ver­di­ği için, bu ko­nu­dan da mad­de­ye geç­me­den ev­vel kı­sa­ca söz et­mek is­ti­yo­rum.

BAY­RAM ÖZ­ÇE­LİK (Bur­dur) – O za­man gün­dem dı­şı söz al.

HÜ­SE­YİN ÜN­SAL (De­vam­la) – Ar­ka­daş­lar, ben ko­nu­şa­yım, siz on­dan son­ra ge­lin ko­nu­şun.

De­ğer­li söz­cü İkin­ci Vi­ya­na Boz­gu­nun­dan, bir de Sa­rı­ka­mış Boz­gu­nun­dan bah­set­ti ha­tır­la­dı­ğım ka­da­rıy­la. İkin­ci Vi­ya­na Boz­gu­nu­nun ko­mu­ta­nı Mer­zi­fon­lu Ka­ra Mus­ta­fa Pa­şa. Ben de Mer­zi­fo­n’­un on yıl Be­le­di­ye Baş­kan­lı­ğı­nı yap­tım, do­la­yı­sıy­la, bu an­lam­da bil­gi­le­rim bi­raz faz­la. İkin­ci­si de Sa­rı­ka­mış Boz­gu­nun­dan bah­set­ti. O Sa­rı­ka­mı­ş’­ta, Al­la­hü­ek­ber Dağ­la­rı­’n­da şehit olan Ha­fız Ah­me­t’­in de to­ru­nu­yum, böy­le de bir özel­li­ğim var. Do­la­yı­sıy­la, özel­lik­le Hükûmet söz­cü­sü­nün, Hükûme­te bağ­lı AKP Grup söz­cü­sü­nün boz­gun­lar­dan söz ede­rek tez­ke­re le­hin­de ko­nuş­ma­sı, on­la­rın ne de­re­ce ka­rar­lı­lık içe­ri­sin­de ol­du­ğu­nu da or­ta­ya koy­du. İster­dim ki ben, Niğ­bo­lu­’­dan bah­set­sin, Çal­dı­ra­n’­dan bah­set­sin, Bi­rin­ci İnö­nü­’­den, İkin­ci İnö­nü­’­den, Sa­kar­ya­’­dan bah­set­sin. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Da­ha da ya­kın­la­şı­yo­rum, 1974 yı­lın­da­ki Kıb­rıs Ha­rekâtı­’n­dan bah­set­sin.

NU­RET­TİN CA­NİK­Lİ (Gi­re­sun) – Sa­yın Baş­ka­n…

YAH­YA AK­MAN (Şan­lı­ur­fa) – Ulus­la­ra­ra­sı an­laş­may­la il­gi­li ko­nuş.

HÜ­SE­YİN ÜN­SAL (De­vam­la) – Ama, bu ka­rar­lı­lı­k…

NU­RET­TİN CA­NİK­Lİ (Gi­re­sun) – Sa­yın Baş­kan, İç Tü­zü­k’­ün 66’ncı mad­de­si­ni ça­lış­tı­rır mı­sı­nız.

BAŞ­KAN – Sa­yın Ün­sal, ko­nu­nu­za ge­lin lüt­fen.

HÜ­SE­YİN ÜN­SAL (De­vam­la) – Sa­yın Baş­ka­nım, ya­ni, bu za­man ko­nuş­ma­ya­ca­ğız, ne za­man ko­nu­şa­ca­ğız?

BAŞ­KAN – İş­te, şim­di ko­nu­nu­za ge­lin lüt­fen.

HÜ­SE­YİN ÜN­SAL (De­vam­la) – Ta­mam efen­dim, mad­de­ye ge­le­ce­ğim, izin ve­rin, izin ve­rin.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rı­m…

NU­RET­TİN CA­NİK­Lİ (Gi­re­sun) – Böy­le ça­lış­ma ol­maz Sa­yın Baş­kan.

HÜ­SE­YİN ÜN­SAL (De­vam­la) – Ne za­man ko­nu­şa­ca­ğız?

YAH­YA AK­MAN (Şan­lı­ur­fa) – Ta­mam, ko­nu­şun da­…

BAŞ­KAN – Ha­ti­be, ha­ti­be­…

HÜ­SE­YİN ÜN­SAL (De­vam­la) – Hep be­ra­ber ko­nu­şa­lım. Bu, bi­zim, he­pi­mi­zin der­di.

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri­…

HÜ­SE­YİN ÜN­SAL (De­vam­la) – Ba­kın, bu, ulu­sal bir me­se­le. Biz, bu tez­ke­re­ye “Evet.” de­dik, bu ka­dar da hak­kı­mız ol­ma­sın mı? Si­zin ge­tir­di­ği­niz tez­ke­re­ye “Evet.” de­dik biz.

BAŞ­KAN – Sa­yın Ün­sal, ko­nu­nu­za ge­lin.

HÜ­SE­YİN ÜN­SAL (De­vam­la) – Ta­mam efen­di­m… Ta­mam Sa­yın Baş­ka­nı­m…

BAŞ­KAN – Ha­ti­be mü­da­ha­le et­me­yin lüt­fen.

HÜ­SE­YİN ÜN­SAL (De­vam­la) – Şim­di, is­ti­yo­ru­z… Ta­bii ki, de­ğer­li ar­ka­da­şım, Grup Baş­kan Ve­ki­li­miz İç Tü­zü­k’­ten bah­set­ti, ben de oku­ya­rak gel­dim.

BAŞ­KAN – Ge­nel Ku­ru­la, lüt­fen, hi­tap edin.

HÜ­SE­YİN ÜN­SAL (De­vam­la) – Hak­lı­sı­nız. Hep be­ra­ber bu ko­nu­yu pay­laş­ma­mız ge­re­ki­yor. Şim­di, bu ka­rar­lı­lı­ğı hep be­ra­ber gös­ter­me­miz la­zım. Ba­kın, Lon­dra­’­ya gi­dil­di, Bağ­da­t’­a gi­dil­di. Tür­ki­ye ta­ri­hin­de, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti ta­ri­hin­de Lon­dra­’­ya gi­den Baş­ba­kan da var; rah­met­li Ece­vit, “Ay­şe ta­ti­le çık­sın.” de­di, o gün Kıb­rı­s’­a ha­rekât ya­pıl­dı. Bun­lar çok önem­li de­tay­lar. Bir ka­rar­lı­lık gös­te­re­lim.

BAŞ­KAN – Sa­yın Ün­sal, mad­de­ye ge­çin lüt­fen.

HÜ­SE­YİN ÜN­SAL (De­vam­la) – Ta­mam efen­dim, mad­de­le­re ge­çi­yo­rum.

Do­la­yı­sıy­la, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bir an ev­vel bu ka­rar­lı­lı­ğı hep be­ra­ber gös­te­re­lim. Gös­ter­mez­sek, Tür­ki­ye­’­de sağ­lık ko­nu­su­nu, Fa­s’­la yap­tı­ğı­mız bu An­laş­ma­’­yı, bu met­ni, mü­za­ke­re imkânı bi­le bu­la­ma­ya­ca­ğız. Hep be­ra­ber bu­la­ma­ya­ca­ğız. Sa­de­ce CHP Gru­bu, MHP Gru­bu, di­ğer grup­lar de­ğil, hep be­ra­ber bu­la­ma­ya­ca­ğız. Do­la­yı­sıy­la, bun­la­rı biz ko­nu­şa­lım, pay­la­şa­lım hep be­ra­ber.

İkin­ci­si, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rı­mız, bu­ra­da, Sa­yın Sağ­lık Ba­ka­nı­mız bir ko­nu­yu or­ta­ya koy­du. Ben, ta­bi­i, sağ­lık ko­nu­su­na ge­le­yim derhâl. 5,5 mil­yar li­ra, bu­gün­kü pa­ray­la or­ta­la­ma 5 bin 500 YTL dok­tor­la­rı­mı­za ma­aş ve­ril­di­ği­ni -ya­ni, o dö­ner ser­ma­ye kat­kı­la­rıy­la bir­lik­te, iş­te, al­dık­la­rı ek öde­nek­ler­le bir­lik­te- söy­le­di. Ben, bu bay­ram ne­de­niy­le Amas­ya ve Mer­zi­fon dev­let has­ta­ne­le­ri­ni zi­ya­ret et­tim. Bu zi­ya­re­tim­de de dok­tor­lar -ta­bii biz mil­let­ve­ki­li ol­du­ğu­muz için- da­vet et­ti­ler, otur­duk, al­dık­la­rı üc­ret­le­ri ko­nuş­tuk ve şunu söy­le­di­ler, ba­kın, bu Sağ­lık Ba­ka­nı­mı­zın ata­dı­ğı baş­he­ki­min ya­nın­da söy­le­di­ler: “Biz­le­rin al­dı­ğı pa­ra­lar 5 bin 500 li­ra­lar­dan 6 mil­yar li­ra­lar­dan söy­le­ni­yor, bu pa­ra­lar alın­mı­yor; al­dı­ğı­mız pa­ra­lar 3 mil­yar 800 mil­yon li­ra, 4 mil­yar 400 mil­yon li­ra.” de­di­ler. Ba­kın, şim­di te­le­fon­la öğ­ren­dim. On iki yıl­lık dâhi­li­ye mü­te­has­sı­sı­…

NU­RET­TİN CA­NİK­Lİ (Gi­re­sun) – Sa­yın Baş­kan, Sa­yın Ba­kan or­ta­la­ma ra­kam­lar­dan bah­set­ti. Ko­nuy­la ala­ka­sı yok.

K. KE­MAL ANA­DOL (İzmir) – Efen­dim, sağ­lık­tan bah­se­di­yor, sağ­lık­la il­gi­li ko­nu­şu­yor.

HÜ­SE­YİN ÜN­SAL (De­vam­la) – Sa­yın Baş­ka­n…

BAŞ­KAN – Sa­yın Ha­ti­p… Sa­yın Ün­sal, lüt­fe­n…

NU­RET­TİN CA­NİK­Lİ (Gi­re­sun) – Sa­yın Baş­kan, ko­nuy­la ala­ka­sı yok.

K. KE­MAL ANA­DOL (İzmir) – Sa­yın Baş­kan, ra­hat ko­nuş­sun. Lüt­fe­n…

BAŞ­KAN – Sa­yın Ana­dol, lüt­fe­n…

K. KE­MAL ANA­DOL (İzmir) - Sağ­lık­la il­gi­li efen­dim ko­nuş­tuk­la­rı.

NU­RET­TİN CA­NİK­Lİ (Gi­re­sun) – Or­ta­la­ma ra­kam­la­r…

HÜ­SE­YİN ÜN­SAL (De­vam­la) – Ona ge­le­ce­ği­m…

NU­RET­TİN CA­NİK­Lİ (Gi­re­sun) – Sa­yın Baş­kan, lüt­fen, 66’ncı mad­de­yi ça­lış­tı­rın.

BAŞ­KAN – Sa­yın Ca­nik­li, lüt­fe­n…

NU­RET­TİN CA­NİK­Lİ (Gi­re­sun) – Or­ta­la­ma ra­kam­lar­dan bah­set­ti.

HÜ­SE­YİN ÜN­SAL (De­vam­la) - Ona ge­le­ce­ği­m… Bir sa­ni­ye­…

BAŞ­KAN – Sa­yın Ca­nik­li­…

HÜ­SE­YİN ÜN­SAL (De­vam­la) – Sa­yın Baş­ka­nım, ona ge­le­ce­ği­m…

Şim­di, on iki yıl­lık, 3 mil­yar 800 mil­yon li­ra alı­yor, yir­mi üç yıl­lık ge­nel cer­rah da 4 mil­yar    300 mil­yon li­ra alı­yor. O si­zin de­di­ği­niz ra­kam­la­rı, Sağ­lık Ba­ka­nı­nın de­di­ği ra­kam­la­rı al­mı­yor. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

K. KE­MAL ANA­DOL (İzmir) – Sağ­lık Ba­ka­nı gel­sin, al­mı­yor de­sin.

HÜ­SE­YİN ÜN­SAL (De­vam­la) – Öy­le, ku­şe kâğı­da sağ­lık prog­ram­la­rı ya­za­rak o işin so­nu gel­mez. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN – Sa­yın Ün­sa­l…

HÜ­SE­YİN ÜN­SAL (De­vam­la) – Ben dok­tor­la­rın üc­re­ti­nin az ol­du­ğu­nu ve­ya faz­la ol­du­ğu­nu tar­tış­mı­yo­rum. Yal­nız, bu kür­sü­den bu iş­le­rin doğ­ru ko­nu­şul­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni söy­le­mek için bu­ra­ya gel­dim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN – Sa­yın Ün­sa­l…

HÜ­SE­YİN ÜN­SAL (De­vam­la) – Bu ara­da, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rı­m…

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (Bur­sa) – Or­ta­la­ma ra­kam­la­rı söy­le­di­…

HÜ­SE­YİN ÜN­SAL (De­vam­la) - An­la­dım, ra­hat­sız­lı­ğı­nız var.

Biz,  Fas  Kral­lı­ğı­’y­la yap­tı­ğı­nız bu 1’in­ci mad­de­ye ka­bul oyu ve­re­ce­ğiz. İnşal­lah, bu An­laş­ma­’­mız hem sağ­lık ala­nın­da ül­ke­mi­ze hem de Fa­s’­a, iki ta­ra­fa da ha­yır­lı, uğur­lu ol­sun di­yo­rum, söz­le­ri­mi ta­mam­lı­yo­rum. Te­şek­kür ede­rim. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ün­sal.

OK­TAY VU­RAL (İzmir) – Sa­yın Baş­kan, mad­de üze­rin­de Sa­yın Meh­met Şan­dır Gru­bu­muz adı­na gö­rüş bil­di­re­cek­tir.

BAŞ­KAN – 1’in­ci mad­de üze­rin­de Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu adı­na Mer­sin Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Şan­dır söz al­mış­tır.

Bu­yu­run Sa­yın Şan­dır.

MHP GRU­BU ADI­NA MEH­MET ŞAN­DIR (Mer­sin) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; gö­rüş­mek­te ol­du­ğu­muz 11 sı­ra sa­yı­lı ka­nu­nun 1’in­ci mad­de­siy­le il­gi­li Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. Muh­te­rem he­ye­ti­ni­zi say­gı­la­rım­la se­lam­lı­yo­rum.

As­lın­da, mu­ta­ba­ka­tı­mız ge­ne­li üze­rin­de kı­sa gö­rüş­me­ler­le, mad­de­ler üze­rin­de ko­nuş­ma­mak şek­lin­dey­di ve bir pro­se­dü­rü, bir for­ma­li­te­yi ta­mam­la­mak­tı. Hükûmet­ler ara­sın­da im­za­la­nan bu ulus­la­ra­ra­sı söz­leş­me­le­rin ge­çer­li­lik ka­za­na­bil­me­si için, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de, Hükûmet ta­ra­fın­dan ge­ti­ri­len bu ta­sa­rı­nın oy­la­nıp ka­nun­laş­tı­rıl­ma­sı ge­re­ki­yor­du. Biz, mu­ta­ba­ka­tı­mı­za sa­dı­ğız ve ik­ti­dar par­ti­si­nin grup baş­kan ve­kil­le­riy­le, ge­rek Da­nış­ma Ku­ru­lun­da ge­rek­se Ge­nel Ku­rul­da hat­ta ko­mis­yon­lar­da, uyum­lu bir şekil­de, ül­ke­mi­zin gün­de­min­de­ki, bu, özel­lik­le, for­ma­li­te­yi il­gi­len­di­ren bu tür­lü ka­nun ta­sa­rı­la­rı­nın hız­la geç­me­si­ni ar­zu edi­yo­ruz, kat­kı ve­ri­yo­ruz. An­cak, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ye­ni bir dö­ne­min ba­şın­da­yız, mil­le­ti­miz, ken­din­ce hak­lı bir­ta­kım bek­len­ti­le­rin içe­ri­sin­de, so­run­la­ra çö­züm üre­til­me­si­ni, ön­ce­lik­le Hükûmet­ten ve Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­den ya­ni se­çip gön­der­di­ği siz de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­rin­den bek­le­mek­te­dir. Bu­nu an­cak bu­ra­da, bu Ge­nel Ku­rul­da, bu kut­sal ça­tı al­tın­da, bir­bi­ri­ne say­gı­lı, ku­ral­la­ra uy­gun, bir­lik­te bir ça­lış­may­la ger­çek­leş­ti­re­bi­le­ce­ği­miz ga­yet ta­bi­i, hat­ta bir zo­run­lu du­rum­dur. An­cak, çok da kı­sa bir dö­nem ol­du, bir­lik­te, zan­ne­di­yo­rum bir­kaç haf­ta­dır otu­rum ya­pı­yo­ruz ama her de­fa­sın­da bir şey dik­ka­ti­mi­zi çek­me­ye baş­la­dı. Bu­nu dik­ka­ti­ni­ze sun­mak için söz al­dım, mad­dey­le il­gi­li bir şey söy­le­me­ye­ce­ğim, kı­sa­ca da arz edip kür­sü­den ay­rı­la­ca­ğım.

İç Tü­zük önü­müz­de, sa­yın grup söz­cü­müz, Mec­lis Baş­kan Ve­ki­li­nin ini­si­ya­ti­fin­de, yet­ki­sin­de olan bir İç Tü­zük mad­de­si­ne, ba­na gö­re ay­kı­rı bir dav­ra­nış içe­ri­sin­de, ha­ti­bin ko­nuş­ma­sı­na mü­da­ha­le edip Mec­lis Baş­kan Ve­ki­li­nin ini­si­ya­ti­fi­ne mü­da­ha­le edi­yor. Sa­yın Ba­kan, bu­ra­dan, çı­kı­yo­r… Ol­ma­ma­sı ge­re­kir, yan­lış da söz söy­le­ne­bi­lir, ha­ta­lı da söz söy­le­ne­bi­lir ama ik­ti­dar ol­mak so­rum­lu­lu­ğun­da, hoş­gö­rü­sün­de­… Ba­kı­nız, gün­dem dı­şı beş da­ki­ka ko­nu­şu­yo­ruz, Sa­yın Ba­kan yir­mi da­ki­ka ce­vap ve­ri­yor. Bu­ra­da, mu­ha­le­fet par­ti­si mil­let­ve­kil­le­ri, za­ten çok kı­sıt­lı za­man ara­lık­la­rın­da söy­le­ye­bi­le­cek­le­ri­ni söy­le­me­ye ça­lı­şı­yor­lar. Söy­ler­ken ek­sik ve­ya yan­lış an­la­ma­la­ra hoş­gö­rüy­le ba­kıl­ma­sı ge­re­kir­ken, Sa­yın Ba­kan, tah­rik eden, söy­len­me­me­si ge­re­ken, psi­ko­lo­ji­yi, şah­si­ye­ti dil­len­di­ren ko­nuş­ma­lar ya­pı­yor. Bir sa­yın ba­kan, kı­na­ma uya­rı­sın­da bu­lu­nu­yor.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri­nin ne­yi tak­dir edip al­kış­la­ya­ca­ğı, ne­ye iti­raz ede­ce­ği­… Otur­du­ğu­nuz yer­ler­den mü­da­ha­le et­me­le­ri­ni­ze say­gı duy­mak ge­re­kir ama bir sa­yın mil­let­ve­ki­li­nin ne­yi al­kış­la­ya­ca­ğı­nı, ne­yi al­kış­la­ma­ya­ca­ğı­nı, bir sa­yın ba­kan, bu­ra­dan, kı­na­ma de­re­ce­sin­de te­ra­zi­ye ko­yup tar­tıp ifa­de eder­se bu fay­da­lı de­ğil. Ya­ni ne ya­pa­lım? Mu­ha­le­fet sı­ra­la­rın­da otu­ran in­san­la­rın gö­re­vi, bu mil­let adı­na ül­ke­yi yö­net­mek yet­ki ve so­rum­lu­lu­ğun­da olan, bu­nun için se­çi­len AKP İkti­da­rı­nı ve­ya si­ya­si ik­ti­da­rı mil­let adı­na sor­gu­la­mak. Ta­bi­i ki iyi­le­ri ya­pa­cak­sı­nız, ta­bi­i ki gü­zel­le­ri ya­pa­cak­sı­nız. Da­ha iyi­si­nin ya­pıl­ma­sı­nı is­te­mek, hem mil­le­tin hak­kı hem on­la­rın söz­cü­le­ri du­ru­mun­da olan mu­ha­le­fet par­ti­si mil­let­ve­kil­le­ri­nin hak­kı.

Bu se­bep­le, sa­yın grup söz­cü­le­ri­nin, grup baş­kan ve­kil­le­ri­nin, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri­mi­zin hoş­gö­rüy­le dav­ra­na­rak, bu­ra­da, mu­ha­le­fet par­ti­le­ri­ne, mu­ha­le­fet par­ti­le­ri­nin mil­let­ve­kil­le­ri­ne laf at­ma­la­rı­nı, Mec­lis yö­ne­ti­mi­ne mü­da­ha­le et­me­le­ri­ni doğ­ru bul­mu­yo­rum, ken­di­le­ri açı­sın­dan da fay­da­lı bul­mu­yo­rum. Bu­ra­yı bir tar­tış­ma ala­nı hâli­ne ge­ti­rir­sek bun­dan en çok ik­ti­dar par­ti­si za­rar gö­rür. Çün­kü ik­ti­dar, bu ül­ke­yi yö­net­mek so­rum­lu­su, tüm olum­suz­luk­la­rın so­rum­lu­su ola­rak ken­di­ni gör­mek du­ru­mun­da.

Bu se­bep­le, ben, bu­gün, Sa­yın es­ki Sağ­lık Ba­ka­nı­mı­za ya­pı­lan mü­da­ha­le­yi, ger­çek­ten, çok hak­sız, se­vim­siz, doğ­ru bul­ma­dım. Hem Sa­yın Ba­ka­nın hem Sa­yın Grup Baş­kan Ve­ki­li­nin bu mü­da­ha­le­si­ni doğ­ru bul­mu­yo­rum. İç Tü­zük he­pi­mi­zin önün­de. Ha­ti­be, bu­ra­da ko­nu­şan ha­ti­be, yal­nız Mec­lis Baş­kan Ve­ki­li mü­da­ha­le ede­bi­lir, sö­zü­nü ke­se­bi­lir, sa­lon­dan çı­kar­ta­bi­lir. Mec­lis Baş­kan Ve­ki­li­ne mü­da­ha­le et­mek doğ­ru ol­ma­mış­tır. Te­men­nim şudur, su­hu­let­le, sükûnet içe­ri­sin­de ama özel­lik­le hoş­gö­rü içe­ri­sin­de bir­bi­ri­mi­ze say­gı­lı, ek­si­ği­mi­zi, yan­lı­şı­mı­zı ta­mam­la­ya­rak bu mil­le­te hiz­met et­mek mec­bu­ri­ye­tin­de­yiz. Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si ola­rak biz bu ka­nun­la­rın ül­ke­mi­ze ha­yır­lı ol­du­ğu­nu, müs­pet oy ve­re­ce­ği­mi­zi her de­fa­sın­da söy­lü­yo­ruz, ama bu­ra­da ko­nu­şan her Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­li mil­let­ve­ki­li­ne eğer ik­ti­dar par­ti­si sı­ra­la­rın­dan laf atı­lır­sa­… Ko­nuş­ma yir­mi da­ki­ka, ken­di tak­di­ri­dir, yir­mi bir da­ki­ka ko­nu­şa­bi­lir. Bu­na mü­da­ha­le edi­lir­se bu doğ­ru ol­maz, bu hak­lı de­ğil, bu si­zin ba­şa­rı­nız açı­sın­dan, si­zin açı­nız­dan fay­da­lı ol­maz.

Bu te­men­ni­le­ri­mi ifa­de et­mek için söz al­dım. Ümit edi­yo­rum ki, bun­dan son­ra, her bi­ri­miz açı­sın­da­n… Ben, mil­let­ve­kil­le­ri­nin, otur­du­ğu sı­ra­lar­dan ha­ti­be söz at­ma­la­rı­nı çok ola­ğan bu­lu­yo­rum, öl­çü­sü içe­ri­sin­de, onu ola­ğan bu­lu­yo­rum. Ama, tah­rik edi­ci, suç­la­yı­cı, kı­na­yı­cı­… Bir Sa­yın Ba­ka­nın “Al­dı­ğı­nız oy ka­dar ko­nu­şun.” de­me­si ve­ya her de­fa­sın­da 22’nci Dö­ne­mi or­ta­ya ko­ya­rak onun­la ken­di­le­ri­ni mu­ka­ye­se edip “Biz bu­gün siz­den da­ha iyi­yiz.” de­me­si, bun­lar doğ­ru şey­ler de­ğil, bun­lar hak­lı de­ğil. Eğer bir mu­ka­ye­se, bir mu­ha­se­be, bir kar­şı­laş­tır­ma ya­pı­la­cak­sa biz bu­ra­yı, bu kür­sü­yü her de­fa­sın­da ge­lip AKP İkti­da­rı­nın sor­gu­la­ma­sı­na, mah­ke­me mi­za­nı­na çe­vi­ri­riz. Bu doğ­ru de­ğil, bu hoş de­ğil, bu si­ze fay­da­lı de­ğil. Ül­ke­miz, mil­le­ti­miz biz­den bu­nu is­te­mi­yor, çö­züm is­ti­yor. Çok for­ma­li­te ka­nun­la­rı gö­rü­şü­yo­ruz bu­ra­da, İç Tü­zük ve Ana­ya­sa ge­re­ği gö­rü­şü­yo­ruz. Yok­sa çok da önem­li de­ğil. Bu­nun için, bu hu­sus­la­rı si­zin dik­ka­ti­ni­ze sun­mak üze­re söz al­dım.

Ben he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Şan­dır.

NU­RET­TİN CA­NİK­Lİ (Gi­re­sun) – Sa­yın Baş­kan, mad­de üze­rin­de AK Par­ti Gru­bu adı­na Nu­ret­tin Ca­nik­li ola­rak söz is­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN – Üçün­cü söz Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Gru­bu adı­na Nu­ret­tin Ca­nik­li, Gi­re­sun Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Ca­nik­li. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA NU­RET­TİN CA­NİK­Lİ (Gi­re­sun) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­lar; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Ön­ce şunu çok net ola­rak ifa­de et­mek is­ti­yo­rum: Bi­raz ön­ce Sa­yın Şan­dı­r’­ın bu­ra­da tah­rik et­me­den, te­en­niy­le ve bir uyum içe­ri­sin­de bu ça­lış­ma­la­rı yap­ma­mız ge­rek­ti­ği şek­lin­de­ki te­men­ni­si­ne yüz­de yüz ka­tı­lı­yo­rum. Ak­si bir gö­rü­şü­müz ola­maz za­ten. An­cak, ya­ni, bu­ra­da tah­rik­ler ol­ma­dı­ğı sü­re­ce de, biz ik­ti­dar par­ti­si ola­rak, ke­sin­lik­le, hat­ta, za­man za­man İç Tü­zü­k’­ün 66’ncı mad­de­si ih­lal edi­le­rek da­hi, ko­nu­nun dı­şı­na çı­kıl­sa bi­le, bir tah­rik, çok aşı­rı bir yan­lış yön­len­dir­me ol­ma­dı­ğı tak­dir­de ke­sin­lik­le mü­da­ha­le et­mi­yo­ruz, bu­gü­ne ka­dar da et­me­dik. An­cak, eğer bir ko­nuş­ma­cı -han­gi par­ti­ye, ki­me men­sup olur­sa ol­sun, is­ter mu­ha­le­fe­te is­ter ik­ti­da­ra- “Ba­ka­nı­nız ya­lan söy­lü­yor.” de­di­ği an­da, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu­na mü­da­ha­le et­me­mek müm­kün de­ğil ve biz o za­man mü­da­ha­le et­tik.

Ba­kın, bi­raz ön­ce Sa­yın Tü­tün­cü gö­rüş­tü, ko­nuş­tu. O da eleş­tir­di. Do­ğal­dır; mu­ha­le­fet eleş­ti­re­cek, mu­ha­le­fet bar­da­ğın ke­sin­lik­le boş ta­ra­fı­nı gö­re­cek, do­lu ta­ra­fı­nı gör­me­si­ne ge­rek yok, is­te­mi­yo­ruz. Gö­re­vi­dir, ona hiç­bir iti­ra­zı­mız yok. Eleş­ti­re­cek, eleş­ti­re­cek, eleş­ti­re­ce­k… Hiç­bir iti­ra­zı­mız yok. Ona say­gı du­yu­yo­ruz. Ama, tek bek­len­ti­miz, sa­mi­mi ola­rak tek bek­len­ti­miz, bir an­la­yış içe­ri­sin­de, ha­ka­ret et­me­den, tah­rik et­me­den, bir ar­ka­da­şı­mız ge­li­yor, gru­ba “Si­zin Ba­ka­nı­nız doğ­ru­la­rı söy­le­mi­yor.” di­yor. Sa­yın Şan­dır, bu­na tep­ki gös­ter­me­mek müm­kün mü Al­lah aş­kı­na? Yok­sa, de­se ki: “Ya, o ra­kam­lar öy­le de­ğil, bu ra­kam­lar böy­le­dir. Siz ek­sik yap­tı­nız, yan­lış yap­tı­nız. Şun­dan do­la­yı­…” Bu­na en ufak bir mü­da­ha­le­miz ola­maz ama say­gı du­ya­rız, öne­ri­niz olur­sa da mü­te­şek­kir olu­ruz. Bu ül­ke he­pi­mi­zin ve he­pi­miz de sa­mi­mi­yet­le, iyi ni­yet­le ça­lı­şı­yo­ruz. Yön­tem­le­ri­miz fark­lı ola­bi­lir, dü­şün­ce­le­ri­miz fark­lı ola­bi­lir. Za­ten bu da işin do­ğa­sın­da var. Ama, is­ti­yo­ruz ki­…

OK­TAY VU­RAL (İzmir) – Si­zin ba­ka­nı­nız ya­pı­yor.

NU­RET­TİN CA­NİK­Lİ (De­vam­la) – Biz­den tah­rik ke­sin­lik­le gel­mez. Gel­di­ği za­man da za­ten siz ge­re­ği­ni ya­pı­yor­su­nuz. Do­la­yı­sıy­la, bi­zim bu­ra­da mu­ha­le­fe­tin ne eleş­ti­ri­si­ne ne de ko­nuş­ma­sı­na mü­da­ha­le et­mek ya da hoş­gör­me­mek gi­bi bir hak­kı­mız ola­maz, böy­le bir an­la­yı­şı­mız, böy­le bir tav­rı­mız, bek­len­ti­miz ola­maz.

İkin­ci ko­nu­…

MEH­MET ŞAN­DIR (Mer­sin) – Ken­di ba­kan­la­rı­nı­za da söy­le­yin lüt­fen.

NU­RET­TİN CA­NİK­Lİ (De­vam­la) – Bu, ta­bi­i, her­kes için ge­çer­li, ama ko­nu­muz­la il­gi­li ol­du­ğu için, bi­raz ön­ce­ki -isim zik­ret­mek is­te­mi­yo­rum- sa­yın ko­nuş­ma­cı­nın bu ifa­de­le­ri üze­ri­ne ben do­ğal ola­rak, o mü­da­ha­le­yi zo­run­lu ola­rak yap­mak du­ru­mun­da kal­dım. Ya­ni, çı­ka­cak bu­ra­dan bir ko­nuş­ma­cı, hak­sız ola­rak ay­rı­ca, Sa­yın Ba­ka­nı­mı­za ya da bir baş­ka ar­ka­da­şı­mı­za, fark et­mez, “Siz ya­lan ko­nu­şu­yor­su­nuz.” di­ye­ce­k…

HÜ­SE­YİN ÜN­SAL (Amas­ya) – “Ya­lan söy­lü­yor” de­me­dik.

NU­RET­TİN CA­NİK­Lİ (De­vam­la) – Si­zin için de­mi­yo­rum efen­dim, si­zin için de­mi­yo­rum. Si­zin­le il­gi­si yok. Ha­yır, ha­yır, si­zin­le il­gi­si yok.

BAŞ­KAN – Sa­yın Ca­nik­li, lüt­fen, Ge­nel Ku­ru­la hi­tap edin.

HÜ­SE­YİN ÜN­SAL (Amas­ya) – “Doğ­ru­yu söy­le­mi­yor” de­dik.

BAŞ­KAN – Sa­yın Ün­sal.

NU­RET­TİN CA­NİK­Lİ (De­vam­la) – Do­la­yı­sıy­la, ikin­ci ko­nu­ya ge­lin­ce: Ba­kın, bu ko­mis­yon ça­lış­ma­la­rın­da -siz de tec­rü­be­li­si­niz- her­kes çok iyi bi­lir ki grup baş­kan ve­kil­le­ri Sa­yın Baş­ka­na mü­da­ha­le de­ğil, ha­tır­lat­ma çer­çe­ve­sin­de ve o an­da özel­lik­le tü­zük dı­şın­da bir du­rum söz ko­nu­suy­sa, tü­zü­ğün ih­la­li söz ko­nu­suy­sa, öy­le bir ka­na­at var­sa, bu tü­zü­ğün ih­la­li­nin or­ta­dan kal­dı­rıl­ma­sı çer­çe­ve­sin­de, sa­de­ce bu çer­çe­ve­de Sa­yın Baş­ka­na, ta­bii ki say­gı içe­ri­sin­de ve ma­kul bir üs­lup içe­ri­sin­de bu­nu ha­tır­lat­mak­tır, bi­zim yap­tı­ğı­mız odur bi­raz ön­ce. Sa­yın Baş­ka­na, İç Tü­zü­k’­ün 66’ncı mad­de­si­nin uy­gu­lan­ma­sı, ya­ni gün­de­me gel­me­si, ko­nu­ya gel­me­si­… Çün­kü, çok net ola­rak bu­ra­da be­lir­til­miş, ku­ral­lar ko­nul­muş. Bu ku­ral­la­ra za­man za­man ih­lal­le­rin ola­bi­le­ce­ği­ni ka­bul edi­yo­rum, ka­tı­lı­yo­rum, an­la­yış­la da kar­şı­lan­ma­sı ge­rek­ti­ği­ne de sa­mi­mi ola­rak ina­nı­yo­rum, an­cak bu te­a­mül hâli­ne ge­lir­se, tah­rik edi­ci şekil­de kul­la­nı­lır­sa, kö­tü­ye kul­la­nı­lır­sa o za­man si­zin de mü­da­ha­le hak­kı­nız do­ğar, bi­zim de mü­da­ha­le hak­kı­mız do­ğar, da­ha doğ­ru­su bir hak­kın ye­ri­ne ge­ti­ril­me­si­ni ta­lep et­me hak­kı­mız do­ğar ve biz de onu ya­pı­yo­ruz Sa­yın Şan­dır, baş­ka bir şey yap­mı­yo­ruz. Ne yet­ki­mi­zi aşı­yo­ruz ne de Sa­yın Baş­ka­nın bu­ra­da­ki yö­ne­ti­mi­ne en ufak bir mü­da­ha­le ak­lı­mı­zın ucun­dan bi­le geç­mez. Öy­le bir hak­kı­mı­zın ol­ma­dı­ğı­nı biz bi­li­yo­ruz. Öy­le bir şey ola­maz. Bü­tün baş­kan­la­rı­mız için ge­çer­li. Do­la­yı­sıy­la, olay­la­rı bu şekil­de de­ğer­len­dir­me­miz ge­re­ki­yor.

Bu 22’nci Dö­nem ko­nu­su­nu as­lın­da prog­ram gö­rüş­me­le­rin­de bah­set­miş­tim. 22’nci Dö­nem, bir dö­ne­min bit­ti­ği dö­nem için de­ğil, dö­nem ol­du­ğu için de­ğil, AK Par­ti­nin ik­ti­da­ra gel­di­ği dö­ne­min baş­lan­gı­cı ol­du­ğu için do­ğal ola­ra­k… Eğer di­na­mik bir tah­lil, ana­liz ya­pı­yor­sa­nız, ra­kam­la­rı iki dö­nem ara­sın­da kar­şı­laş­tı­rı­yor­sa­nız, do­ğal ola­rak bir ara­lık ara­sın­da bir de­ğer­len­dir­me ya­pıl­ma­sı ge­re­ki­yor. En ras­yo­nel ara­lık da ne­dir? O par­ti­nin, o ik­ti­da­rın ik­ti­dar ol­du­ğu ta­rih ile o an­da­ki ta­rih ara­sın­da­ki ge­liş­me­le­ri ra­kam­lar­la de­ğer­len­dir­mek­tir. Biz 22’nci Dö­nem ifa­de­si­ni bu şekil­de kul­la­nı­yo­ruz Sa­yın Şan­dır, baş­ka hiç­bir ama­cı­mız yok. Ge­rek­ti­ği za­man ko­nu­şu­lur bu­ra­da, de­ğer­len­di­ri­riz. Tek­nik an­lam­da, bi­lim­sel an­lam­da ça­lış­ma­lar, tar­tış­ma­lar ya­pı­lır­ken on­la­rı da ko­nu­şu­ruz ama­… Ya­ni bu­ra­da ke­sin­lik­le bir art ni­yet yok.

Do­ğal ola­rak ya­ni ne ya­pa­cak bir ba­ka­nı­mız ya da biz­ler bir de­ğer­len­dir­me ya­par­ken? 21’in­ci Dö­ne­mi kar­şı­laş­tı­ra­ma­yız, çün­kü biz ik­ti­da­ra 22’nci Dö­nem­den son­ra gel­dik, ya­ni 22’nci Dö­ne­min bi­ti­min­de gel­dik da­ha doğ­ru­su­… Par­don, 21’in­ci dö­ne­min so­nun­da gel­dik. Do­ğal ola­rak o ta­ri­hi, 2002 ta­ri­hi­ni ala­ca­ğız. 2002 ta­ri­hi, AK Par­ti­nin ik­ti­da­ra gel­di­ği ta­rih ol­du­ğu için alı­yo­ruz. Tek­rar söy­lü­yo­rum, bir baş­ka par­ti­nin bi­tiş ta­ri­hi ol­du­ğu için ya da bir baş­ka ik­ti­da­rın, bir baş­ka hükûme­tin bi­tiş ta­ri­hi ol­du­ğu için al­mı­yo­rum. Bun­lar da sa­mi­mi, ke­sin, net dü­şün­ce­le­ri­miz­dir.

Biz de, bu Sa­yın Şan­dı­r’­ın söy­le­di­ği mu­ta­ba­ka­ta uyu­yo­ruz, ke­sin­lik­le mad­de­ler üze­rin­de ko­nuş­mu­yo­ruz ve bun­dan son­ra da bu mu­ta­ba­ka­ta uya­ca­ğız.

Ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ca­nik­li.

Mad­de üze­rin­de gö­rüş­me­ler ta­mam­lan­mış­tır.

1’in­ci mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­le­r… Ka­bul et­me­yen­le­r… Ka­bul edil­miş­tir.

2’nci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 2.- Bu Ka­nun ya­yı­mı ta­ri­hin­de yü­rür­lü­ğe gi­rer.

BAŞ­KAN – Mad­de üze­rin­de söz is­te­yen? Yok.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

3’ün­cü mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 3.- Bu Ka­nun hü­küm­le­ri­ni Ba­kan­lar Ku­ru­lu yü­rü­tür.

BAŞ­KAN – Mad­de üze­rin­de söz is­te­yen? Yok.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Ka­bul et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Ta­sa­rı­nın tü­mü açık oy­la­ma­ya ta­bi­dir.

Açık oy­la­ma­nın elek­tro­nik oy­la­ma ci­ha­zıy­la ya­pıl­ma­sı­nı oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Ka­bul et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Oy­la­ma için 3 da­ki­ka sü­re ve­re­ce­ğim.

Oy­la­ma­yı baş­la­tı­yo­rum.

(Elek­tro­nik ci­haz­la oy­la­ma ya­pıl­dı)

BAŞ­KAN – Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Fas Kral­lı­ğı Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Sağ­lık Ala­nın­da İş­bir­li­ği­ne Da­ir An­laş­ma­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu Hak­kın­da Ka­nun Ta­sa­rı­sı­’­nın açık oy­la­ma so­nu­cu­nu açık­lı­yo­rum:

Kul­la­nı­lan oy sa­yı­sı   :    301

Ka­bul                          :    301 (x)

Ta­sa­rı ka­bul edil­miş ve ka­nun­laş­mış­tır, ha­yır­lı ol­sun.

3’ün­cü sı­ra­da yer alan, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Su­u­di Ara­bis­tan Kral­lı­ğı Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Gü­ven­lik, Uyuş­tu­ru­cu ve Psi­kot­rop Mad­de­ler­le Mü­ca­de­le Ala­nın­da İş­bir­li­ği An­laş­ma­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru­’­nun gö­rüş­me­le­ri­ne baş­la­ya­ca­ğız.

 

3.- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Su­u­di Ara­bis­tan Kral­lı­ğı Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Gü­ven­lik, Uyuş­tu­ru­cu ve Psi­kot­rop Mad­de­ler­le Mü­ca­de­le Ala­nın­da İş­bir­li­ği An­laş­ma­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/308) (S. Sa­yı­sı: 12) (xx)

BAŞ­KAN – Ko­mis­yon? Bu­ra­da.

Hükûmet? Bu­ra­da.

Ko­mis­yon ra­po­ru 12 sı­ra sa­yı­sıy­la bas­tı­rı­lıp da­ğı­tıl­mış­tır.

Ta­sa­rı­nın tü­mü üze­rin­de, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Gru­bu adı­na Meh­met Şahin, Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li; Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu adı­na Ha­san Öz­de­mir, Ga­zi­an­tep Mil­let­ve­ki­li; Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na Ah­met Er­sin, İzmir Mil­let­ve­ki­li, söz is­te­miş­ler­dir.

İlk söz, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Gru­bu adı­na Meh­met Şahin, Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Şahin. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA MEH­MET ŞAHİN (Ma­lat­ya) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Bu ve­si­ley­le 70 mil­yon va­tan­da­şı­mı­zın yü­re­ği­ni ya­kan men­fur te­rör sal­dı­rı­la­rın­da şehit olan şehit­le­ri­mi­ze Al­la­h’­tan rah­met, ke­der­li ai­le­le­ri­ne ve mil­le­ti­mi­ze sa­bır­lar di­li­yor, ta­zi­yet­le­ri­mi arz edi­yo­rum.

12 sı­ra sa­yı­lı Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Su­u­di Ara­bis­tan Kral­lı­ğı Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Gü­ven­lik İş­bir­li­ği An­laş­ma­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı hak­kın­da AK Par­ti Gru­bu adı­na gö­rüş­le­ri­mi­zi arz et­mek için hu­zu­ru­nuz­da­yım.

Tür­ki­ye, ma­lum­la­rı ol­du­ğu üze­re, bü­tün dün­ya­da say­gın­lı­ğı­nı, vaz­ge­çil­mez­li­ği­ni ar­tı­ran bir ül­ke ola­rak her ge­çen gün da­ha çok önem ka­zan­mak­ta­dır. Bir ta­raf­ta Av­ru­pa Bir­li­ği­ne tam üye­lik mü­za­ke­re­le­ri­ni yü­rüt­mek­te, Bir­leş­miş Mil­let­ler Gü­ven­lik Kon­se­yi­ne ge­çi­ci üye­lik için ak­tif bir dış po­li­ti­ka sür­dür­mek­te, kom­şu ül­ke­ler­le dost­luk te­me­lin­de si­ya­si ve eko­no­mik iliş­ki­le­ri­ni, millî men­fa­at­le­ri­mi­zi en üst dü­zey­de tu­ta­rak de­rin­leş­tir­mek­te olan Tür­ki­ye, sa­de­ce ken­di hal­kı için de­ğil, ba­rış ve ada­le­te has­ret ka­lan, gü­ven­lik so­run­la­rı ya­şa­yan kom­şu­la­rı­mız için de bü­yük bir önem arz et­mek­te­dir.

AK Par­ti İkti­da­rı­mı­zın 3 Ka­sım 2003 se­çim­le­rin­den bu ya­na yü­rüt­tü­ğü çok bo­yut­lu, ak­tif ve de­rin­lik­li dış po­li­ti­ka­mız, bü­tün Av­ru­pa ül­ke­le­rin­de ol­du­ğu gi­bi Or­ta Do­ğu, İslam ül­ke­le­ri ve Or­ta As­ya Türk cum­hu­ri­yet­le­ri ta­ra­fın­dan da çok bü­yük bir ala­kay­la ve dik­kat­le iz­len­mek­te­dir. Baş­ba­ka­nı­mız Sa­yın Re­cep Tay­yip Er­do­ğa­n’­ın li­der­li­ğin­de bü­yük bir di­na­mizm ka­za­nan si­ya­si ve eko­no­mik iliş­ki­le­ri­miz Tür­ki­ye­’­ye kar­şı ta­rihî ön yar­gı­la­rı kır­mak­ta, ras­yo­nel bir ze­min­de millî çı­kar­la­rı­mı­za ve ta­rihî ro­lü­mü­ze uy­gun bir di­ya­log ve ile­ti­şim ze­mi­ni ha­zır­la­mak­ta­dır. Bu­gün if­ti­har­la söy­le­ye­bi­li­yo­ruz ki hiç­bir dün­ya ül­ke­si­ni ih­mal et­me­den bü­tün dün­ya dev­let­le­riy­le iliş­ki­le­ri­miz en say­gın bir dü­ze­ye çık­mış­tır ve yi­ne gu­rur­la ifa­de ede­bi­li­riz ki ar­tık Tür­ki­ye­’­nin dün­yay­la iliş­ki­le­ri es­ki­den ol­du­ğu gi­bi kar­şı­lık­lı ön yar­gı­lar­la, ha­ma­si söz­ler­le, dar çer­çe­ve­de­ki dip­lo­ma­tik te­mas­lar­la, sem­bo­lik dü­zey­de­ki zi­ya­ret­ler­le yü­rü­mü­yor. Ar­tık Tür­ki­ye sa­de­ce ken­di­si için de­ğil, bü­tün dün­ya­nın ba­rı­şı için, özel­lik­le Or­ta Do­ğu­’­nun ba­rı­şı için bir anah­tar ko­nu­mu­na yük­sel­miş­tir ve  dün­ya­da­ki iti­ba­rı her ge­çen gün da­ha yük­sel­mek­te­dir. Bir yan­dan Av­ru­pa Bir­li­ği­ne tam üye­lik sü­re­ci­ni yü­rü­ten, bir yan­dan me­de­ni­yet­ler it­ti­fa­kı pro­je­siy­le dün­ya ba­rı­şı­nın ön­cü­lü­ğü­nü ya­pan, öte yan­dan böl­ge­sel gü­ven­lik so­run­la­rı­nın ba­rış­çı yol­lar­la çö­zü­mü için kriz nok­ta­la­rın­da ak­tif rol alan ve bir yan­dan eko­no­mik iliş­ki­le­ri­ni sağ­lam bir ze­min­de ge­liş­ti­ren ül­ke­miz bu­gü­ne ka­dar hiç ol­ma­dı­ğı dü­zey­de dün­ya­nın gün­de­min­de yer al­mış­tır. El­bet­te içe­ri­de bü­yü­me­nin, kal­kın­ma­nın, si­ya­si is­tik­ra­rın ve gü­ve­nin dı­şa­rı­ya yan­sı­ma­sı sa­de­ce eko­no­mik ka­za­nım­lar­da, sa­de­ce dış ti­ca­ret hac­min­de­ki ge­liş­me­ler­de gö­rül­mü­yor, Tür­ki­ye­’­nin sö­zü­nün ağır­lı­ğı bu­gün Ame­ri­ka­’­dan Su­u­di Ara­bis­ta­n’­a, Rus­ya­’­dan Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­ri­ne ka­dar art­mış­tır. Bu, tar­tı­şıl­ma­ya­cak ka­dar açık ve net bir du­rum­dur. Bu nok­ta­da Tür­ki­ye, te­rör­le mü­ca­de­le da­hil, bü­tün ulus­la­ra­ra­sı iliş­ki­le­ri­ni ak­lı­se­lim­le, man­tık­la ve öz gü­ven­le de­rin­leş­tir­mek zo­run­da­dır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; kü­re­sel­le­şen dün­ya­da top­lum­lar bir­bi­ri­nin ka­de­riy­le doğ­ru­dan il­gi­li ha­le gel­miş­tir. Bu­gün in­san­lı­ğın en te­mel kay­gı­sı gü­ven­lik so­ru­nu­dur. Şid­det­siz, sa­vaş­sız bir dün­ya için ye­ni­den kar­şı­lık­lı gü­ven ze­mi­ni­nin oluş­ma­sı el­zem­dir bü­tün dün­ya­da. Bu­gü­nün dün­ya­sın­da ar­tık, en ge­liş­miş ül­ke­ler da­hil hiç­bir ül­ke gü­ven­lik ko­nu­sun­da tek ba­şı­na gay­ret gös­te­re­rek ni­hai so­nuç el­de et­me imkânı­na sa­hip de­ğil­dir. Ül­ke­le­re yö­ne­lik da­hi­li ve ha­ri­ci teh­dit­ler ne ya­zık ki ar­tık ulus­la­ra­ra­sı bir bo­yut ka­zan­mış­tır. So­run­lar hiç­bir ül­ke­nin, hiç­bir top­lu­mun ve hiç­bir top­lu­lu­ğun tek ba­şı­na mü­ca­de­le ede­rek çö­ze­me­ye­ce­ği ka­dar gi­rift bir hal al­mış­tır.

Şunun al­tı­nı çiz­mek is­ti­yo­rum: Biz, Tür­ki­ye ola­rak, baş­ta kom­şu­la­rı­mız ol­mak üze­re, baş­ta böl­ge­miz­de­ki dost ve kar­deş ül­ke­ler ol­mak üze­re iliş­ki­le­ri­mi­zi çok bo­yut­lu ve sağ­lık­lı ola­rak ge­liş­tir­me­nin, iler­let­me­nin ça­ba­sı için­de­yiz. Hiç şüp­he­siz, bi­zim, kom­şu­la­rı­mız­la sa­yı­la­ma­ya­cak ka­dar çok or­tak nok­ta­mız ve kop­maz bağ­la­rı­mız var­dır. Bir ke­re ay­nı kül­tü­rü, ay­nı kül­tü­rel mi­ra­sı, müş­te­rek bir ta­ri­hi ve müş­te­rek ha­tı­ra­la­rı ve or­tak ma­ne­vi de­ğer­le­ri pay­la­şı­yo­ruz. An­cak, bu or­tak­lık­la­rı­mı­zı dün­ya­da­ki ye­ni ge­liş­me­ler çer­çe­ve­sin­de ar­tır­mak, çe­şit­len­dir­mek, iler­let­mek, ge­liş­tir­mek gi­bi bir zo­run­lu­lu­ğu­muz da var. Gü­ven­lik ko­nu­sun­da dost ve kar­deş Su­u­di Ara­bis­ta­n’­la or­tak ola­rak ger­çek­leş­ti­re­ce­ği­miz bu an­laş­ma son de­re­ce önem­li­dir. Böl­ge­nin iki güç­lü ül­ke­si ola­rak çev­re­miz­de ba­rı­şı, hu­zu­ru, is­tik­ra­rı te­sis et­mek, böl­ge­mi­zi re­fa­ha ka­vuş­tur­mak ko­nu­sun­da da­ha çok iş bir­li­ği ve da­ha çok yar­dım­laş­ma için­de bu­lun­mak zo­run­da­yız. Bu nok­ta­da, özel­lik­le bu­gün Ba­tı dün­ya­sın­da bir pa­ra­no­ya hâli­ni al­mış olan “İs­la­mi fo­bi­a” yan­lış al­gı­sıy­la mü­ca­de­le­de or­tak ola­rak ya­pa­ca­ğı­mız çok sa­yı­da gi­ri­şi­min var ol­du­ğu­nu da ka­bul et­mek zo­run­da­yız. Ba­rış, ada­let ve gü­ven­lik için her iki ül­ke­nin ya­pa­ca­ğı iş bir­li­ği ina­nı­yo­rum ki mev­cut yan­lış an­la­ma­la­rı or­ta­dan kal­dı­ra­cak, ev­ren­sel ba­rı­şa ve ada­let ara­yış­la­rı­na bü­yük kat­kı­lar sağ­la­ya­cak­tır.

Yi­ne, iki ül­ke­nin gü­ven­lik ko­nu­sun­da ata­ca­ğı or­tak adım­lar da böl­ge­miz­de ce­re­yan eden ha­di­se­le­rin çö­zü­mü adı­na böl­ge hu­zu­ru­na önem­li kat­kı­lar sağ­la­ya­cak­tır. Te­rö­rün her tür­lü­sü­ne, in­san ha­ya­tı­na kas­te­den her tür­lü gi­ri­şi­me, ül­ke­le­rin is­tik­ra­rı­na yö­ne­len her tür­lü teh­di­de kar­şı ka­rar­lı ve bir­lik­te bir du­ruş ser­gi­le­mek gi­bi bir so­rum­lu­lu­ğu­muz var­dır. Za­ten yü­ce Mec­li­si­mi­zin ik­ti­da­rıy­la ve mu­ha­le­fe­tiy­le bir­lik­te son tez­ke­re­ye ver­di­ği des­tek de bu­nu apa­çık gös­ter­miş­tir. Bu ve­si­ley­le, kat­kı­da bu­lu­nan her­ke­se te­şek­kür­le­ri­mi bil­dir­mek is­ti­yo­rum.

Kü­re­sel­leş­me­nin kü­re­sel te­rör­le bir­lik­te anı­lır hâle gel­di­ği bir dün­ya­da ar­tık “Ba­na do­kun­ma­yan yı­lan bin ya­şa­sın.” tar­zı bir yak­la­şım için­de ol­ma­mız müm­kün de­ğil­dir. Ke­za, kom­şu­la­rı­mız­la iliş­ki­le­ri­miz­de stra­te­jik ye­ri­miz ve ta­rihî ro­lü­müz­le övü­ne­rek de iliş­ki­le­ri­mi­zi ger­çek ih­ti­yaç­la­rı­mı­za ce­vap ve­re­cek dü­ze­ye ge­tir­me­miz müm­kün de­ğil­dir.

İna­nı­yo­rum ki böl­ge­sel gü­ven­li­ği­miz için, in­sa­ni de­ğer­le­ri yok et­mek is­te­yen ve esa­sın­da bir­bi­riy­le ir­ti­bat­lı olan uyuş­tu­ru­cu gi­bi, te­rör gi­bi be­la­lar­la mü­ca­de­le­de ül­ke­mi­zin Su­u­di Ara­bis­ta­n’­la im­za­la­ma­sı ge­re­ken Gü­ven­lik İş­bir­li­ği An­laş­ma­sı çok önem arz et­mek­te­dir.

De­ğer­li Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; şura­ya dik­ka­ti­ni­zi çek­mek is­ti­yo­rum: Tür­ki­ye­’­nin 2002 yı­lın­da top­lam dış ti­ca­ret hac­mi 100 mil­yar do­la­rı aş­maz­ken, ge­çen yıl dış ti­ca­ret hac­mi­miz 200 mil­yar do­lar se­vi­ye­si­ni aş­mış­tır. 2002 yı­lın­da sa­de­ce 36 mil­yar do­lar olan ih­ra­ca­tı­mız, bu yıl on iki ay­lık dö­nem­de 100 mil­yar do­lar se­vi­ye­si­ne ulaş­mış­tır.

Tür­ki­ye'nin ih­ra­cat yap­tı­ğı, it­ha­lat yap­tı­ğı ül­ke­ler için­de Su­u­di Ara­bis­tan da önem­li bir ye­re sa­hip­tir. Ba­kı­nız, sa­de­ce 2007’nin Ocak-Ağus­tos dö­ne­min­de Su­u­di Ara­bis­ta­n’­a yap­tı­ğı­mız ih­ra­cat, ge­çen yı­lın ay­nı dö­ne­mi­ne gö­re yüz­de 61 ora­nın­da ar­tış gös­ter­miş­tir. Ge­çen yıl Ocak-Ağus­tos dö­ne­min­de 610 mil­yon do­lar­lık ih­ra­cat ger­çek­leş­tir­miş­ken, bu yıl ay­nı dö­nem­de 1 mil­yar do­lar se­vi­ye­si­ne yak­laş­mış bu­lun­mak­ta­dır bu ra­kam. Su­u­di Ara­bis­ta­n’­la or­tak dış ti­ca­re­ti­miz, özel­lik­le son beş yıl için­de kay­da de­ğer bir ar­tış gös­ter­miş ve 2,5 mil­yar do­lar se­vi­ye­si­ne ulaş­mış­tır.

Her ne ka­dar dış ti­ca­re­ti­miz hız­lı bir ar­tış eği­li­mi gös­ter­miş ol­sa da bu ül­key­le olan imkân ve po­tan­si­yel­le­ri­miz ola­rak bu mik­ta­rın 10 mil­ya­ra, hat­ta 50 mil­yar do­la­ra ulaş­ma­sı müm­kün­dür ve bu he­def en kı­sa za­man­da ya­ka­lan­ma­lı­dır.

İki ül­ke­nin ti­ca­ret­te ger­çek­leş­ti­re­ce­ği iş bir­li­ği bir ta­raf­tan böl­ge ül­ke­le­ri­ne ör­nek teş­kil ede­cek, bir ta­raf­tan da böl­ge­nin is­tik­ra­rı­na, hu­zu­ru­na, gü­ve­ni­ne, in­san­la­rın mad­di ve ma­ne­vi sağ­lı­ğı­na önem­li kat­kı­lar sağ­la­ya­cak­tır.

Biz, sa­de­ce iki ül­ke ara­sın­da­ki iliş­ki­le­rin de­ğil, böl­ge­de­ki tüm ül­ke­le­rin bu tür iş bir­li­ği içi­ne gir­me­le­ri­ni ar­zu edi­yo­ruz. Zi­ra, böl­ge­miz­de ba­rı­şa, is­tik­ra­ra, hu­zu­ra gi­den yol iş bir­li­ğin­den geç­mek­te­dir.

Su­u­di Ara­bis­tan ile ül­ke­miz ara­sın­da­ki Gü­ven­lik İş­bir­li­ği An­laş­ma­sı­’­nın ka­bu­lü­nün ge­re­ği­ni dik­kat­le­ri­ni­ze arz eder, AK Par­ti Gru­bu adı­na yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­la­rım. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Şahin.

Şim­di, Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu adı­na Ga­zi­an­tep Mil­let­ve­ki­li Ha­san Öz­de­mir.

Söz sı­ra­sı siz­de, bu­yu­run Sa­yın Öz­de­mir. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MHP GRU­BU ADI­NA HA­SAN ÖZ­DE­MİR (Ga­zi­an­tep) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Su­u­di Ara­bis­tan Kral­lı­ğı Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Gü­ven­lik, Uyuş­tu­ru­cu ve Psi­kot­rop Mad­de­ler­le Mü­ca­de­le Ala­nın­da İş­bir­li­ği An­laş­ma­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı­’y­la il­gi­li ola­rak Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Ko­nuş­ma­ma baş­la­ma­dan ön­ce, bö­lü­cü te­rör ör­gü­tü­nün hun­har­ca ey­lem­le­ri so­nu­cun­da şehit olan as­ker­le­ri­mi­ze, po­lis­le­ri­mi­ze, va­tan­daş­la­rı­mı­za, köy ko­ru­cu­la­rı­mı­za Al­la­h’­tan rah­met, ya­kın­la­rı­na ve yü­ce mil­le­ti­mi­ze baş­sağ­lı­ğı, ya­ra­lı­la­ra acil şifa­lar di­li­yo­rum ve bu ha­in sal­dı­rı­la­rı şid­det­le kı­nı­yo­rum. Ka­çı­rı­lan Meh­met­çik­le­ri­mi­zin yer­le­ri aci­len tes­pit edi­le­rek si­lah­lı bir ope­ras­yon­la mut­la­ka kur­ta­rıl­ma­lı­dır. Ka­çı­ran te­rö­rist­le­re ve Bar­za­ni­’­ye ge­rek­li der­si aci­len ve­ril­me­li­dir. 

Baş­ken­ti Ri­yad olan Su­u­di Ara­bis­tan Kral­lı­ğı, Ara­bis­tan Ya­rı­ma­da­sı­’­nın en bü­yük ül­ke­si­dir. Resmî di­li Arap­ça, pa­ra bi­ri­mi Su­u­di Ara­bis­tan Ri­ya­li olan ül­ke­nin nü­fu­su 2006 ra­kam­la­rı­na gö­re 25,3 mil­yon­dur. Ül­ke­nin 2000 yı­lı ve­ri­le­ri­ne gö­re millî ge­li­ri 349 mil­yar do­lar olup ki­şi ba­şı­na millî ge­li­ri ise 13.794 do­lar­dır. En önem­li kent­le­ri Ri­yad, Cid­de, Dam­man, Mek­ke ve Me­di­ne­’­dir.

Yer­yü­zün­de­ki is­pat­lan­mış pet­rol re­zerv­le­ri­nin yüz­de 26’sı­na sa­hip olan ül­ke­nin eko­no­mi­si­nin bü­yük kıs­mı pet­ro­le da­ya­lı ve hac ge­lir­le­ri de ül­ke eko­no­mi­si için önem­li bir ge­lir kay­na­ğı­dır. 2005 yı­lı ve­ri­le­ri­ne gö­re 2 mil­yon ha­cı hac mev­si­min­de kut­sal şehir­le­ri zi­ya­ret et­miş­tir. En bü­yük pet­rol ih­ra­cat­çı­sı olan ül­ke, ay­nı za­man­da OPE­C’­te li­der ko­nu­mun­da bu­lun­mak­ta­dır ve Su­u­di Ara­bis­tan Kral­lı­ğı ül­ke­miz­le dost bir ül­ke­dir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ben Su­u­di Ara­bis­tan Kral­lı­ğı ile ya­pı­la­cak bu an­laş­may­la il­gi­li uzun müd­det Te­rör­le Mü­ca­de­le Mü­dür­lü­ğü ve uzun müd­det nar­ko­tik bü­ro amir­lik­le­ri ya­pan bir ka­mu gö­rev­li­si ola­rak siz­le­re Tür­ki­ye­’­de­ki uyuş­tu­ru­cu ve dün­ya­da­ki uyuş­tu­ru­cu ko­nu­sun­da ge­niş bir bil­gi arz et­mek is­ti­yo­rum.

Ül­ke­miz, ör­güt­lü suç, uyuş­tu­ru­cu mad­de­ler ve ka­ra pa­ray­la mü­ca­de­le ko­nu­sun­da çe­şit­li ulus­la­ra­ra­sı an­laş­ma­la­ra ta­raf ol­mak­ta ve bu ko­nu­da ulus­la­ra­ra­sı ku­ru­luş­lar­la iş bir­li­ği ya­pa­rak ulu­sal bo­yut­lar­da ulaş­tı­ğı­mız stra­te­ji ve ha­re­ket po­li­ti­ka­la­rı­nı ev­ren­sel bo­yut­la­ra ulaş­tır­mak­ta­dır. Zi­ra, bu ko­nu­lar ar­tık ül­ke so­ru­nu ol­mak­tan çık­mış, böl­ge­sel ve ulus­la­ra­ra­sı suç tür­le­ri­ne dö­nüş­müş­tür. Ulus­la­ra­ra­sı bağ­lan­tı­lı olan bu suç­lar­la mü­ca­de­le­nin de yi­ne ulus­la­ra­ra­sı ya­pıl­ma­sı zo­run­lu olup çe­şit­li ül­ke­ler­de­ki fark­lı mü­ca­de­le­le­rin ko­or­di­nas­yo­nu, mev­zu­a­tın uyu­mu, kar­şı­lık­lı bil­gi ve tek­no­lo­ji alış­ve­ri­şi, or­tak ve­ri ta­ba­nın­dan fay­da­la­nıl­ma­sı, suç ör­güt­le­ri­nin fa­a­li­yet­le­ri hak­kın­da ön­ce­den bil­gi edi­nil­me­si gi­bi avan­taj­lar sağ­la­na­rak da­ha et­kin bir mü­ca­de­le yü­rü­tül­me­li­dir.

Ül­ke­miz­de­ki ve ulus­la­ra­ra­sı tec­rü­be­ler, or­ga­ni­ze suç ve bil­has­sa te­rör ör­güt­le­ri­nin en bü­yük ge­lir kay­nak­la­rı­nın uyuş­tu­ru­cu mad­de ti­ca­re­tin­den el­de edil­di­ği, bu pa­ra­nın da­ha son­ra çe­şit­li yön­tem­ler­le ak­la­na­rak ya­sal sis­te­me so­kul­du­ğu, bu ör­güt­le­rin her tür­lü ya­sa dı­şı fa­a­li­yet­le­ri­nin fi­nans­ma­nı ve si­lah te­mi­ni için kul­la­nıl­dı­ğı gö­rül­mek­te­dir.

Bu ne­den­le, uyuş­tu­ru­cu mad­de ti­ca­re­ti ve ka­ra pa­ra ak­la­may­la mü­ca­de­le sa­de­ce sağ­lık ve ma­li sis­tem­le il­gi­li ol­ma­yıp ül­ke gü­ven­li­ği­nin sağ­lan­ma­sıy­la il­gi­li de son de­re­ce önem­li­dir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, in­ce­le­di­ği­miz za­man gö­rü­yo­ruz ki, son za­man­lar­da şehir­ler­de­ki kap­kaç, hır­sız­lık, gasp gi­bi olay­la­rın or­ga­ni­ze şekil­de ya­pıl­dı­ğı­nı gö­rü­yo­ruz ve or­ga­ni­ze şekil­de ya­pı­lan bu  ha­re­ket­le­rin de bü­yük bir çap­ta PKK te­rör ör­gü­tü­nün fa­a­li­yet­le­ri ol­du­ğu­nu de­ğer­len­di­ri­yo­ruz. Ve ay­nı za­man­da, yi­ne, ül­ke­miz­de son za­man­lar­da uyuş­tu­ru­cu kul­la­nı­mı hız­lan­mış du­rum­da­dır. Ulus­la­ra­ra­sı bo­yut­ta bir­çok, ki­lo­lar­ca uyuş­tu­ru­cu ya­ka­lan­ma­sı­na rağ­men, yurt için­de­ki kü­çük tü­ke­tim­le­ri­n… Mut­la­ka bun­lar­la il­gi­le­nil­me­sin­de ya­rar var­dır di­ye de­ğer­len­di­ri­yo­rum. Yi­ne bun­lar da te­rör ör­güt­le­ri ta­ra­fın­dan kul­la­nıl­mak­ta­dır.

Öte yan­dan, Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si­nin te­rör­le mü­ca­de­le stra­te­ji­si, top­yekûn mü­ca­de­le ve te­rö­rü des­tek­le­yen kay­nak­la­rın ku­ru­tul­ma­sı­na da­yan­mak­ta­dır. Bu ne­den­le, te­rö­rün en önem­li ma­li kay­nak­la­rın­dan olan uyuş­tu­ru­cu ti­ca­re­ti ve uyuş­tu­ru­cu kul­la­nı­mı­nın ön­len­me­si çok bü­yük önem ta­şı­mak­ta­dır.

Uyuş­tu­ru­cu mad­de ba­ğım­lı­lı­ğı di­ğer suç­la­rın da kay­na­ğı­nı oluş­tur­mak­ta­dır. Uyuş­tu­ru­cu te­min et­mek için ge­rek­li pa­ra­yı bul­mak zo­run­da ka­lan genç­le­ri­miz, baş­ka suç­la­ra da itil­mek­te­dir. Uyuş­tu­ru­cu kul­la­nı­mın­dan do­la­yı Türk top­lu­mu­nun te­me­li olan ai­le ku­ru­mu da­ğıl­ma teh­di­di al­tın­da­dır. Ah­la­ki, ma­ne­vi za­af­la­ra yol açan uyuş­tu­ru­cu mad­de, millî de­ğer­le­ri­mi­zi eroz­yo­na uğ­rat­mak­ta­dır.

Uyuş­tu­ru­cu­ya baş­la­ma­nın ne­de­ni, ge­nel­lik­le in­san­la­rın için­de bu­lun­du­ğu mut­suz­luk hâli ve so­run­lar­dan kur­tul­ma ih­ti­ya­cı­dır. Va­tan­da­şı­mı­zın, özel­lik­le genç­le­ri­mi­zin sü­rek­li ge­le­cek kay­gı­sı için­de ya­şa­tıl­dı­ğı, sos­yal ve top­lum­sal eşit­siz­lik­le­rin aşı­rı bo­yut­ta ol­du­ğu bu ik­ti­dar dö­ne­min­de, okul­lar­da­ki ders­ler­de ve­ri­len uyuş­tu­ru­cu kar­şı­tı öğüt ve el ilan­la­rıy­la me­se­le­nin çö­zü­le­me­ye­ce­ği or­ta­da­dır. Sağ­lık­lı bir top­lu­mun te­me­li mut­lu bir ai­le ve bi­rey­ler­dir.

Va­tan­daş­la­rı­mı­zın kö­mü­re ve za­hi­re­ye muh­taç bı­ra­kıl­dı­ğı gü­nü­müz ko­şul­la­rın­da, bu şart­lar or­ta­dan kal­dı­rıl­ma­dık­ça, uyuş­tu­ru­cu ve suç ile mü­ca­de­le­de ba­şa­rı sağ­la­na­ma­ya­ca­ğı or­ta­da­dır. Bu ne­den­le, mad­de ve suç­la mü­ca­de­le­nin te­mel şar­tı, top­lum­sal re­fa­hın, be­lir­li züm­re­le­rin te­ke­lin­den alı­nıp top­lu­ma yay­gın­laş­tı­rıl­ma­sı­dır.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, gü­nü­müz­de ik­ti­da­rın so­kak­ta­ki suç ile mü­ca­de­le­si­nin çok ye­ter­siz ol­du­ğu­na de­fa­lar­ca de­ğin­dik. Ti­ner­ci­ler­le, kap­kaç­çı­lar­la baş ede­me­yen, dö­nem­le­rin­de, baş­ta bö­lü­cü te­rör ör­gü­tü ol­mak üze­re, hır­sız­lık, gasp ve şid­det olay­la­rı dra­ma­tik ola­rak ar­tan ik­ti­da­rın, yurt için­de pe­ra­ken­de uyuş­tu­ru­cu da­ğı­lı­mın­da da ba­şa­rı sağ­la­ya­ma­dı­ğı or­ta­da­dır.

Ge­le­ce­ği­mi­zin bi­ri­cik te­me­li olan genç­le­ri­mi­zin uyuş­tu­ru­cu be­la­sın­dan uzak tu­tul­ma­sı en acil gö­rev­le­ri­miz­den bi­ri­dir. Ça­ğı­mız­da, ulu­sal ve ulus­la­ra­ra­sı bağ­lan­tı­lı, özel­lik­le uyuş­tu­ru­cu ve psi­kot­rop mad­de­ler ile ma­li suç­lar ve si­lah ka­çak­çı­lı­ğı baş­ta ol­mak üze­re, ya­sa dı­şı hak­sız ka­zanç ve yük­sek men­fa­at sağ­la­yan ve ge­nel­de te­şek­kül hâli­ne ge­tir­mek su­re­tiy­le iş­le­nen or­ga­ni­ze suç­lar, or­ga­ni­ze suç ör­güt­le­ri­nin en bü­yük ge­lir kay­na­ğı ol­mak­la bir­lik­te, top­lu­mun ba­rış ve hu­zu­ru­nu boz­mak­ta, ka­mu oto­ri­te­si­ni cid­di şekil­de boz­mak­ta­dır.

Tür­ki­ye, gü­ven­lik, uyuş­tu­ru­cu ve psi­kot­rop mad­de­ler ile mü­ca­de­le­si­ni, dört ay­rı ope­ras­yo­nel bi­rim olan, po­lis, jan­dar­ma, sa­hil gü­ven­lik ve güm­rük mu­ha­fa­za ma­ri­fe­tiy­le yü­rüt­mek­te­dir. Bu mad­de­ler­le çok da­ha iyi mü­ca­de­le ya­pa­bil­mek için, bu ope­ras­yo­nel bi­rim­ler ara­sın­da ge­rek­li ko­or­di­nas­yon, iş bir­li­ği ve bil­gi de­ği­şi­mi­nin da­ha iyi ol­ma­sı ge­re­kir. Tür­ki­ye ulu­sal mü­ca­de­le stra­te­ji­si, uyuş­tu­ru­cu kay­nak­la­rı­nın ve ta­le­bi­nin azal­tıl­ma­sı, te­da­vi ve re­ha­bi­li­tas­yon, uyuş­tu­ru­cuy­la il­gi­li suç­lar, ulu­sal ve ulus­la­ra­ra­sı ko­or­di­nas­yon, ulus­la­ra­ra­sı iş bir­li­ği, bil­gi top­la­ma ve de­ğer­len­dir­me, bi­lim­sel araş­tır­ma ve ge­liş­tir­me, pro­ak­tif me­tot­lar gi­bi un­sur­la­rı bün­ye­sin­de ta­şı­mak­ta olup, baş­ta Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü ol­mak üze­re tüm ulu­sal ku­ru­luş­lar­ca özen­le uy­gu­lan­ma­lı­dır. Ül­ke­miz, uyuş­tu­ru­cuy­la mü­ca­de­le­de tek­no­lo­ji­nin sağ­la­mış ol­du­ğu tek­nik imkânlar, ana­liz prog­ram­la­rı, kon­trol­lü tes­li­mat uy­gu­la­ma­la­rı, giz­li so­ruş­tur­ma yön­tem­le­ri gi­bi po­li­si­ye tek­nik ve tak­tik­le­ri so­nu­na ka­dar kul­lan­ma­lı ve yıl­lar­dan be­ri elin­de­ki tüm kay­nak­la­rı bu yön­de har­ca­mak su­re­tiy­le tüm in­san­lık âle­mi­nin ba­şı­na en bü­yük be­la olan uyuş­tu­ru­cu mad­de ka­çak­çı­lı­ğı­na kar­şı da­ha ka­rar­lı bir mü­ca­de­le sür­dür­me­li­dir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; özel­lik­le ül­ke­miz genç­li­ği­ni ze­hir­le­yen, uyuş­tu­ru­cu kul­la­nı­mı­na yö­ne­len ül­ke içi uyuş­tu­ru­cu şebe­ke­le­ri­ne kar­şı da­ha et­kin bir mü­ca­de­le için baş­ta An­ka­ra ve İstan­bul il­le­rin­de es­rar ve ko­ka­in bü­ro­su ile sen­te­tik­ler ve kon­tro­le ta­bi kim­ya­sal bü­ro­su te­sis edil­me yo­lu­na gi­dil­miş ise de ül­ke için­de­ki iç tü­ke­tim­le il­gi­li mü­ca­de­le ye­ter­li gö­rül­me­mek­te­dir. Tüm dün­ya­da ol­du­ğu gi­bi ül­ke­miz­de de uyuş­tu­ru­cu kul­la­nan genç­le­ri­mi­zin yaş­la­rı, ma­a­le­sef, il­köğ­re­tim se­vi­ye­le­ri­ne ka­dar düş­müş du­rum­da­dır. Uyuş­tu­ru­cu­nun top­lu ti­ca­re­ti­nin ön­len­me­si ka­dar ve hat­ta da­ha faz­la genç­le­ri­mi­zin uyuş­tu­ru­cu­ya alış­tı­rı­la­rak bi­rer ba­ğım­lı hâli­ne ge­ti­ril­me­si­nin en­gel­len­me­si zo­run­lu­dur.

De­ğer­li Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; on yı­la ya­kın nar­ko­tik­te ça­lı­şan bir in­san ola­rak şunu gör­düm: Uyuş­tu­ru­cu­ya baş­la­yan in­san­lar­dan doğ­ru dü­rüst te­da­vi edi­len, nor­mal ha­ya­ta dö­nen he­men he­men hiç­bi­ri­ni gör­me­dim. Onun için bü­yük bir teh­dit­tir, bu­nun­la ik­ti­dar-mu­ha­le­fet he­pi­miz çok ka­rar­lı bir şekil­de mü­ca­de­le et­me­miz ge­re­ki­yor. Zi­ra genç­le­ri­mi­zin ve top­lu­mun ko­run­ma­sı için, iç pi­ya­sa ve pe­ra­ken­de sa­tış­lar­da, bir gram da­hi ol­sa, sı­fır to­le­rans­la ta­kip ve mü­ca­de­le esas ol­ma­lı­dır. Mes­lek ha­ya­tım­da uzun yıl­lar so­kak­ta uyuş­tu­ru­cuy­la bil­fi­il aman­sız mü­ca­de­le et­mek­ten ma­sa ba­şın­da bu ope­ras­yon­la­rı plan­la­ma­ya ka­dar gö­rev yap­mış bi­ri ola­rak edin­di­ğim tec­rü­be; uyuş­tu­ru­cu­ya, da­ha doğ­ru­su mad­de­ye baş­la­ma­ma­nın önem­li ol­du­ğu, kul­la­nıp bı­rak­ma­nın çok zor ve pa­ha­lı bir sü­reç ol­du­ğu, en bü­yük tah­ri­ba­tı ise be­yin­de ve ruh sağ­lı­ğın­da mey­da­na ge­tir­di­ği. Bu­nun için mü­ca­de­le­nin ina­na­rak ya­pıl­ma­sı ge­rek­mek­te­dir. Baş­ta bü­yük şehir­le­ri­miz ve sa­hil şehir­le­ri­miz ol­mak üze­re, ex­tacy ve cap­ta­gon gi­bi sen­te­tik uyuş­tu­ru­cu­lar ile di­ğer uyuş­tu­ru­cu ve psi­kot­rop mad­de­le­rin okul çev­re­le­rin­de, ta­til mekânla­rın­da, dis­ko ve bar gi­bi eğ­len­ce yer­le­rin­de pe­ra­ken­de sa­tış­la­rı­nı ön­le­yi­ci ted­bir­ler da­ha da ar­tı­rı­la­rak, uyuş­tu­ru­cu sa­tı­cı­la­rı­nın ve ba­ğım­lı ol­duk­la­rı ör­güt­le­rin çö­ker­til­me­si için ge­rek­ti­ğin­de di­ğer ku­rum­lar­la ve ulus­la­ra­ra­sı iş bir­li­ği ya­pı­la­rak bü­yük bir has­sa­si­yet­le ça­lış­ma­lar yo­ğun­laş­tı­rıl­ma­lı­dır.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, dün­ya ya­sa dı­şı af­yon üre­ti­mi­nin yüz­de 85’lik kıs­mı­nı kar­şı­la­yan Af­ga­nis­ta­n’­da 2005 yı­lın­da 104 bin hek­tar alan­da ya­sa dı­şı haş­haş eki­mi ya­pı­lıp 4.100 ton ya­sa dı­şı af­yon üre­ti­lir­ken, 2006 yı­lın­da 2005 yı­lı­na gö­re yüz­de 59’luk bir ar­tım­la 165 bin hek­tar alan­da ya­sa dı­şı haş­haş eki­mi ya­pı­lıp, yüz­de 49’luk bir art­may­la, 6.100 ton ya­sa dı­şı af­yon üre­til­miş­tir. Ulus­la­ra­ra­sı ra­por­la­ra bak­tı­ğı­mız za­man, Af­ga­nis­ta­n’­dan, af­yo­nun ham mad­de ve baz mor­fin ih­ra­cı­nın ye­ri­ne git­tik­çe ar­tan bir şekil­de ero­in sev­ki­ya­tı­nın ya­pıl­dı­ğı gö­rül­mek­te­dir. Bu ül­ke­ler­de ero­in üre­ti­mi için ge­rek­li kim­ya­sal­la­rın gi­ri­şin­de bir ar­tış ol­du­ğu gö­rül­mek­te­dir. Af­ga­nis­tan kay­nak­lı af­yon ve tü­re­vi uyuş­tu­ru­cu mad­de­ler, İran, Tür­ki­ye, Bal­kan ül­ke­le­ri üze­rin­den Ta­ci­kis­tan, Öz­be­kis­tan, Ka­za­kis­tan, Rus­ya, Do­ğu Av­ru­pa ana gü­zergâhı üze­rin­den Ba­tı Av­ru­pa­’­ya ulaş­mak­ta­dır. Ay­rı­ca, Pa­kis­tan üze­rin­den de­niz yo­luy­la Do­ğu Ak­de­niz ro­ta­sı iz­le­ne­rek ero­in ih­ra­cı­nın mev­cu­di­ye­ti tes­pit edil­miş olup, ül­ke­miz de bu gü­zergâhtan et­ki­len­mek­te­dir ve bun­la­rın bir kıs­mı yurt için­de kal­mak­ta­dır ve genç­le­ri­miz ze­hir­len­mek­te­dir. Bu­ra­da, PKK te­rör ör­gü­tü­nün genç­li­ği­mi­zi ze­hir­le­mek için bir pla­nı var­dır ve bu pla­nı uy­gu­la­mak­ta­dır. Onun için, genç­li­ği­mi­zin ze­hir­len­me­si­ni ön­le­me­miz için, mut­la­ka, pe­ra­ken­de sa­tış­lar­la il­gi­li şehir iç­le­rin­de çok bü­yük ted­bir­ler al­mak mec­bu­ri­ye­tin­de­yiz.

Tür­ki­ye'nin bu­lun­du­ğu coğ­raf­ya­da mey­da­na ge­len uyuş­tu­ru­cu mad­de ka­çak­çı­lık­la­rı olay­la­rı­na bak­tı­ğı­mız­da, özel­lik­le Af­ga­nis­tan kay­nak­lı af­yon ve tü­re­vi uyuş­tu­ru­cu mad­de­ler do­ğu­dan ba­tı­ya, Ba­tı ve Do­ğu Av­ru­pa kay­nak­lı ex­tacy ve cap­ta­gon gi­bi sen­te­tik uyuş­tu­ru­cu mad­de­le­rin ve uyuş­tu­ru­cu üre­ti­min­de kul­la­nı­lan kim­ya­sal mad­de­le­rin ise ba­tı­dan do­ğu­ya ka­çak­çı­lı­ğı ya­pıl­mak­ta­dır. Af­yon ve tü­re­vi uyuş­tu­ru­cu mad­de­le­rin üre­til­di­ği Gü­ney­ba­tı As­ya­’y­la bu uyuş­tu­ru­cu mad­de­le­rin tü­ke­til­di­ği Av­ru­pa ül­ke­le­ri ara­sın­da ka­lan ül­ke­miz­de ya­ka­la­nan af­yon ve tü­re­vi uyuş­tu­ru­cu mad­de­le­rin he­men he­men hep­si Av­ru­pa ül­ke­le­ri­ne git­mek­te­dir.

Şim­di, bu­ra­da Su­u­di Ara­bis­tan Kral­lı­ğı ile ya­pı­lan bu an­laş­ma­nın Su­u­di Ara­bis­tan yö­nüy­le il­gi­li şöy­le bir öne­mi var: Ge­nel­lik­le Su­u­di Ara­bis­ta­n’­a cap­ta­gon ve ex­tacy gi­bi mad­de­ler git­mek­te­dir. Bun­lar kim­ya­sal mad­de­ler­dir ve sen­te­tik uyuş­tu­ru­cu­lar­dır. Bu sen­te­tik uyuş­tu­ru­cu­lar­la il­gi­li Su­u­di Ara­bis­ta­n’­da bü­yük bir ta­lep var­dır ve bi­zim ül­ke­miz üze­rin­den de git­ti­ği bi­lin­mek­te­dir. Bu iti­bar­la, uyuş­tu­ru­cu mad­de­le­re kar­şı ta­lep ol­du­ğu sü­re­ce uyuş­tu­ru­cu ar­zı­nın ola­ca­ğı da bi­lin­me­li­dir.

Ulus­la­ra­ra­sı alan­da ısrar­la üze­rin­de du­ru­lan ve ül­ke ola­rak da uyuş­tu­ru­cuy­la mü­ca­de­le stra­te­ji­le­ri­miz ara­sın­da yer alan di­ğer bir un­sur da ulus­la­ra­ra­sı iş bir­li­ği­dir. Ulus­la­ra­ra­sı iş bir­li­ği fa­a­li­yet­le­ri­miz, bil­gi pay­la­şı­mı, ope­ras­yo­nel iş bir­li­ği ve kon­trol­lü tes­li­mat uy­gu­la­ma­la­rı şek­lin­de ger­çek­leş­mek­te­dir. Uyuş­tu­ru­cu tra­fi­ği­nin tüm un­sur­la­rıy­la bir­lik­te de­şif­re edi­le­rek çö­ker­til­me­si için, bü­tün ül­ke­le­rin ve ulus­la­ra­ra­sı ku­ru­luş­la­rın, her tür­lü si­ya­si kay­gı­dan uzak bir şekil­de suç or­ga­ni­zas­yon­la­rı­nın üze­ri­ne yo­ğun­laş­ma­sı ge­rek­mek­te­dir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ay­rı­ca, uyuş­tu­ru­cuy­la mü­ca­de­le­de bir an ev­vel ya­pıl­ma­sı ge­re­ken­ler şun­lar­dır di­ye de­ğer­len­di­re­bi­li­rim:

Ge­rek uyuş­tu­ru­cu ti­ca­re­tiy­le il­gi­li mü­ca­de­le ge­rek­se kul­la­nı­mı­na kar­şı mü­ca­de­le­de top­lum sağ­lı­ğı­nın ko­run­ma­sı­nı sağ­la­mak.

Eği­tim ve bil­gi­len­dir­me kam­pan­ya­la­rı yo­luy­la far­kın­da­lı­ğı ar­tır­mak.

Ba­ğım­lı­lık ya­pan mad­de­le­rin ka­çak­çı­lı­ğıy­la mü­ca­de­le için da­ha et­kin bir mü­ca­de­le yü­rüt­mek.

Uyuş­tu­ru­cuy­la il­gi­li mü­ca­de­le­nin top­lum­ca top­yekûn ve yay­gın bir şekil­de ya­pıl­ma­sı­nı sağ­la­mak.

Uyuş­tu­ru­cuy­la mü­ca­de­le­ye yö­ne­lik ey­lem ve et­kin­lik­le­rin so­nuç­la­rı­nın de­ğer­len­di­ri­le­rek ge­rek­li po­li­ti­ka de­ği­şik­lik­le­ri­ni ger­çek­leş­tir­mek.

Mü­ca­de­le ko­nu­sun­da ulus­la­ra­ra­sı iş bir­li­ği yap­mak.

Ai­le­le­ri uyuş­tu­ru­cu ko­nu­sun­da bil­gi­len­dir­mek ve so­run­lu olan ai­le­le­re mad­di ve ma­ne­vi des­tek sağ­la­mak.

İl ba­zın­da uyuş­tu­ru­cuy­la mü­ca­de­le için ey­lem plan­la­rı ge­liş­ti­re­rek uy­gu­la­ma­la­rı­nı sağ­la­mak.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bu çer­çe­ve­de Tür­ki­ye, bir­çok ulus­la­ra­ra­sı ku­ru­lu­şa üye olur­ken dün­ya­da pek çok ül­key­le kar­şı­lık­lı gü­ven­lik ve iş bir­li­ği an­laş­ma­la­rı im­za­la­mak­ta­dır. Bu çer­çe­ve­de Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Su­u­di Ara­bis­tan Kral­lı­ğı Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Gü­ven­lik, Uyuş­tu­ru­cu ve Psi­kot­rop Mad­de­ler­le Mü­ca­de­le Ala­nın­da İş­bir­li­ği An­laş­ma­sı­’­nın her ül­ke için bü­yük fay­da­lar sağ­la­ya­ca­ğı ka­na­a­tiy­le, Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu ola­rak, in­san­lı­ğa kar­şı iş­le­nen bu tür suç­lar­la or­tak mü­ca­de­le et­me ira­de­si­ni des­tek­le­di­ği­mi­zi ve olum­lu oy ve­re­ce­ği­mi­zi bil­di­rir, ko­nuş­ma­ma son ve­rir­ken 23’ün­cü Ya­sa­ma Dö­ne­mi­nin dev­le­ti­mi­ze ve mil­le­ti­mi­ze ha­yır­lı ol­ma­sı te­men­ni­siy­le yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (MHP ve AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Öz­de­mir.

Üçün­cü söz, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na Ah­met Er­si­n’­in, İzmir Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Er­sin. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA AH­MET ER­SİN (İzmir) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Su­u­di Ara­bis­tan Kral­lı­ğı Hü­kü­me­ti ara­sın­da, ge­nel ola­rak gü­ven­lik ve iş bir­li­ği an­laş­ma­sı­nın onay­lan­ma­sı­na iliş­kin ka­nun ta­sa­rı­sı hak­kın­da, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin gö­rüş­le­ri­ni sun­mak üze­re söz al­dım, he­pi­ni­zi say­gı­la­rım­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, uyuş­tu­ru­cu, bü­tün dün­ya­nın ol­du­ğu gi­bi, Tür­ki­ye­’­nin de önem­li hem de çok önem­li bir so­ru­nu. Bü­tün dün­ya ül­ke­le­ri il­le­gal yol­dan üre­ti­len uyuş­tu­ru­cu­la­ra kar­şı mü­ca­de­le yü­rü­tür­ken, el­bet­te ki Tür­ki­ye de, bu mü­ca­de­le için­de ye­ri­ni al­mak­ta ve ül­ke­miz­de üre­ti­len ya da ül­ke­miz­den tran­sit ge­çiş ya­pan bu uyuş­tu­ru­cu ka­çak­çı­lı­ğı­na kar­şı ge­rek­li mü­ca­de­le­yi em­ni­yet güç­le­ri va­sı­ta­sıy­la yü­rüt­mek­te­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Bir­leş­miş Mil­let­ler ta­ra­fın­dan pi­ya­sa fi­yat­la­rı göz önün­de tu­tu­la­rak ya­pı­lan tah­min­le­re gö­re, dün­ya­da uyuş­tu­ru­cu tra­fi­ğin­den el­de edi­len ci­ro, üre­tim aşa­ma­sın­da 13 mil­yar do­lar, top­tan sa­tış aşa­ma­sın­da 94 mil­yar do­lar ve pe­ra­ken­de sa­tış aşa­ma­sın­da 322 mil­yar do­lar ol­mak üze­re top­lam 429 mil­yar do­lar­lık bir se­vi­ye­ye ulaş­mış­tır ve bu mik­tar, dün­ya­da­ki 184 ül­ke­den 163’ünün millî ge­li­rin­den de yük­sek­tir. Üs­te­lik, ka­ra pa­ra ola­rak ad­lan­dı­rı­lan bu ge­lir­le­rin ka­yıt al­tı­na alı­na­ma­dı­ğı, ver­gi­len­di­ri­le­me­di­ği ve do­la­yı­sıy­la, bu kay­na­ğın, yi­ne uyuş­tu­ru­cu, or­ga­ni­ze ve te­rör suç­la­rın­da kul­la­nıl­dı­ğı bi­lin­mek­te­dir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye, uyuş­tu­ru­cu tra­fi­ğin­de, bir­kaç yıl ön­ce­si­ne ka­dar sa­de­ce tran­sit bir ül­key­di. Ben­den ön­ce ko­nu­şan de­ğer­li mil­let­ve­ki­li bi­raz bah­set­ti, dün­ya af­yon üre­ti­mi­nin yüz­de 80’den faz­la­sı, hat­ta yüz­de 85 ci­va­rın­da üre­ti­mi sa­de­ce Af­ga­nis­ta­n’­da var­dır ve bir mik­tar da, geç­ti­ği­miz gün­ler­de din adam­la­rı­nın dik­ta­tör­lü­ğe kar­şı yü­rü­yüş yap­tı­ğı, is­yan et­ti­ği Myan­ma­r’­da da bir mik­tar af­yon üre­ti­mi var­dır ve iş­te ero­i­nin ham­mad­de­si olan af­yon yüz­de 100’e ya­kın bö­lü­müy­le Af­ga­nis­tan, Myan­mar ve Vi­et­nam gi­bi Gü­ney­do­ğu As­ya ül­ke­le­rin­de üre­ti­li­yor ve üre­ti­len bu af­yon mad­de­si, Tür­ki­ye üze­rin­den, özel­lik­le Bal­kan ro­ta­sı di­ye ta­nım­la­nan İran-Tür­ki­ye ve Bal­kan­lar­dan Av­ru­pa­’­ya ula­şan Bal­kan ro­ta­sı üze­rin­den ge­çen bir tran­si­t… Bu ro­ta üze­rin­de bu­lu­nan önem­li bir tran­sit ül­ke ola­rak Tür­ki­ye dün­ya­da ta­nı­nı­yor­du ama bir­kaç yıl­dan be­ri bu tran­sit ül­ke ol­ma özel­li­ği­nin ya­nın­da şim­di ar­tık Tür­ki­ye dün­ya­nın önem­li uyuş­tu­ru­cu üre­ten ül­ke­si ko­nu­mun­da­dır. Ya­ni şöy­le ba­kar­sak: Bir yan­dan uyuş­tu­ru­cu ka­çak­çı­lı­ğın­da hem tran­sit ül­ke ol­ma­sı hem de dün­ya­nın önem­li bir üre­ti­ci ül­ke­si ol­ma­sı ne­de­niy­le Tür­ki­ye­’­de­ki genç­le­ri­miz, ço­cuk­la­rı­mız ve ge­nel ola­rak da va­tan­daş­la­rı­mız baş­ka ül­ke­le­re gö­re uyuş­tu­ru­cu­nun za­rar­la­rın­dan çok da­ha faz­la olum­suz et­ki­le­ni­yor. Ni­te­kim, 2005 yı­lın­da po­lis böl­ge­sin­de ve jan­dar­ma böl­ge­sin­de ve güm­rük­ler­de, sa­hil gü­ven­lik alan­la­rın­da ele ge­çi­ri­len uyuş­tu­ru­cu mik­tar­la­rı: 13.750 ki­log­ram es­rar, 8.195 ki­log­ram ero­in -2005 yı­lı mik­tar­la­rı­nı ve­ri­yo­rum- 6 mil­yon 694 bin 923 adet cap­ta­gon ve 1 mil­yon 748 bin 796 adet ex­tacy ya­ka­lan­dı. Son üç yıl­da, sa­de­ce po­lis böl­ge­sin­de, ya­ni jan­dar­ma ve sa­hil gü­ven­lik böl­ge­le­ri­ni çı­ka­rı­yo­rum, sa­de­ce po­lis böl­ge­sin­de, 2003 yı­lın­da 2.760 ki­log­ram es­rar ele ge­çi­ril­miş­ken, 2005 yı­lın­da bu mik­tar 6.100 ki­log­ram ol­muş­tur.

Yi­ne, 2003 yı­lın­da 3.546 ki­log­ram ero­in po­lis böl­ge­sin­de ele ge­çi­ril­miş­ken, bu mik­tar 2005 yı­lın­da 6.664 ki­log­ra­ma ulaş­mış­tır.

Ke­za, 2003 yı­lın­da ele ge­çi­ri­len cap­ta­gon mik­ta­rı 2 mil­yon 332 bin 81 adet iken -ya­ni sa­de­ce po­lis böl­ge­si­ni söy­lü­yo­rum, sa­hil gü­ven­lik ve jan­dar­ma böl­ge­si ha­riç- 2005 yı­lın­da bu mik­tar 5 mil­yon 760 bin 819 adet ol­muş­tur.

2003 yı­lın­da ele ge­çi­ri­len ex­tacy mik­ta­rı 447.091 adet iken, 2005 yı­lın­da bu mik­tar 1 mil­yon 282 bin 751 ade­de ulaş­mış­tır.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, gö­rül­dü­ğü gi­bi, 2003 ve 2005 sü­re­cin­de sa­de­ce po­lis böl­ge­sin­de ele ge­çi­ri­len uyuş­tu­ru­cu mik­ta­rın­da, tür­le­ri­ne gö­re, yüz­de 150 ile yüz­de 300 ora­nın­da ar­tış var. Şim­di, arz-ta­lep den­ge­si için­de bu­nu de­ğer­len­di­re­cek olur­sak, de­mek ki, ül­ke­miz­de uyuş­tu­ru­cu ti­ca­re­ti­nin ve ka­çak­çı­lı­ğı­nın çok ge­liş­ti­ği­ni, bü­yü­dü­ğü­nü ve genç­le­ri­mi­zin ve ço­cuk­la­rı­mı­zın ara­sın­da bu uyuş­tu­ru­cu kul­la­nı­mı­nın son de­re­ce­de yay­gın ol­du­ğu­nu ve yay­gın­laş­tı­ğı­nı söy­le­mek müm­kün­dür. Ya­ni, uyuş­tu­ru­cu kul­la­nı­mı, uyuş­tu­ru­cu ka­çak­çı­lı­ğı ve üre­ti­mi -il­le­gal üre­ti­mi- bir çığ gi­bi bü­yü­ye­rek üs­tü­mü­ze ge­li­yor ve dev­le­tin gö­zü önün­de bir çığ gi­bi bü­yü­ye­rek üs­tü­mü­ze ge­li­yor.

Uyuş­tu­ru­cu­yu, top­lu­mu ve ge­le­ce­ği çü­rü­ten bir te­rör ola­rak ele al­mak zo­run­da­yız de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Tür­ki­ye için El Ka­i­de ney­se, Tür­ki­ye için PKK ney­se, uyuş­tu­ru­cu da ay­nı öl­çü­de teh­li­ke­li bir ge­liş­me için­de­dir ve ay­nı şekil­de de­ğer­len­di­ril­me­si la­zım. Ya­ni uyuş­tu­ru­cuy­la mü­ca­de­le­de so­rum­lu­lu­ğu em­ni­yet güç­le­ri­nin üze­ri­ne yı­ka­rak, so­kak sa­tı­cı­la­rı­nı et­ki­siz du­ru­ma ge­ti­re­rek ve kul­la­nı­cı­la­rı ce­za­lan­dı­ra­rak uyuş­tu­ru­cuy­la mü­ca­de­le­de ba­şa­rı­lı ol­mak müm­kün de­ğil­dir. So­kak sa­tı­cı­sı­nı, “tor­ba­cı” di­ye ta­nım­la­nan bu so­kak sa­tı­cı­la­rın­dan kaç ta­ne­si­ni et­ki­siz hâle ge­ti­rir­se­niz, er­te­si gü­nü ay­nı mik­tar­da so­kak sa­tı­cı­sı o işin ba­şın­da­dır. Do­la­yı­sıy­la, bu, kı­sır bir dön­gü­dür ve bu şekil­de uyuş­tu­ru­cuy­la mü­ca­de­le et­mek müm­kün de­ğil­dir.

Dev­le­tin, bu önem­li so­ru­na kar­şı, tüm ku­rum­la­rıy­la bir mü­ca­de­le­nin içi­ne gir­me­si ge­re­kir. Uyuş­tu­ru­cu kul­la­nı­mı­nın yay­gın­laş­ma­sı so­ru­nu, Millî Gü­ven­lik Ku­ru­lu gün­de­mi­nin ilk sı­ra­la­rın­da yer al­ma­lı­dır de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Çün­kü uyuş­tu­ru­cu, sa­de­ce kul­la­na­nın be­de­ni­ne za­rar ver­mek­le kal­mı­yor, baş­ka suç­la­rın da te­tik­le­yi­ci­si­dir ve top­lu­mu için için çü­rü­ten bir mad­de­dir.

Do­la­yı­sıy­la, top­lu­mun ge­le­ce­ği­ni gü­ven­ce al­tı­na al­mak, genç­le­ri­mi­zi, ço­cuk­la­rı­mı­zı gü­ven­ce al­tı­na al­mak için dev­let tüm ku­rum­la­rıy­la bu mü­ca­de­le­nin içi­ne gir­me­li­dir der­ken, iş­te bu­nu söy­lü­yo­rum. PKK na­sıl Millî Gü­ven­lik Ku­ru­lu­nun gün­de­min­dey­se, ir­ti­ca, El Ka­i­de na­sıl Millî Gü­ven­lik Ku­ru­lu­nun  gün­de­min­diy­se, uyuş­tu­ru­cuy­la mü­ca­de­le de Millî Gü­ven­lik Ku­ru­lu­nun gün­de­mi­nin ön sı­ra­la­rın­da yer al­ma­lı­dır.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, son dö­nem­ler­de Ye­şi­la­yın uyuş­tu­ru­cu­ya baş­la­ma ya­şı­nın 12’ye in­di­ği­ni sap­ta­yan ra­po­ru ve uyuş­tu­ru­cu­nun okul­lar­da­ki et­kin­li­ği ko­nu­şu­lu­yor ve tar­tı­şı­lı­yor. Şim­di, ge­rek Bir­leş­miş Mil­let­le­rin ra­por­la­rı ge­rek­se bi­zim Em­ni­ye­ti­mi­zin or­ta­ya koy­du­ğu ra­por­lar, ger­çek­ten uyuş­tu­ru­cu kul­la­nı­mı­nın il­köğ­re­tim sı­ra­la­rı­na ka­dar in­di­ği­ni gös­te­ri­yor. Ya­ni ço­cuk­la­rı­mız ve genç­le­ri­miz, uyuş­tu­ru­cu ta­cir­le­ri­nin, ka­çak­çı­la­rı­nın bir nu­ma­ra­lı he­de­fi­dir. Esa­sen, uyuş­tu­ru­cu üre­ti­ci­le­ri, ka­çak­çı­la­rı, ta­cir­le­ri, bun­la­rın ilk he­de­fi genç­ler ve ço­cuk­lar. Ya­ni, uyuş­tu­ru­cu­ya kar­şı mü­ca­de­le ve­rir­ken, söz­le­ri­min ara­sın­da da söy­le­di­ğim gi­bi, so­kak sa­tı­cı­la­rı­nı ya­ka­la­ya­rak on­la­rı et­ki­siz hâle ge­tir­mek ya da kul­la­nan­la­rı et­ki­siz hâle ge­tir­mek ki, bun­lar, uyuş­tu­ru­cu­ya kar­şı ve­ri­le­cek mü­ca­de­le­de ba­tak­lık için­de­ki siv­ri­si­nek­ler gi­bi­dir bu söy­le­dik­le­rim. Çün­kü, za­ten, uyuş­tu­ru­cu­yu sa­tan so­kak sa­tı­cı­la­rı da, uyuş­tu­ru­cu­yu kul­la­nan­lar da, bun­la­rın da her bi­ri uyuş­tu­ru­cu kur­ba­nı­dır­lar. Ya­ni, siv­ri­si­nek­ler­le uğ­ra­şa­ca­ğı­mı­za ba­tak­lık­la uğ­raş­ma­mız ge­re­ki­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, geç­ti­ği­miz dö­nem­de, tam üç bu­çuk yıl, bu Mec­lis­te, bu uyuş­tu­ru­cu ko­nu­su­nu şu yü­ce Mec­li­sin gün­de­me al­ma­sı için, yü­ce Mec­li­sin gün­de­mi­ne gi­re­bil­me­si için, bu uyuş­tu­ru­cu so­ru­nu­nun ve uyuş­tu­ru­cu kul­la­nı­mı­nın yay­gın­laş­ma­sı­nın ge­ti­re­ce­ği teh­dit ve teh­li­ke­le­ri Mec­li­sin gün­de­mi­ne so­ka­bil­mek için, geç­ti­ği­miz 22’nci dö­nem­de tam üç bu­çuk yıl mü­ca­de­le ver­dim. Şu kür­sü­den bir­çok kez ko­nu­yu gün­de­me ge­tir­dim. Ba­sın top­lan­tı­la­rı yap­tım. Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­ni bu ko­nu­da ha­re­ke­te ge­çi­re­bil­mek için, İzmi­r’­de -se­çim böl­gem olan- eşim ve üni­ver­si­te öğ­ren­ci­si olan 2 kı­zım­la bir­lik­te im­za kam­pan­ya­sı aç­tık, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­ne yö­ne­lik bir kam­pan­yay­dı. Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin uyuş­tu­ru­cu­nun teh­dit ve teh­li­ke­le­ri hak­kın­da dik­ka­ti­ni çek­me­ye yö­ne­lik bir im­za kam­pan­ya­sıy­dı. Ve üç gün­de 49.085 im­za top­la­dık. Ve o dö­nem için­de, ba­zı uyuş­tu­ru­cu sa­tı­cı­la­rı be­ni bul­du­lar, an­lat­tı­lar, ko­nuş­tuk. Ve öy­le şey­ler an­lat­tı­lar ki, ya­ni, bir in­san ola­rak, bir an­ne ola­rak, bir ba­ba ola­rak, bu­na ta­ham­mül et­mek müm­kün de­ğil. Li­se öğ­ren­ci­si o genç kız­la­rın, bir hap için, na­sıl onur­la­rı­nı ayak­lar al­tı­na ala­bil­dik­le­ri­ni an­lat­tı­lar. Ve bir in­san ola­rak bu­na ta­ham­mül et­mek müm­kün de­ğil. Ama, ne yap­tım­sa, üç bu­çuk yıl bo­yun­ca şu Mec­li­sin dik­ka­ti­ni çek­mek müm­kün ol­ma­dı. Araş­tır­dım, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de, geç­ti­ği­miz yıl­lar­da, Van Gö­lü ca­na­va­rı­nı araş­tır­ma ko­mis­yo­nu ku­rul­muş. “Van Gö­lü­’n­de ca­na­var var mı, yok mu? Var­sa, bu ca­na­var na­sıl bir şey­dir?” di­ye tar­tı­şıl­mış bu Mec­lis­te ve araş­tır­ma ko­mis­yo­nu ku­rul­muş. Ama, uyuş­tu­ru­cu kul­la­nı­mı­nın yay­gın­laş­ma­sı­nın ne­den­le­ri, uyuş­tu­ru­cu ka­çak­çı­lı­ğı­nın ön­len­me­siy­le il­gi­li alın­ma­sı ge­re­ken ön­lem­ler, bun­la­rı ko­nu­şa­bil­mek için, bun­la­rı gün­de­me ala­bil­mek için Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de üç bu­çuk yıl­da ver­di­ğim mü­ca­de­le­den hiç­bir so­nuç ala­ma­dım. Ke­za, 13 Ocak 2004 ta­ri­hin­de bir araş­tır­ma öner­ge­si ver­dim, o araş­tır­ma öner­ge­si de ele alın­ma­dı. Bu araş­tır­ma öner­ge­si ele alın­sın di­ye git­me­di­ğim ki­şi kal­ma­dı. O dö­ne­min Mec­lis Baş­ka­nı­nın iki kez ma­ka­mı­na git­tim. “Sev­gi­li Baş­kan, yar­dım­cı ol, bu araş­tır­ma öner­ge­si­ni ön­ce­lik­li ola­rak ele ala­lım.” Hep söz ver­di ba­na. Sa­yın Sağ­lık Ba­ka­nıy­la gö­rüş­tüm, Sa­yın İçiş­le­ri Ba­ka­nıy­la gö­rüş­tüm ve Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si­nin o dö­nem­de­ki grup baş­kan ve­kil­le­riy­le ko­nuş­tum. Âde­ta her­ke­se yal­var­dım. Her­kes “Çok hak­lı­sın, çok önem­li bir teh­li­ke.” di­ye söy­le­di ama kim­se bu araş­tır­ma öner­ge­si­nin bir an ön­ce ele alın­ma­sı için yar­dım­cı ol­ma­dı ve ne­ti­ce­de ka­dük ol­du. Yi­ne ver­dim. Uyuş­tu­ru­cu kul­la­nı­mı­nın yay­gın­laş­ma­sı ve ka­çak­çı­lı­ğı­nın ön­len­me­siy­le il­gi­li yi­ne bir araş­tır­ma öner­ge­si ver­dim. Ba­ka­lım bu­nun akı­be­ti ne ola­cak?

Ke­za, bir şey da­ha söy­le­ye­yim: Uyuş­tu­ru­cu ka­çak­çı­la­rı­nın ve üre­ti­ci­le­ri­nin he­de­fi ço­cuk­la­rı­mız ve genç­le­ri­miz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu uyuş­tu­ru­cu kul­la­nı­mı­nın yay­gın­laş­ma­sı­na kar­şı, ka­çak­çı­lı­ğı­na kar­şı -söz­le­ri­min ara­sın­da da söy­le­dim- mü­ca­de­le, po­li­si­ye mü­ca­de­le ye­ter­li so­nu­cu ver­mi­yor. Em­ni­yet güç­le­ri­miz ola­ğa­nüs­tü bir mü­ca­de­le gös­te­ri­yor­lar uyuş­tu­ru­cu ka­çak­çı­lı­ğı­na kar­şı ama iş­te so­nuç or­ta­da. Gö­rü­yo­ruz so­nu­cun ne ol­du­ğu­nu. Her gün bi­raz da­ha ge­niş­li­yor, bi­raz da­ha yay­gın­la­şı­yor. O ne­den­le, uyuş­tu­ru­cu ka­çak­çı­la­rı­na ya da uyuş­tu­ru­cu ta­cir­le­ri­ne kar­şı ve­ri­le­cek en bü­yük mü­ca­de­le, en önem­li mü­ca­de­le pa­za­rın da­ral­tıl­ma­sı­dır. Uyuş­tu­ru­cu pa­za­rı­nın da­ral­tıl­ma­sı ve­ri­le­bi­le­cek en bü­yük mü­ca­de­le­dir ve bu uyuş­tu­ru­cu ta­cir­le­ri­nin he­de­fi ço­cuk­la­rı­mız ve genç­le­ri­miz ol­du­ğu­na gö­re, iş­te ço­cuk­la­rı­mı­zı ve genç­le­ri­mi­zi bu uyuş­tu­ru­cu hak­kın­da, uyuş­tu­ru­cu­nun ken­di be­den­le­rin­de, ai­le­le­rin­de ve top­lum­da ne tür so­run­lar ya­rat­tı­ğı­na iliş­kin, on­la­rın, ço­cuk­la­rı­mı­zın ve genç­le­ri­mi­zin özen­dir­me­den eği­til­me­le­ri, bi­linç­len­di­ril­me­le­ri la­zım. Bu­nu sağ­la­mak için, yi­ne 22’nci Dö­nem­de ka­nun tek­li­fi ver­dim. İlköğ­re­tim okul­la­rı­nın 6, 7 ve 8’in­ci sı­nıf­la­rı ile li­se ve den­gi okul­lar­da her yıl ekim ayı­nın ilk haf­ta­sın­da Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı, İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı, Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı ve ka­dın ve ai­le­den so­rum­lu dev­let ba­kan­lık­la­rı­nın oluş­tu­ra­cak­la­rı mev­zu­at dâhi­lin­de ve bu ba­kan­lık­la­rın uz­man­la­rın­ca, iş­te bu her yıl ekim ayı­nın ilk haf­ta­sın­da ço­cuk­la­rın ve genç­le­rin, bu uyuş­tu­ru­cu ko­nu­sun­da on­la­rın özen­dir­me­den bi­linç­len­di­ril­me­le­ri için, bu­nu sağ­la­mak için bir ka­nun tek­li­fi ver­dim ve bu ka­nun tek­li­fi­ni Mec­li­sin gün­de­mi­ne ge­tir­dim ve Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si­nin de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri ta­ra­fın­dan red­de­dil­di. Ne­den red­de­dil­di onu da bil­mi­yo­rum. Ya­ni, si­ya­si hiç­bir ya­nı ol­ma­yan, sa­de­ce in­sa­ni yö­nüy­le ele alın­ma­sı ge­re­ken bir ka­nun tek­li­fiy­di. He­pi­mi­zin ço­cuk­la­rı­nı il­gi­len­di­ren bir ka­nun tek­li­fiy­di.

Siz de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ço­cuk­la­rı­nız­dan en­di­şe et­mi­yor mu­su­nuz? Ya­ni ço­cuk­la­rı­nı­zın bir gün bu be­lay­la kar­şı­laş­ma­sı­nı el­bet­te is­te­mem, ama öy­le in­san­la­rın ço­cuk­la­rı bu uyuş­tu­ru­cu ne­de­niy­le ya­şa­mı­nı yi­tir­di ki -şöy­le bir ha­fı­za­la­rı­nı­zı yok­la­yın- ve o ka­dar gen­ci­miz, o ka­dar ço­cu­ğu­muz bu uyuş­tu­ru­cu ba­tak­lı­ğı­na sap­lan­dı ki, do­ğal ola­rak he­pi­miz “Aca­ba bi­zim de ba­şı­mı­za ge­lir mi?” di­ye te­dir­gin­lik du­yu­yo­ruz, kor­ku­yo­ruz ve ar­tı­k… Dev­let di­yor ki, bü­tün su­çu an­ne ba­ba­la­ra yük­lü­yor: “Ço­cuk­la­rı­nı­zı ta­kip edin, ço­cuk­la­rı­nı­zın ar­ka­daş­la­rı­nı ta­kip edin, ço­cuk­la­rı­nı­zın kol­la­rı­na ba­kın.” Evet, bun­la­rı, el­bet­te, bü­tün an­ne ba­ba­lar ço­cuk­la­rı­nı ta­kip et­sin­ler. Ama, dev­let ola­rak se­nin ya­pa­bi­le­ce­ğin baş­ka bir şey yok mu? Dev­let ola­rak sen sa­de­ce so­kak­ta uyuş­tu­ru­cu sa­tan ada­mı ya­ka­la­mak­la, onu et­ki­siz hâle ge­tir­mek­le gö­re­vi­nin bit­ti­ği­ni mi sa­nı­yor­sun? Pe­ki, ne­den dev­let ola­rak eği­tim so­ru­nu­na, eği­tim ko­nu­su­na el at­mı­yor­sun?

Bu­gün, çok du­yar­lı ba­zı okul yö­ne­ti­ci­le­ri bi­rey­sel ba­zı gi­ri­şim­ler ya­pı­yor­lar. İş­te, ba­zen bu ko­nuy­la il­gi­li et­kin­lik­ler, top­lan­tı­lar ya­pı­yor­lar. Ama, bu böy­le ol­ma­ma­lı. Edir­ne­’­den Hakkâri­’­ye ka­dar, dev­le­tin bü­tün sı­nır­la­rı, bu üni­ter ya­pı için­de­ki bü­tün okul­lar, bü­tün eği­tim ku­rum­la­rı bu ko­nu­ya el at­ma­lı­dır.

KA­MER GENÇ (Tun­ce­li) – Sa­yın Baş­kan, sü­re­yi uzat­ma­nız la­zım, sü­re­miz do­lu­yor.

BAŞ­KAN – He­nüz dol­ma­dı Sa­yın Genç.

KA­MER GENÇ (Tun­ce­li) – Sa­at ye­di efen­dim.

BAŞ­KAN – Bu­ra­da­ki sa­at ye­di de­ğil Sa­yın Genç.

KA­MER GENÇ (Tun­ce­li) – Be­nim sa­a­tim da­kik efen­dim.

AH­MET ER­SİN (De­vam­la) – Ya­ni, söy­le­di­ğim şu: Dev­le­ti­miz son de­re­ce­de güç­lü, güç­lü bir dev­let. Ama, ar­tık uyuş­tu­ru­cu ko­nu­sun­da lüt­fen to­pu ta­ca at­ma­sın. Tür­ki­ye­’­nin bu en önem­li so­ru­nu­nu, 70 mil­yo­nu il­gi­len­di­ren bu önem­li so­ru­nu­nu, bü­tün ço­cuk­la­rı, genç­le­ri il­gi­len­di­ren bu önem­li so­ru­nu, bü­tün an­ne ba­ba­la­rı teh­dit eden, te­dir­gin eden bu önem­li so­ru­nu ar­tık dev­let ele al­ma­lı ve bir yan­dan po­li­si­ye mü­ca­de­le, ön­lem sür­dü­rü­lür­ken, di­ğer yan­dan da ço­cuk­la­rın ve genç­le­rin, ya­ni uyuş­tu­ru­cu ta­cir­le­ri­nin he­de­fi olan ço­cuk­la­rın ve genç­le­rin bi­linç­len­di­ril­me­le­ri ve eği­til­me­le­ri içi­n…

BAŞ­KAN – Sa­yın Ha­tip, bir sü­re sö­zü­nü­zü ke­se­li­m…

Sü­re­yi uzat­mak içi­n… Bu ka­nun ta­sa­rı­sı­nın gö­rü­şül­me­si­nin ta­mam­lan­ma­sı, 1’in­ci mad­de­ye geç­me­den ev­vel­ki sü­reç içe­ri­sin­de sü­re­nin uza­tıl­ma­sı­nı oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­le­r… Ka­bul et­me­yen­le­r… Ka­bul edil­miş­tir.

Evet, söz­le­ri­ni­ze de­vam edin Sa­yın Ha­tip. Bir da­ki­ka sü­re ve­ri­yo­rum, ta­mam­la­yın lüt­fen.

AH­MET ER­SİN (De­vam­la) – Çok te­şek­kür ede­rim.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu ko­nu­da söy­le­ne­cek çok şey var. Bu ko­nu­da sa­at­ler­ce ko­nu­şul­sa an­la­ta­rak bit­me­ye­cek bir so­run. Ak­lı­ma gel­dik­çe ger­çek­ten bir ba­ba ola­rak bü­yük üzün­tü duy­du­ğum bu so­ru­nu ve o uyuş­tu­ru­cu sa­tı­cı­sı­nın o ço­cuk­la­rın, genç kız­la­rın, li­se öğ­ren­ci­le­ri­nin bir hap için onur­la­rın­dan ne ka­dar bü­yük fe­dakârlık yap­tık­la­rı­nı an­la­tan o söz­le­ri kar­şı­sın­da ken­di ço­cuk­la­rı­mın ge­le­ce­ğin­den, Tür­ki­ye­’­nin ge­le­ce­ğin­den en­di­şe duy­ma­mak müm­kün de­ğil, in­san ola­rak müm­kün de­ğil. Lüt­fen, bu Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin -23’ün­cü Dö­nem Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si- Tür­ki­ye­’­nin ve dün­ya­nın en önem­li so­ru­nu olan bu uyuş­tu­ru­cu so­ru­nun­da da­ha et­ki­li ön­lem­ler alın­ma­sı­na kat­kı ver­me­si­ni di­li­yo­rum.

He­pi­ni­zi say­gı­la­rım­la se­lam­lı­yo­rum. (Al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Er­sin.

Ta­sa­rı­nın tü­mü üze­rin­de­ki gö­rüş­me­ler ta­mam­lan­mış­tır.

Ça­lış­ma sü­re­miz dol­muş­tur.

Ka­nun ta­sa­rı ve tek­lif­le­ri­ni sı­ra­sıy­la gö­rüş­mek üze­re, 25 Ekim 2007 Per­şem­be gü­nü sa­at 15.00’te top­lan­mak üze­re bir­le­şi­mi ka­pa­tı­yo­rum.

 

Ka­pan­ma Sa­a­ti: 19.04