DÖNEM: 23 CİLT: 21 YASAMA YILI: 2
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
110uncu
Birleşim
28 Mayıs 2008 Çarşamba
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II. - GELEN
KÂĞITLAR
III. - YOKLAMALAR
IV. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALARI
1.- Sakarya
Milletvekili Erol Aslan Cebecinin, 27 Mayıs İhtilalinin 48inci
yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
2.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, Afşin-Elbistan
Termik Santralinin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması ve Kahramanmaraş Milletvekili Avni Doğanın
aynı konuda konuşması
3.- Sivas
Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlunun, kamu
çalışanlarının ve veteriner hekimlerin sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Tekirdağ
Milletvekili Enis Tütüncü ve 24 milletvekilinin, hayvancılık
sektöründeki sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/194)
2.- Konya
Milletvekili Atilla Kart ve 21 milletvekilinin, Kilis eski Belediye
Başkanı Ekrem Çetin ve oğlunun öldürülmesi olayının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/195)
3.- İzmir
Milletvekili Canan Arıtman ve 23 milletvekilinin, demografik verilerin ve
projeksiyonların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/196)
B) Önergeler
1.- Sivas Milletvekili
Malik Ecder Özdemir ve 9 milletvekilinin, Divriği Ulucamisi ve
Şifahanesinin Korunması ve Çevresinin Düzenlenmesi Hakkında
Kanun Teklifinin (2/90) doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi (4/52)
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türkiye Radyo
ve Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/541) (S.
Sayısı: 219)
VII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun, kadın hakim adaylarına
ilişkin sorusu ve Adalet
Bakanı Mehmet Ali Şahinin cevabı (7/2702)
2.- Muğla
Milletvekili Ali Arslanın, ağır özürlülerin eğitimlerine
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Nimet Çubukçunun
cevabı (7/2872)
3.- İstanbul
Milletvekili Hasan Macitin, gazilerin sorunlarına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Millî Savunma
Bakanı M. Vecdi Gönülün cevabı (7/3027)
4.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, akaryakıt şirketlerinin
denetimine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet
Hilmi Gülerin cevabı (7/3111)
5.-
Iğdır Milletvekili Pervin Buldanın, Iğdırdaki bir
köyün arazilerinin kullanımı ile ilgili iddialara ilişkin sorusu
ve Millî Savunma Bakanı M. Vecdi Gönülün cevabı (7/3202)
6.- Aydın
Milletvekili Özlem Çerçioğlunun, şiddet ve istismara maruz kalan
çocuklara,
Kadına
yönelik şiddete ve kadın istihdamına,
İlişkin
soruları ve Devlet Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı (7/3243,
3244)
7.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekicinin, bazı olaylardan mağdur olan SHÇEK
korumasındaki çocuk ve gençlere ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı
Nimet Çubukçunun cevabı (7/3386)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 15.00te açılarak üç oturum yaptı.
Düzce
Milletvekili Celal Erbay, Azerbaycan Cumhuriyetinin kuruluş yıl
dönümüne,
Giresun
Milletvekili Murat Özkan, İçişleri Bakanlığı
memurlarının özlük haklarına,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Muş
Milletvekili Sırrı Sakıkın, Kürt sorununun çözümüne ve
iş kazalarına ilişkin gündem dışı konuşmasına
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin cevap verdi.
Tokat
Milletvekili Reşat Doğru, Azerbaycan Cumhuriyetinin kuruluş
yıl dönümüne ilişkin bir konuşma yaptı.
Bursa
Milletvekili Mehmet Emin Tutan ve Giresun Milletvekili Ali Temürün (3/131) (S.
Sayısı: 168),
İstanbul
Milletvekili Recep Tayyip Erdoğanın (3/132) (S. Sayısı:
169),
Konya
Milletvekili Özkan Öksüzün (3/133) (S. Sayısı: 170),
Kütahya
Milletvekili Hüsnü Ordunun (3/134) (S. Sayısı: 171),
Şanlıurfa
Milletvekili Abdurrahman Müfit Yetkinin (3/135) (S. Sayısı: 172),
Yasama
dokunulmazlıklarının kaldırılması hakkında
Başbakanlık tezkereleri ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon raporları, Genel Kurulun bilgisine
sunuldu.
1/1246 esas
numaralı İl Özel İdaresi ve Belediye Gelirleri Kanunu
Tasarısının geri gönderilmesine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi okundu; Plan ve Bütçe Komisyonunda bulunan
tasarının Hükûmete geri verildiği açıklandı.
Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın (6/655),
Niğde
Milletvekili Mümin İnanın (6/565),
Esas
numaralı sözlü sorularını geri aldıklarına
ilişkin önergeleri okundu; soruların geri verildiği bildirildi.
Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse ve 30 milletvekilinin, Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları
çalışanlarının sorunlarının (10/191),
Kocaeli
Milletvekili Hikmet Erenkaya ve 30 milletvekilinin, Kocaeli Körfezinde
özelleştirilen limanların ve özel iskelelerin hukuki
durumlarının ve neden oldukları sorunların (10/192),
Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkan ve 28 milletvekilinin, mermercilik sektörünün
sorunlarının (10/193),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı
ve ön görüşmelerinin sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı Köksal Toptanın, Azerbaycan Millî
Meclisi Başkanı Oktay Asadovun davetine icabet etmek üzere, 17-20
Haziran 2008 tarihlerinde bir parlamento heyetiyle, Azerbaycana resmî
ziyarette bulunmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi kabul
edildi.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının 68inci sırasında yer alan 223 sıra
sayılı Tapu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının bu kısmın 2nci sırasına;
8inci sırasında yer alan 90 sıra sayılı Türk
Vatandaşlığı Kanunu Tasarısının 5inci
sırasına alınmasına ve diğer kanun tasarı ve
tekliflerinin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; Genel
Kurulun 27/5/2008 Salı ve 28/5/2008 Çarşamba günkü
birleşimlerinde sözlü sorular ile diğer denetim konularının
görüşülmeyerek gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmında yer alan
işlerin görüşülmesine ve Genel Kurulun 27/5/2008 Salı günkü
birleşiminde 15.00-21.00, 28/5/2008 Çarşamba ve 29/5/2008
Perşembe günkü birleşimlerinde ise 13.00-21.00 saatleri arasında
çalışmalarını sürdürmesine ilişkin Danışma
Kurulu önerisi, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edildi.
Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin,
konuşmasında şahsına sataştığı
iddiasıyla bir konuşma yaptı.
Sivas
Milletvekili Malik Ecder Özdemir ve 9 milletvekilinin, Divriği Ulucamisi
ve Şifahanesinin Korunması ve Çevresinin Düzenlenmesi Hakkında
Kanun Teklifinin (2/90), İç Tüzükün 37nci maddesine göre doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesinin oylanması
sırasında istem üzerine yapılan yoklamalarda toplantı yeter
sayısı bulunmadığı anlaşıldığından,
28 Mayıs
2008 Çarşamba günü, alınan karar gereğince saat 13.00te
toplanmak üzere birleşime 17.47de son verildi.
Nevzat PAKDİL
Başkan
Vekili
Harun TÜFEKCİ Yaşar TÜZÜN
Konya Bilecik
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Canan
CANDEMİR ÇELİK
Bursa
Kâtip
Üye
No.: 155
II.- GELEN KÂĞITLAR
28 Mayıs 2008 Çarşamba
Raporlar
1.- Türkiye
Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu Kurulması Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu
Raporu (1/559) (S. Sayısı: 234) (Dağıtma tarihi: 28.5.2008)
(GÜNDEME)
2.- Çorum Milletvekili
Agah Kafkas ve 6 Milletvekilinin; 2821 Sayılı Sendikalar Kanunu ile
2822 Sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonu Raporu (2/240) (S. Sayısı: 235) (Dağıtma tarihi:
28.5.2008) (GÜNDEME)
3.- Sanayi ve
Ticaret Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun, Devlet Memurları Kanunu ve Genel Kadro ve Usulü
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu ((1/537) (S. Sayısı: 236) (Dağıtma tarihi:
28.5.2008) (GÜNDEME)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Tekirdağ
Milletvekili Enis Tütüncü ve 24 Milletvekilinin, hayvancılık
sektöründeki sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/194)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/05/2008)
2.- Konya
Milletvekili Atilla Kart ve 21 Milletvekilinin, Kilis eski Belediye
Başkanı Ekrem Çetin ve oğlunun öldürülmesi
olayının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve
105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/195) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16/05/2008)
3.- İzmir
Milletvekili Canan Arıtman ve 23 Milletvekilinin, demografik verilerin ve
projeksiyonların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/196) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16/05/2008)
28 Mayıs 2008 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 13.00
BAŞKAN : Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yaşar
TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 110uncu
Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Konuşma
süreleri beşer dakikadır. Hükûmet bu konuşmalara cevap
verebilir. Hükûmetin cevap süresi yirmi dakikadır.
Gündem
dışı ilk söz, 27 Mayıs ihtilalinin yıl dönümü
münasebetiyle söz isteyen Sakarya Milletvekili Erol Aslan Cebeciye aittir.
Sayın
Cebeci, buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Sakarya Milletvekili Erol Aslan Cebecinin, 27
Mayıs İhtilalinin 48inci yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
EROL ASLAN
CEBECİ (Sakarya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
27 Mayıs ihtilalinin 48inci yıl dönümüyle ilgili gündem
dışı söz aldım. Sözlerime başlamadan hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Gündem
dışı konuşmalarda genellikle mutlu ve olumlu olayların
yıl dönümlerini hatırlamak gelenek hâline gelmiştir. 27
Mayıs ihtilalini hem siyasi tarihimizde hem de ülke yönetimimizde mutlu
veya olumlu katkı sağlamış bir olay olarak hatırlamak
bence mümkün değil ancak bu yıl dönümünü fırsat olarak
kullanıp demokrasi, millet egemenliği ve halk iradesinin ülke
yönetimine yansıması ve bu kavramların önemini vurgulamak
istedim. Amacım polemik yaratmak veya geçmişi yeniden
değerlendirmek değil, aksine geçmişte
yaşadıklarımızdan yola çıkarak geleceğimizi daha
iyi yapabileceğimizi, daha güzele ulaşabileceğimizi bir kez daha
hatırlatmak istedim.
Demokrasimizi ve
ülkemizi, cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürkün
belleklerimize yerleştirdiği ülkemizi muasır medeniyetler
seviyesine çıkarma amacı ve hedefi doğrultusunda, geçmişte
yaşananlardan ders alarak emin adımlarla ilerlememiz gerekir diye
düşünüyorum.
27 Mayıs
1960 tarihinde Silahlı Kuvvetlere mensup bir grup subayın
gerçekleştirdiği darbe sadece halkın oylarıyla iktidara
gelen meşru bir hükûmeti silah zoruyla indirerek iktidar değişikliğine
yol açmakla kalmamış, etkileri her alanda devam eden yeni bir dönemi
de başlatmıştır. Cumhuriyet döneminin ilk askerî darbesi
olarak da kayıtlarımıza geçen ve daha sonrakilere de örneklik
teşkil etmesi bakımından ayrı bir öneme sahiptir.
Türkiyede demokrasinin yerleşmesi ve kurumlaşması sürecini
radikal bir biçimde kesintiye uğratan 27 Mayıs darbesi mevcut iktidar
pratiğinin cereyan ettiği siyasi yapının temellerini
kökünden değiştirerek her alanda yeni yapılanmalara
gitmiştir.
27 Mayıs
1960 hiç şüphe yok ki Türkiye'nin siyasi gelişmesinde yeni bir
dönemin başlangıcı olmuş, 14 Mayıs 1950de genel
seçimlerde ilk kez sandıkta alınan oyla barışçı
biçimde iktidarı değiştirme başarısı
göstermiş olan Türkiye, maalesef on yıl sonra, sandıktan
çıkmış meşru bir iktidarın silah yoluyla
indirilmesinin önüne geçememiştir. 27 Mayıs 1960da demokrasimize
vurulan darbenin siyasi hayatımızdaki olumsuz etkileri bitmiş
midir diye düşündüğümde bu soruya maalesef gönül rahatlığıyla
Evet, bitmiştir. diyemiyorum.
Türkiye, dünya
ortalamasının üstünde bir ekonomik büyüme hızını ilk
defa 1950-60 yılları arasında yakalamış. Acaba, 27
Mayıs darbesi olmasaydı, Türkiye 1980lere gelindiğinde hâlâ
Güney Korenin ekonomik olarak gerisinde mi kalırdı diye de sormaktan
kendimi alıkoyamıyorum. Çünkü demokrasinin gelişmesi ve
olgunluğuyla ekonomik büyüme ve milletin refahı arasında
doğru orantılı, ciddi bir ilişki olduğuna
inanıyorum.
Demokrasimiz
kesintisiz olmalı diye düşünüyorum. Demokrasimizin veliye veya vasiye
ihtiyacı olmamalı diye düşünüyorum. Demokrasimiz özgürlükçü
olmalı diye düşünüyorum. Farklı düşüncelerin, farklı
inançların, farklı yaşama biçimlerinin, farklı mezhep ve
meşreplerin, farklı etnik geçmişlerden gelmiş
insanların hiçbirinin kendisini tehdit ve baskı altında
hissetmediği ve bu farklılıkların hiçbirinin
ayırıcı değil, farklılaştırıcı
değil tam aksine birleştirici ve zenginlik kaynağı
olduğu bir demokrasinin ülkemiz için mümkün ve ulaşılabilir
olduğunu düşünüyorum.
AK Partinin
beş buçuk yıllık iktidarı boyunca dost düşman herkese
ispatladığımız gibi, Türkiyenin demokrasisi
derinleştikçe ekonomik gücünün
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CANAN ARITMAN
(İzmir) Yargıya yapılan baskıyı da anlat.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Cebeci, konuşmanızı tamamlayınız.
EROL ASLAN
CEBECİ (Devamla) Türkiyenin demokrasisi derinleştikçe ekonomik
gücünün artacağına, milletimizin refah seviyesinin yükseleceğine
ve sadece bölgesel bir güç değil, bütün dünya ülkeleri
sıralamasında etkin ve saygın bir konuma geleceğimize
inancım sonsuz. Sayın Başbakanımız Recep Tayyip
Erdoğanın sıkça dile getirdiği, bu ülkenin ve milletin
sevdalıları olarak bu yolda emin adımlarla ilerlemeye devam
edeceğimizi bir kez daha tekrarlamak istiyorum.
Bu vesileyle 27
Mayıs darbesi sonrası büyük haksızlığa uğrayarak
hayatlarını kaybeden ve tarihe demokrasi şehitlerimiz olarak
geçen Sayın Adnan Menderes, Sayın Fatin Rüştü Zorlu ve
Sayın Hasan Polatkanı saygı ve rahmetle anıyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Cebeci.
Gündem
dışı ikinci söz, Afşin-Elbistan Termik Santrallerinin
sorunları hakkında söz isteyen Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet
Akif Paksoya aittir.
Sayın
Paksoy, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
2.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun,
Afşin-Elbistan Termik Santralinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması ve Kahramanmaraş Milletvekili Avni
Doğanın aynı konuda konuşması
MEHMET AKİF
PAKSOY (Kahramanmaraş) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Kahramanmaraş ilimizin Afşin-Elbistan ilçeleri kömür
havzalarında yapılan ve yapılmakta olan termik santrallerin
sorunlarıyla ilgili gündem dışı söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bilindiği
gibi, ülkemiz, ihtiyacı olan enerjinin ancak yüzde 25ini kendi
kaynaklarından karşılayabilmekte, kalan kısmı içinse
her yıl yurt dışına milyarlarca dolar döviz ödemek zorunda
kalmaktadır. Bu yüzden yerli kaynakların etkin kullanımı
büyük önem taşımaktadır. En önemli enerji
kaynaklarımızdan olan linyit, yakıt maliyeti olarak doğal
gazın dörtte 1i oranındadır. Öte yandan linyit santralleri,
doğal gaz santrallerine nazaran 10 kat daha fazla istihdam
yaratmaktadır.
Ülkemizde
belirlenen 9 milyar ton linyit rezervinin 4 milyar tonluk bölümü Afşin-Elbistan
havzasında yer almaktadır. Bu havzanın linyit rezervleri kalori
olarak 486 milyar metreküp doğal gaza karşılık gelmektedir.
Afşin-Elbistan havzasının doğru bir planlama yapılarak
değerlendirilmesiyle ülkemiz toplam 60 milyar dolar tasarruf sağlayacaktır.
Afşin-Elbistan Termik Santralinin hâlen 1.376 megavat gücündeki A ünitesi
ile 1.440 megavat gücündeki B ünitesi faal olup bu ünitelere her biri 1.200
megavat gücündeki C, D ve E santralleri eklendiğinde toplam güç 6.416
megavata ulaşacaktır.
Şimdi
asıl meseleye gelelim. Afşin-Elbistan Termik Santraline ilave olarak
kurulması planlanan C ve D için toplam 75 bin dönüm arazi
kamulaştırılacak ve bu saha içerisinde bulunan yerleşim
yerleri iskândan kaldırılacaktır. Kamulaştırma
kapsamındaki Çobanbeyli kasabası, Bakraç kasabası,
Yazıbelen köyü, Kangal köyü, Tepebaşı Mahallesi, Kabakulak
Mahallesi, İğdemlik köyü ve Kızılkaya Mahallelerinde toplam
9.500 kişi tahliye edilecektir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi Ne var bunda?
diyeceksiniz. Ne mi var? 75 bin dönüm arazi kamulaştırılacak,
yaklaşık 10 bin kişi evini barkını terk etmek zorunda
kalacak, yersiz yurtsuz kalacak. Bunun oradaki vatandaşlarımız
için nasıl bir duygu olduğunu tahmin edersiniz. Halkın
psikolojisi bozulmuş durumda. Hükûmetin kendileriyle ilgilenmediğini,
yalnız bırakıldıklarını düşünüyorlar.
Dertlerini anlatamamaktan, seslerini duyuramamaktan şikâyetçiler. Ben
vatandaşlarımızla, Ziraat Odası temsilcileriyle, yerel
basınla görüştüm. Hepsi de Yatırıma evet, istihdama evet,
üretime evet, iskâna, kamulaştırmaya evet. diyorlar. Ancak, onlar
belirsizlikten, haksızlıktan, ilgisizlikten şikayetçiler.
Şimdi
sizlere soruyorum: Sayın arkadaşlar, bu ölçekteki projelerin GAP
projesinde olduğu gibi bir master plan çerçevesinde yürütülmesi gerekmez
miydi? 10 bin insan nereye tahliye edilecek belli değil.
Konutlarının karşılığı kendilerine konut
verilecek mi? Verilecekse nasıl ve ne zaman verilecek belli değil.
Vatandaşın konutunun değer tespiti yapılacak. Ona göre,
teklif edilen konutun değeri ne kadar olacak? Bunların hiçbiri belli
değil. Yani biz Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak,
Kahramanmaraşın Afşin ilçesindeki 10 bin vatandaşa, biz
senin 75 bin dönüm arazini kamulaştırıyoruz, buradan seni
alıyoruz, ne hâlin varsa gör mü diyeceğiz?
Bir başka
sorun istimlak bedellerinin tespiti konusunda. Üniversite, ilçe tarım
müdürlüğü, belediye ve tapu müdürlüklerinin istimlak bedelleri konusundaki
değerlendirmeleri birbirlerinden farklılık arz etmektedir.
Türkiye'nin en verimli ovalarının birinde kamulaştırma için
4-5 YTL değer biçilmesi, yapılan işin adaletsizliğini
gözler önüne sermektedir. İstimlak bedellerinin mümkün olduğunca en
kısa zamanda tespit edilerek mağduriyetlerinin giderilmesini,
ayrıca kamulaştırmaların ekonomik gerekçelerle zamana
yayılarak yapılması yerine kamulaştırmaların bir
bütün olarak ve bir defada yapılmasını istemektedirler.
Diğer
taraftan, kamulaştırma dolayısıyla evlerinden
yurtlarından olacak insanların istihdamı için acil önlemler
alınması gerekmektedir. Bu insanları da büyük şehirlere
göndermek istemiyorsak, yurtlarından koparmak istemiyorsak,
doğdukları yerde doymalarını istiyorsak, öncelikle bölge
halkının, özellikle de bu 10 bin nüfusun istihdam sorununun çözülmesi
gerekmektedir.
Biz Milliyetçi
Hareket Partisi olarak, kamulaştırmadan etkilenen vatandaşlara
istihdamı konusunda ayrıcalık tanınmasını teklif
ediyoruz. Gerekiyorsa, bu konuda yapılacak her türlü düzenlemeye destek
vermeye hazırız.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Paksoy, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun efendim.
MEHMET AKİF
PAKSOY (Devamla) Bu sorunun telafisi içinse, EÜAŞ, Afşin-Elbistan
kömür sahasında kuracağı iş yerlerinde
çalıştıracağı vasıflı veya
vasıfsız iş gücünü Türkiye İş Kurumundan talep ederken
tamamının bu sahadaki kamulaştırma
mağdurlarından gönderilmesini isteyebilir şeklinde bir hükmün,
Bakanlar Kurulu kararı alınarak Sınav Yönetmeliğine
eklenmesini teklif etmiştir. Biz de bu görüşe katılıyor ve
süratle uygulamaya geçirilmesini talep ediyoruz.
Yine, tapulama
işlemlerinin hızlandırılması için kadastro mahkemesine
acilen bir hâkim atamasının yapılmasını, ayrıca
bu kişilerin istihdamına yardımcı olunması
amacıyla ihtiyaca göre mesleki eğitim kursları açılarak
süratle eğitim verilmeye başlanmasını, bölgeye iki
ilköğretim ve bir lisenin acilen yapılmasını,
sorunların katılımcı ve şeffaf yöntemlerle el
birliğiyle çözülmesini öneriyoruz.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Paksoy.
Konuyla ilgili
olarak Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Avni Doğanın
kısa bir katkısı olacaktır.
Buyurun
Sayın Doğan.
AVNİ
DOĞAN (Kahramanmaraş) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Afşin-Elbistan Termik Santralinin sorunlarını
dile getirdiği için Değerli Arkadaşım Akif Paksoya
teşekkür ediyorum.
Tabii,
Afşin-Elbistan Termik Santralleri Türkiye'nin enerjisinin bugün
itibarıyla yüzde 15ini, birkaç yıl sonra yüzde 25ini
karşılayacak duruma gelecektir. Yani şu an Türkiyede yanan her
6 lambadan 1ini Afşin-Elbistan Termik Santralleri, her 6 fabrikadan
1inin enerjisini yine Afşin-Elbistan Termik Santralleri
karşılamaktadır.
Ancak A Termik
Santralinin 1970li yıllarda çağın en hantal teknolojisiyle
yapılması çevreye büyük sorunlar açmaktadır. Afşin-Elbistan
Ovasına kar siyah yağmaktadır. Afşin-Elbistan
Ovasına A Termik Santrali asit, sülfürik ve kül
fışkırtmaktadır; bu, önemli bir sorundur. 90lı
yıllarda özelleştirme kapsamında olması, özelleştirmeyi
alan firmayla devletin mahkemelik olması iyi bir revize
yapılmasına engel olmaktadır.
Tabii, bir
diğer sorun da son yıllardaki kamulaştırmadır. Bu son
yıllardaki kamulaştırma vatandaşın arazisinin bir
kısmını alan bir kamulaştırma değildir;
vatandaşın köyünü alan, yerleşim merkezini alan,
mezarlığını alan, tarihini alan, geçmişini alan bir
kamulaştırmadır. Dolayısıyla çok farklı bir
mantıkla değerlendirilmesi lazım. Yani Efendim, arazinin bedeli
şu, bunu alıyorum. demek yetmez. Bu konuda önemli bir çalışma
yapılması gerekmektedir. Tabii, biz, Kahramanmaraş AK Parti
milletvekilleri olarak Enerji Bakanlığıyla bu konuda temas
hâlindeyiz. Bu kamulaştırma sorununu yakışır bir
biçimde çözme gayreti içerisindeyiz. Yani klasik bir kamulaştırma
mantığı içerisinde bu sorun çözülmez.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Doğana ve Sayın Paksoya.
Ümit ediyoruz ki
bu sorunlar en kısa zamanda, en güzel şekilde çözüme
ulaşır. Katkıda bulunan iktidar ve muhalefetteki bütün
arkadaşlarımıza da tekrar teşekkürlerimi sunuyorum.
Gündem
dışı son söz, kamu çalışanlarının ve bu
bağlamda veteriner hekimlerin sorunları hakkında söz isteyen
Sivas Milletvekili Sayın Muhsin Yazıcıoğluna aittir.
Sayın
Yazıcıoğlu, buyurun.
3.- Sivas Milletvekili Muhsin
Yazıcıoğlunun, kamu çalışanlarının ve
veteriner hekimlerin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
MUHSİN
YAZICIOĞLU (Sivas) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Kamuda
çalışan memurlarımızın ve buna ilaveten veteriner
hekimlerin sorunlarıyla ilgili söz almış bulunuyorum.
Bugün ülkenin
geneline baktığımızda, her tarafta, her sektörde ve her
alanda sorunlar bulunmaktadır. Elbette bu sorunların bir bir çözümü
için hükûmetlerimizin üzerine düşeni yapması icap etmektedir.
Köylümüzün hâli malum; kuraklık bir yandan, gübre, mazot, ilaç
fiyatlarının artması, diğer taraftan hayat
pahalılığının derinleşmesi dolayısıyla
sıkıntılı durumdalar. Emekli, dul ve yetimlerimizin
aldığı maaşlar ise yoksulluk sınırının
altına düşmüştür, emekliliklerini rahat geçirme imkânından
yoksundurlar.
Özellikle kamuda
çalışan, 4/C kapsamında bulunan personelin
sıkıntıları hâlâ çözülemediği gibi, Hükûmetin, bu
çalışanlara kulaklarını tıkadığı
görülmektedir. 4/Cliler dediğimiz zaman sadece Meclisteki birkaç tane
geçici çalışan akla gelmemelidir. Özellikle belediyelerde, Tarım
Bakanlığında 4/C kapsamında çalışanlar var.
Bunlar on ay çalışıyor iki ay izinli sayılıyorlar.
Diğer zamanlar içerisinde hastalansa bile hastalanma hakkı yoktur, hamile
olan hanımların bile izin alma hakları yoktur. Bu
çağdaş köleler pozisyonunda çalıştırılan
4/Clilerin sorunları bir an evvel çözülmelidir.
Kamuda
çalışan memurlarımızın da sorunları oldukça
fazladır. Bu sorunların en başında ve doğrudan
etkileyici olanı maaşların düşüklüğü ve ücret
adaletsizliğidir. Çalışarak bir ayın sonunda
aldıkları ücret insan onuru ve haysiyetine yakışır
derecede yaşama imkânı sağlamamaktadır. Memurlar,
işçiler, emekli, dul ve yetimlerimiz enflasyon ve hayat
pahalılığı altında ezilmektedirler.
Hükûmet
tarafından maaş artışları belirlenirken enflasyon esas
alınmıştı, ancak öngörülen maaş
artışları bugüne gelindiğinde görülmüştür ki
bırakın mutfaktaki hissedilir enflasyonu, TÜİK tarafından
açıklanan enflasyon rakamlarının bile çok gerisinde
kalmıştır. Hükûmetin, muhtaç, engelli, emekli, dul, yetim ve memurlarımızın
maaşlarını yeniden gözden geçirmesi ve iyileştirmesi
şart olmuştur.
Söz
almış olduğum hususun içerisinde veteriner hekimlerin ve
Tarım Bakanlığı personelinin mesleki ve kurumsal
sorunlarından ve beklentilerinden söz etmek istiyorum. Tarım tazminatı
kanununun bir an evvel çıkarılması gerekiyor. Bu konuda
tarım çalışanlarının ciddi beklentileri var.
Tarım, hayvancılık, gıda, el sanatları gibi birçok
önemli alanda faaliyet gösteren bir bakanlığın
çalışanlarının ek tazminat alamayan birkaç bakanlıktan
biri olması üzücüdür. Bakanlık çalışanları bu konuda
ciddi beklenti içerisinde bulunmaktadır.
4/B statüsünde
görev yapmakta olan çok sayıda sözleşmeli personel mevcuttur. Bu
personele kadro verilmeli veya iş garantisi ve nakil hakkı artık
tanınmalıdır. Ailevi sorunlarına rağmen bunların
nakil hakkını -4/Bler ve Cler- kullanamamaktadır. Uzun
zamandır görevde yükselme ve unvan değişikliği
imkânları açılmamıştır. Sınav açıldığı
takdirde hak elde etme beklentileri karşılanabilir.
Bugüne kadar
iktidara gelmiş tüm siyasi partilerin muhalefetteyken söylediği ve
iktidarda unuttuğu eşit işe eşit ücret prensibi bu
İktidar tarafından da unutulmuştur. Çalışma
barışının temini açısından aynı işi
yapan personele aynı ücretin ödenmesi sağlanmalıdır.
Sağlık
Bakanlığı tarafından sağlık personelinin özlük
haklarının iyileştirilmesine yönelik kanun
çalışması hazırlandığı bilinmektedir. Bu
yasada, Tam Gün Çalışma Yasasında hayvan
sağlığı hizmetleri ve veteriner hekimler yasa kapsamı
dışında tutulmuştur.
Bunun yanında
bugüne kadar 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda yapılan
değişikliklerle teknik personelin özlük haklarında
iyileştirmeler yapılmış ancak sağlık
sınıfında yer alan veteriner hekimler bu iyileştirmeden de
yararlanamamışlardır. Bunun sonucu veteriner hekimler emsal
meslek mensuplarına göre en düşük ücret alan meslek hâline
gelmiştir.
Sağlık
Bakanlığı tarafından hazırlanan kanun
taslağının 9uncu maddesi 375 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamede değişiklik öngörmekte olup uzman tabip, tabip, diş
tabibi ve eczacılar için görev tazminatı öngörmektedir. Tam Gün
Çalışma Yasası kapsamında olmayan bu değişiklikte
sağlık sınıfında yer alan veteriner hekimlerin kapsam
dışında bırakılması büyük bir haksız
uygulamaya neden olacaktır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Yazıcıoğlu, konuşmanızı
tamamlayınız lütfen.
Buyurun.
MUHSİN
YAZICIOĞLU (Devamla) Bu nedenle bu madde değişikliğinde
veteriner hekimlerin de kesinlikle yer alması gerekmektedir.
Daha önce
Tarım Bakanlığında da veteriner hekimlere böyle bir
ayrıcalık sağlanmıştır. Orada teknik
sınıftan sayılmadığı için, Sağlık
Bakanlığında sağlık sınıfından
sayılmadığı için her iki şekilde de veteriner
hekimliği mesleğinin ücretler bakımından en
aşağıya düştüğünü görüyoruz.
Çok zor
şartlar altında görev yapan ancak özlük haklarıyla ilgili olarak
mağdur edilmiş olan veteriner hekimlerin bu kanun kapsamında
mağduriyetlerinin giderilmesi için Sayın Sağlık
Bakanının dikkatlerini çekmek istiyorum. Ülkemizin geneli ve özelde
memur ve veteriner hekimlerin sorunlarının çözümü için Hükûmeti
göreve çağırıyorum.
Saygılarımı
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Yazıcıoğlu.
Saygıdeğer
milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge
vardır, önergeleri okutuyorum:
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü ve 24
milletvekilinin, hayvancılık sektöründeki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/194)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Toplam
tarımsal üretimde yaklaşık % 25'lik bir paya sahip olan
hayvancılık tarım kesiminde de istihdam açısından
önemli bir potansiyele sahiptir.
Hayvancılık
sektörü istihdamda süreklilik yaratması, tarıma dayalı et, süt,
yem, yünlü ve pamuklu tekstil, ayakkabı, deri ve konfeksiyon gibi
sanayilere hammadde sağlaması yönünden de önem arz etmektedir. Tüm bunların
ötesinde, hayvancılık sektörünün belki de en önemli işlevi,
insanlarımızın dengeli beslenmesini sağlayan gıda
maddelerini üretmesidir.
Bugün Avrupa
Birliği ülkelerinde kişi başına düşen beyaz ve
kırmızı et tüketimi 72 kilogram, içme sütü tüketimi 101 kilogram
iken, ülkemizde bu rakamlar beyaz ve kırmızı et tüketiminde 24
kilogram, içme sütü tüketiminde ise 18 kilogram civarındadır.
Gıda ve beslenme kalıplarımızdaki bu dengesizlik ve
yetersizlik, bir anlamda, Türk tarımında hayvancılık lehine
bir yapı değişikliği reformunun zorunluluğunu da
göstermektedir.
Tarımın
önemli bir bölümü olan hayvancılığın, toplam tarımsal
üretim içindeki payının her geçen gün biraz daha
azaldığı görülmektedir. Türk tarımındaki üretim
değerinin yüzde 70-75'i bitkisel, yüzde 25-30'u ise hayvansaldır.
Oysa hayvansal üretim payı açısından bu oran Fransa'da yüzde 60,
İngiltere'de yüzde 70, Almanya'da yüzde 75 civarındadır. Buradan
ülkemizde "daha az emekle daha çok gelir" anlamına gelen
hayvancılığın ve buna dayalı sanayilerin öneminin
henüz kavranamadığı görülmektedir. Buna göre Türk
tarımına bitkisel üretim faaliyetleri hakim iken, Avrupa Birliği
ülkelerinde tam tersi, hayvansal üretim hâkimdir.
Ülkemizdeki
hayvan varlığı, hayvancılıkta iddialı pek çok
ülkeden fazla olmasına rağmen, birim hayvan başına
verimlilik açısından oldukça gerilerde bulunuyoruz. Gerçekten,
gelişmiş ülkelerde, ortalama sığır karkas
ağırlığı 250 kilogram dolaylarında iken,
ülkemizde bu 160 - 170 kilogram civarındadır. Yine bu ülkelerde
ortalama süt verimi 5.000-6.000 kilogram/laktasyon iken, ülkemizde bu oran
1.400-1.500 kilogram/laktasyon dolayındadır.
Hayvancılık
sektörümüzde gözlenen bir başka olumsuzluk da et, süt, yün ve derinin
kaynağı olan canlı hayvan sayılarındaki
azalışlardır. 1990 yılı ile 2006 yılını
karşılaştırdığımızda; 11.377.000 olan
sığır sayımız yüzde 4,4'lük gerilemeyle 10.871.000'e;
40.553.000 olan koyun sayımız yüzde 36,8'Iik bir düşüşle
25.616.912'ye ve 10.972.000 olan kıl keçisi sayımız ise yüzde
41,4'lük düşüşle 6.433.744'e gerilemiştir.
Bugün ülkemizin
yıllık et üretimi 935.000 tonu beyaz, 435.000 tonu
kırmızı et olmak üzere toplam 1.370.000 tondur. Yıllık
süt üretimimiz ise 12.000.000 ton civarındadır. Ancak bir yandan
nüfus artışımızın devam etmesi, diğer yandan
gelir düzeylerinin yükselmesi dikkate alındığında,
önümüzdeki yıllarda et, süt ve bunlara dayalı ürünlerin iç talep ve
ithalatının ciddi oranda artacağı ifade edilmektedir.
Hayvancılık sektörüne dönük kısa, orta ve uzun vadeli hedeflerin
hâlâ belirlenememiş olması ve bunlara bağlı
programların da hâlâ hazırlanamamış olması,
dünyanın önemli tarım ülkelerinin içinde sayılan Türkiye'yi
hayvancılık ve bunlara dayalı üretim açısından da
Batı'nın pazarı haline getirecektir.
Öte yandan,
Avrupa Birliği, uzun yıllardır aralıksız sürdürdüğü
"Ortak Tarım Politikası" ile bir dönem bütçesinin ortalama
yüzde 60'ını tarıma ayırmıştır. Bunun sonucu
tarım ve hayvancılık alanlarında önemli gelişmeler sağlamıştır.
Buna karşın, ülkemizde tutarlı bir tarım ve
hayvancılık politikasının uygulanamamış
olması sektörün AB'ne uyumunda çok daha fazla sorunlar yaratacaktır.
Özetle;
tarımsal üretimin içinde hayvancılığın ve
verimliliğin nasıl arttırılacağının
belirlenmesi, et ve süt hayvancılığı ile bunlara
dayalı gıda sanayilerinin sorunlarının araştırılması,
Avrupa Birliğine uyum sürecinde hayvancılık ve
hayvancılığa dayalı sanayi konusunda ortaya çıkacak
sorunların tespit edilmesi ve çözüm yollarının bulunması
açısından, Anayasanın 98 ve İçtüzüğün 104 üncü
maddelerine göre Meclis araştırması açılmasını
arz ederiz.
1) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
2) Abdülaziz Yazar
(Hatay)
3) Gürol Ergin (Muğla)
4) Sacid Yıldız (İstanbul)
5) Bülent Baratalı (İzmir)
6) Vahap Seçer (Mersin)
7) Hüsnü Çöllü (Antalya)
8) Fevzi Topuz (Muğla)
9) Mehmet Ali Susam (İzmir)
10) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
11) Ahmet Ersin (İzmir)
12) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
13) Selçuk Ayhan (İzmir)
14) Ensar Öğüt (Ardahan)
15) Ergün Aydoğan (Balıkesir)
16) Mehmet Akif Hamzaçebi (Trabzon)
17) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
18) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
19) Fatma Nur Serter (İstanbul)
20) Algan Hacaloğlu (İstanbul)
21) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
22) Atilla Kart (Konya)
23) Ali Koçal (Zonguldak)
24) Tacidar Seyhan (Adana)
25) Nevingaye Erbatur (Adana)
2.- Konya Milletvekili Atilla Kart
ve 21 milletvekilinin, Kilis eski Belediye Başkanı Ekrem Çetin ve
oğlunun öldürülmesi olayının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/195)
TBMM Başkanlığına
28.3.2004 tarihine kadar 3 dönem Kilis Belediye Başkanı
ve 16. Dönemde de Milletvekili olarak görev yapan Ekrem Çetin ile oğlu
Cahit Çetinin; 03.06.2005 tarihinde saat 13.45 sularında Kilis Kent
Merkezinde yüzlerce kişinin gözü önünde müessif ve organize bir
saldırı sonucunda öldürülmeleri eylemiyle ilgili olarak;
olay öncesi ve
sonrasında kolluk güçleri ve Mülki İdare yapılanması içinde
mevcut olan illegal ve hukuk dışı ilişkiler ve himayeler
ile;
bu ilişki ve yapılanmalarda sorumluluğu
olanların ve alınması gereken önlemlerin saptanması
amacıyla;
Anayasanın 98 ve TBMM İçtüzüğünün 104. maddeleri
gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz
ve teklif ederiz.
1) Atilla Kart (Konya)
2) Yaşar Ağyüz (Gaziantep)
3) Akif Ekici (Gaziantep)
4) Vahap Seçer (Mersin)
5) Hüsnü Çöllü (Antalya)
6) Fevzi Topuz (Muğla)
7) Ali Koçal (Zonguldak)
8) Tacidar Seyhan (Adana)
9) Bülent Baratalı (İzmir)
10) Mehmet Ali Susam (İzmir)
11) Ahmet Ersin (İzmir)
12) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
13) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
14) Selçuk Ayhan (İzmir)
15) Ensar Öğüt (Ardahan)
16) Ergün Aydoğan (Balıkesir)
17) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
18) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
19) Fatma Nur Serter (İstanbul)
20) Algan Hacaloğlu (İstanbul)
21) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
22) Nevingaye Erbatur (Adana)
Gerekçe:
28.03.2004
tarihine kadar 3 Dönem Kilis Belediye Başkanı ve 16. Dönemde ise
Milletvekili olarak görev yapan Ekrem Çetin ve oğlu Cahit Çetin;
03.06.2005 tarihinde saat 13.45 sularında Kilis Kent Merkezinde yüzlerce
kişinin gözleri önünde müessif bir saldırı sonucunda
öldürülmüşlerdir.
Bu eylemle ilgili
olarak; Mehmet Çelebi, Lütfi Aslan, İbrahim Demir, Mustafa Demir, Döne
Demir, Fatma Demir isimli şüpheliler haklarında; tasarlayarak adam
öldürmek suçuna iştirak, suçluyu kayırma iddiasıyla dava
açılmış, yargılama sonucunda; sanıklar Lütfi Aslan,
Mehmet Çelebi ve Mustafa Muhammedin tasarlayarak Ekrem Çetin ve Cahit Çetinin
öldürülmesine yardım suçları subuta ermekle müebbet hapis
cezasıyla cezalandırılmalarına, suç tasarlayarak adam öldürme
suçuna yardım niteliğinde kabul edilerek neticeten 12 yıl 6 ay
hapis cezasıyla cezalandırılmalarına, diğer
sanıklar yönünden ise yapılan suçlamalar için beraatlerine karar
vermiştir.
Yine merhum Ekrem
Çetin' e yönelik olarak Mayıs 1999 tarihinde vuku bulan
saldırının failleri hakkında da, daha evvel Kilis
Ağır Ceza Mahkemesinde yargılama yapılmış,
yargılama sonucunda; gıyabi tutuklu Orhan Aslan yönünden
dosyanın tefrikine; sanıklar Bekir Yeler, Mansur Polat, Bekir
Hatabay, Hasan Aslan yönlerinden ise adam öldürmeye tam teşebbüs ve
iştirak hükümlerinden mahkumiyet kararları kurulmuştur.
Her 2 olay
birbiriyle bağlantılıdır.
Her 2 eylemde de
organize ilişkiler vardır. 2. eylemde ayrıca "kamu
görevlilerinin" eyleme iştirakleri söz konusudur.
İşte bu
Araştırma Önergesinin verilmesini zorunlu kılan süreç, bu
aşamada ortaya çıkmıştır;
03.06.2005
tarihinde vuku bulan eylemin şüphelilerinden olan ve tutuklu olarak
yargılanan ve mahkum olan Mustafa Demir'in, yargılama
dosyasındaki belgelere göre; Jandarmanın kayıtlı haber
elemanı olduğu, çeşitli kaçakçılık
olaylarının takibi ve bilgi toplamada görevlendirildiği
anlaşılmıştır. Bu kişinin ayrıca sahte
kimlik kullandığı, Kilis Cezaevinde yasaya aykırı
olarak evlilik yaptığı, bu olaydan evvel Mustafa
Yıldız kimliğiyle eroin satmaktan
yargılandığı ve mahkum olduğu yolunda da bilgi ve
bulgular söz konusudur.
1999
yılında vuku bulan olayın faillerinden Mansur Polat , 29.03.2006
tarihinde her nasılsa cezaevinden kaçmıştır. Bu olay
kamuoyundan gizlenmiştir.
Her 2 olayın
asli faili ve azmettireni durumunda olan ve aradan 9 yıl geçmesine
rağmen halen yakalanamayan Orhan Aslan'ın, Jandarma istihbarat
elemanı olduğu kuşkusu mevcuttur. Öldürme eyleminin faillerinden
olan Mehmet Çelebi, İbrahim Demir ve Lütfi Aslan'ın da istihbarat
elemanı olduğu yolunda kuşkular söz konusudur.
1999
yılındaki olayın asli faillerinden olan ve neticeten 20
yıla mahkum olan Hasan Aslan; 2. eylemin de zanlıları
arasında olmasına, Emniyet fezlekesinde bu durum tespit edilmesine
rağmen, her nedense iddianamede olumlu-olumsuz değerlendirmesi
yapılmamış ve dava dışı
bırakılmıştır. Kayseri Cezaevinde yatmakta olan bu
kişinin; cinayet öncesi ve sonrasında, Cezaevinden cep telefonuyla
yaptığı görüşmelerin dökümünün 400 sayfaya
ulaştığı; adı geçenin cezaevi dışından
da , Müdür ve diğer yetkililerle görüştüğü, haftanın belli
günlerini Cezaevi dışında geçirdiği telefon
kayıtlarından anlaşılmaktadır.
Yine bu
görüşmeler içeriğinden Hasan Aslan'ın; 03.06.2005 tarihli
cinayete karışan kişilerle gerek olay öncesinde ve gerek olay
sonrasında sürekli olarak görüşmeler içinde olduğu
anlaşılmaktadır.
Tüm bu
gelişmeler; Ekrem Çetin ve oğlu Cahit Çetin'in öldürülmesi
olayına karışan faillerin; kamu birimleri veya görevlileri
tarafından himaye edildikleri, öldürme eyleminden sonra da bu himayelerin
devam ettiğini göstermektedir. Olaya ilişkin bu bulgular cezaevi
yönetimlerinde görevi kötüye kullanma boyutlarını aşan hukuk
dışı yapılanmaların ve ilişkilerin varlığı
yönündeki iddia ve kuşkuları doğrulamaktadır.
Bu hukuk dışı
ilişkilerin araştırılması zorunludur.
İddiaların
ve kuşkuların açıklık kazanması, görev ihmali ve
kötüye kullanma süreçlerine iştirak eden kamu görevlileri için yasal
gereğinin yapılması amacıyla; 22. Yasama Döneminde
İzmir Milletvekili Kemal Anadol, Gaziantep Milletvekili Abdülkadir
Ateş ve Konya Milletvekili Atilla Kart tarafından TBMM
Başkanlığına muhtelif soru önergeleri verilmiş ise de,
gelen cevapların içeriği karşısında, olayın soru
önergesi boyutlarını aşan bir nitelikte olduğu
anlaşılmakla; aynı dönemde CHP Grubuna mensup Milletvekilleri
tarafından 10/366 esas numaralı Meclis Araştırması
Önergesi verilmiş; ancak 22. Yasama Döneminde bu önerge kadük
kalmıştır.
Dönemin Meclis
Başkanı Sn. Bülent Arınç da önergenin işleme konulması
yönünde bir gayret göstermiş ise de, Meclis Gündeminin yoğunluğu
sebebiyle, Komisyon Kurulması mümkün olamamıştır.
Devlet yönetimi
adına ibret verici olan ve sorgulanması gereken ciddi bir hal
vardır. O da şudur; her 2 eylemin belirlenen asli faillerine halen
ulaşılamamıştır. Ciddi ve sorumlu bir devlet yönetimi
adına, böyle bir tablo kabul edilemez. Bu durum, kamu yönetimi adına
aczdir.
Açıklanan
sebeplerle; 03.06.2005 tarihinde vuku bulan cinayet olayıyla
bağlantılı olarak; kolluk yapılanması, Mülki
İdare Birimleri, Cezaevi Yönetimi ve bağlı birimlerde mevcut
olan hukuk dışı yapılanmaların, hukuk
dışı ilişkilerin, yasaya aykırı himayelerin ve
sorumluların saptanması yanında; alınması gereken
önlemlerin de ortaya çıkarılması amacıyla;
Anayasanın
98 ve TBMM İçtüzüğünün 104. maddeleri gereğince Meclis
Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
3.- İzmir Milletvekili Canan Arıtman ve 23
milletvekilinin, demografik verilerin ve projeksiyonların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/196)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Sürdürülebilir
kalkınma, ekonomik gelişme ve halkının refah seviyesini
yükseltmeyi amaçlayan ülkeler gelecekle ilgili plan ve program hedeflerini
oluşturacak politikaları demografik verilerden yararlanarak yaparlar.
Demografik veriler ve demografik projeksiyonlar ülkelerin geleceklerinin
planlanmasında en önemli bilimsel yöntemdir. Demografik projeksiyon
yapmadan pronatalist nüfus politikalarının uygulanması yeterli beslenme,
barınma, eğitim, sağlık, iş imkânları
verilemeyecek nüfus patlamalarına neden olarak halkın ve ülkenin
yoksul ve muhtaç duruma gelmesine neden olur.
Türkiye
Cumhuriyetinin kuruluşunun ilk yıllarında koskoca vatan
coğrafyasında savaşlarla nüfusu 13 milyona düşmüş bir
ülke nedeniyle pronatalist nüfus politikaları uygulanarak nüfus
artışı teşvik edilmiştir. 40 yıllık bu
süreçte çok yüksek nüfus artışı ve ana-bebek ölüm oranlarındaki
korkunç yükseklik nedeniyle 1960'lı yılların başından
itibaren liberal bir antinatalist nüfus politikasına geçmek zorunda
kaldık. Liberal antinatalist nüfus politikası 60'lı ve
80'lı yıllarda gerekli yasal düzenlemeler de yapılarak bir
devlet politikası olarak günümüze kadar sürdürüldü. Türkiye daha ancak son
yıllarda nüfus artış hızını
düşürebilmiştir. Bugün nüfusumuz 70,5 milyon nüfus artış
hızımız ise %1,5, toplam doğurganlık
hızımız 2,1 çocuktur. Halen ülkemizde her yıl 1,4 milyon
çocuk dünyaya gelmektedir. Yani nüfusumuz artmaya devam etmektedir ama
hızı biraz azalmıştır. TÜİK verileriyle UNFPA'in
yaptığı projeksiyona göre doğurganlık
hızımız şimdiki oranı olan 2,1 çocukta sabit
kalırsa 2057 yılında nüfusumuz 96,5 milyon olacaktır. Doğurganlık
hızımız üç çocuğa çıkarsa nüfusumuz 2057'de 130 milyon
kişi olacaktır. Bugünkü nüfus artış
hızımızı koruyabilirsek 2025'te çalışabilir nüfus
oranının genel nüfus içindeki payı doruk noktasına
ulaşacaktır ki buna "Fırsat Penceresi" deniyor. Bu nüfusa
eğitim ve istihdam imkânının sağlanması ülkenin
kalkınmasını fırlatır. Ancak bu imkânlar
sağlanamazsa veya doğurganlık artarsa olay bir kâbusa
dönüşür ve felaket senaryolarına hazırlanmak gerekir.
Dolayısıyla
ülke kalkınması için niceliğe değil niteliğe önem
verilmelidir!..
Fırsat
Penceresi imkânını felakete dönüştürmemek için daha 50 yıl
süreyle nüfus artış hızımızı sabitlemeliyiz.
Ancak ondan sonra doğum teşvik edilebilir.
Doğurganlık
hızıyla gelişme arasında çok net bir ilişki
vardır.
Doğurganlık
hızının yüksek olduğu iller aynı zamanda
eğitimsizlik, işsizlik ve ana-bebek ölüm oranlarının da en
yüksek olduğu illerdir.
Bugün nüfusumuzun
yarısı 28 yaşın altındadır. Her üç gençten biri
orta öğretime devam etmemektedir. Kadın nüfusun % 41'inin ilkokul
diploması bile yoktur. Her üç gençten biri işsizdir. Her yıl
üniversite sınavlarına katılan gençlerin üçte ikisi yüksek
öğretim imkânından mahrum kalmaktadır.
Ana-bebek
ölümleri hâlâ çok yüksektir. Biz daha doğan bebeklerimizi bile
yaşatamıyoruz. Ülkemizde her 3 çocuktan biri yoksul ve beslenme
yetersizliği içindedir. Sokak çocuklarının sayısı 1
milyonu aşmıştır.
Ülkemizde her 5
gebelikten biri düşükle sonuçlanmaktadır. Yılda 400 bin
düşük olmaktadır. Bunların çoğunluğu da isteğe
bağlı düşüklerdir. Bu rakamlar bize hem kadınların
daha fazla doğurmak istemediğini hem de aile planlaması hizmetlerinin
eksikliğini göstermektedir. Tüm bu veriler nüfus ve kalkınma
risklerine işaret etmektedir.
Bu konuda ortaya
konabilecek çok sayıda verilerin tümü bize henüz genç nüfusumuza yeterli
eğitim, beslenme, sağlık ve iş imkânları
sunamadığımızı göstermektedir. Bu şartlar
altında ve liberal antinatalist nüfus politikası bir devlet
politikası olarak yürürlükteyken, siyasi liderlerin bilimsel verilere
dayanmadan, bireysel tercihlerle nüfus artışını
tetikleyecek söylem ve yönlendirmelerde bulunması ülkemizin geleceği
açısından büyük bir tehdit oluşturmaktadır. En az üç
çocukla doğurun ile başlayan teşvik politikası kısa
sürede beş-altı çocuğa çıkarılmıştır.
Sosyo-ekonomik
kalkınma ile nüfus arasındaki ilişki yaşamsal öneme sahip
pek çok konunun kaynağını oluşturmaktadır. Bu anlamda
nüfusun nitelik açısından taşıdığı
özellikler ekonomik kalkınmanın en önemli unsurlarıdır.
Dünya ülkelerinin en üst düzeyde ve fikir birliği içerisinde imzaladığı
1994 Kahire Nüfus ve Kalkınma Konferansı Deklarasyonu nüfusun niteliğinin
nicelikten daha öncelikli ve önemli olduğu konusunda birleşerek, tüm
stratejik eylem planlarının bu doğrultuda
hazırlanmasını kararlaştırmıştır.
Kalkınma, ekonomik gelişme ve ilerleme açısından
bakıldığında teknik olarak önceliği
bağımlı nüfusun bağımsız nüfusa oranı
oluşturur. Bu oran sosyo-ekonomik kalkınmada temel belirleyicidir.
Gerek eğitim, gerek istihdam kısıtlılığı,
gençlik veya yaşlılık sebebi ne olursa olsun bağımlı
nüfus oranı bir ülkede sosyo-ekonomik dinamikleri belirleyen öncelikli
unsurdur. Yaşlı oranının yüksek olması bir toplumda ne
kadar önemli bir sorunsa, eğitim ve istihdam sorunları
çözülmemiş yüksek genç nüfus da daha önemli bir sorun alanıdır.
Yaşlı nüfusumuzun % 7 oluşu Türkiye'yi yaşlanma konusunda
yüksek riskli ülkeler kategorisine dahil etmemektedir.
Türkiye gibi
eğitim, sağlık, istihdam özellikle de kadınların
istihdama katılımı sorununu ciddi bir biçimde yaşayan bir
ülkenin demografik artışa müsaade ederek, demokrasisini tehlikeye
sokabileceği ve yönetilebilirlik kalitesinin aşağıya
çekileceği kaçınılmazdır.
Yukarıda
özetlenmeye çalışılan gerekçelerle ülkeyi yönetenlerin plan,
program ve politikalarının oluşturulmasında Türkiye'nin
bilimsel demografik verilerinin ve demografik projeksiyonlarının
araştırılması ve gereken önlemlerin alınması
amacıyla Anayasa'nın 98'inci İçtüzüğün 104 ve 105'inci
maddeleri uyarınca bir Meclis Araştırması
açılmasını saygılarımızla arz ve teklif ederiz.
1) Canan Arıtman (İzmir)
2) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya)
3) Tacidar Seyhan (Adana)
4) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
5) Ali Koçal (Zonguldak)
6) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
7) Rahmi Güner (Ordu)
8) Mehmet Akif Hamzaçebi (Trabzon)
9) Turgut Dibek (Kırklareli)
10) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
11) Mehmet Ali Susam (İzmir)
12) Osman Kaptan (Antalya)
13) Hikmet Erenkaya (Kocaeli)
14) Yaşar Tüzün (Bilecik)
15) Şahin Mengü (Manisa)
16) Şevket Köse (Adıyaman)
17) Ahmet Ersin (İzmir)
18) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
19) Ensar Öğüt (Ardahan)
20) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
21) Fatma Nur Serter (İstanbul)
22) Algan Hacaloğlu (İstanbul)
23) Atilla Kart (Konya)
24) Nevingaye Erbatur (Adana)
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler, sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, gündemin Oylaması Yapılacak
İşler kısmına geçiyoruz.
B) Önergeler
1.- Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir ve 9
milletvekilinin, Divriği Ulucamisi ve Şifahanesinin Korunması
ve Çevresinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifinin (2/90) doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/52)
BAŞKAN Bu
kısımda yer alan,y Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemirin,
Divriği Ulucamisi ve Şifahanesinin Korunması ve Çevresinin
Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifinin İç Tüzükün 37nci maddesine
göre doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesinin
oylamasını yapacağız.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Tamam Başkanım.
Geçen
birleşimde önerge üzerinde görüşmeler tamamlanmıştı.
Şimdi,
önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı istendiği için karar yeter sayısını
arayacağım: Önergeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler
Sayın
milletvekilleri, karar yeter sayısı yoktur, birleşime on dakika
ara veriyorum.
Kapanma Saati: 13.46
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN : Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yaşar
TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 110uncu
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
İç Tüzükün
37nci maddesine göre verilmiş doğrudan gündeme alınma
önergesinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza
arz edeceğim ve karar yeter sayısını arayacağım.
Önergeyi kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter
sayısı vardır.
Saygıdeğer
milletvekilleri, alınan karar gereğince sözlü soru önergelerini
görüşmüyor ve gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
VI.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/541) (S.Sayısı:219) (x)
BAŞKAN
Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
1inci maddeyi
okutuyorum:
TÜRKİYE
RADYO VE TELEVİZYON KANUNU İLE RADYO VE TELEVİZYONLARIN
KURULUŞ
VE YAYINLARI HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA
DAİR
KANUN TASARISI
MADDE 1-
11/11/1983 tarihli ve 2954 sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon
Kanununun 1 inci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Bu Kanunun
amacı, radyo ve televizyon ile tüm medya araçlarından yapılan
yayınların düzenlenmesine ve özerkliği ve
tarafsızlığı Anayasada hükme bağlanan Türkiye
Radyo-Televizyon Kurumunun kuruluş, görev, yetki ve sorumluluklarına
ilişkin esas ve usulleri belirlemektir.
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekilleri, madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına Amasya Milletvekili Sayın Hüseyin Ünsal, Demokratik
Toplum Partisi Grubu adına Tunceli Milletvekili Sayın Şerafettin
Halis, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili
Sayın Mehmet Günalın söz talepleri vardır; 10 civarında
milletvekili arkadaşımızın da şahısları
adına söz talepleri vardır ancak başvuran ilk iki arkadaş,
Samsun Milletvekili Fatih Öztürk ve Kırıkkale Milletvekili Turan Kıratlıdır.
Eğer bu arkadaşlarımız bulunamazsa, diğer
arkadaşlarımız arasında kura çekeceğiz.
İlk söz,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Amasya Milletvekili Sayın Hüseyin
Ünsala aittir.
Sayın Ünsal
buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
HÜSEYİN ÜNSAL (Amasya) Sayın Başkan, sayın üyeler; 219
sıra sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 1inci maddesi üzerinde söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Madde üzerine
geçmeden önce, bugün gündemimizde bulunan, sadece Cumhuriyet Halk Partisini
değil tüm siyasi partileri de esasında ilgilendiren bir konuyla
ilgili bir üzüntümüzü, bir kınamamızı dile getirmek istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, basın yoluyla öğrendik, Cumhuriyet Halk
Partisi Genel Sekreteri Sayın Önder Savın, parti genel merkezinde
bir merkez valisiyle yaptığı konuşma dinlenmiş ve bu,
bir basın organında, bir gazetede yayınlandı.
Şimdi, bu
dinlenme olayı, bir kere Anayasanın 22nci maddesine göre olmayacak
bir iş. Adalet ve Kalkınma Partisi ve 60ıncı Hükûmetin en
büyük iddialarından biri, Türkiyeye demokratikleşme getireceğiz
diyorlardı. Şimdi, demokratikleşme
anlayışınız bu mu? Demokratikleşme
anlayışınız, ana muhalefet partisinin genel sekterinin odasını
dinlemek mi? Bunların sorumluları kim? Bu sorumlularla ilgili
İçişleri Bakanı, Başbakan hiç üzüntü duymuyor mu? Şu
anda işte o özlediğiniz, Avrupa Birliği, Avrupa Birliği
diye söylediğiniz ülkelerde böyle bir durumla karşı
karşıya kalmış olsak Başbakan ve İçişleri
Bakanı istifa eder. Böyle bir aymazlık içerisinde
bulunmasını şiddetle kınıyoruz ve demokrasi
anlayışına ters düşen, ülkemizde yeni bir gelenek yaratmaya
çalışan bu anlayışı şiddetle kınıyoruz.
Cumhuriyet Halk Partisi ve şahsım adına kınıyorum.
Zaten bu anlayışla ilgili, demokrasi anlayışıyla
ilgili 1 Mayıs günü işçiler üzerine 60ıncı Hükûmetin
yapmış olduğu uygulamalar demokrasiye ne kadar düşkün
olduğunuzu ortaya koydu. İşte yavaş yavaş tabiri
caizse iplik pazara çözüldü ve sürülüyor ve görülüyor ki
Bir genel sekreter,
ana muhalefet partisi genel sekreterinin odasını dinlemeye kadar
varan bir polis devleti anlayışını bu ülkede hâkim
kılmaya çalışan bir 60ıncı Hükûmetin Başbakanını
ve İçişleri Bakanını Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak istifaya
davet ediyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ KOÇAL
(Zonguldak) İstifa etsin
HÜSEYİN
ÜNSAL (Devamla) Değerli arkadaşlarım
AHMET YENİ
(Samsun) Hacca gitmek isteyenlere ne dedi, onu da söyleyiver.
HÜSEYİN
ÜNSAL (Devamla) Evet, evet
Siz konuşursunuz, gelir konuşursunuz.
AHMET YENİ
(Samsun) Hacca gitmek isteyenlere ne dedi?
ŞAHİN
MENGÜ (Manisa) O ayrı bir şey!
HÜSEYİN
ÜNSAL (Devamla) Evet evet
Gelir konuşursunuz, burası açık.
BAŞKAN
Sayın Yeni, lütfen
Sayın Ünsal,
buyurunuz efendim.
Genel Kurula
hitap edin.
HÜSEYİN
ÜNSAL (Devamla) Efendim, ben dakikamda istiyorum bunları.
BAŞKAN
Arkadaşlar lütfen hatibi dinleyelim.
Buyurun.
HÜSEYİN
ÜNSAL (Devamla) Değerli arkadaşlarım, işte o demokrasi
anlayışını ortaya koyan bir anlayışla da
işte TRT Yasasını getirdiniz. O TRT Yasasını
getirirken de -ben sözlerime böyle başlamayacaktım ama bir soruyla
başlayayım- şu ülkeye enişte olan Avrupa Birliğinin
temsilcisine de bu yasayı bir gösterdiniz mi? Gösterdiniz herhâlde, o yasa
Plan ve Bütçe Komisyonuna geldiği şekliyle değil, başka
şekilde çıktı.
Bakın,
arkadaşlar, zaten Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu ve
yayıncılığımız, kamu
yayıncılığımız Anayasamızın 130uncu
maddesine göre bir teminat altına alınmış ama bu teminat
altına alınışa altı yıldır
iktidarınızda hiçbir şekilde uyulmamış ve bu
uyulmadığı da zaten işte o Avrupa Birliğinin
temsilcileri tarafından raporlarla dile getirildi. Bakın,
İlerleme Raporunda ne deniyor: TRT idari ve mali özerkliğe,
editöryal bağımsızlığa kavuşturulmalıdır.
Bunu demiş, bu bir ikaz. Daha sonra 6 Kasım 2007de, yine bir
İlerleme Raporunda Bağımsızlık konusu, daha önceki
ilerleme raporlarında olduğu gibi, endişe konusu olmayı
sürdürmektedir. denilerek, TRTnin bağımsızlığı
ve özerkliğiyle ilgili Avrupa Birliğinin bir direktifini de buradan
size nakletmek istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, Avrupa Birliğinin istekleri yeterince
anlaşılmıştır. Şimdi, TRT, kamu yayın
kuruluşudur, 70 milyon insanın da ortak malıdır. Bu
yayınlar ve bu haberlerde, kamu, vatandaş, bu yayınları
izlerken Bu yayın benim yayınımdır. diyerek
Çünkü her
tükettiği elektrikten verdiği payla, her aldığı
televizyondan verdiği payla bu yayını izlemektedir.
Ama, peki, kamu
vicdanı da böyle midir, TRT bağımsız mıdır?
Bağımsız olmadığını çok çok iyi biliyoruz.
Değerli bir arkadaşımız geldi, burada, TRTnin
özerkliğiyle ilgili bir konuşma yaptı. Peki, bu özerk olan
TRTnin Yönetim Kurulu toplantısına şimdiki İçişleri
Bakanımız Beşir Atalayın girme hakkı var mı?
Değerli arkadaşlar, 16 Aralık 2006 tarihinde
bağımsız ve özerk kuruluşun Yönetim Kurulu
toplantısına Beşir Atalay katılmıştır,
Hükûmet olarak müdahale etmiştir. O da yetmemiş, 14 Nisan 2007
tarihinde, yine o dönemin İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, TRT
Haber Dairesi Başkanının odasından mitingin naklen
yayın araçlarından gelen görüntülerini izlemiştir. O
yayınlar yapılırken de, maalesef, TRT, kamu
yayıncılığı, kamu vicdanını rahatlatacak
objektif haberciliği yapmamış ve bu konuyla ilgili bir tane
vatandaşa mikrofon tutmaktan imtina etmiştir. Böyle bir
anlayışla bağımsız bir TRT yürütüldüğü
gözükmektedir.
Değerli
arkadaşlarım, bakın, TRTnin denetimini yapan
Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu, özerkliğiyle ilgili ve
TRTdeki atamalarla ilgili eleştirilerini şu kitaba yazmış ve
-ben uzun uzun okumak istemiyorum- liyakatın göz önüne
alınmadığını, görevde yükselmenin dikkate
alınmadığını, boş müdürlük kadrolarına onu
takip eden bir müdür muavini değil daha alt kadrolardan liyakatsız
insanların atandığını, geçmiş altı
yıllık icraatınızı, Başbakanlık Yüksek
Denetleme Kurulu şu raporlarında maalesef gösteriyor ve bu konuyla
ilgili de biz eleştirilerimizi Kamu İktisadi Teşebbüsleri
Komisyonunda yaptığımızda, yine ciddiye
alınmadığımızı da buradan bir kez daha ifade
etmek istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bakın, yıllarca TRT Genel Müdürlüğü
yapan arkadaşımızın, yayından sorumlu Genel Müdür
Yardımcılığı yapan bir vatandaşın sözlerini
sizlere nakletmek istiyorum: Bakın, bu vatandaş ne diyor, takma adla
kitap yazıyor Abbas Abalı adıyla: Asıl olan, din
programlarını yayınlamak değil, mihenk taşı din
olan bir yayın anlayışını benimsemektir. Özlemini
dile getiriyor. Bakın, sola ve Kemalizme yaslanarak sürdürmüş bu
TRT, millî iradeyle işbaşına gelmiş sağ iktidarlara
ayakbağı olmuştur. Televizyonlarımızın
şehirde yaşayan insanlara laik, Batıcı, liberal
değerleri empoze eden yayın anlayışını
benimsemiş durumdadır. İlahi kanunlar dışındaki
kanunlara mükellefiyet izafe edemeyiz. diyen birisini Genel Müdür Muavini
olarak dört buçuk sene hıfzettiniz o Genel Müdürlükte ve bu
vatandaşımız Genel Müdür Yardımcısı olarak görev
yaptı, yakın zamanda da sanırım müşavir kadrosuna
atıldı.
Değerli
arkadaşlarım, Türkiye Radyo-Televizyon Kurumunun özerk ve
bağımsız olmasını istiyorsanız, bunu, içtenlikle
yasal teminat, anayasal teminat altına almak zorundayız. Bu konuyla
ilgili, maalesef, yine 60ıncı Hükûmetin TRTyle ilgili
yapmış olduğu bir çalışma ve 2008 sayılı ve
13295 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan bir kararla Türkiye
Radyo ve Televizyon Kurumunun hizmetlerinden, üniversiteler dâhil olmak üzere,
derneklerin, vakıfların ücretsiz olarak faydalanmasına olanak
veren bir kararnameyi 60ıncı Hükûmet 2008 tarihinde
yayınladı.
Değerli
arkadaşlarım, burada kime hizmet verilecek? Siz, Atatürkçü
Düşünce Derneğine, Çağdaş Yaşamı Destekleme
Derneğine, Türkiye Ziraat Odaları Birliğine, Türk Tabipleri
Birliğine burada hizmet verecek misiniz? Daha şimdiden
başladınız ATVyle paslaşmaya. ATVye 3 tane spiker
verdiniz Avrupa Şampiyonasında takip etsin diye,
karşılığında da efendim ücretsiz yayın hakkı
alacağız diye. Bu kadar ATV tartışması gündeme
gelmiş, gensoru açılmış bir ülkede en yakın zamanda
yaptığınız anlaşmalardan bir tanesi de maalesef böyle
bir anlaşma olmuştur.
Sayın
Başkan, saygıdeğer üyeler; Göç yolda düzelir
anlayışı ile sakın önergeler vererek bu yasayı
değiştirme yoluna gitmeyin. (AK Parti sıralarından Olur,
olur! sesleri) Olur, tabii olur.
Bu yasa
Anayasayla teminat altına alınmış, TRTnin
özerkliğine özen gösterilmiş. Bu konuda mutlaka duyarlı olun.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Ünsal, konuşmanızı tamamlayınız.
HÜSEYİN
ÜNSAL (Devamla) TRTnin vatandaşın vicdanında Benim
kanalım diyebileceği; haberleri izlerken, programları izlerken
Benim kültürümü yansıtıyor diyebileceği bir
anlayışı sergilemeye dikkat edin. Bu Bakanlar Kurulunun
almış olduğu çalışma Türkiyeyi bir kaosun, bir
tartışmanın içine daha sokacaktır.
Bu konudaki
hassasiyetimizi daha sonraki konuşmalarda dile getireceğimizi ifade
ederek sözlerime son veriyorum, saygılarımı sunuyorum.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ünsal.
Demokratik Toplum
Partisi Grubu adına Tunceli Milletvekili Sayın Şerafettin Halis.
Buyurun
Sayın Halis. (DTP sıralarından alkışlar)
DTP GRUBU ADINA
ŞERAFETTİN HALİS (Tunceli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 219 sıra
sayılı TRT Kanunu üzerinde DTP Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Sizleri saygıyla selamlıyorum.
Dünyada BBC,
RAI, NOS gibi pek çok kamu yayın kuruluşu yapılarını
çağın gereklerine uygun hâle getirmiştir. Türkiye
Radyo-Televizyon Kurumunda da böyle bir yapılanma ertelenemez bir ihtiyaç
hâline gelmiştir. Madde ile, Kurumun Anayasa ile verilen kamusal görevini
yerine getirebilmesi için, kendisine yöneltilebilecek baskılardan uzak,
yalnızca kamu yararını gözeten çağdaş bir
yayıncılığı mümkün kılacak yapılanmanın
oluşmasını hedefleyen bir düzenleme öngörülmüştür.
Sayın
Başbakanın yasa tasarısında sunmuş olduğu bu
gerekçe reddedilmeyecek doğrular içermektedir. Ancak, ister Plan ve Bütçe
Komisyonu raporuna ister Hükûmetin hazırlamış olduğu
tasarıdaki ayrıntılara bakıldığında, durumun
hiç de sunmuş oldukları gibi olmadığı çok açık ve
net şekilde kendisini göstermektedir.
TRTnin günün
ihtiyaçlarına göre çağdaş değerlerle yeniden
yapılandırılması gerekli ve zorunludur. Böyle bir
yapılandırmaya kimsenin karşı olabileceğini
zannetmiyorum. Bunun gerçekleşmesi için üç temel konudaki rasyonel
yaklaşım önemlidir. Bunlar, idari yapılanma, mali kaynakların
kullanımı ve tarafsızlık ilkesidir.
Değerli
milletvekilleri, tasarıya göre idari yapılanmaya bakıyoruz, daha
başından çok rahatlıkla anlaşılabilecek bir
şekilde, tasarıyı hazırlayanların
kadrolaşmayı esas almış oldukları görülür. TRT genel
müdürüne verilmiş sınırsız yetkilerle, işe alma,
istediği zaman işten çıkarma, istediği gibi atama
kolaylığı sağlanıyor. Ülkemizde personel
alımı KPSS ve benzeri merkezî sınavlarla yapılırken,
tasarıya göre, alınacak personele -daha doğrusu kadro- ölçütleri
belli olmayan, sözleşmeli olarak alınacak kadrolara da yüksek
maaş verilecek. Her şeyden önce, yüksek maaşla
çalıştırılan sözleşmeli çalışanın
kaderinin pamuk ipliğiyle genel müdürün eline bağlı
olmasının alt-üst ilişkilerinde nasıl bir yapılanma
oluşturacağını merak etmeye gerek var mı? Böyle bir
durum olsa olsa amir-memur ilişkisinden daha çok efendi ve köle
ilişkisinde olur. Bugüne kadar sözleşmeli personel
çalıştırmanın, Sağlık
Bakanlığında, Millî Eğitim Bakanlığında ve
diğer kurumlarda yaşanmış sorun ve sıkıntıları
yargıya kadar taşınmış, bu uygulamanın ne
kadar yanlış ve
sakıncalı olduğu yargı yoluyla da
saptanmıştır.
Ayrıca,
kadrolaşmanın daha kolay yapılabilmesi için bir yandan
dairelerin adları değiştiriliyor, bir yandan daireler
kapatılıp azaltılıyor, bir yandan da genel sekreterlik
tarafından yürütülen dış işleri için ayrı bir daire
başkanlığının kurulması öngörülüyor. İş
bu kadarıyla da kalmıyor. Genel müdüre kadrolaşmada
sağlanan kolaylıklar harcama alanında da fazlasıyla
sağlanıyor. Bu da, ister istemez, gereksiz ve liyakatsiz
harcamaların, rant ilişkilerinin yolunu ve kapısını
aralıyor. Genel müdüre bu kadar yetki verilmişken mali
kaynakların, yerinde, ihtiyaca göre rasyonel bir şekilde
kullanabileceğini hiç kimse iddia edemez. Hele hele hâlihazırda TRT
Genel Müdürlüğünü yapan kişinin aynı zamanda Türk Telekom
Yönetim Kurulu Başkan Vekili olmasının iktidarda hiçbir
rahatsızlık yaratmamış olması bu konudaki kaygı
ve düşüncelerimizi doğrular niteliktedir. Günümüzde telekomünikasyon
ve yayın sektörünün iç içe geçmiş olması, bu iki alan
arasında birbirlerine duyulan zorunlu ihtiyaçtan dolayı devasa
paraların dönmesi ya da dönecek olması bu görüş ve
kaygılarımızı daha da pekiştiriyor.
Tasarıda
BBC, RAI, NOS gibi yayın kuruluşlarının
yapılanması örnek ve hedef alınıyor; örneğin BBC. BBC
de TRT gibi kamu kuruluşu. BBCnin 25 bin çalışanı var.
Bizde yedi TV kanalı, ondört radyo frekansı üzerinden ulusal ve
uluslararası yayın yapan TRT ise yaklaşık 7 bin
çalışana sahip. Bir yandan BBCye öykünürken diğer yandan da
personel azaltımına gidilmesini anlamakta zorluk çekiyoruz
doğrusu. TRT Genel Müdürü ve Türk Telekom Yönetim Kurulu Başkan
Vekili Sayın İbrahim Şahin Ankara Radyosunda 200e yakın
müdür var. diyor. Oysa ki, Haber-Sen, tüm TRT bünyesinde yalnızca 385
yönetici olduğunu söylüyor. Rakamlar üzerinde dahi bu kadar
pervasızca yanlış bilgi verenlerin TRTdeki yeni
yapılandırma hedefiyle daha neler yapıp
yapmayacaklarının da işaretlerini vermiş oluyorlar böylece.
Hem BBC gibi ilkeli ve ciddi bir kuruluşa öyküneceksin hem de personel
azaltımına gideceksin. Buradaki bu yaman çelişkiyi nasıl
anlamak gerekir? Bu, olsa olsa önce alan boşaltma, sonra da boşalan
alana kendi kadrolarını yerleştirme taktiği olur.
Değerli
milletvekilleri, TRTnin kadrolaşmayı esas alan böylesi bir yasa
tasarısıyla tarafsız yayıncılık ve hizmet
yapması beklenebilir mi? Tarafsızlık her şeyden önce bir
vicdan olayıdır. İnsana, farklı topluluklara, farklı
inanç ve düşüncelere evrensel değerlerle bakma ve yaklaşma
olayıdır.
Anayasanın
133üncü maddesi Devletçe tüzel kişiliği olan Türk Radyo ve
Televizyon Kurumu ile kamu tüzel kişiliğinden yardım gören haber
ajanslarının özerkliği ve yayınların
tarafsızlığı esastır. diye bir belirleme yaparak,
özerkliğin ve tarafsızlığın önemine vurgu yapar.
Anayasanın
ilgili maddesi böyle dese de, bugün iktidarda olanlar Anayasaya sadakatten dem
vursalar da, gerçek durum, yaşananlar açısından hiç de böyle
değildir. Hiçbir zaman tam olarak özerk ve tarafsız olamayan TRT, AKP
İktidarı döneminde özerkliğinden ve
tarafsızlığından iyice arındırılarak tek
anlayışın borazanı haline getirilmiştir.
Çok değil,
yalnızca birkaç örnekle yetineceğim. Bu yasa tasarısına
karşı TRT çalışanlarının vermiş
oldukları sendikal boyuttaki tepki ve eylemler diğer televizyon ve
yayın kuruluşlarında haber olarak verilirken, söz konusu eylem
ve etkinliklerin olduğu yere TRT eleman ve kamera göndermesine
rağmen, bu eylemler TRTde haber yapılmamıştır,
yapılamaz çünkü TRT çalışanları için bir yıkım
yasası olan bu durumdan geniş kesimlerin haberdar olmaması
gerekir.
Yine,
Parlamentoda grubu bulunan siyasi partiler arasında dahi çok açık bir
şekilde görülebilecek tarafsızlık ilkesine aykırı
yayın yapılmaktadır. Örneğin DTP Grubuna ait basın
açıklamaları, grup toplantıları, haber boyutu ve niteliği
taşıyan diğer etkinlikleri özel televizyon kanallarında
yayına verilirken, ne yazık ki, çoğu kez TRTde
yayınlanmamaktadır.
Yine, 1
Mayıs İşçi Bayramını Taksimde kutlamak isteyen
işçilere AKP Hükûmeti tarafından cop, sopa, gaz bombası ve biber
gazıyla polise uygulatılan vahşet yalnızca Türkiyede
değil, tüm dünya ülkeleri televizyonlarında gerektiği kadar ve
gerektiği gibi gösterilirken TRT yine bu olayları yayınlarken de
yanlı habercilik anlayışını sergilemekten geri
kalmamıştır.
Değerli
milletvekilleri, daha da kötüsü ayrımsız vergi politikalarıyla
Türkiyede yaşayan tüm yurttaşlardan Türk-Kürt, Alevi-Sünni,
sağcı-solcu ayrımı gözetilmeden toplanan vergilerden
beslenen TRT buna rağmen ne yazık ki ayrımcı hizmet ve
yayın yapmaktadır. Haftada birkaç saatlik Kürtçe yayın
kandırmacasının ötesinde ne Kürtler ne Aleviler ne diğer
kültür, inanç sahipleri ne de sisteme muhalif kesimler TRTden seslerini
duyuramamaktadırlar. Bugüne kadar 17si açılmış olan Güney
ve Güneydoğu Anadoluya ilişkin paketin 18incisi de açıldı
ve bu 18inci pakette Kürtçe yayın sözünü daha önce vermiş
olmalarına rağmen bir yayın kanalını Kürtçeye ve
Kürtçenin dışındaki dillere ayıracaklarını
söylediler. Bu da gösteriyor ki birkaç saatlik Kürtçe yayın bir
haftanın tümüne değil bir haftanın ancak bir ya da iki günüyle
sınırlandırılmış, bunun da bilinmesi gerekiyor.
Ayrıca,
kısmi iyileştirmeler gözlenmekle birlikte TRTde yasaklı
sanatçılar anlayışı ve uygulaması da bu kurumun bir
başka suçu ve ayıbı olarak hâlâ devam etmektedir. Yüz binlerce
hatta milyonlarca dinleyeni ve seveni olan sanatçıları TRTnin
yasaklaması, sanatçıya verilen, verilmiş olan cezadan çok yüz
binlerce, milyonlarca insana verilmiş bir ceza olarak
algılanmalıdır. Bu anlayıştan vazgeçilmelidir, sanata
ve sanatçıya olması gereken değer verilmelidir.
TRTnin
yalnızca iktidarların ve resmî ideolojinin değil muhalefetin ve
farklı inançların da sesi olması dileklerimle sizleri tekrar
saygıyla selamlıyorum. (DTP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Halis.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Sayın Mehmet Günal.
Sayın Günal,
buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
MEHMET GÜNAL (Antalya) Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Türkiye Radyo-
Televizyon Kurumu Kanununda değişiklik yapan tasarının
1inci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye Radyo-Televizyon Kurumunun kuruluş kanununun
kabul edilmesinden bu yana tam yirmi beş yıl olmuş, üzerinde
tartıştığımız kanun. 82 Anayasasının
133üncü maddesindeki radyo ve televizyon yayıncılığındaki
devlet tekelinin kaldırılması kararından bu yana on
beş yıl olmuş ve özel radyo ve televizyon
yayıncılığı, kablo ile dağıtım, uydu
platformu işletmeciliği, İnternet hizmetleri gibi faaliyetler
ile telekomünikasyon, bilgisayar ve yayıncılık hizmetlerinde bir
bütünleşme ve iç içe geçme sürecinin başlamasından bu yana da en
az on yıl geçmiş bulunuyor. Bilgi teknolojisindeki gelişmeler,
bilginin yoğun kullanılması, özellikle de sayısal
yayın teknolojisindeki ilerlemeler, ses ve görüntünün çeşitli
yollarla dünyanın her bölgesine hızla dağıtılmasına
başlanmasından bu yana da yaklaşık on yıl geçmiş
bulunuyor ve özellikle de yayıncılık
aracılığıyla bütün dünya çapında ciddi bir kültür
emperyalizminin uygulandığı bir süreçteyiz ve bunların
hepsine ilave olarak da altı yıldır AKP Hükûmetleri
tarafından yönetiliyoruz.
Şimdi, böyle
bir süreçte, bizim karşımıza gelen kanun
tasarısının bütün bu gelişmeleri dikkate alır bir
şekilde, çağın ihtiyaçlarını da içerecek şekilde
topyekûn bir yeniden yapılanma kanunu olması gerekiyordu. Neden?
Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planında TRTnin
yeniden yapılandırılması ve sağlıklı bir
mali yapıya kavuşturulması kapsamında gerekli hukuki
düzenlemeler yapılmalıdır. deniliyor. Yine AKP Hükûmetlerinin
programlarında da her defasında, 58, 59 ve 60ıncı Hükûmet
Programlarında TRTnin kamu hizmeti yayıncılığı
kapsamındaki rolünün yeniden yapılandırılması,
belirlenmesi ve sağlıklı bir mali yapıya
kavuşturulması amacıyla 2954 sayılı Kanunda
değişiklik yapılacaktır. diye yer alıyor ve
Yapılacak düzenlemede -daha önemli bir cümle- kuruluşun anayasal
özerkliğini zedelemeyecek, ancak hesap verilebilirliği tesis edecek
bir yapının oluşturulmasına önem verilecektir. diyor.
Şimdi,
değerli arkadaşlarım, kanunun gerekçesine
baktığınız zaman, genel gerekçede başlarken şöyle
deniyor: Günümüzde teknolojik gelişmeler, özellikle sayısal
yayın teknolojisindeki ilerlemeler, ses ve görüntülerin çeşitli
yollarla (karasal sistemler, uydular, kablo, telefon hattı, internet gibi)
dağıtılmasını çok daha kolay hale getirmiştir.
Anayasanın 133 üncü maddesinde yapılan değişiklikle, radyo
ve televizyon yayıncılığındaki Devlet tekelinin
Yani
az önce söylediğim şeyleri gerekçe olarak kanunun genel gerekçesinde
de görüyoruz.
Peki, nasıl
bir tasarıyla Hükûmet bize bu TRT Kanunu değişikliğini
getirdi? Sadece beş madde, ikisi yürürlük ve yürütmeydi. Komisyona
geldiği zaman Sayın Bakana ve Sayın Genel Müdüre dedik ki: Sizin
başka ihtiyacınız yok mu? Yani TRTnin yeniden
yapılandırılması, 1983 yılından bu yana
çıkarılmamış, değiştirilmemiş bir kanunun
Bu gelişmeler ışığı altında, özel
yayıncılığın da başladığı bir
ortamda sadece personelin tasfiyesiyle bu iş bitecek mi?
Değerli
arkadaşlarım, burada çok daha geniş kapsamlı bir kanun
tasarısı bekliyorduk. Sonra, alt komisyona,
arkadaşlarımız bunun üzerine on beş maddelik bir
tasarı getirdiler. Onu da on iki maddeye düşürerek
Ki, onun
içerisinde de yine personel işlemlerinin dışında hiçbir
madde, bu söylediğimiz anlamda teknik ve idari yapılanma maalesef
yok; belli personelin işlevlerinin sona erdirilmesi, diğerlerinin
atanması, bölge müdürlüklerinin kapanması gibi personel
işlemlerini içeriyor.
Şimdi, böyle
bir ortamda, uluslararası boyutta yozlaşmanın
yaşandığı, kültür emperyalizminin
yaşandığı bir ortamda, bizim, TRTye daha farklı bir
misyon, daha farklı bir vizyon yüklememiz gerekiyordu. Sayın Bakan sunuşunda
güzel şeyler söyledi bununla ilgili ama ben onları yine kanunda
göremiyorum. Yani, bir kere, bu kanun çıkarılırken TRTnin temel
misyonu nedir, vizyonu nedir? Yoksa Zaten herhangi bir misyon ve vizyona gerek
yok, biz her şeyi biliyoruz, nasıl olsa yaptık, bir süre sonra
da TRTyi kapatacağız anlayışı mı hâkim oluyor
diye düşünmeye başlıyorum.
Bunu söylerken
nereden düşünüyorsunuz? diye sorarsınız. Belki takip
edemediyseniz ben size hatırlatayım: Özelleştirme İdaresi
Başkanımız Sayın Kilcinin TRTyi de özelleştirmek
lazım bu sene. diye geçtiğimiz haftalarda beyanatı var.
Şimdi, o zaman baştan iyi niyetli olarak yaklaşmış
olduğumuz yeniden yapılanmaya ilişkin kanuna ve personele ilişkin
araya konulan hükümlere farklı şekilde bakmak durumundayız.
Eğer amaç burada özelleştirmeye doğru götürülecek bir süreç ve
personel sistemini de buna göre yapmaksa, o zaman açık açık kanunu
yeniden tasarlamamız gerekiyor.
Şimdi,
burada, değerli arkadaşlarım, diğer bir husus: Bu yeniden
yapılanma çerçevesinde en önemli unsur olması gereken ARGE gibi ve
koordinasyonun sağlanması gibi hususlar da göz ardı edilmiş
bulunuyor. Dolayısıyla, burada Koordinasyon Kurulunu, bir taraftan,
işlevsiz hâle geldi diye kapatırken diğer taraftan koordinasyonu
artırabilmek amacıyla iki tane genel müdür
yardımcısının yönetim kuruluna atanması öneriliyor.
Muhalefet şerhimizde de belirttik, bu, bana göre açık bir
çelişki. Çünkü hem teknik olarak bu arkadaşlarımızı
koordinasyonu artırsın diye yönetim kuruluna alıyoruz
Ha o
zaman ne olacak? 1 genel müdürümüz ve 2 yardımcısı beraber
oturdukları zaman çoğunluk olarak 7 kişi ama bir yönetim kurulu
üyesi katılmadığı zaman toplantı yapabilecekler ve
karar alabilecekler. Evet, belki genel müdürümüzün olmadığı
ortamlarda vekâlet etmek bakımından 1 tane genel müdür
yardımcısı yönetim kuruluna alınabilir ama bunun da kanunla
bir taraftan eklenirken öbür taraftan koordinasyonu sağlayacak ve
uzmanlardan oluşan heyetin tasfiyesi, doğrudan genel müdüre bağlı
bir TRT yapısı öngörülüyor.
Burada personelle
ilgili diğer bir husus da hepsinin araştırmacı kadrosuna
gönderilmesi. Burada daha önce mali haklarla ilgili,
arkadaşlarımızla tartıştık, ama orada iyi niyetli
olarak yapıldığını düşündüğüm şeyler,
bugün, özelleştirme konusunu duyduktan sonra daha farklı bir ortama
geldi. Bu süreçte mahkemeleri hâlâ devam eden arkadaşlarımız,
kamu çalışanları mevcuttur. Bu hususun da yeniden ele
alınması gerekiyor.
Daha vahim bir
şey var değerli arkadaşlarım: Tasarı geldiği
zaman beş maddeydi dedim, ikisi yürütme ve yürürlük olmak üzere, biri Koordinasyon Kurulunu
kaldırıyor, iki tanesi de personelle ilgili, teşkilat
yapısıyla ilgili.
Şimdi,
İlk gelen metin on beş madde. Sizler bunu görmediniz çünkü size
iletilen raporlarda bunlar yok. Alt komisyonda bizler tartışıp karara
bağladığımız için Plan ve Bütçe Komisyonundaki
arkadaşlarımız da görmediler. Bize on iki maddelik metin
dağıtıldı.
Şimdi, ben
iki gündür hem Sayın Genel Müdürle hem iktidara mensup arkadaşlarla
görüşüyorum. Orada bizim çıkarttırmış olduğumuz
bir maddenin burada önerge hâlinde verileceğini söylüyorlar.
Şimdi,
burada bir tezat var. Geçen mali müşavirlerle ilgili kanun
görüşülürken de aynısı yaşandı ve yeni bir
gelişme. Yukarıda bizim Alt komisyon kurulsun. diye karar
aldığımız bir konuda da Hükûmet tasarıyı
sahiplenmeyip çok uzun diye -gelirlerle ilgili kanun, siz biliyorsunuz-
şimdi teklif hâlinde getirmeye çalışıyor zaman
niteliği açısından. Arkadaşlar, yukarıda
aldığımız kararların hepsini orada teknik uzmanlarla
tartışarak, iktidar-muhalefet bütün milletvekilleri, ilgili bakanla,
genel müdürle, müsteşarla, kim varsa tartışarak belli bir
noktaya getiriyoruz. Orada gelen şeylere bir itiraz varsa oradaki
arkadaşlarımızın bize bunları izah edip nihai hâle
getirmesi gerekiyor. Bu çerçevede
Şimdi
bakıyorum, size gelmeyen 2nci maddede
Yani o da bizim TRT Kurumundan
istediğimiz, daha geniş bir yeniden yapılanma amacıyla
istediğimiz bir düzenleme genişletmesiydi. On beş maddenin 2nci
maddesi Kurumun yayınları Türkçe olarak yapılır. Ancak,
kanunlara aykırı olmamak şartıyla farklı dil ve
lehçelerde de yayın yapılabilir. idi. Bunun
sakıncalarını tartıştık,
kaldırmıştık ve şimdi görüyorum ki yeniden bunun Genel
Kurulda ek madde olarak ilave edilmesi yönünde çalışmalar var. Bu
Kurum bir taraftan Türkçe olarak yayın yapamazken yeterli düzeyde ve bunu
yeniden yapılandıralım derken ve TRT üzerinden TBMM TV
yayınları ve açık öğretim yayınları, eğitim
amaçlı yayınları tartışırken, bize teknik olarak
fazla kanallarının olmadığını söylerken,
farklı dillerde yayın için bir kanal tahsis edileceğini
Sayın Başbakanın dün de ifade etmesi bizim aklımıza
başka sorular getirir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Toparlıyorum Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Günal, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Şimdi,
burada bu tip şeylerle karşılaşıyoruz ve galiba bu
yasama yılı içerisinde de karşılaşacağız.
Değerli
arkadaşlarım, TRTnin kanunundan size kısaca iki şey okuyup
sözlerimi tamamlayacağım. Temel İlkeler ve Yayın
Esasları var, Kanunun 4üncü maddesi. Radyo ve televizyon
istasyonlarının kurulması, işletilmesi, idareleri ve
yayınlarının düzenlenmesine ilişkin temel ilkeler
şunlardır. Yayınların düzenlenmesi ile yurt içine ve yurt
dışına yayın yapılması, Devletin tekelindedir.
dedikten sonra diyor ki Ancak, bu Kanunda belirtilen esaslara uygun yayın
yapmak şartıyla polis ve meteoroloji teşkilatlarının
devamlı ikaz ve duyuru maksadıyla radyo istasyonu kurmaları,
sürekli kesintili izne tabidir. dedikten sonra, aşağıda Genel
yayın esasları diyor -5inci
madde (a) fıkrası- Anayasanın sözüne ve ruhuna bağlı
olmak; Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü, milli
egemenliği, Cumhuriyeti, kamu düzenini, genel asayişi, kamu
yararını korumak ve kollamak,
Bu
düşünceyle, değişikliği getirirken, yayın
esaslarını ve Anayasanın temel ilkelerini dikkate
almanızı rica ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Günal.
Şahsı
adına Samsun Milletvekili Sayın Fatih Öztürk.
Sayın
Öztürk, buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
FATİH ÖZTÜRK
(Samsun) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Radyo
ve Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 1inci maddesi üzerinde şahsım adına
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle de yüce Meclisi
saygılarımla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; bilindiği gibi,
tasarının 1inci maddesiyle 2954 sayılı Kanunun 1inci
maddesi değiştirilmiştir. 13/04/1994 tarihli ve 3984
sayılı Kanun ile Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun kuruluş,
görev, yetki ve sorumluluklarına ilişkin esas ve usuller
belirlenmiştir. 3984 sayılı müstakil bir kanun ile Radyo ve
Televizyon Üst Kurulunun kuruluş, görev ve yetkilerinin düzenlenmiş
olması, 2954 sayılı Kanunun 1inci maddesindeki
değişikliği zorunlu kılmıştır. 2954
sayılı Kanunun mevcut 16ncı maddesi hükmü
karşısında, Kurumun teşkilat yapısında artık
yapılması zorunlu olan ve gecikmeye tahammülü bulunmayan günümüz
şartlarına uygun değişiklikler yapılamamaktadır.
Dünyada özellikle BBC ve pek çok kamu yayın kuruluşları
yapılarını çağın gereklerine uygun hâle
getirmiştir. Türkiye Radyo-Televizyon Kurumunda da böyle bir yapılanma
ertelenemez bir ihtiyaç hâline gelmiştir. Madde ile Kurumun Anayasa ile
verilen kamusal görevini yerine getirebilmesi için kendisine yöneltilebilecek
baskılardan uzak, yalnızca kamu yararını gözeten
çağdaş bir yayıncılığı mümkün kılacak
yapılanmanın oluşması hedeflenmektedir. Bunu yaparken de
dünyadaki pek çok televizyon kanalları ile rekabeti de göz ardı
edilmemelidir.
Değerli
arkadaşlar, 2954 sayılı Kanun, Kurumun teşkilat
yapısında değişime kapalı, günümüz teknolojik
gelişmeleri karşısında doğru, çabuk ve etkin karar
almasını sağlayacak mekanizmalar oluşturmaya imkân vermeyen
hükümler içermektedir. Hâlbuki yaşanan gelişmeler sonucu diğer
ülkelerde pek çok kamu yayın kuruluşu yapılarını
çağın gereklerini uygun hâle getirmiştir. Türkiye
Radyo-Televizyon Kurumunda da Anayasa ile kendisine verilen kamusal görevini yerine
getirebilmesi için, kendisine yöneltilebilecek baskılardan uzak,
yalnızca kamu yararını gözeten çağdaş bir
yayıncılığı mümkün kılacak özerk ve esnek bir
yapılanmaya gidilmesi kaçınılmaz bir hâle gelmiştir.
TRTnin idari yapısının günümüz çağdaş yayıncılık
anlayışından uzak, karmaşık ve hantal olduğu,
Kurumun gerçek ihtiyacı olan yayın personelinin yetersiz
olmasına karşılık, yayın vasfı bulunmayan
personelinin fazla olduğu gerçeği karşısında,
çağdaş gelişmelerin gerektirdiği yeni bir yapılanmaya
gidilmesini sağlayacak kanun değişikliği
kaçınılmaz ve ertelenemez hâle gelmiştir.
Değerli
arkadaşlar, elimde göstermek zorunda olduğum, dünyanın pek çok
televizyon kanalının personel yapısı var. Özellikle
Avrupadan birkaç örnek vermek istiyorum.
Fransanın French
TV yayıncı kadrosu 8.198, diğer personeli 1.774; yani
yayıncı ile diğer personel oranı beşte 1.
Yine,
İtalyanların RAI kanalı yayıncı kadrosu 8.085,
diğerleri 1.774; Yani beşte 1.
Finlandiyadan
bir örnek vermek istiyorum. YLE kanalı yayıncı kadrosu 2.871,
diğerleri 530.
Bizim TRTmize
geliyoruz: Yayıncı kadromuz 3.208, diğer kadromuz 3.794.
Verdiğim
örneklerin tezadı, bizim diğer kadromuz, yayıncı
kadromuzdan daha da fazla.
Bu grafikten de
anlaşıldığı gibi, TRTnin aslında yayına
yönelik personele ihtiyacı var. Kadrosuyla dünyanın en kalabalık
televizyonlarından biri olmasına rağmen hâlâ muhabir
sıkıntısı var, hâlâ spiker sıkıntısı
var, hâlâ prodüktör sıkıntısı var, kameraman
sıkıntısı var, özellikle seslendirme ve teknik yönetmen
sıkıntısı var. Bu liste uzayıp gidiyor. Burada bir
problem var, bu problemi de çözmek lazım diye düşünüyoruz.
Bu
değişiklik sonrası yapılacak yeniden yapılanma
çerçevesindeki teşkilat düzenlemesiyle, yayıncılık
vasfı bulunmayan personelin ihtiyaç duyan kamu kurumlarına nakli
sağlanarak yayın odaklı ve yayıncı personel
ağırlıklı bir yapı oluşturmaya
çalışılmaktadır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Öztürk, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
FATİH ÖZTÜRK
(Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Tasarı, bir
yandan devletin genel idari düzenine bağlı kılınarak,
diğer yandan kamu radyo ve televizyon yayıncılığı
hizmetlerinin niteliği göz önünde tutularak, daha etkin ve dinamik bir teşkilat
yapısı oluşturulmasına imkân verecek nitelikte düzenlenmiştir.
Bu vesileyle yüce
Meclisi saygılarımla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk
Şahsı
adına Kırıkkale Milletvekili Sayın Turan Kıratlı
Yok.
Aynı anda
müracaat eden arkadaşlarımız var, onlar arasında kura
çekeceğim.
Çanakkale
Milletvekili Sayın Mustafa Kemal Cengiz, burada mı efendim?
OKTAY VURAL
(İzmir) Yok.
BAŞKAN -
Sayın Şandır
Yok.
Sayın
Cemaleddin Uslu
OKTAY VURAL
(İzmir) Vazgeçti.
BAŞKAN -
Sayın Akif Akkuş
Yok.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, salonda yoklarsa
BAŞKAN
Hayır efendim, olan arkadaşlar var, onlara devam ediyorum.
Sayın
Muharrem Varlı
KAMER GENÇ
(Tunceli) Böyle bir usul yok efendim? Siz sorun o zaman, sorun, söz isteyen
varsa
(AK Parti sıralarından Sen mi karar vereceksin? sesleri)
BAŞKAN
Efendim, ben sırasıyla kura çekiyorum. Ben görevimi yapıyorum,
işimi biliyorum efendim. Lütfen, müdahale etmeyiniz.
Sayın Mehmet
Akif Paksoy
KAMER GENÇ
(Tunceli) Böyle bir şey olur mu
efendim? Böyle bir keyfî yönetim görülmemiştir.
BAŞKAN
Sayın Süleyman Turan Çirkin
Sayın
Beytullah Asil
Sayın Harun
Öztürk, İzmir Milletvekilimiz
Yok.
Sayın Kamer
Genç, Tunceli Milletvekili, buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Evvela, şu
Meclis Başkanlık Divanı bu Meclisi yönetirken İç Tüzükü
bir defa iyi kavraması lazım. Şimdi, dün burada yoklama
yapılıyor, ben yerime gittim. Sayın Başkan diyor ki: Hangi
bakan, hangi bakana vekâlet ediyorsa oyunu göndersin buraya.
BAŞKAN
Sayın Genç, sehven söylenmiş bir sözdür. Lütfen konuyla ilgili
konuşmanıza geliniz!
KAMER GENÇ
(Devamla) Sehven değil. O kürsüde sehven laf
konuşamazsınız. Evvela, neyi konuştuğunuzu
anlamanız lazım.
BAŞKAN
Kendi, geçmişte yapmış olduğunuz konuşmaları
çıkarın ve okuyun. Lütfen konuya geliniz!
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim, yani hiç kızmaya gerek yok.
BAŞKAN
Kızmayı gerektiren bir şey yok. Konuya gel, konuyla ilgili
konuş!
KAMER GENÇ
(Devamla) Sizin söylediğiniz lafları tekrarlıyorum.
Şimdi,
bakın, kızmaya gerek yok. O kürsüde altı senedir oturuyorsunuz.
Lütfen bu Meclisin İç Tüzükünü okuyun -işe yarar- doğru
uygulayın. Orada, yoksa Ben sehven söyledim
Zaten sizin mensup
olduğunuz bir partinin en liderinden en aşağıdaki
kişilere
BAŞKAN
Sayın Genç, İç Tüzükte böyle bir husus yok. İç Tüzükü
uygulayacaksak lütfen konuya gel ve konuş!
KAMER GENÇ
(Devamla) E, konuyla ilgili konuşuyorum canım!
BAŞKAN
Bunun konuyla ilgisi yok. Lütfen
KAMER GENÇ
(Devamla) Konuyla ilgisi var. Kanunda yapılan usulsüzlükleri
belirtiyorum.
Şimdi,
ikincisi: Meclisin İç Tüzükü var.
BAŞKAN
Kendi kendine İç Tüzük ihdas etme!
KAMER GENÇ
(Devamla) Yani konuşmayayım istersen canım! Ne demek yani?
Oradan niye müdahale ediyorsun?
BAŞKAN Ben
konuşma hakkınızı verdim, konuyla ilgili konuş!
KAMER GENÇ
(Devamla) Hem yanlış yapıyorsun hem müdahale ediyorsun! Hem
yanlış konuşuyorsun hem müdahale ediyorsun!
BAŞKAN
Konuyla ilgili konuş!
KAMER GENÇ
(Devamla) Ben sana öğretiyorum ki bir daha bu yanlışlıkları
yapma. (AK Parti sıralarından Sen kimsin ya! sesleri)
BAŞKAN
Konuyla ilgili konuş, konuyla!
KAMER GENÇ
(Devamla) Böyle bir şey olur mu! Ağzından çıkan
kelimeleri doğru şey et! Sonra burada çıkıyoruz
konuşuyoruz, bizden sonra AKPli grup başkan vekilleri
çıkıyor, bize hakaret ediyor.
MUHARREM
SELAMOĞLU (Niğde) Hakareti sen yapıyorsun! Hayret bir şey
ya!
KAMER GENÇ
(Devamla) Onlara sataşmadan söz veriyorsun, bize söz vermiyorsun! Böyle
uygulama olur mu? Böyle bir Meclis yönetimi olur mu? Şimdi
BAŞKAN
Sizden başka bu Meclis yönetimine itiraz eden bir tane insan yok.
KAMER GENÇ
(Devamla) Sayın milletvekilleri, bakın, bu Meclisin bir İç
Tüzükü var, İç Tüzükü. İç Tüzükün 35inci maddesinde deniyor ki:
Komisyonlar kendilerine havale edilen kanun tasarı ve tekliflerini aynen
kabul eder veya değiştirerek kabul edebilir. Komisyonlar, kanun
teklif edemez. Şimdi, biraz önce konuşuldu: Komisyona iki maddelik
tasarı geliyor. Komisyon, bir bakıyorsunuz, on iki maddeye
çıkarıyor. Bakın, sayın milletvekilleri, bu zaten
Başkanlık Divanının görevi. Başkanlık Divanı
İç Tüzükü uygulamak zorundadır. Komisyonlar, eğer böyle, bir
maddelik bir kanun tasarısı gelir de bunu yirmi tane maddeye çıkarırsa
bu, Meclis ciddiyeti olur mu efendim? Olmaz. Yani, bunu, lütfen, Meclis
Başkanından da rica ediyorum, komisyonlar üzerindeki denetim
yetkilerini kullansınlar. Komisyonlar yetkilerinin dışına
çıkmasınlar. Onun için rica ediyorum.
Türkiye
Radyo-Televizyon Kanunu
Şimdi, bir Genel Müdür getirmişsiniz
-gazeteler yazıyor- on yerden maaş alıyor. Yahu, sayın
milletvekilleri, bunun imtiyazı ne? Yani bu memlekette insanlar asgari
ücretle
Hele emekliler
Her gün emekliler geliyor bürolarımıza Ya,
Sayın Milletvekilim, ben 500 milyon lira emekli maaşı
alıyorum, geçinemiyorum. diyor. Yani birtakım insanlar böyle
geçinemez bir paralarla zorlukta kalırken bu çiftliklerin başına
gelen kişiler niye bu kadar büyük maaş alıyorlar?
Ben şimdi
sormak istiyorum, soru da soracaktım: Bir defa TRT Genel Müdürü kaç yerden
ve kaç lira maaş alıyor? Onu bir öğrenmek istiyorum. Bu kanunla
kaç tane sözleşmeli personel kadrosunu alıyorsunuz? Hâlihazırda
TRTde çalışan kaç tane personel var? Bu personellerden özellikle
Cihan Haber Ajansından, Kanal 7den ve bu iktidara yandaş
Samanyoludan, Zaman gazetesinden kaç tane personel aldınız?
Bunları hangi şartlarla aldınız? Kaç lira ücret
veriyorsunuz? 10 milyar lira para verdiğiniz personeller var
mıdır? Bu TRT sizin babanızın çiftliği midir? Bunu
hangi hakla bu şekilde yönetiyorsunuz?
Eğer TRT bir
kamu tüzel kişiliği ise özerk bir kamu tüzel kişisi olması
lazım, bunun da evvela özerk bir kamu tüzel kişisinde bulunması
gereken bir statüye kavuşturulması lazım. Böyle bir statüyü de kaldırıyorsunuz,
ondan sonra bütün yetkiyi Bakanlar Kuruluna veriyorsunuz, yönetimi Genel Müdüre
veriyorsunuz.
Yayıncılık,
Türkiyede ve dünyada çok önemli bir hizmettir, önemli bir kamu hizmetidir.
Yayın hizmetinde çalışacak personellerin bir
yayıncılık hizmetinin gerektirdiği bilgiye, deneyime sahip
olmaları lazım.
Şimdi, TRT
devletin onurlu bir kurumudur. Eskiden böyleydi. Ama maalesef son zamanlarda
partizanca tayinler, partizanca kayırmalar burayı bir kamu kurumu
hâlinden çıkardı. Ben, inanmanızı istiyorum, AKP iktidara
geldiğinden beri TRTnin hiçbir kanalını seyretmiyorum, bir tek
üçüncü kanalı seyrediyorum.
MUHARREM
SELAMOĞLU (Niğde) Çok üzüldük!
ORHAN KARASAYAR
(Hatay) Halk seyrediyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun efendim.
KAMER GENÇ (Devamla)
Canım, siz üzülmüyorsunuz çünkü kendinizi orada görüyorsunuz. Ama biz
diyoruz ki Türkiye Cumhuriyeti devletinin her kurumunun saygıdeğer
bir kurum olması lazım. Bu saygıdeğer kurumu
saygıdeğer yapacak kişiler de orada yönetici olarak
çalışan kişilerdir, buraya getirilen düzenlemelerdir. Yoksa ki
tarikat mensupları, yandaşları getirip de hiçbir bilgisi
olmayan, bir deneyimi olmayan kendi yandaşlarınızı orada
hem de hiçbir kamu kurumunda olmayan çok yüksek rakamdaki maaşlarla
çalıştırırsanız o sizin karakterinize uyan bir
şey. Ama bizim karakterimiz, bizim devletten beklediğimiz, devlet
ciddiyetinden beklediğimiz husus, bunun hakkıyla yapılması
ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin bu çok önemli kurumunun çok iyi bir yayıncılık
politikasıyla faaliyette bulunması, Hükümetin bir arpalık
müessesesi olmaması. Görüyoruz işte, kimi imtiyazlı kişiler
varsa yani yetkili, etkili kimseler varsa hemen
yandaşlarını TRTye
gönderiyorlar.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Evet,
saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, şimdi madde
üzerinde on dakika süreyle soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.
Sayın Koçal
ALİ KOÇAL
(Zonguldak) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
İbrahim Şahinin Genel Müdür olmasından sonra TRT
programlarında okunan gazetelerin sıralamasının
değiştiğini hep birlikte müşahede ediyoruz. Daha önce
gazeteler gündeme ilişkin haberlere göre sıralanırken
şimdi, her gün Zaman gazetesi birinci sırada okunuyor. Programda
okunan gazeteler arasına Millî Gazete ve Vakit katılırken,
Radikal gazetesi artık okunmuyor.
Buna
bağlı olarak, bir: Bu sıralama neye göre yapılıyor?
İki:
Gazetelerin tirajında hangi kurumun raporu dikkate alınıyor?
Tirajda belirleyici olan bayi satışı mı, abone
satışı mıdır?
Üç: Bir gazetede
yer alan haber mi önemlidir yoksa o gazetenin tirajı mı? Haber
programında gazete başlıkları okunurken belirleyici
olanın haber olması gerekmez mi?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Koçal.
Sayın Köse
ŞEVKET KÖSE
(Adıyaman) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakana
soruyorum: TRT Genel Müdürlüğüne danışman olarak getirilen 2
danışmana ilişkin 19 Mart 2008 tarihinde verilen soru önergesine
Sayın Bakan hâlen cevap vermediniz. Neden yanıt verilmedi? Danışmanlık
yapanların önünde yasal bir engel mi var?
BAŞKAN
Sayın Baytok
NESRİN
BAYTOK (Ankara) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ben Sayın
Bakana geçen gün, görüşmelerin ilk günü, geneli üzerinde
görüşmelerde, soru-cevap bölümünde verdiği bazı bilgileri sormak
istiyorum yeniden. Daha önceki TRT Genel Müdürü döneminde, Sayın Yücel
Yener zamanında 1.768 artı 594 personel
alınmıştır. demiştiniz Sayın Bakan. Şimdi,
2000 yılında PTT vericilerinin TRTye devredildiğini biliyoruz.
Bu devirle birlikte TRT personelinin de sayısında yaklaşık
1.700 kişilik bir artış olmuştu. Bu verdiğiniz
rakamlar -1.768- acaba onu mu içeriyor? Sorumun birisi bu.
Artı 594
personel alınmıştır. demiştiniz. Bu 594 kişi
işçi sayılmayan geçici personel statüsünde sözleşme imzalanarak
çalıştırılmaya başlanan personel midir?
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Kaplan
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
dün Başbakan Diyarbakırda bir açıklamada bulundu, dedi ki: TRT
yirmi dört saat Kürtçe yayın yapacak. Fakat Genel Kurulda AKPliler
yoktu, ertelendi, bugüne kaldı. Tasarıda da böyle bir madde yok. Biz
iki önerge sunduk. Bu iki önergede farklı dillerde, resmî dil
dışında da yayın yapılması konusunda bir
talebimiz var. Katılacak mısınız? Bir.
İkincisi:
Böyle bir düşünceniz varsa Kürt sanatçıların, yazarların,
aydınların bu konuda çalışması için bir kadro
çalışmanız var mı? Nereden temin edeceksiniz? Bunlara
ayrıca telif ve ücret konularında bir düzenlemeniz var mı?
Altyapısını oluşturdunuz mu? Yoksa Yapalım sonra
altyapısını oluştururuz diye mi düşünüyorsunuz, bunu
merak ediyoruz.
Sayın
Başbakanın söylediği konuda, yirmi dört saat Kürtçe yayın
yapılması konusunda sizlerin de bir önergeniz olacak mı?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Kaplan.
Sayın
Tankut
YILMAZ TANKUT
(Adana) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım, TRT Genel Müdürü Sayın İbrahim Şahinin şu an
mevcut görevinin yanı sıra, basında da dile getirildiği
gibi, Türk Telekom Yönetim Kurulu Başkan Vekilliği, Avea Yönetim
Kurulu Başkan Yardımcılığı görevleri mevcut mudur?
Şayet bu görevler var ise hâlen devam etmekte midir? TRT Genel
Müdürlüğü görevi süresince bu görevlerine de devam etmesi sizce etik
midir?
Ayrıca Türk
Telekomdan, TRT Genel Müdürünün, maaşının
dışında performans primi veya bonus adı altında
herhangi bir ücret alması söz konusu mudur? Almış ise bunun
miktarı nedir?
Yine Türk Telekom
Başkan Vekili olarak, özel bir kurum olan ve sektördeki diğer
kurumlarla rekabet hâlinde olan Telekom ile diğer kurumlar arasında
tercih ve avantajları kullanmada tarafsızlığınızı
ve objektifliğinizi TRT Genel Müdürü olarak nasıl koruyabileceksiniz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tankut.
Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şu anda sözleşmeli personel olarak
kaç kişi TRTde çalışmaktadır? Bu sözleşmeli personel
içinde Cihan Haber Ajansı, Kanal 7, Aksiyon dergisi ve Zaman gazetesinden
kaç kişi alınmıştır? Bunlara aylık kaç lira para
ödenmektedir?
Şu anda TRT
Genel Müdürü olan kişi yan ödemelerle birlikte kaç lira maaş almaktadır?
Milletvekillerinin maaşıyla bunu kıyaslayabilir miyiz?
Bunları öğrenmek istiyorum efendim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Genç.
Sayın
Bakanım, buyurun.
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum
arkadaşlarıma ve sorularına.
Cevap vermekte
zaman sınırlaması olduğu için eğer
dışarıda kalan sorular olursa -ki olacaktır- bunlara
ayrıca yazılı olarak cevap vereceğim.
Tekrar edilen
birkaç soru var. Evvela, bu gazeteler -zaten arkadaşlarımız
söyledi- nasıl bir kriter dikkate alınarak sabah haberlerinde
özellikle okutuluyor? Zaten burada konuşan arkadaşlarımız
da söylediler, tiraj dikkate alınıyor. En yüksek tirajdan
aşağıya doğru bir iniş vardır ve eğer 50
binin altına düşüyorsa -ki Radikal gazetesinin adı geçti orada-
o tabii sıralamaya girmiyor.
Bir
arkadaşımız Bu doğru mudur? dedi. Yani haber mi önemli,
tiraj mı önemli? Tabii, tiraj daha matematiksel olduğu için, önem
açısından demiyorum ama elinizdeki kriter ne kadar somut olursa
rasyonelliği de işin o kadar daha belirgin hâle gelir.
Şimdi, tabii
gerçekten öyle haberler vardır ki son derece önemlidir ama haberden yola
çıktığınız zaman, hepimiz biliyoruz ki, kendimiz
içindeyiz, siyasetçiler olarak her gün başımıza geliyor, çok
kere bizim için çok önemli olan bir haber bir başka arkadaşımız
için, bir başka grup için, bir başka kurum için o kadar önemli
olmuyor. Yani, haber değerlendirmesi dünyanın her yerinde
sübjektivitesi ağır basan bir değerlendirmedir, yorumdur.
Doğrusunu isterseniz eğer haber kısmına girersek bunun
altında çıkabileceğimizi düşünmüyorum. Bu bakımdan
şu anda bize en makul görünen ratingdir. O rating değişmez bir
şey değil. İleride çalışılır, eğer
gerçekten haberle ilgili bir kategori olarak girecekse onunla ilgili bir
düzenleme de yapılabilir.
Efendim, naklen
biz 24 personel almışız, açıktan hiç personel
alınmamış. Zaten, bunların da 2si şehit ailesi
kontenjanından alınmıştır.
Arkadaşlarımız yine ısrarla geçen, geneli hakkında
konuştuğumuz zaman söyledim- bir daha tekrar edilmesini istiyorlar.
Ben tekrar, müsaade ederseniz söyleyeyim, Yücel Yener Bey zamanında
AKİF
EKİCİ (Gaziantep) Sayın Başkan, duyamıyoruz.
Sayın Bakan,
mikrofona yakın konuşursanız
BAŞKAN
Sayın Bakanım mikrofonu biraz yaklaştırırsanız,
arkadaşlar Duyulmuyor. diyor.
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Duyulmuyor mu? Affedersiniz. Teşekkür ederim
uyardığınız için.
Yücel Yener Bey
zamanında açıktan ve naklen atanan personel sayısı 1.768,
ayrıca dönem başında sözleşme yapılarak alınan
personel sayısı da 594.
Eğer
istiyorsanız öteki rakamları da söyleyeyim: Musa Öğün
zamanında 1.673 personel açıktan veya naklen alınmış,
Sayın Kerim Aydın Erdem zamanında 887, Akgüner zamanında
363 ve Şenol Demiröz döneminde -ki AK Parti İktidarı dönemidir
arkadaşlar- 17 personel alınmış açıktan, naklen
atamayla ve bu dönemde de yani son altı ay içinde, benim sorumlu olduğum
dönem içinde de alınan personel sayısı 21dir.
Yani bunun
adı eğer ki -söz açılmışken ona da temas edeyim-
kadrolaşmaysa açıkçası o zaman kadrolaşma
kavramının anlamını iyice
buharlaştırmış oluruz. Bunu söyleyebilmek için daha bir
süre beklenmesi ve gerçekten de bizim atamalarımızın izlenmesi,
takip edilmesi lazım.
Atama ve nakil
işlemlerinde de arkadaşlar, şuna dikkat etmek zorundayız,
sorumlu bakan olarak da zorundayım: Demokratik hukuk devletinde bu
işin çerçevesi bellidir. Özgür ve eşit vatandaşlar, eğer
haklarında atanmasına dair hukuki bir sakınca yoksa,
soruşturma geçirmiştir, o soruşturmayla ilgili bana
birtakım bilgiler intikal etmiyorsa
Söz gelimi bana diyorum, çünkü bakana
gelmiyor bu atamalar, Kurulun otonomluğundan dolayı zaten kendi iç
bünyesinde hallediliyor ama mesele bana intikal ederse elbette müdahale etmek
durumundayım. Ama temel ilkemiz, temel kriterimiz demokratik hukuk
devletinde var olması gereken kriterdir. Yani eşit ve özgür
vatandaş olarak karşıma geliyorsa, eğer onun yapısı,
eğitimi, backgroundu, her neyse arka planı -backgroundu, geri
alıyorum- müsaitse o zaman hangi
kanalda çalışmış olduğu, hangi kanalda
çalışmamış olduğu meselesini sorma hakkına sahip
olmadığını düşünüyorum.
Ben şimdi
birazdan dışarı çıkacağım mola verdiğimiz
zaman
Bütün genç arkadaşlarımız, bunların bir
kısmı Hükûmeti destekliyor gibi iddia edilen gazetelerde
çalışıyorlar, bir kısmı da Hükûmet lehinde neredeyse
altı senedir tek kelime lehte bir
şey söylemediğini gördüğüm basın mensupları var. Ama lütfen
kulis tarafına geçip hepsine sorunuz; bugüne kadar, ben hiçbiriyle ilgili
en ufak bir ayrım yapmamışımdır. Yaptı. diyen
varsa, millete karşı da Genel Kurula karşı da
hesabını vermeye hazırım.
BAŞKAN
Sayın Bakanım, süreniz doldu. Biraz daha seri cevaplandırırsanız
arkadaşlarımızın sorularını
Buyurun.
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Ama, işte, soru o kadar çok geliyor ki
Sayın Başkan.
BAŞKAN
İşte, zamanımız içerisinde cevaplandıracağız
Sayın Bakanım.
Buyurun.
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Efendim, Genel Müdürün maaşıyla ilgili
epeyce soru soruldu. O zaman, vaktim eğer doluyorsa, bununla bitireyim,
öbürlerine yazılı cevap vereyim.
Sadece Türk
Telekomdan, onun Yönetim Kurulu üyeliğinden ücret alıyor. Diğer
görevli olduğu kurumlar var, ama onların hiçbirinden ayrıca,
maaşına ek olarak bir
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Toplam kaç lira maaş alıyor?
ALİ KOÇAL
(Zonguldak) Miktarı ne, miktarı?
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Madem vakit kalmadı, danışmanla
ilgili soruya da yazılı cevap vereyim, elimde var.
Neye ben cevap
vermedim?
EŞREF
KARAİBRAHİM (Giresun) Genel
Müdür ne kadar maaş alıyor? Bizden çok mu?
ŞAHİN
MENGÜ (Manisa) 12 milyar kadar alıyor mu?
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Önümüzdeki maddenin sorularıyla ilgili
kısımda cevap vereyim size.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
milletvekilleri, madde üzerinde üç adet
önerge vardır. Önergeleri önce geliş sırasına göre
okutacağım, sonra aykırılık derecesine göre
işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 219 Sıra Sayılı Tasarının birinci maddesine
aşağıdaki hükmün eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent
Baratalı Malik Ecder
Özdemir Hüseyin
Ünsal
İzmir Sivas Amasya
Birgen
Keleş İsa
Gök
İstanbul Mersin
Türkiye Radyo
Televizyon Kurumu RTÜK denetimine tabidir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 219 s. sayılı kanun tasarısının 1. maddesi ile
değiştirilen 2954 sayılı kanunun 1. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Oktay
Vural Mehmet Günal Emin Haluk Ayhan
İzmir Antalya Denizli
Hasan
Özdemir Beytullah Asil
Gaziantep Eskişehir
Madde 1
Bu kanunun
amacı, Türkiye Radyo-Televizyon Kurumunun kuruluş, görev, yetki ve
sorumlulukları ile yönetimine ilişkin esas ve usulleri
belirlemektir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 219 Sıra Sayılı yasa tasarısının birinci
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Genç, buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 219 sıra
sayılı Yasa Tasarısının, yani 2954 sayılı
Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu Kanununun 1inci maddesinde yapılan
değişikliğin metinden çıkarılmasını istedim.
Aslında, bu
kanunla getirilen bu özerklik, tarafsızlık tamamen lafta kalan
özerklik ve tarafsızlıktır. Çünkü tamamen, getirilen
düzenlemeyle siyasi iktidarın, yönetimin, siyasi iktidarın emrine
verilmiştir. Siyasi iktidarın emrine verilen bir kurumun özerkliği
ve bağımsızlığı söz konusu olabilir mi? Olamaz.
RTÜKü biz
bağımsız zannediyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisi
tarafından bunların üyeleri seçiliyor. Ama ben geçen gün de sordum,
lütfen, bugüne kadar siyasi iktidarın aleyhine RTÜKle ilgili verilen bir
karar var mıdır? Siyasi iktidarın yanını tutan
basın organlarıyla ilgili olarak RTÜKün cezalandırıcı
bir hükmü var mıdır?
Ayrıca da,
RTÜKün Başkanı olan kişi -geçen gün ben Almanyaya da gittim.-
Deniz Feneri ile ilgili hakkında çok ciddi iddialar var ve orada bize
şunu söylediler: Kendisi gelse Almanyada derhâl tutuklanır.
dediler. Çünkü 35 milyar mı, milyon mu tam aklımda değil -tabii
büyük bir fark ediyor- euro, Deniz Fenerinde büyük bir suistimal.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Milyar mı, milyon
mu?
KAMER GENÇ
(Devamla) - Yani, ben de çok
MEHMET EMİN
TUTAN (Bursa) Yazık, yazık!
KAMER GENÇ
(Devamla) Size yazık asıl.
Efendim,
bakın
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
Müdahale etmeyin arkadaşlar
KAMER GENÇ
(Devamla) Yani şimdi rakamı milyar mı, milyon mu diye
aklımda kalmadı, ben de yalan söylemek istemiyorum.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Atma, atma!
KAMER GENÇ
(Devamla) Hayır efendim, eğer yalansa
35 milyon euro hadi. 35
milyar değildi zaten, 35 milyon euro. (AK Parti sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
KAMER GENÇ (Devamla)
- 35 milyon euro Deniz Fenerinden
Efendim, bakın
(AK Parti
sıralarından gürültüler)
MEHMET EMİN
TUTAN (Bursa) Herkese sürüyorsun karayı!
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
KAMER GENÇ
(Devamla) Yahu, ben karayı sürmüyorum arkadaş, gelin burada
araştıralım.
Mesela, orada
Alman polisinin tespit ettiği tespitler var. Tayyip Erdoğanın
oğlunun Deniz Feneriyle, Kanal 7ye gidip geldiği tespit
edilmiş. RTÜK Başkanına bu konuda çok ciddi suçlamalar var.
Şimdi, bu RTÜK Başkanını, Türkiye'nin
bağımsız bir kurumun başı olarak orada tutuyorsunuz.
Yani şimdi, peki, bağımsızsa niye orada tutuyorsunuz? Çünkü
hakkında suçlama var. Buyursun Almanyaya gitsin. Eğer varsa,
Almanya
Ondan önce, Alman Hükûmeti tarafından bununla ilgili karar
çıkmadan önce haftada bir gidiyormuş. Tabii oradaki insanların
söylediğine göre, ben tabii ki, Türk Hava Yollarının biletlerine
de bakmadım. Ama şimdi
(AK Parti sıralarından gürültüler)
ORHAN KARASAYAR
(Hatay) Hepsi dedikodu, belgeyle konuş!
KAMER GENÇ
(Devamla) Bana söylenen o.
MEHMET EMİN
TUTAN (Bursa) Senin hakkında da çok dedikodu var!
KAMER GENÇ
(Devamla) Ben bir parlamenter olarak Almanyaya gittiğimde Almanyada
bir kurumun başkanının orada suçlanan bir kişi olduğu
konusunda bana eğer böyle bir talep de gelirse, bir söylenti de gelirse
ben bundan utanırım. Yani çünkü, Türkiye Cumhuriyeti devleti benim
devletimdir. Bu devletin her kurumunun başında olan insanların
saygın olması gerekir.
Dolayısıyla
burada maddelere bunları getirip de koymanın bir anlamı yok. Sayın Bakan biraz
önce söylediğimiz sözlere, sorulara cevap verdi ama o soruların
Efendim, ben hiçbir şey yapmadım diyoruz. Hâlbuki AKPlilerin
atamalarda ne kadar taraflı hareket ettiğini, kendilerine yandaş
olmayan herhangi bir kişiyi atamadıklarını, bunu artık
sağır sultanlar duydu, sağır sultanlar duydu.
Doğru dürüst
bir denetim yok. Hele denetim elemanları da gidip bu Kurumda çalışan insanların
aleyhine bir rapor verdiler mi hemen denetim elemanının görevine de
son veriliyor. İşte, bunun en önemli örneği de son gümrük
başmüfettişinin görevden alınmasıdır AKPli bir
milletvekilinin hesaplarıyla ilgili bir iddia ortaya
atıldığından dolayı hakkında soruşturma
açtığı için. İlgili milletvekili beyanat verdi, Ben bunu
attırırım. dedi, attırdı. Yani Türkiye bu! Sizin
yönetiminizin anlayışı bu.
Ben diyorum ki:
Bu önerge, yani böyle bir maddeyi lafzen düzenlemek, özerk veya ondan sonra
tarafsız diye şey etmek bir
Hükûmetin tamamen emrine girmiş bir
TRT Yönetim Kurulu böyle bir özerklik ve yansız yönetim sağlayacak
bir yönetim biçimine sahip olmadığından bu maddenin
kaldırılmasını istedim.
Saygılar
sunuyorum. (DSP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Karar yeter sayısı istiyorum.
III.- Y O K L A M A
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, önergenin
oylamasından önce bir yoklama talebi vardır.
Yoklama talebinde
bulunan arkadaşlarımızın isimlerini tespit edeceğim:
Sayın Anadol, Sayın Ersin, Sayın Mengü, Sayın Oksal,
Sayın Baratalı, Sayın Baytok, Sayın Gök, Sayın
Keleş, Sayın Koçal, Sayın Ünsal, Sayın Özkan, Sayın
Köktürk, Sayın Köse, Sayın Öztürk, Sayın Arat, Sayın
Sönmez, Sayın Ekici, Sayın Özbolat, Sayın Koç, Sayın
Karaibrahim, Sayın Yazar.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, ismini okumuş olduğum
arkadaşlarımız lütfen yoklama için sisteme girmesinler.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum.
Yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
1.- Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/541) (S.Sayısı:219) (Devam)
BAŞKAN -
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 219 s. sayılı kanun tasarısının 1. maddesi ile
değiştirilen 2954 sayılı kanunun 1. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Oktay
Vural (İzmir) ve arkadaşları
Madde- 1
Bu kanunun
amacı, Türkiye Radyo-Televizyon Kurumunun kuruluş, görev, yetki ve
sorumlulukları ile yönetimine ilişkin esas ve usulleri
belirlemektir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Vural, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Çok değerli
milletvekili arkadaşlarım, verdiğimiz bu önerge aslında
kanun tasarısında yer almayıp da alt komisyonda ilave edilen bir
maddeyle ilgili.
Şimdi,
burada biraz önce de ifade edildi, Meclis Genel Kurulunda kanun
tasarısında ya da komisyon metninde bulunmayan bir maddeyle
ilişkili olan herhangi bir madde ek madde olarak komisyonun salt
çoğunluğuyla katılması hâlinde Genel Kurul tarafından
oylanabiliyor ama alt komisyonda maalesef üç maddelik bir kanun geliyor, on iki
maddeye çıkartılabiliyor. İşte, ilave edilen maddelerden
biri de bu Amaç maddesidir. Şimdi, bu Amaç maddesiyle gerekçede ortaya
konulan husus, Radyo ve Televizyon Üst Kuruluyla ilgili düzenlemeler daha önce
yapılmıştı, bu çıkartıldı diyor ve bu
çerçevede de, kanunun maddesinde aynen şunu ifade ediyor: Bu kanunun
amacı, radyo ve televizyon ile tüm medya araçlarından yapılan
yayınların düzenlenmesine ilişkin... Şimdi, bununla ilgili
Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna verilmiş görev. Bakınız, Radyo
ve Televizyon Üst Kuruluyla ilgili kanunun, 3984 sayılı Kanunun
amacı, radyo ve televizyon yayınlarının düzenlenmesidir.
Siz, bu kanunun amaç maddesinde Radyo ve Televizyon Üst Kurulunu
çıkartıyorsunuz ama Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun görevini yine
bu kanunun içerisine amaç olarak koyuyorsunuz. Dolayısıyla, burada, radyo,
televizyon yayınlarının düzenlenmesiyle ilgili bir husus TRT
Kanununda yer almamaktadır, Radyo ve Televizyon Üst Kuruluyla ilgili
kanunda yer almaktadır.
Bu bakımdan,
bu konu, aslında bu düzenleme Anayasamıza da
aykırıdır. Çünkü Anayasamızın 133üncü maddesi,
Radyo ve televizyon faaliyetlerini düzenlemek Radyo ve Televizyon Üst Kurulu
tarafından yapılır diyor. Bu Kurulun kuruluşu, görev ve
yetkileri kanunla düzenlenir diyor. Kanun düzenlemiş. Düzenlenmiş
bir kanun varken, şimdi TRT Kanununda radyo ve televizyon yayınlarının
düzenlenmesini amaç olarak ortaya koymak tam bir çelişkidir. O
bakımdan, bizim ortaya getirdiğimiz bu öneri, doğrudan
doğruya TRTnin bir kamu kurumu olarak görev, yetki,
sorumluluklarını belirlemeye yönelik bir kanun tasarısı
olduğunu ortaya koymak içindir. Nitekim, bu yapılan
değişikliklerde, radyo ve televizyon ile tüm medya araçlarından
yapılan yayınların düzenlenmesi
Sayın
milletvekilleri, radyo ve televizyon dışında tüm medya
araçları nasıl düzenleniyor bu kanunda? Neresini düzenliyorsunuz?
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) TRTye bağlı olanı
OKTAY VURAL
(Devamla) TRTye bağlıysa kanunun içerisinde olur, amaçta olmaz.
Dolayısıyla, tüm medya araçlarının düzenlenmesiyle ilgili
bir hükmün bu kanunda, bu tasarıda yer alması doğru
değildir. Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun görevidir radyo ve televizyon
yayınlarını düzenlemek. Dolayısıyla, TRTnin böyle bir
görevi olmadığına göre, amaç maddesinden bunun
çıkartılması gerekmektedir.
Bu bakımdan,
bu değişiklik aslında teknik bir değişikliktir. Bu
değişikliğin yapılması gerekmektedir. Çünkü iki
kanunun da amaç maddesi aynı. Radyo ve Televizyonların Kuruluş
ve Yayınları Hakkında Kanun, bu Kanunun amacı radyo ve
televizyon yayınlarının düzenlenmesi; getirdiğimiz
düzenlemede bu kanunun amacı radyo televizyon yayınlarının
düzenlenmesi. İki kanun aynı amaç için düzenlenir mi? Böyle bir
değişiklik olur mu? Dolayısıyla bunun
değiştirilmesi gerekmektedir.
Bu vesileyle, bu
önerge vesilesiyle bir hususu daha dile getirmek istiyorum, Özellikle
Sayın Bakana, bu televizyonların tarafsızlığıyla
ilgili yayınların denetimi konusunda RTÜKle ilgili bir soru
yöneltmiştim ve 3984 sayılı bu Kanun aynen şunu
söylemektedir: Siyasi partiler ve demokratik gruplar arasında fırsat
eşitliğinin sağlanması
Ve kendilerine sormuştum:
Siyasi partiler arasında, kuruluşlar itibarıyla, 2003-2007
arasında bu tarafsızlığı ifade eden bir denetim
yapılmış mıdır? Hayır, hiçbir denetim
yapılmamış, hiçbir rapor düzenlenmemiş.
Şimdi,
kanunda siyasi parti gruplarına fırsat eşitliği
sağlanması amaç olarak ortaya konmuşken, bu amacın
gerçekleşip gerçekleşmediğine ilişkin maalesef hiçbir
denetim yapılmadığı ortaya çıkmıştır. O
bakımdan, kanuni amaçları ortaya koymak önemlidir ama bu amaçlar
doğrultusunda yayın yapılıp
yapılmadığını da RTÜKün tespit etmesi, rapora
bağlaması gerekmektedir. Biz şimdi nasıl bir yayın
yapıldığını bilmiyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Vural, konuşmanızı tamamlayınız, buyurun.
OKTAY VURAL
(Devamla) Bu ilkelere uyulup uyulmadığını bilmiyoruz.
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu ile ilgili kanunda, muhakkak surette, özellikle
siyasi partiler arasında fırsat eşitliği güden 4/n maddesi
uyarınca gerekli düzenlemeleri ve raporları hazırlaması
gerekmektedir ve bana verilen cevapta, RTÜKün verdiği cevapta diyor ki:
Bunu yapmak uzun bir zaman alır. Onların görevi budur. Bu konuda,
muhakkak surette, siyasi partilerimizi tatmin edebilecek şekilde bu
yayınların tarafsız yapılıp yapılmadığı
konusunda rapor düzenlenmesi gereklidir.
Bu vesileyle, bu
önerge vesilesiyle bunu da ifade etmek istedim.
Önergemize
katılmanızı istirham ediyor, hepinize saygılar arz
ediyorum.
Sağ olun.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Vural.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 219 sıra sayılı Tasarının birinci maddesine
aşağıdaki hükmün eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent
Baratalı (İzmir) ve arkadaşları
Türkiye Radyo
Televizyon Kurumu RTÜK denetimine tabidir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Gök, siz mi konuşacaksınız?
İSA GÖK
(Mersin) Evet.
BAŞKAN
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
İSA GÖK
(Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Arkadaşlar,
TRTde son dönemde yayına başlayan programlara ve sunuculara
dikkatinizi çekmek istiyorum, bir dikkat edelim şunlara:
Sensiz Olmaz
Olur mu programı TRT 1de yayınlanıyor, Önder Aytaç sunuyor.
Kimdir bu arkadaşımız? Bu arkadaşımız, Polis
Akademisinde öğretim üyeleri ve Fethullah Gülen cemaatinin
yaygınlaşması etkinliği konusunda adı
çıkmış bir arkadaşımızdır.
Ezber Bozan
programı vardı, dün akşam izledim, tüylerim diken diken oldu.
Konuşmacı arkadaşımız Yeni Şafak ve Zaman
gazetesi yazarı, yakın çağ tarihini hiç bilmeyen
Bir saat boyu izlemeye
çalıştım -ben iyi bir TRT izleyicisiyimdir hem radyo hem
televizyon olarak- hakikaten üzüldüm. Bu kadar boş ve gerçekten uzak bir
program izlememiştim bugüne kadar.
Felsefe
Konuşmaları: Sayın Teoman Duralı
Yine, biliyorsunuz, Yeni
Şafak ve Zaman gazetesi yazarı Teoman Duralı.
HAYDAR KEMAL KURT
(Isparta) Haftanın programını okuyorsunuz herhâlde!
İSA GÖK
(Devamla) Evet Renk, Ahenk: Biliyorsunuz, bu programda Fethullah Gülenin
metinleri okunuyor.
Gündeme Dair: Bir
bayan milletvekilimizin eşi programda konuk, Sayın Mümtazer Türköne.
Bu konuya hiç girmek istemiyorum.
Şenlik Var:
Biliyorsunuz, Murat Yeni, Samanyolu TVden geçti buraya Murat Yeni.
Bedirhan
Gökçeyle Gecenin Kıyısında: Arkadaşlar, Kanal 7den
geçti. Arkadaşlar, liste aynen
devam ediyor. Allah aşkına, hepsi Yeni Şafaktan, Zamandan,
Kanal 7den
LÜTFİ
ÇIRAKOĞLU (Rize) Moskovadan mı getireceklerdi?
İSA GÖK
(Devamla) Buradakilere bakın, buradakilere
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen hatibe müdahale etmeyin.
İSA GÖK (Devamla)
Arkadaşlar, bir düşünün Allah aşkına, TRTye ne
olduğunun farkında mısınız? Veya TRTye ne yaptığınızın
farkında mısınız? Ana haberin tam günde ilk 100e
giremediği günler oluyor artık. Prime timede değil, prime time
değil, ilk tam günde ilk 100e giremiyor. TRT nereye gidiyor? Zaten var
olan sizin kendi seyirci kitlenizin televizyonları var. TRTnin kendi
kitlesini TRTye küstürdünüz, izlenmez oldu artık kanal.
Banu Avar:
Başına gelenleri zaten tüm Türkiye biliyor Banu Hanımın.
Bakın, TRTde
idari ve mali özerkliğe ve editöryal bağımsızlığa
kavuşmanın yollarını beraber bulmak zorundayız.
Bunlara, bu üç konuya girmediğiniz müddetçe TRTyi yalnızca
öldürürsünüz.
Arkadaşlar,
TRTde, yıllardır işçi sayılmayan geçici personel var. Bu
insanları kadroya almadınız, 300 kişilik ek kadro
aldınız. Bakın, TRT Çukurova Radyosunda Ufuk Bakır var halk
müziği sanatçısı, aldığı maaş asgari ücret.
Çünkü bulunduğu yer yıllardır aynı yer, işçi
sayılmayan geçici kadro. Yazıktır! Kendi personeliniz.
Bunları niye değerlendirmiyorsunuz? Niye değerlendirmiyorsunuz
bunları?
Genel Müdürümüz,
hakikaten, amiyane tabirle, tam bir padişah yetkisiyle
donatılıyor: İki yıllığına geçici görev
yetkisi. Hangi kurumda, hangi amirde var? Nerede var bunlar, bir örnek gösterin
bana.
Arkadaşlar,
İnternet televizyonculuğu başlıyor. Önemli bir aşama.
Yurt dışında görüşmeler yapılıyor ve şu anda
-haberi çıkmadı- Arşiv Dairesi Başkanı görevden alındı.
Şu anda Arşiv Dairesi Başkanlığına Sayın
İbrahim Şahin bakıyor. Şimdi, bakın, TRTnin Arşiv
Dairesi cumhuriyet arşividir, bu devletin arşividir. Arşiv
Dairesinde bir şeyler olacak, herkesin dikkatini çekmek istiyorum,
Arşiv Dairesine dikkat edin arkadaşlar.
Arkadaşlar,
Anayasa özerk der, kendi Yasası tarafsız der. Şu anda TRTye
özerk ve tarafsız diyebilecek olan bir tane sağduyulu,
aklıselim arkadaş var mı?
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Van) Var, var, hepimiz.
İSA GÖK
(Devamla) Tebrik ediyorum sizi, tebrik ediyorum!
Tanıdığım doktor arkadaşlarım var!
Arkadaşlar,
bakın, 12 Eylül döneminde TRTde, bakın iyi
hatırlarsınız, 101ler vakası vardı, kara listeler
vardı. TRTde birçok insanı kara listeye aldınız, program
yaptırmıyorsunuz. Bazı programlarınızda da spiker
bulamıyorsunuz, radyoya başvuruyorsunuz, spiker taraması
yapıyorsunuz şu anda. TRTyi bu hâle getirmeyin. Bölgelerde
çalışan, cansiparane çalışan insanlar var, bunları
değerlendirin, TRTye hayatiyet verin. TRTyi sonuçta
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İSA GÖK
(Devamla) Sayın Başkan, ek süre veriyor musunuz?
BAŞKAN
Sayın Gök, buyurun, tamamlayın konuşmanızı.
İSA GÖK
(Devamla) Sağ olun.
Arkadaşlar,
TRT ölüyor, TRT kan kaybediyor, TRT izlenmez oldu. Eğer amacımız
TRTnin kapanmasıysa tebrik etmek lazım. Lütfen, TRTden elinizi
çekin, TRT bu halkındır, TRT hepimizindir, ortak kültürümüzdür TRT.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Gök.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
1inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum
KAMER GENÇ
(Tunceli) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN
Tamam Sayın Genç.
Maddeyi
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Sayın
milletvekilleri, Kâtip Üyelerimiz arasında ihtilaf vardır, elektronik
cihazla oylama yapacağım.
Oylama için iki
dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum:
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN -
Saygıdeğer milletvekilleri, karar yetersayısı vardır,
madde kabul edilmiştir.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, yeni madde ihdasına dair bir önerge
vardır. Malumlarınız olduğu üzere, görüşülmekte olan
tasarı veya teklife konu kanunun, komisyon metninde bulunmayan, ancak tasarı
veya teklif ile çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin
değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla
katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açılacağı İç Tüzükün 87nci maddesinin
dördüncü fıkrası hükmüdür. Bu nedenle, önergeyi okutup Komisyona
soracağım. Komisyon önergeye salt çoğunlukla, 21 üyesiyle
katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme
açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması
hâlinde ise önergeyi işlemden kaldıracağım.
Şimdi
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 219 sıra sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısına
aşağıdaki maddenin 2. madde olarak eklenmesin ve diğer
madde numaralarının da buna göre düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.
Gültan
Kışanak Hasip Kaplan Şerafettin
Halis
Diyarbakır Şırnak Tunceli
Pervin
Buldan Sevahir
Bayındır
Iğdır Şırnak
Madde 2- 2954
sayılı Kanunun 5inci maddesine aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
Kurumun
yayınları Türkçe olarak yapılır. Ancak kamu
yayıncılığının bir gereği olarak, ülkemizde
konuşulan farklı dil ve lehçelerde de yayın yapılır.
BAŞKAN -
Sayın Komisyon, önergeye salt çoğunlukla katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) -
Katılmıyoruz, salt çoğunluğumuz yoktur.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başbakan Diyarbakırda
açıkladı. Sonra zor durumda kalırsınız.
BAŞKAN -
Komisyon salt çoğunluğa sahip olmadığını
Dolayısıyla önergeye salt çoğunlukla katılma imkânı
olmamıştır. Bu nedenle önergeyi işlemden
kaldırıyorum.
2nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 2- 2954
sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının
(c) bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
c) Bu Kanun
çerçevesinde; Türkiye sınırları içinde yayın yapan yerel,
bölgesel, ulusal radyo ve televizyon kurum ve kuruluşları ile sözleşme,
anlaşma ve protokoller imza etmek; ayrıca
Başbakanlığın onayını alarak gerektiğinde
uluslararası radyo ve televizyon kurum ve kuruluşları ile
anlaşma, sözleşme ve protokoller imza etmek,
BAŞKAN
Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili
Nesrin Baytok, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Edirne Milletvekili
Cemaleddin Uslu, Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Van Milletvekili
Fatma Kurtulan, şahısları adına Van Milletvekili Kayhan Türkmenoğlu
ve Bitlis Milletvekili Cemal Taşarın söz talepleri vardır.
İlk söz
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Nesrin Baytoka
aittir.
Sayın
Baytok, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
NESRİN BAYTOK (Ankara) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; TRT, TRT, TRT
Her iktidarın,
üzerinde gücünü denediği kurum. Ancak, şimdiki iktidarın
marifetlerini sergileyebilen çıkmamıştı.
Üzerinde
konuştuğumuz TRT Kanunundaki değişikliklerle ilgili yine
bir Adalet ve Kalkınma Partisi klasiğini görüyoruz. O da malum,
şu kadrolaşma konusu. Yani, istediği gibi kadrolaşabilmek
için kanun çıkarma yöntemi. Bu kanun TRT Kanunu değil, TRTde
kadrolaşma kanunudur. Hatta, iktidar partisine yakın gazetecilerin
başına devlet kuşu kondurma yasasıdır bu.
Böyle,
kadrolaşma amaçlı kanun çıkarmayı Mecliste
sıklıkla görüyoruz. Çeşitli devlet kurumlarındaki eski
personeli saf dışı edebilmek için Meclisten defalarca benzer
şekilde kanunlar çıkarıldı. O kurumların personeli
havuza alındı. Sıra, anlaşılan şimdi TRTde.
Sayın
milletvekilleri, bir siyasi parti, işbaşına gelinceye kadar, ona
oy verenlerin partisidir. İktidar olup hükûmeti kurduktan sonra,
artık 70 milyonun hükûmeti olur, olmalıdır ancak AKPye
baktığımızda, sadece kendilerinin iktidarı
olduğunu görüyoruz. Cumhurbaşkanı bile sadece AKPli
milletvekillerinin oylarıyla seçildi. Bari orayı 70 milyona ait
kılalım diyen bir anlayış hiç olmadı. O zaman CHP
Gerekirse bir AKPli de olur. Ancak uzlaşarak seçelim. dedi, dinletemedi. Bakın bugün
pişmanlıkla Keşke uzlaşsaydık. deniyor. Hatta Bu
kadar oy almasaydık daha hayırlı olurdu. bile deniyor.
Cumhuriyet Halk Partisinin sözüne değer vermeyi
hatırlatırım. Cumhuriyet Halk Partisi sadece ülkenin
yararını gözetir. CHPnin uyarıları dikkate alınırsa
bu millete de hizmet edilmiş olur. Siz de böylece ülkeye yararlı
iş yapmış olursunuz.
Sayın
milletvekilleri, iktidar, kamu kurumlarını, Sabah, ATV gibi medya
gruplarını, Futbol Federasyonunu, TÜRK-İŞ, TESK,
Kızılay gibi pek çok sivil kuruluşu hep ele geçirme
arayışında oldu. TÜBİTAKı ele geçirebilmek için
Mecliste üç dört kez yasa çıkarıldı. Hepsi bizim olsun
anlayışı devleti sardı. Nedir bu ele geçirme
arayışı? Nedir bu hırs?
Sayın
milletvekilleri, yargıyla Hükûmet arasında yaşanan bu son
tartışmanın altında yatan nedenlerden birisi de bu
değil mi? Yargının çok ciddi bir reforma ihtiyacı varken
reform gösterip yargıyı emrine alma girişimine ne demeli.
yargı ve medya demokrasinin olmazsa olmaz iki önemli gücü. Üçüncü
kuvvet yargı dördüncü kuvvet medya. Burada TRTyi konuşuyoruz,
yani dördüncü kuvveti.
Sayın
milletvekilleri, bütün uygulamalara baktığımızda çok temel
bir şeyi görüyoruz: Adalet ve Kalkınma Partisi kuvvetler
ayrılığı istemiyor, hepsi benim emrimde olsun istiyor. Ben
ne dersem o olsun, tartışılmasın, karşı
çıkılmasın. diyor. Kuvvetleri bir istiyor, bir arada ve emrimde
olsun istiyor. kuvvetler ayrılığı prensibinin yerine
kuvvetler birliği prensibini geçirmek istiyor. Bu TRT yasası da
işte böyle bir iş görecek.
Sayın milletvekilleri,
Türkiyede medya ikiye ayrılır: Birincisi, AKPli medya.
İkincisi de, henüz AKPli olmamış medya. Baş harfleriyle
HAOM Sonra aradaki O harfi de kalkınca HAM olacak. Sabah ve ATVnin
gözlerimizin önünde götürülüşü böyle bir işti, HAM oldu. TRTnin
götürülüşü de aynı amaca hizmet için. Sabah, ATV, damadın
yöneticisi olduğu şirkete Halk Bankası ve Vakıflar
Bankasının 750 milyon doları ve Katar sermayesi yoluyla
götürülür, TRT de böyle bir yasayla götürülür.
Kuvvet
dediğin nedir ki? Benim kuvvetim yani param senin kuvvetindir, senin
kuvvetin de yani halkı etkileme gücün de benimdir. Alın size
kuvvetler birliği.
Daire
başkanlığını kaldır bir daha kur, arada bütün
yöneticiler temizlensin.
Köy Hizmetleri
Genel Müdürlüğünü kaldır KÖYDESi kur, anında temiz kadrolar.
Mis gibi, uyanıkspor AKP!..
Tabii, TRTyi
kapatıp MRT kuramıyor. Onun yerine, örneğin Yayın Denetleme
Kurulunu Yayın Denetleme Koordinasyon Kurulu yapıyor. Kadrolar
temizleniyor, yerine istediğini yerleştir, ister Zamandan, ister Yeni
Şafaktan seç beğen al. Sadece lütfen HAOMdan olmasın yani
Henüz AKPli olmamış medyadan olmasın.
Sayın
milletvekilleri, yasanın genel gerekçesine
baktığımızda
TRTnin kamu hizmeti
yayıncılığı kapsamındaki rolünün belirlenerek
yeniden yapılandırılması
diye bir amaç konulduğunu
görüyoruz.
Bu kanuna
bakınca hiçbir yerinde yeniden yapılandırma göremiyoruz; sadece
TRTnin eski personelini tasfiye amacını görüyoruz, bir de
yandaş medyadaki dostları koruyup kollamak, onlara iş vermek
amacını görüyoruz. Hani nerede yeniden yapılandırma?
Yine, genel
gerekçe
Kuruluşun Anayasal özerkliğini zedelemeyecek
diye devam
ediyor.
Hangi özerklik?
TRT mi özerk? Bu yasayla mı özerk olacak, iktidarın daha da mı
borazanı olacak yoksa?
Böyle bir TRT hiç
olmamıştı. İktidarla böylesine iç içe geçmiş bir TRT
hiç görmedik, yaşamadık. Bazen Sayın Başbakan Nereden
nereye. diyerek Türkiyeyi bir yerden alıp bir yere getirdiğini
söylüyor. Evet, nereden nereye; kuvvetler ayrılığından yani
demokrasiden kuvvetler birliğine yani nereye, siz söyleyin.
Sayın
milletvekilleri, böylesini hiç duymadık, görmedik, yaşamadık.
Zaman zaman hayretler içine düştüğümüz olaylar yaşıyoruz.
Hiçbir iktidar döneminde TRT bu kadar iktidarın borazanı hâline
gelmemişti, bu kadar kraldan çok kralcı olmamıştı. Biz
TRTden ne kadar özerk, bağımsız, özgür
yayıncılık anlayışı içerisinde tarafsız bir
yayın beklersek, TRT o kadar iktidarın sesi ve gizli gündeminin
takipçisi hâline geldi. Başbakanın her etkinliği TRTnin bütün
kanallarında canlı yayınlarla verilirken, vatandaş, ana
muhalefet başta olmak üzere, muhalefetin sesini duymakta güçlük çekiyor.
22 Temmuzdan bu yana TRT, Başbakanın kaç konuşmasını
kaç saat canlı yayınladı, CHP Genel Başkanı Deniz
Baykalın kaç konuşmasını kaç saat canlı
yayınladı?
Bunun da
ötesinde, hazırlanan bütün programlar cumhuriyeti kemiren içerikler
taşıyor. TRTden sorumlu Bakanın orayı kendi özel
çiftliği gibi görme anlayışında olduğuna
tanıklık ediyoruz. TRT Genel Müdürünün 70 milyonu temsil edecek
biçimde bir yayın politikasıyla saygınlık kazanması
gerekirken, tam tersi, göreve geldikten sonra hızla saygınlık
yitirdiğini, gözden düştüğünü, makamını
dolduramadığını görüyoruz. Aynen YÖK Başkanı
gibi. Dikkatinizi çekerim: Her iki kurumun başındaki kişileri de
Sayın Abdullah Gül, Cumhurbaşkanı seçildikten sonra atadı.
Bugün, TRTye
bakınca ya Kanal 7yi, ya Samanyolu Televizyonunu, ya Zaman gazetesini ya
Yeni Şafak gazetesini ya Star gazetesini ya da Vakit veya Millî Gazeteyi
görüyoruz. Bir de iktidar partisinin
milletvekilinin eşinin pazartesi günleri haftalık program
yaptığını görüyoruz. Sayın milletvekilleri bu
kadrolaşma iştahı nerede duracak?
Ne iktidarlar
geldi geçti, ne büyüklenmeler yaşandı. Hepsi gitti, hepsi bitti,
bugün dünün krallarının esamisi okunmuyor, yarın da bugünün
kralları geçmişte kalacak; kalırken neyle
anılacaksınız; bu önemli.
Sayın
Başbakan geçen gün şöyle diyordu: Bizler emanet
taşıyıcılarıyız; bugün varız, yarın
yokuz; baki kalan bu kubbede hoş bir sada imiş. Ancak görülüyor ki,
Sayın Başbakan arzu ettiği o hoş sadayı da
bırakamayacak. Daha şimdiden insanlar, iktidarın, gücünü
ölçüsüzce kullanmasından korkarak sesini kısmış durumda.
İtiraz söyleyemiyor. Biraz yükseltmeye kalkanların başına
neler geliyor görüyoruz. Kimi zaman şiddetin ölçüsünün, ayarının
kalmadığını görüyoruz. Susturmak istediklerini hangi ince
yöntemlerle, hangi dinlemelerle, izlemelerle, hangi devlet gücünü seferber
ederek, bazen de en kaba ve kanunsuz yöntemlerle susturduğunu görüyoruz. En
son örneğini önce Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Sayın Osman
Paksütün izlenmesi ve dinlenmesi iddialarında gördük. Bir de ana
muhalefet partisi, Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Sekreterinin dinlenmesi
olayında gördük. Yandaş medyada da yayınlanmasını
gördük. Hangi demokrasi, hangi insan hakları, hangi hukuk devleti; kim
dinlemiştir, kim yayınlamıştır; kanunları
uygulaması gereken sorumlular nerede, İçişleri Bakanı
nerede, Başbakan nerede? En iyisi istifa ediniz, bırakıp
gidiniz, ülkeyi yönetemiyorsunuz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖZKAN ÖKSÜZ
(Konya) Size mi verecektik!
BAŞKAN
Sayın Baytok, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
NESRİN
BAYTOK (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
TRTyi de
yönetemiyorsunuz. Şu yalnız ve güzel ülkeden ne istiyorsunuz?
Sayın milletvekilleri,
bu tasarıyla TRT yeniden yapılandırılamaz, bu
tasarıyla TRT özerk hâle de gelmez. TRT özerk bir kurum olsun diye
düşünülüyorsa, bağımsızlığı hedefleniyorsa,
biliniz, bunun yolu bu yasa değildir. TRT Yasasının tamamı
bu bilinçle ele alınırsa ancak o amaca ulaşılır. Bu
şekliyle tasarıya karşıyız. Tarihe de ibretle not
düşüyoruz.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Baytok.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Edirne Milletvekili Sayın Cemaleddin
Uslu.
Sayın Uslu,
buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
CEMALEDDİN USLU (Edirne) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz 219 sıra sayılı
Yasa Tasarısının 2nci maddesiyle ilgili Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Sizleri
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, TRT, tüm vatandaşların alın teri vergileriyle
kurulan ve yayın hayatını sürdüren millî kurumdur. Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 133üncü maddesi TRT yayınlarıyla
ilgili düzenleme yapmaktadır. Buna göre, devletçe kamu tüzel
kişiliği olarak kurulan tek radyo ve televizyon kurumunun
özerkliği ve yayınlarının tarafsızlığı
esastır. Bu açık anayasal hüküm karşısında, millî,
manevi, cumhuriyet ve Atatürk değerlerinden yana olmak zorunda olan TRT,
tam tersi bir çizginin sözcüsü ve propaganda aracı durumuna
düşürülmemelidir; yayınlarında tarafsız, doğru ve
objektif ölçüleri uygulamak zorundadır. Son aylarda, TRTnin giderek AKP
İktidarının ve onun destekçilerinin âdeta sözcülüğünü yapan
taraflı bir yayın politikasına yöneldiği gözleniyor.
Farklı düşünen, muhalif veya iktidar yanlısı olmayan
siyaset ve devlet adamları, ekonomistler, bilim adamları âdeta sansür
edilmekte ve ekranlarda nadiren şans bulabilmektedirler.
Vatandaşların
vergi ödemelerinden elde edilen gelirle ayakta duran devlet televizyonu TRTnin
özellikle personele ilişkin rakamları çarpıtılıyor,
abartılıyor ve gerçekler söylenmiyor. TRTde kadrolu personel sayısının
6.958 olduğu Kurumun resmî kayıtlarında var, bu sayıya 485
geçici personeli eklersek toplam sayı 7.443 olmaktadır. TRTde fazla
personel olduğunu dile getiren TRT Genel Müdürü Sayın İbrahim
Şahin, bir yandan da personel ihtiyacını itiraf ediyor ve hizmet
alımı yöntemiyle, taşeron şirketler
aracılığıyla personel alınması için ünitelere
yazı gönderiyor. Sayın Şahin Kurumda çok fazla makam ve unvan
var. Ankara Radyosunda bulunan 200 müdür sayısı, özel radyoların
toplam personel sayısından fazladır. diyor, oysa gerçek
farklı. Edindiğimiz bilgilerde, Ankara Radyosunda şu anda 15
müdür, 4 müdür yardımcısı olmak üzere toplam 19 yönetici görev
yapıyor. Sayın Genel Müdür, Radyo 1 yayınlarının yüzde
86sını, Radyo 2 yayınlarının yüzde 36sını,
Radyo 3 yayınlarının yüzde 36sını ve Radyo 4 yayınlarının
yüzde 59unu Ankara Radyosunun gerçekleştirdiğini mutlaka
biliyorlardır.
Sayın
milletvekilleri, TRTyi yeniden yapılandırma iddiasıyla
hazırlanan bu tasarı, bir yıkım tasarısıdır.
Elbette, TRTyi yıktıktan, yok ettikten sonra yeniden
yapılandırmak gerekecektir, ancak bu yapılanma korkarım
halkın TRTsi değil, tarikatların ve cemaatlerin TRTsini
yaratacak.
Tasarı bu
hâliyle TRT Genel Müdürüne sınırsız, denetimsiz yetkiler
veriyor. Genel müdürün atadığı 2 genel müdür
yardımcısı aynı zamanda TRT Yönetim Kurulu üyesi olacak,
böylece Genel Müdürün 7 kişilik Yönetim Kurulunda üç oyu
garantilenmiş olacak. Bakanlar Kurulu tarafından atanan 4 üyeden
1inin desteğini almak suretiyle, genel müdür istediği kararları
Yönetim Kurulundan geçirecek. Tasarıda Koordinasyon Kurulu
kaldırıldığı için, bu kararlar TRTde ilgili
ünitelerin bilgisi ve rızası olmadan çıkartılacak.
TRT Yönetim
Kurulu üyeleri de, TRT Genel Müdürü de, genel müdür yardımcıları
da TRTyi tanımıyor. Kurumun üst düzey yöneticileri arasında da
Kurumu tanıyan, bilen yayıncı kimse yok. Bazı daire
başkanlıkları kaldırılıyor, bazıları
birleştiriliyor, bazılarının adları
değiştiriliyor. Ancak yasa metninde ve gerekçesinde hangi daire
başkanlıklarının birleştirildiği, hangilerinin
adının veya yapısının değiştirildiği
belirtilmiyor. Yeni daire başkanlıkları kuruluyor. Bir yandan
yeniden yapılanma gerekçesiyle daire başkanlıkları
azaltılırken, bir yandan genel sekreterlik tarafından yürütülen
dış ilişkiler için ayrı bir daire
başkanlığı kuruluyor. Önümüzdeki günlerde bu
başkanlığın neden kurulduğunu hep birlikte
göreceğiz.
Bu tasarıyla
kaldırılan, birleştirilen, yapısı
değiştirilen daire başkanlıklarında
çalışanlar Genel Müdür tarafından araştırmacı
kadrosuna atanacaklar. Eski kadro unvanlarını da yitirdikleri için bu
kişilere her iş yaptırılabilecek.
Araştırmacı kadrosu ücret skalasında 23üncü sırada
bulunuyor, dolayısıyla yeni atanacakların maaşları
araştırmacı maaşıyla eşitleninceye kadar
dondurulacak ve hiçbir artış yapılmayacak.
Sözleşmeli
personel adı altında yeni bir kadro oluşturuldu. Bu kadroya
atananlara standartların üzerinde çok yüksek maaş ödenebilecek.
Böylece TRT Genel Müdürü kadrolaşmayla kalmayacak, kendi
yandaşlarına özel sektörde aldıklarından bile fazla
maaş bağlayacak.
Belli cemaatlerin
kartvizitleri ile şimdiden ekranları, mikrofonları işgal
etmeye başlayan kişiler nasıl yapılacağı herkes
tarafından bilinen bir sınavla sözleşmeli kadrosuyla Kuruma
yerleşecekler.
Yaklaşık
yirmi yıldır yayın ünitelerinde çalışan, işçi
sayılmayan geçici personel statüsündeki personel kadroya alınabilir.
Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu da aynı şeyi öneriyor.
Stüdyo ve film
yapım elemanı, yapım yayın elemanı kadrosunda bulunan
ancak fiilen muhabir, spiker, kameraman, prodüktör, montajcı, yönetmen,
resim seçici olarak görev yaptırılan personel kurum içi sınavla
bu kadrolara atanabilirler. Aslında, TRT yönetimi 2007 yılında
stajyer muhabir, stajyer spiker, yardımcı prodüktör, kamera
asistanı, stajyer montajcı, sesçi, ışıkçı,
mühendis ve teknisyen olmak üzere toplam 245 kişiyi sınavla almak
için Hazine Müsteşarlığından izin aldı. Alınan bu
izin kullanılarak hemen sınav açılabilir.
TRT yönetiminde
2004 yılından bu yana değiştirilmeyen yönetici kadrosu
kalmadı. Hatta bunlar birkaç kez değiştirildi. Yöneticileri
değiştirilen AKP İktidarı ve onun atadığı
bürokratlar şimdi TRTde deneyimli yayıncıları tasfiye
ederek kendi kadrolarını yaratmak istiyorlar. Bu daire
başkanlığının önce adını
değiştirip sonra Adı değişti. diyerek tüm
yöneticileri araştırmacı kadrosuna atamanın başka ne
amacı olabilir? Yönetici olmayan uzman kadrolarını da
araştırmacı olarak atanacakların arasına son dakikada
ekletmenin gerekçesi nedir?
Değerli
milletvekilleri, bu tasarı tamamen personele yönelik kıyımı
hedeflemektedir ve neticede yeniden kadrolaşmayı ortaya
koymaktadır. Hâlen çalışanların güvenceleri yok edilerek
kadrolaşmanın önü açılacaktır. Diğer taraftan Yönetim
Kurulu yapılanması da Kurumun tarafsızlığına ve
özerk yapısına gölge düşürmektedir.
Değerli
milletvekilleri, ülkemizde yayın yapan ulusal 23 televizyon, bölgesel 16,
yerel 212 televizyon bulunmakta. Yine ulusal 35 radyo, bölgesel 99, yerel 947
radyo istasyonu bulunmaktadır.
Bu
tasarının 2nci maddesi, yerel, bölgesel, ulusal yayın yapan
radyo ve televizyonlar ile ihtiyaç hâlinde uluslararası radyo ve
televizyon kurum ve kuruluşları ile iş birliği yapabilme
imkânı sağlamaktadır. Aslında, bütün bu ilişkiler
özerk ve tarafsız bir TRTnin varlığı hâlinde mutlaka çok
olumlu neticeler doğuracaktır. Aksi hâlde, endişemiz odur ki
sadece kendine yakın gördüğü kanallarla ilişki kurulacak ve
kaynak aktarılacaktır. Bu da doğru bir uygulama
olmayacaktır.
Bu
düşüncelerimi bilgilerinize sunuyor, sizleri tekrar saygılarımla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Uslu.
Demokratik Toplum
Partisi Grubu adına Van Milletvekili Sayın Fatma Kurtulan.
Sayın
Kurtulan, buyurun efendim. (DTP sıralarından alkışlar)
DTP GRUBU ADINA
FATMA KURTULAN (Van) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 219 sıra sayılı Türkiye Radyo ve
Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 2nci maddesi üzerinde Demokratik Toplum Partisi
Grubunun görüş ve önerilerini sunmak üzere söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Kadrolaşmanın
önünü açtığı, Genel Müdüre padişah yetkileri
tanıdığı, Koordinasyon Kurulunu ve bölge müdürlüklerini
kaldırdığı, ayrıcalıklı personel
yarattığı, kamu hizmeti
yayıncılığının gereklerini yerine
getirmediği gibi birçok yönüyle eleştirilen bir yasa
tasarısını görüşmekteyiz. Öyle ki KESKe bağlı
Basın Yayın İletişim ve Posta Emekçileri Sendikası
tarafından kanun tasarısının geri çekilmesi için toplanan
on bir bin dört yüz yirmi dört imza Türkiye Büyük Millet Meclisi Dilekçe
Komisyonuna sunulmuştur.
Tasarının
2nci maddesi ile TRTnin, Türkiye sınırları içinde yayın
yapan radyo ve televizyon kurum ve kuruluşları ile sözleşme,
anlaşma ve protokol yapılması düzenlenmiştir. Bu
sözleşme kapsamı ile TRT, yerel, bölgesel ve ulusal yayın yapan
radyo ve televizyonlara haber ve görüntü satabilecek, onlardan da hizmet
alabilecek. Uluslararası radyo ve televizyon kurum ve
kuruluşlarıyla anlaşma, sözleşme ve protokollerde ise
Başbakanın onayı alınacak.
Değerli
milletvekilleri, TRT, devlet adına radyo ve televizyon
yayınlarını gerçekleştirmek amacıyla 1 Mayıs
1964te, özel yasayla, özerk bir kamu tüzel kişiliğine sahip olarak
kurulmuştur. TRTnin özerkliği 1972 yılında yapılan
Anayasa değişikliği ile kaldırılmış ve
tarafsız bir kamu iktisadi kuruluşu olarak yeniden
düzenlenmiştir. TRT, bugün 4 ulusal, 8 bölgesel, 1 il ve 1 turizm radyosu
olmak üzere 14 kanaldan radyo yayını yapmakta, televizyon
alanında ise TRT 1, 2, 3, 4; TRT INT, TRT TÜRK ve TRT GAP olmak üzere 7
ayrı kanaldan gerçekleştirdiği yayınlar ile tüm Türkiyeye
hizmet vermektedir.
Toplam 9.681
normu bulunan TRTde, yayına doğrudan hizmet eden
çalışanların sayısı 2.647, yayına dolaylı
hizmet eden çalışanların sayısı ise 5.357dir. Emekli
olanların, çalışırken hayatını kaybedenlerin ve
Kurumdan ayrılanların yerine, neredeyse on yıldan bu yana Kurum
dışından yok denecek kadar az eleman alınmış,
Kurumun en hassas birimlerinde çalışanların sayısı
yarı yarıya azaltılmıştır.
Değerli
milletvekilleri, Türkiyede kamu yayıncılığı yapma
yetkisi ve görevi TRTye aittir. Bu nedenle TRT kamu hizmeti
anlayışıyla hizmet üretmelidir. Türkiyede özel radyo ve
televizyonların yayın hayatına girmesinden sonra TRTnin önemi
daha da artmıştır. Medya-sermaye-siyaset üçgeninin sarmalındaki
özel radyo televizyon yayıncılığının yaygınlaşmasıyla
kamu hizmeti yayıncılığının nitelikli bir biçimde
yapılabilmesi daha da vazgeçilmez bir zaruret olmuştur. Kamu
yayıncılığı, devlet olma bilincine sahip, iç ve
dış politikasını oluşturmuş bütün devletlerin
önemli unsurlarından biridir. Kamu yayını yapan TRT, genel
bütçeden pay almamaktadır, 70 milyon vatandaşın her ay
ödediği elektrik faturası ve bandrollerle yayın
yapmaktadır. Bu nedenle TRT halkın ortak malıdır.
TRT
yöneticilerinin ve çalışanlarının birinci görevi
halkın sesini, rengini ekranlara ve radyolara taşımaktır.
Bugün dünyada gazeteler, televizyonlar, sahiplerinin arkalarındaki sermaye
gruplarının adıyla anılmaktadır. TRTnin ise sahibi
halktır. Halk, soyut bir kavram değil, işçisi, memuru,
işsizi, emeklisi, köylüsü, çiftçisi, zengini ve fakiriyle somut bir
kavramdır. Yani TRTnin arkasında bir holding, bir sermaye yoktur,
halk vardır. TRTnin kasasına giren her 100 liranın
yaklaşık 80 lirası, büyük çoğunluğu yoksulluk ve
açlık sınırı altında yaşayan
halkımızın cebinden çıkmaktadır. TRT yöneticilerinin
ve çalışanlarının maaşı hükûmet tarafından
değil, halk tarafından verilmektedir. Bu nedenle TRT yöneticileri ve
çalışanları halka karşı sorumludurlar. Yurdun her köşesine
ulaşmalı ve herkes tarafından izlenecek bir yayın
politikası izlemelidirler. Yurdun her köşesini aynı oranda
gündeme getirmeli, onların kültürlerini, geleneklerini, göreneklerini ve
sorunlarını ekrana taşımalıdırlar. Halkın,
yani işçilerin, memurların, emeklilerin, işsizlerin,
yoksulların, savaş karşıtlarının, çevrecilerin
sahip oldukları bir yayın kuruluşu yoktur. Onlar, bütçesini
oluşturdukları TRTden kendilerine hizmet etmesini beklemektedirler.
Değerli
milletvekilleri, tasarı, Kurum içerisinde hiçbir danışma,
tartışma ve değerlendirme sürecinden geçirilmeden, yeniden
yapılanma ihtiyacından hareketle hazırlanmıştır.
Her ne kadar tasarının gerekçesinde teknolojik gelişmelerden,
yeniden yapılanmadan ve özerklikten bahsedilmekte ise de tasarıda
teknolojik gelişmelere, yeniden yapılanmaya ilişkin bir şey
görememekteyiz. TRT yıllardır İnternet
yayıncılığı yapıyor olmasına rağmen,
mevcut yasada ve tasarıda İnternet yayınlarına dair
herhangi bir düzenlemenin olmaması da oldukça düşündürücüdür.
Eğer TRTnin
yeniden yapılandırılması isteniyorsa öncelikle yasa yeniden
ele alınarak toplumun tüm kesimlerinin katkısı ile
Anayasanın 133üncü maddesine uyumlu hâle getirilmelidir. Bu çerçevede
Avrupa Birliği ilerleme raporlarında ve Avrupa Parlamentosu, Avrupa
Komisyonu, Avrupa Konseyi kararlarında açıkça belirtildiği gibi
TRT idari, mali özerkliğe, editoryal bağımsızlığa
kavuşturulmalıdır. 20-21 Şubat 2003te toplanan
İletişim Şûrasının kamu
yayıncılığı ve TRT Komisyonu raporundaki öneriler
dikkate alınmalıdır. 3093 sayılı TRT Gelirleri
Kanununun 4üncü maddesinin (d) fıkrasındaki TRT gelirleri
arasındaki bazı kalemlerin oranlarını yüzde 100
artırma, eksiltme yetkisi Bakanlar Kurulundan alınarak TRT üzerindeki
siyasi baskıya son verilmelidir. Bütçesinin yüzde 80i halkın
katkısıyla oluşan TRT halkın denetimine açılmalı,
şeffaf ve katılımcı bir yönetim modeli
oluşturulmalıdır. TRT yönetimi Avrupa ülkelerindeki gibi
halkın farklı kesimlerinin temsilcilerinden oluşmalı ve
Genel Müdür seçim süreci değiştirilmelidir diyor, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (DTP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Kurtulan, teşekkür ediyorum.
Şahsı
adına Van Milletvekili Sayın Kayhan Türkmenoğlu.
Sayın
Türkmenoğlu, buyurun efendim. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Van) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 2nci maddesi
üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce
heyeti saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, bugün TRT gibi bir müstesna kurumun yeniden
yapılandırılmasıyla ilgili bir kanun tasarısı
geldi. Bu tasarıyla ilgili çeşitli arkadaşlarımız
görüş beyan ettiler. Ancak ben görüşlerinin beyanlarında eleştirel
oklarını TRTye yönelten arkadaşlarımızı hayretle
izlemekteyim ve onların bu tür görüşlerini yadırgamıyorum,
çünkü alışık olduğumuz konulardır.
Bu Meclise AK
Parti İktidarı döneminde yüzlerce yasa tasarısı
gelmiştir, ancak yasa tasarısının içeriğiyle ilgili
burada somut ve örnek olabilecek hiçbir öneri de yoktur, sadece eleştiri
vardır. Bugün burada gazeteleri, bugün burada sadece ticari
ilişkileri veyahut da bahse konu geçmeyen, yasayla ilgisi olmayan
konuları gündeme getirmekle de bence bu konuda tamamıyla demagoji
yapıldığına ve tamamıyla kendi görüşlerini ifade
etmeleri doğrultusunda
Biz tabii ki bu tür suçlamalara yanıt verme
gayreti içerisinde de değiliz. Bir söz vardır: Yerinde sayanlar,
yürüyenlerden ziyade ayak patırtısı yapar.
Türkiye,
televizyonla ilk kez TRT aracılığıyla
tanıştı değerli milletvekilleri, televizyonda ilkleri
onunla yaşadı. Mithatpaşada küçük bir stüdyoda başlayan
serüven, çalışanlarıyla, özverileriyle milletle
bütünleşti ve büyüdü. Türkiye
yayıncılık okulu ve güvenilir yayın kuruluşu olarak
bugünlere geldi. Bugün bu kurum, Amerikadan Avrupaya, Asyadan Orta
Doğuya, Kafkaslara, pek çok merkezlere açılan temsilciliklerle,
ülkemizin olduğu kadar dünyanın gözü kulağı oldu. Bu
Kurumla onur duyuyoruz. Gönlümüzde ayrı bir yeri olan bu kurum, her bir
çalışanı, her bir kanalıyla ayrı bir anlam ifade ediyor.
Bu sektör, bir
okul olduğunu, bir eğitim merkezi olduğunu, bir üretim merkezi
olduğunu hissettirmektedir. TRT 4le de verdiği müzik ziyafetiyle göz
ve beyin dinlendiren bir akvaryum olduğu görünmektedir. Ancak aradan geçen
zaman, gelişen teknoloji, yeni çıkan yasalar, ortaya farklı
kanallar, rakipler derken rekabetin kaliteyi getireceği de bir gerçektir.
Bu nedenle, TRTnin yeniden yapılanması ve sağlıklı
bir mali yapıya kavuşturulması yanında, gerekli hukuki
düzenlemelere ihtiyaç duyulması da gereği vardır.
Hazırlanan
bu yasa tasarısı, Plan ve Bütçe Komisyonumuzda görüşülmüş
olup Genel Kurulda da inşallah yasalaşacaktır.
Tasarının 2nci maddesinde 2954 sayılı Kanunun 9uncu
maddesinin birinci fıkrası (c) bendi değiştirilmiştir.
TRT Kurumu 1983 yılında çıkarılan 2954 sayılı
Kanun yürürlüğe girdiği tarihte tek yayıncı kurum
olması münasebetiyle, söz konusu madde bendinde milletlerarası radyo
ve televizyon kuruluşları ve yabancı radyo televizyon
kurumlarıyla ilişkilerinin düzenlenmesine yönelik hükümler yer almıştır.
Bu sebeple, milletlerarası radyo ve televizyon kurum ve
kuruluşlarıyla ilişkilerinin düzenlenmesi zorunluluk olarak
ortaya çıkmıştır. Bu tasarının 2nci maddesiyle
kurumumuzun önü açılmıştır.
Ben bu duygu ve
düşünceyle, kanun tasarısında emeği geçenleri yürekten
kutluyorum. TRT gibi müstesna bir kurumun yöneticilerini ve kurumda gayret
gösteren, çalışmalarıyla da takdir kazanan şu anki ekibini
de tekrar kutlamak istiyorum.
Buna
bağlı olarak TRTnin yeni yönetiminde Altın Adımlar
adlı bir folklor yarışması, bunun yanında Dur Yolcu
Çanakkale destanlarını anlatan program dizisi, buna bağlı
olarak Alaturka Solist yarışması yeni dönemin ortaya
çıkardığı en güzel eserlerden birisidir.
Tasarının
ülkemize, milletimize ve kendi değerlerimize, Kurumumuza sahip çıkan,
daha bilgili, daha gelişmiş
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun, konuşmanızı tamamlayınız Sayın
Türkmenoğlu.
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla) -
ve objektif bir toplum olma yolunda adım
atmaya vesile olmasını temenni ediyor, yüce heyeti saygı ve
sevgiyle selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Türkmenoğlu.
Şahsı
adına Bitlis Milletvekili Sayın Cemal Taşar.
Buyurun.
CEMAL TAŞAR
(Bitlis) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 219 sıra
sayılı TRT Kanunundaki değişikliklerle ilgili
tasarının 2nci maddesi üzerine şahsım adına söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Türkiye
Radyo-Televizyon Kurumu, Türkiye'nin kamu yayıncılığı
yapmakla görevli tek kuruluşudur. Malumlarınız olduğu üzere
1990lı yılların başında özel TV kanalı ve özel
radyo kanalı yayına başlayıncaya kadar Türkiyede
radyo-televizyon yayıncılığı yapan tek kurum olarak
hizmet vermiştir. Kısaca TRT, Türkiyede televizyon ve radyo
yayıncılığı konusunda ilk örnekleri
oluşturmuştur.
Günümüzde
Türkiyede yayın kuruluşları arasında en büyük haber
oluşumuna da sahiptir.
TRT, 359
sayılı Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Yasası ile 1964
yılında özerk kamu özel kişiliğine sahip bir kurum olarak
devlet adına radyo ve televizyon yayınlarını gerçekleştirmek
amacıyla kuruldu. 1972 yılında da tarafsız bir kamu
iktisadi kuruluşu olarak yeniden düzenlenmiştir.
İlk
programlı radyo yayınına 1965 yılında geçildi. O
geçilme sırasında bütün radyolar haber saatlerinde Ankara Radyosuna
bağlanıyorlardı. 1968de deneme mahiyetinde ilk televizyon
yayını yapıldı. Televizyon yayınları 1974
yılında yedi güne çıkarıldı. Türkiye radyoları,
TRT 1 radyoları adı altında yirmi dört saat kesintisiz ortak
yayına başladı. İlk renkli televizyon yayını
1976da gerçekleşti. 1984 yılında TRT tümüyle renkli yayına
geçti. Bugün TRT yedi televizyon kanalıyla altı ayrı radyo
kanalından yayın yapmakta, Türkiyenin Sesi Radyosuyla yurt
dışına yirmi yedi ayrı dilde yayın
yapılmaktadır.
Dünyada ve
ülkemizde baş döndürücü hızla meydana gelen bilişim, bilgi ve
yayın teknolojisindeki değişim ve dönüşümü TRT de kendi
bünyesinde yaşamaya başlamıştır. Bunun için yeniden
bir yapılanma ihtiyacını da hissetmiştir.
TRT bugün
yaptığı yayınlarla da tarafsız, ilkeli, özgür,
kaliteli, kapsamlı faaliyetleriyle milletimizin millî ve manevi, kültürel
değerlerini gözeten, halkımızın güvenini ve beğenisini
kazanmış nadide bir kurumumuzdur.
1984
yılında çıkarılan 2954 sayılı Kanunun 9uncu
maddesinin (c) bendinde, TRTnin milletlerarası radyo ve televizyon
kuruluşlarıyla ve kurumlarıyla ilişkileri düzenlemek,
yürütmek, gerektiğinde Başbakanın onayını da alarak
anlaşma, sözleşme ve protokolleri imza etme yetkisi verilmiştir.
Bu düzenleme yapıldığında, takdir edersiniz ki, Türkiye'nin
tek yayın kuruluşu olan TRT vardı, bugün ise ülkemizde onlarca
özel radyo ve televizyon kanalı mevcuttur.
Değerli
milletvekilleri, getirilen kanun tasarısının 2nci maddesiyle
TRTnin milletlerarası radyo ve televizyon kuruluşlarıyla
birlikte aynı zamanda Türkiye sınırları içinde yayın
yapan yerel, bölgesel, ulusal radyo ve televizyon kurum ve
kuruluşlarıyla sözleşme, anlaşma ve protokol yapma
hakkı getirmektedir. Gayet yerinde bir madde.
Böylece TRT hem
dünyadaki hem de ülke içindeki radyo ve televizyon kurum ve
kuruluşlarıyla gerektiğinde ve ihtiyaç duyulduğunda gerekli
sözleşme, anlaşma ve protokolü imzalayarak halkımıza ve
dünyaya daha kaliteli, daha geniş bir perspektiften yayın yapma
imkânına kavuşmuş olacaktır.
Tabii, bu kürsüde
zaman zaman esefle izlediğimiz, dinlediğimiz çok değerli
muhalefet sözcülerimiz konuştuklarında aynaya bakıp
konuştuklarından dolayı, maalesef bizim
icraatlarımızı değil kendilerini burada
anlatmaktadırlar. Bunu da kendilerine söylemek istedim.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sen aynaya bakmıyor musun hiç?
CEMAL TAŞAR
(Devamla) Bu güzel kanunun, bu güzel tasarının
hazırlanmasında emeği geçen herkesi canıgönülden
kutluyorum, teşekkür ediyorum. Tasarının ülkemize ve milletimize
hayırlar getirmesini diliyor, sözlerime son verirken yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
milletvekilleri, madde üzerinde soru-cevap işlemi
gerçekleştireceğiz.
Sayın
Sipahi
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Sayın Bakan,
biraz önce gündeme geldi, Ezberbozan isimli TRTde yayınlanan bir
program var. Devletin, cumhuriyetin temel ilkeleriyle âdeta alay eden bu
seviyesiz programa kim karar vermiştir, ne kadar ücret ödenmektedir, merak
etmekteyim.
İkincisi:
Banu Avarın Sınırlar Arasında isimli bir dizisi
vardı, kaldırıldı. Ancak Türkiye üzerine oyunlar oynayan
çevreler ile onların iş birlikçilerinin rahatsız
olabileceği bir programdı. Bunun da neden kaldırıldığını
merak etmekteyim. Bu ikisini üst üste koyduğunuzda TRTnin AKT hâline
geldiği gibi bir şüphe doğuyor. Tabii, AKTyi ben AK TV
manasında değil, Ali Kemal televizyonu manasında
kullanıyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Tankut
YILMAZ TANKUT
(Adana) Sayın Başkanım teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım, TRTde personel ve yönetiminin yeniden
yapılandırılmasıyla ilgili olarak görüşmekte
olduğumuz bu yasa tasarısıyla TRTnin program ve
yayıncılık anlayışında da bir
değişiklik hedeflenmekte midir? Örneğin az önce Sayın
Sipahinin de bahsettiği gibi, büyük bir beğeniyle çok geniş
kesimler tarafından izlenen özelde Avrupa ve geneldeyse Batı
hakkında madalyonun öbür yüzünü göstermeyi başaran Sayın Banu
Avarın Sınırlar Arasında isimli programının
büyükelçiler ve AB temsilcilerinin telkin ve talepleriyle yayından
kaldırıldığı iddia edilmektedir. Bu doğru mudur?
Değilse büyük bir beğeniyle izlenen bu gibi programların
tamamlanmadan yayından kaldırılmasının sebebi nedir?
Yayından kaldırılması düşünülen başka yapım
ve programlar var mıdır? Varsa hangileridir?
Ayrıca bir
önceki madde görüşmelerinde sorduğum ancak cevap
alamadığım suali yenilemek istiyorum: Sayın TRT Genel
Müdürünün Türk Telekomdaki maaşı dışında bonus veya
performans primi adı altında aldığı ücretin
miktarı nedir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Sayın
Varlı
MUHARREM VARLI
(Adana) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
demin bir milletvekili arkadaşımız da sormuştu sabah
programında gazete başlıklarının okunmasıyla
ilgili, siz tiraja göre yapıldığını söylediniz. TRT
tarafsız bir kurum olmak mecburiyetinde. Bunu alfabetik sıraya göre
yapmış olsak daha doğru olmaz mı? Bir.
İkincisi:
Ortadoğu gazetesi belli bir kesimi temsil eden, belli bir kesimin
okuduğu bir gazete. Bu gazeteden TRTde bu haberlerde hiç bahsedilmiyor,
hiç haber verilmiyor. Ortadoğu gazetesinden de bundan sonra haber vermeyi
düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Varlı.
Sayın Arat
NECLA ARAT
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakana
sormak istediğim iki soru var. Birincisi: 1996 yılında Millî
Güvenlik Kurulu kararıyla kurulan TRT Hatay Radyosunun
kapatılmasının nedeni nedir? Hatay Radyosuna kapatılma
kararı verilirken bu radyonun sınır komşumuz Suriyeden
dinlendiği hususu dikkate alınmış mıdır ve Millî
Güvenlik Kurulunun görüşü alınmış mıdır?
İkinci bir
sorum: Pazar günleri TRT 1 ekranlarından yayınlanan Tülay Tüzünün
sunuculuğunu üstlendiği, Emre Aköz ve Mümtaz Türkönenin konuk olarak
katıldıkları Gündeme Dair programında AKP ve Ergenekon
konuşulduğu sırada, geçtiğimiz yıl yapılan
cumhuriyet mitingleri ile Ergenekon soruşturması arasında bir
bağ olduğuna dair atıflar ve yorumlarda bulunulmuştur. Bu
değerlendirmeler hangi deliller ya da bilgiler ışığında
yapılmıştır? Sizler bu değerlendirmelere
katılıyor musunuz?
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Arat.
Sayın
Sakık
SIRRI SAKIK
(Muş) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sürekli
Sayın Bakan ve yöneticiler hukuktan, adaletten, tarafsızlıktan
bahsettiler ama Parlamentoda grubu bulunan dört siyasi parti var. TRT sürekli
üç gruptan yayın hakkını verirken DTPyi dışlayan
mantığı sorgulamak istiyorum, bir.
İkincisi:
TRTde binlerce personel var. Bu personellerin büyük bir çoğunluğu
askerî ve sivil siyaset dünyasından olan insanların çocukları.
Bunlar nerededir? Nasıl maaş alıyorlar? Hangi koşullarda
TRTye alınmıştır? Kamuoyunun bunu bilmesi gerektiğine
inanıyorum. Bu konuda eğer bir açıklama olursa çok sevinirim.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Sakık.
Sayın
Kaplan
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan,
birinci soruda sormuştum ama cevabını alamadım.
Önemsiyoruz.
Başbakan,
dün Diyarbakırda yaptığı bir açılımda TRTnin
yirmi dört saat Kürtçe yayın yapacağını söyledi.
Demin de bir
önerge verdik, farklı dillerde yayın yapılmasına ilişkindi.
Komisyon çoğunluğu katılmadığı için
görüşülmedi. Farklı önergelerimiz de var. Bu yasa
tasarısında da böyle bir açıklık yok yani yayın
yapılacağına dair. Yani, ileriki maddelerde bizim
vereceğimiz önergeleri desteklemeyi düşünüyor musunuz yoksa bu konuda
yayın yolunu açmak için ne yapmayı düşünüyorsunuz? Bunu
öğrenmek istiyoruz.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Kaplan.
Sayın
Bakanım, buyurun.
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Sayın Başkanım, teşekkür
ediyorum.
Evvela, Banu Hanımın
programıyla ilgili epeyce soru var, epeyce eleştiri var.
Açıkçası, görebildiğimiz kadar -Kurumun bana verdiği bilgi
ki takip ettiğim bir konu bu- Banu Hanım sadece program yapmıyor
-programın içeriğiyle ilgili bir şey söylemiyorum ama- aynı
zamanda gerçekten kendi kurumunu sürekli olarak eleştiren bir konumu
sürdürüyor. Bunun, tabii, hem bir kurumda görevli olacaksınız, o
kurumun bir bakıma hizmetini halka ulaştıracaksınız
ama bu arada kurumla ilgili de olumsuz bir havanın doğmasına
sebep olacaksınız. Zannediyorum, temel sorun bu.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Nasıl bir şey bu Sayın Bakan?
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) - Yani bir yönüyle programların içerikleriyle
doğrudan doğruya değil, bir de ayrıca, kabul etmek
lazım
Şunu da açıkça söyleyeyim: Kamu kurumuyuz biz.
Doğrusunu isterseniz Bakan olarak ben de siyasi partilerimiz de ve kamu
kurumlarımız da program yaparken Türkiyenin genel
politikasını, devlet politikasını, onun hedeflerini,
amaçlarını dikkate almak zorundayız. Yani, her program
yaptıkça başka bir ülkeyle ilişkileriniz, ikili
ilişkileriniz sıkıntıya giriyorsa, kusura bakmayın,
bunun da düşünülmesi lazım. Çünkü, biz, istediğimizi
istediğimiz zaman yapan bir kurum olamayız, değiliz de zaten.
Kamu kurumunun özelliği, zorluğu budur.
Bir diğer
konu
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Herhangi bir soruşturma açıldı mı Sayın
Bakan kurumu yıprattığı için?
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Onunla
ilgili şu anda o soru gelmediği için
Arkadaşlarım bana
bilgi versinler, ben size ileteyim.
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Hayır, kurumun aleyhine bir şey varsa bir soruşturma
açmış olmanız lazım ya sizin ya Sayın Genel Müdürün.
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Tabii tabii,
en azından şey yapılmış olması lazım,
doğrudur.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Yoksa o zaman alınmaması lazım.
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) TRTde
epeyce personel değişikliği var. Bu, program
değişikliğini de getirecek mi? diye bir soru vardı.
Elbette, yayınları bunun etkilememesi mümkün değil. Çünkü,
alınan kişiler daha ziyade ihtiyaç hissedildiği için
alınıyor yani ve alınacak olanlar da mutlaka öyle
olacaktır, o çerçeve içinde olacaktır. Mesela, bir önceki sorular
faslında bana zannediyorum bir arkadaşımız iki
danışmanla ilgili yazılı soru sormuş, Cevabını almadım. diyor ama
benim tekrar bakmam lazım dosyama, genellikle cevap veriyorum. O 2
arkadaş aslında 36ncı maddeye göre görevlidir,
Başbakanlıkta bu arkadaşlar görevlendirilmiş olup kurumda
özellikle hukukla ilgili konuları takip ediyorlar. Açıkçası bu
arkadaşların orada olup beni bilgilendirmesini talep eden de benim
çünkü devlet bakanlıklarında bir altyapı olmadığı
için, bizim hukuk müşavirlerimiz olmadığı için özellikle
hukukla ilgili konuları takip etmek üzere Başbakanlıktan
görevlendirilip 36ncı maddeye göre orada bulunuyorlar. Bundan dolayı
da herhangi bir ek ücret almıyorlar.
Bu Ali Kemal
yakıştırmalarının falan da müsaade ederseniz üzerinde
durmayayım. Asırlarca değilse bile şu kadar, elli,
altmış, yetmiş sene önce olmuş hadiseler var. Bugün
onların
Dolayısıyla bu tip şeylerin fazla bir yere bizi
götüreceğini zannetmiyorum.
Bir diğer
konu: Alfabetik olamaz mı? dendi bu TRTdeki, basınla ilgili
gazetelerin başlıklarının en azından verilmesi.
Bilemiyorum yani yine benim kanaatimce alfabetik olarak
başladığımız zaman herhâlde bir-bir buçuk saat falan
ayırmamız lazım. İnternete girdiğinizde o kadar çok
gazete var ki. Buna itirazım yok, şikâyet konusu değil ama
açıkçası alfabetik diye başlarsak yine benim tekrar, eski şeye
göre
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Yine alfabetik Sayın Bakanım, tersten
başlıyor alfabe.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Zden başlıyor!
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir)
tekrar döneyim. Şu anda elimizdeki en somut
kriter, ölçüt tirajdır. Zaten bütün reklam-kurum arası ilişkiler
de yine bu tiraja göre gidiyor. İşte, arkadaşlarımız
tirajdan şikâyet ettiler. Aynı zamanda o tirajın biz de çok
fazla artmasını istiyoruz çünkü aynı zamanda bize önemli ölçüde
gelir getirecek.
Başka bir
konu: Hatay radyosu niçin kapatıldı? Açıkçası Millî
Güvenlik Kuruluyla bir görüşme yapıldı mı onu bilmiyorum
ama kapatılmasının gerekçesi
Arkadaşlar, bakınız
-gelecek şimdi, maddeler gelecek zaten- biz kurumlaşmamızla
ilgili de zaten bölge bazında birtakım yeni uygulamalar getiriyoruz.
Şimdi, açıldığı zamanki ihtiyaçla bugünkü ihtiyaç gerçekten
mukayese edilecek gibi değil. O zaman öyle bir yayına ihtiyaç
vardı çünkü o bölge bazı bakımlardan hakikaten böyle bir
yayını gerekli kılıyordu ama bugün bu kadar kanalın,
bu kadar televizyonun, Ankaranın, İstanbulun yaptığı
yayınların hepsinin birlikte çok rahat izlendiği, takip
edildiği bir dönemde, açıkçası bu türden çok yerel radyolara
veya televizyonlara ihtiyaç olmadığı kanaatindeyiz Kurum olarak.
Ayrıca, aşağı yukarı aynı çizgide yayın
yapan yirmi bir özel radyo var sadece Hatayda. Hatay radyosu
başladığı zaman bu imkânların hiçbiri yoktu.
Dolayısıyla, şimdi hem yayınların genişlemesi hem
de aynı zamanda zenginleşmesi, aynı zamanda bu yerel bölgesel
televizyonların güçlenmesi...
Başka bir
konu: Israrla soruyorsunuz bu Emre Aközle ilgili
Açıkçası, tabii
programı takip etmediğim için, izlemediğim için
Geçen seneki
yürüyüşlerle Ergenekon arasında birtakım bağlantılar
kuruluyorsa doğrusunu isterseniz bu aynı zamanda hukuku ilgilendiren
bir konudur, öyle bir şeyi benim burada savunmam mümkün değil. Ama
içeriğini tam olarak -sizin söylediğinize bağlı olarak bu
söylediğimi söylüyorum- bilmiyorum, arkadaşlarım bana o
programı göndersinler, o programa ben bir bakayım.
NECLA ARAT
(İstanbul) O programın sorumluları hakkında işlem
yapmayı düşünüyor musunuz?
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Hayır, yani dediğim gibi, o
dediğiniz programı arkadaşlarımız bana göndersinler,
programın içeriğini görmem lazım.
Bir de Hasip Bey
ısrarla soruyor: Niye bizim önergelerimiz dikkate alınmıyor?
Başbakan Diyarbakırda söyledi. Zannediyorum her maddeyle ilgili
birtakım önergeler geldiğine göre sonuna kadar takip etmemiz
lazım. O zaman göreceğiz ne gelecek, bir şey gelecek mi,
gelmeyecek mi bakacağız.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.
MEHMET GÜNAL (Antalya)
Söyleyiverin Sayın Bakan, varsa söyleyiverin, çekinmeyin.
OKTAY VURAL
(İzmir) Var herhâlde değil mi? Zaten sizden habersiz gelmez
herhâlde.
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Efendim, şu anda bir sürü önerge
yağmuruna tutulduğumuza göre hangi önergenin ne zaman gelip ne zaman
gelmeyeceğini bilmiyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) Şu ana kadar iktidar partisinin bir önergesi olmadı.
SIRRI SAKIK
(Muş) Sayın Başkan, DTPyle ilgili ambargoyu sordum.
Hukuktan,
adaletten bahsediyorsunuz ama ambargonuz devam ediyor. Nereden bu gücü
alıyorsunuz, hukuksuzluk nereden kaynaklanıyor? Onu öğrenmek
istiyorum. Sizden bir şey sordum. Askerî, sivil ve siyaset
dünyasının çocukları var
BAŞKAN
Sayın Sakık
SIRRI SAKIK
(Muş) Bunlar, orada arpalık
olarak TRTyi kullanıyor.
Ama yüreğiniz yetmiyor ve cevap vermiyorsunuz.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Sayın Sakık, ben ezbere konuşmam.
Açıkça Askerî ve sivil bürokratların çocukları var mı?
diye soruyorsunuz. Benim bütün o listeyi
çıkarmam lazım, bunlar asker çocuğudur, bunlar sivil, bürokrat
çocuğudur
BAŞKAN
Evet Sayın Bakanım, teşekkür ediyoruz sizlere.
Saygıdeğer
arkadaşlarım, madde üzerinde üç adet
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Yani, bilgi olmasa, veri olmasa
konuşmamın içinde, buna asla sürüklenmem.
BAŞKAN
Sayın Bakanım, teşekkür ederim, süremiz doldu; gerektiği
zaman yine cevaplar verirsiniz, Sayın Sakık da burada.
Evet, madde
üzerinde üç adet önerge vardır. Önergeleri geliş sırasına
göre okutup aykırılık durumuna göre işleme
alacağım.
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 219 sarı sayılı Yasa Tasarısının 2.
maddesinde yer alan Başbakanlığın onayını
alarak ifadesinin RTÜKün görüşü ve Başbakanlığın
onayını alarak şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Bülent
Baratalı İsa
Gök Hüseyin
Ünsal
İzmir Mersin Amasya
Ensar
Öğüt Birgen
Keleş
Ardahan İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 219 s. sayılı kanun
tasarısının çerçeve 2. maddesi ile değiştirilen 2954
sayılı kanunun 9. maddesinin birinci fıkrasının (c)
bendine ayrıca ibaresinden sonra gelmek üzere Dışişleri
Bakanlığının olumlu görüşünü ve ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Günal Oktay Vural Emin Haluk Ayhan
Antalya İzmir Denizli
Yılmaz
Tankut Beytullah
Asil
Adana Eskişehir
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 219 sıra sayılı Türkiye
Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 2. maddesinin e bendine
aşağıdaki 6 numaralı alt bendin eklenmesini arz ve teklif
ediyoruz.
Gültan
Kışanak Pervin
Buldan Şerafettin
Halis
Diyarbakır Iğdır Tunceli
Hasip
Kaplan Fatma
Kurtulan
Şırnak Van
6- Kamu
yayıncılığının bir gereği olarak, ülkemizde
konuşulan farklı dil ve lehçelerde de yayın yapılmasına.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Kışanak. (DTP sıralarından alkışlar)
GÜLTAN
KIŞANAK (Diyarbakır) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; verdiğimiz önerge üzerinde söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Aslında
2nci maddeye geçilmeden önce 2nci madde olarak tahsis edilmesini
önerdiğimiz bir önergemiz vardı. O önerge, TRT Kanununda Radyo
Televizyon Kurumunun yayın ilkelerini belirleyen 5nci maddesine bir
fıkra eklenmesini öngörüyordu. Çünkü eğer farklı dil ve
lehçelerde yayın yapmak öngörülüyorsa bunun düzenlenmesi gereken yer TRT
Kanununda Türkiye Radyo Televizyon Kurumunun yayın ilkelerini belirleyen
5inci maddeydi, oraya bu fıkranın eklenmesi gerekiyordu. Ama ne
yazık ki daha dün Başbakan bu konuda söz vermiş olmasına ve
kamuoyuna açıklamış olmasına rağmen iktidar partisinin
yaklaşımıyla bu önergemiz reddedildi.
Şimdi benzer
mahiyette bir önergeyi TRT Kanununun 9uncu maddesine, yani TRTnin
görevlerinin tanımlandığı yere eklemek istiyoruz. Eğer
gerçekten bu konuda bir samimiyet varsa, eğer gerçekten bu ülkedeki
farklı kültürlerin, farklı dillerin TRTden, kamu hizmeti
yayıncılığından yararlanması öngörülüyorsa yeri
burasıdır. Ya yayın ilkelerinde ya da görevleri arasında
bunu tanımlamak gerekiyor.
Bu konudaki
spekülasyonlar uzunca bir süredir devam ediyor. Basında sürekli Kürtçe
televizyon geliyor. haberlerini duyuyoruz ama hem alt komisyon
çalışmalarında hem Plan ve Bütçe Komisyonu sürecinde bu konudaki
yaklaşım: Bir oldubittiyle önce madde getirildi, sonra
çıkartıldı. Şu anda görüştüğümüz yasada da böyle
bir madde yok.
Yani insanın
Dakika bir, gol bir. diyesi geliyor. Daha dün Sayın Başbakan
Kürtçe dememeye de özen göstererek, TRTnin bir kanalının bundan
böyle bölgedeki dilleri sürekli anons eder hâle geleceğini söyledi. Madem
TRTnin bir kanalı başta Kürtçe olmak üzere yerel dillere
ayrılacak, neden bunun yasal dayanağını
oluşturmuyoruz? Mevcut yasal düzenlemeler buna imkân tanımıyor.
19 Temmuz 2003 tarihinde yürürlüğe giren bir yasa paketinin içerisine Kamu ve özel radyo, televizyon
kuruluşlarınca farklı dil ve lehçelerde yayın yapılır
diye bir cümle eklenmişti, daha sonra da, Radyo ve Televizyon üst Kurulu
buna dayanarak 2004 yılında bir yönetmelik çıkarttı.
Hâlihazırda yayınlanan yayınlar bu RTÜKün yönetmeliğine
dayanarak yapılıyor ve bu RTÜK yönetmeliği de oldukça
kısıtlayıcı ve sınırlayıcı. Günde
kırk beş dakikayı ve haftada toplam dört saati geçmemek üzere
yayın yapılmasını öngörüyor. Eğer, yirmi dört saat
esası üzerinden yerel dil ve lehçelerde yayın
yapılmasını öngören bir TRT kanalı düşünülüyorsa, bu
konuda, RTÜK yönetmeliğini aşan bir yasa düzenlemesi gerekmektedir.
Bunun yeri de bugün görüştüğümüz yasadır. Eğer bir
samimiyet varsa, bu düzenlemenin yapılacağı yer TRT
Yasasıdır, bu yasa da şu anda önümüzdedir. Verdiğimiz bu
önergeyi destekleyerek bu samimiyeti göstermek mümkündür ama aksini göstermek
de mümkündür, biraz sonra bunu burada hep beraber göreceğiz.
Ayrıca,
TRTden hangi amaçla Kürtçe yayın yaptığımız da
önemli. Sayın Başbakanın dün Diyarbakırda bu konuda
söylediği sözler gerçekten ibretlikti. Kürtçe kelimesini
ağzına almamak için özel bir gayret gösteren Sayın
Başbakanın şu cümlesi dikkat çekiyordu: Televizyon ve radyo
yayınlarında yeni açılımlarımız, terörün
psikolojik ve kültürel zeminini de önemli ölçüde ortadan
kaldıracaktır.
Sayın
Başbakan, kamusal yayıncılığın ve demokrasinin
bir gereği olarak bu topraklarda yaşayan herkesin ihtiyaçlarına
cevap vermek TRTnin bir görevidir, bu nedenle böyle bir düzenleme
yapıyoruz. Kürtler, Araplar, Lazlar, farklı etnik kimlikler; bundan
sonra siz de kendinizi TRTde göreceksiniz, bu sizin en doğal
hakkınızdır, demiyor.
Sayın
Başbakan, yurttaşların kültürel
farklılıklarını korumak, geliştirmek, gelecek
nesillere aktarmalarını sağlamak demokrasinin bir erdemidir,
demiyor. Bu nedenle TRTde böyle bir yayıncılık yapmak istiyoruz
demiyor ama ne diyor? Bu kanalın psikolojik savaş amacıyla
kullanılacağını ima eden cümleler kuruyor. Bu zihniyetle
bir yere varılamaz. Bu zihniyetle demokratikleşme olmaz, bu
zihniyetle Kürt halkı da kucaklanamaz. Gelin bu zihniyeti
değiştirelim ve demokratik hak ve özgürlükler konusunda atılacak
adımların lütfen içini boşaltmayalım. Ama AKP Hükûmetinin
bu taraklarda bezi yok. Hükûmet şimdiden seçim telaşına
düştü. Daha dün açıklanan GAP Eylem Planı da bunun bir
parçasıydı. AKP altı yıldan beri iktidarda, GAP yeni mi
aklına geldi?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Kışanak, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
GÜLTAN
KIŞANAK (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Hükûmet 2008
bütçesini hazırlarken GAP için neden kaynak ayrılmadı? Dokuzuncu
Kalkınma Planı hazırlanırken, ta 2013 yılına
kadar planlama yapılırken neden GAPtan bahsedilmedi? Bugün mü
AKPnin aklına GAP geliyor? Bu sorunun cevabı bence DTPnin
Meclisteki varlığıdır. Biz DTP üyeleri bu kürsüden sürekli
AKP Hükûmeti döneminde bölgede bir çivi bile
çakılmadığını ifade ettiğimiz için GAPı
gündemlerine alma ihtiyacı duydular. Halk bütün bu gelişmeleri
yakından takip ediyor ve GAP masalına artık inanmıyor. Halk
cak, cek siyasetine itibar etmiyor, halk icraat görmek istiyor. AKPnin
icraatı da ortadadır.
Ayrıca, dün
Başbakanımız Diyarbakıra giderken kentte 75 kişi
tedbir bahanesiyle gözaltına alındı. Sen bir Başbakan
olarak bir kente gideceksin, Size kalkınma programı getiriyorum.
diyeceksin ama protestoyla karşılanmaktan da kaygı
duyacaksın. Demek ki ortada başka bir problem var. Lütfen bu problem
de görülsün.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun, cümlenizi tamamlayınız.
GÜLTAN
KIŞANAK (Devamla) Ben sözümü bir şeyle bitirmek istiyorum. Amerikada
ırkçılık ve ayrımcılıkla mücadele sürecinde
siyahilerin kullandığı bir temel slogan vardı:
Buradayım ve hep burada olacağım, hep gözünüzün önünde
olacağım. diyorlardı. Evet, bizler de buradayız ve hep
gözünüzün önünde olacağız ta ki bütün demokratik hak ve
özgürlüklerimizi alıncaya kadar ve buradaki
varlığımızın
BAŞKAN
Sayın Kışanak, lütfen cümlenizi tamamlayınız.
GÜLTAN
KIŞANAK (Devamla) TRTnin bir kanalının Kürtçe yayına
ayrılması konusunda da bir katkı olacağını
umuyorum.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (DTP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Sayın Başkan, oylamadan evvel yoklama istiyoruz.
BAŞKAN
Oylamadan önce yoklama istiyorsunuz, tamam.
Sayın
Anadol? Burada.
Sayın
Aslanoğlu? Burada.
Sayın
Baratalı? Burada.
Sayın
Baytok? Burada.
Sayın
Durgun? Burada.
Sayın Köse?
Burada.
Sayın Koçal?
Burada.
Sayın Ünsal?
Burada.
Sayın
Köktürk? Burada.
Sayın Arat?
Burada.
Sayın Özer?
Burada.
Sayın
Karaibrahim? Burada.
Sayın Mengü?
Burada.
Sayın Ekici?
Burada.
Sayın Meral?
Burada.
Sayın
Ünlütepe? Burada.
Sayın
Arıtman? Burada.
Sayın
Ertemür? Burada.
Sayın Diren?
Burada.
Sayın Güner?
Burada.
Sayın
Öztürk? Burada.
Sayın
milletvekilleri, yoklama için üç dakikalık süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekilleri, toplantı yeter sayısı
vardır.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER(Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
1.- Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/541) (S.Sayısı:219) (Devam)
BAŞKAN
Şimdi, Sayın Kışanak ve arkadaşlarının
vermiş olduğu önergeyi oylarınıza sunacağım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 219 s. sayılı kanun
tasarısının çerçeve 2. maddesi ile değiştirilen 2954
sayılı kanunun 9. maddesinin birinci fıkrasının (c)
bendine ayrıca ibaresinden sonra gelmek üzere Dışişleri
Bakanlığının olumlu görüşünü ve ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Oktay
Vural (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Katılmıyoruz.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Durmuş konuşacak.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Durmuş. (MHP sıralarından alkışlar)
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; 219 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 2nci maddesiyle değiştirilen 2954
sayılı Kanunun 9uncu maddesinin birinci fıkrasından sonra
gelmek üzere Dışişleri Bakanlığının
görüşünün alınmasını teklif ediyoruz.
Değerli
basın mensupları, çeşitli basılı yayınlar ve
gazeteler yoluyla yayılan bilgilere dayalı olarak malumat sahibi olan
birçok siyasetçinin devletin belirli görevlerine geldikten sonra
uluslararası ilişkilerde izleyecekleri tavır ve yolu devletimiz
belirlemiş. Türkiye Cumhuriyeti devletinde bakanlıklar ve kurumlar,
uluslararası
(Gürültüler)
Şu sohbeti
bitirebilirsek Başkanım, biz sözümüze devam edelim.
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, lütfen sükûneti avdet ettirelim, Hatibi dinleyelim.
Buyurun.
OSMAN DURMUŞ
(Devamla) Devletimiz uluslararası ilişkileri kurarken Türkiye
Cumhuriyeti devletinin o ülkelerle münasebetleri, onlarla ilgili temasları
ve bunların sonucunda tutulan kriptolar Dışişleri
Bakanlığının arşivinde bulunmaktadır.
Dolayısıyla günlük aktüel basında çıkan bilgilerle bilgi
sahibi olanların uluslararası ilişkileri o bilgilerle yürütmesi
doğru değildir.
Değerli
milletvekilleri, yoklama için salona gelen saygıdeğer
milletvekilleri; sohbete dışarıda devam edebilirsiniz. Ancak
konuştuğumuz konu, Türkiye Cumhuriyet devletinin kayıt
dışı dış ilişkilerinde yetkili olmayan birçok
kişinin kurduğu ilişkilerdir. Türkiye Cumhuriyeti Şam
Büyükelçisi, Türkiye Cumhuriyeti devletini temsil eden bir kişidir.
Başbakanın danışmanı Suriye ile ilişkileri
kurarken, danışmanın yanında Şam Büyükelçisi yoktur.
Hâlbuki, Türkiye Cumhuriyeti devleti gelenekleri olan bir devlettir. Bugün, bu
geleneklerin, kuralların ve kanunların, anayasa maddelerinin her
birinin ters yüz edildiğini hep birlikte müşahede etmekteyiz.
Şimdi, TRT,
gerçekten, bir ihtiyaçtan doğmuş, Türkiye Cumhuriyetinin güzide bir
kuruluşudur. Millî Kurtuluş Savaşını verdiğimiz
yıllarda mütareke basının yalan yanlış haberleri ve
ülkede verilen psikolojik savaşın etkilerini düzeltmek için, Mustafa
Kemal, Anadolu Ajansını kurmuştu. TRTde bunlardan bir
tanesidir. Bugün, adında Türkiye Cumhuriyetini ifade eden Türkiye
Radyo-Televizyon Kurumu ibaresi vardır.
Sayın Bakan,
Türkiye üniversitelerinde eğitilmiş, belli bir dünya görüşü olan
insandır. Radyo ve televizyonların başına, zaman zaman,
siyasal eğilimlerine göre yöneticiler gelebilmektedir. Kurum, Türkiye
Cumhuriyeti devletinin hassasiyetlerini kollamak zorundadır.
Dolayısıyla, oradaki bürokratların yapacağı
uluslararası ilişkilerde Türkiye Cumhuriyetinin dış
politikasının dikkate alınması lazım. Biraz evvel,
Sayın Bakan, Sayın Banu Avarla ilgili açıklamayı yaparken,
Türkiye Cumhuriyetinin başka ülkelerle ilişkilerini bozduğunu
ifade ettiler. Ben, TRTde -radyo ve televizyonlarında-müzik
yayınlarını izlerim, spor programlarını izlerim ama
Banu Avarı özellikle izlerim. Benim görebildiğim kadarıyla,
millî hassasiyetleri olan bu Hanımefendi tüm seyirciyi de televizyon
izlemeye, TRT izlemeye çekebilen bir hanımefendidir. Sayın Bakan
araştırsın, Banu Avarın programını kaç kişi
izliyor, TRTdeki diğer tartışma programlarını kaç
kişi izliyor? Burada küresel güçlere karşı, onların
Türkiyeye karşı ikiyüzlü tavırlarını dile getiren bu
Hanımefendinin programının askıya alınması,
küresel güçlere bent olan AKPnin sorunudur, yoksa Sayın Bakanın
sorunu olduğunu düşünmüyorum doğrusunu isterseniz.
Doğrudan
doğruya Başbakan bu yayınlara müdahale etmiş midir,
etmemiş midir? Sayın Bakanın bu konuda bir teftiş
görevlendirmesi dileğimizdir. Banu Avar, gerçekten dış
politikada Türkiyeyi zora mı düşürüyor, yoksa bu tasarıyla
Dışişlerinin de
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Durmuş, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun efendim.
OSMAN DURMUŞ
(Devamla) Teşekkür ediyorum Başkanım.
Ben buradan
tekrar önergemize dönüyorum. Uluslararası ilişkilerde bulunacak hiç
kimse kapalı kapılar ardında kendi eğilimlerine göre
görüşme yapamaz, elinde Dışişlerinin bir raporu
olmalı. Türkiye'nin o anki aktüel öncelikleri nedir? Türkiye'nin
devamlı dostları, devamlı düşmanları yoktur. Bir gün
Fransayla ilişkilerimiz iyidir, ertesi gün kötüdür.
Dolayısıyla, bu bilgiyi haiz olmayan bir bürokratın
yapacağı görüşme dış politikaya ters düşer.
Bu bakımdan,
tüm parlamenterleri bu önergemize destek vermeye çağırıyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Durmuş.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 219 sıra sayılı Yasa Tasarısının 2.
maddesinde yer alan Başbakanlığın onayını
alarak ifadesinin RTÜKün görüşü ve Başbakanlığın
onayını alarak şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Bülent
Baratalı (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Sayın Baratalı konuşacak.
BAŞKAN
Sayın Baratalı, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
BÜLENT BARATALI
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşmekte olduğumuz kanun tasarısının 2nci maddesi
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak verdiğimiz bir önerge
üzerinde söz almış bulunmaktayım. Değerli Meclisi,
Sayın Başkan ve sizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu madde münderecatında TRTnin
Sayın Genel Müdürüne bazı yetkiler verilmektedir. Bunlardan bir
tanesi şartsızdır, bir tanesi şartlı bir yetkidir.
Sayın Genel Müdür, Türkiye sınırları içinde yayın
yapan yerel, bölgesel, ulusal radyo ve televizyon kurum ve
kuruluşlarıyla sözleşme yapmak ve protokol imzalamakta tek
başına yetkilidir. Ancak, az önce saydığım
işlemleri yapabilmek için, eğer bunlar yabancı ise, bu kuruluşlar
uluslararası kuruluşlar ise burada Sayın Başbakanın
yetkisini aldıktan sonra ve onun onayıyla bu yetkilerini
kullanabilmektedir. İşte, Sayın Başbakanın
işlerinin çokluğu ve teknik olarak bu konularda çok fazla vukuflu
olamayacağını düşünerek, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
olarak, biraz da denetleme amacıyla, işlerin doğru
yapılması amacıyla RTÜKü de bir görüş olarak bu maddeye
ilave etmek istiyoruz. Yani RTÜKün görüşü ve Sayın
Başbakanın onayıyla, Sayın TRT Genel Müdürünün
yaptığı işlemler artık askıda bir hukuki muamele
olmayacaktır, hüküm ifade edecektir, yani şartlı bir olaydır.
Tabii bunu
yaparken, Sayın Başbakanın burada bu şekilde
yetkilendirilmesi veya görevlendirilmesi doğru mu değil mi, acaba bir
bakan mı olması gerekirdi diye düşünüyorum, ama kanun tasarısı böyle gelmiş, böyle
uygun görülmüş.
Neden böyle
düşünüyorum değerli arkadaşlar, sayın milletvekilleri,
Sayın Başkan? Çünkü, Sayın Başbakanın çok işi
var, Sayın Başbakan önemli işleri yapıyor. Yani izninizle
bu işlerin bazılarını söylemek istiyorum, sizlere
hatırlatmak istiyorum. Örneğin, Sayın Başbakan, Büyük
Ortadoğu Projesinin veya Genişletilmiş Ortadoğu
Projesinin Eş Başkanı olduğunu ifade ediyor. Bunu
devamlı olarak televizyonlardan dinledim.
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) Başbakan öyle bir ifade kullanmadı.
BÜLENT BARATALI
(Devamla) Etmedi mi? Peki, onu geri alıyorum o zaman. Medeniyetler
İttifakının Eş Başkanı olduğunu söylüyor.
Bunlar uluslararası ilişkiler olduğu için büyük zaman alan
işler. Bu tür devlet işlerine zamanı kalmıyor bu
işlerden.
Şimdi Orta
Doğudaki yakın dostu Halid Meşalin sorunları var. Orta
Doğu, biliyorsunuz, çok karışık olan bir bölge. Her zaman,
Osmanlıdan beri karışık. Onu düzeltmek de bize
düşüyor, son Suriye olayında olduğu gibi.
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) Barışa aktif katkıda bulunmanın
sakıncası mı var?
BÜLENT BARATALI
(Devamla) Yine Hariri ailesinin aldığı Telekomun
vergilendirme işleri var, Sayın Başbakan bununla
uğraşıyor. Yine, Sayın Milletvekilim, Sabah ve ATV grubunun
aldığı kredilerin yönlendirilmesi var kamusal bankalardan, bunu
biliyorsunuz. Sayın Başbakan bunu
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) İspat edemediniz değil mi?
BÜLENT BARATALI
(Devamla) Ama Sayın Cumhurbaşkanının bu konuda devreye
girdiğini siz kabul etmek zorundasınız. Çünkü, Sayın
Başbakanın bu konuda verdiği bir demeç var. Evet, o krediyi
Arap ülkelerinden ben getirdim. diyor. Düzeltiyorum; Sayın Başbakan
bu konuyla ilgilenmiyormuş, Sayın Milletvekilimin de kabul
ettiği gibi Sayın Cumhurbaşkanı bu krediyle
ilgileniyormuş.
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) Kabul ettiğimi nereden çıkardın?
BÜLENT BARATALI
(Devamla) Yani öyle anladım yüzünüzün ifadelerinden. Mimik ve
jestinizden öyle görünüyor.
BAŞKAN
- Sayın milletvekilleri, lütfen
Hatibe müdahale etmeyiniz. Karşılıklı
konuşmayalım.
BÜLENT BARATALI
(Devamla) Şimdi, biliyorsunuz, Toplu Konut İdaresi Sayın
Başbakana bağlı. Bu ihalelerin yapılması, takip
edilmesi, derecelendirilmesi, denetlenmesi Sayın Başbakana ait. Çok
büyük işler bunlar değerli arkadaşlar. Yine Millî Eğitim
Bakanlığında, Enerji Bakanlığında ve yargıda
eğer kadrolaşma işlemleri tamamlanmamışsa o konuda da
mesai hazırlaması gerekiyor. Eğer bu saydıklarımdan
geriye zamanı kaldıysa Sayın Başbakan devlet işleriyle
uğraşıyor. O nedenle, ben, Sayın Başbakana, sizlerin
de izni ve onayıyla, bu konuda zamanının çoğaltılması
için bir öneride bulunmak istiyorum. Kanunu getirenler, tasarıyı
getirenler, değerli arkadaşlar isterlerse düzeltiyorum- Sayın
Başbakanın onayına bir sayın bakanın onayı olarak
koyup RTÜKün de bunu teknik olarak desteklemesi yönünde bunu yapabiliriz. Bu
nedenlerle 2nci madde hakkında verdiğimiz bu önergenin, yani,
RTÜKün de görüşünün buraya konmasını tekrar diliyorum ve
değerli Meclise saygılar sunuyorum.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Baratalı.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum
KAMER GENÇ
(Tunceli) Maddede karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN
Tamam Sayın Genç.
Maddeyi
oylarınıza sunup, karar yeter sayısını arayacağım.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.56
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.11
BAŞKAN : Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Fatoş GÜRKAN (Adana), Yaşar
TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 110uncu
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
219 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Tasarının
2nci maddesinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi 2nci maddeyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir, karar yeter sayısı vardır.
3üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3- 2954
sayılı Kanunun 11 inci maddesinin birinci ve üçüncü fıkraları
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Kurumun en
yüksek karar ve yönetim organı olan Yönetim Kurulu; Genel Müdür, Bakanlar
Kurulu tarafından genel müdür yardımcıları arasından
atanan iki üye ile elektronik veya kitle iletişimi alanlarında bir;
hukuk alanından bir; işletme, iktisat veya maliye alanlarından bir
ve sanat veya kültür alanlarından
bir kişi olmak üzere, bu alanlarda temayüz etmiş kişiler
arasından seçilen ve atanan dört üyeden oluşur.
Dışarıdan seçilen yönetim kurulu üyeleri; Radyo ve Televizyon
Üst Kurulu tarafından her bir alandan teklif edilen iki kat aday
arasından Bakanlar Kurulu kararı ile atanır.
Yönetim Kurulu
üyeliği dört yıldır. Süresi biten üyeler ile herhangi bir
sebeple Yönetim Kurulundan ayrılanların yerine yeniden atama
yapılır. Süreleri sona eren üyelerin yeniden atanmaları
mümkündür. Herhangi bir sebeple üyeliğin normal süreden önce sona ermesi
halinde aynı usulle yenisi dört yıllığına atanır.
Yeni atanan üye göreve başlayıncaya kadar mevcut üyenin görevi devam
eder. Bir yıl içinde mazeretsiz iki toplantıya katılmayanların
üyeliği kendiliğinden sona erer. Bakanlar Kurulu tarafından
atanan genel müdür yardımcısı üyeler gerektiğinde Bakanlar
Kurulu tarafından değiştirilebilir.
BAŞKAN
3üncü madde üzerinde söz alan üyelerin isimlerini arz ediyorum: Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Hatay Milletvekili Gökhan Durgun, Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Mehmet Günal, Demokratik Toplum
Partisi Grubu adına Bitlis Milletvekili Nezir Karabaş;
şahısları adına, Adıyaman Milletvekili Mehmet
Erdoğan ve Kütahya Milletvekili Hasan Fehmi Kinay.
İlk söz,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Hatay Milletvekili Gökhan Durguna
aittir.
Sayın
Durgun, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on
dakika.
CHP GRUBU ADINA
GÖKHAN DURGUN (Hatay) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 219
sıra sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda
Değişiklik Yapılmasında Dair Kanun
Tasarısının 3üncü maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, tasarının 3üncü maddesi, Kurumun en yüksek
karar ve yönetim organı olan Yönetim Kurulunun oluşumunu düzenleyen
maddedir. Bu maddedeki düzenlemeyle TRT Genel Müdürüne sınırsız
ve daha da tehlikelisi denetimsiz yetkiler verilmektedir.
TRTde Yönetim
Kurulu, Genel Müdür dâhil, 7 kişiden oluşuyor. Yapılan
değişiklikle bu 7 kişilik Yönetim Kurulunun 2si Genel Müdürün
kendisinin atadığı 2 genel müdür yardımcısı
olacaktır, 4 Yönetim Kurulu üyesi ise Bakanlar Kurulu tarafından
atanacaktır. Genel Müdür, Bakanlar Kurulu tarafından atanan bu 4
üyeden birisinin desteğini almak suretiyle istediği kararları
Yönetim Kurulundan geçirebilecek ve böylece Genel Müdür, 7 kişilik Yönetim
Kurulunda 3 tane oyu garantilemiş olacaktır. Yani, her şey
artık Genel Müdürün ve Yönetim Kurulunun iki dudağı
arasındadır. Böylece Genel Müdüre ve yönetime sınırsız
yetki verilmektedir.
Ayrıca
denetimsizliği sağlamak üzere TRT Koordinasyon Kurulu
kaldırılmaktadır. Genel müdür teknik
yardımcısının elektronik yüksek mühendisi olma
şartı da kaldırılmıştır. Amaç, TRTyi,
yayıncılığı, telekomünikasyonu bilmeyen insanlarla
yönetmektir.
TRT Yönetim
Kurulu üyeleri de TRT Genel Müdürü de genel müdür yardımcıları
da TRTyi tanımıyor. Kurumun üst düzey yöneticileri arasında
Kurumu tanıyan, bilen yayıncı kimse yok. Burada amaç,
atadığınız Genel Müdür ile tasfiye ettiğiniz
Yayın Denetleme Kuruluyla kendi anlayışınız
doğrultusunda denetim yapacak ve size sorun çıkarmayacak
kişileri bu Kuruma atayabilmektir. Koordinasyon Kurulu
kaldırıldığı için kararlar, TRTde ilgili ünitelerin
bilgisi ve rızası alınmadan çıkarılacaktır.
Bu
tasarının temel hedeflerinden birisi de TRT Genel Müdürü İbrahim
Şahinin daha koltuğa oturmadan kafasında
şekillendirdiği ancak bazı yasal risklerden dolayı
gerçekleştiremediği sürgün yasası sürecinden kadrolaşma
yasası sürecine geçilmesidir. AKP İktidarında üzerinde en çok
oynanan kurumların başında TRT geliyor. TRTdeki
kadrolaşmayı daha iyi anlayabilmek ve anlatabilmek için biraz geriye
dönmek gerekir.
Sayın
Başbakanın ısrarcı tutumuyla, dönemin
Cumhurbaşkanı Sayın Sezerin üç defa veto etmesine rağmen,
2004 yılında TRT Genel Müdürlüğü koltuğuna oturtulan,
Sayın Başbakanın İstanbul Belediyesinden çalışma
arkadaşı Şenol Demiröz kadrolaşmanın fitilini
ateşleyen ilk kişidir. Şenol Demiröz döneminde
danışman adı altında görevli-görevsiz, kadrolu-kadrosuz
birçok kişi TRTye atanmış ve Kurumun altını üstüne
getirmişlerdir. TRT yönetiminde 2004 yılından bu yana
değiştirilmeyen yönetici kalmamıştır. Hatta
birçoğu birkaç kez değiştirilmiştir. TRTyi izlenir ve
beğenilir hâle getiren ne kadar çağdaş ve demokratik yönetici
varsa Şenol Demiröz tümünün üstünü çizmiş, yerine getirilenler de
kendilerini kısa sürede kanıtlamışlardır! Bu ekibin
başarılarının en önemlisi, özellikle bayan yöneticilerin
tamamının görevden alındığı, kadrolaşmada
zirveye ulaşıldığı akıl almaz atamalar
olmuştur. Örneğin, o dönemde bir prodüktör önce müdür
yardımcısı, sonra müdür, sonra başkan
yardımcısı, sonra başkan, en sonunda da genel müdür
yardımcısı olmuştur. Sonra bu kişi genel müdür
yardımcılığından alınarak bir yabancı
ülkedeki büroda hatırı sayılır ücretle temsilci
yapılmıştır. Gelmiş geçmiş en iyi genel müdür
benim. diyen bu insanın döneminde bunlar yaşanmıştır.
Daha sonra ne
olduysa oldu, Başbakanın önüne giden kabarık dosyalar birdenbire
Sayın Başbakan ile Demirözün arasını açtı. Henüz daha
bir buçuk yılı bile dolmadan Şenol Demiröz ansızın
emekliye ayrıldı ve kayıplara karıştı.
O gitti ama bu
defa da onun getirdikleri TRTyi yönetmeye başladı. Meslek
yaşamına köy imamı olarak başlayan ve Devlet Hava
Meydanları Teftiş Kurulundan TRTye genel müdür
yardımcısı yapılan ve mevkidaşları arasında
en kıdemlisi olan Ali Güney Kurumu uzun süre vekâleten yönetti. Bu defa da
Ali Güneyin atamaları ve uygulamaları başladı. TRT bir
oraya bir buraya savruldu durdu.
Bir elektrik
kesintisinden dolayı altı saat kadar yayın yapılamadı
ve TRT ekranı tamamen karardı. Bunun nedeni kesintisiz güç
kaynaklarının bir türlü devreye sokulamamasıydı. Çünkü bu
işi başarabilecek deneyimli personelin tamamı görevden
alınmış, yerlerine getirilenler de çaresiz
kalmıştı.
Eğer siz AKP
yandaşı, tarikat destekli medya çalışanlarını
önce istisnai memuriyet kadrosuyla bakanlıklara atayarak, birkaç ay sonra
da TRTye genel müdür müşaviri ya da genel müdür uzmanı olarak
transfer ederseniz sonuç bu olacaktır. İşte bu ilkler sizin
döneminizde yaşanmıştır.
Diğer bir
hedef ise, TRTnin kamu hizmeti yapan bir yayın kurumu olması
gerekirken bir ticarethaneye dönüştürülerek sayısız özel radyo
ve televizyonların bir kopyasını üretip AKPnin eline teslim
etmektir.
TRT yönetimi,
kendilerine ayak bağı olarak gördükleri deneyimli
yayıncıları önce pasif hâle getirip sonra yıldırma
politikasıyla Kurumdan uzaklaştıracaktır.
AKPnin iktidara
geldiği günden bugüne kadar uyguladığı TRTyi yok etme
planında son darbe bu kanun tasarısıdır. Tek kamu
yayın kuruluşu olan, kamusal yayıncılık hizmeti
vermekle yükümlü olan TRT, yasasında çizilen çerçevenin içinde görev
yapmakla yükümlüdür. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş felsefesi ve ilkeleri
TRTnin yasasında, Kuruluş ve Görev Yönetmeliğinde
tanımlanmıştır.
Böyle
olmasına rağmen, TRTde program yapabilmek için referanslar bellidir:
Zaman, Samanyolu, Yeni Şafak, Kanal-7, Sabah, ATV gibi medya
kuruluşlarıdır. Eğer bu kuruluşlarda
çalışıyorsanız hem işiniz hem paranız garanti.
Genel Müdürün,
Cihan Haber Ajansı, Kanal-7, Aksiyon dergisi, Zaman gazetesi gibi
yayın kuruluşları başta olmak üzere
dışarıdan TRTye transfer ettiği kişiler kimlerdir?
Şu anda geçici statüde çalışan bu kişiler bu yasa
çıkar çıkmaz sözleşmeli personel olarak kadroya
alınacaktır. TRTnin geldiği son durum ne yazık ki budur.
Anayasal bir
kurum olan TRTnin hangi ilkeler çerçevesinde yayın yapacağı
yasasıyla belirlenmiştir. Bunun dışına
çıkılmamalıdır ve çıkılamaz. Oysa, son dönemde
TRT ekranları ve bütçesi, ideolojik zihniyetleri ve siyasi kimlikleri
belli olan kişilere sonuna kadar açılmaktadır.
Bir programda,
TRT tarihinde, ne yazık ki, yine bir ilke imza atılmıştır.
TRT öyle bir noktaya gelmiştir ki, düşünün, ilkeleri Türkiye
Cumhuriyetinin kuruluş felsefesi ve ilkeleriyle tamamen aynı olan
TRT yaptığı yanlı yayınlar nedeniyle mitinglerde protesto
edilmeye başlanmıştır. Bu acı bir tablodur.
Düşünün,
İlhan Selçukun gözaltına alınmasından sonra Cumhuriyet
gazetesinin bahçesine girmek isteyen TRT muhabiri ve kameramanı
vatandaşlar tarafından itilip kakıldı ve
dışarıya çıkartıldı. Bu kadar iktidar geldi geçti
Türkiyede böyle bir olay yaşanmadı.
Ayrıca, bugüne
kadar bir televizyon izleyicisi olmaktan öte yayıncılıkla ilgili
olmayan İbrahim Şahinin Genel Müdür koltuğuna oturmasından
sonra TRTnin müzik, eğlence, yarışma programlarında da bir
taklit ve israf dikkat çekiyor. İşi bilmez isen ve de yanında
işi bilenleri çalıştırmaz isen hem bilerek hem de
bilmeyerek hata üstüne hata yaparsın.
Değerli
arkadaşlarım, Anayasanın 133üncü maddesi diyor ki: Devletçe
kamu tüzelkişiliği olarak kurulan tek radyo ve televizyon kurumu ile
kamu tüzelkişilerinden yardım gören haber ajanslarının
özerkliği ve yayınlarının tarafsızlığı
esastır. Ayrıca, TRT Yasasının 5inci maddesinde yer alan
genel yayın esasları da diyor ki: Anayasanın özüne ve ruhuna
bağlı kalmak, cumhuriyeti korumak ve kollamak, Atatürk ilke ve
devrimlerini kökleştirmek görevindir. Türkiyede TRTnin
yayınları böyle mi? Dört yıldır TRTde din programları
ve süreleri de bilinçli olarak artırıldı. Bununla da
kalınmadı, dinî programların çizgileri değiştirildi,
içerikleri farklılaştırıldı. Daha da önemlisi, neredeyse
tüm yapımların içine dinsel motifler ve mesajlar yerleştirildi.
Hatta üç beş yaşlarındaki kız ve erkek çocuklara okutulan
ilahiler, şarkılar, TRT ekranlarına getirildi.
ÖZKAN ÖKSÜZ
(Konya) Yapmayın
GÖKHAN DURGUN
(Devamla) - Sen de gelir konuşursun, sen de gelir konuşursun.
TRT
ekranlarında izleyici olarak gelen türbanlıların
sayısı da nedense hissedilir şekilde fazlalaştı.
Bununla da yetinilmedi, üniversitelerde türbanın serbest
bırakılması tartışmalarının hararetlenmeye
başladığı günlerde TRTde bu tartışmaları
ateşleyen gelişmeler oldu. Bir programda türbanlı bir konuk
çıkarıldı. Sosyolog yazar Fatma Karabıyık
Barbarosoğlunun türbanlı olarak programa katılması, Türban
kamusal alana TRTden girdi. yorumlarına yol açtı. Çünkü böyle bir
olay TRT tarihinde ilk kez oluyordu ve o güne kadar böyle bir olay da
yaşanmamıştı. Son olarak, TRTde yayınlanan Din ve
Hayat adlı bir programda ise bambaşka bir olaya tanık olduk.
Türbanlı Doçent Doktor Hülya Küçük görüşlerini açıklamak üzere
katıldığı Hayat ve Din programına
türbanının üzerine peruk takarak çıktı. Sayın Genel
Müdür, TRT türbana ve eleştirilere karşı bir formül mü
bulmuş ya da başka bir mesaj mı verilmek istenmiştir?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖZKAN ÖKSÜZ
(Konya) Yazık
Yazık
LÜTFİ
ÇIRAKOĞLU (Rize) Bu kadar millete düşmanlık olmaz! Milletin
şamarı
BAŞKAN
- Sayın Durgun,
konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
GÖKHAN DURGUN
(Devamla) - Kimse düşmanlık yapmıyor, ben gerçekleri söylüyorum.
Sizin kime düşmanlık yaptığınız belli.
Hakkınızda açılan davalar ortada. Neyse, gelir burada
konuşursun.
Sonuç olarak
şunu söylemek istiyorum: TRTyi yeniden yapılandırma
iddiasıyla hazırladığınız bu tasarı, bir
yıkım yasası olma durumundadır. Elbette TRTyi
yıktıktan, yok ettikten sonra yeniden
yapılandıracaksınız. Ancak bu yapılanma halkın,
toplumun TRTsini değil, tarikatların ve cemaatlerin TRTsini
yaratacaktır.
Saygıyla
selamlıyoruz sizleri. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Mehmet Günal.
Sayın Günal,
buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
MEHMET GÜNAL (Antalya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekili arkadaşlarım, görüşülmekte olan kanun
tasarısının 3üncü maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, Sayın Bakan bazı sorulara cevap verdi,
bazılarına vermedi. Bu madde bence, eğer, az önce söylediği
gibi, ilerleyen maddelerde önerge gelecekse
Ve arada yine sormuştuk, ona
da cevap gelmedi. Sayın Özelleştirme İdaresi Başkanı
kendiliğinden mi bunu söylüyor? demiştim. TRT de
özelleştirilmelidir. diye geçen hafta bir açıklaması vardı.
Eğer zaten bunun altyapısı hazırlanıyorsa bu kanunu
çıkarmamıza gerek falan yok. O zaman fazla
uğraşmayalım. Ha, amaç, personelini bu arada düzenlemek ve
özelleştirmeye hazırlamaksa, o zaman başka bir şeyler
konuşmamız gerekiyor.
Şimdi,
burada 3üncü maddede Yönetim Kurulu üyelerine ilişkin 2 tane genel müdür
yardımcısının atanması öngörülüyor. Bunu Komisyonda
konuşurken de iletmiştim değerli arkadaşlarıma ve
yetkililere. 2 tane genel müdür yardımcısının
atanmasını Efendim, YDKnın bir raporunda eleştiri
olduğu için aldık. dediler. Ben şimdi soruyorum -Sayın
Bakan burada Bakanlar Kurulu üyesi olarak- YDKnın bir sürü raporunda daha
birçok eleştiri vardı. Acaba bunlardan kaç tanesini dikkate
aldınız da şimdi bu gerekçeye dayanarak 2 tane genel müdür
yardımcısı atıyorsunuz? Başka bir gerekçede Genel
Müdüre vekâlet etsin. denildi. Biz de dedik ki: 1 tane genel müdür
yardımcısı atansın. 2 tane olduğu zaman sayın
Genel Müdürle beraber 3 kişi. Yönetim Kurulu üyelerinden birisi
katılmadığı zaman çoğunluk sağlanmış
oluyor. O zaman, nasıl ki burada, Mecliste yasa yaparken yasama ve yürütme
erkleri birbirine karışıyor, Hükûmetin getirdiği yasalar
buradan doğrudan geçiyorsa, Genel Müdür ve 2 genel müdür
yardımcısı o zaman bunları doğrudan geçirme yetkisine
sahip olacak.
Biraz sonra bu
maddeyle ilgili önergemiz de var, orada da yer alacak. Bizim önergemiz, 1 tane
olsun. O diğer bir genel müdür yardımcısının yerine
de, bu kadar teknik ilerlemeye rağmen 1 kişi iletişim veya
elektronik alanında alıyoruz. Onun yerine elektrik veya iletişim
alanından 2 Yönetim Kurulu üyesi alalım diye biraz sonra önergemizde
gelecek.
Şimdi,
burada asıl olan, bu düzenlemeyi yaparken -az önce iletmeye
çalışmıştım- Kanunun hiçbir şekilde özüne, yani
yapılma gerekçesine uymayan, yeterli olmayan bir düzenleme mevcut
değerli arkadaşlarım.
Sürem yetmediği için az önce
söyleyememiştim. 5inci madde Genel yayın esaslarıyla ilgili.
Ya burada ya da bu kanunun amacında, TRTnin temel misyonu, vizyonu nedir,
Türkiye algılaması nedir, şimdi bu kanunu getirirken neyi
hedefliyoruz; Sayın Bakan belli bir sunum yaptı, ama bunun hiçbir
kısmı kanun içerisinde maalesef yer almıyor.
Genel yayın
esaslarında (a) maddesini okurken sürem yetmemişti, size birkaç
tanesini hatırlatmak istiyorum:
a)
Anayasanın sözüne ve ruhuna bağlı olmak; Devletin ülkesi ve milletiyle
bölünmez bütünlüğünü, milli egemenliği, Cumhuriyeti, kamu düzenini,
genel asayişi, kamu yararını korumak ve kollamak, diyor. Her
kelimesinin üzerinde ayrıca durmak gerekiyor.
b) Atatürk ilke
ve inkılaplarını kökleştirmek, Türkiye Cumhuriyetinin çağdaş
uygarlık düzeyinin üstüne çıkmasını öngören milli hedeflere
ulaşmayı gerçekleştirmek,
c) Devletin milli
güvenlik siyasetinin, milli ve ekonomik menfaatlerinin gereklerine uymak,
(d) bendini
dikkatle dinlemenizi
Hepsini dinliyorsunuz ama bir daha vurgulayarak okumak
istiyorum:
d) Devletin bir
kişi veya zümre tarafından yönetilmesini veya sosyal bir
sınıfın diğer sosyal sınıflar üzerinde
egemenliğini sağlamak yahut Devleti ve Devlet otoritesini ortadan
kaldırmak veya dil, ırk, din ve mezhep ayırımı yaratmak
yahut sair herhangi bir yoldan bu kavramlara ve görüşlere dayanan bir
Devlet düzeni kurmak amacı güden rejim ve ideolojilerin
propagandasına yer vermemek, ve bu şekilde aşağıya
doğru devam ediyor.
Türk milli
eğitiminin temel görüş, amaç ve ilkelerine uymak,
Kolayca
anlaşılabilir, doğru, temiz ve güzel bir Türkçe kullanmak, ve
aşağıya doğru tarafsızlıkla ilgili diğer
bentleri var.
Son bir şey:
Kamuoyunun sağlıklı ve serbestçe oluşabilmesi için
kamuoyunu ilgilendirecek konularda yeterli yayın yapmak; tek yönlü, taraf
tutan yayın yapmamak ve bir siyasi partinin, grubun, çıkar
çevresinin, inanç veya düşüncenin menfaatlerine alet olmamak.
Şimdi,
değerli arkadaşlarım, buna göre bir kanun tasarısı
getirdik mi? Yani geriye dönüp bakın Amaç, Kapsam kısmındaki
maddeleri şu anda geçiyoruz. Sadece teşkilat düzenlemesi ve personel
düzenlemesinin dışında bu kanunun içeriğinde bir şey
görüyor musunuz? Yok. O zaman, sadece şimdi getireceğiniz
Sayın
Bakanın da Biraz bekleyin, acele etmeyin. diye gelen, reddedilen
önergeye ilişkin olarak verdiği cevaba istinaden söylüyorum, sizlerin
de getireceği önergeye istinaden söylüyorum: Burada sadece farklı dil
ve lehçelerde yayın yapmayla personelin dışında hangi düzenlemeyi
getirdiniz? Başka bir şey görünmüyor.
Şimdi,
değerli arkadaşlarım, Sayın Bakan kafa sallıyor
Özelleştirme olmayacak mı? diye sorduğum zaman. Şimdi
böyle bir şeyi de Özelleştirme İdaresi Başkanı
herhâlde boşa söylemiyordur. Bilmiyorum, yani bu yapılan
çalışma da onun altyapısı gibi geliyor, çünkü ilk gelen,
orijinalinde zaten personeli havuza gönderiyorduk, normal özelleştirme
işlemlerinde olduğu gibi. Alt komisyondaki çalışmalardan
sonra onların araştırmacı kadrosuyla Kurum içerisinde
muhafazasına karar verildi.
Şimdi,
arkadaşlar, gelen orijinal tasarı, sevk edilen üç madde artı iki
yürürlük maddesiyle beraber beş maddeydi. Bu eleştirilerimiz üzerine
Kurum tarafından yeni bir metin önümüze konuldu, bunlar sizde
olmadığı için
Demin söylemiştim. Bunun 2nci maddesi, az
önce önerilen ve reddedilen maddeyle aynıydı ve bu konudaki
hassasiyetleri tartışarak geri çekilmişti. Tekrar on iki maddeye
düşürülerek, personelle ilgili bir iki maddeyi de geri alarak on iki
maddeye düşürmüştük.
Şimdi,
sürekli olarak, Komisyonda görüştüğümüz,
anlaştığımız şeylerin burada sizin
önergelerinizle değiştirilmesi söz konusu, iki tane kanunda bu
yapıldı. Şu anda görüşülmekte olan bir tasarıyı
da -yine söylemiştim- teklif olarak, milletvekilleri tarafından
Sayın
Meclis Başkanının da bu konuda Meclis denetim yollarını
çalıştırmasını ve etkin bir şekilde gelen
şeylerin görüşülmesini bilgilerine sunuyorum çünkü tasarı olarak
gelen bir şey orada duruyor komisyonda. O dururken alt komisyon
oluşturulmasını istiyoruz. Alt komisyon
oluşturulmuşken ayrı bir teklif hâlinde, birkaç maddeye
düşürülmüş, aynı nitelikte bir milletvekili teklifi geliyor. O
zaman o tasarıyı niye getirdiniz? Ya da tasarı geldi, onun
üzerinden komisyon oluşturulmuşken niye teklife dönüştürüyoruz? Burada ciddi bir şey var.
Şimdi, tabii
bu mantıkla olursa o zaman komisyonları kapatmamız lazım.
Doğrudan Bakanlar Kurulu buraya sevk edecek veyahut da biz bir yetki
çıkaracağız, hepsini kanun hükmünde kararnameyle, hiç
sıkıntıya düşmeden, siz tıkır tıkır
tıkır havale edeceksiniz! Onları yeri gelince söyleyeceğim
zaten, şimdi işin niteliği itibarıyla söylüyorum. Burada
değerli arkadaşlarımıza söyledim Bizim ondan haberimiz
yok. dediler. Yok, doğru, alt komisyona gelen metinden bahsederek
söyledim.
HASAN FEHMİ
KİNAY (Kütahya) Bu tasarı mı?
MEHMET GÜNAL (Devamla)
Yok, bununla ilgili değil, genel olarak
yaptığınızı söylüyorum. Geliyor, orada
değişiyor, tekrar geliyor. Bu söylediğim geneliyle ilgili,
önümüze gelen yetmiş, seksen maddelik tasarı. Burada da
aynısı. Orada anlaştık, çıkardık, şimdi
nedense burada yeniden ayrı bir şey olarak
ASIM AYKAN
(Trabzon) Geri gönderilen
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Hayır, hayır, onunla ilgili de aynısını
söylüyorum. Bir anlayıştan bahsediyorum. Yani geliyor, orada bir
şeyde uzlaşılıyor ve arkasından, sonra bir
değişiklik yapılıyor.
AYHAN SEFER ÜSTÜN
(Sakarya) Yüce Meclisin iradesi
MEHMET GÜNAL
(Devamla) - Bu şekliyle Türkiye Büyük Millet Meclisini
çalıştırmamız mümkün değil. O zaman, yasama ve yürütme
erklerinin birbirine girmesi söz konusu oluyor.
Şimdi,
buradaki daha vahim. Eğer, az önce size okuduğum yayın
ilkelerini dikkatle dinlediyseniz, getirecek olduğunuz bu önerge maalesef
bu ilkelerin hiçbirisine uymuyor ve zamanlama açısından da ilginç.
Yani şimdi size söylemiyorum. Sayın Başbakan şubat
ayında, nisan ayında, hatta İsveçe gidince oradan taahhütte
bulunmuş.
Değerli
arkadaşlar, şimdi, mademki milletvekilisiniz; Meclisin iradesi hür,
çıkmamış bir kanunla ilgili Sayın Başbakan nasıl
taahhütte bulunuyor? Yani ortada herhangi bir şey yok. Nisan ayında, şubat
ayında konuşuyor ve bir kanalı
Sayın Genel Müdür ve
Sayın Bakan TBMM TVnin yayınıyla ilgili konuşurken
diyorlar ki: Bizim fazla kanalımız yok, frekansımız
sınırlı
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Günal, konuşmanızı tamamlayın, buyurun.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Bitiyorum Sayın Başkan.
yayın
yapacak imkânlarımız sınırlı, onun için eğitim
öğretim yayınlarıyla TBMM TVyi aynı kanaldan
yapalım. diye önerirken bir taraftan henüz kanun çıkmadan, herhangi
bir kesinleşme olmadan bu kanalın yayın yapabilmesine
ilişkin maddi imkânları ayırmaya bakarak bir taraftan da bununla
ilgili personel çalışması yapıyorlar. Henüz ortada hiçbir
şey yokken bunlar tasarlanabiliyor. Ee, bir taraftan Kanal
sayımız az. diyorsunuz, bir taraftan Kanalın birisini tamamen
buraya hasredeceğim. diyorsunuz. Ee, Türkçe yayını doğru
dürüst yapıp yurt dışındaki Türklere, Türk
dünyasındaki Türklere, dünyaya tam olarak TRT INTi ve TRT Türkü düzgün
çalıştıramazken Biz farklı dil ve lehçelerde yayın
yapacağız. diyoruz. Bence o zaman Sayın Kilciye hak vermek
gerekiyor. En iyisi, bu şekilde etkin çalışmayacaksa herhâlde
özelleştirip kapatmayı düşünüyorsunuz gibi. Çok da fazla
maddelere takılmamıza gerek kalmayacak diyorum. Hepinizi bu konuda
duyarlı olmaya davet ediyorum.
Bu önergeyi bir
defa daha düşünmenizi rica ediyorum. Saygılarımı sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Günal.
Demokratik Toplum
Partisi Grubu adına Bitlis Milletvekili Nezir Karabaş.
Sayın
Karabaş, buyurun efendim. (DTP sıralarından alkışlar)
DTP GRUBU ADINA
MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; görüşülmekte olan 219 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 3üncü maddesi üzerine Demokratik Toplum Partisi adına
söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, TRT Radyo
ve Televizyonu üzerine görüşmeler yapılıyor. Daha önce tümü
üzerinde görüşlerini tüm gruplar dile getirmişti, bugün maddeleri
görüşüyoruz.
Hepinizin
bildiği gibi TRT Radyo ve Televizyonu bir kamu
yayıncılığını gerçekleştiriyor. Bugün kamu
yayıncılığı birçok demokratik ülkede en gerekli
ihtiyaçlardan biri olarak görülüyor. Bunun nedeni de halkın
değişik kesimlerinin, dezavantajlı grupların seslerini
duyurması, halkın doğru bilgi sahibi kılınması,
tekelleşen medyanın, dünyanın birçok yerinde tekelleşen
medyanın kendi istemleri doğrultusunda bilgi kirliliğini
engellemenin yolu kamu yayıncılığıdır. Ancak,
TRTye baktığımız zaman yıllardır kamu adına
yayın yapılıyor ama dünyada, demokratik ülkelerde kamu
yayıncılığının gerekçesi yapılan bir
şekilde bir yayın yaptığını söyleyemeyiz.
Bugün, mevcut
tasarı ve tasarıda getirilmesi gerekenler üzerine düşüncemizi
aktarıyoruz, bu konuda iktidar partisini, bu tasarıyı getiren AK
Partiyi eleştiriyoruz. Daha önce birkaç vekilin, AK Partili vekilin dile
getirdiği İşte, daha önce TRT bu konuda ne kadar ileriydi ki
bizden bu isteniyor. gibi bir gerekçe ileri sürüldü. Ha, bu doğrudur,
bugüne kadar TRT, kamu yayıncılığı yapma, dezavantajlı
grupların sesini duyurma; halkın, ezilenlerin, işçinin, Kürtün
Alevinin, çeşitli konularda Türkiyedeki gelişmelerden haberdar
olmak isteyen değişik kesimlerin sesi olmadı ancak sürekli de bu
tartışıldı. Bu Mecliste daha önce de TRT, Türkiye Radyo ve
Televizyon Kanununun değiştirilmesi yönünde tartışmalar
yapıldı, yasa değişikliği üzerine çalışmalar
yapıldı ancak bugüne gelindi. Bugün, gerçekten tasarının bu
şekilde getirilmesi ve kamuoyunda tartışılmadan
-halkın radyo ve televizyonu diyoruz, bütçesi ve finansmanı halk
tarafından karşılanan kamu yayını diyoruz- halkta
tartışılmadan getirilmesi bir talihsizliktir.
Şimdi,
burada, bu yasa üzerine, daha önce alt komisyonun gerekçede
açıkladığı, dile getirdiği ifadelerde bir AK Parti
klasiği görüyoruz. Şu söyleniyor: Alt komisyon, Türk Haber-Sen,
Haber-Sen ve Türk Musikisi Vakfıyla geniş tabanlı, detaylı
toplantılar, çalışmalar yapmış ve taslak
hazırlamıştır. Ve bu adı belirtilen -haber
alanında çalışan, örgütlü olan sendika ve vakfın- üç
kuruluşun mevcut düşüncelerine, tasarıyla ilgili dile
getirdiklerine ve taleplerine baktığımız zaman,
bunların dile getirdikleri ve talepleriyle alt komisyonun tasarıda
söyledikleri arasında hiçbir ilişki yok.
Geniş
şekilde tartışıldı. deniliyor. Şimdi, bu,
diğer yasalarda da AK Partinin bir çalışma tarzı oldu, bir
geleneği oldu. Belli konularda yasalar hazırlanırken veya
farklı alanlarda çalışma yürütülürken, doğrudur, sivil
toplum örgütlerine, sendikalara, bazen akademisyenlere gidiliyor veya onlarla
birlikte toplantılar yapılıyor. Kamuoyuna da işte, Biz tüm
kesimleri katan, onları dikkate alan bir tarzı işletiyoruz,
onlarla bir araya geldik, onların düşüncesini aldık. deniliyor.
Ama sonradan, daha önce çıkarılan yasalara ve bugüne kadarki bu
uygulamalara baktığımızda, sonuçta, halka sivil toplumu,
halkın kurumlarını, sendikaları dikkate alma söylemlerine
rağmen son kararı burada AK Parti milletvekilleri söylüyor ve
gönderilen tasarı neyse aynı şekilde yasalaşıyor. Bu
şekilde halk dikkate alınmıyorken bu tür yöntemlerle halkın
yanlış bilgilendirilmesinden de bir an önce vazgeçilmesi gerekiyor.
Bu etik değil, ahlaki de değil.
Sayın
milletvekilleri, şimdi, tabii, tasarının gerekçesinde teknolojik
gelişmelere uyumdan bahsediliyor, yeniden yapılanmadan bahsediliyor
ve özerklikten bahsediliyor. Getirilen yasa tasarısına baktığımızda
teknolojik gelişmelere uyumla ilgili herhangi bir değişiklik
görmüyoruz. Yeniden yapılanmadan bahsediliyor. Herhâlde, yeniden
yapılanma, kurumların kimisi ortadan kaldırılarak -TRT
radyo ve televizyon birimlerinin bazıları ortadan
kaldırılarak- bazıları diğerine bağlanarak,
bazıları da küçük bir rötuşla, bir kelime
değişikliğiyle adı değiştirilerek istenen
kişiyi istenen yere atama şeklinde algılanıyor. Eğer uyum
buysa, doğrudur, bir uyum var. Ama eğer bu değilse, yeniden
yapılanmadan bahsetmemiz de mümkün değil.
Özerkliğe
gelince: Özerklikten eser yok bu işte. Doğrudur, TRT bugüne kadar
iktidarlar tarafından kullanıldı. Onların
propagandalarını yaptıkları bir yayın kuruluşu
şeklinde kullanıldı. TRTde, doğrudur, bugüne kadar
özerklik de vardı diyemeyiz. Ama bu tasarıda mevcut
çalışanların, birimlerin, oradaki çalışanların,
deneyim sahibi olanların iradesinin de ortadan
kaldırıldığı bir çalışma biçimi, bir taslak
önümüzde.
Şimdi,
3üncü maddede Yönetim Kurulunun yapısından ve oluşumundan
bahsediliyor. Yönetim Kurulu 7 üyeden oluşuyor. Yönetim Kurulunun 7
üyesinin 3ü, Genel Müdür ve bu Genel Müdürün atadığı 2 tane
Genel Müdür Yardımcısı.
Şimdi, bu ne
anlama geliyor? Genel Müdür istediği zaman istediği kararı
Yönetim Kurulundan da çıkaracak. Hepinizin bildiği gibi, bu
tasarıda Koordinasyon Kurulu da ortadan kaldırılıyor,
Yönetim Kurulu istediği şekilde karar alabilen, istediği
kararı geçirebilen bir kurum hâline geliyor ve burada da birinci derecede
yetkili Genel Müdür oluyor.
Şimdi, TRT
Radyo ve Televizyonunun halkın malı olduğunu söyledik ve halk
tarafından finanse edildiğini, sonuçta halkın tüm kesimlerinin,
dezavantajlı grupların, sesini çıkaramayanların, sesini
duyuramayanların sesi olduğunu söyledik. Eğer bu Kurumun Yönetim
Kurulu denilecekse, bu Kurumun en önemli kurulu olan, birimi olan Yönetim
Kurulunun halkın iradesiyle oluşturulması gerekiyor. Ha, bu
nasıl oluşturulacak? Bugün eğer bu yapılmak isteniyorsa,
bunun yolu var. Üniversiteden, barolardan, Tabip Birliğinden, işveren
sendikalarından, esnaf konfederasyonlarından, diğer TRT
çalışanlarından ve bu konuda görev yapan gazete ve televizyon
kuruluşlarından temsilciler alınarak yönetim kurulu
oluşturulabilir. Mevcut Kurumun, Yönetim Kurulunun denetiminde, Genel
Müdürün denetiminde, istediğini yaptığı, istediği
kararı çıkardığı bir kurum olmaktan
kurtarılabilir. Bunun yolu var.
Onun için, biz,
bu tasarıda, daha önceki maddelerde de bundan sonraki maddelerde de bir
sürü eksiklik olduğunu, ama en azından bu tasarı Mecliste
tartışılıyorken, mevcut yasalarda verilen önergelerin bir
kısmının kabul edilerek bu tasarının bazı
eksiklerini tamamlayabiliriz. Bu konuda en azından Genel Kurulun, bu
konuda en azından AK Partili milletvekillerinin duyarlı davranmasını
istiyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Karabaş, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
MEHMET NEZİR
KARABAŞ (Devamla) Evet, sayın milletvekilleri, gerçekten bundan
önceki birçok yasa tasarısı geldiğinde ve burada
kanunlaştığında, yasalaştığında da
aynı şeyi yaşadık. Önergeler eğer AK Parti Grubuna
mensup bir milletvekili tarafından veriliyorsa veya AK Parti Grubunun
diğer gruplarla paylaştığı, daha önce
kararlaştırdığı bir değişiklik önergesiyse,
bu kabul ediliyor. Bunun dışında, gerçekten çok geniş bir
şekilde bu kürsüde gerekçesi dile getirilen, çok detaylı bir
şekilde gerekçelendirilen tasarıların hiçbiri burada AK Partili
milletvekilleri tarafından kabul edilmedi. Nitekim birkaç defa,
dışarıdan koşarak geldikleri için
yanlışlıkla bir iki önergeyi kabul ettiler. Onun
dışında bu gerçekleşmedi. Eğer biz gerçekten bu dönem
bu Parlamentonun halkın yararına, halkın çıkarlarına
çalışmasını istiyorsak, hangi partiye mensup olursa olsun
herkesin doğru olan önergesine destek vermemiz gerekiyor diyorum.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (DTP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Karabaş.
Şahsı
adına Adıyaman Milletvekili Sayın Mehmet Erdoğan.
Sayın
Erdoğan, buyurun efendim. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
MEHMET
ERDOĞAN (Adıyaman) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
219 sıra sayılı Tasarının 3üncü maddesiyle 2954
sayılı Kanunun 11inci maddesinin birinci ve üçüncü
fıkralarının değiştirilmesiyle ilgili şahsım
adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Kurumun en yüksek karar ve yönetim organı olan Yönetim
Kuruluna -Türkiye Radyo-Televizyon Yönetim Kurulu- hangi alandan, kaç tane üye
seçileceğine ilişkin daha önceki mevcut düzenlemede herhangi bir
bölüm bulunmamakta. Ayrıca herhangi bir sebeple üyeliğin normal
süreden önce sona ermesi hâlinde, eski üyenin kalan süreyi tamamlamak üzere
hangi usulle atanacağı da sıkıntılar ortaya
çıkarmaktaydı. Dolayısıyla, bu husus yeniden düzenlemeyi
gerektirecek bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bunlar
yapılırken, 2006 yılı Yüksek Denetleme Kurulu raporunda da
Yönetim Kurulunun yayıncılık konusunda veya
yayıncılıkla ilgili alanlarda deneyim sahibi ve kendi
alanlarında uzmanlaşmış olan üyelerden oluşan bir
yapıya dönüştürülmesi, Yönetim Kurulunda idari, mali ve teknik
yayın program genel müdür yardımcılarından 2sinin yer
almasını sağlayacak düzenlemelerin yapılması
önerilir. ifadelerine de yer verilmişti.
İşte,
tasarının 3üncü maddesiyle Yönetim Kurulunun işleyişine
yönelik uygulamada karşılaşılan sorunlar ile bu zikredilen
öneri de dikkate alınarak yeniden düzenlemeye gidilmiş. Yani burada
hangi alandan kaç tane üye seçileceğine dair bir düzenleme
yapılmış.
Kurumun en
yüksek karar ve yönetim organı olan Yönetim Kurulu; Genel Müdür, Bakanlar
Kurulu tarafından genel müdür yardımcıları arasından
atanan 2 üye ile elektronik veya kitle iletişimi alanlarında 1; hukuk
alanından 1; işletme, iktisat veya maliye alanlarından 1 ve
sanat veya kültür alanlarından 1
kişi olmak üzere, bu alanlarda temayüz etmiş kişiler
arasından seçilen ve atanan 4 üyeden oluşur. Dışarıdan
seçilen yönetim kurulu üyeleri; Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından
her bir alandan teklif edilen iki kat aday arasından Bakanlar Kurulu kararı
ile atanır. ve Herhangi bir sebeple üyeliğin normal süreden önce
sona ermesi halinde aynı usulle yenisi dört yıllığına
atanır. hükümleri getirilmiştir.
Değerli
arkadaşlar, TRT anayasal bir kurum. Millî birlik ve beraberliğimizi
koruyup yüceltmek, millî kültürümüzü yaygınlaştırmak ve
Türkiyeyi dünyaya doğru anlatma yönünde yayınlar yapan bir kurum.
Bu, yeni dönemde yeni anlayışla, daha da bariz bir şekilde
ortadadır. Ama değişime ve gelişime karşı olanlar
bu noktada da görüşlerini ifade ettiler. Biz onlara da teşekkür
ediyoruz.
Bu dönemde bizim ısrarla
arzuladığımız ve özlediğimiz TRT, doğru ve ilkeli
yayıncılık, tarafsız haber anlayışı
konusunda milletimizin ilk başvurduğu yayın
kuruluşlarından birisidir ve bu özelliğini daha da etkin bir
şekilde sürdürecektir. Bu dönemde kaliteli, güler yüzlü, halkla iç içe,
insana dair programlarla milletimizi tekrar ekran başına çekecektir.
Ama ne yazık ki, statükodan yana olanlar, statükocu anlayışla
meseleye bakanlar, at gözlüğünü bir türlü çıkaramayanlar, dünyada
süratle gelişen değişimlere gözünü kapayanlar bilsinler ki,
sadece geceyi kendilerine yaptıklarının farkında
değiller. Kurum ve kuruluşlarda yapılması zaruri olan bu
değişimlere, bu yapılanmalara sırf muhalefet olsun
anlayışıyla karşı durduklarının
farkında değillerse de milletimiz bunların farkındadır.
Milletimizin sesine sağır, beklentilerine duyarsız olanlara bu
millet gereken cevabı vermiştir.
Değerli
arkadaşlar, bölgemizdeki insanımıza sürekli empoze edilmeye
çalışılan ötekileştirilmek duygularını da
ortadan kaldırmaya yönelik bu girişimleri destekliyoruz.
OKTAY VURAL
(İzmir) Hangi girişimler?
MEHMET
ERDOĞAN (Devamla) İstismar ettikleri bu malzemeler ellerinden bir
bir alınmaktadır.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Kim istismar ediyor? Neyi istismar ediyor?
MEHMET
ERDOĞAN (Devamla) Dolayısıyla, bu tasarının, bu
süreçte
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun, konuşmanızı tamamlayınız Sayın
Erdoğan.
MEHMET
ERDOĞAN (Devamla) Değerli arkadaşlar, bu süreçte katkıda
bulunan, emeği geçen bütün arkadaşlarımıza teşekkür
ediyoruz. Kanunun TRT bünyesine, milletimize hayırlı, uğurlu
olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Erdoğan.
Şahsı
adına Kütahya Milletvekili Hasan Fehmi Kinay.
Buyurun. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
HASAN FEHMİ
KİNAY (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 3üncü maddesi
üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Adını
bu topraklardan alan çok önemli bir kurumumuzun, Türkiye Radyo-Televizyon
Kurumunun yasasını görüşüyoruz. Elbette ki sözlerimin
başında, buraya sevk edilen kanun tasarısının gerek
Plan ve Bütçe Komisyonunda gerekse TRT Genel Müdürümüzün göreve gelir gelmez
başlattığı ve birçok basın mensubuyla birlikte geri
planda çalışarak oluşturduğu bu tasarıyla ilgili tüm arkadaşlarımızı
tebrik ediyorum.
Evet, yasa alt
komisyonda, Plan ve Bütçe Komisyonunda ve Genel Kurulda milletvekillerimizin
katkılarıyla olgunlaşmaya devam ediyor.
Yasa
tasarısıyla ilgili değerlendirmeme geçmeden önce TRT
hakkında bazı duygularımı paylaşmak istiyorum. Burada
çok değerli milletvekillerimiz, Türkiyede televizyonun TRT
vasıtasıyla milletimiz tarafından
tanındığını ifade ettiler. Evet, gerçekten TRTye çok
şey borçluyuz. Her şeyden önce gazetecilik alanı özel sektörün
öncülüğünde gelişirken, televizyon
yayıncılığı TRT tarafından Türkiyede
geliştirilmiştir. Bu nedenle, bugün gerek yerel gerekse ulusal
düzeyde faaliyetlerini sürdürmekte olan televizyonlarımız,
radyolarımız çoğunlukla TRT bünyesinde yetişmiş
kadrolardan oluşmaktadır. Bu doğrultuda başta özel kesim
tarafından yürütülen yayıncılık faaliyetlerinin
mayasının TRT tarafından atıldığını
ifade etmek gerçekçidir.
Evet, milletimiz
90lı yıllara varıncaya kadar gerek yurt içinden gerekse yurt
dışından haberleri öğrenebilme imkânını,
yayın akışını, haber akışını yine
Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu vasıtasıyla elde
edebilmiştir, Anadoluda sosyal hayatın vazgeçilmez bir unsuru hâline
gelmiştir. Sanatçılarımızı, iş
dünyamızı ve bunların etkinliklerini tanıtma fırsatı
yine Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu
vasıtasıyla ortaya konmuştur.
Değerli arkadaşlar,
TRTyle ilgili yapılan değerlendirmelerde ne yazık ki böylesine
önemli bir kurumun, başta Sayın Genel Müdür olmak üzere, siyasi
otorite bu kanun tasarısını buraya sevk eden Hükûmetimiz olmak
üzere birçok noktada haksız eleştiriler yapıldı. Şimdi,
kadrolaşmadan bahsedildi, TRTnin reytinginin düştüğünden
bahsedildi.
Değerli
arkadaşlar, bu değerlendirmeler gerçeklerle ne yazık ki
bağdaşmamaktadır. Genel Kurulda söz alan muhalefet partisine
mensup bazı arkadaşlarımız ciddi katkılarda
bulunmuştur, kendilerine buradan teşekkür ediyorum. Yalnız, olur
olmaz, Genel Müdürümüzün şahsında TRT Kurumunu yıpratacak
birtakım ifadelere burada yer verilmesi açıkçası milletimiz
açısından da hiç hoş karşılanmamaktadır.
Bakınız,
Sayın Genel Müdürümüz daha evvel, bu TRT Genel Müdürlüğüne gelmeden
önce Ulaştırma Bakanlığı Müsteşarıydı.
Son derece başarılı hizmetler yaptı bir müsteşar
olarak.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hangi hizmetler?
HASAN FEHMİ
KİNAY (Devamla) Daha önce, Ulaştırma Bakanlığı
Müsteşarlığına gelmeden önce PTT Genel Müdürlüğü
görevini başarıyla yürütmüştür. PTTde -kurumsallaşma
adına ve bugün geldiği kârlılık noktası
itibarıyla değerlendirildiğinde- kendi dönemi gerçekten önemli
başarılara imza atıldığı bir dönem olmuştur.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Maaşına zam yapalım!
HASAN FEHMİ
KİNAY (Devamla) Ondan önce de kaymakam olarak ülkemize hizmet etmiş
değerli bir devlet adamımızdır,
bürokratımızdır. Dolayısıyla burada kendi
şahsına yönlendirdiğiniz eleştiriler sadece
şahsıyla ilgili değil, Kurumu da tezyif etmeye yönelik gerçekten
yanlış beyanlardır.
Bakınız,
TRTye geldiği günden bu yana
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Sayın Bakan ile Genel Müdür cevap versin Hasan Bey.
HASAN FEHMİ
KİNAY (Devamla) Sayın Genel Müdürümüz ne yazık ki Genel
Kurulda söz alma imkânına sahip değil.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Bakanımız var!
HASAN FEHMİ
KİNAY (Devamla) Sayın Günal
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Bakanımız var!
HASAN FEHMİ
KİNAY (Devamla) Sayın Günal, TRT Genel Müdürümüzün burada söz
almayacağını gayet iyi biliyorsunuz.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Sayın Bakan var!
HASAN FEHMİ
KİNAY (Devamla) Kendisiyle ilgili, dönemiyle ilgili bazı
değerlendirmeleri ben size aktarmak istiyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Kinay, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
HASAN FEHMİ
KİNAY (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Bakınız,
Şubat 2008de TRTnin AB Grubunda -ki bu grup en çok izlenme oranına
ulaşmış televizyon kanallarını ifade ediyor- TRT-1
yedinci sırada, on iki kanal arasında yedinci sırada. Daha
sonra, mart ayı itibarıyla -bir sonraki ay- altıncı
sıraya yükseliyor, nisan ayı itibarıyla izlenme oranı beşinci sıraya yükseliyor ve her şeyden
önemlisi, neredeyse bu izlenme oranlarının göstergesi olarak ifade
edilen değerlendirmede yüzde 100lük bir başarı, performans
ortaya konmuş.
Değerli
arkadaşlar, birçok program
İSA GÖK
(Mersin) Hangi program? Hangi program?
HASAN FEHMİ
KİNAY (Devamla) - Buradaki bazı milletvekili
arkadaşlarımız, ne yazık ki, haksız eleştiriler
yönlendirdiler, zatıaliniz başta olmak üzere. Herhâlde aynı
kanalı izlemiyoruz. Zira, zevkle izlediğimiz birçok program TRT
bünyesinde, hatta rating noktasında birinciliğe
ulaşmış birçok program da bu noktada.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Üç tane saysana, üç tane
OKTAY VURAL
(İzmir) Say, say
HASAN FEHMİ
KİNAY (Devamla) Kadrolaşmayla ilgili değerlendirmelere burada
tekrar dönmek istemiyorum. Bu konuyla ilgili Sayın Bakanımız da
gayet net bir şekilde ortaya koydular.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Kinay, son cümlenizi alayım, teşekkür ediniz Genel Kurula.
Buyurun.
HASAN FEHMİ
KİNAY (Devamla) Kadrolaşmayla ilgili de burada yöneltilen
eleştiriler yine gerçeklerle bağdaşmamaktadır.
İbrahim
Şahin döneminde, Sayın Genel Müdürümüzün döneminde sadece 21
kişi alınmıştır Kuruma.
BAŞKAN
Sayın Kinay, lütfen son cümlenizi alayım.
HASAN FEHMİ
KİNAY (Devamla) Bu doğrultuda yöneltilmiş olan birçok
eleştiri, ne yazık ki, TRT Kurumunu tarif etmekten çok uzak
düşmüştür.
Bu duygu ve
düşüncelerle konuşmama son veriyor, yasa tasarısının
başta TRT olmak üzere ülkemize hayırlar getirmesini temenni ediyorum.
Saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Soru-cevap
işlemine başlıyoruz.
Sayın Özkan,
buyurun efendim.
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Burdur) Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Sayın Bakan,
30 Mayıs 2008 Cuma günü Burdur ilimizde, KÖY-KOOP önderliğinde
köylülerimiz, çiftçilerimiz, üreticilerimiz, mazot, gübre, ilaç, yem
fiyatlarındaki artışlara, ayrıca, et, süt, yumurta ve
diğer ürünlerdeki fiyat istikrarsızlıklarına protesto
mitingi yapacaklardır. Bazı siyasiler tarafından engellenmek
istense de 30 Mayıs 2008 Cuma günü saat 12.00de benim de
katılacağım Burdurdaki çiftçinin emeğe sahip çıkma
mitingine TRT ekibini göndermeyi düşünür müsünüz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sağ olun Sayın Özkan.
Sayın
Çalış...
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Teşekkürler Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, radyo ve televizyonculuğun okulu olagelmiş TRTde imkân
sağlanınca çok önemli işlere imza atacak kişiler
olduğu, özel sektörün de kalifiye eleman ihtiyacını TRTden
karşıladığı bilinmektedir. Ancak büyük ücretler
ödenerek dışarıya programlar
yaptırıldığı veya dışarıdan
programcı çağrıldığı da bilinmektedir.
Gün
Başlarken, Çalsın Davullar, Ramazan Sevinci, Anılarla Müzik,
Futbol Vizyon, Yılbaşı Tarkan programı gibi, 2007-2008
yıllarında bu gibi programlar için TRT dışarıya ne
kadar para ödemiştir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Çalış.
Sayın
Aslanoğlu
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Bakanım, bölgeleri
kapatıyorsunuz. Acaba, illerdeki haber değeri olan haberleri bir an
önce TRTye iletmek için illerde herhangi bir teşkilat kurmayı
düşünüyor musunuz, özellikle belli haber değeri olan illerde? Bu
konuda bir projeniz var mı? Almak istiyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Öztürk
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan,
aracılığınızla Sayın Bakana şu soruları
yöneltmek istiyorum:
Görüşülmekte
olan yasa tasarısında TRT personeli emekliliğe teşvik
edilmektedir. AKP Hükûmetinin bir yandan çıkardığı yasayla
emeklilik yaşını yükseltmesiyle, bir yandan da TRT
çalışanlarını emekliliğe teşvik etmesi
arasında bir çelişki görmüyor musunuz?
Bu tasarıdan
önce emekli olanlar ile 2009 yılından sonra emekli olacaklar
arasında bir eşitsizlik yaratılmayacak mıdır? Emekli
olanların boşalan kadroları iptal mi edilecek yoksa boşalan
kadrolar AKP yandaşları ile mi doldurulacaktır?
3984
sayılı Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Kanununun 15inci maddesine
göre, Üst Kurul personelinin özlük hakları, çalışma usul ve
esasları ile personelle ilgili diğer hususlar Türkiye Radyo ve
Televizyon Kurumu personel rejimine tabidir. Bu tasarı
yasalaştıktan sonra RTÜK personeli de bu haktan yararlanacak mıdır?
Yararlanmayacaksa, bu, eşitsizlik yaratmayacak mıdır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk.
Sayın Ünsal
HÜSEYİN
ÜNSAL (Amasya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
TRTde yayınlanan Alaturka Solist yarışma programının
yapımcı şirketinin adı nedir? Bu şirkete bölüm
başına ne kadar ücret ödenmektedir? Programdaki jüri üyelerine ne
kadar ücret ödenmektedir? Jüri üyelerinin ücreti TRT tarafından mı
yoksa yapımcı şirket tarafından mı ödenmektedir?
Yapımcı şirkete ödenen para içerisinde jüri üyelerine ödenecek
para dâhil midir yoksa jüri üyeleri için ayrı bir ödeme mi
yapılmaktadır?
TRTnin, bu
programı kendi olanaklarıyla yapabilecek kadrosu yok mudur?
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Ünsal.
Sayın Köse
ŞEVKET KÖSE
(Adıyaman) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İbrahim
Şahin ve ekibinin, televizyon prodüktörlerinden yeni dönemde
yapılmasını istediği programlarda TRTnin tarikat
televizyonuna dönüştürüldüğünün işaretlerini veriyor. Program
sipariş listesinde bazı örnekler şöyledir: Deniz Arcak ve Halil
Necipoğlu -ki bu Camideki Adam adlı bir albüm hazırlayan
Kılıç Ali Paşa Camisinin imamı- Necip Fazıl
Kısakürekin yaşamını, düşünce ve dünyasını,
eserlerini konu alan belgesel program; ayrıca Ömer Tuğrul
İnançer -ki bu, kamuoyunda Cerrahi Tarikatının lideri olarak
biliniyor- Abdülhamid dönemini anlatan belgesel. Sayın Bakan, bu öneriler
halkın hangi ihtiyaçları yüzünden talep ediliyor? Bu ihtiyaçlar
nasıl bir araştırma ile belirlendi?
İki: Bu
sipariş programların belirlenmesinde Sadık Yalsızuçanlar
takma adıyla Said Nursi hakkında kitaplar yazan bir TRT prodüktörünün
etkisi var mıdır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Köse.
Sayın
Tankut
YILMAZ TANKUT
(Adana) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, önceki madde görüşmelerinde de 2 defa sormama rağmen
bir türlü cevap alamadığım sualimi 3üncü kez yeniden, biraz
daha açarak sormak istiyorum.
Türk Telekom,
cumhuriyet tarihinin en ilginç performansını gösterdi.
şeklindeki haberler geçtiğimiz aylarda haber sitelerinde yer
almış ve yılbaşı performansı olarak üst düzey
yöneticilere 50 ile 100 bin dolar arasında ikramiye verildiği
belirtilmiş idi. Bu hususlar çerçevesinde Sayın TRT Genel Müdürümüzün
Telekom Başkan Vekili olarak bu performans ücretlerinden bilgisi var
mıdır? Var ise bu performans primleri hangi üst düzey yöneticilere
verilmiştir? Kendisi de bu performans primlerinden almış
mıdır? Aldıysa ne kadarlık bir performans ücreti
almıştır? Bunun miktarı nedir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Tankut.
Sayın
Bakanım, buyurun.
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Evvela, 30
Mayıs Cuma günü yapılacak olan gösteriye ekip gönderecek misiniz?
diye sordu Sayın Özkan. Haber değeri olan hiçbir şeyi kamudan
saklamak gibi bir lüksü olamaz. Dolayısıyla, oraya bir ekip gider,
orada bir kamera vardır, o ayrı bir konu -yani teknik konuda bir
şey söylemeyeyim- ama her hâlükârda o türden haberler her zaman ana haber
bültenlerinde de zaten yer alıyor. Dolayısıyla, çok çeşitli
örnekler sayılabilir bu türden haberlerin TRT haber bültenlerinde yer
aldığı.
Bir diğer
konu, bu bölge müdürlüklerinin kapatılması meselesiyle ilgili
Sayın Aslanoğlunun sorusu. Şimdi, esasında o bölge
müdürlükleri kapatılıyor ama müdürlük ve büro şeklindeki hizmet
devam ediyor. Dolayısıyla, Yerel haberleri nasıl temin
edeceğiz? sorusunun cevabı, esasında, bir eksikliğe bizi
götürmeyecek ölçüde açık bir şeyde çünkü müdürlük olacak ama bölge
müdürlüğü çok daha farklı, çok daha geniş bir yapılanma.
Açıkçası, pek çok yerde de zaten, oradaki kadro kendisinden beklenen
hizmeti veremeyecek kadar da bir alan darlığına sahip.
Onların herhangi bir suçu yok yani büyük bir mekanizma orada, büyük bir
personel birikimi var. Ama tekrar ediyorum, yerelle genel arasında
-ulusalı bilerek kullanmıyorum çünkü yerel olan da ulusal zaten-
artık mesafe o kadar daraldı ki, birbirinin hizmetleri o kadar
birbirine girdi ki bugün, pek çok ildeki televizyon kanalları veya
bazı illerimizdeki mesela yazılı medya, evrensel boyutta, sadece
Türkiye boyutunda değil evrensel boyutta. Dolayısıyla, orada
herhangi bir hizmet aksamasının olmayacağını
düşünüyoruz.
Bu rakamlarla
ilgili şeyleri şu anda vermem mümkün değil. Şu programlara
-Sayın Çalışın sorduğu- şu, şu, şu
programlara ne kadar ücret ödendi
Tabii, sektör açısından ayrıca
uygun mu, değil mi, o ayrı bir konu da ama her hâlükârda, şu
anda zaten uygun olsa dahi benim rakamları vermem kolay olmaz. Eğer
verilebiliyorsa o zaman memnuniyetle bunu yazılı olarak size
iletiriz.
ŞAHİN
MENGÜ (Manisa) Devlet sırrı mı bu Sayın Bakan?
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Efendim, bu özel sektörle ilgili yapılan
protokollerin ortaya çıkardığı bir konu. Ben hukukçu
değilim, ama tekrar ediyorum...
ŞAHİN
MENGÜ (Manisa) Meclis nasıl denetleyecek o zaman?
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir)
eğer bilinmesi gereken bir şeyse,
şu anda zaten söylemem mümkün de olsa o rakamlar elimde yok. Ben size,
şu programa şu kadar ödendi diyecek durumda değilim. Dört,
beş programı birden saydınız.
ŞAHİN
MENGÜ (Manisa) Devlet bir sözleşme yapacak ve ben bunu
bilmeyeceğim!
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Hayır, ben onu her hâlükârda diyorum.
Eğer hukuken bir sakıncası yok ise bu size bildirilecektir.
ŞAHİN
MENGÜ (Manisa) Hiçbir sakıncasının olması mümkün
değil.
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Tamam, o zaman mesele yok, o zaman elinize bu bilgi
ulaştırılacaktır, yazılı olarak
ulaştırılacaktır.
Bu
emekliliğe teşvik meselesini, açıkçası yani ta
başından söyledik, o konuda herhangi benim bir fikir
değişikliğim de yok. Yani önemli ölçüde bugün bizim yayın
alanında, teknik alanda hâlâ personel ihtiyacımız vardır.
Ama genel hizmet alanına döndüğümüz zaman da çok çeşitli
sebeplerden dolayı -bazı rakamları size ilettim- çok
çeşitli sebeplerden dolayı da orada bir fazlamız vardır.
Dolayısıyla, böyle bir teşvikle bir personel
rahatlamasının olması kurum açısından bize bir
esneklik getirir. Şimdi, şu kadar personel emekli olunca, şu
kadar personel yerine alınacak
Tabii, o türden
Kusura bakmayın bunu
söylemek sizin hakkınızdır, hatta belki ödevinizdir ama ben her
konuşan arkadaşımın, işte kadrolaşma,
kadrolaşma şeyine her defasında
Zaten beş dakika veriyor
Sayın Başkan, size, her birinize daha fazla zaman veriyor.
Bir mantık
kuralı vardır Sayın Başkan, daima cevaplar sorulardan daha
fazla zamana ihtiyaç gösterir, İç Tüzükü lütfen değiştirin.
Burada bakanlara büyük bir haksızlık oluyor. Sizinle ilgili
değil ama İç Tüzükü değiştirin.
ŞAHİN
MENGÜ (Manisa) Vallahi doğru. Gündem dışında da bana
beş dakika, bakana yirmi dakika
Değişmesi lazım.
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Her zaman, cevabın sorudan daha fazla zamana
ihtiyacı var.
Efendim, bu
özelleştirme meselesi: Bakınız arkadaşlar, Kurumla ilgili
olmayan bir arkadaşımız
Sayın Günal burada mı?
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Buradayım efendim.
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Tamam. Kurumla ilgisi olmayan bir
arkadaşımız, Sayın Kilci, Posta gazetesindeki bir
röportajda Kurumlar özelleştirilebilir, kamu kurumu
özelleştirilebilir. demiş. Israrlı sorular üzerine Ya TRT, ya
TRT? denince, o demiş ki: Kurum olarak özelleştirilebilir.
Şimdi, Kurumun başındaki insan değil, Bakanlar Kurulu üyesi
değil, Başbakan değil.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Ama özelleştirmeden sorumlu kişi.
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Onun için, ben size söylüyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sizin haberiniz olmaz zaten!
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Bakanlar Kurulunda görüşüldüğü zaman bu
konu hiç telaffuz edilmedi, benim hiç aklımın köşesinden
geçmedi, şu anda geçmeye de hiç niyeti yok. Dolayısıyla,
açıkça söyleyeyim, bizim güçlendirmemiz lazım. Kamu
yayınına bizim gibi ülkelerin şiddetle ihtiyacı
vardır. Yani eğer gerekiyorsa daha fazla takviye etmemiz, daha fazla
güçlendirmemiz lazım.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Teşekkür ederiz Sayın Bakanım. İnşallah
tutanağı çıkarıp ileride okumak zorunda kalmayız.
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Okuduğunuz zaman dinleyen ben olmam.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Peki.
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Dolayısıyla, burada şu anda öyle bir
program yoksa yoktur.
ŞAHİN
MENGÜ (Manisa) Sözünüzü senet kabul ediyoruz Sayın Bakan.
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Ama on sene sonra, on beş sene sonra, onu
bilemem.
ŞAHİN
MENGÜ (Manisa) Sözünüz senet Sayın Bakan.
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Çok teşekkür ederim, sağ olun. Ben de
öyle olsun istiyorum açıkçası.
Genel müdür
yardımcılarının Yönetim Kuruluna üye olma meselesi:
Arkadaşlar, burada yapılan değişikliklerin bir
kısmı zaten, açıkça söyleyeyim, Yüksek Denetleme Kurulunun
raporlarında var. Bu dâhil o raporlarda var. Arkadaşlarımız
o şekilde, işlerin daha pratik, daha kolay gideceği
kanaatindeler. Benim de kanaatim o istikamette. Dolayısıyla, Kurumu
bir bütün olarak görmek lazım. Orada zaten genel müdürün dediği
önemli ölçüde olur. Dolayısıyla, ümit ediyoruz, bir uyum içinde çok
daha hızlı çalışırlar, çok daha iyi hizmet verirler. O
bakımdan da orada bir endişem yok.
Yine,
zannediyorum Sayın Günal sizin o söylediğiniz şey, Anayasa, bir
defa şu anda yürürlükte olan
Bu bizim yaptığımız bir
değişiklik Sayın Günal, bu yaptığımız bir
değişiklik tasarısı. Yoksa şu anda yürürlükte olan TRT
Yasasına her konuda dokunuyor değiliz. Orada zaten altıncı
sayfasında, madde 5te, yayın esasları, TRTnin vizyonu da misyonu
da çok açık bir biçimde dile getirilmiş. Zaten açık bir biçimde
dile getirilmese de, yine de kamu kuruluşu olduğu için
Anayasanın özüne de, sözüne de uymak zorundadır. Çok şükür hiç
değilse bu konularla ilgili bir yorum farkı da yok, bazı
konularda ciddi yorum farkları var.
BAŞKAN
Sayın Bakanım
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Bekleyin. dediniz de az önce.
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Hayır, o ayrı bir konu.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Gelecek bir şeyler var, onun için söyledim.
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) O ayrı, benim Bekleyin. dediğim
ayrı bir konu.
BAŞKAN
Sayın Bakanım, süremiz
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Peki, çok teşekkür ediyorum. Cevap
veremediklerime yazılı olarak cevap verilecektir.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Ben
teşekkür ediyorum.
Sayın
milletvekilleri, madde üzerinde beş adet önerge vardır.
Önergeleri
geliş sırasına göre okutup aykırılık durumuna
göre işleme alacağım.
Buyurun:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 219 s. sayılı kanun tasarısının çerçeve 3.
maddesi ile değiştirilen 2954 sayılı kanunun 11. maddesinin
birinci fıkrasında yer alan
Bakanlar Kurulu tarafından genel
müdür yardımcıları arasından atanan iki üye ile elektronik
veya kitle iletişimi alanından bir ibaresinin
Bakanlar Kurulu
tarafından genel müdür yardımcıları arasından atanan
bir üye ile elektronik veya kitle iletişimi alanından iki
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Günal Hasan Özdemir Muharrem Varlı
Antalya Gaziantep Adana
K.
Erdal Sipahi Mustafa
Enöz
İzmir Manisa
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 219 sıra sayılı Yasa
Tasarısının 2954 sayılı Yasanın 11. maddesinin 1.
ve 3. fıkrasını değiştiren 3. maddesine
aşağıdaki 4. fıkranın eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Bülent
Baratalı Malik Ecder
Özdemir İsa
Gök
İzmir Sivas Mersin
Hüseyin
Ünsal R.
Kerim Özkan
Amasya Burdur
Yönetim Kurulu Başkanı başka bir kurum ve
kuruluşun yönetiminde ya da denetiminde görev alamaz.
TBM Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 219 sıra sayılı yasa
tasarısının 3. maddesinin 2. fıkrasının son
cümlesinin fıkra metninden çıkarılmasını arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 219 sıra sayılı Türkiye
Radyo ve Televizyon Kanunu ile Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve
Yayınları Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 3 üncü
maddesi ile değiştirilen 2954 sayılı Kanunun 11 inci
maddesinin birinci ve üçüncü fıkralarının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Harun
Öztürk Mustafa
Vural
İzmir Adana
Kurumun en
yüksek karar ve yönetim organı olan Yönetim Kurulu; Genel Müdür ile Genel
Müdür tarafından genel müdür yardımcıları arasından
seçilen iki üye ile elektronik veya kitle iletişim alanlarından bir;
hukuk alanından bir; işletme, iktisat veya maliye alanlarından
bir ve sanat veya kültür alanlarından bir kişi olmak üzere, bu
alanlarda temayüz etmiş kişiler arasından seçilen ve atanan dört
üyeden oluşur. Dışarıdan seçilen yönetim kurulu üyeleri;
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından her bir alandan teklif edilen
iki kat aday arasından seçilir.
Yönetim Kurulu
üyeliği dört yıldır. Süresi biten üyeler ile herhangi bir
sebeple Yönetim Kurulundan ayrılanların yerine yeniden atama ve seçim
yapılır. Süreleri sona eren üyelerin yeniden atanmaları ve seçilmeleri
mümkündür. Yeni atanan veya seçilen üye göreve başlayıncaya kadar
mevcut üyenin görevi devam eder. Bir yıl içinde mazeretsiz iki
toplantıya katılmayanların üyeliği kendiliğinden sona
erer.
BAŞKAN En
aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.
Buyurun:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 219 sıra sayılı Radyo ve Televizyon Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 3üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Madde 3- 2954
Sayılı Kanunun 11inci maddesinin birinci ve üçüncü
fıkraları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Kurumun en
yüksek karar ve yönetim organı olan Yönetim Kurulu aşağıda
belirlenen 15 kişiden oluşur.
Üniversitelerarası
kurul tarafından seçilecek, alanlarında temayüz etmiş
iletişim bilimleri ve konservatuar üyesi birer kişi, Türkiye Barolar
Birliğince seçilen bir kişi, İşçi Sendikaları
Konfederasyonlarınca seçilen bir kişi, Memur Sendikaları
Konfederasyonlarınca seçilen bir kişi, Türk Mimar ve Mühendis
Odaları Birliğince seçilen elektronik, elektrik-elektronik,
elektronik ve haberleşme, bilgisayar, telekomünikasyon mühendisliği
veya radyo ve televizyon ile ilgili mühendislik dallarından alanında
temayüz etmiş bir kişi, Türkiye Ziraat Odaları Birliği
tarafından seçilen bir kişi, Türkiye İşverenleri
Sendikasınca seçilen bir kişi, Gazetecilik örgütlerince seçilen bir
kişi, Sağlık Meslek örgütlerini temsilen seçilen bir kişi,
Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu tarafından seçilen bir
kişi, kurum çalışanlarınca seçilen bir kişi, Genel
Müdür ile Yayın ve Teknikten sorumlu Genel Müdür
Yardımcıları, yukarıda belirtilen kurum ve kuruluşlar
tarafından belirlenen üçer aday arasından birer kişi
Cumhurbaşkanı tarafından atanır.
Mehmet Nezir
Karabaş Hasip Kaplan Gültan Kışanak
Bitlis Şırnak Diyarbakır
Sırrı
Sakık Fatma
Kurtulan
Muş Van
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU
(Bursa) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Kaplan, buyurun. (DTP sıralarından alkışlar)
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
evet, günümüzdeki teknolojik gelişmeler, özellikle sayısal yayın
teknolojisindeki ilerlemeler, ses-görüntünün çeşitli yollarındaki
gelişmeler
Bu konuda yapılacak her değişikliğe olumlu
katkı sunmaya biz varız. Alt komisyonda, Plan ve Bütçe Komisyonunda,
her alanda da bu katkımızı esirgemedik.
Ancak şunu
tartışabiliyor muyuz yüce Mecliste: TRTyi dünyanın markası
yapabilir miyiz? Bağımsız, tarafsız, özerk, demokratik,
personeli liyakatle gelmiş, yirmi yedi dilde yayın yapan ama 20
milyon Kürt yurttaşının dilinde yayın yapamayan TRTyi dünya
markası hâline getirebilir miyiz? Bütün mesele bu.
Evet, küreselleşen
dünyada haksız rekabet haklı rekabet, le passe de passe;
acımasız bir kapitalizm içinde herkes ayakta durmak zorunda, özel
sektör de devlet sektörü de. Bu bir gerçek. Ona göre de yapılanmak
zorundasınız. Yani kadrolaştığınız zaman
sorun çözülmüyor. Kadrolaştığınız zaman bugün
varsınız, sizin kadrolar vardır; yarın yoksunuz, sizin
kadrolar gider, başka kadrolar gelir. Bu da bu ülkeye hiçbir hayır,
hiçbir yarar getirmez.
Şimdi, biz
bazı önergeler verirken gerçekten şunu düşünüyoruz: TRT kendi adına
yayın ve hizmet ürettiği halk dili arasındaki bağı
nasıl kuracak, demokratik ve katılımcılığı
nasıl sağlayacak; halkın vergisiyle ayakta duran TRT, halka
nasıl hizmet edecek? Bir partiye değil
Asla bir partinin sesi
olmamak kaydıyla TRT, bu Türkiye Cumhuriyetinin, 70 milyonun.
Şimdi
soruyorum: Evet, yayın yönetim kurulu çok önemli. Bir önerge verdik, demin
okudunuz. Meslek örgütleri, emek örgütleri, işçi sendikaları,
işveren sendikaları, barolardan, teknik alana kadar hepsinden üst
düzeyde birer kişiden bu yönetim kurulu oluşsun dedik, 15 kişi,
temayüz etsin. Ha, eksik de var. O eksiği de bugün açacağım.
Öyle, Başbakan Diyarbakıra gidip TRT Kürtçe televizyon
yayını yapacak. deyip seçim startını verirken
soracağız, senin bu yirmi dört saat Kürtçe yayınını
hangi kadrolar yapacak? Hangi birim yapacak? Hangi birimin başında
hangi müdür olacak, hangi genel müdüre sorumlu olacak? Zazaca mı
konuşacak, Kurmanci mi konuşacak, Soranice mi konuşacak? Ha, dur
bakayım, öyle yirmi dört saat TRTde Kürtçe yapmak için 20 milyon Kürt
yurttaşını nasıl kucaklayacaksın? Ha, bugüne kadar
kırk beş dakika yayın yapmıyorsun, Şivanın
parçalarını, Ciwan Haconun parçalarını, Rojinin, Aynurun
parçalarını çalıyorsunuz, Kürt sanatçılara ne kadar telif
hakkı ücreti ödedin? Her sanatçının hakkı kutsaldır,
hele eser üreten ve müzik gibi evrensel, sinema gibi evrensel, tiyatro gibi
evrensel, resim gibi her alanda her seste bu ülkenin güzelliğini
yansıtacak alanda senin yapılanmanda, örgütlenmende 20 milyon Kürt
yurttaşını ve diğer farklılıklarını,
Lazını, Çerkezini, Boşnakını, güzelliklerini
kucaklayacak
Zaten yirmi yedi dilde yayın yapan TRTnin kadrosunu
Bu
tasarıyla yapamazsın Sayın Başbakan, 60ıncı
Hükûmet, yapamazsın. 5 tane Kürtçe bilen elemanın yoksa, Kürtçe bilen
bir müdürün yoksa, Kürtçe eğitim almış, Kürtçe okul okumuş,
Kürtçe sertifikası olan bir vatandaşın yoksa. Bu Kurumun bu
ilgili biriminde, bu ilgili birimin başında, sana "Kürtçe
yayını ithal mi edeceksin, kimden edeceksin? diye sorarlar. Bu
ülkenin insanları, yirmi dört saat yayın yapacak, bu ülkenin
insanları
Örneğin bu Parlamentonun bir üyesi olarak ben Hasip
Kaplan, Kürtçe siyasi tartışma programına AKPli 75 Kürt
milletvekiliyle çatır çatır katılmak isterim.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Kaç tane?
HASİP KAPLAN
(Devamla) CHPden de var.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Kaç tane?
HASİP KAPLAN
(Devamla) 75
Gizli de 10 tane kadar var, 85. (CHP sıralarından
gülüşmeler)
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
M. NURİ
YAMAN (Muş) MHPde de var, MHPde Hasan Özdemir var.
HASİP KAPLAN
(Devamla) MHPden de Kürtçe bilen milletvekili var.
BAŞKAN
Sayın Kaplan, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Şimdi, ben, bu önergede Hükûmete bir tavsiyede
bulunacağım. Zaten ben madde üzerinde konuştuğumda
açıklayacağım. Kürtçe televizyon yayını yapmak için
Kürt enstitülerinden birisiyle görüştünüz mü? Kürtçe yayın yapmak
için Kürt kültür merkezlerinden hiçbirisiyle görüştünüz mü? Kürtçe
yayın yapmak için Kürt kültür vakıflarıyla görüştünüz mü?
E, be kardeşim siz kiminle görüşüp TRT yayını
yapacaksınız? Mir Dengir Fırat Kürtçe biliyor, onu
çıkarın. Olmazsa, Diyarbakırdan arkadaşları
çıkarın, o boşluğu doldursunlar. Yok eleman başka
türlü. Biraz gerçekçi olalım. Ayağımız yere bassın.
Bir işi yaparken doğru dürüst yapalım, güzel yapalım,
kucaklaşalım. Bu ülkeye bu yaraşır.
Vallahi eksiktir
ama bu önergemiz yerindedir, sağduyunuza sunuyoruz. Bu önergede bir
eksikliğimiz var, bir de -Kürtçe- genel müdür eklememiz gerekiyordu, o da
bizim eksikliğimiz. İtiraf ediyorum.
M. NURİ
YAMAN (Muş) Genel müdür yardımcısı
HASİP KAPLAN
(Devamla) Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (DTP
sıralarından alkışlar)
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
Sayın Başkan, oylamadan evvel yoklama istiyoruz.
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekilleri, önergenin oylamasından önce yoklama
talebi vardır, bu talebi yerine getireceğim.
Şimdi,
yoklama talebinde bulunan arkadaşları tespit edeceğim:
Sayın Anadol, Sayın Aslanoğlu, Sayın Baratalı,
Sayın Öztürk, Sayın Mengü, Sayın Ayhan, Sayın Köse,
Sayın Keleş, Sayın Özbolat, Sayın Ünsal, Sayın Özkan,
Sayın Köktürk, Sayın Arat, Sayın Karaibrahim, Sayın Güner,
Sayın Coşkuner, Sayın İnce, Sayın Ekici, Sayın
Ünlütepe, Sayın Meral, Sayın Akıncı, Sayın Sönmez,
Sayın Yıldız, Sayın Arslan, Sayın Erenkaya.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, yoklama için üç dakikalık süre
veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
1.- Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/541) (S. Sayısı:219) (Devam)
BAŞKAN -
Sayın Hasip Kaplan ve arkadaşlarının vermiş
olduğu önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 219 sıra sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu ile
Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının çerçeve 3 üncü maddesi ile değiştirilen
2954 sayılı Kanunun 11 inci maddesinin birinci ve üçüncü
fıkralarının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Vural (Adana) ve arkadaşları
Kurumun en
yüksek karar ve yönetim organı olan Yönetim Kurulu; Genel Müdür ile Genel
Müdür tarafından genel müdür yardımcıları arasından
seçilen iki üye ile elektronik veya kitle iletişimi alanlarında bir;
hukuk alanından bir; işletme, iktisat veya maliye alanlarından
bir ve sanat veya kültür alanlarından bir kişi olmak üzere, bu
alanlarda temayüz etmiş kişiler arasından seçilen ve atanan dört
üyeden oluşur. Dışarıdan seçilen yönetim kurulu üyeleri;
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu tarafından her bir alandan teklif edilen
iki kat aday arasından seçilir.
Yönetim Kurulu üyeliği dört
yıldır. Süresi biten üyeler ile herhangi bir sebeple Yönetim
Kurulundan ayrılanların yerine yeniden atama ve seçim
yapılır. Süreleri sona eren üyelerin yeniden atanmaları ve
seçilmeleri mümkündür. Yeni atanan veya seçilen üye göreve
başlayıncaya kadar mevcut üyenin görevi devam eder. Bir yıl
içinde mazeretsiz iki toplantıya katılmayanların üyeliği
kendiliğinden sona erer.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU
(Bursa) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Sayın Öztürk, buyurun.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
şahsım ve Demokratik Sol Parti adına yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bir kurumun özerkliği ve tarafsızlığı
sadece Anayasa ve yasalara yazmakla sağlanamaz. Sayın Bakan da
tasarının geneli üzerinde kendisine yönelttiğimiz soruya
vermiş olduğu cevapta bu gerçeğin altını çizmiş
ve kabul etmiştir. Kendisinin, TRTnin özerkliği ve tarafsızlığı
için elinden gelen çabayı göstereceğine yönelik beyanlarına
inanmak istiyoruz ancak şu anda TRT Kurumu tarafından yapılmakta
olan iktidar yanlısı yayınlar, bu yönde her şeyin Sayın
Bakanın kontrolünde olmadığını göstermektedir.
Değerli
milletvekilleri, gerçekten de bir kurum, Anayasa ve yasalarda öyle
yazdığı için kendiliğinden özerk ve tarafsız olamaz.
Özerklik ve tarafsızlığın gerçekleşmesi için bazı
asgari koşulların yerine getirilmesi gerekir. Öncelikle, Kurum, mali
özerkliğe sahip olmalıdır. Bunun böyle olduğunu ya da bu
tasarının bunu sağlamayı hedeflediğini söyleyebilir
misiniz?
Kurum, aynı
zamanda idari özerkliğe de sahip olmalıdır. Bu tasarıyla
TRTnin idari özerkliğinin sağlanması amaçlanmaktadır.
diyebilir misiniz?
Kurum,
mesleğin etik kurallarına bağlı, deneyim sahibi ve
nitelikli personele sahip olmalıdır. Hâlen bu özellikleri
taşıyan personele sahip olan Kurumun bu tasarı
yasalaştıktan sonra da bu özelliklerini koruyabileceğini
düşünebiliyor musunuz?
Tasarı, öngördüğü
Yönetim Kurulu yapısı ve Yönetim Kurulu üyeliklerine atanma ve
seçilme usulleriyle, deneyim sahibi ve nitelikli personelin tasfiyesine yönelik
düzenlemeleriyle TRTnin idari özerkliğine indirilmiş bir darbe
niteliğindedir.
Değerli
milletvekilleri, Plan ve Bütçe Komisyonu gündeminde bulunan Elektrik Kanunu
Tasarısında yer alan bir hükümle de TRT, mali yönden Hükûmete
bağımlı hâle getirilmek istenmektedir. Elektrik
faturalarından ayrılacak pay, her yıl Kurumun bütçe
tasarısı incelendikten sonra Bakanlar Kurulu tarafından
belirlenecektir. Bu da mali özerkliğe indirilmiş bir darbe
olacaktır.
Değerli
milletvekilleri, tasarı, TRT için asıl gerekli olan yapısal ve
işlevsel yeniden yapılandırma düzenlemelerine de yer
vermemektedir. Tasarının, kadrolaşma amacı
dışında bir amacının olmadığı,
Sayın Bakan her ne kadar kızsa da açıktır. Sormak
gerekiyor: TRTde uzman personel eksikliği mi var, sanatçı
noksanlığı mı var? Mali yapısında bir düzeltme mi
yapıyorsunuz? Yayıncılık ve telekomünikasyon sektöründe
meydana gelen gelişmelere uyum çabası mı var? Bu sorulara
cevaplarımız evet olmadığına göre, bu
tasarının bilinen siyasi kadrolaşma dışında bir
amacı olamaz.
Değerli
milletvekilleri, Hükûmetin altı yıllık uygulamaları, kamuda
ve toplumda bir siyasi kadrolaşma içinde olduğunu göstermektedir.
Bunun gerçek olmadığını söyleyebilirsiniz. Ancak sizin bu
savunmanız, bu konuda partinize ve Hükûmetinize karşı duyulan
güvensizliği ortadan kaldırmaya yetmemektedir. Bu tasarıda
yaptığınız gibi, TRTde hizmet birimlerinin sadece
adını değiştirirseniz, birimlerin görev ve yetkilerinde
yeni belirlemeler yapmadan bunu yaparsanız, insanları bu işi
siyasi kadrolaşma için yapmadığınıza
inandıramazsınız.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Öztürk, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
HARUN ÖZTÜRK
(Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Getirdiğiniz
tasarının Anayasaya aykırılıklarla -özerklik ve
tarafsızlık konusunda Anayasaya aykırılıklarla- sakat
olduğunu ifade ediyor, yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Öztürk.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
TBM Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 219 sıra sayılı yasa tasarısının 3. maddesinin
2. fıkrasının son cümlesinin fıkra metninden
çıkarılmasını arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN
Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU
(Bursa) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Genç, buyurun efendim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 219 sıra
sayılı Yasa Tasarısının 3üncü maddesinin ikinci
fıkrasının son cümlesinin tasarı metninden
çıkarılmasına ilişkin olarak verdiğim önerge üzerinde
söz almış bulunuyorum.
Önergenin mahiyeti
bu, Bakanlar Kurulu tarafından atanan genel müdür
yardımcıları, üyeleri, gerektiğinde Bakanlar Kurulu
tarafından değiştirilebilir. Biliyorsunuz, Yönetim Kurulu
üyeliği süresi dört yıldır. Şimdi dört
yıllığına atanan Yönetim Kurulu üyeliğinde buraya bir şey
getirmişsiniz. Yani, genel müdür yardımcılarının
2sini Bakanlar Kurulu atıyor ve Dört yıl beklemeden de bunları
görevden alsın Bakanlar Kurulu. diyorsunuz.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, her devletin saygınlığı, o
devletin gücü ve o devletin kurumlarının
saygınlığı ile mümkündür. İşte, yargısı
saygınsa, kurumları saygınsa
Bugün, İngilterenin BBC
kanalı gerçekten dünyada kabul görmüş büyük bir kurum, herkes saygı
duyuyor. Niye acaba Türkiye Radyo- Televizyon Kurumu da dünyada saygın bir
kurum olmasın? Niye dünyanın her tarafındaki insanlar buna
saygı duymasın? Buna saygı duyabilmesi için, evvela Türkiye
Cumhuriyeti devleti vatandaşlarının buna saygı duyması
lazım. Türkiye Cumhuriyeti devleti vatandaşları nasıl
saygı duyacak buraya? Buradaki yönetime saygı duyacak.
Yaptıkları programlarla, yaptıkları yayınlarla,
bilime, ilime, eğitime yaptığı katkılarla büyük bir
saygınlık kazanırsa elbette ki bu Kuruma herkes tarafından
saygı duyulur. Ama şimdi böyle bir yayın politikası
güdebilmesi için de bu Kurumun siyasi kontrolden uzak olması
lazım, bağımsız
olması lazım. Şimdi, nasıl bağımsız olacak?
İşte getirmişsiniz, yine Bakanlar Kurulu 2 tane genel müdür
yardımcısını atıyor. Bırakın da dört sene bu
insanlar görev yapsın. Niye yani ille, hesabıma gelmediği zaman
ben bunu görevinden alırım?
Şimdi,
bakın, sayın milletvekilleri, biz siyasiyiz, hepimiz siyasiyiz.
Maalesef, biz siyasiler, yani ille siyasi amaçlarımız
doğrultusunda hareket ederken tarafsız hareket edemiyoruz.
Birilerinden, seçmen kitlesinden bir baskı geldiği zaman bunlara
boyun eğmek zorunda kalıyoruz. Bu bir gerçek, hayatın bir
gerçeği. Yani biz keşke onu aşabilsek, keşke çok
tarafsız davranabilsek. Yani böyle siyasi menfaatlerimizin kölesi olmayıp
da ülkemizin büyütülmesi için, milletimizin büyütülmesi için, bu memleketin
geleceğinin parlak olması için, Türkiyeyi dünyada lider bir devlet
yapabilmemiz için, canla başla, namusumuzla, şerefimizle,
haysiyetimizle, dürüstlüğümüzle çalışsak ne kadar güzel olur. O zaman
bu memleketin başına en ufak bir sıkıntı gelmez, bu
memlekette herkes görev yapar, herkes dürüst görev yapar. Namussuzca görev
yapanların, hırsızlık yapanların görevlerinden
alındıkları izlenimine kapıldıkları zaman, bu
konuda parlamentolarına, yargılarına bir güven duydukları
zaman bu insanlar dürüst çalışır, bu insanlar ülkesine hizmet
eder, bu insanların hepsi memleketinin, milletinin refahı ve huzuru
için çalışır. Şimdi bunu yapabilmek için bu insanların
kendilerini güvencede hissetmesi lazım. Dört sene için hükûmet 2 tane
genel müdür yardımcısını Yönetim Kuruluna atıyor. Niye
gerektiği zaman alsın bunu? Senin kaşını
beğenmedim!
Bakın,
şimdi, biraz önce sizin Grup Başkan Vekiliniz dedi ki: Bu Genel
Müdür zamanında 2 tane kişi atanmış. Hayır.
İbrahim Şahin döneminde dışarıdan atananlar, Kurum
dışından atananlar 16 kişi. Kurum içinde göreve atananlar
29 kişi. Ondan sonra, İbrahim Şahin döneminde görevden
alınanlar 20 kişi. Hem görevden alınanlar kimler? Genel Müdür
Yardımcısı, Genel Müdür Yardımcısı, Genel Müdür
Yardımcısı, Haber Daire Başkanı, Haber Daire
Başkan Yardımcısı, Haber Daire Başkan
Yardımcısı, Yayın Arşivleri Daire Başkanı,
Vericiler Daire Başkanı, Araştırma ve İmalat Daire Başkanı,
Sosyal İşler Daire Başkanı, Sosyal İşler Daire
Başkan Yardımcısı, Personel Daire Başkanı, Diyarbakır
Bölge Müdürü, İzmir Bölge Müdürü, Haber Daire Başkanı, Radyo
Haber Müdürü, İzmir Haber Müdürü, Genel Müdür Müşaviri, İstanbul
Televizyon Müdürü, Program Müdürü, Ankara Televizyon Program Müdürü,
İstanbul Müdürü
Şimdi, böyle, İbrahim Şahin döneminde AKP
yandaşları, gruplardan alınanlar, işte Aksiyon dergisinden,
Cihan Haber Ajansından, Kanal 7den, Kanal Adan, Milletin Sesi
gazetesinden, Cihan Haber Ajansından, Kanal 24ten
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Genç, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi, bakın, değerli milletvekilleri, elbette ki
yani herhangi bir kurumdan alınabilir. Yani Kanal 7den alabilir, Kanal
24ten alabilir. Ama yani böyle bir yere getirmek için
yayıncılık ilkesine bir katkı sağlayacak, dürüst
olacak, namuslu olacak, ülkenin geleceğini düşünecek kişiler
getirilirse biz bunlara bir şey demiyoruz. Ama sırf beni şey
ettiği için
Bakın,
Tayyip Erdoğanın kredisini vermeyen Halk Bankasının 2
Genel Müdürü krediyi imzalamadı diye görevden alınıyor. Böyle
bir şey olur mu arkadaşlar yahu? Bir kurumda, bir yerde insanlar
devleti savunuyorsa, yani o ülkeyi savunuyorsa bunlara siz görevden alma
cezasını vermeye vicdanınız razı mı? Yapmayın
yani bunu! Arkadaşlar, bu memleketi bitiriyoruz, bakın. Türkiye
Cumhuriyeti devletinin Parlamentosunda Türkiye Cumhuriyeti devletinin
bitirilmesi için her türlü tuzaklar sizin siyasi iktidarınız
zamanında kuruluyor ve sizin Genel Başkanınız
zamanında şey ediliyor.
LÜTFİ
ÇIRAKOĞLU (Rize) 2002 öncesiydi bu söylediğin.
ÖMER FARUK ÖZ
(Malatya) Geç bunları, geç.
KAMER GENÇ
(Devamla) - İşte, yahu bunların tavizleri ortada. Bunları
yapmayın. Bu Türkiyeyi büyütmemiz lazım. Bunu
davranışlarla da gösterin. Siyasette milletvekilinin kendi
vicdanıyla hareket etme gücünü verin siyasetçiye.
Saygılar
sunuyorum, önergemin kabulünü rica ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 219 sıra sayılı Yasa Tasarısının 2954
sayılı Yasanın 11. maddesinin 1. ve 3. fıkrasını
değiştiren 3. maddesine aşağıdaki 4.
fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
İsa
Gök (Mersin) ve arkadaşları
Yönetim Kurulu
Başkanı başka bir kurum ve kuruluşun yönetiminde ya da
denetiminde görev alamaz.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞOĞLU
(Bursa) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI MEHMET
AYDIN (İzmir) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Sayın Ünsal, siz mi konuşacaksınız?
HÜSEYİN
ÜNSAL (Amasya) Evet.
BAŞKAN
Buyurun.
HÜSEYİN
ÜNSAL (Amasya) Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri;
3üncü maddedeki önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Önergenin ve
kanunun görüşülmesi esnasında bir tespitimi de yapmak istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, burada sanki TRTdeki yapılanlar,
kadrolaşmalar, yapılan işlerin, faaliyetlerin hepsinin
sorgulanması altı aylık bir dönemi kapsıyormuş gibi
algılandırılmak isteniyor.
Ben bir konunun
altını çizmek istiyorum: Adalet ve Kalkınma Partisi altı
yıldır iktidarda. Dolayısıyla, altı yıldır
iktidarda olan Adalet ve Kalkınma Partisinin TRT üzerindeki
icraatlarının da tartışılması söz konusu.
Dolayısıyla, böyle bir altı aylık süreyle bu işi
kısıtlı olarak bırakmak noktasında değiliz.
İkinci bir
tespit de altı yıldır iktidardasınız değerli
arkadaşlarım. Altı yıl içerisinde, iktidarda olduğunuz
süre içerisinde Türkiyede bir sürü önemli şeyler oldu. Bir tane güzel bir
iş yapmışsınız, 2003 yılının şubat
ayında İletişim Şûrası düzenlemişsiniz. Şu
çıkan kanunun, İletişim Şûrasında çıkan
kararlarla iç alakası yok, hiç alakası yok, tek tek okumak
istemiyorum.
Bunun
dışında, daha da önemlisi -o çok daha önemli; ki, ona
uyulması gerekiyor- sizler, 28 Haziran 2006 tarihinde, yine bu yüce
Mecliste Dokuzuncu Kalkınma Planı kabul edilmiş. O Kalkınma
Planınında Bilgi ve İletişim Teknolojileri Özel
İhtisas Komisyonunun raporu var, o Kalkınma Planının
doneleri çıkmış. O ihtisas komisyonunda çıkan kararlarla,
Dokuzuncu Kalkınma Planıyla, şu çıkan yasanın yine
hiç alakası yok. Yine bu konuda tek tek sıralamak istemiyorum çünkü
çok ciddi ve kısıtlı bir vaktimiz var. Yani yapılan
yasanın iki tane tespitini yapmak istiyorum: Bir tanesi altı
aylık sürenin eleştirisi yapılmıyor burada. İkincisi
de, bu ülkede alınan İletişim Şûrası kararları ve
Dokuzuncu Kalkınma Planının önerdiklerinin hiç alakası olmayan
bir kanunu çıkartmak için gayret ediyorsunuz. O yüzden de bu önergeleri
verdik, değişiklikler yapmak istiyoruz.
Bu arada, tabii,
TRT Genel Müdürümüzün birkaç tane görevinden dolayı epeyce sorgulamalar
oldu, sorular oldu, hepimiz tabii ki bu gerçekleri biliyoruz.
Dolayısıyla, görevi içerisinde bağdaşmayacak, TRT Genel
Müdürlüğü ve Telekom yöneticiliğinin olmayacağını
burada bir kez daha altını çizerek söylemek istiyoruz.
Dolayısıyla aldığı maaşla ilgili epeyce sorgular,
sorgulamalar oldu, onu da söyleyeceğiz. Tabii ki, biz, espri yapalım
yine Erkeğe maaşı sorulmaz. derler. Herhâlde Sayın Bakan
çok geç cevap verecek, birkaç şeyde bu konuyu atladı.
Değerli
arkadaşlarım, zaten bu görevi almayacağına dair
Danıştayın da bir kararı var. Danıştay 2007/2534
sayılı Kararıyla bu görevlerin birleşmeyeceğine dair
yine TRT aleyhine açılan bir davada yorumunu yapmış.
Dolayısıyla hukuka uymaya çalışalım, bu konuda
eksiklerimizi bırakmayalım.
TRT Genel
Müdürlüğüne danışman atanmış; biz bunu da
araştırdık, bir hâkim atanmış. Değerli
arkadaşlarım, Hâkim ve Savcılar Kanununda, 2802: Hakim ve savcılar,
kanunlarda belirlenenlerden başka resmi ve özel hiçbir görev alamazlar,
kazanç getirici faaliyetlerde bulunamazlar. deniliyor. Değerli
arkadaşlarım, bu danışman olarak alınan
arkadaşımız hukuk danışmanı. Sanırım bu
TRTde 13 tane avukat var, 1 tanesi baş hukuk müşaviri, 3 hukuk
müşaviri, 2 hukuk müşavir yardımcısı ve 13 avukat
varken bu ihtiyaç nereden doğmuş? Sayın Bakanım, bunu çok
merak ediyoruz.
Kadrolaşmayla
ilgili yine net cevaplar alamadık. Bu konuda biraz sıkıntı
çekiyorsunuz ama
Şimdi, biz, bu 1.700 tane geçmiş dönemde
alınan kadroyla ilgili, alınan şahısla ilgili, bu 1.700
kişi, vericilerle alakalı olarak geri gelen insanlar mıdır?
Bu sayıyı mutlaka öğrenmek istiyoruz.
İkincisi,
1.768+594 personel olarak
Sizin konuşmanızda adlandırılan
bu 594 tane geçici personelin de, biz biliyoruz ki, şu anda 485
kişisi de yeniden Sayın İbrahim Şahin genel müdürlüğü
döneminde sözleşmeleri imzalandı. Dolayısıyla 485
kişinin de bu dönemde alındığının da tespitini
yapmak lazım. Ama o insanlar geçmiş dönemlerde de sözleşmeleri
yenilenerek alınan insanlar. Dolayısıyla kadrolarla ilgili
epeyce söz söylenebilir.
Sayın
Bakanım, sizler dediniz ki: Magazin olur. Magazin olacak o kadar olaylar
olmuş ki sizin iktidarınız döneminde.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Ünsal, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
HÜSEYİN
ÜNSAL (Devamla) Teşekkür ederim.
İki tane çok
somut örnek vererek konuşmamı bitirmek istiyorum.
Bakın, sizin
döneminizde dekor taşıma, çamaşır yıkama ve ütücü
kadrosunda 29 Mart 2006 tarihinde bir bayanı işe aldınız.
Aynı bayanı 17 Nisan 2006, bir ay geçmeden o ütücü kadrosuna
aldığınızı genel müdür danışmanı
yaptınız. Bu Devlet Hava Meydanlarından naklen gelen bir
personel. Bu magazin değil de nedir?
Yine, Yönetim
Kurulu Üyesi Ali Alpin eşini, uzmanlık hakkı
olmadığı hâlde, sınava sokmadan yine Genel Müdürlük
uzmanı yaptınız geçmiş dönemde.
Bu
sayfaların hepsinde bu geçmiş dönemde yaşanan olayların,
magazinlerin sözü ediliyor. Dolayısıyla, Sayın Bakanım, 70
milyon insanın -demin de söyledim- benim dediği TRTye lütfen
dokunmayın. TRT ulusal bir kanaldır, kamu
yayıncılığı yapmaktadır. O kamu
yayıncılığı yapan insanlar mikrofonu
uzattığı zaman, Başbakandan da doğru bilgiyi almak
için her türlü soruyu diğer kanalların muhabirleri gibi sorma
hakkına sahip olmalıdırlar. BBCnin bütün -izleyin-
muhabirlerinin hepsi Blaire, Busha gidip bu soruları rahatça sormak
durumundalar.
BAŞKAN
Sayın Ünsal, teşekkür ediyorum size.
HÜSEYİN
ÜNSAL (Devamla) Ama, TRTyi böyle bir tarafsız, objektif,
çalışanlarını özgürce hareket ettirebilecek, haber verme
özgürlüğünü sağlattıracak bir yapıya kavuşturmak yine
bizim bu Meclisimizin elinde. Dolayısıyla, TRTnin üzerinden, lütfen,
Adalet ve Kalkınma Partisi düşüncesini kaldırın, ulusal bir
yayın kuruluşu olma noktasına getirin.
BAŞKAN
Sayın Ünsal, lütfen son cümlenizi alayım.
HÜSEYİN
ÜNSAL (Devamla) Dolayısıyla, önergemizin lehinde oy vermenizi
diliyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Sayın Başkan, karar yeter sayısını
arayın.
BAŞKAN
Karar yeter sayısı istiyorsunuz.
Evet, önergeyi
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım: Önergeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 219 s. sayılı kanun tasarısının çerçeve 3.
maddesi ile değiştirilen 2954 sayılı kanunun 11. maddesinin
birinci fıkrasında yer alan
Bakanlar Kurulu tarafından genel
müdür yardımcıları arasından atanan iki üye ile elektronik
veya kitle iletişimi alanından bir ibaresinin
Bakanlar Kurulu
tarafından genel müdür yardımcıları arasından atanan
bir üye ile elektronik veya kitle iletişimi alanından iki şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Günal (Antalya) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU
(Bursa) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI MEHMET
AYDIN (İzmir) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Günal burada mı veya başka bir konuşacak arkadaş
var mı imza sahiplerinden, gerekçeyi mi okutayım?
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) Gerekçeyi okutun Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Bir genel müdür
yardımcısının yönetim kurulu üyesi olması yeterli
görülmektedir. Ayrıca teknoloji ile gelişmelere paralel olarak
elektronik veya kitle iletişim alanından iki üyenin atanması
önerilmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
19.30da
toplanmak üzere birleşime ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.58
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.35
BAŞKAN : Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Fatoş
GÜRKAN (Adana)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 110uncu
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
219 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
4üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 4- 2954
sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin beşinci
fıkrasının (c) bendi ile altıncı ve yedinci
fıkraları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
c) Kamu kurum ve
kuruluşlarında veya temayüz ettiği televizyon, radyo,
haberleşme, bilgisayar, telekomünikasyon, elektronik, kitle
iletişimi, hukuk, işletme, iktisat, maliye, sanat veya kültür
alanında en az on iki yıl hizmeti bulunmak,
Genel Müdür
yardımcılarından birisinin; elektronik, elektrik-elektronik,
elektronik ve haberleşme, bilgisayar, telekomünikasyon mühendisliği
veya radyo ve televizyon ile ilgili mühendislik dallarının birinden
mezun olması zorunludur.
Genel Müdürün
herhangi bir sebeple geçici süre ile görevde bulunmaması halinde uygun
göreceği genel müdür yardımcısı kendisine vekalet eder.
İstifa, ölüm, görevden alınma veya başka bir sebeple Genel
Müdürlük makamının boşalması halinde ise yerine atama
yapılıncaya kadar, yönetim kurulu üyesi genel müdür
yardımcılarından bu hizmette daha kıdemli olanı,
kıdemde eşitlik olması halinde ise yaşlı olanı
Genel Müdüre vekalet eder.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, madde üzerinde gruplar ve şahsı
adına söz alan sayın milletvekillerimizin isimlerini arz ediyorum. Gruplar
adına: Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Selçuk Ayhan, İzmir
Milletvekili; Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Mehmet
Serdaroğlu, Kastamonu Milletvekili; Demokratik Toplum Partisi Grubu
adına Hasip Kaplan, Şırnak Milletvekili.
Şahısları
adına: Ertekin Çolak, Artvin; Abdurrahman Arıcı, Antalya
milletvekilleri.
İlk söz
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Selçuk Ayhana
aittir.
Sayın Ayhan,
buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
SELÇUK AYHAN (İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; TRT Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 4üncü maddesi
üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak için
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle sizleri ve ekran
başında bizi izleyen yurttaşlarımızı
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 4üncü maddesinde dikkati çeken iki
değişiklik var: Bir tanesi, görevlendirmede sadece meslek erbabı
olmanın yetmediği ve daha üstün vasıfların
arandığı değerlendirme var iken eskiden; şimdi üstün
vasıflar aramak bir tarafa, daha genel bir değerlendirme
yapılarak bazı nitelikler göz ardı edilir duruma
getirilmiştir.
İkinci
değişiklik ise on beş yıllık deneyim süresinin on iki
yıla indirilmesidir. Anayasal bir kurum olan ve diğer kurumlardan
farklı düzenlemeler içeren TRT Yasası, TRT Genel Müdürünün, genel
müdür yardımcılarının ve Yönetim Kurulu üyelerinin bazı
özelliklere ve niteliklere sahip olması gerektiğini öngörmüştür.
Bu nedenle on beş yıl deneyim şartı getirilmiştir.
Şimdi bunun on iki yıla indirilmesinin mantığını
anlamak mümkün değil, daha doğrusu mümkün. Nedeni: Daha önce de
kişiye özel kanunlar çıkarıldığı gibi şimdi
de kişiye özel, on iki yıla düşürülmesi söz konusu. Yani
görevlendirilmek istenen kişi beş yıllık bir deneyim sahibi
olsaydı beş yıla düşürülecekti ya da hiç deneyimi
olmasaydı belki deneyim aranmayacaktı.
Sayın
Başkan, değerli arkadaşlarım; 13üncü maddenin yedinci
fıkrasında öngörülen değişikliğe göre, Genel Müdür
geçici süreli olarak görevden ayrıldığında ya da
rahatsızlığında veya değişik nedenlerle uzun
süreli görevinden uzak kaldığı zaman genel müdür
yardımcılarından en kıdemlisini, kıdemde eşitlik
varsa en yaşlısını kendisine vekil bırakıyordu.
Bu maddede de bir değişiklik söz konusu. Bunu da pek
mantıklı bulamıyoruz.
Şimdi,
diğer yandan, Yönetim Kurulu üyesi genel müdür
yardımcılarının hizmette en kıdemlisi
diye
yapılan tanımlama yeterince açık değil. Yönetim Kurulu üyeliğinde
en kıdemlisi, kıdemde eşitlik hâlinde ise en
yaşlısı vekâlet eder. şeklinde bir düzenleme gerekiyor
aslında.
Eski PTTci,
Ulaştırma Bakanlığı Müsteşarı Sayın
İbrahim Şahinin, Sayın Abdullah Gül Cumhurbaşkanı
olduktan sonra nihayet TRT Genel Müdürlüğüne getirildiğini biliyoruz.
Kendisi üzerinde ne kadar ısrar edildiği icraatlarıyla da
kendini göstermekte. O da YÖK Başkanımız gibi görevini
başarıyla yapıyor.
Bu arada, iki
hafta önce bu tasarı görüşülürken hazırladığım
konuşmamda Avea ve Türk Telekomdaki koltuklarını
bırakmaması ne kadar etiktir. diyecekken, bir tanesini kanun
gereği bıraktığını öğrenmiş
bulunuyoruz. Ama diğerini bırakmamış olması bile bu
konuda etik bulduklarının göstergesidir.
Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; bugün gelinen noktada AKP
İktidarının, Türkiyenin tüm kurumlarında olduğu gibi
bugün görüştüğümüz TRT yasası ile kadrolaşma yolunda bir
adım daha attığı bilinen bir gerçektir. Amaçlanan daha
rahat kadronun önünün açılmasıdır, kadrolaşmanın
önünün açılmasıdır. Temel zihniyet ise TRTnin çağdaş
yapısını değiştirmektir. Sayın Genel Müdürün
göreve geldikten sonra basın-yayın organlarına yansıyan
yeni personel alımları da yukarıda ifade ettiklerimizi doğrulamaktadır.
Bu yasa
değişikliğinde öngörülen konulardan biri de personel
çokluğu nedeniyle yapının hantal olduğu gerekçesi. Son
dönemde alınan personelin, biraz önceki bölümde bir AKP milletvekili
arkadaşım 21 kişi olduğunu söyledi, basına da 30
kişi civarında diye yansımıştı. O zaman bu
personel artışını nasıl açıklayacağız
hantalsa yapı, personel sayısı çoksa ve üstelik bunların
dinci medyadan yeni aktarıldığı söyleniyorsa?
TRT elbette dünya
çapında bir marka hâline getirilmelidir. Elbette bir yenilenmeye, bir
gelişmeye, teknolojik yatırımlara ihtiyaç vardır. Ancak,
bilim ve teknolojinin hızlı geliştiği günümüzde
çağdışı, yobaz ve yandaşlara istihdam yaratma
mantığıyla bu değişim olanaksızdır.
Yayıncılıkla ilgisi olmayan insanların bu işin
başına getirilmesiyle başlanan anlayışın sonu
TRTyi bitirmektir.
TRTde
yapılacak personel azaltılması sonucunda açıkta kalacak ve
başka yerlere aktarılacak personelin sonunun ne olacağı da
belirsizdir. Yıllarca TRTde basın-yayın konusunda hizmet
vermiş bu personel başka yerlerde ne şekilde istihdam
edilecektir? İktidar kendi kadrolaşmasını yaparken birçok
kişiyi huzursuz etmeyecek midir?
Hükûmet
planlı bir şekilde taşeronlaşmayı teşvik
etmektedir. Çok yüksek paralar karşılığında
yaptırılan programlar -ki, biraz önce açıklanmasının
sakıncalı olduğunu Sayın Genel Müdür Sayın
Bakanın kulağına fısıldadı- herkes
tarafından bilinmektedir. Ayrıca, bu programların içeriği
ve verdiği mesajlar değerlendirildiğinde TRTnin devlet
televizyonu değil, hükûmet borazancılığının
yapıldığı bir kurum hâline geldiği görülmektedir.
Bir yandan
yeniden yapılanma gerekçesiyle daire başkanlıkları
azaltılırken, bir yandan genel sekreterlik tarafından yürütülen
dış ilişkiler için ayrı bir daire
başkanlığı kurulmaktadır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; toplumun bilgilenme
kaynaklarından biri olan ve günümüzde artık çok önemli bir güç hâline
gelen medyanın bir bir Hükûmet tarafından ele geçirilmesi -Sabah,
ATVde olduğu gibi- demokratik toplumun yok edilerek, baskıcı
bir yönetimin egemen kılınmaya çalışıldığının
en somut göstergelerinden biridir.
Devlet televizyonunun
hükûmet propagandasının yapıldığı bir kurum
hâline gelmesi ülkenin girdiği tehlikeli sürecin en önemli
göstergelerinden biridir. Demokratik toplumda her haberin, her düşüncenin
her aykırılığın özgürce ifade edildiği bir
basın-yayın anlayışına ihtiyaç vardır. Oysa AKP
Hükûmeti tek tek medyayı ele geçirerek toplumdaki çok sesliliğin
önünü kesmeye çalışmaktadır.
Muhalif tek bir
söze bile katlanamayan iktidar bu kez de elini TRTye atmıştır.
Aslında TRTde çok uzun zamandır çok sesliliğin önü kesilmişti.
Başbakanın haberleri saatlerce yayınlanırken, gün içinde
yapılan canlı yayın bağlantılarıyla saatlerce
konuşmaları verilirken, Hükûmetin işine gelmeyen haberler,
gelişmeler, muhalefetin görüşleri görmezden gelinmektedir. Hrant Dink
cinayeti komisyonunun görevden çekilmesi bile bu TRTde haber
olamamıştır.
Son dönemde
yapılan programlara bakıyoruz; tartışma programları
yapılıyor, sosyoloji programları yapılıyor, felsefe
programları yapılıyor; konu din, o da sizin kafanızdaki din. Eğitim
haberleri yapılıyor, Fethullah Hoca Efendinin okullarından
örnekler gösterilerek yapılıyor, sanki Türkiyede başka konu yok. Acaba
insanları gerçek yaşamın sorunlarından uzaklaştırarak
yönetmek çok daha kolay olduğu için mi böyle yapıyorsunuz diye
düşünmemek mümkün değil.
Nerede o eskinin
tiyatro programları, müzik programları, belgeselleri? Yok. Ciddi
tartışma, araştırma programları yok. Eğitsel
çalışmalar yok çünkü orada sanat var, bilim var. Bu zihniyet, ne
yazık ki, bilime de sanata da karşı.
Siyasi
tartışma programı adı altında yapılanlar, besleme
gazetecilerin programlarında TRTde Atatürk Türkiyesinin
tartışılabilmesi, hukuk çiğnenerek iddianamelerin masaya
yatırılması midemizi bulandırıyor. Bunlar TRTde
yapılıyor.
Tasarıyı
ilk gündeme getirdiğinizde TRTdeki sanatçıları bile Kültür
Bakanlığına göndermeyi düşünerek dilimize, kültürümüze ve
sanatımıza tahammülsüzlük örneğiyle
çıktığınız bu yol, tasarı yasalaşırsa
yayın kurulunu da tasfiye ederek
Atatürk cumhuriyeti karşıtlarının at
oynattığı bir çiftlik hâline gelecektir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Ayhan, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
SELÇUK AYHAN
(Devamla) Bugüne değin dilimizin, kültürümüzün, folklorumuzun
gelişmesi için önemli katkıları olan bu Kurumu bu tasarıyla
yok ederek ümmetçi zihniyeti ulus devlete hâkim kılma yolundaki
emperyalist emellere bir kez daha katkı koymuş olacaksınız.
Bu yüce kürsüden bir kez daha uyarı görevimizi yaparak bu
tasarının geçmemesi için oy kullanmanızı diliyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, son günlerde, hepinizin bildiği gibi,
hazırladığımız bazı reformları Parlamentoya
sunmak yerine Avrupa Birliği temsilcilerine sunarak bu yüce Parlamentonun
niteliğini, değerini aşağılar pozisyonlara
düşecek şekilde yönetiliyoruz. Buradan hiç onurunuz incinmiyor mu?
İnsanları telekulak mantığıyla dinlenir konuma
getirdik. Dışarıda kuzu, Türkiyede polis devleti
mantığıyla Türkiye demokrasisi hiçbir yere gitmez.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Ayhan.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Kastamonu Milletvekili Sayın Mehmet
Serdaroğlu.
Buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
MEHMET SERDAROĞLU (Kastamonu) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; TRT Kanunu Tasarısının 4üncü maddesi üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Heyetinizi en iyi
dileklerimle selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, güçlü devletlerin güçlü yayın kuruluşları olur.
Biz de çok güçlü bir devletiz. Ancak gücümüzü bugüne kadar yeterince
kullanıp değerlendiremedik. Vatandaşlarımıza,
gençlerimize verdiğimiz ideal ve hedefler hep cılız
kalmıştır. Böylece milletimiz ve ülkemiz her türlü
bölücülüğe, yıkıcılığa, kültür emperyalizmine,
ekonomik dalgalanmalara açık hâle gelmiştir. Bugün de devletimizin
vatandaşlarımıza gösterdiği ciddi bir hedef yoktur.
Bulunduğumuz coğrafya özel bir coğrafya olduğu için çok
dikkatli olmamız gerektiği hâlde, ne yazık ki, vatandaşlarımız
her türlü dış etkiye açık
bırakılmıştır. Gençlerimiz yabancıların
etkisine açık bırakılmış; devlet,
vatandaşına iyiyi, doğruyu, güzeli, kendisi, ailesi, devleti ve
milleti için faydalı olanı öğretmemiştir.
Türk
halkının kültürünü, eğitim seviyesini geliştirip,
yabancı tesirlerin kucağından çekip alması gereken TRT,
Küçük Ev gibi misyonerlik, Dallas, Flamingo Yolu gibi ahlaksız dizileri
yayınlayarak, Türk ahlakını yıkmaya, maalesef,
yardımcı olmuştur. Otuz yıl önce seyrettiğimiz Dallas
dizisindeki kepazelik olarak gördüğümüz hastalıklar günümüz
Türkiyesinde, maalesef, yaşanmaktadır.
TRTden millet
olarak beklediğimiz Türk kültür ve ahlakına uygun, eğitici,
bilgilendirici, yeri geldiğinde eğlendirici, kaliteli yayınlar
yapmasıdır.
TRT, Türk
insanına, Türk sanatına, sanatçısına, bilimine, bilim
adamına, devletine, devlet adamına karşı sorumludur. TRT,
Türkiye'nin imkânlarını, güzelliklerini göstermeye yardımcı
olabilecek, yetişen nesillere âdeta bir okul kadar katkı
sağlayabilecek bir kurumdur. TRT, yayınlarında doğruluk,
dürüstlük ve adaletten ayrılmamalı. Türk edebiyatının
güçlenmesine, Türk mutfağının modasının
geliştirilip tanıtılmasına katkı
sağlamalıdır. TRT, misyonerlerin kucağına
bırakılan gençliğe, millî, dinî ve ahlaki değerlerimizi en
doğru şekilde anlatabilecek bir önemli ve bir değerli
kurumumuzdur. TRT, gençliği her türlü kötü alışkanlıktan
uzak tutarak, kendisine ve ülkesine faydası olan insanlar olarak
yetişmelerine katkı sağlayabilir. TRT, Türk halkına
unutturulmuş millî hedefleri hatırlatıp, kalkınma, yükselme
ve uygarlığın en ön safında yer alma düşüncesini
yerleştirebilirdi.
Ne oldu da bütün
bunlar olmadı? Çünkü, TRT yöneticileri bu heyecanla göreve
başlamadılar. Yapmak istedikleri değişiklikler, getirmek
istedikleri yenilikler de ilmî temellere dayanmayan ve uzmanlarca
geliştirilmiş çalışmalar olmadı. Üç beş
kişinin şahsi menfaatleri için yapılanmalar
gerçekleştirildi, kişiye has müdürlükler ihdas edildi. Sonuçta TRT,
büyüdükçe küçülen bir kurum oldu.
Değerli
milletvekilleri, halkın doğru ve hilesizce bilgilendirilmesinde TRT,
bir devlet kurumu olarak daima inanılır, güvenilir ve tarafsız
olmak zorundadır. TRT, zaman zaman iktidarların sesi ve reklam
aracı olmuştur. İşte, böyle olduğu dönemlerde Kurum
devlet kurumu olma vasfını kaybetmiş ve şiddetle
eleştirilmiştir. Başında bulunan yöneticilerin de itibarları
maalesef yok olmuştur. TRTnin bir devlet kurumu olarak taraflı
yayın yapması, kullanılması, yani özellikle
iktidarların sesi hâline getirilmesi Kurumda yetkinin kötüye
kullanılmasından başka bir şey değildir. Bu ise
devletin malından bir şeyler çalmaktan farksızdır.
Güvenilirliğini kaybetmiş bir TRTnin bir devlet kurumu olarak ülkeye
ve millete verebileceği bir şey olamaz. Bugün ülkenin içinde
bulunduğu en büyük problem aslında bir güven sorunu, bir güven
bunalımıdır değerli milletvekilleri. Kişiler,
kurumlar, siyaset, bürokrat, medya ve hatta aile içinde dahi insanlar
birbirlerine şüpheyle bakmaktadırlar. Bu nedenle, Kurumun
güvenilirliğini kaybetmemesi fevkalade önem taşımaktadır.
TRT
yıllardır büyük paralar vererek Kurum dışından diziler
ve programlar satın almaktadır. Bunların bazıları
izlenebilir olurken, birçoğu yayından kaldırılmak zorunda
kalmıştır. Oysa TRTde yıllarını bu işe
vermiş, gerçekten tecrübeleriyle bilinen yapımcılar
olmasına rağmen onlara bu imkânlar verilmeyerek Kurumun büyük
miktarda paraları çeşitli şaibelerle çarçur edilmiştir.
Değerli
milletvekilleri, yirmi dört saat Arapça, Farsça, Kürtçe yayın yapan bir
kanal kurulacağından bahsediliyor. TRTde çok dillilik adı
altında Allah aşkına ne yapılmak isteniyor? AB dayatması
ile ortaya çıkan bu durum Kendi bölücülüğünü kendin yap! demekten
başka bir şey değildir değerli milletvekilleri.
Öte yandan TRT
TÜRK kanalının haber ve programlarla zenginleştirilmesi ve Türk
dünyasının ortak kanalı olması beklenirken iş olsun
diye yayın yapan bir kanal konumunda kalmıştır. TRT INTin
ise yurt dışındaki Türkler için hayati önemi olan bir kanal
olarak çok mühim görevler ifa etmesi beklenirken zayıf, cılız
bir kanal olarak kalmış, bırakılmıştır. Yurt
dışındaki 5 milyona yakın vatandaşımızın
ikinci ve üçüncü nesilleri Türkçeyi unutmaya başlamıştır.
İşin acı tarafı bu durum maalesef kimsenin umurunda
değildir.
Değerli
milletvekilleri, bu tasarı ve gerekçesinde belirtilen özerk ve esnek
yapılanmadan aslında bir eser yoktur; aksine hükûmetlerin daha fazla
kontrol edebileceği bir yapılanma vardır. Bunun en açık
belirtisi Kurumla ilgili, uzmanlığa dayalı görüşlerin
olgunlaştırıldığı Koordinasyon Kurulunun
kaldırılarak konuların doğrudan genel müdürlerin
denetimindeki Yönetim Kurulunda karara bağlanması benimsenmektedir.
Tasarı ile genel müdürlerin yetkileri artırılırken 2 genel
müdür yardımcısının da Bakanlar Kurulu tarafından
Yönetim Kuruluna atanması hükûmetlerin kurum üzerindeki vesayetini daha da
artıracaktır.
Değerli
milletvekilleri, TRT küçültülerek, küçülerek büyütülemez. TRTde
yayınların iyi yürümemesi aslında uzman yayıncı
eksikliğinden, tecrübeli elemanların iyi sevk ve idare
edilememesinden kaynaklanmaktadır yani yıllardır TRTde bir
yönetim sorunu vardır. Temennimiz yeni Sayın Genel Müdürle birlikte
bu sorunun ortadan kaldırılmasıdır.
Değerli
milletvekilleri, TRTde özerklik ve esnek bir yapılanma sağlanmak
isteniyorsa önce TRTye kamu yayıncılığını
yürütebilecek seviyede düzenli bir mali kaynak yaratılmalıdır.
TRT, adı tartışma programı olan yayınlar ile son
dört beş yıldır hükûmetlerin sesi hâline gelmiştir. Bu
programlarla TRT, yayın ilkelerini ihlal etmekte, aslında yayın
suçu işlemektedir. TRT, eski güvenilir kimliğinden her geçen gün
uzaklaşmaktadır. Yeni Sayın Genel Müdür ve yeni yönetim bunu
mutlaka durdurmalıdır.
Bu tasarıyla
TRTnin kurumsal ve personel yapısı zayıflayacak,
iktidarların baskısına daha açık hâle gelebilecektir.
Tasarının, gerekçesinde ileri sürülen amaç ve hedeflerden uzak
olduğunu, bu şekilde kanunlaşması hâlinde TRTde yeni
sorunlara neden olacağını düşünmekteyiz.
Değerli
milletvekilleri, sonuç olarak, TRT Türkiye'nin belleğidir. TRT Türkiye'nin
dünyaya açılan penceresidir, yolcuya yoldaş, gurbetçiye gardaş,
esnafa arkadaş, ev kadınına sırdaştır. TRT Türkiye'nin
şarkısıdır, türküsüdür, neşesidir, hüznüdür. TRT
Edirneyi Ardahana, Sinopu Mersine, Hakkâriyi İzmire, dünü bugüne,
bugünü yarına bağlayan bir önemli köprüdür. TRT kısaca,
Türkiye'nin okuludur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Serdaroğlu, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
MEHMET
SERDAROĞLU (Devamla) Bu sebeple, aslında tasarının
yeniden ele alınarak toplumun tüm kesimlerinin katkısıyla
olgunlaştırılması gerektiğine inanmaktayız.
Bu duygu ve
düşüncelerle, sizleri bir kere daha saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Serdaroğlu.
Demokratik Toplum
Partisi Grubu adına Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan.
Sayın
Kaplan, buyurun. (DTP sıralarından alkışlar)
DTP GRUBU ADINA
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Demokratik Toplum Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım.
Gerçekten, bugün
görüşülmekte olan tasarıyla ilgili maddelere
baktığımız zaman, biraz personel, biraz yeni genel müdürler
nasıl atanacak, biraz dizayn üzerinde duruyor. Oysaki TRTnin, özellikle
Anayasanın 130uncu maddesinde yapılan değişiklikle devlet
tekelinin ortadan kaldırılması sürecini ve sonrası dönemi
çok iyi görmek gerekiyor.
Bugün, Türkiyede
iki yüzü aşkın ulusal televizyon var. Bölgesel, küçük çaplı
televizyonların sayısı bilinmiyor. Bu yayın yapan
televizyonların gerçekten yayın ilkelerine uygun davranıp
davranmadığı ayrı bir sorun. RTÜK, bu konuda zaman zaman bolca,
özellikle de Kürtçe yayın yapan yerel televizyonlara ve radyolara ceza
kesiyor ve seslerini kısıyor. Bu dosyaların birçoğu da
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gitti, birçoğu hakkında da
Türkiye mahkûm oldu. Sayın Bakan da Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinde, türkü söylendi diye kapatılan radyoların,
televizyonların umarım rakamını, hesabını
açıklar ve -kaç tane de dava şu anda Strasburgda görülüyor- bunun
bir çerçevesini ortaya koyar.
Son, Uzun Vadeli
Strateji ve Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planında
-2001 ve 2005- TRTnin yeniden yapılandırılması var. Yani
AKP Hükûmeti öncesi başlanan bir reorganizasyon var koalisyon hükûmetleri
döneminde, günümüze geliyor. İşte bir
alışkanlıktır yani iktidarlar hep gelir gelmez önce
devletin üst, tepe kurumlarında genel müdürleri, müdürleri,
müsteşarları, bürokratları değiştirmeye
çalışırlar, kendilerine uygun
Ancak, TRT, özerk olması
itibarıyla, yayıncılık ilkeleri nedeniyle, tarafsız
olması gerektiği nedeniyle diğer kamu iktisadi
teşebbüslerinin, diğer kurumların hiçbirine benzememektedir. 70
milyon insanın vergileriyle hizmet veren TRTnin gerçekten tarafsız
yayın yapması çok önemli ve tarihîdir.
Şimdi
okuyacağım bir iki yayın ilkesi konusunda da yüce Meclisin
dikkatini çekmek istiyorum. İnsanların dil, ırk, renk, cinsiyet,
siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri nedenlerle hiçbir
şekilde kınanmaması ve aşağılanmaması
TRTnin yayın ilkelerinden birisi. Zaten Anadolunun tarihinden gelen
farklılıklarımızın zenginliğimiz olduğunu,
demokrasimizin harcı olduğunu hep söyleriz. Tabii ki
ayrımcılık yapmamak, aşağılamamak, hele hele
kendi yurttaşları arasında bu
ayrımcılığı yapmamak şüphesiz devletin ve
devletin televizyon ve radyolarının en başta gelen görevidir.
Bununla bağlı olarak tarafsızlık ilkesi, asla ödün
verilmeyecek ilkelerin başında gelir. Özellikle şu özel televizyonlar,
holdingler, medya kartelleri olmazdan önceki yıllarda, TRTnin tekel
olduğu dönemde, aslında biraz da Özallı yıllara doğru
geri gidersek, Kanal 6nın ilk kurulduğu yıllara doğru bir
geriye dönüş yaptığımız zaman, iktidarların daima
muhalefetin sesini kıstığı ve TRTyi bir propaganda
aracı olarak kullandığı bilinen bir gerçektir.
Tabii TRTnin
tarihinde bir gerçeklik daha var, onu da vurgulamak gerekiyor: Her nedense her
darbe olduktan sonra da ilk başta işgal edilen kurum, el konulan
kurum ve cunta bildirilerinin yayınlandığı yer de ne
yazık ki TRT radyoları olmaktadır.
Şimdi, bu
gerçekliğiyle baktığımız zaman, siyasi partiler ve
demokratik gruplar arasında fırsat eşitliği
sağlanması, tek yönlü, taraf tutan yayın yapılmaması,
seçim dönemlerinde belirtilen seçim yasaklarıyla ilgili ilkelere
aykırı davranılmaması gibi temel ilkeleri hayata geçirmesi
gereken TRTnin geçmiş yönetimlerinin de şimdi yapılacak
değişimle yeniden yapılandırılacak yönetimlerinin de
çok hassas olması ve tarafsız davranması tüm siyasi partilere,
toplumsal barışımıza da katkı sunacaktır. Ancak
TRTnin, Mecliste grubu bulunan dört siyasi partiye eşit mesafede
yaklaştığını, programlara çağırdığını,
dâhil ettiğini hiçbir kimse iddia edemez. Çıkaralım son iki
yıllık, AKP İktidarı döneminin son altı yıl
icraatını, kaç tane muhalefet partisi TRTde yer
almıştır, Parlamento dışı muhalefet partilerinden
kaç tanesine yer verilmiştir, kaç tanesi tartışma programlarına
çağrılmıştır? Bu konuda en fazla
ayrımcılığa uğrayan partinin de partimiz DTP
olduğu görülecektir.
Bir taraftan
DTPye yapılan bu ayrımcılık ve diğer taraftan ne
yazık ki bölgede gelişen olaylar ve haberler konusunda da biraz daha
ilgili davranması gereken TRTnin, bu konuda da görevini tam
yapamadığını açıklıkla ifade edebiliriz. Yani
Doğu, Güneydoğuda yirmi beş yıldır, otuz
yıldır süren ve hepimizin canı gönülden bitmesini
istediğimiz, kardeşin kardeşi öldürdüğü kirli bir
savaş vardır. TRT -devletin radyo ve televizyonu- sanatını,
kültürünü, türküsünü, şiirini, edebiyatını, romanını,
bu kardeşlik uğruna, bu kardeşliği pekiştirmek için,
bu toplumsal barışı sağlamak için üzerine düşen görevi
yerine getirmiş midir? Hadi, kapital sermayenin özel televizyonlarından
savaşı kışkırtanlardan ve reklam panosu için
ahlakı da ayaklar altına alınan, değerleri de ayaklar
altına alınan, ülkemizin yarınları da ayaklar altına
alınan, yayınları da sınır aşan
televizyonları bir kenara bırakalım, TRTnin hiç mi vicdan borcu
yoktur? 70 milyon insanına karşı kardeşlik
programlarını hiç mi daha geliştiremezdi, daha
geliştiremez?
Evet, zaman zaman
bir şey söylediğimizde bazen tepki de görüyoruz bu kürsüde ama bu
tepkilerin sınırlı, olumlu ve kabul edilir olmasını da
saygıyla karşılıyoruz. Ne demişti Nazım Hikmet?
Bize türkülerimizi söylettirmiyorlar Robson.
Kardeşim, 20
milyon Kürt yurttaşınız var. 20 milyon Kürt
yurttaşınız, Türk yurttaşları, Türk kardeşleri
kadar eşit haklara sahip olmayı istemelerinden daha doğal ne
olabilir? TRTnin dört kanalı var, yirmi yedi dilde yayın
yapıyor, yirmi dört saat yayın yapıyor. İşte TRTnin
yönetmeliği, kırk beş dakika yayın yapıyor, günde
kırk beş dakika Kürtçe yayın. Bu mudur kardeşlik? Bu mudur
eşitlik? Bu mudur adalet? Hangi kırk beş dakikada siz
Bugün, 301inci
ölüm yıl dönümünü yaşayan Ahmedi Haninin, bilge düşünür,
tasavvufçu, şair, edebiyatçı, Memuzin Destanını yazan,
tıpkı Leyla ve Mecnun gibi, Ferhat ve Şirin gibi nice
divanların edebiyatını yazan, Kürt hümanizmasının en
büyüklerini, bir gün olsun, TRTnin Kürtçe yayınlarında, Ahmedi
Haninin 301inci yıl dönümünde, bir gün olsun, TRT bunun
anısına bir program yaptı mı? Elimizi vicdanımıza
koyup ondan sonra gerçekliğe döneceğiz tabii ki.
Biz, çok şey
söylemiyoruz. Bu maddede de genel müdürlerin tespiti var. Bu yasa BBCden örnek
alınmıştır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Kaplan, konuşmanızı tamamlayın lütfen.
Buyurun.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Bitiriyorum.
BBC emsal
alınarak hazırlanmış bir tasarı. BBCde genel
müdürleri kendi kurumu seçer, hükûmetler seçmez. İktidarların
insafına bırakılmamıştır. Temayüz etmiş,
kendi alanında uzmanlaşmış, yeteneği
kanıtlanmış olanların arasından seçilir.
İşte bu madde bunu düzenliyor. Eğer BBCnin örnek
alındığını da söylersek bu da ona uygun değildir.
Ve gerçekten şunu açık yüreklilikle ifade etmek gerekir ki önümüzdeki
günlerde mademki 6ncı maddede belki AKPyle bir önerge
ortaklığımız olacak ve 2008in 28 Mayısında
aynı ortak önergede, Kürtçe yayın konusunda birleşeceğiz
ama benim isteğim, benim buradan gönül arzum CHPnin de MHPnin de bu
önergede ortaklaşmasıdır. Bu ülkenin birliği,
barışı, toplumsal geleceği ve güvenliği için bunun
gerekli olduğuna inanıyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (DTP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Kaplan.
Şahsı
adına Artvin Milletvekili Sayın Ertekin Çolak.
Buyurun
Sayın Çolak. (AK Parti sıralarından alkışlar)
ERTEKİN
ÇOLAK (Artvin) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
konuşmama başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Buraya
çıkmadan önce farklı bir konuşma hazırlamıştım.
Ancak kadrolaşmayla ilgili o kadar yoğun eleştiri geldi ki ben
de 2000 yılından 2008 yılına kadar Ya, gerçekten şu
kadrolaşma ne olmuş şu TRTde
bunları aldım,
inceledim ve bunların üzerinde de tek tek durmaya
çalışacağım.
Değerli
arkadaşlar, 2000 yılında TRTde toplam çalışan
sayısı 8.171, 2002 yılında AK Parti dönemi
başlıyor bu sayı 7.996, 2003 yılında bu sayı
7.799a düşüyor ve en son 2008 yılında bu sayı 6.954. Yani,
2000 yılından 2008 yılına kadar toplam 1.217 kişi
personelde azalma oluyor. Hani kadrolaşma vardı? 1.217 kişi
düşmüş işte! Rakamlar yalan söylemez, yalan söyleyenler ortada!
Diğer bir
konu: Peki bu sayı 1.217 kişi düşmüş de yıllara göre,
2000 yılında toplam kaç kişi alınmış? 2000
yılında 149 kişi alınmış, 2001 yılında
304 kişi alınmış, 2002 yılında 137 kişi
alınmış ve şurada rakama bakın, birden düşüyor
rakam, 2003 yılında 44 kişi alınmış ve gelinen
noktada, 2006 yılında 16 kişi, 2007 yılında 22
kişi ve 2008 yılında 11 kişi alınmış. Yani,
AK Partiden önceki son üç yıl içerisinde toplam 590 kişi
alınırken AK Parti döneminde son üç yılda alınan kişi
sayısı 49. Aradaki fark kaç? 541 kişi. Peki, AK Partiden önceki
son üç yılın ortalaması ne? Alınan personel sayısı
197. AK Parti döneminde son üç yılda, yılda alınan kişi
ortalaması ne kadar? 16 kişi. Aradaki fark ne? 181 kişi. Nerede
kadrolaşma? Allah aşkına, keşke kadrolaşma
olsaymış! Böyle kadrolaşma mı olur? Arkadaşlar,
rakamlar yalan söylemez, gerçekler ortada. 1.217 kişi TRTde bugüne kadar,
AK Parti döneminde düşüş olmuş.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) 4üncü maddenin üzerinde konuş.
ERTEKİN
ÇOLAK (Devamla) Diğer bir konu
EŞREF
KARAİBRAHİM (Giresun) Arkadaşım, o taşeronlar ne
iş yapıyor?
AKİF
AKKUŞ (Mersin) 4üncü maddenin üzerinde konuş.
ERTEKİN
ÇOLAK (Devamla) Biz sizi dinledik arkadaşlar, yüreğiniz varsa
çıkıp burada söylersiniz.
Alınan
kişiler, Kanal 7den transfer edilmiş. Kanal 7de çalışan
insanlar bu ülkenin insanları değil mi, bu ülkenin
vatandaşları değil mi?
Son yıllarda
Kanal 7nin başta haber programları olmak üzere, ana haber olmak
üzere birçok programları izleme rekorları kırmış. Yani
başarılı insanları transfer etmenin neresi kadrolaşma
Allah aşkına? İsterseniz, siz, hangi kanaldan kimi transfer
edeceğimizi söyleyin de Genel Müdür not alsın, onları transfer
etsin!
EŞREF
KARAİBRAHİM (Giresun) Onu söyleyenler var, merak etme!
ERTEKİN
ÇOLAK (Devamla) İsterseniz
Bir şey daha söyleyeyim.
İsterseniz
Son zamanlarda meşhur bir isim var, Tuncay Özkan,
boş kaldı. İsterseniz onun ismini verin, onu transfer edelim!
OKTAY VURAL
(İzmir) İstersen Cemil İpekçiyi transfer edin.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Cemil İpekçiyi alın Cemil İpekçiyi. Muhafazakâr
olduğunu söylüyor.
ERTEKİN
ÇOLAK (Devamla) Değerli arkadaşlar, anlaşılıyor ki
Sayın Başbakanımızın Diyarbakır
konuşması bazı partilileri rahatsız etmiş veya
bazı partileri rahatsız etmiş. Bazıları Bu
yayını nasıl yapacaksınız? diye soruyor. Müsaade edin
de nasıl yapacağımıza hükûmet karar versin, bu işin
ehli olanlar karar versin. Niye rahatsız oluyorsunuz nasıl
yapılacağından?
Bazıları
da diyor ki: Böyle yayın yapıp, yerel dilde yayın yapıp da
veya yabancı dilde yayın yapıp da ülkeyi bölecek misiniz,
bölücülük mü yapacaksınız? Böyle iddia edenler var.
Değerli
arkadaşlar, bu ülkenin, Türkiye Cumhuriyetinin
vatandaşlarının diliyle, yerel diliyle yayın yapmak ne
zaman bölücülük oldu? Siz bunları yapmadığınız zaman
acaba başka dilde yayın yapmıyor musunuz?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Çolak, konuşmanızı tamamlayınız lütfen.
ERTEKİN
ÇOLAK (Devamla) Teşekkür ederim.
OKTAY VURAL
(İzmir) Yani toplumu çok dilli toplum hâline mi dönüştüreceksiniz?
ERTEKİN
ÇOLAK (Devamla) Acaba başkaları bunları..
OKTAY VURAL
(İzmir) Anayasada Dili Türkçedir. diyor.
ERTEKİN
ÇOLAK (Devamla)
dışarıdan tehlikeli bir şekilde
yaptığı zaman
OKTAY VURAL
(İzmir) Bu milletin dilini mi değiştireceksiniz?
ERTEKİN
ÇOLAK (Devamla)
siz onları önleyebiliyor musunuz?
OKTAY VURAL
(İzmir) Dilini mi değiştireceksiniz?
ERTEKİN
ÇOLAK (Devamla) Var mı öyle bir kural, var mı öyle bir gücünüz?
Dolayısıyla
burada ülkenin vatandaşlarının diliyle yayın yapmayı
bölücülük yapıyor demek, asıl bölücülüktür.
OKTAY VURAL
(İzmir) Bu milletin dilini nasıl değiştireceksiniz?
ERTEKİN
ÇOLAK (Devamla) Türkiye Cumhuriyetinin bütün vatandaşları
eşittir ve kardeştir. Hiç kimsenin bunu bozmaya hakkı yoktur.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
MUHARREM VARLI
(Adana) - Ondan kimsenin endişesi yok, onu özellikle siz
yapıyorsunuz!
ERTEKİN
ÇOLAK (Devamla) Şurada, elimde bir grafik var. Bak, 2000 yılı
ile 2008 yılı arasında
Grafikten anlayanlara gösteriyorum bunu.
Bakın, burada ok, 2008 yılına kadar, 2000 yılından başlamış,
hep aşağı düşmüş.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Grafiği ters tutuyorsun!
MUHARREM VARLI
(Adana) Ters tutuyorsun, ters!
ERTEKİN
ÇOLAK (Devamla) - Nerede arkadaşlar burada kadrolaşma? Bari, milletin
bu kürsüsünden gerçekleri söyleyeceksiniz, yalanları değil.
Teşekkür
ediyor, saygılarımı sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Şahsı
adına Antalya Milletvekili Sayın Abdurrahman Arıcı.
Sayın
Arıcı, buyurun efendim. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
LÜTFİ
ÇIRAKOĞLU (Rize) Bir gol de sen at Abdurrahman Bey!
MUHARREM VARLI
(Adana) Sana ben bir gol atarsam, otuz sene çıkartamazsın!
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Abdurrahman Beye laf atmayın.
ABDURRAHMAN ARICI
(Antalya) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
görüşülmekte olan Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu ile Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 4üncü maddesi hakkında şahsım
adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Türkiyenin kamu
yayıncılığı yapmakla görevlendirilen tek yayın
kuruluşu TRT, halkın geri bildirimine önem veren, açık, dinamik,
üretken ve en önemlisi cumhuriyet ilkelerine bağlı, tarafsız
yayıncılığı hedef edinmiştir.
Gerçekleştirdiği
ulusal, uluslararası ve uydu yayıncılığıyla
dünyanın sayılı yayın kuruluşları arasında
yer alan TRT, devlet adına radyo ve televizyon yayınlarını
gerçekleştirmek amacıyla, 1 Mayıs 1964te özel yasayla özerk bir
kamu tüzel kişiliğine sahip olarak kurulmuş olup TRTnin
özerkliği 1972deki anayasa değişikliği sırasında
kaldırılmış ve Kurum tarafsız bir kamu iktisadi
kuruluşu olarak yeniden düzenlenmiştir.
Kurumun yeniden
yapılandırılması, TRTnin kamuyu doğru, tarafsız
ve objektif bir şekilde bilgilendirmesi için önemlidir. Bu
tasarının amacı, genel gerekçesinde de ifade edildiği gibi,
TRTnin yeniden yapılandırılması ve günün
şartlarına uygun bir şekilde ulusal ve uluslararası
gelişmelere göre yeni bir idari sisteme kavuşturulmasıdır.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; bilindiği gibi, yakın
dönemde sayısal yayın teknolojisindeki gelişmeler, ses ve
görüntünün farklı yollarla ve daha kolay bir şekilde
dağıtılmasına imkân sağlamıştır.
Radyo ve
televizyon yayıncılığında devlet tekelinin ortadan
kalkması, özel radyo ve televizyon
yayıncılığının yaygınlaşmasına,
kabloyla dağıtım, uydu, platform işletmeciliği ve
İnternet gibi yeni hizmet alanlarının ortaya çıkmasına
yol açmıştır. Yaşanan bu gelişmeler, aynı
zamanda, telekomünikasyon, bilgisayar ve yayıncılık
hizmetlerinde bir bütünleşme ve iç içe geçme sürecini
başlatmıştır.
Dünya ve
ülkemizde yaşanan bu gelişmelere karşılık, Türkiye
Radyo ve Televizyon Kurumunun devlet tekeli esasına göre
yapılanmış olma niteliği, kamu
yayıncılığını sağlıklı ve etkili
bir şekilde yerine getirmesine engel olmakta, anılan kurumun günümüz
şartlarına göre yeniden yapılandırılmasını
gerekli kılmıştır.
Tasarıda,
Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumunun bünyesinde yer alan idari birimlerden
bazılarının tasfiye edilmesine, bazı yeni birimlerin ihdas
edilmesine, Kurumun yurt dışı ve taşra birimleriyle her
seviyede teşkilatlanma değişikliğinin, Genel Müdürün
teklifi ve Yönetim Kurulunun kararıyla yapılmasına, TRT
organları arasında yer alan koordinasyon kurulunun ve genel müdür
yardımcılarından birinin elektronik yüksek mühendisi olması
şartının kaldırılmasına, teşkilatlanmaya
yönelik düzenlemeler doğrultusunda kaldırılan,
birleştirilen ve yapısı değiştirilen birimlere ait
daire başkanı, baş uzman, başkan yardımcısı,
bölge müdürü, bölge müdür yardımcısı, müdür, şube müdürü,
müdür yardımcısı, şef, uzman sanatçı, raportör ve
kontrolör unvanlı kadrolarda bulunan personelin özlük haklarına ve
kadro hareketlerine ilişkin düzenlemeler yer almaktadır.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; bireylerin doğru habere
ulaşma hakkı, güçlü bir demokratik kültürün oluşması için
birinci şarttır. Şeffaf bir yönetim, ancak
bağımsız, tarafsız ve sorumlu bir yapıyla mümkün
olabilir. Görüşülmekte olan kanunda yapılacak değişiklikler
sonrası ortaya çıkan organizasyonel yapının
gerektirdiği kadro hareketlerinin sağlıklı bir şekilde
yapılması, istihdam fazlası personel ortaya çıkması
hâlinde bu personelin ihtiyaç duyulan kurumlarda değerlendirilmesi ve
diğer yandan da personelin gerek özlük gerekse emeklilik gibi her türlü
haklarının korunması öngörülmektedir.
Tasarının
Kuruma ve ülkemize hayırlı olması dileklerimle yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Arıcı.
Madde üzerinde
soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.
Sayın
Özdemir, buyurun.
HASAN ÖZDEMİR
(Gaziantep) Sayın Başkan, Sayın Bakana soruyorum: Devlet,
adaletle hükmettiği sürece yücelir. TRTnin haber yayın
akışının büyük bölümünü Sayın Başbakan, bakanlar
ve AKPli belediyelerin etkinlikleri kaplamaktadır. TRTnin bu durumu
Anayasadaki tarafsız yayıncılık ilkesine aykırı
değil midir? Vatandaşlarımızın en tabii hakkı
olan doğru ve tarafsız haber alma hakkı ihlal edilmiyor mu? Bu
konuya eğilerek TRTnin tarafsız yayıncılık
politikası izlemesi için herhangi bir tedbir almayı düşünüyor
musunuz?
Soru iki:
Bazı özel televizyon kanallarında başta uyuşturucu maddeler
olmak üzere birçok zararlı maddelerin kullanılmasını
önlemek için hiçbir program yapmazken ratingi artırmak için
yaşlı erkek ve kadınların evlendirilmesiyle ilgili
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Varlı
MUHARREM VARLI
(Adana) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ramazan Öztürkün
yapmış olduğu Kırılma Noktası
programının çok da milletimizin menfaatine bir program
olmadığı kanaatindeyim. Az önce Sınırlar
Arasında programının kaldırılışıyla
ilgili TRTyle ters düştüğü noktasında bir beyanı
olmuştu Sayın Bakanın. Milletle ters düşen bir programın
yayında kalması sizce ne kadar doğrudur?
Kaldırılmasını düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Çalış
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım, TRTde toplam kaç personel çalışıyor? Şu anda
boş kadro var mı? Varsa ne kadardır?
Bu kanunun
uygulanmasından sonra çalışan personel sayısını azaltmayı
düşünüyor musunuz? 2009 yılı için kaç personel
çalıştırmayı öngörüyorsunuz? Emeklilik nedeniyle
boşalan kadroları doldurmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, yıllarca devletin en güvenilir yayın kurumu olarak
kamuoyunda yaygın kanaate sahip olan TRT, son dönemde bu görüntüden
uzaklaşarak taraflı yayın yapıldığı yönünde
eleştirilere muhatap olmaya başlamış ve örneğin TRT
1in haberlerinin izlenme oranı giderek düşmüştür.
Bu bağlamda,
TRTnin yeniden daha güvenilir bir yayın kurumu hâline getirilmesine
yönelik olarak Bakanlığınızca hangi tedbirler
alınmış veya alınmaktadır?
Daha önce
başka televizyon ve gazetelerde çalışıp da son bir yılda
TRTde sözleşmeli olarak çalışmaya başlayan eleman
sayısı nedir?
TRTde
yayınlanan programlarda belirli bir yayın ücreti var mıdır?
Varsa bu nasıldır?
En pahalı
yayına sahip ilk beş program hangileridir ve kimlere aittir?
Son üç
yılda, her yıl kurum dışından hizmet alımına
ne kadar para harcanmıştır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Öztürk
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan,
aracılığınızla Sayın Bakana
aşağıdaki soruları yöneltmek istiyorum.
Bir gazetede
çıkan TRTde çete kuralları mı uygulanıyor?
başlıklı haberle ilgili olarak, TRT Genel Müdürü İbrahim
Şahin adına Avukat Salih Çelen imzalı tekzip gönderilmiş,
bu tekzipte Ümit Hatipoğlunun temsil giderlerini şahsi
çıkarı için kullandığı iddiasıyla soruşturma
açıldığı, yine hakkı olmadığı hâlde
lojmanı işgal edenlerin mahkûm olma korkusuyla iftira
attığı gibi hususlara yer verilmiştir.
Şimdi, sorum
şu: Birincisi: Ümit Hatipoğlunun şahsi çıkarı için
harcadığı iddia edilen temsil giderlerinin tutarı nedir? Bu
tutar kaç yıllık bir zamanı kapsamaktadır? Ümit
Hatipoğlu, söz konusu harcamayı TRTye ödemiş midir? Temsil
harcamalarıyla ilgili, TRT Kurumunun mevzuatı veya talimatı var
mıdır? Ümit Hatipoğlu hangi mevzuata aykırı harcama
yapmıştır?
İkinci
sorum: İbrahim Şahin, TRT Genel Müdürlüğüne
atandığı
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) -
21 Kasım 2007 tarihinden bu yana kaç YTL temsil gideri
harcaması yapmıştır?
BAŞKAN
Sayın Koçal
ALİ KOÇAL
(Zonguldak) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakana
soruyorum: 2006 Yüksek Denetleme Kurulu raporunda şöyle bir ifade yer
alıyor: Bakanlar Kurulunca yayınlanan Kamu Konutları
Yönetmeliğine göre sadece kurum personeline konut tahsisi
yapılabilmektedir. Buna karşılık, denetim tarihi
itibarıyla, yani 2007 ekim ayı itibarıyla, başka bir kamu
kuruluşu personeli olan bir yönetim kurulu üyesine lojman tahsis
edildiği ve personel tarifesi uygulandığı görülmektedir.
Buna bağlı olarak bu yönetim kurulu üyesi hâlâ bu lojmanda otuyor mu?
Bu konuda bugüne kadar herhangi bir işlem yapılmış
mıdır? Yapılmamış ise gerekçesi nedir ve TRTnin
Gaziosmanpaşa semtindeki lojmanlarında oturma süresi dolduğu
hâlde oturan kimse var mıdır? Bu lojmanda şu ana kadar kaç daire
boştur?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Bakanım, buyurun.
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Efendim, şimdi, geçen, geneliyle ilgili
görüşmelerde, siyasi partilerimize ne kadar haberlerde yer verildi, onu
iletmiştim, o rakamları. Şimdi, arkadaşlarım, tekrar o
rakamları bulursa bana iletecekler. Orada, aşağı
yukarı, iktidar partisi ile ana muhalefet partisi arasındaki
dağılım birbirine çok yakın, 1 puan veya birazdan
Evet
geldi şimdi. AK Partiye 15 saat 2
dakika
OKTAY VURAL
(İzmir) TRT 2 mi bu? Hangi kanal?
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Evet, geçen verdiğimdi, TRT 2.
OKTAY VURAL
(İzmir) TRT 2.
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir)
CHPye 11 saat 8 dakika -saniyelerini
söylemeyeyim- MHPye 6 saat, DTPye 1 saat 44 dakika -2 saate yakın- zaman
ayrılmış, 23/11/2007den 19/05/2008e kadar, yani,
dolayısıyla bu, son, on birinci aydan beşinci aya kadar olan
süreyi kaplıyor.
OKTAY VURAL
(İzmir) TRT1 var mı acaba Sayın Bakan?
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) TRT1, şu anda elimizde yok, TRT1le
ilgilenelim. Bu haber kanalı olduğu için ben hem geçen
konuşmamda söyledim hem
Onu da veririz, TRT1i de veririz. Ayrıca,
yapılan başka programlar da var. Mesela Zirveden Bakış
programına hiç ayrım yapmadan çağırıyoruz,
katılmak isteyenler olursa katılıyorlar.
HASAN
ÖZDEMİR (Gaziantep) Sayın Bakan, MHPnin etkinliklerinin hiçbiri
2nci kanal dışında verilmiyor.
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Efendim, şimdi, tabii, şu kanal, bu kanal
diyemem ama zaten 2nci kanaldan veriliyor olması -sorunuzda TRTde
dediniz- TRTde veriliyor olması demektir. Çünkü o totaloji yani
OKTAY VURAL
(İzmir) TRT 3te de veriliyor efendim şu anda bu konuşmalar.
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) O TRT 3 ayrı, TRT 3ün hizmet alanı
ayrı, her neyse.
OKTAY VURAL
(İzmir) Hükûmet dışında tabii o.
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Diğer taraftan, bu, Kırılma
Noktası ile ilgili bir soru geldi. Evet, o programın
kaldırılması düşünülüyor. O yönüyle de bir bakıma
hepimizin hassas olduğu bir noktaya temas ettiniz.
Bir başka
soru, hâlihazırdaki personel sayısıyla ilgiliydi. 6.945+486,
yani toplam 7.431 personelimiz, 2.734 boş kadromuz var.
Efendim, bu
izleme oranları tekrar tekrar gündeme geldi. Arkadaşlar, bir daha
tekrar edeyim. Geçen geneli ile ilgili konuşmadan sonra söyledim, TRTden,
istiyorsanız şimdi vaktinizi almayalım ama TRT ne zaman bu Genel
Kurulda gündeme gelmiş ise bütün şikâyetleri ana hatlarıyla
çıkarıp size getirelim. Göreceksiniz ki her dönemde
kadrolaşmadan şikâyet vardır, her dönemde millî ve manevi
değerlere yeterli ölçüde duyarlılık göstermeme vardır.
Yani, burada dile getirdiğiniz, getirme hakkına sahip olduğunuz
bu eleştiriler, bu Genel Kurulda, bu yüce mekânda defalarca dile
getirilmiş ve her defasında da şikâyetler daima memnuniyetten
kat kat fazla olmuştur. Bu tabii bir mazeret değildir, bu bir gerekçe
değildir. Bunları elimizden geldiği ölçüde
Hepsinin birden
kalkması mümkün değildir. Hiçbir yasa, hiçbir hukuki çerçeve bu
sorunlarının çözülmesi için yeterli değildir arkadaşlar.
İki: Sadece
bilgi de sadece uzmanlık da yeterli değildir, açıkça söyleyeyim.
Bunun sorumluluğunu bütün derinliğiyle duymak meselesidir. Yani,
dolayısıyla, ben, kadrolaşma, elbette sadece
Başta
söylediğimi nakzetmek istemem yani. Özgür ve eşit vatandaş
eğer bir yere müracaat ediyorsa, hukuki formalitesi tamamsa,
açıkçası, elimde belge, bilgi sağlam olmadıkça ben o konuda
herhangi bir yorumda bulunmak istemem.
Hemen parantez
içinde düzeltme yapayım, ben Banu Hanımla ilgili de suçlamaya
gidecek bir şey yapmadım. Sadece kurumun bana verdiği bilgiye
göre, bu arkadaşımız aynı
zamanda çalıştığı
Kadrolu da değildir,
onu söyleyeyim. Bu arkadaşımız soruşturma
açılıyor falan
Hayır, kadroyla çalışmıyor zaten.
Ama, yine de iş aldığı, çalıştığı
kurumla ilgili -bana verilen bilgi o, o bilgiyi size aktarmak
durumundayım- kendi kurumunun aleyhinde olacak, kendi kurumunu
zayıflatacak, kendi kurumunun raytingini azaltacak
Kendi
programının raytingi de o kadar yüksek değil, onu da
verebilirim ben size. İzleme oranı oldukça düşük. Benim
söylediğim budur. Yoksa durup dururken herhangi bir hukuki suçlamaya
Suçladınız. falan deniyor ya. Hayır, öyle bir suçlamayı
yapamam, öyle bir hakkım ve yetkim de yoktur.
Var mı
zamanım?
BAŞKAN
Cevap vereceğiniz husus varsa cevaplandırın, yoksa süremiz
tamamlandı Sayın Bakanım.
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Evet, bir soruşturma Teftiş Kurulu
tarafından yapıldı. Görevden alınması eski Genel Müdür
tarafından zaten gerçekleştirilmiş. Görevi kötüye kullanmadan
dolayı da zaten savcılığa suç duyurusunda bulunulmuş.
Şu anda gelen taze bilgi o.
Tamam, gerisi bu
Hatipoğluyla ilgili, yazılı cevap verilmesi gereken sorular
bunlar.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Madde üzerinde
iki adet önerge vardır.
Geliş
sırasına göre okutup aykırılık durumuna göre
işleme alacağım:
T.B.M. M.
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 219 sıra sayılı yasa tasarısının 4.
maddesinin (c) bendinin 3. paragrafındaki Genel Müdürün herhangi bir
sebeple geçici süre ile görevde bulunamaması hâlinde uygun göreceği
genel müdür yardımcısı kendisine vekalet eder ifadesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederiz.
Saygılarımızla.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Şevket Köse Yaşar Tüzün
Malatya Adıyaman Bilecik
Ali
Rıza Öztürk Selçuk
Ayhan
Mersin İzmir
Madde 4- Genel Müdürün herhangi bir sebeple geçici bir süreyle
görevde bulunmaması hâlinde genel müdür yardımcıları
sırasıyla vekalet eder.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 219 sıra sayılı Türkiye
Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 4üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan Gültan
Kışanak Hamit
Geylani
Şırnak Diyarbakır Hakkâri
M.
Nezir Karabaş Sırrı
Sakık
Bitlis Muş
Madde 4- 2954
sayılı Kanunun 13üncü maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Madde 13- Genel
Müdür, Yönetim Kurulunca belirlenen 3 aday arasından
Cumhurbaşkanı tarafından atanır ve kendisine
Başbakanlık Müsteşarının almakta olduğu
aylık veya sözleşme ücreti (ikramiye dâhil) ödenir. Aylık
ödemelerinde ek gösterge, kıdem ve taban aylıkları ile sosyal
yardım, zam ve tazminatlar esas alınır.
Genel Müdürün
görev süresi dört yıldır. Süre sonunda yeniden atanabilir.
Genel Müdür,
millî güvenliğin ve kamu düzeninin gerekli kıldığı,
Devlet memuru olma niteliğini yitirdiği, ağır hizmet kusuru
işlediği veya tarafsızlığın ihlal edildiği
hallerde, bu hallerin gerekçeli olarak belirtilmesi suretiyle ve Yönetim Kurulu
üyelerinden 4/3ünün teklifi
Cumhurbaşkanının kararı ile görevden alınır.
Türkiye
Radyo-Televizyon Kurumu, Genel Müdür tarafından temsil olunur ve
yönetilir.
Genel Müdür ve
Genel Müdür yardımcılarında aranacak şartlar ve nitelikler
şunlardır:
a)
Yükseköğretim (4 yıl) mezunu olmak,
b)
Yayıncılık alanında 15 yıllık mesleki tecrübeye
sahip olmak,
c) Atanmadan
önceki son üç yıl içerisinde herhangi bir siyasi partiye üye veya herhangi
bir siyasi partiden aday olmamak,
d) Devlet memuru
olmak için aranan şartlara sahip olmak.
Genel Müdür
yardımcılarından birinin elektronik, elektrik-elektronik,
elektronik ve haberleşme, bilgisayar, telekomünikasyon mühendisliği
veya radyo ve televizyon ile ilgili mühendislik dallarında temayüz
etmiş olması şarttır.
Genel Müdürün
raporlu, izinli, yurt dışında geçici görevli olması gibi
sebeplerle geçici süre ile görevde bulunmaması; istifası, ölümü,
görevden alınması gibi sebeplerle sürekli olarak görevinden
ayrılması hallerinde, yeni atama yapılıncaya kadar, Genel
Müdüre, en kıdemli Genel Müdür Yardımcısı; kıdemde
eşitlik halinde ise en yaşlısı vekâlet eder.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)-
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Genel Müdürün
atanma şekli, görev yapma muhtariyetini de belirleyeceğinden,
siyasetin doğrudan etki alanı dışına
çıkartılması hayati önem taşımaktadır. Bu
nedenle, Anayasanın 133üncü maddesinde belirtilen özerkliğin
idari açıdan sağlanabilmesi ve böylelikle, yine Anayasa 133te
belirtilen yayınların tarafsızlığının
güvence altına alınabilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
T.B.M.M. Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 219 sıra sayılı yasa tasarısının 4.
maddesinin (c) bendinin 3. paragrafındaki Genel Müdürün herhangi bir
sebeple geçici süre ile görevde bulunamaması halinde uygun göreceği
genel müdür yardımcısı kendisine vekalet eder ifadesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederiz.
Saygılarımızla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşları
Madde 4- Genel
Müdürün herhangi bir sebeple geçici bir süreyle görevde bulunmaması
halinde genel müdür yardımcıları sırasıyla vekalet eder.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)-
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekili arkadaşlarım; hepinize saygılar sunarım.
Diyoruz ki
önergede
Daha diyoruz ya kurum kültürü, ekip
Aynı yönde hareket eden,
aynı şeyleri söyleyen ekip kuracağız. Güzel ama ekibe
güvenmek lazım.
Burada diyoruz
ki, genel müdür yardımcılarından birine imza verme,
sırasıyla
Çok basit. Katılmıyorum diyorlar da, o zaman,
kurum kültürünü nasıl sağlayacaksınız? Diyoruz ki burada,
genel müdür yardımcıları, eğer bir kurumsa burası,
kurumdaki insanlara güvenmek zorundasın, oradaki çalışanlara
güvenmek zorundasın. Kurumsa bir kurum kültürünü oluşturmak için
kurum kültürünün bir parçasıdır bu- bir genel müdür
yardımcısına yetki verme. Sırasıyla, izne veya
başka bir yere gittiği zaman sırasıyla ver diyoruz, bizim
söylediğimiz bu. Neden? Size yardımcı olmak için söylüyoruz.
Kurum kültürünün gelişmesi için söylüyoruz ama siz Hayır,
katılmıyoruz. diyorsunuz. Takdir sizin, takdir sizin.
İki,
şimdi burada, tabii, hep televizyon konuşuyoruz. Diliyorum ki
Sayın Bakanım, TRT bir gün kontör televizyoncusu olmaz. Sayın
Genel Müdürüm, Sayın Bakanım; artık Türkiyedeki televizyonlar
Kontör gönder
Arkadaşlar, reklama çıkıyor birisi, reklamda
diyor ki: Beş kontör gönderirseniz, benim şu tarihte müzik
şölenim var, oraya bedava bilet vereceğim. Veya bir
yarışma düzenliyor: Kontör hatları açık bir hafta, buraya
gönderin. diyor. Tabii, RTÜK
Ben bunu birkaç kez dile getirdim. Ben bunu
halk
Zavallı halk böyle soyuluyor. Ve bir hafta açık oluyor arkadaşlar,
diyor ki: Beş kontör. Sürekli
Diliyorum ki TRT böyle bir tuzağa
düşmez ama o programı yapan kişiler bunu yapıyor
arkadaşlar. Ama bugüne kadar
Ben Sayın Bakanıma özel mektup
yazdım, RTÜKe mektup yazdım, bir tane yiğit çıkıp da:
Sen reklam yapıyorsun, resmen televizyonda reklam
İsmini de
vermiyorum, diyor ki: Bu malı alın, bu maldan şey çıkacak.
Bana beş kontör gönderin, sizi konserime bekliyorum. Arkadaşlar,
halk soyuluyor ama bir tane yiğit çıkıp da Sen ne
yapıyorsun? demiyor.
Değerli
arkadaşlar, zamanım azalıyor. Bir ikinci konuya gireceğim.
Burada TRTyi konuşuyoruz. TRT, kamu adına, Türkiyede yaşayan
herkesin televizyonudur. Bu hiç kimsenin babasının malı
değildir. Bunu herkes böyle bilmeli. Ancak tüm bunları
konuşurken, hiçbirimiz
Tabii TRT Kanunu içinde değil ama, TRTye bir
yasa hazırlarken, acaba yerel radyo ve gazetelerden bir şekilde belli
haberleri, belli şeyleri birlikte geliştirebilip, acaba yerel radyo
ve gazetelere, acaba TRTnin bu hizmeti, onlardan hizmet satın alarak,
birilerinden değil, bilgi temizliği için, özellikle yerel radyo ve
gazetelerden bir şekilde faydalanmayı ve onlardan bir şekilde
servis almayı TRT Kanunu içine koyabilirdik arkadaşlar. Hem yerel
radyo ve gazetelerin yaşaması için. Onlar hepimizin. Her ilde çok zor
koşulda yaşıyorlar. Onlar, bir yaşam savaşı
veriyorlar. Onlar, bir onur savaşı veriyorlar. Bu şekilde
namuslu, dürüst ve ilkeli haber yapan gazetecilerimizi,
televizyonlarımızı ve radyolarımızı her zaman
korumak, kollamak, bu ülkenin bilgi temizliği açısından çok
önemliydi. Ama maalesef burada, bu yasa komisyonda görüşülürken de
maalesef bir tek kişi, defalarca söylememize rağmen
Özellikle yerel
radyo, televizyon ve gazetelerin, haber iletişimi açısından
TRTyle entegre olup belli hizmetleri buralardan satın alıp,
onların yaşamasına yardımcı, kamu adına
yardımcı olabilirdik.
Ben, bir kez daha
öneriyorum: Özellikle bölgeler kalkıyor. TRTnin haber alma
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Bitiriyorum efendim.
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu, buyurun, konuşmanızı
tamamlayınız efendim.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) ..hiçbir şekilde maddi
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Senin dediğin husus 2nci maddede var.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Sayın Kıcır, 2nci maddede yerel
gazetelerden, yerel radyolardan hizmet alıp da bunları nasıl
Böyle bir şey yoktur.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Var işte
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Yok efendim. Yok efendim. Gel beraber inceleyelim.
Onun için ben
rica ediyorum: Özellikle yerel gazeteler, yerel radyo ve yerel
televizyonları ekonomik olarak
ÜNAL KACIR
(İstanbul) O 2nci maddede
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Hayır, Sayın Kıcır, o hizmet
alınabilir
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Kacır, Kacır
Ben sana Kaplanoğlu diyor
muyum?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Hayır, özür diliyorum yani o şekilde
Yani
bu, şey olarak söylemedim yani
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Birincisini sürçülisan zannettim ama ayıp oluyor.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Hayır hayır
Yok yok
İnanın
aynı, sürçülisan. Yani inan yüreğimden söylüyorum.
Onun için orada
bir hizmet alınma yönünde maddi bir şey yoktur. Ama gelin bunu bir
yasal zemine bağlayalım. Yasal bir şekilde yerel radyo ve
televizyonlardan hizmet alımını, TRT Yasasıyla birlikte
bunu da görüşelim.
Hepinize
saygılar sunuyorum. Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Aslanoğlu.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, yeni madde ihdasına dair iki önerge
vardır. İki önergenin metni aynı olduğundan
işlemlerini birlikte yapacağım.
Malumlarınız
olduğu üzere, görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu kanunun
komisyon metninde bulunmayan, ancak tasarı veya teklif ile çok yakın
ilgisi bulunan bir maddesinin değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt
çoğunlukla katıldığı önergeler üzerine yeni bir madde
olarak görüşme açılacağı İç Tüzükün 87nci maddesinin
dördüncü fıkrası hükmüdür. Bu nedenle önergeleri okutup komisyona
soracağım. Komisyon önergelere salt çoğunlukla, 21 üyesiyle
katılırsa önergeler üzerine yeni bir madde olarak görüşme açacağım.
Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması hâlinde ise önergeleri
işlemden kaldıracağım.
Şimdi ilk
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 219 sıra sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısına
4üncü maddeden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Kamer
Genç
Tunceli
Madde 5: 2954
Sayılı yasanın 14üncü maddesi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir:
Madde 14
Koordinasyon Kurulu, Genel Müdür, Genel Müdür yardımcıları,
Televizyon, Haber, Radyo, Müzik ve Personel Dairelerinin Başkanları
ile Baş Hukuk Müşaviri ve Genel Sekreterden oluşur.
Koordinasyon
Kurulunun görevleri, Kurum hizmetlerinin yürütülmesi ve geliştirilmesi,
üniteler arasında işbirliğinin sağlanması ve hizmetle
ilgili görüş ve uygulama farklılıklarının giderilmesi
ile ilgili önerilerde bulunmak; yıllık bütçe
tasarılarını, yıllık genel yayın
planını, uzun vadeli ve yıllık yatırım
planlarını incelemek ve Yönetim Kuruluna görüş bildirmek,
Kurum ile ilgili
kanun ve yönetmelik tasarılarını incelemek,
Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu raporlarını incelemek
ve cevap hazırlamak ve Genel Müdür tarafından tespit ve talep
olunacak konular hakkında görüş bildirmektir.
Koordinasyon
Kurulunun çalışma usul ve esasları yönetmelikle düzenlenir.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, ikinci önergenin metni de aynı olduğundan
ikinci önergenin imza sahiplerini okutuyorum:
Bülent
Baratalı Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Halil
Ünlütepe
İzmir Malatya Afyonkarahisar
Turgut
Dibek Enis
Tütüncü
Kırklareli Tekirdağ
BAŞKAN
Sayın Komisyon önergelere salt çoğunlukla katılıyor
musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Evet, Sayın Komisyonun salt çoğunluğu yoktur, o bakımdan
önergelere katılma şansı bulunmamaktadır.
Saygıdeğer
milletvekilleri, Komisyon önergelere salt çoğunlukla
katılamamış olduğundan önergeleri işlemden
kaldırıyorum.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, çalışma süremizin dolmasına
çok az bir süre kalmıştır. Bunu da dikkate alarak, kanun
tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için 29
Mayıs 2008 Perşembe günü alınan karar gereğince saat
13.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Sizlere ve
bizleri izleyen vatandaşlarımıza hayırlı akşamlar
diliyorum.
Kapanma Saati: 20.49