DÖNEM: 23 CİLT: 21 YASAMA YILI: 2
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
111inci
Birleşim
29 Mayıs 2008 Perşembe
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III.
- YOKLAMALAR
IV.
- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- İstanbul
Milletvekili Necat Birincinin, İstanbulun fethinin 555inci yıl
dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Aksaray
Milletvekili Osman Ertuğrulun, Aksaray ilinde meydana gelen su ve
sağlık sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması ve İstanbul Milletvekili Sacid
Yıldızın aynı konuda konuşması
3.- Ankara
Milletvekili Hakkı Suha Okayın, son günlerde meydana gelen dinleme
skandalına ilişkin gündem dışı konuşması ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
V.-
AÇIKLAMALAR
1.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, hava ulaşımında bir marka yaratmaya
çalışan Türk Hava Yollarının kendi biletini satıp
Anadolujetle seyahat ettirmesinin ve bu uygulamayı İzmirde
başlatmasının İzmirlilere ve Egelilere haksızlık
olduğuna ilişkin açıklaması
2.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, İstanbul Milletvekili Necat
Birincinin gündem dışı konuşmasında geçen bir ifadesi
nedeniyle açıklaması
3.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın son günlerde meydana gelen dinleme skandalına
ilişkin açıklaması
4.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yamanın, son günlerde meydana gelen dinleme
skandalına ilişkin açıklaması
5.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, konuşmasında geçen bir ifadesi nedeniyle
açıklaması
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İzmir
Milletvekili K. Kemal Anadolun, İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın, konuşmasında partisine sataşması nedeniyle
konuşması
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Niğde
Milletvekili Mümin İnan ve 24 milletvekilinin, tarım ve
hayvancılıkta yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/197)
2.- Niğde
Milletvekili Mümin İnan ve 24 milletvekilinin, işsizlik sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/198)
3.- Niğde
Milletvekili Mümin İnan ve 25 milletvekilinin, kimyasal gübre
fiyatlarındaki artışın araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/199)
B) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı Köksal Toptanın, Portekiz Cumhuriyet
Meclisi Başkanı Jaime Gamanın davetine icabet etmek üzere,
19-21 Haziran 2008 tarihlerinde Lizbonda düzenlenecek Avrupa Birliği
Parlamento Başkanları Konferansına katılmak üzere
Portekize gitmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/450)
C) Önergeler
1.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkan ve 19 arkadaşınca verilen, Türkiye
Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının görüşmelerine, İç Tüzükün 70inci
maddesine göre, kapalı oturumda devam edilmesine dair önergesi
VIII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türkiye Radyo
ve Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/541) (S.
Sayısı:219)
IX.-
USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- TRT Kurumu
tarafından Türkçenin yanı sıra farklı dil ve lehçelerde de
yayın yapılmasını isteyen değişiklik önergesinin
işleme konulmasının Anayasaya aykırı olup olmadığı
hakkında
X.-
OYLAMALAR
1.- Türkiye Radyo
ve Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 6ncı maddesinin oylaması
XI.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, Abdullah Öcalan ile ilgili bazı
iddialara ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahinin
cevabı (7/2808)
2.- Artvin
Milletvekili Metin Arifağaoğlunun, TEDAŞtan alınan bir
ihale ile ilgili iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye
Bakanı Kemal Unakıtanın cevabı (7/2816) * Ek cevap
3.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın, EXPO 2015
organizasyonu faaliyetlerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Kültür ve
Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı (7/2981) * Ek cevap
4.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, memurlara enflasyon farkı ödemesine
ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Kemal
Unakıtanın cevabı (7/3029)
5.- İzmir
Milletvekili Recai Birgünün, Gümüşhane-Kösedeki tarihî ve turizm
potansiyeli taşıyan yerlere ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı (7/3057)
6.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysalın, mevsimlik tarım işçilerinin
sorunlarına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelikin cevabı (7/3104)
7.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysalın, bir şirkete yönelik sendikal örgütlenme
konusundaki iddialara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı (7/3105)
8.- Mersin
Milletvekili İsa Gökün, Kutlu Doğum Haftası kutlamalarına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Said
Yazıcıoğlunun cevabı (7/3156)
9.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Iğdırdaki yatırımlara
ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın
cevabı (7/3183)
10.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Kastamonudaki yatırımlara
ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın
cevabı (7/3184)
11.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Kırşehirdeki yatırımlara
ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın
cevabı (7/3185)
12.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Yozgattaki yatırımlara ilişkin
sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı
(7/3186)
13.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, Güllük Körfezinde kaçak dolgu yapan turistik
tesise ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul
Günayın cevabı (7/3188)
14.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, TEDAŞın
elektrik hatları ihalelerine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı
Kemal Unakıtanın cevabı (7/3222)
15.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Boludaki yatırımlara ilişkin
sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı
(7/3253)
16.- Bursa Milletvekili
Kemal Demirelin, Bitlisteki yatırımlara ilişkin sorusu ve
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı (7/3254)
17.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Karamandaki yatırımlara ilişkin
sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı
(7/3255)
18.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Erzurumdaki yatırımlara ilişkin
sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı
(7/3256)
19.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Düzcedeki yatırımlara ilişkin
sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı
(7/3257)
20.- Sivas
Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlunun, personel alımına
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Said
Yazıcıoğlunun cevabı (7/3285)
21.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, bir belgeselin TRTde yayınlanmasına
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Aydının cevabı
(7/3305)
22.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin, teknik hizmetler sınıfına
alınmayan arkeologlara ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günayın cevabı (7/3308)
23.- İzmir
Milletvekili Abdürrezzak Ertenin, TRT yöneticilerine ve yeni alınan
personele,
-
Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolatın, TRTdeki personel
istihdamına,
- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, TRT programlarına ve personeline,
İlişkin
soruları ve Devlet Bakanı Mehmet Aydının cevabı
(7/3339, 3340, 3341)
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 13.00te açılarak dört oturum yaptı.
Sakarya
Milletvekili Erol Aslan Cebeci, 27 Mayıs İhtilalinin 48inci
yıl dönümüne,
Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoy, Afşin-Elbistan Termik Santralinin
sorunlarına,
Sivas
Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu, kamu
çalışanlarının ve veteriner hekimlerin sorunlarına,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Kahramanmaraş
Milletvekili Avni Doğan, Afşin-Elbistan Termik Santralinin
sorunlarına ilişkin bir konuşma yaptı.
Tekirdağ
Milletvekili Enis Tütüncü ve 24 milletvekilinin, hayvancılık
sektöründeki sorunların (10/194),
Konya
Milletvekili Atilla Kart ve 21 milletvekilinin, Kilis eski Belediye
Başkanı Ekrem Çetin ve oğlunun öldürülmesi olayının
(10/195),
İzmir
Milletvekili Canan Arıtman ve 23 milletvekilinin, demografik verilerin ve
projeksiyonların (10/196),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı
ve ön görüşmelerinin sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
Görüşmeleri
27/5/2008 tarihli 109uncu Birleşimde tamamlanan, Sivas Milletvekili Malik
Ecder Özdemir ve 9 milletvekilinin, Divriği Ulucamisi ve
Şifahanesinin Korunması ve Çevresinin Düzenlenmesi Hakkında
Kanun Teklifinin (2/90) İç Tüzükün 37nci maddesine göre doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesinin yapılan oylama
sonucunda kabul edilmediği açıklandı.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan, Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının (1/541) (S. Sayısı: 219)
görüşmelerine devam edilerek 5inci maddesine kadar kabul edildi.
29 Mayıs
2008 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 13.00te
toplanmak üzere birleşime 20.49da son verildi.
|
|
Nevzat
PAKDİL |
|
|
|
Başkan Vekili |
|
|
|
|
|
|
Harun
TÜFEKCİ |
|
Yaşar
TÜZÜN |
|
Konya |
|
Bilecik |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
|
|
|
|
|
|
Fatoş
GÜRKAN |
|
|
|
Adana |
|
|
|
Kâtip Üye |
|
No.: 156
II.- GELEN KÂĞITLAR
29 Mayıs 2008 Perşembe
Tasarı
1.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti, İslam Konferansı Örgütü ve İslam
Konferansı Diyalog ve İşbirliği Gençlik Forumu
Arasında İslam Konferansı Diyalog ve İşbirliği
Gençlik Forumunun İstanbulda Kurulması Hakkında
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/594) (Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile
Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27.5.2008)
Teklifler
1.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz ve 29 Milletvekilinin; Sulama Elektriği
Borcu Bulunan Çiftçilerin Borçlarının Yeniden
Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Teklifi (2/258)
(Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.5.2008)
2.- İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susam ve 24 Milletvekilinin; Kamu
Yatırımları Nedeniyle Zarar Gören Esnaf ve Tacirlere Destek
Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/259) (İçişleri ile Plan ve
Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.5.2008)
3.- Kars
Milletvekili Zeki Karabayırın; Yükseköğretim Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/260) (Milli
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonuna) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21.5.2008)
4.- Niğde
Milletvekili Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin; Senetlerinin Protesto
Edilmesi, Karşılıksız Çekler ve Kredi Kartı ve Banka
Kredileri Borcu Nedeniyle Mali Sicilleri Bozulan Gerçek ve Tüzel Kişilerin
Mali Sicillerinin Silinmesine Dair Kanun Teklifi (2/261) (Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.5.2008)
5.- Niğde
Milletvekili Mümin İnan ve 6 Milletvekilinin; Çiftçilerimizin, Tarım
Kredi Kooperatiflerine ve T.C. Ziraat Bankası A.Ş.ne olan Zirai
Kredi Borçları ile Tarımsal Sulamadan Dolayı Devlete Ait
Elektrik Dağıtım Şirketlerine Olan Vadesi Geçmiş
Elektrik Borçlarının Yeniden Yapılandırılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/262) (Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve
Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
22.5.2008)
Raporlar
1.- Tokat
Milletvekili Zeyid Aslanın Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve
Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu
(3/136) (S. Sayısı: 173) (Dağıtma tarihi: 29.5.2008)
(GÜNDEME)
2.- Antalya
Milletvekili Deniz Baykalın Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve
Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu
(3/137) (S. Sayısı: 174) (Dağıtma tarihi: 29.5.2008)
(GÜNDEME)
3.- Zonguldak
Milletvekili Polat Türkmenin Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve
Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu
(3/138) (S. Sayısı: 175) (Dağıtma tarihi: 29.5.2008)
(GÜNDEME)
4.-
Diyarbakır Milletvekili Mehmet Mehdi Ekerin Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/139) (S. Sayısı: 176)
(Dağıtma tarihi: 29.5.2008) (GÜNDEME)
5.- Sakarya
Milletvekili Ayhan Sefer Üstünün Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve
Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu
(3/140) (S. Sayısı: 177) (Dağıtma tarihi: 29.5.2008)
(GÜNDEME)
6.-
Afyonkarahisar Milletvekilleri Ahmet Koca ve Sait Açbanın Yasama
Dokunulmazlıklarının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporları (3/141) (S. Sayısı:
178) (Dağıtma tarihi: 29.5.2008) (GÜNDEME)
7.- Adana
Milletvekili Tacidar Seyhanın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/142) (S. Sayısı: 179)
(Dağıtma tarihi: 29.5.2008) (GÜNDEME)
8.- Karabük
Milletvekili Mehmet Ceylanın Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve
Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu
(3/143) (S. Sayısı: 180) (Dağıtma tarihi: 29.5.2008)
(GÜNDEME)
9.- Kütahya
Milletvekili Soner Aksoyun Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve
Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu
(3/144) (S. Sayısı: 181) (Dağıtma tarihi: 29.5.2008)
(GÜNDEME)
10.-
Kırşehir Milletvekili Mikail Arslanın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/145) (S. Sayısı: 182)
(Dağıtma tarihi: 29.5.2008) (GÜNDEME)
11.-
Kırklareli Milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçamın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/146) (S. Sayısı: 183)
(Dağıtma tarihi: 29.5.2008) (GÜNDEME)
12.- Zonguldak
Milletvekili Fazlı Erdoğanın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/147) (S. Sayısı: 184)
(Dağıtma tarihi: 29.5.2008) (GÜNDEME)
13.-
Balıkesir Milletvekili İsmail Özgünün Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/148) (S. Sayısı: 185)
(Dağıtma tarihi: 29.5.2008) (GÜNDEME)
14.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Sekmenin Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/149) (S. Sayısı: 186)
(Dağıtma tarihi: 29.5.2008) (GÜNDEME)
15.-
Eskişehir Milletvekili Kemal Unakıtanın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/150) (S. Sayısı: 187)
(Dağıtma tarihi: 29.5.2008) (GÜNDEME)
16.- Kütahya
Milletvekili Hüsnü Ordunun Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa
ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/151)
(S. Sayısı: 188) (Dağıtma tarihi: 29.5.2008) (GÜNDEME)
17.- Ordu
Milletvekilleri Eyüp Fatsa ve Enver Yılmazın Yasama
Dokunulmazlıklarının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporları (3/152) (S. Sayısı:
189) (Dağıtma tarihi: 29.5.2008) (GÜNDEME)
18.- Antalya
Milletvekili Deniz Baykalın Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve
Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu
(3/153) (S. Sayısı: 190) (Dağıtma tarihi: 29.5.2008)
(GÜNDEME)
19.- Samsun
Milletvekili Haluk Koçun Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve
Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu
(3/155) (S. Sayısı: 191) (Dağıtma tarihi: 29.5.2008)
(GÜNDEME)
20.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/156) (S. Sayısı: 192)
(Dağıtma tarihi: 29.5.2008) (GÜNDEME)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Emet ve Hisarcık ilçelerindeki
bazı sulama projelerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü
soru önergesi (6/754) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/5/2008)
2.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Dumlupınar İlçesindeki
bazı sulama projelerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü
soru önergesi (6/755) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/5/2008)
3.- Adana
Milletvekili Kürşat Atılganın, lise son sınıf
öğrencilerinin rapor alarak okula gitmemesine ilişkin Milli
Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/756)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/5/2008)
4.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokat Organize Sanayi Bölgesindeki
yatırımlara ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru
önergesi (6/757) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/5/2008)
5.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, özelleştirme kapsamında
gelen yabancı sermayeye ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/758) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/5/2008)
6.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, kayısıdaki zararın
tarım sigortasından karşılanmamasına ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/759)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/5/2008)
7.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, bir ilacın
alım ihalelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/760) (Başkanlığa geliş tarihi:
16/5/2008)
8.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, Pendik Veteriner
Araştırma Enstitüsündeki ilaç kontrollerine ilişkin Tarım
ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/761)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/5/2008)
9.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Pazarlar İlçesindeki bazı
sulama projelerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru
önergesi (6/762) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/5/2008)
10.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Gediz İlçesindeki bazı
projelere ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi
(6/763) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/5/2008)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, Anayasa Mahkemesi Başkanvekilinin
izlendiği ve dinlendiği iddialarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3632)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/5/2008)
2.- İzmir
Milletvekili Harun Öztürkün, bir mermer ocağının çevreye
etkisine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3633)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/5/2008)
3.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysalın, Başbakan korumalarının
şiddet uygulamasına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/3634) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/5/2008)
4.- İstanbul
Milletvekili Hasan Macitin, TOKİnin Siirtte aldığı bir
araziye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3635)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/5/2008)
5.-
Eskişehir Milletvekili Fehmi Murat Sönmezin, Başbakan
korumalarının şiddet uygulamasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3636)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/5/2008)
6.- Edirne
Milletvekili Bilgin Paçarızın, türbanlı bir hekimin görev
yaptığı iddiasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/3637) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/5/2008)
7.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, Antalyada kent içi ulaşımdaki kart
uygulamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/3638) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/5/2008)
8.- Tekirdağ
Milletvekili Enis Tütüncünün,
Başbakan korumalarının şiddet uygulamasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3639)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/5/2008)
9.- Ankara
Milletvekili Nesrin Baytokun, Anayasa Mahkemesi Başkanvekilinin
izlendiği ve dinlendiği iddialarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3640)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/5/2008)
10.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Diyarbakırdaki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3641) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/5/2008)
11.-
Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir Akcanın, araç muayene
istasyonlarının özelleştirilmesindeki yolsuzluk iddialarına
ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3642) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15/5/2008)
12.- Erzurum
Milletvekili Zeki Ertugayın, Erzurumdaki belediyelerin borçlarına
ve ödeneklerine ilişkin Bayındırlık ve İskan
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3643)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/5/2008)
13.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Muş İlindeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3644) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/5/2008)
14.- Bursa Milletvekili Kemal Demirelin, Siirt
İlindeki yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve
İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/3645)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/5/2008)
15.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın, yabancı uyruklu çalışanlara
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3646) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15/5/2008)
16.- Adıyaman Milletvekili Şevket
Kösenin, Adıyamandaki çocuk işçiliğine ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3647) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/5/2008)
17.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, destek primlerini ödeyemeyen emeklilere
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3648) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15/5/2008)
18.- Erzurum
Milletvekili Zeki Ertugayın, Erzurumdaki belediyelerin sosyal güvenlik
prim borçlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3649)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/5/2008)
19.-
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın, Riva
Havzasının korunmasına ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3650)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/5/2008)
20.- Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, Antalyaya yangın söndürme uçağı
gönderilmesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3651) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/5/2008)
21.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, özürlü
aylıklarının yetersizliğine ilişkin Devlet
Bakanından (Nimet Çubukçu) yazılı soru önergesi (7/3652)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/5/2008)
22.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Alo 183 çağrı merkezinin
işlevselleştirilmesine ilişkin Devlet Bakanından (Nimet
Çubukçu) yazılı soru önergesi (7/3653) (Başkanlığa
geliş tarihi: 15/5/2008)
23.-
İstanbul Milletvekili Atila Kayanın, korsan taksilere ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3654)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/5/2008)
24.-
İstanbul Milletvekili Hasan Macitin, Güngören Belediyesinin bir reklam
kampanyasına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3655) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15/5/2008)
25.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, Anayasa Mahkemesi Başkanvekilinin
dinlendiği ve izlendiği iddiasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3656)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/5/2008)
26.- İzmir
Milletvekili Canan Arıtmanın, Anayasa Mahkemesi Başkanvekilinin
dinlendiği ve izlendiği
iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3657) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/5/2008)
27.- Ankara
Milletvekili Zekeriya Akıncının, Ankarada yapılan
alışveriş merkezlerine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3658)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/5/2008)
28.-
İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlunun, Anayasa
Mahkemesi Başkanvekilinin dinlendiği ve izlendiği iddiasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3659)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/5/2008)
29.- Tunceli
Milletvekili Şerafettin Halisin, bazı illerdeki trafiğe
kayıtlı araç sayısına ve uygulanan cezalara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3660)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/5/2008)
30.- Erzurum
Milletvekili Zeki Ertugayın, Pasinler Belediyesi işçilerinin
maaşlarının ödenmemesine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3661)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/5/2008)
31.- Erzurum
Milletvekili Zeki Ertugayın, Erzurumdaki belediyelerin İl Özel
İdaresine olan borçlarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3662)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/5/2008)
32.-
İstanbul Milletvekili Atila Kayanın, İstanbulda cadde ve
sokaklardaki otopark uygulamasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3663)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/5/2008)
33.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahana il dışından otlatmaya
getirilen hayvanlara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3664) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/5/2008)
34.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, izinsiz yapılan bir deniz dolgusuna
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3665) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/5/2008)
35.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulunun, İzmirin turizm gelirleri ve
yatırımlarına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3666) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15/5/2008)
36.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, Bakanlığın bir cenaze
töreninde temsil edilmemesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3667) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15/5/2008)
37.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, İznik Ayasofya Camiinin
restorasyonuna yönelik iddialarına ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3668)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/5/2008)
38.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, Ankara-Gölbaşındaki bazı
Hazine arazilerinin satışına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3669) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15/5/2008)
39.- Erzurum
Milletvekili Zeki Ertugayın, Erzurumdaki belediyelerin elektrik
borçlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3670) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/5/2008)
40.- Erzurum
Milletvekili Zeki Ertugayın, Erzurumdaki belediyelerin borçlarına
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3671)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/5/2008)
41.- Aydın
Milletvekili Ertuğrul Kumcuoğlunun, bazı kamu
alacaklarının uzlaşma ile tahsiline ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3672)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/5/2008)
42.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, denetlenen medya
kuruluşlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3673) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/5/2008)
43.- Zonguldak
Milletvekili Ali Koçalın, bazı yönetmeliklerdeki düzenlemelere
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3674) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/5/2008)
44.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, bir lisenin müdürü ve bir öğretmen
hakkındaki bazı iddialara ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3675)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/5/2008)
45.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, Kırklarelide 19
Mayıstaki çelenk koyma törenine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3676)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/5/2008)
46.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Muş İlindeki yatırımlara
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3677) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/5/2008)
47.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Siirt İlindeki yatırımlara
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3678) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/5/2008)
48.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Diyarbakır İlindeki
yatırımlara ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3679) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/5/2008)
49.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, tüketicilerin bilinçlendirilmesine ilişkin
Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/3680)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/5/2008)
50.- Isparta
Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmazın, Sümer Halının
kapatılmasına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3681) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/5/2008)
51.- Isparta
Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmazın, Isparta OSBye
yatırımın özendirilmesine ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3682)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/5/2008)
52.-
İstanbul Milletvekili Atila Kayanın, tarım ürünlerindeki gümrük
vergisine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3683) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15/5/2008)
53.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın, Kırım Kongo kanamalı
ateşi hastalığıyla mücadeleye ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3684)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/5/2008)
54.- Erzurum
Milletvekili Zeki Ertugayın, Erzurumdaki hayvan üreticilerinin
desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3685) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/5/2008)
55.- Erzurum
Milletvekili Zeki Ertugayın, bal ithalatına ve bal üreticilerinin
desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3686) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/5/2008)
56.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, kene mücadelesi için
yapılan ilaç alımına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3687) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16/5/2008)
57.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Mardin İlindeki yatırımlara
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3688) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/5/2008)
58.- Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, kesme çicek ihracatındaki sorunlara
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3689) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/5/2008)
59.- Kars Milletvekili Gürcan
Dağdaşın, Bakü-Tiflis-Kars demiryolu projesine ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3690)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/5/2008)
60.- Muğla
Milletvekili Gürol Erginin, ticari taksilerin il dışına
çıkma şartlarına ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3691)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/5/2008)
61.- Bursa Milletvekili
Kemal Demirelin, Mardin İlindeki yatırımlara ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3692)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/5/2008)
62.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Siirt İlindeki yatırımlara
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3693) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/5/2008)
63.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Diyarbakır İlindeki
yatırımlara ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3694) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/5/2008)
64.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, tren kazalarına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3695)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/5/2008)
65.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Muş İlindeki yatırımlara
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3696) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/5/2008)
66.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, liman hizmetleri tarifelerindeki
artışlara ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3697) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/5/2008)
67.- Erzurum
Milletvekili Zeki Ertugayın, Doğu Anadolu Projesine ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Nazım
Ekren) yazılı soru önergesi (7/3698) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16/5/2008)
68.- Erzurum
Milletvekili Zeki Ertugayın, 2011 Dünya Üniversitelerarası
Kış Oyunları hazırlıklarına ilişkin Devlet
Bakanından (Murat Başesgioğlu) yazılı soru önergesi
(7/3699) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/5/2008)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Niğde
Milletvekili Mümin İnan ve 24 Milletvekilinin, tarım ve
hayvancılıkta yaşanan sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/197)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/05/2008)
2.- Niğde
Milletvekili Mümin İnan ve 24 Milletvekilinin, işsizlik
sorununun araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca
bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/198)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/05/2008)
3.- Niğde
Milletvekili Mümin İnan ve 25 Milletvekilinin, kimyasal gübre
fiyatlarındaki artışın araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/199)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/05/2008)
29 Mayıs 2008 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 13.00
BAŞKAN : Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Canan
CANDEMİR ÇELİK (Bursa)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 111inci Birleşimini
açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Konuşma
süreleri beşer dakikadır. Hükûmet bu konuşmalara cevap
verebilir, süresi yirmi dakikadır.
Gündem
dışı ilk söz, İstanbulun fethinin 555inci yıl dönümü
münasebetiyle söz isteyen, İstanbul Milletvekili Necat Birinciye aittir.
Sayın
Birinci, buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- İstanbul Milletvekili Necat Birincinin,
İstanbulun fethinin 555inci yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
NECAT
BİRİNCİ (İstanbul) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; bugün İstanbulun, döneminin
adlandırmasıyla Doğu Romanın Türk oluşunun 555inci
yıl dönümüdür. Bu münasebetle gündem dışı söz
almış bulunuyorum, hepinizi en kalbî duygularla ve saygıyla
selamlarım.
Değerli
milletvekilleri, İstanbulun fethi herhangi bir tarihî hadise
değildir. Bu belde sıradan bir macera sonucu bir tesadüf eseri
değil, yüzyıllar içinde oluşup kökleşen bir ülkünün ve bu
ülküye bağlı olarak gerçekleştirilmek istenen cihan devleti
projesinin sonucudur. Bu projenin bir kolu Oğuz Hana kadar uzanır
ama asıl kol ve heyecan İslam Peygamberi Hazreti Muhammedin bir
münasebetle İstanbul elbette fetholunacaktır. Onu fetheden hükümdar
ne ulu hükümdardır, onu fetheden asker ne kutlu askerdir. şeklindeki
sözlerinden gelir. Bu işaret edici, müjdeleyici sözlerin arkasından
bir dönem Arap orduları daha sonra da Müslüman Türk orduları
İstanbulun fethini daima gönüllerinde beslettiler, büyüttüler, bu
uğurda uzun seferlere çıktılar. Nihayet bu müjde Sultan II.
Mehmete, imzasında el-muzaffer daima ibaresi haklı olarak yer alan
bu kutlu Hakana nasip oldu. El-muzaffer daima, yani daima zafer ideali
Osmanlı devletinin zevaline kadar sürdü. Çöken devletin enkazı
arasından doğan Türkiye Cumhuriyetinin ülküsünü, devletin kurucusu
Gazi Mustafa Kemal Atatürkün muasır medeniyet seviyesinin üstüne
çıkmak olarak belirlediği ideal, Gazi Hünkâr
Fatihin
İstanbulu fethetmekle Söğütte kurulan devlet bir cihan devleti olma
yolunda gelişmesini tamamlamış oldu. Türk Hakanı
artık taşıdığı unvana Roma Hakanı
sıfatını da ekledi. Sona erdirilen Bizans değil Doğu
Romadır. Tarihe kayıt olarak düşmek gerekir. Bizans tabiri
16ncı yüzyılda Almanların uydurduğu bir terimdir. Fatihin
fethettiği Romadır, Doğu Romadır, Bizans değildir.
Tarihçilerin bu noktada çalışmaları gerekir. Bizans hiç
olmamıştır, I. Roma Pagandı, II. Roma Hristiyan, III. Roma
ise Müslüman Türktü ve ebediyete kadar İstanbul adıyla Müslüman Türk
olarak kalacaktır. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Türkler,
İstanbulu fethettikleri zaman zengin bir ülkenin
toprağının üzerine kurulmadılar, zenginlikler edinmediler.
Kendi dünya görüşlerini, kendi hayat anlayışlarını,
kendi dünyayı değerlendirişlerini yeniden şekillendirecek âdeta
bakir bir alana Türk-İslam idealini belirten şehir ve hayat
anlayışını yerleştirdiler. Onun için, yüz sene içinde
İstanbulun silüeti değişti, bütün ufku ile Türklüğün ana
ifadesini alır oldu. Ama asıl önemlisi bir balıkçı köyü
olmaktan kurtarıp dünya medeniyetine güzelliğin, estetiğin,
sivil hayatın en güzel örneğini sunduğu Boğaziçi
medeniyetidir. Bizans dönemi dediğimiz Roma döneminde birkaç köyden,
balıkçı köyünden ibaret olan Boğaziçi bir medeniyet merkezi
hâline geldi. Ama İstanbulun sadece bir payitaht olması Türklük
tarihindeki yeri bakımından onu ifadede kâfi gelmez. İstanbulun
macerasını günümüze kadar gelen bir devir içinde incelemek gerekir.
Bugün de İstanbul 2010 Avrupa başkenti olma hazırlıkları
içinde yer almaktadır.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Birinci, konuşmanızı tamamlayınız.
NECAT
BİRİNCİ (Devamla) Burada hepimizin dikkat etmesi gereken, ilk
yıkımlarını 17-18inci yüzyılın ortasında
gören, sonra 1877-1878, 1912, 1918, 1920 ve iç göç olarak da 1950, 1960, 1970
ve 1980den sonra göçlerin altında ezilme noktasına gelen
İstanbulun yeniden şekillendirilmesinde 2010 Avrupa medeniyetinde
Türk-İstanbul çizgisinin titizlikle takip edilmesi, İstanbula
yakıştırılmak istenen evrensel bir dünya görüşünün
değil, Türklüğün evrensel dünyaya kattığı
değerlerin ön plana çıkarılarak 2010 Avrupa medeniyeti
başkenti oluşunun kutlanması ve şekillendirilmesidir.
Bu duygularla,
İstanbulun ebediyen Türk yurdu olarak kalacağı inancı,
düşüncesi, idealiyle -ki bütün Türklüğün idealidir- sözlerime son
veriyor, hepinize saygılar sunuyorum efendim. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Torlak
burada mı efendim? İstanbulun fethiyle ilgili
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) Sayın Başkan, benim bir söz talebim
var; kısa bir şey soracağım.
BAŞKAN
Gördüm talebinizi.
Sayın
Ersinin -çok kısa- İç Tüzüke göre bir talebi var.
Buyurun
Sayın Ersin.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersinin, hava
ulaşımında bir marka yaratmaya çalışan Türk Hava
Yollarının kendi biletini satıp Anadolujetle seyahat
ettirmesinin ve bu uygulamayı İzmirde başlatmasının
İzmirlilere ve Egelilere haksızlık olduğuna ilişkin
açıklaması
AHMET ERSİN
(İzmir) Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Başkan, değerli arkadaşlarım; hava
ulaşımında Anadolujet adında yeni bir marka yaratmaya
çalışan Türk Hava Yolları, bu markayı denemek için
İzmiri seçmiştir. Yani Türkiye'nin üçüncü büyük kenti olan, iç ve
dış turizmin, ithalat ve ihracatın yoğun olduğu
İzmir, Türk Hava Yolları tarafından yeni marka yaratmada deneme
tahtası olarak kullanılmaktadır. İzmir Adnan Menderes
Havalimanı hemen hemen bütün Ege Bölgesine ve dolayısıyla da 6
milyondan fazla vatandaşımıza hizmet sunmaktadır.
AYHAN SEFER ÜSTÜN
(Sakarya) Sayın Başkanım, bununla ne alakası var?
AHMET ERSİN
(Devamla) Uzun süreli gecikmelerin ve düzensizliklerin
yaşandığı ve düşük seviyede konfor ve hizmet
standardına sahip olan Anadolujet uçaklarını İzmirde
denemek gerek bu kente gerekse Ege Bölgesinde yaşayan
vatandaşlarımıza yapılan büyük bir
haksızlıktır. Üstelik Türk Hava Yolları bileti satıp
Anadolujetle seyahat ettirmek bir nevi de
dolandırıcılıktır. Türk Hava Yollarının
deneme aşamasındaki markası olan ancak İzmirliler ve
Egeliler tarafından uçan köy otobüsü olarak tanımlanan Anadolujet
Egenin incisi İzmire yakışmamaktadır. Sayın
Ulaştırma Bakanının bu haksızlığın
giderilmesi için Türk Hava Yolları nezdinde hemen girişimde
bulunmasını talep ediyorum.
Saygılarımı
sunuyorum efendim.
BAŞKAN
Sayın Ersin, teşekkür ederim.
Sayın
Sipahi
2.- İzmir Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin,
İstanbul Milletvekili Necat Birincinin gündem dışı
konuşmasında geçen bir ifadesi nedeniyle açıklaması
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Efendim, biraz
önceki Sayın AKPli dostumuzun İstanbulun fethiyle ilgili
yaptığı bu duygusal konuşmaya gayet tabii
katılıyoruz, teşekkür ediyoruz. Ancak bir konuyu ben
anlamadım, acaba
Bir yanlış algılama olmasın diye
soracağım Sayın Konuşmacıya: III. Roma İmparatorluğunu
Osmanlı İmparatorluğu bağlamında mı
kullandı? şeklinde bir şüphe içerisindeyim. Yani şu
andaki, İstanbulun fethinden sonraki safhayı III. Roma olarak
niteledi. Yani böyle bir şeye katılmak mümkün değil, bu konuda
bir açıklama yaparlarsa çok memnun olacağım. Sanırım
biz yanlış anladık veya kendilerinin bir sürçülisanla konuyu
yanlış anlatma durumu oldu.
Tabii, buraya
gelmişken bu İstanbulun fethiyle ilgili güzel olayın
sonrasına Vakıflar Yasasını nasıl
oturtacağız, o da tabii ayrı bir konu efendim.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
NECATİ
BİRİNCİ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Birinci, Sayın Sipahi de burada efendim,
karşılıklı konuşup konunuza açıklık
kazandırabilirsiniz.
NECAT
BİRİNCİ (İstanbul) Sayın Başkan, ne söyledi?
Bir soru sordu mu, onu bilmiyorum, anlayamadım. Soru varsa cevap vereyim.
BAŞKAN
Evet, gündem dışı ikinci söz, Aksaray ilinde meydana gelen su ve
sağlık sorunları hakkında söz isteyen Aksaray Milletvekili
Osman Ertuğrula aittir.
Sayın Ertuğrul,
buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları (Devam)
2.- Aksaray Milletvekili Osman Ertuğrulun, Aksaray
ilinde meydana gelen su ve sağlık sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması ve İstanbul Milletvekili
Sacid Yıldızın aynı konuda konuşması
OSMAN
ERTUĞRUL (Aksaray) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Aksarayda on beş gündür yaşanan hadiselerle ilgili gündem
dışı söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bugün, 555inci
yılını kutladığımız İstanbulun fethini
de tebrik ediyor, inşallah kıyamete kadar İstanbulun da
Türk-İslam şehri olarak kalmasını diliyor ve o şekilde
Türk milletinin üstüne düşeni yapacağına inanıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Aksaray, yeni vilayet olmuş illerimizden biridir. Kendini tanıtmak
için büyük mücadele ve uğraş veren bir ildir. Fakat, on beş
gündür bir süreç yaşıyoruz. Bu süreçte kendini tanıttı ama,
maalesef hoş bir tanıtma olarak kabul edilmedi. 12 Mayıs günü
kısmen başlayan sağlıkla ilgili bir problem, oradaki
yetkililerin, bilhassa Belediye Başkanı ve belediyedeki yetkililerin
olaya farklı yaklaşması neticesi, ayın 12sinde
başlayan olay 14üne geldiği zaman hastanelerde hasta
sayısının 5-6 bini bulması, suda herhangi bir problem
olmaması yönünde anonslar, artı sular içilerek şov
yapılması ve zabıta araçlarıyla şehrin kenar
mahallelerine kadar gezilerek suda herhangi bir mikrop, bakteri ve virüsün
olmadığının anons edilmesi neticesinde hastaların sayısı
hızla çoğalmaya başladı.
Tabii,
hastalık, genelde ayakta tedavi edilen, çok kısa sürede, üç gün gibi
bir sürede de iyileştirilebilen bir hastalıktı. Fakat, bu
problemi, Sağlık Bakanı ile Aksaray Belediyesi arasında,
maalesef hoş olmayan, bugünümüz şartlarında hiçbir toplum veya
kesim tarafından hoş karşılanmayacak bir şekilde,
birbirleriyle çatışarak, birbirleriyle inatlaşarak, Aksarayda
kayıt altında 10 bin kişinin, kayıt dışı da
bunun en az 2 misli olan 20 bin kişinin bu hastalığı
geçirmesine vesile oldular. Sağlık Bakanlığı,
Aksaraya ilk gönderdiğinde numune almak için bir heyet gönderdi ama
Aksaraylı hemşehrilerimizin, vatandaşlarımızın
kafası on gün içinde allak bullak edildi: Su temiz mi, sudan mı,
başka bir şeyden mi? Uzman heyeti ancak on gün sonra gönderebildiler.
On gün sonra gelen uzman heyet, maalesef, hastalığın sudan
olduğunu, suya kanalizasyonun karıştığını,
fazla bir problem olmadığını ifade ettiler ama bu on gün
içinde millet, neye inanacağını, kime
inanacağını, nelerle
karşılaşacağını bilmeden, o şekilde
hayatını yaşamaya gayret etti.
Aksaray ile
Ankara arası iki saatlik bir yoldur. Bundan önceki dönemlerde veya
Aksarayın bazı gündemlerinde, sayın milletvekilleri de
sayın bakanlar da her gün gelip farklı şekilde şov ve orada
gösteri yaptılar ama on beş gün oldu, on beş gündür hâlâ,
Sağlık Bakanı, Aksaray halkına bir geçmiş olsun
diyecek, Aksaraya bir uğrayacak; burada hastanelerin durumu nedir,
vatandaşın hâlâ şu andaki durumu nedir, bu hastalık devam
ediyor mu etmiyor mu; bunu bir görmesi lazım, fakat hâlâ yok.
Tabii, Aksaray
gündeminde şu anda farklı şeyler konuşulmaya
başlandı. Belediye Başkanlarını
başarısız bulmuşlar, Belediye Başkanını aday
göstermeyeceklermiş, onun için de hiçbiri gelmiyor. Belediye
Başkanınızı aday göstermeyebilirsiniz, Belediye
Başkanınızla bundan sonra birlikte siyaset yapmayabilirsiniz ama
Aksaray size yüzde 64 oy vermişti.
Burada 30 bine
yakın insan bu sıkıntıyı çekiyorsa, bu insanlara
gelin, bir hâlini hatırını sorun. Başkanı sildik diye
Aksarayı da mı tüm sildiniz? diye düşünüyoruz.
Aksarayımızın
maalesef doktor sayısında da, hemşire sayısında da
büyük sıkıntı ve problem yaşanıyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Ertuğrul, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
OSMAN ERTUĞRUL
(Devamla) Bir diş hastanesi açıldı ama gerekli destek, gerekli
donanım sağlanmadı. İnanın, diş hastanesindeki
doktorlar yaptıkları çalışmayı
Eldivenlerini bile
kendileri parasını ödeyerek alarak, öyle, insanlara hizmet vermek
gayreti içindeler. Yani Sayın Bakanımız
Aksarayımızı bu kadar çizmese iyi olur diye düşünüyorum.
Çevre ve Orman
Bakanımız, Seksen bir ilin su projesi elimizde hazır. dedi.
Aksarayın su projesini sordum, iki satırlık bir yazı:
Nüfusu şu kadar, yer altı su kaynaklarımız bu kadar. Bu,
Aksaraya 2023 yılına kadar, 2040 yılına kadar da
şehir merkezine yeter. deniliyor. Ama bu su kaynaklarında zaten
sıkıntı var, zaten problem var; onun için Aksaray bunu
yaşıyor. Yeni kaynaklar ciddi manada Hasan Dağının
eteğinde var ama hiç buralardan bahsedilmiyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OSMAN
ERTUĞRUL (Devamla) Bir proje yapımı için 600 milyar ödenek
ayrıldığı ifade ediliyor, fakat bunların nasıl ve
ne şekilde kullanılacağı şu anda net değil. Onun
için Sayın Bakanın, mutlaka Sağlık Bakanının
Aksaraya gelmesini ve Aksaraya uğrayıp bu problemi çözmesini
diliyor, heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Ertuğrul.
Sayın
Yıldız, buyurun efendim.
SACİD YILDIZ
(İstanbul) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu konuyla ilgili konuşmak
istiyorum. Cumhuriyet Halk Partisi Grubu, geçen çarşamba günü 21
Mayısta bizi bu konuyu incelemek üzere görevlendirdi. 3
arkadaşımızla -ben, Hüseyin Ünsal ve Tekin Bingölle- gittik.
Bölgede vali, belediye başkanı, il sağlık müdürü, devlet
hastanesi, tapu odası başkanı incelemelerde bulunduk.
Şereflikoçhisarda da aynı salgının görülmesi üzerine orada
da incelemede bulunduk. Şunu gördük: Burada merkezî Hükûmet, özellikle Sağlık
Bakanlığının ilgisizliği vardı. Bizim
gittiğimiz gün salgının sekizinci günüydü ve 8 bini aşan vatandaş bununla
enfekte olmuştu. Şimdi 11-12 bini geçti. Sağlık
Bakanlığından üst düzeyde, Müsteşar, müsteşar
yardımcısı gitmemiş, genel müdür yardımcısı
düzeyinde bir heyet gitmiş ve bölge halkı panik içindeydi. Diğer
taraflardan oraya turizm veya görev nedeniyle de gelmek istemeyenler
vardı. Pet şişeler tükenmişti. Devlet Hastanesinde
gördüğümüz şuydu: 2 tane intaniye mütehassısı vardı.
Bunlar on iki saat nöbet tutuyorlardı. Devlet Hastanesinin 5 kişilik
dâhiliye kadrosu 2ye inmişti ve merkezî Hükûmet, Sağlık
Bakanlığı bunlara takviyede bulunmamıştı, hem
intaniye hekimi hem dâhiliye hekimi açısından takviyede
bulunmamıştı, sağlık elemanı takviyesinde bulunmamıştı.
Yani burada Sağlık Bakanlığının, bir
ilgisizliği bir de yerel yöneticilerle söylem farkı vardı. Biz
hepsini gördük, yerli hekimler gayet güzel çalışıyorlardı
ama Bakanlığın ilgisizliği ve denetimsizliği gözümüze
çarptı. Biz, rapor hâlinde bunu sunduk grubumuza ve Aksaray buradan iki
saatlik bir mesafede olmasına rağmen -biz iki saatte gittik- bir
merkezî Hükûmetin, Sağlık Bakanlığının ilgisi
yoktu. Bunu şöyle dile getirdik: Acaba ölüm olmadığı için
mi gidilmedi? 10 bin kişiyi geçen enfekte insan vardı orada, iki ile
beş gün arasında iş gücünden mahrum kalıyorlardı.
Okullar devam ediyordu. Okulların da belki tatil edilmesi
salgının
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SACİD YILDIZ
(İstanbul) -
büyümemesi için gerekirdi.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Yıldız.
Gündem
dışı üçüncü söz, son günlerde meydana gelen dinleme
skandalıyla ilgili söz isteyen Ankara Milletvekili Hakkı Suha Okaya
aittir.
Sayın Okay,
buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
3.- Ankara Milletvekili Hakkı Suha Okayın, son
günlerde meydana gelen dinleme skandalına ilişkin gündem
dışı konuşması ve İçişleri Bakanı
Beşir Atalayın cevabı
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyet Halk
Partisi Genel Sekreteri Sayın Önder Sav ile Bolu eski Valisinin
arasında geçmiş olan bir görüşme, halktan itibar görmeyen, ancak
Cumhurbaşkanından Başbakanına kadar siyasi iktidarın
tüm yetkililerinin itibar ettiği, desteklediği ve -Hürriyette
köşe yazarı Ahmet Hakanın bugün hakaret içeren bölümlerini
söylemeyeceğim- her şeye müsait, ilkesiz, tetikçi bir gazetede
yayınlandı.
Ana Muhalefet
Partisi Genel Sekreteri, Anayasaya, İnsan Hakları Evrensel
Beyannamesine, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine, Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına, bu konudaki ulusal
mevzuatımıza aykırı bir şekilde dinlendi. Temel hak ve
özgürlükler çiğnendi, özel hayatın gizliliği ihlal edildi.
Görüşmenin
gazetede yayınlanması, bu işi yapanların nasıl
gözlerinin döndüğünü, nasıl cüretkâr olduklarını ortaya
koymaktadır. Bu durum, bir ülkede siyasi iktidarın himayesi olmadan
bu kadar rahat, bu kadar cüretkâr olamaz.
Bu
yaşananlar, sıradan bir polisiye olay, lokal bir insan hakları
ihlali değildir. Bu yaşananlar, sistematik bir
çalışmanın tezahürüdür
ASIM AYKAN
(Trabzon) Nereden biliyorsun, belli mi?
HAKKI SUHA OKAY
(Devamla)
ve rejim sorununa işaret etmektedir.
ASIM AYKAN
(Trabzon) Allah Allah!
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Dinleyin, dinleyin!
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, karşılıklı
konuşmayalım.
HAKKI SUHA OKAY
(Devamla) - Yeni bir derin devletin inşa
çalışmalarının tamamlandığını
göstermektedir.
Olayın
gazetede yer aldığı 26 Mayıs Pazartesi gününden, Cumhuriyet
Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Deniz Baykalın,
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekillerinin bu konuya ilişkin
açıklamaları tamamlandıktan sonra siyasi iktidardan, dün saat
17.00ye kadar, olaya ilişkin tek bir açıklama gelmedi. Yani ana
muhalefet partisinin genel merkezinin dinlenmesi ve dinlemeye ilişkin
tutanakların bir gazetede yayınlanması, siyasi iktidarı hiç
rahatsız etmedi. Sanki çok sıradan, önemsiz bir olay
yaşandı izlenimi verilmek istendi. Siyasi iktidarın
Başbakanı, İçişleri Bakanı çarşamba gününe kadar
olayı araştırmak için parmaklarını bile
kıpırdatmadı.
Cumhuriyet Halk
Partisinin konuyu kamuoyuna aktarmasının ardından yapılan
açıklamaları ise ibret ve üzüntüyle izledik. Bitmişliğin,
tükenmişliğin resmini gördük. Sayın İçişleri
Bakanı, yaptığı açıklamada, hesap vereceğine
Daha araştırılmamış,
aydınlatılmamış ve ne olduğu, nasıl olduğu
konusunda belirginlik yokken böyle bir ileri suçlama yapılamaz. diyor.
Bunun dışında açıklamasında somut hiçbir şey yok.
Sayın Bakan, bu açıklamayı yapmak için İçişleri
Bakanı olmaya gerek yok, olayla hiç ilgisi olmayan sade bir vatandaş
da bu açıklamayı yapabilir.
Sayın Bakan
hesap vermelidir. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezini dinleyecek teknik
donanıma Türkiyede kimler sahiptir? Bu sorunun yanıtını
hem bizler hem tüm kamuoyu merak ediyor.
Sayın
İçişleri Bakanının ardından, siyasi iktidarın
diğer yetkilileri de, demokrasinin yanında saf tutmaları
gerekirken, Cumhuriyet Halk Partisini suçladılar, acımasızca
saldırdılar. Dinlemenin gazeteye yansıması bizatihi delil
niteliğinde olmasına karşın, hakları çiğnenen
taraftan delilleri getirmesini ve suçluları yakalamasını
istediler.
Değerli
arkadaşlarım, saçmalama özgürlüğü olan hukuk yoksunu derin
yorumcuların açıklamalarını ciddiye almıyorum. Yani
dinlenen siyasi parti dinlendiği için suçlu da, bu dinlemeyi önlemeyen, bu
dinlemeye zemin hazırlayan, dinlemeyi yapanları ortaya
çıkarmayan siyasi iktidar mı suçsuz? Siz olaylara bu çarpık mantıkla
bakamazsınız, olayları böyle çözemezseniz. Şimdi
İktidar suçluların telaşı içinde.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Okay, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
HAKKI SUHA OKAY
(Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Türkiye bugün çok
karanlık bir dönemden geçiyor. Türkiyede temel hak ve özgürlüklerin bu
denli ayak altına alındığı bir dönem
yaşanmadı. Yalnız Türkiyede değil, demokratik hiçbir
ülkede bu yaşananlar kaldırılamaz.
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) Peygambere hakaret temel hak mı?
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Ne alakası var?
HAKKI SUHA OKAY
(Devamla) Bu gidiş, iyi bir gidiş değildir. Türkiyede bir
baskı rejimi hâkim hâle getirilmiştir. Siyaset yapmanın
koşulları bir bir ortadan kaldırılmıştır.
Siyasi iktidar, devlet içinde devlet yaratmıştır. Kurduğu korku
imparatorluğuyla toplumun dinamik tüm unsurlarını sistematik bir
şekilde susturmaya yönelmiştir. İktidardan gideceği
izlenimi kuvvetlendikçe daha antidemokratik yollara sapmaya
başlamıştır. İktidarın, dinleme konusunda sicili
bozuktur, toplumda inandırıcılığı
kalmamıştır. Siyasi partiler, yüksek yargıçlar, rektörler,
askerler, gazeteciler dinlenmiş, suçluların bulunması için
siyasi iktidar geçen süre içerisinde inandırıcı hiçbir şey
yapmamıştır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Okay
.
HAKKI SUHA OKAY
(Devamla) Sayın Başkanım, bir son cümle söyleyeceğim.
BAŞKAN
Buyurun.
HAKKI SUHA OKAY
(Devamla) Yalnız, buradan şunu hatırlatmak istiyorum:
Cumhuriyet Halk Partisi, siyasi iktidarların baskısıyla
yıldırılabilecek bir siyasi hareket değildir. Kökü
Kuvayımilliyeye dayanmaktadır, emperyalizme kafa tutmuştur,
Cumhuriyet Halk Partisini kimse yıldıramaz!
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
FİKRİ
IŞIK (Kocaeli) Telekulak CHPden çıkarsa ne yapacaksınız?
(CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, gündem dışı konuşmaya
İçişleri Bakanı Sayın Beşir Atalay cevap
vereceklerdir.
Buyurun
Sayın Bakanım.
ASIM AYKAN
(Trabzon) Danıştay baskınından ne çıktı? (CHP
sıralarından gürültüler)
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Ne çıktı, mahkeme kararı var!
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
Lütfen arkadaşlar, Sayın Bakanı
dinleyelim.
Buyurun
Sayın Bakanım.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sen mi dinledin yoksa? Dinlemeyi sen mi yaptın? (CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Arkadaşlar, lütfen karşılıklı konuşmayalım.
Sayın milletvekilleri
Sayın
Bakanım, buyurun.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Dinlemeyi sen mi yaptın yoksa, niye rahatsız
oluyorsun?
BAŞKAN
Sayın Öztürk
Sayın Öztürk, lütfen
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sen mi dinledin? (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sayın Öztürk
Arkadaşlar,
sayın milletvekilleri
Arkadaşlar, lütfen
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) O zaman suçlu sensin. Ayıp ya!
BAŞKAN
Sayın Öztürk, lütfen
Sayın
Bakanım, buyurun efendim.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Ankara Milletvekili ve Cumhuriyet
Halk Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Suha Okayın gündem
dışı konuşması vesilesiyle söz almış
bulunuyorum. Sözlerimin başında hepinizi saygılarımla
selamlıyorum ve Sayın Okayın söylediği, ifade ettiği
hiçbir suçlamayı kabul etmiyorum, reddediyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar) Ve bugün hiçbir şey, yeni bir şey
söylemediğini de burada esasen görüyorum.
Bakın,
burada şimdi olay ne, şöyle sakin sakin bir bakalım: Cumhuriyet
Halk Partisi Genel Sekreteri Sayın Önder Sav, üst düzey bir kamu
görevlisiyle -bir merkez valisi- Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezindeki
odasında bir görüşme yapıyor. Ne zaman? Sayın
Baykalın ifadesiyle geçen cuma günü. Daha sonra bu görüşmeye
ilişkin bazı konular bir gazetede yer alıyor, haber
yapılıyor.
ALİ KOÇAL
(Zonguldak) Hangi gazetede?
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Ne zaman? Pazartesi günü.
ALİ KOÇAL
(Zonguldak) Hangi gazetede?
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Benim için hangi gazete olduğu o
kadar önemli değil.
ALİ KOÇAL
(Zonguldak) Bizim için önemli.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Bu arada ne Cumhuriyet Halk Partisi
yönetimi tarafından ne de Sayın Önder Sav tarafından dinleme
iddiasıyla ilgili olarak yetkili mercilere intikal ettirilen bir bilgi,
bir şikâyet, bir talep yok ve bir başka gazete bu konuyu gündemde
tutma adına bir haber yapıyor. Ne zaman yapıyor? 28 Mayıs
Çarşamba günü ve Sayın Baykal çıkıyor ve aynı gün bir
basın toplantısı düzenliyor, bir dizi ithamlarla AK Partiyi, Hükûmetimizi
suçluyor, güvenlik birimlerini suçluyor.
Sayın Baykal
bu toplantıda hem savcı hem hâkim oluyor ve siyasi tecrübesini de
kullanarak o ifadeleri kullanıyor ve bugün de Sayın Grup Başkan
Vekili aynı şekilde hem savcı hem hâkim, kararlar verilmiş;
hiçbir incelemeye, araştırmaya gerek yok; hiçbir değerlendirmeye
gerek yok, böyle bir olay var, bunu yapanlar belli ve böyle ifadeler.
SACİD YILDIZ
(İstanbul) Devletsiniz
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Bakın, Sayın Baykal ne
diyor: Genel Merkezimizde Genel Sekreterimizin odası devletin güvenlik
güçleri tarafından dinlendi ve derhâl bir gazeteye verildi. Yani çok net,
açık bu, hiçbir tereddüt yok!
AYHAN SEFER ÜSTÜN
(Sakarya) Adını da verseydi bari!
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla)
ve peşinden Sayın Baykal
Hükûmetimizi suçluyor, Sayın Başbakanı, beni istifaya davet
ediyor.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Demokratik bir ülkede bakan istifa ederdi.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Ben şimdi kendisine soruyorum ve
Sayın Grup Başkan Vekiline de soruyorum: Bu iddialar doğru
çıkmazsa araştırıldığında ne
yapacaksınız? Daha konu araştırılmamış.
EŞREF
KARAİBRAHİM (Giresun) Araştırılacak neyi
kalmış?
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) - Siz de bilmiyorsunuz, siz de
bilmiyorsunuz.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Siz ne yapacaksınız?
HAKKI SUHA OKAY (Ankara)
Sayın Bakan, ilk dinleme mi?
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) - Bakın, ben
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) - Bir senedir bu dinlemeler çarşaf çarşaf
yayınlanıyor.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) - Siz konuştunuz, müsaade
ederseniz
Bakın, ben,
ECO Ülkeleri İçişleri Bakanları
Toplantısındaydım, dün geldim ve geldiğimden bir saat
sonra da basın toplantısı yaptım bu konuyla ilgili...
ALİ KOÇAL
(Zonguldak) Sizin yerinize bakan yok muydu?
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) -
ve söyleyeceğim her şeyi
de orada aslında söyledim ve cumhuriyet başsavcılarını
da burada göreve çağırdım ve zaten dün de başladı.
Kanunlarımıza göre bu olay cumhuriyet başsavcısının
görevidir. Ama bir şey daha yaptım, kendi birimlerimize de talimat
verdim ve idari araştırmayı, soruşturmayı da
başlattım.
Bu çerçevede,
Genel Başkan Yardımcımız Sayın Dengir Fırat da
dün ayrıca bir açıklama yaptı, bu konudaki düşüncelerimizi
ifade etti. Ama bugün tekrar buraya taşındığı için,
tekrar ben bazı konuları, bazı boyutlarını sizlerle
paylaşmak istiyorum.
Bir defa
şunu bütün açıklığıyla tabii ifade etmek isterim:
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti bir
hukuk devletidir ve hukuk dışılığın her türlüsüne
karşıyız, karşı olmalıyız ve önce Meclis
bunun öncülüğünü yapmalı. Bakın, bizim bu konuda hiçbir
tereddüdümüz yok. Biz, İktidarımız süresince Türkiyeyi daha
fazla hukuk devleti yapmak için uğraştık...
ALİ
İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) Böyle mi yapacaksınız?
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) -
daha fazla demokrasi olsun, Türkiye
daha fazla açık toplum olsun diye mücadele verdik. Bütün yasal
düzenlemelerimizde bunu görebilirsiniz, bütün uygulamalarımızda bunu
görürsünüz. Biz AK Partiyiz, bizim bu konularda hesap verilemeyecek hiçbir şeyimiz
yoktur. (AK Parti sıralarından alkışlar, CHP ve MHP
sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL
(İzmir) Biz hesabını soracağız o konuda.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) - Bizim alnımız aktır ve
bakın, bizim öyle karanlıklarla, komplolarla falan işimiz yok.
EŞREF KARAİBRAHİM
(Giresun) Dokunulmazlıkları kaldırın.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) - Biz hep açıklığı
savunuyoruz, özgürlüğü savunuyoruz, insan haklarına saygıyı
savunuyoruz ve biz, âdeta, kurulduğumuz günden beri bütün resmî
dokümanlarımızın başına bunu alıyoruz. Bize hiç
kimse bu konuda bir şey söyleyemez, Cumhuriyet Halk Partisi hiç
söyleyemez, onu ifade edeyim. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
ALİ KOÇAL
(Zonguldak) Tabii, tabii, ak kaşıksınız siz!
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) - Bakın, bu konuda şunu da
ifade edeyim: Dinleme, yasa dışı dinleme bir insan hakkı
gasbıdır, özgürlüğe tecavüzdür, insan özgürlüğüne darbedir.
Hiçbir noktasını onaylayamayız, daima karşıyız,
daima kınarız. İnsanın özel hayatına müdahalenin
hiçbir şekilde hiçbir boyutu kabul edilemez. Esasen, bunu biliyorsunuz bu
Mecliste düzenledik geçen dönem. AK Parti Hükûmeti olarak tasarı getirdik,
yüce Mecliste kabul edildi. Bu konuda keyfîlikleri önleyelim, yanlışları
önleyelim diye düzenleme yaptık ve bunu bir merkezden yönetilecek ve
sadece yargı kararıyla, sadece yargı kararıyla bunun
olabileceğini karara bağladık. Bunun dışında
hiçbir şekline olumlu bakmayız.
AHMET ERSİN
(İzmir) Yaşadık!
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla)
Bundan emin olun. Biz bunlarla mücadele ederek geldik, bundan emin olun.
Hiçbir noktasına bunun biz olumlu bakmayız. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL
(İzmir) Mahkeme kararı var mıydı orada?
FEVZİ TOPUZ
(Muğla) Takiye yapmayın Sayın Bakan.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) - Bakın bunu nerede düzenledik?
Türk Ceza Kanununda. Biliyorsunuz Özel hayata ve hayatın gizli
alanına karşı suçlar
Ne kadar ağırlaştırdık
bunun cezalarını. Haberleşmenin gizliliğini ihlal
efendim, Kişiler arasındaki konuşmanın dinlenmesi ve kayda
alınması
133üncü madde. Özel hayatın gizliliğini
ihlal
34üncü madde. Kişisel verilerin kaydedilmesi
135inci madde ve
devam ediyor. Bunların hepsinin cezasını burada
artırdık.
OKTAY VURAL
(İzmir) Kime ceza verdiniz siz?
AHMET ERSİN
(İzmir) Kaç kişi ceza aldı Sayın Bakan?
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) - Bakın, hepimizin yapması
gereken ne? Değerli milletvekilleri, çok açık ifade ediyoruz,
bakın, hepimizin yapması gereken, olayları aydınlatmak,
failleri bulmak, cezasını vermek. Bakın, biz buna varız.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Kim bulacak?
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) - Şimdi, ben, burada açıkça
şunu ifade ediyorum:
Bir: Cumhuriyet
savcısı görevinin başında ve başlattı. Ben, dün
göreve çağırdım, Ankara Valimize yazılı talimat
verdim, ayrıca basın toplantımda göreve çağırdım
ve Ankaranın Cumhuriyet Başsavcılığı işlemi
başlattı, görev onların.
İki:
İçişleri Bakanlığı olarak idari mekanizmada
çalışmaları başlattık. Biz, kendimizden eminiz.
Güvenlik birimlerimizle ilgili suçlamayı kesinlikle kabul etmiyorum, böyle
bir şey söz konusu değil. Bütün açıklığıyla,
bütün güvenle bunu söylüyorum arkadaşlar.
CANAN ARITMAN
(İzmir) İstifa edin, istifa!
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Ya Başbakanlık özel birim kurduysa, sizin haberiniz
yoksa!
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Bakın, hiçbir şey bilmeden,
hiçbir sonuç çıkarmadan, dişini tırnağına
takmış, gece gündüz güvenliğimiz için uğraşan güvenlik
birimlerimizi peşin peşin suçlamayalım. Bu, çok yanlıştır.
OKTAY VURAL
(İzmir) Suçlanan siyasi otorite.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) - Ve bir çağrıda daha
bulunuyorum, burada bir çağrıda daha bulunuyorum: Bütün bunlara
güveniniz yoksa ortak komisyon kuralım ve birlikte takip edelim. Bu, benim
buradaki çağrımdır. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
OKTAY VURAL
(İzmir) Eşit şekilde eşit! Her partiden eşit!
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Her partiden, evet.
Ben, Hükûmetim
adına burada ifade ediyorum: Gelin, ortak komisyon kuralım ve bunun
üzerine gidelim, sonuna kadar gidelim.
OKTAY VURAL
(İzmir) Verdik zaten araştırma önergesini! Önergeyi verdik,
destekleyin.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Önerge var zaten.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) - Ve ben, şunu ifade ediyorum
bakın: Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biz, Hükûmet
olarak elimizden gelen her katkıyı vereceğiz. Her
katkıyı vereceğiz ve Cumhuriyet Halk Partililerden daha fazla bu
işin aydınlatılmasını biz istiyoruz. Bunu da
açıkça burada ifade ediyorum. Birlikte yapalım ama bakın,
Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, ana muhalefet partisi olarak bizim
yapmamız gereken, bunların üzerine birlikte gitmektir. Daha olay ne
olduğu belli olmadan Hükûmeti suçlayan, Başbakanı istifaya davet
eden, güvenlik birimlerimizin hepsini suçlayan, Dinlendik. diyen, bir
gazeteye Bunu güvenlik birimleri verdi. diyen, Hükûmet bunu
yaptırdı. diyen bir ana muhalefet partisini de kınıyorum.
Böyle bir şey olamaz! Böyle bir şey olamaz! (AK Parti
sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler)
CANAN ARITMAN
(İzmir) Bütün millet dinleniyor, daha ne olsun?
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Bak, burada ifade ediliyor.
Sayın Grup Başkan Vekili ifade ediyor: Gözleri dönmüş. diyor.
Bakın, bakın
(CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Sayın Grup Başkan Vekili
burada ifade ediyor Gözleri dönmüş. diyor. Bu ifadeler
kullanılıyor.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Dinleyenlere söylüyor.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
FARUK KOCA
(Ankara) Ne bağırıyorsunuz? Ne bağırıyorsunuz,
konuşuyor.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Bakın, biz, büyük bir güven
içinde Ülkemizde yanlışlık ne varsa, üzerine birlikte gidelim.
çağırısını yapıyoruz. Tekrar yeniliyorum:
Birlikte komisyon kuralım
MUHARREM
İNCE (Yalova) Bu işin bir tek çözümü vardır, o da
iktidardır.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla)
sonuna kadar üzerine gidelim. Biz bu
çağrıyı buradan getiriyoruz yüce Meclise ve nerede ne varsa,
bulalım. (AK Parti sıralarından
alkışlar) Faili kimse bulalım, birlikte bulalım ve
cezalandıralım.
MUHARREM
İNCE (Yalova ) Sen bulacaksın, bize niye söylüyorsun? Bakan
bulacak, Bakan bulacak bunu.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Ben mekanizmalarımı
işletiyorum ama, güveniniz yoksa diyorum.
MURARREM
İNCE (Yalova) Bulamıyorsan istifa edeceksin. Bizden yardım
niye istiyorsun? Bakan bilecek, çözecek, bulacak,Bakanın görevi bu.
CANAN ARITMAN
(İzmir) Kimin dinlediğini bulup, getireceksiniz.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Ve şunu da ifade ediyorum
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Şunu da ifade ediyorum tekrar
tekrar: Sayın Savın bir görüşmesinin medya organlarında
yer alması olayını hiçbir şekilde tasvip etmiyoruz.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) - Bunu kına, bunu ayıpla!
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Bunu da kınıyoruz.
CANAN ARITMAN
(İzmir) Ortaya çıkarmadan
ZEKİ
KARABAYIR (Kars) Belki siz altından çıkacaksınız.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Ayıp, ayıp!
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Ve bu tespit ve basına
yansıtma her ne şekilde yapıldıysa, kimler tarafından
organize edildiyse edilsin kabul edilemez. (CHP sıralarından
gürültüler) Bu olay üzüntü vericidir ve bizi de üzmüştür. Bu konudaki
samimi kanaatimiz kesinlikle budur. Bu samimiyetimizin ve görev
anlayışımızın gereği olarak bu hususun
aydınlatılmasını herkesten daha çok istiyoruz ve bu yönde
her türlü çabayı gösteriyoruz, göstereceğiz.
Ben, tabii,
şunu da burada ifade ediyorum, değerli arkadaşlarım
ALİ KOÇAL
(Zonguldak) İstifa edeceğinizi mi ifade ediyorsunuz Sayın
Bakan?
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Değerli arkadaşlarım,
biz aydınlık, şeffaf; gizli, saklı işlerin ve
anlayışların olmadığı bir ülke istiyoruz. AK Parti
olarak biz bunun peşindeyiz ve istiyoruz ki her şey
araştırılsın. Bu peşin açıklamalar sonra sizi
mahcup da edebilir. Gelin, birlikte araştıralım ve
(CHP
sıralarından gürültüler)
CANAN ARITMAN
(İzmir) Mecliste hepimiz dinleniyoruz, bütün milletvekilleri dinleniyor!
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla)
o suçlamaları hemen
yapmayalım, daha sonra sonuçları birlikte değerlendirelim. (CHP
sıralarından gürültüler)
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Hükûmetsiniz, siz bulun!
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Ve tabii, şunu da burada ifade
edeyim: Bakın, bizim şimdi konumuz dinlenme iddiası. Hiçbir
noktası hiçbir şekilde kabul edilemez, esas konumuz o. Ama, tabii,
değerli arkadaşlar, kimsenin gözünden kaçmıyor, bunun etik
boyutları da var. Yani, bir ana muhalefet partisi genel sekreteri bir
merkez valisini davet etmiş, makamında, bir ilin il başkanı
gibi sorular soruyor, bilgiler alıyor. (CHP sıralarından
gürültüler)
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sizin göreviniz Sayın Bakan, siz yapın!
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Yani, bunları da millete
bırakıyoruz ama konumuz o değil, onunla ilgilenmiyoruz biz.
Esas, birinci boyuttur konumuz; esas, birinci boyuttur. (CHP
sıralarından gürültüler)
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Sayın Bakan, sizin işiniz bu mu!
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Hayır!
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Sizin işiniz, bu dinleyenleri tespit etmek!
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Hayır, bununla ilgisi yok, benim
esas konum farklı. Yani, bunları da medyada da görüyorsunuz,
vatandaş da konuşuyor. (CHP sıralarından gürültüler)
MUHARREM
İNCE (Yalova) Valiler yine mahallelere çıkıp kömür mü
dağıtacak!
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Daha bir hafta önce din
özgürlüğünü hiçe sayan, Peygambere saygısızlık
şeklinde ifadeler eden Sayın Genel Sekreter
(CHP
sıralarından gürültüler)
MUHARREM
İNCE (Yalova) Belden aşağı vurma!
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla)
sonra bir valiyi
çağırıyor, validen il başkanı gibi bilgiler
alıyor. Bunlar da işin boyutu, bunları da birileri birazcık
gündeme getirsin. (AK Parti sıralarından alkışlar)
MUHARREM
İNCE (Yalova) Yazıklar olsun sana!
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Benim sizlere
(CHP
sıralarından gürültüler)
ŞAHİN
MENGÜ (Manisa) Bir İçişleri Bakanı böyle demagoji yapmaz!
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Hiç yanlış
anlaşılmasın Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepimiz birbirimize saygı içinde burada
görüşlerimizi ifade ediyoruz, hiç yanlış anlaşılmasın.
(CHP sıralarından gürültüler)
Bakın, benim
son olarak söyleyeceğim şu: Hukuksuzluğun her türlüsüne
karşıyız, hiçbir noktasını tasvip etmiyoruz. (AK Parti
sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler)
CANAN ARITMAN
(İzmir) 70 milyonu dinliyorsunuz!
EŞREF
KARAİBRAHİM (Giresun) Ne yaparsan yap bundan kurtulamazsın.
Başka yerlere çekme konuyu.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Bu olayı hiçbir şekilde
onaylamıyoruz ve sonuna kadar takip etmek istiyoruz. (AK Parti
sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler) Siz vazgeçseniz de biz takip edeceğiz. Bunu takip edeceğiz
ve bunu çıkaracağız. Bunu çok önemli görüyoruz.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Niye daha önce yapmadınız Sayın Bakan?
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Neden önemli görüyorum biliyor
musunuz, neden önemli görüyorum?
CANAN ARITMAN
(İzmir) Sayın Sezer yerden göğe kadar
haklıymış!
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Biraz önce ifade ettim, bizim
hayatımız bunlara karşı mücadeleyle geçti, bu tür tutumlara
karşı.
MUHARREM
İNCE (Yalova) Hangi mücadeleyi yaptınız?
CANAN ARITMAN
(İzmir) Sayın Sezer sizi veto etmekte son derece
haklıymış!
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Burada bizim böyle bir şeyi
Toplumumuzda dinleme olayı var; işte insanlar dinleniyor, insanlar
gözetleniyor. korkusunu, endişesini yaymaya hakkımız yok.
Bakın, haksız yere bunlar
yaygınlaştırılıyor. Değerli arkadaşlar,
böyle bir şey yok. (CHP sıralarından gürültüler)
MUHARREM
İNCE (Yalova) Var öyle bir şey!
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Varsa hukuk dışı,
tespit edelim, üzerine gidelim. Vatandaşlarımızı bu tür
endişeler içinde yaşatmaya hakkımız yok. (CHP
sıralarından gürültüler)
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Sokakta rahat gezemiyoruz Sayın Bakan. Sizin
sayenizde rahat gezemiyoruz. Bezdirdiniz!
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Türkiye bir hukuk devleti ve biz bunu
güçlendirmekle görevliyiz, hepimiz bununla görevliyiz.
CANAN ARITMAN
(İzmir) Devri iktidarınızda bütün bir millet dinleniyor yahu!
Geldiğimiz nokta budur.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Onun için, biz Hükûmet olarak bu
çağrıyı yapıyoruz.
Ben son olarak
şunu da ifade ediyorum
ALİ KOÇAL
(Zonguldak) İstifa edin
MUHARREM
İNCE (Yalova) İstifa, istifa
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Cumhuriyet Halk Partisi beni bakan
yapmadı.
MUHARREM
İNCE (Yalova) İstifa
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla)
İstifa falan da etmiyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar, CHP
sıralarından gürültüler)
ALİ KOÇAL
(Zonguldak) Görevinizi yapmadığınız için istifa
edeceksiniz.
OKTAY VURAL
(İzmir) Devletin Bakanısınız!
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Efendim, ben tekrar şunu yüce
Meclisin huzurunda ifade ediyorum: Bütün açıklığıyla, bu
olayların hiçbir yönü tasvip edilemez, yanlış yorumlanmasın
tekrar.
FARUK KOCA
(Ankara) Sayın Baykal da istifa edecek mi Sayın Bakan istifa
ederse? İstifa etsin CHP de kurtulsun! (CHP sıralarından
gürültüler)
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Birlikte, açık çek, yüce Meclise
açık çağrı, Hükûmetim adına tam yetkiyle söylüyorum:
Buyurun, ortak komisyon kuralım ve bu olayı aydınlatalım, söyleyeceğim budur.
Hepinizi
saygılarla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen sükûneti sağlayalım.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Anadol, buyurun.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Sayın Bakan konuşmasında isim vererek ana
muhalefet partisini, Cumhuriyet Halk Partisini
kınadığını söylemiş ve Cumhuriyet Halk Partisine
sataşmıştır. Çok kısa bir yanıt vermek istiyorum.
SAFFET KAYA
(Ardahan) Böyle bir usul yok.
FARUK KOCA
(Ankara) İddiada bulunuyorsunuz.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Açık söyledi efendim.
CANAN ARITMAN
(İzmir) Cevap hakkı doğuyor.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, arkadaşlar lütfen sakin olalım.
Evet, Cumhuriyet
Halk Partisini kınadığını söyledi, doğru.
Buyurun
Sayın Anadol, iki dakikalık süre veriyorum, açıklama yapın.
(CHP sıralarından alkışlar)
Yeni bir
sataşmaya sebebiyet vermeyelim Sayın Anadol, buyurun.
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- İzmir Milletvekili K. Kemal Anadolun,
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın,
konuşmasında partisine sataşması nedeniyle
konuşması
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yüce Meclisin
saygıdeğer üyeleri, Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili
arkadaşım ciddi, dünya çapında bir insan hakkı ihlalini bu
kürsüye getirdi. Bir milletvekili olarak, ana muhalefet partisinin Grup
Başkan Vekili olarak şikâyetini yüce Meclise arz etti. Bunda bir
anormallik yok.
FARUK KOCA
(Ankara) İthamlarda bulundu.
K. KEMAL ANADOL
(Devamla) Cumhuriyet Halk Partisinin bu şikâyeti Meclise arz etmesi
kadar doğal bir şey yok. Nereye söyleyeceğiz bunu? Buraya
söyleyeceğiz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Ama, bir siyasi partiye iftira etmemesi gerekir.
K. KEMAL ANADOL (Devamla)
Sayın Bakan cevap veriyor. Cevap verirken en iyi müdafaa hücumdur diye
Cumhuriyet Halk Partisine, ana muhalefet partisine hücum ediyor, kınama
mesajları gönderiyor.
KERİM ÖZKUL
(Konya) Aynı sizin gibi.
K. KEMAL ANADOL
(Devamla) Evvela şu iyi bilinsin: Cumhuriyet Halk Partisinin bu
iddiası bir kuruntu, bir vehim değil, çok ciddi bir olay. Amerikada
devlet başkanlarının istifasına yol açan ciddi bir olay.
Peki, niye kuruntu değil, vehim değil? Yani biz, İçişleri
Bakanlığının, emniyet kadrosunun tümünü falan
suçlamıyoruz ama soru önergelerimiz yanıtsız kaldı.
Hakkında yayın yasağı bulunan, gizlilik kararı
bulunan, hâlâ açılmayan bir davada sanıkların ifadeleri
çarşaf çarşaf gazetelerde yayınlandı. Gizlilik kararı
var, yayın yasağı var. Soru önergesi verdik, cevap yok.
İki ihtimal
var: Ya o ifadeleri yayınlayan gazeteler emniyet örgütüne rüşvet
verip elde ettiler veya emniyet örgütü bizzat servis yaptı. Bizzat servis
yaptı. (CHP sıralarından alkışlar)
Evvela
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sizin servis yapmadığınız ne
malum?
K. KEMAL ANADOL
(Devamla) Niye rahatsız oluyorsunuz? Olmadı mı bunlar? (AK
Parti sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
K. KEMAL ANADOL
(Devamla) Gizlilik kararı olan davanın ilk soruşturma ifadeleri
yayınlandı mı yayınlanmadı mı?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SAFFET KAYA
(Ardahan) Polis teşkilatına rüşvet verdi. demek size
yakışıyor mu?
BAŞKAN
Sayın Anadol, lütfen tamamlayın konuşmanızı.
Buyurun.
K. KEMAL ANADOL
(Devamla) Bitiriyorum.
Evvela, emniyet
içinde servis yapan, yasaya aykırı olarak ilk soruşturma
ifadelerini basına dağıtanların sorumlularını o
bakan çıkartır, ondan sonra burada konuşma hakkına sahip
olur. Sütten çıkmış ak kaşık değil. Bizi
kınamaya da gücü yetmez. Burada ne yaparsa yapsın, söyledikleri
gayrivarit.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
milletvekilleri, birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 13.51
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.06
BAŞKAN : Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Canan
CANDEMİR ÇELİK (Bursa)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 111inci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Gündem
dışı konuşmalar sona ermiştir.
Evet, burada,
ekranda arkadaşlarımız var.
Sayın Vural,
neyle ilgili bir görüş beyan edecektiniz?
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim, biraz önce Sayın Bakanın
yaptığı konuşmayla yerimizden bir açıklama yapma
ihtiyacı oldu. Gerçekten bu dinlenmeyle ilgili değerlendirmeler büyük
bir endişe kaynağıdır, dolayısıyla bu konunun
üzerine gidilmesi gerekmektedir. Bu görüşlerimizi paylaşmak için söz
istemiştim ben.
BAŞKAN Ben
size kısa bir süre vereyim, buyurun görüşünüzü açıklayın.
Zaten Sayın Bakan da bir komisyon kuralım falan dedi galiba.
Buyurun
Sayın Vural.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
3.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın son
günlerde meydana gelen dinleme skandalına ilişkin
açıklaması
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim, haberleşme ve iletişim özgürlüğü ve
gizliliği temin etmek demokrasinin temel şartlarından biridir.
Dolayısıyla bu konudaki endişelerin artması ve
haberleşme gizliliğine esas konuşmaların medyada yer
alması, gerçekten demokrasimiz açısından çözülmesi gereken bir
sorundur. Gerek Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili gerek şu anda bir
siyasi partimizle ilgili bu iddialar hafife alınacak ve birbirimizi
suçlamanın aracı hâline dönüştürülecek iddialar değildir,
demokrasimizin temelidir. Bu konuda Sayın Genel Başkanımız
20 Mayısta yaptığı grup toplantısında da bu tür
kuşkularının ve endişelerinin arttığını
ve bunu da demokrasimiz açısından çok büyük bir tehdit olarak
gördüğünü ifade etmiştir.
Gerçekten bu
konuda Hükûmetin ivedilikle, bu dinlemeyi kimler yapmıştır,
kimler servis etmiştir, bu konuda kamuoyunu ve siyasi partileri tatmin edebilecek
bir açıklama ve araştırma yapması gerekmektedir.
Bu görüşümü
paylaşmak için sizden söz istedim. Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Vural.
Sayın Yaman,
siz aynı konuyla ilgili mi?
M. NURİ
YAMAN (Muş) Önemli gördüğüm bir konuyu
BAŞKAN
Şunun için söylüyorum arkadaşlar: Ben hiçbir milletvekili
arkadaşımın sözünü kısıtlamak istemiyorum, söz vermek
istiyorum ama takdir edersiniz ki şimdi yerinden ekrana giren
arkadaşlarımız grup başkan vekili, diğer
arkadaşlarımız tamam ama- 50 kişi birden girerse, ben 50
kişiye söz verirsem iki dakikadan yüz dakika yapar, o zaman Meclisi
yönetemeyiz. Onu söylüyorum yani.
SEVAHİR
BAYINDIR (Şırnak) Başkanım, 50 kişi değil, grup
adına 1 kişi
M. NURİ
YAMAN (Muş) Bir dakika
BAŞKAN -
Sayın Yaman, buyurun efendim.
4.- Muş Milletvekili M. Nuri Yamanın, son
günlerde meydana gelen dinleme skandalına ilişkin
açıklaması
M. NURİ
YAMAN (Muş) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanımın açıklamalarından sonra bence Türkiyenin,
ülkemizin önemli bir konusu gündeme geldi. Bu da istihbarat birimlerinin hesap
verebilirlik konusundaki bir yasal düzenlemeye şiddetle ihtiyacı var.
Ben İçişleri Bakanlığı birimlerinden gelen bir
kişi olarak İçişleri Bakanlığına bağlı
olan istihbarat birimlerinin normal denetimlerde dahi bu hesap verebilirlik
ölçüsü içinde bir denetime tabi tutulmadığını gören ve o
kulvardan gelen bir kişiyim. İçişleri Bakanlığına
bağlı Emniyet Genel Müdürlüğünün ayrı bir istihbarat
birimi, İstanbul Emniyet Müdürlüğünün ayrı bir istihbarat
şubesi ve çalışması, jandarmaya yine bağlı olan
istihbarat birimleri birbirlerinden kopuk çalışıyor. Tabii,
aynı şekilde ülkemizde silahlı kuvvetlerin istihbarat birimleri,
MİT istihbarat birimleri
Bu birimlerin
hiçbiri hesap verebilirlik ölçüsünde bir denetime ve periyodik bir incelemeye
tabi tutulmamakta. Bu nedenle, çağdaş ülkelerde, Batı Avrupada
Fransa hariç- diğer ülkelerdeki, parlamentonun istihbarat birimlerinin
gözetilmesi ve denetimiyle ilgili bir komisyonun kurulması konusunda da
bence Meclis Başkanının süratle harekete geçmesi lazım.
Bu konuda,
diğer ihtisas komisyonları gibi, istihbarat birimlerinin hesap
verilirliği ve şeffaflığı konusunda o komisyonlar
çalışırsa bugün burada yaşadığımız bu
manzaralar ve bu sıkıntıların olmayacağını
belirtmek için söz aldım.
Söz
verdiğiniz için de sizlere teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Yaman.
Evet, bütün
arkadaşlarımız bu husustaki görüşlerini beyan ettiler;
diğer arkadaşlarımız da bizi mazur görsünler.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge
vardır.
Önergeleri
okutuyorum:
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 24
milletvekilinin, tarım ve hayvancılıkta yaşanan
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/197)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Gerekçesini ekte
sunduğumuz, Ülkemizdeki tarım ve hayvancılıkla
uğraşan üreticilerin, içinde bulunduğu sorunların
araştırılarak, çiftçimizin üretim
sıkıntılarının giderilmesine, üretilen ürünlerin
değerlendirilmesi ve pazarlanmasına yönelik çözümlerin
araştırılıp, alınması gereken tedbirlerin tespit
edilmesi ve bunlara ilişkin yapılacak düzenlemelerin ele
alınabilmesi için Anayasa'nın 98'inci, İç Tüzük'ün 104 ve
105'inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması
açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Mümin İnan (Niğde)
2) Münir Kutluata (Sakarya)
3) Oktay Vural (İzmir)
4) Ali Uzunırmak (Aydın)
5) Mustafa Kalaycı (Konya)
6) Ahmet Orhan (Manisa)
7) Erkan Akçay (Manisa)
8) Mehmet Şandır (Mersin)
9) Necati Özensoy (Bursa)
10) Hasan Çalış (Karaman)
11) Ahmet Kenan Tanrıkulu (İzmir)
12) Mustafa Enöz (Manisa)
13) Durmuşali Torlak (İstanbul)
14) Osman Durmuş (Kırıkkale)
15) Beytullah Asil (Eskişehir)
16) Reşat Doğru (Tokat)
17) Hasan Özdemir (Gaziantep)
18) Yılmaz Tankut (Adana)
19) Alim Işık (Kütahya)
20) Muharrem Varlı (Adana)
21) Recai Yıldırım (Adana)
22) Akif Akkuş (Mersin)
23) Metin Çobanoğlu (Kırşehir)
24) Hüseyin Yıldız (Antalya)
25) Behiç Çelik (Mersin)
Gerekçe:
Dünya üzerinde,
toplumların giderek artan ve çeşitlenen gıda maddeleri
taleplerinin karşılanamaması, tarıma dayalı sanayiler
aracılığıyla millî gelir, ihracat ve istihdama olan
katkısı, biyolojik çeşitlilik ve ekolojik dengeye olan
faydaları nedeniyle tarım, tüm ülkeler için çok önemli ve stratejik
bir sektör olmaktadır. Son yıllarda yaşanan küresel
kuraklık, birçok ülkeye tarımın stratejik bir sektör
olduğunu yeniden hatırlatmış ve bilinçli ülkeler, tarım
politikalarını, Ülkemizin aksine, liberal söylemler ve piyasa
şartlarına göre değil, bu gerçekliğe göre
değiştirmişlerdir.
Ülkemiz
tarımı uygulanan ekonomik politikaların
yanlışlığı ve yaşanan iklim
değişiklikleri nedeniyle 2007 yılında
kırmızı alarm verecek ölçüde küçülmüştür. Küresel ısınma,
kuraklık, girdi maliyetlerinin yüksekliği ve gıda
fiyatlarının yükselmesi, Türkiye'nin aylardan beri en çok
konuştuğu konuların başında gelmektedir. Topraktan
elde ettiği üretimle kendi kendisine yetebilen Ülkemizi, kuraklık ve
küresel ısınmanın yanında, hükümetin uyguladığı
politikalar nedeniyle çok ciddi tehlikeler beklemektedir. Tarımla ilgili
bütün uzmanlar da "Türkiye topraklarının önemli bölümü çöl
haline gelecek" diyerek, bu kötü tablo karşısında hepimizi
uyarmaktadırlar. Bu öngörünün ilk somut görüntüleri İç Anadoluda ve
Güney Doğu Anadolu bölgesinde kendisini açıkça göstermektedir.
Susuzluk ve kuraklığın yanı sıra, mazot, gübre, tohum
ve zirai ilaçların fiyatlarındaki aşırı
artışlar nedeniyle, Türkiye tahıl, sebze ve meyve üretiminde çok
ciddi sıkıntılar yaşamakta iken, sulanabilir araziler de
çiftçilerimizin, enerji borçlarından dolayı elektrikleri
kesildiğinden, sulanamamakta, devlet çiftçiye nefes alma şansı
bırakmamaktadır. Türkiye Ziraat Odaları Birliğinin 2008
Buğday raporuna göre son yıllarda, Ülkemizdeki buğday ekim
alanları % 10 civarında gerileyerek 9,4 milyon hektardan 8,5 milyon
hektara düşmüş, Türkiye geçmişte, önemli miktarda buğday ve
un ihracatı yaparken Dünyada fiyatların tavan yaptığı
2007 yılında büyük miktarda buğday ithal etmek zorunda kalmıştır.
Benzer
sorunların hayvancılık sektöründe de
yaşandığı bilinen bir gerçektir. 1980'lerin
başında Türkiye'de 16 milyon adet büyükbaş hayvan bulunduğu
tahmin edilirken bu rakam günümüzde 10 milyonun altına inmiştir.
Sadece büyükbaş hayvanlarda değil, diğer hayvan türlerinde de
gerileme yaşandığı bilinmektedir. Üreticilerimiz,
maliyetlerdeki aşırı artışlar nedeniyle, ürettikleri
ürünleri maliyetlerin altında satmak zorunda kalmış, buna çeşitli
hastalıklar gibi sorunlarda eklendiğinde her geçen gün üretimden
uzaklaşmışlardır.
Hükümet,
uyguladığı yanlış tarım politikaları sonucu,
iyi kötü kendini idare edebilen ve geçimini temin eden çiftçilerimizi iflasa
sürükleyip, Devlete olan borçlarından dolayı her şeyini haciz
edip, üretim yapamaz hale getirmiştir. Çiftçimize köyünü ve
toprağını bıraktırarak, şehirlerimizdeki
milyonlarca işsizler ordusuna yeni milyonlar eklenmesine sebep
olmaktadır.
Yukarıda
açıklanan sorunların çözümü için alınacak tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis Araştırması
açılması gerekmektedir.
2.- Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 24
milletvekilinin, işsizlik sorununun araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/198)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Gerekçesini ekte
sunduğumuz, Ülkemizdeki işsizlik sorunlarının ve buna
bağlı gelişen iç göçün araştırılarak,
insanlarımızın sıkıntılarının
giderilmesine yönelik çözümlerin geliştirilmesi, alınması
gereken tedbirlerin tespit edilmesi ve bunlara ilişkin yapılacak
düzenlemelerin ele alınabilmesi için Anayasa'nın 98'inci, iç Tüzük'ün
104 ve 105'nci maddeleri gereğince Meclis Araştırması
açılmasını arz ve teklif ederiz
1) Mümin İnan (Niğde)
2) Oktay Vural (İzmir)
3) Ali Uzunırmak (Aydın)
4) Münir Kutluata (Sakarya)
5) Erkan Akçay (Manisa)
6) Ahmet Orhan (Manisa)
7) Mehmet Şandır (Mersin)
8) Necati Özensoy (Bursa)
9) Hasan Çalış (Karaman)
10) Durmuşali Torlak (İstanbul)
11) Mustafa Enöz (Manisa)
12) Ahmet Kenan Tanrıkulu (İzmir)
13) Muharrem Varlı (Adana)
14) Beytullah Asil (Eskişehir)
15) Osman Durmuş (Kırıkkale)
16) Hasan Özdemir (Gaziantep)
17) Yılmaz Tankut (Adana)
18) Reşat Doğru (Tokat)
19) Alim Işık (Kütahya)
20) Mustafa Kalaycı (Konya)
21) Recai Yıldırım (Adana)
22) Metin Çobanoğlu (Kırşehir)
23) Behiç Çelik (Mersin)
24) Akif Akkuş (Mersin)
25) Hüseyin Yıldız (Antalya)
Gerekçe:
Ülkemiz ile
aynı kategoride olan ülkelere baktığımız zaman,
işsizlik oranının bizde çok daha yüksek olduğu
görülmektedir. Sürekli nüfus artışıyla beraber, son
yıllarda uygulanan yanlış ekonomik politikalar sonucu
işsizlik çığ gibi büyüyerek, birçok sosyal olayı da
tetiklemektedir. Genç işsizlerimiz iş peşinde koşarken
işini kaybeden insan sayısı da hızla artmaktadır. Son
dönemlerde TÜİK tarafından yayınlanan istatistiklerde
işsizlik oranlarının sürekli artarak çift haneli rakamlara
ulaştığı görülmektedir. Yükselmekte olan işsizlik
oranları, aynı zamanda hem kamu sektöründe hem de özel sektörde,
işverenler tarafından daha "esnek" çalışma
koşulları talep etmek için kullanılabilir. Bu da, ücretlerin ve
çalışma koşullarının daha da fazla erozyona
uğramasına ve daha fazla sayıda işçinin kayıt
dışı istihdam edilmesine neden olabilir.
Ülkemizin içinde
bulunduğu şartlarda, işsizlik acil çözüm bekleyen en önemli
sosyal sorun olarak karşımızda durmaktadır. Bu sorunun
ciddiye alınmaması ya da ertelenmesi toplumun tüm dengelerini alt-üst
edecek boyuttadır. Son yıllardaki yüksek oranda büyümeye rağmen
ülkemizde işsizlik artmaktadır. Bugün ekonomide gelinen noktada ise,
işsizlerin iş bulma şansı olmadığı gibi
çalışan insanlarımızın birçoğu da işini
kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Halen en büyük
istihdam kaynağımız olan tarım kesiminden işgücü
kopmaları yüksek oranda devam etmektedir. Köyünü, toprağını
terk etmek zorunda kalan çiftçilerimiz bir umutla büyük şehirlerimize
akın etmektedir. Kısaca işsizlik ve iç göç hareketinin,
planlanamaması ve yönetilememesi, Türkiye'nin istihdam kapasitesinin çok
üzerinde bir nüfusun büyük şehirlerde toplanmasına yol
açmıştır. Ülkemiz insanının yerinde hayatını
sürdürebilmesi için gerekli ekonomik altyapı tedbirleri bir an önce
alınmadığı takdirde, gelecekte ülkemizi çok daha ciddi
sosyal tehlikelerin beklediği bilinmelidir.
Ülkemizde, son
dönemde uygulanan politikalar sonucu vatandaşlarımız,
tarımsal üretimden de kaçırılmaya çalışılmakta,
ancak bu insanlara alternatif iş gücü yaratılmadığı
için, istihdam sorunları yaratmakta, işsizliği büyütmekte,
özellikle batı bölgelerine olan iç göçü hızlandırarak sosyal
sorunların yoğunluğunu artırmaktadır. Ülke
ekonomisinin yıllardır büyüdüğü söylense de, ne garip
çelişkidir ki, işsizlik de büyümekte ve bugün ülkemizin en önemli
sorunu olarak çözüm beklemektedir.
Devletimizin,
özel sektör ve çalışanların temsilcisi olan sendikaların,
ortak bir masa etrafında toplanıp, nasıl daha çok
üretilebilineceği, nasıl daha çok insana iş imkanı
sağlanacağı ve ürettiklerimizin dünyada aranan markalı
ürünler haline gelmesi için nelerin yapılması gerektiğinin planlanarak
gerekli stratejinin oluşturulması elzemdir.
Üretim ve istihdamı
arttırarak, Ülkemizin en önemli sorunu olan işsizliğe ve buna
bağlı olarak gelişen iç göç sorunlarına yönelik tedbirlerin
zaman kaybedilmeden alınması gerekmektedir.
3.- Niğde Milletvekili Mümin İnan ve 25
milletvekilinin, kimyasal gübre fiyatlarındaki artışın
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/199)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Gerekçesini ekte
sunduğumuz, Ülkemizin ve ekonomimizin ana sektörlerinden birini
oluşturan tarımdaki verimliliğin arttırılmasında
çok önemli bir etkiye sahip olan kimyasal gübre fiyatlarındaki
aşırı artışların, araştırılarak,
çiftçimizin üretim sıkıntılarının giderilmesine
yönelik çözümlerin geliştirilip, alınması gereken tedbirlerin
tespit edilmesi ve bunlara ilişkin yapılacak düzenlemelerin ele
alınabilmesi için Anayasa'nın 98'inci, iç Tüzük'ün 104 ve 105 'inci
maddeleri gereğince Meclis
Araştırması
açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Mümin İnan (Niğde)
2) Oktay Vural (İzmir)
3) Necati Özensoy (Bursa)
4) Beytullah Asil (Eskişehir)
5) Atila Kaya (İstanbul)
6) Mehmet Akif Paksoy (Kahramanmaraş)
7) Durmuşali Torlak (İstanbul)
8) Alim Işık (Kütahya)
9)Yılmaz Tankut (Adana)
10) Metin Ergun (Muğla)
11) Cemaleddin Uslu (Edirne)
12)Hasan Çalış (Karaman)
13)Mustafa Enöz (Manisa)
14)Muharrem Varlı (Adana)
15)Zeki Ertugay (Erzurum)
16)Bekir Aksoy (Ankara)
17)Gürcan Dağdaş (Kars)
18)Hamza Hamit Homriş (Bursa)
19)Hakan Coşkun (Osmaniye)
20)Münir Kutluata (Sakarya)
21)Recai Yıldırım (Adana)
22)Cumali Durmuş (Kocaeli)
23)Emin Haluk Ayhan (Denizli)
24)Akif Akkuş (Mersin)
25)Osman Ertuğrul (Aksaray)
26)Kemalettin Nalcı (Tekirdağ)
Gerekçe:
Tarımsal
üretim için gerekli şartlar istenilen düzeyde sağlansa bile, verimli
ürün elde etmek bilinçli kullanılan gübre miktarına
bağlıdır. Türkiye ziraat odalarının
açıkladığı verilere göre 2007 yılında gübre
tüketimi %4 oranında azalmış bulunmaktadır. 2007
yılında %35-45 aralığında gelen zamlardan sonra,
özellikle 2008 yılının ilk dört ayındaki çok yüksek fiyat
artışları göz önüne alındığında, gübre
kullanımındaki azalışın 2008'de de artarak devam
edeceği tahmin edilmektedir. Son bir yılda gübrede meydana gelen bu
fiyat artışları çiftçilerimizi gübre kullanamaz hâle getirerek
gıda maddelerinin aşırı yükseldiği bu dönemde
tarımsal üretimimizi daha da düşürerek ülkemizin gıda maddeleri
ithalatını arttıracaktır. Bu nedenle, Hükûmetin
uyguladığı yanlış tarım politikaları gözden
geçirilerek, tarım sektörünün rekabetçi bir yapıya
kavuşmasına imkân sağlayacak politikalar uygulamaya
konulmalıdır.
Tarımsal
sulama elektrik borçlarıyla boğulan çiftçilerimiz, mazot ve gübre
fiyatlarındaki artışlarla tarlasını ekemez, üretim
yapamaz duruma gelmiştir. Tarım ürünlerinin çok önemli hâle gelmeye
başladığı günümüzde, Çiftçilerimize, üretimi ve verimi
büyük ölçüde etkileyen gübre kullanımı imkânı sağlamak için
gereken önlemler acilen alınmalıdır. Dünyada, tarım
ürünlerinde ciddi arz problemlerinin yaşandığı bu dönemde
Türkiye'nin gıda güvencesi için çiftçilerimiz yeterli gübre kullanabilecek
imkânı bulabilmelidir.
Yukarıda
açıklanan sorunların çözümü için alınacak tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis Araştırması açılması
gerekmektedir.
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutuyorum:
B)
Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Köksal Toptanın, Portekiz Cumhuriyet Meclisi
Başkanı Jaime Gamanın davetine icabet etmek üzere, 19-21
Haziran 2008 tarihlerinde Lizbonda düzenlenecek Avrupa Birliği Parlamento
Başkanları Konferansına katılmak üzere Portekize
gitmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/450)
28
Mayıs 2008
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Köksal
Toptanın, Portekiz Cumhuriyet Meclisi Başkanı Jaime
Gamanın davetine icabet etmek üzere, 19-21 Haziran 2008 tarihlerinde
Lizbonda düzenlenecek Avrupa Birliği Parlamento Başkanları
Konferansına katılmak üzere Portekize gitmesi hususu Türkiye Büyük
Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkında 3620 sayılı Kanunun 9. Maddesi uyarınca Genel
Kurulun tasviplerine sunulur.
|
|
|
Köksal Toptan |
|
|
|
Türkiye Büyük
Millet Meclisi |
|
|
|
Başkanı |
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Karar yeter
sayısı istiyorum.
BAŞKAN Tamam Sayın Akcan.
Tezkereyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma saati: 14.23
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 14.39
BAŞKAN : Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yaşar
TÜZÜN (Bilecik), Fatoş GÜRKAN (Adana)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 111inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
tezkeresinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi, tezkereyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Tezkereyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir, karar yeter sayısı vardır.
Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Türkiye Radyo ve Televizyon
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/541)
(S.Sayısı:219)(x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
5inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 5- 2954 sayılı Kanunun 16 ncı maddesinin
birinci ve ikinci fıkraları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu; Genel Müdür, dört Genel Müdür
Yardımcısı, Hukuk Müşavirliği, Teftiş Kurulu
Başkanlığı, Yayın Denetleme ve Koordinasyon Kurulu
Başkanlığı, Genel Sekreterlik ve Özel Kalem Müdürlüğü
ile Televizyon, Radyo, Haber, Dış Yayınlar, Dış
İlişkiler, Müzik, Arşiv, Strateji Geliştirme, Bilgi
Teknolojileri, Stüdyolar ve Program İletim Sistemleri, Verici
İşletmeleri, Muhasebe ve Finansman, Satınalma, İnsan
Kaynakları, Eğitim, Reklam-Tasarım-Tanıtım ve Destek
Hizmetleri daire başkanlıklarından oluşur. Dairelerin Genel
Müdür Yardımcılarına olan bağlantıları Genel
Müdürün teklifi ile Yönetim Kurulu tarafından belirlenir.
Türkiye Radyo-Televizyon Kurumunun taşra
teşkilatı; Genel Müdürlüğe bağlı müdürlükler ve haber
bürolarından oluşur. Kurum, yurt dışında büro
açabilir, bu bürolarda personel çalıştırabilir
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, madde üzerinde gruplar
adına ve şahısları adına söz alan sayın
milletvekillerinin isimlerini arz ediyorum.
Gruplar adına, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Yalova Milletvekili Muharrem İnce, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Isparta Milletvekili Nevzat Korkmaz, Demokratik Toplum Partisi Grubu
adına Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındır;
şahısları adına, Ankara Milletvekili Aşkın Asan
ve Muğla Milletvekili Mehmet Nil Hıdır.
İlk söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Yalova
Milletvekili Sayın Muharrem İnceye aittir.
(x) 219 S. Sayılı Basmayazı
9/5/2008 tarihli 102nci Birleşim Tutanağına eklidir.
Sayın İnce, buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MUHARREM İNCE (Yalova) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce, günlerdir burada
tartıştığımız TRT ile ilgili tasarıda,
Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerinin defalarca Sayın Bakana
sordukları fakat bir türlü yanıt alamadıkları bir konuyu
ben de bu kürsüde yinelemek istiyorum. Yüzde
Değerli arkadaşlar, iktidar partisinin sayın
milletvekilleri; sizinle bizim aramızda hiçbir fark yok. Biz nasıl ki
yasamanın bir üyesiysek siz de yasamanın bir üyesisiniz. Yani siz de
Sayın Bakanı denetlemekle görevlisiniz. Siz genel müdür, daire
başkanı, müsteşar ya da bakan yardımcısı
değilsiniz. Biz bunu nasıl istiyorsak, öğrenmek
hakkımızsa bunu öğrenmek sizin de hakkınız, siz de
bana destek olunuz. Arkadaşlarım soru sorarken dört kez bunu yinelediler
cevap alamadılar, ben beşinciye bu kürsüden konuşuyorum. Hatta
Sayın Başkan, Genel Kurulun onayına sunarsa Sayın Genel
Müdüre bu kürsüden söz verebiliriz. Yani milletvekilleri kabul ederse
Sayın Genel Müdür bu kürsüye gelir -mademki Sayın Bakan açıklamıyor-
maaşını açıklar. Bu, devam edecek. Bundan sonraki turlarda
kapalı oturum isteyeceğimizi de şimdiden bilgilerinize arz
ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, bir başka konu, bugün
başlatılan bir şey var; TRTdeki sendikacılara baskı
yapılıyor, deniyor ki: Siz Meclise niye gidiyorsunuz? Bugün görev
yerlerini değiştirdiniz -bilmiyorum Sayın Bakanın haberi
var mı- Sayın Genel Müdür yaptı bunları. Görev yerleri
değiştirildi, mesai saatleri değiştirildi, haklarında
soruşturma açıldı. Neden? Mecliste görüldünüz diye
sendikacılar üzerine TRTde baskı kuruluyor.
Yine bir başka konu: Türkiye bir hukuk devletiyse, biz burada
Anayasanın üzerine yemin etmişsek ve Meclis
çalışmaları İç Tüzükün hükümleri doğrultusunda
olacaksa, bakın, 19 Mart 2008 tarihinde bir soru önergesi vermişim
Sayın Bakana TRTyle ilgili. Aradan yetmiş gün geçmiş, hâlâ
cevap alamıyorum, yetmiş gündür bu soru önergesine cevap
alamıyorum.
Değerli arkadaşlar, sayın milletvekilleri; biz
TRTyi neden önemsiyoruz? Bir kere, TRT halkın malıdır, bu ülkede
elektrik kullanan, fatura ödeyen insanların hakkı vardır bu
TRTde, çünkü TRTnin gelirlerinin beşte 4ü buradan
sağlanmaktadır. TRT demek, bizim kültürümüz demektir, binlerce
yıllık birikimimiz demektir, türkülerimiz demektir. Bu halk,
acılarını, isyanlarını, dertlerini,
sevdalarını, aşklarını türkülerle
anlatmıştır ve biz bunları TRT sayesinde hepimiz duyduk ve
bizim arşivimizdir, belleğimizdir TRT.
Değerli arkadaşlarım, biz, TRTnin sayesinde
öğrendik Antepin Karayılan destanını, Egenin
zeybeğini, Karadenizin horonunu, Trakyanın
karşılamasını TRT sayesinde öğrendik. Bizi bir
yaptı, bizi bir bütün yaptı TRT. Yani Karadenizli bar tutmayı
öğrendi, Egeli deyişleri dinledi, Konyalı bir Elâzığ
türküsünü TRT sayesinde öğrendi. Bizim ulus olmamızın temellerini
attı TRT.
Değerli arkadaşlar, böyle önemli bir kurumda ne yapmak
istiyorsunuz? Bakın şimdi, 2006 yılında -pek çok
arkadaşım geçen dönem de milletvekiliydi- bu Büyük Millet Meclisi
Dokuzuncu Kalkınma Planını kabul etti, oy verdik biz buna.
Bakın, size, Dokuzuncu Kalkınma Planından bir paragraf
okuyorum: TRTnin siyasi erkten bağımsız ve içerik üretiminde
ticari kaygılardan uzak, özerk, aynı zamanda hesap verebilir bir
yayın kuruluşu olarak yasal düzenlemeler
diyor, devam ediyor. Peki,
siz o zaman bu getirdiğiniz tasarıyla Dokuzuncu Kalkınma
Planıyla çelişmiş oluyorsunuz. Siz bu tasarıda neyi
amaçlıyorsunuz? Bir yasayı, bir tasarıyı okurken neye
bakacağız? Yasa, gerekçesiyle bir bütün. Şimdi, gerekçesine
baktım. Gerekçesinde şöyle yazıyor, diyor ki: TRT teknolojik
gelişmelere ayak uyduracaktır.
Şimdi, Sayın
Bakana soruyorum: Bu tasarı on iki madde. Bu on iki maddenin
içinde, herhangi bir yerinde, maddenin içinde bir cümle dahi olsa TRTnin
teknolojik gelişmelere ayak uydurmasıyla ilgili bir tek düzenleme var
mı? Bir tek düzenleme varsa şahsım adına buraya
çıktığımda gelip özür dileyeceğim kendisinden. Ama ne
yazık ki yok. Kalkınma planına ters, teknolojik gelişmeleri
düzenleyecek bir tasarı değil. Ne peki bu tasarının
amacı? İşiniz gücünüz kadrolaşmak sizin. Oraya da
geleceğim. İşlevsel bir kurum da kurmuyorsunuz, tek bir
amacı var. Bakın, koskoca Büyük Millet Meclisi bir kişiye
-adını da vereceğim birazdan, bu kürsüden daha önce söylendi, adını
da vereceğim- o kişiyi daire başkanı yapmak için,
Sayın Genel Müdürün isteği üzerine -bu Meclis- kanun çıkaracak
arkadaşlar.
Değerli arkadaşlarım, şimdi geliyorum son
günlerin en meşhur Sayın Genel Müdürüne. Kaç yerden maaş
alıyor? TRTden kaç para maaş alıyor, öğrenmek istiyoruz
bunu. Milletvekillerinin maaşını herkes biliyor bu ülkede,
herkes biliyor
Herkes bizim maaşımızı eleştiriyor.
Siz kendinize haksızlık yapmıyor musunuz böyle olunca?
Nasıl öğrenemezsiniz bir genel müdürün maaşını?
Öğrenmek istiyoruz. Telekom Yönetim Kurulu Üyesi, Avea Yönetim Kurulu
Üyesi, TRT Yönetim Kurulu Başkanı, Golf Federasyonu Yönetim Kurulu
Üyesi, bir vakfın mütevelli heyeti üyesi
Daha da ilginci var; bunlara
nasıl zaman buluyor ve bu kurumlar arasında bir çıkar
çatışması olduğunda Sayın Genel Müdür hangi
şapkasıyla karar verecek?
Bakın daha ilginç bir şey daha söyleyeyim; Zaman zaman
Türkiyeye Orta Doğudan Arap şeyhleri gelir. Gelirken limuzinler,
uçaklar, aşçılar, çaycılar, uşaklar hep birlikte gelir.
Sayın Genel Müdür, daha önce görev yaptığı kurumdan TRTye
FEVZİ ŞANVERDİ (Hatay) Kraliçe de öyle geliyor.
Niye Arapları örnek veriyorsunuz?
MUHARREM İNCE (Devamla) Hayır canım, öyle
geliyorlar da onun için.
FEVZİ ŞANVERDİ (Hatay) Kraliçe de öyle geldi.
MUHARREM İNCE (Devamla) Evet, Kraliçe de öyle geldi,
doğru söylüyorsunuz, doğru söylüyorsunuz. Araplara özel bir
gıcığım yok, merak etme. Kraliçe de öyle geldi, doğru
söylüyorsunuz, doğru söylüyorsunuz.
Bakın, Sayın Genel Müdür daha önce geldiği kurumdan
odacısı, çaycısı, sekreteri
Yani TRTde odacı yok mu,
TRTde çaycı yok mu, TRTde sekreter yok mu? Bu Arap şeyhi
özentisidir, bu kraliçe özentisidir, bu saltanat özentisidir. (CHP
sıralarından alkışlar)
Ayrıca, Sayın Genel Müdüre Telekomdan araç tahsis
edilmiş midir edilmemiş midir? Bakın, Telekom Yönetim Kurulu
Üyesi TRT Genel Müdürüne Telekomdan araç tahsis edilmiş midir
edilmemiş midir?
Ha, şunu da hatırlatıyorum: Altı
yıldır bu kürsüde Muharrem İnce bir iddiada bulunuyorsa, onun
aksini savunacak bir bakan daha çıkmadı. Ziraat Bankası
yanılır, Muharrem İnce yanılmaz.
ASIM AYKAN (Trabzon) Yapmayın!
MUHARREM İNCE (Devamla) Çok emin konuşuyorum
bunlardan, bilerek konuşuyorum, altını çizerek konuşuyorum
Sayın Aykan. Defalarca bu kürsüden iddialarda bulundum, çürütecek bir
bakan çıktı mı? Bak konuşuyorum, çaycı, sekreter,
odacı öbür kurumdan, daha önceki kurumundan buraya geldi mi gelmedi mi?
Telekom, araç tahsisi yaptı mı yapmadı mı?
Değerli arkadaşlarım, bakın, Büyük Millet
Meclisinin işi ne olmalı biliyor musunuz? Şu anda TRTde 485
tane geçici işçi var. Bunların sıkıntılarını
çözmek olmalı bizim işimiz. Bunu sizin vicdanlarınıza
bırakıyorum. Bu tasarıda şu hâliyle bu 485 geçici
işçinin sorunlarını çözecek hiçbir düzenleme yok.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Çözüyoruz, çözüyoruz,
önergemiz hazır Sayın İnce.
MUHARREM İNCE (Devamla) - Şimdi, yine
tasarının gerekçesinde, 1inci maddesinde BBCden söz ediliyor. BBC,
kamu yayıncılığı yapan, Irak işgalinde de
hükûmetini eleştirebilen bir yayın kuruluşu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Kaçıncı maddede o,
484le ilgili düzenleme?
BAŞKAN Sayın İnce, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun efendim.
MUHARREM İNCE (Devamla) BBCyle TRT arasında benzerlik
ne biliyor musunuz? Siz BBCden şunu anlıyorsunuz: Biraz da Bizim
Cemaatten ya da diğer tanımıyla Başbakanın
Borazanlığı Cemiyeti. Sizin BBCden
anladığınız bu. Bu TRT düzenlemesiyle yakından uzaktan
hiçbir alakası yoktur bunların.
Değerli arkadaşlar, yine şunu söyleyeceğim:
Partilerin kendi içinde muhalif kanatları olabilir. MHPnin de CHPnin de
başka partilerin de muhalif kanatlarına sürekli açık TRT,
açık olmasın demiyorum. Ertuğrul Yalçınbayıra, Turhan
Çömeze, Abdüllatif Şenere niye kapalı TRT? Onlara da açın
TRTyi, özgürlük ortamı olsun. Niye kapatıyorsunuz onlara?
Yine, Sayın Bakan, bakın o daire başkanı kim
olacak? Nadire Nihan Ünay, Dış İlişkiler Daire
Başkanı olacak. Çünkü söz konusu kişiyi Sayın Bakan daha
önce başka bir kurumdan getirdi. Nereden getirdi? Ulaştırma
Bakanlığından. PTTden Ulaştırma
Bakanlığına, oradan TRTye getirdi. Yani bizim işimiz
gücümüz yok, bu Mecliste kanun çıkaracağız. Diyeceğiz ki:
Sayın İbrahim Şahinin istediği kişiyi daire
başkanı yapmak için kanun çıkarmış olacağız.
Bunu sizin vicdanlarınıza bırakıyorum ben.
Şahsım adına devam edeceğim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın İnce.
İkinci konuşmacı, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Isparta Milletvekili Sayın Nevzat Korkmaz.
Sayın Korkmaz, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 219 sıra sayılı
Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 5inci maddesiyle
ilgili partim ve şahsım adına değerlendirmelerimizi
paylaşmak üzere söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, demokratik sistemin yerleşmesi,
gelişmesi ve yönetimlere halkın katılımı ve
katkılarının sağlanması sistem içerisindeki insanların
eğitilmişliği, demokrasi ile ilgili bilinç seviyesi gibi
bireysel niteliklerle doğrudan ilgilidir. Bunun için de yönetilenlerin
sistemin işleyişini ayrıntıları ile ve bütün
açıklığı ile bilmesi zarureti vardır. İşte,
ülkeler bu noktada kitle iletişim araçlarına yazılı,
işitsel ve görsel medyaya ihtiyaç duyarlar. Bu araçlar tarafsız ve
nitelikli yayın yaptıkları oranda bu amaca hizmet ederler.
Tüm ülkelerde örneklerini gördüğümüz, daha çok kamusal bir
işlev görmesi için kurulmuş resmî yayın kuruluşları vardır.
Bu örneklerden en önemlilerinden biridir TRT. Gelişen ekonomik
yapılar ve hemen her alandaki özel girişimciliğe açılan
kapılar dolayısıyla ticari ve popüler yayıncılık
yapılması anlayışından ziyade kamu menfaatlerini,
millî kültür ve dokuyu güçlendirmeyi üstlenen TRT ve benzeri
kuruluşların önemi bir kat daha artmıştır.
Yayınlarını izlemeyen kişiler bile bu misyonu TRTden
beklediklerini ifade etmektedirler. Bir boşluk doldurmaktadır TRT.
Yönetimle ilgili olarak halkın geri bildirimine önem veren,
şeffaf, dinamik, üretken ve belki de en önemlisi cumhuriyetin kuruluş
felsefesine bağlı, cumhuriyet ilkeleri doğrultusunda
tarafsız yayın yapması zorunluluğu, TRTyi
değerlendirirken kâr-zarar, fayda-maliyet hesabından öte kriterleri
konuşmamızı da mecbur kılmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti adına TRT bugün 4 ulusal, 8 bölgesel, 1
il ve 1 turizm radyosu olmak üzere 14 ayrı kanaldan radyo
yayıncılığı, 7 kanaldan da televizyon
yayıncılığı yapmakta, yayınlarını bugün
uydular ve İnternet üzerinden tüm dünyaya duyurmaktadır. Bu kadar
geniş bir coğrafyada yayın yapan, 29 dilde seslenen TRTyi
elbette farklı kriterlerle değerlendirmemizi, iktidarıyla,
muhalefetiyle bu değerlendirmeyi ihtimamla yapmamızı gerekli
kılmaktadır.
Konuştuğumuz tasarının 5inci maddesi, mevcut
Kanunun 16ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında
değişiklik öngörmekte, bu değişiklik ile TRTnin idari
yapılanmasına yenilikler getirmektedir. Bugün TRT mevcut hâliyle 1
genel müdür, 4 genel müdür yardımcısı, 29 daire
başkanlığı, 7 bölge müdürlüğünden oluşmakta,
yaklaşık 7 bin civarında personelle görev icra etmektedir.
Tasarıyla daire başkanlıkları birleştirilmekte, bölge
müdürlükleri kaldırılmakta, buradan boşalan kadrolar iptal edilerek
Devlet Personel Başkanlığının havuzuna
gönderilmektedir.
Her kurumda zaman zaman teşkilatlanma
değişiklikleri bir ihtiyaç olarak ortaya çıkabilir. Gelişen
ve değişen şartlar ışığında daha
dinamik, daha verimli bir teşkilatlanma arayışını
makul bir arayış olarak görebiliriz. Bu küçülme, şayet TRTye
verilen tarihî görevleri yapmasından alıkoyacaksa TRTyi, biz buna
karşı çıkarız.
Yine, Türk kültürüne ve Türk sanatına hizmet etmek, sadece
içeride değil, yurt dışında da böyle bir sorumluluğu
üstlenmek TRTnin önemli sorumlulukları içerisinde, önemli görevleri
içerisinde yer alır. Bunun için de buna uygun kadrolar istihdam eder. TRT
sanatçıları bu Kuruma girerken binlerce adayın arasından
seçilir ve yetiştirilir. Müzik konusunda bulundukları ortamda
görüşüne başvurulan üstatlar olarak saygı görürler. Bu yüzden
TRT bir okuldur yahut TRT sanatçısı gibi haklı bir
değerlendirme ve iltifata muhatap olurlar.
Tasarının ek maddesi, personelin Devlet Personel
Başkanlığının havuzuna gönderilmesini düzenlemekte ve
özellikle doğrudan olmasa da dolaylı olarak TRT
sanatçılarını hedef almış gözükmektedir. Görüşüne
başvurduğumuz kişiler ise Sayıları 400-450yi bulan
TRT sanatçılarına görev vermek istiyoruz, ama istediğimizde bu
sanatçıları bulamıyoruz. gibi bir savunma getirmektedirler.
Değerli milletvekilleri, bu olsa olsa Kurum yönetiminin
zafiyeti anlamına gelir ki, geçmiş dönemde cereyan etmiş bu
hadiseye sanatçıları TRTden uzaklaştırmakla bir çözüm
bulduğunu sananlar, Türk müziğine büyük zarar verdiklerini geç de
olsa anlayacaklardır. Kendi müziğimizin korunmasında ve belirli
bir kalitede tutulmasında TRT sanatçılarının büyük bir
payı vardır, hem de bu görevlerini gerçekten, tabiri caizse, üç
paraya yapmakta, devletten aldıkları maaş dışında
başka bir ücret de alamamaktadırlar. Oysa piyasada ticari
kaygılarla dejenere ederek, bozarak icra ettikleri müzik eserleriyle
servet yapan türkücü, şarkıcı taifesi karşısında
bu tasarıyla birlikte cezalandırılmış
olmaktadırlar.
Bunlara bir sorun, neden çalışmıyorlar, sanatsal
kaygılarla yahut idari, siyasi kararlarla
kırgınlıkları mı vardır? Bu sebepleri ortaya
çıkarmak TRT üst yönetiminin görevidir. Bunları düzeltmek veya
onları motive etmek yerine Kurumdan uzaklaştırmak takdir
edersiniz ki çağdaş yönetim anlayışına uygun düşmemektedir.
Sonra, eğer hakikaten yeteneksiz ve tecrübesiz ise bu insanlar
bunları Kültür Bakanlığına yahut diğer kurumlara
göndermekle neyi çözmüş oluyorsunuz, gittikleri yerlerde
çalışacaklar mı? Sanata ve sanatçıya ön yargılı,
yanlış bir bakış açısı. Gerçi önceki AKP
uygulamalarından dolayı da biz buna yabancı değiliz, bunu
da belirtmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
TRT herkesin ve her kesimin sesi olmalıdır. Elbette hükûmetin
icraatlarının halka anlatılması ve TRT üzerinden kamusal
mesajlar verilmesi önemlidir ancak millî irade yalnız iktidar
şeklinde tecelli etmez. Muhalefet ve muhalif görüşlerin ifadesi az
mı önemli? Eğer bu yön eksik kalırsa TRTnin anayasal ilkesi
olan tarafsızlığına gölge düşmez mi? Doğrusu AKP
Hükûmetinin TRTyi kendi siyasi programına uygun kullanması hususunda
özel maharetini biliyoruz ancak TRTyi yönetenlerin buna mümkün olduğunca
direnmesini beklemek, TRT yayıncılığına vergileriyle
destek olan bizlerin hakkı olsa
gerek.
BBC gibi bir dünya devi yayın kuruluşunu model almak,
model görmek dışında BBCyi BBC yapan ilkeleri anlamak ve
sindirmek gerekmektedir. Benden önceki konuşmacı arkadaşım
da değindi. Bakın, BBCnin dayandığı ilkeler nedir:
Gerçeklik ve doğruluk, tarafsızlık ve çoğulculuk,
yayın dürüstlüğü ve bağımsızlık, kamu
yararının gözetilmesi, hakkaniyet, özel yaşama saygı.
Bunları hayata geçirmeyen, bu ilkeleri içermeyen bu tasarının
bir yenilik olmadığını, bir reform tasarısı
olmadığını sadece kadrolar konusunda Hükûmetin elini
güçlendirmeye yaradığını belirtmek durumundayım. Yine
parmak demokrasisi işleyecek ve tasarı Meclisten geçecek. Biz
Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu yasalaşma sürecinde hiç olmazsa
hayati hususlarda birkaç katkı yapalım istiyoruz.
Yayınlarda millî değerlerimizin ve millî kültürümüzün
gözetilmesi gelecek neslin ülkeye ve ülke insanına
yabancılaşmaması açısından son derece önemlidir.
TRTden bu ilkeler üzerinde hassasiyetle durmasını bekliyoruz.
Çocuklarımızın bir an önce Batmanlerden, Spidermanlerden
vesaire kurtarılıp daha bizden birilerini kendilerine kahraman
yaptıkları, Batının kültür emperyalizmine karşı
koyabilecek çocuk televizyon kanalının bir an önce hayata
geçirilmesini bekliyoruz.
Sırası gelmişken, on beş gün önce
alınmış bir TRT kararını da sizlerle paylaşmak
istiyorum. TRTnin üretmiş olduğu programların özellikle dost ve
kardeş ülkelerin televizyonlarında gösterilmesi ve böylece kültür
coğrafyamızın gelişmesi ve genişlemesine hizmet
edilmesi yönünde alınan ve dost ve kardeş ülkelere hibe program
desteği verilmesini içeren TRT kararını desteklediğimizi
belirtmek istiyorum. Bu ilişkilerin ve desteğin devamı için de
TRTye büyük görevler düştüğünü bir kez daha hatırlatmak
istiyorum.
TRT sanatçılarına sahip çıkılmasını
ve onlara sanatçı duyarlılığıyla
yaklaşılmasını, sanata ve sanatçıya saygıyı
önemseyen Milliyetçi Hareket Partisi olarak sizlerden bekliyoruz.
TRTnin hiç olmazsa bugünden itibaren çoğulculuğa riayet
etmesini, muhalefetin de millî iradenin bir parçası olduğunu
anlamasını bekliyoruz.
Bu düşüncelerle, TRTnin bugünlere getirilmesinde emeği
geçen tüm emektarlara şükranlarımızı sunuyor,
tasarının ülkemize hayırlar getirmesini diliyor, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Korkmaz.
Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Şırnak
Milletvekili Sevahir Bayındır.
Buyurun Sayın Bayındır. (DTP sıralarından
alkışlar)
DTP GRUBU ADINA SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
219 sıra sayılı Kanun Tasarısının 5inci maddesi
üzerine grubum adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Radyo Televizyon Üst Kurulu tartışılırken pek
çok yönüyle tartışıldı. Yönetim çizgisi, yayın
çizgisi, kadrolaşma, bütün bunlar bir şekilde
tartışıldı ama her zamanki gibi tartışılmayan
çok önemli bir yön var: Kadınların medyada nasıl ele
alındığı, nasıl ele alınması gerektiği
ve bu kaynak, bu imkân üzerinden toplumsal bilinç nasıl
sağlanır, kadın temsiliyeti nasıl geliştirilir,
yapılan programlarda kadına yer var mı, yer varsa nasıl yer
veriliyor? Ne yazık ki yine kadının adı yoktu. O nedenle,
kadınların bir süre önce başlattıkları Medya
İzleme Grubunun bir bildirisini okuyarak, yani kadınların burada
sesi olarak düşüncülerimi sizinle paylaşmak istiyorum.
Ne diyor kadınlar? Kadınlar reklamlardaki deterjan
aşkından bıktılar artık. diyor. Cinsiyetçi
reklamcılıklara son. deniyor. Medyanın genelinde egemen olan
cinsiyetçi dil, söylem ve zihniyetten artık bıktık.
Reklamlardaki cinsiyetçiliğe dayanan, aslında yeni bir şey de
yaratmayan yaratıcılıktan da bıktık. Ürünlerinizi
satmak için kadınların bedenlerini öne sürmekten, cinsellikle ilgili
bin bir türlü imadan, tabulardan beslenmekten başka yaratıcı yol
bulamıyor musunuz? diye soruyor kadınlar. Hem ev işini sadece
kadınların görevi olduğunu düşünüyor hem de ev işinin
tüm zahmetini, kadınların ev içindeki emeğini yok
sayıyorsunuz. Ev işinin süpürgelerle dans edilerek yapılan
keyifli bir iş olduğunu mu zannediyorsunuz? Peki,
kadınların düşlerinin yeni perdeler, lekesiz yerlerden ibaret
olduğu fikrine nasıl vardınız? Kâğıt bebekler,
sıfır bedenler ile reklam dünyasının karton
kadınlarından bıktık. diyor kadınlar. Gerçek
kadınlar görmek istiyoruz. Bizler cinsiyet
ayrımcılığı yapan ve kadınların zihinsel,
bedensel bütünlüğünü ihlal eden tüm bu reklam filmlerini
kınıyoruz ve bu ürünleri tüketmeme kararı aldık. diyor
kadınlar. Yine, reklamlardan sorumlu
herkesi, Reklam Özdenetim Kurulu, Reklamcılar Derneği,
Reklamverenler Derneği ve tüm reklamcıları sorumluluğa
davet ediyorlar. Tabii, bu sorumluluğun en büyüğü de Hükûmette ve
Hükûmetin ilgili bakanlığında diyoruz. Biz de bu anlamda,
Hükûmeti imzaladığı uluslararası sözleşmelerin
gereklerinin yerine getirilmesi için bir kez daha buradan uyarıyoruz.
Peki, medyada kadının temsiliyeti ne kadardır?
Sayısal olarak baktığınızda, medyanın bütün
çalışmaları neredeyse kadınlar üzerinden gider. Ama, ne
yazık ki, Duygu Asena gibi ünlü bir yazarın
Kendisini, burada
saygıyla anıyorum, rahmetle anıyorum. Ne yazık ki,
kadının kendi var, ama, adı yok medyada. Bunu birkaç rakamla
sizlere iletmek istiyorum.
Örneğin, Arka sayfa güzellerinin yüzde 100ü kadın,
yüzde sıfırı erkek. diyor kadınlar. Medya yöneticilerinin
yüzde 15i kadın, yüzde 85i erkek. Köşe yazarlarının yüzde
11i kadın, yüzde 89u erkek. Televizyonların siyasi
tartışma programlarına katılan konukların yüzde 11i
kadın, yüzde 89u erkek. Haber kaynaklarının yüzde 18i
kadın, yüzde 82si erkek. Genel yayın yönetmenlerinin yüzde
sıfırı kadın, yüzde 100ü erkek. Bunlar, geçmiş
aylarda Medya İzleme Grubunun yaptığı bir konferansta
kamuoyuna sunduğu istatistik sonuçlarıdır.
Peki, medyada çalışan kadınların temel
sorunları nelerdir? Çalışan sayısı erkeklerle
eşit, hatta, belki biraz daha fazla. Ancak, yukarılara doğru çıktıkça
bu sayı azalıyor. Yönetici kadın sayısı, özellikle
yazı işleri kısmında hâlâ çok az. Gazetecilik kadına
yakıştırılan bir meslek, ancak gazete yöneticiliği o
kadar değil. Ama, meseleyi gazete yönetmekten çok gazetecilik yapmak
olarak değerlendirdiğinizde, kadınlar bu işi gayet güzel
yapıyor, belki erkeklerden daha başarılılar.
Medya konusuyla, temsil oranıyla, kaynağıyla,
fotoğrafıyla, görüntüsüyle, diliyle ve karar vericileriyle erkek
olunca, kadının adı gibi yeri de yok ya da kadın
olmadığı için böyle. Aslında, dünyada da Türkiyede de
medya ortamının yüzde 30-35 kadarı kadınlardan
oluşuyor.
Yine, medyada en temel sorunlardan biri, medyada çalışma
koşulları genelde sorunlu. Öncelikle sendika yok, sosyal güvenceyle
çalışırsan ne şans, maaşlar arasındaki uçurum çok
fazla, en çok alanla en az alan arasındaki farkı sayılarla ifade
etmek mümkün değil. Kadınlar bu sorunları daha katmerli
yaşıyor. Az önce de belirttiğim gibi, gazeteciliğin saati,
tatili belli değil, duruma göre seyahati çok. Kadınlar, sadece bu
nedenle bile meslekten zorlanıyor. Yine, Yunanistanda yapılan bir
araştırmada kadın gazetecilerin yüzde 50ye yakını
tacize uğramaktadır. Ve yine, medya muhabiri eğitilmeli; magazin
kafasıyla haberciliğe son verilmeli. Bu magazin haberlerinin temel
kaynağı da kadın olarak işlenmektedir.
Bu anlamda biz, Hükûmeti bir kez daha Pekin Deklarasyonu ve Eylem
Planına uymaya çağırıyoruz. Bunun için iki temel strateji
var:
Birincisi, medya ve yeni iletişim teknolojileri içinde
kadınların karar alma ve kendilerini ifade etme konumlarına
katılımını ve ulaşılabilirliğini
artırmak.
İkincisi, medyada kadınların dengeli ve
klişeleşmiş olmayan görüntülerini
yaygınlaştırmak.
Dolayısıyla Hükûmetin, uluslararası hükûmetlerin bu
konuda imza attığı, Hükûmetimiz tarafından da onaylanan bu
deklarasyonun temel gereklerinin bir an önce yerine getirilmesini istiyoruz.
Bunun için öncelikle, temel başlıklardan biri,
çeşitli medya kuruluşlarının yönetici ve sahiplerinin
çalışmalarını kadın bakış açısıyla
yürütmeleri ve bunu medyada yansıtmaları için eş güdüm
çalışmalarının yapılması.
Yine medyada, özellikle reklam programlarında
kadının cinsel obje ve tüketici olarak
yansıtılmasının engellenmesi; bunun yerine,
kadının yaratıcı, katılımcı,
paylaşımcı, karar alıcı ve benzeri yönlerinin öne
çıkarılması.
Yine, medyada kadına ve çocuklara yönelik her türlü
şiddet, aşağılanma ve sömürünün önlenmesi amacıyla
yasal düzenlemelerin gözden geçirilmesi ve gerektiğinde yeni düzenlemelere
gidilmesi.
Yine, çalışan kadın imgelerinin güçlendirilmesi ve
yaygınlaştırılması için çeşitli mesleklerdeki
kadınların olumlu anlatılarına medyada daha fazla yer
verilmesi ve bu konuda sivil toplum örgütleriyle iş birliğine
gidilmesi.
Bu çerçevede; bir, Radyo Televizyon Üst Kurulu; ikincisi, hükûmet
sorumluluğu; üçüncüsü de sivil toplum örgütlerinin yapması gereken
görevler olarak belirlenen bu anlaşmada herkesi bu görevlerini yerine
getirmesine çağırıyoruz.
Ama şunu da belirtmek istiyoruz: Tabii ki bu konuda çok
umutlu olduğumuzu ifade edemeyiz çünkü var olan Hükûmet, grup başkan
vekilleri, zaman zaman Başbakan tarafından Kadın mal mı ki
kota verelim. denmektedir. O zaman, Sen imza atarken neye imza attın?
diye sormak istiyoruz ya da Hangi görevleri devraldın, neyi yürütüyorsun
farkında mısın? diye sormak istiyoruz.
Kadın kurtuluşunu Feminizme köle
olmayacağız. diyerek bu zihniyetinizi
kadın, aslında
yeri evidir, hizmettir demek anlamına gelmiyor mu? Bu zihniyetinizi
lütfen sorgulayın. Uluslararası sözleşmelerin gereği olan
ve sizin de yürütmekle sorumlu olduğunuz bu anlaşmaların
gereklerini yapın. Bunun için öncelikle kota sistemini, Radyo Televizyon
Üst Kurulunda olmak üzere, aslında hayatın her yerinde uygulamak
gerekecek. Bunun için Siyasi Partiler Yasasının
değiştirilmesi gerekiyor.
Kadının kurtuluşundan korkarak, kadını
geleneksel değerlerle eve hapsetmenin bin bir türlü planını
yapmak yerine
Bu, hiç kimseye kazandırmayacak, iktidar da olsanız,
hükûmet de olsanız, ne olursanız olun bu planınız,
artık günümüz dünyasında bir işe yaramayacak, kadını
kimse artık evine kapatma gücünü elde edemeyecektir. O nedenle, size
düşen
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, konuşmanızı
tamamlayınız.
SEVAHİR BAYINDIR (Devamla) Teşekkürler.
halkın size verdiği sorumlulukları,
inançları, cinsleri, milliyetleri ayırmadan herkese eşitlikçi
bir hizmet vermektir.
Bu bakış açısıyla
bakılmadığı zaman bugün telekulak spekülasyonuyla,
yarın başka başka konularla her gün sansasyonel olarak bu
antidemokratik sistemin hepimiz mağduru olmuş olacağız ve
her zaman bu kürsüden ifade ediyoruz, demokrasi herkese lazım, herkes bir
gün demokrasiye ihtiyaç duyacaktır. Telekulak sistemi bugünkü olay
değil, ortam dinlemeden tutalım telefon dinlemelere kadar Türkiyede
bu işin en büyük mağdurları bizleriz her şeyden önce. O
nedenle, işi parça parça ele almak ya da her kanun ele
alındığında Nerede hırsızlık
yapılmış? tartışmasından ziyade bu sistem
hırsızlığı nasıl üretiyor, bu sistem kuşkuyu
nasıl yaratıyor, bu sistem antidemokratik uygulamaları nasıl
oluşturdu ve bütün hükûmetler süreçlerinde yer alanların burada
katkısı nedir, herkes dönüp bunun hesabını vermeli. Yoksa
sıra kendinize geldiğinde çok geç olmuş olabilir diyorum ve
teşekkür ediyorum. (DTP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Şahsı adına Ankara Milletvekili Aşkın
Asan.
Sayın Asan, buyurun. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
AŞKIN ASAN (Ankara) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 5inci maddesi ile ilgili görüşlerimi
bildirmek amacıyla şahsım adına söz almış
bulunuyorum ve hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, sektörlerinde lider konumunda bulunan
birçok kurum teknolojik gelişmelerin etkisiyle büyük tehlike ve aynı
zamanda da büyük fırsatlarla karşı karşıya
kalmıştır. 2000li yılların bu dinamik rekabet
ortamında kurumların ürünlerini, süreçlerini ve örgütsel
yapılarını sürekli yenilemesi varlıklarını devam
ettirmenin temel unsurları olmuştur. Başka bir deyişle,
sürekli değişen dinamik bir çevrede rekabet üstünlüğü elde
etmede ve bu üstünlüğü sürdürmede yenilikçilik vazgeçilmez bir araç hâline
gelmiştir.
Yeniden yapılanma kavramı son yıllarda toplam
kalite yönetiminden sonra en çok sözü edilen kavram olmuştur. Kavram
olarak, işletmelerin rekabet koşullarına uyabilmeleri ve
müşterilerine daha iyi, daha kaliteli, daha çabuk ve daha ucuz hizmet
sunabilmeleri için işletme bünyesindeki tüm iş yapma usul ve süreçlerinin
köklü bir şekilde gözden geçirilmesi ve yeniden
yapılandırılmalarını ifade etmektedir. Yeniden
yapılandırılmada başarılı küçülme en önemli
ilkelerden biridir. Küçülmenin amaçları olarak şunlar
sayılabilir: Maliyetleri düşürmek, karar sürecini
hızlandırmak, rakiplerin davranışlarına daha kısa
sürede cevap verebilmek, iletişimdeki bozulmaları azaltmak, daha çok
sonuca dönük çalışır duruma gelmek, işletme içi süreçlerden
çok müşteri gereksinimlerine odaklanmak, verimliliği artırmak,
yeni fikirlerin kısa sürede uygulamalarını sağlamak, sinerjiyi
artırmak, kişisel sorumlulukları daha kolay izlemek.
Organizasyonlar, başarılı bir küçülme için
bilinçli, planlı ve etkin biçimde hareket etmelidirler. Organizasyonel
performansı geliştirmek için iş gücünde yapılacak
azaltmanın hem işletmeye hem de iş görenlere en az
sıkıntı yaratacak biçimde planlanması ve uygulanması
gerekmektedir.
TRTnin gelişen dünyaya ayak uydurabilmesi için yeniden
yapılanması gereği apaçık ortadadır. Görüşülen
kanun maddesiyle, Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumunun, devletin genel idare
düzenine bağlı kalınarak, diğer yandan kamu radyo ve
televizyon yayıncılığı hizmetinin niteliği de göz
önünde tutularak, daha etkili ve dinamik bir teşkilat yapısına
kavuşturulmasına olanak verecek şekilde yeniden
yapılandırılması planlanmaktadır.
Daire başkanlıklarının görev ve
fonksiyonları yeniden gözden geçirilmiş, görev ve fonksiyonu kalmayan
daire başkanlıkları kaldırılmış, benzer
işleri yapan, görev ve yetkileri iç içe olan gereksiz kadro ve maliyetlere
neden olan daire başkanlıkları birleştirilmiş,
taşra teşkilatları küçük birimler hâline getirilmiştir.
Yine, görüşülen bu maddeyle, Kuruma, yurt
dışında büro açabilme olanağı verilmiştir.
Görülüyor ki yeniden yapılandırılma sürecinde küreselleşen
dünya ihtiyaçlarına da yönelik her türlü tedbir
alınmıştır.
Konuşmama son verirken bu yeni düzenlemeyle Türkiyenin kamu
yayıncılığı yapmakla görevlendirilen tek yayın
kuruluşu TRTnin halkın geri bildirimine önem veren açık,
dinamik, üretken ve en önemlisi cumhuriyet ilkelerine bağlı,
tarafsız yayıncılığı hedef alan misyonunda daha
da başarılı olacağına ilişkin inancımı
bildirir, hepinize saygılar sunarım. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Şahsı adına ikinci konuşmacı Muğla
Milletvekili Mehmet Nil Hıdır.
Sayın Hıdır, buyurun efendim.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Sayın
Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; 219
sıra sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının
5inci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi sevgi ve
saygıyla selamlarım.
Değerli arkadaşlar, tüm dünyada gelişen teknolojik
değişim görsel yayıncılıkta da tekelciliği
ortadan kaldırmıştır. Bu noktadan hareketle Hasılat
Daire Başkanlığının kaldırılması,
bazı dairelerin birleştirilmesi, bölge müdürlüklerinin yerine daha
küçük, verimli birimlerin oluşturulması, az sayıda ama
fonksiyonel strateji ve politika üreten yönetim birimlerinin
oluşturulması, idari yapılanmanın çağdaş
yayıncılığı mümkün kılacak özerk ve esnek bir
hâle dönüştürülmesi için yapılan değişikliklerdir. Klasik
kamu iktisadi teşekküllerinin hantal personel yapısından uzman,
çağdaş yayıncılık vasıflarına uygun bir
yapılanmaya gidilmesi temel amacımızdır. Tüm bu değişikliklerle
devletin mevcut idari yapılanması içinde çağdaş normlara
uygun, dinamik bir yapının kurulması
amaçlanmıştır. BBC, RAI ve NOS gibi dünyaca ünlü
yayıncılar bu değişiklikleri yıllar önce
yaptıkları için çağdaş normları
yakalamışlardır. Türkiye Radyo Televizyon Kurumunda da siyasi
baskılardan uzak, kamu yararını gözeten çağdaş bir
yayıncılık yegâne hedefimizdir.
Mevcut yapı karar almayı yavaşlatmaktadır.
Yayınlara olumlu katkı sağlamak bu hâliyle mümkün değildir.
Elektronik yüksek mühendisliğine alternatif olarak elektronik
haberleşme ve bilgisayar mühendisliği de devreye sokulmaktadır.
Bu yasayla, 2008 yılında emekli olmayı isteyen TRT
personeline yüzde 30 daha fazla emeklilik ikramiyesi vermek suretiyle, hâlen
çalışanların mağduriyetlerinin de önüne geçilmesi
hedeflenmiştir.
Keza, Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Açık Öğretim
Fakültesi gibi sektörlerle yapılacak protokol çerçevesinde TRT
yayınlarının sektör bazında farklı yayınlar
yapmak suretiyle yayın alanını genişletmesine de
fırsat verilmektedir.
Yine, tasarının geneliyle, Türkiye Radyo Televizyon
Kurumu, yurt dışında Türkiyenin olumlu yönden
tanıtılmasına da katkı sağlamaya devam edecektir.
Bugün yurt dışında en çok güvenilen kanal, gururla
söyleyebiliriz ki Türkiye Radyo Televizyon Kurumudur.
TRT, kültürel yapımızın ne olduğunu
anlatmasının yanı sıra, bizi ve ülkemizi yurt
dışında çok farklı olarak tanıtan sözüm ona yerli
kanalların saçtığı zehirlerin panzehiridir. Bu yönüyle
Türkiye Radyo Televizyon Kurumu önemli bir görevi icra etmektedir.
Değerli arkadaşlar, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin
yürütme ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin yasama çalışmaları
çerçevesinde Türkiyenin kültürel tanıtımına ve
çocuklarımızın eğitimine katkı sağlayan TRTyi
borazancıbaşı kanal olarak vasıflandırmak ülkemiz
adına talihsiz bir açıklamadır.
Türkiyenin son beş yılında taşların yerli
yerine oturduğunu, demokratik kurum ve kuruluşların özgür,
halkın taleplerini dile getiren kurumlar hâline dönüştüğünü hep
birlikte müşahede etmekteyiz.
Şüpheci ataklarıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
çıkardığı her yasayı Borazancı, kemirgen, çiftlik,
telekulak, kadrolaşma gibi kelimelerle tanımlamak, psikolojik bir
vakanın ne kadar vahim boyutlara ulaştığını
gösteren en önemli delillerdir.
Değerli arkadaşlar, Türkiye Radyo Televizyon Kurumu bu
yasa tasarısıyla daha özerk hâle gelecektir. Hantal yapısı
dinamik bir yapı kazanacaktır. Milletimizin gelişen, büyüyen,
modernleşen, cumhuriyetine, demokrasisine, hukuki kurum ve
kurallarına sahip çıkan bir kurum hâline gelecektir. Türkiyenin 20
milyon insanını, Doğu Anadoluda, Karadenizde, Güneydoğu
Anadoluda yaşayan Azeri, Acem, Arap
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET NİL HIDIR (Devamla) -
Laz, Gürcü, Çerkez, Afgan,
Tatar ve Özbek vatandaşlarımızı sadece bir şemsiye
altında toplamak suretiyle, bütün dünyaya bölücü cümlelerle Türkiyenin
imajını sarsmak, hiç kimsenin haddine değildir. Türkiye Radyo
Televizyon Kurumu sayesinde, ülke tanıtımında, birlik ve
beraberliğimiz her vesileyle vurgulanmıştır, vurgulanmaya
devam edilecektir.
Değerli arkadaşlar, TRT, doğru, ilkeli,
birleştirici, bütünleştirici yayınlarıyla ülkemizi
doğru tanıtmaya devam edecektir. Bunu yaparken kadrolaşmayı
ikide bir öne süren arkadaşlarımıza cevap niteliğinde
olması bakımından, 2000 yılında çalışan
sayısı 8.171 iken, 1.217 personelin düşürülmesi neticesinde, 2008
yılında bu rakam 6.954 olmuştur. Kadrolaşma niyetinde olan
Sayın Genel Müdür
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET NİL HIDIR (Devamla) -
2.726 kişiyi hâlen
boş bırakmaktadır.
Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Hıdır.
Madde üzerinde soru-cevap işlemi
gerçekleştireceğiz.
Sayın Gök
İSA GÖK (Mersin) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Hep kadrolaşmadan bahsedildi. Adana Haber Bürosuna
geçtiğimiz hafta 3 yeni personel alındı Zaman gazetesi
temsilciliği üzerinden, 1 kameraman, 1 haber muhabiri, 1 teknisyen.
Erzurum Habere de geçenlerde 2 kişi daha alındı, 2 personel.
Madem kadro fazlalığı var, bunlara onay nasıl verildi?
İki: Malum tek il radyosu Hataydı, kapatıldı.
Sekiz bölge radyomuz var: Ankara, İstanbul, İzmirin haricinde,
onlarla beraber Çukurova -yani Mersinde kurulu- Trabzon, Erzurum,
Diyarbakır, Antalya. Mersinde kurulu Çukurova Radyosunun yeri,
binası başka kurumlara verilecek mi? Çünkü Mersinde il
sağlık müdürlüğü ekipleri mütemadiyen Mersine Radyomuzun içine
geliyor
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İSA GÖK (Mersin) Bitirebilir miyim Sayın Başkan.
BAŞKAN Benim buradan açma şansım yok Sayın
Gök, çünkü mikrofon otomatik kapandı. Ama konuyu anladı herhâlde
Sayın Ünlütepe
İSA GÖK (Mersin) Sayın Başkanım, bitmedi
ama.
BAŞKAN Sayın Gök, otomatik olarak mikrofon kesiliyor.
Sayın Ünlütepe yok mu efendim?
Sayın Akkuş
AKİF AKKUŞ (Mersin) Sayın Başkan, Sayın
Bakanım; 2954 sayılı Radyo ve Televizyon Kanununun 13üncü
maddesi (c) bendinde genel müdür ve genel müdür yardımcılarında
on beş yıllık tecrübe istenmektedir. 219 sıra
sayılı Yasa Tasarısında bu sürenin on iki yıla
çekilmesinin ve genel müdür adayının yaşının kırk
olmasının kaldırılmasının nedeni nedir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Akkuş.
Sayın Çalış
HASAN ÇALIŞ (Karaman) Sayın Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanım, TRTde geçici işçi statüsünde on bir
ay çalışan sözleşmeli personele kadro vermeyi düşünüyor
musunuz? Bu yasaya bir önergeyle eklemeyi düşünür müsünüz?
İkinci sorum: TRTnin hizmet satın aldığı
kuruluşlarda sigortasız işçi
çalıştırıldığı, dolayısıyla
sigortasız işçi çalıştırılmasına alet
olduğu yönünde haberler var, doğru mudur?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Öztürk
FATİH ÖZTÜRK (Samsun) Sayın Bakanım, Cumhuriyet
Halk Partisinin İletişim Danışmanı Baki Özilhan,
TRTde kadrolu olarak Genel Müdür Uzmanı olarak çalışıyor
mu?
Yine 22 Temmuz seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisinden
milletvekili adayı olan Baki Özilhan, milletvekili adayı olduğu
dönemde Kanaltürk adlı televizyonda siyasi içerikli programlar yaptı
mı?
Yine TRT Genel Müdür Uzmanı Baha Ülgen, Cumhuriyet Halk
Partisi Meclis Grubunda basın danışmanlığı
yapıyor mu? Baha Ülgenin, Yücel Yenerin TRT Genel Müdürlüğü
döneminde TRTde yapım-yayın elemanı olarak
alındığı ve siyasi haberlere müdahalede bulunduğu
iddiaları doğru mu?
Teşekkür ederim efendim.
MUHARREM İNCE (Yalova) Herhangi bir devlet dairesinden
danışman alamaz mıyız? Senin danışmanın
nerede çalışıyor? Benim danışmanım da Köy
Hizmetlerinde çalışıyor, ne olacak!
BAŞKAN Sayın Süner
TAYFUR SÜNER (Antalya) Sayın Başkan, 3üncü maddeyle
ilgili bir sorum var.
Bu maddeye göre, genel müdür yardımcılarından ikisi
Bakanlar Kurulu kararıyla Yönetim Kurulu üyeliğine atanabilecektir.
Aynı maddede yer alan diğer bir düzenlemeye göre ise atanan iki
Yönetim Kurulu üyesi herhangi bir süreye bağlı olmaksızın
Bakanlar Kurulunca görevden alınabilecektir. Bu hükümler hukuka uygun
mudur?
İkinci sorum 9uncu maddeyle ilgili: Maddede geçen söz konusu
personele Atandıkları yeni kadroların ücret (fazla mesai ücreti
hariç) bu özel hizmet tazminatı toplam net tutarının, eski
kadrolarına bağlı olarak en son ayda almakta oldukları
ücret (fazla mesai ücreti hariç) bu özel hizmet tazminatı toplam net
tutarından az olması hâlinde aradaki fark tutarı, fark
kapanıncaya kadar, atandıkları kadroda kaldıkları
sürece herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaksızın ayrıca
tazminat olarak ödenir. denilmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
TAYFUR SÜNER (Antalya) Bu durumda, kurum personelinin
tamamı kazanılma hakları olan ortalama
BAŞKAN Sayın Süner, otomatik kesildi.
TAYFUR SÜNER (Antalya) -
164 lira fazla kayma
Bu, Anayasaya
aykırı değil midir?
BAŞKAN - Sayın Koca
İHSAN KOCA (Malatya) Sayın Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Aracılığınızla Sayın Bakana sormak
istiyorum.
Önceki dönemde TRTde, gazetelerde köşe
yazarlığı yapıp program yapan yazarlar olmuş mudur?
Bunlardan hâlâ devam edenler var mıdır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Buyurun Sayın Bakanım.
DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum. Bu soruların bir kısmı -yine dün de
söyledim- somut olan falan falan yerde çalışıyor mu? mesela
onlarla ilgili yazılı olarak cevap vereceğim. Ama sık
tekrar edilen bir iki soru var, müsaade ederseniz, onlara temas etmek istiyorum
evvela.
Bunlardan biri: Sayın İnce Hem yeni teknolojiye uyum
sağlamak vesaire için deniyor ama aynı zamanda onunla ilgili de
herhangi bir düzenleme görünmüyor. dedi. Bizim kanaatimize göre üç dört
maddede bu düzenleme yer alıyor.
Kanunun 1inci maddesinde yapılan değişiklikle
medya araçlarından yapılan yayınlarla ilgili bir yeni düzenleme
getiriliyor. Bunun söylediğimizle doğrudan ilgisi var.
Ayrıca, tasarının 4üncü maddesiyle asıl
Kanunun 13üncü maddesi değiştiriliyor. Burada, genel müdür
yardımcılarından birinin nitelikleri sayılırken
televizyon, radyo, haberleşme, bilgisayar, telekomünikasyon, elektronik,
kitle iletişim gibi alanlarla ilgili uzmanlık da düşünülerek
yasada, yani tasarıda yer alan maddede bir genişletilme oluyor.
Dolayısıyla, bu da yine o teknolojiye uyum sağlamayla
doğrudan ilgili.
Yine ayrıca tasarının 5inci maddesiyle ki Kanunun
16ncı maddesine değişiklik getiriyor. Orada da yine bir stüdyo
ve program iletişim sistemi, dairesi zenginleştiriliyor, ama
ayrıca bilgi teknoloji dairesi kuruluyor zaten.
Yine, 8inci maddeyle, Kanunun 50nci maddesine getirilen
değişikliklerle de yayın, yapım, teknik ve bilişim
hizmetlerine münhasır olmak üzere bir personel istihdamı vizyonu
getiriliyor. Yani, bu işlerin yapılabilmesi için de buna tekabül eden,
bunu karşılayan bir istihdamda yenilik düşünüyor.
Dolayısıyla, bizim orada söylediğimiz teknolojiye
uyum konusu boşta kalmıyor, onun altı dolu.
Bir diğer konu, bu, sanatçılarımızla ilgili
Arkadaşlarım, hiçbir sanatçı mağdur edilmiyor. Tam tersine,
aslında bizim çıkardığımız yeni yönetmelikle
sanatçıların, sanatkârların durumu daha bir rahatlık
kazanıyor. Çünkü bu yönetmelik, Kurumun kadrolarında sanatçı
olarak çalışanlar ve sanatçı niteliğinden dolayı
Kurumun idareci, uzman, şef ve benzeri diğer kadrolarında
görevli bulunanlar ile spiker ve teknisyenlerden oluşacak
toplulukların konser, festival, radyo ve televizyon programları ve
benzeri sanat faaliyetlerinde bulunabilme imkânı var. Aslında bu,
şöyle veya böyle devam ediyor ama maalesef yasa dışı gibi
görünüyor. Dolayısıyla, biz onu şimdi güvence altına
alıyoruz. Onların daha fazla hizmet etme, daha fazla hizmet sunma
imkânını da ayrıca bu yönetmelikle zaten getirdik, yasada da
zaten onu olumsuz olarak etkileyecek herhangi bir şey yok,
sanatçılarımız TRTdeki görevlerine devam edecekler ama
durumları daha iyileştirilerek ve çalışma
şartları, çalışma atmosferleri daha rahatlatılarak
devam edecekler.
Bu sendikalarla ilgili bir soru vardı. Bana gelen bilgiye
göre herhangi bir değişiklik söz konusu değil. Yani, orada,
zaten sendikada görevli olan arkadaşlarımızın bir
kısmı idari görevlerde ve hizmetlerine devam ediyorlar.
Dolayısıyla, herhangi bir değişiklik söz konusu değil,
yerlerinin değiştirilmesi diye bir şey söz konusu değil,
öyle bir durum yok. Efendim varsa, öyle bir bilinen varsa, somut örnek
verirseniz onu da şey yapabiliriz.
MUHARREM İNCE (Yalova) Maaş Sayın Bakan,
maaş!
DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) Hayır, şimdi,
şu anda mevcut olan bilgilerimiz bu.
MUHARREM İNCE (Yalova) Bordrosu yok mu ya! Devlet
sırrı mı bu? Arkadaşlar, merak etmiyor musunuz TRT Genel
Müdürünün maaşını?
DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) Bu, on iki yıl
konusunda, genel müdür ve yardımcılarına on beş
yıllık süre niye on iki yıla indiriliyor
İSA GÖK (Mersin) Sayın Bakan, efendim, somut
sorularımıza cevap verin lütfen.
MUHARREM İNCE (Yalova) Maaş kaç para, maaş?
DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) Somuta cevap veriyorum,
diyorum ki yer değiştirme olmuşsa bana Şurada
olmuştur. diye belge getirin.
İSA GÖK (Mersin) Sayın Bakan, efendim, gayet net.
Mersin radyo binasını başka bir kuruma tahsis etmeyi
düşünüyor musunuz?
DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) Tamam, geliyor, acele
etme, geliyor o.
İSA GÖK (Mersin) Süreniz bitiyor ama
DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) Tamam. Ben cevap
vermeyeceğim demedim ki. Acele ediyorsun. En son konuşan
arkadaşlardan biriydin. Hemen söyleyeyim: Çukurova Radyosu
binasının Mersin İl Sağlık Müdürlüğüne devri veya
yer verilmesinin aslı astarı yoktur.
İSA GÖK (Mersin) Tamam, sağ olun.
DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) Çok teşekkür
ederim, tamam.
Ayrıca, Genel Müdür
MUHARREM İNCE (Yalova) Sayın Bakan, performans
ikramiyesi ne kadar aldı Sayın Genel Müdür? Merak ediyorum,
parayı merak ediyorum.
DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) Lütfen şu
cevabı bitireyim.
Genel Müdür ve yardımcıları arasında on
beş yıllık süre niye on iki yıla indiriliyor?
Arkadaşlar, bugünün teknolojik, bilimsel, bilişsel imkânlarıyla,
açıkçası eskiden on iki senede kazanılan tecrübeler çok rahatça
bugün on senede de kazanılabilir, daha da rahat kazanılabilir, daha
az ve kısa zamanda kazanılabilir, onun için. Zaten, 657
sayılı Devlet Memurları
Kanununun 68inci maddesinin (b) fıkrasına da uygun hâle
getiriliyor bu değişiklikle getirdiğimiz bizim yeni durum.
MUHARREM İNCE (Yalova) Sayın Bakan, niye
öğrenemiyoruz parayı?
DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) Evet, Baki Özilhanla
ilgili arkadaşlarımızın soruları vardı. TRT
kadrolu genel müdür uzmanıdır bu arkadaşımız. O
dönemde Kanaltürkte siyasi içerikli programlar yapmıştır. Yücel
Yener döneminde siyasi ağırlıklı programlar
yapmıştır. Arkadaşımızın sorduğu soru
bu.
Bir de Baha Ülgen. Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Sekreterliği emrinde geçici görevle bulunduğu Mecliste CHP Grubunda
basın danışmanlığı yapıyor, evet.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Bunda anormal ne var,
anlamadım ki ya? Efendim, her parti devletin çeşitli dairelerinden
kadro isteyebilir, çalıştırabilir.
FATİH ÖZTÜRK (Samsun) -
Kadrolaşma var. diyor arkadaşlar ya!
DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) Bir şey söylemedik
ki, ben eleştirmiyorum. Eleştiri anlamında söylemiyorum.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Size demiyorum. Onu sorana
soruyorum.
DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) Tamam. Evet,
Danışmanlık yapıyor. diyorum. Tamam, bitti. Benim
söylediğim sadece o, bitti.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
MUHARREM İNCE (Yalova) Senin danışmanın
nerede çalışıyor? Ya çocukça bir soru bu, çocukça! Milletvekili
böyle soru sormaz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Milletvekili soru soruyor.
MUHARREM İNCE (Yalova) Böyle soru mu olur ya?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Senin sorduğun soru
neydi?
FATİH ÖZTÜRK (Samsun) Allah Allah! Kadrolaşma var. diyorlar!
MUHARREM İNCE (Yalova) Olur mu canım, maaşı
soruyorum ben maaşı! Bu devletin parasından kaç para maaş
alıyor? Öğrenmek istiyorum bunu. Niye öğrenemiyorum, devlet
sırrı mı bu? Devlet sırrı mı bu?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, madde üzerinde altı
adet önerge vardır
DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) Maaşını
BAŞKAN Sayın Bakanım, tamamlandı mı
efendim?
DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) Peki
Peki
MUHARREM İNCE (Yalova) Sayın Başkanım,
6ncı maddede 20 imzayla kapalı oturum istiyoruz. Bu devlet
sırrı mı, kapalı oturumda görüşmek istiyoruz
Sayın Başkanım.
ERTEKİN ÇOLAK (Artvin) Şov yapma be! (CHP
sıralarından gürültüler)
MUHARREM İNCE (Yalova) Sen şov yapma!
BAŞKAN Sayın İnce
Sayın Bakanım, bu hususta bir açıklama yapacak
mısınız?
DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) Yapacağım
efendim, bir dakika.
BAŞKAN Evet, Sayın
Bakanın açıklamasını dinleyelim.
Sayın İnce
Sayın İnce
DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) Efendim, ben
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım, müsaade eder misiniz?
BAŞKAN Efendim, açıklama yapacak.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Efendim, başka bir
konuyu arz etmek istiyorum.
MUHARREM İNCE (Yalova) Milletin parasının
hesabını soruyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Biraz önce Sayın
Milletvekili, bir milletvekili arkadaşımızın sorduğu
soruyu çocukça diye küçümsedi. Burada milletvekilleri her türlü soruyu
sorabilirler. Sayın Milletvekili sözünü geri alsın.
BAŞKAN Arkadaşlar
MUHARREM İNCE (Yalova) Sayın Başkanım, soru
şu
BAŞKAN Sayın İnce
MUHARREM İNCE (Yalova) O soruyu geri alsın, ben de
sözümü geri alayım. Öyle soru olmaz.
BAŞKAN Sayın İnce, zaten Başkanlık
Divanının böyle bir tespiti falan yok. Siz kendi aranızda
konuşuyorsunuz herhâlde tahmin ediyorum.
Sayın Bakanım, buyurun efendim.
DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) Efendim, Sayın
Genel Müdürün genel müdür olarak TRT Kurumundan aldığı maaş
6.296,13 YTLdir.
MUHARREM İNCE (Yalova) Diğerleri? Diğerleri?
DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) Diğerleriyle ilgili
benim elimde bir bilgi yok. (CHP sıralarından gürültüler)
MUHARREM İNCE (Yalova) Önergeyi verdik, önerge
işlemde.
BAŞKAN Saygıdeğer arkadaşlar, sakin
olalım.
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) Sayın Genel Müdür
rakamları söylesin, biz toplarız efendim, önemli değil.
MUHARREM İNCE (Yalova) Performans ikramiyesi ne kadar,
Aveadan ne kadar, Telekomdan ne kadar? Bunları öğrenelim.
BAŞKAN 5inci madde üzerinde altı adet önerge
vardır. Önergeleri geliş sırasına göre okutup
aykırılık durumuna göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 219 sıra sayılı Türkiye
Radyo ve Televizyon Kanunu ile Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve
Yayınları Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 5 inci maddesi ile
değiştirilen 2954 sayılı Kanunun 16 ncı maddesinin
birinci fıkrasında yer alan Genel Sekreterlik ve Özel Kalem
Müdürlüğü ibaresinin Genel Sekreterlik, Özel Kalem Müdürlüğü
şeklinde, Haber, ibaresinin de Haber ve Spor Yayınları,
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa
Elitaş |
Veysi Kaynak |
İhsan Koca |
|
Kayseri |
Kahramanmaraş |
Malatya |
|
Mehmet Tunçak |
Fevzi
Şanverdi |
|
|
Bursa |
Hatay |
|
BAŞKAN Saygıdeğer milletvekilleri, şimdi
Kâtip Üye arkadaşımızın okuyacağı önergenin metni
biraz önce okunan önergeyle aynı olduğundan sadece imza sahiplerini okutuyorum:
|
Mehmet Günal |
Muharrem
Varlı |
Cemaleddin Uslu |
|
Antalya |
Adana |
Edirne |
|
Yılmaz
Tankut |
Süleyman L.
Yunusoğlu |
|
|
Adana |
Trabzon |
|
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 219 sıra sayılı Türkiye
Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 5'inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
|
Kamer Genç |
|
|
|
Tunceli |
Madde 5- 2954 sayılı Kanunun 16 ncı maddesinin
birinci ve ikinci fıkraları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu; Genel Müdür, dört Genel
Müdür Yardımcısı (yayın ve program, idari, teknik, mali),
Hukuk Müşavirliği, Teftiş Kurulu Başkanlığı,
Yayın Denetleme Kurulu Başkanlığı, Genel Sekreterlik
ile Televizyon, Radyo, Haber, Dış Yayınlar, Müzik, Arşiv,
Strateji Geliştirme, Bilgi Teknolojileri, Stüdyolar ve Program İletim
Sistemleri, Verici İşletmeleri, Araştırma ve İmalat,
Muhasebe ve Finansman, Satın Alma, İnsan Kaynakları, Eğitim,
Reklam -Tasarım- Tanıtım ve Destek Hizmetleri Daire Başkanlıklarından
oluşur. Dairelerin Genel Müdür Yardımcılarına olan
bağlantıları Genel Müdürün teklifi ile Yönetim Kurulu
tarafından belirlenir."
"Türkiye Radyo-Televizyon Kurumunun taşra
teşkilatı; Genel Müdürlüğe bağlı Bölge Müdürlükleri
ile haber bürolarından oluşur. Kurum, yurt dışında
büro açabilir, bu bürolarda personel çalıştırabilir.
Türkiye Radyo-Televizyon Kurumunun her seviyedeki
teşkilatlanma değişikliği (lağvetme, tensik, yeni
kuruluş), Genel Müdürün teklifi, Yönetim Kurulunun onayı ile
yapılır. "
BAŞKAN Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, şimdi, Sayın Tüzünün okuyacağı
önergenin metni, biraz önce okunan önergeyle aynı olduğundan, bu
önergede de sadece imza sahiplerini okutuyorum:
|
Bülent
Baratalı |
Enis Tütüncü |
Muharrem
İnce |
|
İzmir |
Tekirdağ |
Yalova |
|
Turgut Dibek |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Halil Ünlütepe |
|
Kırklareli |
Malatya |
Afyonkarahisar |
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 219 sıra sayılı Türkiye
Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 5'inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Gültan
Kışanak |
Hasip Kaplan |
M. Nezir
Karabaş |
|
Diyarbakır |
Şırnak |
Bitlis |
|
Sırrı
Sakık |
Fatma Kurtulan |
Sevahir
Bayındır |
|
Muş |
Van |
Şırnak |
MADDE 5- 2954 sayılı Kanunun 16 ıncı
maddesinin birinci ve ikinci fıkraları aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu; Genel Müdür, dört Genel
Müdür Yardımcısı (yayın ve program, idari, teknik, mali),
Hukuk Müşavirliği, Teftiş Kurulu Başkanlığı,
Yayın Denetleme Kurulu Başkanlığı, Genel Sekreterlik
ile Televizyon, Radyo, Haber, Dış Yayınlar, Müzik, Arşiv,
Strateji Geliştirme, Bilgi Teknolojileri, Stüdyolar ve Program İletim
Sistemleri, Verici İşletmeleri, Araştırma ve İmalat,
Muhasebe ve Finansman, Satın Alma, İnsan Kaynakları,
Eğitim, Reklam -Tasarım- Tanıtım ve Destek Hizmetleri Daire
Başkanlıklarından oluşur. Dairelerin Genel Müdür
Yardımcılarına olan bağlantıları Genel Müdürün
teklifi ile Yönetim Kurulu tarafından belirlenir."
"Türkiye Radyo-Televizyon Kurumunun taşra
teşkilatı; Genel Müdürlüğe bağlı Bölge Müdürlükleri
ile haber bürolarından oluşur. Kurum, yurt dışında
büro açabilir, bu bürolarda personel çalıştırabilir.
Türkiye Radyo-Televizyon Kurumunun her seviyedeki teşkilatlanma
değişikliği (lağvetme, tensik, yeni kuruluş), Genel
Müdürün teklifi, Yönetim Kurulunun onayı ile yapılır."
Yönetim kademelerinde kadın temsiliyeti gözetilir.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 219 sıra
sayılı Kanun Tasarısının bundan sonraki görüşmelerinin
kapalı oturumda görüşülmesine dair İç Tüzükün 70inci maddesine
göre verilmiş bir önerge vardır.
Kapalı oturum istemine dair önergeyi okutuyorum:
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Önergelerin mi Sayın
Başkan kapalı oturumda?
BAŞKAN Efendim şu anda talep edildi.
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI (Devam)
C)
Önergeler
1.- Burdur Milletvekili Ramazan
Kerim Özkan ve 19 arkadaşınca verilen, Türkiye Radyo ve Televizyon
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının görüşmelerine, İç Tüzükün 70inci
maddesine göre, kapalı oturumda devam edilmesine dair önergesi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 219 sıra sayılı TRT
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının görüşmelerinin Meclis İç Tüzükü madde
70in gereği kapalı oturumla yapılmasını arz ve teklif
ederiz.
Ramazan Kerim Özkan, Burdur?
Burada.
Tayfur Süner, Antalya?
Burada.
Muharrem İnce, Yalova?
Burada.
Abdurrezzak Erten,
İzmir? Burada.
Mehmet Ali Susam,
İzmir? Burada.
Birgen Keleş, İstanbul? Burada.
Ali İhsan Köktürk, Zonguldak? Burada.
Oğuz Oyan, İzmir? Burada.
Orhan Ziya Diren, Tokat? Burada.
Fatma Nur Serter, İstanbul? Burada.
Fehmi Murat Sönmez, Eskişehir? Burada.
Fevzi Topuz, Muğla?
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Takabbül ediyorum.
BAŞKAN Sayın Hakkı Suha Okay takabbül ediyor.
Zekeriya Akıncı, Ankara? Burada.
İlhan Kesici, İstanbul? Burada.
Haluk Koç, Samsun? Burada.
Necla Arat, İstanbul? Burada.
Eşref Karaibrahim, Giresun? Burada.
Engin Altay, Sinop? Burada.
Osman Kaptan, Antalya? Burada.
Abdurrezzak Erten, İzmir?
BAŞKAN Abdürrezzak Erteni iki defa okudun.
Durdu Özbolat, Kahramanmaraş?
BAŞKAN Sayın Durdu Özbolat
Evet
Sayın milletvekilleri, kapalı oturumda Genel Kurul
salonunda bulunabilecek sayın üyeler dışındaki
dinleyicilerin ve görevlilerin dışarı çıkmaları
gerekmektedir.
Sayın idare amirlerinden salonun
boşaltılmasını temin etmelerini rica ediyorum.
Yeminli stenografların ve yeminli görevlilerin salonda
kalmalarını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) Karar yeter
sayısı istiyorum.
BAŞKAN - Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geciktiniz biraz. (Gülüşmeler)
Bürokrat arkadaşlarımız lütfen çıksınlar
Kapanma Saati: 15.48
DÖRDÜNCÜ OTURUM
(Kapalıdır)
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.09
BAŞKAN : Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yaşar
TÜZÜN (Bilecik), Fatoş GÜRKAN (Adana)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 111inci Birleşiminin
kapalı yapılan oturumundan sonraki Beşinci Oturumunu
açıyorum.
219 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Türkiye Radyo ve Televizyon
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/541) (S. Sayısı:219) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükûmet yerinde.
5inci madde üzerinde altı önerge verilmiş ve bu
önergelerden beşi okunmuştu. Şimdi en aykırı önergeyi
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 219 sıra sayılı Türkiye
Radyo ve Televizyon Kanunu ile Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve
Yayınları Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 5 inci
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
|
Harun Öztürk |
|
Mustafa Vural |
|
İzmir |
|
Adana |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET
ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) Katılamıyoruz
efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi mi okutayım?
HÜSEYİN PAZARCI (Balıkesir) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının çerçeve 5 inci maddesi ile, Genel Müdür ve
Yönetim Kuruluna, yeniden yapılanma gerekçesine dayanılarak personel
üzerinde sınırsız tasarrufta bulunma yetkisi verilmektedir.
Şöyle ki, tasarının gerekçesinde hangi daire
başkanlıklarının birleştirildiği, hangilerinin
isminin veya yapısının hangi amaçla
değiştirildiği belirtilmemektedir. Bu durum, tasarının
çerçeve 9 uncu maddesi ile birlikte değerlendirildiğinde, çerçeve 5
inci maddenin personele yönelik kıyımın bir aracı olarak
öngörüldüğü ortaya çıkarmaktadır.
Varolan yapıda, birbirinin aynı ya da ilişkili ya
da benzeri hizmetleri yapmakla görevlendirilmiş farklı daireler
vardır. Tasarıda önce daire başkanlığı
sayısının azaltılmasına gidilmiş, aradan bir ay
geçmeden gündeme getirilen yeni taslakta ise sayı (bir
kısmının gerekçesiz bir şekilde ismi
değiştirilerek) neredeyse aynı tutulmuştur. Ayrıca
hantal yapıdan kurtulmak gibi bir gerekçe ile yola
çıkılmışken, görev alanları varolan yapıdakilerle
çakışan yeni başkanlıklar da yapıya eklenmiştir.
Bu yaklaşım da kişiye göre makam kaygısına yol
açmaktadır.
Hizmet amacı taşımayan ve siyasi
kadrolaşmayı hedefleyen değişikliğin tasarı
metninden çıkarılması bu nedenle önerilmektedir.
HASAN ERÇELEBİ (Denizli) Karar yeter sayısı
istiyoruz.
BAŞKAN Evet, önergeyi oylarınıza sunacağım
ve karar yeter sayısını arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.12
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 16.23
BAŞKAN : Başkan Vekili Nevzat
PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yaşar
TÜZÜN (Bilecik), Fatoş GÜRKAN (Adana)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 111inci Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
219 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
5inci madde üzerinde İzmir Milletvekili Harun Öztürk ve
Adana Milletvekili Mustafa Vural tarafından verilen önergenin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısını arayacağım.
Önergeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 219 sıra sayılı Türkiye
Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 5'inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
Madde 5- 2954 sayılı Kanunun 16 ıncı
maddesinin birinci ve ikinci fıkraları aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu; Genel Müdür, dört Genel
Müdür Yardımcısı (yayın ve program, idari, teknik, mali),
Hukuk Müşavirliği, Teftiş Kurulu Başkanlığı,
Yayın Denetleme Kurulu Başkanlığı, Genel Sekreterlik
ile Televizyon, Radyo, Haber, Dış Yayınlar, Müzik, Arşiv,
Strateji Geliştirme, Bilgi Teknolojileri, Stüdyolar ve Program İletim
Sistemleri, Verici İşletmeleri, Araştırma ve İmalat,
Muhasebe ve Finansman, Satın Alma, İnsan Kaynakları,
Eğitim, Reklam-Tasarım-Tanıtım ve Destek Hizmetleri Daire
Başkanlıklarından oluşur. Dairelerin Genel Müdür
Yardımcılarına olan bağlantıları Genel Müdürün
teklifi ile Yönetim Kurulu tarafından belirlenir."
"Türkiye Radyo-Televizyon Kurumunun taşra
teşkilatı; Genel Müdürlüğe bağlı Bölge Müdürlükleri
ile haber bürolarından oluşur. Kurum, yurt dışında
büro açabilir, bu bürolarda personel çalıştırabilir.
Türkiye Radyo-Televizyon Kurumunun her seviyedeki
teşkilatlanma değişikliği (lağvetme, tensik, yeni
kuruluş), Genel Müdürün teklifi, Yönetim Kurulunun onayı ile
yapılır.
Yönetim kademelerinde kadın temsiliyeti gözetilir.
BAŞKAN Sayın Komisyon, önergeye katılıyor
musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET
ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Kaplan buyurun.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; önergeyle ilgili husustan önce, Sayın
İçişleri Bakanımızın, gizli dinlemeyle ilgili bir
önerisi olmuştu Gelin, birlikte komisyon oluşturalım. diye.
Doğrusu ben söz istemiştim ancak o gerilim içinde Başkan
görememişti. Kısaca ona değinmek istiyorum.
Dinleme faaliyetlerinin sadece devlet kontrolündeki gizli
servisler tarafından değil, kişi suç gruplarının da
silahı hâline geldiğini artık hepimiz biliyoruz. GSM telefonu
görüşmelerinin basit bir şifrelemeyle dinlenmesinin kolay
olduğu, belirli teknik bir donanımla sözlerin
değiştirilebildiği, cep telefonuyla konuşmasanız bile
mikrofon görevi gördüğü, kredi kartı ve başka özel
şifrelerin SMS yoluyla rahatlıkla çalınabildiği, cihaza
sahte SMS gönderilebildiği, virüs gönderilebildiği, bilgilerin
çalınabildiği ve bu bilgilerle belirli kişilere karşı
belirli bir yerde bekleyen suç unsurlarını bu noktaya gelmeye
sağladığı, mikrofon pillerin
kullanıldığı, yerinizin GSM operatörü tarafından
rahatlıkla belirlendiği biliniyor. İnsan psikolojisini belirli
frekanstaki sinyallerle etkileme yöntemleri dışında bugün
polifonik ses sistemiyle donatılmış herhangi bir cep telefonu
rahatlıkla psikotron silaha dönüşebilir. 50 bin dolara on bin cep
telefonu kontrol edilebilmektedir. Çok basit, 50 bin dolara. Normal GSM telefon
cihazının içine ek olarak kripto işlemcisi devre
yerleştirilebiliyor.
Şimdi, bu verdiğim bilgilerden sonra, bu gizli dinlemede
Cumhurbaşkanının da, Başbakanın da, bakanların
da, Genelkurmay Başkanının da, herkesin de risk altında
olduğunu açıkça ifade edeyim.
Biz bunu yazılı soru önergeleriyle Sayın
Ulaştırma Bakanına ilettik, dedik ki: Fransa Parlamentosu
BlackBerry telefonları yasakladı. Ancak bu konuda epeydir -iki
aydır- bir cevap alamadık. Ve şunu çok açık söyleyeyim:
Gizli dinlemeyle ilgili Dan Brownun Dijital Kale romanından
bakıldığı zaman çok rahatlıkla Amerika Birleşik
Devletlerinde veya İngilterede verilerin uydu yayın kanalından
depolanabildiği biliniyor. Şimdi de bilişimde en önde giden
Hindistan, İrlanda ve İsrail. Bu üç ülke bilişimde en uzman
ülkelerdir, bunu açık ifade edeyim. Bu dijital uydu sistemiyle her türlü
dinlemeyi rahatlıkla yapabilmekteler.
Burada gizli dinlemenin üç ana unsuru var: Dijital uydudan
dinlenebilme, bizdeki gibi ilkel ve çete düzeyine kadar düşen dinleme, bir
de mahkemelerin sınırsız ve sorumsuz verdiği kararlarla
dinleme. Mahkemeler maalesef böyle kararlar da veriyor.
Şimdi, bunlar hakkında Devlet Denetleme Kurulu
Yasasını Cumhurbaşkanının hayata geçirmesi gerekiyor,
Başbakanın da Susurluk olayında olduğu gibi Teftiş
Kurulunu hayata geçirmesi gerekiyor. MİT Başbakana bağlı,
İçişleri Bakanının görevi dışındadır.
MİTi görevlendirmesi gereken Başbakan, İçişleri
Bakanının da JİTEMi ve kendine bağlı istihbarat
birimlerini, Emniyeti özellikle harekete geçirmesi gerekiyor. Ancak Devlet
Denetleme Kurulu, biliyorsunuz, askeri ve yargıyı denetleyemiyor.
Şimdi, böyle bir sorunla karşı karşıya
olduğumuzda, Gelin, ortak komisyon kuralım
Neyin ortak komisyonunu
kuracağız, askeri denetleyemiyorsun, Genelkurmay
istihbaratını denetlemiyorsun, JİTEMi denetlemiyorsun, jandarma
istihbaratını denetlemiyorsun. MİT, zaten Başbakana
bağlı, sizin yetkinizde değildir Sayın Bakan.
Başbakanın MİTe bunu söylemesi gerekiyor, Millî İstihbarat
Teşkilatına. O zaman, burada ortak bir akıl oluşturmak
gerekiyor ve bu ortak akıl çerçevesinde, şunu da açıkça ifade
edeyim, TRTnin yeni yapılanma sürecinde, TRT açısından da bu
dijital olay çok çok önemli. Özellikle de 3G telefonları çıkacak. 3G
telefonlarında belki dinleme mümkün olmayabilir deniliyor. Bunun
Telekomünikasyon Kurumu altyapı sistemi ise henüz kurulamadı çünkü
Turkcell hazır değil deniliyor; Avea, onlar zaten hazır
değil deniliyor. Sanıyorum, sayın bakanlar, bu konuda
-Ulaştırma Bakanı dâhil olmak üzere- 3G telefonlarıyla
dinlemeler biraz daha aza indirgenebilir mi, bilmiyorum ama
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, konuşmanızı
tamamlayınız Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Devamla)
bizim, çok ağır bir suç,
kişilik haklarına yönelik bir saldırı ve haberleşme
özgürlüğünü Anayasanın 133üncü maddesine göre ihlal eden bu durumu
çok ciddiyetle ele alıp yüce Meclisin, herkesin dinlendiğini bilmesi
gerektiği gerekçesiyle
Açıkça söylüyorum, ben kendim zaten otuz
seneden beri telefonlarımın dinlendiğini biliyorum. Geçenlerde
Cizrede bir olaya müdahale edip önlenmesi için çaba yaparken valiyle,
kaymakamla yaptığım görüşmeler, bu cep telefonundan
yaptığım görüşmeler polis telsizlerinde, her yerde anonsla
kendi konuşmamı dinliyordum. Şimdi, biz şeffafız, bizi
dinliyorlardı, biliyorduk, ama ana muhalefeti dinlediklerini bilmiyorduk.
MHP de kuşkuda şu an, hepimiz kuşkudayız. Gelin el
birliğiyle buna bir çözüm bulalım. Gerçekten bu hepimizin sorunu.
Önergemiz ortaktı zaten. Biz, daha önceki önergelerimizde de
personelle ilgili vermiştik. Bu konuda bir sonraki maddede
açıklamalarımıza devam edeceğiz.
Teşekkür ediyorum.
III.- Y O K L A M A
(CHP ve DSP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Sayın Başkan, oylamadan
önce yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Saygıdeğer milletvekilleri, önergenin
oylamasından önce bir yoklama talebi vardır.
Önce, yoklama talebinde bulunan sayın üyelerin isimlerini
tespit edeceğim. Yeterli sayıda sayın üye salonda hazırsa,
elektronik cihazla yoklama yapacağım.
Sayın Anadol, Sayın Okay, Sayın Serter, Sayın
Ateş, Sayın Ekici, Sayın Oksal, Sayın Keleş,
Sayın Akıncı, Sayın Köktürk, Sayın Karaibrahim,
Sayın Altay, Sayın Sönmez, Sayın Koçal, Sayın Özer,
Sayın Arat, Sayın Vural, Sayın Genç, Sayın Öztürk,
Sayın İçli, Sayın Birgün.
İsmini okuduğum milletvekili arkadaşlarım
tekrar sisteme girmesinler.
Yoklama işlemi için üç dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Türkiye Radyo ve Televizyon
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/541) (S.
Sayısı:219) (Devam)
BAŞKAN Sayın Hasip Kaplan ile
arkadaşlarının önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Şimdi, aynı metne sahip olan iki önergeyi okutup,
birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 219 sıra sayılı Türkiye
Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 5'inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Zekeriye
Akıncı (Ankara) ve arkadaşları
Madde 5- 2954 sayılı Kanunun 16 ncı maddesinin
birinci ve ikinci fıkraları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu; Genel Müdür, dört Genel
Müdür Yardımcısı (yayın ve program, idari, teknik, mali),
Hukuk Müşavirliği, Teftiş Kurulu Başkanlığı,
Yayın Denetleme Kurulu Başkanlığı, Genel Sekreterlik
ile Televizyon, Radyo, Haber, Dış Yayınlar, Müzik, Arşiv,
Strateji Geliştirme, Bilgi Teknolojileri, Stüdyolar ve Program İletim
Sistemleri, Verici İşletmeleri, Araştırma ve İmalat,
Muhasebe ve Finansman, Satın Alma, İnsan Kaynakları,
Eğitim, Reklam -Tasarım- Tanıtım ve Destek Hizmetleri Daire
Başkanlıklarından oluşur. Dairelerin Genel Müdür
Yardımcılarına olan bağlantıları Genel Müdürün
teklifi ile Yönetim Kurulu tarafından belirlenir."
"Türkiye Radyo-Televizyon Kurumunun taşra
teşkilatı; Genel Müdürlüğe bağlı Bölge Müdürlükleri
ile haber bürolarından oluşur. Kurum, yurt dışında
büro açabilir, bu bürolarda personel çalıştırabilir.
Türkiye Radyo-Televizyon Kurumunun her seviyedeki teşkilatlanma
değişikliği (lağvetme, tensik, yeni kuruluş), Genel
Müdürün teklifi, Yönetim Kurulunun onayı ile yapılır. "
BAŞKAN Sayın Gençin de önergesi aynı
mahiyettedir.
Şimdi, hem Zekeriya Beye hem de talep ederse Sayın
Gençe söz vereceğim.
Sayın Komisyon?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET
ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Akıncı, buyurun.
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla sevgiyle
selamlıyorum.
Konuşmama başlarken bir tespit yapmak istiyorum: Bilmem
katılır mısınız ama Türkiyedeki kurumların
içerisinde herhâlde en çok tartışılanlardan birisi TRT oldu.
TRTnin neyi tartışıldı? Kadro ve
yayıncılık, habercilik anlayışı çok uzun
yıllar, her dönemde yoğun bir tartışma konusu oldu ama
herhâlde bu dönemde olduğu kadar hiç olmadı. TRT kimi zaman çiftlik
kimi zaman borazan diye tanımlandı ama bu tanımları bugünkü
kadar hak ettiği bir dönem hiç olmadı.
Aynı zamanda TRTde çok saygın genel müdürler oldu.
TRTnin çok parlak dönemleri yaşandı. İz bırakan genel
müdürler oldu. Şimdiki Genel Müdürümüz ileriki dönemlerde tarihte
nasıl hatırlanacak bilmem ama benim bir iddiam var: Sayın
Şahin görevi bıraktıktan sonra uzun yıllar, TRT Genel
Müdürlüğü görevi sırasında muhtemelen yüksek bir rakam
olduğu için söylemekten utandığı maaşıyla
hatırlanacak. Benim inancım budur. Keşke Sayın Şahini
Türk milleti başka özellikleriyle, başka güzellikleriyle
hatırlıyor ya da tanıyor olabilseydi ama şimdiden tarihe
söylediğim gibi- maaşını söylemekten utanan Genel Müdür
olarak geçtiniz Sayın Genel Müdür.
Değerli arkadaşlarım, yayın politikası
tartışılıyor dedik, kadrolaşma politikası
tartışılıyor dedik. Ben, kendi düşüncelerimi izin
verirseniz değerli bir gazeteci, eski bir TRT Genel Müdürü, saygın
devlet ve siyaset adamı, yayıncı, yazar Sayın Cemin
hazırlanmış bir röportaj kitabından yaptığım
küçük alıntılarla size sunmak ve paylaşmak istiyorum.
Söylediklerimize yüreklerinizin ve kulaklarınızın
kapalı olduğunu biliyorum ama ola ki bu sözlerden birkaçı
kulağınızın bir yerinde küpe olur diye de umut ediyorum.
Örneğin Sayın Cem yayın politikasıyla ilgili
demiş ki: TRTnin görevi belli bir görüşü halkoyuna kabul ettirmek
değil, bütün görüşleri yansıtarak halkoyunun serbestçe
oluşumuna yardım etmektir. Öncelik, insanları iyiye,
doğruya, gerçeğe, erdeme, daha güzel bir dünya yaratmaya yönelten bir
anlayışta olacaktır.
Sayın Şahine böyle bir anlayışı tavsiye
ederim, yöneticilere böyle bir anlayışı tavsiye ederim.
Habercilikle ilgili şunu demiş: Haber bir toplumdaki
gelişmenin başlıca itici kuvvetlerinden biridir. Habersiz olan
fikirsizdir, hareketsizdir. Bu kural hem toplumun bütünü için hem de kişi
için geçerlidir. İnsanın daha hür olmasında, insanın kendi
sorumluluğunu kavrayabilmesinde vazgeçilmez ön şart doğru ve
yeterli haber almasıdır.
Size onu tavsiye ederim. Türkiye'nin gerçekten
kalkınmasını, gelişmesini, insanının yücelmesini
istiyorsanız böyle bir habercilik anlayışını lütfen
uygulayın.
Bakın, TRT-iktidar ilişkisi konusunda Sayın Cem
hatıralarında, röportajında ne diyor: TRTnin görevi
iktidarların sesi olmak değildir, bütün Türkiye'nin tek sesi olmak
gibi bir yayın aracı için ölçüsüz iddiayla ortaya çıkmak da
değildir. TRTnin görevi, bütün Türkiye için çok önemli bir haber ve
kültür aracı olmaktır. Benim gerçekleşmesine
çalışacağım görev budur.
Şimdi size önerim yine budur. Zaten Hükûmetin yeteri kadar
borazanı var, orkestrası var çalan. Ama ne olur TRTyi bir kez daha
yeniden bir çiftliğe dönüştürme, bir borazana çevirme
gayretlerinizden lütfen vazgeçin ve Sayın Cemin şu sesine kulak
verin: TRTnin görevi iktidarların sesi olmak değildir.
Ayrıca, TRTnin yönlendirilmesine çeşitli etkenlerin,
baskıların olduğunu hep biliyoruz, duyuyoruz. Bununla ilgili de
bir protokol ziyareti sırasında Sayın Cemin o zaman Sayın
Başbakan Ecevitle yaptığı temas sonrasında ortaya
koyduğu bir kanaati var, aynen aktarıyorum: Başbakan Ecevit her
zamanki aşırı nezaketiyle konuştu. TRT hakkında en
ufak bir öneri ve eleştiri getirmedi. Sonra da hep böyle oldu zaten.
TRTnin bağımsızlığına büyük saygısı
vardı. Ben de bunu hep minnetle anarım.
Şimdi, Sayın Genel Müdüre, tabii, Hükûmet
kanadından ve Başbakan tarafından yapılan, basın bürolarından
yapılan baskılara direnmesini önerirken Hükûmet yetkililerine ve
Sayın Başbakana da, onun basın sözcüsüne de değerli siyaset
adamı Bülent Ecevitin bu tavrını örnek almalarını
öneririm.
Bir başka düşünce: Personel politikası çok
tartışılıyor. Bir itirafta bulunuyor Sayın Cem: Her
gün 100 kişi TRTye iş başvurusunda bulunuyordu. Tabii ellerinde
hatırlı kartvizitlerle. Karşı koymak cidden çok zordu ama
son güne kadar direndim ben. Ne yalan söyleyeyim, Genel Müdürlük döneminde en
çok bu yüzden dost kaybettim. Devletin parasını boş yere
harcatmamak, Kurumun parasına sahip çıkmak gibi bir prensibim
vardı.
Şimdi soruyorum: Sayın Genel Müdür, siz böyle misiniz?
Böyle bir Genel Müdür olacak mısınız?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Akıncı,
konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
ZEKERİYA AKINCI (Devamla) Yoksa, bırakın TRT
Genel Müdürlüğü maaşınızı, başkaca yerlerden
aldığınız maaşlarınızı hâlâ alt alta
yazıp toplayıp kâr hanenize yazmakta ısrar mı edeceksiniz?
Peki, ne olmuş bütün bunların sonucunda? Bütün
bunların sonucunda bir şey olmuş: 1974te Avrupanın
çeşitli ülkelerinden 51 televizyon eleştirmeni TRTyi Avrupanın
en iyi televizyon istasyonları arasında 5inci seçmiş,
yatırım hızından ve programların kalitesinden
dolayı. Şimdi, Avrupada 5inci olmayı bırakın siz
Türkiyede 15inci yapın TRTyi biz sizi saygıyla anarız.
Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) Sayın Başkan,
söz istiyorum.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Sayın Başkan, yoklama
istiyoruz oylamadan evvel.
BAŞKAN Sayın Anadol, Sayın Gençin de söz talebi var önergeyle ilgili, daha sonra.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Peki efendim.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Netice itibarıyla, yoklama istiyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 219 sıra
sayılı Türkiye Radyo Televizyon Kurumunun getirilen 5inci maddesi
üzerinde verdiğim bir
değişiklik önergesi. Bu önergeyle, işlevi
kalmamış daire başkanlıklarını kaldırıp
benzer işler yapanları birleştirerek TRTnin daha dinamik bir
işleyişe kavuşması amaçlanmıştır. Esas,
kısaca özetlemek gerekirse, bu.
Şimdi, hayretler içinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde olan
şeyleri izliyorum.
Şimdi, değerli milletvekilleri, şurada
arkadaşlarımız yani dünden beri bir Genel Müdürün
maaşını öğrenemiyorlar. Şimdi Genel Müdür,
Bakanın yanında oturuyor. Kendi
TRTden aldığım maaş 6 bin. dedi. Peki,
Telekomdan ne kadar alıyorsunuz? Aveadan ne kadar alıyorsunuz?
Öteki yan görevlerinizden ne kadar alıyorsunuz?
Şimdi, herhâlde, otoriter bir bakan yanındaki genel
müdüre diyecek ki: Getir bakalım, ne kadar para alıyorsun, şu
maaş bordronu ver. Bundan daha doğal bir şey var mı? Ama,
bakıyorum ki, Bakan Genel Müdürden korkuyor. Böyle bir şey olmaz ki
yani.
AHMET İNAL (Batman) Rektörler kaç para alıyor?
KAMER GENÇ (Devamla) - Yani, şimdi, acaba, bu Bakanın bu
Genel Müdürden korkmasını sağlayan nedenler ne? Ben,
doğrusu hayret ettim. Acaba, bundaki, bu Genel Müdürlükteki güç nereden
kaynaklanıyor? Acaba tarikattan mı veya bir başka çevrelere
yakınlıktan mı? Yani, böyle bir duruma düşen bir Hükûmetin,
bir memlekette bürokrata söz geçirmeyen bir Hükûmetin bu memlekette
bakanlık yapması, devleti yönetmesi mümkün mü? Değil. Bunu
kamuoyunun karşısında gösterdikten sonra, daha biz Hükûmete ne
diyeceğiz? Bürokrasinin emrindeki bakanlar
Böyle bir davranış,
böyle bir gösteri, böyle bir anlayış olur mu?
Biraz önce İçişleri Bakanını dinlediniz.
Cumhuriyet Halk Partisini dinleyen
Dinlendiği kesin. O vali, Bolu Valisi,
Alevi inançlı bir vatandaş, bir vali -tanıyorum kendisini-
dürüst. Sırf bir cuma namazında
Başbakanın yanında olmadığı için veyahut
da Tayyip Erdoğanın yanında, geçen gün, bir tarikat
şeyhinin cenazesine gitmediği için kendisi alınmış,
görevden alınıyor. Ben soru verdim bugün. Ben, dedim ki
ERTEKİN ÇOLAK (Artvin) Yalan söylüyorsun, yalan!
KAMER GENÇ (Devamla) Yalan olup olmadığı
çıkacak ortaya.
Bugün soru önergesini verdim. Hangi gerekçeyle bu valiyi görevden
aldın? Yani, şimdi, bir valiyi görevden
Basına bunlar şey
ediyor, basın yazıyor işte bunları. Sizin işiniz
gücünüz tarikat şeyhlerini korumak.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Sizin döneminizde hiçbir
vali görevden alınmadı mı?
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, ondan sonra da tarikatların
Sizin anlayışınıza
göre, o tarikatlara hizmet etmeyen insanları en aşırı
derecede cevaplandırmak. Böyle bir anlayış sistemi, devletin
haysiyetini kurtaramaz.
Bakın, Dışişlerine getirdiğiniz kişi
ne diyor: Türkiyede yalnız Hristiyan azınlıkların
değil de Müslüman çoğunlukların da inanç, dinî ibadetlerini
yerine getirmelerinde sorun var. Bu sözü söyleyen bakanı siz burada oturtuyorsanız
benim zaten sizinle konuşacak bir şeyim yok. Bu Türkiye Cumhuriyeti
devletine bundan daha büyük hakaret var mı? Bu cümleyi tarif
ettiğiniz zaman, yani diyor ki: Hristiyan azınlıklar bu
memlekette baskı altındadır. Bırak onu, çoğunluk
Müslümanlar da dinî inançlarını yerine getirmiyorlar. diyor.
Değerli milletvekilleri, bu memlekette 110 bin cami var.
Diyanet İşleri Başkanı, maşallah Hükûmeti yöneten bir
Diyanet İşleri Başkanı.
ABDURRAHMAN DODURGALI (Sinop) Ne diyor bu, Sayın
Başkan?
KAMER GENÇ (Devamla) - Efendim, Sayın Bakan da onun
başkanlığını yaptı. Maşallah, bütün emirler
oralardan geliyor. Bir ara Alevilerin, işte cemevinin ibadet yeri
sayılması yönünde bir açılım yapılmaya
çalışıldı Efendim, siz Hükûmet olarak kendi işinize
bakın. Bu, bizim işimiz. dedi. Yani, bu kadar, Hükûmet içinde
etkili. Sonra, hangi vatandaşımızın Türkiyede dinî
ibadetini yerine getirmesine engel bir şey var mı? Herkes,
milyonlarca insan gidiyor camide namazını da kılıyor,
orucunu da tutuyor. Kim buna müdahale etmiş ve bu memleketin
Dışişleri Bakanı gidiyor, diyor ki: Efendim, Müslüman
çoğunluğun da ibadet sorunu var. Bunu söyleyen sizin
adamınız. Varsa çözün.
Peki, gidip de Avrupalının önünde Türkiye Cumhuriyeti
devletini küçültmeye kimin hakkı var? Böyle bir şey olmaz sayın
milletvekilleri. Ha, şimdi, siz diyorsunuz
Yani size doğru söylenen
şeylerden, gerçekten bundan bir ders almanız lazım. Bu devlet
hepimizin devleti. Bu devleti eğer yüceltecek insanlar varsa hep birlikte
yücelteceğiz. Yani Benden ise ne kadar hatalı konuşursa
konuşsun ben onun bütün hatalarını kabul ederim. demek siyaset
anlayışına ters gelen ve siyaseti aşağılatan bir
davranıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN -
Konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi, bu getirdiğiniz kanun
tasarısıyla
Bakın, TRT, eskiden beri bir
yayıncılık okuluydu. Orada, gerçekten Türkiyeye yayın
hizmetleri yönünden en büyük hizmeti yapan bir kurumdu. İşte, oraya
alınanlar belli bir staja tabi tutuluyordu, belli bir yerlere geliyordu.
Şimdi bunların hepsini siliyorsunuz, ne yapıyorsunuz? Size
yandaş gazetelerden, televizyonlardan kişiler getiriyorsunuz.
Bunların habercilikle, yayıncılıkla hiçbir ilgileri yok.
Bir tek ilgileri var; sizin inançlarınıza, yani o da, o inanç da
hepimizin, tabii, İslam inancı hepimizin müşterek inancı
da, onu istismar edelim bölümüne yakın bir şeyleri olduğu için
getiriyorsunuz, devletin bütün kurumlarını zaafa uğratıyorsunuz.
TRTyi de, halkın saygısı olması gereken bu
millî kuruluşu da maalesef hem değerinden düşürüyorsunuz hem
işlevinden düşürüyorsunuz; ticari bir yayıncılık
sistemi hâline getiriyorsunuz. Dolayısıyla Türkiye'ye fayda
getirmiyorsunuz, hizmet etmiyorsunuz; zarar getiriyorsunuz.
Önergemiz bundan ibarettir, kabulünü diliyorum efendim.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Önergeyi anlamadık
biz ama!
KAMER GENÇ (Tunceli) Açıkladım,
anlayışın varsa anlarsın!
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Anlatamadın ki!
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, önergenin
oylamasından önce bir yoklama talebi var, onu yerine getireceğim.
Sayın Anadol, Sayın Okay, Sayın Serter, Sayın
Ateş, Sayın Ekici, Sayın Altay, Sayın Oksal, Sayın
Keleş, Sayın Yıldız, Sayın Köktürk, Sayın Baytok,
Sayın Süner, Sayın Kaptan, Sayın Sönmez, Sayın Ertemür,
Sayın Bayram, Sayın Ünsal, Sayın Özbolat, Sayın Arat,
Sayın Bingöl, Sayın Koçal, Sayın Özer.
Sayın milletvekilleri, yoklama için üç dakika süre veriyorum
ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Türkiye Radyo ve Televizyon
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/541) (S.
Sayısı:219) (Devam)
BAŞKAN Biraz önce görüştüğümüz Sayın Bülent
Baratalı ve arkadaşları ile Sayın Kamer Gençin önergelerini
birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, şimdi okutacağım iki
önergenin metni yine aynı mahiyettedir. Önergeleri birlikte işleme
alacağım. İlk önergeyi okutacağım, diğer
önergenin imza sahiplerini okutacağım.
Buyurun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 219 sıra sayılı Türkiye
Radyo ve Televizyon Kanunu ile Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve
Yayınları Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 5 inci maddesi ile
değiştirilen 2954 sayılı Kanunun 16 ncı maddesinin
birinci fıkrasında yer alan Genel Sekreterlik ve Özel Kalem
Müdürlüğü ibaresinin Genel Sekreterlik, Özel Kalem Müdürlüğü
şeklinde, Haber, ibaresinin de Haber ve Spor Yayınları,
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Cemaleddin
Uslu (Edirne) ve arkadaşları
BAŞKAN Sayın Mustafa Elitaş ve
arkadaşlarının önergesi de aynı mahiyettedir.
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET
ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Efendim, uygun görüşle takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) Katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe okunsun.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Gerekçe okunsun, sistemi bozmayalım.
BAŞKAN Önerge sahipleri iki önergenin de gerekçenin
okunmasını istediler. Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Genel Sekreterlik ile Özel Kalem Müdürlüğü farklı
birimler olduğundan farklı yorumlamalara sebebiyet verilmemesi için
düzenleme gerekmektedir.
Ayrıca, günümüzde tüm dünya ülkeleri spora büyük önem
vermekte ve uluslararası spor organizasyonlarında ön sıralarda
yer almak için mücadele etmektedir. Bu sonuçlar ulusal
saygınlığın bir göstergesi olarak kabul edilmektedir. Spor,
toplumun sosyal yapısı içindeki huzursuzlukların giderilmesinde
ve gerginliklerin toplum yararına yöneltilebilmelerinde en önemli
faktörlerden biridir. Önergenin kabulü halinde, farklı düşünce,
farklı inanç ve farklı çizgide olan insanları birleştiren,
sevindiren, eğlendiren önemli bir toplumsal olgu olarak ortaya çıkan
spor faaliyetlerine yönelik yayınlar, önemine binaen teşkilat
Kanununa Daire Başkanlığı düzeyinde dercedilmiş
olacaktır.
BAŞKAN Önergeleri birlikte işleme alıyoruz.
Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önergeler kabul edilmiştir.
Kabul edilen önergeler istikametinde maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
6ncı maddeyi okutuyorum:
MADDE 6- 2954 sayılı Kanunun 21 inci maddesi madde
başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi ve açıköğretim
yayınları ile eğitim ve öğretim amaçlı diğer
yayınlar
MADDE 21- Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kurul çalışmalarını radyodan dengeli ve
tarafsız bir biçimde özetleyen yayın yapar.
Kuruma tahsis edilen TV kanallarından biri olan TRT 3ten
TBMM TV aracılığıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi
faaliyetleri yansıtılır. Türkiye Büyük Millet Meclisi
faaliyetlerinin hangi ölçüde yansıtılacağı hususu, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ile Türkiye
Radyo-Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğünce birlikte hazırlanacak
protokolle belirlenir. Bu yayınlardan ücret alınmaz.
Açıköğretim yayınları ve eğitim ve
öğretim amaçlı diğer yayınlar, Türkiye Radyo-Televizyon
Kurumuna tahsis edilen TV kanallarının uygun görüleninden
yayınlanır. Ücret miktarı ve yayın ile ilgili diğer
hususlar, ilgili kurumlar ile Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğü
arasında yapılacak bir protokolle belirlenir.
BAŞKAN Saygıdeğer milletvekilleri, madde üzerinde
söz alan Hükûmet üyeleri, gruplar adına söz alan üyeler ve şahsı
adına söz alan üyelerin isimlerini okuyorum: Hükûmet adına Devlet
Bakanı Sayın Mehmet Aydın; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Nur Serter, Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına Eskişehir Milletvekili Beytullah Asil, Demokratik Toplum
Partisi Grubu adına Iğdır Milletvekili Pervin Buldan;
şahısları adına Diyarbakır Milletvekili Abdurrahman
Kurt ve Adana Milletvekili Sayın Fatoş Gürkan.
Evet, ilk söz, Hükûmet adına Sayın Mehmet Aydın,
Devlet Bakanı.
Sayın Bakanım, kürsüye buyurun. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Birkaç hususa temas etmek istiyorum. Evvela, bu kürsüde
konuşan arkadaşlarımızdan biri, hakikaten, çok kere
olduğu gibi bu defa da oldukça genelleme yaparak, hakikati bir tarafa
bırakıp konuşarak ve çok önemli şeyleri hiçbir zaman göz
önünde bulundurmayarak konuştu. Yani, Hükûmetin bir temsilcisine, bir
bakana Genel Müdürden korkuyor. Acaba ondan niye korkuyor? Herhâlde tarikat
mı var? Açıkça söyleyeyim -tabirimi bağışlayın,
ben yerinde olmayan tabirleri sevmem- bunlar artık kabak tadı verdi.
Çok açık söyleyeyim: Sayın Kamer Genç benim herhangi bir tarikatla,
herhangi bir cemaatle ilgim olduğunu söylesin, şu anda istifa
edeceğim; milletvekilliği dâhil buna. (AK Parti
sıralarından alkışlar) Hayatım boyunca böyle bir
şeyle ilgili olduğumu söylesin, çıksın burada ispat etsin,
Bakanlığı, milletvekilliğini aynı anda
bırakırım.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ben size söylemedim.
DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (Devamla) Ben milletimin sevgisinden
uzak kalmaktan korkarım. Ben bu vatana faydalı olamamaktan
korkarım. Ben Allahtan korkarım. Başka bir şeyden korkmam.
Lütfen, konuşmanın da bir adabı olmalı, bir çerçevesi
olmalı, bir haddi olmalı. Bu kadar da olmaz artık! Bu kadar da
olmamalıdır! Açıkça söyleyeyim: İnandığım
değerler vardır, bu ülke vardır, bu vatan vardır, gerisi
teferruattır, umurumda değil. (AK Parti sıralarından
alkışlar) Bundan sonra bu türden benimle ilgili her
konuştuğunuz zaman çok daha ağır cevaplar
alacaksınız, bunu açıkça söyleyeyim. Bu kadar olmamalı yani
bunun bir
(AK Parti sıralarından alkışlar)
İki: Arkadaşlar, dün ve bugün yine bir önceki madde
üzerinde konuşan arkadaşlarımız, bu maaş konusunu
gündeme getirdiler. Şimdi, niye o konuda bir tereddüt oldu, müsaade
ederseniz onu kısaca açıklayayım. Bu Türk Telekom, biliyorsunuz,
halka arz edilmiş ve borsaya kota edilmiş bir şirket. Acaba,
burada, onunla ilgili herhangi bir bilgi vermek hukuk açısından bir
sıkıntı doğurur mu doğurmaz mı endişesi
vardı.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Hiçbir şey olmaz.
DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (Devamla) Hayır, tamam Hiçbir
şey olmaz. diyorsunuz. Şu anda ben de Hiçbir şey olmaz.
diyorum, onun için açıklayacağım, merak etmeyin ama sadece o
tereddüdün ondan kaynaklandığını ifade etmek istiyorum.
Dolayısıyla, şimdi, tekrar
(CHP sıralarından
gürültüler)
Lütfen, dinleyin canım.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Şimdiye kadar bilmiyor
muydunuz?
DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (Devamla) Hayır, bilmiyordum;
açıkçası, bilmiyordum. En az 5 hukukçu arkadaşıma sordum.
Hâlâ da bu hukukçu arkadaşlarımın bir kısmı Bunda
sakınca var. diyebiliyorlar ama ben artık diyorum ki hayır,
ben, arkadaşımın, Genel Müdürün talebi üzerine, arzusu üzerine
gereken açıklamayı yapacağım.
İsterseniz Genel Müdürlük maaşını tekrar
edeyim söyledim ama hatırdan çıkmış olabilir- 6.296,13
YTLdir. Buna, TRT Yönetim Kurulundan aldığı dâhil olmak üzere
Genel Müdürün TRT Kurumumuzdan aldığı toplam maaş bu
kadardır.
Diğer bir hususu da ifade edeyim: Sayın Genel Müdür,
özelleştiği için, biliyorsunuz, orada kamu hissesini temsilen,
Telekomda kamu hissesini temsilen Yönetim Kurulu Üyeliği görevini
yapıyor. Bunun toplam -performansı şusu busu hiçbir şey yok
çünkü o da telaffuz edildiği için söylüyorum- toplam miktarı, değerli arkadaşlarım, 8 bin
YTLdir. Tekrar ediyorum: Bu performans ücreti sadece üst düzey yöneticilere
ödeniyormuş, sadece onlar alıyormuş, dolayısıyla bu
2002nin sonundan itibaren de zaten devam eden bir durummuş ve netice
olarak, yani müsteşar iken de arkadaşımız, bu 2002den beri
devam ettiğine göre, bu meblağı zaten alıyormuş, bu
meblağ kendisine ödeniyormuş.
Bir diğer husus: Aveadan da Genel Müdür olmadan önce bir
miktar ödeme yapılıyormuş, alıyormuş ama Genel Müdür
olduğu tarihten itibaren bunu bırakmış, bu terk
edilmiş ve alınan miktar da zaten ödenmiştir.
Dolayısıyla, şu anda Sayın Genel Müdürün TRT Genel
Müdürlüğü maaşına ek olarak aldığı miktarın
toplamı 8 bin YTLdir, bunu arz ediyorum.
Bir diğer husus: Arkadaşlarımız bu borazan
kelimesini de çok sık kullanıyorlar.
Arkadaşlar, inanın, elimizden geldiği ölçüde
Altı aydır sorumluyum ben, Kurumu takip ettiğim için söylüyorum:
Tarafsız olmak için elimizden geleni yaptık. Daha önce
değildik. demiyorum ama ben kendi dönemimle ilgili diyorum ki: Elimizden
geldiğini yaptık. Mesela, pek çok programa CHPli
arkadaşlarımızı da davet ettik. Kemal Bey biliyor bunu,
çünkü Genel Müdür kendisini de bir programla ilgili olarak, arkadaş
göndersin diye
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Beni mi?
DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) Evet, sizi. Galiba Enine
Boyuna Programına arkadaşlarımız katılsın diye
size ulaşılmış. Manisa Milletvekili
arkadaşımız da zaten
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Benim itirazım üzerine
Yeminli CHP düşmanlarını programa çıkarttınız,
niye? diye sorduğumda ondan sonra geldi. Bizim gruplarımızın
uzmanları var CHP uzmanları, onları bulup bulup
çıkarıyorlar.
DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (Devamla) Her neyse yani, ben sadece
Ayrıca Zirveden Bakış Programına Sayın
Baykal müteaddit defalar çağırılmış, Özel Kalemiyle
temas kurulmuş ama bütün genel başkanlarda olduğu gibi,
zannediyorum Sayın Başkan da iş yoğunluğu fazla
olduğu için bu Zirveden Bakış Programına
katılamamış. Bundan sonra da eğer o istikamette bir talep
olursa, o istikamette bize ulaşılan bir öneri olursa, bunu ciddiyetle
dikkate alacağımızı da ifade etmek istiyorum.
Muharrem İnce arkadaşımız, o, hepimizin
bildiği üslubuyla altı senedir beraber çalışıyoruz-
benim üslubumun tamamen zıddı ama saygı duyuyorum, benim üslubum
ideal değil ki, onunki de öyle olsun, hiç zararı yok, ama Sayın
Bakana yalan söylüyorlar, Sayın Bakana yanlış bilgi veriyorlar
Hayır, bana verilen bilgi doğrudur. Tekrar ediyorum, 21
açıktan atama olmuştur, 1 şehit ailesinden, 2 mahkeme
kararıyla, gerisine bir daha baksın rakamlarına. Bu dönemde mi,
daha önceki dönemlerde mi olmuş, tekrar arkadaşlarıma rica
ettim, bana bu rakamları getirin dedim. Bana getirilen rakamlar, benim dün
size verdiğim rakamlardır. Belki dün, bu mahkeme kararıyla
dönenleri söylememiş olabilirim. Tekrar ediyorum, 21
dışarıdan atama, 1 şehit ailesinden ve 2 de mahkeme
kararıyla yapılan atama vardır, onun dışında
Ama, bu, ihtiyaç olduğu zaman bundan da kimse bir korku, endişe
çıkarmasın. Elbette ihtiyaç olduğu zaman da atanacaktır. Gerçekten
iyi yetişmiş personele ihtiyacımız vardır. Özellikle
işin teknik tarafıyla ilgili, habercilikle ilgili, sanat
tarafıyla ilgili çok önemli ölçüde
Evet, isimler de var burada ama
isimleri söylememe gerek yok, vaktinizi almayayım.
Dolayısıyla, bu, TRTnin yeni personel
almayacağı anlamına gelmez ve bu TRT yeni personel alırken
de açıkça söyleyeyim, bilmeden, İşte kadrolaşma, biz
dememiş miydik, 50ye çıktı, 60a çıktı. denmesine de
bakmayacağız, o Kurumdan sorumluyuz, o Kurumun başarısından
sorumluyuz.
Parantez açarak bir şey daha söyleyeyim TRTyle ilgili -çünkü
arkadaşlarımızın bir kısmı bilmiyor, nitekim
zaten konuşmada da vardı o- TRT bağımsız bir
kuruluştur, TRTnin bu türden atamaları bana gelmez. Benim imzamla
yapılan bir atama yok. Ama, yine de, o Kurumdan sorumluyum, elbette ki
ilgili arkadaşlar bana bilgi vermek zorundadırlar. Onlar bana
karşı sorumludurlar, hesap verme durumundadırlar; benim de size
karşı, milleti temsil ettiğiniz için size karşı ve
geniş anlamıyla millete karşı tabii sorumluluğum
vardır; ben de onu elbette gelip burada açıklayacağım.
Benim şu anda söyleyeceklerim bu kadar. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan
BAŞKAN Efendim?
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Bakan benim konuşmamı
yanlış deklare etti. Müsaade ederseniz
(AK Parti
sıralarından gürültüler)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Çok doğru tespit etti,
çok doğru!
BAŞKAN Sayın Genç, burada sataşılacak bir
şey yok, sadece kendi ifadelerini söyledi, burada bir sataşma yok.
Lütfen
KAMER GENÇ (Tunceli) Sataşma var Sayın Başkan.
BAŞKAN Hayır yok.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Bakan hem beni itham etti hem de
benim beyanatımı orada yanlış değerlendirdi.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
sataşma olmadığına dair tanıklık edebilirim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ben Sayın Başkana tarikat mensubu
olduğunu söylemedim. Müsaade ederseniz onu da izah edeyim.
BAŞKAN Tamam, zaten söylediniz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Bir dakika Sayın Başkan
BAŞKAN Hayır efendim, Sayın Bakan
KAMER GENÇ (Tunceli) Ben burada milletvekiliyim. Herkes benden
sonra bana hakaret ediyor, sonra bana sataşmadan söz vermiyorsunuz.
BAŞKAN Sayın Genç
KAMER GENÇ (Tunceli) - Böyle taraflı bu Meclisi yönetme! Bak,
rica ediyorum senden. Diyorum ki, ben ısrar ediyorum, bana
sataşıldı efendim.
BAŞKAN Sayın Genç, bu Meclisi gayet tarafsız
yönetiyorum. Bakınız, bu Mecliste en çok konuşan, İç Tüzük
gereği olarak
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, konuşmak meselesi önemli
değil.
BAŞKAN Müsaade edin, bir dakika efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Peki, buyurun.
BAŞKAN Siz, her itirazınızda burada konuşma
hakkını elde edeceğinizi kabul ediyorsanız, böyle bir olay
yok bir defa yani. Bir değerlendirme söz konusudur. Eğer bu konuda
ısrarlıysanız, ben tutanakları getirtirim, bakarım;
eğer bu hususta bir hakkınız doğmuşsa ben o hakkı
size veririm. Oldu mu efendim?
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, bakın, biraz
önce Sayın Bakan beni itham etti. Bir daha konuşursan böyle, daha
ağırını konuşurum. dedi. Ben ithamlara pabuç
bırakacak bir insan değilim.
BAŞKAN Tamam, o ayrı.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ama benim sözümü de açıklamama müsaade
edin bana.
BAŞKAN Ben itirazlara pabuç bırakın vesaire
anlamında söylemiyorum. Bakınız
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, Sayın Bakan neden korkuyor?
dedim.
BAŞKAN Siz kendi konuşmalarınıza da
bakın, diğerlerinin konuşmalarına da.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ben, Sayın Bakan neden korkuyor?
dedim.
BAŞKAN Ben tutanakları getirtip bakacağım,
hakkınız varsa vereceğim size.
KAMER GENÇ (Tunceli) Genel Müdürden mi korkuyor
BAŞKAN Tutanakları getirteceğim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Peki ama ne zaman getirteceksiniz?
BAŞKAN Efendim?
KAMER GENÇ (Tunceli) Getirtin bakayım dinlemedinizse. Peki,
ben bekliyorum burada.
BAŞKAN Bekleyin.
Evet, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul
Milletvekili Nur Serter.
Buyurun Sayın Serter. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA FATMA NUR SERTER (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 6ncı
maddesiyle ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum ve yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Tasarının 6ncı maddesi, Türkiye Büyük Millet
Meclisi, açık öğretim yayınları ile eğitim ve
öğretim amaçlı diğer yayınlar konusunda düzenleme
getirmektedir. Bu düzenleme kapsamı içinde bu yayınların hangi
kurumlarca hazırlanacağı ve bu kurumlara ödenecek ücret
miktarı Genel Müdürlüğün takdirine, yetkisine bırakılarak,
Genel Müdürlük ile kurumlar arasında yapılacak bir protokole
bağlanmaktadır.
Bilindiği üzere, 2954 sayılı Yasanın 25inci
maddesinde herhangi bir değişiklik yapılmamıştır,
yani bu madde aynen korunmaktadır. Şimdi bu maddeye
baktığımızda, bu maddenin başlığı
Eğitim ve öğretim amaçlı yayınlardır. Yani
eğitim ve öğretim amaçlı yayınların neler olduğu,
hangi kapsam içerisinde yapılacaklarına ilişkin, Yasada 25inci
madde adı altında bir madde bulunmakta ve eğitim ve öğretim
yayınları bu maddede düzenlenmektedir.
Bu maddenin içeriğine bakıyoruz, bu madde diyor ki:
Sürekli, yaygın, merkezî ve açık öğretim
programlarının yükseköğretim kuruluşlarınca
yapılacak, örgün eğitim programları Millî Eğitim
Bakanlığı tarafından yapılacak ve yaygın
eğitim programları da ilgili bakanlıklar tarafından
yapılacak. Yani böyle bir düzenleme Yasada var.
Şimdi, böyle bir düzenleme olduğuna göre ve bu düzenleme
Eğitim ve öğretim amaçlı yayınlar
başlığını da 25inci maddede
kapsadığına göre, o zaman, ben, burada 6ncı maddedeki
eğitim ve öğretim amaçlı programlardan neyin kastedildiğini
öğrenmek istiyorum. Çünkü eğitim ve öğretim amaçlı program,
son derece geniş kapsamı ifade eder. Her şeyi eğitim ve
öğretim kapsamı içerisine sokabilirsiniz. Bu, sizin, eğitim ve öğretime
bakış açınızla ilgilidir, eğitim ve öğretimden
neleri beklediğinizle ilgilidir. Eğitim ve öğretimin
amacını eğer sadece kendi isteğiniz doğrultusunda
saptarsanız, o zaman, Eğitim ve öğretim amaçlı
yayınlar adı altında TRTnin genel yayın ilkeleriyle
çelişebilecek nitelikte bir kapsam genişliğine de bu
tanımı ulaştırabilirsiniz.
Şimdi, TRTnin genel yayın ilkelerine bakıyoruz.
Aslında, bu genel yayın ilkeleri , eğitim ve öğretim
amaçlı programların hangi konular içinde yapılması
gerektiği konusunda bize bilgi veriyor. Diyor ki yayın ilkeleri:
Anayasanın özüne ve ruhuna uygun olmak zorunda burada yapılan
programlar. Devletin bölünmez bütünlüğü, millî egemenlik, cumhuriyet ve
cumhuriyeti koruyup kollama kurallarına uygun olmak zorunda TRTde
yapılan programlar. Atatürk ilke ve devrimlerini kökleştirmek
zorunda. Doğru ve temiz bir Türkçe kullanmak zorunda. Ulusal kültüre sahip
çıkmak zorunda. Yani, eğitim ve öğretim amaçlı
programların bu temel değerlere sahip çıkan programlar
olması gerekiyor.
Oysa, TRTnin son dönemdeki yayınlarını izliyoruz,
hiçbir şekilde bu temel ilkelere gerçek anlamda sahip çıkacak bir
yayın anlayışına TRTnin sahip olmamaya
başladığını görüyoruz. Bütün programlar için
söylemiyorum. Bütün programları, henüz, bu temel ilkelerin dışına
çıkmış programlar değil. Ama, özellikle canlı
yayını bahane ederek yapılan bazı programlar ya da
Türkiyedeki duruşu, kimliği, savunduğu değerleri son
derece netleşmiş olan kişilere devredilmiş,
yapımı böyle kişilere devredilmiş olan programlar,
çeşitli tartışma programları -biraz önce de sözü
edildiği gibi- hem tarafsızlık ilkesini göz ardı eden hem
de bu temel değerleri göz ardı eden birtakım özellikleri ortaya
koymaya başlamıştır.
Şimdi, bütün bunları neden burada bu kadar,
açıkçası, sıkıntı da duyarak, dile getirmek
zorundayız? Bunun nedeni, zannediyorum, sabahtan beri yapılan
çeşitli konuşmalarda çok açık olarak ortaya çıktı.
Bizim birtakım endişelerimiz var değerli milletvekilleri,
açıkça koyalım ortaya. Evet, Cumhuriyet Halk Partisi olarak birtakım
endişelerimiz var, onun için TRT Kanunu üzerinde de bu kadar titizlikle
duruyoruz. Yani, bizim içimiz rahat değil. Biz, TRTyle ilgili yeni
tasarıda birtakım maddeleri tekrar tekrar dile getirmek
ihtiyacını duyuyoruz. Kadrolaşma diyoruz, evet, açıkça
diyoruz. İşte, birtakım birimlerin birleştirilmesi,
bazılarının kaldırılması, sözleşmeli
personel adı altında birilerine 4 kata varan ödemeler
yapılması, bütün bunlardan duyduğumuz endişeleri dile
getiriyoruz. Örneğin, TRTnin 7 kişilik Yönetim Kurulunda Genel Müdür
ve Genel Müdürle birlikte oy hakkına sahip olacak Genel Müdür
tarafından belirlenmiş 2 Genel Müdür
Yardımcısının varlığından
rahatsızlık duyuyoruz açık söyleyeyim. 2 Genel Müdür
Yardımcısının oy hakkıyla Yönetim Kurulunda yer
almasından rahatsızlık duyuyoruz, çünkü sizlerin o çok
antidemokratik bulduğunuz, çok sık eleştirdiğiniz YÖK
Yasasına -üniversiteler yasasına- bakın rektörün
atadığı rektör yardımcılarının Yönetim
Kurulunda oy hakkı yoktur. O zaman niye çifte standart olsun? Niye Genel Müdür
tarafından belirlenmiş Genel Müdür Yardımcıları
Yönetim Kurulunda oy hakkına sahip olsun diye sorma hakkını
kendimizde görüyoruz.
Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecek 4 kişiden 1inin
de katılması hâlinde 7 kişilik Yönetim Kurulunda bütün kararların
siyasi iktidarla bağımlı bir biçimde çıkacağından
endişe duyuyoruz. Duyuyoruz, çünkü duymamızın çok geçerli
sebepleri var. Biz, TRTye çok özenerek bakıyoruz. Biz, TRTnin
kirlenmiş, yozlaşmış yayıncılığa
karşı bir sığınılacak liman gibi tertemiz kalmasını
arzu ediyoruz. Onun için endişe duyuyoruz.
Biz, endişe duymakta çok haklıyız değerli
milletvekilleri. Çünkü yaşanılan olaylara şöyle bir bakın,
bir hatırlayın; son haftalarda şurada konuşulanlara bir
bakın, şurada konuşulan ihalelerle ilgili konuları, burada
geçirdiğimiz gensoruları bir hatırlayın; telekulak
olayını bir hatırlayın, şu güvensizliğin
altyapısında ne kadar haklığı olduğumuzu lütfen
kendinizi bizim yerimize koyarak anlayın.
TRT gibi bir kurumda daha geçtiğimiz hafta ATV-Sabah
ihalelerini burada masaya yatırdığımız ve
-yatırmaya da devam edeceğimizin altını bir kere daha
çizelim- yandaş kayırmacı tavırlarınızı,
kadrolaşma konusundaki kararlılıklarınızı ve en
son, Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Merkezinin dinlenmiş olmasına
rağmen, bu, açık ve net bir biçimde bir gazetenin sayfalarında
konuşmanın yer alarak kanıtlanmış olmasına
rağmen, Bakanın, bir bakanın, İçişleri
Bakanının buraya çıkıp da bu eylemi meşrulaştıracak
bir tavırla konuşması ve orada yapılmış olan
konuşmaların içeriğine atfen burada değerlendirmeler
yapması hâlinde, bizim, yapılan bütün bu yasal düzenlemelere
karşı içimizin rahat olması nasıl mümkün olabilir? Tabii ki
endişeliyiz, tabii ki biz birçok konudan endişe duyuyoruz, yapılan
yeni değişikliklerle TRTde kadrolaşma olabileceğinden
endişe duyuyoruz çünkü bakın, bir örnek vereyim size: Bir dergi
dağıtıldı, her milletvekilinin odasına kondu,
İmam Hatip Lisesi Mezunları Derneğinin
çıkardığı Tohum adlı bir dergi. Bu dergiyi
hatırlatayım size. Bizim bir kadın milletvekilimizin
kılık ve kıyafetini burada neye benzettiğini
adlandırmak istemiyorum Meclisin bu yüce çatısı altında,
Meclise saygısızlık olarak görüyorum. Bu derginden bahsediyorum.
Şimdi bu dergiyi açıyorsunuz -bu dergideki yapılan
röportajlardaki ifadeleri aynen kullanacağım- bu dergi Birçok
İslami radyo ve televizyon kurumu battı. diyor ve Veya el
değiştirdi, reklam pastasından yeteri kadar pay alamadı ve
burada çalışan insanlar da bugün işsiz duruma düştü.
diyor, bu işsiz kalan İslami radyo ve televizyon kurumlarının
çalışanlarının Türkiye açısından ne kadar büyük
bir sorun olduğunu anlatan röportajlar yayınlanıyor. Siz de bu
dergileri alıyorsunuz, bizim odalarımıza
dağıtıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Serter, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
FATMA NUR SERTER (Devamla) Teşekkür ederim.
Şimdi, doğal değil mi? Biz TRTdeki
kadrolaşmadan söz ederken işte, size, alın koskoca bir kaynak:
İslami radyo ve televizyon kurumlarından açıkta
kalmış, işsiz kalmış insanlar. Yani şimdi,
bunların hiçbirisinin TRTye alınmayacağı, sizin
değerlendirmenizde, yapacağınız değerlendirmelerde bu
kişilerin dünya görüşünün dikkate alınmayacağı ve
objektif davranacağınız konusunda sizin bizi ikna etmeniz ne
kadar mümkündür? Bunu, ben, halkın takdirine bırakıyorum, mümkün
olamayacağını halkın takdirine bırakıyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sizi ikna etmek zor ama siz
bilirsiniz.
FATMA NUR SERTER (Devamla) Çünkü, bugüne kadar yapılanlar
-en son telekulak olayı dâhil olarak- sizin bu konuda tarafsız
olmadığınızı, olamayacağınızı,
objektif kriterlerle atama yapmadığını,
yapmayacağınızı açıkça ortaya koymuştur
değerli arkadaşlar. Bu nedenle endişeliyiz. Bu nedenle, biz,
yapılacak olan atamaların siyasi iktidarın gölgesinde
kalacağını, zaten Genel Müdürün de siyasi iktidar
doğrultusunda seçilmiş olduğunu bildiğimiz için
endişeliyiz. O nedenle karşı çıkıyoruz, o nedenle ret
oyu vereceğimizi ifade ediyoruz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ERTEKİN ÇOLAK (Artvin) İkna odalarını
anlatsaydınız
FATMA NUR SERTER (İstanbul) Aman bir değişik konu
bulun ya! Bıkmadınız mı hâlâ ya! Bir değişik konu
bulun.
BAŞKAN Sayın Serter, lütfen
ERTEKİN ÇOLAK (Artvin) Yaptığın şeyler.
BAŞKAN - Arkadaşlar
FATMA NUR SERTER (İstanbul) Aynı şeyleri
söylüyorsunuz. Özel oturum talep edin isterseniz de bir gün onu
konuşalım. Bir, konuyu değiştirin artık.
BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen
karşılıklı konuşmayalım.
Sayın Genç, tutanaklar geldi.
FATMA NUR SERTER (İstanbul) Dokuz aydır
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
Tutanaktaki konuşmayı aynen okuyorum, buna rağmen
bir açıklama yapma ihtiyacınız doğarsa -Sayın
Bakanın bu sözlerinden sonra- size çok kısa söz vereceğim.
Bakınız, aynen okuyorum:
Evvela, bu kürsüde konuşan arkadaşlarımızdan
biri, hakikaten, çok kere olduğu gibi bu defa da oldukça genelleme
yaparak, hakikati bir tarafa bırakıp konuşarak ve çok önemli
şeyleri hiçbir zaman göz önünde bulundurmayarak konuştu. Yani,
Hükûmetin bir temsilcisine, bir Bakana Genel Müdürden korkuyor. Acaba ondan
niye korkuyor? Herhâlde tarikat mı var? Açıkça söyleyeyim -tabirimi
bağışlayın, ben yerinde olmayan tabirleri sevmem- bunlar
artık kabak tadı verdi. Çok açık söyleyeyim: Sayın Kamer Genç
benim herhangi bir tarikatla, herhangi bir cemaatle ilgim olduğunu
söylesin, şu anda istifa edeceğim, milletvekilliği dâhil buna.
(AK Parti sıralarından alkışlar) Hayatım boyunca böyle
bir şeyle ilgili olduğumu söylesin, çıksın burada ispat
etsin, Bakanlığı, milletvekilliğini aynı anda
bırakırım.
Kamer Genç (Tunceli) Ben
size söylemedim.
Devlet Bakanı Mehmet Aydın (Devamla) Ben milletimin
sevgisinden uzak kalmaktan korkarım.
Konuşma üslubu aynen bu. Burada yapacağınız
bir açıklama varsa söz vereceğim, konuşma aynen bu.
KAMER GENÇ (Tunceli) Kısa bir açıklama yapayım.
(AK Parti sıralarından gürültüler)
ABDULKERİM AYDEMİR (Ağrı) Ne
açıklaması yapacak ya!
BAŞKAN Yani Sayın Genç Ben Sayın Bakana öyle bir
şey demedim, yani tarikatla falan sizi kastetmedim. diyor.
Evet, Sayın Genç, buyurun, açıklamanızı
yapınız.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
5.- Tunceli Milletvekili Kamer
Gençin, konuşmasında geçen bir ifadesi nedeniyle
açıklaması
KAMER GENÇ (Tunceli) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Şimdi, değerli milletvekilleri, burada yapılan
konuşmaları iyi anlamak lazım. Şimdi, bakın, dünden
beri Genel Müdürün maaşı soruluyor, bir türlü söylenmiyor. Şimdi
Genel Müdür de Bakanın yanında oturuyor. Bu arada, söylenmediği
için Meclisimiz kapalı oturum kararı aldı. Hadi dedik belki,
dünyanın dengeleri değişir, Türkiye'nin dengeleri
değişir Genel Müdürün maaşını açıklarsak! Genel
Kurulumuz kapalı oturum kararı aldı. Kapalı oturumda da
yine söylenmedi.
Şimdi, Sayın Bakan çıktı dedi ki: Telekom
borsada. Acaba bunu söylersek bir sakıncası olur mu diye onu
düşünüyordum, hukukçulara sordum. Sayın Bakan, onu hukukçulara
soracağınıza, siz burada diyebilirdiniz ki: Genel Müdür TRTden
şu kadar maaş alıyor ama arkadaşlar, Telekomdan ne kadar
maaş alıp almadığını inceliyorum. Eğer
hukuki bir sakıncası yoksa söyleyeceğim, varsa
söylemeyeceğim. Bunu bu şekilde söylemeniz gerekirken sustunuz.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Üç dört sefer söyledi
onu!
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi, ben de haklı olarak burada
çıktım, dedim ki: Sayın Bakan, sen Genel Müdürden korkuyor
musun? Çünkü bu Genel Müdür nasıl bir genel müdür? Geçen, kaç defa, illa
Genel Müdürlüğe getirilmesi için Tayyip Erdoğan direndi. Yani, Ahmet
Necdet Sezer kendisini -ben yanlış anlamıyorsam, bilmiyorum-
atamadı, yine direndi. Şimdi Bu kadar, bu Genel Müdürün arkasında
ne güç var? dedim, bu benim doğal hakkım Acaba tarikatların
gücü mü var? dedim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
açıklamanın dışına çıkıyor!
KAMER GENÇ (Devamla) Benim bu lafımdan, Sayın Bakan,
sizin bir tarikat mensubu olduğunuz veya bağlı olduğunuz
anlamı çıkar mı? Ben sizin neden dolayı çekindiğinizi
burada söylemek istedim. Yani ben size karşı Herhangi bir tarikat
mensubudur. da demedim. Sonra, yani, beni de burada tehdit etmeye de
kalkmayın lütfen. Ben burada halkın bir temsilcisiyim, Tunceli
milleti beni seçmiş göndermiş ki halka hizmet edeyim. Yoksa ben
sizinle ilgili
Burada görevimi yaparken tehdit ederseniz bu beni hiç
ilgilendirmez.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Genç.
Yalnız, burada konuşmaları dinleyen,
Başkanlık kürsüsünde oturan bir arkadaşınız olarak
söyleyeyim. Sayın Genç belki o ara dışarıda olabilir veya
gürültüden duyulmamış olabilir; Sayın Bakan, bu husustaki konuyu
araştırttığını, eğer bir hukuki
sakıncası yoksa açıklayacağını da
söylemişti. Ben kendim şahsen buna şahidim, diğer
arkadaşlarım da şahit olmuşlardır.
Evet, konu açıklığa kavuşmuştur.
Teşekkür ediyorum.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Türkiye Radyo ve Televizyon
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/541) (S.
Sayısı:219) (Devam)
BAŞKAN Şimdi, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Eskişehir Milletvekili Sayın Beytullah Asil.
Sayın Asil, buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 219 sıra sayılı
Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 6ncı maddesi
üzerinde Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini ifade etmek için söz
aldım. Bu vesileyle yüce heyeti saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, 2954 sayılı Kanunun
21inci maddesi, madde başlığıyla birlikte değiştirilmek suretiyle,
Türkiye Büyük Millet Meclisi faaliyetlerinin yansıtılması ile
açık öğretim yayınlarının televizyon
kanallarının uygun görüleninden yayınlanmasını
düzenlemektedir.
Burada iki husus üzerinde duruyoruz. Birincisi: Meclis
faaliyetlerinin yansıtılması, yayınlarından ücret
alınmayacağı düzenlenirken Açıköğretim
yayınları ve eğitim ve öğretim amaçlı diğer
yayınlar, Türkiye Radyo- Televizyon Kurumuna tahsis edilen TV
kanallarının uygun görüleninden yayınlanır. Ücret
miktarı ve yayın ile ilgili diğer hususlar, ilgili kurumlar ile
Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğü arasında
yapılacak bir protokolle belirlenir. denilmektedir.
Değerli milletvekilleri, günümüzde eğitim, zaman ve yer
bakımından kapsamlı, sürekli ve çok boyutludur. Eğitim
denilince toplumumuzda daha çok okul eğitimi
anlaşılmaktadır. Bu bir bakıma okul eğitiminin
kurumsallaşmasından kaynaklanmaktadır. Artık, günümüzde eğitimi
okulla sınırlandırmak mümkün değildir. Eğitim, hayat
boyu devam etmesi gereken bir süreçtir. Eğitimin sürekliliğini
sağlayan toplumun dinamizmi, bilim ve teknolojik gelişmelerdir.
Burada toplumun dinamizmi sözüyle toplumda var olan değişme ve
gelişme faaliyetleri ifade edilmektedir. Ayrıca, bilim ve teknolojide
meydana gelen gelişmeler de sürekli bir öğrenmeyi gerekli
kılmaktadır. Bu da eğitimde devamlılığı
gerektirmektedir. Toplumun gelişmişliği, yeni birtakım
bilgileri öğrenmeyi, yeni durum ve değişimlere uyum
sağlamayı gerektirir. Böylece eğitimin sürekliliği
kendiliğinden ortaya çıkar. İnsanın, toplumun gerisinde
kalmaması, baş döndürücü bir hızla ilerleyen gelişmelere
ayak uydurabilmesi, düzenli, disiplinli ve sürekli bir çalışmayı
gerektirir. Bu sürekliliği
sağlayacak en büyük ve en etkili materyallerden biri de radyo ve
televizyonlardır.
Değerli milletvekilleri, bundan kırk elli yıl önce
gurbetteki eşinden, çocuğundan mektup gelen Ayşe teyze eline
mektubu alır, okutmak için okuryazar adam arardı. Ayşe teyze,
kendisi gibi cahil kalmasın diye kızını okuttu ve lise
mezunu yaptı. Kızı evlendi, çoluk çocuğa
karıştı. Çocuklar üniversite eğitimi yaptı ve yurt
dışına yüksek lisans eğitimi için, doktora eğitimi
için gitmeye başladı. Aynı Ayşe teyzenin kızı bu
sefer lise mezunu olmasına rağmen, üniversiteye giden oğluyla
görüşebilmek için İnternete girmesi, bilgisayarı açması
için ya diğer çocuğunu ya kocasını beklemeye
çalıştı.
İşte, değerli arkadaşlarım, kırk
elli yıl önce mektubunu okutmak için adam arayan, cahil diye
nitelendirdiğimiz teyze ile bugün lise mezunu olan kızının
arasında bir fark kalmamıştır. O nedenle, sürekli bir
öğrenmeyi gerekli kılan bilim ve teknolojide meydana gelen
gelişmeleri topluma aktarmamız gerekmektedir. Sadece eğitim öğretimi
okulla sınırlı tuttuğumuzda, bu gelişmelere toplumun
ayak uydurmasının önüne engel koymaktayız.
İnsanımızın, yaşadıkları
toplumun yapısını, işleyişini, değişimini ve
bunların bağlı olduğu toplumsal yasaları
kavramaları; toplumun farklılıkları kuşatan birlik
hâlinde ve demokrasi temelinde gelişip güçlenmesine katkıda
bulunmaları; toplumun sorunlarını kavrayabilmeleri, toplumun
ekonomik ve kültürel kalkınmasına bilinçli bir şekilde
katkıda bulunabilmeleri, toplumun yapısını, toplumsal
kurumları ve bu kurumları tanımaları ve sosyal
değişimleri bilimsel olarak açıklamaları ancak eğitimi
sürekli kılmakla mümkündür. Eğitimi sürekli kılmazsak bireylerin
kendilerinin ve çevresindeki kişilerin duygu, düşünce,
davranış ve var oluş nedenlerini anlamaları, kendi kimliklerini
güçlü biçimde oluşturmaları mümkün değildir. Olgun
anlayış ve hoşgörü geliştirmeleri için
insanımızın eğitimine süreklilik kazandırmak
zorundayız.
Bütün bunları başarabilmemizin en etkili yolu radyo ve
televizyon yayınlarıdır ancak bunları, eğitimi, radyo
televizyonları paralı hâle getirerek başarmamız mümkün
değildir. Zenginlerin çocuklarına bile kitaplarını
ilköğretimde parasız veren bir devletin Türkiye Radyo ve Televizyon
Kanununda eğitimi paralı hâle getirmesini anlamak hem mümkün
değil hem de kabul edilebilir değildir.
Değerli milletvekilleri, yayınlarını
paralı hâle getirmeye çalıştığımız Açık
Öğretim Fakültesi ile ilgili heyetinizi bilgilendirmek istiyorum.
Eskişehir Anadolu Üniversitesine bağlı olarak açılan Açık
Öğretim Fakültesi 1982-83 öğretim yılında yüksek
eğitimde, yüksek standartlarda fırsat eşitliği ilkesiyle ve
uzaktan eğitim sistemiyle eğitim veren ilk fakülte olarak hizmete
başladı. İlk yılında bu fakülteye 29.500
öğrencinin kaydolması uzaktan eğitim sistemiyle yükseköğrenim
ihtiyacını ve talebinin boyutlarını açıkça ortaya
koyuyordu. Yükseköğrenimin yanında 200 bin öğretmene ön lisans
ve lisans tamamlama imkânı sunuldu. Ebelik, hemşirelik,
sağlık teknikerliği, tarım ve veterinerlik ön lisans
programları açılarak çalışanların eğitimleri
yükseltildi.
Jandarma Genel Komutanlığındaki
astsubaylarımızın ve Emniyet Genel Müdürlüğünde görev yapan
polislerimizin eğitim düzeyini yükselten ön lisans programları, Kara,
Hava ve Deniz Kuvvetleri Komutanlıkları personelinin, Adalet
Bakanlığında çalışan lise ve dengi okul
mezunlarının eğitim düzeylerini yükselten ön lisans
programları ile eğitimin sürekliliğini sağlayarak
toplumumuzun eğitim düzeyinin artmasına büyük katkıda
bulunmaktadır.
Değerli milletvekilleri, Eskişehir Anadolu Üniversitesi
açık öğretim lisans ve ön lisans derslerinin
yayınlandığı televizyon programlarını seyrederek
genel kültürlerini, bilgi eksikliklerini tamamlamaya
çalışanların sayısı da yüz binlerle ifade
edilmektedir. İşlevinin çok az kısmını izah etmeye
çalıştığım açık öğretim yayınları,
az sonra görüşülecek olan önergemiz dikkate alınmaz, maddede
olduğu gibi paralı hâle getirilirse bunun bedeli açlık
sınırında maaşı reva gördüğünüz ön lisans
eğitimi yapmaya çalışan memurlara, çalışana,
imkânsızlıklar nedeniyle örgün eğitime katılamayan
açık öğretim yükseköğrenim yapmaya çalışan
öğrenciye yüklenecektir. İlköğretimde zenginin çocuğuna
bile bedava kitap dağıtan bir devlete bu görüntü
yakışmayacaktır.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, Anadolu
Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesinin bir hayırlı
çalışmasından da bahsetmek istiyorum. Uzaktan öğrenim
konusunda dünyanın en önemli eğitim kurumlarından olan Anadolu
Üniversitesi farklı ihtiyaçları için Türkçe
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Asil.
BEYTULLAH ASİL (Devamla) -
öğrenmek isteyen herkese
yepyeni bir fırsat sunuyor, Türkçe Sertifika Programını
başlatıyor. Bu program güz dönemiyle başladı, ilk
mezunlarını da mayıs ayında verecek. Tüm dünyada farklı
ihtiyaçları için Türkçe öğrenmeyi gerekli kılan tüm
yabancılara açık olan bu sertifika programını hayata
geçiren bu üniversitenin başta rektörü olmak üzere emeği geçen bütün
öğretim üyelerini kutluyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Asil.
Gruplar adına son konuşmacı Demokratik Toplum
Partisi Grubu adına Iğdır Milletvekili Pervin Buldan.
Sayın Buldan, buyurun. (DTP sıralarından
alkışlar)
DTP GRUBU ADINA PERVİN BULDAN (Iğdır) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Radyo ve Televizyon
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 6ncı maddesi üzerinde konuşmak üzere söz
almış bulunmaktayım. Konuşmama başlarken hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; TRT, kamu
yayıncılığı hizmeti icra etmek üzere kurulmuş bir
radyo-televizyon kurumudur ve Anayasada da tanımlandığı
gibi özerk ve tarafsız yayın icra etmek durumundadır. Ancak
resmî ideolojinin yeniden üretildiği ve kamu
yayıncılığı hizmeti anlayışından uzak
bir şekilde yayınlarını icra eden TRT, maalesef ki, daha
çok kamu yayıncılığı anlayışıyla hizmet
vermektedir. Bu doğal olarak şu sonucu doğurmuştur ki TRT
her dönem iktidara gelen hükûmetin sözcülüğünü yapan bir kurum hâline
getirilmiştir.
Kamu yayıncılığı hizmetinde yayın
kurumu, halkın ihtiyaçlarına yönelik sorumluluklara sahipken, TRTnin
düşürüldüğü konumda yayınlar, iktidarda bulunan hükûmetin
ihtiyaçlarını temel sorumluluğu hâline getirmiştir.
İcra edilen yayınlar, Anayasada ifade edildiği gibi ne özerk ne
de tarafsızdır, tamamen siyasi iktidarın güdümündedir.
Bugün burada görüşmekte olduğumuz TRT Kanununda
yapılan değişiklik ise TRTnin sahip olması gereken en
temel niteliği yani tarafsız ve özerk yayıncılık
ilkesini tamamen yok etmektedir. Şunu açıkça söylemek mümkündür: Yasa
tasarısıyla AKP, TRTde tamamen kadrolaşmanın
olanaklarını yaratmaktadır. AKPnin izlemekte olduğu
siyaset felsefesinde kamu hizmeti anlayışının zaten
bulunmadığı bugüne kadar icra edilen tüm siyasi pratiklerden
anlaşılmaktadır ve de açıkça bilinmektedir. Ancak
kadrolarını devletin diğer kurumlarında olduğu gibi
TRTye de yerleştirmek amacıyla yasa çıkarılması, bir
iktidarın gözettiği siyasi çıkarın ve egoizmin bir
pervasızlığıdır.
AKP İktidarından bu yana TRT Yönetim Kurulunda bulunan
yönetici kadronun çok büyük bir çoğunluğunun
değiştirilmesi, tasarıyla TRT Genel Müdürüne
sınırsız ve denetimsiz yetkiler verilmesi, Cihan Haber
Ajansı, Aksiyon dergisi, Kanal7 ve Zaman gazetesi başta olmak üzere
belli basın çevrelerinden TRTye transferlerin yapılması,
TRTnin siyasi rant ve kadrolaşma alanı hâline getirilmesi
çabasının en açık ifadesidir.
Oysa bütçenin yüzde 80i halkın vergileriyle elde edilen TRT
yayıncılığının şeffaf ve
katılımcı olması yönünde yasal düzenlemeler
yapılmalıdır. Büyük medya kuruluşlarının daha
fazla kâr amacıyla yaptığı popüler ve toplumsal sorunlara
kayıtsız olan yayınlar, halkı tarafsız yayın
hakkından mahrum bırakmıştır. TRT yayınları
ise siyasi iktidarın belirlediği çerçevede sorunlara kamera
tutmuş, toplumun muhalif kesimlerinin talepleri ve toplumun önem arz eden
daha birçok sorunu TRT ekranlarından ve radyolarından
yansıtılmamıştır ve de
yansıtılmamaktadır.
Değerli milletvekilleri, kamu
yayıncılığı hizmeti üretmek üzere kurulmuş olan
bir kurumun yerine getirmesi gereken yükümlülükler, halkın ihtiyaç ve taleplerine
yönelik, ideal düzeyde yayın yapılmasını gerektirir.
Ülkemizde yaşanmakta olan problemler, tarafsızlık ilkesine uygun
olarak halkın bilgisine sunulmak üzere yayınlanmalıdır.
Yine, ülkemizin çok kültürlü yapısı bu noktada dikkate
alınması gereken en önemli unsurlardan biridir. Bu kültürel
farklılık, yapılan yayınların halk tarafından
anlaşılmasında önemli rol oynamaktadır. Yıllardan
beridir ülkemizde büyük acılara neden olan, hâlâ çözülememiş Kürt
sorununun önemli bir parçası olan kültürel hakların
kullanılmaması bu noktada oldukça belirleyicidir. Bu ülkede etnik
kökeni farklı olan binlerce insanımız kendi ana dili
dışında herhangi bir dili anlayamamaktadır. Bu
halkların büyük bir çoğunluğunu ise Kürt kökenli
yurttaşlarımız oluşturmaktadır. Bugün, Türkiyenin
hemen bütün bölgelerinde yaşamakta olan binlerce insanımız,
düşündüğü dilde kendini ifade etme ve yine kendi dilinde, yani
anlayabildiği dilde yayın yapılmasının
ihtiyacını duymaktadır.
Vizontele filminin ülke tarihimizde yaşanmış olan
gerçek sahnesinde insanlarımızın o ekranın
karşısında hiçbir şey anlamadan Charlie Chaplinnin sessiz
filmini izler gibi durduğu bir ironi vardır. Resmî ideolojinin TRT
yayıncılığında temel, belirleyici kriter olması,
yıllardır halkımızın çok önemli bir bölümünün yabancı
gözlerle ve sağır kulaklarla bu yayınları izlemesine neden
olmuştur. Yani yayınlar yapılırken ülkede yaşayan
halkların ihtiyaç ve talepleri tamamen görmezden gelinmiştir.
TRT, yıllardır, halkımızın kendi
kültürleri doğrultusunda yayın yapması gerekirken, bu
kültürlerin maniple edildiği bir kurum konumuna getirilmiştir.
Halkımız, yıllarca, kendi şarkılarını TRT
ekranlarından Türkçeye tercüme edilmiş, anlaşılmaz bir
şekilde dinlemiştir. TRT bu konuda bir nevi asimilasyon
politikalarının işlevini üstlenen bir kurum hâline
getirilmiştir. Dolayısıyla da bu şunu göstermektedir ki
kurulduğu günden bu yana TRT yayınları kamu hizmeti
yayıncılığı anlayışıyla icra
edilmemiştir ve edilememektedir. Ancak kamu hizmeti
yayıncılığı, en temel insan hakkı olan haber alma
hürriyetinin ve insanların anlayacakları şekilde yayın
izleme ve dinleme hakkının garantisidir. Bu nedenle kamu kurum ve
kuruluşlarıyla ilgili yasal düzenlemeler yapılırken kamu
yararı ve hizmetinin, gözetilmesi gereken yegâne yarar olduğunu
önemle belirtmek isterim.
TRT kanunlarında düzenlemeler yapılacaksa bu
düzenlemeler halkımızın tümünün taleplerini gözeten,
tarafsız ve özerk yayıncılığa imkân tanıyan
düzenlemeler olmalıdır.
Grubum adına hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DTP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Buldan.
Şahsı adına Diyarbakır Milletvekili Sayın
Abdurrahman Kurt.
Sayın Kurt, buyurun efendim. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
ABDURRAHMAN KURT (Diyarbakır) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekillerimiz; 12 Eylülün
uygulayıcılarının tarafından bile eleştirilen
yasaklayıcı yaklaşımlardan, bölgede yapılan düğünlerde
bile kendi yöresel ve kültürel müziklerini dinlemeleri yasaklanan vatandaşlar
topluluğundan
Farklılıklarımız birliğimizi
zenginleştiren olgular olduğu sürece hep birlikte yol
almaktayız.
Geçmişte farklılıklarımızı,
ayrılıklarımızı görerek geliştirdiğimiz
yasaklar, yaşadığımız tecrübelerle sabittir ki
birliğimizi güçlendirmek yerine toplumu terörize etmiş,
ayrılıkçı yaklaşımlara zemin
hazırlamıştır.
Bugün, artık, yaşanan bu acı tecrübelerden ders
alarak, birlikte yaşadığımız gerek din ve gerekse
vatandaşlık bağı ile kader ortaklığı
yaptığımız ülkemiz insanlarının yöresel,
bölgesel, etnik, kültürel farklılıklarını koruyarak
insanımızın devlete olan aidiyet duygusunu pekiştirerek
güçlendirmeli ve enerjimizi ülkemizin daha özgür ve daha müreffeh bir ülke
olması için harcamalıyız.
Bugün yaşanan ve her geçen gün daha hızlı gelişen
küreselleşme süreci, ortak küresel, evrensel değerler üretmekte, din,
vicdan ve evrensel insani değerler açısından bir toplumun
kullandığı dilin yasaklanması kabul görmemektedir.
Her birimiz, kendi yaşam tecrübemiz içerisinde çok sıkça
yaşadığımız çok acı olaylarla bunu bölge
insanı olarak bizzat müşahede ettik. Örneğin, bizler üniversite
yıllarımızda bile halkımızın dilinde bir
şarkı dinleyebilmek için bir kaseti nasıl saklayarak, gizleyerek
dinlediğimizi, bodrumlarda, kapalı odalarda wolkman denilen sadece
tek kişinin dinleyebildiği aletlerle nasıl dinlediğimizi ve
mutlu olduğumuzu çok net hatırlamaktayız. Gene kendi
düğünlerimizde kimsenin olmadığına kanaat getirerek
söylediğimiz halk türkülerimiz sonucunda yaşanan
baskınları, yaşanan acıları, cezaevlerindeki
işkenceleri, maalesef, hatırlamaktayız.
Bütün araştırma ve incelemeler göstermiştir ki
ülkemizde yaşanan kimilerinin güneydoğu sorunu, kimilerinin
şark meselesi, bölge insanı ve pek çok aydın ve insan
hakları savunucusu tarafından Kürt sorunu veya Kürt meselesi
olarak adlandırılan bu sorunun çözümü ekonomik, sosyal, siyasal ve
kültürel politikalar bütünüyle çözülebilir. Bugün, tüm parti ve siyasi
çevrelerin ortak kanaati olan, özellikle GAPın sulama ağırlıklı
yatırımlarının ve diğer sosyoekonomik projelerinin
gerçekleştirilebilir bir bütçe ve takvimle hayata geçirilmesinin
adımı atılmış, kültürel anlamda da bölge
halkının dilini ve kültürünü yok sayan ve yadsıyan bir politika
yerine ülkemizin tüm vatandaşlarını kendi öz değer ve
kültürleriyle kucaklayan özgür, demokratik ve kalkınan bir Türkiyenin önü
açılmıştır.
Bu vesileyle, biz, burada, Çanakkalede ve yurdun dört bir
yanında Allah Allah sesleriyle kucak kucağa şehit
düşenlerin torunları, MHPlisi, CHPlisi, DTPlisi ve DSPlisi, milletimizin
tüm temsilcileri olarak topyekûn bu önergeye, verdiğimiz bu önergeye
evet diyerek yeni bir kucaklaşmayı, yeni bir güçlü Türkiyeyi
yaratma hevesini ve umudunu hep birlikte sağlayacağımız
umuduyla, bu önergeye vereceğiniz evet oylarının bölge
insanı ile devletin kucaklaşmasını
sağlayacağı bilincini hep birlikte
paylaşacağımız umuduyla yüce Meclisin bu önergeye evet
diyeceğini umuyor, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Kurt.
Adana Milletvekili Sayın Fatoş Gürkan, buyurun. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
FATOŞ GÜRKAN (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 219 sıra sayılı
Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı hakkında
görüşlerimi bildirmek üzere şahsım adına söz
almış bulunmaktayım. Bizi izleyen aziz milletimizi ve yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle Üç Maymun filmiyle, Cannes Film Festivalinde
dünyanın en ünlü yönetmenlerinden biri olarak, Cannes Film Festivalinde en
iyi yönetmen olarak seçilen Nuri Bilge Ceylanı kutluyor, bundan sonraki
başarılarının da devamını diliyorum.
Hepinizin bildiği gibi, Türkiyenin kamu
yayıncılığı yapmakla görevlendirilen tek yayın
kuruluşu olan TRT, gerçekleştirdiği ulusal, uluslararası ve
uydu yayıncılığıyla dünyanın sayılı
yayın kuruluşları arasında yer almaktadır. TRT, devlet
adına radyo-televizyon yayınlarını gerçekleştirmek
amacıyla 1 Mayıs 1964te özel yasayla özerk bir kamu tüzel
kişiliği olarak kurulmuştur. TRTnin özerkliği 1972deki
Anayasa değişikliğiyle kaldırılmış ve kurum
tarafsız bir kamu iktisadi kuruluşu olarak yeniden
düzenlenmiştir.
2954 sayılı TRT Kanunu 1983 yılında
yürürlüğe girmiş ve günümüz koşulları göz önüne
alındığında değişiklik yapılması
kaçınılmaz olmuştur. Yürürlükte olan Kanun gerçekten kurumun
teşkilat yapısında değişime kapalı ve günümüz
teknolojik gelişmelerine ayak uydurmaya yönelik atılımlar
yapılmasına imkân vermeyen hükümler içermektedir. Dünyada BBC, RAI,
NOS gibi pek çok kamu yayın kuruluşu yapılarını
çağın gereklerine uygun hâle getirmiştir. Türkiye Radyo ve
Televizyon Kurumunda da böyle bir yapılanma ertelenemez bir ihtiyaç hâline
gelmiştir.
Yapılan değişikliklerle, Kurumun Anayasayla
kendisine verilen kamusal görevini yerine getirebilmesi için, kendisine
yöneltilebilecek baskılardan uzak, yalnızca kamu yararını
gözeten çağdaş bir yayıncılığı mümkün
kılacak yapılanmanın oluşmasını hedefleyen bir
düzenleme öngörülmektedir.
Tasarının 6ncı maddesiyle Kanunun 21inci
maddesi, madde başlığıyla birlikte
değiştirilmektedir. Bu değişiklikle, Türkiye Radyo ve
Televizyon Kurumuna tahsis edilen TRT-3 kanalından Türkiye Büyük Millet
Meclisi Televizyonu aracılığıyla Türkiye Büyük Millet
Meclisi faaliyetleri ve uygun görülen kanalların birinden açık
öğretim yayınlarının yapılmasına ilişkin
düzenleme öngörülmüştür. Ayrıca, bu yayınların
dışında eğitim ve öğretim amaçlı, kamu veya özel
sektörden yayın talebinde bulunulması hâlinde de bu talebin bir
protokol çerçevesinde karşılanabilmesine yönelik düzenleme
amaçlanmaktadır.
Sizlere ben Türkiye Büyük Millet Meclisi Televizyonuyla ilgili bir
anımı da anlatmak istiyorum bu arada. 22 Temmuz seçimlerinden bir ay
kadar sonra, Genel Kurul çalışmaları sırasında, Genel
Kuruldan çıktığım sırada kapıda telefonum
çaldı. Arayan, Adanadan, Karaisalı ilçemizden bir
vatandaşımızdı. Vatandaşımız nerede
olduğumu sordu. Ben de Genel Kuruldayım dedim. Evet Genel
Kuruldasınız ama çıktığınızı görüyorum.
Hayırdır, bir şey mi oldu, niye çıkıyorsunuz? dedi.
Buradan da görüleceği gibi, gerçekten vatandaşlarımız hem
Meclisteki yasama çalışmalarını takip ediyor hem bizi
denetliyor hem de bilgileniyor. Bu nedenle, Türkiye Büyük Millet Meclisi
televizyonu gerçekten de önemli.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Televizyonu, bunun yanında, her
partinin grup toplantılarını, komisyon
toplantılarını, Meclis programlarını objektif olarak
yayınlayan da bir kanaldır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüleceği üzere, amaçlanan, Kurumun daha çağdaş ve etkin bir
yapıya kavuşturulmasıdır. Bir diğer amaç da Kurumun
şeffaf ve yanlı olmayan yayın yapabilmesinin
sağlanmasıdır. Gerek görsel gerekse işitsel yayın
organlarının günümüzdeki önemi yadsınamaz. Bu sebeple, kültürel
ve eğitim amaçlı yayınların halkın her kesimine
doğru ve etkin şekilde ulaştırılması,
yapılan uygulamaların ve Meclis çalışmalarının
halka anında iletilmesi çağdaş yönetim
anlayışının da gereğidir. Türkiye Radyo ve Televizyon
Kurumu bu görevi bugüne kadar başarıyla ifa etmiştir ancak daha
iyi ve etkin olabilmesi adına Kanunda değişiklik
yapılması gereği hasıl olmuştur.
Yapılan bu değişikliğin şimdiden ülkemize
ve milletimize hayırlı olmasını diliyor, yüce Meclisimizi
saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Gürkan, teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, madde üzerinde soru-cevap işlemi
gerçekleştireceğiz.
Sayın Çalış
HASAN ÇALIŞ (Karaman) Sayın Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Sayın Başkanım,
aracılığınızla Sayın Bakanımdan
öğrenmek istiyorum: TRTde geçici işçi statüsünde yılda on bir
ay çalışan sözleşmeli personele kadro vermeyi düşünüyor
musunuz? Bu soruya cevap alamadığım için tekrar sordum.
Bir diğer sorum: Son iki yıldır program
başı çalıştırılan personel sayısı
kaçtır? Bu personellerin sigortasız
çalıştırıldığı doğru mudur? Bu haberler
doğru ise müdahale etmeyi düşünüyor musunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Orhan
AHMET ORHAN (Manisa) Sayın Bakanım, ben de öncelikle
birçok kamu kuruluşunda olduğu gibi TRTde de geçici işçi
kadrosunda, 4/C kadrosunda çalıştırılan personelin kadroya
geçirilmesinin düşünülüp düşünülmediğini öğrenmek istiyorum
öncelikli olarak.
Bunun yanı sıra, TRTde Ortadoğu gazetesinden de
bir yazara program yaptırmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Akkuş
AKİF AKKUŞ (Mersin) Sayın Başkan, Sayın
Bakanım; TRT hizmetlerinin yürütülmesi için dışarıdan araç
kiralanıyor mu? Kiralanıyorsa yıllık toplam ne kadar ücret
ödeniyor? Araç kiralamanın yöntemi nedir? Hangi firmalardan
kiralanmıştır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Akcan
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Sayın
Başkanım, teşekkür ederim.
Aracılığınızla Sayın Bakana sormak
istiyorum: Hükûmet olarak milletvekili maaşlarını -Sayın
Genel Müdürün maaşı daha fazla da olabilir, fark etmez- TRT Genel
Müdürünün toplam gelirlerine endeksleyen ve ona eşit hâle getiren bir
kanun tasarısını Meclise sevk etmeyi düşünürler mi?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Işık
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Aracılığınızla Sayın
Bakanımıza sormak istiyorum: Hâlen TRTnin taşra
teşkilatında ve yurt dışı bürolarında kaçar
kişi çalışmaktadır?
Bu tasarıyla öngörülen ve Genel Müdürlüğe
bağlı müdürler ile haber bürolarından oluşacak taşra
teşkilatında ve yurt dışı bürolarında
çalışacak personel sayısının 2008 yılı
sonuna kadar kaçar kişiye çıkarılması hedeflenmiştir?
Yeni personel alımı olacak mıdır? Olacaksa, bu nasıl
alınacaktır?
Bir diğer sorum da: Dün, siz bir soruya cevaben, TRTde
çalışan toplam personel sayısını 7.431 olarak ifade
ettiniz. Bugün de değerli bir AKP milletvekili hatip 6.400 dolayında
çalışan olduğunu söyledi. Bu çalışan
sayısının doğrusu nedir? Hangi rakam doğrudur?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Erdemir
AVNİ ERDEMİR (Amasya) Sayın Bakanım, eski
TRT Genel Müdürlerinden Yücel Yener döneminde çoğu sınavsız
olarak işe alınan 2.400 kişi hakkında ne yapmayı
düşünüyorsunuz? Bu dönemde CHPnin TRTde kadrolaşma var.
şeklinde herhangi bir itirazı oldu mu? CHPnin bu
kadrolaşmayı önlemeye yönelik herhangi bir girişimini
hatırlıyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Öztürk
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkanım,
aracılığınızla Sayın Bakana sormak istiyorum:
İbrahim Şahinin TRT Genel Müdürlüğüne atandığı
23 Kasım 2007 tarihinden bu yana kaç YTLlik temsil gideri harcaması
yapılmıştır? Bu harcamalar nerelere, hangi amaçla
yapılmıştır?
Yine Gaziosmanpaşadaki lojmanlarda yasaya aykırı
bir şekilde, yönetmeliklere aykırı bir şekilde oturan,
süresi dolduğu hâlde hâlâ oturan kimseler var mıdır? Bu lojmanda
şu anda kaç daire boştur?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Ünlütepe
HALİL ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar) Sayın Başkan,
aracılığınızla şu soruyu yöneltmek istiyorum:
Eski TRT Genel Müdürü Yücel Yener TRT bir partinin kanalı hâline geldi.,
Militan bir genel müdür buldular., Kararnamesi kerelerce döndü., Israr
ettiler, getirdiler., TRTnin parti kanalı hâline gelmesinin birinci
şartı kadrolaşmadır. Uzman bir kişinin TRTye
bakışını açıkladım. Sayın Bakan, eski Genel
Müdürün açıklamalarına katılıyor musunuz?
Katılmıyorsanız, gerekçesini açıklayabilir misiniz?
İddia olunduğu gibi, TRT bir parti kanalı hâline dönüştü
mü? Dönmediyse, TRTnin parti kanalına dönmesi için daha neler
yapılması gerekiyor?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Bakanım, buyurun.
DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
Kadro ile ilgili bilgiyi paylaşmak istiyorum: Hâlen
çalışan kadrolu 6.945, işçi sayılmayan geçici 494. Bununla
ilgili, iki arkadaşımız zaten soru sordu, bunların kadroya
alınması meselesiyle ilgili. Ben, şahsen bu
arkadaşlarımızın gayretlerini biliyorum,
çalışmalarını biliyorum. Dolayısıyla,
bunların lehinde bir düzelmenin olmasını da talep ediyorum.
Onunla ilgili, önümüzdeki maddelerde de zaten bir önlem alınacak diye
düşünüyorum. Dolayısıyla, işçi sayılmayan geçicilerle
birlikte toplam 7.439.
Radyolarda program başı çalışan
sigortasız personel bulunmamaktadır. Kurum dışından
program yapanlar sosyal güvenlik haklarına sahip profesyonel kişiler
zaten. Dolayısıyla, orada da bir sorun görünmüyor. Program
başı çalışan personel var mı? Program başı
çalıştırılan personel yok, elimdeki bilgiye göre.
Geçici personelin sözleşmeli personel statüsü
Onu zaten
söyledim.
Bu konutlarla ilgili, Kamu Konutları Yönetmeliğinin
5inci maddesi cevaz vermektedir. Bu, bir arkadaşımızın
sorduğu soruyla ilgiliydi. Yönetim kurulu üyesinin lojmanda
oturmasıyla ilgili bir soruydu bu ve cevap da Kamu Konutları
Yönetmeliğinin 5inci maddesi buna müsaittir deniyor.
Milletvekili maaşlarıyla ilgili düzenleme konusunda, MHP
milletvekilinin sorusuna cevap verirken artık, iktidar muhalefet
müşterek bir teklif üzerinde oturup konuşur, düşünürlerse
Bu,
benim doğrudan ilgilendiğim bir konu değil, zaten TRTyle ilgili
bir konu da değil ama, tabii her milletvekilimizin görüşü ciddiye
alınmak durumundadır.
OKTAY VURAL (İzmir) Çoğunluğunuz mu yetmiyor?
Çoğunluk mu yok?
DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) Çoğunluk olmasa
dahi birkaç arkadaşımız öne sürer, çoğunluk
görüşebilir. Yani dolayısıyla, bu, bir milletvekili
arkadaşınız olarak benim cevap vereceğim bir şey
değil. Ama milletvekilleriyle ilgili, yani eğer şartlar
müsaitse, durum iyiye gidiyorsa hiç kimse iyileşmeden yana olmama gibi bir
tavır içinde olmaz. Ama dediğim gibi, eğer Türkiyenin
şartları buna müsait değilse doğrusunu isterseniz bugüne
kadar benim zihnimi -şahsen söylüyorum- meşgul eden bir soru
olmamıştır, bir sorun olmamıştır.
Taşıt alımıyla ilgili
Firma adı
Aydoğdu Tur. 263. 530 YTL, bugüne kadar bunun için araç kiralama bedeli
bu, haber dairesi için kullanılıyor.
İbrahim Şahinin
21 Kasım 2007 tarihinden
itibaren, 2007 yılı için 4.235,75 YTL, toplamı bu. Ama ayrı
ayrı söyleyeceksek, 2008 yılı için ise 1.139 YTL harcama
yapılmış.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, madde üzerinde İç Tüzükün 72nci
maddesine göre verilmiş bir önerge vardır, önergeyi okutuyorum; biraz
sonra oylayacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 219 s. sayılı kanun
tasarısının 6. maddesinin, içtüzüğün 72. maddesi
uyarınca görüşmelerinin devam etmesini arz ve teklif ederiz.
|
Oktay Vural |
Mehmet Günal |
K. Erdal Sipahi |
|
İzmir |
Antalya |
İzmir |
|
|
|
|
|
S. Turan Çirkin |
Ahmet Orhan |
|
|
Hatay |
Manisa |
|
III.- YOKLAMA
(MHP ve CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, yoklama
yapılmasını istiyoruz.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, İç Tüzükün 72nci
maddesine göre verilmiş önergenin oylamasından önce bir yoklama
talebi vardır, yoklama talebini yerine getireceğim.
20 milletvekili arkadaşımızın ismini tespit
edeceğim: Sayın Vural, Sayın Günal, Sayın Kalaycı,
Sayın Yıldız, Sayın Asil, Sayın Doğru, Sayın
Akcan, Sayın Işık, Sayın Nalcı, Sayın Bal,
Sayın Akkuş, Sayın Çalış, Sayın Yunusoğlu,
Sayın Ersin, Sayın İnce, Sayın Öztürk, Sayın Altay,
Sayın Tanrıkulu, Sayın Orhan, Sayın Ekici.
Sayın milletvekilleri, yoklama için üç dakika süre veriyorum
ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Türkiye Radyo ve Televizyon
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/541) (S.
Sayısı:219) (Devam)
BAŞKAN Şimdi İç Tüzükün 72nci maddesine göre
Sayın Oktay Vural ve arkadaşlarının vermiş olduğu
önergeyi oylarınıza sunacağım.
Maddenin tekrar görüşülmesiyle ilgili önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, madde üzerinde üç adet önerge
vardır, geliş sırasına göre okutup,
aykırılık durumuna göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
219 sıra sayılı Kanun Tasarısının 6.
maddesinin son fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Beytullah Asil |
Mehmet Günal |
Oktay Vural |
|
Eskişehir |
Antalya |
İzmir |
|
Recep Taner |
Nevzat Korkmaz |
Hasan
Çalış |
|
Aydın |
Isparta |
Karaman |
Madde 6- Açıköğretim yayınları ve eğitim
ve öğretim amaçlı diğer yayınlar, Türkiye Radyo-Televizyon
Kurumuna tahsis edilen TV kanallarının uygun görüleninden
yayınlanır. Yayın ile ilgili diğer hususlar, ilgili
kurumlar ile Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğü arasında
yapılacak bir protokolle belirlenir. Bu yayınlardan ücret
alınmaz.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
okutacağım iki önergenin metni aynı olduğundan önergeleri
birlikte işleme alacağım.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım
BAŞKAN Buyurunuz.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, bu önergelerin işleme
alınması Anayasamıza da aykırıdır. Çünkü
Anayasamıza göre devletimizin dili Türkçedir ve Türkçe yayın
esası söz konusudur. Bu konuda Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna,
Anayasamız gereğince zaten düzenleme yetkisi oraya verilmiştir.
Türkçenin yanı sıra başka dillerde yayın
yapılması istenen bir teklifi, bir önergeyi yürürlüğe
koyamazsınız. Türkçenin yanı sıra olmaz, Türkçenin yanı
sıra başka dillerde yayın yapılamaz. Dolayısıyla
Türkçe, münhasıran Türkçeyi dışlayan bir önergenin gündeme
alınması mümkün değildir, işleme alınması mümkün
değildir. DTP ve AKPnin verdiği bu önergeler Anayasamız
gereğince gündeme alınamaz. Bu bakımdan bunun gündeme
alınmaması gerekir.
Yayınlarla ilgili Anayasamıza göre Radyo ve Televizyon
Üst Kuruluna verilmiştir bu görev ve bu konuda da kanun
çıkmıştır. Türkçe yanı sıra bir dil
değildir, Türkçe esastır. Türkçenin yanına çok dilli bir toplum
oluşturmaya yönelik böyle bir yayınla ilgili bir önergeyi gündeme
alamazsınız.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, birleşime on dakika
ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.18
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 19.03
BAŞKAN : Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yaşar
TÜZÜN (Bilecik), Fatoş GÜRKAN (Adana)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 111inci Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
219 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi okutacağım iki önergenin metni aynı olduğundan
önergeleri birlikte işleme alacağım, istemleri hâlinde önerge
sahiplerine ayrı ayrı söz vereceğim.
Önergeyi okutuyorum.
Buyurun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1/541 Esas Numaralı Türkiye Radyo ve
Televizyon Kanunu ile Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve
Yayınları Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 6ncı
maddesiyle değiştirilen 2954
sayılı Kanunun 21 inci maddesinin madde
başlığının Türkiye Büyük Millet Meclisi ve
açıköğretim yayınları ile eğitim ve öğretim
amaçlı yayınlar ve diğer yayınlar şeklinde
değiştirilmesini ve maddeye aşağıdaki
fıkranın eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
|
Mustafa
Elitaş |
Rüstem Zeydan |
Abdurrahman
Kurt |
|
Kayseri |
Hakkâri |
Diyarbakır |
|
Veysi Kaynak |
Kayhan Türkmenoğlu |
Mücahit
Fındıklı |
|
Kahramanmaraş |
Van |
Malatya |
Kurum tarafından Türkçenin yanı sıra farklı
dil ve lehçelerde de yayın yapılabilir.
OKTAY VURAL (İzmir)- Sayın Başkanım
BAŞKAN Bir dakika Sayın Vural, dinleyeceğim sizi.
Diğer imza sahiplerini okutacağım önergede:
|
Nuri Yaman |
Sevahir
Bayındır |
Şerafettin
Halis |
|
Muş |
Şırnak |
Tunceli |
|
Hasip Kaplan |
Pervin Buldan |
|
|
Şırnak |
Iğdır |
|
BAŞKAN Buyurun Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, ara vermenizden
önce bu konuda işlem yapamayacağınızı ifade
etmiştim. Türkçenin yanı sıra
ve gerekçede de ifade
edildiği gibi, Resmî dil dışında farklı dil,
lehçelerde yayın imkânı tanımıştır. Buradaki
amaç, Türkçe esası dışında başka esaslarda da
yayın yapmaktır. Bu konuda düzenleme bu kanunda yapılamaz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi RTÜKle ilgili düzenleme yetkisini RTÜKe
vermiştir, RTÜKle ilgili de kanun çıkmıştır ve bu
Kanun da aynen şunu söylüyor: Yayınların Türkçe
yapılması esastır. Dolayısıyla, RTÜKün
düzenleyeceği bir konuda keyfî bir şekilde TRTye, Millî Savunma
Bakanlığının, İçişleri
Bakanlığının, Millî Eğitim
Bakanlığının imzaları olmadan, değerlendirmeleri
olmadan, bir önergeyle Türkçe dışında Türkçenin yanı
sıra başka dillerde yayın yapılmasına nasıl izin
verebiliriz? Böyle bir şey olabilir mi? Ne demek?
BAŞKAN Sayın Vural, Türkçenin ana dil olduğu ve
Türkçenin esas olduğu hususunda hiç kimsenin bir itirazı söz konusu
değil. Burada TRTye bu önergeyle bir yetki veriyoruz ama bunu
denetleyecek olan, sizin de açıkça belirttiğiniz gibi, RTÜKtür.
Yani, bu TRTnin denetimini de yine RTÜK yapacaktır.
OKTAY VURAL (İzmir) Düzelmemiş, böyle bir şey
olabilir mi?
Bakınız, size söylüyorum. Bir kamu kurumunun esas
itibarıyla farklı dilde yayın yapması yarın öbür gün
eğitim ve öğretimde de farklı dillerde eğitim ve
öğretimi getirmenin de önünü açmaktır.
Ne demek? Kamu kurumu kamu hizmeti üretirken
vatandaşların farklı dil lehçelerinde yayın yapmasıyla
ilgili RTÜK düzenleme yapmıştır. Başka dilde
münhasıran düzenleme yapılması Anayasamıza
aykırıdır.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan,
Anayasa çok açık.
OKTAY VURAL (İzmir) - Bakın, bu konuda AKPli
milletvekillerimizin çoğu da hassasiyete katıldı.
MEHMET EMİN EKMEN (Batman) Hangileri
Hangi çoğu,
hangi çoğu?
OKTAY VURAL (İzmir) Böyle bir şey olabilir mi? Çok
dilli bir toplum mu olacağız?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım, Sayın Milletvekili itirazlarıyla ilgili konuyu
tutanaklara geçirtti.
OKTAY VURAL (İzmir) Tutanak meselesi
Ya, bu, kanunla
düzenlenemez Sayın Başkan, açıkça, yapamazsınız.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Türkiye Büyük Millet
Meclisinin yetkisi yoktur...
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, TRT
Kürtçe yayın yapıyor, 27 dilde yayın yapıyor.
BAŞKAN Saygıdeğer arkadaşlarım,
bakınız, belirttiğiniz konularda sizlerle aynı hassasiyeti
taşıyoruz ama Anayasaya, diğer şeylere, kanunlara,
yasalara sizin yüklediğiniz anlamda belirli bir kısım
farklılıklar var.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Doğru, doğru, biz hep
farklı anlarız, sizden farklıyız.
BAŞKAN - Esas olan, oradaki, o anlayıştaki belirli
bir kısım farklılığımız. Yoksa, Türkçenin
ana dil olması hususunda hiç birimizin bir şüphesi yok. Burada,
sadece TRTnin bir yetkilendirilmesi söz konusu.
OKTAY VURAL (İzmir) Hayır efendim
BAŞKAN - Bunun denetimi de yine RTÜK tarafından
yapılacaktır.
OKTAY VURAL (İzmir) Hayır, bu o amaçla değil.
Denetimi değil efendim, düzenleme yetkisi. Efendim, Anayasaya göre
düzenleme yetkisi RTÜKe aittir. TRT Genel Müdürü kendi aklınca
farklı dillerde yayın yapamaz. Kim tayin edecek? (AK Parti
sıralarından Bağırma sesleri)
Bağırırım
Bağırırım,
Türkçe konusunda bağırırım tabii. (AK Parti ve MHP
sıralarından gürültüler)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
Anayasayla ilgili konu varsa Anayasa Mahkemesi konuyu değerlendirir.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
Lütfen arkadaşlar
OKTAY VURAL (İzmir) Duyasın diye, gözler kör
olmasın, kulaklar sağır olmasın, kalpler mühürlü
olmasın, onun için bağırıyorum.
SABAHATTİN CEVHERİ (Şanlıurfa) Otur yerine!
(MHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar lütfen
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Otur, sen otur! Orada
söyleyeceğin bir şeyi gel burada söyle!
MEHMET EMİN EKMEN (Batman) Ayıp oluyor Sayın
Bakan, size yakışmıyor.
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Sana söylüyorum
BAŞKAN Sayın Akcan, lütfen
OKTAY VURAL (İzmir) Türkiye Büyük Millet Meclisinde, bir
kamu kurumu, Türkçe dışında farklı dilde münhasıran
yayın yapamaz, aklından çıkarsın.Türkiyeyi, eğer
İranda yapılan yayınla, eğer Korsikayla, eğer
Belçikada yapılan yayınla mukayese ediyorsak, Türkiye bir federal
devlet değildir, üniter devlettir. Öyle bir şey olmaz!
BAŞKAN Sayın Elitaş, buyurun efendim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım, Sayın Grup Başkan Vekili bu konuyla ilgili
görüşlerini ifade ettiler, tutanaklara geçti. Türkiye Büyük Millet
Meclisi, bu konunun Anayasaya aykırı olup olmadığı
konusunda
OKTAY VURAL (İzmir) İşleme alınamaz efendim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Anayasa Mahkememiz var,
Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği karara hepimiz uymak
mecburiyetindeyiz. Önergeleri işleme almanız gerekiyor efendim. (AK
Parti ve MHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen dinleyelim.
OKTAY VURAL (İzmir) TRTnin yayın ilkelerinde
Anayasanın sözüne ve ruhuna bağlı kalmak yayın ilkesi var.
MEHMET EKİCİ (Yozgat) Bunu görüşemezsiniz bugün
burada.
OKTAY VURAL (İzmir) Böyle bir şey olur mu ya?
Türkçenin yanı sıra farklı
BAŞKAN Sayın Ekici, Sayın Vural,
bakınız, Anayasanın hükmü açık, Anayasada zaten devletin
resmî dili Türkçedir, bunu kimsenin tartıştığı,
ettiği yok. Burada yüklediğiniz anlam çok farklıdır.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, münhasıran Türkçe
dışında yayın yapılamaz. Anayasayı
değiştirdiğinizi söylemiyorum.
BAŞKAN Bakınız, hassasiyetlerinizi anlıyorum
ama hassasiyetlerinizi rencide edecek bir husus burada yok. Onu demek
istiyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Öyle bir şey olur mu?
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan,
lütfen İç Tüzükü işletin.
OKTAY VURAL (İzmir) Şimdi, TRT o zaman bir yönüyle
başka dilde imza atsın, diğerinde başka dilde imza
atsın! Bunu da mı yazacağız?
HASİP KAPLAN (Şırnak) Yani 20 milyon Kürt
yaşıyor Türkiyede. Allahtan korkun. Burada Meclis karar verir. 70
milyon insan seçmiştir, yüce Meclis karar verecek.
MEHMET EKİCİ (Yozgat) O başka iş, bu
başka iş.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Hayır, bakın
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Övün şu
yaptığınla, övün!
DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) İşine bak!
Bana talimat veremezsin. İşine bak!
BAŞKAN Arkadaşlar
Sayın Kaplan, lütfen
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim
BAŞKAN Buyurun.
OKTAY VURAL (İzmir) Yani bu konuyu işleme almanız
konusunda usul tartışması açılmasını istiyorum.
BAŞKAN Hayhay.
OKTAY VURAL (İzmir) Yani bu konu sizin yorumunuzla
geçiştirilecek bir konu değildir. Takdir edersiniz ki sizin
yorumlarınızın da çok önemi yoktur. Sizin hassasiyetinizi ifade
etmeniz doğrudur, katılıyorum ona, ama bu konu onun ötesindedir,
işleme alamazsınız.
BAŞKAN Tamam, usul tartışmasını
açacağım.
Sayın Vural, buyurun efendim.
MEHMET EKİCİ (Yozgat) Oyla geç, oyla geç! Bu kadar
basit mi?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Parmak makinesi oldunuz ha, indir
kaldır! (AK Parti sıralarından Ne
bağırıyorsunuz? sesleri)
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen sakin olalım.
Evet, tutumumuzun aleyhinde Sayın Oktay Vural.
Buyurun Sayın Vural. (AK Parti sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
Bakın, Sayın Grup
Başkan Vekilimiz konuşuyor, dinleyelim.
Buyurun.
IX.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- TRT Kurumu tarafından
Türkçenin yanı sıra farklı dil ve lehçelerde de yayın
yapılmasını isteyen değişiklik önergesinin işleme
konulmasının Anayasaya aykırı olup olmadığı
hakkında
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım, buradaki
bu önergenin amacı TRTnin münhasıran Türkçe dışında
başka dilde yayın yapmasını temin etmektir.
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) Yapıyor zaten.
OKTAY VURAL (Devamla) Yapıyorsa niye
değiştiriyorsun?
BAŞKAN Arkadaşlar, dinleyelim, lütfen...
OKTAY VURAL (Devamla) Neresi dokundu sana o yapılan
yayının?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Adam konuşuyor orada. Lütfen
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) Yapıyor zaten!
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
OKTAY VURAL (Devamla) Yapıyorsa niye
değiştiriyorsun? Demek ki engellenen birtakım hususlar var. O
zaman engellenen nedir? Bu soruyu sorun. Yapılıyor. diyor. Peki,
yapılan neyi engelliyor? Değerli arkadaşlarım, neyi
engelliyor. Genişletecekse RTÜK genişletir.
ASIM AYKAN (Trabzon) Genişletiyor.
OKTAY VURAL (Devamla) - Kanunla, Türkçenin yanı sıra bir
devlet kurumunda yayın yapma, devlet kurumunda yazışmayı ve
iletişimi farklı dillerde yapmak demektir aynı zamanda. Böyle
bir şeyi kabul edebilir misiniz?
Şimdi, Anayasayı değiştirdik. RTÜK
Televizyon
yayınlarının düzenlenmesiyle ilgili yetki orada mı? RTÜK
düzenlesin. Niye buraya getiriyorsunuz?
Bakınız gerekçede ne var arkadaşlar: Gerekçe:
Türkçe dışında, ana dil Türkçe dışında, devletin
dili Türkçe dışında yayın yapmayı temin etmektir ve
burada diyor ki:
sınırlamaya tabi olmaksızın yayın
yapması... Bu nedir biliyor musunuz? Sınırlamaya tabi
olmaksızın Türkçenin dışında, RTÜKün düzenlemesine
aykırı olarak
RTÜK düzenleme yaptı.
Çıkarttığımız kanun burada. Münhasıran
yayınların Türkçe yapılması esastır. diyor. Burada ne
yapıyorsunuz? Sınırlamaya tabi olmaksızın yayın
yapılmasını getiriyorsunuz. Bu doğru değil. Bu
doğru değil.
ASIM AYKAN (Trabzon) O da kanun, bu da kanun.
OKTAY VURAL (Devamla) - RTÜK düzenleme yapmış, kanun
çıkmış, yönetmelik çıkmış ve Bu konuda
münhasıran Türkçe yapılması esastır.
Kırk beş dakika yetmiyor mu size Özkan Bey?
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) Yetmiyor.
OKTAY VURAL (Devamla) - Yirmi bir saat izle, git izle, git izle.
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) Yetmiyor.
OKTAY VURAL (Devamla) - Yetmiyorsa izle. RTÜKe müracaat et
MEHMET EMİN EKMEN (Batman) Kafanızı kumdan
çıkarın, orada yirmi dört saat
Roj TVyi izliyorlar, TRTyi izlesin, ne var bunda?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Fazla bağırma!
RÜSTEM ZEYDAN (Hakkâri) Bu nasıl bir anlayıştır?
MEHMET EMİN EKMEN (Batman) TRTyi izlesin, ne var bunda?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Fazla bağırma! Sakin ol!
MEHMET EMİN EKMEN (Batman) Senden daha fazla
bağırmıyorum.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sakin ol! Parmağını da
kaldırma! Tehdit etme! Elini indir!
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
karşılıklı konuşmayalım.
Buyurun.
OKTAY VURAL (Devamla) Şimdi, değerli
arkadaşlarım, ne hazindir ki, burada bir milletvekili Roj TVye
mukabil bir televizyon kurulmasını kabul edelim. diyor. Roj TVnin
adını anıyor. Kimmiş bu Roj TV be! Bunu nasıl kabul
ediyorsun? Senin kanun dışı saydığın bir
televizyon yayınını nasıl kabul edebilirsin? Böyle bir
şey olur mu?
MEHMET EMİN EKMEN (Batman) Ne var?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Kırarım o elini! Elini indir!
MEHMET EMİN EKMEN (Batman) Gel hadi! Gel hadi!
MEHMET GÜNAL (Antalya) Kırarım o elini!
MEHMET EMİN EKMEN (Batman) Artistlik yapma!
MEHMET GÜNAL (Antalya) Beni mi tehdit ediyorsun el kol
hareketlerinle?
MEHMET EMİN EKMEN (Batman) Artist! Vekil misin, artist
misin?
BAŞKAN Sayın Ekmen, lütfen
Sayın grup başkan vekilleri, arkadaşlar
MEHMET EMİN EKMEN (Batman) Kim kimin elini
kırıyor! Terbiyesiz herif!
ABDURRAHMAN KURT (Diyarbakır) Hareket çekme, bak o elini
başkası kırar!
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Söylüyorum, böyle yapma diyorum, böyle
yapma! Böyle yapma diyorum.
BAŞKAN Saygılı olalım.
Sayın Vural, buyurun Genel Kurula hitap edin.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Yapma diyorum, elini sallama diyorum.
BAŞKAN - Sayın Günal
Arkadaşlar, dinleyelim, medenice görüşlerimizi
karşılıklı söyleyelim. Lütfen
Buyurun Sayın Vural.
OKTAY VURAL (Devamla) Efendim, bu yayın münhasıran
Türkçe yayın yapılması engelini aşmak için
çıkartılmış, farklı dillerde, münhasıran farklı
dillerde yayın yapmayı mümkün hâle getiren bir husustur. Bu da,
devletimizin, milletimizin dili olarak Anayasamızda yazılı
Dili Türkçedir esasına aykırıdır. Bir kamu kurumu bunu
yapamaz. Düzenleme yetkisi de söz konusu değildir.
Bakınız, 15 Ekim 2007 tarihli ABD Dış Politika
Ulusal Komitesinin PKKnın silahsızlandırılması,
entegrasyonuyla ilgili raporu. Bu raporda, değerli arkadaşlarım,
301inci madde
AHMET İNAL (Batman) Oktay Bey, ne alakası var?
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sus, dinle!
OKTAY VURAL (Devamla) - Türklüğe hakaret konusu
kaldırılmalıdır. diye vardı, maalesef, geçti.
Bakın, burada, aynı şekilde diyor ki: Başka dilde
yayın yapan bir devlet televizyonu olmalıdır. diye söylüyor
değerli arkadaşlar. Başkalarının programları
buraya geliyor. Bunlar millî değildir. Bunlar milletimizin içinden
neşet eden fikirler değildir, başkalarının istek ve
arzularına göre oluşturulmuştur. Bakın, burada söylüyor,
kültürel haklarla ilgili, kamu medyasında kullanılmasını
temin etmek konusu
301i getirmişler.
Yine, burada, aynı şekilde, bugün GAP dediğiniz,
diğer yaptığınız, burada, altyapıyla ilgili bütün
bu hususlar, planlar bunlara göre yürütülüyor. 1992 yılındaki
(AK
Parti sıralarından gürültüler) Dinlemeyeceksen çık
kardeşim.
ASIM AYKAN (Trabzon) Biz GAPı ne zaman kurduk ya?
OKTAY VURAL (Devamla) - Dinlemeyeceksen çık.
Burada, ben inanıyorum ki, bu konuda endişelerimize
katılan arkadaşlarımız vardır. Bu konu önemlidir.
Değerli arkadaşlarım Kâfi gelmiyor. diyor. Kâfi
gelmiyorsa RTÜK yayın saatini artırsın. Böyle bir kanunda
Size
soruyorum: Bu milletvekillerimizin oylarıyla böyle bir kanun
değiştirilmesini kim istiyor? Hangi siyasi amaçla istiyor? Bu siyasi
amaç önemlidir. Yoksa, bu konuda kanunun öngördüğü imkânlar zaten
vardır. RTÜK Kanununu çıkarttınız, bu konuda düzenlemeyi
zaten RTÜK yaptı, kâfi değilse orada yapın. Ama burada asıl
önemli olan husus Türkçe dışında Türkçeye paralel başka
dilleri oluşturmak, çok dilli toplum hâline dönüştürmek ve bu da
münhasıran TRT Kanununun ne hazindir ki yine 21inci maddesinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi ile eğitim ve öğrenim ile diğer
yayınlar kısmında düzenleniyor. Bakın, ne kadar enteresan
bir kısımda.
Bu, tasarıda yok değerli arkadaşlarım,
Hükûmetin imzaladığı tasarıda bu değişiklik yok.
Getirsin Hükûmet, Millî Savunma Bakanlığı görüş alsın,
Millî Eğitim alsın, İçişleri Bakanlığı
alsın, tasarıya imza atsınlar, getirsin, kaldırın. Bu,
alt komisyonda Genel Müdürün getirdiği ve alt komisyonda
milletvekillerinin hep beraber birlikte çıkarttığı bir madde.
Şimdi, alt komisyonda çıkartıyoruz, bugün burada bir irade,
milletvekillerinin orada duyduğu hassasiyetleri
çıkarttığı bir konuyu bugün yine getiriyor burada ve bize
oylatıyor. Niye bize oylatıyorlar, bunu düşünelim. Bu
yanlıştır, bunu yapmayalım.
Bakın, tasarıda yok diyorum, alt komisyonda
reddedilmiş ve bugün geliyor, bir önergeyle getiriliyor burada ve bu
önerge:
Türkçenin yanı sıra
Ya, devletimiz var,
kurumlarımız var
Bu konuda alınması gereken tedbirlerle
ilgili -terörle mücadele- kapsamlı bir plan
hazırlandığı söyleniyor. O zaman, bu kapsamlı plan
ise, Hükûmetimizin üyeleri bunlarla ilgili imzalarını atarlar, siz de
bunun arkasında
Hükûmet gerekli kurumlardan bilgileri aldı,
arkasındayız. deriz.
Değerli arkadaşlarım, bu basit bir önerge değil,
istirham ederim. RTÜKün yaptığı bir düzenleme, kanunda
yazılı bu düzenleme varken bunun yapılması TRTnin Türkçe
dışında bir yayın yapmasını temin etmeye
yöneliktir. Türkçe dışında bir yayın yapması, kamu
kurum ve kuruluşlarında başta olmak üzere, farklı dillerde
eğitim öğretim olmak üzere bunlarla ilgili bir siyasal iradenin
oluşması demektir.
301inci madde kabul edildi. Bakın, Avrupa Parlamentosunda
kabul edilen raporda ne diyor?
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Yeterli değil.
diyor.
OKTAY VURAL (Devamla) Ne diyor? Yeterli değil. diyor,
Diğerleri var. diyor.
Değerli arkadaşlarım, arkadaşlarıma
gösterebilirim bu raporda, İngilizcesini de okuyabilirim.
Değerli arkadaşlarım, bu,
başkalarının planı. Bu konuda, kendi aramızda, Türkiye
Büyük Millet Meclisinde yemin etmiş, Anayasanın ruhuna yemin
etmiş ve bu konuda bu esasları korumaya yemin etmiş
milletvekilleri olarak, bir kamu kurumunun münhasıran başka dilde
yayın yapmasını temin etmek doğru değil.
Ağırlığı yetmeyebilir. Düzenlesinler. Ama
biz burada Esas Türkçedir. diyoruz, Esas Türkçe olmalıdır.
diyoruz. Siz şimdi, Bu esas Türkçe dışında başka dil
ve lehçelerde de yayın yapılabilir. demekle, RTÜKün düzenlemesini
aşıyorsunuz. Bunun da gerçekten işleme alınması mümkün
değil. O bakımdan, Sayın Başkana Bunu işleme
almayın. dedim. Anayasa gereği, bu düzenleme RTÜK Kanununda
yapılmalı.
İstisna getirin, ne yaparsanız yapın ama
yapamazsınız. Anayasamızda Türkçe dışında
başka hususlar, eğitim, öğrenimde kullanılamaz, devletin
iletişimlerinde de kullanılamaz. Şimdi, böyle bir iletişim
kanalını münhasıran başka dile getirmek demek,
doğrudan doğruya, Türkiyede eğitim, öğrenim ve dil
birliğini bozma amacı taşır.
Bu bakımdan, sayın milletvekilleri, belki bu konuda
aklıselimle düşünemiyor olabiliriz, olamayabilirsiniz. Bir önerge
gelmiştir, kimsenin haberi yoktur, bir tartışma vardır,
Milliyetçi Hareket Partisi aleyhte, bunlar muhalefettir, yanlış
şeyler söylüyorlar. diyebilirler. Evinize gidin, bir düşünün,
doğru mu yapıyorsunuz, değil mi, düşünün!
ÖMER FARUK ÖZ (Malatya) Biz çocuk muyuz?
OKTAY VURAL (Devamla) Bu çocukça iş değil. Gülme bir
kere! Böyle bir konu ciddiyetle ele alınacak bir şey.
ÖMER FARUK ÖZ (Malatya) Biz ne
yaptığımızı biliyoruz ya!
OKTAY VURAL (Devamla) İmzanız var mı?
ÖMER FARUK ÖZ (Malatya) Var.
OKTAY VURAL (Devamla) Bilmiyordunuz bile önergeyi.
ÖMER FARUK ÖZ (Malatya) Biliyorduk.
OKTAY VURAL (Devamla) Önergeyi bile bilmiyordunuz.
ÖMER FARUK ÖZ (Malatya) Arkasındayız.
OKTAY VURAL (Devamla) Alt komisyonda reddedilmiş bir önerge
ve bütün partilerin uzlaşmayla getirdiği bir düzenleme nasıl
oluyor da burada geçiyor? Nasıl oluyor? Hangi el, kim istedi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Oktay, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun efendim.
OKTAY VURAL (Devamla) O bakımdan, değerli
arkadaşlarım, yani gerçekten, çok vahim derecede, maalesef, bu kritik
günlerde dışarının hoşuna gidecek bu tip adımlar
atmak, bence, gerçekten Hâkimiyet kayıtsız şartsız
milletindir. hükmüne yakışmıyor.
Biraz önce bir milletvekilimiz çıktı dedi ki:
İşte, 20 milyon insanı, yok Lazı, yok Afganı, yok
Tatarı bir şemsiye altında tutmak bölücülüktür.
Değerli arkadaşlarım, bu kadar insanı bir
şemsiye altında bulundurmak nasıl bölücülük olur ya? Bir
milletvekili kalkıp bunu söylüyor.
AKİF AKKUŞ (Mersin) Şovenist onlar,
şovenist.
OKTAY VURAL (Devamla) Yani nasıl olabilir değerli
arkadaşlarım? Demek ki, hepimize ayrı ayrı şemsiyeler
gerekiyor. Böyle bir şey olabilir mi değerli arkadaşlarım?
Böyle bir laf bu Türkiye Büyük Millet Meclisinde nasıl konuşulur
değerli arkadaşlarım? Kimsenin etnik kimliğine
bakılmaksızın
Böyle diyor, Bir şemsiye altında
bulunmak bölücülüktür. Avrupaya ayıp oluyor. diyor. Bizi bölücülükle
suçluyorlar. Kimmiş onlar be? Onlar, bizim camilerimizi,
insanlarımızı yakan insanlar. Önce bunun hesabını
versinler. Irkçılık yapan onlar. Bu düşüncelerle, Türkiyede,
etnik kimlikli, çok dilli bir yapının temelleri
atılmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Vural, konuşmanızı
tamamlayınız lütfen.
OKTAY VURAL (Devamla) Bu konuda, işleme
alınmaması gerektiğini düşünüyorum.
Arz ederim efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Buyurun Sayın Elitaş. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
TRT kanununu iki gündür, üç gündür görüşüyoruz. 6ncı
maddeyle ilgili, 6ncı maddeye ilave etmek istediğimiz son
fıkrayla ilgili, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekili
Arkadaşımızın bu düzenlemenin Anayasaya aykırı
olduğu ifadesiyle, yaptığımız, Sayın
Başkanın davranışıyla ilgili usul
tartışmasını açıyoruz.
Değerli milletvekilleri, şu anda
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, işleme konulmasıyla
ilgili tartışma, yani Anayasayla ilgili bir tartışma
değil.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Şu anda
yaptığımız düzenlemenin, önergenin altında imzası
olan bir milletvekili olarak ifade ediyorum ki, bugüne kadar
yaptığımız yasalar içerisindeki en önemli düzenlemelerden
biri olduğuna kalben inanarak imzamı attığımı
ifade ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
METİN ERGUN (Muğla) Sen de mi Mustafa, sende mi? Yapma
ya!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Arkadaşlar, lütfen
Lütfen, rica ediyorum. Ben fikirlerimi ifade edeyim. O fikirlerimizi
Bakın, sakin sakin anlatmaya çalışıyorum. Lütfen, rica
ediyorum.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Bence de önemli, sizin bitişinizin
imzasıdır bu.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Siz muhakkak ki, burada
MEHMET GÜNAL (Antalya) Bitişinizin imzası bu.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Siz muhakkak ki burada, bu
önergenin olmaması gerektiğini inanarak ifade ediyorsunuz ama ben de
Orta Anadoluda yetişmiş, bu hassasiyetlerle büyümüş bir
milletvekili olarak, altına da imza attığım önergenin
Türkiye'nin geleceği, bekası için, kardeşliği için çok
önemli bir düzenleme olduğunu ifade ediyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar, MHP sıralarından
gürültüler)
Değerli milletvekilleri, bakınız, Türkiye yirmi
beş yıldan fazla bir süredir terör belasıyla mücadele ediyor. Güneydoğu
Anadolu Bölgesinden, Türkiye'nin farklı bölgelerinde yaşayan
insanlarımızla, o bölgeye yaptığımız
yatırımlarla, bugün istihdam paketi içerisine koyduğumuz
düzenleme ve bugüne kadar, rahmetli Özalın hız verdiği GAP
projesinin anlatmasında sıkıntılar çekiyoruz. Bugüne kadar,
o günkü paraların bugünkü cari fiyatlara da getirilmemiş hâliyle, 30
milyar dolara yakın harcama yaptık. Bu sadece Güneydoğu Anadolu
Bölgesinin değil, tüm Türk milletinin menfaatine, refah seviyesini
artırmaya yönelik bir harcamaydı, helal olsun. Biz istihdam paketiyle
birlikte de 12,5 milyar YTLlik yeni bir kaynak oluşturmak için
bunları yapmaya çalışıyoruz.
Şimdi, Sayın Grup Başkan Vekilinin ifadesi şu:
Siz, Türkçenin dışında farklı dil ve lehçelerde de
yayın yaptırırsanız bu
Daha farklı şeyler
olabilir. Bakın, değerli arkadaşlar, 2002 yılında
yapılan bir düzenlemeyle, 3/8/2002 tarihinde yapılan düzenlemede
zaten RTÜKe bu yetki verilmiş, kendileri de kabul ediyorlar. (MHP
sıralarından gürültüler)
BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) Biz de bunu söylüyoruz
zaten, başka bir şey söylemiyoruz!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) RTÜKe bu yetki
verilmiş.
Değerli arkadaşlar, şu anda bütün hassasiyetleri
konuşuyoruz. RTÜKe verilen yetki içerisinde bütün televizyon kanallarında
farklı şekilde de, farklı zamanlarda da, farklı sürelerde
de yayın yapılabilir. Bizim buradaki hassasiyetimiz, o bölgelerde
yaptığımız yatırımları, o bölgelerde
yaptığımız iyileştirmeleri ve refah seviyesini
yükseltmek için yaptığımız adımları iyi bir
şekilde anlatabilmek için bu düzenlemeyi yapmaya gayret ediyoruz. (MHP
sıralarından gürültüler)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Propaganda yapıyorsunuz!
AKİF AKKUŞ (Mersin) Hayır efendim, dinlenmeyen
programları zorla dinletmek istiyorsunuz!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Bakın, değerli
milletvekilleri
OKTAY VURAL (İzmir) Türkiyede eyalet yok ya!
AKİF AKKUŞ (Mersin) Yazıklar olsun!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Değerli milletvekilleri,
bugün biz sınır dışı operasyonlar yapıyoruz.
Türkiye'nin komşularında beslenen terör örgütünün
başını ezmek için, o bölgelerde askerlerimizin
yaptığı başarılı müdahale ve Hükûmetimizin
yaptığı diplomatik politikalar, girişimler neticesinde o
bölgelerde mücadeleler yapıyoruz. Hamdolsun, iyi de bir noktaya
geldiğimizi ifade ediyoruz.
Siz o bölgedeki insanlara, Irakın kuzeyindeki insanlara
bizim haklı mücadelemizi anlatmakta zorlanırsanız,
dindaşımız olan Arap ülkelerine yaptığımız
haklı mücadeleleri anlatmakta zorlanırsanız uluslararası
camiada da yalnız kalmakla baş başa kalabilirsiniz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Masal anlat, masal!
OKTAY VURAL (İzmir) Buna milletvekillerimiz inanmıyor
ya! Milletvekilleri inanmaz buna.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Bakın, bizim ırkdaşımız, bizim
soydaşımız olan insanlar dünyanın çeşitli yerlerinde
yaşıyorlar. Çok iyi hatırlıyorum
MEHMET GÜNAL (Antalya) TRTde bir masal programı
ayarlayın, iyi para veriyorlar!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
1999 veya 2000
yıllarında bir partinin genel başkanı Çine ziyarete gitti.
Biz de, 2004 yılında Çin Dostluk Grubu olarak
yaptığımız ziyaret içerisinde Doğu Türkistana gitme
imkânını bulmuş herhâlde ilk milletvekillerindendik. Cumhuriyet
Halk Partisinden milletvekili arkadaşlarımız, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubundan milletvekili arkadaşlarımızla
birlikte 9 milletvekili Çin Halk Cumhuriyetini ziyaret ettik ve Doğu
Türkistana gittik, Taşkente gittik, Kaşkara gittik. Oradaki
vatandaşlarımıza sorduk, dedik ki: Burada Türkçe yayın var
mı? Daha önce Türkçe yayın vardı. Ama bir siyasi partinin
genel başkanı ve başbakan yardımcısı Çin Seddine
geldi, kükredi. dediler. Orada bir soru sormuşlar, demişler ki:
Farklı dil ve lehçelerde ülkenizde yayın yapılabilir mi? Asla, olmaz, mümkün değil.
dediğinden dolayı, 30 milyon Türk ve Müslümanın
yaşadığı Doğu Türkistanda Çin Halk Cumhuriyeti
fırsat kollamış ve Türkçe yayın yapılmasını
engellemiş. (MHP sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) Yapmayın ya!
FARUK BAL (Konya) Nereden çıkarıyorsunuz bunu?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Değerli arkadaşlar,
Türkiyede
(MHP sıralarından gürültüler) Bakınız, bütün
dünyadaki Türkleri düşünmek zorundayız.
OKTAY VURAL (İzmir) Yuh olsun be! Yuh olsun size! Ayıp
ediyorsunuz, çok ayıp ediyorsunuz!
MEHMET GÜNAL (Antalya) Çok ayıp ediyorsunuz! Aleni olarak
söyle, Biz bunu çıkarıyoruz. de. Aleni olarak söyle.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Sayın milletvekillerim,
açık ve net ifade ediyorum. Altında imzam bulunan, Orta Anadolu
Bölgesinde yetişmiş ve Türk milletinin hassasiyetlerini de çok iyi
bilen, Türk olduğuyla da övünen bir milletvekili olarak
ERKAN AKÇAY (Manisa) Bölgeci misin sen, milletvekili mi?
MEHMET GÜNAL (Antalya) Tüm Türkiyeyi temsil ediyorsunuz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
bu önergeye
attığım imzadan içim çok rahat.
Hepinize bu duygularımı ifade ediyor, saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Grup Başkan Vekili,
biraz önce değiştirelim diyen sendin. Haklısınız
dedi, değiştirelim dedi.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, Grup
Başkan Vekili itham ediyor. Haklısınız,
değiştirelim. diye ifade kullanmadım. Sadece ifade ettiğim
cümle şuydu: Türkçenin dışında ifadesini
kullanalım. diye ifade ettim. Benim buradaki, içeride sizin de
huzurunuzda yaptığım konuşma bu. Grup Başkan Vekiline
yakışmıyor bu.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım,
bakın, buradaki itirazımız Türkçenin yanı sıra idi.
Sayın Grup Başkan Vekili Türkçenin esas olması doğrudur.
dedi. Şimdi tartışılan konuyu savunuyor. Ben bunu
söyledim, kendisine
hatırlattım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Efendim, RTÜK Yasasında
zaten Türkçe dili olduğu esas.
FARUK BAL (Konya)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Bal, buyurun efendim.
FARUK BAL (Konya) Sayın Hatip, Çine ziyarete giden bir
Başbakan Yardımcısının ismini de, Sayın Genel
Başkanımızın ismini de ifade etmek suretiyle
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) İsim falan vermedim.
FARUK BAL (Konya) Hepimiz öyle anladık. Doğrudur bu.
Yalan beyanda bulunmuştur. Düzeltmek üzere söz talep ediyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Hayır efendim, isim
zikretmedim.
FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) İsim vermedi.
BAŞKAN Sayın Vural, zaten aleyhte söz hakkı var,
aleyhte söz talebinde bulunun, buyurun konuşun.
OKTAY VURAL (İzmir) Tamam, aleyhte.
BAŞKAN - Buyurun.
FARUK BAL (Konya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; burası Türkiye Büyük Millet Meclisi. Burada konuşan
her hatip mutlaka saygıdeğerdir ama her hatip doğrulanması
mümkün olmayan, inandırıcılığı bulunmayan
sözleriyle siyasi partilerin genel başkanlarını ilzam edebilecek
şekilde beyanda bulunur ise bu Meclisin mehabetinde, bu Meclisin
saygınlığında bir zafiyet oluşur. Milliyetçi Hareket
Partisinin Sayın Genel Başkanı yurt dışı
seyahatlerinde, hiçbir şart altında, Sayın Hatibin ifade
ettiği gibi bir söz söylememiştir. Milliyetçi Hareket Partisinin
Sayın Genel Başkanı Devlet Bahçelinin Doğu Türkistana
yapmış olduğu seyahat, orada yaşayan Uygurların hayat
standartlarının yükseltilmesine vesile olmuştur. Milliyetçi
Hareket Partisinin Sayın Genel Başkanının bu ziyareti
devlet başkanı düzeyinde bir kabule mazhar olmuştur. Siz de hiç
olmazsa Çinliler kadar Sayın Genel Başkana saygı göstermeyi
öğrenin.
SONER AKSOY (Kütahya) Yok ya, Allah Allah!
FARUK BAL (Devamla) - Diğer taraftan
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Çinliler saygı
gösteriyorlar.
FARUK BAL (Devamla) Evet
Evet
SONER AKSOY (Kütahya) Allah Allah! Niyeymiş?
FARUK BAL (Devamla) Türkiye Cumhuriyeti devletinin
Başbakanı Çinde eğer o muhabbeti görüyorsa, o saygıyı
görüyorsa, burada milletin adına konuştuğunu iddia eden bir
vekil de en azından bu Meclisin mehabetine saygıdan dolayı
gösterecektir bu saygıyı.
Değerli arkadaşlarım, ciddi bir eziklik
içerisindeyiz. (AK Parti sıralarından Kim? sesi) Biz değil
Alllaha şükür. Bu Meclis gazi meclistir, bu Meclis Kurtuluş
Savaşını hangi şartlar altında verdiğini bilen
bir meclistir, bu Meclis devleti olmadan var olmuş bir meclistir, bu
Meclis Kurtuluş Savaşını vererek bu devleti kurmuş
meclistir. Kurduğu devlet üniter bir devlettir, millî bir devlettir.
Eziklik şuradadır: İşte bu gazi Meclisin 11 milyon insanla düveli muazzamaya
karşı vermiş olduğu mücadelede bir çizik atıyorsunuz.
SONER AKSOY (Kütahya) Bu da bir mücadele yoludur işte.
FARUK BAL (Devamla) - Devletin kurumu vasıtasıyla,
üniter devleti, millî birliği zedeleyici ve ileride farklı
farklı kamu hizmeti alanları için örnek olabilecek bir kanun
çıkarıyorsunuz. Türkiye Cumhuriyeti
SONER AKSOY (Kütahya) Çağdaş mücadele yoludur bu.
AKİF AKKUŞ (Mersin) Millet dinliyor sizi, millet.
SONER AKSOY (Kütahya) Yeni çağın mücadele yoludur.
FARUK BAL (Devamla) Lütfen
Lütfen
Lütfen saygılı
olun. Konuşana saygılı olun ve
SONER AKSOY (Kütahya) Ben sizin
yaptığınızı yapıyorum.
FARUK BAL (Devamla) Bu saygı, tabii ki sizin
kişiliğinizi ilgilendiren bir saygıdır.
Yaptığınız bu kanun yanlıştır,
Anayasaya aykırıdır ve RTÜK diye kurulmuş olan düzenleyici
ve denetleyici bir organın görevine müdahaledir. Eğer RTÜK diye bir
organ var ise bu organ yayınlarla ilgili düzenleme ve denetleme yetkisini
kullanacaktır. O Kanun içerisinde, RTÜK Kanunu içerisinde bu düzenlemeyi
verebilirsiniz. Bizim, farklı dil ve lehçeleri kullanan
vatandaşlarımızla bir sorunumuz yok. Biz her
vatandaşımızı eşit şartlar altında bu
ülkenin saygın insanı olarak görmekteyiz. Ancak üniter devletin ve
millî birliğin zedelenmesi anlamına gelebilecek, kamu hizmeti gören
bir kurumun bir kanalının münhasıran Türkçe yayın yapmakla
görevlendirilmiş olan TRT tarafından farklı bir kanal,
farklı bir lisanla yayın yapmaya kanal tahsis etme sonucunu doğurabilecek
olan bu kanun değişikliği yanlıştır.
Değerli arkadaşlarım, bu ülke hepimizin, sadece
Milliyetçi Hareket Partililerin değil. Elbette sizler de vatanseversiniz.
Buna yürekten inanıyorum. Elbette hep birlikte bu ülkenin birliğini,
beraberliğini savunacağız ama parti taassubiyetini bir kenara
bırakalım, birlikte oturalım, birlikte düşünelim, birlikte
karar verelim. Siyaseten tercihiniz bu olabilir, biz karşıyız.
Ancak doğru yerde doğru zamanda yapın. Çünkü getirmiş
olduğunuz bu tasarı sadece RTÜK Kanunuyla sınırlı
kalmayacaktır, arkasından millî eğitimle ilgili gelecektir,
arkasından farklı farklı kanunlarda bu ve benzeri konularda
düzenleme talep edilecektir. O zaman üniter çatıyı nasıl
birlikte tutacağız, nasıl millî birliği koruyabileceğiz?
Yugoslavyalılaştırma dediğimiz bir sürecin içerisine
sokuluyor Türkiye. Hepimiz yaşayacağız o süreci Allah korusun.
Bu insanların her birinin birbirine bin yıllık kardeşlik
hukuku vardır. O kardeşlik hukukuna saygımız var ise, o
kardeşlik hukukunu yaşatmak istiyorsak, insan haklarına
dayalı, insan haklarına saygılı demokratik bir ülke
istiyorsak, millî birlik içerisinde yaşayan üniter bir devlet içerisinde
birlikte yaşamak istiyorsak, bu şartlar altında 21inci
yüzyılı kucaklamak istiyorsak oturup birlikte düşünmemiz
gerekmektedir.
Ben, yüce Meclisin bir kez daha Adalet ve Kalkınma Partisi
kanadını teşkil eden değerli milletvekilleri
tarafından meselenin suhuletle, salim bir şekilde düşünülmesi ve
gelecek günlerde yaşanabilecek sıkıntılarla ilgili olarak
vicdani vebal altında kalmamak için ellerini vicdanlarına
koymalarını talep ediyorum. İnsanın vicdanıdır
mahkemei kübrası. Hepimiz mahkemei kübraya tabi olacağız ama
bugün tabi olduğumuz, işte buradaki mahkemei kübradır. O zaman
bizi yaratan değil, milletimiz, buraya gönderenimiz izleyecektir, o
değerlendirecektir. Yani Sayın Grup Başkan Vekilinin Milliyetçi
Hareket Partisinin Sayın Genel Başkanına bir
saldırıyla sizin ayranınızı kabartmaya yönelik bir
tahrikte bulunmasını bu açıdan yadırgıyorum. Yani ne
alakası var? Çinde yapılmış bir ziyaretin bugün burada
doğru olmayan bilgilerle tartışma konusu olarak gündeme
getirilmesinin bir anlamı var mı? Elbette ki olmayacaktır.
Değerli arkadaşlarım, ben millî birliğin,
üniter yapının birer içi boş kavram
olmadığını tekrar sizlere hatırlatmak istiyorum.
Günümüz Türkiyesinde bu kavramlara her birimizin ihtiyacı olduğunu
bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Türkçe konuşan veya farklı
dil ve lehçelerde konuşan insanlarımızın da millî birlik ve
beraberlik içerisinde olduklarına inanıyorum. Bu çatı
altında her birimizin saygın birer vatandaş olarak
yasalarımızdan eşit bir şekilde yararlanabilecek imkânlara
sahip olduğumuza veya olmamız gerektiğine inanıyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum. Sağ olun. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Bal.
Sayın Kaplan, konuşacak mısınız?
HASİP KAPLAN (Şırnak) Evet efendim.
BAŞKAN Buyurun.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Sayın Başkanın tutumu lehinde söz
almış bulunuyorum ve Anayasaya
aykırı bir durumun olmadığını, ömrünün,
bir yüzyılın üçte 1ini hukukçuluk yapan birisi olarak cumhuriyetin
kuruluşundan günümüze birkaç anekdotu açıklayarak neden birbirimizi
daha çok kucaklamamız gerektiğini, neden birbirimize karşı
daha birlik içinde olmamız gerektiğini, neden bin yıllık
tarihin kardeşliğe mahkûm ettiği Türk ve Kürt halkının
geleceğini daha iyi kurmak için ne yapmamız gerektiği konusunda
bazı noktalara değinmek istiyorum.
Önce, uzaklara gitmek istiyorum: Kurtuluş
Savaşında, Çanakkale ve Anafartalarda 120 bin Kürt
hayatını kaybetti. Şehitlerimiz Çanakkalede, Anafartalarda yan
yana yatıyor. Birinci Dünya Savaşı sonrasında
kendiliğinden kurulan müdafaa-i hukuk cemiyetlerinde Kürtler de yer
aldı. Yabancılara karşı birlikte mücadele edildi. Türkiye
Büyük Millet Meclisi, Türklerin ve Kürtlerin Meclisi deyimleri Mustafa Kemal
Atatürk ve İsmet İnönüye aittir. Bunlar bu şekilde
kayıtlara geçti. Lozanda vaat edilen ortak ev kurulacak idi. Vadedilen
ortak ev projesi hayata geçirilemedi.
Birlikte devletler kuran, direnen, aynı mevzide ölen Kürt
kardeşin Türk kardeşiyle eşit yaşamayı isteme
hakkının var olduğu inancındayız ve yine, sizleri,
gazi Meclisin Kurtuluş Savaşını verdiği ve o dönemde
açık olduğu günlerin tutanaklarına götürmek istiyorum.
Evet, Birinci Meclisin kuruluş felsefesinde, Türküyle,
Kürtüyle, Çerkeziyle, Boşnakıyla, Arnavutuyla bu ülkenin bütün
renkleri ve güzellikleriyle birlikte savaştık, birlikte bu
cumhuriyeti kurduk, birlikte de bir çiçek tarlası gibi onları
yaşatma konusunda, evlatları olarak atalarımıza,
ecdatlarımıza karşı vicdan borcumuz vardır.
RECEP TANER (Aydın) Buna itirazı olan yok.
HASİP KAPLAN (Devamla) Sakin sakin dinleyin.
Bakın, cumhuriyetin ilk yıllarına gidiyoruz. Yusuf
Ziya Paşa diyor ki -milletvekili- Lord Curzonla ilgili Lozanı
tartışırken: Arkadaşlar, İngilizler, bütün
milyonlariyle, altınlariyle çalıştıkları halde,
Kürtler, bu intihaba iştirak ettiler, bu intihaba iştirakleriyle yalnız
bu gayeyi isdihdaf ettiler, o da; Türk kardeşleriyle teşriki mesai etmek
Geçiyorum. Yine Yusuf Ziya diyor ki: Arkadaşlar, Kürt
vatandaşlar, bütün kanaatlerini bir umdede topladılar, o umde, o gaye
ise Türklerle tevhidi mukadderat.
Şimdi, arkadaşlar, o günün yakın tarihine, bu yüce
Meclisin, gazi Meclisin tutanaklarını okuyorum.
Aslımızı, geçmişimizi inkâr etmeden, o Kurtuluş
Savaşının küllerini, o yoksulluk ve açlık, sefalet içinde
Mustafa Kemal Atatürkün Samsundan neden Erzuruma geldiğini, neden
özellikle önce Müdafaa-i Hukuk Cemiyetini Kürtlerle
başlattığının bir daha hatırlanmasında büyük
yarar görüyoruz.
Bakın, ne diyor Mazhar Müfid Bey -Mazhar Müfid Bey, Hakkâri
Mebusu, ama Türktü. Hakkâri halkı onu seçmişti, Meclise
göndermişti- ne diyor o günlerde: Kürdistanın hükümdarı olan
İdrisi Bitlisînin Yavuz Sultan Selime tavan mutavaat ettiğini
bilmiyor mu Lord Curzon? Yine Salâhaddini Eyyubînin Kürt olduğunu
bilmiyor mu Lord Curzon? Ve yine Kürtün tanımını yapıyor.
Ben bunu tekrar tekrar okuyup benzer şeyleri söylemekten gerek duymuyorum,
bunları bütün arkadaşlarımız bilir.
Şimdi, biz böylesi bir süreçten geçtik, Meclisi kurduk ve hiç
kimsenin aslını, dinini, mezhebini, inancını inkâr etmeden,
bu ülkede aslını inkâr etmeden, kültürünü inkâr etmeden, türküsünü
inkâr etmeden, dilini inkâr etmeden, özgürce, eşit ve özgür
yurttaşlar olarak yaşaması kadar daha doğal ne olabilir ki?
Atatürkün kurduğu partide ben de genel merkez
yöneticiliği yaptım, 89da da raporları var, bugün de
raporları var, bugün de kongrelerinde Kürt dili üzerindeki yayın
yasağı kaldırılsın. diyorlar. Bu bütün partilerde
yalnızca değil ama birileri demiyordu. Birileri 12 Eylül askerî
darbesini yaptığı zaman, yüce Meclis savaş
koşullarında bile kapatılmazken, gazi Meclis kapatılmazken
askerî darbeyle 5 general bu gazi Meclisi, savaş koşullarında
kapanmayan bu Meclisi hem kapattı hem arkasından Atatürkün
kurduğu partiyi de kapattı, Zincirbozana getirdi, MHPyi de
kapattı, Adalet Partisini de kapattı ve o günlerin zulmünde Meclisi,
yasamayı ortadan kaldırırken bir de 2932 sayılı
Yasayla Kürtçe ana dil yasağını getirdi.
Şimdi, gerçekleri göreceğiz, elimiz
ayağımız yere basacak. Bu ne zamana kadar sürdü? 1991
yılına kadar. Merhum Turgut Özalı, o dönem görev
yapanları, o dönemde birlikte parlamenter olup bugün yine aramızda
bulunan arkadaşları, hepsini minnettarlıkla, saygıyla
karşılıyorum. 1991de bu çağ dışı 2932
sayılı dil yasağı yasasını kaldırdı.
Bakın, Türkiye bir tabu yıktı.
Arkasından, bugün itiraz eden
arkadaşlarımızın da koalisyon ortağı olduğu
2001 yılında, Türkiye, değişimin, dönüşümün,
demokrasinin ahengini yakalayarak iki büyük tabuyu
yıkmıştır.
1) İdam cezasını kaldırmıştır.
2) Türkçenin dışında Kürtçe, Boşnakça,
Çerkezce ve Zazaca TRTde yayın yapmanın yolunu
açmıştır ve her gün Kürtçe yayın yapılmaktadır. O
dönemde Koalisyon Hükûmetinin ortağı olan MHPnin ret oyu vermesine
rağmen 2001den bugüne kadar dokuz senedir ülke hiç bölünmedi. Kürtçe
türküler söylendi diye, kasetler çıktı diye, CDler çıktı
diye, sevgili Mehmet Uzun Kürtçe romanlar yazdı diye, Eşkıya
filminde Şener Şenin Dar hejiroki şarkıları
söylendi diye Türkiye bölünmedi, Türk-Kürt kardeşliği bölünmedi, daha
da güçlendi, farklılıklarımız zenginliğimiz,
demokrasimizin harcı oldu.
Şimdi, bugün geldiğimiz noktada dil yasaklarıyla
hâlâ uğraşmak, Anayasanın Avrupa Birliği sürecinde
90ıncı maddeyle getirdiği uluslararası sözleşmelerin
onlarcasının yüce Meclisten
çıkarıldığını görmemezlikten gelmek, yine o
koalisyon döneminde onlarca uyum paketinin çıkarıldığını,
arkasından AKP-CHP döneminde çıkarıldığını
görmemezlikten gelmek, hukukun yolunu açmamak, insan hakları yolunu
açmamak, demokrasinin yolunu açmamak, 20 milyon Kürt yurttaşının
hâlâ türkülerini yasaklamak
HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) 20 milyon değil, 5 milyon,5.
HASİP KAPLAN (Devamla)
kültürüne zincir vurmak bu dönemde,
bu çağda vandalizmdir, kültürel vandalizmdir. Bir dili yasaklamak kültürel
vandalizmdir. 20 milyon Kürt yurttaşı vergi veriyorsa, askere
gidiyorsa, kendi dilinde kültür ve yayını TRTden istemesi kadar daha
doğalı olamaz. Buna da bu Meclis karar verecektir, yüce Meclis karar
verecektir. Onun iradesi ve egemenliği üzerinde biz başka irade,
başka egemenlik, başka korku tanımıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OKTAY VURAL (İzmir) Hayırlı olsun
birlikteliğiniz, beraber yaşarsınız!
BAŞKAN Sayın Kaplan konuşmanızı
tamamlayınız.
HASİP KAPLAN (Devamla) Gerçekler budur. Biz
değişeceğiz, birlikte yürüyeceğiz, kardeşçe
yürüyeceğiz. Sizinle beraber TRTde inşallah önümüzdeki günlerde
sizlere Kürtçe türküler söyleyeceğim, şiirler okuyacağım.
Mutlu olacaksınız. Bakın içinizde de Kürt olan arkadaşlar
var MHPli de olsa, CHPden de var. Arkadaşlar, türkülerle ülkelerin
bölündüğü yer var mıdır? Arkadaşlar, farklı dillerde
yazılıyor diye ülkelerin bölündüğü görülmüş müdür?
Arkadaşlar, hangi çağda yaşıyoruz? 21inci Yüzyılda
yaşıyoruz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Arkadaşlar orada, bize bakma,
arkadaşlar orada.
HASİP KAPLAN (Devamla) - Dijital, teknik ve her şeyin
geliştiği
Siz TRTde Kürtçe yasağı koyarken, uydulardan
şu an on beş tane dijital
AHMET YENİ (Samsun) Yedi tane yedi.
HASİP KAPLAN (Devamla) Kurdistan TV, Kurd-Sat, Roj-TV,
Mezopotamya TV, Rojhılat-TV.
Sayayım mı
Gelivaj
Sayayım mı daha? Bu kadar
televizyon yapılıyor. Kafkaslara giderken biz
(MHP
sıralarından gürültüler)
Size biz bir şey demiyoruz arkadaşlar, inanın bu
güzel ülkemizde barışı da, kardeşliği de birlikte
savunacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın
Kaplan, teşekkür ediyorum, lütfen
HASİP KAPLAN (Devamla) -
Sayın Başkanın tutumunda bir aykırılık
görmüyoruz. Önergelerimizi getirelim uygarca, çağdaşça
BAŞKAN - Sayın
Kaplan, teşekkür ederim efendim, lütfen. Tamam.
HASİP KAPLAN (Devamla) -
herkes önergesini konuşur, oylarız, yüce irade ne derse odur.
BAŞKAN - Sayın
Kaplan, teşekkür ederim.
HASİP KAPLAN (Devamla) -
Reddederse başımızın üstündedir, kabul ederse
başımızın üstündedir. Bunun mücadelesini birlikte veririz
ama kardeşçe.
BAŞKAN - Sayın
Kaplan, süreniz doldu, lütfen
HASİP KAPLAN (Devamla) -
Teşekkürler sayın milletvekilleri. (DTP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, madde üzerinde
verilmiş olan önergelerin Anayasaya aykırı olup
olmadığına ilişkin açılan usul
tartışması sona ermiştir.
Değişiklik önergesinin Anayasaya aykırı
olmadığı ve işleme konulması gerektiğine dair
kanaatimde bir değişiklik olmamıştır. Ancak bu hususta
Genel Kurulun görüşünü almayı da uygun buluyorum.
Arkadaşlarımız kendilerine ait görüşleri
belirtmişlerdir, ama öz itibarıyla bütün milletvekili
arkadaşlarımızın hassasiyetlerinde aynı konuda bir
değişiklik olduğunu zannetmiyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Genel Kurulun oyuna sunun.
BAŞKAN - Efendim
sunacağım, müsaade edin.
Tutumumu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
OKTAY VURAL (İzmir) Toplantı yeter sayısı
istiyoruz.
BAŞKAN - Tamam,
toplantı yeter sayısı arayacağım.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - Oylamadan
önce yoklama talebi vardır.
Arkadaşlarımı tespit edeyim: Sayın Vural,
Sayın Akcan, Sayın Bal, Sayın Günal, Sayın Özdemir,
Sayın Akkuş, Sayın Korkmaz, Sayın Doğru, Sayın
Çelik, Sayın Asil, Sayın Şenol Bal, Sayın Ekici, Sayın
Ertuğrul, Sayın Serdaroğlu, Sayın Ergun, Sayın Taner,
Sayın Işık, Sayın Yunusoğlu, Sayın Durmuş,
Sayın Uslu.
Sayın milletvekilleri, yoklama için üç dakika süre veriyorum
ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır.
IX.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
(Devam)
1.- TRT Kurumu tarafından
Türkçenin yanı sıra farklı dil ve lehçelerde de yayın
yapılmasını isteyen değişiklik önergesinin işleme
konulmasının Anayasaya aykırı olup olmadığı
hakkında(Devam)
BAŞKAN Biraz önce heyetinize arz ettiğim gibi,
Başkanlığın tutumunu oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Türkiye Radyo ve Televizyon
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/541) (S.
Sayısı:219) (Devam)
BAŞKAN Önergeleri daha önce okutmuştum.
Komisyon önergeye katılıyor mu?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Hangi önerge Sayın
Başkan?
HASİP KAPLAN (Şırnak) Bir daha okuyun Sayın
Başkan, iki önerge var aynı mahiyette.
BAŞKAN Efendim, Sayın Elitaş ve Sayın
Kaplanın önergeleri.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Ortak önerge.
BAŞKAN Evet.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA
(Afyonkarahisar) Sayın Başkan, katılamıyoruz, Genel
Kurulun takdirine sunuyoruz.
BAŞKAN Takdire sunuyorsunuz.
Hükûmet?
DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İZMİR) Sayın
Başkan, bu yanı sıra kelimesinin değişmesi
arzusundayız. Kurum tarafından Türkçe dışında,
yanı sıra değil Türkçe dışında farklı dil
ve lehçelerden şeklinde olursa katılıyoruz.
BAŞKAN Olursa katılacaksınız.
OKTAY VURAL (İzmir) Önergenin değiştirilmesi
gerekiyor.
BAŞKAN Evet, önerge sahipleri.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Katılıyoruz
efendim.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Katılıyoruz.
BAŞKAN Kabul ediyorsunuz, dışında
ibaresine katılıyorsunuz, tamam.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Yahu şimdi
değişiklik olur mu?
OKTAY VURAL (İzmir) Nasıl olur öyle efendim? Yani
katılıyor musunuz
Önerge reddedilir o zaman.
BAŞKAN Efendim?
OKTAY VURAL (İzmir) Nasıl yapıyorsunuz böyle bir
şeyi?
BAŞKAN Hayır, önerge sahiplerine sordum ben.
Evet Sayın Elitaş, Sayın Kaplan, gerekçeyi mi
okutuyorum efendim.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Önergeyi geri çeksinler önce.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Konuşacağım.
BAŞKAN Konuşacaksınız. Buyurun. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Anayasamızda 4709
sayılı Kanunla 2001 yılında bir değişiklik
yapılmış. 28inci maddedeki yapılan değişiklikle
basın ve yayının ne şekilde olacağı ifade
edilmiş, arkasından bu düzenlemeye uygun bir düzenleme çerçevesinde,
önce 15 Mayıs 2002 tarihinde, arkasından 3 Ağustos 2002
tarihinde RTÜK Yasasında önemli değişiklikler
yapılmış. Bakın, RTÜK Yasasında 15/5/2002 tarihindeki
yapılan düzenlemede, radyo- televizyon kurumlarının özel ve kamu
olmak üzere farklı dillerde, yabancı dillerde de yayın
yapacağı dercedilmiş. Arkasından, 3 Ağustos 2002
tarihinde yapılan bir değişiklikle ayrıca özel radyo ve
televizyon kuruluşlarınca Türk vatandaşlarının günlük
yaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları farklı
dil ve lehçelerde yayın yapılabilir. Bu yayının
yapılma süresi RTÜK tarafından belirleniyor. Şimdi bu çerçevede
2002 yılından
Bakın, AK Parti iktidarlarından önceki iktidarlar
döneminde yapılan değişiklikle farklı dil ve lehçelerde
yayın yapmaya imkân verilmiş. Bu süreç çerçevesinde
baktığımızda günde kırk beş dakikayı
geçmemek üzere, haftada dört saati ve beş saati geçmemek üzere
sınırlamaya tabi konulmuş. Kimler yapabilir bunu? Özel radyo ve
televizyonların tamamı yapabilir.
Şimdi, buradan, tamamen kanun dışı, uydu
vasıtasıyla yayın yapan ve ülkenin milletiyle, bölünmez
bütünlüğünü tehlikeye sokan yayınlar yurt dışından
uydu vasıtasıyla yapılıyor. Bizim asıl amacımız,
bu dil ve lehçelerde yapılan yayının başkaları
tarafından istismar edilmesi değil, devlet tarafından kontrol
edilen bir kurum tarafından yapılmasını düzenlemeye
çalışıyoruz.
Yine, bakın, 2002 yılındaki yapılan
değişiklikle birlikte yönetmelik çıkarılmış,
ulusal düzeyde bir kamu kuruluşu olan Türkiye Radyo-Televizyon Kurulu,
TRTnin Boşnakça, Arapça, Çerkezce, Kirmanca, Zazaca vesaire otuz-otuz
beş dakika ile sınırlı olup bu yayınlarını
yapmasına da imkân vermiş. Şu anda bizim buradaki
yaptığımız düzenleme tamamen o konuyu iyi bir şekilde
yapıp, iyi niyetle yapılan bir düzenlemedir.
Bunu değerli milletvekillerimizin oylarına sunuyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Federasyonu ne zaman
getiriyorsunuz Sayın Elitaş, onu ne zaman getiriyorsunuz?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Onu sen getirirsin herhâlde
bir daha hükûmet olabilirsen. Sen getirebilirsin bir daha hükûmet olabilirsen.
Asıl niyetin o zaman ortaya çıkacak. Herhâlde asıl niyetin o
senin.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) Senin niyetin o!
ŞENOL BAL (İzmir) Sizin niyetiniz o!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Esas niyetin o senin
herhâlde. İçindekini dışarı çıkarıyorsun.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım,
şimdi, bir önerge Türkçenin yanı sıra diye geldi. Şimdi
Bunun dışında olsun. Bir önergeyi nasıl düzeltip
nasıl
BAŞKAN Efendim, bu durumlarda daha önceden de
yapıldı, siz de hatırlarsınız. Hükûmet teklifte
bulunuyor, diyor ki: Şu şekilde olursa biz katılıyoruz
diyor. Hükûmet o şekilde katıldı, önerge sahiplerine sordum,
kabul edildiği için kabul ettim.
METİN ERGUN (Muğla) Bunu redaksiyonla
geçiştiremezsiniz Başkanım. Bu sadece redaksiyon meselesi
değil. Anlam tamamen değişiyor, yeni bir önerge hâline
gelmiş.
OKTAY VURAL (İzmir) Şimdi Türkçenin
dışında demekle neyi kastediyor? Yani Türkçe yapılmayacak
mı demek istiyor?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sizin
çıkardığınız kanundaki cümleyi kastediyor.
OKTAY VURAL (İzmir) Dışlıyor mu Türkçeyi?
[AK Parti sıralarından alkışlar(!)]
BAŞKAN Açıkladı Sayın Oktay Vural.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Avrupa Birliği ülkelerinin yanı sıra, diğer
birçok ülkede resmî dil dışında farklı dil ve lehçede
yayın imkânı tanınmıştır.
BAŞKAN Sayın Bakanım, bu hususta bir
açıklama yapacak mısınız yani dışında
ifadesi olarak düzelttiğiniz hususta?
Buyurun efendim, kayıtlara geçmesi açısından.
DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) Efendim, zaten
OKTAY VURAL (İzmir) Dışında.. Esas ne
olacak Sayın Bakanım, onu söyleyin.
DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) Müsaade et, Türkçe
profesörü arkadaşlarımız da var.
Kurum tarafından, Türkçe dışında farklı
dil ve lehçelerde de.. yani ve Türkçe ve onlar da. Dolayısıyla bu
Türkçe bana açık geliyor yani bu ifade, Türkçenin dışında
gibi bir anlama
AHMET YENİ (Samsun) Anlamıyorlar!
DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir)
benim bildiğim
kadarıyla bu anlama gelmez.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
219 sıra sayılı Kanun Tasarısının 6.
maddesinin son fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Oktay
Vural (İzmir) ve arkadaşları
Açıköğretim
yayınları ve eğitim ve öğretim amaçlı diğer
yayınlar, Türkiye Radyo-Televizyon Kurumuna tahsis edilen TV
kanallarının uygun görüleninden yayınlanır. Yayın ile
ilgili diğer hususlar, ilgili kurumlar ile Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu
Genel Müdürlüğü arasında yapılacak bir protokolle belirlenir. Bu
yayınlardan ücret alınmaz.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA
(Afyonkarahisar) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) Katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Buyurun Sayın Günal. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET GÜNAL (Antalya) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, az önce,
bazı arkadaşlarım, yaşanan tartışma
sırasında bana anlamlı baktılar, beni yakından
tanıyanlar, acaba, Mehmet Günal neden bu kadar hiddetlendi diye. Ben
şimdi size anlatayım, bana hak vermiyorsanız ben sizden özür
dileyeceğim ve oturacağım yerime, hiçbir şey
söylemeyeceğim.
Bir alt komisyon üyesi olarak -az önce Sayın Grup Başkan
Vekilimiz de söyledi- bu tasarı geldiği zaman, 3+2, yürütme
maddesiyle beraber 5 maddelik geldi, sadece personel düzenlemesi vardı ve
Plan ve Bütçe Komisyonunda alt komisyon kurulması görüşülürken dedik
ki: Birçok gerekçeden bahsediyorsunuz, teknik gelişmeler var, dijital
yayıncılık var, uluslararası gelişmeler var, Sekizinci
Beş Yıllık Kalkınma Planında söylediklerimiz var,
bunlar için sadece üç madde yeterli mi, bir daha fırsat
bulamazsınız. diye Sayın Genel Müdürü uyardık ve on
beş maddelik yeni bir şeyle -ki doğal olarak Hükûmet
tasarısı olarak geleninde yok- alt komisyona böyle bir öneri geldi.
Şimdi, burada baktığımız bu on beş
maddenin içerisinde -yani söylemiyorum, bizim elimizde hâlâ duruyor- 2nci
maddesi aynen kanunun bu önerilen maddesini içeriyordu ve orada alt
komisyondaki arkadaşlarımızla -ve Sayın Sali burada, alt
komisyon Başkanımız- Sayın Genel Müdüre de
hassasiyetlerimizi ilettik ve bu konunun burada düzenlenmemesi
gerektiğini, farklı, yanlış anlamalara yol
açabileceğini ve Anayasaya da aykırı olduğunu
konuşarak kaldırdık ve Komisyonda bu bir daha görüşülmedi,
on iki maddeye düşürüldü.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, oradaki
yaptığımız tartışmada, madem bu kadar önemliydi,
neden gelip bize anlatmadınız, bir gerekçe varsa niye bize
söylemediniz? Ha, gerekçe? Gerekçe basit. Gerekçe, şimdi, siz sözler
vermişsiniz.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, Komisyonda
başka bir şey daha vardı. Neden söz vermişsiniz? Ben niye
kızıyorum? Komisyona gelen hâlinde TBMM yayını, açık
öğretim ve diğer yayınlar diye bir tabir vardı alt
komisyonda görüştüğümüzde. Ben onun üzerine önerge verdim,
kayıtları da vardır, çıkarabilirsiniz. Bugün
arkadaşlarımız onu tekrar aynı önergeyle
Dikkat
etmediğiniz bir noktası daha var. Farklı dil ve lehçelerde
diyor ama, TBMM TV ve açık öğretim, eğitim-öğretim
amaçlı diğer yayınlar
Diğer yayınlar tabirinin çok
geniş olduğunu, buradan farklı uygulamalara
gidilebileceğini söyleyerek önerge vermiştim. Değerli
arkadaşlarım bunu da kabul ettiler. Elinizdeki basılan metne
bakarsanız eğitim-öğretim amaçlı diğer
yayınlar, yani diğer yayınların önüne bir sıfat
koymuştuk. Sizin bunu yapacağınızı bildiğimiz
için koydurmuştuk ve bunu da kabul etmiştiniz yukarıda.
Önünüzde, gelen basılı metinlere bakabilirsiniz.
Şimdi neden böyle panikliyorsunuz? Niye bize
kızıyorsunuz? Çünkü, Sayın Başbakan söz vermiş. Sadece
GAP Eylem Planını açıklarken vermemiş değerli
arkadaşlarım. Şubat ayında, 19 Şubatta gazetelerde yer
alan haberde Kürtçe yayın yapacak televizyon var. Arkasından Sayın
İbrahim Şahin, Genel Müdürümüz Başbakanın sözlerini tefsir
etmiş -bugünkü bazı köşe yazılarına ve eski
yazılara baktığım zaman- bununla ilgili organizasyonun
tamamlandığını, TRTnin bir kanalının
münhasıran bu yayına ayrıldığını, hatta
Kürtçe bilen organizatörün de göreve başlamak üzere personel
çalışmasının yapıldığını söylüyor.
Bu, ne demek? Bu, bu yüce Meclisin iradesine
saygısızlıktır. Çıkmamış bir kanunla ilgili
söz veriyorsunuz, Bunu yapacağız. diyorsunuz. Bu, komisyonlara
saygısızlıktır; bu, alt komisyonlara
saygısızlıktır. (AK Parti sıralarından
gürültüler)
Evet, devam ediyorum. 2 Nisanda yine açıklaması var
Sayın Başbakanın. Nerede biliyor musunuz? İsveçte. Genelde
yaptığı gibi yurt dışında bir yerde taahhütte
bulunuyor. Ne diyor? Biz bunu yapacağız. diyor. Sizin de ben
doğal olarak Başbakanınızın talimatıyla
bunların üzerine yoğunlaşmanızı çok normal
sayıyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Talimat
aldığın nasıl belli. Sen başkasından talimat
aldığını belli ediyorsun.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Değerli arkadaşlarım, size
dün ben TRTnin yayın ilkelerini okudum. Size burada TRTnin yayın
ilkelerini okudum ve Bunun hesabını nasıl vereceksiniz? dedim.
Oraya baktığınız zaman, değerli arkadaşlar, bütün
bu Anayasanın Başlangıç ilkelerinde sayılan ve 2nci
maddede dayanan diye tabir ettiği hususlar
Irk, dil, din, mezhep
ayrımına dayanarak propaganda yapılmasına alet edilemez.
diyor yayın ilkelerinde. Siz doğrudan doğruya bunun önünü
açıyorsunuz.
Şimdi, bakınız, madem öyle, o zaman niye
getirmediniz? Neden çekiniyorsunuz? Niye alt komisyonda bize izah etmediniz?
Niye Plan ve Bütçe Komisyonunda bize izah etmediniz? Sayın Bakanım,
Sayın Genel Müdürüm, Sayın Başkanım, neden? Neden? Bu
komisyonlar ne için kuruluyor? Teknik komisyonlar değil mi? Alt komisyon
ne işe yarıyor? Üst komisyon ne işe yarıyor?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Genel Kurulumuzdan geçiyor
hepsi.
MEHMET GÜNAL (Devamla) O zaman doğrudan getirelim. Bakanlar
Kurulu kararıyla siz havale edin, kanun hükmünde kararnameyle bunları
bitirelim. Hiç gerek yok bize.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Günal, konuşmanızı
tamamlayınız efendim.
Buyurun.
MEHMET GÜNAL (Devamla) Tamamlıyorum Sayın
Başkanım, teşekkür ederim.
Şimdi, burada bu önerge, sizin getirdiğiniz önerge, ne
Anayasanın Başlangıç hükümlerine ne bunu teyit eden 2nci maddesine
ne de TRT Kanununun genel yayın esaslarını düzenleyen 5inci
maddesine uygun değildir. O zaman orada da değişiklik yapmak
zorundasınız, o hükümlerle bağdaşmıyor.
Artı, son bir şey: Sayın Faruk Bal o zamanki bakan
olarak söyledi ama ben bir hususu çok küçük olarak ilave etmek istiyorum
Sayın Genel Başkanımızın gezisiyle ilgili. Bütün
gezilerinde devletin ve Dışişleri
Bakanlığının elemanları bulunur, tutanakları vardır,
Sayın Elitaş isterse buna bakar. Sizin Başbakanınız
gibi kapalı kapılar arkasında görüşmez.
Saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Doğu Türkistan
Derneğinin Genel Merkezi Kayseridedir, git onlara sor!
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım
BAŞKAN Önergeyi oylayayım, ondan sonra kısa bir
açıklama için size söz vereyim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Buyurun Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım, biraz
sonra maddenin tümünü oylayacaksınız. Bir önergede Genel Kurulun
oyuna başvurdunuz ve kabul edildiğini söylediniz. Bu önerge, bu
yapılan oylama geçersizdir. Çünkü bu önerge, esasen yayın ilkelerini
de ilgilendiren bir ek maddeyi, başka bir maddeyi değiştiren bir
husustur. Dolayısıyla Komisyonun salt çoğunlukla
bulunmadığı bir önergede yapılan oylamanın hukuki bir
geçerliliği yoktur. Dolayısıyla yaptığınız,
yapacağınız oylama, bu önergeye Komisyon
katılmadığı için, salt çoğunlukla
katılmadığı için ki alt komisyonda da zaten 5inci maddede
değişiklik önerilmişti, oysa şimdi 21inci madde
değiştirilmek istenmektedir. Bunun ek madde olarak, başka bir
madde olarak düzenlenmesi gerekirken 21inci maddede düzenlenmesiyle ilgili uygulamada
salt çoğunluk aranmadığı için bu oylamanın da geçerli
olmadığını düşünüyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım,
tasarının 6ncı maddesini değişiklik önergesiyle
birlikte oylarınıza sunacağım ama ondan önce açık oylamayla
ilgili olarak bir önerge vardır. Önergeyi okutup imza sahibi olan
milletvekili arkadaşlarımı arayacağım. Eğer o
arkadaşlarımız buradaysa, yeterli sayı varsa, daha sonra
açık oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun
kararını alacağım.
Buyurun, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
219 sıra sayılı Kanun Tasarısının
6ncı maddesinin açık oylamaya tabi tutulmasını arz ederiz.
BAŞKAN - Abdülkadir Akcan? Burada.
Oktay Vural? Burada.
Nevzat Korkmaz? Burada.
Faruk Bal? Burada.
Osman Ertuğrul? Burada.
Hasan Özdemir? Burada.
Akif Akkuş? Burada.
Mehmet Günal? Burada.
Behiç Çelik? Burada.
Şenol Bal? Burada.
Mehmet Ekici? Burada.
Metin Ergun? Burada.
Süleyman Yunusoğlu? Burada.
Mehmet Serdaroğlu? Burada.
Cumali Durmuş? Burada.
Erkan Akçay? Burada.
Reşat Doğru? Burada.
Ahmet Orhan? Burada.
Alim Işık? Burada.
Recep Taner? Burada.
Sayın milletvekilleri, açık oylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Biraz önce almış olduğunuz karar gereğince
açık oylama elektronik cihazla yapılacaktır.
Oylama için üç dakika süre vereceğim ve oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, 219 sıra sayılı Tasarının
6ncı maddesinin açık oylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 221
Kabul : 179
Ret : 42 (x)
Böylece, madde kabul edilmiştir.
7nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 7- 2954 sayılı Kanunun 49 uncu maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
MADDE 49- Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumunun hizmetleri;
memurlar, sözleşmeli personel ve geçici personel eliyle gördürülür.
BAŞKAN Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Sinop Milletvekili Engin Altay konuşacaktır.
Sayın Altay, buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ENGİN ALTAY (Sinop) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. 2954 sayılı Kanunda yapılacak
değişiklikleri görüşüyoruz.
Altı yıldır bu Parlamentodayım. Çok kanun
görüştük ama böylesini hiç görüşmedik. Bugünden beri daha iki madde
bitiremedik. Anlaşılıyor ki Türkiye Radyo Televizyon Kurumu çok
sıkıntılı bir kurum ve Parlamentonun, milletvekillerimizin
vicdanında da çok netleşmemiş, kafalarında şüpheler ve
endişeler var.
Değerli milletvekilleri, kanununu görüştüğümüz
Kurum, tam 1927 yılında ilk yayınına
başlamış bir kurum, seksen bir yıllık bir kurum.
1968de ilk televizyon yayına başlamış bir kurum. Bu süre
içinde, uzun süre içinde kendini yenilemiş, geliştirmiş bir
kurum ve 1990lı yıllardan itibaren özel sektörle, yani özel
iletişim kuruluşlarıyla rekabet içine girmiş, bu
şekliyle de kendini teknolojik olarak, personel olarak yenilemiş bir
kurum. Bu birikimiyle de zaten özel yayın kuruluşlarında
çalışan çok şöhretli bütün yayıncıların Biz, TRT
okulundanız. diye iftihar ettikleri bir kurum. Bizim için de, benim için
de TRT -hepimiz için- bir ulusal iftihar kaynağı idi, artık
değil.
(x)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa
eklidir.
Geldiğimiz noktada, çok partili siyasi
yaşamımızda, TRTnin iktidarların resmî yayın
organı gibi görev yaptığı dönemler yaşandı.
Bunların çok bariz olanlarını gördük, çok orta hâlli
olanlarını gördük. Ama Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, iki dönemde,
TRT, utanç dönemini yaşamıştır sayın milletvekilleri.
Şimdi bu kanunla, fiilen gerçekleştirdiğiniz kadrolaşmaya
elbise giydirmeye çalışıyorsunuz, Parlamentoyu da buna alet
ediyorsunuz. Yaptığınız budur.
Sayın milletvekilleri, erenler bilir, ermeyenler
duymuştur, TRTnin ilk tarihî ayıbı 1957 yılında
başlamıştır. 1957-1960 dönemi, TRT için utanç dönemidir. O
zaman yaşayanlar bilirler ki Vatan Cephesine katılımlar Türkiye
radyolarında özel bir bültenle saatlerce neşredilirdi. Efendim,
denirdi ki: Sinoptan falan sülale Vatan Cephesine iltihak etti,
katıldı. Efendim Bitlisten
falan aşiret Vatan Cephesine katıldı. Muğladan Ahmet,
Mehmet, Hasan Efendi Vatan Cephesine katıldı. ve bu o kadar ileri
götürüldü ki, mezarlıklarda yatan insanlar dahi bu TRT tarafından
Vatan Cephesine katıldı. diye radyolarda neşredildi. TRT
tarihinin en büyük partizanlık dönemi bu dönemdir, 1957 dönemidir.
Bu utanç tarihinden sonra, şimdi, gene, en ciddi kurumumuz,
en köklü kurumumuz olan Türkiye Radyo Televizyon Kurumuyla maalesef, artık
iftihar edemez bir noktadayız.
Şimdi, yeni ve daha vahim bir utanç tablosuyla
karşı karşıyayız. Bu siyasi partilere angaje
yayınlar bir yana, kökten dinci ideolojik akımlarla beslenen,
yayın politikalarını buna göre dizayn eden ve bu yönüyle de
Anayasanın 133üncü maddesini alenen ortadan kaldıran, ihlal eden
bir TRTyle şu anda karşı karşıyayız. Getirilen
bu yasayla, Kurum, kadro alarak da, cumhuriyetin icaplarına uymaktan
imtina edenlerin karargâhına dönüştürülmek isteniyor.
Şimdi, TRT, sadece Hükûmetin, Sayın Başbakanın
resmî yayın organı olsa iyi. Bir utanç verici durum da şudur ki:
Lagendijk gibi, Oli Rehn gibi, Barroso gibi Avrupa komiserlerinin demeç ve
yorumları da TRTde, ülkenin ana muhalefet liderinden de, diğer
siyasi parti liderlerinden de daha çok yer buluyor. Bu da son derece ibret ve
utanç verici bir tablodur.
Yedi televizyon kanalıyla, radyolarıyla Türkiyenin her
metrekaresine ulaşan Türkiye Radyo Televizyon Kurumu, bilinmelidir ki,
ilgili Genel Müdür bilmelidir ki, Hükûmetin değil, devletindir. Yine,
Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu, bilinmelidir ki, cemaatlerin değil,
Türk milletinindir. Bandrollerini, elektrik faturalarından TRT
paylarını milletten alıp, AKPnin ve Avrupa Birliği
komiserlerinin ben de kullanacağım-
borazanlığını yapan TRTnin yöneticileri bilmelidir ki, bu
işlerin hesabı bir gün sorulur. Keser döner sap döner, bir gün de
hesap döner.
Yayınlarda iktidara ve onun icraatlarına verilen oran,
muhalefetin eleştiri ve önerilerine verilen oranla
karşılaştırıldığında, TRT Genel
Müdürüne şu soruyu sormak gerekiyor. Ben, prensip olarak
milletvekillerinin Parlamento kürsüsünde bürokratları muhatap almalarını
doğru bulmuyorum. O zaman, TRTden sorumlu Sayın Bakana bu kürsüden
şu soruyu soruyorum: Sayın Bakan, emrinizdeki TRT Genel Müdürü
İstanbul Valisinden orantı kullanma brifingi aldı mı?
İstanbul Valisinin orantılı güç kullanma
yaklaşımıyla TRT Genel Müdürlüğünün
yaklaşımı tıpa tıp birbirinin aynı.
Anlaşılıyor ki İstanbul Valisi TRT Genel Müdürüne bir
orantı brifingi vermiş.
Şimdi, TRTde yapılan usulsüzlükleri, yandaş medya
kuruluşlarında yetişmiş belli ideolojilerin
temsilciliğini yapan basın yayın mensuplarının TRTde
nasıl kadrolaştırıldığını,
yerleştirildiğini, bunları biliyoruz. Daha iki ay önce AKPye
yakın medya kuruluşlarından sözleşmeli olarak TRT Haber
Dairesine yerleştirilen 13 kişi bu kanun bu Parlamentodan geçtikten
sonra ne kadar maaş alacak Sayın Bakan? Bunu bu Meclise
açıklamanız lazım.
Bakın, sabahtan beri Genel Müdürün maaşı Meclisin
gündeminde. Açıkladınız: (8 + 6) 14 bin YTL. Yani 14 milyar,
ülkenin en önemli yayın kuruluşunun Genel Müdürü para alıyor.
Alsın iyi, ama sayın milletvekilleri, bu ülkede mayıs
ayında bir kahvehanede okey oynayan 4 emekli yurttaşımızdan
oyunu kaybeden saygıdeğer emekli, dört çay mukabili bedeli 1,40
kuruşu, yani 1 milyon 400 bin lirayı kahveciye veresiye
yazdırıyor. Ülkeye, devlete yirmi beş yıl hizmet etmiş
bir emekli 1,40 kuruşu veresiye yazdırıyor, şu ilahî takdire
bakın ki bugün kanununu görüştüğümüz Genel Müdürümüz de tam 14
bin YTL maaş alıyor.
Şimdi, bu koltuklarda oturan biz milletvekilleri olarak bu
akşam eve gideceğiz de nasıl huzur içinde
başımızı yastığa koyacağız? Huzur da
kalmadı; şimdi artık arabaların altına, balkonlara,
odalara da bakıyoruz böcek var mı, uzaktan lazer var mı diye.
Bugün ulusal kanalların tümünde, partimin Genel Sekreterlik
makamına yapılan alçak, çirkin terbiyesizlik çok yer aldı.
Danışmanıma talimat verdim, şu TRTyi de izle, bu konulara
yer veriyor mu diye. Çok şükür, diğer kanallarla orantılarsak,
gene bu konuda da TRTnin, İstanbul Valisinden bir orantı brifingi
aldığı anlaşılıyor.
Bugün bana, yarın sana. Demokrasi herkese lazım, insan
hakları herkese lazım, adalet herkese lazım. Partinin
adını Adalet yapmakla adil olunmaz. Bir yerde adliyenin
olması orada adaletin olduğu anlamına gelmez. diye, bilinen bir
söz vardır. Ya göründüğünüz gibi olun ya olduğunuz gibi görünün.
Ya partinizin adını değiştirin ya o ada uygun siyaset yapın.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Altay.
Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Muş Milletvekili
Nuri Yaman.
Buyurun Sayın Yaman. (DTP sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Hemşehrim, beş
dakikadan fazla olmasın.
DTP GRUBU ADINA M. NURİ YAMAN (Muş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 219 sıra
sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 7nci maddesi
üzerine Demokratik Toplum Partisinin görüş ve önerilerini sunmak üzere söz
almış bulunuyorum. Hepinizi en içten duygularımla
selamlıyorum.
Maddeyle ilgili görüşlerimi belirtmeden önce, bir önceki
maddede verdiğimiz önergenin kabul edilmesiyle, bundan böyle, TRTde
Türkçemizin, güzel Türkçemizin dışında diğer yerel diller
ve lehçelerin de artık şakır şakır
konuşulacağının ve bölgemizde yaşayan Kürt
vatandaşlarımızın da kendi ana dillerinde bunu
seyredeceğinin mutluluğuyla size hitap etmenin heyecanı içinde
olduğumu da belirtmek isterim.
Dilerim ki, Sayın Genel Müdür, ileride, şimdiye kadar
partimize hiç yer vermediği TRTdeki bu programlara, bu, Türkçenin
dışında bölge halkının cankulağıyla
dinleyeceği Kürtçemizle de açık oturumlara, eğitici programlara
ve o halkın istek ve dileklerini dile getirecek programlara bizi de
katacak ve güzel Türkçemizin yanında o halkın
kullandığı güzel Kürtçenin de artık kulaklara hoş
geleceği günleri umutla beklediğimi belirtmek isterim.
TRT Kanununda yapılan bu değişikle, 657 sayılı
Devlet Memurları Kanununa uyum sağlamak amaçlandığı
belirtilmesine rağmen, gerçek ihtiyacı olan yayın personelinin
yetersiz olmasından dolayı yayıncılık vasfı
bulunmayan fazla personelin ayıklanması ve yeni, çağdaş
gelişmelerin gerektirdiği bir yapılanmaya gitmesinin ertelenmez
bir ihtiyaç olduğu belirtilmesine rağmen, mevcut tasarıda
Kurumda yıllardır var olan ve büyüyen personel sorununu çözmek için
bir düzenlemenin olmadığı görülmektedir.
Tasarının 7nci maddesindeki düzenlemeyle de, TRTde
sözleşmeli personel istihdamına olanak sağlanmakta, ancak
karşı oy gerekçelerinde de
değinildiği gibi -sözleşmeli personel istihdamı
Millî Eğitim ve Sağlık Bakanlığı gibi bazı
kurumlarda uygulanmış, sorunlar yaşanmış, bunlar
yargıya taşınarak kararlar alınmış- bu istihdam
yönteminin sakıncalarının ortaya çıktığı
bilinmektedir.
Kurum hizmetleri, hâlihazırda, kadro
karşılığı sözleşmeli personel ve geçici personel
eliyle gördürülmektedir. Eğer TRTde de yayıncı personel
eksiği varsa, Kurumda yıllardır yayında çalışan,
yetişmiş işçi sayılmayan geçici personelle bunlar
giderilebilecektir. Ancak madde düzenlemesinde kadro
karşılığı sözleşmeli personel ifadesi de
bulunmakta ve maddede geçen sözleşmeli personel ifadesinin
açıklaması daha sonraki 8inci maddede yer almaktadır. Bu
maddede düzenlenen sözleşmeli personel ise kadro
karşılığı sözleşmeli personel kapsamında
olan personeldir.
Değerli milletvekilleri, Anayasamızın 133üncü
maddesinde Radyo ve televizyon istasyonları kurmak ve işletmek
kanunla düzenlenecek şartlar çerçevesinde serbesttir. Devletçe kamu
tüzelkişiliği olarak kurulan tek radyo ve televizyon kurumu ile kamu
tüzelkişilerinden yardım gören haber ajanslarının
özerkliği ve yayınlarının tarafsızlığı
esastır. şeklinde düzenlemeler yer almaktadır. Ancak mevcut
tasarıda 133üncü maddeyle güvence altına alınan
tarafsızlıktan ve kamu hizmetinden tek kelimeyle bahsedilmemektedir.
Türkiyede kamu adına yayın yapma görevi ve yetkisi
TRTye aittir. TRT, dünyadaki kamu yayın kurumları arasında gücü
ve yayın alanı bakımından ilk sırada yer
almaktadır. TRT kurulurken ve yapılanırken BBC örnek
alınmış ancak bu örnek alma hep kâğıt üzerinde
kalmıştır. BBC ile TRT karşılaştırıldığında,
BBCnin yayın saati toplamı TRTnin yarısı kadarken,
televizyon için çalışan eleman sayısının 7 katına
ulaştığını görmekteyiz. En önemlisi, devletin ve
siyasi iktidarın müdahalesinden uzak kamu
yayıncılığı anlayışı hayata
geçirilememiştir. Oysa, 2954 sayılı TRT Kanununun 5inci
maddesinde yayın esasları belirtilmektedir. Bu esaslardan bazılarına
dikkat çekmekte yarar gördüğümü belirtmek isterim. 5inci maddenin (d)
fıkrasında, Devletin bir kişi veya zümre tarafından
yönetilmesini veya sosyal bir sınıfın diğer sosyal
sınıflar üzerinde egemenliğini sağlamak yahut Devleti ve
Devlet otoritesini ortadan kaldırmak veya dil, ırk, din ve mezhep
ayırımı yaratmak yahut sair herhangi bir yoldan bu kavramlara ve
görüşlere dayanan bir Devlet düzeni kurmak amacı güden rejim ve
ideolojilerin propagandasına yer verilemez. denilmektedir. (k) fıkrasında da haberlerin
toplanması, seçilmesi ve yayınlanmasında tarafsızlık,
doğruluk ve çabukluk ilkeleri ile çağdaş habercilik teknik ve
metotlarına bağlı olmak şartı aranmakta. Yine
(ı) fıkrasında haberler ve yorumları ayırmak ve
yorumların kaynaklarını açıklamak, (m)
fıkrasında da kamuoyunun sağlıklı ve serbestçe
oluşması için kamuoyunu ilgilendirecek konularda yeterli yayın
yapmak, tek yönlü, taraf tutan yayın yapmamak ve bir siyasi partinin,
grubun, çıkar çevresinin inanç veya düşüncesinin menfaatlerine alet
olmamak esasları düzenlenmiştir.
Altını çizdiğimiz bu esasların, kamu
yayıncılığı yapan TRTnin yayın
politikasının belkemiğini oluşturması gerekmektedir.
Ancak üzüntüyle belirtmek gerekir ki, bu esaslar da kâğıt üzerinde
kalmıştır. TRT bu topraklarda yaşayan tüm etnik
kimliklerin, dinlerin ve inanç gruplarının, farklı kültürlerin
kendilerini görebilecekleri, kendi renklerini yansıtabilecekleri ve
seslerini duyurabilecekleri, gerçek anlamda kamu hizmeti veren kamu yayıncılığı
anlayışından bugüne kadar uzak kalmıştır.
Yıllarca, resmî ideoloji gereğince tüm farklılıklar yok
sayılarak yayın yapılmış, Avrupa Birliği
sürecinin başlamasıyla birlikte açılan demokratikleşme
paketleri ve çıkarılan uyum yasaları çerçevesinde,
sınırlı da olsa farklı dillerde yayın yapılmaya
başlanmıştır. Her ne kadar, çıkarılan yasalar
ülkemizde var olan ve yıllardır beklenen bir toplumsal ihtiyacı
ilk defa görünür kılmış ise de yeterli olmamıştır.
19 Temmuz 2003 tarihinde yürürlüğe giren 2928
sayılı Uyum Yasası paketinde, kamu ve özel
radyo-televizyonları kuruluşlarınca farklı dil ve
lehçelerde yayın yapılabilmesinin önü açılmıştır.
Bu yönetmelikte, kamu ve özel radyo-televizyon kuruluşlarında günlük
yaşamda geleneksel olarak kullanılan farklı dil ve lehçelerde
Radyo ve Televizyon Üst Kurulundan izin alınmak suretiyle yayın
yapılabileceği belirtilmektedir. Televizyonda günde kırk
beş dakikayı aşmamak üzere haftada toplam iki saat, radyoda
günde altı dakikayı aşmamak üzere haftada toplam beş saat
yayın yapılabilmesi düzenlenmiştir. Yayınlarda Türkçe alt
yazı zorunluluğu getirildiğinden canlı yayın
yapılması olanağı bulunmamaktadır. Ayrıca,
çocuklara yönelik yayın yapılması yasaklanmıştır.
Sayın milletvekilleri, farklılıklar, sözde
değil, özde de bir zenginlik olarak kabul edilmelidir. Aksi hâlde,
çıkarılan yasalar toplumun ihtiyaçlarına cevap olmaktan uzak
kalacaktır. Açıklıkla belirtmek isterim ki, Türkiye ulusunu
oluşturan tüm farklılıklar, eşit ve özgür birer
yurttaş olarak kamu yayıncılığından eşit
olarak yararlanmak istemektedirler. Halka ait olan ve kamu hizmeti veren TRTde
kendilerini görmek ve seslerini duymak istiyorlar. Yasalar önünde kabul edilen
eşitliğin toplumsal, siyasal ve ekonomik alanda bir
karşılığının olmasını istiyorlar.
Birçoğunun kendi ana dilinde çizgi film izlemesinin bu ülkeye zarar
vereceği düşüncesinden uzaklaşmak istiyorlar. Lozan
Anlaşmasının 39uncu maddesinin 4üncü bendindeki, herhangi bir
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının gerek özel gerekse ticari ilişkilerinde
din, basın veya çeşitli yayın konuları ile açık
toplantılarda dilediği bir dili kullanmasına karşı
hiçbir kısıtlamanın konulmadığı günleri görmek ve
yaşamak istiyorlar. Kendi dillerinde türkü söylemek
Sabah erken saatlerinde
kalktıklarında sabah yapılan yayının akşam neden
yapılmadığı üzerinde düşünmek istemiyorlar.
Değerli milletvekilleri, TRT idari ve mali özerkliğiyle
editoryal bağımsızlığa kavuşturulması
isteniyorsa TRTnin Yasasının tamamının yeniden
alınması gerekir. TRT Yasası, toplumun farklı kesimlerinin,
akademik çevrelerinin katkıları alınarak Anayasanın
133üncü maddesine uyumlu hâle getirilmesi en büyük dileğimizdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Yaman, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
M. NURİ YAMAN (Devamla) Ancak, bugün gerçekleştirilen
bu başlangıcın, ileride farklı dillerdeki
yayınların halkımızı sevindireceğini ve bundan
memnunluk duyacağını belirtir, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (DTP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yaman.
Şahsı adına, Amasya Milletvekili Avni Erdemir.
Sayın Erdemir, buyurun efendim. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
AVNİ ERDEMİR (Amasya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Aslında, bu saatte sabrınızı çok fazla denemek
istemiyorum ama çokça tartışılan şu kadrolaşma
konusuna da kısaca değinmek istiyorum.
Muhalefete mensup arkadaşlarımız sık sık
geliyorlar ve gelen her yasanın olduğu gibi, bu yasanın da bir
kadrolaşma yasası olduğunu söylüyorlar. Ben bu
arkadaşlarıma diyorum ki, bir genel müdür döneminde 2.500
kişinin alındığı günler oldu. Eğer
arkadaşlarımız kadrolaşma arıyorlarsa, o günleri bir
hatırlasınlar diyorum.
Biz, AK Parti olarak Türkiyenin partisiyiz. Her bölgeden, her
evden oy aldık. Yüzde 47 oy alan bir parti nasıl kadrolaşma
yapabilir, buna da doğrusu hayret ediyorum. Kadrolaşmadan kasıt
bize oy verenleri koruma ve kollamaysa, bu kadar yüksek düzeyde oy
almış bir partinin bunu yapması kadar siyasi mantığa
ters bir durum olamaz diye düşünüyorum.
YILMAZ ATEŞ (Ankara) Hayda!.. Hoppala!..
EŞREF KARAİBRAHİM (Giresun) İyi
düşünmüşsün, iyi!
AVNİ ERDEMİR (Devamla) Değerli arkadaşlar, milletimizin
tamamından oy almayı hedef alan, milletimizin her ferdinin gönlünde
yer almayı en büyük değer olarak gören bir partinin kadrolaşma
yapması akıl kârı değildir. Kaldı ki, biz
kadrolaşmayla iktidarda kalınamayacağına da
inanıyoruz. Zira, kadrolaşmayla iktidarda kalınsaydı, bugün
AK Partinin olmaması gerekirdi. Zira, siyasi tarihimizde
partizanlığın ve kadrolaşmanın en âlâsını
gerçekleştirmiş nice partiler var ki, bugün onların isimlerini
bile hatırlayan yok. Niceleri var ki, iktidar yüzü görmüyorlar.
İşte buna inandığımız için, Türkiye hiçbir
iktidar döneminde olmadığı kadar, AK Parti İktidarında
kadrolaşmadan uzak bir dönemi yaşadı. Bürokrasideki ve
seçimlerdeki başarımızın sırrı biraz da bunda
gizlidir.
Arkadaşlarıma soruyorum: Siz iktidarınız döneminde
hep eski bürokratlarla mı çalıştınız? Evet,
bırakın çalışmayı
çalışamayacağınızı kamuoyuna açıkça deklare
ettiniz. Sizin bürokratlarınız arasında yönetim kurulu üyeleri
yok muydu? Elbette istediğiniz soruyu sorma hakkına sahipsiniz ama
acaba siz hiç kendi atadığınız genel müdürlere
aldığı maaşı sordunuz mu, sorguladınız
mı? Hangi kurumlarda yönetim kurulu üyesi olduklarını sormak hiç
aklınızdan geçti mi? Yücel Yenerin temsil giderini sordunuz mu?
Sayın Genel Müdürün maaşını ve temsil giderini öğrendiniz,
artık herhâlde huzur içerisinde uyursunuz.
EŞREF KARAİBRAHİM (Giresun) Siz Genel Müdürle
nereden tanışıyorsunuz?
AVNİ ERDEMİR (Devamla) Biz asla, Kendi
teşkilatlarımızı, kendi kadrolarımızı
bırakıp filancalarla mı çalışacaktık? demedik ve
bundan sonra da hiçbir zaman demeyeceğiz. Biz diyoruz ki: İşinin
ehli olan, bilgili, birikimli, liyakatli
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Ama illa Amasyalı olacak.
AVNİ ERDEMİR (Devamla)
evet,
hızımızı kesmeyecek herkesle çalışırız.
Kime oy vermiş olursa olsun onunla da çalışırız.
EŞREF KARAİBRAHİM (Giresun) Amasyadan işe
girecekler var
AVNİ ERDEMİR (Devamla) Evet, yapılan bu
değişikliklerle TRTnin güçleneceğine, Sayın Genel Müdürün
Kurumu yönetirken liyakate önem verip Türk kültürüne önemli hizmetler yapacağına
ve TRTnin özerkliğini koruyarak tarafsız bir yönetim
sergileyeceğine ben yürekten inanıyorum. Yine inanıyorum ki
Sayın Genel Müdür köhnemiş bir yapıdaki PTTdeki
başarılarıyla, TRTdeki Türk kültürüne yapacağı
hizmetlerle ve başarılarla anılacaktır.
Yasanın hayırlı, uğurlu olmasını
diliyor, hepinize hayırlı akşamlar diliyorum efendim. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
EŞREF KARAİBRAHİM (Giresun) Genel Müdür
Amasyalı.
AVNİ ERDEMİR (Devamla) Evet, gurur duyuyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Erdemir.
Karşılıklı konuşmayalım
arkadaşlar.
Şahsı adına Yozgat Milletvekili Sayın Osman
Coşkun.
Buyurun efendim. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
OSMAN COŞKUN (Yozgat) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi en kalbî duygularla, sevgiyle ve saygıyla
selamlıyorum.
İstanbulun fethinin 555inci yıl dönümünü tüm
milletimiz için tebrik ediyor, cennet mekân Fatih Sultan Mehmet Han ve tüm
silah arkadaşlarını rahmet, minnet ve şükranla
anıyorum.
Bugün ülkemiz için, milletimiz için önemli bir kanunu
görüşüyoruz. Tabii ki ben çok fazla zamanınızı almadan
birkaç cümleyle düşüncelerimi sizlerle paylaşacağım.
Bütün kumandaların üzerinde 1e basınca
karşınıza TRT çıkar. İnsanlar bunu bir vatan borcu
sayarlar. TRT bu muhteşem sadakati değerlendirmelidir. Kumandada da
ve yüreklerde de birinci kanal olduğu gibi ekranda da bir numara
olmalıdır. TRTmizin bir öz geleceği olmalıdır. TRT
önümüzdeki beş yılda Türkiyenin en çok izlenen en kaliteli
kanalı olmalı ve TRT önümüzdeki on yılda dünyanın en çok
izlenen kanalları içerisinde en ön sırada olmalı ve
dünyanın birçok ülkesinde o dillerde yayın yapan, yine o ülkelerin en
çok izlediği kanal olmalı. Buna en üst seviyede bu milletin
hakkı var ve ben inanıyorum ki başta Sayın Genel Müdürümüz
İbrahim Şahin Bey olmak üzere tüm ekibi bu işi yapmak için var
gücüyle çalışacaktır.
Ben, huzurlarınızda kendilerine başarılar
diliyor, kanunun hayırlı, uğurlu olmasını temenni
ediyor, saygılarımı sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Evet, bir arkadaşımız ekrana girmiş.
Soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.
Sayın Genç, buyurun efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, biraz önce kabul edilen önergeyle Türkçe
dışındaki lehçelerle ve dillerle de TRTde yayın yapılacaktır.
Hayırlı olsun diyorum.
Yalnız, bu yayın yapılırken ayrıca da
eğitim-öğretim yayını yapılacaktır. Burada tabii
din kaynaklı eğitim ve yayınlar da yapılacaktır.
Sayın Bakana sormak istiyorum: Acaba Alevi inancıyla ilgili yeterli
bir yayın yapılacak mıdır? Aleviliğin genel ilkesi,
genel felsefesi ve gerçekleri bu yayınlarda yer alacak mıdır?
Ayrıca, ben Tunceli Milletvekiliyim. Tuncelinin diğer
bir ismi Dersimdir. Dersim havalisinde Dersimce konuşuluyor. Dersimce ne
Kürtçedir ne Zazacadır, nevi şahsına münhasır bir
lisandır. Dersimce de bu yayınlar arasında yer alacak
mıdır?
Bir diğer sorum: Genel Müdürün birçok yerde yönetim kurulu
üyesi olarak görev yaptığı haberi bazı gazetelerde yer
alınca, özellikle Hürriyet ve Cumhuriyet gazetelerinde
LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) Yandaş gazeteler
KAMER GENÇ (Tunceli) -
anlatıldığına göre,
Genel Müdür, müşaviriyle bir genel müdür uzmanına talimat vererek
bunlar hakkında araştırma yapmak istemiş. Bu talimatı
hangi amaçla vermiştir? Hazırlanan dosyalar varsa, hangi amaçla
kullanılacaktır?
Bir diğer sorum: Sayın Bakan, biraz önce, tabii, benim
konuşmama çok sert tepki verdi. Biliyorsunuz, Sayın Bakanın da
birçoklarına başkanlık yaptığı Abant
toplantıları yapıldı. Ben, Sayın Bakana sormak
istiyorum: Bu Abant toplantılarına hangi sıfatla
katıldı? Bu toplantıları kim düzenledi? Bu Fethullah
Gülenin bu toplantıların düzenlenmesiyle ilgili herhangi bir
çabası ve katkısı var mıdır?
Teşekkür ederim efendim.
LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) Sen de istifade edersin.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Genç.
Sayın Zeydan, buyurun.
RÜSTEM ZEYDAN (Hakkâri) Sayın Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanıma sormak istiyorum: O bilgi varsa,
lütfederlerse, teşekkür edeceğim kendilerine. Kanal D veya Show TV
Genel Müdürünün aylık ne kadar ücret aldığı konusunda
bilgilenmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanım, başka soru yok; buyurun efendim.
DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
Evvela diğer kanalların genel müdürlerinin maaşlarıyla
ilgili elimizde herhangi bir bilgi yok. Olsa da zaten muhatabı ben olmamam
gerekir.
Sayın Kamer Gençin sorularına gelince: Alevi
inancıyla ilgili çok önemli ve ciddi yayınlar yapmayı,
açıkçası, şu anda, biliyorsunuz, Diyanet İşleri
Başkanlığı, daha doğrusu Diyanet Vakfı temel
Alevi ve Bektaşi inancıyla ilgili temel kaynakları son derece
bilimsel bir yöntemle, hem asıllarını hem bugünkü Türkçesiyle
veriliyor. Özellikle bu eserleri temel alan Alevi inancı artık
çabalarımız, Alevi kardeşlerimizin de gayretiyle sadece sözlü
bir inanç yorumu veya bir kültürü olmaktan çıkıyor,
kaynaklarıyla birlikte bu dönemde su yüzüne çıkıyor. Bu
kaynaklara da dayanarak Alevi inancıyla ilgili televizyonda programlar
yapmayı düşündüğümüzü, yapacağımızı
açıkça söyleyeyim.
Dersimceyle ilgili bir şey söyleyemem, çünkü böyle bir
şey duymadım, ilk defa Sayın
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Bakan, Dersimce
Dersimde
ayrıca bir Dersim lisanı konuşuluyor.
DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) Hayır, tamam, öyle
de, öğrenmiş oldum, yani ilk defa sizden öğrenmiş oldum.
Dolayısıyla, onu herhangi bir, şurada şu kadar insan
konuşuyor, onunla da bir yayın yapılır mı
yapılmaz mı meselesi şu anda benim cevap vereceğim bir
mesele değil.
Diğer konuya gelince: Evet, zaten daha önce de arkadaşlarımız
bilgi notu verdiler. Ben, mahsus, bu saatten sonra vaktinizi almak için
üzerinde fazla durmuyorum. Zaten -ben bundan önce, biliyorsunuz, Diyanetten
sorumluydum- biz yurt dışına Alevi dedelerimizi de
görevlendirerek gönderdik, gruplar hâlinde gönderdik, orada Alevi
vatandaşlarımıza, Alevi-Bektaşi yorumunu, dinimizi,
diyanetimizi, kültürümüzü anlattılar. Ayrıca zaten Muharrem
ayında da birtakım programlar da yaptık; öyle özel günlerde daha
zengin, daha güzel programlar yapmak da azminde, inancında ve niyetindeyiz.
Bir diğer konu, yine benimle ilgili. Sayın Genç, ben
şurada açıkça söyleyeyim, ben hayatım boyunca, eğer bir
konu ciddi ise, düzenleyenler ciddi insanlarsa, katılanlar ciddi
insanlarsa ne Lions Kulübünü ne Rotary Kulübünü ne Mason Kulübünü ne de
herhangi bir dinî anlayış içinde programlar yapan gruplar, kesimler
varsa hiçbirini reddetmedim. Eğer konu ciddiyse, benden bir fayda
bekleniyorsa, benden bir katkı bekleniyorsa ömrüm boyunca bunu
yaptım; bundan dolayı da zaten, çok şükür, böyle bir ülkede
yaşadığım için hiç kimse bana bir hesap sormadı.
Sormaya da zaten demokratik hukuk devletinde kimsenin hakkı yoktur.
Abant platformunu diyorsunuz. Biri öldü, öbürüne Allah uzun ömür
versin, ilk Abant platformundan sonra Sayın Güven Gürkan, o gün daha Adalet
Bakanlığından yeni ayrılmış Seyfi Oktay Bey,
ikisi bana telefon ettiler, dediler ki: Bu Abant toplantısı son
derece kaliteli bir toplantı. Bunu niye siz Abantta yapıyorsunuz da
mesela bizimle
Seyfi Bey hatırlarsa zannediyorum söyler. Ben de dedim
ki: Önümüzdeki sene -o zaman rahmetli zaten bir parti
başkanıydı- bunu siz düzenleyin, ben sizin de önereceğiniz
isimlerle birlikte, aynı ekiple yaparım. Bugün de yine Abant
toplantısını siz düzenleyin
Abant toplantısı bu ülkede konuşulamayan,
tartışılamayan konuların, ilk defa, o konuda fikri olan
herkes tarafından, mezhebi ne olursa olsun, meşrebi ne olursa olsun,
siyasi kanaati ne olursa olsun
Listelerini verebilirim. İlk defa
Türkiyede dedik ki: Fikri, zikri, cesareti olan varsa gelin Türkiyede din ve
toplum ilişkisini konuşalım, Türkiyede din ve laiklik
meselesini konuşalım. Bütün konuşulan konular öyle oldu.
Şu anda Abant platformu dünyaya açıldığı
için
Benimle zaten organik bir bağı yok. O zaman da ben o
toplantılara bir bilim adamı olarak katılıyordum, aynı
zamanda o toplantılarda oturum yöneten bir kişi olarak
katılıyordum. O bakımdan, bugün de yurt içinde ve yurt
dışında aynı toplantılar olsa ben yine
katılırım. Bu, benim, şu toplantıya
katılıyorsam, CHPnin düzenlediği bir toplantıya katılıyorsam,
CHPli olduğum anlamına gelmez; ANAPın
toplantılarına, rahmetli Özalla ilgili toplantılara
katılmışım, bu benim ANAPlı olmam anlamına
gelmez; herhangi bir derneğin, kuruluşun toplantısına
katılmakla da, katkı sağlamakla da benim o grupla, o toplantıyla,
o kesimle bir organik bağım olduğu anlamına gelmez.
İçiniz rahat etsin diye söylüyorum. Gerçekten, hayatım
boyunca inançlarıma bağlı olmanın, büyük inançlarıma
bağlı olmanın dışında hiçbir şeye
bağlanma ihtiyacı hissetmedim. Çünkü, çok okudum, çok yazdım,
çok düşündüm, kendi kendime yetiyorum; elhamdülillah.
Çok teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım,
çalışma saatimizin bitmesine dakikalar kalmıştır. Bu
bakımdan önergeleri işleme alacak vaktimiz yoktur.
Sözlü soru önergeleri ile diğer denetim konularını
sırasıyla görüşmek için, 3 Haziran 2008 Salı günü saat
15.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum; sizlere ve bizleri
izleyen vatandaşlarımıza hayırlı akşamlar
diliyorum.
Kapanma Saati: 20.56