DÖNEM: 23 YASAMA
YILI: 2
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
CİLT
: 22
112nci Birleşim
3 Haziran 2008 Salı
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III.
- YOKLAMA
IV. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- Karaman
Milletvekili Mevlüt Akgünün, son günlerde meydana gelen dinleme
iddialarının teknik yönüne ilişkin gündem dışı
konuşması ve Ulaştırma Bakanı Binali
Yıldırımın cevabı
2.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, Balıkesir ilinin
ulaşım sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması ve Ulaştırma Bakanı Binali
Yıldırımın cevabı
3.- Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycının, Konya Ovasındaki
kuraklık sorununa ve Konya Ovası Sulama Projesi eylem planı
hazırlanmasına ilişkin gündem dışı
konuşması ve Ulaştırma Bakanı Binali
Yıldırımın cevabı
V.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler
1.- Tokat
Milletvekili Zeyid Aslanın yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve
Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu
(3/136) (S. Sayısı: 173)
2.- Antalya
Milletvekili Deniz Baykalın yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve
Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu
(3/137) (S. Sayısı: 174)
3.- Zonguldak
Milletvekili Polat Türkmenin yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve
Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu
(3/138) (S. Sayısı: 175)
4.-
Diyarbakır Milletvekili Mehmet Mehdi Ekerin yasama
dokunulmazlığının kaldırılması hakkında
Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/139) (S. Sayısı: 176)
5.- Sakarya
Milletvekili Ayhan Sefer Üstünün yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve
Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu
(3/140) (S. Sayısı: 177)
6.-
Afyonkarahisar Milletvekilleri Ahmet Koca ve Sait Açbanın yasama
dokunulmazlığının kaldırılması hakkında
Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/141) (S. Sayısı: 178)
7.- Adana
Milletvekili Tacidar Seyhanın yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve
Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu
(3/142) (S. Sayısı: 179)
8.- Karabük
Milletvekili Mehmet Ceylanın yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve
Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu
(3/143) (S. Sayısı: 180)
9.- Kütahya
Milletvekili Soner Aksoyun yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve
Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu
(3/144) (S. Sayısı: 181)
10.-
Kırşehir Milletvekili Mikail Arslanın yasama
dokunulmazlığının kaldırılması hakkında
Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/145) (S. Sayısı: 182)
11.-
Kırklareli Milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçamın yasama
dokunulmazlığının kaldırılması hakkında
Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/146) (S. Sayısı: 183)
12.- Zonguldak
Milletvekili Fazlı Erdoğanın yasama
dokunulmazlığının kaldırılması hakkında
Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/147) (S. Sayısı: 184)
13.-
Balıkesir Milletvekili İsmail Özgünün yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve
Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu
(3/148) (S. Sayısı: 185)
14.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Sekmenin yasama
dokunulmazlığının kaldırılması hakkında
Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/149) (S. Sayısı: 186)
15.-
Eskişehir Milletvekili Kemal Unakıtanın yasama
dokunulmazlığının kaldırılması hakkında
Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/150) (S. Sayısı: 187)
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Avrupa
Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı Parlamenter Asamblesi
Türk Grubunda, Tokat Milletvekili Orhan Ziya Direnin istifasıyla
boşalan asıl üyeliğe, CHP Grubunca İstanbul Milletvekili
Bihlun Tamaylıgilin aday gösterildiğine ve bu konu hakkındaki
Başkanlık Divanı kararına ilişkin Başkanlık
tezkeresi
2.- İrana
resmî ziyarette bulunan Bayındırlık ve İskân Bakanı
Faruk Nafız Özaka refakat eden heyete iştirak etmesi uygun görülen
milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/451)
3.- Azerbaycana
resmî ziyarette bulunan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk
Çelike refakat eden heyete iştirak etmesi uygun görülen milletvekillerine
ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/452)
4.- Bazı
milletvekillerinin izinli sayılmalarına ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/453)
5.- Sivas
Milletvekili Osman Kılıçın ödenek ve yolluğunun
verilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/454)
6.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulutun ödenek ve yolluğunun verilmesine
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/455)
7.-
Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Kuşun ödenek ve yolluğunun
verilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/456)
8.- İzmir
Milletvekili Tuğrul Yemişcinin ödenek ve yolluğunun verilmesine
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/457)
B) Önergeler
1.- Ankara
Milletvekili Mehmet Zekai Özcanın, Plan ve Bütçe Komisyonu
üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/54)
2.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun (6/643) ve (6/648) esas numaralı
sözlü sorularını geri aldığına ilişkin önergesi
(4/55)
3.- Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebinin, Yükseköğretim Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/73)
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/53)
C) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman ve 28 milletvekilinin, inşaat
sektöründeki sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/200)
2.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir ve 20 milletvekilinin, Gaziantep ilinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/201)
3.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve 19 milletvekilinin, yoksulluk sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/202)
4.- Kocaeli
Milletvekili Nihat Ergün ve 26 milletvekilinin, CHP Genel Sekreterinin yasa
dışı dinlendiği iddiasının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/203)
5.- Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri İzmir
Milletvekili Oktay Vural ve Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, yasa dışı dinleme ve takip
iddialarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/204)
VII.-
ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- Genel Kurulun
3/6/2008 Salı ve 4/6/2008 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü
soruların görüşülmemesine; 3/6/2008 tarihli birleşiminde
(10/203) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin
görüşülmesine ve bunu müteakiben kanun tasarı ve tekliflerinin
görüşülmesi ile çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine
ilişkin AK Parti Grubu önerisi
VIII.-
AÇIKLAMALAR
1.- Giresun
Milletvekili Nurettin Caniklinin, yapmış olduğu konuşmada
gruplarla ilgili bir suçlama ve hakaret olmadığını,
bazı milletvekillerinin daha dikkatli konuşmalarını teminen
vurgulayıcı bir konuşma yaptığına ilişkin
açıklaması
2.- Ankara
Milletvekili Mehmet Emrehan Halıcının, Giresun Milletvekili
Nurettin Caniklinin, konuşmalarını daha dikkatli ve daha olgun
bir şekilde yapması gerektiğine ilişkin
açıklaması
3.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergenin gelen kâğıtlarda
yayımlanmadan grup önerisiyle gündeme alınıp öncelikle
görüşülmesinin mümkün olamayacağına ilişkin
açıklaması
IX.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Hasan Macitin, Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin,
konuşmasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
2.- İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlunun, Yozgat Milletvekili Bekir
Bozdağın, konuşmasında partisine sataşması
nedeniyle konuşması
3.- Yozgat
Milletvekili Bekir Bozdağın, İstanbul Milletvekili Kemal
Kılıçdaroğlunun, konuşmasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
X.-
MECLİS ARAŞTIRMASI
A) Ön Görüşmeler
1.- Kocaeli
Milletvekili Nihat Ergün ve 26 milletvekilinin, CHP Genel Sekreteri Önder
Savın dinlenmesi iddiasının bütün yönleriyle
araştırılması ve varsa sorumlularının ortaya
çıkarılması amacıyla verdiği Meclis
araştırması önergesi (10/203)
XI.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebinin, kuru gıda fiyatlarındaki
artışa ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (7/3034)
2.- Ordu
Milletvekili Rahmi Günerin, Ordunun bazı mahallelerinin
paftalarında kıyı kenar çizgisinin iptaline ilişkin sorusu
ve Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız
Özakın cevabı (7/3041)
3.- Isparta
Milletvekili Mevlüt Coşkunerin, Isparta Sümer Halı Fabrikası
işçilerinin durumuna ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal
Unakıtanın cevabı (7/3062)
4.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin, terörle mücadelede verilen şehitlere
ilişkin sorusu ve Millî Savunma
Bakanı M. Vecdi Gönülün cevabı (7/3079)
5.- İstanbul
Milletvekili Hasan Macitin, yabancı şirketlerin edindikleri
taşınmazlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı (7/3082)
6.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, Türk Telekom ve Halkbankın halka
arzına ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Kemal
Unakıtanın cevabı (7/3093)
7.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, Yenişehir ilçesindeki çiftçilerin
elektrik borçlarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal
Unakıtanın cevabı (7/3123)
8.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, Sağlık 2008 Kongresine ilişkin
sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağın cevabı
(7/3136)
9.- İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susamın, tarım ürünleri fiyatlarındaki
artışa,
- İzmir
Milletvekili Şenol Balın, TMOnun buğday ve pirinç
piyasasındaki rolüne,
Zirai ilaç
kullanımına,
- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, kaçak çay ticaretine ve çay piyasasına,
- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, bazı ürünlerin rekoltelerine,
- Zonguldak
Milletvekili Ali Koçalın, TMOnun buğday ve çeltik stokuna,
- İstanbul
Milletvekili Bihlun Tamaylıgilin, bazı tarım ürünlerinin
üretim, tüketim ve dış ticaretine,
- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, arıcılıktaki
desteklemeye,
- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, TMOnun bazı tarım ürünlerini alım
ve satımına,
- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, kiralanan bir Hazine arazisinde zeytin
ağaçlarının kesilmesine,
- Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin, kuraklık nedeniyle çiftçilerin
mağduriyetine,
- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, tahıl ve bakliyat ürünleri üretimi
ve dış ticareti ile fiyatlardaki artışa,
- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekicinin, pirinç piyasasına,
- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlunun, pirinç piyasasındaki
gelişmelere,
İlişkin
soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı (7/3138, 3139, 3140, 3141, 3142, 3143, 3144, 3145, 3146, 3147,
3148, 3149, 3150, 3151)
10.-
Iğdır Milletvekili Pervin Buldanın, Iğdırın bir
mahallesindeki altyapı sorununa ilişkin sorusu ve
Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız
Özakın cevabı (7/3166)
11.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, kiralanan bir Hazine arazisindeki ağaç
kesimlerine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı (7/3168)
12.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, mevsimlik tarım
işçilerine,
- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, Mustafakemalpaşadaki
meraların kullanımına,
İlişkin
soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı (7/3212, 3213)
13.- Aydın
Milletvekili Özlem Çerçioğlunun, THYnin kurduğu yeni havayolu
şirketine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal
Unakıtanın cevabı (7/3220)
14.- Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycının, Konyada kalkınma ajansı
kurulmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Nazım Ekrenin cevabı
(7/3232)
15.- Sivas
Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlunun, personel alımına,
- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, süt üreticilerinin desteklenmesine,
Bitkisel yağ
üretimine,
Damlama sulama
sisteminin desteklenmesine,
- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, TMOdan pirinç alan firmalara,
Damızlık
sığır ithalatına,
- Bursa
Milletvekili H. Hamit Homrişin, TMOnun bir şirkete pirinç
satışına,
- Bilecik Milletvekili
Yaşar Tüzünün, çiftçilerin tarım ve kredi kooperatiflerine
borçlarına,
İlişkin
soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı (7/3270, 3271, 3272, 3273, 3274, 3275, 3276, 3277)
16.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, KOSGEBe personel
alımına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet
Zafer Çağlayanın cevabı (7/3286)
17.-
Diyarbakır Milletvekili Akın Birdalın, Siirtte görev yapan bir
subay hakkındaki iddialara ilişkin sorusu ve İçişleri
Bakanı Beşir Atalayın cevabı (7/3306)
18.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, Anamurun bir köyünde
hayvancılık desteği uygulamasından doğan
mağduriyete,
- Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğanın, çiftçilerin kredi
kullanımındaki tapu ipoteğine,
- İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susamın, kiraz üreticilerinin desteklenmesine,
- İstanbul
Milletvekili Hasan Macitin, hayvancılıktaki bazı sorunlara,
İlişkin
soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı (7/3314, 3315, 3316, 3317)
19.- Mersin
Milletvekili İsa Gökün, Mersin Limanında bekletilen atık dolu
konteynırlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcının
cevabı (7/3324)
20.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, Cumhurbaşkanının
başkanlık ettiği Bakanlar Kurulu toplantılarına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/3391)
21.- Erzincan
Milletvekili Erol Tınastepenin, Hükûmet üyelerinin çocuklarının
kurduğu şirketlere ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin
cevabı (7/3394)
22.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın, servetine
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/3395)
23.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, Sosyal Yardımlaşma
ve Dayanışma Vakfı çalışanlarının
sorunlarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Hayati Yazıcının cevabı (7/3419)
24.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın, bir sporcunun
desteklenmesine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Murat
Başesgioğlunun cevabı (7/3461)
25.- İzmir
Milletvekili Canan Arıtmanın, bir derginin
dağıtımına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdilin cevabı (7/3467)
26.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, İnşaat Birim Amirliğinin
harcamalarına ve ihalelerine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdilin cevabı (7/3468)
27.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın, bir kışlaya verilen ada
ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı M. Vecdi Gönülün cevabı
(7/3527)
28.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, yasama dokunulmazlığı ile
ilgili bir başbakanlık tezkeresinin iadesine ilişkin sorusu ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdilin cevabı
(7/3830)
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 13.00te açılarak yedi oturum yaptı.
Birinci,
İkinci ve Üçüncü Oturum
İstanbul
Milletvekili Necat Birinci, İstanbulun fethinin 555inci yıl
dönümüne,
Aksaray
Milletvekili Osman Ertuğrul, Aksaray ilinde meydana gelen su ve
sağlık sorunlarına,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Ankara
Milletvekili Hakkı Suha Okayın, son günlerde meydana gelen dinleme
skandalına ilişkin gündem dışı konuşmasına
İçişleri Bakanı Beşir Atalay cevap verdi.
İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin, hava ulaşımında bir marka yaratmaya
çalışan Türk Hava Yollarının kendi biletini satıp
Anadolujetle seyahat ettirmesinin ve bu uygulamayı İzmirde
başlatmasının İzmirlilere ve Egelilere haksızlık
olduğuna,
İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahi, İstanbul Milletvekili Necat Birincinin
gündem dışı konuşmasında geçen bir ifadesini
açıklaması gerektiğine,
İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldız, Aksaray ilinde meydana gelen su ve
sağlık sorunlarına,
İzmir
Milletvekili Oktay Vural ile
Muş
Milletvekili M. Nuri Yaman, son günlerde meydana gelen dinleme skandalına,
İlişkin
birer konuşma yaptılar.
İzmir
Milletvekili K. Kemal Anadol, İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın, konuşmasında partisine sataştığı
iddiasıyla bir konuşma yaptı.
Niğde
Milletvekili Mümin İnan ve 24 milletvekilinin, tarım ve
hayvancılıkta yaşanan sorunların (10/197),
Niğde
Milletvekili Mümin İnan ve 24 milletvekilinin, işsizlik sorununun
(10/198),
Niğde
Milletvekili Mümin İnan ve 25 milletvekilinin, kimyasal gübre
fiyatlarındaki artışın (10/199),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı
ve ön görüşmelerinin sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı Köksal Toptanın, Portekiz Cumhuriyet
Meclisi Başkanı Jaime Gamanın davetine icabet etmek üzere,
19-21 Haziran 2008 tarihlerinde Lizbonda düzenlenecek Avrupa Birliği
Parlamento Başkanları Konferansına katılmak üzere
Portekize gitmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi kabul edildi.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan, Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının (1/541) (S. Sayısı: 219)
görüşmelerine devam edilerek 5inci maddesi üzerinde bir süre
görüşüldü.
Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkan ve 19 arkadaşınca verilen, Türkiye
Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının görüşmelerine, İç Tüzükün 70inci
maddesine göre, kapalı oturumda devam edilmesine dair önerge okundu.
Kapalı
oturumda:
Yeminli
stenograflar ile yeminli görevlilerin salonda kalmaları hususu kabul
edildi.
Saat 15.48de
açık oturuma son verildi.
Dördüncü
Oturum
(Kapalıdır)
Beşinci,
Altıncı ve Yedinci Oturum
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan, Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının (1/541) (S. Sayısı: 219)
görüşmelerine devam edilerek 7nci maddesine kadar kabul edildi, 7nci
maddesi üzerinde bir süre görüşüldü.
TRT Kurumu
tarafından Türkçenin yanı sıra farklı dil ve lehçelerde de
yayın yapılmasını isteyen değişiklik önergesinin
işleme konulmasının Anayasaya aykırı olduğu
gerekçesiyle açılan usul tartışması sonucunda, Oturum
Başkanı, uygulamasının İç Tüzüke uygun olduğunu
açıkladı; tutumu hakkında Genel Kurulun kararını almak
için yaptığı oylamada tutumunun usule uygun olduğu kabul
edildi.
Tunceli
Milletvekili Kamer Genç, konuşmasında geçen bir ifadeyi
açıklamak üzere konuşma yaptı.
3 Haziran 2008
Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere birleşime 20.56da son
verildi.
Nevzat PAKDİL
Başkan
Vekili
Yaşar TÜZÜN Canan CANDEMİR ÇELİK
Bilecik Bursa
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Fatoş GÜRKAN
Adana
Kâtip
Üye
No.: 157
II.- GELEN KÂĞITLAR
30 Mayıs 2008 Cuma
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Karadeniz Bölgesinde kanser
hastalığının çoğalmasına ilişkin
Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/764)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008)
2.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, hazır gıdaların
sağlığa etkisine ilişkin Sağlık Bakanından
sözlü soru önergesi (6/765) (Başkanlığa geliş tarihi:
21/5/2008)
3.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, küresel ısınmanın
etkilerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi
(6/766) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008)
4.- Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmakın, yardım olarak
dağıtılan kömürlerin bedeline ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/767)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008)
5.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, belediyelerin sigara
yasağına yönelik hazırlıklarına ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/768)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008)
6.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, akaryakıttaki vergilerin
azaltılmasına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru önergesi
(6/769) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008)
7.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, TMOnun ithal ettiği ekmeklik
buğdaya ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü
soru önergesi (6/770) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008)
8.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin, Van Belediyesine İller Bankasından kredi
verilmesine ilişkin Bayındırlık ve İskan
Bakanından sözlü soru önergesi (6/771) (Başkanlığa
geliş tarihi: 21/5/2008)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Hasan Macitin, boşanma davalarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3700)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/5/2008)
2.- İstanbul
Milletvekili Hüseyin Mertin, gençlerin eğitimi ve istihdamı ile
ilgili bir araştırmaya ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/3701) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/5/2008)
3.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, Adana gezisine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3702)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008)
4.- İstanbul
Milletvekili Hüseyin Mertin, kene ile mücadeleye ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/3703) (Başkanlığa geliş tarihi:
21/5/2008)
5.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, İngiltere Kraliçesinin gemisinin Türk
Bayrağı çekmediği iddiasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/3704) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/5/2008)
6.- İstanbul
Milletvekili Bihlun Tamaylıgilin, İstanbulda finans merkezi olarak
belirlenen alana ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/3705) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008)
7.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, Kütahya-Simavda yapılacak TOKİ
Projesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3706)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008)
8.- Çanakkale
Milletvekili Ahmet Küçükün, Çanakkaledeki sulama projelerine ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/3707)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008)
9.- Edirne Milletvekili
Bilgin Paçarızın, Hamzadere Barajına ek ödenek tahsisine
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3708) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008)
10.- Adana Milletvekili Nevingaye Erbaturun, bir
genelge doğrultusunda yapılan çalışmalara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3709)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/5/2008)
11.- Ankara
Milletvekili Zekeriya Akıncının, Çubuk Barajı ve
Çayının korunmasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3710)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/5/2008)
12.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, Kızılayın kuruluş
yıldönümü resepsiyonuna ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3711) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/5/2008)
13.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, İskenderun ve Antakya adliye
binalarının turizme kazandırılmasına ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3712)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008)
14.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, Hataydaki yatırımların
yeterliliğine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3713) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/5/2008)
15.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun, bir genelge doğrultusunda yapılan
çalışmalara ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3714) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/5/2008)
16.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, okul ulaşımında
zorluk yaşayan öğrencilere ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3715)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008)
17.- İzmir
Milletvekili Recai Birgünün, bilgisayar kullanımının
sağlığa etkilerine ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3716) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14/5/2008)
18.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun, bir genelge doğrultusunda yapılan
çalışmalara ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3717) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/5/2008)
19.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, Anadolu Jet Projesine
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3718) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/5/2008)
20.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, Anadolu Jet seferlerine ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3719)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/5/2008)
21.- Manisa
Milletvekili Ahmet Orhanın, bir kavşaktaki trafik güvenliğine
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3720) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008)
22.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun, iş güvenliği ve işçi
sağlığına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3721)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20/5/2008)
23.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun, bir genelge doğrultusunda yapılan
çalışmalara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3722) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/5/2008)
24.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun, bir genelge doğrultusunda yapılan
çalışmalara ilişkin Devlet Bakanından (Nimet Çubukçu)
yazılı soru önergesi (7/3723) (Başkanlığa geliş
tarihi: 20/5/2008)
25.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, emekliliğin finansmanına
ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Şimşek) yazılı
soru önergesi (7/3724) (Başkanlığa geliş tarihi: 20/5/2008)
26.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, Hataydaki bazı yatırım
projelerine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3725) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/5/2008)
27.-
Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaşın, Bingöl M Tipi
Kapalı Cezaevi yönetimine yönelik bazı iddialara ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3726)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008)
28.- Muğla
Milletvekili Ali Arslanın, Muğlada ödenmeyen
arıcılık destek primlerine ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3727)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008)
29.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, Sınırlar Arasında
programının sonlandırılmasına ilişkin Devlet
Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/3728)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008)
No.: 158
2 Haziran 2008 Pazartesi
Tasarılar
1.- Çift
Kullanımlı Eşya ile Hassas Eşyanın Dış
Ticaretinin Kontrole Tabi Tutulmasına İlişkin Kanun
Tasarısı (1/595) (Milli Savunma; Plan ve Bütçe ile Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.5.2008)
2.- Avrupa
Topluluğunun Rekabet Edebilirlik ve Yenilik Çerçeve Programının
(2007-2013) Girişimcilik ve Yenilik Özel Programına Türkiye Cumhuriyetinin
Katılımı Konusunda Türkiye Cumhuriyeti ile Avrupa Topluluğu
Arasında Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/596) (Avrupa Birliği
Uyum; Plan ve Bütçe ile Dışişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.5.2008)
Teklifler
1.- Mersin
Milletvekili Zafer Üskül ve 21 Milletvekilinin; İnsan Hakları
Komisyonu Kanunu Teklifi (2/263) (Anayasa Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.5.2008)
2.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllü ve 24 Milletvekilinin; Denizde Can ve Mal Koruma
Hakkında Kanun ve Limanlar Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/264) (Adalet ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.5.2008)
3.-
Şanlıurfa Milletvekili Yahya Akman ve 7 Milletvekilinin;
Şanlıurfaya İstiklal Madalyası Verilmesi Hakkında
Kanun Teklifi (2/265) (İçişleri Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.5.2008)
4.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Domaçın Denizcilik
Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/266)
(Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Plan
ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
23.5.2008)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Şaphane İlçesindeki
bazı gölet çalışmalarına ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından sözlü soru önergesi (6/772) (Başkanlığa
geliş tarihi: 22/5/2008)
2.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, motorin zamlarına ve vergilerine
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi
(6/773) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)
3.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Simav İlçesinde su
kaynaklarıyla ilgili çalışmalara ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından sözlü soru önergesi (6/774) (Başkanlığa
geliş tarihi: 22/5/2008)
4.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Tavşanlı İlçesindeki
bazı baraj ve gölet çalışmalarına ilişkin Çevre ve
Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/775) (Başkanlığa
geliş tarihi: 22/5/2008)
5.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, Orhanelideki bir mermer
ocağının çevreye etkisine ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından sözlü soru önergesi (6/776) (Başkanlığa
geliş tarihi: 22/5/2008)
6.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, Bursa ve Bilecikteki bazı
köylerin su sorununa ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru
önergesi (6/777) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)
7.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, Gönende
yapılması planlanan çimento fabrikasına ilişkin Çevre ve
Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/778) (Başkanlığa
geliş tarihi: 22/5/2008)
8.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlunun, Doğanyurt İlçesinin
ortaöğretim kurumu ihtiyacına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/779) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/5/2008)
9.- Mersin
Milletvekili İsa Gökün, Sınırlar Arasında
Programının sonlandırılmasına ilişkin Devlet
Bakanından (Mehmet Aydın) sözlü soru önergesi (6/780)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Hasan Macitin, Almanyada yürütülen bir soruşturmaya
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3729)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)
2.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, bir holding sahibinin
yaptığı açıklamalara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/3730) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/5/2008)
3.- İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlunun, Sultanbeyli Belediyesine
yönelik bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/3731) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)
4.- Uşak
Milletvekili Osman Coşkunoğlunun, Türk Telekom hisselerinin
satışına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/3732) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)
5.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, Bor madenciliğindeki bazı
gelişmelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/3733) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)
6.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, Gümrük Müsteşarlığı
Teftiş Kurulundan ilgili Bakanın soruşturmalar hakkında
bilgi istemesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/3734) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)
7.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, esnaf ve sanatkarlar ile küçük
işletmelerin sorunlarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/3735) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/5/2008)
8.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, adli emanet paralarının
yatırıldığı bankaya ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/3736) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/5/2008)
9.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, yat turizmi kapsamındaki konaklamada KDV
indirimi yapılmamasına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/3737) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)
10.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, hakkında soruşturma açılan
müfettişlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/3738) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)
11.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, kamudaki denetimin düzenlenmesine ve bir
kişi hakkındaki soruşturmalara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/3739) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/5/2008)
12.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, bir doktorun görev yerinin
değiştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/3740) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)
13.- Isparta
Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmazın, personelin özlük haklarına
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3741)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)
14.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Dışişleri Bakanının
bir açıklamasına ve iadesi istenen teröristlere ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3742)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)
15.- Isparta
Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmazın, teknikerlerin unvan
kullanımındaki sorunlarına ilişkin
Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3743) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)
16.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, tapu ve kadastro çalışmalarına
ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3744) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/5/2008)
17.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, imar düzenine ve yapı denetimine
ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3745) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/5/2008)
18.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, tapu ve kadastro
çalışanlarının özlük haklarına ilişkin
Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3746) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)
19.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Bingöl deprem konutlarının
altyapısına ilişkin Bayındırlık ve İskan
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3747)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)
20.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Gördes Barajı su havzasına
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3748) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)
21.- Artvin
Milletvekili Metin Arifağaoğlunun, Artvinde su kullanım
hakkı anlaşmalarına konu olan ırmaklara ilişkin Çevre
ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/3749)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)
22.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, kaçakçılıkla mücadeleye
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/3750)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)
23.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Gümrük Müsteşarlığı
Teşkilat Yasasına ve vekaletle yürütülen başmüdürlüklere
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/3751)
Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)
24.- İzmir
Milletvekili Abdurrezzak Ertenin, serbest bölgelerdeki deri üreticilerinin
bazı sorunlarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Hayati Yazıcı) yazılı soru
önergesi (7/3752) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)
25.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, özürlülerin istihdamına ve eğitim
kurumlarına ilişkin Devlet Bakanından (Nimet Çubukçu) yazılı
soru önergesi (7/3753) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)
26.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, özürlülerle ilgili bazı hususlara
ilişkin Devlet Bakanından (Nimet Çubukçu) yazılı soru
önergesi (7/3754) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)
27.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, FM Ulusal Frekans Planına
ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru
önergesi (7/3755) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)
28.- Zonguldak
Milletvekili Ali Koçalın, FM Ulusal Frekans Planına ilişkin
Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi
(7/3756) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)
29.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, bazı açıklamalarına
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3757) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)
30.- Muğla
Milletvekili Gürol Erginin, İsrail-Suriye arasındaki arabuluculukta
su kaynakları konusunun gündeme gelip gelmediğine ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3758) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)
31.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, akaryakıt
kaçakçılığı ile kayıp ve kaçak elektrik
kullanımına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3759) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/5/2008)
32.- Adana
Milletvekili Tacidar Seyhanın, Mavi Hat Operasyonu kapsamında
yargılanan bazı kişilere ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3760)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)
33.- Isparta
Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmazın, Ispartaya aktarılan KÖYDES
ve BELDES ödeneklerine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3761) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/5/2008)
34.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, asayiş suçlarına ve polise
karşı işlenen suçlara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3762)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)
35.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Emniyet Teşkilatı
çalışanlarının özlük haklarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3763)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)
36.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, özel harekat personeline ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3764)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)
37.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, özel harekat personelinin
görevlendirildiği yerlere ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3765) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/5/2008)
38.-
Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncünün, Tekirdağa ayrılan
KÖYDES ödeneğine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3766) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/5/2008)
39.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Çıldırda kum nakliyesinden tarlaları zarar
görenlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3767) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)
40.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahanda dağıtılmayan
kömürlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3768) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)
41.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahanda köy isimlerini belirten tabelalara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3769) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)
42.- Isparta
Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmazın, çalışanların vergi
iadesine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3770) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)
43.- İzmir
Milletvekili Abdurrezzak Ertenin, finansal kiralamadaki KDV oranına
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3771)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)
44.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, bazı sendikalara kesilen aidatlara
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/3772)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)
45.-
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın,
Beykozdaki köy sağlık ocağının personel
ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3773) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)
46.-
İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgilin, saha koordinatörlüğü
uygulamasına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3774) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/5/2008)
47.- İzmir
Milletvekili Abdurrezzak Ertenin, acil servislerin personel ve diğer
ihtiyaçlarına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3775) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/5/2008)
48.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, hastanelere acil servis
kapatma cezası verilmesine ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3776) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/5/2008)
49.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, bir doktorun görev
yerinin değiştirilmesine ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3777)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)
50.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun tarım ve hayvancılıktaki
desteklemelere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3778) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/5/2008)
51.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, sulamada kullanılan elektriğin
kesilmesine ve çiçekçilik sektörüne ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3779)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)
52.- Isparta
Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmazın, Ispartadaki uçak kazası
mağduru ailelere yardım edilmesine ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3780) (Başkanlığa
geliş tarihi: 22/5/2008)
53.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, FM Ulusal Frekans Planına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3781) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)
54.- Isparta
Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmazın, öğretmenlerin ek ders
ödemelerine ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3782) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)
55.- Osmaniye
Milletvekili Hakan Coşkunun, KPSS sonuçlarına göre göreve
başlatılan kişilere ilişkin Devlet Bakanından (Murat Başesgioğlu)
yazılı soru önergesi (7/3783) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/5/2008)
56.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, fındık piyasasındaki
gelişmelere ilişkin Devlet Bakanından (Kürşad Tüzmen)
yazılı soru önergesi (7/3784) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/5/2008)
57.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, yatırım politikasına ve proje
desteklemelerine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Nazım Ekren) yazılı soru önergesi
(7/3785) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)
58.-
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın,
elektrik dağıtım hatlarının yer altına
alınmasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3786) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)
59.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, sulamada kullanılan elektrik
borçlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3787) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)
60.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir göletin tadilatına ilişkin Çevre
ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/3788)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/5/2008)
61.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın,
bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/3789) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/5/2008)
62.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, TRTdeki bazı görevlendirmelere
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3790)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)
63.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, İstanbuldaki bir arazi spekülasyonuna
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3791)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)
64.- Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlunun, yeni hukuk fakülteleri
kurulmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/3792) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)
65.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, Temelli Beldesinin bazı
mahallelerinin su sorununa ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/3793) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)
66.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın,
bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Devlet Bakanından
(Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/3794)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)
67.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın,
bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Devlet Bakanından
(Mehmet Şimşek) yazılı soru önergesi (7/3795)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)
68.-
İstanbul Milletvekili Hasan Macitin, hakkındaki bazı iddialara
ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Şimşek) yazılı
soru önergesi (7/3796) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/5/2008)
69.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın,
bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3797)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)
70.- Isparta
Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmazın, sağlık ve optik
ödemeleri ile kurumsal yerleşmeye ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3798)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)
71.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın,
bağış ve promosyon kabulüne ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3799)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)
72.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin, Yenişehir İlçesindeki bir köprü
sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3800) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)
73.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin, bir köyün su kaynağına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3801)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)
74.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, kene
ısırmalarına yönelik önlemlere ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3802)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)
75.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın,
bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3803)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)
76.- Muğla
Milletvekili Ali Arslanın, Marmaris Festivali açılış
törenine katılmamasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3804) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/5/2008)
77.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın,
bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3805)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)
78.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, İvrindide
ödüllendirilen personele ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3806) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/5/2008)
79.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın,
bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3807)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)
80.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, kene
ısırmalarına yönelik önlemlere ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3808)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)
81.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın,
bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3809)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)
82.- Aydın
Milletvekili Özlem Çerçioğlunun, kuraklıktan etkilenen çiftçilere
yapılan ödemelere ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3810)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)
83.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, kene
ısırmalarına yönelik önlemlere ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3811)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)
84.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın,
bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3812)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)
85.- Bursa
Milletvekili Hamza Hamit Homrişin, THY Bursa Satış Müdürlüğünün
kapatılmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3813) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/5/2008)
86.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın,
bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Cemil Çiçek) yazılı soru
önergesi (7/3814) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)
87.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın,
bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Hayati Yazıcı)
yazılı soru önergesi (7/3815) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/5/2008)
88.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın,
bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Nazım Ekren) yazılı
soru önergesi (7/3816) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)
89.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın,
bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Devlet Bakanından
(Mustafa Said Yazıcıoğlu) yazılı soru önergesi
(7/3817) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)
90.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın,
bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Devlet Bakanından (Murat
Başesgioğlu) yazılı soru önergesi (7/3818)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)
91.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın,
bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Devlet Bakanından
(Kürşad Tüzmen) yazılı soru önergesi (7/3819)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)
92.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın,
bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Devlet Bakanından
(Nimet Çubukçu) yazılı soru önergesi (7/3820)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)
93.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın,
bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3821) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/5/2008)
94.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın,
bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Milli Savunma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3822)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)
95.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın,
bağış ve promosyon kabulüne ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3823) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)
96.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın,
bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3824) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/5/2008)
97.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın,
bağış ve promosyon kabulüne ilişkin
Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3825) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)
98.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın,
bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3826)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)
99.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın, bağış
ve promosyon kabulüne ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3827) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/5/2008)
100.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın,
bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3828)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/5/2008)
101.- Mersin
Milletvekili İsa Gökün, TRT Genel Müdürü hakkındaki bazı
iddialara ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın)
yazılı soru önergesi (7/3829) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/5/2008)
102.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, yasama dokunulmazlığı ile
ilgili bir başbakanlık tezkeresinin iadesine ilişkin Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi
(7/3830) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/5/2008)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru
Önergeleri
1.- Kocaeli
Milletvekili Muzaffer Baştopçunun, İzmit Büyükşehir
Belediyesinin eski bir Başkanı hakkındaki davalara ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2662)
2.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, bir dava dosyasının akibetine
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/2664)
3.- Ankara
Milletvekili Nesrin Baytokun, TCDDnin taşınmazlarının
satışına ve TCDDdeki bazı işlemlere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3024)
4.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlunun, Çapa Tıp Fakültesi Kemik
İliği Bankasına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/3028)
5.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, ÇEAŞ ve KEPEZ şirketlerine el
konulması sebebiyle açılan tahkim davalarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3030)
6.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın, Burdurdaki bir köyün
sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/3032)
7.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın, GAP
yatırımları ile sosyal ve ekonomik projelere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3033)
8.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, okul kütüphanelerindeki bazı kitaplara ve bir
grubun takibine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/3035)
9.- Mersin
Milletvekili Vahap Seçerin, Suudi Arabistanda bir Türk vatandaşı
hakkında verilen idam kararına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/3036)
10.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, nüfus verileri ile ilgili iddialara
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Nazım Ekren) yazılı soru önergesi (7/3045)
11.-
İstanbul Milletvekili Hasan Macitin, İstanbuldaki tarihi
binaların korunmasına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3047)
12.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, İstanbul Deniz Otobüsleri
A.Ş.de işten çıkarılan işçilere ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3048)
13.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelikin, Anamurdaki katı atık toplama sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3050)
14.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, İstanbul Sulukulede
yapılan yıkımlara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3051)
15.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, Kongre Vadisi Projesine
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3058)
16.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekicinin, Trabzon Devlet Tiyatrosunda sergilenen bir oyunda
metin değişikliği yapılmasına ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/3060)
17.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, OKS sorularında değişiklik
yapılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3064)
18.-
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın,
okullaşma durumuna ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3066)
19.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, doktor sayılarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3067)
20.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, Tuzladaki bir hastanenin
ruhsat sorununa ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3068)
21.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin, Balıkesir-Dursunbey Devlet Hastanesinin
doktor ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3069)
22.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin, Ankara Yüksek İhtisas Hastanesi
çalışanlarının statü değişikliğinden
doğan hak kayıplarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3070)
23.-
Balıkesir Milletvekili Hüseyin Pazarcının, İvrindi eski
PTT binasının durumuna ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3075)
24.- Kars
Milletvekili Gürcan Dağdaşın, demiryollarının çift
hatlı hale getirilmesine ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3076)
25.-
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın, yirmi
yaş üzeri kamyon ve çekicilerin yurt dışına
çıkış yasağına ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3078)
26.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, toprak bütünlüğümüzü dikkate almayan
haritalara ilişkin Dışişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3080)
27.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın,
Ulusalcılığın Emniyet Genel Müdürlüğünce tehdit olarak
gösterildiği iddialarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3086)
No.: 159
3 Haziran 2008 Salı
Teklifler
1.- Bilecik
Milletvekili Yaşar Tüzünün Doğal Afetler (Kuraklık, Don ve
Kırağı Düşmesi) Sebebi ile Zarar Gören Çiftçilerin T.C.
Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatiflerinden
Kullandıkları Tarımsal Kredilerin Geri Ödemesinin Ertelenmesine
İlişkin Kanun teklifi (2/267) (Tarım, Orman ve Köyişleri
ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23.5.2008)
2.- Antalya Milletvekili
Hüsnü Çöllü ve 38 Milletvekilinin; Denizcilik
Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/268)
(Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Plan
ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
30.5.2008)
3.-
Şanlıurfa Milletvekili A. Müfit Yetkin ve 2 Milletvekilinin;
Şanlıurfaya İstiklal Madalyası Verilmesi Hakkında
Kanun teklifi (2/269) (İçişleri Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30.5.2008)
Rapor
1.-
Yükseköğretim Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonu Raporu (1/591) (S. Sayısı: 238) (Dağıtma tarihi:
3.6.2008) (GÜNDEME)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman ve 28 Milletvekilinin, inşaat
sektöründeki sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/200) (Başkanlığa
geliş tarihi: 22/5/2008)
2.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir ve 20 Milletvekilinin, Gaziantep İlinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/201) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/5/2008)
3.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve 19 Milletvekilinin, yoksulluk sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi
(10/202) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/5/2008)
4.- Kocaeli
Milletvekili Nihat Ergün ve 25 Milletvekilinin, CHP Genel Sekreterinin yasa
dışı dinlendiği iddiasının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/203)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/5/2008)
5.- Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri İzmir
Milletvekili Oktay Vural ve Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, yasa dışı dinleme ve takip
iddialarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/204) (Başkanlığa
geliş tarihi: 2/6/2008)
3 Haziran 2008 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.05
BAŞKAN : Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Murat ÖZKAN
(Giresun)
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112nci Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, son günlerde meydana gelen dinleme
iddialarının teknik yönü hakkında söz isteyen Karaman
Milletvekili Mevlüt Akgüne aittir.
Buyurun
Sayın Akgün. (AK Parti sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Karaman Milletvekili Mevlüt Akgünün, son günlerde
meydana gelen dinleme iddialarının teknik yönüne ilişkin gündem
dışı konuşması ve Ulaştırma Bakanı
Binali Yıldırımın cevabı
MEVLÜT AKGÜN
(Karaman) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün
ülkemizin gündeminde yoğun bir biçimde tartışılan ama
esasen yıllardan beri kamuoyunu meşgul eden yasa dışı
dinleme, kısaca telekulak iddiaları konusunda gündem
dışı söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, Türkiye Cumhuriyeti, demokratik bir hukuk devletidir.
Anayasamız temel hak ve hürriyetleri teminat altına
almıştır. Anayasamızın 22nci maddesi haberleşme
hürriyetini düzenlemektedir. Maddeye göre, herkes haberleşme hürriyetine
sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır. Anayasamızda
belirtilen hâllerde kanunla yetkili kılınmış makamın
yazılı emri bulunmadan ve görevli hâkimin kararı olmadan
haberleşme hürriyeti engellenemez ve gizliliğine dokunulamaz. Yani,
mahkeme kararı olmadan şahısların dinlenmesi kişi
özgürlüğüne bir müdahaledir ve bu durum suç teşkil etmektedir. Hâl
böyle olmakla birlikte, günümüze kadar yasa dışı dinlemeler
sürekli olarak ülke gündemini meşgul etmektedir. Öyle ki, bugüne kadar
aralarında siyasetçi, gazeteci, iş adamı ve hatta yargı
mensuplarının da bulunduğu pek çok vatandaşımız
yasa dışı olarak dinlendikleri iddiasını dile
getirmektedirler. Geçtiğimiz günlerde bir televizyon programında,
devlette çok önemli görevlerde bulunmuş olan eski Bakan Sayın Hasan
Celal Güzel kendisinin de dinlendiğini, hatta şakayla
karışık her telefon konuşmasında dinleyenlere küfür
ettiğini, görevli memurun gelerek Ağabey, ne olur küfür etme, biz
emir kuluyuz. diyerek dinlemeyi ifşa ettiğini anlatmıştır.
Gerçi yüksek mahkemelerimiz yasa dışı dinlemeyle elde edilen
bilgileri hukuka aykırı yoldan elde edilmesi sebebiyle delil olarak
kabul etmemektedir. Ancak, sorun öylesine bir noktaya gelmiştir ki,
artık normal vatandaşlarımız bile dinlenildikleri
endişesine kapılmaktadır.
Bu konu Türkiye
Büyük Millet Meclisinde de çeşitli vesilelerle gündeme gelmiştir.
Refahyol Hükûmeti döneminde Mecliste bir araştırma komisyonu
kurulmuş, ancak, komisyon raporunun Sonuç kısmında
Yapılan çalışmalar sonucunda telefonların yasa
dışı dinlenildiği yolunda yaygın bir kanaat
gözlenmiş, ancak bu konuda herhangi bir kanıt elde
edilememiştir. denilerek konu çözümsüz
bırakılmıştır.
Yine, kamuoyunda,
terör örgütlerini takip bahanesiyle ve istihbarat amaçlı olarak, tüm
vatandaşlarımızın özel yaşamlarını da
kapsayan bir genel izleme, dinleme ve fişleme operasyonu
yapıldığına ilişkin iddialar yer almış ve bu
konu Meclis gündemine kadar taşınmıştır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; insanların Anayasayla güvence
altına alınmış olan özgürlüklerinin ihlal edilmesi hiçbir
şekilde kabul edilemez. Mensubu bulunduğum AK Parti de kurulduğu
günden bu yana hep demokrasiyi, insan hak ve özgürlüklerini kendisine ilke
edinmiştir. İktidarımız döneminde yasa dışı
dinlemeler konusunda önemli çalışmalar
yapılmıştır. Konuyla ilgili olarak 5397 sayılı
Yasa 3/7/2005 tarihinde Mecliste kabul edilmiş ve yürürlüğe
girmiştir. Ayrıca, partimiz, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreteri
Sayın Önder Savın dinlenilmesi iddiasıyla ilgili olarak Meclise
bir araştırma önergesi de vermiştir. Kurulacak araştırma
komisyonu, Türkiyeyi rahatlatacak şekilde, bütün telefon dinleme
olaylarını kapsayacak geniş ve derinlemesine bir
araştırmanın yolunu açmalıdır diye düşünüyorum,
çünkü teknolojik gelişmeler, dinleme altyapısına sahip bütün
kişi ve kurumların, herkesin her telefonunu ve İnternet
bağlantısını izleyebileceklerini ortaya koymaktadır.
Demokrasilerde
muhalifleri izlemek ve haklarında yalan yanlış raporlar yazmak
veya muhalefet edeni susturmak ve etkisiz hâle getirmek için veya iç iktidar
mücadelesinin aracı olarak dinlemenin kullanılması kabul
edilebilecek bir hareket tarzı da değildir.
Değerli
arkadaşlarım, bugün, telekulak iddiaları konusunda kamuoyunda
bir bilgi kirlenmesi mevcuttur. Geldiğimiz bu aşamada tüm kamuoyunun
cevaplanmasını beklediği bazı sorular vardır. Bu
konuyla ilgili akla ilk gelen soruları huzurunuzda sormak istiyorum:
1) Cep
telefonlarıyla ilgili dinleme ve izleme nedir? Bu izlemenin usulleri
nelerdir?
2) Terörle
mücadelede ve istihbarat toplama amaçlı olarak teknik takip ne anlama gelmektedir?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Akgün, konuşmanızı tamamlar mısınız.
MEVLÜT AKGÜN
(Devamla) Teşekkür ediyorum Başkanım.
3) Bütün yasal
izleme ve takiplerle ilgili genel bir izleme zemini var mıdır? Yoksa
her kurum kendi inisiyatifiyle mi teknik takip yapmaktadır?
4) Bugüne kadar
yasa dışı dinlemelerin önüne geçmek için neler
yapılmıştır? Genel olarak, yasa dışı
dinlemeyi önlemek mümkün müdür?
5) Yasal
yollardan dinleme ve teknik takibin usulleri nelerdir?
6)
Açığa çıkan yasa dışı takiplerle ilgili olarak
hangi yasal işlemler yapılmaktadır?
Yukarıda
dile getirdiğim sorularla ilgili olarak Ulaştırma
Bakanlığımız tarafından aydınlatıcı
cevaplar verilmesinin halkımızı rahatlatacağını
umuyor, daha demokratik bir Türkiye idealinde tüm Meclisimizin
buluşması dileğiyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Akgün.
Gündem
dışı konuşmaya Ulaştırma Bakanı Sayın
Binali Yıldırım cevap verecektir.
Buyurun
Sayın Bakanım. (AK Parti sıralarından alkışlar)
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Sayın Başkan, yüce
Meclisin değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Karaman Milletvekili Mevlüt Akgünün, bugünlerde kamuoyunu oldukça meşgul
eden dinlenme, izlenme gibi konularla alakalı gündem dışı
konuşmasına cevap vermek üzere huzurlarınızdayım.
Efendim, tabii
dinleme konusu sadece ülkemizde değil, dünyanın bütün ülkelerinde
zaman zaman çeşitli skandallara yol açmakta, zaman zaman da
vatandaşlarda -en üst düzey yöneticiden, siyasetçiden tutun, sade
vatandaşa varıncaya kadar- dinlendiği endişesi hâkim
olmaktadır. Bu konuyla ilgili, bugünlerde de Türk kamuoyunda oldukça
konuşulan bir mesele olması dolayısıyla bu konudaki bazı
teknik hususları sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bunların
başında tabii yasal yollarla dinleme var, sinyal takibi var, bir de
yasal olmayan yollarla dinleme veya takip olabilir. İsterseniz, önce,
yasal olarak dinleme nedir, kimlerin yetkisindedir, nasıl icra
edilmektedir; bunlarla ilgili kamuoyunu bilgilendirme bakımından
bazı bilgileri paylaşmak istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, bildiğiniz gibi Türkiye'nin üç tane istihbarat toplamaya
yetkili kuruluşu var. Bunlardan bir tanesi 2937 sayılı Yasayla
kurulan Millî İstihbarat Teşkilatı; diğeri Jandarma Genel
Komutanlığı Kuruluş Yasası 2803; Emniyet Genel Müdürlüğü
Kuruluş Yasası 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyetleri
Kanunu. Bu üç yasada bu kurumlarımıza iki türlü dinleme yetkisi
verilmiştir. Birinci tür dinleme yetkisi istihbarata yönelik dinleme
yetkisidir, ikincisi de adli konulara ilişkin dinleme yetkisidir.
İstihbara
yönelik dinleme yetkisinin temel dayanağı CMK 250dir veya ondan önce
geçerli olan 4422 sayılı Yasadır. Adli konulardaki dinlemenin
yasal dayanağı ise CMK 135tir. Bu iki yasada esas olan konularda bu
üç kurumumuz dinleme yetkisine sahiptir kuruluş yasalarıyla.
İstihbarata
yönelik dinlemeler hangi konularda olmaktadır? Devletin birliğini ve
ülke bütünlüğünü bozucu faaliyetlerin takip edilmesi, düşmanla
iş birliği yapma, devlete karşı savaşa tahrik, temel
millî yararlara karşı faaliyette bulunmak için yarar sağlama,
askerî tesisleri tahrip, düşman askerî hareketleri yararına
anlaşma; düşman devlete maddi, mali yardım; Anayasayı
ihlal, Cumhurbaşkanına suikast ve fiilî saldırı, yasama
organına karşı suç, hükûmete karşı suç, Türkiye
Cumhuriyeti hükûmetine karşı silahlı eylem, uluslararası
casusluk, devletin güvenliğine ilişkin belgeleri başkasına
vermek, siyasal ve askerî casusluk. Liste oldukça kapsamlı detayına
girmeyeceğim.
Şimdi,
bununla ilgili bu üç kuruluşumuz, Jandarma, MİT ve Emniyet,
bunların mutlaka ve mutlaka hâkim kararı almak suretiyle -dinleme
değil arkadaşlar, buraya çok dikkat edin- sinyal bilgilerini takip
etme
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) - İzleme.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) -
izleme başka adıyla.
İçeriye girmeden, sadece üç ay geçerli hâkim kararı alarak bu
kuruluşlar sinyal bilgilerini izlerler. Niye izliyorlar? Kim kiminle
konuşmuş, organize bir faaliyet mi var, şurada bahsettiğim
konularla ilgili istihbarat toplamak, bunu devletin yetkili organlarıyla
paylaşmak; bir bu. Bir de burada tabii, bir taraf olmadığı
için, bir müşteki olmadığı için veya bir davacı
olmadığı için savcılığın devreye girmesi söz
konusu değildir. Devletin istihbarat örgütleri, iç ve dış
güvenliğinden sorumlu kuruluşlar, kuruluş kanunlarının
kendilerine verdiği yetkiye istinaden bu çalışmayı yapmaktadır.
Bunları da üç ay süreyle hâkim kararına kanun koyucu
bağlamıştır. Bunun dışında yapılan
işlemlerin geçerliliği yoktur. Başka ne var? Başka da adli
suçlar yani CMK 135te bahsedilen göçmen kaçakçılığı, insan
ticareti, kasten öldürme, işkence, cinsel saldırı,
çocukların istismarı, parada sahtecilik, ihaleye fesat
karıştırma, rüşvet, silahlı örgüt gibi suçları da
adli dinleme kapsamında yani CMK 135 kapsamında savcı ve hâkim
kararına istinaden bu kuruluşlar yapabilirler.
Şimdi,
olayı böyle tanımladıktan sonra, bu işler nasıl
çalışıyor? 5397 sayılı Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun çıkmadan önce, bu
kuruluşların tamamı, hizmet veren şirketlerle yani 3 tane
cep telefonu şirketi, 1 tane sabit ve uydu şirketleri, bunlarla her
kuruluş tek başına muhatap olmak suretiyle, onlardan ister
sinyal bilgisi isterse hâkim kararına istinaden dinleme
yapabiliyorlardı. Peki, bu niye değiştirilme ihtiyacı
duyuldu? Yani bu, bu şekilde devam ederken neden bundan vazgeçildi ve 5397
sayılı Kanuna ihtiyaç duyuldu? Bir kere, orada kamu
kuruluşlarıyla özel şirketler birebir muhatap yani suistimale,
yasa dışı dinlemelere veya izlemelere gayet açık, bir
denetim mekanizması yok. İcabında, dinlemeyi ve izlemeyi öngören
kararın dışında bazı faaliyetleri de elde edebiliyorlar.
Kuruluşların birbiriyle koordinasyonu yok, birbirlerinin yetki
alanına girecek faaliyetler içerisine giriyorlar ve bu şekilde,
dinlemeyle veya -teknik tabir- sinyal takibiyle ilgili konularda gerek kurumlar
arasında bir anlaşmazlık gerekse sonuç almada fevkalade bir
dağınıklık mevcuttu.
Şimdi, bu
şartlar altında, 5397 sayılı Yasada şöyle bir kural
getirildi: İşin 3 tane tarafı var. Bunun bir tarafı hâkim,
savcı. Yani MİT, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma
Komutanlığı başvuracak, izinleri alacak, TİBe
(Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı) gelecek.
Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı bir hukuki
denetleme yapıyor, bir teknik tanımlama yapıyor. Ondan sonra
işletmelere bağlantı var; bu merkeze, bütün işletmelerin
santrallerine buradan bağlantı var ve oraya içerik, sinyal bilgisi,
dinlenen numara sinyal bilgisi gibi konularda tanımlama
yapılıyor -gelen talep neyse, hangisini içeriyorsa- ve bu
şekilde elde edilen sonuçlar ilgili kuruluşlara veriliyor. Sistem bu
şekilde çalışıyor, yapı bu. Bu yapı içerisinde,
tabii, bu, Telekomünikasyon Kurumuna da bağlandığı için
burada yasa dışı bir işlem olup
olmadığının kontrolü de her zaman, gerçek zamanlı
olarak mümkün.
İşte bu
yapıyla birçok olay bu dönemde anında
sonuçlandırılmıştır. Bilgiler anında tespit
edilmiş, Hrant Dink cinayeti, Karadenizde düşen İngiliz
uçağı, Malatyadaki yayınevi cinayeti ve benzer birçok olay,
anında bu sinyal bilgileriyle
sonuçlandırılmıştır, birçok gasp olayı da bu şekilde
aydınlatılmıştır.
Değerli
milletvekilleri, şimdi, peki, bu yönüyle bir dinleme var, ama buna
rağmen acaba yasa dışı dinlemeler oluyor mu? Bunun tedbiri
ne, çaresi ne? Ben size sadece bir örnekle bunu açıklamak istiyorum:
Değerli
arkadaşlar, Türkiyede 185 milyon konuşma oluyor bir günde. Dakika
olarak toplamı 240 milyon dakika. Saate bölersek 4 milyon saat. Bu 4
milyon saatlik konuşmayı tespit etmek istesek 2 milyon insanın
cumartesi, pazar sekiz saat mesai yapması lazım. Yani kamuda
çalışan bütün personeli bu işe tahsis etsek ancak işin
kaydını yapıyoruz.
Peki, bunu
yaptık, ne oluyor? Bunu yaptığımız zaman hiç kimse,
hiçbir Allahın kulu görüşme yapamaz. Çünkü onlar
çalışıyor. Onlar çalıştığı için bütün
santraller, bu şebekeleri işgal edilmiş oluyor ve hiç kimsenin
haberleşme yapmasına imkân kalmıyor.
Bunu niye anlatıyorum?
Hani hep 70 milyon dinleniyoruz. diyorsunuz ya -diyoruz, hepimiz diyoruz-
bunun pratiği olmadığını söylemek istiyorum. Bu mümkün
değil. Ha, olmaz mı yasa dışı dinleme? Olur.
Nasıl olur? Ortam dinlemesi olabilir. Bu nedir, ortam dinlemesi? 3-5 kişi
bir araya gelir, civarınızda bir dinleyici yerleştirilebilir,
siz dinlenebilirsiniz veya aranızda bir tanesi, bir dinleyici bir teyp
veya telefonunu açmıştır, o dinleyebilir. Bu şekilde
dinlemeler her zaman mümkündür. Nitekim, son günlerde Cumhuriyet Halk Partisi
Genel Sekreterinin yaşadığı tecrübe de budur. Bunu bir kere
tespit edip ortaya koymamız lazım sorunu tartışırken.
Burada Türk
Telekom abonelerine fatura gönderiyor. Bu faturalar isterseniz dökümlü geliyor,
istemezseniz dökümsüz gelebiliyor. O sizin ihtiyarınızda. Siz
istediğiniz an, ister İnternetten ister Türk Telekoma müracaat
ederek, sabit telefonunuzla kimlerle görüştüğünüzü, ne kadar
görüştüğünüzü, ücret bilgilerini alabiliyorsunuz. Bu hakkınız
var. Ama diyelim ki bir başka vatandaşın telefonunun bilgilerini
alamazsınız, böyle bir hakkınız yok. Onu kim alacak? O
vatandaş alacak. Diyelim ki Sayın Önder Savı dinleyen,
konuşan birisi, kendi telefonuyla karşı taraftaki telefonla ne
kadar görüştü, ne zaman görüştü, bunun bilgilerini alabilir ama
Sayın Savın telefonunu vererek onun kimlerle, ne zaman
görüştüğü bilgisine ulaşamaz. Bu ayrıntıya özellikle
dikkatinizi çekmek istiyorum. Eğer Sayın Sav isterse bu bilgileri
kendisi alabilir işletmeciden kendi telefonuyla ilgili veya isterse
Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı marifetiyle
bu bilgileri alabilir. Olay adli bir konu olduğu zaman da gayet tabii ki
cumhuriyet savcılığı, taraflar adına bu işlemleri
de yapmaya mezundur, yetkilidir. Olay budur.
Peki, dinlenmeyi,
yasa dışı dinlemeyi önlemeye imkân var mı? Arkadaşlar,
maalesef yok yani, Türkiyede de yok, dünyanın hiçbir yerinde de. Bunun
tek yolu konuşmamaktır! Yani böyle bir hayat
olamayacağını da hepimiz biliyoruz veya dinlediğiniz
ortamın, burada yapıldığı gibi, frekans sinyallerini
kesmektir. Çok güvenlikle ilgili konularda kurumlarımız -burası
da dâhil- önemli toplantılarda dinlemeyi önlemenin tek yolu sinyal
bilgilerinin girişine izin vermemektedir yani
karıştırıcı kullanmak suretiyle sinyal bilgilerini
kesmektir. Aksi hâlde, konuştuğunuz müddetçe mutlaka dinleniyorsunuz,
ister yasal ister yasal olmayan yollarla. Fakat işte işin
pratiği bu. Bu kadar trafiğin dinlenmesi mümkün değil
arkadaşlar, teknik olarak mümkün değil, matematiksel olarak mümkün değil.
Bu dinleme maksada yönelik bir dinlemedir. Eğer bizim yasa
dışı bir faaliyetimiz yoksa bundan da endişe
duymamıza, hayatı eziyet hâline getirmemize hiçbir şekilde
ihtiyacımız yok. Rahat olmamız lazım, aksi hâlde bu bir
paranoyaya dönüşür ve bunun da asla ve asla çözümü yoktur. Kendimizi de
mutsuz ederiz, birbirimize de sürekli şüphe ile bakarız. Bu da
çağdaş toplumlarda olmaması gereken bir şey.
Bazı
şeyler var, sadece düzeltme açısından, bilgilenmeniz
açısından söylüyorum. Peki, diyelim ki bir şekilde ortam
dinlemesiyle dinlendiniz. İşte, bu 5397 sayılı Yasa buna da
çözüm getirdi. Bir yıldan üç yıla kadar, tespiti hâlinde, hapisle
cezalandırıyorsunuz. Eğer bunu basın yoluyla deşifre
ettiyseniz veya kamu görevlisiyseniz bu ceza yüzde 50 oranında
artırılıyor. Ayrıca TCK 133te de iki görüşmenin
birbirini tespiti hâlinde de benzer cezalar öngörülüyor, kayda
alınması hâlinde. Bunlar da bu işle ilgili yasal düzenlemeler.
Bir güzel
yanı da -bu kanunla getirilen- bu tip dinlemeler asla ve asla mahkemelerde
delil olarak kullanılamaz. Olsa olsa siyaseten veya şantaj
amaçlı kullanılabilir. Onların da suçları var, onlar da
Türk Ceza Kanununda, Ceza Muhakemeleri Kanununda tadat edilmiş
suçlardır, burada az önce ifade ettim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bir şey daha merak ediliyor
toplumda. Şimdi, mesaj gönderiyoruz, mesela arkadaşlar birbirlerine
mesaj gönderiyor, SMS atıyor. Bunların da aslında telefon
konuşmasıyla bir farkı yok, aynı. Bunlar da, karar olmadan
bu mesajların hiçbiri muhafaza edilmiyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bakan, sözlerinizi tamamlar mısınız.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) - Eğer bir mahkeme kararı
varsa, iki telefon arasındaki mesajlaşmada, sesli veya harflerle
gönderilen mesajlaşmalarda eğer bir mahkeme kararıyla tespit
istenirse, o andan itibaren bunlar kayda alınıyor. Aksi hâlde
bunlarla ilgili herhangi bir kayıt tutulamıyor, tutulamaz çünkü
hiçbir işletmecinin bunları depolayacak kapasitesi yok. Aksi hâlde
sistem çalışmaz, haberleşme tamamen çöker. Bunun da bu şekilde
bilinmesini ifade etmek istiyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; haberleşme en temel insan
hakkıdır, hem Anayasamızda hem de İnsan Hakları
Evrensel Beyannamesinde garanti altına alınmıştır,
teminat altına alınmıştır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Bakanım, son sözlerinizi alabilir miyim efendim.
Buyurun.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) - Ancak bir ülkenin devletiyle,
milletiyle bağımsızlığını, birliğini,
bütünlüğünü korumaya yönelik istihbarat toplama ve suçlarla mücadele etmek
için yasal yollardan dinleme keyfiyeti de her zaman, her ülkede mevcuttur.
Türkiyede de uygulanan bundan başka bir şey değildir.
Bu duygularla
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bakanım.
Gündem
dışı ikinci söz, Balıkesir ilinin ulaşım
sorunları hakkında söz isteyen Balıkesir Milletvekili Ergün
Aydoğana aittir.
Buyurun
Sayın Aydoğan. (CHP sıralarından alkışlar)
2.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın,
Balıkesir ilinin ulaşım sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması ve Ulaştırma Bakanı
Binali Yıldırımın cevabı
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Balıkesir ilimizin ulaşım sorunlarıyla
ilgili gündem dışı söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
İlimiz
Balıkesir, güney Marmarada yer almakta, hem Marmara Bölgesi hem Ege
Bölgesinde toprakları bulunmaktadır. İstanbul, Bursa ve
İzmir güzergâhında Marmara, Ege ve Akdeniz Bölgesine
bağlantıyı sağlayan kavşak noktasında köprü
işlevi görmektedir. Alan olarak ülke genelinde on üçüncü sırada,
nüfus bakımından on yedinci sıradadır. Tarımıyla,
hayvancılığıyla, sanayisiyle, turizmiyle, üniversitesiyle,
sosyal yaşamıyla önemli kentlerimizdendir.
Bu önemli
kentimizin en önemli sorunu ulaşımdır. 2002 seçimlerinden hemen
sonra Başbakan tarafından kamuoyuna açıklanan Acil Eylem
Planında 15 bin kilometrelik duble yol yapımı
çalışmalarına altı aylık süre içerisinde
başlanacağı vaat edilmiştir. 60ıncı Hükûmet
Programında 6.700 kilometre bölünmüş yol
yapıldığı Başbakan tarafından açıkladı.
Hedeflerinin, 15 bin kilometre bölünmüş yol yapılacağı
vaadi
Beş yıl geçti vaatler değişmedi.
AKP
İktidarı döneminde yapılan yolların büyük bir
kısmı göz boyamaya yönelik olarak yapıldığı için
o yollarda yeniden çalışmalar yapıldı, bakım
onarım çalışmaları yapıldı, böylece kamunun
kaynakları heba edildi. Hükûmet döneminde başlatılan KÖYDES,
BELDES projeleri Kamu İhale Yasası hükümlerinden ve
Sayıştay denetimi dışında tutularak yürütüldü.
İş yapmak
elbette önemlidir ama yapılan işin denetime açık olması,
harcanan kamu parasının hesabının verilebilmesi,
şeffaf bir şekilde denetlenmesi elbette önemlidir.
Şeffaflık, hesap verebilirlik hem demokrasinin gereğidir hem de
yolsuzlukla mücadelenin, tüyü bitmemiş yetimin hakkını
yedirmemenin en önemli yoludur.
Bölünmüş yol
çalışmalarına, KÖYDES ve BELDES projelerine rağmen
Balıkesir ilinin ulaşım sorunlarını devam etmektedir.
Balıkesirin ulaşım sorunlarını yaşadıkça,
Hükûmet Programında açıklanan kilometrelerce yolun nereye
yapıldığını merak ediyoruz.
Ödenek
ihtiyacı nedeniyle tamamlanamayan Balıkesirin yollarıyla ilgili
kısaca bilgi paylaşmak istiyorum: Balıkesiri Bursaya
bağlayan 86 kilometre uzunluğundaki Balıkesir-Susurluk-Karacabey
bölünmüş yolunun Sultançayırı- Susurluk arasındaki 10
kilometrelik kesimi hâlâ bitirilememiştir.
35 kilometre
uzunluğundaki Susurluk-Bandırma bölünmüş yol inşaatına
2003 yılında başlanmış, 2 defa müteahhit terk
etmiş ve hâlâ o tek şeritli yol kullanılmaktadır.
2001
yılında inşaatına başlanan 28 kilometre
uzunluğundaki Dursunbey-Gökçedağ, yine trafiğe açılabilmesi
için 8 milyon 789 bin 358 YTL ödenek gerekmektedir.
Proje
uzunluğu 13 kilometre olan Balıkesir-Bigadiç yolunun
yapılabilmesi için 9.700 YTL ödenek gerekmektedir.
32 kilometre
uzunluğunda Balıkesir-Sındırgı yolunun sathi kaplama
seviyesinde tamamlanarak trafiğe açılabilmesi için 900 bin YTL
gerekmektedir.
İhalesi 2005
yılında yapılmış olan 21 kilometre uzunluğunda
bölünmüş yol sathında Gönen-Buğdaylı yolunun sathi kaplama
seviyesinde tamamlanarak trafiğe açılabilmesi için 2 milyon 955 bin
YTL ödenek gerekmektedir.
86 kilometre
uzunluğundaki Balıkesir-Edremit kara yolunda özellikle yaz
aylarında İstanbul-Bandırma hızlı feribotuyla gelen
araç sayısının da eklenmesi ile yoğun bir trafik
artmaktadır. Her gün çeşitli trafik kazaları can ve mal
kayıplarına neden olmaktadır.
Körfez bölgesinde
daha da yakınlaşmasının sağlanması
bakımından Devlet Planlama Müsteşarlığına
bildirilen Balıkesir-Körfez bölünmüş yolu, Balıkesir-Havran, 77
kilometre, 2006 yılında yatırım programına
alınmasına rağmen, ödenek verilmediği için ihalesi
yapılamamıştır. Özellikle yaz aylarında, turizm
mevsiminde Balıkesir ile Körfezi birbirine bağlayan yolda her gün ve
hafta sonlarında can ve mal kayıpları artmaktadır. Biraz
önce de söylediğim gibi, Bandırma feribotuyla İstanbuldan
bölgemize gelen tatilcilerimizin tatil ve dinlence nedeniyle
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sözlerinizi tamamlar mısınız Sayın Aydoğan.
ERGÜN
AYDOĞAN (Devamla)
geliyor olmalarından dolayı ve yaz
aylarında tarım araçlarının ve traktörlerin yollara
çıkması sonrasında 86 kilometrelik yol, Balıkesir ile
Körfez arasında, üç saatte alınabilmektedir. Bir an önce Körfez
yolunun yapılması aciliyet arz etmektedir.
Yine,
Erdek-Marmara arasındaki o üç saatlik yolun, Narlıköy arasındaki
mevcut yolun iyileştirilmesiyle, üç saatlik yolun kırk beş
dakikada tamamlanacağı bilinmektedir.
Balıkesir
Organize Sanayi Bölgesinde, İstanbul-İzmir-Körfez bağlantısı
yine önemlidir.
Kısacası,
batının en merkezî illerinden Balıkesir ilinin en önemli sorunu
ulaşımdır. Bu, Balıkesir halkının,
Balıkesirin, Çanakkalenin, Batının bölgelerinin karayolunun
eksik olması çok ciddi bir sorundur.
O nedenle,
Balıkesir karayollarının ve ulaşımının
sorunlarının bir an önce giderilmesi noktasında Hükûmetten acil
destek bekliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Aydoğan.
Gündem
dışı üçüncü söz, Konya Ovasındaki kuraklık sorunu ve
Konya Ovası Sulama Projesi eylem planı hazırlanması
hakkında söz isteyen Konya Milletvekili Mustafa Kalaycıya aittir.
Buyurun
Sayın Kalaycı. (MHP sıralarından alkışlar)
3.- Konya Milletvekili Mustafa Kalaycının, Konya
Ovasındaki kuraklık sorununa ve Konya Ovası Sulama Projesi
eylem planı hazırlanmasına ilişkin gündem
dışı konuşması ve Ulaştırma Bakanı
Binali Yıldırımın cevabı
MUSTAFA KALAYCI
(Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Konya
Ovasında kuraklık alarmı ve acilen KOP eylem planı
hazırlanması konusunda gündem dışı söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle, Milliyetçi Hareket Partisi ve
şahsım adına muhterem heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum.
2007
yılında ülkemizde yeterli yağışın olmaması
sebebiyle, başlangıçta belirlenen meteorolojik kuraklık daha
sonra tarımsal kuraklığa dönüşmüş,
kuraklığın etkisiyle birçok üründe önemli üretim
düşüşleri meydana gelmiştir.
Türkiye Ziraat
Odaları Birliğinin hesaplamalarına göre, 2007 yılında
kuraklığın tarıma verdiği zarar 5 milyar YTLye
ulaşmıştır. 2007 yılında tarımda yüzde 7nin
üzerinde bir küçülme meydana gelmiştir.
Kuraklıktan
en fazla etkilenen illerin başında Konya gelmektedir. Konya, 2008
yılında da kuraklık tehlikesiyle baş başadır. Bu
yılın 2007den daha kurak geçeceği ve tahılda büyük
sıkıntı yaşanacağı görülmektedir. Meteoroloji
Genel Müdürlüğümüzün yaptığı haritalarda da bu çok net
olarak görülüyor değerli milletvekilleri. Konya bölgesinde de çok
şiddetli bir kuraklık hissedilmektedir ve Aydeniz metoduna göre
hesaplanan rakamlara göre de özellikle Ereğli, Cihanbeyli, Karaman
çevreleri çölleşme tehlikesiyle karşı karşıyadır.
Nisan-mayıs
aylarındaki yağışlar çiftçi için son derece önemlidir.
Ancak 2008 Nisan ve Mayıs ayları beklenen
yağışları alamamıştır. Alınan
yağışlar da belirli bölgelerde ve yüksek kesimlere düşmüş ve ekilmiş
arazilerin büyük bir kısmı yağmurlardan
faydalanamamıştır. Kuru tarım yapılan bölgelerdeki
ekinlerde yanma ve kuruma başlamıştır. 2007
yılında kıraç arazilerin yüzde 30u ilâ yüzde 60ının
kuraklıktan zarar görmesine karşın, bu yıl bu oranın
ortalama yüzde 90ı aşması beklenmektedir. Başta
Cihanbeyli, Kulu, Altınekin, Karapınar, Yunak ve Merkez ilçelerinde
olmak üzere Konya Ovasında sulu arazilerde yüzde 10 ilâ yüzde 30
arasında kayıp söz konusu, kıraç alanlardaki kayıp ise
yüzde 100e yakın değerlerdedir. Örnek vermek gerekirse,
Karapınar Ticaret Borsamızın öncülüğünde ilçe tarım ve
meteoroloji müdürlükleri ve muhtarlarca arazi taramasıyla elde edilen
bilgilere göre, sulu tarım yapılan 458 bin dekar ekili arazide yüzde
25 ürün kaybı olacağı, dekara 500 kilogram verim
alınırken, bu yıl 350-375 kilogram arasında verim
alınmasının beklendiği; ekim yapılan 332 bin
kıraç alanda ise artık, çiftçilerin tarlalarını koyunlara
otlattığı, tekrar nadasa bıraktıkları; arpa
ekiminde yüzde 90, buğdayda ise yüzde 80inin hasadı
yapılamayacak durumda olduğu tespit edilmiştir. Bu bir afettir.
Bölgenin bir an önce afet bölgesi ilan edilmesi gerekiyor.
Ülkemizin
buğday deposu olarak tanımlanan Konya Ovasında sulanabilen
arazi miktarı yüzde 20 civarındadır. Sulanabilen bölgede de
bilinçsiz ve kaçak sulama nedeniyle yer altı kaynakları hızla
tüketilirken kuraklaşma eğilimi yerini çölleşme eğilimine
bırakmaktadır.
Konya
Ovasının Akdeniz Bölgesine akan sularla sulanması için
getirilmiş olan Konya Ovası Sulama Projesi ülkemizin ilk ve GAPtan
sonra en büyük sulama projesi yatırımı olma niteliğini
taşımaktadır. Konya Ovası Sulama Projesi on iki projeden
meydana gelmektedir; bünyesinde dokuz adet büyük su projesi, içme suyu
projeleri, enerji projeleri bulunmaktadır.
AKP Hükûmetini
uyarıyorum: Konya Ovası çölleşmeden KOP eylem planı da
acilen hazırlanmalı ve gerekli kaynak temin edilerek uygulamaya
konulmalıdır. Mavi Tünel ve Bağbaşı Barajı
hızla tamamlanmalı, Avşar ve Bozkır barajının
yapımına da bir an önce başlanılmalıdır.
Hükûmetin
kuraklıktan zarar gören çiftçilerin borçlarını
yapılandırmak ve çiftçilere tohumluk desteği vermek üzere
çalışma başlattığı ifade edilmektedir. Tarım
Bakanının açıklamasına göre Güneydoğu Anadoluda dokuz
ilde çiftçi bazında hasar tespit çalışmaları
yapılacağı, hasarın boyutuna göre önlemler
alınacağı açıklanmıştır.
Değerli
arkadaşlarım, kuraklık sorunu sadece Güneydoğuyu
etkilememiştir. Konya başta olmak üzere İç Anadoluda da durum
çok kötüdür. Geçen yıl yaşanan kuraklıktan gereken dersler
alınmalı, zarar gören çiftçilerimizin kayıplarının
telafisi için bugünden gereken tedbirler alınmalıdır. Konya
bölgesinde hasar tespit kurulu oluşturulmalı, bir an önce
çalışmalarına başlamalıdır. Çiftçilerimizin
zararları ürün bazında tespit edilerek tüm üreticilerimizin
zararları en kısa zamanda karşılanmalıdır. Birçok
vilayette 2007 yılı desteklemeleri, yonca, fiğ, yem bitkileri
desteklemeleri ödenmesine karşın Konyada maalesef bugüne kadar
ödenmemiştir. Bunlar acilen ödenmelidir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Kalaycı.
MUSTAFA KALAYCI
(Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Kuraklık
başta olmak üzere tarımdan yeterli geliri elde edemeyen çiftçiler
üretime devam edebilmek için kullandığı kredinin borcunu
ödeyememektedir. Bu sebeple 2007 ve 2008 yılında kredi borcunu
ödemeyen tüm üreticilerin özel ve kamu bankalarına olan kredi
borçları faizsiz ertelenmelidir. Kuraklığın etkisini
kısmen azaltabilmek için üreticilerin sulama yapabilmesi çok önemlidir
ancak elektrik borçlarından dolayı icralık olan ve
sayaçları kapanan üreticiler sulama yapamamaktadır. Kesik elektrikler
acilen açılmalı, icralar durdurulmalı ve elektrik borçları
yeniden yapılandırılmalıdır.
Hükûmete,
Sayın Başbakana ve Sayın Tarım Bakanına sesleniyorum:
Köylüye, çiftçiye kulak verin. Onların sesini dinlemek için
telekulağa, dinleme ve izleme yapmanıza da gerek yok. Çiftçi ve köylü
çok sıkıntıda. Feryatları her yerden duyulmaktadır.
Burada masal anlatmayı ve palavra sıkmayı da bir kenara
bırakın. Çiftçinin ve köylünün hâlini artık görün. Gerçi sizin,
ne Konyadan ne de dünyadan haberiniz var.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Kalaycı.
Gündem
dışı her iki konuşmaya, birlikte, Ulaştırma
Bakanı Sayın Binali Yıldırım Bey cevap verecek.
Buyurun
Sayın Bakanım. (AK Parti sıralarından alkışlar)
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Balıkesir Milletvekilinin gündem
dışı konuşmasında Balıkesir ilinin kara
yollarıyla ilgili yapılan çalışmalar konusunda dile
getirdiği hususlara cevap vermek için huzurlarınızdayım.
Balıkesir
ilimiz dâhilinde, 583 kilometre devlet yolu, 540 kilometre il yolu olmak üzere
1.123 kilometre yol ağı vardır. Bu yolların, 148
kilometresi bölünmüş yol, bunların da 71 kilometresi sıcak
karışım, bitümlü sıcak karışım
şeklindedir; 1.036 kilometresi sathi kaplama, 6 kilometresi beton, parke,
10 kilometresi de diğer yollardan oluşmaktadır. Balıkesirde
başlayıp 2002 yılına kadar yapılan bölünmüş yol
miktarı 63 kilometre. 2002-2007 yılları arasında
yapılan bölünmüş yol miktarı da 81 kilometredir.
Değerli
milletvekilleri, Hükûmetimizin ülke çapında başlattığı
bölünmüş yol projesi, Acil Eylem Planı kapsamında, beşinci
yılın sonunda 14 bin kilometreye yükselmiştir. Bu sene bu hedefi
17 bin kilometreye çıkardık ve şu anda devam eden projelerle
birlikte 2008 yılı sonunda 15 bin kilometre hedefini aşmış
olacağız. Önceliğimiz illerden illere geçiş yapan yolların,
ulusal ulaşım koridoru oluşturacak yolların
açılmasıdır. Çünkü, eğer ülke çapında
gelişmiş yol ağınız yoksa ticaretinizi de
artıramazsınız, üretiminizi de değerlendiremezsiniz,
insanınızın hayatını da
kolaylaştıramazsınız, taşıma maliyetlerini de aşağıya
çekemezsiniz.
Bildiğiniz
gibi petrol başını aldı, gitti; dünya için çok büyük
tehdit. Bunun için maliyetleri kontrol altına almanın
yollarından bir tanesi de taşıma maliyetlerini
gelişmiş ulaşım altyapısıyla düşürmektir.
Bunun için bölünmüş yol projesini başlattık ve birinci dönemde
de büyük oranda bu hedefe ulaştık. Sadece ekonomiyle ilgili
değil, insan hayatıyla ilgili de bu yolların çok büyük
katkısı olduğunu artık görüyoruz. Çünkü bölünmüş
yollarda trafik kazaları yüzde 70 azaldı. İki gidiş, iki
geliş olduğu için hatalı sollamalar olsa bile kafa kafaya
çarpışma riskini ortadan kaldırmakta, böylece kazalarda
hayatını kaybeden vatandaşlarımızın
sayısı azalmaktadır. Belki bu her şeyden daha önemlidir
çünkü insan hayatının bedeli yoktur.
Değerli milletvekilleri,
Balıkesirde devam eden birçok projemiz vardır. Bu projelerden biri
Balıkesir-Susurluk-Karacabey yolu, 93 kilometre. Bu projenin 2003
yılından önce 11,5 kilometresi sıcak karışım; 7,5
kilometresi sathi kaplama olmak üzere 19 kilometresi yapılmış.
2003-2007 arasında sathi kaplama olarak buna 26 kilometre ilave
etmişiz. Bu projenin 2008 ödeneği 5 trilyon olup yolun bitirilmesi
için Balıkesir il sınırları içerisinde bu 5 trilyona
ilaveten 18 trilyona daha ihtiyaç vardır. Bildiğiniz gibi, kısa
bir süre önce devam eden bölünmüş yolların, devlet
yollarının, otoyolların tamamlanması için Hükûmetimiz bir
karar almıştır ve Karayollarına 3 milyar 100 milyon ek
ödenek ayırmıştır. Bunun 2,5 milyarlık kısmı
güneydoğu dışında devam eden projeler, 600 milyonu ise
güneydoğu bölgesinde Güneydoğu Anadolu Projesi içerisindeki
kaynaktır. Bununla birlikte 3 bin kilometrenin üzerinde yolu bu sene
tamamlamış olacağız.
İşte bu
nedenle, Balıkesir içerisinde Balıkesir çevre yolu,
Bigadiç-Sındırgı, Balıkesir-Susurluk, Dursunbey-Harmancık,
Bandırma-Susurluk, Havran-Edremit yoluna toplam 40 trilyon ek ödenek
tahsis edilecektir.
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Havran-Balıkesir arasını
söylemediniz Sayın Bakan.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Az önce söyledim. Şimdi, bu
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Hayır o yok, Balıkesir-Havran
arası
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Değerli arkadaşlar,
önceliklere dikkat etmemiz lazım. Siz de ifade ettiniz, Susurluk yolu
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Bandırma-Susurluk
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Susurluk yolu,
Bandırma-Susurluk ve Balıkesir-Susurluk
Bandırma-Susurluk,
aynı yolun devamı. Bu yol, trafik yoğunluğu en fazla olan
yoldur, 22 bin trafiği vardır. Ne yazık ki müteahhidin
taahhüdünü yerine getirememesi yüzünden, bu yolun, iki üç senedir, verimli
şekilde yapımı sürdürülememiştir. Ancak şimdi bu
hukuki sorun da çözülmüştür. Süratli bir çalışmayla, biz,
Balıkesir-Susurluk yolunu bu sene bitiriyoruz.
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Balıkesir-Susurluk-Bandırma
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Evet ikisini de kastediyorum:
Balıkesir-Susurluk, Susurluk-Bandırma. Yani Bandırmadaki
feribotun İstanbula bağlantı yapan yolu kastediyorum. Buna
bütün gücümüzü veriyoruz, bunu bitireceğiz. Bu yol, çünkü
Değerli
arkadaşlar, Türkiye'nin iki büyük kenti arasında, İstanbul ile
İzmir arasında tam anlamıyla bir yol olduğunu söyleyemeyiz.
Bunu itiraf etmeliyiz. Onun için, önceliklerimizi iyi belirlememiz lazım. İlçeler
arası bölünmüş yol yapamayız iller arası bölünmüş yol
dururken. İşte o yüzden buraya yükleniyoruz. İller
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Dursunbey-Harmancık arası
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Dursunbey-Harmancık ayrı
bir güzergâhtır. O da bir koridor olarak İzmire uğramadan
güneyi kuzeye, Marmaraya bağlayan önemli bir koridordur. Buraya da ciddi
anlamda, 10 trilyonluk ilave kaynak ayırdık. Bir 5 trilyonu var, 10
trilyon daha koyduk. Böylece, Balıkesirde, başlangıçta toplam
15 milyon civarında kaynak ayırmışken, ek ödenekten
verdiğimiz imkânlarla 60 trilyonluk yol yapacağız, bu sene 60
trilyonluk yol yapacağız. Ama az önce söyledim yani bu yolların
bir senede bitmesini beklemememiz lazım. 1.123 kilometre yol var. Fakat
büyük oranda tıkanıklıkların yaşandığı
yolları rahatlatmış olacağız. Bunu ifade etmek
istiyorum.
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Körfez yolu efendim?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Körfez yolunu da
Orada bir
sorunumuz var. Çanakkaleden gelen kısımda, Körfeze devam eden yerde
SİT bölgesi var. Orada bir sorunumuz var, onu aşmaya
çalışıyoruz. Körfez üzerinden Balıkesire devam eden
güzergâhta da çalışmamız devam ediyor. Ancak dediğim gibi
birinci öncelik, Balıkesir çevre yoludur; Bigadiç-Sındırgı
devam eden iştir, ikinci önceliğimizdir; Balıkesir-Susurluktur,
Dursunbey-Harmancık yoludur, Bandırma-Susurluktur,
Havran-Edremit-Ayvalıktır. Az önce ifade ettim.
ERGÜN
AYDOĞAN (Balıkesir) Balıkesir-Körfez arası
yapılmayacak mı?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Yapılacak. Bütün yollar
yapılacak ancak az önce de ifade ettiğim gibi imkânlar
sınırlı, ihtiyaçlar sınırsızdır.
Sınırlı imkânları ihtiyaçların önceliklerine göre
tahsis edemezsek, sadece vatandaşın beklediği hizmet gecikmekle
kalmıyor, aynı zamanda da kaynağın bir anlamda israf
edilmesi anlamına gelir.
Değerli
milletvekilleri, o bakımdan, Balıkesir Milletvekilimizin özellikle
Balıkesir ili kara yolu yatırımlarıyla ilgili bu konuyu
gündeme getirmesinden dolayı kendisine teşekkür ediyorum. Bütün
Balıkesir milletvekillerimiz bölgenin yollarla ilgili altyapı
standardının gelişmesi için hakikaten gayret etmektedir. Biz de
buna karşılık eldeki imkânlarla gereken her türlü desteği
vermekteyiz.
Efendim, Konya
Milletvekilimiz Sayın Mustafa Kalaycının, Konya Ovasında
yaşanan kuraklık münasebetiyle yaptığı gündem
dışı konuşmaya ilgili bakan resmî bir görevle yurt
dışında olduğu için Vekil Bakan olarak ben cevap veriyorum.
Konuya onun kadar hâkim değilim. O yüzden de metinden okumamı lütfen
mazur görün.
Kuraklık,
son yıllarda dünyanın gündemini en önde işgal eden konulardan
bir tanesi. İklim değişimi, küresel ısınma nedeniyle
insanlar gelecekte artık dünyayı iyi günlerin beklemediğine
inanıyor. Onun için de, atmosfere neşrettiğimiz karbondioksit ve
her türlü egzoz gazının azaltılması için biliyorsunuz bir
Kyoto Protokolü ve onu izleyen anlaşmalar yapıldı. Kyoto
Protokolünü birçok ülke kabul etti ve nihayet Hükûmetimiz Bakanlar Kurulunda
aldığı bir kararla Kyoto Protokolüne taraf olmaya karar verdi.
Bugünlerde yüce Meclise gelecek ve Kyoto Protokolüne Türkiye taraf olacak.
Çünkü Türkiyenin taraf olmamasının bir anlamı yok.
Dünyada kişi
başına 11 kilogram gaz emisyonu atmosfere, ortalama, verilirken
Türkiyede bu rakam 4 kilonun altındadır, Amerikada 22 kiloyla rekor
seviyededir. O yüzden, çevreyi kim fazla kirletiyor sorusu sorulduğunda
verilecek cevap açık: En fazla endüstrilerini geliştirmiş
ülkeler fazla kirletiyor. Dolayısıyla, daha fazla sorumluluk onlara
aittir. Onlar daha önce tedbirleri almak durumundadır. O yüzden de bizim
bu protokole taraf olmamamızın bir anlamı yoktur. Kaldı ki,
geleceğimizi kurtarmak buna bağlıdır. Buna neden girdim?
Çünkü, bu kuraklık işi, bu işin doğal sonucudur.
Konyada da bir
kuraklık yaşandığı doğrudur.
Yağışların normalin altında seyretmesi, su kullanımının
artması
Su medeniyettir, yani insanların, şehirleşme
arttıkça, su kullanımı da artıyor. Yer altında sürekli
düşümler, havza su kaynaklarının kullanımıyla ilgili
yeni tedbirleri de beraberinde getirmektedir. Master plan
çalışmalarıyla, havza yer üstü ve yer altı su
kaynaklarının yeniden tespit edilmesi ve bu kaynakların, mevcut
ve tasarlanan projelerde verimli bir şekilde kullanılması için
alınması gereken tedbirler, gayet tabii ki, ilgili bakanlık
tarafından yerine getirilmektedir.
Önce bir rezerv
tespitini gözden geçirmek, işin en başta yapılması gereken
tarafıdır. O yüzden de, Çevre ve Orman Bakanlığı,
kuraklıkta Konyayı pilot bölge olarak seçmiştir.
DSİ Genel
Müdürlüğü tarafından 2007 sonbaharında başlatılan yer
altı suyu tespit çalışmaları, valilik, kaymakamlık ve
belediyeler, KOSKİ, MEDAŞ kurumlarıyla beraber yürütülmüş
ve 30 Nisan 2008de tamamlanmıştır. Böylece, bölgede bulunan
27.140 adet ruhsatlı kuyu da dâhil olmak üzere, 12 Mayıs 2008 tarihi
itibarıyla 92.990 adet kuyu tespiti yapılmış ve
bunların 90.824 tanesi Coğrafi Bilgi Sistemine
işlenmiştir.
Peki, bütün
bunlardan ortaya çıkan sonuç nedir? Konya ilinin tarıma
elverişli arazi miktarı, mevcut su kaynaklarıyla sulanabilecek
arazi miktarının 3 katıdır, dolayısıyla kaynaklar
yetersiz. Mevcut su kaynaklarından azami ölçüde istifade etmek için
seçilecek ürün tercihleri gözden geçirilmelidir, yani daha az su ihtiyacı
duyan ürünler
Artı, sulama metotları gözden geçirilmelidir.
Açık sulama, hem buharlaşmak suretiyle su kaybına sebep oluyor,
aynı zamanda da tuzlanmayı artırıyor. Onun için, damlama,
damıtma usulü sulama şekline bu gibi bölgelerimizde geçme kararı
alınmıştır.
Sulama kooperatif
ve birlikleri, maalesef, istendiği gibi görev ifa etmemektedir. Bu
iş, başlangıçta DSİdeydi. Sulama birlikleri dedi ki: Biz
bu işi üstlenelim, çiftçiyle biz muhatap olalım, onlara en ekonomik
şartlarda suyu verelim. Ama uygulamada gördük ki ya sulama bedellerini
toplamıyorlar -elektriği kastediyorum terfi sulamada- veya topladıkları
paraları TEDAŞa ödemiyorlar, hizmet verilmediği için de
şikâyet ediyorlar. Şimdi, anlaşılan bir sistemi
uygulamazsanız, işinizi takip etmezseniz, sistemin
yanlışlığını sorgulamak abesle iştigaldir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; gayet tabii ki, Hükûmetimiz, GAP;
DAP ve KOP, yani, Konya Ovası Projesini birkaç gün önce
Diyarbakırda kamuoyuna açıklamıştır. Konya
Projesinin en önemli projesi eksik barajların tamamlanmasıyla
beraber, sulama ağının tamamlanmasıyla beraber Mavi Tünel
Projesidir, milyar dolarlık projedir. Yani Kahramanmaraştan Göksun
Irmağını Konya Ovasına taşımak suretiyle
Konyanın sulamadaki eksikliğini giderme projesidir. Bu da
yılların özlenen, beklenen projesidir. Nihayet bunun yapımına
da başlanmıştır, süratle devam etmektedir.
Sayın
Milletvekilimizin -tabii, burada ben tekrar etmeyeceğim- biraz,
Hükûmetimize yönelik
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bakanım, devam edin.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) -
insafsız
değerlendirmeleri oldu, bunları tekrar etmeyeceğim.
Konyayı bilmeyen, dünyayı bilmeyen bu işleri bilmez. dedi.
Konyayı da biliyoruz, Hanyayı da biliyoruz, dünyayı da
biliyoruz. Çünkü, biz, vatandaşla telefon yoluyla haberleşmiyoruz,
vatandaşla yüz yüze haberleşiyoruz. Sayın Başbakanımız
sürekli vatandaşla iç içe. Bizler, sürekli, yurdun her köşesinde
vatandaşla haşir neşir oluyoruz. Vatandaş bize
beğendiği işleri de söylüyor, beğenmediği işleri
de söylüyor. Vatandaş bu işin patronudur, efendisidir.
Sandığın önüne gittik, yaptığımızı,
yapmadığımızı vatandaşa anlattık.
Vatandaş da kararını verdi, o kararı da hepimiz biliyoruz.
İşte, o karardan sonra oluşan yüce Meclis de burada. Onun için,
vatandaşı yok sayan
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Bakan, sözlerinizi tamamlar mısınız lütfen.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) - ... vatandaşı ihmal eden
hiç kimsenin siyasi geleceği yoktur.
Bu duygularla
tekrar yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bakan.
Sayın
milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Anayasa ve Adalet
Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyonun bazı sayın
milletvekillerinin yasama dokunulmazlıkları hakkında on beş
adet sıra sayısı vardır. Raporların muhalefet
şerhleri aynı olduğundan ortak muhalefet şerhi son raporun
ardından okunacaktır.
Şimdi,
raporları sırasıyla okutup bilgilerinize sunacağım:
V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler
1.- Tokat Milletvekili Zeyid Aslanın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/136) (S. Sayısı: 173) (x)
2.- Antalya Milletvekili Deniz Baykalın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/137) (S. Sayısı: 174) (x)
3.- Zonguldak Milletvekili Polat Türkmenin Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/138) (S. Sayısı: 175) (x)
4.- Diyarbakır Milletvekili Mehmet Mehdi Ekerin
Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması
Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet
Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/139) (S.
Sayısı: 176) (x)
5.- Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstünün Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/140) (S. Sayısı: 177) (x)
6.- Afyonkarahisar Milletvekilleri Ahmet Koca ve Sait
Açbanın Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve
Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu
(3/141) (S. Sayısı: 178) (x)
7.- Adana Milletvekili Tacidar Seyhanın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/142) (S. Sayısı: 179) (x)
8.- Karabük Milletvekili Mehmet Ceylanın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/143) (S. Sayısı: 180) (x)
9.- Kütahya Milletvekili Soner Aksoyun Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/144) (S. Sayısı: 181) (x)
10.- Kırşehir Milletvekili Mikail Arslanın
Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması
Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet
Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/145) (S.
Sayısı: 182) (x)
11.- Kırklareli Milletvekili Ahmet Gökhan
Sarıçamın Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve
Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu
(3/146) (S. Sayısı: 183) (x)
12.- Zonguldak Milletvekili Fazlı Erdoğanın
Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması
Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/147) (S. Sayısı: 184) (x)
13.- Balıkesir Milletvekili İsmail Özgünün
Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması
Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet
Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/148) (S.
Sayısı: 185) (x)
14.- İstanbul Milletvekili Mehmet Sekmenin Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/149) (S. Sayısı: 186) (x)
15.- Eskişehir Milletvekili Kemal
Unakıtanın Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve
Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu
(3/150) (S. Sayısı: 187) (x)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
1163
sayılı Kooperatifler Kanununa muhalefet suçunu işlediği
iddia olunan Tokat Milletvekili Zeyid Aslan hakkında düzenlenen Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair
Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık
Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli
toplantısında görüşülmüştür.
Karma
Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Tokat
Milletvekili Zeyid Aslan hakkındaki kovuşturmanın
Milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine
karar vermiştir.
Raporumuz, Genel
Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa
saygı ile sunulur.
Burhan
Kuzu
İstanbul
Komisyon
Başkanı ve üyeler
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
2911
sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefet suçunu işlediği iddia olunan
Antalya Milletvekili Deniz Baykal hakkında düzenlenen Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair
Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık
Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli
toplantısında görüşülmüştür.
Karma
Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Antalya
Milletvekili Deniz Baykal hakkındaki kovuşturmanın
Milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine
karar vermiştir.
Raporumuz, Genel
Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa
saygı ile sunulur.
Burhan
Kuzu
İstanbul
Komisyon
Başkanı ve üyeler
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Seçim Kanununa
ayrı davranmak suçunu işlediği iddia olunan Zonguldak
Milletvekili Polat Türkmen hakkında düzenlenen Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair
Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık
Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli
toplantısında görüşülmüştür.
Karma
Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Zonguldak
Milletvekili Polat Türkmen hakkındaki kovuşturmanın
Milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine
karar vermiştir.
Raporumuz, Genel
Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa
saygı ile sunulur.
Burhan
Kuzu
İstanbul
Komisyon
Başkanı ve üyeler
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görevi kötüye
kullanma suçunu işlediği iddia olunan Diyarbakır Milletvekili
Mehmet Mehdi Eker hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya
hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart
2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür.
Karma
Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak
Diyarbakır Milletvekili Mehmet Mehdi Eker hakkındaki
kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona
ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel
Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa
saygı ile sunulur.
Burhan
Kuzu
İstanbul
Komisyon
Başkanı ve üyeler
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Müteselsilen
görevde yetkiyi kötüye kullanma suçunu işlediği iddia olunan Sakarya
Milletvekili Ayhan Sefer Üstün hakkında düzenlenen Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair
Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık
Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli
toplantısında görüşülmüştür.
Karma
Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Sakarya
Milletvekili Ayhan Sefer Üstün hakkındaki kovuşturmanın
Milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine
karar vermiştir.
Raporumuz, Genel
Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa
saygı ile sunulur.
Burhan
Kuzu
İstanbul
Komisyon
Başkanı ve üyeler
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Yetkili
mercilerin emirlerine riayetsizlik suçunu işlediği iddia olunan
Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Koca hakkında düzenlenen Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair
Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık
Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli
toplantısında görüşülmüştür.
Karma
Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak
Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Koca hakkındaki kovuşturmanın
Milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine
karar vermiştir.
Raporumuz, Genel
Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa
saygı ile sunulur.
Burhan
Kuzu
İstanbul
Komisyon
Başkanı ve üyeler
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Yetkili mercilerin emirlerine riayetsizlik suçunu
işlediği iddia olunan Afyonkarahisar Milletvekili Sait Açba
hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya
hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart
2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür.
Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate
alarak Afyonkarahisar Milletvekili Sait Açba hakkındaki
kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona
ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek
Başkanlığa saygı ile sunulur.
Burhan
Kuzu
İstanbul
Komisyon
Başkanı ve üyeler
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu ölüme sebebiyet vermek suçunu
işlediği iddia olunan Adana Milletvekili Tacidar Seyhan hakkında
düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya
hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart
2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür.
Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate
alarak Adana Milletvekili Tacidar Seyhan hakkındaki
kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona
ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek
Başkanlığa saygı ile sunulur.
Burhan
Kuzu
İstanbul
Komisyon
Başkanı ve üyeler
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen
Kütükleri Hakkında Kanuna muhalefet suçunu işlediği iddia
olunan Karabük Milletvekili Mehmet Ceylan hakkında düzenlenen Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair
Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık
Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli toplantısında
görüşülmüştür.
Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate
alarak Karabük Milletvekili Mehmet Ceylan hakkındaki
kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona
ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek
Başkanlığa saygı ile sunulur.
Burhan
Kuzu
İstanbul
Komisyon
Başkanı ve üyeler
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen
Kütükleri Hakkındaki Kanuna muhalefet suçunu işlediği iddia
olunan Kütahya Milletvekili Soner Aksoy hakkında düzenlenen Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair
Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık
Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli
toplantısında görüşülmüştür.
Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate
alarak Kütahya Milletvekili Soner Aksoy hakkındaki kovuşturmanın
Milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine
karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek
Başkanlığa saygı ile sunulur.
Burhan
Kuzu
İstanbul
Komisyon
Başkanı ve üyeler
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu yaralamaya sebebiyet vermek
suçunu işlediği iddia olunan
Kırşehir Milletvekili Mikail Arslan hakkında düzenlenen
Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair
Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık
Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli
toplantısında görüşülmüştür.
Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate
alarak Kırşehir Milletvekili Mikail Arslan hakkındaki kovuşturmanın
Milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine
karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek
Başkanlığa saygı ile sunulur.
Burhan
Kuzu
İstanbul
Komisyon
Başkanı ve üyeler
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Seçim Propaganda Yasağına Aykırı Hareket
suçunu işlediği iddia olunan Kırklareli Milletvekili Ahmet
Gökhan Sarıçam hakkında düzenlenen Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair
Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık
Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19
Mart 2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür.
Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate
alarak Kırklareli Milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçam hakkındaki
kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona
ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek
Başkanlığa saygı ile sunulur.
Burhan
Kuzu
İstanbul
Komisyon
Başkanı ve üyeler
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
298 sayılı Seçim Kanununa muhalefet suçunu
işlediği iddia olunan Zonguldak Milletvekili Fazlı Erdoğan
hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya
hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli toplantısında
görüşülmüştür.
Zonguldak Milletvekili Fazlı Erdoğan Komisyonumuza
yazılı olarak dokunulmazlığının dönem sonuna
ertelenmesi talebini iletmiştir.
Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate
alarak Zonguldak Milletvekili Fazlı Erdoğan hakkındaki
kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona
ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek
Başkanlığa saygı ile sunulur.
Burhan
Kuzu
İstanbul
Komisyon
Başkanı ve üyeler
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
298 sayılı Seçim Kanununa muhalefet suçunu
işlediği iddia olunan Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün
hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya
hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart
2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür.
Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün Komisyonumuza
yazılı olarak savunmasını vermiştir.
Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate
alarak Balıkesir Milletvekili İsmail Özgün hakkındaki
kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona
ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek
Başkanlığa saygı ile sunulur.
Burhan
Kuzu
İstanbul
Komisyon
Başkanı ve üyeler
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görevi ihmal suçunu işlediği iddia olunan İstanbul
Milletvekili Mehmet Sekmen hakkında düzenlenen Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair
Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık
Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli
toplantısında görüşülmüştür.
Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate
alarak İstanbul Milletvekili Mehmet Sekmen hakkındaki
kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona
ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek
Başkanlığa saygı ile sunulur.
Burhan
Kuzu
İstanbul
Komisyon
Başkanı ve üyeler
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
213 sayılı yasaya aykırılık suçunu
işlediği iddia olunan Eskişehir Milletvekili Kemal Unakıtan
hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya
hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart
2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür.
Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate
alarak Eskişehir Milletvekili Kemal Unakıtan hakkındaki
kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona
ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek
Başkanlığa saygı ile sunulur.
Burhan
Kuzu
İstanbul
Komisyon
Başkanı ve üyeler
Muhalefet Şerhi
Karma Komisyonun, kovuşturmanın dönem sonuna
ertelenmesine dair kararına aşağıda yazılı
gerekçelerle muhalefet ediyoruz;
(1) Dokunulmazlıklar
konusunda, 22. Yasama Dönemindeki temel sorun; mevcut Anayasanın 76.
maddesiyle TBMM İçtüzüğünün 131 ve devamı maddelerinin,
düzenleniş amacına aykırı olarak ve çoğunluk
diktasına dayalı bir anlayışla uygulanmasından kaynaklanmaktadır.
Aynı anlayış ve uygulamanın 23. Yasama
Döneminde de devam edeceği görülmektedir.
Bilindiği gibi, TBMM İçtüzüğünün 131 ve müt.
maddelerindeki hükümlere göre;
Karma Komisyon, olayın ve suçlamanın niteliğine
göre; ya dokunulmazlığın kaldırılmasına ya da
kovuşturmanın dönem sonuna ertelenmesine karar verecektir. Elbette bu
değerlendirmeyi yaparken, önüne gelen dosya kapsamını da göz
önünde bulunduracaktır. Dosyanın geldiği safahat,
suçlamanın niteliği gibi hususları genel olarak göz önüne
alıp, keza Anayasanın 76. maddesinde düzenlenmiş olan
Milletvekili seçilme engeli teşkil eden bir suçlamanın söz konusu
olup olmadığını da değerlendirerek; buna göre karar
verecek ve rapor hazırlayacaktır.
Bunu yaparken, bir yargıç gibi davranmamak gerektiği
açıktır. Delillerin tartışmasından özenle
kaçınmak gerekmektedir.
Bu âdil ve objektif yaklaşım içinde hazırlanacak
olan raporun, 2 ayrı sonucu olacaktır.
Karma Komisyon ise, hiçbir objektif ölçü arayışına
girmeden, Hükümet kaynaklı talep ve talimatlar doğrultusunda karar
vermiştir.
(2) 22. Yasama Döneminde,
kişisel kaygı ve siyasi hesaplarla Meclis iradesine tahakküm eden
siyasi iktidarın, aynı anlayış ve uygulamayı bu
dönemde de devam ettirmek istediğini, demokrasi adına endişeyle
gözlemliyoruz. Bu endişe sebebiyledir ki, her zeminde demokrasi ve hukuk
adına, AKP Grubunu uyarmak gereğini duyuyoruz.
Hükümet kaynaklı olarak sürdürülen bu hukuk tanımaz
uygulamalar sebebiyle; Anayasa ve İçtüzük açık bir şekilde ihlâl
edilmektedir.
Hukuka aykırı olan, çoğunluk diktasına
dayalı olan bu yanlış uygulamalar sebebiyledir ki; kişiler
yargılanamamakta, bu durum gelişen süreçte tıkanmalara yol
açmaktadır.
Bu yanlış uygulamalar ve dayatmalar sebebiyle;
kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi mümkün olamamakta ve adli denetim süreci
ihlâl edilmektedir.
Dokunulmazlık kurumu ve keza soruşturma izni
kavramları, Siyasi İktidar tarafından hukuk tanımaz bir
anlayışla yozlaştırıldığı ve kötüye
kullanıldığı içindir ki; TBMM belli bir süreçten sonra
bazı bürokratlar ve kanun kaçakları (58 ve 59. Hükümetler Dönemindeki
Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı gibi) için bir
sığınma mercii haline getirilebilmiştir.
Anılan kişi hakkında, yargı
kararlarını uygulamamaktan dolayı Yargıtay 4. Ceza
Dairesine intikal eden 20ye yakın dosya mevcuttur. Bu dosya
sayısının daha da artacağı
anlaşılmaktadır.
Keza, AKP Mersin Milletvekili Ali Er hakkındaki dosya da
üzerinde önemle durulması gereken bir dosyadır. Anılan
Milletvekili hakkında, oğlunun yol açtığı ve ölümle
sonuçlanan trafik kazasıyla ilgili olayda, sanık konumuna girerek
olayı üstlendiği iddia edilmektedir. Bu çok ağır bir
iddiadır. Bir Milletvekilinin böylesine nitelikli bir iddiayla görevini
sürdürmesi ve zan altında kalması, Milletvekilliği
sıfatı ve TBMMnin saygınlığıyla
bağdaşmaz. Ancak Hükümet kaynaklı talep ve talimatlar
sebebiyledir ki, çoğunluk diktası uygulaması sonucunda, adı
geçen milletvekili de âdil yargılanma hakkını
kullanamamaktadır.
Öte yandan; haklarında zimmet,
dolandırıcılık, çete kurmak, kamu taşıma
biletlerinde kalpazanlık yapmak gibi suçlamalar bulunan Milletvekilleriyle
ilgili yargılamaların yapılamaması; kamuoyunun denetim
yapması ve bilgi alması süreçlerini olumsuz bir şekilde
etkilemektedir. Türkiyenin karanlık suç ilişkileri dönemini
teşkil eden Susurluk ve bağlantılı dosyaların
yargılaması bu yüzden uzun yıllar
yapılamamıştır. Faili meçhul cinayetlerin yoğun olarak
işlendiği bir dönemi kapsayan bu olayların gerçek
boyutlarının ortaya çıkarılmamış olması
sebebiyledir ki;
aradan geçen 8-10 yıldan sonra benzer nitelikte olan Hrant
Dink, Malatya cinayetleri, Rahip cinayetleri ve eylemleri
karşımıza çıkmıştır. Ergenekon ismiyle
adlandırılan, ancak hazırlık tahkikatı
aşamasından itibaren Hükümet sözcüsü medya yapılanmasına
Emniyet tarafından servislerin yapıldığı bir tablo ile
karşı karşıya olduğumuz görülmektedir.
Acz ifade eden ve ibret verici olan bir diğer gelişme
ise;
henüz iddianamesi dahi düzenlenmemiş olan bir
soruşturma; Başbakan ve Kültür Bakanı tarafından, AKP
aleyhine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından
açılan davayla irtibatlandırılabilmiştir.
Böyle bir tablo ve sunuş, demokrasiler için utanç verici
olmanın ötesinde, demokrasinin geleceği bakımından da
endişe vericidir.
(3) Hükümet,
dokunulmazlıklar konusunda sıkışmış
durumdadır. 22. Yasama Döneminde yarattığı hukuk
dışı uygulamalar Hükümeti esir almıştır. Bu
esaret, 23. Yasama Döneminde yeni hukuksuzlukları beraberinde
getirmektedir.
Hükümet, 23. Yasama Döneminde PKK terörü sebebiyle gelişen
toplumsal ve siyasi süreci, popülist bir anlayışla istismar etme girişimi
içindedir.
Çoğunluk diktasına dayalı hukuk tanımaz
uygulamalar 23. Yasama Döneminde, Meclis bünyesinde giderek
tırmanmaktadır.
Gelinen süreçte, kamuoyunda doğmuş olan tepki sebebiyle;
AKP Hükümeti, kendi suçluluğunu ve sorumluluğunu bertaraf edebilmek
amacıyla, bilgi kirliliği ve karartma yaratarak; DTPli
Milletvekillerinin şahsında, dokunulmazlıkların
kaldırılması uygulamasını gerçekleştirmek
suretiyle, kürsü sorumsuzluğuna müdahalenin yolunu açmaktadır.
Böyle bir süreçte, Hükümetin bazı kavramları istismar
ederek bir oldu - bitti, bir emrivaki yaratmak istediği görülmektedir.
Bu girişimlere, demokrasi ve hukuk adına engel
olunması gerekmektedir.
Böyle bir girişim kaçınılmaz olarak, kürsü
sorumsuzluğunun ihlâli sonucunu doğuracaktır. Faşizan
yapılanmayı ve Parti Devleti yapılanmasını
kurumsallaştırma yolunda ciddi bir mesafe sağlayan siyasi
iktidar; bu yolla, yasama sorumsuzluğunun da ihlâli sürecini
başlatacaktır.
Anayasanın 83/2 ve 14. maddesiyle bağlantılı
olan suçlamalar yönünden, TBMM Başkanlığına intikal eden
dosyaların akıbeti hakkında karar verme yetkisi TBMM-Karma
Komisyonuna aittir. Bu süreçte artık geçerli olan irade, Komisyonun
iradesidir. Komisyon, dosya kapsamı ve yukarıda sözü edilen maddeler
çerçevesinde değerlendirmesini yapacaktır.
TBMM Başkanlığına intikal eden bazı
dosyaların, Karma Komisyonda görüşülmesine fırsat verilmeden,
Hazırlık Komisyonu veya TBMM Başkanlığı
aşamasında, Mahkemelerine veya Savcılıklara iade
edilmesini; Karma Komisyon ve Meclisin iradesine müdahale olarak gördüğümüzü
önemle ifade ediyoruz.
(4) Açıklanan sebeplerle;
AKP Grubunun, çoğunluk diktasına dayalı olarak,
keyfi ve sorumsuz bir şekilde tesis ettiği bir Komisyon iradesi söz
konusudur. Demokrasi ve kurallarla böylesine sorumsuz bir şekilde
oynanması kaçınılmaz olarak adalet kavramını
zedelemektedir.
Bu anlatımlarımız çerçevesinde,
dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda ilkeli ve
tutarlı davranılmasının önemini bir kez daha vurguluyoruz.
Hukuk, kurallarla çalışır ve işler. Toptan
veya götürü usulün, hukukta yeri yoktur.
Dokunulmazlıklar konusundaki temel ve objektif ölçü ise,
Anayasanın 76 ncı maddesidir.
Bu madde kapsamında kalan suçlar yönünden ayrım
yapılmadan, yargılama sürecinin devam etmesi gerekir. Çünkü bu suçlar
sübut bulduğu takdirde, nitelikleri itibariyle Milletvekilliği
göreviyle bağdaşmamaktadır. Sübut halinde sürdürülmesi mümkün
olmayan Milletvekilliği görevinin devam etmesinin hiçbir hukuki
açıklaması ve tutarlılığı söz konusu olamaz.
Böyle bir durum, Anayasa ve İçtüzüğün ilgili
hükümlerinin ihlali anlamına gelir.
76 ncı madde ölçütünün dışında kalan suçlar
yönünden ise; dosyası bulunan Milletvekilinin talep ve savunması da
değerlendirilerek, dosya safahatına ve içeriğine göre karar
verilmelidir.
Bu aşamada, diğer kamu görevlilerinin de dokunulmazlıklarının
bulunduğu yolundaki AKP görüşlerini değerlendirmekte yarar
görüyoruz. Önemle ifade ediyoruz; diğer kamu görevlileri hakkında
dokunulmazlık söz konusu değildir. Kamu görevlileri hakkında
soruşturma izni kavramı söz konusudur. Soruşturma izni ilgili
amir tarafından verilmediği takdirde, idari yargı prosedürü
içinde, adli kovuşturma ve yargılama süreci başlayabilmekte,
daha doğrusu yargı denetimi süreci işlemektedir. Bu sebeple,
kamu görevlilerinin dokunulmazlığı değil, belli usul
dairesinde yargılanması söz konusudur.
Nitekim, yakın tarihte rektörler, kuvvet komutanları
görevde iken yargılanmışlar, tutuklu kalmışlar, beraat
etmişler veya mahkum olmuşlardır. Salt bu süreç dahi; AKP
sözcülerinin söylemlerinin gerçeklerle ve mevzuatımızla ilgisi
olmadığını göstermeye yeterlidir. Öte yandan; kamu
görevlileriyle ilgili olarak bu adli sürecin dışında; görev yeri
değişikliği, disiplin uygulamaları ve tazmin
sorumluluğunun varlığı da ayrı bir gerçektir.
Bir kez daha ifade ediyoruz; soruşturma izni kavramı,
görevin mahiyeti gereği uygulanan bir hukuksal durumdur.
En nihayet, soruşturma izni düzenlemesinden Hükümet
rahatsız ise veya gerçekten düzeltilmesine gerek görüyor ise yahut daha
seri hale getirmek istiyorsa; bu yöndeki yasal değişiklikleri her zaman
değerlendirmeye açık olduğumuzu hep ifade ettik. Ancak burada
da, Hükümetin gayri ciddi ve tutarlı olmayan tavrı hemen ortaya
çıkmıştır. Çünkü; Hükümet, soruşturma izni
kavramını ve yetkisini kendi tekelinde tutarak; siyasi ve
kişisel yaklaşımına göre, soruşturma iznini
kaldırmakta ya da reddetmektedir.
Soruşturma izninin kısıtlanması veya
kaldırılması yönünde 22. Yasama Döneminde başta Bursa
Milletvekili Sn. Ertuğrul Yalçınbayır tarafından sunulan
kanun tekliflerinin, AKPnin oylarıyla reddedildiğini de önemle ifade
ediyor ve vurguluyoruz.
Görüldüğü gibi; Hükümet, demokrasi arayışı
içinde olmayıp, dayatmacı bir anlayışla, kişisel
çıkar ilişkileri ve siyasi kaygılarla;
dokunulmazlıkların kaldırılması sürecini toptan bir
anlayışla engellemektedir.
Böyle bir anlayış ve uygulamanın, hukukta ve
anayasada yeri yoktur.
Tüm bu sebeplerle; Hükümet kaynaklı talep ve talimatlar
doğrultusunda, kişisel çıkarlar ve siyasi kaygılarla, TBMM
Karma Komisyonunun AKPli üyelerinin çoğunluk diktası yoluyla tesis
ettikleri erteleme kararına muhalefet ettiğimizi beyan ediyoruz.
Halil Ünlütepe Turgut Dibek Atilla Kart
Afyonkarahisar Kırklareli Konya
Şahin Mengü Ali Rıza Öztürk İsa Gök
Manisa Mersin Mersin
Rahmi
Güner Ali
İhsan Köktürk
Ordu Zonguldak
Muhalefet Şerhi
Dokunulmazlıkların kaldırılması
isteğinin dönem sonuna kadar ertelenmesine dair çoğunluk
kararına muhalefet şerhimiz aşağıda arz
edilmiştir.
Milletvekili dokunulmazlığı birçok modern ülkede
bulunduğu gibi ülkemizde de anayasal bir hukuki müessese olarak yer
almaktadır. Milletvekillerinin görevlerinin niteliği gereği
birçok haksız ve uydurma isnatla karşılaşmaları
muhtemeldir. Nitekim bu nedenle birçok suç tipi bakımından diğer
kamu görevlileri de benzer korumalara sahiptir.
Ancak dokunulmazlıkla amaçlanan esas gaye milletvekillerinin
meclis kürsüsündeki konuşmaları sebebiyle sınırsız
yargılanmazlık güvencesine sahip olmaları yanında esas
itibariyle iftira niteliğinde olacak ithamlardan korunmalarını
temin etmektir. Bugün ise komisyon önüne gelen dosyalardan anlaşıldığı
üzere Sayın Başbakanımız hakkında zimmet, evrakta
sahtecilik, cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak, bazı
bakanlarımız hakkında vergi usul kanununa muhalefet ve yine
partilerinde önemli görevlerinde bulunan bazı milletvekilleri
hakkında sahtecilik, halkı sınıf, ırk, din, mezhep
veya bölge farklılığı gözeterek açıkça tahrik etmek,
ihaleye fesat karıştırmak, kamu kurumlarını
dolandırmak, suçu ve suçluyu övmek gibi ağır toplumca yoğun
antipati duyulan mahkûmiyetleri halinde bırakınız bakan
olmayı milletvekili olmayı kamu görevi bile yapamayacak olan
insanların dokunulmazlık zırhına bürünerek bu müessesenin
istismarına neden oldukları anlaşılmaktadır.
Bu durum kamu vicdanında, demokratik sisteme, siyaset
kurumuna, meclisin üstünlüğüne gölge düşürmekte, derin yaralar
açmaktadır.
Çağdaş demokrasilerde bırakınız mahkûm
olmayı bu tür isnatlarla karşılaşan siyasetçiler ve kamu
görevlilerinin görevden ayrılmaları neredeyse yazısız bir
kural haline gelmiştir.
Dokunulmazlıkların kaldırılma isteğine
AKPli üyeler yargının siyasallaştığı hâkim
savcıların bağımsızlığını
kaybettiği kamu görevlilerinin de dokunulmazlığının
bulunduğu, milletvekillerinin itibarının bu şekilde
korunduğu gerekçeleri ile karşı çıkmaktadırlar. Bu
gerekçelerin hiç birisi gerçekçi bulunmamaktadır.
Her kurum içerisinde hatalar yapıldığı gibi
kasıtlı yanlışlar da yapılabilmektedir.
İşine geldiğinde hukuka saygı talep eden yargı
kararlarını kendisine referans gösteren iktidar hatta zaman zaman ana
muhalefetin bu tavrı bu ülkeye yapılacak en büyük kötülüklerden
biridir. Bu tavrın devamı halinde hakkındaki yargı
kararını beğenmeyen bütün vatandaşlarımıza
yargı siyasallaşmıştır ben bu kararı
tanımıyorum deme imkânı getirecektir ki bu durum kaosa yol
açacaktır.
AKPnin diğer kamu görevlilerinin de
dokunulmazlığı bulunduğu gerekçesi samimiyetten
uzaktır. Bahsedilen kamu görevlilerinin
dokunulmazlığını AKP kaldırmak istemiştir de
engel olan mı olmuştur.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak yukarıda belirtilen
suçlardan yargılanan milletvekillerinin dokunulmazlıklarının
devamı ile meclisin itibarının korunacağını
düşünmüyoruz. Tam tersine bir kurum varsa içindeki sıfatını
istismar edenleri ayıklayarak itibar kazanacağına inanmaktayız.
Bu sayede haklarında uydurma isnatlardan milletvekillerinin
aklanmalarının önü açılmış olacaktır.
Bütün bu nedenlerle MHP olarak dokunulmazlığın
anayasamızda kürsü dokunulmazlığı şeklinde yeniden
düzenlenmesinin yerinde olacağına mevcut hal itibariyle de
haklarında fezleke olan milletvekillerinin
dokunulmazlıklarının kaldırılarak adaletin tecellisine
tevdilerine karar verilmesi gerektiği inancıyla muhalefet
şerhimizi arz ediyoruz.
Rıdvan
Yalçın Metin
Çobanoğlu Osman
Ertuğrul
Ordu Kırşehir
Aksaray
Faruk Bal S. Nevzat Korkmaz Behiç Çelik
Konya Isparta Mersin
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
bilgilerinize sunacağım:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Avrupa Güvenlik ve
İşbirliği Teşkilatı Parlamenter Asamblesi Türk Grubunda,
Tokat Milletvekili Orhan Ziya Direnin istifasıyla boşalan asıl
üyeliğe, CHP Grubunca İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgilin
aday gösterildiğine ve bu konu hakkındaki Başkanlık
Divanı kararına ilişkin Başkanlık tezkeresi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Tokat Milletvekili Orhan Ziya Direnin Avrupa Güvenlik ve
İşbirliği Teşkilatı Parlamenter Asamblesi Türk Grubu
asıl üyeliğinden istifasıyla boşalan üyelik için, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkında 3620 sayılı Kanunun 2. maddesinin (a) fıkrası
uyarınca, CHP Grup Başkanlığınca aday gösterilen
İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgilin üyeliği hususu, TBMM
Başkanlık Divanının 3.10.2007 tarih ve 5 sayılı
Kararını müteakiben Genel Kurulun bilgisine sunulur.
Nevzat
Pakdil
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Vekili
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Komisyondan istifa tezkeresi vardır, okutuyorum:
B) Önergeler
1.- Ankara Milletvekili Mehmet
Zekai Özcanın, Plan ve Bütçe Komisyonu üyeliğinden çekildiğine
ilişkin önergesi (4/54)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Plan ve Bütçe Komisyonu üyeliğinden istifa ediyorum.
Gereğini bilgilerinize saygıyla arz ederim. 27.5.2008
Mehmet
Zekai Özcan
Ankara
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin beş önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
C) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman ve 28 milletvekilinin, inşaat sektöründeki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/200)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Gerekçesini ekte sunduğumuz, ülkemiz ekonomisi için önem
taşıyan inşaat sektörünün sorunlarının tespit edilerek
çözüm yollarının araştırılması ve bunun için
yapılacak yasal düzenlemeler de dahil olmak üzere alınacak
tedbirlerin tespiti için Anayasanın 98'inci İç Tüzüğün 104 ve
105'inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması
açılmasını arz ederiz.
1) İsmet Büyükataman (Bursa)
2) Necati Özensoy (Bursa)
3) Zeki Ertugay (Erzurum)
4) Gürcan Dağdaş (Kars)
5) Ertuğrul Kumcuoğlu (Aydın)
6) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
7) Süleyman Nevzat Korkmaz (Isparta)
8) Atila Kaya (İstanbul)
9) Şenol Bal (İzmir)
10) Kemalettin Nalcı (Tekirdağ)
11) Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar)
12) Osman Ertuğrul (Aksaray)
13) Osman Durmuş (Kırıkkale)
14) Bekir Aksoy (Ankara)
15) Cemaleddin Uslu (Edirne)
16) Muharrem Varlı (Adana)
17) Yılmaz Tankut (Adana)
18) D. Ali Torlak (İstanbul)
19) Akif Akkuş (Mersin)
20) Metin Çobanoğlu (Kırşehir)
21) Münir Kutluata (Sakarya)
22) Cumali Durmuş (Kocaeli)
23) Recep Taner (Aydın)
24) Beytullah Asil (Eskişehir)
25) Mustafa Enöz (Manisa)
26) Hasan Çalış (Karaman)
27) Alim Işık (Kütahya)
28) Ahmet Bukan (Çankırı)
29) Mustafa Kemal Cengiz (Çanakkale)
Gerekçe:
2002 sonrası ekonomik canlanma hareketi, inşaat sektörü
odaklı bir program çerçevesinde uygulanmaya konmuştur. Faizlerin
aşağı çekilip cazip banka kredisi imkânları
oluşturularak faize dayalı bir finansman modeli
oluşturulmuştur. Bu şekilde bir finansman imkânı sektöre
üretici ve alıcı bazında çok ciddi ve plansız bir yönelim
oluşturmuş, sektörle ilgisi olmayıp parası olan herkes
inşaat üretme iddiası ile sektöre girmiştir. Bireyler
ihtiyaçları ve imkânları ötesinde gücünü aşan alımlar
yaparak büyük bir talep oluşturmuştur. Buna kamu
yatırımları ve TOKİ uygulamalarının eklenmesi,
finansman imkânları, arz ve talebin birbirini tetiklemesi ile sektörde
ciddi ve plansız bir büyüme gerçekleşmesine sebebiyet vermiştir.
Plansız da olsa gerçekleşen büyüme hedeflenen ekonomik
canlanmayı görünürde sağlamış ve istihdamı
artırmıştır.
Yükselen her sektörün bir iniş trendine girmesinin
doğallığı yanında 2007 yılı ortalarında
patlak veren ve hâlâ da devam eden siyasi ve ekonomik istikrarsızlık,
ABD'de "Mortgage sisteminin çöküşü, küresel krizin sonucu
akaryakıt ve demir-çelik gibi hammadde fiyatlarının artması
inşaat sektörünü olumsuz etkilemiş, plansız büyüyen sektörü
aynı hızla daralmaya itmiştir.
Gerek resmi kurumlara iş yapan müteahhitler gerekse özel
sektör müteahhitlerinin taahhütleri sektördeki bu fiyat
artışlarından olumsuz etkilenmektedir. Sektördeki bu kötüye
gidiş yalnızca maddi zararlarla atlatılamayacak kadar sosyal
sorunları beraberinde getirecektir. Son altı yılda köyden kente
göç eden tarım işçileri inşaattaki hızlı üretim
sürecinde çalışmış ve kentlerde yaşamaya
başlamıştır. Bahsedilen olumsuzlukların yol
açtığı sektördeki durgunluk, büyüme sürecinde yüksek sayıda
istihdam edilen bu bireyleri işsiz bırakacaktır. Ekonominin
lokomotifi olan inşaat sektöründeki daralma iki yüzden fazla ara sektörü
olumsuz etkileyerek genel ekonominin de daralmasına sebep olacaktır.
Bu dönemde kredi ile gayrimenkul satın alan insanların
düşeceği bunalım sonucu sosyal patlama oluşturacak bir
sürece doğru gidilmektedir. Böylesi bir sonuç toplumda telafi edilemeyecek
büyük yaralara neden olacaktır.
Küresel ve siyasal etkilerle beraber spekülatif olarak da
artmış olan demir fiyatları acilen olması gereken düzeye
indirilmelidir. Bunu sağlamak için demir ve hammadde ithalatında
gümrük vergileri ve KDV'de gerekli düzenlemeler yapılarak ithalat
kolaylaştırılmalıdır. Ancak ithal edilen demirlerin de
kalitesi denetlenmelidir. Türkiye AB Devletleri arasında demir-çelik
üretiminde üçüncü sırada yer alan bir ülke olarak iç piyasadaki
istikrarı koruyacak tarzda ihracat düzenlenmelidir. İnşaat
sektörünün bu tarz spekülatif gelişmelerden gelecekte etkilenmemesi için
ihale yasası ve müteahhit tanımının yeniden
tarifleneceği kanuni düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.
Akaryakıt ve demir-çelik ürünlerine gelen beklenmedik fiyat
artışları nedeniyle fiyat farkı kararnamesi
hazırlanmalı ve inşaat firmalarının zararları
önlenmelidir. Devlet eliyle, yatırım amaçlı alınan
değil barınma ihtiyacından dolayı satın
alınabilecek sosyal konutlar üretilmelidir. Ortaya koyduğu konut
modeliyle sektördeki vatandaşının ürettiği konutlara rakip
oluşturmayacak modeller ve projeler gerçekleştirilmelidir. Yerel
veriler, yerel kaynaklar ve yerel işgücü asla göz ardı edilmemelidir.
Yukarıda belirtilen sorunların tespit edilerek bu
sorunların çözümü için alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla
bir Meclis Araştırması açılması gerekmektedir.
2.- Gaziantep Milletvekili Hasan
Özdemir ve 20 milletvekilinin, Gaziantep ilinin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/201)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Gaziantep'in Teşvik Yasasından
faydalandırılmaması nedeniyle sanayisinde, ticaretinde ciddi
sıkıntılar yaşamaktadır. Kuraklık ve maliyetlerin
fazlalığı nedeniyle çiftçimiz zor durumdadır. GAP ve Barak
Ovası sulama projesinin uzun yıllardır hayata geçirilememesi ve
büyük potansiyele sahip olduğu inanç ve kültür turizmine teşvik
verilmemesi ilimiz adına büyük kayıptır. %6'lık nüfus
artışı da işsizliği, çarpık kentleşmeyi,
eğitim ve asayiş sorunlarını ve sosyal sorunları
beraberinde getirmektedir. Gaziantep ilimizin bu çok acil ve ağır
sorunlarına çözüm üretmek amacıyla Anayasa'nın 98'inci,
İçtüzüğün 104 ve 105inci maddeleri gereğince ekteki gerekçe
doğrultusunda Meclis Araştırması açılmasını
arz ederiz.
1) Hasan Özdemir (Gaziantep)
2) Yılmaz Tankut (Adana)
3) Necati Özensoy (Bursa)
4) Ali Uzunırmak (Aydın)
5) Oktay Vural (İzmir)
6) Süleyman Nevzat Korkmaz (Isparta)
7) Mümin İnan (Niğde)
8) Münir Kutluata (Sakarya)
9) Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar)
10) Süleyman Latif Yunusoğlu (Trabzon)
11) Kemalettin Nalcı (Tekirdağ)
12) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
13) Hasan Çalış (Karaman)
14) Recep Taner (Aydın)
15) Reşat Doğru (Tokat)
16) Mustafa Enöz (Manisa)
17) Cemaleddin Uslu (Edirne)
18) Alim Işık (Kütahya)
19) Zeki Ertugay (Erzurum)
20) Akif Akkuş (Mersin)
21) Erkan Akçay (Manisa)
Gerekçe:
Gaziantep, Güneydoğu Anadolu'nun en büyük, Türkiye'nin 6.
büyük şehridir. Tarımsal alan yetersizliğinden il, sanayi ve
ticarette gelişmiştir. En fazla göç alan illerin başında
gelmektedir. Yıllık nüfus artışı göçlerle birlikte % 6
seviyesindedir. Nüfusu, 2007 nüfus sayımına göre 1.560.023
kişidir.
Gaziantep'te, büyük sanayi işyerleri sayısı Türkiye
toplamının % 4ünü, küçük sanayi işyeri sayısı %
6'sını meydana getirmektedir. İlde 12 milyon metrekarelik 3 adet
Organize Sanayi Bölgesi vardır. İmalat sanayi, gıda, kimya-plastik
sektörü, metal ve makine sanayi, otomotiv ve tarım makineleri vs.
konularında gelişmiş imalata sahiptir.
Devlet desteği olmadan oluşturulan sanayinin
gelişmesi son yıllarda zorlaşmıştır. 1989
yılındaki "Körfez Krizi" ve uygulanan ambargo nedeniyle
1990 yılından itibaren önemli gerilemeler yaşanmış,
1997 Asya krizi ve 2000-2001 krizleriyle Gaziantep'teki ticari gelişme
tersine dönmüştür. Ayrıca, Gaziantep'in "Teşvik
Yasası" dışında kalması, artarak devam eden
sorunlara yenilerinin eklenmesine neden olmuştur. Gaziantep'in
teşvikli kentlerle çevrilmesi ekonomisini kötü etkilemiş, ticaretteki
gelişme durma noktasından gerilemeye doğru gitmiştir.
Teşvik yasası, Gaziantep'in rekabet gücünü ortadan kaldırarak,
teşvikli illerle arasında haksız rekabete yol açmaktadır.
Sanayicilerimiz, Kahramanmaraş, Osmaniye, Adıyaman, Kilis,
Şanlıurfa gibi teşvik kapsamına alınan illere, hatta
Suriye, Mısır gibi ülkelere yatırım yapmaya dolaylı
olarak teşvik edilmiştir.
Gaziantep'teki küçük esnafımız şehir merkezlerinde
sayıları artan süpermarketler ve hipermarketler nedeniyle
sıkıntı içinde olup kredi peşinden koşmaktadır,
fakat alınan kredilerin geri ödenmesinde sıkıntı
yaşanmaktadır.
Gaziantep, yaşanan kuraklık ve maliyetlerin
fazlalığı nedeniyle tarımda sıkıntılar
yaşamaktadır. Kuraklık, ekimi yapılan hububat ürünlerinin
gelişimini engellemiş ve çok büyük verim kaybı meydana getirmiştir.
Bölgemizin yetiştirdiği buğday ve arpada yüzde 90,
kırmızı mercimek de yüzde 65'lik azalma beklenmektedir.
Gaziantep Barak Ovasının sulama projesi 20
yıldır bitirilememiştir. Bu projenin bitirilmesi ile hububat,
fıstık, zeytin ve meyve üretiminde büyük verim artışı
sağlanacaktır. GAP Projesinin tamamlanmaması da ilimiz, bölgemiz
ve ülkemiz adına büyük bir kayıptır.
Gaziantep, Yesemek Açık Müzesi, Zeugma, Antik Dülük Kenti,
Rum Kale, Antep Evleri, Antep Kalesi, hanları, hamamları ve
mutfağı ile inanç ve kültür turizminde önemli bir potansiyele
sahiptir. Gaziantep'in çevresindeki illerle birlikte turizmde
kalkınması, işsizliği ortadan kaldırabileceğinden
teşvikle desteklenmelidir.
Gaziantep'teki hızlı nüfus artışı
çarpık kentleşmeyi, işsizliği ve sosyal sorunlar ile artan
asayiş sorunlarını beraberinde getirmektedir.
Sonuç olarak, çok göç alan Gaziantep, teşvik yasasından
faydalandırılmaması nedeniyle sanayisinde, ticaretinde ciddi
sıkıntılar yaşamaktadır. Kuraklık ve maliyetlerin
fazlalığı nedeniyle çiftçimiz zor durumdadır. % 6'lık
nüfus artışı da işsizliği, çarpık
kentleşmeyi, eğitim, asayiş sorunlarını ve sosyal
sorunları beraberinde getirmektedir. Gaziantep'in bu çok acil ve
ağır sorunlarının, Türkiye Büyük Millet Meclisinde
kurulacak bir meclis araştırma komisyonu tarafından bütün
boyutlarıyla incelenmesi ve alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi hayati önem arz etmektedir.
3.- Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdaroğlu ve 19 milletvekilinin, yoksulluk sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/202)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye'de yoksulluk sınırının ve
yoksulluğun boyutlarının araştırılması,
açlık ve yoksulluk sınırındaki insanların tespiti,
bunlara yapılan yardımların yeniden bir yasal statüye
kavuşturulması, refahın tabana yayılarak yoksulluğun
ortadan kaldırılması için alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla, Anayasamızın 98 ve İçtüzüğün
104 ve 105. maddeleri gereğince bir Meclis Araştırma Komisyonu
kurulmasını arz ve teklif ederiz.
1) Mehmet Serdaroğlu (Kastamonu)
2) Oktay Vural (İzmir)
3) Süleyman Nevzat Korkmaz (Isparta)
4) Osman Ertuğrul (Aksaray)
5) Recep Taner (Aydın)
6) Erkan Akçay (Manisa)
7) Ahmet Orhan (Manisa)
8) Mustafa Enöz (Manisa)
9) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
10) Osman Durmuş (Kırıkkale)
11) İsmet Büyükataman (Bursa)
12) Zeki Ertugay (Erzurum)
13) Cemaleddin Uslu (Edirne)
14) Yılmaz Tankut (Adana)
15) Süleyman Latif Yunusoğlu (Trabzon)
16) Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar)
17) Hasan Özdemir (Gaziantep)
18) Akif Akkuş (Mersin)
19) Hasan Çalış (Karaman)
20) Reşat Doğru (Tokat)
Gerekçe:
Tüm dünyada ve ülkemizde gıda fiyatlarında meydana gelen
anormal artışlar, özellikle toplumumuzun yoksul ve muhtaç
kesimlerinin geçim şartlarını daha da olumsuz duruma
getirmiştir.
Ekonomimizin temelinde "sosyal devlet"
anlayışının terk edilerek, dar ve sabit gelirlilere yönelik
sürdürülen ekonomik politikaların olumsuz etkisi, gıda
fiyatlarındaki artışla daha da net görünür hâle gelmiştir.
Gıda fiyatlarındaki artış küresel bir açlık
tehlikesini doğururken, sürekli artış gösteren işsizlik
ise, fakir fukara ve yoksulun yaygınlaşmasına yol
açmaktadır.
Mayıs 2008 itibariyle dört kişilik bir aile için hesaplanan
açlık sınırı 720 YTL, yoksulluk sınırı ise 2
bin 346 YTL'dir. Aylık net asgari ücret ise 435 YTL'dir. Bu tutar insan
onurunun gerektirdiği harcamanın beş günlük
karşılığıdır.
Ülkemizde özellikle son yıllarda zengin ve fakir
arasındaki gelir uçurumu artarken, kent ve kırsalda yaşayanlar
arasında da gelir farkı büyüyerek açıldı. 2005
yılında Türkiye genelinde açlık sınırında
yaşayanların yüzde 54'ü kırsal kesimde iken, 2006 yılında
bu oran maalesef yüzde 97'ye yükseldi. Günümüzde artık açlık
sınırında yaşam mücadelesi veren
vatandaşlarımızın neredeyse tamamı kırsal
kesimdedir.
Her ülkenin temel dinamiği olan orta direk ülkemizde zor
günler geçirmektedir. Bir başka ifadeyle Türkiye'de orta direk
çökmüştür. Orta direğin çöküşü ise, çeşitli olumsuzlukları
beraberinde getirmektedir. Emeklinin büyük bir bölümü açlık
sınırında, memur, işçi, çiftçi ve esnaf zor
durumdadır. Dar gelirlinin durumu her geçen gün kötüye giderken, aç ve
yoksul sayısı ise her geçen gün daha da artmakta ve
dolayısıyla da bunlara yapılan gıda, yakacak gibi
yardımlar da her yıl katlanarak karşılanmaya
çalışılmaktadır.
Yoksul vatandaşlarımıza yardımcı olmak,
maddi ve manevi destekte bulunmak sosyal devlet olmanın vazgeçilmez
gerekliliklerinden biridir. Yoksul vatandaşlarımıza yapılan
ayni ve nakdi yardımların, insan onurunu zedelemeden, bir düzen ve
statüye bağlı olarak yapılması da ayrı bir öneme
sahiptir.
Türkiye'de yoksulluğun resmine bakılarak; ekonominin
düzeltilmesi için ne yapılması gerektiğine karar verilmesi,
tarımdan kaçan nüfus nedeniyle, kırsal kesimde
insanlarımızın aç yaşamaya mahkum edilmelerinin önüne
geçilmesi, özellikle teşvik sisteminin verimli hale getirilerek üretim
yapan, istihdamı artıran bir ülke haline gelmemiz gerekmektedir.
Ülkedeki, yoksul ve aç sayısının artması ve
bunlara sağlanan yardımlarında yıllar itibariyle
artış göstermesi siyasi iktidarların ya da
başbakanların övünç kaynağı olmamalı, aksine yoksulluk
ve açlığın giderilmesi için ekonomik politikaların hayata
geçirilmesine önem verilmelidir. İnsanlarımız,
hayatlarını ekmeğe-aşa, dolayısıyla yardıma
muhtaç şekilde sürdürmek zorunda bırakılmamalıdır.
Ekonomik yoksulluk içinde bulunan
vatandaşlarımızın temel ihtiyaçlarının
karşılanması için yapılan yardımların da belirli
bir statüye kavuşturularak, yeniden yasal bir zemine oturtulması da
kaçınılamaz bir gerekliliktir. Özellikle Büyükşehirlerde
belediyelerin kaynağının nereden geldiği belli olmayan
yardımları da belirli bir denetime ve yasal bir statüye kavuşturulmalıdır.
Vatandaşı içinde bulunduğu yokluğa muhtaç bırakmak ve
bundan faydalanarak, iradesine ipotek koymak sosyal devlet
anlayışı ile bağdaşmamaktadır.
İşte tüm bu nedenlerle, Türkiye'de yoksulluk
sınırının ve yoksulluğun boyutlarının
araştırılması, açlık ve yoksulluk
sınırındaki insanların tespiti, bunlara yapılan
yardımların yeniden bir yasal statüye kavuşturulması,
refahın tabana yayılarak yoksulluğun ortadan
kaldırılması için alınması gereken tedbirlerin
belirlenmesi amacıyla, Anayasamızın 98 ve İçtüzüğün
104 ve 105. maddeleri gereğince bir Meclis Araştırma Komisyonu
kurulması gerekmektedir.
4.- Kocaeli Milletvekili Nihat
Ergün ve 26 milletvekilinin, CHP Genel Sekreterinin yasa dışı
dinlendiği iddiasının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/203)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemiz, demokratik bir ülkedir. Aynı zamanda bir hukuk
devletidir. Bütün demokratik devletlerde olduğu gibi ülkemizde de
şahısların mahkeme kararı olmadan dinlenmesi kişi
özgürlüğüne bir müdahaledir ve suç teşkil etmektedir. Bu durum asla
kabul edilemeyeceği gibi aynı zamanda demokrasiyi zedeleyecektir. Son
günlerde gündeme gelen CHP Genel Sekreterinin dinlenmesi iddiasının
bütün yönleriyle araştırılması ve varsa
sorumlularının ortaya çıkarılması amacıyla,
Anayasamızın 98 ve İçtüzüğümüzün 104 ve 105. maddeleri
uyarınca Meclis Araştırması açılmasını arz
ederiz.
1) Nihat Ergün (Kocaeli)
2) Bekir Bozdağ (Yozgat)
3) Sadullah Ergin (Hatay)
4) Mustafa Elitaş (Kayseri)
5) Taner Yıldız (Kayseri)
6) Ahmet Aydın (Adıyaman)
7) Mehmet Emin Ekmen (Batman)
8) Abdurrahman Kurt (Diyarbakır)
9) Ayhan Sefer Üstün (Sakarya)
10) Fatih Metin (Bolu)
11) Veysi Kaynak (Kahramanmaraş)
12) Durdu Mehmet Kastal (Osmaniye)
13) Haydar Kemal Kurt (Isparta)
14) Hayrettin Çakmak (Bursa)
15) Mehmet Cemal Öztaylan (Balıkesir)
16) Zeyid Aslan (Tokat)
17) Mustafa Cumur (Trabzon)
18) Cemal Kaya (Ağrı)
19) Ahmet İnal (Batman)
20) Özkan Öksüz (Konya)
21) Mahmut Durdu (Gaziantep)
22) Mustafa Ataş (İstanbul)
23) Faruk Septioğlu (Elâzığ)
24) Cemal Taşar (Bitlis)
25) Nurettin Canikli (Giresun)
26) Mehmet Ocakden (Bursa)
27) Yusuf Coşkun (Bingöl)
Gerekçe:
Bugüne kadar ülkemizde birçok kişi yasadışı
dinlemelerin mağduru olmuşlardır. Yasadışı dinlemelerden
ötürü çok sayıda davalar açılmış, bu konu sürekli
tartışılmıştır. Yasadışı olarak
dinlendiğini öne sürenler arasında siyasetçiler, gazeteciler ve hatta
yargı mensupları bulunmaktadır. Demokratik bir hukuk devleti
olan ülkemizde, geçmişte bu tür olayların yaşanması,
toplumda demokrasiye olan güvenin zedelenmesine yol açmıştır.
Günümüze değin yasadışı dinlemeler sürekli
ülke gündemini meşgul edegelmiştir. Geçmişte bazı yüksek
mahkemelerimiz bu şekilde elde edilen bilgileri hukuka aykırı
yoldan elde edildiği için delil olarak kabul etmemiştir.
Yasadışı dinleme, hem Anayasa hem de insan hakları
ihlalidir. Zira Anayasamız hem kişilerin özel hayatlarının
gizliliğini hem de haberleşme hürriyetlerini güvence altına
almıştır.
İnsanların Anayasa ile güvence altına
alınmış olan haklarının ihlali, hiç kuşkusuz
kabul edilemez. Adalet ve Kalkınma Partisi kurulduğu günden bu yana
hep demokrasiyi, insan hak ve özgürlüklerini kendisine ilke edinmiştir.
Parti programında da bunu dile getirmiş, bunları bir
davranış biçimi haline getirip bu şekilde insan hakkı
ihlallerini ortadan kaldırmayı hedeflemiştir. İnsan
Hakları Evrensel Beyannamesi ve Avrupa insan Hakları
Sözleşmesinin insan hakları alanında getirdiği
standartları uygulamaya geçirmeyi hedeflemiş ve bu yolda çok büyük
mesafeler elde etmiştir.
Yasadışı dinlemeler de bir insan hakkı
ihlalidir. Hukuksuz bir davranıştır. Esasında son 5-6
yıllık döneme baktığımızda
yasadışı dinlemeler konusunda önemli çalışmalar
yapılmış ve bu konu ile ilgili 5397 sayılı yasa
03.07.2005 tarihinde Meclis'te kabul edilmiş ve yürürlüğe
girmiştir.
Yapılan düzenleme ile keyfilikler giderilmiş,
yanlışlıklar önlenmiş ve bunun bir merkezden yönetilmesi,
sadece yargı kararıyla olabileceği düzenlenmiştir.
Son zamanlarda ülkemizde yaşanan ve basına yansıyan
CHP Genel Sekreterinin dinlenmesi iddiaları ile tekrar gündemimize
girmiştir ve bu konuda tartışmalar yapılmaktadır. Bu
konunun ayrıntılı bir şekilde araştırılmasının
ve sonucuna göre gereğinin yapılmasının doğru
olacağı kanaatindeyiz.
Bütün bu nedenlerden ötürü, CHP Genel Sekreterinin kanunsuz olarak
dinlenmesi iddialarına ilişkin Meclis Araştırması
açılmasının gerekli olduğunu düşünüyoruz.
5.- Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına Grup Başkanvekilleri İzmir Milletvekili Oktay Vural
ve Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın, yasa
dışı dinleme ve takip iddialarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/204)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Son günlerde bazı kişi ve kuruluşlar hakkında
"Dinlenme", "İzlenme" ve "Dosya
Oluşturma" yapıldığı iddiaları basında
ağırlıklı bir biçimde yer almaktadır.
Bu konuda hemen her gün yeni bir haber gündeme getirilmektedir.
Güvenlik güçlerinin yanında bazı merkezlerin ve/veya kişilerin,
bazı ileri teknik cihazlar kullanarak çok yaygın "telefon
dinlemesi" veya "ortam dinlemesi" yaptığı ve
yapıldığı yönünde kuşkular artmaktadır.
Anayasa, özel hayatın gizliliği, aile hayatına
saygı, haberleşme hürriyeti gibi temel hak ve özgürlükleri teminat
altına almıştır.
Basında yer alan bu haberler, bu temel hak ve özgürlüklerin
ihlal edildiği, özel hayatın hukuk dışı yollarla
dinlendiği ve gerektiğinde kullanılmak üzere
dosyalandığı yönünde endişeleri geliştirmiştir.
Bu gelişmeler karşısında yeterince tedbir
alamayan AKP Hükümetinin yönetiminde ülkenin hızla totaliter bir
yapıya sürüklendiği, demokratik rejimimizin artık
halkını koruyan ve kollayan değil, halkını gözetleyen,
izleyen ve fişleyen bir şekle büründüğü duygusu
yaygınlaşmaktadır.
Suçla mücadele yapılırken dinleme ve takip
yapılması yöntemleri ve şekli yasalarımızda
tanımlanmaktadır. Buna rağmen, bazı uygulamalarla hukuk
istismar edilerek vatandaşımızın üzerinde yasa
dışı tahakküm ve baskı yaratılmak istendiği
kuşkuları artmıştır.
Bu durum, güven ortamını tamamen sarsacağı,
vahim gelişmelere sebep olacağı hususunda kamuoyunda derin bir
endişe oluşturmuştur.
Anayasa'da tanımını bulan "Özel hayatın
gizliliği" ve "Haberleşme hürriyeti", Demokratik
Parlamenter Rejimin ve İnsan Haklarına dayalı Hukuk Devletinin
geleceği açısından vazgeçilmez bir temel değerdir.
Vatandaşlarımızın vazgeçilmez bu temel hak ve
özgürlüklerini korumak, geliştirmek ve bu alana yönelik tehditleri ve
istismarları önlemek, iktidarlar için en önemli sorumluluk ve görevdir.
Bu konuda alınması gereken yasal tedbirleri
araştırmak TBMM'nin görevidir.
Bu gerekçe ile Anayasanın 98 ve içtüzüğün 104 ve 105
maddesi uyarınca Meclis Araştırması
açılmasını TBMM'de Grubu bulunan Siyasi Partilerden
alınacak eşit sayıda Milletvekili ile bir Meclis
Araştırma Komisyonu kurulmasını arz ve teklif ederiz.
Oktay
Vural Mehmet
Şandır
İzmir Mersin
MHP Grup
Başkanvekili MHP
Grup Başkanvekili
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Sözlü soru önergelerinin geri alınmasına dair bir önerge
vardır, okutuyorum:
B) Önergeler (Devam)
2.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun (6/643) ve (6/648) esas numaralı sözlü sorularını
geri aldığına ilişkin önergesi (4/55)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Gündemin sözlü sorular kısmının 279 uncu ve 284
üncü sıralarında yer alan (6/643) ve (6/648) esas numaralı sözlü
soru önergelerimi geri alıyorum.
Gereğini saygılarımla arz ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
BAŞKAN Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.
Başbakanlığın Anayasanın 82nci
maddesine göre verilmiş iki tezkeresi vardır, ayrı ayrı
okutup oylarınıza sunacağım:
A) Tezkereler (Devam)
2.- İrana resmî ziyarette bulunan
Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız Özaka
refakat eden heyete iştirak etmesi uygun görülen milletvekillerine
ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/451)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Bayındırlık ve İskan Bakanı Faruk Nafiz
Özakın, 12-14 Mayıs 2008 tarihlerinde Tahranda düzenlenen
İskan ve Kentsel Gelişim Konusunda 2. Asya-Pasifik Bakanlar
Konferansına katılmak üzere, 11-15 Mayıs 2008 tarihleri
arasında İrana yaptığı resmi ziyarete, ekli listede
adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun
görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu Kararının sureti
ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
Liste:
İrfan Gündüz İstanbul
Milletvekili
Taner Yıldız Kayseri
Milletvekili
HASAN MACİT (İstanbul) Karar yeter sayısı
istiyorum.
BAŞKAN Karar yeter sayısı arayacağım
efendim.
Tezkereyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.59
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.16
BAŞKAN : Başkan Vekili
Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP ÜYELER: Yusuf
COŞKUN (Bingöl), Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 112nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Başbakanlık tezkeresinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi tezkereyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Tezkereyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, tezkere kabul edilmiştir.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
3.- Azerbaycana resmî ziyarette
bulunan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelike refakat
eden heyete iştirak etmesi uygun görülen milletvekillerine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/452)
28/5/2008
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin,
temaslarda bulunmak üzere bir heyetle birlikte 22-25 Nisan 2008 tarihlerinde
Azerbaycana yaptığı resmî ziyarete, ekli listede adları
yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş
ve bu konudaki Bakanlar Kurulu Kararının sureti ilişikte
gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
Liste:
Abdurrahman Arıcı Antalya
Milletvekili
Ali Güner Iğdır
Milletvekili
BAŞKAN Tezkereyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Tezkere kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bazı sayın milletvekillerinin
izinli sayılmalarına dair bir tezkeresi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım:
4.- Bazı milletvekillerinin
izinli sayılmalarına ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/453)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Aşağıda adları yazılı sayın
milletvekillerinin
hastalıkları nedeniyle hizalarında gösterilen süre ile
izinli sayılmaları Başkanlık Divanının 14
Mayıs 2008 tarihli toplantısında uygun görülmüştür.
Genel Kurulun onayına sunulur.
Nevzat
Pakdil
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
V.
"Rize Milletvekili Bayram Ali Bayramoğlu, 11/02/2008
tarihinden itibaren 22 gün ve 28/04/2008 tarihinden itibaren de 20 gün olmak
üzere toplam 42 gün,"
BAŞKAN Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
"İzmir Milletvekili Tuğrul Yemişci, 12/02/2008
tarihinden itibaren 70 gün,"
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
"Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Kuş,
19/02/2008 tarihinden itibaren 3 ay,"
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
"Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk, 20/02/2008
tarihinden itibaren 20 gün,"
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
"Sinop Milletvekili Kadir Tıngıroğlu,
25/02/2008 tarihinden itibaren 1 ay,"
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
"Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut, 27/02/2008
tarihinden itibaren 67 gün,"
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
"Mardin Milletvekili Gönül Bekin Şahkulubey, 02/04/2008
tarihinden itibaren 23 gün,"
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
"Bayburt Milletvekili Fetani Battal, 04/04/2008 tarihinden
itibaren 40 gün,"
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
"Bursa Milletvekili Necati Özensoy, 05/04/2008 tarihinden
itibaren 22 gün,"
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
"Konya Milletvekili Abdullah Çetinkaya, 09/04/2008 tarihinden
itibaren 20 gün,"
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sivas Milletvekili Osman Kılıç, 18/04/2008 tarihinden
itibaren 94 gün,
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Erzurum Milletvekili Zeki Ertugay, 28/04/2008 tarihinden itibaren
21 gün.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bazı milletvekillerine ödenek ve
yolluğunun verilebilmesi için dört tezkeresi vardır, ayrı
ayrı okutup oylarınıza sunacağım:
5.- Sivas Milletvekili Osman
Kılıçın ödenek ve yolluğunun verilmesine ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/454)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Hastalığı nedeniyle bu yasama yılında
aralıksız iki aydan fazla izin alan Sivas Milletvekili Osman Kılıçın
İçtüzüğün 154 üncü maddesi gereğince ödenek ve yolluğunun
verilebilmesi, Başkanlık Divanının 14 Mayıs 2008
tarihli toplantısında uygun görülmüştür.
Genel Kurulun onayına sunulur.
Nevzat
Pakdil
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
V.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
6.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulutun ödenek ve yolluğunun verilmesine ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/455)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Hastalığı nedeniyle bu yasama yılında aralıksız
iki aydan fazla izin alan Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun
İçtüzüğün 154 üncü maddesi gereğince ödenek ve yolluğunun
verilebilmesi, Başkanlık Divanının 14 Mayıs 2008
tarihli toplantısında uygun görülmüştür.
Genel Kurulun onayına sunulur.
Nevzat
Pakdil
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
V.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
7.- Şanlıurfa
Milletvekili Mustafa Kuşun ödenek ve yolluğunun verilmesine
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/456)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Hastalığı nedeniyle bu yasama yılında
aralıksız iki aydan fazla izin alan Şanlıurfa Milletvekili
Mustafa Kuşun İçtüzüğün 154 üncü maddesi gereğince ödenek
ve yolluğunun verilebilmesi, Başkanlık Divanının 14
Mayıs 2008 tarihli toplantısında uygun görülmüştür.
Genel Kurulun onayına sunulur.
Nevzat
Pakdil
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
V.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
8.- İzmir Milletvekili
Tuğrul Yemişcinin ödenek ve yolluğunun verilmesine ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/457)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Hastalığı nedeniyle bu yasama yılında
aralıksız iki aydan fazla izin alan İzmir Milletvekili
Tuğrul Yemişcinin İçtüzüğün 154 üncü maddesi
gereğince ödenek ve yolluğunun verilebilmesi, Başkanlık
Divanının 14 Mayıs 2008 tarihli toplantısında uygun
görülmüştür.
Genel Kurulun onayına sunulur.
Nevzat
Pakdil
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
V.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu
maddesine göre verilmiş bir önergesi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım:
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- Genel Kurulun 3/6/2008
Salı ve 4/6/2008 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü
soruların görüşülmemesine; 3/6/2008 tarihli birleşiminde
(10/203) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin
görüşülmesine ve bunu müteakiben kanun tasarı ve tekliflerinin
görüşülmesi ile çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine
ilişkin AK Parti Grubu önerisi
03/06/2008
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu, 03.06.2008 Salı günü (Bugün)
toplanamadığından yaptığı toplantıda siyasi
parti grupları arasında oybirliği
sağlanamadığından, TBMM İçtüzüğünün 19 uncu
maddesi gereğince, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel
Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Nihat
Ergün
Kocaeli
AK
Parti Grup Başkan Vekili
Öneri:
Genel Kurulun 3.6.2008 Salı ve 4.6.2008 Çarşamba günkü
Birleşimlerinde sözlü soruların görüşülmemesi,
Genel Kurulun 3.6.2008 tarihli Birleşiminde; 10/203 esas
numaralı CHP Genel Sekreterinin dinlenmesi iddiasının bütün
yönleriyle araştırılması ve varsa sorumluların ortaya
çıkarılması amacıyla ilgili Meclis araştırması
önergesinin görüşülmesi ve bunu müteakiben Gündemin Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmında yer alan işlerin görüşülmesi,
Çalışma saatlerinin,
3.6.2008 Salı günü 15:00-23:00;
4.6.2008 Çarşamba günü 13:00-23:00
5.6.2008 Perşembe günü 13:00-21:00
saatleri arasında çalışmalarını
sürdürmesi,
Önerilmiştir.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lehte ve aleyhte söz
isteyen arkadaşlarımızın sayısı fazla olduğu
için kura çekeceğiz.
Lehte Hasan Macit Bey ve Nurettin Canikli.
Aleyhte de çekiyoruz efendim.
İlk söz, Hasan Macite aittir.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Aleyhte kim
çıktı efendim?
BAŞKAN Kamer Genç ve Tayfun İçli aleyhte.
Sayın Macit, lehte söz istemişlerdir.
Buyurun Sayın Macit. (DSP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika.
HASAN MACİT (İstanbul) - Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; hepinizi şahsım ve Demokratik Sol Parti
adına saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, biraz önce bir karar yeter
sayısı istendi ve Mecliste 139 milletvekili arkadaşın
bulunmadığı tespit edilerek on dakika ara verildi.
Danışma Kurulunun anlaşamaması sonucu Grup
Başkanlığının vermiş olduğu önergede
Meclisin çalışma sürelerinin uzatılması öneriliyor. Buna
katılıyoruz, evet Meclis gerçekten mesaisini gerektiğinde
uzatmalı, gerektiğinde öncelikli, acil olan yasaları veyahut da
araştırma konularını görüşmeli ama bunu
görüşürken de burada yeterli çoğunluğu mutlaka bulundurmalı
diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar, geçen haftalarda da bu Meclisin
çalışma sürelerinin uzatılması sonucu burada zaman zaman
karar yeter sayısı veyahut da toplantı yeter sayısı
bulunamadığı görüldü. Bu Meclisimizin
saygınlığına gölge düşüren hareketlerdir. Burada
sayın iktidar partisi milletvekili 339 tane arkadaşımızın
olduğunu ama burada karar yeter sayısı olarak 139 kişinin
bulunması gerektiğini hepimiz biliyoruz ve biliyorsunuz. O zaman, 339
milletvekili olan bir partinin burada lütfen 139 arkadaşı
bulundurarak yani en alt yasal bir şekilde çoğunluğun
bulundurulması gerekir diye düşünüyorum. Yoksa hepsinin
bulunması, iktidar ve muhalefette olan bütün milletvekillerinin burada
görüşülen, müzakere edilen konularla ilgili katkılarının
konulması en güzel bir çalışma sistemi. Ama hiç olmazsa, asgari
istenen rakamın bulunması gerekir.
Değerli arkadaşlar, biz zaman zaman Türkiyenin lehine
olan yasal düzenlemelere destek oluyoruz ve bu nedenledir ki karar yeter
sayısı istemiyoruz. Ama bunu da istismar ederek burada 20-30
kişiyle eğer yasal düzenlemeler yapılır ve
çıkarılırsa -bu da bizi izleyen kişiler tarafından,
izleyicilerimiz tarafından- bu Meclisin, yüce Meclisin
saygınlığına gölge düşer diye düşünüyorum. Bu
nedenle, burada gerekli çoğunluğun mutlaka ve mutlaka
bulundurulması zarureti vardır. Bunu, sayın grup başkan
vekili arkadaşlarımızın vermiş olduğu önergeleri
Gerçekten bu süreler güzel, uzasın ama burada da yeterli çoğunluk
mutlaka bulunsun.
Biz, eğer her zaman bu karar yeter sayısını
istemiyor isek engellenmesini istemediğimizden dolayı istemiyoruz ama
biraz önce, konuşmayı istediğim için, bunu konuşabilmem
için karar yeter sayısı istedim, bazı
arkadaşlarımız da bu konuda gücendiler. Gücenmesinler. Burada
biz geçen dönemlerde nasıl
çalışıldığını, AKPli milletvekili
arkadaşların burada nasıl muhalefet ettiğini, nasıl
karar yeter sayısı ve toplantı yeter sayısı isteyerek
Meclisi tıkama noktasındaki gayretlerini yaşadık, gördük.
Saygı duyuyoruz ve bizim de bu tür davranışlarımıza
lütfen iktidar partisi saygı duysun diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar, burada grup önerisinde Meclis
araştırması komisyonu kurulması veyahut da Meclis
araştırmasıyla ilgili bir öneri söz konusu. Bunu da
destekliyoruz ama bu öneri bence eksik bir öneridir.
Değerli arkadaşlar, sadece burada söz konusu olan
arkadaşımızın, milletvekili
arkadaşımızın dinlenmesi veyahut da onunla ilgili iddialar
kamuoyunda dolaşmıyor. Bence en önemli bir konu da kamuoyunda
konuşulan, tartışılan Anayasa Mahkemesi Başkan
Vekilinin dinlenmesi veyahut da izlenmesi olayıdır. Niçin bu konu
buraya eklenmiyor?
Bir diğer konu: Bugün eğer gazeteleri
okumuşsanız -ki hepinizin okuduğuna inanıyorum- emniyetten
bir yetkili, 70 milyon insanın cep telefonlarının
dinlendiğiyle ilgili mahkeme kararı
çıkardıklarını, bunun Anayasanın 22nci maddesindeki
haberleşmenin gizliliği esasına dayanarak kamuoyuyla
paylaşmayacakları garantisini vererek bu kararı çıkardıklarını
söylüyor.
Değerli arkadaşlar, bunları gerçekten Türkiye Büyük
Millet Meclisinin enine boyuna
araştırması gerekir. Kamuoyunu tatmin etmek adına,
kamuoyunda bu tartışmaların selameti, doğruluğu
adına ve birtakım zan altında kalmaları önlemek adına
bunun tartışılması gerekir. Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkan Vekili Arkadaşımızın vermiş olduğu
önergede bu detaylar yazılmış. Gelin onu da bu önergeyle
birleştirerek geniş bir araştırma isteyelim ve bu konu
geniş bir şekilde araştırılsın. Sadece bir olaya
bağlı olarak kalınmasın ve detaylı bir
araştırma, kamuoyunu tatmin eden bir araştırma komisyonu
kuralım ve bu arkadaşlarımız çalışsın, bize
kamuoyundaki bu tartışmalarla ilgili kamuoyunu tatmin edecek, bizleri
tatmin edecek gerekli sonucu açıklasınlar diye düşünüyorum ve bu
nedenle buradaki araştırma komisyonuyla ilgili olan öneri eksiktir
diyorum. Daha geniş, daha detaylı bir komisyonun kurulması
gerekir.
Değerli arkadaşlar, sabahleyin haberleri izlerken
Sayın Maliye Bakanının bir açıklaması gözüme
takıldı. Sayın Maliye Bakanı, esnaflarla ilgili vergi
indirimi yapacağını, iyileştirme yapacağını
söyledi. Teşekkür ederiz kendisine ama arkasından devam etti, leasing
usulü uçak alan esnaflara KDVnin yüzde 1e indirilmesini söyledi.
Değerli arkadaşlar, acaba Türkiyede leasing usulüyle
kaç tane esnaf uçak almaktadır? Eğer esnaflarla ilgili bir
iyileştirme, bir vergi iyileştirmesi düşünülüyorsa, bugün kepenk
kapayan esnaflarımızın durumunun iyileştirilmesi gerekir.
Bugün küçük esnaflarımızın yaşadığı
sıkıntıları, yaşadığı sorunları
çözme adına bir iyileştirme yapılması gerekir. Üst düzeyde
veyahut da çok elit bir kısmın yararlanacağı bir
düzenlemenin kamuoyuna âdeta tüm esnafların yararlanacağı
şekilde bir iyileştirme olarak sunulması kamuoyunu yanıltmadır,
kandırmadır diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar, bugün Türkiyede
esnaflarımız siftah edemeden dükkân kapamaktadır ve gerçekten
sorunları çok büyüktür, masraflarını dahi
çıkaramamaktadır ve bu nedenle esnaflarımız kepenk indirmektedir.
Esnaflarımızın sorunlarını çözmek için,
iyileştirme yapmak için esas sıkıntıda olan esnaflarla
ilgili düzenlemelerin yapılması daha sağlıklı olur,
daha yararlı olur, kamuoyunu tatmin eder diye düşünüyorum. Yoksa üç
beş firmanın alacağı uçaklardaki KDV indirimi çok fazla bir
iyileştirme, rahatlama getirmeyecektir diye düşünüyorum. Bunun
arkasından da düşünmeden edemiyorum: Acaba Sayın Maliye
Bakanının oğulları uçak işine mi girecek diye de
kaygılanmıyor değilim çünkü geçmişte bir gıda ile
ilgili KDV indirimlerinde bu tür olaylara rastlamıştık.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Yumurta, yumurta
Mısır
HASAN MACİT (Devamla) Değerli arkadaşlar, bir
diğer konu: Gerçekten grup önerisindeki bu Meclisin çalışma
saatlerinin uzatılması doğru. Ama bazı konular, bazı
doğrular da var:
Sayın Dışişleri Bakanımız, Avrupa
Parlamentosu Dışişleri Komisyonunda yaptığı bir
görüşmede Türkiyede sadece gayrimüslim azınlıklar değil
Müslüman çoğunluk da dinî özgürlükleriyle ilgili sorunlar
yaşıyor. diye bir açıklama, Türkiye'nin dışında,
Türkiye'nin yönetimiyle ilgili, bir jurnallemeyle ilgili bir söz sarf
etmiştir. Sayın Dışişleri Bakanımız bunu
niçin söylemiştir, neden söylemiştir bilemiyorum ama Sayın
Dışişleri Bakanımızın bu konuyla ilgili bir
açıklama yapması gerekir diye düşünüyorum ve Türkiyeden, Türk
milletinden özür dilemesi gerekir diye düşünüyorum. Bugün Türkiyede dinî
inançlarını yerine getirmeyle ilgili acaba Sayın
Dışişleri Bakanının bir kaygısı, bir tespiti
mi vardır?
Değerli arkadaşlar, eğer Afganistandaki
Talibanın uygulamak istediği dinî inançları yerine getirmeyle
ilgili, sistemle ilgili bir benzetmesi söz konusuysa diyecek bir şey yok.
Ama bugün Türkiyede Ben Müslümanım diyen İnancımın
gereği ibadetimi yapıyorum ve şu şekilde
yapacağım diyen hiçbir Müslüman yurttaşımıza bir
engelleme söz konusu değildir. Eğer varsa bir engelleme
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) Marsta mı
yaşıyorsun sen? Orada öyle istediğin gibi
konuşamazsın.
HASAN MACİT (Devamla) Sayın Milletvekili, kürsü
burada
BAŞKAN Lütfen
HASAN MACİT (Devamla) Sayın milletvekili, kürsü
burada, varsa bir düşüncen, gelir burada açıklarsın, oradan
sataşmayla olmaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) Milletin önünde öyle
istediğin gibi konuşamazsın.
BAŞKAN Dinler misiniz Sayın Milletvekili.
Sayın Macit, son dakikanızı veriyorum. Lütfen
konuşmanızı tamamlayın. Biraz önerge üzerinde
konuşsanız daha iyi olur efendim.
Buyurun.
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) Önerge üzerinde
konuş.
HASAN MACİT (Devamla) Ben, önerge üzerinde konuşuyorum
ve önergenin lehinde olduğumu, önergeye Meclisin çalışma
saatlerinin uzatılmasıyla ilgili destek olduğumu söylüyorum.
Ama, bunun yanı sıra, Türkiye sınırları
dışında söz sarf eden Sayın Dışişleri Bakanının
sarf ettiği sözleri Türk kamuoyuna açıklaması, niçin böyle
yapıldığını söylemesi gerektiğini de bir
milletvekili olarak buradan, kürsüden söylüyorum.
Kürsüden bir milletvekili kendi düşüncelerini ifade etmek
durumundadır. Siz Her şeyi söyleyemezsiniz. diyorsunuz, siz her
şeye baskı yapıyorsunuz.
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) Ağzına
geldiği gibi konuşamazsın!
HASAN MACİT (Devamla) - Ama, ben ağzımdan
çıkanı biliyorum. Bildiğim için de böyle konuşuyorum.
Değerli arkadaşlar, siz özgürlükler diye, demokrasi diye
baskı sisteminizi götürürseniz
Dün Flash TVde bir programı
kaldırttınız. Niçin
kaldırtıldığının kamuoyuna açıklanması
ve kamuoyunun bilmesi gerekir. Acaba, o vatandaşın orada sarf
ettiği sözlerden dolayı mı kaldırıldı, Türk
kamuoyunun bilinçlendirilmesi yönündeki kaygılardan dolayı mı
kaldırıldı, Türk kamuoyunun bunu bilmesi gerekiyor.
Hepinize saygılar sunarım. (DSP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Macit.
Önerinin aleyhinde, Tunceli Milletvekili Kamer Genç.
Sayın Genç, buyurun.
Süreniz on dakikadır.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Meclisin çalışmasıyla ilgili olarak AKP
Grubunun düzenlediği grup önerisi üzerinde aleyhte söz aldım.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, tabii ki, Meclisin
çalışması gerekli. Ama, on saat Meclis çalışamaz.
Yani, bir kanun çıkarıp da bu Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kurulunda, çıkan kanunları kaç tane milletvekili arkadaşımız
biliyor? Mahiyetini
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Hepsi biliyor.
KAMER GENÇ (Devamla) Sen Grup Başkan Vekilisin, sen bile
bilmiyorsun. Her yerde seninle tartışabilirim Mustafa Elitaş,
tamam mı.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Ben bir şey söylemedim.
BAŞKAN Lütfen, laf atmayın; dinler misiniz efendim.
KAMER GENÇ (Devamla) Yani, ondan sonra, senin
çıkardığın kanunlarla gel televizyonlarda seninle
tartışalım ve bilmiyorsun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Ne
yaptığını bilmiyorsun. Ağzından çıkanı
bilmiyorsun, ben söylemedim. Kime ne yapacağını bilmiyor,
şaşırmış.
KAMER GENÇ (Devamla) -
Üstelik de buraya devletin aleyhinde bu devleti trilyonlarca lira zarara
sokan korsan önergeleri son anda veriyorsun.
BAŞKAN Yani,
Sayın Genç deyince doğru mu oluyor yani; doğru değil ki.
Dinleyin şimdi. Dinleyin, lütfen dinleyin.
KAMER GENÇ (Devamla) Ve devletin maliyesini iflasa getiren grup
başkan vekillerinden de sensin.
BAŞKAN Sayın Genç, karşılıklı
konuşmayalım.
KAMER GENÇ (Devamla) - O
son zaman, geçen hafta verdiğiniz o dövizle yapılan ihalelerden hangi
müteahhitler lehine verdiğiniz o önergelerde hangi müteahhitlerin ne kadar
para alacağını sonra çıkaracağız,
irtibatları da tespit edeceğiz, bunları da bilesiniz.
Şimdi, değerli milletvekilleri, gerçekten bu
Parlamentoda yani en fazla bakın, ben Danışma Meclisi
üyeliğinde çalıştım. Ama bu Parlamentoda üzerimde
hissettiğim baskıyı hiçbir yerde hissetmedim. Ben kürsüye
çıktığım zaman asker yönetime karşı da çok sert
eleştiriler yaptım. Ama, burada çıkıyoruz,
düşüncelerimizi söylüyoruz. Sizin arkadaşlarınız da zaman
zaman karşımıza çıkıyor, tehdit ediyorlar.
Bakın, ben tehditlere pabuç bırakacak bir insan
değilim, onu bilesiniz ve benim arkamda Tunceli halkı var ve benim
arkamda kamuoyu var. İsterseniz denersiniz, onu da bilesiniz.
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) Değmez
KAMER GENÇ (Devamla) Onun için, yani ben tehdide gelen bir insan
değilim. Bunu bilesiniz. Siz dürüst çalışın, ben de sizin
dürüstlüğünüzü çıkıp burada öveyim ama her hareketinizde bir
suistimal var. İşte, gazetede bugün yazıyor. Karakoçan
Kaymakamı orada kız öğrencilere vasıta tahsis etmiyor ve
onu söyleyen Elâzığ Milletvekili -kendisine saygılar sunuyorum-
Feyzi İşbaşaran Bey müdahale ediyor. Yahu Sayın
Milletvekilim, bunlar Alevi diyor. Yani, işte kaymakamlarınızın
Ve bu İçişleri Bakanı da bu kaymakamı koruyor.
ASIM AYKAN (Trabzon) Bölücülük yapıyorsun.
KAMER GENÇ (Devamla) Bakın beyler, bu Parlamentoda
bölücülük yapmayan tek insan benim.
ASIM AYKAN (Trabzon) Sensin, sen.
KAMER GENÇ (Devamla) - Ben mümkün olduğu kadar, Türkiye
Cumhuriyeti devletinin bölünmez bütünlüğünü savunan ve burada hiçbir zaman
bölücülük yapmak istemeyen benim.
ASIM AYKAN (Trabzon) Söyledin demin!
KAMER GENÇ (Devamla) Ama maalesef siz bölücülüğün
daniskasını yapıyorsunuz.
ORHAN KARASAYAR (Hatay) Sen yapıyorsun!
KAMER GENÇ (Devamla) Bolu Valisini niye görevden
aldınız? Alevi olduğu için görevden aldınız.
BAŞKAN Sayın Genç, bakar mısınız?
KAMER GENÇ (Devamla) Size bir tek örnek vermek istiyorum.
BAŞKAN Sayın Genç, niçin söz aldınız siz?
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, Parlamento
çalışmalarıyla ilgili.
BAŞKAN Lütfen
Hayır, Parlamentoyla ilgili değil.
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, Parlamentoyu ilgilendiriyor.
BAŞKAN Hükûmetin icraatları, onların
hesabını Hükûmet verecek, Hükûmet verir efendim.
KAMER GENÇ (Devamla) Sayın Başkan, şimdi,
bakın, bunlar
Ben bu vesileyle konuşacağım yani.
BAŞKAN Hayır, siz öneri üzerinde söz
aldınız, öneri için
KAMER GENÇ (Devamla) Parlamento bugün
Eğer Hükûmet bu
memlekette ayrımcılık yapıyorsa, birtakım
öğrenciler Alevi olduğu için kamu hizmetlerinden mahrum ediliyorsa
çıksın desin ki, ben bunu böyle yapmadım.
Ben size sormak istiyorum: Hükûmetiniz zamanında, efendim,
üst bürokratlığa getirdiğiniz bir tane Alevi inançlı
müsteşar var mı? Yani, bir tane vali vardı herhâlde, onu da
aldınız.
LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) Mezhep
kışkırtıcılığı yapıyor!
BAŞKAN Dinleyelim efendim.
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi, bakın değerli
milletvekilleri, şimdi, burada ben halkın temsilcisiyim,
milletvekiliyim. Burada düşüncelerimizi söylüyoruz. Bizi burada baskı
altında tutarak, laf atarak bizi susturamazsınız.
LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) Türk devletinin valisi
değil. diyorsun!
KAMER GENÇ (Devamla) Size müşahhas örnek veriyorum efendim,
müşahhas örnek veriyorum.
Şimdi, getirdiniz, GAPla 3 milyon 800 bin kişiye
iş bulacağız
Bundan daha büyük bir yalan olur mu yahu?
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Bulundu, bulundu!
KAMER GENÇ (Devamla) Bakın, benim ilim de Tunceli. Allah
rızası için gidin, bir nahiye yolu asfalt değil. Hiçbir,
doğru dürüst hizmet gelmiyor. Yani, efendim, köy
yollarımızın hâli ortada, gelen paralar ortada.
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce)
Çalışmıyorsun demek ki! Hiçbir şey yapmıyorsun!
KAMER GENÇ (Devamla) Ben ne çalışacağım
yahu? Ben ne çalışacağım?
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) Ne demek Ne
çalışacağım? Burada car car car
konuşacağına git iline hizmet et!
KAMER GENÇ (Devamla) Hükûmet sizsiniz, altı senedir
oradasınız ve bu Hükûmetten hizmet bekliyorum.
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) Hizmet et o zaman!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
KAMER GENÇ (Devamla) Kendi ilinize getirip de katrilyonlar
vereceğinize
Ben Rizeye yapılan yatırımla Tunceliye
yapılan yatırımları mukayese etmek istiyorum.
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) Ne
yatırımı!
KAMER GENÇ (Devamla)
Buyurun, siz, ben
Rize milletvekili bir gün, televizyon kanalında
geçen konuşurken 800 trilyon lira nasıl orada yatırım
yapıldığını anlattı.
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) Car car car burada
öteceğine gidip ilinde çalışsana!
KAMER GENÇ (Devamla) Ben de kendi ilimde birtakım
yatırımlar yapılmasını istiyorum.
Dolayısıyla burada
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) Geziyorsun, beş
yıldızlı otellerden indiğin yok aşağıya!
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, yarası olan gocunur.
BAŞKAN Sayın milletvekili, lütfen
Böyle bir usul yok.
Dinler misiniz. Cevap verirsiniz siz.
KAMER GENÇ (Devamla) Eğer dürüst çalışılsa,
memleketin birliğine ve bütünlüğüne uygun hareket edilse ondan sonra
böyle hareket edilmez.
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) Öneriyle ilgili
konuşsun Sayın Başkanım.
BAŞKAN Cevap verirsiniz efendim.
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) Zaman israfı
yapıyor Sayın Başkanım, Meclisin zamanını israf
ettirmeyin!
KAMER GENÇ (Devamla) Değerli milletvekilleri, ben
İçişleri Bakanından bu Karakoçan Kaymakamı hakkında ne
işlem yaptığını öğrenmek istiyorum. Daha
Karakoçan Kaymakamı zihniyetinde belki onlarca, yüzlerce kaymakam var
çünkü bunlar, gücünü, sırtını bu zihniyetteki Hükûmete
dayamışlar da onun için.
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) Hangi zihniyet?
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi, efendim,
Dışişleri Bakanı Ali Babacan diye
Geçen, burada biraz
konuştum, dedim ki: Muhakkak Avrupa bakanları, bunu yılın
dışişleri bakanı seçer. Herhâlde yakında ödüle de
layık görürler.
OKTAY VURAL (İzmir) Busha söyle, Busha!
KAMER GENÇ (Devamla) - Şimdi bakın, bunları iyi
anlamanız lazım. Eğer siz, bu memleketi dışarıda
kötüleyen insanlara karşı
Eğer bu insanları metheden
kişiler Avrupalılar tarafından tutuluyorsa, demek ki bu
Türkiye'nin lehine olan bir davranış biçimi değildir.
Şimdi, gazeteler yazıyor: Diyanet İşleri
Başkanlığı, Müslümanlığı yeniden yorumlayan
bir sistem getiriyor. Bunu biri çıksın söylesin. Yani, bunlar önemli
şeyler. Yani İslamı modern esaslara göre yorumlayan bir yorum
getiriyor. Şimdi, dünkü gazetelerde vardı. Abdullah Gülün 1995 yılında
verdiği beyanat var, diyor ki: Efendim, İslamı cami içinde
hapsetmeye çalışıyorlar. Hâlbuki bu millet, İslamı
bütün hayatında yaşamak istiyor. Bunun anlamı ne? Yani, bunun
anlamı ne? Sokakta benim giyimim
diyor
Git, işte, Suudi Arabistan
Kralı gibi giyin, Kuveyt Kralı gibi giyin; o uzun entarileri giy,
çık. Yani, yalnız hanımların başını örtmekle
bir yere varılmaz ki
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Entari sana
yakışır! Çok güzel olur, sen giyin! Sana yakışır,
sana!
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, birileri başlarını
örtüyor ama gidip bir başka cumhurbaşkanlarının koluna
giriyorlar. Birileri başlarını örtüyorlar ama gidip de
Yunanistan Başbakanına kendisini öptürüyorlar. Ben anlamıyorum.
Böyle bir anlayış biçimini
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) Sen anlamazsın!
KAMER GENÇ (Devamla) -
ben anlamadım arkadaşlar. Böyle
bir şey olur mu yani?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Anlasan
şaşırırdık zaten!
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi bakın, işin
esasına da geleyim. Bakın, şimdi, yani burada bir
araştırma önergesi verilmiş. Araştırma önergelerinin
ne olduğunu biliyoruz. Araştırma önergelerinin amacı, bu
işi sürüncemeye bırakmak.
BAŞKAN Gündeme geldiniz
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi, bunun en etkili şeyi
Şimdi arkadaşlar, bakın, gazeteler yazıyor, siz de
bunların hepsini çok iyi biliyorsunuz. Şimdi, en etkili dinleme
aracı, bugün, örgütü, Başbakanlıkta kurulmuştur.
Başına da bir tarikat liderinin adamı getirilmiştir. Bunu,
hepsi de yazıyor bunu.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Mahkeme kararı var.
KAMER GENÇ (Devamla) Ondan sonra, şimdi, bugün gazete yine
yazıyor.
MEHMET OCAKDEN (Bursa) Ayıp, ayıp! Çok ayıp!
KAMER GENÇ (Devamla) - Bakın, 2007 seçimlerinde bir mahkemeye
başvuruluyor, Efendim, cumhurbaşkanı ile milletvekili
seçimlerinde anormal olaylar olur, dinleme kararı
Bütün Türkiyede kamu
hizmetleri hariç, bütün Türkiyeyle ilgili dinleme kararı
alınıyor. E peki, dokuz ay geçti, niye bu dinleme kararını
kaldırmıyorsunuz, niye? Adalet Bakanı hani nerede? Yargıya
Dam üstünde saksağan, vur beline kazma. diyen bir kişinin zaten
kişiliği de belli, ortada. Dolayısıyla, o zaman
kaldırın bunu! Niye yani
Bugün yine gazetenin birisinde yazdığına göre,
tabii, efendim, güya jandarmanın istihbarat yapması, dinlemesi
kaldırılmış da, polisle MİTin
kaldırılmamış.
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) Bak öyle her gazetenin
yazdığına itimat etme, sonra Önder Savın durumuna
düşersin. Sen suyunu iç, bir an önce ayrıl kürsüden.
ŞAHİN MENGÜ (Manisa) Bak, burada olmayan adamlara laf
atmayacaksın!
KAMER GENÇ (Devamla) Bunlarla kimler bunu şey ediyor
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) Bak aynı duruma
düşersin sonra, öyle her gazetenin haberine şey yapma.
BAŞKAN Sayın Kaşıkoğlu, lütfen
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi, bakın, burada işte
Hükûmet sıraları bomboş, kimse yok. Bu Hükûmet, maalesef
Parlamentoya saygısını kaybetmiş, enerjisini
kaybetmiş, çalışma azmini kaybetmiş bir Hükûmet. Memlekette
her gün bir skandal oluyor ve her bir gün skandal açıklanamıyor. Bu
Türkiye Cumhuriyeti devletinin bu duruma düşürülmemesi lazımdı
ve dolayısıyla bu durumla
Yani bunu ben size, bunları ikaz
edesiniz diye söylüyorum. Yoksa iktidar sizsiniz, yarın öbür gün kimin
başına ne geleceği belli olmaz. Türkiye çok ciddi
sıkıntılar içindedir, vatandaş büyük bir korku içindedir,
bir yanda ekonomik sıkıntı had safhadadır, bir yanda da can
güvenliği, mal güvenliği diye bir şey
kalmamıştır. Ama sizin bütün kafanızdan geçen, işte bu
Atatürkün kurduğu eserleri ortadan yok edip yerine Osmanlı
eserlerini getirmek.
Çankaya Köşkünü niye acaba
O 30 trilyon lirayla Çankaya
Köşkü niye birdenbire yıkılıp da değiştiriliyor?
Herhâlde oradaki Atatürkün izlerini kaybetmek için yapılıyor,
başka ne için yapılıyor?
ASIM AYKAN (Trabzon) Kamer Bey, etme!
KAMER GENÇ (Devamla) Niye acaba Dolmabahçe Sarayındaki
eşyalar getiriliyor Köşke konuluyor? E tabii, Osmanlının
oradaki şeylerini buraya taşıyıp
Hâlâ sizin içinizdeki
bazı zihniyetler, bu Atatürkün getirdiği çağdaş, laik,
Türkiye Cumhuriyetini benimsemediniz, özümsemediniz.
ASIM AYKAN (Trabzon) Akla ziyan, akla ziyan!
KAMER GENÇ (Devamla) - Her vesileyle bunu değiştirmek
için, bununla mücadele etmek için mücadele veriyorsunuz. Şimdi, bu kimseye
bir fayda getirmez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Konuşmanızı tamamlar
mısınız.
KAMER GENÇ (Devamla) Tamam efendim.
Bu Türkiye Cumhuriyeti devleti hepimizin devletidir. Akıl ve
mantığın yolu birdir. Eğer bir Tayyip Erdoğan,
Başbakanlık makamını kullanarak, kendi damadının
olduğu şirkete 750 milyon dolar para verdiriyorsa, eğer kendi
damadının şirketine gidip de Katardan 350 milyon dolar -o
paranın da kime ait olduğu belli değil, acaba Türkiyeden giden
kara para mıdır veyahut da özelleştirmelerden oraya
kaçırılan paralar mıdır?- o paralarla alınıyorsa
sizin, sorumluluk duygusu olarak, evvela grupta bunun hesabını
sormanız lazım. Siz eğer grubunuzda bunları
soramazsanız biz bu halkın temsilcileri olarak Genel Kurulda
soracağız.
FATİH ÖZTÜRK (Samsun) Sana hesap soracağız, sana!
KAMER GENÇ (Devamla) Siz zannediyorsunuz ki bugünler hep böyle
gider. Bugünlerin sonu sizin için felakettir, onu bilesiniz. Halkının
hakkını sormayan insanların sonu hiçbir zaman selamet
değildir.
Şimdi bana laf atabilirsiniz, ben bir tek kişiyim,
bağımsızım, ama ben halkın sözüyüm, halkın
sesiyim. Onu bilmenizi istiyorum. (AK Parti sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FATİH ÖZTÜRK (Samsun) Halk sana lanet okuyor, lanet!
KAMER GENÇ (Devamla) Gücünüz varsa gelin halkın
karşısına gidelim.
BAŞKAN Konuşmanız tamamlandı, süreniz doldu
Sayın Genç.
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) Haydi, haydi, haydi!
KAMER GENÇ (Devamla) Taksimde yürüyelim, bakalım halk
sizin yüzünüze nasıl bakar, göreceğiz. (DSP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Genç, lütfen kürsüyü terk eder misiniz.
FATİH ÖZTÜRK (Samsun) Millet sana lanet okuyor, lanet!
BAŞKAN Önerinin lehinde, Giresun Milletvekili Nurettin
Canikli.
Sayın Canikli, buyurun efendim. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; AK Parti grup
önerisinin lehinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Grup önerimizde, bu hafta Meclisin çalışma saatleri ve
çalışma içeriği konusunda önerimiz var. İnşallah biraz
sonra oylayacağız ve yüce heyetin tasvibine sunacağız.
Tabii, değerli arkadaşlar, bu kürsüden önemli
konuşmalar yapılıyor ve gerçekten zaman zaman, çok
saygıdeğer milletvekili arkadaşlarımız çok katkı
sağlayıcı görüşlerini ifade ediyorlar. Bunlar elbette takdire
şayan, elbette onlara saygı duyuyoruz. Ama zaman zaman da içinde
zerre kadar zekâ kırıntısı bulunmayan, içi boş,
anlamsız, saçma sapan, tahrik edici konuşmalar yapılıyor.
Bunları, tabii, milletimiz izliyor. Bunları milletimiz
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan
Sayın Başkan
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Takdiri elbette
millete bırakıyoruz.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
çok özür dilerim
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Her şeyden önce,
burada, bir kişinin, herhangi bir grubu ya da kişiyi itham edebilmesi
için elinde somut delil olması lazım.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Hiçbir parlamenter,
orada konuşurken içinde zekâ kırıntısı yoktur
diyemez! Böyle bir şey olamaz!
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) - Partiyi itham ediyor.
BAŞKAN Kimseyi itham etmedi efendim, itham etmedi kimseyi.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Somut deliller
çerçevesinde konuşması gerekir
BAŞKAN Sayın Canikli, devam eder misiniz efendim.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Böyle bir şey
olamaz!
CANAN ARITMAN (İzmir) Sözünü geri alması lazım.
BAŞKAN Demin kalkmadınız, Sayın Genç
konuşurken hiç müdahale etmediniz, hemen ufak bir şeyde müdahale
ediyorsunuz.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) -
ve somut delil
olmadığı hâlde sadece karalama amacıyla
BAŞKAN Dinleyelim efendim. Varsa sözünüz, sonra
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Müdahale edin efendim,
hakaret içeren bir söz söyleyemez burada.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) -
tahrik etmek
amacıyla, bu Meclis çalışmalarını sabote etmek
amacıyla
BAŞKAN Duyamıyorum sizi, her kafadan
konuşuyorsunuz.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) -
çıkıp burada birtakım
konuşmalar yapıyorsa, bu, gerçekten, en hafif ifadeyle
ahlaksızlıktır! Eğer bir iddianız varsa gelin ispat
edin milletin kürsüsünden. Soyut şeylerle kimseyi itham edemezsiniz!
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Hangi soyut şey?
Söylenenlerin hepsi doğru.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Bakın,
şimdi, biraz önce burada ifade edildi. Bir örnek vereyim.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Ona buna geri
zekâlı demeye hakkın yok senin!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Dinleyin
arkadaşlar, ifade edeyim. Biraz önce
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) Önce Meclise
saygılı ol! Terbiyesiz herif!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Müsaade ederseniz
ifade edeceğim size.
CANAN ARITMAN (İzmir) Milletvekiline saygılı ol!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Diyor ki: Efendim,
kısa bir süre önce, Meclisimiz
Biliyorsunuz, müteahhitlerle ilgili
sıkıntılar var. Bunu hepimiz biliyoruz. Diğer partilerin de
desteklediği, en azından bazı partilerin desteklediği,
özellikle demir fiyatları, çimento fiyatlarıyla ilgili yüksek
artıştan, dışarıdan kaynaklanan yüksek artış
nedeniyle zora giren bu insanların sıkıntılarını
gidermek amacıyla burada bir düzenleme yapıldı. Çıktı
burada, bu düzenlemeden yola çıkılarak, AK Parti Grubu hedef
alınarak
KAMER GENÇ (Tunceli) Niye yalnız onu getirdiniz?
BAŞKAN Sayın Genç, lütfen
NURETTİN CANİKLİ (Devamla)
işte Bazı
müteahhitler özellikle kurtarılmak amacıyla
ve bağlantı
kurularak töhmet altında bırakıldı. Bu çok ciddi bir
töhmettir değerli arkadaşlar. Eğer böyle bir deliliniz varsa,
böyle bir belgeniz varsa bunu ortaya koyun; koyamazsanız,
ahlaksızlıktır bu, haksızlıktır bu! (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Hükûmetimiz dimdik ayakta ve milletin sorunlarını çözmek
için elinden gelen her türlü gayreti sarf ediyor. Daha kısa bir süre önce,
esnafın sorununu çözmek için Sosyal Sigortalar prim borçları ve
BAĞ-KUR prim borçlarının ödenebilir bir duruma getirilmesi
konusunda düzenleme yapmadı mı bu Meclis? Bu tasarıyı
Hükûmet getirmedi mi değerli arkadaşlar? Her gün buna benzer bir
düzenleme getiriyoruz ve çok üzücü konuşmalar yapılıyor
değerli arkadaşlar, deniliyor ki: AK Parti Hükûmeti döneminde üst
düzey Alevi bürokrat atandı mı, atanmadı mı? diye buradan
soruluyor. Biz, bunların kaydını tutmuyoruz değerli
arkadaşlar. Biz, göreve getirdiğimiz
vatandaşımızın bu şekilde bir kaydını
tutmuyoruz. Bunu buradan konuşmak bile aslında çok ayıptır,
ifade etmek bile ayıptır. Ama birilerinin aklında hep bu var.
Biz, liyakat kimdeyse, kim layıksa onu getiriyoruz, onlarla görev
yapıyoruz. Elbette böyle bir kaydımız yok. Sizin böyle
kaydınız ya da buna benzer ayırıcı, bölücü bir
kaydınız olabilir, anlayışınız olabilir ancak AK
Parti sadece layık olanı getiriyor ve onlarla
çalışıyor.
O konuşmayı yapan kimse, bu sözünü geriye alması ve
milletten özür dilemesi gerekir. Nasıl böyle bir tavır içerisinde
olabilirsiniz? Yani sizler ya da başkaları, bu şekilde hareket
edenler, atama yaparken böyle bir tasnife mi tabi tutuluyor, Alevidir ya da
başka bir şeydir diye. Böyle bir şey olabilir mi. 70 milyon
millet hepimizindir, insanımız hepimizindir ve biz, AK Parti
Hükûmetleri olarak, 70 milyon insana hizmet ediyoruz hiçbir ayrıma tabi
tutmadan değerli arkadaşlar.
CANAN ARITMAN (İzmir) Kendi milletvekiliniz kendi
bakanınızla kavga ediyor.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Esnaftan bahsediliyor.
Unutuldu
BAŞKAN Sayın Arıtman, lütfen
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) 2003
yılından önce esnafın belini büken bir düzenleme vardı, bir
vergi uygulaması vardı değerli arkadaşlar, hepiniz
hatırlarsınız Kelle vergisi diye bilinen, hayat standardı
uygulaması vardı. Tabii, beş yıldan sonra insanlar çabuk
unutabiliyorlar. Kazanandan da alınan, kazanmayandan da alınan Deli
Dumrul vergisi vardı, kelle vergisi, esnafı mahveden, esnafı
sıkıntıya sokan. Yıllardan beri bu eleştirildi. Kim
kaldırdı bunu? Yirmi yıl uygulandı değerli arkadaşlar,
yirmi yıl. Yirmi yıl kim iktidardaydı? Hiçbiri
kaldıramadı ve AK Parti kaldırdı 2003 yılında,
biz kaldırdık, daha doğrusu Hükûmetimizin desteğiyle
CANAN ARITMAN (İzmir) Benzindeki, mazottaki zamdan bahset.
OKTAY VURAL (İzmir) Meclis kaldırdı, Meclis.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Elbette sonuçta Meclis
kaldırdı ancak bütün bunların sorumluluğu Hükûmetimizde.
Sadece onlar mı? Gelir vergisi dilimlerini kim indirdi
değerli arkadaşlar? Başkaları yükseltti, biz indirdik.
Kurumlar vergisinde, katma değer vergisinde oranları kim indirdi?
Bunlar kime yarıyor? Bunların hepsi esnafımıza
yarıyor, dar gelirli vatandaşımıza yarıyor.
CANAN ARITMAN (İzmir) Benzindeki, mazottaki zamdan bahset.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Telekomu sattıktan sonra
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Kendi iktidar
oldukları dönemde millet adına, esnaf adına, dar gelirli
vatandaş adına hiçbir katkı sağlamayan, tam aksine
hayatlarını çekilmez bir noktaya getiren partilerin sözcüleri burada
çıkıp utanmadan konuşma yapıyorlar değerli
arkadaşlar ve AK Partiyi eleştiriyorlar. (CHP, MHP ve DSP sıralarından gürültüler)
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan
OKTAY VURAL (İzmir) Hangi partiyse söyle.
Sayın Başkan, sözünü geri alsın.
Kendi partisi hakkında konuşurken AKP desin. Böyle bir
şey olur mu, sözünü geri alsın.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Onlar artırdı,
biz indirdik değerli arkadaşlar. (CHP, MHP ve DSP
sıralarından gürültüler)
HASAN MACİT (İstanbul) Sözünü geri alsın
BAŞKAN Bir dakika
Bir dakika, susar
mısınız.
Sayın Canikli
Sayın Canikli
(AK Parti
sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) Neyini alkışlıyorsunuz?
Sayın Başkan, sözünü geri alsın. Kendi partisi
hakkında konuşurken AKP desin. Böyle şey olur mu?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Değerli
arkadaşlar
Değerli arkadaşlar
BAŞKAN Sayın Canikli, lütfen
Sözünüzü kestim.
HASAN MACİT (İstanbul) Sayın Başkan, sözünü
geri alsın. Utanmazlık sözünü geri alsın, özür dilesin.
BAŞKAN Bir dakika susar mısın.
OKTAY VURAL (İzmir) Sözünü geri alacak.
HASAN MACİT (İstanbul) Sözünü geri alsın.
BAŞKAN Tamam anladık. Anladık. Allah Allah
(Gürültüler)
HASAN MACİT (İstanbul) Özür dilesin, sözünü geri
alsın.
BAŞKAN Susun, söyleyelim o zaman. Susar
mısınız
Susar mısınız bir dakika
Anladık
Hepiniz aynı şeyi söylüyorsunuz.
Sayın Canikli
HASAN MACİT (İstanbul) Sayın Başkan, özür
dilesin ve sözünü geri alsın.
Sayın Başkan, özür dilesin ve sözünü geri alsın.
BAŞKAN Tamam, anladık. Söyleyelim kendisine. Bir
dakika oturur musunuz. Yeter ya!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Değerli
arkadaşlar, yine Antalya milletvekilimizin bir..
BAŞKAN Sayın Canikli
Sayın Canikli
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Buyurun Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Lütfen
Lütfen
Yani, rahatsız edici kelimeler
kullanmayalım lütfen.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; bakın
(Gürültüler)
BAŞKAN Bir dakika efendim
Bir dakika efendim...
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Bir hakaret ifadesi
değil, bu bir.
İkincisi, burada hedef bellidir. Üçüncüsü, bu ikazın
Sayın Başkan, AK Parti Grubu ve AK Parti milletvekilleri, Hükûmeti,
bakanlarımız, burada olmayan bakanlarımız hakarete
uğrarken bu ikazın yapılması gerekirdi. Bu hassasiyeti olan
arkadaşların bu hassasiyetlerini o zaman göstermesi gerekirdi. Bu
sözde bir hakaret yoktur. Bu sözde bir tahrik ifadesi yoktur değerli
arkadaşlar.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Sen saygılı olmak
zorundasın.
HASAN MACİT (İstanbul) Sayın Başkan, özür
dileyecek ve sözünü geri alacak.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Burada bir hakaret
ifadesi yoktur, tekrar söylüyorum değerli arkadaşlar, hiç kimseye
hakaret etmiyoruz. Biz konuşmalarımıza dikkat ediyoruz ve burada
bu açıklamanın da hedefi bellidir.
HASAN MACİT (İstanbul) Belirli bir üslup içerisinde
eleştirin ama deminki söylediğiniz sözü geri alın.
OKTAY VURAL (İzmir) Belli ise ismini kullan. İsmini
kullanacak kadar cesaretin yok mu?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) İsteyen üzerine
alır değerli arkadaşlar, isteyen üzerine alınır.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar
BAŞKAN Bakın, konuşmacı diyor ki: Ben
kimseyi itham ederek söylemedim. Yani parti itham etmemiş efendim.
HASAN MACİT (İstanbul) Sayın Başkan, lütfen
sözünü geri alsın.
OKTAY VURAL (İzmir) Partiler hakkındaki genel
ifadesini geri alsın.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Geri almıyorsanız sizi de
utanmaz ilan ediyoruz.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Sayın
Başkan, grup önerimizle ilgili olarak yüce Meclisin onayını
tasvip ediyor ve çalışmalarınızda başarılar
diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
HASAN MACİT (İstanbul) Sayın Başkan, o
sözünü geri alacak ve özür dileyecek.
BAŞKAN Önerinin aleyhinde Sayın Tayfun İçli.
Tayfun İçli Bey geliyor ve konuşacak şimdi.
HASAN MACİT (İstanbul) Sayın Başkan,
söylediği o sözü geri alacak ve özür dileyecek.
BAŞKAN Zorla mı aldıralım efendim? Zorla
mı aldıralım? Söylüyoruz kendisine kullanmasın diye
HASAN MACİT (İstanbul) Sayın Başkan, bu
Meclise hakaret edilen bir sözdür. Sözünü geri alacak ve özür dileyecek.
BAŞKAN Efendim, kastı olmadığını
söylüyor.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, partimiz
hakkında bu ifadeyi kabul etmiyoruz.
BAŞKAN Etmeyin tamam, tamam.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Benim konuşmamdan
sonra tutanak gelsin Sayın Başkan.
BAŞKAN Tamam, tutanaklara bakayım efendim,
getirsinler.
Başlar mısınız efendim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, siz
dinlediniz ama konuşmayı.
BAŞKAN Efendim, dinledim, hakkım değil mi yani
tutanakları okumak?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Tutanağın nesine
bakacaksınız?
BAŞKAN Bakalım kimi kastetmiş efendim?
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Parlamentodaki bütün
partileri
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Siyasi partileri, grupları
kastetti.
BAŞKAN O zaman bizi de mi kastetti?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Bütün partileri kastetti.
CANAN ARITMAN (İzmir) - Böyle bir usul olmaz ya! Yoksa
herkese hakaret edilir.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Sayın İçli, o sözden sonra
bu kürsüde konuşulmaz.
OKTAY VURAL (İzmir) O lafı aynen kendisine iade
ediyoruz.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Ben on katıyla iade
ediyorum.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Ben,
tutanağı isteyeceğim şimdi.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Bu Genel Kurula hakaret edildikten
sonra!
OKTAY VURAL (İzmir) Partilere hakaret etmeye ne
hakkınız var sizin? Böyle şey olur mu ya! (Gürültüler)
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Sayın
Başkanım, değerli
(Gürültüler)
Sayın Başkan, sükûneti sağlayın öyle
konuşayım.
BAŞKAN Buyurun.
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) Sayın
Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi
şahsım ve Demokratik Sol Parti adına saygıyla
selamlıyorum. (Gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, oturur musunuz.
Bakın, hatip konuşuyor efendim, Hatibi dinler misiniz efendim.
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) Sükûneti sağlayın
ve
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Efendim, yani söylenen söz ortada
kaldığı sürece burada görüşmelere devam etmenin bir
anlamı yok.
BAŞKAN Konuşmak istemiyor musunuz efendim?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Partilere hakaret etti efendim.
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) Sayın
Başkanım, bakın, tutanağın getirilmesini istiyoruz.
BAŞKAN Tamam, ben de aynı şeyi söylüyorum.
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) Burada, AKP Grup Başkan
Vekili açıkça hakaret etti.
BAŞKAN Tamam, ben de aynı şeyi diyorum.
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) Tutanağı getirtin
BAŞKAN Tamam, getirtiyorum.
H.TAYFUN İÇLİ (Devamla) Benim konuşmam bittikten
sonra, bu konuda tutanak geldikten sonra hakaretamiz sözlerle ilgili
görüşlerimi ifade etmek istiyorum.
BAŞKAN Tutanak geliyor efendim, siz devam edin.
H. TAYFUN İÇLİ (Devamla) Ama, sükûneti
sağlayın Sayın Başkan. Sükûnet sağlanmadan benim
konuşmam mümkün değil.
BAŞKAN Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.00
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.15
BAŞKAN : Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Murat ÖZKAN
(Giresun)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112nci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu önerisinin üzerinde görüşmelere devam
edeceğiz. Yalnız, bu arada, Sayın Canikli, sisteme girerek söz
istemişlerdir.
Yerinizden
kısa bir açıklama yaparsanız memnun olurum.
Buyurun
Sayın Canikli.
VIII.- AÇIKLAMALAR
1.- Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin,
yapmış olduğu konuşmada gruplarla ilgili bir suçlama ve
hakaret olmadığını, bazı milletvekillerinin daha
dikkatli konuşmalarını teminen vurgulayıcı bir
konuşma yaptığına ilişkin açıklaması
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biraz önce
yaptığım konuşmada
Öncelikle şunu belirtmem
gerekiyor: Burada, o cevap, burada grubu bulunan partilerle alakalı
değil doğal olarak, çünkü benden önce konuşma yapan
arkadaşlarla alakalı, yaptığım konuşmaların
içeriğinin tamamı benden önce konuşan arkadaşlarla
alakalı; önce bunun altını çizmek istiyorum.
Dolayısıyla, grubu bulunan partiler, doğal olarak, orada
konuşma da olmadığı için, onlar bu konuşma içerisinde
yer almamaktadırlar ya da onlarla ilgili herhangi bir durum ya da bir konuşma
içerisinde bir atıf söz konusu değildir.
İkincisi,
hakaret kastı yoktur. Sadece çıkıp konuşan
arkadaşların -daha dikkatli, daha düzgün- töhmet edici
konuşmalar -ve bunu çok sık yapıyor bazı
arkadaşlarımız- yapmamalarını teminen biraz
vurgulayıcı konuştum, yoksa bir hakaret yoktur, çünkü Belli
şartlar gerçekleştiği takdirde olur. gibi ifadeleri
vardır. Yani, herhangi bir ispat edici vesika olmadığı
hâlde, tahrik eden, karalayan, iftira edenler için o ifade kullanılmıştır.
BAŞKAN
Anlaşıldı efendim.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) - Dolayısıyla, tekrar söylüyorum, bir
grupla ilgili, gruplarla ilgili herhangi bir suçlama söz konusu değildir,
ikincisi de hakaret söz konusu değildir.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Canikli.
H. TAYFUN
İÇLİ (Eskişehir) Sayın Başkan, izin verir misiniz
BAŞKAN
Sayın İçli, buyurun, söz sırası sizde.
H. TAYFUN
İÇLİ (Eskişehir) Oraya geleceğim ama Sayın Grup
Başkan Vekili
(AK Parti sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Buyurun.
Lütfen
sataşmaya mahal vermeyin.
Buyurun, sürenizi
vereceğim.
Önerinin
aleyhinde Sayın Tayfun İçli
H. TAYFUN
İÇLİ (Eskişehir) Hayır efendim, bakın, aleyhinde
değil.
Sayın Grup
Başkan Vekili
BAŞKAN
Aleyhinde değil mi?
H. TAYFUN
İÇLİ (Eskişehir) Hayır, bakın, oraya değil
Grubu olan partileri kastetmiyorum. dedi, bizim grubumuz yok
BAŞKAN
Sizi kastetmedi, hayır efendim, o anlamın manası o şekilde
çıkıyor. Bunu uzatmak
H. TAYFUN
İÇLİ (Eskişehir) Efendim, yapmayın, bizim grubumuz
BAŞKAN -
Sayın DSP için mi kullandı? Ne alakası var ya!
H. TAYFUN
İÇLİ (Eskişehir) Bakın, efendim, orada bizim Genel
Başkan Yardımcımız Hasan Macit de konuştu. Grubu olan
partiyi kastetmiyorum. deyince, Demokratik Sol Partinin sözlerine
karşı
BAŞKAN
Buyurun, sürenizi açıyorum efendim.
H. TAYFUN
İÇLİ (Eskişehir) Özür dilemesi lazım, özür dilemiyor.
BAŞKAN
Sürenizi açıyorum efendim, konuşur musunuz.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri (Devam)
1.- Genel Kurulun 3/6/2008 Salı ve 4/6/2008
Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü soruların
görüşülmemesine; 3/6/2008 tarihli birleşiminde (10/203) esas
numaralı Meclis araştırması önergesinin görüşülmesine
ve bunu müteakiben kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi ile
çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin AK Parti Grubu
önerisi (Devam)
H. TAYFUN
İÇLİ (Eskişehir) Sayın Başkanım, teşekkür
ediyorum her şeyden önce.
Bir kere,
yönetiminiz adil değil Sayın Başkan.
BAŞKAN
Olabilir.
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) Eğer bir milletvekili Genel Kurulda
saygısızca konuşursa, onun, derhâl müdahale edip sözünü kesmeniz
lazım.
BAŞKAN O
zaman, her konuşanın sözünü kesmem lazım. (AK Parti
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) Bir kere, İç Tüzükün bu hükmünü ihlal
ediyorsunuz.
BAŞKAN Ben
de aynı kanaatteyim.
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) Bakın, Sayın Canikli ifadesinde akıl
kırıntısından yoksun kimi milletvekillerinin burada
konuşma yaptığını ifade etti. Tutanağı
getireceksiniz. Ona bakacağız. İki: Ahlaksızca ifadesini
kullandı.
Bakın,
Anadoluda kahvelerde bile vatandaşlarımız birbiriyle
konuşurken saygılı konuşurlar. Türkiye Büyük Millet Meclisi
saygısızlığa, her türlü saygısızlığa
açık bir mekân değildir.
METİN
KAŞIKOĞLU (Düzce) Anadoludaki kahvelere niye hakaret ediyorsun?
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) Burada 340 kişisiniz, 340 kişi
(AK Parti
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen dinleyelim.
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) İktidar partisindeki arkadaşlar -Genel
Başkan Yardımcısısınız- ruh hâliniz hiç iyi
değil, hiç iyi değil. Kızılcahamam kampı size
yaramamış. Hem sizin ruh sağlığınız için hem
Türkiyenin sağlığı için sizin sürekli kampa
alınmanız lazım. Sürekli kampa alınmanız lazım.
(AK Parti sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sayın Grup Başkan Vekili, lütfen müdahale eder misiniz
Laf
attırmayın lütfen.
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) Siz burada, bakın, birkaç,
bağımsız 13 arkadaşız, onlara bile tahammül
gösteremiyorsunuz.
Bakın, hep
işinize geldiği gibi konuşuyorsunuz. Hep Türkiyenin
geçmişini 2002den önce ve 2002de sonra diye anlatmaya
çalışıyorsunuz.
Değerli
arkadaşlarım, arkamdaki Sayın Meclis Başkan Vekili hangi
partide bakanlık yaptı, hangi partide üyeydi?
ÖZKAN ÖKSÜZ
(Konya) O bir zamanlardı.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hepsinde.
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) - Sayın Çiçek, hangi partideydi; hangi
partilerden geldi geçti? Sayın Ertuğrul Günay, Cumhuriyet Halk
Partisi Genel Sekreterliği görevinde değil miydi? Sayın Millî
Eğitim Bakanınız Doğru Yol Partili değil miydi? Bu
sıralarda oturan bir sürü bürokrat AKPli, MHPli, DYPli değil
miydi? İşinize geldiği konuları
Bankada bürokratlık
yapan çok değerli milletvekili arkadaşlarımız var.
İşinize geldiğiniz konuları, sanki milattan önce gibi
2002den önce. deyip 2002de bunlar yapıldı, sonra bunlar
yapıldı. diye işinize geldiği gibi anlatmaya
çalışıyorsunuz.
İSMAİL
BİLEN (Manisa) Niye rahatsız oluyorsunuz?
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) - Siz gökten gelmediniz, siz sıfır
yaşınızda değilsiniz; burada, hepsi, kelli felli
arkadaşlarım oturuyor. Onun için, eleştiriler yaparken bir kere
mantıklı olmak lazım. Tabii, burada Refah Partisi, Fazilet
Partisinde görev yapan millî görüşçü arkadaşlarımız da var.
Komisyon başkanı arkadaşlarımız var. Değerli
dostum Sayın İyimaya Doğru Yol Partisinin milletvekili
değil miydi? Yani, geçmiş partilerde hizmet
yaptığınız zaman bu birtakım
sıkıntıları nasıl elinizin tersiyle atıyorsunuz,
kurnazca Türk halkına yutturmaya çalışıyorsunuz. Ben bunu
yemem, Türk halkı da bunu yemiyor.
Gelelim
başka bir konuya: Geçen hafta yine AKP Grup Başkan Vekili
arkadaşım, Mustafa Elitaş arkadaşım, birtakım
verilerden hareketle 18inci, 19uncu, 20nci Dönemlerden de birtakım
veriler verdi ve benim doğru konuşmadığım, isim
vermemekle birlikte bu kürsüye çıkan arkadaşların doğru
bilgiler vermediği ithamında bulundu.
Sayın
Elitaş, bakın, bugün kaçıncı birleşimdeyiz biz?
112nci Birleşimde, değil mi? Kanunlar Kararlardan aldım,
Türkiye Büyük Millet Meclisinden aldım. Siz rakamlar verdiniz de ben de
size rakamlar vereyim. 22 Temmuzda seçim yapıldı mı?
Yapıldı. Bugün ayın kaçı, hangi aydayız? On aydır
değil mi Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışıyor. Soru konularını,
soru meselesini, sözlü soruları Türkiye Büyük Millet Meclisi kaç
birleşimde görüşmüş, biliyor musunuz?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Söyle.
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) Biliyor musunuz? Bilmeniz lazım, bilmiyorsunuz.
On beş birleşimde değerli milletvekili arkadaşlarım.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Az mı?
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) - Bakın, geliyorum, değerli
arkadaşlarım, geliyorum.
Az mı?
diyorsunuz, 112 birleşimde 15 birleşim! Birleşimlerde bir saat
Bakın,
İç Tüzükün 98inci maddesi ne diyor? Bakın, bu Anayasa hükmü.
Anayasanın 98inci maddesi ve İç Tüzükün
Bakın, ikinci
fıkra:
haftanın en az iki gününde, birleşimin
başında ve birer saatten az olmamak kaydıyla, Danışma
Kurulunun önerisiyle sözlü sorular görüşülür. diyor İç Tüzük. Siz de
buna dayanarak ne yaptınız? Danışma Kurulu olarak, bütün
partiler, oy birliğiyle bir karar aldınız. Aldığınız karar hangi
tarihli? 3/10/2007.
Bakın
Salı ve Çarşamba günlerinde birleşimin başında bir
saat süre ile sözlü soruların görüşülmesini Türkiye Büyük Millet
Meclisinin onayına sunuyorsunuz ve Türkiye Büyük Millet Meclisinden bir
karar alıyorsunuz, sonra, bu aldığınız kararı
işinize geldiği gibi yorumlamaya kalkıyorsunuz.
Değerli
arkadaşlarım, bugün grup öneriyse ne yapıyorsunuz? Meclisin
çalışmasını saat 13.00le 21.00e alıyorsunuz, 23.00e
kadar uzatıyorsunuz. Sonra, ben Bu sözlü soruları niye Türkiye Büyük
Millet Meclisinden kaçırıyorsunuz? dediğim zaman da, bu
kaçırma isteminize, İktidar bizim eleştirilerimizden
korktuğu için kaçıyor! dediğim zaman da siz, bizi yanlış
bilgi vermekle suçluyorsunuz. İsterseniz saat 24.00e kadar yapalım
bu çalışmayı.
Bakın, Genel
Kurulun
Salı ve çarşamba günleri, hem İç Tüzük hem Anayasa hem
de aldığınız Türkiye Büyük Millet Meclisi kararı
gereğince siz burada sözlü soruları sordurmak
durumundasınız, iktidar da Hükûmet de burada milletvekillerine hesap
verme durumunda. Onun için, bu konuları lütfen açık olarak
söyleyelim. Buralarda kime kurnazlık yapıyoruz biz? Kimi
aldatıyoruz? Kendimizi aldatıyoruz. Onun için, bu konuya da
değineyim.
Bir de
değerli arkadaşlar, Demokratik Sol Partinin grubu yok. AKP olarak
Bakan olarak yirmi
dakika konuşuyor, bir beş dakikaya yirmi dakika konuşuyor, grup
olarak konuşuyorsunuz. Kanun tasarı ve tekliflerinde, AKP olarak,
kilitlemek suretiyle, hem genel görüşmeler hem de maddelerde grubu
olmayan siyasi partiler konuşmasın diye tıkıyorsunuz. Tek
konuşabildiğimiz yer bu Danışma Kurulu önerilerinin
geldiği zamandır.
Bakın,
birazdan Meclis araştırması görüşülecek. Grubumuz
olmadığı için bizim kendimizi ifade etme hakkımız yok.
Peki, biz milletvekili değil miyiz? (AK Parti sıralarından
gürültüler)
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Seçime girseydiniz! Niye girmediniz?
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) Bir dakika, bir dakika, bir dakika. (AK Parti
sıralarından gürültüler)
Onlara
geleceğim, geleceğim, sonra geleceğim.
Bakın,
değerli arkadaşlarım
(AK Parti sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) Bakın, korkunun ecele faydası yok.
BAŞKAN
Sayın İçli
METİN
KAŞIKOĞLU (Düzce) Niye yüzde 10 oy alamadın?
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) Bu korku sizin ruh hâlinizi iyice bozmuş.
İktidar olmanıza rağmen tahammülsüzsünüz. (AK Parti
sıralarından gürültüler)
Bakın,
geliyorum
Bu korku öylesine sizin ruh
sağlığınızı etkilemiş ki artık herkesi
dinlemekte, herkesten şüphe duymaktasınız.
METİN KAŞIKOĞLU
(Düzce) Hayır. Siz, 20 milletvekili bile
BAŞKAN
Sayın Kaşıkoğlu, lütfen
Geride oturun efendim;
dayanamıyorsunuz, geride oturun!
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) Onun için, bakın, şu getirdiğiniz
Meclis araştırması
BAŞKAN -
Geride oturun ya!
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) Sayın Başkan
METİN
KAŞIKOĞLU (Düzce) Sen zamanında
pazarlığını iyi yapma!..
BAŞKAN - Laf
atmayın
Lütfen laf atmayın, hoş bir şey değil bu
yani. Bırakın, konuşsun Hatibimiz.
METİN
KAŞIKOĞLU (Düzce) Ama gerçeklerin aydınlanmasını
istiyoruz.
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) Bakın, gerçekleri konuşuyorum. Bakın,
şimdi Meclis araştırması veriyorsunuz.
METİN
KAŞIKOĞLU (Düzce) Sen zamanında CHPyle
pazarlığını iyi yapsaydın grubun olmaz
mıydı?
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) - Meclis araştırmasında Cumhuriyet Halk
Partisi Genel Sekreteri Sayın Savın telefonunun dinlenmesini
yapıyorsunuz.
METİN
KAŞIKOĞLU (Düzce) Sen pazarlığını CHPyle iyi
yapmamışsın, bize çatıyorsun!
BAŞKAN
Allah Allah! Bu da hâkimlik, savcılık yapmış ya!
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) Değerli arkadaşlarım, samimi olun.
Şimdi, CHP Genel Sekreteri Sayın Savın telefonunun dinlenip
dinlenmediği konusunda Meclis araştırması
vereceğinize, Türkiyedeki gerçek diğer dinlemeleri de
katsaydınız ya buraya!
METİN
KAŞIKOĞLU (Düzce) Hepsi var orada.
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) - Neden korkuyorsunuz? Sizden olan Sayın
İçişleri Bakanı sizi bu konuda bilgilendirmedi mi de Meclis
araştırması istiyorsunuz?
Meclis
araştırması nedir? Milletvekillerinin bir konu hakkında
bilgi edinmesidir, değil mi? Demek ki Sayın İçişleri
Bakanı size yeterince bilgi vermiyor ya da siz burada samimi
değilsiniz, yasak savmak, Türkiye'nin gündemini başka yere çekmek
için bunu veriyorsunuz.
Bakın, Kara
Harp Okulunda bir generalin telefonunun dinlendiği yazdı
geçmişte gazetelerde, Genelkurmayda bu operasyonlarla ilgili, generalin
telefonunun dinlendiği, keza Ankara Cumhuriyet Savcısının
telefonunun dinlendiği, hatta Youtubea düştüğü, Anayasa
Mahkemesi Başkan Vekilinin izlendiği ve dinlendiği gazetelerde
yazıldı, çizildi. Neden korkuyorsunuz da önergenin içine bunları
dâhil etmediniz? Neden sadece
.
METİN
KAŞIKOĞLU (Düzce) İşinize geldiği gibi
konuşuyorsunuz.
BAŞKAN
Sayın Kaşıkoğlu, lütfen müdahale etmeyin.
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) Şimdi, burada
Siz işi
Siz buradan
kaçmaya kalkıyorsunuz değerli arkadaşlarım.
METİN
KAŞIKOĞLU (Düzce) İşinize geldiği gibi
konuşuyorsunuz.
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) - Bakın, değerli arkadaşlarım,
Anayasanın 20nci maddesi
BAŞKAN
Sayın Kaşıkoğlu, laf anlamıyor musun, lütfen ya! Allah
Allah! Bu kadar da olmaz!
Devam edin
Sayın İçli.
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) Evet, Sayın Başkanım, yani dikkatimi
dağıtmak ve söylemek istediklerimi bozmak, insicamımı
bozmak için özellikle belirli milletvekili arkadaşlar
görevlendirilmiş herhâlde.
Bakın,
Anayasanın 20nci maddesinde Herkes, özel hayatına ve aile
hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel
hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz.
şeklinde Anayasanın amir hükmü vardır. Yine Anayasanın
temel haklarla ilgili birçok amir hükmü, son dönemlerde, AKP
İktidarında, Türkiyede yaşananları sanki önceden
görmüşçesine düzenlenen amir hükümlerdir. Ama ilginçtir, AKP İktidarında
bir korku, baskı iktidarı yaratılmaya
çalışılıyor.
Değerli
arkadaşlarım, sadece siyasilerin dinlenmesi değil, iş
adamları bu kaygı içerisindeler, iş
bağlantılarıyla ilgili telefonlarının dinlendiği,
birtakım şantajlara maruz olduğu şüphesi içindeler.
Gazeteler bunları yazıyor, sadece siyasiler değil. Bu nasıl
bir şey? Bu nasıl bir olay ki, hangi anlayıştır ki
insanların telefonlarını dinleme cüretini gösterebiliyorlar?
Yine bugün
gazetelerden, emniyetin sınırsız dinleme talebi kabul
edilmiş, jandarmanın talebi konusunda
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın İçli, konuşmanızı tamamlar
mısınız lütfen.
H. TAYFUN
İÇLİ (Devamla) Peki Sayın Başkanım.
Adalet
Bakanlığının itiraz ettiği, daha sonra da
yazılı emri bozma yoluyla bu itirazı Yargıtaya
taşıdığını öğrenmiş bulunmaktayız.
Değerli
arkadaşlarım, nasıl bir çifte standart bu? Emniyet kuvvetlerine
Tabii ki, jandarma da emniyet kuvvetleri de bizim birimlerimiz ama, bir birime
güvenmiyorsunuz, jandarmayla ilgili bir güvensizlik yaşıyorsunuz. Aslında
bütün bunların bir oyalama taktiğinin bir parçası olduğuna
ben inanıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, biraz evvel enflasyon rakamları
açıklandı: TÜFEde 10,74, yani yüzde 11,00; ÜFEde 16,53, yani yüzde
17. Ama, Hükûmetin açıkladığı daha önceki rakamda da yüzde
9 deniyordu. Geçtiğimiz günlerde
(AK Parti sıralarından Sizin
döneminizde neydi? sesleri) Onları hep biz aldığımız
tedbirlerle getirdik, size 2002de sapasağlam bir ekonomik altyapı
bıraktık. (AK Parti sıralarından gürültüler ve
gülüşmeler) Ama siz Türkiye'nin iç ve dış borcunu 500 milyar
dolara çıkardınız.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın İçli, süreniz tamam oldu efendim, süreniz doldu; teşekkür
ederim Sayın İçli.
METİN
KAŞIKOĞLU (Düzce) Paraları bozdur bozdur harca!
H. TAYFUN İÇLİ
(Eskişehir) Siz bunlara gülün, bakalım halk size nasıl
gülecek? (DSP sıralarından alkışlar, AK Parti
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen susar mısınız
Sayın Macit,
sisteme girmişsiniz
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Bir
dakika Sayın Vural
HASAN MACİT
(İstanbul) Sayın Başkan, biraz önce Sayın Grup
Başkan Vekilinin sarf ettiği sözlerle ilgili bir söz istiyorum.
BAŞKAN
Neyle ilgili, ne söyledi?
HASAN MACİT
(İstanbul) Biraz önce Sayın Grup Başkan Vekili Grubu olan
siyasi partileri kastetmedim. dedi.
BAŞKAN
Evet, siz siyasi parti değil misiniz? Sizi de kastetmemiştir ya,
Allah, Allah! (AKP sıralarından gülüşmeler)
HASAN MACİT
(İstanbul) Sayın Başkan, Grubu olan siyasi partileri
kastetmedim. dedi ama
BAŞKAN
Sayın Macit, uzatmayalım meseleyi. Açıklığa
kavuştu artık. Sayın Canikli de konuştu, size ait bir
şey söylemedi
HASAN MACİT
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Emrehan Halıcı, siz ne diyorsunuz efendim, sizin
görüşünüz ne?
HASAN MACİT
(İstanbul) Sayın Başkan, daha tutanaklar çıkmadı
BAŞKAN
Bakın, ben sizin tutanakları demiyorum. Ben sizin
konuşmanızı hiç kesmedim. On dakika burada konuştunuz, yani
bundan sonra anlatacak neyiniz kaldı? (AK Parti ve CHP sıralarından
gülüşmeler)
HASAN MACİT
(İstanbul) Efendim, o benim hakkım, aldığım söz
hakkım. Onunla ilgili, ondan sonra Sayın Grup Başkan Vekilinin
sarf ettiği sözlerle ilgili
BAŞKAN
Peki, ben size bir dakika veriyorum, siyasi parti olduğunuzu anlatın
efendim. (AK Parti ve CHP sıralarından gülüşmeler)
Buyurun
Sayın Macit.
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Hasan Macitin, Giresun
Milletvekili Nurettin Caniklinin, konuşmasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
HASAN MACİT
(İstanbul) Sayın Başkan, bu tutumunuz, Meclisi yönetim
anlayışınız
BAŞKAN Çok
güzel oluyor, evet
. [AK Parti sıralarından alkışlar (!)
CHP sıralarından alkışlar ve gülüşmeler]
HASAN MACİT
(İstanbul)
burada gerginliğe sebep olmaktadır.
BAŞKAN
Hayır efendim, hayır! Gerginliği yaratan sizlersiniz, laf
atmazsanız hiçbir şey olmaz, herkes üslubuyla konuşursa hiçbir
şey olmaz.
HASAN MACİT
(İstanbul) Sayın Başkan, o zaman Grup Başkan Vekili zekâ
kırıntısı diyecek, ahlaksız diyecek, biz buradan
söz isteyemeyeceğiz, öyle mi Sayın Başkan!
BAŞKAN
Üslubunuza dikkat edin efendim, üslubunuza dikkat edin, yüce Meclis
burası, yüce Meclis! Daha yeni geldin!
HASAN MACİT
(İstanbul) Burada sadece AKP Grubu mu var? Sayın Başkan,
Türkiye Büyük Millet Meclisinde tek bir parti mi var?
Sayın
Başkan, Grup Başkan Vekili biraz önce şunu söyledi
BAŞKAN Bu
lafı herkese söyleyebilirsiniz ama bana diyemezsiniz. Çünkü ben
partizanlık yapmam, bunu bilesiniz!
HASAN MACİT
(İstanbul) Sayın Başkan, ben konuşmayacak mıyım?
BAŞKAN
Buyurun, buyurun
HASAN MACİT
(İstanbul) Sayın Başkan, biraz önce Sayın Grup
Başkan Vekili sözlerinde Grubu olan siyasi partileri kastetmedim. dedi
ve Benden önce konuşan milletvekillerini kastettim. dedi ve ondan önce
konuşan milletvekilleri ben ve Sayın Kamer Genç varız. O zaman,
bizim Demokratik Sol Parti olarak grubumuz yok ve bizi, beni ve Sayın
Gençi kastetmiş durumdadır.
Tutanaklar
çıktıktan sonra zekâ kırıntısı ve
ahlaksızlıkla ilgili sözlerinden dolayı tekrar söz
isteyeceğim ve bu sözlerini Sayın Grup Başkan Vekilinin geri
almasını ve özür dilemesini istiyorum efendim.
BAŞKAN
Oldu.
Sayın
Halıcı, buyurun efendim, siz ne diyorsunuz?
VIII.- AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- Ankara Milletvekili Mehmet Emrehan
Halıcının, Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin,
konuşmalarını daha dikkatli ve daha olgun bir şekilde
yapması gerektiğine ilişkin açıklaması
MEHMET EMREHAN
HALICI (Ankara) Sayın
Başkan, söz verdiğiniz için teşekkür ederim.
Özür dileyebilmek
bir erdemdir. Sayın Canikli biraz önce söz istedi ve çok sade, net bir
biçimde özür dilemesi gerekirken, ilk baştaki kabahatinden çok daha büyük
bir kabahat işledi.
Bu Mecliste
milletvekillerinin hepsi eşittir Sayın Başkanım. Grup üyesi
olan milletvekilleri, grup üyesi olmayan milletvekilleri gibi bir ayrım
yoktur.
BAŞKAN
Tabii, tabii.
MEHMET EMREHAN
HALICI (Ankara) Dolayısıyla, bence maksadını aşan
sözler sarf eden Sayın Canikli, özür dilerken, bir grup üyesi veyahut grup
üyesi olmayan milletvekilleri ayrımına girerek çok büyük bir hata
işledi.
Milletvekillerinin
hepsi saygı görmeye layıktır. Sayın Canikli sıkça,
saygı sınırlarını zorlayan konuşmalar
yapmasına rağmen, Sayın Canikli de saygı görmeye
layıktır. Ama ben onu, hem kendisine duyduğum hem de bütün
milletvekillerine duyduğum saygıdan ötürü, bundan sonraki
konuşmalarında daha sakin, daha ciddi ve daha olgun konuşmaya
davet ediyorum.
Size de
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Halıcı.
Sayın Vural,
buyurun.
3.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergenin gelen
kâğıtlarda yayımlanmadan grup önerisiyle gündeme
alınıp öncelikle görüşülmesinin mümkün olamayacağına
ilişkin açıklaması
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkanım, herhâlde biraz sonra
Danışma Kurulu kararını oylayacaksınız.
BAŞKAN
Oylayacağız, evet.
OKTAY VURAL
(İzmir) Şimdi, Sayın Başkanım, Danışma
Kurulunda araştırma önergesinin gündeme alınması isteniyor.
Fakat bu araştırma önergesi gelen kâğıtlarda
dağıtılmadı. Bizim İç Tüzükümüze göre, Meclis
araştırması önergeleri genel görüşme usulüne göre
yapılır ve gelen kâğıtlarda yayımlandıktan sonra
olur.
Şimdi,
elimizde gelen kâğıtlar var ve İnternetteki, gelen
kâğıtlarda da bu Meclis araştırması önergesi yer
almamış. Üstelik, esas numarası belirtiliyor. Bu esas
numarasını kim verdi? Dolayısıyla, böyle bir önergenin
gelen kâğıtlarda yayımlanmadan, milletvekillerimizin bilgisi
olmadan gündeme alınıp öncelikli görüşülmesini temin etmek
mümkün değil. Gelen kâğıtlar yok. Dolayısıyla, gelen
kâğıtlarda yayımlanmayan Meclis araştırma
önergeleriyle ilgili gündem oluşturulamaz.
BAŞKAN
Bugünkü Gelen Kâğıtlara alınmıştır efendim.
OKTAY VURAL
(İzmir) Yok efendim, gösterelim, yok.
BAŞKAN Yok
mu?
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Yok efendim.
BAŞKAN
Bastırılıp dağıtılmıştır. diyor
Kanunlar Dairesi.
OKTAY VURAL
(İzmir) Hayır efendim, yok. Bakın, saat 13.30da Meclis
toplandı ve bu amaçla toplandı. 13.30dan sonra basılacak olan
bir gelen kâğıtlarla ilgili bir husus Meclis
Başkanlığını âdeta bir partinin yönetmesi demektir ki
bu kabul edilemez. Bakın, saat 13.30da toplandık. 13.30a kadar
basılmamıştı. Basılmamış bir gelen
kâğıtla ilgili bir önergeyi alamayız. Ayrıca, bizim de bir
önergemiz var, Sayın Başkan. Bu önergelerin birleştirilerek
görüşülmesi konusunda Başkanlığın bir görüşünün
oluşması gerekmektedir.
BAŞKAN Siz
toplandınız galiba bugün. Öneri getirdiniz mi? Danışma
Kurulunda toplantı yapmadınız mı efendim?
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Yapıldı.
BAŞKAN
Yani, orada öneriniz oldu mu?
OKTAY VURAL
(İzmir) Grup önerisi getirdi arkadaşlar, ama bu konuda bizim de bir
önergemiz var.
BAŞKAN
Hayır, ben şunu soruyorum size: Birlikte görüşelim diye bir
öneri getirdiniz mi?
OKTAY VURAL
(İzmir) Getirdik, evet.
BAŞKAN
Kabul mü edilmedi? Bilmiyorum onu, haberim yok.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Aynı konudalar.
BAŞKAN
Konular aynı. diyorsunuz.
OKTAY VURAL
(İzmir) Gelen kâğıtlarda yer almamıştır. Gelen
kâğıtlar buradadır. En son 156dır. 157 de ne zaman
basılmıştır bilmiyorum, ama eğer 13.30dan sonra
basılıp da yapılmışsa, bunun kabul edilmesi mümkün
değil.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Okunmadan basılıyor o zaman.
BAŞKAN
Sayın Vural, on dakika birleşime ara vereceğim. Buyurun,
konuşalım efendim, grup başkan vekilleri de buyursunlar efendim.
Kapanma Saati: 18.37
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.56
BAŞKAN : Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Murat ÖZKAN
(Giresun)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112nci
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri (Devam)
1.- Genel Kurulun 3/6/2008 Salı ve 4/6/2008
Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü soruların
görüşülmemesine; 3/6/2008 tarihli birleşiminde (10/203) esas
numaralı Meclis araştırması önergesinin görüşülmesine
ve bunu müteakiben kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi ile
çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin AK Parti
Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN -
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu önerisi üzerinde görüşmeler
tamamlanmıştır.
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) - Sayın Başkan,
yoklama istiyoruz oylamadan önce.
BAŞKAN
Yoklama talebinde bulunan arkadaşlarımızın isimlerini
tespit edeceğim: Sayın Anadol, Sayın
Kılıçdaroğlu, Sayın Okay, Sayın Arvas, Sayın
Küçük, Sayın Ersin, Sayın İnce, Sayın Mengü, Sayın
Selvi, Sayın Emek, Sayın Oyan, Sayın Macit, Sayın Genç,
Sayın Kaptan, Sayın Erdem, Sayın Ünsal, Sayın Bingöl,
Sayın Aydoğan, Sayın Erenkaya.
Sayın
milletvekilleri
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, çalışma süresi bitti. Yoklama
yapamazsınız!
BAŞKAN
İki dakika süre vereceğim, yoklama başlamıştır
efendim. Buyurun iki dakika süreniz var.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri (Devam)
1.- Genel Kurulun 3/6/2008 Salı ve 4/6/2008
Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü soruların
görüşülmemesine; 3/6/2008 tarihli birleşiminde (10/203) esas
numaralı Meclis araştırması önergesinin görüşülmesine
ve bunu müteakiben kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi ile
çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin AK Parti
Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN - AK
Parti Grubunun önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Birleşime
bir saat ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.00
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.07
BAŞKAN : Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Murat ÖZKAN
(Giresun)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112nci
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşlarına devam edeceğiz.
İç Tüzükün
37nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma
önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
(Devam)
B) Önergeler (Devam)
3.- Denizli Milletvekili Hasan Erçelebinin,
Yükseköğretim Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin (2/73) doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/53)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
2/73 esas
numaralı Yükseköğretim Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifim havale edildiği Milli
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda 45 gün içerisinde
görüşülmediğinden İçtüzüğün 37 nci maddesine göre
doğrudan Genel kurul gündemine alınarak görüşüldü. 19 Şubat
2008 tarihinde reddedilmiş olduğundan İçtüzüğün 37 nci
maddesine göre tekrar Genel Kurul gündemine alınması hususunda
gereğini rica ederim.
Hasan
Erçelebi
Denizli
BAŞKAN
Sayın Hasan Erçelebi, buyurun efendim. (DSP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş
dakika Sayın Erçelebi.
HASAN
ERÇELEBİ (Denizli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Yükseköğretim Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifimiz için söz aldım. Yüce heyetinizi Demokratik
Sol Parti ve şahsım adına saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime
başlarken, bugüne kadar vatanımızın bölünmez bütünlüğü
için can veren şehitlerimizi rahmet ve şükranla anıyorum; bu
vatanın topraklarına kan veren gazilerimizin aziz
hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum.
Yasa teklifimizin
amacı, şehitlerimizin çocuklarına, gazilerimize ve gazilerimizin
çocuklarına sınavsız üniversite hakkının verilmesidir.
Yasa teklifimizin 19 Şubat 2008 günlü görüşmelerinde Millî
Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik
şehitlerimiz hepimizin
başının tacıdır. Onların çocukları,
onların dulları, yetimleri de onların bize
bırakmış oldukları aziz emanetlerdir. Ancak sınavla,
bilgiye dayalı olarak yapılan bir seçme esnasında, bir
sınav esnasında bunların sınava tabi tutulmaması,
kesinlikle, özellikle üniversite giriş sistemi açısından, bütün
görüşlerine başvurulan uzmanlar tarafından da doğru
bulunmamaktadır. demiştir.
Sayın Bakan
şu anda yok. Sayın Bakan, şehitlerimiz ve gazilerimizin
ailelerinin başımızın tacı olduğuna inanarak
söylüyorsanız bu teklifimize destek olunuz. Gelin, bu tacı içi
boş laflarla değil, anlamlı bir hâle getirerek
başımıza koyalım.
Üniversiteye
girmenin ön koşulu ÖSS değildir, liseyi bitirmektir. Siz Millî
Eğitim Bakanı olarak on iki yılda okullarımızda
verdiğiniz bilgilere güvenmiyorsunuz da yüz doksan beş
dakikalık, hiçbir bilimsel temele dayanmayan, gençlerimizi örseleyen
ÖSSye mi güveniyorsunuz? Bugün hiçbir eğitim bilimci uzman ÖSSyi
savunmuyor. Eğer ÖSSyi savunan uzman varsa, lütfen bize ismini ve
telefonunu veriniz.
YÖK, 27
Mayıs 2008 tarihinde yaptığı toplantıda, ÖSYS
kontenjanlarını yüzde 40a varan bir oranda
artırmıştır. Bu kararı alanları kutluyorum. ÖSSde
kaç puan alırsa alsın hepsi bizim gençlerimiz, hepsi bizim
geleceğimizdir. Üniversitelerimizin öğrenci kapasitelerini
artırmak için öğretim elemanları ile fiziksel
olanaklarını artırmak gerekir.
Yasa teklifimizin
2nci maddesinde Şehit çocukları ve gaziler ile gazi
çocuklarının sınavsız olarak üniversiteye
yerleştirilme koşulları Yükseköğretim Kurumu
tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir. diyoruz.
Bu
çıkarılacak yönetmelikte şehit çocukları, gaziler ve gazi
çocukları için yüzde 1 kontenjan ayıralım, yetip
artacaktır; kimse buna karşı da çıkmayacaktır.
Vakıf
üniversitelerimiz bu konuda öncü olabilirler. Mütevelli heyetlerinin
alacağı kararla burslu öğrencilerinin yüzde 1ini şehit
çocuklarına, gazi ve gazi çocuklarına ayırabilirlerse milletimiz
de bu kararı ayakta alkışlar ve bu davranış vakıf
üniversitelerinin kuruluş gerekçelerine de uygun düşer.
Bu yasa
teklifimizin siz değerli milletvekilleri tarafından kabulü ile sadece
şehitlerimizin ve gazilerimizin aileleri değil tüm toplum moral kazanacaktır.
Halkın moral gücü artacak, devletin terörle mücadeledeki
kararlılığı Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından
desteklenmiş olacaktır.
Gelin hep beraber
milletimizden bir alkış alalım. Türkiye Büyük Millet Meclisinden
insanlarımızı rahatlatan yasalar da çıkabilecek dedirtelim.
Biliyorum hepinizin yüreği bizimle beraber, elleriniz de yüreğiniz de
beraber olsun diyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (DSP, CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Erçelebi.
Bir milletvekili
olarak Amasya Milletvekili Avni Erdemir.
Sayın
Erdemir, buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AVNİ
ERDEMİR (Amasya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
şehit ve gazilerimizin çocuklarının üniversiteye
sınavsız girişlerini sağlamayı öngören kanun teklifi
üzerine söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlarken
şehitlerimizin aziz hatırası önünde tazimle eğiliyor,
gazilerimize ve yüce heyetinize saygılarımı sunuyorum.
Değerli
arkadaşlarım, vatan savunmasında şehit düşen her
evladımız ve her gazimiz bizim için saygı duyulması gereken
en yüce değerdir. Zira, onlar vatanımızın birlik ve
bütünlüğü, devletimizin ebediyete kadar yaşaması için vatan
savunmasına el vermişler, gönül vermişler, omuz vermişler,
her şeyden önemlisi can vermişlerdir. Şehit ve gazilerimizin
eşi, annesi, babası ve evlatları bize
bıraktıkları en önemli emanetlerdir.
Şehitlerimizin
ve gazilerimizin çocuklarını kendi çocuklarımızdan
ayrı tutmamamız, onlarla ilgili heyecan duymamız, hatta onlara
kendi çocuklarımızdan daha fazla şefkat ve ilgi gösterme, imkân
sunma zorunluluğumuz vardır. Bu evlatlarımızı her
türlü eğitim imkânıyla donatmak ve onları hayata hazırlamak
elbette devletimizin en önemli görevleri arasındadır.
Değerli
arkadaşlarım, bildiğiniz gibi bugün devletimiz şehit
çocuklarına gereken ilgi ve şefkati onlardan esirgememeye
çalışıyor. Devletimize müracaat eden her evladımıza
karşılıksız burs veriliyor, isteyen evlatlarımız
Kredi ve Yurtlar Kurumuna ait yurtlarda ücretsiz barınıyor ve
üniversite hayatları boyunca kendilerinden üniversite harcı
alınmıyor. Bu yönüyle, onlara layık oldukları pozitif
ayrımcılık yapılmaya çalışılıyor.
Bundan sonra da bu yapılmaya elbette devam edilmelidir. Nitekim,
mayıs ayı içerisinde çıkardığımız istihdam
paketi içerisinde kamuda şehit yakınları için binde 7 olan
yerleştirme kontenjanı yüzde 1e çıkarılmış ve
her şehit evladı bugün kamuda işe yerleştirilme
imkânına kavuşmuştur.
Değerli
arkadaşlarım, iyi niyetle hazırlanmış ancak sonu
şehit ve gazi çocuklarımızı zor durumda bırakabilecek
bir kanun teklifini görüşüyoruz. Zira şehit ve gazi
çocuklarını sınavsız olarak üniversitelere
yerleştirmekle bu yavrularımıza iyilik etmiş olmayız.
Bu durum pedagojik bakımdan birçok sakınca barındırmaktadır.
Gerekli bilgi birikimine ve donanımına sahip olmayan bu yavrularımızı
akranları içinde psikolojik bunalıma sokarız, onları
kaybederiz endişesini taşıyorum. Zira,
taşıyamayacakları bir yükü bunların omuzlarına
yüklemiş oluruz. Unutmayalım, bu yavrularımızı
tıp fakültesine yerleştirmekle doktor, mühendislik fakültesine yerleştirmekle
mühendis, hukuk fakültesine yerleştirmekle avukat, hâkim, savcı
yapamayız. Korkarım ki, bu yavrularımızı işte o
zaman kaybederiz. Zira, farklı bilgi birikimine sahip bu yavrularımızın
aynı kulvarda yarışmalarıyla
karşılaşacakları problemleri çok iyi düşünmemiz
gerekiyor. Bunun yerine ilköğretimde ve ortaöğretimde bu
yavrularımıza sahip çıkarak onların üniversite
sınavlarında başarılı olmalarını
sağlayacak imkânları sunmak asıl görevimiz olmalıdır.
Ey
makamların en şereflilerine kavuşmuş olan şehitlerimiz
ve gazilerimiz, evlatlarınız evlatlarımızdır.
Devletimizin gücü, milletimizin şefkati evlatlarınızı her
zaman kucaklamaya devam edecektir. Siz her türlü övgüye, evlatlarınız
her türlü imkâna layıktır. Önünüzde tekrar tazimle eğiliyorum.
Şehitlerimize
Allahtan rahmet, gazilerimize sağlık ve mutluluk dileklerimi
sunuyorum, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Erdemir.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Alınan karar
gereğince sözlü soru önergelerini görüşmüyor, gündemin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmına geçiyoruz.
Alınan karar
gereğince, bugün okunarak bilgiye sunulan Kocaeli Milletvekili Nihat Ergün
ve 25 milletvekilinin Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreterinin yasa
dışı dinlendiği iddiasının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98inci, İç Tüzükün 104 ve 105inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesinin görüşmelerine
başlıyoruz.
X.- MECLİS ARAŞTIRMASI
A) Ön
Görüşmeler
1.- Kocaeli Milletvekili Nihat Ergün ve 26 milletvekilinin,
CHP Genel Sekreteri Önder Savın dinlenmesi iddiasının bütün
yönleriyle araştırılması ve varsa sorumlularının
ortaya çıkarılması amacıyla verdiği Meclis
araştırması önergesi (10/203)
BAŞKAN
Hükûmet? Burada.
İç
Tüzükümüze göre, Meclis araştırması açılıp
açılmaması hususunda sırasıyla Hükûmete, siyasi parti
gruplarına ve önergedeki birinci imza sahibine veya onun göstereceği
bir diğer imza sahibine söz verilecektir.
Konuşma
süreleri Hükûmet ve gruplar için yirmişer dakika, önerge sahipleri için on
dakikadır.
Şimdi, söz
alan sayın üyelerin isimlerini okuyorum: Hükûmet adına
İçişleri Bakanı Sayın Beşir Atalay; gruplar
adına, Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Şırnak
Milletvekili Sayın Hasip Kaplan, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına İzmir Milletvekili Sayın Oktay Vural; önerge sahibi olarak
da Bursa Milletvekili Sayın Mehmet Ocakden.
İlk söz
Hükûmete aittir.
İçişleri
Bakanı Sayın Beşir Atalay, buyurun efendim. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Süreniz 20 dakika.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; AK Parti Grup Başkan Vekilleri Sayın Nihat Ergün,
Sayın Bekir Bozdağ, Sayın Sadullah Ergin ve 20 sayın AK
Parti milletvekilinin Meclis araştırması açılması
taleplerine ilişkin olarak Hükûmetimizin görüşlerini açıklamak
üzere huzurlarınızdayım. Sözlerime başlarken hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Bilindiği
gibi, Meclis araştırması talebinin, son günlerde gündeme gelen
Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Sekreterinin dinlenmesi iddiasının
bütün yönleriyle araştırılması ve varsa
sorumlularının ortaya çıkarılması amacıyla
verildiği bilinmektedir.
Cumhuriyet Halk
Partisi Genel Sekreteri Sayın Önder Savın Cumhuriyet Halk Partisi
Genel Merkezindeki odasının veya telefonlarının dinlendiği
iddiaları üzerine bir süredir kamuoyunda çeşitli
değerlendirmeler yapılmıştır ve hâlen de
yapılmaktadır. İşte, bu konuda büyük bir
duyarlılık gösteren hem Hükûmetimiz hem partimiz, Ana Muhalefet
Partimizin Genel Sekreteriyle ilgili böyle bir dinleme iddiasını çok
önemsemiş, hem yapılması gereken çalışmaları
yaparken bir yandan da böyle bir araştırma önergesi vererek yüce
Meclisin de bir komisyon kurarak bu konuyu sonuna kadar araştırmasını
ve bütün boyutlarının açığa
çıkarılmasını arzu etmiştir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; biz ilk günden itibaren, Sayın
Başbakanımız başta olmak üzere, konunun bir an önce
açığa kavuşturulması için gerekli tüm dikkat ve özeni
gösteriyoruz, Hükûmet olarak bunu hassasiyetle takip ediyoruz, onu da ifade
etmek istiyorum. On gündür bu süreçle ilgili gelişmeleri şöyle bir
gözden geçirirsek, kısaca bir hatırlarsak zaten bu görülecektir.
Cumhuriyet Halk
Partisi Genel Başkanı Sayın Baykalın
açıklamalarına göre, Sayın Genel Sekreter 23 Mayıs 2008
Cuma günü Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezindeki odasında bir merkez
valisiyle görüşmüştür ve bu görüşme ile ilgili bir gazetede
-daha sonra- üç gün sonra bazı haberler ve yayınlar
çıkmıştır. 28 Mayıs Çarşamba günü Cumhuriyet Halk
Partisi Genel Başkanı Sayın Baykal yaptığı
basın toplantısında, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezinin
güvenlik güçleri tarafından dinlendiği iddiasında bulunarak
Hükûmetimizi ve Bakanlığımızı
suçlamıştır.
Doğrusu -biz
o gün de ifade ettik, daha önceki, burada, Mecliste, huzurlarınızda
gündem dışı konuşmaya cevap verirken de ifade
etmiştim- bu çok ileri bir suçlama olmuştur, acele edilmiştir,
tedbirsizlik gösterilmiştir. Olayın hiçbir boyutu
aydınlatılmadan, hiçbir boyutu araştırılmadan, hiçbir
tespit yapılmadan Hükûmetimize, Bakanlığıma ve güvenlik
birimlerine bu ön yargılı, acele suçlama bizi üzmüştür.
Ben hemen o gün
-biliyorsunuz- Sayın Baykalın basın toplantısından
iki saat sonra basın toplantısı yaptım, hatta bir duygumu
da şöyle burada paylaşayım sizlerle: O gün yurt
dışındaydım. Acele geldim ve uçakta gelirken niyetim Bu
önemli bir konudur, ana muhalefet partisi Sayın Genel
Başkanını veya genel başkan
yardımcılarını arayayım, gerekirse ziyaret edeyim.
diye düşünceler içindeydim doğrusu. Ama havaalanına geldim,
havaalanında basın toplantısını izledim. Zehir
zemberek suçlamalarla dolu bir basın toplantısıydı ve onun
üzerine de biz o basın toplantısını yaptık ama ben ne
yaptım? Cumhuriyet savcılarını göreve
çağırdım, Ankara Valisine yazılı suç duyurusunda
bulunması için talimat verdim, kendim Bakanlıkta görevlendirme
yaptım bu konunun araştırılması için ve orada da
şunu söyledik: Bunun faillerini hep birlikte bulalım. Bunu birlikte
araştıralım. Biz bunu sonuna kadar araştıracağız.
Siz takip etmeseniz bile biz bunu takip edeceğiz. Bu önemli bir konudur.
diye de ifade ettik ve işte, aynı çizgide devam ediyoruz. Şimdi
de partimizin grup başkan vekilleri ve milletvekillerinin verdiği
araştırma önergesiyle bu konuda sizleri bu önergeye desteğe çağırıyorum.
Biz, Hükûmet olarak bu önergeyi destekliyoruz, araştırma komisyonu
kurulmasını talep ediyoruz ve bu araştırma komisyonuna da
her tür desteği vereceğimizi ifade ediyoruz.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; biraz önce ifade ettiğim gibi,
bizim ülkemizi, insanımızı, kurumlarımızı
rahatsız eden her konuya ciddiyetle eğildiğimizi sizler de
biliyorsunuz. Tüm şüpheleri gidermek, varsa sorumluları tespit etmek
ve haklarında işlem yapmak, kısaca
vatandaşlarımızın devlete olan güvenini pekiştirmek
hepimizin öncelikli hedefidir. Biz Devlet millete hizmet için vardır.
felsefesini bütün yönetim anlayışımızda zaten benimsiyoruz
ve şunu da tekrar ifade ediyorum huzurlarınızda ve bunu yüksek
sesle ifade ediyorum: Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Devlet
düzeninde kurallar belirlenmiş, sınırlar çizilmiştir, insan
hak ve özgürlükleri Anayasa güvencesi altına
alınmıştır, kişi hak ve hürriyetleri konusunda ciddi
koruyucu düzenlemeler getirilmiştir; aksine davranışlara ve
uygulamalara karşı da ciddi cezai müeyyideler getirilmiştir.
İşte, hukuk devleti olmanın bir şartı olarak her tür
iddiayı araştırmak, aydınlatmak, faillerini bulmak ve
cezalandırmak da bizim görevimizdir.
AK Parti
hükûmetleri döneminde -bunu da bu vesileyle ifade edeyim- faili meçhul hiçbir
olay kalmamıştır. Sadece, 2002 yılında Hablemitoğlu
cinayeti dışında, bizim dönemimizde faili meçhul hiçbir olay
kalmamıştır. Bunu, burada açıkça ifade ediyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar) Bakın, biz hiçbir olayı
örtmedik, örtmüyoruz, her olayın üzerine cesaretle gidiyoruz, daha da
gideceğiz ve hatta şunu da ifade edeyim bu vesileyle, hem emniyet
görevlilerimize, güvenlik görevlilerimize de teşekkür ederek: AK Parti
dönemi, çetelerin, organize suç örgütlerinin âdeta çökertildiği bir dönem
olmuştur. Değerli arkadaşlar, buna Meclis olarak hepimiz memnun
olmalıyız, bütün arkadaşlar. Türkiyede âdeta çeteleşme her
tarafı sarmıştı arkadaşlar, her alanda organize suç
örgütleri
Biz cesaretle onların üzerine gidiyoruz.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Hablemitoğlu önemli Sayın
Bakanım. O konuda biraz daha çaba harcamanızı bekleriz.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Onların üzerinde de duruyoruz
hâlen.
Bu konuda da
değerli arkadaşlar, değerli milletvekilleri; biliyorsunuz bizim
idari soruşturmamız sürüyor, cumhuriyet
savcılığının soruşturması devam ediyor ve
biz kısa sürede sonuçlanmasını bekliyoruz ve şimdi de grup
başkan vekillerimiz ve milletvekillerimiz tarafından verilen
araştırma önergesiyle ilgili görüşmeyi bugün yapıyoruz, bir
an önce bu komisyonun kurulmasını ve bu konuya
başlamasını diliyoruz.
Ülkemizin
gündemini bir süredir meşgul eden ve kamuoyunda çeşitli yönleriyle
ele alınarak tartışılan dinleme iddialarına
ilişkin olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Meclis
araştırması açılmasının yararlı
olacağını düşünüyoruz. Bu önergede imzası olan bütün
arkadaşlarıma teşekkür ediyorum ve hepinizi de bu önergeye
destek vermeye davet ediyorum. Meclis araştırması
başlatılması durumunda da Hükûmet ve Bakanlık olarak her
türlü katkıyı sağlayacağımızı bu vesileyle
ilan ediyorum.
Değerli
arkadaşlarım, biz bu Meclis araştırmasından ne
bekliyoruz, onu da kısaca şöyle ifade etmek istiyorum: Bir defa,
tabii, Sayın Savın olayıyla ilgili, tekrar bütün boyutları
ele alınsın, değerlendirilsin. Zaten
arkadaşlarımızın verdiği araştırma önergesi
bunu ifade ediyor ama ben, burada, biraz daha genişleterek şimdiden,
Meclisimize ve kurulacak komisyona daha açık yüreklilikle bir
çağrıda bulunmak istiyorum: Gelin, bu vesileyle, Türkiyedeki yasal
durumu, bu konudaki yasal durumu, bütün mevzuatı ve bütün uygulamayı
tekrar ele alsın bu komisyon ve sadece bu olayla sınırlı
kalmasın. Ama, sürekli geçmişe dönük tartışmaları
gündeme getirme yerine, başta Sayın Genel Sekreterle ilgili boyut
olmak üzere, bundan sonrasına dönük de değerlendirmeler yapsın,
teklifler getirsin, Hükûmete ve kurumlara tavsiyelerde bulunsun, Meclise yeni
yasal düzenlemeler için tavsiyede bulunsun.
Bu kadar
geniş bir şekilde bu konuyu biz gündemimize getiriyoruz ve hiçbir
şekilde bundan kaçmıyoruz, korkmuyoruz. Bu vesileyle, ülkemizde çok
önemli bir konu olan, güvenlik amaçlı, terör amaçlı, organize suç
örgütleri amaçlı, suçu önleme amaçlı bu uygulamanın tekrar
gözden geçirilmesini, eksiği varsa giderilmesini de burada ben teklif
ediyorum.
Hatta şunu
ifade ediyorum: Gelin, bütün sistemi tekrar gözden geçirelim. Daha yeni
yapıldı, bu Meclis -biliyorsunuz- yasalaştırdı, 2006
yılında, bu konuda bugün Ulaştırma
Bakanımızın burada gündem dışı konuşmaya
cevap verirken açıkladığı hususları bu Meclis
gerçekleştirdi. Ana muhalefet partimiz de ona katkı verdi, destek
verdi. Türkiyede çok ciddi bir yenilik olarak bunu geliştirdik.
Gerçekten, dağınık yapıyı derledik toparladık,
tek bir kurum bunu organize eder hâle getirdik.
Ha, şimdi,
eğer bu da eksikse, bunun da eksikleri varsa, daha yeni olumsuzluklar
falan tespit ediyorsak veya olumlu katkılarımız olacaksa bu
komisyona bütün partiler katılsın, iyi bir komisyon kuralım ve
burada bütün boyutlarıyla değerlendirelim. Biz de yürütme
kısmı olarak, uygulama kısmı olarak her desteği
vereceğiz, her açıklamayı vereceğiz, her konuda komisyonun
çalışmasını kolaylaştıracağız. Bunu da
açıkça Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanı olarak
huzurunuzda ifade ediyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar) Bu hayırlı bir çalışma olur. Bu
vesileyle bu tartışmaları bitiririz ve bu konuda gerçekten hem
kendimiz ikna oluruz hem de toplumumuza olumlu mesajlar vermiş oluruz.
Bakın,
değerli arkadaşlar, bizim amacımız meyve yemek. Biz iyi
işler yapılsın istiyoruz, bundan sonrası için teklifler
geliştirelim istiyoruz ve bunu açık yürekle söylüyoruz.
Siyasetçilerimiz de bundan etkilensin, tutumlarını irdelesinler.
Hemen, Hükûmeti suçlayan, doğru bilgiyi beklemeyen, ön yargıyla
hareket eden tutumlarını bıraksınlar. Biz, bakın, ön
yargıyla hareket etmiyoruz, araştıralım diyoruz, daha iyisini
bulalım diyoruz. Bu vesileyle demokratikleşme sürecimizi, insan
hakları sürecimizi, kişinin özel hayatına verdiğimiz önemi,
haberleşme, iletişim özgürlüğüne verdiğimiz önemi de bir
defa daha burada Meclis olarak ortaya koyalım istiyoruz.
Değerli
arkadaşlar, diğer bir boyutu da toplumumuzla ilgili. Bakın,
şu günlere sorumluluk sahibi kişiler olarak bakalım, şöyle
geriye dönüp bakalım, bugünlerdeki tartışmalar ve tabii
medyanın bu ortamda yaptığı yayınlar toplumumuza
nelere mal oldu bir bakalım. Âdeta herkesi dinleme korkusu altında
tutan, endişeye sokan bir ortama soktu. (CHP sıralarından
gürültüler)
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Bakan, Ulaştırma
Bakanı söyledi efendim.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Şimdi, bakın, insafla
herkes düşünsün. Bu konuyu sırf böyle siyasetin malzemesi yaparak,
efendim, siyasette bir üstünlük sağlayayım, bu vesileyle
iktidarı da bir yıpratayım diye ele alarak bu kadar istismar
etmeseydik toplumu bu şekle getirmezdik. Açıkça söylüyorum ben.
ALİ KOÇAL
(Zonguldak) Buna kimse inanmaz.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Bakın, ben toplumumuza da
buradan çağrıda bulunuyorum: Değerli vatandaşlarım,
özgürce yaşayın. Türkiye bir hukuk devleti. Bu dinleme falan gibi
konulara hiç bu şekilde aldanmayın.
ALİ KOÇAL
(Zonguldak) Buna kimse inanmaz, inandıracaksınız.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Ulaştırma Bakanı tam aksini
söylüyor.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Hiç böyle
yazıldığı gibi, söylendiği gibi değil. Türkiyede
hepsi mahkeme kararıyla, hukuk süreci içinde cereyan etmektedir ve
çetelerle, terörle, organize suçlarla ilgisi olmayan hiç kimse için böyle bir
endişe de söz konusu değildir.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Bakanım,
Ulaştırma Bakanı tam aksini söylüyor.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Bakın
Bakın
NECATİ
ÖZENSOY (Bursa) Ön yargınız var Sayın Bakan.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Ulaştırma Bakanına sorun
Sayın Bakanım, biraz önce söyledi.
BAŞKAN
Dinleyelim efendim.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Ulaştırma Bakanı dinleme
olduğunu söyledi.
BAŞKAN
Sayın Kılıçdaroğlu,
dinleyelim. Kendi
görüşlerini anlatıyor efendim, oradan müdahale etmekle
değişmez ki.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Tabii, son günlerde şöyle bir
şey
Bugün daha ana muhalefet partisi liderinin ağzından duydum
70 milyon kişi dinleniyormuş. diye. (CHP sıralarından
Doğru sesleri)
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) İzleniyor efendim.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Böyle bir iftira, böyle bir
rahatsız edici, topluma endişe verici, toplumu korkutucu ifade
olamaz.
Bakın
değerli milletvekilleri, böyle bir şey söz konusu değil.
Dinleme, dinleme, birebir, birebir
kişiyle ilgili, ancak yargı kararıyla olur. Bunun süresi olur,
konusu olur ve işte bugün Ulaştırma Bakanımızın
bilgi verdiği Telekomünikasyon İletişim
Başkanlığı kanalıyla olur, eskisi gibi
darmadağınık değil. Güven içinde ve kontrol içinde ve
tekrar orada hukuki denetimden geçerek olur. Ve öbürü
Emniyet Genel Müdürlüğümüz
açıkladı, öbürü, sözü edilen bir mahkeme kararı yayınlandı
gazetelerde, bunu önemle ifade ediyorum değerli milletvekilleri, bu
dinleme değildir. (CHP ve MHP sıralarından İzleme
sesleri) Katiyen dinleme değildir. Sadece şöyle bir izindir: Yine
yargı kararıyla, çok yoğun şekilde şüphe edilen terör
veya organize suçlarla ilgili kişilerin telefon trafiğinin sadece
bilgisinin bu Telekomünikasyon İletişim
Başkanlığından alınmasıdır. Sadece kiminle,
nerelerle konuştu, bu trafiğin alınmasıdır.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Daha ne olacak ya!
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Bir anlamda fatura bilgisidir.
Katiyen dinleme değildir. Israrla, kimisi bilmediğinden, kimisi
inatla dinleme diyor buna.
Bakın
değerli milletvekilleri, bunu, bir şeyi savunmak için
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) İzleme dedik, izleme!
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Bunu bir şeyi savunmak için
söylemiyorum. İnsan özgürlüğünü, bireyin özel hayatını,
demokrasiyi, açık toplumu her zerresine kadar savunan, bunun için
çalışan birisi olarak söylüyorum, bir birey olarak bunu söylüyorum ve
ben günlerdir bu konunun bütün
boyutlarını araştırıyorum. Gelin
araştıralım. Basınımız çok yanlış
bilgiler yazıyor bakın ve buralarda çok yanlış şeyler
konuşuluyor. Hiç incelemeden, araştırmadan, gerçek tespit
edilmeden ileri hükümler veriliyor. Bilgi isteyin bilgi verelim, bilgi
sunalım. Vatandaşımızı bu duruma düşürmeye hiç
kimsenin hakkı yoktur. Vatandaşımızı böyle korku,
endişe içinde yaşatmaya kimsenin hakkı yoktur. Devletin görevi, vatandaşını
korkusuz yaşatmaktır. Biz bunun için çalışıyoruz ama
birileri bundan rahatsız, körüklüyor, siyasi iktidara burada ben
birazcık acaba bir şey söylemek için bunu da kullanabilir miyim diye.
Ama çok tehlikeli, çok yanlış bir enstrüman kullanıyorsunuz.
Değerli
arkadaşlar, bunu yapmayalım ülkemize, vatandaşımıza
yapmayalım bunu. Bakın, bu konuda arkadaşlarımız
araştırma yapsınlar, Türkiye'nin sistemini, dünyada uygulanan
sistemi mukayese etsinler. Biz, bu mukayeseleri
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Bakan, konuşmanızı tamamlar mısınız efendim.
NESRİN
BAYTOK (Ankara) Sayın Bakan, 5 bin kişi kaç bin kişiyi
dinliyor?
BAŞKAN -
Müdahale etmeyelim efendim, bitiyor zaten.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Ben, burada samimiyetle, açık
yüreklilikle bilgiler veriyorum.
ABDULLAH ÖZER (Bursa)
Doğru bilgi verilmiyor.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Öyle o dediğiniz yalan
yanlış bilgiler. Benim tavsiyem, ne olur araştırın,
bizden isteyin, kurumlarımızdan isteyin, size her bilgiyi verelim ama
bu iftirayı, karalama kampanyasını, yanlış
bilgilendirmeyi bırakın. Ortalık kirlendi, çok kirli bu konuda.
ABDULLAH ÖZER
(Bursa) Sayenizde kirlendi!
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Gelin, bu ortalığı
temizleyelim, bu komisyonu kuralım ve bu ortalığı
temizleyelim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Bizim
çağrımız, bakın
ABDULLAH ÖZER
(Bursa) Altı senedir siz Hükûmettiniz
BAŞKAN
Sayın Milletvekili, lütfen
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Biz, çağrı yapıyoruz,
bir şeyden kaçmıyoruz.
Gelin, hep
birlikte -işte yüce Meclis burası, yasaları burası
yapıyor- konuyu önce araştıralım, eksiğimiz var
mı onu tespit edelim, sonra da yeniden düzenleyelim. İşte, hodri
meydan! Bizim çağrımız bu Hükûmet olarak. (AK Parti
sıralarından alkışlar) Ben
BAŞKAN
Sayın Bakanım, süreniz doldu.
MALİK ECDER
ÖZDEMİR (Sivas) Yolsuzluklar konusunda da aynı hodri meydanı
aynı yüreklilikle çekebiliyor musunuz Sayın Bakan?
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Teşekkür ederim. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bakanım, teşekkür ederim.
Demokratik Toplum
Partisi adına Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan.
Sayın
Kaplan, buyurun efendim.
DTP GRUBU ADINA
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün gizli dinlemeyle ilgili, telekulakla ilgili verilen bu
araştırma önergesi konusunda hepimizin gerekli hassasiyeti
göstermemiz gerekiyor. Eğer bir ülkede Anayasa Mahkemesi
yargıçları dinleniyorsa, bakanlar dinleniyorsa, siyasiler
dinleniyorsa ve açılan davaların skandallarında bunların
hepsi yer alıyorsa, o zaman gerçekten yüce Meclisin bu olaya el
atması ve tüm siyasi partilerin de bu konuda bir konsensüs
sağlaması gerekiyor.
Şüphesiz,
verilen önergeye baktığımız zaman araştırma
önergesinin sadece Sayın Önder Savın dinlenmesiyle ilgili
olması, bu yönde bir araştırma komisyonu gibi olayı
daraltan, amacından saptıran ve hiçbir işlev görmeyecek bir
araştırma önergesine bizim evet dememiz mümkün değil. Ancak
Sayın Bakan demin kürsüde yaptığı konuşmada hodri
meydan dedi. Açık açık dedi ki: Bu dinleme olayı bir
vakıa ve herkesi huzursuz ediyor. Gelin, birlikte bir komisyon
kuralım ve bu konuyu aydınlığa kavuşturalım.
Şimdi, bu önergenin sahibi kendi partilileri. Sayın Bakan da bu
önergeyi çok dar ve işlevsiz görmüş olmalı ki böylesi bir
açılımda bulundu. Bu nedenle Sayın Bakan hodri meydan
demiştir, biz de muhalefet olarak, sizin yaptığınız
çağrıya evet diyoruz. Gelin, gizli dinlemeyi, telekulak
olaylarını bütün boyutlarıyla birlikte inceleyelim ama
sağlıklı inceleyelim, 70 milyon insanımıza da bu
konuda çok kısa bir sürede yüce Meclis bir veri versin. Nedir bu?
Örneğin, bir araştırma önergesi daha var Milliyetçi Hareket
Partisinin. Sanıyorum, daha sonraki günlerde aynı konu da görüşülecek
ama orada farklı bir önergede bir istek var: Komisyonu oluşturacak
kişilerin sayısı.
Sayın Bakan,
teklifiniz konusunda samimi olduğunuza inanıyoruz. Not aldık,
çağrınızı samimiyetle karşılıyoruz.
Milletvekillerinizin de bu samimiyetinize katılacağına
inanıyoruz. Çünkü böyle bir araştırma önergesinin
kapsamını bu şekilde koyduğunuz zaman anlam ifade edebilir.
Yoksa Sayın Sav dinleniyor, dinlenmiyor. diye bir araştırma
komisyonu kurmak, olsa olsa komik bir yaklaşım olurdu. Ülkenin
sorunu, gizli dinlemenin sorunu, kişilik haklarının sorunu, haberleşme
özgürlüğünün sorunu, konut haklarının sorunu ve en başta
Anayasanın 20nci maddesinin açıkça belirttiği hak ve
yükümlülüklerin aykırı davranılmasının hoş
görülecek hiçbir yanı bir hukuk devletinde olamaz. O zaman komisyona
evet diyoruz. Her gruptan 3er tane bu alanda uzman, hukukçu veya
araştırmacı veya teknik anlamda 3 kişi komisyonda yer
alsın. Ayrıca, grubu olmayan partilerimiz var, DSP var, ÖDP var,
Büyük Birlik Partisi var, eski başbakanlar var. Onlar da katılmak
istiyorlarsa bu komisyonu kuralım. Bu önergeyi de bu şekilde önerge
sahipleri düzeltir ve Sayın Bakanın yaptığı
çağrı doğrultusunda düzeltirse evet, bir anlam ifade eder, ona
varız. Umarım, inanıyorum ki diğer arkadaşlar,
diğer partiler de buna evet diyecekler. Çünkü bu telekulak olayı,
bu gizli dinleme olayı çığırından çıktı,
çığırından. Nasıl çıktı? Çok basit
söyleyeyim: Bunun çıkışını biraz uzaklarda da
aramayın, önerge sahipleri uzaklarda aramayın. Gizli dinlemeyi yapan
kurumlar belli, Millî İstihbarat Teşkilatı. Kime
bağlı? Başbakana. Başbakan gereğini yapsın.
Genelkurmay Başkanlığı istihbaratı kime
bağlı? Başbakana. Başbakan görevini yapsın. Emniyet ve
Jandarma istihbaratı kime bağlı? Sayın Bakanımıza
bağlı. Şimdi bakın, farklı istihbarat birimleri
farklı makamlara bağlı. O zaman, bütün bu makamlar
Peki, bu yasa
dışı dinlemeyi yapma zeminini kim sağlıyor? O da,
Sayın Adalet Bakanı; çıkıp bu kürsüde açıklama
yapması lazım. Sayın Adalet Bakanı; çıkıp
Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesinin, Ankara 11. Ağır
Ceza Mahkemesinin, İstanbul özel ağır ceza mahkemelerinin
sınırsız, sorumsuz ve süresiz verdiği kaç tane mahkeme
kararı olduğunu buraya getirip 70 milyon insanımıza
açıklamak zorundadır.
Biliyor musunuz,
ben Diyarbakırda kendim tanık oldum bir hukukçu olarak. Bir mahkeme
kararı polisin cebinde, çıkarıyor, diyor ki: Hasip Bey biz yasa
dışı bir şey yapmıyoruz ki. Buyurun.
Şaştım, okudum ki iki sayfa bir mahkeme kararı:
Sınırsız, sorumsuz, bir hafta boyunca bütün
Diyarbakırın aranmasına, dinlenmesine, takip edilmesine,
izlenmesine
Bir hukuk devletinde bu olur mu? E, bu olmaz. Kaç tane bundan
karar var biliyor musunuz? Çıkarın bu kararları, Adalet
Bakanının bundan haberi yoksa
En başta sorumlu makam.
Yargıyı bu yasa dışı suç ortaklığına
iten, buna cüretlendiren, bu yasa dışı dinlemeyi yapanlara bu
cüreti yasal kılıf olarak verenler sorumlu değil mi?
Peki, 2005
yılında 2 ve 3 Temmuzda torba yasayla Meclisten geçirilen
kanunların içindeki Telekomünikasyon İletişim
Başkanlığının kurulması da AK Parti Hükûmeti
döneminde olmadı mı? Peki, soruyorum 3713 sayılı Yasada
Terörle Mücadele Yasasını değiştirerek düşünce
özgürlüğünü, gösteri haklarını, diğerlerinin
sınırlarını tamamen geri alan uyum paketlerindeki reformlardan
geri dönen kim? Yine AK Parti Hükûmeti değil mi. Peki, Polis Vazife ve
Selahiyet Kanununu değiştirip kişilerin özgürlük alanına
girmelerini sağlayan, bunu getiren kim? AK Parti Hükûmeti değil mi.
Peki, hiç birimiz
bu konuda sütten çıkmış
ak kaşık değiliz. Sorumluluklarımızı önümüze
koyacağız, yüreklice koyacağız, samimi olacağız
tekliflerimizde ve samimi bir şekilde omuz omuza vereceğiz. O zaman
ülkeyi karanlıklardan kurtarabiliriz.
Hrant Dink
cinayetinde tam altı ay telefonlar susmadı. Hrant Dink cinayetinde
altı ay kurulan planlar, kullanılacak katiller hepsi dinlemedeydi.
Sayın Bakan, neden bu cinayet bile bile geldi Türkiyede?
Sizin döneminizde
aydınlatılan cinayetler elbette olabilir, şüphesiz.
Yanınızda oturan Sayın Sağlık Bakanının
odasında bulunan böceklerden de haber var, kendileri buldular. Belki çok
ilkel bulmuşlardır, o zaman o
bulunan böcekleri ancak on adet böcek bulunmuştu sizin de
makamınızda.
MUSTAFA ENÖZ
(Manisa) Hamam böcekleri!
HASİP KAPLAN
(Devamla) - Neşter operasyonları
Sauna çetesinde
hangi bakanların ve bürokratların dinlendiğini de biliyoruz.
Bırakın
ötesini, güvenliği konuşalım, özgürlüğü hep
konuşuyorum. Kara operasyonu öncesi iki gün önceden Genelkurmayı kim
dinledi, kim YouTubea verdi bu dinlemeleri? Bunu kim takip edecek? Eğer
Anayasa Mahkemesi yargıcı koskoca kamyonlarla takip edilip, izlenip
dinleniyorsa bu ülkede, ülkenin yargıcının güvencesi yoksa
Ergenekon çetesinin soruşturmasını yapan savcıya bozuk 60
model Ford zırhlı aracı gönderirseniz, Ankaradan giden araç 3
defa su kaynatırsa bu ülkede hukuku sağlayamazsınız. Bu
ülkede hukuk AKPye de lazım, ana muhalefete de lazım. Ben istiyordum
ki ana muhalefet Sayın Sav nedeniyle bu gizli dinlemeleri getirmesin.
Kişisel sorunu olarak bu Meclise bunu getirmesi en büyük
yanlışı olmuştur.
Gizli dinleme bir
vatandaşlık hak hukukudur, gizli dinleme bir özgürlük sorunudur,
gizli dinleme bir kişilik ve özel hayatın ta kendisidir.
İnsanlar telefonda eşlerine Seni seviyorum diyemiyor artık,
insanlar telefonlarda eşlerine Mutfak için ne alışveriş yapayım?
bile diyemez duruma düştüler. Çünkü o kadar yaygınlaştı ki
gizli dinleme, o kadar yaygınlaştı ki gizli dinleme,
bakıyorsunuz ki cep telefonundan IMEI yazılımından her cep
telefonu bir potansiyel dinleme. Herkeste cep telefonu var, herkeste var. Ortam
dinleme, klasik dinleme, soğuk harp döneminden kalkıp konferans
sistemiyle -hani ilkel filmleri, eski filmleri biraz izleyin veya o soğuk
harp döneminin- işte, kablo eve gidiyor, o kabloyu, giden eve bir
bağlantı yapıp dinleme sistemi
E, şimdi çok gelişti
bu. Toplu iğne ucu kadar, toplu iğne ucu kadar bir metalik olayla
herkes 300 metreden dinleme yapıyor.
Ben Türkiye'nin,
son otuz yılda, en büyük, en hassas davalarına girdim ve
Amerikanın, Fransanın, İngilterenin, Almanyanın
hepsinin sivil istihbaratları ve ajanları benim büronun
sokaklarında cirit atıyorlardı ve ben bunu bizzat
konuştuğumda akıl durduracak kadar rahatlık vardı.
Şimdi, bu dinlemeleri
Sayın Paksütün, Anayasa Mahkemesi üyesinin
olayı değil, ama bu gizli kulak skandalıyla ilgili yapılan
araştırmalara baktığımız zaman çok daha vahim
şeyler çıkıyor ortaya. Bir kere, çetelerin
çıkarılması, organize suçluların yakalanması, hukuka
uygun olarak aramaların yapılması, dinlemenin
yapılması
Ne diyor Anayasada? Çok açık hüküm var, Anayasa:
Buna yargı karar verir diyor. Sonra, bu dinlemenin verilerini
getirirsiniz, yetkili mercinin kararı yirmi dört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur
ve hâkim, kararını el koymadan itibaren kırk sekiz saat içinde
açıklar; aksi hâlde, el koyma kendiliğinden kalkar, diyor. Suç
delili. Yani toplanan delilin hukuki, meşru olması da o delilin
geçerli sayılması için baş koşullardan birisidir.
Şimdi, bunu
niye böyle diyoruz? Guantanamo yargılamalarında bile, ABDde 11 Eylül
terörizm saldırısından sonra, bu hukuksuzluk işleyemedi.
Bakın,
Detroitte bir açıklama yapıyor yargıç Anna Diggs Taylor ve
diyor ki: Ulusal güvenlik örgütünün terörist gözetim programı adı
altında ürettiği dinleme ve izleme faaliyetlerinin derhâl son
bulmasını istiyorum. Bir hukuk devletinde hukuk varsa, bir
yargıç çıkar, bunu söyler. Ama, benim yargıcım Anayasa
Mahkemesi yargıcıysa kendinden korkuyorsa, izleme altındaysa,
eğer benim savcım en büyük çete organizasyonlarını
açığa çıkarıyorsa ve o devlet ona bozuk zırhlı
bir araç gönderiyorsa, o ayıp o savcının değil, o ayıp
o adaletin değil, o ayıp o yargının değil, o ayıp
iktidarındır en başta. Yoksa, bir zırhlı araç alacak
paranız, verecek yetkiniz
Bu 70 milyon insan, bunun 100 bin
katını da karşılar, karşılayabilir.
İnanın bu halk, 70 milyon insan bu karanlık tezgâhların
önlenmesi için bir an önce bunun yapılmasını ister. O zaman,
halkın istediğini, yurttaşın istediğini biz, yüce
Meclis olarak yerine getirmek durumundayız. Biz bundan kaçamayız.
Biz, bu gizli dinlemeleri hukuka bağlamak zorundayız. Eğer
hukuka bağlayamazsak, inanıyorum ki, herkesin yaşam hakkı
risk altındadır; kişilik hakkı demiyorum, haberleşme
demiyorum, özgürlüğü demiyorum.
Şimdi, bu
noktadan baktığımız zaman, bu gizli kulak
skandallarını çok daha enteresan boyutlarıyla, Diyanetten biraz,
Sayın Bakan, isterseniz bahsedelim. İlahiyat profesörleri ne diyor
gizli dinlemeyle ilgili?
MUHARREM
İNCE (Yalova) Haram diyorlar mı, haram?
HASİP KAPLAN
(Devamla) - Caiz değil diyor
birisi. Telekulaklar din ve ahlaka tamamen aykırıdır,
ahlaksızdırlar diyor birisi. Başkalarının mahrem,
özel hayatlarına girmek İslam dinine göre caiz değildir. Bir
başka öğretim üyesi daha ağır şeyler söylüyor. Ee,
yani dinde bu kadar mekruh, haram, günah olan şeyleri de, bakıyoruz
ki, birileri insanlığa karşı kullanıyor. Dinen caiz
değil, mekruh, günah. Yasal olarak suç yeni Türk Ceza Kanununda. Ahlaki
değil, etik değil, ama organize işlerin bir numarası
olmuş. Evet -gizli dinlemeyle ilgili reklamlara
baktığımız zaman- izleme vardı, Başbakana
suikastı önledik. diyor. Bunları kamuoyuyla paylaşmak
lazım.
Yine, izlemeye
ilişkin yetkililerin açıklamaları oldu yakın zamanda. Bu
açıklamalar dehşet vericiydi: 5 bin kişiyi dinliyoruz. Hangi 5
bin kişinin hangi yargı kararıyla dinlendiğini o 5 bin kişinin,
o yurttaşların bilme hakkı vardır.
Evet, sormak
lazım: Nasıl dinliyorsunuz? Telefondan, ortamdan, SMS takibinden veya
görüntülü MMSler çıkmış, ondan, yer tespitinden, arama
kaydından, SIM değişikliğinden, IMEI numarasından.
Şimdi, bu kadar yaygınlık içinde bazı uyanık
şirketler de çıkmış diyor ki: Biz de sizi
koruyacağız bu konuda
Piyasada şeyler sağlanıyor.
Evet, YouTubeda
yayınlanan, devletin güvenliği söz konusu olunca güvenlik boyutuyla
sakıncalı, özgürlük boyutuyla sakıncalı, yine Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinde Türkiyenin defalarca mahkûm olduğu
gizli dinleme olayı var. Facianın boyutları çok.
Eğer bunu
biz aydınlığa kavuşturmazsak 2005te AK Parti Hükûmetinin
çıkardığı ve çıkardığı yasayla görev
verdiği Genelkurmay, MİT, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma
İstihbaratı, Jandarmayı siz zan altından
kurtaramazsınız çünkü bu çıkarılan yasayla Telekomünikasyon
İletişim Başkanlığının yetki verdiği,
sorumluluk verdiği alanlar bunlar.
Ama bir noktada
daha bütün yargıçlarımıza yaptıkları konusunda bu
kürsüden bir uyarıda bulunmak istiyorum: Sınırsız,
sorumsuz, hangi suç olursa olsun sabit, somut, bu konuda suç karinesi olmayan,
ciddi şüphesi olmayan konularda verilen bütün mahkeme kararları bu
tür gizli dinlemelerin payandası yapılmaktadır. Yargı bu
kirli oyuna alet olmamalıdır. O zaman biz, yüce Meclis olarak
telekulağa karşı, birileri casus avcılarını
teknik olarak buluyor
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Konuşmanızı lütfen tamamlayın efendim.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkan.
Bizim görevimiz,
o zaman, yüce Meclis olarak birlikte, birlik olarak bu önergeye değil -bu
önerge sınırlıdır, bu önerge Sayın Savla ilgilidir-
bu önergenin dışında, Sayın Bakanın çağrı
yaptığı gibi -o çağrıya katılıyoruz- gizli
dinleme konusunda, telekulak konusunda, bütün partilerin yer alacağı
bir komisyona, araştırma komisyonu kurulmasına evet diyoruz.
Burada Hodri meydan! demeye gerek yok. Bu konuda hepimiz vicdanen sorumluyuz.
İnsan olarak sorumluyuz, seçilmiş milletvekilleri olarak sorumluyuz,
23'üncü Dönem Meclisi olarak sorumluyuz ve biz bunu mutlaka çözmek
zorundayız. Bu sorumluluk bizim. Bunun için bizi Meclise gönderdiler. Bu
konuda evet ama araştırma önergesine hayır diyoruz. Bu
konuda herkesin katkı sunmasını bekliyoruz.
Teşekkür
ediyorum. (DTP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Kaplan.
Milliyetçi
Hareket Partisi adına İzmir Milletvekili Oktay Vural.
Sayın Vural,
buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
OKTAY VURAL (İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Çok değerli
milletvekili arkadaşlarım, AKP grup başkan vekillerinin
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreterinin dinlenmesi konusunda vermiş
olduğu araştırma önergesi hakkında Milliyetçi Hareket
Partisinin görüş ve düşüncelerini sizlerle paylaşmak üzere
huzurunuzdayım. Bu vesileyle hepinize saygılar sunuyorum.
Sayın
milletvekilleri, aslında bugün, biraz önce Sayın Bakanın da
ifade ettiği ve bir yargı sürecine de intikal etmiş bir konu
hakkında, biz bir araştırma önergesini görüşüyoruz.
Dolayısıyla, bu konunun aslında çok yönlü, hukuki, idari ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından ele alınması gerçekten
son derece önemli. Ancak sadece adli bir olay, sadece bir kişinin
dinlemesine ilişkin bir araştırma önergesi, gerçekten,
aslında bizim korumamız gereken ve milletvekillerinin sorumlu
olduğu milletin değerlerini, hangi değerlerini korumamız
gerektiğine ilişkin yeterince bir açıklık vermemektedir.
Şimdi, biz
burada neyi arıyoruz? Biz burada milletimizin hangi hakkının,
hangi hukukunun, hangi özgürlüğünün peşindeyiz? Bizim, sadece bir
olayı, bir dinleme olayının olup olmadığını
araştırmaktan öteye, böyle bir olay ekseninde milletimizin
Anayasada, çeşitli kanunlarda bahsedilen özgürlüğüne yönelik bir
tehdit var mıdır yok mudur, bunu değerlendirmemiz lazım;
bizim, milletvekilleri olarak aradığımız budur. Millet için
burada bir soruşturma yapıyoruz, bir araştırma
yapıyoruz. O zaman millet için anlamı nedir, bunu ortaya koymak
lazım. Sadece bir olayın olup olmadığını ifade
etmek, doğrusu böyle bir olayı yeterince
algılamadığımızı, bunun sebep ve sonuç
ilişkilerini yeterince ortaya koyamadığımızı
ifade eder ve maalesef böyle bir olay münasebetiyle sorun
İki parti
arasındaki bir tahterevalli siyasetinin malzemesi olarak
kullanılması gibi bir yanlışla karşı
karşıyayız, meseleye böyle bakmamamız gerekiyor.
Dolayısıyla biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu sorun ekseninde
Biraz önce ifade edildi ve Sayın Bakan Hodri meydan! dedi. Aslında
biz Hodri meydanı yediden önce yapmıştık, Birleştirilsin.
demiştik. Ama maalesef bu iki araştırma önergesi, Milliyetçi
Hareket Partisinin verdiği araştırma önergesi, Türkiyede
milletin hakkını, hukukunu korumayı; özgürlüğünü
korumayı; demokrasi ve insan hakları ekseninde oluşan tehditleri
ortaya koyup bunların çözüm yollarını, bu tehditleri ortadan
kaldıracak çözüm yollarını araştırmaya ilişkin
bir önergemiz maalesef kabul edilmedi. O zaman buradan siyaseten ne
hedefliyoruz biz? Hepimizin peşinde koştuğu siyaset nedir? Bu
milletin hakkını, hukukunu bu eksende araştırmamız
gerekirken maalesef bu araştırma önergeleri
birleştirilememiş ve bu yönüyle olay sadece bu eksende
değerlendirilmiştir. Burada biraz önce Sayın Bakanın ifade
ettiği Hodri meydan!, zaten bizim araştırma önergemiz
hazır, işte gündemde. Yapılacak bir tek iş var: Bu
araştırma önergelerinin birlikte görüşülmesini temin etmek.
Değerli
arkadaşlarım, dolayısıyla, bugün burada böyle bir olayda
Sayın Bakan Hodri meydan! dedi, biz de açıkça bu sözün
tutulmasına davet ediyoruz. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak
yarın buradayız. Danışma Kurulu toplantısına da
buyurunuz, beraber ve birlikte imza atalım, yarın da bu
araştırma komisyonunu hep beraber, birlikte kuralım ve
milletimizin gerçek manada hakkını, hukukunu, özgürlüğünü
koruyacak tedbirlerin neler olduğunu araştıralım. O
bakımdan, bugün burada böyle bir vesileyle Sayın Bakanın
meseleye daha kapsamlı bakılması gerektiği düşüncesini
paylaşıyoruz, ama bu düşüncesini çok değerli AKP grup
yöneticilerinin hayata geçirmesini de bekliyoruz.
Şimdi,
Sayın Bakan araştırma önergesiyle ilgili yaptığı
konuşmada Böyle bir dinleme yoktur. diye ifade etti. Değerli
arkadaşlarım, araştırma önergesinin gerekçesi, birinci
cümle: Bugüne kadar ülkemizde birçok kişi yasa dışı
dinlemelerin mağduru olmuşlardır. Araştırma önergesi
bunu söylüyor ve Bugüne kadar
diyor. Demek ki yasa dışı
dinlemeler olmuştur. Şimdi bunun mağduru kimdir, sorumlusu
kimdir? Sorumluların cezalandırıldığını
duyduk mu, mağdurlar var da cezalandırılanı duyduk mu?
Duymadık. Dolayısıyla, yasa dışı dinlemelerle
ilgili mağduru olduğuna ilişkin hüküm cümlesi, Sayın
Bakanın olmadığı şeklindeki bir yaklaşım
tarzıyla tamamen çelişmektedir. O zaman yapılması gereken
husus, bugüne kadar bu mağdurların hepsinin neden mağdur
olduğunu, kimlerin dinlediğini, hangi mekanizmalarca
dinlendiğini ortaya koymaktır. Mesele sadece bir partinin genel
sekreterinin dinlenmesi değildir. O bakımdan bizim, böyle bir konuyla
ilgili meseleye bakarken olay bazında değil, bunu siyaseten kullanmak
ve işte gaflet ya da fırsatçılık ekseni etrafında
değerlendirmek için değil, gerçekten değerli milletimizin,
kurumlarımızın bu konuda endişelerini ortadan
kaldıracak tarzda meseleye bakmamız gerekir. Biz bunun peşinde
olmalıyız. Onun için, umut ediyorum ki bu konuyla ilgili Milliyetçi
Hareket Partisinin önergesi kabul edilir.
Esasen, yani bu
endişenin kaynağı sadece bir şahıstan da
kaynaklanmadı. Değerli arkadaşlarım, çok kimsenin
görüntüleri, sesleri, çeşitli iletişim kanallarında
yayınlandı, yayınlanmadı mı? Hepsi
yayınlandı. Kim dinledi bunları? Şimdi, kanunumuza göre,
yasal mercilerin dışında birtakım yerler
dinleyemeyeceğine göre, o zaman Bunları kim dinledi? sorusunun
cevabını milletimize vermemiz gerekir. Şimdi bütün
milletvekillerimizin kafasında vardır, gerçekten, bunlar
çeşitli, YouTubeda, burada yayınlanıyorsa bunları kim
dinledi, kim servis yaptı? Bunlar hakkında ne soruşturma
açtınız, ne tedbir aldınız?
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Niye engellenmedi?
OKTAY VURAL
(Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bu soruların
cevapları ortada kalırsa, bir parti genel sekreterinin dinlenmesi
ekseninde olayı ele alırsak bu iş sadece siyasi partiler
arasında kullanılan bir malzemeye dönüşür. Oysa sorun,
demokrasi, özgürlük, insan hakları, yönetim anlayışı ve
siyaset anlayışıyla ilgilidir. Bütün bunları dikkate alacak
şekilde bu meseleye bakmamız gerekmektedir.
Bu bakımdan,
Sayın Genel Başkanımız, 20 Mayısta grup
toplantısında -daha böyle bir olay yoktu- bütün bu olaylarla ilgili
çeşitli kanallarda yayınlanan kişi ve kurumların
temsilcilerinin ses ve görüntülerinin yayınlanması üzerine ortaya
koyduğu görüş ve düşünce, esasen bu konudaki endişelerin
giderek arttığını ve tedbir alınması
gerektiğini söyledi ve nitekim ondan sonra kamuoyunda şu ya da bu
şekilde CHP Genel Sekreterinin dinlendiğine ilişkin iddialar
ortaya çıktı. Ama o güne kadar
ne yaptık biz? Ne yaptınız? Ne yaptınız?
Dolayısıyla, YÖK Başkanı Erdoğan Teziçle ilgili, GES
Başkanıyla ilgili, savcılarla ilgili, her yerle ilgili
değerli arkadaşlarım
Şimdi, bir
merkez var, birileri dinliyor değerli arkadaşlarım. Şimdi,
devlet diyemez ki Kanuni dinleme benimdir, bunlar kanunsuz dinlemedir. Devlet kanunsuz dinlemeleri de takip edecek
ve benim güvenliğimi koruyacak. Bunlar nasıl dinlemiş?
diyemezsiniz. Beni korumak, insanlarımızı, kişilerimizi,
kurumlarımızı korumak zorundayız.
O bakımdan,
korunması gereken değerler ekseninde sorunu ele almak ve bu yönüyle
korumamız gerekenin demokrasi, hürriyet, insan, aile ve hukukun
üstünlüğü olduğunu düşünüyoruz.
Tabii, özellikle
küreselleşme süreciyle birlikte bu enformasyon teknolojileri
vasıtasıyla gerçekten insan toplum ve birey işleyişi çok
kritik bir öneme sahip olmuştur değerli arkadaşlarım. Bugün
haberleşme demokrasinin altyapısıdır ve bütün bu
gelişmelerle birlikte millî güvenliğin de en önemli unsuru hâline
gelmiştir. Günümüzde artık bilgi savaşları olmakta,
haberleşme kanallarına, iletişim kanallarına hâkim olmayla
ilgili çeşitli dış müdahaleler oluşmaktadır. Bugün
sadece bir telefon dinlemesinden bahsediyoruz değerli
arkadaşlarım. Telekomünikasyonun içerisinde ses var, görüntü var,
veri var, semboller var, her şey var. O zaman sormamız gereken husus,
bizim bu bilgimizi, düşüncelerimizi ifadelerimizi
yaydığımız bu iletişim kanallarının
güvenliği nedir peki? Bunu kim koruyacak?
Değerli
arkadaşlarım, bunu kim koruyacak? Devlet koruyacak. Devletin
koruması lazım. Gerçekten bu konuda en önemli sorunlardan biri,
kanaatimize göre, bu bizim haberleşmeyle ilgili
altyapımızın açık müdahalelere açık
olmasıdır. Düşünün, eğer birileri dinliyorsa, Türkiye
üzerinde başka emelleri olanlar da bu haberleşme ve telekomünikasyon
şebekeleri aracılığıyla verilerimize, sembollerimize,
seslerimize ulaşabiliyorsa, bu sorun bir millî güvenlik sorunudur.
Girilebildiğine göre, dinlenebildiğine göre güvenliğimiz nerede?
O bakımdan, bu güvenlik konusu gerçekten son derece önemlidir ve boyutu bu
anlamda almak lazım.
Değerli
arkadaşlarım, biz, bilgisayarlarınızda bir sürü
dosyalarınız var, verileri iletiyoruz, sesi de iletiyoruz. Nereye
gidiyor, ne yapıyor, kim takip ediyor?
Şimdi, size
söylüyorum: Avrupa Birliğinde, şu ülkelerde, bu ülkelerde,
çeşitli yazılım programları ve dinlemeyle ilgili hususlar
konusunda Meclis ayağa kalkıyor, yapamazsın diyor, bunları
sokmayalım diye söylüyor. Peki, biz neyi koruyoruz? Şu dinlenmiş
mi, bu dinlenmemiş mi
Dinlenme bir sonuçtur. Bunun sebeplerini
araştırmak, bu sorunun köküne inmemiz gerekmektedir. Buna inemezsek
değerli arkadaşlarım, bu tehdidin boyutunu
algılayamayız ve gerçekten çok ciddi, büyük bir eksiklik olur.
Biraz önce ifade
ettiğim gibi, haberleşme, demokrasinin bir temel
altyapısıdır. Şüphesiz düşünce ve ifadeyi
yaydığımız bu altyapı, hem altyapının
olması hem altyapının güvenilir olması gerekmektedir. Bu
bakımdan, kanuni sebepler dışında
kullanılamayacağı temin edilmelidir.
Değerli
arkadaşlarım, demokraside vatandaşımız devletine,
kurumlarına güvenmelidir. Ben bir işletmeden bir hizmet
alıyorsam, bir milletvekilimiz burada bir hizmet alıyorsa, bu hizmeti
aldığı yer ve bu hizmetin verildiği kuruma güven
olmalıdır. Güven olmazsa, değerli arkadaşlarım,
nasıl birbirimizle haberleşeceğiz, nasıl özgürlüğümüzü
kullanacağız, nasıl insan haklarını daha yüksek
seviyelere getirebileceğiz? O bakımdan, bugün, bu sorunun
doğurduğu bir başka sorun da en büyük sorun da
haberleşmemizi güven altına alması gereken kurumlara olan
güvenin zedelenmesidir değerli arkadaşlar. Düşününüz, sizi
koruması gerekenler, sizin iletişiminize müdahaleyi koruması
gerekenler eğer iletişime müdahalenin odağı oluyorsa,
kurumlara olan güven olduğu zaman vatandaş demokrasiden, yönetimden
uzaklaşır, sadece elitler ve özel menfaatler hâkim olur oraya.
Değerli
arkadaşlarım, burası Türkiye Büyük Millet Meclisi. Türkiye Büyük
Millet Meclisinde, bu şekilde birtakım özel menfaat
gruplarının ya da çeşitli vesilelerle siyasi güç
gruplarının bu tür etkinlikle bu araçlara sahip olması konusunu
gerçekten çok iyi değerlendirmemiz gerekir. Millette korumamız
gereken değer onun özgürlüğüyken, maalesef, burada hiyerarşik
yapı içerisinde kendi hiyerarşisindekilere hizmet etmek ön planda
olur. Kime servis yapmak lazım? Amirine servis yapayım. Kimin
hakkında? Muhalifi hakkında, onu sevmeyeni hakkında. Böyle
demokrasi olmaz değerli arkadaşlarım. Böyle bir demokrasi
altyapısı olmaz. Onun için bu tartışmalarda biraz önce
Sayın Bakanın ifade ettiği, gerçekten bu endişe ve kuşku,
demokrasimiz açısından gerçekten büyük bir tehdittir. Bugün, ne
hazindir ki Türkiye Büyük Millet Meclisinin güvenliğiyle ilgili
milletvekillerimizin soruları oluyor, telefonlarıyla ilgili
soruları oluyor. Bütün bunların hepsini dikkate alacak şekilde meseleye
bakmamızda büyük fayda görüyorum. O bakımdan, bu kurumlara olan
güvenin azalmasını bir tehdit olarak görmek lazım. Bu basit bir
tartışma değildir.
Değerli
arkadaşlarım, kanuni yetkileri elinde bulunduranlar hakkında
eğer şüphelerimiz kanaatleşirse
yalnızlaşırız ve böyle bir toplum içerisinde giderek
yaşanmaz, giderek huzursuz bir toplum hâline, birbirinden şüphe
edenlerin oluştuğu bir toplum hâline dönüşürüz. Demokrasi böyle
gelişmez. O bakımdan, Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz konunun
bu boyutta ele alınması gerektiğini düşünüyoruz.
Haberleşme
özgürlüğü kişilerin birbirleriyle, toplumla her türlü
kuracağı iletişimin özgürlüğünü ifade eder, özel
hayatın gizliliğini, ifade özgürlüğünü de kapsar. Aslında
Anayasamızın, kanunlarımızın, Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesinin bununla ilgili normatif hükümleri var. Sorun
normlarda değildir Sayın Bakanım. Kanunlarda vardır
elbette, kanunda var ama asıl sorun kanuni yetkiyi, gücü elinde
bulunduranların bunu kullanması ve denetlenmesiyle ilgili sorundur. O
bakımdan, normatif anlamlı bir değerlendirme yapmak yerine bunun
gerçek hayatta nasıl kullanıldığını, neden
kullanıldığını ortaya koymak gerekir. O bakımdan,
haberleşme teknolojilerindeki bütün bu gelişmeler aslında
düşünce ifade hürriyetiyle, demokrasiyle çok ilişkili ama
değerli arkadaşlarım, bu enformasyon teknolojileri suç ve
suçluyla mücadele konusunu da çok zorlaştırıyor. O
bakımdan, bu konularda muhakkak bir denetleme, muhakkak suç ve suçluyla
mücadelede bu teknolojileri kullananlarla mücadele etmemiz de gerekiyor. Bir
taraftan özgürlük diğer taraftan da güvenlik. Bu dengeyi nasıl
kuracağız, nasıl güveneceğiz ve nasıl
özgürlüğümüzü kullanacağız? O bakımdan, yasa
dışı müdahaleleri tespit etmemiz ve açıkçası, bu
konuda sorumluları ortaya çıkarmamız gerekmektedir.
Şimdi, son
bir yılda kamuoyuna yansıyan izinsiz ve gizli dinlemelerin
açıkça ortaya çıkmasına, basın-yayın organlarında
açıkça yayınlanmasına rağmen TCK 132ye göre suç olan bu
eylemlerden hiçbir soruşturma yapılmamış olması bu tür
kanunsuzluklara cesaret vermiştir. Bugün herkes kendisinin dinlendiği
kuşkusunu taşımakta ve kaygı giderek bir korku
imparatorluğu psikolojisine yol açmaktadır.
Bakınız,
biraz önce Sayın Ulaştırma Bakanı söyledi. Dedi ki:
Dinlenir. dedi, Tedbir alamazsınız. dedi, En iyisi
konuşmamak. Düşünebiliyor musunuz değerli
arkadaşlarım, konuşmamayı bir tedbir olarak öngörüyoruz.
Nasıl bir anlayıştır değerli arkadaşlarım?
Ne demek? Kırıcılar alın. diyor. Hepimiz evimizin
çevresine birtakım kırıcılar mı alacağız?
Peki, kurumlarımız nerede, devletimiz nerede, bu devlet niye var,
kurumlar niye var, Telekomünikasyon Başkanlığını niye
kurdunuz? Niye yaptınız bunları? En iyisi konuşmamak
Değerli
arkadaşlar, acaba, arzu edilen konuşmamak mı? Bakın,
ABDnin özgürlükler raporunda, zannederim bu ülkenin özgürlükler raporunda
diyor ki: Bireyler misilleme korkusundan dolayı hükûmeti
eleştirememiştir. Bakın, ülke raporuna giriyor. Evet,
düşünce ve ifade özgürlüğüyle ilgili hükümler vardır ama hükûmet
gazetecilere otosansür uygulanması konusunda baskı
yapmıştır. diyor. Bunlar olmadı mı? Bunlar oldu,
bunlar yaşandı.
Şimdi,
değerli arkadaşlarım, o zaman ne yapılmak isteniyor? En
iyisi konuşmamaktır. de, herkes korksun. Değerli
arkadaşlarım, aman ha, aman ha, herkes korksun! Arzu edilen,
muhalefeti, kendisine muhalif olanları, kişi ya da kurumları
sindirmek, yıldırmak, suskunluğa mı itmektir?
İşte bunu diyoruz. Böyle demokrasi olmaz; bu, diktatörlük; bu,
totaliter rejim. Seçim yapmaya da gerek yok bunun için. Onun için bu vahim bir
hatadır ve bu ifade En iyisi konuşmamaktır. demek, biraz önce
Sayın Bakanın şikâyet ettiği
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Vural, konuşmanızı tamamlar mısınız
lütfen.
OKTAY VURAL
(Devamla) Sayın Bakanın ifade ettiği, işte korkular,
endişeler, bunlar olmaz filan diyor ama bizatihi Ulaştırma
Bakanının tavsiyesi
Şimdi, herkesin kulağında küpe:
En iyisi konuşmamak. Kim söyledi? Ulaştırma Bakanı.
Susun
Susun
Susun
(MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
Ama, biz haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan
olmadık. Bazılarının gözleri olur, görmez; kulakları
olur, duymaz; ağızları olur, konuşmaz; kalbi vardır
ama mühürlüdür. Ama Allaha şükür biz bunlardan olmadık,
olmayacağız. (MHP sıralarından alkışlar) O zaman,
yapılması gereken şey, bu konunun açığa
çıkması için sonuna kadar, Meclis araştırmasıysa
Meclis araştırması, Meclis soruşturmasıysa Meclis
soruşturması, sonuna kadar gideceğiz. Ama biliyoruz ki, biz
asıl sonu Milliyetçi Hareket Partisinin iktidarında
göstereceğiz, kimin ne yaptığını.
Hepinize
saygılarımı arz ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
- Teşekkürler Sayın Vural. (AK
Parti sıralarından gürültüler) Sayın Vural teşekkür ederim.
OKTAY VURAL
(İzmir) Hayır, ben, Ulaştırma Bakanıyken
-söyletmediniz bakın- 2001 yılında iki defa habersiz denetim
yaptım. Sayın Bakan bugüne kadar bu kurumlarla ilgili hiçbir habersiz
denetim yapmamıştır. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
- Sayın Vural
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili ve Ankara Milletvekili
Hakkı Suha Okay.
Buyurun
Sayın Okay. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; AKP grup başkan vekilleri ve bir kısım AKPli
milletvekili arkadaşımız tarafından Cumhuriyet Halk Partisinin
Sayın Genel Sekreteri Önder Savın dinlenmesi iddiasıyla ilgili,
bütün yönlerinin araştırılması ve varsa sorumluların
çıkarılmasına ilişkin araştırma önergesi
hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, öncelikle bir hususu ifade etmek istiyorum: Malum, bu
araştırma önergesi Gelen Kâğıtlar arasında yer
almamış idi. Bu araştırma önergesi, bugün okundu ve grup
önerisi olarak da bugün görüşülmesine karar verildi. Bu husus Cumhuriyet Halk
Partisinin Genel Sekreteriyle ilgili olduğu için biz bunu, bugün
görüşülmesini anlayışla karşılıyoruz. Ancak, bu,
Meclis İç Tüzüküne aykırı olan uygulamanın, bunu bir ilk
olarak alıp bundan sonra teamül hâlinde sürdürüleceği gibi Meclis
Başkanlık Divanında bir kanı oluşmaması için bu
düşüncemizi tutanaklara geçirtmek istiyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, Meclis Başkanlığına da sunulan
araştırma önergesinin sunum yazısında Mahkeme kararı
olmadan dinlenilmesi kişi özgürlüğüne bir müdahaledir ve suç
teşkil etmektedir. Bu durum asla kabul edilemeyeceği gibi, aynı
zamanda demokrasiyi de zedeleyecektir. deniliyor. Bu düşüncelere ve keza
araştırma önergesinin gerekçesinde yer alan ilk üç paragraftaki AKP
grup başkan vekillerinin ifadelerine aynen katılıyorum. Nitekim
bu ifadelerin bir büyük çoğunluğu geçen perşembe günü gündem
dışı söz aldığımda benim de ifade ettiğim
hususlardır. Bunlar, birçok kişinin yasa dışı
dinlenildiği ve yasa dışı dinlemeden mağdur
olduğu, yasa dışı dinlenenler arasında siyasetçiler,
gazeteciler, yargı mensupları olduğu, bu yasa
dışı dinlemenin Türkiyede güven zedelenmesine yol
açtığı, bu yasa dışı dinlemenin Anayasaya,
yasalarımıza, Evrensel İnsan Hakları Beyannamesine, Avrupa
insan hakları sözleşmelerine, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
kararlarına aykırı olduğu, özel hayatın
gizliliğini ortadan kaldırdığı ve haberleşme
özgürlüğünü ortadan kaldırdığı ve temel hak ve
hürriyetlere doğrudan bir saldırı olduğu kabul edilen bir
husustur. Yasa dışı dinlemeler insan hakları ihlalidir.
Bunlar araştırma önergesinde yer alıyor. Bunlar, geçen
perşembe günü konuşmalarımda da üzerinde durduğum hususlar
idi. Ancak daha sonraki bölümde Yapılan düzenlemelerle keyfîlik
giderilmiş, yanlışlıklar önlenmiş ve bunun bir
merkezden yönetilmesi sadece yargı kararıyla olabileceği
düzenlenmiştir. deniliyor. Yani, AKPli arkadaşlarım, 5397
sayılı 2005 yılında çıkan Yasayla bu sorunların
tamamının hallolduğunu ifade ediyorlar ve devamında da
diyorlar ki: Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreteri nasıl
dinlenmiştir? Kanunsuz dinlenme iddiası vardır. Sadece ve sadece
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreterinin kanunsuz dinlenmesini, Meclis olarak
bir komisyon kuralım ve araştıralım.
Değerli
arkadaşlarım, perşembe günü gündem dışı
konuşmama cevap veren Sayın İçişleri Bakanı da bu
konunun bir araştırma önergesiyle bir araştırma komisyonu
kurularak halledilmesini ve bunun ortak yapılmasını ifade
ettiler ve bugün Milliyetçi Hareket Partisinin de bu yönde bir
araştırma önergesi vardı ama her ikisinin birden, hem Cumhuriyet
Halk Partisi Genel Sekreterinin hem de Türkiyedeki tüm yasa
dışı dinlemelerin araştırma komisyonu tarafından
incelenmesini, değerlendirmesini ifade ettiler.
Bugün burada
düşüncelerini ifade eden Sayın İçişleri Bakanımız
Bütün yasal olmayan dinlemeleri, bundan sonraki yasal düzenlemeleri ve
gerekirse tüm sistemi gözden geçirelim, gelin, bu araştırma
önergesini böylesine genişletelim. türünden bir açılım getirmek
istedi. Tabii geçmişte de bu yönde araştırma önergesi var ve bu
araştırma önergesinde de bir çalışma
yapılmış. Bu araştırma önergesinin sadece son
sayfasında, sonuç bölümünde şu ifade ediliyor: Komisyonumuzun
yaptığı çalışmalar sonunda telefonların yasa
dışı dinlediği yolundaki yaygın kanaat
gözlemlenmiş ancak bu konuda kanıt elde edilememiştir. Yani,
Parlamentonun araştırma önergesiyle vardığı nokta
budur. Ancak, tabii Sayın Başbakan Yardımcımız
Sayın Çiçekin bu araştırma komisyonu önergesi sonrasında
yasal düzenleme yapıldığını ifade ettiğini ve
bunun önemli bir çalışma olduğunu ama kanıt elde edilemeyen
bir çalışma olduğunu görüyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, evet bu önemli bir çalışma olabilir bir
satır da olsa sonucu ama şuna cevap bulmamız lazım: Madem
bu böylesine önemliydi, Türkiyede yasa dışı dinlemeler
olmuyordu, dinlemeler bir sisteme oturtulmuştu, o zaman 2006 Martında
AKPli arkadaşlarımız yine Sayın Başbakanla
Kızılcahamam kampındayken Sayın Başbakan Dikkat edin,
telefonlarınız dinleniyor. diye niye sizleri ikaz etti? Belki bunu
hatırlamayacaksınız ama bunu hatırlayan ve bu yönde soru
önergesi veren Ahmet Ersin arkadaşım aramızda, Sayın
Başbakan, kendi milletvekillerinizi ikaz ediyorsunuz. Biz ne
yapacağız? diye soru önergesi verdi.
FAHRETTİN
POYRAZ (Bilecik) Siz orada mıydınız? Nereden biliyorsunuz?
MUHARREM
İNCE (Yalova) Geçen gün minibüsü bastınız ya!
HAKKI SUHA OKAY
(Devamla) Şimdi, bu dinleme olayı Türkiyede bir paranoya hâline
geldi. Cumartesi günü Sayın İncenin ifade ettiği gibi Acaba dinleniyor muyuz? diye bir minibüs
çevrildi, el atıldı, inceleme yapıldı.
Türkiyede yasa
dışı bir dinleme olduğu artık
tartışmasız bir vakıa. Şimdi, bunun
tartışmasız vakıa olduğunu herkes kabul ediyor ama bu
yasa dışı dinlemeyi birileri önlemekle yükümlü. Biz, bugün
Gündem dışı konuşmaya cevap adı altında
Sayın Ulaştırma Bakanını dinledik. Sayın Bakan ne
dediler? Bir günde 185 milyon konuşma oluyor, 4 milyon saat
konuşuluyor ve işte üç tane birim tarafından dinleniyor. Bunlar
MİT, Jandarma, Emniyet. dedi, Genelkurmayı ifade etmedi. Sonucu
itibarıyla, Türkiyede, hani o basına da yansıyan yargı
kararlarıyla da 70 milyonun izlendiğini kabul etti, Dinlemeden
kurtulabilmek için konuşmamalıyız. dedi. Oysa Sayın
İçişleri Bakanımız bir bilgi kirliliğinden ve insanların
bundan sonraki yaşamının güvenceyle götürülmesi
gerektiğinden bahsediyor. Şimdi, hangi Sayın Bakana
inanacağız? İçişleri Bakanımıza inanıp
konuşacak mıyız? Ulaştırma Bakanımıza
inanıp konuşmayacak mıyız? Burada ciddi anlamda bir
tercihte bulunma zorunluluğu var.
Kaldı ki
değerli arkadaşlarım, araştırma önergesinin konusu,
Cumhuriyet Halk Partisinin Sayın Genel Sekreteri. Bu gizli dinleme veya
iddia edilen dinleme, gizli olduğu iddia edilen dinleme 23 Mayıs 2008
günü gerçekleşiyor. 23 Mayıs 2008den sonra, o herkesin marufu
militan gazete, 26 Mayıs Pazartesi günü bu dinlemenin belirli bir bölümünü
tutanaklaştırarak gazetesinde yer veriyor ve öyle becerikli bir
tutanaklaştırma var ki sanki emniyet tutanağı gibi Sav,
Vali, Sav, Vali diye ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubunda, Cumhuriyet Halk
Partisinin Sayın Genel Başkanı salı günü saat 13.30da
başlayan grup toplantısında bu konuyu dikkatlere sundu ve dedi
ki: Watergate skandalı. Yani Cumhuriyet Halk Partisi çok ciddi
hassasiyet ve dikkat içerisinde, bu konuda, pazartesi, salı ve
çarşamba günü Hükûmetten, yetkililerden bir tepki bekledi ve bu tepki ile
konunun üzerine gidilebileceği imajını yaratmalarını
bekledi, gidilmese dahi. Sayın Bakan Yurt
dışındaydım. diyor. İletişimin,
telekomünikasyonun böylesine geliştiği boyutlarda Sayın Bakan
bundan bihaber miydi? Yurt dışından Türkiyeye geldiğinde
mi öğrendi? Yurt dışından bununla ilgili gerekli
açıklamayı veya müdahaleyi yapamaz mıydı? Ama o gün
Sayın Bakanın, konunun aydınlanması için, yani
çarşamba günü, Cumhuriyet Halk Partisi grup başkan vekillerinin,
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanının
açıklamalarından sonra Gerekli talimatı verdim. demesinin
sonrasında, yine AKPnin bir yetkilisinin basına
yaptığı açıklamada Bugünkü teknik şartlar içinde yasal
olmayan dinlemelerin yapılamayacağı kanısında
değiliz, her an yapılabilir, maalesef yapılmaktadır da.
Bunu Youtube gibi birçok elektronik alanlarda izliyoruz ve üzülüyoruz. dedi.
Aslında, bu tür dinlemeler, kimi hükûmet yetkililerinin kimi
açıklamalarında Bunlar dinlenme ortamlarında olmuştur.
türünden de açıklamalarla kamuoyunun gündemine geldi. Sayın Önder
Savın dinlenme olayı bardağı taşıran son damla
oldu. Çünkü Türkiyede bugüne değin, bu tür yasa dışı
dinlemeler veyahut da yasal olup servis edilen dinlemeler -bir meçhul bizler
için- Türkiyenin gündeminden hiç çıkmadı. Ama, bu dönemde bunu yok
farz edip, sadece ve sadece bu tür dinlemeleri bir bütünlükten
çıkarıp, bir araştırma önergesiyle ve de bunu sadece
Sayın Önder Savın dinlenmesine özgüleyip bu işin içinden
sıyrılmak çok kolay değil, Türkiyede çok ciddi bir dinleme
skandalı var.
Aslında,
bizlerin kafasındaki tereddüdün temel nedeni ne diye
baktığınızda, dinleyen gazetenin, tutanakları veren
gazetenin siyasal iktidarla iç içe olduğu endişesini yaratan
açıklamalara muhatap olduk. Sayın İçişleri Bakanı,
perşembe günü sabahleyin, Plan ve Bütçe Komisyonunda, bu konu
iletildiğinde Mahcup olacaksınız. dedi, tepki üzerine Mahcup
olabilirsiniz. dedi. Yani, Vakit gazetesiyle Sayın Bakan bunu
görüştü mü bire bir? Perşembe günü öğleden sonraki bu kürsüden
yaptığı konuşmada yine bir mahcubiyet söylemi içerisindeydi
ve işin enteresanı, geçerliliği tartışmalı olan o
Telekom belgesini alan Vakit gazetesinin muhabiri, köşe yazarı -her
neyse- o yazıyı alır almaz, ilk işi, AKP Genel Merkezi MYK
toplantısına götürdü ve oradan çıkarken basınla sohbet
etti.
Şimdi,
değerli arkadaşlarım, bu dinleme olayı sadece Cumhuriyet
Halk Partisinin başına gelmedi. Sayın Bakanın
çağrısı üzerine, bir siyasi partimizin genel başkan
yardımcısı, Bakanlığa 4 tane ayrı belge
sunduklarını söylüyor ve bu, dünkü Anadolu Ajansı haberi. Bu
dinleme olayları devam ediyor ama bu dinlemelere karşı hep
duyarsız kaldık. Sayın Grup Başkan Vekilimiz Sayın
Kemal Anadolun 25/3/2008 tarihli soru önergesi var, buna da duyarsız
kaldık. Ama sonucunda Kim yapıyor bu dinlemeleri? Nasıl
yapıyor? diyorsak o zaman basına da yansıyan bir evrak var. O
evrakta diyor ki: Bilindiği üzere Gülen grubu, emniyet içerisindeki
etkinliğini özellikle İstihbarat Şube Müdürlüğü ve Daire
Başkanlığı üzerinde yoğunlaştırıyor. Bu
da basına da yansıyan bir belgeden alıntı. Sonuç:
Şimdi, olayın, Sayın Savın telefonunun yes veya no
tuşuna basılarak bundan kaynaklanan bir dinleme olduğu ifade
ediliyor.
AVNİ
DOĞAN (Kahramanmaraş) Yani olmuş mu, olmamış
mı?
HAKKI SUHA OKAY
(Devamla) Değerli arkadaşlarım, bu konuda teknoloji öyle
gelişti ki
Bize burada, Amerika Birleşik Devletleri-Türkiye
arasındaki bir ikili iş birliği anlaşmasında, o F-35
uçaklarıyla ilgili, o uçak içerisinde 15 milyon yazılım
olduğu söylendi. Şimdi, bilesiniz ki gelişen teknolojik
koşullarda o yese, noya da hiç ihtiyaç yok. Birileri bir biçimde bir
yardım alırsa eğer, yese, noya da ihtiyaç olmadan o
yazılımla çok kolay dinler.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Önder Savı koymayız oraya.
HAKKI SUHA OKAY
(Devamla) Kaldı ki, bu nasıl dinleme ki -bunlar tabii yargı
sürecinde göz önünde tutulacak- iki kişi karşı
karşıya, birinin cebinde veya bir başka yerinde, ama adan zye
her şeyi tek tek alan bir dinleme. Ve bakın ne diyor: Uzmanlar,
kişilerin bilgileri dışında yüklenen bir
yazılımın, cep telefonu kapalı olsa bile cihazın
bulunduğu ortamın dinlenmesini sağladığını
belirtiyor. Ve devam ediyor bu.
Şimdi,
teknoloji bu. Bu teknoloji içerisinde, hiç kimsenin, olayı sıradan,
bir cep telefonunun yes, nosuna basıldı diye, böylesine suç olan
bir fiili göz ardı ederek suçu övmeye kalkışması, suçu
gizlemeye kalkması Türkiyenin ne demokrasisine ne kişilerin
demokratik yaşam hakkına ne demokratik toplum gereklerine uyar ne de
bundan birileri istifade eder. Eğer bu göz ardı edilirse bilesiniz ki
Kızılcahamam kamplarında bundan sonra her gördüğünüz
minibüsü aramak istersiniz. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli
arkadaşlarım, Bu meseleyi araştırma önergesi yapalım,
bunu araştırma önergesiyle çözelim, Önder Savın cep
telefonundan dinlenmesini araştırma önergesiyle çözelim
Bu konuda
kimi araştırma önergeleri var ki hiçbir sonuç elde edilmemiş ve
bazıları görüşülmemiş dahi. Yani, bazı
girişimcilerin holding adı altında -hani İslami
holdinglerin- izinsiz halka arz yoluyla vurgunu hiç görüşülmemiş
bile. Yasama dokunulmazlığı konusundaki araştırma
komisyonu
Hangi sonuç alındı? Şimdi, bunları yok farz edip
işi sadece bir araştırma komisyonuna havale ederek ve
sıradan polisiye bir olaymış gibi görerek bununla ilgili Telekomdan
şu belge geldi, Turkcellden bu belge geldi diye 15 kişilik bir
komisyonu çalıştırmak yerine, bu da dâhil ama gelin tüm
Türkiyedeki bu gizli dinlemeyle ilgili sorunların çözümünün
bulunabileceği bir araştırma komisyonunu kuralım.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Okay, konuşmanızı tamamlar mısınız.
HAKKI SUHA OKAY
(Devamla) Tamamlayacağım Sayın Başkanım.
Ama mesele,
araştırma komisyonuyla sorunu çözmek düşüncesinde misiniz
değil misiniz, burada bir samimiyet testine tabi olacaksınız.
Biz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, bu araştırma önergesinin
olayı çözmeye yeterli olmadığını bildiğimiz
hâlde, olayın temel sorunu aşmakta katkısı olmayacağını
bildiğimiz hâlde, Sayın Savın olayının idari
tahkikatla, yargı tahkikatıyla çözülebilirliği ortadayken bu
araştırma önergesine destek vereceğiz. Yarın
geleceğiz, MHPnin önergesine de destek vereceğiz ama sonuç almak
istiyorsak belli bir konuda bilgilenilmekten ibaret olan araştırma
yerine, gelin, Cumhuriyet Halk Partisinin vereceği soruşturma
önergesine sizler destek verin ki sizin samimiyetinizi göreyim diyorum,
hepinize saygılar sunuyorum. Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Okay.
AK Parti Grubu
adına Grup Başkan Vekili ve Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ.
Sayın Bozdağ, buyurun. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ
GRUBU ADINA BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; CHP Genel Sekreteri Önder Savın
dinlenilmesi iddiasının araştırılması üzerine AK
Parti grup başkan vekilleri ve milletvekillerinin verdiği Meclis
araştırma komisyonu kurulmasına dair önerge üzerinde AK Parti
Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum.
Bu vesileyle, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye bir haftadır önemli bir konuyu
tartışıyor. Konu, Cumhuriyet Halk Partisinin CHPyi
hükûmet dinliyor. AK Partinin derin
devleti dinledi. Devlet suçüstü yakalandı. Devlet dinledi ve dinci bir
gazeteye servis yaptı. İktidar kontrolü altında dinleme. AK
Parti devleti röntgenci yaptı. Röntgenci iktidar istifa etmeli.
başlıklarıyla kamuoyunda yer aldı. Hem savcı
edasıyla iddia hem de hâkim edasıyla yargılama
yapmaksızın karar veren anlayışla tahmine dayalı
cümlelerle de değil, çok net, hüküm içeren cümlelerle: AK Parti
yaptı. Devlet yaptı. Derin devlet yaptı. Kendi derin devletini
oluşturdu. İddiayı ortaya attı, yargıladı,
kararını verdi ve mahkûm etti. Peki doğrusu bu mu? Ben bilirim,
buradaki herkes benden daha iyi bilir: Siyasetçinin iyisi, aklına geleni
geldiği şekliyle konuşan değildir, sıkıntı
çıkar
SELÇUK AYHAN
(İzmir) O zaman en kötüsü Başbakan!
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla)
veyahut da gördüğü her şeyi doğru mudur
eğri midir demeksizin hakikat yerine koyup topluma bunu anlatan da
değildir. İşin aslına inip, araştırıp,
doğru mu eğri mi diye tahkik edip ona göre karar vermesi lazım.
Bu iddiayı ortaya atanlar, kamuoyuna, bu kanaate sahiplerse kendilerinde
bu kanaati doğuran belgeleri kamuoyuyla paylaşmaları,
bulguları paylaşmaları, delilleri sunmaları ve bu deliller
çerçevesinde gereğini yapmalarını istemeleri icap etmez miydi?
Yakışır mı, Türkiye'nin iktidarına talip ana muhalefet
partisine yalan yanlış bilgilerle ulu orta konuşmak, manipüle
edilebilir bir yapı ortaya koymak doğru olabilir mi, yakışık
alır mı böyle bir şey? Almaz. Hele hele AK Partiyi bu konuda
itham etmek, haksızlığın en büyüğüdür.
Biz, burada bir
konuyu belki doğru da tartışmıyoruz. Bu konu ne için
gündeme geldi? Önder Savın dinlenildiği iddiası nedeniyle
gündeme geldi. O zaman AK Partiye ilişkin birtakım eleştirilerde
bulunulduğu zaman bir şeyi görmek lazım. AK Parti, demokrasinin
kökleşmesi için, hukuk devletinin güçlenmesi için, iktidar döneminde büyük
güzelliklere imza altmış, Türk Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu,
Telekomünikasyon İletişim Başkanlığının
Kurulmasına Dair Kanunla büyük değişimler, dönüşümler
yapmıştır.
Bakın,
şimdi, bizim mevzuatımızda özel hayatın gizliliğini
ihlal daha önce suç değildi, Anayasa koruma altına almış
ama ceza mevzuatında suç değil, suç hâline getirdik. Yine
kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi bizim
dönemimizde suç hâline getirildi. Anayasa teminatı altında ama ceza
hukukunda karşılığı yok. Arkasından, kişisel
verilerin kaydedilmesi, verileri hukuka aykırı olarak verme ve ele
geçirme de ilk defa suç hâline getirildi ve yine yetinmedik, Ceza Muhakemesi
Kanununun 140ıncı maddesinde de bu konularla ilgili usul ve esaslar
belirlendi. Nedir o? Bir, şüphe. Bir kişinin suç işlediğine
dair kuvvetli bir şüphe olacak. Arkasından daha ne olacak? Başka
türlü delil elde etme imkânı da bulunmayacak. Bu şartı da
getirip koyduk.
Peki,
bunların düzenlemesini yapan AK Parti bununla yetindi mi? Yetinmedi, bir
başka şey yaptı. O da Telekomünikasyon İletişim
Kurumunu kurdu ve eskiden Jandarma Genel Komutanlığı ayrı
dinliyordu, Millî İstihbarat Teşkilatı ayrı dinliyordu,
Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı ayrı
dinliyordu, kayıtlarını kendileri tutuyordu. Kimde hangi bilgi
var, hangi bulgu var, hangi veri var takip etme imkânınız yoktu.
İstedikleri gibi kullanıyordu ve toplum geçmişte bunun
örneklerine çok şahit oldu. Bu Mecliste de komisyonlar kuruldu, Sayın
Okay biraz önce bahsetti.
Peki, biz ne
yaptık?
1)
Telekomünikasyon İletişim Kurumu
Başkanlığını kurduk.
2) Hem Emniyet
İstihbarat Daire Başkanlığının hem Jandarma Genel
Komutanlığının hem Millî İstihbarat
Teşkilatı Başkanlığının dinleme
yapmasını mahkeme kararına bağladık. Eğer hâkim
kararı alma imkânı yoksa ilgili genel müdür veya Jandarma Genel
Komutanı veya Millî İstihbarat Teşkilatı
Müsteşarı veyahut da bunların daire başkanı
yardımcıları karar veriyor, yirmi dört saat içerisinde hâkime
gidiyor bu konu, hâkim onayı alınıyor ve bu konuda dinleme
yapılması tamamıyla bütün konularda hâkimin kararına
bağlı.
3) Bütün suçlarla
ilgili dinleme yok. Yasa saymış: Falan falan suçlarda dinleme
yaparsınız.
4) Hangi
telefonun dinleneceği, mahkeme kararında kişinin kimliği,
bilgisi, her şeyi detay olarak da yazıyor. Öyle genel anlamda bütün
telefonları dinleme şeklinde bir olay da söz konusu kesinlikle
değil.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Son kararları çıkarsın Adalet Bakanı,
ben kendim okudum.
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) O zaman buradan Jandarma Genel
Komutanlığı veya herhangi bir birim bütün Türkiyeyi dinliyor.
diye karar aldığını söylemek, bu kanunları okumadan
milletin kürsüsünde milleti aldatmaktır.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sınırsız sorumsuz dinleme kararı
veriyorlar.
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) - Hiç kimse milleti aldatmasın. (AK Parti
sıralarından alkışlar) Arkasından, bakın, yine
Telekomünikasyon İletişim Kurumu Başkanlığı,
efendim sadece Emniyet, Jandarma Genel Komutanlığının
dinleme talebine itiraz etmiş, diğerlerinkine itiraz etmemiş.
Burada da bir başka yanlış bilgi veriliyor. Hem jandarma Genel
Komutanlığının hem Emniyet teşkilatının hem
de Millî İstihbarat Teşkilatının yasalara aykırı
her türlü dinlemesine itiraz etmiştir. İşte onlarla ilgili
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinde alınan bir karara,
Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesince alınan bir karara da
itiraz edilmiştir. Burada Telekomünikasyon İletişim Kurumu
Başkanlığı bir teminattır, yargı bir
teminattır, teminat olsun diye yapıldı.
Şimdi, bu
dinlemelerde siyasi iktidarın bir dahli yok, yargı kendi sürecinde
işliyor, kararları kendi veriyor. Taleplere, idareden talep eden bile
olsa hâkim karar veriyor. Biz hepimiz demiyor muyuz Hâkimin güvencesi
altında olsun, mahkemenin güvencesi altında olsun. Ondan sonra da
burada çıkıp hâkimin verdiği kararla, mahkemenin verdiği
kararla yapılan işlemleri Anayasa ve hukuka aykırı gösterip
bu görevi yapanları töhmet altında bırakmak doğru bir
şey değildir. Bu bir güvencedir, hukuka uygun bir
yaklaşımdır. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Bir başka
konu, o da şu: Değerli arkadaşlarım, Efendim, dinlemeler
oldu, soruşturma niye yapılmadı? Peki, ben sorarım:
Soruşturmayı, adli soruşturmayı hükûmet mi yapar?
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) İdari soruşturma
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) - Kim yapar? Savcılar yapar, adli teşkilat
yapar bu konularda. Peki, nasıl yapar?
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) İdari soruşturmayı kim
yapar?
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - Bakıyorum şimdi Ceza Kanununa. Efendim bunlarla ilgili
niye yapılmadı?
Şimdi
bakıyorum Türk Ceza Kanununa: Haberleşmenin gizliliğini
ihlal, madde 132.
OKTAY VURAL
(İzmir) Yazılı emir verseydi Bakan.
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) - Takip şikâyete bağlı, birisi
şikâyet ederse soruşturma yapılır. Kişiler
arasındaki konuşmaların dinlenmesi, kayda alınması
şikâyete bağlı. Şikâyet ederse savcı soruşturma başlatır,
tahkikat yapar.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) - Şikâyete bağlı değil,
yanlışlık var.
BEKİR BOZDAĞ
(Devamla) - Özel hayatın
gizliliğini ihlal şikâyete bağlı bir suç.
Sayın Teziç
veya bir başkaları dinlendi de cumhuriyet
başsavcılığına şikâyette bulundu,
savcılık gereğini yapmadıysa o zaman orada hukuka
aykırılık vardır.
OKTAY VURAL
(İzmir) Şimdi niye şikâyet konusu da neyi
araştırıyoruz o zaman?
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) - Bunlar yasayla teminat altına
alınmış konular. Ancak konuyu, yasayı bilmeden, ne getirip
ne götürdüğünü bilmeden
OKTAY VURAL
(İzmir) Şimdi niye araştırıyorsunuz? Şimdi niye
Savcılığa talimat verdik. diyor bakan?
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) -
hangi konuda tahkikat resen yapılır, hangi
konuda şikâyeten yapılır, bunu bilmeden burada millete anlatmak
ve aldatmak, millete korku salmak yanlıştır, milleti
aldatmayın.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Şikâyete bağlı değil,
yanlışlık var.
K.KEMAL ANADOL
(İzmir) Bakan Savcılığa talimat verdik. diyor.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Teftiş kurulu var, Devlet Denetleme Kurulu var.
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) Peki, bir başka şey: Bizim
AK Parti
dinledi. diyor.
ALİ
İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) Anayasa Mahkemesini dinliyorsunuz.
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) Bakın değerli dostlarım, AK Partinin
veya Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin CHPyi dinleyecek hiçbir ihtiyacı
yok. Neden? Biz parti olarak biliyoruz, CHP bize karşı,
politikalarımıza karşı. Alenen konuşuyor, söylüyor. AK
Parti Hükümetine karşı, politikalarına karşı alenen
konuşuyor, söylüyor. Milletin değerleriyle kavgalı, inançlarıyla
alay ediyor; millet bunu görüyor, alenen biliyor. Millet de dinlemiyor. (AK Parti
sıralarından alkışlar; CHP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar, gürültüler.)
K.KEMAL ANADOL
(İzmir) Olmadı
Olmadı
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) Şimdi bakın, biz niye dinleyelim, bizim için
gizli olan ne var
(AK Parti sıralarından alkışlar; CHP
sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) Şimdi, bakın değerli arkadaşlar,
burada bir şey daha söyleyeceğim, o da şu
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Kılıçdaroğlu, bir dakika
ATİLA EMEK
(Antalya) Sayın Başkan, müdahale etmiyorsunuz.
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) Bakın, millet, Cumhuriyet Halk Partisinin, iki
kişinin bir arada konuşmasını değil, aleni konuşmasını
bile dinlemiyor, gizli konuşmasını niye dinlesin bunların?
(CHP sıralarından gürültüler) Yok öyle bir şey, yok öyle bir
şey! (AK Parti sıralarından alkışlar; CHP sıralarından
sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
BAŞKAN
Sayın Bozdağ
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) Peki, bir başka şey
Bizim ayrıca
CHPnin konuştuklarına, bilgisine de ihtiyacımız yok.
Neden? (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar,
gürültüler)
(Mikrofon
Başkan tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Bozdağ, dinler misiniz bir dakika
Kestim
lafınızı.
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) Sayın Başkan, konuşmama
(CHP
sıralarından gürültüler)
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Hayır efendim,
konuşamazsınız, öyle konuşamazsınız.
BAŞKAN
Efendim, hep geriyorsunuz, yapmayın bunu ya, Allah aşkına
yapmayın ya!
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Eleştiri dozunu
aşamazsınız.
BAŞKAN
Sayın Kılıçdaroğlu
Sayın Kılıçdaroğlu
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Partiye hakaret edemezsiniz. Hayır
efendim, yapamazsınız.
BAŞKAN
Sayın Kılıçdaroğlu, lütfen bakar mısınız?
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) Sayın Başkanım, müdahale edin efendim.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Gizli dinlemeyi gayrimeşru yapıyorsunuz.
BAŞKAN
Konuşmasını bitirsin sizi dinleyeceğim efendim,
dinleyeceğim sizi.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Gizli dinleme suçtur, gayrimeşrudur, yasa
dışıdır.
BAŞKAN
Tamam, konuşmasını bitirsin efendim.
Buyurun.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Ona dayanarak burada siyaset yapamazsınız. O
zaman bu araştırma önergesinin ne anlamı var? Bu
yaptığınız yanlış. Demek ki bu gayrimeşru da
olsa bunu kullanacaksınız demektir.
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bizim CHPden alacak bilgiye de ihtiyacımız yok
(CHP
sıralarından gürültüler)
(Mikrofon
Başkan tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika
Bir dakika
Saati ayarlıyorum.
ŞAHİN
MENGÜ (Manisa) Dokuz dakika vardı Başkan.
METİN
KAŞIKOĞLU (Düzce) On yedi dakika vardı Başkanım.
BAŞKAN On
bir dakikası var.
METİN
KAŞIKOĞLU (Düzce) On yedi, on yedi Başkanım.
BAŞKAN -
Buyurun.
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) Değerli milletvekilleri, biz 2008de
yaşıyoruz. 1940a takvimler takılmış, oranın
gözüyle, oranın düşüncesiyle, oranın bakışıyla
2008i okumuyor, 2008i yazmıyoruz. Biz, Atatürkün dediği muasır
medeniyete kilitlenmiş Avrupaya doğru gidiyoruz. (CHP
sıralarından gürültüler) Onlar 1940lara doğru gitsinler. Bizim
o bilgiye de ihtiyacımız yok. (AK Parti sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
ŞAHİN
MENGÜ (Manisa) Allah çarpar!
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) Bakın bir başka şey o da şu: Bu
konu ne zaman gündeme geldi -burada Sayın Okay da söyledi- 23 Mayıs
2008de Cuma günü dinleme olmuş. Şimdi Sayın Savın bilgisi
var, CHPnin de muhtemelen var. Hiçbir açıklama duydunuz mu? Yok. (AK
Parti sıralarından Yok sesleri) Pazartesi günü gazete bunu
yazmış, bir açıklama duydunuz mu? Yok. (AK Parti
sıralarından Yok sesleri)
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Bekliyoruz, bekliyoruz! Hükûmetten
bekliyoruz!
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) Salı günü CHPnin grup toplantısı var.
Sayın Baykal destan gibi konuşuyor, konuşmasında tek
satır var mı? Yok. (AK Parti sıralarından Yok sesleri)
SELÇUK AYHAN
(İzmir) Sizden beklemiş,
devlet ağırlığını beklemiş, adam gibi
beklemiş!
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) Ama gün Çarşamba oluyor, Türkiyede kıyamet
kopuyor... (CHP sıralarından gürültüler)
Birdenbire,
bakıyorsunuz, grup başkan vekilleri, Genel Başkanı, MYK
toplantısından önce-sonra açıklamalar
Türkiye birden
karışıyor.
Ben şimdi
buradan şunu sormak istiyorum, Allah aşkına herkes elini
vicdanına koysun cevap versin: Bu işte zamanında tepkiyi
vermeyen, tavrı koymayan; hukuka aykırı, hukuk
dışı, Anayasaya aykırı insan hakkı ihlaline
tavır koymayan kim; sesini çıkarmayan kim; olay ortaya
çıkmasın diye gayret gösteren kim?
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) AKP! AKP! AKP!
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Siz! Siz!
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) - Ama olay örtülemez bir noktaya geldikten sonra
kamuoyuyla paylaşılmıştır ama bir şeye
bakın, AK Parti aynı gün tavrını koymuştur.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Hayır efendim!
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) - Başbakan Yardımcısı Sayın Cemil
Çiçekin açıklaması vardır. Genel Başkan
Yardımcımız Sayın Dengir Fıratın
açıklaması vardır. Grup başkan vekilleri olarak, Nihat
Ergün Bey açıklama yaptı, araştırma önergesi verdik.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Üç
buçuk gün sonra!
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) - İçişleri
Bakanımızın açıklaması vardır.
SELÇUK AYHAN
(İzmir) Kaç gün sonra?
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) - AK Parti tavrını koydu ve bu konuyla ilgili
bununla da yetinmedik biz. Ne yaptık? Savcılığa suç
duyurusunda bulunduk. Ne yaptık? İçişleri Bakanlığı
mülkiye müfettişlerini harekete geçirdi, soruşturma yaptı. Bugün
de AK Partinin tepkisinin, tavrının bir sonucunu gösteriyoruz.
ŞAHİN
MENGÜ (Manisa) Atma, atma! Çok atıyorsun. Paksüte gel, Paksütü anlat.
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) Bu kadar iddia edenler niye vaktinde cumhuriyet
savcısına suç duyurusunda bulunmadınız? Niye Meclise
araştırma önergesi vermediniz? Hani gensoru verecektiniz, ne oldu?
(AK Parti sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
METİN
KAŞIKOĞLU (Düzce) Sayın Başkanım, bu kadar ezme!
Onlar da insan Başkanım!
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) Peki, bunlar olmadı. Bakın, siyasette
işin aslını araştırmak lazım. Şimdi,
değerli arkadaşlar, daha sonra ne oldu? Gazete bir açıklama
yaptı, dedi ki: Bu telefon açık kaldı, dinleme öyle
olmuş.
FATİH ARIKAN
(Kahramanmaraş) Kendileri istifa etsin.
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) Arkasından bugün Turkcell de bir açıklama
yaptı, dedi ki: Buradaki arama Ankaradaki bir telefondan olmuş.
Turkcell de bunu doğruladı. Şimdi bu bilgiler
karşısında, Hükûmetimize, partimize bühtanda bulunanların
çıkıp da milletten özür dilemesi icap etmez mi? (AK Parti
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Eder. Buradan
Sayın İçişleri Bakanını istifaya çağıranlar,
Sayın Başbakanı istifaya çağıranlar, bu bühtanı
yapanlar, işin hakikati ortaya çıkınca Sayın Sava Siz
bizi bu kadar rezalet bir skandalın içerisine düşürdünüz.
İstifayı düşünmüyor musunuz? diye sormazlar mı? (AK Parti
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Daha çıkmadı. Bekle, bekle
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) Sormaları lazım ama belki bir
soruşturmaya CHPnin içinde ihtiyaç vardır ki kirli bilgiden temiz
bilgiye doğru her taraf düzenlensin, her taraf aydınlansın.
Kirletildi her taraf.
Değerli
dostlarım, sadece bu değil. Burada özür dileme olayına
Bakın, Sayın Önder Savın üç hafta içerisinde kahraman
olduğu olaylara bir bakın. Bir yerde hacca gideceğini söyleyen
bir partilisiyle sohbetinde, Âlemlerin Serveri Peygamberimiz Hazreti Muhammed
(sallallahü aleyhi ve sellem)e edep dışı, terbiye dışı
bir ithamda bulunuyor. (AK Parti sıralarından alkışlar; CHP
sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
ŞAHİN
MENGÜ (Manisa) Hop, hop!
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) Böyle şey olabilir mi? Herkes birbirine
Sayın diye hitap ediyor ve İslamın Peygamberine
karşı şaka yollu da olsa konuşamaz.
BAŞKAN
Sayın Bozdağ
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Bunu yapamaz efendim, bu ifadeyi kullanamaz
efendim.
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) Bakın, orada bir olay var, bunun arkası
gelmedi. Şimdi, bakın burada telefon hadisesi var, aslı
astarı olmadığı çıktı ortaya. Yine ses yok.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Bunu söylemeye hakkı ve yetkisi
yoktur, yoktur efendim. Bunu söyleyen insanlar
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) Özür dilemek sizin boynunuza borçtur.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Hayır, hayır, bunu söyleyemez
efendim.
Bunu söylemeye
hakkın yoktur senin!
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) CHPnin çıkıp demesi lazım: Bu
Müslümanların Peygamberine benim bir milletvekilim de hakaret edemez.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Kim
hakaret etti?
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) - O özür dilemiyorsa, sizin dilemeniz lazım. Niye
dilemediniz? (AK Parti sıralarından alkışlar, CHP
sıralarından gürültüler) Öyle alay konusu olamaz, şaka konusu
edilemez. Hem olur olmaz şeyleri ortaya koyacaksınız, sonra
kalkıp burada şey yapacaksınız. (CHP sıralarından
gürültüler)
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Bunu söylemeye hakkınız yok
sizin.
BAŞKAN
Sayın Bozdağ
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) - Öyle şey yok! (CHP sıralarından
gürültüler)
SUAT
BİNİCİ (Samsun) Memlekette bir tek Müslüman sen misin?
METİN
KAŞIKOĞLU (Düzce) Nereye gidiyorsun? Gel! Gel!
(AK Parti ve
CHP sıralarından
karşılıklı laf atmalar, kürsü önünde toplanmalar)
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) Milletin değerleriyle hiç kimsenin alay etmeye
hakkı yoktur.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.06
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 22.18
BAŞKAN : Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Yusuf
COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112nci
Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
Meclis
araştırması önergesini görüşmeye devam edeceğiz.
Hûkümet buradalar.
Sayın Bekir
Bozdağı konuşmasını tamamlamak üzere kürsüye davet
ediyorum.
Buyurun
Sayın Bozdağ. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Üç dakikanız
var efendim, süreniz üç dakika kalmıştı.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Beş dakika otuz sekiz saniye yazıyor. 5.38de
kalmış.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan, beş dakika
BAŞKAN
Üç dakika konuşun efendim, ek
süre de vereceğim. Üç dakika efendim.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
tabii, özür dilemek herkesi büyütür. Biz isterdik ki, buradan özür dilensin, AK
Parti Grubu ayakta CHPyi alkışlasın.
ATİLA EMEK
(Antalya) Sen önce bir özür dile!
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) - Eminim, eminim Türk milleti de
alkışlardı, eminim herkes alkışlardı.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Önce özür dileyeceksin Cumhuriyet Halk
Partisinden, CHP Grubundan.
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) - Benim söylemek
istediğim şey bu.
BAŞKAN
Sayın Bozdağ, bakın tekrar aynı şeyi
konuşuyorsunuz, başka bir konu konuşun şimdi ya!
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) - Siz özür dilemediğiniz sürece bu konu sizi takip
edecektir.
BAŞKAN
Allah Allah. Aynı şeyden devam ediyorsunuz.
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) Bir başka konu, o da şu: Bu dinleme
olayından hepimizin alacağı dersler var, çok önemli dersler var.
Siyasetçilerin alacağı ders var, basının alacağı
ders var, Hükûmetin alacağı ders var, herkesin alacağı ders
var.
Bir defa bizim
siyasetçi olarak alacağımız ders şu: Bir olay önümüze
geldiği zaman, önce, biz bunu bir araştırmamız lazım.
Nedir ne değildir, doğru mudur eğri midir buna vâkıf olmak
lazım, hataya düşmemek lazım; yanlış olur.
İki:
Basının alacağı bir ders vardır. İnsanlar
dinlenebilir, birileri yanlış yapabilir; hukuka aykırı,
ahlaka, basın ahlakına aykırı davranışta bulunup
birilerini rızasına rağmen dinleyip kayda alabilir. Basın,
bu basın ahlakına riayet etmeyen insanların
yayınladıklarına itibar etmeyecek, onları kenarda
bırakacak. (AK Parti sıralarından alkışlar) Eğer
biz bu dersi çıkarıp hem basın olarak hem siyasetçi olarak, bu
ahlaksızlığı yapanlara karşı, bir ahlakın
gereği, hukukun gereği gerekli tavrı koyarsak bu kadar
meydanı boş bulamazlar. Onu yapmadık.
Meclisin de
alması gereken görevler var, ders var. İşte bu
araştırma önergesi tam da bunun için verilmiştir. Bu incelensin,
detaylı bir biçimde değerlendirilsin. Meclis duruma vaziyet etsin,
teknik olarak baksın bu dinlemeler nasıl oluyor, yasal mevzuatı
incelesin; bu yasal mevzuat nasıl, Avrupada durum nasıl ve bu
olayın aslı nedir. Bundan sonra böylesi hadiselerin yaşanmaması
için eğer Hükûmetin alması gereken tedbirler varsa öneri, teklif
doğrultusunda Hükûmet gereğini yapar. Meclisin alması gereken
tedbirler varsa Meclis de gereğini yapar, bu konulardaki yasal
düzenlemeleri yapar.
Onun için biz bu
araştırma önergesinin de kapsamını dar tuttuk,
sulandırılmasın, genişletilmesin
ATİLA EMEK
(Antalya) Açığa çıkmasın!
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) Meclis bunun şahididir. Geçmişte mal
varlıklarını araştırma komisyonu vardı. 1
kişi, 2 kişi için geldi, her şey işin içerisine dâhil
edildi, hiçbir şey araştırılamadı.
Onun için bizim
derdimiz çözümdür. Bizim derdimiz, Türkiye hukuk devleti olarak, demokrasisini
güçlendiren bir ülke olarak bundan sonra böyle olaylarla gününü geçirmesin,
enerjisini boşa harcamasın. Onun için biz bu araştırma
komisyonuna değer veriyoruz, önem veriyoruz. İnşallah
faydalı sonuçlar da elde edilecektir.
Tabii, teknoloji
çok ilerledi, çok ileri noktalara geldi. Bizim de ileri teknolojiyi
kullanırken bu teknolojinin de bilgisine vâkıf olmamız
lazım. Tuşları da doğru kullanmamız lazım. (AK
Parti sıralarından alkışlar) Eğer elimizdeki
telefonları kullanırken tuşları doğru kullanmazsak o
zaman siyasetçiler hakkında millet kötü düşünür. Şöyle
diyebilirler: Bunlar daha elindeki
telefonu idare edemiyorlar, Türkiyeyi nasıl idare edecekler?
diyebilirler. (AK Parti sıralarından alkışlar) Böyle bir duruma düşmemek için, bütün
milletvekillerinin, Bir milletvekili telefonunu kullanamıyor, benim
ilimi, milletimi nasıl temsil eder? diye soru sorup düşünmemesi
için, hepimizi daha dikkatli olmaya davet ediyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
HÜSEYİN
ÜNSAL (Amasya) Ayıp be!
ALİ KOÇAL
(Zonguldak) Çocuksun sen yahu!
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Söz istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Kılıçdaroğlu.
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, Cumhuriyet Halk Partisine Türkiye
Büyük Millet Meclisi kürsüsünden sataşma yapılmıştır.
Söz istiyorum. (AK Parti sıralarından Ne sataşması?
sesleri)
FAHRETTİN
POYRAZ (Bilecik) Ne dedi?
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Her şey söylendi efendim.
BAŞKAN
Size iki dakika söz vereceğim ama yeni bir sataşmaya mahal vermeyin
efendim.
Buyurun, Grup
Başkan Vekili olarak konuşun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
Lütfen, gecenin
bu saatinde germeyelim birbirimizi.
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
2.- İstanbul Milletvekili Kemal
Kılıçdaroğlunun, Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağın,
konuşmasında partisine sataşması nedeniyle
konuşması
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım. (AK Parti sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Arkadaşlar, dinler misiniz.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) Değerli milletvekilleri, bu Parlamento
kürsüsünden bizim temel görevimiz, yurttaşların sorununu çözmektir,
eğer yasa dışı işlemler varsa yasa dışı
işlemlerin üzerine gitmektir. Bugün bir araştırma önergesi
verilmiştir. Araştırma önergesiyle, bir yasa dışı
dinlemenin olup olmadığı araştırılacaktır.
Ama bu Parlamento kürsüsü, dini siyasete alet etme kürsüsü değildir. (CHP
sıralarından alkışlar, AK Parti sıralarından gürültüler)
ALİ KOYUNCU
(Bursa) Ne ilgisi var?
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) Eğer Hazreti Muhammede saygı
duyuyorsanız, Hazreti Muhammedin adını siyasette malzeme
yapmazsınız. (AK Parti sıralarından gürültüler)
FATİH ARIKAN
(Kahramanmaraş) Milletin inancına hakaret edenler
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) Kutsal Peygamberin adını Türkiye Büyük
Millet Meclisi kürsüsünde siyasete malzeme yapanlar bu topluma iyi
davranmıyorlardır. (AK Parti sıralarından gürültüler)
FATİH ARIKAN
(Kahramanmaraş) Milletin inancına hakaret edenleri gördük burada.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) Bu kürsü, tarikat militanlarının
kürsüsü değildir.
FATİH ARIKAN
(Kahramanmaraş) - Ne ilgisi var? Ne ilgisi var?
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Bu kürsüde, tarikat militanları gelip burada
konuşamazlar.
FATİH ARIKAN
(Kahramanmaraş) Yazıklar olsun size!
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) Bu kürsüde biz, laik, demokratik, sosyal hukuk
devletine yemin ettik. Tefecilik yapacaksınız, yolsuzluk
yapacaksınız
ALİ KOYUNCU
(Bursa) Kim yapıyor?
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce)
İspat edemeyen şerefsizdir! İspat edemeyen şerefsizdir!
Şerefsizdir ispat edemeyen!
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) -
fakir
fukaranın çocuğu devlete memur olmazken kendi
çocuklarınızı götürüp yerleştireceksiniz, gelip buradan
bize İslamiyet dersi vereceksiniz. Hadi canım! Siz kimsiniz? Böyle
bir şey yapamazsınız, buna hakkınız da yoktur.
FAHRETTİN
POYRAZ (Bilecik)- Peygambere hakaret ediyor. Hayret bir şey ya!
FATİH ARIKAN
(Kahramanmaraş) Özür dilemen gerekirken, oradan konuşuyorsun.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) - 1940lı yıllardan medet umuyorsunuz,
1940lı yılların haysiyeti vardı, 1940lı
yıllarda insanların onuru vardı.
METİN
KAŞIKOĞLU (Düzce) Sen git o yıllarda yaşa. Sen git o
yıllarda yaşa! Hadi oradan. Manyetolu telefon lazım size!
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) - 1940lı yıllarda bu ülkede sizin
dediğiniz telefonlar dinlenmiyordu, insanlara saygı gösteriliyordu.
Geldiniz buraya ne yaptınız, ne yaptınız bu ülkeye? Bu
ülkeyi götürdünüz yabancılara teslim ettiniz, bu ülkeyi götürdünüz
militanlara teslim
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
METİN
KAŞIKOĞLU (Düzce) Senin yüzünden karanlıkta kaldı bu
ülke, senin ve senin zihniyetin yüzünden. O karanlık günler geride
kaldı artık.
BAŞKAN
Süreniz doldu efendim. Sayın Kılıçdaroğlu, süreniz doldu.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) Sayın Başkan, bir dakika
BAŞKAN
- Hayır efendim, hiç uzatamam.
Hayır efendim, hayır. Öyle bir şeyim yok efendim, uzatamam.
Sayın
Kılıçdaroğlu, lütfen
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Parlamento kürsüsünden eleştiriye evet
deriz ama eleştiriyi sorumsuzca yapmaya hayır deriz. Doğru
değildir. Herkes haddini bilecek ve ona göre konuşacak.
BAŞKAN
Sesiniz duyulmuyor efendim, gerek yok yani o kadar konuşmaya. Duyulmuyor
sesiniz. Buyurun.
FATİH ARIKAN
(Kahramanmaraş) Özür dileyeceksin önce. Önce özür dile. Milletten özür
dileyin önce.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan
BAŞKAN
Evet, Sayın Bozdağ, buyurun.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Hatip kürsüde beni işaret ederek, dini
siyasete alet etmekle itham etti. (CHP sıralarından gürültüler)
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Ne alakası var ya!
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Dini siyasete alet ettiniz.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan, böyle bir şey olamaz.
Burada kürsüden ithamda bulundu.
BAŞKAN Bir
dakika efendim, bir dakika. Yani ben o konuşmayı abes buldum. Yani
şöyle söyleyeyim, bakın bir dakika: Hazreti Muhammed siyasete alet
edilecek bir kişi değil, onun için bence hiç gerek yok cevap
vermenize efendim, gerek yok. Tutanaklara geçti. Siyasete alet edemezsiniz.
Zaten olmaz efendim.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan, İç Tüzükü işletmenizi
istiyorum efendim. Benim açıklama
hakkım var.
BAŞKAN - Ne
diyeceksiniz peki? Dini siyasete alet etmiyorum. diyeceksiniz, tamam.
Tutanağa geçti işte. Tamam efendim, oturun! Yeter ya bu saatte!
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan, tarikat militanı diye
ithamda bulunuyor bana!
BAŞKAN
Önerge sahipleri adına, Bursa Milletvekili Mehmet Ocakden, buyurun
efendim.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkanım
Sayın Başkanım,
lütfen İç Tüzüke uyun efendim! İç Tüzüke uyun lütfen!
BAŞKAN Ne
diyorsunuz?
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkanım, bana tarikat
militanı diye ithamda bulunuyor, Dini siyasete alet ediyor. diyor.
ABDULLAH ÖZER
(Bursa) Doğru söylüyor canım, doğru söylüyor. Yalan
değil! (AK Parti sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sayın Kılıçdaroğlu, böyle bir ithamınız var
mı?
Bir dakika
Sayın
Kılıçdaroğlu, böyle bir ithamda mı bulundunuz siz? (AK
Parti sıralarından Bulundu. Sesleri)
ABDULLAH ÖZER
(Bursa) Yalan değil ki doğru söylüyor!
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Ben, Parlamento kürsüsünün bir tarikat
militanının kürsüsü olmadığını söyledim.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan, efendim ne demek bu?
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Eğer kendisi bir tarikat
militanıysa çıkıp konuşsun!
BAŞKAN O
zaman buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Niye buyurun diyorsunuz? Daha şimdi konuştu. Hayret
bir şey!
BAŞKAN
Söylemeseydi efendim, ne yapalım?
Şimdi Bekir
Bey de söyleyecek, şimdi Kılıçdaroğlu cevap verecek, tamam.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan
Sayın
Başkan
BAŞKAN
Saati doldururuz efendim, bir şey olmaz, saat on bire kadar doldururuz.
Karşılıklı, haydi
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, bu sözü
verdiğiniz andan itibaren artık kendisi tarikat
militanıdır!
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bozdağ.
Bakın,
tekrar, lütfen rica ediyorum. Sizin konuşma tarzınız herhâlde
biraz dikkati çekiyor. (AK Parti sıralarından gülüşmeler) Onun için,
lütfen sakin olun ve sakin konuşun. Ne olacak yani burada, bir şey
yok ki!
Buyurun, iki
dakika veriyorum. Lütfen maksadınızı açıklayın
efendim.
3.- Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağın,
İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlunun,
konuşmasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Sayın Hatip, kürsüde dini siyasete alet etmekle, bir tarikatın
militanlığıyla burada itham etti; herkes şahit oldu.
Şimdi,
bakın, değerli arkadaşlar, ben burada dini siyasete alet
etmedim. Türk Ceza Kanununda toplumun din değerlerini, inanç
değerlerini aşağılamak, hakaret etmek suçtur. Ceza Kanunu
bunu koruyor. Benim yaptığım şey, Ceza Kanununun kamu
düzeninin gereği olarak suç olarak
vasıflandırdığı cezai yaptırıma
bağladığı bir konuda, Bu değerler korunmaya
değerdir. dediği bir konuda bir siyasetçinin hem de bir partinin
genel sekreteri olan kişinin bu milletin Peygamberiyle ilgili
konuşmasına benim işaret yapmamdır. (CHP
sıralarından gürültüler)
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Ne alakası var?
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Ne alakası var Sayın Başkan? Yeniden sataşmaya
sebebiyet veriyor!
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, böyle bir şey
yok!
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) Burada, bu, dini siyasete alet etmek değildir; bu,
dini siyasete alet etmek değildir.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, böyle bir şey
yok! Bunu söyleyen kişi tarikat militanıdır!
BAŞKAN Bir
dakika efendim
Konuşmasını tamamlıyor, tamam.
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) Bu, bir eleştiridir.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Bu kürsü tarikat militanlarının
kürsüsü değildir! Bu kürsü, laik, demokratik sosyal devletin kürsüsüdür!
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) İkincisi: Benim burada tarikat militanı
olduğumu söyleyenler bunu ispat etmezlerse müfteridirler.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Aynen ispat edeceğim!
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) - İddialarını ispata davet ediyorum. (AK
Parti sıralarından alkışlar) Varsa, bu Meclisin kürsüsü
size aittir, buyurun, getirin, burada konuşun. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Aynen ispat edeceğim!
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) Ama, bu milletin değerleriyle alay etmenize de
müsaade etmeyiz.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan
Sayın
Başkan
BAŞKAN
Evet Sayın Kılıçdaroğlu
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Beyefendi dedi ki
İspat etmemi
istedi. Dini siyasete alet etme konusunda ispat etmemi istedi. Orada,
şimdi gelip, nasıl ispat edeceğim dinin siyasete alet
edildiğini.
BAŞKAN
Efendim, burada, bu kürsüde ispat edin demedi size efendim,
dışarıda ispat edersiniz.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Hayır efendim.
BAŞKAN -
Dışarıda ispat edersiniz.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Hayır efendim.
BAŞKAN -
Başka platformda edersiniz. Lütfen efendim, hayır
Elinizde delil
yok, bir şey yok.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Kendisi, kürsüde dini siyasete alet etmeyi
ispat etmemi istedi efendim.
X.- MECLİS ARAŞTIRMASI (Devam)
A) Ön
Görüşmeler (Devam)
1.- Kocaeli Milletvekili Nihat Ergün ve 26 milletvekilinin,
CHP Genel Sekreteri Önder Savın dinlenmesi iddiasının bütün
yönleriyle araştırılması ve varsa sorumlularının
ortaya çıkarılması amacıyla verdiği Meclis
araştırması önergesi (10/203) (Devam)
BAŞKAN
Önerge sahibi adına Mehmet Ocakden, Bursa Milletvekili.
Buyurun
Sayın Ocakden. (AK Parti sıralarından alkışlar)
MEHMET OCAKDEN
(Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; CHP Genel
Sekreteri Sayın Önder Savın dinlenmesi iddiaları konusunda 20
AK Parti milletvekili tarafından verilen Meclis
araştırmasıyla ilgili önerge sahipleri adına söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Türkiye, on
gündür tuhaf bir tartışmayı yaşıyor. İşin
özeti şu: CHP Genel Sekreteri Sayın Önder Sav bir valiyle parti
odasında görüşme yapıyor. Bu tuhaf görüşme, kelimesi
kelimesine Vakit gazetesinde yayınlanıyor. CHP önce sükût ediyor,
hiçbir şekilde savcılığa suç duyurusunda bulunma
ihtiyacını bile hissetmiyor ama sonra, birden
Telefonlarımız dinleniyor. diye yeri göğü inletiyor. Hadisenin
ne olduğunu zerre kadar araştırmaya gerek duymaksızın,
daha baştan kesin hükmünü vererek gündemi telekulak bağcığıyla
kundaklayan Sayın CHP Genel Başkanı şöyle diyor: CHPyi
AKPnin derin devleti dinledi. Bu bir ortam dinlemesidir. Dinlemenin servis
edildiği dinci gazete ile devlet içindeki bu yapılanma arasında
çok yakın bir bağ var.
Daha geçen hafta,
Sayın Önder Sav, siyaset hayatının en vahim hatalarından
birini yapmış, hacca gidecek bir CHPli
vatandaşımızın şahsında Danimarkalıları
aratmayacak bir üslupla bütün Müslümanları incitmişti. (CHP
sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)
ALİ KOÇAL
(Zonguldak) Allah Allah! Sana ne ya!
MEHMET OCAKDEN
(Devamla) Oysa kamuoyu basit bir özür bekliyordu. (CHP sıralarından
sıra kapaklarına vurmalar)
AFİF
DEMİRKIRAN (Siirt) Devam et
MEHMET OCAKDEN
(Devamla) Ya Sayın Sav ya da Sayın Baykal bir şeyler
söylemeli, kamuoyunu rahatlatmalıydı. (CHP sıralarından
sıra kapaklarına vurmalar) Ama Sayın Önder Sav ve CHP öyle
yapmadı ve tele kulak savıyla taarruza geçti. (CHP
sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN
Sayın Kılıçdaroğlu
MEHMET OCAKDEN
(Devamla) Ancak bugün çok net olarak anlaşılmıştır
ki telekulak diye nakledilen olay çok basit. (CHP sıralarından
sıra kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN
Sayın Kılıçdaroğlu, lütfen
(CHP sıralarından
sıra kapaklarına vurmalar)
MEHMET OCAKDEN
(Devamla) Önder Sav Vali Beyden Ne olacak bu CHPnin hâli?
başlıklı brifingi alırken
(CHP sıralarından
sıra kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN
Sayın Ocakden, bir dakika müsaade eder misiniz
Müsaade eder misiniz
(CHP
sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)
MEHMET OCAKDEN
(Devamla)
kendini arayan muhabire bir dakika dedikten sonra telefonunu
açık unutarak kırk dört dakikalık tuhaf bir röportaj imkânı
sunmuş. (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar,
AK Parti sıralarından alkışlar)
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Tiyatroya döndü burası, lütfen müdahale edin. (CHP
sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN
Yahu, bir şey anlamıyorum. (CHP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar)
SEVAHİR
BAYINDIR (Şırnak) Ara verin Sayın Başkan. (CHP
sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)
MEHMET OCAKDEN
(Devamla) Bu durum Telekomun verdiği
(CHP sıralarından
sıra kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.34
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 22.38
BAŞKAN : Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Yusuf COŞKUN
(Bingöl)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112nci
Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
Meclis
araştırması önergesinin görüşmelerine devam edeceğiz.
Hükûmet burada.
Önerge sahipleri
adına konuşmasını tamamlamak üzere, Bursa Milletvekili
Mehmet Ocakdeni kürsüye davet ediyorum.
Buyurun
Sayın Ocakden.
Süreniz yedi
dakika kalmıştı efendim. (AK Parti sıralarından
alkışlar, CHP sıralarından sıra kapaklarına
vurmalar)
İSMAİL
ÖZGÜN (Balıkesir) Ne oluyor? (CHP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar)
MEHMET OCAKDEN (Bursa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri
(CHP
sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)
AHMET YENİ
(Samsun) Sayın Başkan! (CHP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar)
MUZAFFER
BAŞTOPÇU (Kocaeli) Yakışıyor mu! (CHP
sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN
Sayın Kılıçdaroğlu
(CHP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar)
MEHMET OCAKDEN
(Devamla) CHPnin Grup Başkan Vekili kitabı fena hâlde şey
yapacak anlaşılan. (CHP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar)
Peki, bundan
sonraki süreçte ne olacak? (CHP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar)
Önce olayın
siyasi sorumlularının yapması gereken şeyler var, sonra
medyanın. Sayın Önder Savı geçen hafta yapacağı bir
açıklama kurtaracaktı. (CHP sıralarından sıra kapaklarına
vurmalar)
Şimdi özür
ne Sayın Savı kurtarır ne de CHPyi kurtarır. (CHP
sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN
Sayın Kılıçdaroğlu, cihazlar zarar görüyor efendim.
Cihazları bozuyorsunuz. Cihazları bozuyorsunuz efendim. (CHP
sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)
Ne manası
var şimdi? Ne manası var? Peki, devam edin. (CHP
sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)
MEHMET OCAKDEN
(Devamla) Ülkeyi bir kaosa sürüklercesine yaptığı
dinleniyorum açıklamasının bir unutkanlığa
dayandığı ancak bu iddia yüzünden toplumsal gerginliğin
zirve yaptığı düşünülürse, tek çare kalıyor:
İstifa
(CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)
Yılların
siyasetçisi Sayın Deniz Baykal da bu olayda üzücü hatalar
yapmıştır. (CHP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar)
Çok uzun
zamandır asabı bozuk siyasetçi rolünde görülen Sayın
Baykalın bazı açıklamalarını hayretle izliyoruz. (CHP
sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)
(Başkan
tarafından mikrofon kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Ocakden, bir dakika durun. (CHP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar)
Sayın
Kılıçdaroğlu, dinler misiniz efendim
Lütfen dinler misiniz.
(CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)
Efendim,
cihazlara zarar veriyorsunuz, yazık yani, cihazları
bozacaksınız. (CHP sıralarından sıra kapaklarına
vurmalar)
Buyurun
Sayın Ocakden, mikrofonunuzu açtım.
MEHMET OCAKDEN
(Devamla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu ülkenin
insanları nasıl ülkeyi yönetenlerin sözlerine güvenme
ihtiyacındaysa Ana Muhalefet Partisinin Genel Sekreterine ve Genel
Başkanına da güvenme ihtiyacındadır. (CHP
sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)
CHPnin toplumsal
gerilimi artıran fanteziler üretmesinin aslında bir tek nedeni
vardır: Yeni politikalar üretememesinin, iyice
hantallaşmasının, halkla hiçbir bağının
kalmamasının, parti içi iktidar kavgalarına
boğulmasının
(CHP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN
Sayın Grup Başkan Vekili
(CHP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar)
MEHMET OCAKDEN
(Devamla)
sıkıntılarını yaşamaktadır.
(CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)
Dolayısıyla,
parti içi sıkıntılarını, tıpkı 22 Temmuz
seçimleri öncesinde olduğu gibi, ürettiği 367 fantezisinde
olduğu gibi bugün de telekulak fantezileri üreterek geçiştirmeye
çalışmaktadır. (CHP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar)
İçinde pek
çok güvenlik uzmanı da barındıran bir ana muhalefet partisinin
böyle bir suçlamayı derin bir araştırma yapmadan ve Türk
Telekoma sormadan kamuoyunun önüne sürmesi, kelimenin tam anlamıyla
ciddiyetsizliktir. (CHP sıralarından sıra kapaklarına
vurmalar)
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; her şeyden önce telefon
dinleme, yani insanın mahremiyetini ihlal çirkin bir olaydır. (CHP
sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)
(Başkan
tarafından mikrofon kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Ocakden, bakar mısınız efendim, yani sonuna kadar
konuşmanız şart mı? Ne olacak yani, iki dakika evvel
bitirin, sayın millet de rahatlasın. İlla bitirecek misiniz
yani? (CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)
MEHMET OCAKDEN
(Devamla) Peki.
BAŞKAN
Buyurun, devam edin ama, lütfen... (CHP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar)
MEHMET OCAKDEN
(Devamla) Şimdi, anladığım kadarıyla Cumhuriyet Halk
Partisi içine düştüğü bu derin sıkıntıdan
kurtulabilmesinin çaresini sıra kapaklarına vurarak temin etmektedir.
(CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)
Bunu Türk
halkı takdir edecektir. (AK Parti sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar; CHP sıralarından sıra kapaklarına
vurmalar)
Ve inşallah
gelecek seçimlerde bu sıra kapaklarına vurmanın
hesabını sizden Türk halkı soracaktır. (CHP
sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)
Hepinize
saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar; CHP sıralarından sıra kapaklarına
vurmalar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Ocakden. Teşekkür ederim.
Sayın
milletvekilleri, Meclis araştırması önergesi üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi Meclis
araştırması açılıp açılmaması hususunu
oylarınıza sunacağım. Meclis araştırması
açılmasını kabul edenler
Kabul etmeyenler
Meclis
araştırması önergesi kabul edilmiştir. (CHP
sıralarından Yolsuzlukları da getirin yalnız. sesleri,
gürültüler)
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Yolsuzlukları da kabul ediyoruz!
BAŞKAN
Dinler misiniz efendim
Daha devam ediyoruz, devamı var. (CHP
sıralarından gürültüler)
ŞAHİN
MENGÜ (Manisa) Dokunulmazlıkları da getirin!
BAŞKAN -
Meclis araştırmasını yapacak komisyonun 16 üyeden
kurulmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
MALİK ECDER
ÖZDEMİR (Sivas) Evet, kalpazanlığı da kabul ediyoruz,
kalpazanlık dosyasını da kabul ediyoruz, ihaleye fesat
karıştırmayı da kabul ediyoruz
FAHRETTİN
POYRAZ (Bilecik) Söylenme söylenme, önce bir özür dile!
BAŞKAN
Komisyonun çalışma süresinin başkan, başkan vekili, sözcü
ve kâtip üye seçimi tarihinden başlamak üzere üç ay olmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Komisyonun
gerektiğinde Ankara dışında da çalışabilmesi
hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, çalışma saatimiz dolmak üzeredir. Alınan karar
gereğince kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla
görüşmek için, 4 Haziran 2008 Çarşamba günü saat 13.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 22.44