DÖNEM: 23 CİLT: 22 YASAMA YILI: 2
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
113üncü
Birleşim
4 Haziran 2008 Çarşamba
İ Ç İ N D E K İ L E R
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II - GELEN KÂĞITLAR
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Sivas
Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlunun, Van, Bitlis, Bingöl,
Muş ve Diyarbakır illerine yaptığı gezi ve inceleme
sonucunda elde ettiği tespitlere ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Sivas
Milletvekili Malik Ecder Özdemirin, Nazım Hikmetin 45inci ölüm yıl
dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması ve Kültür
ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı
3.- Uşak
Milletvekili Nuri Uslunun, Orman Genel Müdürlüğünün 169uncu kuruluş
yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
IV.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enöz ve 27 milletvekilinin, Gediz Nehrindeki
kirliliğin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/205)
2.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan ve 20 milletvekilinin, Giresun ilinin ulaşım
sistemlerindeki sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/206)
3.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan ve 19 milletvekilinin, şeker pancarı
tarımındaki ve şeker piyasasındaki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/207)
V.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türkiye Radyo
ve Televizyon Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/541) (S.
Sayısı:219)
2.- Tapu
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/568) (S. Sayısı:
223)
3.- Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/514) (S.
Sayısı: 220)
VI.-
USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Komisyonlarda
tasarı metninde olmayan konuların görüşülemeyeceği ve yeni
maddeler ihdas edilemeyeceği gerekçesiyle, Plan ve Bütçe Komisyonuna iade
edilen tasarının, yeniden müzakere edilmeden Genel Kurula indirilmesinin
İç Tüzüke aykırı olup olmadığı hakkında
VII.-
OYLAMALAR
1.- Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının oylaması
VIII.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Aydın
Milletvekili Özlem Çerçioğlunun, Aydın İkizdere Barajı
inşaatına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı (7/3106)
2.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, bir baraj projesine ilişkin
sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
(7/3241)
3.- İzmir Milletvekili
Ahmet Ersinin, balık çiftliği üretim alanlarına ilişkin
sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
(7/3302)
4.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, TRTde yayınlanan bir programa
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Aydının cevabı
(7/3304)
5.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın, Van Gölündeki kirliliğe ilişkin
sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
(7/3385)
6.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, Cumhurbaşkanına gönderilen tüzüklere
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/3392)
7.- Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlunun, Kayseride özürlülere
yönelik mesleki rehabilitasyona ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Nimet
Çubukçunun cevabı (7/3411)
8.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, SHÇEKin gelirlerine ve yaptığı
yardımlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Nimet Çubukçunun
cevabı (7/3458)
9.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağızın, bir sporcunun desteklenmesine
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Murat Başesgioğlunun
cevabı (7/3461)* Ek Cevap
10.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, bir köyde kurulacak tesislerin çevreye etkilerine
ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun
cevabı (7/3464)
11.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, bakıma muhtaç özürlülere bakım
hizmetiyle ilgili sorunlara,
Keçiörendeki
Atatürk Çocuk Yuvasının kapatılacağı iddiasına,
İlişkin
soruları ve Devlet Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı (7/3487,
3488)
12.- Kars
Milletvekili Gürcan Dağdaşın, Anadolu futbol kulüplerinin
desteklenmesine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Murat
Başesgioğlunun cevabı (7/3529)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 15.05te açılarak yedi oturum yaptı.
Karaman
Milletvekili Mevlüt Akgünün, son günlerde meydana gelen dinleme iddialarının
teknik yönüne,
Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğanın, Balıkesir ilinin ulaşım
sorunlarına,
Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycının, Konya Ovasındaki
kuraklık sorununa ve Konya Ovası Sulama Projesi eylem planı
hazırlanmasına,
İlişkin
gündem dışı konuşmalarına Ulaştırma
Bakanı Binali Yıldırım cevap verdi.
Tokat
Milletvekili Zeyid Aslanın (3/136) (S. Sayısı: 173),
Antalya
Milletvekili Deniz Baykalın (3/137) (S. Sayısı: 174),
Zonguldak
Milletvekili Polat Türkmenin (3/138) (S. Sayısı: 175),
Diyarbakır
Milletvekili Mehmet Mehdi Ekerin (3/139) (S. Sayısı: 176),
Sakarya
Milletvekili Ayhan Sefer Üstünün (3/140) (S. Sayısı: 177),
Afyonkarahisar
Milletvekilleri Ahmet Koca ve Sait Açbanın (3/141) (S. Sayısı:
178),
Adana
Milletvekili Tacidar Seyhanın (3/142) (S. Sayısı: 179),
Karabük
Milletvekili Mehmet Ceylanın (3/143) (S. Sayısı: 180),
Kütahya
Milletvekili Soner Aksoyun (3/144) (S. Sayısı: 181),
Kırşehir
Milletvekili Mikail Arslanın (3/145) (S. Sayısı: 182),
Kırklareli
Milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçamın (3/146) (S. Sayısı:
183),
Zonguldak
Milletvekili Fazlı Erdoğanın (3/147) (S. Sayısı:
184),
Balıkesir
Milletvekili İsmail Özgünün (3/148) (S. Sayısı: 185),
İstanbul
Milletvekili Mehmet Sekmenin (3/149) (S. Sayısı: 186),
Eskişehir
Milletvekili Kemal Unakıtanın (3/150) (S. Sayısı: 187),
Yasama
dokunulmazlıklarının kaldırılması hakkında
Başbakanlık tezkereleri ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon raporları, Genel Kurulun bilgisine
sunuldu.
Avrupa Güvenlik
ve İşbirliği Teşkilatı Parlamenter Asamblesi Türk
Grubunda, Tokat Milletvekili Orhan Ziya Direnin istifasıyla boşalan
asıl üyeliğe, CHP Grubunca İstanbul Milletvekili Bihlun
Tamaylıgilin aday gösterildiğine ve bu konu hakkındaki
Başkanlık Divanı kararına ilişkin Başkanlık
tezkeresi,
Ankara
Milletvekili Mehmet Zekai Özcanın, Plan ve Bütçe Komisyonu
üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi,
Genel Kurulun
bilgisine sunuldu.
Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman ve 28 milletvekilinin, inşaat
sektöründeki sorunların (10/200),
Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir ve 20 milletvekilinin, Gaziantep ilinin
sorunlarının (10/201),
Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve 19 milletvekilinin, yoksulluk sorununun
(10/202),
Kocaeli
Milletvekili Nihat Ergün ve 26 milletvekilinin, CHP Genel Sekreterinin yasa
dışı dinlendiği iddiasının (10/203),
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri İzmir
Milletvekili Oktay Vural ve Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, yasa dışı dinleme ve takip
iddialarının (10/204),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı
ve ön görüşmelerinin sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun (6/643) ve (6/648) esas numaralı
sözlü sorularını geri aldığına ilişkin önergesi
okundu; soruların geri verildiği bildirildi.
İrana resmî
ziyarette bulunan Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk
Nafız Özaka,
Azerbaycana
resmî ziyarette bulunan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk
Çelike refakat eden heyete,
İştirak
etmesi uygun görülen milletvekillerine ilişkin Başbakanlık;
Bazı
milletvekillerinin izinli sayılmalarına,
Sivas
Milletvekili Osman Kılıç, Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran
Bulut, Şanlıurfa Milletvekili Mustafa Kuş ve İzmir
Milletvekili Tuğrul Yemişcinin ödenek ve yolluklarının
verilmesine ilişkin Başkanlık,
Tezkereleri kabul
edildi.
Genel Kurulun
3/6/2008 Salı ve 4/6/2008 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü
soruların görüşülmemesine; 3/6/2008 tarihli birleşiminde
(10/203) esas numaralı CHP Genel Sekreterinin dinlenmesi
iddiasının bütün yönleriyle araştırılması ve
varsa sorumluların ortaya çıkarılması amacıyla ilgili
Meclis araştırması önergesinin görüşülmesine ve bunu
müteakiben gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmında yer alan işlerin
görüşülmesine; çalışma saatlerinin 3/6/2008 Salı günü
15.00-23.00, 4/6/2008 Çarşamba günü 13.00-23.00, 5/6/2008 Perşembe
günü 13.00-21.00 saatleri arasında olmasına ilişkin AK Parti
Grubu önerisi, yapılan görüşmelerden sonra kabul edildi.
Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, yapmış olduğu konuşmada
gruplarla ilgili bir suçlama ve hakaret olmadığını,
bazı milletvekillerinin daha dikkatli konuşmalarını teminen
vurgulayıcı bir konuşma yaptığını
açıkladı.
İstanbul
Milletvekili Hasan Macit, Giresun Milletvekili Nurettin Caniklinin,
konuşmasında şahsına sataştığı
iddiasıyla bir konuşma yaptı.
Ankara
Milletvekili Mehmet Emrehan Halıcı, Giresun Milletvekili Nurettin
Caniklinin, konuşmalarını daha dikkatli ve daha olgun bir
şekilde yapması gerektiğine ilişkin bir açıklamada
bulundu.
İzmir
Milletvekili Oktay Vural, Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergenin gelen kâğıtlarda yayımlanmadan
grup önerisiyle gündeme alınıp öncelikle görüşülmesinin mümkün
olamayacağına ilişkin bir konuşma yaptı.
Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebinin, Yükseköğretim Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/73)
İç Tüzükün 37nci maddesine göre doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi, yapılan görüşmelerden
sonra kabul edilmedi.
Kocaeli
Milletvekili Nihat Ergün ve 26 milletvekilinin, CHP Genel Sekreteri Önder
Savın dinlenmesi iddiasının bütün yönleriyle
araştırılması ve varsa sorumlularının ortaya
çıkarılması amacıyla verdiği Meclis
araştırması önergesinin (10/203) yapılan ön
görüşmesinden sonra kabul edildiği açıklandı.
Kurulacak
komisyonun:
16 üyeden
teşekkül etmesi,
Çalışma
süresinin, başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimi
tarihinden başlamak üzere, üç ay olması,
Gerektiğinde
Ankara dışında da çalışması,
Kabul edildi.
İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, Yozgat Milletvekili Bekir
Bozdağın, konuşmasında partisine,
Yozgat
Milletvekili Bekir Bozdağ, İstanbul Milletvekili Kemal
Kılıçdaroğlunun, konuşmasında şahsına,
Sataştıkları
iddiasıyla birer konuşma yaptılar.
4 Haziran 2008
Çarşamba günü, alınan karar gereğince saat 13.00te toplanmak
üzere birleşime 22.44te son verildi.
Eyyüp Cenap GÜLPINAR
Başkan
Vekili
Yusuf COŞKUN Murat ÖZKAN
Bingöl Giresun
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Yaşar TÜZÜN
Bilecik
Kâtip
Üye
No.: 160
II.- GELEN KÂĞITLAR
4 Haziran 2008 Çarşamba
Teklifler
1.- Antalya
Milletvekili Sadık Badak ve 5 Milletvekilinin; Kadastro Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/270)
(Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.5.2008)
2.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateş ve 39 Milletvekilinin; 657 Sayılı
Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/271) (Sağlık, Aile, Çalışma
ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30.5.2008)
Raporlar
1.- Kamu
Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Kamu Finansmanı ve
Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/363, 1/494) (S. Sayısı: 237)
(Dağıtma tarihi: 4.6.2008) (GÜNDEME)
2.- İstanbul
Milletvekili Hasan Kemal Yardımcı ve 4 Milletvekilinin; Askerlik
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ile Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun; 1111
Sayılı Askerlik Kanunun 35 inci Maddesinin (E) Bendinin
Değiştirilmesi Hakkındaki Kanun Teklifi ve Milli Savunma
Komisyonu Raporu (2/257, 2/252) (S. Sayısı: 240) (Dağıtma
tarihi: 4.6.2008) (GÜNDEME)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enöz ve 27 Milletvekilinin, Gediz Nehrindeki
kirliliğin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/205) (Başkanlığa
geliş tarihi: 28/5/2008)
2.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan ve 20 Milletvekilinin, Giresun İlinin
ulaşım sistemlerindeki sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi
(10/206) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/5/2008)
3.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan ve 19 Milletvekilinin, şeker pancarı
tarımındaki ve şeker piyasasındaki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi
(10/207) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/5/2008)
4 Haziran 2008 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 13.04
BAŞKAN : Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Yusuf
COŞKUN(Bingöl)
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 113üncü Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Sayın
milletvekilleri, görüşmelere başlamadan önce, 29 Mayıs 2008
tarihli 111inci Birleşimde yapılan kapalı oturuma ait tutanak
özetinin İç Tüzükün 71inci maddesine göre okunabilmesi için kapalı
oturuma geçmemiz gerekmektedir. Bu nedenle, sayın milletvekilleri ile
Genel Kurul salonunda bulunabilecek yeminli stenograflar ve yeminli görevliler
dışındakilerin salonu boşaltmalarını rica
ediyorum.
Tutanak özetleri
okunduktan sonra açık oturuma geçilecek ve görüşmelere devam
edilecektir. Sayın idare amirlerinin bu konuda yardımcı
olmalarını ve salon boşaltıldıktan sonra
Başkanlığa haber vermelerini rica ediyorum.
Salonun
boşaltılması için birleşime ara veriyorum.
Kapanma Saati: 13.05
İKİNCİ
OTURUM
(Kapalıdır)
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 13.23
BAŞKAN
: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP
ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 113üncü
Birleşiminin kapalı oturumundan sonraki Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, Bitlis, Bingöl, Muş ve Diyarbakır
illerine yaptığı seyahatteki gözlemleri hakkında söz
isteyen Sivas Milletvekili Muhsin Yazıcıoğluna aittir.
Buyurun
Sayın Yazıcıoğlu.
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.-
Sivas Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlunun, Van, Bitlis, Bingöl,
Muş ve Diyarbakır illerine yaptığı gezi ve inceleme
sonucunda elde ettiği tespitlere ilişkin gündem dışı
konuşması
MUHSİN
YAZICIOĞLU (Sivas) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
31 Mayıs-2 Haziran tarihlerinde Van, Bitlis, Bingöl, Muş ve
Diyarbakır illerinde yapmış olduğum gezi ve incelemeler
sonucunda elde etmiş olduğum tespitleri yüce Meclisle paylaşmak
istedim, bu sebeple söz almış bulunuyorum. Değerli
milletvekillerimizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle
şunu belirtmek istiyorum: Bu gezim sırasında, yapılan bütün
ihmallere, ağır işsizliğe ve teröre rağmen
vatandaşlarımızın sağduyulu bir yaklaşım
ortaya koymuş olduğunu görmekten büyük bir mutluluk duyduğumu
ifade etmek istiyorum.
Bu gezim
sırasında Bitliste açık hava toplantısı yaptım,
diğer illerde kapalı spor salonu ve kültür sitelerinde
toplantılar yaptım. Vatandaşlarımızla çay bahçesinde,
kahvehanelerde yüz yüze, diz dize gelerek oturduk ve sohbet ettik. Yine
dükkânlarda vatandaşlarımızın ikramlarını
aldık, oturduk konuştuk. Ben, siyasilerimizin yöreye daha fazla
gitmesini, aynı zamanda gerek iç turizm açısından gerek inanç
turizmi olarak gerekse tarihî ve doğal güzellikleri itibarıyla yöremize
daha çok seyahatlerin yapılmasının, normalleşmeyi
sağlamak açısından da büyük bir hizmet olduğu kanaatini
taşıyorum. Bu gezim sırasında,
vatandaşlarımız, terörle ilgili olarak görmüş
oldukları zararın farkındalar ve bugün yaşamış
oldukları işsizliğin, yoksullaşmanın, bölgeden büyük
şehirlere doğru akan göçün birinci sebebinin terör olduğunu ve
daha sonra da iktidarların ihmallerinin olduğunu biliyorlar.
Dolayısıyla, teröre karşı yöre insanımızın
şimdi daha mesafeli durduğu ve bir an evvel, huzur içerisinde
sorunlarına çözüm bulunmasını
Asıl gündem, kendilerinin
işsizlik, yoksullaşma, üretimsizlik ve kırsal alanlardaki,
tarım açısından ekilebilir, biçilebilir arazilerin terk
edilmiş olmasından, hayvancılığın terk
edilmiş olmasından kaynaklanan genel yoksullaşmaya çare
üretilmesidir.
Şimdi,
Türkiyenin Meclisimizde görülen gündemiyle vatandaşımızın
gündemi birbiriyle uyuşmamaktadır. Hele, iktidar ve ana muhalefet
partisinin polemiklerinin ortaya koymuş olduğu çekişmelerin,
özellikle vatandaşımızın gündemiyle hiç
alakasının olmadığını görüyorum ve kurumlar
arası gerginliklerin ve sadece iktidar ve ana muhalefet partisi
arasındaki tartışmaların, vatandaş gündeminden çok
uzak olduğu kanaatindeyim. Bu tespitlerimi de burada ifade etmek
istiyorum. Vatandaşın asıl ve en önemli sorunu,
işsizliğine çare üretilmesidir. Bingölde Gülbahar Barajı,
Kiğı Barajı ve diğer orta ölçekli barajlar için sadece 150
trilyon para aktarıldığı takdirde tümünün bitirilebileceği
görülüyor.
Bakıyoruz ki
Bingölde en fazla orman alanı bulunuyor, en fazla orman
alanının olduğu Bingöl, ama Orman Bölge Müdürlüğü
Bingölden alınmış, orman olmayan başka bir yere
götürülmüş. Bu tür çelişkileri yöremizde birçok yerde gördüm.
Tabii, GAPla
ilgili yeniden bir harekete geçilmiş olmasını memnuniyetle
görüyorum ve karşılıyorum. Bu konuda önceki iktidarlarla
birlikte bu İktidarın da beş yıllık bir ihmali söz
konusu olmuştur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Yazıcıoğlu.
MUHSİN
YAZICIOĞLU (Devamla) Beş yıllık bu İktidarın da
ihmali söz konusu olmuştur. Şimdi harekete geçilmiş
olmasını
Vatandaşlarımızın Acaba seçim mi var?
İşte, siz de geldiniz, Sayın Baykal geliyor, GAP projesiyle
ilgili açıklamalar yapılıyor. sorularıyla
karşılaştım, ancak, tabii bu sorunun muhatabının
biz olmadığımızı vatandaşımız da
biliyor. Çünkü biz seçim varken de gidiyorduk, seçim yokken de gidiyoruz.
Sadece Diyarbakıra yedi sekizinci gidişimiz, diğerlerine en az
on-on beş defa gitmişliğimiz vardır. Seçimle alakası
söz konusu değil, ancak beş yıl bekledikten sonra bu
adımın atılmasını bu şekilde yorumlayanlar var.
Ben buradan bir
kere daha ifade etmek istiyorum ki, ihmalleri eleştiririz, neden
yapılmadığını sorarız, ama niye
yapıldığını sorgulamayız. Yapılan
şeylerin hep beraber arkasında olmak ve Doğumuzun,
Güneydoğumuzun kalkınmasının Türkiyenin
kalkınması olduğu gerçeğinden hareket ederek ülkemize
topyekûn bakmak zorundayız.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
MUHSİN
YAZICIOĞLU (Devamla) Ben bu duygular içerisinde, bölgemizin, yöremizin
sorunlarının daha yakın takip edilmesi ve özellikle
kuraklık dolayısıyla yüzde 90 fire vermiş olan
vatandaşımızın
Sadece bankaya olan borçlarının bir
yıl ertelenmiş olması münasebetiyle vatandaşımız
-hemen sözümü bitiriyorum diyor ki: Benim Ziraat Bankasına borcum yok
çünkü Ziraat Bankasından alamıyorum. Benim borcum, doğrudan
doğruya, gübre alırken, mazot alırken yaptığım
borçlar. Onun için bize daha hususi teşvikler ve doğrudan
doğruya üretime katkıda bulunabilecek, üretim yapmamı
sağlayabilecek şekilde teşvikler yapılması lazım.
Bu benim yarama çare üretmiyor. Dolayısıyla, topyekûn
İktidarımızla, muhalefet partilerimizle yurdumuzun her
köşesine olduğu gibi bu yöreye de daha çok ilgi göstermek, dikkat
sarf etmek mecburiyetindeyiz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUHSİN
YAZICIOĞLU (Devamla) Yurdumuzun her köşesi mübarek, üstünde
yaşayan herkes kardeşimizdir.
Bu duygular
içerisinde yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Yazıcıoğlu.
Gündem
dışı ikinci söz, Nazım Hikmetin ölüm yıl dönümü
münasebetiyle söz isteyen Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemire aittir.
Buyurun
Sayın Özdemir.
2.-
Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemirin, Nazım Hikmetin 45inci ölüm
yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı
MALİK ECDER
ÖZDEMİR (Sivas) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
büyük Türk şairi Nazım Hikmetin 45inci ölüm yıl dönümü nedeniyle gündem dışı söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, tarihin hemen her döneminde ve hemen her toplumda
kurulu düzenin bozuk yönlerine karşı başkaldıran, güçlünün
değil haklının yanında olan bilim adamları,
sanatçılar, şairler, ozanlar ömürlerinin çoğunu ya sürgünlerde
ya da hapishanelerde geçirmişlerdir. Onları büyük kılan,
asırlar sonrasına taşıyan da, hayatları pahasına
da olsa, bedel ödeyerek de olsa doğru bildiklerini söylemekten geri
kalmamış olmalarıdır.
Bozuk düzene sazıyla,
sözüyle savaş açan Pir Sultan Abdala dönemin Sivas Valisi Hızır
Paşa haber gönderir, der ki: İçinde şah kelimesi geçmeyen bir
şiir okusun hayatını bağışlayacağım.
Buna karşılık Pir Sultanın sözü:
Alınmış
abdestim aldırırlarsa,
Kılınmış
namazım kıldırırlarsa,
Sizde şah
diyeni öldürürlerse,
Ben de bu
yayladan şaha giderim. olmuştur.
Pir Sultan
Abdal gibi Nazım Hikmet de
doğru bildiklerini söylemenin
bedelini ağır ödeyenlerdendir. Nazım, emperyalizme, onun
yerli iş birlikçilerine, kapitalist sömürü düzenine karşı,
paranın padişahlığı, yobazın
karanlığına karşı işçi
sınıfının iktidarını savunmuştur. Ulusal
Kurtuluş Savaşımızın destanını en güzel
Nazım yazmıştır:
Dört nala gelip
uzak Asyadan
Akdeniz'e bir
kısrak başı gibi uzanan
bu memleket
bizim." diyen Nazım ne acı ki vatan hainliğiyle
suçlanmış, ömrünün büyük
çoğunluğunu hapishane hapishane dolaştırılarak
geçirmiştir ve en sonunda hayatına kastetmek isteyenlerin
kurduğu komplodan kurtulmak için yurt dışına çıkmakta
bulmuştur çareyi. Son arzusu, Anadoluda bir köy
mezarlığına gömülmek olan Nazımın ne yazık ki
mezarı hâlâ yurt dışındadır.
Sayın
Başkan, değerli arkadaşlarım; Nazımı, onun
şiirlerini, edebiyatını, memleket sevgisini beş
dakikalık bir sürede anlatmanın zorluğunu biliyorum. Onun
şiirlerini özgün sesiyle, sazıyla en iyi yorumlayan, kendisi de
tıpkı Nazım gibi sosyalist ve yurtsever bir aydın
olmanın bedelini canıyla ödeyen Ruhi Suyu rahmetle anıyorum.
Nazımın şiirlerini ete kemiğe büründüren büyük usta,
tiyatrocumuz Sayın Genco Erkalı buradan saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, Nazımı anlatmak zor ama Nazımı
anlamak kolaydır. Yıllar öncesinde yazdığı
şiirlerin bugün ne kadar geçerli olduğunu, bugünkü tabloyu ne kadar
güzel ifade ettiğini şiirlerinde görüyoruz. İnsanlarımızın
inançlarının nasıl sömürüldüğünü, kutsal değerlerinin
siyasete nasıl alet edildiğini büyük usta Ellerinize ve Yalana Dair
şiirinde şöyle ifade eder:
insanlar, ah,
benim insanlarım,
Yalanla
besliyorlar sizi,
Hâlbuki
açsınız,
Etle, ekmekle
beslenmeye muhtaçsınız.
Ve beyaz bir
sofrada bir kere bile yemek yemeden doyasıya,
Göçüp gidersiniz
bu ölümlü, bu yaşanası dünyadan.
İnsanlarım,
ah, benim insanlarım,
Antenler yalan
söylüyorsa,
Yalan söylüyorsa
kitaplar,
Duvarda
afiş, sütunda ilan yalan söylüyorsa,
Beyaz perdede
yalan söylüyorsa çıplak baldırları kızların,
Dua yalan
söylüyorsa,
Ninni yalan
söylüyorsa,
Ellerinizden
gayri her şey
Herkes yalan
söylüyorsa,
Elleriniz
karanlık gibi kör,
Elleriniz
balçık gibi itaatli,
Elleriniz çoban
köpekleri gibi aptal olsun
Ve elleriniz
isyan etmesin diyedir.
Ve bu kadar az
misafir kaldığımız
Bu ölümlü, bu
yaşanası dünyada
Bu bezirgân
saltanatı bitmesin diyedir.
Bu aldatmacada,
büyük usta, aldatanlar kadar olmasa da aldatılanların da
insanlarımızın da kabahati olduğunu Kabahat senin demeye
de dilim varmıyor ama kabahatin çoğu senin canım
kardeşim. diyerek kibarca ifade
etmiştir.
Sayın
milletvekilleri, değerli arkadaşlarım; Nazımın
hayatı boyunca en çok şikâyetçi olduğu şey, iki şey,
bugün ne yazık ki çok güçlü bir şekilde iktidarda.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Özdemir, devam edin.
MALİK ECDER
ÖZDEMİR (Devamla) - Nazım, ömrü boyunca paranın
padişahlığına ve yobazın karanlığına
karşı çıkmıştır. Bugün, ülkede bu tablo
karşısında iktidardan Nazımın yurt
dışındaki mezarını Türkiyeye getirtmeyi beklemek
belki fuzuli olabilir. Ancak özellikle AKP sırasındaki
arkadaşlarımdan ricada bulunuyorum: Meclisteki
çoğunluğunuzu bir kere olsun ülke lehine değerlendirelim ve
Nazım Hikmetin vatandaşlıktan çıkarılmış
olunan kararını yeniden düzelterek ülkemiz üzerinde yaşanan,
geçmişte yaşanan bu kara lekeyi hep birlikte kaldıralım
diyorum.
Bu yıl
dönümünde büyük ustayı tekrar rahmetle, şükranla anıyor, yüce
heyetinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Özdemir.
Gündem
dışı üçüncü söz
KÜLTÜR VE
TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN
Cevap vereceksiniz
Turizm
Bakanı Sayın Ertuğrul Günay.
Buyurun
Sayın Bakanım. (AK Parti sıralarından alkışlar)
KÜLTÜR VE
TURİZM BAKANI ERTUĞRUL GÜNAY (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlarım; dün ünlü Türk şairi
Nazım Hikmetin vefatının 45inci yıl dönümüydü. Ben de
kendisini rahmetle ve sevgiyle anıyorum.
1950
yılında iktidar değişikliğinden sonra
çıkarılan genel afla on iki yıllık hapis hayatı sona
ermişti ve biliyorsunuz, 1938in sonundan 1950ye kadar Nazım Hikmet
bu ülkenin değişik cezaevlerinde hapis yattı. 1950de tahliye
olduktan sonra hemen yakın geçmişteki bazı olayları
hatırlayarak sanıyorum kendisine yapılan telkinlerin etkisinde
kaldı- ilerlemiş yaşına rağmen ve
rahatsızlıklarına rağmen askere alınabileceği
söylentileri ve askerde başına bazı sevimsiz şeyler
gelebileceği ihtimalleri karşısında yurt
dışına çıktı. Çünkü hatırlarsınız, 2
Nisan 1948de bir başka önemli yazar Sabahattin Ali, sınır
boyunda kaçıyor süsü verilerek bir faili meçhul cinayete kurban gitmişti.
Sanıyorum bunların da etkisinde kalarak, o yıllardaki o sevgili
ve rahmetli Atilla İlhanın O Karanlıkta Biz diye
anlattığı o 40lı yılların, acıların
etkisinde kalarak ülke dışına çıkmıştı.
Sonra haziran ayının başında evin önündeki gazeteyi almak
için eğildiği sırada bir daha doğrulmadı ve kırk
beş yıl önce, ülkesinden ayrı, yaşama gözlerini yumdu.
Ben Türk
şairi Nazım Hikmet. Tepeden tırnağa iman, tepeden
tırnağa kavga, ümit ve hasretten ibaret. diyen bir şair ve
Türkçeyle konuşuldukça ben dillerde söyleneceğim. diyecek kadar
Türkçeye fevkalade bağlı bir şair. Hepimiz biliyoruz, en güzel
şiirlerini belki de yurt hasretiyle yazmıştı gerçekten ve
inanılmaz bir daüssıla içinde öldü.
Memleketim,
memleketim, memleketim,
Ne kasketim
kaldı senin ora işi
Ne
yollarını taşımış ayakkabım.
Son mintanım
da sırtımda paralandı çoktan
Sen şimdi
yalnız saçımın akında
Alnımın
çizgilerindesin memleketim
diyecek kadar alnının çizgisinde,
infarktında yüreğinin, bu vatanın özlemini hissetmiş bir
şair.
Gerçekten Türkiye
bir dönem farklı düşünenlere, farklı arayışı
olanlara, farklı söylemi olanlara çok acımasız davrandı,
hâlâ davranmaya da devam ediyor ne yazık ki. Hâlbuki farklı
arayışlar, farklı söylemler, farklı düşünceler
hakikatin ortaya çıkmasını, Namık Kemalin söylediği
gibi, Bârikayi hakîkat müsâdemeyi efkârdan çıkar. dediği gibi
hakikatin ortaya çıkmasını sağlıyordu ama ne
yazık ki Türkiye bir dönem aydınlarına, evlatlarına,
yazarlarına, şairlerine, farklı düşünenlerine
kıydı.
Buradan dönüp
geriye baktığımız zaman, Kurtuluş
Savaşının destanını yazmış bulunan
Nazım Hikmet, aslında naif, biraz çocuksu, elbette vatansever, bir
ideolojinin belki o dönem için fazla etkisinde ama büyük ölçüde söyledikleri
bugün herkesin rahatlıkla söyleyebileceği şeyler ve
hayatının on iki yılını bir parçada, ayrıca
birkaç yılını yine parça parça, galiba on beş yıldan
fazlasını bu ülkenin hapishanelerinde geçirmişti.
Bunlara
karşı bu yanlışları düzeltmek için bir borcumuz var
gerçekten. Bir adım atmamız, bir barışma, bir toparlanma,
kardeş gibi bir arada, bir ağaç gibi bir arada, bir orman gibi dayanışma
içinde ve bir ağaç gibi tek ve hür yaşama konusunda bir adım
atmamız gerekiyor.
Ben, Nazım
Hikmetin Türkiyeye mezarının getirilmesi konusunda şu ana
kadar ne yapılmış diye göreve geldiğimden bu yana döndüm
baktım. Üzüntüyle söylüyorum ki hiçbir şey yapılmamış
aslında. Sadece bir söylem olarak arada sırada dile getirilmiş
ve hiçbir somut girişim yapılmamış.
Somut
girişim için önce birtakım mutabakatların olması gerekiyor.
Bir mirasçısı var. Basında arada sırada speküle
edildiği gibi son eşinin kendisinden olmayan çocuğu değil
mirasçısı, kendi çocuğu var.
Çarpaydın
çırpınaydın
Vapura binerken
Memetle anası diye mısralarında söz ettiği Memet
yaşıyor şu anda ve onun tek mirasçısı. En
yakınlarından doğrudan aldığım bilgi, böyle bir
nakil talebi yok, böyle bir nakil istemi yok. Yüz yüze görüşmedim ama
kendisinin katiyen böyle bir talebi, böyle bir isteği yok.
Şu anda
Nazım Hikmet Moskovada, Kızlar Manastırı denilen son
derece itibarlı, son derece müzevari; sanatçıların,
şairlerin kaldığı önemli bir mezarlıkta yatıyor
ve o kadar itibarlı ve özel seçilmiş bir yerde ki işte, Yeltsin
onun birkaç adım ilerisine, ayağının dibinde yeni
defnedildi.
Bir kültür
köprüsü oluşturuyor. Son acılı yıllarını
yaşadığı ülkeyle uzun acılı
yıllarını yaşadığı ülke arasında, ne
insanlar ne kadar değmez işler için ne kadar büyük acılar
yaşamışlar ibretini insanlığa sürekli hatırlatmak
için bir kültür köprüsü oluşturuyor.
Ailesinin bir
talebi olmadıkça yapacağımız fazla bir şey yok bu
konuda ama vatandaşlık konusunda bir şey yapılabilir
düşüncesini ben de paylaşıyorum. Tabii, geçmiş
yıllarda bunlar neden yapılmamış bu tasibe girmek
istemiyorum yani neresinden yanlışın dönülürse bence
doğrudur diye düşünüyorum.
1950de yurt
dışına çıktıktan sonra 1951de sanıyorum vatandaşlıktan
çıkarma kararı verilmiş, Bakanlar Kurulu kararı. Daha sonra
bu defaatle gündeme gelmiş -tabii 1990lı yıllardan sonra, ondan
önce bunun gündeme gelmesi mümkün değil- fakat sonuç alınamamış.
En son 2006da ilk kez resmiyete konulmuş bu başvuru ya da bu
düzeltme istemi. Bizim yasalarımızda Vatandaşlık
işleriyle ilgili ancak yaşayan kişilerle ilgili işlem
yapılabilir. genel hükmü nedeniyle, yaşamadığı için
ve mirasçılarından herhangi birinin de usulüne uygun bir
başvurusu olmadığı için kadük olmuş bu başvuru.
Doğrusu yeniden gündeme getirilebilir diye düşünüyorum. Yani
Nazım Hikmetin vatandaşlığının iadesi bir itibar
iadesi değil, bir yanlışın düzeltilmesi olarak
düşünüyorum ben ve bir sonuç da doğurmaz, hiçbir hukuki sonuç da
doğurmaz şu andan itibaren, sadece belki bir manevi sonuç
doğurabilir diye düşünüyorum.
Bu konuda
mevzuatı yeni baştan incelemek ve yapılabilecek bir düzenleme
varsa bu düzenlemeyi yapmak niyet ve kararında olduğumu, iç
düşünce olarak bunu paylaştığımı ifade etmek
istiyorum yüce Meclise. Tabii, sadece benimle ilgili, Kültür ve Turizm
Bakanlığıyla ilgili değil çok daha genel bir kararı,
Bakanlar Kurulu kararını, belki o demin bahsettiğim hüküm
dolayısıyla bir yasal düzenlemeyi gerektiriyor. Bunu konuşuruz.
Onun ötesinde,
mezarının Türkiyeye getirilmesi konusunda, ben de biliyorum, bir
vasiyeti var: Anadoluda bir köy mezarlığına gömün beni
Başımda
hele bir de çınar olursa
diyor. Bir çınar altına gömülme
özlemi gerçekten bir hastalık derecesine dönmüş. Bunu ülkelerinden
kendi istekleri dışında çıkmış olanlar
sanıyorum çok iyi bilirler, çok iyi anlaşırlar. Bize buradan
anlamak biraz kolay gelmiyor ama oradan bakanlar sanıyorum çok iyi
anlarlar.
Bu, bir vasiyet
gibi gözüküyor elbette. Bunu şu anda, demin söylediğim prosedür nedeniyle
yerine getirmek çok mümkün değil, maddi olarak çok mümkün değil. Ama
Nazım Hikmet bütün o materyalist görüntüsünün altında aynı
zamanda idealizm tarafı da olan, birtakım derin inançlarla
doğu-batı arasında bir ciddi sentez kurabilmiş bir bilge
olarak da gözüküyor bazı şiirlerine baktığımız
zaman. Rubailerine, Saat 21-22 şiirlerine baktığımız
zaman, böyle bir yönü de var.
Biraz önce
söyledim Tepeden tırnağa iman. diyor kendisini tanıtırken
ya da Akifle ilgili bir şey söylerken Akif inanmış adam, bir
büyük şair. diyor. İnancın altını çiziyor. Böyle bir
övgüsü, derin bir övgüsü var.
Bir başka
şiirinde de Bir gün gideceğiz., Elveda dünya ve merhaba kâinat
diyeceğiz. diyor. Yani dünyadan gittikten sonra daha derin bir dünya
olabileceğini yine şiirlerinde ifade ediyor.
O yüzden, belki
de vasiyetini manevi olarak yerine getirebiliriz diye düşünüyorum ve
Anadoluda isteyen birçok arkadaşımız, köyler, kasabalar bir
çınar ağacına Nazım Hikmet burada yatıyor. diye bir
plaket asabilir diye düşünüyorum. O zaman bu topraklarda, tıpkı
Yunus Emre gibi, tıpkı Anadolunun gerçekten
içselleştirdiği, sevdiği öteki insanlar gibi birçok yerde
sahiplenilir ve birçok yerde yatıyor kabul edilebilir diye
düşünüyorum.
Yunusu
biliyorsunuz, Yunus özel biçimde öne çıkarılmış değil.
Halkın zihninden, belleğinden, yüreğinden, inancından,
imanından yükselen gerçek bir Anadolu ereni olduğu için, hem gerçek
bir insan hem gerçek bir efsane olduğu için Anadolunun onlarca yerinde
yatıyor; Anadolunun doğusunda, batısında, kuzeyinde,
güneyinde, Kafkasyada, Balkanlarda
Yunus yatıyor. Bu şekilde bir sahiplenme de olabilir eğer
isteyen varsa diye düşünüyorum.
Benim
aklımda İstanbulla ilgili bir
düşünce var yapabilirsek eğer. Gülhanede bir çınara
Yahya Kemalin O bizim yüzlerce yıl süren hikâyemizi anlatan çınar
levhası asılabilir.
Hani bir gün
seninle Topkapıdan
Geliyorduk
Bir çınar
gördük; enli, boylu, vakur. diye Fikretin mısrası asılabilir.
Bir ceviz
fidanının üzerine de Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane
Parkında. O kadar yazılabilir.
Teşekkür
ediyorum. Sevgiler, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Gündem
dışı üçüncü söz Orman Genel Müdürlüğünün kuruluşu ve
ağaçlandırma hakkında söz isteyen Uşak Milletvekili Nuri
Usluya aittir.
Buyurun
Sayın Uslu. (AK Parti sıralarından alkışlar)
3.-
Uşak Milletvekili Nuri Uslunun, Orman Genel Müdürlüğünün 169uncu
kuruluş yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
NURİ USLU
(Uşak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Orman Genel Müdürlüğünün 169uncu
kuruluş yıl dönümü münasebetiyle söz almış bulunuyorum.
Değerli
milletvekilleri, insan ile doğanın birlikteliği tarihin ilk
çağlarından itibaren başlamış ve hiçbir zaman da
bitmeyecektir. Doğa yok olduğu gün dünya da yaşam da bitecektir.
İnsanoğlu, başlangıçta doğadan ve ormanlardan
barınma ve beslenme amacıyla yararlanmıştır ancak
bugün ise değişen hayat şartlarına göre faydalanmaya devam
etmektedir.
Tarihsel süreç
içerisinde insan ve orman ilişkilerine bakacak olursak ateşin
bulunması, tarımın keşfedilmesi, yerleşik hayata
geçiş, insan ve orman ilişiklerinde radikal değişimlere
neden olmuştur. Nihayet 15inci yüzyılda endüstri devriminin
başlamasıyla insanoğlunun doğa ve ormanla olan
ilişkisi daha da artmıştır. Özellikle Mısır,
Yunan ve Roma medeniyetlerinin hüküm sürdüğü dönemlerde ısınma,
bakır eritme, seramik yapımı, barınak yapımı,
gemi yapımları ormanlık alanlarında aşırı
daralmalara sebep olmuştur. O tarihlerde bazı ülkelerin
ormansızlaşmaya karşı yasalar çıkardığı
bilinmektedir ancak bu tedbirlerle ormansızlaşma durmamış,
yoksulluk, nüfus artışı ve daha sonra sanayi devrimiyle birlikte
daha da hızlanmıştır.
Ülkemizde modern
ve bilimsel anlamda ormancılığın doğuşu ve
gelişimi 19uncu yüzyıldan itibaren başlamıştır.
Bugün, dünya ormancılığı küresel düzeyde büyük bir
sınav vermektedir. Son iki asırda dünya ormanlarının yüzde
40ı yok olmuştur. Ormansızlaşma, başta tropik ülkeler
olmak üzere, genellikle gelişmekte olan ülkelerde cereyan ederken,
gelişmiş ülkelerdeki ormanlar da doğal yapılarını
kaybetmiştir.
Günümüzde, bir
yandan ormansızlaşmaya karşı mücadele verilirken, bir
yandan da etkin bir şekilde rehabilitasyon, çölleşmeyle mücadele ve
ağaçlandırma yapılmaktadır. Amaç, mevcut ormanların
gelecek nesillere hiç değilse bugünkü hâliyle devredilebilmesidir. Bu,
insanlığın en önemli görevidir.
Bu bağlamda
Anadoluya baktığımızda, tarihin ilk dönemlerinde
ormanlarla kaplı olan Anadolu, yüz yıllar boyunca değişik
medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır. Bu süreç içerisinde
ormanlar aşırı kullanım sonucu tahrip olmuştur.
Ülkemizde ormanlar ve ormancılığa ilişkin ilk belgeler
Osmanlı dönemine ait olmakla birlikte, ormanlar hakkında yeterli
bilgi içermemektedirler. Ancak Anadolunun ormanlarla kaplı olduğu
Evliya Çelebinin Doğudan batıya, dersaadete güneş görmeden,
ormanlardan geçilerek gidilir. sözlerinden anlaşılmaktadır.
Zira, benzer ifadelere yerli ve yabancı kaynaklarda da rastlamak
mümkündür. Bütün bu belgelerden, Anadolunun orman bakımından oldukça
zengin olduğunu ve yüz yıllar boyunca bilgisiz, plansız ve
aşırı kullanım sonucu tahrip olduğunu anlıyoruz.
Osmanlı
döneminde ormanların cibali mübaha olarak herkesin istifadesine açık
kılındığı bilinmektedir. Ormanlara ilişkin ilk
düzenleme, Tanzimat Fermanıyla birlikte 1839 yılında,
İstanbul Orman Müdürlüğünün kuruluşuyla başlamaktadır.
Cumhuriyet
döneminde, cibali mübaha rejiminden düzenli devlet
ormancılığına geçilmiştir. Bu geçiş, çok
sancılı olmuştur. Ormancılıkla ilgili çok sayıda
yasa çıkmış ve değişiklikler yapılmıştır.
Bu yasal değişikliklerden ormanlarımız hep zarar
görmüştür. Örneğin, 1945 yılında ormanların
devletleştirilmesine tepki olarak çıkarılan orman
yangınlarıyla sadece iki yılda 290 bin hektar orman alanı
yakılmıştır.
Yasalarımızdaki
orman tanımı bir ekosistemi değil, bir hakkı hukuki olarak
tanımlamaktadır. Bu tanım günümüzde ciddi sorunlara yol
açmaktadır. Orman tanımında yapılan sürekli
değişiklikler, kadastro ve mülkiyet karmaşasını
doğurmuş, 1924 yılında beş yılda bitirilmesi
öngörülen orman kadastrosu hâlâ bitirilememiştir.
Sayın
milletvekilleri, orman teşkilatının tarihsel gelişimine baktığımızda
ise 1839 yılında kurulan ve ilk kurumsal ormancılık örgütü
olan Orman Müdürlüğü, iktisadi yapısı bozulan
imparatorluğun gelir kaynaklarını artırmak üzere
kurulmuştur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Uslu.
NURİ USLU
(Devamla) Cumhuriyet döneminde 1937 yılında çıkarılan
3204 sayılı Kanunla hükmi şahsiyeti haiz katma bütçeli bir
idare olarak Orman Genel Müdürlüğü kurulmuş ve bugünkü modern
ormancılığımızın temellerini
atmıştır.
Orman Genel
Müdürlüğü, yüz altmış dokuz yıllık tarihî
geçmişiyle, ülkemizin en ücra köşelerine kadar yayılan 27 bölge
müdürlüğü, 217 işletme müdürlüğü ve 1.300ü aşan orman
işletme şefliği ile 40 bin çalışanıyla, özellikle
cumhuriyetin kuruluş yıllarında ülkenin ulaşılamayan
en mahrum bölgelerinde istihdam ve kaynak yaratmış, yol, su ve
haberleşme gibi altyapı hizmetlerine katkı sağlayarak
dolaylı yollardan kırsal alanda halkımızın
ulaşım ve özellikle geçimine çok büyük katkı
yapmıştır. Yüz binlerce aile geçimini tamamen orman
işçiliğine bağlamıştır. Günümüzde ise ormanlar,
yediden yetmiş yediye her yaşta insanın yaşam
kaynağını oluşturmaktadır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Uslu, süreniz tamamlandı efendim. Son sözünüzü alayım.
Buyurun.
NURİ USLU
(Devamla) Teşekkür ediyorum.
1960lı
yıllardan sonra sistemli bir şekilde artan ormancılık
çalışmaları bağımsız bir Orman
Bakanlığı yapılanmasını zorunlu
kılmıştır.
Sayın
milletvekilleri, sonuç olarak bu duygularla orman teşkilatının
tüm çalışanlarına başarı ve sağlık diliyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Uslu.
Sayın
milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge
vardır.
Önergeleri
okutuyorum:
IV.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
Manisa Milletvekili Mustafa Enöz ve 27 milletvekilinin, Gediz Nehrindeki
kirliliğin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/205)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Gediz Nehrinin
kirlenme sebeplerinin araştırılarak, nehrin kirlilikten
kurtarılması ve bu kirlenmenin havzaya yaptığı
etkilerinin araştırılarak, yapılacak yasal düzenlemeler de
dahil olmak üzere alınacak önlemlerin tespiti amacıyla
Anayasanın 98 inci, TBMM İçtüzüğünün 104 üncü ve 105 inci
maddeleri gereğince Meclis Araştırması
açılmasını arz ederiz.
1) Mustafa Enöz (Manisa)
2) Oktay Vural (İzmir)
3) Mümin
İnan (Niğde)
4) Erkan Akçay (Manisa)
5) Ahmet Orhan (Manisa)
6) Ahmet Kenan
Tanrıkulu (İzmir)
7) Osman
Durmuş (Kırıkkale)
8) Mehmet Akif
Paksoy (Kahramanmaraş)
9) Alim
Işık (Kütahya)
10) Cemaleddin
Uslu (Edirne)
11) Sabahattin
Çakmakoğlu (Kayseri)
12) Hasan Özdemir
(Gaziantep)
13) Akif
Akkuş (Mersin)
14) D. Ali Torlak
(İstanbul)
15) Gürcan
Dağdaş (Kars)
16) Ertuğrul
Kumcuoğlu (Aydın)
17) S. Nevzat
Korkmaz (Isparta)
18) Abdülkadir
Akcan (Afyonkarahisar)
19) Necati
Özensoy (Bursa)
20) Süleyman
Latif Yunusoğlu (Trabzon)
21) Behiç Çelik (Mersin)
22) Yılmaz
Tankut (Adana)
23) Beytullah
Asil (Eskişehir)
24) Recep Taner (Aydın)
25) Şenol
Bal (İzmir)
26) Muharrem
Varlı (Adana)
27) Kamil Erdal
Sipahi (İzmir)
28) Mehmet
Serdaroğlu (Kastamonu)
Gerekçe:
Dünyanın ve
insanlığın geleceği açısından doğanın
korunması ve çevre temizliğinin önemi hayati önem
taşımaktadır. Bu konu ile ilgili ülkelerarası
toplantılar ve sözleşmeler yapılmıştır. Dünyada
özellikle gelişmiş ülkelerde çevreye uyumlu teknolojiler
geliştirilmekte ve insanlarda çevre bilinci oluşturma
çalışmalarına büyük önem verilmektedir.
Doğanın
temizliği, göllerin ve nehirlerin kirlenmesinin önlenmesi, ülkemiz
açısından, milletimiz açısından büyük önem
taşımaktadır. Ülkemizde bilinçsizce çevre yok edilmekte, sanki
böyle bir sorun yokmuş gibi hareket edilmektedir. Endüstriyel ve evsel
atıkların kontrolsüz bir şekilde akarsulara
bırakılması, büyük çevre felaketlerine yol açarken aynı
zamanda insan sağlığını da tehdit etmektedir.
Türkiye
kıyılarındaki en büyük deltalardan biri, İzmir Körfezinin
doğu kıyılarına uzanan Gediz Deltasıdır. Gediz
Havzası toprak kaynakları açısından 521 bin hektarlık
tarıma elverişli alana sahiptir. Gediz Ovası ülkemizde ilk
sulanan ovalardan biri olması nedeniyle açık kanal sistemiyle sulama
yapılmaktadır.
Gediz Nehrinin
hayat verdiği havza, ülkemiz tarımsal ürün potansiyeli, verimli,
geniş, sulanabilir ovaları ve doğal zenginlikleri
bakımından, Türkiye'nin en önde gelen havzalarından biridir.
Kütahya İli
Murat Dağı eteklerinden doğan ve İzmir'in Menemen ve Foça
İlçeleri arasında denize dökülen Gediz Nehri, Ege Bölgesi için hayati
önem taşımaktadır.
Tarihin en önemli
yerleşim havzalarından olan Gediz Nehri bugün için kilometrelerce
uzunlukta bir açık kanalizasyon isale hattına dönüşmektedir.
Nehir flora ve faunasıyla can çekişmekte ve kendisiyle birlikte
içinden geçtiği Ovayı da ölüme götürmektedir.
Gediz Nehri,
geçmekte olduğu yerleşim birimlerinde bulunan Organize Sanayi
Bölgelerinin zehirli endüstriyel atıkları, İlçelerde bulunan
sanayi tesislerinin endüstriyel atıkları ve akarsu boyunda bulunan
belediyelerin kanalizasyon atıklarının arıtma tesisleri
olmaksızın nehre dökülmesi ile adeta yok edilmektedir.
Arıtma
yapılmaksızın nehre dökülen bu atıklar akarsuyun yoğun
olarak kanserojen maddeler taşımasına neden olmakta, halk
sağlığını da ciddi bir biçimde tehdit etmektedir.
Gediz nehrinde
kirlilik öyle bir boyuta gelmiştir ki özellikle rüzgârsız günlerde su
üzerinde biriken pislikler ve değişik renkteki kimyasal atık
öbekleri, çıplak gözle dahi açıkça görülmektedir.
Kirlenme
dolayısıyla Gediz Nehrinden sulanan binlerce dekar arazi
çoraklaşma tehlikesi ile karşı karşıyadırlar.
Açıklanan bu
nedenlerle konunun aydınlığa kavuşturularak gereken
önlemlerin alınması amacıyla bir Meclis
Araştırması açılması gerekmektedir.
2.-
Giresun Milletvekili Murat Özkan ve 20 milletvekilinin, Giresun ilinin
ulaşım sistemlerindeki sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/206)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Bilindiği
üzere ulaşım ekonominin gelişmesi ve refahın tabana
yayılmasında en önemli parametrelerden bir tanesidir. Aynı
zamanda nüfusun bulunduğu coğrafyada istihdamı ve göç olgusunun
önüne geçilmesinde göz ardı edilemeyecek etkilere sahiptir.
Ulaşımda
yatırımların pahalı olması ve gerçekleşmesinin
uzun zaman alması isabetli planlamanın yapılmasını ve
soruna kombine çözümlemelerle yaklaşılmasını zorunlu kılmaktadır.
Giresun ilimizin
gelişmişlik düzeyi, milli gelirden aldığı pay ve
verdiği göç oranına baktığımızda yaşanan
ekonomik sıkıntılar ile zorlaşan yaşam
şartların temelinde ulaşım ile ilgili alt yapı
sorunlarını öncelikle görmek mümkündür.
Deniz, havayolu
ve karayolu ulaşımında yaşanan sorunların yerinde
tespit edilmesi, bu alt yapı yatırımlarından özellikle
deniz ve hava yolunun bulunmamasının etkilerinin
araştırılması, kara ulaşımında can
kayıplarına neden olan sorunların giderilmesi, çözüm
önerilerinin vakit geçirilmeden ilgililere aktarılması için
Anayasanın 98'inci, İç Tüzüğün 104 ve 105'inci maddeleri
gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz
ederiz.
1) Murat Özkan (Giresun)
2) Oktay Vural (İzmir)
3) Mehmet
Şandır (Mersin)
4)
Yıldırım Tuğrul Türkeş (Ankara)
5) Ahmet Kenan
Tanrıkulu (İzmir)
6) Mehmet Günal (Antalya)
7) Mehmet Akif
Paksoy (Kahramanmaraş)
8) Abdülkadir
Akcan (Afyonkarahisar)
9) D. Ali Torlak (İstanbul)
10) Zeki Ertugay (Erzurum)
11) Şenol
Bal (İzmir)
12) Bekir Aksoy (Ankara)
13) Cemaleddin
Uslu (Edirne)
14) İzzettin
Yılmaz (Hatay)
15) Recep Taner (Aydın)
16) Alim
Işık (Kütahya)
17) Hasan
Çalış (Karaman)
18) Emin Haluk
Ayhan (Denizli)
19) S. Nevzat
Korkmaz (Isparta)
10) Reşat
Doğru (Tokat)
21) Gürcan
Dağdaş (Kars)
Gerekçe:
Ülkelerin
kalkınmışlık düzeyinin belirlenmesinde en önemli
göstergelerden biri ulaşımdır. Ulaştırma, ekonomik
gelişmenin de en temel unsurlarındandır ve ülke ekonomilerinin
dinamizmi, ulaştırmanın aldığı biçim ve kendisini
yenileme gücü ile doğrudan ilişkilidir.
Hızlı
ve ekonomik bir ulaştırma, aynı zamanda nüfusun bulunduğu
alanda istihdamın sağlaması ile sanayinin ve insan
yerleşimlerinin belirli sağlıksız megapollerde
toplanmasının önüne geçerek, yurt sathına daha homojen
dağıtılmasının da en önemli aracıdır.
Ulaştırma
sektöründe istenilen faydayı sağlayabilmek için zengin alt yapı
modellerine ihtiyaç duyulmaktadır.
Bir ülkede hangi
ulaştırma modelinin ön planda olacağı; ilk
yatırım, işletme, kaza riski, kalkınmışlık
düzeyi vb. faktörlere bağlıdır. Dikkatli bir planlama
yapılmadığı takdirde çok ağır ekonomik ve sosyal
zararlar ortaya çıkabilmektedir (verimsiz yapı, trafik kazaları,
zaman kaybı, hava kirlenmesi, gürültü, vb.). Bu da çok büyük para ve zaman
kaybı demektir.
Son
yıllarda, zaman ve maliyet unsurlarının rekabete olan etkisi ve
bu sektörden beklenen yararların maksimum seviyeye yükseltilmesi
çabaları kombine taşımacılığı gündeme
getirmiştir. Kombine taşımacılık; karayolu, denizyolu,
havayolu gibi bilinen taşımacılık biçimlerinin en az
ikisinin bir arada kullanılması ile gerçekleşmektedir.
Ülkemizde bu
kombinasyon maalesef yeterince kurulamamıştır.
Ağırlık karayollarına verilmiş, demiryolları
yıllardır ihmal edilmiş hatta üç tarafı denizlerle çevrili
olmamıza rağmen bölgeler arası düzenli yolcu ve yük
taşımacılık ağı kurulamamıştır.
Kara
taşımacılığının sorunları da istenilen
ölçülerde çözülememiştir. İller arası bağlantılar
belirli seviyelere gelmiş olmasına rağmen ara
bağlantıların durumu içler acısıdır.
Bu gerçekler
ışığında Giresun ilimizin de ulaşım ile
ilgili problemleri Türkiye geneli ile paralellik arz etmekte hatta daha vahim
bir görüntü sergilemektedir. Gelişmişlikteki sırasına,
devamlı göç vermesine ve milli gelirden aldığı paya
baktığınızda bu durumun ortaya çıkmasında
ulaşımın hiç de azımsanmayacak bir katkısı
olduğu açıkça görülebilmektedir.
Denizyoluyla
taşımacılık havayoluna göre 14, karayoluna göre 7,
demiryoluna göre ise 3,5 kat daha ucuz olmasına rağmen Giresun 1959
yılında yapılan rıhtımlarla liman faaliyetlerini
sürdürmektedir. İlimizde bölgesel ve uluslararası çapta bir liman
bulunmamaktadır. Hava ulaşımına ise hiç
başlanmamıştır. 1997 yılından bu yana vaatleri
süsleyen deniz dolgusu tamamlanmış olmasına rağmen bir
türlü yapımına başlanmamış OR-Gİ havaalanı
projesi için de herhangi bir faaliyet bulunmamaktadır.
Bütün bunlara ek
olarak Giresun ile Şebinkarahisar, Alucra ile Çamoluk ilçeleri
arasında kullanılan tek bağlantı noktası olan ve
yılda 7-8 ay kapalı kalan Eğribel Geçiti'nde ulaşım
aksamakta ve buna bağlı olarak meydana gelen trafik kazaları
sebebiyle can kayıplarına yıllardır seyirci
kalınmaktadır. Sorunun çözümü için gerekli olan Tünel projesi ilgili
bakanlıkların raflarında öylece durmaktadır.
Giresun ilimizin
ve burada yaşayan vatandaşlarımızın ulaşımla
ilgili sorunlarının yerinde tespit edilmesi, bütüncül ve kombine
çözüm önerilerinin ortaya konulması önem arz etmektedir.
Araştırma
sonucu ortaya çıkan sonuçların ivedilikle icraata
yansıtılmasının öneminin ilgililere aktarılması
için Meclis araştırmasına konu olması kaçınılmaz
bir ihtiyaçtır.
3.-
Giresun Milletvekili Murat Özkan ve 19 milletvekilinin, şeker pancarı
tarımındaki ve şeker piyasasındaki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/207)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Şeker
pancarı İç ve Doğu Anadolu Bölgesinin temel, Türkiye'nin önemli
ve stratejik tarım ürünlerindendir. Emek ve sermaye yoğun üretimi
yapılan şeker pancarının üretim maliyetlerinin
yüksekliği yanında, nihai ürünü olan şekerin pazarlanması
aşamasında sınırlarımızdan kaçak şeker
girişi, kayıt dışı glikoz şurubu üretimi ve
sağlık açısından çeşitli riskleri beraberinde getiren
ve şekere ikameĴkullanılan kimyasal tatlandırıcı
kullanımında artış gibi çeşitli sorunları
bulunmaktadır. Şeker pancarı tarımı ve
piyasasındaki sorunların araştırılarak, ürünün
ekonomik ve sosyal olarak en verimli şekilde değerlendirilebilmesi
için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın
98'inci, İç Tüzüğün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis
araştırması açılmasını arz ederiz.
1) Murat Özkan (Giresun)
2) Oktay Vural (İzmir)
3) Mehmet
Şandır (Mersin)
4) Mehmet Günal (Antalya)
5)
Yıldırım Tuğrul Türkeş (Ankara)
6) Mehmet Akif
Paksoy (Kahramanmaraş)
7) Ahmet Kenan
Tanrıkulu (İzmir)
8) Abdülkadir
Akcan (Afyonkarahisar)
9) D. Ali Torlak (İstanbul)
10) Zeki Ertugay (Erzurum)
11) Bekir Aksoy (Ankara)
12) Cemaleddin
Uslu (Edirne)
13) İzzettin
Yılmaz (Hatay)
14) Recep Taner (Aydın)
15) Alim
Işık (Kütahya)
16) Hasan
Çalış (Karaman)
17) Emin Haluk
Ayhan (Denizli)
18) S. Nevzat
Korkmaz (Isparta)
19) Gürcan
Dağdaş (Kars)
20) Şenol
Bal (İzmir)
Gerekçe:
Türkiye stratejik
bir sektör olan şeker pancarı ve şeker üretiminde AB ile rekabet
edebilecek üretim potansiyeline ve yatırıma sahiptir. Türkiye'de
mevcut pancardan şeker üreten 33 fabrikanın 25 tanesi
Türkşeker'e 6 tanesi Pankobirlik'e, bir tanesi Pankobirlik ve özel sektör
ortaklığına, bir tanesi ise özel sektöre aittir.
Pancar
şekeri üreten ülkeler arasında AB ve ABD'den sonra dünyada 3'üncü
sıradaki Türkiye, pancar ve kamış şekeri üreten tüm
şeker üreticisi ülkeler arasında ise 13'üncü sırada yer
almaktadır. Ülkemizin içinde bulunduğu coğrafi ve stratejik
konum göz önüne alındığında; doğrudan tarımsal
üretimin ve işlenmiş tarımsal ürünlerin dünya pazarlarına
iletilmesi ile ilgili gücümüzün önemi açıkça ortaya çıkmaktadır.
Bu nedenledir ki şeker sanayi, Türkiye için hem sektörel hem de
sosyo-politik olarak son derece büyük önem taşımaktadır.
Sektörü
düzenleyen 4634 sayılı Şeker Kanununun temel amacı;
"yurtiçi talebin yurtiçi üretimle karşılanmasını
sağlamaktır." Bu amacın gerçekleştirilmesi için
yurtiçi talep miktarının gerçekçi olarak tespit edilmesi, daha sonra
da ihtiyacı karşılayacak miktarda üretimin, şirketlere kota
tahsisatı suretiyle üretim planlamasının yapılması
gerekmektedir.
Türkiye'de
faaliyetlerini devam ettiren mevcut 33 adet şeker fabrikasının
günlük ortalama nominal pancar işleme kapasitesi 170 bin ton olup, bu
fabrikaların toplam şeker üretim kapasiteleri 3,2 milyon tondur.
2007/2008 yılında kapasite kullanım oranlarına
bakıldığında, bu oran T.Ş.F.A.Ş. ne ait
fabrikalarda %41 iken, kooperatif ve özel sektör fabrikalarında %52,8'dir.
Neredeyse %50
atıl kapasiteyle çalışan şeker fabrikalarındaki bu
üretim azalmasının sebebi talepteki daralma olmayıp, sektörde
haksız rekabet unsuru olarak faaliyetlerini sürdüren nişasta
bazlı şeker üretimi yanında, kota fazlası ya da kayıt
dışı nişasta bazlı şeker üretimi, sınırlarımızdan
giren kaçak şeker ve ihtiyacın çok üzerinde ithalatı
yapılan kimyasal tatlandırıcılardır.
Ülke şeker
ihtiyacı son 25 yıllık üretim, ithalat ve ihracat, verileri
dikkate alınarak elde edilen net yurtiçi satış miktarları
ile nüfus artışının karşılaştırılması
ve geleceğe dönük yansıtma yapılması suretiyle
gerçekleştirilmiştir. 2007 yılı için ülkemizin şeker
tüketimi 2,4 milyon tondur. Ancak ülkemizde 2007 yılında 1,7 milyon
ton şeker üretildiği dikkate alınırsa, yaklaşık
700 bin ton şekerin kayıt dışı olarak tüketildiği
ifade edilebilir.
Nitekim 1990
yılında kişi başına şeker tüketimi resmi
rakamlarla
Geleneksel
beslenme alışkanlıkları değişmeyen ülkemiz
insanının kendi tercihleri ile şeker tüketimlerini
azalttıkları ya da değiştirdikleri düşünülmemektedir.
Diğer taraftan, gıda imalat sektörünün; hangi karbonhidrat türü
(pancar ya da nişasta şekeri) şekeri kullanırsa
kullansın toplam talebi değiştirmeyeceği de
açıktır. Ancak gıda sektöründe şeker yerine ikame
kullanılan kimyasal tatlandırıcıların
kullanmasının, şeker talebini azaltacağı ve
satışını da olumsuz yönde etkileyeceği
açıktır.
Son beş
yılda kimyasal tatlandırıcı ithalatı 13 kat artmasına
rağmen, ilaç üretimimizde aynı artışın olmaması,
bunların toplum sağlığını riske sokacak
şekilde gıda üretiminde kullanıldıklarını
doğrulamaktadır.
Tüm bu
sorunları ve konunun üzerine eğilince ortaya çıkabilecek
şeker pancarı ve şekerle ilgili tüm başka sorunları
incelemek üzere bir Araştırma komisyonu kurulmasına ihtiyaç
vardır.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Alınan karar
gereğince sözlü soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan, Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
V.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.-
Türkiye Radyo ve Televizyon Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/541) (S. Sayısı: 219)
BAŞKAN
Komisyon?
Komisyon yoksa
beş dakika ara veriyorum birleşime.
Kapanma
Saati: 14.12
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.43
BAŞKAN
: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP
ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 113üncü
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
219 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerinde komisyon
olmadığından ertelenmişti.
Gündemin 2nci
sırasında yer alan, Tapu Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
2.-
Tapu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/568) (S. Sayısı:
223)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemin 3üncü
sırasında yer alan, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanunda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı ve Plan ve Bütçe Komisyonu
Başkanlığı tezkerelerinin görüşmelerine
başlıyoruz.
3.-
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/514) (S.
Sayısı: 220) (x)
BAŞKAN
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon raporu
220 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Sayın
milletvekilleri, alınan karar gereğince bu tasarı İç
Tüzükün 91inci maddesi kapsamında görüşülecektir. Bu nedenle,
tasarı, tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanıp maddelerine
geçilmesi kabul edildikten sonra bölümler hâlinde görüşülecek ve
bölümlerde yer alan maddeler de ayrı ayrı oylanacaktır.
Tasarının
tümü üzerinde söz isteyen AK Parti Grubu adına Sayın Mustafa
Elitaş.
Buyurun
Sayın Elitaş. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ
GRUBU ADINA MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygı ve hürmetle
selamlıyorum.
Görüşmekte
olduğumuz yasa, önemli yasa. Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı üzerinde görüşme yapıyoruz.
Amme
alacakları kamunun çeşitli faaliyetlerinden dolayı kurum ve
kuruluşlardan elde ettiği alacaklarının nasıl tahsil
edileceği ve bunların ödeme şekilleri, tahsil edilmezse hangi
konudaki yaptırımların devreye gireceğiyle ilgili
düzenleme.
Tasarının
1inci maddesi 6183 sayılı Amme Alacakları Kanunundaki
tanımlamalarla ilgili durumları ifade ediyor.
Tasarının
2nci maddesinde, Kamu İhale Kanunu kapsamına giren kurumların
hak sahiplerine yapacakları ödemeler ile devlet yardımları ve
teşvik ile desteklere ilişkin ödemelerde kamu kurumlarınca verilen
bazı hizmet ve izin verme işlemlerine vergi borcu yoktur
uygulaması getiriliyor. Kamu kurumundan çeşitli şekillerde
iş yapan kurum ve kuruluşların öncelikle kamuya borcunun olup
olmadığı araştırması yapılıp kamuya
borcu olan müesseselerin kamu ihalelerine girmesinde çeşitli engellemelerin
yapılması ortaya çıkıyor, ki doğru bir düzenleme
olduğu kanaatindeyim.
Biliyorsunuz,
Sosyal Sigortalar Kurumuna ihale anında prim borcu olan firma, kurum ve
kuruluşların ihale kendilerine kalsa dâhi bu borcu
olmadığına dair belgeyi götüremediği takdirde, verilen
ihalenin iptaline kadar giden bir düzenlemenin olduğunu görüyoruz.
Aynı durumda da, vergi mevzuatıyla ilgili yapılan düzenlemede,
vergi borçları olan şahısların, kurum ve
kuruluşların bu gibi düzenlemelerde borçları varsa ihalelere
girmesine önceden engelleme imkânı getiren bir düzenleme.
Ticaret sicil
harçları, kayıt harçları, noter harçları, senet
mukavelelerinden alınacak harçlar, tapu işlemlerine yönelik harçlar,
gemi ve liman harçları, silah taşınması vesaire gibi
harçlar, vatandaşların bu konularla ilgili, konsolosluk harçları
madde kapsamı dışında tutularak, hak arama
özgürlüğünün kısıtlanmaması şeklinde düzenleme
getiriliyor.
Tasarının
3üncü maddesinde, limitet şirket ortaklarının
sorumluluklarına ilişkin açıklayıcı hüküm eklenmekte,
şirket borçlarından sorumlu olan ortakların paylarını
devretmesi hâlinde, devreden ve devralan ortağın, hisseleri
oranında müteselsil olarak sorumlu oldukları yasa metninde
düzenlenmektedir.
Değerli
milletvekilleri, limitet şirketlerde sınırsız sorumlu ortaklar
var biliyorsunuz. Bu sınırsız sorumlu ortakların
şirketlerdeki paylarını devretmeleri hâlinde, bu
sözleşmelerle, şirket devri anında sözleşmelerle
yapılan, bundan önceki borçlardan sorumlu olmadığına dair
şeklinde ifadeler kullanılması ve ammenin, kamunun bu konuda
alacaklarını tahsil etmesi konusunda çeşitli
sıkıntıların ortaya çıkmasına sebebiyet
veriyordu. Bu sıkıntıları ortadan kaldırmak
amacıyla yasa metninde böyle bir düzenleme ortaya konulmuş.
Tasarının
4üncü maddesinde, kanuni temsilcilerinin sorumluluğuna yönelik mevcut
yasa metnine bir hüküm eklenerek, şirketlerin vergi borçlarının
doğduğu ve ödenmesi gerektiği tarihlerde temsile yetkili
olanların farklı kişiler olması hâlinde, her ikisinin de
borcun ödenmesinden sorumlu tutulacakları belirtilmektedir. Bu hükümle de
yargı mercileriyle olan ihtilafların sonuçlandırılması
hedeflenmektedir. Burada, amme alacaklarıyla ilgili,
vatandaşların, mükelleflerin yargıya gitmek yerine, olayın
biraz daha hızlı bir şekilde sonuçlanmasını amaçlayan
bir düzenleme var.
Tasarının
5inci maddesinde, vergi borcu nedeniyle yurt dışına
çıkışın sınırlanmasına imkân veren Pasaport
Kanunundaki hükme göre yürütülen uygulamanın yasal zemini ve
sınırları belirlenerek, Anayasa Mahkemesinin ilgili madde
hakkındaki kararına ilişkin gerekçeleri doğrultusunda, yurt
dışına çıkış tahdidine ilişkin düzenleme
6183 sayılı Kanunla yapılmaktadır.
6ncı
maddede, vergi borçlarının taksitle ödenmesine imkân veren mevcut
yasa metninde, zor durumda olan mükelleflere kolaylık sağlamak
amacıyla, 50 bin YTLyi geçmeyen borçlar için teminat istenmeden,
aşan tutarlarda ise, aşan tutarın yarısı kadar teminat
karşılığında taksitlendirme
yapılacağına dair bir hüküm ilave edilmektedir.
7nci madde, kamu
kurumlarının ihtiyacı olan gayrimenkullerin borçlu
mükelleflerden vergi borçları karşılığında
satın alınmasına imkân veren yasal düzenlemenin süresinin 2009
yılına kadar uzatılmasına imkân vermekte.
Değerli
milletvekilleri, tasarının 8inci maddesi Gelir Vergisi Kanunuyla
ilgili yapılan düzenlemeler. Burada, Türk Hava Kurumu ve kanuni iş
merkezleri Türkiyede bulunan müesseselerde uçuş ve dalış
maksadıyla görevlendirilenlere uçuş ve dalış tazminatı
olarak yapılan ödemelerden yalnızca fiilî uçuş ve
dalış sürelerine isabet eden kısmının gelir vergisinden
istisna olduğu madde metnine eklenmektedir. Ayrıca, kimlerin
uçuş maksadıyla görevli olduğu hususuna açıklık
getirilmesi amaçlanmaktadır.
Yine, aynı
maddede, subay, astsubay, erbaş ve erlere, ordu hizmetinde bulunan sivil
makinistlere uçuş, dalış gibi hizmetleri dolayısıyla
verilen tazminatlara ilişkin gerek Gelir Vergisi Kanununda gerekse
diğer mevzuatta yer alan istisna hükümlerine herhangi bir
sınırlama ve hak kaybı getirilmemektedir. Maddenin (b) bendi,
Gelir Vergisi Kanununun 40ıncı maddesinde söz edilen yıllara
sari inşaat ve onarma işlerine ilişkin beyannamenin 193
sayılı Gelir Vergisi Kanununun 92nci maddesindeki düzenleme dikkate
alınarak, diğer gelir vergisi beyannameleriyle aynı sürede
verilmesine imkân sağlamakta, böylece, mükellefin, sık sık gelir
vergisi, çeşitli beyannameler vermek üzere vergi dairesine gitmesini
Zaman yönünden bir tasarruf sağlama imkânı getiriyor.
Değerli
milletvekilleri, sporculara yapılan ücret ödemeleri, yapılan
ödemelerin vergilendirilmesini düzenleyen Gelir Vergisi Kanununun geçici
64üncü maddesinde yapılan düzenlemeyle, bu sporcularla ilgili ücret ve
transfer ücreti diye söylediğimiz konularda, sporu teşvik etmek
amacıyla biraz daha makul hâle getirilen Gelir Vergisi Kanununda önemli
bir düzenleme yapılıyor.
Gelir Vergisi
Kanununun 71inci maddesinden sonra gelmek üzere eklenen hükme göre,
31/12/2017 tarihine kadar, lig usulüne tabi spor dallarındaki teknik
direktör ve antrenörler ile sporculara yapılan ücret ve ücret sayılan
ödemelerden en üst ligdekiler için -şu anda Süper Lig diye ifade
ettiğimiz- yüzde 15, en üst altı ligdekiler için -Birinci Lig diye
ifade ettiğimiz ligler için- yüzde 10, İkinci Lig diye ifade
ettiğimiz ligdekiler için yüzde 5 oranında sporculara yapılan
ödemelerin vergilendirilmesi öngörülüyor. Açıkçası, sporu daha da
etkin bir hâle getirmek ve spordaki kayıt dışını
engellemek amacıyla yapılan bir düzenleme. Lig usulüne tabi olmayan
spor dallarındaki sporcular ile millî takım teknik direktör ve
antrenörlerine ve millî sporculara uluslararası müsabakalara
katılmaları karşılığında yapılan
ödemelerin de yüzde 5 oranında vergilendirilmesi sağlanmakta. Millî
sporcularımızın bu konuda daha aktif, şevkli bir hâle
gelmesine imkân veriliyor.
Değerli
milletvekilleri, tasarının 9uncu maddesiyle, Motorlu
Taşıtlar Vergisi Kanununda yer alan hükümlerle Kamu Mali Yönetimi ve
Kontrol Kanunu ile tanımı yapılan bütçe uygulamalarına
paralellik sağlanmakta. Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı,
Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü, Türkiye Kızılay Derneği
adına kayıt ve tescil olan taşıtlar motorlu
taşıtlar vergisi istisnası kapsamına gelmekte. Zirai
ilaçlama amacıyla kullanılmak üzere kayıt ve tescil edilmiş
uçaklar için uygulanmakta olan motorlu taşıtlar vergisi
tutarları yüzde 25 oranına indirilmekte. Bu da zirai mücadeleyle
ilgili yapılan -daha önceki alınmış uçakların elden
çıkarılmasına kolaylık sağlamak amacıyla
yapılan- bir düzenleme. Aksi hâlde, bu uçaklar, hem millî servetin heba olmasına,
elden çıkarılmasının zorlaşması nedeniyle heba
olmasına imkân veriyordu. Bu düzenlemeyle oradaki bir eksiklik
giderilmiştir diye düşünüyoruz.
Maddenin son
bendinde yapılan değişiklik: Zor durumda olmaları nedeniyle
motorlu taşıtlar vergisi borçlarını ödeyemeyen
mükelleflerin bu borçlarının, Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanuna göre taksitlendirilmesi hâlinde söz konusu
mükelleflere ait taşıtların fennî muayenelerinin
yapılmasına izin verilmektedir. Belki, tasarı içerisindeki bu
düzenleme kamyoncu esnafımızı çok yakından ilgilendiren bir
düzenleme. Daha önceki hukuki düzenlemeler çerçevesinde, kamyoncu
esnafımızın borcu olması münasebetiyle onların fennî
muayenelerinin yapılmamasıyla karşı karşıya
kalmaları, hatta sürücülerin, nakliye şirketi sahiplerinin,
nakliyecilerin fennî muayene yaptırmak için gittiklerinde araçlarına
el konulmasıyla karşı karşıya kalmaları durumu
söz konusuydu. Plan ve Bütçe Komisyonundaki değerli
arkadaşlarımızın, bu konuda vatandaştan gelen
şikayetleri değerlendirerek önemli bir düzenleme
yaptıklarına inanıyorum.
Yine 488 sayılı
Damga Vergisi Kanununda iyileştirmelerle ilgili çeşitli düzenlemeler
yapılmış. Bu düzenlemeleri, değerli milletvekillerimizin ve
kamuoyunun bilgisi olması amacıyla kısaca ifade etmek istiyorum.
Damga Vergisi
Kanununda değişiklik yapılarak 5018 sayılı Kanunla
uyum sağlama niyeti güdülüyor. İkinci el araç satış
sözleşmeleriyle ilgili olarak ikinci el araç tanımına daha bir
açıklık getirilerek mevzuattaki, uygulamadaki kargaşaları
ortadan kaldırmaya çalışan bir düzenleme.
Yine hariçte
düzenlenip noterlere imza ve tarih tahsisi için getirilen
kâğıtların noterler tarafından çıkarılarak
saklanacak örneklerinin damga vergisine tabi olmadığı hususuna
açıklık getirilmekte, bununla da noter işlemlerinin biraz daha
vatandaş nezdinde iyileştirilen bir hâle getirildiğini ifade
etmemiz mümkün.
Yine Toplu Konut
İdaresiyle ilgili yapılan düzenlemeler var. Toplu Konut İdaresi
Başkanlığı tarafından, net alanı 80 metrekareye
kadar olan konutların satışlarında TOKİyle alıcılar
arasında düzenlenen satış sözleşmeleri ile bu kapsamda
düzenlenen kâğıtlara damga vergisi istisnası getirilmekte.
Yine bu
tasarıyla Toplu Konut Kanununda yapılan düzenleme, TOKİnin
damga vergisi ve harç uygulaması açısından özel bütçeli idare
olarak tanımlanması, TOKİye yönelik muafiyet hükmünün
kaldırılmış olması önemli bir düzenlemedir.
Değerli
arkadaşlar, 492 sayılı Harçlar Kanunu ile ilgili
düzenlemelerimiz de var bu tasarı içerisinde.
Yine, 3065
sayılı Katma Değer Vergisi Kanunuyla ilgili yapılan
düzenlemeler var. Özellikle sanayi sektörünü ilgilendiren hurda ve atık
diyebileceğimiz konuda, sanayi sektörünün bunları yok edebilmek için,
ortadan kaldırabilmek için, tasfiye edebilmek için çeşitli
sıkıntılarla karşılaştığı durumlar
vardı. Hurda metalden elde edilen külçelerin yarı mamul olması
ve niteliklerinin tespitindeki güçlükler dikkate alınarak, bu ürün, katma
değer vergisi istisnası kapsamından çıkarılıyor.
Yine Katma
Değer Vergisi Kanununda indirimli orana tabi mal ve hizmet
gruplarında sektörler de dikkate alınarak, atıklar
dolayısıyla yüklenen verginin iadesini sınırlandırmaya
yönelik, Bakanlar Kuruluna yetki veriliyor.
Özürlülerin
kullanımına yönelik araç gereç teslimleri tam istisna
kapsamına alınarak, yerli üreticilerin sattığı
malların katma değer vergisi yükünden tamamen
arındırılması sağlanılıyor.
Serbest
bölgelerdeki müşteriler için yapılan fason hizmetler ihracat
istisnası kapsamına alınmakta ve istisnadan yararlanması
için aranan şartlar yeniden belirleniyor.
Tasarının
13üncü maddesinde Belediye Kanunu ve İl Özel İdaresi Kanununda
yapılan değişikliklerle -işlemlerde her türlü vergi, resim,
harç, katılma katkı paylarından muaf tutulan-
katma değer
vergisi ile özel iletim vergisi hariç
ibaresi ekleniyor. Bu da
-çelişkili durumlarla Kanunun- Özel Tüketim Vergisi Kanununda ortaya
çıkan çelişkileri, uygulamadan kaynaklanan problemleri ortadan
kaldırmak amacıyla yapılan bir düzenleme.
2458
sayılı Gemi Sağlık Resmi Kanunuyla ilgili düzenlemeler
yapılıyor.
Yine, 2598
sayılı Toplu Konut Kanunuyla ilgili yapılan önemli
düzenlemelerimiz var.
5682
sayılı Pasaport Kanunu ile ilgili düzenlemelerde, tasarıyla yurt
dışına çıkış tahdidi 6183 sayılı
Kanuna taşındığından Pasaport Kanununda yer alan
vergiden borçlu olduğu, pasaport vermeye yetkili makamlara
bildirilenlere ibaresi metinden çıkarılıp Kanunda biraz daha
açıklık ilkesi getirilmiş oluyor.
213
sayılı Kanun, Vergi Usul Kanunundaki yapılan düzenlemeler,
elektronik fatura ve çeşitli elektronik belgelerle ilgili yapılan
düzenlemeler burada değerlendiriliyor.
2918
sayılı Karayolları Trafik Kanunuyla ilgili yapılan, yine
mali mevzuatı ilgilendiren, vergi dairesi müdürlükleri, icra müdürlükleri,
millî emlak müdürlükleri ve diğer yetkili kamu kurum ve
kuruluşlarının yapmış oldukları taşıt
satışlarından alıcının süresinde
başvurması hâlinde taşıtı alıcı adına
resen tescil ettirmeye Emniyet Genel Müdürlüğü yetkili
kılınmış. Burada bir yetki devri söz konusu.
4760 sayılı
Özel Tüketim Vergisi Kanununda da çeşitli değişiklikler
yapılıyor.
Yine, 5520
sayılı Kurumlar Vergisi Kanunuyla ilgili düzenlemeler var. Bu
düzenlemeler içerisinde dar mükellefiyete tabi kurumların Türkiyede bir
iş yeri veya daimî temsilcileri olmaksızın ticari ve zirai
kazanç elde edemeyecekleri kayıt altına alınmak suretiyle,
anılan kurumların tam mükellef kurumların tabi olduğu
vergileme rejimine paralel olarak vergilendirilmesi amaçlanıyor.
Bankacılık
Kanununda çeşitli düzenlemeler var. Bankacılık işlemleri
yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan İmar Bankası
Anonim Şirketince devlet iç borçlanma senedi satışı
altında toplanan tutarların ödenmesiyle ilgili bir düzenleme mevcut.
5667 sayılı Kanunun geçici 1inci maddesinin ikinci
fıkrasında uygulamaya yönelik çeşitli sorunlar vardı. Bu
sorunları düzenlemek ve sorunları ortadan kaldırmak
amacıyla geçici 1inci maddeye ikinci fıkranın eklenmesiyle
birlikte sorunların kaldırılması amaçlanıyor.
6802
sayılı Gider Vergileri Kanununda yapılan değişiklikler
var.
Açıkçası,
çok kapsamlı vergi kanunları, Pasaport Kanunu da dâhil olmak üzere,
mali işlerle ilgili mükellefle parasal işlemleri takip eden idareler
arasındaki ilişkileri daha etkin ve uyumlu bir çalışmayı
ortaya çıkarmak amacıyla yapılan düzenlemeler. Bu düzenlemelerin
faydalı olacağı inancındayım.
Tasarının
hayırlı, uğurlu olmasını temenni ediyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Elitaş.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Trabzon Milletvekili Akif Hamzaçebi.
Buyurun
Sayın Akif Hamzaçebi. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tasarının tümü üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun görüşlerini ifade etmek üzere söz aldım. Sözlerime
başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tasarı,
temel yasa usulüne tabi kılınarak görüşülecektir.
Danışma Kurulunun aldığı karara göre böyle bir
görüşme usulü benimsenmiştir. Ancak tasarının özelliklerine
baktığımızda, gerçekte temel yasa kabulünü gerektiren bir
neden, bir düzenleme olduğunu görmüyorum. İç Tüzükün temel yasa ile
ilgili tanımlarına bakarsak, o tanımlarla bu yasa
tasarısını karşılaştırırsak burada temel
yasa olarak görüşülmesini gerektiren herhangi bir düzenleme olmadığı
kanaatindeyim.
İç Tüzükün
temel yasa tanımı şöyledir: Bir hukuk dalını
sistematik olarak bütünüyle değiştiren bir tasarı temel yasa
olarak görüşülebilir veya özel hayatın çok önemli bir bölümünü
düzenleyen tasarılar özel yasa olarak görüşülebilir ya da kendi
alanındaki özel kanunlarda çok önemli değişiklikler yapan
tasarılar yine özel yasa olarak görüşülebilir. Gerçekte, bu
tasarıda saydığım bu unsurların herhangi birisi
bulunmamaktadır.
Yine Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığının tasarının
görüşülmesine, daha doğrusu Plan ve Bütçe Komisyonu tarafından
oluşturulan son metnine yönelik olarak ortaya koymuş olduğu ve
milletvekillerine dağıtılan sıra sayısında yer
alan görüşlere de katılmadığımı ifade etmek
isterim. Başkanlığın görüşüne göre, tasarıyla
ilgisi olmayan birçok madde komisyon görüşmeleri sırasında tasarıya ilave
edilmiştir. Gerçekte, iyi incelendiğinde, komisyon görüşmeleri
sırasında tasarıya ilave edilen maddelerin tasarının
bütünlüğüyle ilgili düzenlemeler olduğu
anlaşılacaktır. Ancak, Türkiye Büyük Millet Meclisi Sayın
Başkanlığının, bu tasarının
görüşülmesine yönelik olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe
Komisyonunun tutumunu eleştiren yaklaşımını diğer
yasa tasarılarında görmediğimi ifade etmek isterim. Plan ve
Bütçe Komisyonunun görev alanına giren birçok yasa tasarısı,
Başkanlık tarafından, Plan ve Bütçe Komisyonuna havale
edilmeksizin, diğer komisyonlarda görüşülmek suretiyle Genel Kurula
getirilmiştir. ARGE Yasası bunlardan birisidir, istihdam paketi
bunlardan birisidir. Bu yasa tasarısının Plan ve Bütçe
Komisyonunda görüşülmesine gösterdiği hassasiyeti Meclis
Başkanlığının, diğer yasa
tasarılarının komisyonlara havalesi sırasında da göstermesini
ben diliyorum.
Değerli
arkadaşlar, tasarı toplam 39 maddeden oluşan bir tasarıdır.
Bu değişikliklerin 13 tanesi vergi kanunlarıyla ilgilidir. Bu 13
tane vergi kanunuyla ilgili değişikliğin 2 tanesi vergiyle
ilgili usul kanunlarındadır, 6 tanesi de başka kanunların vergiyle
ilgili hükümlerindedir. Sadece belki bunların içerisinde 1 tanesi vergiyle
ilgili olmayan bir düzenlemeyi kapsamaktadır.
Düzenlemeleri bir
grup hâlinde ortaya koyarsak, birinci grubu Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanunda yapılan değişiklikler
oluşturmaktadır. Bu değişiklikleri de kendi içinde iki
grupta toplayabiliriz. Birincisini amme alacaklarının idare
tarafından daha etkin bir şekilde tahsiline yönelik olarak
yapılmış olan düzenlemeler oluşturmaktadır.
İkinci grubu ise tecil ve taksitlendirme şartlarında
yapılan iyileştirmeler oluşturmaktadır. Birinci ana gruptan
sonra ikinci grup değişiklikleri, spor kulüplerinin vergi
borçlarının yeniden yapılandırılması ve
sporculara yapılan ücret ödemelerinin vergilendirilmesine ilişkin
düzenlemeler oluşturmaktadır. Bir üçüncü grubu Özel Tüketim Vergisi
ve Katma Değer Vergisi Kanunu gibi dolaylı vergi kanunlarında
yapılan değişiklikler oluşturmaktadır, çeşitli
vergi kanunlarının uygulanmasına yönelik olarak uygulamada
ortaya çıkan tereddütlerin çözümü, daha doğrusu bu tereddütlere
uygulanacak olan yasa kurallarının daha açık bir şekilde
ortaya konulması oluşturmaktadır. Bunun dışında
bir diğer grup da çeşitli değişiklikler olarak
isimlendirebileceğimiz değişikliklerdir.
Değerli
arkadaşlar, 6183 sayılı Kanunda yapılan
değişiklikleri iki gruba ayırmıştım. Bunlardan
birinci grubu, amme alacaklarının idare tarafından daha etkin
bir şekilde tahsilini sağlamaya yönelik değişiklikler
oluşturmaktadır. Bu çerçevede, anonim ve limitet şirketlerin
kanuni temsilcilerinin sorumluluklarının kapsamı
genişletilmektedir. Dolayısıyla,
bu şirketlerin kanuni temsilcisi durumunda olan müdürleri, yönetim kurulu
üyeleri veya murahhas azalarının bu yasa tasarısının
yasalaşmasından sonra daha dikkatli olmaları gerekmektedir.
Nedir
örneğin bu kapsamda dikkatli olunmayı gerektiren düzenleme? Buna bir
örnek vermek istiyorum: Amme alacağının doğduğu ve
ödenmesi gerektiği zamanlarda kanuni temsilcinin farklı kişiler
olması hâlinde, bu farklı kişiler amme alacağının
ödenmesinden müteselsilen sorumlu olacaklardır. Örnek vermek istersek, 2007
yılına ilişkin bir Kurumlar Vergisinin taksitlerinin 2008
yılında zamanında ödenmemesi hâlinde, 2007 yılında o
şirketin kanuni temsilcileriyle birlikte, eğer varsa 2008
yılında bu kanuni temsilcilerde bir değişiklik, her iki
kanuni temsilci grubu da bundan sorumlu olacaktır.
Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Kanunundaki ikinci grup
değişiklik, tecil şartlarının iyileştirilmesine
yönelik düzenlemelerdir. Bunu olumlu bulduğumuzu ifade etmek istiyorum.
Daha önce toplam yirmi dört ayla sınırlandırılmış
olan amme alacaklarının en fazla tecil edilebileceği süre,
toplam otuz altı aya çıkarılmıştır. Her ne kadar
vergi dışındaki amme alacaklarında beş
yıllık bir tecil süresi var ise de gerçekte fiilen uygulama
alanı pek olmayan bir düzenlemeydi. Dolayısıyla, iki yıllık
ve beş yıllık süreleri otuz altı ayda buluşturarak
bütün kamu alacakları için otuz altı aylık bir tecil süresinin
getirilmiş olmasını olumlu buluyorum ancak bu
tasarının geçici maddelerinden birisinde, bu tasarının
yasalaşması hâlinde, yasanın yürürlüğe girdiği
tarihten önce yapılmış olan amme alacaklarına, tecil
edilmiş olan amme alacaklarına otuz altı aylık sürenin
uygulanmayacağı yönündeki hükmü doğru
bulmadığımı ifade etmek istiyorum. Sanıyorum, Maliye
Bakanlığı da burada bir değişiklik
ihtiyacını duyuyor. Bu konuda bizim de önergemiz vardır. Madde
geldiğinde zaten gerekli görüşmeleri burada yapacağız.
Amme
alacaklarının, vadesinde ödenmemiş olması nedeniyle idare
tarafından 6183 sayılı Kanuna göre takip edilecek olan amme
alacaklarının takibinde idareyi etkin kılmaya yönelik olarak
yapılan bir ikinci önemli değişiklik de Yurt
dışı çıkış tahdidi kavramının,
müessesesinin 6183 sayılı Kanuna dâhil edilmesidir. Bugüne kadar bu konudaki
düzenleme 1950li yıllarda çıkmış olan 5682
sayılı Pasaport Kanununun vergiden borçlu olduğu ilgili
makamlara bildirilenlere pasaport verilmez şeklindeki hükmüne
dayanmaktaydı. Ancak bu hüküm Anayasa Mahkemesi tarafından
geçtiğimiz yılın aralık ayında iptal edilmiştir.
Anayasa Mahkemesi iptal kararının altı ay sonra yürürlüğe
girmesini öngörmüştür, altı aylık süre 8 Haziran 2008 tarihinde
yani önümüzdeki hafta sona ermektedir. Dolayısıyla o tarihe kadar
eğer bu tasarı, bu müessese yasalaşmış olursa 5682 sayılı
Yasaya dayalı olan Yurt dışı çıkış
yasağı olarak isimlendirilen uygulama sona erecek ve bundan sonra 8
Haziran tarihinden itibaren veya bu yasanın yürürlük tarihinden itibaren
Yurt dışı çıkış tahdidi olarak isimlendirilen
yeni müessese yürürlüğe girecektir.
Bu müessese
üzerinde çok kısaca durmak istiyorum. Anayasa Mahkemesinin iptal
kararına baktığımızda, Pasaport Kanununun ilgili
hükmünün yeteri kadar açık olmadığı, Yasada yer
alması gereken birtakım sınırlamaların Yasada yer
almadığı, Yasada yer almayan bu sınırlamaların
idare tarafından yani Maliye Bakanlığına bağlı
vergi daireleri tarafından getirildiği veya
kullanıldığı görülmüştür. diyerek bunu düzenlemenin
yasal olmaması gerekçesiyle ve aynı zamanda Anayasanın 13üncü
maddesinde ifade edilen ölçülülük ilkesine uygun olmaması gerekçeleriyle
iptal etmiştir. Kural açık değil. Uygulama Maliye
Bakanlığının tebliğleriyle yürütülüyor. O nedenle bu
düzenlemeyi Anayasaya uygun bir şekilde bütün
sınırlamalarıyla birlikte Yasada yapmak gerekiyor.
Tasarıda buna yönelik olarak yapılan düzenleme bu ihtiyaçtan
doğmuştur.
Sınırlamanın
yasal olup olmadığı çerçevesinde tasarının ilgili
hükmünü değerlendirirsek sınırlamanın yasal olduğunu
görüyoruz. Sınırlamanın meşru bir amaca dayanıp dayanmadığı
çerçevesinde bir değerlendirme yaparsak yine sınırlamanın
meşru bir amaca dayalı olduğunu görürüz. Çünkü zamanında
ödenmeyen bir vergi borcu ki vergi borcu Anayasanın 73üncü maddesine
göre bir vatandaşlık ödevidir. Bu borcun zamanında yerine
getirilmemesi hâlinde kamu hizmetlerinin aksaması söz konusu
olabileceği gibi, vergi borcu olmayan diğer mükelleflerin, diğer
vatandaşların da kamu hizmetlerinden yararlanması
engellenebilecektir. Dolayısıyla başkalarının hak ve
özgürlüklerini de engelleyebilecek böyle bir düzenlemeye, böyle bir
olanağa, idarenin, yasama organının müsaade etmemesi gerekir. Bu
nedenle, yurt dışı çıkış tahdidi böyle bir
gerekçeye dayalı olarak getirilebilir. Anayasa Mahkemesinin yorumuna
dayalı olarak, kararında ortaya koyduğu görüşlere dayalı
olarak ben de onu biraz daha açarak size yorumluyorum.
Sınırlamanın
ölçülülük ilkesine uygun olup olmadığı çerçevesinde bu
müesseseyi değerlendirirsek yine ölçülülük ilkesi açısından
tasarının yapmış olduğu düzenlemenin Pasaport
Kanunundaki düzenlemeye kıyasla daha iyi tarif edildiğini, daha iyi
olduğunu görüyoruz. Ancak yine de burada ölçülülük ilkesi
açısından bazı düzeltmelerin gerekli olduğunu
düşünüyorum. Ölçülülük ilkesi, kamu hizmetlerinin, daha doğrusu
ölçülülük ilkesi, temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasında
sınırlamaya yönelik olarak kullanılan araç ile bu
sınırlama sonucu ulaşılmak istenen amaç arasında bir
denge olması demektir. Bu denge yok ise ölçülülük ilkesine uygun
değildir o düzenleme, eğer o denge varsa ölçülülük ilkesine uygundur.
Tasarının
yurt dışı çıkış tahdidine yönelik düzenlemesi
önemli ölçüde ölçülülük ilkesine uygun gözüküyor. Ancak yine Anayasa
Mahkemesini ve konuya ilişkin İnsan Hakları Avrupa Mahkemesinin
kararlarını dikkate aldığımızda yurt
dışı çıkış tahdidin sürekli olarak uygulanan bir
yasağa, hürriyeti kısıtlayıcı bir müeyyideye
dönüşmemesi gerekir. Eğer öyle olursa hem ölçülülük ilkesine uygun
olmaz hem temel hak ve hürriyetlere uygun olmaz. O nedenle süresiz, ömür boyu,
sınırsız uygulanabilecek bir yasak olmamalıdır. O
açıdan baktığımızda, vergi borcunu ödeme
açısından hiçbir şekilde ödeme gücü olmayan mükelleflere bu
yasağın uygulanmaması gerekir. Bu konuda bir önergemiz olacak.
Sanıyorum Maliye Bakanlığı da bu konuda farklı
düşünmüyor. Önergeler geldiğinde yine bu konuyu
görüşeceğiz. Belki bu noktada vergi inceleme elemanlarınca
yapılacak inceleme sonucunda, yurt dışı
çıkış tahdidi uygulamasının vergi borcunun tahsil
edilmesine yönelik olarak bir yarar getirmeyeceği ortaya konulduğu
takdirde, böyle bir hâlde de bu tahdidin kaldırılması yönüne de
gidilebilir. Bunu da düşünmekte yarar var.
Değerli
arkadaşlar, tasarının bir diğer düzenlemesi, özel tüketim
vergisine yönelik olarak yapılan düzenlemedir. İstanbul 2010 Kültür
Başkenti Projesi çerçevesinde akaryakıt ürünlerinin özel tüketim
vergisinde sembolik de olsa artış öngören düzenleme, özel tüketim
vergisi kapsamında yapılan önemli bir düzenlemedir. Rakam sembolik
olabilir ancak bunun vermiş olduğu mesaj son derece önemlidir.
Bu düzenlemenin
vermiş olduğu mesaj şudur: Hükûmet, AKP Hükûmetleri, 2002
yılından bu yana kamu finansmanında önemli ölçüde dolaylı
vergileri artırma yoluna gitmişlerdir. Dolaylı vergilerin önemli
ölçüde artırılması yoluna gidilmesi bizim vergi sisteminin
adaletini bozmuştur ya da başka bir ifadeyle vergi sisteminin zaten
adil olmayan yapısını daha adaletsiz bir hâle
dönüştürmüştür.
Size örnek
vermek, rakamlarla durumu göstermek istiyorum: Özel tüketim vergisinin 2002
yılı sonu itibarıyla gayrisafi yurt içi hasılaya oranı
yüzde 3,6dır. Bu rakam 2007 sonu itibarıyla yüzde 4,6ya
gelmiştir. Yani gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 1i düzeyinde
bu vergi yükünde bir artış olmuştur.
Değerli
arkadaşlar, 1 puanın YTL karşılığı cinsinden
ifadesi 8,5 milyar YTLdir. Demek ki 2002 yılından bu yana Hükûmet,
özel tüketim vergisinde yaptığı artışlarla 8,5 milyar
YTLlik millî gelire oran olarak bir ilave yükü getirmiştir. Bu, son
derece ciddi bir problemdir. Bunu dünyadaki petrol fiyatlarının
atışlarıyla izah etmek mümkün değildir. Bakın, benzin
ve motorin fiyatlarını şimdi vereceğim ben size, dünyada ve
Türkiyede nedir, örnek vereceğim size: Motorin fiyatından örnek
verirsem, motorin fiyatı Aralık 2002den Haziran 2008e Türkiyede
yüzde 154 oranında artmıştır, yüzde 154 oranında. Bunu
petrol fiyatı artışlarıyla izah etmek mümkün değildir.
Bunun içerisinde biraz önce sözünü ettiğim özel tüketim vergisi
artışları çok ciddi rol oynamaktadır. Avrupa
Birliğinin beş seçilmiş ülkesine ilişkin bir hesap
yaptım. Bakın, bu ülkeler, Fransa, Almanya, İtalya, İspanya,
İngiltere. Bu ülkelerde anılan tarihler arasında motorindeki
özel tüketim vergisi artışı yüzde 117 düzeyinde, daha
doğrusu motorin fiyatı artışı yüzde 117 düzeyinde.
Bizde yüzde 154 düzeyinde bir artış var motorin fiyatında, mazot
fiyatında, Avrupa Birliğinin en ileri ülkeleri diyebileceğimiz
ülkelerindeki artış yüzde 117 düzeyinde değerli arkadaşlar.
Benzindeki tablo farklı değildir değerli arkadaşlar.
Bu neye yol
açıyor değerli arkadaşlar? Bu vergi sisteminin
yapısını bozuyor. Vergi sisteminde kısa vadeli gelir
kaygılarıyla dolaylı vergilere başvurulması vergi sisteminin
yapısını olağanüstü ölçüde bozuyor. Ama bunun yanında
yarattığı çok önemli bir sakınca daha var: Akaryakıt
piyasasında kayıt dışını körüklüyor. Sizlere
rakam vermek istiyorum: Türkiyede toplam araç sayısı 1994
yılında 5,6 milyondur değerli arkadaşlar, otomobil, kamyon,
kamyonet, otobüs, hepsi dâhil 5,6 milyondur. Bu rakamın 2007 sonu
itibarıyla miktarı 13 milyondur. Yüzde 132 oranında
artış var. Bunun içerisinde sadece otomobillere
baktığımızda, 1994 yılında otomobil
sayısı 2,8 milyon, 2007 sonunda 6,4 milyon, yüzde 126 oranında
otomobil sayısında artış var.
1994-2007
arasında benzin tüketimine baktığımızda, 1994
yılı benzin tüketiminin 3,5 milyon ton olduğunu görüyoruz. 2007
yılı benzin tüketimi 1 milyon ton azalışla 2,5 milyon
tondur değerli arkadaşlar.
Otomobil
sayısındaki artış yüzde 126. Benzin tüketiminde 1994-2007
arası 1 milyon ton düşüş var. Benzin tüketiminde artış
değil, yüzde 28,5 oranında azalış var.
Denilebilir ki
otogaz girdi sisteme. Benzin artı otogaz tüketimini veriyorum size: 1994
yılında 4,2 milyon ton, 2007 yılında 4,5 milyon ton. Yani
yüzde 7,8 oranında bir artış var on üç yılda. 1994-2006
arası 4,2den 4,1 milyon tona düşmüş. 2007de otogazda 500 bin
tonluk artış var. Bunu da mutlaka Gelir İdaresi
Başkanlığımız takip ediyordur.
Denilecektir ki
motorin devreye girdi, efendim araçlar dizelli artık, o nedenle benzin
tüketimi azalıyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Hamzaçebi.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Ona yönelik bir hesap da yaptım. Dizel
otomobilleri hariç tutarak 1994-2007 otomobil sayısını
kıyasladığımda, 1994-2007 arası benzinli otomobil
sayısındaki artış yüzde 101. Evet, benzinli otomobilde 2
kata ulaşan bir rakam söz konusu ama benzin ve otogaz tüketiminde
-artı motorin
Motorini hariç tutuyorum. Motorini zamanım
yetmediği için ayrıca değerlendirmek gerekiyor orada-
düşüş var.
Değerli
arkadaşlar, bu aslında bir alarm demektir. Kayıt
dışı ekonominin ulaştığı boyutu göstermek
açısından, bu rakamlar alarm veriyor. O nedenle, özel tüketim vergisi
artışlarına, dolaylı vergi artışlarına
gitmeyi bir kenara bırakalım, bunun yerine kayıt
dışını kayda alacak, bu sistemi herkesi kavrayacak
şekilde, bütün kazancı kavrayacak şekilde daha iyi bir hâle
getirelim. Yapılacak olan düzenlemeler gerçekte bunlardır.
Sözlerimi burada
bitiriyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Hamzaçebi.
Demokratik Toplum
Partisi Grubu adına Muş Milletvekili Nuri Yaman.
Buyurun
Sayın Yaman. (DTP sıralarından alkışlar)
DTP GRUBU ADINA
M. NURİ YAMAN (Muş) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanunda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısıyla ilgili olarak
Demokratik Toplum Partisi adına söz almış bulunuyorum. Bu
nedenle hepinizi en içten duygularımla selamlıyorum.
Ancak
tasarıyla ilgili düşüncelerimi açıklamadan önce, iki gündür bu
Mecliste yaşananları ve kamuoyunun da öyle sanıyorum ki
Türkiyenin her tarafında ve bilhassa Kürt coğrafyasında
yaşayan Kürt vatandaşlarımızın özlemle beklediği
TRT Kanunuyla ilgili engellemeleri de yakından takip ettiğini tahmin
ediyorum. Evet, iki gündür bu Mecliste, bu kutsal çatının
altında, bu kanunun görüşülecek olan 12 maddesinden 8inci maddesine
gelinmiş olmasına rağmen, her nedense yasa
tasarısının 6ncı maddesinde Demokratik Toplum Partisi
olarak verdiğimiz bir önergenin kabul edilmesini hâlen içine sindirmeyen
insanların büyük bir engelleme çalışması içinde
olduğunu maalesef üzüntüyle bu halkımız ve milletvekili
arkadaşlarımız ibretle izliyorlar. Nihayet, yapılan
şey, bu halkın, bu milletin bölünmez bir parçası olan ve bin
yıldan bu yana kardeşçe yaşayan Kürt halkının da
kendisini resmî bir kurumunda ifade etmesinden öteye geçmeyen bir düzenlemedir.
Farklı dillerde ve lehçelerde artık bu halk kardeşçe
yaşamanın gereği olarak birlikte türkülerini söylemek,
kültürünün kendi ana diliyle kendisine yansıtılmasını
istiyor. Bunun önüne geçmenin artık bu çağda mümkün
olmadığını tarih, teknoloji ve gelişmeler bize
gösteriyor. Bu yapılsa da yapılmasa da bugün bu coğrafyada
Kürtlerin kendi ana dillerinde izledikleri sekizin üzerinde, on beşe
yakın -benim bildiğim- Kürtçe yayın yapan televizyonlar
vardır. Ben bu Kürtçeyi dil bilgisi kurallarına göre diyebilirim ki
bu yayını yapan Roj TVden, Mezopotamya TVden, Kurdsattan ve
Kurdistan TVden öğrendim. Bu halkı, kendi öz diliyle öğrenmesi
gereken ve sahibi olduğu devletin kendi kurumlarında öğrenmesine
karşı çıkılmasının, bir türlü, neden
olduğunu, hangi nedene dayandığını anlamış
değilim.
Ne yazık ki
iktidar partisinin grup yöneticileri de muhalefetin iki gündür bu engellemesine
bir noktada çanak tuttular ve iki gündür de TRT gibi önemli bir kurumumuzun
Sayın Genel Müdürü başta olmak üzere, şube müdürlerine kadar,
belki 100e yakın elemanı gece saat on bire kadar, nihayet belki
birkaç saat içinde görüşülecek olan dört maddelik veya beş maddelik
bir görüşmeden sonra kesinleşecek olan kanunun çıkması için
gelip gidiyorlar. Lütfen, bu Meclisin bu değerli vakitlerini böyle basit
işlerde harcamayalım.
Evet,
değerli milletvekilleri, hazırlanan bu tasarıyla Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunla her ne kadar kamu
alacaklarının tahsilinin güvence altına alınması
amaçlanmış ve bazı işlemlerde borçlu olmama şartı
aranılarak bazı amme alacakları nedeniyle de borçlunun yurt
dışına çıkmasının
sınırlandırılmasına ilişkin düzenlemeler
yapılmış ise de; mevcut hükümlerin uygulanmasına
ilişkin yargı kararları da dikkate alınarak uygulamaya
açıklık getirecek düzenlemelere yer verilmek istenmiş ise de;
tasarının bu amacı gerçekleştirmekten çok uzak olduğu,
aşağıda değineceğim eksiklik ve yetmezliklerinden de
açıkça anlaşılacaktır.
Bilindiği
gibi, elli yılı aşkın bir süredir yürürlükte bulunan 6183
sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun,
çeşitli tarihlerde birtakım değişikliklere
uğramış, temel düzenlemeleri korumakla birlikte zaman içinde
ekonomik ve teknolojik alanda meydana gelen gelişmelerin amme
alacaklarının tahsiliyle ilgili yansımaları ve icra
hukukunun tahsille ilgili yeni düzenlemelerinin amme alacaklarının
tahsilini sağlamaya yönelik hükümlerine yeniden düzenleme
yapılmasını da zorunlu hâle getirmiştir. Ancak, son dönemde
her alanda olduğu gibi, AKP Hükûmeti, teknolojik ve ekonomik alanda
meydana gelen gelişmeleri bu kanun tasarısına da
yansıtamamıştır. Bu düzenlemelerde AKP İktidarı
işi aceleye getirerek kanunun ilgili esas ve alt komisyonlarında
yeterince tartışılmasını sağlamaya yönelik bir
çaba göstermeyerek yerel yönetimlerle ilgili amme alacaklarının
tahsilini sağlamaya yönelik durumu maalesef göz ardı etmiş, bu
konuda ortaya konulması gereken eksiklik ve yetersizlikleri de
giderememiştir.
Tasarının
2nci maddesiyle, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanunun 22nci maddesinde, buna eklenen 22/A maddesiyle,
amme alacağı ödenmeden yapılamayacak işlemler ile
işlem yapanların sorumlulukları düzenlenmektedir. Buna göre
çeşitli mevzuatlar uyarınca yapılacak devlet yardımı,
teşviki ve desteği nedeniyle yapılacak ödemelerde ticaret sicili
kayıt ve tescili harcından, noter mukavele ve
kâğıtlarından alınan harçlar, tapu işlemlerine
ilişkin harçlar, trafik harçlarına mevzu işlemler ile bina
inşaat harcı ve yapı kullanma izin harcına konu
işlemlerde Maliye Bakanlığına bağlı tahsil
dairelerine vadesi geçmiş borcunun bulunmadığına
ilişkin belge alınması zorunluluğu getirilmekte ve bu
konuda Maliye Bakanlığı yetkili kılınmaktadır.
Ancak tasarıda 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunundan doğan
vergilerin bu kanun kapsamına alınmamış olması bizce
önemli bir eksikliktir.
Değerli
milletvekilleri, bu yasayla daha önceleri ayni sınırlı
sorumluluk esası benimsenmiş ve Kanunun 35inci maddesinde limitet
ortaklıkların ödenmeyen ve tahsil imkânı bulunmayan amme
borçlarından dolayı ortakların vazettikleri veya
vazını taahhüt ettikleri sermaye miktarından doğrudan
doğruya mesul oldukları kabul edilmiştir. Bu düzenlemeyle
limitet şirket ortakları kamu borçlarından, koymayı taahhüt
ettikleri sermaye payı kadar, yani koymayı taahhüt ettikleri sermaye
payıyla sınırlı olarak sorumlu tutulmuşlardır.
35inci maddeyle yapılması öngörülen ilk değişiklik, madde
metninde yer alan şirketten tahsil imkânı bulunmayan ibaresinin
şirketten tahsil edilmeyen veya tahsil edilemeyeceği
anlaşılan ibaresiyle değiştirilmesidir. Burada tahsil
edilemeyeceği anlaşılan kamu alacağı terimi, kamu
borçlusunun haczedilen mal varlığına bu kanun hükümlerine göre
biçilen değerlerin kamu alacağını
karşılayamayacağının veya hakkında iflas
kararı verilen kamu borçlusundan aranılan kamu
alacağının iflas masasından tahsil edilemeyeceğinin
anlaşılması gibi nedenlerle tahsil dairelerinde yürütülen takip
muamelelerine rağmen kamu borçlusundan tahsil edilemeyeceği kanaati
oluşan kamu alacaklarını ifade etmektedir.
Hiç şüphesiz
kamu alacaklarının tahsilatında ayrıcalık,
kolaylık, hızlılık ve verimlilik mutlaka
olmalıdır. Ancak bunlar olurken temel hukuk ilkeleri, anayasal
güvenceler ve kişi hakları mutlaka ön planda tutulmalıdır.
Görüldüğü
gibi bu yasanın birçok maddesi AKPnin Hep bana, sadece benim
istediğim kadar adalet. felsefesini çağrıştıran bir
anlayış ile kaleme alınmış. Tasarının bu
maddesinde yapılan düzenlemenin yasama sürecinde mutlaka gözden geçirilmesi
gerektiğini burada belirtmek isterim.
Değerli
milletvekilleri, tasarının 5inci maddesinde Devlete ait olup 213
sayılı Vergi Usul Kanunu ile 4458 sayılı Gümrük Kanunu
kapsamına giren amme alacakları ile bunlara ait zam ve
cezalarını ödeme emrinin tebliğ tarihini takip eden yedi gün
içerisinde ödemeyen ya da bu Kanun hükümleri uyarınca hakkında bu
alacaklar nedeniyle ihtiyati haciz kararı alınan amme borçlusunun
yurt dışına çıkışı, alacaklı tahsil
dairesinin talebi üzerine ilgili makamlarca engellenir. hükmü
getirilmiştir. Bu hükümde yer alan üzerine ibaresi Komisyon
çalışmaları sırasında halinde olarak
değiştirilmek suretiyle yasağın otomatik olarak
uygulanmasının önüne geçilmeye
çalışılmıştır.
Belediyelerin ve
il özel idarelerinin 3194 sayılı İmar Kanunu kapsamında
belediye hudutları içerisindeki yerlerde ilgili belediye encümenlerince
verilen imar para cezaları ile yine il özel idaresince belediye
hudutları dışında verilen imar para cezaları -tahsil
edilemeyen- ülke genelinde trilyonları bulmaktadır. Bu para cezalarına
gecikme zammı uygulanmadığı için de borçlular
tarafından ödenmemekte ve dolayısıyla cezaların
etkinliği de kalmamaktadır. Söz konusu bu tür amme alacakları
trilyonları bulurken bunlar sadece kâğıt üzerinde kalmaya mahkûm
edilmişlerdir. Bu nedenle, il özel idareleri ve belediyelerin amme alacaklarının
tahsilinin ilgili kanun tasarısının dışında
tutularak bu konuda bir şekilde yaptırım dışında
bırakılmış olmaları da değineceğimiz önemli
eksikliklerden birisidir.
Yine bu kanunla
birçok kanunda değişiklik yapılarak yeni düzenlemeler
öngörülmektedir. Kanunun 13üncü maddesiyle, 5302 sayılı İl Özel
İdaresi Kanununun 8inci maddesi ve 5193 sayılı Belediye
Kanununun 16ncı maddesinde getirilen il özel idareleri ve belediyelere
tanınan muafiyetlere bir bakıma sınırlandırılma
öngörülmektedir. Bu kapsamda belediye ve il özel idarelerinin kamu hizmetine
ayrılan veya kamunun yararlanmasına açık gelir getirmeyen
taşınmazları ile bunların inşa ve
kullanımları her türlü vergi, resim, harç, katılma ve katkı
paylarından muaf tutulduğu hâlde, bu yasa ile belediye ve il özel
idarelerinin kamu hizmetine ayrılan veya kamunun yararlanmasına
açık gelir getirmeyen inşa ve kullanımları ile bu
faaliyetlerde kullanılan taşınmazlarını özel tüketim
vergisi ve katma değer vergisi kapsamı içine almaktadır. Bu
düzenleme de belediye ve özel idareler bakımından önemli bir eksiklik
olarak değerlendirilmiştir. Çünkü
belediyelere genel bütçeden vergi gelirleri üzerinden verilen
yardımlar, diğer taraftan belediyelerin kamuya ilişkin bu tür
hizmetlerindeki harcamalarında ödedikleri KDV ve ÖTVlerle öteki elinden
tekrar geri alınmaktadır.
Yine bu
tasarının 5inci maddesi ile
36/A maddesinde yurt dışı çıkış tahdidi için
getirilen ve teminata bağlanmayan amme alacaklarının 100 bin YTL
olarak benimsenmesi uygun görülmekle birlikte, Bakanlar Kurulunca bu
tutarın 10 katına kadar artırılması yetkisi
verilmiştir.
Temel hak ve
özgürlükler bakımından yurt dışına
çıkış yasağı uygulanmasıyla ilgili olarak
belirtmek istediğimiz bir diğer husus, seyahat özgürlüğünün hem
ülkemizde hem de dünyanın gelişmiş ülkelerinde temel insan hak
ve hürriyetlerinden biri olarak kabul edilmesidir. Seyahat özgürlüğünün
unsurlarından birinin de herkesin, herhangi bir ülkeyi, kendisininki de
dâhil olmak üzere terk etme hakkı olduğu, İnsan Hakları
Sözleşmesinin ek 4 numaralı protokolünde açıkça
belirtilmiştir.
Yine,
Birleşmiş Milletler Genel Kurulunca kabul edilen ve onaya
açılmış olan ve Türkiye tarafından da imzalanan 1966
tarihli Siyasi ve Medeni Haklar Uluslararası Sözleşmesinin Seyahat
özgürlüğü başlıklı 12nci maddesinde, herkesin, kendi
ülkesi de dâhil, bir ülkeden ayrılmakta serbest olduğu ve bu
hakkın aynı Sözleşmede tanınan diğer haklara uygun
olarak ulusal güvenlik, kamu düzeni, genel sağlık veya genel ahlak
veya başkalarının hak ve özgürlüklerini korumak için gerekli
sebepler ile hukuken öngörülmüş sınırlamalar
dışında hiçbir sınırlamaya tabi
tutulamayacağı ifade edilmiştir.
Hâlen yürürlükte
olan Anayasamızın 23üncü maddesi, Kişilerin Hak ve Ödevleri
bölümünde Yerleşme ve seyahat hürriyeti başlığı
altında düzenlenmiştir. Madde metninde esas olarak yerleşme ve
seyahat hürriyeti, seyahat özgürlüğü, yerleşme özgürlüğü ve
vatandaşların yurt dışına çıkma ve yurda girme
özgürlüğü olarak üç temel noktada hükme bağlanmıştır.
1982
Anayasasının yurt dışına çıkma özgürlüğünü
düzenleyen 23üncü maddesinin beş numaralı fıkrasında,
kanun koyucunun bu özgürlüğü vatandaşlık ödevi ya da ceza
soruşturması sebebiyle sınırlayabileceği hükme bağlanmıştır.
Bu nedenle Pasaport Kanununun 22nci maddesindeki vergi borcundan dolayı
yurt dışına çıkışın
yasaklanmasının dayanağı, Anayasanın 23üncü
maddesinde belirtilen vatandaşlık ödevi olmaktadır.
Bilindiği
gibi, Anayasamızın 73üncü maddesinde vergi ödeme bir ödev olarak
tanımlanmakta, vergi borcu bulunan kişiden bu borcunun nasıl
tahsil edileceği ve buna yönelik cebren tahsil yöntemlerinin neler
olduğu ilgili yasalarda belirtilmiştir. Kişinin bizatihi ülkede
bulunmaması, aramak hak ve özgürlük
sınırlandırılmasında amaç-araç dengesini ihlal
edeceğinden sınırlandırmayı amaca aykırı
hâle getirmekte ve bu yönüyle son değişikle Anayasada açıkça
yer verilen ölçülülük ilkesi bir bakıma ihlal edilmiş
olmaktadır.
Öte yandan,
aynı maddede yurt dışına çıkma özgürlüğünün
sınırlandırılabilmesinin bir gerekçesi olarak sayılan
ülkenin ekonomik durumu ibaresi de Anayasa değişikliğini yapan
4709 sayılı Kanun ile madde metninden
çıkarılmıştır. Konunun anayasal boyutunda dikkati
çeken bir diğer noktası da seyahat ve yurt dışına
çıkma özgürlüklerinin sınırlandırılması konusunda
diğer özgürlüklerden farklı olarak hâkim kararının gerekli
görülmemiş ve yasa ile idareye yetki verilebilmesini mümkün
kılmış olmasıdır.
Pasaport
Kanununun 22nci maddesi hükmü de işte bu yetkinin
kullanıldığı bir hukuki metindir. Ancak Pasaport Kanununun
22nci maddesinde vergi borcu bulunanlara pasaport verilemeyeceğine
ilişkin düzenleme artık anayasal bir ilke olan, hak ve özgürlüklere
getirilecek sınırlandırmaların ölçülü olmasını
ifade eden 13üncü maddesindeki ölçülülük ilkesine aykırı
olduğu için kaldırılmalıdır.
Yine
Anayasanın 38inci maddesine eklenen İdare, kişi hürriyetinin
kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz.
hükmüyle de Anayasada sayılan kişi hürriyetlerinin idare
makamlarınca kısıtlanmasını öngören tüm yasal
düzenlemeler açıkça Anayasaya aykırı hâle gelmiştir.
Dolayısıyla yurt dışına çıkış
yasağı gibi bir müeyyidenin ancak mahkeme kararı ile olması
ve uygulanabilmesi gerekir.
Söz konusu
yetkinin vergileme ilkelerine uygun kullanılması ve Anayasada
ifadesini bulan temel hak ve özgürlükleri engellememesi bir temel ilke olarak
kabul edilmelidir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu yasayla, sonuç olarak şunu
belirtmek isteriz ki, Pasaport Kanununun 22nci maddesine dayanılarak
uzun dönemdir uygulanan vergi borcunun tahsili için yurt dışı
çıkış yasağı uygulaması yeni düzenlemeler ile
daha geniş bir çerçeveye çekilmeye çalışılmakta ve
Anayasaya aykırılığın yanında kamusal yarar
sağlamaması ve uygulama esnasında ortaya çıkan sorunlar
sebebiyle tekrar değerlendirilmesi gereken bir uygulamadır. Her ne
kadar vergilerin tahsilinde etkili olduğu iddia edilse de çoğu zaman
mükelleflerin onurunu kırıcı bir uygulama olmaktan öteye
geçmemekte, zaten beyan esası sebebiyle iyi niyetle vergi borcunu kabul
eden mükellef ile idarenin arasını da bu uygulama açmaktadır.
Diğer
yandan, kanunlarda idareye tanınmış ve kamu
alacaklarını, özgürlüğü kısıtlatmaksızın
başka tedbirlerle tahsil edilebilme imkânı sağlayan pek çok
yetki vardır. Bizce üzerinde durulması gereken husus, vergi borcu
olduğunu kabul eden iyi niyetli mükellefler yerine, kayıt
altında olmayan ve vergisini beyan etmekten kaçınan mükellefler
üzerinde uygulanacak yöntemlerin ve yaptırımların
geliştirilmesi daha önemlidir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tasarıya göre sporculara ücret
olarak yapılan ödemelerin gelir vergisinden istisna edilerek bu ödemelerin
Bakanlar Kurulunca belirlenecek oranda vergilendirileceği
belirtilmektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Yaman, lütfen sözlerinizi tamamlar mısınız.
M. NURİ
YAMAN (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Ancak
tasarıda vergi oranları belirlenirken lig ayrımı
yapılmaktadır. Lig ayrımı yapılmadan bu oranın
belirlenmesi hem genel vergi tarifesine yakınlık hem de eşitlik
ve hakkaniyete uygunluk açısından daha doğru
olacağından, bu konunun da yeniden ele alınması
gerektiğini belirtirken, yukarıda belirttiğim gibi yasadaki
mevcut eksiklikler ve yetmezliklerden dolayı buna olumlu bakmadığımızı
belirtiyor, yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. (DTP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Yaman.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili Erkan Akçay.
Buyurun
Sayın Akçay. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında 220 sıra
sayılı Kanun Tasarısı üzerine Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Muhterem heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, vergi, devlete gelir sağlamanın ötesinde ekonomiye
ve sosyal hayata müdahalenin bir yöntemi olduğu kadar, bazen de siyasi
amaçları gerçekleştirmenin de bir aracı hâline gelmiştir.
Vergileme yöntemleri gelir dağılımını düzenleme,
yatırımların dengeli dağılımı, enflasyonun
önlenmesi, ekonomik istikrarın sağlanması gibi hususlarda da
etkin bir fonksiyona sahiptir.
Uygulanan vergi
politikasının ekonomideki üretim seviyesinden, enflasyon ve faizin
belirlenmesine kadar etkileri vardır. Yurt içindeki mali piyasalarda ve
reel sektörde güven tesis edilmesi, ekonomik krizlere karşı
istikrarın sağlanması için yapılacak programların
vergi politikası tedbirleriyle desteklenmesi ve yönlendirilmesi gerekmektedir.
Vergi kamu
gelirleri içinde ve bütçe politikası bakımından en
sağlıklı gelir kalemidir. Bütçe gelirlerinin yaklaşık
yüzde 85i vergi gelirlerinden oluşmaktadır. Ancak, vergi
sistemimizin vergileme ilkeleri çerçevesinde üretimi teşvik eden, büyümeyi
hızlandıran, asgari gelirin üstünü vergilendiren, ülkenin ekonomik
potansiyelinin taşıyabileceği vergileme kapasitesini
aşırı zorlamayan, vergi kültürü ve bilincini geliştiren,
dengeli ve caydırıcı hukuki ve cezai sistem ile
donatılması gerekmektedir. Mevcut vergi sistemimiz ekonominin
gelişmesine, tasarruf, yatırım ve istihdamın
artırılmasına maalesef yardımcı olamamakta, kayıt
dışı ekonomiyi ve kayıt dışı istihdamı
artırmaktadır.
Kayıt
dışılık hâlen çok büyük bir sorun olmaya devam etmektedir.
Yıllardır tartışması yapılan kayıt
dışı ekonomik faaliyetler, kayıt dışı
ekonomiyle mücadele, kayıt dışılığın
önlenmesi, vergi kayıp ve kaçağının önlenmesi gibi kavram
ve ifadeler uzun yıllar toplumun hissettiği ve bizzat yaşadığı
gerçeklerdir. Kayıt dışılık konusunda çok
yazılıp çok söylenmiştir ancak Türkiye bu konuda sözün
bittiği yere gelmiştir. Artık büyük bir siyasal
kararlılık ve siyasi iradeyle kayıt dışılık
konusu kararlı bir devlet politikasına dönüştürülmek
zorundadır.
Kayıt
dışıyla mücadelede sadece Maliye
Bakanlığının gayretleriyle bir yere varmak mümkün
değildir. Bu konuda bütün kurumlar harekete geçirilmeli, toplum
duyarlı ve bilinçli hâle getirilmeli ve topyekûn bir çalışma
başlatılmalıdır.
Vergi
yasalarımızda çok sık değişiklik ve düzenlemeler
yapılmaktadır. Çok sık yapılan değişiklikler her mevzuatta
olduğu gibi vergi mevzuatında da çeşitli sorunlara neden
olmaktadır. Elbette bu değişikliklerin önemli bir
kısmı ekonomik, sosyal ve siyasal hayatın
hareketliliğinden, dünya şartlarından ve toplumsal
dinamizmimizden kaynaklanmaktadır. Bu, anlaşılır bir
durumdur. Ancak bu kadar sık değişiklik yapılmasında
politik ve teknik özensizliklerin rolünü de ihmal etmemek gerekmektedir.
Sürekli ve sık yapılan değişiklikler vergi
mevzuatını olması gereken sadelikten ve basitlikten oldukça
uzaklaştırmıştır.
Vergi
mevzuatına ve uygulamaya, asıl kanun maddeleri yerine ek ve geçici
maddeler ile hatta tebliğler ve muktezalar yoluyla yön verilir hâle
gelmiştir. Çok sayıda tebliğin çıkması, mukteza
dediğimiz uygulamaya yön veren yazılı görüşlerin
yaygın ve mutat hâle gelmesi sağlıklı bir vergi sistemine
işaret etmemektedir. Bu durum devlet-vatandaş münasebetleri
çerçevesinde mükellef ile vergi idaresi arasında ihtilafa yol
açmaktadır. Ayrıca gereksiz zaman ve iş kaybı
olmaktadır.
Ortaya çıkan
hukuki ihtilafların çokluğu ve sıklığı
hızlı işleyen bir vergi yargısı ihtiyacını
da her geçen gün artırmaktadır.
2007
yılında maliye idaresi aleyhine vatandaş tarafından 47.925
adet dava açılmıştır. Bu davalardan 4.420si idare lehine,
3.990ı ise mükellef lehine olmak üzere toplam 8.411 dava
sonuçlanmıştır; 39.514 dava ise devam etmektedir. Yine, 2007
yılında vergi inceleme elemanlarınca düzenlenen raporlara
dayanılarak ortaya çıkan vergi ve cezalarla ilgili olarak
yargıda 16 bin dava açılmış, bu davalardan 3.160ı
idare lehine, 2.130u ise mükellef lehine olmak üzere 5.300 dava
sonuçlanmıştır.
Değerli
milletvekilleri, toplam vergi mükellefi sayısının azami 3,5
milyonu bulduğu ülkemizde bir yılda 63.900 davanın
açılması hiç de iyiye işaret eden bir durum değildir.
Burada bir sıkıntı olduğu açıktır. Bu durum bize
mükellef idare ilişkilerinin, devlet vatandaş münasebetlerinin
düzenli ve uyumlu işlemediğini göstermektedir. Burada ilk dikkat
etmemiz gereken adres vergi sistemimizdir. Yoksa ne bizim munis
vatandaşımız devletiyle davalık olmaya meraklıdır
ne de mali idare çalışanları vatandaşa eziyetten ve
davalarla uğraşmaktan zevk almaktadır. İdare ile
vatandaş bir elmanın iki yarısıdır.
Vergi sistemimiz
ve hatta ekonomik yapımız bu ihtilafları beslemektedir. Vergi
sistemimizi bütün boyutlarıyla yeniden ele alma zamanı gelmiş
geçmektedir. Vergi politikalarının belirlenmesi, bu
politikaların uygulanması için vergi yasalarının
hazırlanması sırasında ve yasama süreçlerinde vergileme
ilkelerine ve hukuki normlara uyulması gerekmektedir. Vergi yasaları
toplumun irade ve beklentilerine cevap vermelidir. Yasalarımız
ekonomik ve toplumsal yapımıza uygun olmalıdır.
Anayasamızın
73üncü maddesine göre vergi konusuna egemen olan temel kurallar ana
hatlarıyla şu şekilde öngörülmüştür: Vergi herkesin mali
gücüyle orantılı olmalıdır. Vergi kamu giderlerini
karşılamaya yönelik olmalıdır. Vergi yükü adaletli ve
dengeli dağıtılmalıdır. Vergi genel
olmalıdır. Vergi yasal olmalıdır. Bu temel hükümler bir
vergi reformunun içeriğinin de nasıl olması gerektiğini
bize göstermektedir. Vergi kanunlarımız, vergi sistemimizi basit,
açık, anlaşılır ve kolay uygulanabilir hâle getirmek için
mükellefin vergiye uyumunu sağlayacak bir şekilde yeniden
yazılmalıdır.
Bilhassa istihdam
üzerindeki vergi yükünün ağırlığı dikkate alınarak, vergi oranları
tedricen düşürülmelidir. Ücretliler üzerindeki vergi yükü ve sosyal
güvenlik primi oranı yüzde 42,7dir. Bu yükün
ağırlığı kayıt dışı ekonomiye yol
açmaktadır. Kurumlar vergisi oranı yüzde 20, gelir vergisi ilk dilim
yüzde 15, katma değer vergisi yüzde 18. Bu oranlar, oldukça yüksektir.
Bilhassa katma değer vergisinin kademeli olarak indirilmesi gerekmektedir.
Vergiler, yatırım ve istihdamın önünde engel
olmamalıdır.
Vergi denetim
mekanizması, etkin ve rasyonel olmalıdır. Vergi denetimleri
vatandaş ve idare için ilave bir eziyete dönüşmemelidir. Toplanan
vergilerin harcanmasında kamu vicdanını rahatlatacak bir yol
izlenmelidir. Harcamalarda şeffaflığa önem verilmelidir.
Vergisini zamanında ve düzenli ödeyen mükellefler ödüllendirilmelidir.
Teşvik
sistemleri yeniden gözden geçirilmelidir. Mevcut teşvik uygulamaları
iller arasında adaletsizliğe sebep olmaktadır. Teşvik
uygulamasında, kademeli oranlarda, ilçeleri de içine alacak tarzda, ülke
ihtiyaçları ve coğrafi şartlar da dikkate alınarak, her
sektör için ayrı ayrı teşvik unsurları belirlenmelidir.
Mükellefin yapmış olduğu eğitim, sağlık, sosyal
ve kültürel harcamalarını ve işle ilgili harcamalarının
tamamını kazançtan indirme imkânı getirilmelidir.
Özellikle resmî
kurumlarla iş yapan mükelleflerimizin en önemli sorunlarından birisi
de resmî kurumlardan alacaklarının zamanında ödenmemesidir. Pek
çok mükellef devletten alacağını zamanında
alamadığı için vergisini ve sigorta primini de zamanında
ödeyememektedir. Bu sorunu ortadan kaldırmak için özellikle KDV ve SSK
borçları için mahsuplaşma işleminde kolaylıklar
getirilmelidir. Vatandaşın vergiye bakışı ve devletten
beklentileri iyi analiz edilmelidir. Vatandaşımızda
kayıtlı ve düzenli mükellef için vergi sisteminin bir azap,
kayıtsız ve kaçak çalışan için ise bir cennet olduğu
anlayışı, maalesef yerleşik bir kanaattir.
Vatandaşların önemli bir bölümü Türkiyede vergi kaçırmanın
çok kolay olduğunu düşünmektedir. Mükelleflerimiz vergilerin
sayısının azaltılarak, vergi sisteminin sade, açık,
basit ve kolay uygulanabilir olmasını istemektedirler. Vatandaş
gelirine, göre vergi alınarak adaletin sağlanmasını, vergi
yüklerinin yaşam standardını düşürecek kadar yüksek olmamasını
beklemektedir.
Vergi adaletinin
olması için dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki
payı dolaysız vergilerden yüksek olmamalıdır. 1980
yılında Türkiyede dolaylı vergilerin oranı yüzde 37 iken,
2007 yılında bu oran yüzde 70lere varmaktadır. Dolaylı
vergiler ülkemizde yüksektir. Bu durum geniş kitlelerin, fakir
fukaranın ezilmesine yol açmaktadır. Dolaylı vergilerin
oranının çok daha aşağılara çekilmesi gerekmektedir.
Dolaylı vergilerin etkisini, önemini ve vahametini, görüşmekte
olduğumuz bu tasarıda da görmek mümkündür. Yapılan bu
düzenlemelerin neredeyse tamamına yakın kısmı dolaylı
vergilere ilişkindir.
Anayasanın
vergilendirme ile ilgili hükmünde, 73üncü maddesinde Herkes, ödeme gücüne
göre vergi öder. denilmektedir. Hâlbuki, dolaylı vergiler, özelliği
itibarıyla bireylerin ödeme gücünü dikkate almayan vergilerdir.
Başka bir
sorun ise, herkesin ödeme gücüne göre vergi ödemesi gerekirken, Türkiyede
ödeme gücü olanların vergi ödememesidir yani vergi tabanındaki
darlıktır. Bu, kayıt dışı ekonominin ortadan
kaldırılamaması nedeniyle Türk vergi sisteminin
yıllardır aşamadığı yegâne çıkmazdır.
Seçmen sayısıyla orantılı olması gereken mükellef
sayısı, maalesef, Türkiyede çok düşük seviyededir. 70 milyon
nüfusu olan Türkiye'de sadece 3,5 milyon kişi mükelleftir. Bu
sayının az olması, mükellef olması gerekenlerin
olmamasından değil, müteşebbislerin, girişimcilerin
azlığındandır. Oysaki İngilterede ve Almanyada
seçmen sayısının yarısı, Japonyada ise üçte 1i vergi
mükellefidir.
Değerli
milletvekilleri, bir vergi politikasının başarısı
biraz önce ifade etmeye çalıştığımız adalet,
eşitlik, genellik, açıklık, uygunluk, iktisadilik gibi vergi
ilkelerine uyulması kadar idari ve organizasyona ilişkin tüm
düzenleyici tedbirlerin alınmasına da bağlıdır.
Vergi kanunu
tasarılarının hazırlanması ve sunulması, verginin
konulacağı, değiştirileceği veya
kaldırılacağı zamanın tespiti ile verginin tarh,
tahakkuk, tahsil ve denetimi vergi tekniği ile ilgili hususlardır.
Verginin tarhı ile hazine lehine yaratılan vergi alacağı
tahakkuk ettikten sonra kesinlik kazanır yani ödeme aşamasına
gelir. Bu safhada vergi alacağının veya vergi borcunun tasfiye
edilmesi gerekir. Bu hususta geçerli olan normal kural, vergi borcunun ödeme
veya tahsille ortadan kalkmasıdır. Verginin tahsili, özel kesimden
kamu kesimine vergi miktarı kadar paranın hesaba geçmesi için gerekli
bütün idari ve teknik usulleri ve işlemleri kapsar.
6183
sayılı Kanun başta vergi olmak üzere amme
alacaklarının tahsili usulünü düzenleyen genel bir kanundur.
Görüşmekte olduğumuz mevcut tasarının 2nci maddesiyle 6183
sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki
Kanuna, 22nci maddeden sonra gelmek üzere düzenlenen 22/A maddesinde amme
alacağı ödenmeden yapılmayacak işlemler ile işlem
yapanların sorumlulukları düzenlenmektedir. Buna göre, çeşitli
mevzuatlar uyarınca yapılacak devlet yardımı, teşviki
ve desteği nedeniyle yapılacak ödemeler ile ticaret sicili kayıt
ve tescil harcı, noter, mukavele ve kâğıtlardan alınan
harçlar, tapu işlemlerine ilişkin harçlar, trafik harçlarına
mevzu işlemler ile bina inşaat harcı ve yapı kullanma izin
harcına konu işlemlerde Maliye Bakanlığına
bağlı tahsil dairelerine vadesi geçmiş borcun
bulunmadığına ilişkin belge aranılması
zorunluluğunu getirmeye dair, Maliye Bakanlığı yetkili
kılınmaktadır. Söz konusu yetkinin, bir vergi güvenlik
müessesesi olarak vergileme ilkelerine uygun kullanılması ve
Anayasamızda ifadesini bulan, mülkiyet, seyahat ve teşebbüs
hürriyetlerine de uygun olması, temel hak ve özgürlükleri engellememesi
gerekmektedir.
Tasarının
3üncü maddesiyle, 6183 sayılı Kanunun 35inci maddesinde yer alan
şirketten tahsil imkânı bulunmayan ibaresi, şirketten tahsil
edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan şeklinde
değiştirilmiş ve bu değişikliğe paralel olarak
6183 sayılı Kanunun Kanundaki terimler başlıklı
3üncü maddesine Tahsil edilemeyen amme alacağı terimi ile tahsil
edilemeyeceği anlaşılan amme alacağı terimi ilave
edilmiştir.
Tasarının
8inci maddesiyle Gelir Vergisi Kanununa eklenen geçici 72nci maddede, teknik
direktör, antrenör ve sporculara yapılan ücret ve ücret sayılan
ödemelerden, lig tasnifine göre, yüzde 15, 10 ve 5 oranlarında gelir
vergisi tevkifatı yapılması öngörülmektedir. Bu hükümler,
Anayasanın 10uncu maddesinde ifadesini bulan eşitlik ilkesine
aykırıdır. Yine Anayasanın 73üncü maddesi, herkesin mali
gücüne göre vergi ödemesini öngörmektedir. Getirilen düzenleme vergileme
ilkelerine aykırı olduğu gibi, toplumdaki adalet duygusunu
zedeleyici niteliktedir. Bu tür uygulamalar vergi sisteminin daha da
bozulmasına yol açmaktadır. Spor, devletin
tanıdığı imtiyaz ve istisnalar ile ekonomik ve rasyonel bir
zemine oturamaz. Bir taraftan sporda özerklik ve
bağımsızlığı savunmak, diğer yandan
ayrıcalık istemek ve getirmek bir çelişkidir.
Esnaf, sanatkâr,
serbest meslek mensubu, tüccar, sanayici, kira geliri elde edenler ve
ücretliler yüzde 15 ila yüzde 35 oranında gelir vergisi ödeyecekler.
Bilimsel eser sahipleri ve telif geliri elde edenlere yüzde 17 vergi
tevkifatı yapılmaktadır. Bunlardan yüzde 18 KDVyle birlikte
yüzde 35lik vergi alınmaktadır. Bu, vergi adaletini ziyadesiyle
zedeleyen bir hükümdür.
Tasarının
11inci maddesinin (d) fıkrasında Harçlar Kanununun 63üncü
maddesinde yapılan düzenlemeyle, mevcut uygulamaya göre kişiler
gayrimenkul devir ve iktisaplarında emlak vergisi değerinden az
olmamak üzere beyan ettikleri değer üzerinden harç öderken, yapılacak
yeni uygulama ile kişiler gayrimenkul devir ve iktisaplarında emlak
vergisi değerinden az olmamak üzere devir ve iktisap bedeli üzerinden harç
ödeyeceklerdir. Oysa kişilerin devir ve iktisap bedellerinin tespiti çok
zordur. Bu durumda çok fazla inceleme istenecek ve dava konusu
yapılacaktır. Kişilerin beyan ettikleri değere itirazlar
olacaktır. Tapuda emsal bedeller oluşacak ama bu bedellerin
dayanağı olmayacaktır.
Tasarının
18inci maddesiyle Karayolları Trafik Kanununa eklenen 15inci ek
maddede, trafik cezalarının ödenmesi için trafik
cezalarının tebliğinde ödenek yokluğunu gidermek üzere ek
ödenek kaydetmeye imkân getirilmektedir. Oysa ihtiyaç duyulan ödenekleri bütçe
sistemi içinde talep ve temin etmek mümkündür. Tebliğ ve ulaştırmaya
ilişkin ödenek sorunları bütün devlet kamu işlemleri için
geçerlidir. Bu sorun adli tebligatlarda, kamu alacaklarına ilişkin
tebliğlerde ve ulaştırma işlerinde ve devletin diğer
asli ve sürekli hizmet, iş ve işlemlerinde de geçerlidir. Maliye
Bakanlığının bu sorunu bütçe sistemi içinde daha pratik bir
şekilde çözmesi mümkündür.
Tasarının
geçici 4üncü maddesinde, kamu kurumları ve yeşil karta ilişkin
sağlık giderleri için devlet üniversitesi hastanelerine olan
borçların yüzde 85i, belediyelerin borçları için yüzde 75inin
ödenmesi durumunda geriye kalan miktarının terkin edileceği
öngörülmektedir. Alacaklının kamu, borçlunun kamu olduğu bu
durumda; bütçe kanunu, bütçeleme ilkeleri, 5018 sayılı Kamu Mali
Yönetimi ve Kontrol Kanunu, devlet muhasebe sistemi
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Akçay, konuşmanızı tamamlar mısınız
lütfen.
ERKAN AKÇAY
(Devamla)
devlet giderlerinin ödenmesine ilişkin esas ve usuller bir
tarafa itilmektedir. Devleti devlet yapan en önemli ilkelerin başında
devletin kurum ve kurallarıyla bir bütün oluşu, yerleşik,
istikrarlı, adil, eşit, genel ve hukuki uygulamalar
yapmasıdır. Oysa, AKP hükûmetleri döneminde istisnalar kurala,
kurallar istisnaya dönüşmektedir. Hemen hemen bütün mali düzenlemelerde bu
anlayışı görmek mümkündür. Oysa, kamu harcamasına
ilişkin bir ödemenin nasıl yapılacağı kanun ve
yönetmeliklerde bellidir. Hükûmete ve Maliye Bakanlığına
düşen görev, bütçe ödemelerini zamanında ve usulünce yapmaktır.
Muhterem
milletvekilleri, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Akçay.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, ben kanunla ilgili bir usul meselesini dile
getirmek istiyorum.
Başkanlığımız,
bu kanun tasarısının Bütçe Plan Komisyonunda müzakeresini Bütçe
Plan Komisyonu Başkanlığına iade etmiş. Bütçe Plan
Komisyonu Başkanı, bu raporu Komisyonda inceletmeden tekrar
Başkanlığa sunmuştur. Bu, çok önemli bir olay. Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Raporun 34üncü
sayfasında Meclis Başkanımız, Bütçe Plan Komisyonu
Başkanına Ey Başkan, size şu kadar madde gelmiş, siz
ona sekiz madde ve şu kadar geçici madde ilave etmişsiniz. İç
Tüzükün 35inci maddesine göre komisyonlar kendiliğinden kanun teklif
edemezler. Dolayısıyla, bu yaptığınız İç
Tüzüke aykırı bir rapordur. Bu raporu lütfen değerlendirin.
diyor. Bunun üzerine Komisyon Başkanı, bunu Komisyona havale etmesi
gerekirken, Komisyona havale etmeden direkt, tekrar ertesi gün Meclis
Başkanlığına göndermiş. Bu, çok önemli bir usul hatasıdır
efendim. Uygun görürseniz bu konuda bir usul tartışması
yapalım, çünkü bunun benzeri olaylar olacak. Yani, Komisyon
Başkanı, Meclis Başkanını dinlememiş, Komisyona
da götürmemiş. Komisyon Başkanının Meclis Başkanı
tarafından reddedilen bir raporu Komisyona getirip müzakere ettirmeden,
direkt kendi imzasıyla Genel Kurula sunma yetkisi yok efendim.
BAŞKAN
Evet Sayın Genç, anladım.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim?
BAŞKAN -
Konuşmanızı dinledim, cevap vereceğim.
Şimdi,
doğrudur
KAMER GENÇ
(Tunceli) Söz veriyor musunuz efendim?
BAŞKAN Hayır
efendim; ben bir açıklama yapayım, ondan sonra
Zaten burada
söylediklerinizi, aynı şeyi burada da
söyleyeceksiniz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) - Hayır ama, yani tutanaklara da geçsin.
MALİK ECDER
ÖZDEMİR (Sivas) Genişleterek söyleyecek Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Genç, şimdi, ben de aynı kanaatteyim; Başkana
uyuyorum, yani Başkanın vermiş olduğu görüşe
katılıyorum. Ama siz, görüşmeler başladıktan sonra,
bakın bu kadar konuşmacı arkadaşlar
konuşmasını yaptıktan sonra gelip böyle bir şey ileri
sürüyorsunuz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, ben başlangıçta yoktum. Sayın
Başkanım, bu, Başkanlığa karşı da bir
saygısızlık, yani Komisyon Başkanının, Bütçe Plan
Komisyonu Başkanının Başkana karşı bir
saygısızlığıdır. Yani, Başkan bir raporu
Komisyon Başkanına iade ediyor, Komisyon Başkanı Komisyona
götürmeden, bu konuda Komisyonun düşüncesini almadan, tutuyor, raporu
gönderiyor Genel Kurula. Bu olmaz ki efendim. Yani, Meclis Başkanın
bu konuda yetkisi var.
MALİK ECDER
ÖZDEMİR (Sivas) - Sayın
Başkan, ortada bir yanlış varsa yanlışa devam etmenin
bir anlamı var mı? Sayın Gençin söylediklerini dikkate
almanız lazım.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, bence
İsterseniz bu konuda bir usul
tartışması açarsanız
BAŞKAN
Evet, bir müzakere yapalım efendim; beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.11
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 16.30
BAŞKAN
: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP
ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 113üncü
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
220 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet buradalar.
Şimdi
tasarının tümü üzerinde şahsı adına ilk söz, Zonguldak
Milletvekili Sayın Ali Koçala aittir.
Buyurun
Sayın Koçal. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ KOÇAL
(Zonguldak) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, 220 sıra sayılı Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanunda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı üzerine söz
almış bulunuyorum. Şahsım ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanun, bildiğiniz gibi, 21/07/1953 tarihinde kabul
edilerek, 01/01/1954 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kanun, kamu
alacaklarının tahsilini sağlamak üzere genel icra hukukunda yer
alan düzenlemelerin dışında özel icra hukuku hükümlerini de
içermektedir.
Vergi, devletin
gerçek ve tüzel kişilere yüklediği ekonomik yükümlülüktür. Bu, bir
hükûmetin vatandaşlarının rahat yaşaması için gerekli
olan görevlerini yapabilmesi ancak o hükûmetin düzenleyeceği bütçeler
aracılığıyla olabilir. Bu bütçelerin düzenlenmesinde
çeşitli gelirler baş rol oynar. Vatandaşlardan alınan
vergiler, bu gelirlerin başında yer alır.
Genel olarak
teknolojik ve ekonomik alanda meydana gelen gelişmeler günün gereklerine
uyum sağlamak üzere yasalarımızda değişiklik
yapılmasını gerektirebilir. Bu son derecede normaldir tabii.
Ancak, değişiklik yapılırken kanunun temel felsefesini
korumaya, özden uzaklaşmamaya, toplumun tümünü kucaklar ve ekonomik ve
teknolojik alanda meydana gelen gelişmeleri karşılar
olmasına da özen gösterilmesi gerekmektedir.
Uygulanan vergi
politikaları toplumun bütün kesimlerini ilgilendirir. Vergi
politikalarının başarılı sayılabilmesi adalet,
eşitlik, genellik, açıklık, uygunluk, iktisadilik gibi vergileme
ilkelerine uyulması kadar idari ve organizasyona ilişkin tüm
düzenleyici tedbirlerin alınmasına da bağlıdır. Burada
irdelenmesi gereken husus, Hükûmetin uyguladığı vergi
politikalarının vergileme ilkelerine ne kadar uygun olduğudur.
Bugün görüyoruz
ki hep birlikte, vergi konusunda adaleti, eşitliği,
açıklığı sağlayacaklarını taahhüt ederek
işbaşına gelen Hükûmet yetkilileri sözünde
durmamıştır. Asgari ücretten hâlâ vergi alınıyorsa,
dolaylı vergiler vergi gelirlerinin yüzde 70inden fazlasını
oluşturuyorsa, vergi inceleme yetkisi belirli kesimlerin üzerinde silah
olarak kullanılıyorsa, gelir vergisi oranları
düşürülemiyorsa, toplanan vergilerin nereye harcandığı
konusunda insanların kafasında soru işaretleri varsa ve her
geçen gün bu sorular artıyorsa, esnaf vergisini ödeyemediği için
iş yerini kapatıyorsa, Hükûmetin vergi politikalarının
başarılı olduğundan söz edilemez.
Evet, Hükûmetin
vergi konusunda bir başarısı var hem de tarihe geçecek bir
başarısı vardır. Nedir o? Bu başarı da af
çıkarma konusunda bir başarıdır. Bildiğiniz gibi,
Sayın Maliye Bakanı için çıkarılan aflarla bu Hükûmet
tarihe geçmiştir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; maalesef, Hükûmetin
uyguladığı vergi politikaları neticesinde Hükûmet
sınıfta kalmıştır, başarısız
olmuştur ve bu konuda Hükûmetin karnesi bozuktur.
Maliye
Bakanlığının bünyesinde Gelirler Genel Müdürlüğü olarak
örgütlenmiş, son derece başarılı görevlerini yerine
getirmiş yapı bozulmuş, yerine, Gelir İdaresi
Başkanlığı adı altında yeni bir yapı
kurulmuştur bildiğiniz gibi. Kurulan bu yeni yapı
başarılı olamamaktadır. Gelir İdaresi
Başkanlığı merkezde sıkışıp kalmış,
taşrayı kucaklayamayan ve taşradan kopuk bir yapı hâline
gelmiştir. Üzülerek belirtmeliyim ki, Gelir İdaresi
Başkanlığı, tamamen siyasetin etkisi altında
kalmış, âdeta Maliye Bakanının tetikçisi durumuna
getirilmiş ve Sayın Bakan vur deyince vuruyorlar, yok et deyince yok
ediyorlar. Ancak unutulmamalıdır ki, biz, Cumhuriyet Halk Partisi
olarak her şeyi takip ediyoruz, bu durumun da takipçisiyiz ve zamanı
geldiğinde de gereğini yapacağımızdan kimsenin kuşkusu
olmamalıdır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tasarı, 6183 sayılı
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun başta olmak
üzere, Gelir İdaresinin görev alanına giren çeşitli vergi
kanunlarında zaman içerisinde ortaya çıkan çeşitli ihtiyaçlar
veya yargı organlarının verdiği bazı kararlar nedeniyle
hazırlanmıştır. Tasarının çerçeve 5inci
maddesiyle 6183 sayılı Kanuna eklenmesi öngörülen 36/A maddesi yurt
dışı çıkış yasağı kavramını
yurt dışı çıkış tahdidi olarak
değiştirirken, 5683 sayılı Pasaport Kanununun
belirsizliklerle dolu hükmüne kıyasla daha açık ve belirli bir
çerçeve çizmiştir. Ayrıca, tahdide ilişkin
sınırlamalar yürütme organının takdirine
bırakılmamış ve büyük ölçüde yasada belirlenmiştir.
Ancak, yapılan düzenlemenin, bütün açıklığına
rağmen, Anayasa Mahkemesinin iptal kararının yurt
dışına çıkışla ilgili vergi
alacağının tahsilinin zorunluluğu veya
olanaksızlığı arasındaki bağın
varlığının aranması yönündeki gerekçesinin tamamen
karşılandığını söylemek de mümkün değildir.
Tasarının
8inci maddesiyle Gelir Vergisi Kanununa geçici bir madde eklenerek sporculara
yapılan ücret ödemelerine ilişkin gelir vergisi oranlarında
düzenleme yapılmaktadır. Düzenlemeyle sporculara yapılan ücret
ödemelerine ilişkin gelir vergisi oranları lig usulüne tabi olan ve
olmayan spor dalları itibarıyla gruplandırılmaktadır.
Vergi oranlarında farklılaştırılmış bu
uygulama sporcunun mali gücüne göre değil, ligdeki konumuna göre vergi
ödenmesini gerektirecektir. Bu şekildeki düzenlemeyi vergi adaleti ilkesi
ve mali güç kavramı bağlamında doğru bulmuyoruz.
Diğer
taraftan millî takımda görev yapan teknik direktör ve antrenörlere
yapılan ödemeler ile millî sporculara uluslararası müsabakalara
katılması karşılığında yapılan
ödemelerde yüzde 5 oranında gelir vergisine tabi tutulacaklarını
biliyoruz. Eğer amaç burada sporcularımızın
uluslararası müsabakalarda başarı elde etmesini teşvik
etmekse, Gelir Vergisi Kanununun Teşvik, İkramiye ve
Mükâfatları başlıklı 29uncu maddesinde düzenleme yapılarak
bu ödemelerin tamamen gelir vergisinden istisnası sağlanabilirdi.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının 19uncu maddesi
ile de Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli 1 sayılı Liste yeniden
düzenlenmektedir bildiğiniz gibi. Liste yeniden düzenlenirken benzin ve
motorin türlerinin özel tüketim vergisinde artış
yapılmaktadır. Buna göre 1 sayılı Listeye ekli A cetvelinde
yer alan ürünlerin özel tüketim vergisinde benzin türleri için litre
itibarıyla 1,5 yeni kuruş, motorin türleri için ise litre
itibarıyla 1 yeni kuruş artış yapılmaktadır.
Artışın gerekçesi 2/11/2007 tarihli ve 5706 sayılı
İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Hakkında Kanun'un
gerektirdiği harcamalara kaynak sağlanması olarak
açıklanmıştır. Ancak tasarıda artırıma konu
olan vergi tutarının uygulama süresi konusunda bir hüküm yoktur. Bu
da uygulamanın bir tarihle bağlı olmayıp
sınırsız olduğunu ve Avrupa Kültür Başkenti Projesine
kaynak sağlama amacının samimi olmadığını
göstermektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan bu
tasarının yasalaşması hâlinde, dolaylı vergilerin
toplam vergi gelirleri içindeki var olan
ağırlığını daha da
artıracağını, vergi sistemindeki adaletsiz
yapının biraz daha bozulacağını ifade ederek sözlerimi
tamamlıyor, yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Koçal.
Tasarının
tümü üzerinde ikinci söz Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhana aittir.
Buyurun
Sayın Ayhan. (MHP sıralarından alkışlar)
EMİN HALUK
AYHAN (Denizli) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
görüşülmekte olan 220 sıra sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısına ilişkin görüşlerimi açıklamak üzere söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
6183
sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun,
devletin kamu alacağını tahsil edebilmesine imkân tanıyan
ve devleti birçok noktada kamu alacağının tahsili konusunda
güçlü kılan bir kanundur. Bu sebeple, ilgili kanun hakkında
yapılacak değişikliklerin çok iyi irdelenmesi, yapılacak
değişikliklerin fayda-maliyet analizlerinin çok iyi
yapılması gerekmektedir. Bu analizler yapılırken, Kanuna
aykırı hareket edecek iyi niyetli olmayan kişilerin
yapacağı davranışların kamuyu nasıl etkileyeceğine
dair öngörüler de gerekmektedir.
Temel olarak, bu
tasarıda, Hükûmetin son zamanlarda getirdiği hemen hemen tüm
tasarılarda olduğu gibi, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve
Kontrol Kanunu, devlet muhasebe sistemi, devlet giderlerinin ödenmesine
ilişkin esas ve usuller bir tarafa itilmeye gayret gösterilmektedir.
Tasarının
2nci maddesiyle Takibata selahiyetli tahsil dairesince, bu madde
kapsamında getirilen zorunluluğa rağmen borcun
olmadığına dair belgeyi aramaksızın işlem tesis
eden kurum ve kuruluşlara iki bin Yeni Türk Lirası idari para
cezası verilir. hükmü getirilmiştir. Söz konusu borcun
olmadığına ilişkin belgeyi tanzim eden kurum ve
kuruluşlardaki ilgili personele kusurları oranında idari para
cezasının yanında, adli para cezası da uygulanmalıdır.
Zira, kamuya milyonlarca YTL borcu olan bir mükellef, 2 bin YTL idari para
cezasını karşılamak suretiyle, borcun
olmadığına dair belgeyi temin edebilecektir.
Tasarının
3üncü maddesiyle, kötü niyetli kişilerin ortaklıktaki
payını devrederek kamu alacağından kurtulması
engellenmeye çalışılmaktadır. Ancak, burada, devralan ve
devreden yönünden müteselsilen sorumluluk getirilmiştir. Hem tasarıda
maddenin getiriliş gerekçesine uygun olması hem de hakkaniyet
ilkesine uyulması açısından devir sözleşmesinde yer almayan
ve devir tarihinde devralanın öngörmediği veya öngöremediği,
dolayısıyla devir sözleşmesinde yer almayan hususlar
açısından devir tarihine kadar vuku bulmuş olaylar sebebiyle
oluşacak amme borcu için sadece devredenin sorumlu tutulması, devir
tarihinden itibaren oluşacak amme borçları için sadece
devralanın sorumlu tutulması, ayrıca, devir tarihine kadar olan
olaylar sebebiyle oluşmuş ve devir sözleşmesine konu olmuş
amme borçları açısından da taraflar arasında yapılacak
devir sözleşmesindeki hükümlere göre sorumluluğun belirlenmesi
gerekir.
Tasarının
4üncü maddesiyle, şirket hisselerini devreden ortaklara getirilen
müteselsil sorumluluğun benzeri, eski kanuni temsilcilerle, teşekkülü
yeni idare edenlere de getirilmektedir. Daha önce yapılan açıklamalar
bu değişiklik için de geçerlidir. Ancak, burada dikkat edilmesi
gereken husus, herhangi bir teşekkülde bir kanuni temsilcinin veya
teşekkülü idare edenlerin kanuna aykırı hareket etmesi sebebiyle
bu kişilerin teşekküldeki görevlerinden ayrılmasından sonra
doğacak amme alacağından, yani yeni idarecilerin de müteselsilen
sorumlu olacağıdır. Bu, ülkemiz ticari yaşamının
ayrılmaz bir parçası olan teşekküllerin kanuni temsilcilerini ve
idarecilerini gereksiz ve yersiz bir sorumluluk altına sokacaktır, ki
bu husus kamu vicdanına da aykırıdır. Zira, teşekkülü
idare edenler kendilerinden önce vuku bulmuş olan kanuna aykırı
hareketlerden dolayı hiç de suçları olmadığı hâlde
cezalandırılmış olacaklardır.
Tasarının
5inci maddesiyle yurt dışı çıkış
yasağına ilişkin düzenleme yapılmakta ve yurt
dışı çıkış yasağı 100 bin YTLnin üzerindeki
ve teminat altına alınmamış amme borcu bulunan mükellefler
için getirilmiştir. Bakanlar Kuruluna bu tutarı 10 katına kadar
artırmaya yetki verilmiştir.
Tasarının
6ncı maddesiyle amme borçlusunun 50 bin YTLye kadar borcunun tecilinde
teminat aranmaması uygulaması getirilmesi, orta hâlli mükellefler
açısından tecilden yararlanmayı mümkün kılmaktadır.
Ancak, 50 bin YTLyi geçen alacaklar için de aşan kısmın
yarısı tutarında teminat aranmayacağının
öngörülmesi, bu tutarın 10 katına kadar artırılması
konusunda Bakanlar Kuruluna yetki verilmesi amme alacağının
teminatsız bırakılması sonucunu doğurabilecektir.
Ayrıca, tecilin geçerli olabilmesi için gerekli olan teminat
şartının esnetilmesi yerinde olmakla birlikte, tecil
müessesesinin kötü niyetli şahıslar tarafından amacı
dışında kullanılmasının önüne geçilmesi için
düzenlemeler yapılmalıdır. Örneğin, satışı
her an mümkün olabilecek vasıfta bir gayrimenkulü hacizli bulunan borçlu
mükellef bu satışı engellemek için tecil talebinde bulunuyor ve
doğal olarak satış işleminden vazgeçiliyor, tecili ihlal
etmesi üzerine gayrimenkul tekrar satışa çıkarılıyor,
satışla ilgili işlemler baştan itibaren tekrarlanıyor
ve tam satış aşamasında mükellef tekrar tecil talebinde
bulunabiliyor. Burada şu husus akla gelebilir: Her tecil talebinin kabul
edilmesi mecburiyeti yoktur, talep kabul edilmezse sorun halledilmiş
olur. denilebilir ancak uygulamada idarenin güçlendirilmesine yönelik
düzenlemeler yapılmazsa bunun üstesinden gelinemeyecektir
Tasarının
8inci maddesiyle Gelir Vergisi Kanununa eklenen geçici 72nci maddede, teknik
direktör, antrenör ve sporculara yapılan ücret ve ücret ödemelerinden lig
tasnifine göre yüzde 15, yüzde 10 ve yüzde 5 oranlarında gelir vergisi
tevkifatı yapılması öngörülmektedir. Gelir Vergisi Kanununun
94üncü maddesinde gelir vergisi tevkifatıyla ilgili düzenleme
vardır. Bu maddede gelir grupları itibarıyla farklı
oranlara yer verilmiştir. Madde başlığı Vergi
Tevkifatı ve Muhtasar Beyannamedir. Söz konusu maddeyle değişik
kazançların kaynakta vergilenmesini sağlamak için düzenleme
yapılmıştır. Söz konusu maddede mükellefler
açısından muafiyet veya gelir çeşitleri açısından
istisnalar getirilmemektedir. Kısacası, vergi tevkifatında amaç
kaynakta vergilemektir. Yapılan düzenlemede ise lig tasnifine göre yüzde
15, yüzde 10 ve yüzde 5 oranlarında gelir vergisi tevkifatı
yapılması öngörülmektedir. Bir başka anlatımla, lige göre
farklı oranlar uygulanarak sporculara bir çeşit muafiyet
tanınmaktadır. Yapılacak tevkifat nihai vergilemedir ancak önceden
ifade edildiği gibi vergi tevkifatının düzenlendiği madde, esas
itibarıyla, kaynakta vergilemenin düzenlendiği maddedir. Geçici
maddeyle tasarının 8inci maddesinin yer aldığı
şekilde bir düzenleme yapmak gelir vergisi mantığına
uymayacaktır. Ayrıca, bu hükümler, Anayasada ifadesini bulan
eşitlik ilkesine aykırıdır. Yine, herkesin mali gücüne göre
vergi ödemesini Anayasa öngörmektedir.
Bu kapsamda,
gelir vergisinde ücretler açısından artan oranlı bir tarife yer
almaktadır. Yapılan düzenlemeyle, bu liglerdeki sporcular
açısından diğer vatandaşlara göre farklı oranlar
belirlenmektedir. Getirilen düzenleme vergileme ilkelerine
aykırıdır. Toplumdaki adalet duygusunu zedeleyici nitelikte olup
vatandaşın devletine karşı olan güven duygusunu sarsacak
niteliktedir. Yapılan düzenlemeyle vergi sistemi daha da
bozulmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN
Konuşmanızı tamamlar mısınız Sayın Ayhan.
Buyurun.
EMİN HALUK
AYHAN (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Çerçeve 15inci
maddeyle de, Toplu Konut Kanununa eklenmesi düşünülen ek 12nci maddeyle
de Toplu Konut İdaresinin Damga Vergisi ve Harçlar Kanununun
uygulanması yönünden özel bütçeli kuruluşlar gibi
değerlendirilmesi öngörüldüğünde, böyle bir uygulamanın
özellikle son günlerde çok büyük sıkıntıda olan sektörün özel
sektör aktörlerinin bir haksız rekabetle karşı karşıya
kalması gibi bir durum ortaya
çıkacağından uygun görülmesi düşünülmemelidir.
Bir diğer
konu ise Hükûmetin sürekli olarak dolaylı vergileri artırma yoluyla vergilemede
adaletten vazgeçtiğini ortaya koymaktadır. Tasarının
19uncu maddesiyle de böyle bir uygulama getirilmektedir.
Kuşkusuz,
belirli dönemlerde ortaya çıkabilecek bu gelişmeler sonucunda
oluşan ihtiyaçlar ve hukuki zorunluluklar yasalarda değişiklikler
gündeme getirebilir. Ancak tasarıların kolay anlaşılabilir,
kolay uygulanabilir ve toplum vicdanında kabul edilebilir olması
gerekir.
Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Ayhan.
Sayın
milletvekilleri soru-cevap işlemine başlıyoruz.
İlk soru
Sayın Paksoya ait.
Buyurun
Sayın Paksoy.
MEHMET AKİF
PAKSOY (Kahramanmaraş) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakanım, 2008 yılında uygulamaya konulan asgari geçim indirimi
uygulamasıyla özel sektörde çalışan işçiler mağdur
edilmişlerdir. İlim olan Kahramanmaraşta tekstil sektöründe
çalışan 25 bin civarındaki işçiler asgari ücretten
maaş almaktadırlar, ancak yılbaşından itibaren asgari
geçim indiriminden yararlanamamaktadırlar. İşçi başına
50 YTL civarında ek bir ücret alacak olan bu çalışanların
mağduriyetini nasıl önlemeyi düşünüyorsunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Paksoy.
Sayın
Tankut...
YILMAZ TANKUT
(Adana) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım, kamunun üniversite ve diğer hastanelere yeşil kart
uygulamalarından kaynaklanan toplam borç miktarı nedir? Bu
tasarıyla üniversite hastanelerinin yeşil karttan dolayı biriken
alacaklarının yüzde 15inin, belediyelerin ise borçlarının
yüzde 25inin terkini öngörülmektedir. Bu uygulama doğru olacak
mıdır? İki kamu kurumu arasındaki bu oransal
farklılık bir adaletsizlik değil midir? Başka bir ifadeyle,
alacaklının ve borçlunun kamu olduğu bu durumda, kamunun kendi
alacağı ve borcu için yasayla belirli bölümlerinden vazgeçmesi,
başta Bütçe Kanunu olmak üzere diğer ilgili kanunların ilke ve
kaideleriyle çelişmeyecek midir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Tankut.
Sayın
Işık...
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, 22 Temmuz 2007 genel seçimleri öncesinde 2008 yılı
Temmuz ayı sonuna kadar bir yıl süreyle ertelenen çiftçi
borçları, Orta Anadolu bölgemiz başta olmak üzere, ülkemizin
çoğu bölgesinde tahıl hasadının ancak ağustos ayı
sonunda tamamlanabilmesi nedeniyle pratikte ödenemez duruma gelmiştir. Bu
nedenle, söz konusu çiftçi borçlarının kolay tahsil edilebilmesi için
ağustos ya da eylül ayı sonuna kadar ertelenmesi konusunda
Hükûmetinizce bir düzenleme yapılması düşünülmekte midir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Işık.
Sayın
Şandır
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım, ben usul
tartışması açmak üzere söz istemiştim, bir sorum
bulunmamaktadır.
BAŞKAN
Talebiniz zaten var burada Sayın Şandır.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Tamam, yazılı da gönderdim efendim.
BAŞKAN
Sayın Enöz
MUSTAFA ENÖZ
(Manisa) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Devlet,
vatandaşından alacağı vergilerden, zamanında
ödenmediği takdirde, Vergi Usul Kanununa göre gecikme faizi
almaktadır. Ancak vatandaşın kamudan alacaklarında,
örneğin çiftçilerimizin alacağı prim desteklerinde
zamanında ödemeler yapılmıyor, hatta aradan bir yıl
geçmesine rağmen ödenmiyor. Ödenmemiş primlere gecikme faizi vermemiz
gerekmiyor mu? Bu konuda bir çalışma yapmayı düşünüyor
musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Enöz.
Sayın
Öztürk
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Aracılığınızla
sormak istiyorum: Görüşmekte olduğumuz kanun
tasarısının merkezî yönetim bütçesine muhtemel net yükü ne kadar
olacaktır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Öztürk.
Sayın
Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakan,
gerek insan gerekse yük taşımacılığıyla
uğraşan otobüs, taksi ve kamyon işletmecileri ya da sahipleri
Maliyeye olan değişik borçları nedeniyle zamanında fennî
muayenelerini yaptıramadıkları için trafikte cezalı duruma
düşmekte ve çoğu kez de araçları bağlanarak zor durumda
kalmaktadırlar. Bu sorunun çözülmesi için Maliye borçlarıyla teknik
muayene işlemleri birbirinden ayrılabilir mi? Bu konuda bir idari
düzenleme yapılması düşünülmekte midir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Işık.
Sayın
Bakanım, sorular tamamlandı, cevaplayacak mısınız
efendim?
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Takdir edersiniz
ki bu soruların hemen hemen tamamına yazılı cevap vermek
durumundayız. Dolayısıyla, sadece bir konuda
Bu kanun
tasarısında, asgari geçim indirimi yönünden hâlen teşvik
kapsamında çalışan işçiler lehinde düzenleme
yapılmaktadır.
Diğer
sorular için yazılı cevap vereceğiz.
BAŞKAN
Tamam mısınız efendim?
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Tamam efendim.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Ancak, bir önceki
oturumda Sayın Kamer Genç ve Sayın Mehmet Şandırın
dile getirdiği hususları değerlendirdim. Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı, Plan ve Bütçe Komisyonu tarafından
hazırlanan rapor ve metni inceleyerek, havale edilen tasarıda yer almayan
kanunlarda değişiklik yapan yeni maddeler eklenmesi ve bir çerçeve
maddeyle birden fazla kanunda veya maddede değişiklik
yapılması nedeniyle, yeniden değerlendirilmek üzere
dosyasıyla birlikte Komisyona geri göndermiştir. Komisyon,
Başkanlıkça yapılan bu uyarıya rağmen bir usul
hatası yapmadığını ileri sürerek raporun Genel Kurulun
onayına sunulmasını istemiştir.
İç Tüzükte
Başkanın bu konudaki yetkisine ilişkin açık bir hüküm
bulunmamaktadır ve bugüne kadar yapılan uygulamalar
incelendiğinde, Meclis Başkanının İç Tüzüke uygun
olmayan raporlara ilişkin olarak komisyonu uyarma dışında
bir yetkisinin olmadığı görülmektedir.
Komisyon
raporunun görüşülmeyeceğine ilişkin itirazın
görüşmeler daha başlamadan yapılması gerekirdi. Ancak,
şu anda tasarının maddelerine geçilemeyeceğine dair bir
itiraz geldiğinden bu konuda bir usul tartışması
açıyorum.
Lehte ve aleyhte
2 kişiye söz vereceğim ve görüşme sonunda gerekirse Genel
Kurulun oyuna başvuracağım.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Aleyhte Sayın Başkan.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Aleyhte.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Lehinde.
NİHAT ERGÜN
(Kocaeli) Lehinde efendim.
BAŞKAN
Yazılmış efendim. Burada var isimleriniz, ikinizin de ismi var
efendim.
Lehte ilk söz,
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşa ait.
Buyurun
Sayın Elitaş. (AK Parti sıralarından alkışlar)
VI.-
USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.-
Komisyonlarda tasarı metninde olmayan konuların
görüşülemeyeceği ve yeni maddeler ihdas edilemeyeceği
gerekçesiyle, Plan ve Bütçe Komisyonuna iade edilen tasarının,
yeniden müzakere edilmeden Genel Kurula indirilmesinin İç Tüzüke
aykırı olup olmadığı hakkında
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Başkanlığımızın
biraz önce konuyla ilgili yaptığı açıklamaya AK Parti Grubu
olarak katılıyoruz. Çünkü, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanımız,
Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığına 29 Nisan 2008
tarihinde gönderdiği yazılı gerekçede iki unsuru dile getiriyor.
Birinci unsur,
İç Tüzükün 35inci maddesine atıf yaparak komisyonların
herhangi bir şekilde kanun teklifi verme yetkisinin olmadığını
ifade eden bir unsur.
İkinci unsur
ise, Sayın Başkanlığın son fıkradan önceki
paragrafta ifade ettiği, bir madde üzerinde çok çeşitli maddelerin
ihdas edilmesinin aslında bunun bir çerçeve madde olarak
değerlendirilemeyeceğini, Genel Kurulda tek tek maddeler hâlinde
görüşüleceği şeklinde bir durumu ifade etmektedir. Burada,
Başkanlığın Plan ve Bütçe Komisyonu
Başkanlığına bu konuyla ilgili çekincelerini ifade ederken,
aslında, İç Tüzükteki 35inci maddeye dayanarak komisyonların
kanun teklifi veremeyeceği şeklindeki düşüncelerini ifade
etmişler. Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığı da Meclis
Başkanlığına, hemen ertesi gün, bu konunun daha önceki
yapılan uygulamalar çerçevesinde değerlendirildiğini, bu esasla
Komisyonlarının yaptıkları icraatlarının
doğru olduğunu ifade eden görüşlerini beyan etmişler.
Nitekim, biz bu sıralama içerisinde aldığımızda,
Danışma Kurulu önerisiyle, açıkçası, bu kanun
tasarısını ön sıralara getirmek çerçevesinde Türkiye Büyük
Millet Meclisinin gruplarının irade beyanları Genel Kurulda
oylanarak kabul edilmişti.
Değerli
arkadaşlar, esas itibarıyla baktığımızda, İç
Tüzükün 35inci maddesinde özel bir durum ortaya çıkarılıyor.
Nitekim, İnsan Hakları Komisyonu, İçişleri, Dilekçe
Komisyonu gibi komisyonlarımızın kanun teklifi verme
arzularıyla ilgili Meclis Başkanlığına sundukları
bir gerekçeleri var, görüşleri var. Burada ifade edilen,
komisyonların kendi başlarına, komisyon namı, adı
altında kanun teklifi yapamayacaklarını düzenleyen bir durum söz
konusu. Bakın, 35inci maddenin ikinci fıkrası Ancak,
komisyonlar, 92nci maddedeki özel durum dışında kanun teklif
edemezler, kendilerine havale edilenler dışında kalan
işlerle uğraşamazlar, Başkanlık Divanının
kararı olmaksızın Genel Kurul çalışma saatleri içinde
toplanamazlar. şeklinde bir düzenlemeyi getiriyor. Birinci fıkra da,
komisyonun kanun tasarı veya tekliflerine, birbirine benzer olduğunu
ifade ettiği kanun teklifleri veya tasarılarını
birleştirerek ya da önergeyle, milletvekili
arkadaşlarımızın, bu kanun tasarı ve tekliflerine
ilave maddeler ihdas etmesine imkân veriyor. Burada, komisyondaki ilave edilen
maddeler komisyon tarafından verilmiş kanun teklifleri olarak
değerlendirmek yerine, komisyon üyesi milletvekili
arkadaşlarımızın yaptığı değerlendirme
olarak dikkate alınmasının daha uygun olduğu kanaatindeyim.
İç Tüzükün
92nci maddesine yapılan atıf özel bir düzenleme, Beşinci
Kısım, Özel Hükümler diye geçiyor. Ölüm cezalarının yerine
getirilmesine dair kanun tasarıları ile genel veya özel af
ilanını içeren kanun tasarı veya tekliflerini düzenleyen bir
kısım. Burada, Adalet Komisyonu ile ilgili yapılan bir düzenleme
var. Sadece özel durumu ortaya koyan bir düzenlemedir diye düşünüyorum.
Başkanlığımızın
bugüne kadarki yaptığı uygulamalarının uygun
olduğunu ifade ediyorum.
Yalnız, bu
arada, biraz önce aldığımız haber çerçevesinde, Cumhuriyet
Halk Partisi Gençlik Kolları Genel Sekreteri Ersin
Çıldırın bir kaza sonucu hayatını kaybettiğini
duyduk. Kendisine ve ailesine, tüm camiasına başsağlığı
temenni ediyor, sabırlar diliyoruz. (AK Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Elitaş.
Aleyhte, Mersin
Milletvekili Sayın Mehmet Şandır.
Sayın
Şandır, buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum.
Ben de sözlerime,
Cumhuriyet Halk Partisinin bu acı kaybının
acısını paylaşarak ve başsağlığı
dileyerek başlıyorum.
Değerli
Başkanım, zannediyorum, tartıştığımız
usul tartışmasının konusu vatandaşlarımız
tarafından, bizi izleyen vatandaşlar tarafından çok açık,
net bilinmiyor, önce onu ifade etmek lazım.
Ülkemiz
açısından çok önemli bir kanun tasarısını
görüşüyoruz. Özellikle güvenlik açısından Maliye
Bakanlığımızın önem verdiği değerli bir
kanun görüşülüyor. Bu kanun Türkiye Büyük Millet Meclisine bundan yaklaşık
iki ay önce gelmiş. Komisyon da 28 Nisan 2008 tarihinde
görüşmelerini, çalışmalarını tamamlayarak raporunu
Türkiye Büyük Millet Meclisine sunmuş. Dolayısıyla o günden bu
yana yaklaşık, işte komisyondan bu yana bir ay, Hükûmetin
tasarıyı Meclise gönderdiğinden bu yana daha uzun bir süre
geçmiş. Bu kadar önemli bir kanun, aciliyeti olan bir kanunda bu gecikme
öncelikle Hükûmetin ve Hükûmet partisinin, AKP İktidarının,
Meclis çoğunluğunun yönetiminin sorumluluğudur.
Bugün, bu önemli
ve acil kanunun görüşülmesinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanının Komisyona yazdığı bir
yazının üzerine bir tartışma yapıyoruz. Sayın AKP
Grup Başkan Vekilinin söylediği hususu kabul etmek mümkün değil
yani burasının teamül oluşturmak gibi bir yetkisi yok.
Burası komisyonlardan geçen kanun tasarı ve tekliflerini usulüne
uygun kanunlaştırmak, sonrasında onaylanarak
kanunlaştırmak gibi bir görevi bulunmaktadır. Türkiye eğer
kurumlar ve kurallar ülkesiyse, Türkiye bir hukuk devleti ise kendi elimizle
tanzim ettiğimiz kuralları arkadan dolanarak, öyle teamüller
diyerek, aciliyet diyerek, Ben yaptım oldu. diyerek bozmamız
olmaz, o zaman adı hukuk devleti olmaz.
Şimdi,
bakınız, meselenin özü şu: Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığına
bir yazı yazıyor 28 Nisan 2008 tarihinde, diyor ki: Hükûmetten gelen
tasarı metninde olmayan dokuz madde ve on geçici madde ilave
etmişsiniz, ihdas etmişsiniz. Bu olmaz çünkü İç Tüzükün 35inci
maddesine göre komisyonlar kanun teklifi veremezler, kendilerine -burada
işte, 35inci maddeyi okursak- gelen metnin dışında bir
konuyu görüşemezler, havale edilenler dışında kalan
işlerle uğraşamazlar. Başka şeyler de söylüyor Meclis
Başkanı: Kanun tekniğine göre siz, bu çerçeve kanun içerisinde
aynı madde altında farklı kanunlarda değişiklik
yapmayı bir madde olarak buraya getiremezsiniz.
Söylenmesi
gereken şu: Sayın Komisyon, Hükûmetten gelen tasarıda
değiştirilmek istenen kanunların dışında
başka kanunlarda da değişiklik yaparak
maddeleştirmiştir. Bu, bir anlamda kanun teklifidir. Bunu
milletvekillerinin teklif etmesi önemli değil. Bu, komisyon raporuyla
şekillenmiştir ve Genel Kurulda görüşülmeye getirilmiştir.
Dolayısıyla, İç Tüzükün 35inci maddesine göre komisyonların
kanun teklifi veremeyecekleri ve kendilerine havale edilen metnin
dışında madde ihdas edemeyecekleri, şekil ihdas
edemeyeceklerine dair kanun maddesi
İç Tüzük bir
kanundur. Kendi elimizle koyduğumuz kuralı yine kendi elimizle
bozarak burayı güvenilir, inanılır bir Meclis olarak topluma
sunma imkânımız olmaz değerli arkadaşlar. İstersek
biz yaparız. veya Bir defa ihlal etmekle bir şey olmaz.
mantığı bu Meclisin güvenilirliğini, bu Meclisin
hukukiliğini, hatta hukuki meşruiyetini
tartışılır hâle getirecektir.
Değerli
milletvekilleri, bakınız, bu söylediklerimizin cevabını
Komisyon Başkanı veriyor. Sayın Komisyon Başkanı
29/04/2008 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisine yazdığı
cevabında şöyle söylüyor, diyor ki: Komisyonumuz da ülkemizin son
derece önemli sorunlarının çözülmesi konusunda ihtiyaç duyduğu
diğer düzenlemeleri de tasarıya eklemiştir. Var mı böyle
bir imkân arkadaşlar?
OKTAY VURAL
(İzmir) Kim yahu? Kendi başına yetkiyi nasıl alıyor
yahu?
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) O zaman hükûmete ne gerek var? Komisyonumuz, ülkemizin ihtiyacı
diye gördüğü konularda kanun tekliflerini hazırlasın, rapora
bağlasın, Meclis Başkanı da bunu Genel Kurula indirmek
mecburiyetinde kalsın. İç Tüzükün 35inci maddesi orada duruyor. O
diyor ki: Komisyonlar kanun teklifi veremez, kendilerine havale edilenin
dışında bir başka konuyu görüşemez. Yanlış
olmuştur. Değerli arkadaşlar, yanlış,
yanlıştır. Acele etmek her zaman faydalı olmaz. Bu Meclisin
seviyesini, bu Meclisin gerçekten güvenilirliğini her şeyden önce hep
birlikte korumak mecburiyetindeyiz.
Biz, bu kanun
görüşülmesin istemiyoruz. Onun için, kanun görüşmelerine
başlarken usul tartışması bu sebeple açmadık. Bu kanun
görüşülsün. Bu kanunun acil maddelerinde, Komisyon, şimdi talebimiz
doğrultusunda, İç Tüzükün 88inci maddesine göre tasarıyı
geri çeksin, kanunun acil maddelerini yeni bir paket yapıp getirsinler,
bekleyelim, onu görüşelim. Bunun pratiği var. Ama bence burada çok
tehlikeli bir kapı aralıyorsunuz. Bu teamül değil. Bunun
örneği yok. Kanun tasarı ve teklifinde değiştirilmesi istenen
kanuna, komisyon değiştirilmesi istenen maddenin
dışında diğer maddelerde de değişiklik yapabilir;
buna itiraz yok ama kanun tasarısında olmayan bir kanunda,
değiştirilmesi istenmeyen bir kanunda komisyon değişiklik
yapamaz, madde ihdas edemez. Bu İç Tüzükte bu mümkün değil. Biz
yaptık, oldu derseniz, o ayrı bir fasıl, onu konuşmuyoruz.
Ama gerçekten burada yaptığımız hadise faydalı olsun,
ülkeye faydalı olsun, hukuki olsun, meşru olsun diyorsanız, bu
yapılan yanlıştır.
Düzeltilmesi
mümkün müdür? Bize göre düzeltilmesi mümkündür. 88e göre Komisyon veya Hükûmet
tasarıyı çeker, yeni ihdas edilen maddeleri ayıklar, Hükûmetin
gönderdiği tasarıyla gelen ve bu konuda yapılan
değişiklikleri olduğu gibi buraya getirir -yeni bir rapora da
gerek yoktur- onu görüşürüz ve bugün kanunlaştırırız
ama usulüne uygun bir iş yapmış oluruz.
Değerli
milletvekilleri, zannediyorum hepimizin ortak paydası, Türkiyemizin hukuk
devleti olma niteliğini korumaktır. Hukukun güvencesinde, hukukun
adalet duygusunda bu ülke insanları iradelerini, siyaseten Türkiye Büyük
Millet Meclisine emanet etmişlerdir. Türkiye Büyük Millet Meclisini de
yetkili kılmışlar; istediği kuralı koymak,
istediği kanunu çıkartmak gibi bir de yetki vermişler. Elinizi
tutan yok. Çıkarttığınız kanuna, o kanunların
çıkartılmasının usulünü belirleyen İç Tüzüke
uymazsanız bir anlamda Anayasaya da uymamış olursunuz. Çünkü bu
İç Tüzük Anayasanın teminatı altında. Uymazsanız,
sizin yaptığınız işe, toplumun, insanın güven
duyması, hatta kurumların güven duyması mümkün olmaz. Bu sebeple
gelin, bir yanlış yapılmıştır, bu
yanlıştan geri dönülmeyi birlikte yapalım.
Sayın
Elitaşın söylediği Meclis Başkanı, Komisyon
Başkanının yazısına itiraz etmemiş, bu raporu
Genel Kurula indirmiştir, dolayısıyla Meclis Başkanı
da katılmıştır. demek de yanlıştır. Çünkü
Meclis Başkanının, denetlemenin ötesinde, komisyonlar üzerinde
bir yaptırım gücü bulunmamaktadır. Şimdi, göz göre göre bir
yanlışı, Meclis Başkanını da meselenin içerisine
çekerek burada teamül hâline getirmemiz, bundan sonra çok daha tehlikeli ve
sıkıntılı bir kapıyı da aralayacaktır;
yaptığınız, yaptığımız, birlikte
yaptığımız her şey endişeyle, acabayla karşılanacaktır.
Buna hakkınız yok, bu doğru değil, bu faydalı
değil.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) Geliniz, yol yakınken, pratiği var. Tekrar
diyoruz: 88e göre, Hükûmet veya Komisyon tasarıyı çeker, aciliyeti
olan değişiklikleri bir paket hâlinde yeniden Genel Kurula getirir,
biz de burada bekleriz ve bu kanunu tekrar görüşerek usulüne uygun,
İç Tüzüke uygun, ihtiyaca cevap verecek şekilde tamamlarız.
Ha, diğer
değişiklikler gerekli midir? Gerekliyse yeniden düzenlenir bir kanun
teklifi veya bir kanun tasarısı olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi
gecenin 23.00üne kadar çalışıyor, yine çalışır,
yine bitirir. Ama usulüne uygun, hukuka uygun çalışmayı bana
göre burada başarmak mecburiyetindeyiz.
Bu düşünce
ve duygularla hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Aleyhinde ikinci
söz Sayın Kamer Gençe ait.
Buyurun efendim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşmekte olduğumuz bu 220 sıra sayılı Yasa
Tasarısı -tasarı mıdır teklif midir, ne olduğu da
belli değil- müzakeresi Bütçe Plan Komisyonunda çok istisnai bir sisteme
tabi tutulmuş. Komisyon kendisine havale edilen hükûmet
tasarısının
Milletvekillerinin tasarısı yok. Yani
biraz önce AKP adına konuşan Mustafa Elitaş dedi ki: Efendim,
başka arkadaşlarımız önerge vermiş. Yok öyle bir
şey. Çünkü Komisyon Başkanı Komisyonumuzda tasarıya
eklenen maddeler kanun teklifi niteliğinde değildir. diyor. Yani
Komisyon üyeleri, Komisyonda müzakere ederken İşte, böyle bir
ihtiyaç da hissedilmiştir, buna bir teklif verelim. şeklinde bir
şey yok.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, İç Tüzük Meclisimizin
anayasasıdır. Meclisin bu İç Tüzük hükümlerine uygun olarak
çalışması gerekir. İç Tüzükümüzün 35inci maddesinde der
ki: Komisyonlar kendilerine havale edilenler dışında kalan
işlerle uğraşamazlar., Tasarı veya tekliflerini aynen
veya değiştirerek kabul edebilirler., Birbirleriyle irtibatlı
gördüklerini de birleştirebilirler.
Bütçe Plan
Komisyonu veya herhangi bir komisyon, bir hükûmet tasarısı var veya
üç dört tane de o konularla ilgili milletvekillerinin teklifleri var;
bunları toplar, birleştirir ve bir metin hâline getirebilir. Ama ne
milletvekillerinin teklifi var ne de hükûmetin teklifi var, kendisine
gelmiş üç maddelik, beş maddelik bir kanun teklifi
dışında on tane, yirmi tane madde ilave edemez.
Bunun anlamı
şu değerli milletvekilleri: Şimdi, bütçe dengesi var yani siz
Özellikle, bu Plan ve Bütçe Komisyonunu ilgilendiriyor ve Maliye
Bakanlığını ilgilendiriyor. Ben soruyorum şimdi:
Maliye Bakanı nasıl buna müdahale etmiyor?
Şimdi,
değerli milletvekilleri, bu kanunla, devlet bütçesine getirilen öyle ek
yükler var ki, getirilen öyle gelir kayıpları var, maliyeye getirilen
yeni külfetler var. Bütçe dengesi ortadan kalkıyor. Yani bu
kanunların, böyle önceden teklif edilmesi, hükûmet teklifi değilse,
planlamadan soracak komisyonlar, Hükûmet soracak, Sayıştay denetimi
olacak yani bu aslında mevcut hukuk sistemimize uygun mudur değil
midir; ayrıca da bütçe dengesini sarsıyor mu sarsmıyor mu?
Maliyenin bu konuda görüşü olacak. Bunların alınması devlet
bütçesinin sağlıklı olarak üretilmesinin bir sonucudur ve
zorunludur.
Şimdi, bu
böyle yapılmazsa
Komisyona üç madde veya beş maddelik bir kanun
teklifi gelmiş. Komisyon oturur, kendiliğinden yüz maddelik bir kanun
metni ortaya çıkarırsa bu olmaz değerli milletvekilleri. Bu
tamamen devlet bütçesini çığırından çıkarır, bu
tamamen yasama yetkisini de çığırından çıkarır.
Bana göre birinci konu bu. Komisyon, burada, kendisine havale edilmemiş ne
bir teklif var ne de bir tasarı var. Komisyon kendisine gelen kanun
tasarı veya teklifine bağlı olarak karar vermek zorundadır.
İkincisi:
Sayın Meclis Başkanımız -Kendisini tebrik ediyorum- çok da
hassas çalışmış ve Komisyonun burada yaptığı
bir hatayı Komisyona yazmış. 28.04 tarihinde yazmış ve
demiş ki: Hey Komisyon, sen burada İç Tüzükü ihlal etmişsin,
35inci maddeyi ihlal etmişsin. Ayrıca, 13üncü madde adı altında
on tane değişik kanunlarda, Gümrük Kanununda değişiklik
yapmışsın, Vergi Usul Kanununda değişiklik
yapmışsın, işte finansal birtakım kanunlarda
değişiklik yapmışsın. Sen bunları böyle
yapamazsın. Bir kanun maddesiyle bu kadar maddeyi
değiştiremezsin. Lütfen al bunu İç Tüzüke uygun olarak kanun
tasarısını incele ve raporunu incele.
Komisyon
Başkanı -Bu rapor 28.04te yazılıyor Komisyon
Başkanına- Komisyonu toplamadan kendi kendisine, tutuyor 29unda
Başkana yazı yazıyor ve -yazdığı yazı tabii,
bu, komisyon raporu değil, Başkanın takdiri- Efendim, maddeler
kanun teklifi niteliğinde değildir. Esasen Komisyonumuza havale
edilen kanun tasarısı tek bir konuya ilişkin olmayıp pek
çok farklı konuda düzenleme içermektedir. Bu düzenlemenin ortak
noktası, kamu gelirlerine ilişkin olmalarıdır. diyor.
Komisyona da sokmuyor değerli arkadaşlar. Bakın, bu çok önemli.
Yani komisyon başkanı, komisyonu adına rapor düzenleyemez. Yani
bunu uyguladığınız zaman yarın bir başka komisyon
başkanı, hiç komisyonu toplamadan komisyon adına bir rapor
düzenleyip de gönderirse bunu inceleyecek misiniz? Yani burada çok fahiş
bir hata var.
Beni dinlerseniz
Tamam, çoğunluğunuz var ama bakın bu çok açık seçik, net
hatalı bir şey. Komisyon Başkanı hiç olmazsa Komisyonu
toplasaydı, Yahu arkadaşlar Sayın Meclis
Başkanımız bize raporumuzu iade etmiş. Zaten Meclis
Başkanının İç Tüzükün 14üncü maddesinin altıncı
fıkrasına göre komisyonları denetleme yetkisi var. Bu denetleme
yetkisi sonucunda Bütçe Plan Komisyonuna gönderdiği, iade ettiği bu
raporun yine Komisyon tarafından kabul veya reddedilmesi lazım.
Yoksa ki, Komisyon Başkanı Komisyonun yetkisini kullanarak Meclis
Başkanına böyle bir yazı yazamaz. Bunu Genel Kurula getirin.
denmesi hâlinde, o zaman
Meclis Başkanının zaten müstakil bir
yetkisi de yok, denetleme yetkisi var ama şimdi, burada böyle bir
yazı yazdığına göre, bence burada hakem Genel Kuruldur.
Genel Kurul şimdi burada Meclis Başkanımızın İç
Tüzüke, Anayasaya uygun olarak geri çevirdiği Komisyon raporunu,
Komisyon Başkanı Komisyona sokmadan tek kendi imzasıyla Genel
Kurula gönderdiği zaman, burada Genel Kurulun İç Tüzüke ve
Anayasaya göre karar vermesi lazım değerli milletvekilleri.
Bakın bu, devlet ciddiyetinin gerektirdiği bir zorunluluktur.
Yani kanunlar çok
acele de olabilir ama değerli milletvekilleri, bu devlet daha önemli
değil mi? Devletin kurumları önemli değil mi? Yani birtakım
milletvekili arkadaşlarımız Yahu işte spor kulüplerine
vergi muafiyetini getirelim, efendim spor kulüplerinin vergi borcunu silelim
Değerli milletvekilleri bunlar çok yanlış şeyler. Usulüne
göre getirin.
Ama şimdi,
üç beş tane komisyon üyesi gidip de alt komisyonda Yahu hele bizim
şu belediyeye de, hele şu bizim spor kulübüne de bir yardım
yapalım
Ee, devlet ne olacak? Devletin ekonomik dengesi, gelir dengesi,
bütçe dengesi ne olacak değerli arkadaşlarım? Yani, bence
Tabii
ben müzakere başladığı zaman burada yoktum. O sırada
tabii itirazda bulunmadım. Ama müzakereler başladıktan sonra
geldim.
Bana göre,
doğru olan şeyi yapmak lazım. Ama, yani bu gibi şeylere
karar verirseniz komisyonların önünü almak mümkün değil. Komisyonlar
artık kendilerine havale edilen bir tek işi esas alarak bin tane
kanunda değişiklik yapabilirler. Bu, işte onun bir yolunu
açıyor. Gerçi daha önce de bu konularda birtakım keyfîlikler var. Ama
bunun önünü kesmemiz lazım değerli milletvekilleri.
Devlet
ciddiyetini biliyorsak, devlete bir ciddiyet
Yani özellikle, Meclisin hukuka
uygun bir karar vermesini istiyorsanız, bence bu raporun iade edilmesi
lazım. Yani bu zorunlu. Yani Meclis Başkanı Komisyon
Başkanına Arkadaş, senin raporun usulüne uygun değil.
diyor. En azından Komisyon Başkanının bu raporu getirip
Komisyonda müzakere etmesi lazım. Yani böyle bir şey olur mu?
Komisyon Başkanı Komisyon adına karar veremez, bunları
kendi imzasıyla Meclis Başkanına gönderemez değerli
milletvekilleri. Komisyon Başkanının böyle bir yetkisi yok.
Komisyon Başkanı, Komisyonca kabul edilen hususları karara
bağlar. Orada Meclis Başkanı kendisine iade etmiştir. Ama
bunu siz yine kendi üyelerinizin çoğunluk oyuyla kabul edip de müzakere
ederseniz Maliyenin başına büyük belalar açarsınız. Çünkü
bunları hepimiz de biliyoruz; birtakım milletvekilleri komisyonlarda
baskı altında. Orada hiçbir kanun teklifi olmadan, hükûmetten bir
tasarı gelmeden, komisyonda istedikleri, devlete mali yük getirecek,
devletin alacaklarını silecek birtakım düzenlemeler yapabilirler
ve işte burada da yapmışlar. İşte, bunda acele
edilmesinin en önemli unsurlarından birisi, Efendim, spor kulüplerinin vergi
borçlarını affedelim veya sporculara verilen vergi nispetlerini
düşürelim. Niye düşürüyoruz? Adam, bir sporcu 8-10 milyon euro
alıyorsa yani onun vergisini niye düşürelim arkadaşlar? Niye
düşürelim? Bunların bir kısmı da yabancı sporcular
yani bunlar gelirken Türk vergi sistemini biliyorlardı, vergi nispetinin
de o olduğunu biliyorlardı. Şimdi, bunlar devlete ve millete
yapılan hayırlı işler değil. Özellikle milletvekili
arkadaşlarımdan rica ediyorum, hatadan dönmek fazilettir. Burada çok
büyük, fahiş bir hata yapılmıştır.
Burada, Meclis
Başkanımızı, bu olayda koyduğu tavırdan
dolayı demin de tebrik ettim, yine tebrik ediyorum. Burada Meclis
Başkanı ısrar edemez; ısrar ettiği zaman, o zaman,
Meclis Başkanları yarın öbür gün Meclisin de
çalışmasını engeller. Yani burada, bence Meclis
Başkanımızın tuttuğu yol doğru yani birinci defa
Komisyona iade etti. Komisyon Başkanı Komisyona soksaydı yani
Komisyonda müzakere
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Genç, konuşmanızı tamamlar mısınız.
KAMER GENÇ
(Devamla) Komisyon Başkanı Komisyona götürseydi, orada müzakere
etseydi, tamam, Komisyonun yine bir söz hakkı vardı ama Komisyon
Başkanı bunu Komisyona da götürmüyor. Ne yapıyor? Benim diyor,
kendisini şey ediyor. O zaman, Meclis Başkanı bunu tekrar iade
ederse, yarın çok keyfî hareket eden bir Meclis Başkanı da
gelebilir, komisyonlarla Meclis Başkanı çatışmaya gider,
dolayısıyla Meclis müzakeresi yapılmaz.
Benim Genel
Kuruldan ricam: Bu raporu yine Komisyona iade edelim veya Komisyon da geri
çekebilir ve bu doğrusu olur. Yani doğruyu kabul etmek fazilettir,
bence en güzel şeydir. Geri çeksin Komisyon, usulüne uygun bir rapor
düzenlesin, iki üç gün içinde getirsin. Getirmezse ne olur? İşte, bu
kanunda, bayağı önemli miktarda, bütçe dengesini bozan düzenlemeler
var. Burada Maliye Bakanının bu konudaki tavrı nedir,
Planlamanın tavrı nedir? Bunları da bilmiyoruz. Bunlar devlet
ciddiyetinin ortaya koyduğu sonuçlardır. Onun için sayın
milletvekilleri, benim temennim bunu iade etmek.
Saygılar sunuyorum
efendim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Genç.
Lehte ikinci söz,
Kocaeli Milletvekili Nihat Ergüne aittir.
Sayın Ergün,
buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
NİHAT ERGÜN
(Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle,
Cumhuriyet Halk Partisinin Gençlik Kolları Genel Sekreteri Ersin
Çıldırın hayatını kaybetmiş olması
sebebiyle hem ailesine hem de Cumhuriyet Halk Partisi camiasına
başsağlığı diliyorum.
Değerli
arkadaşlar, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun
ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun
Tasarısını görüşüyoruz. Görüşmelere
başladık ve geneli üzerinde görüştük. Bir usul
tartışması açıldı. Başkanlığın
tutumu lehine söz almış bulunuyorum. Neden
Başkanlığın tutumu lehine söz almış bulunuyorum
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan
Hayır, Başkan öyle
düşünmüyor! Sayın Başkan
Başkanlık aksini söylüyor,
Meclis Başkanının tavrı başka, tersini söylüyor.
BAŞKAN
Pardon, duyamadım efendim.
NİHAT ERGÜN
(Devamla) Değerli arkadaşlar
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır, yani usul tartışmasının
devamını istiyorsunuz yani bu müzakerenin devamını da
BAŞKAN
Konuşmasını tamamlasın efendim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır, Tavrınızın lehinde konuşuyorum.
diyor da
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Tamam.
BAŞKAN
Konuşmayı dinliyoruz.
Buyurun.
NİHAT ERGÜN
(Devamla) Değerli arkadaşlar, tasarının
görüşmelerine başladık. Belli ki İç Tüzükün 35inci
maddesiyle ilgili zaman zaman anlaşmazlıklar çıkabiliyor.
İç Tüzükün 35inci maddesi, tasarılar görüşülürken
komisyonların kendi kendine kanun teklifi veremeyeceğini düzenleyen
bir madde. Bir kanun teklifi ya da tasarısı zaten belirli bir konuyla
ilgili komisyonlarda görüşülüyor. Bu tasarı da konusu amme
alacağı olan, bazı kanunlarda değişiklik yapan bir
kanun tasarısı. Çok değişik kanunlarda amme
alacaklarıyla ilgili sorunların çözüme
kavuşturulmasını amaçlayan bir tasarı. Bu tasarı
Komisyonda görüşülürken yine konusu amme alacağı olan başka
kanunlarda, yine bu kanunla ilişkili, bu konuyla ilişkili başka
kanunlardaki düzenlemeleri de milletvekillerinin önergeleri ile, teklifleri ile
Komisyon tartışmış ve burada metne eklemiş. Konu
değişmemiş, amme alacakları ile ilgili düzenleme,
değişik kanunlarda düzenleme yapan bir tasarı bu.
Değişik kanunlara unutulmuş olan, ihmal edilmiş olan ama
konusu amme alacağı olup kamuoyunda sorun olarak yaşanan
konuları çözmeye dönük bir tasarı, teklifler de bunlar. Bu teklifler
milletvekillerinin teklifleri. Komisyondaki milletvekilleri önerge
vermişler.
KAMER GENÇ
(Tunceli) - Vermemişler Sayın Başkan, teklif yok.
NİHAT ERGÜN
(Devamla) Bu önergelere, bu tekliflere Hükûmet katılmış.
Hükûmete sorulmuş Katılıyor musunuz bunlara? diye. Hükûmet bu
önergelere katılmış. Bütçeye yük getirip getirmeyeceğiyle
alakalı tartışma Komisyonda yapılmış ve bütçeye
yük getirmeyeceği orada Hükûmet tarafından da kabul edilmiş.
Şimdi, arkadaşlar burada Bütçeye yük getirecek. diyor. Bütçeye yük
getirip getirmeyeceğinin hesabını yapan kişiler zaten Plan
ve Bütçe Komisyonunda var; Hükûmet var, Komisyon üyeleri var.
Dolayısıyla, orada tartıştıktan sonra, konusu
aynı olan bir mevzu tasarıya önergelerle girmiş.
Başkanlık Komisyona bir uyarıda bulunmuş, evet İç
Tüzükün 35inci maddesindeki anlayış değişikliği
sebebiyle bulunmuş. Ancak Plan ve Bütçe Komisyonu bunu tasarının
genel yapısıyla uygun bulduğunu ifade etmiş ve değerli
arkadaşlar, tasarı basılmış.
Genel Kurul
gündemine hâkimdir. Hangi tasarıların Genel Kurulda görüşülüp
görüşülmeyeceğini Genel Kurul kendi gündemine alır ve Genel
Kurulda biz bu tasarının görüşülmesini gündemimize hâkim olarak
aldık. Yani Başkanlığın görüşü de sayfanın
bir tarafında, Komisyonun görüşü de sayfanın bir tarafında
ve Genel Kurul bu tasarıyı görüşmeyi gündemine aldı. Bu
gündem bazen bir grup önerisiyle oluşuyor, bazen de Danışma
Kurulu önerisiyle oluşuyor. Danışma Kurulu önerisi de olsa Genel
Kurulda tartışılıyor, grup önerisi de olsa Genel Kurulda
tartışılıyor. Dolayısıyla, biz bu tasarıları
görüşmeyi Genel Kurul olarak, gündemimize hâkim bir şekilde zaten
oylamışız ve görüşmeye de başlamışız.
Ayrıca,
konuşmacı arkadaşlar sadece Komisyon Başkanının
bir cümlesini alarak ifade ettiler. Komisyonumuzda, ülkemizin son derece
önemli sorunlarının çözülmesi konusunda ihtiyaç duyduğu
diğer düzenlemeler de tasarıya eklenmiştir. Sadece bu cümle
alınınca tabii, Plan Bütçe Komisyonu Ali kıran baş kesen,
canının istediğini yapan bir komisyon gibi
anlaşılıyor buradan. Biz ne istersek yaparız. hayır,
öyle değil. Tabii ki hiçbir komisyon İç Tüzüke aykırı,
Anayasaya aykırı bir icraat içerisinde olmayacaktır, olamaz da.
Zaten, Komisyon Başkanlığı da bu şekilde hadiseye
yaklaşmıyor, diyor ki, bu cümlenin başındaki cümleyi
söylüyorum: Söz konusu Kanun Tasarısı pek çok Kanunda
değişiklik yapmaktadır. Bu değişikliklerin bir
kısmı kamu alacaklarının tahsilinin
hızlandırılmasına, diğerleri ise birbirinden
farklı konulara ilişkindir. Ancak, Tasarının esas
itibarıyla kamu gelirlerine ilişkin olduğu görülmektedir. Komisyonumuzda
ülkemizin son derece önemli sorunlarının çözülmesi konusunda, yani
kamu alacaklarına ilişkin sorunlarının çözülmesi konusunda
ihtiyaç duyduğu diğer düzenlemeler de önergelerle eklenmiştir.
Ayrıca,
kanun tasarısı tek bir konuya ilişkin olmayıp, pek çok
farklı konuda düzenleme içermektedir. Bu düzenlemelerin ortak
noktası, kamu gelirlerine ilişkin olmalarıdır.
Komisyonumuzda yapılan değişiklikler de bu çerçevede
değerlendirilmelidir.
Genel Kurulun
takdirlerine sunarız. diyor. Genel Kurul da bu çerçevede takdir
etmiş, gündemini oluşturmuş ve tasarıyı görüşmeye
başlamıştır.
Haa, şuna
itiraz ediyorsak: Komisyonlarda bazı kanunlarda değişiklik
yapan kanun tasarıları şeklinde tasarılar ya da teklifler
görüşülmesin. diyorsak, Birçok kanunda birden değişiklik
yapan, hani bu torba yasa dediğimiz yasalar görüşülmesin, bu tür
yasa olmasın, komisyonlara konusu tek bir şey olan, tek bir kanunda
değişiklik yapan kanun tasarı veya teklifleri gelsin. diyorsak
o zaman İç Tüzükü de buna uygun hâle getirecek bir
çalışmayı, bir tartışmayı yapabiliriz,
yapmalıyız.
Bu nedenle, Başkanlığın
bu kanun tasarısını devam ettirerek görüşmelerin
tamamlanması ve tasarının yasalaşması
doğrultusundaki uygulamasının devamı doğru
olacaktır diye düşünüyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Ergün.
Sayın
milletvekilleri, usul hakkındaki görüşmeler sona ermiştir.
Ancak, bir konuya
dikkatinizi çekmek istiyorum: İç Tüzükün 35inci maddesine göre,
Komisyonlar kendilerine havale edilen kanun tasarı veya tekliflerini
aynen veya değiştirerek kabul veya reddedebilirler.
Kanun teklif
edemezler, kendilerine havale edilenler dışında kalan
işlerle uğraşamazlar. Bu hüküm, komisyonların kendilerine
havale edilmeyen bir kanunda değişiklik yapamayacaklarını
açıkça göstermektedir. Ayrıca, kanun yapım tekniği
açısından, bir kanunda değiştirilmesi öngörülen maddelerin
birden fazla olması durumunda bunların tek bir çerçeve madde içinde
değil, her birinin ayrı ayrı çerçeve maddelerle düzenlenmesi
gerekmektedir. Nitekim, Genel Kuruldaki görüşmeler sırasında bir
çerçeve madde ile birden fazla maddede değişiklik yapılması
hâlinde, çerçeve maddeye bağlı maddeler ayrı ayrı
görüşülmektedir.
Komisyonların
bundan böyle bu konuda gereken hassasiyeti göstermeleri önemle rica olunur
Başkanlık tarafından.
Şimdi, tasarının
maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım, bu
açıklamanızla siz bu yapılanın yanlış
olduğunu mu ifade ediyorsunuz?
BAŞKAN
Efendim, ben tekerrür etmesin diye söylüyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) Yanlış olduğunu ifade ettiniz.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Efendim, yanlış olduğunu mu ifade
ettiniz?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Hayır hayır, yanlış
olduğunu ifade etmiyor.
BAŞKAN
Tekerrür etmesin diyorum efendim.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Tekerrür etmemesi ayrı bir hadise.
BAŞKAN
Yani bir emsal olmayacak bu efendim.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, siz, Türkiye Büyük Millet
Meclisini yönetiyorsunuz Başkanın adına.
Başkanınızın, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanının bir mütalaası var.
BAŞKAN
Efendim, usul tartışması açtım, konuştunuz, herkes
görüşünü açıkladı.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Efendim bakınız,
yanlışlığı burada oylayarak teamül hâline getirmek
doğru bir yol değildir.
NİHAT ERGÜN
(Kocaeli) Hayır, oylamıyor.
BAŞKAN
Ben, bunu oylamıyorum efendim, maddelere geçilmesini oyluyorum.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Ama, niye
BAŞKAN
Hayır, maddelere geçilmesini oyluyorum. Ben, usul
tartışması hakkında bir şey oylamıyorum.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Efendim, bizim bir teklifimiz var. Biz, 88e göre
BAŞKAN Sizin
teklifiniz usul hakkında müzakere açılması.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) İç Tüzük 88e göre, komisyonun raporunun geri
çekilmesini talep ediyoruz.
BAŞKAN
Efendim, sizin teklifiniz olabilir. Genel Kurul kabul etmezse ben sizin
teklifinizi kabul edeceğim diye bir şey var mı yani?
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim, komisyon çekiyor mu maddeleri?
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Efendim, yani bunu, bizim teklifimizi oylamanız
açısından.
BAŞKAN
Taleple olmuyor efendim. Bakın, madde 88 açık efendim burada.
OKTAY VURAL (İzmir)
Altan Bey, çekmiyor musunuz efendim?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU
(Bursa) Hayır.
V.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.-
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/514) (S. Sayısı: 220) (Devam)
BAŞKAN
Maddelere geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Maddelere geçilmesi kabul edilmiştir.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 17.38
ALTINCI
OTURUM
Açılma
Saati: 17.58
BAŞKAN
: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP
ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 113üncü Birleşiminin
Altıncı Oturumunu açıyorum.
220 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet burada.
Şimdi
birinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
Birinci bölüm 1
ila 13üncü maddeleri kapsamaktadır.
Birinci bölüm
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Trabzon Milletvekili Mehmet
Akif Hamzaçebi söz istemiştir.
Sayın
Hamzaçebi, buyurun efendim.
CHP GRUBU ADINA
M. AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tasarının birinci bölümü üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz aldım. Sözlerime başlarken hepinizi
tekrar saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime
başlamadan önce, bugün Şanlıurfada meydana gelen müessif bir
kazada hayatını kaybeden Cumhuriyet Halk Partisi Gençlik Kolları
Genel Sekreter Yardımcısı değerli
arkadaşımız Ersin Çıldıra Allahtan rahmet diliyorum,
kendisinin yakınlarına, sevenlerine ve tüm partili arkadaşlarımıza
sabır diliyorum.
Değerli
arkadaşlar, tasarının birinci bölümü, yurt dışı
çıkış tahdidi, sporculara yapılan ücretlerin
vergilendirilmesi gibi birtakım temel konularda düzenlemeler içermektedir.
Yurt dışı çıkış tahdidine yönelik olarak tasarının
tümü üzerinde görüşlerimizi ifade ederken bu tahdit kapsamını
olabildiğince değerlendirmeye çalışmıştım.
Bu kapsamda yine birkaç hususu sizlerin dikkatine, bilgilerine sunmak
istiyorum.
Anayasamızın
23üncü maddesine göre: Herkes, yerleşme ve seyahat özgürlüğüne
sahiptir. Aynı maddeye göre: Vatandaşın yurt
dışına çıkma özgürlüğü, ceza kovuşturması veya
soruşturması nedeniyle ya da vatandaşlık ödevi nedeniyle
sınırlanabilir. Temel hak ve hürriyetlerden seyahat
özgürlüğünün nasıl sınırlanacağını, hangi
hâllerde sınırlanacağını Anayasamızın
23üncü maddesi çok açık bir şekilde ortaya koymuştur:
Vatandaşlık ödevi nedeniyle sınırlanabilir.
Yine
Anayasamızın 73üncü maddesine göre vergi ödevi
vatandaşlık ödevlerinden bir tanesidir. Ancak 73üncü maddeye
baktığımızda vergi, sadece Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlarını değil, vatandaş olmayanları da
ilgilendiren bir yükümlülüktür. Anayasanın 73üncü maddesi: Herkes, mali
gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür." demek suretiyle Türkiyede gelir
elde eden herkesin vergi yükümlüsü olmasını öngörmüştür. Oysa
temel hak ve hürriyetlerden seyahat özgürlüğünün hangi hâllerde
sınırlanacağını öngören 23üncü madde ise,
vatandaşın yurt dışına çıkma özgürlüğünün
vatandaşlık ödevi nedeniyle sınırlanabileceğini
öngörmektedir. Yani, 23üncü maddedeki hükmü dikkate alırsak, Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşı olmayan vergi mükelleflerinin seyahat
özgürlüğünün kısıtlanamayacağı gibi bir yorumu yapmak
mümkündür. Tabii ben tasarıdaki yurt dışı
çıkış tahdidine ilişkin düzenlemenin Anayasanın
23üncü maddesine aykırı olduğu şeklinde bir görüş
sahibi değilim. Bu düzenleme, Anayasa Mahkemesinin 2007 Aralık
ayında ortaya koymuş olduğu gerekçelere olabildiğince uyum
sağlamış bir düzenlemedir. Ancak burada ortaya çıkan durum
şudur: Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçelerini ortaya koyarken
değerlendirdiği hususlar, uluslararası hukukla tamamen uyumlu
değildir. Vatandaş olmayan bir kişinin, Türkiyede mükellef
olduğu hâlde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayan bir
kişinin kendi ülkesine dönme özgürlüğü bu yasakla ortadan
kaldırılmaktadır. Tabii ki yabancılar için böyle bir
serbestliği getirelim şeklinde bir düşünceyi kesinlikle ifade
etmiyorum. Kanunlar karşısında herkes eşittir, Türk
vatandaşı olsun yabancı vatandaş olsun herkes eşittir.
Herkese eşit kuralların, aynı kuralların uygulanması
gerekir. Ancak ortaya çıkan durum şudur ki, bizim yurt
dışı çıkış tahdidi uygulaması,
uluslararası hukuk kuralları yani İnsan Hakları Avrupa
Sözleşmesi ve İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi kararları
dikkate alınmak suretiyle yeniden yorumlanmak, yeniden
tartışılmak durumundadır. Bunu bilgi olarak Genel Kurulun
dikkatine sunuyorum.
Tasarının
birinci bölümünde yer alan düzenlemelerden bir tanesi, sporcuların
ücretlerinin vergilendirilmesine yöneliktir. Sporculara yapılan ücret
ödemeleri, 2003 ila 2007 yılları arasında sabit oranlı bir
tarifeyle vergilendirilmiştir. Bu oran yüzde 15tir. Sporcu ücreti hangi
düzeyde olursa olsun, transfer ücreti hangi düzeyde olursa olsun vergilendirme
oranı, gelir vergisi oranı yüzde 15tir. Tabii ki bu oranı vergi
adaleti çerçevesinde tartışmak mümkündür. Ancak içinde
yaşadığımız gerçek, sporun bize gösterdiği
gerçekler, 2003 yılından 2007 yılına kadar süregelen bu
uygulamanın gelecekte de bundan sonra da devamı gerektiği
konusunda bize birtakım işaretler vermiştir. Yani ülke
gerçeklerinde sporu gerçekten geliştirmek istiyorsak, böyle tek
oranlı bir vergi tarifesine de ihtiyaç duyabiliriz. Esasen,
Anayasamıza göre devlet, sporu da geliştirmek zorundadır. Yine
Anayasamıza göre devlet başarılı sporcuyu desteklemek
zorundadır. Anayasanın vermiş olduğu görev budur.
Ancak sporculara
yönelik ücret düzenlemesi yapılırken, bana göre kendi içinde
tutarlı olmayan bir düzenlemeyi yapıyoruz. Lig usulüne tabi olan ve
olmayan sporcular olarak bir ayrım yapıyoruz. Lig usulüne tabi olan
sporcuların ücretlerini yüzde 5 ila 15 arasında değişen bir
tarifede vergiliyoruz. Lig usulüne tabi olmayan sporcuların ücretleriyle
millî takım oyuncularına yapılan ücret ödemelerini de yüzde 5
oranında bir tarifeye tabi tutuyoruz.
Değerli
arkadaşlar, bunun doğru olmadığını söylemek
istiyorum. Bir kere sporcu ücretlerini desteklemeliyiz, korumalıyız.
Bunda farklı bir düşüncem yok. Ancak kendi içinde tutarlı,
Anayasaya daha uygun bir düzenleme yapabilirdik. Ne yapabilirdik? Örnek
veriyorum: Millî takım oyuncularına yapılacak ücret ödemelerini
gelir vergisinden istisna etmek, bunları yüzde 5 oranında gelir
vergisine tabi tutmaktan daha doğrudur. Devlet başarılı
sporcuyu korur. şeklindeki Anayasa hükmünü de dikkate
aldığımızda, bunun aracının vergi politikası
aracı olabileceğini de düşünürsek, bu ödemeleri istisna etmek
daha doğrudur. Sporcunun konumuna göre, ligdeki durumuna göre ayrı
bir tarife yapmak doğru değildir. Bunun sonucunda birinci
sınıf tüccarlarla ikinci sınıf tüccarlar arasında da
farklı bir vergi tarifesi uygulanması gibi bir talep gündeme
gelebilir veya farklı meslek gruplarının farklı vergi
oranları uygulanması yönünde talepleri olabilir.
Yine lig usulüne
tabi olan spor dallarında yer alan, oynayan sporcularımıza
yapılan ücret ödemelerinin yüzde 5 ila 15 arasında değişen
bir tarifeyle vergilendirilmesi yerine vergi ödeme gücü olmayan bir Üçüncü Lig
sporcularına yapılan ücret ödemelerini tamamen vergiden istisna
edebiliriz. Bu, bu ödemeleri yüzde 5 oranında gelir vergisine tabi
tutmaktan daha doğrudur. Hatta Üçüncü Lig oyuncularının
yanına İkinci Lig futbolcularını, sporcularını da
dâhil edebiliriz. Yani amaç adaleti sağlamaksa, Anayasanın
öngördüğü birtakım temel kurallardan ayrılmak, sapmak yerine
yine bu kurallara uyarak, ödeme gücünü gözeterek düzenlemeler yapabiliriz.
Vergide daima ödeme gücüne bakılır, ödeme gücüne göre bir
farklılaştırma yapılır; bir de teşvik
amacıyla birtakım düzenlemeler yapabiliriz.
Gelir Vergisi
Kanununda birtakım ödemeler, ücret ödemeleri veya başka adlarla
yapılan birçok ödemeler gelir vergisinden istisna edilmiştir,
teşvik amacıyla veya sosyal amaçlarla. Aynı teşvik kurumunu
sporculara yapılan ücret ödemelerine getirebiliriz; millî takım
sporcularına, Üçüncü Lig oyuncularına hatta gerekirse İkinci
Ligi bunun yanına katabiliriz. Bunları tamamen vergiden istisna
etmek, bunları kademeli bir vergi tarifesiyle vergilendirmekten daha
doğrudur. Geriye kalanları da sadece yüzde 15 oranında bir sabit
gelir vergisi oranıyla vergilemek de mümkündür.
Değerli
arkadaşlar, bu tasarı vesilesiyle yine sizlerin dikkatine sunmak
istediğim bir konu var. Bu tasarı özel tüketim vergisinde de, Özel
Tüketim Vergisi Kanununda da bir değişiklik yapmayı
öngörmektedir. Özel tüketim vergisinde özürlü vatandaşlarımızın
karşılaştığı bir sorun vardır. Özürlü vatandaşlarımız
beş yılda bir defa olmak üzere bir otomobili özel tüketim vergisinden
muaf olarak satın alma hakkına sahiptirler. Ancak, Özel Tüketim
Vergisi Kanununa göre ÖTV ödenmeksizin özürlüler tarafından satın
alınan otomobil beş yıl geçtikten sonra dahi satılıyor
olsa, o zaman satıldığı tarihteki özel tüketim vergisi
tutarı satın alan kişiden tahsil edilmektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Devam edebilirsiniz efendim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Yani, Özel Tüketim Vergisi Kanununun yürürlükteki
hükmü, özürlüler açısından bir vergi istisnası değil, bir
vergi ertelemesi hükmü getirmiştir. Bunu düzelterek, bunu tamamen istisna
edebiliriz. Yani özürlü vatandaşlarımız beş yıllık
süreden sonra da bu otomobili ellerinden çıkarırlarsa,
çıkardığı tarihte herhangi bir şekilde alan veya satan
tarafından ÖTV ödenmeksiniz otomobil alan kişi adına tescil
edilebilir. Bu yönde bir değişikliği tasarıya dâhil etmekte
ben yarar görüyorum.
Değerli
arkadaşlar, sözlerimi burada bitiriyorum, bitirirken hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Hamzaçebi.
Demokratik Toplum
Partisi Grubu adına Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan.
Buyurun
Sayın Hasip Kaplan.
DTP GRUBU ADINA
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bir devletin kendi bütçesini oluşturması,
gelirlerini, vergilerini adil olarak toplaması ve bunu da
yurttaşların hizmetine tahsis etmesi kadar doğal bir şey
yok. Ancak, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda
yapılan değişiklik ve buna eklenen bazı maddeler dikkate
alındığı zaman, gerçekten ülkemizde adil bir vergi reformu
yapılıyor mu yapılmıyor mu noktası üzerinde durmak
gerekiyor. Yani, kazanandan vergiyi kazandığı oranda alıyor
muyuz almıyor muyuz? Bu temel sorun olarak devam ediyor çünkü bütçemizin
2008 vergilerinin başında dolaylı vergiler geliyor. Bu
tasarının içine de bir kısım ÖTV vergisi katmış
durumdayız.
Tabii, ben bu
kısa süre içinde birkaç önemli noktaya vurgu yapmak istiyorum, yüce
Meclisin de dikkatini çekmek istiyorum. Birincisi, gerçekten bu yurt
dışına çıkış tahdidi bir vakıa. Bu konuda
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinden öte Avrupa Ekonomik
Topluluğuyla beraber imzaladığımız sözleşmeler
var. Ekonomik suçlar nedeniyle hapis cezasının
yapılmayacağı, seyahat özgürlüğünün engellenmeyeceği,
buna benzer birtakım yükümlülükler
Ancak daha önce
bu yurt dışı çıkış tahdidi ve yasağı ne
yazık ki çok cüzi vergi alacakları nedeniyle uygulanıyordu.
Şimdi bu limitin bir miktar artırılmış olması,
bunun da Bakanlar Kurulunun takdirine bırakılarak 10 katı
oranına çıkarılması veya teminatlandırılması
konusunda biraz açık hükümler koymak gerekiyor. Yani bütün yurttaşlar
arasında bir eşitliğin sağlanması gerektiğini
düşünüyoruz. Yurt dışı çıkış tahdidi
kişileri umulmadık, vakti zamanında ortağı olduğu
bir şirketin borçlarından da yakalayabiliyor veya işlerinin,
ekonomisinin düzgün gitmemesi nedeniyle de yakalayabiliyor. Bu işe,
Bakanlar Kurulunun, Hükûmetin işinin arasına bir de yurt
dışına çıkma yasağını koymak hem doğru
değil hem de daha açık bir hüküm konulmasında özellikle Anayasa
Mahkemesi yargısını dikkate alarak iyileştirme
yapılmasında büyük bir yarar vardır.
Şimdi, bu
bölümde yine sporculara yapılan ödemeler var. Doğrusu spor ülkemizde
özendirilmesi gereken, desteklenmesi gereken,
yaygınlaştırılması gereken ve her alanda teşvik
görmesi gereken, başarılı sporcuları yetiştirmeyi de
devletin görev olarak üstlenmesi gereken bir doğruda hiç kimse bir
tartışma içinde değil. Ancak bir gerçek ki Türkiye genelinde
spor kulüplerinin yaşanan ekonomik sıkıntıları kadar
bazı spor kulüplerinin, şirketlerinin ve mağazalarının
bilançolarına baktığınız zaman da üç dört tane kulübün
bilançosunun Türkiyedeki bütün spor kulüplerinin toplamı kadar
olduğunu da görürsünüz.
Bir başka
örnek daha vereyim: Futbolcu transferlerinin milyon dolarlarla
konuşulduğu ülkemizde yine, bazı antrenörlerin veya
değişik spor dallarında görevli olanların çok yüksek
ücretler aldığını da biliyoruz. 150 bin YTLye varan
ücretler de alınıyor, zaman zaman da konu oluyor. Sayın Terim
Ben 1 taneyim, milletvekilleri 550 tanedir. dedi. Şimdi, sporu eğer
millî olarak yapıyorsanız onun bir kutsiyeti vardır, ülke için
yapıyorsanız bir amacı vardır, bir anlamı vardır.
Eğer ülkeniz için hizmet ediyorsanız aldığınız
paranın vergisini, Anayasa Mahkemesi Yargıcı, Genelkurmay
Başkanı, Başbakan, Cumhurbaşkanı ve milletvekilleri
nasıl ödüyorsa, bir işçinin 30 katı asgari ücret alan bir
kişinin de, teknik direktörün de aldığı parayla
oranlı, adil bir vergi ödemesi ülkesine olan borcu, yurttaşlık
yükümlülüğüdür. E, bunu da tutup, onunla bir kasaba, bir Üçüncü Lig
kulübünü de eşit kefeye koymak, aynı oranlarda vergi almak adaletli
bir yaklaşım değil.
Yine,
bakıyoruz ki Avrupa kulüplerinden futbolcular transfer ediliyor veya bizim
futbolcularımız Avrupa kulüplerine transfer ediliyor, 500 milyon
dolarlardan bahsediliyor. Şimdi, 500 milyon dolar alan bir futbolcunun
kendi ülkesine karşı hiç mi yüküm ve sorumluluğu yok? Vergisini
ödemeyecek mi? Aldığı, kazandığı
Başarılı olmuş, başarı kazanmış, para
da kazanmış, para kazanmışsa Allah daha çok
kazandırsın ama vergisini de kazandığı oranda ülkesine
vermesi, yine yüküm ve sorumluluğun gereğidir. Bu konuda, açıkça
söyleyeyim, tasarıda bir ölçü göremedim. Biz, bu yönüyle muhalefet
şerhimizi koyarken
Herkesten adil vergi alınsın,
alınırken de zalim olunmasın. Devlet zalim olmamalı.
Şimdi, amme
alacaklarında şirketlerle ilgili bir bölüm var. Limitet şirket
sahipleri -ki, Türkiyede yüz binlerce limitet şirket var- gidiyor notere,
diyor ki: Ben bu şirketimi hak ve borçlarıyla A, B, C
şahıslarına devrettim, geçmiş borcuyla,
alacağıyla. Notere gidiyor, en sağlam yer noter. Fakat,
bakıyoruz ki, bu tasarıya göre
Tasarı İstediğin
sözleşmeyi yap, ben senden geçmiş dönemin de vergisini
alacağım, devralanın da vergisini alacağım ve
müteselsil sorumlu tutacağım. Sermayenle de sınırlı
kalmayacağım, senin özel
mülküne kadar da senden bunu alacağım. diyor.
Şimdi,
anonim şirketlerde sermaye payıyla bağlı bir
sınırlama var. Limitet şirketlerde, noter satışına
rağmen, burada, kendi şirketini devreden insanın güvencesi yok
ve devrettikten sonra, bir gün Atatürk Havalimanından
dışarı çıktığında Dur,
çıkamazsın, senin vergi borcun var. diye yakasına
yapışılabiliyor. Peki, bu yurttaşlarımız bir
limitet şirketin ortağı oldu diye bundan kurtulamayacak mı?
Yani, kazara bir limitet şirketin ortağı olmak, ömür boyu onun
yükünü çekmek anlamına mı geliyor? Burada da adil olunması
gerekiyor. Adil olunmadığı takdirde, gerçekten bu konuda
sıkıntılar yine devam edecek.
Yine, diğer
bir şeyi söylemek istiyorum burada. Zaman zaman Sayın Müsteşar
ve Gelirler Müdürüyle de konuşuyorum. Yakın zamanda, Şırnak
ticaret, sanayi, esnaf odalarını ziyaret ettim. Hepsi, Mardin Sanayi Odası,
Mersine kadar, Antep, Şanlıurfa, Antakya, özellikle Niğde,
Konya illeri de dâhil kamyoncuların ve tankercilerin, özellikle Habur
sınır kapı ticareti durduktan sonra araç
mezarlığına dönen, yirmi yaş nedeniyle
çalışamayan, (C) belgesi alamayan, iş olmadığı
için otomobil mezarlığına, araç mezarlığına
bırakılan bu araçlarla ilgili geçmişte bir af çıktı,
motorlu taşıt affı; bir kısmı yararlandı. Ancak,
gelir vergisi kazanç beyanlarıyla ilgili bu konuda ciddi sorunlar
olduğunu bu odalar söylüyorlar. Deniliyor ki, bu konuda bu araçlar
vergilerini karşılayamıyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Kaplan, devam edin.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Bağlıyorum Sayın Başkan.
Vergileri bu
araçların 10 katını tutuyor. Zaten araçları biz
atmışız hurdaya. Yani biz, binlerce kişiyiz, yüz binleri
aşıyor bu rakam ve bu nedenle bankaya gidiyoruz, kredi
alamıyoruz. Yurt dışına gitmek istiyoruz Borcunuz var.
deniliyor. E, zaten son olaylarla Habur sınır kapısı ve
diğer sınır kapılarında da ticaret durma
noktasına geldi. Mademki istihdam yaratılıyor. Mademki bölgeye
teşvik var. Mademki bu konuda özendirmeler var. Son istihdam paketiyle
BAĞ-KURlulara aflar çıkarıldı. E, biz de
BAĞ-KURluyuz. diyor şoför esnafı, kamyon ve tanker
Biz de
BAĞ-KURluyuz, BAĞ-KUR esnafıyız. Primimiz affediliyor, ama
öbür taraftan, bizim o işi yaptığımız ve
mezarlığa terk ettiğimiz araçlarımızla ilgili elimiz
kolumuz bağlı. diyorlar. Bu sıkıntıyı ben
inanıyorum ki, Hükûmete de, diğer muhalefet partilerine şoför
esnaf cemiyetleri defalarca getirdi. Mademki, bugüne kadar birçok af
çıkarıldı. Bu konuda bir konsensüs şart arkadaşlar.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sözlerinizi tamamlar mısınız.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkanım.
Bu konuda bir
konsensüsü hayata geçirelim. Normal, makul bir yol bulalım. Evet,
aslını ödemek kaydıyla faizleri bir defaya mahsus, son kez
affedilerek, altı ay, altı taksitte bir ödeme ve o araçların
hurdalarının teslimi suretiyle bir ortak yol bulunabilir. Bütün
grupları bu konuda konsensüse davet ediyorum. Gerçekten çok ciddi bir
sıkıntı ve bölgede ekonomik yatırımların
durduğu, afetin vurduğu bölgede bu konuda böyle bir beklenti
olduğunu ifade etmek istiyorum.
Teşekkür
ederim. (DTP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Kaplan.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Ümit Şafak.
Sayın
Şafak, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
ÜMİT ŞAFAK (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 220 sıra sayılı Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanunda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının birinci
bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, vergi politikalarının başarıya
ulaşması için adalet, eşitlik, genellik, açıklık,
iktisadilik ve uygulanabilirlik gibi ilkelerin uygulanması gerekmektedir.
Bunun yanı sıra vergi politikalarının başarıyla
icra edilmesi için vergi politikalarını uygulayacak idari otorite ve
organizasyona ilişkin düzenleyici tedbirlerin alınması ve
uygulanması da uyulması da gerekmektedir. Vergi kanunları ve
ilgili yasalar hazırlanırken hukuk devletinin vazgeçilmez
ilkelerinden olan kanunların genelliği ilkesine uyulması,
insanlar arasındaki eşitlik ve adalet ilkelerinin göz ardı
edilmemesi, hazırlanan yasaların da kişilerin temel hak ve
özgürlüklerini engellememesi gerekir.
Anayasamız
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz
tanınamaz. demek suretiyle herkesin kanun önünde haklar ve yükümlülükler
bakımından eşit olduğunu açıkça ifade etmektedir.
Ayrıca Anayasanın 73üncü maddesi ise vergi adaleti ilkesi ile
kanunların eşitlik ve genellik ilkelerini birleştirmiştir.
Dolayısıyla, çıkarılacak bir vergi kanunu kamu giderlerinin
karşılanabilmesi için herkesin mali gücüne göre ödemede
bulunmasını sağlayacak vergi adaletine sahip olmak
zorundadır. Aksi takdirde, çıkarılan kanun, uygulama
güçlükleriyle karşılaşacaktır. Bu durum, Anayasada
açıkça ifadesini bulan eşitlik ve adalet ilkesini de zedeleyecektir.
6183
sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında
Kanunda değişiklik yapmak amacıyla Hükûmet tarafından on
sekiz madde olarak hazırlanan tasarı, komisyonda yapılan
değişiklik ve ilavelerle, iki bölüm hâlinde, yirmi altı maddeye
çıkarılmıştır. Tasarıyla düzenlenen 6183
sayılı Kanun, vergi ve amme alacaklarını düzenleyen genel
bir kanundur.
Bu
tasarının 5inci maddesinde, 100 bin yeni Türk lirasının
üzerindeki teminat altına alınmamış amme alacakları
için, yurt dışına çıkış tahdidi konulmuştur.
Bakanlar Kurulu, bu tutarı yarısına kadar indirmeye ve 10
katına çıkarmaya yetkili kılınmıştır. Yetki
makasının neden bu kadar açık tutulduğu da
anlaşılamamaktadır.
Ayrıca,
borcu olsun olmasın, herkesten borcu yoktur belgesinin istenilmesi
hâlinde, işlemler, bürokratik engel olarak karşımıza
çıkacaktır. Bu hususta, daha modern ve teknolojik yöntemler
geliştirilmelidir. Bazı ihale makamlarının, bilgisayar
ortamında hazırlanan borcu yoktur yazısını kabul
etmemeleri, iş sahipleri için ayrı bir zorluk olmaktadır.
Türkiye'nin her yerinden, hak sahiplerinin borçlarının bulunup
bulunmadığının tespit edilebileceği, Türkiye
Cumhuriyeti kimlik numarasına bağlı sistemler
geliştirilmelidir.
Tasarının
3üncü maddesiyle yapılan düzenlemede, 6183 sayılı Kanunun
35inci maddesinde değişikliğe gidilmiştir. Tasarı ile
yapılan düzenlemede, hem şirketteki paylarını devreden
ortaklar hem de hisseleri devralan yeni ortaklar, devirden önceki amme
alacaklarının tahsilinden müteselsil sorumlu tutulmaktadır.
Şirkete ait eski borçlardan hisseyi devir alan yeni ortakların
müteselsil sorumlu olması ciddi bir yanlışlık
olmuştur. Şirketin bilançosunda borç olarak görülmeyen geçmiş
amme alacaklarından yeni ortakların müteselsil sorumlu tutulması,
başkasının yaptığı borcun bir başkasına
ödetilmesi anlamına gelir ve hukukun prensiplerine
aykırıdır. Ortak yerine şirket tüzel kişiliğinin
sorumlu tutulması daha doğru ve daha yasal olacaktır.
Tasarının
8inci maddesi ile Gelir Vergisi Kanununa eklenen geçici 72nci maddede
31/12/2017 tarihine kadar teknik direktör ve antrenörler ile sporculara
yapılan ücret ve ücret sayılan ödemelerde sabit oranlı vergi
tarifesi terk edilmiş, bunun yerine lig tasnifine göre yüzde 15, yüzde 10,
yüzde 5 oranlarında gelir vergisi tevkifatı yapılması
öngörülmektedir. Bir taraftan sporda özerklik ve
bağımsızlığı savunmak, diğer taraftan
ayrıcalık getirmek bir çelişkidir. Bu tür uygulamalar vergi
sistemini düzeltmek bir tarafa sistemin daha da bozulmasına yol açacaktır.
Sayın
milletvekilleri, AKP iktidarları döneminde Anayasada, kanunlarda
belirlenmiş bu kurallar sık sık terk edilmiş, istisnalar
kurala, kurallar ise istisnaya dönüşmüştür. Hemen hemen bütün mali
düzenlemelerde bu anlayışı görmek mümkündür. 2008 yılında
uygulamaya konulan asgari geçim indirimi uygulaması buna en iyi örnektir.
Muhtasar vergi tahsilatında çok önemli kayıplara sebep olan asgari
geçim indirimi, özel sektörde çalışan işçinin
maaşını da artırmamıştır. Çünkü özel
sektörün büyük bölümü maaşları net ücret üzerinden ödemektedirler. O
sebeple asgari geçim indirimi net maaşlara
yansımamıştır.
Bir başka
çarpıcı örnek de Gönüllü Uyum Projesidir. Bu projeyle vergi
mükellefleri, kanunsuz, usulsüz ve yetkisiz matrah artırımına
zorlanmaktadır. Sayın Bakana yazılı bir soru önergesiyle
Gönüllü Uyum Projesi adı altında Maliye Bakanlığı
yetkililerinin esnaftan topladığı haksız vergileri sordum.
Sayın Bakanın verdiği cevabın soru ile hiçbir alakası
yoktur. Gönüllü uyumluluğun beyannameler verilmeden önce vergi
mükelleflerini uyarma şeklinde olduğu gibi kaçamak bir cevap
verilmiştir. Oysaki mükellefler beyannamesini verdikten sonra matrah
artırımına zorlanmaktadır. Matrah artırmazsanız
başınız dolaşır. şeklinde korkutularak esnafa
yeni vergiler ve yeni cezalar salınmaktadır. Maliye Bakanı,
asgari geçim indiriminden doğan vergi açığını herhâlde
bu usulsüz uygulamayla kapatmayı düşünmektedir.
Sayın
milletvekilleri, çıkarılan ya da düzenlenen kanunlar toplumda
insanların hayatlarını düzenleyen ve kolaylaştıran bir
şekilde çıkarılmalı ya da düzenlenmelidir. Kanunlardaki
boşluklar giderilmeli, güncel sorunlara çözümler üretilmelidir. AKP
iktidarları döneminde çıkarılan kanunlar yeterli olmamakla
birlikte daha çok karışıklığa neden olmaktadır.
Kanunlardaki boşluklar giderilmeden, aceleci bir tavırla sanki
yangından mal kaçırırcasına kanun çıkarmak
anlayışından bir an önce vazgeçilmelidir. Bunun en iyi
örneği de Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Yasasının
görüşülmesinde olmuştur. Yanlış hesap Bağdattan
dönmüş, Sayın Cumhurbaşkanı yürürlük maddesi sebebiyle alelacele
çıkarılan bu Yasayı veto etmiştir.
Bugün
görüştüğümüz kanun tasarısının bazı maddeleri
eşitlik ve adalet ilkelerine aykırılık içermektedir.
Tasarının 8inci maddesiyle yapılan sporcuların
kazançlarının vergilendirilmesi ile ilgili düzenleme adalet ve
eşitlik ilkelerine açıkça aykırıdır.
Yasada görülen en
önemli sorunlardan birisi de şirketin yeni ortaklarının eski
amme alacaklarından müteselsil sorumlu tutulmasıdır. Bir
kişinin kendine ait olmayan ve haberinin olmadığı bir kamu
borcundan sorumlu tutulması hukuka uygun değildir, adalet
anlayışıyla da bağdaşmaz.
Sözlerime son
veriyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Şafak.
Şahısları
adına ilk söz İzmir Milletvekili Harun Öztürke ait.
Buyurun
Sayın Öztürk.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
şahsım ve Demokratik Sol Parti adına yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun
kamu alacağının tahsilini teminat altına almaya yönelik
düzenlemeler içermektedir. Ancak, yükümlülüklerini yerine getirmeyen
mükellefler zaman zaman yasaların açıklarından yararlanma yolunu
seçebilmektedirler. Bu nedenle, idarenin, amme alacağının
teminat altına alınmasına yönelik düzenlemeler yapmasından
daha doğal bir şey olamaz.
Görüşmekte
olduğumuz tasarı ile de bu yönde bazı düzenlemeler
yapılmaktadır. Ancak bu düzenlemeler yapılırken ölçü
kaçırılırsa kötü niyetli amme borçlularının
borçlarının takibi için öngördüğümüz tedbirlerin iyi niyetli
borçlulara zarar vermesini bazen önleyemeyebiliriz. Bu anlamda, tasarıda
ölçü konusunda kantarın topuzunun kaçırıldığı
düşüncesindeyiz.
Bu durumun
örneklerine kısaca değinmek istiyorum. Maliye
Bakanlığı, bugüne kadar, herhangi bir yasal düzenlemeye
dayanmadan, amme alacağını teminat altına almak üzere
geliştirdiği bazı idari tasarruflarda bulunmuştur. Bu
tasarruflar yasaya dayanmadığı için yargıda iptale konu
olmuştur.
Görüşülmekte
olan tasarıyla Hükûmet, bugüne kadar uyguladığı idari
tasarrufları yasa hükmü hâline getirmek istemektedir. Tasarıyla
yasaya iki kavram eklenmektedir. Bunlardan birisi tahsil edilemeyen amme
alacağı kavramı, diğeri ise tahsil edilemeyeceği
anlaşılan amme alacağı kavramıdır. Bize göre bu
iki yeni kavram, yasada yeterli somut kriterler öngörülmediği için,
uygulamada sübjektif değerlendirmelere yol açabilecektir.
Değerli
milletvekilleri, sözleşme serbestisi içinde yapılan devirlerde önceki
döneme ait sonradan çıkan borçlardan dolayı devreden ve devralan
ortakların iyi niyetli olup olmadıklarına
bakılmaksızın müteselsil sorumlu tutulmalarında da
kantarın topuzunun kaçırıldığı
düşüncesindeyiz. Keza, alacağın doğduğu veya ödenmesi
gerektiği zamanda kanuni temsilci veya teşekkülü idare edenlerin
farklı şahıslar olması durumunda da öngörülen müteselsil
sorumluluk, ölçülülük ilkesinden uzaklaşıldığının
diğer bir göstergesidir.
Tasarıda,
amme alacağının teminat altına alınması
amacıyla nakdî devlet yardımı teşvik ve desteklerin
ödenmesinden önce vergi dairesinden Borcu yoktur. belgesi istenmesi konusunda
Bakanlığa yetki verilmektedir. Bu yetki kullanılırken
yatırımların önüne yeni birtakım bürokratik engeller
çıkarılmamasına özen gösterilmelidir.
Değerli
milletvekilleri, yurt dışına çıkış tahdidi
konulması için Hükûmet tasarısında 25 bin YTL olan amme borcu
tutarı Komisyonda 100 bin YTLye çıkarılmıştır.
Ayrıca Bakanlar Kuruluna bu tutarı 10 katına kadar artırma
yetkisi verilmektedir. Bu durum 1 milyon YTLye varan bir amme borcu için yurt
dışına çıkış tahdidi konulmaması
anlamına geleceğinden amme alacağının güvencesiz
kalması sonucunu doğurabilecektir.
Değerli
milletvekilleri, amme borcunun tecili için 50 bin YTLye kadar teminat
aranmaması şeklindeki düzenleme yerinde bir düzenlemedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Öztürk, devam edin.
HARUN ÖZTÜRK
(Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkanım.
Ancak 50 bin
YTLyi aşan borçlar için 50 bin YTLnin dışında kalan
tutarın yarısı için de teminat istenmemesi doğru
olmamıştır. Örneğin, 1 milyon YTL borcu olan birisinin
borcunu tecil ederken amme alacağının 525 bin YTLlik
kısmı için teminat istenmeyecektir. Ayrıca tasarıyla
Bakanlar Kuruluna bu tutarın 10 katına kadar artırma yetkisi de
verilmektedir. Örneğimize dönersek, 5 milyon 250 bin YTLlik
kısmı için, yani 10 milyon YTL -10 trilyon- borcu olan bir
vatandaş 5 milyon 250 bin YTLlik kısım için teminat aranmadan
tecil talebinde bulunabilecektir. Burada da amme alacağının
teminatsız kaldığı düşüncesindeyiz.
Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Öztürk.
Şahsı
adına ikinci söz Ağrı Milletvekili Abdulkerim Aydemire aittir.
Buyurun
Sayın Aydemir. (AK Parti sıralarından alkışlar)
ABDULKERİM
AYDEMİR (Ağrı) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 220 sıra sayılı Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanun ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının birinci
bölümünde söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun
tasarısında, özellikle 6183 sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hakkında
konuşmama başlayıp kanunun diğer maddelerini
başlıklar hâlinde geçeceğim.
Bilindiği
üzere bu kanun, 1953 yılında kabul edilerek 1/1/1954
yılında yürürlüğe girmiştir. Bilindiği üzere, vergi
hukukumuzda iki adet usul kanunu bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi, 213
sayılı Vergi Usul Kanunu, bir diğeriyse 6183 sayılı
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanundur. Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, genel icra hukukunda
yer alan düzenlemeler dışında, özel icra hükmünde bir kanundur.
Cumhuriyet
tarihinin en önemli kanunlarından bir tanesi olan 6183 sayılı
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, gelişen
teknolojik gelişmelere ve Vergi Usul Kanunu kapsamına giren
diğer kanunlarda meydana gelen değişikliklere paralel olarak
günümüz koşullarına uyarlanan ve yeni düzenlemeler ihtiva eden bir
kanundur. Görüşülen kanun tasarısı, işte bu yenilikleri
getirmektedir.
Bu kanun
tasarısı da 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanunda kamu alacaklarının tahsilinin güvence
altına alınmasını, borçlunun yurt dışına
çıkışının sınırlanmasını ve amme
alacağının tecil müessesesini yeniden düzenlemektedir.
Gelir Vergisi
Kanununda yer alan ücret ve ücret sayılan ödemelerin vergilendirilmesi,
492 sayılı Harçlar Kanununa eklenen hükümlerle üst yargı
mercilerine yapılacak başvurular ile transfer
fiyatlandırması ve tapu harçlarına, Veraset ve İntikal
Vergisi Kanunu uygulamalarının
kolaylaştırılmasına yönelik düzenlemeler de kanun
tasarısının içeriğinde mevcuttur.
Harçlar Kanunu,
Damga Vergisi Kanunu, Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun güncel
mevzuata uyumuna ilişkin düzenlemeleri de bu kanunla
gerçekleştirmiş bulunuyoruz.
Yine, bu kanunla,
Katma Değer Vergisi Kanununda bazı değişiklikler
yapılarak hurda metalden elde edilen külçelerin tesliminin vergiye tabi
tutulması, indirimli oran uygulamasına tabi mal ve hizmet
gruplarında amortismana tabi iktisadi kıymetler nedeniyle yüklenilen
katma değer vergisinin iadesinin mal ve hizmet grupları ile sektörler
itibarıyla kaldırılabilme imkânı getirilmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu kanun tasarısıyla kamu
alacaklarının tahsilinin güvence altına alınması
amacıyla bazı işlemlerde borçlu olmama şartı
aranılması ve Anayasa hükümleri esas alınarak bazı amme
alacakları nedeniyle borçlunun yurt dışına
çıkışının sınırlanabilmesine yönelik
düzenlemeler ile mevcut hükümlerin uygulamasına ilişkin yargı
kararları dikkate alınarak uygulamaya ilişkin getirilen düzenlemelere
yer verilmektedir.
Ayrıca amme
alacağının tecili müessesesi yeniden ele alınarak çok zor
durumda olan borçluların borçlarını daha uygun şartlarla
ödemeleri imkânı sağlanmaktadır.
Amme
alacaklarının daha süratle tahsiline imkân verilmesi amaçlanmakta ve
bu değişiklikler dikkate alınarak ilgili bazı kanunlarda da
değişiklikler getirilmektedir.
Ücret ve ücret
sayılan ödemelerin vergilendirilmesine ilişkin düzenlemeler
yapılarak bu konularda meydana gelen ihtilafların sona erdirilmesi
hedeflenmektedir. Sporculara yapılan ödemelerin tevkif yoluyla
vergilendirilmesi uygulaması sürekli hâle getirilmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 492 sayılı Harçlar
Kanununa eklenen hükümlerle üst yargı mercilerine yapılacak
başvurular ile transfer fiyatlandırmasına ilişkin yöntem
belirleme anlaşmaları harca tabi tutulmakta, tapu harçlarında
harca esas bedelin tespitinde gerçek alım satım değerinin
kavranmasına, 7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu
uygulamalarının kolaylaştırılmasına yönelik
düzenlemeler ile 492 sayılı Harçlar Kanunu, 488 sayılı
Damga Vergisi Kanunu ve 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi
Kanunu güncel mevzuata uyarlanmaya çalışılmaktadır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ayrıca burada takibat
giderleri teriminden sonra gelmek üzere tahsil edilemeyen amme
alacağı terimi getirilmekte olup bu amme borçlusunun bu kanun
hükümlerine göre yapılan mal varlığı
araştırması sonucunda haczi kabil herhangi bir mal
varlığının bulunmaması, haczedilen mal
varlığının satılarak paraya çevrilmesine rağmen
satış bedelinin amme alacağını
karşılamaması gibi nedenlerle tahsil edilemeyen amme
alacaklarını ihtiva eder.
Kanunun
diğer maddelerinde şu şekilde değişiklikler meydana
gelmektedir: Tapu işlemlerine yönelik değişiklikler vardır.
Noter haçlarından, senet ve mukavelelerden alınan harçlarda
değişiklikler vardır. Ticaret sicil harçlarında
değişiklikler meydana gelmiştir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Aydemir, devam edin.
ABDULKERİM
AYDEMİR (Devamla) Diğer taraftan hizmetten yararlanılabilmesi
için ödenmiş olma şartı aranılan amme alacakları,
Maliye Bakanlığına bağlı tahsil dairelerince takip
edilen alacaklar olarak sınıflandırılmaktadır.
Bu, çok önemli
bir kanundur. Bu kanun çeşitli komisyonlarda, gerek Plan ve Bütçe
Komisyonunda ve gerek alt komisyonlarda görüşülerek yüce Meclisin huzuruna
gelmiş bulunmaktadır.
Bu kanunun
öncelikle milletimize, devletimize hayırlı olmasını temenni
ediyor, yüce heyetinizi bir kez daha saygılarımla selamlıyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Aydemir.
Sayın
milletvekilleri, birinci bölüm üzerinde soru-cevap işlemine
başlıyoruz.
Sayın
Çalış, buyurun efendim.
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım, Karamandaki çiftçilerimiz, MEDAŞa ve tarım krediye
olan borçları nedeniyle gerçekten sıkıntılı günler
yaşıyorlar. Bu tasarının gündeme geldiği günden beri
biraz daha sık olarak bizleri arayıp soruyorlar. Ödeme
imkânımız kalmadı. Faizleri silinerek
borçlarımızın taksitlendirilmesi imkânı olur mu? Futbol
Federasyonuna ait kulüplere tanınan kolaylıklara benzer
kolaylıkların bizlere tanınma imkânı yok mu? diye
soruyorlar.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Çalış.
Sayın
Doğru, buyurun.
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakana
ve Hükûmete aynı şekilde sormak istiyorum: Ülkemizde, son
yıllarda, uyuşturucu başta olmak üzere madde
bağımlılığı günden güne artmakta, büyük bir
toplumsal sorun olarak karşımıza gelmektedir. Futbol, voleybol,
basketbol başta olmak üzere, profesyonel kulüplerin bütçelerinin ve
sporcuların transfer paralarının bir kısmının bu
sorunla ilgili mücadelede kullanılmak üzere ayrılabilmesini
düşünebiliyor musunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Doğru.
Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben,
aslında, tabii, burada Kemal Unakıtanın
oturacağını zannediyordum. Tabii, onun, herhâlde özel
işleri çok fazla, onunla ilgileniyor. Ama orada oturan Mehmet Ali
Şahin de yargıya hakaret ettiği için, kendisi vasıtasıyla
soru sormayı kendime zül addediyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Sayın Öztürk
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Aracılığınızla
Sayın Bakana sormak istiyorum: Tasarıda, Harçlar Kanununda yer alan
yargı harçları arasına temyiz ve itiraz harçları adı
altında yeni harç ilave edilmesini vatandaşların üst yargı
organlarına başvurmalarını engelleyici buluyor musunuz?
Çünkü, başlangıçta yargıya başvururken bir yargı
harcı ödüyor vatandaşlar. Ayrıca, ikinci kez temyiz
aşamasında bu harcın istenmesini doğru buluyorlar mı?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Öztürk.
Soru işlemi
tamamlanmıştır.
Sayın
Bakanım, cevap verecek misiniz?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Sayın Başkanım,
teşekkür ederim.
Tabii, bu kanun
tasarısının Genel Kurulumuzdaki çalışmalarında
milletvekili arkadaşlarımız Maliye Bakanımızı
burada görmeyi arzu ettiklerini ifade eden cümleler kullandılar. Bu kanun
tasarısının bugün gündeme alınıp
alınmayacağı belli değildi. Sayın Bakan da şu
anda resmî bir ziyaret için yurt dışında bulunmaktadır.
Kanun tasarısı gündeme alındığı için, tabii ki
Hükûmeti burada Sayın Aydın ve şimdi de ben temsil ediyorum.
Sorulan
soruların önemli bir bölümü ekonomik konularla ilgili, vergi
mevzuatıyla ilgili konulardır. Cevaplandırabileceğim
sorulardan, madde bağımlılığının süratle
arttığını, acaba transfer paralarının bir
bölümünden kesinti yapılmak suretiyle veya aktarma yapılmak suretiyle
bir fon oluşturularak madde bağımlısı gençlerin bu
illetten kurtulması için kullanılıp
kullanılmayacağını ifade ettiler. Hemen şunu ifade
edeyim ki zaten spor ve sporun yaygınlaşması gençlerimizi
faydalı bir alanda meşgul edeceği için, onların bu tür kötü
alışkanlıklar edinmesine de engel olmaktadır. O nedenle, bu
kanun tasarısı, kulüplerimizi biraz daha rahatlatan, onların çok
daha rahat faaliyette bulunmaları sonucu doğuran bir düzenleme de
içermektedir, hem kulüplerimizin hem sporcularımızın. Bu yönüyle
zaten gençlerimize önemli hizmet eden bir alandır spor alanı. Ama böyle
bir fon oluşturulabilir mi? Bu tasarıda tabii böyle bir düşünce
yok. Bunu bir öneri olarak, bir teklif olarak sadece tespit edebiliriz.
Karamandaki
çiftçilerimizin borçları için
Tabii, Karaman sadece bir örnektir.
Türkiyede çiftçi borçlarıyla ilgili yeni bir yapılanma ortaya
konabilir mi? dedi Sayın Çalış. Geçtiğimiz Hükûmet
döneminde çiftçi borçlarının yeniden
yapılandırılmasıyla ilgili düzenleme
yapılmıştı ancak bu kanun tasarısında bu konuda
herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Eğer böyle bir ihtiyaç ortaya
çıkarsa inanıyorum ki öncelikle Maliye
Bakanlığımız bunu ayrı bir kanun tasarısı
olarak hazırlayabilir. Şu anda ne bu tasarıda ne de
Hükûmetimizin şu andaki yakın gündeminde, mevcut gündeminde böyle bir
düzenleme ihtiyacı bulunmamaktadır. Tabii, şartlara göre bu
yeniden değerlendirilecektir.
Bunun
dışında cevaplandıramadığım sorulara
yazılı olarak cevap vereceğimi arz ediyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bakan.
Sayın
milletvekilleri, birinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN
Tamam, bir okuyayım ondan sonra isteyin.
Şimdi,
birinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge
işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
1inci madde
üzerinde önerge yok.
1inci maddeyi
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
1inci maddeyi
kabul edenler
Kabul etmeyenler
1inci madde kabul edilmiştir, karar
yeter sayısı vardır.
2nci maddeyi
oylarınıza sunacağım çünkü önerge yok üzerinde.
2nci maddeyi
kabul edenler
Kabul etmeyenler
2nci madde kabul edilmiştir.
3üncü madde
üzerinde bir adet önerge var efendim, okutuyorum:
T.B.M. Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 220 sıra sayılı yasa tasarısının 3.
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Önerge sahibi olarak buyurun Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 220 sıra sayılı yasa
aslında Parlamento hayatında emsali görülmemiş hatalarla,
butlanlarla dolu bir yasa. Tabii burada 340 milletvekili olunca iktidar partisi
Biz erkeği kadın, kadını da erkek yaparız, hiç merak
etmeyin. Biz ne kadar hata da etsek nafile, siz burada ne kadar gerçekleri
söyleseniz de bunlar boş. Biz burada çoğunluğa sahibiz, istediğimiz
kanunu çıkaracağız. diyorlar,
ondan sonra biz de mecburen buraya çıkıp kendi
düşüncelerimizi söylüyoruz.
Şimdi, bu
6183 sayılı Kanun, Kamu Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanun. Bu Kanun uzun zaman uygulamasıyla Türkiyede
hakikaten yerleşmiş bir kanun. Bu Kanunun, işte, yargı
mercileri tarafından aksak tarafları, açılan davalarla da
verilen kararlarla da içtihat hâlini almış, uygulamasında da bir
sakınca olmayan şeyler ama maalesef, işte Memlekete bir
şeyler yapıyoruz. fantezisi içine giren AKP İktidarı
yerleşmiş içtihatları, var olan gerçekleri, daha doğrusu
ülke yararına olan şeyleri kendilerine uygun şey yapıyoruz
gibi değiştirmek de istiyorlar.
Dün buralarda
birtakım konuşmalar geçti. AKPnin, maalesef, Grup Başkan
Vekili, vekilleri, her vesileyle çıkıp burada doğru olan
şeylere karşı çıkıyorlar.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, burası Parlamento. Türkiye Cumhuriyeti
devleti sizin İktidarınız zamanında müflis hâle geldi.
İşte, siz iktidarı devraldığınız zamanki
Türkiye Cumhuriyeti devletinin borçlarıyla bugünkü borçlarının
ne kadar büyüdüğünü gördünüz.
Şimdi,
burada yeni bir sistem getiriyorsunuz, diyorsunuz ki: ...şirketten
tahsil imkânı bulunmayan ibaresi şirketten tamamen veya kısmen
tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan
şeklinde değiştirilmiş ve aynı maddeye
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
Ortağın
şirketteki sermaye payını devretmesi halinde, payı devreden
ve devralan şahıslar devir öncesine ait amme alacaklarının
ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur.
Şimdi, bir
vatandaş şirketteki hissesini devretmiş yani şirketle
ilgisi kalmamış. Yeni gelen ortağın bir borcu varsa
Yani
bunu hüsnüniyet kuralları içinde devreden kişi niye bundan sorumlu
olsun? Ha, buraya madde öyle yazılabilir ki kişi hissesini
devrederken daha önceki borçlarının olduğundan kendisinin de
bilgisi var veya hâl ve davranışlarından veya muhasebe
kayıtlarından kendisinin de burada bir borcu olduğundan
eğer hakikaten haberi varsa veya orada tesis ettikleri muhasebe
kayıtlarına veya hileli muhasebe kayıtları tesis etmek
suretiyle bunu, bu borcunu gizlemişse bu devreden kişinin bir
mükellefiyeti olması lazım. Ama hiçbir muhasebe hilesi
yapmamış, usulüne göre vergisini vermiş,
kayıtlarını tutmuş, bilançosunu düzenlemiş, beyannamesini
vermiş bir kişi şirketi birisine satıyor. E, Onun sonradan
çıkan borçlarından, efendim, bu da sorumlu olur. diyorsunuz.
Hâlbuki, o şirketi devralan kişinin müdebbir bir iş adamı
sıfatıyla o şirketin kayıtlarını iyi incelemesi
lazım ve ondan dolayı, geçmişte hakikaten bir hile
yapılmış mıdır veya Maliyenin bir incelemesi var
mıdır, bu konularda bir bilgi edinmesi lazım. Bunun tamamen ne
anlama geldiğini, zaten neden böyle bir hüküm konulduğunu ben
anlamış değilim. Zaten, sizinkilerin getirdikleri kanun
tasarısında birileri bir akıl veriyor bu kanunları getiren
veyahut da bu hükümleri getiren kişilere. Bu aklı veren
insanların neden dolayı bu aklı verdiklerini sizin grup
başkan vekilleriniz de bilmiyor. Ama diyorlar ki hadi bir önerge verelim.
Ondan sonra, onun da Türk maliyesine ne getireceği, ne götüreceği
belli olmadığı için
Burada bizim kaderimiz, sizin işte
bütün yanlışlıklarınıza katlanacağız. Yani
şu kanunu görüşmek kadar yanlış bir şey
yapmadınız arkadaşlar. Sizin Meclis Başkanınız
diyor ki: Ey Komisyon! Sen bu kanunu yanlış
yapmışsın. Bu kanunu usulüne uygun düzenlememişsin.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Konuşmanızı tamamlar mısınız Sayın
Genç.
KAMER GENÇ
(Devamla) Sen bu kanunu usulüne uygun görüşmemişsin. diyor, Al
bunu, yeniden, usulüne göre görüş. diyor. Kim diyor bunu? Sizin Meclis
Başkanlığına seçtiğiniz kişi diyor bunu. Ama
sizin burada grup başkan vekiliniz çıkıyor, Genel Kurula
yanlış bilgi veriyorlar, olmayan şeyleri söylüyorlar. Yani Biz
kadını erkek erkeği kadın yaparız
Yapın
bakalım, yapın da başınıza neler gelecek, onu da
göreceğiz.
Onun için,
bakın, ben size doğru şeyleri söylüyorum. Bir Meclis
Başkanınızın dahi yaptığı tasarrufa sahip
çıkmayan gruptan bu memlekete hayır gelmez.
Saygılar
sunuyorum.
Önergemi oylarken
Sayın Başkan, karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunup karar yeter sayısı
arayacağım.
Önergeyi kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir, karar yeter
sayısı vardır efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Karar yeter sayısı yok ki Sayın Başkan.
BAŞKAN Var
efendim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Yok efendim.
BAŞKAN - Biz
sayıyoruz, sayıyoruz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, saymanızı istiyorum, 70 kişi
yok efendim.
BAŞKAN
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, sayar mısınız kaç kişi
var.
BAŞKAN -
4üncü madde üzerinde bir adet önerge var, okutuyorum:
T.B.M. Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 220 sıra sayılı yasa tasarısının 4.
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu önergeye?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde konuşmak isteyen
Sayın Genç,
buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, tabii, çok teşekkür ediyoruz, çok
adaletli bir Meclis yönetiyorsunuz(!) Bu adaletinizin karşısında
büyük bir hayranlık duyuyorum(!)
BAŞKAN
Teşekkür ederim. (AK Parti sıralarından gülüşmeler)
KAMER GENÇ
(Devamla) Hakikaten bu kadar hayranlıkla seyrettiğim adaletiniz bu
ise, biraz da tepkiyle karşılayacağımız adaletinizin
ne olacağını da merak ediyorum.
Şimdi,
Sayın Başkan, bakın, ben biraz önce karar yeter sayısı
istedim. İnanmanızı istiyorum, şurada 80 tane milletvekili
var.
ALAATTİN
BÜYÜKKAYA (İstanbul) 180! 180!
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi, bakın, o kürsü çok mukaddes bir kürsüdür
BAŞKAN Ama
2 tane kâtip üyemiz var efendim, Divan kâtip üyelerimiz var
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim, Divan kâtipleri benim bildiğim kadarıyla
doğru saymamışlardır. Onlar da
Neyse, Sayın
Başkan, siz keyfî yönetime devam edin
BAŞKAN
Devam ediyorum efendim. Siz de devam edin, buyurun efendim.
KAMER GENÇ
(Devamla) Sizlere yakışan budur, AKP Grubuna yakışan da
keyfîliklerdir. Bu memleketi bu keyfîliklerle nereye kadar getireceğinizi
göreceğiz ama şunu bilesiniz ki haktan, adaletten, hukuktan
uzaklaşmış olan kitlelerin sonu hiçbir zaman hayırlı
değildir.
ABDULKADİR
AKGÜL (Yozgat) Haktan, adaletten sen mi bahsediyorsun!
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi, bizim önergemiz bu
6183 sayılı Kanunun
mükerrer 35inci maddesine aşağıdaki fıkralar
eklenmiştir.
Amme alacağının
doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda kanuni temsilci veya
teşekkülü idare edenlerin farklı şahıslar olmaları
halinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden müteselsilen
sorumlu tutulur.
Niye peki? Yani
Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği
zamanlarda kanuni temsilci olan kişiler. Amme alacağının
doğduğu tarihte o şirketin, o kurumun temsilcisi olanların
sorumlu olması doğal. Ama, sonradan, beş sene sonra veya on sene
sonra
Biliyorsunuz, vergilerde zaman aşımı beş
yıldır. Beş yıl içinde bir inceleme yapmış,
dördüncü yılda. Dört yıl önce bir şirketi yöneten kişinin
orada, o şirkette bir vergi kaçakçılığı olduğu
tespit edilmiş. Niye beşinci yıl o şirketin
başına gelen adam beş yıl önceki idarecinin o vergi
kaçakçılığından sorumlu olsun? Bunun bir
mantığı var mıdır? Yani, hiç olmazsa, her vergi
alacağının doğduğu yılda o şirkette veya o
kurumda veya o işletmede sorumlu olan kişi o yılda doğan
vergiden sorumlu olsun. Yani en mantıki, en doğru olan şey bu,
yani 213 sayılı Vergi Usul Kanununun da esas hedeflediği bu.
Ama nedense, işte dediğim gibi, hükümler getiriliyor, bu hükümlerle
ne kavramlara ne anlamlar verildiği maalesef burada
açıklığa kavuşturulmuyor. Yani siz bir şirket
alıyorsunuz. Şirket, beş yıl önce bir hesapları
inceleniyor veya şirket de alabilirsiniz veya beş yıl sonra o
şirketin yönetimi değişiyor, birileri geliyor veya bir
kooperatif de olabilir. Gerçi kooperatiflerin de yani bazı hâllerde onlar
işletmecilik yaparsa vergiye tabi oluyorlar, ama beş yıl önce
orayı yöneten insanların sorumluluğunu getirip de beş
yıl sonra zaman aşımı süresi içindeki insanlara bence
teşmil ettirmek doğru bir olay değildir. Bunun hangi amaçla
Tabii şimdi karşımızda Hükûmet yok,
karşımızda komisyon yok. Çıkıp da yani
ABDULKADİR
AKGÜL (Yozgat) Ayıp, ayıp!
AGÂH KAFKAS
(Çorum) Ne ayıp yahu!
KAMER GENÇ
(Devamla) - Efendim, bakın, komisyonun amacı
Bu önerge nedir biliyor
musunuz? Bakın, anlamadığınız şeyleri
konuşuyorsunuz.
AGÂH KAFKAS
(Çorum) Ayıp, ayıp! Sen de milletvekilisin.
KAMER GENÇ
(Devamla) - Bakın, biz bu Mecliste
Beyler, ben 1980den beri bu
Meclisteyim.
AGÂH KAFKAS
(Çorum) Ne utanmaz adamsın!
KAMER GENÇ
(Devamla) - Bir dakika
Bir dakika
Dur.
AGÂH KAFKAS
(Çorum) Ayıptır be!
KAMER GENÇ
(Devamla) Yahu, senin aklın ermez böyle şeylere.
AGÂH KAFKAS
(Çorum) Sende akıl mı var?
BAŞKAN
Müdahale etmeyelim.
Sayın
Kafkas
KAMER GENÇ
(Devamla) - Burada önergeler reddedildiği zaman, bu önergelere hangi
nedenlerle katılmadığının Komisyon ve Hükûmet
tarafından izah edilmesi lazım. Yani Komisyon diyecek ki:
Arkadaş, bu önerge, şu nedenle ben karşısındayım.
Şimdi yok işte. Bir şey söylüyoruz, katılmıyor. Niye
katılmıyorsun?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) İç Tüzük gereği katılmıyor.
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim, İç Tüzüke göre katılmama meselesi değil.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) İç Tüzükle ilgili, evet.
KAMER GENÇ
(Devamla) - İzah edecek
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) İç Tüzükü bilsen
KAMER GENÇ
(Devamla) Ya, Mustafa Bey, sen şimdi Kayseriye git de, şu
Kayseride, hani, bu Tayyip Erdoğan gitti, o çok büyük fabrikalar
açtı ya, o fabrikalar iflas safhasında mı, değil midir?
Şu Kayseriye kadar bir yollara git bakalım, o benzin istasyonundaki
o lokantalar iflas etmiş mi etmemiş mi?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Ben her hafta Kayserideyim.
KAMER GENÇ
(Devamla) Yahu, bana itiraz etmek size bir şey kazandırmıyor.
Ben size doğru olan şeyleri söylüyorum ama siz, benim size
yaptığım iyiliklerin farkında değilsiniz.
Doğruları söylüyorum ya! Diyorum ki, bakın şimdi, bakan
makamında oturan kişi, kaç tane soru soruldu, Ben yazılı
cevap vereceğim. Peki, Hükûmet niye yazılı cevap versin?
Hükûmetin orada oturmasının amacı, şu anda sorulan sorulara
milletvekillerini tatmin edecek bir cevap versin ki, biz de çıkıp
burada konuşmayalım.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Genç, sözünüzü lütfen tamamlayın efendim.
KAMER GENÇ
(Devamla) Tamamlıyorum.
Şimdi, bu
Parlamentonun çalışmasının bir adabı, bir usulü
vardır. Yani şimdi, hükûmet sırasında oturanlar
İşte, Komisyon Başkanı burada oturuyor. Peki, Meclis
Başkanı size raporu iade etti. Sayın Komisyon Başkanı,
siz hangi hakla Komisyonu toplamadan Meclis Başkanının
yazısını iade ettiniz? Var mı böyle bir yetkiniz? İç
Tüzükte var mı? Komisyonun yetkisini gasb etmeye hakkınız var
mı? Üstelik de, siz maliyeci de doğru dürüst değilsiniz, orada o
komisyon raporunu savunamıyorsunuz. Çıkın deyin ki, bizim
önergemize şu nedenle katılmıyoruz deyin. Önemli olan bu. Sayın
milletvekilleri, yoksa, ondan sonra, Katılmıyorum. en kısa
şey, en sorumsuz ifade.
AGÂH KAFKAS
(Çorum) Sorumsuzluk senin adın be!
KAMER GENÇ
(Devamla) Tamam, katılmıyorsun ama millet de bizi dinliyor. Niye
katılmıyorsun, bunu açıkla yahu! Biz buraya bir önerge verirken
Yani bu
memlekette vergi yasalarının müzakere edildiği Parlamentoda bu
kadar Parlamento sessiz olmamıştır. Cumhuriyet tarihinin hiçbir
döneminde, bu Parlamento vergi yasalarını görüşürken bu kadar
sessiz olmamıştır.
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli)- Karar yeter sayısını istiyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunup, karar yeter sayısını
arayacağım.
Önergeyi kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, önerge
reddedilmiştir.
4üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
5inci madde
üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda Ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısının 5 inci maddesi ile 6183 sayılı
Kanuna eklenmesi öngörülen 36/A maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan
alacağın tecil edilmesi, ibaresinden sonra gelmek üzere borçlunun
aciz halinin tespit edilmesi, ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
M. Akif
Hamzaçebi Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Trabzon Malatya
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Katılıyoruz Sayın Başkan.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Aciz
hali tespit edilen kişiler hakkında yurt dışına
çıkış tahdidi uygulaması ile amme alacağının
tahsil edilemeyeceği açık olduğundan madde metnine aciz hali
tespit edilen kişiler hakkında uygulanan tahdidlerin
kaldırılması önerilmektedir.
BAŞKAN
Evet, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda 5inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
5inci madde kabul edilmiştir.
6ncı madde
üzerinde önerge yok.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
7nci madde
üzerinde önerge yok.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, çerçeve 8inci maddeye bağlı (a) ve (b) bentleriyle
ilgili oylamadan önce yeni bir madde ihdası için bir önerge vardır
(a) bendiyle ilgili.
Malumları
olduğu üzere, görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu
Kanunun, komisyon metninde bulunmayan, ancak tasarı veya teklif ile çok
yakın ilgisi bulunan bir maddesinin değiştirilmesini isteyen ve
komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler
üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açılacağı, İç
Tüzük'ün 87'nci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüdür. Bu nedenle,
önergeyi okutup Komisyona soracağım. Komisyon önergeye salt
çoğunlukla, 21 üyesiyle katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde
olarak görüşme açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla
katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden
kaldıracağım.
Şimdi
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan "Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı"nın 8 inci maddesine
aşağıdaki (a) bendinin eklenerek (a), (b), (c) bentlerinin buna
göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Nihat Ergün |
|
Veysi Kaynak |
|
Kayhan Türkmenoğlu |
|
|
Kocaeli |
|
Kahramanmaraş |
|
Van |
|
|
|
Fatih Arıkan |
|
Abdulkerim Aydemir |
|
|
|
|
Kahramanmaraş |
|
Ağrı |
|
"a) 9 uncu
maddesinin birinci fıkrasına (6) numaralı bentten sonra
aşağıdaki bent
eklenmiş ve sonraki bentte yer alan "1-6 numaralı" ibaresi
"1-7 numaralı" şeklinde değiştirilerek bent
numarası buna göre teselsül ettirilmiştir.
7. Ticari
işletmelere ait atıkları mutad olarak veya belli
aralıklarla satın alanlar hariç olmak üzere bir işyeri
açmaksızın kendi nam ve hesabına münhasıran kapı
kapı dolaşmak suretiyle her türlü hurda maddeyi toplayarak veya
satın alarak bu malların ticaretini yapanlara veya tekrar
işleyenlere satanlar;"
BAŞKAN
Sayın Komisyon, 21 kişi mevcudunuz var mı?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) Salt
çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz.
BAŞKAN
Sayalım efendim.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) 23 kişi efendim.
BAŞKAN Saydınız
mı?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Biri de burada, yer olmadığından
burada Sayın Başkan.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, sayın
BAŞKAN
Sayın Genç, sayıyoruz bakın. Sayıldı,
sayıldı
Komisyon önergeye
salt çoğunlukla katılmış olup önerge üzerinde yeni madde
olarak görüşme açıyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, önce önergeyi oylayın bakalım.
BAŞKAN - Söz
isteyen?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Söz isteyen yok Sayın Başkan, söz
isteyen yok.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, önergeyi görmedik ki
BAŞKAN
Efendim, önerge üzerinde konuşmak isteyen var mı, onu
soracağım evvela.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Yok.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Önergeyi görmedik ki
BAŞKAN - Bir
dakika müsaade eder misin efendim.
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Katılıyoruz.
BAŞKAN -
Komisyon kabul etti 21 kişisiyle, Bakan kabul etti.
Evet, söz isteyen
var mı önerge üzerinde?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Yok.
BAŞKAN -
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının 8 inci maddesinin (a) bendiyle yapılan düzenleme ile
Gelir Vergisi Kanununun 9 uncu maddesine eklenen (7) numaralı bent ile
hurdacılık sektörünün hammadde girdisini oluşturan ve evlerde
biriktirilen, çöplüklerden veya sokak aralarından toplanan ve geri
dönüşüm maddesi olarak adlandırılan hurda metal, hurda plastik,
hurda naylon, atık kağıt, hurda cam ile atık
şişeleri ve benzerlerini geçimini sağlamak üzere bir işyeri
açmaksızın kendi nam ve hesabına motorlu araçla ya da diğer
şekilde toplayan kişilerin esnaf muaflığından
yararlanmaları öngörülmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, şimdi 8/a ve byi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Müzakere açmadınız Sayın Başkan.
BAŞKAN
Geçici madde 72 üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan "Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı"nın 8 inci maddesinin (c) bendiyle 193 sayılı
Gelir Vergisi Kanununa eklenen geçici 72 nci maddenin birinci
fıkrasındaki "31/12/2017 tarihine kadar" ifadesinden sonra
gelen "teknik direktör ve antrenörler ile" ibaresinin madde metninden
çıkartılmasını, aynı fıkranın (b) bendinin
"b) Lig usulüne tabi olmayan spor dallarındaki sporculara
yapılan ödemeler ile milli sporculara uluslararası müsabakalara
katılmaları karşılığında yapılan
ödemelerden % 5." şeklinde değiştirilmesini ve ikinci
fıkrasının sonuna "Bu gelirler için yıllık
beyanname verilmez, diğer gelirler dolayısıyla beyanname
verilmesi halinde de bu gelirler beyannameye dahil edilmez." cümlesinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Nihat Ergün |
Veysi Kaynak |
Kayhan Türkmenoğlu |
|
|
Kocaeli |
Kahramanmaraş |
Van |
|
|
Fatih Arıkan |
Abdulkerim Aydemir |
|
|
|
Kahramanmaraş |
Ağrı |
|
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) Genel Kurulun
takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi mi okutuyoruz?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe okunsun Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının 8 inci maddesinin (c) bendiyle yapılan düzenlemede,
31/12/2017 tarihine kadar sporcular ile teknik direktör ve antrenörlere
yapılan ücret ve ücret sayılan ödemelerden yüzde 5-15
oranlarında vergi alınması öngörülmektedir.
Önergeyle, teknik
direktör ve antrenörlere yapılan ödemelerin bu kapsamdan
çıkartılarak ücretler için uygulanan genel vergileme rejimine tabi
tutulması ve sporcular için bu tasarıyla öngörülen düşük
oranlı vergileme için yıllık beyanname verilmemesi, diğer
gelirler nedeniyle beyanname verilmesi halinde bu gelirlerin beyannameye dahil
edilmemesi sağlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda geçici madde 72yi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici madde 73ü
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Geçici madde 74ü
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, şimdi, çerçeve 8inci maddeyi kabul ettiğimiz
maddelerle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
8inci madde kabul edilmiştir.
9/ayı
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
9/byi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 9/cyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 9/çyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 9/dyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Şimdi,
çerçeve 9uncu maddeyi kabul ettiğimiz maddelerle birlikte
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
9uncu madde
kabul edilmiştir.
10uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
11/ayı
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
11/byi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 11/cyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 11/çyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 11/d, e, f
bentlerini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Şimdi,
çerçeve 11inci maddeyi kabul ettiğimiz maddelerle birlikte
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Önergelerimiz vardı, ne oldu? Harçların
kaldırılmasıyla ilgili...
BAŞKAN
Hayır efendim, önerge yok. Varsa gelsin, buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, önergelerimiz vardı orada.
BAŞKAN
Burada yok efendim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır efendim, bu maddelerde vardı. Danıştay
harçlarının kaldırılmasıyla ilgili
BAŞKAN Yok
efendim. Önerge olsa ben okutmaz mıyım?
Diğer
bölümde olabilir efendim. Diğer bölümde herhâlde, ikinci bölümde herhâlde
vermişsiniz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır efendim, bu maddelerde.
BAŞKAN
Nerede peki? Getirin önergeleri.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Harçların kaldırılmasıyla ilgili
BAŞKAN Yok
burada önerge efendim, yok.
12/a,byi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
12/cyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
12/çyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
12/dye
bağlı geçici madde 25i oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
12/geçici madde
26yı oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
12/eyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir
Sayın
milletvekilleri, şimdi, çerçeve 12nci maddeyi kabul ettiğimiz
maddelerle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
13e
bağlı fıkra (1)i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
13e
bağlı fıkra (2)yi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Şimdi,
çerçeve 13üncü maddeyi kabul ettiğiniz fıkralarla birlikte
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
İkinci
bölüme geçeceğiz.
İkinci bölüm
14 ila 26ncı maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm
üzerinde söz isteyen, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu.
Sayın
Aslanoğlu, buyurun efendim.
CHP GRUBU ADINA
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu yasa da çok değişik yasalarda
değişiklik yapan bir tasarı. Tabii burada birkaç konuya
dikkatinizi çekmek istiyorum: Bir tanesi, devlet sözünü yerine getirmeli.
Devlet eğer bir söz verdiyse birisine, bu sözü, vatandaşa sözünü
yerine getirmeli.
Bu yasayla asgari
geçim indirimi getirildiği için daha önceki vergi iadeleri
kaldırıldı. Vergi iadeleri kaldırıldığı
için, asgari geçim indirimi uygulamasında mahsup sistemi
yapıldığı için artık insanlara asgari geçim indirimi
uygulandığından dolayı mahsup sistemi uygulayamaz
işverenler.
Yani biz
Teşvik Yasasını çıkarırken, 5084 sayılı
Yasayı çıkarırken -önce 36 il daha sonra 12 ilde
çıkarırken- 48 ilde biz teşvik yatırımı yapacak
insanlara bir söz vermiştik. Biz senin, işçinin ödeyeceği
vergiyi, işveren hissesini ödeyeceğiz demiştik. Yasa buydu
arkadaşlar. Fakat maalesef asgari geçim indirimi nedeniyle işverenin
herhangi mahsup imkânı ortadan kalktığı için artık bu
paralar işverenin cebinden çıkıyor. Yani işverenin
maliyeti, teşvik verdiğimiz, söz verdiğimiz, git
yatırım yap dediğimiz insanların cebinden artık bu
para çıkmaya başladı.
Değerli
arkadaşlarım, yatırımcıya söz verdiyseniz sözünüzü
yerine getireceksiniz. Bunun burada mahsup imkânı yok teknik olarak,
katılıyorum. Ama o zaman, yatırımcının burada
uğradığı zarar kadar, başka bir şekilde onun
zararını gidermek zorundasınız çünkü Teşvik
Yasasında söz verdik arkadaşlar yatırımcıya. Sen git
-gerçi o Yasa tartışılır, ona girmek istemiyorum-
Şırnakta, Karsta, Ardahanda, Tuncelide yatırım yap
dedik.
Bu Yasanın
bugüne kadar ne hâle geldiğini hepiniz biliyorsunuz ama arkadaşlar
Peki, teknik olarak ben katılıyorum. Mahsup sistemi burada olmaz ama
işverenin uğradığı, yatırımcının uğradığı
bu zararın mutlaka yatırımcıya bir şekilde verilmesi
lazım. Söz verdik, yatırımcı gitti
yatırımını yaptı arkadaşlar.
Tabii, yine, bir
başka konuya geleceğim değerli arkadaşlar, gene bu
teşviklerle ilgili. Sayın Bakanım, yatırımcıya
söz verdiniz: Biz senin elektrik paranı ödeyeceğiz. dediniz. Bir
sene, on dört ay geçmesine rağmen, böyle sanki fakire sadaka verir gibi,
iki aylık, üç aylık gönderiyorsunuz. Hâlâ içeride yedi aydır,
sekiz aydır parasını alamayan, teşvikten yararlanamayan
yatırımcılar var. Sayın Bakanım, bunlara mahsup
sistemi getirin. Bu insanları parasını kullanmaya, bu insanlar
hak ettiği
Sen git yatırım yap, ben senin elektrik bedelini
ödeyeceğim. dedin. Gitti yatırım yaptı ama sekiz aydır
parasını ödemiyorsun. Böyle bir
tarz olmaz arkadaşlar. Patron Maliye Bakanlığı
mı, Hazine mi? Birinin elinde bir taş, birinin elinde bir kuş
var. Hangisi vuracak bilmiyorum. Bu kanunun sahibi yok. Sanayi
Bakanlığı mı, Hazine mi, Maliye Bakanlığı
mı? Arkadaşlar, yatırımcıya söz verdiyseniz yerine
getireceksiniz. Yatırımcının sizden alacağı var.
Elektrik parasını mahsup edersiniz her şey olur biter.
Sayın Mücahit Başkanım -eski Sanayi Odası
Başkanıydı- onun çektiği çileyi ben biliyorum. Ona gidiyor
yatırımcı Sen niye sözünü yerine getirmiyorsun? diyor. O
insanları mahcup etmeye kimsenin hakkı yoktur. Değerli
arkadaşlar, bu yasada bu eksiklik vardır, sözünüzü yerine
getirin.
Tabii, yine
Teşvik Yasası ve teşviklerden konu açmışken,
arkadaşlar, ülkede kuraklık var -2090 sayılı Tabii Afet
Yasası var- her taraf kasıp kavruldu, çiçekler döküldü, arpalar,
buğdaylar yeşermedi. İnsanlar perişan, elektrik
parasını, gübre parasını, ilaç parasını,
akaryakıt, hiçbirini ödeyemiyor fakat her nedense 2090 sayılı
Tabii Afet Yasası işletilmiyor. Değerli arkadaşlarım,
bu ülke bizim, bu ülkenin her tarafında bir tabii afet olmuştur.
Ülkede bir kuraklık yaşanıyor ve buğdaylar
çıkmamıştır arkadaşlar. Üretici çok zor
durumdadır. Bir kez daha davet ediyorum Tarım Bakanını. Ona
da başsağlığı dileklerimi iletiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, yine çok önemli bir madde var burada. Değişik
bankalarda offshorelara mevduat yatıran insanlara
Listeler verildi
Benim offshoreda bu kadar mevduatım var. denildi. Kimin offshorelarda
ne parası olduğunu TMSF aldı. İnsanlar talep yaptı
Benim bu kadar param var. dedi. Maliye, tuttu bunların hepsine Sen ne
kadar faiz alıyorsun? Yüzde kaç faiz? dedi, şu kadar faiz üzerinden
herkese vergi saldı.
Arkadaşlar,
dikkatinizi çekerim. Offshoreda parası batmış insanlara.
diyorum, bakın, dikkatinizi çekerim. Offshoredan alamamış,
almasına imkân ve ihtimal yok Ödeyemeyiz. dediniz. Bu insanlara Maliye
dedi ki: Senin offshoreda şu kadar paran var. Biz sana bu kadar vergi
salıyoruz.
Arkadaş ya,
bu adam faiz mi almış? Almış boğazından içeri mi
geçmiş? Faizi yemiş mi? Ha, faiz aldıysa, cebine girdiyse, bunu
yediyse, anasının ak sütü gibi helal olsun, alacak Maliye.
Alınmayan paralara vergi getirildi ve buradaki bir düzenlemeyle 2013
yılına kadar bu vergiler eğer ödenmezse, bunlar terkin edilecek.
Ama, arkadaşlar, esas bu insanların, mağdur insanların
anaparasını bu devlet bir şekilde ödemelidir. Her şeyi
ödedi. Offshorea giden insanlar bilerek offshorea gitmedi. O gün, bir
ayırım yaptırılmadı. Offshorela ilgili, offshorelu
mudilerle ilgili bir kez daha dikkatlerinizi çekiyorum ve hepinizin
vicdanlarına bırakıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, yine, bu yasayla, önemli konulardan bir tanesi
Tabii,
Türkiyedeki spor kulüplerinin
Her ilin milletvekili bunu çok iyi biliyordu.
Hepimiz bunun çilesini çekiyorduk. Hepimiz, vicdanımızda,
sorumluluklarımızda bir şey konuşamıyorduk. Çünkü,
artık ödenemez bir hâle gelmişti. Yani, ne yapıyordu Maliye?
Çünkü, Maliye terkin edemiyor, faizini durduramıyor. Bunlar, Amme Alacakları
Kanununa göre -işte ilkin aylık yüzde 4, sonra yüzde 3,5; yüzde 2,5;
şu anda yüzde 2- aylık yüzde 2 faiz yiyor. Yani, bir kulübün, Türkiyedeki spor
kulüplerinin vergi ve sigorta borçlarına bu çark dönüyordu ve faiz
işliyordu ve hepimiz, tüm milletvekili arkadaşlarım bireysel
olarak Bakana gidiyorduk: Sayın Bakanım, yıkıldık,
öldük, bittik. Ama, Sayın Bakan diyordu ki: Ödemeyin bu sene. Güya
iyilik yapıyordu. Biz, teşekkür edip çıkıyorduk. Ama
arkadaşlar, o ertelediği, bir sene ertelediği, ödemediğimiz
rakamlar nereye gitti biliyor musunuz? İkiye katladı.
Değerli
arkadaşlar, ben, bu Meclis açıldı, bu Meclis
açıldığından beri spor kulüpleriyle ilgili, içinde
olduğu koşulları dile getiren arkadaşlarınızdan
biriyim. Sayın Abdurrahman Arıcıya, Sayın Ali
Uzunırmaka teşekkür ediyorum. Sporun -barış, sevgi-
hepimizin sorunu olduğunu, Türkiyedeki tüm spor kulüplerinin
sorunlarının tüm milletvekili arkadaşlarımızın
ortak sorunu olduğunu
Artık, içinizden
ERTEKİN
ÇOLAK (Artvin) Bana da yap, bana da.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Siz de bir iyilik yapın, size de yapayım.
Siz de
Nerede büyükşehirden arkadaşlar? Büyükşehir olacak,
Maraş milletvekilleri, Denizli milletvekilleri ve ondan sonra Hatay,
Şanlıurfa milletvekilleri gelin, Sayın Nihat Ergün Bey bir kanun
tasarısı geçiriyor, yukarıdan geçti. Ama arkadaşlar,
şunu söylüyorum: Bundan sonra büyükşehirlere öbür şehirlerin
yetişmesi imkânsız. Aldı malı götürüyorlar. Bak, bu kadar
söylüyorum. Gelin, gelin
Asım Bey, Trabzon
Pardon, sizi
Bak Asım
Bey, gelin, gelin, siz de bir iyilik yapın. Hangi arkadaşım
Kalkacağım burada, teşekkür değil, omzuma alırım
o illere hizmet ettiği için. Benim yapım, karakterim budur
arkadaşlar.
Değerli
arkadaşlar, Türkiyedeki spor kulüplerinin sorununa bir nebze çözüm
bulundu. Artık ödenemez bir hâle gelmişti. Kulüp ismi vermek
istemiyorum. Bazı kulüplerimiz 50 milyar, bazı kulüplerimiz 10
milyar, bazı kulüplerimiz 8 milyar
Nihat Bey, sizin de bana teşekkür
etmeniz lazım bu kanundan dolayı.
BAYRAM
ÖZÇELİK (Burdur) Biz de teşekkür ederiz.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Onun için, değerli arkadaşlarım,
gerek komisyonda gerekse burada özellikle kulüplerimizin sorununa çözüm bulan
tüm milletvekili arkadaşlarıma
Hasbelkader hep ben bunu dile
getirmeye çalıştım Meclis açıldığından bu
yana.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Toparlıyorum Sayın Başkan.
Meclis
açıldığından beri
Hatta bir keresinde Sayın Maliye
Bakanım Yetti artık, Komisyon üyesisin, git yukarıda
konuş. dedi burada.
Değerli
arkadaşlarım, tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.
Artık kulüplerin vergi ve sigorta borçları, içinde açmaz bir durumda
olan vergi ve sigorta borçları artık birazcık ödenebilir bir
hâle geldi; yıllık yüzde 5 faizle artık bir şekilde
kulüpler bunu on yıl süreyle, eşit taksitle ödeyecekler. Ama ben
buradan bir kez daha Futbol Federasyonunu uyarıyorum: Futbol Federasyonu
kulüplere tekit yerine, kulüplere ceza yerine, kulüplerin sorunlarına
biraz daha -geçen dönem aynısını söyledim- yakın ilgilerini
rica ediyorum.
Ben emeği
geçen herkese teşekkür ediyorum. Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Aslanoğlu.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Mehmet Günal.
Sayın Günal,
buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
MEHMET GÜNAL (Antalya) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına ikinci bölüm
üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bugün önemli bir düzenleme görüşüyoruz
aslında ama yine bölük pörçük gelen düzenlemelerden bir tanesini
görüşüyoruz. Vergi önemli bir husus çünkü sadece gelir toplama
amacıyla kullanılmıyor. Aynı zamanda gelir adaletini
sağlama, gelir dağılımındaki adaleti sağlama ve
dengesizliği giderme, bazen bölgeler arası gelir
dağılımındaki dengesizliği, ekonomik
gelişmişlik bozukluğunu düzeltmek amacıyla da vergi
politikaları kullanılabiliyor. Bunun dışında birçok
diğer hususlarda da etkili olan bir konu. Enflasyondan faize kadar, üretim
artışına kadar, istihdama kadar birçok değişkeni
etkileyen bir husus. Artı, ülkemizin bugün önemli sorunu olan
dış açıklarla ilgili, bütçe açığıyla ilgili de
verginin önemli etkisi olduğunu hepimiz biliyoruz.
Şimdi,
değerli arkadaşlarım, burada hepimiz, bunların
düzenlenmesinden şikâyet ediyoruz, yerine göre Eksiklikler var. diyoruz
ama yine burada da -az önceki usul tartışmasında görüldüğü
gibi- kanun tasarısı aceleyle getirilmiş. Yani sürekli eklemeler
yapıyoruz. Önceki gün başka kanunlarda da tartışmıştık.
Genel Kurula geliyor, burada tamamlamaya çalışıyoruz.
Diğerleri belki mazur görülebilir ama vergi gerçekten önemli bir husus. 1950den bu yana, tam 115 defa değişiklik
geçirdiği söyleniyor. Ben kendim saymadım, uzmanların
rakamlarını söylüyorum. Böyle bir ortamda, sürekli
değişikliğe tabi tutarsak o zaman
inandırıcılığımız kalmıyor. Bir süre
sonra insanlar vergiden imtina ediyorlar, vergiden kaçınıyorlar.
Neden? Tekrar bir af beklentisi ortaya çıkıyor. Böyle
yaptığımız zaman vergileri toplamamız mümkün olmuyor.
Peki, neden önemli? Çünkü, sürekli olarak sistemi delik deşik etmiş
oluyoruz. Yani, baktığınız zaman, hep, böyle geçici, ek
maddelerle, yeni düzenlemelerle elimizdeki mevzuatın takip edilemez hâle
geldiğini görüyoruz değerli arkadaşlar. Bunun, topyekûn bir
vergi reformu çerçevesinde yapılması gerekiyordu ama biz onu sadece
idari yapılanmayla -şimdiye kadar- yeterli gördük, ki o da henüz
yetmedi, arkadaşlarımız kanun tasarısını
getirdiler. Yine, gelir idaresiyle ilgili, denetimle ilgili, denetleme
birimlerinin reorganizasyonuyla ilgili, yine başka bir kanun
tasarısı bekliyor.
Burada,
değerli arkadaşlarım, devletin vergi politikasının,
esas itibarıyla, tasarrufları artırıcı ve ekonomik
kalkınmada payı bulunabilecek yatırımları teşvik
edecek nitelikte olması gerekiyor. Bu çerçevede de temel amaçlara
ulaşabilmek için, vergileme düzeyi ile vergileme yapısı büyük
önem taşıyor. Anayasanın 73üncü maddesi, bize, bu konuda ne
yapmamız gerektiğini gösteriyor. Anayasal kurallarımızda,
verginin genel olması, mali güce orantılı olması, kamu
giderlerini... Harcamaya yönelik olması, adaletli ve dengeli
dağıtılması ve yasal olması ifade ediliyor esas
itibarıyla. Biz, şimdi, verginin adaletli bir şekilde
dağıtıldığını ve
toplandığını söyleyebilir miyiz? Ki söyleyemediğimiz
için sürekli düzenlemeler yapıyoruz. Burada söylediğimiz
Her zaman
yapıcı bir şekilde, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, ülkemizin
ihtiyacı olan kanun tasarılarının, tekliflerinin bir an
önce görüşülerek eyleme geçirilmesini biz de destekliyoruz. Ancak,
aceleyle, danışmadan yaptığımız zaman
birtakım eksiklikler karşımıza çıkıyor ve
kapatmak için daha fazla zaman harcıyoruz. Şimdi, esas
itibarıyla köklü bir değişiklik yapmamız gerekirken, yine
şimdilik başka bir yama kanunla bunu geçiştirmeye
çalışıyoruz. Eğer bu geçici maddeler hâlinde ve ek
maddelerle sürekli düzeltmeye kalkarsak bunun içinden çıkamayız.
Şimdilik bunu kabul edeceğiz ama sonra bunların
tamamını düzenleyen, gerçekten reform denilebilecek tarzda
düzenlemelerle bunun baştan sona gözden geçirilmesi gerekiyor.
Değerli
arkadaşlarım, diğer bir şey: Dedik ki: Bölgeler arası
gelişmişlik farklarını giderecek, gelir adaletini
sağlayacak
Onu yapabilmemiz için, yine sizin programınızda da
belirttiğiniz sektörel teşvik politikalarına ilişkin
herhangi bir şey henüz -benim bildiğim kadarıyla- somut olarak
gelmedi. Biz ne yapıyoruz? Biz 301inci maddeyi siz
çıkaracaksınız diye günlerce, gecelerce onunla
uğraşıyoruz. Biz Vakıflar Kanunuyla
uğraşıyoruz. Biz TRT Kanununa gereksiz maddeler ekleyerek
tartışmayı uzatıyoruz. Bu tarafta ne oluyor? Gerçekten
istihdamı artıracak, üretimi artıracak köklü reformlar
yapmamız gereken alanlar, maalesef gündelik düzenlemelere ve acil
ihtiyaçtan gelen kanun tasarılarına kurban ediliyor. Onun için,
bakın, değerli arkadaşlar, az önce bazı
konuşmacılar bahsettiler, vergi adaletinden bahsedebilmemiz için
dolaylı vergi oranına her yerde bakıyoruz. Bizde her zaman örnek
aldığımız Avrupa Birliğinin tam tersi bir durum var.
Oralarda yüzde 35, en fazla yüzde 40larda iken, bizde tam tersine yüzde
70-73lere gelmiş. Şimdi, bunu hiçbir şekilde bir muhalefet
anlayışı olarak söylemiyoruz, vergi adaletinin düzeltilmesi
gerektiğini, daha doğrusu adaletsizliğinin adaletli hâle
getirilmesi gerektiğini söylüyoruz. Dolayısıyla, gündelik
birtakım pansuman tedbirlerle uğraşmak yerine veya siyasi bir
şekilde Avrupa Birliğinin taleplerini karşılamak yerine,
önce kendi ülkemizin ihtiyaçlarını derli toplu kanun tasarılarıyla
hep beraber tartışarak çözüm getirmeye çalışalım;
önceliğimiz bu olsun değerli arkadaşlarım.
Bu çerçevede,
Maliye Bakanlığı yine büyük ölçüde mesafe katetti, ama e-devlet
uygulamaları çerçevesinde henüz otomasyona geçilmeyen birimlerimiz var.
Şimdilik belli ilerlemeler sağlandı. Dolayısıyla,
bunlara da öncelik vererek önümüzdeki yılın
yatırımlarında da bunları hızlandırmamız
gerekiyor.
Diğer bir
şey: Vergi oranları. Değerli arkadaşlarım,
adaletsizlik var, dar gelirliler açısından sıkıntı
var, dedim. Yine Avrupa Birliğiyle ve gelişmiş ülkelerle
karşılaştırdığımız zaman, bizdeki
asgari ücretlinin ve dar gelirlinin verdiği verginin neredeyse ancak onda
1i kadar vergi veren ülkeler var. Yani, bu, bizim bulduğumuz, gelir
vergisini alabildiğimiz kişilerden alıp, dolayısıyla
kurumlar vergisi ve kurumsal vergi ödeyenlerden
alamadığımızın bir göstergesidir. Buradaki en önemli
şey, vergi politikası. Yani, kişileri ve kurumları
kazançlarına göre vergilendirebilirsek sorun çözülecek. Ama, biz, bir
taraftan büyük holdingleri, milyar dolarları ve milyar YTLleri affedip
uzlaşmalarla uğraşırken, dar gelirlilerin vergisine gelince
Maliye Bakanımız, kusura bakmasın, o zaman cimrileşiyor.
Sayın Müsteşar var şimdi, Bakanımız yok ama
Değerli
arkadaşlarım, tasarının içerisinde, bu bölüm içerisindeki
maddelerimizde spor kulüplerimizin borçlarıyla ilgili tecil konusu var. Az
önce değerli konuşmacılar da değindiler. Evet, bir ödeme
sıkıntısı olabilir. Biz bir tarafa yapılan
düzenlemeleri eleştirmiyoruz, ama bir taraftan o yapılırken, SSK
ve BAĞ-KURa, çalışanlara belli şeyler tanınırken
çiftçilerimize de bu kolaylığı sağlayalım, dedik.
Geçen gün Sayın Bakana Komisyona geldiğinde sorduk, Henüz somut bir
çalışma yok. dedi. Oysa basın birtakım
çalışmalar yapıldığını söyledi. O zaman, bir
an önce diğer mağdur olan kesimlerin de mağduriyetlerini
giderecek önlemleri almamız, taksitlendirme yapmamız lazım.
Çünkü, en fazla kazananlara bunu yapıyoruz, gelir diliminin en üst
düzeyinde olanlara, ilk yüzde 10unda olanlara bu kolaylıkları
sağlıyoruz, en altında olanlara sağlamıyoruz. Zaten
mevcut olan adaletsizlik de o zaman daha da hızlanarak bozuluyor
değerli arkadaşlarım.
Bir taraftan
kayıt dışı ekonomiyi önleyecek önlemler almadan, vergi
tabanını genişletmeden, sadece vergi oranlarını
düşürerek bunu yapmamız mümkün değil. Bir holdingin milyarları
aşan vergi borcunu, sadece genel müdürün ve Maliye Bakanının
onayıyla silersek veya vergi uzlaşması sağlanmak üzereyken,
mahkemede kaybetmek üzereyken başka af kanunlarıyla bunları
silersek kamu vicdanı zarar görüyor değerli arkadaşlarım.
Dolayısıyla, dar gelirlileri içine alacak şekilde ve onlara
uygulanan vergi adaletsizliğini önleyip dolaylı vergileri biraz daha
oran olarak azaltarak bütün dar gelirli kesimlerin de durumunu düzenleyecek,
ayrıca çiftçilerimizin de borçlarını bir süre erteleyip onları
ödeme planına bağlayacak şekilde düzenlemeler yapmamız
gerektiğini düşünüyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Günal, devam edin.
MEHMET GÜNAL
(Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkanım.
Bu çerçevede,
inşallah bundan sonra, sadece Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanun değil, topyekûn, vergiyi tabana yayacak, vergi
adaletsizliğini giderecek ve kurumsal düzenlemelerin yanı sıra
sektörel teşvik politikalarıyla da gerçekten üretimden vergi almaya
yönelik düzenlemelerin Meclisimizin gündemine getirilmesini ve bu yama
değişiklikler yerine köklü bir değişiklikle kurumsal bir
çözüm getirmeyi umut ediyorum.
Bu duygu ve
düşüncelerle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Günal.
Şahısları
adına ilk söz, Aydın Milletvekili Sayın Ali Uzunırmaka
aittir.
Sayın
Uzunırmak, buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Saygıdeğer Başkanlık Makamı,
saygıdeğer milletvekilleri; amme alacaklarının tahsili ile
ilgili tasarı üzerinde şahsım adına söz aldım.
Hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.
Kıymetli
milletvekilleri, burada, yasama organında her şeyden önce
milletvekilleri olarak görev yapmaktayız. Tabii ki yürütme, yasama
çoğunluğunun içinden çıkan heyet olabilir ama yasamada görev
yapan arkadaşlarımızın, mutlaka ki daha ayrı görevleri
olduğunun bilinci içerisinde bazen farklı hareket tarzlarını
ortaya koymaları gerektiği kanaatini taşıyorum.
Bunu şu
açıdan izah ediyorum: Bir ülkedeki vergi yasası çok önemli
yasadır ve vatandaşı, her kesimi en derin şekilde
ilgilendiren bir yasadır. Bu tasarı ikinci ayda gönderiliyor,
dördüncü ayda komisyona geliyor ve beşinci ayda Meclis gündemine geliyor.
Acaba, girmeye çalıştığımız Avrupa Birliği
ülkesinde, vatandaşı bu kadar derinden ilgilendiren hangi yasayı
halkoyu tartışmadan, Meclisteki milletvekilleri teferruatlı
tartışmadan bu kadar zaman içerisinde, bu çabukluk içerisinde
çıkartılıyor?
Ben, milletvekili
arkadaşlarıma soruyorum ve merak ediyorum: Acaba, evet, hayır
diye parmak kaldıran kaç milletvekili arkadaşımız,
seçmenini ilgilendiren bu tasarıyı inceledi? Neleri içeriyor? Bunu
vicdanlarına bırakıyorum.
Mutlaka ki
yürütmenin çoğunluğunun taassubu içerisinde hareket etmek gerekmiyor
kıymetli arkadaşlar. Bu bir mantık meselesi, bir yönetim
meselesi tabii ki. Bakın, Meclis Başkanımızın Plan ve
Bütçe Komisyonuna gönderdiği uyarıda, Komisyonun görevleriyle ilgili
çok açık ve net 35inci maddeyi işaret ediyor. İçler
acısı bir durum ki, Komisyon Başkanımızın Meclis
Başkanına verdiği cevapta, Söz konusu kanun tasarısı
pek çok kanunda değişiklik yapmaktadır. Bu
değişikliklerin bir kısmı kamu alacaklarının
tahsilinin hızlandırılmasına, diğerleri ise
birbirinden farklı konulara ilişkindir. Ancak, Tasarının
esas itibariyle kamu gelirlerine ilişkin olduğu görülmektedir.
Komisyonumuzda ülkemizin son derece önemli sorunlarının çözülmesi
konusunda ihtiyaç duyduğu diğer düzenlemeler de tasarıya
eklenmiştir. deniyor. Yani, bir ülke Meclisinin bir komisyonu Yasaya,
İç Tüzüke uygun şu, şu, şu gerekçelerle bu görüşme
yapılabilir. demiyor gerekçesinde. Ülkenin ihtiyaç duyduğu
sebeplerden dolayı. diyor.
Peki, ülkenin
ihtiyaç duyduğu sebepler ne, kıymetli arkadaşlar? Ülkenin
ihtiyaç duyduğu sebepler, tabii ki işte böyle sessiz sedasız,
halkoyu tartışmadan, hiç kimseye hissettirmeden, kanuna, nizama,
İç Tüzüke, yasaya uygun olmadan, iki dudağının
arasında vatandaşa yeni yükler getiren, birikmişleri
harcamış, mirasyedice davranan bir Hükûmetin
boşalttığı kasalar nasıl yeniden doldurulabilir...
Özelleştirmeden satılanlar karşılayamaz oldu, işte,
getirilen birtakım aflarla yeniden yapılandırmalar
karşılayamaz oldu. Bunu nereden anlıyoruz? Bunu seçimlerden önce
rüşvet gibi dağıtılan kömür borçlarının daha
hâlen 150 trilyon civarında hazinenin TKİye ödemediği
paralardan anlıyoruz.
Deniz bitti,
şimdi yeni kaynaklar meydana getirmek lazım. Bu yeni kaynaklar
nasıl meydana gelecek? Birtakım yük bindirilecek, birtakım aflar
getirilecek, başka başka birtakım uygulamalarla sessiz
sedasız götürülmeye çalışılacak.
Değerli
arkadaşlar, tabii ki, bu arkadaşlarımızın durumu çok
zor. Bu güçlükler içerisinde bu Hükûmet Abbas yolcu. Abbas yolcu olduğu
için giderayak işte ne kadar ne yapabilirsem, biraz Leyladan biraz
Mevladan ne götürebilirse onu götürmeye çalışıyor. Onun için
tabii ki bu yeni bir dönem başlattı. 2001li yıllarda stabil
hâle gelmiş, birtakım yapılandırmaların neticesinde
stabil hâle gelmiş bir durum şimdi yeniden sen ye torunun ödesine
döndü.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Devam ediniz.
ALİ
UZUNIRMAK (Devamla) Teşekkür ederim.
Birikmişleri
harcadılar, şimdi sen ye torunun ödesin hesabıyla, gelecek
hükûmetlere, yolcu hükûmet, acaba benim zamanımda iyi olduydu deyip,
gizleyebildiği ne kadar harcamalar varsa hazineye yük olarak
bırakıp, ondan sonra da önümüzdeki seçimlerde yok olup
gittiğinde, gelecek hükûmetlerin kucağında, gene,
torunlarına dedelerinden bırakılmış borçlar kalacak.
Dolayısıyla,
bu yasa, çok acele geçmiş ve gizlenmiş bir yasadır,
vatandaşımıza yeni yükler hayırlı, uğurlu olsun!
Teşekkür
ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler.
Şahsı
adına ikinci söz, İzmir Milletvekili Harun Öztürke aittir.
Buyurun
Sayın Öztürk.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Demokratik
Sol Parti ve şahsım adına yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bu bölümle ilgili olarak, mükelleflere ait bilgilerin
özel hukuk tüzel kişilerine aktarılabilmesi konusunda Maliye
Bakanlığına yetki verilmesi, vergi mahremiyetini de içeren kamu
hizmetinin özel sektöre aktarılması anlamına geleceğinden
kabulü mümkün görünmemektedir.
Yasa
dışı dinlemenin bütün özgürlükleri nasıl tehdit ettiği
bir ortamdayken, vatandaşların mali bilgilerinin de özel hukuk tüzel
kişilerine devrine izin vermeyi anlamak mümkün değildir.
Değerli
arkadaşlar, trafik cezalarının tebliğ edilebilmesi için
gerekli posta masraflarını karşılamak üzere kanunla ödenek
ekleme yetkisi verilmesini de bütçe ilkeleriyle bağdaştırmak
mümkün değildir. Bu tür sıkıntıların kurum
bütçelerindeki harcama kalemleri arasında aktarma yaparak ya da yedek
ödenekten karşılanmak suretiyle aşılmasının daha
yerinde olacağı düşünülmektedir. Aksi takdirde ödeneği
yetersiz olan kamu kurum ve kuruluşları kanunla bu
ihtiyaçlarını karşılar hâle gelir ve bunun içinden de bütçe
ilkeleri açısından çıkmamız mümkün değildir.
Değerli
milletvekilleri, Özel Tüketim Vergisi Kanununun 12nci maddesinin 1
numaralı fıkrasına eklenen hükümle 2 sayılı Listedeki
mallardan alınacak verginin, mükelleflerin bu malları alış
bedelleri üzerinden hesaplanacak vergiden az olamayacağı
öngörülmektedir. Bu hüküm, ticari yaşamın gereği zaman zaman
maliyetin altında yapılan iyi niyetli satışları
cezalandırabilecek niteliktedir.
Değerli
milletvekilleri, tasarıyla, kamu kurum ve kuruluşları personeli
ile yeşil kart sahipleri için tedavi giderlerinden üniversite
hastanelerine olan borçların yüzde 85i, belediyelerin üniversitelere olan
borçlarının da yüzde 75inin ödenmesi hâlinde geriye kalan
kısmın terkin edileceği hükme bağlanmaktadır.
Borçların biriktirilmesinde kaynak yetersizliğinin yanı sıra
üniversite ve YÖKün halk nezdinde iyi çalışmıyor gösterilmeye
çalışılmasının da etkisi olduğu yadsınamaz.
Bu uygulama, kurum ve kuruluşlarla belediyelerin performansa dayalı
bütçe uygulama sonuçlarının değerlendirilmesine de olanak
vermeyeceği gibi, önümüzdeki yıllarda da üniversitelerin
alacaklarının zamanında ödenmemesi sonucunu doğuracak ve bu
durum, aynı uygulamanın süreceği beklentisi içindeki
üniversiteleri, zamanında tahsil edemeyecekleri tedavi
faturalarını, haklı olarak, daha yüksek göstermeye itebilecektir.
Önümüzdeki
yıllarda genel sağlık sigortasının devreye
gireceğinin söylenmesi, yapılan işi asla haklı gösteremez.
Bu nedenle, söz konusu maddenin tasarı metninden
çıkarılması ve Maliye Bakanlığının bütçede
yer alan ödeneklere dayalı ödemeleri zamanında yapması bu
sakıncaların ortadan kaldırılmasını
sağlayacaktır.
Değerli
milletvekilleri, Plan ve Bütçe Komisyonunda kanun tasarı ve teklifleri
görüşülürken, Hükûmet temsilcilerinin, görüşülen tasarı ve
tekliflerin maddeleri itibarıyla merkezî yönetim bütçesinin gelir
tahminlerine ve bütçe giderlerine etkisini ortaya koymaları gerekmektedir.
Tasarıyla ilgili olarak söz konusu bilgiler komisyonda verilmediği
gibi, bu konuda Genel Kurulda yöneltmiş olduğumuz soruya da cevap
alabilmiş değiliz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Öztürk, devam ediniz.
HARUN ÖZTÜRK
(Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Hükûmeti son
aylarda uygulamaya koymaya başladığı bütçe disiplininden
uzaklaşan tavırları nedeniyle uyarmayı bir görev biliyor,
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Öztürk.
Sayın
milletvekilleri, soru-cevap işlemine başlıyoruz.
İlk soru
Sayın Akkuşun.
Sayın
Akkuş, buyurun efendim.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Sayın Başkan, Sayın Bakanım; kara
yolu taşımacılığı yapan otobüs ve kamyonlar
Vergi borcunuz var. denilerek yolda durdurulmakta, o vergi borcu ödeninceye
kadar yol kenarında tutulmaktadır. Bu, yolcu otobüsü ise içindeki
yolcuyla beraber, kamyon ise üzerindeki yüküyle beraber bekletilmektedir.
Böylece, borçlu olmayan üçüncü şahısların seyahat hürriyeti, mal
gönderenlerin ticaret hürriyeti engellenmektedir. Bu mağduriyetin
önlenmesi, alacağın bağlı bulunduğu yerde tahsiliyle
ilgili herhangi bir çalışmanız var mı?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler.
Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biraz önce, bu
kanun tasarısıyla ilgili olarak Plan ve Bütçe Komisyonunda
yapılan usulsüzlüklerle ilgili açtığınız usul
tartışmasında dediniz ki: Komisyonlar bundan sonra böyle
yapmasınlar. Yaparlarsa ne yapacaksınız? Yani, komisyonlar
sizin verdiğiniz bu talimatın gereğini yerine getirmezse, siz,
acaba, Başkanlık Divanı olarak, bu gibi
BAŞKAN
Bakın, cevap veririm, ama polemik yaratmayalım.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim?
BAŞKAN
Cevabını veririm, ama polemik yaratmayalım. Siz devam edin,
sorunuzu sorun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ya, polemik yaratmıyorum da, yani
BAŞKAN
Bana mı soruyorsunuz, yoksa Hükûmete mi soruyorsunuz?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Neyse, Sayın Başkan
BAŞKAN
Cevabı gayet kolay, verilir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Peki, kolaysa iyi; göreceğiz onu tabii.
BAŞKAN Biz
de görürüz, yaşarsak görürüz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Şimdi, bu Toplu Konut İdaresini neden damga vergisinden ve
Harçlar Kanunundan muaf tutuyorlar, bunun anlamı nedir?
Ayrıca,
Sayın Başkan, bu Vergi Usul Kanununun 242nci maddesinde
yapılan bir değişiklikle, bazı ticari sır
sayılabilecek bilgi ve belgeleri özel birtakım şirketlere
aktaracak. Bunlar, defter tutma, işte, İnternet ortamı,
şunlar
Peki, bu şirketler, bu özel kişiler, o firmaların
sır sayılabilecek vergi mahremiyetini ihlal ettiği takdirde
nasıl bir işleme tabi tutulacaklar? Hükûmet nasıl bunu garanti
eder, acaba bunların vergi mahremiyetini ihlal etmeyeceğine dair?
Bir de 19uncu
maddenin 5 no.lu bendinin sonunda deniliyor ki: Tarh edilen bu vergiler asgari
maktu vergi tutarına göre hesaplanacak vergiden az olamaz, bu tarhiyata
ayrıca vergi cezası uygulanamaz.
Peki, vergi zıyaı varsa niye ceza uygulanmıyor?
Ayrıca da bu
kanunda bazı aflar getiriliyor Sayın Başkan. Bu, işte,
offshorea yatırılan paralar, nedeniyle faizlerine getirilen aflar
var. Bu af niye getiriliyor, bunu öğrenmek istiyorum.
Saygılar
sunarım.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın Bakan,
sorular tamam, cevap verecek misiniz?
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Şimdi,
efendim, bu kanun tasarısında, taşıtların
birikmiş vergi borçlarının taksitlendirilmesi hâlinde çünkü, bu
yol kenarında bekletmenin herhâlde arkasında bu var- teknik, fennî
muayene imkânı getiriliyor. Dolayısıyla o sorun bu şekilde
çözülecek.
Sayın
Kamerin sorularına da yazılı cevap vereceğim efendim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bakan.
Sayın
milletvekilleri, ikinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
KAMER GENÇ
(Tunceli) O zaman, Sayın Başkan, bu soru müessesesini kaldırın
efendim. Hükûmet sorulara cevap vermekte yetersiz kalıyor.
BAŞKAN
Efendim, İç Tüzükün amir hükmü böyle diyor, İsterse
yazılı cevap verebilir. diyor, ben ne yapayım! Yani
Yazılı cevap verebilir. diyor. Değiştirelim İç
Tüzükü, ondan sonra mecburen sorulara cevap versinler efendim.
İkinci bölüm
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi,
ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa madde üzerindeki önerge
işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
14üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
15inci madde
üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 220 sıra sayılı Yasa Tasarısının 15inci
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Katılmıyoruz efendim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Söz istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 220 sıra
sayılı Yasa Tasarısının ikinci bölümünün 15inci
maddesinin tasarı metninden çıkarılması için verdiğim
önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinize saygılar
sunuyorum.
Yani, gerçekten,
biraz önce soru soruyoruz Hükûmet cevap vermiyor! Yalnız bu kanuna mahsus
değil ki. İşte bakın, bomboş sıralar, işte,
Genel Kurul sıraları bomboş, Bakanlar Kurulu sırasında
oturan Hükûmet sorulara cevap vermiyor. O zaman niye biz bunları müzakere
ediyoruz? Zaten sizin çoğunluğunuz var, bir İç Tüzük
değişikliğini getirin buraya, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu
dönem milletvekili olanlar beş sene evlerinde otursunlar,
maaşlarını alsınlar analarının ak sütü gibi,
otursunlar! Ne gerek var canım burada boşu boşuna birbirimizi
kızdırmaya, birbirimizi kırmaya. Bir anlam yok sayın
milletvekilleri.
AHMET YENİ
(Samsun) Oy verecek misiniz?
KAMER GENÇ
(Devamla) Ben oy vermem. Ben vermem ama sizin uygulamanız böyle. Yani
buraya kanunlar gelip de yeteri kadar tartışılmadan, hele bir
vergi yasasının
Yani vergi vatandaşın cebine dokunan bir
kurumdur. Ayrıca, vergi kutsal bir kamu alacağıdır. Bunun
tahsilatının, vergi alacağının hakça vatandaştan
alınması gerekir ama bunların her birisi bir tarafa
atılıyor. İşte, burada çoğunluk var, bilmiyorum, son
anlarda, işte, bazı arkadaşlar birbirleriyle
anlaşıyorlar ya, işte sen burada bana avantaj sağla
ötekisi de sen buradan bana avantaj sağla diyor bir anlaşma da
oluyor.
Aslında bu
kanunun bugün görüşüleceği belli olmadığı için biz de
çok yeterli olarak kanun üzerinde hazırlıklı gelmedik. Yani bunu
kabul etmek lazım.
Sayın
milletvekilleri, ben bir parti milletvekili değilimki benim arkamda parti
teşkilatı olsun, bana hazırlık yapsın getirsin.
Bağımsız milletvekiliyiz, burada zaten kanun müzakereye
başlandıktan sonra önerge verme hakkımız yok. Daha önceden,
işte, daha kanun müzakere edilmeden önergeleri veriyoruz; o da, çoğu
da aradan gidiyor.
Şimdi, burada
Toplu Konut İdaresine bir vergi muafiyeti getiriyorsunuz. Toplu Konut
İdaresi bir özel ticari şirkettir. Niye vergiden, yani Damga Vergisi
ve Harçlar Kanunundan muaf tutuyorsunuz? Neden arsaları bedava
veriyorsunuz? Hükûmetin, siyasi iktidarın emrinde. Kendi
yandaşlarına
Yani bu Toplu Konut İdaresi müteahhitleri iflas
ettirdi. İnşaat malzemesi satanları iflas ettirdi yani sizin
düşüncenizde olmayıp da daha doğrusu, siyasi iktidara yakın
olmayan inşaat malzemesi satanları iflas ettirdi.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Nasıl yaptı o işi? Ayrımı nasıl
yaptı?
AHMET YENİ
(Samsun) Nasıl ayrım yapıyor?
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim, Nasıl yaptı? Bunun ayrımı
Yani
şimdi, Toplu Konut İdaresinin başındaki kişi Tayyip
Erdoğanın en yakın arkadaşı. Şimdi, bu Tayyip Erdoğana
yakın olan, işte, hangi malzeme satıcıları varsa Toplu
Konut İdaresinin kullandığı malzemeler oradan
alınıyor. İnşaat malzemesi satan başka firmalardan
alınıyor mu? Dolayısıyla, inşaat malzemesini, ancak,
Toplu Konuta satabilmek için
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Belgesi varsa getirin de çıkaralım.
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim, belgesine gerek yok, akıl ve mantık her
şeyin belgesidir. Bunun belgesi
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Öyle şey olur mu!
KAMER GENÇ
(Devamla) - Ben sana o zaman söyleyeyim: Senin, gelsin Toplu Konut İdaresi
yarına, ben Git şu Rüzgârlı Sokakta sıradan gir,
herkesten malzeme al. desem, gelir alır mı? Almaz çünkü kendi
adamlarından alıyor.
AHMET YENİ
(Samsun) Toplu Konut almıyor müteahhitler alıyor.
KAMER GENÇ
(Devamla) - Yani bu, sizin seçimlerde böyle
dağıttığınız o kömür paraları
AHMET YENİ
(Samsun) Sistemi bile bilmiyorsun.
KAMER GENÇ
(Devamla) -
bu dağıttığınız o ekmek parası,
un parası, mercimek parası nereden sağlanıyor?
İşte, buralardan sağlanıyor.
AHMET YENİ
(Samsun) Toplu Konut nasıl çalışıyor onu bile
bilmiyorsun!
KAMER GENÇ
(Devamla) - Neyse, size hayırlı olsun, siz yine buna devam edin ama
yani bir de bu haksız. Yani bir tarafta Toplu Konut ticari bir
şirket, o damga vergisi ve harçlar vermeyecek, öte tarafta, normal bir
müteahhit verecek. Yani bu, vergide eşitlik ilkesine
aykırıdır.
Dolayısıyla,
bu, özel bir kamu tüzel kişisidir. Ama bu Toplu Konutun da Türkiyedeki
uygulamaları hakikaten halkın yararına değildir. Belli bir
siyasi iktidarın paralelinde, onların tarikatına mensup olan
ticarethanelerden alışveriş yapmaktadır...
AHMET YENİ
(Samsun) Belge var mı belge, tarikat belgesi?
KAMER GENÇ
(Devamla) -
öteki müesseseler iflas ettirilmektedir. Böyle bir kuruma, kamu
kurumu niteliğinde bir kurum sıfatını vermek mümkün
değildir, özel teşebbüs. Özel teşebbüsü, siz, nasıl Damga
Vergisi ve Harçlar Kanunundan muaf tutuyorsunuz
O bakımdan,
benim önergem, bunun tasarı metninden çıkarılmasıdır.
Tabii kabul etmeniz zaten mümkün değil.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sözünüzü tamamlar mısınız.
KAMER GENÇ
(Devamla) Evet Sayın Başkanım.
Gücümüz
yettiği nispette burada çıkacağız, size gerçekleri
söyleyeceğiz ama gerçekleri anlarsanız siz bilirsiniz,
anlamazsanız siz bilirsiniz, o sizin bileceğiniz iş. Ama, bizim,
hiç olmazsa, akşam gittiğimizde, evimizde oturduğumuz zaman,
yatağımızda yattığımız zaman
vicdanımız huzurlu. Çünkü, diyorum ki: Ben bu millet için Türkiye
Büyük Millet Meclisinde yapılması gereken, hakka, adalete, hukuka,
vatandaşın menfaatine uygun olan her şeyi söyledim. Ama
karşımızda peşin hükümlü bir grup var. O peşin hükümlü
grup ne hakkı tanır ne hukuku tanır ne işte adaletin
gerektirdiği işlemlerin uygulanmasının sağlanması
konusunda alınan tedbirleri tanır. Hiçbir şey
tanımıyorsunuz. Böyle bir davranış biçimi
-inanmanızı istiyorum- size de pek hayır getirmez. Ama siz yine
devam edin. Bakalım, kim sonunda haklı çıkar.
Bakın, otuz
senedir bu Parlamentoda muhalefet görevini yapıyorum. Bu herkese nasip
olmaz, onu da bilesiniz. Bu bir bilgidir, bir birikimdir, bir kabiliyettir,
niteliktir.
Saygılar
sunuyorum.
Sayın
Başkan, önergemin oylamasında karar yeter sayısı istiyorum.
AHMET YENİ
(Samsun) Bir şeye yaramayan bilgiler!
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Genç.
Önergeyi
oylarınıza sunup, karar yeter sayısı arayacağım:
Önergeyi kabul
edenler
Kabul etmeyenler
KAMER GENÇ
(Tunceli) Yok Sayın Başkanım, karar yeter sayısı
yok.
BAŞKAN
Sayacağız efendim, ben hiç şey yapmıyorum, rahatsız
değilim.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan, adaletinize sığınıyoruz.
Bakın, şıhlığınıza
sığınıyoruz.
BAŞKAN
İnanın, bir kişi eksik olsa ben yok derim; hiç merak etmeyin, o
konuda hiç merak etmeyin.
KAMER GENÇ
(Tunceli) 80 kişi yok.
BAŞKAN
İki arkadaş arasında anlaşma olmadığı için
cihazla oylamayı tekrarlayacağız. İki dakika süre veriyorum
efendim, buyurun. İhtilaf var arada.
(Elektronik
cihazla oylamaya başlandı)
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, kâğıtla gelenlerin isimlerini
okuyun lütfen.
BAŞKAN
Kâğıt verme durumunda kalan arkadaşlar lütfen salonu terk
etmesinler.
(Elektronik
cihazla oylamaya devam edildi)
BAŞKAN
Karar yeter sayısı yoktur, birleşime yarım saat ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 20.09
YEDİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 20.48
BAŞKAN
: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP
ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 113üncü
Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
220 sıra
sayılı Tasarı üzerindeki görüşmelere devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet buradalar.
15inci madde
üzerinde Tunceli Milletvekili Kamer Gençin önergesinin oylanmasında karar
yetersayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi yeniden
oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısı arayacağım.
Önergeyi kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yetersayısı vardır, önerge
kabul edilmemiştir.
15inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
15inci madde
kabul edilmiştir.
16ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
17nci madde
üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 220 sıra sayılı yasa tasarısının 17.
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)-
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Sayın Genç, buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 220 sıra
sayılı Yasa Tasarısının 17nci maddesinin tasarı
metninden çıkarılmasına ilişkin olarak verdiğim önerge
üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.
Değerli
milletvekilleri, tabii, bu madde, özellikle ticaret erbabının, defter
tutan ticaret erbabının defter ve kayıtlarının
tutulması, bunların muhasebelerinin tutulması, belli bilgi ve
faaliyetlerinin Maliye Bakanlığınca belirlenecek esaslar dâhilinde
bazı özel şirketlere devrini öngörüyor.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, duyamıyorum bakın, çok gürültü oluyor.
KAMER GENÇ
(Devamla) - Şimdi, değerli milletvekilleri, tabii, devletin kamu
alanı içine giren birtakım faaliyetlerinin böyle, özel
şirketlere devredilmesi kanaatimce yerinde değil. Burada önemli
-uygulamada da görülecektir- çok önemli bir vergi mahremiyetinin ihlali söz
konusu olabilir. Yani, çünkü ticaret bir rekabet esasına dayanıyor.
Rekabette de rakip firmaların bilgi ve belgelerini siz karşı
rakip firmaya verme olanağını sağlarsanız,
onların ticari sırlarını onlara vermiş olursunuz ve
ticari sır kavramının saklanmasında çok ciddi
sıkıntılar belirir. Onun için
(AK Parti sıralarından
gürültüler)
Sayın
Başkan, istersen arkadaşlar gitsinler, dışarıda
istirahat etsinler, biz burada kendi kendimize konuşalım, ondan sonra
oylamaya gelsinler.
BAŞKAN
Sayın Genç, ikaz ettiğimi siz de duydunuz.
KAMER GENÇ
(Devamla) Ama yine gürültüye devam ediyorlar.
BAŞKAN
Maalesef
Maalesef
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi, değerli milletvekilleri, tabii, bu Kemal Bey yok.
Herhâlde yine bir ticari işletmesinin, çocuklarının ticari
işletmesiyle ilgili işlerle ilgilenmeye gitmiş. Biliyorsunuz,
geçen gün bir televizyon kanalında Turhan Çömez, eski milletvekiliniz dedi
ki: Efendim, Kemal Bey Susurlukta kendi çocuklarına bir fabrika
yapmıştı. Balıkesirin birçok yerine elektrik
götürmüyorduk. Köylere gitmiyordu ama Kemal Beyin fabrikasına
TEDAŞta çok yüklü bir para çıkarıldı dedi. Ondan sonra
onun şirketine, o, çocuklarının fabrikasına elektrik
getirildi
Tabii, bu, sizin milletvekillerinin söylediği şey.
Şimdi burada da olsaydı, tabii, çok ciddi sorular soracaktık
kendisine ama kaçtı, bizim sorularımızın
ağırlığı altından kalkamayacağını da
bildiği için kaçtı.
Şimdi, biz
kendilerine vergi mahremiyetiyle ilgili soruları sorduk, hesabına
geldiği zaman vergi mahremiyeti diyor. Bakın, Citibankın 3,5
milyar dolarlık bir vergi borcunu
Bunu vergi denetmenleri buldu. Bu,
Kemal Beyefendi getirdi Merkezî Uzlaşma Komisyonunda bir kalemde sildi.
Hâlbuki biliyorsunuz Türkiyede bir hukuk sistemi var, eğer bir mükellef
adına inceleme elamanlarının bulduğu vergiler yasalara
aykırıysa vergi mahkemesine itiraz edersiniz, vergi mahkemesinin
verdiği karara karşı Danıştaya gidersiniz eğer
haksızsa zaten orada silinir. Ama tabii, Kemal Bey de bu Amerikan
şirketine yaptığı hizmet
karşılığında, efendim, Amerikalılar
tarafından Yılın Maliye Bakanı seçildi. Ne kadar güzel
değil mi; ne kadar yakışan, güzel bir Maliye Bakanı?
Şimdi, ben soruyorum kendisine
HALİDE
İNCEKARA (İstanbul) Adresi bile bilmiyorsunuz.
ALİ KOYUNCU
(Bursa) Amerikada değil Avrupada seçildi.
KAMER GENÇ
(Devamla) Soru sordum kendisine
Maddeyle ilgili, maddeyle ilgili; işte
vergi mahremiyetini söylüyorum size, bayanlar. Sizin aslında bunları
iyi kavramanız lazım.
BAŞKAN
Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Devamla) Ben kendisine soru önergesini veriyorum, Kemal Bey, bir firma
adına 44 trilyon liralık vergi tarh edilmiş, 44 trilyon. Sen
Merkezî Uzlaşmada bunu 4 trilyona indirmişsin; doğru mu,
yanlış mı? diyorum: Diyor ki: Efendim, vergi mahremiyetine
girer. Yahu diyorum ki: Kemal Bey, bak, senin çocuklar, ticaretle
uğraşıyor, Tayyip Beyin çocukları ticaretle
uğraşıyor, Abdullah Beyin çocukları ticaretle
uğraşıyor, bütün bakanlarımızın -bütün demeyeyim
de birçoğunun- çocukları ticaretle uğraşıyor.
ALİ KOYUNCU
(Bursa) Ee, ne yapsın yani aç mı kalsın?
KAMER GENÇ
(Devamla) Bunların hesaplarını inceliyor musunuz? Efendim bu
vergi mahremiyetidir. diyor. Yahu beyler, vergi mahremiyeti bu değildir.
Vergi mahremiyeti, bir kişinin sır sayılabilecek nitelikteki
bilgileri alıp şeye vermek. Yani bugün vergi borçları ilan
ediliyor. Niye bu vergi borçlarının
Yani hangisinin vergi borcu var
veya siz uzlaşmada (A) firmasının 44 trilyon liralık
vergisini bir kalemde 4 trilyona indiriyorsunuz, niye bunu söylemiyorsunuz?
Vergi mahremiyetiyle bunun ilgisi yok ki.
Yani, maalesef,
İktidarınız zamanında sapla saman birbirine
karıştı, kimse görevini bilmiyor, görevinin hakkını
vermiyor, Allah bu devleti sizin şerrinizden korusun
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi, maalesef Türkiyede ciddi bir vergi incelemesi yok. Bu
vergi incelemesi olmayınca da
Yani bu maddeyle de yine ne
yapacaksınız? Size rakip olan kişilerin defter ve belgelerini
belli kişilere tuttururken onlardan bilgi de alabilirsiniz,
açıklanabilir.
Bakın,
işte bu telekulakla ilgili 2005te galiba -o zaman CHP de Meclisi terk
ediyor- iki günde galiba yirmi beş tane kanun çıkarıyorsunuz ve
o telekulakla, bürokratlar, her zaman politikacının zaafından
yararlanarak kendilerini güç odağı hâline getiriyorlar. O zaman
çıkardıkları bir kanunla
Bakın, telekulakla ilgili bir
kanun çıkardılar ve üç aylığına, bir seneliğine
bütün herkesin hesaplarını dinleme yetkisini aldılar.
İşte, bir mahkeme karar verdi.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, ne derseniz deyin, burada bu kanunlar ciddi
müzakere edilmiyor. Bu maddenin burada kalması çok tehlikelidir,
çıkarılmasını talep ediyorum.
Saygılar
sunarım.
Sayın
Başkan, karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) - Ama yine, doğru görev yaparsanız yapın!
BAŞKAN
Anlayamadım, ne dediniz? Doğru
KAMER GENÇ
(Tunceli) Dediğim doğru, doğru
MEHMET EMİN
EKMEN (Batman) Çok doğru görev yapıyorsunuz! dedi Sayın Başkan.
BAŞKAN Ne
dediniz?
KÜRŞAT
ATILGAN (Adana) Doğru görev yapın. dedi.
BAŞKAN
Bileyim de ne dediğini ona göre
Evet, önergeyi
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Önergeyi kabul
edenler
Kabul etmeyenler
KAMER GENÇ (Tunceli)
Yok.
BAŞKAN
Yok. diyorsunuz, kendi başınıza Yok. diyorsunuz.
Var efendim,
karar yeter sayısı var, önerge kabul edilmemiştir.
17nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
18/a üzerinde bir
adet önerge vardır, okutuyorum efendim:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan "Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı" nın 18 inci maddesinin (a) bendinin,
aşağıdaki şekilde değiştirilmesi arz ve teklif
ederiz.
|
|
Nihat Ergün |
Veysi Kaynak |
Kayhan Türkmenoğlu |
|
|
Kocaeli |
Kahramanmaraş |
Van |
|
|
Abdulkerim Aydemir |
Fatih Arıkan |
|
|
|
Ağrı |
Kahramanmaraş |
|
a) 20 nci
maddesinin madde başlığı ile (d) ve (e) bentleri
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Araçların
tescil işlemleri ile yetki ve sorumluluk"
"d) Tescil
edilmiş araçların her çeşit satış ve devirleri,
satış ve devri yapılacak araçtan dolayı motorlu
taşıtlar vergisi borcu bulunmadığının tespit
edilmesi halinde araç sahibi adına düzenlenmiş tescil belgesi esas
alınarak trafik tescil şube veya bürolarındaki ilgili memurlar
tarafından siciline işlenmek suretiyle yapılır. Trafik
tescil şube veya büroları tarafından yapılmayan her
çeşit satış ve devirler geçersizdir.
Satış
üzerine trafik tescil şube veya bürolarında alıcı
adına tescil belgesi veya geçici tescil belgesi düzenlenir. Ayrıca,
tescil edilmiş araçların satış ve devir işlemlerine
ilişkin bilgiler işlemin tamamlanmasını müteakip en geç
onbeş iş günü içinde ilgili vergi dairesi müdürlüklerine bildirilir.
18/2/1963 tarihli
ve 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun 13 üncü
maddesinde hüküm altına alınan isteme ve bildirme yükümlülüklerini,
sorumluluk hükümleri saklı kalmak kaydıyla, elektronik ortamda
yaptırmaya ve bu uygulamaya ilişkin usul ve esasları
müştereken belirlemeye Gelir İdaresi Başkanlığı
ve Emniyet Genel Müdürlüğü yetkilidir.
Haciz, müsadere,
zapt, buluntu, trafikten men gibi nedenlerle; icra müdürlükleri, vergi dairesi
müdürlükleri, milli emlak müdürlükleri ile diğer yetkili kamu kurum ve
kuruluşları tarafından satışı yapılan
araçların satış tutanağının bir örneği aracın
kayıtlı olduğu trafik tescil şube veya bürolarına üç
işgünü içerisinde gönderilir. Aracı satın alanlar gerekli bilgi
ve belgeleri sağlayarak ilgili tescil kuruluşundan bir ay içerisinde
adlarına tescil belgesi almak zorundadırlar.
Alıcıların tescil belgesi almak için süresinde başvurmamaları
halinde bu araçları alıcıları adına re'sen kayıt
ve tescil ettirmeye Emniyet Genel Müdürlüğü yetkilidir.
Bu madde
uyarınca trafik tescil şube veya büroları tarafından
yapılacak satış, devir ve tescil işlemlerine ilişkin
usul ve esaslar yönetmelikte belirlenir."
"e) Araç
satın alıp, bu maddenin birinci fıkrasının (a)
bendinin (1) numaralı alt bendi ile (d) bendinin dördüncü paragrafı
hükümlerine uymayanlara 115 YTL idari para cezası verilir."
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) Katılıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi mi okutuyoruz?
NİHAT ERGÜN
(Kocaeli) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önerilen
değişiklikle, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun
20 nci maddesinin (d) ve (e) bentleri değiştirilerek, araçların
satış, devir ve tescil işlemlerinin trafik şube veya
bürolarında yapılmak suretiyle tek aşamada
sonuçlandırılması ve gereksiz ihtilaf, masraf ve bürokrasinin
azaltılması amaçlanmaktadır.
Vergi daireleri,
icra müdürlükleri ve milli emlak müdürlükleri ile diğer kamu kurum ve
kuruluşlarının, taşıt sahiplerinin borçları veya
sair nedenlerle yaptıkları satışlardan sonra
alıcıların ilgili trafik tescil kuruluşuna süresinde
başvurarak kendi adlarına tescil kaydı yaptırmamaları
nedeniyle, tescil kaydı taşıtın eski sahibi adına
devam etmekte ve bunun neticesinde taşıtın eski sahibi
adına olan motorlu taşıtlar vergisi mükellefiyeti sonlandırılamamaktadır.
Yapılması
önerilen değişiklikle anılan kurumların yapmış
oldukları taşıt satışlarında
alıcının süresinde başvurmaması halinde
taşıtı, alıcısı adına re'sen tescil
ettirmeye Emniyet Genel Müdürlüğü yetkili kılınmaktadır. Bu
değişiklik aynı zamanda trafik tescil kayıtlarında
taşıtın gerçek sahibi adına görünmesini sağlayarak
özel alacaklar ile amme alacaklarının takibinde hatalı
işlem yapılmasını engelleyecek ve trafik para
cezalarının taşıtı fiilen kullananlar adına
kesilmesini sağlayacaktır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda 18/ayı oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
18/ek madde 15i
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, çerçeve 18inci maddeyi kabul ettiğimiz maddelerle
beraber oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
19/ayı
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
19/byi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
19/cyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
19/çyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
19/d üzerinde bir
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının 19 uncu maddesinin (d) bendinin madde
metninden çıkarılmasını ve sonraki bentlerin de buna göre
teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nihat
Ergün Ayhan Sefer Üstün Mücahit Fındıklı
Kocaeli Sakarya Malatya
Asım
Aykan Recep
Yıldırım
Trabzon Sakarya
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) Katılıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi mi okutalım Sayın Ergün?
NİHAT ERGÜN
(Kocaeli) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanun
Tasarısının 19 uncu maddesinin (d) bendinin, özel tüketim
vergisi matrahının tespitinde ortaya çıkabilecek sorunlar
nedeniyle madde metninden çıkarılması önerilmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Teselsül sebebiyle
19/e 19/d olarak işleme konulacaktır, üzerinde bir adet önerge
vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının 19 uncu maddesinin (d) bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
|
Mustafa Elitaş |
Mücahit Fındıklı |
Mehmet Müezzinoğlu |
|
|
Kayseri |
Malatya |
İstanbul |
|
|
Asım Aykan |
Afif Demirkıran |
|
|
|
Trabzon |
Siirt |
|
"d) 12 nci
maddesinin (1) numaralı fıkrasının sonuna
aşağıdaki paragraf eklenmiştir.
(II)
sayılı listedeki mallardan alınacak vergi, mükellefin bu
malı alış bedeli üzerinden, malın tabi olduğu orana
göre hesaplanan vergi tutarından az olamaz. İthalatçıların
alış bedeli olarak, ithalatta hesaplanan katma değer vergisi
matrahı esas alınır. Verginin alış bedeli üzerinden
hesaplandığı durumlarda, mükellefin malı teslim tarihine
kadar bu malı mükellefe teslim eden tarafından yüzde 10'a kadar
yapılan indirimler alış bedelinden de indirilir."
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, Komisyon ve Hükûmete sorun, gerekçeyi
okutun. Bu kadar acele etmeyin.
BAŞKAN
Sizden öğrendim Sayın Genç, siz daha okumadan karar yeter
sayısı istiyordunuz. Siz benden daha tecrübelisiniz.
Evet, buyurun
Sayın Komisyon?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) Katılıyoruz
efendim.
NİHAT ERGÜN
(Kocaeli) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Malın
matrahı ile ilgili bu düzenleme ile (II) sayılı listedeki
mallardan alınacak verginin, mükellefin bu malı alış bedeli
üzerinden, malın tabi olduğu orana göre hesaplanan vergi
tutarından az olmaması öngörülmüştür. İthalatçıların
alış bedeli olarak, ithalatta hesaplanan katma değer vergisi
matrahı esas alınacaktır. Ancak, verginin alış bedeli
üzerinden hesaplandığı durumlarda, mükellefin malı teslim
tarihine kadar, bu malı mükellefe teslim eden tarafından yüzde 10'a
kadar yapılan indirimler alış bedelinden de indirilecek ve buna
göre bulunan tutar üzerinden malın tabi olduğu orana göre vergi
hesaplanacaktır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda 19/dyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
19/e üzerinde bir
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının 19 uncu maddesinin (e) bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
|
Mustafa Elitaş |
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
M. Akif Hamzaçebi |
|
|
Kayseri |
Malatya |
Trabzon |
|
|
Asım Aykan |
Mücahit Fındıklı |
|
|
|
Trabzon |
Malatya |
|
e) 13 üncü
maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
4. İhraç
edilmek için üretilenler hariç olmak üzere, 213 sayılı Vergi Usul
Kanununun mükerrer 257 nci maddesinin verdiği yetki uyarınca
kullanılma zorunluluğu getirilen özel etiketi veya işareti
olmayan veya 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanununun 18 inci maddesinin
verdiği yetki uyarınca kullanılma zorunluluğu getirilen
ulusal markeri bulunmayan ya da standartlara uygun olmayan özel tüketim
vergisine tabi malları bulundurduğu tespit edilen iş yeri sahibi
adına, tespit tarihindeki malların emsal bedeli veya miktarı
üzerinden resen özel tüketim vergisi tarh edilir. Tarh edilen bu vergi, asgari
maktu vergi tutarına göre hesaplanacak vergiden az olamaz. Bu tarhiyata
ayrıca vergi ziyaı cezası uygulanır.
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) Katılıyoruz
efendim.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanun
Tasarısının 19 uncu maddesinin (f) bendindeki (4) numaralı
fıkra hükmü ile düzenlenen müteselsil sorumluluk, uygulamada
yaratacağı sorunlar nedeniyle (f) bendinin yeniden düzenlenmesi
önerilmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda 19/eyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler...Kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, yeni bir madde olarak (f) bendi ilavesine dair bir önerge
vardır.
Malumları olduğu
üzere, görüşülmekte olan tasarı ve teklife konu kanunun, komisyon
metninde bulunmayan, ancak tasarı ve teklif ile çok yakın ilgisi
bulunan bir maddesinin değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt
çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde
olarak görüşme açılacağı İç Tüzükün 87nci maddesinin
dördüncü fıkrası hükmüdür.
Bu nedenle,
önergeyi okutup Komisyona soracağım. Komisyon önergeye salt
çoğunlukla, 21 üyesiyle katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde
olarak görüşme açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla
katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden
kaldıracağım.
Şimdi
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan kanun tasarısının 19uncu maddesinin (f) bendine
aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Mustafa Elitaş |
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
M. Akif Hamzaçebi |
|
|
Kayseri |
Malatya |
Trabzon |
|
|
M. Mücahit Fındıklı |
Afif Demirkıran |
|
|
|
Malatya |
Siirt |
|
(f) 15 inci
maddesinin 2 numaralı fıkrasının (a) bendinin sonuna
aşağıdaki hüküm eklenmiştir.
Kanunun 7 nci
maddesinin 2 numaralı bendi çerçevesinde istisnadan yararlananlar
tarafından bu istisnadan yararlanılarak iktisap ettikleri kayıt
ve tescile tabi malları 5 yıldan fazla kullanarak elden
çıkarmaları durumunda bu hüküm uygulanmaz.
BAŞKAN
Komisyon salt çoğunlukla katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) Salt
çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Sayalım.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) 24 kişi efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) Katılıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Katılıyorsunuz.
Komisyon önergeye
salt çoğunlukla katılmış olduğundan önerge üzerinde
yeni bir madde olarak görüşme açıyorum.
Söz isteyen?
Sayın Genç,
buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkanım, evvela maddeyi ekleyin, kabul edin
BAŞKAN
Duyamıyorum, nasılsa buraya geliyorsunuz.
Buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Şimdi efendim, önce önergeyi oylayın, metne ilave edilsin
ondan sonra madde üzerinde müzakere açın.
BAŞKAN
Önergeyi oyladık, önergeyi kabul ettiler efendim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim kabul etsin ama Genel Kurul eder mi etmez mi? Yani böyle
bir şey olur mu efendim?
BAŞKAN Siz
görüşmenizi yapın ondan sonra soracağım.
KAMER GENÇ
(Tunceli) 87nci madde açık Sayın Başkanım. Yani Komisyon
ve Hükûmetin katıldığı önerge önce Genel Kurulun oyuna
sunulur, ondan sonra müzakere açılır.
BAŞKAN
Efendim, görüşmeden sonra oylayacağız. Biliyoruz.
Siz buyurun.
AHMET YENİ
(Samsun) Sizin konuşmanıza göre bakacağız.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Benim konuşmam önemli değil. İçtüzükte
BAŞKAN
Konuşmak istemiyorsanız o ayrı.
Buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ben, demin size dedim ki: Bir önerge verin, bu Meclisin görevine
son verelim, maaşlarınızı alın evinizde oturun. Ne
gerek var yani, gelip de burada bu şeyde
Bakın,
87nci madde diyor ki, Komisyon ve Hükûmetin katıldığı yeni
bir madde ise, bu yeni bir madde olarak müzakere edilebilir. Komisyon ve
Hükûmet katıldı.
BAŞKAN
Tamam, müzakere ediyoruz biz de.
KAMER GENÇ
(Devamla) Bakalım, Genel Kurul buna katılacak mı? Önce
önergeyi kabul edeceksiniz, ek madde olarak kabul edilecek ve ondan sonra bunun
üzerinde müzakere açacaksınız. Siz ister anlayın ister
anlamayın.
Sayın
milletvekilleri, bakın, biraz önce kaç tane önerge kabul ettiniz. Bu
önergelerle kamu maliyesine ne külfet getirdiniz? Hangi gümrük
ithalatçısına, hangi ihracatçıya ne avantajlar
sağladınız? Bunları bilmiyoruz biz. Burada, grup
başkan vekilleri kendilerinin kafasına göre ve birtakım iş
adamlarının problemlerini çözmek için Türkiye Büyük Millet Meclisine
getiriyorlar önerge veriyorlar. Bu, ahlaka da uygun değil. Bu, Türkiye
Cumhuriyeti devletine de fayda getirmez. Bu, Türkiye Cumhuriyeti maliyesine de
fayda getirmez. Bu, tamamen belirli ticaret erbabına, yandaş
holdinglere, verilen böyle önergelerle, bunlara avantaj sağlamaktır.
Bakın, kanun
yapmak ciddi bir iştir. Kanun yapacaksan, kardeşim, önce komisyona
götüreceksin bunları. Komisyon bunları enine boyuna
tartışacak. Bu getirilen kanun maddesiyle kime ne avantajlar geliyor?
Devletin hazinesine ne zararlar getiriliyor? Bunları onlar görecek,
bunları komisyonlar raporlar getirecekler. Raporu biz alacağız,
okuyacağız, araştırma yapacağız ve diyeceğiz
ki, hakikaten getirilen bu önergeler, bu kanun teklifleri, maliyemize, milletimize
böyle bir fayda sağlıyor. Ee, şimdi, siz burada birtakım
holdinglerin özel problemlerini çözmek için buraya son anda böyle korsan
önergeler verirseniz, bu
Yahu, beyler, milletvekilleri, siz milletvekilisiniz.
Namusunuz, şerefiniz üzerine yemin ettiniz, bu memleketin ve milletin
menfaatini koruyacağınıza dair yemin ettiniz.
Ee peki, bu
önergeler kime
AHMET YENİ
(Samsun) Ne konuşuyorsun ya!
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim, doğrusunu
söylüyorum.
AHMET YENİ
(Samsun) Bilgin, belgen var mı?
KAMER GENÇ
(Devamla) Bildiğim var işte. Bu önergelerle kimlere ne avantajlar
sağlanıyor?
AHMET YENİ
(Samsun) Biliyorsan söyle
Söylesene biliyorsan.
KAMER GENÇ
(Devamla) - Kimin vergi borçları, gümrük vergileri kimin affediliyor?
Kimlere, holdinglere hangi avantajlar sağlanıyor? Ben bunu
Gelin
burada izah edin efendim.
MUSTAFA ATAŞ
(İstanbul) Bütün siyasi partiler orada. Ne konuşuyorsun sen?
KAMER GENÇ
(Devamla) Yani burada getirip de son anda bir önerge vereceksiniz hep
gümrükle ilgili, hep ithalatla ilgili, hep ihracatlarla ilgili burada beş
tane önerge verdiniz. Bu beş tane önergede kime ne avantaj
sağladınız ben bunu öğrenmek istiyorum.
MUSTAFA ATAŞ
(İstanbul) Herkesi kendine benzetiyorsun.
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim
ALİ KOYUNCU
(Bursa) Bursada kaçak inşaat yapıyorsun. Ceza kestiler sana.
KAMER GENÇ
(Devamla) - Efendim, çıkın
buradan konuşun. Burada çıkın konuşun. Bu önergeler millete
ve memlekete fayda getirmiyor. Bu, ancak birtakım yandaşlara,
birtakım menfaat çetelerine birtakım menfaatler getiriyor. Ben
diyorum ki, kanun yapma tekniği bu değildir. Kanun yapma
tekniğini, ondan sonra, birileriyle anlaşarak getirip de son anda
burada önerge şey edemez
MUSTAFA ATAŞ
(İstanbul) İftira atıyorsun, iftira.
KAMER GENÇ
(Devamla) İftira ise gel kardeşim izah et burada. Gel burada izah
et. Niye beş sene sonra, bu mallar efendim şey edilemez diyor,
satılamaz veyahut da
Ben önergeyi doğru dürüst anlamadım ki,
çünkü anlamadım. Burada birtakım
Arkadaşlar
bakın, 80 yılından beri bu Parlamentoda görev yapıyorum.
MUSTAFA ATAŞ
(İstanbul) 80 sefer söyledin, ne alakası var?
KAMER GENÇ
(Devamla) İnanmanızı istiyorum, hep böyle bu devlet talan
edildi. Hep devlet böyle talan edildi. Son anda, işte, gece
yarısı korsan önergelerle birtakım holdinglere, birtakım
yandaş şirketlere böyle önergeler verilerek devletin trilyonları
onlara aktarıldı. Ben size doğruları söylüyorum.
MUSTAFA ATAŞ
(İstanbul) Sen kendine bak, kendine.
KAMER GENÇ
(Devamla) - Ha, eğer hakikaten doğru dürüst kanun
yapıyorsanız, buyurun bunları önceden getirsinler, komisyona
versinler efendim. Bu Hükûmet daha bir gün sonrasını görmüyor mu? Bu
Komisyon bir gün sonrasını görmüyor mu? Zaten burada dokuz madde, on
tane geçici madde ilave edilmiş Komisyonda. Ne olduğu belli
değil, kime ne avantajlar sağladığı. Ee, gümrüklerle
ilgili çok karışık bir mevzuatta siz böyle af getirirseniz,
böyle taşıtlara böyle af getirirseniz, bunların
satışlarına özel bir usul getirirseniz
Niye, o zaman Meclise ne
gerek var? Onun için, ben bunları sizin doğruları
kavramanız için, doğru bir görev yapmanız için söylüyorum.
İsterseniz
MUSTAFA ATAŞ
(İstanbul) Bir doğruyu sen mi biliyorsun Allah aşkına!
KAMER GENÇ
(Devamla) Sen ne anlarsın kardeşim, sen ne anlarsın yahu! Sen
İstanbul Belediyesinin hesaplarını ver bir defa!
MUSTAFA ATAŞ
(İstanbul) Senin işin gücün iftira! Bildiğin bir şey
varsa şikâyet et!
KAMER GENÇ
(Devamla) Onun için ben burada
Kanun tekniğine bugün bu
aykırıdır. Bunun günahını çekemezsiniz.
Ben, bu maddenin
eklenmemesini diliyorum, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, İç Tüzükün 87nci maddesi -son fıkra-
çok açık bir şekilde şunu demektedir: Görüşülmekte olan
tasarı veya teklife konu kanunun, komisyon metninde bulunmayan, ancak
tasarı veya teklif ile çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin
değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla
katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açılır. Oylama yapılır. demiyor,
görüşme açıldıktan sonra oylama yapılır.
Uygulamamız doğrudur ve yıllardır bu şekilde
uygulanmaktadır.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır, uygulama öyle değil!
BAŞKAN
Sayın Genç, siz her şeyi bilir havasına giriyorsunuz, sizi
dinleyenler de bu Mecliste başka hiç kimse bir şey bilmiyor kabul
ediyor.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, çerçeve 19uncu maddeyi kabul ettiğimiz maddeler ve
ekindeki listelerle birlikte
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, Önerge kabul edildi. dediniz, maddeyi
BAŞKAN
Müsaade eder misiniz, şimdi o maddeyi oyluyorum ben. Önergeler kabul
edildi, bu sefer maddeyi oyluyorum. Niye böyle yapıyorsun Kamer Genç ya?
Allah Allah ya! Yani çoktan beri sesin çıkmıyordu ama yine
başladın ya!
Çerçeve 19uncu
maddeyi kabul ettiğimiz maddeler ve ekindeki listelerle birlikte
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, yeni 20nci madde ihdasına dair bir önerge vardır.
Malumları olduğu üzere, görüşülmekte olan tasarı ve teklife
konu kanunun komisyon metninde bulunmayan, ancak tasarı veya teklif ile
çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin değiştirilmesini isteyen
ve komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler
üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açılacağı, İç
Tüzükün 87nci maddesinin dördüncü fıkrasının hükmüdür.
Bu nedenle,
önergeyi okutup Komisyona soracağım. Komisyon önergeye salt
çoğunlukla, 21 üyeyle katılırsa, önerge üzerinde yeni bir madde
olarak görüşme açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla
katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden kaldıracağım.
Şimdi
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının 19 uncu maddesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki maddenin eklenmesini ve madde numaralarının
buna göre yeniden teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nihat
Ergün Ayhan Sefer Üstün Mücahit Fındıklı
Kocaeli
Sakarya Malatya
Asım
Akyan Ahmet
Yeni
Trabzon
Samsun
Madde 20-
13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 8 inci
maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinin (4) numaralı alt
bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
4) Dengeleme
karşılığı; takip eden hesap dönemlerinde meydana
gelebilecek tazminat oranlarındaki dalgalanmaları dengelemek ve
katastrofik riskleri karşılamak üzere sadece deprem ve mühendislik sigorta
branşlarında verilen deprem teminatı için hesaplanan dengeleme
karşılıklarından oluşur.
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu salt çoğunlukla?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) Salt
çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) Katılıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılmış olduğundan,
önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açıyorum.
Söz isteyen?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Var
Benim
BAŞKAN
Buyurun Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, bu önergeyi ben de istiyorum efendim, çünkü
önerge üzerinde konuşacağım. Ezbere konuşacak hâlim yok,
ezbere konuşamam.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Ezbere niye?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ben, önergenin örneğini istiyorum efendim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) - O zaman başkası konuşsun Sayın
Başkan.
AHMET YENİ
(Samsun) Sayın Başkan, bilgi sahibi değil!
KAMER GENÇ
(Tunceli) Önergeyi bileyim efendim, önergeyi versinler bize efendim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Doğrusu o, bilmeden niye geliyorsun?
BAŞKAN Siz
de bilmeden reddediyorsunuz. Allah, Allah!
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, ben bilmek durumundayım, müzakereyi nasıl
yapacağız?
AHMET YENİ
(Samsun) Bilmeden geliyor efendim.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Millî Savunma Bakanımız gelmiş, kurumlar
vergisini burada savunacak! Hoş geldiniz Sayın Bakan. Maşallah,
çok güzel değil mi, yani
Şimdi,
bakın sayın milletvekilleri, bu kurumlar vergisi Türkiyede önemli
bir vergi idi. Eskiden kurumlar vergisi devlet bütçesi içinde önemli bir
katkıya sahipti. Fakat siz iktidara geldikten sonra kurumlar vergisini
tuttunuz, yüzde 30dan yüzde 20ye indirdiniz, nispetini. Ne zaman
yaptınız biliyor musunuz? Devletin önemli bankalarını özelleştirdiniz,
yabancılara verdiniz, Telekomu yabancılara verdiniz ve
bunların
Bakın, Telekomun sırf kurumlar vergisinde geçen sene
yaptığı kâr 1 milyar dolar, açın rakamlara bakın.
Şimdi, yabancı bankalar
Dünyanın hiçbir yerinde bir meclis, bir
hükûmet bankaların yüzde 50sinden fazlasını yabancı
şirketlere satarak, onun kurumlar vergisini düşürmez. Niye
düşürdünüz?
Bakın,
sıcak para geldi Türkiyeye, bu sıcak para çıkarken bir vergi
almıyorsunuz. Ben bir kanun teklifi verdim, Plan ve Bütçe Komisyonunda
bekliyor. İşte, Komisyon Başkanı burada, onu da
alsaydı ya gündeme. Hiç olmazsa bu sıcak paradan Türkiyeden
çıkışta binde 5 vergi alınsın diye. Hiç olmazsa
devlete bir kaynak. Ama sizin bu kurumlar vergisi üzerinde
oynamanızın tek nedeni, yabancı holdinglere vergi muafiyetini
getirmek. Türkiyede asgari ücretten vergi alıyorsunuz, Türkiyede esnaf
ve sanatkârdan vergi alıyorsunuz, iflas eden insanlardan vergi
alıyorsunuz, ama yabancı holdinglere gelince, büyük holdinglere
gelince vergilerini kısıyorsunuz. Niye, yani durup dururken
bankaların vergisini 10 puan aşağı düşürmenin bir
anlamı var mı? Çıksın biri söylesin işte. Kemal Bey,
neredesin, gel açıkla bunu ya! Sen Telekomun vergisini niye yüzde 10
düşürdün? Telekomu 6,5 milyar dolara verdin. Ama bakın, Telekomda
size bir kıyak yaptı. Nasıl kıyak yaptı?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Hangi Kemal Beyi çağırıyorsun Kamer
Bey, hangi Kemal Beyi?
KAMER GENÇ
(Devamla) Yahu işte, bir tane Kemal Abiniz var. Yahu bunların
abisi, sizin değil, pardon.
AHMET YENİ
(Samsun) Herkesin abisi, herkesin! Senin de abin oldu.
KAMER GENÇ
(Devamla) Yok, yok; ben ona Kemal diye hitap ederim zaten. Ben maliyeciyim,
benim zamanımda -ben, 1960 maliye okulu mezunuyum- onun gibileri maliyenin
kapısından sokmazdık içeriye, çünkü böyle Maliye Bakanı
olmaz ki!
Şimdi, bu
kurumlar vergisinin bu kadar düşmesinin Türk ekonomisine getirdiği
yük, çok büyük bir yük. İşte boyuna devletin iç ve dış
borcu artıyor. Niye? Ee, doğru dürüst siz tahsilat
yapmıyorsunuz, doğru dürüst inceleme yapmıyorsunuz.
Dengeleme
karşılığı; takip eden hesap dönemlerinde meydana
gelebilecek tazminat oranlarındaki dalgalanmaları dengelemek ve
kadastrofik riskleri karşılamak üzere sadece deprem ve mühendislik
sigorta branşlarında verilen deprem teminatı için hesaplanan
dengeleme karşılıklarından oluşur. Bu nedir?
Hiçbiriniz bir şey anladınız mı arkadaşlar,
anladınız mı? (AK Parti sıralarından Anladık,
anladık. sesleri) Anladınız mı? Anlayan, Allah
rızası için çıksın bu kürsüden bir izah etsin ya! (AK Parti
sıralarından gürültüler)
Sayın
milletvekilleri, bakın, gerçekten kanun böyle yapılmaz, kanunlar bu
şekilde müzakere edilmez. Yani siz bu Meclisi bir nevi oyuncak hâline
getiriyorsunuz. Bu Meclis ciddi bir kurumdur, bu Mecliste kanunların enine
boyuna tartışılması lazım. Ben soruyorum: Acaba bu
kanunun bu maddesini hangi sigorta şirketi sizin grup başkan
vekillerinize veya herhangi bir bakanınıza rica etti de Ya işte
nasıl olsa Parlamentoda gece saat ondan sonra kanun maddeleri müzakere edilirken
kimse de çıkmaz, söylenmez, haydi bu önergeyi de orada geçiriverin. dedi?
Böyle olmaz beyler, böyle kanun çıkmaz!
Bakın, ben
de isterim sizinle beraber şu saatlerde huzur içinde olmayı, 340
kişiye karşı çıkıp da burada konuşmamayı
isterim, ama vicdanım elvermiyor. İnsanlar bu memleketi kurtarmak
için, bu memleketin bağımsızlığını kurtarmak
için yirmi iki yaşındaki genç canını veriyor,
canını, canını beyler! Bunun değerini bilelim, o
şehitlerin kanının değerini bilelim! Yarın, bu
memlekette o şehitlerin kanları üzerine de bu memleketin
bağımsızlığını koruyamayız. Bu
memleketin bağımsızlığını koruyabilmemiz
için ekonomik bağımsızlığımızın
olması lazım. Ekonomik
bağımsızlığımız, sizin getirdiğiniz
kanunlar nedeniyle bu memleketin elinden gidiyor. (MHP sıralarından
alkışlar) Bugün, devletin en temel kurumları
satılıyor, vergi oranları indiriliyor. Yabancı holdinglerin
lehine kurumlar vergisini indiriyorsunuz, onlardan da vergi almıyorsunuz.
E ondan sonra, kim bu memlekete sahip çıkacak? Bu kanını veren gençler
niye kanını veriyor kardeşim, niye veriyor? Sizin, onların
o kanının değerini bilmeniz lazım; bilmeniz lazım ve
buna göre, devletin bir kuruşunu harcarken onun üzerinde hassasiyetle
durmanız lazım; durmuyorsunuz ki.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim, ben burada konuşuyorum, gülüyorsunuz! Ne
gülüyorsunuz? Ben size gülecek şeyler söylemiyorum ki. Aslında
vatanseverlik duygusu teşekkül etmiş insanların, benim
konuşmalarım karşısında bu Hükûmete hesap sorması
lazım: Yahu, siz nasıl bizi getirip de böyle kanun
tasarıları ve teklifleriyle bizi karşı karşıya
bulunduruyorsunuz da bir muhalefet partisi milletvekili çıkıp bize bu
lafları söylüyor
Bana güleceğinize, Hükûmetiniz orada, bir an önce tezkeresini
verin. O Bakanlar Kurulunun büyük bir kısmının eline tezkereyi
verin. Yeni, çalışan, ülkesine hizmet etmeyi seven, ülkesini içte ve
dışta savunmayı bilen bir Bakanlar Kurulunu getirin buraya.
Yoksa yok işte
Yani gidiyorlar, keyiflerine bakıyorlar, ondan sonra
dışarılarda, keyfi istediği zaman, işte bir geçerken
Türkiye'de bir kahve içeyim derken, işte belki bir gensoru mensoru olursa
Genel Kurula geliyor.
Ben, bu
şekildeki bu kanun tekliflerinin gelmesine şiddetle
karşıyım. Bu son verilen önergelere şiddetle
karşıyım.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Süreniz doldu, teşekkürler.
KAMER GENÇ
(Devamla) Bu önergelerin bize, memleketimize, milletimize büyük ihanet
önergeleri olduğunu kabul ediyorum.
Saygılar
sunuyorum, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Efendim, madde ihdasıyla ilgili önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair bir önerge daha vardır,
okutuyorum:
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bu önergeyi alalım Sayın Başkan. Bize de verin,
konuşacağız önerge hakkında.
BAŞKAN
Belki sizden başka söz isteyen olur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının 19 uncu maddesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki maddenin eklenmesini ve madde numaralarının
buna göre yeniden teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nihat
Ergün Ayhan Sefer Üstün Mücahit Fındıklı
Kocaeli Sakarya Malatya
Asım
Aykan Ahmet Yeni
Trabzon Samsun
Madde 21- 5520
sayılı Kanunun 13 üncü maddesine yedinci fıkra olarak
aşağıdaki fıkra eklenmiş ve mevcut yedinci fıkra
(8) olarak teselsül ettirilmiştir.
(7) Tam mükellef
kurumlar ile yabancı kurumların Türkiyedeki iş yeri veya daimi
temsilcilerinin aralarında ilişkili kişi kapsamında
gerçekleştirdikleri yurt içindeki işlemler nedeniyle kazancın
örtülü olarak dağıtıldığının kabulü hazine
zararının doğması şartına
bağlıdır. Hazine zararından kasıt, emsallere uygunluk ilkesine
aykırı olarak tespit edilen fiyat ve bedeller nedeniyle kurum ve
ilişkili kişiler adına tahakkuk ettirilmesi gereken her türlü
vergi toplamının eksik veya geç tahakkuk ettirilmesidir.
BAŞKAN
Komisyon salt çoğunlukla katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarhisar) Salt çoğunluğumuz
vardır, katılıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) Katılıyoruz
efendim.
ALAATTİN
BÜYÜKKAYA (İstanbul) Söz istiyorum Sayın Başkan.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, önerge üzerinde ben söz istiyorum.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Daha sonra ben söz istedim Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Büyükkaya.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Komisyon adına açıklama yapıyor değil mi
Sayın Başkan?
MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Hayır, hayır, şahsı adına
BAŞKAN
Şahsı adına herhâlde.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, ben söz istedim.
ALAATTİN
BÜYÜKKAYA (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; önce hepinize saygılar sunarım.
Şimdi,
eklenen kanun maddesiyle ilgili, değerli arkadaşımız
kendine göre birtakım yorumlarda bulundu. Yapılan düzenleme ne?
Yapılan düzenleme, sigorta şirketlerinin elde ettikleri primler
karşılığında deprem teminatı için ayrılan
bir karşılık. Bu sadece Türkiyede değil, dünyanın her
yerinde de böyle. Buradaki düzenleme ise, Sigorta Kanununda eskiden bunun
adı deprem karşılığı idi. deprem
sigortaları karşılığı idi, şimdi ise,
adı değiştiği için, burada yeni bir düzenleme
yapılıyor. Yapılan ne yeni bir iş ne yeni bir
karşılık, sadece kanun değişikliğinden doğan
bir isim değişikliğiyle ilgili bir düzenleme ve bu düzenleme
sadece Türkiyede değil, sigorta işinin olduğu bütün dünyada da
geçerli bir iş. Tabii sadece konuşmak için kürsüye
çıkarsanız sonuç böyle olur.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan, bir defa, önergede Komisyona ve Hükûmete
sormanız gerekir.
BAŞKAN
Anlayamıyorum efendim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Önerge sahiplerine gerekçeyi mi okutalım diye sordunuz mu?
ALAATTİN
BÜYÜKKAYA (Devamla) Gerekçede de zaten açıkça yazıyor.
KAMER GENÇ (Tunceli) Önergenin gerekçesini
okutmadı. Önerge sahibi çıkacak önergesini izah edecek.
ALAATTİN
BÜYÜKKAYA (Devamla) Sayın Başkan, konuşmama devam edebilir
miyim?
BAŞKAN
Buyurun devam edin.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan
ALAATTİN
BÜYÜKKAYA (Devamla) Evet, burada sadece konuşmak için Meclisi
açıkçası işgal etmekten başka hiçbir anlamı olmayan,
kimilerine mesaj vermeye, kendine göre bir propaganda yapmaya dönük bir
konuşma. Ama buraya çıkan milletvekili bu Meclisin açıkçası
durumuna, mehabetine uygun konuşma yapmak durumundadır burada. Yoksa,
laf olsun diye, söz olsun diye konuşma yapmak sanıyorum ki Meclisin
mehabetine de uygun bir tarz değildir.
Hepinize
saygılar sunarım. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Büyükkaya.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, önergenin gerekçesini okutmanız
gerekir. Önerge sahiplerinin önergelerini izah etmeleri gerekir.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, şahsım
adına söz istiyorum.
BAŞKAN
Sayın Elitaş, müsaade eder misiniz.
Siz ikinci
sıradasınız, Sayın Genç üçüncü sırada. Eğer
müsaade ederseniz Sayın Gençe söz vereyim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Hayır, vermiyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, önce ben söz istedim.
BAŞKAN
Hayır, önce değilsiniz. Burada üçüncü sıradasınız
efendim, söyleyeyim size.
Konuşacak
mısınız illa Sayın Elitaş?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Evet efendim.
BAŞKAN
Buyurun.
Konuşmaktan
vazgeçmiyor efendim, ne yapayım?
KAMER GENÇ
(Tunceli) O benden sonra söz istedi efendim.
BAŞKAN
Vazgeçmiyor efendim, ne yapayım, zorla mı? Allah Allah.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim
BAŞKAN
Buyurun Sayın Elitaş.
Biz adaletli
davranmak istedik, olmadı.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, adaletinize teşekkür
ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Değerli
milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Verilen
önergelerle -biraz önce bu konunun uzmanı değerli
arkadaşımız İstanbul Milletvekili Sayın Alaattin
Büyükkayanın açıkladığı gibi- yapılan düzenleme
tamamen teknik bir düzenleme. Şu anda komisyon sırasında bulunan
bütün siyasi partilerin temsilcileri, madde ilave edilmesiyle ilgili, burada
oturmuşlar, konuşmuşlar, mutabakata varmışlar, bu
önergelerin bu kanun tasarısı içerisine yeni bir madde ihdasıyla
ilgili olması gerektiğinde mutabık olmuşlar. Adalet ve
Kalkınma Partisinden, Cumhuriyet Halk Partisinden, Milliyetçi Hareket
Partisi ve Demokratik Toplum Partili milletvekilleri, biraz önceki madde
ihdasıyla ilgili konuların tamamına katılmıştır.
24-25 komisyon üyesi milletvekili arkadaşımız bunu
değerlendirmiş.
Değerli
milletvekilleri, sekiz ay süreyle buraya gelip, hırsızlıkla,
yolsuzlukla ifade eden, Türkiye Büyük Millet Meclisinin değerli
milletvekillerini töhmet altında bırakan, yalan ve bühtanla
konuşan bir kişi, şu anda inanıyorum ki bütün siyasi parti
gruplarından özür dilemek mecburiyetindedir. Orada oturan bütün siyasi
parti temsilcileri bunun doğru olduğuna inanmış, sadece
kendisi, sütten çıkmış ak kaşık gibi, her konuya
iftirayla, bühtanla karşılık veriyor ve şunu görüyorum,
şuna inanıyorum: Herhâlde, sekiz ay süreyle buradaki
yaptığı bütün anlattıkları kendini tarif etmekten
başka bir şey değil. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Değerli
milletvekilleri, şanımızla, şerefimizle, namusumuzla
Türkiye Büyük Millet Meclisinde görev yapıyoruz.
Yaptığımız görevle, 70 milyon vatan evladının,
insanlarımızın refah seviyesini artırmak için elimizden
gelen gayreti gösteriyoruz. Zaman zaman karşı karşıya
geliyoruz ama çoğunlukla da, önemli yasalarda da,
vatandaşlarımızın ihtiyacı olduğunu
düşündüğümüz yasalarda da şu andaki gördüğümüz tabloyu
ortaya çıkarıp, Parlamentodaki milletvekili
arkadaşlarımızla birlikte, bütün siyasi partilerle
uzlaşarak bir kanun teklifini çıkarmaya çalışıyoruz.
Bazen, Sayın Başkanın uygulamalarını, geçmişteki
değerlendirmelerinden, geçmişteki Meclis
Başkanlığı yaptığı dönemden, sanki kendini
her şeyi biliyormuş gibi ifade edip ortaya çıkıyor ve
Sayın Başkanlığın da, bizim bir
bakanımızın ifade ettiği gibi, korsan yayın, parazit
yaparak Meclisin mehabetini ve çalışma tarzını engelliyor.
Ben, bu
önergenin, bütün siyasi parti grubu milletvekili arkadaşlarımız,
hakikaten teknik bilgileriyle, hem Milliyetçi Hareket Partisinden hem
Cumhuriyet Halk Partisinden hem de Demokratik Toplum Partisinin milletvekili Plan
ve Bütçe Komisyonu üyesi arkadaşlarımızın teknik
bilgileriyle birlikte yaptıkları düzenlemenin çok faydalı
olacağı kanaatindeyim.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Elitaş.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, konuşmacı bana sataştı
efendim. (AK Parti sıralarından Gerçekleri söyledi. sesleri)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sen sataştın!
BAŞKAN Bir
dakika efendim, bir dakika
KAMER GENÇ
(Tunceli) Konuşmasında dedi ki: Kendisini tarif ediyor, korsan ses
çıkarıyor.
BAŞKAN
Sayın Genç, siz vicdanlı bir insansınız
KAMER GENÇ
(Tunceli) Evet ama, zaten tarif ettiğim kişi sensin
BAŞKAN
sizin söylediklerinizin yanında, Sayın Elitaşın
söylediğini bir kıyaslayın bakayım.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır efendim, dedi ki: Kendisini tarif ediyor
BAŞKAN
Yani hiç hakaret diye bir şey yok efendim. Ne olacak? Sizi tarif etti. Siz
kötü bir insan değilsiniz ki.
KAMER GENÇ
(Tunceli) O kürsüde adaletli hareket etmek gerekir.
BAŞKAN Siz
kötü bir insan değilsiniz ki sizi tarif etsin ya.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Yani bunu siz değerlendiremezsiniz. Önemli olan o değil.
BAŞKAN
Kötü bir insan değilsiniz diyorum efendim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ama bana sataştı.
BAŞKAN
Sataşma yok burada efendim. Hayır, sataşma yok. Israr
ediyorsanız oylarım o zaman. Sataşmada ısrar
ediyorsanız oylarım.
Sataşma var
mı yok mu arkadaşlar? (AK Parti sıralarından Yok sesleri)
Hayır, el kaldırın efendim.
Sataşmayı
kabul edenler
Buyurun
İç Tüzüke göre
Buyurun oturun efendim.
Yeni madde ihdas
eden önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, madde üzerinde soru soracağım
efendim. (AK Parti sıralarından geçti, geçti sesleri)
BAŞKAN Bu
akşam, hayret ya!
KAMER GENÇ
(Tunceli) Geçti var mı? Soru soracağım maddeyle ilgili.
BAŞKAN
Kabul edilmiştir efendim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Soru soracağım Sayın Başkan.
BAŞKAN
Yok, soru giren yok efendim. Sisteme giren yok.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Giremiyorum.
BAŞKAN
Giremiyorsun ben ne yapayım? Öğreteyim mi geleyim sana ya?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Başka işlerle meşgul olduğu
için giremiyor.
BAŞKAN
Allah Allah! Şimdiye kadar nasıl giriyordun? Hep giriyordun bugüne
kadar. Niye bu sefer, bu akşam giremiyorsun sisteme? Allah Allah
20nci maddeye
bağlı çerçeve 20nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
20nci maddeye
bağlı geçici madde 2yi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, çerçeve 20nci maddeyi kabul ettiğimiz maddelerle
birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
21inci maddeye
bağlı geçici madde 26yı oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
21inci maddeye
bağlı geçici 27nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Çerçeve 21inci
maddeyi kabul ettiğimiz maddelerle birlikte oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
22nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
23/a
fıkrasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
23/b
fıkrasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
23/c
fıkrasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, çerçeve 23üncü maddeyi kabul ettiğimiz maddelerle
birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
24/a-byi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
24üncü maddeye
bağlı geçici madde 3 üzerinde iki adet önerge vardır. Önergeler
aynı mahiyette olduğundan birlikte işleme alacağım ve
birlikte oylayacağım.
Önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 220 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 24
üncü maddesinin c bendinde düzenlenen geçici 3 ncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
|
Nihat Ergün |
Sadık Badak |
Mehmet Ceylan |
|
|
Kocaeli |
Antalya |
Karabük |
|
|
Cumhur Ünal |
Mustafa Ünal |
Faruk Koca |
|
|
Karabük |
Karabük |
Ankara |
|
|
Mehmet Daniş |
Necdet Budak |
Müjdat Kuşku |
|
|
Çanakkale |
Edirne |
Çanakkale |
|
|
Selma Aliye Kavaf |
Mehmet Nil Hıdır |
Mithat Ekici |
|
|
Denizli |
Muğla |
Denizli |
|
|
M. Salih Erdoğan |
Rıtvan Köybaşı |
Ahmet Erdal Feralan |
|
|
Denizli |
Nevşehir |
Nevşehir |
|
|
Zeynep Dağı |
Mahmut Dede |
Mehmet Ocakden |
|
|
Ankara |
Nevşehir |
Bursa |
|
|
Mehmet Yüksel |
Erdal Kalkan |
Mehmet Hanifi Alır |
|
|
Denizli |
İzmir |
Ağrı |
|
|
Ali Rıza Alaboyun |
Zeki Karabayır |
|
|
|
Aksaray |
Kars |
|
Geçici Madde 3
(1) 2008 yılında Maliye Bakanlığı bütçesinden Ajansa
250.000.000 YTL ye kadar ödenek aktarmaya Maliye Bakanı yetkilidir. Bu
ödeneğin 50.000.000 YTLlik kısmı, Dünya Kültürel ve Doğal
Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme hükümleri
gereğince, ülkemiz Dünya Kültürel Mirası Listesinde ve aday listede
yer alan eserlerin, Kültür ve Turizm Bakanlığınca belirlenen
öncelikler doğrultusunda, korunması, bakım, onarım ve
restorasyonu için kullanılır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 220 sıra sayılı kanun tasarısının çerçeve
24. maddesinin (c) bendinde düzenlenen geçici 3. maddenin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
|
|
M. Akif Hamzaçebi |
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
Bülent Baratalı |
|
|
Trabzon |
Malatya |
İzmir |
|
|
Turgut Dibek |
Ali İhsan Köktürk |
|
|
|
Kırklareli |
Zonguldak |
|
Geçici Madde 3.-
2008 yılında Maliye Bakanlığı bütçesinden Ajansa
250.000.000 YTLye kadar ödenek aktarmaya Maliye Bakanı yetkilidir. Bu
ödeneğin 50.000.000 YTLlik kısmı, Dünya Kültürel ve Doğal
mirasının korunmasına dair sözleşme hükümleri
gereğince, ülkemiz Dünya Kültürel Mirası listesinde ve aday listede
yer alan eserlerin Kültür ve Turizm Bakanlığınca belirlenen
öncelikler doğrultusunda korunması, bakım, onarım ve
restorasyonu için kullanılır.
BAŞKAN
Komisyon önergelere katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) Katılıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi mi okutayım?
NİHAT ERGÜN
(Kocaeli) Evet Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
UNESCO Dünya
Kültürel Miras listesinde yer alan ve yer alması doğrultusunda
başlatılan kültür ve tabiat varlıklarının
korunması amacıyla.
Nihat Ergün
(Kocaeli) ve arkadaşlarının önergesinin gerekçesi:
İstanbul
gibi, UNESCO Dünya Kültürel Miras Listesinde yer alan ve yer alması
doğrultusunda çalışmaları başlatılan kültür ve
tabiat varlıklarımızın korunması ülkemizin
tanıtımı ve kültür turizmi açısından son derece
önemlidir. Bu kültürel ve tabiat varlıklarımızın korunması
için kaynakların yetersizliği göz önüne
alındığında böyle bir kaynağa ihtiyaç
duyulmaktadır.
Ayrıca bu
listede yer alabilmek kadar, listede kalabilmek ve listede yer alan eserlerin
sayılarını artırabilmek ülkemizin tanıtımı
ve saygınlığı açısından önemlidir. UNESCO Dünya
Kültürel ve Doğal Mirasın Korunması Sözleşmesine göre
taraf olan devletler, kültürel ve doğal mirasın korunması için
gerekli tedbirleri almakla, kabul ettikleri yasal ve idari hükümler ve bu sözleşmenin
uygulanması için yaptıkları işlemler
ayrıntılarıyla birlikte UNESCO Genel Kuruluna bilgi vermekle
yükümlüdürler. Dünya Mirası Listesine alınan kültür
varlıklarının durumunu iyileştirmek için etkin bir
çalışma, eylem olmadığı takdirde kültür
varlığı bu listeden çıkarılmaktadır.
BAŞKAN Her
iki önergeyi birlikte oylarınıza sunacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, kabul edilen önerge doğrultusunda geçici madde 3ü
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Çerçeve 24üncü
maddeyi kabul ettiğimiz maddeler ile beraber oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici madde 1
üzerinde iki adet önerge vardır. Önergeler aynı mahiyettedir, beraber
okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısının Geçici 1nci Maddesinin ikinci cümlesinin
madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Nihat
Ergün Veysi Kaynak Kayhan Türkmenoğlu
Kocaeli Kahramanmaraş Van
Fatih
Arıkan Abdulkerim
Aydemir
Kahramanmaraş Ağrı
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısının Geçici 1nci Maddesinin ikinci cümlesinin
madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
M.
Akif Hamzaçebi Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Trabzon Malatya
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu önergeye efendim?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) Katılıyoruz
efendim.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Gerekçeyi okutun.
BAŞKAN
Gerekçelerini okutuyorum:
Gerekçe: Kamu
alacaklarının takip ve tahsiline yönelik genel usul kanunu olan 6183
sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında
Kanunun çeşitli maddelerinde değişiklik yapan ve yeni maddeler
ilave eden Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda Ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısının geçici 1 inci maddesinin birinci cümlesindeki
Bu Kanunla 6183 sayılı Kanunda yapılan değişiklikler
ve eklenen hükümler, hükümlerin yürürlüğe girdiği tarih
itibarıyla tahsil edilmemiş bulunan amme alacakları
hakkında da uygulanır. hükmü ile
yapılan değişikliklerin ne şekilde
uygulanacağına ilişkin açıklayıcı hüküm sevk
edilmiştir.
Ancak, aynı
maddenin ikinci cümlesiyle getirilmek istenen düzenlemede, 6183
sayılı Kanunun 48 inci maddesinde yapılan değişiklik
hükümlerinden, bu değişikliğin yürürlüğe girdiği tarih
itibarıyla, 6183 sayılı Kanunun 48 inci maddesine göre
borçları taksitlendirilen borçluların yararlanamayacakları
düzenlenmektedir.
Bu itibarla,
geçici 1 inci maddenin ikinci cümlesiyle getirilmek istenen bu düzenleme,
maddenin birinci cümlesi ile getirilen genel ilkeye uygun
düşmediğinden, mükelleflerin aynı konu hakkında aynı
kurala muhatap olmalarını sağlamak amacıyla söz konusu
cümlenin madde metninden çıkartılması önerilmektedir.
Nihat Ergün (Kocaeli)
ve arkadaşlarının önergesinin gerekçesi:
Kamu
alacaklarının takip ve tahsiline yönelik genel usul kanunu olan 6183
sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında
Kanunun çeşitli maddelerinde değişiklik yapan ve yeni maddeler
ilave eden Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda Ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısının geçici 1 inci maddesinin birinci cümlesindeki
"Bu Kanunla 6183 sayılı Kanunda yapılan
değişiklikler ve eklenen hükümler, hükümlerin yürürlüğe
girdiği tarih itibarıyla tahsil edilmemiş bulunan amme
alacakları hakkında da uygulanır." hükmü ile yapılan
değişikliklerin ne şekilde uygulanacağına ilişkin
açıklayıcı hüküm sevk edilmiştir.
Ancak, aynı
maddenin ikinci cümlesiyle getirilmek istenen düzenlemede, 6183
sayılı Kanunun 48 inci maddesinde yapılan değişiklik
hükümlerinden, bu değişikliğin yürürlüğe girdiği tarih
itibarıyla, 6183 sayılı Kanunun 48 inci maddesine göre
borçları taksitlendirilen borçluların yararlanamayacakları
düzenlenmektedir.
Bu itibarla,
geçici 1 inci maddenin ikinci cümlesi ile getirilmek istenen bu düzenleme,
maddenin birinci cümlesi ile getirilen genel ilkeye uygun
düşmediğinden, mükelleflerin aynı konu hakkında aynı
kurala muhatap olmalarını sağlamak amacıyla söz konusu
cümlenin madde metninden çıkartılması önerilmektedir.
BAŞKAN
Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önergeler doğrultusunda geçici madde 1i oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici madde 2
üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının geçici 2 nci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan Maliye Bakanlığına
bağlı vergi dairelerine ödenmesi gereken ve 213 sayılı
Vergi Usul Kanunu kapsamındaki vergi, resim, harç, fon payı, bunlara
bağlı gecikme faizi, gecikme zamları, vergi cezaları ve
vergi cezalarına uygulanan gecikme zamları ibaresinin Maliye
Bakanlığına bağlı vergi dairelerine ödenmesi gereken
ve 21/07/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre takip edilen borçları
şeklinde, 31/03/2008 tarihinden (bu tarih dahil) önce vadesi geldiği
halde ibaresinin ise bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla
(ödeme süresi başlamış vadesi geçmemiş olan alacaklar
dahil) vadesi geldiği halde şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Nihat
Ergün M. Akif Hamzaçebi Veysi Kaynak
Kocaeli Trabzon Kahramanmaraş
Kayhan
Türkmenoğlu Fatih
Arıkan Abdulkerim
Aydemir
Van Kahramanmaraş Ağrı
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu önergeye?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) Katılıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi mi okutuyoruz Sayın Ergün?
NİHAT ERGÜN
(Kocaeli) Evet, gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe Madde
kapsamına giren alacakların, tüm amme alacaklarını
kapsayacak şekilde ve maddenin yürürlüğe girdiği tarih esas
alınarak belirlenmesinin, spor kulüplerinin borçlarının
tasfiyesi bakımından daha uygun olacağı gerekçesiyle söz
konusu değişiklik önerilmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda geçici madde 2yi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici madde 3
üzerinde önerge yok.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Geçici 3üncü
madde kabul edilmiştir.
Geçici madde 4
üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısının geçici 4üncü maddesinde yer alan 31/12/2007
ibarelerinin 31/03/2008 olarak, aynı maddenin birinci
fıkrasındaki personel ibaresinin kişiler olarak
değiştirilmesini, aynı maddenin ikinci fıkrasındaki
Üniversite hastanelerinin ibaresinden sonra gelmek üzere ve Sağlık
Bakanlığına bağlı sağlık kurum ve
kuruluşlarının; Üniversite hastanelerince ibaresinden sonra
gelmek üzere ve Sağlık Bakanlığına bağlı
sağlık kurum ve kuruluşlarınca ibaresinin eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Asım Aykan
Kayseri Malatya Trabzon
Afif
Demirkıran Mücahit
Fındıklı
Siirt Malatya
BAŞKAN
Şimdi en aykırı önergeyi okutup, işleme alacağım:
T.B.M. Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 220 sıra sayılı yasa tasarısının geçici 4.
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını
saygılarımla arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) - Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Sayın Genç, buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçici 4üncü
maddenin tasarı metninden çıkarılmasıyla ilgili olarak
verdiğim önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, tabii, biraz önce, Mustafa Elitaş bir önerge üzerinde
beni konuşturmak istemedi. Bu önergenin mahiyeti nedir biliyor musunuz? Yabancı
şirketlerin Türkiyede kendi şubeleriyle yaptıkları
işlemlerden doğan örtülü ödeneklerin vergilendirmesini güçlendiren
bir önerge. Bu önergenin mahiyeti bu. Kendisi lafı anlamıyorsa burada
maliyeci, maliyeci
Ben biliyorum. Ben 1960ta maliye okulunu bitirdim beyler.
Maliyede vergi denetmenliği yaptım, Danıştayda on dört sene
vergi hâkim ve savcılığını yaptım. Kurumlar vergisini de çok iyi
bilirim, örtülü kazanç da nedir iyi bilirim.
Peki, neden
diyor? tam mükellef kurumlar
Yabancı kurumların Türkiyedeki
iş yeri veya daimi temsilcilerinin aralarındaki ilişki
kapsamında gerçekleştirdikleri yurt içindeki işlemler nedeniyle
kazancın örtülü olarak dağıtımının kabulü için
Biliyorsunuz, Türkiyede bir kazancın doğrudan doğruya
vergilendirilmesi var. Doğrudan doğruya vergilendirilmesi için elde
etme, dağıtma meselesi var. Bazı şirketler de kazancı
dağıtmamak için örtülü yollarla kendi ortaklarına, iş
yerlerine, şubelerine veriyorlar. İşte bunu engellediniz.
Tabii, ben
önergeme de geleceğim de
Yani, tabii, biz burada Türk halkının
menfaatine uygun birtakım konuşmalar dile getirdiğimiz için
Mustafa Elitaş ve AKP Grubu için bizim sesimiz korsan ses. Ben tabii böyle
bir korsan sesten de hiç rahatsız olmuyorum. Çünkü ben bu kürsüden
milletin menfaatini savunuyorum. Bu milletin menfaatini burada savunan
insanların sesi korsan kabul edilemez, edenlerin de sonunu göreceğiz.
Değerli
milletvekilleri, şimdi, hastanelerin yaptıkları hizmetler
karşılığında devletten alacağı var.
Şimdi, burada diyor ki: Maliye Bakanıyla varılacak mutabakat
çerçevesinde
Maliye Bakanıyla ne mutabakata varacak? Ne olacak? Zaten
hastanelerin büyük bir kısmı tarikat hastaneleri oldu. Yani bugün,
normal olarak, doğru dürüst, bir vatandaşın artık gidip de,
hele normal bir vatandaşın gidip de bu Sağlık
Bakanının başında olduğu Sağlık
Bakanlığından alacağını tahsil etmesi mümkün mü?
Ancak birtakım tarikat hastaneleri son zamanlarda belirdi. Görüyorsunuz,
Türkiye'nin her tarafında birdenbire büyük büyük hastaneler
çıktı. Hem de ne büyük binalar yapıyorlar ve ekseriyetle de
bütün hastalar buralara sevk ediliyor. Dolayısıyla, ne yapacak Maliye
Bakanı? Buna yetki veriyorsunuz, gidecek o tarikat hastanelerine en büyük
kaynaklar aktarılacak, ondan sonra geriye kalan hastanelere de Yani, gel,
işte, şu kadar, anlaş. Anlaşmazsan, efendim, işte,
yüzde 85ini sana verelim, anlaşalım. denilecek. Böyle şey
olmaz. Devlet hastanelerinde, üniversite hastanelerinde bir hizmet
yapılmışsa, bu hizmetin bedelini o hastanelere ödemek
zorundasınız. Devlet hastanesi zaten zor durumdadır.
Bunların gerçek paralarını ödemek zorundasınız.
Bunlara, sen Maliye Bakanı olarak, bu insanlara yeşil kart
veriyorsun. Seçimleri neyle aldınız? İşte, yeşil
kartla aldınız. O zaman, o yeşil kartlıların,
gittikleri hastanelerin tedavi ücretlerini, niye Maliye Bakanı gidecek, o
hastanelerle pazarlık edecek? Onun bir anlamı var mı, bir
mantığı var mı? Seçim geçti, e, ondan sonra? Peki o
hastanelerin teknoloji yönünden donatımı nasıl olacak?
Parasını tahsil etmeden, Maliye Bakanlığından tahsil
etmeden ne yapacak?
Dolayısıyla,
bence bu madde gereksiz. Maliye Bakanlığına gereksiz bir yetki
verilmiş. Zaten, işte, Sağlık
Bakanlığının yapısı belli. O bakımdan, bu
maddeyle bana göre demokrat, işte, daha doğrusu devletin
kuruluşu olan hastanelerin alacakları doğru dürüst verilmeyecek,
ama öte taraftan tarikatlara mensup hastanelerin ücretleri en iyi şekilde
karşılanacak. Maliye Bakanlığına da burada hastanenin
alacağı için böyle bir takdir yetkisini vermek, ondan sonra da yahu,
hastanenin, gel yüzde 85ini al da gerisinden vazgeç demek bence doğru
bir yaklaşım değildir.
Saygılar
sunuyorum. Önergem budur efendim.
Karar
yetersayısı istiyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Genç.
Karar
yetersayısı arayacağım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
ŞAHİN
MENGÜ (Manisa) Karar yetersayısı yok Başkanım.
BAŞKAN Siz
nereden saydınız Sayın Mengü? Nasıl saydınız ki?
Ben buradan zor sayıyorum. Siz oturduğunuz yerden nasıl
sayıyorsunuz?
ŞAHİN
MENGÜ (Manisa) Koşarak geliyorlar. Çocukları böyle yemek üstüne
koşturmayın Sayın Başkan, fenalık falan geçirirler.
BAŞKAN
Bakın, yine dışarıdan gelen arkadaşlarımız
var.
ŞAHİN
MENGÜ (Manisa) Karar yetersayısı yok.
BAŞKAN
Efendim, iyi bakarsanız var.
Evet, karar
yetersayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının geçici 4üncü maddesinde yer alan 31/12/2007
ibarelerinin 31/03/2008 olarak, aynı maddenin birinci
fıkrasındaki personel ibaresinin kişiler olarak
değiştirilmesini, aynı maddenin ikinci fıkrasındaki
Üniversite hastanelerinin ibaresinden sonra gelmek üzere ve Sağlık
Bakanlığına bağlı sağlık kurum ve
kuruluşlarının; Üniversite hastanelerince ibaresinden sonra
gelmek üzere ve Sağlık Bakanlığına bağlı
sağlık kurum ve kuruluşlarınca ibaresinin eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
Mustafa Elitaş (Kayseri) ve
arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu önergeye?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) - Katılıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan
değişiklikler ile Sağlık Bakanlığına
bağlı sağlık kurum ve kuruluşları tarafından
da sunulan sağlık hizmetinden doğan belediyelerden tahsil
edilemeyen alacakların bir kısmından vazgeçilmek suretiyle
ödenebilmesinin sağlanması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda geçici madde 4ü oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici madde 5i
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, geçici madde eklenmesine dair bir önerge vardır; önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 220 sıra sayılı yasa tasarısına
aşağıdaki geçici 6. maddenin eklenmesini arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
Geçici madde 6-
Bu kanunun 8. maddesiyle getirilen geçici 72. maddesinde öngörülen nispetler bu
kanunun yürürlüğünden itibaren ilk iki yıl için % 100 fazlası
uygulanır.
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) -
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) - Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Sayın Genç
Niye uzağa
gidiyorsunuz? Madem biliyorsunuz önergeniz var, biraz yakın oturun lütfen.
Ne olacak yani yakın otursanız? Arkadaşınız hepsi.
Hepsi arkadaşınız, ne olacak? Bakın, bundan sonra bir
önergeniz daha var, yine en geriye gideceksiniz, yine geleceksiniz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır, yerimde oturuyorum. Başkasının yerinde
oturursam şimdi, derler gözü var.
BAŞKAN E
ne olacak yani? Arkadaşlarımıza kolaylık olsun. Bakın,
zaman kaybı oluyor.
KAMER GENÇ
(Tunceli) İsterseniz Bakanlar Kurulu sırasında oturayım.
BAŞKAN
Buyurun oturun orada efendim, buyurun oturun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın milletvekilleri, Sayın Başkan; benim
verdiğim önerge, biliyorsunuz, geçici 72nci maddeyle 31/12/2017 tarihine
kadar teknik direktör, antrenör ve sporculara yapılan ücret ve ücret
sayılan ödemelerden aşağıdaki oranlar gelir vergisinden
tevkifat yapılır demiş.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, Anayasamızda bir hüküm var, herkes ekonomik
gücüne göre vergi vermek zorundadır. Şimdi, Türkiyede, tabii, ikinci
küme, üçüncü kümedeki sporcuların korunması doğru da
Yani bence
buraya bir
Yani önergeyi, tabii, acele verdim. Şimdi, 5 milyon euro, 10
milyon euro alan sporcular var. Yani bu kişilerin vergisini niye bu kadar
düşürüyorsunuz? Bu insanlar refah içinde yaşayan insanlar. Bu
memleketin nimetlerinden yararlanan bu insanların normal olarak bir vergi
vermesini niye engelliyoruz da getirip de işte bu memlekete
Bakın,
işte asgari ücretten vergi alıyoruz. İnsanlar açlık ve
sefalet içinde, insanlar iş bulmuyor, devletin ekonomik gücü ortada.
İşte, iç ve dış borçlar 500 trilyon liraya, 500 milyar
dolara kadar yükselen bir ülkede ha bire devletin kaynaklarını
dağıtıyoruz, ha bire devletin gelir kaynaklarını
kesiyoruz. Böyle bir devlet nasıl yaşar? Bu devlete göklerden mi para
yağacak? Bu devletlere, işte Suudi Arabistandan mı para
gelecek, Katardan mı gelecek? Nereden gelecek? Yani bunu birilerinin
söylemesi lazım.
CAFER TATLIBAL
(Kahramanmaraş) Rusyadan, Rusyadan.
KAMER GENÇ
(Devamla) Yani, dolayısıyla, hiç olmazsa bu devlette ekonomik gücü
yerinde olan insanlardan bir vergi alalım ya! Yani, vergiyi niye
almıyoruz? Vergi mukaddes bir vatandaşlık görevidir. Herkes
Yani bir sporcu, tamam
Hiç olmazsa diyelim ki: Yani, şu kadar transfer
veyahut da aylık ücret alanlardan veya senelik ücreti şu kadar
olanlardan şu kadar alalım, onun dışında
olanları
Yani vergide, gelir vergisinde bir müterakkiye sistemi
vardır, normal olarak gelir vergisinde müterakkiye sistemi vardır.
Müterakkiye sisteminde de ilk işte şu kadarına karşı
yüzde şu kadar, ondan sonrasında yüzde şu kadar
alınır... Tabii arkadaşlarımız, hemen, çok böyle,
sporcuların, spor kulüplerinin hoşuna gitmek için ver devletin
kesesinden. Ne olacak, zaten devleti koruyan kim ki! Yani bir tekmeyi de biz
vuralım hesabıyla, böyle önüne geldiği şekilde, efendim,
devletin kaynaklarını şuna buna peşkeş çektir
Böyle
devlet yönetimi olmaz, böyle sorumluluk olmaz.
Bir zamanlar
buralarda vergi nispetini yüzde 1 indiremezdiniz ama sizin
İktidarınız geldi, birden kurumlar vergisini sırf
yabancı güçlere yaranmak için yüzde 10 birden indirdi kurumlar vergisini.
İşte Kemal Unakıtan da Citibankın 3,5 milyar
dolarını bir anda Merkezî Uzlaşma Komisyonunda sildiği için
Amerikada Yılın Maliye Bakanı seçildi.
AHMET AYDIN
(Adıyaman) Avrupada, Avrupada, Amerikada değil.
KAMER GENÇ
(Devamla) Yo yo, Amerikada, Amerikada, Amerikada. Avrupada Ali Babacan
seçilecek yılın bakanı.
BAŞKAN
Sayın Aydın, lütfen
KAMER GENÇ
(Devamla) Çünkü hani dedi ya
Türkiye'nin aleyhine konuştu. Orada da onu
seçecekler.
Onun için
Yani
sizlere tavsiyem, bu devletin
Bakın 340 milletvekiliniz var. Ciddi bir
iktidar, evvela devletin bir dönem için, krizi atlatması için ciddi
ekonomik tedbirler alır.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, zaten devamlı olarak burada
kalınamayacağına göre, elinize bir güç geçtiği zaman bu
gücü ülke yararına en iyi şekilde kullanmak lazım. Bunun da bir
tek yolu var: Burada ekonomiye ciddi tedbirler alacaksınız.
Bakın, işte her gün buraya getirdiğiniz kanunlarda
Ben
öğrenmek istiyorum. Burada, sekiz aydır bu Parlamentonun içinde görev
yapıyoruz. Allah rızası için, getirdiğiniz hangi kanunla
Türk maliyesinin güçlendirilmesi konusunda bir düzenleme getirdiniz? Hep muaf,
hep ondan sonra istisna, hep ondan sonra tenzilat, hep af. Böyle bir devlet
yönetimi olmaz, böyle bir iktidar olmaz. Evvela devlet zenginleşecek ki o
devletin zenginliğinden vatandaşlara hizmet versin. Yatırım
yok bu memlekette. Yani söylediğim zaman diyorsunuz
Ya benim ilimde
arkadaşlar, Tuncelinin hiçbir nahiyesi asfalt değil. On defa
Karayolları Genel Müdürünü aradım, bölge müdürünü aradım. Ya
diyorum ki: Bak burası terör bölgesi kardeşim. Oraya işte bomba
koyuyorlar. Bunlara hiç olmazsa bir asfalt yapın. Yapmıyor. Şimdi
diyorsunuz ki, sen
E gidip de ben adamın alnının çatına
yumruk mu atayım? Yani burada yapılacak şey kardeşim
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Devam edin, buyurun.
KAMER GENÇ
(Devamla)
bu hizmeti eşit bağlayın.
Şimdi,
gidelim, Karayolları Genel Müdürlüğünün bütçesine bakalım.
Rizeye, Trabzona veya Trabzon Bölge Müdürlüğüne ayrılan ödeneklerle
bizim Tunceli, Elâzığ, Malatya, Bingöle ayrılan ödenekleri bir
karşılaştıralım. Yüzde 5i bile değil, yüzde 5i
bile değil.
MUSTAFA ATAŞ
(İstanbul) 1980den beri Meclisteyim. diyorsun, niye
yaptırmadın?
KAMER GENÇ
(Devamla) Altı senedir siz iktidardasınız. Sen de
Çemişkezeklisin.
MUSTAFA ATAŞ
(İstanbul) 1980den beri Meclisteyim. diye övünüyorsun.
BAŞKAN
Sayın Ataş
Sayın Ataş, lütfen
KAMER GENÇ
(Devamla) Kendi iline hizmet yap. İstanbuldan seçilmen önemli
değil.
MUSTAFA ATAŞ
(İstanbul) Niye yapmadın?
KAMER GENÇ
(Devamla) İstanbulda yine Çemişkezekliler var, onlar sana rey
verdi. Şimdi burada da konuşma.
BAŞKAN
Sayın Ataş
KAMER GENÇ
(Devamla) Ben seni muhatap da almak istemiyorum. Yani yakışmaz
bana. Çünkü ben kendi ilimin sorunlarını dile getiriyorum. Sen kimin
avukatlığını yapıyorsun ben anlamıyorum. Senin
çıkıp burada beni desteklemen lazım.
Evet,
arkadaşlar, Tuncelide hizmet eksikliği var.
MUSTAFA ATAŞ
(İstanbul) Doğru konuş, doğru!
KAMER GENÇ
(Devamla) Ben yapmadımsa sen getir. E sen getir işte!
MUSTAFA ATAŞ
(İstanbul) Ben getiriyorum.
KAMER GENÇ
(Devamla) Sen getir hizmeti! Onun için yani burada çıkıp da
MUSTAFA ATAŞ
(İstanbul) Sen yirmi senedir, kırk senedir getirmedin.
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim, neyse yani ben burada düşüncelerimi söylüyorum.
BAŞKAN
Lütfen
KAMER GENÇ
(Devamla) Sayın milletvekilleri, önergemin kabulünü diliyorum.
Saygılar sunuyorum.
MUSTAFA ATAŞ
(İstanbul) 80den beri Meclisteyim. diye övünüyorsun, niye
yapmadın?
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Geçici madde
eklenmesine dair bir önerge vardır. Önergeyi okutuyorum:
T.B.M. Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 220 sıra sayılı yasa tasarısına
aşağıdaki geçici 7. maddenin eklenmesini arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
Geçici Madde 7:
Bu kanunun 11.
maddesinin (d) bendiyle getirilen harçlar bu kanunun yayımını
izleyen ilk dört yıl için yüzde elli tenzilatlı olarak
uygulanır.
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Sayın
Genç, buyurun.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, ağır çekimde
geliyor.
BAŞKAN
İyi bir antrenman oluyor kendisine, yürüme antrenmanı.
FAHRETTİN
POYRAZ (Bilecik) Bir hak ancak bu kadar suistimal edilebilir.
BAŞKAN -
Buyurun Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bakıyorum, burada benim bir iki söz almamdan çok rahatsız
oluyorsunuz. Bakın, siz dua edin ki benden başka bir kimse yok.
Burada geçmişte -sizinle o Fazilet, Refah Partisindeki milletvekili olan
arkadaşlarımız iyi bilirler- o zaman her maddede, her
fıkrada üç önerge verilme hakkı vardı ve her fıkra için
önergeleri verirlerdi, soru sorarlardı, sonuna kadar
konuşurlardı, yoklama isterlerdi. Yoklamada da bu otomatik cihaz
yoktu, ad okunmak suretiyle yoklama yapılırdı ve bir yoklama
yarım saatte yapılırdı. Biz o şartlarda bu Meclisi
çalıştırdık.
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) Önergeye gel.
KAMER GENÇ
(Devamla) - O zaman sizin gibi bu devleti böyle bir yandan çarçur etme
faaliyeti içinde olan iktidarlar da yoktu. Onun için bizim buradaki
çalışmamız İç Tüzükün bize verdiği bir yetkidir.
Canınız sıkılıyorsa gidin, salonda istirahatinize
bakın. Ben konuşmamı yaparım, ondan sonra siz de gelirsiniz,
burada oy verirsiniz.
Şimdi, benim
önergem de şu: Biliyorsunuz, bu kanunla Harçlar Kanununda bir
değişiklik yapıyorsunuz, yargı harçları. Eskiden
Danıştaydan ve Yargıtaydan harç alınmıyordu. Burada
yeni bir harç sistemini getiriyorsunuz ve ağır harçlar getiriyorsunuz.
Türkiyede adalet zaten çok pahalı bir durumda. Diyoruz ki belli bir süre
için bu getirdiğiniz harçların yarısını
uygulayalım. Yani, işte avukatlık ücreti artıyor.
Şimdi söyleyeceğime avukat arkadaşlarımız
kızacaklar.
ŞAHİN
MENGÜ (Manisa) Avukatlara saldırma.
KAMER GENÇ
(Devamla) - Maşallah onlar kendi
ücretlerini istedikleri gibi artırıyorlar. Yani en basit bir dava
açtığınız zaman, en haklı bir davayı
açtığınız zaman, 500-600 milyon liraya yakın -çok
küçük davalardan bahsediyorum- avukatlık ücretidir, bilmem posta puludur,
harç puludur
Bunları şey ettiğiniz zaman, maalesef çok büyük
bir maliyete baliğ oluyor. Aslında hak arama özgürlüğünün çok
basitleştirilmesi lazım, ucuzlattırılması lazım.
Dolayısıyla, durup dururken, yani getirip de devletin
katrilyonlarını yabancı şirketlere
bağışlıyorsunuz. İşte örtülü ödenekten -biraz
önce Mustafa Elitaşın beni konuşturmadığı
önergede- yabancı şirketlerin örtülü ödenek dolayısıyla,
örtülü ödenekler yoluyla devletten çalabileceği katrilyonları vergi
muafiyeti içine sokuyorsunuz, onlara, o örtülü ödeneğe kolaylıklar
getiriyorsunuz ama bir kamu görevlisi sizin zamanınızda bir
haksızlığa uğramışsa -zaten kamu görevlisinin
aldığı maaş da ortada- dava açmak için ona 60-70 milyon ek
bir ücret getireceksiniz. Ben diyorum ki yani buna da gerek yok. Yani, bu kadar
küçük şeylerle, hele muhtaç olan şeylerle de, muhtaç olan
kişilerin adalet arama, hak arama özgürlüklerini bu kadar engelleyici bir
düzenlemeye gitmemenizi istiyorum.
O bakımdan,
benim önergemin mahiyeti budur. Diyorum ki bu önergeyi kabul ederseniz, ilk
beş yıl için bu getirilen harçların yarısını
alalım. Yani, hakikaten bir tek dava açmakla olmuyor. İşte
mahkemeye git gel, o davalar uzuyor; keşif parası var, şu var bu
var. Mümkün olduğu kadar Türkiyede hak aramayı basitleştirip
ucuzlatmak lazım.
O bakımdan,
özellikle
İşte öyle insanlar var ki ekmek bulamıyor, ekmek
parasını bulamıyor. Ekmek parasını bulamayan insanlara
siz Dava açarsanız şu kadar da harç alacağım. derseniz bu
doğru bir tutum olmaz, sağlıklı bir tutum olmaz. Devletin
gelir kaynaklarını aslında gelir alınabilecek kaynaklardan
sağlamak lazım, yoksa ondan sonra gidip de devleti dilenci yerine
koyup da şundan 30 lira, bilmem şundan 40 lira, yok bundan para
toplamakla devlet de zaten fazla bir gelir kaynağı elde etmez. Bence,
yani o Harçlar Kanununun
Ben tabii orada çıkarılması için
önerge vermeyi unutmuştum.
Bir de ben niye
bu şekilde geçici madde ilave ediyorum? Ben şimdi bu yola gittim.
Nerede bir önerge veriyorsam AKPli grup başkan vekilleri gidiyorlar,
hemen benim önerge verdiğim maddelerde beni konuşturmamak için -zaten
maddeler üzerinde konuşturmuyorlar- o önergelerimi işlem
dışı bırakmak için, o maddeyi baştan sonuna kadar
düzenliyorlar, içinde iki kelime olduğunu bulduğunu yapıyor,
uygun görüşle diyor, ondan sonra benim önergem işleme girmeden
kendi önergelerini şey ediyorlar. Tabii sizin
şeytanlıklarınıza karşı biz de
şeytanlık düşünüyoruz. Yani bu iş böyle. Siz bizimle
mücadele edeceksiniz, biz sizinle mücadele edeceğiz, bakalım sonunda
kim başarıya ulaşacak.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ
(Devamla) Ama inanmanızı istiyorum ki ben sizi
başarısızlığa uğratacağım. Ben bu
Parlamentoda çok iktidarları başarısızlığa
uğrattım ama ben buradayım, onlar yok.
Saygılar
sunuyorum. Önergemin kabulünü diliyorum efendim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Millet başaracak.
BAŞKAN
Teşekkürler.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
25inci madde
üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Tasarının 25 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Nihat
Ergün Yahya Akman
Kayseri Kocaeli Şanlıurfa
Egemen
Bağış Yılmaz
Helvacıoğlu
İstanbul Siirt
Madde 25- Bu Kanunun;
a) 6 ncı
maddesi, 8 inci maddesinin (a) bendi, 8 inci maddesinin (ç) bendiyle 193
sayılı Kanuna eklenen Geçici 72 nci madde hükmü ve 19 uncu maddesi
yayımını izleyen ayın başında,
b) 7 nci
maddesinin (b) bendi 31/12/2007 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı
tarihinde,
c) 8 inci
maddesinin (ç) bendi ile 193 sayılı Kanuna eklenen Geçici 73 üncü ve
Geçici 74 üncü madde hükümleri, 10 uncu maddesinin (g) bendiyle 488
sayılı Kanuna ekli 2 sayılı Tablonun IV- Ticari ve medeni
işlerle ilgili kağıtlar bölümüne eklenen (37) numaralı
fıkra hükmü 1/1/2008 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı
tarihinde,
ç) 20, 21 ve 22
nci maddeleri 2008 yılı kazançlarına da uygulanmak üzere yayımı tarihinde,
d) 5 ve 16
ncı maddeleri 6/6/2008 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı
tarihinde,
e) 12 nci
maddesinin (b) bendi yayımını izleyen gün,
f) 12 nci
maddesinin (a) bendi, 18 inci maddesinin (a) bendi ve 25 inci maddesi
yayımını izleyen ikinci ayın başında,
g) 9 uncu
maddesinin (ç) bendi 1/7/2008 tarihinde,
h) Diğer
hükümleri yayımı tarihinde,
yürürlüğe
girer.
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) Katılıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Sayın Elitaş.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Görüşülmekte
olan Tasarıda yapılan değişiklikler dikkate alınarak
yürürlük maddesinin yeniden düzenlenmesi önerilmektedir.
BAŞKAN
Evet, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda 25inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
26ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, ikinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır. Tasarının tümünü oylamadan önce oyunun
rengini açıklamak üzere Denizli Milletvekili Mehmet Yüksel.
Sayın
Yüksel, buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
MEHMET YÜKSEL
(Denizli) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında
Kanunda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı konusunda oyumun rengini belirtmek için söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
26 madde ve
geçici maddelerden oluşan bu tasarı eğitimden
sağlığa, spordan ticarete kadar hayatımızın pek
çok alanında vatandaşlarımızı yakından
ilgilendiren pek çok değişikliği ve düzenlemeyi
getirmiştir. Bunu yaparken, bu tasarı hazırlanırken
başta Cumhuriyet Halk Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi ve Demokratik
Toplum Partisiyle birlikte Hükûmetimizin ortaklaşa
hazırlamış olduğu bu yasa tasarısında pek çok
önemli konular var. Bunlardan en önemlilerinden, benim için, bizler için en
önemlilerinden bir tanesi de iş hayatını çok yakından
ilgilendiren ve bilhassa ticarette, ihracata dayalı ticaret yapan, ekonomi
içerisinde olan, iş hayatındaki iş adamlarımızın
yurt dışı çıkış tahdidiyle ilgilidir. Burada, bu
tahdit
yüz bin Yeni Türk Lirası
ve üzerinde olan teminat altına alınmamış amme
alacağı için uygulanır. ibaresi gelmiş ve Bakanlar Kurulu
da bu konuda 10 katına katar artırmaya, yarısına kadar da
indirmeye ve yeniden Kanunun tutarına getirmeye yetkilendirilmiştir.
Yine,
ayrıca, amme borçlusu hakkında uygulanan yurt dışı
çıkış tahdidi hastalık, iş bağlantısı
gibi hâllerde alacaklı tahsil dairesinin uygun görmesi ve bildirimi
üzerine ilgili makamlar tarafından kaldırılır. Bu
fıkraya göre yurt dışı çıkış tahdidinin
kaldırılmış olması yeniden tatbikine mâni
değildir.
Onun
dışında, bir de burada sık sık bir hatibin dile
getirdiği, spor camiasıyla ilgili olan ve
Bunu çok lüzumsuz gören bu
değerli dostumuza ben buradan seslenmek istiyorum: Spor, dünyada
barışı sağladığı gibi ülkemizde de
dünyamızda da barışı, birliği, beraberliği
sağlayan önemli bir sektördür. Bu sektörün borçlarının on
yıla yayılmış olması bu sektörü rahatlatacak. Sporun
yine kardeşlik için, birlik,
beraberlik için büyük bir önemi olduğunu
Bu kanun vasıtasıyla
da spor kulüplerimizin büyük nefes alacağını ümit ediyorum.
Bu vesileyle, bu
yasanın, bu tasarının hazırlanmasında emeği geçen
tüm yetkililere huzurlarınızda teşekkür eder, saygılar
sunarım.
Oyumun rengi
kabul olacaktır. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Aleyhte?
Siz
konuşmuyor musunuz Sayın Genç?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Konuşacağım.
BAŞKAN
Aleyhinde, Tunceli Milletvekili Sayın Genç.
Sayın Genç,
rekor kırdınız bu akşam.
Buyurun
Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
milletvekilleri, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında
Kanunda ve diğer bazı kanunlarda değişiklik
yapılmasına ilişkin olarak Hükûmetin getirdiği
tasarının komisyonlarda ve Genel Kurulda müzakere biçimine
karşı olduğum için, bu tasarıyla Türk maliyesine çok ciddi
bir gelir kaynakları sağlanmadığı için ve bu
tasarıyla haksız birtakım muafiyet ve istisnalar
getirildiği için bu tasarıya bu nedenle muhalefet ediyorum.
Birincisi,
Komisyon bu tasarıyı Bütçe Plan Komisyonunda yetkisini aşarak
incelemiştir. Kendisine havale edilmeyen kanunları kendisi resen
getirmiş, incelemiştir. Bu, İç Tüzükün 35inci maddesine
aykırıdır. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
Komisyon Başkanını ikaz etmiştir, raporunu geri iade
etmiştir. Komisyon Başkanının bu raporu en azından
getirip Komisyonda görüşmesi lazımdı Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanının Sen yetkini aştın arkadaş,
usulüne göre sen bu raporu düzenlemedin. biçimindeki raporu geriye çevirme
yazısını, en azından Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanına göstermesi gereken saygı gereği getirip,
Komisyonda bunu görüşüp, ona göre bir karar vermesi lazım. Komisyon
Başkanının böyle tutup da tek başına bir yazı
yazmaya yetkisi yoktur.
Ayrıca, bu
kanunun Türkiye Büyük Millet Meclisinde müzakereleri sırasında
verilen bu korsan önergelerle Türkiye maliyesine, gümrüğüne, çeşitli
holdinglere birçok imkânlar, hak edilmeyen imkânlar
sağlandığı için, dış güçlere, özellikle
yabancı şirketlere örtülü ödeneklerin vergilendirilmesinde
getirdikleri sıkıntılar nedeniyle, maliyeye
sıkıntılar nedeniyle, bu yönüyle de bu tasarıya
karşıyım. Bu tasarıyla getirilen muafiyetlere
Ben spora
karşı değilim. Spor hepimizin üzerinde durduğu ve
gelişmesini istediğimiz şey. Ama diyoruz ki bir sporcu 10 milyon
euro alıyorsa lütfen vergisini de versin yani, ne olacak! Bizim
karşı olduğumuz bu. Ondan sonra, spor kulüpleri de getirip de
doğru dürüst
Yani vergi borçlarını ödesinler, sigorta borçlarını
ödesinler. Zenginler çok ama bunları ödemiyorlar. Gidip de bir restoranda
5 milyar lira garsona para bırakan başkanları biliyorum ben.
Onun için, yani maliyeye gelince herkesin canı çıkıyor ama dışarıya
Her türlü hovardalık yapıyorlar.
İşte,
diyoruz ki: Türkiye'de maliyenin çekidüzen içinde yaşaması lazım
ama tabii, Türkiye'de Maliye Bakanı yok, maliye teşkilatı yok.
Yani, maliye teşkilatı burada kendisiyle ilgili verilen önergelerde,
ciddi bir maliye teşkilatı ve Bakanlığı bu önergeler
eğer maliyeye bir yük getiriyorsa bunun karşısında
durması lazım. İster ki iktidar partisi olsun, kalmak
zorundadır. Maliye böyle gelişir, böyle ayakta durur. Yoksa ki ben
susayım, efendim, ne yapalım işte iktidar ne yaparsa yapar.
İktidar zaten bir şey becermiyor ki, iktidarın bir şey
bildiği yok ki. Bilseydi zaten ekonomiyi düzeltirdi.
Yani, ondan
sonra, demin de söylediğim gibi devletten her şeyi al. Efendim,
devlet versin, devlet versin. E, peki, nerede bunun, bu devletin
kaynağı nerede? Kaynak bulmak lazım. Kaynak bulmayınca, bu,
bütün devletin en kıymetli varlıklarını sattınız,
Telekomu, TÜPRAŞı, petrol tesislerini, hepsini sattınız.
En güzel arazileri de, en güzel arsaları da kendi yandaşlarına
verdiniz. İşte belli
SEKAyı sattınız. Devletin en
güzel arazilerini kendi yandaşlarınıza verdiniz. Tek kişi
ihaleye girdi onları aldı. E, şimdi, bu devleti böyle ekonomik
yönde çökerten bir iktidar durumuna geldiniz. Bu iktidarın tabii ki
getirdiği hiçbir işlemini, benim bir tek işlemini tasvip etmem
mümkün değil çünkü hedefleri belli, kafasındaki düşünce belli.
O itibarla zaten
kanunun bu yönde de sıkıntıları var. Türkiye maliyesine
büyük bir sıkıntı getirmektedir. Anayasanın 73üncü
maddesine göre Herkes ekonomik gücüne göre vergisini vermek zorundadır,
kamu giderlerine katlanmak zorundadır. yolundaki hükmüne de
aykırı bir maddedir. İstisna ve muafiyetlerle dolu bir kanundur
ve son anda verilen önergelerin
Önerge verenler, sahipleri de bu önergenin
mahiyetini bilmemektedir. Bu önergeler birileri tarafından dikte edilmektedir.
Böyle bir kanun yapma tekniği dünyanın en ilkel
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sözünüzü bitirir misiniz efendim.
KAMER GENÇ
(Devamla) Böyle yasa yapma tekniği ve usulü dünyanın en ilkel
toplumlarında bile yok. Yani Ugandada bile, İdi Amin bile böyle
şeyler pek yapmayı sevmez çünkü zaten orada tek kişinin iradesi
Ama yine de belirli birtakım şeylerin bazı süzgeçlerden geçmesi
lazım. Neyse
LÜTFİ
ÇIRAKOĞLU (Rize) İdi Amin tam senin gibi kafadaydı.
KAMER GENÇ (Devamla)
Ondan sonra, bu kanunları ben
Sayın Başkan biraz önce dedi
ki: İşte, bir daha komisyon bunu yapmasın. Ama
bakacağız, komisyon bir daha, böyle, kendisine havale edilen
işler dışında da işleri getirip de
karşımıza çıkaracak mı, çıkarmayacak mı?
Çıkardığı zaman Sayın Başkanın nasıl
bir müeyyide uygulayacağını, Sayın Meclis
Başkanımızın nasıl bir müeyyide
uygulayacağını göreceğiz.
Ben bu nedenle,
bu kanuna ret vereceğim.
Hepinize
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Genç.
Sayın
milletvekilleri, tasarının görüşmeleri
tamamlanmıştır.
Tasarı
açık oylamaya tabidir.
Açık
oylamanın, elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Oylama için üç
dakika süre veriyorum ve oylamayı başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, 220 sıra sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının açık oylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 220
Kabul :
192
Ret : 25
Çekimser : 3(x)
Tasarı kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır, hayırlı olsun.
Sayın
milletvekilleri, çalışma süremize çok az zaman
kaldığından kanun tasarı ve tekliflerini
sırasıyla görüşmek için 5 Haziran 2008 Perşembe günü,
alınan karar gereğince saat 13.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Hayırlı
geceler.
Kapanma
Saati: 22.32
(x) Açık oylama kesin
sonuçlarını gösteren tablo tutanağa ekldir.