DÖNEM: 23 YASAMA YILI: 2
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
CİLT
: 23
118inci Birleşim
17 Haziran 2008 Salı
İ Ç İ N D E K İ L E R
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Bilecik
Milletvekili Yaşar Tüzünün, konut edindirme yardımı ödemelerine
ilişkin gündem dışı konuşması ve Sanayi ve
Ticaret Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı
2.- Trabzon
Milletvekili Safiye Seymenoğlunun, 17 Haziran Dünya Çölleşmeyle
Mücadele Gününe ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, Van ilinin sorunlarına ve
çölleşmeye karşı alınması gereken önlemlere
ilişkin gündem dışı konuşması
V.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
1.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve
Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu
(3/167) (S. Sayısı: 203)
2.- İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlunun yasama
dokunulmazlığının kaldırılması hakkında
Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/168) (S. Sayısı: 204)
3.-
Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binicinin yasama
dokunulmazlığının kaldırılması hakkında
Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/188) (S. Sayısı: 205)
4.- Antalya
Milletvekili Deniz Baykalın yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve
Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu
(3/189) (S. Sayısı: 206)
5.- Hakkâri
Milletvekili Hamit Geylaninin yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve
Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu
(3/209) (S. Sayısı: 207)
6.- Hatay
Milletvekili Gökhan Durgunun yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve
Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu
(3/215) (S. Sayısı: 208)
7.- Tunceli
Milletvekili Şerafettin Halisin yasama
dokunulmazlığının kaldırılması hakkında
Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/217) (S. Sayısı: 209)
8.- Mardin
Milletvekili Ahmet Türkün yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve
Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu
(3/219) (S. Sayısı: 210)
9.- Hakkâri
Milletvekili Hamit Geylaninin yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve
Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu
(3/220) (S. Sayısı: 211)
10.- Hatay
Milletvekili Gökhan Durgunun yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve
Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu
(3/221) (S. Sayısı: 212)
11.- Niğde
Milletvekili Mümin İnanın yasama
dokunulmazlığının kaldırılması hakkında
Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/234) (S. Sayısı: 213)
B) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Tapu
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/568) (S. Sayısı:
223)
2.-
Yükseköğretim Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonu Raporu (1/591) (S. Sayısı: 238)
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Tunus
Parlamentosu Başkanı Fouad Mebazaa ve beraberindeki heyetin ülkemizi
ziyaret etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/468)
2.- İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonunun, Komisyonun Türkiye Büyük Millet
Meclisinin tatilde bulunduğu dönemde de çalışabilmesi talebinin
uygun görüldüğüne ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/469)
3.- Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı Köksal Toptanın, Ukrayna Parlamento
Başkanı Arseniy Yatsenyukun davetine icabet etmek üzere, beraberinde
bir parlamento heyetiyle Ukraynaya resmî ziyarette bulunmasına
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/470)
B) Önergeler
1.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun (6/706) esas numaralı sözlü
sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/61)
2.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Amasya İline Bağlı
Ezinepazar Adlı İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifinin
(2/169) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/62)
C) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve 20 milletvekilinin, gıda ürünleri
üretiminde insan sağlığını etkileyen
uygulamaların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/215)
2.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuz ve 28 milletvekilinin, taş ocaklarının
çevreye etkilerinin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/216)
3.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateş ve 36 milletvekilinin, Ankaraya verilen
Kızılırmak suyu ile ilgili iddiaların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/217)
VII.-
ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- Genel Kurulun
17/6/2008 Salı günkü birleşiminde (10/204) esas numaralı Meclis
araştırması önergesinin görüşülmesine, görüşmelerin
tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılmasına
ilişkin MHP Grubu önerisi
2.- Genel Kurulun
17/6/2008 Salı günkü birleşiminde 1 saat sözlü sorulardan sonra
diğer denetim konularının görüşülmeyerek kanun tasarı
ve tekliflerinin görüşülmesine; 18 Haziran 2008 Çarşamba günkü
birleşiminde ise sözlü soruların görüşülmemesine; gündemdeki
sıralama ile çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ve 249
sıra sayılı Kanun Tasarısının, İç Tüzükün
91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesine ilişkin AK
Parti Grubu önerisi
VIII.-
SEÇİMLER
A) Komisyonlara Üye Seçimi
1.- (10/3, 8, 12,
28, 31, 33, 38, 42, 47, 56, 59, 62, 64, 65, 68, 71, 84, 87, 89, 98, 101, 119,
145, 146) esas numaralı Meclis Araştırma Komisyonuna üye seçimi
IX.-
SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, yurt dışı seyahatlerine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/239)
2.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, bir vakfın İstanbulda
yaptığı bir toplantıya ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcıdan sözlü soru
önergesi (6/244) ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Hayati Yazıcının cevabı
3.- Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, Alanya Kalesindeki tarihi mescidin
onarımına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Hayati Yazıcıdan sözlü soru önergesi
(6/290) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati
Yazıcının cevabı
4.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, gıda
bankacılığı amacıyla kurulan vakıflara
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Hayati Yazıcıdan sözlü soru önergesi (6/431) ve Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcının
cevabı
5.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, Vakıflar Kanunu
kapsamında iade edilecek taşınmazlara ve tazminat ödeneceği
iddiasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Hayati Yazıcıdan sözlü soru önergesi (6/521) ve Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcının
cevabı
6.- Niğde
Milletvekili Mümin İnanın, bir bedesten ve kervansarayın
restorasyonuna ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Hayati Yazıcıdan sözlü soru önergesi
(6/564) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati
Yazıcının cevabı
7.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, pirinçte gümrük
vergisinin düşürüleceği iddiasına ilişkin Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati
Yazıcıdan sözlü soru önergesi (6/644) ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcının
cevabı
8.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, Antalyada şehiriçi minibüslerin
yenilenmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/246)
9.- Antalya Milletvekili
Hüsnü Çöllünün, sezon sonunda işsiz kalan turizm
çalışanlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/247)
10.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulunun, İzmirdeki sanayicilere ucuz
elektrik sağlanmasına ve maden firmalarına ilişkin Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/255)
11.- Mersin
Milletvekili Akif Akkuşun, sebze ve meyve ihracatındaki ilaç
kalıntısı analizine ilişkin Devlet Bakanı Kürşad
Tüzmenden sözlü soru önergesi (6/266)
12.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, Ege Bölgesinde verimliliği artırma
projesi uygulanan illere ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü
soru önergesi (6/270) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer
Çağlayanın cevabı
13.- Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, sanayide doğalgaz
kullanımının özendirilmesine ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından sözlü soru önergesi (6/291) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı
Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı
14.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, iş dünyasının
rekabet gücünün artırılmasına ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından sözlü soru önergesi (6/332) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı
Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı
15.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, sanayide kullanılan
elektriğe yapılan zammın iş dünyasına etkilerine
ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/336) ve
Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı
16.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, Gaziantepteki küçük esnafın
sorunlarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru
önergesi (6/375) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer
Çağlayanın cevabı
17.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, Gaziantepin teşvik kapsamına
alınmasına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru
önergesi (6/376) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer
Çağlayanın cevabı
18.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, Malatya Şeker
Fabrikasının alacaklı çiftçilere verdiği küspe bedeli
fişlerine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru
önergesi (6/395) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer
Çağlayanın cevabı
19.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, büyük mağazaların
piyasada oluşturduğu bazı sorunlara ilişkin Sanayi ve
Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/422) ve Sanayi ve Ticaret
Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı
20.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, iplik ithalatının yerli
iplik ve pamuk üreticilerine etkisine ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından sözlü soru önergesi (6/456) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı
Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı
21.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, hipermarketlerin çalışma
saatleri ve yerlerine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru
önergesi (6/458) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer
Çağlayanın cevabı
22.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, borçlu esnafın desteklenmesine
ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/477) ve
Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı
23.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, Gaziantep Organize Besi Bölgesine ilişkin
Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/500) ve Sanayi ve
Ticaret Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı
24.- Aksaray
Milletvekili Osman Ertuğrulun, Aksaray Organize Sanayi Bölgesine
ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/665) ve
Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı
25.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, tekstil ve hazır giyim
sektöründeki sıkıntılara ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından sözlü soru önergesi (6/684) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı
Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı
26.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, Gönende kurulması
planlanan çimento fabrikasına ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından sözlü soru önergesi (6/727) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı
Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı
27.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, tekstil sektörünün sorunlarına
ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/731) ve
Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı
28.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlunun, demir fiyatlarının
artışına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü
soru önergesi (6/742)
29.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Niksar Organize Sanayi Bölgesine
ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/745) ve
Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı
X.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldızın, ABnin genişlemeden sorumlu
üyesinin açıklamalarına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı
Mehmet Ali Şahinin cevabı (7/2886)
2.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, özürlü, eski hükümlü ve terör
mağduru istihdamına ilişkin Başbakandan sorusu ve Adalet
Bakanı Mehmet Ali Şahinin cevabı (7/3100)
3.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, uzman jandarmaların özlük
haklarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı (7/3436)
4.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, Samsun-Ceyhan boru hattı
inşasına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Mehmet Hilmi Gülerin cevabı (7/3528)
5.- Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlunun, Kayseride tahsilata
konulan çeklere ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet
Şimşekin cevabı (7/3533)
6.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun, CEDAW Komitesine sunulacak dönemsel rapora
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Nimet Çubukçunun
cevabı (7/3546)
7.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, TOKİnin Kuveyt Yatırım
İdaresiyle imzaladığı mutabakat muhtırasına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/3588)
8.- İstanbul
Milletvekili Hasan Macitin, TOKİnin Siirtte aldığı bir
araziye ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/3635)
9.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin, özürlü aylıklarının
yetersizliğine,
- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Alo 183 çağrı merkezinin
işlevselleştirilmesine,
İlişkin
soruları ve Devlet Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı (7/3652,
3653)
10.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun, bir genelge doğrultusunda yapılan
çalışmalara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Nimet
Çubukçunun cevabı (7/3723)
11.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, bir holding sahibinin
yaptığı açıklamalara ilişkin Başbakandan sorusu
ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin
cevabı (7/3730)
12.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, bir soru önergesine verilen cevaba
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat
Pakdilin cevabı (7/3897)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 13.00te açılarak altı oturum yaptı.
Ordu Milletvekili
Rahmi Günerin, 2008 yılı hasat dönemine ve fındık
üreticilerinin beklentilerine,
Adana Milletvekili
Muharrem Varlının, Adanadaki karpuz ve buğday üreticilerinin
sorunlarına ve alınması gereken önlemlere,
İlişkin
gündem dışı konuşmalarına Çevre ve Orman Bakanı
Veysel Eroğlu;
Diyarbakır
Milletvekili Akın Birdalın, İşkenceye Karşı
Mücadele Haftasına ilişkin gündem dışı
konuşmasına Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin,
Cevap verdi.
Giresun
Milletvekili Murat Özkan, Toprak Mahsulleri Ofisinin fındık
alım satım politikasına ilişkin bir açıklamada
bulundu.
Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 20 milletvekilinin, kuraklık
nedeniyle üreticilerin yaşadıkları sorunlar konusunda genel
görüşme (8/5),
Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve 23 milletvekilinin, Mersin ilinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
(10/214),
Açılmasına
ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki
yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin sırası
geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci sırasında bulunan, Tapu Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının (1/568) (S. Sayısı: 223)
görüşmelerine devam edilerek, komisyonca geri çekilen bir madde
dışında, maddeleri kabul edildi; verilen aradan sonra komisyon
yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından ertelendi.
2nci
sırasında bulunan, Yükseköğretim Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının (1/591) (S.
Sayısı: 238) görüşmelerine başlanılarak tümü
üzerindeki görüşmeler tamamlandı, maddelerine geçilmesi kabul edildi.
Konya
Milletvekili Faruk Bal, Tokat Milletvekili Osman Demirin, daha önce
yapmış olduğu konuşmada geçen sözlerini
çarpıttığı iddiasıyla bir konuşma yaptı.
17 Haziran 2008
Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere birleşime 19.57de son
verildi.
|
|
|
Şükran
Güldal MUMCU |
|
|
|
|
Başkan
Vekili |
|
|
|
Canan
CANDEMİR ÇELİK |
|
Harun
TÜFEKCİ |
|
|
Bursa |
|
Konya |
|
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
|
|
|
Fatoş
GÜRKAN |
|
|
|
|
Adana |
|
|
|
|
Kâtip Üye |
|
No.: 167
II.- GELEN KÂĞITLAR
13 Haziran 2008 Cuma
Tasarılar
1.- Türkiye Cumhuriyeti
ile Kuveyt Devleti Arasında İşbirliği İçin Ortak
Komite Kurulmasına Dair Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/599)
(Dışişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 2.6.2008)
2.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Kırgız Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Kırgız Cumhuriyetindeki Tika Program Koordinasyon Ofisinin
Faaliyetine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/600) (Plan ve Bütçe ile
Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 2.6.2008)
3.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Singapur Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve
Korunmasına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/601) (Plan ve Bütçe ile Dışişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 3.6.2008)
4.- Gümrük Kanunu
ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/602) (Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji; Avrupa Birliği Uyum ile Plan
ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
2.6.2008)
5.- Hukuk
Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Tasarısı (1/603)
(Plan ve Bütçe; Avrupa Birliği Uyum ile Adalet Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 3.6.2008)
6.- Spor
Müsabakalarında Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanunda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Tasarısı (1/604) (Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile
Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
3.6.2008)
Teklifler
1.- İstanbul
Milletvekili Hasan Kemal Yardımcı ve 4 Milletvekilinin; Denizde Can
ve Mal Koruma Hakkında Kanun ve Limanlar Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/275) (Adalet ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 11.6.2008)
2.- İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susam ve 41 Milletvekilinin; Perakende Ticaret ile
Esnaf ve Sanatkarlık Hizmetlerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun
Teklifi (2/276) (Adalet; İçişleri; Avrupa Birliği Uyum ile
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30.5.2008)
3.- Antalya
Milletvekili Osman Kaptan ve 4 Milletvekilinin; Türk Ceza Yasasında
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/277) (Adalet
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.6.2008)
4.- Bursa
Milletvekili Hamza Hamit Homriş ve 3 Milletvekilinin; Türk Ceza Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/278)
(Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.6.2008)
5.- Niğde
Milletvekili Mümin İnan ve 7 Milletvekilinin; Muhtaç Durumdaki
İşsiz Aile Reislerine, Kendilerine İş Bulup
Çalışmaya Başlayıncaya Kadar, 16 Yaşından
Büyüklere Net Ödenen Asgari Ücretin Yarısına Kadar Aylık
İşsizlik Aile Yardım Ödemesi Yapılarak, Muhtaç Durumdaki
Ailelerin Sosyal Koruma Altına Alınmasına Dair Kanun Teklifi
(2/279) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 3.6.2008)
6.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş ve 5 Milletvekilinin;
Yükseköğretim Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/280) (Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 5.6.2008)
7.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin; Hakimler ve Savcılar Kanununa Bir Geçici Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (2/281) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa
geliş tarihi: 4.6.2008)
8.- Bilecik
Milletvekili Yaşar Tüzünün; Banka Kartları ve Kredi Kartları
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/282)
(Adalet ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.6.2008)
Rapor
1.- Elektrik
Piyasası Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/554) (S.
Sayısı: 249) (Dağıtma tarihi: 13.6.2008) (GÜNDEME)
No.: 168
Tezkereler
1.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncelin Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/462) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.6.2008)
2.- Sivas
Milletvekili Mehmet Mustafa Açıkalın, Afyonkarahisar Milletvekili
Veysel Eroğlu, Hatay Milletvekili Mustafa Öztürk ve İstanbul
Milletvekili Ömer Dinçerin Yasama Dokunulmazlıklarının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/463) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.6.2008)
3.- Bitlis
Milletvekili Mehmet Nezir Karabaşın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/464) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10.6.2008)
4.- Samsun
Milletvekili Fatih Öztürkün Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/465) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.6.2008)
5.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncelin Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/466) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.6.2008)
6.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/467) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10.6.2008)
Rapor
1.- Dopingle
Mücadele Kanunu Tasarısı ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve
Spor Komisyonu Raporu (1/562) (S. Sayısı: 250) (Dağıtma
tarihi: 16.6.2008) (GÜNDEME)
No.: 169
Tasarılar
1.- Serbest
Bölgeler Kanunu ile Gümrük Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı (1/605) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji; Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.6.2008)
2.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Singapur Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kültür,
Bilim, Eğitim, Basın-Yayın ve Spor Alanlarında
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/606) (Milli
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Dışişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.6.2008)
3.- Türkiye
İhracatçılar Meclisi İhracatçı Birliklerinin Kuruluş
ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı (1/607) (Adalet; Plan ve
Bütçe ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.6.2008)
4.- Kültür ve
Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/608) (Plan ve Bütçe;
İçişleri ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.6.2008)
Teklif
1.-
Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak ve Antalya Milletvekili Mevlüt
Çavuşoğlunun; Çeşitli Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/283) (Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Adalet Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13.6.2008)
Raporlar
1.- İskân
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (1/539) (S. Sayısı:
251) (Dağıtma tarihi: 17.6.2008) (GÜNDEME)
2.- Seyahat
Acentaları ve Seyahat Acentaları Birliği Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (1/542) (S. Sayısı: 252) (Dağıtma tarihi: 17.6.2008)
(GÜNDEME)
3.- Kamu
İhale Kanunu ile Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Avrupa Birliği Uyum ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonları Raporları (1/584) (S.
Sayısı: 253) (Dağıtma tarihi: 17.6.2008) (GÜNDEME)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve 20 Milletvekilinin, gıda ürünleri
üretiminde insan sağlığını etkileyen
uygulamaların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/215)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/6/2008)
2.- Muğla Milletvekili
Fevzi Topuz ve 28 Milletvekilinin, taş ocaklarının çevreye
etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve
105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/216) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12/6/2008)
3.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateş ve 36 Milletvekilinin, Ankaraya verilen
Kızılırmak suyu ile ilgili iddiaların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/217) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12/6/2008)
17 Haziran 2008 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Başkan Vekili
Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Fatoş
GÜRKAN (Adana), Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 118inci Birleşimini açıyorum.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için üç dakika süre vereceğim.
Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda
bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme
giremeyen milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden
yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise
yoklama pusulalarını görevli personel
aracılığıyla üç dakikalık süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem
dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, konut edindirme
yardımı ödemelerinin ertelenmesi konusunda söz isteyen Bilecik
Milletvekili Sayın Yaşar Tüzüne aittir.
Buyurun Sayın Tüzün. (CHP sıralarından
alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Bilecik Milletvekili
Yaşar Tüzünün, konut edindirme yardımı ödemelerine ilişkin
gündem dışı konuşması ve Sanayi ve Ticaret Bakanı
Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; 9 milyon
çalışanımızı yakından ilgilendiren ve
akıbeti yılan hikâyesine dönen konut edindirme yardımı
ödemeleri konusunda gündem dışı söz almış
bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar
Başkanım, içerideki gürültü
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, çok büyük bir
uğultu var içeride. Lütfen Hatibi dinleyelim.
Buyurun.
YAŞAR TÜZÜN (Devamla) Değerli arkadaşlar, 1987
yılında dar gelirli vatandaşlarımızın konut
sahibi olabilmesi için çalışanlarımızın
maaşlarından yapılan kesintiler 1995 yılına kadar
devam etmiş, Türkiyenin elit bir kısmı lüks dairelere sahip
olduktan sonra da bu kesintilere son verilmiştir.
2005 yılında TOKİnin hazırlamış
olduğu raporda KEY paralarının -yani konut edindirme yardım
paralarının- sosyal değil, sosyetik konutlara gittiği ifade
edilmektedir. Ayrıca, ilgili bankanın KEY kesintilerinin piyasadaki
faiz oranlarının çok altında nemalandırılarak hak
sahiplerinin zarara uğratıldığı söylenmektedir.
Maalesef düşük faiz uygulandığı. Günün uygulanmakta olan
piyasa şartlarından düşük faiz uygulanmamış
olsaydı dar gelirli vatandaşlarımız da ev sahibi olurdu
denilmektedir.
Değerli arkadaşlarım, bunları ben
söylemiyorum, Toplu Konut İdaresinin düzenlemiş olduğu 2005
yılındaki raporda var. O günden bugüne geldiğimizde hiçbir
şeyin değişmediğini de görmüş bulunuyoruz ve aksine,
tam tersine de devam etmiştir. O günkü yönetimleri eleştirenler bugün
daha fazlasını uygulamaktadırlar. Özellikle basından da
takip ettiğimiz kadarıyla AKP İktidarına yakın olan müteahhitlerin
TOKİ tarafından ihaleyle ödüllendirildiğini görüyoruz ve
duyuyoruz. TOKİden toplam bedeli 4 milyar 200 milyon YTL ihale alan ilk
yirmi firmaya baktığımızda, AKPye
yakınlığıyla bilinen ve kamuoyunun da çok yakından
bildiği isimlerin, şirketlerin olduğunu görüyoruz.
Değerli arkadaşlarım, TOKİnin sürdürdüğü
uygulamaların mali portesi yaklaşık 17 milyar yeni Türk
lirasıdır ve ekonomiye aktardığı pay ise 11 milyar
yeni Türk lirasıdır. Yapılan açıklamalarda Bu kaynak gerek
herhangi bir özerk fondan gerekse devlet bütçesinden pay almadan temin
edilmiştir. denilmektedir. Bunu kim söylüyor? Bunu ilgili Bakan söylüyor,
ama bunun doğru olmadığını şimdi sizlere
ispatlayacağım.
Değerli arkadaşlarım, Emlak Konut Gayrimenkul
Yatırım Ortaklığının sermayesinin -bakın
altını çizerek söylüyorum, bu sermayenin- yüzde 61i konut edindirme
yardımı adı altında milyonlarca kamu
çalışanından kesilen paralardan oluşuyor. Bu, TOKİnin
raporlarında da belirtiliyor. Çalışanlarımızdan
kesilen konut edindirme yardımlarıyla sosyal değil, sosyetik
konutlar yapıldığı da itiraf ediliyor. Oysa TOKİnin
ana sermayesini KEY ödemelerinin oluşturduğu ortadadır. Bu
gerçekten bakıldığında, TOKİ bu kadar kâr eden bir
kurumsa, 11 milyar YTL ekonomiye aktarılıyorsa,
çalışanlarımızın KEY alacaklarının da ona
göre artması gerekmez miydi? Maalesef, baktığımızda,
durumun böyle olmadığı, çalışanlarımıza sus
payı adı altında paraların ödeneceği ortadadır.
Resmî rakamlara bakıldığında ve
açıklandığında, enflasyonun altında her geçen gün
ezilen çalışanlarımız bu haklarından da
faydalanamamaktadır.
Değerli arkadaşlarım, AKP İktidarı
tarafından yaklaşmakta olan yerel seçimler öncesi bu ödemelerin seçim
yatırımı olarak -bakın altını çizerek söylüyorum,
seçim yatırımı olarak- yapılacağı kamuoyuna
ilgili Bakanlık tarafından açıklanmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Tüzün, bir dakika ek süre veriyorum,
lütfen tamamlayın.
YAŞAR TÜZÜN (Devamla) AKP İktidarının bir
lütfuymuş gibi maalesef gösterilmektedir. İşte beyanların
eksik olduğu söyleniyor ama 9 milyon çalışanın 1 milyonunun
beyanı eksik ise, 8 milyon çalışanın beyanı
doğrudur ve bunların en kısa zamanda ödenmesini talep ediyoruz.
Yaklaşık altı yıldır iktidarda bulunan
Adalet ve Kalkınma Partisi, maalesef her seçim dönemi
yaklaştığında KEY ödemelerini gündeme getirmiştir; iki
ileri bir geri adım atarak da süreyi devamlı uzatmaktadır.
Çalışanlarımızın ekonomik olarak çok zor durumda olduğunu
biliyoruz ve başta iktidar partisinin mensupları ve Hükûmetin ilgili
bakanları, her gündeme geldiğinde bu ödemelerin
yapılacağını söyledi, bugüne kadar yapılmadı.
Bunun, en kısa zamanda bu ödemelerin yapılmasını talep
ediyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Tüzün.
Sayın milletvekilleri, gerçekten çok büyük bir gürültü var.
Hatibin konuşmasıyla kendisini ilişkilendirmeyen, onu dinlemek
istemeyen arkadaşlarımız dışarıya
çıkabilirler.
Hükûmet adına şimdi söz sırası Sanayi
Bakanı Sayın Zafer Çağlayanda.
Buyurun Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
SANAYİ VE TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, ben, sizlere konut edindirme yardımı ödemelerine
ilişkin olarak bilgi vermek için huzurlarınızdayım.
Konut edindirme yardımı hesapları, 15 Kasım
2006 tarihli mülga 3320 sayılı Memurlar ve İşçiler ile
Bunların Emeklilerine Konut Yardımı Yapılması
Hakkında Kanun uyarınca Emlak Bankası AŞde
oluşturulmuş, devlet memurları ile 506 sayılı Sosyal
Sigortalar Kanununa tabi 10 ve üzerinde işçi çalıştıran
iş yerlerinde çalışan işçilerin bu yardımdan
yararlandırılmaları amaçlanmıştır.
Söz konusu hesaplar için memur ve işçilerin
maaşından bir kesinti yapılmamış olup biriken tutarlar
onlar adına işverenleri tarafından yatırılan
miktarlardır. KEYe ilişkin esaslar, 3320 sayılı Kanun ile
belirlenerek uygulama 1 Ocak 1987 tarihinde başlamıştır.
Anılan Kanun uyarınca KEY tutarları hak sahipleri adına
ilgili kurumlar ve işverenlerce tahakkuk ettirilerek, Türkiye Emlak ve
Kredi Bankasında Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı İdaresi
Başkanlığı adına açılacak devlet memurları
ve emeklileri konut edindirme yardımı hesabına ödenmiştir.
Toplanan paraların devlet tahvili, hazine bonosu veya gelir
ortaklığı senedine yatırılmak suretiyle
nemalandırılabileceği ve söz konusu hesaplarda toplanan
paraların bakiyesine altı ay vadeli mevduata uygulanan oranda faiz
tahakkuk ettirileceği hükme bağlanmıştır.
KEY uygulamasının konutu bulunmayan
çalışanlara işverenlerince yüz seksen ay süreyle
yapılması ve yardımdan yararlanabilmek için hak sahibi
çalışanın adına en az on sekiz ila otuz altı ay süreyle
para yatırılmış olması şartı
getirilmiştir.
Yaklaşık dokuz yıl süren KEY uygulamasına 11
Kasım 1995 tarih ve 4130 sayılı Kanun ile son verilmiştir.
Ancak uygulamada KEY hak sahiplerine ilişkin kimlik ve yatırılan
yardım tutarlarını içeren bilgilerin derlenemediği ve
bankaya ulaştırılamadığı görülmüş, konunun
çözüme kavuşturulmasını teminen KEY hesaplarının
tasfiyesine ilişkin 29 Aralık 1999 tarihli ve 588 sayılı
Kanun Hükmünde Kararname yürürlüğe konulmuştur. Anılan Kanun
Hükmünde Kararnameyle 3320 sayılı Kanun yürürlükten
kaldırılmıştır.
Bu kapsamda bankanın pasiflerinde izlediği KEY
hesapları nedeniyle tabi olduğu yükümlülüklerin
karşılığı olarak, devir tarihi itibarıyla
değeri 395,7 milyon YTL tutarındaki gayrimenkullerin banka
aktiflerinden çıkarılarak, gayrimenkul yatırım
ortaklığına dönüştürülen Emlak Konut AŞye ayni
sermaye olarak devredilmesi yoluyla bahse konu hesapların tasfiye edilmesi
öngörülmüştür. Böylece KEY hak sahipleri, adlarına
yatırılan konut edindirme yardımı ve nemaları
karşılığında Emlak Gayrimenkul Yatırım
Ortaklığının hissedarı durumuna gelmişlerdir. Hak
sahiplerine hisse devrinin gerçekleşmesine kadar geçecek süre içinde bu
hisselerin mali ve yönetimsel haklarının temsili TOKİ olarak
belirlenmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 588
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin uygulamasına ilişkin
esasları belirleyen 2000/575 sayılı Karar ile KEY
hesaplarını tahakkuk ettirmek ve ilgili bankaya devretmekle görevli
kurum veya kuruluşlar, hak sahipleri adına yapılan yardım
tutarları ile emekli sigorta sicil numaralarının yer
aldığı listeleri Türkiye Emlak Bankası AŞ Genel
Müdürlüğüne iletmekle görevlendirilmişlerdir. Hak sahiplerine
ilişkin bilgilerin ilgili kuruluşlarca 18/8/2001 tarihine kadar
bankaya gönderilmesi öngörülmüştür. Ancak gerek 6 Temmuz 2001 tarihi
itibarıyla bankacılık lisansı iptal edilen Emlak
Bankası AŞnin eleman yetersizliğinden gerekse
kuruluşların gerekli bilgileri verilen sürede göndermemeleri
sonucunda hak sahibi tespit işlemleri tamamlanamamıştır.
Söz konusu problemin çözümüne yönelik olarak 5664 sayılı Konut
Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair
Kanun hazırlanmış ve söz konusu Kanun 30 Mayıs 2007 tarihli
Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Anılan Kanunun 3üncü maddesi 1inci fıkrası
uyarınca ilgili kurum ve kuruluşlar hak sahiplerine ilişkin
listeleri altı ay içinde bankaya göndermekle yükümlü
kılınmışlardır. 30/11/2007 tarihinde dolan süre,
çeşitli kurum ve kuruluşların hak sahiplerine ilişkin
verileri zamanında bankaya iletmemiş olması nedeniyle Bakanlar
Kurulunca 29 Şubat 2008 tarihine kadar uzatılmıştır.
Bilindiği üzere 5664 sayılı Kanunun 3üncü
maddesinin 4üncü fıkrası kapsamında, tasfiye hâlinde Türkiye
Emlak Bankası tarafından hazırlanmakta olan hak sahiplerinin
isim, konut edindirme yardımı ve nemalarını içeren
listelerin Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığına
teslimine ilişkin süreyse mayıs ayı sonunda dolmuştur.
Hazineden sorumlu Bakanın bu süreyi iki ay uzatma yetkisi
bulunmaktadır. Hak sahiplerine ilişkin verilerin tamamlanarak bankaya
gönderilmesi ve azami sayıda hak sahibinin ödemelerden yararlanabilmesini
teminen mayıs sonrasında da hak sahiplerinin tespit
çalışmaları sürdürülmüştür. Banka hak sahiplerini ve
yapılacak ödemelere ilişkin listeleri 21 Hazirandan itibaren Emlak
Gayrimenkul Yatırım Ortaklığına ileteceğini
açıklamıştır.
Kanunun 4üncü maddesi 7nci fıkrası kapsamında
Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı tarafından
belirlenecek ödeme planı ve süresine göre temmuz ayı içerisinde
Ziraat Bankası şubelerinden konut edindirme yardımı
ödemelerine başlanılacaktır. Konut edindirme yardımı
ödemelerinde herhangi bir erteleme veya gecikmeden bahsetmek mümkün
değildir. Yasaya konulan süre uzatımı yetkisi azami sayıda
hak sahibinin yararlanmasını sağlamaya yönelik olup bu süreler
de en asgari düzeyde tutulmuştur. Görüldüğü üzere, 1995
yılından bu yana devam eden sorunları çözerek
vatandaşlarımıza en kısa sürede ödeme yapabilmek için
elimizden geleni yapıyoruz.
Teşekkür ediyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Gündem dışı ikinci söz, 17 Haziran Çölleşme
Günü vesilesiyle söz isteyen, Trabzon Milletvekili Sayın Safiye
Seymenoğluna aittir.
Buyurun Sayın Seymenoğlu. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
2.- Trabzon Milletvekili Safiye
Seymenoğlunun, 17 Haziran Dünya Çölleşmeyle Mücadele Gününe
ilişkin gündem dışı konuşması
SAFİYE SEYMENOĞLU (Trabzon) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 17 Haziran günü, Dünya Çölleşmeyle Mücadele
Günü sebebiyle şahsım adına gündem dışı söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 17 Haziran
1994 tarihinde Pariste Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi kabul
edilmiştir. 14-15 Ekimde imzaya açılan bu Sözleşme 26
Aralık 1994te yürürlüğe girmiştir. Yeryüzündeki insanların
1,2 milyarının, karaların yüzde 25inin, kurak alanların
yüzde 75inin ve yüzde 90ı gelişmekte olan 110 ülkenin çölleşme
tehdidi altında olması bu konuda ciddi önlemler alınması
gerektiği yolunda sinyaller vermektedir.
Birleşmiş Milletler Çevre Programı çölleşmenin
genel maliyetinin yılda 42 milyar dolar olduğunu
değerlendirmektedir. Maddi kayıpların yanı sıra manevi
kayıplar da insanoğlunu tehdit etmektedir. Bu yüzden fiziki sorunlara
olduğu kadar açlık, yoksulluk, göç ve eğitimsizlik
konularına da eğilmek gerekmektedir. Özellikle dünya üzerindeki
karaların üçte 1inden daha fazlasını kaplayan kurak alanlarda
ortaya çıkmaktadır.
Çölleşme, toprak tabakasının son derece hassas,
bitki tabakasının son derece ince ve iklimin son derece sert
olduğu bu bölgelerde kendini hissettirmektedir. Dolayısıyla
çölleşme toplam kara alanının yüzde 30una zarar vermektedir.
Kuraklık genellikle çölleşmeyi başlatır veya daha da
kötüleşmesine sebep olur.
Yanlış tarım uygulamaları toprağı
tüketmektedir. Aşırı otlatma toprağı erozyondan
koruyan bitki tabakasını ortadan kaldırmaktadır.
Ormanların tahrip edilmesi, araziyi toprak yapan ve bu ikisini birbirine
bağlayan imkânı yok etmektedir. Yanlış sulama, tarım
yapılan araziyi tuzlu bir hâlde bırakmakta ve her sene 500 bin hektarı
çölleştirmektedir. Bu miktar her yeni sulamaya açılan alana
eşittir.
Nüfus ve tarımsal ürünlere olan talep artıkça topraktan
yararlanmada klasik yöntemlerin yetersiz kaldığı
gözlemlenmektedir. Tek tip tarım gibi yeni uygulamalar bu durumu daha
vahim bir hâle getirmektedir.
Ülkemizin coğrafi konumu, iklim şartları ve
çağlar boyunca çeşitli medeniyetlere ev sahipliği
yapmış bir mekân olması toprağımızı
çölleşme ve kuraklığa hassas bir konuma getiren
başlıca nedenlerdir.
Ülke topraklarının yüzde 86sının erozyon
tehdidi altında olması, erozyonu çölleşmenin en önemli sebebi
yapmaktadır.
İklimsel verilere göre ülkemizde Iğdır ve Konya
ovaları ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi kuraklık ve
çölleşmeye en hassas bölgeler olarak ortaya çıkmaktadır.
Unutulmamalıdır ki ülkemizdeki çölleşmenin ana
sebebi erozyon olması sebebiyle ülke topraklarının tamamına
yakınını tehdit etmektedir.
Çölleşmenin yaratabileceği en önemli sonuçlar olarak
yoksulluk, kötü sağlık ve beslenme koşulları, gıda
güvencesinden yoksunluk, göç ve göçün getirebileceği sorunlar, tarım,
mera ve orman alanlarının verimsizleşmesi, biyolojik
çeşitliliğin azalması ve sosyoekonomik problemler olarak
sayılabilir.
Çölleşmeyle mücadele amaçlı olarak Hükûmetimiz ve
Bakanlığımızca Çölleşme ile Mücadele Ulusal Eylem
Programı kamu kurum ve kuruluşları ve sivil toplum örgütlerinin
katılımıyla hazırlanarak, 9 Mart 2005 tarihinde Resmî
Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Ulusal Koordinasyon
Birimi Sözleşmenin gereği olarak oluşturulmuş ve taslak
yönetmelik hazırlanmıştır.
Çölleşme ve kuraklıkla mücadelenin en önemli
araçları ormanlardır. Eylem programıyla, 2008-2012 yılları
arasında 2 milyon 300 bin hektar alanda bozuk ormanlık alanların
rehabilitasyonu, ağaçlandırma ve erozyon kontrolü
çalışmaları yapılması planlanmıştır.
Ülkemiz çölleşmeyi ulusal bir problem olarak görmemektedir.
Sözleşme uygulamalarında daha etkin olarak yer almak amacıyla,
Sözleşmenin yedinci gözden geçirme ve bilim ve teknoloji komite
toplantıları, 3-14 Kasım 2008 tarihleri arasında, ülkemiz
ev sahipliğinde düzenlenecektir. Kuzey Akdeniz ülkelerindeki çölleşmeyi
izlemek amacıyla, Avrupa Uzay Ajansıyla iş birliğine
gidilerek Çölleşmeyi İzleme Projesi hazırlanmış ve
çalışmalar devam etmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, buyurun
tamamlayın lütfen.
SAFİYE SEYMENOĞLU (Devamla) Teşekkürler
Başkanım.
Güneydoğu Avrupa Kuraklık Yönetim Merkezi: Doğu ve
Güney Avrupa ülkeleriyle birlikte Güneydoğu Avrupa Kuraklık Yönetim
Merkezinin kuruluşunda yer alınmıştır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sözlerime son verirken, 17 Haziran
Çölleşmeyle Mücadele Gününün geleceğimizi tehdit eden
çölleşmeye dikkat çekmesi ve toplumsal bilincin oluşmasına
katkı sağlayacağına inanıyor, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Seymenoğlu.
Gündem dışı üçüncü söz, Van ilinin sorunları
ile çölleşme konularında söz isteyen Mersin Milletvekili Sayın
Mehmet Şandıra aittir.
Buyurun Sayın Şandır. (MHP sıralarından
alkışlar)
3.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, Van ilinin sorunlarına ve çölleşmeye
karşı alınması gereken önlemlere ilişkin gündem
dışı konuşması
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün, ülkemizin yoğun gündemi içerisinde, biraz önce de
Sayın Milletvekilimizin ifade ettiği çok önemli bir konuyu gözden
uzaklaştırıyoruz, görmezden geliyoruz endişesiyle söz
almış bulunuyorum.
Bugün Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü olarak
kutlanmaktadır. Gerçekten çölleşme bir insanlık sorunu, bir
evrensel sorun, dünya sorunu hâline gelmiş; ülkemizi de çok yoğun,
dünyadan daha fazla ilgilendiren çok temel bir sorun olarak önümüzde
durmaktadır. Çölleşmeyi, değerli
arkadaşımızın da ifade ettiği gibi, toprağın
ölümü, toprağın doğal dengesini kaybetmesi, doğal
özelliklerini yitirmesi olarak tanımlamak mümkündür. Çölleşmenin
birçok sebebi olabilir ama sonucu toprağın ölümüdür,
toprağın ölümü ise insanlığın kıyameti
olacaktır.
Değerli milletvekilleri, Van ilimizin sorunlarını
çölleşme kapsamında, çölleşmenin tehlikesinin
ışığında sorgulamak lazım. Vanın
değerli milletvekilleri mutlaka Vanın sorunlarını benden
daha iyi biliyorlar ama Vana yaptığımız bir ziyaret
dolayısıyla ve Çölleşmeyle Mücadele Günü dolayısıyla
arkadaşlarımızın da hoşgörüsüyle Van ilinin
sorunlarıyla ilgili de üç beş cümle söylemek istiyorum. Ama önce bu
çölleşme dediğimiz hadiseye dikkatinizi çekmek istiyorum.
Bugün ülkemizin yüzde 63lük kısmında şiddetli ve
çok şiddetli çölleşme yaşanmaktadır. Ülke
topraklarının yüzde 36lık kısmında
aşırı çölleşme dediğimiz, artık son noktaya
gelinen bir duruma ulaşılmıştır. Bugün ülkemizin
birçok bölgesi cennet vatanımız, işte, dünyanın çöl
bölgelerine benzer bir vahamet arz etmektedir.
Değerli milletvekilleri, her bölgede yaşanan bir sorunu
bu kapsamda dile getirmek lazım. Benim ilimde, Hatay ilinde Amik Gölü
kurutuldu. Bugün Amik Ovası çölleşmeyle boğuşmaktadır.
Eğer incelersek bugün ülkemizin her biri bir dünya cenneti olan veya
insanlığın ortak değeri olan sulak alanlarımız tek
tek kurutuldu. Sultan Sazlığı, Seyfe Gölü, Ereğli
Sazlığı, Hotamış Sazlığı, Eşmekaya
Sazlığı bütünüyle kurutuldu. Yalnız bu
sazlıkların, bu sulak alanların kurutulması değil,
buradaki canlı hayat da kurutuldu. Burada, artık ne kuş
yaşıyor ne böcek yaşıyor ne balık yaşıyor ne
de insan yaşıyor. Tedbir alınmadığı takdirde, Tuz
Gölü, Tersakan Gölü, Akşehir Gölü ve Eber Gölü de hızla kurumaya
doğru sürükleniyor, korkarız ki Beyşehir Gölü, Burdur Gölü ve
Acıgöl de çölleşmenin sonucu, kurumanın sonucu çölleşmenin
kervanına katılacak.
Çölleşmeyle mücadele kapsamında Vanın
sorunlarından bahsetmek istiyorum.
Çölleşmeyi engellemenin, çölleşmeyle mücadelenin en
etkin yolu, sürdürülebilir tarımı gerçekleştirebilmektir.
Eğer bir toprakta tedbirlerini alarak tekniğine uygun tarım
yapıyorsanız, orada çölleşme olmaz.
Değerli milletvekilleri, Van ilinde maalesef çiftçimiz
hızla tarımdan uzaklaştırılıyor, gördüğüm
bu. Erciş Şeker Fabrikasının şeker pancarı
üreticileri yarı yarıya düşmüş durumda. 7.500
kayıtlı çiftçi, bugün 3 bine düşmüş durumda. 200 küsur bin
ton şeker pancarı bugün yaklaşık 100 bin ton
dolaylarına düşmüş durumda. 30 bin ton kapasiteli Erciş
Şeker Fabrikası bugün 15-18 bin ton kapasitesine düşmüş
durumda. Çiftçi şeker pancarı ekmez olmuş. Çiftçi tarımdan
uzaklaşır olmuş.
Ekilmeyen toprak hızla çölleşiyor. Ekilmeyen toprak
bizim değil. Bu toprakları atalarımız belki kanıyla
vatanlaştırdı, ama biz çocuklarına düşen sorumluluk,
terimizle o toprakların vatan olmasını temin etmek ve devam
ettirmektir.
Dolayısıyla, Van ilinde gördüğüm, bu
vatanımızın bu cennet köşesinde birçok olumsuzlukla
mücadele eden insanlarımızın elinden eğer üretimi de
alırsak, desteklemez, göz göre göre
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, lütfen
tamamlayınız.
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
çiftçimizi,
insanımızı doğdukları yerde, bildikleri işi
yaparak onurlu yaşamaktan uzaklaştırırsak, maalesef,
işte, bir sonuç olarak söylüyorum, bugün ülkemizin yüzde 63lük
kısmında yaşanan çölleşme sürecini her yerde
yaşarız. Ben, özellikle Van ilimizin değerli milletvekillerine
de istirham ediyorum. Ercişte 80 bin kişi yaşıyor
arkadaşlar. Bir vilayet merkezi kadar güzel bir şehir. Bu
insanlarımızı bu topraklarda karınlarını
doyurarak yaşatmak lazım. Bunun için üretmelerine imkân vermek
lazım.
Doğu Anadoludaki Ağrı, Kars, Muş ve
Erciş Şeker Fabrikalarının özelleştirileceği
söyleniyor. Doğru değil. Buradaki şeker fabrikasının
çalışmasına, bir sosyal maliyet olarak devletimizin, toplumun
destek vermesi lazım. Bu fabrikalar üretmeli, bu fabrikaların
çalışmasını temin edecek şeker pancarını
oradaki insanlarımız üretmelidir. Kaçak şeker, bu bölgedeki
insanımızın, maalesef, ekmeğiyle oynamayı getirmektedir.
Dikkatinize sunuyorum.
Hem çölleşmeyi hem Van ilimizde yaşanan bu sorunu dikkatinize
sunuyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Şandır.
Gündeme geçiyoruz.
Sayın milletvekilleri, Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Sayın Hayati Yazıcı, gündemin Sözlü
Sorular kısmının 2, 13, 95, 169, 207 ve 278inci
sıralarındaki soruları; Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın
Zafer Çağlayan, gündemin Sözlü Sorular kısmının 7, 14,
31, 32, 45, 46, 62, 87, 117, 119, 134, 151, 296, 315, 356, 360, 371 ve 374üncü
sıralarındaki soruları birlikte cevaplandırmak istemişlerdir.
Sayın Bakanların bu istemlerini sırası geldiğinde
yerine getireceğim.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları
vardır.
Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma
Komisyonun bazı sayın milletvekillerinin yasama
dokunulmazlıkları hakkında on bir adet raporu vardır.
Raporların muhalefet şerhleri aynı olduğundan, ortak
muhalefet şerhi son raporun ardından okunacaktır.
Şimdi raporları sırasıyla okutup bilgilerinize
sunacağım:
V.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER
A)
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
1.- Adana Milletvekili Nevingaye
Erbaturun yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve
Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu
(3/167) (S. Sayısı: 203) (x)
2.- İstanbul Milletvekili
Kemal Kılıçdaroğlunun yasama
dokunulmazlığının kaldırılması hakkında
Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/168) (S. Sayısı: 204) (x)
3.- Şanlıurfa
Milletvekili İbrahim Binicinin yasama
dokunulmazlığının kaldırılması hakkında
Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/188) (S. Sayısı: 205) (x)
4.- Antalya Milletvekili Deniz
Baykalın yasama dokunulmazlığının kaldırılması
hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet
Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/189) (S.
Sayısı: 206) (x)
5.- Hakkâri Milletvekili Hamit
Geylaninin yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve
Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu
(3/209) (S. Sayısı: 207) (x)
6.- Hatay Milletvekili Gökhan
Durgunun yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve
Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu
(3/215) (S. Sayısı: 208) (x)
7.- Tunceli Milletvekili
Şerafettin Halisin yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve
Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu
(3/217) (S. Sayısı: 209) (x)
8.- Mardin Milletvekili Ahmet
Türkün yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve
Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu
(3/219) (S. Sayısı: 210) (x)
9.- Hakkâri Milletvekili Hamit
Geylaninin yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve
Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu
(3/220) (S. Sayısı: 211) (x)
10.- Hatay Milletvekili Gökhan
Durgunun yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve
Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu
(3/221) (S. Sayısı: 212) (x)
11.- Niğde Milletvekili Mümin
İnanın yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve
Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu
(3/234) (S. Sayısı: 213) (x)
(x) 203, 204, 205, 206, 207, 208,
209, 210, 211, 212 ve 213 S. Sayılı Basmayazılar tutanağa
eklidir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Başbakana yayın yoluyla hakaret suçunu
işlediği iddia olunan Adana Milletvekili N. Gaye Erbatur
hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya
hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart
2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür.
Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate
alarak Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur hakkındaki
kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona
ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek
Başkanlığa saygı ile sunulur.
Burhan
Kuzu
İstanbul
Komisyon
Başkanı ve üyeler
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görevi suistimal suçunu işlediği iddia olunan
İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu hakkında
düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya
hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart
2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür.
Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate
alarak İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu
hakkındaki kovuşturmanın Milletvekilliği
sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar
vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek
Başkanlığa saygı ile sunulur.
Burhan
Kuzu
İstanbul
Komisyon
Başkanı ve üyeler
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
298 sayılı Kanuna muhalefet suçunu işlediği
iddia olunan Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici hakkında
düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya
hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart
2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür.
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, Şanlıurfa
Milletvekili İbrahim Binici adına Komisyonumuzda sözlü savunma
yapmıştır.
Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate
alarak Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici hakkındaki
kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona
ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek
Başkanlığa saygı ile sunulur.
Burhan
Kuzu
İstanbul
Komisyon
Başkanı ve üyeler
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen
Kütükleri Hakkında Kanuna muhalefet suçunu işlediği iddia olunan
Antalya Milletvekili Deniz Baykal hakkında düzenlenen Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair
Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık
Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli
toplantısında görüşülmüştür.
Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate
alarak Antalya Milletvekili Deniz Baykal hakkındaki
kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona
ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek
Başkanlığa saygı ile sunulur.
Burhan
Kuzu
İstanbul
Komisyon
Başkanı ve üyeler
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
298 sayılı Seçim Kanununa muhalefet suçunu
işlediği iddia olunan Hakkâri Milletvekili Hamit Geylani
hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya
hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart
2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür.
Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate
alarak Hakkâri Milletvekili Hamit Geylani hakkındaki
kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona
ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek
Başkanlığa saygı ile sunulur.
Burhan
Kuzu
İstanbul
Komisyon
Başkanı ve üyeler
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Hakaret ve Silah Teşhiri (tehdit) suçlarını
işlediği iddia olunan Hatay Milletvekili Gökhan Durgun hakkında
düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya
hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart
2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür.
Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate
alarak Hatay Milletvekili Gökhan Durgun hakkındaki kovuşturmanın
Milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine
karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek
Başkanlığa saygı ile sunulur.
Burhan
Kuzu
İstanbul
Komisyon
Başkanı ve üyeler
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
298 sayılı kanuna muhalefet suçunu işlediği
iddia olunan Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis hakkında
düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya
hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart
2008 tarihli toplantısında görüşülmüştür.
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan Tunceli Milletvekili
Şerafettin Halis adına Komisyonumuzda sözlü savunma
yapmıştır.
Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate
alarak Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis hakkındaki
kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona
ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek
Başkanlığa saygı ile sunulur.
Burhan
Kuzu
İstanbul
Komisyon
Başkanı ve üyeler
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Suçu ve suçluyu övmek suçunu işlediği iddia olunan Mardin
Milletvekili Ahmet Türk hakkında düzenlenen Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair
Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık
Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli
toplantısında görüşülmüştür.
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan Mardin Milletvekili
Ahmet Türk adına Komisyonumuzda sözlü savunma yapmıştır.
Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate
alarak Mardin Milletvekili Ahmet Türk hakkındaki kovuşturmanın
Milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine
karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek
Başkanlığa saygı ile sunulur.
Burhan
Kuzu
İstanbul
Komisyon
Başkanı ve üyeler
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Seçim Kanununa muhalefet suçunu işlediği iddia olunan
Hakkâri Milletvekili Hamit Geylani hakkında düzenlenen Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair
Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık
Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli
toplantısında görüşülmüştür.
Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate
alarak Hakkâri Milletvekili Hamit Geylani hakkındaki
kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona
ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek
Başkanlığa saygı ile sunulur.
Burhan
Kuzu
İstanbul
Komisyon
Başkanı ve üyeler
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Kasten yaralama ve Hakaret suçunu işlediği iddia olunan
Hatay Milletvekili Gökhan Durgun hakkında düzenlenen Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair
Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık
Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli
toplantısında görüşülmüştür.
Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak
Hatay Milletvekili Gökhan Durgun hakkındaki kovuşturmanın
Milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine
karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek
Başkanlığa saygı ile sunulur.
Burhan
Kuzu
İstanbul
Komisyon
Başkanı ve üyeler
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görevi kötüye kullanma suçunu işlediği iddia olunan
Niğde Milletvekili Mümin İnan hakkında düzenlenen Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair
Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık
Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun 19 Mart 2008 tarihli
toplantısında görüşülmüştür.
Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin niteliğini dikkate
alarak Niğde Milletvekili Mümin İnan hakkındaki
kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona
ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek
Başkanlığa saygı ile sunulur.
Burhan
Kuzu
İstanbul
Komisyon
Başkanı ve üyeler
Muhalefet Şerhi
Karma Komisyonun, kovuşturmanın dönem sonuna
ertelenmesine dair kararına aşağıda yazılı
gerekçelerle muhalefet ediyoruz;
(1) Dokunulmazlıklar konusunda, 22. Yasama Dönemindeki temel
sorun; mevcut Anayasanın 76. maddesiyle TBMM İçtüzüğünün 131 ve
devamı maddelerinin, düzenleniş amacına aykırı olarak
ve çoğunluk diktasına dayalı bir anlayışla
uygulanmasından kaynaklanmaktadır.
Aynı anlayış ve uygulamanın 23. Yasama
Döneminde de devam edeceği görülmektedir.
Bilindiği gibi, TBMM İçtüzüğünün 131 ve müt.
maddelerindeki hükümlere göre;
Karma Komisyon, olayın ve suçlamanın niteliğine
göre; ya dokunulmazlığın kaldırılmasına ya da
kovuşturmanın dönem sonuna ertelenmesine karar verecektir. Elbette bu
değerlendirmeyi yaparken, önüne gelen dosya kapsamını da göz
önünde bulunduracaktır. Dosyanın geldiği safahat,
suçlamanın niteliği gibi hususları genel olarak göz önüne
alıp, keza Anayasanın 76. maddesinde düzenlenmiş olan
Milletvekili seçilme engeli teşkil eden bir suçlamanın söz konusu
olup olmadığını da değerlendirerek; buna göre karar
verecek ve rapor hazırlayacaktır.
Bunu yaparken, bir yargıç gibi davranmamak gerektiği
açıktır. Delillerin tartışmasından özenle
kaçınmak gerekmektedir.
Bu âdil ve objektif yaklaşım içinde hazırlanacak
olan raporun, 2 ayrı sonucu olacaktır.
Karma Komisyon ise, hiçbir objektif ölçü arayışına
girmeden, Hükümet kaynaklı talep ve talimatlar doğrultusunda karar
vermiştir.
(2) 22. Yasama Döneminde, kişisel kaygı ve siyasi
hesaplarla Meclis iradesine tahakküm eden siyasi iktidarın, aynı
anlayış ve uygulamayı bu dönemde de devam ettirmek
istediğini, demokrasi adına endişeyle gözlemliyoruz. Bu
endişe sebebiyledir ki, her zeminde demokrasi ve hukuk adına, AKP
Grubunu uyarmak gereğini duyuyoruz.
Hükümet kaynaklı olarak sürdürülen bu hukuk tanımaz
uygulamalar sebebiyle; Anayasa ve İçtüzük açık bir şekilde ihlâl
edilmektedir.
Hukuka aykırı olan, çoğunluk diktasına
dayalı olan bu yanlış uygulamalar sebebiyledir ki; kişiler
yargılanamamakta, bu durum gelişen süreçte tıkanmalara yol
açmaktadır.
Bu yanlış uygulamalar ve dayatmalar sebebiyle;
kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi mümkün olamamakta ve adli denetim
süreci ihlâl edilmektedir.
Dokunulmazlık kurumu ve keza soruşturma izni
kavramları, Siyasi İktidar tarafından hukuk tanımaz bir
anlayışla yozlaştırıldığı ve kötüye
kullanıldığı içindir ki; TBMM belli bir süreçten sonra
bazı bürokratlar ve kanun kaçakları (58 ve 59. Hükümetler Dönemindeki
Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı gibi) için bir
sığınma mercii haline getirilebilmiştir.
Anılan kişi hakkında, yargı
kararlarını uygulamamaktan dolayı Yargıtay 4. Ceza
Dairesine intikal eden 20ye yakın dosya mevcuttur. Bu dosya
sayısının daha da artacağı
anlaşılmaktadır.
Keza, AKP Mersin Milletvekili Ali Er hakkındaki dosya da
üzerinde önemle durulması gereken bir dosyadır. Anılan
Milletvekili hakkında, oğlunun yol açtığı ve ölümle
sonuçlanan trafik kazasıyla ilgili olayda, sanık konumuna girerek
olayı üstlendiği iddia edilmektedir. Bu çok ağır bir
iddiadır. Bir Milletvekilinin böylesine nitelikli bir iddiayla görevini
sürdürmesi ve zan altında kalması, Milletvekilliği
sıfatı ve TBMMnin saygınlığıyla
bağdaşmaz. Ancak Hükümet kaynaklı talep ve talimatlar
sebebiyledir ki, çoğunluk diktası uygulaması sonucunda, adı
geçen Milletvekili de âdil yargılanma hakkını
kullanamamaktadır.
Öte yandan; haklarında zimmet,
dolandırıcılık, çete kurmak, kamu taşıma
biletlerinde kalpazanlık yapmak gibi suçlamalar bulunan Milletvekilleriyle
ilgili yargılamaların yapılamaması; kamuoyunun denetim
yapması ve bilgi alması süreçlerini olumsuz bir şekilde
etkilemektedir. Türkiyenin karanlık suç ilişkileri dönemini
teşkil eden Susurluk ve bağlantılı dosyaların
yargılaması bu yüzden uzun yıllar
yapılamamıştır. Faili meçhul cinayetlerin yoğun olarak
işlendiği bir dönemi kapsayan bu olayların gerçek
boyutlarının ortaya çıkarılmamış olması
sebebiyledir ki;
aradan geçen 8-10 yıldan sonra benzer nitelikte olan Hrant
Dink, Malatya cinayetleri, Rahip cinayetleri ve eylemleri
karşımıza çıkmıştır. Ergenekon ismiyle
adlandırılan, ancak hazırlık tahkikatı
aşamasından itibaren Hükümet sözcüsü medya yapılanmasına
Emniyet tarafından servislerin yapıldığı bir tablo ile
karşı karşıya olduğumuz görülmektedir.
Acz ifade eden ve ibret verici olan bir diğer gelişme
ise;
henüz iddianamesi dahi düzenlenmemiş olan bir
soruşturma; Başbakan ve Kültür Bakanı tarafından, AKP
aleyhine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından
açılan davayla irtibatlandırılabilmiştir.
Böyle bir tablo ve sunuş, demokrasiler için utanç verici
olmanın ötesinde, demokrasinin geleceği bakımından da
endişe vericidir.
(3) Hükümet, dokunulmazlıklar konusunda
sıkışmış durumdadır. 22. Yasama Döneminde
yarattığı hukuk dışı uygulamalar Hükümeti esir
almıştır. Bu esaret, 23. Yasama Döneminde yeni hukuksuzlukları
beraberinde getirmektedir.
Hükümet, 23. Yasama Döneminde PKK terörü sebebiyle gelişen
toplumsal ve siyasi süreci, popülist bir anlayışla istismar etme
girişimi içindedir.
Çoğunluk diktasına dayalı hukuk tanımaz
uygulamalar 23. Yasama Döneminde, Meclis bünyesinde giderek
tırmanmaktadır.
Gelinen süreçte, kamuoyunda doğmuş olan tepki sebebiyle;
AKP Hükümeti, kendi suçluluğunu ve sorumluluğunu bertaraf edebilmek
amacıyla, bilgi kirliliği ve karartma yaratarak; DTPli
Milletvekillerinin şahsında, dokunulmazlıkların
kaldırılması uygulamasını gerçekleştirmek
suretiyle, kürsü sorumsuzluğuna müdahalenin yolunu açmaktadır.
Böyle bir süreçte, Hükümetin bazı kavramları istismar
ederek bir oldu- bitti, bir emrivaki yaratmak istediği görülmektedir.
Bu girişimlere, demokrasi ve hukuk adına engel
olunması gerekmektedir.
Böyle bir girişim kaçınılmaz olarak, kürsü
sorumsuzluğunun ihlâli sonucunu doğuracaktır. Faşizan
yapılanmayı ve Parti Devleti yapılanmasını
kurumsallaştırma yolunda ciddi bir mesafe sağlayan siyasi
iktidar; bu yolla, yasama sorumsuzluğunun da ihlâli sürecini
başlatacaktır.
Anayasanın 83/2 ve 14. maddesiyle bağlantılı
olan suçlamalar yönünden, TBMM Başkanlığına intikal eden
dosyaların akıbeti hakkında karar verme yetkisi TBMM-Karma
Komisyonuna aittir. Bu süreçte artık geçerli olan irade, Komisyonun
iradesidir. Komisyon, dosya kapsamı ve yukarıda sözü edilen maddeler
çerçevesinde değerlendirmesini yapacaktır.
TBMM Başkanlığına intikal eden bazı
dosyaların, Karma Komisyonda görüşülmesine fırsat verilmeden,
Hazırlık Komisyonu veya TBMM Başkanlığı
aşamasında, Mahkemelerine veya Savcılıklara iade
edilmesini; Karma Komisyon ve Meclisin iradesine müdahale olarak
gördüğümüzü önemle ifade ediyoruz.
(4) Açıklanan sebeplerle;
AKP Grubunun, çoğunluk diktasına dayalı olarak,
keyfî ve sorumsuz bir şekilde tesis ettiği bir Komisyon iradesi söz
konusudur. Demokrasi ve kurallarla böylesine sorumsuz bir şekilde
oynanması kaçınılmaz olarak adalet kavramını
zedelemektedir.
Bu anlatımlarımız çerçevesinde,
dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda ilkeli ve
tutarlı davranılmasının önemini bir kez daha vurguluyoruz.
Hukuk, kurallarla çalışır ve işler. Toptan
veya götürü usulün, hukukta yeri yoktur.
Dokunulmazlıklar konusundaki temel ve objektif ölçü ise,
Anayasanın 76 ncı maddesidir.
Bu madde kapsamında kalan suçlar yönünden ayrım
yapılmadan, yargılama sürecinin devam etmesi gerekir. Çünkü bu suçlar
sübut bulduğu takdirde, nitelikleri itibariyle Milletvekilliği
göreviyle bağdaşmamaktadır. Sübut halinde sürdürülmesi mümkün
olmayan Milletvekilliği görevinin devam etmesinin hiçbir hukuki
açıklaması ve tutarlılığı söz konusu olamaz.
Böyle bir durum, Anayasa ve İçtüzüğün ilgili
hükümlerinin ihlali anlamına gelir.
76 ncı madde ölçütünün dışında kalan suçlar
yönünden ise; dosyası bulunan Milletvekilinin talep ve savunması da
değerlendirilerek, dosya safahatına ve içeriğine göre karar
verilmelidir.
Bu aşamada, diğer kamu görevlilerinin de
dokunulmazlıklarının bulunduğu yolundaki AKP
görüşlerini değerlendirmekte yarar görüyoruz. Önemle ifade ediyoruz;
diğer kamu görevlileri hakkında dokunulmazlık söz konusu
değildir. Kamu görevlileri hakkında soruşturma izni
kavramı söz konusudur. Soruşturma izni ilgili amir tarafından
verilmediği takdirde, idari yargı prosedürü içinde, adli
kovuşturma ve yargılama süreci başlayabilmekte, daha
doğrusu yargı denetimi süreci işlemektedir. Bu sebeple, kamu
görevlilerinin dokunulmazlığı değil, belli usul dairesinde
yargılanması söz konusudur.
Nitekim, yakın tarihte rektörler, kuvvet komutanları
görevde iken yargılanmışlar, tutuklu kalmışlar, beraat
etmişler veya mahkum olmuşlardır. Salt bu süreç dahi; AKP
sözcülerinin söylemlerinin gerçeklerle ve mevzuatımızla ilgisi
olmadığını göstermeye yeterlidir. Öte yandan; kamu
görevlileriyle ilgili olarak bu adli sürecin dışında; görev yeri
değişikliği, disiplin uygulamaları ve tazmin
sorumluluğunun varlığı da ayrı bir gerçektir.
Bir kez daha ifade ediyoruz; soruşturma izni kavramı,
görevin mahiyeti gereği uygulanan bir hukuksal durumdur.
En nihayet, soruşturma izni düzenlemesinden Hükümet
rahatsız ise veya gerçekten düzeltilmesine gerek görüyor ise yahut daha
seri hale getirmek istiyorsa; bu yöndeki yasal değişiklikleri her
zaman değerlendirmeye açık olduğumuzu hep ifade ettik. Ancak
burada da, Hükümetin gayri ciddi ve tutarlı olmayan tavrı hemen
ortaya çıkmıştır. Çünkü; Hükümet, soruşturma izni
kavramını ve yetkisini kendi tekelinde tutarak; siyasi ve kişisel
yaklaşımına göre, soruşturma iznini kaldırmakta ya da
reddetmektedir.
Soruşturma izninin kısıtlanması veya
kaldırılması yönünde 22. Yasama Döneminde başta Bursa
Milletvekili Sn. Ertuğrul Yalçınbayır tarafından sunulan
kanun tekliflerinin, AKPnin oylarıyla reddedildiğini de önemle ifade
ediyor ve vurguluyoruz.
Görüldüğü gibi; Hükümet, demokrasi arayışı
içinde olmayıp, dayatmacı bir anlayışla, kişisel
çıkar ilişkileri ve siyasi kaygılarla;
dokunulmazlıkların kaldırılması sürecini toptan bir
anlayışla engellemektedir.
Böyle bir anlayış ve uygulamanın, hukukta ve
anayasada yeri yoktur.
Tüm bu sebeplerle; Hükümet kaynaklı talep ve talimatlar
doğrultusunda, kişisel çıkarlar ve siyasi kaygılarla, TBMM
Karma Komisyonunun AKPli üyelerinin çoğunluk diktası yoluyla tesis
ettikleri erteleme kararına muhalefet ettiğimizi beyan ediyoruz.
20.03.2008
Halil Ünlütepe Turgut Dibek Atilla Kart
Afyonkarahisar Kırklareli Konya
Şahin Mengü Ali Rıza Öztürk İsa Gök
Manisa Mersin Mersin
Rahmi Güner Ali
İhsan Köktürk
Ordu Zonguldak.
Muhalefet Şerhi
3/234 no ile işlem gören Niğde Milletvekili Mümin
İnanın dokunulmazlığının
kaldırılması isteğinin dönem sonuna kadar ertelenmesine
dair çoğunluk kararına muhalefet şerhimiz aşağıda
arz edilmiştir.
Milletvekili dokunulmazlığı birçok modern ülkede
bulunduğu gibi ülkemizde de anayasal bir hukuki müessese olarak yer
almaktadır. Milletvekillerinin görevlerinin niteliği gereği
birçok haksız ve uydurma isnatla karşılaşmaları
muhtemeldir. Nitekim bu nedenle birçok suç tipi bakımından diğer
kamu görevlileri de benzer korumalara sahiptir.
Ancak dokunulmazlıkla amaçlanan esas gaye milletvekillerinin
meclis kürsüsündeki konuşmaları sebebiyle sınırsız
yargılanmazlık güvencesine sahip olmaları yanında esas
itibariyle iftira niteliğinde olacak ithamlardan korunmalarını
temin etmektir. Bugün ise komisyon önüne gelen dosyalardan
anlaşıldığı üzere sayın
Başbakanımız hakkında zimmet, evrakta sahtecilik, cürüm
işlemek için teşekkül oluşturmak, bazı
bakanlarımız hakkında vergi usul kanununa muhalefet ve yine
partilerinde önemli görevlerinde bulunan bazı milletvekilleri
hakkında sahtecilik, halkı sınıf, ırk, din, mezhep
veya bölge farklılığı gözeterek açıkça tahrik etmek,
ihaleye fesat karıştırmak, kamu kurumlarını dolandırmak,
suçu ve suçluyu övmek gibi ağır toplumca yoğun antipati duyulan
mahkûmiyetleri halinde, bırakınız bakan olmayı milletvekili
olmayı kamu görevi bile yapamayacak olan insanların
dokunulmazlık zırhına bürünerek bu müessesenin istismarına
neden oldukları anlaşılmaktadır.
Bu durum; kamu vicdanında, demokratik sisteme, siyaset
kurumuna, meclisin üstünlüğüne gölge düşürmekte, derin yaralar
açmaktadır.
Çağdaş demokrasilerde bırakınız mahkûm
olmayı bu tür isnatlarla karşılaşan siyasetçiler ve kamu
görevlilerinin görevden ayrılmaları neredeyse yazısız bir
kural haline gelmiştir.
Dokunulmazlıkların kaldırılma isteğine
AKPli üyeler yargının siyasallaştığı hâkim
savcıların bağımsızlığını
kaybettiği kamu görevlilerinin de dokunulamazlığının
bulunduğu, milletvekillerinin itibarının bu şekilde
korunduğu gerekçeleri ile karşı çıkmaktadırlar. Bu
gerekçelerin hiç birisi gerçekçi bulunmamaktadır.
Her kurum içerisinde hatalar yapıldığı gibi
kasıtlı yanlışlar da yapılabilmektedir.
İşine geldiğinde hukuka saygı talep eden yargı
kararlarını kendisine referans gösteren iktidar hatta zaman zaman ana
muhalefetin bu tavrı bu ülkeye yapılacak en büyük kötülüklerden
biridir. Bu tavrın devamı halinde hakkındaki yargı
kararını beğenmeyen bütün vatandaşlarımıza
yargı siyasallaşmıştır ben bu kararı
tanımıyorum deme imkânı getirecektir ki bu durum kaosa yol
açacaktır.
AKPnin diğer kamu görevlilerinin de
dokunulmazlığı bulunduğu gerekçesi samimiyetten
uzaktır. Bahsedilen kamu görevlilerinin
dokunulmazlığını AKP kaldırmak istemiştir de
engel olan mı olmuştur.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak yukarıda belirtilen
suçlardan yargılanan milletvekillerinin
dokunulmazlıklarının devamı ile meclisin
itibarının korunacağını düşünmüyoruz. Tam tersine
bir kurum varsa içindeki sıfatını istismar edenleri
ayıklayarak itibar kazanacağına inanmaktayız.
Bu sayede haklarında uydurma isnatlardan milletvekillerinin
aklanmalarının önü açılmış olacaktır.
Bütün bu nedenlerle MHP olarak dokunulmazlığın
anayasamızda kürsü dokunulmazlığı şeklinde yeniden
düzenlenmesinin yerinde olacağına mevcut hal itibariyle de
haklarında fezleke olan milletvekillerinin
dokunulmazlıklarının kaldırılarak adaletin tecellisine
tevdilerine karar verilmesi gerektiği inancıyla muhalefet
şerhimizi arz ediyoruz.
|
|
Rıdvan
Yalçın |
Metin
Çobanoğlu |
Osman
Ertuğrul |
|
|
Ordu |
Kırşehir |
Aksaray |
|
|
Faruk Bal |
S. Nevzat Korkmaz |
Behiç Çelik |
|
|
Konya |
Isparta |
Mersin |
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
bilgilerinize sunacağım.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI
A)
Tezkereler
1.- Tunus Parlamentosu
Başkanı Fouad Mebazaa ve beraberindeki heyetin ülkemizi ziyaret
etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/468)
12 Haziran 2008
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının
28 Mayıs 2008 tarih ve 28 sayılı Kararı ile, Tunus
Parlamentosu Başkanı Sayın Fouad Mebazaa ve beraberindeki
heyetin ülkemizi ziyaret etmesi uygun bulunmuştur.
Söz konusu heyetin ülkemizi ziyareti, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında
3620 sayılı Kanunun 7. Maddesi gereğince Genel Kurulun
bilgilerine sunulur.
Köksal
Toptan
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Sözlü soru önergesinin geri alınmasına dair bir önerge
vardır, okutuyorum:
B)
Önergeler
1.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun (6/706) esas numaralı sözlü sorusunu geri
aldığına ilişkin önergesi (4/61)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Gündemin sözlü sorular kısmının 335 inci
sırasında yer alan (6/706) esas numaralı sözlü soru önergemi
geri alıyorum.
Gereğini saygılarımla arz ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
BAŞKAN Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin üç önerge vardır, önergeleri sırasıyla okutuyorum:
C) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdaroğlu ve 20 milletvekilinin, gıda ürünleri üretiminde insan
sağlığını etkileyen uygulamaların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/215)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Hormonlu, katkı maddeli, zirai ilaç, kimyasal gübre ve
antibiyotik kalıntısı ihtiva eden, hileli, genetiği
değiştirilmiş gıda üretiminin ve bu tür ürünlerin kısa
ve uzun vadede insan sağlığına etkilerinin
araştırılması, üretici ve tüketicinin bilgilendirilmesi ve
bilinçlendirilmesi için Anayasamızın 98 ve İçtüzüğün 104 ve
105. maddeleri gereğince bir Meclis Araştırma Komisyonu
kurulmasını arz ve teklif ederiz.
1) Mehmet Serdaroğlu (Kastamonu)
2) Hüseyin Yıldız (Antalya)
3) Mehmet Şandır (Mersin)
4) Mümin İnan (Niğde)
5) Behiç Çelik (Mersin)
6) Recep Taner (Aydın)
7) Akif Akkuş (Mersin)
8) Ahmet Duran Bulut (Balıkesir)
9) Ahmet Orhan (Manisa)
10) Alim Işık (Kütahya)
11) Hakan Coşkun (Osmaniye)
12) Faruk Bal (Konya)
13) Erkan Akçay (Manisa)
14) Necati Özensoy (Bursa)
15) Metin Ergun (Muğla)
16) Muharrem Varlı (Adana)
17) Mehmet Akif Paksoy (Kahramanmaraş)
18) Münir Kutluata (Sakarya)
19) Cemaleddin Uslu (Edirne)
20) Mustafa Enöz (Manisa)
21) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
Gerekçe:
Gıda güvenliğimizi tehdit eden unsurlar, hormonlar,
katkı maddeleri, tarım ilaçları, kimyasal gübreler,
antibiyotikler, hileli gıda üretimi, genetiği
değiştirilmiş organizmalar olarak sayılabilirler.
İnsan yaşamı için vazgeçilmez olan bitki ve etlerin
yani gıdaların uygun koşullarda üretilmemesi, insan
sağlığı için hayati tehlikeler oluşturmaktadır.
Gıda güvenliği konusu, gelişmiş ülkelerde çok
sıkı kurallara bağlanmış, tüketicilerin
sağlığının korunması için her türlü tedbir
alınmıştır. Gelişmiş ülkeler, hormon, tarım
ilacı, kimyasal gübre kullanılarak yapılan tarım
üretiminden organik tarım üretimine geçmekte, tarımda ve gıda
sanayinde kullanılan pek çok madde yasaklanmaktadır. Organik ürünlere
olan talep ise her geçen gün artmaktadır.
Gıda ihracatı yaptığımız pek çok
ülke, ihraç ettiğimiz gıdalar üzerinde sıkı denetimler
yapmakta, standartlarına uygun olmayan gıdaların ülkelerine
girmesine izin vermemektedir.
Almanlar ya da Rusların sağlığa zararlı
bulup ülkelerine sokmadığı ürünlerin iç piyasada tüketime
sunulduğu, yani kendi vatandaşımızın
sağlığının tehlikeye atıldığı
iddiaları ciddi olarak gündeme taşınmaktadır.
Gıda güvenliğini sağlamakla görevli
kuruluşların etkili denetimler yapmaması,
vatandaşlarımızda haklı olarak tükettiği gıdalara
karşı bir güvensizlik oluşturmaktadır.
Bir araştırmaya göre, çocuklarımız,
büyüklerimizin hiç karşılaşmadığı 500'den fazla
toksin madde ile karşılaşmakta, bu maddelerin çeşitli
etkilerine maruz kalmaktadırlar.
Hormonlar, tarım ve hayvancılıkta daha az zamanda
daha çok ürün elde edebilmek, ürünlerin daha canlı ve güzel görünmesini
sağlamak ve mevsimi dışında ürün alabilmek için
kullanılmaktadır.
Hormonlu bitki ve etlerin, sürekli tüketildiğinde vücudun
hormon dengesini bozarak, bağışıklık sisteminin
zayıflamasına, erken ergenlikten şişmanlığa ve
hatta kansere yol açtığı şüphesi mevcuttur.
Tarım ilaçlarının aşırı,
zamansız ve uygunsuz kullanımı, insan
sağlığı yanında toprağa, suya ve diğer
canlılara da zarar vermektedir.
Kanatlı ve büyükbaş hayvanlarda antibiyotik kullanımına
kesimden belli bir süre önce son verilmemesi halinde, bitkilere verilen
tarım ilaçlarında olduğu gibi doğrudan insanlara
geçmektedir.
Bilinçsizce kullanılan kimyasal gübreler, insan
sağlığına zararlı etkileri yanında,
topraklarımızı ve sularımızı kirletmekte,
topraklarımız özelliğini ve rejimini kaybetmektedir.
İnsan sağlığını tehdit eden bir
diğer gıda güvenliği sorunu ise, genetiği
değiştirilmiş organizmalar (GDO) sorunudur. Daha fazla verim
alabilmek için tohumların genetiği ile oynanarak doğal olmayan
ürünler yetiştirilmektedir.
Yine, merdiven altı tabir edilen kaçak imalathanelerde
üretilen, içinde süt olmayan peynir, et olmayan sucuk ve sosis, boyalı
zeytin, talaş katılmış baharat gibi hileli gıdalar,
toplum sağlığımız için büyük risk oluşturan ve
üzerinde önemle durulması gereken bir konudur.
Gıda sanayinde kullanılan katkı maddelerinin de
sağlık sorunlarına yol açtığı bilinmektedir.
Tarım ilaçları, hormonlar, antibiyotikler ve kimyasal
gübreler konusunda yeterli bilgiye sahip olmayan çiftçilerimiz, bu
kimyasalları kullanarak, bir taraftan bilinçsizce insan
sağlığına zarar verirken, diğer taraftan da bu girdi
maliyetlerini artırmaktadır.
Öte yandan, geçtiğimiz günlerde Rusya Federasyonu kimyasal
ilaçlar ve hormonal maddeler bulunduğu gerekçesiyle ihraç ürünlerimizi
iade ederken, Türkiye'den yaş sebze meyve ihracatını da
durdurmuştur. Ancak ne yazık ki, iade edilen bu ürünlerin
akıbetinin ne olduğu yönünde bir bilgiye sahip
olunmadığı gibi aksine, sözkonusu ürünlerin iç piyasaya
sürülerek kendi vatandaşlarımıza tükettirildiği günlerdir
kamuoyunda tartışılmaktadır.
İlgili ve yetkililer; bu ürünlerin insan
sağlığına zararlı olup olmadığı, iç
piyasaya sürülüp sürülmediği, imha edilip edilmediği yönünde
kamuoyunu bilgilendirmemiştir. Bu olay bile kendi başına bir
araştırma, soruşturma konusudur.
Gıda güvenliği konusunda
yaşadığımız pek çok sorun, üreticilerimizin bilgi
eksikliğinden, başta Tarım ve Sağlık olmak üzere
ilgili Bakanlık ve kuruluşların yeterli danışmanlık
hizmeti verememesinden ve benzeri kasıtsız sebeplerden
kaynaklanmaktadır. Ancak, ailesinin tüketimi için ayrı bir alanda
doğal ürünler yetiştirirken, diğer taraftan da bilinçli olarak
daha fazla kâr sağlayabilmek maksadıyla satacağı ürünlerde
hormon, tarım ilacı, kimyasal gübre kullanan veya hileli gıda
üreterek, insan sağlığıyla oynamaktan çekinmeyen
kişilerin varlığı da ahlakî olarak irdelenmesi gereken
konulardan bir tanesidir.
Konu ile ilgili bir
araştırma komisyonu kurulması ve çalışma yapması,
kamuoyunun dikkatini çekecek, hem
tüketicilerimizin, hem de üreticilerimizin bilinçlenmesine katkı
sağlayarak ilk andan itibaren faydalı olacaktır.
Açıklanan nedenlerle hormonlu, katkı maddeli, zirai
ilaç, kimyasal gübre ve antibiyotik kalıntısı ihtiva eden,
hileli, genetiği değiştirilmiş gıda üretiminin ve bu
tür ürünlerin kısa ve uzun vadede insan sağlığına
etkilerinin araştırılması, üretici ve tüketicinin
bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi için Anayasamızın 98 ve
İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince bir Meclis
Araştırma Komisyonu kurulmasını arz ve teklif ederiz.
2.- Muğla Milletvekili Fevzi
Topuz ve 28 milletvekilinin, taş ocaklarının çevreye etkilerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/216)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığa
Taş ocaklarının kurulma izni Çevresel Etki
Değerlendirmesi Yönetmeliği (ÇED)ne göre verilirken, bu izinler, 5
Haziran 2004 günü yürürlüğe giren 5177 Sayılı Maden Yasası
kapsamına alınmıştır.
Böylece, "orman ve ağaçlandırma alanları, özel
çevre koruma bölgeleri, milli parklar, sit alanları, tarım ve mera
alanları, kıyılarımız ve sahil şeritleri, su
havzaları ve su kaynakları, turizm gelişim ve koruma bölgeleri,
askerî yasak bölgeler ve diğer doğal ve kültürel zenginliklerin
bulunduğu alanlar dahil tüm coğrafya, diğer tüm madencilik
faaliyetleri ile birlikte taş ocaklarına da
açılmıştır.
Başta su kaynaklarımıza, tarım
alanlarımıza, orman alanlarımıza, yerleşim
alanlarımıza, turizm alanlarımıza, tarihi ve kültürel
alanlarımıza doğrudan olumsuz etkilerini gördüğümüz
taş ocaklarının yer seçiminin ile kuralsız ve denetimsiz
işletilmesinin ortaya çıkardığı zararların
araştırılması için Anayasanın 98., içtüzüğün 104
ve
1) Fevzi Topuz (Muğla)
2) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya)
3) Gürol Ergin (Muğla)
4) Sacid Yıldız (İstanbul)
5) Orhan Ziya Diren (Tokat)
6) Nesrin Baytok (Ankara)
7) Atila Emek (Antalya)
8) Turgut Dibek (Kırklareli)
9) Ali Oksal (Mersin)
10) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
11) Metin Arifağaoğlu (Artvin)
12) Ergün Aydoğan (Balıkesir)
13) Akif Ekici (Gaziantep)
14) Fatma Nur Serter (İstanbul)
15) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
16) Bülent Baratalı (İzmir)
17) Mehmet Ali Susam (İzmir)
18) Rasim Çakır (Edirne)
19) Ahmet Ersin (İzmir)
20) Necla Arat (İstanbul)
21) Ali Koçal (Zonguldak)
22) Şevket Köse (Adıyaman)
23) Bayram Ali Meral (İstanbul)
24) Zekeriya Akıncı (Ankara)
25) Vahap Seçer (Mersin)
26) Abdulaziz Yazar (Hatay)
27) Atilla Kart (Konya)
28) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
29) Gökhan Durgun (Hatay)
Gerekçe:
Maden Yasasında yapılan değişiklikle maden ve
taşocağı ruhsat sayılarında adeta patlama
yaşanmış, çok önemli doğal alanlarımız, su
havzalarımız, tarım alanlarımız, orman
alanlarımız, yerleşim alanlarımız, tarihi ve kültürel
alanlarımız maden ve taşocağı tehdidi altına
girmiştir.
Zira, herhangi bir taşocağından taş
çıkarmak için patlatılan dinamitlerin yakın çevreye 3,6
şiddetinde deprem etkisi yaptığı, her bir
taşocağının bir su kaynağını kuruttuğu,
bunların yanı sıra turizm alanları, tarım
alanları ile yerleşim alanlarındaki konut, okul ve sağlık
tesisi gibi yapıların olumsuz etkilendiğine ilişkin
haberler ulusal basınımızda yer almaktadır. (Bir Gün,
01.10.2007)
Dönemin Çevre ve Orman Bakanı sayın Osman Pepe dahi,
bugün yürürlükte olan Maden yasasına ilişkin, bir ulusal gazetemizde
yer alan açıklamasında (Hürriyet, 16.10.2007); "Bu kanunla
Türkiye'de doğayı korumak mümkün değil. Anasına kızan
evden çıkıp taşocağı ruhsatı alıp
şehrin ormanın en güzel yerinde arama yapıyor. Ben bu konuyu
daha önce Bakanlar Kurulunda sayın Başbakana da iletmiştim.
Kendi Bakanlığım döneminde 150-200'e yakın
taşocağı ruhsatını beklettim. Bu kanunla yola devam
edilirse arama yapan işletmeler mantar gibi biter. İş
çığırından çıkmadan bu kanun
değiştirilmeli" açıklaması ile bu tehlikeye
işaret etmiştir.
Taşocağı ruhsatlarında, gerek Çevre ve Orman
Bakanlığının gerekse Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı'nın gerekli incelemeleri yapmadan, insan
yaşamını ve doğal çevreyi doğrudan tehdit eden böylesi
izinleri verdiği görülmektedir. Örneğin;
Muğla, Milas Yaşver köyüne
Muğla Bodrum-Milas karayolunun 13'üncü kilometresinde
denize sıfır noktada ve turistik tesislerin yanında, ÇED belgesi
aranmaksızın 9 taşocağı işletilmek üzere 50 dönüm
orman arazisinin tahsis edilmesi, (NTV-MSNBC, 18.10.2005),
Antalya'nın önemli su kaynaklarının
bulunduğu, Karaveliler beldesine bağlı Ilıca'ya taş
ocağı açılması izni verilmesi (Akşam, 04.03.2008)
Muğla'nın Ortaca ilçesine bağlı Okçular köyü
yakınlarında; Özel Çevre Koruma Bölgesi sınırları
içerisinde kalan, doğa yürüyüşü ve ekolojik turların
düzenlendiği Kocadere Vadisi'ndeki 142 dönümlük Kapız Bölgesine
taşocağı izninin verilmesi, (Hürriyet, 18.02.2005),
İzmir'in Menderes ilçesi Özdere beldesine bağlı
Ahmetli Köyü sınırları içindeki 3000 yıllık Klaros
Apollon Tapınağı'nın yanı başında
taşocağı açılması izni verilmesi,
Muğla Bodrum ilçe sınırlarında
ruhsatsız olarak çalıştırılan
taşocaklarının bulunması, (Radikal, 24.02.2008),
Antalya Doyran beldesinde, tarihi ve Neopolis antik kenti,
alageyik üretme çiftlikleri ve kentin tek kış turizm merkezi olan
Saklıkent'in hemen yanı başında 9 taşocağı
için ruhsat verilmesi (NTV-MSNBC, 08.12.2006),
İzmir'in Urla İlçesine bağlı
Yağcılar Köyünde, 1995 yılında 1. derece Doğal Sit
alanı ilan edilen orman alanında taş ocağı izni
verilmesi, (Yeniçağ, 10.05.2008),
Bakanlar Kurulu Kararı ile Kültür ve Turizm Koruma ve
Gelişim Bölgesi ilan edilen Aydın ili Didim ilçesinde deniz
manzaralı ormanlık alanda denize
Muğla Bodrum ilçesinin Çamlık ve İrmene
Köylerinin de içinde bulunduğu ve 30 bin ağacın kesilmesinin
öngörüldüğü 90 hektarlık kızılçam ormanında
taşocağı açılma izni verilmesi (Sabah, 08.01.2007),
Antalya Gebiz'de sadece köy sınırları içinde 45
adet taş ocağı tahsisinin yapılması (Akşam,
14.12.2006),
Muğla Fethiye Üzümlü ve İncirköy arasına çimento
fabrikası kurulmasına izin verilmesi (Bir Gün, 12.01.2008),
Eskişehir merkeze bağlı Karapazar köyünün içme
suyunun karşılandığı kaynağın üzerinde
taş ocağı yapımına başlanması (Evrensel,
08.06.2008),
Manisa'nın Spil dağı eteklerinde yerleşim
yerine yakın bölgede verilmesi (DHA, 08.06.2008),
Binlerce bitki türü ve yaban hayatına ev sahipliği
yapan ve dünyada korumada öncelikli 200 ekolojik alandan biri olan
Fırtına Vadisinin kuralsız bir şekilde kum ve taş
ocaklarına açılması (Vatan, 05.07.2006) yaşanan
olumsuzluklardan bir kaçıdır.
Bu anlamda;
1- Taşocağı ruhsatı verilen yerlerin
nasıl ve kimler tarafından belirlendiği, söz konusu
alanların yer seçiminde hangi ölçütlerin esas
alındığı,
2- Son 5 yılda taşocaklarının ne kadar bir
orman alanında, kaç adet orman alanının yok olmasına neden
olduğu,
3- Taşocağı ruhsatı verilirken alınan
ağaçlandırma bedelleri ve tazminatların, bölgenin yeniden
ormanlaştırma çalışmalarında kullanılıp
kullanılmadığı; kullanılmış ise, bu
ocakların hangi ruhsatlı alanlar olduğu ve hangi illerimizde
bulunduğu,
4- Doğrudan çevrenin bozulmasına ve dolaylı olarak
insan yaşamına olumsuz etki yaptığı gerekçesiyle
çalışmaları Mahkeme kararları ile durdurulan ocakların
sayısı, mahkeme kararlarının kaç adedinin uygulandığı,
uygulanmayan mahkeme kararlarının uygulanmama nedenleri,
5- Ruhsatsız çalışan veya izinli alanların
dışına taşan, orman arazisinde ağaç kestikleri tespit
edilen taşocaklarının varlığı ve ruhsatsız
taşocaklarının sayıları, bu ocakların hangi bölgelerde
bulundukları,
6- 14.12.2007 tarihli "Madencilik Faaliyetleri ile Bozulan
Arazilerin Doğaya Yeniden kazandırılması
Yönetmeliği"nin yürürlüğü öncesi ve sonrasında kaç taş
ocağı sahalarının rehabilite edildiği, bu
sahaların yerleri ve ruhsat sahiplerinin kimler olduğu gibi
soruların ve alınacak önlemlerin, yukarıda belirtilen
gerekçelerle Yüce Meclisimizde ele alınması ve incelenmesi önem arz
etmektedir.
3.- Ankara Milletvekili
Yılmaz Ateş ve 36 milletvekilinin, Ankaraya verilen
Kızılırmak suyu ile ilgili iddiaların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/217)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Ankara halkına içme ve kullanma suyu olarak
kullandırılmaya başlanıldığı söylenen
Kızılırmak suyu; projelendirme ve ihale aşamasında,
maliyet açısından ekonomik olmadığı, sağlık
açısından zararlı olduğu tartışmaları hâlen
devam etmektedir. Devletin resmi ve bilim kuruluşları, Kesikköprü
Barajı'ndan getirilen Kızılırmak suyunun kanserojen
maddeler içerdiği ve insan sağlığını tehdit
ettiğini tespit etmelerine rağmen, Büyükşehir Belediyesi
yönetimi, bu suyu halkın kullanımına sunmakta ısrar
etmektedir. Ankara halkı bir anlamda "kobay" olarak
kullanılmaktadır.
Kızılırmak suyu konusunda AKP iktidarı ile
Ankara Büyükşehir Belediyesinin açıklamaları artık kamuoyu
ve Ankara halkı nezdinde güvenirliliğini yitirmiştir.
Ankara'ya verilmeye başlanan Kızılırmak
suyunun, Ankaralılara maliyetinin, toplum ve insan
sağlığı açısından güvenilir ve
sağlıklı olup olmadığının tespit edilmesi,
Ankara'nın içme ve kullanma suyu ihtiyacının nereden, nasıl
karşılanacağının belirlenerek, doğru ve
kalıcı politikaların oluşturulması amacıyla,
Anayasa'nın 98'inci, TBMM İçtüzüğü'nün 104 ve 105. maddeleri
uyarınca Meclis araştırması açılmasını arz
ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
1) Yılmaz Ateş (Ankara)
2) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya)
3) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
4) Selçuk Ayhan (İzmir)
5) Mehmet Ali Susam (İzmir)
6) Canan Arıtman (İzmir)
7) Nesrin Baytok (Ankara)
8) Tekin Bingöl (Ankara)
9) Ahmet Küçük (Çanakkale)
10 Ali Oksal (Mersin)
11) Oğuz Oyan (İzmir)
12) Tacidar Seyhan (Adana)
13) Akif Ekici (Gaziantep)
14) Sacid Yıldız (İstanbul)
15) Orhan Ziya Diren (Tokat)
16) Atila Emek (Antalya)
17) Turgut Dibek (Kırklareli)
18) Metin Arifağaoğlu (Artvin)
19) Ergün Aydoğan (Balıkesir)
20) Ahmet Ersin (İzmir)
21) Fatma Nur Serter (İstanbul)
22) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
23) Bülent Baratalı (İzmir)
24) Rasim Çakır (Edirne)
25) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
26) Necla Arat (İstanbul)
27) Ali Koçal (Zonguldak)
28) Abdullah Özer (Bursa)
29) Şevket Köse (Adıyaman)
30) Bayram Ali Meral (İstanbul)
31) Zekeriya Akıncı (Ankara)
32) Vahap Seçer (Mersin)
33) Abdulaziz Yazar (Hatay)
34) Atilla Kart (Konya)
35) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
36) Gökhan Durgun (Hatay)
37) Gürol Ergin (Muğla)
Gerekçe:
Günümüzün en büyük sorunlarından biri, kullanılabilir
temiz suya ulaşabilmektir. Bu çerçevede Başkent Ankara'nın su
ihtiyacının karşılanması için temiz su
kaynaklarının kullanılmasına yönelik olarak ilgili
kurumlarca yapılan planlamaların Ankara Büyükşehir Belediyesi
tarafından hayata geçirilmemesi suyla ilgili bu gün yaşanan
sorunların temelini oluşturmaktadır.
Kenti yönetmek ve kentin su, ulaşım gibi temel
sorunlarını çözmekle yükümlü Ankara Büyükşehir Belediyesi, su
sorunu büyük bir kriz haline gelinceye kadar hiçbir somut çözüm üretmediği
gibi, varolan çözüm önerilerini de dikkate dahi almamıştır. Ne
yazık ki çözümü; daha pahalı ve sağlık açısından
büyük riskler taşıdığı bilinen Kızılırmak
suyunu gerekli arıtma işlemlerini dahi yapmaya dahi gerek duymadan
Ankara halkına içme ve kullanma suyu olarak vermekte bulmuştur.
Ankara içme suyu, Gerede'den temin edilmesi ve 2003
yılında hizmete sunulması karara
bağlanmıştı. Maliyet açısından ekonomik, kalite
açısından da 1. sınıf statüsünde olan bu su getirilmiş
olsaydı 2027 yılına kadar Ankara'nın su sorunu
kalmayacaktı. Ancak Ankara Büyükşehir Belediyesi yönetimi (halen
inandırıcı bir gerekçe bulamamıştır.) son anda
iptal etmiştir. Dönemin Ankara Valisi Yahya Gür'ün
başkanlığında toplanan Ankara İli 2004 yılı
1. dönem İl Koordinasyon Kurulu; 2027 yılından sonra
Ankara'nın içme suyunun temin edileceği Kızılırmak
suyuna ilişkin bilimsel raporlar incelemiş, Hükümete ve ilgili
kurumlara gönderdiği yazıda şöyle demiştir:
"Başkent Ankara'nın 2027 yılından sonraki
içme ve kullanma suyu ihtiyacının Kızılırmak nehrinden
karşılanması planlanmaktadır. Ancak
Kızılırmak havzasındaki kirlilik durumu bu seviyede devam
ettiği ve bu konuda önlem alınmadığı taktirde içme
suyu kaynağı olarak kullanılamayacaktır. "
Aynı toplantıda "Kızılırmak
Havzasını Koruma" çalışmalarının
başlatılmasına, çalışma programının
kararlaştırılarak ilgili valilikler, Belediye
başkanlıkları, Kurum ve Kuruluşların
bilgilendirilmesine ve alınacak önlemler konusunda yapılacak
çalışmalara katılmalarının sağlanmasına da
karar verilmiştir. Ancak aradan geçen yaklaşık 4
yıllık sürede ne bir toplantı yapılmış, ne de
havza koruma altına alınmıştır. Halen 15
dolayındaki yerleşim birimi (İl, İlçe, Belde)nin
kanalizasyonu ile 64 dolayındaki sanayi tesisinin atıkları
arıtılmadan doğrudan Kızılırmak nehrine
verilmektedir.
Çevre ve Orman Bakanı Sayın Veysel Eroğlu'nun,
DSİ Genel Müdürü olduğu 2005 yılının Aralık
ayında yaptırdığı ve altında imzası bulunan
raporun 199. sayfasında, "(Kesikköprü ve
Kızılırmak'ı kastederek) Baraj göllerinin suyunun 2.
sınıf su kalitesinde olduğu ve içme suyu olarak
kullanılamayacağı belirlenmiştir.
Ulusal basınımızda Tıp Kurumunun
hazırladığı "Kızılırmak Suyu
Raporu" geniş olarak yer almıştır. Bu raporda
Kızılırmak suyunun içindeki zehirli kimyasal maddelerden
"arsenik ve kadmiyum"a özellikle dikkat çekilerek, bu suyun ham
halinde 12,1 mikrogram/litre olan arsenik miktarının, İvedik
Arıtma Tesisi'nden çıkışında 1 mikrogramın
altında gösterildiği ancak geleneksel arıtma yöntemleriyle
miktarın bu kadar düşürülemeyeceği
vurgulanmıştır. Ayrıca bu raporda, Ankara'ya verilen
Kızılırmak suyundaki arsenik miktarının, kanser riski
taşıdığı da ortaya konarak, suda en düşük düzey
olan, 0,5 mikrogram/litre arsenik bulunmasının bile 100 bin kişi
için 10 binde bir kanser riski oluşturduğuna dikkat çekilmektedir.
Uzmanlar, kullananlarda ishal görülmemesinin, içme suyunun
sağlık yönünden sorunsuz olduğunu göstermeyeceğini, içme
suyu kalitesinde insan sağlığı için esas önemli
olanın, basit arıtma işlemleri ile kolaylıkla bertaraf
edilemeyen toksik etkili kimyasal kirlilikler olduğunun altını
önemle çizerek, kimyasal kirliliklerin etkisinin, 15-20 yıl sonra,
başta kanser olmak üzere çeşitli kronik hastalıkların
artmasıyla ortaya çıkacağı yönünde açıklamalar
yapmaktadırlar.
Kadmiyum, arsenikle birlikte, sudaki en zehirli kimyasal olarak
kabul edilmesine rağmen ASKİ Kızılırmak Suyu
Analizi'nde, kadmiyum ölçümüne ait değerler yer vermemektedir.
Kızılırmak'ın kadmiyum açısından da kirli
olduğu daha önce raporlandığı halde bu analizin artık
yayımlanmaması ciddi endişelere neden olmaktadır
Kızılırmak Nehri, 1.150 kilometrelik güzergahı
boyunca tarımsal ilaçlarla da etkileşim içindedir. Tarımsal ilaç
kökenli toksinlere ait analizin yapılmaması olayın Ankara'ya
verilen Kızılırmak suyunun analizlerinin gerekli ve doğru
bir şekilde yapılması kamuoyunda oluşan kuşku ve
endişelerin giderilmesi için büyük önem arz etmektedir.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının iki tezkeresi vardır, ayrı
ayrı okutup oylarınıza sunacağım.
A)
Tezkereler (Devam)
2.- İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonunun, Komisyonun Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilde
bulunduğu dönemde de çalışabilmesi talebinin uygun
görüldüğüne ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/469)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunun,
Komisyonun Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilde bulunduğu dönemde de
çalışabilmesine dair bir talebi olmuştur.
Başkanlığımızca uygun görülen bu talep
İçtüzüğün 25 inci maddesi gereğince Genel Kurulun tasviplerine
sunulur.
Köksal
Toptan
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
KAMER GENÇ (Tunceli) Karar yetersayısı istiyorum.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Karar yetersayısı
istiyoruz.
BAŞKAN Arayacağım.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yetersayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.20
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.35
BAŞKAN: Başkan Vekili
Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Fatoş
GÜRKAN (Adana), Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 118inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
tezkeresinin oylanmasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi tezkereyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir. Karar
yeter sayısı vardır.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
3.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Köksal Toptanın, Ukrayna Parlamento Başkanı
Arseniy Yatsenyukun davetine icabet etmek üzere, beraberinde bir parlamento
heyetiyle Ukraynaya resmî ziyarette bulunmasına ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/470)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Köksal
Toptanın, Ukrayna Parlamento Başkanı Arseniy Yatsenyukun
davetine icabet etmek üzere, beraberinde bir Parlamento Heyetiyle Ukraynaya
resmi ziyarette bulunması hususu Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620
sayılı Kanunun 6. Maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine
sunulur.
Köksal
Toptan
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun, İç Tüzükün 19uncu
maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır; okutuyorum:
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri
1.- Genel Kurulun 17/6/2008
Salı günkü birleşiminde (10/204) esas numaralı Meclis
araştırması önergesinin görüşülmesine, görüşmelerin
tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılmasına
ilişkin MHP Grubu önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 17 Haziran 2008 günü
yaptığı toplantıda gruplar arasında oybirliği
sağlanamadığından Milliyetçi Hareket Partisinin
aşağıda yer alan önerisinin Genel Kurulun onayına
sunulmasını arz ederim.
Mehmet
Şandır
MHP
Grup Başkan Vekili
Öneri:
Genel Kurulun 17.6.2008 salı günkü birleşiminde 10/204
sıra sayılı Meclis Araştırma Önergesinin
görüşülmesi, görüşmelerin tamamlanmasına kadar çalışma
süresinin uzatılması.
BAŞKAN Lehte ve aleyhte aynı anda pek çok söz talebi
olduğu için kura çekeceğim.
Önerinin aleyhinde söz taleplerinden birincisi çekilen kura
çerçevesinde Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Gençe aittir.
Buyurun Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; her salı günü mutat olduğu üzere, işte, AKP
Grubu ya Danışma Kurulu kararını getiriyor veyahut da
işte Danışma Kurulunda anlaşma olmayınca grup önerisi
getirerek Meclisin çalışmasını düzenliyor. Bu hafta
getirdikleri Danışma Kurulu önerisinde, nasıl olmuşsa bir
merhamete gelmişler, bir saatlik soru sorma, milletvekillerinin
sorularının cevaplandırılmasını kabul etmişler.
Tabii onu da kendilerine göre. Yine, işte bir bakan on bir tane -herhâlde-
soruyu kabul etmiş, kendine göre peş peşe on bir tane soru
sorulacak, okunacak, o da kendine göre cevap verecek ve
Milletvekilleri de
buna karşı doğru dürüst
Sorudaki ne anlama geldiği, o
soruda öğrenilmesi gereken gerçekler nedir, onlar da üstü örtülerek
geçilecek.
Ben geçen iki hafta yurt dışına gittim, bu hafta da
Frankfurt ve Strazburgta bir toplantı vardı onlara
katıldım. Gelirken millî maçımız oynanıyordu,
Frankfurt Havaalanında -tabii Millî Takımı tebrik ediyorum,
gerçekten gururlandık, onurlandık, güzel bir galibiyet aldık-
tam uçak saatinde. Şimdi, eskiden Türk Hava Yollarının,
Frankfurt Havaalanında çok güzel bir salondan yolcuları geçiyordu.
Şimdi getirmişler bir böyle şey gibi,
çok acayip, dar bir koridordan ve o yolcuların
kaldıkları yer âdeta bir hapishane ve -utanç verici Türkiye
adına- böyle bir yerden geçiriyorlar, her tarafta böyle acayip acayip
borular. Ben dedim Niye böyle yaptılar? orada arkadaşlara, dediler
ki: Bu son zamanlarda böyle yaptılar. Yoksa eskiden Türk Hava
Yollarıyla gelen yolcular gayet lüks salonlardan geçiyordu. Orada bir
televizyon bile açtırmadılar. O kadar yolcu vardı, işte
pazar akşamı, maalesef oradaki yolcularımızın bir
televizyon bile seyrini engellediler. İşte sizin Hükûmetinizin
HASAN ANGI (Konya) Ne alakası var?
KAMER GENÇ (Devamla)
Türkiye Cumhuriyeti devletini
dışarıda getirdiği itibar bu. Yani, hem Türkiyedeki Türk
Hava Yolları, Frankfurt Havaalanında âdeta bir, ne bileyim yani,
beşinci sınıf ülkelerin geçebilecekleri salonlarda
Orada bir
sürü pis su boruları geçiyor, gördüm. Yani, tabii, hep sizin
zamanınızda maalesef bu Türkiye Cumhuriyeti devletinin itibarı
kalmadı. Bu arada 2 tane SPD üyesi milletvekiliyle görüştüm. O
özellikle bu nükleer enerji konusunda çok iyi araştırmalar
yapıyormuş. Bana sordu, dedi ki: Amerika son zamanlarda sizinle
nükleer enerji konusunda bir pazarlık yaptı, biliyor musunuz? Ben
dedim Bilmiyorum. Bizim bir hükûmetimiz yok ki gelsin bize şey versin.
Amerika
Gerçekten gazetelerde bir yayın çıktı: Efendim
işte Amerika galiba İrandan çekindiği için, işte acaba
İran atom bombası yaparsa Türkiye de yapar mı yapmaz mı?
Tabii, burada Bakanlar gelip de milletvekillerine bilgi vermediği için,
biz de diğer parlamenterlerle karşı karşıya
kaldığımız zaman, orada Türkiyenin genel durumuyla ilgili
bir bilgimiz yok. Ben öğrenmek istiyorum hakikaten. Yani, bu Amerikayla
nasıl bir anlaşma yapıldı?
Yine, Suriye ile İsrail arasında bir arabuluculuk
hareketimiz var. Güzel bir şey de
Yani, acaba bu Suriye ile İsraili
barıştırmak için Türkiye herhangi bir fedakârlığa
katlanıyor mu? Bunu da öğrenmek istiyoruz. Yani, sırf işte
Amerikanın gözüne girmek için Suriye ile İsrail arasında böyle
bir anlaşma sağlanırsa, elbette ki, biz de isteriz ama, fakat
bunun Türkiyeye karşı bir bedeli var mı; bunu da bilmemiz
lazım değerli milletvekilleri. Buradan işte yurt
dışına gittiğimizde, bakıyorsunuz, el âlemin
parlamenterleri, kendi dış politikalarıyla ilgili çok yetkin
bilgiler içinde olmasına rağmen, ama bizde tabii Hükûmet parlamentoyu
hiç nazara almadığı için
Aşağı yukarı bir
sene oldu buradayız, bir güne bir gün bir Dışişleri
Bakanı çıkıp burada devletimizin dış
politikasıyla ilgili veyahut da çok önemli konularla ilgili burada bir
bilgi vermedi.
Sonra Kıbrıs, biliyorsunuz, çok önemli bir olay. Acaba
Kıbrısta neler oluyor? Yani, bugün, Kıbrıs
Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat işte oradaki Türk ordusunun
varlığından rahatsız. AKP İktidarının öteden
beri kendisiyle hemfikir olduğu konusunda böyle çok yaygın kanaatler
var. Kıbrısta neler oluyor; Meclisimizin bilmesi lazım.
Kıbrıs davası milletimizin millî bir davasıdır. Bu
millî davada Hükûmetin perde arkasında yaptıkları
konuşmalardan, pazarlıklardan burada bizim haberimizin olması
lazım. Nitekim Genelkurmay Başkanı gitti Kıbrısa dedi
ki, Hükûmetin ifade etmesi gereken şeydi: Kıbrıs meselesi
Kıbrıs Türkü için kesin olarak hâlledilmedikçe Türk ordusu buradan
çekilmez. Tabii bunun aslında Genelkurmay Başkanı
tarafından ifade edilmemesi lazım, bunun en azından Hükûmetin
yetkilileri tarafından hâlledilmesi lazım.
Şimdi Hükûmetinizin özellikle belli bakanları çok yurt
dışı seyahati yapıyor. İşte her gün Tayyip
Erdoğan bir tarafta, Abdullah Gül bir tarafta. Geçen gün gazete
yazdı, daha on ay olmamış Abdullah Gülün Çankayaya çıkması,
on dokuz tane dış seyahat yapmış! Şimdi, herhâlde o da
partisinin kapatılacağı konusunda
BAŞKAN Sayın Genç
KAMER GENÇ (Devamla) Ama bu da önemli Sayın Başkan
BAŞKAN Konunuza dönün lütfen.
KAMER GENÇ (Devamla) Hayır, bunlar önemli.
Yani, bu devlette bu kadar israf çok fazla. Yani her gün kendi
yandaşlarını, gazetecileri topla, o gazetecileri sırf
işte kendi lehine yazı yazması için getir, yedir, içir en lüks
yerlerde, hediyeler getir. Bunlar olmaz, yani devlet yönetiminde ciddiyetle bağdaşmayan
işler. Dolayısıyla bu devleti yönetirken hiç olmazsa
insanları
Yani, geçmişiniz belki değişik olabilir ama
belli bir makamda vereceğiniz tarafsız görüntüler en azından
geçmişinizi belki de bir nebze olsun unutturabilir. O bakımdan, yani
ben birilerine bir hatırlatma yapıyorum. Yani, devletin belli
yerlerine gelince
Devlette bu kadar işsizlik artmış -işte
gazetelerde yazıyor- 2,5 milyon işsiz var, yani hiç işi olmayan
insanlarımız var. Buna nasıl bir çare bulacağız?
Şimdi, getirdiğiniz kanunlar belli. Geçen hafta Tapu
Kanununu getirdiniz, son anda bir korsan önerge, kiminle, hangi holdinglerle,
hangi kurumlarla iş birliği yaptığı belli olmayan ve
askerî yasak bölgelerde dahi yabancıların toprak almasını
sağlayan bir önerge verdiniz, daha ona benzer birtakım şeyler.
Yani, burada, maalesef, İktidarınız zamanında halka
faydalı hiçbir kanun getirmiyorsunuz; daima, Türkiyeyi nasıl
yabancı güçlere, holdinglere, sermaye gruplarına sömürtürüz, o yönde
kanunlar getiriyorsunuz. İşte, vergi kanunlarını getirdiniz.
Örtülü kazanç dağıtımıyla ilgili son anda bir önerge
verdiniz, diyorsunuz ki: Bir kazancın örtülü kazanç sayılabilmesi
için devletin zararı olması lazım. Nasıl tespit
edeceksiniz? Onun için, yani, burada sizlere, özellikle grup başkan
vekillerinize verdirilen bu korsan önergeler Türkiyeyi çok zarara sokuyor.
Ayrıca da, üniversite kanunlarını
çıkardık. Tunceliye de üniversite kurulması konusunda kanun
geçti, ama Tuncelide üniversitenin yapılması için en ufak bir
altyapı çalışması yok, bir arazi satın alma yok,
kamulaştırma yok, hazine arazisinin tespiti yok, bir bina
yapımı yok, bir yurt yapımı yok.
Şimdi, değerli milletvekilleri, vatandaşın
gözünü boyamayalım. Ciddi bir iş yapabileceksek, vatandaşa
sağlıklı bir hizmet yapabileceksek böyle bir düzenleme
yapalım. Yoksa bir kanun çıkarıp da efendim, ben Türkiyenin
seksen bir ilinde üniversite yaptım
Bu kâğıt üzerinde
kalırsa itibar sarsar, bunun faydasından ziyade zararını
görürsünüz.
Ben özellikle Hükûmetten de rica ediyorum, Tunceli Üniversitesi
için gerekli olan ödeneği hemen çıkarsınlar, bir yer
belirlesinler ve orada bina da yapmaya başlasınlar, yoksa yani bunun,
böyle bir kanunun çıkması bir şey ifade etmiyor.
Ayrıca tabii ilimiz gerçekten hizmet bakımından çok
yoksun bir ilimiz, ben bunu defalarca dile getirdim.
Yollarımızın, köy yollarımızın, nahiye
yollarımızın aşağı yukarı hepsinin de -yani
çok nadiren, belki bir iki tane belli bir yerde olan bir kişinin özel bir
gayretiyle bir asfalt yapılmış
Öteki yollarımız,
nahiye yollarımız dâhil, stabilizesi dahi yok, çoğunun bir
kısmında yok. Rica ediyorum, biz burada
Soru diyorsunuz da,
işte eğer Hükûmete soru sormadan bu konuşmalarla bunların
üzerinde durulursa
Yani özellikle bu yollarımızın süratle
yapılması gerektiğine inanıyorum.
İlimizde çok büyük sorun, her yerde olduğu gibi
işsizlik sorunu var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum.
Lütfen tamamlayın.
KAMER GENÇ (Devamla) Bu işsizlik sorununun çözümü için
ilimizde hayvancılık yönünden, arıcılık yönünden bir
düzenleme yapılması lazım. Aslında Tunceli ilinin hakikaten
hayvancılık konusunda -özellikle koyun- yayla konusunda çok büyük bir
potansiyeli var. Buradan Hükûmet en ufak bir destek vermiyor buradaki hayvan
besleyicilerine, buradaki şeylere...
Ayrıca en yoğun terör bölgesi olmasına rağmen,
hâlâ o terörde zarar gören arkadaşlarımızın,
insanların paraları ödenmiyor. Yani arkadaşlar, bu kanun çoktan
çıktı. Şuraya özel bir ödenek aktaralım, geçen seneden beri
çok büyük sıkıntı var. Ayrıca da mesela bir
vatandaşın evi yanmış, tarlası yanmış,
malı mülkü hepsi elinden gitmiş. Getiriliyor, oradaki mülki idare
amirleri Sana 5 milyar verelim. diyorlar. Bu da haksızlıktır,
yani eğer adamın 100 milyarlık zararı varsa bunu zorla 5
milyara veya 3 milyara razı ettirmek o insana haksızlıktır.
Bu itibarla, AKPnin getirdiği öneri pek de faydalı bir
öneri değil.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Genç.
Önerinin lehinde ilk söz, Manisa Milletvekili Sayın
Şahin Mengüye aittir.
Buyurun Sayın Mengü. (CHP sıralarından
alkışlar)
ŞAHİN MENGÜ (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisinin toplumumuzda son yıllarda çok yoğun
olarak kişilerin dinlenmesi, izlenmesi ve raporlanması
hakkındaki Meclis araştırması için verdiği önergenin
lehinde söz almış bulunuyorum.
Değerli milletvekilleri, bilindiği üzere
Anayasamızın 20nci maddesinden başlayarak 22nci maddesine
kadar geldiğiniz zaman kişinin özel hayatının
gizliliği ve haberleşme özgürlüğünün hüküm altına
alındığını görürsünüz. Türkiye'nin yüce Meclisten
geçirerek taraf olduğu uluslar üstü anlaşmalarla da bu özgürlükler iç
hukukumuzun bir parçası hâline getirilmiş ve yine bizim ülkemizin
hukukunun ayrılmaz bir parçası hâline gelmiştir.
Son yıllarda çok yaygın bir surette, siyasetçiden
başlayarak hâkimin, askerin, her görev sürecindeki insanların
dinlendiği, izlendiği, haklarında raporlar tutulduğu çok
yaygın bir kanaat. O kadar yaygın bir kanaat ki son dönemlerde bir
mahkeme kararıyla -Sayın Adalet Bakanının bence
yaptığı en iyi işlerden biri, son günlerde bize intikal
eden- evvela emniyet teşkilatının kendisine
aldığı sınırsız, belirsiz dinleme
hakkının jandarma tarafından da istenmesi üzerine, bunun
bozulması için -Ankaradaki ağır ceza mahkemesinin bu konuda
karar vermesi üzerine- Sayın Adalet Bakanı yazılı emirle
bozma yoluna gitmiştir. Bu çok doğru bir olay.
İnsanlığın hayatını bu denli hiçbir sınır
tanımadan, hiçbir süreye bağlı olmadan... Hemen şöyle
söyleyelim: Süre, üçer aylık devrelerde yenileniyor ama ne olursa olsun
hayatın herhangi bir dönemini herhangi bir sınırlamaya almadan
dinleme yetkisinin alınmasının insan haklarıyla,
Anayasanın temel değerleriyle bağdaşması mümkün
değildir. Ancak, Sayın Bakandan, bu arada, emniyet ve MİT için
de alınmış olan bu yetki hakkında bir yazılı
emirle bozmaya gitmesini beklerdim bir hukukçu olarak.
Şimdi, emniyet teşkilatına verdiğiniz bir
yetkiyi jandarmaya vermiyorsunuz. Tabii, bu konuda bu kadar geniş bir
yetkiyi herhangi bir kuruluşa vermek hakikaten doğru değildir,
ama jandarmaya verilmesinde hangi sakınca varsa, emniyet
teşkilatına, MİTe de bu denli geniş bir yetkinin
verilmesinin aynı tehlikeleri, aynı sakıncaları
vardır.
Değerli milletvekilleri, özel hayatın gizliliği ve
korunması, Anayasanın -biraz evvel söyledim- 20nci ve devam eden
maddelerinde garanti altına alınmış, Haberleşme
hürriyeti başlıklı 22nci maddesinde Herkes, haberleşme
hürriyetine sahiptir. Haberleşmenin gizliliği esastır. hükmüne
yer verilmiş, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi kararlarıyla da istikrar
kazanmış ve evrensel olarak hüküm ve güvence altına
alınmıştır. Bizim Ceza Kanunumuzun 132nci maddesi ve
devam eden maddelerinde de telefon dinlemelerinin zapta alınması
hukukça suç olarak tespit edilmiştir.
Ancak, hiçbir şekilde art niyetli değil, fakat, Adalet
ve Kalkınma Partisi İktidarının iktidara geldiği
günden bugüne YÖK Başkanı, Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili,
aklınıza gelen herkesin bir şekilde dinlendiği ve
bunların dinleme tutanaklarının zaman zaman da mahkeme
safhalarında bile nasıl servis edildiği belli olmayan bir
şekilde belli basın organlarına servis edildiği de
hepimizin bildiği bir gerçektir. En son -şu anda da bir
araştırma komisyonu kuruldu- Cumhuriyet Halk Partisinin Sayın
Genel Sekreteriyle ilgili böyle bir şey var.
Şimdi, bir siyasinin, bir vatandaşın bu kadar korku
altında yaşamaya başlaması toplumu totaliter rejimlere
götürür. Eğer büyük birader dilediğini dilediği şekilde
izlemeye ve bunu dilediği şekilde basın kuruluşlarına,
kamuya servis yapmaya başlarsa yarın hepimiz evimizde otururken bir
huzursuzluk duyarız. Bugün iktidar sizsiniz, yarın iktidarlar
değişir, yarın aynı tehlikelerle sizler beraberce
yaşarsınız. Bu bakımdan, yasaları yaparken, bu
yetkileri verirken, yürütme bazı işlemlerini yerine getirirken,
yarını da düşünerek, bir gün sonranın da ne olacağını
düşünerek karar vermek durumundadır. Eğer biz her
kararımızda Devamlı iktidarda kalacağız, bize hiçbir
şey olmayacak. gibi düşünürsek bundan çok ciddi zararlar hep
beraber, Parlamento olarak da görürüz. Açın tarihimize bakın,
zamanında kendisini değişmeyecek iktidar zannedenlerin
çıkardığı yasaların o insanlara nasıl zarar
verdiğini görürsünüz.
Tarihimize yerleşmiş bir söz vardır: Müstebitin
getirdiği kurallarla mücadele edin. diye. Şimdi, bu kadar
sınırsız, bu kadar hiçbir denetlemesi olmadan 5 bin kişiye
dinleme yetkisi verirseniz, bunun altından hiçbirimiz kalkamayız.
İş korkunç bir boyuta gelmiştir. Eğer bir toplumda 5 bin
kişi dinleme yapıyorsa, dinleme işiyle görevliyse, bu hakikaten
vahimdir; vahim olmanın ötesinde, çok tehlikelidir. Herkesin bildiği
-artık basında herkes yazıyor, söylüyor- kimsenin de itiraz
etmediği, bir tarikat organizasyonunun bunu dinlediği söyleniyor. Bu
çok da açık görülüyor. Bazı insanlarla ilgili konuşmalar,
bazı insanlarla ilgili telefon dinlemeleri hep aynı basın yayın
kuruluşlarına servis yapılıyor.
Biz bu dönemleri iyi hatırlarız. Öyle bir basın
yayın kuruluşlarına servis yapılırdı ki, hemen
hemen her gün bir diğer televizyon kanalında bir başka
olayı izlerdik. Bugün iş biraz daha farklı hâle geldi, sadece
bir kesime servis yapılır hâle geldi. Bu, emniyet içindeki o tarikat
örgütlenmesinin yansımasıdır. Yani, herhangi bir şeyle
mücadele etmek için falan değildir, bu sadece birilerini karalamak
içindir. Eğer 5 bin tane insan toplumun tüm kesimlerini hiç
ayrımsız izleyebiliyor, raporlayabiliyor, takip edebiliyorsa
Şimdi, bakın, ne kadar vahim bir şey: Anayasa Mahkemesi
Başkan Vekili izlendiğini söylüyor. Doğrudur
yanlıştır, ama bu zehaba kapılmış olması
dahi, bir hukuk devletinde, bir demokraside kabul edilmesi mümkün olmayan bir
şeydir. Yani, yarın hepimiz sokağa
çıktığımız zaman Arkamızdan gelen var mı?
diye bakmak durumunda kalırız. İşte o şüpheyle
yaşamaya başladığınız zaman vatandaş
olmaktan nefret edecek hâle geliyorsunuz. Biz, 12 Eylülleri yaşayarak
geldik. Biz, peşimizde gezen sivil polisleri bilerek yaşadık.
Bunu yaşamayan genç arkadaşlarım, belki bunun farkında
değiller. Benim dokuz aylık hamile karımı o tarihte polis
takip ediyordu. Şimdi, bunu yaşayarak geldiğiniz zaman,
olayların ne kadar vahim olduğunu anlarsınız.
Şimdi, birçok genç arkadaşım, bakıyorum, beni
müstehzi dinliyorlar. Doğrudur, yaşanmadığı zaman
bilinmiyor. Yaşamak lazım bu olayları. Ama o gün tabii
Türkiyede hukuk rejimi çökmüştü. Ama bugün Türkiyede hukuk var, daha
doğrusu var olduğunu iddia ediyorsunuz. Var olduğunu iddia
ediyorsanız, işte o zaman bu dinlemenin ciddi
araştırmasını yapmak lazım. Hiçbir şeyi
araştırmadan, sonucuna varmadan, elde edilecek delillerin ve
Ciddi
bir araştırma yapılması gerekiyor. Getirilen önerge, çok
ciddi bir önerge. Hepimizin, hiçbir parti ayrımı gözetmeksiniz, bu
önergeye sahip çıkmamız lazım. Niye? Çünkü bu hepimizin
güvenliği. Biz şu anda parlamenteriz, belki bazı insanlara göre
-çok inanmıyorum ama- belki biraz daha koruma altındayız ama
yarın biz de sivil vatandaş hâline geleceğiz, biz de yarın
normal vatandaşlar gibi sokakta yürüyeceğiz. İşte o zaman
bugün bu yaptığımız çalışmanın neticesini
alacağız. Ama şu ana kadar benim edindiğim izlenim, hiç
böyle bir iyi niyet işareti görmüyorum. Yani bundan evvel önergeler
verildi, dinlenmedi. Muhalefetten gelen her önergeye menfi bakmak, bir siyasi
iktidar anlayışı hâline geldi.
Bakın, çıkarttığınız birçok yasa,
Anayasa Mahkemesinden gidip gidip geliyor. Bu niye oluyor biliyor musunuz? Biz,
komisyon çalışmalarında ciddi hukuki bir çalışma
yapmıyoruz. Orada yaptığımız çalışmalar
siyasi yani eğer bir öneri muhalefetten gelmişse prensip olarak
reddediyoruz. Böyle olmasaydı, en basit örnek olarak vermek istiyorum, bu
yurt dışındaki vatandaşların postayla oy kullanması.
Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir demokratik ülkesinde böyle bir şeyi
kimseye anlatamazsınız. Biz buna orada muhalefet olarak
yırtındık, bunun olmayacağını söyledik,
geçirdiniz, oy çokluğunuz vardı, buradan da geçti, Anayasa
Mahkemesinden döndü. Her yaptığımız işlem, her
yaptığımız yasama tasarrufu mahkemelerden döndüğü
zaman, işte bu kurumun, bu yüce kurulun toplum indindeki
saygınlığı sarsılmaya başlıyor. Bu nedenle,
Milliyetçi Hareket Partisinin verdiği araştırma önergesi toplumu
rahatlatmak açısından çok önemli, önemli olduğu kadar da
faydalı bir araştırmadır. Bu önergeyi -ben şahsım
adına lehte oy kullanacağım- bütün
arkadaşlarımın
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, lütfen
tamamlayın.
ŞAHİN MENGÜ (Devamla)
kendi emniyetleri, kendi
mutlulukları açısından desteklemelerini talep ediyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Mengü.
Önerinin aleyhinde ikinci söz Bartın Milletvekili Sayın
Yılmaz Tunça aittir.
Buyurun Sayın Tunç. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun önerisi aleyhine
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce
heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Yasa dışı dinleme hiç şüphesiz insanların
Anayasa ile güvence altına alınmış olan
haklarının ihlali olması nedeniyle kabul edilemez bir durumdur.
Yasa dışı dinleme hem Anayasa hem de insan hakları ihlali
olup demokratik bir hukuk devletinde toplumun demokrasiye olan güveninin
zedelenmesine yol açar. Ülkemizde geçmişte bu tür olayların
yaşanması demokrasiye olan güvenin zedelenmesine yol açmış,
yasa dışı dinlemeler sürekli ülke gündemini meşgul
edegelmiştir. Geçmişte bazı yüksek mahkemelerimiz bu
şekilde elde edilen bilgileri hukuka aykırı yoldan elde
edildiği için delil olarak kabul etmemiştir.
Değerli milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisi
kurulduğu günden bu yana hep demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü, insan
hak ve özgürlüklerini kendisine ilke edinmiştir. 2002 yılından
bu yana demokratikleşme alanında çok önemli adımlar
atılmış, ceza mevzuatımız hukuk devleti gereklerine ve
çağımız ceza hukuku ilkelerine uygun hâle getirilmiştir.
Türk Ceza Kanunu, Ceza Muhakemeleri Kanunu, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin
İnfazına Dair Kanun ve bu yasama döneminde Meclisimizden geçen
altı yüz elli maddelik, ceza kanunlarına uyum amacıyla
çeşitli kanunlarda değişiklikler
yapılmıştır. Tüm bu düzenlemelerde bireyin özgürlüğü
ve insan hakları göz önünde bulundurulmuş, hukukun üstünlüğü
ilkesi daha da güçlendirilmiştir.
Yasa dışı dinlemeler konusunda da önemli
çalışmalar yapılmış ve bu konuyla ilgili 5397
sayılı Yasa 3 Temmuz 2005 tarihinde Mecliste kabul edilmiş ve
yürürlüğe girmiştir. Yapılan bu düzenlemeyle keyfîliklerin
giderilmesi, yanlışlıkların önlenmesi amaçlanmış
ve dinlemenin bir merkezden yönetilmesi ve sadece yargı kararıyla
olabileceği düzenlenmiştir.
Son zamanlarda ülkemizde yaşanan ve basına yansıyan
CHP Genel Sekreterinin dinlenmesi iddialarıyla yasa dışı
dinleme tekrar gündemimize girmiştir ve bu konuda tartışmalar
yapılmaktadır. Bu konunun ayrıntılı bir şekilde
araştırılmasının ve sonucuna göre gereğinin
yapılmasının doğru olacağı kanaatiyle AK Parti
Grubu tarafından bir araştırma önergesi verilmiş ve
araştırma önergesi Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul
edilmiştir.
Meclisimiz bu konuyu araştırırken, toplumda
endişe duyulan yasa dışı dinlemeyi araştıracak ve
rapor oluşturacaktır. Araştırma komisyonunun elde
edeceği bilgiler ve varacağı sonuca göre Türkiye Büyük Millet
Meclisi gereğini yapacak ve bu konudaki endişeler giderilecektir.
AK Parti Grubu tarafından verilen, yasa dışı
dinlemelerle ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisinin 3 Haziran tarihli
birleşiminde kabul edilmiş bulunan araştırma önergesi
gereğince araştırma komisyonu kurulması
çalışmaları başlamıştır. Bu durumda, benzer
ve aynı konuda Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir araştırma komisyonunun
kurulmuş bulunması nedeniyle, Milliyetçi Hareket Partisinin
vermiş olduğu araştırma önergesinin görüşülmesi
Türkiye Büyük Millet Meclisinin yoğun gündemini aynı konuda gereksiz
yere meşgul edecektir. Bu nedenle Milliyetçi Hareket Partisi grup
önerisinin aleyhinde oy kullanacağımı bildiriyor, yüce
heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Tunç.
Önerinin lehinde son söz Mersin Milletvekili Sayın Mehmet
Şandırın.
Buyurun Sayın Şandır. (MHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin gündemle ilgili önerisi üzerinde
lehte söz almış bulunmaktayım, öncelikle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ülkemizin,
insanımızın çok sorunu olabilir, çok problemlerimiz olabilir,
bunları aşabilmek için yoğun bir gayretin içerisinde hatta aczin
içerisinde de olabiliriz ama çözülebileceği yönündeki umudumuzu birlikte
olmak kaydıyla, beraber olmak kaydıyla koruyabiliriz.
Şimdi, gündeme alınmasını istediğimiz,
araştırma komisyonu kurulmasını talep ettiğimiz
önergemizin, toplumda çok yaygın olarak her gün gündemi meşgul eden,
hukuk dışı, kanun dışı veya kanuni izlenme, takip
edilme ve dinlenme olaylarının toplumda oluşturduğu
korkunun ve güvensizliğin açacağı tahribata bir tedbir olsun
diye gündeme alınmasını istiyoruz.
Değerli milletvekilleri, tabii ki ülkemizin çok acil gündem
maddeleri var. Halkımızın gündemi bu değil, kabul ediyorum,
meşgul etmemek lazım. Hükûmetin gündemi bu değil, kabul
edilebilir ama bir sonuç var: Her gün gazetelerde, Anayasamızla,
kanunlarımızla teminat altına alınan temel hak ve
özgürlüklerin başında yer alan haberleşme özgürlüğünün,
özel yaşamın gizliliğinin ihlal edildiğine dair haberler
toplumda bireysel anlamda, kitlesel anlamda bir kuşkuyu artık
değişmez hükmüne ulaştırıyor.
İnanınız ki, sözün başında da
söylediğim gibi, birçok sorundan çok daha önemli. Eğer, her birimiz,
her kurumumuz kanun dışı veya kanunların müsaadesiyle
izlendiğini, dinlendiğini, takip edildiğini, hakkında dosya
tutulduğunu, günün birinde bu dosyaların önüne geleceği ve
kendisine şantaj yapılacağı gibi bir korkunun içine
düşerse, bence hiç de akıllıca, doğruca da bir iş
yapmış olmayız. Bu toplumun insanlarını birbirinden
şüphe eder, endişe duyar noktaya getirmek hiç de doğru bir hadise
değil. Yaşanan hadiseler, yaşanan olaylar maalesef toplumu ve
kurumlarımızı bu noktaya getirdi.
Kim kimi dinliyor? Hangi dinleme hukuki? Hangi dinleme ne için
yapılıyor? Nerelerde dosyalar tutuluyor? Neden izleniyor? Bu
soruların cevabını vermemiz gerekiyor. Vermediğimiz
takdirde güvensizliğin ve korkuların kuşatmasında bir
toplum olarak sağduyulu düşünmemiz, sorunların çözümü için ortak
aklı üretmemiz mümkün değil.
Olayları şahıslara indirerek örneklemek
istemiyorum. Ama her birimizin, herkesin kabul edeceği bir sonuç var ki
bugün ülke gündeminde, gazetelerimizde, televizyonlarımızda her gün,
işte, bir yemek toplantısının haberi, bir görüşmenin
haberi, bir özel toplantının haberiyle bu kuşku ve korku sürekli
toplumun üzerinde tutuluyor. Bunu bitirmemiz lazım.
Bu konuda Adalet ve Kalkınma Partisinin verdiği önerge
ile kurulması kararlaştırılan komisyon, kapsamı
itibarıyla bu problemi çözücü nitelikte değildi. Çünkü Cumhuriyet
Halk Partisi Genel Sekreteri Sayın Önder Savın telefonunun bir
şekilde dinlendiği ve basına servis
yapıldığı veya basın tarafından dinlenildiği
olay üzerine Sayın Hükûmetin duyarlılık göstererek, grubuna,
verdiği önergeyle kurulan komisyon, bu meselenin gerçeğini, bu
meselenin bütününü, tümünü araştırmaya ve tedbir geliştirmeye
yeterli bir önerge değildi. Bu, bakınız -bugün siz de
söylüyorsunuz- birkaç yıl sonra, Önder Sav komisyonu diye hemen
damgalanarak beklenilen maksadı hasıl etmekten çok uzak bir
işleyişe, âdeta AKP ile CHPnin kavgasına dönüşecektir.
Bundan bir fayda olmaz. Biz, toplumun ve ülkenin üzerine çöken bu dinlenme,
izlenme, dosya tutulma, takip edilme
Bize göre bu yüz kızartıcı
bir hâldir, Türkiyeye yakışmaz, Türk milletine yakışmaz.
Değerli milletvekilleri -özellikle iktidar partisi grubuna
söylüyorum- bizim verdiğimiz önerge Bu olayın hem hukuki yönünü hem
sosyal yönünü araştıralım, inceleyelim, derinlemesine bir
inceleme yapalım, tespitleri yapalım, tedbirleri birlikte
alalım. önerisidir. Arzu ediyoruz ki -teklifimiz çok farklı- bu konu
yalnız Hükûmetin üzerinde kalmasın, bu mesele yalnız
Hükûmetin
sorumluluğu yoktur. demiyorum. Türkiyeyi Türk milleti adına yöneten
AKP İktidarı Türkiyede yaşanan tüm olumsuzlukların en
azından siyasi sorumlusudur. Bu sorumluluktan
kaçmadıklarını da bu kürsüden her defasında Sayın
İçişleri Bakanının Hodri meydan! diyerek ifade
ettiğini hepimiz biliyoruz. Ama bu olayı bir siyasi çekişmenin
konusu yapmaktan hızla çıkarıp Meclisin konusu, ülkenin konusu
hâline getirmemiz lazım. Bunun için Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz
diyoruz ki: Geliniz, her partiden eşit sayıda milletvekilinin
katılımıyla -farklı bir şey söylüyoruz- bu
Anayasanın 20nci ve 22nci maddesinde tanımlanan temel hak ve
özgürlüklerin bu yaygın düzeyde ihlal edilmesinin, toplum üzerinde bu
korku ve kuşku psikolojisinin yerleştirilmesinin önünü kesebilmek,
buna tedbir geliştirebilmek için meseleyi Meclisin sorumluluğuna
taşıyalım, Meclis komisyonu kuralım, özel bir komisyon
kuralım, bu konudaki hukuki boşlukları belirleyelim, bu konunun
kaynaklandığı psikolojik ortamı tahlil edelim, ilim
adamlarıyla birlikte çalışalım ve sonuç itibarıyla
ülkemize yakışmayan, çağımıza yakışmayan,
milletimize yakışmayan bu izlenme, dinlenme, takip edilme, dosya
tutulma ayıbından ülkemizi kurtaralım. Teklif ettiğimiz
husus bu.
Bu konu bana göre, Milliyetçi Hareket Partisine göre Türkiye'nin,
Türk milletinin, Türkiye Cumhuriyeti devletinin, Hükûmetinin, Parlamentonun en
önemli gündem maddesidir, olması gerekir. Bu sebeple biz bunun gündeme
alınmasını ısrarla iktidar partisinden istedik. Gündem
değişti, şimdi bununla meşgul etmeyelim. Zamanı
gelince görüşürüz. diye bugünlere ertelendi. Ama bugün Danışma
Kurulu toplantısında Sayın Grup Sözcüsü Grup Başkan
Vekilinin ifadesiyle anladık ki, AKP Grubu böyle bir komisyonun
kurulmasını ve bu konunun bu çapta
araştırılmasını çok doğru bulmuyorlar. Bize göre
yanlış yapıyorlar.
Tekrar ediyorum: Bu konu Türkiye'nin sorunudur, bu sorunun
çözümünü bu Meclis bulmalıdır. Biz bu önergeyle bu sorunu Hükûmetin
de üzerinden alarak, Hükûmetin de bütünüyle sorumluluğundan veya partiler
arası çekişme konusu yapılmasından kurtararak gerçekten
kalıcı bir hukuk oluşturmak, doğru bir araştırma
yaparak, sebepleri doğru tespit ederek kalıcı tedbirler
almayı amaçlayan bir önerge getirdik ve şu bir yıl süren 23üncü
Dönemin bana göre en hayırlı çalışmasını da
yapacaktık ama ne hikmetse AKP Grubu veya kurumları, kurulları
bu konuya sıcak bakmamışlar. Kendi hesaplarına
yanlış yaptılar çünkü dediğim gibi, bu mesele yalnız
Hükûmetin meselesi değil, yalnız AKPnin meselesi değil.
Şimdi, buradan hep bir soru soruluyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, lütfen
tamamlayın.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Hükûmete rağmen, hukuka rağmen,
kararlara, kurumlara rağmen, birtakım çevrelerin, merkezlerin,
kişilerin birilerini izlediği izlenimi, iddiası, bu
dedikoduları, bence Hükûmet açısından da çok önemli bir sorun
olarak ele alınmalı. Eğer bu ülkede, bu millet adına
Hükûmet, AKP İktidarı var olduğunu iddia ediyorsa, bu sorunun
cevabının da verilmesi gerekir. Türkiye'de bu izleme, bu yaygın
izleme eğer Hükûmete rağmen yapılıyorsa, bunun tedbirlerini
almak Hükûmetin görevi.
Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak diyoruz ki, gelin Türkiye'ye
yakışmaz bu durumu çözebilmek için Meclis olarak bir komisyon
kuralım, meseleye sahip çıkalım diyoruz.
Ümit ederim ki önergemize olumlu oy verirsiniz. Sizlerin
arasından seçilecek milletvekilleriyle kuracağımız komisyon
bu meselenin çözümüne katkı verir umuduyla hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Şandır.
III.- Y O K L A M A
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Oylamadan önce yoklama istiyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Tamam.
Yoklama talebinde bulunan arkadaşlarımızın
isimlerini tespit edeceğim: Sayın Anadol, Sayın Mengü,
Sayın Küçük, Sayın Güner, Sayın Ünsal, Sayın Köse,
Sayın Keleş, Sayın Paçarız, Sayın Hacaloğlu,
Sayın Ekici, Sayın Çöllü, Sayın Köktürk, Sayın Erbatur,
Sayın Ateş, Sayın Arat, Sayın Okay, Sayın Ağyüz,
Sayın Öztürk, Sayın Akıncı, Sayın Çerçioğlu.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı vardır.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- Genel Kurulun 17/6/2008
Salı günkü birleşiminde (10/204) esas numaralı Meclis
araştırması önergesinin görüşülmesine; görüşmelerin
tamamlanmasına kadar çalışma süresinin uzatılmasına
ilişkin MHP Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu
maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır; okutup
oylarınıza sunacağım.
2.- Genel Kurulun 17/6/2008
Salı günkü birleşiminde 1 saat sözlü sorulardan sonra diğer
denetim konularının görüşülmeyerek kanun tasarı ve
tekliflerinin görüşülmesine; 18 Haziran 2008 Çarşamba günkü birleşiminde
ise sözlü soruların görüşülmemesine; gündemdeki sıralama ile
çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ve 249 sıra
sayılı Kanun Tasarısının, İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesine ilişkin AK Parti
Grubu önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu, 17.06.2008 Salı günü (Bugün)
yaptığı toplantıda siyasi parti grupları arasında
oybirliği sağlanamadığından, TBMM
İçtüzüğünün 19 uncu maddesi gereğince, Grubumuzun
aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına
sunulmasını arz ederim.
Nurettin
Canikli
Giresun
AK
Parti Grup Başkan Vekili
Öneri:
Genel Kurulun 17.6.2008 Salı günkü birleşiminde 1 saat
sözlü sorulardan sonra diğer denetim konularının
görüşülmeyerek Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmında yer alan
işlerin görüşülmesi, 18 Haziran 2008 Çarşamba günkü
birleşimde ise sözlü soruların görüşülmemesi,
Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmında yer alan 248, 247, 241, 249, 231
ve 27 sıra sayılı kanun tasarı, teklif ve geri gönderme
tezkeresinin bu kısmın 4, 5, 6, 7, 8 ve 9 uncu sıralarına
alınması ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesi;
Çalışma saatlerinin,
17.6.2008 Salı günü (bugün) 15:00
21:00
18.6.2008 Çarşamba günü 13:00
20:00
19.6.2008 Perşembe günü 13:00
20:00
saatleri arasında çalışmalarını
sürdürmesi,
249 Sıra Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının, İçtüzüğün 91. Maddesine göre Temel Kanun
olarak görüşülmesi ve bölümlerinin ekte yer alan cetveldeki şekliyle
olması,
Önerilmiştir.
249 Sıra Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı (1/554)
BÖLÜMLER BÖLÜM
MADDELERİ BÖLÜMDEKİ
MADDE SAYISI
1. BÖLÜM 1
ila 14 üncü Maddeler 17
(Geçici
13-14-15-16 dahil)
2. BÖLÜM 15
ila 30 uncu Maddeler 17
Toplam
Madde Sayısı 34
BAŞKAN Öneri üzerinde aynı anda gelen söz talepleri
vardır.
Şimdi lehte söz isteyenlerin arasından kura
çekeceğim: Sayın Mücahit Pehlivan, Sayın Azize Sibel Gönül.
Sayın Pehlivan, buyurun.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Aleyhte söz isteyenler
için de kura çekmeyecek misiniz?
BAŞKAN Aleyhte daha çekmedim, şimdi çekeceğim.
Sayın Pehlivan, buyurun.
MÜCAHİT PEHLİVAN (Ankara) Sayın Başkan, söz
hakkımı Sayın İçliye devrediyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın İçli.
Sayın İçli, bir saniye
Aleyhte söz talebiniz var.
Şu anda onun kurasını çekeceğim. Orada isminiz çıkarsa
ne olacak?
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Demin onu söyledim;
çekin, ondan sonra
BAŞKAN Şu anda çekeceğim.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Buyurun, çekin.
BAŞKAN Böyle şey olmaz ama.
Ben aleyhtekini çekeyim.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkan, ama hiç bugüne kadar böyle bir uygulama olmadı. Sayın
Başkan, lütfen
Yani, bir kişinin konuşmasını
sağlamak için bu şekilde bir uygulama yapamayız.
HASAN ÇALIŞ (Karaman) Yaparız, yaparız, bir
şey olmaz!
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Sayın
Başkan
BAŞKAN Hayır, o öyle olmaz. Sizin aleyhte söz
talebiniz var.
Kamil Erdal Sipahi aleyhte, İzmir Milletvekili; iki,
Ertuğrul Kumcuoğlu, Aydın Milletvekili.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Sayın
Başkan
BAŞKAN Hayır, olmaz Sayın İçli. Siz aleyhte
söz istediniz
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Sayın
Başkanım, arkadaşım
BAŞKAN Aleyhte talebiniz var. Sayın İçli,
bakın, bu konuları çok iyi biliyorsunuz. Aleyhte olan
arkadaşlardan birinden alırsanız olur.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Sayın
Başkanım, o benim talebim. Sayın Pehlivanın -kurada
çıktı- İç Tüzüke göre devir hakkı var.
BAŞKAN Şimdi, Sayın Pehlivanın talebine
çıktı
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Tamam, kurada
çıktı, bana devretti.
BAŞKAN O, lehte konuşacak.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Efendim, ben de lehte
konuşacağım.
AHMET ÖKSÜZKAYA (Kayseri) Hem lehte hem aleyhte olur mu?
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Efendim, kurada kimin
çıktığı önemli değil mi İç Tüzüke göre?
BAŞKAN Şimdi, Sayın İçli
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) İç Tüzük
BAŞKAN Sayın İçli, aynı anda, aleyhte, sizin
imzanızla söz talebiniz var.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Benim lehte söz
talebim var mı önünüzde? Ben kendim başvurmamışım ki
Sayın Pehlivanı çekmişsiniz, o da söz hakkını bana
veriyor, ben de Genel Kurulu meşgul etmemek için Aleyhte kurayı
çekin, ona göre tavrımı belli edeyim. dedim Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Bakın
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Bakın, benim söz
talebim yok.
BAŞKAN Aleyhte söz talebiniz var.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Söz talebini çektim
efendim, bana çıkmadı ki, çektim.
BAŞKAN Ama, kuraya koyduk, işleme girdi.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Sayın
Başkanım, biraz evvel
BAŞKAN Sayın İçli, bakın, yani siz bu
işleri gayet iyi bilen bir insansınız, beni zorda
bırakmayın lütfen.
H. TAYFUN İÇLİ (Eskişehir) Efendim, çok iyi
biliyorum. Sayın Başkanım, sizi
BAŞKAN Sayın Pehlivan, konuşacak
mısınız?
MÜCAHİT PEHLİVAN (Ankara) Hayır efendim.
BAŞKAN Peki.
Sayın Azize Sibel Gönül, Kocaeli Milletvekili, buyurun.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkan, Sayın Gönül bana devrediyor eğer mümkünse, lehte
BAŞKAN Buyurun Sayın Canikli. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; AK Parti
grup önerisinin lehinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, biraz önce de ifade edildiği
gibi, yapılan Danışma Kurulu toplantısında, bu hafta
Meclis gündeminin içeriği ve çalışma saatleriyle ilgili
yaptığımız toplantıda oy birliği
oluşmadı. Bu itibarla AK Parti olarak biz de grup önerimizi getirerek
Meclisin çalışma saatleri ve içeriğini, gündemini belirlemek
üzere karşınızdayız.
Değerli arkadaşlar, şu anda, kanun teklif ve
tasarıları itibarıyla bakıldığında 1inci
sırada Tapu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı var. Biliyorsunuz geçen hafta bu
görüşülmüştü, ancak bir önerge nedeniyle son oylaması
yapılmadı ve bu önerge komisyona gönderildi. O komisyondaki
tartışmalardan sonra tekrar buna devam edeceğiz;
düşüncemiz, önerimiz bu. Dolayısıyla bugün 1inci sıradaki tapu
kanununu değil de, 2nci sıradaki Yükseköğretim Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının görüşülmesinden başlamasını
planlıyoruz, öneriyoruz yüce Meclise. Yine, bunun da geçen hafta tümü
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştı, 1inci maddesinden
devam edeceğiz.
Daha sonra, yani bu haftanın içeriğiyle ilgili olarak,
Ağrı Dağı Üniversitesinin isminin
değiştirilmesine ilişkin bir tasarı var. Eğer grup
önerimiz Meclisimiz tarafından kabul edilirse onun görüşmelerini
gerçekleştireceğiz.
Yine, daha sonra Kocaeli Milletvekili Sayın Nihat Ergün ve 16
Milletvekilinin İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi
Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi var. Onun 85inci
sıradan 4üncü sıraya alınmasını öneriyoruz.
84üncü sırada bulunan Avrupa Yatırım
Bankasının Türkiyede temsilcilikler açmasına ilişkin bir
uluslararası anlaşma var, onun 5inci sıra olarak
görüşülmesini öneriyoruz.
6ncı sırada da, yine Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Çin Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hayvan Sağlığı
ve Karantina Konusunda İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
var. Onun da 78inci sıradan 6ncı sıraya
alınmasını öneriyoruz.
Daha sonra, 7nci sırada, Elektrik Piyasası Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının görüşülmesini öneriyoruz. Ki, bunun aynı
zamanda temel yasa olarak iki bölüm hâlinde görüşülmesinin uygun
olacağını düşünüyoruz. Birinci bölümü 1 ila 14üncü
maddeler, geçici maddelerle birlikte toplam on yedi madde olarak
karşımızda duruyor. İkinci bölümün ise, yine on yedi madde,
15 ila 30uncu maddeler arasında görüşülmesini öneriyoruz.
8inci sırada da yine 70inci sırada olan, daha önce
Meclisimizin görüşüp kabul ettiği ve Sayın
Cumhurbaşkanımız tarafından bir maddesi yeniden
görüşülmek üzere geri gönderilen 5760 sayılı Kanunun
görüşülmesini öneriyoruz.
9uncu sırada da, 15inci sırada olan Türkiye
Cumhuriyeti Hükûmeti ile Ukrayna Bakanlar Kurulu Arasında Demiryolu
Taşımacılığı Alanında
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna İlişkin Kanun Tasarısının
görüşülmesini öneriyoruz.
Bu grup önerimiz bunları içeriyor.
Çalışma saatleri konusunda ise
Aslında,
çalışma saatleri konusunda diğer gruplarla bir mutabakat
sağlandığını söyleyebiliriz. İçerik konusunda oy
birliği sağlanmadığı için doğal olarak bu konu da
bu şekilde gündeme geldi. Bugün 15.00 ve 21.00 saatleri arasında
Meclisimizin çalışmasının uygun olacağını
düşünüyoruz. Çarşamba ve perşembe günleri ise 13.00-20.00
saatleri arasında Meclis çalışmalarının, Genel Kurul
çalışmalarının devam etmesinin uygun
olacağını düşünüyoruz.
Değerli arkadaşlar, biraz önce Sayın
Şandırın, Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun verdiği
önergeyle ilgili, içerik olarak bir önerisi vardı. O da şuydu: Bu
önerdikleri, komisyonun -öyle anladım ben, eğer yanlış
anlamadıysam- grubu bulunan partilerin birer temsilcisinin
katılımıyla oluşmasına ilişkin, bir özel komisyon
olarak
Eğer yanlış anlamadıysam öyle bir önerisi
vardı.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Evet, birer ya da ikişer üye.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Bunun bir hukuki sorun
çıkarabileceğini düşünüyorum ben. Yani şöyle: İç
Tüzükümüzde hangi komisyonların kurulabileceği, nasıl
çalışacağı, yetkilerinin ne olduğu, nereye kadar bilgi
isteyebilecekleri belirtilmiş. Dolayısıyla, tabii, önce böyle
bir komisyon kurup kuramayacağımız konusu
tartışılabilir.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Geçmişte örneği var.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Böyle bir komisyon
kurulmuş olsa bile kurulabilme imkânı olsa bile özellikle
önerdiğiniz ya da tartışılan konu hakkında
ayrıntılı bilgi alabilmesi noktasında
sıkıntı yaşayabileceğini düşünüyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Vermezler mi?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Hayır, bakın
neden? Nedeni şu Oktay Bey; nedeni, vermemek meselesi değil de
nedeni, böyle bir komisyon mevzuatımızda yani Anayasamızda,
İç Tüzükümüzde öngörülmediği için, yani oradan kaynaklanıyor.
OKTAY VURAL (İzmir) O zaman sizin istediğinizi
yapalım.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Sadece aklıma
geldi. Yani, böyle bir komisyon kurulsa bile düşündüğünüz anlamda
etkili, verimli bir çalışma yapamayabileceğini ben -böyle bir
şey olabilir- düşünce olarak söylüyorum.
Arkadaşlarımız da aslında ifade ettiler;
içerik olarak belki farklı, Sayın Savın dinlendiği
iddialarına ilişkin olarak kurulan komisyonla içerik belki tam
örtüşmüyor ama aşağı yukarı konu aynı.
Dolayısıyla, aynı konuda ya da benzer konuda aynı anda iki
Meclis araştırması komisyonun kurulması Meclis
çalışmalarının etkinliği açısından bence
önerilmeyebilir. Yani, o komisyon çalışmalarını
tamamladıktan sonra
Elbette, bu konularda, mutlaka öneriler
olacaktır genel anlamda. Yani, elbette bu çalışmaları
yaparken birtakım bulgular tespit eder ve ciddi anlamda bu konuda
sıkıntıların olduğu ve bu konuda Meclisin üzerine
gitmesi gerektiği konusunda bir önerisi ve kanaati hasıl olursa ve
raporuna yansıtırsa elbette Meclisimiz bu konuyu
değerlendirecek, gruplarımız değerlendirecek ve muhtemelen
de düşündüğünüz anlamda, belki daha da kapsamlı, bütün
gruplarımızın da katılımıyla böyle bir komisyon
kurulabilecek. Ama şu an itibarıyla karşı
çıktığımızdan değil ya da bu konuların
araştırılması ve anayasal ve yasal sınırlara
eğer varsa aykırılıkların çekilmesi noktasında
bir itirazımızdan elbette kaynaklanmıyor. Sadece, şu anda
bunu reddetmemizin nedeni budur ya da olumlu oy vermememizin AK Parti Grubu
olarak nedeni budur. Aynı anda iki komisyon bize çok verimli, çok
mantıklı gelmedi açıkçası. Yoksa, içerik olarak
onların elbette araştırılması gerekebilir. Biz buna
saygı duyuyoruz, katılıyoruz da. İnşallah, bu kurulan
araştırma komisyonu çalışmalarından sonra muhtemelen
bu konu yine gündeme gelecektir ve o zaman değerlendirmelerimizi
yapacağız. Komisyon da böyle bir öneride bulunursa, biz de elbette,
AK Parti olarak böyle bir komisyonun kurulmasına destek vereceğiz.
Ben, yüce Meclisten, AK Parti Grubunun bu önerisine destek
olunacağını bekliyor, ümit ediyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Canikli.
Öneri aleyhinde ilk söz, İzmir Milletvekili Sayın Oktay
Vurala aittir.
Buyurun Sayın Vural. (MHP sıralarından
alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Çok değerli milletvekili arkadaşlarım, Milliyetçi
Hareket Partisinin, bugün, aslında, daha önce gündeminize gelip, bu
kürsüden, ondan sonraki hafta beraber görüşürüz ve karar veririz
dediğimiz araştırma önergemizi, verdiğimiz sözün üzerine
Türkiye Büyük Millet Meclisinin huzuruna getirmiştik. Biraz önce maalesef,
Sayın Grup Başkanvekilimizin ifade etmesine rağmen, bu önerge
reddedildi.
Böyle bir önergeyi aslında hazırlarken, gerçekten, o
zaman görüşmeleri yapan Sayın Beşir Atalay Bu uygulamanın
gözden geçirilmesi
, Daha geniş düşünelim., Hodri meydan.,
İyi bir komisyon kuralım., Bütün boyutlarıyla
değerlendirelim., Sadece bu olayla sınırlı kalmasın,
her boyutuyla değerlendirelim. diye bu kürsüden söylemişti ve Hodri
meydan. demişti Bununla kalmayalım. demişti. O zaman,
hatırlarsanız, yine tartışmalar
çıkmıştı. Birleştirelim demiştik, birleştirilmedi,
Gelecek hafta görüşelim denmişti. Biz, gündem yoğun diye
gündeme getirmedik. İktidar partisinin bu konuda bir değerlendirmesi
umuduyla bekledik ama hodri meydanlar havada kaldı!
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, bu konunun üzerine gidilmesi
konusunu getireceğiz, Danışma Kurulu kararıyla da
getireceğiz dedik ama Sayın Grup Başkanvekilimizin orada gündeme
getirmesine rağmen, her nedense, burada söylenen sözler havada
kalıyor. Bundan üzüntülü olduğumuzu ifade etmek isterim.
Gerçekten, burada, eğer Bir komisyon kuralım, daha
geniş bir şekilde araştıralım diye söyleniyorsa,
yapılacak işler vardır.
İki komisyon kurmaya da gerek yoktur. Bugün bir
araştırma açılması ve bunun da, Meclisin kabul ettiği
bu araştırma komisyonunun da diğer komisyonla birlikte
çalışmasının kararını alabiliriz. Eğer
istiyorsak, çözüm yolu vardır. Bu irade bu çözüm yolunu da temin edebilir,
ama anlaşılıyor ki bu mesele iki parti arasındaki
tahterevalli siyasetinin eksenindeki gerilimin bir parçası olarak
kullanılıyor. Bu oyun doğru bir oyun değil. O bakımdan
gündeme getirdik, reddedildi, doğrusu üzüntülüyüz. Çünkü bunun sözleri
verildi burada, meydan okumalar yapıldı. Meydan okumalar
yapılmasına rağmen, Hükûmetimizin bu konuda bir
araştırma ihtiyacı olmasına rağmen Türkiye Büyük
Millet Meclisinde bu kapsamda bir araştırmanın
yapılması yolundaki bir önerimizin maalesef reddedilmiş
olmasını bundan sonraki çalışmalarımız
açısından gerçekten üzüntü verici buluyorum.
Çok değerli milletvekili arkadaşlarım, bugün
huzurlarınıza, tabii, AKPnin getirdiği öneri... Bu öneriyle her
şeyden önce, Elektrik Piyasası Kanunu bir temel kanun hâline
getiriliyor.
Değerli arkadaşlarım, Elektrik Piyasası
Kanunu değil, bu Elektrik Piyasası Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı. Niye
temel kanun? Çok madde var.
Değerli arkadaşlarım, eğer çok madde var diye
İç Tüzükün 91inci maddesinde yer almış, temel kanun
özelliğini ihtiva etmeyen ve bu yönüyle toplum hayatını
kapsamlı bir değişikliğe uğratmayan bu hususlarla
ilgili çabuk görüşülsün diye bir kanunu temel kanun kabul etmek gerçekten
doğru değil. Bu konuda uzlaşabiliriz. Çoğunluk iradesiyle
bu kanunu temel kanun kabul ettik mi iki madde hâlinde görüşeceğiz
değerli arkadaşlarım, otuz maddeyi iki madde hâlinde
görüşeceğiz. Onun yerine, parti grupları arasında
anlaşma yapılır, Evet, böyle. Bizim talebimiz budur. Onun
yerine daha uygun bir görüşme metodunu belirleyelim hep birlikte. denir,
biz de buna katkı sağlardık. Ama çoğunluk iradesini İç
Tüzükün maddelerini ihlal edercesine, yok sayarcasına, muhalefetin sözünü
kısarcasına kullanmak ne derece demokratiktir? Yani bu Mecliste
muhalefetin sesini kesmenin, kısmanın demokrasiyle ne alakası
var, milletle ne alakası var, millî iradeyle ne alakası var bunun?
Nerede? Milletin bu kadar oy verdiği kesimin sözünü kısmak için
bunları kullanmak
Bunlar doğru yöntemler değil.
Bakın, Meclis çalışmalarıyla ilgili Türkiye
Büyük Millet Meclisi Sayın Başkanı bizi çağırdı,
Meclis çalışmalarının normalleştirilmesi
gerektiğini söyledik. Bu gerilim çıkmasın
Bunun yolu nedir?
İç Tüzüke uygun bir yönetimdir değerli arkadaşlarım. Ama,
İç Tüzüke uygun bir yönetim gerçekleştirmeyip, burada grup önerisini
getir, bu temel kanundur de, yap!
Değerli arkadaşlarım, bu, normalleşme
değil. Bu, gerçekten demokrasinin yerleşmesi ve özellikle muhalefetin
düşünce ve ifade hürriyetini burada kullanabilmesini engellemek
çabasıdır. İşte o engelleme çabalarından biri de
değerli arkadaşlarım denetim konularıdır. Bakın,
bugün 118 birleşim yapıyoruz 23üncü Dönemde. 116 birleşimde,
değerli arkadaşlarım yaklaşık altıyüz seksen
beş saat yirmi iki dakika çalışmışız. 685 saat 22
dakika! Geçen birleşimi de koyarsak, yaklaşık 700 saat. 700 saat
içerisinde sözlü sorular ne kadar biliyor musunuz; 16 saat! 16 saat!
Değerli arkadaşlarım, Anayasamız denetim
konularıyla ilgili, Türkiye Büyük Millet Meclisinin denetim
yollarıyla ilgili, belirlemiş. Anayasada muhalefete verilen denetimi
kullanma hakkını, Meclis araştırması önergelerinin
konuşulmasını temin edecek salı günlerini yok saymak,
doğrudan doğruya millî iradeye ve bu millî iradeyi temsil eden
milletvekillerinin haklarına tecavüzdür. Sürekli olarak
Değerli arkadaşlarım, Anayasada yazıyor; bu
denetim hakkını kullanamazsak biz, bize oy veren seçmenlerin, tüm
toplumun sorunları konusunda Meclis araştırması
önergelerini konuşamazsak, sözlü soruları konuşamazsak,
Anayasamıza göre bu denetim yolunu kullanmayan Meclisin ne derecede
demokratik olduğu tartışılır. Onun için bunları
kısmak doğru değildir. Denetim mekanizması kullanılmalıdır.
Bu kullanmayı engellemek, doğrudan doğruya Anayasa ihlalidir.
İç Tüzükümüze göre
Bakın size dağıtılan
gündemin ilk sayfasında Danışma Kurulu Önerisi diyor.
Danışma Kurulu önerisi diyor ki: Salı günlerinin denetim
konularına ayrılması. diyor. Ama her hafta
-karşınıza salı günleri denetim görüşülmeyip- ya sözlü
sorular yok ya da tümüyle kanun tasarı ve tekliflerine
ayırıyoruz. Böyle bir Meclis yönetimi nasıl normal olabilir?
Elinizi vicdanınıza koyun!
Yani Parlamento demek, Meclis demek, çoğunluk iradesiyle
muhalefeti yok etme, sözünü kesme iradesi değildir değerli
arkadaşlar. Bununla ilgili, böyle bir normalleşmeyi
sağlamanın gerekli olduğunu biz şahsen düşünüyoruz.
Onun için burada araştırma komisyonu kuruyoruz.
Değerli arkadaşlarım, Türkiyede işsizlik
arttı, istihdam oranı düştü, iş gücüne katılım
oranı azaldı ve gündemin ilk kısımlarında
işsizlik sorunlarıyla ilgili araştırma önergesi var. Niye
görüşmüyoruz? Görüşelim. Komisyon kurup kurmamak önemli değil
ama Türkiyenin gündeminde olan bir sorunla ilgili bunların hepsinin
gündemdeki sırasına göre konuşulması lazım.
O bakımdan AKPnin grup önerisi, doğrudan doğruya
Anayasanın Türkiye Büyük Millet Meclisine yüklediği denetim yolunu
yok etmeye yönelik, kullanılmamasını temin etmeye yönelik,
İç Tüzükten kaynaklanan bir hakkını âdeta çoğunluk
iradesiyle yok etmeye yönelik bir anlayıştır.
Nasıl yok sayılabilir? Yani siz kendi iradenizle
Anayasada ve İç Tüzükte bana verilen bir hakkı nasıl yok
sayarsınız? O zaman başkaları da gider, topyekûn, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin aldığı, bu iradenin
aldığı kararları tartışma hâline dönüştürür.
Önce kendi içimizdeki tartışmayı doğrusu hakka, hukuka,
Anayasa ve İç Tüzüke göre sağlıklı bir şekilde
tamamlamalı ve buna göre kullanmalıyız.
O bakımdan böyle bir husus, denetimi yok eden, muhalefetin
sesini, denetim konularının sesini, sözlü
sorularımızı
Çarşamba günü değil, bugün, birazdan,
sözlü sorulara cevap verilecek, 118 birleşimde 17 saat olacak
arkadaşlar; 700 saatte 17 saate çıkartmış olacağız.
Böyle bir Meclis çalışması normal bir Meclis
çalışması değildir, normalleşmiş bir Meclis
çalışması değildir. Sürekli olarak, her hafta
Danışma Kuruluyla bu Meclisin normal çalışmasının
dışına götürmek, istisnai çalışmaları normal
çalışma hâline dönüştürür. Böyle bir Meclis
çalışması gerçekten sağlıklı olmaz ve milletvekillerimizin
üzerindeki stresten tutun çalışma saatlerini ve bunlara
hazırlanmayla ilgili hususları dikkate aldığımız
zaman, Sayın Meclis Başkanımıza da bizim önerimiz,
çalışmaların normalleştirilmesidir değerli
arkadaşlarım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, lütfen
tamamlayın.
OKTAY VURAL (Devamla) Dolayısıyla, çoğunluk
iradesine oy veren, çoğunluk iradesini oluşturan milletimizin iradesi
ne kadar mukaddes ise bize de destek veren milletimizin iradesi de o kadar
mukaddestir, ona saygı gösterilmek zorundadır, onun sözüne ve hakkına
saygı gösterilmesi gereklidir. Muhalefetin olmadığı bir
Meclisi demokrasinin, âdeta millî iradenin oluştuğu bir meclis olarak
ifade etmek de giderek zorlaşır. O bakımdan, AKP grup
önerisinin, hem Anayasamızda hem Meclis İç Tüzüğümüzde
öngörülen kuralları aşındırdığını
düşünüyoruz.
Bu bakımdan, AKP grup önerisinin aleyhinde oy
kullanacağımızı ifade ediyor, hepinize
saygılarımı arz ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Vural.
Öneri aleyhinde ikinci söz Aydın Milletvekili Sayın
Ertuğrul Kumcuoğluna aittir.
Buyurun Sayın Kumcuoğlu. (MHP sıralarından
alkışlar)
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Aydın) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AKP Grubunun
bu haftaki çalışmalarımız konusundaki önerisinin aleyhinde
konuşmak üzere söz almış bulunuyorum. Hepinize
saygılarımı sunuyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu çatı, eğer
siyasetin Kâbesi değil ise Kudüsüdür. Bu çatı altında laubali
olmaya hakkımız yok. Bu çatı altında tutarsız olmaya
hakkımız yok. Bu çatı altında Ben bildiğimi okurum.
demeye hakkımız yok. Bu çatının temsil ettiği manevi
kimliğin ve kişiliğin Türk milletinin gözünde küçük
düşürülmesine kimsenin hakkı yok.
Şimdi, dikkatle bakalım, yaptığımız
işin neresi yanlış, neresi doğru diye. Sayın Oktay
Vural, buradan, bu Meclis içinde yapılan bu
yanlışlığın ayrıntılı bir tenkidini
yaptı. Ama meseleyi bunun ötesine
taşıdığımız vakit ortaya çıkan manzara
şu: AKP Hükûmeti olarak, AKP İktidarı olarak olaylara uzun
vadeli bakamıyorsunuz. Bırakın olaya senelik, üç beş
senelik bakmayı, haftalık bakamıyorsunuz! Pazartesi günü
geliyor, Danışma Kurulunu topluyorsunuz, belli bir konu üzerinde
mutabakata varıyorsunuz, ertesi günü buraya geliyorsunuz farklı bir
öneriyle Efendim, biz vazgeçtik, öyle yapmayalım, böyle yapalım.
diyorsunuz.
Bu Meclis tarihinde görülmemiş olaylar yaşıyoruz.
Nedir o? Bir kanunu getiriyorsunuz -30 maddelik bir kanun- 1inci madde, 2nci
madde, 3üncü madde, 5inci madde, konuşuyorsunuz, bir ara veriyor
Başkan, aradan sonra diyorsunuz ki: Biz bundan vazgeçtik, öbür kanunu öne
alıyoruz. Tamam, onu konuşmaya devam ediyorsunuz. 10 madde ondan
konuşuyorsunuz, sonra vazgeçiyorsunuz ve başka kanuna devam
ediyorsunuz! Bu, şu demektir: Önünüzü göremiyorsunuz. Ha, eğer bu
sadece Mecliste biz ekseriyetiz, paşa gönlümüz öyle istiyor, öyle
yaparız. diye düşünüyorsanız
Ha Ben yaptım oldu, ben
abdestsiz namaz kıldım, oldu. diyebilirsiniz. Ama bu, sadece bu
çatıya münhasır kalmıyor, bu çatının ötesine
çıkıyor, devlet yönetiminde de aynı tutarsızlıkla
karşı karşıya kalıyoruz. Maalesef bunu Hükûmetin genel
yönetime yaklaşımında da hissediyoruz.
Bakalım: Geçenlerde Hükûmet Türkiye Büyük Millet Meclisine
6183 sayılı amme alacaklarının tahsiliyle ilgili bir
tasarı sevk etti. Tasarı geldi komisyonun huzuruna 6-7 madde,
çıktı komisyondan 26 madde! Geldi 6-7 esas, 1 geçici maddeyle;
çıktı 26 esas, 8 geçici maddeyle. Şimdi, Hükûmet de ne
yaptığını bilmiyor. Allah için, yani bir kanun
tasarısı hazırlıyorsunuz, yazıyorsunuz, çiziyorsunuz
Meclisin huzuruna getiriyorsunuz sonra komisyonda elinize alıyorsunuz
baltayı veya malayı yepyeni bir tasarı oluşturuyorsunuz.
Ha, o yetmiyor bir de bunun tersini yapıyorsunuz. Hükûmet geçenlerde
kocaman bir tasarı sevk etti Plan ve Bütçe Komisyonunun huzuruna, mahallî
idarelerin gelir yapısını düzeltmek üzere. Geldi tasarı
komisyonun huzuruna 20-30 madde, çıktı komisyondan 2-3 madde! Ne
yaptığını bilen bir Hükûmet, ne
yaptığını bilen bir iktidar böyle tasarılar sevk eder,
ondan sonra komisyonda -vur abalıya- bu kadar köklü değişiklikler
yapar mı? Sonra, siz Hükûmetsiniz; siz doğru idareyi, rahat idareyi
istikrarlı bir zemin üzerine oturtmak durumundasınız.
Normalleştirme sizin görevinizdir, istikrarı temin etmek sizin
görevinizdir. Bizim muhalefet olarak pozisyonumuz mümkün olduğu kadar
karşı çıkmaktır ama bunu da yapmıyoruz, size
yardımcı olmaya çalışıyoruz, ondan sonra ama bir
bakıyorsunuz sanki muhalefetle vardığınız mutabakatlar
hiçbir mana ifade etmiyor gibi, Sayın Oktay Vuralın burada ifade
ettiği gibi Biz vazgeçtik. diyorsunuz. Sayın Grup Başkanı
da gelip burada uzun uzun izah ediyor. Efendim, siyasette, ticarette,
yaşamın her boyutunda sözüne sadık kalmamak ayıptır.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın Bakan, biz
söz vermedik. Sadece, yetkili kurullarımızda
tartışacağımızı söyledik; arkadaşlar burada.
Yalnız, lütfen düzeltin sözünüzü, biz söz vermedik.
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) Yok efendim.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Sayın Vural, söz
verdik mi efendim?
OKTAY VURAL (İzmir) Hükûmetin
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Yetkili kurullarda
görüşeceğiz ve öyle
Lütfen, yanlış şey yapmayın.
Düzeltin lütfen Sayın Kumcuoğlu; öyle bir şey yok.
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) Neyse.
BAŞKAN Sayın Kumcuoğlu, lütfen devam ediniz.
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) Bakın, söz
verdiğiniz ve yapmadığınız hâller de var.
Şimdi, normalleşme istiyorsanız Bu memlekette
huzur içinde bir iktidar olmak, hükûmet etmek istiyoruz bazıları buna
mâni oluyor. diyorsanız, önce kendiniz huzursuzluk
yaratmayacaksınız. Yapmış olduğunuz kanun
tasarılarıyla, yapmış olduğunuz işlemlerle
sürekli olarak karşı tarafı tahrik ediyorsunuz, huzursuz
ediyorsunuz, üzüyorsunuz.
Şimdi, Sayın Vural burada Biz üzülüyoruz. dedi. Biz
sadece üzülmüyoruz, müsaade ederseniz, kızıyoruz da. Ne o yani,
Türkiyede başbakanların kızma, öfkelenme hakkı var da
bizim yok mu? (MHP ve CHP sıralardan alkışlar)
Siz seçilerek geldiyseniz biz de seçilerek geldik ve mevcut
sisteme göre, siz, daha az oy oranıyla daha fazla milletvekili, biz, daha
yüksek oranla daha az milletvekili seçilerek geldik. Mağdur pozisyonunda
olan biziz, siz değilsiniz, ama ona rağmen
AHMET ÖKSÜZKAYA (Kayseri) Tabii, tabii...
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) Evet, ona rağmen,
kalkıyorsunuz, huzuru bozmak için ne lazımsa yapıyorsunuz.
LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) 1, 10dan büyüktür.
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) 1, 10dan büyüktür.
BAŞKAN Sayın Kumcuoğlu, Genel Kurula hitap edin.
Sayın milletvekilleri, lütfen!
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) Tabii, Allah herkesten
büyüktür ve tektir. (MHP sıralarından alkışlar) 1,
milyondan da büyüktür, milyardan da büyüktür.
LÜTFİ ÇIRAKOĞLU (Rize) Bunu alkışlarız.
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla)
Alkışlayın, niye alkışlamıyorsunuz? (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Bakın beyefendiler, sıkıntımız ne:
Sıkıntımız, güven sorunu. Bu yapmış olduğunuz
değişikliklerle, bu Ben yaptım, oldu. tavırlarıyla
sürekli olarak, sadece bu çatı altındaki muhalefetin değil Türk
milletinin de güvenini yitiriyorsunuz, hatta dış çevrelerin güvenini
yitiriyorsunuz. Kapatma davası konusunda, bundan bir veya iki ay öncesi
hava var mı Avrupada? Hani, o esenler, yağanlar? Seslerini kestiler
ve tavırlarını değiştirdiler, Türkiyede demokrasi
kadar laiklik de önemlidir. dedirttiniz adamlara. Niye? Belli bir noktada
güven sorununa, güven zafiyetine yol açıyorsunuz.
Lütfen, en azından, bu çatı altında birbirimize
olan güvenimizi yitirmeden, bu millete olan hizmet aşkımızdan
fedakârlık etmeden ve de mümkün olduğu kadar verimli bir şekilde
sonuç almaya çalışalım. Bakın, saat kaç oldu? Saat
altı oldu, biz hâlâ işin esasına giremiyoruz.
Şimdi, sözlü soruları konuşturtmuyorsunuz bize.
Efendim, Meclis araştırması açalım
Açtırtmıyorsunuz. Niye? Biz çoğunluğuz, yaparız...
Tamam, siz bütün radyoları kontrolünüze alın, bütün basın
organlarını, gazeteleri kontrolünüze alın; biz gideriz, teke
tek, bu millete derdimizi anlatırız, ondan şüpheniz
olmasın. Tamam, biz buna alışkın bir topluluğuz, buna
alışkın bir kitleyiz. Biz, basın yoluyla kestiğiniz
imkânları, sözlü ve görüntülü basın yoluyla koyduğunuz engelleri
teker teker aşar, bu millete gider, teker teker derdimizi
anlatırız, ondan hiç şüpheniz olmasın. Netice
itibarıyla da önümüzdeki erken veya geç bir seçimde bunun semeresini de
alırız.
Size düşen, devleti idare etme konusunda zemini
yumuşatmak, uyumluluğu sağlamak, muhalefete, sadece muhalefet
oldukları için değil, en az sizin kadar da geniş halk
kitlelerinin oylarıyla buraya geldiklerini bilerek ve inanarak saygı
duymanızdır. Eğer biz size güvenirsek, bunu
sağlarsanız, gerekli saygıyı bize gösterirseniz bu Meclis
mucizeler yaratır. Aksi takdirde, işte, bugün olduğu gibi
havanda su döversiniz, Hükûmet olarak hedefinize ulaşmakta
zorlanırsınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) Onun için, bu görüş
ve düşüncelerimin muhalefet kanadında da iktidar kanadında da
dikkatle dinleneceğinden ve samimiyetle değerlendirileceğinden
emin olarak hepinize saygılar sunuyorum. Sağ olun, var olun efendim.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Kumcuoğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.58
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.13
BAŞKAN: Başkan Vekili
Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Fatoş
GÜRKAN (Adana), Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 118inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup önerisinin oylanmasında
karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım
ve karar yeter sayısı arayacağım:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir, karar
yeter sayısı vardır.
İç Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş bir
doğrudan gündeme alınma önergesi vardır. Okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B)
Önergeler
(Devam)
2.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, Amasya İline Bağlı Ezinepazar Adlı
İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifinin (2/169) doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/62)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
2/169 Esas sayılı Amasya İline Bağlı
Ezinepazar Adlı İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifim 45
gün içerisinde görüşülmediği için TBMM İç tüzüğünün 37.
maddesi gereğince doğrudan TBMM Genel Kurulu gündemine
alınmasını,
Arz ederim. 07.05.2008
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, gene çok büyük bir
uğultu var, lütfen sükûneti sağlayalım.
Teklif sahibi Tokat Milletvekili Sayın Reşat Doğru,
buyurun.
Süreniz beş dakika.
REŞAT DOĞRU (Tokat) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Amasya İline Bağlı Ezinepazar Adlı
İlçe Kurulması Hakkında Kanun Teklifim ilgili komisyonlarda
süresi içerisinde görüşülmediği için, İç Tüzükün 37nci
maddesine göre teklifimin doğrudan Genel Kurul gündemine
alınması için söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi
şahsım ve grubumuz adına saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlarken, Avrupa Futbol Şampiyonasında
çeyrek finale yükselen Futbol Millî Takımımızı tebrik
eder, başarılarının devamını dilerim.
Ayrıca, geçen hafta içerisinde kaybettiğimiz, Türk
dünyasının ünlü yazarı Cengiz Aytmatova Cenabı Allahtan
rahmet diliyorum.
Sayın milletvekilleri, hızlı bir iktisadi, sosyal
ve kültürel gelişmelerin yaşandığı ülkemizde sunulacak
olan kamu hizmetlerinin vatandaşımıza en yakın noktada
sunulabilmesi için, iktisadi ve sosyal yönden gelişme göstermiş olan
kasabaların ilçe olmasında yarar görülmektedir. Kamu hizmetlerinin
ülke düzeyinde verimli ve etkili bir şekilde görülebilmesi amacıyla
mülki taksimatın zaman içerisinde şartlara uygun hâle getirilmesi
zorunluluk arz etmektedir. Nitekim yüce Meclisimiz bu anlamda, yakın
geçmişte bu yönde birçok kanuni düzenleme de gerçekleştirmiştir.
İlçe olmasını istediğimiz kasabamız
Ezinepazar bulunduğu bölgeye göre merkezî konumdadır. Orta Karadeniz
Bölgesinin en güzel yerleşim yerlerinden birinde bulunmaktadır.
Ezinepazar beldemiz Amasya merkeze
Ezinepazar Selçuklu döneminden itibaren tarihî yönden zengin olup
İpek Yolu hanlarıyla ünlü, önemli bir yerleşim merkezidir. 1970
yılına kadar nahiye olarak hizmet vermiş, şu anda belde
olarak hizmet vermektedir. Tokat-Amasya devlet kara yolu üzerinde bulunan
Ezinepazar, Tokat Turhal ilçesine de
Ezinepazarda belediye teşkilatı mevcuttur.
Kasabamızın içme suyu, kanalizasyon, elektrik gibi idari yönden tüm
altyapı hizmetleri de beraberinde mevcuttur.
Sağlık hizmetleri yönüyle Ezinepazar: Uygur ve
Aydıncada olmak üzere üç adet sağlık ocağı
bulunmaktadır. Ancak bu sağlık ocakları ve 112 Acil
istasyonu mesai saati sorası hizmet vermediklerinden halkımız bu
hususta da büyük sıkıntı çekmektedir. Ezinepazarın ilçe
yapılması durumunda, yapılacak olan hastane ile bu bölgede
yaşayan insanlarımız hastaneye gitmek için
Yalnızca Ezinepazarın şehir merkezlerine
Mevcut nüfus, eğitim ve öğretim potansiyeli de dikkate
alınarak Amasya ilinde Ezinepazar adıyla bir ilçe kurulması gerekli
görülmüş ve bu amaçla da bu kanun teklifimiz tarafımızdan
hazırlanmıştır.
Ezinepazarlılar çok çalışkan insanlardır.
Amasya, halkı çok çalışkan insanların olduğu bir
yerdir. Amasya, tarihî kentlerin içerisinde şehzade kenti olarak
bilinmektedir. Bu beldemiz, kasaba halkı yıllardan beri de ilçe
özlemini taşımaktadırlar. Çalışkan,
başarılı Belediye Başkanları Sefer Bey,
halkının temsilcisi olarak bu beldenin, kasabanın ilçe olmasıyla
ilgili olarak çok yoğun bir çalışma sarf etmektedir. Bu bölge
insanlarının, sadece Sefer Bey değil tüm etrafındaki
insanların da, özellikle köylü vatandaşlarımızın da bu
bölgenin Türkiye Büyük Millet Meclisinde işte, iyice değerlendirilip
ilçe olmasını beklemiş olduklarını görüyoruz. O
insanların taleplerine cevap vermek mecburiyetindeyiz çünkü yıllardan
beri özlemlerini çalışkanlıklarıyla göstermişlerdir.
Bu özlemlerini giderebilirsek ve buranın eğer ilçe yapma durumu,
inşallah, Türkiye Büyük Millet Meclisinin vereceği bu kararla
gerçekleştirilebilirse ben inanıyorum ki o insanlar büyük bir
mutluluk içerisinde olacaklardır.
Teklifimize destek verilmesini bu yönden bekliyoruz. Genel
Kurulumuzun da bu yönlü olumlu oy vereceğine ben inanmak istiyorum ve yüce
Meclisimizi de bu duygu ve düşüncelerle saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Doğru.
Teklif üzerinde Amasya Milletvekili Sayın Hüseyin Ünsal.
Buyurun Sayın Ünsal. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika.
HÜSEYİN ÜNSAL (Amasya) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; Amasya iline bağlı Ezinepazar
adlı ilçe kurulması hakkında kanun teklifi üzerinde, daha
doğrusu, gündeme alınması üzerinde söz almış
bulunuyorum. Sözlerime başlarken, heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Saygıdeğer Başkan, sayın milletvekilleri;
Anayasanın 126ncı maddesinde Türkiye, merkezî idare kuruluşu
bakımından, coğrafya durumuna, ekonomik şartlara ve kamu
hizmetleri gereklerine göre, illere; iller de diğer kademeli bölümlere
ayrılır. hükmü vardır. 5442 sayılı İl
İdaresi Kanununun 1inci ve 2nci maddeleri de ilçelerin kuruluş
usul ve esaslarını belirler.
Gündeme alınması istenilen konunun yasal olarak hem
Anayasaya hem de İl İdaresi Kanununa uygunluğu söz konusudur.
Yani burada bir problem yoktur, problem olmasıyla ilgili herhangi bir konu
da yoktur.
Teklif edilen bölgenin ilçeye, yani bir mülki sınıra
ihtiyacı vardır. Ezinepazar, Amasya il merkezine
Saygıdeğer milletvekilleri, Amasya merkezde yedi tane
ilçemiz vardır, bu sekizinci ilçe olacaktır eğer teklif gündeme
alınırsa ve kabul edilirse. Amasya coğrafyası
incelendiğinde, güney ve güneydoğu hattında da
Ezinepazarın eklenmesiyle ilgili, bir bütünlük için de ilçeye ihtiyaç
vardır.
Ezinepazar, Amasya-Tokat devlet karayolu üzerinde, tarihî
İpek Yolu üzerinde olan, devlet otoritesi ve sunulması gereken
hizmetler açısından ilçe olmayı hak etmiş bir yerdir.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu olarak da sizin zaten
Ezinepazarlılara da borcunuz vardır. Bu bölgede kurulması
gereken yerde yaklaşık otuz dört tane yerleşim yeri, köy ve
belediyelik vardır ve buralarda alınan oylar da incelendiğinde,
ilçe merkezinde, olması gereken yerin ilçe merkezinde zaten Adalet ve
Kalkınma Partisinin aldığı oylar incelendiğinde 1.332
tane oyun 934 tanesi AKPye aittir. Dolayısıyla, bunu sizin bir
borcunuz olarak düşünmek durumundasınız.
Ayrıca, bu bölgede yine Aydınca ve Uygur belediyelikleri
son çıkan Kanun nedeniyle kapatılmış noktadadır.
Dolayısıyla burada kamu düzenini ve kentsel anlayışı
sergilemek anlamında bölgede bir ilçe kurulması gerekli
olmaktadır.
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri;
elimdeki dosyada kurulması düşünülen ilçede otuz dört tane köyün
yerleşim biriminin de şu anda muhtarlarının desteği
mevcuttur. Burada özel bir durum daha vardır: Bölge hem Alevi hem de Sünni
nüfusun yan yana yaşadığı, yıllardır dost ve
kardeşlik içerisinde yaşadığı bir yerdir.
Dolayısıyla kamu düzeni burada çok kolay bir şekilde tesis
edilecektir.
Bu anlayış içerisinde Tüzükün 37nci maddesi
gereğince Ezinepazarın ilçe olması için kanun teklifinin
gündeme alınmasını arz ediyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim. (CHP ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ünsal.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Gündemin Seçim kısmına geçiyoruz.
VIII.- SEÇİMLER
A)
Komisyonlara Üye Seçimi
1.- (10/3, 8, 12, 28, 31, 33, 38,
42, 47, 56, 59, 62, 64, 65, 68, 71, 84, 87, 89, 98, 101, 119, 145, 146) esas
numaralı Meclis Araştırma Komisyonuna üye seçimi
BAŞKAN Ülkemizde yaşanan çevre sorunlarının
araştırılarak sürdürülebilir çevre politikası için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Genel Kurulun
6/5/2008 tarihli 99uncu Birleşiminde kurulan Meclis
Araştırması Komisyonu üyeliklerine siyasi parti gruplarınca
gösterilen adayların listesi bastırılıp sayın üyelere
dağıtılmıştır.
Şimdi listeyi okutup oylarınıza
sunacağım:
AK Parti (13)
Mehmet Erdoğan Adıyaman
Zekeriya Aslan Afyonkarahisar
Mehmet Hanifi Alır Ağrı
İlknur İnceöz Aksaray
Mithat Ekici Denizli
Özlem Müftüoğlu Gaziantep
Haydar Kemal Kurt Isparta
Mahmut Esat Güven Kars
Recep Yıldırım Sakarya
Birnur Şahinoğlu Samsun
Çağla Aktemur Özyavuz Şanlıurfa
Nuri Uslu Uşak
Kayhan Türkmenoğlu Van
CHP (4)
Şevket Köse Adıyaman
Muhammet Rıza Yalçınkaya Bartın
Hikmet Erenkaya Kocaeli
Rasim Çakır Edirne
MHP (3)
Abdülkadir Akcan Afyonkarahisar
Mustafa Kemal Cengiz Çanakkale
Mehmet Akif Paksoy Kahramanmaraş
DTP (1)
Mehmet Nezir Karabaş Bitlis
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Meclis araştırması komisyonuna seçilmiş bulunan
sayın üyelerin, 17/6/2008 Salı günü (bugün) saat 18.35te Halkla
İlişkiler Binası, B Blok, 2nci Kat, 4üncü Bankoda bulunan
Meclis araştırması komisyonları toplantı salonunda
toplanarak başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip seçimini
yapmalarını rica ediyorum.
Komisyonun toplantı yer ve saati ayrıca plazma ekranda
ilan edilmiştir.
Gündemin Sözlü Sorular kısmına geçiyoruz.
IX.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Tunceli Milletvekili Kamer
Gençin, yurt dışı seyahatlerine ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/239)
BAŞKAN Soruyu cevaplandıracak sayın bakan? Yok.
Ertelenmiştir.
2.- Gaziantep Milletvekili
Yaşar Ağyüzün, bir vakfın İstanbulda
yaptığı bir toplantıya ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcıdan sözlü soru
önergesi (6/244) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Hayati Yazıcının cevabı
3.- Antalya Milletvekili Tayfur
Sünerin, Alanya Kalesindeki tarihi mescidin onarımına ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati
Yazıcıdan sözlü soru önergesi (6/290) ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcının
cevabı
4.- Gaziantep Milletvekili
Yaşar Ağyüzün, gıda bankacılığı amacıyla
kurulan vakıflara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Hayati Yazıcıdan sözlü soru önergesi
(6/431) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati
Yazıcının cevabı
5.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, Vakıflar Kanunu kapsamında iade
edilecek taşınmazlara ve tazminat ödeneceği iddiasına
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Hayati Yazıcıdan sözlü soru önergesi (6/521) ve Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcının
cevabı
6.- Niğde Milletvekili Mümin
İnanın, bir bedesten ve kervansarayın restorasyonuna
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Hayati Yazıcıdan sözlü soru önergesi (6/564) ve Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcının
cevabı
7.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, pirinçte gümrük vergisinin
düşürüleceği iddiasına ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcıdan sözlü soru
önergesi (6/644) ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Hayati Yazıcının cevabı
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Sayın Hayati Yazıcı, gündemin sözlü
sorular kısmının 2, 13, 95, 169, 206 ve 277inci
sıralarındaki soruları birlikte cevaplandırmak
istemişlerdir.
Şimdi, bu soruları sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı
Sayın Hayati Yazıcı tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
Yaşar
Ağyüz
Gaziantep
Ülkemizin 12-13 Kasımda İsrail-Filistin
görüşmelerine ev sahipliği yapması, yerli ve yabancı
basında Barıştıran Ülke olarak yer aldı,
Türkiye Büyük Millet Meclisindeki her iki Devlet
Başkanının konuşmaları da olumlu iz bıraktı.
1. Bu olumlu gelişmelerin üzerinden üç gün bile geçmeden
İstanbulda gerçekleştirilen Uluslararası Kudüs
Buluşması olumlu havayı maalesef sildi.
Bu toplantıyı düzenleyen Türkiye Gönüllü
Teşekküller Vakfı ne zaman kurulmuştur? Kurucuları
arasında şu anda Bakan ve Milletvekili olan kimse var
mıdır?
2. Üst kurul olarak bulunan bu vakfın bünyesinde üye olan kaç
vakıf vardır? Üye olan vakıfların kurucuları
arasında Bakan, Milletvekili görevinde olan kaç kişi vardır?
(Örneğin; Birlik Vakfı)
3. Hizbullahtan Hamasa kadar terör örgütlerinin temsil
edildiği, cihat çağrılarının
yapıldığı Kudüs Buluşması adlı feshane
skandalı toplantısını düzenleyen Türkiye Gönüllü
Teşekküller Vakfı hakkında yasal soruşturma açmayı
düşünüyor musunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Sayın Hayati Yazıcı
tarafından sözlü olarak cevaplandırılması için
gereğini saygılarımla arz ederim.
Tayfur
Süner
Antalya
Alaattin Keykubatın 1230 yılında ilk kale
komutanı Akşebe Sultan için yaptırdığı, Alanya
Kalesinde bulunan Akşebe Sultan Mescidinin yıkık minaresi 10
yıldır atıl durumda beklemektedir. Alanya Çevre Koruma ve
Dayanışma Derneği tarafından 10 yıl önce minarenin
onarımı için Antalya Vakıflar İl Müdürlüğüne müracaat
edilmiş, ancak olumlu bir yanıt alınamamıştır.
Soru 1: Yıkık minarenin yapımı için
Bakanlığınızca bir çalışma yapılmakta
mıdır?
Soru 2: Turizmin yoğun olarak yapıldığı
bu yörede böyle tarihi bir mescidin minaresinin 10 yıldır
yıkık bir şekilde beklemesinin mantıklı bir
açıklaması var mıdır?
Soru 3: Antalya Vakıflar İl Müdürlüğünden
yapılan açıklamada 2003de mescitte basit bir onarım
yapıldığı, bunun dışında ise onarım
konusunda bir çalışma olmadığı belirtilmiştir. Bu
minarenin yapımı için daha ne kadar beklenecektir?
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, müsaade ederseniz,
1inci sırada benim sorum vardı, onu okutacaktınız Hükûmet
yok diye ertelenmiştir diyecektiniz. O yapılmadı.
BAŞKAN Sayın Genç, okudum.
KAMER GENÇ (Tunceli) Çünkü ikinci defa ertelendi, konuşma
hakkım var.
BAŞKAN Sayın Genç, bakın, okuttum
KAMER GENÇ (Tunceli) Ben buradaydım, duymadım efendim.
BAŞKAN
ve ilgili bakan yoktu, erteledik.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır, mesele yok. Ben onu
duymadım da onun için söyledim efendim.
BAŞKAN Diğer soruyu okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Sayın Hayati Yazıcı
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim.
Yaşar
Ağyüz
Gaziantep
Fakirlere yardım amacıyla kurulan vakıf ve
derneklerin son zamanlarda çoğaldığı, bayram öncesi
yapılan yoğun televizyon reklamlarından
anlaşılmaktadır.
1. Gelir Vergisi Kanununun 40/10 Maddesine göre Fakirlere
yardım amacıyla Gıda Bankacılığı
Faaliyetinde Bulunan Dernek ve Vakıflara, Maliye
Bakanlığınca Belirlenen Usul ve Esaslar Çerçevesinde, Bağışlanan
Gıda, Temizlik, Giyecek ve Yakacak Maddelerinin Maliyet Bedelinin
Tamamı beyanname veren gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerince gider
olarak indirilebiliyor. (GVK 5035 ve 5281 sayılı yasa, Madde 40/10,
89/6)
Yapılan bağışlar KDVden de müstesna
tutuluyor. (KDV Kanunu Md.17)
Bu düzenlemeden sonra, tüzüğünde Fakirlere yardım
amacıyla gıda bankacılığı faaliyetinde
bulunacağının yazılı olduğu kaç adet vakıf
kurulmuştur?
Kurulan bu vakıfların, isimleri ve kuruluş
tarihleri nedir?
Yeni kurulacak ve tüzüğünde gıda
bankacılığı yapacağı belirlenen Vakıflar da
bu düzenlemeden faydalanacak mıdır?
2. Bu vakıflardan yurt içi ve yurt dışında
adli ve idari soruşturma geçirenler var mıdır? Tutuklanan
yönetici ve kurucu üye var mıdır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
5537 sayılı Vakıflar Yasasına ilişkin
sorumun Vakıflardan sorumlu Devlet Bakanı Sayın Hayati
Yazıcı tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Mehmet
Akif Paksoy
Kahramanmaraş
1- Büyük kamu oyu muhalefetine rağmen hükümetinizce AB uyum
yasaları çerçevesinde TBMMden geçirilen Vakıflar Yasası
kapsamında; Türkiyedeki azınlık cemaatlerinin
taşınmazlarının, 1974 yılındaki Yargıtay
kararıyla, 28inin Vakıflar Genel Müdürlüğüne, 114ünün de
Hazineye devredildiğine, yasayla bu malların iadesi için 18
aylık bir süre öngörüldüğüne ve bu konuda tazminatın da gündeme
gelebileceğine ilişkin basında bir kısmı
şahsınıza atfen haberler yer almıştır.
Bu yasayla iade edilecek vakıf taşınmazları
hangileridir? Bu taşınmazlar hangi illerimizde bulunmaktadır.
Tahmini bedelleri ne kadardır? Toplam 142 taşınmaz
dışında hazineye devredilen başka taşınmaz var
mıdır? Varsa bunlar da iade edilecek midir? Bu yasa kapsamında
doğu ve güneydoğu bölgesinde azınlık vakıflarına
iade edilecek taşınmaz var mıdır? Varsa hangileridir?
2- Bu yasa ile tazminat ödenmesinin gündeme gelebileceğine
ilişkin ifadeler bizzat şahsınıza atfen basında yer
almıştır. Tazminat gündeme gelecekse bu konuda bir
çalışma yapılmış mıdır?
Yapılmışsa bunun bedeli tahmini olarak kaç YTL olarak öngörülmektedir.
3. Bu yasa kapsamında ödenecek olan tazminat sonuçta Türkiye
Cumhuriyetinin bütçesinden çıkacağından, bu konuda bir
sorumluluk duymakta mısınız?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Devlet Bakanı Sayın
Hayati Yazıcı tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Mehmet
Akif Paksoy
Kahramanmaraş
Pirinçte halen % 45 olan Gümrük Vergisinin 0 (sıfır)
veya % 10a düşürüleceği ve Akdeniz sularında bekleyen
gemilerdeki pirincin 0 veya % 10 Gümrük vergisiyle millileştirilmek
suretiyle piyasaya sürüleceği söylenmektedir.
Pirinçte Gümrük Vergisinin % 45ten aşağı
düşürülmesi yönünde çalışmalar mevcut mudur? Eğer varsa bu
uygulama ile haksız kazanç sağlamak isteyen spekülatörlere
kıyak çekilmiş olmayacak mı?
BAŞKAN Soruları cevaplandırmak üzere
Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Sayın Hayati
Yazıcı.
Buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI HAYATİ YAZICI
(İstanbul) Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri;
Bakanlığıma bağlı değişik birimlerle ilgili,
milletvekili arkadaşlarımın sözlü olarak
cevaplandırmamı talep ettikleri altı soruya cevap vermek üzere
huzurlarınızdayım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Önce Gaziantep Milletvekili Sayın Yaşar Ağyüz
Beyin sorusunu cevaplıyorum: Soruda zikredilen Türkiye Gönüllü
Teşekküller Vakfı, Fatih 3. Asliye Hukuk Hâkimliğinin 28/12/1994
gün 1033 ve 1188 sayılı Kararı ile kurulmuş, tüzel
kişilik kazanmıştır.
Türkiyedeki sivil toplum teşekküllerini bir araya getirmek,
sosyal ve kültürel çalışmalar yapmak amacıyla kurulan bu
Vakfın kurucuları arasında bulunmak Anayasaya ve mevcut
kanunlara göre bireysel haklardır. Bu bakımdan, kimin kurucu olup
olmadığı önemli olmamakla birlikte, soru yöneltildiği için
bu cevabı size arz ediyorum.
Şunu da ilave etmek isterim: Bu soru üzerinden bir hayli
zaman geçtiği için sorunun yazılı cevabı sözü geçen
milletvekili arkadaşımıza ayrıca bildirilmiştir.
Kurucularının isimleri, az önce zikrettiğim asliye
hukuk mahkemesinin dosyasında mevcuttur, oradan temin edilmesi mümkündür.
Cevap olarak bunu ifade ederim.
İkinci olarak, Üst kurul olarak bulunan bu vakfın
bünyesinde üye olan kaç vakıf vardır? denmektedir. Bir kere
bilinmelidir ki, geçen şubat ayı içerisinde yüce Meclisin kabul edip
yürürlüğe koyduğu Vakıflar Kanunundan önce, yani eski
Vakıflar Kanunu çerçevesinde tüzel kişilerin vakıf
kurmalarına imkân yoktu. Bu bakımdan, sözü edilen Gönüllü
Teşekküller Vakfının kurucuları arasında bir tüzel
kişilik olduğunu söylemek mümkün değil, ama
kurucularının belli vakıflarda ayrıca yöneticilik görevleri
olma durumları söz konusudur. Vakıflar mevzuatında
vakıfların üst kuruluş kurmasıyla ilgili açık bir
hüküm yok. Dolayısıyla Türkiyede şu anda kurulu hiçbir
vakıf, hiçbir vakfın üst kuruluşu değildir, ama yeni
Vakıflar Kanunu ile üst kuruluşların oluşturulması
imkân dâhiline getirilmiştir.
Yine, soruda sözü geçen Bu vakfın etkinliğiyle
alakalı Vakıflar Genel Müdürlüğü herhangi bir faaliyette
bulunmuş mudur? Elbette, Vakıflar Genel Müdürlüğü,
Vakıflar Tüzüğünün 20nci maddesi gereği her teftişte
vakfın bir önceki teftişinden itibaren geçen bütün işlem ve
hesapları incelenerek vakıf senedindeki hükümlerin yerine getirilip
getirilmediği, vakfın mallarının uygun şekilde idare
edilip edilmediği ve vakfın gelirlerinin gayeye uygun olarak sarf
olunup olunmadığı araştırılır.
Dolayısıyla bu çerçevede Vakıflar Genel Müdürlüğü soruda
sözü geçen vakıfla ilgili denetim görevini yerine getirmiştir.
Bu denetim görevinin dışında, sergilenen etkinlik
dolayısıyla adli makamlarca veyahut da emniyet makamlarınca
herhangi bir takibat yapılıp yapılmadığı takdir
edersiniz ki, Bakanlığıma bağlı Genel Müdürlüğün
görevi kapsamı dışında bulunmaktadır. Sorunun
cevabı bundan ibarettir.
İkinci olarak, Antalya Milletvekilimiz Sayın Tayfur
Sünerin sorusunu cevaplıyorum: Soruda sözü geçen, şerefe altına
kadar yıkık durumda olan Akşebe Sultan Mescidinin minaresinin
özgün durumunun araştırılarak onarılması amacıyla
restorasyon projeleri hazırlanmakta, 27/10/2005 tarih ve 711
sayılı Antalya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Kurulunun kararı gereğince basit onarım kapsamındaki
uygulamalar yapılmış olup, aynı kararla uzman konservatör
ve restoratörlerce yapılan incelemeler rapor şekline
dönüştürülmüş ve bu kapsamda restorasyon projesinin detaylı bir
şekilde hazırlanması istenmiş olup bu karar
doğrultusunda gerekli etütler yapılarak restorasyon projesinin
hazırlanmasına başlanmıştır.
Dolayısıyla, basit onarım kapsamında Genel
Müdürlüğümüzce onarım yapılan mescit hâlihazırda ibadete
kapalı durumdadır. Minarenin de ilgili koruma kurulu kararı
doğrultusunda restorasyon projesi hazırlandıktan sonra gerekli
onarım işlemi yapılacaktır.
Bu soru daha önce bütçe görüşmeleri sırasında da
arkadaşım tarafından dile getirilmişti, orada cevaplamıştım.
İnşallah, umuyorum ki yeni bir soruya mahal vermeden bu onarım
işini gerçekleştirmiş oluruz. Bu bakımdan da
arkadaşıma teşekkür ediyorum.
Gaziantep Milletvekilimiz Sayın Yaşar Ağyüz Beyin
sorusunu cevaplıyorum: 21 Mart 2004 tarihli, 25409 sayılı Resmî
Gazetede yayımlanan 251 seri nolu Gelir Vergisi Genel Tebliğinden
sonra kurulmuş olan ve senedinde Gıda
bankacılığı ifadesi bulunan 5/7/2006 tarihinde kurulan
İstanbul Vefa Vakfı, 14/12/2006 tarihinde kurulan Pınarca Sosyal
Hizmetler Vakfı, 26/9/2007 tarihinde kurulan Sümbül Efendi Eğitim
Vakfı, 4 Ekim 2007 tarihinde kurulan İhsan Zini Sosyal Eğitim ve
Kültür Vakfı, 27/11/2007 tarihinde kurulan Albayrak Vakfı;
ayrıca, anılan tarihten önce kurulmuş bulunan ve gıda
bankacılığı konusunda 29/9/2006 tarihinde senet
değişikliği tescil edilen Türkiye İsrafı Önleme
Vakfı ile 27/8/2005 tarihinde senet değişikliği tescil
edilen Sani Konukoğlu Vakfı bulunmaktadır. Kuruluş
aşamasında ise Koza Eğitim ve Kültür Vakfı ile Biota
Eğitim ve Sosyal Yardım Vakfı bulunmaktadır.
Söz konusu tebliğin 2nci maddesinde
Bağışı kabul edilecek dernek veya vakfın
tüzüğünde veya senedinde ihtiyacı bulunanlara gıda
yardımı yapılabilmesine ilişkin hükümlerin bulunması gerekmektedir.
Bununla beraber, dernek veya vakfın başka alanlarda da faaliyet
gösteriyor olmasının, kamuya yararlı dernek veya vergiden muaf
vakıf olup olmamasının uygulama açısından herhangi bir
önemi bulunmamaktadır. hükmü yer almaktadır tebliğde. Söz
konusu tebliğin ilgili hükmü çerçevesinde, senetlerinde gıda
bankacılığı ifadesi yer almamakla birlikte, ihtiyaç
sahiplerine gıda yardımı yapılmasına dair hüküm
bulunan sosyal yardım veya başka amaçlı vakıflar da
bulunmaktadır.
Vakıflar Genel Müdürlüğü kayıtlarında, sosyal
yardım amaçlı 1.561, ayrıca 3294 sayılı Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu
gereğince, her il ve ilçede bulunan 931 adet sosyal yardımlaşma
ve dayanışma vakfı bulunmakta olup, tebliğin ilgili maddesi
hükmünce, yazılı şartları taşıyan vakıflar
bu düzenlemeden yararlanacaklardır.
Sorunun diğer kısmıyla alakalı olarak,
Albayrak Vakfı, Sümbül Efendi Eğitim Vakfı, İstanbul Vefa
Vakfı, İhsan Zini Sosyal Eğitim ve Kültür Vakfı,
Pınarca Sosyal Hizmetler Vakfı henüz denetim görmemiştir,
kuruluş tarihleri itibarıyla.
Türkiye İsrafı Önleme Vakfı ile Sani Konukoğlu
Vakfı hakkında herhangi bir adli veya idari soruşturma
bulunmamaktadır.
Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mehmet Akif Paksoyun
sorularına ilişkin cevaplarımı arz ediyorum:
5737 sayılı Vakıflar Kanunu, bildiğiniz gibi,
27 Şubat 2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kanunun geçici
7nci maddesinde düzenlenen hususlar çerçevesinde yapılacak
başvuruların değerlendirilmesini müteakip istenilen bilgiler
elde edilebilecektir. Bu Yasayla tazminat ödenmesinin gündeme
gelebileceğine ilişkin ifadeler bizzat şahsıma ait
olduğu belirtilmiş ise de, bu, açılan davalar
dolayısıyla birtakım vakıfların ellerinden
taşınmazların alınması dolayısıyla iade veya
yerlerine ikame edilmek üzere tazminat ödenmesine ilişkin hususlarla
sınırlı bulunmaktadır. Yoksa bu
taşınmazların sayısının -gene müzakereler
sırasında ifade ettiğimiz gibi- hazine elinde 114 adet,
Vakıflar Genel Müdürlüğünde 28 adet, nevi mevhum, nevi müstear olarak
da 14 adet taşınmazın sayısal olarak
varlığından söz etmiş bulunuyorum. Takdir edersiniz ki
bunların kimliğini, dökümünü ada, pafta, parsel vesair olarak ifade
etmek doğru değil, mümkün de değil. Kanunun geçiçi 7nci
maddesi çerçevesinde, ilgililer on sekiz ay içerisinde talep edecek. Nihayet bu
şartların oluşup oluşmadığına karar verecek
olan merci Vakıflar Meclisidir ve haliyle Vakıflar Meclisinin
kararları da İdarenin her türlü eylem ve işlemine
karşı yargı yolunun açık olması ilkesi gereği
yargıya da açık bulunmaktadır. Bu çerçevede
değerlendirilecektir. Sorunun cevabını bu şekilde ifade
etmiş bulunuyorum.
Niğde Milletvekilimiz Sayın Mümin İnanın
yönelttiği soruya cevabım: Niğde merkezinde bulunan bedesten
restorasyonu tamamlanmıştır, kullanıma açılması
için gerekli çalışmalar devam etmektedir.
Niğde Ulukışla Kervansarayının restorasyonu
tamamlanmış, ağır geçen kış mevsimi sonunda
görülen aksaklıkları giderilmiştir. Kervansarayın
kullanıma açılması için gerekli çalışmalar devam
etmektedir.
Ve son olarak, Kahramanmaraş Milletvekilimiz gene Sayın
Akif Paksoyun sorusuyla huzurlarınızdan ayrılacağım.
Efendim, öncelikle ifade etmemiz gerekir ki, pirinçle ilgili olarak,
uygulanmasından söz edilen vergi tarh ve tahakkuku takdir edersiniz ki
Gümrük Müsteşarlığının doğrudan doğruya
görev alanına giren bir konu değildir. Zaten ithalata konu ürünlere
uygulanacak gümrük vergisi oranları ve Toplu Konut Fonu miktarları,
ülke ve ülke grupları bazında ayrı ayrı gösterilmek
suretiyle, her yıl Dış Ticaret
Müsteşarlığınca hazırlanarak Bakanlar Kurulu
Kararıyla yürürlüğe konulmakta ve bu kararın ekinde yer alan
listelere göre belirlenmektedir. Bu çerçevede, ithalata konu ürünlere 2008
yılında uygulanacak gümrük vergisi oranları 31/12/2007 tarihli
26743 mükerrer sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak 18/12/2007
tarihli ve 13006 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe
konulmuş İthalat Rejimi Kararına Ek Karar kapsamında ve eki
listede tespit edilmiştir. Buna göre, pirinç ithalatı yüzde 45
oranında gümrük vergisine tabi bulunmaktadır ve dolayısıyla,
bu oranın değiştirilmesine ya da indirilmesine ilişkin sözü
geçen Müsteşarlığın Bakanlar Kuruluna sevk ettiği,
önerdiği bir talebi de bulunmamaktadır.
Arz ediyorum, hayırlı günler diliyorum.
Saygılarımla. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Sayın Ağyüz, buyurun.
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
İlk önergemdeki amaç, barıştıran ülke
rolümüzün çok yerinde olduğunu vurgulamak. 12-13 Kasımda,
Parlamentoda iki tane değerli lider konuşma yaptı. Üç gün sonra
Uluslararası Kudüs Buluşmasının Feshanede yapılmasını
ben denetimsizlik olarak görüyorum. Ayrıca, bu vakıfların
arasında, maalesef, şu anda Hükûmet Sözcüsü olan Bakan da var ve o
Bakan bu işi Parlamentoda organize ediyor, üç gün sonra bu toplantıda
Hamas ve Hizbullah çığırtkanlıkları ortaya
çıkıyor. Bunu takipsizlikle bırakmak devlet ciddiyetiyle
bağdaşmaz. Bakan buna cevap vermiyor, isimleri bilmesine rağmen.
Ayrıca, gıda bankacılığı
Siz devlet
kesesinden bu hovardalığı nasıl yaparsınız?
Mehmetçik Vakfına yapılan bağışın yüzde 5i
vergiden muaf olacak, gıda bankacılığı yapan vakfa ve
derneğe yapılan bağış yüzde 100 vergiden muaf olacak
ve bunların hepsinin de bağlantısı AKP ile olduğu
açık ve varit iken bunu sadece sosyal bir yardım amacına
nasıl sokarsınız Sayın Bakanım? Siz hangi yetkiyle
bunu alıyorsunuz, vergi muafiyetini sağlıyorsunuz? Orada hayalî
faturaların döndüğünü kimse iddia edemez diye bir şey çıkabilir
mi? 100 milyarlık yardım eder 500 milyarlık fatura verir. Böyle
ucu açık bir yetkiyi devlet olarak, Hükûmet olarak nasıl
tanırsınız?
O nedenle, iki önergeye de ben yeterli cevabı alamadım.
Gıda bankacılığı, seçim aracı olarak
kullanılan bir bankacılıktır. Ayrıca da Hükûmetin
tavrıyla, Hükûmetin yandaşı kişilerin bulunduğu
vakıfların yaptığı tavırlar da birbirleriyle
çelişkilidir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Bakan.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI HAYATİ YAZICI
(Devamla) Teşekkür ediyorum.
Sanıyorum yanlış bir algılama var. Birinci
sorunuzla ilgili konuşmamda özellikle şu vurguyu yaptım: Bu
sorunun sözlü olarak cevaplandırma süresi geçtiğinden ilgili
milletvekili arkadaşımıza ayrıca yazılı olarak
bildirmiştim. Dolayısıyla, kimlerin kurucu olduğuna
ilişkin bilgi sizin elinizde mevcut ve ben atıf yapmakla yetindim.
Bir kişinin bir vakfın kurucusu olup olmaması ayrı bir
şeydir, o vakfın hayat boyu bütün eylemlerinden sorumlu tutulup
tutulmaması ayrı bir şeydir. Siz, vakfa kurucu olursunuz ama
vakfın yönetimi, mütevelli heyetleri aşamalarla zaman içerisinde
değişir, farklılaşır. Dolayısıyla,
insanları siz kurucu oldun diye o eylemlerden sorumlu
tutamazsınız. Ben burada bir sorumluluk olduğu anlamıyla
bunu ifade ediyor değilim ama işin bir sorgulama
mantığı çerçevesinde bu görüşümü sizlerle paylaşmak
istiyorum.
Gene ifade ettim, Vakıflar Tüzüğünün ilgili maddesi
gereği Vakıflar Genel Müdürlüğü gerekli teftiş ve denetimi
yapmıştır. Ne denetimi yapacaktır? Denetimin çerçevesini de
Tüzükte yer alan sözcüklerle arz etmeye çalıştım, o çerçevede
yapacağız. Ha, bunun dışında birtakım
kişilerin hoşuna gidecek diye Vakıflar Genel Müdürlüğü
polisin ya da savcının görevini üstlenecek değildir. Ha, bir suç
varsa elbette ki adli makamlar ve emniyet makamları işe müdahale
eder, el koyar. O yönünü ben bilemem, yani bir takibat var mı yok mu,
benim görev alanımın dışında. Ama biz,
vakıfların mantığı, faaliyeti çerçevesinde gerekli
denetimi yapmışız.
Diğer konuya gelince: Gıda
bankacılığı niye rahatsız ediyor bu kadar? Elbette ki
bu toplumda gıda almaya muhtaç insanlar varsa, o amaçla
çalışacak, kazanımlarını o amaca tahsis edecek olan
vatandaşlara devletin yönlendirici olarak rehberlik etmesi, kolaylık
göstermesi alkışlanacak bir durumdur. Ha, Burada bir ayrım
yapılıyor. Uygulamada yok, kafalarda varsa bizi ilgilendirmez. Bak,
ayrım mantığı kafalarda varsa bizi ilgilendirmez. Kim
gıda bankacılığını esas alacak vakıf
kuruyorsa, kanunun o hükmü çerçevesinde vergi
bağışıklığından yararlanacaktır.
Buyurun, kurun, yararlanın. Yol açık. Vatandaş sizi bekliyor,
ilginizi, alakanızı bekliyor. Yapılan bu çerçevededir.
Teşekkür ediyorum efendim. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Hayrın vergi iadesiyle
yapıldığı nerede görülmüş Sayın Bakan? Devletten
vergiyi kes, parayı dağıt!
BAŞKAN Sorular
cevaplandırılmıştır.
8.- Antalya Milletvekili Hüsnü
Çöllünün, Antalyada şehir içi minibüslerin yenilenmesine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/246)
BAŞKAN Sayın Bakan? Yok.
Ertelenmiştir.
9.- Antalya Milletvekili Hüsnü
Çöllünün, sezon sonunda işsiz kalan turizm çalışanlarına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/247)
BAŞKAN Sayın Bakan? Yok.
Ertelenmiştir.
10.- İzmir Milletvekili Ahmet
Kenan Tanrıkulunun, İzmirdeki sanayicilere ucuz elektrik
sağlanmasına ve maden firmalarına ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/255)
BAŞKAN Sayın Bakan? Yok.
Ertelenmiştir.
11.- Mersin Milletvekili Akif
Akkuşun, sebze ve meyve ihracatındaki ilaç kalıntısı
analizine ilişkin Devlet Bakanı Kürşad Tüzmenden sözlü soru
önergesi (6/266)
BAŞKAN Sayın Bakan? Yok.
Ertelenmiştir.
12.- Muğla Milletvekili Metin
Ergunun, Ege Bölgesinde verimliliği artırma projesi uygulanan illere
ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/270) ve
Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı
13.- Antalya Milletvekili Tayfur
Sünerin, sanayide doğalgaz kullanımının özendirilmesine
ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/291) ve
Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı
14.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalışın, iş dünyasının rekabet gücünün
artırılmasına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
sözlü soru önergesi (6/332) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer
Çağlayanın cevabı
15.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalışın, sanayide kullanılan elektriğe yapılan
zammın iş dünyasına etkilerine ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından sözlü soru önergesi (6/336) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı
Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı
16.- Gaziantep Milletvekili Hasan
Özdemirin, Gaziantepteki küçük esnafın sorunlarına ilişkin
Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/375) ve Sanayi ve
Ticaret Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı
17.- Gaziantep Milletvekili Hasan
Özdemirin, Gaziantepin teşvik kapsamına alınmasına
ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/376) ve
Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı
18.- Malatya Milletvekili Ferit
Mevlüt Aslanoğlunun, Malatya Şeker Fabrikasının
alacaklı çiftçilere verdiği küspe bedeli fişlerine ilişkin
Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/395) ve Sanayi ve Ticaret
Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı
19.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalışın, büyük mağazaların piyasada
oluşturduğu bazı sorunlara ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından sözlü soru önergesi (6/422) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı
Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı
20.- Karaman Milletvekili Hasan Çalışın,
iplik ithalatının yerli iplik ve pamuk üreticilerine etkisine
ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/456) ve
Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı
21.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalışın, hipermarketlerin çalışma saatleri ve
yerlerine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi
(6/458) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın
cevabı
22.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, borçlu esnafın desteklenmesine ilişkin Sanayi
ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/477) ve Sanayi ve Ticaret
Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı
23.- Gaziantep Milletvekili Hasan
Özdemirin, Gaziantep Organize Besi Bölgesine ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından sözlü soru önergesi (6/500) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı
Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı
24.- Aksaray Milletvekili Osman
Ertuğrulun, Aksaray Organize Sanayi Bölgesine ilişkin Sanayi ve
Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/665) ve Sanayi ve Ticaret
Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı
25.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalışın, tekstil ve hazır giyim sektöründeki
sıkıntılara ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü
soru önergesi (6/684) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer
Çağlayanın cevabı
26.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Duran Bulutun, Gönende kurulması planlanan çimento
fabrikasına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru
önergesi (6/727) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer
Çağlayanın cevabı
27.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, tekstil sektörünün sorunlarına ilişkin Sanayi ve
Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/731) ve Sanayi ve Ticaret
Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı
28.- Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdaroğlunun, demir fiyatlarının artışına
ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/742)
29.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun, Niksar Organize Sanayi Bölgesine ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından sözlü soru önergesi (6/745) ve Sanayi ve Ticaret Bakanı
Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Sanayi ve Ticaret
Bakanı Sayın Zafer Çağlayan gündemin Sözlü Sorular
kısmının 7, 14, 31, 32, 45, 46, 62, 87, 117, 119, 134, 151, 296,
315, 356, 360, 371 ve 374üncü sıralarındaki soruları birlikte
cevaplandırmak istemişlerdir.
Şimdi bu soruları sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret
Bakanı Sayın Zafer Çağlayan tarafından sözlü olarak
yanıtlanması hususunda gereğini arz ederim. 26.11.2007
Prof.
Dr. Metin Ergun
Muğla
Verimlilik; çağdaş yönetim anlayışında
kalkınmanın, kalkınmış ülke veya toplum olmanın
en somut ölçütlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Bu anlayışa
binaen ülkemizde kurulmuş olan Milli Prodüktivite Merkezi'nin iller
düzeyinde verimliliği artırma projesinde, sanayinin en önemli
bölgelerinden olan Ege Bölgesinin VAP Projeleri açısından ihmal
edildiğini görmekteyiz. Bu bağlamda;
1) Ege bölgesinde hangi illerde "Verimliliği
artırma projesi" yapıldı?
2) Muğla ilimizde "Verimliliği arttırma
projesi" yapmayı düşünüyor musunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret
Bakanı Sayın Zafer Çağlayan tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz
ederim.
Tayfur
Süner
Antalya
Ülkemizde başta Trakya Bölgesi olmak üzere büyük üretim
tesislerinde ve fabrikalarda, doğalgaz kullanımından vazgeçilip,
tekrar kömür kullanımına geçilmiştir.
Soru 1: Başta düşük kur nedeniyle zarar eden üretim
merkezlerini tekrar doğalgaz kullanımına teşvik etmek için
bir çalışmanız var mı? Bu konuda bir yasal düzenleme
yapmayı düşünüyor musunuz?
Soru 2: Bu fabrikaların ve üretim merkezlerinin
bacalarından çıkan zehirli gazların kontrolü düzenli olarak
yapılmakta mıdır?
Soru 3: Isınma ve kullanım maliyeti doğalgazda
yükseldiği için mi halk ve sanayi kömür kullanımına
yönelmiştir? Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile
ortaklaşa bir çalışma yaparak üretimi teşvik adına
sanayide kullanılan doğalgazın birim fiyatlarında bir
indirim yapmayı düşünüyor musunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret
Bakanı Zafer Çağlayan tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Hasan
Çalış
Karaman
Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD)
Başkanlığı tarafından yapılan açıklamada; iş
dünyasının rekabet gücünü artıracak yapısal
reformların acilen gerçekleştirilmesi gerektiği ifade edilerek,
aksi takdirde işletmelerin üretimi durdurma ile karşı
karşıya kalacağı uyarısında bulunulmaktadır.
Ayrıca açıklamada, yapısal reformların gecikmesi
halinde önümüzdeki günlerde bir çok işletmenin kapatılacağı
ve 1 milyon insanın işsiz kalacağı
vurgulanmıştır.
Bu bilgiler ışığında;
1) İş dünyasının rekabet gücünü artırma
konusunda herhangi bir yapısal reform çalışmanız var
mıdır? Bu konuda bir çalışma yapmayı düşünüyor
musunuz?
2) İş dünyasında rekabet gücünü kaybettiği
için son beş yılda kapatılan firma sayısı kaçtır?
Bu firmalarla birlikte kaç kişi işsiz kalmıştır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret Bakanı
Zafer Çağlayan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını
arz ederim.
Hasan
Çalış
Karaman
1) İş dünyasının girdi maliyetlerinde
düşüş beklediği bir dönemde sanayide kullanılan
elektriğe yapılan yüksek zammı nasıl
değerlendiriyorsunuz?
2) Bu zam girdi maliyetlerini artırmış
mıdır? Elektrik zammı iş dünyamızın rekabet
gücüne bir engel midir?
3) Elektrik zammı konusunda iş dünyasının
görüşü alınmış mıdır? Bu konuda kimlere
görüş sorulmuştur?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret
Bakanı Sayın Zafer Çağlayan tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğini saygılarımla
arz ederim.
Hasan
Özdemir
Gaziantep
Gaziantep ekonomisi, teşvik kanunu kapsamı
dışında bırakılmanın yanında küçük
esnafının durumu nedeniyle de büyük sıkıntı içindedir.
Gaziantep esnafı, hem nakit bulmakta hem de kredi kullanmakta
sıkıntı yaşamakta ve dolayısıyla
borçlarını ödemede de zorlanmaktadır .
Ayrıca, şehrimiz ekonomisindeki olumsuzluklara
rağmen Gaziantep'i, hâlâ umut kapısı olarak görüp göç edenler de
Gaziantep'in sorunlarını ağırlaştırmaktadır.
Komşumuz Iraktaki olumsuz durum da Gaziantep'in ekonomik
sıkıntılarını artırmaktadır. Körfez krizi ve
Irak'ın işgali ile o bölgeye çalışan esnafımız
büyük sıkıntı yaşamaktadır.
Bu çerçevede;
1) Gaziantep'te faaliyet gösteren küçük esnafımızın
sorunlarını çözmek için Bakanlık olarak
çalışmalarınız var mı?
2) Varsa bu projeleriniz nelerdir? Bunları, ne zaman
uygulamaya koymayı düşünüyorsunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret
Bakanı Sayın Zafer Çağlayan tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğini saygılarımla
arz ederim .
Hasan
Özdemir
Gaziantep
Türkiye ekonomisi için çok önemli olan ve tekstil denince ilk akla
gelen şehirlerden olan Gaziantep, ülkemizin genel ekonomik durumundan
kaynaklanan sorunlar yanında, teşvik kapsamı
dışında bırakılmanın yarattığı
sıkıntılarla baş etmeye çalışmaktadır.
Teşvik kanunuyla, Gaziantep'i çevreleyen Şanlıurfa,
Adıyaman, Kahramanmaraş, Osmaniye ve Kilis illeri dahil 49 il, devlet
desteğinden yararlanmaktadır. Bu illerin Gaziantep ekonomisinin
ürettiğine benzer ürünleri daha az maliyetle üretmesi, Gaziantep'in rekabet
gücünü ortadan kaldırmış ve aynı bölgede bulunan iller
arasında haksız rekabete yol açmıştır.
Son teşvik yasasına kadar Gaziantep sanayi ve ekonomisi
rekor üstüne rekor kırarken, bu yasayla önüne ciddi engeller
konulmuştur.
Bu çerçevede;
1) Gaziantep, ne zaman teşvik kapsamına alınacak ve
mevcut haksız rekabet ne zaman ortadan kaldırılacaktır?
15.01.2008
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret
Bakanı Sayın Zafer Çağlayan tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Malatya
Malatya Şeker Fabrikasından alacaklı olan
çiftçilere
1) Alacaklarına karşı üreticiye verilen küspe
bedeli 14 YTL midir?
2) Bu küspe bedeli karşılığı verilen
fişler piyasadaki bazı kişiler tarafından çok ucuza
toplanarak besicilere ve diğer üreticilere 75 YTLye satılmakta
mıdır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret
Bakanı Zafer Çağlayan tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Hasan
Çalış
Karaman
1) Hiper ve grosmarketlerin sayısının giderek
artmasının ardından perakende piyasasında rekabet
koşulları giderek yok olmaya başlamıştır.
Perakende piyasanın mağduriyetini gidermek amacıyla
yapmış olduğunuz bir çalışma var mıdır? Bu
konuda çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?
2) Büyük mağazalar tedarikçi firmalardan raf parası,
reklam katkısı, insört parası ve promosyon ödemesi adı
altında paralar istemektedir. Tedarikçi firmaların bu
sorunlarının çözümüne yönelik bir projeniz var mıdır? Varsa
bu projeler nelerdir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret
Bakanı Zafer Çağlayan tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Hasan
Çalış
Karaman
Yerli sanayiyi korumak amacıyla havlu ve bornoz üretimine
getirilen yerli iplik şartı kaldırılmıştır.
İthalatın önünü açan bu uygulama zaten zorda olan yerli iplik
üreticilerini tedirgin etmiştir.
Bu bilgiler ışığında;
1) Yerli üretimi teşvik yerine, tam tersi bir kararla
ithalatı teşvik kararı alınmıştır. Yerli
iplik üreticilerini ve pamuk çiftçisini, Çin ve Hindistan başta olmak
üzere Uzakdoğu ülkelerinden yapılan ucuz ithal ipliklere
karşı nasıl korumayı düşünüyorsunuz? Bu konuda bir
projeniz var mıdır?
2) Fabrika ve atölyeler iplik ithalatı karşında bir
bir kapanmakta veya üretime ara vermektedir. İplik İthalatı
uygulamasından sektörde çalışan işçilerimiz zarar
görmüş müdür? Görmüşse, kaç işçimiz zarar görmüştür?
3) Bu durumdan zarar görecek pamuk üreticisini nasıl
desteklemeyi düşünüyorsunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Sanayi ve Ticaret Bakanı
Zafer Çağlayan tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını
arz ederim.
Saygılarımla.
Hasan
Çalış
Karaman
Hipermarketler, şehiriçi-şehirdışı
ayrımı gözetmeksizin her geçen gün yenileri açılmakta ve âdeta
kurallarını da kendileri koymaktadırlar. Bu durum ise, orta
ölçekli ve küçük esnafı, sanatkârı sıkıntıya
sokmaktadır.
Bu bilgiler ışığında;
1) Hipermarketlerin çalışma saatleri ve
açılabileceği yerlerle ilgili küçük esnaf ve sanatkâra nefes
aldırabilecek ne gibi çalışmalarınız vardır?
14.02.2008
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda belirtilen soruların Sanayi ve Ticaret
Bakanı Sayın Zafer Çağlayan tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz
ederim.
Alim
Işık
Kütahya
Türkiye genelinde birçok esnafımız herhangi bir bankadan
almış olduğu krediyi zamanında ödeyemediği ya da
aksattığı için veya bir başka esnafa kefil olması
nedeniyle banka/lar aracılığı ile icralık duruma
düşmektedir. Seçim bölgem olan Kütahya ilinde de bu durumda olan çok
sayıda esnafımız bulunmaktadır. Bu konuyla ilgili olarak;
1. Bakanlığınızın icralık olmuş
esnafımızın durumunun düzeltilmesi konusunda bir
çalışması var mıdır?
2. Bankalarla problemi olmuş esnaflarla ilgili bir sicil
affı çıkartılması düşünülmekte midir?
3. Bakanlığınızın, esnafın
borçlarını ödeyebilmesi için borçlarının yeniden
yapılandırılması konusunda Maliye Bakanlığı
nezdinde bir girişimi olmuş mudur?
4. 2008 yılında küçük esnafın desteklenmesi ve
korunması konusunda hangi tedbirler alınmıştır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret
Bakanı Sayın Zafer Çağlayan tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğini saygılarımla
arz ederim.
Hasan
Özdemir
Gaziantep
Canlı hayvan ve besicilikte önemli bir paya sahip olan
Gaziantep, Türkiye'nin canlı hayvan ihracatının % 80'nini
yapmaktadır. Kent merkezi ve çevresinde 600'e yakın besici ve
ahır bulunmaktadır. Şehrimizde, yılda 1 milyon
civarında koyun ve 100.000 baş sığır beslenip pazara
sunulmakta ve canlı hayvan pazarlarında yılda yaklaşık
1.250.000 koyun ve 30.000 sığır işlem görmektedir.
Gaziantep Ticaret Odası ile Büyükşehir Belediyesi
öncülüğünde "Gaziantep Organize Besi Bölgesi" adında
başlatılan ve Bakanlığınıza da sunulup onaylanan
proje faaliyete geçtiğinde hayvancılık sektörü
açısından bir örnek teşkil edecektir.
Bu çerçevede;
1- Gaziantep Organize Besi Bölgesi faaliyete ne zaman geçecektir?
2- Bu konuda Bakanlığınızca yeterli ödenek
ayrıldı mı?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Sanayi ve Ticaret Bakanı
Sayın Zafer Çağlayan tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması için gereğini arz ederim. 22.04.2008
Osman
Ertuğrul
Aksaray
Soru:
- Aksaray Organize Sanayi Bölgesinin 2008 yılında
bitirileceği Bakanlığınızca tarafıma
bildirilmişti.
- Aksaray Organize Sanayi Bölgesi için 2008 yılında kaç
lira ödenek ayrılmıştır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Sanayi ve Ticaret
Bakanı Zafer Çağlayan tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Hasan
Çalış
Karaman
Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği; tekstil ve hazır
giyim sektörünün üretim varlıklarının korunması için çok
acil önlemler alınması gerektiğini belirterek, bu amaçla
uluslararası ticaret kurallarına uygun şekilde, söz konusu
sektörleri geçici süre "hassas sektör" ilan ederek destekleme
kararı alınması konusunda açıklama yapmaktadır.
Bu bilgiler ışığında;
1) Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği'nin bu sesine kulak
vermeyi düşünüyor musunuz? Tekstil ve hazır giyim sektörünü içinde
bulunduğu sıkıntıdan kurtarmak için
hazırlanmış bir projeniz var mıdır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda belirtilen soruların Sanayi ve Ticaret
Bakanı Zafer Çağlayan tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz
ederim. 08.05.2008
Ahmet
Duran Bulut
Balıkesir
Son günlerde Balıkesir iline ait Gönen ilçesinde
kurulması planlanan Çimento Fabrikalarıyla ilgili olarak yöre
halkını tedirgin eden bazı haberler ulusal ve yerel basına
yansımış, böyle bir uygulama ile ülkemizde kaliteli çeltik
üretiminin yapıldığı Gönen ovası tarım arazileri
başta olmak üzere çevrenin zarar göreceği gündeme gelmiştir. Bu
konuyla ilgili olarak;
1) Gönen ovasının zarar görmesine yol açacak bir konumda
çimento fabrikası kurulmasına yönelik
Bakanlığınız birimlerine yapılmış herhangi
bir başvuru var mıdır?
2) Varsa bu başvuru konusunda
Bakanlığınız hangi işlemleri yürütmüş ya da
yürütmektedir?
3) Söz konusu firma veya firmalarca fabrika kurulması istenen
arazi büyüklüğü ne kadardır?
4) Başvuruda bulunan firma ve firmalar hangileridir?
5) Bakanlık olarak bu olaya ilişkin bir müdahaleniz
olmuş mudur?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Sanayi ve Ticaret Bakanı
Sayın Zafer Çağlayan tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: Ülkemizdeki tekstil sektörünün
karşılaşmış olduğu sorunlar nelerdir, Çin vb.
ülkelerden gelen tekstil ürünleri Ülkemiz tekstil sektörünü olumsuz etkilemekte
midir, son 7 yılda kapanan tekstil atölyesi sayısı ne
kadardır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
aracılığınızla Sanayi ve Ticaret Bakanı
Sayın Zafer Çağlayan tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Mehmet
Serdaroğlu
Kastamonu
Demir fiyatları son altı ayda yüzde 100'ün üzerinde
artış göstermiştir. Demir fiyatlarındaki
artışlar, Ülkemizin büyümesine önemli katkı sağlayan
inşaat sektöründe büyük bir krize neden olmuş, yükleniciler ve
inşaat yapanlar, inşaatları bırakma noktasına
gelmişlerdir. İnşaat sektöründe yaşanacak bir kriz,
büyümeyi düşürecek, işsizliğin artmasına neden olacak,
etkisi katlanarak diğer sektörleri de vuracaktır.
Sektörde yer alanlar, demir fiyatlarında yaşanan
artışların önüne geçilmesi için Hükümet'ten acil müdahale
beklemektedir.
Sorular
Soru 1) Demir fiyatlarındaki fahiş yükseliş
karşısında herhangi bir önlem almayı düşünüyor
musunuz?
Soru 2) İnşaat sektörünü içine düştüğü krizden
çıkaracak bir acil müdahale planınız var mıdır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorumun Sanayi ve Ticaret Bakanı
Sayın Zafer Çağlayan tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: Niksar ve Tokatlıların heyecanla beklediği
Niksar Organize Sanayi Bölgesi yıllardır bitirilememiştir. Ne
zaman bitirilecektir?
BAŞKAN Soruları cevaplandırmak üzere Sanayi ve
Ticaret Bakanı Sayın Zafer Çağlayan...
Buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
SANAYİ VE TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN
(Ankara) Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri;
tarafıma tevdi edilen on sekiz adet sözlü soru önergelerini cevaplamak
için huzurlarınızdayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
207 sıra no.lu, Muğla Milletvekili Sayın Profesör
Doktor Metin Ergunun, Ege Bölgesinde verimliliği artırma projesi
uygulanan illere ilişkin olarak tarafıma yönelttiği sözlü soru
önergesini cevaplandırıyorum: Millî Prodüktivite Merkezi, ülke
düzeyinde bir verimlilik hareketi şeklinde yürütmekte olduğu iller
düzeyinde verimliliği artırma projelerine 1998 yılında
başlamış olup, bu proje kapsamında günümüze kadar kırk
ilimize uygulama yapmıştır.
Millî Prodüktivite Merkezi bu projeleri yıllık iş
programları bazında uygulamakta olup programa alınacak illerin
belirlenmesinde bu illerden gelen taleplerin yanı sıra illerin
sosyoekonomik yapı ve özellikleri de dikkate alınmaktadır.
Prodüktivite Merkezi bu projeyi Ege Bölgesinde bulunan Denizli,
Kütahya, Afyon ve Uşak illerinde uygulamış bulunmaktadır.
Gelecek talebe bağlı olarak Muğla verimliliği artırma
projesi de gündeme alınabilecektir.
14 sıra no.lu, Antalya Milletvekilimiz Sayın Tayfur
Sünerin OSBlerde doğal gaz kullanımının
azaldığına dair sözlü sorusuyla ilgili olarak da: Organize
Sanayi Bölgeleri Kanunu ve Organize Sanayi Bölgesi Uygulama Yönetmeliği
çerçevesinde doğal gaz kullanımı teşvik edilmektedir.
OSBlerde doğal gaz yerine kömür kullanımına yönelinmesi
hakkında herhangi bir şikâyet Bakanlığımıza
intikal etmemiştir.
Ülke genelinde hava kalitesinin korunması ve kontrolü Çevre
ve Orman Bakanlığının yetki ve sorumluluğunda olup
müsaade edilen standartlara uygunluğu yönüyle denetlenmektedir.
Doğal gaz birim fiyatlarında indirime gidilmesi
hususundaki yetki ve sorumluluk ise Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığına ve EPDKya aittir. Bu hususta
Bakanlığımıza herhangi bir müracaat bulunmamakla birlikte,
bu husus Bakanlığımızca da prensip olarak uygun mülahaza
edildiğinden, Bakanlığımızın yetki ve
sorumluluğu çerçevesinde gerekli katkı sağlanabilecektir.
Karaman Milletvekili Sayın Hasan Çalış, Tokat
Milletvekili Sayın Reşat Doğrunun birbiriyle benzer dört sözlü
soru önergesiyle -360 sıra no.lu, 311 sıra no.lu, 117 sıra no.lu
ve 31 sıra no.lu soruları- tekstil, konfeksiyon sektörüyle ilgili
sorularla ilgili görüşlerime gelince: Başbakan
Yardımcısı Prof. Dr. Nazım Ekren
başkanlığında mart ayında gerçekleştirilen
Ekonomik Sorunları Değerlendirme Kurulu Toplantısında,
tekstil, konfeksiyon, hazır giyim ve deri sanayisinin ekonomik
sorunları ve çözüm önerileri masaya
yatırılmıştır. Bu toplantıda, Türk tekstil,
hazır giyim ve deri sanayisinin dünyadaki ve çevre ülkelerdeki
gelişmeler neticesindeki yeni rekabet şartlarına uyum sağlamak
için dönüşme zorunda olduğu tespit edilerek değişim ve
dönüşümün yönetilmesi için bir strateji belgesinin
hazırlanmasının koordinasyonu Sanayi ve Ticaret
Bakanlığına verilmiştir. Bakanlığımız
özel sektör ve kamunun katılımcılarından oluşmuş
bir paydaş grubuyla iş birliği içinde sektörün acil, kısa
ve orta vade ihtiyaçlarını dikkate alan kısaca 3 D
dediğimiz değişim, dönüşüm ve destek olarak
adlandırılan ve yirmi üç tedbiri içeren bir strateji belgesi
hazırlanmıştır. Hazırlanan bu belge, yapılan Ekonomi
Koordinasyon Kurulu toplantısında görüşülmüş, bu
toplantıda dile getirilen revizyonlar tamamlanmış ve ekonomi
koordinasyon toplantısında önümüzdeki günlerde görüşülerek
uygulamaya sokulacaktır.
Sayın Çalışın iplik ithalatı ve pamuk
üreticisiyle ilgili soru önergesi çerçevesinde
Yine, 12 Nisan tarihinden
itibaren Türkiye gümrük bölgesindeki üreticilerin temel ekonomik
çıkarlarının ve yerli üretimin olumsuz etkilenmemesini teminen,
firmaların dâhilde işleme rejimi kapsamındaki ihracat
projelerinin değerlendirilmesinde, proje çerçevesinde ihtiyaç duyulan 30/1
ve altındaki pamuk ipliğinin en az yüzde 50sinin iç piyasadan
karşılanması koşuluyla dâhilde işleme izin belgesi
kapsamında ithalatına izin verilmesi uygun görülmüştü. Dâhilde
işleme rejimi kapsamında 30/1 ve altındaki pamuk ipliğinin
en az yüzde 50sinin iç piyasadan karşılanması
uygulamasının dünya fiyatlarından girdi sağlama
avantajını olumsuz yönde etkilemesi ve pazar kayıpları yaşanması
çerçevesinde, sektör temsilcileriyle yapılan toplantılar sonucunda,
dâhilde işleme rejimi kapsamında ihtiyaç duyulan 30/1 ve
altındaki pamuk ipliğinin en az yüzde 50sinin iç piyasadan
karşılanmasına ilişkin uygulama 1 Ocak 2008 tarihinden
itibaren kaldırılmıştır.
Alınan genel ekonomik tedbirlerin sonuçlarının her
geçen gün kendisini daha fazla hissettirmesi pamuk, iplik ve tekstil
sektörlerimize de olumlu yansıyacaktır. Hükûmetimiz, ülkemiz pamuk,
iplik ve tekstil sektörlerinin rekabet güçlerinin artırılması
yönünde güçlü desteğini artırarak sürdürmektedir. Diğer yandan
istihdamın artırılarak işsizliğin
azaltılması Hükûmetimizin öncelikli hedefleri arasında yer
almaktadır. Bu kapsamda yatırım ortamının
iyileştirilmesi ve istihdam yüklerinin azaltılması yönünde
geçtiğimiz ay bir taraftan istihdam paketi çıkarılıp burada
rahatlama getirilirken bu yöndeki çalışmalar devam edecek ve yine
istihdam paketiyle beraber SSK işveren primlerinden 5 puan indirilmesine
Ekim 2008 itibarıyla başlandığında istihdam konusunda
da bir rahatlama sağlanabilecektir.
Yine Sayın Çalışın soruları
arasında yer alan, pamuk üreticilerimiz son yıllarda yüksek primle
desteklenmektedir. 2007-2008 döneminde de yüksek prim desteği
sürdürülmüş ve üreticiye 34,8 yeni kuruş destekleme primi ödenmesine
karar verilmiştir.
Sayın Çalışın iş dünyasının rekabet
gücünü artırmaya dönük reformlarla ilgili sorusu kapsamında, evet,
mikroekonomik istikrarın sağlanması, yapısal
reformların tamamlanması, yatırım ortamının
iyileştirilmesi, yabancı sermayenin Türkiye'ye çekilmesi ve AR-GE
yatırımlarının artırılması gibi konuyla
ilgili yine yüce Meclisimizden çıkarılmış olan kanun
çerçevesinde ve ihracatın emek yoğun mallardan sermaye ve teknoloji
yoğun mallara dönüştürülmesi ve iş gücünün eğitimi Türkiye
için çok önem taşıyan hususlardır. Bu nedenle, ülkemizin yeni bir
sanayi stratejisi belirlemesi bir zorunluluk hâline gelmiştir. Bu
bağlamda yine sorumlu kuruluş olarak Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı, sanayi envanterini, sanayi politikalarını
ve sanayi stratejisini belirleme çalışmalarını
yürütmektedir. Sanayi politikamızın temel amacı, günümüz
dünyasının rekabet şartlarında sanayinin rekabet gücünü ve
verimliliğini sürekli artırarak dışa dönük bir yapı
içinde sürdürülebilir bir büyümeyi başarmaktır.
296 sıra no.lu, Aksaray Milletvekili Sayın Osman
Ertuğrulun Aksaray Organize Sanayi Bölgesine ilişkin sözlü soru
önergesiyle ilgili olarak, Aksaray Organize Sanayi Bölgesi Projesi için bugüne
kadar kullandırılan kredinin 2008 yılı fiyatlarıyla
karşılığı 21 milyon 152 bin 238 YTLdir.
Bakanlığımız 2008 yılı yatırım
programında 900 bin YTL ödenek de yer almaktadır. 13 Mayıs 2008
tarihi itibarıyla 2008 yılında tahsis edilen ödeneğin 293
bin 485 YTLsi kullandırılmıştır.
Aksaray Organize Sanayi Bölgesinin doğal gaz
dağıtım hattı inşaatı
tamamlanmıştır, altyapı ikmal inşaatı fiziki
gerçekleşmesi ise yüzde 72 seviyesindedir. Altyapı
inşaatının 2009 yılında tamamlanması planlanmakta
olup, ek ödeneğin teminiyle ilgili DPT Müsteşarlığıyla
gerekli koordinasyon çalışmaları devam etmektedir.
Söz konusu organize sanayi bölgesinin arıtma tesisi de 50 bin
YTL ödenekle Bakanlığımız 2008 yılı
yatırım programında yer almakta olup, arıtma etüt projesi
ihalesi 20 Mayıs 2008 tarihinde yapılmış, ancak gerekli
rekabet şartları oluşmadığından iptal
edilmiştir. İlgili organize sanayi bölgesinin talebiyle proje
ihalesinin organize sanayi bölgesi idaresince yapılması karara
bağlanmıştır.
Tokat Milletvekili Sayın Doktor Reşat Doğrunun 374
sıra no.lu, Niksar Organize Sanayi Bölgesine ilişkin sözlü soru
önergesiyle ilgili olarak da, Bakanlığımız
yatırım programında 2004-2007 yılları arasında
yer alan Tokat Niksar Organize Sanayi Bölgesi fiziki olarak
tamamlanmıştır. Söz konusu organize sanayi bölgesinin birinci
etap altyapı inşaatı kapsamındaki yol, içme suyu,
kanalizasyon ve yağmur suyu inşaatı geçici kabul muayenesi 14
Nisan 2008 tarihinde, elektrik şebekesi işi geçici kabul muayenesi
TEDAŞ tarafından 22 Mart 2007 tarihinde
yapılmıştır. Altyapısı tamamlanan 26 adet sanayi
parselinden oluşan Niksar Organize Sanayi Bölgesi
yatırımcıların hizmetine sunulmuştur.
Gaziantep Milletvekili Sayın Hasan Özdemirin 151 sıra
no.lu sözlü soru önergesinde gündeme getirdiği Gaziantep Besi Organize
Sanayi Bölgesi Bakanlığımız 2008 yılı
yatırım programında
Gaziantep Besi Organize Sanayi Bölgesi, 222 sicil numarasıyla
tüzel kişilik kazanmıştır. Bu aşamada, parsel
bazında üstyapı modül projesiyle 1/5.000 ölçekli genel yerleşim
planı ve 1/5.000 ölçekli nazım ve 1/1.000 ölçekli uygulama imar ve
parselasyon planları ile altyapı projelerinin organize sanayi bölgesi
yönetimince hazırlanarak Bakanlığımıza sunulması
ve bunların onaylanmasından sonra organize sanayi bölgesi yönetim
kurulunca ihale için karar alınıp, Bakanlığımıza
gönderilmesi gerekmektedir. Bu işlemlerin organize sanayi bölgesi
yönetimince tamamlanmasını müteakip, bütçe imkânları
çerçevesinde yeterli ödenek teminine çalışılarak altyapı
inşaatı ihalesi işlemlerine başlanabilecektir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kastamonu
Milletvekili Sayın Mehmet Serdaroğlunun, 371 sıra no.lu, demir
fiyatlarıyla ilgili sorusu kapsamında ise, evet, demir-çelik
sektöründe ağırlıklı olarak ithal girdi
kullanıldığını özellikle belirtmek isterim. Söz konusu
ham maddelerden hurdanın yüzde 70i, cevherin yüzde 60ı ve taş
kömürünün yüzde 90ı ithalat ile karşılanmaktadır.
2008 yılının başından itibaren dünya
demir-çelik hammadde fiyatlarının yüzde 100ün üzerinde
artış göstermesi nedeniyle dünya ve ülkemizde demir-çelik
fiyatlarında önemli oranda fiyatlar yükselmiştir.
Ayrıca, demir-çelik ürün fiyatlarının yükselmesinde
Körfez ve Orta Doğu ülkelerindeki talep artışına paralel
olarak, Çin Halk Cumhuriyetinin ihracatı teşvik edici
yardımlarını kaldırması da etkili olmuştur.
Yurt içi demir-çelik fiyatlarının yurt
dışındaki fiyatlardan bağımsız bir şekilde
oluşması elbette ki mümkün değildir. Dünya fiyatları ile
yurt içi fiyatlar arasında tam bir paralellik bulunduğunu da
özellikle ifade etmek isterim. Dolayısıyla, dünya piyasalarında
yaşanan gelişmeler ülkemizdeki demir-çelik ürün
fiyatlarının yükselmesini ciddi anlamda tetiklemiştir.
Konuyla ilgili olarak Bakanlığımızca dünya ve
ülkemizdeki gelişmeler yakından izlenmektedir. Yine de
Bakanlığımızın ilgili kuruluşlarından Rekabet
Kurumu, demir-çelik fiyatlarındaki artışta rekabeti zedeleyen
bir unsur bulunup bulunmadığı konusunda bir soruşturma
başlatmıştır.
İnşaat sektörü ekonominin sürükleyici sektörlerinden
biridir. Bu sektörün gelişmesi sadece demir fiyatlarına değil,
ekonomideki birçok parametreye bağlıdır. Hepsinin temelinde de
siyasi ve ekonomik sebepler yatmaktadır. Bu konuda da, demir-çelik fiyat
farklarıyla ilgili bir çalışma
yaptığımızı özellikle belirtmek isterim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Karaman
Milletvekili Sayın Hasan Çalışın 32 sıra no.lu,
sanayide kullanılan elektriğe yapılan zammın iş
dünyasına etkilerine ilişkin olarak yönelttiği sözlü soru
önergesiyle ilgili olarak öncelikle ülkemizde uzun yıllar enerji
fiyatlarına zam yapılmadığını hatırlatmak
isterim. 2007 yılında petrolün varilinin 100 doları
aşması -ki şu anda 140 dolar civarında
dolaşmaktadır- elektrik üretim maliyetlerine olumsuz olarak
yansımış ve zam kaçınılmaz hâle gelmiştir.
Elektrik zammı sanayide üretim maliyetlerine mutlaka olumsuz yansıyacaktır.
Yapılan zammın asgari seviyede tutulması nedeniyle rekabet
gücümüze olacak etkisi de bu oranda olacaktır. Ayrıca organize sanayi
bölgelerinde yer alan fabrikalarımıza enerjinin daha uygun fiyatlarla
sunulması da bu faktörü destekleyen bir unsur olmakla beraber
bildiğiniz gibi önümüzdeki ay itibarıyla elektrik fiyatlarında
otomatik fiyatlandırmaya gidilecektir.
Balıkesir Milletvekili Sayın Ahmet Duran Bulutun 356
sıra no.lu sözlü soru önergesiyle gündeme getirdiği Balıkesir
Gönende kurulması planlanan çimento fabrikasıyla ilgili,
Bakanlığımıza yapılmış doğrudan bir
başvuru bulunmamaktadır. Esasen
Bakanlığımızın mevzuatı kapsamında herhangi
bir tesisin kurulması konusunda izin verme yetkimiz de
bulunmamaktadır. Bakanlığımız Çevresel Etki Değerlendirmesi
(ÇED) Yönetmeliği gereğince Çevre ve Orman
Bakanlığının görüş sorması hâlinde sanayi
tesisleriyle ilgili görüş verebilmektedir. Bu kapsamda Balıkesir ili
Gönen ilçesi Babayaka köyü Hamasçakılı mevkisinde kurulması
planlanan klinker üretim öğütme ve entegre tesisiyle ilgili
hazırlanan ÇED raporu Çevre ve Orman Bakanlığı
tarafından Bakanlığımıza gönderilmiştir. ÇED
raporunda tesisin yer seçimi, arazi durumu, imar planı ve bunun gibi
hususlar dışında kalan üretim akış şemasında
belirtilen bilgilerin düzeltilmesi, üretimde kullanılacak ham maddelerin
özellik ve miktarlarına yer verilmesi, personel sayısının
gösterilmesi gibi hususlarda Bakanlığımızın
görüşleri Çevre ve Orman Bakanlığına bildirilmiştir.
Tesis ile ilgili ÇED raporunun olumlu veya olumsuz olması hakkında
karar doğal olarak Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından
verilmektedir.
Gaziantep Milletvekili Sayın Hasan Özdemirin sorduğu
yine Gaziantepin teşvik kapsamına alınması konusu
Tabii
sadece, Sayın Özdemir, bu kentimizde değil birçok ilimizde bu konuyla
ilgili Bakanlığımıza çeşitli görüşler intikal
etmekte olup ilgili kurumlarla yoğun iş birliği çerçevesinde
değerlendirme yapılmaktadır.
Teşvik sisteminin etkin ve verimli olabilmesi için çok
yoğun bir gayret içindeyiz. Zaman zaman da bu yüce kürsüde de dile
getirdiğim gibi, özellikle Bakanlık olarak çok ciddi, hummalı
bir şekilde, yıllardır yapılmayan ve ilk defa yapılan
sanayi envanteri ve sanayi stratejisiyle ilgili çok yoğun
çalışma yapıyoruz. Bu konuda, çeşitli arama
konferansları yapılırken özel sektör-kamu iş birliği
içerisinde de sanayi stratejisinin belirlenmesiyle ilgili bir
çalışmayı eylül ayı sonuna kadar tamamlayıp eylül
ayı sonundan itibaren de özellikle yeni teşvik sistemini, yüksek teknoloji,
yüksek katma değer ve yüksek rekabet gücüne yani 3 Yye dayalı bir
şekilde uygulayacak ve yıl sonunda hizmete sokacak olan bir
çalışma yapacağız. Tabii ki bu çalışma
yapılırken illeri birbirine haksız rekabet yaratan değil, sektörleri
birbirine haksız rekabet yaratan değil, Türkiye'de yüksek katma
değerde yüksek istihdam sağlayacak ve rekabet gücü sağlayacak
bir çalışma içinde olacağız ve teşvik sistemimizi de
bölgesel, proje ve sektörel bazda bir teşvik sistemiyle
değerlendireceğiz. Tabii ki bu noktada da Gaziantepte bu noktada
önümüzdeki dönemde ortaya çıkacak olan sistemler
değerlendirilecektir.
Malatya Milletvekili Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlunun
Malatya Şeker Fabrikasının alacaklı çiftçilere verdiği
küspe bedeli fişlere ilişkin sözlü soru önergesi çerçevesinde
şunu belirtmek isterim ki, tabii ki, şeker fabrikaları ben Bakan
olduktan sonra, özelleştirme kapsamında olmak üzere,
özelleştirme kapsamı ve Maliye Bakanlığımıza
iletilmiş olmakla beraber, soru tarafıma sorulduğu için, ben
yine bu soruya cevap olarak, kampanya döneminde fabrikalarda yan ürün olarak
üretilmekte olan yaş pancar posası dağıtımı ve
satışı, her yıl teşekkül ile üreticiler arasında
akdedilen şeker pancarı üretim sözleşmesiyle yaş pancar posası
bedelsiz dağıtım ve satış yönergesi esaslarına
uygun olarak yapılmaktadır. Bedelsiz yaş pancar posası
dağıtımı bittikten sonra arta kalan yaş pancar
posası, o yıl pancar üretmiş olan üreticiler ile sütçülük ve
besicilik yapanlara ve tarımla ilgili resmî kuruluşlara öncelik
verilmek suretiyle bedeli mukabilinde satışı
yapılmaktadır. Malatya Şeker Fabrikasında 2007-2008
kampanya döneminde 213.500 ton şeker pancarı işlenmiş olup
66.109 ton yaş pancar posası üretilmiştir. Üretilen bu
miktarın 52.339 tonu yani yüzde 79u üreticilere bedelsiz olarak
verilmiştir. Arta kalan 13.770 ton olan, yani yüzde 21i, yaş pancar
posası ise yönerge gereği öncelikle pancar üreticilerine, daha sonra
sütçülük ve besicilik yapan üreticilere fabrikanın alım, satım,
ihale komisyonu tarafından tespit edilen 14 YTL/ton fiyatıyla
satış yapılmıştır. Üreticiler teşekkül
fabrikalarından kampanya döneminde sözleşme gereği gerek
bedelsiz gerekse bedeli mukabilinde almış olduğu yaş pancar
posasını kendi iradesiyle değerlendirmektedirler.
Karaman Milletvekili Sayın Hasan Çalışın
hipermarketlerle ilgili iki sözlü soru önergesine ilişkin olarak da
şunu söylemek isterim ki: Bu konuyla ilgili bütün, özellikle gündeme
getirilen konuları dikkate alan bir çalışma yapılarak,
bununla ilgili hassasiyet duyulan konulardaki çalışmalarla birlikte,
Bakanlığımızca yapılan çalışmalar
Başbakanlığa gönderilmiş ve
Başbakanlığımızda yapılacak olan
çalışmayla beraber yüce Meclisimize sunulacaktır ve bu noktada
gerek raf parası gerek insört parası gibi birçok konuda bu
çalışmayla, bu düzenlemeyle beraber gerekli düzenlemeler
gerçekleştirilmiş olacaktır.
Son olarak da Kütahya Milletvekili Sayın Profesör Doktor Alim
Işıkın, Gaziantep Milletvekili Sayın Hasan Özdemirin 134
ve 45 sıra no.lu sorularıyla ilgili görüşlerimi ifade etmek
istiyorum. Ülkemizde 2000 ve 2001 yıllarında yaşanan ekonomik
krizler neticesinde ödeme zorluğu içine düşen ve bu nedenle kredi
borcunu vadesinde ödeyemeyen ve yüksek temerrüt faizleri nedeniyle
ağır borç yükü altında kalan esnaf ve sanatkârın
rahatlaması amacıyla birçok önlem alınmıştır.
2004 yılında yürürlüğe giren Karşılıksız Çek
ve Protestolu Senetler ile Kredi ve Kredi Kartları Borçlarına
İlişkin Kayıtların Dikkate Alınmaması
Hakkında Kanun Tasarısı ile 824 bin tacir, esnaf ve sanatkâr ekonomiye
kazandırılmıştır. 2005 yılında da esnaf ve
sanatkârların kooperatif takibinde bulunan kredi borçları yeniden
yapılandırılmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN İlave ediyorum.
Buyurun.
SANAYİ VE TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN
(Devamla) Yüce Meclisimizden geçen yine istihdam paketiyle beraber esnaf ve
sanatkârımızın da iş gücü maliyetlerinin
azaltılması noktasında, yine SSK işveren payından 5
puan uygulaması bu noktada 2008 yılı Ekim ayıyla
başlayacak ve bu konuda da, istihdam konusunda bir rahatlık
getirebilecektir.
Esnaf ve sanatkârlara hizmetlerimiz artarak devam edecektir.
60ıncı Hükûmet Programı çerçevesinde hazırlanan eylem
planımızda esnaf ve sanatkârlara öncelikle ve
ayrıcalıklı olarak önem verilmiştir. Bu çerçevede ekonomik
gelişmelere bağlı olarak yine Halkbank kredileriyle ilgili
çalışmalar ve kredi limitlerinin artırılması, vade
uzatımı gibi çalışmalar gündemimizdedir.
Kümelenme yaklaşımı çerçevesinde esnaf ve
sanatkârlar arasında ortaklık ve iş birliği faaliyetlerinin
geliştirilmesi noktasında bunu destekleyecek çok önemli çalışmaları
bir taraftan yaparken yine vergi istihdam yüklerinin kademeli olarak
azaltılmasına yönelik çalışmalar da sürdürülecektir.
Yine bu noktada, 2008 yılında, daha evvel de bu yüce
kürsüde ifade ettiğim gibi, Esnaf ve Sanatkâr Şûrası
düzenlenerek bu şûrayla da çok önemli tespitler ve yeni
açılımlar yapılacaktır. Buna ilaveten, yapılacak olan
bir çalışmayla özellikle yine önümüzdeki günlerde esnaf ve sanatkâr
değişim, dönüşüm ve destek projesi adı altında
şu anda tüm kesimlerle, TESK ve TESKOMB başta olmak üzere tüm
kesimlerle beraber yoğun bir çalışma içindeyiz. Bunu da
önümüzdeki aylarda kamuoyuyla paylaşıp bu konuda
değerlendirmeyle ilgili sonuçları beraber
paylaşacağız.
Ve yine BAĞ-KUR düzenlemesiyle prim borçları
yapılandırılmıştır. Biliyorsunuz, yüce
Meclisimizden geçti.
Son olarak, Sayın Hasan Özdemirin Gazianteple ilgili
sorusuna gelince de 2007 yılında bu kentimizde 2.615 esnaf ve
sanatkârımız mesleği bırakırken 3.038 esnaf ve
sanatkârımız mesleğe başlamıştır. Kapanan
her 86 esnaf ve sanatkâr iş yerine karşılık 100 yeni
iş yeri açılmıştır. Evet, bu noktada, özellikle esnaf
ve sanatkârımızın desteklenmesi noktasında önemli
çalışmalarımızı yapmaya devam ediyoruz.
Tekrar yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum,
teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Sayın Doğru
REŞAT DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakana teşekkür etmek istiyorum. Tekstille ilgili
sorularımızdaki amaç tekstilin içerisinde bulunduğu
sorunların dile getirilmesidir. Hakikaten bugün piyasada, özellikle Uzak
Doğudan gelen mallarda ciddi sağlık sorunlarının
olduğu ortadadır. Tekstil fabrikaları birer birer
kapanmaktadır. Özellikle Tokat ilinde Sena Tekstil ve Erbaa ilçesindeki
Libra Tekstildeki yaklaşık olarak toplam 3 bine yakın insan
işini kaybetmiş durumdadır. Bu vesileyle de Sayın Bakanın
söylemiş olduğu Koordinasyon Kurulu bir an önce görevine başlasa
da bu Koordinasyon Kurulu neticesinde de insanlar işlerini kaybetmese.
İkinci olarak, organize sanayi bölgeleriyle ilgili olarak da
Niksar ilçesi, aşağı yukarı 2002 yılından
itibaren organize sanayi bölgesinin bitirilmesiyle ilgili ciddi bir beklenti
içerisindedir ancak şu ana kadar da çok ciddi bir gelişme
olmamıştır. Ancak, Sayın Bakana teşekkür etmek
istiyorum. Son yılda ciddi manada altyapıda bir yatırım
çalışması yapılmaktadır. Bunun da yakından takip
edilmesiyle beraber Niksarlıların bu konuda çok müteşekkir
olacağını söylemek istiyorum.
Kendisine teşekkür ederim, sağ olsunlar.
BAŞKAN Biraz hızlandırabilirsek
Zaman doldu ama
ben devamını getirmek için uzattım.
Sayın Aslanoğlu
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Bakan,
özellikle önümüzdeki dönem için, ürün
Şeker fabrikalarında
belirttiğim konu gerçek bir konudur.
1) Hassasiyetle durulması.
2) Sanayi Bakanlığı, özelleştirmedeki
şeker fabrikalarını geri alsın.
Mal sizin malınızdır, malınıza sahip
çıkın Sayın Bakanım. On beş fabrikayı
satıyorlar. Şeker fabrikalarını sattırmayın
Sayın Bakanım.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Ertuğrul
OSMAN ERTUĞRUL (Aksaray) Sayın Bakanım Aksaray
Organize Sanayisinin bitirileceğini söylemişti. O günün
şartlarında, Aksaray milletvekilleri de Aksaray Organize Sanayisi
için 9 trilyon ödenek ayrıldığını ifade
etmişlerdi. Fakat bugün öğreniyoruz ki Aksaraya 900 milyar gibi bir
ödenek ayrılmış ve bu 900 milyar ödeneğin de -şu anda
inşaat mevsiminin yarısına yaklaşılırken- daha
üçte 1i kullanılmış. Şimdi, Aksaray Organize Sanayisinin
-birinci bölgenin- bitirilebilmesi için en az 5 trilyon gibi bir paraya ihtiyaç
var. Sayın Bakanımız bunu bitireceğini ifade ederken acaba
bu ödeneği de takviye edecek mi, bitirecek mi?
Bir de arıtmayla ilgili
Arıtma
yapılmadığı için oradaki bir kasabada ve Aksaray merkezine
de yakın olduğu için hem çevreyle ilgili hem de kasabanın sulama
suyuyla ilgili ciddi problemler şu anda yaşanıyor. Yani bunun da
ihale şartnamesinin bir an önce düzenlenip arıtmasının da
ihale edilmesinin hem çevre için hem sulama için faydalı
olacağını düşünüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Işık
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın Bakanım, verdiğiniz bilgilerden dolayı
öncelikle teşekkür etmek istiyorum. Ancak, özellikle
esnafımızın içinde bulunduğu sıkıntılı
durumun başında, şu anda borcu nedeniyle icralık
olması, dolayısıyla yeni bir krediyi alamaması var. Yani bu
sicil affı konusu oldukça önemli. Bu konuda biz de bir grup milletvekili
olarak bir sicil affı teklifi verdik. Eğer bunu çözerseniz bu
insanlarımız hiç olmazsa ayakta durma şansını yeniden
belki yakalayabilecek.
Bir de TOKİ inşaatlarının o ildeki
esnafın durumunu oldukça kötüye götürdüğü söyleniyor. TOKİ
inşaatlarını alan müteahhitlerin genellikle
alışverişlerini kendi firmalarından ve büyük il
merkezlerinden yaptığı, o ile herhangi bir destek
sağlamadığı konusu esnafları sıkıntıya
sokmuştur. Bu konuyu da dikkatinize sunmak istiyorum.
Çok teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Bakan, buyurun.
SANAYİ VE TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN
(Ankara) Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; tekrar
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Efendim, özellikle Sayın Reşat Doğru
Milletvekilimizin tekstil sektöründeki sorunla ilgili
Sayın
Milletvekilim, tekstil, konfeksiyon ve deri sektörü, beraber, bir bütün olarak,
yaklaşık iki aydır sektörle beraber çok ciddi, yoğun bir
çalışma içindeyiz. Yapmış olduğumuz çalışmayı
enine boyuna yaptık, sektörden gelen görüşleri dikkate aldık.
Ekonomi Koordinasyon Kurulunda bir kez görüşüldü ve o görüşmeden
sonra bizden istenen revizyonları şu anda hazırladık,
önümüzdeki hafta bununla ilgili çalışmayı Ekonomi Koordinasyon
Kurulunda tekrar gündeme getirerek finallemiş olacağız. Yani,
önümüzdeki bir hafta, on gün içinde bu konuyla ilgili çalışma
bitirilmiş olacaktır.
Evet, organize sanayi bölgeleri konularına gelince: Gerek
Aksaray gerek diğer organize sanayi bölgeleri olsun
Tabii, eldeki mevcut
imkânlarla, Türkiyede şu anda biliyorsunuz 251 organize sanayi bölgesi
var, bunun 107 adedi bitirilmiş ve diğerlerinin inşaatı
devam ettirilmektedir. Eldeki mevcut ödeneği hepsine etkin bir
şekilde ve organize sanayi bölgelerinin fiziki alanlarının
gerçekleşmesine paralel olarak en etkin şekilde kullanmaya
çalışıyoruz. Ama bunun yanı sıra, özellikle Aksarayla
ilgili sormuş olduğunuz soruyu ben geneliyle ilgili cevaplayarak
söylemek istiyorum. Birkaç ay öncesinde DPT nezdinde girişimde bulunduk,
mevcut ödeneğimizin yetmeyeceğini ve yeni ilave ödenek talep ettiğimizi
ifade ettik. İlave ödenek almış olduğumuz her bir
rakamı, yine, titizlikle, geçmiş dönemlerde
yapıldığı gibi, organize sanayi bölgelerimize hak
ettiği oranda, eşit oranda dağıtıp ve bu tür
desteğimizi yapmaya devam edeceğiz diye ifade etmek istiyorum.
Sayın Aslanoğlunun şeker fabrikalarıyla
ilgili konusuna gelince: Tabii, bu, özelleştirme kapsamına
alınmış ve bununla ilgili süreç başlamıştır.
Şeker fabrikalarının özelleştirilmesiyle ilgili, artık
bu konudaki karar ve uygulama, Özelleştirme İdaresi
Başkanlığının tamamıyla sorumluluğu
altında ve bununla ilgili de çalışma
başlatılmıştır. Onlar, zannediyorum ki bu konudaki
hassasiyetleri, özellikle birçok fabrikanın birbirine avantaj ve
dezavantajlarını dikkate alarak gerekli çalışmayı
yapacaklardır.
Diğer yandan, esnaf sicil affıyla ilgili, şu anda
Evet, zaman zaman benim de özellikle seyahat ettiğim illerde olsun veya
bir araya geldiğim, ki, hemen hemen her gün esnafımızla,
sanatkârımızla, sanayicilerimizle, KOBİlerimizle beraberim, bu
kapsamda şu ana kadar yirmi bir ili fiilen ziyaret ederek yirmi bir ildeki
esnaf kardeşlerimle saatler süren toplantılar yaptık.
Onların her türlü toplantılarına zaten katılıyorum.
Şu anda, asıl, tabii, bunun yanında, yani bu
çalışmanın yanı sıra, asıl esnaf ve
sanatkârın bir değişim ve dönüşüm projesinin, bir strateji
belgesinin hazırlığı içindeyiz. Bu konuda, biraz evvel
ifade ettiğim gibi, özellikle TESK ve TESKOMB başta olmak üzere,
bütün ilgili birimler ve kurumlarla beraber yapmış olduğumuz
çalışmayla sorunlara kalıcı çözüm getirecek olan bir
değişim ve dönüşümü gerçekleştirecek bir çalışma
ve gayretin içindeyiz.
Tabii ki ticaretin, iş yapmanın kural ve kaideleri
değişiyor. Dünyanın her tarafında bu değişiklik
var. Bu noktada da özellikle tüketici tercihinin değişmesi, üretim
tekniklerinin değişmesi ve bu anlamda ekonominin
globalleşmesiyle beraber ister istemez bir değişim ve
dönüşüm var. Bunun da en az sancıyla yaşatılması
noktasında gerek bu işin mevzuat boyutuyla gerek de teknik boyutu ve
parasal boyutuyla da yapacağımız çalışmayı da çok
kısa bir süre içinde -yani zannediyorum temmuz, ağustos ayı
itibarıyla, yapacağımız bu çalışmayı-
inşallah kamuoyumuzla beraber paylaşacağız. O çerçevede
yapılması gereken çalışmaların tamamını
topyekûn bir şekilde ele almamız lazım, yoksa ayrı
ayrı palyatif çözümlerin fayda getirmeyeceği çok aşikâr. Bir de
dediğim gibi, ben sürekli zaten sektörle beraberim.
TOKİ müteahhitleriyle ilgili, yapılan işlerde yöre
esnafından alışveriş yapmaması
Tabii ki serbest
piyasa kuralları Değerli Milletvekilim, bildiğiniz gibi bu
konuda herhangi bir müdahale olmaz ancak şunu ifade edeyim: Ben bunu
yaşamış biriyim. Sincan Organize Sanayi Bölgesinde 1990
yılında ben fabrika arsasını alıp fabrika
inşaatına başladığım zaman Sincan Organize Sanayi
Bölgesinde, Sincanda bir noterlik vardı ama bugün Sincanda bildiğim
kadar beş noterlik var. Sincanda taksi durağı yoktu, Sincanda
birçok taksi durağı oldu. Yani organize sanayi bölgelerinin veya bu
tür inşaat yatırımlarının olduğu yerde her ne
olursa olsun birçok tedarik ister istemez oradaki yatırımcı ve
müteahhit tarafından lokal bazda yapılır. Ama bu konuda ben de
isterim ki yerinde, yöresinde olsun. Ancak serbest piyasa olduğu için
bizim bu konuda herhangi bir müdahale etme imkânımız yok.
Tekrar yüce heyetinizi saygıyla selamlıyor,
teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Birleşime yarım saat ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.40
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.13
BAŞKAN: Başkan Vekili
Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Fatoş GÜRKAN
(Adana), Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 118inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Alınan karar gereğince diğer denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
V.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
B) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Tapu Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Adalet Komisyonu Raporu (1/568) (S. Sayısı: 223)
BAŞKAN Birinci sırada yer alan Tapu Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının komisyona geri verilen maddesiyle ilgili komisyon
raporu Başkanlığımıza henüz verilmediğinden
tasarının görüşmeleri ertelenmiştir.
İkinci sırada yer alan Yükseköğretim Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Yükseköğretim Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/591) (S.
Sayısı: 238) (x)
BAŞKAN Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Geçen birleşimde tasarının tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştı.
Şimdi, birinci maddeyi okutuyorum:
YÜKSEKÖĞRETİM KANUNUNDA
DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı
Yükseköğretim Kanununun 10 uncu maddesine aşağıdaki
fıkralar eklenmiştir.
Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezinin önceki
yıldan devreden finansman fazlasının % 25i her yıl
şubat ayı sonuna kadar Yükseköğretim Kurulu hesabına
aktarılır. Aktarılan bu tutarı, bir yandan
Yükseköğretim Kurulu bütçesinin (B) işaretli cetveline öz gelir
diğer yandan (A) işaretli cetvelin mevcut veya yeni açılacak
tertiplerine ödenek olarak eklemeye Yükseköğretim Kurulu yetkilidir.
Sermaye ödenekleri, yılı yatırım programı ile
ilişkilendirilir.
Ödenek kaydedilen tutarlar, öncelikle yükseköğretim
kurumlarının bilimsel araştırma projeleri ile yurt içi ve
yurt dışı öğretim elemanı ve öğrenci değişim
programlarının desteklenmesi, yurt içi ve yurt dışında
öğretim üyesi ve araştırmacı yetiştirilmesi ile
Yükseköğretim Kurulunun fiziki ve beşeri altyapısının
güçlendirilmesi amacıyla kullanılır.
(x) 238 S. Sayılı
Basmayazı 12/06/2008 tarihli 1171 nci Birleşim Tutanağına
eklidir.
Söz konusu hizmet ve faaliyetlere ilişkin olarak
Yükseköğretim Kurulunca uygun görülen tutarlar, ilgili yükseköğretim
kurumlarına tahakkuk ettirilmek suretiyle ödenir. Yurt içi ve yurt
dışı öğretim elemanı ve öğrenci değişim
programlarının desteklenmesi ile yurt içi ve yurt
dışında öğretim üyesi ve araştırmacı
yetiştirilmesi amacıyla yükseköğretim kurumlarına ödenen
tutarlar karşılığını bir yandan ilgili
yükseköğretim kurumunun (B) işaretli cetveline öz gelir, diğer
yandan (A) işaretli cetveline ödenek kaydetmeye ilgili yükseköğretim
kurumu yetkilidir.
Bilimsel araştırma projelerinin desteklenmesi için
yükseköğretim kurumlarına ödenen tutarlar, ilgili idarelerin
bütçelerine gelir kaydedilmeksizin açılacak özel hesaplarda izlenir.
Aktarılan bu tutarların harcanması ve
muhasebeleştirilmesine ilişkin esas ve usuller Maliye
Bakanlığı ile Yükseköğretim Kurulu tarafından
müştereken belirlenir. Bu kapsamda yapılan harcamalar, 10/12/2003
tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa göre
denetlenir.
BAŞKAN Madde üzerinde gruplar adına ilk söz,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Samsun Milletvekili Sayın
Osman Çakırda.
Buyurun Sayın Çakır. (MHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika.
MHP GRUBU ADINA OSMAN ÇAKIR (Samsun) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 238 sıra sayılı Yükseköğretim
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı üzerinde söz almış bulunuyorum.
Değerli milletvekilleri, ülkelerin yükseköğretim sistemleri,
özellikle üniversitelerin sevk ve idaresi, yükseköğretim
kurumlarının bilimsel ve teknolojik ARGE sistemlerindeki işlevi
ile yeri, ülkelerin ekonomik girdisi olarak yükseköğretimin kalitesi ve
bir üretim faktörü olarak rolü artık dünyada yaygın olarak
tartışılan bir konudur. Bu alanda araştırmalar
yapılmakta, kongre, sempozyumlar düzenlenmekte, dergiler ve raporlar
yayımlanmaktadır. Yükseköğretimin verimliliği,
işlerliği, finansmanı, yönetimi, denetimi, insana ve halka
hizmet anlayışı, kurumların yönetimindeki işletmecilik
anlayışı, kurumlar arası rekabet, bunların sosyal
adalet ve fırsat eşitliğiyle
bağdaşırlığı ve özerklik ile akademik hürriyet
üzerindeki etkileri gelişmiş ülkelerin ana tartışma
konularıdır.
Ülkemizde ise bu konuda bir kargaşa ortamı
yaşanmakta, siyasi çıkar beklentileri nedeniyle gerçek
dışı beyan ve davranışlar, ideolojik katılık
ve dar görüşlülük ve bilimsel gerçeklerden uzak bir tartışma
ortamı sürdürüle gelmektedir.
Yükseköğretim konusundaki paydaşlarını
ilgililerin ve tarafların hiçbir şekilde birleşerek
uzlaşamayıp ortaya yeni bir sistem ve yeni bir yapı
koyamaması, eskiyen, yıpranan, çağ dışı kalan ve
gün geçtikçe de kanayan mevcut YÖK sisteminin sürdürülmesi zorunluluğuna
yol açmaktadır.
Üniversitelerimiz Türk insanının ve ülkemizin beklenti
ve ihtiyaçlarına uygun çözümler üreten, önümüzdeki sorunları görüp
çıkış yollarını öneren kurumlar olmaktan uzak bir
yapıda bir görünüm sergilemektedir. Yükseköğretim konusundaki tartışmalar
siyasi ve ideolojik çıkar hesapları içinde boğulup gitmekten bir
türlü kurtarılamamaktadır. İşin kuramsal ve felsefi
yanları da hiç ele alınamamaktadır. Çünkü, yükseköğretim
sisteminin kalitesi bir ülkenin ekonomisinin en önemli girdileri arasındadır.
Buna fevkalade önem vermek durumundayız. Ülkemizin rekabet gücünün asli
unsurlarından biri olan yükseköğretim, ülkenin sosyoekonomik
politikalarının da en önemli yapı taşlarından biridir.
Toplumun ihtiyaçlarına duyarlı, ülke insanını daha fazla
dikkate alan ve yön veren, çağımızın bilimsel ve teknolojik
gelişmelerini yakından takip eden, çağın istihdam
anlayışı ve felsefesiyle uyumlu mezunlar yetiştiren
çağdaş bir üniversite yapısını
gerçekleştirebilmek için yeterli kaynakları mutlaka oluşturmak
durumundayız; sadece kaynak oluşturmak değil, kaynakların
etkili ve verimli bir şekilde kullanılabilirliğini de
sağlamalıyız.
Şu anda uygulanmakta olan mevcut bütçe sistemi, kamu
kaynaklarının hem dağıtımında hem de
kullanımında aşırı merkeziyetçi, bürokratik
işlemleri yoğun, sınırlayıcı, çalışanları
ve üniversite yöneticilerini motive etmeyen, üretimi engelleyen, üniversitede
olması gereken akademik ortamı desteklemekten uzak olan bir
yapıdır. Üniversitelere sağlanacak mali kaynaklar serbest ve
torba bütçe sistemiyle tahsis edilmeli ve kaynağın
kullanımında denetimi ve hesap sorulabilirliği mutlaka
sağlanmalıdır. Kaynakların etkin, ekonomik ve verimli bir
yasal düzenlemeyle uygun olarak kullanılmasından sorumlu olan
yöneticileri, hesap verebilir bir sistem içerisinde düzenlemek
durumundayız.
2003 yılından bu yana Yükseköğretim bütçesinin
Milli Eğitim Bakanlığı bütçesindeki payı sürekli
düşerek, 2003te yüzde 25 olan Yükseköğretimin payı, maalesef
2008de yüzde 19,7ye düşmüştür. Üniversite, fakülte ve yüksekokul
sayısındaki büyük artışa rağmen üniversitenin payı
azalmıştır. Öğrenci başına ödenekler ise son
derece yetersizdir; Amerika Birleşik Devletlerinde öğrenci
başına 30 bin dolar, OECD ülkelerinde 13 bin dolar, AB
ortalaması da 20 bin dolar olmasına rağmen, Türkiye maalesef 5
bin dolarla yetinmek zorunda kalmaktadır.
Üniversiteler yapacağı her projenin maliyet bedelini çok
açık ve net bir şekilde ortaya koymalı, bütçeden
aldıkları kaynakların hesabını verebilmelidir ve
sonuçta, tahsis edilen kaynak, yani maliyetlere karşılık
planlanan amaçlara ulaşılıp ulaşılmadığı
da denetlenmelidir, maalesef üniversitelerimiz böyle bir yapı içerisinde
değildir, görünürde de Hükûmetin böyle bir gayreti gözükmemektedir. Hesap
verilebilirlik, Sayıştay denetimi değildir; projenin
amacına ulaşıp ulaşmadığının, sonradan
yöneticilerin performanslarının sorgulandığı bir
sistemdir. Bağımsız, akredite kuruluşlar tarafından
yapılması gereken şeffaf bir yapı olmalıdır.
Görüşülmekte olan kanunun 1inci maddesinde, Öğrenci
Seçme ve Yerleştirme Merkezinin önceki yıldan devreden finansman
fazlasının yüzde 25i YÖK hesabına aktarılmaktadır. Bu
oran mutlaka artırılmalıdır. Neden finansman
fazlasının yüzde 75i ÖSYM hesabında bekletilmektedir, bu belli
değildir. Bu oranın en az yüzde 50ye çıkarılmasında
büyük bir fayda vardır. Bu rakam, ÖSYM bütçesinden Yükseköğretim
bütçesine aktarılacak olan rakam -yüzde 50 veya yüzde 25- her ne olursa
olsun mutlaka öğrenci yurtları yapımında
kullanılmalıdır ve üniversitelere öğrenci yurdu yapımı
kaydıyla aktarılmalıdır. Üniversite yurtları
geliştirilmeli, iyileştirilmeli, öğrenci kapasiteleri
artırılmalıdır, buna fevkalade ihtiyaç bulunmaktadır,
çünkü bugün Türkiye üniversitelerinde 2 milyon 400 bin öğrenci
öğrenim görmektedir.
81 yerde üniversite kurulmuştur; hâlihazırda 94ü
devlet, 33ü vakıf olmak üzere 127 üniversite bulunmaktadır.
Bunların üçte 1i yeni kurulan üniversitelerdir ve şiddetli bir
şekilde kaynağa, özellikle ve öncelikle de öğrenci
yurtlarına ihtiyacı bulunmaktadır. Bu nedenle, ÖSYMde biriken
kaynaktan YÖK bütçesine en az yüzde 50 bir kaynak aktarılması
gerekir. Üniversitelerin öğrenci yurdu ihtiyaçları için
kullanılacak bu para, üniversite kapısındaki gençlerimizi
sokağa veya kötü niyetli kuruluş ve kişilerin kucağına
bırakmaktan önleyecektir.
Değerli milletvekilleri, bu vesile ile yine bu kanun ile
düzenlenen rektör seçimi konusuna da değinmek istiyorum. Üniversitelerde
rektörlerin seçimle gelmesi demokratik açıdan cazibeli görünmesine
rağmen, uygulanan sistemin demokrasiyle ilgili bir alakası
olmadığı gibi son derece sakıncalı bir sistem hâline
gelmiştir. Üniversitelerde popülist anlayışları hâkim
kılmış, öğretim üyelerini kamplara ayırmış,
onların arasında uzlaşılmaz, verimsiz, anlamsız,
gereksiz bir kavga ortamı oluşturmuştur. Liyakat,
çalışkanlık, başarı kriterleri yerini
yandaşlık kriterlerine terk etmiştir. Bu durum üniversitelere
önemli ölçüde darbe vurmuştur.
Seçmenlerin seçilen tarafından atandığı bu
sistemde, üniversitelerin reel ve gerçek kadro ihtiyaçları, verimlilik,
bilimsellik, yeterlilik, akademik başarı yerini siyasi veya
kişisel çıkar yandaşlığına veya menfaat
öngörülerine bırakmıştır. Bu nedenle, bu sistemden derhâl
vazgeçilmelidir. Bu konu tartışmaya açılarak toplumsal bir
uzlaşmayla yeni bir yöntem tespit edilmelidir.
Yasada öngörülen yeni kurulan üniversitelere rektör seçimi ve
atama sistemi isabetli ancak eksiktir. Bu kanun ile yardımcı doçent,
doçent, profesör olarak atanabilmek için çeşitli kriterler
getirilmektedir. Bir üniversiteyi yönetecek rektör ataması içinse hiçbir
kriter öngörülmemektedir. Bu nedenle, bu konudaki kriterlerin de öngörülmesi,
şeffaf ve denetlenebilir bir seçim sistemi gerçekleştirilmesi
fevkalade doğru olacaktır.
Değerli milletvekilleri, üniversitelerimizden dünyada ilk 500
üniversite sıralamasına ancak iki üniversite girebilmektedir ve üniversitelerimizin
performansı maalesef yeterli değildir. Ancak bu kötü tablodan
övünülecek bazı rakamlar da çıkarmak mümkündür. Burada bunu da
belirtmekten fevkalade gurur duyduğumu ifade etmek istiyorum.
Ülkemizde, üniversitelerimizde olan kadın profesörlerin
oranı yüzde 29dur ve dünyada kadın profesör sayısı
açısından Türkiye üniversiteleri 1inci sıradadır. Yine,
toplam akademik elemanlar arasında kadın oranı yüzde 39dur ve
dünyada, Amerika Birleşik Devletlerinden sonra da Türkiyedeki kadın
araştırmacı sayısı açısından 2nci
durumdayız. Bu, fevkalade önemli ve övünülecek bir husustur, Türk
üniversitelerinin ve cumhuriyetin çok büyük bir
başarısıdır.
Hepinize saygılar sunuyorum efendim. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Çakır.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Adıyaman
Milletvekili Sayın Şevket Köse. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Yükseköğretim Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 1inci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinize
sevgi ve saygılarımı sunarım.
Özellikle, bozuk eğitim sisteminin mağdurları olan
ve geçtiğimiz hafta sonu Öğrenci Seçme Sınavına giren tüm
öğrencilerimize geçmiş olsun demek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, konuşmama başlarken,
yaşadığımız bir acıyı sizlerle
paylaşmak istiyorum. Geçtiğimiz günlerde Şanlıurfada
Tarım ve Çiftçi Kurultayı hazırlıkları
sırasında çiftçinin hakkını savunmak, ezilenin yanında
olmak, Güneydoğunun sorunlarını çözmek için mücadele eden
Cumhuriyet Halk Partisi Gençlik Kolları Genel Sekreteri Ersin
Çıldırı elim bir trafik kazası sonucu kaybettik. Bölgenin
bir milletvekili olarak büyük üzüntü içerisindeyim. Parti şehidimiz olan
Ersin Çıldıra Allahtan rahmet; acılı ailesine, Cumhuriyet
Halk Partili gençlere ve tüm sevenlerine sabır diliyorum.
Değerli üyeler, tasarının 1inci maddesi 2547
sayılı Yükseköğretim Kanununun 10uncu maddesine yeni
fıkralar eklemektedir. Kanunun 10uncu maddesi Öğrenci Seçme ve
Yerleştirme Merkezine ilişkin düzenlemeleri içermektedir. Eklenecek
yeni fıkralar ile ÖSYMnin önceki yıldan devreden finansman
fazlasının yüzde 25i Yükseköğretim Kurulu hesabına
aktarılmaktadır. Ödenek kaydedilen tutarla bilimsel
araştırma projeleri ile yurt içi ve yurt dışı
öğretim elemanı ve öğrenci değişim
programlarının desteklenmesi düşünülmektedir. Ayrıca yine
yurt içi ve yurt dışında öğretim üyesi ve
araştırmacı yetiştirilmesi ile Yükseköğretim Kurulunun
fiziki ve beşerî alt yapısının güçlendirilmesi
amaçlanmaktadır. Dileğim bu amaçların gerçekleştirilmesi
yönündedir. Yükseköğretim alanında o kadar çok eksiğimiz var ki
bu konuda özel bir düzenleme bile yapılabilir. Biz Cumhuriyet Halk Partisi
olarak yaptığımız uyarılardan dolayı bazı
iktidar milletvekilleri bize karşı çıktılar.
Geçtiğimiz hafta içerisinde Sayın Cemil Çiçek 5 bin
öğrencisi bulunan Yozgat Bozok Üniversitesine destek amacıyla
düzenlenen geceye katıldı. Bu gecede Sayın Bakanın
karşılaştığı tablo çok düşündürücü. Çünkü
Bozok Üniversitesinde profesör ve doçent sayısının dörder
kişi olduğunu öğrenen Başbakan Yardımcısı
Sayın Cemil Çiçek Bu tablo karşısında yüzüm
kızardı. dedi. Evet, Sayın Bakan haklıydı, bu tablo
gerçekten yüz kızartıcıydı. Bunun üzerine Sayın
Çiçekin üniversitelerin nasıl düzeleceği konusunda önerilerini
bekledik, ilginç bir öneri duyduk: Sayın Çiçek çözüm olarak üniversite
sayısının üç yüz olması gerektiğini belirtti.
Sayın Bakanın üç yüz üniversite istemesi, iktidarın
yükseköğretim konusunda ne kadar çelişkili olduğunu
göstermektedir.
Değerli arkadaşlar, bahsettiğim bu haber Sayın
Öztürkün imzasıyla Hürriyet gazetesinde yayımlandı. Sayın
Öztürkün bu haberi üzerine aynı gazetede yer alan başka bir haber
ise daha vahim bir durumu gösteriyordu. Bir YÖK yetkilisi Bozok Üniversitesinin
durumunun iyi olduğunu, ancak hiç profesör olmayan üniversiteler
olduğunu gazeteye açıklıyordu. Görüldüğü gibi, üniversite
açmak yetmiyor. Eğer sadece üniversite açılıp öylece
bırakılırsa yüz kızartıcı durumlar ortaya
çıkmaya devam edecektir.
Sayın milletvekilleri, üniversitelerde öğrenci
sayısı artıyor, akademik personelin sayısında fazla
değişme olmuyor. Sizce yükseköğretim bu yöntemle ilerleyebilir
mi? Tabii ki hayır. Daha önce de bu uyarıda bulunmuştuk. Yükseköğretim
konusu, yalnızca üniversite açılmasıyla ya da para verilmesiyle
çözülecek bir sorun değildir. Yükseköğretime topyekûn bir çözüm
sunulmalıdır.
Değerli arkadaşlar, Adıyaman Üniversitesinin çok
değerli bir rektörü var: Sayın Mustafa Gündüz. Sayın Rektör ve
çalışma arkadaşları, Adıyaman Üniversitesine,
dolayısıyla Adıyamana sosyoekonomik ve kültürel anlamda büyük
katkılar sağlamaktadır. Projesi bitmiş olan Adıyaman
Üniversitesine bağlı İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesinin temelinin bir an önce atılmasını Sayın
Bakanımdan rica ediyorum. Yükseköğretimin konuşulduğu bir
oturumda çeşitli üniversitelerde öğretim üyelerinden
aldığım kimi bilgileri de iletmekte yarar görüyorum.
Öncelikle, akademik personel olarak giriş için akademik
lisansüstü eğitim sınavında en az 70 puan istenmektedir. Bu
puanın yüksekliği öğretim üyelerinin
yakındığı konulardan biridir. Sözel bölüm mezunu bir
öğrenci ile sayısal mezunu bir öğrenci hem sayısal hem de
sözel içerikli sınavda yarışmaktadır. Eşitliğe ve
adalete aykırı olan bu durumun düzeltilmesi için
Üniversitelerarası Kurulumuzun bir düzenleme yapmasını
beklemekteyiz.
Bir diğer sorun ise öğrencilerimizin
kaldığı yurtlardır. Hâlen çok sayıda yurtta yaşam
standartları maalesef oldukça kötü. Yurtların kötü
koşulları öğrencilerimizin derslerinde
başarısını ve onların psikolojik durumunu olumsuz
etkilemektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yeri
gelmişken, güncel bir sorun olan mevsimlik tarım işçilerinden
bahsetmek istiyorum. Her sene ülkenin değişik bölgelerinden, özellikle
Güneydoğu Anadolu Bölgesinden ve milletvekili olduğu Adıyaman
ilinden ekmeklerinin peşinden koşarken canlarından olan
mevsimlik tarım işçileri, yani ekmek şehitleri sadece kazayla
hatırlanmak istemiyor.
Sayın milletvekilleri, mevsimlik tarım işçileri
şu günlerde yollara çıkmaya başladılar. Kısa bir süre
sonra belki Karadenize fındık toplamaya, değişik illere
patates ya da şeker pancarı toplamaya, Malatyaya kayısı
toplamaya ya da Çukurovaya pamuk toplamaya gideceklerdir. Değişik
taşıma araçlarıyla, sanki konserve kutusuna
sıkıştırılmış bir şekilde yollara
düşeceklerdir. Bu durum modern Türkiye görüntüsüne
yakışmıyor. Gazeteleri açıp bakıyoruz, her sene bu
zamanlarda olduğu gibi, mevsimlik işçilerle ilgili mutlaka
mağduriyet haberlerini görmekteyiz. Taşıma biçimleri, olmayan
sosyal hakları, küçük yaşta olan çocukların
alamadıkları eğitim hakkı, ekonomiye olan etkileriyle
tarım işçileri sefaletin aynasıdır. Adıyamanlı,
Mardinli, Urfalı, Ağrılı, Vanlı çocuklar
On üç-on
dört yaşlarındaki bu çocuklar, ırgat olmaya giderken yolda
ölmemek için dua ediyorlar. Paranın karşısında emek
piyasasında özgürce dik duramıyorlar.
Değerli üyeler, sadece Adıyamandan her sene
yaklaşık 40 bin insanımız mevsimlik köle olarak il
dışına çıkmaktadırlar. Vahşi kapitalizm dönemini
andırır biçimde ilkel şartlarda çalışan bu
işçiler dernek yoluyla örgütlenerek haklarını aramaya
çalışıyorlar.
Sayın milletvekillerim, önemli olan bu sorunlara bir an önce
çözüm bulunmasıdır. Devlet, derhal sosyal haklar konusunda adım
atmalıdır.
Benzer şekilde, mevsimlik tarım işçilerinin
çalışma şartları konusunda düzenlemelere gidilmeli,
sağlık şartları göz ardı edilmeyecek düzenlemeler
yapılmalıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu sene de
Adıyamandan Malatyaya kayısı toplamak için ırgatlar yola
koyuldu. Hepimizin bildiği gibi Malatya iki şeyle ünlüdür. İlki
kayısı, ikincisi ise bazılarının dediğinin tam
tersi, millet düşmanı değil, büyük devlet ve siyaset adamı,
1950li yıllarda milletin önünü açan, demokrasi aşığı,
rahmetle andığımız Sayın İsmet İnönüdür.
Sayın arkadaşlar, -dediğim gibi- günlük 15 yeni
Türk lirası için yolculuklar yine başladı. İnşallah
kazasız belasız bir dönem geçirir bu mevsimlik işçilerimiz.
Sayın milletvekilleri, tasarının 1inci maddesinde
belirtilen bilimsel araştırma, yurt içi ve yurt dışı
eğitim olanakları yaşama geçirilirse yükseköğretimimize
olumlu katkılar olabilir. Yalnız, yine tek başına yeterli
olmayacaktır. Yükseköğretim konusuna bir paket program ile daha
bütüncül çözüm önerileri sunulmalıdır.
Bu program, akademik kadro, teknik olanaklar, altyapı
yatırımları, yükseköğrenim öncesi eğitim sisteminin
düzgün hâle getirilmesi gibi unsurları kapsamalıdır. Ancak bu
yolla yükseköğretimin katkı sunacağı sosyoekonomik
gelişmişlik düzeyi yakalanabilir.
Konuşmamı tamamlarken, bu duygu ve düşüncelerle
hepinize en içten saygılarımı sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Köse.
Şahıslar adına ilk söz, Mardin Milletvekili
Sayın Halit Demirin.
Buyurun Sayın Demir. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika.
MEHMET HALİT DEMİR (Mardin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Yükseköğretim Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 1inci maddesiyle
ilgili söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, geçen yasama döneminde kurulan 17
üniversite ve bu dönem kurulan 9 yeni üniversiteyle devlet üniversitelerimizin
sayısı bu sayede 94e ulaşmıştır. Bu kanunla
Ardahan, Bartın, Bayburt, Gümüşhane, Hakkâri, Iğdır,
Şırnak, Tunceli ve Yalova illerimiz de üniversitelerine bu sayede
kavuşmuşlardır. Ben, tekrar bu illerimize üniversitelerinin
hayırlı olmasını diliyorum. Artık üniversitesiz ilimiz
bu sayede kalmamış ve bizler bu nedenle mutluyuz. AK Parti olarak,
milletimize verdiğimiz sözleri yerine getirmenin haklı gururunu
yaşıyoruz.
Sayın milletvekilleri, bu kanunla 9 yeni üniversitenin
yanı sıra 2 yeni vakıf üniversitesi daha kurularak vakıf
üniversitesinin sayısı da böylece 33e çıkmıştır.
Hükûmetimiz, nitelikli vakıf üniversitelerinin ülke geneline
yayılması üzerinde önemle durmaktadır. Bununla ilgili ciddi
taleplerin olduğunu Sayın Bakanımız önceki kurul
toplantılarında dile getirmişlerdi. Vakıf üniversitelerinin
yaygınlaşmasının üniversite kapılarındaki yığılmayı
önleyeceği inancındayım.
Değerli milletvekilleri, kurulan bu yeni 11 üniversite,
yarattığı istihdam açısından da önemlidir.
Adıyaman, Dumlupınar, Hacettepe, Muğla, Sakarya
Üniversitelerinin toplam tıp fakültelerine, idari ve öğretim üyeleri
dâhil olmak üzere toplam 14.100 kadro tahsis edilmiştir. Yeni kurulan 9
devlet üniversitesinin her birine ise 335i tutulu olmak üzere 900er kadro
verilerek toplam 8.100 kadro tahsis edilecektir.
Değerli milletvekilleri, üniversiteler bilim
yuvalarıdır. Cumhuriyetimizin kurulduğu yıllarda bu bilim
yuvalarından sadece 1 tane vardı, bugün ise ülkemizde 127 tane
üniversitemiz var. Ancak üniversitelerimizin sayısını
artırırken niteliklerine de önem vermeliyiz. Zaman zaman Türk
üniversitelerinin dünya üniversiteleri arasındaki yerine ilişkin
veriler gündeme yansıyor. Sık sık ilk 500 üniversite
arasına Türk üniversitelerinin niye girmediği sorgulanıyor. Bu
konuda dünya sıralamasında temel alınan ölçüt, bildiğiniz
gibi, üniversitelerin yapmış oldukları her türlü bilimsel
çalışmalar, uluslararası ve ulusal yayınlar, öğretim
üyesi sayısı, ders notları, bilimsel toplantı
sunumları gibi unsurlarla değerlendiriliyorlar. Üniversitelerin
fiziksel donanımları, kadroları, yaptıkları bilimsel
çalışmalar ve araştırmalar maalesef ülkemizde henüz
istenilen düzeyde ve kalitede değildir. Başta ekonomik
sıkıntılar nedeniyle arzulanan seviyeye henüz
gelinememiştir.
Değerli milletvekilleri, Yükseköğretim Kanununda
yapılan değişiklikle Öğrenci Seçme ve Yerleştirme
Merkezinin önceki yıldan devreden finansman fazlasının yüzde
25i her yıl şubat ayı sonuna kadar Yükseköğretim Kurulu
hesabına aktarılacaktır ve YÖK bu tutarı bütçesine öz gelir
ve ödenek olarak kaydedecektir. Bu sayede Öğrenci Seçme ve
Yerleştirme Merkezince daha önceki yıllarda yapılan çeşitli
sınavlardan tahsil edilen gelirlerden kullanılmayarak devreden
kısmın -finansman fazlalarının yani yüzde 25i öncelikle
araştırmacı yetiştirilmesinde, bilimsel araştırmalarda,
yurt içi ve yurt dışı öğretim elemanı temininde,
öğrenci değişim programlarında ve yeni kurulan devlet
üniversitelerinin fiziki ve beşerî yapılarının
güçlendirilmesi amacıyla kullanılacaktır.
Değerli milletvekilleri, üniversitelerin esas işlevinin
eğitim ve öğretim yapmak olduğu bilinmekle birlikte günümüzde
yükseköğretim kurumlarından beklenen işlevlerin yönü ve
çeşitliliği de değişmiştir. Milletimiz haklı
olarak illerinde kurulan üniversitelerinden eğitim-öğretim
vermelerinin yanı sıra bilgi toplumu olmanın gereği ve
yaşam boyu eğitim hizmeti sunmalarını, bölge sorunlarının
çözümüne yönelik araştırmalar yapmalarını, ilgili kurum,
kuruluş ve sivil toplum örgütleriyle birlikte projeler
hazırlamalarını, yörenin ekonomik, sosyal ve kültürel olarak
gelişimini sağlayacak ve artıracak çalışmalarda
bulunmalarını istemektedir.
Misyonu eğitim işlevinin yanı sıra açık
ve özgür düşünce üretimleriyle toplumsal gelişim merkezleri olarak
ülkemizin yükselmesine hizmette bulunmak olan yükseköğretim
kurumlarımızın bütün bu işlevleri yerine getirebilmeleri
için güçlü bir kadro, donanım ve ekonomik yapıya sahip olmaları
gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, ben bu düşüncelerle bu kanunun
ülkemize büyük faydalar getireceğine inanıyorum ve tekrar Genel
Kurula saygılarımı sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Demir.
Madde üzerinde şahıslar adına ikinci söz Antalya
Milletvekili Sayın Yusuf Ziya İrbeçe aittir. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
YUSUF ZİYA İRBEÇ (Antalya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Yükseköğretim Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 1inci maddesiyle
ilgili olarak şahsım adına söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ayrıca, geçtiğimiz pazar günü imtihana giren 1,5 milyon
civarındaki gencimizin üniversite tercihleri sırasında
başarılı tercih yapmalarını temenni ediyor,
kendilerinden başarılarının devamını diliyorum.
Şimdi, günümüz dünyasında bilgi ekonomisine dayalı
ekonomik ve sosyal yapı, bilginin üretilmesi ve
paylaşılmasında üniversitelere özel bir misyon yüklemektedir. Bu
çerçevede üniversitelerden beklentiler çeşitlenmiş ve
artmıştır. Bu beklentilerin en önemlileri, daha fazla ve daha
geniş bir yaş grubuna öğretim vermektir. Diğer bir hedef
ise toplumla daha güçlü köprüler kurarak kalkınma hızını
yükseltmek, açık ve saydam bir toplum yapısı ile daha fazla
katma değer üretebilmektir. Ayrıca, dünyayla daha fazla rekabet
edebilen dinamik bir nüfus yapısını sürekli gelişme
kapasitesi gösterebilen seviyede tutabilmek yine yeni üniversitelerin ve mevcut
üniversitelerin görevleri arasında yer almaktadır.
Küreselleşme, yükseköğretimde öğrenci ve
akademisyen hareketliliğini zorunlu hâle getirmiştir. Bunun en önemli
örneği, Avrupa ülkelerinin oluşturduğu Avrupa
Yükseköğretim Alanı yani AYA ve bu alanı yönlendiren Bologna
Sürecidir. Bologna Sürecine kırk beşin üzerinde ülke üyedir.
Türkiye bu sürece 2001 yılından itibaren
katılmıştır.
Türkiyede yükseköğretim talebinin önümüzdeki on yılda
demografik nedenlerden ziyade ekonomik nedenlerle daha da artacağı
beklenmektedir. Bu durumu dikkate alan AK Parti Hükûmeti, iktidarı
döneminde kırk dokuz yeni üniversitenin kuruluşuna öncülük etmiş
ve bu üniversitelerin yasaları yine yüce Meclisimizden onay
almıştır. Türkiyede üniversite sayısı şu anda 127ye
yükselmiştir, bunun 33 tanesi vakıf üniversitesidir. AK Parti
döneminde kurulan 41 devlet üniversitesi ve 8 vakıf üniversitesi bu
kervana katılmıştır.
Yeni üniversitelerde yönetimin ve yönetimin başındaki
rektörlerin önemi açıktır. Bu çerçevede bölgesel kalkınmayı
da olumlu etkileyecek rektörlerin görevleri çok önemli bir misyonla
karşı karşıyadır. Yeni kurulan üniversitelerdeki esas
amaç ideolojik standartlaşmayı değil bilime öncelik vermeyi
hedeflemelidir, amaç olarak bu seçilmelidir.
Bilim ve düşüncenin gelişmesi için serbestlik ve
farklı olana açıklık hem kurumsal hem de zihinsel alanda
vazgeçemeyeceğimiz bir ilke durumundadır. Ne adına olursa olsun
bilimde kısır döngüye giden yolları kapatmamız hepimizin
görevi olmalıdır, çünkü toplumlarda bilim ve kültür ancak kendi
dışına açılarak gelişebilmektedir.
Türkiyede üniversite eğitimi son yıllarda gerek Bologna
Süreci çerçevesinde gerekse uluslararası konumu sebebiyle daha iyi bir
seviyeye doğru gitmektedir. 1990lı yılların
başlarından itibaren öncelikle mühendislik fakültelerinde ABET gibi
uluslararası kalite belgesi alma işlemi
yaygınlaşmıştır. Türkiyede ekonomik gelişmeye
paralel olarak uluslararası atıf endeksleri tarafından taranan
ve buralarda yayınlanan Türkiye kaynaklı yayınlarda son yirmi
yılda Türkiye 43üncü sıradan 20nci sıraya yükselme başarısını
göstermiştir. Bu da ilk 20 ekonomi arasında yer alan Türkiye'nin yine
ilk 20 ülke arasında yer alan bir yükseköğretime doğru
gittiğinin bir belgesidir.
Yine, Ulusal Bilim ve Teknoloji Belgesinin 2023 yılı
için koyduğu hedef olan 150 bin öğretim üyesi sayısına
erişmek yıllık bazda doktoralı eleman
sayısını çok hızlı bir şekilde artırarak
olabilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ekledim, toparlayın lütfen.
YUSUF ZİYA İRBEÇ (Devamla) Teşekkür ederim.
Onun için, hızlı bir, hem üniversite sayısı
açısından hem de akademik kadro açısından, faaliyete
ihtiyaç vardır. O yönde de bu düzenlemeler ciddi manada ihtiyaç
durumundadır.
Ayrıca üniversiteler, kamu hizmeti üretme
mantığıyla gelişmeci ve yatırımcı bir
mantık, toplumsal dayanışmayı sağlama
mantığı ile hareket edecek donanım ve bilgiyle
zenginleştirilmelidir. Burada öğretim, bilgi üretimi ve
araştırma ile kamu hizmeti üretimi işlevlerindeki vizyonun oluşturulması
şarttır diyor; bu kanunun milletimize hayırlı, uğurlu
olması temennisiyle hepinize saygılarımı sunuyor, iyi
akşamlar diliyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Madde üzerinde soru-cevap işlemine geçiyoruz.
Sayın Mert, buyurun.
HÜSEYİN MERT (İstanbul) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Maddeyle, üniversitelerimizdeki öğretim
açığının kapanmasıyla ilgili olarak birtakım
kaynaklar aktarılmakta. Bu, elbette ki çok güzel bir şey,
üniversitelerimizin buna gereksinimi var. Ancak, biz, çok kaliteli
öğrencilerin, iyi öğrencilerimizin üniversite öğretim üyelerinin
maddi koşulları nedeniyle çok fazla üniversitelerde kalmak
taraftarı olmadığını biliyoruz. Bu konuyla ilgili
Sayın Bakandan şu bilgiyi almak isterim: Öğretim üyelerinin maaşlarıyla
veya gelirleriyle ilgili, veya iyileştirilmeleriyle ilgili bir düzenleme
yapılıyor mu?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Öztürk...
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Aracılığınızla Sayın Bakana sormak
istiyorum: 1inci maddede yurt içi ve yurt dışı öğretim
elemanı ve öğrenci değişim programlarının
desteklenmesiyle yurt içi ve yurt dışında öğretim üyesi ve
araştırmacı yetiştirmesi amacıyla aktarılan
kaynak yükseköğretim kurumlarının bütçeleriyle ilişkilendirilirken
bilimsel araştırma projelerinin desteklenmesi için aktarılan
kaynak niçin yükseköğretim kurumu bütçeleriyle ilgilendirilmeden özel
hesapta, bütçe dışında işlem görüyor?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Bakan
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK
(Van) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle,
öğretim üyesi maaşlarıyla ilgili soru soran Değerli
Arkadaşımın sorusuna cevap veriyorum.
Değerli arkadaşlar, bildiğiniz gibi,
memurlarımızın, öğretim üyelerimizin, bütün
çalışanlarımızın ihtiyaçları ile bütçemizin
imkânlarını örtüştürmek zorundayız. Biz, tabii,
öğretim üyelerinin çok daha fazla maaş almasını istiyoruz.
Araştırma görevlilerinin maaşlarının da bir hayli
düşük olduğunu ben de söylüyorum, defaatle söyledim. Sayın
Başbakanın başkanlığında son yapılan Bilim
ve Teknoloji Yüksek Kurulunda da bu konu bizzat tarafımdan dile getirildi.
Sayın Başbakanımız Maliye Bakanına ve ilgili
diğer bakanlara bu konuyla ilgili olarak bir çalışma
yapmalarını emretti. Bu konu üzerinde bir çalışma
yapılıyor. Ümit ediyorum ki ciddi bir kaynak temin edilir ve
öğretim üyelerimizin maaşları artırılır. Ben bu
konuda sizden farklı düşünmüyorum.
Sayın Öztürkün Öğretim özellikle niçin üniversitelerle
ilişkilendirilmemiş? meselesiyle ilgili olarak; bu, malumunuz, döner
sermayeden aktarılacak olan bir kaynaktır. Öğretim üyesi
yetiştirilmesi ve bilimsel araştırmanın desteklenmesi
esastır. Buradaki yapılacak bütün harcamalar da şüphesiz ki
denetime tabidir. Denetimsiz, gayri resmî yapılan bir harcama söz konusu
değildir.
Arz ederim Sayın Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Madde üzerinde bir önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 238 sıra sayılı
Yükseköğretim Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ile 2547 sayılı Yükseköğretim
Kanununun 10 uncu maddesine eklenen fıkralardan dördüncüsünün madde
metninden çıkarılmasını ve üçüncüsünün
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Harun Öztürk Mustafa Vural Tayfun İçli
İzmir
Adana
Eskişehir
Emrehan
Halıcı Hüseyin
Pazarcı Hasan
Macit
Ankara Balıkesir
İstanbul
Söz konusu hizmet ve faaliyetlere ilişkin olarak
Yükseköğretim Kulunca uygun görülen tutarlar, ilgili yükseköğretim
kurumlarına tahakkuk ettirilmek suretiyle ödenir. Bilimsel
araştırma projeleri ile yurt içi ve yurt dışı
öğretim elemanı ve öğrenci değişim
programlarının desteklenmesi, yurt içi ve yurt dışında
öğretim üyesi ve araştırmacı yetiştirilmesi
amacıyla yükseköğretim kurumlarına ödenen tutarlar
karşılığını bir yandan ilgili yükseköğretim
kurumunun (B) işaretli cetveline öz gelir, diğer yandan (A)
işaretli cetveline ödenek kaydetmeye ilgili yükseköğretim kurumu
yetkilidir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇİK VE SPOR
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş) Takdire
bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK
(Van) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Söz istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Öztürk.
Süreniz beş dakika.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
şahsım ve Demokratik Sol Parti adına yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Maddeyle ÖSYMnin gelir fazlası olarak bir sonraki yıla
devreden finansman fazlasının yüzde 25inin YÖK
aracılığıyla YÖKün uygun göreceği yükseköğretim
kurumlarına aktarılacağı öngörülmektedir. Öncelikle maddede
aktarma kriterlerinin neler olacağı öngörülmediği için sübjektif
değerlendirmelere ve kayırmalara açık bir düzenleme
olduğunu ifade etmeliyim. Buna karşılık aktarılan
tutarların tahsis edileceği alanlar bilimsel gelişmeye hizmet
edecek şekilde uygun seçilmiştir. Ancak bu alanlardan bilimsel
araştırma projelerinin desteklenmesi için aktarılan
tutarların ilgili yükseköğretim kurumlarının özel
bütçelerinde işlem görmeyip özel hesap adı altında bütçe
disiplini dışına çıkarılmış olması
uygun mütalaa edilmemektedir.
Değişiklik önergesi de bu uygunsuzluğun giderilmesi
amacıyla verilmiştir. Adına özel hesap da desek, bu uygulama
geçmişte bütçe birliğinden uzaklaşmaya ve kaynakların
öncelikli alanlara tahsisini engellemeye yol açan ve 2000li yıllarda terk
edilen fon uygulamasına geri dönmek anlamına gelmektedir. Bu durum,
hatalardan ders çıkarmadığımız sonucunu
çıkarmaktadır. Bu konuda ısrar Bizim oğlan bina okur,
döner döner bir daha okur. deyişiyle ancak açıklanabilir.
Değerli milletvekilleri, bilimsel çalışmaların
desteklenmesi önemlidir, bu çalışmalara daha çok kaynak
ayırmalıyız, ancak bu tasarıda olduğu gibi,
başvurulan kaynakların sağlam kaynak olup
olmadığına da bakmak durumundayız. Bir kere,
düzenleniş biçimi nedeniyle ÖSYM isterse bu tasarının
işleyişini engelleyebilir, çünkü aynı maddenin
başlangıç bölümündeki fıkralarında ÖSYMnin gelir
fazlasını iki şekilde değerlendireceği öngörülmektedir.
ÖSYM, gelir fazlasını isterse bir sonraki yılın döner
sermaye gelirlerine eklemek üzere aktarabilir; o takdirde
yaptığımız bu düzenleme işler. ÖSYM, dilerse söz
konusu gelir fazlasını döner sermayenin sermayesinin
artışında kullanabilir; bu takdirde de bu tasarının
işleme şansı yoktur. Kaldı ki döner sermaye gelirlerinin
büyük kısmının öğrencilerden alınan sınav
ücretlerinden oluştuğu düşünülürse, bir kamu hizmetinin
finansmanını sanki vergi geliriymiş gibi öğrencilerden
alınacak sınav ücretlerine bağlamak doğru değildir.
Mademki alınan ücretlerden bir fon fazlası oluşmaktadır,
doğru olan, öğrencilerin yükünü hafifletmek üzere sınav
ücretlerinde indirim yapmaktır.
Değerli milletvekilleri, arz edilen sakıncaları
ihmal ederek tasarının yasalaştırılmasında
kararlı iseniz, hiç değilse aktarılan kaynakların
tamamının bütçe disiplini altında harcanmasını
sağlamak üzere vermiş olduğumuz önergemize destek vermenizi
talep eder, yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Öztürk.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Alınan karar gereğince, kanun tasarı ve
tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 18 Haziran 2008
Çarşamba günü saat 13.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati: 20.58