DÖNEM: 23 CİLT: 23 YASAMA YILI: 2
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
122nci
Birleşim
25 Haziran 2008 Çarşamba
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III.
- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.-
Çankırı Milletvekili Nurettin Akmanın, Kore
Savaşının başlamasının 48inci yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Mersin
Milletvekili Vahap Seçerin, ülkemizde tarımsal üretimde ve tarımsal
ürün pazarlamasında yaşanan sorunlara ilişkin gündem
dışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
3.- Konya
Milletvekili Faruk Balın, Akşehir Gölünün kıyı kenar
çizgisi nedeniyle göl çevresindeki vatandaşların
yaşadığı sorunlara ilişkin gündem dışı
konuşması
IV.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A )
ÖNERGELER
1.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın (6/736) esas numaralı sözlü
sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/65)
2.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın (6/738) esas numaralı sözlü
sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/66)
B)
MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut ve 22 milletvekilinin, Adana ilinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/227)
2.- Edirne
Milletvekili Cemaleddin Uslu ve 20 milletvekilinin, Saros Körfezinin
doğal yapısını tehdit eden sorunların
araştırılarak korunması ve değerlendirilmesi için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/228)
3.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan ve 20 milletvekilinin,
mermercilik sektöründeki sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/229)
V.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A)
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
1.- Tapu
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/568) (S. Sayısı:
223)
2.- Türkiye Atom
Enerjisi Kurumu ile Ukrayna Devlet Nükleer Düzenleme Komitesi Arasında
Nükleer Düzenleme Konularında Teknik İşbirliği ve Bilgi
Değişimi Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/356) (S. Sayısı: 233)
3.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kocaeli Milletvekili Nihat Ergün
ve 16 Milletvekilinin, İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel
Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (2/241) (S.Sayısı: 248)
4.- Avrupa
Yatırım Bankasının Türkiyede Temsilcilikler Açmasına
Dair Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Avrupa Yatırım Bankası
Arasındaki Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/592) (S.Sayısı: 247)
5.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Çin Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hayvan
Sağlığı ve Karantina Konusunda İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu
ile Dışişleri Komisyonu Raporları (1/366) (S.
Sayısı: 241)
VI.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, Danıştayın görüşü alınan
kanun tasarılarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati
Yazıcının cevabı
(7/3393)
2.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, özelleştirmeye bağlı iş
kaybı tazminatına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin
cevabı (7/3420)
3.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, Seydişehir Eti Alüminyumun
özelleştirilmesi sürecindeki bazı işlemlere ilişkin
sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalayın
cevabı (7/3433)
4.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, bir köyde işletme ruhsatı verilen
tesislere ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Mehmet
Hilmi Gülerin cevabı (7/3465)
5.- Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlunun, Kayserideki çocuk
işçiliğine ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin
cevabı (7/3481)
6.-
Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepenin, bir sigortalılık
bildirimine ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelikin cevabı
(7/3482)
7.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığının bir yönetmelik düzenlemesine ilişkin
Başbakandan sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı (7/3540)
8.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, Hataydaki bazı yatırım
projelerine ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Mehmet
Hilmi Gülerin cevabı (7/3725)
9.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağızın, bağış ve
promosyon kabulüne ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Kürşad
Tüzmenin cevabı (7/3819)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 15.04te açılarak dört oturum yaptı.
Oturum
Başkanı ve TBMM Başkan Vekili Nevzat Pakdil, A Millî Futbol
Takımımızın 2008 Avrupa Futbol Şampiyonasında
gösterdiği başarının devamını dileyen bir
konuşma yaptı.
Antalya
Milletvekili Abdurrahman Arıcının, A Millî Futbol
Takımımızın 2008 Avrupa Futbol Şampiyonasında
gösterdiği başarıya,
Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmakın, A Millî Futbol
Takımımızın 2008 Avrupa Futbol Şampiyonasında
gösterdiği başarıya ve maç sonrası meydana gelen üzücü
olaylara,
İlişkin
gündem dışı konuşmalarına Devlet Bakanı Murat
Başesgioğlu,
Çorum
Milletvekili Cahit Bağcının, organize sanayi bölgelerindeki
doğal gaz iskontosunun iptal edilmesine ilişkin gündem
dışı konuşmasına Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı
Mehmet Hilmi Güler,
Cevap verdi.
Adana
Milletvekili Mustafa Vural, A Millî Futbol Takımımızın
2008 Avrupa Futbol Şampiyonasında gösterdiği başarıya
ilişkin bir konuşma yaptı.
Adana
Milletvekili Kürşat Atılgan ve 19 milletvekilinin, ATAK Helikopter
Tedarik İhalesi ile ilgili iddiaların araştırılarak
sürdürülebilir koruma için (10/224),
Osmaniye
Milletvekili Hakan Coşkun ve 23 milletvekilinin, yaş sebze ve meyve
başta olmak üzere tarım ürünlerindeki gıda güvenliği
konusunun araştırılarak (10/225),
Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoy ve 34 milletvekilinin, Kahramanmaraş
ilinin sorunlarının araştırılarak (10/226),
Alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu;
önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin
sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Genel Kurulun
24/6/2008 Salı günkü birleşiminde bir saat sözlü sorulardan sonra
diğer denetim konularının görüşülmeyerek gündemin
"Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmında yer alan işlerin
görüşülmesine; 25/6/2008 ve 2/7/2008 Çarşamba günlerindeki
birleşimlerinde sözlü soruların görüşülmemesine; gündemin
"Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmında yer alan 254, 27, 81, 85, 113, 233,
256 ve 232 sıra sayılı Kanun Teklifi ve Tasarılarının
bu kısmın 2, 3, 4, 5, 6, 7, 12 ve 14üncü sıralarına
alınmasına; gelen kâğıtlar listesinde yayımlanan ve
bastırılarak dağıtılan 255 sıra sayılı
Kanun Tasarısının kırk sekiz saat geçmeden bu
kısmın 15inci sırasına alınmasına ve diğer
işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; 9/2
esas numaralı Meclis soruşturması önergesinin gündemin Özel
Gündemde Yer Alacak İşler" kısmına alınarak
görüşmelerinin 1/7/2008 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına; bu birleşimde sözlü sorular ve diğer denetim
konularının görüşülmemesine; Meclis soruşturması
önergesinin görüşmelerinin bitiminden sonra gündemin Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler"
kısmında yer alan işlerin görüşülmesine; 255 sıra
sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu Tasarısının,
İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesine
ve bölümlerinin ekte yer alan cetveldeki şekliyle olmasına; TBMM'nin
1 Temmuz 2008 tarihinde tatile girmeyerek yeni bir karar alınıncaya
kadar çalışmalara devam etmesine; TBMMnin 24/6/2008 Salı günü
233 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerinin bitimine kadar, 25/6/2008 Çarşamba günü 13.00-20.00,
26/6/2008 Perşembe günü 13.00-20.00, 1/7/2008 Salı günü 15.00-21.00,
2/7/2008 Çarşamba günü 13.00-20.00, 3/7/2008 Perşembe günü
15.00-20.00 saatleri arasında çalışmalarını
sürdürmesine ilişkin AK Parti Grubu önerisi, yapılan
görüşmelerden sonra, kabul edildi.
İzmir
Milletvekili Canan Arıtmanın, 5237 Sayılı Türk Ceza
Kanununun 103. Maddesine Bir Fıkra Eklenmesi Hakkında Kanun
Teklifinin (2/1) İç Tüzükün 37nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesini geri çektiği açıklandı.
Gündemin Sözlü
Sorular kısmının:
1, 12 ve 28inci
sıralarında bulunan Tunceli Milletvekili Kamer Gençin (6/239),
(6/295), (6/339),
2 ve 3üncü
sıralarında bulunan Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllünün (6/246),
(6/247),
6ncı
sırasında bulunan İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin
(6/271),
9, 10, 30, 32, 39
ve 40ıncı sıralarında bulunan Karaman Milletvekili Hasan
Çalışın (6/277), (6/279), (6/347), (6/352), (6/377), (6/378),
34 ve 45inci
sıralarında bulunan Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlunun
(6/364), (6/384),
46ncı
sırasında bulunan Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüzün
(6/385),
51 ve 52nci
sıralarında bulunan Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlunun (6/392), (6/393),
Esas
numaralı sorularına Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Nazım Ekren cevap verdi; Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü,
Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu, Tunceli Milletvekili Kamer Genç, Karaman Milletvekili Hasan
Çalış ve Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlu da cevaplara
karşı görüşlerini açıkladılar.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan Tapu Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının (1/568) (S.
Sayısı: 223) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddeye
ilişkin komisyon raporu henüz gelmediğinden;
7nci
sırasına alınan Türkiye Atom Enerjisi Kurumu ile Ukrayna Devlet
Nükleer Düzenleme Komitesi Arasında Nükleer Düzenleme Konularında
Teknik İşbirliği ve Bilgi Değişimi Mutabakat
Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/356) (S. Sayısı: 233) komisyon yetkilileri
Genel Kurulda hazır bulunmadığından,
Ertelendi.
2nci
sırasına alınan Sivas Milletvekili Hamza Yerlikayanın,
Başarılı Sporculara Aylık Bağlanması ve Devlet
Sporcusu Unvanı Verilmesi Hakkında Kanun Teklifinin (2/68) (S.
Sayısı: 254) görüşmelerini müteakiben;
3üncü
sırasına alınan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ukrayna
Bakanlar Kurulu Arasında Demiryolu
Taşımacılığı Alanında İşbirliği
Anlaşmasının (1/312) (S. Sayısı: 27),
4üncü
sırasına alınan Türkiye Cumhuriyeti Jandarma Genel
Komutanlığı ile Ukrayna İçişleri
Bakanlığı İç Birlikler Ana Departmanı Arasında
Güvenlik Alanında Personel Eğitimi ve Öğretimi
İşbirliği Protokolünün (1/306) (S. Sayısı: 81),
5inci
sırasına alınan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ukrayna
Bakanlar Kurulu Arasında Savunma Sanayi İş Birliği
Anlaşmasının (1/447) (S. Sayısı: 85),
6ncı
sırasına alınan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Ukrayna
Bakanlar Kurulu Arasında Kişilerin Geri Kabulüne İlişkin
Anlaşmanın (1/321) (S. Sayısı: 113),
Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarılarının;
Yapılan
açık oylamalardan sonra kabul edilip kanunlaştığı
açıklandı.
Hatay
Milletvekili Sadullah Ergin, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin,
konuşmasında partisine sataştığı iddiasıyla
bir konuşma yaptı.
25 Haziran 2008
Çarşamba günü, alınan karar gereğince saat 13.00te toplanmak
üzere birleşime 21.35te son verildi.
|
|
|
Nevzat PAKDİL |
|
|
|
|
Başkan
Vekili |
|
|
|
|
|
|
|
|
Yaşar TÜZÜN |
|
Fatma SALMAN KOTAN |
|
|
Bilecik |
|
Ağrı |
|
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
|
|
|
Canan CANDEMİR ÇELİK |
|
|
|
|
Bursa |
|
|
|
|
Kâtip Üye |
|
No.: 175
II.- GELEN KÂĞITLAR
25
Haziran 2008 Çarşamba
Raporlar
1.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Gürcistan Arasındaki Serbest Ticaret
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/557) (S. Sayısı: 259) (Dağıtma tarihi: 25.6.2008)
(GÜNDEME)
2.- İl
İdaresi Kanunu ile Bakanlıklar ve Bağlı Kuruluşlarda
Atama Usulüne İlişkin Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri
Komisyonu Raporu (1/477) (S. Sayısı: 260) (Dağıtma tarihi:
25.6.2008) (GÜNDEME)
3.- İstanbul
Milletvekili Hasan Kemal Yardımcı ve 4 Milletvekili ile Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllü ve 24 Milletvekilinin; Denizde Can ve Mal Koruma
Hakkında Kanun ve Limanlar Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifleri ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (2/275, 2/264) (S. Sayısı: 261) (Dağıtma tarihi:
25.6.2008) (GÜNDEME)
4.- Sivas
Milletvekili Hamza Yerlikaya ve 2 Milletvekilinin; Gençlik ve Spor Genel
Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Kars
Milletvekili Zeki Karabayır ve 2 Milletvekilinin; Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Millî
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (2/274, 2/272) (S.
Sayısı: 262) (Dağıtma tarihi: 25.6.2008) (GÜNDEME)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut ve 22 Milletvekilinin, Adana ilinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/227)
(Başkanlığa geliş tarihi:19.06.2008)
2.- Edirne
Milletvekili Cemaleddin Uslu ve 20 Milletvekilinin, Saros Körfezinin
doğal yapısını tehdit eden sorunların
araştırılarak korunması ve değerlendirilmesi için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın
98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/228)
(Başkanlığa geliş tarihi:19.06.2008)
3.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan ve 19 Milletvekilinin,
mermercilik sektöründeki sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın
98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/229)
(Başkanlığa geliş tarihi:19.06.2008)
25 Haziran 2008 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 13.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Fatma SALMAN
KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 122nci
Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Konuşma
süreleri beşer dakikadır. Hükûmet konuşmalara cevap verebilir,
süresi yirmi dakikadır.
Gündem
dışı ilk söz, 25 Haziran Kore Savaşının
başlamasının yıldönümü münasebetiyle söz isteyen
Çankırı Milletvekili Nurettin Akmana aittir.
Sayın Akman,
buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- Çankırı Milletvekili
Nurettin Akmanın, Kore Savaşının
başlamasının 48inci yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
NURETTİN
AKMAN (Çankırı) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; askerî ve siyasi tarihimizde önemli bir yeri olan Kore
Savaşının başlamasının 48inci yıl dönümü
münasebetiyle şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Kore sabah
ülkesi anlamına gelmektedir. Kore Yarımadası, jeopolitik durumu
nedeniyle asırlardan beri çatışma ve savaş alanı
olmaktan kurtulamamış, bu savaşların her birinde yabancı
kuvvetler çarpışmış, her defasında yenilen, ezilen
Kore halkı olmuştur. Kore toprakları Çinin, Japonyanın ve
Rusyanın tarih boyunca ilgi alanı olmaktan
kurtulamamıştır.
Kore Harbi,
istilaya uğramış bir ülkenin özgürlüğü uğrunda
Birleşmiş Milletlerin ilk müşterek silahlı karşı
koymasıdır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; savaş öncesi Koredeki durumu
şöyle özetleyebilirim: 1945 yılında, Amerika ile Sovyetler
Birliği arasında yapılan bir anlaşmaya göre İkinci
Dünya Savaşı sonrasında Kore, Amerika Birleşik Devletleri,
Sovyetler Birliği, İngiltere ve Çinin ortak vesayeti altına
girecekti. Potsdam Konferansında Sovyetler Birliği, Uzak
Doğudaki savaşa katılmaya karar verince askerî harekât bakımından
Kore toprakları 38inci enlem çizgisi ile ikiye ayrıldı. Bu
çizginin kuzeyi Sovyetler Birliğinin, güneyi de Amerikan askerî harekât
sahası olarak kabul edildi. Savaş sonrası Kore, kuzeyi Sovyetler
Birliği, güneyi de Amerikanın işgali altında olmak üzere
fiilen ikiye bölünmüş oldu.
Birleşmiş
Milletlerin çabaları bu iki Korenin birleşmesine imkân
sağlamadı. 48 yılında her iki Korede yapılan seçimler
sonucu, kuzey ve güney olmak üzere ikiye bölündü.
Güney Koredeki
ve Japonyadaki Amerika Birleşik Devletlerinin varlığı,
Sovyetler Birliği ve komünist Çini rahatsız ediyordu. Bu iki
devletten destek alan Kuzey Kore 25 Haziran 1950 tarihinde aniden
saldırıya geçerek Güney Koreyi işgale başladı. Bunun
üzerine Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kuzey Koreye karşı
askerî müdahalelerde bulunma kararı aldı.
Savaş
çağrısına olumlu cevap veren Türkiye, içinde bulunulan durumu da
dikkate alarak Türkiye Büyük Millet Meclisinin 30 Haziran 1950 tarihli
oturumunda Güney Koreye asker gönderme kararı aldı ve 1950 25
Temmuzunda Genelkurmay Başkanlığımız bir tugay ve
241inci Alayı Koreye gönderdi. İskenderunda toplanan askerî
birliklerimiz Koreye ulaştılar ve burada, Kore
Savaşında destan
denilebilecek kahramanlık örneği verdi. Bu savaş Türkiyenin
1952 yılında NATOya alınmasında da çok önemli bir rol
oynamıştır. On altı ülke askerî birlik, altı ülke ise
tıbbi yardım göndermiştir.
Tuğgeneral
Tahsin Yazıcının emir komuta ettiği, 5.083 kişiden
oluşan Türk Tugayı Pusan Limanına ulaşmış ve
Taegu şehrine intikal etmiştir.
Değerli
milletvekilleri, 38inci paraleli aşarak Güney Koreye saldıran Kuzey
Kore kuvvetleri Güney Korenin büyük bir kısmını ele
geçirmiş, Güney Korenin elinde sadece Pusan Köprübaşı
kalmıştı. Bu saldırı karşısında Amerika
birlikleri ve diğer Birleşmiş Milletler kuvvetleri savaşa
müdahale etmişler, durumu tersine çevirmişler. Kuzey Kore ordusu
bozguna uğrayarak geri çekilmiştir.
27 Kasım
1950 tarihinde düşmanla ilk teması sağlayan Türk tugayı,
savaşın sona erdiği 27 Temmuz tarihine kadar savaş azim ve
iradesini koruyarak, Kore Savaşının her safhasında her
türlü muharebe harekâtına katılmış, üzerine düşen
görevi en güzel şekilde yerine getirmiştir ve bu savaşta dört
kez savaşın kaderini değiştirmiştir. Kunuri ve Kumyangjang
muhabereleri ile yenilmez denilen Kuzey Çin ordularını yenerek Birleşmiş
Milletler kuvvetlerine büyük destek sağlamış, Koreyi terk etme
düşüncesinden vazgeçirmiştir.
Bunun sonucu
olarak Kore Cumhurbaşkanlığı Birlik Nişanı,
Amerika Birleşik Devletleri Kongresinde Mümtaz Birlik Madalyası ve
Beratı yine Amerika Birleşik Devletleri
Cumhurbaşkanlığınca da Legien of Merit nişanı
verilmiştir.
741 askerimiz
şehit olmuş, 2.147si yaralanmış, 234 askerimiz esir
düşmüş, 175i de kaybolmuştur. Gazi olan askerlerimize, ülkeye
dönen askerlerimize Meclisimiz 25 Eylül 1950-53 tarihleri arasında hizmet
edenlere gazi unvanını vermiştir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Akman, konuşmanızı tamamlayınız lütfen.
NURETTİN
AKMAN (Devamla) Değerli arkadaşlarım, Türk askeri
Çanakkalede, Sakaryada, Dumlupınarda yaşattığı
destanı Korede de göstermiş, emir-komuta gereğini uygulayarak
en zorlu dönemlerde başarıyı sağlamıştır.
Bugünün
vesilesiyle Korede şehit olan askerlerimizi minnetle anıyor,
Allahtan rahmet diliyorum. Yaşayan gazilerimize şükran duygularımızı
belirtiyor, sağlık ve mutluluk dileklerimizi iletiyoruz.
Kore
Savaşı, Türk ve Güney Kore halkları arasında sarsılmaz
bir kardeşlik bağı oluşturmuştur. Bugün Güney Korenin
önde gelen şirketleri ülkemizde yatırım yapmaktadır. Bu
vesileyle, Kore Savaşıyla birlikte temelleri atılan ülkemizle
Güney Kore arasındaki bu dostluğun daha da yücelmesini diliyor, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Akman.
Gündem
dışı ikinci söz, ülkemizde tarımsal üretim ve tarımsal
ürün pazarlamasında yaşanan sorunlar hakkında söz isteyen Mersin
Milletvekili Vahap Seçere aittir.
Sayın Seçer,
buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
2.- Mersin Milletvekili Vahap Seçerin, ülkemizde
tarımsal üretimde ve tarımsal ürün pazarlamasında yaşanan
sorunlara ilişkin gündem dışı konuşması ve
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
VAHAP SEÇER
(Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde
tarımsal üretimde ve tarımsal ürün pazarlamasında yaşanan
sorunlar hakkında gündem dışı söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, tarımda özellikle 2007 yılında
başlayan olumsuzluklar 2008 yılında da devam etmekte. O günden
bugüne özellikle kuraklığın yarattığı olumsuzluklar,
bunun yanında uygulanan politikalar, tarım politikaları,
yetersiz desteklemeler, girdi fiyatlarındaki akıl almaz
artışlar bugün 2008de yine tarımı Türkiyede ve dünyada
gündemin baş sırasına oturtuyor.
Değerli
arkadaşlarım, bütün bu olumsuzluklar yaşanırken bundan
birkaç gün önce Rusya Federasyonu ile bir sorun yaşandı biliyorsunuz.
Rusya Federasyonu ihracatımızı durdurdu. Bunun gerekçesi, ihraç
ettiğimiz yaş sebze meyvede pestisit kalıntı limit
oranının yüksek olmasıydı. Bu sorun daha önce de
yaşandı Rusya Federasyonuyla. Bugün, yine aynı sorunla
karşı karşıyayız.
Rusya, bizim için
önemli bir pazar, 152 milyon nüfusuyla önemli bir ülke, komşu ülkemiz,
refah düzeyi yükselen bir ülke. Buradan da, tabii ki ileriki günlerde hem
kalite açısından hem kantite açısından yaş sebze ve
meyvede talebin bu ülkeden artacağı gözlemini yapıyorum ben. Bu
sebeple, bu ülkeyle ilişkilerimizin önemsenmesi gerektiğini
düşünüyorum. Her ne kadar Hükûmet yetkililerinin yaptığı
açıklamada Rusyanın ithalatını durdurmasının
Türkiyedeki yaş sebze ve meyve ihracatını veya
piyasalarını olumsuz etkilemeyeceği söylense de ben buna
katılamıyorum. Nihayetinde bizim 1,5 milyar dolar yaş sebze
meyve ihracatımız var ve bunun üçte 1ini, yaklaşık 500
milyon dolarlık kısmını biz bu ülkeye ihraç etmek
durumundayız.
Tabii ki
ihracatımızın sadece Rusya ile değil, diğer ülkeler
ile de artması için mutlaka ikili ilişkilerimizi iyi sürdürmemiz
gerekiyor. Bu konuda Hükûmet yetersiz kaldı. Bu konu iç piyasaları da
etkiledi, en azından psikolojik olarak etkiledi. Kimyasal
kalıntı meseleleri basında yer aldıktan sonra, iç piyasada
tüketiciler maalesef tüketimlerini kısmak zorunda kaldı. Bu da tabii
ki üreticileri perişan etti. Gerçekten üreticiler çok perişan
durumda. Telefonlar alıyoruz, özellikle seçim bölgem olan Mersinden,
Antalyadan. Üreticiler, piyasaların bu gelişmelerden etkilenmesinden
dolayı gerçekten çok büyük mağduriyetler yaşıyorlar.
Diliyorum kısa sürede bu sorunları çözmemiz konusunda adımlar
atılır.
Değerli
arkadaşlarım, Türkiyede hububat hasadı yaklaşık
olarak yirmi gün önce, haziran ayı başında başladı.
Akdeniz, Güneydoğu Anadolu Bölgesi, Ege Bölgesi hasadı
tamamladı. Şu anda Trakya yoğun şekilde hasada devam
ediyor. Önümüzdeki hafta da Orta Anadolu ve daha sonra da Doğu Anadolu
bölgelerinde hasat devam edecek ve şu ana kadar Hükûmet müdahale
fiyatlarını açıklamadı. Tabii, Sayın Bakanın
gerekçesi Şu anda piyasalar gayet iyi seviyelerde, yüksek fiyatlarda
hububat alınıp satılıyor. Dolayısıyla bizim
müdahale fiyatını açıklamamız doğru değil.
yaklaşımı içerisindeydi. Ben buna kişisel olarak
katılıyorum ama bugün gelinen noktada şu anda 550-600 bin lira
seviyelerinde, yani 55-60 yeni kuruş seviyelerinde başlayan hasat,
Akdenizde başlayan hasat bugün 45 yeni kuruş seviyelerinde Trakyada
hızla gerilemiş durumda. Şimdi, müdahale fiyatını
açıklama gerekçesi, esprisi, fiyatların düştüğü noktada
devletin buna müdahale etmesi. Şimdi yumurta kapıya gelmeyi
beklemeden Hükûmetin müdahale fiyatını açıklaması
gerekiyor. Bu konuda geç kalınırsa yarın Toprak Mahsulleri Ofisi
önünde kuyruklar oluşuyor ve üretici tabii ki lojistik olarak da hasat
ettiği ürünü depolama şartlarına sahip değil. Üretici o
malı o anda satmak durumunda ve piyasalar al aşağı olur,
yine bir sezonu kaçırırız, üretici mağdur olur.
Değerli
arkadaşlarım, Hükûmet, tahıl alım politikalarında bir
karar vermek zorunda
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Seçer, konuşmanızı
tamamlayınız.
VAHAP SEÇER
(Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Eğer Ben
piyasalara müdahale etmem. Üretim, arz, talep, dünya piyasaları
Bu
koşullar iç piyasayı belirlesin, ben bu konuya müdahale etmeyeyim.
diyorsa o zaman üreticinin maliyetini hesap edecek, üreticinin
sattığı ürünün bedelini hesap edecek, aradaki farkı
üreticiye verme durumunda olmalıdır. Bu zorunludur. Eğer
piyasaları kendi hâline bırakırsak bunda üretici kesinlikle
mağdur olacaktır. İşte, görüyoruz, son aylarda hatta son
bir yıl içerisinde inanılmaz, akıl almaz seviyelerinde artan
girdi fiyatları üretimi yapılamaz hâle, rantabl, rasyonel
yapılamaz hâle getirdi. Eğer burada devlet yetersiz kalırsa,
desteklemeler konusunda cimri kalırsa üreticinin yaptığı
iş hiçbir işe yaramaz, bu işten de para kazanamaz, bu işten
çoluğunu çocuğunu okutamaz, evine ekmek götüremez.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
VAHAP SEÇER
(Devamla) Teşekkür edeyim Sayın Başkanım, değerli
arkadaşlarıma.
Değerli
arkadaşlarım, beni dinlediğiniz için teşekkür ediyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Seçer.
Gündem
dışı konuşmaya Tarım ve Köyişleri Bakanı
Sayın Mehmet Mehdi Eker cevap vereceklerdir.
Sayın Bakan,
buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Sayın Başkan, yüce Meclisin değerli üyeleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Sayın Seçerin yaptığı
gündem dışı konuşmaya cevap vermek üzere
huzurlarınızdayım.
Değerli
milletvekilleri, Hükûmetimiz döneminde yaş sebze meyve üretimi Türkiyede
önemli artış göstermiştir. Örneğin 2002 yılında
12 milyon ton olan meyve üretimi 2007 yılında 15 milyon tona
çıkmıştır. Yine, 2002de 20 milyon ton olan sebze üretimi
2007 yılında 26 milyon tona çıkmıştır. Toplamda
sebze meyve üretiminde bugün 2007 yılında bizim üretimimiz 41 milyon
tona baliğ olmuştur.
Tabiatıyla
bu sebze meyvenin bir kısmı Türkiyede tüketiliyor, bir
kısmı ise ihraç ediliyor. İhracata
baktığımız zaman geçen zaman içerisinde Türkiye'nin
yaş meyve sebze ihracatı 1,5 milyon tondan 2,2 milyon tona
çıkmış, değer olarak da 620 milyon dolardan 1,5 milyar
dolara çıkmıştır Hükûmetimiz döneminde. Bu tabii önemli bir
gelişme.
2002-2007
döneminde yaş meyve sebze miktar itibarıyla yüzde 45, değer
itibarıyla da yüzde 350 oranında artmıştır, son iki
yıl içerisinde de yine bu artış devam etmiştir.
Örneğin taze sebze ihracatımız 2006da 694 bin ton, 2007
yılında 1 milyon tona çıkmıştır. Taze meyve
ihracatımız da 2006 yılında 359 bin ton ve değer
itibarıyla 356 milyon dolar iken, 2007 yılında bu 403 milyon
dolara çıkmıştır.
Tabii, ürünler ve
gruplar itibarıyla, örneğin domates, mandalina, kiraz, vişne,
üzüm, greyfurt, patates, soğan, çilek, nar, daha birçok meyve sebzede,
başlıca, ihraç ettiğimiz ilk 15 ürünün tamamında ciddi artışlar
meydana gelmiş, hem üretimde hem ihracatta.
Türkiye'nin
yaş meyve sebze ihracatını, hem miktar hem kalite
itibarıyla artırmak hem pazarlamasının önündeki engelleri
kaldırmak amacıyla da Hükûmetimiz, iddiaların aksine hem
destekleri önemli miktarda artırmıştır hem de bu konudaki
gelişmeler aslında çok ama çok olumludur, gelişmelerin
sonuçlarını da biraz önce arz ettiğim rakamlarda zaten okumak,
görmek mümkündür.
Bakın,
Türkiye'de ilk defa bizim Hükûmetimiz döneminde sertifikalı fidan
desteği yoluyla Meyve Bahçelerinin Yenilenmesi Projesi başladı
2006 yılında ve iki yıl içerisinde, sadece 2006, 2007
yıllarında 654 bin dekar alanda yeni meyve bahçesi yapıldı
ve bunlarda, biz, meyve türlerine göre değişmekle birlikte,
kullanılan sertifikalı fidanlara, biz, dekar başına 200 YTL
civarında hibe destek sağladık. Yetmiyor. Biz, meyvesinin
fidanına, bahçenin tesisine bu şekilde verdiğimiz yüksek destek
yanında, bu sene yeni bir uygulama başlattık, bu meyve
bahçelerinin üzerine ağ gerdiğiniz zaman -ki, bu dolu ve diğer
afetlere karşı, kuş hasarına karşı, vesaireye
karşı alınan bir tedbirdir- aldığımız
tedbirlerle, ağ gerenlere yüzde 50 hibe destek veriyoruz. Dona
karşı elektrikli rüzgâr
pervanesi tesis edene, yine yüzde 50 hibe destek veriyoruz. Sigorta
yaptırıyorsa -don, dolu, vesaire, bu tür hasarlara karşı-
sigorta prim bedelinin yüzde 50sini veriyoruz. Meyvelerini, sebzelerini
muhafaza edecekleri soğuk hava deposunu inşa ediyorlarsa, burada da
yine belirli bir limite kadar olmak şartıyla, yüzde 50 hibe destek
veriyoruz. Eğer meyve bahçesinin sahibi veya üreticisi, ambalajlama,
paketleme tesisi kuruyorsa, işleme tesisi kuruyorsa, bir üretim tesisi
kuruyorsa, ona da yine belirli bir limite kadar, kırsal kalkınma
destekleri kapsamında yüzde 50 hibe destek veriyoruz. Yani, meyvecilikte,
biraz önce söylediğim, sadece iki yılda bu desteklerden istifade
etmek suretiyle tesis edilen meyve bahçesi alanı 654 bin dekar alan.
Türkiye'de,
aynı şekilde, biz, zeytinde de zeytine verdiğimiz desteklerle bu
şekilde zeytin dikimini de çok önemli bir noktaya getirdik. Türkiyede
yaklaşık 100 milyon civarında olan zeytin fidanı, bugün 140
milyona çıkmıştır. Yani, biz, sadece Hükûmetimiz döneminde
üç dört yıllık süre içerisinde zeytin fidanı
sayısında, zeytin ağacı sayısında yüzde
40lık bir artış sağladık ki bu, dünyada bu kadar
kısa süre içerisinde bu kadar çok plantasyon yapan başka bir ülke
yok. Tabii ki bunların hem üretiminde, karantina etmenleriyle mücadelede,
ilaç kullanımında, pazarlanmasında, sevkiyatında elbette ki
şartlar gereği bütün dünyada olduğu gibi bizde de zaman zaman
bazı sorunlar oluyor, olacak.
Rusya Federasyonu
ile bu ayın 7sinde başlayan sorun, çok şükür, giderildi. Dün
itibarıyla Rusya Federasyonu Tarım Bakanlığı ile
bizim, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti adına müsteşarımız
arasında bir anlaşma, mutabakat zaptı parafe edildi ve Rusyaya
dönük ihracatla ilgili bu sıkıntılar inşallah ortadan
kalkmış olacak 1 Temmuz tarihi itibarıyla.
Şimdi,
burada tabii biz
Daha önce de yine değişik vesilelerle yüce Meclisi
ben bilgilendirmiştim, bu konuda Türkiye'nin aldığı
tedbirler, aslında geçen zaman içerisinde yaptığımız
uygulamalarla ilgili bilgi sunmuştum. Bunların tabii, bir boyutu
ticaridir. Ülkeler bazen ticaret politikalarında bu tür tedbirler alabiliyorlar.
Bizim şunu kabul etmemiz mümkün değil: Bir, Türkiyeden gidip de
Rusya Federasyonundan geri gelen bir sebze meyve söz konusu değil, asla
böyle bir şey olmadı.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Almıyorlar ki!
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Sadece
bildirimde bulunuldu beş ürünle ilgili. O beş üründe haziran
ayındaki bu süre içerisinde zaten ihracatımız minimum düzeydeydi. Örneğin
limon, limonun sezonu bitti, bunu en iyi Akdenizdeki değerli
milletvekillerimiz bilirler. Örneğin üzüm, sezonu açılmadı.
Yani, bu ikisiydi. Patates ve domates, bunlarda da
Zaten domatesin sezonu
bitmesi hasebiyle
Örneğin geçen yıl bütün haziran ayında Rusya
Federasyonuna ihraç edilen domatesin bütün miktarı 34 bin ton.
Dolayısıyla, bu önemli bir şey değildi. Zaten 7 Hazirana
kadar gönderdik ve 1 Temmuzda da bu kalkıyor; biz bu tedbirleri
aldık. Hükûmet de burada üzerine düşen bütün çabayı gösterdi,
bütün gayreti gösterdi ve Avrupa Birliğiyle de Rusya Federasyonu sorun
yaşıyor, bizimle değil sadece. Onun için, tabii, bizim görevimiz
de sorunları çözmektir, biz de sorunu çözdük ve çok şükür bu noktaya
Türkiye geldi. 1 Temmuz tarihi itibarıyla da inşallah bu yasak ortadan
kalkacak.
Tabii,
almamız gereken tedbirler var. Niye? Şunun için: Biz Avrupa
Birliğine sorunsuz olarak mal gönderiyoruz. Hatta, Avrupa Birliğine
gönderdiğimiz malın miktarı, değer olarak da miktar olarak
da Avrupa Birliğine sattıklarımız Rusyaya
sattığımızın 2 katı yani oradan bir sorun
gelmiyor. Yurt içindeki tüketiciler, ki bizim kendi
vatandaşlarımızın sağlığına dönük
olarak aldığımız tedbirler var. Avrupa Birliği
Komisyonunun tavsiye kararı, 100 bin nüfus başına yılda 12
bin denetim yapmaktır. Türkiye'nin nüfusu dikkate
alındığında 9 bin denetim yeterliyken Türkiye, Tarım
Bakanlığı vasıtasıyla geçen yıl tam 16 bin
denetim yaptı yurt içinde yani Türk tüketicisinin
sağlığını korumaya dönük olarak. Tabii, bundan sonraki
süreçte de yine, hem üretim aşamasında hem pazarlama
aşamasında hem ihracat aşamasında bizim yine
alacağımız ilave tedbirler var çünkü bizim amacımız,
dışarıya, müşterinin arzu ettiği standartlarda, arzu
ettiği kalitede, arzu ettiği ölçüde ona mal satmaktır; biz buna
gayret ediyoruz. Yoksa, Rusya Federasyonunun değerleri Avrupa
Birliğinin kabul ettiği değerlerin 20 kat, 40 kat, 100 kat daha
altında, bazı ilaçlarla ilgili olarak kabul ettiği
değerler.
Şimdi, onun
için, Rusya Federasyonuyla ilgili dün paraf edilen mutabakat zaptıyla
birlikte bu sorun çözüldü, onun için biz buna, bundan sonra
uygulamalarımızda bunu sürdüreceğiz.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tarımda, tabii, bugünlerde
hububat üretimi yapılıyor. Çünkü artık hasat zamanı.
Çukurova, Hatay bölgesinde, Güneydoğuda bitti, genel olarak Akdenizde de
bitti denilebilir. İşte, İç Anadolu yeni başlayacak,
Trakyada şu anda yapılıyor. Şu ana kadar, tabii, bizim bir
fiyat açıklamamamızın sebebi üreticiyi korumaya dönüktür. Çünkü
şu anda üretici açısından fiyatlar tatminkâr düzeydedir, onu o
şekilde söyleyebilirim, bölgeler itibarıyla. Biz sürekli
fiyatları çiftçi adına, çiftçi lehine takip ediyoruz. Müdahale
etmemiz gerektiği noktada o an itibarıyla bütün
hazırlıklarımız var. O noktada da zaten müdahale ederiz.
Burada bir hususu
daha açıklamam gerekiyor, o da şudur: Biz bugün itibarıyla
yaklaşık 40 bin ton emanet alım yaptık. Yani şu anda
biz alım yapmıyor değiliz Toprak Mahsulleri Ofisi olarak.
Alım yapıyoruz, emaneten alıyoruz. Zaten bizim çiftçiden de
Geçen sene de ondan önceki sene de yaptığımız uygulama daha
çok bu şekildedir. Yani çiftçiye gerektiğinde avans veriyoruz,
malı ücretsiz olarak emanete alıyoruz ve daha sonra oluşacak
piyasa fiyatlarıyla eğer üretici arzu ederse bize satar, arzu
etmediği takdirde alıp götürüp istediği şekilde ürününü
değerlendirme imkânına sahiptir. Biz bu kolaylığı da,
bu uygulamayı da yine üretici lehine yapıyoruz. Orada da herhangi
bir, şu anda bir sıkıntı yok.
Bu sene
kuraklık, tabii, Türkiye'nin bazı bölgelerinde etkili oldu. Biz de,
ki Güneydoğu Anadolu Bölgesi başta, ama batı geçit bölgesinde,
Doğu Anadolu geçit bölgesi ve kısmen Orta Anadolunun bazı
ilçelerinde, bazı vilayetlerinde de yine kuraklıktan zarar
görüldüğünü tespit ettik. Yaptığımız tespitlerde,
şu ana kadar otuz altı vilayetin iki yüz yirmi iki ilçesine ait muhtelif
düzeylerde kuraklıktan zarar gören üreticiler olduğunu tespit ettik.
Bunlarla ilgili olarak da bir kararname hazırladık ve o
kuraklıktan zarar gören üreticilerimizin mağduriyetini azaltmak için,
en azından önümüzdeki yıl içerisinde tekrar ekim döneminde tarlaya
gidip ekim yapabilecekleri şekilde onlara bir maddi yardım, geçen
sene yaptığımız gibi bir maddi yardım
yapacağız. Onun hazırlıkları yapılıyor. Bir
de yine bundan mağdur olan üreticilerimizin de borçlarını
erteleme prensip kararımız var. Bunun da önümüzdeki günlerde zaten
uygulaması yapılacak.
Genel olarak,
şu an itibarıyla Türkiye genelinde, Güneydoğu Anadolu Bölgesi
dışındaki diğer hasat yapılan yerlerde rekolte iyi
durumda. Bizim temennimiz, bunun, bundan sonra hasat yapılacak olan bütün
iller ve bölgeler itibarıyla da iyi olmasıdır.
Ben
üreticilerimize bereketli bir hasat dönemi diliyorum. Hem Hükûmet olarak hem
Tarım Bakanlığı ve Toprak Mahsulleri Ofisi Genel
Müdürlüğü olarak hububat üreticilerimizin sorunlarını
izlediğimizin, onlarla ilgili olarak her türlü tedbiri
aldığımızın, keza tüketiciler açısından da
-dünyadaki gelişmeler dikkate alındığında- herhangi
bir arz açığı yaşanmaması için birtakım tedbirler
alındığının, alınmakta olduğunun bütün
milletimiz açısından bilinmesini istiyorum ve teşekkür ediyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
Gündem
dışı üçüncü söz, Akşehir Gölünün kıyı kenar
çizgisiyle ilgili söz isteyen Konya Milletvekili Faruk Bala aittir.
Sayın Bal,
buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
3.- Konya Milletvekili Faruk Balın, Akşehir
Gölünün kıyı kenar çizgisi nedeniyle göl çevresindeki
vatandaşların yaşadığı sorunlara ilişkin
gündem dışı konuşması
FARUK BAL (Konya)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evliya Çelebi
dünyayı gezerken benim memleketime de uğramış ve Sultan
Dağlarının eteklerindeki o serin hava içerisinde beyaz evleri
görünce Seyahatnamesinde Şehri beyza diye
tanımladığı şehir Akşehirdir. Yine
Seyahatnamesinde, göle, ümitleri yeşertmek için, iyimserliği gelecek
nesillere taşımak için maya çalan Nasrettin Hocaya da Hacei dânâ
demiş ve Hacei dânânın maya çaldığı Akşehir
Gölü, o tarihten bu yana ümitlerimizi, geleneklerimizi gelecek nesillere
taşıyan bir kültür mirası olmasına rağmen çalınan
mayaların hiçbirisi tutmadı.
Akşehir Gölü
kuruma riskiyle karşı karşıyadır. Bu kuruma riski 1879
yılında tamamen gerçekleşmiş ve göl, içinde hiç su
kalmayacak bir çorak alana dönüşmüştür. Bu, ikinci defa da 1937
yılındaki kuraklıkta Akşehir Gölü tamamen kurumuştur.
İklimin periyoduna göre zaman zaman yağışların fazla
olduğu dönemlerde de Akşehir Gölü taşmaktadır. Nitekim,
1969 yılında böyle bir taşkın
yaşanmıştır. İşte o taşkın, şimdi
Akşehirlilerin çektiği ya da göl kenarında bulunan
vatandaşlarımızın çektiği bir
sıkıntının da kaynağı olmuştur.
Değerli
milletvekilleri, 1969 yılında Akşehir Gölünün
taştığı dönemdeki su seviyesi
Bu sorunun
giderilebilmesi için 1999 yılında -o tarihte- bir çalışma
yürütülmüştür. 1.200 kişi aleyhine tapu iptal ve tescil davası
açılması üzerine Konya Milletvekili olarak bizim gayretlerimizle ve
yargısal müdahalelerle göl kıyı kenar çizgisi yeniden
çizilmiştir. Bu yeni çizgiye göre de 800 vatandaşımızın
gayrimenkulü yine göl sınırları içerisinde kalmaktadır.
Dolayısıyla, burada bir tarafta gölün kuraklığı ve
Değerli
arkadaşlarım, birinci görevimiz, taşkın nedeniyle
vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini mutlaka
korumaktır. Bununla ilgili Hükûmetin alacağı tüm idari ve kanuni
tedbirlere Milliyetçi Hareket Partisi mutlaka tam destek verecektir. Ancak
bunun anlamı, Hükûmetin alacağı kararlar ile
vatandaşın tapuda kayıtlı olan
taşınmazının mülkiyet hakkından yoksun
bırakılmamasıdır. Dolayısıyla, bu kararlar
alınırken vatandaşımızın mülkiyet
hakkının gereğinin yerine getirilmesi, ondan
yararlanılmasının önüne geçilmemesi gerekmektedir. Bunun da
anlamı şudur: Vatandaşın tapu ile malik olduğu tarlalarının
ekilmesine, buradan yararlanmasına izin verilmesi gerekmektedir.
İşte bunun için, bir öneri olarak bu gayrimenkullerin ekilebilmesi ve
taşkına karşı
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FARUK BAL
(Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bal, konuşmanızı tamamlayınız.
FARUK BAL
(Devamla) -
ekilecek alanların sigorta ettirilmesiyle mümkündür.
Yine, Nasrettin
Hocanın mayaladığı göl belki yoğurt tutmaz diyerek
bizim Devlet Bakanlığı dönemimizde, 505 milyon dolarlık
İspanyol kredisinden 72 milyon doları, Tuz Gölü, Akşehir Gölü,
Çavuşçu Gölü, Beyşehir Gölü ve Düden Göllerinin ıslah edilmesi
ve oralardaki üretimin artırılması, oradaki gölden istifade eden
vatandaşlarımızın ekonomik durumlarının
iyileştirilmesi ve çevre düzenlemelerinin yapılması için
ayrılmıştı. Ancak, dün yaptığımız
araştırmada, bu 72 milyon dolardan sadece 27 milyon
dolarının Konya Büyükşehir Belediyesine
aktarıldığı, geriye kalan kısmının
aktarılmadığını tespit etmiş bulunmaktayız.
Geriye kalan kısmın nerede olduğunu da bulamadım. Çevre
Bakanlığından araştırdım, Konya Valiliğinden
araştırdım, Konya Büyükşehir Belediyesinden
araştırdım, bulamadım.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FARUK BAL
(Devamla) Sayın Başkanım, toparlıyorum.
BAŞKAN
Sayın Bal, lütfen tamamlayınız efendim. Lütfen
FARUK BAL
(Devamla) O bölgede yapılacak olan üretim, hem göl ürünlerinin üretimi
hem tarımsal üretim hem de iklimin
ılımanlaştırılması açısından çok
önemlidir. Bu 505 milyon dolarlık İspanyol kredisinden Konyadaki
Çavuşçu, Akşehir, Beyşehir, Düden ve Tuz Göllerine ayrılan
72 milyon dolarlık kısmın nerede olduğunun Hükûmet
tarafından bulunması ve bunlarla ilgili olmak üzere de özellikle su
kullanımının azaltılması, Akşehir Gölü çerçevesi
içerisinde kilometrelerce yapılmış hiçbir işe yaramayan
betonarme kanalların kaldırılması, damlama suretiyle
sulamaya imkân verebilecek bir sistemin bu bölgede geliştirilmesi,
işte bu krediden sağlanmak suretiyle düzeltilebilir. Aynı zamanda da göl
kıyı kenarı içerisinde kalmış olan
vatandaşlarımızın elbette ki taşkına
karşı risklerinin bertaraf edilmesi lazım. Onların
tarlalarını ekip biçerken sigorta şirketlerine ödeyecekleri
primlerin bu kaynaklardan karşılanması
mümkün olabilecektir diyorum.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan, sağ olun.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Sözlü soru
önergelerinin geri alınmasına dair iki önerge vardır,
okutuyorum:
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A ) ÖNERGELER
1.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın
(6/736) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına
ilişkin önergesi (4/65)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Gündemin sözlü
sorular kısmının 324 üncü sırasında yer alan (6/736)
esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.
Gereğini
saygılarımla arz ederim.
|
|
Alim
Işık |
|
|
Kütahya |
2.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın
(6/738) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına
ilişkin önergesi (4/66)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Gündemin sözlü
sorular kısmının 326 ncı sırasında yer alan
(6/738) esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.
Gereğini
saygılarımla arz ederim.
|
|
Alim
Işık |
|
|
Kütahya |
BAŞKAN
Sözlü soru önergeleri geri verilmiştir.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge
vardır, önergeleri okutuyorum:
B) MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankut ve 22
milletvekilinin, Adana ilinin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/227)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Adananın
içinde bulunduğu sorunların tespiti ve çözümü konusunda gerekli araştırmaların
yapılması, buna göre alınacak önlemlerin ve
gerçekleştirilmesi gereken uygulamaların yerine getirilmesi hususunda
Anayasanın 98. Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104. ve
105. maddeleri gereğince Meclis Araştırması
açılmasını arz ederiz.
1) Yılmaz Tankut (Adana)
2) Kürşat Atılgan (Adana)
3) Oktay Vural (İzmir)
4) Osman Durmuş (Kırıkkale)
5) Recai Yıldırım (Adana)
6) Cemaleddin Uslu (Edirne)
7) Ahmet Duran Bulut (Balıkesir)
8) Akif Akkuş (Mersin)
9) Bekir Aksoy (Ankara)
10) Gürcan Dağdaş (Kars)
11) Beytullah Asil (Eskişehir)
12) Behiç Çelik (Mersin)
13) Alim Işık (Kütahya)
14) Mehmet Serdaroğlu (Kastamonu)
15) Mithat Melen (İstanbul)
16) İzzettin Yılmaz (Hatay)
17) Hakan Coşkun (Osmaniye)
18) Mustafa Enöz (Manisa)
19) Necati Özensoy (Bursa)
20) Ahmet Kenan Tanrıkulu (İzmir)
21) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
22) Ahmet Deniz Bölükbaşı (Ankara)
23) Metin Ergun (Muğla)
Gerekçe:
2 milyona
yaklaşan nüfusu ile Çukurova'nın metropolü sayılan Adana, kara
yolu, deniz yolu, hava ve demir yolu ulaşımında hem ülkemizin
değişik bölgelerini birbirine bağlama noktasında, hem de
Ortadoğu'ya açılan bir kapı olma özelliklerinden dolayı çok
önemli bir konumdadır. Yaklaşık yarım asır öncesine
dayanan tekstil ve tarımsal sanayisi ile ülkemize birikim
sağlamış, modern sanayi atılımına temel
olmuş, yön vermiş güneyin bu güzide kenti, son yıllarda pek çok
sorunla iç içe olmanın acısını,
sıkıntısını yaşamaktadır.
Gerek
gerçekleştirdiği üretim değerleri ile gerekse var olan ve
atıl potansiyeli ile tarımsal üretimde vazgeçilmezliğini
sürdüren Adana, bu alanda sancılı günler yaşamaktadır. Uyum
sorunu nedeniyle kentin sosyokültürel dokusunu olumsuz etkileyen yoğun iç
göç, kentin iktisadi hayatına da aynı derecede tesir etmektedir.
Kerkük-Yumurtalık
petrol boru hattı, BOTAŞ, Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) projesi,
Yumurtalık Serbest Bölgesi gibi iktisadi proje ve uygulamalar
Adana'nın geleceği adına umut verse de, istihdam başta
olmak üzere bunlardan yararlanma imkânları Adana'nın beklentilerinden
çok uzak kalmaktadır.
Üreticilerimizin
hasretle beklediği ve binlerce insanımıza yeni istihdam
alanı oluşturacak, sulu tarım potansiyeli ile ülkemizin
tarımsal üretimine önemli katkı sağlayacak olan Aşağı
Seyhan Ovası sulama projesi yılan hikâyesine dönmüştür.
Adana maalesef
sürekli geriye gitmektedir. Ticaretten sanayiye, tarımdan eğitime
katmerleşen sorunlar altında ezilmektedir.
İşsizlik
her geçen gün artmakta, hemen her gün istenmeyen sosyal olaylara şahit
olunmaktadır. 2001 yılında bile yüzde 8,4 olan işsizlik
geçen yıl Türkiye ortalamasının çok çok üzerinde yüzde 16,2'ye
yükselmiştir. Tekel'in satıldığı,
Aksantaş'ın kapandığı, SASA'nın birkaç kez el
değiştirmek zorunda kaldığı, Bossa'nın
küçüldüğü, Mensa'nın sürekli krizlerle anıldığı
Adana'da ne yazık ki kamu yatırımları da sürekli gerilemiştir.
1996 yılında Türkiye'nin ilk 500 firması arasına 13 firma
sokan Adana; 2006 yılında ise sadece 7 firmayı aynı listeye
dâhil edebilmiştir.
Narenciyeden
pamuğa, buğdaydan yer fıstığına varıncaya
dek tarımsal üretimde Türkiye'nin deposu olarak bilinen ve bu manada
haklı olarak takdir edilmesi gereken ancak destek yerine köstek olunan
Çukurova'da çiftçilerimiz perişandır. Son 4-5 yılda gübresinin
fiyatlarına yüzde 700'lere varan oranda zam gören çiftçimiz, sürekli
tırmanan ve 1 tonu 1 dönüm tarladan daha pahalı hâle gelen mazot
fiyatları karşısında şaşkındır.
Girdilerdeki bu denli artışa rağmen hasat ettiği bazı
ürünlerde ancak iki katı satış fiyatı bulabilen üreticimiz
çaresizdir.
Netice olarak;
Adana'da
yaşanan ve devletin ilgili bütün kurumlarınca çok iyi
bilindiğine inandığımız sorunlar
karşısında vatandaşımız bunalım içindedir.
TÜİK verilerine göre 2000 yılında 20 kişi intihar ederken
2006 yılında bu sayının 4 kat artarak 86'ya
çıkmış olması, bunalım sözcüğünü yetersiz
kılmaktadır. Çare elbette, vatandaşın canına
kıyması yolu değildir. Çare vardır ve o çare de hükûmetin
Adana'ya daha gerçekçi, daha adil, daha eşit bakabilmesinde
yatmaktadır. Bu nedenle, yukarıda bir kısmı
anlatılmaya çalışılan ve giderek derinleşen,
yarın da tamiri daha zor ya da imkânsız hâle gelmesinden endişe
ettiğimiz Adana'nın sorunlarının tespiti, alınacak
tedbirlerin, çözüm yollarının belirlenmesi ve çaresi ne ise bir an
evvel uygulanması amacıyla Meclis Araştırma Komisyonu
kurulmasını arz ederiz.
2.- Edirne Milletvekili Cemaleddin Uslu ve 20
milletvekilinin, Saros Körfezinin doğal yapısını tehdit
eden sorunların araştırılarak korunması ve
değerlendirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/228)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Saros Körfezi hem
turizm hem de balıkçılık sektörü açısından son derece
önemli bir değerimizdir. Konumu itibariyle Ege denizinin kuzey
doğusunda yer alan körfez yurt içi ve yurtdışından çok
kolay ulaşılabilecek durumdadır. Tertemiz kumsallarla kaplı
kıyı şeridine sahip olan körfezin kendi kendini temizleme özelliği
ve çok yoğun yerleşimlerin bulunmaması ayrıca dikkat
çekicidir.
Bu kadar önemli
olan bu doğal güzelliğin son zamanlarda her geçen gün
katledildiği, balıkçılığın her geçen gün
stokları bitirdiği, pek çok balık türünün tükenme noktasına
geldiği basında ve diğer platformlarda giderek daha yüksek sesle
dile getirilmektedir.
Gerekçesini ekte
arz ettiğimiz Saros Körfezinin koruma altına alınması,
ticari balıkçılığın yasaklanarak amatör
balıkçılığa dönüştürülmesi, deniz milli park
yapılması amacıyla Anayasanın 98 inci Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105inci maddeleri uyarınca bir
meclis araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ederiz. 20.06.2008
1) Cemaleddin Uslu (Edirne)
2) Oktay Vural (İzmir)
3) Mehmet Serdaroğlu (Kastamonu)
4) Münir Kutluata (Sakarya)
5) Ahmet Deniz Bölükbaşı (Ankara)
6) Necati Özensoy (Bursa)
7) İsmet Büyükataman (Bursa)
8) Yıldırım Tuğrul Türkeş (Ankara)
9) Ertuğrul
Kumcuoğlu (Aydın)
10) Ali Uzunırmak (Aydın)
11) Yılmaz Tankut (Adana)
12) Behiç Çelik (Mersin)
13) Alim Işık (Kütahya)
14) Ahmet Duran Bulut (Balıkesir)
15) Bekir Aksoy (Ankara)
16) Recep Taner (Aydın)
17) Gürcan Dağdaş (Kars)
18) Beytullah Asil (Eskişehir)
19) Akif Akkuş (Mersin)
20) Mustafa Enöz (Manisa)
21) Reşat Doğru (Tokat)
Gerekçe:
Trakya
topraklarının Ege Denizindeki kıyısı Saros Körfezi,
tertemiz kumsallarla kaplı bir kıyı şerididir. Saros
Körfezi su sirkülasyonunun yüksek olması ve sanayileşmemiş
olmasından dolayı Ege'nin belki de en temiz denizine sahiptir. Saros
Körfezi dünya üzerinde kendi kendini temizleyen 3 denizden birisidir. Saroz
Körfezi, bir körfez olmasına rağmen kendi kendini temizlemesi ve
etrafında yoğun yerleşimlerin bulunmaması ile uzun
yıllar belki de hiçbir zaman kirlenmeyecek nadir denizlerden birisi.
Yılda üç defa ve aynı zamanda olmak üzere, şubat, nisan ve
temmuz aylarının 15 veya 18. günü başlayıp, 25 veya 28.
günü sona eren körfezin kendi kendini temizlemesi işleminde tabanda
soğuk su ve yüzeyde sıcak suyun yarattığı
akıntılar körfezi içine atılan tüm artık ve atık
maddelerden kurtarmaktadır.
Bu sularda
mevsimine göre hem tuzlu Ege sularının, hem daha az tuzlu
Marmara'nın bütün balıklarını burada bulmak mümkündür. Bu
sularda mevsimine göre çipura, lüfer, barbunya, mercan, karagöz, levrek, kefal,
ahtapot ve ülkemizde sadece bu yörede bulunan yılan balığı
bol miktarda mevcuttur. 144 çeşit balık yetiştiriliyor.
Dolayısıyla buranın bu özelliklerinin yaşatılması
lazım. Ama bilinçsiz avcılık, özellikle
balıkçılık yönüyle bir gün bitecek. Ticari ölçekte, büyük ölçekte
balıkçılık ve avcılık yasaklanarak sadece olta
balıkçılığı ve amatör balıkçılık olarak
geliştirilebilirse, inanın bir cazibe merkezi olarak çok dikkat
çekecektir ve bekli de dünyanın dört bir tarafından insanlar buraya
gelecektir. Bu spor yönüyle de mutlaka buradaki ticari imkânlar da
gelişecektir. O anlamda belki de Saros Körfezini Türkiye'de ve dünya
üzerinde de bir önemli merkez olmasını sağlamış
olacağız.
Diğer
taraftan, Saros Körfezine sınırı olan yerlere, küçük
balıkçı ve balıkçılık kooperatifleri üyelerine
sınırlı izin verilerek sahanın korunması ve
gözetilmesi için doğal ortak ve kontrol mekanizması
sağlanmış olacaktır.
Ege Denizi'nin
kuzey doğusunda yer alan Saros Körfezini güney ve doğusundan
Çanakkale ilinin Gelibolu ve Ecebat ilçeleri, kuzeyini ise Edirne ilinin
Keşan ve Enez ilçeleri çevreler. Körfezin Gelibolu yarımadası
tarafından olan güney bölgeleri yerleşime olanak vermez.
Çoğunlukla yerleşim doğu ve kuzey bölgelerinde yer
almaktadır. Saros Körfezi İstanbul'a göre,
baktığınızda
Saros Körfezi 2006
yılında kültür ve turizm gelişim bölgesi olarak ilan edildi ama
o günden bugüne herhangi bir çalışma henüz yapılmadı.
Dolayısıyla buraya bir el atılması lazım. Yeterince
ilgilenildiğini söylemek mümkün değildir.
Kısa dönemde
bitmesi beklenen Kınalı-Tekirdağ-Keşan duble yol
çalışmaları sonucu İstanbul'dan Saros Körfezine
ulaşım 2,5 saate inmiş olacak. Keşan üzerinden
ulaşım Saros Körfezi yerleşim bölgeleri içinde en çok konaklanan
bölgeler ise Enez, Erikli ve Yayla olarak göze çarpmakta. Enez sadece sahili
ile değil, binlerce yıllık yerleşim bölgesi olmasından
dolayı antik bölgeleri ve arkeolojik kazı alanları ve
ayrıca Manyas Gölünden sonra Türkiye'nin en geniş kuş
barınma alanı olan Gala Gölü ile ilgi çekmektedir.
Yukarıda
sunulan ve araştırma sırasında belirlenecek nedenlerle
Anayasanın 98 ve Türkiye Büyük Millet Meclisi içtüzüğünün 104 ve 105
nci maddeleri uyarınca "Saros Körfezinin koruma altına
alınması, ticari balıkçılığın yasaklanarak
amatör balıkçılığa dönüştürülmesi, deniz milli park
yapılması" için bir Meclis araştırması
açılmasını saygılarımızla arz ederiz. 19/06/2008
3.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan ve 20
milletvekilinin, mermercilik sektöründeki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/229)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Bilindiği
üzere ülkemizde 290'ı aşan çeşitliliği, 1,5 milyar tonu
aşan rezervleri ile ülkemiz mermerciliği dünya mermercilik sektörü
içerisinde önemli bir yer almaktadır. Ülkemiz, dünya mermer rezervinin
%40'ına sahip olmasına karşılık bu potansiyelin ancak
%1i kullanılmaktadır.
Balıkesir
ilimiz de Türkiye ölçeğinde mermercilik alanında yadsınamaz bir
konumda olup her geçen gün büyük bir gelişme göstermektedir.
Balıkesir'de
toplam mermer rezervimiz yaklaşık 1.256.307.400 metreküptür.
İlimizde 142 mermer işletme ruhsatından 2007 yılı
içerisinde
Dolayısıyla
Balıkesir'de en fazla katma değer sağlayan sektörler
arasında mermercilik gelmiştir. Ancak ilimizin 5084 sayılı
Kanun kapsamında teşvik alan iller arasında yer
almamasından dolayı aynı mermeri teşvik alan illere
kıyasla 3 kat fazla bir maliyetle üretilebilmektedir. Yani
Yine ilimizin
teşvik kapsamında olmamasından dolayı % 10-12 daha fazla
bir vergi ödenmektedir. Ayrıca enerji yoğun bir sektör olan
mermercilik sektöründe aynı nedenlerle ucuz elektrik ve akaryakıt
sağlanmaması nedeniyle üretim maliyeti artmaktadır. İşletmeler
gerekli destek ve teşviklerinden yararlanamamakta ve finansman
sıkıntısı çekmektedirler. Bu nedenlerle girişimciler
bu olumsuzluklardan dolayı Balıkesir'de yatırım yapmaktan
kaçınmaktadırlar.
Mermercilik
sektöründeki en büyük sıkıntılardan birisi de mevzuatta
yaşanan sorunlardır. Sektörde faaliyet göstermek isteyen bir
firmanın 7 Bakanlık ve 22 Genel Müdürlükten izin alması
gerekmektedir. Yine mermercilik işletmelerinin önemli boyutlarda alt
yapı sorunları (yol, su, elektrik) bulunmaktadır.
Nakliye ise
mermercilik sektörünün önünde büyük bir sorun teşkil etmektedir.
Karayollarındaki tonaj problemi, demiryollarındaki alt yapı
yetersizliği, limanlardaki kapasite yetersizliği sektörün
gelişimini sekteye uğratmaktadır. Bu konuda Balıkesir
ilimizde üretilen mermerin nakliyesinde de önemli sıkıntılar
yaşanmaktadır.
Mermercilik
sektörünün ileri teknolojilerle rekabet edebilmesi için düşük faizli
kredilere ihtiyaç vardır. Alınan ekonomik tedbirler nedeniyle
kapatılan madencilik fonunun yerini alabilecek ve özellikle bu sektörü
destekleyen bir finans kuruluşu veya yöresel ürün borsalarına gerek
duyulmaktadır. Uzun vadeli kredi sözleşmelerinde ruhsatlar teminat
olarak kabul görmemektedir. Ancak mermercilerin en büyük teminatı
ellerindeki maden arama sahalarıdır. Bu sahaların
kredilendirmede teminat olarak kabul edilmemesi mermercilik sektörünün finans
temininde kolaylık sağlayacaktır. Ayrıca mermercilik
sektöründe ÖTV kaldırılmalıdır.
Üretimde dünyada
yedinci, ihracatta sekizinci sırada bulunan mermercilik sektörümüzün
sorunlarının ve çözüm yollarının belirlenmesi ve
eksikliklerinin giderilmesi, geliştirilmesi, ulusal ve yöresel düzeyde
koordinasyonun sağlanması, destekleme yollarının
araştırılması, idari ve kurumsal yasal düzenlemelerin
yapılması, teknik bilgi ve alt yapı eksikliklerinin giderilmesi
amacıyla Anayasanın 98. TBMM İç Tüzüğünün 104. ve 105.
maddeleri gereğince bir Meclis araştırılması
açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Ergün Aydoğan (Balıkesir)
2) Hulusi Güvel (Adana)
3) Tekin Bingöl (Ankara)
4) Çetin Soysal (İstanbul)
5) Gökhan Durgun (Hatay)
6) Yaşar Tüzün (Bilecik)
7) Birgen Keleş (İstanbul)
8) Akif Ekici (Gaziantep)
9) Şevket Köse (Adıyaman)
10) Abdullah Özer (Bursa)
11) M. Akif Hamzaçebi (Trabzon)
12) Nesrin Baytok (Ankara)
13) Canan Arıtman (İzmir)
14) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
15) Turgut Dibek (Kırklareli)
16) Gürol Ergin (Muğla)
17) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
18) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
19) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
20) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
21) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Sayın
milletvekilleri, alınan karar gereğince sözlü soru önergelerini
görüşmüyor ve gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
V.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER
A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
1.- Tapu Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/568) (S.
Sayısı: 223)
BAŞKAN
1inci sırada yer alan, Tapu Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının Adalet Komisyonuna
geri verilen maddesiyle ilgili komisyon raporu
Başkanlığımıza henüz verilmediğinden
tasarının görüşmeleri ertelenmiştir.
2nci sırada
yer alan, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu ile Ukrayna Devlet Nükleer Düzenleme
Komitesi Arasında Nükleer Düzenleme Konularında Teknik
İşbirliği ve Bilgi Değişimi Mutabakat
Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
2.- Türkiye Atom Enerjisi Kurumu ile Ukrayna Devlet Nükleer
Düzenleme Komitesi Arasında Nükleer Düzenleme Konularında Teknik
İşbirliği ve Bilgi Değişimi Mutabakat
Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/356) (S.
Sayısı:233)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Sayın
Milletvekilleri, 3üncü sırada yer alan, Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanvekili Kocaeli Milletvekili Nihat Ergün ve 16 milletvekilinin;
İl Özel İdarelerine ve Belediyeler Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden
Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
3.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili
Kocaeli Milletvekili Nihat Ergün ve 16 Milletvekilinin; İl Özel
İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi
Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/241) (S.Sayısı:
248) (x)
BAŞKAN
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon Raporu
248 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının
tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Trabzon Milletvekili
Mehmet Akif Hamzaçebinin; şahısları adına, İstanbul
Milletvekili Nusret Bayraktar, Trabzon Milletvekili Asım Aykan, üçüncü
sırada İzmir Milletvekili Harun Öztürk, dördüncü sırada Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin söz talepleri vardır.
İlk söz
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Trabzon Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebiye aittir.
(x) 248 S.
Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Sayın
Hamzaçebi, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; teklifin tümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz aldım. Sözlerime
başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yine sözlerime
başlamadan önce, bu akşam oynanacak olan millî maçta millî
takımımıza gönülden başarılar diliyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli
milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz teklif, genel bütçe vergi
gelirlerinden belediyelere ve il özel idarelerine pay
aktarılmasını düzenlemektedir. Konu bu teklif ile ilk defa
düzenleniyor değildir. Yerel yönetimlere genel bütçe vergi gelirlerinden
pay aktarılmasının ülkemizde yaklaşık altmış
yıllık bir geçmişi vardır. Bu konuda hâlen yürürlükte olan 1980 tarihli,
2380 sayılı Belediyelere ve İl Özel İdarelerine Genel Bütçe
Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun vardır ve bütün pay
aktarım işlemleri bu Kanuna göre yürümektedir. 1980 yılına
gelene kadar da 1948 yılında kabul edilmiş olan 5237
sayılı Belediye Gelirleri Kanununun ilgili hükümleri
uygulanmaktaydı. 5237 sayılı Belediye Gelirleri Kanunuyla da
belirli vergi gelirlerinden yerel yönetimlere pay aktarılmaktaydı.
Merkezî yönetim gelirlerinden yerel yönetimlere pay aktarılması
sadece ülkemize mahsus bir uygulama değildir. İster üniter
yapıya sahip olsun isterse federal yapıya sahip olsun, hemen hemen
bütün ülkelerde, merkezî yönetimin gelirlerinden yerel yönetimlere pay
aktarılması vardır. Yerel yönetimler de bir kamu hizmeti
gördüğüne göre, doğal olarak bu idarelerin, bu yönetimlerin, bu
hizmetleri karşılayacak düzeyde gelirlerinin olması gerekir.
Bizim Anayasamızın 127nci maddesinde, yerel yönetimlere
görevleriyle orantılı olarak gelir kaynaklarının
sağlanacağı hükmü vardır. İşte bu noktada, gelir
kaynaklarının, bir ülkenin gelir kapasitesinin yerel yönetimlerle
merkezî yönetimler arasında paylaştırılması sorunu
ortaya çıkar. Bu sorun sadece Türkiyede değil, diğer ülkelerde
de kamu maliyesinin ilgi alanlarından birisidir. Eğer yerel
yönetimlere merkezî yönetim bütçesinden aktarılacak paylar ülke
gerçeklerine uygun olarak tespit edilmezse, payların
dağıtımına ilişkin esas ve usuller ülkenin
gerçeklerine, vatandaşların ihtiyaçlarına ve bölgelerarası
gelişmişlik farklarına uygun olarak tespit edilmemişse,
sorun sürekli olarak ülke gündeminde kalır, sürekli olarak bunu
tartışırız. Konunun 1948 yılından bu yana Türkiyenin
gündeminde olduğunu hatırlarsak, bu konuda ideal bir
paylaşım sistemini kuramamış olduğumuz ortaya
çıkar.
Yerel
yönetimlerle merkezî yönetim arasında gelir kaynaklarının
paylaşılması konusu, 1950li yıllarda Türkiyede malî
tevzin kavramı altında tartışılmıştır.
Tevzin, kelime anlamı itibarıyla, denkleştirme, dengeleme
anlamına gelir. Yani, merkezî yönetimden yerel yönetimlere
aktarılacak paylar ile bölgelerarası gelişmişlik farklarını
veya bu bölgelerde yaşayan vatandaşların, bireylerin kamu hizmetlerinde
sağlayacağı faydalar arasındaki farkları dengelemek
-eşitlemek demiyorum, eşitlemek son derece zor bir iştir-
gerekir. Paylaşım sisteminin mantığının bu
olması gerekir. Dolayısıyla, gerek Türkiyede hâlen var olan
sistemi gerekse bu teklifle getirilmek istenen sistemi bu esaslar
ışığında değerlendirmek gerekir.
Değerli
arkadaşlar, bizim vergi gelirlerinin yerel yönetimlerle merkezî yönetim
arasındaki paylaşım esaslarında ikili bir usul vardır.
Büyükşehir belediyelerine vergi gelirlerinin belirli bir
kısmının verilmesi ki bu şöyle işlemektedir:
Büyükşehirlere büyükşehir belediye sınırları
içerisinde tahsil edilen vergi gelirlerinin yüzde 5i
aktarılmaktadır. Bu yüzde 5lik kısmın yüzde 75i
doğrudan büyükşehir belediyesine aktarılır, kalan yüzde 25lik
kısım ise on altı büyükşehir belediyesi arasında bir
havuz oluşturulmak suretiyle nüfus esasına göre
dağıtılır. Büyükşehir dışında kalan
diğer belediyeler, büyükşehir sınırları içerisindeki
ilçe belediyeleri dâhil bu belediyelere ise genel bütçe vergi gelirlerinin
yüzde 6sı İller Bankası aracılığıyla nüfus
esasına göre dağıtılır.
İlk
bakışta kulağa hoş gelen, objektif izlenimi veren bir
sistem söz konusu ancak biraz ayrıntıya girdiğimizde sistemin
gerçekte ideal olmadığı, bünyesinde birçok sorunun olduğunu
görürüz. Nedir bu sorunlar diye baktığımızda
şunları görüyoruz: Yerel yönetimlerle merkezî yönetimler
arasındaki gelir paylaşımının arkasında gerçekte
bir hizmet paylaşımı vardır. Yani bir ülkede
vatandaşlara sunulacak olan hizmetlerin hangilerini merkezî yönetim
üstlenecektir, hangilerini belediyeler üstlenecektir, öncelikle bu
paylaşım yapılır, bu paylaşıma uygun olarak da
gelirler paylaşılır. Yoksa merkezî yönetim bütçesinden
gelirlerin belirli bir kısmının, belirli bir yüzdesinin basit
bir işlemle belediyelere aktarılması olarak konuyu almamak
gerekir; böyle alırsak gerçeği gözden kaçırmış oluruz.
Yani gelir paylaşımının arkasında bir hizmet
paylaşımı, hizmet bölüşümü vardır,
dolayısıyla gelir bölüşümünü
değerlendirirken bu hizmet bölüşümünü de değerlendirmek
gerekir. Hizmet bölüşümü açısından belediyelerimize
baktığımızda belediyelerin görevlerinin hiç de hafif
olmadığı, kendilerine verilen payların bu hizmetleri yerine
getirmekte yetersiz olduğu görülür.
Biraz önce genel
bütçe vergi gelirlerinin yüzde 6sının belediyelere
aktarıldığını ifade etmiştim. Gerçekte bu yüzde
6lık rakam yanıltıcıdır çünkü tüm vergi gelirlerinin
tamamı üzerinden belediyelere yüzde 6 oranında pay verilmesi söz
konusu değildir. Belirli vergilerden belediyelere pay verilmemektedir.
Örneğin, özel iletişim vergisi ve akaryakıt ürünleri üzerinden
alınan özel tüketim vergisinden yerel yönetimlere pay verilmesi söz konusu
değildir. Aynı şekilde motorlu taşıtların
satışından alınan özel tüketim vergisinin yüzde 28lik
kısmından pay verilmemektedir. Alkollü içkiler ve tütün mamullerinin
satışından elde edilen özel tüketim vergisinin yüzde
60ından belediyelere pay verilmemektedir. Bunu şöyle bir rakamla
size toplam olarak ifade edebilirim:
2008
yılı bütçesinin vergi geliri tahmini 158 milyar YTLdir. Bunun
yaklaşık 34 milyar YTLlik kısmından yerel yönetimlere pay
verilmemektedir. Bu da toplam bütçe gelirlerinin yüzde 22,5udur. Yani bir kere
Vergi gelirlerinden yüzde 6 oranında pay verilir. diye bir ilkeyi
koyduktan sonra bu ilkeye bir sürü istisna getirmiş durumdayız. Bu,
doğru değil. Sistemin, var olan sistemin birinci sorunu budur.
İkincisi,
yasa sadece -var olan sistem- nüfus esasına dayalı bir
dağıtımı öngörmektedir. Nüfus ilk bakışta
objektif bir kriter gibi gözükmekteyse de gerçekte objektif değildir.
Nüfusla bütün dağıtımlar eşitlenir. Oysa bu
politikanın, yerel yönetimlere merkezî bütçeden yardım
yapılması politikasının bir başka amacı daha
vardır. O da bölgelerarası gelişmişlik farklarını
azaltmak, onları belli bir dengeye kavuşturmaktır. Bu konuda
hükûmetlerin elinde vergi politikası vardır, bütçe politikası
vardır ama bunlar yeterli değildir. Belediyelere yapılan
yardımlar da bölgelerarası gelişmişlik farklarını
gidermede bir araç olarak, bir politika aracı olarak kullanılabilir.
Yine nüfus
kriteri bugün turizm kapasitesi yüksek olan birçok beldemizin sorununu
çözmemektedir. Bodrum, Didim, Marmaris, Antalya, Alanya gibi turistik
özelliği yüksek, yaz nüfusu ile kış nüfusu arasında
olağanüstü farklar bulunan belediyelerimizin sorunlarını mevcut
nüfus esasına dayalı sistem çözmemektedir. Bodrum, Didim, Marmarisin
kış nüfusu 30 bin düzeylerinde, yaz nüfusu 300 bin, belki 300 bini
aşkın düzeylerdedir. Yaz ve kış nüfusu arasında 10
kata yakın fark olan bu belediyelerimizin, kışlık nüfus
esas alınarak kurgulanmış bir pay dağıtım
sistemiyle yazın 300 bin nüfusa hizmet vermeleri mümkün değildir.
Değerli
arkadaşlar, saydığım hususlar, belirttiğim hususlar
mevcut sistemin sorunlarıdır. Bu sorunları gidermek gerekir.
Teklife baktığımızda, bu konuda neler yapıyor diye
teklifi değerlendirdiğimizde, bazı olumlu düzenlemeleri
gördüğümü söylemeliyim. Nedir bunlar? Birincisi, vergi gelirlerinden yerel
yönetimlere aktarılan payın miktarı artırılmaktadır.
İkinci
olarak, sadece nüfus esasına dayalı sistemin getirmiş
olduğu olumsuzlukları, yani bölgelerarası dengesizlikleri
giderme yönündeki mevcut sistemin eksikliğini gidermek amacıyla
gelişmişlik endeksinin de sisteme belli bir ölçüde de olsa katıldığını
görüyoruz. Bu da olumlu bir gelişmedir.
Yine, bir
diğer önemli olumlu düzenleme, nüfusu 10 binin altındaki
belediyelerin gelirlerinde nüfus dağıtım sisteminin
yaratacağı azalmayı dengelemek amacıyla bir mali
denkleştirme mekanizmasının getirilmiş olması.
Bunları olumlu bulduğumu ifade etmeliyim ancak bu olumlu
adımlarına rağmen teklifin önemli eksiklikleri vardır. Var
olan bir kısım adaletsizlikler bu teklifle de giderilmiş
olmayacaktır. Nedir bunlar? Büyükşehir belediyelerine
baktığımızda, mevcut nüfusumuzun, pay
dağıtımına esas nüfusun toplam yüzde 54ünün
büyükşehir belediye sınırları içerisinde
yaşadığını görüyoruz. Büyükşehir
dışındaki diğer il ve ilçe belediyelerinde yaşayan
nüfus, toplam pay dağıtımına esas nüfusun yüzde
46sıdır. Yüzde 54lük büyükşehir belediye
sınırları içerisindeki nüfus, mevcut sistemde toplam
transferlerin, toplam merkezî bütçeden yerel yönetimlere aktarılan
payların yüzde 69,5ini alırken, diğer belediyeler yüzde
30,5ini alıyor. Yani nüfusun yüzde 54ü toplam transferin yüzde 69,5ini,
nüfusun yüzde 46sı toplam transferin yüzde 30,5ini alıyor.
Tabii ki
büyükşehirlerde hizmetin maliyeti yüksektir. Bu anlamda, mevcut
oranları bu açıdan bir olumsuz değerlendirmeye tabi tutuyor
değilim. Ancak teklif, büyükşehirlerin aldığı
payı yüzde 69,5ten yüzde 70,7ye çıkarırken, diğer
belediyelerin aldığı payı yüzde 30,5ten yüzde 29,3e
indirmektedir. Yani toplam yüzde 1,2lik bir azalış vardır
büyükşehir dışındaki belediyelerin alacağı
payların oranında. Bunun da tutarı 180 milyon YTLdir. Bunu,
teklifin olumsuz bir düzenlemesi olarak görüyorum.
İkinci
olumsuz düzenleme değerli milletvekilleri: Turistik özelliğe sahip
belediyelerin sorunlarını çözen bir yaklaşımı yok
teklifin. Bu konuda, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, ilgili madde
geldiğinde sizlerin takdirine sunulacak olan bir önergemiz vardır. Bu
belediyelerimizin yaz ve kış nüfusu arasındaki dengesizlikten
kaynaklanan sorunlarını çözebilmek amacıyla, nüfusu 10 binin
altındaki belediyelerde olduğu gibi bir mali denkleştirme
mekanizmasının sisteme dâhil edilmesini öneriyoruz. Bu konuda
Bakanlar Kurulu yetkili olabilir. Bakanlar Kurulu, bina sayısı,
bağımsız bölüm sayısı, emlak vergisi
kayıtları, otel yatağı sayısı gibi unsurları
da dikkate almak suretiyle turistik özelliğe sahip belediyeler
arasında bu mali denkleştirmenin ikinci bölümü olan ödeneği
dağıtmaya yetkili olabilir, bunu biz öneriyoruz.
Üçüncü önemli
eksiklik şudur: Diğer belediyeler arasında pay
dağıtım sistemine gelişmişlik endeksinin ilave
edilmesinin olumlu olduğunu ifade etmiştim. Ancak burada oran yüzde
20dir, yani dağıtımın yüzde 80i nüfusa dayalı
olarak, yüzde 20si gelişmişlik endeksine dayalı olarak
yapılacaktır. Yüzde 20lik oranın yükseltilmesini öneriyoruz;
yüzde 30 olabilir veya belki daha yukarı bir oran olabilir. Önerimiz yüzde
30dur, tartışırız, görüşürüz, farklı bir
oranı belirlemenin mümkün olduğunu düşünüyorum. Ama, diğer
büyükşehir dışındaki belediyelere pay
dağıtımında gelişmişlik endeksini sisteme dahil
ederken büyükşehirlerde bu endeksi sisteme dâhil etmemiş olmayı
yine bir eksiklik olarak görüyorum. Büyükşehirler, belediye
sınırları içerisindeki vergi gelirlerinin yüzde 5ini
alacaktır ama bu yüzde 5in yüzde 70lik kısmı doğrudan,
yüzde 30luk kısmı havuz kanalıyla büyükşehirlere
dağıtılacaktır; teklif oranları böyle düzenliyor.
Yüzde 30luk kısmın yani havuzda oluşan kısmın on
altı büyükşehir belediyesine dağıtımı nüfus
esasına göre yapılacaktır. İşte bu nüfus esasına
göre yapılacak dağıtımda gelişmişlik endeksini de
sisteme dâhil edebiliriz diye düşünüyorum, yani böylece Diyarbakır
Büyükşehir Belediyesi, Erzurum Büyükşehir Belediyesi gibi diğer
büyükşehir belediyelerine kıyasla gelişmişlik endeksi
açısından gelişmişlik düzeyi düşük olan
belediyelerimize biraz daha fazla pay verme imkânı olur.
Sistemdeki,
teklifteki bir diğer eksikliği de şöyle görüyorum:
Denkleştirme ödeneği olumlu bir düzenleme, nüfusu 10 binin
altındaki belediyelere seyyanen dağıtılmak üzere vergi
gelirlerinin binde 1i oranında bir ödenek Maliye Bakanlığı
bütçesine konulacak ve Maliye Bakanlığı bu ödeneğin yüzde
60ını nüfusu 1 ila 5 bin arasında olan belediyelere, yüzde
40ını da nüfusu 5.001 ila 10 bin arasında olan belediyelere
dağıtacaktır.
Şimdi bu
olumlu bir düzenleme ancak bir örnek vermek suretiyle bunun
yaratacağı bir sorunu dikkatinize sunmak istiyorum. Şanlıurfadan
iki belediye aldım, birisi Şanlıurfanın Harran Belediyesi,
diğeri de Şanlıurfanın Halfeti Belediyesi.
Şanlıurfanın Harran Belediyesi şu anda mevcut pay
dağıtımına göre 2,4 milyon YTL pay almaktadır, mali
denkleştirme mekanizması sisteme girdiğinde onun
alacağı pay 155 bin YTLlik denkleştirme ödeneğiyle 2
milyon 560 bin YTLye çıkacaktır. Şanlıurfa Harranın
nüfusu 9.866. Halfeti Belediyesi 10 binin biraz üstünde bir nüfusa sahip:
10.238. Bu belediyenin nüfusu 10 binin üzerinde olduğu için denkleştirme
ödeneğinden yararlanması mümkün değil. Bu belediyenin
alacağı pay 2 milyon 495 bin YTL. Yani, Harran 2 milyon 405 bin
alırken denkleştirme ödeneği öncesi, Halfeti ondan biraz daha
fazla alıyor, 2 milyon 495 bin YTL, ancak Harrana denkleştirme ödeneğinin
katkısıyla Harran, Halfetiyi geçiyor. Halfetinin nüfusu daha fazla,
aldığı pay biraz daha az. Bunun çözümü var. Bunun çözümü nüfusu
10 binin üzerinde olan -15 bin diyebiliriz- bir grup daha tespit edebiliriz
veya 13-14 bin diyebiliriz, o bir çalışmayla yapılabilir. Bu
arada daha düşük bir oranda yüzde 60-40 yerine, o oranları biraz daha
değiştirerek, o üçüncü dilime biraz daha az bir oran vermek suretiyle
bu saydığım dengesizliği de giderebiliriz.
Değerli
arkadaşlar, bunları önemli eksiklikler olarak görüyorum. Teklifin
görüşülmesi sırasında bu konulara yönelik önergelerimiz sizlerin
değerlendirmelerine, takdirlerine sunulacaktır.
Değerli
arkadaşlar, büyükşehir belediyeleri konusunda yeni bir
yaklaşıma ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Mevcut
Büyükşehir Belediye Kanunumuz nüfusu 750 binin üzerinde olan
belediyelerin, büyükşehir belediyesine dönüşebileceğini
düzenlemektedir. On altı büyükşehir belediyesi en son 1990lı
yılların başında yapılan düzenlemelerle
şekillenmiştir. 1999 yılında meydana gelen deprem sonucunda
Adapazarı, büyükşehir belediyesi olarak örgütlenmişti, öyle bir
istisnai bir durumun yarattığı bir büyükşehir
uygulaması da olmuştu. Daha sonra büyükşehir belediye
gelirlerinden öyle bir pay aktarılması söz konusuydu Adapazarı
için de. Şimdi, bu nüfusu esas alarak biz tüm belediyelerimizi
değerlendirirsek, ülkedeki imar sisteminden yerleşim sistemine kadar
birçok belediyemizi sorunlarla karşı karşıya
bırakmış oluruz. Örnek vermek istiyorum: Trabzon Belediyesinin
merkez nüfusu 228 bindir. Trabzon Belediyesinin doğusunda,
batısında, güneyinde irili ufaklı birçok belediyemiz
vardır. Bu belediyeleri eğer tek bir şemsiye altında
toplamazsak, imar otoritesinin çok farklı ellerde, farklı belediyelerde
olması nedeniyle çok kötü bir yapılaşmaya, kent insanının,
bölge insanının ihtiyaç duyduğunun ötesinde onu refaha,
mutluluğa taşıyacak, onu refah ve mutluluk içerisinde
yaşayacak bir ortama kavuşmaya imkân vermeyecek bir
yapılaşmaya götürmüş oluruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi, lütfen konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Toparlıyorum Sayın Başkan.
Dolayısıyla,
nüfus konusundaki bu ısrardan vazgeçip, daha farklı esasları
belirlemek suretiyle büyükşehirler konusunda yeni bir yaklaşım
getirebiliriz diye düşünüyorum. Oturulup bunun esasları tespit edilebilir.
Hep beraber bunu şekillendirebiliriz.
Mali denkleştirme
ödeneğiyle ilgili olarak ilave edeceğim son bir husus var. Bizim 10
binin altındaki belediyeler için getirilmiş olan bu sistem, bu
belediyelerimizin son nüfus sayımında nüfuslarında meydana gelen
azalmayı telafi eder nitelikte değildir. Adrese dayalı nüfus
kayıt sistemiyle yapılan nüfus sayımında yaklaşık
2.500 belde belediyesinin -nüfusu 10 binin altında olan bu
belediyelerimizin- nüfusu yüzde 29 oranında azalmış
gözükmektedir. Yerel seçime kadar bunun çözümü yasalarımızda
vardır. Ancak, yerel seçim sonrasında bunun çözümü yoktur. Bunu da
çözmeliyiz diye düşünüyorum.
Sözlerimi burada
bitirirken hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.
Gruplar
adına ikinci konuşmacı, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan.
Sayın Ayhan,
buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; 248 sıra sayılı İl
Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay
Verilmesi Hakkında Kanun Teklifinin geneli üzerinde MHP Grubunun
görüşlerini belirtmek üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Saygıdeğer
milletvekilleri, il özel idarelerine ve belediyelere genel bütçe vergi
gelirlerinden pay verilmesini ihtiva eden kanun tasarısı kısa
bir süre önce komisyonda görüşülmeye başlanmıştır.
Tasarıyla ilgili alt komisyon oluşturularak alt komisyon üyeleri
belirlenmiştir. Alt komisyon çalışmalara başlamadan konuya
ilişkin tasarı geri çekilmiştir. Tasarıya ilişkin
görüşmeler sırasında, tasarıya önem verildiği, bu
nedenle acilen yasalaşmasının istenmesi dolayısıyla,
vatandaşlardan doğrudan alınacak vergilerden vazgeçilmesi ve
sadece genel bütçeden ayrılacak paylara ilişkin düzenlemelerin
gerçekleştirilmesi hususunun uygun olduğu ifade edilmiştir. Daha
sonra tasarı Hükûmet tarafından geri çekilmiştir. Bu
gelişmelerden sonra, İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel
Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi iktidar
mensubu milletvekilleri tarafından sunulmuş ve Plan ve Bütçe
Komisyonunda görüşmeler tamamlanmıştır.
Teklifin genel
gerekçesi incelendiğinde, yapılan rakamsal değerlendirmelerin en
son 2000 yılına ait olduğu görülmektedir. Ayrıca, mahalli
idarelerin borçlarına ilişkin değerlendirmelere yer verilmemesi
de dikkat çekicidir. Aynı hususların, daha önce Hükûmet
tarafından getirilen tasarıda benzer şekilde, hatta aynı
şekilde yer alması, iktidar partisi tarafından konuya verilen
önemin değerlendirilmesi açısından dikkat çekicidir.
Diğer
taraftan, komisyon görüşmeleri esnasında defalarca talep edilmesine
rağmen, 2007 yılına ait verilerin, yürürlükteki gerçekleşen
mevzuat ve yeni teklifteki şekliyle mukayese edilebilmesini
sağlayacak veriler maalesef hâlen komisyon üyelerine
ulaştırılmamıştır. Bu husus, Hükûmetin konuya
verdiği önemin ciddiyetini göstermesi açısından son derece
önemlidir. Hükûmet ve iktidar partisinin teklif sahibi milletvekilleri, kendi
parti mensubu belediye başkanlıklarının
haksızlıklar karşısında uyarılarını da
dikkate almamakta direnmişlerdir. Teklifin mevcut hâliyle
kanunlaşması hâlinde, Anayasa ve hukukun eşitlik, adalet
ilkelerine, Anayasanın 127nci maddesindeki Mahallî idarelere, görevleri
ile orantılı gelir kaynakları sağlanır. hükmüne
aykırı olacaktır. Bu teklif hâlen var olan eşitsizliği
gidermek yerine daha da artıracaktır. İçişleri
Bakanlığının verilerinden, Komisyon üyelerine
dağıttıkları tablolardan
anlaşıldığı kadarıyla teklif yürürlüğe
girdiği takdirde 2008 yılında Kocaeli Büyükşehir
Belediyesine kişi başına 562 YTL pay verilirken, Denizli
Belediyesine kişi başına 168 YTL pay ayrılmaktadır.
İlçe belediyeleri eklendiğinde fark daha da büyümektedir.
Diğer
taraftan, 2008 yılı programı Bakanlar Kurulu kararı ek
olarak yayımlanmış ve 2008 yılı başında
yürürlüğe girmiştir. Kamu kesimi genel dengesi kapsamındaki
merkezî yönetim bütçe dengesi ve mahallî idareler dengesi bu karar ekine göre
şekillenmiştir. Aradan kısa bir süre geçmesine rağmen,
Hükûmet yeni bir tasarı sevk etmiş ancak Komisyonda görüşmeler
başlamış olmasına rağmen Hükûmet tasarıyı
geri çekmiş ve yeni teklif iktidar partisi milletvekillerince Türkiye
Büyük Millet Meclisine sunulmuştur. Bunun tekrar ifade edilmesindeki amaç,
Hükûmetin kendi programına inanmadığını
vurgulamaktır, aksi takdirde 2008 yılı programının
uygulanmaya konmasından kısa bir süre sonra uygulamadan
vazgeçilmemesi gerekirdi. Kaldı ki, merkezî yönetim bütçesinden kesilecek
kaynağın hangi harcamalardan tasarruf edileceğine, makroekonomik
açıdan da mahallî idarelerin hangi harcama kalemlerine tahsis
edileceğine dair bir işaret de gözükmemektedir. Kuşkusuz kanun
teklifi vermek milletvekillerinin hakkıdır, ancak esas itibarıyla
iktidar partisi milletvekilleri Hükûmetin getireceği tasarıları
destekler. Teklif vermek, çoğunlukla muhalefet tarafından
kullanılan bir hak olarak değerlendirilmelidir. Bunun göstergesi ise
istatistiklerdir. Hükûmetin tasarıyı geri çekmesinin ve benzer bir
metnin aynı gerekçelerle teklif olarak getirilmesinin de
anlaşılması son derece güçtür.
Son
yıllarda, mahallî idarelerin toplam kamu harcamaları içindeki
payı çok hızlı bir artış göstermiş ve toplam kamu
harcamalarının yüzde 17sine ulaşmıştır, toplam
kamu yatırımları içindeki payı ise yüzde 50lere
yaklaşmıştır. Mahallî idare harcamalarının
payı gayrisafi yurt içi hasıla içinde yüzde 4ler seviyesindedir. Bu
göstergeler mahallî idarelerin öneminin maliye politikası
açısından daha da artmasına neden olmuştur.
Yıllık program metinlerinde -gayrisafi yurt içi hasılaya oran
olarak- 2002 yılında yüzde 2,9 olan mahallî idare
harcamalarının 2007 yılında 3,9a yükseleceği tahmin
edilmektedir ancak bu artış kamu hizmetlerinde kalite ve hizmet
artışını beraberinde getirmemiştir. Artan kaynaklar,
yüksek kentleşme hızıyla birlikte hızla artan kentsel
altyapı ihtiyacından ziyade cari harcamaların finansmanında
ve borç ödemelerinde kullanılmıştır. Yapısal
nitelikteki sorunlar kötü mali yönetim ve kaynakların verimsiz
kullanımıyla birleştirildiğinde belediyelerin borç
stokundaki artış kaçınılmaz hâle gelmiştir. Kaynak
artışı metro, çevre ve su gibi temel altyapı
yatırımlarına değil, festivallere, profesyonel spor
kulüplerine, yapıldıktan bir hafta sonra çöken asfaltlara, lale ve
ithal süs bitkilerine dönüşmüştür.
Nitekim, 2006
yılında bitirilen uzlaşma sonuçlarına göre, uzlaşmaya
katılan belediyelerin borçları 16 milyar YTLye, uzlaşmaya
gelmeyenlerle beraber 20 milyar YTLye ulaşmaktadır; kanun teklifinin
yasalaşması hâlinde kamu finansmanı üzerindeki yükü 2009
yılında yaklaşık 4,5 milyar YTLye ulaşacaktır.
2008 yılında ise yaklaşık olarak 2 milyar YTL
olacaktır. 2008 yılı programında, kamu kesimi genel dengesi
kapsamında öngörülmeyen bu gider, bütçe başta olmak üzere mali
hedeflerde ciddi sapmaya neden olacaktır. Harcamalardaki bu
artışın nereden finanse edileceği de açık
değildir.
2000
yılından bu yana uygulanan istikrar programlarında kamu
kesiminin diğer unsurları genel bütçe, KİT, sosyal güvenlik
üzerinde mali disiplini sağlamak amacıyla birçok tedbir ve politika
uygulanmasına rağmen, mahallî idarelerin mali disipline
katkısını sağlayacak neredeyse hiçbir önlem
alınmamıştır. Bu durumda dahi hiçbir mali kural getirmeden
ve önlem almadan belediyelere yeni kaynakların aktarılması
sadece mali disiplinin azalmasına neden olmayacak, aynı zamanda 5018
sayılı Kanunla getirilmeye çalışılan kamu
harcamalarında etkinliğin artırılması
çabalarını da baltalayacaktır. Bu durum, genel bütçe
açığının artmasına neden olmasının yanı
sıra belediyelerde mali disiplinin daha da bozulmasına neden
olacaktır.
Dikkat edilmesi
gereken bir başka husus ise: Yerel yönetimlere -iddia edildiği gibi-
merkezî idareden bir görev devri yapılmamasına rağmen, kaynak
devrinin yapılmasıdır. Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün
tasfiyesi hariç -ki bu düzenleme sonrası oluşan maliyet için her
yıl il özel idarelerine merkezî bütçeden kaynak aktarılmaktadır-
hiçbir kamusal hizmet mahallî idarelere devredilmediği hâlde kaynak
aktarılması, merkezî idarenin sunduğu eğitim ve
sağlık gibi temel hizmetlerin kalitesinin azalmasına neden
olacaktır. Toplumumuzun şiddetle ihtiyaç duyduğu bu temel
kamusal hizmetlerin nitelik ve niceliğini artıracak kaynakların
bu şekilde yerele aktarılması son derece yanlış bir
tercihtir ve kalkınma planında belirlenen hedeflere
ulaşılmasını engelleyecektir. Birçok ilde derslik ve
sağlık birimlerine ihtiyaç duyulurken büyükşehir
alanlarında belediyelerin birbirine nispet hâlinde hiçbir standardı
olmayan ve adına meslek edindirme kursları dedikleri kursları
açtıkları görülmektedir.
Daha önce ifade
ettiğim gibi, teklifin mevcut hâliyle kanunlaşması hâlinde,
Anayasa ve hukukun eşitlik, adalet ilkelerine, Anayasanın 127nci
maddesindeki Mahallî idarelere görevleriyle orantılı gelir
kaynakları sağlanır. hükmüne aykırı olacaktır.
Mevcut sistemde Denizli, Malatya gibi hızla büyüyen şehirlerde var
olan problem bu şehirlerde artmaya devam edecektir.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Hakkını iste, hakkını!
EMİN HALUK
AYHAN (Devamla) - Büyükşehir pay dağıtım sisteminde,
Sayın Başbakanın Her hak ettiğini verdik. dediği
Denizlide, Hak ettiğini bu dönemde alıyoruz. dediği
Denizlide, maalesef bu teklifle -yasalaşması hâlinde- Denizliye hak
ettiğini vermek değil, hak ettiğinden almak olacaktır,
adaletsizlik ortaya çıkacaktır. Büyükşehir pay
dağıtım sisteminde mevcut yanlış uygulama yeni
tasarıyla devam ettirilmiştir. Mevcut büyükşehir pay
dağıtım sistemi alan tahsilatı esasına
dayanmaktadır. Ancak, özellikle Ankara ve İstanbulun KİTlerin
ve büyük vergi mükelleflerinin merkezi olması, pay
dağıtımında adaletsizliği ortaya
çıkarmaktadır. Örneğin, kurumlar vergisinin yaklaşık
yüzde 35ini ödeyen mali sektörün merkezleri İstanbulda
bulunmaktadır, kamu bankaları Ankaradadır. Oysa, bu bankalar
tüm ülke çapında faaliyet göstermektedirler. Bazı fabrikaların
çeşitli illerde üretimi bulunmasına rağmen verginin
ödendiği merkez de genelde İstanbulda olmaktadır. Bu sistemin
yeni tasarıda korunmasının yanı sıra genel bütçe vergi
payına konu olan bazında genişlemesi adaletsizliği daha da
artıracaktır.
Komisyonda kabul
edilen tasarı büyük şehirler içerisinde adaletsizliği
artırmanın yanı sıra büyükşehir belediyeleriyle
diğer il belediyeleri arasındaki makasın açılmasına
neden olacaktır. Büyükşehir belediyeleri petrol ürünleri üzerinden
alınan ÖTV, tütün ve alkollü ürünler üzerinden alınan ÖTV ve özel
iletişim vergilerinin matraha dâhil edilmesi nedeniyle taslağın
genelinde hedeflenen artıştan daha fazla bir pay
artışına kavuşacaklardır.
Gerek il özel
idareleri gerekse belediyeler için gelişmişlik endeksi, pay
dağıtımında esas olacak kriterler arasında yer
almaktadır. 5inci maddenin ikinci fıkrasında yer alan oranlar
eski tasarılarda yer aldığı hâliyle korunmuştur. Oysa
adrese dayalı nüfus kayıt sistemi sonuçları, 2007 yılı
sonu itibarıyla, 2000 yılı nüfus sayımına göre, 2.213
belediyenin nüfusunun azaldığını göstermektedir.
DPT
tarafından yapılan çalışma incelendiğinde
sınıflandırmanın eşit bölme olarak değil,
istatistiki metotla yapıldığı görülmektedir. Eşit
bölme, aslında gelişmişlik seviyesi hiç de yüksek olmayan birçok
bölgenin gelişmiş belediyeler sınıfında
değerlendirilmesine neden olacaktır. Tasarıda yer alan yöntem ve
katsayılar, pay dağıtımında belediyeler arasında
önemli ve telafi edilemez düzeyde eşitsizlikler ortaya
çıkaracaktır. Özellikle belde belediyelerinin de ilçe belediyelerine
bağlandığı dikkate alındığında, bu
eşitsizlik göreceli olarak daha da artacaktır.
Unutulmamalıdır ki, gelişmiş olarak tabir edilen yöreler
hızla göç almakta ve altyapı yatırımları için çok daha
fazla kaynağa ihtiyaç duymaktadır.
Büyükşehir
pay dağıtım sisteminde mevcut yanlış uygulama yeni
tasarıyla devam ettirilmiştir. Öncelikle belirtmek gerekir ki,
büyükşehir belediyeleri pay dağıtım sistemine konu olan ve
büyükşehir alanlarındaki tahsilatın belirlendiği vergi
idaresi sınırlarına ilişkin bilgi yoktur. Süreç
şeffaf değildir. Bu
teklifin yasalaşması hâlinde, mahallî idarelerin harcamaları ile
gelirlerini eşit bir şekilde karşılayamayacaktır. Bu
paylaşımdan elde edilecek ilave gelirleri hangi belediyenin nereye
harcayacağını da bilmemektedir. Sadece Seçim öncesi bir miktar
kaynak daha gönderebilir miyiz? telaşı içinde hazırlanan bir
tekliftir. Teklifin amacı bu olunca sistemin düzgün bir mantığı
olduğunu söyleyebilmek de imkânsızdır.
Belediyelerin öz
gelirlerinin artırılmasına yönelik kısmının
teklifte yer almamasının, daha önce Türkiye Büyük Millet Meclisinden
geri çekilen tasarıdan bu kısmın çıkarılmak
istenmesinin amacı da vatandaşı seçim öncesi zorlamama
düşüncesidir. Çünkü, AKP seçimde böyle bir yapıyı seçmene izah
edemeyecektir. Hatta, AKP vatandaşların doğrudan mahallî
idarelere ödeyecekleri vergilerden vazgeçmeden yürürlük tarihini mahallî
idareler seçiminden sonraya koymaya bile cesaret edememiştir.
Uygulanmakta olan
tarım politikaları nedeniyle büyük şehirlere olan göç
hızlanmıştır. İstihdam problemlidir. Uygulanmakta olan
konut politikaları ise üç büyük şehirde yerleşimi teşvik
eder nitelikte olmuştur. Bu politikalar daha fazla altyapı
ihtiyacını da beraberinde getirmiştir. Ancak bu konuda makro bir
bakış açısının gerektirdiği çalışmalar
maalesef ortaya konulamamıştır.
İl Özel
İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi
Hakkında Kanun Teklifi, mahalli idarelere ilave kaynak sağlaması
açısından olumlu mütalaa edilmektedir. Bununla birlikte, mahallî
idareler arasında hâlen var olan adaletsizliğin daha da
artırılmasına ilave olarak, hedeflenen 2008 yılı
programı uygulamasından bir sapma meydana getirilmesinin
kaçınılmaz olması, merkezî yönetim bütçesi gelirlerinden
alınan kaynağın nasıl telafi edileceğine ve mahallî
idare harcamalarının da makro ekonomik açıdan hangi etkiler
yaratacağına dair yeterli açıklamaların yapılması
gerekmektedir.
Saygıdeğer
milletvekilleri, gerçekten hükûmetin ve iktidar grubunun milletvekillerinin
görüş alanı dardır, bulanıktır. Defalarca gelen
tasarı bu sefer yılbaşında getirilmesine rağmen,
görüşülmeye başlanmasına, alt komisyon oluşturulmasına
rağmen maalesef geri çekilmiştir. Burada önemli olan hadise
vatandaşlardan doğrudan alınacak mahalli idare vergilerinden
vazgeçilmesidir. Vatandaştan korkulduğu için seçim öncesi bu
yapılmıştır. Şimdi getirdiğiniz sistem adil
değildir. Teklifin gerekçesi ile daha önce geri çekilen tasarının
gerekçelerine baktığımızda harfiyen aynı olduğunu
görmekteyiz. Bu nedenle işin daha ciddi tutulması gerektiğini
düşünüyoruz.
Bu
belirttiğim mahzurların dikkate alınarak gerekli
değişikliklerin yapılması hâlinde teklifin daha
faydalı olacağını düşünüyorum. Bu vesileyle, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ayhan.
AK Parti Grubu
adına Manisa Milletvekili Sayın Hüseyin Tanrıverdi.
Sayın
Tanrıverdi, buyurun efendim. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ
GRUBU ADINA HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; İl Özel İdarelerine
ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında
Kanun Teklifi üzerinde AK Parti Grubumuz adına söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum.
Sözlerimin
başında, bu akşam sahada, Avrupada yüreklerini ve
oyunlarını ortaya koyacak olan, 70 milyonun ve tüm gönül
coğrafyamızdaki dostlarımızın kalbiyle ve
dualarıyla destekleyeceği Türk millî takımımıza
başarılar diliyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, mahallî idareler, insanlarımızın
devletle, kamu kurumu niteliğindeki kuruluşlarla ilk olarak
karşılaştığı kurumlardır. Devlet
hizmetlerinin ilk olarak sunulduğu, altyapıdan doğal gaza, sudan
mezarlık hizmetlerine kadar çok geniş bir yelpazede verildiği
kurumlar olan mahallî idarelerimiz, ne yazık ki yıllardır hep
ihmal edilmiştir. Özellikle büyük kentlerde yaşanan göç ve nüfus
artışı sonucu hizmetlerin aksaması ve gecikmesi, bu alanda
yaşanan sorunların yerinde çözümü için yeni bir perspektif gerektiğini
ortaya koymuştur. Çünkü yeni sorunları klasik yöntemlerle değil,
yeni sorunlara yeni çözümler getirecek teknikleri geliştirip uygulayarak
aşmak mümkündür. Bunun bilincinde olan partimiz, en küçük biriminden büyükşehir
belediye başkanlıklarına kadar tüm yerel yönetim birimlerine
önem vermektedir. Parti programımızda yer alan
Katılımcı ve temsil gücü yüksek bir demokrasinin temelinde
yerel yönetimler yatar. anlayışı temel ilkemizdir.
AK Parti
Hükûmetleriyle birlikte yaşanan dönüşüm süreci, şüphesiz ki,
Türkiye'nin tarihî, yapısal pek çok meselesinin çözümü için ciddi bir
dinamik oluşturmaktadır. Türkiye'nin çözüm bekleyen pratik, hayati
meseleleri var. Bunu hepimiz biliyoruz ve hiçbir zaman İş bitti.
demedik, Yolun başındayız. dedik ve sorunları tek tek
çöze çöze gelişmiş ve müreffeh bir Türkiye hedefine doğru
koşuyoruz. Aslolan, siyasetin çözüm zemini olarak
varlığını güçlü bir şekilde koruması ve ülkeyi
sahiplenmesidir. İşte biz bunu yapıyoruz. Zira, demokratik
siyaset çözümlerin tek ve gerçek zeminidir, bunu biliyoruz.
Hepimizin
malumudur ki, çıkar siyasetinden nemalanarak güç kazanmış olan
belli gruplar, toplumsal taleplere dayanan demokratik siyasetin
sonuçlarından rahatsızdırlar. Bu
rahatsızlıklarından dolayı Türkiye'nin demokratik süreçler içinde
toplumsal müzakereye dayalı olarak çözülebilecek bazı meselelerini
siyaseti güdükleştirmenin bir aracı, vesilesi hâline getirmek
istemektedirler.
Sayın
Başkan, değerli arkadaşlarım; vatandaşlarla yönetim
arasında günlük hayattaki bağın kuvvetli olması,
devlet-millet kaynaşmasını pekiştirecek ve demokrasimizin
gelişmesine katkı yapacaktır. O yüzden yerel yönetimler
demokrasinin beşiğidir, ana damarlarındandır. Çünkü
demokrasilerin en önemli ve en temel prensibi halka dayanmasıdır.
Genel Başkanımız ve Başbakanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğanın söylediği gibi, Siyaset yerelde başlar.
Sizlerin de
yakından takip ettiği gibi ülkemizde son yirmi beş yıl
içinde bütün siyasetçiler, bütün iktidarlar, koalisyonlar, yerel yönetimlerin
güçlendirilmesinden, yerel demokrasinin yerleştirilmesinden, yerindelik
ilkesinden bahsettiler. Ancak, ne yazık ki, bu, sözden öteye gidemedi. AK
Parti yerel yönetimlere verdiği önemi açıkça göstermiş, merkezî
yönetimde olan birçok imkân ve kaynak yerel yönetimlere, yerel birimlere
devredilmiştir. Bir şehrin sorunlarını merkezden
planlayıp çözme dönemi tamamlanmıştır. Geçmiş
dönemlerde dile getirilen, seçim beyannamelerinde, hükûmet programlarında söz edilen ifadeler hep
kâğıt üzerinde kalmıştır.
Anayasanın
127nci maddesinde ifadesini bulan
görevleri ile orantılı gelir
kaynakları sağlanır. hükmü bile göz ardı edilmiştir.
AK Parti ise bunu kâğıttan icraata, sözden kanuna geçirmiştir.
Yerel
yönetimlerle ilgili olarak, değerli arkadaşlarım, 22nci ve
23üncü Dönem çalışmalarında, yerel yönetimler reformu
çerçevesinde 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu, 5302
sayılı İl Özel İdaresi Kanunu, 5355 sayılı
Mahallî İdare Birlikleri Kanunu, 5393 sayılı Belediye Kanunu ve
5747 sayılı Büyükşehir Sınırları İçerisinde
İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun düzenlenmiş, yürürlüğe
girmiş bulunmaktadır.
Yerel yönetimler
reformu süreci, bugün görüşmekte olduğumuz İl Özel
İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi
Hakkında Kanun Teklifi ve hâlen, Sayın Bakanımızın da
ifade ettiği gibi, hazırlıkları sürdürülen Köy Kanunu ile
devam etmektedir. Yerel yönetimler reformu tamamlanana kadar süreç devam
edecektir.
Bu çerçevede, Köy
Hizmetlerinin il özel idarelerine devredilmesi mahallî demokrasinin
gerçekleşmesi ve ihtiyaçların yerinde tespiti bakımından da
çok önemlidir. İl genel meclislerinin halk tarafından seçilmiş
üyelerinin kendi yörelerinin ihtiyaçlarını tespit edebilmesi ve köye
yönelik hizmetlerin etkin bir şeklide yapılmasına imkân
tanınması sağlanmıştır.
Sayın
Başkan, değerli arkadaşlarım; AK Parti Hükûmetlerince
gerçekleştirilen yerel yönetimler reformunun kent yönetimine
sağladığı temel katkılar şöyle
sıralanabilir:
Kent yönetiminde
katılımcılık artırılmıştır.
Sivil toplumun
yönetimine etkin bir şekilde katılımı
sağlanmış, stratejik yönetim ve planlama süreci
başlatılmıştır.
Yerel
yönetimlerin idari ve mali kapasiteleri güçlendirilmiştir.
Norm kadro
uygulamasına geçilmiştir.
Belediye
kurulması için 5 bin nüfus kriteri öngörülmüş, birleşme ve
katılmaya ilişkin hükümler basitleştirilmiştir.
Bütün bu
yapılan yasal düzenlemeler ile değerli arkadaşlarım, yeni
bir yönetim zihniyetinin ve felsefesinin yerel yönetimlerde geliştirilmesi
hedeflenmektedir.
Değişim
sadece yerel yönetim ile sınırlı değildir. Yerel
yönetimlerle iş birliği yapan diğer kamu kurumları, kamu
kurumu niteliğindeki meslek örgütleri, sivil toplum kuruluşları
ve özel sektör temsilcileri de yerel demokrasi, özerk yerel yönetim ve yeni
kamu yönetimi yaklaşımına uygun bir yönetim
yapısını kurmak ve geliştirmek zorundadır.
Biz her zaman
şunu söyledik: AK Parti, değişim ve dönüşümü takip eden
değil, bizzat değişim ve dönüşümü gerçekleştiren bir
anlayışın partisidir. Bu açıdan milletimiz için ne
gerekliyse ülkemiz için hangisi yararlı ise onu yapmaya gayret
göstermekteyiz.
Mahallî
idarelerin gelirlerinin gayrisafi yurt içi millî hasıla içindeki payı
1980 yılında yüzde 1,63 iken bu oran 2006 yılında yüzde
4,18e çıkmıştır. Bu durum mahallî idarelerin ülke
ekonomisi içinde giderek artan bir önem kazandığını
göstermektedir.
Sayın
Başkan, değerli arkadaşlarım; görüşmekte
olduğumuz kanun teklifi ile belediyelerin genel bütçe vergi gelirlerinden
aldığı payların matrahı yüzde 30 dolayında
artmaktadır. Petrol ve doğal gaz ürünlerinden alınan ÖTVnin
tamamı, motorlu taşıtlardan alınan ÖTVnin tamamı,
alkollü ve gazlı içecekler ile bütün tütün mamulleri üzerinden alınan
ÖTVnin tamamı, özel iletişim vergisinin tamamı teklif ile
matraha dâhil edilmektedir.
Kanun
teklifimizden sonra, matrahın genişletilmesiyle toplam,
yaklaşık olarak, değerli arkadaşlarım, 34 milyar 312
milyon YTL, yani 34 katrilyon 312 trilyon TL kaynak mahallî idarelere
aktarılmış olacaktır.
Toplamda ise
mahallî idarelere aktarılan pay miktarı, değerli arkadaşlarım,
2007ye baktığımızda 2007de 12 milyar 765 milyon 287 bin
531 YTLdir, yani 12 katrilyon 765 trilyon 287 milyar 531 milyon TLdir.
Şimdi bu
kanun teklifimizle ve bu düzenlemeyle değerli arkadaşlarım,
2008e geldiğimizde yaklaşık olarak 18 milyar YTLye
yükselmiştir, yani 18 katrilyona ulaşmaktadır.
Değerli
arkadaşlarım, görülüyor ki, 12 milyar, 18 milyar; aradaki
küsuratları dikkate alırsak yaklaşık 5 katrilyon
civarında, 5 küsur katrilyon civarında, yani 5 milyar YTL
civarında bir artış söz
konusu olmaktadır. 2380 sayılı Kanun gereğince, il
özel idarelerine genel bütçe vergi gelirleri üzerinden ayrılan payın
sadece nüfus esasına göre dağıtılması ciddi
eleştirilere neden olmaktaydı. Bugün, değerli
arkadaşlarımız, bu kürsüden bunu yine ifade ettiler. Sadece
nüfus kriterinin esas alınması iller arasındaki
gelişmişlik farklarının ortadan
kaldırılmasına yetmemekte. Nüfusu fazla olan iller daha çok pay
alırken, ekonomik ve sosyal bakımdan geri kalmış iller
nüfusları az olduğu için daha az pay almakta ve gelişmiş
illerle arasındaki makas açılmaktaydı.
Yapılan
düzenlemeyle, bu kanun teklifimizde, değerli arkadaşlarım, nüfus
kriterinin yanında diğer bazı kriterlerin de
dağıtımda esas alınması öngörülmüştür. Bu
düzenlemeyle, pay dağıtımında belediyelerde sadece nüfus
kriteri dikkate alınmayacak, aynı zamanda o illerin
gelişmişlik endeksi dikkate alınacaktır. Nüfus yüzde 80
oranında, gelişmişlik endeksi de yüzde 20 oranında dikkate
alınarak hesaplanacaktır. İl özel idarelerinin
paylarının dağıtımına geldiğiniz zaman,
değerli arkadaşlarım, nüfus yüzde 50 oranında, illerin
yüzölçümü kriteri dikkate alınacak, bu da yüzde 10 oranında;
kırsal alan nüfusu dikkate alınacak, bu yüzde 15 oranında;
gelişmişlik endeksi dikkate alınacak, bu yüzde 15 oranında
ve ayrıca köy sayıları dikkate alınacak, bu da yüzde 10
oranında olacaktır.
Genel bütçe vergi
gelirlerinden mahallî idarelere aktarılan paylardan borçlara
karşılık yapılan kesintilerin miktarı da bu teklifle,
bu düzenlemeyle, değerli arkadaşlarım, yüzde 40 ile
sınırlandırılmaktadır, yüzde 40ı hiçbir surette
geçmeyecektir. Söz yüzde 40tan açılmışken, bildiğiniz
gibi, AK Parti İktidarı döneminde borçlu belediyelerin
borçlarına mahsuben İller Bankasından yüzde 40lık kesinti
yapılmaktadır ve partilimiz, partili olmayan belediyelerin hepsine
aynı oran uygulanmaktadır. AK Parti böylesi adaletli bir
uygulamayı gerçekleştirmiştir.
RASİM ÇAKIR
(Edirne) Biliyoruz, biz biliyoruz ne kadar adaletli olduğunu!
HÜSEYİN
TANRIVERDİ (Devamla) Dolayısıyla, değerli
arkadaşlarım, buradan ifade ediyorum. Bizi izleyen ekranı
başında belediye başkanı arkadaşlarımız var,
merak ediyorlar: Bu dönem, yaz dönemi, geçtiğimiz dönemlerde
yaptığınız gibi kesintileri durduracak mısınız?
Evet, geçtiğimiz hafta Sayın Genel Başkanımız,
Başbakanımız Bakanlar Kurulunda bir karar
almıştır. Bu karar çerçevesinde temmuz, ağustos, eylül,
ekim ayları olmak üzere dört aylık bir süre borçlarına mahsuben
kesinti yapılmayacaktır. Bu arkadaşlarımız, bu kesinti
kaldırıldığı zaman elbette halkımıza daha
iyi hizmeti sunabilecekler ve noksanlarını giderebileceklerdir.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Faiz çalışacak!
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Sonra ödemeyecekler mi?
HÜSEYİN
TANRIVERDİ (Devamla) Bu konuda, değerli arkadaşlarım,
Hükûmetimizin işbaşına geldiği günden bu yana ne kadar
adaletli ve ne kadar eşit davrandığını biliyorsunuz.
RASİM ÇAKIR
(Edirne) Sana sevdanın yolları, bana kurşunlar! Ne adalet, biz
biliyoruz!
HÜSEYİN
TANRIVERDİ (Devamla) Değerli arkadaşlarım, kesinti
yapılması gerekiyorsa AK Partili belediyelerden de kesinti
yapılmış, yapılması durdurulmuşsa AK Partili
belediyelerden de durdurulmuştur.
Daha önceki
dönemleri burada uzun uzun konuşacak değiliz. Daha önceki dönemlerde,
Marmara depreminden dolayı, Karadeniz Bölgesindeki afetten dolayı
hak etmediği hâlde birçok belediyelere partizanca ödenekler
verildiğini, âdeta şehrin bir caddesine bir kova su dökülüp de afet
yardımı takviye edildiğini, çok değerli belediye
başkanı arkadaşlarımız onları
yaşadılar, gördüler. Bu haksızlıkları Adalet ve
Kalkınma Partisi ortadan kaldırmıştır. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Diyarbakır
Büyükşehir Belediyesine ne veriliyorsa, nasıl
davranılıyorsa, İzmir Büyükşehir Belediyesine nasıl
davranılıyorsa, Ankara Büyükşehir Belediyesine de, Konya
Büyükşehir Belediyesine de, İstanbul Büyükşehir Belediyesine de
aynı davranılmaktadır.
Değerli
arkadaşlarım, yeni düzenlemeyle, geçmişten günümüze kadar gelen,
birçok kez sorun olan belediyelerin sosyal güvenlik primleri ve emekli
keseneklerinin kaynaktan kesilmesi imkânı getirilmektedir.
Yeni
düzenlemeyle, mahallî idarelerin 2007 yılında aldıkları
paylara ortalama yüzde 44 oranında bir artış getirilmektedir.
Bazı
bakanlık ve kuruluş bütçelerine konulan ödeneklerin
dağıtımında yaşanan sıkıntılar daha
önceki dönemde had safhadaydı, bunları da bu Hükûmetimiz idari olarak
ortadan kaldırdı, şimdi bu teklifimizle yasal hâle getiriyoruz.
Dağıtılan kaynakların zikredilen, düşünülen, daha önce
yaşanılan sakıncalarını ortadan kaldırmak
amacıyla, mahallî idarelere yardım yapılmak üzere çeşitli
bakanlık ve kuruluş bütçelerine konulan ödenekler
kaldırılmakta, bunun yerine Maliye Bakanlığı bütçesine
denkleştirme ödeneği adı altında ödenek konulması ve
bu ödeneğin İller Bankası aracılığıyla, her
yıl mart ve temmuz aylarında iki eşit taksit hâlinde
dağıtılması öngörülmektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Tanrıverdi, konuşmanızı tamamlayınız
lütfen.
Buyurun.
HÜSEYİN
TANRIVERDİ (Devamla) - İllerimizin demografik
farklılıklarından dolayı açılan makas,
görüştüğümüz teklifte yer alan denkleştirme ödeneği ile
daraltılmaktadır.
Değerli
arkadaşlarım, bizi ekranları başında izleyen
milyonlarca vatandaşımız basında çıkan haberlere asla
kulak asmasın. Mahallî idarelere yapılan bu artışlar ile
kesinlikle vatandaşlarımızın sırtına herhangi bir
yük getirilmemektedir. Bunu, altını çizerek ifade ediyorum. Bu yasa
teklifimiz, sadece merkezî Hükûmetin kendisinin yapması gereken
harcamaları yerel yönetimlere devretmesidir, yerindelik ilkesi doğrultusunda
hareket etmesidir. Dolayısıyla, kesinlikle halkımızın
sırtına bir yük gelmemekte; hani, konuşulan otopark ücretleri,
emlak vergilerinin artırılışı gibi şeyler bu
kanun teklifimizde, bu düzenlememizde söz konusu değildir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Elektriğe yüzde 23 zam yapıldı. Niye?
RECEP KORAL
(İstanbul) Beş yıl yapılmadı.
KEMALETTİN
NALCI (Tekirdağ) Yüzde 23 zam değil mi?
BAŞKAN
Sayın Tanrıverdi, lütfen tamamlayın konuşmanızı.
HÜSEYİN
TANRIVERDİ (Devamla) Biz bunları yaparken değerli
arkadaşlarım, olaya asla parti çıkarları
açısından yaklaşmadık,
katılımcılığı biçime indirgemedik. Biz,
insanımıza daha iyi hizmeti sunmanın derdindeyiz. Biz,
milletimizin ve devletimizin lehine olan düzenlemeleri, siyasi olarak ne getirir
ne götürür hesabıyla değil yarınlar için, yarının
aydınlık ve kalkınmış Türkiye'si için yapıyoruz,
yapmaya da devam edeceğiz.
Düzenlemenin
yerel yönetimlerimize, ülkemize ve milletimize hayırlı
olmasını diliyorum.
Kanun teklifimize
vereceğiniz destek için şimdiden teşekkür ediyor, hepinizi
tekrar en kalbi duygularımla selamlıyorum.
Teşekkür
ederim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tanrıverdi.
Teklifin tümü
üzerinde şahsı adına İstanbul Milletvekili Ünal Kacır.
Sayın
Kacır, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kocaeli Milletvekili Nihat Ergün
ve 16 Milletvekilinin; il Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe
Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifinin geneli
üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bildiğiniz gibi Meclisimiz, 5393 sayılı
Belediye Kanununu, 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanununu,
5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanununu ve 5355
sayılı Mahalli İdare Birlikleri Kanununu
çıkartmıştı ve işte bu kanunlarda yapılan
değişikliklerle yerel yönetimlerde görev, yetki ve sorumluluklar da
yeniden belirlenmişti. Bunların gereği olarak görevleriyle
orantılı gelir kaynakları sağlanması amacıyla bu
kanun teklifi verilmiştir ve bu düzenlemeler yapılmaktadır.
Bildiğiniz
gibi mevcut durumda, 2380 sayılı Kanuna göre belediyelere yüzde 6,
il özel idarelerine yüzde 1,12 pay verilmekte. 5216 sayılı Kanuna
göre de büyükşehir belediye payı olarak büyükşehir
sınırı içinde toplanan genel bütçe vergi gelirleri üzerinden
yüzde 5 olarak büyükşehir payı ayrılmakta idi. Büyükşehir
ilçe belediyelerine yine genel bütçe vergi gelirlerinden kesilen payların
yüzde 35lik kısmı büyükşehir belediyesine ve yüzde 10luk
kısmı da su ve kanalizasyon idaresi payı olarak ayrılmakta
idi. Büyükşehir belediye sınırlarında toplanan genel bütçe
vergi gelirlerinin yüzde 5i hesabında, bu payın yüzde 75i doğrudan
verginin toplandığı büyükşehir belediyesinden alınan
paya, yüzde 25i ise havuzda toplanarak büyükşehir belediyeleri nüfus
esasına göre dağıtılmakta idi.
Ancak, yine
bildiğiniz gibi genel bütçe vergi gelirlerinin bir kısmı mahallî
idarelere ayrılan pay matrahına dâhil edilmemekte idi. Bunlar: Petrol
ve doğal gaz ürünlerinden alınan ÖTVnin tamamı verilmemekte
idi, motorlu taşıtlardan alınan ÖTVnin yüzde 28i matraha dâhil
edilmemekte idi, alkollü ve gazlı içecekler ile tütün mamulleri üzerinden
alınan ÖTVnin de yüzde 60ı bu matraha dâhil edilmemekte idi; yine,
özel iletişim vergisinden de bu matraha ilave yapılmamakta idi.
Şimdi,
getirilen bu teklifle, petrol ürünlerinden alınan ÖTVnin tamamı,
motorlu taşıtlardan alınan ÖTVnin tamamı, alkollü ve
gazlı içeceklerden alınan ÖTVnin tamamı, özel iletişim
vergisi ve şans oyunları vergisinden gelen payların tamamı
matraha ilave edilmekte, vergi iadeleri de düşülmektedir.
Petrol ve
doğal gaz ürünlerine ilişkin ÖTV, bildiğiniz gibi, 22 katrilyon
tutmakta. Yine motorlu taşıtlardan gelen vergi 4,2 katrilyon
tutmakta, bunun 1,2 katrilyonu verilmemekte; şimdi o da dâhil
edilmiştir. Alkollü ve gazlı içecekler ile tütün mamulleri üzerinden
alınan ÖTVnin yüzde 60ı ise 7 katrilyon tutmakta, özel
iletişim vergisi de 4 katrilyon tutmakta. Dolayısıyla, toplam
olarak 34 katrilyon matraha ilave edilmekte, tabii bu arada vergi iadeleri de
düşmekte ve bu şekilde matrah belirlenmekte, yeni belirlenen oranlar
doğrultusunda da bu matrah üzerinden pay verilmektedir bu teklife göre.
Yine,
bilindiği gibi mevcut uygulamada sadece nüfus kriteri var iken bu teklifte
artık sadece nüfus kriteri olmayacak, farklı kriterler de
getiriliyor. Nedir bunlar? Belediyeler için, bu payların yüzde 80i nüfus
kriterine göre, yüzde 20lik kısmı da gelişmişlik kriterine
göre hesap edilerek verilecek. İl özel idarelerinin payları da sadece
nüfus oranlarına göre değil, bu gelirlerin yüzde 50si nüfus
oranına göre, yüzde 10u ilin yüz ölçümüne göre, yüzde 15i kırsal
alan nüfusuna göre, yüzde 15i gelişmişlik endeksine göre, yüzde 10u
da köy sayısına göre belirlenecektir.
Pay
oranlarına gelince, il özel idarelerinin pay oranı yüzde 1,15 olarak,
büyükşehir ilçe belediyeleri 2,5, büyükşehir belediyesi yüzde 5
olarak, diğer belediyeler de yüzde 2,85 olarak belirlenmektedir.
Büyükşehir belediyesi sınırlarında toplanan vergilerin
yüzde 5i büyükşehir payı olarak ayrılmakta, bu payın yüzde
70i doğrudan verginin toplandığı büyükşehir belediyesine,
yüzde 30u ise havuzda toplanarak büyükşehir belediyelerine nüfus
oranlarına göre dağıtılmaktadır. Büyükşehir ilçe
ve ilk kademe belediyelerine ayrılan paydan ise yüzde 30u büyükşehir
payı olarak, yüzde 10u da su ve kanalizasyon idaresi payı olarak ayrılmakta
ve ilgili büyükşehir belediyesine aktarılmaktadır.
Büyükşehir paylarının hesabında, bir önceki yıl
aylık olarak tahakkuk eden tutarın yüzde 20sinden fazla pay
verilmemesi de, yine bu teklifle öngörülmekte, yüzde 20sinden fazla olan
miktarın, yüzde 20den daha az artan diğer büyükşehir
belediyelerine nüfus esasına göre dağıtılması
öngörülmektedir. Bütün bunlara göre, değerli milletvekilleri, il özel
idarelerinin gelirleri yüzde 56 oranında artmaktadır. Belediyelerin,
diğer belediyelerin gelirleri yüzde 42 oranında artmakta, büyük
şehirlerdeki ilçe belediyelerinin gelirleri de yine yüzde 42 oranında
artmaktadır. Verilecek olan bir önerge ile -kabul edilirse, ki kabul
edileceğini umuyorum- büyükşehir belediyelerinin payı da yüzde
36 oranında artmış olacaktır. Böylelikle yerel
yönetimlerine aktarılan pay 12,7 katrilyondan 17,9 katrilyona
Yani yüzde
44 olarak artırılmış olacaktır.
Değerli
milletvekilleri, genel bütçe vergi gelirleri tahsilatı
toplamının binde 1i belediyeler denkleştirme ödeneği
olarak ayrıca ayrılacak, ayrılan ödeneğin mart ve temmuz
aylarında iki eşit taksit hâlinde İller Bankası
tarafından dağıtılması sağlanacak. Bu
ödeneğin yüzde 60ı nüfusu 5 binden az olan belediyelere, yüzde
40ı ise nüfusu 5 bin ila 10 bin arasında olan belediyelere eşit
olarak dağıtılacaktır. Böylelikle, nüfusu 5 bin ila 10 bin
arasında olan belediyelerin yılda yaklaşık 155 bin YTL,
nüfusu 5 binden az olan belediyelerin de 41.500 YTL payları
artmış olacaktır. Örnek olarak verilecek olursa, Uşak
Yayalar Belediyesinin 2007 yılı payı 268.930 YTL iken,
denkleştirme ödeneğinden de 41.586 YTL gelir elde etmiş olacak,
ki gelirini yüzde 25 olarak sadece bu denkleştirme ödeneğinden
artırmış olacaktır.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Tabii İstanbul Belediyesine 4 katrilyon
verirsiniz, öbür belediyelere daha az para verirsiniz.
ÜNAL KACIR
(Devamla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi
bir de Sayın Akif Hamzaçebinin belirtmiş olduğu bir husus var,
ki o da büyükşehir belediyelerinin payları yüzde 69,5tan yüzde
70,7ye çıkıyor şeklinde
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Kacır, konuşmanızı tamamlayınız
lütfen.
Buyurun.
ÜNAL KACIR
(Devamla) Teşekkür ediyorum Değerli Başkanım, bitiriyorum
konuşmamı.
Bu teklif ile -ne
şekilde hesap yaptığını ben pek anlayamadım ama-
büyükşehirlerin yüzde 62 olan payı 63e çıkıyor
şeklinde görülmekte. Ancak verilecek olan önergeyle bu oran yüzde 61,
diğer belediyelerin payı yüzde 27den yüzde 28e
çıkmış olacak, özel idarelerin payı da yüzde 10dan yüzde
11e çıkmış olacaktır.
Ben,
şimdiden, teklifin yasalaşacağını bekliyorum ve
hayırlı olmasını diliyorum. Yüce heyetinize sevgilerimi,
saygılarımı sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kacır.
Şahsı
adına teklifin tümü üzerinde ikinci konuşmacı Trabzon
Milletvekili Sayın Asım Aykan. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Sayın Aykan,
buyurun efendim.
ASIM AYKAN
(Trabzon) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
görüşmekte olduğumuz 248 sıra sayılı Kanun Teklifi
üzerinde görüşlerimi arz etmek üzere huzurlarınızdayım. Bu
vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, ben iki konu üzerinde mütalaa yapmak istiyorum: Bir tanesi
yerel yönetimlerin tarihsel gelişimi, ikincisi de kaynak problemleri.
Biraz önce Değerli Hüseyin Bey de ifade ettiler, cumhuriyetten
yaklaşık altmış yıl önce, 1860lı yıllarda,
İstanbul Hükûmeti zamanında ademimerkeziyet diye tabir etmiş
olduğumuz, yetkiler İstanbulda mı kullanılsın yoksa
Anadoluya mı verelim noktasındaki tartışmaları hep
biliyoruz. Bu süreç yaklaşık altmış yıllık bir
süreçle, zaman dilimi içerisinde tartışıldı ve 1921
Anayasasıyla beraber hizmete taalluk eden, hizmetle ilgili yetkilerin
Anadoluya bırakılmasının daha doğru olacağı
istikametinde bir görüş ortaya çıktı. Rahmetli Recep
Yazıcıoğlu biliyorsunuz, valimiz- Ben 1921
yılının özel idaresi şartlarını, yetkilerini,
imkânlarını istiyorum, onu verin başka bir şey
istemiyorum. diye bu konuyu çok zaman Türkiye'nin gündemine
taşıdı. Zannediyorum yavaş yavaş -rahmetlinin kemikleri
sızlamayacak- adım adım, hizmete taalluk eden -tekrar
altını çiziyorum- yetkileri Anadoluya vermek istikametinde
Hükûmetimiz tarafından ciddi adımlar atılıyor.
35
yılında Mustafa Kemal Atatürkün zamanında
çıkartılmış olan Belediye Yasası, yani 1580
sayılı Yasa, 21deki espriye bağlı bir yasadır. Bunu
özellikle belediye başkanlığı yapmış bir insan
olarak vurgulamak istiyorum. Yani, Anadoluya yetkilerin verilmesi
istikametinde bir yasadır. Ama daha sonra adım adım,
değişik zamanlarda, değişik genelgelerle belediyelerdeki bu
yetkiler Ankaraya çekilmiştir. Biz, bunun acısını çok
yaşadık. Bu süreç, daha doğrusu belediyelerle ilgili
düzenlemeyle ilgili süreç, Rahmetli Özalın 3030 sayılı
büyükşehirlerle ilgili Yasayı çıkarttığı döneme
kadar çok fazla bir hareketlenme göstermiyor. 3030la beraber,
büyükşehirlerle ilgili düzenlemeyle yerel yönetimlerde ciddi bir yeni
yaklaşım tarzı ortaya çıkmıştır. Daha sonra,
Başbakanlığa, yerel yönetimlerden gelmiş bir insan olarak
Değerli Başbakanımızın
başkanlığında, biraz önce
arkadaşlarımızın ifade etmiş olduğu Belediye Yasası,
Büyükşehir Belediyesi Yasası, İl Özel İdaresi Yasası,
Mahallî İdare Birlikleri Yasası, bazı belediyelerin tüzel
kişiliklerinin değiştirilmesiyle ilgili yasa
çıkartıldı. Kamu Yönetimi Temel Yasası Sayın
Cumhurbaşkanımızdan geri döndü, duruyor ve bahsetmiş
olduğum bu süreç hızlı biçimde gelişmiştir. Şimdi
görüştüğümüz yasa, belediyelerimizin ve özel idarelerimizin
kaynaklarını artırıyor.
Değerli
arkadaşlar, neden böyle bir yasaya ihtiyaç duyulmuştu; onun üzerine
ikinci kısımda değinmek istiyorum. 90lı yıllarda
rahmetli İnönü ile beraber Demirel Hükûmetinin kurulduğu zamanlarda
bütçemizin 2,3ünü -yani bugünkü karşılığını
söylüyorum, 4 katrilyon TL- özel idarelere
ayırdığımız, şimdi ilave
yaptığımız kaynağın 2 katı para belediyeler
payı 2,3 olarak bütçeden belediyelere aktarılıyordu.
Belediyelerin de altyapı, su, kanalizasyon, deşarjlar ve
diğerleri başta olmak üzere harita çalışmaları bu
kaynaktan yapılıyordu; yüzde 80i buradan veriliyordu, yüzde 20sini
ise belediyeler karşılıyordu. Demirel Hükûmeti zamanında
bunun bir kısmı merkezî bütçeye aktarıldı. Çiller Hükûmeti
zamanında ise, daha sonraki birkaç yıl içerisinde, tümü bütçeye
aktarıldı ve belediyeler, daha önceden meclis kararıyla
vermiş oldukları yatırım kararlarını bile tamamen
kendileri, hem de geciken faizleriyle beraber karşılama durumunda
kaldılar. Bu, belediyelerin en büyük sıkıntı
yaşadığı dönemdir. O imkânlar alınmamış olsa
idi, şimdi, belediyelerin kullanacak oldukları alt yapıdaki
kaynak miktarı, ifade ettiğim gibi, 4 katrilyon civarında idi.
Değerli
arkadaşlar, Türkiye bir değişim süreci yaşıyor,
kırsaldan kentlere doğru yoğun bir göç var.
Dolayısıyla, belediyeler, özellikle altyapıya yönelik olarak çok
ciddi yatırımlar yapmak zorundadırlar. Bunları şöyle
kısaca arz etmek istiyorum:
Su, hepimizin her
gün kullanmış olduğu büyük bir nimet.
Kullanamadığımız zaman veya temiz midir değil midir
diye kamuoyunun gündemini nasıl işgal etmiş olduğunu hep
beraber görüyoruz.
Kanalizasyon
hizmetleri, yağmur suyuyla kanalizasyonun birbirinden ayrılması;
bu, kentlerin altyapısı için çok önemli bir durumdur. Su
hatlarının yenilenmesi, kaçaklarının engellenmesi,
deşarjlar, arıtma tesisleri; katı atık, yani çöp diye
ifade ettiğimiz konular ile maalesef kentlerimizde bir kangren hâline
dönüşmüş olan çarpık yapılaşma, imar durumları;
belediyelerin kentsel dönüşüme para aktarması, son dönemlerde artan
maliyetler, geçici işçilerimize kadro vermiş olmamız ve on iki
ay çalışmaya başlamış olmaları; petrol
fiyatları, benzer ürünlerin artışı belediyelerimizi gerçekten
ilave kaynak kullanmaya itmiştir. Bu anlamda,
aldığımız bu tedbirlerle
-arkadaşlarımızın da ifade ettiği gibi-
belediyelerimize ciddi bir kaynak aktarılmaktadır.
Burada bir
hususun altını çizmekte fayda görüyorum.
Değerli
arkadaşlar, küçük belediyelerimiz, yani nüfusu 5 bin civarında olan
belediyelerimiz kuruluş aşamasında -ki, bunlar nasıl
kuruldular, ne zaman kuruldular, bunları biliyorsunuz- istihdama yönelik
fazla eleman bulundurduklarıdır. Yani 3 kişinin
çalışacak olduğu bazı yerlere 10 kişi, 15 kişi
eleman aldıkları için, gönderdiğimiz kaynakların büyük bir
kısmını maalesef işçilerine veriyorlar. Eğer biz, bu
artışa rağmen, yani fazla para göndermemize rağmen, ilave
kaynak göndermemize rağmen bu konuların çözüleceğini
düşünüyorsak, zannediyorsam, yeterli adımları
atamayacağız. Burada bir düzenleme yapmamız gerekir. Devletin
diğer kurumlarında eleman istihdamına ihtiyaç var, ama
belediyelerde fazla eleman var, hem memur açsından hem işçi açısından
söylüyorum. Valilerimizin tasarrufuyla bu elemanlar için başka kurumlarda
istihdamın kapısını açmamız lazım veya kıdem
tazminatında, ihbar tazminatında kullanmak üzere
arkadaşlarımıza kaynak aktarmamız lazım, onun da
burada bu vesileyle altını çizmek istiyorum. Çünkü, diğer
belediyelerimiz, nüfusu fazla belediyelerimiz değerli arkadaşlar,
kaynak oluşturabilirler ama nüfusu 5 bin civarında olan, altında
olan belediyelerimiz sadece İller Bankasından gönderilen parayla,
aşağı yukarı, belediyeleri çevirmek zorundadırlar.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, komisyon sırasında Komisyon
temsil edilmiyor, lütfen dikkate alın; Başkan Vekili ve Sözcü de yok.
Burada Sözcü Hasan Fehmi Kinay, bunu dikkate alın. Hiç öyle sağa sola
bakmaya gerek yok Sayın Başkan.
ASIM AYKAN
(Devamla) - Değerli arkadaşlar, özel idarelerimizle ilgili konuya
gelince: KÖYDES çalışmalarıyla beraber, biliyorsunuz, bugüne
kadar özel idarelerimize kırsalda kullanılmak üzere 5 katrilyon
civarında bir para aktardık. Aktardığımız para kırsal
alanda bugüne kadar birçok çalışmanın ve problemin çözümüne
yardımcı oldu. Ancak kırsal alanda, değerli
arkadaşlar, daha yapacağımız çok işler var.
Dolayısıyla, yüzde 50 civarında ilave olarak aktarılan
kaynağın özellikle yol, kanalizasyon ve su anlamında
kırsalda çok büyük artılar getireceğini ifade etmek istiyorum.
Değerli
arkadaşlar, 60lı, 70li yıllarda, o günkü
Başbakanımızın bir tabiri var Şehirde ne varsa köyde
o olacaktır diye. Köy kavramını yeniden gözden geçirmemiz
gerekiyor. Şimdi köydeki insanımız, sadece şehirde
olanı değil, dünyanın neresinde ne varsa hepsini istiyor. Yani,
dünyada ne varsa onu istemeye başladı. Dolayısıyla,
kırsal kesime aktaracak olduğumuz kaynakları belki zaman
içerisinde daha da fazla bütçe imkânları içerisinde gözden geçirmek
gerektiğini düşünüyorum.
Köye altyapı
olarak, yol, su, elektrik, başta üç tane ana parametre göndermemiz
lazım. Eğer, yol, su, elektrik gönderirsek, yani köyün yolu
verimliyse, suyu akıyorsa, elektriği de verimliyse değerli
arkadaşlar, bu köyde yaşayan insanlarımızın
hizmetlerini artırmak mümkündür. Yani köyde yolun, suyun, elektriğin
verimli olması, köye sağlığın, eğitimin ve imar
hizmetlerinin taşınmasına vesiledir.
Ayrıca,
köylerimizin önemli bir kısmı şehirlerin varoşu hâline
dönüşmüşlerdir, eski köyler değillerdir. Çok yakın
yerlerdeki köyler neredeyse sayfiye merkezlerine dönüşmüşlerdir.
Yani, o köy mantığıyla bakarak oradaki hizmet
standardını düşürmememiz gerekir, tam anlamıyla
şehirle mütemmim olan, birbiriyle beraber uyumlu olan yapı olarak
bakarsak, kırsala daha fazla kaynak aktarmak için de elimizden geleni
göstermek gerektiğine inanıyorum.
Değerli
arkadaşlar, büyükşehirlerle ilgili Akif Beyin bir
değerlendirmesi oldu. Şimdi, şunu özellikle vurgulamak
istiyorum: AK Parti olarak biz büyükşehir yapmadık. Biraz önce ifade
ettim, rahmetli Özalın döneminde 3030la bu süreç başladı.
Parametreleriyle ilgili, biz, Büyükşehir Yasasında, merkez ve
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Aykan, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun efendim.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Trabzonun nüfusu Erzurumdan daha çok.
ASIM AYKAN
(Devamla) Evet, 2003 yılında, rahmetli İnönü Başbakan
Yardımcısı, SHP Hükûmeti vardı, Samsun büyükşehir
yapılırken Trabzon yapılmadı, belediye başkanı da
CHPliydi.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Buyurun yapalım, ver kanun teklifini.
ASIM AYKAN
(Devamla) Bir şey demiyorum. Ben kanun teklifimi verdim, içeride;
bekliyor şu anda.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Hamzaçebi de verdi.
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu, lütfen
ASIM AYKAN
(Devamla) Değerli arkadaşlar, büyük şehirleri planlarken belki
Devlet Planlama Teşkilatının bölge merkezleri kriterlerine
bakarak imar durumu, altyapı durumu, turizm yapısı, kültürel
birikimi, ticaret merkezi olma özelliği, sağlık merkezi olma
özelliği, eğitim merkezi olma özelliği, konsolosluklar, spor
merkezi olmak gibi -limanlar, havaalanlarını da ilave ederek- yeni
bir bakış açısı getirmemiz gerekebilir. Bunu da Parlamento
olarak hep beraber müzakere ederiz diyorum.
Kanun teklifinin
hazırlanmasında emeği geçen bütün
arkadaşlarımızı kutluyorum, tebrik ediyorum, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Aykan.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, gruplar adına ve şahıslar
adına konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi, yirmi
dakika süreyle soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.
Sayın Genç,
buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Efendim, AKP
iktidara geldikten sonra kaç AKPli belediye başkanlığı
için soruşturma izni istenmiş, kaçı için soruşturma izni
verilmemiştir? Bu soruşturma izni verilmeyenler arasında Ankara
Belediye Başkanı ile Aliağa Belediye Başkanı ve
İstanbul Belediye Başkanları var mıdır? Ayrıca bu
soruşturma izni verilmeyen kaç belediyenin soruşturma izni verilmesi
için Danıştay tarafından izin verilmiştir?
İki,
İstanbul, Ankara ve İzmit ana kent belediyelerinin hazineye ne kadar
borçları vardır? Bu belediyeler 2006 yılından bugüne kadar
kenti çiçeklendirme ve ağaçlandırma adı altında
-özellikle İstanbul Belediyesi- lale dikimine ne kadar miktar para
harcamıştır? Bu ağaçlandırma ve çiçeklendirme
faaliyetleri hangi usullerle ve hangi kişilere verilmektedir?
İstanbul Belediyesinin bir yılda 570 trilyon lira lale
harcamasına verdiği doğru mudur?
Şimdilik bu
kadar efendim.
BAŞKAN
Sayın Çalış
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım, 2000 yılında yapılan nüfus sayımına göre
belediyelere norm kadrolar verilmişti. 2007 yılında yapılan
sayımda ise 2.213 belediyenin nüfusunun düştüğü
görülmüştür. Bu son nüfus durumuna göre kadrolarda yeni bir ayarlama
mı yapılacaktır; yoksa, bu çalışanların ücretleri
neye göre ayarlanacaktır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın Çelik
BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Ben de özellikle
Türkiyede belediyelerin borçlanmasına ilişkin bir soru sormak
istiyorum: 2004 verilerine göre belediye bütçe gelirleri toplamı 14
katrilyon düzeyinde gözüküyor -en son rakamlar bu olduğu için bunu
veriyorum- ve iç borçlanma yoluyla 40 katrilyon TLye kadar bir borçlanma
yolunun açıldığı öngörülüyor. Türkiyede belediyelerin
bugün itibarıyla ne kadar borcunun olduğunu acaba Sayın
Bakanımız ifade edebilir mi? Bir.
Diğer bir
sorum da: Özellikle Mersinde kapatılan belediyelerle ilgili ne gibi
çalışmalar var ve bu belediyelerin tasfiyesi yönünde hangi
aşamaya gelinmiş? Bunu öğrenmek istiyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Uslu
CEMALEDDİN
USLU (Edirne) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Görüşülmekte
olan Kanun Teklifi Plan ve Bütçe Komisyonuna hükûmet tasarısı olarak
geldiği ve görüşüldüğü hâlde, bundan neden vazgeçilerek bu defa
kanun teklifi hâlinde komisyona getirilmiştir? Tasarının ilk
hâlinde, yerel yönetimlere kaynak sağlamak amacıyla vergi kaynakları
düşünülürken, neden bundan vazgeçilerek kaynak aktarımına
dönüştürülmüştür? Bunun, önümüzdeki yerel seçimler için bir
hazırlık olduğu söylenebilir mi?
İkinci
sorum: Türkiye-Bulgaristan Sınır Ötesi İşbirliği
Programı içerisinde Edirne ili için öngörülen fon ne kadardır? Bunun
kullanımı için müracaat edilmiş midir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Bal
ŞENOL BAL
(İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakana
sormak istiyorum: İnsan sağlığı açısından
çok zararlı olan Kızılırmaktan Ankaraya getirilen içme
suyunda ve İzmir içme suyundaki arsenik oranının normal
standartlarının çok üstünde olması, insan
sağlığına duyarsızlığın ve acımasızlığın
bir örneği değil midir? Bu konuda yaptığınız bir
çalışmanız, aldığınız bir tedbiriniz var
mıdır?
İkinci
sorum: Avrupa Birliği tarafından finanse edilen ve belediyeleri
ilgilendiren hibe programları çerçevesinde, GAP bölgesinde sele maruz
kalan alanlarda -ki Batman, Diyarbakır, Mardin, Siirt, Şanlıurfa
ve Şırnak- sel riskinin azaltılması, fiziksel planlama ve
yatırım, hibe programı
Ki son başvuru tarihi 6 Mayıs
2008 idi. Toplam, bütçe miktarı, 12 milyon 800 bin avroluk bir bütçe.
Başvuru olup olmadığını biliyor musunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın Bukan
AHMET BUKAN
(Çankırı) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Belediye
gelirlerindeki artış -yeni çıkacak yasayla ilgili- yüzde kaç
olmuştur? Büyükşehir ve il belediyeleriyle ilgili soruyorum.
Bir de özel
idarelerdeki artış ne kadardır, büyükşehir ve illerde?
Bir sorum daha
var: Bu yapılan artışlardaki miktar bütçede görünmemektedir, bu
fark nereden ödenecektir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakanım, bilindiği gibi, büyükşehir belediyelerinin vergi
gelirlerinden kişi başına aldıkları pay diğer
şehir belediyelerine göre daha fazladır. İnsana yapılacak
hizmetin türü ve kalitesi şehir nüfusuna göre değişmeyeceği
gerçeğinden hareketle, diğer şehirlerimizin kişi
başına aldıkları pay da büyükşehir belediyelerine
denkleştirilebilir mi?
İki: Kütahya
ilinde olduğu gibi, birçok ilimizde nüfusu düşen toplam 2.200ün
üzerindeki belediyelerin gelirlerindeki azalma nasıl telafi edilecek? Bu
belediyelerde daha önce yapılmış olan ve tamamlanamamış
yatırımların tamamlanması konusunda ayrıca bir
iyileştirme düşünülmekte midir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Durmuş
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Teşekkür ediyorum Başkanım.
Sayın
Bakanım, Kırıkkale Kızılırmak suyunu içemiyor.
İki ayrı filtre sistemi yapıldığı hâlde hâlen
içemiyor. Son olarak bir membran sistemiyle yeniden bir ihale
yapıldı, o da yakında açılacak deniyor ve Ankarada,
aynı suyun arsenik oranı yüksek olan miktarı Ankaralılara
içiriliyor. Şu anda eski barajlardan ilave edilen suyla arsenik oranı
düşürülüyor. Yaz aylarında barajların suyu düştüğünde
bu arsenik oranı otomatik artacaktır. Bu amaçla Ankara Belediyesi,
ihaleden kaçmak için işi aceleye getirip Kırıkkale suyunu
getirdi, Gerededen vazgeçti. Şimdi de bu yapacağı arıtma
sisteminde de bir aceleye getirip arsenik yükseldi
Böyle bir metot var
mı? İçişleri Bakanlığının bunu önleme
şeyi olacak mı? Daha evvel suları klorlamayanlar yüksek
arsenikli su mu içecekler?
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Arat
NECLA ARAT
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakana
iki sorum var. Birincisi: Genel bütçe vergi gelirlerinden yerel yönetimlere
yapılacak aktarımlardan doğacak boşluğun nasıl
telafi edileceğine ilişkin geleceğe yönelik bir planlama
yapılmış mıdır? Devlet Planlama Teşkilatıyla
bir iş birliği söz konusu mudur?
İkinci
sorum: Yerel seçimler öncesinde aceleye getirilerek gerçekleştirilmeye
çalışılan, bölgeler ve şehirler arasındaki gelir ve
gelişmişlik farklarını gideremeyen bu tasarıyı
hakkaniyet ilkesine ve siyasi etiğe uygun buluyor musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Nalcı
KEMALETTİN
NALCI (Tekirdağ) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakana
sormak istiyorum ben: Bu Avrupa Birliği fonlarından kaç belediye
faydalanmış ve bu fonlardan kaç euro veya YTL
kullanılmıştır?
İkinci
sorum: Bu kanun tasarısı hazırlanırken büyükşehirlerin
bitişiğinde bulunan diğer şehirler neden düşünülmedi?
Buna örnek olarak Tekirdağı verebiliriz. Tekirdağda 2 bin 500
tane fabrika şu anda faaliyet göstermekte fakat bunların 100
tanesinin merkezi Tekirdağda bulunmasına rağmen 2 bin 400
tanesinin merkezi İstanbulda bulunmaktadır ve bu
büyükşehirlerdeki yan, komşu illerin tüm kaynakları
büyükşehirler tarafından kullanılmaktadır. Bu
büyükşehirlerin fonlarından, sınır ile, Tekirdağ gibi
illere ayrı bir uygulama yapmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkürler.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Süner
TAYFUR SÜNER
(Antalya) Sayın Başkanım, Sayın Bakanıma sormak
istiyorum: Görüştüğümüz kanun teklifiyle birlikte yerel yönetimlere
yapılan transferler artışının büyükşehir
belediyelerinde yüzde 30,5, diğer belediyelerde ise yaklaşık
yüzde 25 oranında olması öngörülmektedir. Yani merkezî yönetim
bütçesinden yapılan transferlerdeki artış daha çok
büyükşehir belediyeleri lehine kullanılmış olacaktır.
Böyle bir durum, uygulanmak istenen politikanın, şehirler ve bölgeler
arasındaki gelir ve gelişmişlik farklarını gidermeye
yönelik olmadığını göstermekte değil midir?
Bu teklifin
kabulü, sizin de Hükûmet politikanızda yer alan köyden kente göçü azaltmak
yerine artırmayacak mıdır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Öztürk
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
AKP Grubu
adına konuşan Sayın Hatip, bu kanun teklifinin vatandaşlara
herhangi bir şekilde yük getirmeyeceğini ifade etti. Gerçekten de
yeni bir vergi yok ancak bütçede karşılığında ek bir
gelir olmadığı için ve diğer harcama kalemlerinden de 7,4
milyar YTLlik bu artışı karşılayacak bir indirim
yapmak da mümkün olmayacağına göre, artan bütçe açığının
hazine tarafından borçlanma suretiyle karşılanacak olması,
vatandaşa ek bir yük getirdiği anlamına gelmiyor mu?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım, buyurun.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; önce, görüşülmekte olan, yeni
başladığımız, bugünkü önemli kanun teklifiyle ilgili
ben de hepinizi saygılarla selamlıyorum. Bu konuda Hükûmet adına
konuşma yapmadım çünkü zaten teklif ama arada benim de yine söyleyeceklerim
var, bir madde üzerindeki konuşmalarda söz alacağım ama
sorularınızı cevaplamaya başlarken
Tabii çok
sayıda soru soruldu. Bunlardan bir kısmı, takdir edersiniz,
rakamlarla ilgili falan, çalışılması gerekir. Mesela,
başta, Sayın Gençin ilk sorusu partilerle ilgili soruşturma
iznine ait.
Bir defa
şunu ifade edeyim: Belediye başkanlarıyla ilgili soruşturma
izni sürecinde, biliyorsunuz, Bakanın veya yönetimin aldığı
karar yargıya gider yani idari yargıya gider, soruşturma izni
verseniz de vermeseniz de bir yargı süreci de vardır.
Biz size
sayıları da verelim ama biz, Adalet ve Kalkınma Partisi olarak
ve AK Partinin Hükûmeti olarak belediyelere kaynak
dağılımında nasıl en adaletli sistemi uygulamaya
başladıysak hükûmet olduğumuz günden bugüne, bu konularda da
hiçbir tereddüdünüz olmasın.
Soruşturma
izniyle ilgili de: Suçu olanla ilgili o yönde ileri belirtiler, tespitler varsa
mutlaka soruşturma izni verilir, parti farkı falan gözetilmez.
Bu, İstanbul
ve Ankara Belediyelerinin borçları, ağaçlandırma giderleri, lale
parası vesaire, onlarla ilgili de müsaadenizle yazılı cevap
verelim.
Sayın
Çalışın belediyelerle ilgili norm kadro konusundaki sorusu: Bu
konudaki yeni yönetmelik çalışması devam ediyor. Biliyorsunuz,
bu, Devlet Personel Başkanlığıyla birlikte yürütülen bir
çalışmadır. Üzerinde görüş alışverişi devam
ediyor ve yeniden düzenlenecek o. Onu ifade etmiş olayım.
Burada Sayın
Çelikin iki sorusu var. İkinci sorusunu cevaplıyorum, birinciyle
ilgili yazılı cevap verilecek. Kapatılan belediyelerle ilgili
çalışmalar var mı? diyor.
Değerli
milletvekilleri, biliyorsunuz, yüce Mecliste kabul edilen o Kanunla zaten
süreç belirlenmişti. O belediyelerle ilgili tasfiye işleminin
nasıl yapılacağı ve sorumluluklar orada da ifade
edilmişti, tespit edilmişti, o çerçevede yürüyor ama bizim genel
hassasiyetimiz şudur Hükûmet olarak: Hem bu belediyelerle ilgili hem bütün
köylerimizle ilgili yeniden bir çalışma
Şu anda onun
toplantı gününü belirledik temmuz ayı olarak. Köy Kanununu
tartışmaya açıyoruz. Sanıyorum, temmuz ortasında onun
ilk toplantısı yapılacak, bir sempozyumla
başlatıyoruz. Yani biz bu dönemde bütün köylerimizle ilgili idari
yapılanmayı ve hizmet üreten yapılanmayı yeniden değerlendireceğiz.
Köy yönetimini sadece bugünkü gibi sembolik bir yönetim değil, hizmet
üreten, belediye ile muhtarlık arası bir yapıya kavuşturma
yönünde çalışmalar yapacağız. Bunu ifade edeyim. Ama
özellikle, sekiz yüz altmış iki belediyemiz nüfusu 2 binin altına
düştüğü için, biliyorsunuz, belediye statüsünü kaybetti. Onlarla
ilgili durumu, hizmetlerin aksamamasını biz o Kanunda garantiye
aldık. Bir defa, ödenekleri onların il özel idaresine aynen gidecek.
Bugün almakta oldukları aylık ödenek gidecek ve onlar o köylerimize
hizmet olarak harcanacaktır ve diğer prosedürler de yakından
takip edilecektir. Onda bir endişe olmasın, ifade etmek isterim.
Burada Hükûmet
tasarısı iken neden teklife dönüştürüldü? diye bir soru var.
Esasen, Sayın Ayhan da konuşmasında buna değinmişti,
Milliyetçi Hareket Partisi Sözcüsü. Onu da açıklayayım değerli
milletvekilleri: Biliyorsunuz, AK Parti Hükûmetinin, başından beri
kamu yönetimine ve yerel yönetimlere dönük ciddi
çalışmalarımız oldu. Mümkün olabildiğince merkezî
yönetimden yerel yönetimlere doğru görev ve yetki kaydırması
yapmaya çalıştık. Vatandaşa daha yakın olan,
vatandaşa günlük hayatında en önemli hizmetleri üreten, özellikle
belediyelerimizle ilgili, onların yetkilerini, görevlerini mümkün
olabildiğince daha fazla artırdık. Bir kısmında da
biliyorsunuz yarım kaldı, başarılamadı ama
kaynaklarını da bu çerçevede artırma çalışması
içinde olduk. Şimdi, bizim aslında 2006 yılında Hükûmet
olarak üzerinde çok ciddi çalışılan bir tasarımız söz
konusudur. O, 2006 yılında Meclise intikal etti, geçen dönem
çıkarılamadı. Biz, onu bu dönem tekrar yeniledik ama bu
yılın da -yasama dönemi- kısalması üzerine o
tasarımızdan şimdilik vazgeçtik. O tasarımızı biz
tamamen iptal etmiş değiliz, o tasarımız üzerinde duracağız.
Çünkü orada daha geniş kapsamlı, belediyelerin öz gelirlerini de
düzenleyen boyutlar var. Sadece, genel bütçeye vergi gelirlerinden elde edilen
paylardan belediyelere verilen kısmın düzenlenmesi değil, orada
daha geniş kapsamlı bir düzenleme var. Ama sürenin kısalması, yasama
yılının kısalması sebebiyle, daha pratik olsun ve daha
çabuk olsun, bu yaz döneminden önce bunu kanunlaştıralım diye
teklif hâlinde arkadaşlarımız tarafından verilmiş oldu
ve o tasarıyı şimdilik biz beklemeye aldık. Onu ifade
ediyorum.
Kızılırmak
suyuyla ilgili: Değerli arkadaşlar, bu konuda zaten basında da
ciddi tartışmalar sürüp gidiyor ama bir yandan da hem
Sağlık Bakanlığımız hem Çevre ve Orman
Bakanlığımız hem Ankara Büyükşehir Belediyesi çok
ileri açıklamalar yaptılar, tahlil sonuçlarını
açıkladılar; bu konuda endişe olmadığı yönünde
-ilgili kurumlarımız bunlardır biliyorsunuz- hiçbir
endişeye mahal olmadığı yönünde tespitler ve
açıklamalar yaptılar. Dolayısıyla, biz o açıklamalarla
kendimizi sınırlıyoruz ama biz de İçişleri
Bakanlığı olarak bütün bu tartışmaları,
iddiaları ve bunlara verilen cevapları bilgi olarak Ankara
Büyükşehir Belediyesinden istedik. Tabii, bir de bunun İzmir boyutu
var. O konuda da şu anda hem Belediyenin hem de ilgili
bakanlıklarımızın yine tahlilleri,
çalışmaları devam ediyor. Tabii, İzmirdeki sorun, birkaç
senedir bu şekilde devam etmesine rağmen sanki yeni tespit
edilmiş gibi bu göstergelerin yeni açıklanmış
olmasıdır. O tabii biraz üzücü bir boyutudur.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Söylemeyelim mi Sayın Bakan?
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Burada, tabii, biz bu teklifi Hükûmet
olarak desteklerken bu teklife bir kaynak ayırıyoruz, bütçeden bir
kaynak ayrılacak. Değerli milletvekillerimiz haklı olarak, il
özel idarelerine ve belediyelere ek gelir verirken Bunun kaynağı
neresidir? Bütçe dengeleriyle ilgili irtibatı nasıldır? Bu
çalışılmış mıdır? diye sorular soruyorlar.
Birkaç soru var bu konuda. Plan ve Bütçe Komisyonumuzda da bunu biz
açıklamıştık. Değerli arkadaşlar, bu konuda ciddi
çalışmalar yapıldı; hem Maliye hem Hazine hem Devlet
Planlama Teşkilatıyla değerlendirmeleri yapıldı.
Biliyorsunuz, gelecek yıllara dönük bizim -zaten karar verdik, şu
anda da yayınlanmak üzere- orta vadeli programımız
yayınlanacak. Burada finansman dengeleri yeniden değerlendirildi.
Başta GAP bölgemize, GAP projesine ayrılan ödenek de dâhil,
belediyelere ve il özel idarelerine ayrılacak ek ödenekler, hepsi burada
değerlendirildi ve bu finansman dengesi içinde
karşılığı da belirtilerek bu teklife biz destek
veriyoruz. Onu açıkça ifade etmiş olayım.
KEMALETTİN
NALCI (Tekirdağ) Sayın Bakanım, Tekirdağ ile ilgili bir
soru sormuştum.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Bu artış oranlarıyla
ilgili bir soru vardı. Artış oranları
büyükşehirlerde, merkez ilçelerde, diğer belediyelerde ne
kadardır? Bizim elimizde
Bir de önergemiz gelecek. O önergemiz de
eğer kabul görürse o çerçevede onu da kabul edilmiş farz ederek ben
yeni artış oranlarını ifade ediyorum. İl özel
idarelerindeki artış yüzde 56 oranındadır. Belediyelerde
yüzde 42 oranındadır. Büyükşehir ilçe belediyelerinde yüzde 42
oranındadır. Büyükşehir belediyelerinde ise yüzde 36
oranındadır. Toplam il özel idareleri ve bütün belediyelerde
artış oranımız yüzde 44 oranında olacaktır bu
teklif yasalaşırsa.
Tabii, Sayın
Işık sordu, diğer arkadaşlarımızın da bu
konuda soruları var, değerli milletvekillerimizin. Efendim,
büyükşehirler ile diğer belediyelerin farkı meselesi
Başkanım,
süre bitti ama siz takdir ediyorsanız devam ederim. Daha epeyce soru var.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bakanım. Soruları eğer birkaç dakika içinde
özetlerseniz onları cevaplandırmış oluruz.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Tabii, bir Büyükşehir
Belediyeleri Kanunu var, bir Belediyeler Kanunu var -bu ayırım AK
Parti Hükûmetlerinden önce konulmuş- büyükşehirler var ve şu
andaki uygulama var. Biz bu sistemi kökten değiştirmiyoruz. Şu
anda, getirilen teklif zaten bizim de destek verdiğimiz, mevcut sistemi
biraz daha iyileştirme, daha adaletli hâle getirme ve belediyelerimizin ve
il özel idarelerinin gelirini artırmadır. Mevcut sistem üzerinden
gidiyoruz. Yine büyükşehir uygulaması var ama nasıl daha
adaletli hâle getiriyoruz? Bir defa, değerli
konuşmacılarımız da kürsüde ifade ettiler, bugüne kadar bu
gelirler tamamen nüfus esasına göre dağıtılıyordu. Biz
onu terk ediyoruz, gelişmişlik endeksini getiriyoruz. Bu ciddi bir
düzelme getiriyor. İl özel idaresinde coğrafi alan, kırsal kesim
nüfusu gibi diğer kriterleri de getiriyoruz. Bunlar bir rahatlama
getiriyor ama ayrıca -biraz önce artış oranlarını da
okudum ben- en düşük oran yine büyükşehirlerde. Yeni vereceğimiz
önergeyle onu biraz daha biz azaltmış olacağız ve
büyükşehirlerdeki artış, diğer belediyelerden oransal
olarak daha küçüktür. Onu da ifade etmiş olayım.
Burada bir soru
var, Teklif vatandaşlara yük getirmeyecek ama dolaylı olarak hazine
tarafından borçlanma olacak. gibi, biraz yorumlu bir soru. Ben biraz önce
ifade ettim
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Öyle olacak Sayın Bakan, öyle olacak. Göreceğiz
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Değerli arkadaşlar, biz faiz
dışı fazlayı, biliyorsunuz, orta vadeli programımızla,
finansman dengemizle yüzde 3lere kadar çekeceğiz, bunun kararı
verildi.
Biz, bilirsiniz,
Hükûmet olarak adımımızı sağlam atarız,
ayağımızı sağlam basarız. Bu finansman
dengelerini kurmadan, bugüne kadar hiçbir harcama kararı vermedik. Bunu
gene iyi çalıştık, tekrar ifade ediyorum, hiçbir sorun yok. Yeni
devreye koyduğumuz GAP ve diğer projelerimiz de dâhil, hepsinin
finansman dengesi çalışıldı,
karşılığı var, bu da o şekilde dengelendi.
Arkadaşlarımız
bir sorunun cevabını da getirmişler onu da burada sunarak
bitirmiş oluyorum. Başkanım, diğerlerine yazılı
cevap vereceğiz.
İstanbul ve
Ankara Büyükşehir Belediyeleri borçları ne kadardır?
Belediyelerin toplam borçları ne kadardır? Belediyelerin toplam
borçlarıyla ilgili bilgiyi veriyorum şu anda, diğer illerle
ilgili daha sonra
Üç bin iki yüz yirmi beş belediyemiz var şu anda
değerli milletvekilleri, bunların toplam borçları 21 milyar 468
milyon 066 bin YTLdir. Ankara, İstanbul soruldu onlarınkini de
ayrıca, tekrar bilgi olarak sunacağız.
Teşekkür ediyorum,
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN
Tamam.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, soru-cevap işlemi
tamamlanmıştır.
Teklifin
maddelerine geçilmesini oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Maddelerine geçilmesi kabul edilmiştir, karar yeter sayısı
vardır.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.51
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.06
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Fatma SALMAN
KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 122nci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
248 sıra sayılı
Kanun Teklifinin görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
1inci maddeyi
okutuyorum:
İL ÖZEL İDARELERİNE VE BELEDİYELERE
GENEL BÜTÇE VERGİ
GELİRLERİNDEN PAY VERİLMESİ HAKKINDA
KANUN TEKLİFİ
Amaç ve kapsam
MADDE 1- (1) Bu
Kanunla, il özel idareleri ve belediyelere genel bütçe vergi gelirleri
tahsilâtı toplamı üzerinden ayrılacak paylara ilişkin esas
ve usuller düzenlenmektedir.
BAŞKAN
Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili
Bülent Baratalı.
Sayın
Baratalı, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
BÜLENT BARATALI (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 248 sıra sayılı
Teklifin 1inci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun düşüncelerini
sizlere aktarmak için söz almış bulunmaktayım. Şahsım
ve partim adına sizleri saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yerel yönetimlerin akçalı
olanaklarının iyileştirilmesi konusunda bu teklif geç
kalmış bir teklif olmasına karşın ve
eleştirilerimizin sözcülerimiz tarafından da yapılmış
ve yapılacak olmasına karşın, genel bütçe vergi
gelirlerinden, yani merkezî hükûmetin gelirlerinden belediyelere ayrılacak
olan payların yüzde 8,5tan yüzde 11,7ye çıkarılması; yine
yerel yönetimlere Anayasanın 127nci maddesi gereğince
ayrılması gerekli olan akçalı kaynakların havuzunun
genişletilmesi; bunun yanında sadece nüfus kriterinin
haksızlık yaptığı gerekçesiyle yanına bazı
kriterlerin de eklenmesi; sonuç olarak -az olmasına karşın
Batı ülkelerinden- genel bütçe vergi gelirlerinden paylarının
artırılmasını, genellikle eleştirilerimizin
olmasına karşın, olumlu olarak düşünüyorum. Ancak bu
noktaya gelinceye kadar olumsuzluklar konusunda da sizlere bazı
şeyler söylemek istiyorum.
Bir belediyeci
olarak
2002 yılında milletvekili olarak seçildiğimde, yine
AKPnin kadrosunda genellikle belediyelerden, yerel yönetimlerden de
geldiğini düşünerek belediyeci olarak mutlu olmuştum,
belediyeler de çok memnun olmuştu. Ama icraatlar başlayınca, bu
sevinçlerin, bizim ve belediyelerin kursağında
kaldığını gördük. Neler oldu olumsuz olarak, bunları
bir kronolojik sıra içinde sıralamaya
çalışacağım.
Birincisi, Adalet
ve Kalkınma Partisi, ilk yaptığı bütçede genel bütçe vergi
gelirlerinden belediyelerin aldığı payı bütçe kanunu içine
koyarak ve yasaya aykırı davranarak 1 puan oranında düşürmüştür.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu konuda kanun yoluna gittik ve bunu iptal
ettirdik. Ama uzun süre bu uygulama yasaya aykırı olarak devam etti
sayın milletvekilleri.
Olumsuzlukların
ikincisi olarak da, 2004 ve 2005 yıllarında, hepimizin bildiği
gibi, yerel yönetimleri ilgilendiren yasalar yenileştirildi. Bunlar, 5216
sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu, 5393 sayılı Kanun
ve 5302 sayılı İl Özel İdareleri Kanunu.
Bu kanunun önemli
maddelerinde, kanun çıkıncaya kadar merkezî yönetimin görevinde olan
önemli bazı görevler, bazı yetkiler ve bazı sorumluluklar yerel
yönetimlere devredildi. Hatta, eğitimin bir bölümü bile devredildi. Cumhuriyet
Halk Partisinin itirazı üzerine, üniter yapıyı zedelediği
için Anayasa Mahkemesi bunu iptal etti.
Ama hepimiz
biliyoruz ki, artık, devlet, yani merkezî hükûmet yereldeki okullardan,
sağlık ocaklarından, spordan ve buna benzer önemli görevlerden
elini çekmiştir. Bu görevleri şimdi yerel yönetimler yapıyor. Ne
zamandan beri yapıyor? 2004 yılında 5216 sayılı Kanun,
2005 yılında ise 5393 sayılı Kanunla. Yani
Anayasanın 127nci maddesine karşın bir gelir
aktarılmadan, bu belediyeler hiçbir kaynak aktarılmadan bugüne kadar
bu görevlerini yerine getirmişlerdir ve bu belediyelerimize büyük
haksızlıklar yapılmıştır. Biraz sonra bir önerge
vereceğiz bu kesintilerin yüzde 30a indirilmesi konusunda bir geçici
madde için, burada belki bir telafi imkânı yaratılabilir diye düşünüyorum.
Özellikle küçük
belediyelerin en büyük yardımcısı olan İller Bankası
bu iktidar tarafından kapatılmak istenmektedir. Ben kişisel
olarak, alt komisyon üyesi olarak tam elli beş sayfa karşı oy
yazısı yazdım. Geçen dönem çıkmak üzereydi ama
çıkmadı, fakat komisyonda beklemektedir. İller
Bankasının kapatılması yanlıştır.
Kapatılacak ve bir Belçika Bankası olan Dexia Banka da bu
satılacaktır. Daha 200 milyar dolarlık belediyelerin
altyapı gereksinimi bulunmaktadır. Bu bankaya satılırsa, bu
kaynak başka bir ülkenin kaynağı olarak ülkemizden gidecektir.
Diğeri, Kamu
Yönetimi Temel Kanunu ile ülkenin üniter yapısı federal yapıya
doğru yönlendirilmek istenmiştir. Yine, Cumhuriyet Halk Partisinin
yaptığı itirazlarla Anayasa Mahkemesinden şükür ki geriye
dönmüştür. Altı yıl içinde 4483 sayılı Yasa keyfî
olarak uygulanmıştır, örnekleri vardır.
Diğeri,
belediye başkanlarımız arasında bu görevi yapanlar ve
yapmış olanlar arasındaki görev, makam ve temsil
tazminatları konusundaki sıkıntı hâlâ daha
giderilememiştir. Makam ve görev temsil tazminatını on beş
yıla bağlamak, elli dokuz yaşa, altmış bir yaşa
getirmek veya yirmi beş yıl fiilen bu görevi yapmış
olanlara tanımak haksızlık olan bir davranıştır.
Bunun da öncelikle düzeltilmesi gerekmektedir.
İstanbul
için yeni bir yönetim getirilememiştir. İstanbul sorunları
artarak devam etmektedir. İstanbula özel bir yasayla özel bir yönetim
getirmek durumundayız değerli arkadaşlar. İstanbul, Edirne
demek, Kırklareli demek, Tekirdağ demek, İzmit demek,
Adapazarı demek hatta Yalova demek. Bunu böyle büyük bir hinterlantta
düşünmek ve İstanbulu yeniden yapılandırmak
durumundayız. İstanbulun yönetilemediğini yönetenler bile
şu anda söylemektedir.
Sayın Bakan
az önce ifade etti, 1924 tarihli ve 442 sayılı Köy Kanunu konusunda
hiçbir şey yapılamamıştır şimdiye kadar
değerli arkadaşlar. 1924 tarihindeki köyün yapacağı
görevlere bakarsanız, bugün bunların ne kadar komik
kaldığını görürsünüz değerli arkadaşlar. Köy
geliri olarak belirlenen salma, hâlâ daha 20 Türk lirasıdır. Yine
4541 sayılı Mahalle Muhtarlıkları Hakkında Yasada
hiçbir şey yapılamamıştır. Bu mahalle
muhtarlıkları resmen cereme çekmektedirler, kaynaksız olarak bu
görevleri yapmaktadırlar. Hiçbir hazırlık, hiçbir
başlangıç yapılamamıştır bunlar hakkında da.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ama en büyük haksızlık ise
5747 sayılı Kanunla yapılmıştır. 6/3/2008 tarih
ve 5748 sayılı Büyükşehir Belediyesi Sınırları
İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunla 863 belde
belediyesi kapatılmıştır, nüfusu 2 binin altına
düştüğü ve borçlu oldukları gerekçesiyle. 240 ilk kademe
belediyesi kapatılmıştır. Bunlardan 34 tanesi yeni ilçeye
döndürülmüştür. Yine bu kanunla 43 yeni ilçe kurulmuştur. Toplam
olarak 3.225 belediyenin 1.104 belediyesi Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri,
kapatılmıştır. Bu konuda son derece
haksızlıklar yapılmıştır. 1.999 nüfusla
kapatılan Erzurumun bir belediyesi vardır. Adrese dayalı nüfus
sisteminin ilk uygulamaya başlanmasıyla büyük
sıkıntılar yaşatılmıştır. Belediye
başkanlarının çocukları sayılmamıştır,
eşleri sayılmamıştır. Aktarmalarda buna benzer
yanlışlıklar vardır ve 1.999 ile 1.998le belediyeler
kapatılmıştır.
Anadoluda
belediye olmanın ne demek olduğunu belki Adalet ve Kalkınma
Partisi bilmiyor ama Cumhuriyet Halk Partisi bunu biliyor, en kısa bir
zamanda kurulacak Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında, bu kapatılan
belediyelerin hepsi teker teker açılacaktır. Belediyeleri yalnız
ölçek ekonomisine bağlamak son derece yanlıştır.
Belediyeler demokrasinin beşiğidir, belediyecilik bir yaşam
şeklidir, belediyecilik bir çağdaşlık beşiğidir
değerli arkadaşlar. Bunlarda yanlışlıklar
yapılmıştır.
Özellikle, yeni
kurulan 43 ilçede kurnazca ve cince planlar yapılmıştır.
Cumhuriyet Halk Partisinin oylarının yüksek olduğu mahalleler
alınarak ham edilmeye ve değerli arkadaşlar, yok edilmeye
sayılmıştır. Bu konuda da değerli arkadaşlar,
Cumhuriyet Halk Partisi olarak Anayasa Mahkemesine gittik. Umuyorum, bugünlerde
Anayasa Mahkemesinden mutlu bir haber bekliyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun, konuşmanızı tamamlayınız efendim.
BÜLENT BARATALI
(Devamla) Bunu yaparken, değerli arkadaşlar, çoğunluk
esasına dayanılarak belediyelerimizin ve milletin sesi haksız
olarak kısılmıştır. Adalet ve Kalkınma Partisinin
değerli milletvekilleri halkın huzur ve refahını korumak
için yemin etmişlerdir ama bu 1.104 belediyeyi kapatarak
belediyelerimizin, halkın huzurunu tamamen ortadan
kaldırmışlardır.
Başlangıçta
söylediğim gibi, olumsuz yönlerine de değindim, ama siyasi
iktidarın altı yıl geçmesine karşın genel bütçe vergi
gelirlerinden yüzde 3 gibi bir payın alınarak belediyelere
verilmesini şimdilik iyi bir başlangıç olarak düşünüyorum.
Maddelerde yapacağımız eleştiriler ve vereceğimiz
önergelerle bu yasanın daha da iyileştirilmesine katkıda
bulunacağız.
Bu
düşüncelerle Sayın Başkan, size ve Meclise
saygılarımı sunuyorum.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Baratalı.
Gruplar
adına ikinci konuşmacı, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Kırşehir Milletvekili Metin Çobanoğlu.
Sayın
Çobanoğlu, buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
METİN ÇOBANOĞLU (Kırşehir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; İl Özel İdarelerine ve Belediyelere
Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifinin
1inci maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, il özel idaresi ve belediyelerin genel bütçe vergi
gelirlerinden aldıkları payları -beklediğimiz kadar olmasa
da- artıran bu teklifi tabii ki olumlu karşılıyoruz. Bu
teklif, çok sıkıntıda olan belediyelerimize bir nebze de olsa
nefes aldıracaktır. Tabii bunu ifade ederken, bu kanun teklifi
içerisindeki eleştirilerimizi de bu kanun teklifi içerisindeki
birtakım adaletsizlikleri de buradan ifade edeceğiz. Yine,
arkadaşlarımız, maddeler görüşülürken, bunun daha
düzeltilebilmesi için, daha faydalı olabilmesi için çeşitli öneriler
vereceklerdir. İnşallah, sonuç itibarıyla da belediyelerimiz ve
il özel idarelerimiz, yasaların kendine verdikleri görevleri yerine
getirirken mali konuda biraz daha rahatlamış olacaklardır diye
umuyorum.
Değerli
milletvekilleri, eski bir belediye başkanı olarak, yıllarca
mahallî idarelerle ilgili, belediyelerle ilgili çeşitli yasaların
çıkmasını bekledik, hep imkânlarımızı
zorladık. Özellikle mali konulardaki sıkıntıların
aşılması noktasında, belediye gelirlerinin
artırılması noktasında, bütün belediye başkanları
böyle bir beklenti içerisine girdi. 2004-2005 yılları içerisinde
Meclisimiz, önce Büyükşehir Belediye Yasası, daha sonra Belediye
Yasası ve İl Özel İdare Yasası bu Meclisten
çıkarıldı. Tabii ki olumlu yönleri var ama hazırlık
safhasında, Mecliste sunulurken, daha sonra kamuoyuna
anlatılırken de çok büyük reformlar yapılıyormuş hissi
verilmesine rağmen, belediyeci olan arkadaşlarımızla, hâlen
fiiliyatta belediye başkanlığı yapan arkadaşlarımızla
yaptığımız istişarelerde, bu düzenlemelerin
birtakım faydalarının olduğu, ama söylendiği noktada
reform olmadığı da ifade edilmektedir. 5747 sayılı
Yasa burada görüşülürken, işte, ülkemizdeki belediyelerin 1.120
tanesi kapatılırken bu konuları tekrar burada gündeme
getirmiştik. O Yasanın gerekçesinde de şu açıklıkla
ifade ediliyordu: Bu kapatılan belediyeler mali yönden yetersizdir ve
gerçek anlamda mahallî idareler reformlarının
yapılmasının önünde de bir engeldir. Bunu nereden söylüyorum?
Bu, o gün 5747 sayılı Yasanın gerekçesine konmuştu. Yani
bu, yine sizin iktidarınız tarafından çıkarılan bu
yasaların reform olmadığının bir tespitiydi, bir
açıklamasıydı, bunu da buradan ifade etmek istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, tabii bu yasalar çıktı ama bu yasalarla birlikte
bütün belediye başkanlarının, belediyelerin, mahallî idarelerin,
il özel idarelerinin beklediği gelirler yasası -yani gelirlerini
artıracak yasa- her ne hikmetse geçen dönem zaman zaman
görüşülmesine, bu konuda hazırlıklar yapılmasına
rağmen bir türlü çıkarılamadı. Biz belediyeciler olarak hep
şunu ifade etmişizdir, deriz ki Merkezî iktidarlar, merkezî
iktidarın imkânlarını mahallî idarelere sunmakta son derece
cimri davranırlar. Bu, geçtiğimiz dönemde de bunu hatırlatacak
veya bunu doğrulayacak şekilde böyle devam etmişti. Bu
hazırlıklar aşamasında, zaman zaman toplantılarda da
partimizin görüşlerini ifade ettik. Mahallî idarelerin görevleriyle
orantılı olarak bu zaten bir Anayasa hükmüdür. Orantılı
olarak gelirlere kavuşması gerektiğini de hep ifade
etmişizdir ama neyse geçen dönem olmayan bu değişiklik, bu dönem
yüce Meclisimizin huzuruna gelmiştir. Bizim Milliyetçi Hareket Partisi
olarak belediye gelirlerinin artırılmasına bir
itirazımız yok ama tabii ki yasanın içerisinde
eleştireceğimiz konular da mutlaka var.
Değerli
milletvekilleri, öncelikle bu yasa bir Hükûmet tasarısı şeklinde
komisyona gelmiş, komisyondan bir alt komisyona havale edilmiş -ki o
tasarıyı biz de yakından inceledik- o tasarıda, özellikle
mahallî idarelerin gelirleri artırılırken bu gelirler bütçe
gelirlerinden değil, vatandaşa yük yükleyen, yani yeni vergiler ihdas
eden bir şekildeydi. O zaman da bunun yanlış
olacağını, yani vatandaş ile belediyelerin karşı
karşıya geleceğini, ihdas edilen bu vergileri toplamada da
belediyelerin çok ciddi sıkıntıya düşeceğini ifade
etmiştik. Daha sonra, bu tasarı geri çekilerek yine bir milletvekili
arkadaşımızın kanun teklifi şeklinde komisyona
gelmiş, komisyonda görüşülmüştür. Keşke, bu tasarı
-hiç komisyona gelmeden- üzerinde daha ciddi hazırlanılarak, üzerinde
daha ciddi durularak bu hâliyle veya biraz daha geliştirilmiş hâliyle
gelseydi, bu konuda biraz daha fazla memnun olacaktık.
Ayrıca,
şunu da ifade etmek istiyorum: Bütün Türkiyeyi ilgilendiren, bütün
belediyelerimizi ilgilendiren bu konuların üzerinde biraz daha ciddi ve
hassasiyetle durulması gerektiğinin de altını çizmek
istiyorum.
Peki, bu teklifle
belediyelere ne geliyor? Özellikle genel bütçeden alınan payların
oranları artırılıyor. Yine, genel bütçede esas alınan
kriterdeki havuz genişletilerek mahallî idarelerin gelirleri artırılıyor.
Tabii, sırf
nüfus ölçeğinde mahallî idarelere pay verilmesi noktasında hep
itirazımız olmuştu. Yani sırf nüfusun esas alınarak bu
payların verilmesi birçok adaletsizliği de ortaya koyuyordu. Burada,
bu değişiklikler yapılmış ama bu
değişiklikler yapılırken yine birtakım
adaletsizliklerin ortaya çıktığını da buradan ifade
etmek durumundayım. Nasıl? Bir kere, büyükşehir belediyelerine
kendi büyükşehir belediyesi sınırları içerisinde toplanan gelirin
yüzde 5i veriliyor. Tabii, bu gelirin yüzde 5inin verilmesi bazı
gelişmiş büyükşehirlerimiz noktasında artı yazarken,
büyükşehir olmasına rağmen vergi gelirlerinden o oranda pay
alamayan büyükşehirler arasında çok ciddi bir
orantısızlık meydana gelmektedir. Tabii, burada İzmit gibi,
İstanbul gibi büyük şehirlerin gelirleri ciddi oranda artarken bir
Adanayla, bir Erzurumla kıyaslamamız mümkün değildir. Yine,
büyükşehir belediyesi statüsü kazanmış bazı
belediyelerimizle aynı büyüklükte, aynı nüfusa sahip olmalarına
rağmen, büyükşehir statüsü kazanamamış belediyeler
arasında da âdeta uçurum meydana gelmektedir. Yine altını çizmek
istiyorum, bir İzmitle; Malatyayı, Urfayı, Denizliyi
karşılaştıracak olursak burada da muazzam bir
haksızlığın ortaya çıktığını
görüyoruz. Bunların düzeltilmesi lazım. Belediyeler bizim,
birtakım yerleri gözeterek diğerlerini yok saymamız mümkün
değil.
Yine,
değerli arkadaşlarım, bu konuda özellikle komisyondaki
çalışmalar noktasında hem iktidara mensup hem muhalefete mensup
milletvekili arkadaşlarımız bu anlamdaki itirazlarını
ileri sürdüler ama bu konuda henüz bir değişiklik
yapılmış değil. Bunun da özellikle altını çizmek
istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, yine belediyelerin paylarıyla ilgili, genel
bütçeden alacakları yüzde 20lik bölüm gelişmişlik kriterine
göre, yüzde 80lik bölüm de nüfuslarıyla orantılı olarak
veriliyor. Bu gelişmişlik kriterinde de çok ciddi
haksızlıkların ortaya çıktığı kanaatindeyim.
Bakın, ne yapılmış: Bu yüzde 20lik bölümün dağıtımında
belediyeler en az gelişmişten en fazla gelişmiş
şeklinde beş ayrı kategoriye ayrılmış. Bu bölüm
dağıtılırken en az gelişmiş belediyelere, bu
bölümün yüzde 20lik kısmın yüzde 23ü; en fazla, yani beşinci
kategoride yer alan belediyelere de yüzde 20lik kısmın yüzde 17si
tekabül etmektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Çobanoğlu, konuşmanızı
tamamlayınız.
METİN
ÇOBANOĞLU (Devamla) Değerli milletvekilleri, ben Kırşehir
Belediye Başkanıydım. Bizim belediyemiz, bu kategori içerisinde
en gelişmiş şehirler sınıfında. Keşke böyle
bir şehrin milletvekili olsaydık.
Şimdi,
bakın, son nüfus sayımında nüfusu 30 bin azalmış, kuru
tarıma dayalı, göç veren, sanayileşmemiş, geçen yıl
üniversitesi kurulabilmiş, gelişmekte olan bir şehir ama bu
kriterlere göre Kırşehir en gelişmiş iller
sınıfında ve alacağımız pay, bu yüzde 20lik
kesimin yüzde 17sinde. Ama bakıyorum, çevremizdeki bazı iller, bizim
ölçeğimizde veya bizden daha iyi şartlarda olmasına rağmen
gelişmişlik kriterine göre bizden daha alt grupta yer
aldıklarından, onların belediyelerinin alacakları paylar
bizimkine göre daha yüksek olacaktır.
Ben, bu
eleştirilerimizin, bu tespitlerimizin de altını çizerek bu
kanunun mahallî idarelerimize hayırlı olmasını diliyor,
hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Çobanoğlu.
Şahsı
adına Sakarya Milletvekili Sayın Recep Yıldırım.
Buyurun. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
RECEP YILDIRIM
(Sakarya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İl Özel
İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi
Hakkında Kanun Teklifinin 1inci maddesi üzerinde şahsım
adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Millî
takımımıza bu akşam başarılar diliyorum.
21 Haziran
2008de Sakaryanın kurtuluşu münasebetiyle tüm
halkımızın bu mutlu gününü kutluyor, şühedaya rahmet
dilerken gazilerimize de Cenabıhaktan uzun ömürler diliyorum.
Bu madde, bu
kanunla il özel idareleri ve belediyelere genel bütçe vergi gelirleri
tahsilatı toplamı üzerinden ayrılacak paylara ilişkin esas
ve usulleri belirlemektedir.
Değerli
arkadaşlar, burada, benden önceki konuşmacılar geniş
şekilde bu kanun üzerinde konuştular. Daha ziyade bugünkü sistemde il
özel idarelerine bu kanunla getirilen en önemli yeniliklerden biri, kriter,
ölçü konulmakta. Bu para, nüfus kriterine göre yüzde 50, yüz ölçümüne göre
yüzde 10, kırsal alan durumuna göre yüzde 15, köy sayısı
durumuna göre yüzde 10, illerin gelişmişlik endekslerine göre de
yüzde 15e göre hesap edilerek gönderilecektir. Ayrıca bu nüfus kriteri
yüzde 80lik kısmı oluşturuyor, yüzde 20lik kısmı da
gelişmişlik endekslerine göre ayrılan vergilerden İller
Bankası vasıtasıyla belediyelerimize aktarılmaktadır.
Değerli
arkadaşlar, denkleştirme ödeneği diye yeni bir sistem
getiriliyor. Bugüne kadar gelen hükûmetlerden hangi hükûmet, iktidar olmuş
bir hükûmet kendini kanunla bağlıyor? Denkleştirme ödeneği
olarak
Nedir bu değerli arkadaşlar? Küçük belediyelerimize, nüfusu
10 binin altındaki belediyelere, nüfusu 5 bine kadar olan belediyelerimize
ayrılan paylar, kesinti noktasında, genel bütçeden ayrılan binde
1lik ödenek Maliye Bakanlığımız tarafından İller
Bankasına transfer edilecek ve bu belediyelerimize yüzde 60 üzerinden,
nüfusu 5 bine, 10 bine kadar olanlara yüzde 40 oranında pay
aktarılacak.
Biz belediye
başkanlığı yaptık. Partilere göre, hangi parti
iktidardaysa Bu bizim partimiz. denilerek onlara bakanlıklardan
transferler yapılıyordu. İşte, bunun önüne geçmek için her
sene mart ve temmuz aylarında hiçbir parti ayrımı
yapılmaksızın bu paylar ilgili belediyelere
aktarılacaktır. Ben buradan tüm belediye
başkanlarımıza, bu hususta katiyetle bir partizancılık
örneği olmayacağını
Bu kanunla artık önünüze
bakacaksınız, gelecek olan para miktarları belli.
Ayrıca,
değerli arkadaşlar, kesintiler vardı biliyorsunuz, İller
Bankasında borca karşılık kesinti. Nedir? Bizim partidense
yüzde 10 kesin, karşı partidense yüzde 90ını kesin.
Değerli
arkadaşlar, biz bunları yaşadık. Muhalefette üç dönem
belediye başkanlığı yaptık, İller
Bankasından yüzde 90 kesintimiz yapıldı. Niye? Biz başka
partideydik, iktidar partisinden değildik. Ama, bu Hükûmet, AK Parti
Hükûmeti ve belediyeden gelen bir Başbakan -evet, bu Başbakan- o
sıkıntıları çektiği için, dolayısıyla bu
partizanlığın önünü kanunla artık muhafaza altına
alıyor. Tüm belediyelerimiz, hangi partiden olursa olsun, artık
bundan sonra azami yüzde 40 kesinti yapılacaktır. Önünü görecektir.
Hiç olmazsa belediyenin personelinin maaşını bundan sonra
rahatlıkla ödeyecek, ondan sonraki yatırımlarında
belediyenin öz gelirlerinden ayırarak sarfiyatını
yapacaktır.
Değerli
arkadaşlar, bazı muhalefet partileri
Mutlaka muhalefettekiler
kardeşlerimiz, arkadaşlarımız. Bugün
konuşulanların elbette ki olumlu yönleri vardır, olumsuz yönleri
de olacaktır, mutlaka muhalefet bizim eksiklerimizi söyleyecektir ama ne
olursa olsun burada belediyelerin ve özel idarelerin payı artmaktadır
arkadaşlar. Ha, dört dörtlük mü? Elbette ki daha iyisinin olması için
yine önümüzdeki günlerde mutlaka yeni tasarılarla belediyelerin gelirlerini
artırmamız lazım, artıralım, ama imkânlar
tahtında bu kadar ayrılmıştır, buna teşekkür
etmek lazımdır.
Değerli
kardeşlerim, bütün belediye başkanlarımızın
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
RECEP YILDIRIM
(Devamla) Kanunun özünde şu var, netice olarak bunu ifade etmek
istiyorum: İl özel idarelerimizin payları yüzde 56 artmakta,
büyükşehir dışındaki belediyelerin 2007ye göre
paraları yüzde 42 artmakta, büyükşehir ilçe belediyelerininki yüzde
42 artmakta, büyükşehir belediyelerinin ise yüzde 36 artmakta.
Büyükşehir dışında kalan il belediyelerinin de
artışı yüzde 56dır değerli arkadaşlar.
Dolayısıyla,
bu kanunu hazırlayan, bu konuda emek sarf eden değerli grup
başkan vekillerimize, değerli Genel Başkan
Yardımcımız Hüseyin Tanrıverdiye ve İçişleri
Bakanımıza, bürokratlarımıza, Plan Bütçede
çalışan değerli bürokratların hepsine ayrı ayrı
teşekkür ediyor, bu kanun belediyelerimize, özel idarelerimize
hayırlı olsun diyor, hepinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyorum.
Sağ olun, var olun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Şahsı
adına Denizli Milletvekili Mehmet Yüksel.
Buyurun
Sayın Yüksel. (AK Parti sıralarından alkışlar)
MEHMET YÜKSEL
(Denizli) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; görüşülmekte olan 248 sıra sayılı
İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden
Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi üzerinde şahsım adına
söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Hepimizin
bildiği gibi halka en yakın yerde, en kaliteli hizmetin
sunulmasında mahallî idarelerin öneminin büyük olduğuna bir kez daha
değinmek istiyorum. Hükûmet olarak mahallî idarelerin
imkânlarını artırmak için her seferde önemli
çalışmalar yapmaktayız. Demokratik ve ekonomik kalkınma ile
yerel yönetimlerin gelişmişliği arasında doğrudan
ilişki bulunduğunu söyleyebiliriz.
Değerli
Başkan, değerli milletvekilleri; bu kanun teklifini birkaç
başlıkla özetlemek gerekirse: Kanunun amaç ve kapsamı, il özel
idareleri ve belediyelere genel bütçe vergi gelirleri tahsilatı
toplamı üzerinden ayrılacak payın tespiti ve dağıtımına
ilişkin esas ve usullerin düzenlemesi ile il özel idareleri ve
belediyelere Anayasanın 127nci maddesiyle öngörülen
sorumluluklarıyla ilgili orantılı gelir kaynaklarının
sağlanması amaçlanmaktadır.
Değerli
milletvekili arkadaşlarım, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi,
yerindelik ilkesi, yerel demokrasinin yerleştirilmesi ve il özel
idarelerimizin yerel parlamentolar hâline getirilmesi, yıllarca
siyasetçilerimizin dilinden düşürmediği, yıllarca politika
malzemesi yaptığı konulardır. Ancak bu çok önemli saydığımız
umdelerin hayata geçirilmesi 22nci ve 23üncü AK Parti hükûmetleri dönemine
nasip olmuş ve bundan da büyük bir mutluluk duymaktayız. Evet, yerel
yönetimler doğumdan ölüme kadar, bütün vatandaşlarımızla
ilk anda, bire bir temas ettiğimiz ve vatandaşlarımızla
hemhâl olduğumuz bir yönetim şeklidir. Ancak yerel yönetimlerin
görevi sadece teknik anlamda halka hizmet etmek değildir. Aynı
zamanda sosyal yaşantıyı da sosyal donatı
alanlarını da hayata geçirebilmek anlamında yerel
yönetimlerimizin önemli görevleri vardır.
Bu önemli
görevleri yerel yönetimlerimiz yaparken mutlaka gelire ihtiyaçları
vardır. Daha önceki yıllara göre baktığımızda,
yerel yönetimlerimizin bulundukları misyon gereği daha fazla gelire,
daha fazla harcamaya, daha fazla proje üretip yatırımlar yapmaya
ihtiyaçları hasıl olmuştur. Bunları yerine getirebilmesi
için mutlaka ki mutlaka gelirlerinin artırılması gerekmektedir.
İşte, bu 248 sayılı yasa da bu ihtiyaca cevap vermek üzere
hazırlanmış ve hazırlanışında gerek
Plan-Bütçede gerek Meclisimizde katkıda bulunan teknisyenlerimize, milletvekili
arkadaşlarımıza, parti gruplarına, hepsine ayrı
ayrı teşekkür ediyoruz.
Tasarıyla
ilgili mutlaka eleştiriler olacaktır, mutlaka daha mükemmeli
aranacaktır. Bunlara ulaşabilmek için hep hedefimiz daha iyisi, daha
mükemmeli olmalıdır. Ama biz bu eleştirileri saygıyla
karşılıyoruz. Çünkü demokrasinin gereği budur.
Eleştiriler mutlaka olacaktır ve bu eleştirilerden mutlaka
yararlanmaya çalışacağız.
Değerli
milletvekili arkadaşlarım, şu anda içinde bulunduğumuz
dönemde mahallî idarelerle birlikte il özel idarelerimizin bilhassa yerel
parlamentolar gibi çalışabilmesi için -nasip olursa normal döneminde
yapılırsa- mart ayındaki -2009- seçimlerinde artık il genel
meclisi üyeleri seçilirken yerel parlamento seçilirmiş gibi, yerelden
milletvekili seçermişiz gibi umdeleri, ilkeleri olan ve kendi köyünün,
kendi beldesinin, kendi ilçesinin ihtiyaçlarını en iyi şekilde
bu yerel parlamentoda karşılayabilecek kapasite ve kabiliyette
arkadaşlarımızın seçilmesi ve bu çalışmalar
içerisinde de bu il özel idarelerimizin kendilerine bağlanan köylerin
kalkınmasında, köyde yaşayan
vatandaşlarımızın ihtiyaçlarının
karşılanmasında daha verimli, daha objektif
çalışmaları gerekmektedir.
Değerli
milletvekili arkadaşlarım, bu yasanın ülkemize hayırlar
getirmesini, belediyelerimizin daha verimli çalışır hâle
gelebilmesini ve yine, pay dağıtılırken yaşanan
sıkıntıların daha önceki dönemlerde olduğu gibi
olmamasını ve payın adil bir şekilde dağıtılması
sonucunda da belediyelerimizin siyasi bir fark gözetilmeden halkımıza
hizmet vermesinde de aynı oranda, nasıl pay
dağıtılırken siyasi partiler göz önüne
alınmıyorsa, siyaset göz önüne alınmıyorsa, hizmet giderken
de
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Yüksel, konuşmanızı tamamlayınız.
MEHMET YÜKSEL
(Devamla) -
belediyelerimiz halka hizmet ederken de -onların da-
vatandaşlarımızı bir görüp siyaseti ikinci planda
tutmaları, hizmetin ve onların ihtiyaçlarının
karşılanmasını birinci planda tutmaları en büyük
temennimizdir.
Yasanın
ülkemize hayırlar getirmesini diliyor, hepinizi sevgi ve saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
EMİN HALUK
AYHAN (Denizli) Denizliye bir şey getirmiyor Sayın Yüksel.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
milletvekilleri, madde üzerinde soru-cevap işlemi
gerçekleştireceğiz.
Sayın
Öztürk
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Keşke
Hükûmet koltuğunda, yani ek olarak Sayın Maliye Bakanı veya
Hazineden sorumlu Bakanın da bulunmasını ben arzu ederdim. Çünkü
biraz önceki soruma Bütçedeki faiz dışı fazlayla gelir
eksikliğini gideriyoruz. şeklinde Sayın Bakan cevap verdi.
Şimdi,
bütçenin denkliğiyle ilgili bu durumun dışında bir de
Türkiye Cumhuriyetinin 2008 yılı finansman programı var ve bu
programda Türkiye, 2008 yılı içinde yaklaşık 150 milyar YTL
anapara ve faiz ödemesi için 35 milyar liralık faiz dışı
fazladan karşılayacağını ifade etti. Eğer siz
faiz dışı fazlayı 10 milyar aşağıya
çekerseniz -öyle yapıyorsunuz- otomatik olarak bu hazinenin borçlanma
finans programını etkileyecek ve orada hem de artan faizler
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Öztürk, teşekkür ediyorum.
Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Maalesef,
Sayın Başkan, Meclisi çok taraflı, militanca bir düşünceyle
yönetiyorsunuz. Size teessüf ederim. Dün akşam söz hakkını
vermediniz -bugün Hükûmetin Bakanına söz verin çıksın orada
konuşsun- sorulara on dakika fazla konuşturdunuz. Maksat AKPliler gelsin
buraya... Böyle taraflı hareket etmek size ne kazandırıyorsa
Tebrik ederim sizi!
İkincisi,
Sayın Bakan, böyle çok dürüst konuşuyormuş gibi, çok dürüst bir
yönetim olduğunu gösteriyor. Sayın Bakan, biz size soru soruyoruz.
Evvela
Bize hikâye anlatmayın. Diyorum ki: Ankara, İstanbul ve
İzmit Belediyelerinin borçları ne kadar? Burada
kayıtlarınızda var, saklıyorsunuz.
Efendim, biz
soruşturmalar hakkında size soru soruyoruz. Biz herkese adil
davranıyoruz
Sayın Bakan,
sorduğumuz sorulara doğru cevap vermiyorsunuz, gizliyorsunuz. Bizim,
milletvekillerine doğru, dürüst cevap verin de, doğru, taraflı
veya tarafsız davrandığınızı ispatlayalım.
Hangi belediyeye ne kadar para yardımı yaptığınızı
bana burada bildirebilir misiniz? Bildirin bakalım, bütün AKPli
belediyelere, diğer belediyelere eşit davranıp
davranmadığınızı, işte o zaman biz tespit
edeceğiz. Ama siz milletvekillerinden saklıyorsunuz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Aslanoğlu
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Bakanım, büyükşehir
belediyelerine nüfusun yüzde 56sı, diğer belediyelere yüzde 44ü
Bu
bütçenin yüzde 73ünü büyükşehirlere verip geri kalanı diğer
şehirlere -yüzde 29 gibi bir rakamı- vermek
Ve bazı
büyükşehir belediyelerinden çok daha yüksek nüfusa sahip olmalarına
rağmen bu illeri cezalandırıyorsunuz. Sizin vicdanınız
bu yasaya el veriyor mu?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Dibek
TURGUT DİBEK
(Kırklareli) Teşekkür ediyorum ben de Başkanım.
Sayın Bakana
iki soru soracağım. Öncelikle, İller Bankası bünyesinde kaç
personel çalışmaktadır, onu kendisinden öğrenmek istiyorum.
Diğer sorum
şu: İller Bankasının belediyelerden aldığı
ortaklık payıyla ilgili çok büyük şikâyetler var, Sayın
Bakana iletmek istiyorum. Bu ortaklık payı, mesela benim ilim olan
Kırklareli Belediyesi 56 bin nüfus merkez, 600 milyar yılda-
ortaklık payı alıyor, İller Bankası -Lüleburgazdan 1
trilyon 200 milyar alıyor- bir kredi de vermiyor
karşılığında. Yani bu parayı niye alıyor ve
alınan bu ortaklık payı nerelerde kullanılıyor, bir de
bunu şimdilik merak ediyorum.
Teşekkür
ederim Sayın Bakanım.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Dibek.
Sayın
Bingöl
TEKİN
BİNGÖL (Ankara) Sayın Bakan, Ankara Büyükşehirde bir
doğal gaz sayacı soygunu yaşandı ve açılan
davaların tamamını tüketiciler kazandı. Davalar
açılmaya devam ediliyor, bu çok büyük bir rakama ulaşacak gibi de
gözüküyor. Siz Bakanlık olarak bu soyguna hangi gerekçeyle şu ana
kadar seyirci kaldınız, müdahale etmeyi düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bingöl.
Son olarak
Sayın Kaptan
Yok.
Sayın
Bakanım, buyurun.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın
Öztürkün sorudan çok açıklaması var. Ben -cevabımızı
herhâlde iyi takip etmemişler- sadece faiz dışı fazlayla
açıklamadım. Hükûmet olarak yeni bir orta vadeli program yaptık,
yeni bir finansman dengesi kurduk ve bunun içinde faiz dışı
fazla bunlardan bir tanesi, zikrettiğim. Bunların hepsinin
karşılığı da o şekilde belirlenmiştir,
tespit edilmiştir, hiçbir boşluk yoktur, onu ifade etmek istedim.
Yalın, böyle tek kısmı alırsanız çok büyük eksik olur.
Her şeyi faiz dışı fazlaya falan yükleme gibi bir finansman
dengesi yapılandırılması içinde değiliz. Burada Maliye
Bakanımız veya Hazineden sorumlu Bakanlığımız da
olsaydı onlar bizim belki orta vadeli programımızla ilgili,
işte, aynı yapılandırmayı ifade ederdi. Onu ben size
burada ifade ediyorum.
Tabii, burada
sorulara
Siz soru soruyorsunuz -diğer bir milletvekilimiz Burada dürüst
cevap vermiyorsunuz. falan diyor- biz de o sorularınızı
cevaplıyoruz. Eğer yetersiz ve yanlışsa tekrar üzerinde
dersiniz ki: Şu yanlış, şunu şöyle verdiniz, bu
doğru değil.
Bakın,
şunu açıkça ifade edeyim, Türkiye Büyük Millet Meclisinin denetleme
görevini önemli görüyoruz, Hükûmet olarak buna büyük önem veriyoruz.
Milletvekillerimizin yazılı sorularını, şu ana kadar
kendi Bakanlığıma gelen 500 civarında sorunun çok büyük
kısmını cevaplamışızdır veya sözlü
soruları burada cevaplamaya çalışıyoruz.
Burada bir
suçlamada bulunuluyor Doğru cevap vermiyorsunuz, bize yanlış
KAMER GENÇ
(Tunceli) Vermiyorsunuz efendim. Sormuş olduğumuz soruların
iki tanesine cevap verdiniz. Belediyelere ne kadar yardım
yapıldığını
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Bakın, biz dürüst cevap veririz,
biz doğru cevap veririz, biz yanlış cevap vermeyiz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ben o kanaatte değilim.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Yanlış bir şey varsa o
iddia edilir.
Bakın,
burada sorulan soru, soruşturma izni sayısı. Soruşturma
izni sayısını şu anda bilemiyorum, yazılı cevap
vereceğim. Bunu, ben şu anda bilemem, bunun cevabını
alıp vereceğim veya bazı belediyelerin borçları,
cevabını alıp vereceğim. Burada kendimizde bilgisi
olanların ise cevabını veriyoruz.
Doğru cevap
vermemek, dürüst cevap vermemek çok önemli bir suçlamadır. Buna
alışkın olanlar için önemli olmayabilir, zaten böyle
yaşayanlar için önemli olmayabilir, benim için çok önemlidir. Ben
verdiğim cevabı doğru veririm, dürüst veririm
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, cevabı
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara)
ortada hiçbir somut bir şey
yokken böyle bir suçlamayı da katiyen kabul etmem.
Sayın
Aslanoğlu
Tabii, Aslanoğlu, biraz önce de sorulan önemli bir konuyu
gündeme getiriyor arkadaşlar. Nedir bu? Büyükşehir belediyeleri ve
diğer il belediyeleri, burada ciddi bir ayrım var. Ben biraz önce
ifade ettim, Plan ve Bütçe Komisyonunda da bu aslında çok görüşüldü.
Biz yeni bir sistem getirmiyoruz, mevcut, uygulanan sistemi
iyileştiriyoruz ve burada, diğer belediyelerimize de ciddi bir
artış getiriyoruz, bakın, bu gelir
dağılımında, gelir artışında.
Büyükşehirlerinki onlardan biraz daha geride kalıyor, ama
büyükşehirlerle uygulanan sistem farklı ve isteseniz de istemeseniz
de diğerlerinden daha fazla oluyor. Bu ciddi bir
çalışmadır. Bunun üzerinde ileride farklı
çalışmalar yapılabilir. Ama, biz şunu yapıyoruz:
Belediye başkanlarına, belediyelere bizim sözümüz var, Hükûmetimiz
döneminde diğer kanunları çıkardık, gelirlerinizi
artıracağız.
İki:
Belediye başkanlarımızın son yılıdır, seçim
yılıdır. Gecikmeden gelirlerini artıralım ve daha
fazla vatandaşımıza hizmet üretsinler. Onun için, bu görevimizi
bu süreç içinde, Parlamentonun bu yasama yılı bitmeden yapalım
diye çaba sarf ediyoruz.
İller
Bankasıyla ilgili soruları, izin verirseniz, şu anda o
sayılar yanımda yok, daha sonra cevaplayacağım; hem onu hem
de İller Bankasının kesinti payını.
Doğal gazla
ilgili, tabii, değerli arkadaşlar, belediyelerimizle ilgili,
biliyorsunuz, Anayasamızın öngördüğü merkezî hükûmetin
belediyeler üzerindeki vesayet yetkisi İçişleri
Bakanlığı kanalıyla kullanılır.
İçişleri Bakanlığında Mahallî İdareler Genel
Müdürlüğü vardır. Hangi konu olursa olsun, gündeme geldiğinde
belediyelere buradan teftiş gönderilir. Gerekiyorsa, o teftiş
sonrası soruşturma izinleri verilir veya başka işlemler
verilir. Bütün belediyeler için ve belediyelerin bütün uygulamaları için
de bu geçerlidir.
Teşekkür
ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.
Sayın
milletvekilleri, madde üzerinde bir adet önerge vardır.
Önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Tasarının 1 inci maddesindeki il özel idareleri ve
belediyelere ibaresinin yerel yönetimlere olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
|
|
M. Akif
Hamzaçebi |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
R. Kerim Özkan |
|
|
Trabzon |
Malatya |
Burdur |
|
|
Akif Ekici |
Hikmet Erenkaya |
Yaşar
Tüzün |
|
|
Gaziantep |
Kocaeli |
Bilecik |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi, buyurun efendim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; önerge, maddenin yazımında küçük bir düzeltmeyi
öneriyor. Önerge vesilesiyle sizlerin dikkatine birkaç konuyu sunmak istiyorum.
Sayın Bakan
biraz önce yaptığı açıklamada, her zaman doğru ve
dürüst cevap verdiğini ifade ettiler. Bu cevabı verirken samimi
olarak ifade ettiğine katılıyorum ancak Sayın Bakanın
Türkiye Büyük Millet Meclisine vermiş olduğu bazı rakamlar
gerçeği yansıtmamaktadır değerli arkadaşlar. Yine
iktidar partisi grubu adına konuşan arkadaşımızın
Genel Kurula vermiş olduğu rakamlar da gerçeği
yansıtmamaktadır. Sayın Bakan ve iktidar partisi grubu
adına konuşan arkadaşlarımızın vermiş olduğu
rakamlar şunlardı: Bu teklif ile il özel idarelerinin payları
yüzde 56 oranında, belediyelerin payları yüzde 42 oranında,
büyükşehir belediye sınırları içerisindeki belediyelerin
payları yine yüzde 42 oranında, büyükşehir belediyelerinin
payları da yüzde 36 oranında artırılmaktadır.
Şimdi, bu
rakamların hesabında şöyle bir yanlışlık var: 2008
yılı bütçesiyle 2007 yılı bütçesinin toplam vergi gelirleri
arasında bir fark vardır; 2007 yılı bütçesinin vergi geliri
toplamı 152,8 milyar YTLdir, 2008 bütçesinin vergi geliri toplamı da
171,2 milyar YTLdir. Vergi gelirinde yüzde 12lik bir artış vardır
yani bu teklif hiç gündemde olmasaydı da belediyelerin, özel idarelerin
payları zaten artacaktı. Şimdi, kendiliğinden artacak olan
bir artışı getirip bu teklife mal etmek siyasi olarak doğru
olmamıştır, etik olarak doğru olmamıştır.
Doğru
oranlar şunlardır arkadaşlar: Yapılması gereken
kıyaslama, eğer bu teklif 2007 yılında
yasalaşmış olsaydı belediyelerin 2007 yılında
aldığı paya kıyasla, teklifin yasalaşmış
olması hâlinde alacağı payın arasındaki fark nedir?
Artış oranı budur değerli arkadaşlar. Hesabını
yaptım, İçişleri Bakanlığının bize
vermiş olduğu tablolardan hareket ettim. Belediyelere, özel idarelere
verilen payların toplamı bu teklif ile -2007 yılı
rakamlarını esas alırsak- yüzde 28,5 oranında
artırılmaktadır. Yüzde 42ler, 50ler
Böyle bir oran yok, bunu
bilelim. Bu artış büyükşehir belediyelerinde yüzde 30lar
civarında, diğer belediyelerde yüzde 25ler civarındadır.
Büyükşehir belediyeleriyle ilgili olarak verilecek olan bir önergeyle
onların artış oranının azalacağını
Sayın Bakanın açıklamalarından anlıyoruz. Şimdi
gerçek bu, bunu bilelim.
HALİL
AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Artıyor
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Efendim, artış olduğunu ifade
etmiştik zaten ama artışın oranını samimi olarak
Genel Kurula ifade etmek gerekir.
Şimdi, bu
kaynak nereden? Bir kere şunu tespit edelim: Yani Böyle bir kaynak bugüne
kadar vardı da Hükûmet niye vermiyordu? diye sormak gerekir. Bu kaynak,
merkezî yönetim bütçesi gelirlerinin bir bölümünün başka harcamalarda veya
faiz ödemelerinde kullanılmasından vazgeçilerek belediyelere
aktarılmasından sağlanmaktadır yani bir sihirli
değnekle bir ilave kaynak bulunmuş değil. Bunun 2008 bütçesine
maliyeti, altı aylık uygulanacak olması nedeniyle 2 milyar YTL
düzeyindedir. 2009 için, her şey aynı kalırsa, 4 milyar YTL
düzeyinde ilave bir kaynak vardır. Mali disiplin kavramı konusunda
bir değerlendirmeye girmek istemiyorum; kaynak yok, olmayan
kaynağı bir şekilde paylaşıyoruz. Bu, işin bir
başka boyutu.
Değerli
arkadaşlar, denkleştirme ödeneğini ifade etmiştim. Denkleştirme
ödeneği, nüfusu 10 binin altındaki belediyeler için
kullanılacaktı ancak nüfusu 10 binin altındaki belediyelerin
eski nüfus sayımına göre, 2000 nüfus sayımına göre
nüfusları, nüfus toplamı 9,5 milyon iken yeni nüfus
sayımıyla onların nüfusu 7,4 milyona inmiştir yani nüfusu
yüzde 29 oranında azalmıştır. Bu kapsamda 2.600 belediye
vardır, bunun 863ü önümüzdeki yerel seçim sonrasında
kapanacaktır. Nüfusu yüzde 29 oranında azalan 2.600 belediye için
denkleştirme ödeneğiyle sağlanacak olan ilave kaynak, bugün
aldığı kaynağın üzerine ilave bir artış
getirmemektedir. Yani bu belediyelerimizin sorunu çözülmemektedir, bunu
bilelim. Teklif bu noktada eksiktir.
Değerli
arkadaşlar, büyükşehir belediyelerinin havuz sisteminin
yanlış olduğunu ifade etmiştim.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Yapılması gereken şudur: Özel tüketim
vergisinin, özellikle akaryakıt ürünleri üzerinden alınan özel
tüketim vergisinin en büyük mükellefi TÜPRAŞtır, Kocaelide vergi
ödemektedir. Özel iletişim vergisinin mükellefleri telefon
şirketleridir, Telekom dâhil olmak üzere, İstanbul ve Ankarada vergi
öderler. Bunların gelirleri üzerinden yüzde 5 oranında ilgili
büyükşehir belediyesine pay vermek doğru değil. Çünkü bu vergiyi
bütün Türkiye ödüyor, cep telefonuyla bütün Türkiye konuşuyor,
akaryakıt vergisini bütün Türkiye ödüyor. Yapılması gereken, bu
saydığım vergilerin yüzde 5ini büyükşehir havuzuna dâhil
etmek suretiyle büyükşehirler arasında dağıtmaktır,
doğru olan budur. Bu konuda bir önerge de hazırlayabiliriz.
İkinci
olarak yapılması gereken büyükşehirlerle ilgili konu şudur:
Bu sınırlama, yüzde 5lik
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi, lütfen tamamlayınız konuşmanızı.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Çok özür diliyorum, toparlıyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Estağfurullah.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Vergilerin yüzde 5inden büyükşehire pay
verilirken artışı sınırlamak için bir önceki yıl
aldığının yüzde 20sini geçemez yönünde bir sınır
kondu. Bu belki bir adalet sağlayacak gibi ama örneğin İstanbul
Büyükşehir Belediyesinin, Ankara Büyükşehir Belediyesinin veya İzmir
Büyükşehir Belediyesinin ekonominin gelişmesinden dolayı diğer
vergi gelirlerinden sağlayacağı artış nedeniyle
alacağı payı da engellemektedir. Yapılması gereken,
saydığım vergilerin yüzde 5ini büyükşehir havuzuna atmak
suretiyle büyükşehirler arasında paylaştırmaktır
değerli arkadaşlar.
Sözlerimi burada
bitirirken, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Hamzaçebi.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Karar yeter sayısı Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.03
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.20
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Fatma SALMAN
KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 122nci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
248 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Teklifin 1inci
maddesi üzerinde verilen önergede karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım, karar yeter sayısını arayacağım.
Önergeyi kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter
sayısı vardır.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi
okutuyorum:
Payların
hesaplanması ve oranı
MADDE 2- (1)
İl özel idareleri ve belediyelere genel bütçe vergi gelirleri
tahsilâtı toplamı
üzerinden pay
verilir. Pay, genel bütçe vergi gelirleri tahsilâtı toplamından,
vergi iadeleri
düşüldükten
sonra kalan net tutar üzerinden hesaplanır.
(2) Genel bütçe
vergi gelirleri tahsilâtı toplamının; yüzde 2,85i
büyükşehir dışındaki
belediyelere,
yüzde 2,50si büyükşehir ilçe belediyelerine ve yüzde 1,15i il özel
idarelerine ayrılır.
(3)
Büyükşehir belediye sınırları içinde yapılan genel
bütçe vergi gelirleri tahsilâtı toplamının
yüzde 5i ile
genel bütçe vergi gelirleri tahsilâtı toplamı üzerinden
büyükşehir ilçe belediyelerine
ayrılan
payların yüzde 30u büyükşehir belediye payı olarak
ayrılır.
(4) Bakanlar
Kurulu, bu maddede belirtilen oranları iki katına kadar
artırmaya veya kanuni
haddine kadar
indirmeye yetkilidir.
(5) Genel bütçe
vergi gelirlerinden belediye ve il özel idarelerine ayrılan payların
dağıtımına
esas belediye ve
il nüfusları, her yılın ocak ayından geçerli olmak üzere
İçişleri Bakanlığı
tarafından,
Türkiye İstatistik Kurumundan alınmak suretiyle, İller
Bankası ve Maliye Bakanlığına
bildirilir.
Belde, köy, mahalle veya bunların bazı
kısımlarının bir belediyeye katılması veya
birleşmesi
halinde bu belediyelerin payı, katılma veya birleşmenin fiilen
gerçekleştiği tarihi takip eden Ocak ayının birinci
gününden itibaren yeni nüfuslarına göre hesaplanır.
BAŞKAN
Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Kocaeli Milletvekili
Hikmet Erenkaya, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Giresun
Milletvekili Murat Özkan; şahısları adına Malatya
Milletvekili Ömer Faruk Öz, İstanbul Milletvekili Recep Koralın söz
talepleri vardır.
İlk söz
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Hikmet Erenkayaya aittir.
Sayın
Erenkaya, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
HİKMET ERENKAYA (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan kanunla ilgili Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi en içten
saygılarımla selamlıyorum.
Bu kanuna
bakıldığında, aslında gecikilmiş olarak
göründüğü belli. Biraz evvel İçişleri Bakanımız da
gerçekten dürüst bir şekilde itiraf etti. Özellikle yaklaşan yerel
seçimlerde belediyelerimize, belediye başkanlarımıza kaynak
aktarılıp o kendi bölgelerindeki vatandaşların hizmetlerini
daha kolaylaştırma anlamında getirildiğini de sözle ifade
etti.
Yine burada
bizden evvel konuşan arkadaşlarımızı
dinlediğimde, özellikle Hüseyin Bey arkadaşımızı,
milletvekilimizi dinlediğimde, gerçekten öyle bir sunuş yaptı ki
sanki biz Türkiyede yaşamıyoruz, gelişmiş başka bir
Avrupa ülkesinde yaşanmış gibi, AKP İktidarının
2002 yılından bu yana yaptıklarını, biraz da
kâğıda yazmış, kâğıt üzerinden okudu, ama ben
hiçbirini ne belediye başkanlığım döneminde ne de
milletvekilliğim döneminde görme şansına sahip olamadım.
Yine şunu
ifade etmek istiyorum huzurlarınızda: 2002 yılında AKP
iktidar olduğunda ben de Kocaeli-İzmit Büyükşehir Belediye
Başkanıydım. Gerçekten Başbakanımız 1994
yılında İstanbul Belediye Başkanı iken ben de
İzmitte, merkezde belediye başkanıydım. O Belediye
Başkanı Başbakan olunca sevindik yani belediyelerin
kaynakları, belediyelerin sıkıntıları ortadan
kaldırılır diye. Ama maalesef 2002 yılında
başlanılan çalışmalarda, AKP İktidarında
belediyelerle ilgili en ufak bir çalışma olmadığı
gibi, gelirlerinin de gerilediğini zaten benden önce konuşan sözcü
arkadaşlarımız da ifade ettiler.
Özellikle
Büyükşehir Belediye Başkanı iken
Burada söylemek istiyorum
çünkü bu Parlamentoya geldiğimiz günden beri, Maliye Bakanımız
başta olmak üzere, Başbakanımız başta olmak üzere,
AKPnin grup sözcüleri başta olmak üzere, devamlı belediyelere
eşit davranıldığını ve belediyelerin siyasi
ayrım yapılmadan haklarının verildiğini burada ifade
ettiler. Bu yasa nedeniyle de aynı şeyleri sözcülerin
söylediğini gördüm.
Burada net olarak
ifade ediyorum huzurlarınızda: 2002 yılında, belediyelerin,
özellikle Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin paylarının, on sekiz
aylık belediye başkanlığım döneminde bir ay dahi tamamını
alamadım. Bırakın yüzde 40ını falan kesmeyi,
tamamını, yani büyükşehir payının tamamını
Örnek olarak veriyorum. Yani 10 trilyon istihkakımız varsa, Maliye
Bakanlığı tarafından 10 trilyonunun da kesildiğini
burada ispat etmek durumundayım. Onun için -Maliye Bakanımız
özellikle burada olsaydı kendisine de ifade edecektim,
Başbakanımız da burada olsaydı kendisine ifade edecektim-
on sekiz aylık dönem içerisinde -çok samimi duygularımla söylüyorum,
belgeler ellerindedir- gelen istihkakımın tümünün, hiçbir gerekçe
göstermeden, borçları gerekçe göstererek tümünün kesildiğini burada
sizlerle paylaşmak istiyorum. Tabii o dönem geçti.
Şimdi, bu
kanunla ilgili
Özellikle, bu kanun, tabii çok acele olarak
hazırlanmış. Kanunu okuduğumuz zaman, gerçekten, burada
yapılması gerekenler de var. Bunu da kabul etmek lazım, bunun
için de teşekkür ediyoruz. Özellikle illerdeki belediyelerimizin ve o
illerdeki yaşayan vatandaşlarımızın yerel
yönetimlerden alacakları hizmetlerden dolayı yapılacak bu pay
artırımları katkı koyacaktır. Bu doğrudur ancak
burada şunu da görmek lazım: Sadece para artırmanın
belediyenin problemlerini çözmediğini
Burada, birlikte belediye
başkanlığı yapmış olduğumuz
arkadaşlarımız var.
Artı, bir
özelliği de burada ifade etmek istiyorum: Ben, aynı zamanda hem ilçe
belediye başkanlığı hem de Kocaeli Büyükşehir Belediye
Başkanlığı yaptım. Yani, iki tarafta da bulundum.
Özellikle geçmiş dönemlerde de bakıldığında hep
büyükşehir belediyeleri kayırılmıştır, ilçe
belediyeleri, il belediyeleri mağdur edilmiştir. Bunun burada
-baktığımızda, gördüğümüzde- aynı şekilde,
sizin döneminizde de aynen devam ettiğini burada görmekten de üzüntü
duyduğumu ifade etmek istiyorum.
Yani, burada
şimdi bir örnek vermek istiyorum sizlere: Kendi ilimizden, Kocaelinden
Kandıra Belediyesi, ilçe belediyesi. Geçen ayki şeyini göndermiş
belediye başkanımız bana. Tahakkuk eden rakam 162 milyar lira.
Milletvekili arkadaşlarımızın özellikle dinlemesini
istiyorum yani büyükşehirle ilçe belediyelerinin ne kadar farklı
olduğunu. Bunun yüzde 10u büyükşehir su kanal bedeli olarak
kesiliyor otomatikman. Yine gelen paranın yüzde 35i büyükşehir
payı olarak kesiliyor ve toplamda baktığımızda 162
milyar lira olan Kandıra İlçe Belediyesinin geçen ayki tahakkuku 90
milyar lira olarak kendisine gelmiş oluyor. Yani 162 milyar liranın
aşağı yukarı yüzde 50si büyükşehir belediyesine
kesilmiş oluyor.
Yani burada yine
kanun tasarısına baktığımızda, yine yüzde 30a
düşürüldü, yüzde 35 kesilen pay yüzde 30 olarak gerçekleşti. Biz de
diyoruz ki Cumhuriyet Halk Partisi olarak -Nihat Başkanla da
görüştük, aynı dönemde belediye başkanlığı
yaptık- yani bunu yüzde 20lere çekelim, yüzde 25lere çekelim yani ilçe
belediyelerimiz de rahatlamış olsun. Çünkü burada içimizde gerçekten
bunu yapan belediye başkanlarımız bilirler: Para
sıcaktır. Aynı partiden olsanız dâhi, para kasanıza
girdiği zaman başka bir belediyeye onu aktarma
şansınız olamaz.
Yani şimdi
diyor ki yasada özellikle: İşte büyükşehir belediyeleri ilçe
belediyelerinden kestikleri parayı hizmet olarak geriye döndürürler. Asla
bunu zaman zaman görme şansınız olamaz. Yani büyükşehir
belediye başkanının paşa gönlü isterse bunu yapma
şansına sahip olur, istemezse yapma şansına sahip olmaz.
Bunun zorlayıcı bir nedeni yoktur. Yani para kasasına girdikten
sonra bir daha o ilçe belediyenin hizmetlerinde kullanma şansının
olmadığını da hep birlikte görüyoruz.
Ben özellikle
şunu ifade etmek istiyorum huzurlarınızda: Şimdi zaten
bizim ülkemizde büyükşehir belediyesi, il belediyesi, belde belediyesi,
ilçe belediyesi
Bir defa bunları bir düzenlememiz lazım. Yani burada
yasada da koymuşlar, özellikle yasada da geçiyor, Avrupa ülkelerindeki
yerel yönetim şartlarıyla bizim kendi ülkemizdeki yerel
şartların arasında ne kadar fark olduğunu bütün
milletvekili arkadaşlarım bilmektedirler. Yani bu anlamda bunu
yeniden bir düzenlemek lazım.
Bir de yetkilerle
ilgili, sadece geliri artırırken isterdik ki AKP Hükûmeti
tarafından yetkilendirme noktasında da ilçe belediyelerinin
yetkileri, büyükşehir belediyelerinin yetkileri, belde belediyelerinin
yetkileri, il belediyelerinin yetkileri arasında da bir düzenlemenin
yapılması gerektiğine inanıyorum. Yani parayı sadece
aktarmanın, yani o gelirleri artırmanın bu sorunları
çözmediğini hep birlikte biliyoruz ve bu kanunla da çözemeyeceğini
burada gördüğümüzü ifade etmek istiyorum.
Özellikle bu
paylarla ilgili yine bu kanunda -şimdi biraz evvel ifade ettim- yüzde
30luk kesintinin yine büyükşehir belediyelerine
yaradığını, diğer belediyelerin de mağdur
olduğunu burada görüyoruz. Bunun da ileriki dönemlerde mutlaka
değiştirilmesi gerektiğini burada ifade etmek istiyorum.
Değerli
arkadaşlar, yine, özellikle şunu da ifade etmek istiyorum
huzurlarınızda: Şimdi, belediyelerimizin gelirleri artıkça,
tabii, çalışma oranları da genişleyecektir. Hiçbir siyasi
parti ayrımı yapmadan, bu yasada özellikle gelirler oranı kadar
da yetki kısıtlaması, yani yetkilerinin kontrolü de
yapılması gerektiğine inananlardan bir tanesiyim. Mesela,
belediye başkanı olarak Parlamentoya geldik. Benim önerim şudur,
eğer AKP Hükûmeti kendine gerçekten güveniyorsa -burada devamlı
şeffaflıktan bahsettiğini, hiç ayırma
yapmadığını söylüyorlar- şunu öneriyorum özellikle:
Belediye başkanı buraya geldiği zaman, belediye
başkanlığı görevinden sonra milletvekili olduğunda,
onun
dokunulmazlıklarının kaldırılması
lazım. Yani kendi döneminde, belediye başkanlığı
döneminde yapmış olduğu yolsuzluklar var ise, burada,
milletvekilliğinden etkilenmeden, onun davaları devam etmek
durumundadır, yani burada dokunulmazlık zırhı altına
bürünmemelidir diye düşünüyorum. Yani, burada önerim şudur: Bu
Parlamentonun içerisinde -CHP Grubunda da MHP Grubunda da AKP Grubunda da-
belediye başkanlığından gelen arkadaşlarımız
var. Bunlarla birlikte ortak bir önerge verelim. Mesela,
Başbakanımız bugün her yerde söyleniyor, burada, kürsülerde
söyleniyor- belediye başkanlığından geldiği için,
arkasında belirli dosyaları var ama o dosyalardan dolayı
yargılanma şeyi yok. En azından, o da başta olmak üzere,
hep birlikte bir önerge verelim veya bir kanun çıkartalım, belediye
başkanlığından gelen arkadaşlarımız
yapmış olduğu sorumluluklardan, Parlamentoda devam ederken de
aynı şekilde yargılanmalarının önünün
açılması gerektiğine inanıyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Erenkaya, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
HİKMET ERENKAYA
(Devamla) Eğer bunu yaparsanız, Avrupadaki ülkelerde olduğu
gibi belediye başkanlarına hem yetkilerini sınırsız
verebilirsiniz hem aynı zamanda da kendilerini kontrol etme
şansına sahip olursunuz.
Yani, burada
herkes şeffaflıktan bahsediyor. Ben şu anda kendi ilimden
söylüyorum. Hiçbir belediye -özellikle ayrım yapmıyorum siyasi
olarak- yılbaşları geldiğinde sadece meclislerdeki bütçe
tartışmalarının dışında, kendi iliyle ilgili
ne kadar para geldiğini, ne kadar yatırım
yaptığını, ne kadar
borcu olduğunu, kaç tane personel
çalıştığını, inanıyorum ki, burada hiç kimse
bilmiyor. Yani, şeffaflık şudur: Kanun olarak getirirsiniz,
yılın her altı ayında, belediyesinin bütçesiyle ilgili,
konumuyla ilgili ortaya koyarlar, getirirler. O zaman yetkilerini artırırsınız,
parasını artırırsınız. Ama, şu anda,
maalesef, üzülerek söylüyorum, özellikle AKPli belediyelerde bir sürü
yolsuzluk olmasına rağmen, biraz evvel İçişleri
Bakanımız ifade etti: Ayrım yapmadan hepsinin üzerine
gidildiğini söylediler.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Erenkaya, lütfen, konuşmanızı tamamlayınız.
HİKMET
ERENKAYA (Devamla) Ama, maalesef, burada söylüyorum, ayrım
yapıldığını görüyoruz ve hiçbir zaman da bunlara
soruşturmaya izin verilmediğini de görmekteyiz. Bundan da üzüntü
duyuyorum.
Bu kanunun, her
ne kadar yerel seçimlere yakın anlayış içerisinde yapılsa
da, gerçekten, iyi tarafları da var. Hayırlı olsun diyorum,
hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Erenkaya.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Giresun Milletvekili Murat Özkan.
Sayın Özkan,
buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
MURAT ÖZKAN (Giresun) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden
Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifinin 2nci maddesi üzerinde Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Sözlerime
başlamadan önce yüce heyetinizi şahsım ve grubum adına
saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri,
mahallî idarelerin demokratik hayat
içerisinde çok önemli kurumlar olduğu herkesçe bilinen bir gerçektir.
Amerikada Demokrasi adlı eserin müellifi olan Fransız düşünür
Alexis de Tocqueville, komünlerin, yani mahallî idarelerin, belediyelerin
demokratik hayatın vazgeçilmez unsurları olduğunu ifade
etmiş, hatta bilim için ilköğretim neyse demokrasi için de yerel
idarelerin o olduğunu vurgulamıştır. Mahallî idareler
olmadan belki özgür bir hükûmet olabilir ama özgür bir ruhun, özgür bir toplumun
olması çok kolay değildir.
Demokrasi demek
birtakım partilerin ve kurumların bulunduğu bir rejimin adı
değildir sayın milletvekilleri. Özellikle demokrasi, her şeyden
önce küçük birimlerde, yani mahalle ve köylerde de işleyen bir kurum hâline
getirilmesi gereken bir önceliğin de adıdır. İşte
bugün toplumda travma yarattığını iddia ettiğiniz
Atatürk devrimleri, 1923 yılında Türkiye Cumhuriyetini kurduktan
hemen sonra, yani 1924 yılında Köy Kanununu yaparak demokrasinin
işletilmesi sürecini başlatmıştır. Köy idaresiyle
ilgili kanun, hazırlandığı dönem itibarıyla bugünkü
demokrasinin en temeli olan doğrudan demokrasi uygulamasının bir
örneğini sunması açısından çok önemli bir özellik arz
etmektedir. Malumunuz olduğu üzere köy derneği, belki ülkemizde
doğrudan demokrasinin uygulandığı en önemli birimdir. Ancak
gerek mevcut Hükûmet gerekse de bundan önceki birçok hükûmetler demokrasinin bu
temel beşiği olan köy idaresini ihmal etmişler ve bu idarelere
gereken önemi vermemişlerdir.
Biraz önce
bahsettiğim gibi ünlü düşünürün 19uncu yüzyılda
yazmış olduğu eserinde belirttiği düşüncelerin en
güzel tatbikatını, herhâlde cumhuriyeti kuran kadro yapmış,
ancak demokrasiyi farklı amaçlar için bir araç olarak görenler,
halkın demokrasiyi içselleştirmesini istemeyenler, geleneksel ve
pederşahi toplum düzeninin sürmesinde fayda umanlar, 1924te
hazırlanan Köy Kanununa hiç dokunmamışlar, âdeta köyleri yok
saymışlardır.
Bugün Niye biz
yeterince demokratik ve çağdaş kuralları benimsemedik? diye
düşünenlerin konuya biraz da bu açıdan bakmalarında fayda
vardır. Görüştüğümüz kanun teklifinde de bu
anlayışın izleri açık olarak görülmekte ve köy idareleri
görmezden gelinmektedir.
Sayın
milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 127nci maddesi,
mahallî idareleri İl özel idareleri, belediyeler ve köyler. olarak
saymıştır ve bu idarelerin görevleriyle orantılı
olarak gelir kaynaklarına kavuşturulmasını da
emretmiştir.
Bu yasayla il
özel idareleri ve belediyelere genel bütçeden paylar ödeneceği ve buna
karşılık köyde yaşayan insanlarımıza bu paylardan
herhangi bir şey verilmeyeceği görülmektedir. Görüşülmekte olan
yasanın bize göre en büyük eksikliği bu husus olup yüce Meclisin bir
an önce bu eksikliği gidererek, ülkemizi kuran iradenin en fazla önem
verdiği köy idarelerinin hak ettiği fonksiyonunu icra etmesini
sağlar ve Türkiyede demokrasinin gelişmesine önemli bir katkı
sağlayacak hâle getirirler, kırsal kesimde yaşayan bu
insanlarımız, en azından, en düşük yeterli ulusal
yaşam düzeyine kavuşturulmuş olur.
Sayın milletvekilleri,
yasanın 2nci maddesiyle belediye idarelerinin genel bütçeden
almış oldukları paylar artırılmaktadır ancak
büyükşehir belediyeleri lehine olan pay dağıtımındaki
adaletsizlik artırılarak devam etmekte, bu husus, mahallî idarelerle
merkezî idarenin arasındaki bağımlılığı da
artırmaktadır.
Ayrıca, bu
artışın halka yük getirmediği iddia edilmektedir. Ancak,
benim yaptığım hesaplara göre şu anda 13,3 trilyon lira
civarında bir kaynak aktarılıyor belediyelere, 18 trilyona
çıkacağı hesaplanıyor, söyleniyor. Bu da yaklaşık
yüzde 33e tekabül ediyor, yani 4,5 trilyonluk bir kaynak aktarımı
söz konusu. Fakat bunun finansal dengeleri bozacağı, kamu finansman
dengesini bozacağı açıktır. Muhtemelen, borçlanma
ihtiyacını artıracak ve ülkemize maliyeti faiz üzerinden
binmiş olacaktır. Belki vergi artırımı
yapmayacaksınız ama daha yüksek faiz vermek suretiyle
borçlanmayı artıracaksınız.
Sayın
milletvekilleri, maddenin 4üncü fıkrasında belirtilen Payların
yüzde 100e kadar artırılacağı hükmü ise belediyeler ile
merkezî idare arasındaki siyasal birlikteliğin kurulması
açısından önemli bir propaganda unsuru olacaktır ve yerel
özerklik şartına da aykırıdır. Bu hususun, mahallî
idareler seçimlerinde iktidar lehine siyasal bir avantaj sağlamaya yönelik
olduğu görülmekte ancak bu artışın
kaynağının ne olacağı belirtilmediği için
uygulama kabiliyeti bulmayacak bir düzenleme olarak görülmektedir.
İkinci bir
husus: Kaynakların bölüşümünün yani Görevleriyle orantılı
gelir kaynaklarına kavuşturulması ilkesinin büyükşehir
belediyeleri lehine daha da bozulduğu, büyükşehir belediyelerinin
dışında kalan insanlara yönelik hizmet kalitesinin
düşeceği açıkça görülmektedir. Bu tasarıyla, bir
büyükşehir belediyesi ile büyükşehir olmayan belediye arasındaki
gelir farkı 4 katından fazla açılmaktadır. Bunun sonucunda
da büyük kentlerde belediye hizmetleri daha iyi verilecek. Zaten cazibe merkezi
olan bu yerlerin bu kanunla birlikte daha fazla göç alacağını
tahmin etmek zor olmasa gerekir.
Yasayla daha
fazla pay verilmesi, büyükşehirlerde artan göçle birlikte sosyal
dengelerin bozulmasına, suç oranlarının artmasına sebep
olacak, devlete ve topluma maliyeti daha da yüksek olacaktır. Hâlbuki
burada yapılması gereken, öz gelirleri daha az olan, büyükşehirlere
nispeten gelişmemiş yörelere daha fazla kaynak aktararak,
Ankaranın doğusunda da yeni cazibe merkezleri oluşturarak göç
gibi çok önemli bir sorunun önüne geçilmesi olmalıydı.
Belediyelere
genel bütçe vergi gelirlerinden aktarılan paylar, netice itibarıyla
ulusal gelirden alınmaktadır. Dağıtımda da bu
paylardan marjinal faydası en yüksek yerlere daha fazla pay
aktarılmasının, kamu harcamalarında sağlanan toplam
faydayı artırma hedefini ihlal ettiği bir gerçektir. Esas olan,
belediyelerin öz gelirlerinin artırılmasına yönelik tedbirleri
almaktır.
Kamuoyu
denetiminin, diğer bir deyişle demokratik denetimin en baş
unsuru, yerel hizmetlerin yerel kaynaklarla finanse edilmesidir.
Vatandaşın verdiği paraların nasıl
harcandığını takip etmesini ve sorgulamasını, bu
sorgulama olmadan yapılan işlerin niye düzgün
yapılmadığı hususunun kamuoyu tarafından
araştırılmasını beklemek biraz safdillik olsa gerekir.
Sokağındaki kaldırımın her yıl
değiştiğini gören sokak sakini, bu işle ilgili paranın
kendi cebinden çıktığını düşündüğünde
işin daha sağlam ve iyi yapılmasını isteyecek, daha
uzun bir süre hizmet vermemesinin nedenlerini sorgulayacaktır. Böylece,
yönetenler daha fazla denetlenecek ve hesap verme bilinciyle hareket
edilecektir.
Belediyelere ve
özel idarelere kaynak sağlamaya yönelik bu teklif, bu kurumlarda
çalışan insanların sıkıntılarına ise hiçbir
çözüm getirmemektedir. Birçok belediye tarafından personeline verilen,
dava ve tazmin konusu olan denge tazminatı ile ilgili sorun
çözümlenememiştir ve belediye başkanları ile diğer belediye
yöneticilerini ciddi sıkıntılara sürüklemiştir.
Türkiye genelinde
ücret rejimine bakıldığında da mahallî idare personeli ile
mahallî idarelerin vesayetinden sorumlu olan İçişleri
Bakanlığı personelinin diğer kamu memurlarının
aldığı ücretlerden çok düşük maaş aldıkları,
bu nedenden dolayı da personel bulmakta zorluk çektikleri herkes
tarafından bilinen bir gerçektir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Özkan, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
MURAT ÖZKAN
(Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Kamu personeli
seçme sınavları sonucu her yıl en fazla atama İçişleri
Bakanlığı ile mahallî idareler birimlerine yapılmakta,
çünkü bu birimlerden başka birimlere geçiş mali nedenlerden
dolayı çok fazla olmaktadır. Yeterli teknik ve uzman personeli
olmayan yerel idareler ile bunların danışma ve denetim birimi
olan içişleri ve valilik personeline de diğer kurumlarda
çalışanlar kadar maaş verilmesi ve ücret adaletinin
sağlanması Hükûmetin en temel görevi olmalıdır.
Unutmayalım ki değerli milletvekilleri, medeniyetin ilk
şartı adalettir. Şu anda İçişleri
Bakanlığında ya da belediyelerde uzman olarak çalışan
yüksek tahsilli insanlar diğer birimlerde çalışan hizmetliler
kadar maaş alamamaktadır.
Sözlerime son
verirken, büyükşehir ve belediyeler arasında genel bütçe
gelirlerinden verilen payların dengelenmesini, mahallî idareler ve
içişleri personelinin diğerleriyle arasındaki ücret
farkının giderilmesini, köy idarelerinin hak ettiği payı
almasını diliyor, hepinize selam ve saygılarımı
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Özkan.
Şahsı
adına Malatya Milletvekili Ömer Faruk Öz.
Sayın Öz,
buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
ÖMER FARUK ÖZ
(Malatya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İl Özel
İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Tahsilatından Pay
Verilmesi Hakkında Kanun Teklifinin 2nci maddesi üzerinde
şahsım adına söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde mahallî idareler
maliyesine ilişkin hususlar, bu idarelerin kuruluş ve görev
kanunlarının yanında ayrı kanunlarla da düzenlenmiş
bulunmaktadır. Görülüyor ki, yapılan düzenlemelerde, mahallî
idarelerin millî gelirden aldıkları pay, öz gelirlerinin toplam gelirlerine
oranı ve yerel harcamaların toplam kamu harcamaları içindeki
payı gibi ölçütler mahallî idare özerkliği ile doğrudan
orantılıdır.
Sayın
milletvekilleri, kanun teklifinin 2nci maddesiyle, il özel idarelerine ve
belediyelere genel bütçe vergi gelirlerinden verilecek payların
hesaplanması ve oranı düzenlenmiştir. Verilecek payın,
genel bütçe vergi gelirleri tahsilatı toplamından vergi iadeleri
düşüldükten sonra kalan net tutar üzerinden hesaplanacağı belirtilmiştir.
Değerli
milletvekilleri, kanun teklifinin bu maddesiyle il özel idareleri ve
belediyelere genel bütçe vergi tahsilatı toplamının yüzde
2,85inin büyükşehir olmayan belediyelere, yüzde 2,50sinin
büyükşehir içindeki ilçe belediyelerine, yüzde 1,15inin il özel idarelerine
ayrılacağı belirtilmiştir.
Değerli
milletvekilleri, kanun teklifinin bu maddesinde, ayrıca, büyükşehir
sınırları içinde yapılan genel vergi gelirleri
tahsilatı toplamının yüzde 5inin büyükşehir
belediyelerine, ayrıca, büyükşehir ilçe belediyelerine tahsis edilen
payın yüzde 30unun büyükşehir belediyelerine ayrılması
öngörülmektedir. Bunun yanında, Bakanlar kuruluna, bu maddede belirtilen
oranları iki katına kadar artırma ve kendi haddine indirme
yetkisi de verilmiştir. Yani, böylelikle gerektiğinde sık
sık belediye gelirlerini artırmak üzere kanun çıkarma
gereği ortadan kalkmış, Bakanlar Kurulu bu konuda
yetkilendirilmiş olmaktadır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; kanun teklifinin bu maddesiyle genel
bütçe vergi gelirlerinden belediye ve il özel idarelerine ayrılan payların
dağıtımına esas belediye ve il nüfusları her
yılın ocak ayında Devlet İstatistik Enstitüsü Kurumundan
alınacak, İçişleri Bakanlığı ve Maliye
Bakanlığınca alınacak nüfus orantılarıyla elde
edilecektir. Belde, köy ve mahallelerin, bunların bazı kısımlarının
belediyelere bağlanması durumunda, belediyeye
bağlandıkları günün fiilen başladığı, fiilen
gerçekleştiği tarihi takip eden ocak ayının birinci
gününden itibaren bu almış oldukları paylar da ilgili
belediyelere verilecektir.
Ayrıca, nüfusu
10 binin altında olan birçok belediye, değişik
bakanlıklarda yapmış oldukları küçük projelerle para almak
için kapı kapı dolaşmaktaydılar. Bu
yaptığımız düzenlemeyle, artık, nüfusu 10 binin
altındaki küçük belediyelere de ayrı bir pay verilecek, bunların
da sıkıntıları ayrıca giderilmiş olacaktır.
Bunun
yanında, değerli arkadaşlar, bu kanunla, uzun süredir belediye
başkanlarımızın beklemiş olduğu rüya
gerçekleşmiş oluyor. Belediye gelirleri en az yüzde 30, yüzde 45e
kadar bu artış devam edecektir.
Bununla beraber,
değerli arkadaşlar, daha önce, malumunuz, burada sadece nüfus
yoğunluğu esas alınmaktaydı. Şimdi, burada
belediyelere verilecek paylarda nüfus, hesaplamada yüzde 80 etkili, yüzde 20 de
gelişmişlik endeksi etkili olacaktır.
KEMALETTİN
NALCI (Tekirdağ) Gelişmişlik neye bağlı Sayın
Vekilim?
ÖMER FARUK ÖZ
(Devamla) Özel idarelere verilecek paylarda nüfus yüzde 50, yüz ölçümü yüzde
10, kırsal alan nüfusu yüzde 15, gelişmişlik endeksi yüzde 15,
köy sayılarının fazlalığı dikkate alınma payı
da yüzde 10 olarak dikkate alınmıştır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu kanun, ben inanıyorum ki,
belediyelerimizin ve özel idarelerimizin birçok
sıkıntısını giderecek, belediyelerimiz ve özel
idarelerimiz yerinden yönetimle halkımızın birçok
sıkıntılarını giderecektir.
Bunun
yanında şunu da belirtmek istiyorum: Başta Malatya olmak üzere,
nüfusu belli yoğunlukta olan, büyükşehir olmayı hak eden
illerimizin de büyükşehir olmaları noktasında gerekli
girişimlerin yapılacağına inanıyor, bu vesileyle, bu kanunun
belediyelerimize, özel idarelerimize ve milletimize hayırlar getirmesini
diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Öz.
Şahsı
adına ikinci konuşmacı İstanbul Milletvekili Sayın Recep
Koral.
Sayın Koral,
buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
RECEP KORAL
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Gerçekten önemli
bir konu, gecikmiş bir konu. Burada bugüne kadar, şu ana kadar
konuşma yapan bütün arkadaşlarımız belediye ve özel
idarelerle alakalı, merkezî bütçeden yerel yönetimlere yapılan gelir
dağılımının adaletli olmadığını,
çok uzun yıllardır bunun devam ettiğini ifade ettiler.
Doğru bir tes-pit. Zaten, bunun için de epey uzun bir süre geçmiş
olmasına rağmen, ilk defa, bu payların daha dengeli, daha
düzenli olmasını sağlayan bir kanun teklifiyle
huzurlarınızdayız ve bu kanun teklifi üzerinde de
arkadaşlarımız hem olumlu tespitleri hem daha ideal hâle
nasıl gelir, onu ifade etmeye gayret ettiler.
2nci madde,
tabii, kanunun özü. Doğrudan doğruya ilgilendiren, hesaplama ve
oranları gösteren bir şey. Burada değerli
arkadaşlarımız tespit yaparken, bilhassa Cumhuriyet Halk
Partisinin, esası üzerinde görüşünü belirten
arkadaşımız vergi paylarının
arttığının önemini vurguladı. Bu çok önemli bir
şey, havuz büyüdü arkadaşlar. Payın
dağılımına esas olan havuzdur. Bu havuza dâhil olmayan
vergiler dâhil edilmek suretiyle havuz büyüdü. Dolayısıyla
büyükşehrin, büyükşehir ilçelerinin, diğer belediyelerin, il
belediyelerinin, il özel idarelerinin alacağı pay büyüdü, bu
fevkalade önemli. Bundan devamlı şikâyet ediyorduk belediye
başkanlığı dönemimizde ama artık bunun ortadan
kalktığını görüyoruz, bu fevkalade önemli.
Nüfus
dışındaki kriterler hep dile getirildi. Turizmle alakalı
kriter hariç diğer kriterler düzeltildi, bu da fevkalade önemli bir
şey. Onun için zaten arkadaşlarımız hep olumlu
görüşlerini ifade ediyorlar. Tabii, denkleştirme ödeneği, küçük
belediyelerle alakalı sıkıntı vardı, o ilave edildi.
Bunun dışında eksiklikleri dile getirirken
arkadaşlarımız, 2004 yılında burada Büyükşehir
Belediyeleri Kanunu, Belediye Kanunu ve İl Özel İdareleri Kanunuyla
bu mahallî idarelere verdiğimiz yetkileri göz ardı ettiler. Bilhassa
MHPli arkadaşımız bu konuyu, yetki vermeden -hep Anayasaya
atıf yaparak- para veriyorsunuz demeye getirdiler, bu fevkalade
yanlış. Biz il özel idarelerini belediyeler gibi yetkilendirdik kendi
alanlarında. Dolayısıyla il özel idareleri eskiden olduğu
gibi almakta oldukları paylarla görevlerini layıkıyla
yapamıyorlar. Mutlaka il özel idarelerine verdiğimiz görevlerle
alakalı payı vermemiz gerekiyordu. Bu adaletsizliği, bu
dengesizliği şu anda ortadan kaldırıyoruz. Yani bunun çok
doğru bir şey olduğunu, ancak tespit yanlış
olduğu için; siz bunlara yetki vermediniz, Anayasaya göre görevleri ile
ilgili para vermek zorundasınız, bunu da vermeyin demeye gelmesi
fevkalade yanlış anlamalara yol açıyor, bunu da buradan ifade
edelim.
EMİN HALUK
AYHAN (Denizli) Görevi verirken
parayı verecektin Sayın Vekilim.
RECEP KORAL
(Devamla) Evet, büyükşehirlerle alakalı
sıkıntıyı arkadaşlar dile getiriyor. Yani
büyükşehirlerde yaşamanın bedeli diğer yerlerde
yaşamanın bedeliyle aynı mıdır, değil midir? Bunu
tartışmaya girmiyorum. Ama bir hususu özellikle arz ediyorum:
Değerli arkadaşlar, Büyükşehir Kanununu çıkarıp
bugüne kadar mevcut büyükşehirleri çalışır hâle getiren ve
büyükşehirlere bu gelir payını arttıran AK Parti İktidarları
değil, mevcut bir yapılan düzenleme var Büyükşehir Kanunuyla ve
büyükşehirlere pay verilmesiyle alakalı kanunlar var, bu
uygulanıyor.
Şimdi ne
oldu? Burada yapılan nedir?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Haksızsa değiştirelim.
Haksızlık yok mu?
RECEP KORAL
(Devamla) Haksızlık var deyip devamlı bağıran
arkadaşımız, acaba haksızlık etmiyor mu
büyükşehirlere? Ediyor. Niye ediyor? Ya büyükşehirleri ortadan
kaldıracaksınız onun mantığına göre ya bütün
illeri büyükşehir yapacaksınız.
Ben şahsen
geçmişte yerel yönetimlerden gelen biri olarak, bütün illeri belli
yetkilerle, ki ağırlıklı olarak da planlamayla alakalı
eksikleri hep görüyoruz, ki arkadaşımız da bunu ifade etti
Büyükşehirlerin il belediyeleri de büyükşehirlerde olduğu gibi
planlamayla ilgili olarak il bazında yetkilendirilmesi lazım ki,
gelecekle alakalı daha iyi, daha düzenli, daha insanca yaşanır
şehirler olsun. Buna katılıyoruz ve bu bizim de arzu
ettiğimiz bir şey ama bir düzenleme yerel yönetimlerle alakalı
arka arkaya geliyor, adım adım geliyor. Dolayısıyla bu
adımları atarak ona da sıra geleceğine inanıyorum.
Burada bu
düşüncede olan arkadaşlarımız, muhalefetiyle
iktidarıyla olduğu müddetçe bunu da çıkarırız, bu
önemli değil. Ama şu anda eski kanuni düzenlemeye göre var olan
belediyeleri, Erzurum
Ben şahsen
bu konuda düşüncemin özellikle Hamzaçebiyle örtüştüğüne
inanıyorum belediyelerin planla alakalı konusunu. Ama kaynak
devretmeyin, yanlış olur demek, ya merkezden yetkileri yerele
aktarırken kaynakları da aktarmanın adımını
atalım. Bunu yapıyoruz. Özellikle özlediğimiz bir şeydi,
dile getirdiğimiz bir şeydi.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Koral, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
RECEP KORAL
(Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan, tamamlıyorum.
Halkımız
yerel hizmetleri anında alma durumunda ama yerel yönetimler hizmetlerini
verirken halk tarafından daha sıkı denetleniyor.
Kaldırım taşını değiştirdiğinizde
anında tepki verebiliyor. Merkezî yönetimin denetlenmesinden çok daha
farklı. Dolayısıyla bu kaynakların çarçur edilmediğine
inanıyoruz.
Biz çiçekler
içerisinde bir İzmir istiyoruz tıpkı çiçekler içerisinde bir
İstanbul olduğu gibi. Bütün illerimiz böyle olsun. Sadece kanallar
sokağa akan belediyelerden bıktık usandık. Onları
ortadan kaldırdık Allaha şükür. Köylere kadar, küçük
belediyelere kadar gittik. Bunların sayısını da
artıracağız. El birliğiyle yapacağız. Bu Meclis
geçen dönem olduğu gibi bu dönemde de yerel yönetimlerle alakalı
devrimler yapmıştır, bunları yapmaya devam edecektir.
Bu vesileyle
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN -
Teşekkür ederim Sayın Koral.
Madde üzerinde
soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.
Sayın
Yıldız, buyurun efendim.
SACİD YILDIZ
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakana
şunu sormak istiyorum: İstanbul Belediyesi işleri çoğu kez
ihalesiz kendi şirketlerine veriyor, bu şirketler de
aldıkları ihaleleri yandaşlarına
dağıtıyorlar. İçişleri Bakanlığı bu
rant dağıtım mekanizmasını hangi gerekçeyle savunuyor?
Çünkü hiç soruşturma ve araştırma gereği duymuyor. Bunlara
ne cevap vereceksiniz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Yıldız.
Sayın
Nalcı...
KEMALETTİN
NALCI (Tekirdağ) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Ben Sayın
Bakanıma şunu sormak istiyorum sadece: Türkiyede toplanan tüm
vergilerle İstanbul ve Ankaradaki vergilerin oranı acaba
kaçtır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, 2008 yılı vergi gelirleri hedefine ilk beş
aylık dönemde yüzde kaç oranında
ulaşılmıştır? Vergi tahsilinde geçen yılın
aynı dönemine göre ne kadar azalma veya artma olmuştur? Azalma var
ise bunun sebebi sizce nedir?
Bugün serveti 1
milyon doların üzerine çıkan iş adamlarımızın
sayısının geçen yıla göre yüzde 17,5 oranında artarak
50 bine ulaştığı ifade edilmektedir. Acaba bu son
yılda 1 milyon dolarlık servete ulaşan 8 bin adet iş
adamı içerisinde vergisini tam vermeyenlerin sayısı nedir? Bunun
tahsili konusunda görüşünüz nedir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Doğru
REŞAT DOĞRU
(Tokat) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
İçişleri
Bakanlığına sormak istiyorum.
Özellikle İç
Anadolu Bölgesindeki kaymakam ve valilerin önlerine gelen sorunlarla ilgili
iki soru soracağım.
Yaz ayları
olmasına rağmen, ülkemizin birçok yerinde olduğu gibi Tokat
ilinde Erbaa, Niksar, Zile, Reşadiye olmak üzere köy ve belde
yollarında çok büyük kasisler ve çukurlar vardır. Buralarda tamir
yapılması için il özel idarelerine herhangi bir kaynak aktarmayı
düşünüyor musunuz?
İkinci soru
olarak, özellikle ülkemizin çeşitli yerlerinde olduğu gibi Tokat
ilinin Erbaa ilçesinde sulama birliklerine elektrik borcundan dolayı su
verilememektedir. Su verilemediği için de topraklar susuz kalmış
ve toprak yanma durumuyla karşı karşıya
kalmıştır. Valilerimize özellikle iletilen bu sorunlarla ilgili
Hükûmet olarak herhangi bir şey yapmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Doğru.
Sayın Vural
OKTAY VURAL
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakana
şu soruyu yöneltmek istiyorum: Biraz önce İçişleri
Bakanımıza İzmir milletvekilimizin yönelttiği soru da
arsenikli suyla ilgiliydi. Bu, halk sağlığını ciddi
mahiyette tehdit eden ve tartışması çok olan bir konu. İzmirle
ilgiliydi ve Sayın Bakan şu cevabı verdi: Tabii,
İzmirdeki sorun, birkaç senedir bu şekilde devam etmesine
rağmen, sanki yeni tespit edilmiş gibi bu göstergelerin yeni
açıklanmış olmasıdır. O, tabii, biraz üzücü bir
boyuttur.
Şimdi, üzücü
olan nedir? Yani halktan iki yıldır saklanmış da bugün
açıklanması mı üzücü? İzmirliler yani arsenikli su mu
içiyordu? Bu konuda eğer iki üç senedir tespit yapılmışsa
bununla ilgili herhangi bir girişimde bulunuldu mu, bulunulmadı
mı? Çok önemli bir olayla karşı karşıyayız.
İzmirliler bu konuda bir cevap bekliyor.
Doğrusu,
konunun bu kadar saklanmış olması acaba neyi ifade ediyor? Bu
konuda bir tedbir aldılar mı? Bir soruşturma var mı? Bu
cevabın mahiyetini öğrenmek istiyorum?
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Özdemir
HASAN
ÖZDEMİR (Gaziantep) Sayın Başkanım,
aracılığınızla Sayın Bakanıma soruyorum:
Bütçe Plan Komisyonu üyelerine dağıtılan tablolarda -büyükşehir belediyeleri olan- Kocaeli
Büyükşehir Belediyesine kişi başına 562 YTL, büyükşehir
olmayan diğer il belediyelerine genel olarak 168 YTL veriyorsunuz. 1,5
milyon nüfusa sahip olan Gaziantep Büyükşehir Belediyesine ise kişi
başına 132 YTL veriyorsunuz. Kocaelinin 9 milletvekili, Gaziantepin
10 milletvekili var. Bu durum sizce adaletsizlik yaratmıyor mu?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Özdemir.
Sayın Dibek
TURGUT DİBEK
(Kırklareli) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Ben az önce
Sayın İçişleri Bakanımıza sormuştum, gerçi o da
yazılı cevap vereceğini beyan etti. Onunla
bağlantılı öncelikle sormak istiyorum: Bu İller
Bankasının belediyelerden almakta olduğu ortaklık payı
var. Bu çok büyük sıkıntı yaratıyor. Haksız bir
uygulama. Bu ortaklık payının alınmasını
kaldırmayı düşünüyor musunuz? Öncelikle bunu soruyorum.
İkinci
olarak da, Sayın Vural az önce İzmirin suyuyla ilgili belirtti.
Türkiye genelinde illerde herhangi bir, bu konuda, tüm sularla ilgili olarak
bir tespit yapılmış mıdır? Kaç ilin suyunda arsenik
tespit edilmiştir? Bu konuda bilgi var mı? Bunu da merak ediyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Dibek.
Sayın
Bakanım, buyurun.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Sayın Başkanım,
teşekkür ederim.
Arkadaşlarımızın
sorularının önemli bir bölümü istatistiki bilgileri gerektirdiği
için önemli bir bölümüne yazılı cevap vereceğim. Ancak, biraz
önce Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına görüşlerini bizimle
paylaşan Kocaeli Milletvekili arkadaşımız Sayın
Erenkaya AK Parti İktidarı döneminde veya iktidarları döneminde
belediyelerle ilgili hiçbir iyileştirme yapılmamıştır.
şeklinde bir beyanda bulundular.
Şunu hemen
ifade edeyim ki, yerel yönetimlerle ilgili, başta özel idareler olmak
üzere büyükşehir belediyeleri ve ilçe ve diğer belde belediyeleri
olmak üzere bu yerel yönetim organlarımızla ilgili temel yasalar hem
58inci hem de 59uncu Hükûmetler döneminde çıkarılmıştır.
Daha önceki hükûmetler döneminde Devlet Personelden de sorumlu Devlet
Bakanlığı ve Başbakan Yardımcılığı
görevini yürütürken, kamunun yeniden yapılanması bağlamında
hem Özel İdare Yasası tamamen yeniden ele alınmış hem
de Büyükşehir Belediyeler Yasası yeniden düzenlenerek yerel
yönetimlerin yetki ve sorumlulukları
artırılmıştır. Özellikle
BAŞKAN
Sayın Bakanım
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Efendim?
BAŞKAN
İsterseniz, sorulara cevap verirseniz
Yani Hükûmetin burada kürsüden
konuşma hakkı var. Yani, arkadaşımız onu kürsüden
ifade ettiği için
Şimdi, sorular için gecikmiş
olacağız. Ona değindiniz. Ben onu istirham edeyim.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Tabii, Sayın
Başkanım, zaten oraya bağlantı kurmaya
çalışıyorum.
O nedenle, bu
dönemde, yani AK Parti İktidarları döneminde yerel yönetimlerle
ilgili önemli iyileştirmeler yapılmış, bunlardan bir
tanesini de şimdi gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Bu
hususu bir tespit olarak ifade etme ihtiyacını duydum.
Sayın
Yıldız, bir soru yönelterek İstanbul Büyükşehir
Belediyesi, ihalelerini kendi şirketlerine vermekte, bu şirketler de
bu ihaleleri, bu yapım işlerini kendi yandaşlarına havale
etmektedir. diye bir tespitte bulundular. Kuşkusuz ki, başta
belediyeler olmak üzere tüm kamu kurum ve kuruluşları yapım
işleriyle ilgili ihale sürecini yasalara dayandırmak
zorundadırlar. Bu konuda tabi oldukları yasalar vardır,
başta Kamu İhale Yasası olmak üzere.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Uymazlarsa?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Sayın Yıldız,
eğer İstanbul Büyükşehir Belediyesinin hangi ihalesi, hangi
işi, hangi yapım ihalesi, hangi yandaşa verilmiştir; bu
konuyla ilgili bizi bilgilendirirlerse, ben bir bakan
arkadaşınız olarak, eğer bir yanlışlık
olduğunu, bir kayırma olduğunu iddia ediyorsanız, bunun
üzerine gideceğimi, burada Genel Kurulda altını çizerek ifade
ediyorum. Lütfen delilli olarak, falan tarihte falan iş falan yandaşa
yasalara aykırı olarak verilmiştir diye buraya örnek, misal
getirin. Yuvarlak, suçlayıcı, tamamen belediyenin işlerinin
şaibe altında olduğu intibaını doğuracak bu tür
soruları sorarsanız haksızlık yapmış olursunuz
diye düşünüyorum. Çünkü, Türkiye bir hukuk devletidir. Her kişi ve
her kurum yaptığı işlerden dolayı mutlaka bir denetime
tabidir. İçişleri Bakanlığının müfettişleri,
belediyelerimizi zaman zaman rutin veya rutin dışı
denetlemektedirler. Eğer buralarda bir yasalara aykırılık
söz konusu ise kuşkusuz ki, gereken işlemler mutlaka
yapılır. Ben Sayın Yıldızdan bu konuda, bu
beyanını vesikalandırıcı bilgiler varsa, bize eğer
lütfederlerse, verirlerse memnun olacağımı ifade etmek
istiyorum.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Bakanım, biraz sonra size
Kamu İhale Kurumunun altı tane kararını vereceğim ve
hiçbir şey yapmadığınızı bütün Meclis duymuş
olacak.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Sayın Nalcı, Sayın
Işık, Sayın Doğru, Sayın Vural ve Sayın Özdemir
de sorular yönelttiler ama zamanım
doldu. Zaten biraz önce ifade etmiştim, bunlarla ilgili yazılı
cevap vereceğimi, Sayın Başkanım, ifade etmek istiyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim, istatistiki bilgi sormamıştık tabii.
Sayın Bakan grup adına yapılan konuşmayı
cevaplayacağına bizimkini cevaplamaya öncelik verseydi memnun
olurduk. İzmirliler bekliyor!
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Sayın Vural, sürem doldu
efendim.
BAŞKAN
Madde üzerinde dört adet önerge vardır. Önergeleri geliş
sırasına göre okutup, aykırılık durumuna göre
işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 248 sıra sayılı Tasarının 2nci maddesinde yer
alan yüzde
|
|
M. Akif
Hamzaçebi |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Durdu Özbolat |
|
|
Trabzon |
Malatya |
Kahramanmaraş |
|
|
Turgut Dibek |
İsa Gök |
Yaşar
Tüzün |
|
|
Kırklareli |
Mersin |
Bilecik |
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 248 sıra sayılı İl Özel İdarelerine ve
Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesine Dair Kanun
Teklifinin 2. maddesinin 2. fıkrasına il özel idarelerine
ayrılan payın % 10u köy idarelerine ayrılır ve
nüfuslarına göre il özel idarelerince dağıtılır
cümlesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Mümin İnan |
Kemalettin
Nalcı |
Murat Özkan |
|
|
Niğde |
Tekirdağ |
Giresun |
|
|
Ahmet Duran
Bulut |
|
Prof. Dr. Alim
Işık |
|
|
Balıkesir |
|
Kütahya |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 248 Sıra Sayılı İl Özel
İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay
Verilmesine Dair Kanun Teklifinin 2. maddesinin 3. fıkrasına
Büyükşehir belediye sınırları içinde yapılan genel
bütçe vergi gelirleri tahsilatı toplamının yüzde 5ine tekabül
eden kısmın yüzde 5i Büyükşehir olmayan sınır
komşu illere tahsis edilebilir cümlesinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
|
|
Mümin İnan |
Cemaleddin Uslu |
Kemalettin
Nalcı |
|
|
Niğde |
Edirne |
Tekirdağ |
|
|
Murat Özkan |
|
Prof. Dr. Alim
Işık |
|
|
Giresun |
|
Kütahya |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 248 Sıra Sayılı Kanun
Teklifinin 2 nci maddesinin (3) numaralı fıkrasındaki yüzde
|
|
M. Akif
Hamzaçebi |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Hüseyin Ünsal |
|
|
Trabzon |
Malatya |
Amasya |
|
|
Hikmet Erenkaya |
Yaşar
Tüzün |
R. Kerim Özkan |
|
|
Kocaeli |
Bilecik |
Burdur |
(4)
Büyükşehir belediyesi statüsünde olmamakla birlikte nüfusu herhangi bir
büyükşehir belediyesinden fazla olan belediyeler ile
sınırları içinde havaalanı, liman, üniversite ve
yatırımcı kuruluşların bölge müdürlüğü olan
belediyelere; belediye sınırları içinde tahsil edilen genel
bütçe vergi gelirleri tahsilat toplamının yüzde 5i belediye
payı olarak ayrılır. Söz konusu belediyeler bu kanun
uygulamasında büyükşehir belediyesi sayılır.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Hangisine?
BAŞKAN En
son okuduğuma.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) Şimdi ben
katılmıyoruz diyeceğim, Sayın Mevlüt Aslanoğlu
sayıları yok diyecek.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Evet.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) Biz, karşı
olarak takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Karşı olamazsın ya!
OKTAY VURAL
(İzmir) Katılmıyoruz diyebilirsiniz.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, siz karşı
olamazsınız, Komisyon karşı olur.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) Katılmayarak
takdire bırakıyoruz.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Siz karşı olamazsınız,
katılamazsınız.
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu, katılması için çoğunluğunun
olması lazım.
Sayın
Bakanım, katılıyor musunuz efendim?
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu, konuşacaksınız, buyurun.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; birkaç rakam vereceğim, rakam okuyacağım ve
hepinizin vicdanına bırakacağım, bazı illerin
milletvekillerinin vicdanlarına bırakacağım.
Değerli
arkadaşlarım, Muğlanın alacağı para bu yasayla 9
milyon. Bu yasayla, Ardahan 2 milyon, Sinop 5 milyon ve bunlar normal il belediyesi.
Şimdi size büyükşehirleri okuyacağım ve burada da alt
kademe belediyelere giden para da o nüfusa gidiyor. Aslında, şimdi,
Adapazarının nüfusu,
RECEP KORAL
(İstanbul) Niye kıskanıyorsun, onu anlamadım?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) - Kimseyi kıskanmıyorum Beyefendi ben!
Hakkımızı verin, hakkımızı! Hakkımı
istiyorum! Şanlıurfayı
RECEP KORAL
(İstanbul) Erzurumu kötü örnek gösteriyorsun.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) - Bir dakika
Şanlıurfayı
RECEP KORAL
(İstanbul) Erzuruma yetmiyor mu o para?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Bir dakika
Hayır, ben kimseyi
kıskanmıyorum, hakkımızı istiyoruz! Siz hak ve
adalet diyorsunuz. Ben diyorum ki: Madem bir kanun yapıyoruz, siz
Şanlıurfayı
RECEP KORAL
(İstanbul) Erzuruma yetmiyor o para, Erzuruma yetmiyor!
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla)
650 bin nüfus yapıyor ve
aldığı para 80 milyon. Yaa, bu hak mıdır, adalet
midir!
OKTAY VURAL
(İzmir) Değil, değil
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Hak mıdır, adalet midir bu! Ben bunu
söylüyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) Adalet bunun neresinde!
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) - Burada dediğimiz
Biz bunu
OKTAY VURAL
(İzmir) Kalkınma yok ki adalet olsun!
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Adalet ve Kalkınma Partisinin
adaletidir bu.
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) Size göre.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) - Önergede şunu söylüyoruz, diyoruz ki: Malatya
olarak, beni
EMİN HALUK
AYHAN (Denizli) Denizli kaç alıyor?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Bir dakika geleceğim.
Siz bunlara, 136
trilyon lira para veriyorsunuz, en düşüğüne, 170 milyon veriyorsunuz.
Hak mıdır bana 66 milyon vermeniz! Adalet midir?
HASAN
ÖZDEMİR (Gaziantep) Gaziantepi de ekle, Gaziantepi.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) - Şanlıurfa, Van, Malatya,
Kahramanmaraş, Denizli, Trabzon, Balıkesir, Tekirdağ ve
Manisanın hakkını yiyorsunuz.
RECEP KORAL
(İstanbul) Büyükşehir olması lazımdı.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Evet, o zaman gelin, yapın! Niye
yapmıyorsunuz? Biz diyoruz ki bu önergede
RECEP KORAL
(İstanbul) Siz niye yapmadınız?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Bir dakika
Kim o? Kim yapmadı?
RECEP KORAL
(İstanbul) Siz iktidardayken
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Ne zaman?
BAŞKAN
Karşılıklı konuşmayalım sayın milletvekilleri.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Biz bu önergede diyoruz ki arkadaşlar
Bir
şey istemiyoruz. Bir dakika
Recep Bey, bir şey istemiyoruz. Diyoruz
ki: Bizi büyükşehir yapmayın. İsmimizi büyükşehir koymayın.
İsmimizi
büyükşehir koymayın ama şu uygulamada nüfusu mevcut
büyükşehirlerden daha çok olan, bazı özelliği
Örneğin,
şu saydığım Tekirdağ
Saydığım şu
illerin
Kaç kilometre Çorlu Tekirdağa? Siz, Kocaeli ile Gebzeyi birleştirdiniz.
KEMALETTİN
NALCI (Tekirdağ) Daha yakın Sayın Vekilim.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Kocaeliye Gebze
Bizi
büyükşehir yapmayın. İsmimizi büyükşehir koymayın.
Büyükşehir koymayın ismimizi. Hakkımız neyse, hak ediyorsak
verin. Mevcut büyükşehirlerden
Ama
OKTAY VURAL
(İzmir) Yazık! Düzeltelim bunu.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Yani, arkadaşlar, eğer bir yasa
yapıyorsak
Biz belediyelerin gelirlerinin artmasına karşı
değiliz, sonuna kadar, daha çok verelim. Hiç kimseyi de
kıskanmıyoruz ama hak ve adaleti tecelli ettirin, benim
hakkımı yemeyin, kimseyi de kandırmayın.
Demin, bir
arkadaş
Siz çıktınız, dediniz ki Zamanı gelir
yaparız. Recep Bey, altı senede çocuk
kandıramazsınız.
RECEP KORAL
(İstanbul) Altı senedir sen neredeydin?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Altı senedir, ben bu kürsüde
RECEP KORAL
(İstanbul) Altmış senedir Cumhuriyet Halk Partisi var.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Altı senedir
Ben altı sene
Siz
kendinizden konuşuyorsunuz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Bitiriyorum Başkanım.
Ben, burada sekiz
tane ilin milletvekillerinin vicdanına sesleniyorum. Eğer, vicdan
varsa, hak
RECEP KORAL
(İstanbul) O yanlış.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Hayır, hayır... Pardon, özür diliyorum.
Hepinizin vicdani
duygularına
Hakkın ve adaletin tecelli etmesini istiyorsanız,
bu saydığım vilayetleri -haa, başka vilayet varsa onu da
yapalım-
Bu pastadan siz
yılda 750 trilyon Kocaeliye para veriyorsunuz arkadaşlar. Benim
nüfusum Kocaelinin yarısı, verin 500 trilyonu; 60 trilyon
veriyorsunuz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Hak mıdır, vicdan mıdır, adalet
midir?
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN
Tamam Sayın Öztürk.
Önergeyi
oylarınıza sunup karar yeter sayısını
arayacağım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.20
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.29
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı),
Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 122nci
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
248 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Teklifin 2nci
maddesi üzerinde verilen önergenin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi,
önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım: Önergeyi kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı
vardır.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 248 Sıra Sayılı İl Özel İdarelerine ve
Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesine Dair Kanun
Teklifinin 2. maddesinin 3. fıkrasına Büyükşehir belediye
sınırları içinde yapılan genel bütçe vergi gelirleri
tahsilatı toplamının yüzde 5ine tekabül eden kısmın
yüzde 5i Büyükşehir olmayan sınır komşu illere tahsis
edilebilir cümlesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mümin İnan (Niğde) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Nalcı, buyurun.
KEMALETTİN
NALCI (Tekirdağ) Sayın Başkan, değerli vekiller;
görüşülmekte olan 248 sıra sayılı İl Özel
İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi
Hakkında Kanun Teklifinin 2nci maddesinin üçüncü bendine vermiş
olduğumuz önerge üzerinde söz almış bulunmaktayım. Hepinizi
saygıyla selamlarım.
Saygıdeğer
milletvekilleri, büyükşehir belediyelerine ayrılan paylarda büyük bir
adaletsizlik var. Bunun örneğini şöyle vermek istiyorum: Kendi bölgem
olan Tekirdağda, bilindiği gibi, 2.400 tane fabrika bulunmaktadır.
Bu fabrikaların ancak 100 veya 150sinin merkezi Tekirdağ ve
bulunduğu ilçelerde, diğer kalan 2.300; 2.250 fabrikanın genel
merkezi ve vergi dairesi büyükşehirde, yani İstanbul Büyükşehire
bağlı.
Şimdi,
Tekirdağ bu büyük metropollerin yanında bulunan en şanssız
illerden birisi. Burada, aynı zamanda bizim bulunduğumuz bölgede,
sayın milletvekilleri, İstanbulun sanayisiyle birlikte bulunan ve
aynı zamanda çevreyi, su kaynaklarını, havasını
kirleten bir şey söz konusu. Şimdi, siz bunlardan dolayı
Tekirdağ Belediyesine veya Çerkezköye pay vermezseniz orada hiçbir hizmet
yapılma imkânı kalmaz.
Ben size burada
çarpıcı bir örnek vermek istiyorum: Bakın -burada Sayın
Mevlüt Bey de konuyu açıkladı- Türkiyede büyükşehirlerin
dışında sadece 16 il Çorludan büyük ilçe olarak, 13 il
Çerkezköyden daha küçük ve Kapaklı beldemiz var bizim Çerkezköyün
yanında, 43 bin nüfuslu ve 6 il de bu Kapaklı beldesinden daha küçük.
Bu bölgede yoğunlaşmış bir sanayi söz konusu, bu bölgede
bir çevre kirliliği
Biz -ki, şu anda kendileri de burada, Komisyonda
olan arkadaşlarımız burada- Küresel Isınma Komisyonunda
Trakyaya gittiğimiz zaman Ergene ve çevresinin kirliliğine
baktık ve bunları raporlara geçirdik. Bunların tek sorumlusu,
İstanbulun sanayisinin o bölgeye kayması.
Sayın
milletvekilleri, ben burada bir iki çarpıcı örnek daha vermek
istiyorum bu konunun daha iyi anlaşılabilmesi için, vergi
gelirlerinden payların ne kadar fazlalaştığı
konusunda: Şimdi, Antalya ili
Antalya ili bildiğimiz gibi bir turizm
cenneti ve bizim turizm başkentimiz. Antalyanın nüfusu 877 bin,
alacağı pay 174 trilyon. Kocaelinin birleştirilmiş nüfusu
1 milyon 346 bin. Yani, orana vuracak olursak, yüzde 52 bir nüfus fazlası
var ama alacağı para 756 trilyon. Yani, yüzde 380. Bunun nedeni orada
toplanan vergiler.
Şimdi, neden
bundan Tekirdağ mahrum kalıyor? En az Kocaeli kadar, en az Sakarya
kadar Tekirdağ bölgesinde fabrika var. Bu fabrikaların hepsinin
çilesini Tekirdağ çekecek, parayı büyükşehir alacak! Eğer
burada gerçekten adaletli bir sistem yapmak istiyorsak, bunu çevirmemiz
lazım. Bizim vermiş olduğumuz önergede kötü bir şey yoktu
ki.
Sayın
milletvekilleri, diyoruz ki, büyükşehir belediyelerinin almış
olduğu -çünkü o benim bölgemdeki vergileri kullanıyor- vergilerin
yüzde 5i yani kendine düşen o yüzde 5ten yüzde 5ini büyükşehir
olmayan diğer illere verilebilir. Bunda kötü bir şey yok. Ben,
diğer burada kaç tane milletvekili arkadaş varsa yüzde 90ıyla
teke tek oturup konuşayım, yüzde 90ı da bu konuya hak verir. Ama
iş burada kanun tasarısına geldiği zaman, herkes reddi
kaldırıyor. Bu, hiçbir şekilde ne adalete sığıyor
ne de insafa sığıyor. Tekirdağın durumu ne olacak?
Tekirdağ bir tarım kentiydi. Bugün Şarköyü alın, gelin bu
tarafa Barbarosu alın, bu kısımlar da İstanbulun
yazlık bölgeleri ve bunlardan dolayı hiçbir giden para yok.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Nalcı.
KEMALETTİN
NALCI (Devamla) Şimdi, şu konuda da
Ben bu konuyu değerli
milletvekili arkadaşlarla konuştuğum zaman şunu söylediler:
Ya nüfus var.
Değerli
milletvekilleri, Çorlu, Çerkezköy, Muratlı üçgeninde çalışan
insanlar, çevre illerden gelen insanlar. Oranın nüfuslarının
gündüz nüfusuyla gece nüfusu arasında 2 kat fark var. Bugün
İstanbuldan Silivriye -işte büyüttünüz- Silivriden, Çantadan,
Gümüşyakadan, bu taraftan gelin, Kırklareli Vizeden bu bölgeye
çalışmaya gelen insanlar var ve bu bölgenin belediyeleri hizmet
vermekte zorlanıyor. Trakyada numunelik arıtması olan belediye
yok.
Ben bu
tasarımıza destek vermeniz ümidiyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sağ olun,
var olun. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Nalcı.
Evet, önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 248 sıra sayılı İl Özel İdarelerine ve
Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesine Dair Kanun
Teklifinin 2. maddesinin 2. fıkrasına il özel idarelerine
ayrılan payın % 10u köy idarelerine ayrılır ve
nüfuslarına göre il özel idarelerince dağıtılır
cümlesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Murat
Özkan (Giresun) ve Arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Özkan, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MURAT ÖZKAN
(Giresun) Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan kanun teklifinin 2nci maddesinde köy tüzel
kişiliklerine de bir pay verilmesi için bir önerge vermiş
bulunuyoruz.
Öncelikle
önergemizin gerekçesini arz etmek istiyorum. Anayasanın 127nci maddesi
mahallî idareleri, il özel idareleri, köyler ve belediyeler olarak bir cüz
şeklinde saymaktadır. Bu yasayla köy idareleri yine ayrı
tutulmuş ve bir ayrımcılık yapılmıştır.
Gerçi Sayın Bakan Köy kanunu çıkaracağız. dedi ama bu
düzenlemeyle, köy kanunuyla köylerin öz gelirlerinin düzenlenmesi gerekir,
aynen Belediye Kanununda olduğu gibi.
Eğer kanuni
sistematik açısından bakacaksak, il özel idareleri, belediyelere ve
köylere genel bütçeden pay verilmesi diye bir kanun içerisinde almak gerekir.
Aksi takdirde sistematiği bozmuş oluruz. Nasıl Özel İdare Kanununda
özel idareye genel bütçeden pay verilmesine dair bir hüküm yok ise ve Belediye
Kanununda ya da Büyükşehir Belediye Kanununda böyle bir hüküm yok, kendi
öz gelirleriyle, belediye gelirleriyle ilgili ayrı bir kanun varsa, genel
bütçeden mahallî idarelere pay ayrılması da özel bir düzenlemeyle
şu anda karşımızda. Bu özel düzenlemeye Anayasanın
127nci maddesinin amir hükmü gereğince bir fıkraya maddi bir ekleme
yaparak köylerin de dâhil edilmesini öneriyoruz.
Hâlen 12 milyon
yurttaşımız köylerde yaşamaktadır ve bu insanlar da
vergi mükellefidir. Bu insanlar doğrudan ya da dolaylı olarak
ödemiş oldukları vergilerle belediyelerin ve özel idarelerin
almış oldukları paya katkı sağlamaktadırlar.
Ancak, bu insanlar kendi köylerine bu vermiş oldukları vergilerden
herhangi bir pay ayırmayarak, köyde yaşayan
yurttaşlarımıza farklı bir muamele, kamu hizmetlerinde
eşitlik ilkesine de aykırı bir uygulamayla karşı
karşıya olduklarını da burada ifade etmek istiyorum.
Ayrıca
şu bir gerçek ki, köyler, maalesef, diğer bölgelerimize göre asgari
yaşam standardına ulaştırılamamış yerlerdir;
yani, moda tabiriyle, pozitif ayrımcılığın
yapılması gereken yerlerdir. Biz şuna inanıyoruz ki,
gerçekten köy ve köylü olmadan Türk milletinin beslenmesi, gelecekteki
gıdanın en önemli unsur olacağını vurgulayan bizler,
köy ve köylüyü yaşadığı ortamda tutmak ve belli oranda
üretime katkıda bulundurmak mecburiyetindeyiz. Çünkü büyüme
hızımız normal nüfusumuzu istihdam edecek seviyede
değilken, köyden kente akışı
durduramadığımız takdirde sosyal problemlerin de önüne geçemeyeceğiz.
Bu arada, bir
önceki madde hakkında, 2nci madde hakkında bir önceki
konuşmamda, büyükşehir belediyelerine ya da özel idarelere yetki
konusuyla ilgili konuştuğumu iddia etti AKP Grubundan bir
değerli hatip. Ancak, herhâlde benim konuşmamı yeterince
dinlemedi. Tutanakları alıp bir daha okumasını istirham
ediyorum. Çünkü tutanaklarda belediyelerin yetki devriyle ilgili herhangi bir
husus olmamıştır. Konuya da buradan açıklık getirmek
istiyorum.
Şimdi, köy
idareleriyle ilgili yeni bir kanuni düzenlemenin yapılması çok önem
arz etmektedir. 1924 yılında çıkartılmış bir yasa
vardır. Şunu da belirteyim hemen: Bu yasa, cumhuriyeti kuran iradenin
ilk yaptığı yasalardan biridir, cumhuriyeti kuran
insanların köye ve köylüye vermiş olduğu önemin göstergesidir.
Ancak, ondan sonra gelişen şartlara uyum sağlamayan ve köyün öz
gelirlerini toplanamaz hâle getiren bir durum ortaya
çıkmıştır. Ancak, bir kez daha ifade etmek istiyorum
sayın Bakanlık yetkilileri de buradayken, kanun sistematiği
açısından Köy Kanununa genel bütçe gelirlerinden pay
aktarılmasına ilişkin hüküm konulmasının
yanlış olacağını, eğer köy idarelerine genel
bütçeden pay aktaracaksak bu kanunla tanzim etmemiz gerektiğini, bu hususun
da yerel yönetimler özerklik şartına da uygun
olacağını, en ufak mahallî demokratik birimimiz olan köylerin de
bir noktada mali özerkliğe kavuşturulması gerektiğini
düşünüyor ve önergemizi destekleyeceğinizi umuyorum. 12,5 milyon
insanımız bu düzenlemenin yapılmasını bekliyor.
Bu vesileyle,
hepinize şahsım ve Milliyetçi Hareket Partisi adına saygı
ve sevgilerimi sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Özkan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 248 sıra sayılı Tasarının 2nci maddesinde yer
alan yüzde
Mehmet Akif Hamzaçebi (Trabzon)
ve arkadaşları.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Sayın Hamzaçebi, buyurun efendim.
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; önergeyle, kanun teklifinde yer alan bazı oranların
değiştirilmesini Genel Kurulun takdirine sunuyoruz. Önergeyle
önerilmiş olan oranlar, teklifin ilk hâlinde yer almış olan
oranlardır. Komisyon görüşmeleri sırasında bu oranlar
azaltılmıştı; tekrar, azaltılan oranların kanun
teklifindeki ilk oranlara yükseltilmesi önerilmektedir.
Değerli
milletvekilleri, nüfusu 10 binin altındaki belediyelere yönelik olarak
kanun teklifinde yer alan denkleştirme ödeneğinin, iyi niyetli bir
madde olmakla birlikte, nüfus sayımı sonucunda nüfusu oldukça
azalmış olan belediyelerin sorunlarını çözmekte yetersiz
olduğunu ifade etmiştim. Buna ilişkin olarak
Şanlıurfadan iki belediyeyi örnek vermiştim, Halfeti ve Harran
belediyeleri.
Şimdi,
aynı konuda bir başka örnek daha vermek istiyorum sizlere. Trabzonun
Darıca Belde Belediyesini örnek olarak vermek istiyorum. 2000
yılı nüfus sayımına göre 4.900 olan nüfusu bu beldemizin,
son nüfus sayımıyla 3.500lere düşmüştür.
Yaklaşık olarak nüfusunda 1.400 kişilik bir azalma söz
konusudur. Yine bu belediyemizin İller Bankasından almakta
olduğu pay 600 bin YTL düzeyinden son nüfus sayımına göre 400
bin YTLnin altına düşmektedir. Yani üçte 1 oranında
payında bir azalma söz konusudur.
Şimdi, denkleştirme
ödeneğine ilişkin maddenin uygulanması sonucunda bu belediyemize
bir yardım yapılacak. Gelişmişlik endeksini ihmal edersek,
yapılacak yardımın tutarı da 41 bin YTL düzeyindedir. Yani azalma
200 bin YTL düzeyinde, denkleştirme ödeneğiyle bu belediyeye
yapılacak yardım 41 bin YTL düzeyinde. Azalmayı telafi eden bir
mekanizma değil. Dolayısıyla denkleştirme ödeneğine
ilişkin maddenin bir kez daha ele alınıp, nüfusu
azalmış olan belediyelerimizin sorunlarını giderecek
şekilde yeniden yazılması gerekiyor. Önümüzdeki yerel seçime
kadar belki bazı çözümlerin bulunduğunu Sayın Bakan
söyleyecektir. Ama yerel seçim sonrasında belirttiğim sorun tekrar bu
belediyelerimizin önüne gelecektir.
Bir konu da
büyükşehirlerle ilgili. Büyükşehir belediyelerine ilişkin olarak
tasarının tümü üzerinde görüşlerimi ifade ederken bu konuda yeni
bir yaklaşımın gerekli olduğunu söylemiştim. Hâlen
büyükşehir belediyesi olmak için en az 750 bin nüfusa sahip olmak
yönündeki şartın gözden geçirilerek, bu şartın ülke
ihtiyaçlarına uygun olarak yeniden değerlendirilmesi gerektiğini
ifade etmiştim; tekrar bunu söylüyorum. 750 bin nüfusu esas alırsak,
gerçekte bölgesinin merkezi olan birçok kent veya birçok demeyeyim, bazı
kentler bu tanımın dışında kalmaktadır.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Örneğin Trabzon!
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Bölgesinin ekonomik olarak merkezi, sosyal olarak
merkezi, merkez olması nedeniyle etki alanı geniş, etki
alanının geniş olması nedeniyle çevre illere de hizmet
verme özelliğine sahip, gün içindeki nüfus hareketinin yoğun
olduğu bu belediyelerin büyükşehir olabilmesi için münhasıran
nüfus şartını araması şeklindeki bir
yaklaşımı ortaya koyarsak bu doğru olmaz değerli
arkadaşlar. O nedenle bu şartın değiştirilmesi
gerektiğini ifade ediyorum.
Burada iktidar
partisi grubu adına konuşan bir milletvekili
arkadaşımız Trabzonun büyükşehir olmasıyla ilgili
fırsatın 1990lı yıllarda
kaçırıldığını ifade etti.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Şimdi yapın!
MEHMET AKİF
HAMZAÇEBİ (Devamla) Bu açıklamayı üzüntüyle dinledim.
Eğer 1990lı yıllarda SHPnin iktidar olduğu, SHPnin
koalisyon ortağı olması nedeniyle iktidar olduğu hükûmetin
Trabzonu büyükşehir yapmamış olmasını bu arkadaşımız
bir hata olarak dile getiriyorsa, bu hatayı düzeltmenin yeri burasıdır.
Yani arkadaşımız, hem o zamanki hükûmetin yapmış
olduğu uygulamayı hata olarak değerlendirecek, hem de bugün bu
konuda bir farklı tavır sergilemeyecek, o hatayı benimseyen bir
anlayış sergileyecek. Doğrusu bunu
yadırgadığımı ifade etmek istiyorum. O bir hata ise
-ki, hata olduğu ortaya çıkıyor- o hatayı düzeltmenin yeri
burasıdır. Bunu da sizlerin dikkatinize sunuyorum.
Sözlerimi burada
bitirirken hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Hamzaçebi.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan!
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, önerge kabul edildi! (MHP
sıralarından Karar yeter sayısı! sesleri)
BAŞKAN
Efendim?..
TURGUT DİBEK
(Kırklareli) Önerge kabul edildi Sayın Başkan!
KAMER GENÇ
(Tunceli) Çoğu elini kaldırmadı, hiç bakmıyorsunuz!
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Önerge kabul edildi efendim!
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkanım, önerge kabul edildi.
BAŞKAN
Kabul etmeyenler
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkanım, önergeye Hayır
denilmedi.
BAŞKAN
Madde kabul edilmiştir.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.50
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.54
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Fatma SALMAN
KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 122nci
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
248 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Sayın
milletvekilleri, 4üncü sırada yer alan, Avrupa Yatırım
Bankasının Türkiyede Temsilcilikler Açmasına Dair Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Avrupa Yatırım Bankası Arasındaki
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlıyoruz.
4.- Avrupa
Yatırım Bankasının Türkiyede Temsilcilikler Açmasına
Dair Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Avrupa Yatırım Bankası
Arasındaki Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/592) (S. Sayısı: 247)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5inci
sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Çin Halk Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Hayvan Sağlığı ve Karantina
Konusunda İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu ile Dışişleri
Komisyonu Raporlarının görüşmelerine başlıyoruz.
5.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Çin Halk Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Hayvan Sağlığı ve Karantina
Konusunda İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu ile Dışişleri
Komisyonu Raporları (1/366) (S. Sayısı: 241)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, bundan sonra da komisyonun
bulunmayacağı dikkate alınarak, çalışma süremizin de
bugün 20.00de kapanacağını dikkatinize sunarak, kanun
tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 26 Haziran
2008 Perşembe günü, yani yarın, alınan karar gereğince
13.00te toplanmak üzere Birleşimi kapatıyorum ve ülkemizi yurt
dışında şerefle, gururla temsil eden A millî futbol
takımımızın da Almanyayı yenerek finale
çıkacağı ümidini ve heyecanını taşıyor ve
millî takımımıza da başarılar diliyorum.
(Alkışlar)
Kapanma Saati: 18.55