DÖNEM: 23 CİLT: 23 YASAMA YILI: 2
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
123üncü
Birleşim
26 Haziran 2008 Perşembe
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III.
- YOKLAMALAR
IV. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.-Adana
Milletvekili Necdet Ünüvarın, 26 Haziran Dünya Uyuşturucu
Kullanımı ve Kaçakçılığıyla Mücadele Gününe
ilişkin gündem dışı konuşması
2.-Malatya
Milletvekili Öznur Çalıkın, Malatyadaki kara yolu çalışmalarına
ve ulaşım alanındaki gelişmelere ilişkin gündem
dışı konuşması
3.-İstanbul
Milletvekili Mehmet Ufuk Urasın, Emekliler Haftasına ilişkin
gündem dışı konuşması
V.-
AÇIKLAMALAR
1.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, A Millî Futbol
Takımımızın 2008 Avrupa Futbol Şampiyonasında
gösterdiği başarı nedeniyle açıklaması
2.- İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlunun, A Millî Futbol
Takımımızın 2008 Avrupa Futbol Şampiyonasında
gösterdiği başarı nedeniyle açıklaması
3.- Hatay
Milletvekili Sadullah Erginin, A Millî Futbol Takımımızın
2008 Avrupa Futbol Şampiyonasında gösterdiği başarı
nedeniyle açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.-Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın (6/737), (6/754) ve (6/755) esas
numaralı sözlü sorularını geri aldığına
ilişkin önergesi (4/67)
B) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 22 milletvekilinin, hayali
ihracat ve dâhilde işleme rejimi başta olmak üzere gümrüklerdeki
yolsuzluk iddialarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/230)
2.-Adana
Milletvekili Hulusi Güvel ve 30 milletvekilinin, orman yangınları
konusunun araştırılarak önlenmesi ve etkin mücadele için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/231)
3.-Kırklareli
Milletvekili Tansel Barış ve 34 milletvekilinin, Kırım
Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı konusunun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/232)
VII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Tapu
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/568) (S. Sayısı:
223)
2.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kocaeli Milletvekili Nihat Ergün
ve 16 Milletvekilinin, İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel
Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (2/241) (S. Sayısı: 248)
VIII.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Adana
Milletvekili Muharrem Varlının, Adanada atıl
bırakılan deprem konutlarına ilişkin sorusu ve Maliye
Bakanı Kemal Unakıtanın cevabı (7/3448)
2.- Aydın
Milletvekili Mehmet Fatih Atayın, TOKİnin yabancılara yönelik
konut projelerine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal
Unakıtanın cevabı (7/3609)
3.- Isparta
Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmazın, Isparta OSBye
yatırımın özendirilmesine ilişkin sorusu ve Sanayi ve
Ticaret Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı (7/3682)
4.- Çanakkale
Milletvekili Ahmet Küçükün, Çanakkaledeki sulama projelerine ilişkin
sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
(7/3707)
5.- Edirne
Milletvekili Bilgin Paçarızın, Hamzadere Barajına ek ödenek
tahsisine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı (7/3708)
6.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun, bir genelge doğrultusunda yapılan
çalışmalara ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal
Unakıtanın cevabı (7/3722)
7.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, tapu ve kadastro
çalışanlarının özlük haklarına ilişkin sorusu ve
Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız
Özakın cevabı (7/3746)
8.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Gördes Barajı su havzasına
ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun
cevabı (7/3748)
9.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağızın, bağış ve
promosyon kabulüne ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı (7/3828)
10.- Ankara
Milletvekili Zekeriya Akıncının, Ali Rıza Bey
Ormanına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı (7/3852)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 13.00te açılarak beş oturum yaptı.
Çankırı
Milletvekili Nurettin Akman, Kore Savaşının
başlamasının 48inci yıl dönümüne,
Konya
Milletvekili Faruk Bal, Akşehir Gölünün kıyı kenar çizgisi
nedeniyle göl çevresindeki vatandaşların yaşadığı
sorunlara,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Mersin
Milletvekili Vahap Seçerin, ülkemizde tarımsal üretimde ve tarımsal
ürün pazarlamasında yaşanan sorunlara ilişkin gündem
dışı konuşmasına Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Eker cevap verdi.
Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın (6/736), (6/738) esas numaralı
sözlü sorularını geri aldığına ilişkin önergeleri
okundu; soruların geri verildiği bildirildi.
Adana
Milletvekili Yılmaz Tankut ve 22 milletvekilinin, Adana ilinin
sorunlarının araştırılarak (10/227),
Edirne
Milletvekili Cemaleddin Uslu ve 20 milletvekilinin, Saros Körfezinin
doğal yapısını tehdit eden sorunların
araştırılarak korunması ve değerlendirilmesi için
(10/228)
Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğan ve 19 milletvekilinin, mermercilik sektöründeki
sorunların araştırılarak (10/229),
Alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu;
önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin
sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan Tapu Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının (1/568) (S.
Sayısı: 223) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddeye
ilişkin komisyon raporu henüz gelmediğinden;
2nci
sırasında bulunan Türkiye Atom Enerjisi Kurumu ile Ukrayna Devlet
Nükleer Düzenleme Komitesi Arasında Nükleer Düzenleme Konularında
Teknik İşbirliği ve Bilgi Değişimi Mutabakat
Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/356) (S. Sayısı: 233),
3üncü
sırasında bulunan Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kocaeli Milletvekili Nihat Ergün ve 16 Milletvekilinin,
İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden
Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifinin (2/241) (S. Sayısı:
248) görüşmelerine başlanılarak 3üncü maddesine kadar kabul
edildi. Birleşime verilen aradan sonra,
4üncü
sırasında bulunan Avrupa Yatırım Bankasının
Türkiyede Temsilcilikler Açmasına Dair Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Avrupa Yatırım Bankası Arasındaki Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/592) (S. Sayısı: 247),
5inci
sırasında bulunan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Çin Halk
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hayvan Sağlığı ve
Karantina Konusunda İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/366) (S. Sayısı: 241),
İlgili
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından;
Ertelendi.
26 Haziran 2008
Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 13.00te toplanmak
üzere birleşime 18.55te son verildi.
|
|
|
Nevzat PAKDİL |
|
|
|
|
Başkan
Vekili |
|
|
|
Yaşar TÜZÜN |
|
Fatma SALMAN KOTAN |
|
|
Bilecik |
|
Ağrı |
|
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
|
|
|
Canan CANDEMİR ÇELİK |
|
|
|
|
Bursa |
|
|
|
|
Kâtip Üye |
|
No.: 176
II.- GELEN KÂĞITLAR
26 Haziran 2008 Perşembe
Tezkereler
1.- İstanbul
Milletvekili Necat Birincinin Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/476) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.6.2008)
2.-
Birleşmiş Milletler Geçici Görev Gücü Bünyesinde Türk Silahlı
Kuvvetlerinin 5 Eylül 2008 Tarihinden İtibaren Bir Yıl Daha UNIFIL
Harekâtına İştirak Etmesi Hususunda Anayasanın 92 nci
Maddesi Uyarınca Hükümete İzin Verilmesine İlişkin
Başbakanlık Tezkeresi (3/477) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25.6.2008)
Rapor
1.- Türkiye
Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara
Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri
ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı ve
Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/453) (S.Sayısı: 263) (Dağıtma tarihi:
26.6.2008) (GÜNDEME)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 22 Milletvekilinin, hayali
ihracat ve dahilde işleme rejimi başta olmak üzere gümrüklerdeki
yolsuzluk iddialarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi. (10/230) (Başkanlığa geliş
tarihi:19.06.2008)
2- Adana
Milletvekili Hulisi Güvel ve 30 Milletvekilinin, orman yangınları
konusunun araştırılarak önlenmesi ve etkin mücadele için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi. (10/231) (Başkanlığa geliş
tarihi:19.06.2008)
3-
Kırklareli Milletvekili Tansel Barış ve 34 Milletvekilinin,
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı
konusunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve
105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi. (10/232) (Başkanlığa
geliş tarihi:19.06.2008)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru
Önergeleri
1.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin, Hakkari Belediyesine yapılması gereken
ödemeye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3396)
2.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin, Köye Dönüş Projesine ve 5233
sayılı Kanuna göre yapılan ödemelere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3398)
3.- Bursa
Milletvekili Onur Öymenin, AB üyelik sürecinde açılabilen müzakere
başlıklarına ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3399)
4.- Bursa
Milletvekili Onur Öymenin, KKTCdeki Rum okullarının denetimine ve
Rum kesimine geçişlerdeki sorunlara ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3400)
5.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, bir AB heyetinin Gökçeada ve
Bozcaadayı ziyaretine ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3401)
6.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Adana-Karaisalı yolu yapımına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3402)
7.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Adana İl Özel İdaresinin
taşınmaz tasarruflarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3403)
8.- Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlunun, Kayseride
kullandırılan mikro kredilere ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3404)
9.- Aydın
Milletvekili Özlem Çerçioğlunun, 1 Mayıs kutlamalarında
yapılan müdahalelere ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3405)
10.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, 1 Mayıs kutlamalarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3406)
11.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, Atatürk
Havalimanında güvenlik kontrolünde ayrıcalıklı uygulama
yapıldığı iddiasına ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3412)
12.- Bursa
Milletvekili Onur Öymenin, tıp fakültelerinin Devletten alacaklarına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3413)
13.-
Kırklareli Milletvekili Tansel Barışın, çeltik
açığına ve üreticilerin sorunlarına ilişkin Tarım
ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3414)
14.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın,
hayvancılıktaki desteklemelere ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3415)
15.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, astsubayların özlük haklarına
ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3416)
16.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, fosforik asit ithalatına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3422)
17.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın, Türk Tabipler Birliği
Başkanının gözaltına alınmasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3423)
18.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın, bazı
konuşmalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/3424)
19.-
Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncünün, enflasyon hesaplamasına ve
enflasyon farkı ödemesine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/3425)
20.-
Kırklareli Milletvekili Tansel Barışın, Şam
ziyaretine ve Büyük Ortadoğu Projesine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/3426)
21.- Ankara
Milletvekili Nesrin Baytokun, AB Karma Komisyonu Eş
Başkanının açıklamalarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3427)
22.-
İstanbul Milletvekili Ufuk Urasın, nişasta bazlı
şeker üretimindeki kotaya ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/3428)
23.-
İstanbul Milletvekili Bayram Ali Meralin, 1 Mayıs
kutlamalarında çıkan olaylara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/3429)
24.- Ordu
Milletvekili Rahmi Günerin, Fatsa Halk Plajından kum çekilmesine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3432)
25.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, Türk Tabipler Birliği
Genel Başkanının gözaltına alınmasına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3434)
26.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, 1 Mayıstaki olaylarda yapılan
polis müdahalesine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3435)
27.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Ali Özpolatın, Güngören-Tozkoparan
Mahallesinin kentsel dönüşüm projesi kapsamında
yıkılacağı iddialarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3437)
28.-
İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlunun, asayiş
suçları verilerine ve izlenen bazı oluşumlara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3438)
29.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, Türk Tabipler
Birliği Başkanının gözaltına alınmasına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3439)
30.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, İstanbul Valisinin adının
verildiği kamu yapılarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3440)
31.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, müdür
yardımcılığı atamalarına ve ödül belgelerine
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3443)
32.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, derslik ihtiyacının
karşılanmasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3444)
33.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, öğretmen istihdamına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3445)
34.- Sinop
Milletvekili Engin Altayın, bir ilköğretim okulu yönetimiyle ilgili
iddialara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3447)
35.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın, bir
bürokratın görevden alındığı iddiasına ve
İngilizce ifade kullanmasına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3449)
36.- Kars
Milletvekili Gürcan Dağdaşın, Karsta fizik tedavi ve
rehabilitasyon merkezi açılmasına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3453)
37.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, bebek ve çocuk hastalıkları ile
ölümlerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3454)
38.- Muğla
Milletvekili Ali Arslanın, toplumsal olaylara müdahalelerde biber
gazı kullanılmasına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3455)
39.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, Suudi Arabistanda idam
cezasına çarptırılan bir vatandaşımızla ilgili
girişimlere ilişkin Dışişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3456)
40.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, TMOnun bazı ürünlerdeki piyasa
işlemlerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3460)
41.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, uzman erbaşların özlük
haklarına ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3462)
42.-
İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlunun, SPK
Başkanının bir açıklamasına ilişkin Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Nazım Ekren)
yazılı soru önergesi (7/3463)
43.- Batman
Milletvekili Bengi Yıldızın, GAP kapsamında toprak reformu
yapılıp yapılmayacağına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/3469)
44.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, AB destekli bir projeye ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3472)
45.- Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebinin, enflasyon karşısında sabit
gelirlilerin aylıklarının iyileştirilmesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3474)
46.-
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın,
Kağıthane Belediyesinin kiraya verdiği bir sosyal tesise
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3475)
47.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçının, belediyelere yapılan afet
yardımlarına ilişkin Bayındırlık ve İskân
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3477)
48.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Muş İlindeki yatırımlara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3478)
49.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Siirt İlindeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3479)
50.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Diyarbakır İlindeki
yatırımlara ilişkin Bayındırlık ve İskân
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3480)
51.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, Van İl Emniyet
Müdürlüğü personeline baskı uygulandığı
iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3491)
52.- Muğla
Milletvekili Ali Arslanın, Türk Tabipler Birliği
Başkanının gözaltına alınmasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3492)
53.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Seyhan Belediyesinin taşınmazları
üzerindeki tasarruflarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3493)
54.- Siirt
Milletvekili Osman Özçelikin, bir köyün su ve yol sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3494)
55.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, Yenimahalle Belediyesindeki personel
istihdamına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3495)
56.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, Sincan Belediyesindeki personel
istihdamına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3496)
57.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, Mamak Belediyesindeki personel
istihdamına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3497)
58.- Ankara Milletvekili
Yılmaz Ateşin, Keçiören Belediyesindeki personel istihdamına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3498)
59.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, Gölbaşı Belediyesindeki
personel istihdamına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3499)
60.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, Etimesgut Belediyesindeki personel
istihdamına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3500)
61.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, Altındağ Belediyesindeki
personel istihdamına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3501)
62.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, Ankara Büyükşehir Belediyesindeki
personel istihdamına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3502)
63.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, 1 Mayıs olaylarındaki polis müdahalesine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3503)
64.- Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlunun, Kadir Has Stadyumu
ihalesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3504)
65.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, İstanbul-Beykozdaki ruhsatsız
yapılaşma iddialarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3505)
66.- Artvin
Milletvekili Metin Arifağaoğlunun, Antalya-Manavgat Kaymakamına
yönelik bazı iddialara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3506)
67.- Mersin
Milletvekili İsa Gökün, sağlık personeline yönelik bazı
mali uygulamalara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3510)
68.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, Bodrum Devlet Hastanesi basınç odasının
hizmet verememesine ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3511)
69.- Edirne
Milletvekili Rasim Çakırın, bir doktorun Kıyafet
Yönetmeliğini ihlal ettiği iddiasına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3515)
70.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçının, kapatılan Tarım Kredi
Kooperatiflerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3516)
71.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, çeltik üreticisinin
korunmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3517)
72.- Samsun
Milletvekili Osman Çakırın, çiftçilerin Tarım Kredi
Kooperatiflerine olan borçlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3518)
73.-
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın,
Ukraynadan ithal edilen bitkisel yağ ile ilgili iddialara ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3519)
74.- İzmir
Milletvekili Recai Birgünün, çiftçilerin kredi borçlarının
ertelenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3520)
75.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Mardin İlindeki yatırımlara
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3521)
76.- Hatay
Milletvekili İzzettin Yılmazın, Akbez İlçesindeki PTT
şubesinin kapatılmasına ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3522)
77.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Mardin İlindeki yatırımlara
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3523)
78.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Muş İlindeki yatırımlara
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3524)
79.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Siirt İlindeki yatırımlara
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3525)
80.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Diyarbakır İlindeki yatırımlara
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3526)
26 Haziran 2008 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 13.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Fatma SALMAN
KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 123üncü
Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Konuşma
süreleri beşer dakikadır. Hükûmet bu konuşmalara cevap
verebilir, Hükûmetin konuşma süresi yirmi dakikadır.
Gündem
dışı ilk söz, Uluslararası Uyuşturucu
Kullanımı ve Kaçakçılığıyla Mücadele Günü
münasebetiyle söz isteyen Adana Milletvekili Necdet Ünüvara aittir.
Sayın
Ünüvar, buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.-Adana Milletvekili Necdet Ünüvarın, 26 Haziran
Dünya Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığıyla
Mücadele Gününe ilişkin gündem dışı konuşması
NECDET ÜNÜVAR (Adana)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Konuyla ilgili
konuşmadan önce, dün akşam yenilmesine rağmen ülkemizin
adını en iyi şekilde temsil eden millî futbol
takımımızı gönülden kutlayarak sözlerime
başlıyorum. Üzüntüm turnuvada en iyi oynadığı
maçı kaybetmiş olmasına ama futbol bu. Basit hataları
yapmayacaksınız, basit golleri kaçırmayacaksınız ama
her şeye rağmen ülkemizin adını çok iyi bir şekilde
duyurdular, onlarla gurur duyuyoruz.
Değerli
milletvekilleri, bugün, 26 Haziran Dünya Uyuşturucu Kullanımı ve
Kaçakçılığıyla Mücadele Günü olarak kutlanıyor.
Birleşmiş Milletler, 1987 yılında bir kararla, dünyayı
uyuşturucusuz, temiz bir toplum hedefine ulaşma ve uluslararası
alanda eylem ve iş birliğini güçlendirme konusundaki
kararlılığını ortaya koymak adına böyle bir gün
tertip etti. Ben de bu vesileyle başta ülkemiz olmak üzere tüm
insanlığın bu gününü kutluyorum.
Tabii, bu konu
son derece önemli. Daha önce de gündeme defalarca gelmişti. Madde
bağımlılığı, dünyada olduğu gibi ülkemizde
de özellikle gençler arasında, tüm insanları, biyolojik, ruhsal ve
sosyal boyutlarıyla ilgilendiren bir sağlık sorunudur ve son
yıllarda maalesef giderek artmaktadır; sadece kullananı değil
çevresini de olumsuz yönde etkileyebilme özelliğine sahiptir. Tabii,
çocuklarımızı madde kullanımından kurtarmak sadece
onlara düşmüyor; bizlere, hepimize düşüyor. Devlet olarak, millet
olarak, aile olarak, hepimizin üstüne düşen görevleri yerine getirmesi
gerekiyor.
Uyuşturucuyla
ilgili, dünyada, birkaç tane çarpıcı rakam vermek istiyorum:
Birleşmiş Milletlerin verdiği rapora göre, dünyada 180 milyon
civarında insan uyuşturucu kullanıyor. 141 milyonu esrar,
kalanı da sentetik uyuşturucu olmak üzere dünya nüfusunun
yaklaşık yüzde 2,25ine denk gelen bir kitle maalesef
uyuşturucuyla malul. Bunların yakınlarını da hesaba
kattığımız zaman uyuşturucunun ne denli toplumsal bir
sorun olduğu net olarak ortaya konuyor.
Ülkemizde
uyuşturucu madde kullanıcı sayısına yönelik çok ciddi
çalışmalar olmasına rağmen derli toplu bir
çalışma maalesef yok. Sadece polis kayıtlarına bakarak bir
sayı ortaya koymak mümkün. Farklı üniversitelerimizin, farklı
bilim adamlarımızın yaptığı; Aile
Araştırma Kurumu Genel Müdürlüğümüzün yaptığı
verilere bakarak şunu söyleyebiliriz: Öğrencilerin yüzde 20
civarında bir kitlesi sigara ve alkol, yüzde 6sı sigara ve
uyuşturucu, yüzde 5,6sı alkol ve uyuşturucu gibi maddeleri
kullanmakta. Bunlara baktığımız zaman, belki ülkemizin
durumunu diğer dünya ülkeleriyle
karşılaştırdığımızda sorunu çok ciddi
görmeyebiliriz ama sorun giderek artma eğiliminde. Zira, özellikle
doğal uyuşturucular için, doğudan, Afganistan kaynaklı
uyuşturucunun batıya, sentetik uyuşturucular için de
batıdan doğuya geçişte bir yol güzergâhı üzerinde
olması ülkemizin uyuşturucuyla ilgili önemini artırıyor.
Tabii, terör örgütü de maalesef bundan çok ciddi ölçüde bir gelir elde ediyor.
Dolayısıyla, ülkemizde potansiyel olarak bu konunun artma
eğilimi söz konusu.
Anayasamızın
58inci maddesi, devletin, gençleri alkol düşkünlüğünden,
uyuşturucu maddeden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü
alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri
alacağını ifade etmektedir. Bu amaçla devletimiz de gerçekten bu
konuya çok önem veriyor. Ülkemizde bir Başbakanlık genelgesiyle ortaya
konmuş bir strateji belgesi var. Buna istinaden bir eylem planı var.
TUBİM dediğimiz, Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu
Bağımlılığı İzleme Merkezi var; şu anda
Emniyet Genel Müdürlüğüne bağlı, KOM Dairesine bağlı
bir şube müdürlüğü olarak çalışıyor.
Ülkemizde, tabii,
Meclisimiz bunu yeterli görmedi ve 22 Nisanda sizlerin de oylarıyla bir
araştırma komisyonu kurdu. Araştırma Komisyonunun
Başkanlığını bendeniz yapıyorum ve Komisyonumuz
çok aktif bir şekilde çalışıyor. Yaklaşık iki
aydır yirmi üç oturum yaptı. Derikteki bir dernekten Nimet Çubukçu
Hanımefendiye kadar, Gümrük Müsteşarlığından Emniyet
Genel Müdürlüğüne kadar çok değişik kişileri,
kurumları, bilim adamlarını, uyuşturucu kullanıp
bırakanları, kullanıp bırakamayanları, onların
ailelerini, bunlarla ilgili dernekleri dinledi ve bunlarla ilgili bir yol
haritası belirlemeye çalışıyor. İktidarıyla
muhalefetiyle konuya çok ilgi duyuyoruz. Ben, bu konuşma vesilesiyle,
Komisyonumuzu çok aktif bir şekilde çalıştıran üyelerimize,
Komisyonumuza destek veren bakanlarımıza,
bakanlığımızın genel müdürlerine,
müsteşarlarına hassaten teşekkür ediyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Ünüvar, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
NECDET ÜNÜVAR
(Devamla) Biz, aslında bununla, sadece bugün değil belki bugünden
daha fazla yarınları kurtarmaya matuf bir çalışma
yapıyoruz. Komisyonumuzun yaptığı çalışmalar
bittiğinde ortaya koyacağı bir raporla ülkemizdeki mevcut durumu
ortaya koymak, o mevcut durumla ilgili tedbirleri almak, ailelere, topluma,
bizlere, siyasetçilere, devleti yöneten kurumlara düşen görevler ve
bunlarla ilgili bir yol haritası ortaya koymayı planlıyoruz.
Bununla, daha mutlu, daha müreffeh, geleceğe daha umutla bakan, ülkemizin
geleceğini daha iyi yönetecek gençleri oluşturmak, bunları
yetiştirmek gibi bir amacımız var.
Ben, bu
vesileyle, tüm dünyanın uyuşturucudan arınmış, temiz,
kaliteli, mutlu, müreffeh bir toplum olması doğrultusunda, insanlara
böyle iyi bir temenniyle sözlerimi bitirip hepinize saygılar arz etmeyi görev
addediyorum. Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Ünüvar.
Gündem
dışı ikinci söz, Malatyadaki kara yolu
çalışmaları hakkında söz isteyen Malatya Milletvekili Öznur
Çalıka aittir.
Sayın
Çalık, buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
2.-Malatya Milletvekili Öznur Çalıkın,
Malatyadaki kara yolu çalışmalarına ve ulaşım
alanındaki gelişmelere ilişkin gündem dışı
konuşması
ÖZNUR ÇALIK
(Malatya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, Malatyadaki
kara yolu çalışmaları ve ulaşım alanındaki
gelişmelere ilişkin şahsım adına gündem
dışı söz almış bulunuyorum. Konuşmama
başlamadan önce bütün heyeti saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, biraz
evvel Necdet Hocamın da belirtmiş olduğu gibi, dün akşam
Türk futbol tarihinde ilk kez yarı final oynayan, Avrupa'nın ilk dört
takımından biri olma başarısını gösteren ve
oynadığı futbolla, son saniyelere kadar verdikleri mücadeleyle
Avrupaya örnek olan millîlerimizi kutluyor ve
başarılarının devamını diliyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar) Ben inanıyorum ki Türk futbolu
Avrupa'ya örnek olmuştur, bundan sonra çok daha büyük başarılara
imza atacaktır. Bu vesileyle hem Teknik Direktörümüzü hem Futbol Federasyonunu
hem de bu konuda emeği geçenleri bir kez daha kutluyorum.
Bugün sizlere AK
Parti İktidarının tüm Türkiye'de yapmış olduğu
yol çalışmalarıyla birlikte, özelde Malatyayla ilgili
yapılan çalışmaları anlatmak istiyorum.
Hükûmetimiz ve
ilgili Bakanlığımızca, ülkemizin kara yolları
altyapı çalışmalarına yönelik bir yol haritası
çizilmiş, birçok yeni projeyle sorunların çözümüne yönelik ciddi
çalışmalar yapılmıştır.
Bu kapsamda,
Malatyada cumhuriyet tarihinde, bugüne kadar, 2002 yılına kadar
toplam 32 kilometrelik yol yapılmışken 2002 yılından
2008 yılına kadar bu duble yol miktarı 151 kilometreye
ulaştırılmıştır. Malatyada kara yollarına
yönelik yapılan çalışmalar komşu illeri ve daha genelde
Doğu Anadolu Bölgesini de yakından ilgilendirmektedir. Malatya,
ulaşım ve ticari güzergâhlar düşünüldüğünde coğrafi
olarak Doğu Anadolu Bölgesinin batı illerine açılan
kapısı durumundadır. Örneğin, Ankara-Van yolu olarak
bilinen, on altı ili ilgilendiren, dokuz ili doğrudan ilgilendiren
Malatya-Darende kara yolu son derece önem arz eden bir güzergâhtır. Bu nedenle,
Malatyanın kara yollarıyla ilgili devam eden projelerinin bir an
önce tamamlanması adına tüm gayretlerimizi sürdürmekteyiz ve bu proje
bu sene 158 trilyonluk yatırım programına alındı ve
ödenekleri ayrılmış vaziyette.
Değerli
milletvekillerimiz, ilimizde yürütülmekte olan kara yolları
çalışmalarıyla ilgili Ulaştırma Bakanımız
Sayın Binali Yıldırım nezdinde yapmış
olduğumuz girişimler sonuç vermektedir. Bu vesileyle öncelikle
Sayın Başbakanımıza ve Sayın Bakanımıza
teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Bu çerçevede,
Ayrıca,
Beylerderesi Viyadüğünün 2 milyon YTL olan ödeneği 6 milyon YTL
eklenerek 8 milyon YTLye çıkarılmıştır. Bunu,
Malatyada yapılacak olan Beylerderesi Viyadüğünü daha önce yerelde
Yarım bırakıldı, devam etmiyor. şeklinde speküle
eden arkadaşlarımız da bu vesileyle bir kez daha duymuş
olsunlar ki 6 milyon ek ödenekle Beylerderesi Viyadüğü, inşallah,
2009 yılında Malatyanın, Doğu Anadolunun ve Türkiyenin
hizmetinde olacaktır. Ayrıca,
Şehrimizin
prestiji açısından son derece önem arz eden Erhaç Havaalanına
ilişkin de çalışmalarımız devam etmektedir.
Havaalanı yolunun duble yol kalitesinde, bölünmüş yol olarak
inşası için 2007 yılında, Başbakanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğanın talimatlarıyla, 28 trilyon
ödenekle yapımına başlanmış ve tek şeridi
tamamlanmıştır. İkinci şeridin 2008 yılı
sonuna kadar tamamlanması için 1 milyon YTL ek ödenek daha
çıkarılmıştır. Yine, bu yol da Malatyanın
prestij yollarından biri olacaktır.
ŞEVKET KÖSE
(Adıyaman) Malatya-Adıyaman yolu, oraya biraz değinin.
Altı yıldır bir arpa boyu yol ileri gitmediniz.
ÖZNUR ÇELİK
(Devamla) Malatya-Adıyaman yoluyla ilgili de ödeneklerimiz
çıkmış vaziyette.
Havaalanımızın
beş uçak kapasiteli apron genişletme çalışmaları 17
Haziranda bitirilmiş olacak.
Paralel taksi
yolunun piste dönüştürülmesi 25 milyon bedelle projenin inşası
31 Aralık 2008de tamamlanmış olacak. Bu
çalışmaların ardından, uçak
iniş-kalkışlarını aksatmayacak biçimde ana pistin
bakımına başlanacak.
Ayrıca,
bunun yanı sıra yolcu terminalinin kapasitesi artırılarak
prefabrik terminal binasının
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Çalık, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
ÖZNUR ÇALIK
(Devamla) -
yapımı 2008 yılı içerisinde tamamlanacak ve
umut ediyorum ki önümüzdeki yıl içerisinde de modern sistemlerle
donatılmış, altyapı çalışmalarıyla
tamamlanmış, ilimize yakışan bir havaalanına kavuşacağız.
Ayrıca,
bugüne kadar, şimdiye kadar yapılan yatırımlarda maalesef istenilen
ödenekler alınmamış olsa da 2008 yılında 43,2 trilyon,
kara yollarına, Malatya için ödenek ayrılmıştır. Ben
bu vesileyle, Sayın Bakanımıza, Sayın
Başbakanımıza ve Hükûmetimizin bütün üyelerine
teşekkürlerimi ve saygılarımı sunuyorum.
Ayrıca,
Pütürge-Tepehan yoluyla ilgili çalışmalarımız tüm
hızıyla devam etmektedir. 5 kilometrelik ilave yolun, Pütürge-Tepehan
yolunun proje ihalesi de devam etmektedir.
Ayrıca,
Nemrut yolunun genişletme ve iyileştirilmesine ilişkin olarak da
çalışmalarımızı hızla sürdürmekteyiz.
ŞEVKET KÖSE
(Adıyaman) Nemruta sahip çıkmayın, Nemrut
Adıyamanın ha!
ÖZNUR ÇALIK
(Devamla) Ben bu vesileyle bütün Meclisi saygıyla selamlıyor,
teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Gündem dışı üçüncü söz, Emekliler Haftası münasebetiyle söz
isteyen İstanbul Milletvekili Ufuk Urasa aittir.
Sayın Uras,
buyurun efendim.
3.-İstanbul Milletvekili Mehmet Ufuk Urasın,
Emekliler Haftasına ilişkin gündem dışı
konuşması
MEHMET UFUK URAS
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli vekiller; ben de millî
takımımızı nitelikli futbolu nedeniyle kutluyorum. Bazen
sonuç kadar nasıl oynadığınız da önemlidir. Futbol
oyunu, var olan sahadaki oyunu iyi okumak kadar hayatın ondan ibaret olmadığını
futbolda bilmek de önemlidir. Futbol ile siyaset arasında böyle bir
ilişki var. Biz nasıl maçlarda kendi kalemizde gol görüyor sonra da
hayat memat meselesi diye gol atmaya çalışıyorsak, siyasette de
sürekli kendi kalemize gol atıp sonra bununla nasıl baş ederiz
gibi bir sıkışıklık içerisindeyiz.
Emekliler
Haftası nedeniyle söz aldım. 28 Haziran itibarıyla kutlanacak
bir şey var mı niye söz aldınız? diye sorabilirsiniz ama
bu konunun, toplumun temel meselesi olduğu için, öncelikli bir konu hâline
gelmesi önemli.
İlkokullarda,
biliyorsunuz Büyükleri saymak, küçükleri sevmek andıyla
çocuklarımız seslenir. Büyükler deyince aklımıza emekliler
geliyor. Emekli olduktan sonra aslında hayat devam ediyor. Emeklilerimiz
işlerinden emekli oluyorlar, hayattan değil. Onları hayattan da
emekli etmemek, yaşam dışı bırakmamak çok önemli,
yaşamda emekleme durumunda bırakmamak çok önemli.
Kutlayacağımız
bu hafta içerisinde, bir kere daha, siyaseten, siyasette söylediklerimizle
gerçekleştirdiklerimiz arasındaki açı farkını
kapatmamız gerekiyor. Hiçbir yurttaşımız kendi
başının çaresine baksın diyemeyiz, altta kalanın
canı çıksın diyemeyiz. Hiç kimse en azından ruhen
yaşlanmıyor, hepimiz yaşlanmıyoruz, yaş alıyoruz.
Yaşı kemale eren yurttaşlarımızla dayanışma
kültürü politikası geliştirmek önemli oluyor ve en mağdur kesim
olan 8 milyona yakın emeklimiz, bir mağdurlar hareketi olarak tüm
Emekli-Seni örgütlüyorlar, Emekli-Sen kapatılıyor. Şimdi Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinde bunun mücadelesini yürütüyorlar.
Gelir
dağılımı bozuldukça yaşam alanlarının da
ayrıştığını biliyoruz. Üst gelir grupları,
tuzu kuru olanlar kendi steril dünyalarında yaşarlarken belki kamu
hizmetlerini de talep etmiyorlar. O yüzden, kamu hizmetlerinin çökmesi,
emeklilerin, emekçilerin talepleri onları ilgilendirmiyor ama unutmayalım
ki bir gün hepimiz emekli olacağız, o yüzden emeklilerin sorunu
önemli.
Türkiyede
geniş bir kesimin siyaset dışı kaldığı bir
ortamda, bir demokrasi düşünün ki emekliler örgütlenemiyor, çiftçiler
örgütlenemiyor, gençler sendikal örgütlenmesini kuramıyor. En son,
İstanbul Valiliği, Öğrenci Gençlik Sendikası hakkında
kapatma davası açıyor emeklileri kapattığı gibi. Bu
tür davaların sadece öğrencilere, emeklilere, çiftçilere
açılmadığını bilmemiz gerek, bu davalar tüm
sendikalara açılmış davalardır, sendikal hak ve
özgürlüklere yönelik davalardır. Davaların dilekçesinde yer alan iddialara
göre, 2821 sayılı Sendikalar Yasası, örneğin
öğrencilerin sendika kurmasına izin vermiyormuş, emeklilerin,
çiftçilerin vermediği iddia edildiği gibi. 2821 sayılı
Sendikalar Yasası, işçi sendikalarına da aslında izin
vermiyor, yasaklar ve engellemeler koyuyor. Askerî darbe ürünü olan 2821
sayılı Yasa, barajlarıyla, noter şartıyla ve her türlü
kısıtlamalarıyla, sendikaların kurulmasını ve
örgütlenmesini engelliyor.
Biz her zaman
söyledik, bir kere daha tekrar ediyoruz: 2821 ve 2822 sayılı Yasalar
aslında 12 Eylül rejiminin bugüne bakiyesi, deli gömleğidir.
Öğrencilerin, gençlerin, çiftçilerin, emeklilerin sendika kurma hakkı
Türkiyenin imzalamış olduğu uluslararası sözleşmelere
ve Anayasanın 90ıncı maddesindeki güvenceye
dayanmaktadır. Dünyanın her yerinde bu kesimlerin sendikaları
vardır. Dünyanın her yerinde, örneğin öğrenci
sendikaları okul yönetimlerine katılırlar, daha nitelikli bir
eğitim, yaşam için mücadele ederler.
Venedik
Kriterlerinin konuşulduğu ve parti kapatma
tartışmalarının yapıldığı günlerde
kendisine demokrasi isterken sendikaları kapatanlara, Avrupa Sosyal
Şartını, Paris Antlaşmasını ve özellikle
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesini bir kere daha hatırlatmak
isterim.
Sendika kurma
hakkının temel hak ve özgürlüklere ilişkin, uluslararası
sözleşmelere uygun olarak -ücretli çalışanlar
dışında- emekliler, işsizler, çiftçiler ve öğrenciler
açısından da bir hak olarak tanınması doğrultusunda
mücadele etmek gerekmektedir. Bu alanda DİSK çatısı altında
faaliyet gösteren Emekli-Sen ve Türkiyenin en genç sendikası olan
Genç-Senin sendikal örgütlenme ve faaliyetlerine en geniş desteği
vermek gerekmektedir.
Aslında
yapılacak iş çok basittir: Birkaç maddelik bir statü yasasıyla
Türkiyenin sendikalaşma özgürlüğünü kısıtlayan ve sendika
kapatan bir ülke ayıbından kurtarılması mümkündür yani
kendi kalemize gol atmamamız mümkündür.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Uras, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
MEHMET UFUK URAS
(Devamla) Tamamlıyorum.
Sürekli Emeklilerin
grev hakkı olur mu? deniyor. Yıllarca aynı gerekçeyle
iktidarlar kamuda da örgütlenme, sendika hakkının önünü kestiler. O
zaman işverenler sendikası niye var? İktidarlar ve gerekse
yargı organları aynı zamanda bu konularda
zorlaştırıcı olmamalı, kolaylaştırıcı
olmalıdır.
Rakamlar çok
açık: 857 bin kişi altmış beş yaş üstünde, emekli
maaşı alıyor. Çok geniş bir kesimin ihtiyaçları
insanca yaşam koşullarının sağlanması yönündedir.
Sosyal Güvenlik Kurumu verilerine göre 6 milyon emekli, 2 milyon dul ve yetim
vardır. Bütün bu kesimlerin acil taleplerini dikkate almazsak sonra
yurttaş da siyaseten bu talepleri dikkate almayanları emekli
edebilir. Bu uyarıyı burada yapmış olayım.
Hepinize
teşekkür ediyorum. (DTP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Uras.
Sayın Vural,
buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, A Millî
Futbol Takımımızın 2008 Avrupa Futbol
Şampiyonasında gösterdiği başarı nedeniyle
açıklaması
OKTAY VURAL
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Biz de Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu olarak, 2008 Avrupa Şampiyonasında bizi
başarıyla temsil eden ve milletimize sevinçleri paylaşma
fırsatı veren millî takımımızı kutluyoruz. Millî
Takım Teknik Direktörüne, antrenörlerine, bütün futbolcularına,
malzemecisinden tutun da tüm katkı sağlayanlara biz teşekkür
ediyoruz. Ay yıldızlı Bayrağımız her zaman
zirveleri hak etmiştir. İnşallah, bundan sonra da
başarılarının devamını ve şampiyonluğa
erişmelerini diliyoruz.
Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Vural.
Sayın
Kılıçdaroğlu, buyurun.
2.- İstanbul Milletvekili Kemal
Kılıçdaroğlunun, A Millî Futbol
Takımımızın 2008 Avrupa Futbol Şampiyonasında
gösterdiği başarı nedeniyle açıklaması
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Dün millî
takımımız bize güzel bir gece yaşattı. Her ne kadar
3-2 mağlubiyet söz konusu olduysa da çıkardıkları oyunla
Avrupanın ve dünyanın saygın bir spor takımı
olduğunu gösterdi. Biz kendileriyle gurur duyuyoruz. Türkiyeye
gelişlerinde de umuyorum halkımız kendilerini bağrına
basacaktır. Bize sporu sevdirdikleri için, ulusal birliğimizi
sağladıkları için kendilerine yürekten teşekkür ediyoruz
CHP olarak.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın Ergin,
buyurun.
3.- Hatay Milletvekili Sadullah Erginin, A Millî Futbol
Takımımızın 2008 Avrupa Futbol Şampiyonasında
gösterdiği başarı nedeniyle açıklaması
SADULLAH
ERGİN (Hatay) Sayın Başkanım, değerli
arkadaşlar; ben de diğer grup başkan vekili
arkadaşlarım gibi, her şeyden önce, Türk Millî Takımımıza,
malzemecisinden Federasyon yöneticisine kadar bütün emeği geçenlere
teşekkür ediyorum. En son yarı final maçında yenildik ama
doğrusu, o burukluktan sonra başımız öne düşmedi;
başımız dikti ve sadece bize, Türk Milletine değil, dünya
üzerindeki Türk dünyasına, Türkiyeyi seven, milletimizi seven dünya
üzerindeki dost ve kardeş milletlere bu gururu yaşatan bu cesur yürek
gençlerimize tekraren grubum adına teşekkürü bir borç biliyorum.
Bundan sonraki spor hayatlarında onlara başarılar diliyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ergin.
Ülkemizi
centilmence temsil eden ve büyük bir başarıya imza atan, ümit
ediyoruz ki -bu başarı bizi kesmez- bundan sonra, inşallah,
kupayı alarak ülkemize dönecek olan A millîlerimizi ve emeği geçen
bütün insanlarımızı canıgönülden kutluyor ve kendilerine
teşekkür ediyoruz.
Saygıdeğer
milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Sözlü soru
önergelerinin geri alınmasına dair bir önerge vardır,
okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.-Kütahya Milletvekili Alim Işıkın
(6/737), (6/754) ve (6/755) esas numaralı sözlü sorularını geri
aldığına ilişkin önergesi (4/67)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Gündemin Sözlü
Sorular kısmının 324, 338 ve 339uncu sıralarında yer
alan 6/737, 754 ve 755 esas numaralı sözlü soru önergelerimi geri
alıyorum.
Gereğini
saygılarımla arz ederim.
Alim
Işık
Kütahya
BAŞKAN
Sözlü soru önergeleri geri verilmiştir.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge
vardır, okutuyorum:
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul Milletvekili Kemal
Kılıçdaroğlu ve 22 milletvekilinin, hayali ihracat ve dâhilde
işleme rejimi başta olmak üzere gümrüklerdeki yolsuzluk
iddialarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/230)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Gümrükler her
zaman yolsuzluk olayları açısından riskli bir alan
olmuştur. Bu nedenle uygar ülkeler, gümrük uygulamaları
açısından olabildiğince saydam bir yönetim
anlayışını yaşama geçirmeye
çalışmaktadırlar. Ancak ülkemizde bu konuda
başarılı bir uygulamanın olmadığını
biliyoruz. Özellikle son altı yılda bugüne değin
sağlıklı ve tutarlı hiçbir adımın
atılmadığını da görüyoruz. Son günlerde gümrüklerde
ilginç gelişmeler olmaktadır. Basına yansıyan haberlere
göre; Gümrük Müsteşarı, Teftiş Kurulu Başkanının
gümrüklerdeki parasal değeri 1 milyar doları geçen 10 yolsuzluk
iddiasının soruşturulması talebine onay vermemiş,
bunun üzerine Teftiş Kurulu Başkanı Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığına 30.4.2008 tarihli yazıyla
başvurmuştur. Bir yolsuzluk olayının
soruşturulmasına izin vermemek, yolsuzlukları görmezlikten
gelmenin de ötesinde yolsuzluk yapanları cesaretlendirir ve halktan
toplanan vergilerin birilerine yasadışı olarak
aktarılmasına yol açar.
Onay verilmeyen
soruşturma taleplerinden biri; Emniyet Genel Müdürlüğü
Kaçakçılık ve Organize Suçlar Daire Başkanlığınca
Gümrük Teftiş Kurulu Başkanlığına intikal ettirilen
Gümrük Müsteşarı ile ilgili iddialardır. Bir Gümrük
Müsteşarının kendisi ile ilgili iddiaları kapatması
değil, aksine sonuna kadar incelenmesini istemesi gerekir.
Bir başka
iddia, 2004, 2005 ve 2006 yıllarında Cezayir'e yapılan hayali
ihracat yolsuzluğu ile ilgilidir. Gümrüklerimizdeki rakamlara göre,
Türkiye'nin Cezayir'e toplam ihracatı 2 milyar 627 milyon 546 bin dolar
görünürken, Cezayir'in gümrük kayıtlarında 2004, 2005 ve 2006
yıllarında Türkiye'den satın alınan malların
toplamı 1 milyar 914 milyon 796 bin dolar görünmektedir. Yani arada 719
milyon 150 bin dolar fark vardır. Bu resmi veriler incelenme talep edilen
onayda açıkça belli iken, gelen ihbarın değerlendirilmesine izin
vermemek, doğrudan o işin içinde olanları korumak anlamına
geleceği açıktır. Bir başka anlatımla bu durumda
"hayali ihracat" AKP Hükümetinin resmi politikası haline
gelmiş demektir.
Teftiş
Kurulu Başkanı, bunlar gibi 10 ayrı konudaki yolsuzluk
iddialarının soruşturulması için onay istemiş, fakat
bırakın inceleme -soruşturma iznini vermek, aksine
soruşturma isteyen Gümrük Teftiş Kurulu Başkanı 23.5.2008
tarihinde Gümrük Müsteşarının gördüğü lüzum üzerine Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı
tarafından görevinden alınmıştır. Bu durum
açıkça, hayali ihracatçıların AKP Hükümeti üzerindeki etkisini
ve gücünü göstermektedir.
Hayali ihracat
konusundaki bir diğer çarpıcı örnek de Filiz Çay San. Tic.
A.Ş. ile ilgilidir. Gümrük Müsteşarlığı, söz konusu
Şirket ve Sorumlu Müdürü Ali Bayramoğlu hakkında
Kaçakçılıkla Mücadele Yasası ve Türk Ceza Yasasının
"evrakta sahtekarlık" hükümleri uyarınca takibatta bulunulmasını
istemiştir. 30.10.2007 tarihli soruşturma raporunda, Filiz Çay
Şirketi tarafından Türkiye'de işlendikten sonra
yurtdışına ihraç edilmesi kaydıyla getirilen çayların
iç piyasaya verildiği, yurtdışına da çay çöplerinin,
çaymış gibi ihraç edilmek istendiği ortaya
çıkmıştır. Ali Bayramoğlu'na ait Şirketin,
TÜBİTAK'ta yapılan çay incelemesine de, sanki Gümrükten
geliyormuş gibi, Filiz Çay'da çalışan bir personelin, yine
Şirketin aracıyla TÜBİTAK'a geldiği
saptanmıştır. Bu gelişmeler üzerine halen AKP Rize
Milletvekili olan Ali Bayramoğlu 6.4.2008 tarihli Hürriyet Gazetesinde
yayınlanan demecinde: "Birileri bizimle uğraşmaya devam
ediyor. Benimle uğraşanlarla ben de uğraşacağım.
Özel formülümüz olduğu için açıklamıyoruz" demiştir.
Gümrüklerdeki
hayali ihracat ve dahilde işleme rejimi ile ilgili yolsuzluk
iddialarının soruşturulmasının kimler tarafından
hangi gerekçelerle engellenmek istendiğinin araştırılarak
açıklığa kavuşturulmasına ihtiyaç vardır.
Hayali ihracat ve
dahilde işleme rejiminin sağlıklı sorgulanması,
alınması gereken önlemlerin saptanması amacıyla,
Anayasa'nın 98. ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 104
ve 105. maddeleri gereğince meclis araştırması
açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Kemal Kılıçdaroğlu (İstanbul)
2) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya)
3) Hulusi Güvel (Adana)
4) Muharrem İnce (Yalova)
5) Tekin Bingöl (Ankara)
6) Akif Ekici (Gaziantep)
7) Gökhan Durgun (Hatay)
8) Çetin Soysal (İstanbul)
9) Birgen Keleş (İstanbul)
10) Şevket Köse (Adıyaman)
11) Abdullah Özer (Bursa)
12) M. Akif Hamzaçebi (Trabzon)
13) Canan Arıtman (İzmir)
14) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
15) Turgut Dibek (Kırklareli)
16) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
17) Ahmet Ersin (İzmir)
18) Nesrin Baytok (Ankara)
19) Gürol Ergin (Muğla)
20) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
21) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
22) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
23) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
2.-Adana Milletvekili Hulusi Güvel ve 30 milletvekilinin,
orman yangınları konusunun araştırılarak önlenmesi ve
etkin mücadele için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/231)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemiz orman
varlığını tehdit eden etkenlerin başında
yangınlar gelmektedir. Özellikle yaz aylarında ormanlarımız
için büyük tehdit oluşturan yangınlar, yüzlerce yılda
yetişen ağaçların bir anda elden gitmesine, doğal dengenin
bozulmasına, ormanda yaşayan canlı türlerinin ve doğal
yaşam ortamlarının yok olmasına, topraktaki organik
maddelerin yitirilmesine neden olmaktadır.
Önümüzdeki
yıllarda küresel ısınma nedeniyle artan kuraklık ve nem
azalışının orman yangını riskini
artırdığı bir gerçektir. Buna karşın orman
yangınlarına zamanında ve yeterli müdahale için hava söndürme ve
keşif araçları başta olmak üzere, personel, donanım ve
altyapı alanlarında yetersizlikler olduğu gözlenmektedir.
Bu nedenle, orman
yangınlarının önlenmesi ve yangınlarla daha etkin mücadele
edilmesi ile ilgili sorunların ve alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci iç Tüzüğün 104 ve 105
inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması
açılmasını arz ederiz. 17.06.2008
1) Hulusi Güvel (Adana)
2) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
3) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya)
4) Çetin Soysal (İstanbul)
5) Abdulaziz Yazar (Hatay)
6) Ali Oksal (Mersin)
7) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
8) Tayfur Süner (Antalya)
9) Birgen Keleş (İstanbul)
10) Tacidar Seyhan (Adana)
11) Mehmet Fatih Atay (Aydın)
12) Nevin Gaye Erbatur (Adana)
13) Yaşar Ağyüz (Gaziantep)
14) Muharrem İnce (Yalova)
15) Ensar Öğüt (Ardahan)
16) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
17) Ergün Aydoğan (Balıkesir)
18) Tekin Bingöl (Ankara)
19) Akif Ekici (Gaziantep)
20) Şevket Köse (Adıyaman)
21) Abdullah Özer (Bursa)
22) M. Akif Hamzaçebi (Trabzon)
23) Canan Arıtman (İzmir)
24) Ahmet Ersin (İzmir
)
25) Mehmet Ali Susam (İzmir
)
26) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
27) Turgut Dibek (Kırklareli)
28) Nesrin Baytok (Ankara)
29) Gürol Ergin (Muğla)
30) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
31) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
Gerekçe:
Ülkemiz orman
varlığı 20,7 milyon hektar ile ülke yüzölçümünün %30'unu
oluşturmaktadır. Avrupa ülkelerinde bu oran ortalama %46, dünyada ise
%29,4'tür. Coğrafi konum itibariyle Akdeniz iklim kuşağında
yer alan ülkemizde, özellikle Hataydan başlayıp Akdeniz ve Ege sahil
bölgelerinden İstanbul'a kadar uzanan kıyı bandında yer
alan ve orman varlığımızın % 58'ini oluşturan 12
milyon hektar ormanlık alan yangına birinci derecede duyarlıdır.
Çevre ve Orman
Bakanlığı tarafından bastırılan "Orman
Yangınları Mücadele Kılavuzu"na göre orman
yangını mevsimi 1 Haziran'da başlamakta ve Ekim ayı sonuna
kadar sürmektedir. Aynı kılavuzda orman yangınlarında
asıl tehlikenin örtü yangınının, ağaç tepelerini
yakarak ilerleyen tepe yangınına dönüşmesi olduğu ve nispi nemin
saat 10.00da yüzde 40 ve daha düşük olması, nemin 1-2 saatte yüzde
20'den fazla düşüş göstermesi hallerinde mutlaka yangın
çıktığı belirtilmektedir. Rüzgar hızının 20
kilometre/saat ve üzerinde olmasının, kurak geçen yaz günlerinde
yangını körüklediği, doğrudan deniz rüzgârlarına
açık alanlar ve ada-yarım ada durumundaki sahalarda orman
yangınının sürat kazandığı ifade edilmektedir.
Küresel
ısınma nedeniyle geçmiş yıllarda olduğu gibi 2008
yazının son derece kurak olacağı tahmin edilmektedir. Bu
itibarla içinde bulunduğumuz yılın orman yangınları
açısından daha riskli olduğu ortadadır.
Ülkemizde
yılda ortalama 2 bin orman yangını çıkmaktadır. Orman
yangınlarının çıkış nedenleri %6 doğal
nedenler, %94 insan kaynaklı olanlar olarak
sınıflandırılabilir.
İnsan
kaynaklı yangınların büyük kısmı kasıt, ihmal,
dikkatsizlik ve kazalardan kaynaklanmaktadır. Ancak, her üç yangından
birinin nedeni de tam olarak belirlenememektedir. İnsandan kaynaklanan
ağırlıklı yangınların önlenmesi için ciddi
eğitim ve bilinçlendirme faaliyetlerine gereksinim bulunmaktadır.
Orman
yangınlarını engellemek, doğal olarak söndürmekten daha
kolaydır. Bu nedenle ormanlık alanlar için risk haritaları
oluşturulmalı ve önleyici tedbirler alınmalıdır.
Özellikle yukarıda anılan Akdeniz-Ege kıyı bandında
daha etkin koruma tedbirlerinin yaşama geçirilmesi gerekmektedir. Bu
amaçla ormanların sıklık bakımları
yapılmalı, gözlem kulelerinin sayıları
artırılmalı, gözlem uçağı ve helikopteri
alımına öncelik verilmelidir.
Orman Kanunu'nun
kabul edildiği 1937 yılından günümüze kadar yaklaşık
80 bin orman yangınında 2 milyon hektara yakın orman alanı
yanmıştır. Her ne kadar yasa gereği yanan alanların
ağaçlandırılması söz konusu ise de genelde bu
alanların niteliğini kaybettiği ileri sürülerek 2/B yasası
ile imara açılması önerilmektedir.
Akdeniz iklim
kuşağını paylaştığımız diğer
ülkelerle karşılaştırıldığında, ülkemiz
orman varlığı kadar orman varlığına sahip olmayan
ülkelerin bile, 2 veya 3 misli fazla hava söndürme araçlarına sahip
oldukları görülmektedir. Bu konuda, ülkemizin
Orman Genel
Müdürlüğü yangın söndürme işçileri geçici olarak işe
alınmakta ve kısa bir eğitimden geçirilmektedir. Teknik personel
ve özellikle orman muhafaza memurları azlığı nedeniyle
ormanlar yangınlara, kaçak kesimlere karşı gerektiği
şekilde korunamamaktadır.
Koruma
etkinliğinin sağlanabilmesi için orman muhafaza
memurlarının sayısı artırılmalı, gerekli
ekipmanla donatılmalıdır. Yangın keşif ve söndürülmesi
amaçlı uçak ve helikopter alımı ve kiralaması
yapılması gerekmektedir.
Orman
yangınlarının yayılmadan söndürülebilmesi ve zararın
en aza indirilmesi açısından erken uyarı, erken müdahale ve
uzman personel ile yeterli teknik altyapı ve donanım hayati önem
taşımaktadır. Orman yangınları konusunda toplumsal
duyarlılığın artırılması ve
bilinçlendirmenin sağlanması açısından eğitimin önemi
ortadadır.
Yukarıda
belirtilen gerekçelerle, orman yangınlarıyla daha etkin mücadele
etmek için gerek organizasyon boyutunda gerekse kullanılan araç ve
gereçlerin teknik açıdan iyileştirilmesi ile ilgili sorunların
ve alınacak tedbirlerin Yüce Meclisimizce tespiti amacıyla bir Meclis
Araştırması açılmasının yerinde olacağı
kanısını taşımaktayız.
3.-Kırklareli Milletvekili Tansel Barış ve
34 milletvekilinin, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi
hastalığı konusunun araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/232)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Dünyada ilk kez
1944 yılında Kırım'da, daha sonra 1956 yılında
Kongo'da ortaya çıkan "Kırım Kongo Kanamalı
Ateşi" hastalığı, son günlerde sıkça gündeme
gelip, özellikle bahar-yaz dönemlerinde artış göstererek, kenelerden
insanlara bulaşan, kenenin ısırması ile
"NAİROVİRUS" adı verilen bir RNA virüsünün vücuda
girmesi sonucu oluşan bir hastalıktır. Hastalık virüsünü
taşıyan canlıların kanı veya vücut
salgılarıyla temas sonucu hastalığın
bulaşabileceği, 30 kadar farklı kene türü içerisinde
"Hyalomma" cinsi kenenin "Nairovirus" virüsünü taşıdığı
uzmanlar tarafından dile getirilmektedir. Bu virüslü keneler, piknik
alanlarından, ahırlardan tutun da tarlalara kadar hatta
havaalanlarına kadar her yerde karşımıza
çıkabilmektedir.
Hastalık;
kenenin ısırması sonucu birkaç gün içerisinde, virüs içeren kan
veya vücut salgılarıyla temas sonucu takriben 2 hafta içinde
hastalık belirtileri görülmeye başlıyor. Hastada ateş,
üşüme, titreme, kas ağrıları, iştahsızlıkIa
başlayıp; bulantı kusma, ishal gibi şikayetlerle kendini
gösteren "Kırım Kongo Kanamalı Ateşi"
hastalığı; son 6 ay içerisinde birçok
vatandaşımızın kene tarafından
ısırılması sonucu hayatını kaybettiği,
özellikle İç Anadolu, Karadeniz bölgesinde sıkça görülen
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığı
nedeniyle geçen yıl içerisinde, Türkiye genelinde 27
vatandaşımızın hayatını kaybettiği ifade
edilmektedir.
Vatandaşlarımız
çaresiz. Korku ve panik içerisinde, kenelerin her an kendilerini
ısıracağını beklemektedirler. Kenelerin
ısırması ile artan ve kabus haline dönen vakalar, ölümlerle
sonuçlanmaya hızla devam ediyor. Özellikle hayvancılıkla
geçimini sağlayan vatandaşlarımız başta olmak üzere,
toplumun her kesiminde bu korku, huzursuzluk ve endişe had safhalara
ulaşmış durumdadır.
Bir taraftan
halkımızın can güvenliğini tehlikeye sokan, diğer
taraftan ekonomimize de zarar veren "Kırım Kongo Kanamalı
Ateşi" hastalığına karşı koyabilmek için
acilen harekete geçilmesinin kaçınılmaz olduğu herkes
tarafından kabul edilmektedir. 21. yüzyılda hâlâ
insanlarımızın kene ısırması sonucu
ölebildiği bu hastalığa karşı korunamaması
ülkemizin bir ayıbı olarak kaşımıza çıkıyor.
Ülkemiz insanlarının canı ile ödediği "Kırım
Kongo Kanamalı Ateşi" hastalığının
oluşmasına neden kenelerden korunmak ve kenelerin sonunu getirerek
tamamen ortadan kaldırılması için alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi, korku ve panik içerisinde ne
yapacağının çaresizliği içerisindeki
halkımızın bilinçlendirilmesi, bu hastalığın
gerçek boyutlarının ortaya çıkarılması, tedbirler
almayarak vatandaşlarımızın ölümlerine sebebiyet veren sorumlular
varsa, bu sorumluların ortaya çıkarılması ve sonuç olarak
bu çağda hâlâ kene ısırması sonucu
vatandaşlarımızın ölmemesi, korku, panik ve çaresizlikten
kurtarılması için tedbir ve çözümlerinin belirlenmesi için
Anayasamızın 98, İçtüzüğümüzün 104 ve 105. maddeleri
gereğince bir Araştırma Komisyonu kurularak konunun tüm
boyutlarıyla araştırılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1) Tansel Barış (Kırklareli)
2) Yaşar Tüzün (Bilecik)
3) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
4) Abdulaziz Yazar (Hatay)
5) Tayfur Süner (Antalya)
6) Ali Oksal (Mersin)
7) Mehmet Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
8) Tacidar Seyhan (Adana)
9) Eşref Karaibrahim (Giresun)
10) Ahmet Küçük (Çanakkale)
11) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
12) Mehmet Fatih Atay (Aydın)
13) Nevin Gaye Erbatur (Adana)
14) Birgen Keleş (İstanbul)
15) Ensar Öğüt (Ardahan)
16) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
17) Ergün Aydoğan (Balıkesir)
18) Muharrem İnce (Yalova)
19) Tekin Bingöl (Ankara)
20) Akif Ekici (Gaziantep)
21) Gökhan Durgun (Hatay)
22) Hulusi Güvel (Adana)
23) Şevket Köse (Adıyaman)
24) Abdullah Özer (Bursa)
25) M. Akif Hamzaçebi (Trabzon)
26) Canan Arıtman (İzmir)
27) Ahmet Ersin (İzmir)
28) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
29) Mehmet Ali Susam (İzmir)
30) Turgut Dibek (Kırklareli)
31) Nesrin Baytok (Ankara)
32) Gürol Ergin (Muğla)
33) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
34) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya)
35) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Sayın
milletvekilleri, gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİYLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Tapu Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/568) (S. Sayısı: 223)
BAŞKAN -
1inci sırada yer alan, Tapu Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının Adalet Komisyonuna
geri verilen maddesiyle ilgili komisyon raporu
Başkanlığımıza henüz verilmediğinden,
tasarının görüşmeleri ertelenmiştir.
2nci sırada
yer alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Kocaeli
Milletvekili Nihat Ergün ve 16 Milletvekilinin; İl Özel İdarelerine
ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında
Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili
Kocaeli Milletvekili Nihat Ergün ve 16 Milletvekilinin, İl Özel İdarelerine
ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında
Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/241) (S. Sayısı:
248) (x)
BAŞKAN -
Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
3üncü maddeyi
okutuyorum:
Payların
ayrılmasına ve gönderilmesine ilişkin esaslar
MADDE 3- (1)
Paylar, Maliye Bakanlığı tarafından aylık olarak
hesaplanır. Maliye Bakanlığı büyükşehir belediye
paylarını 5 inci maddede belirtilen esaslara göre
paylaştırarak bu belediyelere doğrudan, il özel idareleri ve diğer
belediyelerin paylarını ise ilgili idarelere aktarılmak üzere
tahsil edilen ayı takip eden ayın sonuna kadar İller
Bankasına aktarır. İller Bankası, payları 4 üncü ve 5
inci maddelerde belirtilen esaslara göre müteakip ayın en geç onuncu günü
mesai saati sonuna kadar ilgili idarelere gönderir.
(2) Belediye ve
il özel idare paylarını, Kanunda belirtilen süreler içinde ilgili
idarelerin hesaplarına yatırmayan sorumlular hakkında beş
maaş tutarı kadar aylıktan kesme cezası uygulanır.
(3) İller
Bankası ve Maliye Bakanlığı yetkilileri hakkında
ikinci fıkra uyarınca yapılacak işlemler bağlı
veya ilgili bulundukları bakanlıklarca yürütülür.
BAŞKAN
3üncü madde üzerinde gruplar adına ilk konuşmacı, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Amasya Milletvekili Sayın Hüseyin Ünsal.
Buyurun efendim.
CHP GRUBU ADINA
HÜSEYİN ÜNSAL (Amasya) Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe
Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifinin 3üncü
maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlarken
heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; kamu hizmetleri
bilindiği üzere hem genelde hem de yerelde devam etmekte ve
çağımızda da yerel hizmetlerin önemi biraz daha ortaya çıkmaktadır.
Dolayısıyla, yerel hizmetlerle ilgili, yerel idarelere ayrılacak
paylarla ilgili bir kanun teklifinin gelmesi sevindiricidir.
Dolayısıyla, çok da olumsuz bir görüşümüz olmamasına
rağmen 3üncü madde de bunların paylarının
dağıtımıyla alakalıdır. Bu konuyla ilgili söz
almış bulunuyorum.
Şimdi, bu
kanunda bu dağıtımlar çıkarken göz önüne alınması
gereken kriterler bizim de ayrışık oy yazımızda zaten
belirtilmiş idi. Bir nebze de buraya gelen konuşmacı
arkadaşlar, hem iktidara mensup hem de muhalefete mensup arkadaşlar,
bu kriterleri ciddiye aldıklarını, takdir ettiklerini de
söylediler. Bunlardan bir tanesi, tabii ki olmazsa olmaz nüfus kriteridir ama
tek başına önemli bir kriter değildir. Bunun dışında
da alınması gereken kriterler vardır. Bunlardan bir tanesi de
kalkınmışlık derecesidir yani bölgeler arası
kalkınmışlıklar çok ciddi bir şekilde ele
alınması gerekiyor. Coğrafi konumdur, bu da ona
bağlantılıdır. Bundan daha da önemlisi de turistik konumdur
ve mali kaynakların dağıtılmasıyla ilgili kriterlerdir.
(x)
248 S. Sayılı Basmayazı 25/06/2008 tarihli 122nci Birleşim
Tutanağına eklidir.
Bu kanun bu
kriterleri bir nebze ele almaya çalışmış ama tam olarak
almış diyemiyoruz çünkü büyükşehir belediyeleriyle diğer il
ve ilçe belediyeleri arasındaki makasın bu kanunla birlikte biraz
daha açılmış olduğunu görüyoruz. Tabii ki büyükşehir
belediyelerinde yapılan yatırımların güçlüğü,
zorluğu ve yatırımların pahalılığı göz
önüne alındığında bu pay ayrılmalı ama esas
önemli olan da Türkiyenin en önemli sorunlarından bir tanesi olan göç
problemini ele aldığımızda sorunları il
belediyelerinde, ilçe belediyelerinde yaşayan insanlarla birlikte çözmemiz
ve buraya aktarılan kaynakları daha ciddi bir şekilde
değerlendirmemiz gereği de ortaya çıkıyor.
Ben burada nüfus
kriteriyle ilgili bir önemli detayı da söylemek istiyorum. Gelen
konuşmacı arkadaşlarımız, özellikle Adalet ve
Kalkınma Partisine mensup arkadaşlarımız burada
konuşmalarını yaparken yerel yönetimlerle ilgili ne denli, çok
önemli yatırımlar yaptıklarını söylediler. Bakın,
bundan, daha biraz önce 2 binin altında kalan belediyeler ve
birleştirmeyle ilgili bir yasayı hep beraber gördük ve izledik ama
görülen o ki orada alınan bir tek kriter nüfus kriteri oldu. O zaman biz
Cumhuriyet Halk Partisi olarak burada geldik, bunun sadece nüfus kriteri
olmaması gerektiğini, başka kriterlerin de göz önüne
alınması gerektiğini, mutlak bir şekilde göz önüne
alınması gerektiğini söyledik ama bu konuda önlem
alınmadı. Ama görüyorum ki şimdi bu yasa çıkarken bir nebze
turistik önemi olan yerlere de payların biraz daha ayrılması
gerektiğine inanmaya başlamış
arkadaşlarımız.
Değerli
arkadaşlarım, ben, tabii ki, uzun yıllar hem belediye
başkanlığı yaptım, daha sonra da Muğla ilinde
başkan danışmanlığı yaptım yani profesyonel
yaşamımın neredeyse on beş yılını özellikle
yerel yönetici olarak götürdüğüm bir anlayış içerisinde, il
belediyelerine ayrılan payların, ilçe belediyelerine ayrılan
payların burada çok dengeli olmadığını hep beraber
görüyoruz.
Bakın, pay
dağıtımına esas nüfus yaklaşık 60 milyon
kişi, büyükşehir belediyelerinde 32 milyon kişi, diğer il
ve ilçelerde 28 milyon kişi yaşıyor. Büyükşehir
belediyelerinin toplam nüfus oranı 53,76; diğerleri yüzde 46,26.
Bugün için, 2008de bu teklif oluştuğunda büyükşehir
belediyelerine yüzde 71, diğer il ve ilçelerine yüzde 29 gibi adaletsiz
bir sonuç ortaya çıkıyor. Burada bu konuya itiraz ettiler. Tekrar,
arkadaşlarımız bu konuyla ilgili detayları Sayın Akif
Hamzaçebi açıkladığı için bu detaya girmek istemiyorum.
İl
belediyelerine ve ilçe belediyelerine buradan ayrılan payların,
mutlak ve mutlak, tekrar, bu değişiklik önergesiyle
fazlalaştırılmasında büyük fayda olduğunu buradan
tekrar mülahaza etmek, söz etmek istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, eğer biz büyük kentlere göçü engelleyeceksek,
büyük kentlerdeki yaşamı, refahı iyi sağlamak istiyorsak, o
il ve ilçe belediyelerine daha fazla para ayırmayı, pay
ayırmayı ön plana almalıyız. Orada refahı, özellikle
de kalkınmışlık ölçeği ve bölgeler arasındaki
dengesizliği de göz önüne alarak bu konuya ağırlık vermemiz
gerektiğini de bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, tabii ki, gelen arkadaşlarımız,
özellikle, burada, Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarında yerel
yönetimlere ne denli önem verildiğini ve özen gösterildiğini iddia
ettiler ama tabii ki, ben hayatı belediye
başkanlığıyla geçmiş insan olarak, bizlerin bazı
konuların da altını çizmesi gerekiyor.
Bakın, 2003
yılında, geldiğiniz gibi, belediyelere ayrılan payları
hemen yüzde 6dan yüzde 5e indirdiniz. Allahtan Cumhuriyet Halk Partisi gitti
Anayasa Mahkemesine başvurdu ve bu konu geri alındı. Keza
büyükşehir belediyeleriyle ilgili yüzde 4,1den yüzde 3,5e kadar
düşürüldü, daha sonra 5216 sayılı Yasayla yüzde 5e
çıkarıldı.
Burada gözüken
şu: Sizlerin belediyeleri, AKPli belediyeler azken böyle bir uygulama,
AKPli belediyeler çokken değişik bir uygulamaya gittiniz. Burada
çifte standart uyguladınız. Bu konuyla ilgili -ben yine KİT
Komisyonu üyesi olarak- İller Bankasının hesapları
denetlenirken de bunların hepsi tek tek ortaya çıktı.
Değerli
arkadaşlarım, bakın, Türkiyede İller Bankası tüm
belediyelere dağıttığı kredilerin yüzde 53ünü 50 tane
belediyeye verdi, geri kalanı da 3.100 belediyeye
dağıtıldı. Bu kadar adaletsiz bir durum var. Bazı belediyelere
-bakın, Yüksek Denetleme Kurulu raporlarından okuyorum- şu ana
kadar aldıkları payların 19 kat, 20 kat yukarısında
verdiniz. Biz bu belediyelerin ismini istediğimizde Bankacılık
Yasası buna engel oluyor. diyerek karşı çıkıldı.
Kimdir bu belediyeler, çok merak ediyoruz.
Dolayısıyla,
Adalet ve Kalkınma Partisi bu konuyla ilgili adaletli
davrandığı iddiasında bulunuyor ise bu belediyelerle
ilgili, kim bu belediyeler, bunları çok öğrenmek istiyoruz. Bu
konuyla ilgili bu iddiamızı devam ettirmek istiyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, gelen arkadaşlarımızın bir
kısmı konuşurken en çok bahsettiği şeyler, yine
belediyelerle ilgili yasalar denildi. Ben, burada, biraz magazine dönük bir
şey olacak ama Ankara Büyükşehir Belediyesinin uygulamalarıyla
ilgili bir örnek, çok yakın zamanda çarpıcı bir örnek
vereceğim: Stratejik plan deniliyor, stratejik çalışmalar
deniliyor, 2 binin altında kalan belediyelerle ilgili söylerken de
fayda-maliyet analizleri yapıldı denildi. Şimdi, stratejik
planda Ankara Büyükşehir Belediyesinin karpuz dağıtması var
mı? Böyle bir şey olabilir mi? Patates, soğan, karpuz
dağıtmaya başladılar. Sanırım, şimdi
Belediye Başkanı benim bu konuşmamı dinliyordur. Benim
ondan özellikle hassaten bir ricam var: Merzifonda, Suluovada ve Amasyada
soğanlar dökülüyor tarlalara, herkes soğanını döktü. Ankara
Büyükşehir Belediye Başkanından rica ediyorum, bir dahakine de
buraları bir dolaşsın, bu tarımda yere dökülen,
satılamayan malzemeleri de getirsin Ankarada dar gelirlilere
dağıtmaya kalksın. Böyle bir şey var mı? Böyle bir
şey olabilir mi?
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Yandaşı olursa
dağıtacak.
HÜSEYİN
ÜNSAL (Devamla) Bakın, dar gelirlilere dağıtırken Ankara
Büyükşehir Belediyesinin açıklaması nedir biliyor musunuz? Dar
gelirli ailelere patates, soğan yardımının yanı
sıra -Ankarada yaşayanlara- karpuz da
dağıtacağız. diyorlar. Bu, bir stratejik plan gereği
mi? Bunu sizin en önemli belediyenizden birisi yapıyor değerli
arkadaşlarım. Yani Avrupadaki herhâlde belediye başkanları
da herhâlde yavaş yavaş bunu örnek almaya başlayarak herhâlde
Amsterdam Belediye Başkanı süt dağıtmaya başlayacak.
Böyle bir şey olabilir mi? Bu, bir stratejik plan ürünü müdür? Belediyenin
bir çalışması mıdır? Bunları, çok önemli detaylar
olarak söylemek istiyorum.
Yalnız,
belediyelerle ilgili yapacağımız en önemli şeylerden bir
tanesi -ilgili sayın arkadaşlarımız da burada, Sayın
Tanrıverdi de burada- bakın, belediyelerin katma değer vergisi
alacağı var değerli arkadaşlar. Bütün belediyeler katma
değer vergisinden alacaklı. Bu belediyelerin katma değer
vergisinden olan alacakları ile belediyelerin borçlarının
mahsubuyla ilgili bir çalışmayı da burada hep beraber
yapalım. Bu, çok önemli bir çalışmadır. Ben maliyeci
arkadaşlarımdan sordum, öğrendim, Avrupanın en uygar
ülkelerinde, Avrupa ülkelerinin hepsinde katma değer vergisi en fazla bir
yıl saklı tutuluyor, ondan sonra iade ediliyor. Ama bu belediyelerin
yıllardır birikmiş olan katma değer vergisi
alacağının kapatılmasıyla ilgili, mahsup edilmesiyle
ilgili, tahkimatıyla ilgili ne gibi bir çalışma
yapacaksanız Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak arkanızda
olduğumuzu da bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Ayrıca,
yine, 2004 yılında, 5272 sayılı Yasayla hazine
mallarını belediyelere devretme kararı
alınmıştı. Ama her nedense 30/12/2004te, hemen ondan yirmi
üç gün sonra bir torba yasa içerisinde bu hak belediyelerin elinden geri
alındı. Hâlbuki, o hazine mallarının yüzde 40ı
oranındaki hisselerin belediyelerin payı olarak ayrılması
gerekiyordu.
Değerli
arkadaşlarım, belediyelere, yerel yönetimlere tabii ki desteği
vereceğiz. Bu kanun, bu anlamda, önemli bir kanun olarak gelmiştir
ama bu eksikleri de tamamlamak ve bu eksikleri, yerel yönetimlerin bu
ihtiyaçlarını bu yasayla birlikte bir an evvel hafifletmek zorundayız.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Ünsal, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun efendim.
HÜSEYİN
ÜNSAL (Devamla) Tamam efendim.
Değerli
arkadaşlarım, bu yasanın belediyelerimize, yerel yönetimlerimize
hayırlı olmasını diliyorum ama bu önerilerimizin de lütfen
burada ciddiye alınmasını istiyorum. Bakın, burada,
değerli arkadaşlar, bu kanunla ilgili çok esastan bir muhalefetimiz
olmamasına rağmen, yapıcı bir anlayışla
bakmamıza rağmen bir tane önergemiz bile ciddiye
alınmamıştır; hatta, burada yanlış oylama,
yanlış el kaldıran arkadaşlar da olmuştur. Lütfen bu
konudaki önerilerimizi ciddiye alın ve bu konuda biz de,
yaklaşımlarımızla birlikte, belediyelerin yaralarına
bir nebze merhem olalım diyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ünsal.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın Behiç Çelik.
Buyurun efendim.
(MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; görüşülmekte olan 248 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 3üncü maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
görüşlerimizi bildirmek için söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Genel bütçe vergi
gelirleri tahsilat toplamından belediyelere ve özel idarelere pay
verilmesi hususu, Türkiyede neredeyse yüz elli yıldır
konuşulmaktadır. Belediyelere kaynak yaratan Belediye Gelirleri
Kanunu, vergi, resim ve harçlar ile katılım payları ve ücretler
oldukça önem arz etmektedir. 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu
bunu düzenlemektedir. Bütçeden ayrılan pay ise bir transfer hükmündedir.
3üncü madde
kapsamında transfere ilişkin hükümler ne getirmektedir, ona
baktığımızda: Birincisi, paylar Maliye
Bakanlığınca aylık olarak hesaplanacak. Bakanlık
büyükşehir belediye paylarını doğrudan gönderecek. Yine
Bakanlık özel idare ve diğer belediye paylarını ise
tahsilatı takip eden ayın sonuna kadar İller Bankasına
gönderecek. Ve dördüncü olarak, İller Bankası da müteakip ayın
onuncu günü akşamına kadar gönderecek. Böylece payları süresinde
göndermeyen kamu görevlileri hakkında da aylıktan kesme
cezasını öngörmektedir.
Bu düzenlemeye
biz de Milliyetçi Hareket Partisi olarak belediyelere kaynak aktarması
yönüyle olumlu bakmakla birlikte, bu yasanın yetersiz olduğunu
düşünüyoruz.
Sayın
milletvekilleri, Türkiyede ta Osmanlı döneminde, özellikle mahallî
müşterek ihtiyaçların çağın şartlarına uygun
olarak karmaşıklaşması ve artması nedeniyle
belediyeler kurulması yönünde birtakım toplumsal ve diğer
ihtiyaçlardan kaynaklanan bir istem ortaya çıktı. Özellikle Osmanlının
denize kıyısı olan kentlerinde belediyecilik
anlayışı yaygınlaşmaya başladı. Bilhassa,
İstanbulda ilk belediyecilik deneyimini görüyoruz, 1855 yılında
İstanbul Şehremaneti olarak, bugünkü büyükşehir
karşılığı. Bunun yanında 1858de ilk defa
belediye ismi geçen İstanbul Altıncı Daire-i Belediyenin
kurulduğunu görüyoruz. İşte, 1855lerden günümüze kadar geçen
sürede belediyecilik Türkiyede sürekli olarak terakki etmekle birlikte,
maalesef, yerel yönetim hizmetlerinin sukut ettiği,
yavaşladığı, kendisini yenileyemediği, geliştiremediği
dönemlere de hepimiz tanık oluyoruz.
Kurtuluş
Savaşını yaptığımız ve cumhuriyetimizi
kurduğumuz 1923 yılında Türkiyede 374 belediye vardı. Bu
374 belediye
En son, biliyorsunuz, 5747 sayılı Yasa
çıkıncaya kadar 3.200ün üzerinde belediye mevcuttu ve tüzel
kişiliğe sahipti. Ancak çıkarılan bu yasayla belediyelerin
1.120 adedi söndürüldü. Şimdi, bu belediyeleri söndürmekle aslında
orada kültürü söndürdük, oradaki sosyal ilişkileri söndürdük, oradaki
insanların kendi ilinin dışında başka kentlere göç
etmesine ortam ve zemin hazırladık. Böylece özellikle kırsal
belediye dediğimiz 863 belediyenin kapatılması Türkiye için
gerçekten şu anda bir handikaptır ve Terakki dediğimiz
1855ten günümüze gelen yerel yönetim sürecini ne yazık ki bu yasayla AKP
İktidarı maalesef durdurmuş oldu. Aslında buna
şaşmamak gerekiyor. Çünkü AKP İktidarının yerel
yönetim anlayışı ilmî değil palyatif, kentleşme
bilimine göre değil arabesk, tarafsız değil, adil değil,
akli değil kayırmacı, tehditkâr, sosyal politikacı,
istihdamcı değil sadakacı ve bunu daha da çoğaltabiliriz.
İşte bu belediyecilik anlayışı Türkiyeyi âdeta
kıskaca alıyor. Biz mahallî müşterek
ihtiyaçlarımızı AKPnin bu maalesef subjektif,
kayırmacı anlayışı yüzünden geliştiremiyoruz ve
insanlarımızın ortak ihtiyaçlarını
karşılamaktan gittikçe uzaklaşıyoruz.
Ve yine
hatiplerin ifade ettiği gibi, Ankaradaki uygulamalar ortada,
İstanbuldaki ortada. Biz istiyoruz ki, belediyecilik kent bilimine uygun
olarak yapılsın her yerde, Türkiyemizde. Ama bu
yapılmıyor. Tek uğraşılan konu, ihaleler, alt geçit,
üst geçit, karpuz dağıtma, gıda dağıtma, top
dağıtma gibi çok basit ve kent insanına bir şey vermeyen
uygulamalar. Ama sosyal politikaların hepsine biz MHP olarak yürekten
katılıyoruz. Bu konuda en ufak bir gelişmeyi de maalesef
görmüş değiliz.
Ve sonuçta bu
yapılan işlemlerin getirisi olarak oyu görüyorlar. Bu, kurnaz esnaf
mantığının bir göstergesidir, ilmî değildir.
Ve sonuçta
mahallî idarelerden başlayarak merkezî idareye doğru devam eden bu
mantık silsilesi devleti âdeta yok ediyor ve millî devletimiz bir anlamda
aşiret devletine, süfli devlete doğru gidiyor ve hukuk devletinden de
uzaklaşarak ne yazık ki dayatmacı bir devlet
anlayışına doğru yol alıyor.
Evet, kent
biliminden nasibini alamamış iktidar, belediyeleri de kendisine
benzetiyor. Tedricen gerileyen, köyleşen büyükşehirlerle ve il, ilçe
belediyeleriyle acziyet ve vahamet kapımıza dayanıyor.
Şunu
belirtmek lazım: Kentleri biyolojik varlık olarak gören bilim
adamları, kentsel evreleri polis, metropolis, megalopolis, tiranapolis
gibi aşamalara ayırırlar ve son aşama ise nekropolistir.
Bu, kentin bir bakımdan madden ve manen çöküşünü ve
harabeleşmesini anlatır. AKPnin yerel yönetim
başarısı olsa olsa nekropolistir. .
Sayın
milletvekilleri, tekrar konuya dönersek, cumhuriyet tarihinde özellikle
1950lerden itibaren belediyelerin yoğun bir borç batağına
saplandığına tanıklık ediyoruz.
2380
sayılı belediye ve özel idarelere pay verilmesi hakkında Yasada
ifade edilen rakam genel bütçe vergi gelirleri tahsilat toplamının
brüt olarak yüzde 9,25iydi ve ilerleyen yıllarda, Kanun yüzde 12ye kadar
çıkmayı öngörüyordu, şimdi bu uygulanmadı.
Bakınız, özel idarelere yüzde 1,20 verilmesi öngörülüyordu, bu da
maalesef uygulanmadı ve gittikçe azaltıldı ve net olarak özel
idarelere yüzde 0,80e düşürüldü, belediyeler yüzde 9,25lik brütün
içinden yüzde 4,5lara kadar inen oranda pay aldılar.
Bu yeni, şu
anda gelen kanun teklifiyle belediyelere verilecek olan pay, aslında
sadece matraha ÖTVnin dâhil edilmesiyle sağlanan bir avantaj. Bunun
dışında hiçbir avantaj getirmiyor. Böyle bir yasayı niye
Genel Kurula getiriyorsunuz? Belediyelere ne gibi katkıda bulunacak?
Sadece ÖTV matrahından dolayı katkıda bulunacak, başka
hiçbir şey değil.
1992de Tahkim
Yasası çıktı, belediyelerin 5 milyar dolarlık borcu silindi
ve takip eden süreçte yine, 4769 sayılı Yasa çıkarıldı
ve belediyelerin dış borçlanması donduruldu. Şimdi,
belediyeler 40 katrilyon TL kadar bir borçlanma içine girebilmektedir.
Dolayısıyla, bu yasanın belediyelere gerçek anlamda bir avantaj
sağlamayacağı ortada ama mantık olarak biz Milliyetçi
Hareket Partisi olarak
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Çelik, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun efendim.
BEHİÇ
ÇELİK (Devamla) Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
böyle bir yasaya
ihtiyaç duyulduğunu özellikle vurgulamak istiyoruz. Ama içerik olarak bu
yasanın belediyelere ve özel idarelere bir katkı
sağlamayacağını özellikle ifade etmek istiyorum.
AKP idaresinin,
İktidarının devlette ehliyet ve liyakati yok etmesi, yolsuz,
yiyicilik ve kayırmacılığın had safhaya
çıkmış olması, akraba
kayırmacılığının ve köşe dönmeciliğin
yaygınlaşması çok net bir şekilde herkes tarafından görülüyor,
ki aşikârdır. Artık yozlaşmış bir
yapının sonuna gelmiş bulunuyoruz ve maalesef AKP
İktidarı yerel yönetimler anlamında da
başarısızlığını ortaya koymuş,
sergilemiştir. Bu yüzden, böylece AKP İktidarı bunu
bıraksın diyoruz, yerel yönetimleri bıraksın diyoruz ve
-halkımız gerçi bunun en kısa sürede cevabını verecek-
böylece kendileri de geçirmekte oldukları travmadan kurtulacaklar diyoruz.
Teşekkür
ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Çelik.
Şahsı
adına Van Milletvekili Kayhan Türkmenoğlu.
Sayın
Türkmenoğlu, buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Vanın hakkını koru Kayhan.
Vanın nüfusu 500 bin, Urfanın
Urfa milletvekilleri buradaydı,
nereye gittiler?
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Van) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Ülkede mahallî
idareler, il özel idareleri gerçekten zor bir görevdir. Onun içerisinde,
mutfağında yaşayanlar bunu en iyi şekilde bilir.
Belediyeler
Yasasına baktığımızda 1914, 1948, 1981, 1985 ve 1992
yıllarında çeşitli şekilde yasalarla revize
edilmiştir, çeşitli yasalar çıkmıştır. Demek ki
günün şartlarına uygun şekilde, zamanın
şartlarına uygun şekilde, yasaların günü, yeri, zamanı
geldiği zaman revize edilmesi kaçınılmaz oluyor.
Biz her zaman
şunu söylüyoruz: AK PARTİ İktidarı umudun ve ümidin
bittiği yerde yeşil alan oluşturmuştur. Umut bittiği
anda ümit olarak AK PARTİ İktidarı bugün ülkemizi kucaklayan bir
sistemi en iyi şekilde entegre etmek için fiiliyata geçmiştir.
2004
yılında çıkarmış olduğumuz yasayla belediyeler
asli görevlerine dönmüştür. Belediyeler zemin üzerine oturtulmuştur.
İlk kez analitik bütçe uygulaması belediyelerde
başlatılmıştır. İlk kez stratejik planlar
belediyelerde gerçekleştirilmiştir.
Değerli
milletvekilleri, bakın, 1985 ve 92 yılları arasında ilim
Van ili, Ağrı, ona bağlı Diyarbakır, Batman,
yoğun göç alan kentlerdir. Bu yoğun göç alan kentlerden, 82 ve 96
yılları içerisinde, sadece Van iline 3 bine yakın aile
gelmiştir. Eğer bunlar o günkü şartlar altında, o günkü
zaman içerisinde, o günkü iktidarların ve hükûmetlerin almış
olduğu önlemler çerçevesi içerisinde hâlihazır yeni yasalarla
desteklenmiş olsalardı, bugün önümüze yığınlarca
sorunlarla bir belediyecilik gelmezdi. Bugün, Allaha hamdolsun, AK PARTİ
İktidarımızda belediyelerle ilgili son derece yararlı ve
güzel çalışmalar vardır ve buna bağlı olarak Köy
Hizmetlerinin ilk kez il özel idarelerine devrolması kalkınmanın
ateşidir. Bugün köylere eğer hizmet gidiyorsa, bugün en ince
kılcal damarlara kadar hizmetler götürülmeye
çalışılıyorsa, bunlar çıkarılan bu yasaların
gereğidir.
Şimdi, güzel
bir söz vardır: Başarının yüzde 5i yapmayı bilmek,
yüzde 95i yapabilmektir. Yapmayı bilmek herkes için geçerli olan bir
kuraldır, ama önemli olan bu işi yapabilmektir, bunu becerebilmektir,
becerebilmeyi de, becereni de her zaman için takdir etmektir. İl belediyelerimizde,
mahallî idarelere baktığınızda, Türkiyede, gayrisafi millî
hasıladan pay alan ülkeler çerçevesi içerisinde, 95 yılında
yüzde 2,4 iken bugün hangi noktalarda olduğumuz rakamlarla bellidir. Ha,
onlarla birlikte Avrupa Birliği ülkelerine bakınız -Fransaya,
Almanyaya- yüzde 9, yüzde 10lardadır payları. Bütçeden alınan
paylara baktığınızda, Türkiyede yüzde 12lerde iken bugün
hangi noktalara geldiği bellidir. Ha, bunlar yeterli midir? Bunlar yeterli
değildir. Elbette ki çalışma son derece yoğun bir
şekilde devam etmektedir.
Değerli
arkadaşlarım, bu düzenleme yapıldıktan sonra, yeni
düzenlemeyle, 2007 yılı esas alındığında, 2008
yılı için il özel idarelerinde, il belediyelerinde ve büyükşehir
belediyelerinde aşağı yukarı yüzde 40-50ye yakın bir
artış olacaktır. Kişi başına düşen paylar
ise il belediyelerinde 126 YTLden 166 YTLye, il özel idarelerinde 19 YTLden
25 YTLye, büyükşehir belediyelerinde 308 YTLden 336 YTLye
çıkacaktır.
Şimdi,
burada önemli olan söylemden çok eylemi gerçekleştirmektir. Belediye
gelirleri, sizler de takdir edersiniz ki, hakikaten vergi gelirleri üzerine
endekslenmiştir, harçların, harcama katılım
paylarının ve ücretlerin pek bir fonksiyonu yoktur. Ancak, bu yeni
çıkaracağımız Mahallî İdareler Yasası bizim için
bir umut ve ümit olmuştur.
BAŞKAN
Sayın Türkmenoğlu, konuşmanızı tamamlayınız
lütfen.
Buyurun.
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Devamla) Bunun için, özellikle geçmişte, 2005
yılında çıkarılan 5302 sayılı İl Özel
İdaresi Kanunu ve buna bağlı olarak 5393 sayılı Belediye
Kanunu, belediyelerimizin altyapı itibarıyla ve hizmet anlamında
önünü açmıştır. Bu yasa da il belediyelerimizin ve il
yönetimlerimizin önünü açacaktır.
Bu kanunun
düzenlenmesinde emeği geçen bütün değerli emek sahiplerine minnet ve
şükran duygularımı ifade ediyor, yüce heyeti saygı ve
sevgiyle selamlıyorum. Yasamız hayırlı olsun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Şahsı
adına Elâzığ Milletvekili Sayın Hamza Yanılmaz.
Buyurun efendim.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HAMZA YANILMAZ
(Elâzığ) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 248
sıra sayılı Kanun Teklifinin 3üncü maddesi üzerinde
şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Sözlerime
başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İl özel
idarelerine ve belediyelere genel bütçe vergi gelirlerinden pay verilmesi,
verilecek bu payların uygun bir paylaşım ve bölüşüm
içerisinde dağıtılmasını içeren yasal düzenlemenin
gerek il özel idarelerimizi, belediyelerimizi ve gerek milletimizi rahatlatan
olumlu yansımalar vereceği açıktır. Ekonomik ve sosyal
bakımdan geri kalmış bölgelerde bulunan belediyelerin
nüfusları az olduğu için, daha az pay aldıkları için,
gelişmiş bölgelerde bulunan belediyelerle aralarındaki mesafe
her geçen gün daha fazla açılmaktadır. Böylece, belediyelerde pay
dağıtımında nüfus ağırlığı yüzde
80, gelişmişlik endeksinin ağırlığı da yüzde
20 ağırlığa sahip olurken, il özel idarelerine
dağıtılacak olan payların kriterleri yüzde 60 nüfus
oranı, yüzde 10 ilin yüz ölçümü, yüzde 15 ilin kırsal alan nüfusu,
yüzde 15 ilin gelişmişlik endeksi olarak belirlenmiştir.
Bu
düzenlemelerle, belediyeler ve iller arasındaki gelişmişlik
farkının her geçen gün süratle kapatılarak ülke genelinde yerel
yönetimlerde kalıcı bir denge sağlanması
hedeflenmiştir. Gelişmişlik endeksi Devlet Planlama
Teşkilatının güncel verileri esas alınarak belirlenecek. En
az gelişmiş bölgelere en çok pay ayrılırken, en çok
gelişmiş bölgelere ise en az pay ayrılması yerinde ve
olumlu bir düzenleme olarak karşımızdadır. En az
gelişmiş bölgeden en çok gelişmiş bölgeye doğru
eşit sayıda ilçeyi içeren beş grup hâlinde
dağılım gerçekleşmekte. Yüzde 23ü birinci gruba, yüzde
22si ikinci gruba, yüzde 20si üçe, yüzde 19u dörde ve yüzde 17si
beşinci gruba tahsis edilerek oranlamalar gerçekleştirilmiştir.
Bu tahsisat her grup içinde, gruba giren illerin nüfusları da esas
alınarak pay edilmektedir. İl özel idareleri ve belediyelerin
payları Maliye Bakanlığı tarafından ilgili idarelere
aktarılmak üzere vergi tahsil edilen ayı takip eden ayın sonuna
kadar İller Bankasına gönderilecek ve belediye ve il özel idare
payları kanunda belirtilen süreler içerisinde ilgili idarelerin
hesaplarına yatırılacaktır.
Değerli
arkadaşlar, yine bu kanun teklifinin en önemli maddelerinden biri de
denkleştirme ödeneğidir. Nüfusu 10 binin altındaki
belediyelerimizin gelir oranlarındaki kayıplarını önlemek
için Maliye Bakanlığı çerçevesi içerisinde
hazırlanmış olan denkleştirme ödeneği de
belediyelerimizi, özellikle nüfusu düşük olan belediyelerimizi, 10 binin
altında olan belediyelerimizi rahatlatmak için en önemli maddelerden
birisidir. Artık belediye başkanlarımız,
zamanlarını bakanlıklarımızın
kapılarında, onların bürokratlarının
kapılarında öldürmeyecekler ve kendi asli görevlerini yapmak için
bölgelerinde vatandaşlara hizmet etmeye vakfedeceklerdir.
Değerli
arkadaşlar, amaç, siyasi istismarların önüne geçmek ve yerel bazda
hizmet üreten il özel idareleri ve belediyelerin özerkliğini
artırmak, hizmette ve mahallî kalkınmada bölgeler arasındaki
dengesizlikleri gidermektir; yöneticilerin kaynakları kullanırken,
performanslarını ortaya koyarken vergi ödeyen
vatandaşlarına karşı sorumluluklarının
bulunduğunu ve vatandaşların da ödedikleri vergilerle belediye
harcamalarına katkı sağladıklarının farkına
varmalarını sağlamaktır. Çünkü en başarılı
hizmetler millet ve devlet kaynaşması ile hayata geçirilebilir. Çünkü
hizmetlerin en anlamlısı, insana ve sürdürülebilir yaşamına
olumlu katkı sağlamaktır.
Hizmetlerin en
kalıcısı, nesilden nesile taşınabilecek kentsel ve
çevresel eserler inşa etmektir. Hizmetlerin en mükemmeli, bölgeler
arasında farklılık gözetmeden topyekûn kalkınmayı
sağlayabilmektir. Bütün bunlar kaynakların
artırılması, uygun ve doğru bir sistemle yurt genelinde pay
edilmesiyle mümkündür.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Yanılmaz, konuşmanızı tamamlayınız
efendim.
HAMZA YANILMAZ
(Devamla) İşte bu yasa bunu gerçekleştirmektedir.
Değerli
arkadaşlar, şunu da ifade ederek sözümü tamamlamak istiyorum:
Birçoğumuz belediye kökenli milletvekilleriyiz. Burada özellikle bu madde
üzerine konuşma yapan arkadaşlarımızın da büyük
ekseriyeti belediye kökenli. Şimdi, biraz önce CHP sözcüsü
satılmayan, dökülen soğanlardan bahsetti ve büyükşehir
belediyesine de bir öneride bulundu: Bunları da alın, getirin,
dağıtın. dedi ve Çok faydalı bir hizmet vermiş
olursunuz. diye ifade etti.
Benim de
kendilerine önerim şu: Hani ikide bir hep dile getiriyoruz ya Bu
yardımlarla seçimi kazanıyorsunuz. Yaptığınız
hizmetlerle değil, fakir fukaraya yapmış olduğunuz
yardımlarla seçim kazanıyorsunuz. O hâlde ben de size bir öneride
bulunuyorum: Şu dökülmeye yüz tutmuş soğanları da lütfen
siz alın getirin, fakir fukaraya dağıtın, belki öyle seçimi
kazanırsınız diyorum.
Değerli
milletvekillerimiz
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Çok basit Hamza Bey yani.
HAMZA YANILMAZ
(Devamla) Vallahi basit ama soğanı burada gündeme getirene verilen
cevap o ifade edilen kadar önemli.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Yazıklar olsun! Çok basit bir cevap.
HAMZA YANILMAZ
(Devamla) Bu yasa tasarısının hazırlanmasında
emeği geçen tüm arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Biz sizin gibi dışarıda
yapmıyoruz. Biz gönlümüzden yapıyoruz, kimse görmüyor Hamza Bey.
HAMZA YANILMAZ (Devamla)
- Yasanın milletimize, memleketimize, belediyelerimize, il özel
idarelerimize hayırlı olmasını diliyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
milletvekilleri, madde üzerinde soru-cevap işlemi
gerçekleştireceğiz.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Biz kimse görmeden yaparız, Allah için
yaparız.
HAMZA YANILMAZ
(Elâzığ) Dağıtın öyleyse.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Biz Allah için dağıtırız. Biz
gösterişle yapmayız bu işi.
HAMZA YANILMAZ
(Elâzığ) Kimse görmüyor.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Gel, göstereyim sana
BAŞKAN -
Arkadaşlar, milletvekilli arkadaşlarımız soru
soracaklardır, lütfen
Sayın Bulut,
buyurun efendim.
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) Sayın Başkanım,
aracılığınızla Sayın Bakana soruyorum: Sayın
Bakanım, Balıkesir ilinin nüfusu 1 milyon 200 bindir, merkez nüfusu
ise 241 bindir. Balıkesir ilinde kişi başına 168 YTL
düşerken, Kocaelinde kişi başına 562 lira verilmesi
Anayasadaki eşitlik ilkesine ters düşmüyor mu? Siz
yaptığınız bu yasa ile vatandaşlar arasında
ayrım yapmış olmuyor musunuz?
Tasarının
bütçeye getirdiği 7,4 milyar YTL tutarındaki yükü hazine yüksek
faizle borçlanarak karşılayacaktır. Döneminizde, altı
yıllık dönem içinde Türk milletini mahkûm ettiğiniz iç ve
dış borç tutarı ne kadardır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bulut.
Sayın
Çalış
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Aracılığınızla
Sayın Bakanıma soruyorum: Sayın Bakanım, genel bütçe vergi
gelirlerinden belediyelere ve il özel idarelerine pay verilirken, ilave
kriterler ortaya konulmasıyla beraber nüfus önemli bir kriter olmaya devam
etmektedir. Ancak ülkemizde günlük, aylık, mevsimlik değişebilen
hareketli nüfus söz konusudur. Yazın yurt dışında ve büyük
şehirlerde çalışanların tatile gelmesi nedeniyle Anadoluda
ciddi bir nüfus değişikliği görülmektedir. Özellikle turistik
bölgelerimizde ise nüfus birkaç kat daha artabilmektedir. Senede iki üç defa
nüfus tespiti yapılarak, bunun ortalaması alınarak pay
belirlemeyi düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Özdemir
HASAN
ÖZDEMİR (Gaziantep) Sayın Bakanım, görüşülmekte olan 248
sıra sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesinin 3üncü
fıkrasında Büyükşehir belediye sınırları içinde
yapılan genel bütçe vergi gelirleri tahsilâtı toplamının
yüzde 5i ile genel bütçe vergi gelirleri tahsilâtı toplamı üzerinden
büyükşehir ilçe belediyelerine ayrılan payların yüzde 30u
büyükşehir belediye payı olarak ayrılır. denmektedir.
Büyükşehir belediyelerinin gittikçe bağımsız hâle
getirilmesi ileride ülke bütünlüğüne zarar vermez mi?
Soru 2: Mahallî
idareler Yasası yapılırken büyükşehir belediyeleri
gözetilerek, diğer il ve ilçe belediyelerine göre daha fazla yetki
verilmiştir. Gelirler konusunda da aynı tutum devam etmektedir. Bu
durum eşitlik ilkesine aykırı değil midir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
İnan
MÜMİN
İNAN (Niğde) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Aracılığınızla
Sayın Bakana sormak istiyorum: Sokak aydınlatmaları konusunda
belediyelerin son derece önemli sıkıntıları vardır.
Düğme kendinde olmadan, fatura kendinde olmadan TEDAŞ belediyelere
sokak aydınlatması noktasında son derece önemli faturalar
çıkarmaktadır. Şu ana kadar belediyeler bunları
ödememiştir, ama belediyelerin hanesine borç olarak
yazılmıştır ve faiz işletilmektedir. Bu konuda bir
çözüm düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın İnan.
Sayın
Öztürk
HARUN ÖZTÜRK (İzmir)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Görüşmekte
olduğumuz maddede Belediye ve il özel idare paylarını, Kanunda
belirtilen süreler içinde ilgili idarelerin hesaplarına yatırmayan
sorumlular hakkında beş maaş tutarı kadar aylıktan
kesme cezası uygulanır. denilmektedir. Bize göre, öngörülen 5 kat
tutarında aylıktan kesme cezası bir kamu görevlisi
tarafından ödenebilir düzeyde değildir. Ceza ödenebilir ve tahsil
edilebilir düzeyde olur ise yaptırım gücü kazanır. Bu
görüşe katılır mısınız? Öngörülen cezayı
ödenebilir bir düzeye çekmek için düşürmeyi düşünür müsünüz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk.
Sayın Dibek
TURGUT DİBEK
(Kırklareli) Teşekkür ediyorum Başkanım.
Sayın
Bakanıma şu soruyu iletmek istiyorum: Az önce Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına konuşan Sayın Hüseyin Ünsal da
konuşmasında belirtti, Yüksek Denetleme Kurulunun raporlarına
göre -İller Bankasıyla ilgili olan bir soru soracağım-
31/12/2006 tarihi itibarıyla İller Bankasında en çok kredi
kullanan 50 belediyeye İller Bankasının
kullandığı kredinin yüzde 53ü
dağıtılmış ve bu 50 belediye de İller
Bankasına en çok borçlu olan belediyelermiş. Şimdi, Türkiyede
3.200 civarı belediye var Sayın Bakan. Bu belediyelerin 50 tanesi, ki
İller Bankasına en çok borcu olan belediyeler, bunlara,
kullandırılan kredinin yüzde 53ü kullandırılmış,
diğer 3.150 belediyeye de yüzde 47 gibi bir kredi
kullandırılmış. Yani İller Bankası diğer
belediyeler için ne görev yapmıştır diye merak ediyorum. Yani
yılda, on iki ay onların paylarını göndermek
Maliye
Bakanlığı da bunu yapabilir. Yani İller
Bankasının bu uygulamasını nasıl
karşılıyorsunuz? Böyle bir tabloda İller Bankasına
ihtiyaç var mı? Bu bankayı kapatmayı düşünüyor musunuz diye
de sormak isterim Sayın Bakanım.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Bakanım, buyurun.
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Sayın Başkanım,
değerli milletvekilleri; ben kısaca suallere cevap vermeye
çalışacağım.
Önce, Sayın
Bulut, özellikle Balıkesir ile Kocaelinden bahsederek kişi
başına düşen miktar konusunda 168 YTL ile 562 YTL arasında
arada fark olduğunu ifade etti. Ancak, tabii orada, Kocaelinde sanayi
var. Ticaret, sanayi geliştikçe onlardan alınan vergiler bir noktada
oraya dağıtılıyor. Bunda bir adaletsizlik olduğunu
düşünmüyorum. İnşallah Balıkesirde de bu sanayi,
tarım, ticaret gelişince onların da kişi başına
düşen gelir miktarı artacaktır.
Kaldı ki,
bildiğiniz gibi, biz, merkezî hükûmet borçlanmıyor -yani geçmiş
döneme göre borç miktarı çok azdır- özel sektör borçlanıyor.
Yani bir kere buradaki borçlanmanın artışını da özel
sektör ile hazinenin borçlanmasını ayırmak lazım. Özel
sektörün borçlanması kişilerin, şahısların,
firmaların borcu. Burada asıl olan hazinenin borç
miktarının artıp artmadığına bakmak gerekir.
Biliyorsunuz IMFye olan borcumuzun da büyük miktarını
ödediğimiz herkesin malumudur.
Diğer bir
husus da Sayın Çalışın bahsettiği, özellikle, tabii
ki, bilhassa turizm alanlarında mevsimlere göre bilhassa yaz
aylarında nüfusun arttığı bilinen bir gerçektir. Ancak
tabii ki bunu belirlemek, hareketli nüfusa göre bir dağılım
yapmak fevkalade zordur. Dolayısıyla, burada gelişmişlik,
nüfus ve diğer kriterleri dikkate alarak hakkaniyetli bir
dağıtım yapıldığı kanaatindeyim. Zaten orada
bir gelişme varsa turistlerden dolayı onların gelirlerinden
zaten bütçeden de onlara bir pay mecburen ayrılacaktır,
ayrılmaktadır.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Ortalama bir nüfus olacak mı Sayın Bakan?
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Evet, yani onu tespit etmek
fevkalade zor zaman çok değişken olduğu için. Yani belki bu
konuda ileride bir çalışma yapılabilir ama şu anda
yapılması çok zor.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Adaletli olmayacak o zaman.
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Şimdi, Sayın Özdemirin
bahsettiği husus, özelikle büyükşehirlerin payının fazla
olduğunu Sayın Özdemir ima ediyor anladığım
kadarıyla.
Şimdi özetle
şunu belirteyim: Evet, büyükşehirlere fazla yetki verildi ama fazla
da yük verildi yani büyükşehirlerin yükü büyükşehirin altındaki
diğer ilçe belediyelerine göre çok fazla. Dolayısıyla ne kadar
yük verilmişse, mükellefiyeti varsa o kadar da fazla yetkisi olması
ve fazla para almasının da gayet tabii olduğu kanaatindeyim.
Zaten bu konuda da tahmin ediyorum bir önerge var büyükşehirlerde
artışın yüzde 20den fazla olması hâlinde bunun diğer
şehirlere orantılı olarak dağıtılması
şeklinde. Böyle bir teklif de olacak tahmin ediyorum, böyle bir düzenleme
de arkadaşlar tarafından düşünülmekte.
Sayın
Öztürkün bahsettiği beş maaş tutarında aylıktan kesme
cezası
Şimdi, efendim, tabii bu belki büyük gözükebilir ama
eğer cezalar caydırıcı derecede büyük olmazsa o zaman bu
cezayı bir şekilde ödeyerek vazifesini yapmama gibi bir durum
olabilir. Burada maksat hakikaten ihtiyacı olan bu belediyelere
zamanında bu paraların aktarılmasını
sağlamaktır. Zaten aktarıcı için, aktarırsa bir ceza
yani aylıktan kesme cezası söz konusu değildir diye düşünüyorum.
Şimdi,
Sayın Dibekin bahsettiği husus İller Bankasıyla
alakalı. Şimdi, şöyle: İller Bankası, bildiğiniz
gibi geçmişte bankacılık yanında belediyelerin altyapı
hizmetleri, su, kanalizasyon, atık su arıtma, hatta otogar gibi
belediyenin bazı tesislerini de yapıyordu ama şu anda
Hükûmetimizin genel politikası, bunun tamamen bankacılık
istikametine yönelmesi şeklinde bir çalışma var. Bu konuda da
İller Bankası Kanununda bir değişiklik yapılması
düşünülüyor aslında, çalışmalar var. Hatta geçen dönemde de
vardı ama şu anda Plan ve Bütçe Komisyonunda bekliyor. Gayemiz, bu
İller Bankası hakikaten adına uygun olarak bankacılık
hizmeti yapsın şeklinde böyle bir görüş var ama tabii bu bir
tasarıdır, yüce Meclis tabii karar verecektir. O konuda nasıl
karar verecek, onu bilemiyorum.
TURGUT DİBEK
(Kırklareli) Elli belediyenin isimleri niye açıklanmıyor?
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Tabii, elli belediye, bunlar büyük
belediyeler, diğerleri küçük belediye. Büyük belediyelerin ihtiyacı
daha büyük oluyor, yani bazı belediyelerin atık su arıtma
tesisleri -büyük şehirler- tabii oradaki miktar ile küçük, 1.500 nüfuslu
veya bin nüfuslu bir belediyenin ihtiyacı bir değil. Bazı
şehirlerin belediyeleri büyük. Bu bakımdan sebebi budur diye
düşünüyorum.
Evet, çok
teşekkür ediyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
3üncü madde
üzerinde bir adet önerge vardır.
Önergeyi
okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 248 sıra sayılı Tasarının 3üncü maddesinin (1)
numaralı fıkrasındaki onuncu ibaresinin beşinci olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
M. Akif
Hamzaçebi |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
R. Kerim Özkan |
|
|
Trabzon |
Malatya |
Burdur |
|
|
Akif Ekici |
|
Hikmet Erenkaya |
|
|
Gaziantep |
|
Kocaeli |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Özkan, siz mi konuşacaksınız?
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Burdur) Evet.
BAŞKAN
Buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Burdur) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Verdiğimiz
önergeyle, vergi gelirleri hasılatından yerel yönetimlere
aktarılan payların daha erken aktarılmasını
amaçlıyoruz. Yasayla il özel ida-re ve belediye gelirlerinde
artışlar düşünülmektedir. Bu artışları
yönlendire-cek olanlardan bir tanesi yerel yöneticilerimiz, il genel meclisi
üyelerimiz, il genel meclisi başkanlıklarımız ve belediye
başkanlıklarımız. Ancak, il genel meclisi üyelikleri,
adı güzel, yerel parlamenterdir il genel meclisi üyeleri ama onlara verdiğimiz
sosyal haklarımız yeterli değildir. Burada onlardan bahsetmek
istiyorum.
İl genel
meclisi üyeleri ancak oturum üzerine para alırlar. Daimî encümenler bir
ücretlendirmeye tabidir, bir de il genel meclisi başkanı
ücretlendirmeye tabidir. Bunlar trilyonlara yönlendirme yaparlar ama ne
yazık ki elleri hamurdur, karınları açtır, BAĞ-KUR
primlerini dahi yatıramamaktadırlar. Ayrıca, bu il genel meclisi
üyeliklerinde bu paraları biz iyileştirme yapıyoruz,
güzelleştirme yapıyoruz, gelirlerini artırıyoruz ama ne
yazık ki il genel meclisinde partizanlık bu Hükûmet döneminde de
devam ediyor. Oy veren
Ellerimizde listeler. Hâlbuki, bu toplum hepimizin. Bu
soysal adalet
Adı üzerinde, Adalet ve Kalkınma Partisi, bu
paydaları adaletli bir şekilde dağıtması gerekiyor.
Altı yıldır, benim ilimde öyle köylerimiz vardır ki bu il
özel idare bütçesinden bir kuruş para almamıştır. Demin
Sayın Çalık çok güzel bahsetti, Malatyanın yollarından
bahsetti. Mutlu oldum, ne güzel! Yapılanları anlattı. Ama, ben
Burdurumuzda altı yıldır
Öyle yerlerimiz var, transit
yollarımız var, kara yolu ağında, köy içlerinden geçiyor,
geçen arabaların aynaları kırılıyor. Bunlar örnek
Sayın Bakanım. Çok örnek var.
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Karaçalı
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Devamla) Karaçalı. Çok teşekkür ederiz.
Abdüllatif Şener güzel bir kaynak aktardı, çevre yolu yaptık ama
Hacıların, Düğerin, Yarışlının,
Harmanlının, Karaatlının
Bunlar Denizliye bağlayan
ana arterimiz, Fethiyeye ulaşan yolumuz. Hâlâ köyün içinden bir araba zor
geçiyor, maddi kayıplı kazalar, ölümlü kazalar oluyor. Bu güzellikleri
Burdur olarak bizler de almak istiyoruz.
Yine, bu yerel
yöneticiler ki onlara bir iyileştirme yapıyoruz. Ama, iki yıl
önceydi, soğan gibi yumrular geldi illere, Egeye, Akdenize, Marmaraya.
Vatandaş sıraya geçti. Herhâlde kömür çuvalı sandı,
sıraya geçti ama içinden ne çıktı? Lale soğanı.
Kütahya, Burdur, Eskişehir, Denizli, Adapazarı
Gittiğim iller
bunlar, gördüğüm iller. Bu illerde lale bahçeleri oluştu. Sahil
kentlerinde palmiye ağaçları, ekvatordan sökülen palmiye
ağaçları. Nedir bunlar? Kel başa şimşir tarak. Hem
yokluktan bahsediyoruz Ankarada 400 bin aileye yardım
başladı. deniliyor, 400 bin aile
Demek ki bunlar bilinenler.
Gizlileri de var bunların ama biz palmiye ağacıyla, İtalyan
mermeriyle
Türkiye bir mermer cenneti ülke ama yollarda yabancı
ülkelerden, İtalyadan, Çinden granit getiriyor bu belediyelerimiz.
Bunları kim denetleyecek? Palmiye ağaçları, her biri milyar
değerinde, bizim ağacımız yok
Bizim
fidanlıklarımız var, orman fidanlıklarımız var. O
orman mühendislerimiz, o işçilerimiz çalışıyor, üretiyor.
Çiçek
Yine bahçelerimiz var ama bu bahçelerin ürettikleri ürünler
bırakılıyor, değişik ülkelerden dövizle palmiye
ağacı getiriliyor, çam ağacı getiriliyor, ana arterlere
dikilen ağaçlar getiriliyor.
Yine aynı
şekilde granit mermeri getiriliyor. Biz öyle belediyelerimize Burdur
olarak, hizmet anlamında iş adamlarımız çok düşük
fiyatlara, maliyetine mermer veriyor ama onlar tercih edilmiyor,
İtalyadan, Çinden, değişik ülkelerden, Pakistandan mermer
getiriliyor. Bunları denetlememiz gerekiyor. Sayıştay
denetçilerimizi göreve davet ediyorum.
Yine Nereden
nereye geldik. diyoruz. Gayet güzel, 2 bin 500 dolardan 9 bin 300 dolara
geldik, millî gelirimiz arttı. Ama vatandaş bize soruyor. Bizim
Burdurda tren kaldırıldı. Trenle mi gelecek bu para, nerede bu
para? Göremedik. diyor.
MEHMET ALP
(Burdur) Gelin, daha iyisini yapın.
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Devamla) Sayın Alp oradan şey yapıyor. Tren
yolunu kaldırdık, bir metre tren yolu ilave edemedik. Burdur
trensizlikten Kara tren gelmez mi ola diye türkü yakıyor.
Yine ağaç,
palmiye, fidan, gül, lale, mermer
Yazıktır! Bizim
paralarımız bunlar. Buradan bir kaynak aktarıyoruz ama bu
kaynağı gerçekten il özel idarelerimiz ve belediye
başkanlıklarımız dengeli kullanmalıdır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Özkan, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun efendim.
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Devamla) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Gerçekten sorun
çok ama kısa sürede
Ben önergeyle ilgili söz aldım. Bunların,
il genel meclisi üyelerinin durumlarının iyileştirilmesi
gerekmektedir. Bu belediyelerimiz
Kapatılan belediyelerimiz var.
Bakın, göç alan Ankaramızda 400 bin aileye yardım diyoruz,
hâlbuki bizim vatandaşımız doğduğu topraklarda doymak
istiyor, doğduğu topraklarda, beldelerinde, köylerinde bir kentli
gibi yaşamak istiyor. Mademki bu güzellik var, 9.300 dolara geldik, bunu
adaletli bir şekilde dağıtalım, vatandaşımız
kent varoşlarında yoksulluğa gark edilmesin.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Özkan.
Sayın
milletvekilleri, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.39
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.54
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Fatma SALMAN
KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 123üncü
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
248 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
4üncü maddeyi
okutuyorum:
İl özel
idare paylarının tahsisine ilişkin esaslar
MADDE 4- (1) 2
nci maddenin ikinci fıkrasında belirtilen orana göre
ayrılmış bulunan il özel idare payının;
a) Yüzde 50lik
kısmı illerin nüfusuna,
b) Yüzde 10luk
kısmı illerin yüzölçümüne,
c) Yüzde 10luk
kısmı illerin köy sayısına,
ç) Yüzde 15lik
kısmı illerin kırsal alan nüfusuna,
d) Yüzde 15lik
kısmı illerin gelişmişlik endeksine,
göre İller
Bankası tarafından dağıtılır.
(2) Birinci
fıkranın (d) bendinde belirtilen kriter için Devlet Planlama
Teşkilatı Müsteşarlığı tarafından tespit
edilen en son endeks esas alınır. Bu endeksin kullanımında
iller gelişmişlik katsayılarına göre en az
gelişmiş ilden en çok gelişmiş ile doğru ve eşit
sayıda ili içeren beş gruba ayrılır. İllerin eşit
sayıda beş gruba ayrılmasında eşitliği bozan il
son gruba ilave edilir. Birinci fıkranın (d) bendine göre belirlenen
miktarın yüzde 23ü birinci gruba, yüzde 21i ikinci gruba, yüzde 20si
üçüncü gruba, yüzde 19u dördüncü gruba ve yüzde 17si beşinci gruba
tahsis edilir. Bu tahsisat, her grup içinde, gruba giren illerin nüfuslarına
göre dağıtılır.
BAŞKAN
Madde üzerinde ilk konuşmacı Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Ferit Mevlüt Aslanoğlu, Malatya Milletvekili.
Sayın
Aslanoğlu, buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekili arkadaşlarım; hepinize saygılar sunuyorum.
Değerli
milletvekilleri, 4üncü madde il özel idarelerinin pay tahsisiyle ilgili bir
madde. Tabii, komisyonda da bu maddede çok tartıştık.
Şimdi,
Türkiye'nin coğrafi gerçeği gereği eskiden tamamen nüfusa göre
yapılıyordu. Ama komisyondaki tüm arkadaşlarımız
Burada birkaç kriter daha getirelim. dediler. Nitekim nüfus, yüz ölçümü, köy
sayısı, kırsal alan nüfusu ve gelişmişlik endeksi
geldi. Ama buna rağmen, tabii, yine yüzde 50lik kısmı nüfus
olduğu için, örneğin İstanbul ilinin alacağı pay çok
yüksek miktarda. Örneğin Kocaeli veya diğer büyükşehirler
büyükşehir olduğu için köy kalmadı buralarda, hep
büyükşehir kapsamına girdi arkadaşlar, şimdi buralarda köy
yok. Tabii, il genel meclislerinin ve özel idarelerin genel
ağırlıklı görevi, köy ve köylere hizmet yönüyleydi.
Şimdi, bir tarafta imkânsız yerler var, bir tarafta da her türlü
imkâna sahip iller var. Burada yine tabii nüfus sayımı
İstanbul
nereye harcayacak bu parayı, Hakkâri nereye harcayacak? Hâlâ daha
gelişmişlik oranı az olan illerde sorun olmasına
rağmen, biz burada
Tabii, bu, mutlaka daha az gelişmiş
bölgelere bir katkı sağlayacak, bir şey demiyorum ama sanki
nüfus başından o payı biraz daha düşürseydik, örneğin
40a düşürüp diğer kriterlere gitseydik, yani sorununu çözmüş
illerin birtakım kaynakları sorununu çözmemiş illere gitseydi
belli bir süreçte en azından onlar da sorununu çözerdi.
Değerli
milletvekilleri, tabii bu kaynakların iyi harcanması gerekir. Ben
şunu söylüyorum: Bir şey üretmek çok güzel ama gidin üretilen
şeylere bakın. Bir yıl önce yapılan yollar yoksa bu
kaynaklar heba ediliyor demektir. Ben dikkatlerinizi çekiyorum.
Değerli
milletvekilleri, tabii bu yasa yerele kaynak getiren bir yasa. Tamam,
katılıyorum ama dün de söyledim, objektif olmalı. Yine size
rakamlar vereceğim sayın milletvekilleri. Şimdi, tabii mutlaka,
il belediyelerininki yüzde 42 oranında artıyor, diyorsunuz. Ama
değerli milletvekilleri, hangi rakamın yüzde 42si? Eğer Sinop
Belediyesi 5 milyon bir para alıyorsa, bu yüzde 42 artarsa 9 milyon yapar.
Eğer bir Kocaeli Belediyesi 450 trilyon alıyorsa bunu yüzde 35
artırsanız 800 trilyon yapıyor arkadaşlar. Artan rakam
Sinop Belediyesinde yüzde 42; 2 milyar-2,5 milyar, Kocaeli Belediyesinde 450
trilyon.
EYÜP AYAR
(Kocaeli) Taktın Kocaeliye sen.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Evet, takarım kardeşim.
Hakkımızı verin. Ben bir yere takmadım.
EYÜP AYAR
(Kocaeli) Kocaelinin sıkıntılarını biliyor musun?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) - Daha çok verelim, Kocaeliye daha çok verelim.
EYÜP AYAR
(Kocaeli) Kocaelinin sıkıntılarını biliyor musun?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Beyefendi, daha çok verelim, daha çok verelim. Ben,
niye alıyorsunuz demiyorum, öbür hak edenin hakkını verin
diyorum. Şanlıurfanın hakkını verin diyorum, ben bunu
söylüyorum. Şanlıurfa Belediyesinin,
EYÜP AYAR
(Kocaeli) İste, ama sürekli Kocaeliyi hedef gösterme!
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Hayır efendim, mesele Kocaeli, mesele X, mesele
Y
Siz biliyor musunuz, biliyor musunuz arkadaşlar? Yani örnek veriyorum,
Muğla Belediyesi
Muğla Belediyesine vereceğiniz para topu topu
9 milyon, 9 milyon arkadaşlar. Muğla Belediyesi turistik bir belediye.
Buranın ihtiyacı yok mu? Buranın, yazın nüfusunun 1
milyondan fazla olduğunu hepiniz biliyorsunuz. Şimdi bir tarafta 9
milyon para veriyorsunuz yılda Muğla Belediyesine, ama yazın
nüfusunun hangi orana geldiğini hepiniz biliyorsunuz. Bunlara bir çözüm
getirelim. Yoksa, daha çok verelim. Niye veriyorsunuz demiyorum. Kocaeli
Belediyesine 750 trilyon değil de 1,7 trilyon verin. Bunda gözümüz yok
bizim. Manisa halkı hesap soracak sizden, eğer hakkıysa
HÜSEYİN
TANRIVERDİ (Manisa) Biz hesabını veririz Manisanın,
merak etme.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Verin efendim, hakkıysa hakkını
vermek zorundasınız.
HÜSEYİN
TANRIVERDİ (Manisa) - Sen kendine bak!
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Arkadaş, ben hakkımı istiyorum.
Şanlıurfa adına hakkımı istiyorum.
HÜSEYİN
TANRIVERDİ (Manisa) Biz herkesin hakkını teslim ettik.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Edin kardeşim, edin. Burada, niye veriyorsunuz
demiyorum. Daha çok verelim. Ama yine söylüyorum: 340 bin nüfuslu Erzuruma 170
trilyon veriyorsanız
HÜSEYİN
TANRIVERDİ (Manisa) Şu güne kadar neredeydiniz? İlk defa böyle
bir Gelirler Yasası çıktı. Neredeydiniz siz?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Anlamadım.
HÜSEYİN
TANRIVERDİ (Manisa) Önce bir teşekkür et! Önce bir teşekkür
et, ondan sonra
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) - Geçen dönemden beri
BAŞKAN
Sayın Tanrıverdi, Sayın Aslanoğlu,
karşılıklı konuşmayalım.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Hüseyin Bey, Hüseyin Bey
HÜSEYİN
TANRIVERDİ (Manisa) Hep lafını yaptınız, ama biz
icraatını yapıyoruz.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) - Hüseyin Bey, geçen dönemden beri haksızlık
ediyorsunuz.
BAŞKAN
Lütfen
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Hayır efendim
HÜSEYİN
TANRIVERDİ (Manisa) Hayır. Biz icraat yapıyoruz, iş
yapıyoruz, lafını etmiyoruz.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) - Haksızlık ediyorsunuz. Siz Hükûmetsiniz,
siz getireceksiniz. Kim getirecek?
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu, siz Genel Kurula konuşun, vaktiniz geçiyor.
HÜSEYİN
TANRIVERDİ (Manisa) Lafını etme, iş yap!
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Siz getireceksiniz tabii. Hükümetsiniz getirmek
zorundasınız. Evet, Hükûmetsiniz, herkesin hakkını vermek
zorundasınız, kimsenin hakkını yiyemezsiniz.
HÜSEYİN
TANRIVERDİ (Manisa) Bizde hiç kimsenin hakkı kalmaz.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Yiyemezsiniz, yiyemezsiniz kimsenin
hakkını, hak yiyorsunuz burada. Şimdi, 550 bin nüfuslu bir
belediyeye 60 milyon veriyorsunuz, 340 bin nüfuslu bir belediyeye 170 milyon
veriyorsan, arkadaşlar, bu hak yemektir.
Daha çok verelim,
Erzuruma trilyon aktaralım ama bizim hakkımızı verin,
Urfanın hakkını verin. 650 bin nüfusu var Urfanın,
HÜSEYİN
TANRIVERDİ (Manisa) Sabırlı ol, o da gelecek. Sen sabret, biz
iş yapacağız.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Neye sabırlı ol? Hayır efendim.
Burada, bu kanunda hakkımızı helal etmeyiz size yani
hakkını yediğiniz vilayetlerin hakkını helal etmeyiz
size.
HÜSEYİN
TANRIVERDİ (Manisa) Daha önceki haksızlıkların
hesabını bizden soramazsınız. Herkesin hakkını
teslim edeceksiniz.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Efendim, düzeltmek sizin göreviniz. Gelin, bir
hakkı veriyorsanız, bu hakkın teslimini de yapmak
zorundasınız, siz Hükûmetsiniz arkadaşlar.
Değerli
arkadaşlarım, ayrıca, burada bir şeyi
kaçırıyoruz: Geliri olan, sabit geliri olan belediyeler var, çok
yüksek geliri olan belediyeler var, tabii bir de hiç geliri olmayanlar var.
Örneğin, suyu cazibeli getirenler var, cazibesiz getirenler var yani ayda
100 milyon yahut 100 bin lira su parası ödeyen belediyeler var.
Şimdi, tabii
bazı belediyelerin çok yüksek geliri var ama burada herkesi aynı,
eşit kefeye koyuyoruz, nüfusa göre ve diğer kriterlere göre
koyuyoruz. Tabii, onun için burada, özellikle nüfusu 5 bin ile 10 bin olan
belediyelerde sivri uçlar çıkacak yani biraz törpülememiz gerekir
orayı, orada bir kat sayı bulmamız lazım. Örneğin,
nüfusu 10.001 olan belediye, 9.900 olan belediyeden yüzde 20 daha eksik para
alacak. Bunun için, özellikle nüfusu 5 bin ile 10 bin
Örneğin, nüfusu 4.990
olan belediye, nüfusu 5.500 olan belediyeden daha az para alacak, orada bir
törpüleme yapmamız lazım değerli milletvekilleri.
Değerli
arkadaşlarım, özellikle adrese dayalı sistemde bazı
illerimizin nüfusları eksik çıkmıştır. Bu nedenle,
özellikle ilçelerde ve illerde eksik çıkanın belli bir süre sonra
mutlaka bir kez daha yenilenmesi lazım ve yeni kaydolan nüfusa göre bir
kez daha dikkat edilmesi gerekir.
Tabii, yine
turistik bölgelere mutlaka bir farklılık yapmamız lazım.
Yani, bu yasada bunun çözümü yok arkadaşlar. Yine örnek veriyorum:
Muğla Belediyesinin, hepiniz biliyorsunuz, alacağı para 9
milyon, tüm Muğlanın 9 milyon liraya
İDRİS
GÜLLÜCE (İstanbul) Kars hiç almıyor.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Tabii efendim, oraya da verelim. Tamam, turizm
bölgesiyse verelim efendim, verelim
Şimdi,
arkadaşlar, tabii bir de bir şeyi dikkatten kaçırıyorsunuz:
Şu liste büyükşehirlere bağlı alt kademe belediyeler
listesi.
HÜSEYİN
TANRIVERDİ (Manisa) Artık alt kademe belediyeleri
kaldırdık biliyorsunuz.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Ama, bir dakika
Şimdi, bir buraya para
veriyorsunuz, bir de şuraya para veriyorsunuz. Bakın,
büyükşehirlerde bir burada para var, bir de burada var. Şimdi
bunları topladığınız zaman
Siz diyorsunuz ki:
Büyükşehirlerde kişi başına 347 lira. Bu kaç lira oluyor
biliyor musunuz? 450 lira oluyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Diğer il belediyelerinde bu kaç para? 147 lira.
Haksızlık yapıyorsunuz. Biz kimsenin hakkını yiyin
demiyoruz ama hak yemeyin. Adaletli olun derken, Türkiyede yaşayan tüm
insanlar adına, eğer Şanlıurfanın, Malatyanın,
Maraşın nüfusu mevcut büyükşehirlerden daha yüksekse
bunların hakkını size helal etmiyorum!
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
ÖZNUR ÇALIK
(Malatya) - Sayın Başkanım, 60ıncı maddeye istinaden
yerimden çok kısa bir söz talebim var.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Yerinden çok kısa bir söz talebi arz ediyor
Sayın Başkanım izin verirseniz.
ÖZNUR ÇALIK
(Malatya) Yerimden, 60ıncı maddeye istinaden.
BAŞKAN
Neyle ilgili söz talebiniz var?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Konuyla ilgili.
ÖZNUR ÇALIK
(Malatya) Konuyla ilgili.
BAŞKAN
Sayın Çalık, şahsınız adına arkadaşlarınızdan
söz talebinde bulunabilirsiniz, grup adına konuşabilirsiniz.
Şimdi bu konuyu açarsak, bunun altından çıkamayız. Onun
için beni bağışlayınız.
ÖZNUR ÇALIK
(Malatya) Aleyhte değil Sayın Başkan, destekleyici mahiyette.
BAŞKAN
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına konuşmacı, Aksaray
Milletvekili Osman Ertuğrul.
Buyurun
Sayın Ertuğrul. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
OSMAN ERTUĞRUL (Aksaray) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisine gelen 248 sıra
sayılı İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe
Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifinin 4üncü
maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
İl özel
idaresi, kanunlarla başka bir kamu kurum ve kuruluşlarına
verilmeyen, mahallî müşterek nitelikteki her türlü görev ve hizmeti yapar,
gerekli kararları alır, uygular ve denetler. İl özel idaresi, bu
hizmetlerinden, eğitim, sağlık, tarım, sanayi ve ticaret,
ilin çevre düzeni planı, bayındırlık ve iskân,
toprağın korunması, erozyonun önlenmesi, sosyal hizmet ve
yardımlar, yoksullara mikro kredi verilmesi, çocuk yuvaları ve
yetiştirme yurtlarına ilişkin hizmetleri il sınırları
içinde; imar, yol, su, kanalizasyon, katı atık, çevre, acil
yardım, kurtarma, kültür, turizm, gençlik ve spor, orman köylerinin
desteklenmesi, ağaçlandırma, park ve bahçe tesisine ilişkin
hizmetleri belediye sınırları dışında yapmakla
görevli ve yetkilidir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görev alanı ve sorumluluğu
bu kadar geniş olan bir kuruma genel bütçe vergi gelirlerinden yüzde 1,15
gibi bir pay ayrılması ve ayrılan bu payla bu hizmetler
nasıl yapılacaktır? Köylü ve çiftçilerimiz çok büyük
sıkıntı içinde yaşamaktadırlar. Üreticimiz Ziraat
Bankasına ve diğer bankalara, tarım kredi kooperatiflerine,
tarım sulamalarından dolayı TEDAŞa olan
borçlarını ödeyemez hâle gelmiştir.
Dünyanın bir
gıda kaosu ve açlık tehlikesiyle karşı karşıya
kalacağı uluslararası kuruluşlar tarafından dile
getirilmektedir. Hâl böyle iken ülkemiz tarım kesimi Hükûmet
tarafından destekleneceğine yok edilmeye
çalışılmaktadır.
Güneydoğuda
dokuz il kuraklıktan kurtarma projesine alınırken Anadolumuz
-Aksaray, Konya, bu çevreler- maalesef unutuldu ve şu anda orada
çiftçilerimiz maalesef tarlalarının başında göz
yaşıyla, sabırla Hükûmetin vereceği kararı
bekliyorlar.
Çiftçilerimizi
bilinçlendirerek toprağa uygun ürün deseninin doğru olarak tespit
edilmesi, buna yönelik proje ve planların oluşturularak uygulamaya
bir an önce geçilmesi gerekmektedir. Bazı hizmetler -yolu, suyu,
elektriği, haberleşmesi, sağlığı ve eğitimi
gibi- zaruri ihtiyaçlar karşılanmadı mı köyden
şehirlere göçün önlenmesi mümkün olmaz ve bu insanlar göçtükleri
şehrin varoşlarında ayrı bir geçim telaşında o
şehrin problemlerinin artmasına sebep olurlar. Eğer bu zaruri
hizmetler o köylere ulaştırılırsa oradaki insanlar
köylerini terk etmeden yaşantılarını oralarda
sürdürebilirler.
Özel idareler
Köy Hizmetleri teşkilatı lağvedilip özel idareye devrinden sonra
teşkilat içinde sıkıntılar başlamış ve hâlâ
sancıları devam ediyor. Valinin sorumluluğunda seçilmiş
meclis başkanı, atanmış genel sekreter ve yeni bir
teşkilat şemasıyla hizmet verme gayreti içindeler. En son
kapatılan belediyelerle birlikte 37 binden fazla köyün olduğu,
ulaşımın zor olduğu, tabiat şartlarının
ağır olduğu ve bu kadar geniş bir alana, ayrılan bu
ödeneklerle nasıl hizmet edilecektir? O köylerde yaşayan insanlar
nasıl sağlıklı bir şekilde hayatlarını devam
ettirebileceklerdir?
Bunlara en güzel
örneklerden biri de Anadolunun ortasındaki Aksaray ilinin
Hasandağı eteklerindeki köyleridir. Karacaören, Dikmen, Akçakent gibi
köylerdir. İçme suları enerji yardımıyla
pompalanmaktadır, ama köylüler enerji bedelini ödeyemediklerinden
icralık durumdadırlar ve işleyen faiz neticesinde de
borçları o kadar yükseldi ki, köylerini satsalar ödeyemezler. Sosyal
devlet olmanın gereğini, maalesef, bazı durumlarda yerine
getiremiyoruz. Ülkemizin genelinin dağlık ve yüksek olması,
tabiat şartlarının olumsuz geçmesi neticesinde,
vatandaşlarımız bu ödenekle yeterli hizmetleri maalesef
alamazlar.
Özel idarelerin
-önemli görevlerinden biri de- toprağın korunması ve erozyonun
önlenmesi gibi projeleri de vardır. Bu projeler teknik bilgi ve
donanım isteyen ve maliyeti de yüksek projelerdir. Bu kadar hizmet
alanı geniş olan özel idarelere ayrılacak bu ödenekle vatandaşa
gerekli hizmetin gideceğini sanmıyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; özel idarelere ayrılan bu
ödeneklerin haricinde, Hükûmetin çıkardığı KÖYDES projeleri
ve valilikler ve kaymakamlılıklarda olan Köye Hizmet Götürme
Birlikleri kanalıyla da ödenekler gönderilerek hizmet verilmeye çalışılıyor.
Fakat, burada da, ödeneklerin harcanmasında İhale
Yasasının dışında çok farklı yollar izlenerek,
personeli de sıkıntıya sokan, yapılacak hizmetleri
siyasallaştıran bir yol izleniyor. Son yıllarda köylerden
çıkan oya göre hizmet veriliyor. O hizmetin önceliğine,
ihtiyacına bakılmaksızın veya önceden programda olan,
yapılacak işi, çıkan oya göre başka bir tarafa
aldırmak veya iptal ettirmek gibi örneklere şahit oluyoruz.
Aksarayın
merkez Karacaören köyünde Milliyetçi Hareket Partisi bu seçimlerde birinci
parti çıkınca buradaki ilköğretim okulu oradan alınarak,
Ağaçören ilçesi Camili kasabası Belediye Başkanının
MHPden AKPye geçmesi kaydıyla o kasabaya
kaydırılmıştır fakat son sayımda kasaba da köy
oldu, il genel meclis üyeleri birbirine düşünce aralarında
anlaşamadılar, bu okulun Camili kasabasından da alınarak
tümden lağvolmasına sebep oldular. Eğer, yapılacak
hizmetlere siyaset bu kadar karıştırılırsa, maalesef,
vatandaşın Hükûmete de idarecilere de bakışı ve
yaşantısı rahat ve huzurlu olmayacaktır.
Aksaray
bölgesinde şu anda gündemde olan çok önemli bir konu vardır. Aksaray
Bölgesel Hayvancılık Kooperatif Birliğinin cuma günü yani
yarın seçimi vardır.
Aksaray, süt
hayvancılığı ve besicilikte Türkiye'nin önemli
merkezlerinden biridir. Köylerde, geçimini sütçülük ve besicilikle
sağlayan bu insanlar Birlikten kuvvet doğar.
mantığıyla kooperatifler kurarak, ürettiklerini en iyi
şekilde değerlendirme ve pazarlama gayreti içindeler; hiçbir siyasi
hesap yapmadan geçimlerinin telaşındalar ve kanun gereği
Birliğin seçimini yapacaklar. AKPli Eskil Belediye Başkanı,
İl Başkanı, İlçe Başkanı ve yetmediği yerde
milletvekilleri kooperatif başkanlarını tehdit ederek
oylarını nereye vereceklerini söylüyorlar. Eğer oy vermezlerse,
belediye başkanının, kooperatif binalarını,
ahırlarını, samanlıklarını
yıkacağını ve bu kooperatiflerin büyükbaş taleplerini
yerine getirmeyeceklerini söyleyerek, vatandaşın demokratik
hakkını istediği gibi kullanmasına engel oluyorlar.
MEHMET NİL
HIDIR (Muğla) Somut konuş, somut!
OSMAN
ERTUĞRUL (Devamla) Somuttur bu; Eskili açın bakın, açın
sorun, vekillerinize de sorun, açın Belediye Başkanınıza da
sorun. Burada yalan yanlış bir şey yok. Akşam toplantı
yaptı, gene tehdit etti. Yarın birde seçim başlıyor ama o
Belediye Başkanı da oralarda derebeyi gibi geziyor, hesabı
sorulacaktır.
MEHMET NİL
HIDIR (Muğla) Çok ayıp!
OSMAN
ERTUĞRUL (Devamla) Hesabı sorulacaktır.
Ve maalesef, bu
kadar da vatandaşın oyuna tehditle hükmederek taraflı
davranıp vatandaşı huzursuz etmeye kimsenin hakkı yoktur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Ertuğrul, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun efendim.
OSMAN
ERTUĞRUL (Devamla) Çevre Bakanımız burada. Diyorsunuz ki:
Belediyelerde kahramanız, bu iş bizim işimiz. Ama soruyorum:
Yedi tane il susuzlukta acil il oldu, biri Nevşehir.
Kızılırmak Nevşehirden geçer, gelir, müsaade etmediniz
MAHMUT DEDE
(Nevşehir) Nevşehirin su problemi yok.
OSMAN
ERTUĞRUL (Devamla) Müsaade etmediniz su almasına.
Ankaralıyı hiç mi sevmiyorsunuz veya Nevşehirliyi çok mu
seviyorsunuz da Nevşehire su aldırmıyorsunuz Ankaraya su
aldırıyorsunuz?
MAHMUT DEDE
(Nevşehir) Nevşehirin nüfusunu bilmeden konuşma,
Nevşehirde su problemi yok.
OSMAN
ERTUĞRUL (Devamla) Aksaraydan su istediniz de vermedik be! Aksaraydan
su istediniz de bizim kendi suyumuz olduğu için vermedik.
MAHMUT DEDE
(Nevşehir) Nevşehirin su problemi yok, Aksarayı konuş.
OSMAN
ERTUĞRUL (Devamla) - Ve pirimiz dediğiniz Belediye
Başkanınız Melih Gökçek, bakın, bugün şu Dikmen
Kapısına
MAHMUT DEDE
(Nevşehir) Konuşmalarını bilerek konuş!
OSMAN
ERTUĞRUL (Devamla) - Bakın, rahmetli Mehmet Altınsoyun ve
İstanbulda Dalanın yaptıklarının üstünde
oturuyorsunuz. Yirmi yılda bitirdiniz, belediyeleri bitirdiniz; elinize
sağlık!
İnşallah,
Milliyetçi Hareket Partisinin gelişiyle hizmetin nasıl
olacağını bu millete de size de göstereceğiz diyor, herkesi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
MAHMUT DEDE
(Nevşehir) Nevşehirin su sorunu yok.
OSMAN
ERTUĞRUL (Aksaray) Nevşehirliysen gel sana söyleyeyim.
BAŞKAN
Şahsı adına Adana Milletvekili Ali Küçükaydın.
Buyurun
Sayın Küçükaydın. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ALİ
KÜÇÜKAYDIN (Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; 4üncü madde üzerinde kişisel görüşlerimi
açıklamak üzere söz almış bulunuyorum.
Aslında, bu
madde teknik bir madde, aynı zamanda da gerçekten objektif kriterlere
bağlanmış bir madde. Dolayısıyla, bu konu üzerinde
konuşan arkadaşlarımızın aslında bu
objektifliği görebilmeleri gerekiyor bana göre.
Değerli
arkadaşlarım, şimdiye kadar, bizim mevcut sistemimizde pay
dağıtımlarının yüzde 100ü nüfus esasına göre
yapılıyor idi. Şimdi, bu yasal düzenlemeyle, yani özellikle bu
maddeyle il özel idarelerine dağıtılan payların yüzde 50si
yine nüfus esas alınmak suretiyle yapılıyor ama bunun
yanında diğer kriterler de getiriliyor. Mesela yüzde 10, o ilin yüz
ölçümü esas alınıyor. Yine Plan Bütçede
arkadaşlarımızın teklifiyle konan bir
değişiklikle yüzde 10, yine köy sayısı esas alınarak
konuluyor. Bir başka husus, kırsal kesim nüfusu burada devreye
giriyor, yüzde 15 gibi bir pay orada var. Yine illerimizin
gelişmişlik endeksi esas alınmak suretiyle bir de yüzde 15
oradan veriliyor.
Siz sisteminizi
eğer objektif bir kaide üzerine kurarsanız, burada kimsenin onu
tenkit etme
Ya da siyasetin işlevi artık orada biter. Çünkü siz
objektif bir kriter getiriyorsunuz ve hiçbir uygulamanız da
farklılık gösteremez, yani Şu A partisi, B partisi ya da
Adan olan, Bden olan gibi bir ayrım yapmanız da
dolayısıyla mümkün olmaz. Yani bu gerçekten, gerçekçi olalım,
özellikle bu madde tamamen, olabilenin
Yani her şeyin daha güzeli
vardır, her şeyin daha mükemmeli vardır ama bu madde çok
mükemmel bir maddedir.
Ben yıllarca
mülki idarede çalışmış birisi olarak konuşuyorum, bu
maddeye laf söylemek gerçekten, bu teklifi verenlere de bunun üzerinde
çalışan arkadaşlarımıza da tahmin ediyorum ki biraz
haksızlık olur.
Değerli
arkadaşlarım, bir başka husus: Bu gelişmişlik
endeksine bağlı yüzde 15in dağıtımında da yine
çok objektif bir kriter var. Devlet Planlama Teşkilatının en son
çıkardığı, illerimizin gelişmişliği esas
alınmak suretiyle burada pay dağıtılırken, bu yüzde 15
dağıtılırken de illerimiz beş gruba
ayrılıyor. En geri kalmış ya da en az gelişmiş
illerimiz birinci grubu oluşturuyor ki, buna yüzde 23 gibi buradan bir pay
veriliyor. İkinci gruba yüzde 21, üçüncü gruba yüzde 20, dördüncü gruba
yüzde 19, beşinci gruptaki yani gelişmiş illerimize de yüzde 17
gibi bir pay veriliyor. Şimdi, bu bir mükemmeliyetin neticesi. Elbette
bizim ülkemizdeki birçok illimiz arasında birçok farklılık var;
gelişmiş illerimiz var, az gelişmiş illerimiz var, çok geri
durumda olan illerimiz var, yolları, suyu yeterli olmayan illerimiz var,
coğrafi konumu itibarıyla sıkıntılı illerimiz
var. İşte bütün bunlar düşünülerek, mükemmel bir
çalışma neticesinde, elbette Ağrı ile Adana bir
tutulmayacak ya da Ağrı ile söz gelimi Afyon, Adıyaman
Bizim il özel
idarelerimizin bir başka tarafı şu: Bizim il özel idarelerimiz,
yıllardan beri, mükemmel, yerel yönetim birimleri olarak
-birçoklarımız bunun tam farkında değiliz- hizmet verirler.
Burada iki başlı bir sistem var. Bir tarafta seçilmişler var,
bir tarafta da atanmış mülki idare amirleri var yani valilerimiz var.
Ama bu sistem -ben hep içinde oldum- hep mükemmel işler. Böyle tenkite pek
gerek yok. En son yapılan değişiklik sadece şudur: İl
genel meclisinin başkanları artık kendilerinden olsun, eskisi
gibi valiler bu il genel meclisine başkanlık yapmasınlar, yani
seçilmişler olsun. Bu da demokrasinin bir gereğidir, bunun
yadırganacak bir tarafı yoktur. Yani illa valilerimiz il genel
meclisine başkanlık yaparak bir yere gidecek de değillerdir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Küçükaydın, konuşmanızı tamamlayınız
efendim.
Buyurun.
ALİ
KÜÇÜKAYDIN (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım,
bitireceğim.
Şu anda
valilerimizin ya da yeni sistemimizde il genel sekreterliğine
geçilmiş olmasının, yani, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün
kapatılmış olmasının sistem içinde hiç de bir
sıkıntısını görmüyoruz, tam aksine, çok mükemmeliyete
doğru gittiğini görüyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, özel idarelere günümüzde birçok hizmetler daha verildi.
Elbette bu yeni verilen hizmetlere de paralel olarak gelirinin de
artırılması gerekiyordu. İşte bu
yaptığımız çalışmayla geliri de gayet güzel
artmıştır.
OSMAN
ERTUĞRUL (Aksaray) Sulama ile toprağı nasıl çözüyorsunuz?
Hangi il genel meclisi çıkarıp da ben bu işi yapabilirim
diyebiliyor? Bana bir tane söyle Türkiyede. Köy Hizmetleri
kapatıldı. Sulama, toprak
ALİ
KÜÇÜKAYDIN (Devamla) Neyse, ben sistemde bir şikâyet görmüyorum.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Sen vatandaştan uzaklaştın, ondan.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen müdahale etmeyelim.
ALİ
KÜÇÜKAYDIN (Devamla) Sizin tabii görüşlerinize, fikirlerinize saygı
duyarım. Ancak, katılmıyorum,
katılmadığımı da belirtmek istiyorum.
Ben bu teklifin,
bu yasa teklifinin hayırlı uğurlu olmasını diliyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Küçükaydın.
Şahsı
adına ikinci konuşmacı İstanbul Milletvekili İdris
Güllüce.
Sayın
Güllüce, buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
İDRİS
GÜLLÜCE (İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yerel yönetimler, hepimiz bilmekteyiz ki, dünyada trend yerel yönetimlerden
yana gidiyor. Uygarlığın gidişi yerel yönetimlere
doğru. AK PARTİ Hükûmeti hükûmet olduğu günden beri yerel
yönetimlerle ilgili bir hayli değişiklikler yaptı, bir hayli
güzellikler yaptı. Şu anda görüştüğümüz konu da bunlardan
bir tanesi. Şu anda yaptığımız, il özel idarelerine ve
belediyelere bir miktar kaynak aktarılıyor.
Değerli
milletvekilleri, insanoğlunun kazığı çakıp da
Burası benimdir. dediği günden beri, dünyada
paylaşımın kavgası hep olmuş ve olacaktır. Bütün
ideolojiler, bütün felsefelerin kökü Burası benimdir. diyen insandan
sonra başlamıştır. O paylaşımı hakça,
adaletçe, dünya henüz tam bulamamış. Bütün ideolojilerin
arkasında bu var: Nasıl olacak?
Şimdi, bir
pay dağıtılıyor, AK PARTİ Hükûmeti yerel yönetimlere
önem vermiş ve Bu payı dağıtacağım. demiş.
Bu payı kendi kafasına, kendi mantığına göre,
oturmuş, en adil nasıl dağıtırım diye
düşünmüş; burada, bir iki özelliğe dikkat etmiş. Bir
tanesi, ölçülebilir olması, subjektif hiçbir şey ortaya koymamak. Bu
çok önemli bir şey. Ben, depremde Belediye Başkanıydım.
Üçüncü gün bana faks geldi İmarını durdurdum senin. diye ama
depremde yüzlerce insanımız, binamız yıkıldı.
Sonra, deprem kat sayısı artınca da Depremin olmadı
senin. dediler.
Şimdi,
bunlarla muhatap olunmayacak bir sistem geliyor. Nüfus belli mi? Belli.
Rakamsal; yüzde 50 verilmiş, yüzde 10 demiş, yüzde 15 demiş
vesaire. Rakamlara girmek istemiyorum ama sistemi anlatmaya
çalışıyorum. Burada, sevindirecek beni bir şey -benim bu
konuda kitabım da var- on beş yıldır, nüfusun
dışında bazı parametrelerin de olmasını
istiyordum. Nüfusun çok gayri adil olduğuna inanıyordum. Bu, şu
anda yapılanın oldukça doğru olduğunu ama ideali
yakalayabildi mi diye bana sorarsanız, tartışılabilinir. O
ideal dağılımı hiçbir zaman yakalayamıyorsunuz.
Mesela, turizm. Bir milletvekilimiz söyledi: Turizm bölgeleri ne olacak? diye
ama yerel yönetimlerde 3 bin küsur tane belediye var, yüzlerce de kategori var.
Hangi kategoriye nasıl ayıracağınızı
paylaştırmanız, işin içerisine subjektif değerleri
sokar değerli milletvekilleri. Eğer turizm kat sayısı
diye bir şey koymaya kalkarsanız -ki, ben önermiştim kendi
iddiamda- o zaman, kimin kat sayısı ne kadar olacaklar çıkar
ortaya. Onun için, bu bir süreç. Şu anda yapılan bana göre oldukça
adil, oldukça mantıklı, oldukça doğru ve hakça. Bu çok kategori
içerisinde başka şeyler de var, askerî anlamda stratejik yerler var,
burada herkesin söylediği, yazın nüfusuyla kışın nüfusunu
5 katı değiştiren yerler de var ama karşı
düşünceler de var. Deniyor ki: Nüfusun 5 katı artıyorsa
gelirlerinden turizmden kaynaklanarak artıyor. Bunlar hep
tartışılan konular ve hesaba girmeyen konular ama şu andaki
tarzıyla çözülebilir hâle gelmiştir.
Malatyayla,
işte başka illerle ilgili şeyler konuşuluyor. Malatya
milletvekilleri bunu Sayın Başbakana konuştular. Şu anda
bir sistem değişikliği getirilmiyor, sadece bir gelir
aktarımı var ama büyükşehirler niye fazla alıyor,
büyükşehir belediyeleri niye fazla var, niye bunlar bir kişiye
şu kadar alıyor deniyorsa AK PARTİ bu sorunun muhatabı
değil. 1984te başlamış, en son, belli, Büyükşehir
Belediyeleri Yasası var. Yani, büyükşehir belediyeleri olmasın,
bu yasa olmasın deniyorsa onun muhatabı da, büyükşehir
belediyesinin niye olduğunun muhatabı da AK PARTİ değil,
çıkaran AK PARTİ değil. Daha önlere gitmek lazım, daha
gerilere gitmek lazım. Türkiyede sadece belli illeri
kalkındırıp da oralara göç getiren kafaları
yargılamamız lazım ama kimseyi yargılayarak bir sonuca
varamayacağımız için şu andaki taksimatla yetinmeye
çalışıyoruz.
Şu anda
yaptığımız bu taksimatla -sürem kısa olduğu için
hızlı konuşmaya çalışıyorum- bir şey
sağlanmaya çalışılıyor: Kırsal nüfusa fazla
verilerek kırsal nüfus takviye ediliyor ve göç azaltılmaya
çalışılıyor. Yüzölçümü fazla olanlardan bugüne kadar
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Güllüce, konuşmanızı tamamlayınız .
İDRİS
GÜLLÜCE (Devamla) -
fazla almış illere nazaran yüz ölçümü fazla
olan illerin kaybı telafi edilmeye çalışılıyor. Göçü
azaltma ve yaygın kalkınmayı sağlayıcı bir
hamledir bu. Bu kategoriye, bu parametrelere
Mesela Karadenizde yol
ağlarının fazlalığı var, bir Rizenin
ağı Konyanın 3 katına yakın ama bunlar subjektif
şeyler olduğu için bununla yetinilmiştir. Yerel yönetimlerde bu
iyileştirme süreci devam edecektir çünkü, biz, belediye
başkanlığı yapan arkadaşlarımın hepsi
biliyor ve bu ülkedeki belediye başkanlarının hepsi -ama hangi
partiden olursa olsun- canhıraş bir şekilde çalışmaktadırlar,
il genel meclisi arkadaşlarımız çalışmaktadırlar.
Biz, bu tip teknik konuları tartışırken de partiden daha
çok teknik konuları konuşursak, Daha iyisini nasıl
yaparız? diye konuşursak, ülkeye de insanlarına daha
faydalı şeyler yaparız diye düşünüyorum sayın
milletvekilleri.
HÜSEYİN
YILDIZ (Antalya) Dinlemiyorsunuz ki! Hep CHPyi dinliyorsunuz! İyi
şeyler yapamıyorsunuz ondan sonra.
İDRİS
GÜLLÜCE (Devamla) Ya, ben
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Güllüce, teşekkür ediyorum.
İDRİS
GÜLLÜCE (Devamla) Siz böyle derseniz
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Ek süre verdiniz mi Sayın Başkan?
BAŞKAN - Ek
süre vermiştim.
Süreniz
tamamlandı. Mikrofonu açayım, teşekkür ediniz.
Buyurun efendim.
İDRİS
GÜLLÜCE (Devamla) Peki efendim.
Hayırlı
olsun diyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
milletvekilleri, madde üzerinde soru-cevap işlemi
gerçekleştireceğiz.
Sayın
Barış, buyurun efendim.
TANSEL BARIŞ
(Kırklareli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, geçtiğimiz aylarda Parlamentodan geçirdiğiniz bir yasa
var, nüfusu 2 binin altında olan belde belediyelerinin
kapatılmasıyla ilgili. Biraz önce AKPli arkadaşım
demokrasinin erdemlerinden bahsetmişti. Sizler de her platformda, her
konuşmanızda demokrasinin güzelliklerinden bahsediyorsunuz ama bu
yasayla, seçilmişler yerine atanmışlar yönetici olmayacak
mı? Belde halkına sorulmadan, görüşü alınmadan ve
referanduma gidilmeden belediyeler kapatılacak. Peki, demokrasi bunun
neresinde Sayın Bakanım? Sizler de acaba bu yasa çıktıktan
sonra Keşke çıkmasaydı. veya bir pişmanlık duyuyor
musunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın Dibek
TURGUT DİBEK
(Kırklareli) Sayın Bakanıma ben -bir zamanlar
İSKİde genel müdürlük yapmıştı kendisi-
İSKİnin bir ihalesiyle ilgili bir soru sormak istiyorum. Yeni
yapılan ama henüz sonuçlanmayan bir ihaleyle ilgili, İSKİ Avrupa
Üçüncü Kısım Kanalizasyon İhalesi Sayın Bakan. Bu ihaleye
katılan firmalar ne ilginçtir ki çok sayıda firma
katılmış ama- on altı firmanın teklifi kuruşu
kuruşuna aynı, rakamlar her şeyiyle aynı.
Şimdi,
normal koşullarda bir ihalede iki teklifin kuruşu kuruşuna
aynı olması dahi çok büyük bir tesadüf olarak
karşılanmalı ama on altı firmanın tekliflerinin
kuruşuna kadar aynı olması nasıl oluyor?
Şimdi,
burada şunu sormak istiyorum: Bu ihaleyle ilgili böyle bir durum varken,
bunu soruşturulması gereken bir tablo olarak görüyor musunuz ve bu
konuda ne yapılacak Sayın Bakan?
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Dibek.
Sayın
Bingöl
TEKİN
BİNGÖL (Ankara) Sayın Bakan, her zamanki gibi
cevaplamayacaksınız ama ben, yine de, ısrarla sormaya devam
edeceğim. Yazılı cevap vereceksiniz ama biz
ısrarımızı sürdüreceğiz.
Sayın
Bakanım, Ankara Büyükşehir Belediyesinin hazine garantili
borçları ne kadardır? Bu borçların ne kadarı
ödenmiştir? Ankara Büyükşehir borçlarını ödemiyorsa, hazine
garantili borçlar hazine tarafından mı ödenmektedir?
İkinci sorum
Sayın Bakan: Dün Sayın İçişleri Bakanına
yöneltmiştim ama maalesef cevabını alamamıştım.
Bildiğiniz gibi Ankarada bir doğal gaz sayaç sorunu var.
Vatandaşlarımız yüzlerce dava açtılar ve bu davaların
hepsi Ankara Büyükşehir Belediyesi aleyhine sonuçlandı. Ankara
Büyükşehir Belediyesi Ankaralılara bir doğal gaz soygunu
yaşatıyor ama İçişleri Bakanlığı bu konuda
hiçbir girişimde bulunmuyor. Dün
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Bingöl, tahmin ederim Sayın Bakan anlamıştır bu
ifadeyi.
Sayın
Çalış
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım, bütçe gelirlerinden belediyelere pay ayrılırken
Kocaeliye yüksek bir oran uygulanması, hangi metotla hesaplanırsa
hesaplansın kamu vicdanını yaralamış, AKPli
belediyeler arasında bile Bu ayrımcılık niye?
sorularını şimdiden gündeme getirmiştir. Kocaeliye ayrılan
payları benzer illere yaklaştırmayı düşünüyor musunuz?
Bir diğer
sorum: İllerden toplanan vergi gelirlerinin miktarını da, pay
ayrılırken ortaya koyduğunuz nüfusa ilave kriterlere ilave bir
kriter olarak eklemeyi düşünüyor musunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Bukan...
AHMET BUKAN
(Çankırı) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanıma kendi konusuyla ilgili bir soru sormak istiyorum:
Çankırı içme suyuyla ilgili olarak, Güldürcek Barajından
gelecek olan suyun ihalesi 2006 yılında yapılmasına
rağmen
Beş yüz gün müddet verilmişti ama beş yüz gün
aşıldı. Verilen ödeneklerle de bu suyun önümüzdeki senelerde
dahi gelemeyeceği kanaatindeyiz. Bu konuda sizin görüşünüz nedir?
Bir de Güldürcek
Barajının içme suyu olarak kullanılabilmesiyle ilgili olarak
etrafındaki köylerle ve etrafını çevirerek bir tedbir
alınmış mıdır? Bunu öğrenmek istiyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bukan.
Sayın
Bakanım, buyurun.
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Çok teşekkür ediyorum.
Nüfusu 2 binden
küçük olan belediyelerin kapatılmasına tabii bu yüce Meclis karar
verdi. Onun kararına saygı duymak gerekir. Esasen benim şahsi
kanaatimi soruyorsanız, yani çok küçük belediyelerin hizmet vermesi
imkânı yok. Çünkü, yeteri kadar eleman istihdam edilemiyor. Yani, gerek
imar gerek diğer altyapı hizmetleri, diğer belediyecilik
hizmetlerinde yeteri kadar hizmet veremediği için
Gelen para personelin
masrafını karşılamıyor. Dolayısıyla,
bunların esasen sayısının azaltılması -bütün
dünyada olduğu gibi- bana göre uygun olmuştur diye düşünüyorum.
Şimdi,
Sayın Dibekin İSKİyle alakalı bir sorusu vardı.
Yalnız, bu, biliyorsunuz, tabii ki on altı firma teklifinin
tıpatıp aynı olması bir tesadüf olamaz diye
düşünüyorum. Ancak, bu konuda gerek İçişleri
Bakanlığımıza gerek Kamu İhale Kurumuna gerekli
şikâyet yapılmış, şu anda inceleme
yapılıyor. Gerekirse gereği yapılacaktır tabii ki.
Sayın
Bingölün suali vardı. Şimdi, tabii ki Ankara Büyükşehir
Belediyesinin hazine garantili borçlarının ne kadar olduğunu
şu anda benim bilmem mümkün değil, takdir buyurursunuz. Ancak bu
konuyu, sizin suallerinize
TEKİN
BİNGÖL (Ankara) Yazılı cevap vereceksiniz!
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
arkadaşlarımız not
aldı, yazılı olarak cevap verelim, uygun görürseniz.
TEKİN
BİNGÖL (Ankara) Her zamanki gibi Sayın Bakan.
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Şimdi, Sayın
Çalış, tabii ki Kocaelide yüksek bir pay olmasının sebebi
oradaki sanayiden kaynaklanıyor. Zaten şunu özetle belirteyim:
Bakın, değerli dostlar, daha önce sadece nüfus kriteri vardı ama
şu anda, az önce bazı vekillerimizin de ifade ettiği gibi, nüfus
kriteri yanına -bana göre yıllardan beri özlemini çektiğimiz-
özellikle ilin yüzölçümü, köy sayısı, kırsal alan nüfusu, bir de
gelişmişlik derecesinin eklenmesi bana göre çok büyük bir isabettir.
Daha ideali olabilir mi? Tabii olabilir ama çalışmak lazım. Ama
en azından bu ideale yakın olduğu kanaatindeyim. Belki turizm
alanlarıyla, turistik bölgelerle ilgili ileride bir çalışma
yapılarak bu da değerlendirilebilir ama en azından bu
şekilde bir adım atılmış olması bence
belediyecilik açısından fevkalade önemlidir.
Ayrıca,
benim yaptığım hesaplara göre, şu anda ilçe belediyeleri,
büyükşehir belediyeleri, il özel idarelerindeki gelir
artışı yaklaşık olarak yüzde 44 olacaktır. Yüzde
44 de gerçekten önemli bir rakamdır. O bakımdan bunu takdirlerinize
arz ediyorum.
Şimdi,
Sayın Bukanın suali vardı. Bildiğiniz gibi,
Çankırıyla ilgili olarak talep bize çok geç geldi. Ben Devlet Su
İşleri Genel Müdürüyken sadece Çankırıyı değil,
o civardaki yaklaşık on iki ilçe ve beldenin de sularını
birlikte halledelim diye bir proje geliştirdik, bizzat yerine de giderek.
Şöyle: Aslında proje güzel. Güldürcek Barajından bir isale
hattıyla çok modern bir içme suyu arıtma tesisine -projesi çok
muhteşemdir- geliyor ve oradan bir isale hattıyla
dağıtılıyor. Yalnız, özellikle arazideki birtakım
sıkıntılardan dolayı, güzergâh
değişikliğinden dolayı bir miktar gecikti ama ödeneği
ayırıyoruz. En kısa zamanda, ben de takip ediyorum, onu
bitireceğiz. Yani Çankırının suyunun önemli olduğunu
biliyorum.
AHMET BUKAN
(Çankırı) Ek ödenek istiyor.
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Ek ödenek de vereceğiz ona,
kesinlikle. Müteahhide zaten talimat verdik yıldırım
hızıyla çalışın diye, onun müjdesini vereyim.
Ayrıca,
tabii, Güldürcek Barajı etrafında her ne kadar
Güldürcek Barajı
kirlenmiyor, gerçekten memba suyu, gayet temiz ama köylerle ilgili de tedbirler
alınacak. Şu anda biz arıtma tesisi ve isale hattının
hızla bitirilmesi üzerine yoğunlaştık. Bu Güldürcek
Barajının etrafının ağaçlandırılması,
erozyon kontrolü ve köylerdeki atık suların kontrolü için gerekirse
arıtma tesisini bizzat biz yapacağız, o meseleyi de
çözeceğiz.
Teşekkür
ediyorum efendim, hepinize saygılar sunarım.
BAŞKAN
Sayın Bakanım, çok az bir süre kaldı ama Sayın Şevket
Köseye de bir söz vereceğim, o da sorusunu sorsun.
Sayın Köse,
buyurun efendim. Çok kısa olursa, Sayın Bakanım da size cevap
verir. Son olarak size bu hakkı tanıdım.
ŞEVKET KÖSE
(Adıyaman) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
GAP ile ilgili
soru soracağım Sayın Bakanıma. Biliyorsunuz Atatürk
Barajı on beş belediye tarafından atık sular ve sanayi
atıkları tarafından kirletilmektedir.
Bakanlığınızın bu konuda bir çalışması
var mıdır? Varsa hangi aşamadadır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Köse.
Sayın
Bakanım, var mı bu hususta bir izahatınız?
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Evet, şöyle: Sadece Atatürk
Barajı değil, şu anda biz, bütün Türkiyede, tesadüfen dün
akşam da bu Çevre Koruma, Atık Su Eylem Planıyla ilgili bir
hazırlık yaptık, arkadaşlar sunum yaptılar. Tabii, bu
konuda acil olan yerlerde, bilhassa içme suyu temin edilen havzalardan
başlayarak, her ne kadar belediyelerin yapması, kanuna göre
mükellefiyetinde olmasına rağmen, biz de Bakanlık olarak destek
vereceğiz; onu da özetle belirteyim. Atatürk Barajı için de ve
diğer barajlarla ilgili de çalışmalar devam ediyor.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.
Sayın
milletvekilleri, madde üzerinde dört adet önerge vardır, önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 248 sayılı Tasarının 4. ncü maddesinin 1
numaralı fıkrasında yer alan c) yüzde 10luk ibaresinin c)
yüzde 5lik ve d) yüzde 15lik ibaresinin de d) yüzde 20lik olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
M. Akif
Hamzaçebi |
Tekin Bingöl |
Çetin Soysal |
|
|
Trabzon |
Ankara |
İstanbul |
|
|
Hikmet Erenkaya |
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
|
|
Kocaeli |
|
Malatya |
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 248 sıra sayılı yasa teklifinin 4. maddesinin (a)
bendindeki % 50 ibaresinin % 40a ve (b) bendindeki % 10 ibaresinin % 20ye
biçiminde değiştirilmesini saygılarımla arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi
Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifinin 4 üncü maddesine
birinci fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki
fıkranın eklenmesini, fıkra numaralarının buna göre
teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Hüseyin
Tanrıverdi |
Hamza
Yanılmaz |
Mehmet Sekmen |
|
|
Manisa |
Elâzığ |
İstanbul |
|
|
Recep Koral |
|
A. Sibel Gönül |
|
|
İstanbul |
|
Kocaeli |
(2) Birinci
fıkranın (c) bendinde belirtilen köy sayısı,
İçişleri Bakanlığı tarafından her yılın
ocak ayından geçerli olmak üzere İller Bankasına bildirilir
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan İl Özel İdareleri ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi
Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifinin 4 üncü maddesinin
birinci fıkrasının (c) bendinin madde metninden
çıkarılmasını arz ederiz.
Harun
Öztürk
İzmir
BAŞKAN -
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN -
Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN -
Sayın Öztürk, buyurun efendim.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
şahsım ve Demokratik Sol Parti adına yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Hükûmet 22nci Yasama Döneminde
yasalaştıramadığı İl Özel İdaresi ve
Belediye Gelirleri Kanun Tasarısını 24 Ocak 2008 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisine yeniden sunmuştu. Daha sonra bu
tasarının alt komisyonda görüşülmesi devam ederken, Hükûmet
tasarıyı çekti ve görüşmekte olduğumuz kanun teklifi,
AKPye mensup milletvekili arkadaşlarımız tarafından verildi.
Tasarı ile
kanun teklifi arasındaki fark, tasarıda belediyelere daha fazla
kaynak aktarabilmek için vergi ve benzeri yükümlülükler de öngörülürken, kanun
teklifinde vergi ve benzeri yükümlülüklere yer verilmemiştir. Ocak ile
mayıs ayı arasında ne olmuştur da, Hükûmet tasarıyı
çekip yerine vergi ve benzeri yükümlülük öngörmeyen bu kanun teklifini
getirmiştir? Arada yaşanan önemli olay, Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığınca Anayasa Mahkemesi nezdinde AKP
hakkında kapatma istemiyle dava açılmış olmasıdır.
Bu davayla birlikte yerel ve erken genel seçimi birlikte yapmayı
düşünen Hükûmet, vatandaşa yük getiren hükümleri çıkararak,
belediyeler ile il özel idarelerine bütçe gelirlerinden daha fazla pay
verilmesine karar vermiştir. Bu davranış geçmişte Seçime
giderken vergi koyacak kadar saf değiliz. diyen politikacıları hatırlatmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, söz konusu davadan sonra Hükûmetin bütçe gelir
tarafını ihmal eden benzer tasarrufları da dikkat çekmektedir.
Sayın Başbakan, ödenek artışı isteyen müteahhitlerle
yaptığı toplantıda, DPT uzmanları karşı
çıkmış olacaklar ki, DPTyi kapatıp yetkilerini
yatırımcı kuruluşlara, yatırımcı
bakanlıklara devretmekten söz etmiştir. Sayın Başbakan,
222,6 milyar YTL tutarındaki bütçeden kamu yatırımları için
sadece 11,8 milyar YTL civarında bir kaynak
ayırdığını, ödenek artışı için
geliriyle birlikte ya da bütçe açığının artmasını
göze alıp yeni borçlanmaya giderek Türkiye Büyük Millet Meclisinden yetki
alması gerektiğini de unutmuş görünüyor ya da bilmiyor. Bilmemek
ayıp değil, parti ya da Hükûmet içinde bilenlere sormamak ve
danışmamak ayıp. İnsanların, bilmediğini bilme
erdemine sahip olması gerekmektedir. Bu konuda çok güzel bir tekerlemeyi
birlikte tekrar hatırlayalım: Bilirsin ki bilmezsin, bir bilene
sormazsın; bilirsin ki sorarsan, bilmediğini bilirler.
Değerli
milletvekilleri, makroekonomik dengelerin bozulmakta olduğu ve
ekonomimizin bıçak sırtında seyrettiği bugünlerde,
ekonomiden sorumlu bakanların ve partinin ekonomi uzmanlarının
ne yapıp edip Sayın Başbakanın ekonomiyi yönetme hevesine
engel olmaları acil bir zorunluluk olarak karşımızda
durmaktadır.
Evet, önergemize
dönecek olur isek: Hükûmet tasarısında ve kanun teklifinde yer
almayan, il özel idareleri ve belediyelere pay dağıtımında
kırsal kesimi dikkate alan kriterin yanına köy sayısı
komisyonda ilave edildi. Dolayısıyla, köy sayısı ve
kırsal kesim kriterlerinin birbirlerinin tamamlayıcısı
olduklarını dikkatlerinize sunuyorum.
Önergeme destek
vermenizi talep eder, yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi
Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifinin 4 üncü maddesine
birinci fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki
fıkranın eklenmesini, fıkra numaralarının buna göre
teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hüseyin
Tanrıverdi (Manisa) ve arkadaşları
(2) Birinci
fıkranın (c) bendinde belirtilen köy sayısı,
İçişleri Bakanlığı tarafından her yılın
ocak ayından geçerli olmak üzere İller Bankasına bildirilir
BAŞKAN
Sayın Komisyon önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) Uygun görüşle takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılıyoruz efendim.
SADULLAH
ERGİN (Hatay) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Pay
dağıtım kriterleri arasında yer alan köy
sayısının tespitinde esas alınacak usul belirlenmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 248 sıra sayılı yasa teklifinin 4. maddesinin (a)
bendindeki % 50 ibaresinin % 40a ve (b) bendindeki % 10 ibaresinin % 20ye
biçiminde değiştirilmesini saygılarımla arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Genç, buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 248 sıra
sayılı Yasa Teklifinin 4üncü maddesindeki İl özel idare
paylarının tahsisine ilişkin esaslara bir değişiklik
getirilmesine ilişkin olarak verdiğim önerge üzerinde söz aldım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, önergenin mahiyeti şu: Biliyorsunuz, genel bütçe gelir
tahsilatının yüzde 15inin il özel idarelerine verilmesi
öngörülmüş, ama bunların illere dağıtılmasında
yüzde 50lik kısmının illerin nüfusuna, yüzde 10luk
kısmının da illerin yüz ölçümüne göre verilmesi belirtilmiş
yasa teklifinde. Ben, bu yüzde 50lik, yani nüfusa ilişkin
kısmının yüzde 40a, indirilmesini, yüz ölçümüne ilişkin
kısmının da yüzde 20ye çıkarılmasını
önerdim.
Bunun şu
faydası var: Biliyorsunuz birçok ilimizde -özellikle Güneydoğuda,
Doğuda- benim kendi ilimde büyük bir terör olayı var. Bu terör
olayı nedeniyle, mesela 1990 yılında Tunceli ilinin nüfusu 180
bindi, şimdi 80 binlere indi, ama Tunceli ilinin o kadar çok geniş
bir coğrafya alanı var ki. Mesela, biraz önce Malatya Milletvekili
burada konuştu, dedi ki: Efendim, Karayolları bizim memleketimize 50
küsur trilyon lira ödenek ayırmış. Hâlbuki Malatya ile Tunceli
aynı, Elâzığdaki Bölge Müdürlüğüne bağlı iki
ildir. Tuncelinin ilçe yollarının birazı asfalt ama çok da iyi
değil, nahiye yollarının hepsi stabilize. Stabilize bile
değil. Ayrıca da kara yollarımız o kadar kötü bir
durumdaki
Karayolları aynı bölgenin iki ilinden birisine 59 trilyon
lira veriyor, ötekisine 1 trilyon bile vermiyor. İnceleyebilirsiniz ve
defalarca Karayolları Bölge Müdürünü Şu nahiye yollarını,
lütfen, sizden rica ediyorum, asfalt yapın. diye aradım,
yapmıyor. Yani, tabii siyasi iktidarın bölgelere bakış
açısı böyle. Böyle olunca, hiç olmazsa burada yüz ölçümüne göre bir
para dağıtılırsa buradan bu Tunceli gibi veyahut da
Doğu ve Güneydoğudaki nüfusu az ama hizmet yoksunu hâle gelmiş
olan birçok ilimizin de bu haktan yararlanması gerektiğine
inanıyorum.
Tabii, işte,
burada AKPli bakanlara soruyoruz. Üç birleşimdir burada konuşma
yapıyoruz, Şu Ankara Belediyesinin, İstanbul Belediyesinin ve
İzmit Belediyesinin devlete ne kadar borcu var? diyoruz. Burada Bakan
Ben bilemem. diyor. Üç birleşimdir size soruyoruz. Gazeteler
yazıyor: Ankara Belediyesinin devlete borcu 3,9 katrilyon diyor.
Doğru mu, yanlış mı? Niye inkâr ediyorsunuz? Efendim,
yazılı bildireceğiz. Siz kamuoyu önünde, kürsüde, burada
söylemekten çekiniyorsunuz çünkü halk burayı dinliyor. Sonra özel bir
yazıyla gönderiyorsunuz, onu zaten basın da yazmıyor.
Bakın,
açık olalım, doğruları söyleyelim. 4 katrilyon Ankara Belediyesinin
borcu var bu Hükûmete.
KEMALETTİN
GÖKTAŞ (Trabzon) 4 katrilyon değil.
KAMER GENÇ
(Devamla) 4 katrilyon
4 katrilyon... Neyse
Bakın,
devlet borçlanmak için yüzde 22 faiz alıyor. Bu yüzde 22 faizi de
katarsanız aşağı yukarı 5 katrilyon.
Şimdi,
Ankara Belediyesinde, her gün, bakıyorsunuz, ağaçlar dikiliyor
sökülüyor, çimler ekiliyor sökülüyor. İstanbul Belediyesi 570 trilyon
laleye para veriyor.
KEMALETTİN
GÖKTAŞ (Trabzon) Çiçek
RECEP KORAL
(İstanbul) Yanlış o, yanlış. Bilmiyorsun
İstanbula
hiç gitmemişsin sen!
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi, değerli milletvekilleri, yani bu memlekette
insanlar aç, insanlar ekmek bulamazken, insanlar yoksulluk içindeyken 570
milyonu kendi yandaşı olan müteahhitlere sırf para
kazandırmak için veren zihniyetin Allah belasını versin!
MAHMUT DEDE
(Nevşehir) Adam gibi konuş, doğru konuş!
KAMER GENÇ
(Devamla) - Şimdi, sizin içinizden birileri çıkıyor Atatürkün
devrimlerini travma kabul ediyor ve diyor ki: Bunlar devrim
kanunlarını okumamışlar. Okumuşlarsa Meclisin içinde
anıracağım. Bu Meclisin içi anırılacak bir yer mi
arkadaşlar? Bu, Atatürkün bu kuruluna bir hakarettir. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
ERTEKİN
ÇOLAK (Artvin) Boş boş konuşuyorsun ya! Hikâye
anlatıyorsun.
KAMER GENÇ
(Devamla) Anırılacak yer belli, anırılacak yer
ahırlar, niye Meclisin meydanı olsun? Yani böyle bir şey olur
mu? Bu dahi, bu Meclise karşı, cumhuriyetin kurumlarına
karşı belirli bir benzetme yapılıyor.
MAHMUT DEDE
(Nevşehir) Ne konuştuğunu biliyor musun sen?
KAMER GENÇ
(Devamla) - Ya, değerli milletvekilleri, gerçekten Türkiyeyi çok hor
yönetiyorsunuz, çok keyfî yönetiyorsunuz. Hükûmetiniz bir şey bilmiyor.
Çıkıyor burada İçişleri Bakanına soru soruyoruz, cevap
verin bize. Cevap verilmediği takdirde, o zaman neden kaçınıyorsunuz?
Niye gerçekleri inkâr ediyorsunuz? İşte sizin kendi
milletvekilleriniz çıkıyor, Hükûmete teşekkür ediyor. Benim
Tuncelide iki tane hizmet yapın ben de size teşekkür edeyim.
RECEP KORAL
(İstanbul) Kaç iki tane var!
KAMER GENÇ
(Devamla) - Efendim, yapmıyorsunuz. Gelin, gelin
Şimdi bakın,
ben
(AK Parti sıralarından gürültüler)
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AHMET YENİ
(Samsun) Otuz senedir ne yaptın, otuz senedir?
BAŞKAN
Konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun efendim.
AHMET YENİ
(Samsun) Otuz senedir ne yaptın Tunceliye?
KAMER GENÇ
(Devamla) Ben otuz senedir
Altı senedir
iktidardasınız. Bakın, size ben tavsiyede bulunayım: Pertek
Köprüsünü yapın, Pülümür kara yolunu açın, kara yolunu
asfaltlayın. Bakın, bir hizmet yaptığınızda ben
burada size teşekkür ederim.
ORHAN KARASAYAR
(Hatay) Ne yaptın Tunceliye?
KAMER GENÇ
(Devamla) - Tunceli doğumlu insanları kamu hizmetine
almıyorsunuz. Böyle bir zihniyet olmaz, böyle ayrımcı bir
zihniyet olmaz, böyle ikilemci bir zihniyet olmaz. Haa, Tunceli Belediyesini
almayı kafanıza koymuşsanız oraya biraz hizmet getirin.
Bakın, orada milletvekili çıkaramadınız, ben size işte
tüyo veriyorum, kopya veriyorum, diyorum ki: Gelin bu hizmetleri yapın,
gelin siz kazanın. Ben kendi aleyhime konuşuyorum. Eğer o
hizmetleri getirirseniz, Pertek Köprüsünün temelini atarsanız, ben de
çıkarım burada size teşekkür ederim.
LÜTFİ
ÇIRAKOĞLU (Rize) Ayıp ya! Küfretmeden konuş.
KAMER GENÇ
(Devamla) Yok, niye küfredeyim ya! Küfretmem canım, teşekkür
ederim. Teşekkür ederim canım, teşekkür ederim. Niye küfredeyim
ki yani?
LÜTFİ
ÇIRAKOĞLU (Rize) Tatlı bir laf çıksın ağzından
ya!
KAMER GENÇ
(Devamla) - Dolayısıyla, bak size tüyo veririm. Bunları,
bakın
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen müdahale etmeyiniz.
Sayın Genç,
teşekkür ederim.
KAMER GENÇ
(Devamla) Sayın Başkan, ben sizden rica ediyorum, bu kürsüye
çıktığım zaman yapılan konuşmaları
tutanaklardan bir takip edin bakalım; ben bir cümle söylüyorum, AKPliler
üç tane cümle söylüyorlar!
Saygılar
sunuyorum, bir de karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim, tamam.
Sayın
milletvekilleri, önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısını arayacağım: Önergeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.01
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.15
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Fatma SALMAN
KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 123üncü
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
248 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
4üncü madde
üzerinde verilmiş olan önergenin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi yeniden
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 248 sayılı Tasarının 4 üncü maddesinin 1
numaralı fıkrasında yer alan c) Yüzde 10luk ibaresinin c)
Yüzde 5lik ve d) Yüzde 15lik ibaresinin de d) Yüzde 20lik olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M.
Akif Hamzaçebi (Trabzon) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN -
Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Bingöl, buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
TEKİN
BİNGÖL (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinize saygılar sunuyorum.
Aslında
yapacağım bu konuşmayı Sayın İçişleri
Bakanının dinlemesini isterdim, zira değineceğim konunun
muhtevasında ve onunla özdeşleşen belgede Sayın
İçişleri Bakanının imzası var. Ama umut ediyorum ki
Sayın İçişleri Bakanı bu yazıyı imzalarken
gözünden kaçmıştır ya da farkında ol-madan
imzalamıştır diye düşünüyorum.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyetinin bütün kurumlarında, bütün
birimlerinde çalışanlar bir devlet adabı ciddiyetiyle
yazışmalarda bulunurlar. Yazışmaların içeriğinde
bir üslup vardır, bir geleneksel tarz vardır. Hiç kimse, hiçbir
yetkili, makam ve mevkisi ne olursa olsun kendi kişisel
hırsını, çıkarlarını o resmî
yazışmalara yansıtamaz. Hiç kimse, Türkiye Cumhuriyetinin
Parlamentosunun saygınlığına leke düşürecek bir
davranış sergileyemez değerli milletvekilleri. Buna hepimizin
çok önem göstermesi gerekiyor. Bu önemi en fazla da iktidar partisinin
milletvekillerinin göstermesi gerekir diye düşünüyorum.
Eğer kendi
yandaşımızın ya da kendi bürokratımızın ya
da siyasetçimizin yapmış olduğu bu yanlışı
hoşgörürsek, görmezlikten gelirsek, bu Parlamentonun
saygınlığına gölge düşürmüş oluruz. O takdirde,
iktidar partisi de bundan sonraki gelişmelerde Parlamentoya ve kendilerine
karşı yapılacak bir saygısızlığı hiçbir
zaman bir kavga aracı olarak kullanamazlar. Bundan kendilerine göre bir
şey çıkarma şanslarına sahip olamazlar.
Değerli
milletvekilleri, bir milletvekilinin İçişleri
Bakanlığına hitaben yazmış olduğu bir
yazılı soru önergesine bir cevap veriliyor. Bu cevapta çok ilginç
birtakım tespitler var.
Değerli
milletvekilleri, konuşmamın başında bahsettiğim gibi,
hiç kimse, makamı ne olursa olsun hiç kimse, kişisel
hırslarını, siyasi kavgalarını bu ciddi
yazışmalara ve çok önemsediğimiz bu Parlamento içindeki
çalışmalara yansıtamaz. Böyle bir hakkı yoktur. Bu, son
derece düzeysiz bir davranıştır. Son derece çirkin bir
davranıştır.
Bakınız
değerli milletvekilleri, bu yazıda, yazıya cevap verirken
kullanılan üsluba bakın: Deniyor ki: Siyasi muarızlarım
Ve karşı bir belediye kastedilerek Bu semtlere siyasi nedenlerden
dolayı hizmet götürmediğimi
bahsederek Bana, muarızlarım
bunu öngörüyor, bu soruları sorduruyorlar
Hiç kimse kendi siyasi
anlayışını bu tür resmî yazışmalara dökemez. Çok
daha vahim cevaplar var değerli milletvekilleri. Bakınız ne
diyor?
ALGAN
HACALOĞLU (İstanbul) Sayın Bakan dinlemiyor.
TEKİN
BİNGÖL (Devamla) Bir milletvekiline hitaben Onun, o milletvekilinin
soru önergesine ihtiyacımız yoktur.
Değerli
milletvekilleri, soruyorum: Hangimizin sorusu soru sormaya layık
değildir. Bunun adı terbiyesizliktir, bunun adı
ahlaksızlıktır.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Ne yazıyor?
TEKİN
BİNGÖL (Devamla) Hiç kimse, bir milletvekilinin sormuş olduğu
soruya İhtiyacımız yoktur. diye cevap veremez. Zira, sorulan
bu sorunun tamamında son derece düzeyli, son derece ilkeli ve son derece
somut sorular sorulmuştur. Ben
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Cümlenin tamamını bir okuyun.
TEKİN
BİNGÖL (Devamla) Siz, lütfen
Lütfen bir sakin olun.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Sadece bir kelime alıyorsunuz.
TEKİN
BİNGÖL (Devamla) Tamam, sakin olun, çıkar cevap verirsiniz.
BAŞKAN
Sayın Tunç
TEKİN
BİNGÖL (Devamla) Çıkar cevap verirsiniz. Çıkar cevap
verirsiniz. Çıkar cevap verirsiniz.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
Arkadaşlar, karşılıklı
konuşmayın.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Konuyu anlayalım.
TEKİN
BİNGÖL (Devamla) Anlayacaksınız konuyu, müsaade edin
anlayacaksınız.
BAŞKAN -
Sayın Bingöl, Genel Kurula hitap ediniz.
TEKİN
BİNGÖL (Devamla) Bu, belediyelerle ilgili, belediye
başkanlarının anlayışıyla ilgili. Müsaade edin,
dinleyin lütfen. Bakın, aynı davranışı
sergiliyorsunuz.
Burada yapılmak
istenen son derece yanlış bir davranış var değerli
arkadaşlar. Biz, özellikle Parlamentonun saygısını
korumakla yükümlüyüz. Şimdi burada
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Bingöl, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun efendim.
TEKİN
BİNGÖL (Devamla) Sayın İçişleri Bakanı, bu soru
önergesine verilen cevapların üslubu bundan daha da ağır,
içeriklerinde çok daha farklı birtakım belirlemeler var. Onları
bu kürsüden söylemek istemiyorum ve Sayın İçişleri Bakanı
maalesef bu cevabın üstüne üst yazı yazarak imzalayıp bir
milletvekiline gönderebiliyor. Ben, bu metinleri götürüp Sayın Bakana
vermeyeceğim. Zira Sayın Bakan karşılaştırıp
okuduğu zaman Hoş bir davranış değil, şık
olmamış. deyip geçiştirebilir. Bunu ben bir yazılı
üst yazıyla hem Meclis Başkanlığına
sunacağım. Çünkü bunun muhatabı Meclis
Başkanlığı. Bunun cevabını Meclis
Başkanlığı vermeli ve aynı şekilde Sayın İçişleri
Bakanına bunu bir üst yazıyla kendisine sunacağım.
Sayın İçişleri Bakanının bunun mutlaka gereğini
yapmasını bekliyorum. Çünkü biz bu kürsüye çıkarken sayın
Meclis Başkanlığına, milletvekillerimize ve sayın
bakanlarımıza mutlaka sayın diye hitap ediyoruz. O hitap
tarzımız, hem milletvekillerimizin şahsına hem de bu
Parlamentoya ve o makamlara olan saygımızın gereğidir. Bunu
biz azami ölçüde koruyup kollamak zorundayız.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Bingöl, cümlenizi tamamlayınız.
TEKİN
BİNGÖL (Devamla) - Umut ediyorum ki, Sayın İçişleri
Bakanı da bu metni aldığında -konuşmamın
başında söylediğim gibi- gözünden kaçtığını
ifade ederek gereğini yapacaktır.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
SADULLAH
ERGİN (Hatay) Kıymetli Hatipin sözlerine yerimden kısa bir
açıklama hakkı istiyorum İç Tüzüke göre.
BAŞKAN
Efendim
SADULLAH
ERGİN (Hatay) Kürsüde konuşan hatibin sözlerine karşı
yerimden kısa bir açıklama yapma hakkımı kullanmak
istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Peki, buyurun.
SADULLAH
ERGİN (Hatay) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Önerge
hakkında konuşan Değerli Hatip, kim hakkında
konuştuğunu, sık sık İçişleri
Bakanımızın adını söylemek suretiyle,
unvanını söylemek suretiyle bir eleştiride bulundu.
Doğrusu, bulunduğu eleştiri
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar,
lütfen dinleyelim. Bakın Grup Başkan Vekilimiz konuşuyor.
TEKİN
BİNGÖL (Ankara) İçişleri Bakanını kastetmedim.
SADULLAH
ERGİN (Hatay) Kastetmemiş olabilirsiniz. Ama yanlış
anlaşılma varsa, bunların giderilmesi lazım.
TEKİN
BİNGÖL (Ankara) Ankara Büyükşehir Belediye Başkanını
kastettim.
SADULLAH
ERGİN (Hatay) İç Tüzük 67ye göre, bu kürsüde konuşacak olan
hatibin de İç Tüzükteki 67nci madde muvacehesinde Genel Kurulda kaba ve
yaralayıcı sözler söylememesi ve bu kürsünün gerektirdiği şekilde
konuşması gerekiyor. Elbette ki, o cevapta bahsettiği hususlarda
kendisinin incindiği, muhatapların incindiği hususlar olabilir.
Bunların şikâyet mercileri vardır. Ama bu kürsüde -eğer
orada, cevapta yanlışlık yapılmışsa- aynı
yanlışı yapma hakkı yoktur. Dolayısıyla
meramını tam anlatamamış olabilir, biz yanlış
anlamış olabiliriz. Ama İçişleri Bakanımızla
ilgili kullanıldığı şeklinde bir anlaşılma
oldu. O kullanılan sözlerin bu kürsüye
yakışmadığını ifade ediyorum.
TEKİN
BİNGÖL (Ankara) Sayın Başkan, cevap verebilir miyim.
BAŞKAN
Sayın Bingöl, mikrofonunuzu açtıracağım yerinizden efendim.
Buyurun.
TEKİN
BİNGÖL (Ankara) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Grup
Başkan Vekili beni ya iyi dinlememiş ya da herhâlde
meramımı tam anlatamadım ben. Sayın İçişleri
Bakanını kesinlikle suçlamadım ve hep, iki kez, üç kez
vurguladım. Sayın İçişleri Bakanının gözünden
kaçmış olabilir, umut ediyorum ki böyledir. Sayın İçişleri
Bakanı bu tür bir yazıya imza atarak göndermez. diye de söyledim,
tutanaklarda var. Benim kastettiğim, bu Parlamentoya
saygısızlığı yapan kişi Ankara Büyükşehir
Belediye Başkanıdır ve bu da çok anlaşılır bir
şekilde ifade edilmiştir. Çok düzeyli bir şekilde
Ankaranın sorunlarıyla ilgili beş yüze yakın mail ve
fakslarla gelen yazılara istinaden birtakım sorular sorulmuştur.
O soruların cevabı verilirken, böyle son derece düzeysiz cevaplar
verilmiştir.
Muhtemeldir ki,
İçişleri Bakanı da
Bu, ya gözünden kaçmış olabilir ya
yoğunluk sırasında imzalamış olabilir. Bunu kendisine
bir yazıyla iade edeceğim ve gereğini yapacağını
da düşünüyorum diye bekledim, söyledim, ifade ettim.
BAŞKAN
Tamam, teşekkür ederim Sayın Bingöl.
Evet,
saygıdeğer arkadaşlarım, buradan anlaşılıyor
ki, yazışmalarımızda daha itinalı, daha üslubumuza
dikkat eder, daha özenli olmamız gerekmektedir.
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bakan.
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Bir yanlışlık var.
Onu da müsaade ederseniz kayıtlara geçmesi için
BAŞKAN
Buyurun, yerinizden açıklayın Sayın Bakanım.
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Şimdi efendim, Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; az önce Sayın Kamer
Genç, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin laleler için 560 trilyon TL harcadığını
söyledi. Şu anda rakamı aldık. İstanbul Büyükşehir
Belediyesi 2008 yılında lalelere 2 milyon 400 bin YTL, yani 2,4
trilyon harcamış. Bir yanlışlık var, onu düzeltiyorum.
Ancak, hakikaten bu laleler turistler için, yurt dışından
gelenler için şehir hakkında intiba vermesi, güzel bir intiba vermesi
açısından faydalı. Yani, fazla bir para değil,
kıymetiharbiyesi yok, onu ifade edeyim.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.
Önergeyi
oylarınız sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Kabul edilen
önergeyle birlikte maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
5inci maddeyi
okutuyorum:
Belediye
paylarının tahsisine ilişkin esaslar
MADDE 5- (1) 2
nci maddenin ikinci fıkrasında belirtilen orana göre ayrılan
belediye payının; yüzde 80lik kısmı belediyelerin nüfusuna
ve yüzde 20lik kısmı gelişmişlik endeksine göre İller
Bankası tarafından belediyelere dağıtılır.
(2) Birinci
fıkrada belirtilen gelişmişlik endeksine göre
dağıtılacak miktar için Devlet Planlama Teşkilatı
Müsteşarlığı tarafından tespit edilen en son veriler
esas alınır. Bu endeksin kullanımında, ilçeler
gelişmişlik katsayılarına göre en az gelişmiş
ilçeden en çok gelişmiş ilçeye doğru ve eşit sayıda
ilçeyi içeren beş gruba ayrılır. Eşitliği bozan ilçe
son gruba ilave edilir. Belde belediyelerine bağlı bulundukları
ilçenin endeks değeri uygulanır. Birinci fıkraya göre belirlenen
miktarın yüzde 23ü birinci gruba, yüzde 21i ikinci gruba, yüzde 20si
üçüncü gruba, yüzde 19u dördüncü gruba ve yüzde 17si beşinci gruba
tahsis edilir. Bu tahsisat, her grup içinde, gruba giren belediyelerin
nüfuslarına göre dağıtılır.
(3) 2 nci
maddenin ikinci fıkrasına göre ayrılan büyükşehir ilçe
belediyeleri payı, nüfus esasına göre dağıtılır.
Hesaplanan tutardan yüzde 30luk büyükşehir belediyesi payı
ayrıldıktan sonra kalan miktar büyükşehir ilçe belediyelerinin
hesabına İller Bankası tarafından aktarılır.
(4) 2 nci
maddenin üçüncü fıkrasına göre ayrılan büyükşehir belediye
payının; yüzde 70i doğrudan ilgili büyükşehir belediyesi
hesabına aktarılır. Kalan yüzde 30luk kısmı ise
büyükşehir belediyeleri arasında nüfus esasına göre
dağıtılır.
(5) 2 nci
maddenin üçüncü fıkrasına göre ayrılan ve bu maddenin üçüncü ve
dördüncü fıkralarına göre dağıtılan büyükşehir
belediye payları, bir önceki yılın aynı ayında
tahakkuk eden tutarların yüzde 20sinden fazla olamaz. Fazla olan
tutarlar, artış oranı yüzde 20den az olan büyükşehir
belediyelerine bu oranı aşmamak üzere, nüfus esasına göre
dağıtılır. Bakanlar Kurulu bu oranı bir katına
kadar artırmaya veya kanuni haddine indirmeye yetkilidir.
BAŞKAN
Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Edirne Milletvekili
Sayın Rasim Çakır.
Buyurun
Sayın Çakır. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
RASİM ÇAKIR (Edirne) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; İl Özel İdarelerine ve
Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun
Teklifinin 5inci maddesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarımız, kanunun geneli ile ilgili ifade etmek gerekirse
demokrasinin beşiği olan yerel yönetimlerin, genel bütçeden
almış oldukları payların artırılması ve
onların halka olan hizmetlerinin devamlılığının
sağlanması noktasında bir olumluluk söz konusu iken, bütün
eksikliklerine rağmen, iktidar partisine mensup değerli
arkadaşlarım, bu kanunu ve maddelerini bu kürsüde savunurken hepsi
ağız birliği yapmışçasına iktidar partisinin ve
Hükûmetin kanunun uygulanmasında Türkiyedeki bütün yerel yönetimlere
adaletli, eşit, hakkaniyetli ve siyaset gözetmeksizin, siyasi parti
ayrımı yapmaksızın davrandıklarını ifade
etme gayreti içerisinde oldular. İzin verirseniz ben, bunun böyle
olmadığını kendi bölgemde, kendi seçim bölgemde
yaşadıklarımla sizlere aktarmaya gayret edeyim.
Değerli
arkadaşlarım, Edirne Keşan ilçesinde Keşan Belediyemiz;
Halkımızın seçtiği bir yerel yönetim; toptancı halinin
yerinin değiştirilmesi ve yeni bir toptancı hali
yapılmasıyla ilgili belediye meclisimiz bir karar alıyor.
Belediye bütçesi bu inşaatın yapılmasında yeterli
olmadığı için İller Bankasından kredi talebinde
bulunuyor. Yapılacak olan toptancı hali sadece Keşana
değil bölgeye hitap edebilecek A sınıfı bir toptancı
hali. İller Bankası, yasal prosedürleri yerine getiriyor, belediyenin
bütçesini, gelirini giderini inceliyor ve Keşan Belediyesinin bu kredi
talebine onay veriyor. Tam para çıkmış, bankaya gelmiş iken
çok değerli Keşan Kaymakamı Bölge İdare Mahkemesine
müracaat ederek bu belediyenin bu borcu ödeyemeyeceğini bahisle bu
kredinin durdurulması yönünde bir karar çıkarma gayreti içerisinde
oluyor.
Şimdi,
sevgili arkadaşlarım, içimizde, yıllarca kaymakamlık,
valilik ve belediye başkanlığı yapan arkadaşlarımız
var. İçimizden herhangi biri bu görevleri yaptığı esnada
böyle bir uygulamayla karşı karşıya kaldı mı?
Gerek kaymakamken gerek valiyken gerekse belediye başkanıyken bugüne
kadar Türkiye Cumhuriyetinin herhangi bir belediyesinde veya herhangi bir
kaymakamlığında böyle bir uygulama yapıldı mı?
Aynı
şekilde, çok değerli Kaymakamımız, Sayın
Kaymakamımız Keşan Belediyesinin mücavir alanları
içerisinde olan yayla sahilinde, yerel halkın da katkısıyla,
arıtma tesisi yapmak ve kanalizasyon yapmak üzere harekete geçiyor,
kanalizasyon inşaatlarını bitiriyor ama bu esnada
Kaymakamlık, foseptiklerin boşaltılması noktasında yer
gösterimi konusunda belediyenin sorumlu olduğunu iddia ederek Belediyeye
yer gösterin. şeklinde halk ile belediyeyi karşı karşıya
getiriyor. Bugüne kadar bütün sahillerde bu görevi kaymakamlık ve onun
adına sağlık grup başkanlığı
yapmış ve yapıyorken, bu görev kendisinin yükümlülüğü ve
sorumluluğu içerisindeyken kendi sorumluluğunu yerine getirmeyip bu
sorumluluğun yerel yönetime ait olduğundan bahisle bir bölgede
yaşayan insanları pisliğe, kokuya ve hatta daha ileri noktada
bulaşıcı hastalıklara mahkûm etmek ve bu amaçla Bu yerel
yönetim görevini yapmadığı için siz pis kokuyorsunuz.
iddiasıyla devleti halkla karşı karşıya getirmek bir
kaymakamın görevi içerisinde midir?
Değerli
arkadaşlarım, Sayın Bakanım; bu ve buna benzer bir sürü
icraatlar, seçilmişleri, halkın seçtiklerini yok sayan, hiçe sayan
icraatlar neticesinde Keşanda bütün sivil toplum örgütleri gazetelere bir
açıklama yaparak Biz devletle karşı karşıya gelmek
istemiyoruz, barış istiyoruz. Keşanın geleceği
barıştadır. diyerek açıklamalarda bulunuyor.
Şimdi, ben
bu talebimi Değerli İçişleri Bakanım burada olsaydı
ondan yapmak durumundaydım ama temsilen Çevre Bakanımız burada
olduğu için yine talebimi bu kürsüde, millet adına dile getirmek
istiyorum, kimin haklı veya haksız olduğu da bir tarafa. Ama
devlet ile halkı karşı kaşıya getirme noktasında
böyle icraatlar içerisinde olan bir sayın kaymakamın artık o
ilçede görev yapabilmesi mümkün değildir. Derhâl, o ilçenin
gelişmesi, huzurunun, mutluluğunun artması ve geleceğinin
umutlanması adına bu Sayın Kaymakamın
Sizler
iktidarsınız, eğer arzu ediyorsanız bir başka yere
vali olarak
Ona söyleyecek sözümüz yok ama halkla çatışma içerisinde
olan böyle bir kaymakamımızın bu bölgede daha uzun süreli görev
yapması sadece sizin, sadece devlet kurumlarının
yıpranması değil, bölge insanının huzuru,
mutluluğu ve geleceği açısından da önemlidir.
Bizler, vaktiyle
ciddi bir yanlış yapan kaymakamın yanlışının
neticesinde ayaklanıp Kaymakamlığa siyah çelenk koyalım.
denildiği bir noktada, Kaymakam yanlış yapabilir ama
kaymakamlığa siyah çelenk koyamayız çünkü o kaymakamlık
bizim kaymakamlığımızdır. anlayışıyla,
kültürüyle yetişmiş, terbiyesiyle yetişmiş bir bölgenin
insanlarıyız. Onun için, bu talebimizi siyasi bir talep olarak
değil, sadece ve sadece bölge insanının
yarınlarının mutluluğu ve huzuruyla ilgili bir talep olarak
görmenizi istirham ediyorum.
Bunun
yanında, değerli arkadaşlarım, Edirne Belediyesi
Uzun
zamandan beri, çok değerli Maliye Bakanımız
Az önce, Ankara
Milletvekilimiz Ankara Büyükşehir Belediyemizin devlet, hazine destekli
borçları ne kadardır? Hatırlıyorsunuz, geçen dönem çok
önemli bir borcunu, 4 katrilyon borcunu hazine zararı olarak
affetmiştik. diye sordu, bir yanıt alamadık, inşallah
alacağız.
Uzun
zamandır Edirne Belediyesinde SSK borcu, prim borcu, vergi borcu diyerek,
bütün belediyenin hesaplarına el konularak, belediyeyi çalışamaz
hâle getirerek, belediyeyi halka hizmet edemez hâle getirerek, Edirnelilerin
seçmiş olduğu belediyenin Edirnelilere hizmet verememesi için
planlı, programlı bir gayret ve çalışma götürüldü.
Yapılmak istenilen her şeyin karşısında, iktidar
partisinin milletvekili, bakanı, valisi ve bürokratları, kale gibi,
duvar gibi örüldü.
Neticede, şu
an Edirne Belediye Başkanımız tutuklu. İşin hukuki
boyutu beni ilgilendirmez, mahkemenin vereceği karara karşı
boynumuz kıldan ince. Ama Belediye Başkanımız tutuklu
olmasına rağmen yerine, kanun ve kurallara göre, Belediye Meclisi bir
belediye başkanı seçmiştir. O arkadaşımız
görevinin başındadır, Edirne halkı adına görevinin
başındadır ve görevi de Edirnelilere hizmet etmektir.
Belediye
Başkanımızın tutuklanmasının üzerinden üç ay
zaman geçmiş olmasına rağmen, hâlâ, Edirnede ifadesi
alınmayan vatandaş kalmadı, Edirnede ifadesi alınmayan
belediyede çalışan memur kalmadı, ifadesi alınmayan
işçi kalmadı. Yani Edirne Emniyetinin bütün Edirnelilere potansiyel
suçlu gibi muamele ederek, bütün Edirnelileri her sabah, sanki bir
görevmiş gibi
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Çakır, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun efendim.
RASİM ÇAKIR
(Devamla) -
Emniyete davet edip maksatlı, kasıtlı ve zorlayarak
ifadelerini aldırmaya çalışmakla sizler nereye varmak
istiyorsunuz?
Bir tane memur
bir evraka imza atmak istemiyor, bir tane işçi bir iş yapmak
istemiyor; herkes Acaba bir şey yaparsam başıma ne gelir? diye
korkuyor. Bir ihaleye bir müteahhit katılmıyor ve Edirne Belediyesinin
fonksiyonlarını, hizmetlerini durdurarak, engelleyerek ve ondan sonra
da onu başarısız ilan edip Edirne Belediyesini bize ver.
mantığıyla hareket ederseniz, biliniz ki halkın size
vermiş olduğu iktidar silahını ayağınıza
değil şakağınıza sıkıyorsunuz.
Uzunköprü 70 bin
nüfuslu bir ilçe, bir kültür merkezi yok ama öbür tarafta, Sayın Maliye
Bakanımız kendi köyüne kapalı spor salonu yapıyor. Yani
sizlerin de ifade ettiği gibi, ne kadar adaletli, ne kadar adil bir davranış
içerisine giriyor.
Sayın Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. Sağ olun. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Çakır.
İkinci
konuşmacı, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
Çankırı Milletvekili Sayın Ahmet Bukan.
Buyurun Sayın
Bukan (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
AHMET BUKAN (Çankırı) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 248 sıra sayılı İl
Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay
Verilmesi Hakkında Kanun Teklifinin 5nci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle
yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, 2380 sayılı Kanunda belediyelere genel bütçe vergi
gelirleri üzerinden ayrılan payın sadece nüfus esasına göre
dağıtılmış olması ciddi eleştirilere neden
olmaktaydı. Nüfus kriterlerinin esas alınması il özel
idarelerinde olduğu gibi, belediyeler arasındaki
gelişmişlik farklarının da ortadan
kaldırılmasına yetmemekte, nüfusu fazla olan belediyeler daha
çok pay alırken, ekonomik ve sosyal bakımdan geri kalmış
bölgelerde bulunan belediyeler nüfusları az olduğu için daha az pay
almakta ve gelişmiş bölgelerde bulunan belediyeler ile aradaki makas
açılmakta idi. Yapılan düzenleme ile nüfus kriterlerinin yanına
diğer bir önemli kriter olarak da gelişmişlik endeksi
getirilmiştir. Buna göre pay dağılımında nüfusun
ağırlığı yüzde 80, gelişmişlik endeksinin
ağırlığı da yüzde 20 olacaktır.
Bu düzenlemelerle
belediyeler arasındaki gelişmişlik farkının
kapatılarak ülke genelinde bir denge sağlanması
hedeflenmektedir. Gelişmişlik endeksine göre
dağıtılacak miktar için Devlet Planlama Teşkilatı
Müsteşarlığı tarafından tespit edilen en son veriler
esas alınacaktır. Bu endeksin kullanımında ilçeler
gelişmişlik kat sayısına göre en az gelişmiş ilçeden
en çok gelişmiş ilçeye doğru ve eşit sayıda ilçeyi
içeren beş gruba ayrılacak ve eşitliği bozan ilçe son gruba
ilave edilecektir. Belde belediyelerine bağlı bulundukları
ilçenin endeks değeri uygulanacaktır. Gelişmişlik endeksine
göre dağıtılacak miktarın yüzde 23ü birinci gruba, yüzde
21i ikinci gruba, yüzde 20si üçüncü gruba, yüzde 19u dördüncü gruba ve yüzde
17si beşinci gruba tahsis edilecek; bu tahsilat her grup için gruba giren
illerin nüfuslarına göre dağıtılacaktır.
Büyükşehir
belediyeleri ve büyükşehir ilçe belediyelerine sadece nüfus kriterleri
esas olurken belediye ve il özel idarelerine genel bütçe vergi gelirlerinden
ayrılan payın dağıtımında nüfusun yanı
sıra gelişmişlik seviyesi, kırsal alan nüfusu, yüz ölçümü,
köy sayısı da dikkate alınacaktır. Pay
dağıtımında nüfus kriterleri yüzde 50, ilin yüz ölçümü
yüzde 10, ilin kırsal alan nüfusu yüzde 15, köy sayısı yüzde 10,
illerin gelişmişlik endeksinin yüzde 15 oranında ağırlıkları
olacaktır.
Hükûmet ve teklif
sahipleri kendi parti mensubu belediye başkanlarının
haksızlıklar karşısında uyarılarını
dikkate almamışlardır. İktidar partisi belediye
başkanlarının Teklifin mevcut hâliyle kanunlaşması
hâlinde Anayasa ve hukukun eşitlik, adalet ilkelerine, Anayasanın
127nci maddesindeki Mahallî idarelere görevleriyle orantılı gelir
kaynakları sağlanır. hükmüne aykırı olacaktır.
demeleri bile dikkate alınmaya değer görülmemiştir.
Bu teklif hâlen
var olan eşitsizliği gidermek yerine daha da artırmaktadır.
İçişleri Bakanlığının
dağıttığı tablolardan
anlaşıldığı kadarıyla teklif yürürlüğe
girdiği takdirde 2008 yılında Ankara Büyükşehir
Belediyesine kişi başına 328 YTL pay verilirken
Çankırı ilimize bunun üçte 1i kadar yani 168 YTL pay
ayrılmaktadır. Buna karşılık Kocaeli Belediyesine de
Çankırının yaklaşık 5 katı, Ankaranın da 3
katına yakın pay ayrılmaktadır. Örnek olarak verirsek
gelişmişlik grubu listesine bakıldığında
Çankırı beşinci grupta yani en üst seviyede, Amasya dördüncü
grupta, Muş ikinci grupta, Tokat dördüncü grupta yer almaktadır.
Gerek il özel
idarelerinin gerekse belediyeler için gelişmişlik endeksi, pay
dağıtımında esas olacak kriterler arasında yer
almaktadır. 5inci maddenin 2nci fıkrasında yer alan oranlar,
eski tasarıda yer aldığı hâliyle korunmuştur. Oysa
adrese dayalı nüfus kayıt sistemi sonuçlarında, 2007
yılı sonu itibarıyla, 2000 yılı nüfus
sayımına göre iki bin iki yüz on üç belediyenin nüfusunun
azaldığı gösterilmektedir. Tasarıda yer alan kat sayılar,
pay dağıtımında belediyeler arasında önemli düzeyde
eşitsizlikler ortaya çıkaracaktır. Özellikle belde
belediyelerinin de ilçe belediyelerine bağlandıkları dikkate
alındığında bu eşitsizlik göreceli olarak daha da
artacaktır.
Örneğin,
Çankırı devamlı göç vermiş, nüfusu 2000 yılına
göre 96 bin düşmüş, on dokuz tane belde belediyesinin
tamamının kapatma kararı alınmış, ekonomisi gün
geçtikçe kötüleyen, iş yerlerinin birer birer kapandığı,
karşılıksız çek ve protestolu senetlerin gün geçtikçe
arttığı bir il iken gelişmişlik endeksindeki en yüksek
grupta olması hangi kriterlere göre tespit edilmiş, bunu anlamak
mümkün değildir. Çankırının, gelişmişlik
grupları içerisinde ikinci sırada veyahut birinci sırada
olması gerekmektedir.
Büyükşehir
sınırları içerisinde toplanan genel bütçe vergilerinden
ayrılan yüzde 5lik büyükşehir belediye payının yüzde 70i
doğrudan ilgili büyükşehir belediyesi hesabına aktarılacak
ve kalan yüzde 30luk kısmı ise büyükşehir belediyeleri
arasında nüfus esasına göre dağıtılacaktır.
Büyükşehir pay dağıtım sisteminde mevcut yanlış
uygulama yeni tasarıyla devam etmiştir. Öncelikle belirtmek gerekir
ki büyükşehir belediyeleri pay dağıtım sisteminde konu olan
ve büyükşehir alanlarındaki tahsilatın belirlendiği vergi
idaresi sınırlarına ilişkin bilgi yoktur, süreç şeffaf
değildir.
Mevcut
büyükşehir pay dağıtım sistemi, alan tahsilatı
esasına dayanmaktadır. Ancak, özellikle Ankara ve İstanbulun
KİT ve büyük vergi mükelleflerinin merkezi olması pay
dağıtımında adaletsizliği ortaya çıkartmaktadır.
Örneğin kurumlar vergisinin yaklaşık yüzde 35ini ödeyen mali
sektörün merkezleri İstanbulda, kamu bankaları Ankarada
bulunmaktadır. Oysa bu bankalar tüm ülke çapında faaliyet
göstermektedir. Bazı fabrikaların çeşitli illerde üretimde
bulunmasına rağmen verginin ödendiği merkez genelde
İstanbul ve Ankara olmaktadır. Bu sistemin yeni tasarıda
korunmasının yanı sıra genel bütçe vergi payına konu
olan bazın da geliştirilmesi adaletsizliği daha da
artıracaktır.
Ayrıca, alan
tahsilatında pay verilmesi genelde eyalet sisteminde
uygulandığı için yanlış ve tehlikeli çağrışımlara
da yol açabilmektedir. Komisyonda kabul edilen tasarı büyükşehir
içerisinde adaletsizliği artırmanın yanı sıra
büyükşehir belediyeleri ile diğer belediyeler arasındaki
makasın açılmasına neden olacaktır. Büyükşehir
belediyeleri petrol ürünleri üzerinden alınan ÖTV, tütün ve alkollü
ürünler üzerinden alınan ÖTV ve özel iletişim vergilerinin matraha
dâhil edilmesi nedeniyle taslağın genelinde hedeflenen
artıştan daha fazla bir pay artışına kavuşacaklardır.
Büyükşehir belediyelerine de ilçe belediyelerinden pay verilmesi
uygulaması, pay dağıtım sistemini karmaşık hâle
getirmektedir.
Değerli
milletvekilleri, İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe
Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi mahallî idarelere
ilave kaynak sağlanması açısından olumludur. Bununla
birlikte mahallî idareler arasında hâlen var olan adaletsizliği daha
da artırmasına ilave olarak, hedeflenen 2008 yılı
programı uygulamasından bir sapma meydana getirmesinin kaçınılmaz
olması, merkezî yönetim bütçesi gelirlerinden alınan
kaynağın nasıl telafi edileceği ve mahallî idare
harcamalarında da makroekonomik açıdan hangi etkiler
yapacağına dair yeterli açıklamaların yapılmaması
nedeniyle, teklifin geri çekilerek komisyonda detaylı bir şekilde
görüşülüp yeniden Meclise getirilmesinin uygun olacağını
düşünüyor; bu vesileyle yeniden düzenlenip gelecek olan il özel
idarelerine ve belediyelere genel bütçeden, vergi gelirlerinden pay verilmesi
hakkındaki kanunun hayırlı olmasını diliyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bukan.
Şahsı
adına Nevşehir Milletvekili Mahmut Dede.
Buyurun
Sayın Dede. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MAHMUT DEDE
(Nevşehir) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; kanun
teklifinin 5inci maddesi üzerine şahsım adına söz
almış bulunuyorum ve yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
2380
sayılı Kanunda belediyelere genel bütçe vergi gelirleri üzerinden
ayrılan payın sadece nüfus esasına göre
dağıtılması ciddi eleştirilere neden olmaktaydı.
Nüfus kriterinin esas alınması il özel idarelerinde olduğu gibi
belediyeler arasındaki gelişmişlik farklarının da
ortadan kaldırılmasına yetmemekte, nüfusu fazla olan belediyeler
daha çok pay alırken ekonomik ve sosyal bakımdan geri
kalmış bölgelerde bulunan belediyelerimiz nüfusları az
olduğu için daha az pay almakta ve gelişmiş bölgelerde bulunan
belediyeler ile aralarındaki makas açılmaktaydı. Ülkemizde nüfus
gibi tek bir ölçüte dayalı olarak gerçekleştirilen transfer sistemi,
belediye yönetimini, mali kaynakları ve performansı geliştirici
yönde teşvik etmemekte, idareler arasında yatay ve dikey
eşitliği sağlayamamaktadır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; nüfus kriteri, ayrıca,
değişken nüfuslu Antalya, Alanya, Bodrum, Marmaris, Didim ve
Nevşehir gibi turizm bölgeleri ile Eminönü, Taksim gibi iş ve ticaret
merkezlerinde objektif bir kriter olma özelliğini kaybetmişti. Bu
nedenle, yerel yönetimlere yapılan yardımların, ideal olarak,
gelir kapasitesindeki farklılığı, gelir
eşitsizliğini, bölgeler arasındaki gelişmişlik
farkından kaynaklanan ihtiyaç farklılığını,
beldenin mevsimler ile gece ve gündüz arasındaki nüfus
farklılığından kaynaklanan sorunlarını giderici
nitelikte olması gerekmektedir.
Yasanın
mevcuda kıyasla getirmiş olduğu üç yenilik vardır. Bunlar:
Birincisi: Genel
bütçe vergi gelirlerinden yerel yönetimlere aktarılan payların
artırılması.
İkincisi:
Nüfusu 10 binin altında kalan belediyelerimizin gelirlerinin
iyileştirilmesi amacıyla mali denkleştirme adı
altında bir mekanizmanın getirilmesi.
Üçüncüsü de
payların dağıtımında nüfus kriterinin yanında
gelişmişlik endeksinin de dikkate alınmasıydı.
Yapılan
düzenlemeyle, nüfus kriterinin yanında diğer önemli bir kriter olarak
da gelişmişlik endeksi getirilmiştir. Buna göre, nüfus
ağırlık oranı yüzde 80, gelişmişlik oranı
olarak da yüzde 20 orana sahip olacaktır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; gelişmişlik endeksine göre
dağıtılacak miktar Devlet Planlama Teşkilatı
Müsteşarlığı tarafından tespit edilen en son verilere
göre uygulanacaktır. Bu endeksin kullanımında ilçeler,
gelişmişlik kat sayılarına göre en az gelişmiş
ilçeden en çok gelişmiş ilçeye doğru ve eşit sayıda
ilçeyi içeren beş gruba ayrılacak ve eşitliği bozan ilçe en
son gruba dâhil edilecektir ve burada biz beldelerimizi de bu gelişmişlik
endeksine tabi tutmak gerektiğini düşündük ve burada da beldelerimizi,
bağlı bulundukları ilçelerin gelişmişlik endeksine
göre değerlendireceğiz.
Burada önemli bir
hüküm de büyükşehir belediye paylarının bir önceki yılda
aylık olarak tahakkuk eden tutarların yüzde 30undan az yüzde
40ından fazla olamayacağı hükmüdür. Buna göre yüzde 40ı
aşan tutarlar, artış oranı yüzde 40ın altında
olan belediyelerimize bu oranı aşmamak üzere
dağıtılacaktır.
Değerli
arkadaşlar, kanun hazırlanırken merkezî idareden yapılan
transferlerin mahallî idare özerkliğini zedelemeyecek şekilde
koşulsuz olması öngörülmüştür.
Yine
bilindiği gibi çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarının
bütçelerine konulan özel hesaplardan mahallî idarelere projeye bağlı
olarak ve şartsız aktarılan kaynaklar bu idareler arasında
eşitsizliklere yol açmaktadır. Diğer taraftan, nüfusu 10 bin ve
altında olan belediyeler diğerlerine göre fazla kaynak
sıkıntısı çekmektedir. Hem bu eşitsizliğin önüne
geçilmesi hem de nüfusu 10 binin altında olan belediyelere ek kaynak
aktarılabilmesi için özel hesapların tamamı kaldırılmış
ve yukarıda sayılanlardan ayrı olarak her yıl Maliye
Bakanlığı bütçesine konulacak bir özel ödeneğin
denkleştirme ödeneği adı altında bu belediyelere
eşit şekilde dağıtılması öngörülmüştür.
Mevcut uygulama ile yeni düzenleme
karşılaştırıldığında, kişi
başına düşen pay miktarı belediyelerde 126 YTLden 166
YTLye
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Dede, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
MAHMUT DEDE
(Devamla) -
il özel idarelerinde 19 YTLden 25 YTLye ve ilçe belediyesi dâhil
olmak üzere büyükşehir belediyelerde 308 YTLden 336 YTLye
çıkarılarak gerek belediyelerimizin gerekse il özel idarelerimizin
gelirlerinde önemli artışlar sağlanmıştır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; İl Özel İdarelerine ve
Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun
Teklifimizin ülkemize, yerel yönetimlerimize hayırlı
olmasını temenni eder, yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Dede.
Şahsı
adına İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Sekmen.
Buyurun efendim.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET SEKMEN
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İl
Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay
Verilmesi Hakkında Kanun Teklifinin 5inci maddesi üzerinde
şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Dünyadaki
gelişmelere paralel olarak ülkemizde de yerel yönetimler merkeziyetçi
yapıdan uzaklaşmış, değişen şartlara ve
vatandaşın beklentilerine daha hızlı cevap verebilen bir
yapıya kavuşmuştur. AK PARTİ İktidarıyla ortaya
çıkan yerel yönetimler anlayışı, kamusal hizmetlerin
sunumunda hizmetten yararlananların memnuniyetini, yönetimde etkinlik ve
verimliği esas almaktadır.
Amacımız,
her zaman yerel yönetimlerde hesap vermeye açık olma, hızlı
karar alma, sorunlara uygun çözüm bulma, değişime uyum sağlama
esnekliğine sahip olmayı gerektirmektedir. Yani herhangi bir hizmetin
en az kaynak kullanımıyla, en kısa sürede
başarılması prensibine uygun hareket etme
anlayışı ön plana çıkarılmaktadır.
Sizlerin de
bildiği gibi, geçen dönem çıkarmaya
başladığımız yerel yönetim reform yasalarıyla,
yerel yönetimlerin yetkilerinin ve etkinliğinin artırılması
hedeflenmiştir. Buna göre, merkezî idarenin görev ve işlevleri
belirlendikten sonra geriye kalan her türlü mahallî nitelikli görev ve
hizmetleri yerel yönetimlerin sorumluluğuna bıraktık.
Yaptığımız bu yasal düzenlemeler ile görev, yetki ve
sorumlulukları genişletilen yerel yönetimlerin bunlara paralel olarak
kaynak ihtiyaçları da gittikçe artmaktadır.
Madde 5le
getirilen husus, belediye paylarının tahsisine ilişkin
esasları içermektedir.
2nci maddenin
ikinci fıkrasında belirlenen orana göre ayrılan belediye
payının; yüzde 80lik kısmı belediyelerin nüfusuna ve yüzde
20lik kısmı da gelişmişlik endeksine göre İller
Bankası tarafından belediyelere dağıtılır.
Birinci
fıkrada belirtilen gelişmişlik endeksine göre
dağıtılacak miktar için Devlet Planlama Teşkilatı
Müsteşarlığı tarafından tespit edilen en son veriler
esas alınır. İlçeler en az gelişmiş ilçeden en çok
gelişmiş ilçeye göre bir sıralama yapılarak beş gruba
ayrılır.
Birinci
fıkrasının (b) bendine göre belirlenen miktarın yüzde 23ü
birinci gruba, yüzde 21i ikinci gruba, yüzde 20lik kısmı üçüncü gruba,
yüzde 19luk kısmı dördüncü gruba, yüzde 17lik kısmı
beşinci gruba tahsis edilir. Bu tahsisat, nüfus kriterlerine göre
dağıtılır.
2nci maddenin
ikinci fıkrasına göre ayrılan büyükşehir ilçe belediyeleri
payı, nüfus esasına göre dağıtılır. Hesaplanan
tutardan yüzde 30luk büyükşehir payı ayrıldıktan sonra
kalan miktar kalan miktar ilçe belediyelerinin hesabına İller
Bankası tarafından aktarılır.
2nci maddenin
üçüncü fıkrasına göre ayrılan büyükşehir belediye
payının; yüzde 70lik kısmı doğrudan ilgili
büyükşehire kalan yüzde 30luk kısmı da büyükşehir
belediyelerine nüfusuna göre dağıtılır.
2nci maddenin
üçüncü fıkrasına göre ayrılan ve bu maddenin üç ve dördüncü
fıkralarına göre dağıtılan büyükşehir
payları, bir önceki yılın aynı ayında tahakkuk eden
tutarların yüzde 20den fazlası olamaz. Fazla olan tutarlar,
artış oranı yüzde 20den az olan büyükşehir belediyeleri
nüfusu oranına göre dağıtılır. Bakanlar Kurulu bunu
bir kata kadar artırmaya ve eksiltmeye yetkilidir.
Sonuç olarak,
görüşmekte olduğumuz bu kanunla, yerel yönetimlere, tüm Batı
ülkelerinde olduğu gibi, hizmette öncelik tanıyıp, onların
gerekli kamu hizmetlerini verebilmeleri için bütçe harcama kalemlerinde gerekli
reform niteliğindeki düzenlemeleri yapmanın gururu içerisindeyiz.
Bu vesileyle,
kanunun milletimiz için hayırlı olmasını temenni eder, yüce
heyetinizi sevgi ve saygıyla selamlarım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Sekmen.
Sayın
milletvekilleri, madde üzerinde soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.
Sayın
Ağyüz
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakanım, bu yasa olumlu bir başlangıç ama yetersiz.
Büyükşehir belediyelerini de ekonomik olarak imparator hâline getiren bir
yasa.
Son
yıllarda, özellikle belediyelerimizde yeşil alanları tadil etmek
moda ve yanlış bir alışkanlık hâline geldi. Siz de
Çevre Bakanı olarak, Bakanlığınıza intikal eden, bu
konuda soruşturmaya uğramış, yargıya
başvurmuş belediye sayısı belli midir, yeşil alan
tadilatı? Bunun için Çevre Bakanı olarak bir davranış
biçimi ortaya koymayı düşünüyor musunuz?
Ayrıca,
seçim bölgem Gaziantepte bir yeşil alan ortadan kaldırılarak
-sit koruma alanı içerisinde olan bir bölge- eğlence parkı
yapılıp, ihalesi çok ciddiyetsiz bir şekilde verildi. Bu,
Hürriyet gazetesine de yansıdı ve bir mahallî gazete çok ciddi olarak
üzerinde durdu. Loftus denen bir firma, yerli ortaklık kurdu 5 bin YTL
sermayeyle ve 10 milyon 158 bin euroluk ihaleyi aldı. Ben, bu ihalenin
yasal olmadığı boyutunu gazetelerden de takip ettim, kendim de
gündeme getirdim. Belediye
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN -
Teşekkür ediyorum Sayın Ağyüz.
Sayın
Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Aracılığınızla
Sayın Bakanımıza sormak istiyorum.
Sayın
Bakanım, genel bütçe vergi gelirlerinden ayrılacak payların il
özel idareleri ve belediyelere İller Bankası tarafından
dağıtılmasında dikkate alınacak parametrelerden birisi
olan gelişmişlik endeksi değerlerinin hesaplanmasında hangi
değişkenler dikkate alınmaktadır? 2008 yılı
paylarının dağıtılmasında hangi yıla ait
endeks değerleri kullanılmaktadır? Bu endeks değerlerini
gerçekçi buluyor musunuz? Örneğin Kütahya, Afyonkarahisar, Artvin,
Tunceli, Burdur gibi illerimiz beşinci grupta ve en gelişmiş
iller durumundadır. Siz buna inanıyor musunuz bir Afyonkarahisar
Milletvekili olarak?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Paksoy
MEHMET AKİF
PAKSOY (Kahramanmaraş) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın
Bakanım, konuyla direkt ilgili birisi olarak Ankaraya getirilen
Kızılırmak suyu konusunda çok spekülasyonlar
yapılmaktadır. Bu konuda içme suyu pazarlayan firmaların mı
etkisi vardır? Ankarada yaşayan insanların çoğu
şişe suyu içmektedir. Bu konuda halkımız Melih Gökçeke
inanmamaktadır. Siz Hükûmet olarak inandırıcı bir
açıklama yaparak vatandaşlarımızı rahatlatır
mısınız?
İkinci
sorum: Devlete borçlu oldukları gerekçesiyle kapatılan 864 belde
belediyesinin borçları toplamından çok daha fazla borcu olan Ankara
Büyükşehir Belediyesinin borçlarının tahsili konusunda
Hükûmetiniz tarafından ne gibi işlem yapılmıştır?
Hâlen devletin, bilhassa BOTAŞın ne kadar alacağı
vardır? Bu zamana kadar belediyeden ne kadar para tahsil edilmiştir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Bukan
AHMET BUKAN
(Çankırı) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Dün Değerli
Bakanımız Mehmet Ali Şahin Bey burada soruları cevaplarken
-İstanbulda ihalelerde kayırma olduğu söylenmişti- Böyle
bir kayırma varsa bunu bize bildirin biz de üzerine gidelim. dediler. Ben
de buna istinaden
Çankırı Belediyesi, daha önce pazar yeri olarak
istimlak edilmiş ve pazar yeri olarak kullanılmakta iken 10 dönüm
yerin il iş merkezi yapılmasıyla ilgili olarak ihale
yapmıştır. İhale yapılırken yoğunluk yüzde
40, kat adedi 3 iken; ihaleden sonra Meclis kararıyla yoğunluk yüzde
100e çıkartılmış, kat adedi de serbest
bırakılmıştır. Bununla ilgili İçişleri
Bakanlığına şikâyette bulunulmuş ama Soruşturmaya
gerek yoktur. şeklinde cevap gelmiştir. Bu konu üzerine yeniden
dikkatlerinizi çekip soruşturma yapılmasını, eğer bir
haksızlık ve yolsuzluk yoksa da belediyemizin temize
çıkmasını istiyoruz.
BAŞKAN
Sayın Çalış
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım, hazine garantili dış kredilerini ödemediği için borçları
hazinece ödenen hangi belediyeler vardır? Bu belediyelerden hangi
belediyelere borçlarının tahsiliyle ilgili ne tür
yaptırımlar uygulanmıştır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Son olarak
Sayın İnan
MÜMİN
İNAN (Niğde) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, il özel idarelerinin yapmış oldukları köy
yollarındaki asfaltlarda, altyapıları doğru
hazırlanmadan toprak üzerine atılması dolayısıyla çok
ciddi anlamda, üzerinden bir kış geçmeden bile bozulmalar
olmaktadır. Bu, ciddi bir kaynak israfıdır. Bu konuların
ciddi olarak denetlendiğine inanıyor musunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın İnan.
Sayın
Bakanım, buyurun.
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Sayın Başkanım,
değerli milletvekilleri; Sayın Ağyüzün suali: Tabii, ne kadar
yeşil alan imar değişikliğiyle başka bir maksatla
kullanıma açıldı? Ona müsaade ederseniz yazılı olarak
cevap verelim, onları belediyelerden alalım.
Gaziantepteki
durumla ilgili konu incelenecektir diye tahmin ediyorum, zaten basına da
intikal etti.
Sayın
Işıkın sualiyle ilgili
Tabii, gelişmişlik endeksi
Devlet Planlama Teşkilatı tarafından belirleniyor. Yani tabii ki
2004te yapılmış ama bunun belki şu anda yenisi
hazırlanıyor. Belki 2004te yapılanda, sizin de
buyurduğunuz gibi, birtakım eksiklikler olabilir. Yenisi
yapılınca bunu hep beraber inceleyeceğiz. İnşallah,
daha akılcı bir değerlendirme yapılır, endeks böylece
belirlenir.
Sayın
Paksoyun özellikle Kızılırmak suyuyla alakalı bir suali
var. Ben şunu açıkça belirteyim: Kızılırmak suyuyla
alakalı hem İvedik Arıtma Tesisine girişte hem
çıkışta hem Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü
hem de Bakanlığım numuneler aldı, bunu takip ediyoruz.
Orada, özellikle sülfat ve arsenikten bahsedildi. Bakın, ben arsenikle ilgili
bilgi vereyim. Şu anda arsenik konsantrasyonu standart olarak 10
mikrogram/litredir. Yani litrede 10 mikrogramı aşmaması tavsiye
ediliyor; standarttır, içme suyu standardı. Aslında, daha önce
bu 40-50 mikrogram/litreyken 10 mikrogram/litreye indirilmiştir.
Sıkı bir standarttır. Şu anda, bizim
yaptığımız ve Refik Saydam Hıfzıssıhha
Enstitüsünün yaptığı değerlere göre 10 mikrogram/litrenin
çok altındadır bu sular, şebekedeki sular; 3 ile 4
mikrogram/litre arasında değişmektedir. Sülfat konsantrasyonu da
kesinlikle standartların altındadır. Bunu hem Sağlık
Bakanlığı hem Çevre ve Orman Bakanlığı olarak biz
sürekli kontrol ediyoruz. Bu bakımdan, ben çok rahatlıkla
söyleyebilirim: Ankaradaki şebeke suyu standartlara uygundur, rahat bir
şekilde içilebilir şu anda su.
Tabii, bununla
ilgili şunu belirteyim: Bazı şişe suyu satanlar, maalesef,
bunu bir pazar olarak, pazar artışı için kullanmaktadır ve
bu da doğru bir şey değildir. Dolayısıyla, biz bunu
ilan ettik zaten, Sağlık Bakanımız da ilan etti, ben de ilan
ettim, vatandaşlarımızın bizim, sözümüze
inanacaklarını ümit ediyorum.
Tabii, Ankara
Büyükşehir Belediyesinin hazineye olan borçları ve BOTAŞa olan
borçları daha önce zaten soruldu. Bunu yazılı olarak
bildireceğiz.
Sayın
Bukanın bahsettiği konu
Zaten, İçişleri
Bakanlığı soruşturmaya gitmiş -herhâlde şikâyet
mevzu oldu- ve soruşturmaya gerek olmadığı kanaatine
ulaşmış. Ama bunu, tekrar, arkadaşlarımız zaten
ele alacaklar, itiraz da mümkün. Yani eğer bir şey varsa itiraz edip
tekrar incelemek mümkündür.
Sayın
Çalışın söylediği hususu da
Zaten hazine garantili olup
da birtakım belediyelerin borçları, bunları ödemeyenler,
miktarları hakkında liste zaten diğer
arkadaşlarımızın sorularına paralel olarak bu da
yazılı olarak verilecek.
Sayın
İnan köy yollarının, özellikle özel idareler tarafından
yapılan KÖYDES kapsamındaki köy yollarının
altyapısı sağlıklı yapılmadığı
için kısa zamanda üst yapısının bozulduğunu söyledi.
Bu konuda belki sizin bu tavsiyenizi dikkate alarak daha sıkı bir
denetim yapılması konusunda biz İçişleri
Bakanlığına bu konuyu iletelim.
MÜMİN
İNAN (Niğde) Teşekkür ederim.
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Ben teşekkür ediyorum,
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.
AHMET BUKAN
(Çankırı) Bizde yalnız müfettiş gelmeden reddedildi
Sayın Bakanım, onu ifade edeyim de.
BAŞKAN
Madde üzerinde üç adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi
Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifinin 5 inci maddesinin
beşinci fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Hüseyin
Tanrıverdi |
Hamza
Yanılmaz |
Kayhan
Türkmenoğlu |
|
|
Manisa |
Elâzığ |
Van |
|
|
Recep Koral |
|
Mehmet
Şahin |
|
|
İstanbul |
|
Malatya |
5) 2 nci
maddenin üçüncü fıkrasına göre ayrılan ve bu maddenin üçüncü ve
dördüncü fıkralarına göre dağıtılan büyükşehir
belediye paylarındaki artış, bir önceki yılın
aynı ayında tahakkuk eden tutarların yüzde 20sinden fazla
olamaz. Fazla olan tutarlar, artış oranı yüzde 20den az olan
büyükşehir belediyelerine bu oranı aşmamak üzere, nüfus
esasına göre dağıtılır. Bakanlar Kurulu bu oranı
bir katına kadar artırmaya veya kanuni haddine indirmeye yetkilidir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan İl Özel İdareleri ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi
Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifinin 5 inci maddesinin
üçüncü fıkrasındaki yüzde 30luk ibaresinin yüzde 25lik
şeklinde, dördüncü fıkrasındaki yüzde 70i ibaresinin yüzde
65i ve yüzde 30luk ibaresinin de yüzde 35lik şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Harun
Öztürk
İzmir
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 248 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin 5 inci maddesinin (1)
numaralı fıkrasındaki yüzde 80lik ve yüzde 20lik
ibarelerinin sırasıyla yüzde 70lik ve yüzde 30luk olarak,
dördüncü fıkrasının ise aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
M. Akif
Hamzaçebi |
Hüseyin Ünsal |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
|
|
Trabzon |
Amasya |
Malatya |
|
|
Yaşar
Tüzün |
Hikmet Erenkaya |
Gürol Ergin |
|
|
Bilecik |
Kocaeli |
Muğla |
|
|
|
R. Kerim Özkan |
|
|
|
|
Burdur |
|
(4) 2 nci
maddenin üçüncü fıkrasına göre ayrılan yüzde 5lik
büyükşehir belediye payının yüzde 60ı doğrudan ilgili
büyükşehir belediyesi hesabına aktarılır. Kalan yüzde
40lık kısmın yüzde 70i nüfus, yüzde 30u gelişmişlik
endeksi esas alınarak büyükşehir belediyeleri arasında
dağıtılır.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇEVRE VE ORMAN
BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Sayın Kılıçdaroğlu?
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Süner konuşacak.
BAŞKAN
Buyurun efendim.
TAYFUR SÜNER
(Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan teklifin 5inci maddesi üzerinde vermiş
olduğumuz önerge üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Hemen hemen bütün
ülkelerde merkezî yönetim gelirlerinden yerel yönetimlere pay
aktarılmaktadır. Yerel yönetimler de kamu hizmeti gördüğüne göre
bu hizmetleri karşılayacak gelir kaynaklarının olması
gerekmektedir. Bu yönetimlere tahsis edilmiş olan gelirlerin de onlara
verilmiş olan görevleri karşılayacak düzeyde olması
gerekir. İşte, bu noktada, gelir kaynaklarının ya da
ülkenin gelir kapasitesinin merkezî yönetim ile yerel yönetimler arasında
paylaştırılması sorunu ortaya çıkmaktadır.
Hizmetlerin
paylaşılmasına paralel olarak gelirlerin
paylaşılması sorunu ciddi bir sorundur. Bu sorunu, sadece genel
bütçenin vergi gelirlerinin belirli bir kısmının belediyelere
basit bir işlemle aktarılması olarak görmemek gerekir.
Gelir
paylaşımının dayanacağı esaslar ülke
gerçeklerine, vatandaşların ihtiyaçlarına uygun olarak tespit
edilmezse çok büyük sıkıntılarla
karşılaşılır.
Bu teklifte
iyileştirme yönünde bazı düzenlemeler yapılırken objektif
olmayan bazı düzenlemelere de yer verilmiş, bazı belediyeler
için âdeta özel düzenlemeler getirilmiştir.
Bu kanun teklifi
önemli bazı konularda eksik düzenlemelere sahip olup adaletsiz sonuçlar
yaratmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, bu adaletsizliğe bir örnek vermek gerekirse: Görüştüğümüz
teklifte, turistik yörelerdeki belediyelerin kış ve yaz mevsimleri
arasındaki nüfus farklılıklarından kaynaklanan
sorunları hiçbir şekilde dikkate alınmamıştır.
Özellikle turizmin başkenti Antalya, İzmir, Bodrum, Marmaris,
Fethiye, Kuşadası ve daha birçok turistik beldemizde kış ve
yaz nüfusu arasında ciddi farklar vardır. Örneğin, kış
nüfusu yaklaşık 2 milyon olan Antalyanın yaz nüfusu 10
milyondur. 2 milyonluk nüfusa göre kurgulanmış bir pay
dağıtım sistemiyle yazın 10 milyon kişinin
ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir hizmet sunmak mümkün
değildir.
Bunun
yanında, İstanbulun konut yoğun ilçelerinden olan
Bakırköyde gece nüfusu 1 milyon iken gündüz nüfusu 3 milyona
yaklaşmaktadır. Burada alışveriş merkezi, oteller,
havalimanı bulunmaktadır. Gündüz nüfusu gece nüfusunun
yaklaşık 3 katı olmaktadır. Bu ve benzeri ilçelerimize
kaynak aktarımının bu durumları göz önüne alarak
yapılması gerektiğini düşünüyorum. Teklif, bu türdeki
belediyeleri görmezden gelmektedir.
Bu sorunları
çözmek için, önergemizde de belirttiğimiz gibi, görüştüğümüz
maddeye, kesinleşmiş en son genel bütçe vergi gelirleri
tahsilatı toplamının ayrıca binde 5inin Maliye
Bakanlığı bütçesine turizm kapasitesi yüksek belediyelere
denkleştirme ödeneği olarak konulmasını teklif etmekteyiz.
Bu ödeneğin de nüfus sayımında tespit edilen nüfusa kıyasla
çeşitli mevsimlerde en az 2 katını aşan oranda nüfus
barındıran belediyelere dağıtılmasını
öngörmekteyiz. Biz, sorunu bu yolla çözmeyi hedeflemekteyiz.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüştüğümüz 6ncı
maddeye göre, bu kanunla öngörülen paylar dışında mahallî
idarelere yardım amacıyla hiçbir kamu kurum ve kuruluşunun
bütçelerine pay, fon veya özel hesap adı altında ödenek konulamayacağı
öngörülmüştür.
Aynı zamanda
yine bu teklifin geçici 1inci maddesiyle, Köy Hizmetleri Genel
Müdürlüğünün il özel idarelerine devredilmesi gerekçesine dayanılarak
personel ve cari giderlerinde kullanılmak üzere Maliye
Bakanlığı bütçesine ödenek konulması öngörülmektedir.
Köy Hizmetleri
Genel Müdürlüğünün kapatılmasını ve il özel idarelerine
devrini içeren söz konusu düzenlemeden sonra aktarılan personelin il özel
idarelerine yükü de göz önünde tutularak, bu idarelere genel bütçe vergi
gelirlerinden ayrılan payın oranının
artırılması gerekmekteydi. Ancak bütçeye ek ödenek konulmayarak
yanlış yapılmıştır. Köy Hizmetleri
kapatılmıştır, bunu tasvip etmememize rağmen
anladık. Burada çalışan personel il özel idarelerine
aktarılmıştır, bunu da anladık. Ancak buradaki
personel için ek ödenek konulması gerekirken bu es geçilmiştir. Bunu
anlamak mümkün değildir. Buradaki düzenlemeyi mutlaka düzeltmemiz
gerekmektedir.
Bu kanun
teklifiyle birlikte yerel yönetimlere yapılan transferler
artışının büyükşehir belediyelerinde yüzde 30lar,
diğer belediyelerde ise yaklaşık yüzde 25ler oranında
olması öngörülmektedir. Yani merkezî yönetim bütçesinden yapılan
transferlerde artış, daha çok, büyükşehir belediyelerinin lehine
kullanılmış olacaktır. Böyle bir durum, uygulanmak istenen
politikanın şehirler ve bölgeler arasındaki gelir ve
gelişmişlik farklarını gidermeye yönelik
olmadığını göstermektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Süner.
TAYFUN SÜNER
(Devamla) Oysa maliye politikasının temel amacı, gelirlerin
yeniden dağıtılması ilkesi çerçevesinde, transferlerle
bölgeler ve şehirler arasında gelir ve gelişmişlik
farklarını gidermek olmalıdır. Buna göre
yapılması gereken, az gelişmiş bölgeleri, kendi öz gelirini
artırma potansiyeli zayıf olan belediyeleri mali olarak diğer
belediyelere göre biraz daha fazla desteklemek olmalıdır.
Sayın
milletvekilleri, İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya ve diğer
birçok büyük kentimiz hızlı ve düzensiz göç hareketi ve yoğun
nüfus artışı sebebiyle bugün sayıları milyonları
aşan bir nüfus kütlesi barındırmak zorunda kalmaktadır. Her
gün nüfusu daha da artan bu şehirler sınırlı
kaynakları ile vatandaşlara modern bir kente yaraşır bir
kamu hizmeti sunamamaktadırlar.
Bu teklifin
kabulü, sizin de Hükûmet politikanızda yer alan köyden kente göçü azaltmak
yerine artıracaktır. Bunları Sayın İçişleri
Bakanına teklifin tümünün görüşmeleri esnasında soru olarak
iletmiştim ancak yanıtını alamamıştım.
Burada tekrar soruyorum: Sizin Hükûmet politikanız köyden kente göçü
yavaşlatmak değil midir? Eğer öyle ise neden kıt olan kaynaklarımızı
büyükşehir belediyelerine daha fazla aktarıyorsunuz?
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, önergeyle ilgili karar yeter sayısı istiyorum,
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Süner.
Önergeyi oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.23
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.42
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Fatma SALMAN
KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 123üncü
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
248 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Teklifin 5inci
maddesi üzerinde verilen önergenin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım.
Önergeyi kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir. Karar yeter
sayısı vardır.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan İl Özel İdareleri ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi
Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifinin 5 inci maddesinin
üçüncü fıkrasındaki yüzde 30luk ibaresinin yüzde 25lik
şeklinde, dördüncü fıkrasındaki yüzde 70i ibaresinin yüzde
65i ve yüzde 30luk ibaresinin de yüzde 35lik şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Harun
Öztürk
İzmir
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI
MUSTAFA SAİD YAZICIOĞLU (Ankara) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Öztürk, buyurun efendim.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
şahsım ve Demokratik Sol Parti adına, tekrar, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, kanun teklifi tamamen siyasi bir girişim olmakla
birlikte, teklifin belediye ve il özel idareleri paylarını
artıran hükümleri hem yerinden yönetimin etkinliğinin
artırılması hem de son yıllarda merkezî yönetimden bu
idarelere aktarılan görev ve yetkiler nedeniyle gerekli görülmektedir.
Ancak bütçe gelirlerinden mahallî idarelere daha fazla kaynak
aktarılırken, aktarılacak kaynağın sağlam bütçe
gelirlerine dayandırılması doğru olurdu. Kanun teklifini bu
nedenle 2008 yılı bütçe rakamlarını irdeleyerek değerlendirmek
gerekir.
2008 merkezî
yönetim bütçesi 18 milyar YTL tutarında bir açıkla
yasalaşmıştır. Hükûmetin orta vadeli mali çerçevede ortaya
koyduğu vergi ve vergi dışı gelir hedeflerine göre 2008
bütçe gelirleri başlangıçta öngörülenden 11-12 milyar YTL daha düşük
gerçekleşecektir.
Burada ifade
etmeliyim ki ekonomide yaşanan durgunluk önümüzdeki yıl vergi
gelirlerini de olumsuz etkileyecektir. Bu gelir azalması nedeniyle bütçe
harcama kalemlerinde herhangi bir indirime gidilmez ise 2008 yılı
merkezî yönetim bütçesinin başlangıçta öngörülen 18 milyar YTL
tutarında açıkta tutulması mümkün değildir. Gerçekten de
bütçenin harcama kalemlerinde bu ölçüde bir indirim yapma şansı var
mı ona bakalım. Artan enflasyon nedeniyle personel
harcamalarında böyle bir indirime gidilmesi mümkün değildir. Aksine
bu harcama kaleminde düşüş değil, biraz önce ifade edilen
açığı daha da yukarıya çekecek bir artış
kaçınılmaz olacaktır. Diğer harcama kalemlerinden cari
transferler içinde üniversiteler başta olmak üzere özel bütçeli kuruluşlara
yapılan hazine yardımları, sosyal güvenlik açıkları
için yapılan transferler, tarımsal destekler ve görev zararları
yer almaktadır. Bu kalemlerde de herhangi bir azaltmaya
gidilemeyeceği anlaşılmaktadır. Yeni
yasalaştırılan sosyal güvenlik düzenlemesinin de kısa
vadede sosyal güvenlik kurumlarına yapılan transferleri
azaltıcı bir etkisi olmayacağı hepinizin malumudur.
Başlangıçta
zaten yetersiz tespit edilen yatırım harcamaları ile mal ve
hizmet alımlarında da bu ölçüde bir tasarruf sağlanması
mümkün değildir. Geriye faiz harcamalarında bir indirim sağlanıp
sağlanamayacağı konusu kalmaktadır. Geçtiğimiz
yıllarda borçlanma faiz oranlarında ve vadelerinde nispeten
sağlanan iyileşme nedeniyle 2008 yılının ilk
aylarında gözlenen düşüş bizi yanıltmamalıdır.
Yılın ikinci yarısında faiz ödemelerinde meydana gelecek muhtemel
artış bütçede öngörülen 56 milyar YTLnin yeterliliğini dahi
tartışmalı hâle getirecektir. Bu nedenle, bu kalemden de bir
tasarruf yapılması mümkün görülmemektedir. Bu arada yükselen
enflasyon nedeniyle hazinenin borçlanma maliyetinin artacağını
ve vadelerin kısalacağını da unutmamalıyız. Bunun
etkisini de önümüzdeki yıllardan itibaren olumsuz olarak
hissedeceğiz.
Mevcut bütçe
yapısı içinde bu değerlendirmeyi yaptıktan sonra son
aylarda Hükûmetin gelir tarafını düşünmeden bütçeye
getirdiği ilave yüklere biraz göz atalım.
İstihdam
paketi ile işveren sigorta priminin yüzde 5inin hazine tarafından
ödenmesi bütçeye yaklaşık 4 milyar YTL tutarında ek yük
getirecektir. Görüştüğümüz teklifin yıllık yükü 7,4 milyar
YTLdir. Özelleştirme gelirlerinin bir kısmının GAP
yatırımlarına başta olmak üzere bazı enerji ve
ulaştırma yatırımlarına aktarılacak olması
da bütçenin gelir kalemleri üzerinde ve borçların ödenmesinde ek
olumsuzluklar yaratacaktır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Öztürk, konuşmanızı tamamlayınız.
HARUN ÖZTÜRK
(Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, gerek özelleştirme gelirlerinin bazı
yatırımlar için ayrılması gerekse faiz dışı
fazlanın azaltılmış olması 2008 yılı
finansman programını doğrudan etkileyecektir. 2008 finansman
açığının öz kaynaklarla finansmanında kullanılan
bu iki kalemdeki azalma otomatik olarak daha fazla borçlanmaya
başvurulması sonucunu doğuracaktır. Faizlerin
arttığı bir dönemde bu tercihin de doğru bir tercih olmadığı
açıktır. Sırada bekleyen kamu ihalelerine fiyat farkı
ödemeleri keza bütçe harcamalarını artıran unsur olarak
karşımıza gelecektir. Söz konusu harcama
artışları nedeniyle Hükûmetin ek bütçe talebiyle
huzurlarınıza gelmesi de kuvvetle muhtemeldir.
Tasarının
hayırlı olmasını diler, yüce heyetinizi saygıyla
selamlarım.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi
Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifinin 5 inci maddesinin
beşinci fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hüseyin
Tanrıverdi (Manisa) ve arkadaşları
5) 2 nci
maddenin üçüncü fıkrasına göre ayrılan ve bu maddenin üçüncü ve
dördüncü fıkralarına göre dağıtılan büyükşehir
belediye paylarındaki artış, bir önceki yılın
aynı ayında tahakkuk eden tutarların yüzde 20sinden fazla
olamaz. Fazla olan tutarlar, artış oranı yüzde 20den az olan
büyükşehir belediyelerine bu oranı aşmamak üzere, nüfus
esasına göre dağıtılır. Bakanlar Kurulu bu oranı
bir katına kadar artırmaya veya kanuni haddine indirmeye yetkilidir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI
MUSTAFA SAİD YAZICIOĞLU (Ankara) Katılıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Tanrıverdi?
HÜSEYİN
TANRIVERDİ (Manisa) Gerekçe.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Teklife
göre dağıtılacak büyükşehir belediyesi paylarının
dağıtımında, büyükşehir belediyeleri arasında
adil bir paylaşımın sağlanması amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen
önerge istikametinde maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
6ncı
maddeyi okutuyorum:
Denkleştirme
ödeneği
MADDE 6- (1)
Kesinleşmiş en son genel bütçe vergi gelirleri tahsilâtı
toplamının binde biri Maliye Bakanlığı bütçesine
belediyeler denkleştirme ödeneği olarak konulur. Maliye
Bakanlığı, bu ödeneği, mart ve temmuz aylarında iki
eşit taksit halinde dağıtılmak üzere, İller
Bankası hesabına aktarır. Bu ödeneğin yüzde 60ı, nüfusu
5.000e kadar olan belediyelere, yüzde 40ı ise nüfusu 5.001 9.999
arasında olan belediyelere eşit şekilde
dağıtılır.
(2) Bu Kanunda
ayrılması öngörülen paylar ile birinci fıkrada belirtilen ödenek
dışında, mahalli idarelere yardım amacıyla,
bakanlıklar ile bağlı ve ilgili kurum ve kuruluşların
bütçelerine pay, fon veya özel hesap gibi adlarla başka bir ödenek
konulamaz.
BAŞKAN -
Gruplar adına, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu; Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Mümin İnan, Niğde Milletvekili; şahıslar
adına, Metin Kaşıkoğlu, Düzce; Recep Koral, İstanbul
Milletvekilleri.
İlk
konuşmacı Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Grup Başkan
Vekili ve İstanbul Milletvekili Sayın Kemal
Kılıçdaroğlu.
Buyurun efendim.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Değerli
milletvekilleri, dünkü görüşmeler sırasında İstanbul
Milletvekilimiz Sayın Sacid Yıldız Sayın Bakana bir soru
sorarak, özellikle İstanbulda yapılan ihalelerde ciddi
kayırmaların olduğunu ve bu çerçevede buna
karşılık bir önlem alınıp
alınmadığını Sayın Bakana sormuştu.
Sayın Bakanın verdiği yanıtı, izin verirseniz, sizlere
aynen okumak isterim: Sayın Yıldız, eğer İstanbul
Büyükşehir Belediyesinin hangi ihalesi, hangi işi, hangi yapım
ihalesi, hangi yandaşa verilmiştir; bu konuyla ilgili bizi
bilgilendirirlerse, ben bir bakan arkadaşınız olarak, eğer
bir yanlışlık olduğunu, bir kayırma olduğunu
iddia ediyorsanız, bunun üzerine gideceğimi, burada Genel Kurulda
altını çizerek ifade ediyorum. Lütfen delilli olarak, falan tarihte
falan iş falan yandaşa yasalara aykırı olarak
verilmiştir diye buraya örnek, misal getirin. Yuvarlak,
suçlayıcı, tamamen belediyenin işlerinin şaibe altında
olduğu intibaını doğuracak bu tür soruları
sorarsanız haksızlık yapmış olursunuz diye
düşünüyorum. Çünkü, Türkiye bir hukuk devletidir. Her kişi ve her
kurum yaptığı işlerden dolayı mutlaka bir denetime
tabidir. İçişleri Bakanlığının müfettişleri,
belediyelerimizi zaman zaman rutin veya rutin dışı
denetlemektedirler.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, Sayın Bakan eğer bir hukuk devletinden
söz ediyorsa, eğer bu hukuk devletini uygulamakla görevli bir iktidar
varsa ve Sayın Bakan Bana açık ve net belge, bilgi getirin. diyorsa
ben şimdi o belge ve bilgileri Sayın Bakana, Sayın
İçişleri Bakanına, Sayın Adalet Bakanına sunuyorum.
Bunlar, değerli milletvekilleri, Kamu İhale Kurumunun kararları,
İstanbul Büyükşehir Belediyesiyle ilgili. Bu kararların
tamamı Kamu İhale Kurumu tarafından görüşülmüş, önemli
bir kısmı iptal edilmiştir. Bir kısmı da hukuka
aykırı olduğu yazıldıktan sonra maalesef bizim bununla
ilgili iptal yetkimiz yoktur ama ilgili idareye bunu göndereceğiz
demektedir.
Değerli
milletvekilleri, bu ihalelerle ilgili davayı açan kişi Prof. Dr.
Recep Seymen; dürüst, namuslu bir profesör, İstanbul Üniversitesinde
çalışıyor, görev yapıyor. Ama yapılan yolsuzluklara
tahammül edemediği için Türkiye Cumhuriyetinin sorumlu bir yurttaşı
olarak Kamu İhale Kurumuna şikâyette bulunuyor, Burada ihaleler
yolsuz yapılıyor, hukuksuz yapılıyor, lütfen bunlara
müdahale edin. diyor ve bunun üzerine de bu kararlar çıkıyor.
ASIM AYKAN
(Trabzon) Eksiklik ile yolsuzluk farklı, lütfen
Eksiklik ayrı bir
şey, yolsuzluk ayrı bir şey.
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(Devamla) Şimdi, değerli arkadaşlar, yine aynı
şekilde az önce bir arkadaşımız, Sayın Dibek
Sayın Bakana bir soru sordu: İstanbul Belediyesinin
yaptığı bir ihalede, kanalizasyon ihalesinde nasıl oluyor
da bir teklife 16 kişi kuruşu kuruşuna aynı rakamı
veriyor?
Milyonda bir
ihtimal 2 kişi aynı rakamı verir, burada 16 kişi veriyor.
Sayın Bakan ne söyledi? Bunun olmaması lazım. dedi. Ama bunun
Kamu İhale Kurumu tarafından incelenmesi gerekiyor. Sonra da
gerekirse İçişleri Bakanı buna müdahale edecek.
Sayın Bakan
ne diyordu? Bana bildirin. diyordu. İşte bildirdik size, Kamu
İhale Kurumunun kararları.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, ben şunu kabul ederim: Bir
yanlışlık olabilir, Kamu İhale Kurumu gider, der ki: Yahu,
burada yanlışlık vardır. Siz bunu böyle yapmamanız
lazım. Güzel
Onlar da derler ki: Evet, bunu böyle yapmamak lazım.
Ama Kamu
İhale Kurumu kararına rağmen aynı işi sürekli
yaparsanız, aynı işi, ben bildiğimi okurum derseniz, burada
haklı olarak bizim aklımıza şu gelir: Niçin acaba, Kamu
İhale Kurumunun kararına rağmen İstanbul Büyükşehir
Belediyesi bildiğini okuyor?
Peki, ben bunu
sormayacağım da değerli milletvekilleri, İstanbul
milletvekili olarak bunu ben sormayacağım da bunu kim soracak?
HAYDAR KEMAL KURT
(Isparta) Sor da yolsuzluk yapılıyor deme Sayın Grup
Başkan Vekilim.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) Efendim, ben size söylüyorum: Eğer,
Sayın İstanbul Belediye Başkanı Ben bunları bile bile
yapıyorum. diyor ise, bunun arkasında bir şey var! Niçin
yapıyor? Çıkıp bize birileri, Sayın Bakan çıkıp
şunu söylesin: Şu gerekçe ile biz bunu yapıyoruz. desin
Hayır, o gerekçe değil de şu gerekçeyle yapıyoruz. desin.
Biz de bakalım, hangi gerekçeyle yapılıyor bunlar.
Bakın,
değerli milletvekilleri, ben size başka bir örnek vereyim: Kültür
AŞ. Bir ihale yapılıyor, bir firmaya veriliyor. Sonra onun
şaibeli olduğu ortaya çıkıyor, Söz, bir daha
vermeyeceğiz. diyorlar. Aynı adamlar yeni bir şirket
kuruyorlar, şirketin adı farklı, aynı iş tekrar o
şirkete veriliyor. Şimdi, sizin aklınıza ne gelir
arkadaşlar? Hadi biz iyi niyetli olarak diyelim ki Ya, burada yolsuzluk
yok, ama bu işi yapan adamların gözü kapalı idi ama bile bile
bunu yapmak istemediler ama tesadüfen oldu. Buna da kargalar güler, yani biz
buna evet mi diyeceğiz?
Şimdi,
değerli arkadaşlar, hukuk devletinden söz ediyorsak,
İçişleri Bakanlığının devreye girmesi lazım.
İçişleri Bakanlığının hemen müfettiş
gönderip Kardeşim ne oluyor orada? demesi lazım. Niçin bunu
ısrarla böyle yapıyorsunuz? demesi lazım. Bu söylenmediği
için biz rahatsız oluyoruz.
İktidar
kanadından istediğimiz şu değerli milletvekilleri: Biz
istiyoruz ki, eğer bu belgeler buraya geliyorsa ve bu ülkenin bir
bakanı, Adalet Bakanı Söz veriyorum. diyor burada, Bana belge
getirin. diyorsa, Kime veriliyor? diyorsa, Belgelerle ortaya
koyarsanız, söz veriyorum bir Bakan olarak üzerine gideceğim.
diyorsa, işte getiriyoruz. Hatta Bakan Bey belki bize güvenmeyebilir,
diyebilir ki Siz muhalefet milletvekilisiniz, ben size güvenmiyorum.
Getirdiğiniz belgeye de güvenmiyorum. Biz de kendisine diyoruz ki
İstanbul Üniversitesinde Prof. Dr. Recep Seymen var, gidin Recep Seymene
başvurun, Sayın Recep Seymen size buradaki belgelerden çok daha
fazla, diğer dokümanlarla beraber yolsuzlukların
kanıtlarını Sayın Bakana verecektir. Ben size isim
veriyorum
HAYDAR KEMAL KURT
(Isparta) Onu takip edecek olan Sayın Bakan değildir, savcı
takip edecektir.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) İsim veriyorum ve bu konuda kendisini
yolsuzluklara adamış olan bir öğretim üyesinin ismini veriyorum
değerli arkadaşlar. Ben size başka bir şey daha
(AK
PARTİ sıralarından Savcıya git. sesleri)
AHMET GÖKHAN
SARIÇAM (Kırklareli) Savcının adresini bilmiyor mu, adresi yok
mu, öğretim üyesi olmuş?!
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) Hangi savcı? Hangi savcı
arkadaşlar? Hangi savcı? Biz, defalarca şu kürsüden, elli sefer,
altmış sefer, yüz sefer bu ülkenin savcılarına seslendik.
Hangi savcıdan söz ediyorsunuz siz? (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
AHMET GÖKHAN
SARIÇAM (Kırklareli) Ya savcıya sen belge götürürsün. Böyle bir
usul var mı? Savcı gelip ayağına mı..
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Ben size bir şey daha söyleyeyim: Şu
kürsüden
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN -
Sayın milletvekilleri, lütfen
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Ya hiçbir şeye de tahammül edemiyorsunuz!
HAYDAR KEMAL KURT
(Isparta) Hayır, savcılığa gidin, savcı
ASIM AYKAN
(Trabzon) İşinize gelince iyi savcı, işinize gelmeyince
hangi savcı.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Değerli milletvekilleri, itiraz
edebilirsiniz, sizin itirazlarınıza saygı da gösteriyorum. Çünkü
yolsuzluğa ortak olanlar, suistimale ortak olanlar buna tahammül edemezler
ama biz sizden tahammül bekliyoruz. Biz size diyoruz ki bu olayların
üzerine el birliğiyle gidelim, eğer bir şey varsa üstüne
gidelim.
Bakın, bugün
burada bir araştırma önergemiz görüşüldü, araştırma
önergesi sunduk. Bu ülkede hayali ihracat var. Hayali ihracat yapanları
aranızda barındırmayacaksınız.
Barındırırsanız bunun gelip burada hesabını
soracağız. Bu bizim görevimizdir. Efendim, biz
HAYDAR KEMAL KURT
(Isparta) 4 milyon YTLnin hesabını ver önce o zaman parti olarak!
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Bakın değerli milletvekilleri, bir hata
daha yapıyorsunuz
HAYDAR KEMAL KURT (Isparta) Millete,
millete
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Tabii tabii.
Bakın, bir
hata daha yapıyorsunuz, hata şu: Sanki biz
iktidarmışız gibi diyorsunuz ki Bunun hesabını niye
sormuyorsunuz? Kardeşim, iktidar olan sizsiniz, iktidar olan sizsiniz. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
AHMET GÖKHAN
SARIÇAM (Kırklareli) Siz, bir siyasi parti olarak millete
hesabını verin! Onun hesabı sorulacak, siz millete
hesabınızı verin!
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Sen yolsuzluğunun hesabını ver!
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Eğer siz bir yolsuzluk görüp de üzerine
gitmezseniz namertsiniz! Şu kürsüden söylüyoruz size. Hesabını
sormazsanız namertsiniz diyoruz size. Onun için yürekli olalım,
dürüst olalım, söylediğimiz sözün arkasında duralım. Biz
sözümüzün arkasında duruyoruz, söylüyoruz. Varsa bir yerde üstüne hep
beraber gidelim, sonuna kadar gidelim. Varsa bir yanlışlık onu
düzeltelim.
Bakın,
Parlamentonun görevi, belli kişileri, grupları korumak değildir
değerli arkadaşlar. Biz yasama organıyız. Yürütme
organının eksikliği varsa burada söyleyelim,
yanlışlığı varsa burada söyleyelim. Bunu biz sadece
muhalefet olarak değil, iktidar olarak sizler de söyleyeceksiniz ki
sayın bakanlar bir yanlışlığın içine
düşmesinler. Sayın bakanları uyarmak bizim görevimizidir. Biz
eğer yürütme organının emrinde bir yan kuruluş gibi
durursak, bu yanlış olur. Elbette ki siz iktidar kanadını
destekleyeceksiniz, buna biz saygı da duyarız, gelen yasaları
elbette destekleyeceksiniz ama, değerli arkadaşlar, yasaların
toplumun lehine olup olmadığı gibi bir mihenk taşında
denemek zorundasınız. Bunu deneyeceksiniz ki bu Parlamentodan
çıkan yasalar belli kişilere değil, Türkiye Cumhuriyeti
yurttaşlarına eşit sayıda, eşit koşullarda yarar
getirecektir diye düşüneceğiz, o mantıkla götüreceğiz.
YAŞAR
KARAYEL (Kayseri) Başkanım, savcı lafını tashih
et.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) Efendim, saygıdeğer
savcılarımıza her zaman saygımız vardır.
Bakın, şu kürsüde, doğrudur
ASIM AYKAN
(Trabzon) Güzel.
YAŞAR
KARAYEL (Kayseri) Böyle düzeltmeniz yakışır size.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) Bu kürsüde, değerli arkadaşlar, ben
Hükûmet Programını eleştirirken yargı bağımsızlığına
özellikle vurgu yapmıştım ve Türkiyede yargı
bağımsızlığının
olmadığını söylemiştim.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Kılıçdaroğlu, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun efendim.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) Bağlıyorum Sayın Başkan.
Yargının
bağımsız olmadığı bir ülkede savcılar da
yargıçlar da tartışma konusu olurlar. Zaten tereddüdümüz de
buradan çıkıyor.
Değerli
arkadaşlar, gelin, Parlamentoda eğer güçler ayrımı ilkesine
inanıyorsak, güveniyorsak, Batıdaki gibi, Avrupa Birliğindeki
gibi yargının bağımsızlığıyla ilgili
kuralları getirelim, o zaman bakalım nasıl gidiyor bu sistem.
ASIM AYKAN
(Trabzon) Bağımsız ve tarafsız olsun.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) - O zaman biz anlarız ki yargının
bağımsızlığına biz de saygı gösteririz,
sizler de saygı gösterirsiniz. Ama bakın, Değerli
Milletvekilimiz ne diyor. Tarafsızlıktan söz ediyor. Kimin
tarafsızlığından-taraflılığından?
Yargının değil mi?
ASIM AYKAN
(Trabzon) Yasadan yana olacak.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) Evet, yargı yasadan olmak zorundadır.
Yasalara aykırı bir işlem zaten kimse yapamaz. Ama hiçbir zaman
unutmayın değerli milletvekilleri, yasama organına verilmeyen
bir görev bütün dünyada yargıya verilmiştir. Medeni Kanunu açıp
baktığınız zaman der ki: Eğer bir boşluk varsa
kendisini kanun koyucunun yerine koyan tek bir organ vardır, o da
yargı organıdır.
ASIM AYKAN
(Trabzon) İstisnadır bu.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) Bu da istisnadır elbette. Çünkü yasama
organı bütün olayları kavrayamaz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Ama eğer buranın niyetine, amacına
doğru bir düzenleme yaparsa o düzenlemeye bizler de elbette saygı
duyarız.
Sayın
Bakandan özellikle istirham ediyorum. İstanbul Büyükşehir Belediyesinin
Kamu İhale Kurumuyla ilgili olarak dosyaları buradadır. Lütfedip
İçişleri Bakanlığını harekete geçirirseniz bundan
sadece mutluluk duyarız.
Saygılarımla.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Niğde Milletvekili Mümin İnan.
Sayın
İnan, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
MÜMİN İNAN (Niğde) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; İl Özel
İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi
Hakkında Kanun Teklifinin 6ncı maddesi hakkında Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle,
hepinizi saygı ve sevgiyle selamlarım.
Modern
yönetimlerde kamu hizmetleri, malum olduğu üzere, hem merkezî hem de
mahallî idareler tarafından görülmektedir. Köy idaresi, il özel idaresi ve
belediye idaresi olarak bölümlere ayrılan mahallî idarelerde belediyeler
özel bir öneme sahiptir.
Türkiye nüfusunun
yüzde 80lere varan bir bölümü belediye sınırları içerisinde
yaşamaktadır. Halkın mahallî ve müşterek ihtiyaçlarına
yönelik hizmetleri yürüten ve halkın beklentilerine cevap veren en
yakın birim belediyelerdir. Yönetimin yönetilene yakın olması,
halkın ve sivil toplum kuruluşlarının yönetime baskı
yapabilmesinin yanı sıra, karar alma mekanizmasına daha etkin
katılımını sağlamaktadır. Belediyeler,
vatandaşla merkezî idare arasındaki iletişimde en uygun köprü
vazifesini de görmektedirler.
İnsanların
bir arada yaşama kültüründen kaynaklanan ortak ihtiyaçlarının
giderilmesi ve günlük hayatlarının
kolaylaştırılması görevleri, Anayasamız ve
yasalarımızla mahallî idarelere verilmiştir. Aynı zamanda,
Türkiyenin bazı maddelerini kabul ettiği Avrupa Özerklik
Şartında da bu görevler belirtilmiştir.
Merkezî idare ile
mahallî idareler arasındaki yetkiler belirlenirken millî gelir
kaynaklarının da doğru belirlenmesi ve
dağıtılması gerekmektedir. Millî gelirden mahallî
idarelerin aldıkları payların, verdikleri hizmetlerle doğru
orantılı olması birinci öncelik olmalıdır.
Mahallî
idarelerin gelirlerini, öz kaynaklar, merkezî bütçeden ayrılan paylar ve
borçlanma olarak gösterebiliriz. Öz kaynaklarının yetersizliği,
merkezî bütçeden aldıkları payların azlığı belediyeleri
borçlanmaya yöneltmiş, bilinçli ya da bilinçsiz borçlanmalar hem
belediyeleri hem de merkezî yönetimleri zor durumda
bırakmıştır. Küçük il, ilçe ve belde belediyeleri, su ve
diğer hizmetlerden dolayı kamu kurumlarından ve okullardan
alacaklarını alamamakta, konu merkezî idareye intikal
ettirildiğinde ödenek yokluğu gibi gerekçelerle problemin yerel
imkânlarla çözülmesi istenmekte ve süregelen yazışmalarla zaman
kaybedilerek mahallî idareler mağdur edilmektedir. Borcundan dolayı o
kuruma verilen hizmetin kesilmesi ise daha büyük bir soruna yol
açmaktadır.
Kamu
kurumlarının yerel yönetimlere olan borçlarının ödenmesi
için sağlam temellere dayanan bir ödeme sistemi
oluşturulmalıdır. Belediyelerin vergi ve harçlardan oluşan
gelirlerinin yetersiz kalması ve bunların tahsilatlarının
tam manasıyla yapılamaması belediyeleri genel bütçeden gelecek
paylara mahkûm etmiştir. Buna bağlı olarak da il özel
idarelerinin ve belediyelerin gelirlerinin en önemli kısmını
merkezî idare vergi gelirlerinden ayrılan paylar
oluşturmaktadır. Genel maksatlı bu payların yanı
sıra, Bayındırlık, Kültür ve Çevre Bakanlıkları
gibi farklı merkezî kuruluşlar tarafından da şartlı
ödenekler gönderilmektedir.
Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım;
yıllardan beri belediye başkanlarının en temel
düşüncesi, o ayki İller Bankası paylarının ne kadar
olduğu, kesinti olup olmadığı ile ilgilidir çünkü gelecek
olan ödenek halkın o günkü yaşantısının kalitesini
belirler, gelen paranın verilecek hizmetle doğrudan ilişkisi
vardır.
Temelde
belediyelerin harcamaları yatırım, borç ödeme ve cari
harcamalardan oluşmaktadır. Bugün Türkiyedeki belediyelerin genelini
mercek altına aldığımızda ortaya çıkan durumun
içler acısı olduğunu görebiliriz çünkü tamamına
yakını iç ve dış borç batağı ve kıskacı
altındadır. İster kendi dönemlerindeki ister geçmiş
dönemlerden gelen borçlar her zaman belediye başkalarının
uykularını kaçırmaktadır.
Belediye
başkanlarının yıllardır konuştuğu konu, borç
yapılandırması ve belediye gelirlerinin
artırılmasıdır. Belediye başkanları,
yatırımlarına ve cari harcamalarına kaynak bulabilmek için
Ankarada bu nedenle aşındırmadık kapı da
bırakmamıştır. Çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarının
bütçelerine şartlı veya şartsız konulan kaynaklardan pay
talepleri olurken bu kaynakların dağıtımında genel,
objektif bir ölçü olmadığı için para haksız ve adil olmayan
bir şekilde kapanın elinde kalmaktadır.
Belediye
gelirleri, belediye yapısının büyüklüğü, bölge ve
farklı özelliklere göre de değişebilmektedir. Belediyeler
arasında kaynak sıkıntısını en çok küçük
belediyeler çekmektedir. Geçtiğimiz aylarda bizlerin karşı
çıkmasına rağmen kapatılma kararı çıkarılan
belediyelerin kaynak sıkıntısı çekmelerinden dolayı
kapatıldığı kanun gerekçelerinde de belirtilmiştir.
Ülkemizde çok
sayıda belediye başkanının çaresizlik içerisinde
kıvrandığını, halkına verdiği sözlerini
yerine getirememiş olmaktan dolayı mahcup olduğunu biliyoruz.
Farklı kurumlardan verilen payların nasıl
dağıtıldığı herkes tarafından bilinmektedir.
Farklı partilerden seçilen belediye başkanlarının
psikolojik baskı altına alınmaları bilinen bir gerçektir.
Zaman zaman, bu konuda, farklı siyasi partilerden seçilmiş belde ve
ilçe belediye başkanlarıyla yöre insanları arasında iktidar
partisine geçmeleri konusunda tartışmalar da yaşanmaktadır.
İktidar partisinden seçilirseniz ya da iktidarda olan partiye geçerseniz
daha çok imkâna kavuşursunuz gibi söylemlerin artık hiç kimse
tarafından dile getirilmesine fırsat vermeyecek şekilde, kanun
ve kurallarla dağıtımın yapılması gerekmektedir.
Bu
tasarının kanun ve madde gerekçelerinin birçok yerinde
haksızlık ve eşitsizlikten bahsedilmektedir ki bu da bilinen bir
gerçektir. Yöre insanının seçtiği bir belediye
başkanını farklı kurumlardan birkaç kuruş alma
uğruna boyun bükmekten kurtararak kanunlar karşısında
herkesin ve her partili belediye başkanının eşit
olduğunu hissettirecek düzenlemeleri bu Meclis yapmalıdır. Bunun
tersini yapmakla, esasen, farklı siyasi görüşe ve partiye mensup olan
belediye başkanının hakkını elinden almayı değil,
o beldenin tamamını cezalandırmaktayız.
Bu kanunun
6ncı maddesi yeni bir ödeme sistemi getirmektedir. Yukarıda
belirttiğimiz olumsuzlukları ve adaletsizliği ortadan
kaldırmasını amaçlayan bir madde olmasını temenni
ediyorum. Eşitsizliği ve adaletsizliği Hükûmet tarafından
da kabul edilen bu dağıtım sisteminin kaldırılarak
kaynakların yerinde kullanılması, zamanlı ve planlı
bir ödeme yapılması imkânına kavuşturulması
bakımından doğru bulmaktayız. Bu paraların,
denkleştirme ödeneği olarak senede 5 defa ve zamanı belli olarak
verilmesi küçük belediyelerin bütçelerindeki hesaplamaları da buna göre
yapmalarına imkân sağlayabilir.
Bu tasarıya
genel itibarıyla baktığımızda, daha önce mahallî
idarelere ayrılan paya dâhil edilmeyen genel bütçe vergi gelirlerinin bir
kısmının daha matraha dâhil edilerek belediyelere ayrılan
pay havuzunun büyütülüyor olmasını da olumlu buluyoruz.
İl özel
idarelerine merkezî idareden gelen payların ölçümlenmesinde nüfusun
yanı sıra yüz ölçümü, kırsal alan nüfusu ve illerin gelişmişlik
endeksi gibi kriterlerin olmasını olumlu bulmakla birlikte,
belediyelere pay ayrılırken genel nüfus sayısının
yanı sıra yaz ve kış mevsimindeki nüfus
değişikliği, iş merkezlerinin yoğun olduğu
metropol ilçelerimizde gece ve gündüz çok farklı nüfus yoğunluğunun
olması, yeni kurulan belediyelerin temel altyapı
yatırımlarına olan ihtiyaçları ve belediyelerin
yerleşmiş olduğu coğrafi şartlar gibi kriterlerin de
dikkate alınması gerektiğini düşünmekteyiz.
Bizden önceki
bütün konuşmacıların da dikkat çektiği bir konu,
büyükşehir ve normal belediyeler arasındaki pay
dağıtımında bir eşitsizlik olduğu görülmektedir.
Bunun da düzeltilmesinin eşitlik bakımından, adalet
bakımından son derece uygun olacağı kanaati ve
düşüncesindeyiz.
Bu duygu ve
düşüncelerle yüce heyetinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum,
kanunun hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın İnan.
Şahsı
adına Düzce Milletvekili Sayın Metin Kaşıkoğlu.
Buyurun efendim.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
METİN
KAŞIKOĞLU (Düzce) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 248 sıra sayılı İl Özel İdarelerine
ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında
Kanun Teklifinin 6ncı maddesi üzerinde şahsım adına söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi selamlıyorum.
Yerel yönetim
geleneği, demokratik yaşamı ve siyasal katılımı,
tek kelimeyle yurttaşlık bilincini yerleştiren bir gelişme
olarak karşımıza çıkmaktadır. Güçlü bir yerel yönetim
sadece kentlerin ve köylerin bayındırlığını ve
sağlık yaşamını sağlayan bir örgüt demek
değildir. Ön planda sağlam bir demokratik yapının
yerleşmesini hazırlayan demokrasinin en önemli unsurlarından da
birini teşkil etmektedir.
Değerli
milletvekilleri, genel anlamda Türkiyede yerel yönetim bir Anayasa kurumudur.
Anayasaya göre idarenin kuruluş ve görevlerinin merkezden yönetim ve
yerinden yönetim esaslarına dayandığı madde 133te
belirlenmiştir. Tabiatıyla, Türkiyede yönetim sistemi içerisinde en
belirgin sorunları yerel yönetimler oluşturmaktadır. Bu
sorunların esas itibarıyla iki başlık altında
toplandığını görmekteyiz. Birincisi, yerel yönetimlerin
toplumda istenen düzeyde kaliteli, hızlı ve aynı zamanda ekonomi
ölçülerine uygun hizmet üretememeleridir. İkincisi, yerel yönetimlerin evrensel
niteliklerinin en önemlisini oluşturan özerk, güçlü ve demokratik bir
kurum olma niteliğinden de yoksun bulunmalarıdır.
İşte
bizler, AK PARTİ İktidarı olarak Türkiyede süregelen klasik
yerel yönetim anlayışını, merkezî hükûmet ile yerel
yönetimler arasında açıkça fark edilen hiyerarşi
yapısını yeniden inşa etmeye ve geliştirmeye
uğraşmaktayız. Batılı ve gelişmiş
ülkelerdeki demokrasi kültürünü, yerel yönetimlere tanınması gereken
hak ve ayrıcalıklara giden yolda bir araç olarak görüyoruz.
Sevgili
milletvekilleri, bu bağlamda şu an gündemimizde bulunan 248 sıra
sayılı Kanun Teklifi, halka en yakın yönetim birimi olan yerel
yönetimlerin gelişmesi, vatandaşlara daha iyi hizmet verebilmenin
ötesinde daha demokratik, daha katılımcı bir yönetimin
benimsenmesi ve desteklenmesi adına büyük önem
taşımaktadır. Görüşmekte olduğumuz kanun teklifinin
6ncı maddesi, sistemimize ilk kez girecek olan denkleştirme
ödeneğini karşımıza çıkarmaktadır. Hepimizin
bildiği gibi, mahallî idarelerde mali kaynakların yetersizliği
ve dağılımında büyük eşitsizlikler uzun bir
zamandır devam etmektedir. Birçoğumuz biliriz ki milletvekilleri
olarak, irili ufaklı, küçük büyük demeden tüm belediye başkanları,
bakanlıkların ve bağlı kuruluşların mahallî
idarelere yardım, fon, pay, özel hesap gibi birtakım kalemlerde
bulunan ödeneklerini almak için Ankaraya gelirler, milletvekillerini
yanına alabilenler bu kurumları sabah akşam, gece gündüz demeden
dolaşırlar ve oradaki bu kaynaklardan en azami derecede istifade etmeye
çalışırlardı. Bu, hem zaman israfı hem de
milletvekillerimizin asli görevlerinden kısmen uzaklaşmasına da
neden olmaktaydı. Dolayısıyla, bu yapıya
baktığımızda, genel bütçe vergi gelirlerinin binde 1inin
denkleştirme ödeneği adı altında Maliye bütçesine
konulması, son derece objektif kıstaslar dâhilinde bunun
dağıtımının yapılması da bugüne kadar
süregelen bu eksikliklerin giderilmesi anlamında önemli bir görev ifa
edecektir. Denkleştirme ödeneği bu kanunla gündemimize girecek ve ben
inanıyorum ki bundan sonra birçok haksız uygulama da son bulmuş
olacaktır.
Burada birçok
konuşmacının, özellikle muhalefet grubuna mensup milletvekili
arkadaşlarımızın, hatta biraz daha ileri gidelim, iktidar
grubuna mensup değerli milletvekili arkadaşlarımın da
çoğu zaman şikâyet ettikleri bir sorun kalıcı bir biçimde
ortadan kalkmaktadır. Eğer o bölgedense bölgecilik, kişisel
tercihler gibi birtakım -belki de çok subjektif- kıstaslar göz önüne
alınmak suretiyle bu paraların paylaşılmasında vaki
bir adaletsiz durum vardı. İşte bunlar bugün ortadan
kaldırılmakta, nüfusu 5 bine kadar olan belediyelere İller
Bankası tarafından ödenmek suretiyle mart ve temmuz aylarında
olmak üzere iki taksit hâlinde yaklaşık 41 bin YTLnin ödenmesi
prensibi gelmektedir. Diğer taraftan 5 binden 10 bine kadar nüfusu olan
belediyelerimize de 151 bin gibi bir miktarın ödenmesi söz konusu
olacaktır.
Değerli
arkadaşlar, burada adaletsizlikten bahsedildi. İktidar partisinin
belediyelerinin muhalefet partisi belediyelerinden ayrı tutulduğu
söylendi. Zannediyorum bu, daha önceden bu siyaseti yaşamış
milletvekillerimizin algılamakta ve inanmakta zorluk çektikleri bir gerçek
olarak karşımıza çıkıyor. Velev ki bu iktidar bu
düşüncede olmuş olsaydı elinde en güzel kullanabileceği
kaynak olarak, işte bugün denkleştirme ödeneği olmadan
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Ankara Belediyesinin ne kadar borcu var, diğer
belediyelerin ne kadar?
BAŞKAN
Sayın Kaşıkoğlu, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
METİN
KAŞIKOĞLU (Devamla) Tüm bu bakanlık ve bağlı
kuruluşların sonuçta iktidar partisine mensup belediyelere
dağıtılma imkânı var mıdır? Eğer geçmiş
gibi uygulama yapılmış olsaydı, hiç kimse bunun
hesabını soramadan bu para istediği gibi
dağıtılırdı ama geçmişte böyle yapanlar maalesef
hem yerel seçimlerde hem de yapılan genel seçimlerde bunların çok
acı faturasıyla karşı karşıya
kalmışlardır.
O nedenle,
belediyecilikten genel, merkezî iktidara ulaşmış bir siyasi
anlayışın tezahüründe de bu adaletsizliklere yer verilmemeliydi
düşüncesinden yola çıkarak bugün bu adaletsizliğin
kaldırılmasından mutluluk duyduğumu ifade ediyor, bu
yasanın vatanımıza, milletimize hayırlar getirmesini
temenni ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Kaşıkoğlu.
Şahsı
adına İstanbul Milletvekili Sayın Recep Koral. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
RECEP KORAL
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
6ncı
maddeyle nüfusu 10 binin altında olan belediyelere ilave bir kaynak
getirilmektedir ve kesinleşmiş son vergi gelirinin binde 1i
oranında bir kaynak, yüzde 60ı 5 binin altında nüfusu olan
belediyelere, yüzde 40ı da 5 bin ile 10 bin arasında nüfusu olan belediyelere
dağıtılmaktadır. Bu fevkalade olumlu bir
katkıdır. Aynı zamanda havuzun da büyümüş olması
nedeniyle belediyelerimizin bu dönemde alacakları paylar
artırılmış olacaktır.
1948den beri
belediyelerin kaynaklarının yetersiz olduğunu, bir türlü
düzenleme yapılmadığını ifade eden arkadaşlarımız
oldu. Bu düzenlemeyle şimdiye kadar yetki bakımından -son
altı yıl içerisinde- önemli görevler verdiğimiz belediyelerimize
kaynak da aktarmanın imkânını getirmiş bulunuyoruz.
Aslında bu
bile gecikmiştir. Arkadaşlarımızın bu konuda
söyledikleri fevkalade olumlu şeylerdir. Bundan dolayı da
teşekkür ediyorum. Ancak İstanbul Milletvekili olarak değerli
kardeşimiz -tabii Grup Başkan Vekili olması
dolayısıyla İstanbula pek sık gidemiyor herhâlde-
Büyükşehir Belediyesiyle ilgili gerçekten Sayın Bakana çok önemli
evraklar sunacağını ifade etti, biraz evvel de burada bir iki
konuyu dile getirdi. Geçmişteki görevi itibarıyla fevkalade dikkatli
olması gerektiğini bildiğim bu kardeşimizin söylemiş
olduğu şeyler beni tatmin etmedi. Neden? Çünkü bir İhale Kanunu
var. Hiç kimse bu İhale Kanununa aykırı hareket edemez.
İhale Kanunu şahıslara yasak getirmiyor ise, o
şahıslar değişik bir şirket kurarak ihale
alabiliyorlarsa, gelip bunu buradan bir suçmuş gibi ifade etmek fevkalade
olumsuzdur. İhale Kanununun getirdiği yasaklar çerçevesinde zaten
siz o firmaya, o insanlara yasak getirmezseniz işte İhale Kurumu
tepenize biner. İhale yürürlüğe girmez. İhale Kuruluna
yapılan itirazlar eğer kabul edilirse o ihale yapılmamış
demektir. Yani, bunu bildiğiniz hâlde bunun tersini buradan söylemeye
kalkarsanız o zaman insanların kafasını
karıştırmaktan başka bir şey yapmamış
olursunuz.
Efendim, on
altı tane firmanın teklifiyle ilgili fevkalade
şaşırtıcı bir örnek. Ama burada acaba sorumlu kim?
Göreve davet ediyoruz biz de. Yani, müteahhitler anlaşarak mı bu
teklifi yazıp bir ortalama tutturma, ihaleyi bir tarafa yönlendirme
gayreti içerisinde oldular, yoksa idareden bir sızma mı var? Bu
fevkalade önemli. Yani bunun mutlaka bakanlık tarafından incelenmesi
lazım. Ama bunu belediye başkanına mal etmeye kalkan ve
dolayısıyla AK PARTİyi yıpratma maksatlı bir söz
söylediğiniz zaman bunun da pek hoş olmadığını
buradan özellikle ifade ediyorum.
TURGUT DİBEK
(Kırklareli) Size hiçbir şey söylemeyeceğiz!
RECEP KORAL
(Devamla) Sayın Mustafa Bey de bu konuları gayet iyi bilmektedir.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Uzaydan gelenler mi yapıyor bunları?
RECEP KORAL
(Devamla) Ama, bildiği hâlde bunların burada
konuşulmasına maalesef kimse ses çıkaramıyor. Lütfen,
konuştuklarımıza dikkat edelim. Halkımızın,
insanımızın kafasını
karıştırmayalım. Çünkü, bir grup başkan vekili
sözlerine fevkalade itibar ettiğimiz insanlardır ama İhale
Kanununda yasak olmayan insanlara niye ihale veriyorsunuz diye sorarsanız
o güveni kaybedersiniz.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) İhaleyi onaylayan belediye başkanı
değil mi?
RECEP KORAL
(Devamla) Niye bunu müteahhitler yaptı demeyip de belediye
başkanına vermeye kalkarsanız, o da
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Niye gerçekleri söylemiyorsunuz?
RECEP KORAL
(Devamla) Ayrıca İhale Kurumunun iptal kararı varsa zaten o
ihale yürürlüğe giremeyecektir. Bunu gayet iyi bilirler. İptal
kararı değil de bir itiraza veya bir şahsın
müracaatına bir cevap niteliğinde ise onların da hiçbir
kıymeti harbiyesi olmaz, çünkü esas olan İhale Kanunudur. İhale
Kanunu, ihaleyi veren kuruluşu, ihale komisyonlarını
bağlayıcıdır. Bu komisyonlar sorumludur.
Dolayısıyla, bunları göz ardı ederek konuşursanız
biz de size fazla bir şey söyleyemeyiz.
TURGUT DİBEK
(Kırklareli) Siyaseten kim sorumlu, siyaseten?
RECEP KORAL
(Devamla) Bu kanun ile özel idare paylarının
artırılmasıyla, arkadaşlarımız Kırsaldan
nüfus kayması olacak. diyor. Fevkalade yanlış. Çünkü özel
idareler artık belediye gibi çalışmaktadır ve
dolayısıyla özel idare paylarını da fevkalade,
belediyelerden fazla artıran bu kanunla da kırsalın orada daha
fazla hizmet almasını ve yerleşmesini sağlayacaktır.
Bu görüşler fevkalade yanlıştır.
Biraz evvel
konuşan Niğdeli Arkadaşımıza katılıyorum. O,
gerçekten kanunun özüyle ilgili güzel tespitler yaptı. Kendisine de
teşekkür ediyorum. Benim de o kanunla ilgili duygularımı ifade
etti, o kısmını atlıyorum dolayısıyla.
Arkadaşlar,
emin olun ki burada bulunan iktidarıyla muhalefetiyle bütün
arkadaşlarımız şehirlerimizin çiçek gibi olmasını
istiyor, insanca yaşanır mekânlar olmasını istiyor, rahat
nefes alınan çevreler, çocuklarımızın geleceğe güzel
hazırlandığı mekânlar olsun istiyor. Bunun için gayret
ediyoruz. Ama bunu siyaset katar da belediyelerimizi yıpratmak için kullanırsanız
bunda başarılı olamazsınız çünkü meydan orada.
İstanbul bugüne kadar
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Koral, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun efendim.
RECEP KORAL
(Devamla) Teşekkür ediyorum.
Dünyaya örnek şehirler
oluşturuyoruz. İstanbul dünya başkenti, dünyanın örnek
şehri, çiçek gibi kokuyor her yeri. O pis kokular gitti. İstanbullu
bunu yaşıyor, İstanbullu yaşıyor. (CHP
sıralarından gülüşmeler)
ZEKERİYA
AKINCI (Ankara) Laleler soldu!
RECEP KORAL (Devamla)
Laleleriyle yaşıyor, çiçekleriyle yaşıyor. Yeşil
istiyordunuz İstanbulda, yeşili geçtik beyler, artık çiçekler,
çiçekler açtı.
ZEKERİYA
AKINCI (Ankara) Bunu mısralara dökün isterseniz!
RECEP KORAL
(Devamla) Her mevsim değişik çiçekler ve bunlar artık evinizin
bahçesindeki çiçeklerden daha da hoş, daha da güzel kokuyor.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Çiçekler değişiyor da çiçek satıcıları
değişmiyor. Sıkıntı burada.
RECEP KORAL
(Devamla) Ama siz başka kokulara
alışmışsınız, çöp dağlarının kokularına
alışmışsınız, ne diyelim size? (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Onları ortadan
kaldırdık. Dolayısıyla, rahatsız olmayın.
OKTAY VURAL
(İzmir) Dilaranın düştüğü kuyu neredeydi?
ZEKERİYA
AKINCI (Ankara) - İstanbuldan gelen öbür pis kokuları da bir
söyleseniz!
RECEP KORAL
(Devamla) Çok mesafeler aldık, belediyelerimize yetki verdik, çok
mesafeler aldık. Biz belediyelerimizi hep
OKTAY VURAL
(İzmir) Dilara hangi çukura düştü?
RECEP KORAL
(Devamla) Ama denetim mekanizmalarını da koyduk. Belediyelerimizi
küçüklü büyüklü hepsini denetleyeceğiz.
ZEKERİYA
AKINCI (Ankara) İstanbuldan gelen öbür pis kokuları da bir
söyleseniz!
RECEP KORAL
(Devamla) Türkiye'nin başkentine çok kaynak veriliyor diye bu
milletvekilleri şikâyet ediyor. Ankara Belediyesi size su içiriyor, Ankara
Belediyesi hizmet ediyor.
ZEKERİYA
AKINCI (Ankara) Havuz kokularından bahsetseniz!
RECEP KORAL
(Devamla) Başkenttir, başkentin hizmeti için verilen paraları
niçin çok görüyorsunuz Ankaralılara? Siz Ankaralısınız, bir
ayağınız Ankarada. İstanbul seksen ilin başkenti,
seksen ilin
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Koral, teşekkür ediyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) Senin bir ayağın nerede?
RECEP KORAL
(Devamla) Bir ayağım İstanbulda.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Yeteri kadar methettiniz, yeter artık!
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, soru-cevap işlemi
gerçekleştireceğiz.
Sayın
Çalış, buyurun efendim.
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Sayın Başkanım,
aracılığınızla Sayın Bakanıma soruyorum:
Çıkarmakta olduğumuz kanunla yerel yönetimlerin gelirlerinin
artmasını ve bunların halka daha iyi hizmet olarak
yansıması ümidini destekliyoruz. Hazinece yerel yönetimlere
aktarılacak payın petrol ürünleri, motorlu taşıtlardan
alınan, alkollü ve gazlı içeceklerden alınan ÖTV üzerinden ve
özel iletişim vergisi ve şans oyunları üzerinden alınacak
vergilerden elde edileceği görülmektedir. 2008 yılı bütçesine
bakınca da bu amaçla konulmuş herhangi bir ödenek görülmemektedir.
Temin edilen kaynak, vatandaşa artan vergi ve yeni zam olarak
yansıyacak mı Sayın Bakanım?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Çalış.
Sayın Vural
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkanım, sorum size: Bütçe Kanunu
gereğince hem harcamalar hem de gelirler belirlendi ve bu çerçevede
Hükûmete ödenek ve vergi toplama yetkisi verdik. Şimdi,
Anayasamızın 163üncü maddesi diyor ki: Cari yıl bütçesindeki
ödenek artışını öngören değişiklik
tasarılarında ve carî ve ileriki yıl bütçelerine malî yük
getirecek nitelikteki kanun tasarı ve tekliflerinde, belirtilen giderleri
karşılayabilecek malî kaynak gösterilmesi zorunludur. diyor. Bu
teklifte mali kaynak söz konusu değildir ama merkezî yönetim bütçesine yük
getirmektedir. Dolayısıyla mali kaynak zorunludur Anayasa
gereği, zorunlu olmadığına göre böyle bir teklifi
nasıl görüşebiliyoruz Anayasaya açık bir
aykırılık var iken?
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Vural.
Sayın
İnan
MÜMİN
İNAN (Niğde) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım, Türkiye'nin bir enerji sıkıntısı içerisinde
olduğunu biliyoruz. Fakat büyükşehirlerde özellikle gece
aydınlatmalarında son derece bir enerji israfı görülmektedir.
Ayrıca bu fazla ışık kullanımı bir
ışık kirliliğine de yol açmaktadır. Bu konuyla ilgili
bir tedbir almayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın İnan.
Sayın
Özdemir
HASAN
ÖZDEMİR (Gaziantep) Sayın Bakanım, nüfusu 2 binin altında
kaldığı ve kamuya borçlu oldukları gerekçesiyle
kapatılan belde belediyelerinde çalışanlar geleceklerinin ne
olacağı konusunda endişe içerisindedirler. Bu
çalışanların diğer kamu kurum ve kuruluşlarına
geçişleri serbest bırakılacak mıdır?
Bırakılmadıysa ne zaman bırakılacaktır?
Diğer kurumlara geçişleri hangi kriterlere göre
yapılacaktır?
İkinci
sorum, son altı yıllık iktidarlarınız döneminde
büyükşehir belediyelerine, farklı şikâyet konularını
incelemek üzere kaç mülkiye müfettişi görevlendirilmiştir?
Bunların soruşturmaları neticesinde kaç konu mahkemeye intikal
etmiştir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, İçişleri Bakanlığı Mahallî İdareler
Genel Müdürlüğü son verilerine göre yerel yönetimlerin İller
Bankası, diğer kurumlar ve hazineye olan toplam 21,5 milyar YTL
dolayındaki borçlarının yaklaşık 4 milyar YTLsini
yatırım borçları, 6 milyar YTLsini hazine borçları, 11,5
milyar YTLsini de diğer kurum ve fonlara olan borçlar
oluşturmaktadır. Son gruptaki 11,5 milyar YTLlik borcun
yaklaşık 9,5 milyar YTLsini ise uzlaşmaya giren borçlar
oluşturmaktadır. Uzlaşmaya giden yerel yönetimler hangileridir?
Bu borçların tahsili konusunda hangi tedbirler alınmış ve
alınmaktadır? Borçsuz olan ve borcunu zamanında ödeyen yerel
yönetimlere ayrı bir özendirme ödeneği verilmesi düşünülmekte
midir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın Genç,
buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Kanunun
müzakeresinde İçişleri Bakanı vardı, sonra bir bakan daha
geldi, sonra bir bakan daha geldi, sonra bir bakan daha geldi. Şimdi, bir
defa sorduğumuz sorular doğru dürüst
cevaplandırılmıyor. Şimdi Sayın Bakan, eski Diyanet
İşleri Başkanı. Ben şimdi burada tabii Diyanetle
ilgili bir soru da sormak istemiyorum, çünkü konu dışında. Onun
dışında da Sayın Bakanın doğru dürüst cevap
vereceğine de inanmıyorum.
Şimdi, biz
burada dünden beri soru soruyoruz, diyoruz ki: Kardeşim, bakın, bu
belediyeler ihaleleri hangi usullerle, kimlere veriyorlar? Bunların
üzerinde bir denetim yok.
Şimdi,
çıkıyorlar AKPli milletvekilleri, sanki biz belediyelerin
yaptıkları hizmetlere karşıyız. Biz bu hizmetlere
karşı değiliz. Önemli olan, burada yapılan israf, burada
yapılan soygundur. Biz bunu önlemek istiyoruz. Yoksa ki Ankara,
İstanbul, Türkiye'nin her şehrinde pırıl pırıl
hizmet yapılmasını tebrik ediyoruz, destekliyoruz, ama ben
diyorum ki getirip de lale için İstanbul Belediyesine üç yılda 570
trilyon
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Bakanım, buyurun.
DEVLET BAKANI
MUSTAFA SAİD YAZICIOĞLU (Ankara) Sayın Başkanım,
değerli milletvekilleri; elbette her yasa daha iyi hizmet vermek
amacına yönelik olarak çıkarılır. Bu yasanın
çıkarılış sebebi, gerekçesi de mevcut hizmetleri çok daha
ileri bir noktaya getirmektir, bundan hiç kimsenin şüphesi zaten yok. Bu
yasanın incelenmesi sonucunda genelde şu ifade edilebilir: Zam olarak
herhangi bir yansıma da söz konusu değildir.
Gece
aydınlatmalarıyla ilgili değerli bir
arkadaşımızın sorusu oldu veyahut da bir tespiti oldu.
Elbette şehirlerimizin görünümü önemlidir. Gece aydınlatması da
önemli bir husustur. Bunun tekniğine göre yapılması lazım.
Güvenlik açısından da önemli bir husustur. Şayet gece
aydınlatmalarında sıkıntılı bir durum varsa bunun
elbette belediyelerimiz tarafından, ilgili kuruluşlarımız
tarafından mutlaka gözden geçirilmesi gerekir. Daha iyi bir
aydınlatmanın, daha iyi bir görüntünün sağlanması gerekir.
Değerli arkadaşımıza duyarlılığı için
teşekkür ediyorum.
Diğer
hususlarla ilgili, teknik ayrıntıları ihtiva ettiği için
yazılı olarak cevaplandırılacaktır.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) Sayın
Başkanım
BAŞKAN
Buyurun.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) Bütçeyle ilgili
Sayın Oktay Vuralın sorusuna ben bir cevap vermek istiyorum
izninizle.
OKTAY VURAL
(İzmir) Ben Başkanlığa sordum efendim.
BAŞKAN
Buyurun, siz açıklama yapın, biz de yapalım.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) Sayın Vural,
sizler de biliyorsunuz ki Bütçe Kanununda bir değişiklik olmuyor,
bütçe aynen devam ediyor. Yalnız bütçenin içerisindeki birtakım
değişiklikleri kendi içerisinde yapıyoruz.
OKTAY VURAL
(İzmir) Hayır efendim, merkezî bütçeden kaynak aktarıyorsunuz
bir kere.
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) Bütçe Kanununda
hiçbir değişiklik yapılmıyor, kendi içerisindeki
değişikliklerle bu iş yürüyor.
OKTAY VURAL
(İzmir) Hayır, hayır, hayır. Öyle şey olur mu?
Merkezî yönetim bütçesiyle bir mi yani bu? Para aktarıyorsunuz, genel
bütçeden diğerine para aktarıyorsunuz. Kaynağınız
nerede?
Evet, Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Vural, burada komisyon
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Zaman varsa soru sorabilir miyim?
TURGUT DİBEK
(Kırklareli) Süre var Sayın Başkan, sırayla biz de
soralım sorumuzu.
BAŞKAN - Bir
tek soru alabiliriz, yani bir soru soracaksanız, o kadar.
Sıra
sizdeymiş, buyurun Sayın Korkmaz.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Evet, Sayın Bakana şu soruyu yöneltmek istiyorum. Tabii
gönül isterdi ki orada İçişleri Bakanımız otursaydı,
herkes dile getirdi ama hâlâ son dakikaya kadar gelebileceği konusunda
ümidimi taşıyorum.
İçişleri
Bakanlığı devletimizin omurgası. Hakikaten çok kaliteli bir
personelle
Başta mülki idare amirleri olmak üzere, emniyet, jandarma,
belediye çalışanlarını da kapsamak üzere genel idare
çalışanları
Sayın Bakan
ve Hükûmet defalarca söz verdi, özellikle genel idare
çalışanları, belediye çalışanlarını da
barındırmak üzere ve güvenlik güçlerinin mali durumlarını
iyileştireceği konusunda. Şimdi soruyorum: Bu tasarı yeni
kaynaklar getiriyor belediyelere. Özellikle bu getirilen kaynaklardan belediye
çalışanlarının durumunu düzeltmeyi düşünüyor musunuz?
İkinci
sorum: İçişleri Bakanlığı genel idare
çalışanlarının ve güvenlik güçlerinin mali durumunu
iyileştirmeyi düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Bakanım, buyurun.
DEVLET BAKANI
MUSTAFA SAİD YAZICIOĞLU (Ankara) Değerli arkadaşlar,
İçişleri Bakanımız, bildiğiniz gibi, bugün Millî
Güvenlik Kurulu toplantısındadır, başka bir meşgalesi
yoktur. Onun için, bu toplantılarda, bu oturumda bulunamadı.
Yasanın devam etmesi açısından böyle bir karar verildi ve yasa
çalışmalarını sürdürüyoruz.
Belediye
çalışanlarının durumlarının düzeltilmesiyle
ilgili bir çalışma var ama şu anda net bir şey söylemek
durumunda değilim. Netleştiği zaman hep birlikte onu da
görmüş olacağız.
Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın Vural,
60ıncı maddedeki hüküm burada belli. Yani yerinden soru soracak olan
arkadaşlarımızın, buradaki -genel itibarıyla- Komisyon
ve Hükûmet bu soruların muhatabıdır. Ama şu anda bütçede
herhangi bir artış söz konusu değildir, dolayısıyla,
yaptığımız işlemin bir
aykırılığı söz konusu değildir, yasaya ve İç
Tüzüke uygundur.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkanım, Anayasamızın amir
hükmü, mali kaynakları belirtmeleri gerekiyor. Bu, gelirleri azaltan ve
merkezî yönetim bütçesinde daha önce belirlenmiş bütçe
açığını da artıran bir husustur. Bu ya vergiyle ya borçla
kapatılacaktır. Dolayısıyla, bu kaynaklarını
göstermesi gerekiyor, zorunludur.
Diğer
taraftan, mali giderleri olmadığına ilişkin düşünce de
doğru değil çünkü burada personel ödeneklerinin
artırılmasıyla ilgili hüküm de vardır.
Dolayısıyla, bütün bunlar varken Hükûmet ivedilikle bu
kaynağı nereden bulacağına, nereden
sağlayacağına ilişkin yeni bir hüküm getirmelidir.
Görüşülmesi mümkün değil. O zaman bütçenin anlamı
kalmıyor, yani bütçeyi görüşmenin anlamı kalmıyor o zaman.
BAŞKAN
Sayın Vural, bu, Komisyonda görüşüldü, Komisyondan Genel Kurula indi.
Bu husustaki Anayasadaki ve İç Tüzükteki denetim hususları
belirlidir. Burada böyle bir iddia şu ana kadar söz konusu olmadı,
siz getirdiniz. Eğer böyle bir iddianın sahibiyseniz, bunun
gideceği yer, Anayasaya aykırılık söz konusuysa, Anayasa
Mahkemesine götürülür.
OKTAY VURAL
(İzmir) Bakın Sayın Başkanım, ben böyle bir
iddianın
Anayasayı yürütmesi gereken zatıaliniz ve
Başkanlıktır aynı zamanda.
BAŞKAN
Tamam.
OKTAY VURAL
(İzmir) Böyle bir şey olabilir mi? Açıkça zorunlu olan,
görünen bir hususta, olmamasına rağmen nasıl...
Bakın, bu
safhada tekrar söyleyeyim: Geçici madde 1de Bakanlar Kuruluna ödenekleri
beş yıl süreyle artırma imkânı veriliyor. Gene 163te diyor
ki: Harcanabilecek miktar sınırının Bakanlar Kurulu
kararıyla aşılabileceğine dair bütçelere hüküm konulamaz.
Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname ile bütçede değişiklik
yapmak yetkisi verilemez. Bakanlar Kuruluna burada 2005 yılındaki
Köy Hizmetleri bütçesinin ödeneği kadar beş yıl müddetçe
artırılabileceğine dair hüküm mü koyuyorsunuz? Bu da açıkça
Anayasaya aykırıdır. Bunlar açıkça Anayasaya
aykırıdır.
BAŞKAN
Sayın Vural, bu hususta görüşleriniz varsa o husustaki Anayasa
denetimi açıktır, yaparsınız. Bizim Başkanlık olarak
tutumumuz İç Tüzüke ve Anayasaya uygundur kanaatini muhafaza ediyoruz.
Teşekkür
ediyorum.
Evet, madde
üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 248 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin "Denkleştirme
ödeneği başlıklı 6 ncı maddesine (2) numaralı
fıkra olarak aşağıdaki fıkranın ilavesi ile
mevcut (2) numaralı fıkranın numarasının (3) olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
M. Akif
Hamzaçebi |
Gürol Ergin |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
|
|
Trabzon |
Muğla |
Malatya |
|
|
Yaşar
Tüzün |
Hüseyin Ünsal |
Hikmet Erenkaya |
|
|
Bilecik |
Amasya |
Kocaeli |
|
|
Tayfur Süner |
|
R. Kerim Özkan |
|
|
Antalya |
|
Burdur |
"(2)
Kesinleşmiş en son genel bütçe vergi gelirleri tahsilatı toplamının
ayrıca binde O,5'i Maliye Bakanlığı bütçesine turizm
kapasitesi yüksek belediyeler denkleştirme ödeneği olarak konulur. Bu
ödenek nüfus sayımına göre tespit edilen nüfusuna kıyasla çeşitli
mevsimlerde en az iki katı aşan oranda nüfus barındıran belediyelere
dağıtılır. Nüfus sayımında tespit edilen nüfusa
kıyasla çeşitli mevsimlerde en az iki katı aşan oranda
nüfus barındıran belediyelerin tespiti ile dağıtımda
uygulanacak esas ve usuller gerektiğinde bina ve bağımsız
bölüm, otel yatağı, su ve elektrik abone sayıları gibi
unsurlar da dikkate alınmak suretiyle Bakanlar Kurulu tarafından
belirlenir. Maliye Bakanlığı bu ödeneği mart ve temmuz
aylarında iki eşit taksit halinde dağıtılmak üzere
iller Bankası hesabına aktarır."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI
MUSTAFA SAİD YAZICIOĞLU (Ankara) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Köse, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
ŞEVKET KÖSE
(Adıyaman) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 248
sıra sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesinin (5) numaralı
fıkrasında değişiklik yapmak üzere verilen önerge
hakkında konuşmak üzere söz almış bulunmaktayım. Bu
vesileyle yüce heyetinize saygılarımı sunarım.
Değerli
milletvekilleri, yerel yönetimlere ilişkin yasal bir düzenleme
yapılacağı zaman dikkatli davranmak gerekir, çünkü yerel
yönetimler yurttaşlarımızın yönetime
katıldığı ve sorunlarının çözüldüğü
kendisine en yakın yerlerdir. Eğer yerel yönetimleri güçlendirmezsek,
halkın yönetime katılımını da engellemiş oluruz.
Üzerinde
konuştuğumuz yasa teklifinin 7nci maddesinde, kamu alacakları,
vergi hükmünde olan kesintilerle ilgili düzenleme bulunmaktadır.
Maddenin
beşinci fıkrasına göre, kesintilerin oranlarını,
alacakların çeşidine göre ayrı ayrı ya da topluca
belirlemeye, kesinti ve mahsup işlemlerine ilişkin diğer usul ve
esasları tespit etmeye Hazine Müsteşarlığının
bağlı olduğu bakan yetkilidir. Oysa, vergi borçları da
dâhil olmak üzere devlete ait olup zamanında ödenmeyen kamu
alacaklarının takip ve tahsilinde yetkili kuruluş Maliye
Bakanlığına bağlı vergi daireleridir. 6183
sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında
Kanuna göre yetkili olan kurum yine vergi daireleridir.
Teklifte ise
nedeni anlaşılmaz bir şekilde bu yetki Hazine
Müsteşarlığının bağlı olduğu bakana
verilmiştir. Bu yanlışlık düzeltilmelidir. Verdiğimiz
önergenin Hükûmet tarafından dikkate alınması gerekir diye
düşünüyorum.
Değerli
arkadaşlar, biliyorsunuz Hükûmetin belediyelere gönderdiği ödenek
adrese dayalı nüfus rakamlarına göre değil, eski sayımdaki
nüfus rakamına göre gönderilecektir. Seçim yapılana kadar bu
uygulamaya devam edileceği de söylendi, ancak BELDESle ilgili ödemelerin
yeni nüfusa göre yapıldığını öğrendim.
Örneğin Adıyamanın Tut ilçesi BELDESine 2007 yılında
173 bin YTL para gönderilmiştir, nüfusu ise 7.213 olarak
belirtilmiştir. Bu rakam, eski nüfus sayımına göre çıkan sonuçtur.
2008 yılı için Tut ilçe belediyemize ayrılan para ise 108 bin YTLdir,
adrese dayalı nüfus sistemine göre Tut Belediyesinin nüfusu ise 4.369dur.
Sorun sadece
Adıyaman Tut Belediyesinde değil, diğer belediyelerimizde de
görülmektedir. Belediyelere gönderilecek paylar eski nüfus sistemine göre
gönderiliyorsa, BELDES için gönderilen paylar da eski nüfus sistemine göre
gönderilmelidir. Belediyelerimizin mağdur olmaması amacıyla,
Hükûmetin BELDES kapsamında ayırdığı paylar eski nüfus
sayımı sonuçlarına göre ayarlanmalıdır.
Belediyelerimizin borçları nedeniyle yapılan kesintiler
belediyelerimizi gerçekten sıkıntı içerisine sokmaktadır.
Bu açıdan, yüzde 40a varan kesintiler Adıyaman Belediyesini ve yine
birçok belediyeyi zor duruma düşürmektedir. İktidar, bu konuda
kesinti oranlarının düşürülmesi ya da bu kesintilerin belediye
başkanının görev süresine göre ayarlayarak zamana
yayılması gibi yöntemler izleyebilir.
Değerli
üyeler, Adıyaman ilinde bulunan Yaylakonak beldesinin ciddi sorunları
bulunmaktadır. Örneğin, beldeyi şehir merkezine bağlayan
6,5 kilometrelik yol asfaltlanmamıştır. Bu yolun 4,5
kilometrelik altyapı çalışması Yaylakonak Belediyesi
tarafından yapılmıştır. Şimdi gereken ise bu
yolun bir an önce asfaltlanmasıdır.
Yine, Yaylakonak
beldesini çevre köylere bağlayan Çat Köprüsü yapılmayı
beklemektedir. Köprü yapılmadıkça belde sakinlerinin can
güvenliği tehlikede olacaktır. Çünkü, bölgede kış
şartları ağır olduğundan, belde merkezi ile köyler
arasında bağlantı kesilmektedir. Taşımalı
eğitimden dolayı büyük bir tehlike oluşmaktadır. Çat
Köprüsü, sadece belde halkının can güvenliği için değil,
köylere ulaşım için de büyük bir önem taşımaktadır.
Yaylakonak belde halkı hem yollarının hem de köprülerinin
yapılmasını dört gözle beklemektedir.
Değerli
milletvekilleri, sözlerime son verirken sunduğum önergenin kabul edilmesini
diliyorum.
Hepinize sevgi ve
saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Köse.
Sayın
milletvekilleri
III.- YOKLAMA
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Toplantı yeter
sayısının aranmasını istiyoruz.
BAŞKAN Önergenin
oylamasından önce bir yoklama talebi vardır.
Yoklama talebinde
bulunan milletvekili arkadaşlarımın Genel Kurulda olup
olmadıklarını tespit edeceğim. Yeterli sayı varsa,
toplantı yeter sayısını arayacağım.
Sayın
Kılıçdaroğlu? Burada.
Sayın Özyürek?
Burada.
Sayın Dibek?
Burada.
Sayın
Esfender Korkmaz? Burada.
Sayın Ali
Rıza Öztürk? Burada.
Sayın Selçuk
Ayhan? Burada.
Sayın
Şevket Köse? Burada.
Sayın Rahmi
Güner? Burada.
Sayın
Zekeriya Akıncı? Burada.
Sayın Tayfur
Süner? Burada.
Sayın Atila
Emek? Burada.
Sayın Mevlüt
Coşkuner? Burada.
Sayın Ergün
Aydoğan? Burada.
Sayın Vahap
Seçer? Burada.
Sayın
Yaşar Ağyüz? Burada.
Sayın Tansel
Barış? Burada.
Sayın Ali
Rıza Yalçınkaya? Burada.
Sayın Algan
Hacaloğlu? Burada.
Sayın
Abdülkadir Akcan? Yok.
ALİ KOÇAL
(Zonguldak) Beni yazın.
BAŞKAN
Sayın Ali Koçal kabul ediyorlar.
Sayın
Beytullah Asil? Burada.
Sayın Bayram
Meral? Burada.
Sayın
milletvekilleri, ismini okumuş olduğum arkadaşlarımın
lütfen cihaza girmemelerini rica ediyorum.
Evet, elektronik
cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için üç
dakika süre vereceğim.
Yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.52
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 19.04
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Fatma SALMAN
KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 123üncü
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN -
Teklifin 6ncı maddesi üzerinde verilen önergenin oylanmasından önce
yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı. Bu nedenle, yeniden yoklama yapacağız.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekilleri, ikinci yoklamada da toplantı yeter
sayısı bulunamamıştır.
(9/2) esas
numaralı Meclis soruşturması önergesi ile kanun tasarı ve
tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 1 Temmuz 2008 Salı
günü saat 15.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum,
hayırlı akşamlar diliyorum.
Kapanma Saati: 19.09