DÖNEM: 23 CİLT: 23 YASAMA YILI: 2
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
124üncü
Birleşim
01 Temmuz 2008 Salı
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II. - GELEN
KÂĞITLAR
III. - YOKLAMA
IV. - GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- İstanbul
Milletvekili Reha Çamuroğlunun, cemevlerine ilişkin gündem
dışı konuşması ile İzmir Milletvekili K. Kemal
Anadol ve Tunceli Milletvekili Kamer Gençin aynı konuda
açıklaması ile Devlet Bakanı Mustafa Said
Yazıcıoğlunun cevabı
2.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, 30 Haziran Emekliler Gününe
ilişkin gündem dışı konuşması ve Adalet
Bakanı Mehmet Ali Şahinin cevabı
3.- Niğde
Milletvekili Mümin İnan, ülkemizdeki işsizlik sorununa ve uygulanmakta
olan asgari ücrete ilişkin gündem dışı konuşması
V.-
AÇIKLAMALAR
1.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, Denizcilik ve Kabotaj Bayramına
ilişkin açıklası
2.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinde Türkiye hakkında
yapılan görüşmelerde alınan karara ve yayınlanan
bildirilere ilişkin açıklaması
3.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın konuşmasında geçen bir ifade nedeniyle
açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı Köksal Toptanın, Ukrayna Parlamento
Başkanı Arseniy Yatsenyukun resmî davetine icabetle
yapacağı ziyarete katılacak olan Parlamento heyetini
oluşturmak üzere siyasi parti gruplarınca bildirilen isimlere
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/481)
2.-
Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Orhan F.
Gümrükçoğlunun İsviçreye yaptığı resmî ziyarete
katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi
(3/482)
3.- Devlet
Bakanı Nimet Çubukçunun İsraile yaptığı resmî
ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık
tezkeresi (3/483)
B) Önergeler
1.- Adana
Milletvekili Kürşat Atılganın (6/579) esas numaralı sözlü
sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/68)
2.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun (6/692) esas
numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi
(4/69)
3.- Tokat
Milletvekili Osman Demirin, Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu üyeliğinden çekildiğine
ilişkin önergesi (4/71)
4.- İstanbul
Milletvekili Nusret Bayraktarın, Çevre Komisyonu üyeliğinden
çekildiğine ilişkin önergesi (4/72)
5.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, Gider Vergileri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
(2/192) İç Tüzükün 37nci maddesine göre doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/70)
C) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- İzmir
Milletvekili Oktay Vural ve 22 milletvekilinin, Malatya ilinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/233)
2.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enöz ve 23 milletvekilinin, Manisa ilinin
sorunlarının araştırılarak önlenmesi ve etkin mücadele
için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/234)
3.- Niğde Milletvekili
Mümin İnan ve 23 milletvekilinin, sokakta yaşayan ve
çalışan çocuklar sorununun araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/235)
VII.-
MECLİS SORUŞTURMASI
A) Ön Görüşmeler
1.- İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 57 milletvekilinin, yasa
dışı dinlemelere zemin oluşturdukları ve himaye
ettikleri; özel hayatın gizliliği ve korunması ile
haberleşme hürriyeti ve gizliliği hak ve ilkelerinin yoğun ve
keyfî şekilde ihlal edilmesine göz yumdukları; bu suretle görevlerini
kötüye kullandıkları iddiasıyla, Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan ve İçişleri
Bakanı Beşir Atalay haklarında Meclis soruşturması
açılmasına ilişkin önergesi (9/2)
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlunun, Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunçun, konuşmasında partisine
sataştığı iddiasıyla konuşması
IX.-
SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim
1.- Plan ve
Bütçe, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile
Çevre Komisyonlarında açık bulunan üyeliklere seçim
B) Komisyonlara Üye Seçimi
1.- (10/203) esas
numaralı Meclis Araştırması Komisyonuna üye seçimi
X.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Tapu
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/568) (S. Sayısı:
223)
2.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kocaeli Milletvekili Nihat Ergün
ve 16 Milletvekilinin, İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel
Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (2/241) (S. Sayısı: 248)
XI-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Samsun
Milletvekili Osman Çakırın, çay alım fiyatlarına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (7/3537)
2.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, İskenderun Limanına
işlerlik kazandırılmasına ilişkin Başbakandan
sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtanın cevabı (7/3539)
3.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, Yunusemre Vakfı Mütevelli Heyeti
üyelerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/3547)
4.- Ankara
Milletvekili Nesrin Baytokun, Türk Telekomun satışına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Kemal
Unakıtanın cevabı (7/3548)
5.- Manisa
Milletvekili Erhan Akçayın, demir ve çelik fiyatlarındaki
artışa ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet
Zafer Çağlayanın cevabı (7/3567)
6.- İzmir
Milletvekili Mehmet Ali Susamın, demir-çelik fiyatlarındaki
artışa ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet
Zafer Çağlayanın cevabı (7/3568)
7.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun, gıda fiyatlarındaki
artışa ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (7/3579)
8.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, Hatayda su ürünleri üretimindeki
azalmaya ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (7/3582)
9.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, Hatayda tarıma dayalı
sanayinin geliştirilmesine ilişkin Başbakandan sorusu ve
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
(7/3583)
10.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, bazı firmaların elektrik
borçlarının yapılandırılmasına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtanın
cevabı (7/3584)
11.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, İskenderunda kurulacak termik
santrale ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Mehmet
Hilmi Gülerin cevabı (7/3598)
12.- Adana Milletvekili
Nevingaye Erbaturun, felsefe grubu öğretmenlerine ilişkin sorusu ve
Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı (7/3612)
13.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, bir ilköğretim okulu müdürünün
şiddet uyguladığı iddiasına ilişkin sorusu ve
Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı (7/3617)
14.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, hayvancılıktaki destekleme
uygulamalarına ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (7/3631)
15.-
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın, Riva
Havzasının korunmasına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman
Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/3650)
16.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahana il dışından otlatmaya
getirilen hayvanlara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı
Beşir Atalayın cevabı (7/3664)
17.- Aydın
Milletvekili Ertuğrul Kumcuoğlunun, bazı kamu
alacaklarının uzlaşma ile tahsiline ilişkin sorusu ve
Maliye Bakanı Kemal Unakıtanın cevabı (7/3672)
18.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, denetlenen medya
kuruluşlarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal
Unakıtanın cevabı (7/3673)
19.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, bir lisenin müdürü ve bir öğretmen
hakkındaki bazı iddialara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim
Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı (7/3675)
20.- Isparta Milletvekili
Süleyman Nevzat Korkmazın, Sümer Halının
kapatılmasına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı
Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı (7/3681)
21.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun, bir genelge doğrultusunda yapılan
çalışmalara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelikin cevabı (7/3714)
22.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, okul ulaşımında
zorluk yaşayan öğrencilere ilişkin sorusu ve Millî Eğitim
Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı (7/3715)
23.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, Anadolu Jet Projesine
ilişkin Ulaştırma Bakanından sorusu ve Maliye Bakanı
Kemal Unakıtanın cevabı (7/3718)
24.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, Anadolu Jet seferlerine ilişkin
Ulaştırma Bakanından sorusu ve Maliye Bakanı Kemal
Unakıtanın cevabı (7/3719)
25.- Muğla
Milletvekili Ali Arslanın, Muğlada ödenmeyen
arıcılık destek primlerine ilişkin sorusu ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (7/3727)
26.- Artvin
Milletvekili Metin Arifağaoğlunun, Artvinde su kullanım
hakkı anlaşmalarına konu olan ırmaklara ilişkin sorusu
ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/3749)
27.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, FM Ulusal Frekans Planına,
- Zonguldak
Milletvekili Ali Koçalın, FM Ulusal Frekans Planına,
İlişkin
soruları ve Devlet Bakanı Mehmet Aydının cevabı
(7/3755, 3756)
28.- İzmir
Milletvekili Abdurrezzak Ertenin, finansal kiralamadaki KDV oranına
ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtanın
cevabı (7/3771)
29.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, bazı sendikalara kesilen aidatlara
ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtanın
cevabı (7/3772)
30.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun tarım ve hayvancılıktaki
desteklemelere,
- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, sulamada kullanılan elektriğin
kesilmesine ve çiçekçilik sektörüne,
İlişkin
soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin
cevabı (7/3778, 3779)
31.- Isparta
Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmazın, öğretmenlerin ek ders
ödemelerine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin
cevabı (7/3782)
32.-
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın,
elektrik dağıtım hatlarının yer altına
alınmasına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal
Unakıtanın cevabı (7/3786)
33.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, sulamada kullanılan elektrik
borçlarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal
Unakıtanın cevabı (7/3787)
34.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, TRTdeki bazı görevlendirmelere
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet
Aydının cevabı (7/3790)
35.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağızın, bağış ve
promosyon kabulüne,
- Mersin
Milletvekili İsa Gökün, TRT Genel Müdürü hakkındaki bazı
iddialara,
İlişkin
soruları ve Devlet Bakanı Mehmet Aydının cevabı
(7/3794, 3829)
36.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin, Yenişehir ilçesindeki bir köprü sorununa
ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir Atalayın
cevabı (7/3800)
37.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın,
bağış ve promosyon kabulüne ilişkin sorusu ve Maliye
Bakanı Kemal Unakıtanın cevabı (7/3824)
38.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, bir sulak alan koruma bölgesinde golf tesisi ve
villa yapılmasına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı
Veysel Eroğlunun cevabı (7/3851)
39.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin, Karacabey sahillerinden kaçak kum çekilmesine
ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun
cevabı (7/3853)
40.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, TRT Genel Müdürü hakkındaki bazı
iddialara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Aydının
cevabı (7/3859)
41.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun, hazır giyim sektörünün sorunlarına
ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer
Çağlayanın cevabı (7/3889)
42.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Diyanet İşleri
Başkanlığı personeline ilişkin sorusu ve Devlet
Bakanı Mustafa Said Yazıcıoğlunun cevabı (7/3891)
43.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, Gümrük Müsteşarlığı
Teftiş Kurulu Başkanının görevden alınmasına
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Hayati Yazıcının cevabı (7/3893)
44.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkayanın, tarımsal
kalkınma kooperatif ve birliklerinin borçlarına ilişkin sorusu
ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/3918)
45.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, Adıyamandaki orman
köylülerine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı (7/3920)
46.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun, kadın yöneticilere ilişkin sorusu
ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı (7/3941)
47.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın,
bağış ve promosyon kabulüne ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdilin cevabı (7/4140)
48.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürekin, Dolmabahçe Sarayındaki
bazı eşyaların Cumhurbaşkanlığınca
istendiği iddiasına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdilin cevabı (7/4223)
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 13.00te açılarak beş oturum yaptı.
Adana
Milletvekili Necdet Ünüvar, 26 Haziran Dünya Uyuşturucu
Kullanımı ve Kaçakçılığıyla Mücadele Gününe,
Malatya
Milletvekili Öznur Çalık, Malatyadaki kara yolu
çalışmalarına ve ulaşım alanındaki
gelişmelere,
İstanbul
Milletvekili Mehmet Ufuk Uras, Emekliler Haftasına,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
A Millî Futbol
Takımımızın 2008 Avrupa Futbol Şampiyonasında
gösterdiği başarı nedeniyle:
İzmir
Milletvekili Oktay Vural,
İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu,
Hatay
Milletvekili Sadullah Ergin,
Birer
konuşma yaptılar.
Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın (6/737), (6/754) ve (6/755) esas numaralı
sözlü sorularını geri aldığına ilişkin önergesi
okundu; soruların geri verildiği bildirildi.
İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 22 milletvekilinin, hayali
ihracat ve dâhilde işleme rejimi başta olmak üzere gümrüklerdeki
yolsuzluk iddialarının araştırılarak (10/230),
Adana
Milletvekili Hulusi Güvel ve 30 milletvekilinin, orman yangınları
konusunun araştırılarak önlenmesi ve etkin mücadele için
(10/231),
Kırklareli
Milletvekili Tansel Barış ve 34 milletvekilinin, Kırım
Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı konusunun
araştırılarak (10/232),
Alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu;
önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin sırası
geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan Tapu Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının (1/568) (S.
Sayısı: 223) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddeye
ilişkin komisyon raporu henüz gelmediğinden, ertelendi.
2nci
sırasında bulunan Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kocaeli Milletvekili
Nihat Ergün ve 16 Milletvekilinin, İl Özel İdarelerine ve
Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun
Teklifinin (2/241) (S.Sayısı: 248) görüşmelerine devam edilerek
6ncı maddesine kadar kabul edildi, 6ncı maddesi üzerinde bir süre
görüşüldü.
Hatay
Milletvekili Sadullah Ergin, Ankara Milletvekili Tekin Bingölün,
konuşmasında Hükûmete sataştığı,
Ankara
Milletvekili Tekin Bingöl, sözlerinin yanlış
anlaşıldığı,
İddiasıyla
birer konuşma yaptılar.
İstem
üzerine yapılan yoklamalarda toplantı yeter sayısı
bulunmadığı anlaşıldığından, 1 Temmuz
2008 Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere birleşime 19.09da son
verildi.
Nevzat
PAKDİL
Başkan
Vekili
Murat
ÖZKAN Fatma
SALMAN KOTAN
Giresun Ağrı
Kâtip Üye Kâtip
Üye
No.: 177
II.- GELEN KÂĞITLAR
27 Haziran 2008 Cuma
Tasarı
1.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Laos Demokratik Halk Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Ticaret ve Ekonomik İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/616) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Dışişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20.6.2008)
Teklifler
1.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın; Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/291) (Plan ve Bütçe Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16.6.2008)
2.- Muğla
Milletvekili Gürol Erginin; Tarımsal Sulamada Kullanılan Elektrik
Enerjisi Tarifelerine İlişkin Kanun Teklifi (2/292) (Tarım,
Orman ve Köyişleri; Plan ve Bütçe ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabi
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16.6.2008)
3.- Kocaeli
Milletvekili Eyüp Ayar ve Konya Milletvekili Hasan Angının; 5174
Sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/293) (Adalet ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.6.2008)
4.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkanvekili İzmir Milletvekili Oktay Vuralın; 657
Sayılı Devlet Memurları Kanununa Bir Madde Eklenmesi
Hakkında Kanun Teklifi (2/294) (Plan ve Bütçe Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19.6.2008)
5.- Trabzon
Milletvekili M. Akif Hamzaçebi ve 12 Milletvekilinin; 10.07.2004 Tarihli ve
5216 Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununa Bir Madde Eklenmesine
İlişkin Kanun Teklifi (2/295)
(İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19.6.2008)
Raporlar
1.- İstanbul
Milletvekili Mesude Nursuna Memecan ve Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer
Üstünün; 5664 Sayılı Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine
Ödeme Yapılmasına Dair Kanun ile 5084 Sayılı
Yatırımların ve İstihdamın Teşviki ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile İstanbul Milletvekili Fatma Nur Serterin; Konut Edindirme
Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (2/285, 2/284) (S. Sayısı: 264)
(Dağıtma tarihi: 27.6.2008) (GÜNDEME)
2.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti, İslam Konferansı Örgütü ve İslam
Konferansı Diyalog ve İşbirliği Gençlik Forumu
Arasında İslam Konferansı Diyalog ve İşbirliği
Gençlik Forumunun İstanbulda Kurulması Hakkında
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/594) (S.
Sayısı: 265) (Dağıtma tarihi: 27.6.2008) (GÜNDEME)
No.: 178
1 Temmuz 2008 Salı
Tezkereler
1.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncelin Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/478) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.6.2008)
2.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/479) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27.6.2008)
3.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/480) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.6.2008)
Rapor
1.- Tapu
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/568) (S. Sayısı:
223e 1 inci Ek) (Dağıtma tarihi: 1.7.2008) (GÜNDEME)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Adana
Milletvekili Kürşat Atılganın, uygulama imkanı kalmayan
kanunların yürürlükten kaldırılmasına ilişkin Adalet
Bakanından sözlü soru önergesi (6/819) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18/6/2008)
2.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, yabancı bir firmanın teşvikten
yararlanarak yatırım yapmasına ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından sözlü soru önergesi (6/820) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18/6/2008)
3.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, faiz oranlarındaki
artışın etkilerine ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/821) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağızın, bağış ve
promosyon kabulüne ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanından yazılı soru önergesi (7/4140)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/05/2008)
2.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, Suudi Arabistana tarım arazisi
satılacağı iddiasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/4141) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/6/2008)
3.- Çanakkale
Milletvekili Ahmet Küçükün, emekli aylıklarının
iyileştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/4142) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/6/2008)
4.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, özelleştirilen sigara fabrikaları
çalışanlarının Yaprak Tütün İşletmelerinde
görevlendirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/4143) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/6/2008)
5.- Hatay
Milletvekili İzzettin Yılmazın, basın
ilanlarının yayımlanmasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/4144) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/6/2008)
6.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, Ayvalıkta mülteci kabul
merkezi açılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/4145) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/6/2008)
7.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, Ankara Büyükşehir Belediye
Başkanının İzmirin şebeke suyuyla ilgili
açıklamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/4146) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/6/2008)
8.- Adana
Milletvekili Kürşat Atılganın, Türk devlet ve
topluluklarından gelen öğrencilerin desteklenmesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4147)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)
9.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, Gazi Üniversitesi arazilerinin
ihalesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4148)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)
10.-
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın, yerel
basının ilan gelirlerinden mahrum kalacağı iddiasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4149)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)
11.- Mersin
Milletvekili Vahap Seçerin, SHÇEKde yetişen gençlerin işe
yerleştirilmelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/4150) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)
12.-
İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlunun,
akaryakıt kaçakçılığı konusundaki Meclis
Araştırması Komisyonu raporundaki bulgu ve önerilere
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4151)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)
13.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, MİTin arşiv ve güvenlik
soruşturmalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/4152) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)
14.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, yerel gazetelerde ilan yayımına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4153)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)
15.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, eğitim sistemiyle ilgili
konuşmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/4154) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)
16.- Ankara
Milletvekili Mustafa Cihan Paçacının, Diyarbakır, Batman, Siirt
kalkınma projesine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/4155) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)
17.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, bir köprü yapımına
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4156) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/6/2008)
18.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme
çalışmalarına ilişkin Bayındırlık ve
İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/4157)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)
19.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin, bazı çalışanların
akrabalık durumuna ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4158)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/6/2008)
20.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme
çalışmalarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4159)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)
21.-
İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlakın, Tuzladaki biyolojik
arıtma tesisine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4160) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/6/2008)
22.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, Koçali Barajı
çalışmalarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4161) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/6/2008)
23.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme
çalışmalarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4162) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/6/2008)
24.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, Diyanet İşleri Başkanlığının
hac ve umre hizmetlerine ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Said
Yazıcıoğlu) yazılı soru önergesi (7/4163)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/6/2008)
25.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köye morg inşasına ilişkin
Devlet Bakanından (Mustafa Said Yazıcıoğlu)
yazılı soru önergesi (7/4164) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/6/2008)
26.- Kars
Milletvekili Gürcan Dağdaşın, yerel gazetelerin desteklenmesine
ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru
önergesi (7/4165) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)
27.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, TRTnin işçi sayılmayan geçici
personeline ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın)
yazılı soru önergesi (7/4166) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/6/2008)
28.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, TRT Genel Müdürü ve yöneticilerinin
İsviçreye maç izlemeye gitmesine ilişkin Devlet Bakanından
(Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/4167)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)
29.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme çalışmalarına
ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru
önergesi (7/4168) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)
30.- Mersin
Milletvekili Vahap Seçerin, SHÇEKde yetişen gençlerin istihdamına
ilişkin Devlet Bakanından (Nimet Çubukçu) yazılı soru önergesi
(7/4169) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)
31.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, Keçiören Atatürk Çocuk Yuvasının
taşınacağı iddiasına ilişkin Devlet
Bakanından (Nimet Çubukçu) yazılı soru önergesi (7/4170)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)
32.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme
çalışmalarına ilişkin Devlet Bakanından (Nimet
Çubukçu) yazılı soru önergesi (7/4171) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18/6/2008)
33.- Adana
Milletvekili Kürşat Atılganın, dini özgürlüklerle ilgili
açıklamasına ilişkin Dışişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4172) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/6/2008)
34.- Muğla
Milletvekili Ali Arslanın, dini özgürlüklerle ilgili
açıklamasına ilişkin Dışişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4173) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/6/2008)
35.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme
çalışmalarına ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4174)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)
36.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin, İstanbuldaki bir alanın imar
durumundaki değişikliğe ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4175)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/6/2008)
37.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yamanın, araçlı koruma verilen kişilere
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4176) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/6/2008)
38.- Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebinin, Acıpayam İlçesinde kutlama yapan
gençlerin tutuklanmasına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4177) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/6/2008)
39.- Osmaniye
Milletvekili Hakan Coşkunun, Taksim Metro İstasyonundaki bir sergiye
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4178) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)
40.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Mudanyadaki bazı köylerin yol sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4179) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)
41.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, bir köyün içinden akan derenin üzerinin
kapatılmasına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4180) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/6/2008)
42.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, Ankara Büyükşehir Belediyesinin
çeşitli yol ve metro çalışmalarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4181)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)
43.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, bir köydeki sivrisinek
sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/4182) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)
44.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, Seyhan Nehri üzerindeki asma köprülerdeki
turnikelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/4183) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)
45.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme
çalışmalarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4184) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/6/2008)
46.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, iki elektrik şirketine
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/4185)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/6/2008)
47.- Isparta
Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmazın, memur maaş
artışının yetersizliğine ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4186)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)
48.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme
çalışmalarına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4187) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/6/2008)
49.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, dış kaynaklı
kredi kullanımına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4188) (Başkanlığa geliş tarihi:
17/6/2008)
50.- Isparta
Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmazın, Şarkikaraağaç
İlçesindeki vekil yöneticilere ve öğretmen açığına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4189) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)
51.- Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlunun, Kayseride 1 Mayıs
etkinliğine katılan bazı öğretmenler hakkında
soruşturma açılmasına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4190)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)
52.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme
çalışmalarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4191) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/6/2008)
53.- Osmaniye
Milletvekili Hakan Coşkunun, Suriye sınırındaki
mayınlı arazilerin temizlenmesine ilişkin Millî Savunma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4192)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)
54.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme
çalışmalarına ilişkin Millî Savunma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4193) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/6/2008)
55.-
Kırklareli Milletvekili Tansel Barışın, keneden
bulaşan hastalıkla mücadeleye ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4194)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/6/2008)
56.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, ön izin belgesi
verilen özel hastanelere ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4195) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/6/2008)
57.- Ankara
Milletvekili Tekin Bingölün, bir hastane müdürü atamasına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/4196)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)
58.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, kamu ihalelerine
yönelik iddiaların değerlendirilmesine ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4197)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)
59.- Muğla
Milletvekili Ali Arslanın, Ankarada Kızılırmaktan
getirilen suyun kullanımına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4198)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)
60.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, bir müfettiş hakkında açılan
soruşturmaya ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4199) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/6/2008)
61.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme
çalışmalarına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4200) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/6/2008)
62.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Ceyhan Enerji İhtisas Endüstri Bölgesine
ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4201) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)
63.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme
çalışmalarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4202) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/6/2008)
64.-
Kırklareli Milletvekili Tansel Barışın, kene ile
mücadeleye ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4203) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/6/2008)
65.- Manisa
Milletvekili Ahmet Orhanın, Selendi İlçesinde alternatif ürün
yetiştirilmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4204) (Başkanlığa geliş tarihi:
18/6/2008)
66.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, kültür mantarı üretimine ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4205) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)
67.- Çanakkale
Milletvekili Ahmet Küçükün, Bigada çiftçilerin tabi afet sonucu
uğradığı zarara ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4206)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)
68.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı
Destekleme Kurumuna yapılan proje ve faaliyet başvurularına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/4207) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)
69.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, tohumculuk piyasasına ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4208) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)
70.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, Adıyaman çiftçisinin
uğradığı zarara ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4209)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)
71.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekicinin, tarım ürünlerindeki ilaç
kalıntısına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4210)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)
72.- Manisa
Milletvekili Ahmet Orhanın, bir köprü yapımına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/4211)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)
73.- Bursa
Milletvekili Necati Özensoyun, Bursa çevre yolu projesine ve bölünmüş yol
yapımına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4212) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/6/2008)
74.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme
çalışmalarına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4213) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/6/2008)
75.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, ATV-Sabah satış bedelinin
finansmanına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Nazım Ekren) yazılı soru önergesi
(7/4214) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/6/2008)
76.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, Simena Antik Kentine ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/4215)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)
77.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, Zonguldak Vakıflar İl
Müdürlüğünün kapatılacağı iddiasına ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Hayati
Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/4216)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)
78.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme
çalışmalarına ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4217) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/6/2008)
79.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme
çalışmalarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4218)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)
80.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme
çalışmalarına ilişkin Devlet Bakanından (Murat
Başesgioğlu) yazılı soru önergesi (7/4219)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)
81.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme
çalışmalarına ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Said
Yazıcıoğlu) yazılı soru önergesi (7/4220)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)
82.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme
çalışmalarına ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet
Şimşek) yazılı soru önergesi (7/4221)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/6/2008)
83.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme
çalışmalarına ilişkin Devlet Bakanından (Kürşad
Tüzmen) yazılı soru önergesi (7/4222) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18/6/2008)
84.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Özyürekin, Dolmabahçe Sarayındaki
bazı eşyaların Cumhurbaşkanlığınca
istendiği iddiasına ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanından yazılı soru önergesi (7/4223)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/05/2008
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- İzmir
Milletvekili Oktay Vural ve 22 Milletvekilinin, Malatya İlinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/233)
(Başkanlığa geliş tarihi: 20.06.2008)
2.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enöz ve 23 Milletvekilinin, Manisa İlinin
sorunlarının araştırılarak önlenmesi ve etkin mücadele
için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/234) (Başkanlığa geliş tarihi:
24.06.2008)
3.- Niğde
Milletvekili Mümin İnan ve 23 Milletvekilinin, sokakta yaşayan ve
çalışan çocuklar sorununun araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/235) (Başkanlığa geliş tarihi:
25.06.2008)
1 Temmuz 2008 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.03
BAŞKAN: Başkan Vekili
Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP ÜYELER: Harun
TÜFEKCİ (Konya), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 124üncü
Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem
dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, cemevleri hakkında söz
isteyen İstanbul Milletvekili Reha Çamuroğluna aittir.
Buyurun Sayın Çamuroğlu. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- İstanbul milletvekili
Reha Çamuroğlunun, cemevlerine ilişkin gündem dışı
konuşması ile İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol ve Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin aynı konuda açıklaması ile Devlet
Bakanı Mustafa Said Yazıcıoğlunun cevabı
REHA ÇAMUROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; şahsım adına gündem
dışı konuşmak üzere söz almış bulunuyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Hepinizin bildiği üzere geçtiğimiz hafta burada 2
değerli milletvekilimizin soruları üzerine bir Sayın
Başbakan Yardımcımızın cevabıyla bir kez daha
cemevleri konusu gündeme geldi ve tartışıldı. Gelişen
tartışma ve konu hakkındaki görüşlerimi sizlerle
paylaşmak istiyorum.
Türkiye'de Alevilik ve Alevi vatandaşlarımızın
sorun yahut talepleriyle ilgili çözüm arayışları gündeme
geldiğinde biz sürekli ve ısrarla bir noktayı vurguladık.
Bu husus şudur: Siyasetçiler bu meseleye dinsel değil sosyal bir
hadise olarak yaklaşmalı ve konuyu böyle ele almalıdırlar.
Alevilik ve Sünnilik söz konusu olduğunda yüzlerce yıldır devam
edegelen ilahiyat tartışmalarının mevcudiyetini hepimiz
biliriz. İlahiyat tartışmalarında tarafların
birbirlerini ikna ettiklerine de nadiren rast gelinir. Söz konusu
tartışmalar daha yüzlerce yıl devam edebilir ve bunda da bir
sakınca aramaya gerek yoktur. Ama sosyal sorunlar çözüm beklerler.
Çözülmeyen, çözülemeyen sosyal sorunlar birikir ve genellikle de yeni yeni
sorunlar üretirler. İşte cemevleriyle ilgili tartışma da bu
duruma bariz bir örnektir.
Dünyanın herhangi bir demokratik ülkesinde, herhangi bir
demokratik hükûmet, binlerce, yüz binlerce vatandaşının Biz bu
mekânlarda ibadet ediyoruz, bu yaptığımız ibadet, bu
mekânlar da birer ibadethanedir. şeklinde ortaya çıkan tanımlamasını
tartışma konusu dahi yapmaksızın kabul eder ve
gereğini yerine getirir.
Dünyanın hiçbir Hristiyan ülkesinde bir Protestan kilisesi
Katolik kilisesinden onay alınarak kurulmaz, kurulamaz. Kaldı ki,
binlerce vatandaş daha önce adı sanı duyulmamış bir dine
dahi sahip olabilir ve bununla ilgili taleplerde de bulunabilirler. Demokratik
ülkelerde siyasetçilerin görevi bu gibi durumlarda vatandaşların
taleplerini dinlemek ve bunların gereğini yerine getirmektir.
Önümüzdeki sorun budur. Beğenir yahut beğenmezsiniz,
itikadınıza uyar yahut uymaz; cemevleri ibadethanedir, cemevlerinde
ibadet yapılmaktadır ve bu vatandaşlarımız bizden
hizmet beklemektedir.
Konu üzerinde şahsi görüşümü kısaca böyle
özetledikten sonra, bu konuyu geçen hafta Meclis gündemine getiren Cumhuriyet
Halk Partili arkadaşlarıma teşekkür ederken, Cumhuriyet Halk
Partisi tüzel kişiliğine bir soru sormaktan kendimi
alıkoyamayacağım: Bir parti olarak Cumhuriyet Halk Partisinin bu
konudaki görüşü nedir? Cumhuriyet Halk Partisi cemevlerini ibadethane
olarak görmekte ve kabul etmekte midir? Eğer cevap olumluysa, CHP bu
konularla ilgili herhangi bir teklif çalışmasına sahip midir
yahut olacak mıdır?
Hassasiyet belirten soruları Meclis gündemine
taşımak elbette ki önemli bir görevdir. Fakat unutulmamalıdır
ki, milletimiz bizden sadece sorular değil, aynı zamanda cevaplar ve
çözümler beklemektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yarın 2
Temmuz 2008. Bundan tam on beş yıl önce, Sivas ilimizde vahşi
bir katliamla sarsıldık ve hemen arkasından, cenazeler henüz
tümüyle kaldırılmamışken, bu kez 5 Temmuz 1993te
Erzincanın Başbağlar köyünde başka bir katliama tanık
olduk. Her iki katliamda kaybettiğimiz insanlarımız bizim için
eşit değerdedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Çamuroğlu, devam edin.
REHA ÇAMUROĞLU (Devamla) Teşekkürler Sayın
Başkanım.
Hatta gönül isterdi ki, bu katliamları anan ve yıl
dönümlerinde kınayan insanlarımız bu iki hadiseyi birlikte
lanetlesinler. Çünkü, her iki olay birbirini izah etmektedir.
Ölmüşlerimiz ve geçmiş acılarımız kadar
hatırlamamız gereken başka bir şey daha vardır: O da,
gelecekte, barış, huzur ve demokrasi içinde bir arada yaşamak
irademizdir. Bunun yolu, acılarımızı vakar içinde
hatırlamaktır. Hiçbir ortak acımızın, belirli militan
kesim ve gruplarca seçilmiş travmalar hâline getirilmesine ve bu
acılardan yeni düşmanlıklar üretilmesine izin vermemeliyiz.
Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygı ve sevgiyle
selamlarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Çamuroğlu.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Evet, buyurun Sayın Anadol.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Sayın konuşmacı,
Cumhuriyet Halk Partisinin ismini söyleyerek soru sormuştur.
BAŞKAN Yerinizden cevap verebilirsiniz, buyurun.
Bir dakika süre veriyorum efendim.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Cevabımız net, açık:
Cumhuriyet Halk Partisi, cemevlerini ibadethane olarak kabul etmektedir, öyle
görmektedir.
Bir: 22nci Dönemde bu konuda kanun teklifi verilmiştir,
bizim dışımızdaki oylarla reddedilmiştir.
İki: Şu anda, Mecliste, CHPli milletvekilleri
tarafından cemevlerinin ibadethane sayılması için verilen yasa
önerimiz vardır. Şimdi ben çağrıda bulunuyorum:
Danışma Kurulu toplansın, öncelikle görüşme kararı
alalım ve cemevlerini ibadethane hâline getiren kanunu Mecliste kabul
edelim.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Anadol.
Gündem dışı konuşmaya Devlet Bakanı
Sayın Said Yazıcıoğlu cevap vereceklerdir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, bugün soru
önergeleri görüşmeleri yok, ama gündeme soru önergeleri
yazılmış. Başkanlık Divanı görevini biraz
doğru dürüst yapsın, zatıalinizi kastetmiyorum. Bakın,
Danışma Kurulu kararında soru önergeleri görüşmeleri yok.
Buna rağmen, bu kadar kâğıt harcanmış.
İkincisi: Biraz önce konuşan AKPli Milletvekiline geçen
hafta Devlet Bakanı cevap verdi Müslümanların ibadet yeri
yalnızca camilerdir. dedi Yani, Aleviler camilere gitmediği için
Müslüman değildir. dedi.
BAŞKAN Efendim, cevap verecekler şimdi.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ama efendim, ilgili Bakanın geçen
haftaki ifadesi aynen öyle.
BAŞKAN Bakalım aynı ifadeyi kullanacak mı
efendim?
KAMER GENÇ (Tunceli) Müslümanların ibadet yeri
yalnızca camilerdir. dedi. Bununla ne kastediyor, şimdi Bakan
açıklasın efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Bakanım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
DEVLET BAKANI MUSTAFA SAİD YAZICIOĞLU (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İstanbul
Milletvekili Sayın Reha Çamuroğlunun biraz önceki
konuşmasıyla ilgili bir iki hususa temas etmek için
huzurlarınızdayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, konuştuğumuz konu, köklü,
kökleri asırlarca öncelere giden ve kronikleşmiş bir sorunla
ilgilidir. Tabii, öncelikle sorunun özünün ne olduğunu bilmekte fayda var,
nereden kaynaklandığını bilmek lazım ki,
sağlıklı bir çözüm üretilebilsin.
Bu konuyla ilgili belli bir uzlaşma zeminine varabilmek için
belli konularda bir anlayış birliği de gerekmektedir. Konuyla
ilgili, maalesef, çok farklı anlayışlar ve
algılayışlar vardır. Çünkü, genellikle Alevi kesime mensup
vatandaşlarımızın, kardeşlerimizin düşünceleri,
yazılı bir kaynaktan çok, kulaktan kulağa gelen, tevarüs eden
bir kısım bilgilerden kaynaklanmaktadır. Onun için çok
farklı algılamalar ve anlayışlar da zaman içerisinde
olagelmiştir. Burada, tabii, asırların da büyük ihmali söz
konusudur.
Peki, bu durumda ne yapılabilir? Öncelikle yavaş
yavaş bir anlayış birliğine doğru artık gitmemiz
gerektiğine inanıyoruz. Bunun için, devletin ilgili kurumları,
siyasetçilere bir görev düşüyorsa siyasetçiler, siyaset
dışı araştırma kuruluşları, üniversiteler,
ellerinden gelen her türlü çabayı, araştırmaları yapmak durumundadırlar.
Şunu iftiharla söylemek gerekir ki, gerçekten, ülkemizde, özellikle son
yıllarda bu konuda çok değerli bilimsel araştırmalar
vardır. Bunların hepsinden yararlanmak suretiyle, konuyla ilgili bir
görüş birliğine doğru yavaş yavaş gitmek gereğine
işaret ediyorum.
Bu arada Diyanet İşleri
Başkanlığının özellikle son birkaç yılda
başlattığı Alevi klasiklerinin yayınlanması
konusuna da bir iki cümleyle temas etmek istiyorum. Bazıları
çeşitli devirlerde yer yer ezberlenerek kulaktan kulağa,
kuşaktan kuşağa aktarılan ve bugünlerde yayıma
hazırlanan bir kısım eserler, tabii olarak dil, üslup ve kurgusu
itibarıyla kaleme alındığı dönem ve
coğrafyanın özelliklerini taşımakla birlikte, Orta Asyadan
Anadoluya, oradan Balkanlara kadar ulaşan Ahmet Yesevî, Hacı Bektaş
Veli çizgisine mensup âlim, pir, ozan ve yol büyüklerinin, başta ilahi
aşk, Hazreti Muhammed ve ehlibeyit sevgisi, Hazreti Ali ve onun soyundan
gelen tertemiz insanlara övgü, yaratıcı ve yaratıklara
karşı dostluk, hoşgörü, adalet, haksızlıkla mücadele
olmak üzere inançtan ahlak ilkelerine kadar pek çok konuda değişik
hayati konuyu ele alarak verdikleri mesajlar itibarıyla bugünün
insanına çok şeyler kazandıracaktır. Kütüphanelerde yahut
bazı ailelerin özel sandıklarında kendi hâline
bırakılmış olan bu eserlerin -bazı istisnalar
dışında- neşredilerek günümüz insanıyla
buluşması bir türlü sağlanamamıştır. Kültür
tarihçilerinden din görevlilerine kadar toplumumuzun her kesiminin
yararlanacağı bu eserlerin bilimsel metotlarla neşrinin,
ülkemizin zengin, dinî, fikrî, ahlaki, felsefi, bedii kültür
mirasının tanınması ve muhafazasına vesile olacak
sosyal ve kültürel bir hizmet olacağı açıktır. Bu eserlerin
önemli bir kısmı Diyanet İşleri
Başkanlığımız tarafından basılmış
ve kamuoyumuzun istifadesine sunulmuştur. Bu çalışmalar devam
etmektedir. Alevi düşüncesine mensup vatandaşlarımızla
iş birliği ve istişare hâlinde belirlenen bu eserlerin
yayınına devam edilecektir.
Değerli milletvekilleri, bu konu gerçekten ülkemizde zaman
zaman ortaya çıkan, herkesin kabullendiği bir sorundur. Burada
herkesin de sorumluluğu vardır. Ancak bu konunun polemik konusu
yapılmadan her kesimin katkı göstererek bir çözüme
ulaştırılmaya çalışılmasında önemli yararlar
var. Asırlarca önceye dayanan bir kısım farklı algılayışları
artık bir kenara bırakıp önümüze bakmamız lazım, çözüm
konusunda bir şeyler üretmemiz lazım. Dolayısıyla o zaman
sistematik ve bilimsel bir üslupla çözüm bulmak gerekiyor. İyi niyetli
çabalara, çalışmalara ve biraz da zamana elbette ihtiyaç vardır.
Başlatılan çalışmalar çok önemli, acele etmeden ama
sabırla ve karşılıklı diyalogla mutlaka daha uygun bir
anlayış ortamına gideceğimize yürekten inanıyorum. Bu
sorunu görmezden hiç kimse gelemez. Böyle bir sıkıntı varsa -ki
var- o zaman ülkede yaşayan herkesin -siyasetçisiyle, bilim adamıyla,
akademisyenleriyle, düşünürleriyle- bu konuda fikir üretmesi
gerekmektedir. Ancak bunları göstermelik ve palyatif bir kısım
tedbirlerle bir sonuca ulaştırabileceğimizi düşünüyorsak
burada yanılırız. Bilimsel bir zemine dayalı ciddi ve tutarlı
açılımlar gerekmektedir. Yapılmaya çalışılan da zaten
budur. Ancak bu çabaların yeterli olduğunu söyleyebilmekten uzak
durumdayız. Bu çabaların hiçbir siyasi polemik konusu
yapılmadan, el birliğiyle, gönül birliğiyle, siyasetçi olarak
iktidarı ve muhalefetiyle, siyaset dışında
akademisyenlerle, araştırıcılarla, herkesle el ele vererek
mutlaka bir noktaya getirilebileceğine inanıyorum.
Bunun, elbette, siyaset malzemesi yapılması doğru
bir şey değil fakat ülkenin her sorunu bir şekilde gündeme
getirilebilir; bunu siyasetçi de getirebilir, başkaları da getirebilir
ancak önemli olan, soruna ciddi bir şekilde eğilerek, bilimsel bir
zeminde, zaman içerisinde bütün tarafların da mutabık
kalacağı bir çözüme ulaşabilmektir.
Dolayısıyla, bu konuda söylenecek pek çok söz
vardır. Ben, daha fazla vaktinizi almamak bakımından ve yeni
polemikler yaratmamak açısından burada bu sözlerimle iktifa etmek
istiyorum.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Soruya cevap bekliyoruz efendim.
Biz CHP olarak cevabımızı verdik. Cemevi ibadethane mi
değil mi bunu öğrenmek istiyoruz.
DEVLET BAKANI MUSTAFA SAİD YAZICIOĞLU (Devamla) Konuyu
gündeme getireceği için değerli arkadaşımıza
teşekkür ediyorum ve yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bakan.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Sayın Çamuroğlu, CHPden
cevabınızı aldınız, Hükûmete sorun.
REHA ÇAMUROĞLU (İstanbul) Aldım, teşekkür
ederim.
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz, Emekliler
Günü münasebetiyle söz isteyen Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürke
aittir.
Buyurun Sayın Köktürk. (CHP sıralarından
alkışlar)
2.- Zonguldak Milletvekili Ali
İhsan Köktürkün, 30 Haziran Emekliler Gününe ilişkin gündem
dışı konuşması ve Adalet Bakanı Mehmet Ali
Şahinin cevabı
ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepimizin bildiği gibi, 30 Haziran tarihi
Emekliler Günü olarak kutlanmaktadır. Aslında hiç unutmamamız
gereken emeklilerimizin sorunlarını ve çözüm önerilerini Emekliler
Haftasında en azından beş dakika da olsa dile getirmek
amacıyla gündem dışı söz almış bulunuyorum. Öncelikle,
tüm emeklilerimizi yürekten saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Ayrıca, 2 Temmuz 1993 tarihinde Sivasta Madımak
Otelinde insanlık dışı bir eylem sonucu yitirdiğimiz
35 aydın insanımızı bitmeyen sevgi, saygı ve özlemle
anıyorum. Bu menfur saldırıyı gerçekleştiren
anlayış sahiplerini de buradan bir kez daha şiddetle
kınıyorum, lanetliyorum. İçinden geçtiğimiz süreçte
gelişmeler ne olursa olsun bu çağdışı
anlayış sahipleri hiçbir zaman amaçlarına, hedeflerine
ulaşamayacaklardır.
Değerli milletvekilleri, Büyük Önderimiz Mustafa Kemal
Atatürkün söylediği gibi Bir milletin vatandaşlarına ve
emeklilerine karşı tutumu o milletin yaşama kudretinin en önemli
göstergesidir. Mazide muktedirken bütün kuvvetiyle çalışmış
olanlara karşı minnet hissi duymayan bir toplumun istikbale güvenle
bakmaya hakkı yoktur. Ancak bugün içinden geçtiğimiz süreçte
diğer emek sahipleri gibi emeklilerimiz, dul ve yetimlerimiz hak ettikleri
değeri alamamaktadır. Bunları üzüntüyle izliyoruz.
Türk-İş Araştırma Merkezinin açlık ve yoksulluk
sınırı çalışmasının 2008 yılı
Haziran ayı sonuçlarına göre bugün açlık sınırı
710, yoksulluk sınırı ise 2.315 YTLdir. Haziran 2008
itibarıyla emekli taban aylıkları ise SSK 569, BAĞ-KUR 417,
Emekli Sandığı 743 yeni Türk lirasıdır.
Değerli milletvekilleri, dolayısıyla, sonuçlar
karşılaştırıldığında SSK ve
BAĞ-KUR emeklilerinin yüzde 89unun gelirinin açlık
sınırının altında, tüm emeklilerimize baktığımızda
ise tüm emeklilerimizin neredeyse tamamının gelirinin de yoksulluk
sınırının altında olduğunu görüyoruz.
Yine, Sayın Başbakanımızın
söylediğinin tersine, yılbaşından bu yana bir ailenin
mutfak giderleri yüzde 45 artmış, süte yüzde 15, bakliyata yüzde 70,
ete yüzde 12 zam gelmiş, bu gelişmeler karşısında
Merkez Bankası enflasyon hedeflerini revize etmek zorunda
kalmıştır.
Tüm bunlara karşın emeklimize ilk altı ay için
yapılan zam yüzde 2de kalmış, ikinci altı ay için de ancak
yüzde 2lik zam öngörülmüştür.
Değerli milletvekilleri, muktedirken sarf ettikleri tüm emek
ve çabalara, yine Anayasamızın 2nci maddesinde ifadesini bulan
sosyal devlet anlayışının açık emredici hükümlerine
rağmen emeklilerimiz, dul ve yetimlerimiz açlık ve sefaletle
boğuşarak yaşamlarını sürdürmeye
çalışırken, dış çevrelerin taleplerini emir telakki
eden siyasal iktidar, emeklilerimizin, dul ve yetimlerimizin sorunlarına
gözlerini kapamaktadır.
Başbakanlık Özel Kalem Müdürlüğü bütçesini bir anda
30 trilyondan 290 trilyona çıkartanların, medya
kuruluşlarını satın alan, kendilerine yakın
holdinglere neredeyse milyar dolarlara yakın kredileri devlet
bankasından temin edenlerin, emeklimiz, dul ve yetimimiz söz konusu
olduğunda bütçe disiplini kavramının arkasına nasıl
gizlendiklerini, nasıl saklandıklarını hep beraber
görüyoruz, gözlemliyoruz.
Değerli milletvekilleri, bu hafta içerisinde yeniden Türkiye
Büyük Millet Meclisine sunacağımız, işçi emeklilerimiz
arasındaki farklılığı giderecek, norm ve
standardı sağlayacak, eski emeklilerimiz açısından var olan
adaletsizliği kısmen de olsa ortadan kaldıracak intibak
yasasını bu yasama dönemi içerisinde, Cumhuriyet Halk Partisi olarak,
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine sunmuş ve Sosyal Güvenlik Yasa
Tasarısı görüşmeleri sırasında bu konuda önerge
vermiştik. Ancak bu önergelerimiz, Adalet ve Kalkınma Partisi
Hükûmetinin karşı çıkışı ve AKPli
milletvekillerinin karşı oylarıyla reddedildi. Ancak emeklimizi,
dul ve yetimimizi yok sayan, açlık ve yoksulluk
sınırının altında yaşam mücadelesine mahkûm eden
böyle bir anlayış kabul edilemez.
Kendi özel kalemine trilyonlar aktaran siyasal iktidar,
emeklimizin, dul ve yetimlerimizin en haklı taleplerine gözlerini,
kulaklarını kapatamaz. Açlık sınırında aylık
alan emeklilerimizden hastanelerde katkı payı alınması ve
hemen ödenmesi gereken Konut Edindirme Yardımına ilişkin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Devam ediniz Sayın Köktürk.
ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Devamla)
ciddiyetten uzak
açıklamaların yapılması kabul edilemez. Hükûmetin
sayın bakanları tarafından, Atlantik ötesinden, emekli
maaşlarının çok yüksek olduğuna dair açıklamalar da bu
kadar açık gerçeklikler karşısında ancak aymazlık ve
emeklimize yapılan ciddi bir saygısızlık olarak kabul
edilebilir.
Sonuç olarak, iktidar partisi yöneticilerini başka
işlerle uğraşmayı, toplumu germeyi, sağa sola mektup
yazmayı ve cumhuriyet devrimlerine atıfta bulunarak suni travmalar
yaratmayı bırakıp, açlık ve yoksulluk
sınırının altında yaşam mücadelesi verirken her
gün ölüp ölüp dirilen emeklilerimizin, dul ve yetimlerimizin, işsiz
insanlarımızın gerçek travmalarıyla uğraşmalarını,
ilgilenmelerini bekliyoruz. Cumhuriyetin her türlü
kazanımlarını, ülke topraklarımızı hovarda bir
mirasyedi anlayışıyla harcayanlar, şayet bu ülke her
şeye karşın yine de ayakta kalıyorsa bunu cumhuriyet
devrimine ve onun büyük önderi Mustafa Kemal Atatürke borçlu olduğunu
bilmelidir, bunu hiç unutmamalıdır.
Bu duygu ve düşüncelerle yüce Meclisi ve tüm emeklilerimizi
saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Köktürk.
Gündem dışı konuşmaya Adalet Bakanı
Sayın Mehmet Ali Şahin cevap verecek.
Buyurun Sayın Bakanım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
Zonguldak Milletvekili Sayın Ali İhsan Köktürkün Emekliler Gününe
ilişkin gündem dışı konuşması nedeniyle
huzurunuzdayım. Bu vesileyle hepinizi sevgiyle, saygıyla
selamlıyorum.
Yaşamlarının en dinamik, en verimli
çağlarını devletimizin ve milletimizin hizmeti için harcayan
emeklilerimizin, emeklilik dönemindeki yaşamlarında
sağlıklı, huzurlu, müreffeh bir hayat sürmeleri tabii ki
hepimizin en büyük arzusudur ve isteğidir. Ülkemizin
kalkınmasına çok değerli hizmetler yapan emeklilerimize en iyi
hayat şartlarını sağlamak sosyal devlet
anlayışının da bir gereğidir. Hükûmet olarak
çabamız da hep bu yönde olmuştur.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, Mayıs 2008
tarihi itibarıyla 4 milyon 866 bin 806 SSK emeklisi, 1 milyon 724 bin 23
Emekli Sandığı emeklisi, 1 milyon 817 bin 578 BAĞ-KUR
emeklisi olmak üzere toplam 8 milyon 408 bin 407 emeklimiz bulunmaktadır.
İktidara geldiğimiz günden bu yana emeklilerimizin
yaşam standartlarını yükseltmek için büyük bir gayret ve çaba
içerisinde olduk. 1 Ocak 2000 tarihinde yürürlüğe giren 4447
sayılı Kanunun ilgili maddelerinde SSK ve BAĞ-KUR emeklilerine
bağlanan aylıkların bir önceki ayın TÜFE oranı kadar
artırılması düzenlenmiştir. Nitekim, 2000, 2001 ve 2002
yıllarında SSK ve BAĞ-KUR emeklilerinin aylıkları TÜFE
oranında artırılmıştır. Emekli
aylıklarının TÜFE oranında
artırılmasının yetersiz kaldığı dikkate
alınarak Hükûmetimizce 2003 yılından itibaren bu uygulamadan
vazgeçilmiştir.
Değerli arkadaşlarım, 2003ten bu yana yapılan
oransal artışlarla SSK, BAĞ-KUR ve Emekli Sandığı
emeklilerinin almış olduğu emekli maaşlarında ne kadar
artışlar olduğu konusunda sizleri kısaca bilgilendirmek
istiyorum. Sosyal Sigortadan emekli olan bir vatandaşımızın
2003 yılı başında almış olduğu emekli
aylığı 257 milyon Türk lirasıydı. Şimdi bu rakam
536 milyon 900 Türk lirası mesabesine gelmiştir. Artış oranı
yüzde 108,8dir. BAĞ-KURdan emekli olan bir vatandaşımız
148 milyon asgari emekli aylığı alırken şu anda
almış olduğu emekli aylığı BAĞ-KURlu
vatandaşımızın 415 milyon Türk lirasıdır. Tabii,
şimdiki para cinsinden söyleyecek olursak 415,7 YTLdir. Peki,
artış oranı nedir? Yüzde 179,6dır.
BAĞ-KUR tarım sigortalısı bir
vatandaşımızın emekli aylığı sadece 65
milyon Türk lirasıydı, şimdi 325 milyon Türk
lirasıdır, artış yüzde 325,4tür. Emekli Sandığında
377 YTL idi en düşük, asgari emekli aylığı, şu anda
713 milyon YTLdir. Tabii ki artış oranı da yüzde 90
mesabesindedir.
Peki, bu süredeki, yani bu altı yıla yakın süredeki
toplam TÜFE oranı, kümülatif TÜFE oranı, enflasyon oranı nedir?
Yüzde 79,1dir. Demek ki emekli aylıklarını bizim Hükûmetimiz,
enflasyonun üzerinde artışlar sağlamak suretiyle, mümkün
olduğu kadar, enflasyonun üzerinde tutmaya gayret etmiştir.
Değerli arkadaşlarım, emeklilerimizin sadece emekli
aylıklarını enflasyonun üzerinde artırmakla
yetinmemiştir Hükûmetimiz, hayatlarını kolaylaştırıcı
daha birçok icraata da imza atmıştır.
Hepinizin bildiği üzere, emeklilerimizin en büyük çilesi,
banka önlerindeki kuyruklardı. Emeklilerin kuyruk çilesine son vermek
amacıyla, emekli maaşlarının PTT şubelerinden de
ödenebilmesine imkân sağlanmıştır.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Sadece elektrik faturasını
söyle, elektrik faturasını!
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla)
Geçtiğimiz haftalarda imzaladığımız diğer bir
protokolle de 2022 sayılı Kanuna göre aylık alan
vatandaşlarımızın, aylıklarını PTT şubelerinden
de alabilmeleri imkânı getirilmiştir. Aynı protokol
çerçevesinde, Eylül 2008 itibarıyla seksen beş yaş üstü
yaşlılarımıza ve yüzde 70ten fazla özürlü olan
vatandaşlarımıza aylıklarının evlerinde
ödenmelerine imkân sağlanmaktadır. Yine, 2022 sayılı
Kanuna göre aylık alan altmış beş yaşından
büyüklere yapılan aylık ödemelerinde çıkan ihtilaflardan
dolayı tahakkuk ettirilen borçlar da silinmiştir.
Değerli arkadaşlarım, Sosyal Sigortalar Kurumundan
emekli aylığı alan kişilerin vefat etmesi hâlinde, hak
sahiplerine aylık bağlanması veya emekli olduktan sonra
aylıklarında düzeltme yapılması gibi taleplerin,
mahallindeki sigorta müdürlüklerince yerine getirilmesi sağlanarak zaman
kaybı önemli ölçüde azaltılmıştır.
Sosyal Sigortalar Kurumuna tabi sigortalı ve emeklilerin
yalnızca SSK hastanelerinden yararlanmaları nedeniyle
karşılaştıkları güçlükler, sevke ihtiyaç
olmaksızın üniversite hastanelerinden de doğrudan yararlanma
imkânı getirilerek giderilmiştir. Sigortalı ve emeklilerimizin
en çok mağdur oldukları ilaç alımları anlaşmalı
serbest eczanelerden ilaç temininin mümkün hâle getirilmesi suretiyle kolaylaştırılmıştır.
BAĞ-KUR, sigortalı ve emeklilerimizin de üniversite hastanelerinden
yararlanmalarında ödemeleri öncelikle kendileri yaparak bilahare kurumdan
tahsil edilmesi yoluna gidilmesi nedeniyle karşılaşılan
güçlük ve mağduriyetler de ortadan kaldırılmıştır.
Tansiyon, şeker hastalığı gibi uzun süre ilaç
kullanılmasını gerektiren hastalıklarda rapor ve reçete
sadece bir kez düzenlenerek, her seferinde sağlık tesisine gidilme
zorunluluğu kalmadan, iki yıl boyunca doğrudan eczaneye
gidilerek üçer aylık miktarlarda ilaçların alınması
sağlanmıştır.
Değerli arkadaşlarım, SSK ve BAĞ-KURdan
aylık almakta olan emekli ve hak sahipleriyle bunların bakmakla
yükümlü olduğu kişilerin ilaç katkı paylarının almakta
oldukları aylıklardan kesilmek suretiyle tahsil edilmesi
uygulanmasına başlanmış, yapılan kesintilerin
İnternet ortamında emeklilerce görüntülenmesine imkân
sağlanmıştır. SSKdan aylık, sürekli iş
göremezlik geliri, malullük veya yaşlılık aylığı
almakta olanlarla bunların geçindirmekle yükümlü oldukları
kişilere 2004 yılında yapılan düzenleme ile yurt dışında
tedavi olma imkânı getirilmiştir.
SSKda 1 Ocak 2008
tarihinde, BAĞ-KUR ve Emekli Sandığında ise 7 Nisan 2008
tarihinden itibaren sağlık karnesi ibraz etme zorunluluğu
kaldırılmıştır. Tüm emeklilerimizin sadece Türkiye
Cumhuriyeti kimlik numarası ibraz etmek suretiyle her türlü
sağlık yardımını alabilmelerine imkân
sağlanmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; elbette ki bu yaptıklarımızı hiçbir
zaman nihai sonuç olarak görme anlayışında değiliz.
Devletimizin imkânları elverdiği oranda sadece emeklilerimizin
değil tüm çalışanlarımızın ve 70 milyon
vatandaşımızın hayat şartlarını
iyileştirmek en başta gelen görevimizdir ama şu bir gerçektir ki
emeklilerimizin imkânları geçmişe oranla İktidarımız
döneminde daha ileri seviyelere taşınmıştır ama bunu,
biraz önce ifade ettiğim gibi, yeterli görmemiz mümkün değildir. Daha
iyi şartlara kavuşmaları için
çalışmalarımızı devam ettirmekteyiz.
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Sayın Bakan, elektrik
faturasını kim ödeyecek emeklilerin?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) Bu
vesileyle, emeklilerimizin Emekliler Haftasını kutluyor, ülkemize ve
milletimize verdikleri hizmetlerden dolayı kendilerine bir kez daha
şükranlarımızı sunuyoruz.
Hepinize saygılar sunuyorum efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bakan.
Gündem dışı üçüncü söz, ülkemizdeki işsizlik
sorunu ve asgari ücret hakkında söz isteyen Niğde Milletvekili Mümin
İnana aittir.
Buyurun Sayın İnan. (MHP sıralarından
alkışlar)
3.- Niğde Milletvekili Mümin
İnan, ülkemizdeki işsizlik sorununa ve uygulanmakta olan asgari
ücrete ilişkin gündem dışı konuşması
MÜMİN İNAN (Niğde) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; ülkemizdeki
işsizlik sorunları ve asgari ücret hakkında gündem
dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi
saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Bugün en önemli sorunlarımızdan birisi olan
işsizliğin insan yaşamı üzerinde önemli ölçüde ekonomik ve
psikososyal sorunlara yol açtığı bilinmektedir. Son
yıllarda küreselleşme ve ekonomide yeniden yapılanma adı
altında uygulanan denetimsiz ve kontrolsüz aşırı liberal
ekonomik politikalar Türkiyede işsizliğin boyutlarını çok
ciddi sorunlar çıkaracak bir düzeye yükseltmiştir.
TÜİKin açıkladığı verilere göre güya
sürekli büyüyoruz. Dün de 2008 yılının ilk çeyreğindeki
büyüme oranları yüzde 6,6 olarak açıklandı. Hâlbuki, aynı
TÜİK 2008 dönemi itibarıyla yani 6,6 oranında büyüdüğümüz
dönemdeki işsizlik oranını yüzde 11,6 olarak hesapladı. Bu
hesaplamalara göre ülkemizdeki işsizlik oranları geçen yıllara
göre sürekli artış göstermektedir. Üstelik iş bulma umudu
olmayanlar, iş arayıp son üç ay içinde iş arama
kanallarını kullanmayanlar ya da işe başlamaya hazır
olup da iş aramayanlar, mevsimlik işsizler ve iş bulamayıp
da ailelerinin yanında ücretsiz çalışanlar işsiz
sayılmadığı için bu hesaplamalara dâhil edilmemektedir. Bu
kesimler de dikkate alındığında, 2008in ilk üç ayı
içinde işsizlik oranının yaklaşık yüzde 25 düzeyine
ulaştığı bir gerçektir.
Ülkemizde yaşanan işsizlik boyutlarında özellikle
üniversite mezunu kişilerin hiç de azımsanmayacak bir şekilde
önemli bir yere sahip olması, işsizliğin eğitim ya da
başka bir sınırlamaya gidilerek açıklanmasının
mümkün olmadığını göstermektedir.
Ülkemiz öyle bir hâle gelmiştir ki insanlar iş yapamaz,
iş bulamaz durumdadırlar. Oysa gerçekten büyüme varsa
işsizliğin azalması gerekmektedir. Son bir yılda
ülkemizdeki tüm ekonomik göstergelerde bozulmalar vardır. Bir taraftan
üretimdeki büyüme oranları düşmüş, diğer taraftan enflasyon ve işsizlik oranları
yükselmiştir. Dar gelirlinin enflasyonu ise zorunlu tüketim
mallarındaki aşırı yükselmeler sebebiyle daha da fazla
artmıştır. Bugün yürürlüğe giren elektrik zammı da bu
göstergelerden bir tanesidir. Bu zamla birlikte sanayimizin artan maliyetleri
ekonomimizin rekabet gücünü çok olumsuz etkileyecek, son dönemlerde
sıkıntıya düşen sanayicilerimiz fabrikalarını
kapatmak durumunda kalacaklardır. Nitekim Türkiyenin birçok yerinde
olduğu gibi Niğdede de en büyük sanayi kuruluşlarından
birisi olan Koyunlu İplik ve Halı Fabikası 1972den bu yana ilk
defa işçilerini, 600 işçisini ücretsiz izne çıkarmak durumunda
kalmıştır. Maalesef uygulanan yanlış ekonomik
politikalar sonucu çiftçi ve esnaf kan ağlarken, sanayicimiz de bu duruma
düşürülmüş ve bugün ekonomide gelinen noktada işsizlerin iş
bulma şansı olmadığı gibi, çalışan
insanlarımızın birçoğu da işini kaybetme tehlikesiyle
karşı karşıya kalmıştır.
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım; ülkemizin içinde bulunduğu şartlarda
işsizlik acil çözüm bekleyen en önemli sosyal sorun olarak
karşımızda durmaktadır. Bu sorunun ciddiye
alınmaması ya da ertelenmesi toplumun tüm dengelerini altüst edecek,
önemli toplumsal sıkıntılara yol açacaktır. Hiç vakit
kaybetmeden üretim ve istihdamı arttırarak ülkemizin en önemli sorunu
olan işsizliğe çare bulmak zorundayız.
Ayrıca, bu milletin vekilleri olarak, işsizliği
çözmeye yönelik politikaların yanında, asgari ücretle
çalışan ve aldığı parayla karnını bile
doyuramayan vatandaşlarımızın aldığı
ücretler konusunda da hemen bir iyileştirme ve çözüm
arayışına gitmeliyiz. Çeşitli sivil toplum
kuruluşlarının yapmış olduğu
araştırmalar sonunda, haziran ayında 710 YTL ile 750 YTL
açlık sınırı olarak belirlenmiş, yoksulluk
sınırı olarak da 2.300 YTL ile 2.400 YTL civarında
hesaplanmıştır. Asgari Ücret Tespit Komisyonu kararı
doğrultusunda bugünden itibaren yıl sonuna kadar geçerli olacak
asgari ücret ise yüzde 5 artırılarak on altı yaşından
küçükler için net 414,92 YTLden 432,97 YTLye, on altı yaşından
büyük bekâr bir işçi için -asgari geçim indirimi dâhil- net 481,55 YTLden
503,26 YTLye yükseltilmiştir. Bu vatandaşlarımız
aldıkları bu ücretle hangi ihtiyaçlarını
karşılayabilirler? Bunu sizlerin takdirine bırakıyorum.
Yoksulluk sınırından vazgeçtik, neredeyse iki asgari ücretin
toplamı ancak açlık sınırını
karşılayacak durumdadır. Hiç kimsenin bu insanları
açlık sınırında, altında yaşatmaya hakkı
yoktur. Çünkü, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 23üncü
maddesine göre
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Devam ediniz Sayın İnan.
MÜMİN İNAN (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Her şahsın çalışmaya, işini serbestçe
seçmeye, adil ve elverişli çalışma şartlarına ve
işsizlikten korunmaya hakkı vardır. Herkesin, hiçbir fark
gözetilmeksizin eşit iş karşılığı eşit
ücrete hakkı vardır. Çalışan her kimsenin, kendisine ve
ailesine, insan haysiyetine uygun bir yaşayış sağlayan ve
gerekirse her türlü sosyal koruma vasıtalarıyla tamamlanan adil ve
elverişli bir ücrete hakkı vardır. denmektedir. Bunu
sağlayacak olanlar da hükûmetlerdir. Bunun takdirini de
saygıdeğer milletvekili arkadaşlarıma
bırakıyorum.
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım; bugünkü yönetim anlayışı, esnaf ve
sanayici için eski tatlı kârların artık yok olduğu Batan
batar, asgari ücret ve altında çalışanlar için ise
İsteyen çalışır, isteyen çalışmaz,
dışarıdan asgari ücretin yarısına çalışacak
milyonlar var. diyerek bu acımasız küresel ekonominin Türkiyedeki
uygulamalarına mahkûm etmekte ve tercih haklarını ortadan
kaldırmaktadır.
Biz, bu sorunları çözmek için, milletvekili
arkadaşlarımızla beraber, ortaya konulabilecek her türlü olumlu
katkıya Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak destek vereceğimizi
belirtir, bu vesileyle hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlarım. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın İnan.
Sayın Çöllü, sisteme girmişsiniz. Niçin?
HÜSNÜ ÇÖLLÜ (Antalya) 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj
Bayramı nedeniyle kısa bir söz almak istiyorum, bugün bayram
malumunuz.
BAŞKAN Peki, bir dakikalık söz veriyorum size.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Antalya Milletvekili Hüsnü
Çöllünün, Denizcilik ve Kabotaj Bayramına ilişkin
açıklaması
HÜSNÜ ÇÖLLÜ (Antalya) Efendim, denizlerdeki egemenlik
haklarımızı geri alarak yurttaşlarımıza sunan
Kabotaj Yasası, deniz kaynaklarımızın
kullanılması ve denizciliğimizin gelişmesi için önemli bir
süreci başlatmıştır. Yüce Atatürkün öngörüsüyle
denizciliğimizin gelişmesi yönünde atılan
başarılı adımların bugün aynı hızla
sürdürülmesi büyük önem taşımaktadır. Her alanda dünyayla
yaşayan Türkiyenin denizciliğe gereken önem ve önceliği vermesi
ulusal bir zorunluluktur. Çünkü denizlerimiz çok büyük bir potansiyeli
barındırmaktadır.
Bugün Yunanistanın kişi başına denizcilikten
aldığı millî gelir 10 bin dolar iken Türkiyenin 700
dolardır. Bu da, bizim denizcilik alanında almamız gereken daha
çok yol olduğunu göstermektedir. Denizlerimizin korunması, denizcilik
sektörünün taşımacılıktan gemi inşasına, liman
hizmetlerinden deniz turizmine, küçük balıkçısına kadar tüm
yönleriyle geliştirilmesi için çaba göstermeliyiz. Çünkü denizler
yaşam kaynağıdır, geçim kaynağıdır, besin
kaynağıdır, esin kaynağıdır.
Bu düşüncelerle, vatandaşlarımızın
Kabotaj ve Denizcilik Bayramını kutluyor, tüm denizcilerimize
başarılar diliyorum.
Teşekkür ederim efendim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Çöllü.
Sayın milletvekilleri, Tunceli Milletvekili Kamer Genç,
yazılı bir müracaatta bulunarak, Avrupa Konseyi Parlamenterler
Meclisinde Türkiyede demokratik kurumların işleyişi ve son
gelişmeler. konusunda yapılan görüşmeler ve yayınlanan
bildiri nedeniyle Türkiye Büyük Millet Meclisinin konuyu ele alarak gerekli
cevapları vermesini talep etmektedir.
Ancak, Türkiye Büyük Millet Meclisinin görüşme usulleri ve
gündemin oluşumu bellidir. Bu nedenle müracaat hakkında
Başkanlığımızca yapılacak herhangi bir işlem
şu anda yoktur Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, bir şey
söyleyebilir miyim efendim. Bu konuda çok uygulamalarımız var. Bugün
Avrupa Konseyi Parlamenterler
BAŞKAN Bir dakika dinler misiniz beni Sayın Genç
KAMER GENÇ (Tunceli) Müsaade ederseniz, bir açıklama
yapayım.
BAŞKAN - Çok istiyorsanız, 60ıncı maddeye
göre kısa bir açıklama yapın. Söz hakkı veriyorum.
Bir dakika konuşma süreniz.
2.- Tunceli Milletvekili Kamer
Gençin, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinde Türkiye hakkında
yapılan görüşmelerde alınan karara ve yayınlanan bildirilere
ilişkin açıklaması
KAMER GENÇ (Tunceli) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Efendim, gerek Avrupa Parlamentosu gerek Avrupa Konseyi
Parlamenterler Birliği son aldıkları kararda Türk
Parlamentosuna, Türk yargısına özellikle Bozcaada yani Türkiyenin
egemenliği altında bulunan bazı topraklara dil
uzatmıştır. Şimdi, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak biz
bu kişilerin, bu parlamentoların Türkiyenin artık bu kadar
hakaret edilecek bir ülke olmadığını, Türkiye Cumhuriyeti
devletinin Parlamentosuyla, yargısıyla, her kurumuyla en az
Avrupadaki parlamenterler kadar hukuka, insan haklarına, demokrasiye
vâkıf olduklarını, bunların da hadlerini bilmesi
gerektiğini, Türkiye Cumhuriyeti devletinin Parlamentosunun ve yargısının
dil uzatılacak kurumlar olmadığını bu Parlamento
olarak dile getirmemiz ve bunlara bir bildiriyle cevap vermemiz lazım.
Bugüne kadar, maalesef, bu konuda yapılan dil uzatmalara karşı
gerek Parlamentoda gerekse Hükûmetin ve çeşitli kurumlardan cevap verilmediği
için işte Yargıtay Başkanlar Kurulu bildiri yayımladı
ve ordudan zaman zaman ses çıktı. O kurumlara söz bırakmadan,
Parlamentonun bu konuda Türkiye Cumhuriyeti devletinin en kutsal kurumu olarak
olaya el koyması ve bunlara gerekli cevabı vermesi gerektiğine
inanıyorum.
Söz verdiğiniz için teşekkür ediyorum efendim.
BAŞKAN Teşekkür ederim, sağ olun.
Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları
vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
bilgilerinize sunacağım.
Okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI
A)
Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Köksal Toptanın, Ukrayna Parlamento
Başkanı Arsheniy
Yatsenyukun resmî davetine icabetle yapacağı ziyarete katılacak
olan Parlamento heyetini oluşturmak üzere siyasi parti gruplarınca
bildirilen isimlere ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/481)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Köksal
Toptanın, Ukrayna Parlamento Başkanı Arseniy Yatsenyukun
davetine icabetle, bir Parlamento heyetiyle beraber Ukraynaya resmi ziyarette
bulunması Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı
Kanunun 6. Maddesi uyarınca, Genel Kurulun 17 Haziran 2008 tarihindeki
118. birleşiminde kabul edilmiştir.
Anılan Kanunun 2. Maddesi uyarınca, Heyetimizi
oluşturmak üzere Siyasi Parti Gruplarınca bildirilen isimler Genel
Kurulun bilgisine sunulur.
Köksal
Toptan
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Adı soyadı: Seçim
çevresi:
1) Hüsnü Çöllü Antalya
Milletvekili (CHP)
2) Necati Özensoy Bursa
Milletvekili (MHP)
3) İbrahim Yiğit İstanbul
Milletvekili (AK Parti)
4) Avni Doğan Kahramanmaraş
Milletvekili (AK Parti)
5) Hasan Kara Kilis
Milletvekili (AK Parti)
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın Başkan, şimdi,
burada grupları olan siyasi partiler diye bahsediyor ama ne hikmetse DTP
yok bu işin içerisinde. Bu nasıl bir adalet, nasıl bir
anlayış? Yani sürekli bunlar aynen böyle sunuluyor Genel Kurulda ama
içinde DTP yok.
BAŞKAN Onun hesaplamasını nasıl
yapıyorlar bilmiyorum, herhâlde orana göre yapıyorlar.
KAMER GENÇ (Tunceli) Yani bir grubu yok sayıyor Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığı.
SIRRI SAKIK (Muş) Yani Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı bir grubu yok sayıyor, demokrasiden ve hukuktan
bahsediyor.
M. NURİ YAMAN (Muş) Grup denince grubun bir hakkı
doğar. Grup deyimi geçiyor, grup bir hakkı doğurur.
BAŞKAN Özel bir görüşme yapın.
SIRRI SAKIK (Muş) Yaptık, yok...
BAŞKAN Peki.
Sözlü soru önergelerinin geri alınmasına dair iki önerge
vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
B)
Önergeler
1.- Adana Milletvekili Kürşat
Atılganın (6/579) esas numaralı sözlü sorusunu geri
aldığına ilişkin önergesi (4/68)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Gündemin sözlü sorular kısmının 187 nci
sırasında yer alan (6/579) esas numaralı sözlü soru önergemi
geri alıyorum.
Gereğini saygılarımla arz ederim.
Kürşat
Atılgan
Adana
2.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun (6/692) esas numaralı sözlü sorusunu
geri aldığına ilişkin önergesi (4/69)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Gündemin sözlü sorular kısmının 285 inci
sırasında yer alan (6/692) esas numaralı sözlü soru önergemi
geri alıyorum.
Gereğini saygılarımla arz ederim.
Mehmet
Akif Paksoy
Kahramanmaraş
BAŞKAN Sözlü soru önergeleri geri verilmiştir.
Komisyondan istifa önergeleri vardır, ayrı ayrı
okutuyorum:
3.- Tokat Milletvekili Osman
Demirin, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi (4/71)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonu üyeliği görevimden ayrılıyorum.
Gereğini arz ederim.
Osman
Demir
Tokat
4.- İstanbul Milletvekili
Nusret Bayraktarın, Çevre Komisyonu üyeliğinden çekildiğine
ilişkin önergesi (4/72)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Çevre Komisyonu üyeliği görevimden ayrılıyorum.
Gereğini arz ederim.
Nusret
Bayraktar
İstanbul
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin üç önerge vardır.
Önergeleri okutuyorum:
C) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- İzmir Milletvekili Oktay
Vural ve 22 milletvekilinin, Malatya ilinin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/233)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Malatya İlinde yaşanan sorunların tespit edilmesi
ve gerekli tedbirlerin alınması amacıyla Anayasanın 98
inci, TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince
Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını arz ve teklif
ederiz.
1) Oktay Vural (İzmir)
2) Osman Çakır (Samsun)
3) Necati Özensoy (Bursa)
4) Mehmet Şandır (Mersin)
5) Sabahattin Çakmakoğlu (Kayseri)
6) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
7) Reşat Doğru (Tokat)
8) Süleyman Latif Yunusoğlu (Trabzon)
9) Ahmet Bukan (Çankırı)
10) Kürşat Atılgan (Adana)
11) Osman Durmuş (Kırıkkale)
12 Mehmet Akif Paksoy (Kahramanmaraş)
13) Osman Ertuğrul (Aksaray)
14) Mümin İnan (Niğde)
15) Ahmet Kenan Tanrıkulu (İzmir)
16) Yılmaz Tankut (Adana)
17) Alim Işık (Kütahya)
18) Hasan Çalış (Karaman)
19) Mustafa Kalaycı (Konya)
20) Recep Taner (Aydın)
21) Rıdvan Yalçın (Ordu)
22) Mithat Melen (İstanbul)
23) Cemaleddin Uslu (Edirne)
Gerekçe
Malatya İli Ekonomik, Sosyal ve Kültürel olarak her dönemde
lokomotif olmuş ve Türkiye'nin bir kesitini oluşturmuştur.
Malatya bu açıdan Türkiye'nin ve özellikle Doğu Anadolu'nun önemli
bir cazibe merkezi olma potansiyeli taşımaktadır.
Ancak son yılarda başta tarım olmak üzere
Malatya'nın ekonomik sorunları çığ gibi büyümüş,
tarım, sanayi ve ticaret neredeyse durma noktasına gelmiş içler
acısı bir vaziyettedir.
Adı Malatya ile özdeşleşen, 250 bin kişiye
ekmek kapısı olan kayısı tarım alanında ilin en
başta dile getirilmesi gereken problemidir. Bu konunun ayrıca
araştırılması gerekmektedir.
Son yıllarda ülkemizde yaşanan genel kuraklık
nedeniyle, Malatya %70 oranında etkilendiği halde, Güneydoğu
illerine yönelik doğal afet ve teşvik kapsamına
alınmaması bilhassa kayısı çiftçisini ciddi mağdur
etmiştir.
Hükümetin ekonomi politikaları neticesi Malatya ekonomisine
katkısı sınırlı olmuş, küçük-büyük bütün sanayi
işletmeleri üretimde ciddi sıkıntılar
yaşamış, kapasiteleri daralmış, işçi
çıkarmaları çoğalmıştır.
Malatya'daki ticaret erbabı ve esnaf ayakta kalma ve
yaşama mücadelesi vermektedir. Tüccar ve esnaf gelecekten ümitsiz,
neredeyse ticaret durma noktasına gelmiştir. Altyapıya yönelik
ise hiçbir yatırım ve faaliyet yapılmamış, sorunlar
büyümüştür.
Malatya Sigara Fabrikası özelleştirilmiştir. Ancak
bu özelleştirme ile çalışanların mağdur
olacağına dair önemli endişeler bulunmaktadır. Bu
fabrikanın Malatya'da çalışması ve istihdamını
artırması gerekmektedir.
Devlet Demir Yolları tarafından Yeşilyurt ilçesinde
749 dekar alan üzerinde 1979 yılında yapımına başlanan
vagon onarım fabrikası bugüne kadar atıl vaziyete
kalmıştır. 2004 yılında DDY işletmesi Genel
Müdürlüğünce vergi borcuna karşılık Milli Emlak'a devredilmiş
ve Hazinece 5084 sayılı kanun gereğince değerlendirmeye
çalışılmıştır. Ancak yatırımlara
bedelsiz arsa tahsisi, binaları kapsamadığından bu mümkün
olamamıştır.
Malatya belediyelerinin imar, su, kanalizasyon, doğalgaz,
katı atık, ulaşım, arıtma tesisi gibi mahalli
müşterek ihtiyaçlarının çağdaş yönetim
anlayışına uygun olarak bütüncül bir yaklaşımla
karşılanması, ancak idari ve ekonomik yönden güçlü bir yerel
yönetim biriminin koordinesinde mümkün olabilecektir. Bu bakımdan Malatya
belediyesinin Büyükşehir statüsüne alınması
değerlendirilmelidir.
Malatya Erhaç Havaalanı fiziki kapasite itibariyle yeterli
olduğundan, yine yurt dışında
(ağırlıklı olarak Almanya'da) ikamet eden
vatandaşlarımız ile işadamlarımızın talebi
ve ilimizin sanayileşme ve ihracat potansiyeli dikkate alınarak,
özellikle yaz aylarında ve hac mevsiminde Erhaç Havaalanı'nın
uluslararası uçuşlara açılması önem
taşımaktadır.
Malatya'da tarımsal potansiyel yüksek olmasına
rağmen maalesef ödenek yetersizliği nedeniyle büyük sulama projeleri
tamamlanamamıştır.
Diğer taraftan Malatya'nın ulaşım
sorunları devam etmektedir.
Malatya'yı ilçelerine ve bölge illerine bağlayacak
karayolu projelerinin tamamlanması gerekmektedir.
Yukarıda bahsedilen ciddi ekonomik sorunlara paralel olarak
da işsizlik artmıştır. Resmi rakamlara göre işsizlik
oranı %20'nin üzerindedir. Doğu ve güneydoğuda yaşanan
güvenlik sorunu nedeniyle Malatya'ya ciddi oranda göç olmuştur. Bu da ilde
çeşitli sıkıntılara neden olmaktadır.
Malatya'da eğitime gereken önem verilmemiş artan nüfus
ve gelişen ihtiyaçlara uygun olarak gerekli yatırım
yapılamamıştır. Okul ve derslik ihtiyaçları artarak
devam etmiş, görülmemiş partizanlık örnekleri sergilenmiş,
Milli ve manevi değerlerine bağlı eğitimciler üzerinde
ciddi baskı ve yıldırma politikaları
uygulanmıştır. Öte yandan Malatya için önemli bir cazibe merkezi
olan İnönü Üniversitemizin bazı birimlerinin kadro kanunu
çıkmadığından Üniversite yeterince büyüyememektedir.
Özellikle Turgut Özal Tıp Merkezinin bölgede önemli bir potansiyel
oluşturduğu dikkate alınarak, sorunlarının çözülmesi
sadece Malatya açısından değil Doğu Anadolu
açısından da büyük önem taşımaktadır.
Pek çok alanda olduğu gibi sağlık alanında da
ne yaptığını bilmez sağlık uygulamaları
çeşitli sıkıntılara yol açmıştır. Yolsuzluk
iddialarında da ciddi sorunlar yaşanmaktadır.
Tüm bu nedenlerle Malatya ilinde yaşanan sorunların
tespit edilmesi ve gerekli tedbirlerin alınması konusunda Meclisimize
büyük görev düşmektedir. Yüce Meclisimizin bu görevi yerine getirmesi için
Meclis Araştırması yapılması gerekmektedir.
2.- Manisa Milletvekili Mustafa
Enöz ve 23 milletvekilinin, Manisa ilinin sorunlarının
araştırılarak önlenmesi ve etkin mücadele için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/234)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Manisa İlinin sorunlarının
araştırılarak, yapılacak yasal düzenlemeler de dâhil olmak
üzere alınacak önlemlerin tespiti amacıyla Anayasanın 98 inci,
TBMM İçtüzüğünün 104 üncü ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis
Araştırması açılmasını arz ederiz.
1) Mustafa Enöz (Manisa)
2) Oktay Vural (İzmir)
3) Mehmet Akif Paksoy (Kahramanmaraş)
4) Erkan Akçay (Manisa)
5) Ahmet Orhan (Manisa)
6) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
7) Necati Özensoy (Bursa)
8) Osman Ertuğrul (Aksaray)
9) Hasan Çalış (Karaman)
10) Akif Akkuş (Mersin)
11) Kürşat Atılgan (Adana)
12) Ali Uzunırmak (Aydın)
13) Süleyman Latif Yunusoğlu (Trabzon)
14) Mustafa Kemal Cengiz (Çanakkale)
15) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
16) Osman Durmuş (Kırıkkale)
17) Metin Çobanoğlu (Kırşehir)
18) Ahmet Bukan (Çankırı)
19) Recep Taner (Aydın)
20) Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar)
21) Tunca Toskay (Antalya)
22) Ahmet Kenan Tanrıkulu (İzmir)
23) Bekir Aksoy (Ankara)
24) Alim Işık (Kütahya)
Gerekçe
Manisa İlimiz tarımsal potansiyeli ve tarımsal
üretimi ile ülkemizin önde gelen illerindendir. İlimizde
halkımızın büyük bir çoğunluğu tarımla
uğraşmakta, geçimlerini tarımdan elde etmektedirler.
Çiftçilerimiz çok büyük sıkıntı içinde
yaşamaktadırlar.
Üreticimiz Ziraat Bankasına, diğer bankalara, Tarım
Kredi Kooperatiflerine, tarımsal sulamada TEDAŞ'a olan
borçlarını ödeyemez hale gelmişlerdir.
Dünyanın bir gıda kaosu ve açlık tehlikesi ile
karşı karşıya kalacağı uluslararası
kuruluşlar tarafından dile getirilmektedir. Hal böyle iken ülkemizde
tarım kesimi hükümet tarafından destekleneceğine yok edilmeye
çalışılmaktadır.
Bölgemizde alışılagelen tarım
çeşitliliği dışında üretim yapılmamaktadır.
Alternatif ürün deseni konusunda ilgili kurum ve kuruluşlarca gerekli
araştırmalar yapılarak bölge çiftçisinin önü açılmalıdır.
Çiftçilerimizin bilinçlendirilerek toprağa uygun ürün
deseninin doğru olarak tespit edilmesi, buna yönelik proje ve
planların oluşturularak uygulamaya bir an önce geçilmesi
gerekmektedir.
Bölgemizde organik tarımın
yaygınlaştırılması, organik tarımla üretim
gerçekleştiren çiftçilerimizin desteklenmesi gerekmektedir.
Gediz nehri bugün için kilometrelerce uzunlukta bir açık
kanalizasyon isale hattına dönüşmektedir. Nehir flora ve
faunasıyla can çekişmekte ve kendisiyle birlikte içinden geçtiği
Ovayı da ölüme götürmektedir.
Arıtma yapılmaksızın nehre dökülen
atıklar akarsuyun yoğun olarak kanserojen maddeler
taşımasına neden olmakta, halk
sağlığını da ciddi bir biçimde tehdit etmektedir.
Son yıllarda IMF politikaları ile tütün ekim
alanları iyice daralmıştır. Başka ürün yetiştirme
imkânı olmayan kırsal bölgelerimizde büyük bir yoksulluk
yaşanmaktadır. İzlenen yanlış politikalar ve
yetiştirilen tütünlerin satılamaması tütün ürünü yetiştiren
köylülerimizi perişan etmiştir. Bu bölgelerde kısmen
zeytinciliğe yönelme bulunmaktadır. Fidan temini ve dikiminde
ekonomik zorluklar yaşanmakta olup, fidan temini ve dikiminin
desteklenmesi gerekmektedir.
Gördes İlçemiz sınırları içerisinde
yapılmakta olan Gördes Barajı, Salihli İlçemiz
sınırları içerisinde Yeşilkavak Barajı, Selendi
İlçesi Alan deresi üzerine yapılması planlanan Ayanlar Barajı,
Alaşehir İlçesi Afşar Çayı üzerine yapılması
planlanan Afşar II Barajı, Kırkağaç İlçesi Gelembe
mevkiine kurulması düşünülen Çaltıcak Barajı, Ahmetli
İlçesi Kelebek Deresi üzerine kurulması planlanan Kelebek
Barajı, Gördes İlçesi Güneşli Beldesi İnderesi üzerine
kurulması planlanan Güneşli Barajlarının bir an önce
tamamlanması gerekmektedir.
Yine Alaşehir ilçesi Kavaklıdere çayı ile Zeytinçay
ve Sakız dereleri üzerine gölet kurulması gerekmektedir.
Manisa ilimiz, tarihi doğal değerler
bakımından oldukça zengin bir ildir. Paranın ilk defa
basıldığı yer olan ve medeniyetlere ev sahipliği yapan
Sart beldesi Salihli ilçemiz sınırları içerisinde bu bölgede yer
almaktadır. Yine bu bölgede beş çeşit termal su kaynakları
ve Bozdağlar bulunmaktadır. Söz konusu bu bölgenin kültür ve turizm
koruma ve gelişim bölgesi yapılması, bölgenin gelişmesine
büyük katkı sağlayacaktır.
Kula-Salihli-Manisa bölünmüş yol çalışması ile
Salihli-Gölmarmara-Akhisar yolunun bir an önce bitirilmesi gerekmektedir.
Manisa ilimizde bulunan Celal Bayar Üniversitesi 15
yıllık üniversitedir. Üniversitenin açık ve kapalı spor
tesisleri inşaatı, kampüs altyapısı inşaatı,
derslik ve merkezi birimler inşaatı gibi fiziki sorunları
bulunmaktadır. Üniversitenin araştırma uygulama hastanesi halen
bitirilememiştir, bunun için de yeterli ödenek temin edilmemiştir.
Açıklanan bu nedenlerle sorunların yerinde tespit
edilerek konunun aydınlığa kavuşturulması ve gereken
önlemlerin alınması amacıyla bir Meclis
Araştırması açılması gerekmektedir.
3.- Niğde Milletvekili Mümin
İnan ve 23 milletvekilinin, sokakta yaşayan ve çalışan
çocuklar sorununun araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/235)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Gerekçesini ekte sunduğumuz, ülkemizdeki sokaklarda
yaşamak veya çok küçük yaşlarda sokaklarda çalışmak
durumunda olan çocukların içinde bulunduğu sorunların
araştırılarak, sıkıntılarının
giderilmesine yönelik çözümlerin geliştirilip alınması gereken
tedbirlerin tespit edilmesi ve bunlara ilişkin yapılacak
düzenlemelerin ele alınabilmesi için Anayasa'nın 98'inci, İç
Tüzük'ün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis
Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Mümin İnan (Niğde)
2) Mithat Melen (İstanbul)
3) Rıdvan Yalçın (Ordu
)
4) Mehmet Şandır (Mersin)
5) Metin Çobanoğlu (Kırşehir)
6) Süleyman Turan Çirkin (Hatay)
7) Ahmet Kenan Tanrıkulu (İzmir)
8) Hasan Çalış (Karaman)
9) İzzettin Yılmaz (Hatay)
10) Atila Kaya (İstanbul)
11) Necati Özensoy (Bursa)
12) Cemaleddin Uslu (Edirne)
13) Osman Durmuş (Kırıkkale)
14) Münir Kutluata (Sakarya)
15) Beytullah Asil (Eskişehir)
16) Ümit Şafak (İstanbul)
17) Kemalettin Nalcı (Tekirdağ)
18) Recep Taner (Aydın)
19) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
20) S. Nevzat Korkmaz (Isparta)
21) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
22) Yılmaz Tankut (Adana)
23) Ahmet Duran Bulut (Balıkesir)
24) Gürcan Dağdaş (Kars)
Gerekçe:
Ülkemizin hızlı bir değişim sürecine
girmesiyle birlikte, sağlıksız bir kentleşme sonucunda
toplum yapısındaki olumsuz değişikliklere paralel olarak
bozulan aile yapısı, ekonomik yoksulluk ve köyden kente göç sonucu
oluşan kültürel çatışma gibi sebeplerle bazı aileler
toplumsal yaşamının dışına itilmişlerdir.
Buna benzer toplumsal değişimler, büyük ümitlerle kente göçen
insanlarımızın aile ilişkilerini olumsuz etkileyerek,
çocuklarını başıboşluğa sürüklemektedir.
Ayrıca boşanmalar, resmi nikâh olmaksızın yapılan
evlilikler, değişik eşlerden olan çocuklar, ebeveynlerden
birinin evi terk etmesi gibi nedenler de çocukların ruh halini olumsuz
etkilemekte ve onları evlerini terk ederek sokaklarda yaşama
arayışına itmektedir. Bu sorun yoğunlukla metropol illerde
çok daha ileri boyutlara ulaşmıştır. Bu soruna, kısa
bir süre içerisinde sistemli bir çözüm getirilememesi durumunda zaman
içerisinde ülkemizin en önemli sosyal ve iç güvenlik sorunu haline gelmesi
kaçınılmazdır. Bu çocukların bir bölümü, yoksulluk,
aşırı kalabalık, fiziki ve ekonomik
imkânsızlıklar, cinsel ya da duygusal istismar gibi etkenler
nedeniyle aileleri ile sorun yaşamaktadır. Koşullara uyum
sağlamak için gösterilecek çabalara karşın, acil olarak çok daha
ciddi toplumsal tedbirler alınmazsa maalesef gelecekte de
çocuklarımızın önemlice bir bölümü ülkemizdeki kentlerin
sokaklarında yaşayan ve çalışan çocukların
saflarına katılacaktır. Genellikle sokaktaki çocuklar, iki ana
gruba ayrılarak ele alınmaktadır. Bunlar; sokakta
çalışıp akşam evine dönen yani bir evi olan,
akşamları düzenli olmasa da evine dönen çocuklar ile evi olmayan 24
saat sokakta yaşayan, ailesiyle ilişkileri kopuk olup geçimini
sokaktan sağlayan çocuklar olarak gruplandırılmaktadırlar.
Dönecek bir evi olmayan veya çeşitli sebeplerle evine dönmeyi reddeden bu
çocuklar, zaman zaman suça bulaşıp, zaman zaman tiner, bali gibi
uçucu ve uyuşturucu maddeler kullanan, ya da bunlara gereksinim duyan,
sokağı mekân edinen çocuklardır. Bu çocukların aile, okul,
çocuk kurumları gibi kendilerine karşı sorumluluğu olan
kişi ya da kurumlarla hemen hemen hiç temasları bulunmamaktadır.
Çeşitli nedenlerle evden kaçmış, aile ve toplumla
bağları tamamen kopmuş olan bu çocuklar küçük gruplar halinde,
kendilerine özgü kurallarıyla sokaklarda yaşamı seçmek zorunda
kalmışlardır. Bu çocuk ve gençler sokakta, şiddet, fiziksel
ve cinsel istismar, başkaları tarafından suç işlemeye
zorlanmak, kronik-tehlikeli bulaşıcı hastalıklara
yakalanmak, bakımsızlık sonucu oluşan hastalıklar,
kaçırılma, öldürülme gibi tehlikelerle iç içe
yaşamaktadırlar. Bu çocuklarımızın
sayısının, en iyimser tahminlerle 7-8 bin civarında
olduğu düşünülmektedir.
Sokakta çalışan çocuklar ise, ailesinin geçimine
katkıda bulunmak ya da kendi masraflarını karşılamak
için günün bir bölümünde sokakta çalışan çocuklardır. Mendil,
sakız, su, kart satanlar, ayakkabı boyacılığı
yapanlar, kırmızı ışıkta araba camı
silenler, sabit noktalarda dilencilik yapanlar buna örnektir. Bunlar da
maalesef sürekli, sokaklarda hak etmedikleri ve o yaştaki bir çocuğun
baş edemeyeceği çeşitli davranış ve tehlikelerle
yaşamak durumunda kalmakta eğitim imkânlarından mahrum bırakılmaktadırlar.
Yukarıda açıklanan sorunların çözümü için
alınacak tedbirlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
Araştırması açılması gerekmektedir.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki ön
görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
Başbakanlığın Anayasanın 82nci
maddesine göre verilmiş iki tezkeresi vardır, ayrı ayrı
okutup oylarınıza sunacağım.
A)
Tezkereler (Devam)
2.- Sağlık
Bakanlığı Müsteşarı Orhan F. Gümrükçoğlunun
İsviçreye yaptığı resmî ziyarete katılacak
milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/482)
20/6/2008
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Uzm.
Dr. Orhan F. Gümrükçüoğlunun, 19-24 Mayıs 2008 tarihlerinde
Cenevrede düzenlenen Dünya Sağlık Örgütü 61. Dünya Sağlık
Asamblesi Toplantısına katılmak üzere bir heyetle birlikte
18-21 Mayıs 2008 tarihlerinde İsviçreye yaptığı resmî
ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de
iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu
Kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
Liste
Kemalettin Aydın Gümüşhane
Milletvekili
Rüstem Zeydan Hakkâri
Milletvekili
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Arayacağım efendim.
Tezkereyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum efendim.
Kapanma Saati: 16.06
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.19
BAŞKAN: Başkan Vekili
Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP ÜYELER: Harun
TÜFEKCİ (Konya), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 124üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Başbakanlık tezkeresinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi tezkereyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Tezkereyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, kabul edilmiştir.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
3.- Devlet Bakanı Nimet
Çubukçunun İsraile yaptığı resmî ziyarete katılacak
milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/483)
27/6/2008
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Devlet Bakanı Nimet Çubukçunun, görüşmelerde bulunmak üzere
21-24 Mayıs 2008 tarihler arasında İsraile
yaptığı resmî ziyarete, İstanbul Milletvekili Lokman
Ayvanın iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar
Kurulu Kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
BAŞKAN Tezkereyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Tezkere
kabul edilmiştir.
İç Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş bir
doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
B)
Önergeler
(Devam)
5.- Ankara Milletvekili
Yılmaz Ateşin, Gider Vergileri Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/192) İç Tüzükün
37nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasına ilişkin
önergesi (4/70).
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
2/192 Esas Numaralı, Gider Vergileri Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun Teklifim 45 gün
içinde komisyonlarda sonuçlandırılmadığından, iç
tüzüğün 37. maddesi gereğince doğrudan genel kurul gündemine
alınmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Yılmaz
Ateş
Ankara
BAŞKAN Önerge sahibi olarak buyurun Sayın Ateş.
YILMAZ ATEŞ (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, 1999 yılında ulus olarak
yaşadığımız bir acı
Bildiğiniz gibi,
depremden sonra GSM abonelerine yüzde 25 oranında bir özel iletişim
vergisi konmuştu. Bunun uygulaması 2002 yılına kadar devam
etmesi gerekirken, süresi 2 defa uzatıldı ve maalesef şu anda da
kalıcı hâle getirildi. Dilerim ne ülkemize ne de dünyaya Tanrı
bir daha böyle bir acı yaşatmaz. Ama bu acı nedeniyle
toplumumuzun, ulusumuzun gösterdiği dayanışma duygusunun bir
ranta çevrilerek yüzde 25 oranında sürekli bir hâle gelen vergiyi de
sürdürmenin bir anlamı yok diye düşünüyorum.Bu oran, değerli
arkadaşlar, Ugandada yüzde 30, Zambiyada yüzde 25, Tanzanyada yüzde 29,
Avrupa Birliği ülkelerinde yüzde 15 ile 25 arasında
değişirken maalesef ülkemizde yüzde 60a varan bir zam, vergi
adı altında bir zam uygulanmaktadır. Bu doğru bir
yaklaşım değildir, bundan bir an önce dönülmesi gerekmektedir. O
nedenle, kanun teklifimizin sayın milletvekilleri tarafından da
desteklenmesini dilemekteyiz.
Değerli arkadaşlar, bu bir hukuksuzluk anlamına
gelmektedir. Hukuksuzluğu sürdürmenin hiçbir anlamı yok. Bu
hukuksuzluğu sürdürdüğümüz zaman bu hukuksuzluğun giderek
yaşamımıza da girdiğini görmekteyiz.
Sayın Başkanın da hoşgörüsüne
sığınarak, bu süre içinde de kalarak, değerli
arkadaşlar, bugün 1 Temmuz, 2 Temmuz olaylarının on beşinci
yıl dönümü. Bu aradan geçen on beş yıllık süre içerisinde
maalesef gerçek failler yakalanıp yargının
karşısına çıkarılamamıştır. Yine bu on
beş yıllık süre içerisinde -Sayın Reha Çamuroğlunun
da belirttiği gibi- orası, Müze olsun. talebi olmasına
rağmen, bir dönerci, bir kebapçı dükkânı olarak o otel
faaliyetlerini sürdürmektedir. Bu bir insanlık ayıbıdır,
bunun kaldırılması gerekir. Madımak Otelinin bir müze
hâline getirilmesi lazım.
Yine arkadaşlarımız geçen dönemlerde de öneri
vermişlerdi. Bir insan eğer Benim ibadet yerim burasıdır.
derse, oraya devletin, iktidarların Hayır, burası sizin inanç
yeriniz değildir. demesini doğrusu anlamak mümkün de değildir.
O nedenle, cemevlerinin de bir an önce ibadet yeri olarak kabul edilmesi
gerekmektedir.
Bu hukuksuzluk, değerli arkadaşlar, görüyoruz ki,
sürdürülebilir bir hâle gelmiş. Bundan tam on üç ay önce, 12 Haziran 2007
tarihinde bir grup gazeteci tutuklandı, adına da Ergenekon
Operasyonu denildi. Değerli arkadaşlar, ben 12 Martı
yaşadım, 12 Eylülü yaşadım; birisinde öğrenci,
birisinde gazeteciydim. Değerli arkadaşlar, çok sanıklı
davalar görüldü; siyasi partiler davaları, dernek davaları, sendika
davaları... Değerli arkadaşlar, on üç ay süren bir iddianame
sürecini bugün Türkiyede de, dünyada da bir hukuk sistemi
yaşamamıştır.
Buna dayanılarak bugün yine birtakım
aydınlarımız, sivil toplum örgütlerimizin başkanları,
Atatürkçü Düşünce Derneğinin Başkanı, Ticaret Odası
Başkanı, bir gazetemizin Ankara temsilcisi
Bir eski milletvekilinin
de aranmakta ve tutuklanmak üzere olduğu belirtiliyor. Sayın
iktidarın bunu sürdürmemesi gerekir. Yargıya intikal etmiş bir
olay, denilebilir ama on üç ay süren bir iddianamenin ortaya çıkarılmaması
da Türkiye'nin ayıbıdır. Bu ayıbı da yaşatmamak
gerekir diye düşünüyorum.
Yüce Meclisi tekrar saygıyla selamlarken kanun teklifimize de
desteklerinizin olmasını diliyorum. Tekrar saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Ateş.
Evet, önerge üzerinde bir milletvekili olarak Bursa Milletvekili
Mehmet Emin Tutan.
Buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ankara Milletvekili Sayın Yılmaz Ateş ve
arkadaşlarının İç Tüzükün 37nci maddesi mucibince
doğrudan gündeme alınmasını istedikleri Gider Vergileri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun
Teklifi üzerinde söz almış bulunuyorum.
Bilindiği gibi, 17 Ağustos depreminden sonra ülkemiz maddi
ve manevi büyük acı ve yıkımlarla karşı
karşıya kalmıştır. Binlerce insanımız
ölmüş, yaralanmış, binlerce maddi hasarlı
yıkımlar olmuştur. Zamanın Hükûmeti de yaraları sarmak
amacıyla bazı ekonomik tedbirler almış olup bunlardan biri
de cep telefonları abonelerinin yüzde 25 oranında özel iletişim
vergisiyle muhatap edilmeleri olmuştur. Bu vergi geçici olarak
konulmasına rağmen, bitiş tarihinden sonra iki kez
uzatılmış ve bilahare kalıcı hâle gelmiştir,
artık bu vergiler oturmuş ve bütçe kalemlerinde de ciddi bir gelir
oluşturmuştur.
Bu nedenle mevcut durumun devamının ve mezkûr yasa
teklifinin İç Tüzük 37nci maddesine göre öncelikle görüşülmesinin
aleyhinde olduğumu saygıyla arz ediyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Tutan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, gündemin Özel Gündemde Yer Alacak
İşler kısmına geçiyoruz.
Bu kısımda yer alan, İstanbul Milletvekili Kemal
Kılıçdaroğlu ve 57 milletvekilinin, yasa dışı
dinlemelere zemin oluşturdukları ve himaye ettikleri; özel
hayatın gizliliği ve korunması ile haberleşme hürriyeti ve
gizliliği hak ve ilkelerinin yoğun ve keyfi şekilde ihlal
edilmesine göz yumdukları; bu suretle görevlerini kötüye
kullandıkları; bu eylemlerinin Türk Ceza Kanununun 257nci maddesine
uyduğu iddiasıyla, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalay haklarında,
Anayasanın 100üncü ve İç Tüzükün 107nci maddeleri uyarınca
bir Meclis soruşturması açılmasına ilişkin (9/2) esas
numaralı önergesi üzerindeki görüşmelere başlıyoruz.
VII.- MECLİS
SORUŞTURMASI
A) Ön
Görüşmeler
1.- İstanbul Milletvekili
Kemal Kılıçdaroğlu ve 57 milletvekilinin, yasa
dışı dinlemelere zemin oluşturdukları ve himaye
ettikleri; özel hayatın gizliliği ve korunması ile
haberleşme hürriyeti ve gizliliği hak ve ilkelerinin yoğun ve
keyfî şekilde ihlal edilmesine göz yumdukları; bu suretle görevlerini
kötüye kullandıkları iddiasıyla, Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay
haklarında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin
önergesi (9/2)
BAŞKAN - Bu görüşmede, sırasıyla önergeyi
verenlerden ilk imza sahibine veya onun göstereceği bir diğer imza
sahibine, şahısları adına üç üyeye ve son olarak da
hakkında soruşturma açılması istenmiş bulunan
Başbakan veya Bakana söz verilecektir.
Konuşma süreleri onar dakikadır.
Meclis soruşturması önergesi Genel Kurulun 10/6/2008
tarihli 115inci Birleşiminde okunmuş ve bastırılarak
sayın üyelere dağıtılmıştır. Bu nedenle,
soruşturma önergesini tekrar okutmuyorum.
İlk söz, önerge sahibi olarak Sayın Kemal
Kılıçdaroğlunun.
Buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bir toplumu çağdaş kılan temel
unsur o toplumda hukukun üstünlüğüne inanmaktır, hukukun
üstünlüğünü temel kural olarak kabul etmek ve bunu yaşama
geçirmektir. Eğer hukukun üstünlüğünü kâğıt üzerinde yapar,
gerçekten yaşama geçirmezsek, hukukun üstünlüğü sadece
kâğıt üzerinde kalır ve temel insan hakları büyük ölçüde
ihlal edilmiş olur.
Türkiye'de öteden beri gündemden düşmeyen temel bir konu var.
Haberleşme gizliliğinin ısrarla ihlal edildiği, bu konuda
hükûmetlerin gerekli çabaları göstermediği, hatta Parlamentonun bu
konuda gerekli çabaları göstermediği şeklinde yaygın bir
kanaatin olduğunu da belirtmek isterim.
Değerli milletvekilleri, sadece bugüne özgü bir olay
değil bu. Daha önce de telefon dinlemeleriyle ilgili olarak yine
Parlamentoya pek çok konu gelmiş ve Parlamentoda
tartışılmıştır. Hatta geçen, yine yasa
dışı dinlemelerle ilgili yapmış olduğumuz bir
toplantıda AKPden değerli bir milletvekili Parlamentoda kurulan
araştırma komisyonunun da sonuç alamadığını
burada ifade etmişti. Gerçekten de 1997 yılında Parlamentoda
kurulan araştırma komisyonunun sonuç bölümü aynen şöyle
değerli milletvekilleri: Komisyonumuz yaptığı
çalışmalar sonunda, telefonların yasa dışı
dinlendiği yolundaki yaygın kanaati gözlemlemiş ancak bu konuda
kanıt elde edememiştir. Araştırma komisyonu bile
yaygın bir kanaat olduğunu gözlemlediğini raporunda ifade
etmektedir ve o gün yapılan çalışma sonuçsuz
bırakılmıştır.
Değerli milletvekilleri, bu kürsüde yine AKPden grup
başkan vekili bir arkadaşımız buraya gelerek dinlemelerin
geçmişte çok dağınık bir ortam içinde
yapıldığını, Jandarma Genel Komutanlığının,
Emniyet Genel Müdürlüğünün ve Millî İstihbarat
Teşkilatının farklı dinlemeler yaptıklarını
ve bu dinlemelerin kontrol edilemediğini ve denetlenemediğini bu
kürsüde ifade etmişti. Hatta -şöyle bir cümlesi var- Sayın
Bozdağın İstedikleri gibi kullanıyorlardı ve toplum
geçmişte bunun örnekleriyle doluydu. diye bir açıklaması da
var.
Değerli arkadaşlar, soruları yanıtlamak üzere
kürsüye gelen İçişleri Bakanımız Sayın Beşir
Atalay demokratikleşme sürecinin, insan hakları sürecinin
güçlendirilmesi gerektiğini, özel hayata ne kadar önem verdiklerini,
haberleşme ve iletişim özgürlüğüne ne kadar önem verdiklerini
Parlamentoda dile getirmişti ve yine kendi ifadesiyle İnsan
özgürlüğünü, bireyin özel hayatını, demokrasiyi, açık
toplumu her zerresine kadar savunan birisi olarak söylüyorum. diyerek de altını
çizmişti söylediklerinin. Ama Sayın Atalayın söylediği bir
şey daha var, Âdeta herkesi dinleme korkusu altında tutan,
endişeye sokan bir ortama soktu son gelişmeler. diye de bir
açıklama yaptı.
Buna karşılık ne yapıldı? Parlamento buna
karşılık ne yaptı? Değerli milletvekilleri,
Parlamentoda bir yasa çıkardık. Yasanın temel noktası
dinlemeyle ilgili olayların, olguların hukuk devletine özgü bir
yapı içinde gerçekleşmesi ve bunun mutlaka yargı kararı
içerisinde olmasıydı ve yine bu yasada yargı kararlarının
içeriğinin ne olacağı da açıkça belirtilmiştir.
Bakın, hakkında tedbir uygulanacak kişinin kimliği,
iletişim aracının türü, kullandığı telefon
numaraları veya iletişim bağlantısını tespite
imkân veren kodundan belirlenen düzenlemelerin de mahkeme kararında
mutlaka olması gerektiği ifade ediliyordu.
Değerli arkadaşlar, yasayı Parlamento böyle
çıkarmakla beraber, yürütme organı ve Sayın Başbakan bu
yasaya aykırı bir uygulama yapmıştır ve yasa
dışı dinlemelere ortam hazırlamıştır.
Diyeceksiniz ki: Nasıl oluyor bu? Bu, mahkeme kararıyla da,
Yargıtayın kararıyla da sabit hâle gelmiştir. Bakın,
önce Emniyet Genel Müdürlüğü Türkiye genelinde bir izleme yetkisi
almıştır. Arkasından Jandarma Genel
Komutanlığı yine Türkiye genelinde bir izleme yetkisi almıştır.
Değerli milletvekilleri, yargı kararlarına
baktığınızda, yapılan başvurulara
baktığınızda telefonu dinlenecek kişi yok, telefon
numarası yok, kimler olduğu belli değil. Ama Türkiye genelinde
sanki Türkiyedeki herkes teröristmiş gibi, sanki Türkiyede herkes yasa
dışı bir örgütlenmenin içindeymiş gibi o mantıkta
izleme alınmıştır. Peki, değerli arkadaşlar,
Parlamentonun vermediği bir yetkiyi yürütme organı nasıl, bu
kadar, yasalara aykırı olarak kullanabilir?
Şimdi, diyebilirsiniz ki
İSMAİL BİLEN (Manisa) Yargı organı
karar vermedi mi?
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) Bakın, topu yargı
organına atmaya gerek yok. Bizim muhatabımız burada yürütme
organı. Yürütme organından birisi çıkar der ki: Ben bu yasa
dışı izlemeyle ilgili olarak onayı hazırlayanlar
hakkında soruşturma açtım. Der mi? Diyecek mi? Bekliyoruz.
Diğer konularla ilgili olarak Adalet
Bakanlığı
Bakın, değerli milletvekilleri, Jandarma
Genel Komutanlığı da aynı doğrultuda dinleme, izleme
yetkisi aldıktan sonra Telekomünikasyon Kurumu bunun yasaya
aykırı olduğunu iddia ederek Adalet Bakanlığına
dilekçeyle başvuruyor. Diyor ki: Jandarma Genel
Komutanlığının aldığı izleme yetkisi
Parlamentonun çıkardığı yasaya aykırıdır.
Ağır ceza mahkemesi ancak kendi görev bölgesiyle
sınırlı alanda izleme yetkisi verebilir, bu yetki de
aşılmıştır. Adalet Bakanlığı ne
yapıyor? İşte Adalet Bakanlığının onayı
burada değerli arkadaşlar. Adalet Bakanlığı, kamu
yararına bunun bozulması, kanun yoluyla bozulması için dava
açıyor ve dava Yargıtay kararıyla kesinleşiyor.
Şimdi gelelim asıl temel soruna değerli
milletvekilleri. Telekomünikasyon Kurumu kime bağlı ve
Telekomünikasyon Kurumu Başkanını kim atar? Çıkan yasada
Telekomünikasyon Kurumu doğrudan Sayın Başbakana bağlı
ve Başbakan atıyor. Diyeceksiniz ki: Bu kadar önemli bir görevde
sadece Başbakanın değil Cumhurbaşkanın da onayı
var. Maalesef yok arkadaşlar. Cumhurbaşkanı bu atama sistemi
içinde dışarıda tutulmuş vaziyette. Peki, diyeceksiniz ki:
Böyle bir yanlışlık olduğu zaman Sayın Başbakan
denetim yollarını kullanacaktır. Bakın, yasada denetim
organını belirleme yetkisi de Sayın Başbakana
tanınmıştır. Bana söyler misiniz, hem atama yetkisini hem
denetim yetkisini bir kişi elinde bulundurursa orada demokrasiden,
hukuktan, insan hakları ihlallerinin önleneceğinden söz edebilir
misiniz? Böyle bir anlayış olabilir mi? Biz bu yasa buradan
çıkarken bu eksikliklere dikkat çektik ve düzeltilmesini istedik ama
Adalet ve Kalkınma Partisi Hayır, biz bu yasayı böyle
çıkaracağız. dedi Şu anda bu yasa Anayasa Mahkemesinin
gündemindedir, önümüzdeki günlerde bu konuda vereceği kararı
bekliyoruz.
Değerli arkadaşlar, Yargıtay 9. Ceza Dairesi,
Telekomünikasyon Kurumunun başvurusu ve Adalet
Bakanlığının da itirazı üzerine bir karar veriyor.
Verdiği karar şu: Mahkemenin verdiği karar
yanlıştır, bütün herkes izleme kapsamına alınamaz,
birinci nokta bu.
İkinci nokta şu: Siz, açıkça, kişinin
adını, telefonlarını
Gerekçelendirerek ancak izin
alabilirsiniz diyor, burada o yok.
Üç: İlgili yargıç, ağır ceza mahkemesi
yargıcı ancak yargı çevresiyle sorumlu bir alanda görev ve yetki
kullanabilir, Türkiye genelinde böyle bir yetkiyi kullanamaz.
Değerli milletvekilleri, bu yetki ortaya çıktıktan
sonra, bu karar ortaya çıktıktan sonra, Emniyet Genel
Müdürlüğünün de aynı konu hakkında bir onayı var.
Şimdi, Sayın Başbakan harekete geçti mi? Hayır. Adalet
Bakanlığı harekete geçti mi? Hayır. İçişleri
Bakanı harekete geçti mi? Hayır. En son YARSAVın
yaptığı başvuru var, Türkiye İşçi Partisinin
yaptığı başvuru var. YARSAVın başvurusuna
Sayın Bakanın verdiği bir yanıt var, diyor ki: Bu konu
incelenmektedir.
Değerli milletvekilleri, konunun incelenmesi bir tarafa, bu
izni alan Telekomünikasyon Kurumu, yani doğrudan doğruya Sayın
Başbakana bağlı olan Telekomünikasyon Kurumu, acaba niçin
Emniyet Genel Müdürlüğü için Adalet Bakanlığına
başvurmamış da sadece Jandarma Genel Komutanlığı
için başvurmuş? Bu herhâlde çok önemli bir soru olsa gerek ve bu
sorunun yanıtını biz Sayın Bakandan, Sayın Başbakandan
bekliyoruz.
Sayın Başbakan mademki olayın bu kadar içindedir,
telekomünikasyonun denetiminden atanmasına kadar bütün alanların
içindedir, o zaman Sayın Başbakan bunun sorumluluğunu
sırtında taşımak zorundadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Kılıçdaroğlu,
devam edin.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) Az önce de söyledim,
Yargıtay kararıyla yapılan işlemlerin Anayasaya
aykırı olduğu, hukuk sistemine aykırı olduğu,
bizim Parlamentonun 2005te çıkarmış olduğu yasaya
aykırı olduğunu da söylemiştir. Artık yasalarla
aykırılık tescil edilmiştir. Sayın
Başbakanın sorumluluğu çok büyüktür.
Sayın Başbakan diyor ki bugün AKPnin grup
toplantısında: Efendim, soruşturma önergesi veriyorlar
Bu da
havada kaldı. Sayın Başbakanın bunun havada kalıp
kalmadığını öğrenmesi için ya da bizim öğrenmemiz
için gelip burada bunun hesabını vermesi lazım. Sayın
Başbakan, siz, Telekomünikasyon Kurumu Başkanını nasıl
atadınız? Bununla ilgili bir denetim yaptınız mı
yapmadınız mı? Yargıtay kararı ortaya
çıktıktan sonra Emniyet Genel Müdürlüğü olayını
kaldırdınız mı kaldırmadınız mı?
Eğer bunu kaldırmadıysa, bu konuda bir adım atmadıysa,
Sayın Başbakan hukuk sistemini katletmiş demektir, Sayın
Başbakan Parlamentonun iradesinin aksine bir irade ortaya koyarak Türkiye
genelinde bir izleme yapmış demektir.
Umuyorum ve diliyorum ki bir soruşturma komisyonu kurulur ve
bütün bu gerçekler bütün çıplaklığıyla ortaya
çıkmış olur.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Kılıçdaroğlu.
Şahısları adına, Diyarbakır Milletvekili
Selahattin Demirtaş.
Sayın Demirtaş, buyurun efendim. (DTP
sıralarından alkışlar)
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, hepinizi saygıyla selamlayarak
başlamak istiyorum.
Kemal Kılıçdaroğlu ve 57 milletvekilinin,
Sayın Başbakan ve Sayın İçişleri Bakanı
hakkında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin
önergesi hakkında şahsım adına söz almış
bulunmaktayım.
Değerli arkadaşlar, söz konusu önerge, en nihayetinde,
temel hak ve özgürlüklerin kullanımıyla, temel hak ve özgürlüklere
yaklaşımla, bakış açısıyla doğrudan ilgili,
doğrudan ilintili bir soruşturma açılması önergesidir.
Burada temel hak ve özgürlüklere Hükûmetin hangi pencereden
baktığı meselesi sorgulanmalıdır, yani biz, insan
haklarına, özgürlüklere güvenlik açısından mı
bakıyoruz, özgürlük açısından mı bakıyoruz? Bu temel
yaklaşım, hem Hükûmetin yasa tekliflerinde hem de idarenin, Hükûmetin
uygulamalarında, iktidarın uygulamalarında çok bariz farklar
yaratacak iki temel bakış açısıdır.
Türkiyede şöyle bir kanaat geçmiş hükûmetler döneminde
başlamış olmakla birlikte, AKP Hükûmetinin de
uyguladığı politikalarla yerleşmiş, topluma
kanıksatılmış bir anlayış vardır. Nedir o
anlayış? Toplumun tümü tehdit altındadır. Tehdit
baskısı vardır. Güvenlik problemi vardır.
Dolayısıyla, bu çerçevede hükûmetin, devletin alacağı
önlemler insan haklarına, hukuka aykırı olsa bile sizlerin, yani
toplumun güvenliği adına yapıldığı için hoş
görülmelidir anlayışı, güvenlikçi bakış
anlayışı, maalesef ki, toplumda yer etmiş durumdadır.
Bu anlayışın yer etmesine neden olan uygulamalar, AK PARTİ
Hükûmeti döneminde, maalesef, yoğunlaşarak artmıştır.
Örneğin, son yapılan bir araştırmaya göre Türkiyede
insanların yüzde 51i işkenceye karşı
olmadığını beyan etmiştir. Bu çok vahim bir durumdur.
Nereden nereye gelindiğinin çok vahim bir örneğidir. Yani, toplumun
insan haklarına olan saygısı, insan haklarına olan
duyarlılığı giderek azalmakta, insan hakları
ihlallerine karşı gösterilen refleksler giderek azalmaktadır.
Şimdi, ana muhalefet partisinin genel sekreterinin
dinlendiği iddiaları elbette ki vahimdir. Bunun gibi, toplumda, çok
ciddi insan hakları ihlalleri, kişi hak ve özgürlüklerinin ihlal
edildiğine dair çok ciddi örnekler yaşanıyor. Neredeyse her gün,
her hafta Türkiyede vahim örneklerle karşılaşıyoruz. Ama
buna karşı toplumsal refleksler oldukça zayıf. Özellikle
toplumun reflekslerinin bu konuda zayıf olması, hassasiyetlerinin
azalması için planlı, programlı yıllardır süren, devam
eden projelerle, planlarla, maalesef ki, işte, toplumun yüzde 51i
işkenceyi hoşgörür, kabul edebilir hâle getirilmiş durumda.
Eğer, bugün, Sayın Önder Savın dinlendiği iddialarına
karşı toplumda büyük bir infial uyanmıyorsa, bunun nedeni,
işte, bu reflekslerin öldürülmüş olmasıdır. Peki, bu sadece
Sayın Savla ilgili bir konu mudur? Hayır. İddia ediyorum, bugün
Türkiyede aktif siyaset içerisinde bulunan 550 milletvekilini de dâhil ederek
belirtiyorum, sayın bakanları dâhil ederek belirtiyorum, yine üst
düzey ordu veya sivil bürokrasisini dâhil ederek belirtiyorum;
dinlenmediğini, izlenmediğini, fişlenmediğini, takip
edilmediğini iddia eden varsa buyursun, Meclis kürsüsü burada. Bu duyguya
sahip olmayan bir tek kişi varsa buyursun desin ki: Benim bu konuda içim
rahat. Evimin telefonu, cep telefonum, iş telefonum, mailim,
yediğim yemekler, kiminle oturup kalktığım, hangi
toplantılara katıldığım takip edilmiyor, bu konuda
benim içim çok rahattır. diyen varsa buyursun burada ifade etsin, biz de
saygı duyalım ona.
Sayın İçişleri Bakanı birazdan çıkacak,
bu kürsüden konuşacak. Kendisi ifade etsin, İçişleri Bakanı
olarak gerçekten içi rahat mı? (DTP sıralarından
alkışlar) Telefonlarının dinlenmediğine dair,
kendisinin izlenmediğine dair içi rahat mı? Valilerden,
kaymakamlardan, Türkiyenin bütün kentlerinde görev yapan valilerden,
kaymakamlardan içi rahat mı diye sormak lazım. Fişlenmeyen,
takip edilmeyen, izlenmeyen üst düzey kamu görevlisi, yetkilisi var mı
merak ediyorum. Yani biraz önce Sayın Kılıçdaroğlu da ifade
etti, daha önce Meclis araştırma komisyonu bu konuda kamuoyunda
yaygın bir kanaat olduğunu tespit ediyor ancak maalesef delil ortaya
koyamıyor. Elbette ki bu işi yapan kılıfını da
hazırlıyor, delil bırakmıyor, elbette ki Meclis araştırma
komisyonu dahi maalesef ki o delillere ulaşamıyor. Ama hiç kimse, en
azından Hükûmet bu konuda gerekli tedbirleri aldığı
konusunda, sorumlular hakkında soruşturma yapıp
cezalandırdığı konusunda bizleri ikna etmediği
müddetçe toplumun içi rahat olmamalıdır. Bizim içimiz rahat
değildir, hiç kimsenin de içi rahat olmamalıdır çünkü Türkiyede
özel hayatın gizliliği, özel hayatın mahremiyeti, buna
saygı diye bir müessese, mesele yoktur.
Neden yoktur değerli arkadaşlar? Türkiyede istihbarat
çalışmaları birçok koldan yürütülür, emniyetin ayrı
vardır, MİTin ayrı vardır, Genelkurmayın ayrı
vardır, jandarmanın ayrı vardır, hatta bilumum yabancı
istihbarat örgütünün Türkiyede faaliyetlerinin olduğu bilinir en
azından. Dolayısıyla, en azından hangisi tarafından
dinlendiğinizi bilmeden en azından bir tanesi tarafından
izlendiğinizi, dinlendiğinizi her biriniz tahmin edersiniz.
Şimdi, bu kadar yetki karmaşası içerisinde her
siyasal gücün ve aktörün, gücü eline geçirenin de kendi istihbarat örgütünü
oluşturduğu bir sistemde elbette ki hiç kimse güvencede
olmayacaktır. Bugün, dinlemeler, izlemeler, fişlemeler siyasi
şantaj aracı olarak kullanılabilmektedir; ya basına
sızdırılarak, kamuoyuna sızdırılarak ya da
kapalı yöntemlerle siyasal şantaj aracı olarak dahi kullanılmaktadır.
Aslında kamusal güvenlik, devletin güvenliği, toplumun
güvenliği, suçların önlenmesi açısından yapılması
gereken istihbarat çalışmaları, maalesef, kişi hak ve
özgürlüklerinin aleyhine çok rahat bir şekilde kullanılmaktadır.
Bugün AK PARTİ Hükûmeti, yarın başka bir hükûmet gelir, onun
istihbarat örgütü, birbirine karşı istihbarat savaşları ve
bu savaş içerisinde yıpranan siyasiler, vatandaşlar,
çiğnenen temel hak ve özgürlükler olacaktır.
Şimdi, bu konuda yargının da elbette ki belli
sorumlulukları vardır. Ben şuna hiç tanık olmadım yani
bir güvenlik biriminin savcı aracılığıyla mahkemeye
başvurup da dinleme talebi ilettiğinde mahkemenin bunu
reddettiğine dair bir karara, en azından -mutlaka örneği
vardır ama- ben rastlamadım. Neredeyse her başvurana, ilgili
kişiyle ilgili, maalesef ki rahatlıkla, dinleme kararları
verilmektedir. Bu da son çıkarılan yasanın bu konuda yoruma
açık olması, geniş yorumlanabilmesinden kaynaklıdır.
Ama dinleme kararları sadece ilgili kişiyle
sınırlı kalmamakta değerli arkadaşlar, o kişiyle
ilgili dinleme yapılırken şu veya bu şekilde onunla
iletişime geçen herkesin görüşme kaydı kayıt altına
alınmakta ve yine işin ilginç tarafı basına çok rahat bir
şekilde sızdırılmaktadır.
Yine, gün geçmiyor ki değerli arkadaşlar dinlemeye
takıldı haberleri basına yansımamış olsun.
Bakın birkaç örnek var elimde: Eski Bakan dinlemeye takıldı.
Bakan hakkında dinleme kararı yok, sadece dinlemeye
takıldı. Konuşma detayları kelime kelime basına
sızdırılmış değerli arkadaşlar. Milletvekili
dinlemeye takıldı. Hâkim, izin verdi, dinlemeye takıldı.
Ne konuşmuş basından okuyabilirsiniz. Yani normalde
bunların gizli kalması lazım ve bu kişiyle ilgili dinleme
kararı alınmadığı için imha edilmesi lazım. Bunu
yapmayanların hepsi suçlu. Sayın Bakan çıkacak birazdan
Bunlarla ilgili, bunu yapanlarla ilgili tek bir idari soruşturma var
mı, görevden alınan var mı merak ediyoruz. Cinayet planı
dinlemeye takıldı. Takılmış yani, karar yok.
Aydın Doğan-Ergenekon bağlantısı da dinlemeye
takıldı. Müdür dinlemeye takıldı. Hakem Cem Deda
dinlemeye takıldı. Polis şefi dinlemeye takıldı.
Takılmayan yok değerli arkadaşlar. Yani
yaptığımız hangi görüşmenin güvenlikli olduğuna
dair hiçbir fikrimiz yok. Ya bizler hakkında dinleme kararı var ya da
konuştuğumuz, iletişimde olduğumuz karşı tarafla
ilgili dinleme kararı var. Dolayısıyla, hiç kimse, değerli
arkadaşlar, bu sistem içerisinde kendini güvende hissetmemelidir, tavsiye
etmiyorum. Sayın Bakan birazdan çıkar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Demirtaş, devam edin.
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Devamla)
bu
kaygılarımızı giderir mi bilmiyorum ama, doğrusu
-kimseden saklayacak bir şeyimiz yok ama-eşimizle dostumuzla
konuşurken bile dikkat ediyoruz artık, çünkü bir gün sonra
basından Milletvekili dinlemeye takıldı. diye haberleri
okuyabiliriz.
Bu nedenle, bu kadar güvensiz bir ortamda, bu kadar
güvenliğin ihlal edildiği, haberleşme özgürlüğünün ihlal
edildiği bir ortamda müsaade edin Başbakan ve İçişleri
Bakanı hakkında bir soruşturma açılsın, bunun sonucunu
da hep birlikte görelim, hepimizin içi ondan sonra rahat etsin.
Hepinize saygılarımı sunuyor, teşekkür
ediyorum. (DTP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Demirtaş.
Şahısları adına ikinci söz, Mersin
Milletvekili Mehmet Şandıra aittir.
Buyurun Sayın Şandır. (MHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin sayın grup başkan
vekilleri ve milletvekillerinin Başbakan Sayın Recep Tayyip
Erdoğan ve İçişleri
Bakanı Sayın Beşir Atalay hakkında verdikleri
soruşturma önergesi üzerinde görüşlerimi ifade etmek üzere söz
aldım. Öncelikle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün toplumun ve ülkenin birçok
sorunu varken, toplum kesimleri kendi sorunlarına çözüm beklerken,
özellikle de bugün televizyonlarımız bir başka haberle inlerken
Türkiye Büyük Millet Meclisi, milletin Meclisi gerçekten Türkiyeye
yakışmaz bir konuyu -kaçıncı defa oldu- tekrar
konuşuyor.
Değerli milletvekilleri, bu sebeple, bizi izleyen
değerli vatandaşlarımıza bugün, burada
konuştuğumuz olayın anlamını ve içeriğini
anlatmayı gerekli görüyorum. Sonra da birkaç sorum olacak.
Değerli milletvekilleri, soruşturma önergesinde şu
hususlar iddia edilmektedir: Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan
ve İçişleri Bakanı Sayın Beşir Atalayın yasa
dışı dinlemelere zemin oluşturdukları, yasa
dışı dinleme yapanları himaye ettikleri ve özel
hayatın ve haberleşme hürriyeti gizliliğinin yoğun ve keyfî
bir şekilde ihlal edilmesine göz yumdukları iddia edilmektedir. Bu
sebeple görevlerini kötüye kullandıkları, böylece Türk Ceza
Kanununun 257nci maddesini ihlal ettikleri ve
cezalandırılmaları gerektiği talep edilmektedir. Soruşturma
önergesi Anayasanın 100üncü, İç Tüzükün 107nci maddeleri
uyarınca bugün gündemimize alındı. Bu sebeple bu konuyu
tartışıyoruz.
Değerli milletvekilleri, bu önerge ile ana muhalefet partimiz
siyasi iktidar hakkında, bana göre, bize göre çok önemli, ciddi ve
ağır iddialarda bulunmaktadır. Deniliyor ki -üç husus
söyleniyor- biri, emniyet güçleri içinde oluşturulan özel birimler var
veya Hükûmetin himayesinde bazı merkezler var. Bunlar, yasal olmayan
yollarla, sürekli ve yaygın bir şekilde dinleme, izleme, takip, fişleme,
dosyalama yapmaktadırlar. Bu iki husus, gerçekten üzerinde durulması,
açıklığa kavuşturulması, kafalardaki
bulanıklığın giderilmesi, cevabının verilmesi
gereken, Türkiyeye, Türkiyeyi Türk milleti adına yöneten siyasi iktidara
atfedilmemesi gereken suçlardır, suçlamalardır, iddialardır,
ithamlardır. Temel hak ve özgürlüklerin veya demokrasinin veya
çağın çok temel değeri olan özel hayatın gizliliği ve
demokrasinin olmazsa olmaz şartı olan haberleşmenin
gizliliği konusunda emniyet teşkilatları içinde, devlet
birimleri içerisinde veya bazı özel merkezlerde sürekli ve yaygın
şekilde dinleme, izleme, takip, fişleme ve zamanında
kullanılmak üzere dosyalama yapıldığı iddiası
ifade edilmektedir. Ayrıca, AKP Hükûmetinin de ve özellikle Sayın
Başbakanla Sayın İçişleri Bakanının da bu kanun
dışı eyleme zemin hazırladıkları, himaye
ettikleri ve bu suçun işlenmesine göz yumdukları iddia edilmektedir.
Bir kamu görevlisi olmak hasebiyle Sayın Başbakanın ve
Sayın İçişleri Bakanının görevlerini ihmal ettikleri,
bu sebeple de Türk Ceza Kanununun 257nci maddesine göre, eğer
soruşturma önergesi kabul edilirse, ucu Yüce Divana ulaşan bir
yargı sürecine tabi tutulmaları istenmektedir.
Değerli vatandaşlarım, bugün burada
görüştüğümüz konu budur, sizin vekilleriniz olarak bugün sizin
gündeminizi değil, bir anlamda siyasetin sorununu, gündemini konuşmak
durumunda kaldık.
Bunları, bu iddiaları önemsemek mecburiyetindeyiz,
değerli milletvekilleri. Bu iddiaları iktidar partisi ile ana
muhalefet partisinin çekişmesi olarak ifade edemeyiz,
algılayamayız. Bu, bu Meclisin, bu ülkenin, bu milletin çok temel
sorunları; ertelenmesi, ötelenmesinin maliyetinin çok daha büyük
olacağına inandığım çok temel sorunları.
Değerli milletvekilleri, isnat edilen suça istenilen ceza,
dikkatinizi çekmek istiyorum, isnat edilen suça istenilen ceza Türk Ceza
Kanununun Millete ve Devlete Karşı Suçlar kısmının
Görevi kötüye kullanma başlığını
taşımaktadır. Yani, ana muhalefet partimiz, Türkiyeyi Türk milleti
adına yönetmekle görevli ve yetkili iktidar partisinin Sayın Başbakanı
ve İçişleri Bakanıyla ilgili millete ve devlete karşı
suç işlediği iddiasıyla soruşturma önergesi vermiştir.
Bunun cevabı verilmelidir. Maddeyi okumaya gerek görmüyorum. Burada ihmali
olanlar ve bu hususlara aykırı davrananların üç yıla kadar
cezalandırılmasının istendiğini içinizde bulunan
avukat arkadaşlarımız biliyorlardır.
Değerli milletvekilleri, gerçekten, son günlerde, uzun
zamandan bu yana diyebiliriz, ama son günlerde yoğunlaşan bir
şekilde her gün birçok gazetede birtakım izlemelerin ve dinlemelerin
yapıldığı, fişlemelerin yapıldığı,
işte, benden önceki sayın konuşmacının ifade
ettiği gibi, takılma işleminin yaşandığı bir
süreci yaşıyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi olarak daha önce de
ifade ettik. Türkiyeye yakışmaz, bize yakışmaz, çağa yakışmaz
bir suçla bu ülke itham ediliyor. Aslında birbirimizle siyaset yaparken,
birbirimizle boğuşurken Türkiyeye haksızlık
yaptığımızın farkında mıyız diye ara
sıra durup düşünmek gerektiğini sizin takdirinize sunuyorum.
Biz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, demokrasi ve özgürlük
için, ülkemizin geleceği açısından, insanımızın
kendine güvenini, birbirine güvenini, vekillerine güvenini, temsilcilerine
güvenini, kendisini yönetenlere güvenini kaybetmemesi için, bu karanlık
tablonun, bu bulanık tablonun, bu havanın hızla izale
edilmesini, ortadan kaldırılmasını ısrarla söyledik.
Dedik ki: Sayın Hükûmetimiz, Sayın İktidar Partisi Grubu,
gelin, bu konuyu kendi üzerinize almayın. Bu konuyu ana muhalefetle
iktidarın atışması konusu olmaktan çıkartalım, bu
konuyu Meclisin konusu hâline getirelim. Bu ithamları ortadan
kaldıralım, bu iddiaları ortadan kaldıralım.
Araştırma önergesi vermemizin sebebi buydu. Orada bir başka
incelik vardı. Dedik ki: Gelin, bu İç Tüzükteki düzenlemenin de
dışına çıkartarak, tüm Meclisi işin içerisine katarak,
her partiden eşit sayıda, iki üyenin katılımıyla bir
komisyon kurulsun, bu komisyon bu konuyu bütün detayıyla, tekniğiyle,
hukukuyla incelesin, araştırsın ve çözüm üretsin.
Dolayısıyla ülkemiz, Hükûmetimiz, devletimiz, bürokrasimiz bu suçla
suçlanmaktan ve bu güvensiz ortamda yaşamaktan kurtarılsın. Ama
sayın iktidarımız maalesef bu konunun ya ciddiyetine
inanmıyor ya da bu işi siyaset biliyor. Yani muhalefet partisinin
kendisine çatmasının, kendisine rant getirmesini
Böyle bir
hesabın içinde midir, anlamakta zorlanıyoruz.
İşte bugün, deminki ifade ettiğim anlamlarda çok
ciddi bir suçlamayla bir soruşturmaya konu oluyorsunuz ve Türkiye bugün
birçok anlamda kan ağlarken, çiftçisi, işçisi, memuru, esnafı,
sanayicisi bir belirsizliğin girdabında, yarın ne olacak
sorusunun cevabını ararken Türkiye Büyük Millet Meclisi, maalesef,
bize yakışmaz, çağa yakışmaz böyle bir konuyu
tartışmak mecburiyetinde kalıyor.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) İç Tüzük gereği
tartışıyoruz.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Size söylüyorum: Buna
hakkınız yok, buna hakkımız yok değerli
milletvekilleri. Bu ülkeyi kendi sorunlarımızla meşgul etmeye
hakkımız yok. Bu sorunları geleceğe erteleme hakkımız
da yok. Gelin, bu işi araştıralım.
Araştıralım, sebeplerini bulalım, çözümlerini de birlikte
oluşturalım. Gerekiyorsa Anayasa değişikliği,
gerekiyorsa kanun değişikliği, gerekiyorsa kurum
oluşturalım, özel, bağımsız
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Şandır, devam ediniz
efendim.
MEHMET ŞANDIR (Devamla)
kurumlar oluşturalım ve
bu oluşturduğumuz kurumlarla bu suçlamadan ülkemizi kurtaralım
diye teklif ettik ama ne hikmetse iktidar iktidardır, muhalefet
muhalefettir, muhalefetin her söylediği bizim aleyhimizedir,
katılmıyorum, reddediyorum yaklaşımıyla ciddiye
almadınız, dikkate almadınız.
Şimdi, bugün bu soruşturma önergesini görüşmüş
olmak inanınız ki bana zül geliyor, işkence geliyor. Ben kendime
yakıştıramıyorum.
Değerli milletvekilleri, demin arkadaşımız
sordu: İzlenmediğini, dinlenmediğini, takip edilmediğini,
günün birinde kendisiyle ilgili bir dosyanın basına
yansımayacağını garanti edebilecek kaç kişi var
aramızda veya kaç sayın bakan var? Böyle bir endişenin, böyle
bir korku tünelinin içinden geçirmeye, bu toplumu, bu güvensizlik ve korku
içerisinde teslim almaya ne hakkımız var
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Şandır.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Sayın Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Bu sebeple, araştırmaya razı olmayan AKPnin bu soruşturmayı
reddederek cevabını da veremeyeceğini ifade ediyorum.
Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Araştırma komisyonu
kuruldu zaten.
Sayın Başkanım, müsaade eder misiniz?
MUSTAFA ÖZYÜREK (İstanbul) Sizin grubun konuşma
hakkı var Sayın Elitaş, konuşun.
BAŞKAN Buyurun Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Milletvekili,
biraz önceki konuşmasında iktidar partisinin ince ve derin hesaplar
içerisinde olduğu şeklinde
BAŞKAN Biraz daha sesinizi yükseltin, arkadaşlar
duyamıyor.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Yerimden müsaade ederseniz
OKTAY VURAL (İzmir) Hangi konuda efendim?
BAŞKAN Cevap verecek herhâlde, konusu belli.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Ne diyor yani? Bizim
dediğimizin hangisine katılmadınız?
OKTAY VURAL (İzmir) Sataşmadan dolayı mı?
BAŞKAN Sataşma değil herhâlde değil mi?
Açıklama yapacak.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
3.- Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın, Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın
konuşmasında geçen bir ifade nedeniyle açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Kısa bir açıklama
yapmak istiyorum Sayın Başkanım.
Biraz önce konuşan Sayın Grup Başkan Vekilim
iktidar partisinin bu, muhalefetin yaptığı yanlıştan
dolayı veya bunu siyasi rant hâline döndürmek üzere ince bir hesap
yaptığı şeklinde bir şüphenin oluştuğunu
ifade etti. Şunu açık yüreklilikle ifade ediyoruz: Adalet ve
Kalkınma Partisinin hiçbir partiyle ilgili ince, kalın, gizli
hesabı yoktur. Her şeyimiz açık ve net milletle paylaşılmıştır.
Bunu ifade etmek istiyorum. Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
VII.- MECLİS
SORUŞTURMASI (Devam)
A) Ön
Görüşmeler
(Devam)
1.- İstanbul Milletvekili
Kemal Kılıçdaroğlu ve 57 milletvekilinin, yasa
dışı dinlemelere zemin oluşturdukları ve himaye
ettikleri; özel hayatın gizliliği ve korunması ile
haberleşme hürriyeti ve gizliliği hak ve ilkelerinin yoğun ve
keyfî şekilde ihlal edilmesine göz yumdukları; bu suretle görevlerini
kötüye kullandıkları iddiasıyla, Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay
haklarında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin
önergesi (9/2) (Devam)
BAŞKAN Şahısları adına Bartın
Milletvekili Yılmaz Tunç.
Sayın Tunç, buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisine mensup bir grup milletvekilinin
Sayın Başbakanımız ve İçişleri
Bakanımız hakkında verdiği yasa dışı dinleme
olaylarıyla ilgili Meclis soruşturması açılmasına dair
önergesi hakkında şahsım adına söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Meclis soruşturmasıyla ülkemizde son zamanlarda özel
hayatın gizliliği ve korunmasına ilişkin hakların
yoğun ve keyfî şekilde ihlal edilmesine göz yumulduğu, emniyet
güçleri içinde özel birimler eliyle yasal olmayan dinleme
yapılmasının zemininin oluşturulduğu ve bu durumun
Hükûmetimiz tarafından himaye edildiği iddia edilmektedir. Bu
iddiayı ispat edecek en önemli delil olarak da CHP Genel Sekreteri
Sayın Önder Savın CHP Genel Merkezinde bir merkez valisiyle yaptığı
görüşmenin dinlenmesi ve basına yansıtılmış
olması olarak gösterilmektedir.
Öncelikle şunu belirtmek gerekiyor: CHPli milletvekillerinin
vermiş olduğu soruşturma önergesi Anayasamız ve İç
Tüzükümüz bakımından hukuki temeli olmayan bir önergedir çünkü
ortaya atılan iddia bir soruşturma önergesi değil, bir
araştırma önergesi konusudur. Bu iddialarla ilgili olarak AK
PARTİ Grubu tarafından bir Meclis araştırma komisyonu
kurulması önerisi Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilmiş ve
komisyon kurulmuştur. Bu komisyon, iddiaları enine boyuna
araştıracak ve vardığı sonuca göre de Türkiye Büyük
Millet Meclisi gereğini yapacaktır. Meclis
araştırmasının devam ettiği bir konuda Meclis
soruşturması açılmasının istenmesi, bu konunun tüm
çıplaklığıyla ortaya çıkmasını istemek
yerine, bu konuyu bahane ederek Hükûmetin ve AK PARTİnin
yıpratılması, toplumu sanki yasa dışı dinlemeler
varmış gibi endişeye sevk ederek ülkemizde bir kaos görüntüsünün
oluşturulması amaçlanmaktadır.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın
Ulaştırma Bakanına sorarsanız yasa dışı
dinlemeleri size anlatır efendim.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) CHP Genel Sekreteri Sayın Sav ile
ilgili dinleme iddiaları detaylarıyla
araştırılacaktır ancak ön bulgular, Sayın Savın
bir dinleme mağduru olmadığı, sadece bir gazetecinin
telefon röportajıyla aradığında ona verdiği cevaptan
sonra telefonunu kapatmayı becerememesinden (CHP sıralarından
gürültüler) faydalanan karşı tarafın Sayın Genel Sekreter
ile vali arasındaki görüşmeyi dinlemesinden
kaynaklanmıştır.
Burada dinlemeye yetkili kamu görevlilerinin yasa
dışı telefon dinlemesi ya da bir ortam dinlemesi mevcut
değildir. Türk Telekom ve özel cep telefonu şirketi tarafından
böyle bir tespitin varlığına rağmen AK PARTİ Grubu, bu
hususun ve buna benzer yasa dışı dinlemeler ile ilgili
iddiaların açıklığa kavuşturulması ve
sorumluların tespiti için üzerine düşen görevi yapmış ve
Meclis araştırma önergesi vermiş, bu konuda komisyonun kurulmasını
sağlamıştır.
Değerli milletvekilleri, özel hayatın gizliliği ve
korunmasıyla, haberleşme hürriyeti en temel insan hakkıdır.
Bu hak, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde ve Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesinde garanti altına alınmış,
Anayasamızın 20nci ve 22nci maddelerinde de yerini
almıştır. Geçmişte maalesef ülkemizde bu hakkın ihlal
edildiği yönünde yoğun şikâyetler gündemi meşgul etmiş
ancak AK PARTİ İktidarına kadar hiçbir iktidar bu hakkı
güvenceye alacak tedbirleri almamıştır.
AK PARTİyi bu konuda eleştirenlerin iktidar olduğu
dönemlerde izleme ve dinleme konusunda tam bir kargaşanın
olduğunu unutmamak gerekir. Dinlemeye ve istihbarat toplamaya yetkili olan
kuruluşlarımız, özel şirketler ile bire bir muhatap
olduğu için suistimale, yasa dışı dinlemelere ve izlemelere
açık bir durum söz konusuydu, bir denetim mekanizması yoktu. AK
PARTİ Hükûmeti bu durumu ortadan kaldırmak için, 2005
yılında, 5397 sayılı Yasanın
çıkarılmasını sağladı. Bu yasayla
Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı kurularak
bir denetim mekanizması oluşturuldu. Dinlemeye yetkili
kuruluşlarımız, öncelikle yargıdan aldıkları izni
Telekomünikasyon İletişim Başkanlığına iletmekte,
bu talep burada hukuki olarak incelendikten ve teknik tanımlaması
yapıldıktan sonra telefon şirketlerine durum
aktarılmaktadır. Bu şekilde düzene kavuşmuş olan
telefon dinleme ve izleme sayesinde dinlemeye ve izlemeye yetkili
kuruluşlarımız tarafından birçok olayın
aydınlatılması sağlanmış, çeteler
çökertilmiş, geçmişte faili meçhul olayların yoğun yaşandığı
ülkemizde artık faillerin kısa sürede yakalanmaları
sağlanmıştır. 5397 sayılı Yasa ile ortam
dinlemesi de suç hâline getirilerek bu suçun cezası bir yıldan üç
yıla kadar hapis olarak belirlenmiş, ortam dinlemesinin basın
yoluyla deşifre edilmesi hâlinde veya bu suçun bir kamu görevlisi
tarafından işlenmesi hâlinde cezanın yarı oranında
artırılacağı hükme bağlanmıştır. Türk
Ceza Kanunumuzda kişisel verilerin kaydedilmesi, verilerin hukuka
aykırı olarak ele geçirilmesi ve başkasına verilmesi suç
hâline getirilmiştir.
Temiz bir toplum için, şeffaf bir yönetim için gerekli
düzenlemeleri yapan, bireyin özgürlüğünü esas alan, temel hak ve
hürriyetler konusunda son derece hassas olan AK PARTİyi
eleştirenler, kendileri iktidarda oldukları dönemlerde bu
değişiklikleri maalesef gerçekleştirmemişlerdir.
Değerli milletvekilleri, bizler AK PARTİ olarak yasa
dışı dinlemenin bir insan hakkı ihlali olduğuna
inandığımız için, suç şüphesi olan kişinin
yargı kararı olmadan dinlenemeyeceğini savunduğumuz için
mevzuatımızda gerekli düzenlemelerin yapılmasını
sağladık. Bu konuyu bir düzene kavuşturmak için
çalışmış bir iktidar olarak sanki hiçbir şey
yapılmamış gibi tam aksine bu konuyla suçlanmamızın
iyi niyetle bağdaşmadığını belirtmek istiyorum.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Yargıtay
kararından söz et, Yargıtay kararından.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Muhalefetin hedefi iktidar olmaktır.
Ancak bunun yolu da çok çalışmaktan ve milletimizin desteğini
almaktan geçer. Siyasi partilerimiz milletin desteğini meşru
yollardan alabilmenin gayreti içerisinde olmalıdır. Sanal gündemler
oluşturarak, suni tehditler ortaya atarak milletimizi etkilemek mümkün
değildir. Ayrıca, böyle bir yol son derece tehlikeli bir yoldur. Hiç
kimsenin -buna muhalefet partileri de dâhil- ülkemizde
insanlarımızı tedirgin edecek aslı astarı olmayan
iddialarla bir kaos ortamı oluşturmaya hakkı yoktur.
70 milyon dinleniyor. diyerek insanlarımızı
tedirgin eden, güvenlik güçlerimizi, istihbarat
teşkilatımızı ve devletin kurumlarını töhmet
altına sokan açıklamalar bir siyasi lidere
yakışmamaktadır.
Milletimizin değerlerine saygısızlık yaparak
milletten özür bile dilemeyen ancak konuyu kendi dinlendiği
iddiasıyla örtbas edeceğini zanneden bir Genel Sekretere sahip
Cumhuriyet Halk Partisini bu millet ibretle izlemektedir. (CHP sıralarından
gürültüler)
Hazineden aldığı yardımı usulüne uygun
harcayamayan bir partinin iktidara geldiğinde, hazineyi teslim
aldığında neler yapacağını bu millet tahmin
etmekte hiç zorlanmamaktadır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
ALİ KOÇAL (Zonguldak) Senin kafan ermez ona!
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Ülkemizdeki istikrarı bozmak için
yaptığınız ayak oyunlarının bu millet
tarafından karşılıksız
bırakılacağını mı zannediyorsunuz?
NESRİN BAYTOK (Ankara) İftiracısınız,
iftiracısınız!
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Oluşturduğunuz tedirginliklerle
faizlerin yükselmesine yol açmak, enflasyonu harekete geçirmek hoşunuza
mı gidiyor?
NESRİN BAYTOK (Ankara) İftira atmayın Cumhuriyet
Halk Partisine.
OKTAY VURAL (İzmir) Siz bostan korkuluğu musunuz?
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Sizler, bu ülke ne olursa olsun, bu millet
hangi sıkıntıya düşerse düşsün önemli değil,
yeter ki iktidar olalım anlayışıyla muhalefetten
kurtulacağınızı mı zannediyorsunuz?
Altı yıldır iktidardaki uygulamalarıyla ülkemizi
Atatürkün gösterdiği muasır medeniyet seviyesinin üzerine
çıkarmak için çalışan, hukuk ve demokratikleşme
alanında gerçekleştirdiği reformlarla Avrupa Birliğiyle
müzakere aşamasına getiren AK PARTİnin bu ülkede laikliğin
de, demokrasinin de, adaletin de, kalkınmanın da teminatı
olduğunu artık cümle âlemin bilmediğini mi zannediyorsunuz? (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Milletimizin gündeminde hiç yer almayan suni tartışma
ortamları oluşturarak AK PARTİyi farklı göstermeniz ve
Hükûmeti yıpratmanız mümkün değildir. Bu soruşturma
önergesi de bu amaçla verilmiştir. İyi niyetli bir önerge
değildir.
ALİ KOÇAL (Zonguldak) Sen nereden geldin, onu anlat.
YILMAZ TUNÇ (Devamla) Konunun
araştırılmasını AK PARTİ istemiş ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi karar vererek bir araştırma komisyonu
kurulmuştur. Muhalefete mensup milletvekillerimizin de görev
yapacağı araştırma komisyonu bu konuyu enine boyuna
araştıracak ve sonucuna göre yüce Meclisimiz gereğini yapacaktır.
Bu nedenle, soruşturma önergesinin aleyhinde olduğumu
belirtmek istiyor, yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Tunç.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Kılıçdaroğlu.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
konuşmacı Cumhuriyet Halk Partisiyle ilgili olarak suç unsuru
oluşturacak ifadeler kullanmıştır. İzin verirseniz
cevap vermek istiyorum.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Evet. Tutanaklara bir bakın
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Kılıçdaroğlu, bakın,
ben
Bir dakika dinler misiniz beni efendim. Bir dakika dinleyin efendim, ben
de konuşayım.
Bakın sayın
(CHP sıralarından gürültüler)
Bırakmıyorsunuz ki konuşayım efendim.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
parti yöneticilerini beceriksizlikle suçlamıştır,
dolayısıyla ben de cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN Efendim, bakın, demin Sayın Tunç
konuşmasında tamamıyla gündem dışı konuştu
ve sataşmaya mahal verecek çok şeyler söyledi ama ben müdahale
etmedim. Yani burada bir şey yok
(CHP sıralarından gürültüler)
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Hayır efendim, olur
mu öyle şey!
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Sayın Başkan, olur mu öyle
şey!
BAŞKAN Buyurun, oradan cevap verin efendim.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Hayır efendim
BAŞKAN Efendim, oradan cevap verin.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
ortalığı biz germek istemiyoruz ama lütfederseniz cevap vermek
istiyorum. Sayın Başkan, sataşmaya yol açmadan cevap vermek
istiyorum.
BAŞKAN Tamam, germek istemiyorsanız açın efendim
mikrofonu, konuşun.
Buyurun.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Açılmadı, bu
mikrofon bozuk Sayın Başkan.
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) Burası senin
babanın yeri mi, oradan anlat.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
sataşmaya yanıt kürsüden olur, izin verirseniz iki dakikada
yanıtlayıp ineceğim.
BAŞKAN Meramınızı
anlatırsınız siz oradan.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Hayır, efendim, ben
oradan anlatmak istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun, bir dakika buradan konuşun efendim,
buyurun.(CHP sıralarından alkışlar)
VIII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili
Kemal Kılıçdaroğlunun, Bartın Milletvekili Yılmaz
Tunçun, konuşmasında partisine sataştığı
iddiasıyla konuşması
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bu ülkeye 65 bin Amerikan askerini getirip Iraka
savaş açmak isteyen kimdi? Adalet ve Kalkınma Partisi. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkanım, konuyla hiç alakası olmayan ve yalan ifadelerde
bulunuyor, hep yalan ifadelerde bulunuyor.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Irakta 1 milyon
Müslüman öldürüldü. Bunun sorumlusu kim? Adalet ve Kalkınma Partisi. (CHP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Irakta binlerce Müslüman kadına tecavüz edildi. Bunun
sorumlusu kim? Adalet ve Kalkınma Partisi. (CHP sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar; AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Siz, bu projenin eş başkanı kim, bana söyler
misiniz? Recep Tayyip Erdoğan.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Milletvekili bir gerçeği
tespit ediyor, alınganlık gösteriyorlar
BAŞKAN Sayın Kılıçdaroğlu
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) Siz, 1 milyon Müslümanın
öldürüldüğü, yüz binlerce kadına tecavüz edildiği bir ortamda
eş başkanlığını yaptığınız
bir projenin sahibisiniz!
BAŞKAN Sayın Kılıçdaroğlu
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) Bize Müslümanlık dersi
veremezsiniz! Hadi canım siz de! (CHP sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
VII.- MECLİS
SORUŞTURMASI (Devam)
A) Ön
Görüşmeler
(Devam)
1.- İstanbul Milletvekili
Kemal Kılıçdaroğlu ve 57 milletvekilinin, yasa
dışı dinlemelere zemin oluşturdukları ve himaye
ettikleri; özel hayatın gizliliği ve korunması ile
haberleşme hürriyeti ve gizliliği hak ve ilkelerinin yoğun ve
keyfî şekilde ihlal edilmesine göz yumdukları; bu suretle görevlerini
kötüye kullandıkları iddiasıyla, Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay
haklarında Meclis soruşturması açılmasına ilişkin
önergesi (9/2) (Devam)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, son söz, hakkında
soruşturma açılması istenen İçişleri Bakanı
Sayın Beşir Atalaya aittir.
Buyurun Sayın Atalay. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın
Başbakanımız ve şahsımla ilgili verilen
soruşturma önergesi hakkında söz almış bulunuyorum.
Sözlerimin başında hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Aslında, yüce Meclis çatısı altında, Türkiye
Büyük Millet Meclisinde bu konu defalarca gündeme geldi ve ben de üç defa
huzurunuzda bu konularla ilgili daha önce bilgi sunma imkânı buldum.
Hatta, kısa süre önce bizzat kendi partimizin grubunca Meclis
araştırması önergesi verildi ve bütün grupların
desteğiyle de bu kabul edildi ve şu anda bu komisyon da kurulmuş
durumda. İşte böyle bir ortamda tekrar Cumhuriyet Halk Partisinin
böyle bir soruşturma önergesi vermesine doğrusu üzüldüm. (CHP
sıralarından gürültüler)
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Sayın Bakan, o komisyon bir
kişi için. Bir kişi için komisyon mu kurulur, biz bütün Türkiye için
diyoruz.
ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) Sayın Bakan, üzülmeyin
o kadar.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Biz bütün hukuk dışılıkların üzerine
gideriz, biz çok açık bir partiyiz, biz şeffaf bir Hükûmetiz
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Sayın Bakan, siz böyle
söylüyorsunuz da cemaat aynı şeyi yapmıyor ama!
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Her konunun üzerine önce biz gideriz. Onun için bu iddialar gündeme
geldiğinde ne yaptık? Araştırma önergesini biz verdik.
(Gürültüler)
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Yargıtay kararı
ne diyor Sayın Bakan? Yasa dışı izleme olduğunu
söylüyor.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri dinler misiniz lütfen
Lütfen dinleyin.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Hatta ben burada yüce Meclisi bilgilendirmek için gündem
dışı konuşmaya cevap verirken kendim gündeme getirdim,
Sayın Başbakanımızın da olurunu alarak
ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) Sayın Bakan, En iyisi
konuşmak değil. demediniz mi?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla)
dedim ki: Araştırma önergesini biz verelim ve eğer
ülkemizde bu alanda, bu konuda bir sorun varsa, gerek hukuki düzenlemeler
olarak gerek uygulamalar olarak bir sorun varsa bunun üzerine biz gidelim.
Komisyonu biz kurduk ve sizler de destek verdiniz.
ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) Sayın Bakan,
konuşmayın dediniz!
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Şimdi, burada tabii şuna çok üzülüyoruz: Bakın,
burası Türkiye Büyük Millet Meclisi; göz bebeğimiz, Türkiye'nin
temsil yeri. Burada tutup da Türkiyeyi herkesin dinlendiği,
işkencelerin kol gezdiği, karanlık bir ülke olarak göstermek
Türkiyeye kötülüktür, Türkiyeye iftiradır! (CHP sıralarından
gürültüler)
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Türkiyede herkes
izleniyor Sayın Bakan, 70 milyon insan izleniyor! Yargı kararı
var! Yapmayın, etmeyin!
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Biraz önce bir parti sözcümüz
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) Sayın Bakan, bu ülkeyi
siz şikâyet ediyorsunuz!
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Ben sakince cevap veriyorum.
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır)
İzlemek mi kötü, izlememek mi!
BAŞKAN Dinler misiniz lütfen.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Bakın, sizleri dinledik. Bir siyasi partimizin sözcüsü
güvenlik-özgürlük dengesinden bahsetti. Ben İçişleri Bakanı
olduğum günden beri bu iki kavramı çok kullanıyorum. Güvenlik ve
özgürlük dengesini kuramazsanız, toplumda huzuru
sağlayamazsınız. Güvenlik de özgürlük için vardır. Özgürce
yaşamak için, korkusuzca vatandaşımızı yaşatmak
için güvenliğe ihtiyacımız vardır. (CHP
sıralarından gürültüler)
ÖZDAL ÜÇER (Van) Kaç sivil vatandaş öldürüldü, onu söyler
misiniz!
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Güvenlik ve özgürlük dengesini kurarsanız, orada gerçekten
özgürce yaşarsınız. Biz bunu çok önemsiyoruz.
Bir söz söylediler işkenceyle ilgili. Bakın, biz AK
PARTİ Hükûmeti olarak, iktidar olduğumuz yıl
Hatırlarsanız, biz 2002 Kasım ayında iktidar olduk,
Aralık ayında Kopenhag Kriterleri görüşmesi vardı,
toplantısı vardı ve biz ta o süreçte işkenceye
sıfır tolerans diye bir ilkeyi ilan ettik. Ve ülkemizde baştan
sona polis merkezlerimizde, karakollarımızda polis tutumunu
değiştirmek için programlar uygulandı. Gidin, bakın, polis
merkezleri ne kadar değişti. Artık eski karakollar falan
değil, insani ortamlar oldu.
CANAN ARITMAN (İzmir) Karakollarda insanlar ölüyor.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Bakın, bunları ülkemizin kazanımları olarak
CANAN ARITMAN (İzmir) Kim vurduya gidiyor insanlar.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Değerli milletvekilleri, ülkemizin kazanımları olarak,
ülkemizin övünç vesileleri olarak sizler de anın, Avrupada falan, yurt
dışında bunları anın.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Avrupaya ihbar eden
sizsiniz Sayın Bakan!
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Şu anda, Türkiyeyle ilgili yurt dışında bir
işkence davası söz konusu değil. Türkiyeyle ilgili
uluslararası mahkemede işkence konusunda bir başvuru falan yok.
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Hiç mi yok
Sayın Bakan!
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Tabii, bu konularla ilgili, arkadaşlarımız da
değindiler. Aslında, kısa süre önce, iki yıl önce, hukuk
açısından dinlemeyle ilgili, hukuka uygun işlemle ilgili
düzenlemeyi bu Meclis yaptı, bütün mevzuatı gözden geçirdi, uygulamayı
gözden geçirdi ve yeni bir sistem getirdi. Biz ne diyoruz? Bu
araştırma önergemizle, -aslında burada da söyledim onu-
eğer bu da yetersizse birilerini suçlayacağımıza, gelin,
birlikte bunu ele alalım, yeniden değerlendirelim. Meclis
komisyonumuz kuruldu. Meclis komisyonumuza çağrıda bulunduk:
Alanınızı genişletin. Sadece Sayın Savla ilgili
değil, Türkiyedeki yasal durumu gözden geçirelim, uygulamayı gözden
geçirelim. Biz Hükûmet olarak, İçişleri Bakanlığı
olarak bu komisyona bütün katkıyı vereceğiz. Yeniden sistemimizi
gözden geçirelim. Eğer bir eksik varsa bunu giderelim. Bunu dürüstçe
söylüyoruz. Birilerini gereksiz yere, haksız yere suçlamadan biz bunu
söylüyoruz. Gelin, hep beraber bu komisyonu çalıştıralım.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Bakan,
yargı kararlarının gereğini yapın, başka bir
şey istemiyoruz biz.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Şimdi, bu olay nasıl gelişti? Bakın, süre
kısa olduğu için, tabii şu birkaç cümleyi de ifade etmek
istiyorum. Bu olay nasıl gelişti? Bu olay, Sayın Ana Muhalefet
Partisi Genel Sekreterinin odasında bir merkez valisiyle görüşmesinin
dinlendiğiyle ilgili iddialar üzerine gelişti. Aslında bunlar da
aydınlandı. Yani, şu anda pek çok şey açıklandı.
Yani, hani, bizde özrü kabahatinden büyük diye bir söz vardır.
Aslında Cumhuriyet Halk Partisinin bu konuda özür dilemesi gerekir ama onu
yapmıyorlar
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Sayın Bakan, siz de mi Vakit
gazetesinde dinleyenler arasındaydınız? Nereden biliyorsunuz bu
kadar detayı?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Aksine, başta bir geri dönemediler, başta bir özür
dileyemediler, ileri ileri devam ediyorlar. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
Cumhuriyet Halk Partisi neden özür dileyecek? Bize bir açıklasın,
bilelim efendim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, her
kelimede kesmelerini icap ettirecek bir şey yok.
BAŞKAN Tamamlasın efendim sözünü.
Sayın Bakanım, buyurun.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Şimdi, değerli arkadaşlar, bakın, önemli bir
konuyu görüşüyoruz. Biz ilk günden itibaren şunu söyledik: Cumhuriyet
Halk Partisi ne bununla ilgili bir suç duyurusunda bulundu ne
savcıları göreve çağırdı ne bize başvurdu. Ne
yaptı? Çıktı Sayın Genel Başkan, tecrübeli Genel
Başkan, polisi suçladı, Başbakanı suçladı, Hükûmeti
suçladı; İçişleri Bakanını, herkesi istifaya
çağırdı.
ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) Doğru.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Hepsi yargı
kararıyla
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Bizim Genel Sekreterimiz dinlenmiştir. Efendim, bu, dinci bir
gazeteye de servis yapılmıştır. Hükûmet istifa etsin.
dedi.
ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) Doğru.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Daha hiçbir şey bilinmiyor, hiçbir araştırma yok,
hiçbir çalışma yok, hiçbir aydınlanma yok. Olay oradan
başladı ve doğrusu
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Sayın Bakan, Türkiyede tek
dinlenen o mu acaba? Savcılar dinlendi, rektörler dinlendi. Onlardan niye
bahsetmiyorsunuz? Provoke etmeyin.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Biz ne yaptık? Biz Hükûmetiz, biz sorumluluk
taşıyoruz. Ben çıktım, basın toplantısı
yaptım: Bu işin üzerine sizden çok biz gideceğiz. Bu ve
benzerleri, sadece bunu da kastetmiyorum.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) O zaman onları da anlatın,
Anayasa Mahkemesi Başkan Vekilinin nasıl dinlendiğini de
anlatın.
BAŞKAN Sayın Okay, lütfen
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Hepsinin üzerine sizden çok biz gideceğiz, bunu
aydınlatacağız. Hemen ne yaptım? Aynı gün Ankara
Valisine talimat verdim Cumhuriyet Başsavcılığına suç
duyurusunda bulunun. diye. Kendim de basın toplantısında
savcıları göreve çağırdım ve aynı gün savcılık
işe el koydu. Sonra, mülkiye müfettişlerinden heyet kurdum ve Bunun
idari boyutunu araştırın. dedim. Sonra, işte Meclisimiz,
parti grubumuz burada araştırma önergesi verdi, Meclisin içinde
araştırma komisyonu kuruldu. İktidar daha ne yapabilirdi?
İktidar çıkıp sadece konuşmuyor, bunu istismar etmiyor,
siyaset malzemesi yapmıyor; iktidar çözmek için uğraşıyor,
yanlışlık varsa düzeltmek için uğraşıyor
değerli arkadaşlar. Yani, burada, eğer ana muhalefet partisinin
ve iktidarın yaptıklarını kronolojik olarak şöyle bir
peş peşe sıralasanız gerçekten hayretler içinde
kalırsınız.
Bu araştırma önergesi bizim için önemli.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Soruşturma önergesi
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Tekrar burada, vakit kısa olduğu için, süre dolmak üzere
olduğu için şunu söylüyorum: Bu araştırma önergemiz bizim
için önemli. Bu konuda, Türkiyedeki bütün sistemi bir değerlendirelim,
gözden geçirelim. Ama, Cumhuriyet Halk Partisi de burada emniyetimizi, polis
teşkilatımızı haksız yere suçlayacağına,
önce kendi partisindeki olayla ilgili gelişmeleri, en azından onu, en
azından onunla ilgili bir özür dileme nezaketini göstersin. Milletimizden
özür dilesin, bizden özür dilesin, Başbakanımızdan özür dilesin
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Meclisten özür
dilesin, polis teşkilatımızdan özür dilesin Biz
yanılmışız. desin. Yani, bakın
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CANAN ARITMAN (İzmir) Siz Türk milletinden özür dileyin,
siz! Türkiyeyi ne hâle getirdiniz!
BAŞKAN Buyurun Sayın Bakanım, devam edin.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Bakın, Cumhuriyet Halk Partisinin bu iddialarıyla ilgili
basın da çok şey yazdı. Ama, basın gerçekten erdem gösterdi
ve çok kişi özür diledi sonunda. Yani, elimde bazı dökümleri var,
şöyle birkaç tanesini izninizle okumak istiyorum.
TANSEL BARIŞ (Kırklareli) Hangi gazete?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Bir tanesi diyor ki
TANSEL BARIŞ (Kırklareli) Hangisi?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Önder Savın Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezinde
yaptığı bu görüşmenin dinlenmesi
TANSEL BARIŞ (Kırklareli) Vatan gazetesi, Yeni
Şafak gazetesi.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla)
hepimizi ama hepimizi ilgilendiren muazzam bir hak ihlalidir.
Ergenekon kadar mühimdir. Susurluk kadar ürkütücüdür.
İki gün sonra: Çuvalladık ey halkım. Aynı
yazar.
Bütün sütunlarda Önder Savın dinlenmesi olayıyla
ilgili yazıp çizdiklerimden dolayı özür diliyorum. Deniz
Baykalın kükremiş sel gibi bendini çiğneyip aşması
karşısında yarım asırlık deneyime sahip koskoca
siyasetçi
Herhâlde elinde sağlam veri olmadan böyle aşıp
taşmaz diye düşünerek hata yaptım. diyor. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Başka birisi, Sayın Ekşi: Lakin ortada emniyete
atfedilecek bir kusur olmadığı, Sav ile Serindağ
arasındaki konuşmanın, Savın kendi cep telefonunu
kapatmayı ihmal etmesi sonucu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bakan, teşekkür ederim efendim.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Bitireyim.
BAŞKAN Hayır efendim, teşekkür ederim, tamam
efendim.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla)
söz konusu yayını yapanlar tarafından kaydedilip
kamuoyuna yansıtıldığı ortaya çıktı.
BAŞKAN Tamam Sayın Bakan, teşekkür ederim.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Sayın Hasan Cemal: Telekulak skandalı dedik, oturup
yazdık, büyük birader kimse
(CHP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar, gürültüler)
BAŞKAN Sayın Bakanım, lütfen
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla)
kulağından tutup ortaya çıkarın diye Hükûmete
çağrı yaptık. (CHP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar, gürültüler)
BAŞKAN Sayın Bakanım, lütfen! Kimseye müsamaha
etmedim, size de etmem!
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Sayın Bakan,
yakışıyor mu size!
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Şimdi devamını getirmek lazım, çünkü ortada
bir faka basma durumu var. (CHP sıralarından sıra kapaklarına
vurmalar, gürültüler)
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Sayın Bakan,
yakışıyor mu size! Yakışıyor mu kürsü işgali
Sayın Bakan!
BAŞKAN Sayın Bakanım, süre vermiyorum efendim
Süre vermiyorum efendim
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) CHP yetkileri de eğer inandırıcılık,
güvenilirlik gibi hasletleri bir ölçüde olsun önemsiyorlarsa, kamuoyuna hesap
vermek durumundadırlar. (CHP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar, gürültüler)
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Sayın Başkan, ara verin
lütfen, Sayın Bakan kürsüden ayrılmıyor.
Size kürsü işgali yakışıyor mu! Olayı
çarpıtmak yakışıyor mu! Yakışıyor mu hiç!
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Sayın milletvekilleri
(CHP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar, gürültüler)
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Sayın Başkan, lütfen ara
verir misiniz!
Sayın Başkan, lütfen ara verin!
BAŞKAN Oturur musunuz yerinize!
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Sayın Başkan, lütfen ara
verin! Kürsü işgal eden bakan olur mu!
BAŞKAN Oturur musunuz efendim!
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Kürsü işgal eden bakan olur mu
hiç!
BAŞKAN Oturun efendim! Oturun yerinize lütfen!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
kendisini savunması için bir süre vermeniz gerekir.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Sayın Başkan, benden önce 4 kişi konuştu.
BAŞKAN Tamam efendim, meramınız
anlaşılmıştır.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Ben bir iki dakika daha sadece toparlamak ve teşekkür etmek
için söz istiyorum.
BAŞKAN Son cümleniz olsun efendim. Bir dakika veriyorum.
(CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözümü
toparlıyorum. Aslında şahsımla ilgili Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu soruşturma önergesi verdiği için daha az söyledim,
çünkü buna üzüldüm. (CHP sıralarından sıra kapaklarına
vurmalar, gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, cihazları
bozacaksınız. Cihazlar bozuluyor.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Devamla) Bu Mecliste araştırma önergesiyle kurulan komisyon bu
konuları araştıracak ve gerekeni de biz Hükûmet olarak
yapacağız.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler; AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Bu kadar tahammülsüzlük olmaz! Bir dakika
konuşacak, lafını kesiyorsunuz.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Başkanım, bu kadar tahammülsüz bir grup olmaz! Hem
soruşturma önergesi veriyorlar hem de böyle
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
tutumunuz hakkında söz istiyorum efendim.
BAŞKAN Hayır efendim, böyle bir usul yok.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Tutumunuz hakkında
söz istiyorum!
BAŞKAN Hangi konuda istiyorsunuz efendim?
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
her kürsüye çıkana en fazla bir dakika süre verdiniz
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Efendim, tutanaklara bakarsanız herkese söz
vermem lazım.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul)
ve bizler de bugüne
kadar hep ona saygı gösterdik. Sayın Bakanın böyle bir
ayrıcalığı yoktur.
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Sakık. Ne üzerine
konuşuyorsunuz?
SIRRI SAKIK (Muş) Sayın Başkan, bugün gazetelere
yansıyan bir konu var. Geçmişte de vahim şeyler
yaşandı. Ordu ve Trabzonda yine Kürt işçilerin bölgeye
sokulmadığına dair gazetelere yansıyan bir konu var.
Bununla ilgili Sayın Bakanıma bir şey sormak istiyorum.
BAŞKAN Bunun konuyla ilgisi yok efendim. Şu anda ne
alakası var efendim?
SIRRI SAKIK (Muş) Biliyorum konuyla ilgisi yok. Ama bu
işçilerin geçmişte nasıl orada saldırıya
uğradığını biliyoruz. Sayın
Bakanımızın bu konuda bilgisi var mıdır?
BAŞKAN Tamam, anlaşılmıştır
efendim. Teşekkür ederim.
Evet, Meclis soruşturması önergesi üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve
İçişleri Bakanı Sayın Beşir Atalay haklarında
Meclis soruşturması açılıp açılmaması hususunu
oylarınıza sunacağım.
Anayasa'nın 100'üncü maddesi gereğince oylamayı
gizli oylama şeklinde yapacağız. Oylamaya başlamadan önce
oylamanın yöntemiyle ilgili bazı açıklamalarda
bulunacağım.
Gizli oylamanın ne şekilde yapılacağını
arz ediyorum: Komisyon ve Hükûmet sıralarında yer alan kâtip
üyelerden komisyon sırasındaki Kâtip Üye Adana'dan başlayarak
Denizli'ye kadar -Denizli dâhil- ve Diyarbakır'dan başlayarak
İstanbul'a kadar -İstanbul dâhil- Hükûmet sırasındaki Kâtip
Üye ise, İzmir'den başlayarak Mardin'e kadar -Mardin dâhil- ve
Mersin'den başlayarak Zonguldak'a kadar -Zonguldak dâhil- adı okunan
milletvekiline, biri beyaz, biri yeşil, biri de kırmızı
olmak üzere, üç yuvarlak pul ile mühürlü zarf verecek ve pul ve zarf verilen
milletvekilini ad defterinde işaretleyecektir.
Milletvekilleri, Başkanlık kürsüsünün sağında
ve solunda yer alan kabinlerden başka yerde oylarını
kullanamayacaklardır. Vekâleten oy kullanacak bakanlar da, yerine oy
kullanacakları bakanın ilinin bulunduğu bölümde
oylarını kullanacaklardır.
Bildiğiniz üzere, bu pullardan beyaz olanı kabul,
kırmızı olanı ret, yeşil olanı ise çekimser oyu
ifade etmektedir.
Oyunu kullanacak sayın üye, kâtip üyeden üç yuvarlak pul ile
mühürlü zarfı aldıktan ve adını ad defterine
işaretlettirdikten sonra kapalı oy verme yerine girecek, oy olarak
kullanacağı pulu burada zarfın içerisine koyacak, diğer iki
pulu ise ıskarta kutusuna atacaktır. Bilahare oy verme yerinden
çıkacak olan üye, oy pulunun bulunduğu zarfı Başkanlık
Divanı kürsüsünün önüne konulan oy kutusuna atacaktır.
Oylamada adı okunmayan milletvekiline pul ve zarf
verilmeyecektir.
Şimdi, gizli oylamaya Adana ilinden başlıyoruz.
(Oyların toplanmasına başlandı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, gizli oylamada
Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğanın yerine Adalet
Bakanı Mehmet Ali Şahin, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelikin yerine
İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Devlet Bakanı
Kürşad Tüzmenin yerine Sağlık Bakanı Recep Akdağ,
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin yerine Devlet
Bakanı Nimet Çubukçu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Gülerin
yerine Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu vekâleten oy
kullanacaklardır.
(Oyların toplanmasına devam edildi)
BAŞKAN Oyunu kullanmayan sayın milletvekili var
mı?
Oyunu kullanmayan kalmadı herhâlde.
Oylama işlemi bitmiştir.
Kupaları lütfen kaldırın.
(Oyların ayrımı yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, (9/2) esas numaralı
Meclis soruşturması önergesinin gizli oylama sonucunu
açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı: 435
Kabul : 120
Ret: 305
Çekimser: 8
Boş: 2
Böylece, Meclis soruşturması açılması kabul
edilmemiştir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Gündemin Seçim kısmına geçiyoruz.
IX.- SEÇİMLER
A)
Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim
1.- Plan ve Bütçe;
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Çevre
Komisyonlarında açık bulunan üyeliklere seçim
BAŞKAN Plan ve Bütçe Komisyonunda boş bulunan ve
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna düşen bir üyelik için Tokat
Milletvekili Osman Demir aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna
düşen bir üyelik için İstanbul Milletvekili Nusret Bayraktar aday
gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Çevre Komisyonunda boş bulunan ve Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubuna düşen bir üyelik için Konya Milletvekili Muharrem Candan
aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Karar yeter
sayısının aranmasını istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Karar yeter sayısını
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı
vardır, kabul edilmiştir.
B)
Komisyonlara Üye Seçimi
1.- (10/203) esas numaralı
Meclis Araştırması Komisyonuna Üye Seçimi
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreterinin yasa
dışı dinlendiği iddiasının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla kurulan (10/203) esas numaralı Meclis
Araştırması Komisyonu üyeliklerine siyasi parti gruplarınca
gösterilen adayların listesi bastırılıp sayın üyelere
dağıtılmıştır.
Şimdi, listeyi okutup oylarınıza
sunacağım.
CHP Genel Sekreterinin Yasa Dışı Dinlendiği
İddiasının Araştırılarak Alınması
Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis
Araştırması Komisyonu Üyelikleri Aday Listesi (10/203)
Adı Soyadı Seçim
Çevresi
AK PARTİ (10)
Yılmaz Tunç Bartın
Emin Nedim Öztürk Eskişehir
Halide İncekara İstanbul
Veysi Kaynak Kahramanmaraş
Hakkı Köylü Kastamonu
Ali Öztürk Konya
Ayşe Türkmenoğlu Konya
Ayhan Sefer Üstün Sakarya
Suat Kılıç Samsun
Safiye Seymenoğlu Trabzon
CHP (3)
Tacidar Seyhan Adana
Tekin Bingöl Ankara
Şahin Mengü Manisa
MHP (2)
Hasan Özdemir Gaziantep
Osman Durmuş Kırıkkale
DTP (1)
İbrahim Binici Şanlıurfa
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Meclis Araştırma Komisyonuna seçilmiş bulunan
sayın üyelerin 1/7/2008 Salı günü (bugün) saat 19.00da Halkla
İlişkiler Binası B Blok 2nci Kat 4üncü Bankoda bulunan Meclis
Araştırma Komisyonları Toplantı Salonunda toplanarak
başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip seçimini yapmalarını
rica ediyorum.
Komisyonun toplantı yer ve saati ayrıca plazma ekranda
ilan edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, birleşime on beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 18.11
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.31
BAŞKAN: Başkan Vekili
Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP ÜYELER: Harun
TÜFEKCİ (Konya), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 124üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Alınan karar gereğince sözlü soru önergeleri ile
diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Tapu Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
X.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Tapu Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/568) (S. Sayısı: 223)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kocaeli Milletvekili Nihat Ergün ve 16 Milletvekilinin; İl
Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay
Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekili Kocaeli Milletvekili Nihat Ergün ve 16
Milletvekilinin, İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe
Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (2/241) (S. Sayısı: 248) (x)
BAŞKAN Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Geçen birleşimde 6ncı madde üzerinde Trabzon
Milletvekili Akif Hamzaçebi ve arkadaşlarının verdikleri
önergenin oylamasında kalmıştık.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Karar yeter sayısı
istiyoruz.
BAŞKAN Şimdi, önergeyi hatırlatmak için okutup,
oylarınıza sunacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 248 Sıra Sayılı Kanun
Teklifinin "Denkleştirme ödeneği başlıklı 6
ncı maddesine (2) numaralı fıkra olarak aşağıdaki
fıkranın ilavesi ile mevcut (2) numaralı fıkranın
numarasının (3) olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
M.
Akif Hamzaçebi (Trabzon) ve
arkadaşları
(x) 248 S. Sayılı
Basmayazı 25/6/2008 tarihli 122nci Birleşim Tutanağına
eklidir.
"(2) Kesinleşmiş en son genel bütçe vergi gelirleri
tahsilat toplamının ayrıca binde 0,5'i Maliye
Bakanlığı bütçesine turizm kapasitesi yüksek belediyeler
denkleştirme ödeneği olarak konulur. Bu ödenek nüfus
sayımına göre tespit edilen nüfusuna kıyasla çeşitli
mevsimlerde en az iki katı aşan oranda nüfus barındıran
belediyelere dağıtılır. Nüfus sayımında tespit
edilen nüfusa kıyasla çeşitli mevsimlerde en az iki katı
aşan oranda nüfus barındıran belediyelerin tespiti ile dağıtımda
uygulanacak esas ve usuller gerektiğinde bina ve bağımsız
bölüm, otel yatağı, su ve elektrik abone sayıları gibi
unsurlar da dikkate alınmak suretiyle Bakanlar Kurulu tarafından
belirlenir. Maliye Bakanlığı bu ödeneği mart ve temmuz
aylarında iki eşit taksit halinde dağıtılmak üzere
iller Bankası hesabına aktarır."
K.KEMAL ANADOL (İzmir) Sayın Başkan,
toplantı yeter sayısı bulunamadığı için
oylanmamıştı. Şimdi toplantı yeter sayısı
aramanız gerekiyor.
AHMET YENİ (Samsun) Karar yeter sayısı
istemiştiniz.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Hayır, hayır.
İşlem toplantı yeter sayısında kaldı.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Ayağa
kalkın arkadaşlar.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Niye kalkalım kardeşim!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Efendim, toplantı yeter
sayısı var olduğu için açıldı bugün.
BAŞKAN Karar yeter sayısı arayacağım
efendim.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Toplantı yeter
sayısı efendim. Tutanağa bakın, tutanağa!
AHMET YENİ (Samsun) Karar yeter sayısı istedi
Sayın Başkan.
BAŞKAN Efendim, tespit yapalım 20 kişi.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Nasıl efendim? Tutanağa
bakın.
BAŞKAN Yok burada böyle bir şey.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Bugün toplantı yeter
sayısı var olduğu için açıldı Genel Kurul.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Ne alakası var ya! Önerge,
önerge
BAŞKAN Sayın Anadol, yeniden istiyor musunuz?
III.- Y O K L A M A
(CHP ve DSP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Evet, evet.
BAŞKAN Tamam, tespit edelim efendim.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Tamam, tespit edin.
BAŞKAN Sayın Anadol, Sayın Aslanoğlu,
Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın Güner, Sayın
Ağyüz, Sayın Ünlütepe, Sayın Karaibrahim, Sayın Altay,
Sayın Keleş, Sayın Barış, Sayın Tütüncü,
Sayın Koçal, Sayın Genç, Sayın Atay, Sayın Öztürk,
Sayın Tan, Sayın Pazarcı, Sayın Koç, Sayın Demirel,
Sayın Seçer.
20 kişi tamam efendim.
Sayın milletvekilleri, yoklama için üç dakika süre veriyorum
ve yoklamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayımız vardır.
X.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİYLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekili Kocaeli Milletvekili Nihat Ergün ve 16
Milletvekilinin, İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe
Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (2/241) (S. Sayısı: 248) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
6ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
6ncı madde kabul edilmiştir.
7nci maddeyi okutuyorum:
Kesinti yapılması
MADDE 7- (1) Bu Kanunda, il özel idareleri ve belediyelere, genel
bütçe vergi gelirleri tahsilâtından ayrılacak paylar ile diğer
kanunlarda bu idarelere verilmesi öngörülen paylar vergi hükmündedir.
(2) İl özel idareleri ve belediyeler ile bu idarelere
bağlı kuruluşların ve bunlara ait tüzelkişilerin,
21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre takip edilen Devlete olan borçları,
28/3/2002 tarihli ve 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç
Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun kapsamında tanımlanan
Hazine alacağı niteliğindeki borçları, İller
Bankasına olan borçları ile sosyal güvenlik kuruluşlarına
olan borçlarına karşılık, bu idareler adına her ay
genel bütçe vergi gelirleri tahsilatı toplamı üzerinden
ayrılacak tutardan, alacaklı idarelerin talebi üzerine, ilgisine göre
Maliye Bakanlığı veya İller Bankası tarafından
kesinti yapılarak alacaklı idarelere ödenir.
(3) İl özel idareleri ve belediyeler ile bunların
bağlı kuruluşları tarafından kanuni süresinde verilen
gelir (stopaj) vergisi ile katma değer vergisi beyannameleri üzerine
tahakkuk eden vergiler; bu vergilere ait beyannamenin verildiği aya
ilişkin olarak, bu idareler adına genel bütçe vergi gelirlerinden
ayrılan paydan, bu madde uyarınca yapılacak tüm kesintilerden
önce ilgisine göre Maliye Bakanlığı veya İller
Bankasınca kesilerek ilgili vergi dairesine aktarılır. Bu
şekilde tahsil edilen vergi, vade tarihinde tahsil edilmiş
sayılır. Kesinti yoluyla tahsil edilemeyen vergilerin, kesintinin
yapılması gereken ay içinde ilgili idareler tarafından ödenmesi
halinde, tahsil edilen tutara ayrıca gecikme zammı hesaplanmaz. Bu
hüküm, kanuni süresinde bildirilen sosyal güvenlik primleri ile emekli
kesenekleri için de uygulanır. Bu şekilde tahsil edilen alacaklar,
bildirimlerin yapıldığı tarihte tahsil edilmiş
sayılır. Kesinti yoluyla tahsil edilemeyen prim ve emekli
keseneklerinin, kesintinin yapılması gereken ay içinde borçlusu
tarafından ödenmesi halinde, bu şekilde tahsil edilen tutara herhangi
bir gecikme cezası ve gecikme zammı hesaplanmaz. Bu
fıkranın uygulamasına ilişkin usulleri belirlemeye Maliye
Bakanlığı yetkilidir.
(4) Genel bütçe vergi gelirleri tahsilâtı toplamı
üzerinden, il özel idareleri ve belediyeler adına aylık olarak ayrılacak
tutardan, ikinci ve üçüncü fıkralara göre yapılacak kesintilerin
toplamı, hiçbir şekilde ayrılan tutarların
toplamının yüzde 40ını aşamaz.
(5) Yapılacak kesintilerin oranlarını
alacakların nev'ine göre ayrı ayrı veya topluca belirlemeye,
kesinti ve mahsup işlemlerine ilişkin diğer usul ve
esasları tespit etmeye, Hazine Müsteşarlığının
bağlı olduğu Bakan yetkilidir.
BAŞKAN Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz.
Buyurun Sayın Ağyüz. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüştüğümüz, İl Özel
İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi
Hakkında Yasa Teklifini geç kalınmış, yetersiz, dengesiz
ama bir başlangıç olarak uygun, olumlu bir yasa olarak kabul
ediyoruz.
Belediyeler, elbette ki tüm dünyada, kamu kaynaklarından
aldıkları pay, devletten ayrılan vergi payı ve
yarattıkları kendi öz kaynaklarıyla kendi
programlarını ve bütçelerini oluştururlar.
AKP Hükûmeti işbaşına geldiğinden beri vergi
barışı denilen bir afla tüm büyükşehir belediyelerinin
bağlı şirketlerini temize çıkardı. 2004
yılında yaptığı yasal düzenlemelerle Bakanlar Kuruluna
yetki vererek, tüm belediyelerin borçlarının silinmesi,
taksitlendirilmesi, vesaire gibi işlemlerle de belediyelerini büyük ölçüde
rahatlattı ve bu belediyelere şimdi kaynak aktaracağız. Ne
zaman aktarıyoruz? Seçime çeyrek kala aktarıyoruz. Seçime çeyrek kala
aktardığımız bu kaynağı seçim
yatırımı olarak yorumlamamak için bir neden var mı? Yok.
Niye? Özellikle büyük belediyelerin büyük işlerinin, büyük ihalelerinin
ödenek yoksunluğu var. Büyük işler ve seçim yatırımı
için yapılacak olan makyaj işler bitmeli ki, gıda
yardımıyla, bisiklet yardımıyla, top yardımıyla,
kavun, karpuz, patates, soğan yardımıyla oy alabilme
şansını AKP artırabilsin. O nedenle bu yasa geç
kalmış bir yasadır. Bu yasayı siz 2004 yılında
diğer yasalarla birlikte getirmiş olsaydınız bizim de
söyleyecek sözümüz olmazdı. Ama bakın, bugün bütçe
açığını göze alarak, cari açığın
tırmanmasını göze alarak 4,5-5 katrilyonu belediyelere
aktarmayı göze alıyorsunuz ve iki üç gün önce
yaptığınız yüzde 46ya varan elektrik zammıyla asgari
ücrete yaptığınız yüzde 5 zammı görmezlikten
geliyorsunuz, emeklilere yaptığınız yüzde 2 zammı
görmezlikten geliyorsunuz. Bunlara kaynak yok, ama popülist
yaklaşımlarla yatırım yapan, kendi reklamlarını
ofset baskılı 150 bin adet, 250 bin adet kitap bastırarak yapan
belediyelere kaynak aktarmayı bir anda getirebiliyorsunuz.
Daha önce gazetelerde tartışıldı, kaynak
yaratan vergi koyacaktınız. Baktınız ki kamuoyundan
tepkiler var, bu tepkileri seçim üzeri göğüslemeyelim, bu seçimi de
geçirelim anlayışı içerisinde vergileri geri çektiniz,
şimdi kamudan pay ayırıyorsunuz. Kamudan pay ayırın,
başüstüne ama bu saydığım insanların, kuraklıktan
kıvrım kıvrım inleyen çiftçilerin, esnafın, çekini,
senedini ödemeyen esnafın, asgari ücretle geçinen insanların ne
günahı var? Bu insanlar elektrik faturalarını ödeyemeyecek
durumdayken yüzde 46 zam yaptınız sene başından beri ve
Beş buçuk yıldır zam yapmadık. diye övünüyorsunuz. Bu
gerekçe değildir. İşinize geldiği zaman da ekonomik
tıkanıklıkları, ekonomik nedenleri 1940lara kadar giderek
savunuyorsunuz. Cumhuriyet Halk Partisinin çok az iktidarı döneminde
yaşanan, tüm dünyada yaşanan döviz ve global krizin etkisiyle hep
enerji bunalımını göz önüne getiriyorsunuz. Ama beş buçuk
yılda siz ne yaptınız enerji için? Bu son yaptığınız
zamlar nedir biliyor musunuz? Özelleştirmeyle vereceğiniz
şeylerin kâr rantını kamuoyunun önünde sergilemek için
yapıyorsunuz bunu, ekmeği tatlandırmak için yapıyorsunuz
bunu. Bunları ama söyleyemiyorsunuz değerli arkadaşlarım.
Peki, belediyeler bugüne kadar aldıkları kaynakları
ve bundan sonra alacakları kaynakları nerede harcıyorlar?
Soğan-patates alıp dağıtmakta harcıyorlar,
karpuz-kavun dağıtmakta harcıyorlar. İstanbul
Büyükşehir Belediyesinin bir ilanını gördüm. 200 bin adet
anahtar, 100 bin adet albüm ve bunların dağıtımı için
100 bin adet ambalaj, 100 bin adet kargo hizmeti diye evlenecek çiftlere, nikâh
kıyacak çiftlere dağıtılmak üzere. Nikâh, büyükşehir
belediyesinin asli görevi değil. Nikâh salonları da ilçe
belediyelerinin genelde. Ama seçim yakın, propaganda yapılacak ve
bunun maliyeti 3 trilyon 100 milyar değerli arkadaşlarım.
Yazıktır, günahtır. Bir belediye başkanı -iktidar
partisinden- ayda 150 bin adet ofset baskılı dergi
bastırıyor, senelik maliyeti 1,5 trilyon. Buradaki görüşmeleri
izlerken eski belediye başkanı olarak bazen şüpheyle
bakıyorum. Diyor ki arkadaşlarımız: Belediyelerde
yapılan ihalelerde yolsuzluk yok. Yolsuzluk yok da belediyelerinizin
tümündeki ihaleler Kamu İhale Kanununun 21inci maddesinin (b)
fıkrasına göre niye yapılıyor? (b) fıkrası nedir
biliyor musunuz? Doğal afet, can kaybı, bu nedenlerle aciliyeti olan
ihaleler. Hepsi mi böyle? 88 tane ihale büyükşehirde
yapılmış. O kadar Ankarada yapılmış ve bunlar
Kamu İhale Kurumundan da geçiyor. Kamu İhale Kurumundaki bu yetkiler
yetmiyormuş gibi, şimdi, sizler, Kamu İhale Kurumunun kanununu
da değiştirmeye çalışıyorsunuz.
Yasalar, belediyelerin yapacağı görevleri
sınırlandırmıştır. Belediyeler, kaynaklarına
göre öncelikli hizmetleri yapmak zorundadır. Belediyeler, devletin
yapacağı görevi yapamaz. Burs vermek, belediyenin öncelikli
hizmetleri bittikten sonraki iştir. Ama bakıyorsunuz ki belediyeler
25 bin kişiye burs verdim, 15 bin kişiye burs verdim. diye övünüyor
değerli arkadaşlarım. Ankara susuzluktan kıvranırken
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanının karpuz
dağıtmaya, patates dağıtmaya, soğan
dağıtmaya hakkı yoktur. Bunun adı popülizmdir değerli
arkadaşlarım.
İşte bunların denetimleri yapılması
gerekirken, biz, tekrar, ilaveten kaynak veriyoruz ve kaynak verirken de
dengesizliği yaratıyoruz. Küçük belediyeler, il belediyeleri daha az
alacak, büyükşehir belediyeleri yine pastadan en büyük payı alacak
değerli arkadaşlarım. O nedenle, bu yasadaki
dağılım adaletsizdir, bu dağılımın adaletsiz
olması da diğer belediyelere karşı büyük
ayrıcalık yaratacaktır.
Bu arada, tabii, seçim üzeri bu tür yatırımları
yapan belediyelere baktığınız zaman da, çok azı ana
hizmetleri üretiyor, çok azı altyapıya yönelik hizmetlere
dönmüş, hepsi makyaj. Billboardlara bakıyorsunuz, reklamlar,
festivaller ve anlamsız yatırımlarla bu kaynaklar çarçur ediliyor
değerli arkadaşlarım.
Kendi seçim bölgem Gaziantepte, iktidar partisinin il
başkanı ile belediye başkanını birbirine düşüren
bir ihale var. Çok yanlı bir ihale. 23 Ocak 2008de ihale
yapılmış. İhalenin, alan şirketin ana sözleşmesi
23/1/2008de Ticaret Sicili Gazetesinde yayınlanmış
arkadaşlar ve bu şirketin sermayesi 5 bin YTL, aldığı
ihale 10 milyon 138 bin avro değerli arkadaşlarım! Böyle bir
mantık olabilir mi? Ve buna, il başkanı şaibelidir diyor,
kamuoyu şaibelidir diyor, AKP Genel Merkezi el koymasına
rağmen, hâlen ihale devam ediyor. Biz onun için bunlara
karşıyız.
Ayrıca neler yapılıyor belediyelerde? Bol bol imar
tadilatları yapılıyor. Yeşil alanlar rantiye
alanlarına çevriliyor, yeşil alanlar bir bir ortadan
kaldırılıyor ve kentsel dönüşüm adı altında,
yasal altyapısı, yönetmeliği hazır olmamasına
rağmen, Belediye Yasasının 73üncü maddesine göre rantsal
dönüşüm yapılıyor değerli arkadaşlarım. Orada,
yenileştiriyorum diye, barınan insanları alıyorsunuz,
kapıya koyuyorsunuz, eline üç beş kuruş veriyorsunuz, ondan
sonra kentsel dönüşüm diye, en önemli rant getirecek merkezlerdeki
arsaları, yandaşlarına belediyeler peşkeş çekiyorlar.
İşte, Boğaz Köprüsüne
O nedenle, bu yasayı biz olumlu görmemize rağmen
yetersizdir, dengesizdir diye bağlarken bugün yaşanan bir olaya
dikkatinizi çekmek istiyorum: Anayasa Mahkemesinde parti kapatma
davasının sözlü savunması verilirken, yıllardır
uzayan, bir yıldır uzayan ve destana dönen Ergenekon davası
nedeniyle sayısız insan gözaltına alındı. Sabahleyin
gözümüzü açtık, televizyonları açtık ki sayısız yazar,
çizer, iş adamı, sivil toplum örgütü başkanları gözaltına
alınmış. Bu olmaz değerli arkadaşlarım, bu olmaz.
Ergenekon davasının bu kadar yıllarca sürmesine gerek yoktur.
Bunu tehdit aracıyla kullanmak hukuka aykırı bir olaydır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sözünüzü tamamlar mısınız Sayın
Ağyüz.
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) Ayrıca da değerli
arkadaşlarım, AKP son günlerde Cumhuriyet Halk Partisiyle,
cumhuriyetle ve Atatürkle uğraşmayı kendisine görev edindi.
Cumhuriyet Halk Partisinin 1 trilyon -haksız demeyelim- usulsüz
yapılmış belgelerle harcaması sizi ilgilendirmez. Siz
Başbakanlık Özel Kaleminin hesabına bakın, Büyükşehir
Belediyesinin Özel Kaleminin hesabına bakın. Onları verin de
ondan sonra Cumhuriyet Halk Partisine söz söyleyin değerli
arkadaşlarım.(CHP sıralarından alkışlar) Bizim
yüz kızartıcı hiçbir şeyimiz yoktur, veremeyecek hiçbir
hesabımız da yoktur. Hâlen 95-98 döneminin hesabını
veremeyenler Cumhuriyet Halk Partisi hakkında, cumhuriyet hakkında,
Atatürk hakkında konuşamazlar ve Atatürk devriminin altında da
bu dingiller maalesef kalmaya mahkûmdur.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Ağyüz.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Çanakkale Milletvekili
Mustafa Kemal Cengiz.
Buyurun Sayın Cengiz.
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KEMAL CENGİZ (Çanakkale) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 248 sıra
sayılı kanunun 7nci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum ve yüce heyetinizi
saygıyla selamlarım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
tasarının 7nci maddesi il özel idareleri ile belediyeler ve bu
idarelere bağlı kuruluşların 6183 sayılı Amme
Alacakları Kanunu ile 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç
Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun kapsamında tanımlanan;
1) Hazine alacağı niteliğindeki borçlar,
2) İller Bankasına olan borçlar,
3) Sosyal güvenlik kuruluşuna olan borçlar ile prim ve
emeklilik kesenekleriyle ilgili yerel idare borçları olarak
zikredilmektedir. Bu gibi borçlar, alacaklı idarelerin başvurusuyla
borçlu yerel idarelerden Maliye Bakanlığı veya İller
Bankası tarafından borçlu yerel idarelerin aylık
paylarından kesinti yapılarak alacaklılara ödenmesi bu maddeyle
hedeflenmiştir.
Tasarının 7nci maddesinde de;
1) Borçların yapılandırılması, yerelde
halkına gece gündüz hizmetkârlık yapan yerel yönetimlerin kamu
hizmeti yapması, hem işveren hem de hizmet üreten yerel yönetimlerin
borç yaratan fasıllarındaki kesintilerin daha makul seviyede
tutulması daha doğru bir yaklaşım olacağı
kanaatindeyim.
2) 7nci maddenin dördüncü fıkrasında Aylık pay
tutarından kesinti yüzde 40ı aşamaz. denilmektedir. Bir eski
belediye başkanı olarak bu tutarın yüzde 20-25ler
civarında belirlenmesi daha doğru ve daha makul bir
yaklaşım olacağı kanaati taşımaktayım çünkü
devletimizin alacaklı birimleri borç taksitlerini iki üç ay sonra geç
alabilirler ama asla borçlarını alamama gibi bir olayla da
karşı karşıya kalamazlar. Özellikle gece gündüz hizmet
üreten halkımızın yirmi dört saat huzur ve mutluluğu için
çalışan belediye başkan ve personelimizin diğer zaruri ve
zorunlu hizmetleri olan harcamaları göz önüne alınacak olursa, bu
yüzde 40 kesintilerin gerçekleşmesi hâlinde özellikle belediyelerimizde
memurlarımız, işçilerimiz maaşlarını
alamadıkları gibi, borca sebep bu kamu borçlarının o ayki
yeni kesintileri ve ödenmesi gereken tutarlarını bile belediyelerimizin
ödeme şansı kalmayacaktır. Bu durum ise, sorunların çok iyi
irdelenmediği ve bu kanun tasarısında birazcık olsun
belediyelerimiz penceresinden bakılmadığının bir
göstergesi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Özellikle yerel yönetimlerden gelen biri olarak belediyecilik
açısından tasarıyı incelediğimizde şu
hususların belediyelerimizce ve onların temsilcisi olan belediye
başkanlarımızca tasvip görmediğini ifade etmek isterim:
1) Büyükşehir belediyeleri ile diğer il belediyeleri,
ilçe ve belde belediyeleri arasında gerçek manada kaynak, gelir
dağıtımı ve paylaşımın adaletle
sağlanamadığını tespit etmekteyiz.
2) Büyükşehir belediyelerimizin aldığı pay,
diğer illerimizdeki belediyelerimizin kişi başı
oranını 3 katı olarak da teşkil etmektedir. Bu da terazinin
kantarının büyükşehir belediyeleri lehine
ağdırdığını göstermektedir.
3) Kış nüfusu ile yaz nüfusu veya turizm mevsimi ile
turizm mevsimi dışındaki belediyelerimizin nüfus
hareketliliği, yerel idarelerimizin nüfus artış ve
yoğunluğunun tasarıda dikkate alınmaması da çok büyük
bir eksiklik olarak tarafımızdan tespit edilmiştir. Özellikle
belediye paylarının dağıtımının kriterleri
belirlenirken belediyelerimizin yaz ve kış turizmi gibi nüfus
artırıcı ve diğer özgün koşullarının
kriterler arasında yer alması daha doğru bir yaklaşım
olacağı kanaatindeyiz.
İl özel idareleriyle belediye gelirlerinin yeniden
düzenlenmesi ve artırılmasıyla ilgili olarak tasarıda,
faturanın halkımıza ve esnafımıza kesilmemesi ve
onlara da yansıtılmamasını önemli bir yaklaşım olarak
görmekteyiz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; özellikle
belediye gelirleri içinde yer alan harç ve vergilere
bakıldığında, özetle bazılarından örnek
verilirse:
1) İmar işleri ruhsat harçları,
2) İş yeri açma ve çalıştırma
harçları,
3) İş yeri hafta sonu çalışma, tatil günleri
ruhsatı harcı, işgaliye harcı, emlak vergisi, çevre
temizlik ve atık vergisi, belediye hizmetlerine katılım
faturası, su faturaları, gaz faturaları ve belediye mülkleri
kira faturaları olarak karşımıza çıkmaktadır.
Harçlar, vergiler, faturalar, o yerleşim biriminde genelde
halkımıza ve esnafımıza yüklenmiş belediye gelirleri
olarak da her zaman bu kesime yüklenmiş ve bu kesimden tahsil
edilmektedir. Halkımızın ve esnafımızın ekonomik
travma geçirdiği bu süreçte, yerel yönetimlere kaynak genel bütçe vergi
gelirlerinden aktarılmasını da tasarının belki de en
güzel yanı olarak belirlemekteyiz. Özellikle bu tasarının yerel
yönetimlere çok büyük katkı sağlaması, yerel yönetimlerin genel
bütçe vergi gelirlerinden desteklenmesi noktasında belediyelerimizin ve
başkanlarımızın çok büyük bir sevinç
kaynağını da görmekteyiz. Fakat bunun yanında,
belediyelerimiz bu yasa tasarısıyla sevinirken,
halkımızın ve esnafımızın da Acaba bu
payların daha sonra dönüp dolaşıp faturası bize gelir mi
gelmez mi; yine, acaba bu fatura seçimlerden sonra bize tahvil edilir mi? diye
de yapmış olduğumuz görüşmelerde de özellikle
halkımızın ve esnafımızın bir tedirginliği
ve bir şüphesi de bulunmaktadır. Özellikle bu şüpheyi de
-inanıyorum- giderecek gene Hükûmetimizdir. Hükûmetimizin, ileride bu
faturayı halkımıza ve esnafımıza kesmemesi
gerektiği ve daha sonra da bunun, bu bölüme, halka uzatılmaması
gerektiğine inanıyoruz.
Artık, devletimizin ve yerel idarelerimizin ellerinin
halkın ve esnafın cebine uzanma
alışkanlığından vazgeçilmesi, diğer yerel
kaynaklara yönelinmesi ve halkın şüphe ve endişelerinin
giderilerek, yerel yönetimlerde ülkemizin özgün koşullarının
irdelenerek bu özgün koşullar içinde de daha reel kaynaklara doğru
uzanılması ve reel kaynakların yerel idarelere doğru
kanalize edilmesinin en doğru yaklaşım olacağı
düşüncesindeyiz.
Özellikle, belediyelerimize kaynak
aktardığımız bu tasarıda da -eski bir yerel idareci
olarak- belediye başkanlarımızın, belediye personelimizin
ve belediye işçilerimizin, halkımızın mutluluğu ve
refahı için gece gündüz, yirmi dört saat hizmet götüren bu personelin
düşünülmemesini, bu personelin hatırlanmamasını da burada
en büyük eksiklik olarak görmekteyim. Çünkü, imar işlerinden çöpüne,
çöpünden kanalizasyonuna ve park bahçe işlerine kadar yirmi dört saat
halka hizmet amacı güden yerel idarelerin hem memurları hem
işçileri bu tasarıdan beklediğini alamamıştır, bu
tasarıda beklediğini görememiştir.
Her ne kadar olumlu yönleri zikredilse de, özellikle bugün memur camiasının
-memurların da içinden gelen biri olarak, memurları da temsil eden
bir kişi olarak- son zamanlarda, altı yıldan beri memur
camiamızın almış olduğu yüzde 6lık zammın
yüzde 25-30 olması gerektiğini hesaplamış
bulunmaktayız.
Özellikle bu memurlarımızın, polisinden belediyenin
çöpçüsüne kadar, gerçekten çok büyük bir sıkıntı içinde
geçinmeye çalıştıklarını ve geçim
kaynaklarının daraltıldığını, son beş altı
yıldan beri de memurlara ve işçilere yönelik zammın hiçbir
kesimi tatmin etmediğini ve tatmin etmemekle birlikte bütün memur
kesiminin, işçi kesiminin kredilere ve borçlanmaya yönelik bir tenezzüle
veya oraya doğru bir yönelimde olduğunu ve bütün katmanların
borçlanmış olduğunu tespit etmiş bulunmaktayım. Bu
tasarıyla da acaba bize bir şeyler düşer mi diyen
çalışanlarımız da, personellerimiz de buradan, bu
tasarıdan aradığını bulamamıştır. Bu
tasarıyla da Meclisimiz, Hükûmetimiz memuruna, belediye işçisine
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Devam ediniz Sayın Cengiz.
Buyurun.
MUSTAFA KEMAL CENGİZ (Devamla)
hatta başkanına
bir müjde verememenin de eski bir belediye başkanı olarak buradan
burukluğunu yaşamaktayım.
İnanıyorum bu dilek ve temennilerimizi Hükûmetimiz duyar
ve yerel yönetimlerde gece gündüz halkımızın huzurunu yirmi dört
saat sağlama ve hizmetin idamesi açısından çalışan
belediye çalışanlarını, memurlarını,
işçilerini ve belediye başkanlarını memnun eder diyorum.
Bu tasarının yerel yönetimlere, il özel idarelerine ve
belediyelerimize hayırlı olmasını temenni ediyorum, Meclise
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Cengiz.
Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Muş Milletvekili
Nuri Yaman.
Sayın Yaman buyurun efendim. (DTP sıralarından
alkışlar)
DTP GRUBU ADINA M. NURİ YAMAN (Muş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; İl Özel İdarelerine ve
Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun
Teklifinin 7nci maddesiyle ilgili Demokratik Toplum Partisi Grubu adına
söz almış bulunmaktayım, bu nedenle hepinizi en içten
duygularımla selamlıyorum.
Maddeyle ilgili düşüncelerimizi açıklamadan önce bundan
on beş yıl önce 2 Temmuz 1993 yılında gerçekten
insanlık dışı bir uygulama ile 35 canımızın,
demokrat, ilerici ve devrimci, bu ülkenin yetiştirdiği önemli
evladının hunharca katledilişini de nefretle anarken, bu
düşüncede olan kişilerin bundan sonra ülkemizde bu tür hareketlerde
bulunmayacağı dileğini de belirtmeden geçemeyeceğim.
İnsanların bir arada, toplu olarak yaşamaları
gereği ortak ihtiyaçlarının birlikte giderilmesi
zorunluluğunu doğurmuştur. Yerel ölçekte üretilmesi ve yerine
getirilmesi mümkün olan bu hizmetler mahalli müşterek hizmetler olarak
kabul edilegelmektedir. Gerek Anayasamızda gerek Avrupa Konseyi Yerel
Yönetimler Özerklik Sözleşmesinde mahallî idarelerce yerine getirilecek
görevler, bu kapsamda, mahallî müşterek hizmetler olarak
benimsenmiştir.
Mahallî müşterek hizmetlerin yerine getirilmesinde idari
özerkliğin olması yanında temel belirleyici öğe ise malî
özerkliktir. Yerel yönetimlerin yani belediye, il özel idaresi ve hatta
muhtarlıklarca bugün yerine getirilmesi öngörülen bu ortak hizmetler, malî
kaynakların azlığı veya çokluğuna bağlı
olarak hizmetin istenen düzeyde gerçekleştirilmesinde önemli bir
kıstastır. Bugün ülkemizde saydığımız bu yerel
yönetimler, mevcut yasalarla kendilerine verilen görevler sonucu elde ettikleri
öz gelirleri bu hizmetlerin yerine getirilmesinde oldukça yetersiz
kalmaktadır. Bu nedenledir ki ulusal gelir kaynaklarının merkezî
idare ile mahallî idareler arasında bu görev ve hizmetlerin yerine
getirilmesinde paylaşılması sonucunu doğurmuştur.
İşte, bu payın öz gelirlerine oranı ve yerel
harcamalarının toplam kamu harcamaları içindeki payı gibi
ölçütler mahallî idare özerkliğiyle de doğru
orantılıdır.
Değerli milletvekilleri, mahallî idarelerin gelirlerine
ilişkin olarak belediyelerle ilgili en önemli düzenleme, 2464
sayılı Belediye Gelirleri Kanunudur. Son olarak, bu Kanunda
öngörülen ve maktu vergi ve harçlar zaman içinde yüksek enflasyon nedeniyle
gelir kaynağı olma özelliğini kaybettiği için, 2004 tarihli
değişiklikle günün şartlarına uygun hâle
dönüştürülmüştür. İl özel idarelerinde mahallî hizmetlerle
ilgili kendi öz gelirlerini sağlamaya yönelik önemli bir düzenleme bugüne
kadar yapılmamıştır. İl özel idarelerinin öz gelirleri
ise 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanununda sayılan
birkaç kalemde gösterilen ve bazı kanunlarda öngörülen ruhsat gelirleri ve
paylardan ibarettir. Her iki mahallî idare birimi için de öz geliri en kapsamlı
olan ise belediyelerdir.
İl özel idarelerinin öz gelirlerini, 5302 sayılı
Kanunda düzenlenen gelirlerden ziyade merkezî idareden yapılan
transferler oluşturmaktadır. Belediyelerin gelirlerinin en önemli
kalemleri ise biraz önce değindiğim Belediye Gelirleri Kanununda
belirtilen altı adet vergi ve on üç adet harçlardan alınan gelirler
olup vergi ve harçlarda alt ve üst limitler konulmuş, bu limitler
arasında miktar tespiti yetkisine, vergilerde belediye meclisleri,
harçlarda ise Bakanlar Kurulu yetkili kılınmış
bulunmaktadır. Belediyelerin vergi gelirlerinin herhangi bir hizmete
bağlı olmadığı, harçların ise belediyelerin
sunduğu hizmet karşılığı olarak
alındığı
Başka bir gelir kaynağı olan ücretler
ise ilgililerin istemesine bağlı olarak yapılan hizmet ve
işler karşılığı alınan gelirlerdir.
Belediyelerin vergi, harç, katılım payı ve ücretlerden
alınan bu öz gelirlerinin dönemsel olarak toplam belediye gelirleri
içindeki payları ise ortalama yüzde 14 ile yüzde 15
aralığının üzerine çıkamamaktadır.
Değinilen bu öz gelirlerin yapısı, toplam
gelirlerine oranı, alınıp alınmamaları,
tahsillerindeki sıkıntılar ise belediyenin bulunduğu
bölgeye ve diğer bazı özelliklere göre değişiklik
göstermektedir. Örneğin, Doğu ve Güneydoğu Anadolu
Bölgelerindeki birçok il ve ilçe belediyelerinde, bilhassa belde
belediyelerinde, söz konusu bu harçlar katılım payı, hizmet
karşılığı alınan ücretler ile emlak vergisi
gelirleri yok denecek ölçüde gerçekleştirilmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aslında
ülkemizdeki belediyelerin büyük çoğunluğunun gelirlerinin önemli bir
kısmı, merkezî bütçe vergi gelirlerinden bu idarelere yapılan
transferlerden oluşmaktadır. Merkezî idareden mahallî idarelere pay
ayrılması sistemi, bu yolla 2380 sayılı Kanuna göre, genel
bütçe vergi gelirleri tahsilatından belediyelere bugüne kadar verilen
yüzde 6, il özel idarelerine yüzde 1,2 paylarının verilmemesi hâlinde
birçok belediyenin personel maaşlarını dahi ödeyemeyecek konumda
olacağı da bugün ülkemizde yaşanan bir olgudur. Yine, bir
gerçektir ki il özel idare gelirlerinin yüzde 85inin üzerindeki geliri de
merkezî idare tarafından bu yolla gönderilen paylar ile
karşılanmaktadır.
Bugün bile birçok belediye gelirlerinin yüzde 55e varan bölümünün
merkezî idarenin gönderdiği paydan oluştuğu ve bu oranın
büyükşehirlerde yüzde 60lar düzeyine çıkmış olduğu
düşünüldüğünde ise bu paylardan yapılacak kesintilerin önemi
daha da anlaşılır bir hâl almaktadır.
Yeni kanun tasarısıyla, genel bütçe vergi gelirlerinin
yüzde 2,90ının belediyelere, yüzde 2,65inin büyükşehir ilçe
belediyelerine, yüzde 1,15inin il özel idarelerine verilmesi öngörülmekte;
büyükşehir belediyesinin payının hesaplanmasında ise
büyükşehir ilçe belediyelerine ayrılan payın yüzde 30u;
büyükşehir belediyesi sınırları içinde toplanan vergi
gelirleri tahsilatı toplamının yüzde 5inin yüzde 70i ilgili
büyükşehir belediyesine, yüzde 30u ise büyükşehir belediyeleri
arasında nüfusa göre dağıtılacaktır. Bu düzenlemeye
göre, yasa uygulamaya girdiğinde, belediyelere genel bütçe vergi
gelirlerinden eskiye oranla yüzde 30 gibi bir artışın
olacağı öngörülmektedir. Ancak bu dağıtım
oranları değerlendirildiğinde, bundan önceki uygulamada
olduğu gibi, yine aslan payının büyükşehir belediyelerine
gittiği açık ve net olarak görülecektir. Bu nedenle, büyükşehir
belediyesi sınırları içinde toplanan vergi gelirleri
tahsilatı toplamının yüzde 5; paylarının da,
büyükşehir belediyesi ilçe belediyesine belli bir oranda pay
ayrılmasının veya büyükşehir ilçe belediyelerine ayrılan
yüzde 30luk payın yüzde 40 oranına
çıkarılmasının daha adil olacağını belirtmek
isterim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu yasal
düzenlemeyle 7nci madde kapsamında genel bütçeden gönderilen
payların vergi hükmünde değerlendirilmesini olumlu bir
yaklaşım olarak değerlendirmekle beraber, 5393 sayılı
Kanunun 15inci maddesi kapsamındaki Belediyelerin proje
karşılığı borçlanma yoluyla elde ettiği
gelirleri, şartlı bağışlar ve kamu hizmetlerinde
fiilen kullanılan mallarıyla, belediye tarafından da tahsil
edilen vergi, resim ve harç gelirleri haczedilemez. hükmüne paralellik
sağlanmak suretiyle bu gelirlerin haczedilmesi önlenmişse de tüm
belediyelerin yıllardan beri gerek İller Bankasına olan
borçları ve gerekse sosyal güvenlik kuruluşlarına olan
borçlarına karşılık alacaklı idarelerin talebi üzerine
ilgililerine göre Maliye Bakanlığı veya İller Bankası
tarafından bu borçları kesilerek alacaklı idarelere ödenmekte,
bilhassa çok miktarda borcu olan küçük belediyeler için bir nevi haciz
işlemi bu kurumlar tarafından yıllardan beri zaten yerine
getirilmiş bulunmaktadır. Büyükşehir belediyeleri ile diğer
belediyelerin ve bunlara bağlı kuruluşlar ile sermayesinin yüzde
50si bu kuruluşlara ait olan şirketlerin alacakları ile
borçları hakkında takas, mahsup ve kesinti işlemleri de zaten
5216 sayılı Yasanın 3 ve 5393 sayılı Belediye
Kanununun geçici maddesi kapsamında 2005 yılından bu yana devam
edegelmektedir. Aynı konu bu kez Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanun hükümlerine göre takip edilen, devlete olan borçları
ile 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun kapsamındaki hazine alacağı
niteliğindeki borçları ve İller Bankasına olan
borçları ile sosyal güvenlik kuruluşlarına olan
borçlarını da kapsayacak şekilde güncelleştirilerek
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Devam ediniz Sayın Yaman.
M. NURİ YAMAN (Devamla)
bilhassa bu tür borçları olan
belediyelerin gelirlerinde büyük azalmaya ve hizmetlerinin aksamasına
neden olacaktır. Bu uygulamanın genişletilmesi
İleride bu
belediyelerin büyük mali sıkıntı içine girerek hizmet üretemez
duruma geleceğini de belirtmeden geçemeyeceğim.
Yine, mayıs ayı sonu itibarıyla mahallî idarelerin
hazineye 6 milyar 186 milyon YTL vadesi geçmiş borcu bulunduğu da göz
önüne alındığında, bilhassa büyükşehir
belediyelerinden Ankara Büyükşehir Belediyesinin bu borç kapsamı
içinde borcu rekor düzeyde ve yüzde 63 düzeyine ulaşmış bir
durumdadır. Bu şekilde borcu bulunan belediyelerden Ankara
Büyükşehir Belediyesinin artık, bundan sonra seçimlerde hangi
paketleri dağıtacağını ve kimlere top vereceğini
de gerçekten merak etmekteyiz. Bundan sonra bu uygulama ile büyükşehir
belediyesinin, bilhassa Ankara Büyükşehir Belediyesinin bu
borçlarının ödenmesinin takipçisi olacağımızı
belirtir, hepinizi saygıyla selamlarım. (DTP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Yaman.
Madde üzerinde şahısları adına ilk söz,
Balıkesir Milletvekili Mehmet Cemal Öztaylana aittir.
Sayın Öztaylan
Yoklar.
İkinci sırada, Kastamonu Milletvekili Sayın Hasan
Altan.
Sayın Altan, buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
HASAN ALTAN (Kastamonu) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 248 sıra sayılı İl Özel İdarelerine
ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında
Kanun Teklifinin 7nci maddesi üzerinde şahsım adına söz
almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi en içten
saygılarımla selamlıyorum.
Hükûmetimiz dönemine kadar, son yıllarda belediyeler büyük
sıkıntılar içerisindeydi. Çoğu belediyemiz personel
giderlerini karşılayamaz ve temel hizmetlerini veremez duruma
gelmişti. Yetkilerinin kısıtlanması ve gelirlerinin düşmesi
sonunda belediye başkanlarımız 1930 yılında ilk
çıkan 1580 sayılı Belediye Kanunundaki yetki ve haklar verilse
başka bir şey istemeyiz. diyorlardı. Geçmiş hükûmetler
döneminde, belediyeler arasında siyasi ayrım yapılmış,
genel bütçe vergi gelirlerinden ayrılan payların borçlarına
karşılık muhalefetteki belediyelerden tamamına
yakını kesilmiş, iktidar veya koalisyon ortağı olan
siyasi partideki belediyelerden çok az miktarda veya hiç kesinti
yapılmadan payları gönderilmiştir. Değişik
bakanlıkların bütçelerine konulan ödenekler de proje
karşılığı olarak, yine siyasi ayrım gözetilerek
dağıtılmıştır. Hatta, iktidar veya koalisyon
ortağı olan birçok belediye doğal bir afete maruz
kalmadığı hâlde afet kapsamına alınarak payları 2
kat sayıdan 5 kat sayıya kadar artırılarak gönderiliyordu.
Bu olayları belediye başkanlığım dönemlerinde bizzat
yaşayan bir arkadaşınızım.
Hükûmetimiz döneminde bu ayrımcılıklar ve
adaletsizlikler ortadan kaldırılmış, Belediye Gelirleri
Kanunu güncelleştirilmiş -İller Bankası aracılığıyla
yaptırılan proje karşılığı işlerde
yıl içerisinde yüklenici firmaya ödenen hak ediş, yıl sonu
itibarıyla yüzde 50 faiz ilave edilerek borç hanemize yazılıyordu-
bu faiz oranları yüzde 6lara çekilmiş, hiçbir siyasi ayrım
yapılmadan genel bütçe vergi gelirlerinden ayrılan paylardan
borçlarına karşılık yapılan kesinti yüzde 40 ile
sınırlandırılmıştır. Kalan yüzde 60ın
da belediyelerimize gönderilmesiyle personel giderlerini karşılar ve
temel hizmetlerini yürütür hâle getirilmişlerdir. Ayrıca Sayın Başbakanımızın
talimatıyla çalışma sezonuna rastlayan haziran, temmuz,
ağustos aylarında hiç kesinti yapılmadan belediyelerimizin
payları gönderilmektedir. Bunlarla da yetinilmeyip kamu yönetiminin yeniden
yapılandırılması çerçevesinde 2004 yılında 5216
sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu, 2005 yılında 5393
sayılı Belediye Kanunu ve 5302 sayılı İl Özel
İdaresi Kanunu ile belediyeler ve il özel idareleri yeni bir
anlayışla ele alınmış, bu idarelerin yetki, görev ve
sorumluluklarında önemli ölçüde genişleme sağlanmıştır.
Şimdiyse, genişleyen bu sorumluluk alanlarında
yerel yönetimlerimizin daha iyi hizmet verebilmesi için 248 sıra
sayılı İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe
Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifi ile gelirlerinin
artırılması hedeflenmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun
hazırlanırken merkezî idareden yapılan transferlerin mahallî
idarelerin özerkliğini zedelemeyecek şekilde şartsız
olması öngörülmüştür. Ekonominin içinde bulunduğu zorluklarla
birlikte mali disiplinin sürdürülmesi ihtiyacıyla mahalli idarelerin artan
görev, yetki ve sorumlulukları dengelenerek genel bütçe vergi gelirleri
tahsilatından belediyeler ve il özel idareleri için ayrılan pay,
matrahı artırılarak önemli bir gelir transferine imkân
vermiştir.
Kanunla getirilen en önemli yeniliklerden biri de genel bütçe
vergi gelirleri tahsilatından ayrılan payların
dağıtım kriterinin değiştirilmesidir. Nüfus kriterine
ilave olarak, yüz ölçümü, kırsal alan nüfusu, illerin
gelişmişlik endeksine göre durumu yeni dağıtım
kriterleri arasına alınmıştır. Böylece daha adil bir
dağıtım sistemi getirilmiştir.
Bilindiği gibi çeşitli kamu kurum ve
kuruluşlarının bütçelerine konulan özel hesaplardan mahallî
idarelere projeye bağlı olarak veya şartsız aktarılan
kaynaklar bu idareler arasında eşitsizliklere yol açmaktadır.
Diğer taraftan, nüfusu 10 bin ve altında olan belediyeler
diğerlerine göre daha fazla kaynak sıkıntısı
çekmektedir. Hem bu eşitsizliğin önüne geçilmesi hem de nüfusu 10
binin altında olan belediyelere ek kaynak aktarılabilmesi için, özel
hesapların tamamı kaldırılarak, Maliye
Bakanlığı bütçesine konacak olan özel bir ödeneğin
denkleştirme ödeneği adı altında bu belediyelere eşit
şekilde dağıtılması öngörülmüştür.
Kanunda il özel idareleri ve belediyelere merkezî idareden
gönderilecek paylardan, kanunlarda öngörülmesi hâlinde ve en fazla yüzde 40
oranında kesinti yapılabilmesi öngörülmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin Sayın Altan.
HASAN ALTAN (Devamla) Böylece mahallî idarelere asgari düzeyde
bir gelir garanti edilerek en azından temel hizmetlerin
devamlılığı sağlanmış olacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 248
sıra sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesiyle belediyelere
gönderilecek paylardan yapılacak kesintiler konusunda temel hükümler ihdas
edilmektedir. Öncelikle il özel idareleri ve belediyelere genel bütçe vergi
gelirleri tahsilatından ayrılacak paylar ile bu kanunda ve diğer
kanunlarda bu idarelere verilmesi öngörülen payların vergi hükmünde
olduğu ifade edilerek hukuki çerçevesi çizilmiş, bu gelirlerin 5393
sayılı Belediye Kanununun 15inci maddesinin son
fıkrasındaki Belediyenin proje karşılığı
borçlanma yoluyla elde ettiği gelirleri, şartlı
bağışlar ve kamu hizmetlerinde fiilen kullanılan
malları ile belediye tarafından tahsil edilen vergi, resim ve harç
gelirleri haczedilemez. hükmü uyarınca haczedilmesinin önlenmesi
amaçlanmıştır.
Madde metninde yapılan başka bir düzenleme ise sosyal
güvenlik primleri ile emekli kesenekleri ödenmesi konusunda yeni bir düzenleme
getirmektedir. Buna göre, il özel idareleri ve belediyeler
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Altan.
HASAN ALTAN (Devamla) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu kanunun hazırlanmasında emeği geçenlere
teşekkür eder, ülkemize, milletimize ve yerel yönetimlerimize
hayırlı olması dileklerimle saygılarımı
sunarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahısları adına ikinci söz
sırası İzmir Milletvekili Sayın Harun Öztürke aittir.
Buyurun Sayın Öztürk.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, bana verdi.
BAŞKAN Size mi veriyor?
KAMER GENÇ (Tunceli) Benim de
BAŞKAN Efendim?
KAMER GENÇ (Tunceli) Benim de söz hakkım var.
BAŞKAN Size sıra gelmiyor ki, 2 kişi
konuşacak zaten efendim. Allah Allah
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Öztürkten sonra benim efendim.
BAŞKAN Konuşuyor musunuz Sayın Öztürk?
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Hayır.
BAŞKAN O zaman siz buyurun Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 248 sıra sayılı yasa tasarısının
7nci maddesi üzerinde şahsım adına söz almış
bulunuyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, dünyanın hiçbir ülkesinde
hiçbir demokratik ülkede, 200 katrilyonluk bütçede 18 katrilyon açık veren
bir bütçeye, hükûmet hiçbir gelir kaynağını sağlamadan 7,5
katrilyon bir ek ödeme getiremez. Bu, ne ilimde var ne maliyede var ne de
hiçbir akılda ve izanda yok.
HÜSEYİN TANRIVERDİ (Manisa) Senin aklın ermez
böyle şeylere!
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi, böyle bir yönetimle bu Türkiye
nereye gidiyor? Bakın, biz, İçişleri Bakanı gitmiş,
çünkü
(AK PARTİ sıralarından Burada sesleri)
Burada mı? Şimdi, bu kanunun müzakeresi
sırasında, Ankara, İstanbul ve İzmit belediye
başkanlarının borçlarını söyle dedim. Herhâlde, daha
bugün söyleyecek bakalım. Dedim ki, Sayın Bakan, siz belediyelere
eşit mi para dağıtıyorsunuz? Tabii canım, bizden daha
adil bir hükûmet olur mu? dedi. Ama Sayın Bakan ben size bir teklifte
bulunuyorum: Aynı ilde, bakın aynı ilde, AKPli belediyelere 250
milyarla 300 milyar para yardımı yapmışsınız ama
CHPli, bağımsız, başka belediyelere bir kuruş
yapmamışsınız. Ben bunu ispatlarsam siz kendinize
nasıl bir değer biçersiniz? Ben söylüyorum size, yani aynı il
sınırları dâhilinde AKPli belediyelere 250 ile 300 milyar lira
arasında para yardımı yapıyorsunuz ama diğer
belediyelere bir kuruş yardım yapmıyorsunuz. Yani
çıkıp da burada, böyle, insanları kandırmayın.
Efendim, biz o kadar adiliz ki
Nerede adilsiniz kardeşim!
Uygulamalarınızı keşke getirseniz de milletin
karşısına çıksak da bunları konuşsak.
Sizin eski belediye başkanlığından gelen
kişiler: Efendim, biz şehirleri ağaçlandırıyoruz,
çiçeklendiriyoruz
Beyler, bu çiçeklendirme ve ağaçlandırmaya
harcanan paralarla Türkiye ağaçlanır, Türkiye çiçeklenir. Bizim
istediğimiz dürüst yönetim, dürüst yönetim beyler. Dürüst, Dürüst
Dürüstlük var ya, o dürüstlük kavramını sizlerin kavraması
lazım. Yani, eğer bir yerde
Bir harcama yapacağız, tabii ki şehirleri
güzelleştireceğiz ama hangi maliyetlerle? Bakın, ben size öyle
il başkanlarınızı söyleyebilirim ki söylerim bunları
zamanı geldikçe- beyler, devletten 17 ihale alıyor. İl başkanı
ya, AKPli il başkanı, özel usullerle alıyor.
Belediyeleriniz
Yahu şu Ankara Belediyesi, şurada,
şu Meclisin önünde yaptığı kaldırımları bir
yıkıyor bir söküyor, bir yıkıyor bir söküyor;
ağaçları getiriyor, dikiyor söküyor, dikiyor söküyor.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Kuruyor ağaçlar.
KAMER GENÇ (Devamla) Beyler, bu memleketin parasını
Yunanlılara harcatsanız, bu Yunanlılarda bir vicdan olur, der ki
Ya kardeşim, günahtır, bu memleketin kaynaklarını bu kadar
hor kullanmayayım.
Bu memlekette aç insan çok, çıplak insan çok. İnsanlar,
her gün bize telefon ediyor, ağlıyor, sızlıyor Sayın
Milletvekilim, ben açım. diyor. Açım, Aç
Aç
Açım. diyor.
Ama Tayyip Erdoğan gibi gidip de devletin bankalarından 1 katrilyon
lira para alıp kendi damadının şirketine vermiyor.
Beyler, sayın milletvekilleri; bakın, Türkiye bir
bunalım içinde İktidarınız zamanında. Şimdi, 1
Temmuzda Meclisin tatile girmesi lazım. Hangi kanun için siz bizi burada
bekletiyorsunuz? Yani biz devamlı buraya geleceğiz ve şey
edeceğiz!
Bakın, bugün Türkiyede çok saygıdeğer insanlar
içeri alındı. Burada İçişleri Bakanına düşen,
gelecekti Parlamento kürsüsüne Ey milletvekilleri, bu memlekette bu insanlar
içeri alınıyor. diyecekti. Bugün Cumhuriyet gazetesinin
Başyazarı Mustafa Balbay her gün okuduğum bir yazar. Benim gibi
binlerce insan bu insanın fikirlerini okuyor. Niye bizi mahrum
ediyorsunuz? Cumhuriyet gazetesinin Başyazarı İlhan Selçuku
aldınız içeriye: ne çıktı ortaya?
Bakın, şimdi, ben size bir tavsiyede bulunuyorum.
Anayasa Mahkemesinin üyelerini de alın içeriye.
BAŞKAN Sayın Genç
Sayın Genç
KAMER GENÇ (Devamla) Alın içeriye... Siz nasıl olsa
iktidar gücüsünüz, alın onları da içeriye.
Bakın, mahkemelerde yapılan soruşturmalar
bahanesiyle olayları insanların dikkatinden kaçırmayın.
Türkiyeye çok kötülük yapıyorsunuz. Emperyalist güçler Türkiyede Türkiye
Cumhuriyeti devletinin en güçlü organlarını yıkmaya
çalışıyorlar. Bugün Avrupa Birliğinin, Avrupa Konseyinin,
Avrupa Parlamentosunun aldığı kararlar ortada. Bunlar Türkiye Cumhuriyeti
devletinin Parlamentosuna hakaret ediyorlar, yargısına hakaret
ediyorlar. Peki, niye
Bugün ben Meclis Başkanlığına bir
önerge verdim, dedim ki: Bunlara bir cevap verin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Genç, sürenizi veriyorum. Lütfen
tamamlayın ve gündemden sapmayın efendim.
KAMER GENÇ (Devamla) Ben gündemden sapmıyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN Saptınız efendim, saptınız.
KAMER GENÇ (Devamla) Yalnız, fakat karşımda söz
hakkımı verin efendim.
BAŞKAN Saptınız.
KAMER GENÇ (Devamla) Hayır, sapmıyorum Sayın Başkan.
Yani sapmamak için gayret sarf ediyorum da, fakat karşımda...
BAŞKAN Tarzınız bu, tarzınız
KAMER GENÇ (Devamla) Kanunla ilgili konuşuyorum.
Ben burada İçişleri Bakanının kendisine
birşey soruyorum: Ey İçişleri Bakanı -bir örnek
getireceğim- siz aynı ilde AKPli belediyelere 300 milyar para
vermişsiniz, öteki partilere bir kuruş vermediniz. Var
mısın buna? Var mısın?
NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) Nerede vermiş, nerede?
Yerini söyle, nerede? Olmayan şeyi söylüyorsun.
KAMER GENÇ (Devamla) Evvela desin söyle
Ama buradaki
konuşmalarını geri alsın. Onun için, şimdi
İçişleri Bakanı kürsüye çıktığı zaman polisi
suçluyorsunuz.
Sayın Bakan, polis bizim millî bir kurumumuzdur, polisin
gölgesine sığınma. Polise yardım edeceksen onun
maaşını artır, onun insanca yaşaması için
koşulları temin et, kendisine lojman temin et, polisin kişilik
kazanmasını temin et. Kim polisi suçluyor?
Efendim, böyle bahanelerle insanları kandırmayın.
Bu millet sizin yaptığınız bu kandırmacaları
yakında görecek ve diyorum ki, yakında bir erken seçim kararı
alın da bakalım kim gelecek kim gelmeyecek.
Saygılar sunuyorum.
ASIM AYKAN (Trabzon) Göreceksin... Acele etme göreceksin.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, madde üzerinde
soru-cevap işlemine başlıyoruz.
Sayın Korkmaz, buyurun.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkanım,
Sayın Bakanıma sizin aracılığınızla şu
soruyu yöneltmek istiyorum: Özel İdare Kanununa göre, sözleşmeli
personel ve işçiler hariç, başarı durumlarına göre
memurların yüzde 10unu ve memur aylık katsayısının gösterge
rakamıyla çarpımı sonucu bulunacak miktarı geçmemek üzere
encümen kararıyla yılda en az iki kez ikramiye ödenir hükmünün,
maalesef, objektif başarı kriterleriyle değerlendirme
yapılmadığı için, özel idare ve belediyelerde
çalışan tüm kamu görevlilerine eşit olarak yılda iki
maaş tutarında ikramiye encümen kararı ile ödenir şeklinde
değiştirilmesinin daha adil olacağını
düşünüyoruz. Bu konuda Bakanlığınızca herhangi bir
düzenleme yapmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Tankut
YILMAZ TANKUT (Adana) Sayın Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanım, Adana Büyükşehir Belediyesi
tarafından 1998 yılında yanlış
hatırlamıyorsam- 339 milyon dolar
karşılığında ihalesi yapılan ve akabinde temeli
atılarak inşasına başlanan Adana metrosu olarak
tanımlanan hafif raylı sistem yaklaşık on yıldır
bir türlü bitirilememiştir. Geçtiğimiz yıl içerisinde 200 milyon
dolar daha ek kredi sağlandığı bildirilen Adana metrosuyla
ilgili olarak çeşitli şaibe ve ithamlar Adana kamuoyunda değişik
zaman ve zeminlerde dile getirilmiş, hâlen de getirilmeye devam
edilmektedir. Bu hususlar çerçevesinde Hükûmet olarak Adana metrosu
hakkında yeterince bilgiye sahip misiniz? Sahipseniz mahallî seçimlere
kadar bir bölümünün hizmete açılacağı söylenen Adana metrosunun
tamamının bitirilmesine yönelik bir tarih verebilir misiniz?
Şayet yeterli bilgiye sahip değilseniz, Adana metrosunun
inşaatıyla ilgili bilgileri edinip, Adana kamuoyunu aydınlatacak
kesin ve kati bir tarih vermeyi düşünür müsünüz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Genç
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, Bakanlar Kurulu
sırasında kim oturuyor, ona göre soru sorayım? Hükûmeti temsil
edeni göremiyorum da
BAŞKAN Sayın İçişleri Bakanı oturuyor.
KAMER GENÇ (Tunceli) O zaman kürsüden yaptığım
konuşmayı tekrarlıyorum: Bir ilin hudutları içinde AKPli
belediyelere 250 ile 300 milyar para yardımı yapılmış,
öteki partilere yapılmamış. Bu doğru mudur yanlış
mıdır?
İkincisi: Ankara, İstanbul ve İzmit belediye
başkanlarının borçları kaç liradır? Neden tahsil
etmediniz şimdiye kadar?
Üç: Ankara, İstanbul ve yine İzmit belediyelerinin
ağaçlandırmaya ve çiçeklendirmeye harcadığı
paraların miktarı nedir?
Bu üçüncü haftadır soruyorum, bu sorularıma cevap versin
efendim.
BAŞKAN Tamam, teşekkürler.
Sayın Aslanoğlu, buyurun efendim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Bakanım, büyükşehir belediyeleri arasında
haksızlığa uğrayan ve büyükşehir olmamış
iller konusunda bir standart amacıyla bu Meclis bir yasa teklifi verirse
öncelikle bu yasayı hemen komisyonlarda görüşülmek üzere ele
aldırır mısınız? Buna olumlu bakar
mısınız? Hak kaybına uğrayan, diğer
büyükşehir olmayı hak etmiş, nüfusu bazı
büyükşehirlerden daha fazla olan belediyelerin bu kaybını
önlemeye hazır mısınız?
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Doğru, buyurun efendim.
REŞAT DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim.
Sayın Bakanımıza sormak istiyorum: İl özel
idarelerinde son zamanlarda ödenek sıkıntısı çekilmektedir.
Bu yönlü olarak özellikle köy yolları gibi çeşitli
çalışmalarda, hizmette sıkıntılar görülmektedir. Bu
konu Tokat ilinde ciddi boyutlardadır. KÖYDES ve il özel idarelerine
yakın bir zamanda ek bir kaynak aktarmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Kışanak, buyurun.
GÜLTAN KIŞANAK (Diyarbakır) Sayın Başkan,
aracılığınızla Bakanlığımıza
sormak istiyorum: Cizre Belediyesinde uzun yıllardan beri devredilmiş
olan Dicle Nehri kıyısındaki park, geçen hafta alelacele
kıyı şeridinde olduğu bahanesiyle hazineye devredilmesi
gerektiği yönünde bir karar alındı. Bununla da yetinilmeyip
ihtiyati tedbir konularak parkta yapılmak istenen bir
açılış önlendi. Çünkü açılması öngörülen şey, bu
Mecliste haksızlığa uğrayıp yaka paça Meclis
dışarısına çıkartılan ve tutuklanan Sayın
Orhan Doğanın anısına, büyük bir mücadele, barış
mücadelesi veren Sayın Orhan Doğanın anısına
yapılan bir büsttü. Bu büstün açılış törenini önlemek
adına, otuz yıldan beri belediyenin denetiminde olan, belediyenin
binlerce liralık yatırım yaptığı, düzenlemesini
yaptığı Cizre Parkının hazineye ait olduğuna,
kıyı şeridinde olduğuna dair üstünkörü bir karar
alındı. Bunu nasıl değerlendiriyor Sayın
Bakanımız, öğrenmek istiyorum.
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Bakan, sorular tamamlandı, buyurun cevap
verebilirsiniz efendim.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Korkmazın sorusuyla ilgili, bu ikramiyelerle
ilgili şu unda Bakanlığımızda yapılan, yürütülen
bir çalışma yoktur, onu ifade edeyim.
Adana metrosuyla ilgili bilgi alıp Sayın Tankuta
sunacağım. Şu anda metroyla ilgili ayrıntılı
bilgi elimde yok.
Belediyelere gönderilen ödeneklerle ilgili farklı uygulama
konusunda bir milletvekilimizin sorusu var. Bu konuda biz hep şunu
söylüyoruz, bir yanlış anlama olmasın: AK PARTİ Hükûmeti
olarak Türkiyedeki bütün belediyelere İller Bankasından gönderilen
ödenekler, hak ettikleri neyse, adaletli ve eşit şekilde
gönderilmiştir, belediyeler arasında hiçbir fark
gözetilmemiştir. Geçmiş yıllarda maalesef acı örnekleri
olmuştur. İktidar belediyesi, muhalefet belediyesi gibi bir
ayrım yapılmamıştır. İller Bankasından her
belediyemiz alacağını bilmektedir ve o kendisine
gönderilmektedir. Türkiyede yaz aylarında bütün belediyelerimiz için
kesintisiz ödenek gönderiyoruz, bu sene dört ay olarak karar verdik. Bu, hangi
partiden seçilirse seçilsin, bütün belediyeler için geçerlidir. Şimdi gine
belediye gelirlerini artırma yönünde bir teklif üzerinde
çalışıyor Meclisimiz. Hepsi aynı oranda artacaktır,
bir adaletsizlik olmayacaktır. Ben bunu ifade ediyorum, bunda gine
ısrarlıyız.
Teşekkür ederim.
Diğer
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Bakan, benim sorularıma
cevap vermediniz.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Ben cevaplarımı veriyorum.
Sayın Aslanoğlunun gündeme getirdiği konu:
Şimdi
KAMER GENÇ (Tunceli) Ankara, İstanbul, İzmit ne oldu?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Onların daha sonra cevabını vereceğim,
yanımda o bilgiler yok.
KAMER GENÇ (Tunceli) Şimdi ver, halk duysun işte.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Sayın Aslanoğlunun, tabii, gündeme getirdiği konu köklü
bir konudur, büyükşehir ve diğer belediyeler ayırımı.
Tabii, bu teklif Meclisimizde görüşülmeye başladığı
günden itibaren, daha komisyon safhasından itibaren bu konu gündeme
geliyor. Haklı olarak, nüfus büyüklükleri fazla olan illerimiz var.
Büyükşehir konusunun tekrar değerlendirilmesi mümkün olur mu diye
sordular. Ben şuna rahatça olumlu cevap verebiliyorum: Bu konu
çalışılmalı, bu konu tekrar değerlendirilmeli, bir
şekilde bu konu üzerinde Meclis durmalıdır, buna bir
itirazım yok, onu ifade ediyorum. Varsa buradaki düzeltmeler, onlar
yapılmalıdır.
Sayın Doğrunun, il özel idarelerindeki ödenek
sıkıntısıyla ilgili
Bilindiği gibi KÖYDES ödenekleri
yeni gönderildi. Ama, tabii, şu da yine bilginizdedir: Bu teklif
yasalaştığında, 1 Temmuzdan itibaren, yani bugünden
itibaren il özel idarelerinin gelirleri de yüzde 50nin üzerinde, yüzde 56
civarında artış gösterecektir. Bu da il özel idareleri için
ciddi bir katkıdır, onu ifade etmek istiyorum.
Cizre olayıyla ilgili şu anda elimde bilgi yok, daha
sonra bilgi sunacağım.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bakanım.
Madde üzerinde iki önerge vardır. Önergeleri önce geliş
sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 248 sıra sayılı kanun
tasarısının 7. maddesinin 4 numaralı fıkrasındaki
yüzde 40nı ibaresinin yüzde 20sini olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Hamit Geylani Selahattin Demirtaş Akın Birdal
Hakkâri Diyarbakır Diyarbakır
Sevahir
Bayındır Nuri
Yaman Sırrı
Sakık
Şırnak Muş Muş
Pervin Buldan M.
Nezir Karabaş
Iğdır Bitlis
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 248 Sıra Sayılı Kanun
Teklifinin 7 nci maddesinin (5) numaralı fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
|
M. Akif
Hamzaçebi |
Gürol Ergin |
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
|
|
Trabzon |
Muğla |
Malatya |
|
|
Yaşar
Tüzün |
Hüseyin Ünsal |
Hikmet Erenkaya |
|
|
Bilecik |
Amasya |
Kocaeli |
|
|
Şevket
Köse |
|
R. Kerim Özkan |
|
|
Adıyaman |
|
Burdur |
(5) Yapılacak kesintilerin oranlarını
alacakların nevine göre ayrı ayrı veya topluca belirlemeye,
kesinti ve mahsup işlemlerine ilişkin diğer usul ve
esasları tespit etmeye Maliye Bakanı yetkilidir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinize
saygılar sunuyorum.
Arkadaşlar, yasaya bakın, başından beri her
yetki Maliye Bakanlığında. Burada, getiriyoruz sonunda bir
Hazine sokuyoruz, Hazineye bakan Bakan. Eğer bir yasada yukarıdan
aşağıya bir düzen varsa, yani İçişleri
Bakanlığı ve Maliye Bakanlığına yetki
vermişseniz, bir de burada Hazineye bakan Bakanı niye sokuyorsunuz?
Eğer bu konuda inisiyatif kullanılacaksa, bu konuda kararı tabii
Bakanlar Kurulu ile birlikte Maliye Bakanına
Maddenin tümünde, yani bu
yasanın başından beri Her konuda yetkili Maliye Bakanı.
diyorsunuz, getiriyorsunuz, bir yerinde Hazineye bakan Bakan. diye
sokuyorsunuz. Yani o zaman yasanın bütünlüğünü bozuyorsunuz. Bunu
Komisyonda da söyledik. Eğer bir yetkiyi veriyorsanız
Biz vermeyin
demiyoruz, yetkiyi Maliye Bakanına verin diyoruz. Çünkü yasayı
uygulayan o, İçişleri Bakanlığıyla sürekli belediyeler
konusunda
Yani burada, gelin, hiç değilse bir yerinde, bugüne kadar
taksitlendirilmiş borçları onlar yaptılar ama bundan böyle
-nasıl olsa kesiyorsunuz- artık devreden çıkarın Hazineye
bakan Bakanı. Eğer bir yetki olacaksa Maliye Bakanının
olsun. Bizim dediğimiz bu.
Değerli milletvekilleri, birkaç konuyu da dile getirmek
istiyorum. Tabii, Sayın Bakan mevsimlik işçileri
Tabii, insanlara
ekmek vermek, insanları çalıştırmak ve onlara aş,
ekmek vermek hepimizin görevi. Belediyelere mevsimlik işçileri aldık
ama sonra tümünü sürekli işçi hâline getirdik, çok güzel. Özellikle bunlar
genelde kar mücadelesi nedeniyle kışın çalışan
arkadaşlarımız, yani sürekli işçi hâline geldikleri için
artık bu belediyelerimiz önemli ölçüde bunların
maaşlarını ödeyemez hâle geliyorlar. Onun için, geçici
işçiden sürekli işçi yaptığımız belediyelere en
azından
Geçici işçilerden dolayı çok önemli bir mağduriyet
hâli bu. Örneğin, 100 tane geçici işçiyi, siz, sürekli belediyenin
-senede dört ay, beş ay çalışan arkadaşlarımız,
biz de seviniriz böyle bir şeye ama- sırtına
yıktığınız zaman bu belediyeler altından kalkamaz
hâle gelirler.
Bu nedenle, en azından, geçici işçilerle ilgili olarak
yaptığınız bu düzenlemede belediyelere mutlaka ilave bir
katkı sağlamamız lazım. Altından
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Veriyoruz işte.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Hiç vermiyorsunuz,
ilgisi yoktur yani çünkü bunu İçişleri Bakanlığı ve
Maliye Bakanlığı bir genelgeyle yaptı. İnsan
çalıştırmak, insana ekmek vermek çok kutsal bir duygu ama o
belediyelerin geleceğini düşünmediniz, bir kez daha dile getiriyorum.
Tabii, yine sokak aydınlatmaları hâlâ bir kaos olarak
duruyor arkadaşlar. TEDAŞ, her ay belediyelere faturayı
gönderiyor.
Arkadaşlar, sokak aydınlatmanın amacı
vatandaşın güvenliğini sağlamaktır.
Vatandaşın güvenliğini sağlamak belediyelerin görevi
değildir, devletin görevidir. Geçen dönemde aynı bu konu oldu, yine
her ay fatura gönderiyor belediyelere sokak aydınlatmasından
dolayı TEDAŞ. Hâlâ bir kişi çıkıp da
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun efendim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Burada 2 kez gündeme
getirdim. Alınmayacak. dediler ama arkadaşlar, TEDAŞ hâlâ
belediyelere fatura gönderiyor. Ne yaptı belediyeler de? Döndüler Siz
benim bu kadar metrekare yerimi işgal ediyorsunuz. dediler, TEDAŞa
ihtarname çektiler. Devletin iki kurumunu kavga ettiriyorsunuz ve o ona faiz
yürütüyor, o ona faiz yürütüyor.
Arkadaşlar, bu konuyu kesip atalım. Artık,
TEDAŞın elektrik bedellerini, sokak aydınlatma bedellerini
belediyelerin ödemesi diye bir şey olamaz, hepiniz kabul ediyorsunuz,
hepiniz evet diyorsunuz. Vatandaşın emniyetini sağlamak devletin
görevidir, belediyenin görevi değildir ama TEDAŞtan dolayı
haciz yapılan, artık yavaş yavaş haczedilen ve
elektriği kesilen belediyeler yarın çıkacaktır. Ben bunu
burada söylüyorum. Bir şekilde, artık bunu kesip atalım. Ya bu
kanun içerisinde, bugüne kadar belediyelerin TEDAŞa olan birikmiş
borçlarını artık bununla bugünden itibaren kesip
Sokak
aydınlatması devletin görevidir, kamunun görevidir. Vatandaşın
emniyetini sağlamak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Bir dakikamı
vermediniz efendim.
BAŞKAN Verdim bir dakikanızı.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Peki efendim.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 248 sıra sayılı kanun
tasarısının 7. maddesinin 4 numaralı fıkrasındaki
yüzde 40nı ibaresinin yüzde 20sini olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Hamit
Geylani (Hakkâri) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
İÇİŞLERİ BAKANI
BEŞİR ATALAY (Ankara) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Hamit
Geylani
BAŞKAN Buyurun Sayın Geylani. (DTP
sıralarından alkışlar)
HAMİT GEYLANİ (Hakkâri) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; önergeye ilişkin sözlerime başlamadan
önce hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, yaklaşan yerel yönetimler
seçimleri arifesinde günü kurtarma adına sunulan bu yama yasa önerisinin
yerel yönetimlerin çözüm bekleyen devasa sorunlarına deva
olamayacağı bilinmektedir. Çünkü sivil toplumun kendini yönetme
modelinin güçlendirilmesi için evrensel ilkelerle ülke ve bölgelerin
gerçekleriyle donanmış yerel yönetimler yasası artık
bilişim çağının bir kaçınılmazıdır.
Halktan yana, gerçekten demokratik bir yerel yönetim biçiminin kriterleri
şeffaflık, dürüstlük, katılımcılık, etkinlik ve
verimliliktir. Temel anlayış ise herkese eşit davranan, ademimerkeziyetçi
ve sosyal adaletçi bir yaklaşım olmalıdır. Merkezî bütçeden
yerel yönetimlere kaynak aktarımı ve kesintiler, bölgelerin
kalkınmışlık, yoksulluk, kültürel, coğrafik ve
demografik yapıları göz önünde bulundurularak
yapılmalıdır. Dolayısıyla, denkleştirici
adaletten ziyade dağıtıcı adaletin gerçekleştirilmesi
gerekir.
Yerel yönetimler, özellikle de belediyeler son yıllarda
hızlı kentleşmeye paralel olarak büyük bir önem
kazanmışlardır. Yerel yönetimler, yalnız sosyal yarar
sağlayan yerel hizmet kuruluşları değildir, aynı
zamanda katılımcı demokrasilerin uygulama
organlarıdır. Çağa yanıt olma noktasında da demokratik ve özerk olmalarıyla ancak
olanaklıdır. Bu projenin yaşamsal olduğunu
düşünüyoruz. Bugün, merkezî yönetimin ekonomik baskısı ve
aşırı vesayet denetimi yapıyı işlemez duruma
getirmiştir.
Değerli milletvekilleri, bilindiği üzere, Doğu ve
Güneydoğudaki illere güvenlik gerekçesiyle ama bize göre, devletin hukuk
dışı baskısından kaynaklı kitlesel bir göç
hadisesi yaşandı. Köylerin boşaltılmasıyla
yaşanan göç olayları yurttaşı üretim ilişkilerinden
koparmış, başta ekonomik olmak üzere, sağlık,
işsizlik ve altyapı sorunlarıyla baş başa
bırakmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; izin
verirseniz, bu bağlamda, şimdi size seçim bölgem olan Hakkâriden
birkaç örnek vermek istiyorum. Hakkâri merkez ve ilçeleriyle tüm doğal
afetlerin yaşadığı bir bölge ama hiçbir şekilde afet
yardımlarından yararlandırılamıyor. Yoğun göç
nedeniyle ortaya çıkan altyapı, işsizlik, sağlık
sorunlarını ve diğer sorunları burada anlatmaya ne zaman
yeter ne sözcükler kifayet eder.
Dağından, taşından su fışkıran
bu coğrafyada, Hakkâri merkez ve ilçelerinde vatandaşa ancak
günaşırı, birkaç saatliğine su verilebilmektedir. Hakkâri
şehir merkezinin kanalizasyon şebekesi kırk yıl önceki
nüfus yoğunluğuna ve o günün
koşullarına göre yapılmıştır. Bugün sorun,
çağın ayıbı durumuna gelmiştir. Hakkâri Belediyesi her
ay 673 bin YTL açıkla toplam 62 milyon YTL borca
ulaşmıştır. Ayrıca personeline de yirmi dört
aylık maaş borcu bulunmaktadır.
Yaklaşık 70 bin nüfuslu Yüksekova ilçesinde hâlen
kanalizasyon sistemi bulunmamaktadır. Belediyenin 18 milyon YTL borcu olup
personel aylıklarını da ödeyemez durumdadır.
Yine, 5 Kasım 2006 yılında can ve mal kaybına
neden olan büyük sel felaketinin yaşandığı Şemdinli
ilçe merkezinde yine benzer su, altyapı, kanalizasyon ve işsizlik
sorunları çözüm beklemektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Devam ediniz Sayın Geylani.
Buyurun.
HAMİT GEYLANİ (Devamla) Belediyenin personeline olan
borcu hariç 2 milyon 220 bin YTL borcu bulunmaktadır. Hakkârinin Çukurca
ve diğer beldelerinde de aynı sorunlar yaşanmaktadır. Bize
göre temel neden, bu belediyelerin DTPli belediye olmalarından kaynaklıdır.
Özce anlattığımız bu sorunlara
görüşülmekte olan yasa teklifiyle çözüm bulanamayacağını
takdir edersiniz.
Önergemizde de belirttiğimiz gibi, 7nci maddenin 4üncü
fıkrasındaki kesintilerin tümden kaldırılması,
olmadığı takdirde yüzde 40tan yüzde 20ye indirilmesi
gerektiğini öneriyoruz. Zaten yeteri kadar kaynak ayrılmayan yerel
yönetimlerin bu tür kesintilerle daha da güç bir durumda
kalacaklarını takdir edersiniz.
Bu nedenle, önerimizin kabul edilmesi dileğiyle, hepinizi
yeniden saygıyla selamlıyorum. (DTP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Geylani.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
7nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
7nci madde kabul edilmiştir.
8inci maddeyi okutuyorum:
Yürürlükten kaldırılan mevzuat ve hükümler
MADDE 8- (1) a) 2/2/1981 tarihli ve 2380 sayılı
Belediyelere ve İl Özel İdarelerine Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden
Pay Verilmesi Hakkında Kanun,
b) 10/7/2004 tarihli ve 5216 sayılı Büyükşehir
Belediyesi Kanununun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a)
ve (b) bentleri ile ikinci fıkrası,
c) 15/7/1963 tarihli ve 277 sayılı 5237 sayılı
Belediye Gelirleri Kanunu ile Diğer Kanunlarla, Belediyelere Verilen
Payların Belediye Vergi ve Resimleri Hükmünde Olduğuna Dair Kanun,
ç) 6/6/2002 tarihli ve 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi
Kanununun 17 nci maddesinin birinci fıkrası,
d) 13/7/1956 tarihli ve 6802 sayılı Gider Vergileri
Kanununun 39 uncu maddesinin altıncı fıkrasında yer alan
tahsil edilen vergiden 2/2/1981 tarihli ve 2380 sayılı Kanun ile
10/7/2004 tarihli ve 5216 sayılı Kanuna göre mahalli idarelere pay
verilmez cümlesi,
yürürlükten kaldırılmıştır.
(2) Diğer mevzuatta, 277 sayılı 5237
sayılı Belediye Gelirleri Kanunu ile Diğer Kanunlarla,
Belediyelere Verilen Payların Belediye Vergi ve Resimleri Hükmünde
Olduğuna Dair Kanun ve 2380 sayılı Belediyelere ve İl Özel
İdarelerine Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında
Kanuna yapılan atıflar bu Kanuna yapılmış
sayılır.
BAŞKAN Madde üzerinde gruplar adına, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkaya.
Buyurun Sayın Yalçınkaya. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın)
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım; 248 sıra sayılı İl Özel
İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi
Hakkında Kanun Tasarısının 8inci maddesiyle ilgili söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu maddeyle, yürürlükten
kaldırılan mevzuat hükümleri düzenlenmektedir. 4760 sayılı
Özel Tüketim Vergisi Kanununun 17nci maddesi ve 6802 sayılı Gider
Vergileri Kanununun 39uncu maddesinde yapılan değişikliklerle pay
matrahının kapsamı daraltılmış, yeni yapılan
düzenlemelerle söz konusu kısıtlamalar
kaldırılmış, petrol ürünleri üzerinden alınan özel
tüketim vergisinin tamamı ve motorlu taşıtlardan alınan
özel tüketim vergisinin yüzde 28i, alkollü ve gazlı içeceklerden
alınan özel tüketim vergisinin yüzde 60ı, özel iletişim
vergisi, şans oyunları vergisi ve özel işlem vergisinin
tamamı havuza dâhil edilmiş olmaktadır. tasarının
genelinde ise belediye gelirlerinin artırılması
amaçlanmaktadır.
Aslında, belediye gelirlerinin artırılması
hususu, üzerinde uzun uzun konuşulması,
tartışılması ve yerel yönetim birimlerince ortak çerçeve
oluşturularak aceleye getirilmemesi gereken bir konudur. Hizmetlerin
paylaşılmasına paralel olarak, gelirin paylaşılması
sorunu ciddi bir sorundur. Gelir paylaşımının
dayanakları, ülke gerçeklerine göre, vatandaşların ve hizmet
götürülen yerin ihtiyaçlarına uygun olarak tespit edilmesi gerekmektedir
fakat önümüze gelen tasarıya baktığımızda, hangi
belediyeden bir görüş alışverişinde bulunulduğunu,
tasarının kimlerle konuşulup, tartışılıp
hazırlandığını, hangi belediye
başkanının bir önerisinin kabul gördüğünü bilemiyoruz.
Belediye gelirlerini artırmaya yönelik olduğu söylenen
bu tasarı da, Türkiyenin Avrupa Birliğine entegrasyon hedefi
nedeniyle, yerel demokrasinin uluslararası kabul gören ilkelerine uymak
amacıyla acilen önümüze konulmuş bir tasarıdır. İl
özel idarelerine ve belediyelere genel bütçe vergi gelirlerinden pay verilmesi
yasa tasarısıyla, yerel yönetimlerin gelirlerinde artış sağlanmaktadır
ancak bu gelirin belediyeler arasındaki dağılım
adaletsizliğini ortadan kaldırdığını söylemek
mümkün değildir. Ayrıca amaç belediye gelirlerini artırmaksa
2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununda da ciddi çalışmalar
yapılması gerekirdi.
Belediyelerin görevleri yasalarla belirlenirken herhangi bir
ayrım gözetilmemişse de her belediyenin yerine getirmek zorunda
olduğu hizmetlerin farklı olacağı kuşkusuzdur.
Herhangi bir belediyenin nüfusu yanında yöredeki sanayi
yoğunluğu, eğitim kurumlarının sayısı,
gelişme hızı, üretim ve tüketim kapasitesi, ekonomik faktörler
ve turizm, mahallî hizmetlerin niteliğini ve maliyetini etkileyen
faktörlerdir. Bu etkenler gözetildiğinde belediyelerin hizmet
maliyetlerinin nüfusla doğru orantılı olarak
artmadığı gerçektir. Bu nedenle yerel yönetimlere yapılan
mali yardımların, gelir farklılığı, gelir
eşitsizliği, bölgeler arası gelişmişlik farkından
kaynaklanan ihtiyaç farklılığını, yörenin mevsimsel
nüfus farklılığından kaynaklanan sorunlarını
giderici nitelikte olması gerekmektedir. Payların
dağıtımında nüfus kriterleri yanında
kalkınmışlık derecesi, mali kaynaklar, coğrafi konum,
turistik oluşum gibi ölçütlerin de yer alması gerekmektedir.
Belediye ve il özel idarelerine 2008 yılı genel bütçe
vergi gelirlerinden aktarılan paya baktığımızda 2008
yılında net vergi gelirleri 174 milyon 615 bin YTLdir. 2008
yılında mevcut duruma göre tüm mahallî idarelere 15 milyon 335 bin
YTL aktarılmış, 2008 yılında kanun teklifinde
belirtilen oranlar dâhilinde de tüm mahallî idarelere 19 milyon 710 bin YTL
aktarılacaktır, aradaki fark 4 milyon 375 bin YTLdir. Bu fark bize
Türkiyede sadece bu kanunun yürürlüğe girmesinden dolayı 4 milyon
375 bin YTLlik bütçe açığı olacağını
göstermektedir. Bu açığı kapatmanın yolu ise ya yeni
vergiler oluşturmak ya da kamu harcama kalemlerinde tasarrufa gitmektir.
Türkiyede daha radikal önlemler alınmadığı takdirde
belediye gelirlerinde meydana gelen artış tutarı yine
garibanın sırtından çıkarılmaya
çalışılacak, Türk insanı yeni vergilerle
boğuşacaktır.
2007 yılı rakamlarına göre genel bütçe vergi
gelirlerinin yüzde 8,5u yerel yönetimlere aktarılmıştır.
Tasarı bu oranın 2008 yılı için yüzde 11,8
olmasını öngörmektedir.
Yine tasarıda yer alan büyükşehir belediyelerine
büyükşehir belediye sınırları içerisinde tahsil edilen
genel bütçe vergi gelirlerinin yüzde 5i ile genel bütçe vergi gelirleri
tahsilatı toplamı üzerinden büyükşehir ilçe belediyelerine
ayrılan payların yüzde 30unun büyükşehir belediye payı
olarak ayrılması yönündeki düzenleme adil değildir. Bu düzenleme
ile bazı büyükşehir belediyelerinin payları, özellikle
İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlerin belediyelerinin payları
diğerlerine göre önemli ölçüde artmış olacaktır. Bunun
nedeni de bu illerimizde toplanan gelir vergileri tutarının
diğer illerimize göre oldukça yüksek olmasıdır.
Turistik yörelerdeki belediyelerin yaz-kış mevsimleri
arasındaki nüfus farklılığından kaynaklanan
sorunları da tasarıda dikkate alınmamıştır.
Tasarıda yer alan bir diğer adaletsizlik ise
Kent
nüfusunun yaklaşık yüzde 53ü büyükşehir belediyesi
sınırları içerisinde yaşamaktadır. Yani
büyükşehir belediyesi sınırları içerisinde yaşayan pay
dağılımına esas nüfusun yüzde 53ü toplam transferlerin yüzde
71ini alacaktır. Buna karşılık büyükşehir belediyesi
sınırları dışında yaşayan pay
dağıtımına esas nüfusun yüzde 46sı ise toplam
transferin yüzde 29unu alacaktır. Bu rakamlar da mevcut sistemde
dengesiz, adaletsiz bir yapının olduğunu göstermektedir.
Aslında, 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununda
yapılacak ciddi düzenlemeler sonucunda belediyeler kendi gelirlerini
kontrol altında tutmayı başarabileceklerdir. Bu konuda neredeyse
bütün belediyelerimizin gelir artırımına yönelik
çalışmaları bulunmakta ama bu birlikteliği sağlayacak
bu çalışmalardan faydalanacak Hükûmet ortada bulunmamaktadır.
Değerli arkadaşlar, konuşmamın
başında da söylemiş olduğum gibi, dayatmalar
karşısında önümüze getirilen ve belediye gelirlerini
artırmaya yönelik olduğu söylenen bu tasarı, tamamen
vatandaşlarımızın vergilerle, zamlarla
boğulacağı bir tasarı olarak
hazırlanmıştır. Hükûmet daha önce belediye gelirlerini
artırabilmeyi, muhtelif harç oranlarını artırarak, emlak
vergisi oranını, ilan ve reklam vergisi oranını, eğlence
vergisi oranını, elektrik, gaz, tüketim vergisi oranını,
konaklama vergisi oranını, çevre temizlik vergisi oranını,
harcamalara katılma oranını artırarak yapmak istemiş
fakat gördüğü tepkiler karşısında tasarıyı geri
çekmiştir. Şimdi ise Hükûmet bu artışları farklı
bir yöntemle yani belediye gelirlerini artırıyoruz diye tekrar
yapmaktadır. Seçimlerin yaklaştığını ve
vatandaşlarımızın tepkisini alacağını bilen
Hükûmet, tasarıyı Avrupa Birliği dayatmaları
karşısında farklı bir kılıfa sokarak önümüze
getirmiştir.
Kaynak yaratılmadan, gelir elde edilmeden verilen,
dağıtılan paralar başkasının parası
olmayıp yine bizim ülkemizin parası olduğuna göre, bu
tasarıda belediyelerin gelirinin arttığını içtenlikle
söyleyebilmek doğru değildir. Hükûmet belediyelere genel bütçe vergi
gelirlerinden pay vererek, sonuçta siz yapacağınız hizmetleriniz
için borçlanmayın, Hükûmet olarak biz borçlanalım ve biz bu
parayı vatandaşımızın sırtından
çıkarırız demektedir.
Değerli arkadaşlar, bu düşüncelerimle,
tasarının dayatma bir tasarı olduğunu, üzerinde hiç
çalışılmadan, tartışılmadan, görüş
alınmadan hazırlanmış bir tasarı olduğunu
üzülerek belirtmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Devam edeniz Sayın Yalçınkaya, buyurunuz.
MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Devamla) Bu yasa tasarısı,
yerel seçimleri kazanmak için üstünkörü hazırlanmış bir siyasi
yatırım yasasıdır. Gelir sağlamak adına
hazırlanan bu yasa tasarısıyla sadece büyükşehir
belediyelerinin geliri artmakta, diğer belediyelerin gelirleri eski
gelirlerinden bile yoksun bırakılmaktadır.
2002 yılından bu yana Hükûmet olarak sosyal devleti yok
ederek sadaka devleti yarattınız. 2004 yılından bu yana da
AKPli belediyeler, sosyal belediyeciliği yok ederek rant
belediyeciliğini yarattı. Özelleştirmeler ile belediye
kaynakları peşkeş çekildi. Bedelini de Türk halkı
ödemiştir.
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Yalçınkaya.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Isparta Milletvekili
Nevzat Korkmaz.
Sayın Korkmaz, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Belediye ve Özel İdarelere
Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifiyle
ilgili görüşlerimi sizlerle paylaşmak üzere
huzurlarınızdayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, kamu hizmeti tanımı,
niteliği ve kimler tarafından verileceği hususu son otuz
yılda büyük değişiklikler göstermiştir.
İnsanların yaşam kalitesini etkileyen birçok temel hizmetler
yanında kültürel ve sanatsal faaliyetlerden, sosyal yardım ve
desteklere kadar birçok alan yerel yönetimlere bırakılmış,
böylece insanların kendilerine sunulan hizmetlerin karar sürecinde yer
alması sağlanmıştır.
Anayasamızın 127nci maddesi, merkezî idarenin yerel
yönetimler üzerinde idari vesayet yetkisine sahip olduğunu belirtmiş,
son fıkrasında da Bu idarelere, görevleri ile orantılı
gelir kaynakları sağlanır. demiştir. Buna rağmen
belediye ve özel idarelere, artan görev ve sorumlulukları ile
orantılı gelir kaynakları verilebildiğini söyleyemeyiz.
59uncu ve 60ıncı AKP Hükûmetleri eski bir belediye
başkanı olan Sayın Erdoğanın
Başbakanlığıyla yürütülmektedir. Beklenirdi ki sorumluluk
ve gelir orantısı sağlansın. Ancak bugünkü gelinen noktada
belediyeler, biraz da AKPli popülist yönetim anlayışının
etkisiyle borç batağına saplanmış, temel hizmetleri
veremez, personel maaşlarını dahi ödeyemez duruma düşmüşlerdir.
Yerel yönetimleri ihya ettik. diyenlerin belediyelerin eskiyi neden mumla
arar hâle geldiklerini de açıklamak mecburiyetleri vardır.
Vatandaşa hizmete talip olmuş belediye başkanlarının,
seçmenleri önünde nasıl zor duruma düşürüldüğünü görmeleri
lazımdır. Çareyi kolaycılıkta yani bu belediyelerin
çoğunu kapatmakta bulan AKP İktidarının,
çoğunluğunu kendi belediyelerinin oluşturduğu beldelerde
hem belediye yönetimleriyle hem de AKPyi oy istedikleri insanlarla
helalleşmeleri gerekmektedir. Bir tarafta sadece boya badana
dışında hizmet alamayan halk, diğer tarafta ücretlerini
alamayan belediye çalışanları. Üzülerek belirtmemeliyim ki,
belediyecilik en sıkıntılı günlerini
yaşamaktadır.
Bu teklif 5216 sayılı Büyükşehir ve 5393
sayılı Belediye Kanunlarıyla birlikte Meclise getirilmiş
olmalıydı. Bugün son derece geciktirilmiş bir teklifi
görüşüyoruz. Herhâlde, AKP Hükûmetinin cumhuriyetimizin temel
nitelikleriyle uğraşmak ve Atatürk inkılaplarını bir
travma olarak görmek ve hizmet etmek yerine ülkeyi kaosa sürüklemek gibi çok daha
önemli görevleri vardı.
Bu gecikmişlik belediyelerin sorunlarının daha da
içinden çıkılamaz bir hâl almasına sebep olmuştur. Nitekim,
bugün itibarıyla toplam 21 katrilyon liralık borçtan bahsedilmektedir
ve bu borcun beşte 1i tek başına AKPli Ankara Büyükşehir
Belediyesinindir. Bu Mecliste birkaç kez bu husus dile getirilmiş, Melih
Gökçekin devleti fütursuzca borçlandıran bu tavrı
sorgulanmıştır. AKP, Sayın Gökçeki gözden
çıkarmış olmalı ki, kendi belediye başkanını
savunmak gibi bir zahmete dahi katlanmamıştır. Galiba Sayın
Gökçek AKP için miadını doldurmuş ve gözden
çıkarılmış bir figürdür. Bu teklifin derde deva
olamayacağı ortadadır ve dağ fare doğurmuştur.
Yerel yönetimleri güçlendirmek mi istiyorsunuz? Amerikayı
yeniden keşfetmeye gerek yok; yetki ve sorumlulukların sahibini net
olarak belirler, kendi gelirlerini yaratır hâle getirir, merkezî bütçeden
destekler, sonra da harcamaları kamu parasının
kullanıldığı gerekçesinden hareketle devlet tüzel
kişiliğince denetlersiniz.
Denilebilir ki altı yıllık devri AKP
İktidarında bu temel hususlardan ne biri ne diğeri
gerçekleştirilememiştir. Yapılan hiçbir şey yok mudur?
Elbette vardır. İçme suyundan tutun da yol, trafik gibi hayati
meseleler dururken en küçük yeşil alanlar dahi Lale Devrini aratmayacak
biçimde lale ve çiçeklerle bezenmiş -ki bunun sadece İstanbullulara
maliyeti trilyonlarca liradır- iklimi müsait olsun olmasın her yere
palmiye ağaçları dikilmiş -ki bunların bir çoğu
kurumuştur- olmadı plastik palmiye ağaçları satın
alınmış, şehir dışlarına kadar kilit parke
taşları döşenmiştir. Trilyonlarca liralık kamu
parası yapılması zaruri o kadar hizmet dururken israf
edilmiştir. Anlaşılmaktadır ki bu savurganlık tüm
ülkede âdeta yandaşlarını zengin etmek, öte yandan da AKP
siyasetini finans etmek, üzere yönlendirilmiştir.
Bu faaliyetlerin ortak özelliği oynak birim
fiyatlarıdır, kim ne tutturursa. Belediyeler bu parayı nereden
bulmuştur? Bu konuda da bazı bakanlıkların fonları
devreye sokulmuş, tek elden çıkmış projeler üzerinden
kaynaklar aktarılmıştır. Zengin ettikleri insanlar da 22
Temmuzda AKPye borçlarını sponsor olarak ödemişlerdir. Bu
yağma ve talan süreci maalesef devam etmektedir.
Bu sürecin denetlenmesi engellenmiştir. Ne kadar zor bir
işmiş ki milletin ihtiyacı olmayan Vakıflar Kanunu, TCK 301
gibi düzenlemeler gece yarısı getirilirken, hâlâ daha
Sayıştay Kanunu Genel Kurula indirilmemiştir. İçişleri
Bakanlığı Mülkiye Teftiş Kuruluna, Mahallî İdareler
Kontrolörler Kuruluna denetim yaptırılmamış, iç denetim,
dış denetim gibi henüz kimsenin sınırlarını dahi
tam olarak bilmediği bir sistem getirilmiştir.
Sonuç mu: Katrilyonlarca liralık ülke
kaynağını kullanan AKPli belediyeler denetlenememektedir.
Defalarca söyledik, bu paralar kamunun parasıdır. Sesimizi
duyuramadık. Galiba AKPnin istediği tam olarak da bu. Harcayan ama hesap
vermeyen bir idare. Durun bakalım bu saltanat nereye kadar sürecek?
Milliyetçi Hareket Partisi olarak milletimize taahhüdümüz var. Haram her kör
kuruşun hesabını mutlaka soracağız er ya da geç. (MHP
sıralarından alkışlar)
Belediyecilik, kullanılan yetkiler ve katrilyonlarca
liralık kaynak kullanımı düşünüldüğünde hakikaten
ciddi bir iş. Artık, bu hizmetleri sunan seçilmiş yerel
yöneticilerin kamu yararı açısından seçilme yeterliliklerini
tartışmak zamanı gelmedi mi değerli arkadaşlar?
Anadolunun hiçbir beldesinde artık eğitimli insan bulma
sorunu kalmadı. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan bazı belediye
ve il genel meclislerinin, bulundukları yerlere ne kadar katkısı
olabilir? Altı yıllık iktidarda, bu kadar hayati mevzular
dururken AKP, küpünü doldurmaya, kendi sermaye sınıfını
yaratmaya kalkışmıştır. Soruyorum size değerli
arkadaşlar: Ülkemiz bu denli kaynak hovardalığı yapacak
kadar zengin midir?
Değerli milletvekilleri, vatandaş yeterli ve kaliteli
hizmet istiyor, hizmetin kimin tarafından görüldüğü de çok umrunda
değil. Bazı hizmetleri merkezin taşra teşkilatlarıyla
paylaşmanın zamanı geldi. Yerel yönetim reformu içerisinde,
içinde valilikler, kaymakamlıklar, il ve bölge müdürlüklerini barındıran
yerinden yönetim kuruluşlarını da değerlendirmemiz
lazım. Bu birimleri de yetki ve kaynak açısından güçlendirmemiz
gerekiyor.
Sayın Başbakan, İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanı iken yaşadığınız kötü teftiş
hatıralarını bir unutun, merkezî idareye karşı
önyargılarınızdan bir vazgeçin, bir zamanlar bir travma
yaşamış olabilirsiniz, artık merkezî ve yerel yönetimlerle
birlikte tüm ülkeyi idare ettiğinize kendinizi lütfen bir
inandırın.
Bu tasarı ihtiyacı karşılamaktan çok
uzaktır, belirttik. Belli başlı eksikliklerini de sizlerle
paylaşmak istiyorum: Öncelikle büyükşehir lehine bir pay
dağıtımı söz konusudur. Diğer belediyelerin de,
yürüttükleri hizmete yetecek kadar pay almaları
sağlanmalıdır. Büyükşehir dışındaki
altmış beş il belediyesi de kendi sınırları
içinden toplanan vergi gelirlerinden pay almalıdır. İl
belediyeleri, büyükşehir belediyelerinin, vatandaşlarına
verdiği hizmetten farklı bir şey mi yapıyorlar? Bu
düzeltme, aynı zamanda belediyeler arasındaki gelir uçurumunu da
azaltacak, hizmetlerde standardizasyon sağlayacaktır. Hem özel
idarelerin hem de belediyelerin toplam gelirleri içindeki öz gelirleri
artırılmalı, bu idareler baba parası yiyen evlat
konumundan çıkartılıp evin giderlerine yardımcı olan
evlat durumuna getirilmelidir. Yerel yönetimlerin kendine yeter hâle
getirilmesi hem hizmet-maliyet dengesinin kurulması hem de kendisine
kaynak gönderen devletin kıymetinin bazı belediyelerce
anlaşılması ve devlete meydan okumaktan vazgeçmelerinin temini
açısından önemlidir.
Bölücülüğü şiar edinmiş bazı belediyelerin
beş kuruşluk öz geliri yoktur. Belediye başkanı,
maaşını dahi merkezden gönderilen paradan alır, öte yandan
âdeta devletine, bayrağına hakaret etmeyi kendisine bir görev edinir.
AKP ne yapar? Altı yıldır seyreder, cesaret verir. Bir an önce
bu rezaletin önüne geçilmelidir.
Tasarıda özel idareye verilen paylar oldukça azdır. Bu
idarelerin görevlerini ifa edecekleri gelire kavuşturulmaları
sağlanmalıdır. Tıpkı Belediye Gelirleri Yasası
gibi bağımsız özel idare gelirleri yasası
çıkartılarak, vermiş oldukları iskân, inşaat, çalışma
ruhsatı gibi hizmetler karşılığında harç, rüsum
gibi gelirler toplayabilme imkânı kendilerine tanınmalıdır.
Bu yasa teklifini olumlu ancak yetersiz ve gecikmiş
bulduğumuzu tekrarlarken
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Konuşmanızı tamamlar
mısınız lütfen.
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla)
her ne suretle olursa olsun kamu
kaynağı kullanan tüm merkezî ve yerel idarelerin süratle
denetlenmesini, belediyecilik kisvesi altında ilindeki çocuklara temiz
içme suyu hizmeti bile veremeyip, onların hayatına kasteden
beceriksiz, aciz, hem kel hem fodul bir tarzla devlete söz söyleyen tüm
belediye başkanlarının yasal sınırlarına çekilip
işlerini yapmalarının sağlanmasını, direniyorsa
da hizmet edecek birinin getirilmesi yönünde yargı sürecinin
başlatılmasını beklediğimizi ifade ediyor, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Korkmaz.
Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Diyarbakır
Milletvekili Akın Birdal.
Sayın Birdal, buyurun. (DTP sıralarından
alkışlar)
DTP GRUBU ADINA AKIN BİRDAL (Diyarbakır) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; 248 sıra sayılı
İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden
Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifinin 8inci maddesi üzerine Demokratik
Toplum Partisi adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlarım.
Ancak izninizle güncel iki konuya değinmek istiyorum.
Birincisi, bugün bir görüşümüzün gazetede yer alması üzerine
Bölgemizde, biliyorsunuz, mevsimlik işçiler bu mevsimde Karadenize
giderler ve çoğu kez, geçmişte de tanık olduk, kimi mülki
amirler ülkemizin bir yerinden gelen tarım işçilerine kentin
kapısını kapatırlar ve geçen yıl da, yine yasama
dönemi başlarken bölgemizden Karadenize giden tarım işçilerinin
trajedilerini yüce Meclise sunmuş ve burada, yasal önlemler
alınması gerektiğini istemiştik ama ne yazık ki yine
orada kaldı ve şimdi de, aldığımız birtakım
bilgiler üzerine bir görüşü kamuoyuna bildirdik. Trabzon ve Ordu
Valilerimizi, bölgemizden gelen işçilerin illere
sokulmadığını insan hakları açısından,
çalışma hakkı açısından eleştirmiştik.
Bugün, Trabzon Valisi Sayın Nuri Okutan, böyle bir sorun
olmadığına ve bütün Türkiyenin her bir yanından gelen
işçilerin Trabzonda çalıştığına ilişkin az
önce telefonla arayarak bilgi verdiler. Kendilerine teşekkür ediyorum.
Umuyor ve diliyorum ki aynı uygulama Ordu ve başka kentlerimizde de
olsun.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde olan başka bir olguyu
da görmezlikten gelmemeliyiz. Nedir bu? Türkiyenin bir temiz toplum
olamayışının sancılarıdır. Örneğin,
kimilerine göre değerlidir, kimilerine göre değersizdir ama bir durum
vardır, olgu vardır. Nedir bu olgu? Türkiyede hâlâ temiz bir toplum
yaratılamayışıdır. Örneğin, az önceki Sayın
Konuşmacı kendisini yargıç ve savcılar yerine koyarak kimi
belediyelerimizi bölücü olarak ilan etmiştir. Kimi yargıç,
savcılar da kendilerini yasama gücünün yerine koyup Bu yasaları
çıkaramazsınız demektedirler. İşte, bu kaotik duruma
yine son vermek gerekir. O nedenle, kuvvetler
ayrılığının o kargaşası
Gerçekten, taşlar
yerinden oynamıştır. Bunu nasıl oturtacağız?
Nasıl oturtacağımızın
karşılığı bellidir: Bu da, gerçekten, eksiksiz bir
demokrasi, demokratik sivil bir anayasa ve oradan kaynağını alan
yasalarla olacaktır. Yani hukukun üstünlüğüyle olacaktır. Hiç
kimse dokunulmaz değildir ve herkes hukukun üstünlüğüne
bağlı olmak durumundadır.
Şimdi, soğuk savaş döneminde NATO üyesi ülkelerde
hepimiz biliyoruz ki hukuk dışı örgütler oluşmuştur.
Bunun adı kimi yerde Gladiodur, kimi yerde GALdir, kimi yerde
kontrgerilladır. Ama soğuk savaş sonrası bütün bu NATO
üyesi ülkelerde bu hukuk dışı örgütler
dağıtılmıştır, minimize edilmiştir ve
halkın iradesi olan yasama gücüne ve hukukun üstünlüğüne
bağlı kılınmıştır.
Şimdi bizde sorun nedir? Hâlâ bu hukuk dışı
örgütlerin varlığını kabul etmeyişimizden
kaynaklanmaktadır. Var mıdır yok mudur? Vardır. O zaman
bunu bir defa kabul edelim. Eğer gerçekten yüzde 87 halkın iradesini
yansıtan bir Parlamentonun üzerinde irade yaratmaya kalkışan
kaotik bir durum varsa işte bu, kaynağını buradan almaktadır.
Bu nedenle, temiz toplum yaratmanın dört parametresi vardır,
başka yerlerde böyle olmuştur: Birincisi, hukukun gücüdür; ikincisi,
demokratik kamuoyunun gücüdür; üçüncüsü, o demokratik kamuoyunun gücünü yaratan
özgür basındır; dördüncüsü ve en önemlisi de siyasi iradenin gücüdür.
Şimdi burada bir şeyler oluyor, kimileri savunuyor,
kimileri karşı çıkıyor. Bu değer kimilerine göre
vardır, kimilerine göre yoktur. O zaman eksiksiz bir demokrasiyi gelin biz
hep beraber inşa edelim ve temiz bir toplum yaratma iradesini ve kararlılığını
gösterelim. Bu da nasıl olacak? Tarihimizle biraz yüzleşerek olacak.
Hâlâ darbeli, sabıkalı bir tarihimizle yüzleşmeden ve
insanlığa karşı suç işlemiş olanları
sanık sandalyesine oturtup sorgulamadan ve onları mahkûm etmeden biz
burada bazen neyin değerli olup olmadığını daha çok tartışırız
ya da halkın yüzde 80 iradesinin yansıdığı
Parlamentonun üzerinde başka iradeler ve güçler yaratmaya
kalkışırız. Bunları söyledikten sonra izninizle
konumuza dönelim.
Şimdi, kuşku yok ki yerel yönetimler demokrasinin
gelişmesi, uygulanması açısından çok önemli ve gerekli
organlardır, ayrıca demokrasi okullarıdır. Gerçekten yerel
yönetimlerin özgün, doğrudan demokrasiyle ve katılımla
yönetilmesi, işte o demokrasi kültürünün inşasını da
oluşturur ve bugün buralara da yansıtmış olur. Özellikle
belediyelerin bütün yönetim kademelerinde seçimle işbaşına
geliyor olması bu savımızı güçlendirmektedir. Ama, tam
demokrasinin sadece beş yılda bir sandık başına gidip
oyların kullanılmasıyla olmadığı da ne yazık
ki görülmektedir.
Dolayısıyla, bu denli önemli kurumların mali yönden
de güçlü olması beklenen bir durumdur. Bu anlamıyla yerel
yönetimlerin genel bütçe vergi gelirlerinden aldığı payı
artıran bu yasa önerisi olumlu karşılanabilir. Ancak, dikkatle
incelendiğinde -eğer öneri bu hâliyle geçerse- önerinin
eşitsizliği, haksızlığı ve karmaşası
iyice, açıkça görülebilecektir. Oysa yasa değişiklikleri, var
olan yasanın yetersiz kalması, günün koşullarına uygun
olmaması, ortaya çıkan adaletsiz, dengesiz ve eşitsiz durumu
gidermek için yapılır. Bu yasa önerisi ise bırakalım
eşitsizliği, dengesizliği gidermeyi, adil bir
dağılım sağlamayı, tam aksine eşitsizliği ve
dengesizliği artıran önemli düzenlemeler içermektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; vergi
gelirlerinden alınacak payın yükseltilmesi, daha iyi hizmet
verilmesi, yerel yönetimlerin görevlerini daha iyi yerine getirmeleri, halka
daha ucuz ve kaliteli hizmet verilmesi sonucunu doğurmalıdır.
Üstelik bu olgunun bütün yerel yönetimler için geçerli olması gerekmekte
ve bu payın dağılımının adil olması
gerekmektedir. Oysa öneriye baktığımızda, büyükşehir
belediyelerinin payındaki artışın daha yüksek olduğu,
diğer şehir ve ilçe belediye paylarındaki artışın
daha düşük olduğu görülmektedir. Bu, belediyeler arasındaki
zaten eşitsiz olan durumu daha da ağırlaştırmaktadır.
Önerinin yaratacağı başka bir olumsuzluk da
büyükşehir belediyelerinin ilçe belediyelerinin gelirlerinden
aldığı payın yükseltilecek olmasıdır. Böylelikle
büyükşehir belediyelerinin vergi gelirlerinden aldığı pay,
öneride belirtilen oranların çok üstünde olacaktır. Yasa önerisinin
gerekçesinde eşitsizliğin giderilmesinden, dengesizliğin,
önlenmesinden söz edilmektedir. Vergi gelirlerinden alınacak payların
oranlarını her bir yerel yönetim için değişik
saptarsanız eşitliği, dengeyi, adil dağılımı
nasıl sağlayacaksınız? Payları düzenleyelim ki Yerel
yönetimler daha iyi hizmet versin. diyebilelim. Burada ilçe belediyelerinin
paylarından büyükşehir belediyesine kaynak aktarıyorsunuz. Peki
ilçe belediyeleri bu durumda nasıl daha iyi hizmet verecek? Bu durum ilçe
belediyeleri aleyhine bir dengesizlik yaratmayacak mı?
Bir de zamanın -hemen- darlığını dikkate
alarak, kimi sahil bölgelerimizdeki ilçe belediyelerine ayrılan payın
yetersizliği ve toplumun gerçekten yazlığa tatilcilerin
gittikleri zaman gereksinmelerini karşılayamaması sorunu
vardır. Örneğin Marmaris, Bodrum gibi yerleşim yerlerinin yaz
nüfusu 300-400 bin iken kış nüfusu 30-40 bine düşmektedir. Pay
dağılımı ise 30-40 bin kişilik nüfus esas
alınarak yapılmaktadır. Bu hâliyle bu belediyelerimizin
yazın hizmet vermesi neredeyse olanaksız hâle gelmektedir.
Bir başka örnek de bölgemizdeki yerel yönetimlerin durumudur.
Bilindiği gibi bölgemizde gelir düzeyi düşük, işsizlik ve
yoksulluk ise çok yüksek boyutlardadır. Üstelik boşaltılan
köyler ve yerleşim yerleri nedeniyle kent merkezleri görülmemiş
ölçüde göç almıştır. Özellikle Diyarbakır, Van ve Hakkâri
illerinde göçle oluşan bir nüfus şişkinliği söz konusudur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Birdal, devam ediniz.
AKIN BİRDAL (Devamla) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Bu durum, yetersiz olanaklarla hizmet veren bölgemizdeki yerel
yönetimlerin çalışmalarını daha da güçleştirmektedir.
Eğer bu önerinin bütün yurttaşlarımıza eşit hizmet
verilecek bir düzenleme olmasını istiyorsak, bölgeler arası
eşitsizliği, dengesizliği giderecek bir sonuç bekliyorsak nüfus
dışında bu saydığım kıstasların da göz
önüne alınması, değerlendirmelerde bunun da yer alması
gerekmektedir ki bölgemizde bu yıl yaşanan kuraklığın,
gerçekten, getireceği trajik sonuçları da Sayın Genel
Kurulumuzun, yüce Meclisin değerlendirmesi gerektiğini
düşünüyoruz. Çünkü bir ay sonra borçların geri ödenmesi durumunda
gerçekten trajik sonuçlar yaşanacaktır.
Bu umutla, yüce Meclisinizi saygıyla selamlıyorum. (DTP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Birdal.
Madde üzerinde şahsı adına ilk söz Giresun
Milletvekili Hasan Sönmeze aittir.
Sayın Sönmez, buyurun efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
H. HASAN SÖNMEZ (Giresun)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 248 sıra
sayılı İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe
Vergi Gelirlerinden Pay Ayrılmasına İlişkin Kanun
Teklifinin 8inci maddesi üzerinde şahsım adına söz aldım.
Bu vesileyle yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, bilindiği gibi il özel
idarelerine ve belediyelere kanunlarla verilmiş olan yükümlülük ve
sorumluluklar yine kanunlarla bu yerel yönetimlere verilen mali imkânlarla
karşılanacak durumda değildir. Öteden beri özellikle
belediyelerimiz kendilerine yüklenen yükümlülükleri yerine getirirken ciddi mali
sıkıntılar içerisinde kıvranmakta idi. Bugün getirilen bu
teklifle ve bu teklifin içeriğinde yüzde 40ları aşan bir gelir
artışıyla kanunlarca verilen yükümlülükleri daha rahat yerine
getireceklerine inanıyorum ve inanıyorum ki bu kanun teklifi
görüşülmeye başlandığı andan itibaren ülkemizde 3 bini
aşkın belediye başkanı bu görüşmeleri izlemekte ve
katkısı olan siz değerli milletvekillerine
kanunlaştığında teşekkürlerini sunacaklardır.
Tabii ki belediyelere özellikle bazı kanunlarda verilen
yükümlülükler yerine getirilmediği takdirde cezai müeyyide olarak hapis
cezası bile öngörülmektedir. Ancak tabii ki belediyelerimiz ve il özel
idarelerimiz bütün bunları mali imkânlarıyla yerine getirecektir.
Örneğin, belediyelerimizin katı atık deponi alanı,
arıtma tesisi -fenni deponi alanını kastediyorum- gibi
yükümlülüklerini yerine getirmediği takdirde Çevre Kanunundan getirilen
ciddi müeyyideler vardır. Ancak, bugün ülkemizde bir anket yapılsa
belediyelerimizin büyük bir
kısmında mali imkânsızlık nedeniyle bu sorumluluklar yerine
getirilmemektedir. İnşallah bu getirilen imkânlarla belediyelere yüklenen bu yükümlülükler yerine
getirilecektir.
Ben kanun teklifinin hazırlanmasında emeği
geçenlere ve görüşülme sırasında katkıda bulunanlara
teşekkür ediyorum ve hayırlı olmasını diliyorum teklif
kanunlaştığı takdirde.
Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Sönmez.
Şahsı adına ikinci söz Batman Milletvekili Ahmet
İnala aittir.
Sayın İnal, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AHMET İNAL (Batman) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe
Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun Teklifinin 8inci
maddesi üzerinde şahsım adına söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bildiğiniz gibi toplumun yüzde
70ine yakını şehirlerde, yani belediye hudutları dâhilinde
oturmaktadır. Belediyelerimizin ve il özel idarelerimizin hizmetleri
sayılmayacak kadar her geçen gün artmaktadır. Teknoloji,
iletişim, kültür, eğitim, üniversiteler, sosyal yapı, kadın
sığınma evi, yaşlılar evi, çocuk
sığınma evleri, ulaşım, trafik, metro, tramvay, deniz
ulaşımı, çevre, hava kirliliği, park, bahçe, altyapı,
su, kanalizasyon, barajlar, doğal gaz, toplantı kongre merkez ve
sarayları, uluslararası kardeş
belediyecilik iş birliği, tarihî ve kültürel şehirler
birliği gibi çok önemli görev ve fonksiyonları üstlenmektedirler. Bu hizmetlerin sonucu
belediye ve il özel idarelerimizin giderlerinde ciddi artışlar
olmaktadır. Oysa, gelirleri mevcut kanunla sınırlı olup
karşılanamamaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dünyadaki
gelişmelere paralel olarak ülkemizde de yerel yönetimler merkeziyetçi
yapıdan uzaklaşmış, değişen şartlara ve
vatandaşın beklentilerine daha hızlı cevap verebilen bir
yapıya kavuşmuştur. Sizlerin de bildiği gibi, geçen dönem
çıkarmaya başladığımız yerel yönetim reform
yasalarıyla, yerel yönetimlerin yetkilerinin ve etkinliğinin
artırılması hedeflenmiş idi. Buna göre merkezî idarenin
görev ve işlevleri belirlendikten sonra geriye kalan her türlü mahalli
nitelikli görev ve hizmetler yerel yönetimlerin sorumluluğuna
bırakılmıştı.
Yaptığımız bu yasal düzenlemelerle görev,
yetki ve sorumlulukları genişletilen yerel yönetimlerin bunlara
paralel olarak kaynak ihtiyaçları da gittikçe artmaktadır.
Yapılan bu yasal düzenlemelerle il özel idareleri çağdaş bir
yerel yönetim birimi olarak bölgelerin kalkınmasında önemli görevler
üstlenmiş olacaktır. Bu reform süreciyle il özel idarelerinin artan
hizmet alanları ve sorumluluklarıyla birlikte gelirlerinin de
aynı ölçüde artırılması gerekirdi. Bu nedenle
görüşmekte olduğumuz teklif hazırlanarak gündemimize
getirilmiştir.
Tasarının 8inci maddesiyle il özel idarelerinin pay
matrahını daraltıcı mevzuat hükümleri de ilgili
kanunların metninden çıkarılmıştır.
2380 sayılı Kanunun ek 3üncü maddesinde, mahalli
idarelere verilecek payların matrahına esas miktar, genel bütçe vergi
gelirleri tahsilat toplamından vergi idareleri düşüldükten sonra
kalan kısmı ifade ediyordu. Bu pay matrahını
daraltıcı mevzuat hükmü de kaldırılmıştır.
Ayrıca, 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi
Kanununun 23üncü maddesinin (a) ve (b) bentleriyle ikinci fıkrası
yürürlükten kaldırılmıştır. Özel tüketim vergisi
hasılatından belediyelere ve il özel idarelerine büyükşehir
belediyelerine pay verilmez. ibaresi kaldırılmaktadır. Bu
kanunda yapılan düzenleme ile Belediye Gelirleri Kanunu ile Diğer
Kanunlarla Belediyelere Verilen Payların Belediye Vergi ve Resimleri Hükmünde
Olduğuna Dair Kanunun ve 2380 sayılı Belediyelere ve İl
Özel İdarelerine Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi
Hakkında Kanuna yapılan atıflar bu kanuna
yapılmış sayılacaktır. Böylelikle belediye ve il özel
idarelerine genel bütçe gelirlerinden aktarma yapılırken matraha dâhil
edilmeyen özel tüketim vergisiyle, özel iletişim vergisi
tahsilatlarının da matraha dâhil edilerek gelirin
arttırılması sağlanmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; il özel
idareleri yüz elli yıldan beri çeşitli yasalar çerçevesinde var
olmuştur. Bu süreçte de il özel idareleri sorumluluklarında bulunan
hizmetleri görmek için yeterli kaynaklara da çoğu zaman sahip
olamamışlardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın İnal, konuşmanızı
lütfen tamamlayın.
AHMET İNAL (Devamla) Bitiriyorum efendim.
Sonuç olarak: Görüşmekte olduğumuz bu kanunla, yerel
yönetimlere tüm Batı ülkelerinde olduğu gibi, hizmette öncelik
tanıyıp onların gerekli kamu hizmetlerini verebilmeleri için
bütçe harcama kalemlerinde gerekli düzenlemeleri yapmanın
zamanının geldiği kanaatindeyiz.
Bu vesileyle, kanunun milletimiz, belediye ve özel idareler için
hayırlı olmasını temenni eder, yüce heyetinizi
saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın İnal.
Madde üzerinde soru-cevap işlemine başlıyoruz.
Soru soracak üyelerin isimlerini okuyorum: Sayın
Bayındır, Sayın Kışanak, Sayın Genç, Sayın
Kaplan, Sayın İnan.
Buyurun Sayın Bayındır.
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) Sayın Başkan,
aracılığınızla Bakana sormak istiyorum. Şimdi
yerel yönetimler ele alınıyor. Biraz önce farklı ithamlarda da
bulundu ama yerel yönetimlere ilişkin şu
ayrımcılığı sormak istiyorum: Mardinin Ömerli
ilçesinin arasından geçtiğinizde, kara yolları
yapılmış, küçücük belde şehir görünümünde ama Silopi,
Şırnak, Cizre, İdile baktığınızda, ipek
yolu geçer ve kenar mahallelerine kadar yol yapılmış
olmasına rağmen, bu ara, çevre yolu, kara yoluna bağlı bu
yol yapılmıyor. Bu ayrımcılığı ne zaman
bitirmeyi düşünüyorsunuz diye sormak istiyorum.
İkincisi: İller Bankası bir ayda belediyelerden 100
trilyon kestiler. Bu para nereye aktarıldı? Yine, İller
Bankası üç ayda bir 76 milyar lira ortaklık parası kesiyor. Bu
ortaklık parasından Şırnak ve ilçeleri pay alıyor mu?
Bu para nereye harcanıyor?
Yine, belediyeler özel bankalardan yüzde 1,5 faizle kredi
alıyor, oysa İller Bankasından yüzde 0,5 faizle kredi almak
mümkün. Yine, İller Bankası, özel bankalardan kredi
alınması konusunda teminat oluyor. Peki, bu noktada, neden İller
Bankası doğrudan kredi vermiyor? Yoksula harcanacak, halka harcanacak
para neden daha yüksek faizlerle başka bankalardan alınıp özel
sermayedarlara aktarılıyor? Bu politikayı sormak istiyorum.
Yine, yerel yönetimler ve ekoloji iç içedir. Özellikle son üç
haftada, Gabar ve Bagok Dağları yakıldı. Doğaya bu
kadar düşman olmayı gerektiren ne var? Bu doğa hepimizin.
Ekolojik denge yerle bir oldu, kuraklık paşa başını
almış götürüyor. Bütün bunlar bu doğaya olan
düşmanlığımızdan değil mi? Bu da bu
ormanları yakanlardan hesap soracak mısınız diye sormak
istiyorum.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Bakan, cevap vermek ister misiniz?
Sayın Genç mi?
KAMER GENÇ (Tunceli) Evet efendim.
BAŞKAN Yok dediniz, ben de süreyi açmadım. O zaman
herkese vereyim. Sayın Kışanak da var.
Ben süreyi açayım o zaman. Yalnız, Sayın
Bayındır fazla soru sordu, onun için süre çok azaldı, birer
dakikadan fazla vermeyeceğim, onu bilesiniz.
Sayın Kışanak, buyurun.
GÜLTAN KIŞANAK (Diyarbakır) Sayın Başkan,
Bakanımızdan şu konuda bir açıklama duymak istiyoruz:
DTPli belediyeler hakkında Kürtçeyi çeşitli vesilelerle
kullandıklarına dair açılmış çok sayıda
-sayısını artık unuttuğumuz- yüzleri geçen davalar var
ve bu davalar İçişleri Bakanlığı müfettişlerinin
hazırladığı raporlar doğrultusunda açılıyor.
Bu davalardan bir kısmı mahkemelerde beraatla sonuçlanmasına
rağmen hâlâ ısrarla -Bakanlık müfettişleri- Kürtçe
kullanımından dolayı, temizlik kampanyasında Kürtçe
broşür bastırdılar diye, yeni yıl nedeniyle Kürtçe pankart
astılar diye, sersale ve pirozbe dediler diye haklarında hâlâ
dava açılmasına dair soruşturmalar var. En son olarak da Kürtçe
nikâh kıydığı gerekçesiyle Diyarbakır Yenişehir
Belediye Başkanımız hakkında Bakanlık müfettişi
soruşturma
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Kışanak.
Sayın Genç, buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Efendim, Sayın Bakan maalesef bizim sorduğumuz sorulara
cevap vermiyor. Ben hâlâ ısrarlıyım: Ankara, İstanbul,
İzmit belediyelerinin borçlarını bize söylesin ki halk duysun.
İnkârcılıkla bir yere varamaz.
Benim belediyelere yaptığınız
yardımları sorduğum, İller Bankasından yapılan
dağıtım değil, Hazine ve Maliyenin ve Başbakanın
özel kaleminden verilen paralar. Sayın Bakan, inkârcı olmayın,
yiğit olun, cesaretli olun, halkın karşısına
çıkın, yaptıklarınızın hesabını verin.
Ayrıca bizim Pülümürün Kozluca ve Elmalı köyleri
üzerinde Erzincan ve Erzurum yolundan gelen iki tel köprü kesilmiştir.
Buradan gelen birçok Almancı, köylüler var. Köylerin irtibatları
kesilmiştir. Lütfen, bu iki köprüyü de en kısa zamanda yapmanızı
rica ediyorum.
Sayın Başkan, maddede bir hata var,
yazılış hatası var. Şu 1inci maddenin (c) bendinde
diyor ki: İşte şu tarihli ve 277 sayılı, yine 5237
sayılı. Yani böyle iki tane sayılı peş peşe
çıkmış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Redaksiyon
Sayın Kaplan, soracak mısınız sualinizi?
HASİP KAPLAN (Şırnak) Evet.
BAŞKAN Buyurun.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Bakan, çok
önemli görüyorum, Cizrede bir park var ve Cizrenin can damarıdır.
Dicle Nehrinin kıyısındadır bu park. Tam otuz
yıldır, belediye, bu parkın bakımını yapar,
bugüne kadar 1 trilyonun üstünde para harcamıştır.
Yollarına, altyapılarına, duvarlarına, tuvaletlerine,
çevresine kadar hepsini belediye yapmıştır. Ancak şimdi
Kaymakamlık, hazine, Dicle Nehri kıyısında kıyı
şeridi diye hazine adına tescil ve belediyeden alınması
için dava açıyor ve bir yargıç da tatile çıkmadan, son gün
ihtiyati tedbir kararı koydurarak belediyenin o parktaki faaliyetlerine
son vermeye çalışıyor, veriyor. Şu an fiilen durum bu.
Peki, parklara bakmayacaksa belediyeler, kıyı şeridi bahanesiyle
halkın seçtiği belediye başkanları bakmayacaksa, yine Birca
Belek, Cizre Kalesi tarihi ve kültür
Tarih ve kültür belediyelerin en
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Kaplan.
Sayın İnan
ÖMER İNAN (Mersin) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakanım, belediyelere İller Bankasından
gönderilen parada esas kriter nüfus alınıyor. Hâlbuki Mersinde
bazı belediyelerin, yayla belediyelerinin, sahil belediyelerinin
yazın nüfusu çok fazla, kışın nüfusu az.
Dolayısıyla burada nüfus kriteri esas alınınca, bu
belediyelere bir nevi haksızlık yapılmış oluyor. Acaba
bu gibi belediyelerde konut esas alınamaz mı para gönderilirken? Bunu
arz etmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Bakanım, cevap vereceksiniz herhâlde, buyurun.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Sayın Başkan, vakit de az kaldı, kısa kısa
cevap vermeye çalışayım.
Önce birincisi -Sayın Aslanoğlunun
konuşmasında değindiği önemli bir konu olduğu için- bu
belediyelerin şeylerle ilgili, sokak lambalarıyla ilgili, belediye ve
il özel idarelerinin şu anda zor durumda olduğu bir konu var. Bu
konuda Bakanlar Kurulumuz çalışıyor. Herhâlde bir iki hafta
içinde bir kararname çıkacak ve bunlar tamamen hazineden
karşılanacak, sokak lambalarıyla ilgili konu böylece kökten
halledilmiş olacak. Onu ifade etmiş olayım.
Diğer sorulara gelince şöyle kısa kısa
Yerel
yönetimlerle ilgili ayrımlardan söz ediliyor. Tabii, tam doğrusu
Yol
yapımıyla, yollarla ilgili bir konudan Sayın Milletvekilimiz
ifade ettiler ama o bölgeyi şöyle bir gözden geçirirlerse
Biz bölge
farkı da gözetmeden ama özellikle de tabii, daha ihtiyacı fazla olan
bölgelerimizde şu son beş yılda ne kadar yol yaptık, o
gidilmez köylerin yolları bile asfalt oldu. Sayın Milletvekilim, ben
o sizin ifade ettiğiniz yerlerin birçoğundan arabayla seyahat ederek
gittim ve köy yollarının bile asfalt olduğunu gördüm.
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) Cizreye ve Silopiye
birlikte gidelim.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Yani, biz, bu konuda hiçbir ayrım yapmadan
Biliyorsunuz,
KÖYDES ödeneği de biraz nüfusa göre, biraz oradaki ihtiyaca göre
gönderiliyor ve çok başarılı yürüyen bir şey.
Diğer sorular, DTPli belediyelerle ilgili. Yani, o konuda
müfettişlerle ilgili söylediklerinizde bir yanlış anlama var.
Genellikle bu konular savcılıkların veya oradaki mülki idare
temsilcilerinin şikayetleriyle olur.
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır)
Soruşturma izni veriyorsunuz.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Ondan sonra Bakanlık ancak o konularla ilgili işlem yapar.
Onu da ifade edeyim.
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır)
Savcılar sizden soruşturma izni istiyor, veriyorsunuz.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Savcılar isterler, savcılar tespit ederler,
Bakanlığa başvururlar, işlemler öyle yürür. Yani, bizim
kendimizin teftiş göndermemizle değil. Onu ifade edeyim.
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır)
Soruşturma izni vermeyin Sayın Bakan.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Diğer konularla ilgili
Doğrusu Cizredeki park konusunu
inceleteyim ben, bilgim yok. Yani, kaymakamlıkla belediye arasında
anladığım kadarıyla yeni bir sorun var. O konuda bilgi
edinelim. Eğer yapacağımız bir şey varsa da
yaparız, müdahale etmemiz gerekiyorsa ederiz.
Son soruyla ilgili de Pülümür - Kozlu köprü meselesini not
aldık, ilgileneceğiz; ben bilgi alacağım, gerekeni
yaptıracağız.
İller Bankası payıyla ilgili Sayın
İnanın
Tabii, yaz nüfusu kış nüfusu konusunda şu
anda bir çalışmamız yok. Yalnız ben size şunu ifade
edeyim değerli milletvekilleri son olarak: Hatırlayın, daha
kısa süre önce, bir yıl öncesinde on yıl bekliyorduk nüfusumuzu
öğrenmek için, on yıl. Yani on yılda bir nüfus sayımı
yapılıyordu ve on yıl aynı nüfus sayımının
sonucuna göre ödenekler geliyordu vesaire. Şimdi daha, tabii,
çağdaş bir sistem getirdik ve artık her yılın
başında o yörenin nüfusu belirlenmiş olacak. Böylece
yerleşim yerlerimiz gerçekten ciddi bir problemi çözmüş oldular.
Dileğimiz, bu yaz nüfusu kış nüfusu, konusunda da bir
çalışma olsun, biz de o konuda düşünelim, eğer ona da bir
çözüm bulabilirsek daha iyi olur diye düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bakan.
Buyurun Sayın Bayındır.
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) Sayın
Bakanımı davet ediyorum, birlikte bir kara yolu yolculuğu
yapalım. On kilometre Silopi ve Cizreyi dolaşalım, resmini de
çekip gösterelim isterseniz.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Efendim, parkı
alıyorsunuz. Oraya 1 trilyon harcama yapılmış. Belediyenin
elinden o park alınır mı?
BAŞKAN Sayın Genç, sizin ileri sürdüğünüz şu
kanunun adı öyle. Onun için yanlışlık yok efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Kontrol edin efendim. Sayın
Başkan, Kanunlar Kararlar
BAŞKAN Kontrol ettik efendim. Şimdi Kanunlar Dairesi
de kontrol etti, kanunun adı öyle efendim.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BOŞTOPÇU
(Kocaeli) Evet, evet.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, kanunun adı hem 277
sayılı
BAŞKAN Kanunun adı öyle efendim. Bakın, Komisyon
da aynı görüşte, kanunun adı öyle efendim. Redaksiyon
yapmıyorlar.
Tamam, buyurun efendim.
8inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
KAMER GENÇ (Tunceli) Karar yeter sayısı Sayın
Başkan. (AK PARTİ sıralarından Geç kaldın. sesleri)
BAŞKAN Geçti efendim.
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Alınan karar gereğince kanun tasarı ve tekliflerini
sırasıyla görüşmek için 2 Temmuz 2008 Çarşamba günü saat
13.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 20.52