DÖNEM: 23 CİLT: 24 YASAMA YILI: 2
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
126ncı
Birleşim
3 Temmuz 2008 Perşembe
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN
KÂĞITLAR
III.
- YOKLAMALAR
IV.
- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Sevigenin, bir traktör fabrikasında meydana gelen
olaylara ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Konya
Milletvekili Orhan Erdemin, Nasrettin Hocanın doğumunun 800üncü
yıl dönümüne ve 49uncu Akşehir Uluslararası Nasrettin Hoca
Festivaline ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelikin, Mersinin sanayisi ve sanayi esnafının
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması ve
Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı
V.-
AÇIKLAMALAR
1.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, gündem dışı söz alan
milletvekillerinin söz aldıkları konuda konuşmaları
gerektiğine ilişkin açıklaması
2.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Sevigenin, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş
tarafından bazı ifadelerinin çarpıtıldığı
gerekçesiyle açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun (6/704) esas numaralı sözlü
sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/73)
B) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulan ve 19 milletvekilinin, 12 Eylül müdahalesinin
nedenlerinin, boyutlarının ve etkilerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/238)
2.- Isparta
Milletvekili S. Nevzat Korkmaz ve 28 milletvekilinin, Ispartadaki gül üretimi
ve bu sektörde yaşanan sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/239)
3.- Aksaray
Milletvekili Osman Ertuğrul ve 19 milletvekilinin, Aksaray ilinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/240)
C) Tezkereler
1.-
Hırvatistan Parlamentosu Dış Politika Komitesinin, TBMM
Dışişleri Komisyonunu Hırvatistana davetine icabet
edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/492)
VII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Tapu
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/568) (S. Sayısı: 223
ve 223e 1 inci Ek)
2.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Çin Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hayvan
Sağlığı ve Karantina Konusunda İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu
ile Dışişleri Komisyonu Raporları (1/366) (S.
Sayısı: 241)
3.- Elektrik
Piyasası Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/554) (S.
Sayısı: 249)
VIII.-
OYLAMALAR
1.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Çin Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hayvan
Sağlığı ve Karantina Konusunda İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısının oylaması
IX.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, Belçika Türk İslam Diyanet
Vakfının cenaze nakil paralarına ilişkin sorusu ve Devlet
Bakanı Mustafa Said
Yazıcıoğlunun cevabı (7/3596)
2.- Tekirdağ
Milletvekili Kemalettin Nalcının, demir ve çimento
fiyatlarındaki artışa ve Vizede kurulan çimento
fabrikasına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet
Zafer Çağlayanın cevabı (7/3629)
3.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, esnaf ve sanatkârlar ile küçük
işletmelerin sorunlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve
Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı
(7/3735)
4.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, Dışişleri Bakanının dinî
özgürlükler konusundaki açıklamasına ilişkin sorusu ve Devlet
Bakanı Mustafa Said
Yazıcıoğlunun cevabı (7/3965)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 13.06da açılarak dört oturum yaptı.
Muğla
Milletvekili Fevzi Topuz, Muğlanın Yatağan ilçesinde kurulacak
olan ikinci termik santrale,
Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu, özel dershanelere,
İstanbul
Milletvekili Mehmet Domaç, 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramına,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya ve 21 milletvekilinin,
Bartın ilinin su kaynağına yönelik risklerin
araştırılarak (10/236),
Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse ve 25 milletvekilinin, mevsimlik tarım
işçilerinin sorunlarının araştırılarak önlenmesi
ve etkin mücadele için (10/237),
Alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu;
önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin
sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
(10/203) esas
numaralı Meclis Araştırma Komisyonu Geçici
Başkanlığının, Komisyonun başkan, başkan
vekili, sözcü ve kâtip üye seçimine ilişkin tezkeresi Genel Kurulun
bilgisine sunuldu.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan Tapu Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının (1/568) (S. Sayısı: 223)
görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır
bulunmadığından ertelendi.
2nci
sırasında bulunan Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kocaeli Milletvekili
Nihat Ergün ve 16 milletvekilinin, İl Özel İdarelerine ve
Belediyelere Genel Bütçe Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanun
Teklifinin (2/241) (S. Sayısı: 248) görüşmeleri tamamlanarak;
3üncü
sırasında bulunan Türkiye Atom Enerjisi Kurumu ile Ukrayna Devlet
Nükleer Düzenleme Komitesi Arasında Nükleer Düzenleme Konularında
Teknik İşbirliği ve Bilgi Değişimi Mutabakat
Zaptının (1/356) (S. Sayısı: 233),
4üncü
sırasında bulunan Avrupa Yatırım Bankasının
Türkiyede Temsilcilikler Açmasına Dair Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Avrupa Yatırım Bankası Arasındaki Anlaşmanın
(1/592) (S. Sayısı: 247),
Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarılarının
görüşmelerini müteakiben;
Yapılan
açık oylamalardan sonra kabul edilip kanunlaştığı
açıklandı.
3 Temmuz 2008
Perşembe günü saat 15.00te toplanmak üzere birleşime 20.16da son
verildi.
|
|
|
Eyyüp Cenap GÜLPINAR |
|
|
|
|
Başkan
Vekili |
|
|
|
Murat ÖZKAN |
|
Harun TÜFEKCİ |
|
|
Giresun |
|
Konya |
|
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
|
|
|
Yaşar TÜZÜN |
|
|
|
|
Bilecik |
|
|
|
|
Kâtip Üye |
|
No.: 180
II.- GELEN KÂĞITLAR
3 Temmuz 2008 Perşembe
Tasarılar
1.-
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
(1/617) (Plan ve Bütçe ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.7.2008)
2.- Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/618) (Plan ve Bütçe ile
Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 1.7.2008)
3.- Türkiye
Denetim Standartları ve Kamu Gözetimi Kurumu Kanunu Tasarısı
(1/619) (Adalet; Avrupa Birliği Uyum; Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25.6.2008)
4.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuveyt Devleti Hükümeti Arasında İşgücü
Değişimi Hakkında Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/620) (Sağlık,
Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Dışişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 25.6.2008)
5.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Avusturya Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan
Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması ve Eki Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/621) (Plan ve Bütçe ile Dışişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25.6.2008)
6.- 2007 Yılı
Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/622) (Plan ve Bütçe
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.6.2008)
Teklif
1.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının; 5682 Sayılı Pasaport
Kanununun 14. Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi (2/296) (İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23.6.2008)
Tezkereler
1.- Batman
Milletvekili Bengi Yıldızın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/484) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 1.7.2008)
2.- Ordu
Milletvekili Rahmi Günerin Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/485) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.7.2008)
3.- Mardin
Milletvekili Emine Aynanın Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/486) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.7.2008)
4.- Mardin
Milletvekili Emine Aynanın Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/487) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.7.2008)
5.- Mardin
Milletvekili Emine Aynanın Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/488) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 1.7.2008)
6.-
Iğdır Milletvekili Pervin Buldanın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/489) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 1.7.2008)
7.- Batman
Milletvekili Bengi Yıldızın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/490) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 1.7.2008)
Meclis Araştırması
Önergeleri
1.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulan ve 19 Milletvekilinin, 12 Eylül müdahalesinin
nedenlerinin, boyutlarının ve etkilerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/238) (Başkanlığa geliş tarihi:
02.07.2008)
2.- Isparta
Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaz ve 28 Milletvekilinin, Ispartadaki gül
üretimi ve bu sektörde yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/239) (Başkanlığa geliş tarihi:
02.07.2008)
3.- Aksaray
Milletvekili Osman Ertuğrul ve 19 Milletvekilinin, Aksaray İlinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/240)
(Başkanlığa geliş tarihi: 02.07.2008)
3 Temmuz 2008 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.04
BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Murat ÖZKAN
(Giresun)
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 126ncı Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
AKİF
EKİCİ (Gaziantep) Var mı Sayın Başkan?
AHMET BUKAN
(Çankırı) Nerede toplantı yeter sayısı Başkan?
BAŞKAN
Meclisi çalıştıralım. Gelirler şimdi.
AHMET BUKAN
(Çankırı) Açıyorum. de gitsin, Toplantı yeter
sayısı var. deme!
BAŞKAN
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı
söz vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, bir traktör fabrikasında yaşanan olaylar
hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigene aittir.
Buyurun
Sayın Sevigen. (CHP sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigenin, bir
traktör fabrikasında meydana gelen olaylara ilişkin gündem
dışı konuşması
MEHMET
SEVİGEN (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; Sayın Başkana çok teşekkür
ediyorum.
Bu gündem
dışı konuşmalara genelde gündemi geçtikten sonra sıra
geliyor ama o sürede bazı olaylar gelişiyor, o sizin o an için çok
önemli olan gündem dışı konuşmanız farklı
boyutlara gelişiyor. Ama buna İç Tüzükte de bir çözüm
bulamadık. Buradan grup başkan vekilleri eğer bu konuda bir
çalışma yaparlarsa bu İç Tüzük konusunda bunu da halletmiş
oluruz.
Ben
konuşmama başlamadan önce bütün İslam âleminin ve sizlerin
Regaip Kandilini kutluyorum.
Ve içinde
bulunduğumuz bu zor günlerde, Türkiyemizin içinde bulunduğu zor
günlerde, sevgili arkadaşlarım, cumhuriyetle hesaplaşılan
bugünlerde ülkenin aydınları darbe dönemlerinde bile
rastlanmamış, ya darbe dönemlerinden önce ya darbe dönemlerinden
sonra olan uygulamalarla, iddianameler hazırlanmamış, ne olduğu
belli olmayan davalarla gözaltına alınıyor ve bu aydınlar
hangi suçla suçlandıklarını bilmeden, hakkındaki
iddianamelerin neler olduğunu bilmeden aylarca, günlerce hatta
yıllarca içeride gözaltında bulunan, yatan
aydınlarımız var. Ülke buna -samimi olarak söylüyorum- sevgili
arkadaşlarım, sessiz kalıyor. Gazeteci
arkadaşlarımız gece yarısı evlerinden
alınıyor, bir gazetecinin ellerine kelepçe vuruluyor, sanki terörist,
sanki birilerinin ırzına geçmiş, katil gibi 10 metrelik mesafeye
ellerine kelepçe vurularak götürülüyor. TÜPRAŞı satanlar, Tekeli
satanlar, Türk Telekom'u satanlar, limanlarımızı satanlar bakan
olarak bu koltuklarda oturuyorlar; laik demokratik cumhuriyeti savunanlar
sırf Mustafa Kemal dedikleri için içeride yatıyorlar! Böyle bir
ülkede yaşıyoruz. (AK PARTİ sıralarından Hadi
oradan! sesleri, sıra kapaklarına vurmalar; CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
ZEKERİYA
AKINCI (Ankara) Aynen öyle! Aynen öyle!
MEHMET
SEVİGEN (Devamla) Kesin sesinizi, canımı sıkmayın
ya! Ne oluyor, neden bağırıyorsunuz? Niye
bağırıyorsunuz? Bugün Kandil günü, bağırmanıza
gerek yok sevgili arkadaşlarım.
ALİ KOYUNCU
(Bursa) Siz mi sadece cumhuriyetçisiniz?
BAŞKAN
Sayın Sevigen
MEHMET
SEVİGEN (Devamla) İddianameler çıkıncaya kadar insanlar
suçsuzdur. İddianameler çıkıncaya kadar insanlar suçsuzdur.
BAŞKAN
Sayın Sevigen
MEHMET
SEVİGEN (Devamla) Hakkında iddianameler belli olmadan insanlara
ceza kesiyorsunuz
ALİ KOYUNCU
(Bursa) Kim kesiyor insanlara cezayı?
BAŞKAN
Sayın Sevigen
MEHMET
SEVİGEN (Devamla)
insanları mahkûm ediyorsunuz, insanlara hem
yargıç hem savcı oluyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler, CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Sevigen
MEHMET
SEVİGEN (Devamla) Neyse, bunu yaşayacağız, göreceğiz
sevgili arkadaşlarım.
BAŞKAN
Sayın Sevigen
MEHMET
SEVİGEN (Devamla) Tarih bunları yazacak. Tarih bunları yazacak
sevgili arkadaşlarım, hepimiz yaşayacağız,
göreceğiz.
ALİ KOYUNCU
(Bursa) Seni de yazacak tarih!
ASIM AYKAN
(Trabzon) Tabii yazacak!
BAŞKAN
Sayın Sevigen, söz aldığınız
MEHMET
SEVİGEN (Devamla) Ve sevgili arkadaşlarım, bugüne çok
yakışan, Mustafa Kemalin bir sözüyle
BAŞKAN Söz
aldığınız konuyla ilgili konuşun.
SIRRI SAKIK
(Muş) Mustafa Kemale sığınmayın be! Ayıp ya!
Yazıktır ya!
İBRAHİM
BİNİCİ (Şanlıurfa) Darbeciler! Darbeyi
savunuyorsunuz!
BAŞKAN
Sayın Sevigen
MEHMET
SEVİGEN (Devamla) Sayın Başkan
İBRAHİM
BİNİCİ (Şanlıurfa) Darbeciler!
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Cinayet işleyenleri korumayalım! Savunmayın
her şeyi ya!
BAŞKAN
Sayın Kaplan, lütfen
ALİ KOYUNCU
(Bursa) Yazıklar olsun! Yazıklar olsun!
MEHMET
SEVİGEN (Devamla) Sevgili arkadaşlarım
BAŞKAN
Sayın Sevigen, ama ben size niçin söz vermiştim?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, konuyla ilgili
konuşsun!
MEHMET
SEVİGEN (Devamla) Sayın Başkanım, ülkenin içinde
bulunduğu bu durumda, bugün Regaip Kandili
BAŞKAN
Sayın Sevigen, dinler misiniz beni
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Hani yargıya güveniyordunuz?
MEHMET
SEVİGEN (Devamla) Bu yargıya güveniyoruz tabii. Bu yargıya
güveniyoruz.
BAŞKAN
Sayın Sevigen
MEHMET
SEVİGEN (Devamla) Sevgili arkadaşlarım, sonuna kadar bu
yargıya güveneceğiz. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
ALİ KOYUNCU (Bursa)
Böyle bir şey olabilir mi ya! Mustafa Kemali sevenler, cumhuriyeti
sevenler içeriye alınıyor. dedi. Bu sözünü geri alsın!
MEHMET
SEVİGEN (Devamla) Yargı siyasallaşmadığı
müddetçe biz yargıya sonuna kadar güveniyoruz, yargıya en küçük bir
laf etmiyoruz. Biz yargıyı gidip Avrupa Birliğinde
Biz
yargıyı gidip Avrupaları dolaşarak, kapı kapı
dolaşarak Türk yargısını şikâyet etmiyoruz, biz burada
kendi içimizde konuşuyoruz sevgili arkadaşlarım ve bu dönemde
(Başkan
tarafından mikrofon kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Sevigen, siz hangi konuda söz istediniz?
MEHMET
SEVİGEN (Devamla) Sayın Başkan, müsaade eder misiniz, konuya
geliyorum
BAŞKAN
Dinler misiniz beni efendim
MEHMET
SEVİGEN (Devamla) Konuya geliyorum Sayın Başkan
Arkadaşlar müsaade edecekse devam edeyim.
ZEKERİYA
AKINCI (Ankara) Atatürkü seversin, darbeci! Ulusunu seversin, darbeci! Laik
demokratik cumhuriyete sahip çıkarsın, darbeci! Ayıptır,
ayıp! Darbeleri sizden iyi biliyoruz biz! O darbeleri sizden iyi
biliyoruz!
BAŞKAN Sayın
Sevigen, hangi konuda söz istediniz!..
MEHMET
SEVİGEN (Devamla) Başkan, ben sadece
BAŞKAN
Sayın Sevigen, konunuza gelin lütfen. Bakın, süreniz bitmiş, bir
dakikanız var.
MEHMET
SEVİGEN (Devamla) Sevgili Başkanım, müsaade eder misiniz
BAŞKAN Ama
siz gündem dışına çıktınız efendim. Bununla
ilgili söz istemediniz ki benden. Yapmayın ya! Size o imkânı
tanıdım, traktör fabrikasıyla ilgili
konuşacaktınız. Konuya gelin lütfen, bir dakikanız var,
mikrofonunuzu açtım.
SIRRI SAKIK
(Muş) Siyasi ayağıdır, siyasi ayağı!
MEHMET
SEVİGEN (Devamla) Sevgili arkadaşlarım, Uzel
Fabrikasında, yaklaşık, yıllardır
SIRRI SAKIK
(Muş) Yazıklar olsun!
BAŞKAN
Dinler misiniz!
MEHMET
SEVİGEN (Devamla) Hiç yakışmıyor sana Sırrı.
(DTP sıralarından gürültüler)
Hiç yakışmıyor! Hiç
yakışmıyor. Bak, seninle beraber
ALİ KOYUNCU
(Bursa) Sana yakışıyor mu?
MEHMET
SEVİGEN (Devamla) Hiç yakışmıyor sana. Hiç
yakışmıyor.
SIRRI SAKIK
(Muş) - İdil İlçe Başkanlığı önünde iki
kişiyi katlettiler.
MEHMET
SEVİGEN (Devamla) Hiç
yakışmıyor. Bak, yıllardır
SIRRI SAKIK
(Muş) Yazıklar olsun!
BAŞKAN
Sayın Sakık
SIRRI SAKIK
(Muş) - Siz demokrasiyi savunmalısınız.
MEHMET
SEVİGEN (Devamla) Demokrasiyi savunuyoruz tabii. Biz, demokrasiyi
savunan, demokrasiyi kendi eliyle getiren bir partiyiz. (DTP sıralarından gürültüler)
İBRAHİM
BİNİCİ (Şanlıurfa) Çeteyi savunuyorsunuz, çeteyi!
Neresi demokrasi!
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Çeteleri bu Mecliste savunmak doğru değildir.
Yapmayın. Çetelerin üzerine, gelin hep beraber gidelim. Eli kanlı
insanlar var orada ya!
BAŞKAN
Sayın Kaplan, lütfen
MEHMET
SEVİGEN (Devamla) Sevgili arkadaşlarım, bütün çetelerin
üzerine beraber gideceğiz. Bundan hiç endişe etmeyin. Bütün çetelerin
üzerine
İBRAHİM
BİNİCİ (Şanlıurfa) Darbecileri savunuyorsunuz
MEHMET
SEVİGEN (Devamla) Müsaade eder misiniz.
BAŞKAN
Devam edin.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Konuya gelsin.
BAŞKAN -
Lütfen, dinler misiniz¸ konuyla ilgili konuşacak, Uzel Fabrikasıyla
MEHMET
SEVİGEN (Devamla) Uzel Fabrikası, yaklaşık
altmış yıldır üretim yapan, 2006 yılında 20 bin
civarında traktör üreten bir fabrika.
Sevgili
arkadaşlarım, Ahmet Uzel vefat ettikten sonra, aile arasındaki
anlaşmazlıklardan dolayı fabrika kapanma noktasına geldi.
Burada çalışan yaklaşık 2 bin tane işçi Türkiye'nin en
iyi işçileridir, en iyi elektrikçileri, en iyi uzmanlarıdır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Devam edin efendim.
MEHMET
SEVİGEN (Devamla) Sevgili arkadaşlarım, burada
çalışan arkadaşlarım, yaklaşık üç aydır
maaşlarını alamıyorlar.
Devletin,
Bakanlığın bu konuda, çalışan işçilerle hiç
ilgilenmediği, bu konuda yapılan uygulamaları göz göre göre
duymazlıktan geldiği ortaya çıkmıştır. Birkaç
defa fabrikaya gittik. İşçilerimizin zor durumda olduğunu
anlatmaya çalıştık. O insanların perişan
olduklarını, üç aydır maaş alamadıklarını,
üretim sağlayamaz konuma geldiklerini defalarca anlatmaya
çalıştık; basında, medyada, televizyonlarda bunu izah
etmeye çalıştık.
Şimdi,
Türkiye'nin en büyük traktör fabrikası kapanma noktasına geliyor.
Hükûmeti, ilgilileri, gerek bakanlıklar, gerekse bu konuda SPK
uzmanları gelip
Bu fabrikada neler oluyor, bu fabrikadaki işçilerin
başına neler geliyor? Bu fabrikada işçiler üç aydır
maaşlarını alamıyorlar, kıdem tazminatları yok,
ihbar tazminatları yok. Bunların hangi güvence altında
olacaklarını anlatmadan
SIRRI SAKIK
(Muş) Darbe olsun da alırlar.
MEHMET
SEVİGEN (Devamla) Ya, Sırrı, susar mısın Allah
aşkına! İşçileri konuşuyorum ya!
SIRRI SAKIK
(Muş) Darbecileri savunun siz!
BAŞKAN
Sayın Sakık
MEHMET
SEVİGEN (Devamla) Darbeyi savunan namerttir! Darbeyi savunan namerttir!
SIRRI SAKIK
(Muş) Darbecilerden yana tavır takınıyorsunuz!
MEHMET
SEVİGEN (Devamla) Darbecilerden yana olanlar da namerttir!
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Bu Meclise darbecilere karşı olmak
yakışır. Gelin üzerine gidelim.
MEHMET
SEVİGEN (Devamla) Bu ülkede darbeyi savunanlar da darbecilerden yana
olanlar da namerttir! (AK PARTİ sıralarından gürültüler, CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Sevigen, süreniz bitti efendim.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Bu Meclise darbecilere, çetelere karşı olmak
yakışıyor. Halkın iradesi budur. Gelin beraber olalım,
gelin birlikte üstüne yürüyelim çetelerin de, darbecilerin de.
BAŞKAN Bir
dakika ya! Susar mısınız lütfen ya!
Sayın
Sevigen, süreniz doldu, tamam efendim.
MEHMET
SEVİGEN (Devamla) Ve sevgili
arkadaşlarım, burada
BAŞKAN
Mikrofon kapalı efendim. Hayır, bu kadar önemli idiyse baştan
konuşsaydınız efendim. Hayır efendim, uzatmam kimsenin
süresini. Hiç kimseye, bakın, Sayın Bakanıma bile vermedim ben
geçen gün.
MEHMET
SEVİGEN (Devamla) Teşekkür edip bitireceğim Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Son
kelimeniz olacak, teşekkür olacak, kapatırım yoksa.
MEHMET
SEVİGEN (Devamla) Sevgili arkadaşlarım, inanıyorum ki
Bakanlık bu konuya bir an önce el uzatır, burada çalışan
arkadaşlarımın mağduriyetlerini görür. Mühim olan bu
fabrikanın yaşaması, mühim olan bu fabrikanın üretim
yapması. Bu fabrika Avrupanın en büyük on tane traktör
fabrikasından bir tanesi. Amaç, Türkiyeye döviz kazandıran, Türkiye'nin
göz bebeği bir fabrika
Hem işçilerimiz mağdur olmasın hem
fabrikamız yaşasın düşüncesindeyiz ama Hükûmet bir an önce
gidip eğer hâkimlik yapabilirse, aracı olabilirse aile ile,
işçilerle ilgili araya girip diyalog kurabilirse fabrikayı da yaşatırız,
işçilerin haklarını da korumuş oluruz diye
düşünüyorum.
ALİ KOYUNCU
(Bursa) Bayiler de var orada, bayiler de mağdur!
MEHMET
SEVİGEN (Devamla) Bayiler var doğru söylüyorsunuz, zaman
kalmadığı için söylemiyorum- borsada oynayanlar var, ara
kuruluşlar, bu fabrikaları yapan, yardım yapan, torna,
cıvata, jant, lastik yapan yan kuruluşlar da var; bunlar da
mağdur olmuşlardır. Bütün bu kuruluşları
Yaklaşık 10 bin civarında vatandaşımızın
mağduriyeti giderilir diye düşünüyorum. Bakanlığın bu
konuya bir an önce el koyması gerekir diye düşünüyorum.
Hepinize
sevgiler, saygılar sunuyorum dinlediğiniz için. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Sevigen.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN -
Buyurun Sayın Elitaş.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, müsaade ederseniz konuyla
ilgili kısa bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN Ne
ile ilgili efendim?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Gündem dışı Sayın
Milletvekilinin yaptığı konuyla ilgili kısa bir
açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN
Efendim, Bakan Bey cevap verecek zaten.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) İçişleri Bakanı gelsin!
ZEKERİYA
AKINCI (Ankara) Bakan gelir cevap verir Sayın Başkan, ihtiyaç
varsa.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Milletvekili, tamamen konu
dışında olan, Türkiye'nin demokrasi
BAŞKAN
Buyurun, açıklama yapın efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Cumhuriyet Halk Partisi dediği an ben de söz istiyorum!
BAŞKAN
Dinleyin bakalım ne diyecek.
Bir dakika
veriyorum size Sayın Elitaş.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın,
gündem dışı söz alan milletvekillerinin söz aldıkları
konuda konuşmaları gerektiğine ilişkin açıklaması
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Sayın Milletvekilim İç Tüzükün kendisine
verdiği yetkiyi kullanarak gündem dışı bir konuşma
yapmak üzere söz aldı. Konusu da gerçekten çok önemli bir konu.
Türkiye'nin dünya çapında, Avrupa çapında çok önemli bir
şirketinde yaşanan olaylarla ilgili gündeme getirdiği mesele. Hakikaten
önemli bir mesele. Ama Sayın Milletvekili konuyla hiç alakası olmayan
ve şu anda Türkiye'nin demokrasiyle mücadelesi içerisinde darbecilerle mi
devam edecek, yoksa demokrasiyle mi devam edecek şeklindeki bir yol
ayrımında olduğu bir süreçte darbeyi savunmak, parlamenter
demokratik sistemde bir milletvekiline yakışmayacak bir düşünce
diye kayıtlara geçmesi anlamında söylüyorum. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
Bakınız,
işlerine geldiği zaman Atatürkçülük, laiklik ve cumhuriyeti
sahiplenmeye kalkıyorlar.
ALİ KOÇAL
(Zonguldak) Ya, ne alakası var!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Şu gerçeği hep beraber ortaya
koymamız lazım: Bir, Atatürkün fikrini savunup Türkiyeyi
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla)
muasır medeniyetler seviyesine
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) - Süre bitti Başkan..
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Elitaş.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Bitiriyorum bir dakika. Bir dakika müsaade edin.
Bir cümleyle bitiriyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Maksadınız anlaşıldı efendim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Sayın Başkan, bir cümleyle bitiriyorum.
BAŞKAN
Uzatmayalım lütfen.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Efendim, bitiriyorum.
BAŞKAN
Lütfen, uzatmayalım efendim. Bu işin prensiplerini bozdunuz. Ne
söyleyeceksiniz?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Teşekkür edeceğim.
BAŞKAN -
Teşekkür edip inin o zaman; teşekkür edin.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Ben söz istiyorum 69a göre.
BAŞKAN Ne
diyorsunuz Sayın Anadol? Ne diyorsun?
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Bitirsin, söyleyeceğim. 69a göre söz istiyorum.
BAŞKAN
69a göre oylama yaparım, varsa sataşma, size söz veririm; ısrar
ediyorsanız.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Sataşma değil.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Sayın Başkanım
BAŞKAN
Buyurun.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Atatürkün fikrini savunup Türkiyeyi muasır
medeniyetler seviyesine getirmek için uğraşanlar var, bir de
Atatürkten faydalananlar var.
ZEKERİYA
AKINCI (Ankara) - Maşallah, o siz misiniz?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Laikliği savunanlar var, laikliği
kullanıp iktidar olmak için uğraşanlar var.
BAŞKAN
Teşekkür edecektiniz Sayın Elitaş.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Bunu ayırmalarını ve kayıtlara
geçmesi anlamında söylüyorum; inşallah, bir daha bu kürsüden darbeyi
savunucu konuşma yapılmaması dileğiyle hepinize
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) - Sayın Başkan
BAŞKAN
Yani bu konuyu bitiremeyiz burada, biri Atatürkçü, biri Atatürkçü değil
diye, böyle bir şey olur mu?
ZEKERİYA
AKINCI (Ankara) Darbeci Hükûmet, darbeci!
MEHMET
SEVİGEN (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Sevigen, size
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Sayın Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN -
Hayır, size söz vermiyorum efendim. Siz oturun yerinize.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Vermeseydiniz söz ya! Bakan yok ki burada!
ZEKERİYA
AKINCI (Ankara) Darbeci politikacılar nerede! Darbeci
politikacılar!
BAŞKAN
Buyurun Sayın Sevigen, siz durumu izah edin. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Meramını
anlatacak, maksadını aştı herhâlde konuşması,
anlatsın.
Evet, buyurun.
Bir dakika
veriyorum efendim.
2.- İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigenin, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş tarafından bazı ifadelerinin
çarpıtıldığı gerekçesiyle açıklaması
MEHMET
SEVİGEN (İstanbul) Sayın Başkanım, biraz önce
milletvekili arkadaşım dedi ki: Darbeyi savunanlarla mı
gideceğiz, demokrasiyle mi gideceğiz? diye düşündü. Biz hiçbir
zaman bu ülkede darbeyi savunan bir siyasi parti değiliz Sayın
Başkanım. (AK PARTİ ve DTP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Tamam, teşekkürler.
MEHMET
SEVİGEN (Devamla) Dinlerseniz
Yanlış anladınız
Hele ben
BAŞKAN Dinleyin
lütfen. Savunmuyorum. diyor, tamam.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Yanlış mı anlamışım?
MEHMET
SEVİGEN (Devamla) Biz, kendi
elimizle
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Dinlemiyorsunuz
Biz kendi
elimizle 1950lerde demokrasiye teslim etmiş bir siyasi partinin
geçmişiyiz. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Dinlerseniz
Cumhuriyet Halk
Partisi tarihinde
Biz sadece, insanların, hangi insanlar olursa olsun, ne
olduğu belli olmayan, iddianameler dahi ortada olmayan suçlardan
dolayı içeride yatmasına karşı çıkıyoruz.
EDİBE SÖZEN
(İstanbul) Burası hukuk devleti.
MEHMET
SEVİGEN (Devamla) - Bunu savunmak
darbeyi mi savunmak Allah aşkına, bu insanları savunmak! Sizler
de savunmadınız mı? Sizler de daha önce
Mağdur olan
insanları savunmak, mağdur olan insanların haklarını
burada gündeme getirmek darbeyi mi savunmak Allah aşkına! (CHP
sıralarından alkışlar) Hele böyle bir günde yalan söylemek
size yakışıyor mu Sayın Milletvekilim? Yalan söylemek bir
Grup Başkan Vekiline yakışıyor mu? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ALİ KOYUNCU
(Bursa) Size yakışıyor mu?
MEHMET
SEVİGEN (Devamla) Ben yalan söylemiyorum, ben gerçeği söylüyorum.
ALİ KOYUNCU
(Bursa) - Size yakışıyor mu?
MEHMET
SEVİGEN (Devamla) - Bu bakımdan, sevgili arkadaşlarım
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamam efendim, süreniz doldu.
MEHMET
SEVİGEN (Devamla) - Açıklama verdiği için teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN -
Gündem dışı ikinci söz, Nasrettin Hocanın doğumunun
800üncü yılı ve Uluslararası Akşehir Nasrettin Hoca
Şenlikleri hakkında söz isteyen Konya Milletvekili Orhan Erdeme
aittir.
Buyurun
Sayın Erdem. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Erdem, Nasrettin Hoca da darbelere
karşı!
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları (Devam)
2.- Konya Milletvekili Orhan Erdemin, Nasrettin
Hocanın doğumunun 800üncü yıl dönü-müne ve 49uncu
Akşehir Uluslararası Nasrettin Hoca Festivaline ilişkin gündem
dışı konuşması
ORHAN ERDEM (Konya)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
Nasrettin Hocanın doğumunun 800üncü yılı ve 49uncusu
düzenlenecek Akşehir Uluslararası Nasrettin Hoca Festivali ile ilgili
gündem dışı konuşmama geçmeden önce hepinizi saygıyla
selamlar, sizlerin ve değerli halkımızın ve
izleyicilerimizin üç ayların başlangıcı olan bu günü,
Regaip Kandilinizi de en içten dileklerimle kutlarım.
Değerli
milletvekilleri, Nasrettin Hoca 1204-1284 yılları arasında
yaşamış önder bir isim. Bazı kaynaklara göre Sivrihisarın
Hortu Köyünde doğmuş, gençlik, çocukluk dönemlerinde Akşehire
yerleşmiş, bazı kaynaklara göre Akşehirde
doğmuş, yaşamış ve orada türbesinde bugüne kadar
gelmiş.
Nasrettin
Hocanın nerede olduğu önemli değil, ama, asıl
yaşadığı Akşehirden tüm dünyaya, Asyaya, Afrikaya,
Avrasyaya kadar bütün kıtalara yayılan onun fıkraları ve
felsefesidir.
Nasrettin
Hocayı kısa kısa özellikleriyle tanımlarsak: Nasrettin
Hoca büyük bir halk eğitim filozofudur. Halkı güldürerek müspet yönde
değişiklik getirmek ister. O, önce zekâsını göstermez,
olayın akışına göre, kademeli ve unutulmayacak bir
şekilde karşısındaki kişi ya da kişilere
zekâsını gösterir.
Nasrettin Hoca,
yine büyük bir eğitimcidir. Bu eğitimi verirken, tatlı dilli,
güler yüzlüdür, kişileri, kurumları, yaşanan olayları
tatlı mizahla eleştirir, iğneler fakat kavga etmez. Bu
özellikleri dolayısıyla, 13üncü yüzyılda
yaşadığı hâlde, Anadolu halkı, onu, sonraki
yüzyıllarda da yaşanan olaylarda fıkralarda bile kullanmaya
devam etmiştir.
Nasrettin Hoca,
yaşadığı olaylarda ve fıkralarında, en önemli
unsuru yine eşeğini de hiç yanından ayırmaz.
Nasrettin
Hocanın dönemi, yani 13üncü yüzyıl, Mevlânâ, Seyyid Mahmud Hayrani,
Yunus Emre, Şeyh Edebali, Şeyh Tebrizi, Ahi Evran gibi daha
çoğaltabileceğimiz birçok değerli ismin
yaşadığı, hepsinin ortak özelliği, bir toplumsal
değişim çağında yeni bir kültürel ve sosyal oluşumun
mimarı oluşudur.
Nasrettin Hoca,
Mevlânâ, Yunus Emre, Hacı Bektaş Veli gibi ahlak ve fazilet
mücadelesi yapmıştır, tasavvufun vermek istediğini halka
indirmek için o da mizahı kullanmıştır.
Ben, Nasrettin
Hocada, bugün hepimizin ihtiyacı olan hoşgörü ve umudu kaybetmeden
olayları yönetebilme özelliğini işlemek istiyorum.
Nasrettin Hoca
bir umut adamıdır, göle maya çalar, kendi eşeğini kaybeder,
gülerek arar ve karamsarlığa kapılmadan olayların sonucunu
bekler.
Nasrettin Hoca
13üncü yüzyılda göle maya çalmış Ya tutarsa? demiştir.
Dün İstanbulda bir etkinlikte 21inci yüzyılın temsilî
Nasrettin Hocası da Göle maya çalıyorsunuz, ya tutarsa? diye
soruya, Siz de Sayısal Loto oynuyorsunuz, ne fark eder? diye cevap
vermişti. Sahiden, herkes, değişik umutlar ve beklentiler içinde
hayatını devam ettirir ve umut, yaşama heyecanıdır.
Aslında,
Türkiye Büyük Millet Meclisinde de Hocamızın fıkraları
bence çok canlandırılmaktadır. Bazen Meclisi idare eden
Başkan Vekili, dinlediği, farklı görüşteki
milletvekillerine Sen haklısın. demekte, diğerinin
itirazına Sen de haklısın. demekte, bizlerin itirazına
karşılık, Sizler de haklısınız. ifadesine
benzer görünümler ve olaylar sergilemektedir.
Yine, ben,
Nasrettin Hocanın hoşgörüsünü çokça kullanmak istiyorum. Onunla
ilgili bir fıkra da anlatmak isterim, ortamın bu güzel anında.
Nasrettin Hoca bir gün Akşehir pazarında dolaşırken
arkasından densiz, boylu poslu, iri biri ensesine tokat atar.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
ORHAN ERDEM
(Devamla) Sağ olun Başkanım.
Hoca ne
olduğunu anlamadan bakar ve hiç gereği yokken birinin hareketinin
olduğunu anlar, olaya bulaşmadan devam eder. Biraz ilerler, yine
aynı şahıs bir daha ensesine vurur, tekrar döner; bir şey
de yapması lazım, densiz biri, ama Şakadan mı vurdun,
gerçekten mi vurdun? der. Şahıs Gerçekten vurdum, ne var ki?
dediğinde Tamam o zaman, şakadan hiç hoşlanmam. der ve durumu
kurtarır. Çünkü, ona değecek bir şahıs değildir,
çünkü, böyle basit şeylerle de kargaşa yaratmak istemez.
Kısacası,
onun felsefesi bugüne kadar sekiz yüz yıl geldi, bundan sonra da onun
torunları bizler devam ettireceğiz.
5-10 Temmuzda
Akşehirde yine önemli bir etkinlik var. İnşallah Meclis
Başkanımız katılacak. Çok değerli başkan
vekillerimiz, bakanlarımız, sizler katılabildiğiniz oranda
bize onur vereceksiniz.
Nasrettin
Hocanın olduğu her yerde hoşgörü ve gülümseme olmaktadır.
Dünyanın ortası
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Erdem.
ORHAN ERDEM
(Devamla) Bir dakika daha Başkanım, teşekkür edeceğim.
Değerli Başkanım
BAŞKAN
Efendim, açmıyorum mikrofonu.
ORHAN ERDEM
(Devamla) Sayın Başkanım, teşekkür edeceğim ve
ortamı germeden aslında güzel bir şey yapacağım.
BAŞKAN
Sayın Erdem, bugün bunun tamamıyla şeyini aştım yani
ya!
Buyurun.
ORHAN ERDEM
(Devamla) Sayın Başkanım, söz verdiğiniz için
Öncelikle
teşekkür etmek istediğim için açtırmak istedim ve tekrar, bu
davetimizi yineliyoruz. Bu konuda tüm emeği geçen, Valiliğimiz,
kaymakamlarımız, Belediye Başkanımız, Konya
milletvekillerimiz ve katkısı olacak herkese de huzurunuzda buradan
teşekkür etmek için son sözü istedim.
Tekrar
hayırlı olmasını diliyorum.
Saygılarımı
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Erdem.
Gündem
dışı üçüncü söz, Mersin ilinin sanayisi ve esnafın sorunları
hakkında söz isteyen Mersin Milletvekili Behiç Çelike aittir.
Buyurun
Sayın Çelik. (MHP sıralarından alkışlar)
3.- Mersin Milletvekili Behiç Çelikin, Mersinin sanayisi
ve sanayi esnafının sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet
Zafer Çağlayanın cevabı
BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Mersin ilinin sanayisi ve esnafın sorunları hakkında gündem
dışı söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Mersin,
Türkiyemizin güneyinde, Akdeniz kıyısında, en az Antalya kadar
önemli olan ancak, turizmden, Antalya kadar doğal güzellikleri
olmasına rağmen, nasibini alamamış önemli bir kentimizdir.
Türkiye'nin sekizinci büyük kenti, her anlamda sekizinci kenti ancak 15.800
kilometrekare yüz ölçümüne sahip olan ilimizin önemli kısmının
dağlık olması ve sanayinin, özellikle Çukurovaya yakın
olan bölümlerinde gelişmiş olması, Mersinin aslında önemli
bir sanayi ili konumuna geldiğini de göstermiyor. Limanının
fevkalade, ekonomik anlamda önem arz etmesine rağmen, ne yazık ki,
özelleştirilmesi ve yabancı bir firmaya peşkeş çekilmesi de
Türkiyenin ve Mersinin en önemli handikaplarından birisidir.
Dolayısıyla Mersin, ne tarımda ne sanayide ne ticarette ve ne de
turizmde, maalesef, her türlü imkâna sahip olmasına rağmen,
iktidarın yanlış politikaları yüzünden damgasını
vuramamış ve arada gezen ve kendini kanıtlayamayan bir il
konumuna düşürülmüştür.
Mersin Serbest
Bölgesi var. Bu serbest bölge, Türkiyede ilk kurulan serbest bölgelerden bir
tanesi. 3 Ocak 1987 yılında faaliyete geçirildi ve sürekli olarak
burada işletmeci kaybını yaşıyoruz, yarı
yarıya azaldı ve 6 Şubat 2004 tarihinde çıkarılan 5084
sayılı Yasayla, serbest bölge olma özelliğini içeren vergileme,
prim ödemeleri gibi hususlar asla çözüme kavuşmadı ve oradaki
kullanıcılar bu konudan ciddi ölçüde yakınmaktalar. Mersin
Serbest Bölgesi, diğer serbest bölgeler gibi yasak bölge hâline geldi;
serbest bölge değil, yasak bölge hâline geldi ve antrepo tutmak, oradan
çalışmak çok daha elverişli konuma geldi. Bunun çözümlenmesi
gerekiyor. Oradaki, hisse üzerine tesisler yapan iş adamları üzerine
bu tesislerin tapulanması gerekirken ve bu konuda iktidar tarafından
söz verilmişken hâlâ bu söz onlar için yerine getirilmedi ve hâlâ
boşlukta duruyor. Dolayısıyla, sadece burada beş dakika
içerisinde serbest bölgeyi anlatmak bile mümkün değil, kaldı ki
Mersinin genelini ve esnaf sorunlarını anlatmak şöyle dursun.
Mersin Sanayi
Sitemiz var. Hemen yanı başında Tırmıl Sanayi Sitemiz
var. Mersin-Tarsus kara yolu üzerinde organize sanayi bölgemiz var. Erdemli,
Silifke, Anamur ve diğer sanayi sitelerimiz var. Maalesef buralarda geçen
hafta yapmış olduğum inceleme gezisinde, özellikle Erdemli
Sanayi Sitesinde de esnafın yoğun yakınmaları ile
karşı karşıya kaldım. Özellikle belirtmek istedikleri
konular, hayat standardı meselesi, SSK ve BAĞ-KUR primlerinin
ödenemeyecek derecede ekonomik düzeylerinin düşük olması, vergi
borcundan dolayı bunları ödemek için faizlerin yüksekliği,
elektriğe ve suya yapılan sürekli zamlar, petrol ürünlerine ve demire
yapılan zamlar, bankaların normal esnafı kalkındıracak
şekilde değil de âdeta tefeci yöntemleriyle çalışıyor
olması ve girdi maliyetlerinin sürekli yükselmesi ne yazık ki
esnafın en büyük sorunlarının başında gelmektedir.
Mersin yoğun
göç almaktadır. Her anlamda ekonomik gerilemeler söz konusu. Artan
işsizlik var, hayat pahalılığı ve yapılan zamlar
var. İşyerleri sürekli kapanıyor sayın milletvekilleri. Her
açılan 100 ticari işyeri karşılığında 148
işyeri kapanıyor. Halkta para yok, ciddi bir talep daralması söz
konusu, işsizlik çığ gibi büyümekte, piyasalarda görülmemiş
bir durgunluk var. Bunların çözümlenmesi gerekiyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Devam ediniz Sayın Çelik.
Buyurun.
BEHİÇ
ÇELİK (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Mersinde tabii
total olarak bütün sektörleri anlatmayı arzu ederdik ama burada özellikle
sanayi sitesi esnafının,
organize sanayinin ve serbest bölgenin sorunlarıyla yetinmek
durumundayız.
Şunu
bilmenizi isterim ki, Mersin-Tarsus kara yolu üzerinde son üç yılda 28
adet fabrika kapandı, 10 bin civarında çalışan maalesef
işten çıkarıldı ve işsiz duruma düştü. Bunlara
bir an önce çözüm bulunması ve Mersinin daha yaşanabilir bir il
hâline getirilmesi Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizlerin temel arzusu ve
özlemidir.
Bu duygularla
yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyor, Mersin halkına da en
iyi dileklerimi sunuyorum.
Teşekkür
ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Çelik.
Gündem
dışı konuşmaya Sanayi ve Ticaret Bakanı Sayın
Zafer Çağlayan cevap verecektir.
Buyurun
Sayın Çağlayan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
SANAYİ VE
TİCARET BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN (Ankara) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Biraz evvel Çok
Değerli Vekilimizin, Sayın Behiç Çelikin Mersinle ilgili
belirtmiş olduğu hususlarla ilgili birkaç hususu dile getirmek için
söz aldım.
Efendim, tabii
ki, devam edegelen bir küresel kriz var. Bütün dünyada bu krizin etkileri bir
şekilde hissediliyor. Bunun yanı sıra, daha evvel çeşitli
defalar da bahsettim, aslında Türkiye gerek sanayide gerek esnaf kesiminde
bir değişim ve dönüşüm sürecini yaşıyor. Bu
değişim ve dönüşüm sürecini yaşarken de eski
alışkanlıklar yerine yeni birtakım
yapılanmaların, yeni birtakım çalışmaların
hazırlıkları içindeyiz. Bu noktada, bir taraftan bakanlık
olarak sanayi stratejisini ve sanayi envanterini ve bunun üzerine yeni bir
teşvik sistemini koymanın hazırlığı
içerisindeyiz. İnşallah bu yıl sonuna kadar da yapmış
olduğumuz çalışmalarla beraber teşvik sistemini sil
baştan yeniden düzeltip sektörel, bölgesel ve proje bazlı bir
teşvik sistemi getiriceğiz. Dolayısıyla bu teşvik
sistemiyle beraber iller arasındaki haksız rekabet ve diğer
taraftan sektörler arasındaki haksız rekabet ortadan
kaldırılmış olacaktır.
Bunun yanı
sıra, özellikle esnaf ve sanatkâr kesimimizde, evet,
sıkıntılar var. Özellikle birtakım belirsizliklerin
yaratmış olduğu tüketim taleplerinin, tüketim tercihlerinin
etkilenmesi, en başta bunlarla ilgili en önemli rolü oynarken diğer
taraftan da esnaf kesiminde de esnaf ve sanatkârlarla ilgili yeni bir strateji
ve değişim-dönüşüm planını hazırlıyoruz.
Bunları yaparken de Bakanlığıma kayıtlı bulunan 1
milyon 900 bine yakın esnafımızın bire bir, anlık
bütün bilgilerini alıyoruz, bütün bilgilerini kendileriyle
görüşüyoruz.
Bu arada, gerek
Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) gerek Türkiye Esnaf ve
Sanatkârlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri Birlikleri Merkez Birliğiyle
(TESKOMB) beraber de bir çalışma içindeyiz. Bu
yapacağımız çalışmayla, özellikle, esnafımızın
yeni sisteme, yeni döneme, dünyada gelişen yeni ekonomik trende uyumu
noktasında çok önemli çalışmalar yapıyoruz. Bunları
yaparken esnafımızla ilgili yapacağımız bu Esnaf ve
Sanatkâr Strateji ve Eylem Planını -ki bunu da eylül ayına
kadar bitirmeyi hedefliyoruz- inşallah eylül ayına kadar gerek
finansman konusuyla gerek kredi yolu itibarıyla gerek mesleki eğitim
ve istihdam konularıyla gerek -biraz evvel Sayın Milletvekilim de
bahsetti- vergi ve diğer yasal yükümlülüklerin azaltılması
noktasında ve bir taraftan da esnaf kesiminin, sanatkâr kesiminin bir
araya gelerek güç birliği yapması, kümelenme dediğimiz
çalışmanın yapılması noktasında ve mevzuattan
kaynaklanan birçok sorunun giderilmesi noktasında önemli bir strateji
eylem planı hazırlanıyor. Bu eylem planı bu bahsedilen
sıkıntıların birçoğunu giderecek olan bir
çalışma.
Bu
çalışma bittikten sonra, Bakanlığımız
tarafından bitirildikten sonra, Ekonomi Koordinasyon Kurulunda bu
programla, planla ilgili, ilgili bakanlarımızın görüşleri
ve bu konuda beraber ortak bir tavır takınıldıktan sonra
bununla ilgili açıklamamızı yaparak esnaf ve
sanatkârımızın yeni sisteme, yeni döneme değişim ve
dönüşümünü sağlayacak, bir taraftan da destek mekanizması
oluşturacak bir çalışma içerisinde olacağız.
Bunu yaparken,
ayrıyeten, Bakanlığıma bağlı KOSGEBle ilgili de
esnaf ve sanatkâra yönelik çalışmalar yapıyoruz. Bundan iki ay
evvel Bin Artı bin KOBİ uygulamasıyla, özellikle imalatçı
sanatkârlara yönelik başlatmış olduğumuz projede makine
teçhizat alımında on sekiz ay sıfır faizli kredi
desteği verilecek. İleri teknolojilerde, orta ileri
teknolojilerde -eski rakamlarla
söylüyorum- 600 milyar liraya kadar on sekiz ay sıfır faizli makine
teçhizat kredisi verilirken, orta düşük teknolojiye de 300 milyar lira
kadar destek verilecek. Bunlarla ilgili KOSGEB gerekli
çalışmaları yaptı ve şimdi bankalara sundu. Bankalar
da, bu ayın sonuna kadar, bir kısmı, içinde esnaf ve
sanatkârların da olduğu bir düzenleme yapacak. Diğer taraftan,
yine KOSGEBle, esnafla ilgili düzenlemeyi yapacak yeni düzenlemeler
yapıyoruz. Bunu yaparken, tabii ki Mersin ilinde özellikle, Türkiyedeki
bu değişim ve dönüşüm noktasında, oradaki esnaf
kardeşlerimizin de bu değişim ve dönüşüm sürecinde var olan
sıkıntılarının ortadan
kaldırılacağıyla ilgili bir çalışma
yapıyoruz. Tabii ki bunu tüm Türkiye için yapacağız. Bunu
yaparken
Efendim ben
Mersine üç kere gittim, sadece Bakanlığım döneminde, daha evvel
de Mersine çeşitli defalar gitmiştim. En son, Allah rahmet etsin
-kendisini rahmetle anıyoruz- Ticaret Sanayi Odası
Başkanımız, Kadri Başkanımızın da özellikle
öncülüğünü yapmış olduğu Mersinle ilgili, Mersinin yeni
sanayi stratejisi, yeni oluşumu ve Mersinin hangi alanlarda, hangi
konularda söz sahibi olacağıyla ilgili önemli bir çalışma
yapmışlardı. O çalışmanın tanıtım
toplantısına da ben katılmıştım,
Bakanlığın tüm personeliyle katılmıştık ve
Mersinde yapmış olduğumuz ekonomik değerlendirme toplantısında
da gerek Valimiz başta olmak üzere, milletvekillerimiz, o gün
toplantıya katılabilenler ve ilin yerel yöneticileri, Belediye
Başkanımız, oda başkanlarımız, borsa
başkanlarımızla beraber toplantılar yaptık ve
Mersinle ilgili bu yapacağımız sanayi stratejisinde hangi
kimliklerin öne çıkması gerektiğini, Mersinin
avantajlarının ve dezavantajlarının ne olduğu ve
bunların nasıl planlanacağı konusunda çok önemli bulgular
elde etmiştik.
Biraz evvel
bahsetmiş olduğunuz, özellikle Mersin Serbest Bölgesi, gerçekten
Türkiyenin göz bebeği olan serbest bölgelerinden biri. Şimdi,
serbest bölgelerle ilgili bir düzenleme, zaten Ekonomi Koordinasyon Kurulunun
gündeminde ve Mersin Serbest Bölgesinin de var olan avantajlarının
en iyi şekilde kullanılması noktasında çok önemli
düzenlemeler yapılacak.
Bunlar
yapılırken de, biraz evvel yine bahsettiğim gibi, özellikle SSK
işveren payının 5 puan düşürülmesi,
BAĞ-KURluların borçlarına yeniden düzenleme getirip yirmi dört
aya kadar vadelendirilmesi ki, yüce Meclisimizden geçen ay
çıkmış olan kanunlar çerçevesinde bunları da bir taraftan
SSK ve BAĞ-KURda birikmiş borçlarının bir yerde
tasfiyesini yaparken diğer yandan da sosyal güvenlik reformuyla,
bildiğiniz gibi, BAĞ-KURluların yani
esnaflarımızın özellikle sağlık hizmetlerinden
faydalanması noktasında da önemli açılımlar getirdik.
Evet, Mersin
sizin de belirttiğiniz gibi, Türkiyede gerek sosyoekonomik
gelişmişlik açısından gerek Türkiyenin gelişmiş
illeri açısından son derece önemi haizdir. Türk
ihracatçısının bana göre çok önemli çıkış
kapılarından biri. Ama biraz evvel belirttiğim gibi, bütün bu
çalışmaları sanayi envanterinde, sanayi stratejisinde ve esnaf
sanayi stratejisi değişim ve dönüşüm planında bunun
tamamıyla ilgili çalışmalarımızı yapıyoruz.
Bu çalışmalar yapılırken tabii ki resmin bütünü içinde
Mersinle ilgili de gerekli düzenlemeler de yapılacaktır.
Ben bu bilgileri
özellikle aktarırken yüce heyetimizi tekrar saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür
ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bakan.
Sayın
milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Sözlü soru
önergesinin geri alınmasına dair bir önerge vardır, okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun (6/704)
esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin
önergesi (4/73)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Gündemin sözlü
sorular kısmının 295. sırasında yer alan (6/704) esas
numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.
Gereğini
saygılarımla arz ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
BAŞKAN
Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.
Meclis araştırması
açılmasına ilişkin üç önerge vardır. Önergeleri okutuyorum:
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Van Milletvekili Fatma Kurtulan ve 19 milletvekilinin,
12 Eylül müdahalesinin nedenlerinin, boyutlarının ve etkilerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/238)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
12 Eylül 1980
tarihinde yapılan askeri darbesiyle ülke yönetimine el koyan Millî
Güvenlik Konseyinin yönetimde kaldıkları süre zarfında
yaşanan olayların açığa çıkartılması ve bu
darbenin toplumsal ve siyasal hayatı nasıl etkilediği hususunda
araştırma yapmak üzere Anayasanın 98. TBMM İç Tüzüğünün
104 ve 105. maddeleri gereğince Meclis Araştırması
açılması için gereğini arz ederim.
1) Fatma Kurtulan (Van)
2) Ahmet Türk (Mardin)
3) Selahattin Demirtaş (Diyarbakır)
4) Emine Ayna (Mardin)
5) Ayla Akat Ata (Batman)
6) Sebahat Tuncel (İstanbul)
7) M. Nezir Karabaş (Bitlis)
8) Bengi Yıldız (Batman)
9) Sırrı Sakık (Muş)
10) M. Nuri Yaman (Muş)
11) Özdal Üçer (Van)
12) Aysel Tuğluk (Diyarbakır)
13) Pervin Buldan (Iğdır)
14) Gültan Kışanak (Diyarbakır)
15) Akın Birdal (Diyarbakır)
16) İbrahim Binici (Şanlıurfa)
17) Hasip Kaplan (Şırnak)
18) Sevahir Bayındır (Şırnak)
19) Şerafettin Halis (Tunceli)
20) Osman Özçelik (Siirt)
Gerekçe:
Bildiğimiz
üzere Türk Silahlı Kuvvetleri 12 Eylül 1980 tarihinde ihtilal yaparak ülke
yönetimine el koymuş ve dönemin Başbakanı Süleyman Demirel
görevden alınarak Türkiye Büyük Millet Meclisi lağvedilmişti.
Darbe sonrası 5 generalden oluşan Milli Güvenlik Konseyi (MGK), Kenan
Evren'in devlet başkanlığı altında tüm yasama ve
yürütme yetkisini elinde toplamış ve cunta yönetimi, Anayasaya
ekledikleri geçici bir maddeyle kendilerini Anayasal güvence altına
alarak, darbe uygulamasını yargı kapsamı
dışında tutmuşlardı.
Bu askeri darbe,
ülke tarihimizde onarılması güç yaralar açmıştır. Her
şeyden önce oluşturulan darbe Anayasasıyla getirilen
yasakçı zihniyet yurttaşlarımızın büyük bedeller
ödemesine sebep olmuştur.
Bu dönemde yüz
binlerce yurttaşımız ağır işkencelerden
geçirilmiş, binlercesi sakat bırakılmış, yüzlercesi
öldürülmüş, yüz binlerce kişi cezaevlerine atılmış,
binlercesi ülke dışına iltica etmek zorunda kalmış,
siyasi partiler ve demokratik kitle örgütleri kapatılmış,
siyaset yasağı getirilmiş, basına sansür
uygulanmış, gazeteler kapatılmış, gazeteciler
saldırıya uğramış, binlerce kişinin yurt
dışına çıkması yasaklanmıştır.
Darbenin toplumda
yarattığı tahribatlar hâlâ devam ediyorken her nedense hiçbir
siyasi iktidar bu konuda hassasiyet göstermemektedir. Türkiye'nin yakın
döneminin en acı olaylarının saklı olduğu bu dönemi
açığa çıkarmak ve bu dönemle yüzleşme cesaretini
gösteremeyen hükûmetler, bu karanlık dönemi birbirine devretmekten
başka bir varlık gösterememişlerdir. Ülkede yargı
başta olmak üzere birçok kurumun güvenilirliğini kaybetmesine neden
olan bu dönemle insani olarak yüzleşmenin zorunluluğu kabul
edilmelidir.
Türkiye'de
yaşayan insanlar olarak siyasal, hukuksal, ekonomik, sosyal ve psikolojik
hayatımızın 12 Eylül darbe kültürü ile şekillendiğini
söylemek yerinde bir tespit olacaktır. Bir ülkenin ana kanunu olarak
nitelendirilen ve çıkarılacak kanun ve yasaların buna uygun
olması şart koşulan Anayasa'nın, darbeci
anlayışıyla oluşturulmuş olduğu
unutulmamalıdır.
Benzer darbeler
süreci geçiren dünya ülkelerinde, bu süreçlerde yaşanan olayların ve
hukuksuzlukların sorumluları bulunup yargı önüne
çıkarılmışken, Türkiye'de ise tam tersine korunmakta ve
kollanmaktadırlar. Türkiye'nin son yıllarda
yaşadığı gelişmeler de göstermektedir ki; darbe zihniyeti
günümüzde de hâlen varlığını sürdürmektedir. Bütün bunlarla
mücadele etmek için hukuk devleti olmanın yüklediği misyon
gereğince ciddi, tutarlı bir soruşturma/kovuşturma süreci
zaman kaybedilmeden başlatılmalıdır. 12 Eylül süreci
sorgulanıp darbeciler yargı önüne
çıkarılmadığı sürece, Susurluk, Şemdinli,
Ergenekon gibi çeteleşmeler yaşanmaya devam edecektir.
1999
yılında, ülkemizin AB'ye aday adayı olmasıyla başlayan
ve 2005 yılı itibarıyla adaylık müzakerelerine
doğrudan alınmasıyla devam eden siyasal-toplumsal
yapımız, 1982 Anayasası'nı kabul etmemektedir.
Türkiye'nin 84
yıllık demokratikleşme serüveninin, hak ettiği
çağdaş uygarlık değerleriyle buluşması ve
"muasır medeniyetler seviyesine çıkılması" sözü
doğrultusunda gelinen aşamada, cuntacı ve otoriter zihniyetle
hesaplaşma kaçınılmaz hâle gelmiştir. Bunun da birincil
yolu, 12 Eylül Askeri Darbesi faillerinin yargı önüne
çıkarılması ile olacaktır.
Sonuç olarak,
Türkiye'nin geçmişiyle yüzleşebilmesi için 12 Eylül Askeri Darbesinin
neden ve sonuçlarının yanı sıra iç ve dış
boyutlarıyla birlikte araştırılıp sorgulanması,
darbenin toplumsal ve siyasal yaşamda yarattığı etkileri
günümüze kadar devam eden tahribatın açığa
çıkartılması, sorumluların yargılanmasının
önündeki yasal, Anayasal engellerin tespiti ve dönemin sorumlularının
açığa çıkartılıp yargılanmasının
sağlanması için gerekli araştırmaları yapmak üzere bir
Meclis Araştırma Komisyonunun kurulmasını TBMM
Başkanlığı'na arz ve teklif ederim.
2.- Isparta Milletvekili S. Nevzat Korkmaz ve 28 milletvekilinin,
Ispartadaki gül üretimi ve bu sektörde yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/239)
Türkiye Büyük
Meclisi Başkanlığına
Ispartada gül
üretimi ve bu sektörde yaşanan sıkıntıların ve
alınacak tedbirlerin tespiti amacıyla, Anayasanın 98. ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104. ve 105. maddeleri
gereğince Meclis araştırması açılmasını arz
ve teklif ederiz. 01/07/2008
1) Süleyman Nevzat Korkmaz (Isparta)
2) Mehmet Günal (Antalya)
3) Osman Durmuş (Kırıkkale)
4) Osman Çakır (Samsun)
5) Oktay Vural (İzmir)
6) Mehmet Şandır (Mersin)
7) Mustafa Kemal Cengiz (Çanakkale)
8) Mustafa Enöz (Manisa)
9) Hasan Özdemir (Gaziantep)
10) Hasan Çalış (Karaman)
11) Behiç Çelik (Mersin)
12) Ahmet Orhan (Manisa)
13) Kürşat Atılgan (Adana)
14) Şenol Bal (İzmir)
15) Akif Akkuş (Mersin)
16) Süleyman Latif Yunusoğlu (Trabzon)
17) Erkan Akçay (Manisa)
18) Recep Taner (Aydın)
19) Ahmet Duran Bulut (Balıkesir)
20) Mehmet Serdaroğlu (Kastamonu)
21) Zeki Ertugay (Erzurum)
22) Osman Ertuğrul (Aksaray)
23) Ahmet Bukan (Çankırı)
24) Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar)
25) Yılmaz Tankut (Adana)
26) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
27) Ertuğrul Kumcuoğlu (Aydın)
28) Ali Uzunırmak (Aydın)
29) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
Gerekçe:
Türkiye'de gül
deyince Isparta akla gelmektedir. Yetiştirilen güller ve bu güllerden
sağlanan ürünler Isparta'yı haklı bir üne
kavuşturmuştur. istihdam yaratma ve ekonomik olarak
sağladığı kazançlarla, şehri geliştirme ve
tanıtma açısından gül önemli bir potansiyeldir.
Bilindiği
gibi; gül, gül yağı ve gül suyu üretimindeki
kullanımının yanında parfüm ve kozmetik ürünlerde de
ağırlıklı olarak istifade edilen bir hammaddedir. Şu
anda dünyada Bulgaristan'ın Kızanlık Bölgesi ile Türkiye Göller
Yöresi'nde Isparta'da Yağ Gülü yetişmektedir. Isparta-Burdur
yörelerinde 10.000 dönüm gülçiçeği bahçesi bulunmaktadır. Buradan
ortalama 7000 ton gülçiçeği elde edilmektedir.
Türkiye dünyadaki
gül yağı ihtiyacının %60'ını karşılamaktadır.
İhraç edilen gül yağının %40'ı da Isparta'dan
sağlanmaktadır. Bu anlamda Isparta gül yağı
ihracatında adeta tekel konumundadır. Parfüm ve kozmetik sanayinin
olmazsa olmazı gül yağıdır. Koku görevi yanı sıra
bu sektörde kokunun tende veya herhangi bir cisimde kalmasını
sağlar. Tutkal görevini yaparak formülasyonda, fiksatörlük görevini yerine
getirir. Onun için parfüm sanayinin en pahalı uçucu
yağıdır. Bugün
Şu anda
Isparta Bölgesi'nde 7000 ton gülçiçeği yetişmektedir. Gülbirlik'e ait
8000 ortak, ortak olmayan 2000 üretici olmak üzere 10.000 aile gülcülükle
geçimini sağlamaktadır. Gülbirlik'e gülçiçeği veren 5000 ortak
bulunmaktadır. Diğer ortaklar ve üreticiler ise gerek Fransızların
işletmelerine gerekse irili ufaklı 10 adet gül yağı ve gül
konkreti üreten işletmecilere ürünlerini vermektedirler.
Ispartada gül
yetiştiriciliğinde ve pazarlanmasında birlik ve beraberlik
sağlanmalı, gül yetiştiriciliği ve gül yağı
sektörü için, kısa ve uzun vadeli 5 yıllık ve 25
yıllık mastır planları hazırlanmalıdır.
Gülcülük adına tüccarın aynı masada oturup bu sorunları ve
çözüm önerilerini tartışabilecekleri yıllık olarak mutat
gül panelleri veya sempozyumlar düzenlenmelidir. Üretici için bilimsel veriler
ışığında ilaçlama budama ve gençleştirme
konularında değişen ilaçlara göre yıllık olarak her
gül sezonundan sonra bir sonraki yıl için bakım
kitapçıkları hazırlanmalı ve üreticiye
dağıtılmalıdır. Gül yetiştiriciliği ve
gençleştirmesi için Tarım ve Köyişleri
Bakanlığınca destekleme verilmeli, verimden düşen güller
gençleştirilerek verimleri artırılmalıdır.
Gül fiyatı
gül sezonu başlamadan açıklanmalı çiftçinin yıllardır
süregelen mağduriyetine dur denilmelidir. Son yıllarda artan
sıcaklık ve yağışın az olmasından kaynaklanan
verim düşüklüğü ve gül bahçelerinin kuruma riskine karşı
çiftçiye damlama konusunda destek olunmalıdır.
Gülün hammadde
olduğu gıda, kozmetik ve ilaç sektöründe ürün yelpazesi
genişletilmelidir. Isparta gül ve gül yağına karşın
kozmetik konusunda da ülkenin pilot bölgesi olmak üzere desteklenmelidir.
Avrupa
pazarının en önemli kriteri olan organik gül
yetiştiriciliği için bugünden altyapı
çalışmalarına başlanmalı organik ilaçla böceğe
karşı mücadelede etkin çözümler ortaya konulmalıdır. Gül
tüccarlarının ve Gülbirlik'in fabrikalarının yenilenmesi
modernize edilmesi konusunda devlet desteği sağlanmalıdır.
Bunların yanında da gül borsası da kurulmalıdır.
3.- Aksaray Milletvekili Osman Ertuğrul ve 19
milletvekilinin, Aksaray ilinin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/240)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aksaray
İlinin sorunlarının araştırılarak, yapılacak
yasal düzenlemeler de dâhil olmak üzere alınacak önlemlerin tespiti
amacıyla Anayasanın 98'inci, TBMM İçtüzüğünün l04'üncü ve
l05'inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması
açılmasını arz ederiz.
1) Osman Ertuğrul (Aksaray)
2) Metin Çobanoğlu (Kırşehir)
3) Mehmet Şandır (Mersin)
4) Mustafa Kemal Cengiz (Çanakkale)
5) Akif Akkuş (Mersin)
6) Osman Çakır (Samsun)
7) Süleyman Nevzat Korkmaz (Isparta)
8) Hakan Coşkun (Osmaniye)
9) Recai Yıldırım (Adana)
10) Hamza Hamit Homriş (Bursa)
11) Gürcan Dağdaş (Kars)
12) Ahmet Deniz Bölükbaşı (Ankara)
13) Metin Ergun (Muğla)
14) Zeki Ertugay (Erzurum)
15) Hasan Çalış (Karaman)
16) Reşat Doğru (Tokat)
17) Osman Durmuş (Kırıkkale)
18) Ümit Şafak (İstanbul)
19) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
20) Ertuğrul Kumcuoğlu (Aydın)
Gerekçe:
Aksaray, M.Ö. 8.
bin yıla kadar uzanan tarihi, günümüze kadar hüküm süren çeşitli
medeniyetlere ait kültürel varlıkları, tabii güzellikleri ve ticari
bir merkez olması dolayısıyla hiçbir dönemde önemini
yitirmemiştir. Kapadokya'nın kapısı konumundaki Aksaray,
kültürel varlıkları yanında doğal zenginlikleri ile de
ziyaretçilerine değişik ve ilginç tatil olanakları
sunmaktadır. Orta Anadolu Bölgesi'nde, tarihî İpek Yolu'nun önemli
merkezlerinden birisi olan Aksaray, günümüzde de doğu-batı ve
kuzey-güney yönleri arasında uzanan ana bağlantı
yollarının kavşağında yer almaktadır.
Güzelyurt'u, Ihlara Vadisi, Sultan Hanı, Eğri Minare'si,
kış sporları turizm merkezi ilan edilen Hasan Dağı ve
Ziga Kaplıcaları ile Anadolu'nun ortasında çekici bir merkez
konumuna gelmiştir.
Aksaray İli,
Yeşilova Kasabasında bulunan ve 1962 yılından bu yana
arkeolojik kazıları yapılan Acemhöyük Ören yerinden
çıkarılan Eski Tunç Çağı buluntuları bugün Niğde
Müzesinde sergilenmektedir. Bugüne kadar yapılan kazılarda
Acemhöyük'ün M.Ö III. bin yani Eski Tunç Çağı yerleşimlerinde
konutların dikdörtgen ya da yamuk planlı kerpiç yapılardan
oluştuğunu göstermiştir. Bu dönemde ölüler bir yandan
yerleşim yeri dışındaki mezarlıklara toprak ve küp
mezarlara gömülmüştür. Ölülerin yanına yüzük, bilezik, küpe, kolye
gibi süs eşyaları ve bazı kaplar hediye olarak
bırakılmıştır. Bunların yanında taş,
kemik ve çeşitli metallerden yapılmış takılar,
silahlar ve günlük işlerde kullanılan eşyalar ele
geçirilmiştir.
Bilim
adamlarınca yapılan yüzey araştırmalarında ilimizde
bulunan höyüklerden toplanan çok sayıda Eski Tunç Çağı malzemesi
ile vatandaşlarca bulunarak Aksaray Müzesine getirilen Eski Tunç
Çağına ait buluntular da Aksarayda bu dönemin yoğun ve
kesintisiz olarak yaşandığını göstermesi
bakımından önem taşımaktadır.
Söz konusu bu
bölgenin Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi yapılması,
bölgenin gelişmesine büyük katkı sağlayacaktır.
Aksaray
İlimiz, tarımsal potansiyeli ve tarımsal üretimi ile ülkemizin
önde gelen illerindendir. İlimizde halkımızın büyük bir
çoğunluğu tarım ve hayvancılıkla uğraşmakta,
geçimlerini tarım ve hayvancılıktan elde etmektedirler.
Çiftçilerimiz çok büyük sıkıntı içinde
yaşamaktadırlar.
Bölgemizde
alışılagelen tarım çeşitliliği
dışında üretim yapılmamaktadır. Alternatif ürün deseni
konusunda ilgili kurum ve kuruluşlarca gerekli araştırmalar
yapılarak bölge çiftçisinin önü açılmalıdır.
Çiftçilerimizin
bilinçlendirilerek toprağa uygun ürün deseninin doğru olarak tespit
edilmesi, buna yönelik proje ve planların oluşturularak uygulamaya
bir an önce geçilmesi gerekmektedir.
Bölgemizde
organik tarımın yaygınlaştırılması, organik
tarımla üretim gerçekleştiren çiftçilerimizin desteklenmesi
gerekmektedir.
Aksaray
hayvancılık ve besicilik konusunda da gelişmeye müsait bir
yerdir. Süt sığırcılığı ve hayvan yemi
üzerine ciddi bir araştırma yapılması.
Aksaray
Üniversitesi İlimizin gelişiminde büyük katkı
sağlayacaktır. Üniversitemiz henüz iki yıllık bir
üniversitedir. Üniversiteye ait bir hastane olmadığı için
üniversite görevlileri ve öğrenciler Devlet Hastanesi ve değişik
polikliniklerden faydalanmaktadırlar. Üniversitemize neden bir Tıp
Fakültesi açılamıyor. Dolayısı ile Üniversite Hastanesi de
Tıp Fakültesi olmadığından açılamıyor.
Aksaray'ımız için büyük kayıptır. Durumun araştırılmasını.
Aksaray'da termal
turizm denilince Ziga Kaplıcaları akla gelir. Aksaray'a
Aksaray-Ortaköy-Kırşehir
bölünmüş yol yapımı gündeme gelmiştir. Durumun
araştırılmasını.
Aksaray'ın
sulama ve içme suyu başlı başına bir sorun haline geldi.
Aksaray su kaynaklarının üzerinde olmasına rağmen
önümüzdeki günlerde susuzluk tehlikesiyle karşı karşıya
gelmiştir. Bu konuda ciddi bir araştırma yapılması gerekmektedir.
Aksaray Hasan
Dağı ve Melendiz'den gelen çay, Mamasın barajına dökülen
Melendiz çayı kurumaya yüz tuttu. Küresel ısınma nedeniyle
Melendiz çayının su seviyesi oldukça aşağılara
düştü. Burada da ciddi bir araştırma yapılması
gerekmektedir.
Açıklanan bu
nedenlere, sorunların yerinde tespit edilerek konunun
aydınlığa kavuşturulması ve gereken önlemlerin
alınması amacıyla, bir Meclis Araştırması
açılması gerekmektedir.
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler,
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi
vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
C) Tezkereler
1.- Hırvatistan Parlamentosu Dış Politika
Komitesinin, TBMM Dışişleri Komisyonunu Hırvatistana
davetine icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/492)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
Hırvatistan
Parlamentosu Dış Politika Komitesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Dışişleri Komisyonunu Hırvatistana davet etmektedir.
Söz konusu davete
icabet edilmesi hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı
Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Köksal
Toptan
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
III.- YOKLAMA
(CHP
sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Yoklama istiyoruz efendim. Toplantı yerer sayısı
BAŞKAN
Yoklama mı istiyorsunuz efendim?
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Evet efendim.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) 20 kişi yok efendim. 15 kişi efendim, 15 kişi
var orada.
ALİ KOÇAL
(Zonguldak) Allah Allah
Ya arkadaş ya, sen konuşmadan
duramıyorsun ya; ille bir şey
söyleyeceksin!
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Ama 15 kişi var orada. (CHP sıralarından
gürültüler)
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Bak bak, gel gel
Gel bak, gel
AHMET KÜÇÜK
(Çanakkale) Sana ne ya!
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Ne demek bana ne canım?
ALİ KOÇAL
(Zonguldak) Yani, sanki çok bir şey biliyormuşsun gibi
konuşuyorsun ya!
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Sen hiçbir şey bilmiyorsun!
ALİ KOÇAL
(Zonguldak) Ya ayıp, gerçekten ayıp ya!
BAŞKAN
Yoklama talebinde bulunan sayın milletvekillerinin isimlerini tespit
edeceğim:
Sayın
Anadol, Sayın Özcan, Sayın Keleş, Sayın Küçük, Sayın
Emek, Sayın Çöllü, Sayın Güvel, Sayın Gök, Sayın
Aslanoğlu, Sayın Ekici, Sayın Koç, Sayın Koçal, Sayın
Ağyüz, Sayın Süner, Sayın Kaptan, Sayın Kart, Sayın
Aydoğan, Sayın Ersin, Sayın Erenkaya, Sayın Ünlütepe.
Sayın
milletvekilleri, yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklamayı başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayımız yoktur.
Birleşime on
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.01
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.18
BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Murat ÖZKAN
(Giresun)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 126ncı
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
İstem
üzerine yapılan yoklamada toplantı yeter sayısı
bulunamamıştır.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN
Şimdi yoklama işlemini tekrar başlatacağım.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayımız vardır.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
(Devam)
C) Tezkereler (Devam)
1.- Hırvatistan Parlamentosu Dış Politika
Komitesinin, TBMM Dışişleri Komisyonunu Hırvatistana
davetine icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/492)
(Devam)
BAŞKAN -
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının tezkeresini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
Birinci
sırada yer alan, Tapu Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Tapu Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu
(1/568) (S. Sayısı: 223 ve 223e 1 inci Ek) (x)
BAŞKAN -
Komisyon ve Hükûmet yok.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Burada Sayın Başkan.
BAŞKAN
Efendim, sehven söyledik yok diye, Komisyon ve Hükûmet burada.
Sayın
milletvekilleri, İç Tüzükün 88inci maddesine göre Komisyona geri verilen
tasarıya Genel Kurulda eklenen 2nci maddeyle ilgili Komisyon raporu
sıra sayısı 223/1inci ek olarak bastırılıp
dağıtılmıştır.
Şimdi
Komisyonun kabul ettiği 2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- 2644
sayılı Kanunun 36 ncı maddesi aşağıdaki
şekilde yeniden düzenlenmiştir.
MADDE 36-
Yabancı yatırımcıların Türkiyede kurdukları veya
iştirak ettikleri tüzel kişiliğe sahip şirketler, ana
sözleşmelerinde belirtilen faaliyet konularını yürütmek üzere
taşınmaz mülkiyeti veya sınırlı ayni hak edinebilir ve
kullanabilirler. Bu şekilde edinilen taşınmazların bir
başka yabancı sermayeli şirkete devrinde ve taşınmaz
maliki yerli sermayeli bir şirketin hisse devri yoluyla yabancı
sermayeli hale gelmesi halinde de aynı esas geçerlidir.
(x) 223 S. Sayılı Basmayazı 11/6/2008
tarihli 116ncı Birleşim Tutanağına, 223e 1inci Ek S.
Sayılı Basmayazı
bu Birleşim Tutanağına eklidir.
18/12/1981
tarihli ve 2565 sayılı Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri
Kanunu hükümleri saklı kalmak kaydıyla bu şirketlerin, askeri
yasak bölgeler, güvenlik bölgeleri ve aynı Kanunun 28 inci maddesi
çerçevesinde belirlenen stratejik bölgelerdeki taşınmaz edinimleri,
Genel Kurmay Başkanlığının ya da yetkilendireceği
komutanlıkların, özel güvenlik bölgelerindeki taşınmaz
edinimleri ise taşınmazın bulunduğu yerdeki valiliğin
iznine tabidir. Valilik iznine tabi hususlar, ilgili idare temsilcilerinin
katılımıyla oluşan komisyonda, taşınmaz ediniminin,
ülke güvenliği ve faaliyet konusuna uygunluğu değerlendirilerek
karara bağlanır.
Bu madde
hükümlerine aykırı şekilde edinildiği veya
kullanıldığı tespit edilen taşınmazlar ve
sınırlı aynî haklar, Maliye Bakanlığınca
verilecek süre içerisinde maliki tarafından tasfiye edilmediği
takdirde tasfiye edilerek bedele çevrilir ve bedeli hak sahibine ödenir.
Bu maddenin
uygulamasına ilişkin esas ve usuller, ilgili bakanlıkların
görüşlerinin alınmasını müteakip Hazine
Müsteşarlığı, İçişleri Bakanlığı,
Bayındırlık ve İskân Bakanlığı ve Millî
Savunma Bakanlığı tarafından çıkarılacak
yönetmelikle düzenlenir.
BAŞKAN
Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul
Milletvekili Birgen Keleş.
Sayın
Keleş, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
BİRGEN KELEŞ (İstanbul) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; Tapu Kanununda yapılan
değişikliğe eklenen 36ncı madde konusunda Cumhuriyet Halk
Partisinin görüşlerini yansıtmak üzere söz almış
bulunuyorum ve yüce Meclise saygılar sunuyorum.
Adalet ve
Kalkınma Partisi, 2002 yılında göreve geldikten birkaç ay sonra
yabancılara toprak satışını gündeme almış,
hazine taşınmazlarının bir an önce elden
çıkarılmasını amaç edinen, birinci derecede sit
alanlarının ve kıyıların yapılaşmaya
açılmasını hedef alan, belediye sınırları
içerisindeki ve mücavir alanlardaki taşınmazların imar
planı olmadan satılmasını mümkün kılan, toplumun
çeşitli kesimlerini, kamu yararını ve gelecek
kuşakların gereksinimlerini tümüyle göz ardı eden, çok
sakıncalı ve ağır sonuçlar yaratacak düzenlemeler
yapmış, yasalar çıkartmıştır.
İncelemekte
olduğumuz tasarının 2nci maddesiyle 2644 sayılı Tapu
Kanununa getirilen yeni düzenleme önemli sakıncalar içermektedir.
36ncı maddenin birinci fıkrasında: Yabancı yatırımcıların
Türkiyede kurdukları veyahut da iştirak ettikleri tüzel
kişiliğe sahip şirketler ana sözleşmede belirtilen faaliyet
konularını yürütmek üzere taşınmaz mülkiyeti veya sınırlı
ayni hak edinebilir veya kullanabilirler. denilmektedir. Ayrıca bu
şekilde edinilen taşınmazların yabancı sermayeli bir
başka şirkete devrinde veya taşınmaz maliki yerli sermayeli
bir şirketin hisse devri yoluyla yabancı sermayeli hâle gelmesi
durumunda da aynı esasın geçerli olacağı öngörülmektedir.
Diğer bir deyişle, yabancı bir şirketin toprak satın
alma hakkı devam ettiği sürece, taşınmazın başka
yabancı bir şirkete devredilmesi veya yerli bir şirketin
yabancı sermayeli hâle gelmesi durumunda da geçerli olacaktır. Bu
anlamda da açık çek verilmektedir. Karşılıklılık
ilkesi esasen daha önceki yasalarla fiilen
kaldırılmıştı. Kaldı ki 2nci maddenin birinci
fıkrasıyla, Türkiye'ye gelen yabancı yatırımcı
istediği araziyi satın alabilir duruma getirilmektedir. Ayrıca,
eğer gelen yabancı sermayede yabancı kamu sektörünün payı
varsa söz konusu yabancı kamu sektörü de Türkiye'den istediği araziyi
satın almış olacaktır. Bir başka anlatımla, bu
maddeyle, kurulmuş bir şirketin büyük hissesine kendi kamu
kuruluşu kanalıyla sahip olan bir devlet, Türkiye'de istediği
araziyi satın alacak duruma gelmektedir. Söz konusu devletin Türkiye'ye
karşı dostane duygular beslemeyen, tam tersine Türkiye'yi bölme,
parçalama hayalleri olan bir devlet olması olasılığı
da her zaman vardır. Oysa Anayasaya göre, yabancı bir devletin
Türkiye'de bu sınırlar içerisinde taşınmaz mal edinmesine
hiçbir organ izin veremez. Böyle bir durum Anayasanın 3üncü maddesine ve
Başlangıç bölümüne aykırıdır.
Değerli
milletvekilleri, ne yaptığınızın ve nelere yol
açabileceğinizin farkında mısınız? 36ncı
maddenin ikinci fıkrasında 1981 tarihli ve 2565 sayılı
Askerî Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanunu hükümleri saklı kalmak
kaydıyla, bu şirketlerin, askerî yasak bölgeler, güvenlik bölgeleri
ve aynı Kanunun 28inci maddesi çerçevesinde belirlenen stratejik
bölgelerdeki taşınmaz edinimleri, Genelkurmay
Başkanlığının ya da yetkilendireceği
komutanlıkların, özel güvenlik bölgelerindeki taşınmaz
edinimleri ise taşınmazın bulunduğu yerdeki valiliğin
iznine tabidir. denilmektedir.
Değerli
arkadaşlarım, Genelkurmayın kendi ihtiyacı ve isteği
nedeniyle bu bölgelerde değişiklik yapılması başka bir
şeydir, talep üzerine bu bölgelerde değişiklik yapmaya zorlanması
bir başka şeydir. Askerî yasak bölgeler, güvenlik bölgeleri, 28inci
madde çerçevesindeki stratejik bölgeler dışında
satacağınız toprak mı kalmadı? Bu nasıl bir
anlayış? Bu serbestleşmeyi kimse anlayamaz ve açıklayamaz.
Hiç kimse de serbestîdir, Avrupa Birliğine uyumdur diye ciddi olmayan
gerekçelerle bu vebalin altından
kalkamaz.
2003 tarihli ve
4875 sayılı Doğrudan Yabancı Yatırımlar
Kanununun 3üncü maddesinin (d) bendinde Yabancı
yatırımcıların Türkiyede kurdukları veya iştirak
ettikleri tüzel kişiliğe sahip şirketlerin, Türk
vatandaşlarının edinimine açık olan bölgelerde
taşınmaz mülkiyeti veya sınırlı ayni hak edinmeleri
serbesttir. hükmü vardır.
Anayasa
Mahkemesi, 2008 tarihinde, bu hükmü Anayasaya aykırı olduğu
gerekçesiyle iptal etmiştir. Yalnız, yürürlüğü ekim ayında;
Ekim 2008de yürürlüğe girecektir bu hüküm. İptal kararının
gazetede yayımlanmasından sonra altı ay yürürlüğe girmemesi
öngörülmüştür.
Tasarının biraz önce okuduğum 2nci maddesiyle,
2644 sayılı Tapu Kanununa eklenmek istenen hüküm ile 4875
sayılı Kanunun iptal edilen 3üncü maddesinin (d) bendi aynı
içeriktedir; yani, aynı hükümdür. Bu maddeyle yapılmak istenen, 4875
sayılı Kanunun iptal edilen 3üncü maddesinin (d) bendi daha
yürürlükten kalkmadan, Anayasaya aykırı olarak, aynı hükmü bir
başka yasada değişiklik yaparak yeniden geçerli
kılmaktır. Bunun, Anayasaya aykırı ve yasalara
aykırı olmaktan öte, çok etik bir davranış olduğunu
söylemek mümkün değildir.
Anayasa
Mahkemesinin söz konusu iptal kararında aynen şöyle denilmektedir:
İptali istenilen (d) bendinde, taşınmaz mülkiyeti veya
sınırlı ayni hak edinilmesi konusunda yabancı
yatırımcıların yerli yatırımcılarla
aynı statüde değerlendirildikleri, aralarında hiçbir fark
gözetilmediği, yabancı yatırımcıların
kurdukları veya iştirak ettikleri şirketlerin taşınmaz
mülkiyeti edinmeleri konusunda miktar yönünden herhangi bir
sınırlamaya yer verilmediği görülmektedir. Yine özetle:
Herhangi bir sınırlama olmadan, yatırım faaliyeti
bakımından gerekli olup olmadığı bile tartışılmadan
yatırımcının Türk vatandaşlarının edinimine
açık olan bölgelerde taşınmaz mülkiyeti ve
sınırlı ayni hak elde etmeleri
Yani Bu doğru
değildir. diyor. Gerçekten de söz konusu fıkrada ve 36ncı
maddede aranılan tek koşul, yabancı
yatırımcıların veyahut da şirketin devralınan ana
sözleşmede belirtilen faaliyet konusunu yürütmesidir. Oysa ülkelerde
küreselleşmede, teknolojide, ulaşımda olan
değişiklikler sonucunda pekâlâ da Türkiye bunları sınırlamak
isteyebilir.
Anayasanın
Başlangıç bölümünün beşinci paragrafında, hiçbir
faaliyetin Türk millî menfaatlerinin, Türk varlığının,
devleti ve ülkesi ile bölünmezliği esasının, Türklüğün
tarihî ve manevi değerlerinin karşısında korunma
görmeyeceğine işaret etmektedir. Ama ne var ki Türkiye Büyük Millet
Meclisi Adalet Komisyonu Raporunda Millî menfaat ekseni, milletlerarası
ekonomik ilişkilerin gereklerini ve küresel menfaatlerini göz ardı
edemez. denilmektedir. Söyler misiniz, bizden başka hangi ülke küresel
menfaatleri millî menfaatlerin önünde tutmaktadır?
Anayasa Mahkemesi
söz konusu kararında, millî ekonominin ulusal çıkarlar
doğrultusunda düzenlenebilmesi için yabancı
yatırımcıların edineceği taşınmaz mülkiyeti
ve sınırlı ayni hakların iktisap amacı, kullanım
şekli ve devrine ilişkin esas ve usullerin yasa ile belirlenmesi
gerekirken hiçbir düzenleme yapılmadığına değinmekte
ve Yabancı yatırımcıların sınırsız bir
şekilde taşınmaz mülkiyeti ve sınırlı hak edinme
olanağının bu şekilde tanınması Anayasanın
2nci maddesine aykırıdır, o nedenle iptali gerekir.
demektedir.
İncelemekte
olduğumuz tasarının 2nci maddesinin dördüncü fıkrası
Bu maddenin uygulamasına ilişkin esas ve usuller, ilgili
bakanlıkların görüşü alındıktan sonra Hazine
Müsteşarlığı, İçişleri Bakanlığı,
Bayındırlık ve İskân Bakanlığı ve Millî
Savunma Bakanlığı tarafından çıkarılacak
yönetmelikle düzenlenir. demektedir. Oysa Anayasa Mahkemesinin 4916
sayılı Yasa ile ilgili olarak verdiği kararda Yabancıların alacağı
taşınmazların, arazi, arsa ve bina olmasının
getireceği farklılıkların ve bunların devrinde
uygulanacak usul ve esasların yasalarda belirlenmesi gereklidir. ifadesi
bulunmaktadır. Anayasanın 35inci maddesi de Mülkiyet
hakkının kullanılması toplum yararına aykırı
olamaz. demektedir. Tasarının 36ncı maddesi, Anayasa Mahkemesinin
Anayasaya aykırı olduğu için iptal ettiği hükmü tekrar
getirmektedir. Yabancı devletler bile kamu kuruluşları
kanalıyla Türkiyeden toprak alabilir duruma gelmektedir.
Çok önemli ve
sakıncalı sonuçlar yaratabilecek olan bir konu da askerî yasak
bölgeleri, güvenlik bölgelerini ve stratejik bölgeleri kapsayan ileri bir
serbestleşme ve ciddi bir belirsizlikle karşı karşıya
kalacağımız açıktır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Keleş, devam edin.
BİRGEN
KELEŞ (Devamla) - Sayın milletvekilleri, Türkiyeden farklı
olarak başka ülkelerde, özellikle gelişmiş Batılı
ülkelerde asıl hedef ülke çıkarlarının her çareye
başvurularak korunmasıdır. Toprak satışında
serbestliğe sınır koymak; sınırlarda,
kıyılarda, stratejik bölgelerde, tarım arazilerinde toprak
satışına izin vermemek, her talebi ayrı ayrı
inceleyerek karar almak, belli yörelerde mülkiyeti devretmemek, sadece intifa
hakkı vermek, kendi vatandaşları ile yabancılar
arasında yurttaş lehine ayrım yapmak, serbestleşmeyi belli
bir süre ertelemek sonra başlatmak hep kullanılan yöntemlerdir.
Bu arada
dikkatimi çeken bir konuya da değinmek istiyorum. Yabancı
bankaların, özellikle Yunan bankalarının çiftçilere kolayca
kredi verdiği, buna karşılık tarım arazisini ipotek altına
aldığı ve ödeme yapılmadığında da el
koyduğu son yıllarda, aylarda giderek sıklıkla gündeme
getirilmektedir. Umarım ki bu ve benzeri olaylarda da millî menfaat
ekseni
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Devam edecek misiniz, konuşmanız bitiyor galiba?
BİRGEN
KELEŞ (Devamla) Bitiyor efendim, iki cümlem var eğer söz
verirseniz.
BAŞKAN
Buyurun.
BİRGEN
KELEŞ (Devamla)
milletlerarası ekonomik ilişkilerin
gereklerini ve küresel menfaatleri göz ardı edemez
anlayışını sürdürmezsiniz. AKPli milletvekillerinin bu tür
yaklaşımlardan derhâl vazgeçmesini diliyorum, yoksa korkarım
sizi başınız her sıkıştığında
koşup yardıma çağırdığınız
yabancılar da kurtaramayacaktır.
Sayın
Başkan, teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Keleş.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Isparta Milletvekili Nevzat Korkmaz.
Buyurun
Sayın Korkmaz. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Tapu Kanununun 36ncı maddesinde değişiklik
yapan 223 sıra sayılı Tasarıya 1inci Ek
Tasarıyı görüşmek, hem partim hem şahsım adına
bu konudaki görüşlerimizi sizlerle paylaşmak üzere huzurlarınızdayım.
Sözlerime başlamadan önce hepinize saygılarımı sunuyorum.
Değerli
milletvekilleri, dikkat ediyor musunuz, ülke menfaatleri, millet menfaatleri
aleyhinde ne varsa son dakika çalımları ile Genel Kurula getirmeye
devam ediyorsunuz. Niye imza attığınızın farkında
bile değilsiniz. Bu sürprizler, değerli milletvekilleri, sadece
muhalefet partisine yahut bizlere yapılmıyor, şöyle sizlere
bakıyorum da sizler de son derece sürprize uğramış bir
şekilde belki tasarıyla ilgili hiçbir bilgi sahibi olmadan
bakıyorsunuz.
Mülk edinme,
vatan toprakları üzerinde tasarruf, doğrudan bir ülkenin
hükümranlığını ilgilendirir, hükümranlık
haklarıyla ilgilidir. Birçok alanda devri AKP İktidarı,
ülkemizin millî egemenlik haklarını dış güçlere,
dışarıdan gelen taleplere bir bir havale etmeye, hâlâ daha
dışarıdan gelen referansları dikkate almaya devam ediyor,
gece-gündüz devam ediyor değerli arkadaşlar.
Defalarca
söyledik değerli milletvekilleri, şu parmak demokrasisine hizmet
etmekten vazgeçin. Parmağınızı
kaldırdığınız her husus bugün belki sizleri, ama
yarın geleceğimizi ve çocuklarımızı ilgilendiriyor.
Değerli milletvekilleri, milletvekilliği, hepsi gelip geçici; önemli
olan akşam başınızı yastığa
koyduğunuzda vicdan huzuru içerisinde olabilmeniz,
çocuklarınızın gözlerinin içine bakarken utanmadan bakabilmeniz.
İşte,
Tapu Kanununun 36ncı maddesinde değişiklik öngören tasarı
da bu nitelikteki tasarılardan biri.
223 sıra
sayılı Kanun Tasarısı görüşülürken bir grup AKP
milletvekili arkadaşımızca bir önerge veriliyor 36ncı
maddesinin yeniden düzenlenmesiyle ilgili. Ancak bu önergenin talimat üzerine
geldiği şuradan belli: Herhangi bir tetkik ve inceleme
olmadığına karar veriliyor ve Komisyonca 12/6/2008 tarihli
117nci Birleşimde Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğünün
88inci maddesine göre geri isteniyor; Komisyonda görüşülüyor, yeniden
huzurlarınıza getiriliyor; geldiği şekliyle, özellikle
Milliyetçi Hareket Partisinin bazı itirazlarının hâlâ daha
geçerli olduğu görülüyor.
Nelere itiraz
etmişiz? Demişiz ki: Bu madde 4875 sayılı Doğrudan
Yabancı Yatırımlar Kanununun konusudur. Eğer bir
değişiklik yapılacaksa bu Kanunda yapılmalıdır.
Bu, yasa yapma tekniğine de bir hususun ilgili kanunda düzenlenmesi
ilkesini de içeren Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğüne de
aykırıdır.
Bu kanunun Tapu
Kanunu ile ne ilgisi var Allah aşkına? Maksat, yabancı
şirketlerin, yatırımcıların Türkiye'de kurdukları
veya iştirak ettikleri şirketlerin önünü açmak ise bununla ilgili
kanun 4875 sayılı Kanun. Meclisten ve kamuoyundan neden
kaçırıyorsunuz değerli arkadaşlar? İlgili kanunda bu
hususu tartışmak ve çözmek dururken ismi başka, konusu
başka bir kanunun içerisinde bunu düzenlemeye kalkıyorsunuz ve son
dakikada getiriyorsunuz.
Sonra ne
demişiz? Bu maddenin uygulanmasına ilişkin esas ve usullerden
bahsediyorsunuz. Tapu Kanununda bu kanun ile ilgili düzenlemeler ve çerçeveler
var mıdır ki uygulanmasına ilişkin esas ve usuller
yönetmelikle düzenlensin? Kanun bir çerçeve çizer, ayrıntılar
yönetmeliklerde düzenlenir. Bu çerçeve yoksa, Anayasayı bile ilgilendiren
bir hususta yönetmeliklerle düzenleme yapamazsınız. Yabancı
şirketlerin ana sözleşmelerinin insafına terk edilmiş. Esas
ve usullere yabancı şirketler karar verecek. Ana sözleşmesinde
belirtmişse, ilgili kurulunu toplayacak ki bu çok zor bir şey
değil- ve iki saat içinde karar verecek.
Değerli
milletvekilleri, milletimizin hükümranlık hakkını yabancı
şirketlere havale etmiş görünüyorsunuz. Gelin, esas ve usulleri, bu
Meclis, millet iradesi belirlesin. Kanun konusu yapalım ve hep birlikte,
eğer ihtiyaç varsa, böyle bir düzenleme yapalım.
İkinci
fıkrasında, askerî yasak bölgelerde ve güvenlik bölgelerinde mal
edinimleri hususu düzenlenmiş. Genelkurmay ya da Genelkurmay
Başkanlığı ya da yetkilendireceği komutanlık,
stratejik bölgelerdeki taşınmaz edinimlerinde; valilikler de özel
güvenlik bölgelerindeki taşınmaz mal edinimlerinde izin alınacak
kurum olarak belirlenmiş.
Biz buna itiraz
etmiştik arkadaşlar, bu husus görüşülürken. Şimdi
bakıyorum da, iyi ki itiraz etmişiz. Aksi takdirde, stratejik
bölgelerdeki taşınmaz mal edinimleri, yabancı şirketlerin
taşınmaz mal edinimleri dahi, bir saniyede ve herkesin dikkati
başka bir taraftayken, efendim, çekip gidecek.
Değerli
milletvekilleri, her platformda, millet iradesi ve millî egemenliği
savunan sizler, ne oldu da bu meseleyi kanun konusu yapmaktan vazgeçip,
idarenin inisiyatifine bıraktınız? Hükûmetin
atadığı sayın valilere bu hususta baskı
yapılmayacağını kim iddia edebilir? Yabancı
şirketler bu mülkleri bir bir edinirken ve bunun geri dönüşü mümkün
değilken, neden yasamanın kudretinden ve gücünden vazgeçiyorsunuz?
İlk teklifte, Genelkurmay izninden bahsedilmemiş, stratejik
bölgelerdeki mal edinimleri dahi valiliğe bırakılmış.
Sonra ne olmuşsa olmuş, belki son dönemlerde ülkemizdeki bu mevsim
hararetleri ve rüzgârlar sizleri etkilemiş değerli arkadaşlar,
Genelkurmay Başkanlığını ilave etmişsiniz. Kötü
niyetinizi, kafanızdaki çerçeve dahi, sizi, burada ele veriyor.
Genelkurmay Başkanlığını baştan nasıl
öngöremezsiniz değerli arkadaşlar? Eğer, birazcık devlet
yönetimi konusunda tecrübe sahibi olmuşsanız, bunun, ilk
görüşmede, buraya gelirken burada öngörülmesi lazım. Biz bunu
öngöremedik. demenizi iyi niyetle açıklayamıyorum.
Üçüncü
fıkrada bu madde hükümlerine aykırılıktan bahsediyorsunuz.
Sınırlar belli değil ki aykırılıklar belli olsun.
Deniliyor ki: Bu madde hükümlerine aykırı şekilde
edinildiği ya da kullanıldığı tespit edilen
taşınmazlar ve sınırlı ayni haklar Maliye
Bakanlığınca verilecek süre içerisinde maliki tarafından
tasfiye edilecek, tasfiye edilmediği takdirde
Kim tasfiye edecek? Belli
değil. Maliye Bakanlığının hazine arazilerine
nasıl sahip çıktığı, nasıl koruduğu, daha
doğrusu koruyamadığı hepinizin malumu. Böyle mi
koruyacaksınız stratejik askerî bölgeleri, özel güvenlik bölgelerini?
Atı alan Üsküdarı çoktan geçmiş olacak.
Değerli
arkadaşlar, uygulamalara bakıyoruz da, eğer bu şekilde
çıkarsa sonuçlarını hiç kimse engelleyemeyecek. Bu meseleyi
ortada bırakarak, sorumlu ve yetkilisini belli etmeyerek, acaba yeni bir
taktik mi deneniyor, yeni bir peşkeş taktiği mi deneniyor diye
düşünmeden edemiyorum. Kanunda bir boşluk bırakıyorsunuz.
Bu boşlukları doldurmadan getirdiğiniz bu düzenleme, ülke
topraklarının bir kısmının hem de en önemli
kısmının yabancıların kontrolüne geçmesine sebep
olacak. Bu yanlıştan hepinizi dönmeye davet ediyorum.
Son fıkrasında,
esas ve usullerin yönetmelikle belirleneceğini söylüyorsunuz. Değerli
arkadaşlar, Anayasa Mahkemesinin, Vakıflar Kanunundaki gerekçesini
de bir kez daha hatırlatmak istiyorum: Bu serbestliği idareye
bırakamazsınız. diyor.
Bu, Hazine Müsteşarlığı, İçişleri,
Bayındırlık ve Millî Savunma Bakanlığınca
çıkarılacak yönetmeliklerle belirlenir. denmekte son fıkrada.
Arkadaşlar,
bu komisyonların her zaman bir araya gelip uyumlu
çalışmadığını, birazcık idare tecrübesi olan
herkes bilir. Bu komisyonlarda her ne kadar ortak çalışılacak
denmişse de Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünün bağlı
olduğu Bakanlık yahut Başbakanlık etkili olur,
ağırlığını hissettirir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Korkmaz, konuşmanızı tamamlayınız.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Devamla) Meseleyi zamanın yıpratıcı erozyonuna
bırakmak çözüm değil. Bu yönetmelik çıkmazsa bu kargaşa, bu
kaos nasıl önlenecek, bu da belli değil.
Tavrımızda
herhangi bir değişiklik yok. Gene alelacele, Meclis
dışından taleplerle, yani teslimiyetçiliğe devam etmekle,
geleceğimizi, çocuklarımızı ipotek altına almaya devam
ediyor gözüküyorsunuz. Ben hepinizden, bu hususu bir kez daha düşünmenizi
istirham ediyorum.
Bu
düşüncelerle bu tasarıya ret oyu vereceğimizi belirtiyor, yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Korkmaz.
AK PARTİ
Grubu adına Antalya Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu.
Buyurun
Sayın Çavuşoğlu. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ
GRUBU ADINA MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Tapu Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
hakkında AK PARTİ Grubunun görüşlerini sizlere aktarmaya
çalışacağım.
Öncelikle, bu
kanunun gecikmesinden dolayı özellikle inşaat sektöründeki
arkadaşlarımızın nasıl sıkıntı
çektiğini ve birçok paranın bankalarda bloke edildiğini veya
alınan peşinatların karşılığında
özellikle kişilerin mülk edinmesi konusundaki sıkıntıdan
dolayı hem vatandaşlarımızın hem de bu mülk edinmeye
çalışan yabancı uyruklu kişilerin
yaşadığı sıkıntıları burada özellikle
belirtmek isterim. Yani şu ana kadar -maalesef söylemek isterim-
gecikmiş bir yasayı bugün inşallah çıkaracağız.
Şimdi,
saygıdeğer milletvekilleri, ben işe, konuya genel bir perspektiften
bakmak istiyorum. Bugün de konuşmacılar söyledi, sürekli seçim
zamanında da bunlarla karşı karşıya geldik. Sanki ilk
defa AK PARTİ iktidara geldiği zaman bir yasa çıktı ve
sanki ilk defa AK PARTİ İktidarıyla yabancı gerçek
kişiler, tüzel kişiler ve şirketler Türk topraklarından
mülk edinmeye başladı. Peki, bu böyle mi, doğru mu bu
yaklaşım? Kesinlikle hayır. Bakın, 1868 yılında
Osmanlı döneminde ilk defa yabancılar Türk topraklarından mülk
edinmeye başlamışlardır. Ne zamana kadar? Birinci Dünya
Savaşına kadar, 1914te bu uygulama durdurulmuştur. Daha sonra
Lozan Anlaşmasında bile, yabancıların,
karşılıklılık ilkesi çerçevesinde, Türkiyeden, Türk
topraklarından mülk edinmesine izin verilmiştir. Ne zamana kadar?
1934 yılına kadar. Cumhuriyeti kuran Ulu Önder Atatürkün
Cumhurbaşkanı olduğu zamanda ve İsmet İnönünün
Başbakan olduğu dönemde -1934te- yine bir yasa
çıkmıştır ve bu yasa çerçevesinde, yine
karşılıklılık esası çerçevesinde, 2005
yılına kadar yabancı kişiler Türk topraklarından
gayrimenkul edinmişlerdir, hem de her iktidar zamanında; koalisyon
iktidarları zamanında ve demokrasinin kesintiye
uğradığı askerî dönemlerde bile, yabancılar,
karşılıklılık ilkesi çerçevesinde, bu kanun
çerçevesinde -1934te çıkan Kanun çerçevesinde- Türk topraklarından
mülk edinmişlerdir ve tüm başbakanlar zamanında. Burada grubu
bulunan birçok siyasi partinin tek başına veya koalisyon hâlinde
iktidarda olduğu dönemlerde de yabancılar gayrimenkul
edinmişlerdir.
Şimdi,
görüldüğü gibi, ilk defa AK PARTİ İktidarı zamanında
yabancılar Türkiyeden gayrimenkul edinmeye
başlamamışlardır. O zaman akla şu soru geliyor: AK
PARTİ İktidarında, 2005 yılının sonunda, burada
birlikte çıkardığımız Yasa -veya Kanundaki 35inci
maddedeki değişiklik- 1934te çıkan Yasaya göre daha fazla
mı imkân tanımış, daha fazla mı esneklik vermiş?
Değerli arkadaşlar, bu sorunun cevabı da kesin bir şekilde
Hayır, tam tersidir. Bakın, niye hayır ve niye tam
tersidir bunları burada size açıklayacağım. Birincisi,
karşılıklılık esasını daha net hâle
getirmişiz, demişiz ki: Sadece kanuna bakılmaz, uygulamaya da
bakılır. Hangi ülke hangi şartlarda Türk
vatandaşlarına kendi ülkelerinden gayrimenkul edinme imkânı
verirse, Türkiye Cumhuriyeti de o ülkenin vatandaşlarına aynı
şartlarda verir. İngiltere hangi şartlarda veriyorsa, biz de
İngiliz vatandaşlarına Türkiyede aynı şartlarda
veriyoruz. Bazı ülkeler sadece konut edinme izni veriyor, toprak
mülkiyetine izin vermiyor. Biz de o ülkenin vatandaşlarına aynı
şartlarda veriyoruz. Bazı ülkeler belli süre oturma izni veya
çalışma izni şartı koyuyor, biz de o ülkenin
vatandaşlarına aynı şartları koyuyoruz.
Dolayısıyla karşılıklılık esasını
net bir şekilde, ayrıntılı bir şekilde bu yasaya
koymuşuz, daha önce net olmayan ibarelerle koymuşuz.
HALİL ÜNLÜTEPE
(Afyonkarahisar) Karşılıklılık esası yok
burada! Ezbere konuşuyorsun sen!
MEVLÜT
ÇAVUŞOĞLU (Devamla) Sadece bununla yetinmemişiz değerli
arkadaşlarım, miktar kısıtlaması
yapmışız. 1934te çıkan Yasaya göre yabancılar
HALİL
ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar) O da yok, Bakanlar Kurulu izni de yok burada!
MEVLÜT
ÇAVUŞOĞLU (Devamla) Bizim çıkardığımız
yasayla değerli arkadaşlar, bu 2,5 hektara yani 25 dönüme
düşürülmüştür ve Bakanlar Kurulunun takdirine bırakılan
herhangi bir yetki de yoktur. Yani burada 25 dönüme, AK PARTİ
İktidarı döneminde çıkardığımız yasayla
düşürmüşüz.
HALİL ÜNLÜTEPE
(Afyonkarahisar) Beyefendi, siz 35inci madde üzerinde konuşuyorsunuz,
bu 36ncı madde.
MEVLÜT
ÇAVUŞOĞLU (Devamla) Yine, il sınırlaması
getirmişiz değerli arkadaşlar.
HALİL
ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar) Ne getirdiğini bilmiyorsun sen!
MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU
(Devamla) Daha sonra Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen bir
yasadan önce il sınırlaması getirmişiz. Ne demişiz?
Yabancıların bir ilden edindiği gayrimenkul miktarı, o
ilin coğrafyasının binde 5ini geçemez. İşte, Anayasa
Mahkemesi bunu iptal etti ve biz bu gerekçeleri göz önünde tutarak, bunu ilçe
bazında imarlı yerlerde İmarlı yerlerin yüzde 10unu
geçemez. diye düzelttik. Yani 1934ten 2005e kadar yetmiş bir yıl
hiçbir kısıtlama yok. Biz bu kısıtlamayı getiriyoruz,
bu iptal ediliyor. Tabii ki gerekçeleri göz önünde tuttuk ve bu düzeltmeyi de
yaptık.
Değerli
arkadaşlar, şimdi arkadaşlarımız diyor ki:
İmarsız yerlerden izin alınıyor. Kesinlikle değil.
Özellikle gerçek kişiler, imarlı yerlerde mesken ve iş yeri
olarak ayrılan yerlerden alır. Şirketler, zaten Türkiye
Cumhuriyetinin yasalar çerçevesinde kurulan Türk şirketleri
oldukları için -sermayesinin nereden olduğu önemli değil- bunlar
tabii ki Türk yasaları çerçevesinde ve Türkiye Cumhuriyetinin
şirketleri oluyor sonuçta. Dolayısıyla, bunun detaylarına
burada girecek değilim ama netice itibarıyla gerçek kişilerde de
bu kısıtlamayı, imar kısıtlamasını da
yapmışız. Alınamayacak yerleri de yasaya tek tek
koymuşuz, demişiz ki:
Yabancılar, sulama alanlarından, tarım
alanlarından, sit alanlarından, çevre bakımından
korunması gereken yerlerden -yine şu anda
yaptığımız çalışmayla- belediyelerde enerji
bakımından, altyapı bakımından hassas yerlerden,
sınır bölgelerinden alamaz. Yine gerçek kişiler ve
şirketler için de, açıkça belirtildiği gibi Ülkemizin
güvenliği bakımından hassas olan yerlerden yabancılar
alamaz. demişiz. Millî Savunma Bakanlığımız gerekli
bu hassas yerleri bildirir. Netice itibarıyla, şirketlerle ilgili de
valilere yetki verilmiş.
Şimdi, ben
şuna üzülüyorum: Devlette kamu görevlisi olarak görev yapmış
arkadaşların Devletin valilerine güvenilmez, onlar baskıyla
yanlış yapar. sözünü yadırgadığımı da,
işin doğrusu, buradan belirtmek isterim.
Değerli
arkadaşlar, sonuç itibarıyla, bu çıkan yasada tasfiye
hakkında açık, net bir şekilde koymuşuz. Demişiz ki:
Bu koyduğumuz kurallara uymayan gerek gerçek kişiler gerekse
şirketler neticede kurallara uymazsa veya tasfiye etmezse Maliye
Bakanlığı tasfiye eder, bedelini öder ve bu malları ülkenin
hazinesine tekrar kazandırır. Açık, net bir ifade.
Bir de
arkadaşlarımız hükümranlıktan bahsediyor. Açık, net
şekilde söylemek lazım ki biz, Türkiye Cumhuriyeti olarak, gerek
kişilere gerekse şirketlere bu yerlerin tapusunu veriyoruz,
hükümranlığını, egemenliğini vermiyoruz. Egemenlik Türkiye
Cumhuriyetine aittir ve bu devredilemez. Bu iki şeyi ayırmak
lazım ve topluma da yanlış bilgi vermemek lazım.
Netice
itibarıyla, değerli arkadaşlar, biliyorsunuz, gerçek
kişilerle ilgili Türkiyede birçok yanlış haberi, özellikle
seçim bölgelerinde kamuoyuna yansıtmaya çalışıyorlar. Güya
İsrail uyruklu kişiler tüm Türkiyeden topraklar alıyor;
onların da rakamları var. Şu anda 70 tane İsrail uyruklunun
sadece 100 tane gayrimenkulü var. Bunun 70 tanesinin İstanbulda
olduğunu, 9 tanesinin Antalyada olduğunu, 8 tanesinin Muğlada
olduğunu, diğer böyle tek haneli rakamları da görüyorsunuz.
Bunların hepsi suistimal edildi. GAP bölgesinde dolaylı veya direkt
hiçbir İsrail uyruklunun gayrimenkul edinmediği de tapu
kayıtlarında, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünde de mevcuttur.
Yani bunlar niçin
söyleniyor değerli arkadaşlar? Kesinlikle alternatif politikalar
üretemeyenler Milletin millî duygularını sömürerek oy alabilir
miyiz, destek alabilir miyiz? diyor;
konu bu. Seçim zamanında da bunu görüyoruz. Önümüzde yerel seçimler
olacak, o zaman da bunu göreceğiz. Dolayısıyla, millet bu tür
yaklaşımlara, bu tür popülist yaklaşımlara prim
vermediğini de göstermiştir ve göstermeyecektir, onu da açıkça
söyleyeyim.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Bırakalım da satın. Avrupa Konseyinde de
böyle mi konuşuyorsun sen?
MEVLÜT
ÇAVUŞOĞLU (Devamla) Ben bu duygularla, bu gecikmiş
yasanın inşallah bugün kabul edilmesini temenni ediyorum ve AK
PARTİ Grubu olarak da bu yasaya Evet diyeceğimizi belirtir,
hepinize saygılar sunarım.
Çok teşekkür
ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AKİF
AKKUŞ (Mersin) İngiltereden bir ev al bakalım, arazi al
bakalım, kaç yıllığına veriyorlar sana?
BAŞKAN
Madde üzerinde şahısları adına ilk söz Mersin Milletvekili
Behiç Çelike ait.
Buyurun
Sayın Çelik. (MHP sıralarından alkışlar)
BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; ben
de söz konusu Tapu Kanununda değişiklik yapan 35inci madde üzerinde
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Hepinizin
bildiği gibi, daha önce, söz konusu 35inci madde
değişikliğinde burada Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
diğer parti grupları gibi kendi görüşlerini ifade
etmişlerdi. Biz burada aslında -Sayın Çavuşoğlunun ifade
etmiş olduğu hamaset, millî duyguları sömürmek gibi bir
niyetimiz asla söz konusu değil- çok objektif, doğruları,
ülkenin üstün millî çıkarlarını savunmak için konuşuyoruz.
Bu konu aslında gerçekten millî güvenliğimizle ilgili ciddi sorunlar
içeren bir konu. Bütün yasalarımızda tek tek -Köy Kanunu dâhil olmak
üzere ve yabancı yatırımların teşvikiyle ilgili yasa
olmak üzere- yapılan değişiklikleri içeren bir manzume
aslında. Böylesine komplike, karma ve yabancıların Türkiyede
gayrimenkul ve tesisler üzerinde hâkimiyetini hiçbir sınırlamaya tabi
olmaksızın sağlayan bütün bu düzenlemelerin belli
kıstaslara bağlanmasını savunuyoruz biz. Elbette,
çağımızda, 21inci yüzyılda bizim
vatandaşlarımız ya da başka ülkelerin kendi
vatandaşları karşılıklı olarak, ama yine
ısrarla vurgulamak istiyoruz, mütekabiliyet esası doğrultusunda
her yerde yaşayabilmeli, mülk edinebilmeli ama bunun ölçütlerini çok iyi
ortaya koymamız gerekiyor. Maalesef, bu yapılmıyor, tek
yanlı oluyor.
Bakınız,
hep burada Belçika, İngiltere, Almanya, İspanya örnekleri verildi.
Türkiye çok özellikli bir ülkedir. Türkiye kendi coğrafyasında çok
özeldir. Türkiyenin inanç sistemi farklıdır. Batı
uygarlığı yanında, bizim kendi Türk
uygarlığımız var. Yani uygarlık anlamında da farklılıklar
taşıyor. Ama uygarlıkların birbiriyle etkileşimini de
savunuyoruz biz, ona da karşı değiliz ama kendimizin özgün bir
kültürü, değeri, bir ulus devletimizin olduğunun bilincinde
olmamız gerekir. Eğer bütün bunları göz ardı edip,
kendimizi İspanya koşullarında bir devlet gibi görürsek ve
vatandaşlarımızı da İspanyol vatandaşı gibi
görürsek, biz burada tökezleriz. Bu coğrafya netameli bir
coğrafyadır. Burada ayakta durmak oldukça güçtür; dirayet ister,
dayanıklılık ister, güç ister, çalışma ister,
dayanışma ister. Bu topraklarda ayakta durmak çok zordur. Onun için,
özellikle bu Tapu Kanunu değişikliğinde, hepimizin, el ele verip
dikkatle hareket etmek ve yabancıların iyi niyetli
davranışlarının ne olduğunu ve onun içinde
sakladıkları suiniyetin de ne olduğunu çok iyi özümseyerek
anlamamız gerekiyor.
Burada, söz
konusu 2565 sayılı Yasaya atıfta bulunuluyor ve askerî yasak
bölgelerle ilgili bir düzenleme getiriliyor. Bu sınırlı olarak
tabii ki doğru olabilir, Genelkurmayın burada yetkili olması
anlamında. Ancak valilik konusunda da yine aynı olabilir.
Yalnız, burada, ülke güvenliğiyle ilgili konuya başka
arkadaşlarımız değinecek.
Şimdi, biz,
Türkiyede mal edinmek isteyen yabancı şirketlerin ve kişilerin
kim olduğunu nasıl biliyoruz, bu konuda elimizde envanter var
mı? Yok. Yabancılar nerede ne kadar mal almışlar, zilyetlik
yoluyla mal edinmişler mi? Bu konuda bir çalışmamız var
mı? Yok. Ve Türkiyemiz ciddi bir şekilde, borsa, bankalar, perakende
piyasaları, biliyorsunuz, alışveriş merkezleri, sigorta
şirketleri ve borç batağındaki şirketlere hissedar olmak
suretiyle yabancıların çok yoğun bir şekilde nüfuz
ettiğini görüyoruz. Bu kanalla acaba Türkiyede ne kadar gayrimenkul
yabancıların eline geçti, ne kadar tesis, fabrika ellerine geçti?
Elimizde envanter var mı? Bu konuda da yok.
Uydu kent
projeleri düşünülüyor birtakım mihraklar tarafından. Ben
doğuda kaymakamken Vanın yanında 150 bin nüfuslu, yabancı
ülkelerden
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Çelik, devam ediniz.
BEHİÇ
ÇELİK (Devamla) Teşekkürler Sayın Başkanım.
getirilip Vana
uydu kent kurma konusunda bir şer faaliyet oldu ve o zaman ikaz edile
edile bu son anda önlendi ama nereye kadar. Yani bu konuları aslında
sahiplenecek olan Hükûmet olmalı. Şimdi, buradaki çelişki,
muhalefet olarak Milliyetçi Hareket Partisi doğruyu söylüyor sanki
iktidardaki gibi ama iktidardaki gidiyor, böylesine yapay, yanlış,
Türk millî menfaatlerine aykırı konuları oldukça savunuyor ve
yabancıların dayatmaları karşısında diz çöküyor.
Bunu anlamak mümkün değil. Ve ayrıca zilyetlik konusu var, bunu ifade
etmiştim. Güneydoğu sınırlarımız var, burada
mayın temizleme faaliyeti var, birilerine bazı imtiyazlar
tanındı. Niçin tanıdınız, nasıl
tanıdınız? Bunu kamuoyuyla paylaşın lütfen. Ve
Şanlıurfada 60 kişinin 450 bin dekar araziyi
aldığı söyleniyor, lütfen bunu da araştırın. Yani
bu şekilde hemen yabancıların mülk edinimi, efendim
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Çelik.
BEHİÇ
ÇELİK (Devamla) Avrupa ulusal programı doğrultusunda biz bunu
veriyoruz demekle olmuyor.
Çok teşekkür
ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sağ olun, teşekkürler.
Madde üzerinde
şahıslar adına ikinci söz Niğde Milletvekili İsmail
Göksele aittir.
Sayın
Göksel, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İSMAİL
GÖKSEL (Niğde) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri,
Tapu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, gelen teklifte bir tereddüt yoktur. Tereddüt yoktur ancak tüm
arkadaşlarımızın konuşmalarında hassasiyetler
olduğunu seziyorum. Hassasiyet de şudur: Yabancılara ait özel
kişiler ile tüzel kişilerin Türkiyede özellikle askerî yasak
bölgeler ve güvenlik bölgeleri içerisinde edinebilecekleri gayrimenkuller ve
buna dair ayni haklar doğrultusunda acaba kontrolsüz bir güç hâline gelir
mi endişesidir.
Arkadaşlar,
bu endişelerin hepsi yersizdir. Ben şunu söyleyebilirim baştan:
Gelen teklif, Millî Savunma Bakanlığımızın bu
tereddütleri gidererek koymuş olduğu teklif aynen ikinci fıkrada
kabul edilmiştir.
Değerli
arkadaşlarım, askerî yasak bölgeler ve stratejik bölgeleri de
şöyle sıralayabiliriz, zaman kısa olduğu için çabuk
geçeceğim: Birinci derece kara askerî yasak bölgeleri:
Arkadaşlar,
yurt savunması bakımından hayati önem taşıyan askerî
tesis ve bölgelerin, çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya
işaretlerle belirlenen dış sınırlarından en az
100, en fazla
Arkadaşlarım,
bu bölgelerde herhangi bir mülk edinme söz konusu değildir zaten. Bu bölge
içindeki taşınmazlar
kamulaştırıldığından gerek Türk vatandaşlarının
gerekse yabancıların bu bölgede mülk edinmeleri yasal olarak mümkün
değildir. Esas işin özü budur. Tereddüde de gerek yoktur,
endişeye de mahal yoktur.
İkinci
derece kara askerî yasak bölgeleri: Bu bölgelerin
Şimdi,
askerî güvenlik bölgeleri, daimî askerî güvenlik bölgeleri şeklinde tarif
edilmiştir. Birinci derece kara ve deniz yasak bölgeleri olarak ilan
edilmeyen ve silahlı kuvvetlere ait kışla, kıta, karargâh,
kurum ve ordugâh ve tesisler ile su altı ve su üstü tesislerinin her türlü
patlayıcı, yanıcı, akaryakıt ve gizlilik dereceli
maddelerinin korumasına tahsis edilmiş sabit ve seyyar depo,
cephaneliklerle; bu gibi maddeleri dolduran, boşaltan tesislerin ve
atış poligonlarının çevresinde, bu yerlerin dış
sınırlarından itibaren en fazla 400 metreye kadar geçen
noktaların birleştirilmesiyle tespit edilen ve Genelkurmay
Başkanlığınca kurulan alanlardır. Bölge içinde
taşınmazların kamulaştırılması zorunlu olmadığından
bu bölgede Türk vatandaşlarının taşınmaz mal
edinmeleri mümkündür. Burada yabancılar ise taşınmaz mal
edinemezler.
Bakınız,
bir cephaneliğin, deponun bile etrafında mal edinemiyorlar
arkadaşlar. Bunu da Genelkurmay Başkanlığımız
tesis ediyor. Depoyu kuran komutanlık, Genelkurmay adına bunu tesis
ediyor.
Sayın
Başkan ve değerli milletvekilleri; belirli süreler için kurulan
geçici askerî güvenlik bölgeleri vardır, askerî harekâtın,
birliklerin konuşlandırılması, harekât yapılması
nedeniyle. Zaman zaman radyolarınızdan Kıbrıs
Harekâtında da duydunuz Deniz Kuvvetleri Seyir Hidrografi ve
Oşinografi Dairesinden bildirilmiştir: Şu kadar arz, şu
kadar tul değerleri arasında girmek, çıkmak, avlanmak, seyretmek
yasaktır. diye. Şimdi, gerçi o daire kalktı da, onu yapan
başka kurumlarımız vardır. Dolayısıyla haritanın
altında ve üstünde, kenar bilgilerindeki coğrafi koordinatlar arz
değerlerini ve tul değerlerini yani meridyenden ve ekvatordan uzak
olan noktaları belirtir. İşte notamlama diyoruz buna. Bu
notamlama yapıldığı andan itibaren yasak konmuştur,
kimse giremez, avlanamaz vesaire.
Yabancı
uyruklu gerçek ve tüzel kişilerin taşınmaz mal edinemeyecekleri
ve izin almadıkça kiralayamayacakları bölgeler stratejik bölgelerdir.
Arkadaşlar,
Genelkurmay Başkanlığının teklifi ve Bakanlar Kurulu
kararıyla askerî yasak bölgelere yakınlığı ve
diğer stratejik nedenlerle yabancı uyruklu
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Göksel, devam ediniz efendim.
İSMAİL
GÖKSEL (Devamla) Sözümü bitiriyorum Sayın Başkan.
Çünkü,
arkadaşlar, bazen bu mesafeler bir yamacın size bakan tepesine
varmadan dibinde olabilir. Ama askerî stratejik bölgeler bakımından
haritada ve sırtlarda talveg hattı dediğimiz noktaların
birleştiği, yani halkın ufuk hattı dediği hatlara
kadar giderilir. Çünkü o araziye hâkimdir, buralara da yasak konulabilir.
Kısaca,
özetle şunu söylüyorum: Arkadaşlar, Genelkurmay
Başkanlığımızın -bu bölgelerde- ve onun
temsilcilerinin izin vermediği hiçbir harekât, alışveriş
olmaz. Siz, imarlı dahi olsa benim atış hattımın
altında kalan yere kat çıkamazsınız, daire
yapamazsınız, o tapuya da İmar Kanununa da rezerv konur, bu
rezerv kalkmadıkça satış işlemi ve kullanma işlemi
yapılmaz.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Sağ olun, var olun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Göksel.
Madde üzerinde
soru-cevap işlemine başlıyoruz.
Buyurun
Sayın Çalış.
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Aracılığınızla
Sayın Bakanıma soruyorum: Sayın Bakanım, tasarıda
Yabancı yatırımcıların Türkiyede kurdukları
veya iştirak ettikleri tüzel kişiliğe sahip şirketler, ana
sözleşmelerinde belirtilen faaliyet konularını yürütmek üzere
taşınmaz mülkiyeti ve ayni haklar edinebilirler. denilmektedir. Bu
mülkiyet ediniminde, arazi ediniminde bir sınırlama var
mıdır?
İkinci sorum:
Bugüne kadar yabancı şirketlerce edinilen arazilerin Tapu Kadastro
Genel Müdürlüğünde kayıtları tutulmakta mıdır,
tutuluyorsa bugüne kadar yabancı şirket veya iştiraklerine ne
kadar arazi satılmıştır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Çalış.
Sayın
Doğru...
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakana
sormak istiyorum: Ülkemizde bu maddeyle ilgili olarak yasak bölge olarak
gösterilen yerlerle ilgili olarak mal edinmek veya kiralamak için yerli veya
yabancı herhangi bir talep olmuş mudur? Talep olmuşsa
bunları kimler yapmıştır?
Son beş
yılda, hangi bölgelerde, ne miktar ev veya arazi olarak, hangi ülke
vatandaşları mal edinmiştir? Bunu öğrenmek istiyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Doğru.
Sayın
Özdemir
HASAN
ÖZDEMİR (Gaziantep) Sayın Başkan, Sayın Bakana soruyorum:
Görüşmekte olduğumuz kanun tasarısının 36ncı
maddesinde Yabancı yatırımcıların Türkiyede
kurdukları veya iştirak ettikleri tüzel kişiliğe sahip
şirketler, ana sözleşmelerinde belirtilen faaliyet
konularını yürütmek üzere taşınmaz mülkiyeti veya
sınırlı ayni hak edinebilir ve kullanabilirler. denilmektedir.
Çıkaracağınız
bu maddeyle yabancıların kurduğu tüzel kişilere ne kadar
toprak satmayı düşünüyorsunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Özdemir.
Sayın
Ünlütepe
HALİL
ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar) Sayın Başkan,
aracılığınızla Sayın Bakana şu soruyu
yöneltmek istiyorum: Gayrimenkul alımlarında
karşılıklılık ilkesi esastır. Yunanistanda
yaşayan veya yaşamayan Türk vatandaşlarının
Yunanistanda ne kadar gayrimenkul aldıklarını biliyor muyuz?
Kaç Türk vatandaşı Yunanistanda ne kadar gayrimenkul aldı?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Ünlütepe.
Sayın Taner
RECEP TANER
(Aydın) Sayın Bakanım, doğrudan yabancıya satışla
ilgili 4875 sayılı Yasanın 3/d maddesi Anayasa Mahkemesinin
iptal kararının yürürlüğe gireceği 16/10/2008 tarihine
kadar yürürlüktedir. Mevcut öneriyle Tapu Kanununun 36ncı maddesinde
düzenlenecek olan 4875in 3/d maddesi yasanın yürürlüğe girdiği tarihte
yürürlüğe gireceğine göre, Anayasa Mahkemesinin iptal
kararının yürürlüğe girmesinden önce yürürlüğe
gireceğinden, bir kargaşa ortamı yaratmayacak mı?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Taner.
Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Efendim, biraz
önce konuşan AKPli grup sözcüsü dedi ki: Şu anda bankalarda
-yabancılar yatırım bekliyor- paralar yatmış, bu
konuda çok sıkıntı çekiyorlar.
Şu anda
yabancı şirketlerle birlikte Türkiyede toprak almış,
yatırım yapmak için bekleyen kaç kişi var? Bunun içinde kimler
var, özellikle bunu öğrenmek istiyorum?
Komisyona da
sormak istiyorum. Komisyonun gerekçesinde diyor ki:
Türk mevzuatına göre
Türkiyede kurulmuş ve Ticaret Kanunu hükümlerine göre tüzel kişilik
kazanmış bir şirket
Yani, bunlar Türk tabiiyetinde
kişilerdir, tasfiye de olsa bir anlamı yok diyor. Ama yabancı
bir şirket tasfiyeye gittiği zaman, zaten Türkiyede edindiği
mülkleri kendi üzerine geçirecektir. Böyle anlamsız bir gerekçeye ben mana
veremedim.
Tabii, bu önerge
verildiği zaman, Sayın Başkan, buna karşı çıkan
bendim. İşte, son zamanlarda, kanun görüşmelerinde böyle gece
yarısı bir korsan önerge verildiği zaman ülkeyi ne kadar
sıkıntıya sokacaklarını ben fark ettim, burada
karşı çıktım Ülke topraklarını
satıyorsunuz. dedim. Bunun üzerine tabii muhalefet partisi
milletvekilleri de bize katılınca, önerge geri çekildi ve
dolayısıyla askerî yasak bölgelerde hiç olmazsa Genelkurmay
Başkanlığının izninin alınması konuldu
buraya. Yani, böyle memleketin menfaati düşünülmeden
BAŞKAN
Soru mu soruyorsunuz? Bu soru değil. Soru sorun efendim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Soruya geleceğim Sayın Başkan. Soruyu
soracağım, merak etmeyin
BAŞKAN Ama
siz geçmişten bahsediyorsunuz
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ama açıklayalım da ondan sonra Sayın Başkan
BAŞKAN
Tamam, bütün milletvekili arkadaşlar biliyor sizin
tavrınızı.
Buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, tamam, soruya geleceğim ama yani müdahale
etmeseydiniz, soruyu şimdi sormuştum.
BAŞKAN
Sorun tabii, soru sorarsanız müdahale etmem.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Şimdi, bu AKPli grup başkan vekilleri ve bazı
milletvekilleri, yani kendi kişisel çıkarları uğruna son
anda niye böyle korsan önergeler veriyorlar? Bunları önlemek için
Hükûmetin bir tedbiri var mı efendim?
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Çelik
BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan, çok teşekkür ederim.
Bu 36ncı
maddeyle söz konusu Kanunda değişiklik yapılıyor ama ben
başka bir konuya değinmek istiyorum. Aslında, geçen hafta Mersin
ilinde, Gülnar ilçesinde yaptığım son tespitlerde, Gülnar ilçesi
alanının 2/3ünün daha kadastrosunun yapılmadığı
ve mülkiyet sorunuyla karşı karşıya olduğunu tespit
ettim. Burada belediye başkanları bunları ifade etti. Şimdi,
böyle, yabancılara toprak satışıyla ilgili düzenlemeler
yapılıyor da, halkımız orada perişan oluyor. Mesela
orada Kayrak diye bir köy var ve insanlar diken üstünde. Bunlara çözüm
aranması gerekirken niye yabancılara toprak satışıyla
ilgili yasal düzenleme yapılıyor?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Bakanım, sorular bitti, cevap verebilirsiniz.
DEVLET BAKANI
MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yabancıların Türkiyede taşınmaz
edinimiyle ilgili olarak iki tane esas rejim vardır, bugünkü
getirdiğimiz düzenleme de üçüncüsünü oluşturmaktadır.
Yabancı kişilerin taşınmaz edinimi konusu, zaten
biliyorsunuz daha önce Meclisimizde tartışıldı. Burada
karşılıklılık esası vardır, sınır
vardır ve bununla ilişkili mevzuatta çok önemli düzenlemeler
yapılmıştır ve burada da kanuni sınırlamalar söz
konusudur.
Yabancı
şirketlerin ise Türkiyede mülk edinmesi mümkün değildir. Yalnız
özel kanun hükümleri çerçevesi içerisinde mülk edinebilirler. Bugünkü
tartıştığımız konu ise Türkiyede Türk hukukuna
göre kurulmuş, Türkiyedeki mevzuata tabi yabancı sermayeli Türk
şirketlerinden bahsediyoruz. Onu öncelikle bir açıklamak istiyorum.
Buradaki temel sınırlama ana sözleşmedeki faaliyet alanıyla
ilgili bir sınırlama var, diğer sınırlamalardan da
zaten kanun içerisinde düzenlemeler var.
Tabii, takdir
edersiniz ki, burada Türk-yabancı sermayeli Türkiyede kurulmuş
şirket ayrımı yapmadığımız için
Bakın,
bugün Ülker, Türkiyede kurulmuş yabancı sermayeli bir
şirkettir. ERDEMİR aynı şekilde bu kanun kapsamına
giriyor. Bugün Koç, Sabancı Holding, Toyota benzeri bir sürü firma, yani
Türkiyede çok önemli değerler yaratan firmalarımız bu kategori
içerisinde değerlendirilmektedir. Yani yabancı sermaye
katkısı yüzde 0,1 ile yüzde 100e kadar olan bütün şirketler
Türk mevzuatına göre kurulmuş yabancı sermayeli diye geçer.
Dolayısıyla bunların ne kadar gayrimenkul edindiğine
ilişkin, o anlamda bir ayrım yapmadığımız için
rakamlar tutulmuyor. Tabii ki, hiçbir şekilde şu ana kadar yasak
bölgelerde yerli veya yabancılar tarafından bize
ulaştırılmış herhangi bir arazi veya mülk edinimi
konusunda bir talep söz konusu değildir.
Şimdi, Ne
kadar toprak satmayı düşünüyoruz? Bizim öyle bir düşüncemiz
yok. Sadece ve sadece Türkiyede kurulu, Türk mevzuatına göre kurulu
yabancı sermayeli Türk şirketlerinin önünü açmak için, Türkiyede
-daha önce de söyledim- iş, aş üretimi için Türkiyenin tabii ki
yatırımlara ihtiyacı var ve bu tür birliktelikler çok önemli bir
değer yaratıyor, istihdam yaratıyor, ihracat yaratıyor.
Bugün Türkiyenin en büyük ihracatçıları bu kategoride düzenlediğimiz
yabancı sermayeli Türk şirketleridir. Bunlar istihdam
sağlıyorlar, ihracat sağlıyorlar ve dolayısıyla
başka türlü bakmanın da imkânı yok.
Tabii ki gerçek
kişiler için karşılıklılık esastır.
Yunanistanda da bu düzenlemeler vardır, Türkiyede de bu düzenlemeler
vardır. Orada Türk vatandaşlarımızın ne kadar toprak
edindiği veya ne kadar mülk edindiği konusunda rakam yok. Varsa, Tapu
Kadastrodan arkadaşlar sizi bilgilendirirler. Ama benim bildiğim bir
rakam söz konusu değil.
Bu arada
şunu da söyleyeyim: Yunanistanda belli sınır bölgeleri, belli
adalarda, belli yerlerde herkes izne tabidir; yerli de, yabancı da. Ama
diğer bölgelerde o ülkenin mevzuatına göre kurulmuş
şirketler arasında bir ayrım söz konusu değildir.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Orada da mütekabiliyet var Sayın Bakan.
DEVLET BAKANI
MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Vardır, gerçek kişilerde
var.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Hayır, bu, adalarda izne tabi. Ege
kıyılarında izne tabi mi? Mütekabiliyet yok demek ki.
DEVLET BAKANI
MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Arkadaşlar, şöyle
söyleyeyim ben size: Avrupa Birliği içerisinde sadece ve sadece
Yunanistanda
O da bakın, belirli sınır bölgeleri ve adalarda.
Zaten biz de bu getirdiğimiz
Askerî bölgelerde, stratejik bölgelerde,
özel güvenlik bölgelerinde izne tabi tuttuk.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Adalar askerî olmaz ki.
DEVLET BAKANI
MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Yunanistanda yapılan
Hatta
biz Yunanistanın da ötesine gittik. Şöyle: Yunanistanda
yerli-yabancı herkes izne tabidir ayrım yapamadığı
için Avrupa Birliği müktesebatına göre. Biz Avrupa Birliği
müktesebatını bir kenara bıraktık ve sadece yabancılar
için bu bölgelerde izin getirdik arkadaşlar. Hakikaten var. Onun için
Şimdi,
değerli arkadaşlar, Sayın Tanerin sorusunun cevabını
Anayasa hukuku konusunda uzman olan arkadaşıma
bırakacağım.
Buyurun,
isterseniz siz cevap verin.
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) Var mı
vakit?
BAŞKAN
Buyurun Sayın İyimaya, az bir zamanınız var.
ŞAHİN
MENGÜ (Manisa) Sayın Bakan hukuk bilmiyor mu!
BAŞKAN Komisyona
soru soruldu, onun için cevap verecek.
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) Teşekkür
ediyorum.
Şöyle
efendim: Sayın Kamer Genç, sanıyorum komisyon raporunun gerekçesinde
farklı bir yorum yapılıyor gerekçesinden hareketle
KAMER GENÇ (Tunceli)
Hata yapılıyor.
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) - Bir defa burada
amaçlanan düzenleme, gerek gerekçe gerek metin düzeni bakımından
tamamen karşılanmaktadır. Gerçekten düzenlediğimiz,
Türkiyede kurulu, Türk hukukuna göre kurulu millî şirkettir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Burada o yok ki, yabancı şirket
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) Burada aslolan,
hak ve fiil ehliyeti o şirketin vardır ama yasama organı serbest
düzenleme ilkesine göre, bu şirketlerin gerek tamamının
yabancı unsuru kapsaması gerekse kısmen yabancı unsuru
kapsaması durumunda değişik düzenlemelere gidebilir. Bu politik
bir alandır ve bu düzenlemeler yapılmıştır. Ama
yabancı unsuru taşıyan bir şirketin tasfiyesi hâlinde,
tasfiye sonucu ortaya çıkan değerlerin bedel dışında
diğer bir türle yabancılık unsuruna intikali mümkün
değildir. Bu, kişi olabilir, yabancı şirket olabilir,
mutlaka bedele dönüştürülmesi lazım. Gerekçe bunu açıklıyor.
Tabii tasfiye hukuku noktasında bir ayrıntılı bilgi sahibi
olmak lazım. Zaten onun dışındaki hâllerde, şirketin
yabancı şirket olması veya tasfiye sonunda hak elde edecek
kişinin gerçek kişi olması hâlinde yapı mülkiyeti, mesken
veya iş yeri mülkiyeti dışında Türkiyede bir
taşınmazı elde etmesi mümkün değil.
KAMER GENÇ (Tunceli) Tasfiye sonundaki hakkını alacak.
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Bir de Sayın Tanerin
Şimdi, Anayasa Mahkememizin iptal
kararları kural olarak Resmî Gazetede yayımlandığı
günde yürürlüğe girer, derhâl etki
Ancak Anayasamız, düzenleyici
organın, yasama organının iş yoğunluğuna göre
yürürlüğe girmesiyle ortaya çıkan sonuçları hemen
düzenlemeyebileceği gerçeğinden hareketle belli bir süre
yürürlüğünü ertelemektedir. Burada yasama organına bir
sınır değil, bu yürürlüğü erteleme sınırı
içinde yasama organına düzenleme yükümü veya direktifi vardır. Onun
için, normların zaman bakımından yürürlüğü noktasında
Sayın Tanerin ortaya koyduğu noktainazar varit değildir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın İyimaya.
Madde üzerinde dört önerge vardır. Önergeleri önce geliş
sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 223 Sıra sayılı Tapu
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 2 nci maddesi ile 2644 sayılı Kanunun
yeniden düzenlenmesi öngörülen 36 ncı maddesinin birinci
fıkrasının ikinci cümlesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini ve fıkranın sonuna
aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Ünal Kacır |
Abdurrahman
Arıcı |
Yılmaz
Helvacıoğlu |
|
|
İstanbul |
Antalya |
Siirt |
|
|
Yahya
Doğan |
Afif
Demirkıran |
Mustafa
Elitaş |
|
|
Gümüşhane |
Siirt |
Kayseri |
Bu şekilde edinilen taşınmazların Türkiyede
kurulu bulunan bir başka yabancı sermayeli şirkete devrinde ve
taşınmaz maliki yerli sermayeli bir şirketin hisse devri yoluyla
yabancı sermayeli hale gelmesi durumunda da aynı esas geçerlidir.
Türkiyede kurulu yabancı sermayeli şirketlerin
tasfiyesi halinde şirketin sahip olduğu taşınmazın
şirket ortağı yabancı gerçek kişiler veya yurt
dışında kurulu yabancı ticaret şirketleri
tarafından edinilmek istenmesi halinde 35 inci madde hükümleri
uygulanır.
TBM Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan s. sayısı 223e 1 inci ek kanun
tasarısının 2. maddesinin son fıkrasının
aşağıdaki gibi değiştirilmesini arz ederim.
Kamer
Genç
Fıkra: Bu maddenin uygulanmasına ilişkin esas ve
usuller çıkarılacak tüzükte belirlenir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 223e 1 inci ek Sıra Sayılı
Yasa Tasarısının 2 nci Maddesi ile düzenlenen 2644
sayılı Kanunun 36 ncı Maddesinin birinci fıkrasındaki
şirketler kelimesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki ibare
eklenmiştir.
,karşılıklılık olmak kaydıyla,
kamu yararı ve ülke güvenliği bakımından taşınmaz
ve sınırlı ayni hak edinemeyecekleri alanların
dışında, merkez ilçe ve ilçeler bazında yerleşim
alanının içinde kalan toplam alanların %10 kadar
kısmında.
|
|
Ali Rıza
Öztürk |
Metin
Arifağaoğlu |
Halil Ünlütepe |
|
|
Mersin |
Artvin |
Afyonkarahisar |
|
|
Sacid
Yıldız |
Ergün
Aydoğan |
Vahap Seçer |
|
|
İstanbul |
Balıkesir |
Mersin |
|
|
|
Durdu Özbolat |
|
|
|
|
Kahramanmaraş |
|
BAŞKAN Şimdi maddeye en aykırı önergeyi
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 223 sıra sayılı Kanun
Tasarına sıra sayısı 223e 1 inci Ek ile eklenen çerçeve 2
nci maddenin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Harun
Öztürk
İzmir
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Öztürk, buyurun. (DSP
sıralarından alkışlar)
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şahsım ve Demokratik Sol Parti adına yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Anayasa Mahkemesinin iptal
kararı üzerine, sözde, iptal gerekçelerini
karşıladığınızı iddia ederek 2644
sayılı Tapu Kanununun 35inci maddesinde bir düzenleme
yaptınız ve bu düzenleme ile yabancı uyruklu gerçek
kişilerin Türkiyede edinebildikleri taşınmazlar konusunda bir
sınırlama getirdiniz. 223 sıra sayılı Tapu Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının Genel Kurulda görüşmeleri yapılırken
anılan Kanunun 36ncı maddesinin de değiştirilmesini
öneren görüştüğümüz bu değişiklik önergesini verdiniz.
Çıkan tartışmalar üzerine komisyon tarafından geri çekilen
önerge küçük değişikliklerle yeniden huzurumuza getirilmiştir.
Değerli milletvekilleri, bu önerge tasarının
Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçesi doğrultusunda
hazırlandığı ifade edilen ve Genel Kurul tarafından
kabul edilen 2644 sayılı Kanunun 35inci maddesinde yapılan
değişikliği etkisiz kılmaktadır. Nasıl mı?
Kabul edilen 35inci madde, yabancı gerçek kişilerin Türkiyede
taşınmaz mal edinmelerine sınır getirirken
görüştüğünüz tasarıya yeni ilave edilen ve 2644 sayılı
Tapu Kanununun 36ncı maddesini yeniden düzenleyen bu hüküm, yabancı
şirketlerin Türkiyede sınırsız taşınmaz mal
edinebileceklerini öngörmektedir. Hatta, yabancı şirketlerin özel
güvenlik bölgelerinde dahi valinin izniyle taşınmaz mal
edinebilecekleri öngörülmektedir.
Değerli arkadaşlar, bu düzenlemeler, hem Anayasa
Mahkemesi iptal kararı gerekçelerini karşılamamakta hem tasarının
1inci maddesiyle getirilen sınırlamaları etkisiz kılmakta
hem de ulusal çıkarlarımızla bağdaşmamaktadır. Bu
değişikliğin Anayasaya aykırılığı biline
biline gündeme getirilmesinin bir tek amacı olabilir: Anayasa Mahkemesi
iptal kararları geriye yürümeyeceği için Anayasa Mahkemesinin
vereceği iptal kararı tarihine kadar bu yasaya göre
yapacağınız işlemlere geçerlilik kazandırmaktır.
Dolayısıyla, önergeme destek vermenizi diler, yüce
heyetinizi saygıyla selamlarım. (DSP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Öztürk.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
03.07.2008
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 223e 1 inci ek Sıra Sayılı
Yasa Tasarısının 2 nci Maddesi ile düzenlenen 2644
Sayılı Kanunun 36 ncı Maddesinin birinci fıkrasındaki
şirketler kelimesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki ibare
eklenmiştir.
karşılıklılık olmak kaydıyla, kamu
yararı ve ülke güvenliği bakımından taşınmaz ve
sınırlı ayni hak edinemeyecekleri alanların
dışında, merkez ilçe ve ilçeler bazında yerleşim
alanının içinde kalan toplam alanların % 10 kadar
kısmında
Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Ünlütepe, buyurun.
HALİL ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlarım; görüşmekte olduğumuz 36ncı
maddede değişiklik önergesi verdik. Değişiklik önergesi
vermemizin gerekçesi şudur:
Bir: Türk yasalarına göre kurulmuş olan yabancı
şirketlerde mülk edinmede sınırsızlık ilkesi
getirilmektedir. Yani bir şirket (A) ilinde veya (B) ilçesinde
istediği kadar mülk edinebilecektir. Hâlbuki on beş gün önce Mecliste
yaptığımız görüşmede bunu yüzde 10la sınırlandırdık.
Şimdi ise bir şirketin isterse 3 bin hektar
Hatta hatta yabancı
bir ülkenin bakanının söylediği gibi 100 bin hektarlık bir
alanı, toprakları kiralayarak o ülkede kendi
yurttaşlarımızın geçimini sağlayacak
buğdayı, pirinci, arpayı üreteceğiz çünkü bu stratejik bir
maddedir. Biz kendi topraklarımızda kendi
buğdayımızı, kendi arpamızı, kendi
yulafımızı, kendi pirincimizi üretmek zorundayız. Elbette
bir sınırlılık oranı getirilmelidir.
Sınırsızlık ilkesini kabul edebilecek bir parlamenter var
mı bilemiyorum.
Bakın, Anayasa Mahkemesi
Bu görüştüğümüz
yasanın en önemli özelliği şudur: 4875 sayılı Yasa
-Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu- hemen Tapu Kanununun
arasına sokuldu. Doğrudan Yabancı Yatırımlar
Kanununun 3üncü maddesinin (d) bendini Anayasa Mahkemesi iptal etti.
İptal gerekçeleri giderildi mi? Hayır, giderilmedi. Anayasanın
153üncü maddesi açıktır. Anayasa Mahkemesi kararları Resmî
Gazetede yayımlandıktan sonra yasama, yürütme, yargı
organlarını bağlar.
Şimdi, Anayasa Mahkemesinin kararında belirttiği
olumsuzluklar bu yasada giderilmeden, hele hele bu yasanın Bütçe Plan
Komisyonunda 4875 sayılı Yasa içinde yeniden görüşülmesi -o
Bütçe Plan Komisyonunda- istenmeden, bir anda, hemen oturum anında yeniden
madde ihdası şeklinde
Geçen on beş gün önce Genel Kurula
getirildiğini biliyoruz. Milletvekillerinin önerisiyle geldi, Komisyona
geri çekildi. Komisyonda görüştüğümüzde bunun Hükûmet tarafından
hazırlandığını görüyoruz. Elbette bir hükûmet tasarısı şeklinde bunun
Parlamentoya getirilmesi daha uygundur, bunun yadırganacak bir olayı
yoktur. Acaba Sayın Hükûmet bunu
hükûmet tasarısı şeklinde
niçin getirmedi? Bu durum aslen tasarı fakat görünüşte teklif olan bu
düzenlemenin ne kadar sakıncalı ve Hükûmet tarafından arkasında durulamayacak
olduğunun açık bir göstergesi değil midir? Niçin acele ediyoruz?
Niçin bunu bir sıkıştırmaya getirdik?
Sınırsızlık ilkesi vardır. Bu
getirdiğimiz öneride yüzde 10. 35inci maddeyle bağlantı kurmaya
çalıştık. Geçen on beş gün önce bu Genel Kurulda 35inci
madde değerli milletvekillerinin yüce oylarıyla kabul edildi. Geçireceğiniz
bu madde bu şekliyle gelirse 35inci madde aynen geçersiz bir hâle
dönüştürülüyor.
Şimdi, Efendim, sadece faaliyet konularını
yürütmekle sınırlıdır. denilmesi bu
sınırsızlık ilkesini aşmaz. Hiçbir ülke
sınırsız bir şekilde topraklarını satmaz. Biraz
önce bir arkadaşımız da Efendim, bu toprak
satışları her dönemde yapılan bir olaydı. dedi.
Doğru ama bu dönemki kadar, hiç bu kadar fazla olmadı. 2003te
yasayı çıkardığınızda 2005 iptaline kadar üç yüz
bin dönüm toprak satıldı. 2006 yılında Türkiyede
yapılan satışlar tüm cumhuriyet tarihinin yüzde 51inden fazla,
bir yılda satılanlar. Bunlar endekslerle çıkan şeyler.
Sayın Konuşmacı elbette düşüncelerini burada
açıkladı ama Sayın Konuşmacının 36ncı madde
üzerinde konuşma yapacağını bilmesi gerekiyordu. Geçen
dönem zevkle dinlediğim Değerli Arkadaşım aynı
konuşmayı yaptı ama o 35inci maddeydi. 35inci maddeyle ilgili
o düşüncelerinizi açıklamış olsaydınız, buna
saygı duyardım. Öncelikle burada bir şeyi savunurken
okumalısınız, ne talep ettiğinizi bilmelisiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Ünlütepe devam edin.
HALİL ÜNLÜTEPE (Devamla) Bağlıyorum Sayın
Başkanım.
Bu yasa tasarısının düzeltilmesine yönelik bir
değişiklik ibaresi yapmaya çalışıyoruz.
Değerli arkadaşlar, hiçbir ülkede
sınırsızlık ilkesi yoktur. Kamu yararını esas
almaya çalışıyoruz ve Anayasa Mahkemesinin iptal kararı
gerekçelerinin giderilmesi için çaba harcıyoruz. Yoksa, bu yasa bu
şekilde Parlamentodan geçerse Anayasa Mahkemesi Ben daha önce bu konuda
karar verdim, bunu iptal ediyorum. diyecektir ve Meclis boşu boşuna
efor sarf edecektir. Çünkü hukuken bu görülen bir olaydır, görülen bir
olaydır.
Bu duygularla, önergemize destek olmanız dileğiyle yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Ünlütepe.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Sayın Başkan, karar yeter
sayısı istiyorum.
BAŞKAN Arayacağım karar yeter
sayısını.
Önergeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yok efendim.
On dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati : 17.40
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.52
BAŞKAN: Başkan Vekili
Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP ÜYELER: Harun
TÜFEKCİ (Konya), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 126ncı Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
223e 1inci ek sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet buradalar.
2nci maddesinde, Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı
vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBM Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan s. sayısı 223e 1 inci ek kanun
tasarısının 2. maddesinin son fıkrasının
aşağıdaki gibi değiştirilmesini arz ederim.
Kamer
Genç
Fıkra: Bu maddenin uygulanmasına ilişkin esas ve
usuller çıkarılacak tüzükte belirlenir.
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu önergeye?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Genç, buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 223e 1inci ekte getirilen 2nci maddenin son
fıkrasında bu kanuna ilişkin düzenlemelerin
çıkarılacak bir yönetmelikle belirleneceği ilkesi
getirilmiş. Ben verdiğim önergede bu yönetmeliğin tüzüğe
dönüştürülmesini öngörüyorum.
Önce, Sayın Başkan, dün ben burada konuşup yerime
giderken bana bir müdahale etmişsiniz, Yargı içinde
satılmış insanlar var. demişim diye bir ibare
kullanmışsınız. Ben böyle bir ibare kullanmadım,
tutanakları da açtım...
BAŞKAN Tamam, o zaman mesele yok efendim. Ben de
kullanmamış olayım.
KAMER GENÇ (Devamla) Mesele yoksa o zaman
Ama, siz de yani
böyle insanları itham ederek konuşmayın lütfen.
BAŞKAN Siz bütün yargıyı itham ettiniz, bütün
yargıyı itham ettiniz.
KAMER GENÇ (Devamla) Ben böyle bir ibare kullanmadım çünkü
ben yargıdan gelen bir insanım, yargı mensuplarına büyük
bir saygı duyuyorum.
BAŞKAN Tutanaklar burada efendim, tutanaklar burada.
KAMER GENÇ (Devamla) Tamam, tutanakları inceledim, böyle
bir ifade yok.
BAŞKAN Okumamışsınız.
KAMER GENÇ (Devamla) Ama yani kamuoyu da yanıltılmasın.
BAŞKAN Neyse, polemik yapmayalım efendim. Bunun için
size söz vermedim. Lütfen
KAMER GENÇ (Devamla) Sayın Başkan, bir düzeltme
yapıyoruz, bu kadar hiddetlenmenize gerek yok. Ben bir düzeltme
yapayım da dedim
BAŞKAN Onu özel, gelirsiniz, konuşuruz, Ben demedim.
dersiniz.
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, yani sözümü kesmeyin de.
BAŞKAN Yani illa Genel Kurulda mı
konuşacaksınız? Odam açık size, buyurun odaya.
KAMER GENÇ (Devamla) Hayır, anlamadım Sayın
Başkan. Dedim: Böyle bir ifade kullanmadım. Düzeltiyorum.
BAŞKAN Anlamayacak bir şey yok efendim.
KAMER GENÇ (Devamla) Niye müdahale ediyorsunuz ki yani?
Anlamadım ki yani!
BAŞKAN Ben size önerge için söz verdim, önergenizin
üzerinde konuşun.
KAMER GENÇ (Devamla) Önergeyi düzeltiyorum ama dün burada
yapılan bir hatayı da düzletiyorum. Bunda ne anormal bir şey
var?
BAŞKAN Hata değil ama hatayı siz
yaptınız.
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, anormal
BAŞKAN Allah Allah!
KAMER GENÇ (Devamla) Sayın Başkan, şu Meclis
Başkanlığına çıktığınız zaman
lütfen
BAŞKAN Evet...
KAMER GENÇ (Devamla)
biraz kendi
soğukkanlılığınızı muhafaza edin. Rica
ediyorum.
BAŞKAN Bütün arkadaşlarım şahit. Sizden
başkasına sinir olmuyorum ben.
KAMER GENÇ (Devamla) Bir bakın, yani iki dakikamı da
götürdünüz yani.
BAŞKAN Siz yapıyorsunuz, siz yapıyorsunuz her
şeyi.
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi, değerli milletvekilleri,
maalesef bu Parlamentoda bize söz verilirken çok büyük bir hiddet içinde
BAŞKAN Hiç de öyle değil. Tutanaklara bakın, ne
kadar konuştuğunuz belli olur.
KAMER GENÇ (Devamla)
yani konuşturmamak için her türlü
tedbirlere baş vuruluyor. Ben size ciddi şeyler söylüyorum.
Şimdi, Anayasanın 115inci maddesinde, tüzük maddesi
diye bir kavram vardır. Tüzük daha ciddi bir düzenlemedir. Kaideler
hiyerarşisinde işte yasalar önde gelir, arkasından tüzükler
gelir, sonra yönetmelikler, daha sonra genelgeler gelir.
Şimdi, tabii bu kanun ülke için çok yararlı ve çok
Daha
doğrusu, bu kanunla ilgili yapılacak düzenlemelerin çok hassas bir düzenleme olması lazım. Bu
hassas düzenleme böyle eften püften, çok sahte bilgilerle yapılacak bir
düzenleme değildir. İşte,
ülkenin geleceğini çok yakından ilgilendiren
Bir ülkenin
toprakları çok önemli bir unsurdur, çok önemli bir varlıktır. Bu
varlıkları AKPnin burada bu önergeyi veren milletvekilinin
yaptığı konuşmada belirttiği gibi
Efendim, biz cari
açığı kapatmak için ülke topraklarını da satmak
zorundayız. dedi.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Öyle şey olur mu?
KAMER GENÇ (Devamla) İşte sizin buradaki
Getirin
efendim, tutanağı inceleyin, tutanağı inceleyin.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Ülke topraklarını
satmak olur mu! Niyetin kötü senin!
KAMER GENÇ (Devamla) Sizin burada önergeyi son anda veren
milletvekilinizin çıktığı kürsüde yaptığı
konuşmada Efendim, bizim burada cari açıkları kapatmak için
toprak satmak dışında bir inisiyatifimiz kalmadı. dedi.
Yani dolayısıyla biz toprak satarak cari açığı kapatma
zihniyetiyle hareket edersek o zaman Türkiyeyi de satmaya kalkarız. Onun
için diyoruz ki böylesi bir zihniyetle hareket etmemek için, Türkiye'nin gerçek
menfaatini koruyan bir düzenleme yapabilmek için
Soruyorum: AKP Hükûmeti,
altı senedir iktidarda, bir tane düzenlemeyi tüzükte yapmayı getirdi
mi buraya? Getirmedi. Bir tane örnek gösteremezsiniz. Hâlbuki tüzük düzenlemesi
çok ciddi bir düzenlemedir. Bütün Bakanlar Kurulu araştırmayı
yapar, bir metin çıkarır ortaya, o metin gider Danıştayda,
ilgili dairesinde bütün bürokratlar gelir, inceler ve o metnin Türkiye'nin
gerçeklerine uygun bir düzenleme olması konusunda gayret gösterilir.
Şimdi yönetmelik getirdiğiniz zaman, zaten siz
-yandaşlarınız- hiçbir şeyden anlamayan, belli bir
ideolojiye mensup birtakım işten anlamaz bürokratları getiriyorsunuz
devletin belirli yerlerine, o bürokratlar kanalıyla bir yönetmelik
getirdiğiniz zaman, düzenlediğiniz bu yönetmelikle Türkiyeye fayda
getirecek bir düzenleme yapmıyorsunuz. Burada, böyle, işte
konuşmalarınızda belirtiyorsunuz. Biraz önce AKP Grubu
adına konuşan kişi diyor ki: Efendim, şu anda birçok
yabancı şirket bankalara parayı getirmiş, bu kanunu
çıkaralım ki bankadaki paraları çeksinler. Böyle bir zihniyet
olur mu sayın milletvekilleri?
Bakın, bu önergeyi verdiğiniz zaman -son andaki önergeydi-
ben karşı çıktım, dedim: Vatan topraklarını
satıyorsunuz. Böyle son andaki önergelerle, incelenmeden, hazineden
geçmeden, Maliyeden geçmeden, Millî Savunma Komisyonundan geçmeden böyle önerge
verirseniz ülkenin aleyhine getirirsiniz. Yerimden müdahale ettim, ondan sonra
muhalefet partili milletvekilleri de şey edince önergeyi çektiniz, biraz
da olsa bir düzeltme yaptınız. Yani görüyorsunuz ki burada birçok
şey halktan gizleniyor, birçok şey
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Konuşmanızı tamamlar
mısınız.
KAMER GENÇ (Devamla) Evet, tamamlayayım.
Dolayısıyla, bizim verdiğimiz önergede diyoruz ki:
Bu işin daha ülke yararına olması için, daha millet ve vatan
uğruna olması için bunu bir tüzükle düzenleyelim. Çünkü ülke
topraklarının satılması çok önemli bir olaydır. Bu
olayı düzenlerken bunu çok ciddi bir düzenlemeyle getirelim, tüzük
geldiği zaman daha ciddi bir incelemeye dayalı esaslar belirlenir.
Bu niye sizi rahatsız ediyor anlamadım. Sizin
rahatsız olduğunuz yargı. Efendim, Danıştay
incelemesin. Ya niye incelemesin? Oradaki insanlar otuz sene, kırk sene o
kurumda çalışmış, ülkenin yararını bilen,
uluslararası hukuku bilen, Avrupa İnsan Hakları, Avrupa
mahkemelerini, daha doğrusu Avrupa Birliği hukukunu bilen
kişilerdir. Böyle bilgi sahibi insanların yaptığı
düzenlemelerden, yaptığı doğru bilgilerden niye
rahatsız oluyorsunuz? Çünkü rahatsız olmanızın nedeni, siz,
böyle bir müdahale olduğu zaman kendi çıkarlarınızı
gözetecek bir düzenlemenin olmayacağını bildiğiniz için,
ülke çıkarını düzenleyecek, ülke çıkarını
gözetecek bir düzenlemenin size zarar getireceğini düşünüyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Süreniz doldu, süreniz tamam.
KAMER GENÇ (Devamla) Evet, önergemin kabulünü istiyorum,
yalnız karar yeter sayısının aranmasını da
istiyorum.
İKRAM DİNÇER (Van) Dün yargıyı
eleştiriyordun sen!
KAMER GENÇ (Tunceli) Eleştirmedim. Bak, geri aldım
sözümü, böyle bir şey yok.
BAŞKAN Neyi geri aldı? Kim geri aldı?
KAMER GENÇ (Tunceli) Geri aldım.
BAŞKAN Bakın, Milliyet gazetesinde sizi yazıyor.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, tutanağı gösterin
Sayın Başkan, Milliyet gazetesini değil!
BAŞKAN Buyurun, Milliyet gazetesi yazıyor sizi!
Yerinize otururken ne dediğiniz belli olmuş. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
KAMER GENÇ (Tunceli) Tutanağı getirin. Burada
tutanakta varsa böyle bir şey
BAŞKAN Burada, burada! Mahkemeye verin Milliyeti! Sizin
hakkınızda iftira yapıyor ya. Verin mahkemeye!
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, tutanakta yok böyle bir şey!
Siz, burada olmayan şeyleri
BAŞKAN Tamam, ben demedim, otururken söylemişsiniz.
Ben de cevap vermişim Türk yargısı adına.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, bazı şeyleri
yanlış duyuyorsunuz!
BAŞKAN Ben yanlış duymuyorum, bunu, bakın,
basın yazıyor basın!
KAMER GENÇ (Tunceli) Kulaklarınızı kontrol
ettirin!
BAŞKAN Basın yazıyor basın! Ben basına
intikal ettirmedim bunu.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır, böyle bir şey söylemedim.
BAŞKAN Konuşmanızı bilin bundan sonra.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, ben söylemedim, ben
söylesem burada tutanağa geçer.
BAŞKAN Alışmışsınız, böyle
konuşa konuşa gidip yerinize oturasınız. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Evet, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 223 sıra sayılı Tapu
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 2 nci maddesi ile 2644 sayılı Kanunun
yeniden düzenlenmesi öngörülen 36 ncı maddesinin birinci
fıkrasının ikinci cümlesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini ve fıkranın sonuna
aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Ünal
Kacır (İstanbul) ve arkadaşları
Bu şekilde edinilen taşınmazların Türkiyede
kurulu bulunan bir başka yabancı sermayeli şirkete devrinde ve
taşınmaz maliki yerli sermayeli bir şirketin hisse devri yoluyla
yabancı sermayeli hale gelmesi durumunda da aynı esas geçerlidir.
Türkiyede kurulu yabancı sermayeli şirketlerin
tasfiyesi halinde şirketin sahip olduğu taşınmazın
şirket ortağı yabancı gerçek kişiler veya yurt
dışında kurulu yabancı ticaret şirketleri
tarafından edinilmek istenmesi halinde 35 inci madde hükümleri uygulanır.
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu efendim?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Yeter sayısı sorunu dolayısıyla takdire
bırakıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılıyoruz.
BAŞKAN Konuşacak mısınız?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Evet.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Elitaş. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Konuştuğumuz kanun gerçekten çok önemli kanun. Taa
cumhuriyetin kuruluşundan bu tarafa, hem yabancılara gayrimenkul
satışıyla ilgili hem de yabancı sermayenin teşvikiyle
ilgili çeşitli zamanlarda yapılan düzenlemenin daha modern, daha
çağdaş hâle gelmesi ve Türkiye ekonomisine katkı
sağlayabilmek amacıyla yapılan bir düzenleme.
Değerli milletvekillerimizin hassasiyetlerini kabul ediyoruz.
Muhakkak ki, samimiyet içerisinde bu kanun teklifini, tasarısını
ve ilave ettiğimiz maddeyi eleştirmelerini de hoş görerek
karşılıyoruz. Çünkü, iktidar ve muhalefet, iktidar bir şeyi
yapacak, muhalefet de bunda kendi itirazlarını dile getirecek. Ama,
samimiyetle yapılan itirazları siyasi iktidarın
yaptığı politika gereğince diye ifade etmemiz gerekir.
Ama, değerli milletvekilleri, bakınız,
yabancılara mülk satışının Atatürkten bu tarafa var
olduğunu ifade ettik. Bazı arkadaşlarımız, sadece o
andaki duygusal duruma kapılarak, hem Sayın Bakana hem iktidar
partisi grubuna İhanet ediyorsunuz, vatan topraklarını
satıyorsunuz. derken, lafın nereye gittiğinin pek farkında
değiller gibi geliyor. O değerli arkadaşlarımız, o duygusallık
içerisinde değil, aklıselim içerisinde, Türkiye Cumhuriyetinin
kuruluşu ve onun felsefesi içerisinde değerlendirmiş
olsalardı, taa 1923lere kadar gidebilecek ve o insanları,
Türkiye'nin cumhuriyetinin kurucusu ve bugüne kadar gelen, idare eden
insanları töhmet altında bırakacak, onları zan altında
bırakacak bir konuşmayı yapmayacaklardı diye tahmin
ediyorum.
Şimdi, bakınız değerli arkadaşlar, bu
yaptığımız 2nci maddedeki düzenleme farklı bir
düzenleme. Muhakkak ki, hukukçu arkadaşlarımız bunun bilincinde.
Ama, hassasiyetlerini dile getirirken, biraz daha samimi şekilde
açıklasalar hepimizin bu konuda katkıları ve faydaları
olacağına inanıyorum.
Yabancı gerçek
kişilerle yabancıların kurduğu Türk hukukuna tabi
Türkleşmiş şirketlerin farklılığını
ortaya koymamız gerekiyor. Nasıl ki Brezilyadan gelen birisi,
anası, babası, tüm sülalesi Brezilyalı olmasına rağmen
Türk vatandaşı olup Türkiye'de bizimle aynı hakları elde
edebiliyorsa, Brezilyadan, başka ülkelerden gelen birisinin Türkiye'de
kurduğu Türk hukukuna tabi şirketlerin de aynı esasa tabi
olması gerekir. Yani Türk Ticaret Kanununa ve Türk kanunları
hükümlerine uygun hâlde kurulan tüzel kişiliklerin, bunların Türk
tüzel kişiliği sayılması gerekir.
Şimdi, değerli arkadaşlarımızdan birisi
konuşma yaparken Bakınız, içimizde şüpheler var. Urfa
bölgesinde çok büyük arazilerin yabancılara
satıldığını tahmin ediyoruz. Güneydoğu Anadolu
Bölgesinde çok büyük arazilerin yabancılara satıldığını
tahmin ediyoruz. diye bir ifade kullandı. Değerli arkadaşlar,
şuradan, elimdeki bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum.
GAP bölgesindeki durum
Batmandan 161 adet taşınmaz mal
Alman uyruklu vatandaşlar tarafından alınmış -bu Tapu
Kanunuyla ilgili kısım, bu maddeyle ilgili değil. Biraz önce
arkadaşımızın sorduğu soruya açıklamayla ifade
ediyorum- toplam kişi sayısı 64, yüz ölçümü 677 dönüm; kişi
başına 10 dönümlük gayrimenkul ortaya çıkmış. Yine
Diyarbakır bölgesinde toplam 76 taşınmaz, 49 kişi, 241
dönümlük; kişi başına yaklaşık 5 dönümlük arazi
gitmiş -1 Haziran 2008 tarihi itibarıyla söylüyorum- Urfa bölgesinde
1 taşınmaz, 1 kişi, toplam satılan arazi 6,5 dönüm. Bir de
Yunanistanla ilgili bir durum söz konusu. Yunanistanın, ülkemizdeki
Yunanistan uyruklu vatandaşların ülkemizde edindikleri mülk
sayısı 10.042; ancak bunların 8.420 adedi Türk asıllı
gerçek kişilerin yani Batı Trakyada yaşayan Türk soylu, Türk
nesepli Yunan vatandaşı olan gerçek kişilere ait durum.
Değerli arkadaşlar, bir de şu esasa dikkat etmemiz
gerekiyor: Bugüne kadar Türkiyede bizim kanunlarımız çerçevesinde
sayılmış yabancı şirket adedi 20 bin adet.
Bunların 5 bin tanesi, 4.597 tanesi veya 4.587 tanesi yüzde 100
yabancı sermayeli şirket. 20 bin tane şirketin içerisinde kimler
var? Koç var, Sabancı var, Eczacıbaşı var, büyük büyük
şirketlerimiz, çok büyük şirketlerimiz var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Elitaş, bitirin lütfen.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Mesela Bursadaki TOFAŞ
var. Yine Bursadaki OYAK Renault var. Bunlar da yabancı uyruklu
şirketler.
HALİL ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar) Cargill var.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Hayır, bu saydıklarımın,
15 binin içerisinde değil.
HALİL ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar) Onun içinde.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Sayın Ünlütepe, ben
sizin ne demek istediğinizi biliyorum. 15 binin içerisinde değil. 5
binin içerisinde Cargill de var.
HALİL ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar) 5.784, doğru, 5.784.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Cargill 1992
yılında kurulmuş. Bizim zamanımızda kurulan
şirket değil.
HALİL ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar) Hayır,
kurulmuş.Ben Cargill de var, dedim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Şimdi, değerli
arkadaşlar, bakınız, bir meseleyi ortaya koymamız
lazım. Muhalefet eleştiriyor. Biz diyoruz ki: Doğrudan
yabancı sermaye 2003 yılından, 2004 yılından itibaren
çok gelmiş. Muhalefet de bunu eleştiriyor, haklı olarak
eleştiriyor. Diyor ki: Doğrudan yabancı sermaye geliyor ama
hazır şirketlerimiz; satın alıyor veya sıcak para
olarak geliyor, bizim kaynaklarımızı faiz olarak, döviz olarak
veya borsada bunu işletiyor. İşte, bu, şu andaki
düzenlediğimiz yasa doğrudan yabancı sermayenin
yatırım yapması, katma değer üretmesi ve istihdama dönük
bir şekilde faaliyete geçmesini tanımlayan bir yasadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Son sözünüzü alayım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Teşekkürler, cümlemi
bitireyim.
Yasanın hayırlı uğurlu olmasını
diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Elitaş.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tümünü oylamadan önce oyunun rengini açıklamak üzere, lehte,
Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün.
Buyurun Sayın Üstün.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Konuşmayacak.
BAŞKAN Kırıkkale Milletvekili Sayın Turan
Kıratlı
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Konuşmayacak.
BAŞKAN Aleyhte, Aydın Milletvekili Ertuğrul
Kumcuoğlu.
Buyurun Sayın Kumcuoğlu. (MHP sıralarından
alkışlar)
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Aydın) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; şu anda
gündemimizde bulunan kanunun üzerinde, oyumun rengini belirtmek üzere söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Hemen baştan ifade edeyim, oyumun rengi
kırmızı olacaktır. Şimdi, neden kırmızı
olacaktır onun gerekçesini açıklayacağım, ama o konudaki
sözlerime başlamadan önce bir noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum.
Biraz önce burada iktidar partisi grubu adına konuşan
Değerli Grup Başkan Vekili Arkadaşımız önerge üzerinde
söz almış, fakat önerge üzerinde tek kelime etmemiştir
Sayın Başkan. Bunu da hafifçe zabıtlara geçelim, çünkü ileride
bazı hâllerde muhalefet partisi milletvekilleri bu hatayı
yaptığı vakit çok şiddetli tepki görüyorlar. Onu
dikkatinize sunmakta fayda görüyorum.
Değerli arkadaşlarım, bugün burada bu kanunu
konuşuyoruz. Ben, saat üçten beri burada konuşma sıramı
bekliyorum. Bir ara saydım bu salonda kaç kişi var diye, rakamı
size vermiyorum tarihe tatsız bir rakam geçmesin diye. Yalnız
muhalefet milletvekillerinin sayısı iktidar milletvekillerinin
sayısından 12 fazlaydı, iktidar milletvekillerinin
sayısı da bu salonda milletvekili sıfatını
taşımayan kamu görevlilerinin sayısından sadece 7 fazlaydı.
(AK PARTİ sıralarından Yanlış
saymışsın. sesleri)
Hayır, hayır. Grubunuz adına konuşan
değerli Antalya Milletvekili burada boş sıralara konuştu.
Şimdi, bakın, biz ne yapıyoruz? Biz, bundan on sene
sonra, yirmi sene sonra Türkiye'de tapu mevzuatı üzerine bir doktora
araştırması yapacak olan Kars Üniversitesi öğretim
görevlilerine mi konuşuyoruz, yoksa yüce Meclise mi konuşuyoruz?
Burada çoğunluğu sağlamakta güçlük çektiğimiz
bütün haşmetiyle ortada. Neden bunu yapıyoruz? Çünkü teamüllere
aykırı hareket ediyoruz, çünkü bu Meclisin çalışma
sistematiğine aykırı hareket ediyoruz, çünkü hukuka saygı
duymuyoruz, çünkü bu Meclis başından beri 1 Temmuzda tatile girer.
Niye tatile girmiyor bu Meclis, niye toplanmaya devam ediyor?
Sebep, İhtimal bir: Efendim, bu tip kanunları, şu anda büyük
tartışmalara sebep olan bu tip kanunları geçirmek için bu
Meclisi açık tutuyorsak vah bu milletin ve devletin hâline! Yok, bu tür
ipsiz sapsız -affedersiniz- kanunları sırf Meclisi açık
tutmak, daha doğrusu AKP Grubunu bir arada tutmak için getiriyorsak vah
AKPnin hâline! (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) İpsiz sapsız kanun olmaz!
ABDÜLHADİ KAHYA (Hatay) Kaç kişi var orada?
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Trenden kimse inmesin!
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) Ben başka bir
şey söylüyorum, siz de benim ne dediğimi...
MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) MHP sıralarına bak, kaç
kişi oturuyor? 8 kişi.
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) - Ben başka bir
şey söylüyorum, siz akıllı insanlarsınız, ne
dediğimi gayet iyi anlıyorsunuz, onun için canınız
sıkılıyor ama canınız sıkılmasın.
Bakın arkadaşlar, değerli arkadaşlarım,
değerli milletvekilleri, Allahın izniyle, bir süredir uygulamakta
olduğunuz, müracaat etmekte olduğunuz Danışma Kurulu
kararlarıyla bu Meclisin denetim hakkını hemen hemen
işlemez hâle getirdiniz. Şimdi de doğru dürüst kanun yapamaz
duruma geldik.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) MHPde kaç kişi var orada?
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) - Bakın, şu
kanunu yapıyorsunuz. Şu kanun aylardır bu Meclisin
koridorlarında dolaşıyor, Genel Kuruldan komisyonlara,
komisyonlardan genel kurullara geliyor ve de siz, şöyle bir gerekçeyle
buraya önerge getiriyorsunuz: Birinci fıkranın ikinci cümlesinde
yapılan değişiklikle yabancı sermayeli şirket
ifadesinin yurt dışında kurulu bulunan yabancı
şirketlerle karıştırılması ihtimali
bulunduğundan
Ya, bu kanunu yaparken bu karıştırma
ihtimalini göremediyseniz, artık bu Meclis, kanun yapmayı
bırakın, kanun yazma kabiliyetini bile yitirmiş demektir.
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) Yapmayın!
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) Yapmayın, siz
yapmayın! Ben yapmıyorum ki, hatayı yapan sizsiniz. Lütfen
Bakın, istirham ediyorum
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUHYETTİN AKSAK (Erzurum) Yok öyle bir şey!
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Kumcuoğlu.
Lütfen müdahale etmeyin efendim, konuşmasını
tamamlasın.
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) Efendim, ben
ağır demiyorum. Bakın, diyorum ki, işte burada kanun. Ya bu
kanun, komisyonla Genel Kurul arasında gitti geldi defalarca ve neticede
geldiğiniz nokta bu. Biz doğru dürüst, kanunu
yazamamışız, düzeltiyoruz. diyorsunuz.
Ayrıca başka bir noktaya temas edeyim: Şu kanunda,
bak okuyorum, diyorsunuz ki: Bu madde hükümlerine aykırı
şekilde edinildiği veya kullanıldığı tespit
edilen taşınmazlar ve sınırlı ayni haklar, Maliye
Bakanlığınca verilecek süre içerisinde maliki tarafından
tasfiye edilmediği takdirde tasfiye edilerek bedele çevrilir ve bedeli hak
sahibine ödenir.
Burada Maliye Bakanına görev veriyorsunuz ama
aşağıdaki fıkrada, yönetmelik yapılırken Maliye
Bakanlığına görev vermiyorsunuz. Niye? Çünkü, ne
yazdığının farkında değil arkadaşlar. Ben
sizi uyarıyorum, kanun yapma konusunda size yardımcı olan
bürokratlarınızı değiştirin, bizim
zamanımızdaki akıllı, kabiliyetli, yetenekli adamları
tekrar getirin.
MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) O yüzden ülke battı
zaten!
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Devamla) Sizinkilerde iş yok,
bütün haşmetiyle açıkta.
Sayın Başkan, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Kumcuoğlu.
Tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
KAMER GENÇ (Tunceli) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN Kabul etmeyenler
Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır; hayırlı uğurlu olsun.
2nci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Çin
Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hayvan Sağlığı ve
Karantina Konusunda İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu ile Dışişleri
Komisyonu Raporlarının görüşmelerine
başlayacağız.
2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Çin Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hayvan
Sağlığı ve Karantina Konusunda İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu
ile Dışişleri Komisyonu Raporları (1/366) (S.
Sayısı: 241) (x)
BAŞKAN Komisyon? Hazır.
Hükûmet? Burada.
Komisyon raporu 241 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde gruplar adına, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkan.
Sayın Özkan, buyurun.
Sayın Özkan yok.
MHP Grubu adına Sayın Coşkun, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA HAKAN COŞKUN (Osmaniye) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 241 sıra
sayılı Türkiye Cumhuriyeti ile Çin Halk Cumhuriyeti Arasında
Hayvan Sağlığı ve Karantina Konusunda
İşbirliği Anlaşmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bilgi ve teknoloji transferinin çok hızlı
geliştiği günümüzde ülkeler, ekonomilerini, dış
siyasetlerini, uluslararası ilişkilerini ve ulusal
politikalarını bu değişimin temel dinamiklerini dikkate
alarak belirlemektedirler. Yeni dünya düzeni olarak adlandırılan bu
dönemde ülkelerin ulusal bütünlüğünü, iç ve dış
güvenliğini, ekonomisini tehlikeye düşürülebilecek tehdit
unsurlarının bertaraf edilmesi, önlem alınması, artık,
sadece o ülkenin millî unsurlarıyla değil, aynı zamanda uluslararası
iş birliği çerçevesinde mümkün olacaktır.
(x) 241 S. Sayılı Basmayazı tutanağa
eklidir.
Değerli milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti ile Çin Halk
Cumhuriyeti arasında hayvan sağlığı ve karantina
konularında olan iş birliği anlaşmasıyla, hayvan
sağlığı ve karantina konularında iş
birliğini güçlendirmek, insan sağlığının
yanı sıra tarımın, hayvan yetiştiriciliğinin ve
su ürünlerinin güvenliğini de sağlamaktır.
Globalleşen dünyada insan ve hayvan hareketlerinin çok
hızlı olarak gerçekleştiği çağımızda
hastalıklar çok hızlı yayılabilmekte, bu da hastalık
sorununun yalnızca hastalığın görüldüğü ülkenin sorunu
olmaktan ziyade tüm ülkelerin ortak sorunu hâline getirmektedir. Bu konuda
oldukça acı tecrübeye sahip olan ülkemiz, maalesef kuş gribi ve
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığıyla
karşı karşıya kalmıştır. Kuş gribi
hastalığı, Asya ülkelerinden çıkıp ülkemize kadar
ulaşarak yaygınlık göstermesi sonucu hem ekonomimize zarar
vermiş hem de insanlarımızın ölmesine neden olmuştur.
Bu anlaşma ile ülkemize ithal edilecek hayvansal ürünlerin
bir disiplin içinde yapılması, uluslararası egzotik hayvan
hastalıklarına ve insanlara geçen zoonoz hastalıklarına
karşı alınacak tedbirlerle bu hastalıkların
zararları önlenmiş olacaktır.
Avrupa Birliği, veteriner halk sağlığı
konusunda etkili tedbirler almakta ve uygulamaktadır. Avrupa Birliği,
gıda denetimlerini risk esasına dayalı olarak
gerçekleştirmekte, gıda kaynaklı riskin yüzde 90ı da
hayvansal kökenli gıdalardan kaynaklandığı için normal
gıda ve denetimlere ilave olarak ek tedbirler getirmektedir.
Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Kanunu çerçevesinde iç karantina
tedbirlerinin alınması ve sürvey programlarının
uygulanmasının yanında en başta dış karantina
tedbirlerinin de etkin bir biçimde alınması ve
sürdürülebilirliğinin sağlanması zorunludur. Yani
sınır kapılarındaki kontrol ve denetimlerin tarımsal
tedbirler anlamında da düzenli yapılması büyük önem
taşımaktadır.
Değerli milletvekilleri, ülkemiz hayvan
hastalıklarının yaygınlaşmasında açık tehdit
altındadır. Bugün brusella ve tüberküloz hastalıklarına
karşı yapılan mücadelede yetersiz kalınmış,
ayrılan kaynaklar bütçe içinde son derece
azaltılmıştır. En basit örneği: Son destekleme
kararnamesinde bir önceki yıllara göre yapılan hastalıklarla
ilgili destekleme bütçesi azaltılmıştır. Üzerinde
konuştuğumuz kanunun uygulamasını yapacak olan
Bakanlık maalesef hayvan sağlığı konusunu ihmal
etmiştir.
Değerli milletvekilleri, bilindiği üzere, en büyük
dış ticaret hacmine sahip, pazar büyüklüğü açısından
gelecekte çok büyük potansiyeller ihtiva eden Rusya Federasyonu ile yaş
sebze ve meyve ihracatında, ilki 2005 yılında, ikincisi de daha
geçen günlerde, iki kriz yaşanmış. İlk krizin
yaşanmasından ikincisine kadar geçen sürede Tarım ve
Köyişleri Bakanlığınca, üreticilere bitki hastalık ve
zararlılarıyla ilgili zirai mücadele ve gübreleme konularında;
paketleyicilere, işleyicilere, komisyonculara ise güvenli
gıdanın tüketiciye ulaştırılması konusunda
gerekli eğitim verilememiştir.
Taze sebze ve meyveye zarar veren hastalık, zararlı ve
mikroorganizmalara karşı kullanılan bitki koruma ürünlerinin
teknik talimatlarına göre uygulanması
sağlanamamıştır.
Bitkisel ve hayvansal ürünlerde kalıntıların ortaya
çıkmasına neden olan denetimleri sağlayamamıştır.
Numune alma ve yasa dışı yollardan ülkemize sokulan
ruhsatsız ilaçların denetimini sağlayamamıştır.
Tohumun tarlaya temasından nihai ürünün tüketiciye
ulaşmasına kadar geçecek süreçte izlenebilirliği tesis
edememiştir.
Değerli milletvekilleri, kene ısırması sonucu
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı
nedeniyle 32 vatandaşımız hayatını kaybetmişken,
vatandaşlarımız sokağa çıkamaz hâldeyken, Tarım
ve Köyişleri Bakanlığı bürokrasisi buna çözüm bulma
yönünden yeterli tedbirleri alamamış ve hatta, Bakanlık
tarafından kene mücadelesi için genel bütçe ve Jokey Kulübü
tarafından satın alınarak taşra teşkilatlarına
gönderilen ilaçların etkin madde oranları keneyi yok etme
kapasitesine sahip değilken, bu ilaçların 30 kat fazla fahiş
fiyatla alındığı iddiaları Bakanlık Teftiş
Kurulu tarafından araştırılmaktadır.
Bugün, Bakanlıkta üst düzey görevlerde yer alıp da üç
dört kurum veya kuruluştan maaş alan birçok bürokrat bulunmakta. Buna
karşın, Bakanlıkta zirai mücadele ve zirai karantina ile
salgın, bulaşıcı, paraziter hayvan
hastalıklarıyla mücadele işlerinde çalışan, zirai
mücadele ilaçları ile sürekli temas hâlinde bulunan ve her türlü zirai
mücadele ilaçlarının olumsuz etkilerine maruz kalan personelin iki
aylık fiilî hizmet süresi zammından yararlanmaları en son
çıkan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu
ile kaldırılmış ve mağdur edilmişlerdir.
Kuş gribi mücadelesinde olduğu gibi, hayvansal ve
bitkisel hastalıklarda canla başla çalışarak
hastalıkların yaygınlaşmasını önleyen ve
alınan tedbirleri uygulayan veteriner hekimlerimizin ve ziraat
mühendislerimizin hak ettiği çalışma ücretlerinin, tekrar bir
düzenleme yapılarak ellerinden alınan haklarının geri
verilmesi gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, Tarım ve Köyişleri
Bakanlığı, gıda güvenliğiyle ilgili önlemler
alması gerekirken yoğun bir kadrolaşmayla meşguldür.
Bakanlık teknik kurumlarının başına mimar,
öğretmen, siyasal mezunu atarken, ne yazık ki, gıda
güvenliği konusunda deneyimli, nitelikli teknik personel ve bürokratlar
görevden uzaklaştırılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, dünya gıda güvenliğinden
ve iyi tarım uygulamalarından biraz bahsetmek istiyorum.
Dünyada yakın geçmişte yaşanmış, toplum
sağlığını tehdit eden gıda maddelerinin
güvenliğine ilişkin sorunlar iyi tarım uygulamalarının
oluşumunu gündeme getirmiştir. Bu sorunlara örnek olarak deli dana
hastalığı, yumurtada rastlanan dioksin, armutta görülen
klormekuadin ve çilekte bulunmuş siprodinil sayılabilir.
İyi tarım uygulamalarını, tarımsal üretim
sisteminin sosyal açıdan yaşanabilir, ekonomik açıdan kârlı
ve verimli, insan sağlığını koruyan, hayvan
sağlık ve refahı ile çevreye önem veren bir hâle getirmek için
uygulanması gereken işlemler olarak tanımlayabiliriz.
İyi tarım uygulamalarında amaç, çevre, insan ve
hayvan sağlığına zarar vermeyen bir tarımsal üretimin
yapılması, doğal kaynakların korunması, tarımda
izlenebilirlik ve sürdürülebilirlik ile gıda güvenliğinin
sağlanmasıdır.
Uluslararası alanda yaşanan gelişim ve
değişimler sonucunda, tüketicilerin çevreye dost, insan
sağlığına duyarlı güvenli gıda talepleri,
tarımsal arzı yönlendiren en önemli etken hâlini almaktadır.
Tüketicilerin bu talepleri, uluslararası tarımsal ticareti
etkilemekte ve satın alınacak ürünlere karşı güveni
artıracak teknik tedbirlerin alınmasını zorunlu
kılmaktadır.
Özellikle Avrupa Birliği ülkelerindeki yaş meyve-sebze
pazarının yüzde 70-80lik kısmına hâkim büyük perakendeci
kuruluşlar, tüketicilerin güvenli gıda taleplerini
karşılamak üzere 1997 yılında EUREP adı altında
bir birlik kurmuşlardır. 1999 yılında ise öncelikle
yaş meyve-sebzede iyi tarım uygulamalarının esasları
belirlenerek EUREPGAP Protokolünü yayınlamışlardır.
Avrupa ülkelerinde başlatılan bu uygulama, dünya
genelinde genişletilerek Chile GAP, China GAP, Kenya GAP, Mexico GAP,
Japan GAP ve en son Thai GAPin oluşması ile dünya geneline
yayılmıştır. Bu gelişmelerin sonucunda 7 Eylül 2007
tarihinden itibaren EUREPGAP artık GLOBALGAP olarak
tanımlanmaktadır. 2007 yılı itibarıyla bu organizasyon
içerisinde yaklaşık seksen ülkede 80 bin sertifikalı üretici iyi
tarım uygulamaları yapmaktadır.
Değerli milletvekilleri, Türkiyede iyi tarım
uygulamalarına ait sertifikalandırmalar, EUREPGAP Protokolü ile
başlamıştır. 2003 yılından itibaren, Avrupa
ülkelerine yönelik ihracat yapan yaş meyve-sebze sektöründe EUREPGAP
kriterlerine göre iyi tarım uygulamaları yapılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, bitkisel ve hayvansal üretimde
faaliyette bulunan ülkelerde, gelişmiş ülkelerde tarım
politikaları belirlenirken makro politika olarak yüzde 10unda organik
tarım, genelde de baktığımızda yüzde 2de organik
tarım uygulamaları görülmektedir. Fakat konvansiyonel tarım
yaptıkları yüzde 60-70lik kısmında ise iyi tarım
uygulamaları tekniklerine geçmeye özen göstermektedirler. Ülkemizde ise
binde 8 oranında organik tarım yapılmakta olup, ihracata yönelik
alanların bir kısmı hariç -o da yaş meyve ve sebzede- iyi
tarım uygulamalarında iç piyasa üretimimizde gıda
güvenliğini sağlayacak önlemlere pek dikkat etmemekteyiz.
Bu konuyla ilgili, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına, 17/6/2008 tarihinde, Meclis
araştırması komisyonu kurulması için önergemizi vermiş
olup gündeme alındığında siz değerli
milletvekillerinin de desteğini isteyeceğiz. Bu konuya fazla
değinmeyeceğim. Fakat bundaki amaç, ihracatta yaşanan
sorunların giderilmesi, iç piyasada tüketilen ürünlerin gıda
güvenliğine uygun üretilmesi, çiftçilerimizin uygulamada
yaşadıkları sorunların ve gerekli altyapı
tedbirlerinin alınabilmesi ve standartları olan bir ülke
olabilmemizdir ve bunun için bu konuda araştırma komisyonu
kurulmasına ihtiyaç duyulmaktadır.
Değerli milletvekilleri, ülkemiz ile Çin Halk Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Hayvan Sağlığı ve Karantina
Konusunda İşbirliği Anlaşmasına Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu ve şahsım adına hayırlı olsun der, yüce
heyetinizi saygıyla selamlarım. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Coşkun.
Ramazan Kerim Özkan Bey yoklar herhâlde, tekrar bir sorayım?
Yok.
Şahısları adına ilk söz Aydın
Milletvekili Ahmet Ertürke aittir.
Buyurun Sayın Ertürk. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AHMET ERTÜRK (Aydın) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Çin Halk Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Hayvan Sağlığı ve Karantina Konusunda
İşbirliği Anlaşmasının onaylanmasına dair
Hükûmetimizin getirdiği tasarıyı görüşüyoruz.
Burada, ülkemizde, kendi kendine çevrilebilen, tarımda
değişik sektörlerden ve bir başka tedarikçiye ihtiyaç duymadan
kendi yemini, kendi damızlığını üreten kanatlı
sektörü için bu anlaşma çok önem arz etmektedir. Çünkü, kanatlı sektöründe
büyük alıcı olan ülkelerden bir tanesi, gerek nüfusuyla ve gerekse
kendi bölgesine özgü damak tadıyla Çin ülkesidir.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde 26 bin ton civarında
tavuk ayağı da üretilmektedir ve ülkemizde üretilen tavuk eti, hindi
eti, piliç etinin ötesinde ihracata yönelik olarak tavuk ayağı, ürettiğimiz
ve ihraç ettiğimiz piliç etinden fazla gelmektedir. Gerçekten çok
enteresan bir durum. 24 bin ton tavuk eti ihraç edebilirken 26 bin ton tavuk
ayağı ihraç edebiliyoruz ve bu tavuk ayağı
ihracatının da nihai tüketicisi Çin ülkesidir. Ancak, iki ülke
arasında, ülkemiz ile Çin arasında böyle bir anlaşma
olmadığı için, şimdiye kadar, nihai tüketici olan Çine
daha çok bizim Hong Kong, Tayland, Vietnam gibi ülkeler üzerinden
ihracatımız sağlanmaktadır. O bakımdan, Hükûmetimiz
bir çalışma yapmış ve en azından
ihracatımızın, bu sektörün ihracatı için çok önem arz eden
bu anlaşmayı imzalayarak ve onaylanması için de Parlamentomuza
sevk etmiştir.
10 milyon 100 bin kadar da yumurta üretimimiz vardır.
Hükûmetimiz gerek yumurta üretimini gerekse piliç eti ve tavuk ayağı
ihracatını desteklemektedir.
Yumurtada bin adette 15 dolar, kümes hayvanlarında da tonda 186
dolarlık bir ihracat teşvikimiz vardır. Tabii, bu üretimlerle
Türkiyede gerek piliç eti üretimi gerekse pilicin önemli bir
çıktısı olan tavuk ayağı ihracatında ülkemiz
-yine burada Dış Ticaret
Müsteşarlığımızın rakamlarına
baktığımızda- 21 milyon dolarlık bir ihracat
fırsatı yakalamaktadır. Piliç etinde ise bu ihracat 22 milyon
dolarlık bir rakamdır. Yani, aralarında 1 milyon dolar kadar bir
fark vardır. Onun için, bu anlaşma, bu sektörün, tavukçuluk
sektörünün, kanatlı sektörünün ihtiyaç duyduğu ve ısrarla takip
ettiği, bir an önce yüce Meclisten onaylanarak sektörün başka ülkeler
marifetiyle değil de bizzat Çine, ülkemizin sektörünün, bizzat,
aracı koymadan, aracı ihtiyacı duymadan, direkt
alışveriş yapabilecekleri ve ihracat yapabilecekleri ve
karşılıklı alışveriş
yapıldığı zaman da ihracatımızın çok iyi bir
noktaya gelebileceği yönünde sektörün beklentileri vardır.
İnşallah, bugün bu yasamız onaylandığı
takdirde sektörün beklentileri karşılanmış olacaktır
dileklerimle, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Ertürk.
Şahsı adına ikinci söz, Gaziantep Milletvekili
Halil Mazıcıoğluna aittir.
Sayın Mazıcıoğlu, buyurun efendim. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
HALİL MAZICIOĞLU (Gaziantep) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşülmekte olan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Çin Halk
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hayvan Sağlığı ve
Karantina Konusunda İşbirliği Anlaşmasının
ülkemize, vatanımıza hayırlar getirmesini diler, hepinize
saygılar sunarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Mazıcıoğlu.
Sayın milletvekilleri, konuşmalar tamamlanmıştır;
soru-cevap kısmına geçiyoruz.
Tek soru Sayın Gençten.
Buyurun Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, teşekkür
ederim.
Tabii, AKP Grup Başkanvekili -biraz önce- Mustafa Alataş
yanıma geldi.
BAŞKAN Alataş değil efendim, Elitaş.
KAMER GENÇ (Tunceli) Neydi? Neydi soy ismi?
BAŞKAN - Elitaş
efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Elitaş mı? Alataş mı,
Elitaş mı bilmiyorum. Neyse. Yani, herkesin soy ismini doğru
bilmek de zorunda değilim.
Geldi bana dedi ki: Bu kanunlar üzerinde konuşmayın.
dedi. Biz dedi Elektrik Piyasası Kanununa geçelim. Ben de dedim ki:
Yok, konuşacağım. dedim. Ben konuşacağım
deyince gitti, arkadaşlarına dedi: Çıkın, bir merhaba
deyin, gidin.
Şimdi, böyle bir parlamento sistemi olmaz. Yani, burada
milletvekillerinin konuşması lazım.
Uluslararası anlaşmalar, Sayın Başkan, bu,
7/5/2004 tarihinde yapılan bir Anayasa değişikliğiyle
kanunların üzerine çıkarılmış bir
değişikliktir. Uluslararası anlaşmaların çok, enine
boyuna, iyi incelenmesi lazım. Bizim öteden beri gördüğümüz
kadarıyla, uluslararası anlaşmalar ne komisyonlarda ciddi olarak
inceleniyor ne Genel Kurulda inceleniyor. Dolayısıyla
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) Sayın Başkan, soru sorsun.
BAŞKAN Soracak herhalde, bekliyoruz efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Soruya geleceğim efendim.
Yani, bu uluslararası anlaşmaların ülke için çok
önemli birer belge olduklarını, bunun hem komisyonlarda hem de Genel
Kurulda enine boyuna tartışılması gerektiğini ve
bunların bu anlaşmalarla ülkeye birtakım
sıkıntıların gelmemesi için burada incelenmesi lazım,
tartışılması lazım. Ama AKPnin bir huyu var, burada
birçok kanunu tartışmadan geçirelim diyorlar. Onlar öyle devam
etsinler, biz de onların bu davranışlarına karşı
yasal haklarımızı kullanıyoruz.
Ben şimdi sorularımı soruyorum: Şimdi, bu kene
hastalığı nereden türedi Sayın Bakan? Kimlerden geldi,
hangi ülkelerden geldi? Ayrıca ülkemizin hangi bölgesinde kaç tane kene
vakasına rastlanmaktadır ve bunlar için Hükûmet olarak ne tedbir
düşünüyorsunuz? Kene hastalığından ölen vatandaş
sayısı ne kadardır? Bunların, tabii, ülke turizmine de
büyük bir zararı var. Biliyorsunuz bir kuş gribi meselesi
çıktı ortaya. Kuş gribinden memleketimizde birçok kanatlı
hayvanlar yok edildi, öldürüldü. Bu arada, köylerde de maalesef tavuklar yok
edildi sebepsiz yere ve köylünün en önemli gıda maddesi olan yumurta
ortadan kaldırıldı. Tabii bunu fırsat bilen Kemal
Unakıtanın çocukları
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Soru nerede, soru?
KAMER GENÇ (Tunceli) -
bunlar bir pişmiş yumurta
fabrikasını kurdular. Acaba bu köylerde kuş gribinden yok edilen
tavukların yeniden üretilmesi konusunda Hükûmetin bir politikası var
mıdır?
Diğer bir konu: Benim ilim Tuncelide çok miktarda koyun
beslenmektedir. Bu koyunlar dağlara, yaylalara
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım, bir
dakika değil mi?
BAŞKAN Sayın Genç, çok uzattınız. Lütfen,
fazla
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, başka soru soran varsa
kısa keseyim ama o on dakikalık sürede konuşmak
BAŞKAN Var, var, başka soru soran da var.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır, vereyim ben.
Sorularımı sorayım.
BAŞKAN Ne biliyorsunuz başka soru
olmadığını?
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır, soruyu soruyorum işte.
BAŞKAN E sorun o zaman.
KAMER GENÇ (Tunceli) Tamam, soruyorum.
Efendim, bizde küçükbaş hayvan olarak özellikle koyun
beslenmektedir Tuncelide. Bunlar yazın yaylalara gitmektedir. Yaylalara
giderken bu koyun başına verilen bir taban fiyatı var
mıdır? Ayrıca bu yaylaların kiralanmasında maalesef
birtakım usulsüzlükler yapılmaktadır. Koyun başına
vatandaşlar o zor şartlarda meradan 3 milyon para
alınmaktadır. Acaba Hükûmetiniz bu koyun üreticilerine, o koyun
üretimi meselelerini hafifletmek için acaba bir taban fiyatı
yardımı yapmayı düşünüyor musunuz?
Yine, bu koyunları dağa götüren kişilere,
yaylalarda bunlar için bir geçici konut yapmayı düşünüyor musunuz?
Ayrıca, bu yaylaların daha verimli üretim yapabilmesi
için
FATMA ŞAHİN (Gaziantep) Böyle soru olur mu?
BAŞKAN Altı dakikadır konuşuyorsunuz,
bakın.
KAMER GENÇ (Tunceli) Tamam Sayın Başkanım ama
memleketimizde
BAŞKAN Tamam Sayın Başkanım la idare
ediyorsun, hadi devam et!
KAMER GENÇ (Tunceli) Peki, sorumu tamamlıyorum efendim.
BAŞKAN Tamamla, tamamla.
KAMER GENÇ (Tunceli) Bu yaylaların daha verimli hâle
getirilebilmesi için, otlakların daha verimli hâle gelebilmesi için acaba
Hükûmetiniz olarak
(Gülüşmeler)
BAŞKAN Bitiriyor, bitiriyor.
KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, bana bakıp
gülüyorlar da şeyimi bozuyorlar efendim. Lütfen, bakıp gülmesinler,
insicamımı bozuyorlar.
Acaba yaylaların daha verimli bir saha hâline gelmesi için
Hükûmetiniz bu yaylaların ıslahı konusunda ne tedbirler
düşünüyor? Bunları öğrenmek istiyorum.
BAŞKAN Tamam mı?
KAMER GENÇ (Tunceli) Tamam efendim.
BAŞKAN Teşekkür ederim, sağ olun.
Sayın Elitaş, siz de söz istemişsiniz.
Konuşacak mısınız?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Vazgeçtim efendim.
BAŞKAN Vazgeçtiniz.
Süre az kaldı zaten.
Buyurun Sayın Bakan.
DEVLET BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Sayın Başkan, her ne kadar değerli arkadaşımız
konuyla ilgili fazla soru sormadıysa da ben elimden geldiğince bir
iki sorusuna cevap vermeye çalışayım. Öbür konulara da
Tarım Bakanlığımızdaki arkadaşlarımız
yazılı olarak cevap verirler.
Şimdi, benim bildiğim kadarıyla kene
hastalığı 12nci yüzyıldan beri vardır. İlk kez
Türkiyede Tokatta 2002 yılında ortaya çıktı. Tabii ki
diğer konularda arkadaşlar bilgi verecekler sonradan yazılı
olarak. Sadece bu yayla ihaleleri konusunda bir açıklık getirmek
istiyorum.
Biliyorsunuz, bu ihaleleri valilikler komisyon kararı
alıp öyle ihaleye çıkıyorlar.
Bakanlık olarak biz 2008 yılı içerisinde 10 YTL
destekleme vermeyi kararlaştırmış durumdayız.
Sayın Başkan, söyleyeceklerim bu kadar. Diğer
sorulara yazılı olarak cevap vereceğiz.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakan.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, karar yeter
sayısı istiyorum.
BAŞKAN Tamam, arayacağım.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunacağım
ve karar yeter sayısı arayacağım.
Maddelerine geçilmesini kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar
yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.43
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.57
BAŞKAN: Başkan Vekili
Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP ÜYELER: Harun
TÜFEKCİ (Konya), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 126ncı Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
241 sıra sayılı Tasarının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Tasarının maddelerine geçilmesinin oylamasında
karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi
oylamayı tekrarlayacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Tasarının maddelerine geçilmesini kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
HÜKÜMETİ İLE ÇİN HALK CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ
ARASINDA HAYVAN SAĞLIĞI
VE KARANTİNA KONUSUNDA İŞBİRLİĞİ
ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN
TASARISI
MADDE 1- 24 Ocak 2006 tarihinde Pekinde imzalanan Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Çin Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hayvan
Sağlığı ve Karantina Konusunda İşbirliği
Anlaşmasının onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt.
Sayın Öğüt? Yok.
Ramazan Kerim Özkan Bey, siz mi konuşacaksınız?
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Sonra efendim.
BAŞKAN Şahısları adına, Van
Milletvekili Gülşen Orhan
Sayın Orhan?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, konuşmayacak.
BAŞKAN Konuşmuyorsunuz.
Siirt Milletvekili Afif Demirkıran.
Sayın Demirkıran, buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, şahsım
adına söz istiyorum.
BAŞKAN Sayın Demirkırandan sonra efendim.
AFİF DEMİRKIRAN (Siirt) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu anlaşma da bugüne kadar bu Parlamento çatısı
altında kabul ettiğimiz o güzel anlaşmalardan bir tanesidir.
Çin, Türkiye gibi yükselen bir ülkedir. Çin ile ticaret hacmini artırmak
için önemli bir anlaşmayı, ümit ediyorum ve inanıyorum ki bugün
burada hep beraber onaylayacağız.
Hayırlı olmasını diliyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Genç, buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye ile Çin Cumhuriyeti Hükûmeti arasında hayvan
hastalıklarının önlenmesine ilişkin olarak yapılan bir
anlaşmanın 1inci maddesi üzerinde söz aldım. Hepinize
saygılar sunuyorum.
Tabii, Türkiyede hayvan sağlığı çok önemli
bir unsur. Biliyorsunuz geçen dönemlerde Türkiyede çok ciddi hayvan
hastalıkları çıktı. İşte, kuş gribi. Ondan
sonra, kuş gribi sonucunda ülkemizin her tarafındaki -tabii bence de
çok akılsızca hareket edildi- birçok tavuk, özellikle köylü
vatandaşımızın ana, temel gıda maddesi olan tavuk yok
edildi. Bu arada tabii iktidar mensubu bakanlar da bundan payını
aldılar. Hemen onu fırsat bilerek birtakım -pişmiş
yumurtadan- fabrikalar kurdular, bayağı büyük bir ticaret hacmini
elde ettiler. İşte, bunlar aslında tabii bir
fırsatçılık olmaması lazımdı.
Tabii, ben biraz önce Sayın Bakana birtakım sorular
sordum. Bir arkadaşımız gayriihtiyari bize karşı böyle
bir güldürecek hareketler yaptı. Ama ben de gayriihtiyari ona uydum.
Aslında özür diliyorum. Yani tabii ki Türkiye Büyük Millet Meclisi ciddi
bir kurumdur. Bu kurumda ciddi işler yapmak lazım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Şimdi, değerli arkadaşlar, gerçekten benim ilimde
çok büyük miktarda koyun beslenmektedir. Bu Erzincan peynirinin esas aslı,
Tuncelinin Pertek ve Çemişgezek ilçesindeki koyunlardan ve Tunceli
dağlarından, Munzur ve Pülümür yaylalarından, Ovacık
yaylalarından beslenen hayvanlardan elde edilen peynirdir. Buralarda bu
hayvan besleyicilerimizin çok ciddi sıkıntıları var.
Şimdi, bir defa bu yaylalar ihale edilirken burada
birtakım objektif olmayan kurallar getiriliyor. Ben bunları tabii bu
vesileyle şey etmek istiyorum. Konu hayvan sağlığı
olunca, Türkiyede sağlıklı bir hayvan beslenmesinin
yaratılması için evvela yaylaların, meraların iyi ıslah
edilmesi lazım. İnsan hayatının yaşamında,
özellikle bizim orada hayvan besleyicilerinin çok büyük
sıkıntıları var. Yani, bir bakıyorsunuz,
kışın karın altına gidiyorlar. Yaylada eski 10larda,
20lerde daha küçük küçük bebeklerini beraberlerinde getiriyorlar. Oralara
aslında, çağdaş bir ülkenin insanları olarak, o yaylaya
giden insanlara bir şeyler yapmak lazım. Yani, o ilkelliklerinden, o ilkel
Mesela,
bir de Beritanlar da var, bunlar Elâzığ bölümünde; Şavaklar var
bizim Tuncelide.
Şimdi, artık gelişen, ilerleyen, çağ atlayan
diyorsunuz ya, bir ülkede bu insanların da o hayvanlarını
yaylalara getirirken, o yaylalarda hiç olmazsa çadır yerine, onların
işte sağlıklı yaşayabilecekleri bir konut yapmak
lazım.
Ayrıca, bu yaylaların ıslahı konusunda
devletin ciddi bir ıslah programı uygulaması lazım. Bu
meralarda alınan paraların... İşte özel idarelere
alınıyor, mülki idare amirlerine alınıyor. Bunların
bir kısmına, oradaki mülki idare amirleri kendilerine işte
otomobil alıyorlar, makam arabalarını alıyorlar. Şimdi
bu haksız bir şey. Yani, devletin parası var; getirsinler orada
kendilerine devletin parasıyla makam araçlarını alsınlar.
Bu insanların çektikleri bu işkence, eziyet ve insanlık
dışı bir hayattan bir an önce kurtulmasını istiyorum.
Sonra, işte yazın yaylalara çıkarken bu
vatandaşlarımız çok büyük sıkıntı çekiyorlar.
Efendim, işte inerken büyük sıkıntı çekiyorlar. Yollarda, o
elde ettikleri o mahsullerin bir kısmı heba oluyor. Bence, yine o
yaylalarda işte peynir yapılması için, onun
taşınması için bu insanlara birtakım kolaylıklar
sağlanması lazım. Bu olayları ben yakından bilen bir
insanım. Yani, işte, yeteri kadar veteriner gönderilip o yaylalarda
gerekli ıslah yapılmıyor. Hayvan hastalıklarının
tedavisi için gerekli tedbir alınmıyor. Ben Hükûmeti bu yönden de
uyarıyorum. Yani, bu insanlarımız çok ilkel şartlarda
yaşıyor, inanmanızı istiyorum. Düşünebiliyor musunuz,
kadın yani üç aylık, beş aylık bebeğini arkasında
torbasına alıyor ve eksi 10larda, eksi 20lerde o karlı
alanlara götürüyor. Bu insanlara da el uzatılması gerektiğine
inanıyorum. Benim bölgemde çok gördüm, yani inanmanızı
istiyorum. Zaten ilkbaharda yaylaya giderler, sonbaharda inerler ama giderken
ve gelirken o insanların yolda çektiklerini, çok büyük
sıkıntı çektiklerini gördüm ve bu vesileyle onu dile getirmek istedim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Devamla) Bu benim ilimin çok ciddi bir
sıkıntısıdır. Bu sıkıntıyı
yaşayanlar bilir. Yani size bir hikâye anlatayım, hikâye değil
olan bir olayı anlatayım: Ben 1995lerde 1996larda bir gün sabahleyin
Pülümürde çıktım, bir karakolda 20 tane aile çocuklarıyla
beraber, eşeklerle beraber orada bekliyorlar. Niye bekliyorsunuz?,
Efendim buradaki güvenlik kuvvetleri bizim hüviyetimizi aldı. dediler.
Sabah saat yedi buçuk, sekiz
Ne dediler size?, Akşam saat sekizden
sonra, karanlık bastıktan sonra gideceksiniz. Yolları işgal
etmeyeceksiniz. Gittim dedim: Kardeş niye bunların hüviyetlerini
aldın?, Efendim, almadık da
Vereceğim. dedi. Peki dedim,
verdirdim. Sonra gittim orada kahvede oturdum, geldim baktım yine orada
bekliyorlar. Niye vermedin?, Vermedim. dedi. Yani bu insanlara hakikaten
çok keyfî işlemler yapılıyor. Yani bunları vicdanımda
hissettiğim için söylüyorum. Özellikle Hükûmetin bu koyun besleyicilerine
bir yardım elini uzatmasını ve bunların
şartlarını iyileştirmesi konusunda çaba göstermesini
diliyorum.
Saygılar sunuyorum efendim. (Alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Genç, özellikle teşekkür ediyorum, gündeme
bağlı kaldınız. Teşekkürler, sağ olun.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... 1inci madde kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2.- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe
girer.
BAŞKAN Madde üzerinde söz isteyen var mı efendim? Yok.
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Tümünü oylamadan önce, oyunun rengini açıklamak üzere Mersin
Milletvekili Vahap Seçer.
Sayın Seçer, buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
VAHAP SEÇER (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Çin Halk Cumhuriyeti Hükûmeti
Arasında Hayvan Sağlığı ve Karantina Konusunda
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı hakkında Cumhuriyet
Halk Partisi Grubunun oyunun rengini belirtmek üzere söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Çin Halk Cumhuriyetinin son yıllarda hızla nüfusunun
artması, dünyada ekonomik etkinliğinin artması elbette ki bu
ülke ile Türkiye Cumhuriyeti arasında da ticaretin önemsenmesi
anlamına gelen birtakım veriler içeriyor.
Bizim Çin Halk Cumhuriyetiyle özellikle kanatlı hayvan
ihracatı konusunda bir diyaloğumuz var ancak bu anlaşmalar
bugüne kadar yapılamadığı için başka ülkeler üzerinden
biz bu ülkeye ihracatlar yapabiliyorduk.
Elbette ki günümüzde de hayvan sağlığı
Özellikle insanlara hayvandan geçen hastalıklar konusunda da hassas
davranmamız gereken dönemde bulunuyoruz.
Dolayısıyla bu anlaşmanın uygun olduğunu
belirtiyor, iki ülkeye de hayırlı olmasını diliyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Seçer.
Sayın milletvekilleri, tasarının tümü açık
oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik cihazla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için üç dakika süre veriyorum ve oylamayı
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Çin Halk
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hayvan Sağlığı ve
Karantina Konusunda İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının yapılan açık oylama sonucunu
açıklıyorum.
Kullanılan oy sayısı : 225
Kabul : 225 (x)
Böylece tasarı kanunlaşmıştır.
Hayırlı, uğurlu olsun.
Sayın milletvekilleri, 3üncü sırada yer alan Elektrik
Piyasası Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum
ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporlarının görüşmelerine
başlıyoruz.
3.- Elektrik Piyasası Kanunu
ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe
Komisyonları Raporları (1/554) (S. Sayısı: 249) (xx)
BAŞKAN Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon Raporu 249 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince bu
tasarı İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
görüşülecektir. Bu nedenle, tasarı, tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra bölümler hâlinde
görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı
oylanacaktır.
Tasarının tümü üzerinde gruplar adına söz isteyen,
Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Şırnak Milletvekili
Sayın Hasip Kaplan.
Sayın Kaplan, buyurun. (DTP sıralarından
alkışlar)
DTP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Elektrik Piyasası Kanunu
üzerinde Demokratik Toplum Partisinin görüşlerini açıklamak üzere söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Enerji deyince, gerçekten, ülkemizde, enerjinin ülke
ekonomisinde, ülke ulusal güvenliğinde, ülke geleceğindeki yerini çok
iyi sorgulamamız gerektiğini düşünüyoruz ve Demokratik Toplum
Partisi olarak enerji politikalarını ve ona bağlı olan
bütün yasa tasarılarını da ülkenin güvenliğiyle bire bir
bağlantılı olarak görüyoruz.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren
tablo tutanağa eklidir.
(xx) 249 S. Sayılı Basmayazı tutanağa
eklidir.
Son zamanlarda demeyeceğim, çünkü, yılın
başında elektriğe bir yüzde 20 zam gelmişti.
Geçtiğimiz hafta yüzde 24, sanayi elektriğine de yüzde 22 küsur
oranında bir zam yapıldı ve esnaf, sanatkâr, sanayi siteleri,
hepsi bu konudaki
sıkıntılarını her gün dile getiriyorlar. Tabii, sadece
bu hafta yapılan zam da değil, bir de otomatiğe
bağlanmış bir zam söz konusu elektrik konusunda. Bundan sonra,
aboneler, vatandaşımız, her ay, neye bağlı, hangi
ölçüte bağlı, nasıl olacağı da belirlenmeden, otomatik
olarak zam ödeyecek. Yani, kilovat saatini bilmeden alacak, harcayacak, ama,
onun faturasına yansıyacak ve ödeyecek.
Tabii, bu yasa tasarısının geçmişi var, 2001
yılına gidiyor. 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu
Bugüne
kadar geçen süre içerisinde önemli değişiklikler yaşadık.
Türkiye, Avrupa Birliği müzakere sürecine girdi. Bu müzakere sürecinde,
enerji alanındaki özellikle alt başlıklardan iki tanesi Avrupa
Birliğiyle ilgili. Avrupa Birliğinin bu konudaki önemli iki direktifi
söz konusu. Biliyoruz bunu. Bunlardan birisi, arz ve altyapı
yatırımlarının güvenliği; ikincisi, iç pazara
ilişkin direktifler, çevre politikaları ve detaylar
Tabii bu Avrupa
Birliği direktifleri nedeniyle Avrupa Birliği Komisyonumuz, Enerji
Komisyonundan diğer komisyonlara, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığına kadar hepsi bu konuyla ilgili olduğu için bu
tasarı da ilginç bir karmalık, ilginç bir eklentik tasarı olarak
bir politikasızlık, bir belirsizlik, ülkenin enerji politikası
konusunda ortak bir politikasının olmadığının
işaretlerini veriyor.
Eğer enerji konusu ortak bir ulusal politika gerektiriyorsa,
eğer bu, güvenliğimizi ilgilendiriyorsa bunu yüce Meclisin
partilerüstü, gruplarüstü bir anlayışla ele alıp ülkenin
çıkarlarına doğru bunu şekillendirmesi de zorunludur.
Ülkenin güvenliği konusundaki enerji konusu Türkiye'nin ekonomik krizde en
çok çarpacağı konulardan birisidir. Orta Doğuda
değişen dengelerin de su ve enerjinin, ki buna paralel arzın, dağıtımın,
takibin altyapısının oluşturulması da bu kadar önemli.
Şunu açıklıkla iddia edebilirim: Enerji
politikası, güvenlik konusunda, Türkiye ekonomisinin geleceği
konusunda öylesine önemli bir risk taşıyor ki, altı
yıllık 59uncu, 60ıncı Hükûmet dönemlerinde ne yazık
ki geldiğimiz nokta sevindirici değildir. Geldiğimiz nokta
sorgulanması gereken, geldiğimiz nokta vatandaşın cebine
kadar inen ama diğer taraftan, ülkenin ekonomisini riske sokan, üretimini
direkt etkileyen, hayatın her alanına zamlar furyası ve
dalgası olarak yayılacak olan bir belirsizliği beraberinde
taşımaktadır. Neden? diyeceksiniz. Elektriğe zam
yaptığınız zaman, elektriğe dayalı olarak hizmet
veren bütün sektörler otomatikman bundan etkilenecektir. Hangi evin ocağında
elektrik yoktur? Hangi iş yerinde prizsiz, lambasız
Ki lamba
partisinin enerji konusunda çok daha hassas olması gereken bir durumda,
çoğunluk iktidarına dayanarak, çok daha bilimsel, çok daha mükemmel
projeler, çok daha iyi dünya göstergeleri göstererek çok daha güzel bir proje,
bir tasarı ortaya koymasını Demokratik Toplum Partisi olarak
bekliyorduk.
İnanın, ne kadar ki bir ülkenin hukuk ve demokratik bir
toplum olarak işlemesinde çeteler ve darbeler önemliyse enerji de bir o
kadar önemlidir, temel taşlardan birisidir. Öyle ki temel taşlardan
birisi, Orta Doğudaki son sınır kaymalarının,
taşların oynamalarının; petrole dayalı
kavgaların, savaşların, yakında bile Irak müdahalesinden
sonra İrana yapılacak, nükleer tehdit algılaması
bahanesiyle yapılacak olası saldırıların hepsinin
temelinde Basra Körfezinin, Suudi Arabistan başta olmak üzere, Kuveyt,
oradaki petrol rezervlerinin
Türkiye'nin çok yakın
coğrafyasındaki bu gelişmelerin hiç birisini, öyle, sıradan
ele alıp değerlendiremeyiz. Çok basite, çok dara indirgediğimiz
zaman da kendimize zarar veririz.
Şimdi, bu tasarıda bakıyorum, ilginç bir şey,
Türkiye enerji politikasındaki belirsizlik
Bakıyoruz, Bakanlık
da zaman zaman çok güzel haritalar koyuyor önümüze. Enerji
Bakanlığı diyor ki: Biz kaynak coğrafyası
olacağız yani üreten coğrafya olacağız. Neden?
Güneşimiz var, Allah vermiş rüzgâr var, termal var, bor madeni var,
biyokimya alanında üretim imkânları var, akarsularımız var,
hidroelektrik santralleri yapacağız. Ama dönüyoruz,
dolaşıyoruz
Daha iki gün önce, Başbakan, ısrarla, enerji
politikasında diyor ki: Ben Ilısu Barajını
yaptıracağım, ben Hasankeyfi sular altında
bırakacağım. diyor. Binlerce yıllık tarihimizi,
mirasımızı, çevremizi, kültürümüzü, geleceğimizi ve onun
önümüzdeki uzun yıllar, ömür boyu getireceği getiriyi bir kenara
bırakıp otuz yıllık ekonomik getirisi olan, İsviçre,
Avusturya, Alman bankalarının desteklediği, kredi
kuruluşlarının, bankaların iştahlarını
kabartan bu projeyi yapacağım. diyor, Hasankeyfi sular
altında bırakacağım
Sonra diyor ki: Abu Simbel gibi
tarihi kurtaracağım, çıkaracağım tarihi
mağaralardan dağların üstüne. Türkiye
Oradan camilerini,
minarelerini, kubbelerini, medreselerini, Artukoğullarının,
gidin geriye Bizansa kadar, Kürtün de, Türkün de, her Müslüman devletlerin
de orada yaptığı bütün uygarlıkları bir kalemde
alacağım, götüreceğim.
Burada bizim oturup çok ciddi düşünmemiz gerekiyor. Gerçekten
bunun bu ülkeye getirisi, faydası varsa beraber karar verelim,
inanalım, ikna olalım; ama zararı varsa Hasankeyfi sular
altında bırakmayalım. Bakın, Sezen Aksu, gerçekten çok
ilgiyle, diğer sanatçılarımız, Tarkan, bütün
aydınlarımız tren seferleri düzenliyor Hasankeyfe ve bugünlerde
de Hasankeyfte bir çaba var. Salt o değil, ben orayı çok iyi
bilirim; benim akrabalarımın köyü var. Sordum: Ne yapılıyor?
Kadastro girmemiş, tapuları yok, su basacak, su altında kalacak
yakın zamanda. ÇED projelerinin hiçbirisi doğru hayata
geçirilmemiş. Oradaki insan yerleşimi
Yüz binler göç ettirilecek,
yeni yerleşim alanları belirlenmemiş. Bırakın onu,
kredi statü ve koşullarının hiçbirisi daha hayata
geçirilmemiş.
Şimdi, biz, ülkemizin doğal zenginliklerini,
kaynaklarını niye başkasına verelim? Bakın,
ağır bir kelime kullanmak istemiyorum. Ciddi söylüyorum,
konuşurken zorlanıyorum. Hasankeyf bu ülkenin onurudur, tarihidir,
simgesidir, sembolüdür. Gelin Hasankeyften elde edeceğiniz kilovat saatin
100 katını Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki kullanılmayan
atıl nehirlerimizden, akarsularımızdan, dağlardaki
rüzgârımızdan, pırıl pırıl güneşimizden,
termal kaynaklarımızdan, hepsinden ama hepsinden, gelsinler, yapalım. O kredi
kuruluşları da gelsin, onlara da karşı değiliz. Ama
tarihimize, doğamıza, çevremize, güzelliklerimize göz atmadan, üç
kuruş kârları için bu ülkenin geleceğini batırmadan
gelebilme erdemliliğini gösteriyorlarsa, açgözlü davranmıyorlarsa bu
ülkenin insanı elbette ki yaratılacak üretimde, bir enerji sektöründe
birlikte çalışmayı reddetmez.
Rüzgâr enerjisi konusunda, taslakta bakıyorum, ufak ufak
karmaşalar var, kilovat saat üzerinden, ihtiyaca göre üretim
Artık
bunu teşvik etmek bu ülkede yenilenebilir enerji kapsamını,
kurulanların 200 kilovat saatlik kurulu güçlerinin çerçevesine
sıkıştırmamak gerekiyor.
Doğal gaz piyasasında
yaşadığımız felaket, önümüzdeki dönem Türkiye'nin
ekonomisini vuracak en büyük tehlikelerden birini teşkil ediyor. 48 milyar
dolar ithalata, dışarıdan gelen doğal gaz
kaynağına verilen ve yeri geldiği zaman -tasarıda da var-
İran canı sıkıldığı zaman, Sayın
Erdoğan Washingtona gittiği zaman, hava soğuk üşüdük deyip
vanaları kapattığı zaman
Böyle bağımlı bir enerji politikasıyla bu ülkenin
kalkındırılması kesinlikle mümkün değildir.
Şunu da çok açıklıkla ifade etmek istiyoruz: Yani,
Türkiyede her türlü vergi alma karmaşası sağlama
Bir vergi
reformu doğru dürüst yapılamadığı için, TRT
gelirlerini elektrikten aldığımız faturada vatandaşa
yüklüyoruz. Savunma harcamalarımızı tütün mamullerine, Tekel
maddelerinde arıyoruz, dolaylı vergi. Zaten bu ülkede ne zaman ki
bakıyoruz, gerçekten 2008 gelir bütçesinin birinci kalemini eğer
dolaylı vergiler teşkil ediyorsa ve son bir yılda
çıkardığımız bütün yasalarda otomatikman vergi
teşvik indirimleri hep özel sektöre yapılıyorsa ve adil bir
vergi sistemine geçilemiyorsa, gerçekten, enerji politikasının da
sevkini, dağıtımını, denetimini, rekabetini bu yasa
tasarısıyla sağlamak mümkün değil.
Burada ilginç bir noktaya değinmek istiyorum: Türkiye, Avrupa
Elektrik İletim Birliği UCTEnin aday üyesi. Bakın, Bulgaristan,
Yunanistan buraya üye ve bu ülkeler, zaman zaman Türkiyeye elektrik de
satıyorlar. Biz de, doğu, güneydoğu ve güney
komşularımızla, ülkemizin aday üye olması nedeniyle,
ithalat, ünite yönlendirme, asenkron bağlantı beslenme yöntemlerinden
birinin uygulanması için bir çare arıyoruz bu tasarıyla. Oysa ki
daha bir sene önce orada iki üç tane küçük santral vardı, Iraka elektrik
satıyorsunuz diye başlarına gelmedik kalmadı,
elektriği de kestiler, elektrik de satmıyorlar. Ben, yakın
zamanda gittim, geldim, üzülerek ifade edeyim, Kürt yönetimi, Irakta kendi
elektriğinin altyapısını uzun yıllara dayalı bir
hamleyle çözmek üzere. Çok kısa, on ay gibi kısa bir sürede kendi
hidroelektrik santralleriyle, petrol kaynaklarıyla -bakın, bunu
açık ifade ediyorum- öyle bir sistemi kurmuş durumda ki Türkiyeye,
yakında bize, rahatlıkla elektrik satacak duruma gelecek. Şimdi,
bu enerji politikalarında, satacak, göreceksiniz, tıpkı
Bulgaristandan, Yunanistandan alır duruma düştüğümüz gibi
Çünkü, oradaki santraller, hidroelektrik santrallerde ne Hasankeyfler sular altında
kalıyor ne de
Oradaki kaynaklar kendi öz kaynakları olarak
değerlendiriliyor ve ciddi bir mühendislik olayı olarak olaya
bakılıyor.
BOTAŞı ihalelere sokacağız, diyoruz; Kerkük
petrollerinin
Sayın Bakan çıksın, açıklasın burada.
Dünyanın en zengin petrol rezervi Kerkükte. Kerkük petrollerinden
İngiliz, Amerika, İskoç firmalarının aldığı
payları, şirket olarak aldığı ihaleleri, hatta ve
hatta diyorum, atık ürününe dahi, petrol atık ürünlerini dahi otuz
yıllığına orada alan ihaleleri karşısında
Türkiye, bu kadar yakın, dost, Kürt ve Türk kardeşlerinin
yaşadığı topraklardaki petrol kaynaklarının yüzde
kaçını alabildi? Bakın, çok açık söyleyeyim, üzülerek:
Sonuç, nötrdür. Yani, başka şirketler geliyor Kerkük petrollerine el
koyuyor. Geriye bize kalıyor
Şu an iyi ilişkilerimiz
gelişiyor. MGKda bu görüşüldü, Kuzey Iraktaki petrol
yataklarının araştırılması konusunda
inşallah BOTAŞ ve diğer, Türkiyedeki özel petrol arama
şirketleri de bu alana girecek ve bu ekonomik kaynak sadece ekonomik bir
getiri olarak değil, Türkiye ve Irak arasında tarihe dayanan bin
yıllık kardeşlikte, tıpkı Avrupada nasıl ki
sınırlar öyle mayınlarla döşeli değil, o
sınırlarda tanklar, toplar, zırhlı araçlar durmuyorsa,
nasıl orada o ülkeye yakın, komşu ülkenin vatandaşları
cüzdanını gösterip geçebiliyorsa, umarım, inanıyorum ki,
sağduyulu davranırsak, yakın bir süreçte, bu ekonomik iş
birliği, güçlü bir sosyal, kültürel kardeşlik projesi dâhilinde
gelişir ve biz çok şeyi kazanabiliriz. Bu tasarının sadece
bu noktada ele alınması enteresandır.
Burada bir şeyi ifade etmek istiyorum, doğrusu anlamak
da istiyorum:
Doğu, güneydoğu ve güney
komşularımızdan ülkemizde oluşturulacak bir izole bölgenin
beslenebilmesi suretiyle ithalat imkânının artırılması
amaçlanmış ve gerektiğinde bu sürenin uzatılabilmesine
ilişkin görev Kurula verilmiştir. Böyle bir enerji politikası
olabilir mi? Türkiyenin bir bölgeye dayalı bir enerji politikası
olabilir mi? Bu kadar dar düşünebilir miyiz? Orman köylülerimizin
olduğu alanlarda yenilenebilir enerji gündeme geldiği zaman ne
yapacağız?
Anayasanın 170inci maddesi Orman köylülerinin
korunması gerekir. diyor. Orman köylüsüne, zaten kesme hakkı olan ve
halk dilinde makta denilen bir miktar
odun veriliyordu, şimdi onu da alıyorsunuz. Gelin, yenilenebilir
enerjinizi de kurun. diyorsunuz, merasını da alıyorsunuz,
hayvancılığını da öldürüyorsunuz, aç
bırakıyorsunuz, Hadi terk et. diyorsunuz. Bu sosyal devlette bunun
da önlemi alınmadan
Özel sektörün de ancak yabancı sermaye kadar,
onun kadar açgözlü olabileceğini hesaba katmak gerekiyor. Yani Para bu,
sermaye bu, dini, imanı yok. diye boşuna denilmemiş. Bu durumda
vatandaşımızın da korunması için gerçekten bu
tasarıda çok ciddi üzerinde durulacak maddeler var.
Bizler, tabii ki Avrupa Birliği direktiflerinin bazı
bölümleriyle ilgili teknik olan hususlara Hayır. demiyoruz. Arz ve
altyapı güvenliğinin sağlanması
Sormak istiyorum: Elektrik kontağından -İstanbulda
maytap patlayan iş hanını değil- sadece elektrik
kontağından ne kadar can ve mal kaybımız var bu ülkede?
Sormak istiyorum
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kaplan, konuşmanızı
bağlar mısınız.
HASİP KAPLAN (Devamla) Bağlıyorum.
PS granül sanayisinin ham maddesini denetliyor musunuz Enerji
Bakanlığı olarak? O kablolar yapıldığı zaman
o kimyasal bileşimindeki DOP yağının oranını
biliyor musunuz? Bilmediğiniz zaman, çektiğiniz o kabloların üç
senede çürüyüp, kısa devre yapıp evleri, hanları, iş
yerlerini, bütün çevreyi yakabileceği tehlikesi
taşıdığını hesaba katıyor musunuz?
Risk, güvenlik, rekabet, denetim. Evet, enerji partilerüstü bir
olaydır. Buna bu gözle yaklaşalım, ülkemizin geleceği
açısından bakalım, insanlarımızın geleceği
açısından bakalım, çevre açısından, kültür
açısından, doğa açısından
Burada, inanıyorum ki
beraber oluruz.
Hepinize, bu geç saatte saygılarımla teşekkür etmek
istiyorum. Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim. (DTP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Kaplan.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Sayın Başkan, ufak bir açıklama yapmak
istiyorum.
BAŞKAN Hükûmet olarak Sayın Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı cevap verecek.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Aslında bu konuşmayı yapmayacaktım ama
Sayın Hasip Kaplanın iyi bir hatip olduğunu, etkin bir hatip
olduğunu, iyi bir hukukçu olduğunu biliyorum ama
konuşmalarında epey düzeltilmesi ihtiyacı olan noktalar
vardı; onlara, bilhassa Ilısuyla ilgili olana dokunmak istiyorum
çünkü Ilısu konusu, çok yanlış ele alınan bir konu. Biz,
Ilısu Barajına sadece teknik bir olay olarak, bir baraj olarak
bakmıyoruz, aynı zamanda, ihmal edilmiş Hasankeyfi kurtarmak
için yapıyoruz. Belki bu şaşırtıcı olacak ama
Bu
Hasankeyf
(DTP sıralarından gürültüler)
MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis) - Her milletvekili gitsin
oraya baksın, ondan sonra görelim.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Devamla) Anlatayım
Hasankeyf, asırlardır orada, siz neredeydiniz?
MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis) Taşıyorsunuz,
taşıyorsunuz!
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Devamla) Hasankeyf, yüzyıllardır
oradaydı ve giderek de harabe hâline dönmüştü tabiat
şartlarıyla, ihmalden dolayı orası harabe hâline
konmuştu ve ne zaman biz Ilısu Barajını
yapacağız. dediysek bir hareket başladı orada. Hâlbuki,
taş üstüne taş konmadı orada, taş üstene taş
konmadı.
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) Biz iktidar
olmadık ki!
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Devamla)
ve oraya gitmedi
MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis) Kim yaptı, kim
yaptı? Devamı olduğunuz partiler
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Devamla)
ve
şu anda oraya sahip çıkan biziz.
Biz Türk milleti olarak, kültürüne sahip çıkan, millî
değerlerine sahip çıkan bir milletiz. O bölgenin hassasiyetine, o
bölgenin zenginliklerine, tarihî dokusuna saygı duyan bir
yapımız var ve biz insana rağmen, çevreye rağmen, kültüre
rağmen bir yatırım yapmıyoruz ve Orta Doğu Teknik
Üniversitesinin değerli mimarlarıyla, şehircilik uzmanları
ve arkeologlarıyla orayı biz aslında yeniden diriltiyoruz.
Oranın bütün taşları işaretlenerek aslına uygun
bir şekilde taşınacak.
MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis) Bu tasarıya oy
verenler gidip oraya baksın, herkes görsün; taşınabiliyorsa hep
birlikte taşıyalım.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Devamla) Bu teknik, çok yaygın olarak
kullanılıyor. Öğrenirseniz, inşallah, belki diğer
yatırımlarda da bunları takip etme imkânınız olur.
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak)
Mağaraları müzeye mi
taşıyacaksınız Sayın Bakanım?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Devamla) Ben, hakikaten, Sayın Kaplanın
hukuki birikimine saygı duyan biriyim. Yani, ama bu iş ayrı bir
iş. Keşke bu iş bir hukuk davası kadar farklı boyutta
olsa, ama bu teknik. Onu bırakın da bu işi, Orta Doğu
Teknik Üniversitesi gibi bu işi iyi bilen üniversitelere, uzmanlara
bırakalım, bizim Bakanlığımızın elektrik
konusundaki, su konusundaki uzmanlarına bırakalım. Çünkü, bu,
bizim ülkemizin bir parçası. Biz böyle tarihî bir zenginliği yok
edemeyiz.
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) Bir tarih gidiyor!
HASİP KAPLAN (Şırnak) Uzmanlar karşı
çıkıyor Sayın Bakan, uzmanlar karşı
çıkıyor.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Devamla) Bakınız 180 kilometrelik
HASİP KAPLAN (Şırnak) Uzmanlar karşı
çıkıyor.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Devamla) Bakınız, bu sadece bir baraj
değil, oraya su götürüyoruz, susuzluktan kırılıyor o bölge.
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) Bir tarih yok ediliyor.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Devamla) Oranın iklimi değişecek,
oranın turistik zenginlikleri değişecek. Orada
MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis) Harrandaki
yanlış politikaları gördük Sayın Bakanım.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Devamla) İstanbul Boğazının 40-
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Bakanım,
Türkiye turizm satsın, tarih satsın.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Devamla) Bakınız, tarihî olarak da
taşıyacağız, yüzde 80i taşınacak.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Turizmini satsın
Türkiye.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Devamla) Bakınız, biz, yerdeki
taşın dahi hakkını düşünen insanlarız ve merak
etmeyin siz, o bölge de bizim, o bölge de hepimizin.
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) Tarih
taşınıyor oradan, taşın bile ruhu var.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Devamla) Onun
için, nasıl ki Karadeniz üzerinde, Ege üzerinde, Doğu Anadolu
üzerinde, İç Anadolu üzerinde düşünüyorsak burası için de böyle
düşüneceğiz. Onun için hiç merak etmeyin, işi bilen adama
bırakın.
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) Ihlara Vadisi için de
iyi şeyler düşünüyorsunuz, Kaz Dağları için de!
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ
GÜLER (Devamla) Aynı zamanda yabancılarla da biz bu
toplantıyı yaptık. Bakınız, bu toplantıda -yani
bu barajda benim ısrarlı çalışmalarım oldu ve bununla
iftihar ediyorum-
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) Tarih sizi affetmeyecek
ama!
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ
GÜLER (Devamla)
ben Alman Büyükelçisini de yanıma aldım,
İsviçre Büyükelçisini de yanıma aldım, Avusturya Büyükelçisini
de yanıma aldım ve bütün bu bakanlarla görüşmeler yaptık
biz. Avrupaya bölgenin halkını, ahalisini de taşıdık.
Orada birtakım art fikirli, art düşünceli insanlara karşı
çobanları dahi götürdük oraya, o güzelim insanları götürdük.
MEHMET NEZİR KARABAŞ (Bitlis) O çobanlar anlamaz,
sivil toplum örgütleriyle gidelim Sayın Bakanım!
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ
GÜLER (Devamla) Bakınız, müsaade edin anlatayım. Bakın,
böyle, monolog biraz diyaloga dönüşüyor ama şöyle izah edeyim
HASİP KAPLAN (Şırnak) Tüm bölge belediyeleri
karşı, sivil toplum örgütleri karşı, aydınlar
karşı, sanatçılar karşı.
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ
GÜLER (Devamla) Bakınız, bu bölgenin bütün o uzmanlarıyla,
Alman Bakanıyla, İsviçreli Bakanıyla, Avusturyalı
Bakanlarıyla görüşmeleri yaptık.
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) Biz oranın
vekilleriyiz, bizimle görüşün, onların bakanlarından bize ne!
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ
GÜLER (Devamla) Bakınız, burayı turistik olarak
kalkındıracağız, kültürel olarak
kalkındıracağız, aynı zamanda iklimi değişecek,
sağlı sollu oraya evler yapılacak, binalar yapılacak. Yani
bir yerde, oraya, tabiri caizse bir deniz götürüyoruz zenginliğin
dışında.
Hasankeyfi de yüzde 80 olarak, bütün o tarihî zenginlikler olarak
hepsini oraya taşıyacağız. Bunun için bütçemiz de
hazır, çok şükür paramız da var, bilgimiz de var, niyetimiz de
var. Dolayısıyla, bunu düzelteceğiz onu merak etmeyin yani. Bu
bir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İkincisi, tabii ki güvenlik açısından da önemli bir
yer burası. Belki birtakım mağaralar su altında kalacak ama
biz oraya su götürüyoruz, yani oraya güzellikler götürüyoruz, zenginlikler
götürüyoruz. Dolayısıyla hiç onu merak etmeyin.
İkinci olarak: Bir iki yanlış şeyiniz oldu
Bulgaristandan, Yunanistandan elektrik almayla ilgili. Biz Bulgaristandan
elektrik alıyorduk, kestik.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Alıyorduk ama
yakın zamana kadar!
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ
GÜLER (Devamla) Geldiğimizde elektrik yetmiyordu. Bakınız,
şu salonda her 5 ampule biz 3 tane ekledik. Yani seksen yılda 5 lamba
varken, biz beş buçuk yılda buna 3 tane ekledik.
İkinci olarak da: Biz şu anda Bulgaristandan elektrik
almıyoruz. Alabilirdik de yani almak ayıp değil. Bugün,
Yunanistan benden elektrik almak için
Dün bakanla anlaşma imzaladık.
Yani bu normal bir şey.
HASİP KAPLAN (Şırnak) 2013e kadar
alacağız, mecburuz, açık var!
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ
GÜLER (Devamla) Yok, hayır, mecbur
Alınır tabii bu da ticaret
metasıdır. Zaten aramızda kablolar döşenmiştir, hatlar
vardır, alırız da veririz de. Ama şu anda, çok şükür
ihtiyacımız yok. Biz, Iraka da Suriyeye de Yunanistana da elektrik
veriyoruz. Almak da ayıp değil, vermek de ayıp değil yani
bu normal bir şey. Onun için yanlışlığı düzeltmek
için söylüyorum.
Bir de izole bölgeden bahsettiniz.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Bakan,
inanın şu Meclisin ışıkları bile yorucudur. Bunun
için de bir mühendislik görmesi lazım. Şu ışıklar bile
yorucu yani.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Devamla) Bakınız Sayın Kaplan,
şunu söyleyeyim: Bir de izole bölgeden bahsettiniz. Herhâlde izole
kelimesine sözlükteki anlamıyla yani gündelik hayattakiyle
bakıyorsunuz. Biz kimseyi izole etmiyoruz.
Bölgeleri izole etmedik. Bu teknik bir tabir. Elektrik verilirken ve
alınırken yapılan bir teknik uygulamadır. Yani bunun
herhangi bir art niyeti filan yok. Onun için elektrik mühendisi
arkadaşlarımız bu izole bölgenin sizi izole etmeyle alakası
olmadığını size ayrıca ifade etsinler. Ben onun için
bunu ifade ediyorum.
İkincisi: Bu kabloları filan yer altına
alıyoruz. Oradaki işin çevre yönü, kimyasal maddeler üç yılda
bozulur mu bozulmaz mı; bunların hep laboratuvar testleri
yapılıyor, hiç merak etmeyin. Bu noktada biz gerçekten hassasız.
Pek çok şey düzeltilmeye muhtaç ama ben bu akşam -bir de
konsensüse varılmış konuşulmasın diye- fazla
zamanınızı almak istemiyorum ama yeri geldiği zaman enerji
politikamızla ilgili biz
Güçlü bir devletin tabii ki enerji
politikası var. Bu kanunlar da zaten bu politikanın ana
elemanları. Dolayısıyla bu kanunlarda bu beş
buçuk-altı yıl içinde birtakım
2001 yılında on
beş günde on beş kanun çıkmıştı. Bunların
birtakım uygulama hatalarını, eksikliklerini de uygulama
sırasında gördük. Çünkü canlıdır kanunlar da. Bir yerde bu
eksiklikleri de gördüğümüz için bu düzeltmeleri yapıyoruz.
Onun için merak etmeyin, biz inşallah, bu büyüyen ülkemizin elektrik
ihtiyacını karşılayacağız. Şu anda Çinden
sonra doğal gaz ve elektrik üretim ve tüketiminde dünya ikincisi
durumundayız.
Bazıları Yatırım yapılmıyor. filan
diyor, birtakım şeyler diyor, yok işte Bazı
programlı kesintiler var. diyor.
Programlı kesinti filan yok. Fakat şöyle bir teknik de yok: Yani,
kablolar elektrikliyken maalesef yatırım yapamıyoruz, yani onun
elektriğini keseceksiniz ki trafoları değiştireceksiniz.
Böyle bir teknik gelişmedi. Onun için elektrik kesintileri yazın yapılır genellikle
yatırımlarda. Bunu onun için yapıyoruz. Zaman zaman basında
da bu yer alıyor. Hiçbir yerde programlı kesinti filan yok. Sadece
Aslında, yatırım yapmamızın güzel bir sonucu olarak
bunu yapıyoruz. Siz evde ampulünüzü değiştirirken yahut ütünüzü
tamir ederken elektrikten fişini çekmiyor musunuz? Böyle bir teknik
gelişmedi. Onun için de böyle bir çalışmayı yaparken
mecburen bunu yapıyoruz. Böyle bir
teknik gelişirse bana haber verin. Yoksa, elektriğe çarpılma
durumuyla karşı karşıya kalırsınız.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Bakanım, zamlar
nedeniyle zaten çarpıldık.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Devamla) - Merak etme, yok
Bakınız, 22 dolardan 140 doları geçen bir petrol
fiyatı artışı oldu. Biz elektriğimizin
yarısını maalesef doğal gazdan üretiyoruz. Şu anda
rüzgâra, güneşe yönelen bir çalışmamız var. Ama bu durumda
doğal gaza bir bağımlılığımız var.
Fiyatlar da arttı. Eğer bunu vermezsek başka yerden
karşılayacağız. Bakın, beş buçuk yıl
hakikaten şirketlerimize de zarar ettirmeden yapmamaya gayret ettik. Ama
şu anda yapmamız gerekiyordu. O zaman da doğruydu
yaptığımız şey, şimdi de
yaptığımız doğru ki ben zammı sevmeyen bir
Bakanım.
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) Bir yılda yüzde 50 zam
gelir mi?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Devamla) - Ama şunu çok rahatlıkla sizlere
söylüyoruz: Şu anda da Türkiye, bu zamma rağmen doğal gazda da,
elektrikte de Avrupanın ucuzları arasında. Pahalı
değil. Bunu bilin. Ben size bunu ispat edebilirim.
SEVAHİR BAYINDIR (Şırnak) Otomatik zamlarla
tarihe geçeceksiniz.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Devamla) - Otomatik fiyat, adı üstünde, her zaman
zam anlamına gelmez. Fiyatlar düzelirse, düşerse bunu yapma durumumuz
olur.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Asgari ücrete göre korkunç
bir rakam ama.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Devamla) - Kerküke gelince
Biraz önce bir de onu
söylediniz, yani Türkiye Irakta petrol niye aramıyor, diğerleri
arıyor? diye. Şimdi, burada bildiğiniz bir şeyi belki tekrar
ediyorum ama kuzeydeki yönetimle merkezî yönetim arasında
anlayış farklılığı var. Dolayısıyla,
Kuzeyde kim yatırım yapıyorsa -bana bunu Şehristani
söyledi, kendi bakanları söyledi- eğer böyle bir şey olursa biz
bunları kara listeye alıyoruz. dediler. Bunun üzerine biz
görüşmelerimizi, enerji diplomasimizi sürdürdük. Bizim orada üç tane de
kulemiz var. TPAO oranın jeolojisini en iyi bilen şirketlerin
başında geliyor. Biz de bununla iftihar ediyoruz. Biz de
görüşmelerimizi yaptık, Türkiyeyi de dâhil ettirdik.
Bizim oradaki amaçlarımız, gayet tabii ki, sadece para
kazanmak değil; o bölgenin kalkınması, oranın refahı
ve aynı zamanda da kaynaklarının etkin bir şekilde
kullanılması. Bundan vazgeçmiş değiliz.
Çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Orada özel firmalar
çalışmalarını sürdürüyor. TPICin
çalışmaları var ve biz Iraka aynı zamanda petrol veriyoruz
işlenmiş olarak. Belki bunu çok kişi bilmiyor ama petrol ülkesi
olan Iraka petrol de veriyoruz, elektrik de veriyoruz, vermiyor değiliz.
İmkânlarımız neyse komşuluk ilişkilerinde
Biz
Osmanlının torunlarıyız, dolayısıyla biz hiç
kimseyi mağdur da etmeyiz, hiç kimseyi mükedder de etmeyiz. Onun için, hiç
merak etmeyin.
Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bakan.
Sayın milletvekilleri, çalışma süremizin saat
20.00de dolacağı göz önüne alındığında, bir
sonraki grup sözcüsünün konuşmasını tamamlamaya imkân
kalmıyor yeterli olmayacağından zaman.
Soru önergeleri ile diğer denetim konularını
sırasıyla görüşmek için 8 Temmuz 2008 salı günü saat
15.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 19.48