DÖNEM: 23 YASAMA
YILI: 2
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
CİLT
: 25
130uncu Birleşim
15 Temmuz 2008 Salı
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. - YOKLAMALAR
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, buğday hasadı
ve Toprak Mahsulleri Ofisinin buğday alımına ilişkin gündem
dışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
2.- Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebinin, hasat mevsiminde çiftçilerin durumuna
ilişkin gündem dışı konuşması ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
3.- Siirt
Milletvekili M. Yılmaz Helvacıoğlunun, dış
müteahhitlik hizmetlerine ilişkin gündem dışı
konuşması
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
TEZKERELER
1.- TBMM
Başkanlığınca, Plan ve Bütçe Komisyonunun, (1/623) esas
numaralı Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının esas komisyon olarak kendisine havale
edilmesine ilişkin tezkeresi (3/505)
2.-
Hırvatistan Parlamentosu Dış Politika Komitesinin vaki davetine
istinaden, Hırvatistana resmî ziyarette bulunacak olan TBMM
Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan Parlamento heyetini
oluşturmak üzere siyasi parti gruplarınca bildirilen isimlere
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/508)
3.- Çin Ulusal
Halk Meclisi İçişleri ve Adalet Komisyonunun vaki davetine istinaden,
Çin Halk Cumhuriyetine resmî ziyarette bulunacak olan TBMM Adalet Komisyonu
üyelerinden oluşan Parlamento heyetini oluşturmak üzere siyasi parti
gruplarınca bildirilen isimlere ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/509)
4.- 264 sıra
sayılı Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme
Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin geri verilmesine ilişkin Plan ve Bütçe
Komisyonu Başkanlığının tezkeresi (3/506)
5.- (10/16, 19,
36, 41, 51, 103) esas numaralı Meclis Araştırma Komisyonu
Başkanlığının, Komisyonun görev süresinin bir ay
uzatılmasına ilişkin tezkeresi (3/507)
6.- Dilekçe
Komisyonunun, Komisyonun Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilde bulunduğu
dönemde de çalışabilmesi talebinin uygun görüldüğüne
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/510)
7.- Devlet
Bakanı Kürşad Tüzmenin Moldovaya yaptığı resmî
ziyarete refakat eden heyete iştirak etmesi uygun görülen
milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/511)
8.- Başbakan
Recep Tayyip Erdoğanın Nahcıvan-Azerbaycana
yaptığı resmî ziyarete refakat eden heyete iştirak etmesi
uygun görülen milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi
(3/512)
B)
MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel ve 19 milletvekilinin, deprem riskinin
araştırılarak deprem yönetiminde alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/245)
2.- İstanbul
Milletvekili Mithat Melen ve 20 milletvekilinin, başta İstanbul olmak
üzere ülkemizdeki deprem riskinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/246)
C)
GENEL GÖRÜŞME ÖNERGELERİ
1.- İstanbul
Milletvekili Birgen Keleş ve 21 milletvekilinin, Avrupa Konseyi
Parlamenterler Meclisinde hazırlanan Türkiye ile ilgili raporlar ve Türk
heyetinin tutumu konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin
önergesi (8/6)
VI.-
ÖNERİLER
A)
SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.- Gündemdeki
sıralama ile (10/60), (10/63), (10/99), (10/242), (10/243), (10/244),
(10/245) ve (10/246) esas numaralı deprem ile ilgili Meclis
araştırması önergelerinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun
22/07/2008 Salı günkü birleşiminde birleştirilerek birlikte
yapılmasına; bu birleşimde sözlü soruların
görüşülmemesine; 237 ve 269 sıra sayılı Kanun
Tasarılarının İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel
kanun olarak ve bölümler halinde görüşülmesine ilişkin AK PARTİ
Grubu önerisi
VII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A)
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
1.- İstanbul
Milletvekili Mesude Nursuna Memecan ve Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer
Üstünün; 5664 Sayılı Konut Edindirme Yardımı Hak
Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair Kanun ile 5084 Sayılı
Yatırımların ve İstihdamın Teşviki ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile İstanbul Milletvekili Fatma Nur Serterin; Konut Edindirme
Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (2/285, 2/284) (S. Sayısı: 264)
2.- Kamu
Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Kamu Finansmanı ve
Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (1/363, 1/494) (S. Sayısı: 237)
VIII.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, dünya kültürel ve doğal miras
alanlarının yönetimine ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı (7/3508)
2.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun, Seyhandaki bir restoran inşaatına
ilişkin Başbakandan sorusu ve İçişleri Bakanı
Beşir Atalayın cevabı (7/3544)
3.- Osmaniye
Milletvekili Hakan Coşkunun, Karapınar İçme Suyu
İnşaatı Projesine ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı (7/3559)
4.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, Hatayda turizmin desteklenmesine
ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı (7/3575)
5.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, kiralanan zırhlı makam
araçlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/3585)
6.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, bir kilisenin restorasyonuna
ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın
cevabı (7/3600)
7.- Hatay
Milletvekili İzzettin Yılmazın, Antakya Arkeoloji Müzesine
ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın
cevabı (7/3601)
8.- İstanbul
Milletvekili Atila Kayanın, korsan taksilere ilişkin sorusu ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı (7/3654)
9.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulunun, İzmirin turizm gelirleri ve
yatırımlarına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı (7/3666)
10.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Muş, Siirt ve Diyarbakır illerindeki
yatırımlara ilişkin soruları ve Sağlık
Bakanı Recep Akdağın cevabı (7/3677) (7/3678) (7/3679)
11.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun, bir genelge doğrultusunda yapılan
çalışmalara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı (7/3709)
12.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, Hataydaki yatırımların
yeterliliğine ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günayın cevabı (7/3713)
13.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, emekliliğin finansmanına
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Şimşekin
cevabı (7/3724)
14.- Isparta
Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmazın, personelin özlük haklarına
ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahinin cevabı
(7/3741)
15.- İzmir
Milletvekili Abdurrezzak Ertenin, serbest bölgelerdeki deri üreticilerinin
bazı sorunlarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcının
cevabı (7/3752)
16.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Emniyet Teşkilatı
çalışanlarının özlük haklarına ilişkin sorusu ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı (7/3763)
17.- Muğla
Milletvekili Ali Arslanın, Marmaris Festivali açılış
törenine katılmamasına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı (7/3804)
18.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın,
bağış ve promosyon kabulüne ilişkin sorusu ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (7/3809)
19.- Aydın
Milletvekili Özlem Çerçioğlunun, kuraklıktan etkilenen çiftçilere
yapılan ödemelere ilişkin sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı
Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (7/3810)
20.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, kene
ısırmalarına yönelik önlemlere ilişkin sorusu ve Tarım
ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı (7/3811)
21.- Kars
Milletvekili Gürcan Dağdaşın, Karstaki belediyelerin prim
borçlarına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelikin
cevabı (7/3849)
22.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, basın sektöründeki kayıt ve hukuk
dışı uygulamalara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelikin cevabı (7/3850)
23.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, Halk Bankasının 70inci
yıl ilanlarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Nazım Ekrenin cevabı
(7/3856)
24.- Muğla
Milletvekili Ali Arslanın, Bodrumda inşaat kat izninin
artırılmasına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı (7/3894)
25.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, yeni düzenlemeler yürürlüğe girmeden
sigortalanan çocuklara ilişkin Başbakandan sorusu ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin
cevabı (7/3904)
26.- İzmir
Milletvekili Abdürrezzak Ertenin, otuz yaş üzeri
çalışanların işten çıkarılacağı
endişelerine ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelikin cevabı (7/3913)
27.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlunun, Kastamonu polis okulu
inşaatına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı
Beşir Atalayın cevabı (7/3926)
28.-
Diyarbakır Milletvekili Akın Birdalın, Çınar ilçesindeki
bir sit alanına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günayın cevabı (7/3931)
29.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun, eğitim materyallerinden cinsiyetçi
öğelerin ayıklanmasına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim
Bakanı Hüseyin Çelikin
cevabı (7/3939)
30.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, bir resim sergisiyle ilgili iddialara ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Şimşekin
cevabı (7/3962)
31.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın, bir cami derneği denetimi ile ilgili
iddialara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Said
Yazıcıoğlunun cevabı (7/4133)
32.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun, toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme
çalışmalarına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal
Unakıtannın cevabı (7/4187)
33.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Ceyhan Enerji İhtisas Endüstri Bölgesine
ilişkin sorusu Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayanın
cevabı (7/4201)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 13.03te açılarak yedi oturum yaptı.
Mersin
Milletvekili İsa Gökün, Mersin ili Gülnar ilçesinde devam eden orman
yangınına ilişkin gündem dışı
konuşmasına Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu,
Manisa
Milletvekili Şahin Mengünün, Dünya Hukuk Gününe ilişkin gündem
dışı konuşmasına Adalet Bakanı Mehmet Ali
Şahin,
Cevap verdi.
Diyarbakır
Milletvekili Gültan Kışanak, Dünya Nüfus Gününe ilişkin gündem
dışı bir konuşma yaptı.
Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır,
Adana
Milletvekili Kürşat Atılgan,
Uşak
Milletvekili Nuri Uslu, Mersin ili Gülnar ilçesinde devam eden yangına
ilişkin birer konuşma yaptılar.
Mersin
Milletvekili İsa Gök, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu
tarafından bazı ifadelerinin çarpıtıldığı
gerekçesiyle bir açıklamada bulundu.
Yalova
Milletvekili İlhan Evcin ve 20 milletvekilinin (10/242),
Sakarya
Milletvekili Ayhan Sefer Üstün ve 23 milletvekilinin (10/243),
İstanbul
Milletvekili Nusret Bayraktar ve 20 milletvekilinin, özellikle İstanbul ve
Marmara Bölgesindeki (10/244),
Deprem riskinin
araştırılarak deprem yönetiminde alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu;
önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin
sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan İstanbul Milletvekili Mesude Nursuna Memecan
ve Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstünün, 5664 Sayılı Konut
Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair
Kanun ile 5084 Sayılı Yatırımların ve
İstihdamın Teşviki ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile İstanbul Milletvekili
Fatma Nur Serterin, Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme
Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/285, 2/284) (S. Sayısı: 264),
3üncü
sırasında bulunan İstanbul Milletvekili Hasan Kemal
Yardımcı ve 4 Milletvekili ile Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü ve 24
Milletvekilinin, Denizde Can ve Mal Koruma Hakkında Kanun ve Limanlar
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifleri (2/275, 2/264) (S. Sayısı: 261),
5inci
sırasında bulunan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık
Alanında İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/573) (S. Sayısı: 232),
6ncı
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kararlaştırılmış olan Elektronik Haberleşme
Kanunu Tasarısı (1/566) (S. Sayısı: 255),
İlgili
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından
ertelendi.
2nci
sırasında bulunan Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve
Yayınları Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının (1/598) (S.
Sayısı: 256),
4üncü
sırasında bulunan ve Cumhurbaşkanınca bir kez daha
görüşülmek üzere geri gönderilen 1/5/2008 Tarihli ve 5760 Sayılı
Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali
Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanunun (1/583) (S. Sayısı: 231),
Yapılan
görüşmelerden sonra kabul edilip kanunlaştığı
açıklandı.
15 Temmuz 2008
Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere birleşime 18.48de son
verildi.
|
|
|
Şükran Güldal MUMCU |
|
|
|
|
|
Başkan
Vekili |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Harun TÜFEKCİ |
|
Canan CANDEMİR ÇELİK |
|
|
|
Konya |
|
Bursa |
|
|
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Yusuf COŞKUN |
|
|
|
|
|
Bingöl |
|
|
|
|
|
Kâtip Üye |
|
|
No.: 185
II.- GELEN KÂĞITLAR
11
Temmuz 2008 Cuma
Tasarılar
1.- Türkiye
Muhasebe Standartları Kurulu Kanunu Tasarısı (1/626) (Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji; Avrupa Birliği Uyum
ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26.6.2008)
2.- Kamu
İhale Sözleşmeleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/627) (Plan ve Bütçe ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 10.7.2008)
Tezkereler
1.- Mardin
Milletvekili Ahmet Türkün Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/497) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 3.7.2008)
2.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/498) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 3.7.2008)
3.-
Diyarbarık Milletvekili Aysel Tuğlukun Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/499) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 3.7.2008)
4.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/500) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.7.2008)
5.- Mardin
Milletvekili Ahmet Türk ve İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin Yasama
Dokunulmazlıklarının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/501) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 3.7.2008)
6.- Van
Milletvekili Özdal Üçer ve İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin Yasama
Dokunulmazlıklarının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/502) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 3.7.2008)
7.- Batman
Milletvekili Bengi Yıldızın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi (3/503) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 3.7.2008)
8.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/504) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.7.2008)
Rapor
1.-
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve
Sözleşmesine Yönelik Kyoto Protokolüne Katılmamızın Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Çevre ve Avrupa Birliği
Uyum ile Dışişleri Komisyonları Raporları (1/597) (S.
Sayısı: 268) (Dağıtma tarihi: 11.7.2008) (GÜNDEME)
No.: 186
14 Temmuz 2008 Pazartesi
Tasarı
1.- Türkiye
İstatistik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/628) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25.6.2008)
Süresi
İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağızın, 1 Mayıs kutlamalarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3536)
2.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, Hatayda yapılacak
balıkçı barınaklarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/3538)
3.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, Kuludaki atıl kamu
taşınmazlarına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/3541)
4.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, yabancı ülke veya şirketlerden para
yardımı alan vakıflara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3560)
5.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, Türk Tabipler Birliği
Başkanının gözaltına alınmasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3561)
6.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysalın, İstanbul-Çavuşbaşındaki
kaçak yapılaşmaya ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3562)
7.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün şebeke suyu projesine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3563)
8.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, İskenderun-Arsuz bölünmüş
yoluna ve Çardak Yaylası yoluna ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3571)
9.- Ankara Milletvekili
Tekin Bingölün, kamyoncu esnafının sorunlarına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3572)
10.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkayanın, Bartın
ziyaretine ve Bartındaki enerji yatırımlarına ilişkin
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3576)
11.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Şırnak-Beytüşşebaptaki
sağlık personeli ihtiyacına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3578)
12.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, Maliye Bakanının bir
açıklamasına ve Antalyadaki yatırımlara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3586)
13.- Hatay
Milletvekili Gökhan Durgunun, Emniyet Genel Müdürlüğü Personel Daire
Başkanı hakkındaki iddialara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/3587)
14.-
İstanbul Milletvekili Hasan Macitin, Tarlabaşı Kentsel
Dönüşüm Projesine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/3589)
15.-
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın,
TOKİ Halkalı konutlarındaki toplu ulaşım sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3604)
16.-
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın,
Gaziosmanpaşa Belediyesinin iş merkezine dönüştürülen bir
binasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3605)
17.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahanda itfaiye aracı ihtiyacına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3606)
18.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, bir görevde yükselme sınavına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3616)
19.-
Balıkesir Milletvekili Hüseyin Pazarcının, Havran
İlçesinin köylerindeki ebe açığına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3619)
20.- Mersin
Milletvekili Kadir Uralın, Silifke Göğüs Hastanesi Projesine ve
Devlet Hastanesinin uzman doktor ihtiyacına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3620)
21.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, yeşil kartlıların sağlık
giderlerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3621)
22.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, kadına ve çocuğa yönelik şiddete
duyarlı personel çalıştırılmasına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/3622)
23.- Yozgat
Milletvekili Mehmet Ekicinin, TCDDnin lojman tahsislerine ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3623)
24.- Mersin
Milletvekili Kadir Uralın, Mersin-Antalya deniz
taşımacılığı ve Mersin Hava Limanı
projelerine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3624)
25.- Mersin
Milletvekili Kadir Uralın, Silifke bağlantılı bazı
yol projelerine ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3625)
26.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, Bulgar güvenlik görevlilerinin
Türk balıkçılara saldırmalarına ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3626)
27.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, Anayasa Mahkemesi Başkanvekilinin izlendiği
ve dinlendiği iddialarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/3632)
28.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, Başbakan
korumalarının şiddet uygulamasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3634)
29.-
Eskişehir Milletvekili Fehmi Murat Sönmezin, Başbakan
korumalarının şiddet uygulamasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3636)
30.- Edirne
Milletvekili Bilgin Paçarızın, türbanlı bir hekimin görev
yaptığı iddiasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/3637)
31.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, Antalyada kart içi ulaşımdaki kent
uygulamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/3638)
32.-
Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncünün, Başbakan
korumalarının şiddet uygulamasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3639)
33.- Ankara
Milletvekili Nesrin Baytokun, Anayasa Mahkemesi Başkanvekilinin
izlendiği ve dinlendiği iddialarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3640)
34.-
Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir Akcanın, araç muayene istasyonlarının
özelleştirilmesindeki yolsuzluk iddialarına ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3642)
35.- Erzurum
Milletvekili Zeki Ertugayın, Erzurumdaki belediyelerin borçlarına
ve ödeneklerine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3643)
36.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın, yabancı uyruklu çalışanlara
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3646)
37.- Erzurum
Milletvekili Zeki Ertugayın, Erzurumdaki belediyelerin sosyal güvenlik
prim borçlarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3649)
38.-
İstanbul Milletvekili Hasan Macitin, Güngören Belediyesinin bir reklam
kampanyasına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3655)
39.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, Anayasa Mahkemesi Başkanvekilinin
dinlendiği ve izlendiği iddiasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3656)
40.- İzmir
Milletvekili Canan Arıtmanın, Anayasa Mahkemesi Başkanvekilinin
dinlendiği ve izlendiği iddiasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3657)
41.- Ankara
Milletvekili Zekeriya Akıncının, Ankarada yapılan
alışveriş merkezlerine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3658)
42.-
İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlunun, Anayasa
Mahkemesi Başkanvekilinin dinlendiği ve izlendiği iddiasına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3659)
43.- Tunceli
Milletvekili Şerafettin Halisin, bazı illerdeki trafiğe
kayıtlı araç sayısına ve uygulanan cezalara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3660)
44.- Erzurum
Milletvekili Zeki Ertugayın, Pasinler Belediyesi işçilerinin
maaşlarının ödenmemesine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3661)
45.- Erzurum
Milletvekili Zeki Ertugayın, Erzurumdaki belediyelerin İl Özel
İdaresine olan borçlarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3662)
46.-
İstanbul Milletvekili Atila Kayanın, İstanbulda cadde ve
sokaklardaki otopark uygulamasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3663)
47.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, Kırklarelide 19
Mayıstaki çelenk koyma törenine ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3676)
48.- Kars
Milletvekili Gürcan Dağdaşın, Bakü-Tiflis-Kars demiryolu
projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3690)
49.- Muğla
Milletvekili Gürol Erginin, ticari taksilerin il dışına
çıkma şartlarına ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3691)
50.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Mardin İlindeki yatırımlara
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3692)
51.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Siirt İlindeki yatırımlara
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3693)
52.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Diyarbakır İlindeki
yatırımlara ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3694)
53.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, tren kazalarına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/3695)
54.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Muş İlindeki yatırımlara
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3696)
55.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, liman hizmetleri tarifelerindeki
artışlara ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3697)
56.-
İstanbul Milletvekili Hüseyin Mertin, kene ile mücadeleye ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3703)
57.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, İngiltere Kraliçesinin gemisinin Türk
Bayrağı çekmediği iddiasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/3704)
58.-
İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgilin, İstanbulda finans
merkezi olarak belirlenen alana ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/3705)
59.- Ankara
Milletvekili Zekeriya Akıncının, Çubuk Barajı ve
Çayının korunmasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3710)
60.- İzmir
Milletvekili Recai Birgünün, bilgisayar kullanımının
sağlığa etkilerine ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3716)
61.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun, bir genelge doğrultusunda yapılan
çalışmalara ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3717)
62.- Manisa
Milletvekili Ahmet Orhanın, bir kavşaktaki trafik güvenliğine
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3720)
63.-
İstanbul Milletvekili Hasan Macitin, Almanyada yürütülen bir
soruşturmaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/3729)
64.-
İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlunun, Sultanbeyli
Belediyesine yönelik bazı iddialara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/3731)
65.- Uşak
Milletvekili Osman Coşkunoğlunun, Türk Telekom hisselerinin
satışına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/3732)
66.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, Bor madenciliğindeki bazı
gelişmelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/3733)
67.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, hakkında soruşturma açılan
müfettişlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/3738)
68.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, bir doktorun görev yerinin
değiştirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/3740)
69.- Isparta Milletvekili
Süleyman Nevzat Korkmazın, teknikerlerin unvan kullanımındaki
sorunlarına ilişkin Bayındırlık ve İskân
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3743)
70.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Bingöl deprem konutlarının
altyapısına ilişkin Bayındırlık ve İskân
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3747)
71.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, bazı açıklamalarına
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3757)
72.- Muğla
Milletvekili Gürol Erginin, İsrail-Suriye arasındaki arabuluculukta
su kaynakları konusunun gündeme gelip gelmediğine ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3758)
73.- Adana
Milletvekili Tacidar Seyhanın, Mavi Hat Operasyonu kapsamında
yargılanan bazı kişilere ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3760)
74.- Isparta
Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmazın, Ispartaya aktarılan KÖYDES
ve BELDES ödeneklerine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3761)
75.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, asayiş suçlarına ve polise karşı
işlenen suçlara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3762)
76.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, özel harekat personeline ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3764)
77.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, özel harekat personelinin
görevlendirildiği yerlere ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3765)
78.-
Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncünün, Tekirdağa ayrılan
KÖYDES ödeneğine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3766)
79.-
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın,
Beykozdaki köy sağlık ocağının personel
ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/3773)
80.-
İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgilin, saha koordinatörlüğü
uygulamasına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3774)
81.- İzmir
Milletvekili Abdurrezzak Ertenin, acil servislerin personel ve diğer
ihtiyaçlarına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3775)
82.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, hastanelere acil servis
kapatma cezası verilmesine ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3776)
83.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, bir doktorun görev
yerinin değiştirilmesine ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3777)
84.- Isparta
Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmazın, Ispartadaki uçak kazası
mağduru ailelere yardım edilmesine ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3780)
85.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, FM Ulusal Frekans Planına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3781)
86.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, İstanbuldaki bir arazi spekülasyonuna
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/3791)
87.- Kayseri
Milletvekili Mehmet Şevki Kulkuloğlunun, yeni hukuk fakülteleri
kurulmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/3792)
88.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, Temelli Beldesinin bazı
mahallelerinin su sorununa ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/3793)
89.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın,
bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Devlet Bakanından
(Mehmet Şimşek) yazılı soru önergesi (7/3795)
90.-
İstanbul Milletvekili Hasan Macitin, hakkındaki bazı iddialara
ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Şimşek) yazılı
soru önergesi (7/3796)
91.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın,
bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3797)
92.- Isparta
Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmazın, sağlık ve optik
ödemeleri ile kurumsal yerleşmeye ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/3798)
93.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın,
bağış ve promosyon kabulüne ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3799)
94.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin, bir köyün su kaynağına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/3801)
95.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, kene
ısırmalarına yönelik önlemlere ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3802)
96.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın,
bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3805)
97.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, İvrindide
ödüllendirilen personele ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3806)
98.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın,
bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3807)
99.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, kene
ısırmalarına yönelik önlemlere ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3808)
100.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın,
bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3812)
101.- Bursa
Milletvekili Hamza Hamit Homrişin, THY Bursa Satış Müdürlüğünün
kapatılmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/3813)
102.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın,
bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Millî Savunma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/3822)
103.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın,
bağış ve promosyon kabulüne ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/3823)
104.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın,
bağış ve promosyon kabulüne ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru
önergesi (7/3825)
105.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın,
bağış ve promosyon kabulüne ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/3827)
No.: 187
15
Temmuz 2008 Salı
Rapor
1.- Kamu Mali
Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/589) (S. Sayısı: 269)
(Dağıtma tarihi: 15.7.2008) (GÜNDEME)
No.: 187ye Ek
15
Temmuz 2008 Salı
Raporlar
1.-
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/617) (S.
Sayısı: 270) (Dağıtma tarihi: 15.7.2008) (GÜNDEME)
2.- Avrupa
Topluluğunun Rekabet Edebilirlik ve Yenilik Çerçeve Programının
(2007-2013) Girişimcilik ve Yenilik Özel Programına Türkiye
Cumhuriyetinin Katılımı Konusunda Türkiye Cumhuriyeti ile
Avrupa Topluluğu Arasında Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/596) (S. Sayısı: 271)
(Dağıtma tarihi: 15.7.2008) (GÜNDEME)
Genel Görüşme Önergesi
1.- İstanbul
Milletvekili Birgen Keleş ve 21 Milletvekilinin, Avrupa Konseyi
Parlamenterler Meclisinde hazırlanan Türkiye ile ilgili raporlar ve Türk
heyetinin tutumu konusunda Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 102 ve
103 üncü maddeleri uyarınca bir genel görüşme açılmasına
ilişkin önergesi (8/6) (Başkanlığa geliş
tarihi:10.7.2008)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel ve 19 Milletvekilinin, deprem riskinin
araştırılarak deprem yönetiminde alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/245)
(Başkanlığa geliş tarihi:15.7.2008)
2.- İstanbul
Milletvekili Mithat Melen ve 20 Milletvekilinin, başta İstanbul olmak
üzere ülkemizdeki deprem riskinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/246) (Başkanlığa geliş
tarihi:15.7.2008)
15 Temmuz 2008 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER:Yusuf COŞKUN (Bingöl), Harun
TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 130uncu Birleşimini açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN -
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için üç
dakika süre vereceğim.
Sayın
milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını
bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin
salonda hazır bulunan teknik
personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen
üyelerin ise yoklama pusulalarını görevli personel
aracılığıyla, üç dakikalık süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.05
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.10
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER:Yusuf COŞKUN (Bingöl), Harun
TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 130uncu
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN
Açılışta yapılan yoklamada toplantı yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi, yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum ve yoklamayı başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Sayın
milletvekilleri, gündem dışı, üç milletvekili
arkadaşımız sizlere hitap edecekler fakat inanılmaz bir
uğultu var. Bu arkadaşlarımızı dinlemek istemeyen
arkadaşlarımız, onları izlemek istemeyenler lütfen
dışarıda sohbetlerine çay içerek devam etsinler, daha iyi olur.
(MHP sıralarından alkışlar)
Gündem
dışı ilk söz, buğday hasadı ve Toprak Mahsulleri
Ofisinin buğday alımları hakkında söz isteyen
Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Mehmet Akif Paksoya aittir.
Buyurun
Sayın Paksoy. (MHP sıralarından alkışlar)
IV.-GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun,
buğday hasadı ve Toprak Mahsulle-ri Ofisinin buğday
alımına ilişkin gündem dışı konuşması
ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
MEHMET AKİF
PAKSOY (Kahramanmaraş) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; buğday hasadı ve Toprak Mahsulleri Ofisinin
buğday alımı konusunda gündem dışı söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Mayıs
ayı içinde Çukurovada başlayan buğday hasadı yurdumuzun
değişik yörelerinde devam etmektedir. Hasat sona ermek üzeredir.
Çiftçilerimiz ilkbahar aylarında dünya piyasalarında rekor seviyelere
ulaşan buğday fiyatlarından da umutlanarak bu sene ürünlerini
iyi bir fiyata satabileceklerini düşünmüşler, ancak çiftçinin umudunu
Hükûmet hüsrana çevirmiştir. Çukurova ve Ege Bölgesinde 55-60 yeni
kuruş civarında seyreden buğday fiyatları, AKP Hükûmetinin
vurdumduymazlığı ve yanlış politikaları sonucu
bugün serbest piyasada 46 yeni kuruşa kadar düşmüştür. Son bir
yıldır buğday üretiminin ana girdileri olan gübrede yüzde 140,
mazotta yüzde 40, tohumda yüzde 20 artış olmuştur. Girdi
fiyatlarındaki bu artışlar buğday maliyetini yüzde 20
artırmıştır. Buna mukabil buğday fiyatlarındaki
artış geçen yıla göre yüzde 12 civarında
kalmıştır.
Sayın
milletvekilleri, diğer bölgelerimize göre daha küçük alanlarda üretim
yapan, daha az verim alan ve ürününü daha çok Toprak Mahsulleri Ofisine satan
İç Anadolu çiftçisi perişandır. Çiftçimiz ne
yapacağını, derdini kime anlatacağını bilemez
olmuştur. Bu durumun tek sorumlusu Hükûmetinizdir. Biz Milliyetçi Hareket
Partisi olarak hububat alım politikaları konusunda 6 Haziranda
yaptığımız basın toplantısında Hükûmeti
uyardık. Bugünkü sorunların yaşanmaması için, sorumluluk
bilinciyle görüş ve önerilerimizi kamuoyuna açıkladık. Ancak
Hükûmet görüşlerimize rağbet etmemiştir. Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu olarak Sayın Başbakanı ve Hükûmeti tekrar göreve
davet ediyoruz. Garip gurebâ edebiyatı yapacağınıza
çiftçilerimizin dertleriyle uğraşın ve Toprak Mahsulleri
Ofisinin bir an önce görevini yapmasını sağlayın.
Sayın
milletvekilleri, Toprak Mahsulleri Ofisi, bu sene buğdayda müdahale
alım fiyatlarını açıklayamadı, ancak geçtiğimiz
günlerde aldığı bir kararla buğday için 50 yeni kuruş
emanet alım fiyatı ilan etti ve bunun yüzde 30unu peşin
ödeyeceğini belirtti. Bu ülkede kimsenin çiftçimizi aldatmaya,
kandırmaya hakkı yoktur. Nedir bu emanet alım, nereden
çıkmıştır?
Değerli
milletvekilleri, şimdiye kadar Toprak Mahsulleri Ofisi, hasat döneminde
böyle bir uygulama yapmamıştır. Gerçeği herkes bilmektedir,
Toprak Mahsulleri Ofisinin finans problemi vardır. Toprak Mahsulleri
Ofisi, Başbakanın bir inadı uğruna fındık
piyasalarına girmiş ve bunun sonucu olarak yaklaşık 1,5
milyar YTL zarar etmiştir, bu yüzden piyasalara girememektedir. Hükûmet,
bir an önce bu probleme el koymalı ve Toprak Mahsulleri Ofisinin finans
problemini çözerek piyasalara girmesini ve ülkemizin ihtiyacı olan
buğdayı alıp depolamasını sağlamalıdır.
Dünya piyasalarında kış aylarında buğday
fiyatlarının artacağı kesindir. Gelin, kış
aylarında spekülatörlere kazandıracağınız parayı
çiftçimize verin. Aksi takdirde, çiftçimiz gelecek sene bu buğdayı
ekemeyecektir.
Diğer
yandan, bugün, Toprak Mahsulleri Ofisinin emanet alım fiyatı,
piyasalarda müdahale alım fiyatı olarak algılanmış,
spekülatörlerin de müdahalesiyle fiyatlar emanet alım
fiyatlarının altına düşmüştür. Bu nedenle, bu yanlış
süratle düzeltilerek Toprak Mahsulleri Ofisi piyasaya bir an önce aktif olarak
girmeli ve regülasyon görevini yerine getirmelidir. Regülasyon için Toprak
Mahsulleri Ofisinin açıklayacağı fiyat da 65 yeni kuruştan
aşağı olmamalıdır.
Sayın Bakan,
bir televizyon programında, buğday fiyatlarının kritik
seviyenin altına düşmesi hâlinde Toprak Mahsulleri Ofisinin piyasaya
müdahale edeceğini ifade etmiştir. Şimdi Sayın Bakana
soruyorum: Bu kritik seviye nedir? Toprak Mahsulleri Ofisinin müdahale
alım fiyatını açıklama zamanı gelmemiş midir?
Yine Başbakan, bugün yaptığı bir açıklamada Biz fiyat
açıklarsak fiyatlar bugünkü fiyatların altına düşer,
çiftçimiz fiyatlardan memnundur. demiştir. Bu konuda ya Sayın
Başbakan yanlış biliyor ya da Sayın Başbakana
doğru bilgi verilmiyor. Çünkü fiyatlar geçen seneki alım
fiyatları seviyesine düşmüştür. Çiftçi fiyatlardan memnun
değildir. Çiftçimiz kan ağlamaktadır. Biz, Hükûmeti tekrar
uyarıyoruz: Müdahale fiyatını bir an önce açıklayın.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
MEHMET AKİF
PAKSOY (Devamla) Biraz daha geç kalınırsa zaten fiyat
açıklamanın bir anlamı da kalmayacaktır.
Sayın
milletvekilleri, biz bu yanlışları yaparken Avrupa Birliği,
önümüzdeki yıllarda artacak olan buğday talebini karşılamak
için gümrüksüz buğday ithalatı yapma süresini uzatmış,
buğday alanlarının daraltılması uygulamasından
vazgeçerek üretimin artırılmasını sağlayacak
politikaları uygulamaya koymuştur. Ülkemiz de buğday üretiminin
devamını sağlamak için gerekli tedbirleri almak zorundadır.
Sayın
milletvekilleri, diğer yandan Hükûmet, zaten çiftçilerimize ödenmesi
beklenen doğrudan gelir desteğinin yüzde 50si, tohumluk, yem
bitkileri desteği ve diğer ürünlerden bekleyen prim ve
hayvancılık desteklerini bir an önce ödemelidir. Ayrıca,
çiftçilerimizin tarımsal sulama amacıyla kullandıkları
elektrik borçları da faizsiz ertelenmelidir.
Yine son günlerde
basından öğrendiğimiz kadarıyla buğday
piyasalarına girmeyen TMO 300 bin ton mısır ithalatını
planlamış, bunun 150 bin tonunun Türkiye'ye teslim edildiği
bildirilmiştir. Mısır hasadının
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Paksoy.
MEHMET AKİF
PAKSOY (Devamla) Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Gündem dışı ikinci söz, hasat mevsiminde çiftçilerin durumu
hakkında söz isteyen Denizli Milletvekili Sayın Hasan Erçelebiye
aittir.
Buyurun
Sayın Erçelebi. (DSP sıralarından alkışlar)
2.- Denizli Milletvekili Hasan Erçelebinin, hasat
mevsiminde çiftçilerin durumuna ilişkin gündem dışı
konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi
Ekerin cevabı
HASAN
ERÇELEBİ (Denizli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hasat mevsimi, harman zamanı olması nedeniyle çiftçilerimizin son
durumu hakkında söz aldım. Yüce heyetinizi Demokratik Sol Parti ve
şahsım adına saygıyla selamlıyorum.
Türkiye,
tarımda kendi kendine yeten bir ülke konumundan hızla
uzaklaşmaktadır. 2007 yılında yüzde 7,5lik rekor düzeyde
bir küçülmeyle Türk tarımı küçülmüştür. Tarımsal girdi
maliyetlerindeki artış nedeniyle geleceğe yönelik umutları
da yok olmuştur Türk tarımının. Çiftçimizin en önemli
girdilerinin başında gelen mazot fiyatları, son bir yılda
yüzde 35, AKPnin altı yıllık Hükûmeti döneminde 3,5 kat
artmıştır. Çiftçilerimizin canını yakan mazot
fiyatlarının bu kadar yüksek olması ise özel tüketim vergisi ve
katma değer vergisidir. Çiftçilerimizin mazota ödediği her 100
YTLnin 30 YTLsi ÖTV, 18 YTLsi ise KDV olarak devlete gitmektedir. Oysa AKP
Hükûmeti, pırlantada ÖTVyi de, KDVyi de sıfır olarak
belirlemiştir. Şimdi Hükûmete soruyorum: Çiftçilerimiz mazot yerine
pırlanta mı kullansın? Milletimiz ekmek yerine pırlanta
mı yesin?
Çiftçilerimizin
temel girdilerinden bir diğeri olan gübrede durum daha vahimdir. Gübredeki
artış geçen yıla göre yüzde 159u geçmiştir. DAP gübresinin
kilosu 2007 Ocak ayında 0,538 YTL iken, şu anda 1,950 YTL
olmuştur; artış yüzde 350dir. 20.20 gübre 2007 Ocak ayında
0,390 YTL iken şimdi 1,150 YTLdir; artış yüzde 300dür.
Mazot ve gübre
fiyat artışlarına paralel olarak ürün fiyatlarında
artış olmamıştır. Çiftçinin kara gün dostu olarak
bilinen Toprak Mahsulleri Ofisinin yayımladığı kamuoyu
açıklaması, işte bu açıklama, gerçekten çiftçimizin
tefeciye teslim edilişinin ilanıdır. Toprak Mahsulleri Ofisi,
İlk defa, avans fiyat, emanet alım gibi ne anlama geldiği belli
olmayan, çiftçimizle alay eden bir yaklaşım içerisindedir.
Bu kamuoyu
açıklamasında, Avans fiyat bir müdahale fiyatı değildir.
Önümüzdeki günlerde piyasalardaki muhtemel gelişmeler
değerlendirilerek müdahale fiyatı açıklanabilecektir
denilmektedir.
Yani, çiftçimiz
öldükten sonra cenaze arabası mı göndereceksiniz Sayın
Bakanım, öyle mi? Toprak Mahsulleri Ofisini ne zaman
kapatacaksınız? Bütün bunlar, sanki kapatılmanın birer
hazırlığı.
Hükûmetin
yanlış tarım politikaları nedeniyle Türk çiftçisinin
borçları 10 milyar YTLyi aşmıştır. Ziraat
Bankasının zorluk çıkarması sonucunda, çiftçi, özel
yabancı bankalara topraklarını ipotek ederek borçlanmıştır.
Şimdi, topraklarını borç aldığı bankalara vermek
zorunda kalmaktadır. Çiftçilerimiz, doğdukları, doydukları
topraklardan doyamadığı için göç etmektedir.
AKP Hükûmeti
çiftçisine sahip çıkmazken üye olmaya çalıştığı
AB çiftçisine tam destek vermektedir. AB, bütçesinin yüzde 40ını
tarımsal desteğe ayırmaktadır. Bugün Türk çiftçisi,
dünyanın en pahalı mazotunu, en pahalı gübresini, en pahalı
sulama elektriğini kullanmak durumundadır. Buna karşılık,
Türk çiftçisine verilen destek her geçen gün azalmaktadır.
2007 güz
döneminde dikilen sertifikalı fidanlar için destekleme hâlâ
verilmemiştir ve bir ödeme planı da yoktur. Türkiyede tarımda
ciddi olarak bir çöküş süreci yaşanmaktadır. Anadoludaki
deyimle, çift artık bozuluyor.
Ey Hükûmet
yetkilileri, benim ve çiftçilerimizin çığlıklarını
duyuyor musunuz? Eğer çiftçiye kulak vermezseniz, milletimiz,
vatandaşımız aç kalacak.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
HASAN
ERÇELEBİ (Devamla) Çiftçi üretmezse, ekip biçemezse ülke aç kalır.
Çiftçilerimiz adına sizden talep ediyorum: Mazotta ÖTVyi, KDVyi
kaldırın. Gübredeki KDVyi kaldırın. Ziraat
Bankasını yabancıya satma sevdasından vazgeçin, çiftçimizin
bankası yapın. Ziraat Bankasının kapısına gelen
çiftçilerimizi yabancı banka kapılarına kul etmeyiniz.
Değerli
milletvekilleri, geçtiğimiz cuma günü, arkadaşlarımla beraber,
Gülnar ilçemizde meydana gelen üzücü orman yangın alanında
incelemelerde bulundum. Gülnar ormanları zengin ekolojik yapısı
ve 1.500 çeşit florasıyla dünyada eşi olmayan bir
zenginliğimizdi. Şimdi, bu zenginlik, 100 hektarlık alanda yok
olmuştur. Burada yaşayan vatandaşlarımız her
şeyini kaybetmişlerdir. O yüzden Gülnar, köyleriyle birlikte afet
bölgesi ilan edilmelidir, işsiz kalan gençlere iş olanakları
verilmelidir. Kalıcı konutlar kış gelmeden hak sahiplerine
verilmelidir diyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (DSP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Erçelebi.
Hükûmet
adına Tarım Bakanı Sayın Mehdi Eker.
Buyurun
Sayın Eker. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
Sayın Başkan, yüce Meclisin değerli üyeleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın Paksoy
ve Sayın Erçelebinin yaptıkları gündem dışı
konuşmalara cevap vermek üzere huzurlarınızdayım.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bulunduğumuz tarih
itibarıyla Türkiyede Akdeniz, Ege, Marmara, Güneydoğu Anadolu
Bölgelerinde hububat hasadı yüzde 100 olarak
tamamlanmıştır. İç Anadoluda buğdayda yüzde 50 oranında,
arpada yüzde 80; oranında Karadenizde yüzde 60 oranında buğday,
yüzde 95 oranında arpa hasadı tamamlanmış, Doğu
Anadolu Bölgesinde buğday hasadı henüz başlamayıp arpa
yüzde 5 oranında gerçekleşmiştir. Türkiyedeki bütün bölgeleri,
Türkiye ortalamasını dikkate aldığımızda da
buğdayda yüzde 70 oranında hasat tamamlanmış, arpada ise
yüzde 85 oranında tamamlanmıştır.
Burada, bu sene,
tabii, bizim tespitlerimize göre Türkiyede otuz beş vilayette, otuz
beş vilayete ait, otuz beş ile ait iki yüz on ilçede belirli bir
düzeyin üzerinde olmak üzere hububat ekilişleri kuraklıktan
dolayı zarar görmüştür. Bu arada bu vatandaşlarımızla,
bu çiftçilerimizle ilgili olarak da yapacağımız destekle ilgili
kararname de dün Bakanlar Kurulunda imzalandı, tamamlandı, Sayın
Cumhurbaşkanının imzasına, onayına sunuldu.
Biz, öncelikle
bir daha, tabii, bu şekilde bir afetle, bir kuraklık problemiyle
karşılaşmamayı umut ederek vatandaşlarımıza,
ekilişleri zarar gören vatandaşlarımıza ödeme
yapacağımızı yani sonbaharda bu vatandaşlarımızın
tekrar tarlalarına gidip tekrar ekiliş yapabilmelerine imkân
sağlayacak şekilde onlara hem tohumluk hem biraz da diğer
girdilerini bir miktar desteklemek amacıyla bir parasal yardım yapıyoruz
bu kararnameyle.
Ne
yapıyoruz? Buğdayda dekar başına 22 YTL, buğday
üreticisi için, buğday çiftçisi için dekar başına 22 YTL,
mercimek keza 22 YTL, nohut 30 YTL, fiğ, burçak ve mürdümük diye bilinen
yem bitkisi, yem bitkileri dekar başına 24 YTL ve arpada da dekar
başına 13 YTL olmak üzere bir maddi destek, nakdî destek temin
edilecektir. Bunun dışında, gerek Ziraat Bankası gerekse
tarım kredi kooperatiflerine olan tarımsal kredi borçları da
kararnamenin yayımlandığı tarih itibarıyla bir yıl
süreyle borçlar da ertelenmiş olacaktır. Tabii, geçen bu üç aylık
süre içerisinde, miadı dolmuş ve takibe girmiş olan
alacakları da kapsama alıyor.
BİLGİN
PAÇARIZ (Edirne) Sayın Bakan, faizler ne olacak peki?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri, biz, Türkiyede şu ana kadar
Tabii,
arkadaşlarımız biraz da muhalefet olmanın
rahatlığıyla konuşuyorlar. İşte Efendim, ÖTVyi
kaldıralım, KDVyi kaldıralım. ...vesaire
anlayışıyla yaklaşıyorlar. Tabii, bunların
hiçbirisi gerçekçi değil. Bu arkadaşlarımızın iktidar
olduğu dönemlerde Türkiyedeki faiz oranları da Türkiyedeki katma
değer vergisi oranları da diğer vergilerdeki oranlar da
vatandaşa da çiftçiye de bindirilen yükün ne kadar ağır
olduğu, çok yakın bir tarih olması hasebiyle hafızalarda
canlılığını hâlâ sürdürmektedir.
AHMET BUKAN
(Çankırı) Girdiler 4 misli arttı, buğday kaç misli
arttı?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Sizin
verdiğiniz destek 1,8 milyar YTL idi. Türk çiftçisine verdiğiniz
bütün destek buydu ve bunu biz 3 kat artırdık.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Sayın Bakan, o 2002deydi, 2008e geldik.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) 2008de de 3
kattan fazla arttı.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Toprak Mahsulleri Ofisi, bizim
Hükûmetimiz döneminde ilk defa olarak 2005 yılında hububatta prim
uygulaması başlattı ve ondan beri de devam ettiriyor. Yani biz,
sadece piyasa fiyatı desteğiyle bir mekanizmanın
işletilmesini doğru bulmuyoruz. Bu, ekonominin kuralları için de
doğru değildir, memleketin kaynaklarının doğru
kullanılması açısından da rasyonel bir tutum ve
davranış değildir. Ya ne yapıyoruz? Biz, çiftçiyi,
üretimini destekleyecek, imkânlarını artıracak, gelirini daha
yüksek bir noktaya taşıyacak şekilde desteklemek suretiyle
çiftçiye katkı sağlıyoruz.
Bakın, biz,
2005 yılında, 2006 yılında, 2007 yılında
buğdaya, arpaya, çavdara, yulafa, çeltiğe prim uygulaması
getirdik. Bu sene de 2008 yılı için de -ki bunu bugün sabahleyin
açıkladım- buğdaya kilogram başına eski parayla 50 bin
lira, yeni parayla 5 yeni kuruş, arpa, çavdar ve yulafa kilogram
başına 4 yeni kuruş yani 40 bin lira, çeltiğe de 10 yeni
kuruş prim uygulaması getiriyoruz bu yılın ürününe
karşılık olarak.
Bir şey daha
yapıyoruz
BİLGİN
PAÇARIZ (Edirne) Sayın Bakan, gübre fiyatları yüzde 200
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -
Cumhuriyet
tarihinde ilk defa olarak baklagillere de biz prim uygulaması getiriyoruz.
Bakın, nohut, mercimek ve kuru fasulyede de yine kilogram başına
10 yeni kuruşluk bir prim ödemesi kararı aldık ve onu da
çiftçimize biz vereceğiz.
Değerli
milletvekilleri, öte taraftan, gerek Polatlı, Konya, Eskişehir,
Edirne ticaret borsalarını -hububat alım
borsaları buralar, alım satımın yapıldığı
yerler- gerek bu dört merkezi gerekse Türkiye'nin hububat ekilişi
yapılmış ve hububat alışverişi yapılan bütün
bölgelerini biz gün gün takip ediyoruz, oradaki il, ilçe tarım
müdürlüklerimiz, vatandaşlarımız, çiftçi örgütleri, çiftçiler
vasıtasıyla, şu ana kadar. Bakın, makarnalık
buğdaylarda Türkiye ortalamasını söylüyorum, Türkiye
ortalamasındaki fiyatları söylüyorum: 750 ila 850 YTL, bazı
yerlerde 900 YTLnin üzerinde makarnalık buğdayın ton
fiyatı.
TANSEL BARIŞ
(Kırklareli) Sayın Bakanım, Trakyada 450.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Şimdi,
Anadolu kırmızı sert buğday dediğimizde de -ki barem
olarak 1 kabul ediyoruz bunu, diğer buğdayları buna göre
derecelendiriyoruz- 480 ila 680 arasında değişiyor.
TURGUT DİBEK
(Kırklareli) Bizim buğdayları söylüyorsunuz.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -
Kırmızı yarı sert, beyaz yarı sert buğdaylar 440
ile 550 YTL arasında değişiyor tonu fiyatları, arpa 430 ile
650 arasında değişiyor.
TANSEL BARIŞ
(Kırklareli) Sayın Bakan, Trakyada 450.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Şimdi,
bu fiyatlar gerek üretici maliyeti, üretici enflasyonu dikkate
alındığında gerekse dünyadaki gelişmeler dikkate
alındığında çiftçimiz açısından bu fiyatlar
TURGUT DİBEK
(Kırklareli) Makul
Öyle mi?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla)
iyi
fiyatlardır, makul fiyatlardır.
BİLGİN
PAÇARIZ (Edirne) Bravo Bakan, bravo!
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Bakın,
borsa fiyatlarında ise ortalama makarnalık buğdaylarda 795-800,
ekmeklik buğdaylardan Anadolu kırmızı sert buğdayda
525 ile 565; kırmızı yarı sert, beyaz yarı sert
buğdaylarda 455 ile 555 arasında şu anda borsalarda işlem
görmektedir.
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) Seni yanıltmışlar Sayın Bakan.
Bu fiyatlar hangi borsada?
TANSEL BARIŞ
(Kırklareli) Faizlerden bahsedin.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) 450 ile 515
arasında da arpa şu anda satılıyor.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Bu tarife göre çiftçi zil takıp oynayacak sevincinden.
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) Bir sayar mısınız, hangi borsada?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Değerli
arkadaşlar, değerli milletvekilleri; biz her zaman çiftçinin
yanında olduk.
TANSEL BARIŞ
(Kırklareli) Sayın Bakan, Trakyaya beraber gidelim, çiftçi
perişan orada.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Bir şey
çok kesindir, bir husus çok kesindir ki sizin döneminizden kesinlikle çiftçi
daha iyidir.
NESRİN
BAYTOK (Ankara) Hangi dönem?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Sizin
döneminizden kesinlikle üretici daha iyi durumdadır. Onu da herkes
biliyor.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Hangi dönem bizim dönem?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bakın, 2007 yılında
buğdayda üretim maliyetinin yüzde 44ü oranında biz destek
sağladık. Üretim maliyetinin yüzde 44ü destek olarak ödeniyor
buğday üreticisine.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Gözümüze bakarak konuş.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Arpanın
yüzde 34ü, yulafın yüzde 34ü, çavdarın yüzde 35i destek olarak
ödenmektedir buğday ve diğer üreticilere.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bizim
AKİF
EKİCİ (Gaziantep) Sayın Bakan, ben de çiftçiyim. Bana bakarak
konuş, gözüme bakarak konuş.
BAŞKAN
Sayın Ekici, lütfen
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Şimdi,
yerinizden bu şekilde
AKİF
EKİCİ (Gaziantep) Türkiyeyi mi anlatıyorsun, Türkiyeyi mi?
BAŞKAN
Sayın Ekici, lütfen
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Biraz
saygılı olursanız daha iyi olur.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Borcumuz yüzünden.
BAŞKAN
Sayın Akkuş
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; gerek hububat ürünleriyle ilgili
gerekse baklagillerle ilgili bu seneki bizim üretimimiz
Tabii, geçen sene
şiddetli bir kuraklık yaşandı Türkiyede. Geçen sene
12,3-17,4 milyon ton civarında bir hububat rekoltesi bir buğday
rekoltesi, daha doğrusu; aldık.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Geçen sene Çevre Bakanı Kuraklık yok. dedi bu
kürsüden.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Bu sene,
geçtiğimiz yıla göre, kuraklığa rağmen verim
artışı sebebiyle üretimimiz daha iyi. Yani bizim beklentimiz
bunun 18 milyon ton civarında olacağı şeklinde.
Dolayısıyla, Türkiyenin tüketiminin 16,5 milyon ton civarında
olduğu dikkate alındığında bu
ihtiyacımızı, bu sene buğday üretimi
ihtiyacımızı giderecek boyuttadır. Diğer ürünlerle
ilgili olarak da örneğin mısırda yine bir üretim
artışı bekleniyor. Geçen sene 3,5 milyon tonluk bir üretim
hasadı vardı, mısırda bir üretim vardı. Bu sene bunun
4 milyon tondan az olmayacağı yönünde hesaplamalar
yapılıyor.
Bütün bu
gelişmelerle birlikte, Türkiyenin bu, hâlen içinde bulunduğumuz
hasat sezonunda üreticinin durumunu, fiyatların durumunu biz takip
ediyoruz, gün gün takip ediyoruz.
TURGUT DİBEK
(Kırklareli) Takip etseniz ne olacak, ne yapıyorsunuz ki? Ofis mal
alıyor mu?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Eğer
herhangi bir müdahale gerekirse o müdahaleyi biz yaparız. Çiftçimizin hep
yanında olduk, bundan sonra da yanında oluruz ve bugüne kadar
yaşanan gelişmeler de aslında bunun böyle olduğunu
TURGUT DİBEK
(Kırklareli) Siz kimin kara gün dostu oldunuz; çiftçinin mi
tüccarın mı?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Biz
çiftçimizle mutluyuz. Çiftçimiz de bizden memnun. Memnuniyetini de
gerektiği zaman zaten Türk çiftçisi dile getiriyor. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Dile getirmesi gerektiği
zamanlarda dile getiriyor. Onda da sizin bir endişeniz olmasın.
TURGUT DİBEK
(Kırklareli) Paramız yok diyemiyorsunuz, sizin
buğdayınızı alamıyoruz diyemiyorsunuz, faize para
ödeyeceğiz diyemiyorsunuz.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Biz, bundan
sonraki dönemde de bu desteklere devam
edeceğiz.
Sayın
milletvekilleri, bugün itibarıyla bu seneki bütçemizin 5,4 milyar YTL; 5,4
katrilyon yani biraz önce konuşan değerli muhalefet mensubu
milletvekillerimizin hükûmet olduğu döneme nispetle tam 3 kat daha fazla.
Biz bunun 4,5 milyar YTLsini bugün, 15 Temmuz itibarıyla Türk çiftçisine
ödemiş durumdayız. Ağustos ayında da
planlandığı gibi doğrudan gelir desteğinin kalan
yarısı ödenecek, o şekilde zaten programlandı. Şu anda
da ufak tefek, küçük desteklemeler dışında biz paranın
tamamını bu saate kadar ödedik, bundan sonra da ödeyeceğiz.
Şimdi, geçen
sene Türkiye tarımda şiddetli bir kuraklık yaşadı,
tabii, bir küçülme tarımda, doğal olarak, bunun etkisini gösterdi ama
bu sene 2008 yılı büyüme rakamları açıklandı ve ilk
çeyrekte tarımdaki büyüme 5,6.
Şimdi, biraz
önce bir arkadaşımız: Efendim, Türkiye hızla kendine
yeterli olan bir ülke olmaktan uzaklaşıyor. diye bir şey
söyledi. Arkadaşlar, tarımda kendi kendine yeterliliğin
tanımı yok. Hiçbir zaman böyle bir şey olmadı. Bir söz
vardır: Türkiye kendi kendine yeten
yedi ülkeden bir tanesidir. O yedi ülke, hadi bir tanesi Türkiye diyelim -ki
öyle bir şey yoktu- ama o altı ülkeden bir tanesinin de kim
olduğunu hiçbir zaman kimse açıklamadı. Hiçbir zaman Türkiyede
o kendi kendine yeten yedi ülkenin ikincisinin kim olduğunu hiç kimse
açıklamadı. Şimdi, bunlar son derece, tabii, aslında çok
tutarlı olmayan yaklaşımlar.
Türkiye, bugün,
tarımsal üretimi itibarıyla beş yıl öncesinden çok daha
iyidir. Beş yıl önce Türkiyede üretilen tarımsal ürünlerin
değeri 22 milyar dolar idi, bugün 50,6 milyar dolar. Beş yıl
önce Türkiye 4 milyar dolarlık tarım ürünü ihraç ediyordu. Bugün 10
milyar dolar, yaklaşık, tarım ürünü ihraç ediyor. Beş
yıl, sayemizde
BİLGİN
PAÇARIZ (Edirne) Sayenizde köylünün buğdayı kaldı, sayenizde.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Sayemizde
tabii. Bizim sayemizde Türkiye buğdayda kalite sorununu aştı.
Bizim sayemizde aştı. Bizden önce, Türkiye, miktarda
ihtiyacından fazla ürettiği hâlde ithalat yapıyordu. Bugün öyle
bir şey yok. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BİLGİN
PAÇARIZ (Edirne) Pirinçten bahset Sayın Bakan, pirinçten.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Pirincin
üretimini 2 kat arttırdık. Pirincin üretimi 2 kat arttı. 320 bin
tondan 650 bin tona çıktı pirinç üretimi. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
TANSEL BARIŞ
(Kırklareli) Yok, piyasada yok Sayın Bakan.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Bunu kim
yaptı? AK PARTİ yaptı. Neyle yaptı? Destekle yaptı.
TURGUT DİBEK
(Kırklareli) Sayın Bakanım, siz yazın Ofise
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Şimdi,
bakın, siz hiç bu konularda bizimle yarışamazsınız,
asla yarışamazsınız çünkü tarımın bütün
göstergeleri sizden devraldığımız noktadan çok çok daha
iyidir, çok çok daha iyi olacaktır. Hiç bundan
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Bizden devralmadın ya! Allah, Allah! Kimden devraldın?
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Bunu Türk
milleti de biliyor, Türk çiftçisi de biliyor, Türk çiftçisi de biliyor, Türk
milleti de biliyor, tüm seçmenler de biliyor. Dolayısıyla biz bundan
sonra da Türk tarımını büyüteceğiz, büyütmeye devam
edeceğiz, destek vermeye de devam edeceğiz.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Muhalefette de yoktuk o zaman.
TARIM VE
KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) Bu çiftçi de
bizim, üretici de bizim. Bizimle onların arasına girmeyin, bizimle
onların arasına giremezsiniz.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
TURGUT DİBEK
(Kırklareli) Ofis tüccarın kara gün dostu diye yazın budan
sonra Ofis binalarına. Çiftçinin değil, tüccarın artık.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Gündem
dışı üçüncü söz, dış müteahhitlik hizmetleri konusunda
söz isteyen Siirt Milletvekili Sayın Mehmet Yılmaz
Helvacıoğluna aittir.
Buyurun
Sayın Helvacıoğlu. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
3.- Siirt Milletvekili M. Yılmaz
Helvacıoğlunun, dış müteahhitlik hizmetlerine ilişkin
gündem dışı konuşması
M. YILMAZ
HELVACIOĞLU (Siirt) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizin hizmetler sektörü ihracatına katkıda
bulunan başlıca sektörlerden biri olan yurt dışı
müteahhitlik hizmetlerinin son yıllarda artan performansını
değerlendirmek üzere şahsım adına söz almış
bulunuyorum. Bu nedenle hepinize saygılar sunuyorum.
Ülkemizin son
yıllarda dış müteahhitlik hizmetlerinde gösterdiği
yükselişin arkasında kamu ve özel sektör arasında sağlanan
sürekli diyalog ve iş birliğiyle Hükûmetimizin etkin
politikaları, vizyon sahibi sanayici ve iş adamlarının
doğru stratejileri ve Hükûmetimizin desteğiyle olumsuz koşullara
rağmen şartları zorlamaları ve üstün gayretleri yatmaktadır.
Dış ticaret yoluyla dünyayla bütünleşen ülkelerin gelişip
kalkındığını ve refah düzeylerinin
arttığını görmekteyiz. Aynı şekilde,
dış ticaret ile dünyaya açılan firmalar da büyümekte, yüksek
katma değer ve istihdam yaratmaktadır.
Türk
müteahhitliğinin yurt dışına açılması 1970lerin
ilk yarısında başlamıştır. Müteahhitlerimizin
hizmetlerini ihraç ettikleri ilk ülke Libya olmuştur. Türk müteahhitleri
Libya projelerine gerekli
teknolojiyi Avrupa ülkelerinden ithal ederek başlamışlardır.
Daha sonra, büyümekte olan Türk müteahhitlik hizmetleri diğer
uluslararası piyasalara Irak, Ürdün, Suudi Arabistan, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri, Yemen ve
İran gibi Orta Doğu ülkelerinden başlayarak girmişlerdir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türk müteahhitleri tarafından
2003te 3,55 milyar dolar, 2004te 6,53 milyar dolar, 2005te 9,79 milyar
dolar, 2006da 15,9 milyar dolar ve 2007 yılında yaklaşık
19,5 milyar dolar tutarında ihale üstlenilmiştir.
2003-2007
yılları arasında üstlenilen projelerin ülkelere göre
dağılımına bakıldığında: Rusya
Federasyonu yüzde 21,6 ile lider konumunu sürdürmüş, onu Libya yüzde 12,1;
Katar yüzde 8,8; Kazakistan yüzde 7,3 ve Irak yüzde 6,1 ile izlemektedir. Bu
dönemde göze çarpan diğer gelişmeler ise: Türkmenistan yüzde 4,9;
Romanya yüzde 4,4; Birleşik Arap Emirlikleri yüzde 4 ve Suudi Arabistanda
yüzde 3,9 yaşanan canlanmanın yanı sıra, Afganistan yüzde
2,9; Ürdün yüzde 2,6; Cezayir yüzde 2,6; Azerbaycan yüzde 2,3; Umman yüzde 2,3;
Fas yüzde 1,9; İrlanda yüzde 1,6; Ukrayna yüzde 1,5; Tunus yüzde 1,1;
Bulgaristan yüzde 1, İran yüzde 0,9; Gürcistan yüzde 0,8 yeni pazarlar
olarak ortaya çıktıkları görülmektedir.
Son dönemde
böylesine istikrarlı ve sağlıklı bir büyüme
gerçekleştiren Türk müteahhitlik sektörü, aynı zamanda üstlenilen
projelerin niteliği ve büyüklüğü açısından da olumlu yönde
değişiklikler yaşamaktadır. Daha önceleri küçük ölçekli ve
emek gerektiren yoğun teknolojiyle çalışan müteahhitlerimiz
artık daha az sayıda ancak daha büyük ve entegre projeler üstlenmeye
başlamışlardır. 2003-2007 yıllarında üstlenilen
58 milyar dolar değerindeki projelerin yaklaşık
yarısını 200 milyon doların üzerinde projeler
oluşturmaktadır.
Yurt
dışı müteahhitlik hizmetleri sektöründe bugüne kadar 105 milyar
tutarındaki yaklaşık 4.200 adet projenin yüzde 98i komşu
ve çevre ülkelerde üstlenilmiştir. Son dönemde üstlenilen proje
sayısında bir düşüş olmasına rağmen toplam proje
bedeli yükselmekte, bu durum da Türk müteahhitlerinin artık yüksek katma
değeri olan projelerle ilgilendiğini göstermektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; uluslararası müteahhitlik
sektörünün önde gelen yayınlarından Engineering News Record
dergisinin bir yıl içerisinde üstlenilen projelerin toplam bedeli
üzerinden her yıl belirlediği dünyanın en büyük 225 müteahhitlik
firmasını gösteren listede Türkiye 2007 yılında 22 firmayla
Amerika Birleşik Devletleri ve Çinden sonra, bugün
Başbakanımızın da grupta ifade ettiği gibi, üçüncü
sırada yer almaktadır. Bu firmalardan ilk 6sı söz konusu
listede ilk 100 firma arasında yer almaktadır.
Yurt
dışı müteahhitlik ve müşavirlik hizmetleri rejimi
oluşturulmasıyla ilgili çalışmalar, rejimin Sayın
Başbakanın imzası ve Yurt Dışı Müteahhitlik ve
Teknik Müşavirlik Hizmetleri Konseyi Kurulması Genelgesi
şeklinde hayata geçirilmesiyle tamamlanmıştır. 20 Temmuz
2007 tarihinde yürürlüğe giren 2007/20 sayılı bu genelgeyle kamu
ve özel sektör kuruluşlarınca müştereken belirlenecek hedef,
stratejik plan ve politikalar doğrultusunda yurt dışı
müteahhitlik ve teknik müşavirlik hizmetleri alanında kamu kurum ve
kuruluşlarının yetki ve sorumluluklarının
belirlenmesiyle, özel sektörün bu çerçevede yürütülecek faaliyetlere etkin
katılımı ana hedef olarak gösterilmiştir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN- Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
M. YILMAZ
HELVACIOĞLU (Devamla) - Konsey, Maliye Bakanlığı,
Bayındırlık ve İskân Bakanlığı,
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Devlet Planlama,
Türkiye İnşaat Sanayicileri
İşveren Sendikası, Türk Müşavir Mühendisler ve
Mimarlar Birliği başkanlarının katılımıyla
teşekkül ettirilmiştir. Konseyde yer alan özel sektör
kuruluşlarının koordinasyonunun Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği tarafından sağlanması öngörülmüştür.
Son yıllarda
geliştirilen etkin politikalarla, dört kıtada altmış
beş ülkede, uluslararası müteahhitlik hizmetleri standartları en
yüksek teknolojik araçlar kullanılarak
çalışılmaktadır. Bugün ülkemiz, müteahhitlik hizmetleri
ihraç eden dünyadaki başlıca ülkeler arasına girmeyi
başarmıştır. Türk müteahhitliğinin güvenirliliği,
yaratıcılığı ve maliyet avantajı ile
uluslararası inşaat pazarında dünyanın en büyük
müteahhitlik firmaları ile rekabet edebilecek düzeye gelmiş
olması ülkemiz adına memnuniyet verici bir durumdur. Artarak devam
etmesini diler, hepinize saygılar sunarım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Helvacıoğlu.
Gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) TEZKERELER
1.- TBMM Başkanlığınca, Plan ve Bütçe
Komisyonunun, (1/623) esas numaralı Millî Eğitim
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının
esas komisyon olarak kendisine havale edilmesine ilişkin tezkeresi (3/505)
BAŞKAN -
Sayın milletvekilleri, Plan ve Bütçe Komisyonunun, 1/623 esas
numaralı Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının, İç Tüzükün 34üncü maddesinin
üçüncü fıkrası gereğince kendisine esas olarak havale edilmesine
ilişkin istemi, Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunca da
uygun bulunduğundan, bu istem İç Tüzükün 34üncü maddesinin dördüncü
fıkrası uyarınca Başkanlığımızca yerine
getirilmiştir.
Bilgilerinize
sunulur.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının iki tezkeresi
vardır, ayrı ayrı okutup bilgilerinize sunacağım.
Okutuyorum:
2.- Hırvatistan Parlamentosu Dış Politika
Komitesinin vaki davetine istinaden, Hırvatistana resmî ziyarette
bulunacak olan TBMM Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan
Parlamento heyetini oluşturmak üzere siyasi parti gruplarınca
bildirilen isimlere ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/508)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
Hırvatistan
Parlamentosu Dış Politika Komitesinin vaki davetine istinaden,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu üyelerinden
oluşan bir Parlamento Heyetinin, Hırvatistana resmi bir ziyarette
bulunması Genel Kurulun 3 Temmuz 2008 tarih ve 126 sayılı
birleşiminde kabul edilmiştir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
hakkında 3620 Sayılı Kanunun ikinci maddesi uyarınca heyeti
oluşturmak üzere siyasi parti gruplarının bildirmiş
olduğu isimler Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
Köksal
Toptan
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Metin Yılmaz Bolu
Milletvekili
Murat Mercan Eskişehir
Milletvekili
Abdurrezzak Erten İzmir
Milletvekili
Hüseyin Tuğcu Kütahya
Milletvekili
Metin Ergun Muğla
Milletvekili
3.- Çin Ulusal Halk Meclisi İçişleri ve Adalet
Komisyonunun vaki davetine istinaden, Çin Halk Cumhuriyetine resmî ziyarette
bulunacak olan TBMM Adalet Komisyonu üyelerinden oluşan Parlamento
heyetini oluşturmak üzere siyasi parti gruplarınca bildirilen
isimlere ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/509)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
Çin Ulusal Halk
Meclisi İçişleri ve Adalet Komisyonunun vaki davetine istinaden,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonu üyelerinden oluşan bir
Parlamento Heyetinin, 20-27 Temmuz 2008 tarihleri arasında Çin Halk
Cumhuriyetine resmi bir ziyarette bulunması Genel Kurulun 29 Nisan 2008
tarih ve 96 sayılı birleşiminde kabul edilmiştir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
hakkında 3620 Sayılı Kanunun ikinci maddesi uyarınca heyeti
oluşturmak üzere siyasi parti gruplarının bildirmiş
olduğu isimler Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
Köksal
Toptan
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Ahmet İyimaya Ankara
İlknur İnceöz Aksaray
Mehmet Tunçak Bursa
Metin Çobanoğlu Kırşehir
Ali Öztürk Konya
Ali Rıza Öztürk Mersin
Yahya Akman Şanlıurfa
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Plan ve Bütçe
Komisyonunun 264 sıra sayılı Kanun Tekliflerinin İç
Tüzükün 88inci maddesine göre Komisyona geri verilmesine dair bir tezkeresi
vardır, okutuyorum:
4.- 264 sıra sayılı Konut Edindirme
Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin geri
verilmesine ilişkin Plan ve Bütçe Komisyonu
Başkanlığının tezkeresi (3/506)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Gündemde yer alan
264 sıra sayılı Konut Edindirme Yardımı Hak
Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin tümüyle İçtüzüğün
88 inci maddesi gereğince Komisyonumuza iade edilmesini arz ve teklif
ederiz.
Sait
Açba
Afyonkarahisar
Plan
ve Bütçe Komisyonu Başkanı
BAŞKAN 264
sıra sayılı Kanun Teklifi Plan ve Bütçe Komisyonuna geri
verilmiştir.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin iki önerge
vardır, okutuyorum:
B) MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel ve 19 milletvekilinin,
deprem riskinin araştırılarak deprem yönetiminde
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/245)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizin büyük
bölümü 1. ve 2. derece deprem kuşağında yer almaktadır.
1999 yılında yaşadığımız felaketlerin
ardından; büyüklüğü o kadar olmasa da bir çok depremler oldu. Üstelik
olası bir Marmara depreminden de sürekli bahsediliyor.
1999'da Gölcük'te
meydana gelen depremde, ölüm ve yaralanmaların büyük çoğunluğu
binalardaki hatalar yüzünden meydana geldi. Yıkılan binalarda
yüzlerce insan enkaz altında kaldı. Bu sayede, deprem bölgelerindeki
binaların depreme dayanıklı olmadığı somut bir
şekilde görüldü. Ancak, bu olayın üzerinden geçen zamana rağmen,
bir çok deprem bölgesindeki binalar yine depreme dayanıksız olarak
yükselmeye devam ediyor.
Halkın
arasında ve medyada olası bir Marmara depremi ile ilgili çeşitli
senaryolar sürekli tartışılıyor. Bilim adamları ve
konunun uzmanları tarafından; Marmara'da olabilecek depremle ilgili
çeşitli uyarılar yapılıp, zaman kaybedilmeden önlemlerin
alınması gerektiği ile ilgili çalışmalar ortaya
konulmuştur.
Marmara'da
yaşanabilecek bir depremde özellikle İstanbul'un büyük hasar
göreceği ortadadır. Bunun yanında denize kıyısı
bulunan Bursa ili ve ilçelerinin de zarar göreceği bilim adamları
tarafından açıklanmıştır. Mudanya, Gemlik, Karacabey
ilçeleri, Marmara denizine kıyısı olduğu için etkilenme düzeyleri
de fazla olacaktır.
Konunun
uzmanlarının ortak görüşleri arasında; özellikle yerel
yönetimlerin yapması gereken çalışmaları
yapmadıkları ve gerekli maddi kaynakları depremden korunma ve
önlem çalışmaları için ayırmadığı,
depremlerle ilgili ulusal ve yerel strateji belirlenmediği, şehir
planlamalarının siyasi çıkarlar yönünde şekillendiği,
deprem bilinciyle hareket edilmeden, sürekliliği olan ve uygulanabilen
politikalar üretilmediği konuları yer almaktadır.
Yaşanılan
acıların yüreklerde bıraktığı yaralar halen
kapanmadı. Maddi kayıpların telafi edilmesi bir şekilde hayatın
devamını teşvik ettiyse de, yakınlarını depremde
kaybedenlerin hayatları hep biraz eksik devam ediyor.
Özellikle Marmara
bölgesinde; hızlı nüfus artışı, plansız ve
denetimsiz şehirleşme göz önüne alındığında
depremin neden olacağı yıkım tahmin edilenden yüksek
olacağı ortadadır.
Depremlerle
ilgili ulusal düzeyde harekete geçilmesi gerekmektedir. İmar ve Yapı
Denetim Kanunları olmak üzere mevzuatta yapılması gereken
değişiklikler acilen tamamlanmalıdır. Kamu görevlerini
yerine getiren binalarla ilgili gerekli önlemler alınmalıdır.
Yukarıda
belirtilen nedenlerle, ülkemizde önümüzdeki yıllarda yaşanacak
olası bir deprem felaketi öncesinde; gerekli araştırmaların
yapılarak, alınabilecek tedbirlerin, çözüm önerilerinin belirlenmesi
ve uygulanması konularında, Yüce meclisimizin ve
halkımızın bilgilendirilmesi amacıyla, Anayasanın
98'inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğünün 104'üncü ve
105'inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını
arz ederiz.
1) Kemal Demirel (Bursa)
2) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
3) Fevzi Topuz (Muğla)
4) Ahmet Ersin (İzmir)
5) Ahmet Küçük (Çanakkale)
6) Sacid Yıldız (İstanbul)
7) Hulusi Güvel (Adana)
8) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
9) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
10) Rasim Çakır (Edirne)
11) Erol Tınastepe (Erzincan)
12) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
13) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
14) Hikmet Erenkaya (Kocaeli)
15) Mehmet Ali Susam
(İzmir)
16) Muharrem İnce (Yalova)
17) M. Akif Hamzaçebi (Trabzon)
18) İsa Gök (Mersin)
19) Abdurrezzak Erten (İzmir)
20) Şevket Köse (Adıyaman)
2.- İstanbul Milletvekili Mithat Melen ve 20
milletvekilinin, başta İstanbul olmak üzere ülkemizdeki deprem
riskinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/246)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Gerekçesini ekte
sunduğumuz, 1999 Marmara Büyük Depreminden sonra İstanbul'da ve
deprem felaketinin yaşandığı illerimizde bugüne kadar
alınmış olan tedbirler ve bundan sonra ülkemizde
yaşanabilecek deprem felaketiyle ilgili alınacak tedbirlerin tespit
edilmesi ve yasal düzenlemelerle ilgili Anayasanın 98 inci ve
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince bir Meclis
Araştırması açılması hususunda gereğini arz
ederiz.
1) Mithat Melen (İstanbul)
2) Muharrem Varlı (Adana)
3) Oktay Vural (İzmir)
4) Gürcan Dağdaş (Kars)
5) Yılmaz Tankut (Adana)
6) Hakan Coşkun (Osmaniye)
7) Akif Akkuş (Mersin)
8) Ahmet Orhan (Manisa)
9) Erkan Akçay (Manisa)
10) Süleyman Nevzat Korkmaz (Isparta)
11) Hüseyin Yıldız (Antalya)
12) Behiç Çelik (Mersin)
13) Mehmet Serdaroğlu (Kastamonu)
14) Osman Durmuş (Kırıkkale)
15) Ahmet Bukan (Çankırı)
16) Ahmet Kenan Tanrıkulu (İzmir)
17) Mehmet Akif Paksoy (Kahramanmaraş)
18) Yıldırım Tuğrul Türkeş (Ankara)
19) Alim Işık (Kütahya)
20) Şenol Bal (İzmir)
21) İzzettin Yılmaz (Hatay)
Gerekçe
Yurdumuzun
%92'sinin deprem bölgeleri içerisinde olduğu, nüfusumuzun %95'inin deprem
tehlikesi altında yaşadığı bilinmektedir.
Son 55 yıl
içerisinde olan depremlerden 55 bin vatandaşımız
hayatını kaybetmiş, 90 binden fazla vatandaşımız
yaralanmış, 435 binden fazla bina
yıkılmıştır.
İstanbul,
Tekirdağ, Yalova, Kocaeli, Sakarya, Bursa, Balıkesir, İzmir,
Aydın, Uşak, Manisa, Isparta, Burdur, Denizli, Karabük, Bolu, Düzce,
Çankırı, Amasya, Tokat, Erzincan, Tunceli, Bingöl, Adıyaman,
Muş, Bitlis, Siirt, Bilecik, Çanakkale, Osmaniye, Adıyaman, Hatay,
Hakkâri illeri birinci derecede deprem bölgesi olarak bilinmektedir.
Saymış olduğumuz bu kadar il risk altındayken AKP
iktidarının hükûmet politikalarında depremle ilgili bir
çalışma yapmadığı görülmektedir.
İstanbul
ili, geçen tarih içerisinde birçok depremle karşı karşıya
kalmıştır. En yıkıcı olan deprem Marmara Denizi
yakınlarında 10 Eylül 1509 tarihinde olan 6,9 büyüklüğündeki
Büyük İstanbul Depremidir. Bu depremden sonra İstanbul 22 Mayıs
1766, 1943, 1957, 1967 ve 17 Ağustos 1999 tarihlerinde büyük depremler
yaşamıştır.
17 Ağustos
1999 Büyük Marmara Depremi büyük çapta can ve mal kaybına neden
olmuştur. Bu depremde, resmî raporlara göre 17 bin 840 ölü, 43 bin 953
yaralı, 505 kişi de sakat kalmıştır. 285 bin 211
konut, 42 bin 902 işyeri hasar görmüştür. Resmî olmayan bilgilere
göre ise, yaklaşık 50 bin ölü, ağır-hafif 100 bine yakın
yaralı olmuştur. Ayrıca, 133 bin 683 çöken bina ile
yaklaşık 600 bin kişiyi evsiz bırakmış, 16 milyon
insan değişik düzeylerde etkilenmiştir. Bu nedenle, Türkiye'nin
yakın tarihini derinden etkileyen en önemli olaylardan biridir. 17
Ağustos 1999 depremi gerek büyüklük, gerek etkilediği alanın
genişliği, gerekse sebep olduğu maddi kayıplar
açısından son yüzyılın en büyük depremlerinden biridir.
Deprem
bilimcileri, İstanbul'da çok yakın bir tarihte yeni bir deprem
olabileceğine dikkat çekmektedirler. Bu bilimcilerin
açıklamaları da göz önüne alınarak ve geçmişte yaşanan
depremlerden sonuç çıkartılarak yüreklerin yanmaması,
ocakların sönmemesi, maddi kayıpların en aza indirilmesi için
imar ve yapı denetim kanunları başta olmak üzere
İstanbul'da binalarla ilgili alınması gereken önlemler ve bu
konuda yapılacak gerekli düzenlemeler hakkında bir Meclis
Araştırmasının açılması elzem görülmektedir.
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki görüşmeler,
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Genel görüşme
açılmasına ilişkin bir önerge vardır, okutuyorum:
C) Genel Görüşme Önergeleri
1.- İstanbul Milletvekili Birgen Keleş ve 21
milletvekilinin, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinde hazırlanan
Türkiye ile ilgili raporlar ve Türk heyetinin tutumu konusunda genel
görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/6)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Avrupa Konseyi
Parlamenter Meclisinin 23-27 Haziran tarihleri arasında
gerçekleştirdiği toplantıda tartışılan Türkiye
ile ilgili raporlardan birincisi "Türkiye'de demokratik kurumların
işleyişi: son gelişmeler"
başlığını taşımaktadır. Bu Rapor,
"Türkiye'de Adalet ve Kalkınma Partisi aleyhine gerçekleştirilen
hukuki prosedür" adı ile yayınlanan 409 Sayılı
yazılı deklarasyona dayanmaktadır. Raporun
başlığı, demokratik kurumların işleyişi olsa
da içeriği tamamen 409 Sayılı deklarasyon ile
örtüşmektedir. Rapor, arada bir kuvvetler
ayrılığından, yargının
bağımsızlığından ve yargıya baskı
yapılmamasından söz etmekte; ancak, yargıya baskı
oluşturacak değerlendirmeler içermektedir. Parti
kapatıldığı takdirde ekonomik, sosyal, kültürel ve
dış politika konularında neler olacağını
anlatmakta; bir anlamda yargıya gözdağı vermektedir. Ekonomik ve
siyasi reformların hızlandırılmasını, yeni bir
Anayasa hazırlanmasını ve bunun Venedik Komisyonu ile yakın
bir işbirliği içinde yapılmasını önermektedir.
Anayasanın,
insan hakları ile temel özgürlüklerin korunmasına önemli bir yer
vermesini ve bu alanda Avrupa standartlarının benimsenmesini öneren
Rapor, böylece, Türkiye'nin demokratik kurumlarının
modernleşmesinin sağlanacağını ve reform sürecinin
konsolide edileceğini belirtmektedir.
Raporun sonunda
hâlen içinde bulunduğumuz denetim süreci sonrasındaki diyaloğun
daha da yoğunlaştırılması, devlet
kurumlarının demokratik işleyişindeki gelişmelerin ve
Anayasa tasarısı hazırlanmasının yakından
izlenmesi ve gerekirse Türkiye için denetim sürecinin yeniden
başlatılması olasılığının
düşünülmesi önerilmektedir.
Bu Rapor mevcut
71 kişiden üç yabancı uyruklunun çekimser ve üç Türk milletvekilinin
de ret oyları dışında, oy çokluğu ile kabul
edilmiştir.
Türkiye aleyhine
değerlendirmeler, argümanlar, söylemler ve öneriler içeren bir Raporun
AKP'li Türk milletvekillerinin önerisi ile gündeme gelmesi, onların
yaptıkları konuşmalar ve olumlu oylarıyla desteklenmesi ve
sonucun AKP'liler tarafından sevinçle karşılanması hüzün
verici bir olaydır.
Gökçeada ve
Bozcaada ile ilgili Raporun başlangıcı ise önce
Yunanlıların AKPM'de verdiği bir önerge, daha sonra da AKP'li
bir Türk parlamenterin bir Yunanlı parlamenter ile söz konusu adaları
ziyaret etmesidir.
Hazırlanan
Raporun objektif bir değerlendirme olduğunu söylemek ne yazık ki
mümkün değildir. Başlangıçtaki çok kısa özette bile Türkiye
suçlanmaktadır. Yunanlıların okullarının kapatıldığı,
adada geniş çaplı kamulaştırmalar
yapıldığı ve çeşitli aşağılamalara
maruz kalındığı ifade edilmektedir.
Yunanlıların
adalara geri dönüşünün teşvik edilmesi ve vatandaşlık
hakkı elde etmeleri önerilmektedir. Yunanlıların adaları
terk etmeleri sanki Türklerin suçuymuş gibi okulların
açılmasından kiliselerin tamirine, altyapının
tamamlanmasından adadan ayrılanlara eski topraklarının geri
verilmesine kadar her türlü taviz istenmektedir. Yunanlıların
kamulaştırılan mülkleri iade edilemediği takdirde,
adalardan aynı değerde Hazine arazisi talep edilmektedir. Kadastro
çalışmalarının yeniden yapılması önerilmektedir.
Asıl
önemlisi, Raporda Lozan Barış Anlaşması
çarpıtılmakta; Lozan'ın Yunanlılar lehine güçlü bir yerel
otonomi getirdiği ifade edilmektedir. Oysa, Lozan'ın 14. maddesi
açıktır. Gökçeada ve Bozcaada'nın Türkiye'nin egemenliği
altında olduğu belirtilmektedir. Müslüman olmayan halka yerel yönetim
ile şahıs ve malların korunması konularında güvence
verecek ve yerli unsurlardan oluşacak özel bir idari düzenleme
yapılacağı; polis gücünün de buna bağlı
olacağı belirtilmektedir. Türk ve Yunanlılar arasında
kararlaştırılan mübadele koşullarının Gökçeada ve
Bozcaada'da uygulanmayacağı ifade edilmektedir.
Rapor mevcut 63
kişiden iki çekimser, 5 Türk ve 6 Azeri milletvekilinin ret oyları
dışında, oy çokluğu ile kabul edilmiştir. Bazı
AKP'li milletvekilleri de kararı alkışlarla
karşılamıştır.
Her iki Rapor da
Türkiye'nin dış politikasının ne kadar ciddiyetten uzak bir
şekilde yönetildiğini göstermektedir. Avrupa Konseyi'nde yabancı
parlamenterler Türkiye karşıtlarının
koşullandırmalarına terk edilmiş durumdadır. Türk
Heyetindeki tutumun ve Türk dış politikasının yönetilme
tarzının TBMM'de kapsamlı olarak görüşülmesi bir zorunluluk
haline gelmiştir.
TBMM'de bu amaçla
Anayasa'nın 98, içtüzüğün 102 ve 103 üncü maddeleri uyarınca
Genel Görüşme açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Birgen Keleş (İstanbul)
2) Haluk Koç (Samsun)
3) Bihlun Tamaylıgil (İstanbul)
4) Fatma Nur Serter (İstanbul)
5) Necla Arat (İstanbul)
6) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
7) Atila Emek (Antalya)
8) Sacid Yıldız (İstanbul)
9) Nevingaye Erbatur (Adana)
10) Abdullah Özer (Bursa)
11) Algan Hacaloğlu (İstanbul)
12) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
13) Tayfur Süner (Antalya)
14) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
15) Yaşar Tüzün (Bilecik)
16) Rahmi Güner (Ordu)
17) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
18) Nesrin Baytok (Ankara)
19) Yaşar Ağyüz (Gaziantep)
20) Ali Koçal (Zonguldak)
21) Kemal Kılıçdaroğlu (İstanbul)
22) Mustafa Özyürek (İstanbul)
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge gündemdeki
yerini alacak ve genel görüşme açılıp açılmaması
konusundaki görüşme sırası geldiğinde
yapılacaktır.
Uyuşturucu
başta olmak üzere madde bağımlılığı ve
kaçakçılığı sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla kurulan (10/16, 19, 36, 39, 41, 51, 103) esas numaralı
Meclis Araştırması Komisyonu
Başkanlığının, Komisyonun görev süresinin
uzatılmasına dair bir tezkeresi vardır, okutuyorum:
A) Tezkereler (Devam)
5.- (10/16, 19, 36, 41, 51, 103) esas numaralı Meclis
Araştırma Komisyonu Başkanlığının,
Komusyonun görev süresinin bir ay uzatılmasına ilişkin tezkeresi
(3/507)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Uyuşturucu
Başta Olmak Üzere Madde Bağımlılığı ve
Kaçakçılığı Sorunlarının
Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi
Amacıyla Kurulan (10/6, 19, 36, 39, 41, 51, 103) Esas numaralı Meclis
Araştırması Komisyonu; 22.04.2008 tarihinde göreve
başlamıştır.
Anayasa ve
İçtüzük gereği kendisine verilen 3 aylık süre içerisinde
çalışmalarını tamamlayamayan Komisyonumuz, 22.07.2008
tarihinden itibaren 1 aylık ek süre istenmesine karar vermiştir.
Gereğini
bilgilerinize arz ederim.
Saygılarımla.
Prof.
Dr. Necdet Ünüvar
Adana
Komisyon
Başkanı
BAŞKAN
İç Tüzükün 105inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan
Araştırmasını üç ay içinde bitiremeyen komisyona bir
aylık kesin süre verilir. hükmü gereğince Komisyona bir aylık
ek süre verilmiştir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım.
6.- Dilekçe Komisyonunun, Komisyonun Türkiye Büyük Millet
Meclisinin tatilde bulunduğu dönemde de çalışabilmesi talebinin
uygun görüldüğüne ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/510)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
Dilekçe
Komisyonunun, Komisyonun Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilde bulunduğu
dönemde de çalışabilmesine dair talebi
Başkanlığımızca uygun görülmüş olup
İçtüzüğün 25 inci maddesi gereğince Genel Kurulun tasviplerine
sunulur.
Köksal
Toptan
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Karar yeter sayısı istiyoruz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.11
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.24
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER:Yusuf COŞKUN (Bingöl), Harun
TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 130uncu
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresinin oylamasında
karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi tezkereyi
yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Efendim, karar yeter sayısı yok ki!
BAŞKAN
Var, var.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Saymadınız efendim. 134 kişi yok!
BAŞKAN
Başbakanlığın Anayasanın 82nci maddesine göre
verilmiş iki tezkeresi vardır, ayrı ayrı okutup
oylarınıza sunacağım.
7.- Devlet Bakanı Kürşad Tüzmenin Moldovaya
yaptığı resmî ziyarete refakat eden heyete iştirak etmesi
uygun görülen milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi
(3/511)
10/7/2008
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Devlet
Bakanı Kürşad Tüzmenin, 12-13 Haziran 2008 tarihlerinde
Kişinevde yapılan Türkiye-Moldova Karma Ekonomik Komisyonu V. Dönem
Toplantısına katılmak üzere, bir heyetle birlikte Moldovaya
yaptığı resmî ziyarete, ekli listede adları
yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş
ve bu konudaki Bakanlar Kurulu Kararının sureti ilişikte
gönderilmiştir.
Anayasanın
82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
Liste
Ali Uzunırmak Aydın
Milletvekili
Eşref Karaibrahim Giresun
Milletvekili
Mevlüt Akgün Karaman
Milletvekili
Muharrem Candan Konya
Milletvekili
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Karar yeter sayısı arayacağım.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) 134 kişinin olması lazım. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN -
Kabul edenler
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Gelin çalıştırın Meclisi; bir şey
dediğimiz yok. Gelin, siz çalıştırın.
BAŞKAN
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, kabul
edilmiştir.
Diğer
tezkereyi okutuyorum:
8.- Başbakan Recep Tayyip Erdoğanın
Nahcıvan-Azerbaycana yaptığı resmî ziyarete refakat eden
heyete iştirak etmesi uygun görülen milletvekillerine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/512)
10/07/2008
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşmelerde
bulunmak üzere bir heyetle birlikte 4 Haziran 2008 tarihinde Nahçıvan-Azerbaycana
yaptığım resmi ziyarete, ekli listede adları
yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş
ve bu konudaki Bakanlar Kurulu kararının sureti ilişikte
gönderilmiştir.
Anayasanın
82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
Liste
Yaşar Eryılmaz Ağrı
Milletvekili
Haluk İpek Ankara
Milletvekili
Saffet Kaya Ardahan
Milletvekili
Ali Güner Iğdır
Milletvekili
Mustafa Kabakcı Konya
Milletvekili
Eyüp Fatsa Ordu
Milletvekili
Gülşen Orhan Van
Milletvekili
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, bu sunuşla ilgili bir şey
söylemek istiyorum.
Tayyip
Erdoğan her daim bir yabancı memlekete gidiyor efendim. Kendi
yandaşlarını, milletvekillerini götürüyor. (AK PARTİ
sıralarından Otur yerine sesleri) Devlet bizim verdiğimiz
paralarla onlara harcırah ödüyor. Ben kendilerine haram ediyorum. Bu
tezkerelerin okunmasına da karşıyım. Eğer birileri
yurt dışına gidiyorlarsa kendi cebinden gitsinler efendim.
Devletin parasıyla gitmesinler.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Genç.
Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup oylarınıza
sunacağım.
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- Gündemdeki sıralama ile (10/60), (10/63), (10/99),
(10/242), (10/243), (10/244), (10/245) ve (10/246) esas numaralı deprem
ile ilgili Meclis araştırması önergelerinin ön
görüşmelerinin Genel Kurulun 22/07/2008 Salı günkü birleşiminde
birleştirilerek birlikte yapılmasına; bu birleşimde sözlü
soruların görüşülmemesine; 237 ve 269 sıra sayılı
Kanun Tasarılarının İç Tüzükün 91inci maddesine göre
temel kanun olarak ve bölümler halinde görüşülmesine ilişkin AK PARTİ
Grubu önerisi
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulu, 15.07.2008 Salı günü (Bugün) toplanamadığından,
TBMM İçtüzüğünün 19 uncu maddesi gereğince, Grubumuzun
aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına
sunulmasını arz ederim.
Bekir
Bozdağ
Yozgat
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Ön
Görüşmeler kısmının 27, 29, 56, 189, 190 ve 191 inci
sıralarındaki 10/60, 10/63, 10/99, 10/242, 10/243, 10/244 ile biraz
önce okunan 10/245 ve 10/246 Esas numaralı deprem ile ilgili Meclis Araştırması
Önergelerinin görüşmelerinin Genel Kurulun 22.07.2008 Salı Günkü
Birleşiminde birleştirilerek birlikte yapılması, bu
birleşimde sözlü soruların görüşülmemesi,
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının 72, 64, 70, 4, 7, 3, 131, 164, 136, 49, 69 ve 163 üncü
sıralarında yer alan 237, 137, 234, 255, 257, 232, 259, 268, 266, 89,
229 ve 267 sıra sayılı kanun tasarı ve tekliflerinin bu
kısmın; 1, 2, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 14, 18, 20 ve 21 inci
sıralarına alınması, Gelen Kağıtlar listesinde
yayınlanan ve bastırılarak dağıtılan 269
sıra sayılı Kanun Tasarısının 48 saat geçmeden bu
kısmın 3 üncü sırasına alınması ve diğer
işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,
237 ve 269
Sıra sayılı kanun tasarılarının
İçtüzüğün 91. Maddesine göre Temel Kanun olarak görüşülmesi ve
bölümlerinin ekte yer alan cetvellerdeki şekliyle olması
Önerilmiştir.
237 Sıra
Sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi
Hak. Kanunda
Değ. Yap. İlişkin Kan. Tas. 1/494
Bölümler Bölüm
Maddeleri Bölümdeki
Madde
Sayısı
1. Bölüm 1-15 inci
Maddeler 15
2. Bölüm 16-22 nci
Maddeler 10
(Geçici
15, 16, 17, 18 inci Md.ler dahil)
Toplam
Madde Sayısı 25
269 Sıra Sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kan. Tas. 1/589
Bölümler Bölüm
Maddeleri Bölümdeki
Madde
Sayısı
1. Bölüm 1-28 inci
Maddeler 28
2. Bölüm 29-49 uncu
Maddeler 28
(29.
Md.deki Geçici 7, 8, 9, 10
39.Md.deki
Geçici 18,19
47.Md.den
sonraki Geçici 1,2,3 Md.ler dahil)
Toplam
Madde Sayısı 56
BAŞKAN
Öneri üzerinde lehte 2 kişi, aleyhte 5 kişi söz istemiştir.
Aleyhte söz
isteyenlerle ilgili kura çekeceğim.
Afyonkarahisar
Milletvekili Sayın Abdülkadir Akcan, Tunceli Milletvekili Sayın Kamer
Genç.
Öneri üzerinde
lehte ilk söz Sakarya Milletvekili Sayın Ayhan Sefer Üstüne aittir.
Buyurun
Sayın Üstün. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AYHAN SEFER ÜSTÜN
(Sakarya) Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; AK
PARTİ grup önerisi lehinde şahsım adına söz aldım. Bu
vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, daha önce yüce Meclisin almış aldığı
karar üzerine, biliyorsunuz, 31 Temmuz 2008 tarihine kadar yüce Meclisimiz
çalışacak. Bu öneriyle birlikte neler getiriyoruz? Burada yine
çalışma saatleri değişmemektedir. Çalışma
saatlerimiz salı günleri 15.00-20.00 ve çarşamba ve perşembe
günleri de 13.00-20.00 olarak devam etmektedir.
Kanun tasarı
ve tekliflerinin sıralamasında bir değişiklik
olacaktır. 1inci sıraya 237 sıra sayılı Kamu
Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun
Tasarısı alınmaktadır. Onun yanı sıra, bir de 22
Temmuz 2008 Salı günkü birleşimde sekiz adet araştırma
önergesinin görüşülmesini grubumuz önermektedir. Bu sekiz adet Meclis
araştırması önergesi depremle alakalıdır. Bu
önergeler, muhalefet tarafından da verilmiş, iktidardaki AK
PARTİ milletvekillerimiz tarafından da verilmiştir. Bunlardan
bir tanesi de bendenize aittir. 190ıncı sıradaki (10/243) esas
no.lu araştırma önergesini ben vermiş idim 21
arkadaşımızla birlikte. Dolayısıyla, bu
araştırma önergelerini gündeme almak için öneride bulundukları
için AK PARTİ Grup Başkan Vekillerine, Grubuna, ben buradan
teşekkürü bir borç biliyorum. Çünkü, benim seçilmiş olduğum il
bir deprem bölgesi ve burada, ne yazık ki son depremde büyük acılar yaşanmıştı,
5 bine yakın hemşehrimiz, vatandaşımız orada
şehit olmuştu. Deprem şehidiydi bunlar. O bakımdan, ben,
bir kez daha bu depremde vefat edenlere Allahtan rahmet diliyorum ve yakınlarına
da sabır diliyorum.
Bu, önemli bir
gündem maddesidir, sadece Sakaryayı ilgilendirmemektedir. Yurdumuzun çok
büyük bir bölümü deprem riskiyle karşı karşıyadır.
Depremin değişik unsurları vardır. Yani sadece
binaların hasarlı olmasından veya binaların malzemesinden
çalınmasından dolayı bu ağır fatura
artmamaktadır. Özellikle 99 depreminde gördük ki
sıvılaşma diye bir kavram belki ilk kez literatüre girdi.
Dünyanın iki yerinde görüldü bu: Japonyada Kobede ve bir de Türkiyede
Sakaryada görüldü. Binaları ne kadar sağlam yaparsanız
yapın, sıvılaşmadan kaynaklanan unsurdan dolayı
binalar patır patır yıkıldı, devrildi.
O bakımdan,
işte bunların bütün unsurlarıyla birlikte
araştırılması için bu Meclis araştırması
önergeleri bir dahaki hafta salı günü inşallah oylarınızla
gündeme alınacak ve görüşülecek. Bu sebeple, ben AK PARTİ grup
önerisi lehinde söz aldım ve oyum da lehinde olacaktır.
Yüce Meclisi bu
vesileyle tekrar selamlıyorum, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Üstün.
Aleyhte ilk söz
sahibi Sayın Abdülkadir Akcan, söz hakkını İzmir
Milletvekili Sayın Oktay Vurala devretmiştir.
Buyurun
Sayın Vural. (MHP sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
milletvekilleri, yine bir hafta başı yeni bir grup önerisi
Her bir
grup başkan vekilimizin çalışmaları o hafta o grup
başkan vekilinin önerisiyle düzenleniyor. Aslında, geçen hafta da
Sayın Nihat Ergünün önerisiyle 31 Temmuza kadar olan düzenlenmişti.
Şimdi de bugün Sayın Bekir Bozdağın bir grup önerisi var,
o da bu hafta özellikle bir düzenleme öngörüyor.
Tabiatıyla,
bu öngörüsüzlük, gerçekten Meclis çalışmalarında verimi son
derece azaltan bir husus. O bakımdan ve bununla beraber -daha önceki
eleştirilerimizi yenilemek istiyorum- muhalefetin soru sorma
hakkını ortadan kaldırmaya yönelik girişimler ki bir hafta
önce, ayın 22sinde sözlü
soruların sorulması mümkün kılınmışken bu sefer
tekrar 22sinde sözlü soruların sorulmaması
Yani bu yaz boyunca
muhalefet hiçbir zaman sözlü sorularla Hükûmete endişelerini iletemeyecek.
Şimdi, bu
nasıl bir demokrasi anlayışıdır, takdirlerinize
sunuyorum. Yani, muhalefetin söz hakkını kısmak, muhalefet
etmesini engellemek ve İç Tüzükte sayısal çoğunluğu bu
amaçla kullanmanın demokrasiyle uzaktan yakından ilgili
olmadığını ve millî iradeye de saygısızlık
olduğunu düşünüyorum, millete saygısızlık
olduğunu düşünüyorum.
Bu çerçevede,
böyle bir öneriyle, elbette, Hükûmetin bir çalışma programı
sunması, öncelikleri dile getirmesi son derece önemli ama her hafta
boyunca değişiyor. Ben daha önceki toplantıda söylemiştim, bundan sonraki süreçte her
hafta bir grup önerisiyle karşılaşacağız
demiştim. İşte yeni bir grup önerisi.
Şimdi,
tabii, Sayın Başkan, burada birkaç husus var: Benim kanaatime göre bu
grup önerisinin Genel Kurulun oyuna sunulması mümkün değildir. Çünkü,
birincisi Gelen Kağıtlar listesinde yayınlanan 269 sıra
sayılı Kanun Tasarısı diyor. Gelen kâğıtlarda
yayınlanmamış bu bir kere. Elimizde gelen kâğıtlar var.
Bu gelen kâğıtların içerisinde bu yoktur. Dolayısıyla
gelen kâğıtlar içerisinde yayınlanmamış olanı
kırk sekiz saat geçmeden gündeme almak mümkün değildir, gelen
kâğıtlarda yer almamıştır. İç Tüzüke göre böyle
bir önerinin oylanması mümkün değildir.
Bir başka
konu daha var: İç Tüzükümüzün 52nci maddesine göre Genel Kurula sevk edilen
bir komisyon raporu ya da herhangi bir metin, aksine karar
alınmadıkça dağıtımı tarihinden itibaren
kırksekiz saat geçmeden görüşülemez. Bu Danışma Kurulunda
Kırk sekiz saat geçmeden görüşelim. diyor. Ama burada siyasi parti
grubunun bu konuda öneri yapması mümkün değil, ancak hükûmet ve esas
komisyonun talebi hâlinde mümkündür. Burada şunu söylüyor:
ilk
sırasına geçirilmesi, Hükûmet veya esas komisyon tarafından
gerekçeli olarak Genel Kuruldan istenebilir. Burada Hükûmetin talebi yok, esas
komisyonun talebi yok. İç Tüzükte yer almayan bir Danışma
Kuruluna istinaden bir grup önerisi getirilerek oylanması mümkün
değildir. Dolayısıyla bu öneri keenlemyekûn, yok demektir.
Olmayan bir öneri üzerinde konuşma, görüşme yapılması,
karar alınması mümkün değildir. Dolayısıyla bu
safhadan sonra Danışma Kurulu kararıyla dahi olmayacak çünkü
İç Tüzükümüzde Danışma Kurulu ile ilgili
İç Tüzükte
Danışma Kurulunun görüşü alınması münasebetiyle olan
hususlarda karar yetkisi vardır, burada Danışma Kurulunun bir yetkisi
yoktur. Esas komisyonun ve Hükûmetin de kırk sekiz saat geçmeden gündeme
alınmasına ilişkin bir önerisi de olmadığına göre
ve bu öneri de İç Tüzüke aykırı olduğuna göre, yetkisiz
bir öneri olduğuna göre, Danışma Kurulunda bu konunun
görüşülmesi de mümkün olmadığına göre, böyle bir öneriyle
Genel Kurulun onayına sunulması İç Tüzükümüze göre mümkün
değildir. O bakımdan Başkanlığınızın bu
konuda bu grup önerisinin oylanamayacağı konusundaki karar
alması ve görüşmelerin bu safhadan sonra da tamamlanması
gerektiğini ben şahsen düşünüyorum. Yeni bir grup önerisi
hazırlanması gerekmektedir eğer gerçekten bu yapılmak
isteniyorsa. Yapılması gereken, 269 sıra sayılı Kanun
Tasarısının kırk sekiz saat geçmeden görüşülmesiyle
ilgili talebin esas komisyon tarafından ya da Hükûmet tarafından
talep edilmesini temin etmek ve ondan sonra oylamaktır. Bu öneri
okunduğuna göre, öneride de bu şekilde başka türlü bir
değişiklik yapılmayacağına göre bizim kanaatimize göre
bu önerinin bu şekilde oylanması mümkün değildir.
Bu görüş ve
düşüncelerimi sizlerle paylaşmak üzere söz aldım. Önerinin
aleyhinde olduğumuzu ifade ediyorum.
Hepinize
saygılarımı arz ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Vural.
Söz konusu 269
sıra sayılı Rapor, bugün dağıtılmış ve
bugünkü 187 no.lu gelen kâğıtlar listesinde ilan edilmiştir. Bu
husustaki işleyiş ve uygulama daha evvel de bu yönde olduğundan
önerinin işlemine devam edeceğiz.
Önerinin lehinde
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkanım, 52nci maddede, bu süre geçmeden
gündeme alınması, hükûmet veya esas komisyon tarafından
gerekçeli olarak Genel Kuruldan istenebilir deniyor. Hükûmetin ve esas
komisyonun bir talebi olmadığına göre, İç Tüzükün hangi maddesine
göre grup bu öneriyi gündeme getirmiştir? Dolayısıyla, bu konuda
Başkanlığın
Ve bizde de yok efendim. Gelen
kâğıtlarda, şu anda elimizde var, İnternet web
sayfasında yayınlanan gelen kâğıtlarda yok. Cuma günü
yayımlanmış 11 Temmuz tarihli gelen kâğıtlarda yer
almamıştır. Dolayısıyla hâlen basımevinde
baskıdadır. Bunu da ifade etmek istiyorum.
BAŞKAN
Sayın Vural, haklısınız fakat bugüne kadarki uygulamalar bu
yönde olduğu için devam ediyoruz.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Kötü misal emsal olmaz efendim, kötü misal emsal olmaz. Yani,
bugüne kadar uygulandı diye İç Tüzükün yerine
Yapmayın
MUSTAFA ÖZYÜREK
(İstanbul) Suimisal emsal olmaz.
BAŞKAN
Şimdi, şöyle yapalım
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Yani, grup başkan vekilinin İç Tüzük yazma hakkı
yok efendim, olmaz!
BAŞKAN
Sayın Anadol, isterseniz, lehte ve aleyhte konuşmaları
bitirelim, ondan sonra ben grup başkan vekillerini, üçünüzü davet ediyorum
arkaya, orada
Oylama kısmına öyle geçeriz.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Peki efendim.
BAŞKAN
Lehte ikinci söz, Yozgat Milletvekili Sayın Bekir Bozdağa aittir.
Buyurun
Sayın Bozdağ. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK
PARTİ Grubunun verdiği grup önerisi üzerinde şahsımın
görüşlerini açıklamak üzere söz aldım. Bu vesileyle hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Tabii, grup
önerileri, Meclisimizin çalışması için, âdeta, geçmişten
beri gelen uygulamalarla yerleşmiştir diyelim. Biz AK PARTİ
olarak, bugüne kadar bunu Danışma Kurulu önerisi biçiminde getirme
konusunda çok özen gösterdik. Her haftanın çalışması
belirlenirken, salı günü olmadan, pazartesi günü bütün gruplarla gündemin
belirlenmesi hususunda önceden istişareler yapılarak,
değerlendirmeler yapılarak Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına Danışma Kurulu talebinde
bulunuluyor, bunlarda bir mutabakat sağlandığı takdirde de
Genel Kurulda oylanmak suretiyle çalışma takvimi ona göre
ayarlanıyor. Ancak zaman zaman gruplar arasında
anlaşmazlıklar olduğu takdirde de grup önerileriyle gündem
belirlemesi yapılıyor. Bundan önce defalarca
yapıldığı gibi bugün de böylesi bir grup önerisiyle
karşı karşıyayız.
Tabii, neden
böyle bir grup önerisine gerek duyuldu? Birincisi,
anlaşılamadığı için, ikincisi de KEY ödemeleri diye
kamuoyunun yakından takip ettiği bir konu geçen haftanın
gündeminde yoktu, onu öne almak ve bu arada da başka aciliyeti olan
konuları öne çekmek adına böylesi bir öneriyle
huzurlarınıza gelinmiştir.
Bu öneri İç
Tüzüke uygundur. İç Tüzüke aykırı bizim bir iş
yapmamız söz konusu değildir. Meclisimizin teamüllerine de uygundur.
Zira biz, daha önce de muhalefet partilerinin değerli grup başkan
vekilleriyle bir mutabakat yapmak suretiyle bu şekilde başkaca
konuların görüşülmesini Danışma Kurulu önerisi olarak
huzurlarınıza getirdik, oyladık, kabul edildi.
Söz konusu kanun
tasarısı basılmıştır,
dağıtılmıştır da. Gelen kâğıtlar
listesinde yer almaması: Bu kırk sekiz saatlik süre geçmediği
için yer almamaktadır. Esasında, grup önerimiz de, kırk sekiz
saat geçmeden görüşülmesine dair önerimiz de, bu kabul edildikten sonra da
bu gelen kâğıtlar listesinde zannedersem yerini alacaktır. Bizim
önerimiz İç Tüzüke de uygun bir öneridir, Meclisin teamüllerine de uygun
bir öneridir. Bu nedenle kabulünü diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bozdağ.
Aleyhte son söz
Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Gençe aittir.
Buyurun
Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; AKP grup önerisi hakkında
aleyhte söz aldım. Hepinize saygılar sunuyorum.
Şimdi,
İç Tüzük o kadar açık ki. 52nci madde diyor ki: Hükûmet ve esas
komisyon isteyebilir. Şimdi, AKP Grubu ne hükûmettir ne komisyondur. Bu
artık
İlkokul talebesinin anlayabileceği bir lisanla yazılan
bir şeyi yorumlamak kadar ilkel bir kafa kimse taşıyamaz. Böyle
bir şey olur mu ya! 52nci madde çok açık. Diyor ki: Esas komisyon
ve hükûmet isteyebilir. Bunun kabul edilmemesi lazım.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, bakın, geçen hafta AKP grup önerisi getirdi.
Aslında, ben, üç tane muhalefet partisi grubunun yerinde olsam her gün bir
grup önerisi de biz getiririz, kırkar dakika, en azından, Mecliste,
biz de burada düşüncelerimizi söyleriz. Ama, maalesef, AKP her hafta
istediği gibi grup önerisini getiriyor ve bu Meclisi istediği gibi
yönlendiriyor.
Şimdi,
bakın, yirmi beş maddelik bir kanun tasarısı, teklifi temel
kanun olmaz beyler. Siz Meclisi susturmak istiyorsunuz. Yani, temel kanunun,
İç Tüzükün 91inci maddesindeki temel ilkesi çok geniş bir halk
kitlesini ilgilendiren, çok uzun bir inceleme yapılmış,
komisyonlardan geçmiş bir kanun tasarısı, orada enine boyuna
tartışılmış, burada da büyük bir kabul görmüş ve
burada da tekrar bunu Genel Kurula getirip de madde madde görüşülmesinin
pek fazla bir anlamı da kalmaz. Ama, siz, artık, Türkiye Büyük Millet
Meclisini çalıştırmak istemiyorsunuz ve Türkiye Büyük Millet
Meclisinde bunların konuşulmasından vazgeçiyorsunuz. Bu, İç
Tüzükün 91inci maddesine aykırı.
Burada, zaman
zaman gelmiyorsunuz, karar yeter sayısını istediğimiz zaman
bize kızıyorsunuz, söz hakkımızı elimizden almak için
her türlü hilelere başvuruyorsunuz. Yani bu Meclisi
çalıştırma kararını aldınız. Niye
aldınız? Ortada bir sebep yok, ortada çıkması acil bir
kanun yok. Varsa getirin deyin ki: Şu kanunlar acil. Biz bunları
bir an önce çıkaralım, bir tatile girelim. Şimdi,
milletvekiliyiz, politikacıyız, gidip de kendi seçim bölgelerimizde
gezmemiz lazım, insanlarla temas kurmamız lazım. Şimdi, siz
burada kendi partinizden bir korkunuz var, Milletvekilleri acaba partiden
kopar mı, gidip de halkla içli dışlı olursa kopar mı?
diye böyle bir endişe taşıyorsunuz. Bu da sizin kendi
probleminiz, bizim problemimiz değil ki.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, gerçekten AKP Hükûmeti yani halkın hiçbir
problemiyle ilgilenmiyor. Bakın, biraz önce burada Tayyip
Erdoğanın okunan yazıları var. Efendim, geziye gidiyor,
yanında 10 tane, 12 tane AKPli milletvekili götürüyor, devletin
bütçesinden bunlara harcırah veriyor, her birisine belki 3 - 5 milyar para
veriyor. Bakın, benim ilimde
Geçen sene 2007nin yedinci ayında
terör zararları diye bir kanun çıktı. Bu terör
zararlarının vatandaşlara ödenmesi için, işte gidiliyor,
onların terörden zararları tespit ediliyor. Evi yanmış,
ağaçları yanmış, malını mülkünü kaybetmiş.
Orada da komisyonlar bunlara çok cüzi -3 milyar, 5 milyar, 10 milyar- para
verme kararını alıyor. Daha Tunceli ilinde 2007nin yedinci
ayından beri bekleyen alacaklılar var. Maliye Bakanı Kemal Bey
diyor ki: Ya, torbada para var. E varsa ver.
Bakın,
devlet hiçbir parasını masraf etmiyor, vergi tahsilatını
yapmıyor, masraf yapmıyor, Bütçe fazla veriyor
Tabii ki sen hiçbir
şey yapmazsan, yani sen bir vatandaşın 3 milyar, 5 milyar en
zaruri ihtiyacını vermezsen ondan sonra da gidip de Bütçe fazla
veriyor. mantığı olur mu? Ama öte tarafta kendi
milletvekillerini alıp götürüyorsun uçaklarla, her birisine 10 - 15 milyar
lira harcırah veriyorsun, para harcıyorsun. Bu hangi adalette var ya, bu hangi adalette var? Ben onu sormak
istiyorum.
Abdullah Gül daha
dün Çankaya Köşküne çıktı, her ay iki veya üç defa yurt
dışına gidiyor, yanında birtakım, bir sürü insanlar
getiriyor. Ayrıca da Çankaya Köşküne 45 trilyonluk daha masraf
yaptı. Böyle bir şey olur mu, bir devlet böyle kullanılır
mı? Devletin ekonomik kaynakları böyle hurdahaş edilir mi, böyle
israf edilir mi? Bu hangi dine, hangi imana, hangi ahlaka sığar? (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
AVNİ
ERDEMİR (Amasya) Amma atıyorsun.
KAMER GENÇ
(Devamla) - Ondan sonra, vatandaşa, orada kendisinin en haklı,
yaşamını devam ettirecek bir parayı vermiyorsunuz. Böyle
bir idare biçimi olur mu?
Sayın
milletvekilleri, işte bakın, Güneydoğudaki insanlar terörün
altında inim inim inliyor. Burada eğer ödeme yapacaksanız zor
durumda olan bu insanlara yardım etmemiz lazım. Adamlar aç. Aç
kalınca, oradaki gençler işsiz kalınca ne oluyor?
İşte, bir alternatifleri doğuyor, dağa gidiyor. Tabii, ben
dağı tasvip etmiyorum, her vesileyle burada söylüyorum, Dağa
gitmek problemi halletmez. Dağa gitmek, başkalarına hizmet etmek
demektir, ülkeye karşı, kendisine karşı, ailesine
karşı en büyük haksızlık ve ihanet etmek demektir.
diyorum. Bunlara karşıyım ama değerli milletvekilleri, bu
devletin kaynakları varsa bu işsiz insanlara bir çare bulmak
lazım.
İşte,
yayınlanıyor: Türkiyede işsizlik oranı yüzde
Burada
çıkılıyor
Efendim, bir Ergenekon çıkarmışsınız
ortaya. Eğer Ergenekon, hakikaten, Türkiyede işlenen faili meçhul bu
cinayetleri ortaya çıkarırsa ben sizi tebrik ederim, size destek de
veririz.
Tabii,
Türkiye'nin son zamanlarda en büyük sorunu, maalesef, çok büyük miktarda faili
meçhul cinayetlerin olmasıdır. Bu faili meçhul cinayetlerin ortaya
çıkarılması, her vicdan sahibi insanın, arkasında,
dört elle sarılması gereken bir konudur ama Fethullah Gülenle,
Abdullah Gülle, Tayyip Erdoğanın aleyhine konuşanlar hiçbir
sebep yokken cezalandırma yoluna gidilirse bu tamamen olayı
rayından saptırmak demektir. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
Efendim, ortada.
Bakın, şimdi, içeriye alınanların bir kısmına
bakarsanız, adam, zaman zaman, efendim, Fethullah Gülenle ilgili bir
işlem yapmışsa, savcılar gidip onların yakasına
yapışıyor. Bunların delilleri ortada. Bunları
gazeteler yazıyor, bunları her zaman yazıyor. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
ASIM AYKAN
(Trabzon) Savcılara hakaret ediyorsun.
KAMER GENÇ
(Devamla) - Bakın, bu Türkiye Cumhuriyeti devleti büyük bir devlettir. Bu
büyük devletin şanına, şerefine uygun davranışlar
içinde olmak lazım. Yoksa ondan sonra
Sen
iktidarsın. İktidarsan halka iyi hizmet et de seni millet
desteklesin. Halka iyi hizmet etmeyeceksin, ondan sonra devletin kaynaklarını
çarçur edeceksin.
Kanunları
getiriyorsunuz, şimdi, biz milletvekili olarak bu kanunları gündemin
sırasına göre okuyoruz, ona göre hazırlanıyoruz, bir
bakıyorsunuz bugün başka bir kanun çıkıyor. Niye? Efendim,
nasılsa kimse incelemesin de biz bu kanunları denetimden
kaçıralım. Denetimden kaçırdığınız
kanunların birçoğunda devletin trilyonları haksız olarak
birtakım çevrelere kanalize ediliyor, onların ceplerine gidiyor.
Suistimallerle dolu böyle birtakım işlemler yapılıyor.
Onun için,
sayın milletvekilleri, bakın, şimdi, şurada bu memleketin
çok ciddi sıkıntıları var. Bakın, çok büyük soygun
var. Gelin, bir önerge verelim Sizin İktidarınız zamanında
hangi ihaleler kimlere verilmiş ve hangi usullerle verilmiş, kimler
bundan pay almış?
Geçen gün bir
vatandaşım bana bir belge gönderdi, bir yerdeki AKPli il
başkanı on sekiz tane ihale almış. İhaleler hep sizin
yandaşlarınıza veriliyor. Ondan sonra, devletin en temel
maddelerini sattınız. İşte, Telekom'u sattınız,
TÜPRAŞı sattınız. Bakın, Telekom'u geçen gün
satarken, işte, esasen maliyetin hesaplanmasını da satan
kişiler kanalıyla tespit ediyorsunuz. Aslında, Telekomun
satışa sunulan hisselerinin toplamı -yani çok sabit olarak
tespit ediyor- 5 milyar dolar düşük fiyatla tespit ediyor. Bu paralar kime
gidiyor?
Ondan sonra,
Bakanınız çıkıyor, burada diyor ki: Biz vatandaşa 750
milyon ton kömür dağıttık. Ya beyler
Sen kimsin ya! Sen,
eğer bir parayı vatandaşa, fakir fukaraya dağıtacaksan
buna bir kanun çıkarırsın, bu kanuna göre bütün Türkiyedeki o
statüdeki o vatandaşlara dağıtırsın. Ama sen kendine
oy toplamak için, kendine yandaş toplamak için devletin
kaynaklarını eğer böyle keyfî olarak dağıtırsan
bunun ismi
Bu, zimmetine para geçirmek demektir; bu, devlet malına el
uzatmak demektir. O devlet malına uzatılan el de
kırılır, onu da bilesiniz.
AVNİ
ERDEMİR (Amasya) Biz ona sosyal devlet diyoruz.
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi, sosyal devlet o değil işte.
AVNİ
ERDEMİR (Amasya) Senin aklın ermez.
KAMER GENÇ
(Devamla) Gelin, işsizlik parasını, her aileye,
çalışmayan her aileye ayda 400-500 milyon lira bir sosyal güvence
verelim. İşte işsizlik parası veya yoksulluk parası.
Ama siz ne yapıyorsunuz? Siz getiriyorsunuz, yemin ettiriyorsunuz insanlara
Bak, bu kömürü al, bu paketi al, ille oyunu partiye ver. diyorsunuz. E bunu
AVNİ
ERDEMİR (Amasya) Sen rüya görüyorsun, rüya.
KAMER GENÇ
(Devamla) Yahu, kendi bakanınız şey ediyor.
AVNİ
ERDEMİR (Amasya) Rüyanda gördün, rüyanda.
KAMER GENÇ
(Devamla) Ondan sonra buraya gelen bakanlarınız
Biz kendisine soru
soruyoruz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
AVNİ
ERDEMİR (Amasya) Yine hayal görüyorsun.
KAMER GENÇ
(Devamla) Geçen gün, ibadethanelerde sarf edilen aydınlatma masraflarının
Diyanet İşleri Başkanlığı
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Genç, bir dakika ekliyorum, tamamlayın lütfen.
KAMER GENÇ
(Devamla) -
bütçesinden ödenmesi konusunda önerge verdiniz. Ben
Bakanınıza diyorum ki: Yahu, peki, cemevlerinde yapılan
aydınlatma masrafları da bunun içine girer mi? Ben yetkili
değilim. diyor. Bakın, düşünebiliyor musunuz, burada oturan
Bakan, milletvekilinin sorduğu soruya Ben yetkili değilim
O zaman
sen niye burada oturuyorsun? O zaman çık git! Git, buraya gelip de Türkiye
Büyük Millet Meclisinin karşısında oturma! Böyle, ben yetkili
değilim
Yani, bu kadar bir hükûmet acz içinde olamaz. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Bakın, bu
kadar bir grupsunuz. Lütfen, bu Meclisi
çalıştırırsanız, bu memleketin menfaatine uygun olan
yasaları getirelim, hep birlikte bunları en seri şekilde
çıkaralım. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Ama İç Tüzükü rafa kaldırarak
İç Tüzükün açık hükmüne rağmen gidip de efendim 52nci maddeye
göre esas komisyon ve Hükûmetin istediği bir konuyu grup başkan
vekili olarak buraya nasıl getirirsiniz? Ya, biraz okuyun, biraz İç
Tüzük okuyun, Anayasayı okuyun, getirdiğiniz kanunları okuyun.
Bunları okumadan buraya getirirseniz durumunuz bu olur işte,
utancınızdan çıkıp da burada konuşamazsınız.
O bakımdan, biraz okuyun, bu Meclise biraz saygınlık gösterin.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NURETTİN
AKMAN (Çankırı) Aklına ne geliyorsa söylüyorsun. Olan bir
şey yok.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Genç.
Grup başkan
vekillerini
AVNİ
ERDEMİR (Amasya) Boş konuşuyorsun, boş.
KAMER GENÇ
(Devamla) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN
Daha oylama yapmıyorum.
KAMER GENÇ
(Devamla) Oylamaya geçince
BAŞKAN
Birleşime on dakika ara veriyorum, grup başkan vekilleriyle de
görüşmek istiyorum.
Kapanma Saati: 16.58
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.28
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER:Yusuf COŞKUN (Bingöl), Harun
TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 130uncu
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Adalet ve
Kalkınma Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Alınan karar
gereğince, sözlü soru önergeleriyle diğer denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- İstanbul Milletvekili Mesude Nursuna Memecan ve
Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstünün; 5664
Sayılı Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme
Yapılmasına Dair Kanun ile 5084 Sayılı
Yatırımların ve İstihdamın Teşviki ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile İstanbul Milletvekili Fatma Nur Serterin; Konut Edindirme
Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (2/285, 2/284) (S. Sayısı: 264)
BAŞKAN -
1inci sırada yer alan, İstanbul Milletvekili Mesude Nursuna Memecan
ve Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstünün; 5664 Sayılı Konut
Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair
Kanun ile 5084 Sayılı Yatırımların ve
İstihdamın Teşviki ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile İstanbul Milletvekili
Fatma Nur Serterin; Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme
Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi komisyonca geri alındığından
gündemden çıkarılmıştır.
1inci
sıraya alınan, Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
2.- Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/363, 1/494) (S.
Sayısı: 237) (x)
BAŞKAN Komisyon?
Burada.
Hükûmet? Burada.
(x) 237 S.
Sayılı Basmayazı
tutanağa eklidir.
Komisyon raporu
237 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Sayın
milletvekilleri, alınan karar gereğince, bu tasarı İç
Tüzükün 91inci maddesi kapsamında görüşülecektir. Bu nedenle,
tasarı, tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanıp maddelerine
geçilmesi kabul edildikten sonra bölümler hâlinde görüşülecek ve
bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı oylanacaktır.
Tasarının
tümü üzerinde gruplar adına ilk söz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İzmir Milletvekili Sayın Oğuz Oyanda.
Buyurun
Sayın Oyan. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
OĞUZ OYAN (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; geçen hafta, iki iktidar partisi milletvekilinin ve Cumhuriyet
Halk Partisi İstanbul Milletvekili Sayın Nur Serterin verdikleri
kanun tekliflerini konuşmak üzere hazırlanmıştım.
Bunların içinde yer alan bir düzenleme konut edindirme yardımı
idi. Bugün, bu tasarının -bu teklifin daha doğrusu- geri
çekildiğini -geçen hafta da öğrenmiştik geri çekildiğini
ama- bugün bunun yerine yirmi iki maddelik, ekleriyle beraber otuz maddeye
yakın bir Hükûmet tasarısının geldiğini ve bunun da
içinde konut edindirme yardımının da düzenlendiğini
görüyoruz.
Şimdi,
burada iki bölüm hâlinde görüşülecek, maddeler üzerinde önergeler olacak,
arkadaşlarım bu maddeler üzerinde bu önergeler vesilesiyle
görüşlerini ifade edecekler. Büyük olasılıkla burada
yapılacak görüşmelerde KEYle ilgili, konut edindirme
yardımıyla ilgili tartışmalar herhâlde
ağırlık taşıyacak. Ama izin verirseniz, bu
tasarının, bu teknik düzenlemenin bütünü hakkında da bazı
şeyler söylemek istiyorum.
Bir kere,
değerli arkadaşlarım, burada, bu 4749 sayılı Kamu
Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun üzerine,
esas itibarıyla bununla ilgili değişiklikler üzerine
görüşeceğiz. Bu Kanun ve bundan daha sonra 5018 sayılı
Kanun, Türkiyede geçtiğimiz dönemlerde, mali disiplin ve esas olarak kamu
yönetiminde saydamlık itibarıyla çok önemli iddialar taşıyan
düzenlemeler olarak gündeme gelmiş idi. Yani bunun ne kadar
uygulandığı, ne kadar bu alanda ilerleme kaydedildiği
doğrusu çok tartışmalıdır. Hemen şu
kadarını belirteyim: Bu 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve
Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanuna rağmen Türkiyede
bütçe hakkının burada kullanılmasıyla ilgili
sıkıntılar, sorunlar hep oluyor. Örneğin, yürütme
başlangıçta belirlediği bütçe açığına göre
borçlanacak. İyi ama hangi bütçe açığına göre, tahmine göre
mi, gerçekleşmeye göre mi? Burada önümüze getirilen bütçelerde
başlangıç açığı hep yüksek gösteriliyor
dolayısıyla yürütmeye borçlanma yetkisi bol kepçe veriliyor. Daha
sonra açık daha düşük çıkıyor ama yürütme, Hazine, çok
yüksek, ona kıyasla bütçe hakkımızı aşan,
Parlamentonun devrettiği yetkiyi aşan oranlarda borçlanmaya devam
edebiliyor.
Tabii, bugünkü
tasarıyla, sınırlı olarak bakarsak, şunu söylemek
mümkün birkaç madde hâlinde. Hemen hızla söyleyeyim: Bir kere bu 4749la,
Hazineden sorumlu Devlet Bakanına aşırı yetkiler veriliyor.
Zaten 4749, sayılı Yasanın kendisi bu aşırı
yetkilerle donanmış bir yasa idi, şimdi buna yeni eklemeler
yapıyoruz. Örneğin, şimdi burada hemen 8inci maddeyle ilgili
baktığımızda yeni bir, aşırı bir yetki devri
olayına tanıklık edebiliyoruz. Yani burada, maddede yer alan
düzenlemeyle, ilgili bakana yasada belirlenen oranı 5 katına kadar
artırma yetkisi veriliyor.
Değerli
arkadaşlarım, biliyorsunuz biz 1984 yılında bir de Katma
Değer Vergisi Kanunu çıkarmıştık. Bu Kanunla yüzde 1
ile yüzde 40 arasında ya da standart oran yüzde 10du, bunu 4 katına
kadar artırmaya, yüzde 1e kadar indirmeye yetki vermiştik biz Maliye
Bakanına. Bir daha artık kırk sene boyunca bu konunun, bu katma
değer vergisi oranının buraya gelmesi söz konusu olabilir mi?
Yani resmen yasama organı bu konudaki düzenleme yetkisini
devretmiştir. Hatta öyle devretmiştir ki, artık KDVde yüzde 10
standart oranı bile bulunmamaktadır. Şimdi burada yeni, böyle
beş katına kadar gibi çok yüksek katlarla verilen yetkiler var.
Buna aslında biraz yarı mamul tasarı üretme meselesi
diyebiliriz. Bu şuna benzer: Kuru fasulyeyi haşlarsınız,
verirsiniz hükûmete. Hükûmetin bundan acaba fasulye yemeği mi
yapacağını, piyaz mı yapacağını, yoksa
aşureye mi katacağını bilemezsiniz. Biz böyle bir yasama
organı mı olmak istiyoruz, yoksa, burada adı sanı
konulmuş, tam olarak çıkmış, yasaların ne anlama
geldiğini bilen bir yasama organı mı olmak istiyoruz; buna karar
vermek durumundayız.
Şimdi,
ikinci bir konu, yine bu tasarıyla ilişkili: Bütçenin gelir-gider
hesaplarıyla ilişkilendirilmeksizin hazine alacağının
terkinini düzenleyen maddeler var bu tasarı içinde. Örneğin, madde
18in geçici 16ncı maddesine baktığınızda, burada
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarıyla ilgili bir düzenleme
göreceksiniz. Bu maddenin geçici 17nci maddesine
baktığınızda, TMSF ile ilgili düzenleme göreceksiniz.
Bunlar tartışılabilir ama burada
tartışılmaması gereken mesele, böylesine bir kamu mali
yönetimi disiplininin bu kadar kolayca elden çıkarılması
olayıdır.
Keza, gene bir
başka düzenlemeye de geçebilirim bununla ilgili örnek olarak ama önce
şunu söyleyeyim: Burada sadece 4749a, yani şu an
konuştuğumuz tasarıda -yasa değişikliği
yapıyoruz- o Yasaya aykırılık değil, 5018 sayılı
Yasaya da aykırılıklar olduğunu söylemek isterim. Çünkü,
5018 sayılı Yasada da bütçenin şeffaflığı
açısından ve bazı gelir ve giderlerin, bütçenin gelir ve gider
kalemleriyle ilişkilendirilmeksizin özel hesaplarda takibi için düzenleme
yapılmasına izin verilmemektedir. Oysa, birçok torba kanun geldi
önümüze, bunların hepsinde bu tür düzenlemeler yapılıyor, yani
aslında âdeta yürütme şeffaflıktan kaçmaktadır, yani burada
göstermelik olarak bize şeffaflık, hesap verme, sorumlu vesaire
gibi birtakım tılsımlı sözcükler söyleniyor ama her
vesileyle şeffaflıktan kaçan bir Hükûmetle karşı
karşıyayız.
Değerli
arkadaşlarım, bunun bir örneği de konut edindirme
yardımıyla ilgili burada yapılan düzenleme. Şimdi, burada
şeffaflıktan kaçış şu şekilde: Özel tertip
birtakım tahvillerle, konut edindirme yardımından alacaklı
olan hak sahiplerine bir destek. Nasıl? İşte, Emlak Bankası
Gayrimenkul Yatırım Ortaklığına, eğer onun
yükümlülüğünü aşan şeyler söz konusu ise, bir hazine
finansmanı -özel tahvillerle-
öngörülüyor.
Ancak, ilginç
olan, bu öngörü yapılırken, bu özel tertip devlet iç borçlanma senetlerinin,
bu 4749 sayılı Yasanın 6ncı maddesinin ikinci
fıkrası hükümleri uygulanmaz deniyor. Yani o 4749 sayılı
Kanunun 6ncı maddesinin ikinci fıkrası şunu düzenliyor,
diyor ki: Özel tertip devlet iç borçlanma senetleri ancak
karşılığında ilgili yıl bütçe kanununda yeterli
ödenek olması kaydıyla ihraç edilir. Yıl içinde ortaya
çıkan ve önceden öngörülmeyen gelişmeler için özel tertip devlet iç
borçlanma senedi ise ancak ödenek kalemleri arasında aktarma yapılarak
ihraç edilebilir. Şimdi, peki önceden nasıl öngörmediniz, onu merak
ediyorum.
Konut edindirme
yardımıyla ilgili düzenleme Türkiyenin önüne geçen sene en son 30
Mayıs 2007 tarihinde apar topar getirildi ve çıkarıldı.
Seçime iki aydan az bir zaman kala, seçim kararı almış bir
parlamentodan çıkarıldı. Yani bilinen olay neydi: Bu ödemelerin
en geç 2008de yapılacağı. Peki niye 2008 bütçesinde buna
ilişkin ödenekler konulmadı? Birinci soru bu. İkinci soru:
Konulmadı diyelim, atladınız, belki 2009a kalır dediniz,
peki niye şimdi bütçenin kalemleri arasında aktarma yaparak kanuna
uymuyorsunuz da, Bu hüküm uygulanmaz. diyorsunuz? Değerli
arkadaşlarım, yani bir kere, daha önümüzü göremeyecek, altı ay
sonrasını göremeyecek şekilde eğer ülkeyi yönetiyorsak
burada çok ciddi bir sıkıntı vardır, ülkenin
yönetilemediğini bu gösterir. Ama en azından bütçenin bu disiplinine
uymak açısından iktidarın bugün bizim buradaki muhalefet
eleştirisinde olduğundan daha özenli, daha dikkatli olması
gerekmez mi? Bu soruyu size soruyorum.
Şimdi konut
edindirme yardımıyla ilgili başka şeyler söylemek istiyorum
bu vesileyle. Ama ona geçmeden bir şeyi daha söyleyeyim, bir konuya daha
gireyim izninizle. Burada bu tasarının yaptığı,
getirdiği düzenlemelerle bir mali yük ortaya çıkmaktadır. Peki
bu mali yükle ilgili olarak 5018 sayılı Kanun gereğince niçin
bizim bilgimize, orta vadeli program çerçevesinde en az üç yıllık bir
dönem için hesaplanarak bilgimize sunulmamaktadır? Niçin, gene 5018in
öngördüğü şekilde, Devlet Planlama Teşkilatı ve Hazine
Müsteşarlığı bu bilgileri, bu görüşleri sunmamakta, bu
tasarının ekine eklenmemektedir? Yani, burada bizim bütçe
hakkımız ne olmaktadır? Bu soruyu umarım iktidar partisi
milletvekilleri de kendilerine sorarlar. Ayrıca, stratejik ölçüt gibi
birtakım muğlak kavramlar üzerinden yasa
yapılmayacağını buradan ayrıca belirtmek isterim.
Efendim, konut
edindirme yardımı meselesine gelirsek, bir kere şu çok ilginç:
Geçen yıl mayıs ayında bu Yasa çıktı, ancak geçen
yıl mayıs ayında Yasa çıktığında on bir ay
önce komisyondan çıkmış bir yasayı
çıkarmıştık. Yani konut edindirme yardımıyla
ilgili tasarının komisyondan geçmesi 2006 yılında
gerçekleşmiş iken, 2007 yılının Mayıs ayında
yasası çıktı ve bu Yasada da şu düzenleme vardı:
İşte, bu listeler hazırlanacak, bunlar için altı aylık
süre veriliyor. Yetmezse Bakanlar Kurulu bir üç ay daha verecek, toplam dokuz
ay sonra ödenecek. Peki, 30 Mayıs 2007den bu yana kaç ay geçmiştir
acaba? Bugün itibarıyla bakarsak, tam on üç buçuk ay geçmiştir. Peki,
ortada bir liste falan var mı, hangi listeler var, ne kadar miktar para
ödenecek, bu Emlak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığındaki
toplam net aktif değer nedir; bu konuyla ilgili herhangi birinizin bir
bilgisi var mı? Yani ne kadarlık bir hak sahibi kitlesinden bahsediyoruz?
Ne kadarlık -bunların toplam
net aktif değer varlıklarından- bu Gayrimenkul Yatırım
Ortaklığında var olduğundan söz edebiliyor muyuz? Yani,
dolayısıyla burada konut edindirme yardımı ile ilgili olan
bilinmezler bilinenlerden çok daha fazla.
Şimdi,
uygulamanın biraz daha yakın tarihli safahatına bakalım.
Bir kere, geçen yıl 30 Mayısta, tam da seçim arifesinde bu
tasarı geçirilerek, kanunlaştırılarak bir seçim malzemesi
üretilmek istenmiştir. Bu seçim malzemesi üretilmiştir ama listelerin
oluşturulmasına ilişkin tarih, yani yönetmeliğin çıkarılma
tarihi 14 Ağustos 2007dir. Yani, 22 Temmuzda seçimler olmuştur ve
halkı aldatmak adına o seçimlerde bu
kullanılmıştır: Biz çıkardık kanunu,
dağıtıyoruz ediyoruz, hazırlanıyor
Ama listelerin
hazırlanmasına ilişkin yönetmelik 14 Ağustos 2007 tarihinde
çıkarılmıştır.
Değerli
arkadaşlarım, yani, şimdi, burada dokuz aylık bir süre
veriliyor ama bu dokuz aylık sürenin iki buçuk ayı daha baştan,
yönetmelik çıkmadığı için kaybediliyor. Hak sahipleri
açısından bu ciddi bir olay çünkü acaba, gerçekten bu süre doğru
kullanılabildi mi, bu sürede gerçekten alacaklar doğru hesaplanabildi
mi? Yani, esas olarak 14 Ağustostan sonra başlaması gereken bir
süreydi ve bu sürenin bitiminde de gerçekten her şey belli olmalıydı.
Her şey diyorum çünkü Emlak Gayrimenkul Yatırım
Ortaklığındaki taşınmazların değeri dokuz ay
sonrasındaki değerine göre hesaplanıyor. Peki, bugün on dört ay
geçtiğine göre, aradaki farkın, değerin hesabını kim
verecek? Yani, dokuz ay sonrası, eğer hesaplarsanız
mayıstan itibaren, bu yılın başlarında doluyordu. O
zamandan bu zamana aktif değerler ne oldu? Şimdi, tabii, burada konu
karışık bir konu ama ben mümkün olduğu kadar
basitleştirerek biraz daha geliştirmeye
çalışacağım.
Değerli
arkadaşlarım, şimdi, temmuzda hazinenin çok yüklü bir borç ödeme
programı olduğu için, ödemelere geçilmesi için, temmuz
ayının da atlatılması için iktidar elinden geleni
yapmıştır. Yani, bugün itibarıyla temmuzun ikinci
yarısına girdik. Ödemeler vesaire, küçük bir iki tane belki
göstermelik şey yapılır, temmuz ayını da
atlatmış bulunuyoruz. Yani, ağustos ayında, eğer
olursa, ödemeler başlayacak gözüküyor. Peki ama nasıl olacak ve
bunlar gerçekten hak sahiplerinin hak ettiği miktarlar olacak mı?
Bugün Başbakan açıkladı AKP Grubunda, dedi ki: 2 milyar 855
milyon YTL dolayında bir para aktarılacak. Peki, bunun ne
kadarını acaba bugün burada geçirdiğimiz hazinenin devlet iç
borçlanma senetleri üzerinden bu Fona, yani Konut Edindirme Yardımı
Hesabına aktaracağız? Ne kadarını
aktaracağız, bunu bilemiyoruz. Yani, hak sahipleri adına biriken
paralar niçin 2 milyar 855 milyon mertebesine erişmemiştir? Bunun
hesabını bize kim verecek? Çünkü bugün, burada, birazdan
değineceğim- en asgari hesaplamalar bile bu hesapta en az 6 milyar
yeni Türk lirası dolayında bir kaynak olması gerektiğini
gösteriyor.
Şimdi,
Başbakan diyor ki: 2 milyar 855 milyon aktaracağız -yani
yarısından az bu söylediğim miktarın- ama bu kadar da para
yok, onun için hazineden buraya kaynak aktaracağız. Yani hazine
zararı ile, hazineyi zarara uğratarak biz bu hesaba para
aktaracağız. Ama, peki, o hesapta en az olması gereken 6 milyar
YTL nerede? Bunun hesabı nasıl görülecek?
Değerli
arkadaşlarım, şimdi farazi şeyler var, 8,5 milyon
kişiye ödeneceği söylendi. 8,5 milyon kişinin listesi var
mı? Ben olduğuna inanmıyorum, bir. Varsa bile bunların
önemli bölümünün bundan haberi olacağına inanmıyorum ve üç:
Burada kişi başına 1 lira ile 1.391 lira arasında bir pay
düşeceği söyleniyor. Yani 10 liranın altında
alacağı olan birisinin gidip de bunu almak için zahmete gireceğini
düşünüyor musunuz? Dolayısıyla burada milyonlarca hak sahibi
dediğiniz o küçücük alacak sahipleri, dolmuş parasına
değmediği için zaten bunu almayacaklar. Bu kadar gürültü
koparmanın anlamı yok. Burada bu hak sahibi dediğiniz 8,5
milyon kişinin yarısına bile ödeme yapılamayacak. Onun
yarısı kadarının da, yani dörtte 1i kadarının da
eline üç beş kuruş para geçecek. Ama gerçekten hak ettikleri para o
mu olacak?
Bakın,
şimdi, ben size işin özüyle ilgili birkaç soru daha sorayım:
Şimdi, bu çıktığı andan itibaren, yani 1/1/1987den
itibaren, konut edindirme yardımı, devletin vatandaşı bir
kandırma operasyonu olarak başlamıştır. O zamanki
Bakan Mükerrem Taşçıoğlu Herkesi konut sahibi yapacağız.
diyordu, İsteyen, istemeyen herkesi yapacağız. diyordu. Ne
oldu? Bu fonda toplanan paraların sadece yüzde 1,6sı hak sahiplerine
şimdiye kadar -1995e kadar süre içinde- ödendi. Yani bu tam
anlamıyla devletin halkı aldatmasıydı. Ama şimdi bu
tasfiye operasyonu adı altında yeni bir aldatma operasyonu yürütülmektedir,
o nedenle de dikkatinizi buna çekmek istiyorum.
Şimdi
-biliyorsunuz- 1999dan itibaren bu hesapta işte 395 trilyon olduğu
iddia edildi. Bu 395 trilyonun da 50 trilyonunu şahsi çabalarımla
hesaba ben eklettirmiştim, bunu da ayrıca belirteyim, soranlara,
merak edene anlatırım. Bu 395 trilyonun daha sonraki dönemlerde,
geçen sene getirilen tasfiye yasasına göre faiz yürütülerek bugüne
getirilmesi amaçlanmıyor. 395
trilyonu, 1999dan alıp bugüne faiz yürütseniz en az 6 milyar YTL
ediyor ya da 6 katrilyon. Bunu yapmıyorsunuz. Ne diyorsunuz? Bir formül
üretiyorsunuz yasanızla ve diyorsunuz ki, o formüle göre -formülü
anlatmayayım, çok zaman alacak ama- mevcut net aktif değer çok
önemli, yani 1999 yılında 395 trilyon eski lirayla ya da 395 milyon
lira olan para karşılığında bir gayrimenkul, bir
taşınmaz, hak sahipleri adına Emlak Konut Gayrimenkul
Yatırım Ortaklığı olarak teşkil
edilmiş. Yani,
dolayısıyla o 395 trilyon artık ne olarak gözüküyor? O
taşınmazların hissedarları olarak biz gözüküyoruz. Peki, o
taşınmazların gerçek değeri doğru bir şekilde,
ekspertiz değeri olarak hesaplanabiliyor mu? Yani, bunun ne olduğunu
bilmiyoruz. Burada bir yasa tartışıyoruz, bu yasada o 395
trilyonluk, 1999 hesabıyla devredilen taşınmazlar bugün ne
olmuştur? Bunu bilmiyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, bunu bilmiyoruz, yani bu konuda Toplu Konuttan
yapılan bazı açıklamalar var, 3 katrilyon dolayında
olduğu söyleniyor. Doğru mudur? Ben doğru olduğuna
inanmıyorum.
Şimdi,
-bazı şeyleri geçeceğim çünkü vaktim sınırlı ama-
size şu kadarını söyleyeyim: Bir kere, Toplu Konut yönetiminde
olan bu EGYO, yani Emlak Gayrimenkul Yatırım
Ortaklığında 430 bin dönüm arsa vardır. Şimdi,
buradaki mesele acaba nedir, bu soruyu soralım. Bu hak sahiplerinin
paralarını KEY olarak ödüyoruz derken, bu 430 bin dönüm arsanın
kalan bölümlerinin TOKİye iyi bir şekilde, düşük maliyetlerle
devredilmesinin amaçlanıp amaçlanmadığı konusunda net bir
bilgiye sahip misiniz? Bir. İkincisi, 2003 sonrasında, yani AKP
döneminde Toplu Konut, bu Emlak Gayrimenkul Yatırım
Ortaklığı elindeki taşınmazları çeşitli
usulsüz, şaibeli işlemlere konu etmiştir. Bu, doğrudan
doğruya Yüksek Denetleme Kurulu raporlarına geçmiştir. KİT
Komisyonunda olan arkadaşlar bilirler, 2004-2005 raporlarını
özellikle okuyunuz, orada nasıl şaibeli şekilde bizim
adımıza kayıtlı bu arsaların -hak sahibi olanlar
burada çoğunluktadır, ama Türkiyede milyonlarca insan var- onlar
adına bu taşınmazların nasıl peşkeş çekildiğini
Bu sözcüğe alerjisi olanlar varsa
peşkeş tam yerine oturan bir kelimedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
OĞUZ OYAN
(Devamla) Bakınız, ne diyor Yüksek Denetleme Kurulu: TOKİ
tarafından idare edilen EGYO A.Ş. yöneticilerinin, hasılat
paylaşımı modeliyle ihale edilen projelerde
gerçekleştirdiği mevzuata aykırı, usulsüz işlem ve
ihmal sonucunda, Şirketin kamusal varlıklarının,
emsallerine göre bariz şekilde düşük fiyatlar uygulanmak suretiyle elden
çıkarıldığı, bu şekilde SPKnın 15. maddesi
kapsamında Şirketin mal varlığında ve kârında
azalmaya yol açıldığı tespit edilmiştir".
Yani 2004
öncesinde arsa sahibi olan TOKİ, yüzde 50 - yüzde 50 üzerinden bir
hasılat paylaşımı yaparken, bu tarihten sonra yüzde 75
müteahhide, yüzde 25 TOKİnin ya da bizim o hissedarların olacak
şekilde paylaşım yaptı. Buradan gelen zarar sadece 2004
için 774 trilyon liradır değerli arkadaşlarım. Bunun
hesabını vermeden burada kalkıp da Biz hak sahipleri lehine düzenleme
yapıyoruz. kimse diyemez, Başbakan da diyemez değerli
arkadaşlarım. Bu bir peşkeştir, bu bir hak
kaybıdır. Dolayısıyla, burada tıpkı zorunlu
tasarrufta olduğu gibi bir yeni
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OĞUZ OYAN
(Devamla) Sayın Başkanım, bir dakika daha alabilir miyim?
BAŞKAN
Alamazsınız.
Teşekkür
ederim.
OĞUZ OYAN
(Devamla) Peki, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
ŞAHİN
MENGÜ (Manisa) Sayın Konuşmacı, peşkeşin İngilizcesini de
söylerseniz Sayın Bakan ancak anlar!
BAŞKAN Çok
teşekkür ederim Sayın Oyan.
Gruplar
adına ikinci söz Demokratik Toplum Partisi Grubu adına
Şırnak Milletvekili Sayın Hasip Kaplanda.
Buyurun
Sayın Kaplan. (DTP sıralarından alkışlar)
DTP GRUBU ADINA
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
ilgili olarak Demokratik Toplum Partisi adına söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Doğrusu bu
görüşmeler esnasında Plan Bütçe Komisyonunda kafamıza
takılan bazı sorular vardı. 4749 sayılı Yasa
Tasarısı ile zaten ilgili Bakana ve Müsteşara verilen yetkiler
daha da artırılıyor bu yasayla. Sonra, yönetmelik konusu
olabilecek düzenlemeler var. Bunların hepsi tasarıya
alınmış, yani yönetmelik konusu olan, daha önce düzenlenen...
Eximbank borç yönetimi konuları oldukça ayrıntılı, detaylar
var. Düzenlemeye giderken -yine tasarıda okuyoruz- gerekçelendirmede ikna
edici bir gerekçe yok. Tasarıda, niye bunu yapıyoruz, niye gerek
duyuyoruz, doğrusu onu da bulamıyoruz.
Verilen
yetkilerin, şimdi tabii, hukuka uygunluğu, şeffaflık,
denetlenebilirlik yönü çok önemli. Tasarı bu yönleriyle oldukça esnek ve
somut olmayan bir tasarı. Şüphesiz yüce Meclisimiz bütçeyi
onaylarken, görüşmelerde yetki verirken, yine, vereceği yetkiyle
bütçe hesaplarına yansımayan sonuçları da bilmek ister. Bu
nasıl bilgilendirilecek? Bakanlık, Müsteşarlık, ilgili
Bakanlık bunu ne şekilde Meclise bilgi olarak sunacak? Meclis bunu
nasıl denetleyecek? Bütçe kalemlerinde görülmediği için bu yönüyle bu
tasarının bir ayağı eksik.
Bütçeye
getirilecek mali yük konusunda da belirsizlik var. Çünkü bütçemizin durumu
ortada zaten. Ne orta vadeli program ne de mali plan çerçevesinde en az bir üç
yıllık öngörü yok. Yani, üç yıl içinde neler yapılmak
isteniyor, ne kadar dış borç, ne kadar iç borçlanmaya gidilecek, ne
götürecek, ne getirecek, bu konuda da bir öngörü yok.
Yine terkinler
var. Bazı borçların, örneğin -16ncı maddede geçiyor-
üniversitelere ait borçların terkini. Bu, bütçe gelirlerinde ne kadar
azalma yapıyor, neye yol açıyor, onu da tasarıda göremiyoruz.
Aslında, bu
tasarının iki yanı çok enteresandır: Bir yanı KEY
ödemeleridir -ona biraz değinmek istiyorum- bir de hibe projeleri konusu
var.
Tabii ki, daha
önce çıkan yasalarla
karşılaştırdığımız zaman Napolyonun
Waterloo yenilgisi aklımıza geliyor. Waterloo yenilgisinde Napolyona
Ne istersin? demişler. Bir tepe yapmışlar, üç yüz basamak
merdiven, üstüne de bir aslan koymuşlar. Meşhur lafını
etmiş orada, yenilince ne demiş? Para
Para
Para
demiş.
Aslında bu tasarı Para
Para
Para
tasarısı. Nasıl
dış borç edinirim, nasıl iç borç edinirim
tasarısıdır.
Şimdi, tabii
ki Yap-İşlet-Devret Yasasını çıkardıysanız,
Yap-İşlet-Devret Yasası çerçevesinde yapılacak
yatırımlara para lazım. GAP projesine bütçede öngörülmemesine
rağmen 12 milyarlık bir ödenek dört yıl gibi bir süre için
öngörülüyorsa, orta vade planda yoksa, planlamada yoksa, bütçede yoksa, o parayı
nereden bulacaksınız? O da yine dış borç, iç borç.
Yani, burada
gerçekten
Enerji Piyasası Kanunu çıkmış, Elektrik
Piyasası Kanunu çıkmış. Orada özel sektöre yönelik yine
yatırım lazım. Yatırım yapacak şirket,
şirkete para lazım. Şirkete para nasıl olsun? Bakana,
müsteşara yetkiyi güçlendirelim; kolay ondan sonrası, krediler uygun
görülür, verilir.
Şimdi, ben
bu çerçevede bunu aldıktan sonra sadece şunu İktidara söylemek
isterim özellikle yasa tasarısında yer alan hibe ve krediler
konusunda: Şimdi bu hibe ve krediler konusunda özellikle iki maddede hibe
alma ibaresinden sonra dış finansman temini, bunun
güvencelendirilmesi olayı, Hazinenin güven vermesi, garantörlük durumu
Bunlar dikkate alındığı zaman, uygulamaya da
baktığımız zaman birkaç gerçeği hatırlatmakta
büyük yarar görüyorum.
Diyarbakır
Büyükşehir Belediyesi hizmet üretirken bu konuda nelerle
karşılaşmış, bir bakalım: Şimdi,
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ürettiği projelerin önemli bir
kısmını bütçesi az olduğu için dış hibe ve
kredilerle gerçekleştirmiş. Örneğin kurumun atık su
arıtma tesisi işletme hizmetleri, Diyarbakır Nihai Önlemler
Projesi kapsamındaki program uygulanması için müşavirlik
hizmetleri, vidanjörlerin rehabilitasyonu, içme suyu ve kanalizasyon malzeme ve
ekipman temini, Diyarbakır Kanalizasyon Projesi kapsamındaki
Aşama 3 ve SCADA bileşenleri, kanalizasyon bilgi sistemi için
yazılım temini (GIS) ve Ana Kolektörler ve Pompa
İstasyonları Projesi çalışmalarında dış
kredi ve hibe kullanmıştır. Yani en önemli
yatırımlarını yaparken Diyarbakır ana kent belediyesi
bu saydığım alanlarda bunları kullanmıştır.
Şimdi,
kullanamadıklarına ve engellenenlere bir göz atarsak, Avrupa
Birliği uyum süreci çerçevesinde yürütülen programlar kapsamında hibe
almaya hak kazanmış projeleri şunlar Diyarbakırın:
GAP Bölgesinde Kültürel Mirası Geliştirme Programı
kapsamında Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi tarafından Sur
Belediyesi ve DESOP ortaklığında yürütülen Gazi Caddesi
Rehabilitasyon Projesi ve Yenikapı
Sokak Rehabilitasyon Projesi.
Şimdi, tabii
Sur Belediyesini de Belediye Encümeni de çok dilli belediyecilik
yaptığı için görevden alındığı
İktidar, İçişleri Bakanının istemiyle ve
Danıştayın verdiği kararla
Yani, tabii bu ayrı bir
haksızlık konusu ama projeler de ortada duruyor.
Yine, Türkiyede
kültürel hakların desteklenmesi, Kültürel Girişimler Destek Hibe
Programı kapsamında Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi
tarafından Dicle-Fırat Kültür Merkezi ortaklığında
yürütülen Dengbej ve Dengbej Geleneği Projesi. Bunu da geçtik.
GAP Bölgesel
Kalkınma Programı -Kırsal Kalkınma Projesi kapsamında
yine- ki Hükûmetimiz artık GAPı ciddiye aldığına göre
bu projelere biraz ilgi duyması gerekir. Diyarbakır Büyükşehir
Belediyesi tarafından Veteriner Hekimler Odası ve Kırkkoyun
Muhtarlığı ortaklığında ve GAP Bölge
Kalkınma İdaresince uygulanan Kırkkoyun Entegre Kalkınma
Projesi ve Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi tarafından Silvan
Belediyesi ve GÜNTEYDER (Güneydoğu Tarımsal Eğitim Yayın ve
Danışmanlık Hizmetleri Derneği) ortaklığında
GAP Bölge Kalkınma İdaresi öncülüğünde uygulanan Silvan
Karacalar köyündeki Kapari Çiftliğinin Özendirilmesi Projesi.
Göç alan
Diyarbakır, Urfa, Erzurum ve Gaziantep kentlerinde Ekonomik ve Sosyal
Entegrasyon Sorunlarının Çözümüne Destek Projesi kapsamında yine
Diyarbakır, Erzurum, Gaziantep Büyükşehir Belediyeleri, Urfa
Belediyesi ve bu illerin valilikleri ortaklığında yürütülen
Kentsel Gelişim Projesi.
Şimdi
tamamlanamayan veya onay alınamayan hibe, kredi ve proje süreçlerine
baktığımız zaman bu tasarıyla bu yetki de
alındıktan sonra belediyelerin dış kredi ve hibe bulma
konularında zorlandığı temel noktalar hazine garantisi ve
söz konusu projelerin yatırım programında olmaması ya da
yatırım programına alınamama gerekçeleridir. Yani bu
projelerle ilgili kaynak bulunuyor, her şey yapılıyor ama hazine
garantisi alınamıyor. Defalarca, belediyelerin ödeme
koşullarına uygun vade ve faizle kredi bulunmasına rağmen
bu gerekçeler yüzünden, kredi kuruluşlarıyla prensipte
anlaşılmasına rağmen, sonuca bir türlü gidilemiyor.
Krediler bir yana, belediye olarak alınan krediler dolayısıyla
hak edilen bazı hibeler bile bürokratik engeller yüzünden
alınamıyor.
Şimdi,
Sayın Başbakana da sunulan bir raporda bu konudaki çarpıcı
birkaç kredi hibe projesi konusundaki problemler şöyle
aktarılmıştı: Örneğin, Kanalizasyon İşletme
Eğitim Projesi için Almanya Kalkınma Bankası 500 bin euro hibe
anlaşması yapmış Diyarbakır Belediyesiyle ancak Devlet
Planlama Teşkilatının itirazı ve Dışişleri
Bakanlığının ilgili bankaya iptal yazısı
göndermesi üzerine askıya alınmıştır.
Şimdi, Dicle
Vadisi Rehabilitasyonu Etüt Projesi için yine Türk-İspanyol Ekonomik ve
Mali İşbirliği Protokolü kapsamında 350 bin euro hibe
sağlanmasına karar verilmesine rağmen, bu proje Devlet Planlama
Teşkilatı tarafından 2005 tarihli bir yazıyla
yatırım programında olmaması nedeniyle -gerekçe
gösterilmiş- reddedilmiş.
Şimdi,
Diyarbakır kentinin entegre katı atık yönetim sistemi
ihtiyacının karşılanmasına yönelik Avrupa Birliği
uyum süreci çerçevesinde yürütülen Yüksek Yatırımlı Çevre
Yatırımlarının Planlanması Projesi kapsamında
Çevre ve Orman Bakanlığı Dış İlişkiler ve
Avrupa Birliği Daire Başkanlığıyla ortak
çalışmalar başlatılmış ve 2006 tarihinde
Bakanlıkta yapılan toplantıya istinaden gönderilen Bakanlık
Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Dairesi
Başkanlığı yazısıyla talep edilen ilgili kararlar
iletilmesine rağmen, proje katılım başvurusu
yazılı olarak yapılmış, resmî değerlendirme
listesine alınmış, buna rağmen bu projede de sorun
yaşanmıştır ve ilk beş sıradaki bazı belediyelerden
de daha uygun koşullarda olan projenin bütçesi 20 milyon 921 bin avro.
Tabii, Diyarbakırın acilen ihtiyaç duyduğu iki proje, kredi
konusunda prensipte anlaşılmasına rağmen, yine Hazine
Müsteşarlığının 2006 Kasım tarihli
yazılarında, Türk-Alman Hükûmetleri arasında yapılacak
görüşmelerde ele alınmak üzere DİSKİ Genel
Müdürlüğünden projelerin taraflara bildirilmesi istenmiş, 2006
Kasım tarihinde, kanalizasyon batı kolektörü -20 milyon euro- ile
yağmur suyu şebekesi -20 milyon euro- projelerine ait bilgiler,
hükûmetler arası müzakereler, hazırlık çalışmaları
kapsamında değerlendirilmek üzere Hazine
Müsteşarlığına gönderilmiş, ancak projeler
değerlendirmeye alınmamış, belediyemizin kredi talepleri
reddedilmiştir.
Şimdi,
Suriçi Tramvay Projesi için Halk Bankasıyla 5 milyon euro, on beş
yıl vadeli, beş yıl ödemesiz kredi anlaşması
yapılmasına rağmen, İller Bankası Genel
Müdürlüğü, 16 Mart 2005 tarihinde yazılı teminat
veremeyeceğini bildirmiş ve proje şu an itibarıyla rafa
kaldırıldı.
Diş
İmplant Projesinde yine Güney Kore Büyükelçiliğinden yapılan
proje çalışması reddedildi.
Kentsel
Gelişim Projesi, yine Türkiye-Avrupa Birliği Mali İş
Birliği Programında sunulmuş, Avrupa Komisyonu Türkiye
temsilciliğince Diyarbakıra 9 milyon 926 bin euro hibe
sağlanmasına karar verilmiş olmasına rağmen 18 Nisan
2005 tarihli Devlet Planlama Teşkilatı yazısında, hibenin
on sekiz aylık eğitim giderleri dâhil yaklaşık 6 milyon
euroya indirilmesi ve kalan miktarın diğer illere, Gaziantep,
Şanlıurfa ve Erzuruma dağıtılması
kararlaştırılmış; Diyarbakıra ayrılan bütçe
8 milyon 367 bin euroya çıkarılabilmiş, ancak proje yine
reddedilmiştir.
Şimdi,
Aziziye Kentsel Dönüşüm Projesi, yine Avrupa Konseyi Kalkınma
Bankasından 30 milyon euro kredi anlaşması konusunda görüş
birliğine varmış, yine Devlet Planlama Teşkilatı
tarafından reddedilmiş.
Şimdi,
bugünkü yasa tasarımızın Hibe bölümünde -tasarıda bu-
burada yetkiler ilgili bakana, müsteşara, Hazineden sorumlu Bakana
Peki, bu yetkiler
varken bunca proje, bunca yatırım engellendi Diyarbakırda.
Şimdi bu yasayla bu yetkileri Bakan aldığı zaman veya
müsteşar aldığı zaman, Diyarbakır kentinin muhalif
belediye olması nedeniyle karşılıksız hibe olan bu
parayı nasıl alacağı konusunda bir açıklama getirse
Hükûmet çok sevineceğiz. Yani ne yapalım? Siz para vermiyorsunuz, biz
buluyoruz onu da alamazsınız diyorsunuz. Yani, para da
olmayınca hizmet olmuyor. Kaleyi alacaksınız
Alacağız diyorsunuz. Gerçekten Napolyonun bu sözünü isimlendirmek
doğru olur bu yasa tasarısına; çünkü, o kadar karmaşık
bir yasa tasarısı ki.
Şimdi,
TMSFnin borçlarını alacak hazine. Ondan sonraki gelecek gelirler
hazineye intikal edecek. Bu tasarıya batık bankalar çaktırmadan
sokulmuş. Şimdi, TMSFnin getirisi ne? Ne kadar para getirdi? Ne
kadar beklenti var? Kaç tane davası var? Ne kadar faizi var? Ne kadar
gayrimenkulü var? Yani bu konuda Meclise herhangi bir bilgi vermeden bir
çırpıda TMSF de burada hallediliyor.
Şimdi,
üniversitelerle ilgili terkin olayı var. Terkinde ne kadar yük gelecek
belli değil. Şimdi, bakanlarımızın
Zaten bu yasa
bütün yetkiyi Bakanlar Kuruluna, bakanlara veriyor. Bakıyoruz Binde 5
oranında ibaresini diyor yüzde 1ine kadar geliştirilmiş. Hem
ölçüsüz bir artış, kurum için ikraz maliyetini artıran bir
unsura dönüştürülüyor. Borçlanmanın maliyetini
artırıcı bir taslak olmaktan öte, bankalar arasındaki
rekabet açısından da haksız bir tasarı.
Şimdi, bu
tasarının içinde bir de geçici bir maddeyle KEY ödemeleri
konulmuş. Bugün grup toplantısında dinledik. Sayın
Başbakan dedi ki, 2 milyar 855 milyon YTLlik konut edindirme
yardımı ödemelerinin iki hafta içinde
yapılacağını söyledi. Sayın Başbakan, daha
tasarıyı bugün görüşüyoruz yani daha tasarı çıkmadan
bu paranın miktarını nasıl belirlediniz?
Sonra, bu
tasarıda bakıyoruz ki ödemenin kaynağını iç borçlanma
hisse senetleri ile kaynak bulmaya ayrılmış. Hani bu KEY
ödemeleri vatandaşı Keylemek için mi çıkarıldı diye
bazen insan düşünüyor! Yani, 1987den sonra dokuz sene, çalışan
memurun, işçinin, ücretlinin parasını Konut
edindireceğim. diye kestiler. Kestikten sonra da Emlak
Bankasının fonuna yatırdılar. Bu parayı vereceklerdi sonra.
Dokuz sene sonra Özal döneminde başlayan bu program uygulanamadı. AKP
59uncu Hükûmet döneminde Bunu ödeyeceğiz. dedi. Şimdi
vatandaş bekliyor, kendi kafasına göre bir hesap yapıyor, Üç
tane enflasyon, devalüasyon yaşamış ülke, benim o gün kesilen
param bu kadar ediyor. diyor, mülkiyet hakkına göre bir hesaplama
yapıyor ama sanki yüzde 2 bin faizli geceler, o devalüasyonlar bu ülkede
yaşanmamış, para pul olmamış gibi o kuruş
ödemeleri üzerinden vatandaşa bir para ödenecek. Bu ödenirken de vatandaşın
burnundan getiriliyor.
SELAHATTİN
DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Karpuz satsa daha çok
kazanırdı!
HASİP KAPLAN
(Devamla) Çok yakın zamanda bakıyoruz -6 Ocak 2006- Sayın
Bakan Şahin Biz KEY hesaplarının tasfiyesi için ödemeleri
yapacağız. diyor. Şimdi, geçtik, hemen arkadan -23 Haziran
2006- Devlet Bakanı Babacan: KEY parasını sadece reis alacak.
Verin de reis mi alır, reis olmayan birisi mi alır
Zaten reisler
öldü, hepsi yaşlandı, emekliydiler zaten; geriye mirasçıları
kaldı.
Yani, bu
ödemelerin miktarına bakınca yaklaşık 9 milyon
vatandaşımızı ilgilendiren bu KEY ödemelerinde neyi neye
göre hesaplayacaksınız? Deniliyor ki: Vatandaşın
beklentisi 1.300-1.500 YTL civarında. Hayır
Uzmanlar diyor ki:
Dokuz yıl boyunca sistemde kalan birisi en fazla 600 YTL alır. Bir
başkası diyor: Hayır, kişi başına düşen
rakam 240 YTL. Yani, şimdi, Sayın Başbakan
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Tamam.
Şimdi, bu 2
milyar 855 milyon YTL neye göre hesaplandı? Bunun hesabının
açıklanması lazım.
Sonra, 9 milyon
tane KEY alacaklısı var, vatandaşımız. Bunu
böldüğünüz zaman 2 milyarı, ne düşecek vatandaşa,
vatandaş bunu nasıl alacak? Bu çok ciddi bir durum. Yani, şimdi,
anladık, Özal döneminde, ANAP döneminde bu yasa çıkarıldı,
uygulanamadı, sonuç alınamadı da altı senedir iktidar niye
bu parayı vatandaşa geri ödemiyor? Mülkiyet hakkının ihlali
diye bir şey vardır. Yarın, bu 9 milyon vatandaş bu
ödediği paralarla ilgili gidip tespitini yaparsa; enflasyon, devalüasyon,
faiz oranlarını hesaplarsa, bu hesaplar üzerinden Avrupa Mahkemesine
de mülkiyet hakkının ihlalinden giderse, bu devlet 9 milyon
vatandaşıyla mahkemelik olur; Avrupa Mahkemesinde mülkiyet
hakkının ihlalinde. Yani bu KEY ödemeleri keykeylenmeden bir
ödenirse, vatandaşa da bir açıklama getirilirse sanıyorum iyi
olacak. Yani bu duygu okşamalarına yol açan bu açıklamalar biraz
ters tepiyor diye düşünüyorum.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (DTP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
Gruplar
adına, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Denizli Milletvekili
Sayın Emin Haluk Ayhan.
Buyurun
Sayın Ayhan. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin değerli üyeleri; görüşülmekte olan 237 sıra
sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının geneli hakkında MHP Grubunun görüşlerini
arz etmek üzere söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce
heyetinize saygılar sunuyorum.
İlk olarak,
Alt Komisyon Başkanı ve Hazine yetkililerine mevcut bir kanunda
yapılan değişikliklerin anlaşılabilir bir şekilde
yazımını sağladıkları için teşekkür etmek
istiyorum.
Bir diğer
husus geri çekilen KEY ile ilgili teklif kanunlaşsaydı Hükûmetin bu
tasarıyı yasalaştırma gibi bir problemi yoktu. Aynı
tasarı daha önce de gelmiş ve yasalaşmamıştı.
Görüşmekte
olduğumuz kanun tasarısına geneli itibarıyla
bakıldığında, hangi ihtiyaçtan dolayı 4749
sayılı Kanunda değişikliğe gerek duyulmaktadır;
bu, açık değil. Tasarının hem genel gerekçesinde hem de
maddelere ait gerekçelerde somut ihtiyaç ortaya konulmamaktadır. Çok genel
ifadelerde düzenlenmiş bir gerekçesi var. Kanun, hâlen yürürlükte olan
hükümleriyle, ilgili Bakana ve Hazine Müsteşarlığına zaten
çok büyük yetkiler vermiş ve yeni tasarıda da aynı yetkilerin
tekrarı ve teferruatı niteliğinde düzenlemeler öngörülüyor. 4749
sayılı Kanunun mevcut hükümleriyle ne yapılamaz iken bu
tasarıyla yapılabilecek? Birisinin bunu net bir şekilde Türkiye
Büyük Millet Meclisine izah etmesi gerekiyor.
Tasarıyla
ilgili ikinci husus, çok fazla detay düzenlemelere yer verilmesi. Biz ne
yapıyoruz, kanun mu yapıyoruz, yoksa yönetmelik mi? Ülkenin
esaslı sorunlarıyla ilgili düzenlemeler yerine, yönetmelikle
düzenlenecek hususların Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine
getirilmesini doğru bulmadığımızı ifade etmek
istiyorum. Bu tasarıyla getirilen düzenlemelerin birçoğu,
aslında yönetmeliklerle düzenlenebilecek hususlardır. Mesela,
Eximbank ile ilgili tek bir işlem, uzun uzadıya kanunla düzenlenmeye
çalışılıyor. Yine, borç yönetimiyle ilgili hususlar o kadar
detay ki kavramlar birbirine karışıyor. Tüm bu işlem
süreçleri kanuna ithal edilmeye çalışılıyor. Bu
düzenlemeler, en fazla yönetmelik, hatta bazıları genelge düzeyindeki
düzenlemelerdir.
Sayın
Başkan, değerli üyeler; 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve
Kontrol Kanunu, stratejik, saydam ve hesap verilebilir yönetim
anlayışını sağlamayı amaçlamış, bunun
da uygulanabilmesi için birtakım ilkeler getirmiştir. Yani bir anlamda,
kamu yönetiminin ne yaptığını ve ne yapması
gerektiğini de bilen bir yönetim anlayışına
kavuşması için bazı kurallar koymuştur, hem de bu
İktidar döneminde. Hatta, önce kanun çıkarılmış,
daha sonra -ilk defa herhâlde Türkiye'de
oldu- Anayasaya uygun olmadığı için Anayasa
değiştirilmiştir.
Bunlardan birisi
de kanunun 14üncü maddesinde gelir ve giderleri etkileyecek kanun
tasarılarıyla ilgili düzenlemelerdir. Bu maddeye göre, Merkezî
yönetim kapsamındaki kamu idareleri; kamu gelirlerinin azalmasına veya
kamu giderlerinin artmasına neden olacak ve kamu idarelerini yükümlülük
altına sokacak kanun tasarılarının getireceği mali
yükü (Mülga: Ödenek türleri itibarıyla) orta vadeli program ve mali plan
çerçevesinde, en az üç yıllık dönem için hesaplar ve tasarılara
eklerler. Sosyal güvenliğe yönelik kanun tasarılarında ise en az
yirmi yıllık aktüeryal hesaplara yer verilir. Ayrıca, bu kanun
tasarılarına Maliye Bakanlığı ile ilgisine göre Devlet
Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı veya Hazine
Müsteşarlığının görüşleri eklenir."
Komisyonumuzun
huzurundaki kanun tasarısının birçok maddesi ya gelir
azaltıcı ya da gider artırıcı veya yükümlülük
altına sokacak hükümler içermektedir. Bu maddelerden örnekler verelim:
Mesela, tasarının Türkiye İhracat Kredi Bankası ile ilgili
düzenlemesinde, hem ülkemiz açısından özel önem arz eden ülkelerdeki
kuruluşlara düşük faizli, düşük vadeli, düşük primli nakdî veya gayrinakdî krediler ile ilgili
uğranacak ve nihayetinde hazinece karşılanacak olan
zararların, politik riskler nedeniyle uğranacak kredi, garanti ve
sigorta işlemlerinden doğan ve nihayetinde hazinece
karşılanacak olan zararların oluşturacağı mali
yükün miktarının orta vadeli program ve mali plan çerçevesinde, en az
üç yıllık dönem için, en azından tahminî olarak hesaplanması
ve tasarı ekinde sunulması gerekirdi.
Sayın
Başkan, değerli üyeler; daha önce ilgili kuruluşlarla
uzlaşılmış tutarlara ait yükümlülüklerini yerine getirmeyen
kurumlara yeniden uzlaşma getirilerek gelir azaltıcı bir
niteliğe dönüşmekte. Bu durumda olan kurum ve kuruluşlar ile bu
işlemden ne kadar bir gelir azalması bekleniyor? Bunun da
getireceği mali yükün miktarının tasarıya eklenmesi
gerekirdi.
Yine
tasarıyla, 1/1/2006 tarihinden önce imzalanmış olup hazinece
üstlenmiş olduğumuz üniversitelere ait borçlarının terkin
yetkisi istenmektedir. Bu da yine bütçenin gelirlerini azaltıcı
nitelikte bir düzenlemedir. Bunun da bütçeye getireceği yük neden
hesaplanmamış, Komisyonun ve Genel Kurulun bilgisine sunulmamıştır?
5018
sayılı Kanunun 14üncü maddesi hükümleri, Parlamentonun bütçe
hakkının kullanılmasını sağlamaktır. Bu
hükümlere neden uyulmamaktadır? Tasarının maddelerdeki mali yük
şayet hesaplanamaz deniyor ise, o takdirde Hazine Müsteşarlığı
Bütçe Kanunu ile bu işlemler için hangi verilere ödenek talebinde
bulunacak; getirilen tekliflerin uygulama sonuçları Parlamento
tarafından nasıl denetlenecek? Dolayısıyla getiri ve
götürüsü hesaplanmayan kanun tasarılarının Parlamentonun
huzuruna getirilmesini her fırsatta dile getirdiğiniz millet
idaresine olan inancınızın, saydam ve hesap verilebilir yönetim
anlayışınızın samimiyetinin bir göstergesidir. Bu
kavramlara gerçekten inanıyor iseniz, slogan olarak kullanmak marifet
değildir. Bunlara sözde değil özde inanıyorsanız, kanun
tasarılarının getireceği mali yükleri yüce Parlamentoya
getirmiş olduğunuz tekliflere eklersiniz, Parlamentonun bütçe
hakkının kullanılmasına ve millet iradesinin temsiline
imkân verirsiniz, o zaman yapılan şeye saygı duyarız.
5018
sayılı Kanunun 14üncü maddesiyle görüşmekte olduğumuz
kanun tasarısı arasında çok ciddi bir çelişki daha
yaşanmaktadır. Kanun tasarılarına, Maliye
Bakanlığıyla, ilgisine göre, Devlet Planlama Teşkilatı
ve Hazine Müsteşarlığının görüşlerinin de
ekleneceği belirtilmektedir. Yani, merkezî yönetim bütçesine dâhil olan
diğer kurumların gelir azaltıcı, gider
artırıcı ve yükümlülük altına sokucu kanun
tasarılarına ve bunların getireceği mali yüklere
ilişkin Hazine Müsteşarlığının görüşünün
alınmasının şartı getirilmektedir. Bu, gayet
doğaldır. Ancak, ne gariptir ki, Hazine
Müsteşarlığının kendisini ilgilendiren kanun
tasarılarının bütçeye getireceği üç yıllık mali
yükle ilgili ne bir hesap ne de bir görüş ortaya konmayacaktır.
Buradan şu çıkmış olmuyor mu? Parlamento, bu nevi kanun
tasarıları için Hazine Müsteşarlığının
görüşlerine itibar edecek fakat Hazine
Müsteşarlığından sorumlu Bakan, kendisiyle ilgili kanun
tasarılarında Parlamentonun bütçe hakkına itibar etmeyecek.
Diyelim ki tasarı kanunlaştı, hangi kamu idareleri uygulayacak?
Hükûmet, bu hükümleri parti örgütleriyle mi uygulayacak? Tasarıdan
Hazinenin bağlı olduğu Bakanın haberi var da, buna
rağmen mali yük falan anlamam diyerek 5018in 14üncü madde hükümlerine
uyulmuyorsa, burada hem kanun tanımazlık görünüyor
Ayrıca,
kanunun amir hükümlerine itibar etmemenin müeyyidesiz kalmaması da
gerekir. Şayet, koca bir ülkenin, Türkiye Cumhuriyetinin hazinesinden
sorumlu olan Bakan tasarının mali yükünü hesaplayamıyoruz
diyorsa, bu da, ülkemizin düşürüldüğü, Türkiye Cumhuriyeti hazinesinin
düşürüldüğü hâlleri göstermesi bakımından acı verici
bir durumdur. Parlamentoya ciddiyet kazandıracak formülleri gelin hep
birlikte işletelim.
Hülasa, millet
iradesine itibar edilmeksizin çoğunluk bizde şeklindeki terörize
edilmiş bir anlayışla getirilen kanun tasarılarıyla
ilgili düzenlemelerin ülkeye fayda getirmeyeceğine inanıyoruz.
Sayın
Başkan, sayın üyeler; tasarının maddelerinde de göze çarpan
birtakım hususlara değinmek isterim. Tasarının 1inci
maddesinde genel gider tanımına gecikme faiz ve cezaları
ibaresi eklenmektedir. Bu düzenlemenin gerekçesinden
anladığımız kadarıyla, görev ihmali sonucu doğan
gecikme faizi ve cezası gibi giderlerin devletten ödenmesi
amaçlanıyor. Çünkü, devlete ait işletmelerden kaynaklanan tüm giderler
zaten devlet tarafından karşılanmaktadır. Bu giderler,
işlemlerin doğal sonucu değil de görevlilerin kusur ve
ihmalinden kaynaklanıyorsa bunu devlete yüklemek hangi
anlayışın sonucudur? Öte yandan, 4059 sayılı Hazine
Müsteşarlığı ile Dış Ticaret
Müsteşarlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda
yer alan hükümlere aykırıdır. Borç yönetiminin temel
amaçlarından biri de borç servisinin zamanında
gerçekleştirilmesini sağlayacak altyapının
sağlanmasıdır.
Ayrıca, bu
zafiyete neden olacak durumların önceden tespiti ve bu konuda gerekli
önlemlerin alınması da Müsteşarlığın görev ve
sorumluluğudur. Dolayısıyla, genel gider tanımında
değişiklikle görevlilerin sorumluluğunu ortadan kaldıracak
bir düzenleme doğru değildir. Bu tanımın madde metninden
çıkarılması veya yeniden düzenlenmesi gerekir.
Bir diğer
husus: Bu kanun tasarısıyla stratejik ölçüt kavramı
getirilmektedir. Bu ölçütün tespiti de yeni oluşturulan Borç ve Risk
Yönetim Komitesine veriliyor. Bu Komitede Hazineden sorumlu Bakan ile
Müsteşarlığın bürokratları yer alıyor. Birincisi,
Stratejik ölçüt kavramı muğlak bir kavram. Bu kavramın
kendisinin kriterlere ihtiyacı var. Şimdi siz Bu işleri
stratejik ölçütlere göre yaptık. diyeceksiniz. Stratejik ölçütün
tespitinde iç kontrol düzenlemeleri nerede? Bu ölçütü hem Sayın Bakan
tespit edecek hem de uygulayacak; bunların birbirinden
ayrıştırılması gerekir. Geliniz, böyle keyfî
uygulamalara imkân veren düzenlemeleri bırakalım. Komitede yer alan
bürokratları da töhmet altında bırakacak düzenlemelere de
gitmeyelim. Yarın sizler gidersiniz veya dokunulmazlığınız
devam eder, ama bürokratlar ortada kalır. Geliniz -şayet bir kriter
ihtiyacı varsa, bunları her zaman lafını edip de içini
doldurmadığınız, dolduramadığınız-
gerçek anlamda şeffaf, açık, hesap verilebilir bir yapıyı
birlikte kuralım. Bakanın etkisi altındaki bir komiteye
değil, bağımsız bir tespit komitesi oluşturalım.
4749
sayılı Kanunun 12nci maddesindeki değişiklik önerisinde
önemli bir husus daha var. Evvelce Nakit, borç ve risk yönetiminde en
düşük maliyeti sağlayacak en uygun borçlanma düzeyinin benimsenmesi.
ifadesi tasarıyla kaldırılarak Orta ve uzun vadede en uygun
maliyeti sağlayacak borçlanma yapısının
oluşturulması. ifadesi getirilmektedir. Bunu anlamakta güçlük
çekiyorum. En düşük maliyeti sağlama ilkesi artık benimsenmiyor
mu? Kısa dönemde maliyetlerini dikkate almayacak mısınız?
Bugünden orta ve uzun dönem hesabını, yarınını
görmeyen bir ortamda nasıl gerçekleştireceksiniz?
Bu maddeden
herhalde şu amaçlanıyor: Biz pek iyi yönetemiyoruz, bu arada hatalar
yapacağız, bu hatalar sonunda birileri hesap sorarsa da,
-hesabını kendinizin de bilmediği- orta, uzun dönemde nakit ve
borç yönetimi planlaması yaptık, uygun maliyeti saptadık.
diyeceksiniz. Bu, samimiyetten uzak bir düzenlemedir.
Bir başka
husus, 4749 sayılı Kanunun 4üncü maddesine eklenen bir
fıkrayla mahallî idarelerin, bağlı kuruluşların ve
iktisadi teşebbüslerin borçlanması düzenleniyor. Kanun teklifinde, bu
fıkrayla, sanki, belediye ve şirketlerine disiplin getiriliyormuş
gibi görünen, ancak, bunlara yurt içi piyasalarda tahvil ihracı, uzun
vadeli borçlanma imkânı veren bir düzenleme söz konusu. Bunlara verilen
izinlerin hazine garantisi anlamına gelmeyeceği ifade edilmekle
birlikte, geçmişteki uygulamalardan biliyoruz ki bu borçlar hazinenin
sırtına yüklenecek. Bu yolu açmamalıyız.
Bu maddede
başka bir husus: Belediye şirketleri 4749 sayılı Kanunun
kapsamı dışındaki şirketlerdir. Bu madde ile
zımni olarak belediye şirketleri 4749 sayılı Kanunun
kapsamı içerisine alınmış olmuyor mu? Hâlbuki 4749
sayılı Kanunun kapsamını düzenleyen 2nci maddesinde
belediye şirketleri sayılmamaktadır, saymak da doğru
değildir. Zira bu şirketler, Ticaret Kanunu hükümlerine göre
kurulmuş ve faaliyet gösteren şirketlerdir. Bazı şirketlere
belediyeler yüzde 3 - 5 gibi azınlık hisseleriyle iştirak
etmektedir. Bunların durumu ne olacak? Bu gibi tartışmalı
ortamlara meydan vermemeliyiz diye düşünüyorum.
Sayın
Başkan, sayın üyeler; bu tasarı ile Eximbanka yeni görevler ve
bunun sonucunda da görev zararları düzenlemesi yapılıyor. Bu
maddede dikkat çeken birinci husus şudur: Eximbank ile ilgili
düzenlemelerin yeri 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç
Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun değildir. Eximbank, 4749
sayılı Kanunun yürütücüsü olan Hazine
Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakana
bağlı bir kuruluş değildir, Dış Ticaret
Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakana
bağlıdır. Bakana bağlansa dahi idari olarak Eximbank hangi
kamu idaresine bağlı bir banka ise yapılacak düzenlemelerin de
bu idari bağ gözetilerek yapılması gerekir. Bankadaki devletin
ortaklık hakkı hangi kamu idaresi aracılığıyla
temsil ediliyor ise o idarenin kanununda veya Eximbankın kanununda
düzenleme yapılmalıdır, yetki ve sorumluluk ilişkisi
paralel kurulmalıdır. Bu açıdan çelişkili bir durum var.
Bu, sadece bağlı olma çelişkisi değil, aynı zamanda
yönetimde karar alma, uygulama ve sonuçlarından kamuoyuna ve Parlamentoya
hesap vermeyle ilgili birçok soruna da kaynaklık edecek bir
çelişkidir. Bu nevi düzenlemeler devlet yapısını içinden çıkılamaz
ve sorumsuz yönetim anlayışına sevk eder. O yüzden bu
düzenlemeden de vazgeçilmelidir.
Maddeyle
Eximbanka peşinen zarar doğuracağı kabul edilen bir görev
veriliyor. Bu anlayış Eximbankın bütün faaliyetlerini atalete
sürüklemez mi? Nasılsa sonunda hazinenin sırtına yüklenecek olan
zararlar Eximbanka verilen diğer fonların verimli ve etkin
kullanılmasını bozmaz mı? Evvelce sıkça rastlanan bir
başka husus da Eximbankın diğer faaliyetlerinden doğan
zararlar görev zararlarının arkasına gizlenebilirdi. Bu
düzenlemeyle buna bir nevi çanak tutulmaktadır. Bu düzenleme de kabul
edilemez. Hazinenin hâlen görev zararlarından kaynaklanan sorunları
mevcutken bir yenisi daha eklenmemeli.
Diğer
taraftan, Komisyonda eklenen maddelerde hazine alacaklarının bütçeye
gelir-gider yazılmadan terkini uygulaması da benimsenmeyecek ve 4749
sayılı Kanunda yer almaması gereken hususlardır.
Bu tasarıda
yer alan KEY hesabına ilişkin düzenlemelerin hangi tasarıda yer
alacağı hususu Hükûmeti bir hayli zorladı. Dört maddelik
tekliften neden vazgeçtiğinizi kamuoyuna bir izah etseniz de kamuoyu da
bunu iyice bir anlasa.
Buna ilave olarak
KEY ödemelerine haciz konulamayacağı konusu, gelir
dağılımının ne hâle geldiğini göstermesi
açısından büyük önem kazanmıştır. Bu hükmü neden
koydunuz teklife? Dar gelirlilerin hesaplarına ne kadar haciz
geleceğini görmek istemiyor musunuz? Ekonomide çizdiğiniz pembe
tabloların içinde böyle bir resim görmek istemiyor musunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
EMİN HALUK
AYHAN (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yapılan her
işte problem ortaya çıkarıyorsunuz.
Bakın,
mahallî idarelere ilişkin yasada karşı
çıktığımız hususlar oldu, dinlemediniz. Şimdi,
Sayın Başbakan Bu kaynakların bir kısmını memura
verelim. diyor. Ne yapacaksınız?
Hükûmetinizin de
devlet hazinesine zarar verme anlayışından bu ülkeye ve devlet
hazinesine faydalı olma anlayışına geçmesi temennisiyle ve
ümidiyle yüce heyetinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür
ederim Sayın Başkan. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ayhan.
Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Afyonkarahisar Milletvekili Sayın
Halil Aydoğan.
Buyurun
Sayın Aydoğan. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ
GRUBU ADINA HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 237 sıra sayılı Kamu
Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Kamu Finansmanı ve
Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı hakkında
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu ve şahsım adına söz
almış bulunuyorum. Grubumuz ve şahsım adına yüce
Meclisi ve halkımızı saygıyla selamlıyorum.
Bildiğiniz
gibi, 1990lı yıllardan 2000li yılların başına
kadar olan dönemde ülkemizin borç yükü hızla artmıştır.
Siyasi istikrarsızlık ve ekonomik tedbirlerin kararlılıkla
uygulanmaması nedeniyle Türkiye, üreten, istihdam eden, ihraç eden bir
ülke olmak yerine borç alan, borcu borçla çeviren ve her geçen gün borcu daha
da artarak uluslararası kuruluşlara bağımlı bir ülke
hâline gelmiştir.
Bu dönemde
oluşturulan çözüm önerileri ve yapılan çalışmalar, siyasi
istikrarın sağlanamaması, yanlış politikalar
uygulanması ya da oluşturulan politikaların kararlı
uygulamalarla hayata geçirilememesi nedeniyle başarıya
ulaşamamıştır. Bu dönemde borç sorununun giderek
büyümesinin arkasındaki nedenlerden bir diğeri de bu konuda yeterli
yasal düzenlemelerin yapılmamış olmasıdır.
Bugün bazı
değişiklikler yapmak için görüşmekte olduğumuz 4749
sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun yasalaşmadan önce, borç idaresi, ilgili yılı
bütçe kanunlarındaki hükümlerle yürütülmüş ve bu durum da borç
idaresini müdahalelere son derece açık hâle getirmiş ve
kırılganlığı artırmıştır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hazinenin borç idaresini yetersiz
bir yasal çerçeve içinde yürüttüğü dönemler aynı zamanda borç
stokunun da hızlı bir şekilde arttığı dönemler
olmuştur. Örnek vermek gerekirse, 1990 yılında 133 milyon YTL
olan hazinenin toplam borç stoku 2001 yılı sonuna gelindiğinde
178 milyar YTLye ulaşmıştır. Bu artışın 114
milyar YTLlik kısmı yaşadığımız krizin
etkisiyle bir yılda borç stokuna eklenmiştir. ABD doları
cinsinden baktığımızda da durum farklılık
göstermemektedir. 1990 yılında hazine borç stoku 45,5 milyar ABD
doları seviyesindeyken 2001 sonu itibarıyla 123,5 milyar ABD
dolarına ulaşmıştır. Bu rakamlar on yıllık
bir dönemde, dolar bazında 2,7 katlık bir artışa
işaret etmektedir. Yaklaşık 30 milyar ABD doları
seviyesindeki borç sadece bir yılda borç stokuna eklenmiştir.
Bildiğiniz gibi borç stokunda görülen bu büyük artışlar,
yıllarca devam eden yüksek bütçe açıkları, 2001 yılında
bankacılık sektöründe yaşanan kriz neticesinde hazine tarafından
TMSFye ikrazen ihraç edilen senetler, yıllardır biriken görev
zararlarının hazinece karşılanması ve hazine
tarafından verilmiş olan garantilerin ödemelerinin kuruluşlarca
yerine getirilmemesi neticesinde hazine tarafından üstlenilmesi gibi
nedenlerle ortaya çıkmıştır.
Kamu
borçlanmasına yol açan en önemli unsurlardan birisi bütçe
açıklarıdır. Türkiyede bütçe açıklarının artmaya
başlaması, daha çok 1990lı yılların ikinci
yarısı ile 2000, 2001 ve 2002 yıllarında olmuştur.
Konsolide bütçe açığının gayrisafi millî hasılaya
oranı 1991 yılında yüzde 5,3 seviyesindeyken, bu oran 1996
yılında yüzde 8,3 seviyesine, 2001 yılında yüzde 17,4
oranına ulaşmıştır. AB tanımlı genel Hükûmet
bütçe açığının gayrisafi yurt içi hasılaya oranı
ise 2001 yılında yüzde 24,5 olmuştur. AK PARTİ
İktidarlarında bütçe açıklarında ciddi bir azalma trendi
görülmüş, merkezî yönetim bütçe açığının gayrisafi
yurt içi hasılaya oranı 2007 yılında yüzde 1,6ya, AB
tanımlı genel hükûmet bütçe açığının gayrisafi
yurt içi hasılaya oranı ise 2006 yılında yüzde 0,1e, 2007
yılında ise yüzde -1,6ya düşürülmüştür.
Kamu
borçlanmasına neden olan ikinci unsur, sosyal güvenlik
kuruluşlarının yol açtığı açıklar
olmuştur. Türkiyede sosyal güvenlik kuruluşlarının mali
dengelerine bakıldığında, bu kuruluşların mali
dengelerinin bozulması ve finansman güçlükleri çekmeleri 1990lı
yılların ortalarından sonra söz konusu olmaya
başlamıştır. 2002li yıllara gelindiğinde ise
sosyal güvenlik kuruluşlarının verdiği finansman
açıkları için bütçeden aktarılan kaynakların gayrisafi
millî hasılaya oranı yüzde 3-4lere ulaşmıştır.
AK PARTİ
İktidarında, süreç içerisinde aktüeryal dengenin
sağlanmasına ve sosyal güvenlik kurumlarının
birleştirilmesine yönelik yasal düzenlemelerle yapısal önlemler
alınmıştır.
Sosyal güvenlik
açıklarının en önemli nedenlerinden birisi, 1990lı
yılların başında emeklilik yaşı erkeklerde 55,
kadınlarda 50 olmasına rağmen, 1992 yılından sonra
emeklilik yaşının erkeklerde 43, kadınlarda 38e
çekilmesidir.
Kamu kesimi
borçlanma gereği içerisinde payı olan üçüncü unsur KİTlerin
açıklarıdır. Bütçe imkânları ve mali disiplin
gözetilmeksizin uygulanan popülist politikalar sonucu yapılan destekleme
alımları ile 1990lı yıllarda önemli görev zararları
ortaya çıkmıştır. AK PARTİ İktidarlarında
görev zararı uygulaması tamamen gündemden kalkmıştır.
Kamu kesimi genel
dengesi içinde yer alan dördüncü unsur fonlardır. Fon uygulamaları
kuruldukları yıllarda finansman fazlası verirken, 1990lı
yıllarda finansman açığı vermeye başlamıştır.
Bu açıklara Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilen bankalar
nedeniyle TMSFnin hazineden yaptığı 25,8 milyar dolarlık
borçlanma sonucu doğan ve 2007 yılı sonu itibarıyla anapara
artı faizlerle 74 milyar dolara ulaşan zararları eklemek
gerekir. TMSF, hazineye AK PARTİ iktidarları döneminde 9,2 milyar
dolar geri ödemede bulunmuştur. Hazine garantisinden doğan borçlar,
bütçe dışında takip edilen borç anapara geri ödemeleri, kur
farklarından doğan zararlar ve yap-işlet-devret
sözleşmelerinin gerektirdiği finansmanların da bu açıklara
dâhil edilmesi gerekmektedir.
Sonuç olarak,
1992-2002 yılları arasında iktidarda bulunan hükûmetlerin
uyguladıkları politikalar sonucu ortaya çıkan bütçe
açıkları, sosyal güvenlik açıkları, KİT
açıkları, görev zararları ve fonların zararları ile
TMSFye devredilen bankalar nedeniyle uğranılan zararlar, hazine
garantili ödenmeyen borçlar nedeniyle Türkiye bu dönemde olağanüstü borçlu
bir ülke hâline gelmiş; Türkiyenin toplam kamu net borç stoku 2000
yılında 71 milyar 681 milyon YTLye, 2001 yılında 159
milyar 575 milyon YTLye ve 2002 yılı sonunda da 215 milyar 680
milyon YTLye ulaşmıştır.
ALİM
IŞIK (Kütahya) 2008 kaç oldu?
HALİL
AYDOĞAN (Devamla) - 2007 yıl sonu itibarıyla Türkiyenin toplam
kamu net borç stoku ise 248 milyar 974 milyon YTLdir. Borçlardaki bu
artış da ağırlıklı olarak geçmiş
iktidarların yaptığı borçların faizlerinden
kaynaklanmaktadır.
ALİM
IŞIK (Kütahya) Sayın Vekilim, 2007 kaç oldu, bir de onu söyleyin.
HALİL
AYDOĞAN (Devamla) - Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarlarını
kamu borçlarını artırmakla suçlayanlar, kendi iktidarları
döneminde kamu borçlarını bir yılda yüzde 122 oranında, iki
yılda ise yüzde 201 oranında artırdıklarını, AK
PARTİ İktidarlarından önceki geçmiş iktidarlar döneminde de
kamu borçlarının sürekli ve önemli miktarlarda artmış
olduğunu bugün unutmuş görünmektedirler.
Sizlerle
şimdi de iç borç stoku ve kamu brüt borç stoku ile ilgili artış
oranlarını paylaşmak istiyorum: İç borç stokunun 2003
yılında yüzde 29,70; 2004 yılında yüzde 15,48; 2005 yılında
yüzde 9,04; 2006 yılında yüzde 2,73; 2007 yılında yüzde
1,53 oranında arttığı, beş yıllık kümülatif
artışın da yüzde 70,35 olduğu ve beş yıllık
enflasyonun da dikkate alınması hâlinde iç borçlarda muhalefet
partilerinin sayın lider ve
sözcülerinin söylemlerinin aksine reel bir artıştan söz
edilmesi mümkün değildir. Kamu brüt borç stokunda 2003 yılında
yüzde 15,61; 2004 yılında yüzde 11,76; 2005 yılında yüzde
5,46; 2006 yılında yüzde 4,28 oranında artış; 2007
yılında ise yüzde -2,97 oranında düşüş meydana
gelmiştir. Beş yıllık kümülatif artış oranı
ise yüzde 37,88dir. Beş yıllık enflasyon oranı dikkate
alındığında muhalefet partilerinin sayın lider ve
sözcüleri görmeseler ya da göremeseler dahi kamu brüt borç stokunun reel olarak
düştüğü açıkça görülmektedir.
Adalet ve
Kalkınma Partisi İktidarının gerçekleştirdiği
başarılı kamu borçlanma politikaları sonucu 2002
yılında yüzde 73,7 olarak gerçekleşen AB tanımlı borç
stoku/ gayrisafi yurt içi hasıla oranı 2007 yılında yüzde
38,8 seviyesine gerileyerek AB-27 ortalamasının çok altına
çekilmiştir. Net kamu borç stoku ise hem millî gelire oran olarak hem de
mutlak değer olarak azaltılmıştır. Ayrıca 2007
yılında merkezî yönetim borç stoku da nominal olarak
azaltılmış ve 2006 yılı sonundaki 345 milyar YTLlik
seviyesinden 2007 yılı sonunda 333 milyar YTLye gerilemiştir.
Bunun yanı sıra nakit borçlanmaların vadesi 2002
yılında dokuz ay civarındayken, 2007 yılı sonunda otuz
dört aya uzatılmıştır. Aynı dönemde faizler de yüzde
53,6dan yüzde 18e gerilemişken, ortaya çıkan siyasi belirsizlik
nedeniyle bugün yüzde 22 civarındadır.
2006
yılından başlayarak yıllık borçlanma stratejileriyle
aylık ihale programları kamuoyuna duyurularak şeffaflık ve
öngörülebilirlik artırılmıştır. İlk defa yedi
yıl vadeli DİBS ihracı yapılmış, enflasyona
endeksli senetlerin üç ayda bir düzenli olarak ihracına
başlanılmıştır. Farklı vade ve faiz
yapılarında enstrümanlar ihraç edilmek suretiyle
yatırımcı tabanı genişletilmiştir. İkinci
piyasa likiditesini sağlamak üzere değişim ve geri alım
ihaleleri aktif bir şekilde kullanılmaya
başlanmıştır.
Özetle söylemek
gerekirse, Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarlarının
sağladığı siyasi ve ekonomik istikrar sonucu bu dönemde
borçların artış hızında çok önemli düşüşler
sağlanmıştır. Eğer Adalet ve Kalkınma Partisi
Hükûmetleri iktidarda olmasaydı, siyasi ve ekonomik istikrar da
sağlanmamış olsaydı, Türkiyenin toplam
borçlarının bugünkünden çok daha yüksek seviyelerde
olacağını da takdirlerinize sunmak istiyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; güçlü bir ekonomik yapıya sahip
olmanın ön koşulu kararlı bir siyasi irade, istikrarlı bir
ekonomik yapı ve güçlü bir hukuki çerçevenin olmasıdır. 2002
yılından bu yana uygulanan politikalar ile piyasa istikrarı
sağlanmış, 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç
Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun ile belirlenen borç idaresinin
yasal çerçevesi Adalet ve
Kalkınma Partisi İktidarları tarafından
kararlılıkla uygulanmıştır. Bu kapsamda, borç ve risk
yönetiminde sağlanan kazanımların devam ettirilebilmesi ve borç
yönetimi politikalarının etkinliğinin daha da artırılabilmesine
yönelik olarak 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin
Düzenlenmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı hazırlanarak yüce Meclisimizin gündemine
sunulmuştur.
Kanun tasarısı,
kamu finansmanı ve kamu politikalarıyla ilgili olarak zaruri
değişiklikler içermekte ve bu kapsamda kamu borç yönetiminin
etkinliğini artıracak çok önemli düzenlemeler getirmektedir.
Ayrıca söz konusu tasarı, AB müktesebatına uyum
sağlanabilmesi açısından da önem arz etmektedir.
Tasarı ile
4749 sayılı Kanunda 5018 sayılı Kanunla getirilen
düzenlemelere paralellik sağlanmaktadır. 4749 sayılı Kanun
ile borç yönetiminin fonksiyonel yapısı da en iyi ülke
uygulamalarına paralel şekilde yeniden tasarlanmıştır.
Risk analizine dayalı borçlanma sistemine geçilmiş ve borç idaresi
yeniden yapılandırılmıştır. Bu yeni yapı,
borç yönetiminin etkinliğinin artırılmasını, performansa
dayalı olarak hizmet vermesini ve iç kontrol mekanizmalarının
güçlendirilmesini hedeflemektedir. Hazine bünyesinde kurulan bu yeni yapı
ile uluslararası platformda etkin bilgi alışverişi
yapılarak en iyi ülke uygulamaları takip edilmektedir.
4749
sayılı Kanun
Bankacılık
sektöründe, kamu mevduat bankalarının özel mevduat bankalarıyla
rekabet edebilir kılınması ve bu kapsamda özel kalkınma ve
yatırım bankalarının bankacılık mevzuatı
dışında herhangi bir sınırlama ile
karşılaşmaksızın dış finansman ve garanti
teminine ilişkin işlemleri gerçekleştirebilmelerine imkân
tanınması, yalnızca kamu mevduat bankaları ile özel
kalkınma ve yatırım bankalarının
sağlayacakları dış imkân ve garantiler ile kamu
yatırım ve kalkınma bankalarının bir yıl ve daha
kısa vadeli dış imkân kullanabilmelerinin Hazine Müsteşarlığının
izni dışında tutulması amacıyla değişiklik
yapılmaktadır.
Borç yönetiminde
etkinliğin artırılması ve portföyün risk
yapısının iyileştirilmesini teminen türev araçların
kullanılabilmesi için gerekli yasal altyapı güçlendirilmektedir.
Yapılan bir
başka düzenlemeyle üniversitelerin 1/1/2006 tarihinden önce imzalanan
hazine garantili kredilerine ilişkin olarak Müsteşarlıkça
yapılan üstlenimler ile ikrazen kullandırılan kredilerinden
doğan hazine alacaklarının ve anılan kuruluşların
uzlaşma kapsamındaki hazine alacaklarının bu maddenin
yürürlülük tarihi itibarıyla ödenmeyen bakiye tutarı terkin
edilmektedir.
Ayrıca,
tasarının değiştirilen ibareler başlıklı
maddesiyle de üniversitelere dış borcun tahsisi imkânının
sağlanması amaçlanmaktadır. 22/5/2007 tarihli ve 5664
sayılı Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme
Yapılmasına Dair Kanunun 4üncü maddesinin üçüncü
fıkrasında hak sahiplerine talep etmeleri hâlinde ödemelerin
nemasıyla birlikte nakit veya payları oranında Emlak Konut
Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı hisse senedi verilmek
suretiyle yapılacağı düzenlenmektedir.
Söz konusu
düzenleme kapsamında, hak sahiplerinin 29/12/1999 tarihi itibarıyla
toplam alacaklarının Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım
Ortaklığına ayni sermaye olarak devredilen taşınmaz
karşılığından fazla oluşması hâlinde fazla
tutar nemasıyla birlikte Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım
Ortaklığının yükümlülüğünü aşan kısım
olacaktır.
Hazine
Müsteşarlığı tarafından Emlak Konut Gayrimenkul
Yatırım Ortaklığının yükümlülüğü için Emlak
Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığına ikrazen devlet
iç borçlanma senetleri, Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım
Ortaklığının yükümlülüğünü aşan kısmı
için ise özel tertip devlet iç borçlanma senedi ihraç edilebileceği
öngörülmektedir.
Diğer bir
düzenlemeyle Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna 31/12/2007 tarihine verilen
özel tertip devlet iç borçlanma senetlerinden doğmuş hazine
alacaklarının bütçenin gelir ve gider hesaplarıyla
ilişkilendirilmeksizin terkinine bakanın teklifi üzerine Maliye
Bakanı yetkili kılınmaktadır.
Türkiye
Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel
Müdürlüğünün, vadesi geçmiş hazine garantili kredilerinden
Müsteşarlıkça yapılan üstlenmelerden ve ikrazen
kullandırılan kredilerden doğan hazine alacakları
kapsamındaki borcunun Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarının
finans imkânları ve öz kaynak seviyesi açısından ödenebilirlik
ölçüsünü aşmış olması, bu itibarla vadesi geçmiş
hazine alacaklarının Türkiye Cumhuriyeti devletinin
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakikalık süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
HALİL
AYDOĞAN (Devamla) Sayın Başkanım, şahsım
adına da söz talebim vardı.
BAŞKAN Siz
görünmüyorsunuz şahsınız adına
HALİL
AYDOĞAN (Devamla) Söylemişlerdi bana, ama
BAŞKAN
Öyle verilmedi bana.
Siz devam edin
lütfen.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Halil Bey, İmar Bankasının off
shorezedelerine de bir dokunun.
HALİL
AYDOĞAN (Devamla) Sonuç olarak: Türkiyede Adalet ve Kalkınma
Partisi İktidarları tarafından sürdürülen mali disiplin ve
kararlı özelleştirme politikaları sayesinde toplam kamu
açığına ilişkin Maastricht kriter tutturulmuş; AB
tanımlı brüt kamu borç yükü, AB-27 ortalamalarının çok
altına çekilmiştir.
Bugün gelinen
noktada, Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarının temel
hedefleri, borç dinamiğinin iyileştirilmesi, borçlanmalarda enstrüman
çeşitliliğine gidilmesi, borç yükünün daha da makul düzeylere
düşürülmesi, borç stokunun risklere karşı
duyarlılığının azaltılması, bu suretle borç
stokunun büyüklüğünü ve yapısının ekonomide bir risk unsuru
olmaktan çıkarılmasıdır.
Sözlerime son
verirken, bu kanun tasarısı ile getirilen düzenlemelerin, yüce
Meclisimiz tarafından uygun görüldüğü takdirde, ülkemiz ve milletimiz
için hayırlı olmasını diliyor, yüce Meclisi ve
halkımızı saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Aydoğan.
Şahıslar
adına yirmi sekiz talep aynı anda gelmiştir. Çekilen kurada, ilk
söz Eskişehir Milletvekili Sayın Beytullah Asilde, ikinci söz
Gümüşhane Milletvekili Sayın Yahya Doğanda. Üçüncü söz
-şayet konuşmayan olursa- İzmir Milletvekili Sayın Harun
Öztürk olarak çıkmıştır.
İlk söz
Eskişehir Milletvekili Sayın Beytullah Asil.
Buyurun
Sayın Asil. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on
dakika.
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Tasarısı üzerinde şahsım adına görüşlerimi ifade
etmek için söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, altıncı yılına giren AKP
İktidarı, bu altı yıllık süre içerisinde iç ve
dış borçları içinden çıkılamaz bir hâle getirmiş,
bugün de borç yönetiminin düzenlenmesi maksadıyla önümüze bu yasa
tasarısı getirilmiştir.
Değerli
milletvekilleri, 2002 yılında iktidara gelen Adalet ve Kalkınma
Partisinin teslim aldığı tarihte Türkiyenin iç ve dış
borcu toplam 224 milyar dolar; 31/12/2007 tarihi itibarıyla
baktığımızda, bu iç ve dış borç toplamı 447
milyar dolar; mayıs ayı itibarıyla -son veriler o yönde- iç ve
dış borcumuzun toplamı 490 milyar dolar civarına
ulaşmış ve bu süreç içerisinde iç ve dış borç
toplamında, özel sektör borçları da dâhil, yüzde 100ün üzerinde,
yüzde 120lere varan bir borçlanma artışı
gerçekleşmiştir. Aynı zamanda, bu süreç içerisinde cumhuriyet
döneminde kazanımlarımız olan sanayi şirketleri, hizmet
sektöründe yer alan Telekom gibi şirketler özelleştirilmiş,
milyarlarca dolar özelleştirme gelirleri elde edilmiştir.
TÜPRAŞ, PETKİM, Telekom, ERDEMİR, Tekel, çimento
fabrikaları, limanlar, arsalar satılmış, bunların
karşılığında da devlet hazinesine belli değerde
rakamlar girmiştir. Şimdi dönüp bakıyoruz, bu denli
değerlerin satıldığı, borçlanmanın yüzde 120lere
ulaştığı günümüzde, son altı yıl içerisinde AKP
Hükûmetinin bu sattığı, az önce saydığım
TÜPRAŞ, PETKİM, Telekom, ERDEMİR, Tekel düzeyinde, herkes, elini
vicdanına koysun, bir tek yatırımı söylesin.
Değerli
arkadaşlarım, bu süre içerisinde bu denli büyük borçlanma ve elde
edilen gelirler neticesinde de işsizlikte en ufak bir azalma
olmamış, bugün itibarıyla son yirmi yılın en yüksek
seviyesine ulaşmıştır.
Peki, bu
rakamlar, bu yüksek borçlanma dış ticaret
açığının önlenmesinde faydalı olmuş mudur diye
baktığımızda da, bugün dış ticaret
açığının hem tutarı hem de millî gelire oranı son
yirmi beş yılın en yüksek seviyesine
ulaşmıştır. Son yirmi beş yılda en yüksek
dış ticaret açığı 1984 yılında
yaşanmış. 1984 yılında 3 milyar dolar olan açığın
2008de 65 milyar dolara ulaşacağı tahmin edilmektedir. Bu
rakamı 75 milyar dolar civarında da telaffuz eden ekonomistler
mevcuttur.
Değerli
milletvekilleri, bu denli borçlanma neticesinde enflasyon rakamlarına
baktığımızda, enflasyon rakamları da hızla
yükselmektedir. Bugün itibarıyla, son istatistiki veriler ayı olan
haziran ayı itibarıyla, ÜFEde yüzde 17yi, TÜFEde ise yüzde 10u
geçmiş durumdayız.
Değerli
milletvekilleri, bu ekonomik verileri ifade ettikten sonra, acaba
vatandaşın bütçesinde, vatandaşın cebinde bir rahatlık
olmuş mudur diye baktığımızda, hemen, bugünkü
gündemimizin başında tarım konusunda söz alan
arkadaşlarımızın, milletvekillerinin sözleri akla geliyor.
Bugün, köylü maalesef ne yapacağını
şaşırmış vaziyettedir. Burada gündem dışı
söz alan arkadaşlarımız, iyi niyetle, tarımdan geçinen
nüfusun çok büyük sıkıntıda olduğunu, Toprak Mahsulleri
Ofisinin buna derhâl müdahale etmesi gerektiğini, bugüne kadar
üstlendiği düzenleyici rolü bugün de sürdürmesi gerektiğini ifade
ettiler ama bunun karşısında Sayın Tarım Bakanı
burada çıktı, hasadın yüzde kaçının Türkiyede
tamamlandığı konusunda bilgi verdi. Hamasi nutukları
dinledik, şu zaman şöyleydi, bu zaman böyle oldu sözlerini
işittik ama biz bugün burada arzu ederdik ki, Tarım Bakanı,
Türkiyede yanan tarım sektörünün, umudu tükenmiş Türk köylüsünün
yüreğine biraz su serpsin. 1.300 liradan 3.350 liraya
çıkarttıkları mazotu, bir şekilde tarım sektöründe
daha farklı vergiler ile sunacağı müjdesini kendisinden
bekledik. 300 bin lira civarında teslim aldıkları gübre
fiyatlarının bugün 2 milyon liraya çıkması
karşısında Hükûmetin ne gibi tedbirler
aldığını burada ifade edip, iki ay sonra
tarlasını ekecek çiftçinin gönlünü ferahlatmasını isterdik.
Değerli
arkadaşlarım, tarımla ilgisi olmayan
arkadaşlarımız bu sözlerin ne manaya geldiğini
bilmeyebilir, o nedenle biraz açıklamak istiyorum. Geçen yıl ekim
ayında tarlalarımızı ekerken 600 bin liradan satın
aldığımız DAP gübresinin bugün 2 milyon lira olduğunu
hatırlatmak isterim.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
BEYTULLAH
ASİL (Devamla) Köylü, kara kara, tarlasını nasıl
ekeceğini düşünüyor. Geçen gün tarım il müdürlüğündeydim,
birçok çiftçinin Oraya acaba şu kadar gübre atsak nasıl bir mahsul,
verim azalışıyla karşılaşırız?
sorularını cevaplayan mühendislerle karşılaştım.
O nedenle,
Hükûmetin konuları biraz daha ciddiye alarak politikalar üretmesi
gerektiğini ifade ediyor, grubumuz adına konuşan
arkadaşımızın temennisi ile sözlerimi bitirmek istiyorum:
Hükûmetinizin de devlet hazinesine zarar verme anlayışından bu
ülkeye ve devletin hazinesine faydalı olma anlayışına
geçmesi temennisiyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Asil.
Şahısları
adına ikinci söz Gümüşhane Milletvekili Sayın Yahya Doğana
aittir.
Buyurun
Sayın Doğan. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
YAHYA DOĞAN
(Gümüşhane) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sözlerime başlamadan önce, maalesef, geçen hafta şehit olan 3 polis
evladımıza ve 13 Temmuz günü şehit düşen jandarma astsubay
başçavuşumuza ve komando erimize Cenabı Allahtan rahmet,
kederli ailelerine başsağlığı dilerim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Görüşülmekte olan 4749 sayılı Kamu
Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı,
ülkemizin ekonomi politikası uygulamalarında önemli görevleri
üstlenmiş ve üstlenmekte olan Hazine
Müsteşarlığımızın faaliyetlerini daha iyi bir
şekilde yerine getirmesini hedeflemektedir. 4749 sayılı Kanun
2002 yılında yürürlüğe girmesinden itibaren uygulamadan
kaynaklanan zaruri değişiklikleri içermekte ve bu kapsamda kamu
finansmanının daha sağlıklı yapılmasını
sağlayacak eksiklikleri tamamlamaktadır.
Tasarı ile
genel olarak 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile
getirilen düzenlemelere paralellik getirilmekte ve borç yönetiminin
etkinliğinin artırılabilmesini teminen gerekli olan hukuki
eş güdüm sağlanarak kurumsal ve idari koordinasyon
iyileştirilmektedir.
4749
sayılı Kanunun 11inci maddesinin dördüncü fıkrasında
yapılan değişiklik ile Müsteşarlığın
garantörlüğünde ve/veya ikrazen finansman talebinde bulunan
kuruluşlar ile hibe sağlanan kuruluşların gerçek finansal
durumunun ve kuruluşlara sağlanan kredilerin geri ödenebilmesi
kabiliyetinin doğru tespit edilebilmesi ve dolayısıyla mali
disiplininin sağlanabilmesini teminen bu işlemlere taraf olan
-Kanunun 2nci maddesinde yer alan- kuruluşlardan her türlü bilgi ve
belge istemeye Müsteşarlığın yetkili olduğu hususunda
düzenleme yapılmaktadır. Kamu hazinedarlığına
ilişkin olarak yapılan yeni düzenlemeyle Avrupa Birliği
müktesebatına uyum sağlanması hususu da göz önünde
tutulmuştur.
Kanundaki bir
diğer değişiklikle kanunun ilgili maddelerinde belirtilen
yükümlülüklerin yerine getirilmediğinin Müsteşarlıkça
saptanması hâlinde Müsteşarlığın idari para
cezası uygulamaya yetkili olduğu düzenlenmektedir.
Öte yandan, bir
diğer düzenlemeyle hâlihazırda faaliyet gösteren borç ve risk yönetim komitesinin yasal
altyapısı oluşturulmaktadır. Hazinenin temel işlevi
olan varlık ve yükümlülük yönetimi uluslararası standartlara uygun
hâle getirilmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu KEY ödemeleri konusunda
değerli konuşmacılar bir hayli hususa değindiler, izninizle
ben de bu konuda bir şeyler söylemek istiyorum. Bu konut edindirme
yardımına ilişkin olarak çok kısa teknik bilgi vermek
istiyorum ancak bir temel yanılgı var, onu öncelikle düzelteyim. Bu
fon, çalışanların, işçi ve memurların, ücretlilerin,
emeklilerin maaşlarından kesilerek oluşturulmuş,
biriktirilmiş bir fon değildir. Bu konut edindirme yardımı
hesapları mülga 3320 sayılı Memurlar ve İşçiler ile
Bunların Emeklilerine Konut Edindirme Yardımı
Yapılması Hakkında Kanun uyarınca Emlak Bankası Anonim
Şirketinde oluşturulmuş ve 1 Ocak 1987 tarihinde
uygulanmasına başlanmıştır. Bu yardımdan devlet
memurları ile 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa tabi 10 ve
üzerinde işçi çalıştıran iş yerlerinde çalışan
işçilerin yararlandırılması amaçlanmıştır.
Temel amaç, konutu bulunmayan düşük gelirlilere bir katkıda bulunmak
idi.
Konut edindirme
yardımına ilişkin esaslar, 3320 sayılı Kanun ile
belirlinmiş olup, anılan Kanun uyarınca KEY tutarları hak
sahipleri adına ilgili kurumlar ve işverenlerce tahakkuk ettirilecek,
Türkiye Emlak Kredi Bankasına ait Toplu Konut ve Kamu
Ortaklığı İdaresi Başkanlığı adına
açılacak Devlet Memurları ve Emeklileri Konut Edindirme
Yardımı Hesabına ödenmiştir. Toplanan paraların devlet
tahvili, hazine bonosu veya gelir ortaklığı senedine
yatırılması suretiyle nemalandırılabileceği ve
söz konusu hesaplarda toplanan paraların bakiyesinin altı ay vadeli
mevduata uygulanan oranlarda faiz tahakkuk ettirileceği hükme
bağlanmış idi.
Biraz önce
değindiğim gibi, söz konusu hesaplar için memur ve işçilerden,
onların maaşlarından herhangi bir kesinti
yapılmamıştır. Biriken tutarlar, onlar adına
işverenleri tarafından yatırılan miktarlardır.
Yaklaşık dokuz yıl süren bu KEY ödemeleri, 11/11/1995 tarih ve
4130 sayılı Kanun ile son bulmuştur.
Uygulamada KEY
hak sahiplerine ilişkin kimlik ve yatırılan yardım
tutarlarını içeren bilgilerin derlenemediği ve bankaya
ulaştırılamadığı görülmüş, konunun çözüme
kavuşturulabilmesi için KEY hesaplarının tasfiyesine
ilişkin 29 Aralık 1999 tarih ve 588 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname yürürlüğe konulmuştur ve anılan Kanun Hükmünde
Kararname de 3320 sayılı Kanun ile yürürlükten
kaldırılmıştır.
KEY hak
sahipleri, adlarına yatırılan konut edindirme yardımı
ve nemaları karşılığında Emlak Gayrimenkul
Yatırım Ortaklığının hissedarı durumuna
gelmişlerdir. Hak sahiplerine hisse devrinin gerçekleşmesine kadar
geçecek süre içinde bu hisselerin mali ve yönetimsel haklarının
temsilcisi TOKİ olarak belirlenmiştir.
588
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin uygulanmasına ilişkin
esasları belirleyen 2000/575 sayılı Karar ile KEY
hesaplarının tahakkuk ettirilmesi ve ilgili bankaya devretmekle
görevli kurum ve kuruluşlar, hak sahipleri adına yapılan
yardım tutarları ve emekli sigorta sicil numaralarının yer
aldığı listeleri Emlak Bankası Anonim Şirketi Genel
Müdürlüğüne iletmekle görevlendirilmiştir.
Değerli
milletvekilleri, sürenin kısalığı dolayısıyla ve
teknik detaylara girince tamamını anlatamayacağım için
şunu söylemek istiyorum: Maalesef devletin kayıtları o
dönemlerde düzenli tutulmamıştır. Bu paralar kısmen
toplanmış, kısmen toplanamamış, bazı
kuruluşlar yatırmış -bunların içerisinde KİTler
de vardır, özel kuruluşlar da vardır- sonuçta içinden
çıkılmaz bir hâle gelinmiş ve neticede bu Kanun
kaldırılmıştır. Aradan uzunca bir zaman geçmiş,
konuyla ilgilenilmemiş, bu arada siyasi yapılanmada birtakım
değişiklikler olmuş, kısacası konu gündemden
düşmüştür. Biraz önce, çok değerli bir
arkadaşımızın Altı aydır
iktidardaydınız, neden bunu yapmadınız? sitemini pek
anlamlı bulmuyorum.
Yeri
gelmişken şunu söyleyeyim: Türkiye Cumhuriyeti devleti,
bırakınız kendi vatandaşlarına,
dışarıdakilere Osmanlının borçlarını dahi
taksitlerle de, az az da olsa ödemiştir ve bu paralar da son kuruşuna
kadar ödenecektir.
Doğru
hesaplamalar yapılabilmesi için gecikmeler olmuştur. İlk
başlarda 1,5 milyon denilmiştir, 300 milyon, 400 milyon
denilmiştir ama işin içerisine girince görülmüştür ki 8,5 milyon
hak sahibi ve 3 katrilyona yakın, 3 milyar YTLye yakın bir
meblağ tutmuştur. Dolayısıyla her türlü politik
mülahazanın dışında bunu söylüyorum, Hükûmete gerçekten
teşekkür edilmesi gerekiyor. Neredeyse olmayan hükmündeki bir
parayı, şu zor şartlarda hak sahiplerine ödemek için sizin
değerli katkılarınıza ihtiyaç vardır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
YAHYA DOĞAN
(Devamla) Kabul edeceğiniz bu yasa ile az da olsa, hak sahipleri
alacaklarına kavuşacaklardır. Devletin itibarıdır söz
konusu olan.
Yine benden
önceki konuşmacı arkadaşımız, son altı yılda
hiçbir şey yapılmadığını söylediler. Ben, vallahi
acaba yanlış mı duydum diye bir tereddüde düştüm. Yani bir
taraftan geçmişten devralınan
borçları hem de ağır şartlarla alınan borçları
ödeyelim, batırılmış olan bankaların borçlarını
faizleriyle birlikte ödeyelim, ondan sonra bunlar görmezlikten gelinsin.
Yapılan
yatırımlar konusuna gelince de işte, havaalanlarını
görüyorsunuz, otobanları görüyorsunuz. 7-8 bin kilometre duble yol
yapıldı, bunlar görülüyor. Bunlar cevap niteliğinde
değildir de yapılan işlerin de bir yerde takdir edilmesi
lazım. Marifet iltifata tabidir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Doğan.
YAHYA DOĞAN
(Devamla) Yani enflasyonun nereden nereye geldiğini, 120-150 bin derslik
yapıldığını da unutmayalım.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Çiftçinin durumu nasıl, çiftçinin?
YAHYA DOĞAN
(Devamla) Hepinize saygılar sunuyorum.
Bir dahaki
konuşmamda bunu cevaplarım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Doğan.
Şimdi
soru-cevap işlemine geçiyorum.
Sayın Genç,
buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Efendim, tabii bu
Kamu Finansmanı ve Borç Yönetimi Hakkında Kanun Tasarısı 25
madde. Bunun temel kanun olarak nazara alınması gerçekten yüz kızartıcı
bir durum.
Sorum şu: Bu
yasa tasarısıyla kamu maliyesine getirilen yük ne kadardır? Bu
kadar kamu maliyesine yük yüklüyorsunuz da bunun kaynağı nereden
gelecek, gökten mi yağacak, onu öğrenmek istiyorum.
Ödenecek KEY
miktarı kaç liradır? Kaç kişiye ve kişi başına ne
miktar bir para ödeyeceksiniz?
Diğer bir
sorum: TOKİ bu Emlak Gayrimenkul Yatırım
Ortaklığı adı altında faaliyette bulunan ve buraya
yatırılan paralar dolayısıyla edinilen mülklerden ne
kadarını almıştır, ne kadarını hangi
usullerle satmıştır? Burada, Yüksek Denetleme Kurulunun
raporunda belirtildiği gibi 743 trilyon zarar var mıdır? Bu
zarar varsa bu nasıl karşılanacaktır?
Ayrıca, bu
TOKİ nereden çıktı, devletin böyle en kıymetli
mallarını alıyor, denetimsiz, hesapsız, istediklerini istedikleri
fiyata satıyor, ihalelere giriyor, o ihaleleri aldıktan sonra
istediği adamlara, yandaşlarına istedikleri fiyatlara veriyor.
Bu bir arpalık sistemi değil midir, bu bir soygun sistemi değil
midir? Buradaki soygunu önlemek için ne gibi tedbirler almayı
düşünüyorsunuz?
Sorum bu kadar
efendim.
BAŞKAN
Sayın Öztürk
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
2008 finansman programında 149,7 milyar YTL tutarındaki borç
servisinin 35 milyar YTLsini faiz dışı fazladan, 9,2 milyar
YTLsini de özelleştirme gelirlerinden borçlanma dışı
kaynak olarak karşılamayı planladınız; borç servisinin
106,9 milyar YTLlik kısmını da yeniden net borçlanmaya giderek
karşılayacağınızı öngördünüz. Orta vadeli mali
çerçevede faiz dışı fazlayı aşağıya
çektiğinize, özelleştirme gelirlerini de kabul edilen yasalarla 2008
yılı başından itibaren, GAP başta olmak üzere,
ulaştırma ve enerji yatırımlarına aktarmayı
kararlaştırdığınıza göre bu
kararlarınız faizlerin arttığı dönemde net borçlanma
ihtiyacınızı yaklaşık 20 milyar YTL tutarında
artırmış olmuyor mu?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Tankut
YILMAZ TANKUT
(Adana) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, bu kanun tasarısı yasalaştığı
takdirde şimdi yapamadığınız hangi işlemleri
gerçekleştireceksiniz?
Daha önce KEY
ödemelerine ilişkin düzenleme bu tasarıda iken sonradan teklif olarak
getirilmiş ama şimdi yeniden bu tasarıda yer
almıştır. Sizce hangisi daha gerçekçi olacaktır?
Yine bu
tasarıyla borç yönetim komitesi kurmaktasınız. Bu şekilde
daha kolay borçlanmayı mı amaçlamaktasınız?
Son olarak, borç
yönetim komitesinde sizin bakan ve milletvekili olarak
dokunulmazlığınız bulunmaktadır, ancak orada görev
yapacak olan bürokrat arkadaşların dokunulmazlığı
olmayacaktır. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, Türkiye Cumhuriyeti devleti son yirmi yıllık dönemde
ilk defa son altı yılda üst üste cari işlemler
açığıyla karşı karşıya
kalmıştır. 2002 yılında 0,6 milyar dolar olan cari
açık, 2007 yılında yaklaşık 65 kat artarak 38 milyar
dolara çıkmış, 2008 yılının ilk beş
aylık verileri değerlendirildiğinde de yıl sonunda 80 kat
artarak yaklaşık 51 milyar dolara çıkması beklenmektedir.
Bu bağlamda,
bir: Türkiye ekonomisindeki giderek artan bu cari işlemler
açığının kırılma noktası sizce nedir?
İki:
Altı yıldır işbaşında olan AKP
İktidarları döneminde özelleştirmeyle yapılan
satışlara rağmen gerçekleşen toplam 165 milyar dolar
dolayındaki cari açığın temel nedeni sizce nedir?
Üç: Doğrudan
yabancı sermaye girişi giderek yavaşladığına göre
cari açığın finansmanını nasıl dengelemeyi
planlıyorsunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Varlı
MUHARREM VARLI
(Adana) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
bu tasarının 5018 sayılı Kanuna
aykırılığı var mıdır, varsa hangileridir? En
düşük maliyetle borçlanmadan neden vazgeçiyorsunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Süner
TAYFUR SÜNER
(Antalya) Sayın Başkanım, Sayın Bakana sormak istiyorum:
4749 sayılı Yasanın 8inci maddesinde: Hazine geri ödeme
garantisi ve Hazine yatırım garantisi ile lehine garanti
sağlanan taraftan verilecek her garanti için bir defaya mahsus olmak
kaydıyla garanti edilen tutarın yüzde birine kadar garanti ücreti
alınır. denmektedir. Yapılmak istenen düzenlemeyle ilgili
Bakana, yasada belirtilen oranı 5 katına kadar artırma yetkisi
verilmektedir. Bu sizce doğru bir düzenleme midir? Bu düzenleme yasama
yetkisinin devredilemeyeceği yönündeki Anayasa hükmüne aykırı
değil midir?
BAŞKAN
Sayın Köse...
ŞEVKET KÖSE
(Adıyaman) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakana
sormak istiyorum: Niçin 1987-1999 dönemi için hak sahiplerinin alacakları
Emlak Bankasının altı aylık vadeli mevduat faizleri esas
alınarak hazırlanmaktadır. Bilinmektedir ki, bu dönemde Emlak
Bankası altı aylık vadeli mevduat faizleri düşük
tutulmaktaydı. Niçin en büyük beş bankanın aylık vadeli
mevduat faizlerinin ortalaması alınmamaktadır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Bakan, bu yasanın geçici 18inci
maddesinde özellikle
Emlak Konut Gayrimenkul Ortaklığı Anonim
Şirketine ikrazen iç borçlanma senetleri ihraç edilebilir. diyorsunuz.
Acaba Türkiyede mağdur olan İmar Bankası Offshorezedeleri için
de bir tahvil ihracını düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Uzunırmak
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım, 2001 yılında Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna
alınan banka sayısı kaçtır? Bu bankaların hazineye
maliyeti nedir ve bugün itibarıyla bu bankalardan kaç tanesi
satılmıştır? Satışlardan hazineye irat kaydedilen
nedir ve elde kalan bankaların sayısı ve bugünkü rayiç
fiyatları ne arada düşünülmektedir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Hıdır
MEHMET NİL
HIDIR (Muğla) Sayın Bakanım, 14 katrilyon tasarruf
kesintilerini geri ödediniz. Şimdi de 3 katrilyon konut edindirme
kesintilerini geri ödüyorsunuz. Bu ödemeler öz kaynaklarımızdan
mı yoksa dış borçla mı oluyor?
İkinci sorum
da: TOKİ aracılığıyla son beş yılda
yapılan 350 bin konut ve teslim edilen 170 bin konutu görmeyerek
TOKİye soygun sistemi diyen milletvekilleri sizce kör müdür?
BAŞKAN
Şimdi, Sayın Hıdır, milletvekilleri, sizin hoşunuza
gitmeyen eleştiriler yapabilirler. İlgililer, partinizin yönetimi,
Sayın Bakan, sizler bunlara cevap verebilirsiniz ama milletvekillerini
körlükle suçlamak da hiç şık olmadı.
MEHMET NİL
HIDIR (Muğla) Kamer Gençe Sayın Başkanım.
BAŞKAN Kim
olursa olsun
Buyurun
Sayın Bakan.
DEVLET BAKANI
MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; her şeyden önce komisyon düzeyinde ve bugünkü
katkıları için bütün arkadaşlara teşekkür ediyorum.
Özellikle Plan ve Bütçe Komisyonundaki ana muhalefet partisinden arkadaşlara
teşekkür ediyorum; gerçekten yasa bugün buraya gelmişse kendilerinin
büyük katkısı vardır.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, Sayın Gençin sorusuyla başlamak
istiyorum. Şu ana kadar 8 milyon 493 bin 956 kişinin
yararlanması, yani hak sahibi olarak belirlenmesi söz konusu. Onlar için
ödenecek toplam tutar yaklaşık 2,8 milyar YTL, bunun
yaklaşık 1,8 milyar YTLsi Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım
Ortaklığı tarafından yapılacaktır. Şu anda
Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığının
yaklaşık 500 milyon liralık bir nakdi vardır. Hazine olarak
biz kendilerine 1,3 milyar YTL ikraz, yani borç vereceğiz. Ayrıca,
bunun ötesinde kalan yaklaşık 1 milyar YTLyi, biz, bugün
çıkacak yasa çerçevesi içerisinde yine hazine olarak üstleneceğiz.
Değerli
arkadaşlar, burada ortalamalara bakarsanız, daha doğrusu
ortalamalardan önce şunu söyleyeyim: Eğer bir çalışan, 1987
ve 1995 arası sürekli bir şekilde çalışmış ve
işverenden kesintiler yapılmışsa, toplam olarak
yaklaşık 1.391 lira -maksimum- alabilecektir, yani bütün süre
çalışan birisinin alabileceği maksimum miktar yaklaşık
1.391 lira. Ortalamalar itibarıyla bakarsanız, SSKlı olan
birisi 271,8 lira alacak, Emekli Sandığı mensubu 496,4 lira
alacak, diğer sosyal güvenlik kurumlarına tabi olan
vatandaşlarımız ise
BAŞKAN
Sayın Bakan, bir saniye.
Sayın
milletvekilleri, sorular sordunuz, Sayın Bakan da cevap veriyor,
dinlemeniz sizin adınıza faydalı olacaktır. Çok büyük bir
gürültü var. Lütfen o gürültüyü aşağıya çekelim.
Buyurun
Sayın Bakan.
DEVLET BAKANI
MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Yani, toplamda
hak sahiplerinin ortalama olarak yaklaşık 325,5 lira alması
bekleniliyor.
Değerli
arkadaşlar, tabii ki, TOKİ ile ilgili soru
Yani TOKİ,
Türkiyede ciddi bir şekilde konut açığını gidermeye
çalışan ve önemli ölçüde de sosyal amaçlı çalışan bir
kuruluş. Türkiyenin bence en başarılı projelerinden bir
tanesi diye ifade etmek lazım.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Doğru çalışıyor mu, dürüst
çalışıyor mu?
DEVLET BAKANI
MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Değerli arkadaşlar,
Sayın Öztürkün sorusuna gelince; tabii ki, faiz dışı
fazlayı biz geçen sene millî gelirin başlangıçta yüzde 4,2si
olarak öngörmüştük. Sonra bunu istihdam paketi lehine, GAP lehine ve
mahallî idareler reformu lehine bu seneden başlayarak geçen senenin
aynı düzeyine, yüzde 3,5a indirdik. Tabii ki, bunun bir etkisi var, ama
şöyle söyleyeyim ben size: Buradan aslında borç servisinde de bir
miktar düşüş öngörüyoruz. Çünkü, bizim her zaman bir ihtiyat
payımız söz konusu.
Ayrıca,
hazinenin rezervleri de son derece güçlü arkadaşlar. Yani, en son
baktığımda 18 milyar YTL civarında idi.
Dolayısıyla, borçlanma tutarlarında çok büyük bir
farklılık öngörmüyoruz.
Şunu da
ifade edeyim: Son birkaç yıldır kamu sektörünün borçlanma
gereğinin millî gelire oranı ya sıfır olmuştur ya da eksi
olmuştur. Bununladır ki, bu nedenledir ki, Türkiyede kamu
borçları net bazda hem mutlak değer olarak hem de millî gelire oran
olarak 2004ten bu yana da bir düşüş göstermektedir.
Değerli
arkadaşlar, diğer bir soru vardı, KEY düzenlemesiyle ilgili olarak
neden iki kez düzenleme durumunda kaldığımız
Değerli
arkadaşlar, tabii başlangıçta biz bu tasarıya
koymuştuk fakat bu tasarı büyüktür, Meclisimizde zaman alabilir, ama
bu arada hak sahiplerine bir an önce para ödensin diye, biz bunu ayrı bir
düzenleme olarak
Daha doğrusu bir teklif olarak gelmişti, biz de
destekledik ama komisyon düzeyinde -Komisyondaki muhalefet ve diğer
arkadaşların da telkiniyle- bunun yasanın içerisine
geçirilmesinin doğru olacağı söylendi. Biz de bunu uygun bulduk
ve bu nedenle de bugün bu yasa içerisinde bu düzenlemeyi yapıyoruz.
Bu Borç Yönetimi
Komitesi arkadaşlar, şu anda var olan bir komite, teknik bir komite.
Bu teknik komiteyi yasal düzenleme içerisinde, o çerçeve içerisinde daha iyi
bir tanıma kavuşturuyoruz.
Değerli arkadaşlar,
cari açık Türkiye'de tabii ki ciddi bir sorun ve bunu biz ciddiye
alıyoruz. O nedenledir ki son dönemlerde gerek istihdam paketi yoluyla
Türkiyedeki firmaların rekabet gücünün artırılması gerek
enerji piyasası reformuyla enerjide dışa
bağımlılığın azaltılması gerek ARGE
reformuyla Türkiye'nin katma değeri yüksek ürünlere geçişi gerekse
diğer düzenlemelerle -yani sosyal güvenlik reformuyla tasarrufların
artırılması gibi- aslında biz çok yönlü bir şekilde
orta vadeli cari açığı makul düzeye çekecek bir çaba
içerisindeyiz ve bu çabaların üç beş yıllık bir
perspektifle ben Türkiye'ye büyük bir katkısının
olacağını düşünüyorum.
Bizim gibi Avrupa
Birliği ile yakınsama sürecinde olan aşağı yukarı
bütün ülkelerde cari açık on yıl, on beş yıl ortalama yüzde
7 civarında seyretmiştir. Yani ben Doğu Avrupa, Orta Avrupa
ülkelerini kastediyorum. Türkiye'nin de bundan hiçbir farkı yoktur.
Eğer Türkiye siyasi istikrarı korur, reform sürecindeki bu ivmeyi
devam ettirirse cari açığın önemli bir sorun olmaktan orta dönemde
çıkacağını ben tahmin ediyorum.
Cari açık
şu anda Türkiye'de yaklaşık millî gelirin yüzde 6sı
civarında. 2000 yılında da yüzde 5 civarındaydı
yaklaşık olarak. Bugün, cari açığın Türkiye'nin önünde
tabii ki büyümeyi sekteye uğratan bir faktör olmamasının
arkasında cari açığın finansmanındaki kalitesinin
yükselmesi söz konusudur. Hatırlarsanız, mesela 2000
yılında kısa vadeli diyebileceğimiz sıcak
paranın cari açık finansmanına katkısı yüzde 60
civarındaydı. Bugün, mesela 2007 yılına
baktığınız zaman, bu oranın yüzde 5lerin bile
altına düştüğünü görürsünüz. Cari açığın
finansmanında esas olarak küresel doğrudan yatırımlar ve
şirketlerimizin uzun vadeli borçlanmasının katkısı
önemli ölçüde artmış, bu, yüzde 100ler seviyesine bile
varmıştır; ikisini topladığımız zaman.
Tabii, şu dönemde küresel doğrudan yatırımlarda bir
yavaşlama olduğu doğru ama şirketlerimizin orta, uzun
vadeli borçlanma imkânları tabii ki devam etmektedir. Cari açığa
kolaycı bir çözüm söz konusu değildir.
Arkadaşlar,
mayıs ayı itibarıyla cari açık Türkiyede 43 milyar dolar
civarıdır. Yine mayıs ayı itibarıyla on iki aylık
enerji ithalatımız 41,5 milyar dolardır. Bizim enerji
ithalatımız 2002 yılında yaklaşık 9 milyar
dolardı, bugün, herhâlde bu sene 50 milyar dolara varacaktır.
Şimdi, takdir edersiniz ki, bu ne bir günde ortaya çıkan bir
sorundur
Petrol fiyatlarının artışı, doğal gaz
fiyatlarının artışı tabii ki bizim kontrolümüzde olan
bir faktör değildir. Ama biz şu anda özellikle elektrikte
dışa bağımlılığı azaltacak,
rüzgârı, tabii ki suyu enerjiye dönüştürecek adımlar
atıyoruz. Bunun ötesinde nükleer enerjiye tabii ki şu anda ortam
hazırlıyoruz. Buna ek olarak da Türkiyedeki kömür
kaynaklarının daha iyi bir şekilde kullanılmasına
yönelik adımlar da atıyoruz.
Yani
dolayısıyla şunu söylemek istiyorum. Cari açık, doğru,
bir sorun Türkiyede. Cari açığı azaltmanın yolu katma
değeri yüksek ürünlere geçmek; ARGEyi, inovasyonu, rekabet
ortamını iyileştirmektir. Ama bu kısa dönemde tabii ki en
iyi şey bizim, mali disiplini korumamız, fiyat istikrarı üzerine
odaklanmamız, iş ortamını iyileştirmemizdir.
Değerli
arkadaşlar, bu getirdiğimiz yasada 5018e bir aykırı durum
söz konusu değildir, en düşük maliyetten de hiçbir şekilde
vazgeçmiyoruz. Tabii ki maliyetle risk arasında da bir dengeye
oturtmamız lazım. Hatırlarsanız, 2002 yılında
Türkiye'nin net borcunun, net kamu borcunun millî gelire oranı yüzde
61,5tu ve dış veya dövize endeksli, döviz cinsinden borçların
oranı yüzde 38ler civarıydı, bugün 2007 yılı sonu
itibarıyla, döviz cinsinden borcun net bazda millî gelire oranı yüzde
3ün altına düşmüştür. Dolayısıyla, burada biz bir
yandan riski düşüneceğiz bir yandan da tabii ki en ucuz borçlanma
maliyetini düşüneceğiz. Burada önemli olan, bir dengenin
sağlanmasıdır.
Değerli
arkadaşlar, garanti için yüzde 1 ücret alınması, bunun yüzde 5e
kadar çıkartılması olayı. Çıkartılabilir,
çıkartılacak diye bir kayıt yoktur. Burada, tabii ki orada
verilen garantinin niteliği önemli. Bir de tabii ki ideal olarak biz son
dönemlerde de hazine garantilerini en az düzeye düşürecek bir
yaklaşım içerisindeyiz.
1987-1999
yılları arasında niçin altı aylık mevduat? Tabii,
şunu söylemek lazım: 1987-1995 yılları arasında bu KEY
ödemeleri nemalandırılmış. Kanunda Emlak
Bankasının altı ay vadeli mevduatının esas alınacağı
söylenmiştir değerli arkadaşlar. Dolayısıyla, bizim
burada farklı bir uygulamaya geçmemiz söz konusu değildir. Hatta,
biz, işçi lehine bir düzenleme yaptık. Çünkü o dönemde şöyle yapılmış:
Özellikle Toplu Konut gibi, TEDAŞ gibi, onların hizmetine
sunulmuş bir kaynak olarak ve onlar tarafından
nemalandırılmış ve orada aslında işçi aleyhine
bir düzenleme söz konusu iken biz tüm dönem için Emlak Bankasının
altı ay vadeli mevduat faizini dikkate almışız. Bence,
burada herhangi bir aykırılık söz konusu değildir.
Değerli
arkadaşlar, şu anda, İmar Bankası offshore mevduat
sahipleri için tabii ki herhangi bir düzenleme öngörmüyoruz.
Tabii ki yine bu
bankalarla ilgili bir soru vardı. Bize maliyeti ne kadar, ne kadar
banka? Takdir edersiniz ki bütün verileri şu anda yanımda yok.
Değerli arkadaşımızın o sorusuna ben yazılı
olarak cevap vereceğim.
Sayın
Hıdır
Tabii, bu TOKİ için ben zaten yorumu yaptım
arkadaşlar. TOKİ, gerçekten Türkiyede özellikle tabii ki fakir kesim
için, daha düşük ücretli kesim için çok önemli bir atılım
içerisinde. Hem Türkiye ekonomisine büyük katkısı var hem de tabii ki
çok kaliteli konut üretme ve hızlı bir şekilde üretme konusunda
büyük bir katkısı olmuştur.
Değerli
arkadaşlar, bu yaptığımız düzenlemelerde birkaç tane
de eleştiri vardı. Müsaade ederseniz o konuda da bir iki şey
söylemek istiyorum. Başlangıçta da aslında bir soru vardı.
Bu değişikliğe hangi
somut ihtiyaçtan dolayı gerek duyulduğunun açık
olmadığı tartışıldı.
Değerli
arkadaşlar, bu yasal düzenlemenin birkaç sebebi vardır. Her
şeyden önce, 5018e uyum sağlamak istiyoruz. Diğer önemli bir
sebep, AB müktesebatına uyum sağlanması, mesela kamu
haznedarlığı konusunda.
Yine, tabii, KEY
ödemeleri için tahvil ihracını
yapması bir zorunluluk arkadaşlar. Bu çerçevede, bu, yasada daha önce
de düzenlenmişti.
Tahsil
imkânı olmayan TMSF alacaklarının terkini ve fonun hazineye
borçlarının ödenmesinde yeni bir yasal çerçevenin
oluşturulması. Burada da, arkadaşlar, TMSF, tabii ki tahsil
ettiği gelirleri bize aktarmaya devam edecek. Bunu kanunla düzenliyoruz.
TMSFnin bilançosu İnternette yayınlanıyor şeffaf bir
şekilde, takip edilebilir.
Değerli
arkadaşlar, yine, bu düzenleme ile Eximbank kredilerinin yasal çerçevesini
oluşturması ve Bakanlar Kurulu tarafından ülke limitlerinin belirlenmesi
getiriliyor.
Bütün bunlar
somut ihtiyaç değerli arkadaşlar.
Çok teşekkür
ediyorum.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Bakan, şu İmar Bankasına
cevap vermediniz, offshorezedelere.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakan.
DEVLET BAKANI
MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Şu anda gündemimizde değil
Değerli Arkadaşım.
BAŞKAN
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
tasarının maddelerine geçilmesi kabul edilmiştir.
Çalışma
süremiz tamamlanmak üzere olduğundan, alınan karar gereğince,
kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 16
Temmuz 2008 Çarşamba günü saat 13.00te toplanmak üzere, birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati: 19.45