DÖNEM: 23 YASAMA
YILI: 2
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
CİLT
: 26
135inci Birleşim
24 Temmuz 2008 Perşembe
İ Ç İ N D E K İ L E R
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- TBMM Başkan Vekili Nevzat Pakdilin, Lozan
Barış Antlaşmasının 85inci yıl dönümü nedeniyle
konuşması
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Denizli Milletvekili Mehmet Salih Erdoğanın, 24
Temmuz Türk Basınından Sansürün Kaldırılması Günü ve
Basın Bayramına ilişkin gündem dışı
konuşması ve Devlet Bakanı Mehmet Aydının cevabı
2.- Diyarbakır Milletvekili Akın Birdalın, ifade
ve basın yayın özgürlüğüne ilişkin gündem
dışı konuşması ve Devlet Bakanı Mehmet
Aydının cevabı
3.- Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzünün, SSK ve BAĞ-KUR
alacaklarının yeniden yapılandırılmasına
ilişkin gündem dışı konuşması ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Van Milletvekili Özdal Üçerin, Devlet Bakanı Mehmet
Aydının gündem dışı konuşmalardaki cevabına
ilişkin açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI
A)
Önergeler
1.- Aksaray Milletvekili Osman Ertuğrulun (6/818) esas
numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi
(4/81)
2.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun (6/790, 6/791,
6/792, 6/793, 6/794, 6/795 ve 6/841) esas numaralı sözlü
sorularını geri aldığına ilişkin önergesi (4/82)
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu
ve 23 milletvekilinin, Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediyelerinin
doğal gaz ve su sayacı ihaleleri ile ilgili iddiaların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/260)
2.- İzmir Milletvekili Oktay Vural ve 22 milletvekilinin
Malatyada kayısı piyasasında yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/261)
VII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/589) (S.
Sayısı: 269)
VIII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Maliye Bakanı Kemal Unakıtanın, Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, konuşmasında Hükûmete sataşması
nedeniyle konuşması
IX.- OYLAMALAR
1.- Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının oylaması
X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İzmir Milletvekili Kemal Anadolun, 1 Mayıs
kutlamalarıyla ilgili soruşturmalara ilişkin Başbakandan
sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahinin cevabı (7/3476)
2.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın, Mersinde
kredi borcu olan çiftçilere ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Nazım Ekrenin cevabı
(7/4026)
3.- Samsun Milletvekili Cemal Yılmaz Demirin, bir merkez
valisi hakkında işlem yapılıp
yapılmadığına ilişkin sorusu ve İçişleri
Bakanı Beşir Atalayın cevabı (7/4052)
4.- Isparta Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmazın,
Ispartadaki elektrik kesintilerine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı
Kemal Unakıtanın cevabı (7/4061)
5.- Kars Milletvekili Gürcan Dağdaşın, Kars
Şeker Fabrikasının özelleştirme programına
alınmasına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı
Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı (7/4079)
6.- Adana Milletvekili Nevingaye Erbaturun, Diyanet
İşleri Başkanlığı internet sayfasında yer
alan bir yazıya ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Said
Yazıcıoğlunun cevabı (7/4274)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 13.00te açılarak üç oturum
yaptı.
Van Milletvekili Kerem Altunun, Doğu Anadolu Bölgesi
Kalkınma Projesine,
İzmir Milletvekili Selçuk Ayhanın, şehir içi
şebeke sularındaki kirliliğe,
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, Balıkesir
ilinin taleplerine,
İlişkin gündem dışı
konuşmalarına Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu cevap
verdi.
İzmir Milletvekili Oktay Vural ve 21 milletvekilinin,
Uşak ilinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla (10/257),
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri
İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol, Ankara Milletvekili Hakkı Suha
Okay ve İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlunun,
Ergenekon soruşturmasında tutuklanan Kuddusi Okkır'ın ölümü
konusunda (10/258),
İstanbul Milletvekili Mehmet Ufuk Uras ve 21 milletvekilinin,
darbe iddialarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla (10/259),
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki
yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin sırası
geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmının:
1inci sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci
maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler
hâlinde görüşülmesi kararlaştırılmış olan Kamu
Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/589) (S. Sayısı: 269),
3üncü sırasında bulunan Kamu İhale
Sözleşmeleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı (1/627) (S. Sayısı: 273),
4üncü sırasında bulunan Türkiye Bilimsel ve Teknolojik
Araştırma Kurumu Kurulması Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
(1/559) (S. Sayısı: 234),
5inci sırasında bulunan Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarıları (1/609, 1/610) (S.
Sayısı: 267),
6ncı sırasında bulunan Yükseköğretim
Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/617) (S.
Sayısı: 270),
7nci sırasında bulunan Elektronik Haberleşme
Kanunu Tasarısı (1/566) (S. Sayısı: 255),
8inci sırasında bulunan Antalya Milletvekili
Abdurrahman Arıcı ve 2 Milletvekilinin, Atatürk Orman Çiftliği
Müdürlüğü Kuruluş Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/297) (S.
Sayısı: 274),
9uncu sırasında bulunan İstanbul Milletvekili
Mehmet Domaç ile Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü ve 38 Milletvekilinin,
Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri (2/266, 2/268)
(S. Sayısı: 257),
11inci sırasında bulunan Birleşmiş Milletler
İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesine Yönelik Kyoto
Protokolüne Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/597) (S. Sayısı: 268),
12nci sırasında bulunan Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun, Devlet Memurları Kanunu ve Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/537) (S. Sayısı: 236),
İlgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır
bulunmadığından ertelendi.
2nci sırasında bulunan Uyuşmazlık
Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun ile
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı (1/561) (S.
Sayısı: 225) ile
10uncu sırasında bulunan Türkiye Cumhuriyeti ile
Gürcistan Arasındaki Serbest Ticaret Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının (1/557) (S. Sayısı: 259),
Görüşmelerini müteakiben yapılan açık oylamadan
sonra kabul edilip kanunlaştığı açıklandı.
24 Temmuz 2008 Perşembe günü, alınan karar
gereğince saat 13.00te toplanmak üzere birleşime 19.28de son
verildi.
|
|
|
Nevzat
PAKDİL |
|
|
|
|
Başkan
Vekili |
|
|
|
|
|
|
|
|
Yaşar
TÜZÜN |
|
Canan
CANDEMİR ÇELİK |
|
|
Bilecik |
|
Bursa |
|
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
No:
194
II.- GELEN KÂĞITLAR
24 Temmuz 2008 Perşembe
Rapor
1.- Bursa Milletvekili Mehmet Tunçakın; Umumi Mülhak ve
Hususi Bütçelerle İdare Edilen Daireler ve Belediyelerle Sermayesinin
Tamamı Devlete veya Belediye veya Hususi Dairelere Aid Daire ve
Müesseseler Arasındaki İhtilafların Tahkim Yolile Halli
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/299) (S. Sayısı: 276)
(Dağıtma tarihi: 24.7.2008) (GÜNDEME)
Meclis Araştırması
Önergeleri
1- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve
23 Milletvekilinin, Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediyelerinin
doğalgaz ve su sayacı ihaleleri ile ilgili iddiaların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi. (10/260) (Başkanlığa
Geliş Tarihi:17.07.2008)
2- İzmir Milletvekili Oktay Vural ve 22 Milletvekilinin,
Malatyada kayısı piyasasında yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi. (10/261) (Başkanlığa
geliş tarihi:18.07.2008)
24 Temmuz 2008 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 13.00
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Canan
CANDEMİR ÇELİK (Bursa), Fatoş GÜRKAN (Adana)
BAŞKAN Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 135inci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
III.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- TBMM Başkan Vekili Nevzat
Pakdilin, Lozan Barış Antlaşmasının 85inci yıl
dönümü nedeniyle konuşması
BAŞKAN Saygıdeğer arkadaşlarım, bugün
24 Temmuz Lozan Barış Anlaşmasının yıldönümü.
Bugün vesilesiyle, Türkiye Cumhuriyetinin hukuki temellerinin
atıldığı Lozan Barış Anlaşmasını
imzalayan heyeti ve başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, Türkiye
Cumhuriyetinin kurucularını bir defa daha rahmetle, minnetle,
şükranla ve saygıyla anıyoruz ve bu vesileyle cumhuriyetimizi
ilelebet, sonsuza kadar yaşatma azmimizi bir kez daha tekrar ediyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem
dışı söz vereceğim. Konuşma süreleri beşer
dakikadır. Hükûmet bu konuşmalara cevap verebilir. Hükûmetin cevap
süresi yirmi dakikadır.
Gündem dışı ilk söz, Türk basınında
sansürün kaldırılması günü ve Gazeteciler Bayramı münasebetiyle
söz isteyen Denizli Milletvekili Mehmet Salih Erdoğana aittir.
Sayın Erdoğan, buyurun efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Denizli Milletvekili Mehmet
Salih Erdoğanın, 24 Temmuz Türk Basınından Sansürün
Kaldırılması Günü ve Basın Bayramına ilişkin
gündem dışı konuşması ve Devlet Bakanı Mehmet
Aydının cevabı
MEHMET SALİH ERDOĞAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
24 Temmuz birkaç nedenle önemli bir gündür. Birincisi, biraz önce
Sayın Başkanımızın da ifade ettiği gibi 24
Temmuz, Lozan Anlaşmasına imza attığımız gündür.
Lozan, haklı olan Türk milletinin haklılığını
dünyaya kanıtlayan bir kurtuluş ve bağımsızlık belgesidir.
24 Temmuzu önemli kılan bir diğer neden ise, en zor
mesleklerden biri olan gazetecilerin bayramı ve Türk basınında
sansürün kaldırılışının 100üncü yıldönümü
oluşudur.
Bugün dünya üzerinde 300 binden fazla gazete ve mecmua, 3 binden
çok televizyon kanalı ve 6 bin civarında da haber ajansı
vardır. Türkiyede ise 2.459 gazete, 2.522 dergi, 1.043 bülten, 251
televizyon kanalı ve 1.080 radyo bulunmaktadır.
Sayın milletvekilleri, Türk basınında sansür 24
Temmuz 1908 tarihinde kaldırılmıştır ve o günden bu
yana 24 Temmuz, Basın Bayramı olarak kutlanmaktadır. Ne var ki
ifade ve basın özgürlüğü kolayca elde edilmiş haklardan
değildir. Gerek dünyada gerekse Türkiyede sansürün kalkması ve
basın özgürlüğü için ciddi mücadeleler verilmiştir.
Türk basınında sansürün kalkmasından bu yana yüz
yıl geçti. Bu süre zarfında, özellikle darbeler döneminde pek çok
yazar işinden oldu ve pek çok yayın organı kapanmak zorunda
bırakıldı. Bazı yazarlarımız düşünceleri
nedeniyle yargılandı, ceza aldı, hapis yattı. Bunun
yanında medya gücü ve basın özgürlüğünün zaman zaman kötüye
kullanılması suretiyle de bazı kişilerin onurları
zedelendi.
Değerli milletvekilleri, saydam bir yönetimin ve demokratik sistemin
temel koşullarından biri iletişim özgürlüğüdür.
İletişimin en güçlü kanallarından olan basın, toplumun
gerçekleri öğrenmesinin ve düşüncelerini duyurmasının en
etkili aracıdır. Basın bu görevini yaparken sansür
uygulamasıyla karşı karşıya kalmadan
çalışabilmeli, çıkar gruplarından ve her türlü otoriteden
bağımsız, evrensel meslek ölçütleriyle görevini yerine
getirmelidir.
Değerli milletvekilleri, 9 Haziran 2004 tarihinde Basın
Kanunumuzda önemli değişiklikler yapılmıştır.
İlk olarak, ceza sorumluluğu açısından sadece eser
sahibinin sorumlu tutulması esası getirilmiştir. İkinci
olarak, basın suçlarına uygulanan para cezalarının
hürriyeti bağlayıcı cezaya dönüştürülmemesi ilkesi
benimsenmiştir. Ayrıca, Anayasamızın 30uncu maddesinde
yapılan değişiklikle de, basımevi ve eklentileri ile
basın araçlarına suç aleti olduğu gerekçesiyle el
konulamayacağı ve işletilmekten alıkonulamayacağı
esası getirilmiştir. Son olarak, Türk Ceza Kanununun 301inci
maddesinde yapılan değişiklikle de basın alanında daha
özgürlükçü ve daha demokratik bir bakış açısı
getirilmiştir. Böylece, basın alanındaki düzenlemeler başta
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi olmak üzere uluslararası
hukuk kurallarıyla uyumlu hâle getirilmiş; ikincisi, basın kendi
içinde tutarlı, sistem bütünlüğü olan bir yasaya
kavuşturulmuştur.
Günümüzde evrensel demokrasi anlayışının
ortaya çıkardığı bir önemli kavram da bilgi edinme
hakkıdır. Doğru bilgiye ulaşma ya da başka bir
deyişle gerçeği öğrenme herkesin hakkıdır. Mustafa
Kemal Atatürkün işaret ettiği gibi: Basın milletin
müşterek sesidir. Bir milleti aydınlatma ve irşatta, bir millete
muhtaç olduğu fikrî gıdayı vermekte, hülasa bir milletin hedefi
saadet olan müşterek bir istikamette yürümesini teminde basın
başlı başına bir kuvvet, bir mektep, bir rehberdir. Bu
sözün uygulamada gerçekleşince anlamlı hâle geleceğini
düşünmemiz gerekir.
Değerli milletvekilleri, demokratik rejimlerde basın
özgürlüğünün birey ve toplum için vazgeçilmez asli bir değer
olduğu konusunda ihtilaf bulunmamaktadır. Ayrıca, basın,
demokrasinin yaşama geçmesi ve gelişmesini sağlayan en önemli
kurumlardan biridir. Basının özgür olmadığı bir ülkede
demokrasi ve insan haklarından bahsedilemez. Ünlü Fransız siyaset
adamı Mirabonun sözünü hep beraber hatırlayalım: Basın
özgürlüğü öylesine bir özgürlüktür ki onsuz diğer özgürlüklerin
hiçbirisi yaşayamaz.
Değerli milletvekilleri, üzerinde durulması gereken en
önemli konulardan biri de medya gücünün kötüye kullanılmasıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Erdoğan, konuşmanızı
tamamlayınız; buyurun.
MEHMET SALİH ERDOĞAN (Devamla) - Barışi
ifadelerin hukuken korunması, buna karşılık şiddeti
tahrik ve teşvik eden düşünce açıklamalarının cezai
yaptırıma bağlanması gerektiği üzerinde mutabakat
vardır. Ayrıca kin ve nefret saçan, küfür ve hakaret içeren,
başkalarını aşağılayan ve küçük düşüren
ifadeler hiçbir demokratik düzende saygı göremez. Bu nedenle kimse O
kadından nefret ediyorum. diyemez. Bu şekilde manşet atan
basın, güvenilir bir basın olamaz.
Değerli milletvekilleri, önemli konulardan biri de
basının güvenilirliği konusudur. GENARın son
araştırmasında basının güven sıralamasında
en alt sıralamada yer alması medyamız tarafından önemle
dikkate alınmalı, bu son derece üzüntü verici ve tehlikeli bir
gidiş olduğu anlaşılmalı, basın en saygın
kurumlar arasında yer almadan sorunlarımızı
çözemeyeceğimiz bilinmelidir. Özgür basın bir milletin onurudur. Bu
nedenle basınımızın korunması, gerekli değerin,
önemin verilmesi gerekir. Ben bugün de gazetecilerimizin Basın
Bayramını kutluyorum, basın mensupları açısından
önemli olan yasaları her zaman destekleyeceğimizi ifade ediyorum.
Saygılar sunarım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Gündem dışı ikinci söz, düşünce, ifade ve
basın-yayın özgürlüğü hakkında söz isteyen Diyarbakır
Milletvekili Akın Birdala aittir.
Sayın Birdal, buyurun efendim. (DTP sıralarından
alkışlar)
2.- Diyarbakır Milletvekili
Akın Birdalın, ifade ve basın yayın özgürlüğüne
ilişkin gündem dışı konuşması ve Devlet
Bakanı Mehmet Aydının cevabı
AKIN BİRDAL (Diyarbakır) - Teşekkürler Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
düşünce, ifade ve basın özgürlüğüne ilişkin söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Türkiye genelinde hâlâ demokratikleşme, insan hak ve
özgürlüklerine dayalı bir sürecin işletiliyor olmasına
karşın ya da savlarına karşın düşünce ve ifade
özgürlüğü yönünde hâlâ anayasal ve yasal engeller ve yasaklar
kaldırılamamıştır. En son, daha birkaç gün önce
Diyarbakır İnsan Hakları Derneği bölge yöneticilerimizin
son altı ay içerisinde düşünce ve ifade özgürlüğüne ilişkin
tespitleri şöyle: 1.285 kişi hakkında düşüncelerini ifade
ettikleri için soruşturma ve davalar açılmış, 298 kişi
de cezalara çarptırılmıştır. 10 yayın
toplatılmış ve yasaklanmıştır, 5 yayın
organına da baskın düzenlenmiştir. En son da Hayatın tüm
renkleri sloganıyla 3 Aralık 2007 tarihinde yayına
başlayan, işçilerin, emekçilerin, kadınların, azınlıkların
ve bütün ezilenlerin yüzü ve sesi olan Hayat Televizyonunun yayını 16
Temmuz 2008 tarihinde TÜRKSAT yetkililerince keyfî biçimde durdurulmuştur.
TÜRKSAT uydusu çalışmaya başladığında, ülkemizin
teknolojik gelişmeyi yakaladığı, sadece teknolojiyi
kullanan ve alan değil üreten ve satan olduğu da dönemin siyasi
iktidarınca büyük bir övgüyle açıklanmıştı. Üzerinden
yıllar geçmesine karşın bu uydunun başka bir özelliği
de birkaç gün önce öğrenilmiş oldu. Bu uydunun, televizyon
yayınlarını sansürlemek, yargıç kararı olmadan idari
kararlarla televizyon yayınlarını engellemek gibi
işlevlerinin olduğu da ortaya konuldu.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri, bugün sansürün
kaldırılışının 100üncü yıl dönümü
kutlanıyor. Ne yazık ki biz yeni bir yüzyılda sansürü
yaşıyor ve hâlâ sansürü konuşmak zorunda kalıyoruz.
Hakkında mahkeme kararı yok, gerekçe yok. TÜRKSAT keyfî biçimde bir
TV kanalını karartıyor. Bunun adı sansürdür, bunun adı
hâlâ baskıcı rejimi sürdürmekte ısrardır. Bunun adı
Ben istersem yayın yaparsınız, istemezsem yapmam. ya da Benim
tanıdığım kadar demokrasi. ya da Benim
tanımadığım kadar insan hakları yok.
Hayat TVnin Diyarbakır nevroz mitingini canlı
yayın yaparak Roj TVye verdiği iddia ediliyor. O görüntüleri Hayat
TV, Dicle Haber Ajansından almıştır. Bu
yaklaşımla bakarsak, TRT 3 üstünde yayınlanan Meclis TVnin kimi
görüntülerinin Roj TVde yayınlanıyor olması durumunda TRT 3ün
de kapatılması gerekmez mi?
Peki, raporu alan RTÜKün yapması gereken ne
olmalıydı? Eğer yasalara ve yönetmeliklere bir
aykırılık varsa, olayın doğruluğunu
araştırmak, Hayat TVye sormak ve daha sonra da böyle bir ihlal varsa
en fazla bir uyarı cezası vermekle yetinmek olmalıydı ama işler
böyle yürümüyor. Muhalefete tahammül edilemiyor ve TÜRKSAT bir yazıyla
yayını durduğunu bildiriyor. Muhalif söz ise susturulmaya
çalışılıyor, muhalif yayın ise durduruluyor, muhalif
TV ise karartılıyor, muhalif insan ise hak ve özgürlükleri yok ediliyor
ya da yok edilmeye çalışılıyor. İsteniyor ki,
işçilerin sesi olmasın, emekçilerin mücadelesinin gözü
kulağı olmasın, Kürt halkının taleplerini, isteklerini
kimse duymasın, öğrencilerin özerk, demokratik üniversite
istemlerinden kimsenin haberi olmasın.
Hak ve özgürlüklerin temel göstergelerinden biri de toplumun bilgi
edinme ve haber alma hakkıdır. Kapatılmaya konu olan olay,
nevroz kutlamalarının görüntülerinin
yayınlanmasıdır. Nevrozda ne söylenilmiş, Kürt halkı
ne istemiş, buna kulak vermek yerine, gizli telekulaklarla başka
kanallardan dinlenmeye kalkışılıyor.
Bakın, bölgede günlerdir, sayın milletvekilleri, süren
orman yangınlarından haberiniz var mı? Bir haftadır bölgede
birçok yerde ormanlar yanıyor ve en ufak bir müdahale yok ama buradaki ormanlar
bizim, oradaki ormanlar bizim değil. Bu ayrımcılık
değil mi? Bu bölücülük değil mi? İşte, televizyonun
kapatılmasında da bölücülük gerekçesinin böyle bir
inandırıcılığı yoktur, toplumun bilgi edinme ve
haber alma hakkının doğrudan engellenmesidir.
Sayın milletvekilleri, en çok şimdi, ifade ve basın
özgürlüğünün en geniş kullanılmasının
zamanıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Birdal, konuşmanızı
tamamlayınız, buyurun.
AKIN BİRDAL (Devamla) Teşekkürler efendim.
Ergenekon adı altında başlatılan
operasyonlarla hukuk dışı yapılanmaların eğer
açığa çıkarılması isteniyorsa, eksiksiz bir demokrasi,
eksiksiz insan hak ve özgürlüklerine dayalı sivil bir demokratik anayasa
isteniyorsa o zaman hukuk dışı örgütlenmeleri açığa
çıkarabilmenin yolu bilgi edinme ve haber alma kanallarının
açık tutulmasıdır.
Herkesin kendisini bulabildiği bir TV kanalının
karartılmış olması yalnız Hayat TVnin emekçilerine,
yöneticilerine karşı bir hukuk dışı uygulama
değil, Türkiye demokrasisine ve hayatta kendini bulan herkese yönelik bir
baskıdır. O nedenle siyasi iktidarın ve Sayın
Ulaştırma Bakanının yanıtını ve Hayat TVnin
ekranını karartma kararının durdurulmasını
bekliyoruz. Yoksa, demokratikleşme ve temiz toplum
yaratılacağı savının inandırıcılığı
üzerindeki gölge daha da büyüyecektir. Bunu umut ediyor ve hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Sansürsüz, baskısız, yasaksız
demokratik bir Türkiye istiyorum.
Hoşça kalın. (DTP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Birdal.
Gündem dışı konuşmalara Devlet Bakanı
Sayın Mehmet Aydın cevap vereceklerdir.
Sayın Bakanım, buyurun efendim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinize saygılarımı sunuyorum.
Benden önce konuşan arkadaşlarımızın da
söyledikleri gibi hem Basın Bayramımızı kutluyoruz bugün
hem de sansürün kaldırılışının 100üncü yıl
dönümünü.
Her iki konuyu da burada çok uzun uzadıya anlatmaya gerek yok
sanırım çünkü önemini hepimiz yaşıyoruz, hepimiz biliyoruz.
Basın hep önemliydi, bugün daha çok önemli, daha çok etkili,
dolayısıyla daha çok mühim.
Bunun pek çok sebebi var. Birkaçına kısaca temas edecek
olursam: Evvela insan kaynağıyla ilgili. Daha iyi yetişme
imkânına sahibiz bugün, yetiştirme imkânına sahibiz. Özellikle
iftihar ederek söylüyorum ki, kadın basın mensupları basın
hayatında varlıklarını günümüzde çok daha güçlü bir biçimde
hissettirmeye başladılar. Bu, sadece Türk basın hayatında değil,
dünya basın hayatında da önemli bir konuma geldiler. Eğer,
dünyanın büyük gazetelerini okuyacak olursak, New York Times gibi,
Washington Post gibi, orada genç Türk basın mensuplarının ve bu
arada basın mensubu genç Türk kadınlarının köşe
yazılarını, yorumlarını, haber
değerlendirmelerini sık sık görmeye başladık. Bu,
Türkiye için oldukça yenidir. Bunun teşvik edilmesi lazım, bunun
tebrik edilmesi lazım.
İkincisi: Bilgi ve haberleşme teknolojisinin baş
döndürücü gelişiminin erişimi temel küresel boyutta
kolaylaştırmasıdır. Ulusal yerel sözlerinin bugün bile
çok fazla anlamı kalmadı, çünkü yerel dediğimiz, aslında
basın hayatı, düğmeye bastığınız zaman
dünyanın pek çok yerinde takriben yüzde 70inde, yüzde 75inde
görülebilecek durumdadır. Bugün Türkiyede küçük bir ilimizde çıkan
gazeteyi dünyanın pek çok yerinde takip etmek, okumak ve o konuda bilgi
sahibi olmak mümkündür. Bu da yepyeni bir boyut getiriyor basın
hayatına.
Ayrıca, ifade özgürlüğünün pek çok zorluğuna
rağmen, pek çok sıkıntısına rağmen daha çok
genişlediğini, daha çok derinleştiğini ve bugün küresel
alanın içinde, küresel olanın içinde bir değer ve anlam
kazandığını biliyoruz.
Burada akla gelen önemli soru şu: Bu özgürlüğün
sorumluluk içinde kullanılıp kullanılmadığı
meselesidir. Kullananlar da var -memnuniyetle ifade edelim, teşekkürle
hatırlayalım- ama ne yazık ki kullanmayanlar da var,
kullandığını zannedenler de var. Bugün sadece Türkiyenin
değil, yeryüzünün en önemli sorunlarından biri işte bu özgürlük
ve sorumluluk ilişkisidir. İçinde bulunduğumuz küresel, modern
durum, özgürlük, sorumluluk dengesini sağlama çabasının
yoğunluk kazandığı, kazanmış olduğu bir
durumdur.
Bilgi kaynakları âdeta sınırsız ama cehalet
hâlâ meydanlarda, yapıcı eleştiri hâlâ yeterli değil.
Olayları olumsuz önyargıların, dar ideolojik
kalıpların penceresinden görme hâlâ nadir
karşılaşılan bir durum değil. Pazar gittikçe daha
etkili olmaya başlıyor.
Karikatür krizini hatırlayalım: Orada bir inancın,
bir medeniyetin kutsallarına hakareti bile ifade özgürlüğü olarak
değerlendirenler oldu. Bunu hararetle savunanlar oldu.
Başkalarının kutsalı beni ilgilendirmez. diyenler oldu.
Ben kanunun yasak dediğine bakarım, başkalarının
ahlak dediği beni ilgilendirmez. diyenleri gördük.
Bunların hiç değilse azalması için her ülkede
çağdaş bir yasal altyapıya ihtiyaç vardır ve benden önce
konuşan arkadaşımın ifade ettiği gibi bu yasal zemin
Türkiyede önemli ölçüde güçlü bir hâle getirilmiştir 2004
yılında.
Öz denetime, gönüllü olarak konmuş gönüllü olarak
konmuşun altını çiziyorum- basın ahlak kuralları
manzumesine sansürüne değil- ihtiyaç vardır. Karikatür hadisesi gibi
olaylar karşısında dünya basın hayatında acil müdahale
mekanizmalarının oluşturulmasına,
konuşlandırılmasına acilen ihtiyaç vardır. Medya
okuryazarlığının yaygın ve etkin hâle getirilmesine
ihtiyaç vardır. Haklar, özgürlükler ve sorumlulukları artık
küresel boyutta konu edinen eğitim-öğretim kurumlarına, okullara
ihtiyaç vardır. Öz denetimi, öz takibi, öz değerlendirmeyi özgürlük
ve sorumluluk içinde gerçekleştirecek kurumlaşmaya yahut daha güçlü
bir şekilde kurumlaşmaya ihtiyaç vardır. Takdirde cömert,
yapıcı eleştiride cesur, sivil inisiyatife ihtiyaç vardır.
Bütün bu ihtiyaçların giderilmesi, en azından
azaltılması için basın dünyasının, yönetimlerin ve
bütün genişliğiyle sivil toplumun kendi kısmi
otonomluklarını koruyarak, birlikte ve diyalojik bir
anlayış içinde ilişki kurmaları ve bunu her türlü kurumsal
yapıya destek verecek şekilde güçlendirmeleri gerekiyor.
Hiçbir iktidar sansürden medet umamaz. Hiçbir iktidar
haberleşmenin önemini görmezlikten gelemez. Ama haber vermenin de
yayın yapmanın da ciddi kuralları olduğunu burada hepimizin
bir daha hatırlamamız lazım.
Kini ve nefreti yaygınlaştıran yazıları,
değerlendirmeleri özgürlük alanı içinde mütalaa etmek doğru
değildir. Bir ülkenin temel yapısını, demokratik
değerleri zayıflatmak hiçbir zaman özgürlük alanının içinde
mütalaa edilmemelidir. Bir ülkenin milletiyle, devletiyle bölünmezliğini
hedef alan yayınları hiçbir zaman temel özgürlükler içerisinde
göremeyiz. Elbette bu konuda değerlendirme zorlukları vardır,
farklılıkları vardır. Ama o konuda herkesin kendi fikrinin
doğru olduğuna inanması gibi bir tutum içinde olursak, o mevzuda
hukukun ve aynı zamanda etik kuralların
duyarlılığını dikkate almazsak o zaman herkesin
hürriyet anlayışı, açıkça söyleyeyim, ortada bir
hürriyetsizliği doğurur. Bugün, tekrar ediyorum, bu sadece Türkiye
içinde değil, dünyada da ciddi sorunların doğmasına sebep
oluyor.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; bugün
demokrasi dünyada da kırılganlık tehlikesiyle yüz yüzedir.
Eğer son dönemlerde çıkan entegrasyon yasalarına bakarsak,
eğer son dönemlerde çıkan birtakım azınlıklarla ilgili
Avrupada -çünkü 5 milyon civarında insanımız bugün Batıda
yaşıyor- ilişkilere bakarsak gerçekten de demokrasinin ne kadar
korunmaya muhtaç, ne kadar ihtimama muhtaç olduğunu görürüz. Özellikle,
demokrasinin dünyanın pek çok yerinde daha çok canlanmaya ve güçlenmeye
başladığı bir dönemde Batıda demokrasinin
kırılganlığı hepimizi endişeye sevk etmelidir ve
bu konudaki düşüncelerimizi çok açık bir biçimde, her yerde ama
özellikle Batı dünyasında dile getirmek durumundayız.
Dolayısıyla, bugün basın özgürlüğü de ve bu özgürlüğün
kullanılmasıyla birlikte doğan hak ve sorumluluk da birlikte düşünmek
durumunda olan konulardır ve bunu sadece bir ülke bazında değil,
bir küre bazında, bir yeryüzü ölçeğinde düşünmemiz gerekiyor.
Çünkü hakikaten artık biz istesek de istemesek de küresel bir kentte
yaşıyoruz; artık dünya basını bizim de
basınımızdır, bizim basınımız dünyanın
basınıdır. Artık bulunduğu yer kadar yakmıyorlar.
Çünkü bulunduğu yer gerçekten limitin çok ötesine gitmiş bir yerdir,
bir konumdur. Bu bakımdan, ben, bütün zorluklara rağmen, bu son
derece önemli, son derece belirleyici, son derece hayatî konumda olan meslek
mensubu arkadaşlarımın, basın mensubu
arkadaşlarımın bayramlarını kutluyorum,
başarılar diliyorum ve ümit ediyorum ki, insan hakları rejimimiz
ve demokrasimiz her gün, her an daha güçlendikçe basın da kendisini bu
özgürlük içinde hissedecek ve hiç şüphem yok, her an artan bir sorumluluk
içinde, bu üzerinde durduğum özgürlük ve sorumluluk konusunu, o
ilişkilerin ortaya çıkardığı durumu çok daha iyi,
insanlığın lehinde kullanabilecek bir durumda ilerleyecektir.
Bu konuda da umutsuz, bu konuda da kötümser olmamız için
hiçbir sebep yoktur diye düşünüyor ve hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.
Gündem dışı üçüncü söz, SSK ve BAĞ-KUR
alacakları için tanınan sürenin uzatılmasıyla ilgili söz
isteyen Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzüne aittir.
Sayın Tüzün, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
3.- Bilecik Milletvekili
Yaşar Tüzünün, SSK ve BAĞ-KUR alacaklarının yeniden
yapılandırılmasına ilişkin gündem dışı
konuşması ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk
Çelikin cevabı
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) Sayın Başkanım,
değerli milletvekili arkadaşlarım; kamuoyunda SSK ve
BAĞ-KUR prim affı olarak yer alan 5763 sayılı Kanunla
yeniden yapılandırma ile ilgili tanınan süre hakkında
gündem dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu Kanunla, bazı borç
türleri için peşin veya vade farksız yirmi dört aya kadar taksitle
ödeme kolaylığı getirilmişti;
yapılandırılması geçmişte bozulanlara yeniden
yapılandırma imkânı ve yüzde 85lere varan faiz indirimi gibi
bazı imkânlar sağlanmıştı. Ancak geldiğimiz bu
süreç içerisinde -sürenin 28 Temmuz 2008 tarihinde dolduğunu hepiniz
biliyorsunuz- bu Yasayı çıkartan milletvekilleri olarak, Meclis olarak
biz biliyoruz ama Yasadan faydalanacak olan, başta SSK ve BAĞ-KUR
borçluları maalesef yeterince bilgilendirilmedi.
Rakamlarla baktığımızda, 1 milyon 118 bin
SSKya kayıtlı olan iş yerlerinin 615 bininin borcu
olduğunu, yine 3 milyon 368 bin olan BAĞ-KURlu iş yerlerinin
mükelleflerinin 1 milyon 425 bininin borçlu olduğunu
Dolayısıyla, SSK ve BAĞ-KURlu
yurttaşlarımızın, vatandaşlarımızın
yaklaşık yüzde 65inin, yüzde 70e yakınının borçlu
olduğunu görüyoruz. Bu doğrultuda, özellikle Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığımızın yapmış olduğu
girişimlerle, başta Ziraat Bankası ve Halk Bankasıyla
ilgili kredi sözleşmesi geçtiğimiz gün -pazartesi günü- basına
verilmiş, ilan edilmiş, ancak borçlarından dolayı bankadan,
bu imkândan faydalanmak isteyen yurttaşlarımız,
esnaflarımız bankaya gittiğinde Sizin tüketici kredisi borcunuz
var. veyahut Kredi kartı borcunuz var. veyahut Geçmişte bir
borcunuzdan dolayı biz size bu krediyi ödeyemeyiz. demektedirler. Dolayısıyla,
yurttaşlarımız zaten bu borçlarını geçmişte
ödemiş olsa idi bankaya gidip de kredi talebinde bulunmayacaklardı.
Bankanın vereceği kredi 15 bin YTL limitinde, dolayısıyla
hem işini görmeyeceği gibi, hem de banka geçmişte
borçlarının olduğundan dolayı bu parayı vermediği
gibi, aksine, kamuoyuna yansıyan, basına yansıyan bu promosyonla
ilgili çirkin sözleri ulusal basından duyuyoruz.
Değerli arkadaşlarım, 178 bin BAĞ-KURlu
vatandaşımız mağdurdur, yani emeklilik hakkını
elde edip de prim borçlarını ödeyemediği için 178 bin
vatandaşımız mağdurdur. Bu 178 bin
vatandaşımızın feryadı şudur: Biz devlete olan
yükümlülüklerimizi geçmişten bugüne kadar yerine getirdik. Bu Hükûmet,
bakın, sadece Çalık grubuna vermiş olduğu bir kredi
miktarını 178 bin vatandaşımıza verse bu sorun tamamen
çözülecek. demektedirler. Yani, 178 bin vatandaşımıza 20 bin
YTL verdiğimizde bu rakamın 3,5 milyar YTL olduğunu;
dolayısıyla, sadece bir resmî bankamızın Çalık
Holdinge verdiği limitin ne olduğunu da sizler benden daha iyi
biliyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım, bu konuda özellikle banka
şubeleriyle yapılan görüşmelerde, Halk Bankası ve Ziraat
Bankasının yetkilileriyle Sosyal Güvenlik Kurumumuzun yetkilileri
arasında yapılan görüşmelerde promosyon talebi -makam
aracı, makam koltuğu gibi- 5 ile 10 milyon YTL arasında
pazarlık yapıldığını gazetelerde görüyoruz. Bu
promosyonların vatandaşımızdan yine faiz olarak
çıkacağını, yüksek miktarda faiz ödeyeceğini de
biliyoruz. Sayın Çalışma Bakanımızın samimiyetine
güveniyoruz. Bu konuda başta yüce Meclisi ve halkımızı
aydınlatacak yeterli bilgileri, az sonra buradan, bu kürsüden
vereceğine eminiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Tüzün, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
YAŞAR TÜZÜN (Devamla) Değerli arkadaşlarım,
sonuç olarak: Çiftçi ürününü toplayıp satamadı, ürününü satanlar
parasını tahsil edemedi. Dolaylı olarak, çiftçiden, köylüden
alacaklı olan esnaf parasını tahsil edemediği için borcunu
yatıramadı. Yani, Anadolu tabiriyle Böyle bir hasat dönemindeyiz.
Bu dönemde başta çiftçimiz, köylümüz, esnafımız
parasını toplayacak ama elde ettiği ürünü daha satıp
pazarlayamadı.
Sonuç olarak, biz, bu sürenin 31/12/2008 tarihine kadar
uzatılmasını ve bu süre içerisinde mağdur olan
vatandaşlarımızın bankalarla yeniden sözleşmelerinin
gözden geçirilmesini talep ediyoruz. Bizzat Bilecik Milletvekili olarak benim
verdiğim ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun desteklemiş olduğu
bir kanun teklifimiz var. Bu sürenin 31/12/2008 tarihine kadar
uzatılmasını talep ediyoruz. SSK ve BAĞ-KUR
borçlularının, yüzde 70e yakın olan bu borçluların da bu
sorunlarının çözülmesini talep ediyoruz.
Beni dinlediğiniz için teşekkür ediyor, yüce Meclisi
saygıyla, bir kez daha selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Tüzün.
Gündem dışı konuşmaya Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik cevap vereceklerdir.
Sayın Bakanım, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bilecik
Milletvekili Sayın Yaşar Tüzünün SSK ve BAĞ-KUR prim
alacakları için tanınan sürenin uzatılmasına ilişkin
gündem dışı konuşması üzerine söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Bildiğiniz gibi kamuoyunda istihdam paketi olarak bilinen
5763 sayılı Kanun 26 Mayıs 2008 tarihinde Resmî Gazetede
yayınlanarak yürürlüğe girdi. Bu Kanun ile istihdamın üzerindeki
idari ve mali yüklerin kaldırılması veya azaltılması;
kadınların, özürlülerin ve on sekiz-yirmi dokuz yaş arası
gençlerin istihdamını teşvik, işsizlik ödeneğinin
artırılması, mesleki eğitime kaynak aktarılması,
GAPa kaynak aktarılması gibi önemli düzenlemeleri hayata geçirdik.
Bu Yasa ile ayrıca SSK ve BAĞ-KUR prim borçlarının yeniden
yapılandırılmasına ilişkin de önemli düzenlemeler
getirdik. Buna göre, prim borcu aslının tamamını peşin
ödeyenlerin gecikme cezası ve gecikme faizinin yüzde 85i, on iki ay
taksitle ödeyenlerin yüzde 55i, yirmi dört aya kadar taksitle ödeyenlerin ise
yüzde 30u terkin edilmektedir.
Neden böyle bir düzenlemeye ihtiyaç duyduk? Bildiğiniz gibi
sosyal güvenlik sistemimiz SSK, BAĞ-KUR ve Emekli
Sandığından oluşmakta idi ve bunları tek çatı
altında topladık. Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Yasasını hep birlikte Meclisten geçirdik,
yasalaştı ve sosyal güvenlik alanında yeni bir sayfa
açıldı. Birinci neden bu. Bu yeni sayfaya paralel olarak tabii ki
Kurumun geçmişten kaynaklanan adaletsizlikler ve eski sistemin
doğurduğu bu borç ve alacak ilişkisini de ortadan
kaldırmaya dönük bir düzenleme.
İkinci olarak: Özellikle kendi nam ve hesabına
çalışanlar yani BAĞ-KURlularla ilgili olarak gelirle
orantısız bir prim artışı söz konusu idi. Yani,
basamak artıyor fakat vatandaşın geliriyle orantılı
bir artış söz konusu değil idi. Alacaklarımıza
baktığımız zaman, 33,4 katrilyon lira BAĞ-KUR
alacağımız söz konusu. Toplam 46 katrilyon içerisinde 33,4
katrilyon BAĞ-KUR alacağının altında yatan, şu
anda mevcut meri sistemin adaletsizliğinden kaynaklanan bir tabloyla
karşı karşıya. Basamak sistemini kaldırdık ve
beyan sistemini getirdiğimiz için, ister istemez geçmişe dönük o
adaletsiz uygulamalardan kabaran bu borç-alacak ilişkisine bir son vermek
gerekirdi ve bundan dolayı bu yapılanmanın
altyapısını oluşturan nedenlerden bir tanesi oldu.
Bir diğer konu ise: Öteden beri, borç
yapılandırmalarında, prim borcunu zamanında ödeyenler
Bizim ne kabahatimiz var, ne suçumuz var; biz zamanında ödüyoruz, bir
başkası ödemiyor ve yıllar sonra ödemeyen ile ödeyen
arasında bir fark bırakmayacak şekilde uygulamalar
karşımıza çıkıyor. diye söylüyorlardı. Bunu da
dikkate alarak bildiğiniz gibi istihdam paketinde, prim borcu olmayan bir,
ikincisi kayıt dışı çalıştırmayanlarla
ilgili primlerde 5 puan indirimini getirdik. Dolayısıyla, bugüne
kadar yapılandırmalarda şikâyet edilen ama bu
yapılandırmayla şikâyeti söz konusu olmayan, bu
eşitsizliği, bu haksızlığı da ortadan
kaldıran bir 5 puan indirimi düzenlemesi, bu 46 katrilyon toplamında
alacağımızı yapılandırmanın
altyapısını oluşturan üç önemli gerekçe.
Şimdi, Sosyal Güvenlik Kurumunun 31/3/2008 tarihi
itibarıyla 615.254 iş yerinden 9 katrilyon 890 trilyon lira
alacağı var. Yine, 1 milyon 425 bin 707 BAĞ-KUR
sigortalısından 16 katrilyon 373 trilyon olmak üzere yapılandırma
kapsamına giren toplam 26 katrilyon 263 trilyon lira alacağı
bulunmaktadır. Müracaat için, ifade ettiğimiz gibi, 28 Temmuz son
gün.
Burada bir ayrıntıyı da huzurlarınızda
ifade etmek istiyorum: Müracaat tarihi son günü 28 Temmuz, yoksa ödeme tarihi
değil. Ödeme, müracaat tarihinden sonraki bir ay içerisinde
yapılabilir. Dolayısıyla önümüzde beş günlük bir süre var.
Bu beş günlük süre içerisinde bütün il müdürlüklerimizde çok ciddi bir
yoğunluk var. Bugüne kadar da vatandaşlarımıza biz hep
söyledik, Son güne bunu bırakmayın ve bir an önce, taksitlendirme
veya peşin ödeme, hangisini tercih edecekseniz bu konuda
kararınızı, müracaatınızı bildirin. dedik. Ama
yine de yoğunluğun son günlere kaldığını ifade
etmek istiyorum. İl müdürlüklerimiz cumartesi-pazar günleri de açık
idi. Bu hafta itibarıyla da cumartesi-pazar günü müracaatları almaya
devam edecekler.
Ayrıca, emekliliği gelmiş fakat prim borcu
bulunduğu için emekli olamayan, aynı zamanda sağlık
hizmetlerinden de yararlanamayan BAĞ-KURlu
vatandaşlarımıza, uygun koşullarda kredi imkânı
protokolü de Halk Bankasıyla yapıldı. Bu konuyla ilgili
Sayın Tüzünün söylediği promosyon, benzeri konularla ilgili
Bakanlığımızın hiçbir girişimi olmamıştır.
Esnaf odalarının bize son dönemlerdeki talepleri, istekleri
doğrultusunda Halk Bankasıyla bir görüşme olmuştur ve bu
görüşme de olumlu neticelenmiştir. Bu esnaf odaları, ilgili
sivil toplum kuruluşları memnuniyetlerini de bize ifade
etmişlerdir. Bu değerlendirmelerin nerede, ne şekilde
yapıldığının, doğrusu -Bakan olarak bütün
samimiyetimle ifade ediyorum- bizim gündemimizde olmayan bir konu olduğunu
ifade etmek istiyorum.
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) Ziraat Bankası Genel Müdürünün
açıklaması var Sayın Bakanım.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Devamla) 23 Temmuz 2008 tarihi itibarıyla yapılandırmaya
müracaat eden, yani bu iki ay içerisinde tablo ne oldu: 23 Temmuz
itibarıyla -dün akşam itibarıyla- yapılandırmaya
müracaat eden SSK işveren sayısı 272.091, BAĞ-KUR
sigortalı sayısı ise 467.315 olmak üzere, toplam 739.406
başvuru gerçekleştirilmiş. Borç miktarı ise
-bildiğiniz gibi- 26 katrilyon 200 trilyon idi,
yapılandırılan borç miktarı ise -dün akşam
itibarıyla söylüyorum- 11 katrilyon 90 trilyon 453 milyar 995 milyon lira.
Yapılan tahsilat miktarı ise, nakit olarak kasaya giren ise 1
katrilyon 386 trilyon 154 milyar 219 milyon liradır. Yaklaşık
olarak 1,4 katrilyon lira şu an itibarıyla nakit olarak tahsil
edilmiştir.
Taksitlerle birlikte iki yıl içerisinde
yapılandırma kapsamında yatırılacağı beyan
edilen toplam tutar 6 katrilyon 395 trilyon 243 milyar lira
civarındadır. Bunun, önümüzdeki beş gün içerisinde 15 katrilyonu
aşacağını, çünkü son günlere baktığımız
zaman yaklaşık olarak 800 trilyon ile 1 katrilyon liralık bir
yapılandırma müracaatı olduğunu gözlemliyoruz.
Beklediğimiz oranlara ulaşacağımızı bu iki
aylık, bir aylık seyir içerisinde rahatlıkla ifade edebilirim.
Biz bu uygulamayla yeni bir sayfa
açtığımızı ifade ediyoruz, hem sosyal güvenlikte hem
primlerin yapılandırılmasında yeni bir sayfa
açtığımızı ifade ediyoruz.
Vatandaşlarımızın yoğun ilgisi de
yaptığımız uygulamanın doğruluğunu ve
gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bundan sonra da prim
borçlarının birikmemesi için cari ay takiplerini
kararlılıkla yürüteceğiz. Tabii ki devlet
alacağını zamanında tahsil etmeli ve hizmetlerini de
eksiksiz yerine getirmelidir inancındayız.
Son olarak: Tabii ki Sayın Milletvekilimiz banka kredi
ilişkileriyle ilgili bir şeyler söyledi. Doğrusu, bankalar,
bankacılık sistemimiz eskisi gibi değil. Şimdi,
bankaların devredilmediğini ve bankacılık sisteminde bir
sıkıntının yaşanmadığını hepimiz
biliyoruz. Bankalar kime, nasıl, hangi oranda, ne şekilde kredi
vereceği
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) Ama emekli olduktan sonra parayı
ne yapacak Sayın Bakanım?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Devamla) Yalnız prim alacaklarıyla ilgili söylemiyorum. Yani kime,
nasıl kredi verecekleri bellidir. Bu konuda, konuyu başka taraflara
çekmeyi de ben doğru bulmadığımı ifade etmek istiyorum.
Ayrıca Bu iki aylık süre içerisinde bilgilendirme
eksikliği var. dediniz. Bu da doğru değil. Bütün medya
kuruluşlarına, yazılı medyaya
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) Sayın Bakan, mükellefler Halk
Bankasından kredi kullanmakta zorluk çekiyorlar, böyle bir
sıkıntı var.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Devamla) Bakınız, yazılı medyaya bu konuyla ilgili
zamanında, gerekli ilanlar verildi. Ayrıca, billboardlarla gerekli
duyuru yapıldı; tüm sivil toplum kuruluşlarıyla bu konuyla
ilgili değerlendirme toplantıları yapıldı. Seksen bir
ilimizde bu konuyla ilgili Bakanlığımızın çok ciddi
çalışmaları oldu. Bütün sivil toplum kuruluşlarıyla
bir araya gelerek değerlendirdik.
Gönül arzu eder ki... Tabii yeni bir süreç ve bu süreç içerisinde
çok daha büyük imkânlarla daha da geniş kitlenin bundan istifade etmesi ve
bu alacaklarımızın sıfırlandırılması
bizim de temennimizdir. Ama bu işlerin bir ciddiyet içerisinde
götürülmesinin doğru olacağı düşüncesindeyiz. İki
aydır gerek bu kürsüden gerek Türkiye'nin dört bir yanından bu
konuyla ilgili yol haritamızın ne olması gerektiğini, ne
olduğunu vatandaşlarımızla paylaştık ve
vatandaşlarımız da gerekli duyarlılığı
gösterdiler. İnanıyorum ki bu beş günü de en
sağlıklı şekilde değerlendireceklerdir.
ZEKERİYA AKINCI (Ankara)
Sizin Halk Bankasına nazınız geçiyor Sayın Bakan,
bir görüşün yetkililerle. Mükellefler mağdur
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) Uzamayacak mı sonuçta Sayın
Bakan, süre uzamayacak mı?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK
(Devamla) Bu yapılandırmanın hayırlı
olmasını tekrar temenni ediyorum, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.
Sayın Osman Durmuş? Dışarı
çıkmışlar.
Sayın Üçer, neyle ilgili konu efendim?
ÖZDAL ÜÇER (Van) Sayın Bakanın
açıklamalarıyla ilgiliydi.
BAŞKAN Çok kısa olarak Sayın Üçer, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Van Milletvekili Özdal
Üçerin, Devlet Bakanı Mehmet Aydının gündem
dışı konuşmalardaki cevabına ilişkin
açıklaması
ÖZDAL ÜÇER (Van) Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Türk basınında sansürün
kaldırılmasıyla ilgili ilk 2 konuşmacı
arkadaşımızın yaptığı konuşmadan sonra
Sayın Bakanın yapmış olduğu açıklamada,
yapmış olduğu görev itibarıyla kürsü hakkını
kullanırken kamuoyuna doğru bilgi verme sorumluluğunu yerine
getirmediğini düşünerek söz hakkı talebinde bulundum.
BAŞKAN Sayın Bakanım, Sayın Aydın,
Sayın Milletvekilimizin konuşmanızla ilgili kısa bir
açıklaması var, dinlerseniz
DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) Sağ olun.
BAŞKAN Buyurun.
ÖZDAL ÜÇER (Van) Yapmış olduğu cevabi
konuşmada hem temel hakları sınırlandırmaya yönelik
hem de Hayat TVnin kapatılmasına yönelik ifadelerinde, sanki Hayat
TV bölücülük yapmış gibi bir manayı açığa
çıkaracak söylemlerde bulundu doğrudan ifade etmese dahi.
Hayat TVnin kapatılmasının gerekçesi neydi? Hangi
prosedür uygulandı? Bence Sayın Bakanın bunlara cevap vermesi
gerekiyordu. Eğer mümkünse, Sayın Bakan, Hayat TVnin hangi
gerekçeyle kapatıldığını, kapatılması
esnasında hangi prosedür uygulandığını cevaplarsa
memnun olurum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Bir cevap verecek misiniz Sayın Bakanım?
DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) Evet.
BAŞKAN Buyurun.
DEVLET BAKANI MEHMET AYDIN (İzmir) Sayın Başkan,
ben konuşmamda Hayat TV diye bir konudan bahsetmedim. Benim
konuşmamın genel çerçevesi, özgürlükler kullanılırken bunun
sorumlulukla birlikte kullanılması; o bilinçle kullanılması
gerekir, dedim ve bunun için de mesela özgürlük var diye biz insanları
birbirine düşüren, nefret eden, insanları nefret ettiren,
insanların özel hayatını, tabir yerindeyse, striptize
dönüştüren veya bir ülkenin, bir sistemin dayandığı temel
değerleri zedeleyen -Türkiye Cumhuriyetinin dayandığı
temel değerler gibi, onu zedeleyen- aynı zamanda bir ülkenin
bütünlüğünü, birlik ve beraberliğini zayıflatacak, zedeleyecek
yayınlarda bulunmanın özgürlükle ilgisi
olmadığını
Dolayısıyla, özgürlük var diye -zaten
daha önce örnekler verdim- biz, kalkıp, bir başka insanın, bir
başka kültürün, medeniyetin, ülkenin mukaddesatını rencide
edemeyiz, insanların özel hayatını deşifre edemeyiz; onu,
bir yayın konusu, bir para kazanma konusu, bir magazin konusu
yapamayız.
O bakımdan, dünyanın her yerinde bu söylediğim
özgürlük ve sorumluluk ilişkisi tartışma konusudur. Ben,
arkadaşlarıma, arzu ediyorlarsa, o konuyla ilgili, somut bir konu
olduğu için -ben bilmediğim bir konu hakkında asla
konuşmam, ne dün konuştum ne bugün konuşurum- Hayat TVyle
ilgili -sizin gibi ben de basından takip ediyorum- eğer o konuda bir
bilgiye ihtiyacınız varsa, ilgili kurumdan alır ve Sayın
Milletvekilimize sunarız.
ÖZDAL ÜÇER (Van) Teşekkür ederim. Sağ olun.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Sayın Milletvekilim, Sayın Bakanımızla
gerektiği şekilde görüşebilirsiniz.
Evet, Sayın Durmuşu aramıştım ama yok,
henüz de gelmemiş.
Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları
vardır.
Sözlü soru önergelerinin geri alınmasına dair iki önerge
vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI
A)
Önergeler
1.- Aksaray Milletvekili Osman
Ertuğrulun (6/818) esas numaralı sözlü sorusunu geri
aldığına ilişkin önergesi (4/81)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Gündemin sözlü sorular kısmının 389.
sırasında yer alan (6/818) esas numaralı sözlü soru önergemi
geri alıyorum.
Gereğini saygılarımla arz ederim.
Osman
Ertuğrul
Aksaray
2.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun (6/790, 6/791, 6/792, 6/793, 6/794, 6/795 ve 6/841) esas
numaralı sözlü sorularını geri aldığına
ilişkin önergesi (4/82)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Gündemin Sözlü Sorular Kısmının 361, 362, 363, 364,
365, 366 ve 412 nci sıralarında yer alan (6/790, 6/791, 6/792, 6/793,
6/794, 6/795 ve 6/841) esas numaralı sözlü soru önergelerimi geri
alıyorum.
Gereğini saygılarımla arz ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
BAŞKAN Sözlü soru önergeleri geri verilmiştir.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin iki önerge vardır, okutuyorum:
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul Milletvekili
Kemal Kılıçdaroğlu ve 23 milletvekilinin, Ankara ve
İstanbul Büyükşehir Belediyelerinin doğal gaz ve su sayacı
ihaleleri ile ilgili iddiaların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/260)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Ankara ve İstanbul'da Büyükşehir Belediyelerinin
doğalgaz ve su sayaçlarının ihale ile satın
alınması işlerinde yaşanan olumsuzlukları kamuoyu
yakından bilmektedir.
İstanbul Büyükşehir Belediyesinin yaptığı
yedi ihaleden üçünü, "Kalekalıp Makine ve Kalıp Sanayi Anonim
Şirketi" üçünü de "Elsel Gaz Armatürleri Sanayi ve Ticaret
Anonim Şirketi" firması kazanmıştır. 29.1.2008
tarihinde yapılan yedinci ihale, "tekliflerin yüksek bulunması
nedeniyle" iptal edilmiştir.
"Elsel Gaz Armatürleri Sanayi ve Ticaret Anonim
Şirketi"nin kazandığı ihalelerde birim fiyatlar; 26.00
Euro, 25.50 Euro ve 25.50 Euro'dur. "Kalekalıp Makine ve Kalıp
Sanayi Anonim Şirketi"nin kazandığı ihalelerde ise
birim fiyatlar; 27.30 Euro, 25.30 Euro ve 25.50 Euro'dur.
Geçerli tekliflerin yüksek olması nedeniyle iptal edilen
ihaleye "Elektromed Sanayi Anonim Şirketi" de
katılmıştır. Basına yansıyan haberlere göre
ihaleye katılan firmaların verdikleri teklifler 23.05 Euro ilâ 27.50
Euro arasında değişmektedir. 23.05 Euro teklifi "Elektromed
Sanayi Anonim Şirketi" vermiştir.
İhale Komisyonunun yaptığı incelemede
Elektromed'in teklif ettiği "Alfagaz" marka cihazın TSE
belgesinin olmadığı, cihazın ithal edilebilmesi için Sanayi
ve Ticaret Bakanlığı'ndan alınması gereken AT-1
belgesinin ise "Samgaz" adındaki bir İtalyan markaya ait
olduğu ortaya çıkmıştır.
İhale komisyonunun "ilgili standardizasyon belgeleri
olmadığı için" ihalenin iptalini istediği, ihaleyi
onaylaması için baskı yapıldığı söylenen
İGDAŞ Genel Müdürü Levent Tüfekçi'nin ertesi gün görevden
alındığı ve İGDAŞ Yönetim Kurulunun ihaleyi iptal
ettiği basına yansımıştır.
Ankara Büyükşehir Belediyesinin 1994, 1995, 1997
yıllarında yapılan doğalgaz sayaçları ihalelerini
"Alfagaz Elektronik Limited Şirketi", 2001 ve 2003
yıllarında yapılan doğalgaz sayaçları ihalesini ise
"Elektromed Sanayi Anonim Şirketi" kazanmıştır.
Ancak iki firma aslında aynı firmadır. Çünkü Alfagaz
firması adını Elektromed olarak değiştirmiştir.
Yani Ankara'da yapılan bütün doğalgaz sayaçları
ihalesini kazanan firma ile İstanbul Büyükşehir Belediyesinin
açtığı doğalgaz sayacı ihalesine de giren ve en
düşük teklif vermesine karşın standardizasyon belgelerine sahip
olmadığı için ihalenin iptaline sebep olan firma aynı
firmadır. İGDAŞ Genel Müdürünün de görevden alınmasına
neden olan bu firma, İSKİ ihalelerinin en gözde firması olan ve
ihalelere davet usulü ile çağrılan MVM Turizm ve Ticaret
Şirketi'nin yan kuruluşudur.
Ankara Büyükşehir Belediyesinin açtığı
doğalgaz sayaç ihalesinde birim fiyatlar; 1994 yılında 224,50
USD, 1995 yılında 214,50 USD, 1997 yılında 224,25 USD, 2001
yılında 175,90 USD, 2003 yılında 168,24 USD olarak
gerçekleşmiştir.
Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediyelerinde
yapılan doğalgaz ihalelerinin birim fiyatları arasındaki
yaklaşık 4-5 kat tutarındaki olağanüstü farklar ve
Ankara'da yapılan tüm ihaleleri kazanan firmanın temin edeceği
cihazın gerekli olan standardizasyon belgelerine sahip
olmadığının İstanbul'da yapılan ihalede ortaya
çıkması dikkat çekicidir.
Kamuoyunda sürekli olarak tartışılan ve
çeşitli iddiaların öne sürüldüğü bu ihaleleri TBMM'nin
incelemesi, kamuoyunu tatmin edecek ve gerçekleri ortaya çıkaracak bir
araştırma yapması gerekmektedir. Benzer gerekçeler Ankara ve
İstanbul Büyükşehir Belediyelerinin su sayaçları ihaleleri için
de geçerlidir.
Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediyelerinde son on
yılda gerçekleştirilen doğalgaz ve su sayaçları ihalelerini
araştırmak, bu ihalelerin yasalara ve mevzuata uygun bir şekilde
gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğini incelemek, Elektromed
Sanayi Anonim Şirketi, Alfagaz Elektronik Limited Şirketi ve MVM
Turizm ve Ticaret Limited Şirketi arasındaki
bağlantıları açıklığa kavuşturmak, Alfagaz
Elektronik Limited Şirketi'nin temin ettiği cihazların istenilen
standardizasyon belgelerine sahip olup olmadığını saptamak
için Anayasa'nın 98. ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğü'nün 104. ve 105. maddeleri gereğince meclis
araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Kemal Kılıçdaroğlu (İstanbul)
2) Canan Arıtman (İzmir)
3) Yaşar Tüzün (Bilecik)
4) Fevzi Topuz (Muğla)
5) Hikmet Erenkaya (Kocaeli)
6) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
7) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
8) Çetin Soysal (İstanbul)
9) Vahap Seçer (Mersin)
10) Osman Kaptan (Antalya)
11) Algan Hacaloğlu (İstanbul)
12) Nesrin Baytok (Ankara)
13) Bülent Baratalı (İzmir)
14) İlhan Kesici (İstanbul)
15) Akif Ekici (Gaziantep)
16) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
17) Sacid Yıldız (İstanbul)
18) Tekin Bingöl (Ankara)
19) Birgen Keleş (İstanbul)
20) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
21) Onur Öymen (Bursa)
22) Hakkı Suha Okay (Ankara)
23) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
24) Ahmet Ersin (İzmir)
2.- İzmir Milletvekili Oktay
Vural ve 22 milletvekilinin Malatyada kayısı piyasasında
yaşanan sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/261)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Malatya İl'imizin en önemli geçim kaynağı
kayısıda yaşanan sorunların tespit edilmesi ve gerekli
tedbirlerin alınması amacıyla Anayasanın 98 inci, TBMM
İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis
Araştırma Komisyonu kurulmasını arz ederiz.
1) Oktay Vural (İzmir)
2) Mehmet Şandır (Mersin)
3) Osman Çakır (Samsun)
4) Necati Özensoy (Bursa)
5) Sabahattin Çakmakoğlu (Kayseri)
6) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
7) Ahmet Bukan (Çankırı)
8) Reşat Doğru (Tokat)
9) Süleyman Latif Yunusoğlu (Trabzon)
10) Mümin İnan (Niğde)
11) Rıdvan Yalçın (Ordu)
12) Hasan Çalış (Karaman)
13) Osman Ertuğrul (Aksaray)
14) Osman Durmuş (Kırıkkale)
15) Kürşat Atılgan (Adana)
16) Mehmet Akif Paksoy (Kahramanmaraş)
17) Mithat Melen (İstanbul)
18) Ahmet Kenan Tanrıkulu (İzmir)
19) Yılmaz Tankut (Adana)
20) Alim Işık (Kütahya)
21) Recep Taner (Aydın)
22) Mustafa Kalaycı (Konya)
23) Cemaleddin Uslu (Edirne)
Gerekçe:
Adı Malatya ile özdeşleşen, 250 bin kişiye
ekmek kapısı olan kayısı tarım alanında ilin en
başta dile getirilmesi gereken problemidir. Malatya halkının %
70'inin geçim kaynağı kayısı ve meyve üretimidir.
Özellikle Malatya'da üretilen kayısının büyük bir
bölümü kurutularak % 90'ı ihraç edilmektedir. Ancak çeşitli idari ve
siyasi nedenlerle bu önemli ürün, bugüne kadar yeterince
değerlendirilmemiş, bölge halkına ve ülke ekonomisine istenen
değer yaratılmamıştır.
Lisanslı depoculuk kayısı için Malatya'da hayata
geçirilmelidir. İhracatçılar birliği Malatya'da
kurulmalıdır. Girdi maliyetlerinde 2002 yılından sonra %
300 ile % 433 artışlar görülmüştür. Ürün değerinde ise %
40'a varan düşüşler olmuştur.
Son yıllarda ülkemizde yaşanan genel kuraklık
nedeniyle, ilimiz % 70 oranında etkilendiği halde, Güneydoğu
illerine yönelik doğal afet ve teşvik kapsamına
alınmaması bilhassa kayısı çiftçisini ciddi mağdur
etmiştir.
Çünkü Kayısı yetiştiriciliğinde, kalite yükseltme çalışmaları
yetersizdir. Bu çalışmaların artırılarak sürdürülmesi,
bunun için de kayısıya yönelik bilimsel araştırmalar
yapılması gerekmektedir.
Kayısı ürününe zarar veren beyaz çil, larva gibi
zararlılarla mücadele etkisiz kalmaktadır. Bu sorunun çözümü için
üniversitelerle işbirliği yapılmalıdır.
Kayısı yetiştiriciliği, kayısının
toplanması, kükürtlenmesi ve depolanması gibi konularda üreticiler
yeterli eğitime ve bilgiye sahip değildirler.
Kayısı üreticisinin anlatılan bu sorunların
aşılmasında çarelerden biri de üretici birliğinin acilen
kurulmasıdır.
İnönü üniversitesi bünyesinde Malatya'da kayısı araştırma enstitüsünü içine
alacak şekilde bir ziraat fakültesi kurulması zorunludur.
Kayısı üreticilerine gübre, zirai ilaç gibi harcamalarda
yeterli destek verilmemektedir. Üreticiler kayısının fiyat
istikrarsızlığından dolayı kayısıya kükürdü
fazla vererek kayısının besin değerinin düşürülmesine
neden olup, Avrupa Birliği ülkelerine yapılan ihracatta da
sıkıntı yaşanmaktadır.
Kayısının ulusal ve uluslararası medyalarda
reklamı ve tanıtımı yeterince yapılmamaktadır.
Kayısıbirlik'e verilen destek azdır, yaş kayısı,
kayısı çekirdeğinin kabuk ve içkabuk olarak değerlendirilmesi
istenilen seviyede değildir.
Kayısının (konserve, reçel, marmelat, hoşaf ve
meyve suyu gibi) ürün çeşitlemesiyle ulusal ve uluslar arası pazara
sunulması yeterli değildir. İhracatın
arttırılması için gerekli destek sağlanmamaktadır.
Kayısı ürününün hem bölge halkına hem de ülke ekonomisine çok
önemli katkılar yapabilecekken bütün bu sorunlar ve yetersizlikler
yüzünden yeterince değerlendirilmemektedir.
Tüm bu nedenlerle Malatya kayısısında yaşanan
sorunların tespit edilmesi ve gerekli tedbirlerin alınması
amacıyla Anayasanın 98 inci, TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105
inci maddeleri gereğince Meclis Araştırma Komisyonu
Kurulmasını arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
Saygıdeğer milletvekilleri, gündemin Kanun Tasarı
ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu
ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
VII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/589) (S. Sayısı: 269)(X)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Geçen birleşimde, tasarının birinci bölümünün
görüşmeleri tamamlanmıştı, birinci bölümde yer alan
maddeler üzerinde önerge işlemi ve oylamalara
başlanmıştı.
1inci madde üzerinde verilen Bursa Milletvekili Hamit Homriş
ve arkadaşlarının önergesinin oylanmasında
kalmıştık.
Hatırlatmak amacıyla, Komisyon ve Hükûmetin
katılmadığı önergeyi okutup oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 1 inci maddesi (b)
bendinin 2 inci fıkrasının ikinci cümlesinin başına
"Yetkilendirilen işletmecilerin şebekeleri üzerinden
telekomünikasyon hizmeti sunan diğer işletmecilerin" ifadesinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
H. Hamit Homriş |
Behiç Çelik |
Ali Torlak |
|
|
Bursa |
Mersin |
İstanbul |
|
|
Erkan Akçay |
M. Akif Paksoy |
|
|
|
Manisa |
Kahramanmaraş |
|
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci madde üzerinde önerge yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü madde üzerinde üç önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Tasarının çerçeve 3üncü
maddesiyle değiştirilen 5inci fıkrasının tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederim.
|
|
Oktay Vural |
Prof. Dr. Alim Işık |
Erkan Akçay |
|
|
İzmir |
Kütahya |
Manisa |
|
|
Behiç Çelik |
K. Erdal Sipahi |
Necati Özensoy |
|
|
Mersin |
İzmir |
Bursa |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 269 sıra sayılı Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 3 üncü
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Harun
Öztürk
İzmir
Madde 3- 14/6/1973 tarihli ve 1739 sayılı Milli
Eğitim Temel Kanununun 51 inci maddesinin dördüncü fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Milli Eğitim Bakanlığına tahsisli Hazine
mülkiyetindeki taşınmazların Milli Eğitim
Bakanlığı ile mutabık kalınarak tahsislerini kaldırmaya
ve satışına ilke olarak Maliye Bakanı yetkilidir. Tahsisi
kaldırılan taşınmazlardan Maliye
Bakanlığınca uygun görülenler 24/11/1994 tarihli ve 4046
sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun
hükümleri çerçevesinde özelleştirilmek üzere Özelleştirme
İdaresi Başkanlığına bildirilebilir. Bunun üzerine söz
konusu taşınmazlar Özelleştirme Yüksek Kurulunca
özelleştirme kapsam ve programına alınır. Özelleştirme
uygulamasına ilişkin iş ve işlemler 4046 sayılı
Kanuna göre Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca
yürütülür.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 269 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 3 üncü maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
|
M. Akif Hamzaçebi |
Bülent Baratalı |
Gürol Ergin |
|
|
Trabzon |
İzmir |
Muğla |
|
|
Canan Arıtman |
Hüsnü Çöllü |
Enis Tütüncü |
|
|
İzmir |
Antalya |
Tekirdağ |
|
|
Tayfur Süner |
Atila Emek |
Ali Koçal |
|
|
Antalya |
Antalya |
Zonguldak |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Buyurun Sayın Koçal. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ KOÇAL (Zonguldak) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Değerli milletvekilleri, 269 sıra sayılı Kamu
Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu Tasarısının 3üncü maddesinde
değişiklik öngören Cumhuriyet Halk Partisi önergesi hakkında söz
almış bulunuyorum. Şahsım ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu tasarıdaki 3üncü madde ile
birtakım okul arsaları ve okulların satışı
öngörülmektedir. Cumhuriyet döneminde Türkiyemizin kazandığı
birçok varlık aslında bu altı yıllık dönem içerisinde,
hepinizin bildiği gibi, satılmıştır. Bu
satılanlar arasında PETKİMler, TÜPRAŞlar, Telekomlar,
çimento sanayii, İSDEMİR, ERDEMİR gibi
varlıklarımız satılmıştır, satılmaya
devam edilmektedir. Kıyılarımız, ormanlarımız
satılıyor, taş üstünde taş bırakılmadı ne
yazık ki ve bunlardan elde edilen paraların da nerelere
harcandığı, nerelere verildiği kimse tarafından
bilinmemektedir. Bu arada tabii, kala kala ne kaldı? Okullarımız
kaldı, okullarımızın arsaları kaldı.
Okullarımızın arsaları ve okulların
satışıyla ilgili yeni bir öneriyle
karşılaşmış bulunuyoruz. Burada tabii, bu okullar ve
okulların arsaları satılmakla büyük bir rant elde edilecek. Bu
rant nasıl paylaşılacak, kimler tarafından
paylaşılacak, o da meçhul. Esasında, şu anda burada Millî
Eğitim Bakanının da bulunması gerekiyordu, çünkü burada
söyleyeceklerimizle ilgili Millî Eğitim Bakanımızın da
herhâlde birtakım görüşleri olması gerekiyordu, sadece Maliye
Bakanlığını bağlayan bir mesele değil bu.
Satılması planlanan okul ve arazilerin birçoğu
aslında vatandaşlar tarafından
bağışlanmıştır ve vatandaşlar, bu
arsaları, okulları bağışlarken şarta
bağlı olarak bağışlama yapmışlardır ve
hatırlarsınız, 5018 sayılı Yasanın
bağış ve yardımları içeren 40ıncı maddesine
göre, vatandaş, amaç dışı kullanılan
bağışını geri isterse örneğin ne
yapacağız, yani ne yapacaksınız? Yasada böyle bir öngörü
söz konusu değil.
Sayın Bakan, yine, yasayla ilgili bundan önceki
konuşmasında, büyük şehirlerin merkezlerinde öğrencisi
olmayan birçok okul olduğunu ve bu okul binalarının kapalı
tutulduğunu, hiçbir işe yaramadıklarını anlattı
burada. Öncelikle bu okulların isimlerini aslında öğrenmek
isteriz. Yani, bu okullar hangi okullardır, bunları bilmek isteriz.
Hatta, ille de bu yasada direnecekseniz, yani satmayı
düşündüğünüz okul ve arsalar sizin tarafınızdan
biliniyorsa, bunların listelerini de bir görmek isteriz. Bunların
listelerini, isimlerini biz de bilmek isteriz, hatta kamuoyu da bunları
bilmek ister. Esasında, burada hedef, şehir içinde
değerlenmiş okul arsalarının satışıdır.
Zaten bu Hükûmetin aklı fikri biliyorsunuz- satmaktır. Para gelsin
de nasıl gelirse gelsin. Bu anlayışla, sürekli, hareket
edilmektedir ve her zaman, Sayın Bakanın da ifade ettiği gibi,
Babalar gibi satıyoruz, satmaya devam edeceğiz. Ama bu arada,
tabii, sattığınız okulun öğrencileri ne olacak? Bu
öğrenciler yeni bir okul yapılıncaya kadar nerede barınacaklar?
Bunları uzaklara nasıl taşıyacaksınız? Yeni bir
sorun ortaya çıkmayacak mı? Bunları bir değerlendirmek
lazım. İlle de bu okulları ve arsalarını satmak
istiyorsanız, acaba, çevredeki okul velilerine, öğrenci velilerine
sormayı düşünür müsünüz? Onlara sorarak hareket etmeniz daha iyi
olmaz mı? Bunu da bir değerlendirmek lazım.
Değerli arkadaşlar, aslında bu gidişin sonu
iyi değildir. Tabii, her şeyi satıp savmakla bu işler
yürümez. Kötü mirasçılar gibi, elde avuçta bulunan her şeyi
satıyor bu Hükûmetimiz, ama devlet böylesine hayırsız
evlatların cezasını da bir gün gelir mutlaka verir değerli
arkadaşlar.
Biz aslında Cumhuriyet Halk Partisi olarak tasarıdaki
3üncü maddenin tamamen çıkartılmasını öneriyoruz. Çünkü bu
satış ülkemize bir yarar sağlamayacaktır, kimseye bir yarar
sağlamayacaktır. Öyle umuyorum ki duyarlı arkadaşlar da bu
konuda bizimle birlikte hareket edeceklerdir.
Değerli arkadaşlar, tabii biz daha okulların
sorunlarını çözmeden, okulların önemli sorunları var
hepimiz biliyoruz, bunları çözmeden aslında okulları ve
arsaları satma konusunda karar alıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, konuşmanızı tamamlayın
Sayın Koçal.
ALİ KOÇAL (Devamla) Ama okulların boyasını,
badanasını, bakımını, onarımını ne
yazık ki veliler aracılığıyla
gerçekleştirebiliyoruz. Hatta birçok okulda yönetici
arkadaşlarımız resmî yazı yazabilmek için kâğıt
almak üzere velilere müracaat ediyorlar. Böylesine bir durum varken, böylesine
bir sıkıntı varken, okulların sorunları çözülmezken
sizin okul arsalarını satıyor olmanız hiç de
akıllı bir iş değildir. Hatta bir sürü
öğretmenlerimiz, sınıf öğretmenlerimiz kendi
ihtiyaçlarını, sınıfa ait ihtiyaçlarını kendileri
giderme çabası içindedirler.
Bu arada, değerli arkadaşlar, tabii köylerde
biliyorsunuz bir sürü okul taşımalı eğitim nedeniyle
kapanmıştır, kapanmaya da devam ediyor. Bu okulların
kapanması esasında hiç akıl kârı değildir. Bu
okulları kapatma yerine, köylerdeki öğrenci azlığı
nedeniyle okullarımızı kapatma yerine, o okulların en
azından ilk beş sınıfını rahatlıkla o köyde
istihdam edebiliriz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ KOÇAL (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Koçal, lütfen son cümlenizi alayım.
ALİ KOÇAL (Devamla) Ama ille de kapatmanız gerekiyorsa
köylerdeki okulları, bu okulların yine ziraat müdürlüklerine ve halk
eğitim müdürlüklerine verilmesinde çok büyük fayda vardır diyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 269 sıra sayılı Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 3 üncü
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Harun
Öztürk
İzmir
Madde 3- 14/6/1973 tarihli ve 1739 sayılı Milli
Eğitim Temel Kanununun 51 inci maddesinin dördüncü fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Milli Eğitim Bakanlığına tahsisli Hazine
mülkiyetindeki taşınmazların Milli Eğitim
Bakanlığı ile mutabık kalınarak tahsislerini
kaldırmaya ve satışına ilke olarak Maliye Bakanı
yetkilidir. Tahsisi kaldırılan taşınmazlardan Maliye
Bakanlığınca uygun görülenler 24/11/1994 tarihli ve 4046
sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun
hükümleri çerçevesinde özelleştirilmek üzere Özelleştirme
İdaresi Başkanlığına bildirilebilir. Bunun üzerine söz
konusu taşınmazlar Özelleştirme Yüksek Kurulunca
özelleştirme kapsam ve programına alınır. Özelleştirme
uygulamasına ilişkin iş ve işlemler 4046 sayılı
Kanuna göre Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca
yürütülür.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Öztürk, buyurun.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şahsım ve Demokratik Sol Parti adına yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan tasarıya
ait Plan ve Bütçe Komisyonu raporu ekinde yer alan karşı oy
yazımızda atıfta bulunduğumuz çerçeve madde numaraları
ile Genel Kurula sunulan tasarı metninin çerçeve madde numaraları
arasında bir uyumsuzluk meydana gelmiştir. Uyumsuzluk,
karşı oy yazımızı hazırlamak üzere komisyondan
aldığımız metindeki madde sıralarının daha
sonra değiştirilmiş olmasından ve iş
yoğunluğu nedeniyle olacak tarafımızın
bilgilendirilmemesinden kaynaklanmıştır. Atıflardaki
uyumsuzluk, işin esasına ilişkin karşı oy
yazımızın özünü etkilememektedir. Söz konusu maddi hatayı
bilgilerinize sunarım.
Değerli milletvekilleri, AKP milletvekillerinin
oylarıyla alınan karar gereği bu tasarıyı temel yasa
olarak görüşmekteyiz. Değerli hatiplerin ifade ettiği gibi 24
kanun ve 2 kanun hükmünde kararnamede değişiklik
yaptığı ifade edilen tasarı, aslında, yürürlükten
kaldırılan hükümler arasında yer alan Tütün Kanunuyla birlikte
27 kanunda değişiklik yapıyor.
İç Tüzük hükümlerine göre bir kanun tasarısı ya da
teklifinin temel kanun olarak görüşülebilmesi için şu özelliklerin
daha sonraki uygulamalarımız açısından bir kez daha
dikkatlerinize sunulması gerekli görülmüştür. Bir hukuk
dalını sistematik olarak bütünüyle ve kapsamlı olarak
değiştirecek biçimde genel ilkeleri içermesi gerekiyor. Kişisel
veya toplumsal yaşamın büyük bir bölümünü ilgilendirmesi gerekiyor.
Kendi alanındaki özel kanunların dayandığı temel
kavramları göstermesi gerekiyor. Özel kanunlar arasında uygulamada
ahenk sağlamayı amaçlaması gerekiyor. Düzenlediği alan
yönünden bütünlüğün ve maddeler arasındaki
bağlantıların korunması zorunluluğunun bulunması
gerekiyor. Kanunları ve İç Tüzükü bütünüyle ve kapsamlı olarak
değiştiren veya yürürlüğe koyan tasarı veya teklifler
olması gerekiyor. Peki, görüşmekte olduğumuz 27 kanun ve kanun
hükmünde kararnameye lütfen bakınız, bu özellikleri
taşıyıp taşımadıklarını tekrar
değerlendiriniz.
Ben bunlardan bazılarını bilgilerinize sunmak
istiyorum: Telgraf ve Telefon Kanunu, Türk Silahlı Kuvvetleri Personel
Kanunu, Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin
Birleştirilmesi Hakkında Kanun, Toplu Konut Kanunu, Vatani Hizmet
Tertibi Aylıklarının Bağlanması Hakkında Kanun,
Milli Piyango Teşkiline Dair Kanun, Özelleştirme Kanunu, Ceza
Muhakemesi Kanunu, İl Özel İdaresi Kanunu, Yıpranan Tarihi ve
Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve
Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanun, Gecekondu
Kanunu, tütün ve alkol piyasasıyla ilgili kanun.
Tekrar değerlendirmelerinize sunduktan sonra, bizlerin,
Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, kendi koyduğumuz hukuka eğer
uymaz isek topluma hukuka uyma konusunda nasıl bir örnek
oluşturduğumuza lütfen dikkat edelim.
Değerli arkadaşlar, görüşmekte olduğumuz
tasarı birbiriyle bütünlük arz etmeyen torba bir kanun
tasarısıdır. Tasarının bütçeye getireceği yük ile
hazinenin tasarı dolayısıyla ne kadar gelirden yoksun
kalacağı konusunda Komisyonun ve Genel Kurulun bilgilendirilmemesi
Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun öngördüğü zorunluluğa
uymamak anlamına gelmektedir.
5018 sayılı Kanunda yapılan
değişiklikler arasında, kanunda Sayıştay
tarafından düzenlenip Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulması
gerektiği hâlde düzenleme konusundaki fiilî imkânsızlıklar
nedeniyle bugüne kadar sunulamayan raporlar konusunda bir düzenleme de yer
almamaktadır.
Hazineye ait taşınmazlardan Millî Eğitim
Bakanlığı ile Karayolları ve Devlet Su İşlerine
tahsis edilmiş olanların satışından elde edilecek
gelirlerin 5018 sayılı Kanunun öngördüğü ademi tahsis
prensibine aykırı olarak bu Bakanlık ve kuruluşlar
adına gelirli ödenek kaydına izin verilmektedir. Önergemiz Millî
Eğitim Bakanlığıyla ilgili söz konusu düzenlemenin yasaya
aykırılığını gidermek amacıyla
verilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları
limanlarının özelleştirilmesinden elde edilen ve edilecek olan
gelirlerin ulaştırma yatırımlarında kullanılmak
üzere gelirli ödenek kaydına izin verilmektedir. Bu da ademi tahsis
ilkesine aykırıdır.
Yine, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarının ihtiyaç
fazlası taşınmazlarının Genel Müdürlüğün
takdirine bağlı olarak bu Genel Müdürlük ya da Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı aracılığı ile
satışı öngörülmektedir. Doğrusu, ihtiyaç fazlası bu
taşınmazların
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Öztürk,
konuşmanızı tamamlayınız.
HARUN ÖZTÜRK (Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkan.
satışının uzman kuruluş olan
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından
yapılmasıdır.
Hükûmet yetkilileri bütün bu uygulamaları ile ne kadar
iş bilir olduklarını her fırsatta ortaya koymaya
çalışmaktadırlar. Bu kürsüden daha önce de ifade ettik, beş
yıl beş ayda Hükûmet, cumhuriyetin bütün kazanımlarını
haraç mezat satarak bu dönemde ödediği toplam 913,4 milyar YTL
tutarındaki borç anapara ve faiz ödemesinin sadece ve sadece 25,5
milyarlık kısmını özelleştirme gelirlerinden
karşılayabilmiştir. Hükûmet, satmakla bir yere
varılamayacağı gerçeğini artık öğrenmelidir.
Bu uygulamalar, adı fon olmasa da fon uygulamasına
geri dönüşün işaretlerini taşımaktadır; mali
disiplinin ve planlama anlayışının terk edilmekte
olduğu anlamına gelmektedir.
Ayrıca, kamu kurumlarına denilmektedir ki: Kamu hizmeti
için bir yatırım yapacaksanız gelirini kendiniz
bulacaksınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HARUN ÖZTÜRK (Devamla) - Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Öztürk.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, karar yeter
sayısı istiyorum.
BAŞKAN Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, Sayın Öztürkün önergesini oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.18
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.31
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Canan
CANDEMİR ÇELİK (Bursa), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 135inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
269 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
3üncü madde üzerinde İzmir Milletvekili Harun Öztürk
tarafından verilen önergenin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Tasarının çerçeve 3üncü
maddesiyle değiştirilen 5inci fıkrasının tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederim.
Erkan
Akçay (Manisa) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir)
Katılmıyoruz.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Beytullah Asil
BAŞKAN - Sayın Asil, buyurun efendim.
BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri Milli Eğitim
Bakanlığına bağlı tahsisli Hazine mülkiyetindeki
taşınmazların Milli Eğitim Bakanlığı ile
mutabık kalınarak tahsislerini kaldırmaya ve 5018
sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun 46 ncı maddesine
bağlı olmaksızın satışına Maliye Bakanı
yetkilidir. Ayrıca bu taşınmazlardan Milli Eğitim
Bakanlığınca uygun görülenler, Maliye Bakanlığı
tarafından 24/11/1994 tarihli ve 4046 sayılı Özelleştirme
Uygulamaları Hakkında Kanun hükümleri çerçevesinde
özelleştirilmek üzere Özelleştirme İdaresi
Başkanlığına bildirilir. Bunun üzerine söz konusu
taşınmazlar Özelleştirme Yüksek Kurulunca özelleştirme
kapsam ve programına alınır. Özelleştirme uygulamasına
ilişkin iş ve işlemler 4046 sayılı Kanuna göre
Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca yürütülür.
denilmektedir. Devamla da 4046 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde
taşınmazların özelleştirilmesi sonucu elde edilecek
gelirler, özelleştirme giderleri düşüldükten sonra Hazineye
aktarılır. Bu taşınmazların satışından
elde edilen gelirleri, bir yandan genel bütçenin (B) işaretli cetveline
gelir, diğer yandan ihtiyaç duyulan yerlerde okul yapımı ve
onarımı amacıyla kullanılmak üzere Milli Eğitim
Bakanlığı bütçesine ödenek kaydetmeye Maliye Bakanı
yetkilidir. Sermaye ödenekleri yılı yatırım
programıyla ilişkilendirilir. denilmektedir.
Değerli milletvekilleri, tasarının amacında
ise 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanununda; Millî Eğitim
Bakanlığının ihtiyaç duyduğu eğitim tesislerinin
yapımında, şehir merkezinde kalmış, eğitim yeri
olma özelliğini kaybetmiş, eğitim hizmeti için ihtiyaç
önceliği olmayan taşınmazların satılmasından elde
edilecek gelirin özel idarelere aktarılarak özel idarelerin
yapacağı eğitim tesisleri için finansman
sağlanmasına, denilmektedir.
Şimdi, burada tasarının amacı ile bu maddenin
amacı ile maddenin yazılış şekli arasındaki farka
dikkatinizi çekmek istiyorum. Şimdi, burada amaç, eğitim
özelliğini kaybetmiş, şehir içlerinde kalmış
okulların satılması ve bunun neticesinde de aynı il veya
başka bir vilayetimizdeki okul ihtiyacının
karşılanması iken bu binalar ve arsalar tamamen Özelleştirme
İdaresi Başkanlığına bildirilerek Özelleştirme
İdaresinin işlem yapması sağlanmaktadır.
Değerli arkadaşlarım, hazineye bağlı
arazilerin, binaların nasıl satılacağı yasa ile
belirlenmiştir. Millî Emlak Genel Müdürlüğü de, illerde millî emlak
müdürlükleri de bu işle görevlendirilmiş ve işlemlerin
nasıl yapılacağı da bunların yasasında
belirtilmiştir.
Değerli milletvekilleri, Telekom 5 milyar doların
üzerinde bir değerle Özelleştirme İdaresi
Başkanlığınca satılmıştır. TÜPRAŞ
4 milyar doların üzerinde, Özelleştirme İdaresi tarafından,
bir gelir elde edilmek suretiyle satılmıştır. ERDEMİR
3 milyar doların üzerinde bir değerle
satılmıştır. Bu özelleştirmedeki amaç nedir? Elde
edilecek kaynakların yeni sanayi tesisleri yapılmak suretiyle
istihdama ve ülke ekonomisine kaynak sağlaması, katkı
sağlaması amacıyla özelleştirilmektedir. Ama bugüne kadar
yapılan bu özelleştirmeler neticesinde, Telekomun yerine,
TÜPRAŞın yerine, ERDEMİRin yerine
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Asil, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
BEYTULLAH ASİL (Devamla)
satılan limanların,
çimento fabrikalarının ve diğer değerlerin yerine ülkeye bu
anlamda katkı sağlayacak, istihdamı çözecek bir tek çivinin
çakıldığına dair bana bir işaret gösterin. O nedenle,
bu maddenin, düzenleniş şekli itibarıyla tasarıdan
çıkartılması gerekmektedir.
Tabii ki bu tür, tasarının amacında ifade edilen
okul özelliğini kaybetmiş yerler, binalar elden
çıkartılmalıdır, bir çaresine bakılmalıdır.
Ancak, bunun bu şekliyle yapılması çok değişik
sorunlar karşımıza
çıkartacaktır. Şehir merkezlerinde
yapılaşmanın yoğunluğunu artıracak, zaten
şehir merkezlerinde içinden çıkılmaz hâle gelen trafik ve çevre
meselelerimizi 1 kat daha artıracaktır.
O nedenle, önergemize desteklerinizi bekliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Asil.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
4üncü madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan tasarının 4üncü maddesiyle
değiştirilen paragrafının 2nci cümlesinde yer al
...Üniversite yönetim kurulunun belirleyeceği oranlar çerçevesinde
ibaresinin ...yetkili sendika temsilcisinin iştiraki ile üniversite
yönetim kurulunun belirleyeceği oranlar çerçevesinde şeklinde
değiştirilmesini, 4üncü cümlesinde yer alan Sağlık
Personeli ibaresinin Personel şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederim.
|
Oktay Vural Erkan Akçay Behiç Çelik |
|
İzmir Manisa Mersin |
|
K. Erdal Sipahi Prof. Dr. Alim
Işık Necati Özensoy |
|
İzmir Kütahya Bursa |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına |
Görüşülmekte olan 269 Sıra sayılı Kamu Mali
Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 4 üncü Maddesiyle Değiştirilen 2547
sayılı Yükseköğretim Kanununun 58 inci Maddesinin (a)
fıkrasının dördüncü paragrafının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
|
M. Akif Hamzaçebi |
Nur Serter |
Hüsnü Çöllü |
|
|
Trabzon |
İstanbul |
Antalya |
|
|
Tayfur Süner |
Atila Emek |
Enis Tütüncü |
|
|
Antalya |
Antalya |
Tekirdağ |
"Her eğitim-öğretim, araştırma veya
uygulama birimi veya bölümü ile ilgili öğretim elemanlarının
katkısıyla toplanan döner sermaye gayrisafi
hasılatının en az yüzde 35'i o kuruluş veya birimin araç,
gereç, araştırma ve diğer ihtiyaçlarına ayrılır.
Kalan kısmı ise üniversite yönetim kurulunun belirleyeceği
oranlar çerçevesinde bağlı bulunduğu üniversitenin bilimsel
araştırma projeleri ile döner sermaye gelirinin elde edildiği
fakülte, enstitü, yüksek okul, konservatuar ile uygulama ve araştırma
merkezlerinde görevli öğretim elemanları ve aynı birimlerde
görevli 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununa tâbi personel (döner sermaye işletme müdürlüğü ve döner
sermaye saymanlık personeli dahil) ile aynı Kanunun 4 üncü maddesinin
(B) bendine göre sözleşmeli olarak çalışan personel
arasında katkıları da dikkate alınmak suretiyle
paylaştırılır. Öğretim üyeleri ile
Üniversitelerarası Kurulun önerisi üzerine Yükseköğretim Kurulunca
kabul edilen sağlık, teknik ve sanatla ilgili birimlerde görevli
öğretim elemanlarına döner sermayeden bir ayda ayrılacak
payın tutarı, bunların bir ayda alacakları aylık (ek
gösterge dahil), yan ödeme, ödenek (geliştirme ödeneği hariç) ve her
türlü tazminat (makam, temsil ve görev tazminatı hariç)
toplamının yüzde 200'ünü, diğer öğretim elemanları ile
657 sayılı Kanuna tâbi personel için ise yüzde 100'ünü geçemez. Bu
oran; tıp ve diş hekimliği fakülteleri uygulama ve
araştırma merkezlerinde (hastaneler dahil) görev yapan 657
sayılı Kanuna tâbi personelden başhemşire için yüzde 200,
diğerleri için yüzde 150, işin ve hizmetin özelliği dikkate
alınarak yoğun bakım, doğumhane, yeni doğan, süt
çocuğu, yanık, diyaliz, ameliyathane, kemik iliği, nakil ünitesi
ve acil serviste çalışan sağlık personeli için yüzde 200
olarak uygulanabilir. Sözleşmeli personele yapılacak ödeme
tutarı, sözleşmeli personelin çalıştığı
birim ve bulunduğu pozisyon unvanı itibariyle aynı veya benzer
unvanlı memur kadrosunda çalışan, hizmet yılı ve
öğrenim durumu aynı olan emsali personel dikkate alınarak belirlenir.
Emsali bulunmayan sözleşmeli personele yapılacak ödeme tutarı
ise brüt sözleşme ücretlerinin yüzde 25'ini geçemez. Rektörler ve rektör
yardımcıları, üniversite veya yüksek teknoloji enstitülerindeki
döner sermaye gelirinin elde edildiği birimlerin birinden
katkılarına bakılmaksızın bu maddedeki esaslara göre
her ay pay alabilirler ve bunlara bir ayda ödenebilecek pay, bir ayda
alacakları aylık (ek gösterge dahil), ödenek (geliştirme
ödeneği hariç) ve her türlü tazminat (makam, temsil ve görev tazminatları
hariç) toplamının iki katını geçemez. Öğretim
üyelerine saat 14.00'den sonra döner sermayeye yaptıkları
doğrudan gelir getirici katkılarından dolayı ilave olarak,
almakta oldukları aylık (ek gösterge dahil), ödenek (geliştirme
ödeneği hariç) ve her türlü tazminat (makam, temsil ve görev
tazminatları hariç) toplamının on katına kadar pay
verilebilir. Rektör ve rektör yardımcıları ile bu kapsamdaki
gelirin elde edildiği fakültelerin dekan ve dekan yardımcıları
ile başhekim ve başhekim yardımcılarına doğrudan
gelir getirici katkılarına bakılmaksızın bu kapsamda
elde edilen gelirlerden karşılanmak üzere, bir ayda alacakları
aylık (ek gösterge dahil), ödenek (geliştirme ödeneği hariç) ve
her türlü tazminat (makam, temsil ve görev tazminatları hariç)
toplamının dört katına kadar ayrıca pay verilebilir. Bu
fıkra uyarınca 2914 sayılı Yüksek Öğretim Personel
Kanununa tabi personele yapılan ödemeler, 4505 sayılı Sosyal
Güvenlikle İlgili Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması ve Temsil Tazminatı Ödenmesi Hakkında Kanunun 5
inci maddesinin (c) fıkrası ile 631 sayılı Memurlar ve
Diğer Kamu Görevlilerinin Mali ve Sosyal Haklarında Düzenlemeler ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 16 ncı
maddesi hükümlerinin uygulanmasında dikkate alınmaz."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hamzaçebi
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Serter
BAŞKAN Sayın Serter mi konuşacak?
Buyurun Sayın Serter. (CHP sıralarından
alkışlar)
FATMA NUR SERTER (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 269 sıra sayılı yasanın
4üncü maddesiyle ilgili vermiş olduğumuz değişiklik
önergesiyle ilgili söz almış bulunuyorum.
Bu değişiklik önergesinde, 2547 sayılı
Kanunun 58inci maddesinde yapılan değişikliklerin bir
kısmından vazgeçilmesini önermekteyiz özetle. Çünkü 2547
sayılı Kanunun 58inci maddesiyle ilgili yapılan ve
yasanın 4üncü maddesinde yer alan bu değişikliklerden bir
kısmı, özellikle yardımcı sağlık personeline
döner sermaye katkı payını artırmayı amaçlayan
kısmını tümüyle onaylıyoruz ve bu girişimin doğru
olduğu inancını da taşıyoruz.
Başhemşirelere döner sermaye katkı
payının yüzde 200 oranında verilmesi, hemşirelere,
sağlık personeline ve sözleşmeli personele verilen katkı
payının artırılmasıyla ilgili görüşlerimiz
olumludur ancak bu değişiklik yapılırken rektör, rektör
yardımcısı, dekan, dekan yardımcısı,
başhekim ve başhekim yardımcılarına daha önce
verilmekte olan +4 katına ulaşan döner sermaye katkı
payının yüzde 10la sınırlandığı
görülmektedir.
Şimdi, değerli milletvekilleri, durumu belki daha somut
hâle getirebilmek için rektör, rektör yardımcısı, dekan, dekan
yardımcısı, işte başhekimlik yapan insanların
yaşamlarından bu görevlere ne kadar uzun bir süreyi
ayırdıklarını biraz değerlendirmek gerekir. Bu görevi
ifa edenler hem attıkları her imzayla, ita amiri sıfatıyla,
çok ağır yükümlülüklerin altına girmekte hem de
zamanlarının çok büyük bir kısmını bu hizmetlerin
görülmesi için ayırmak mecburiyetinde kalmaktadırlar. Normal bir
öğretim üyesinin çoğu kez 2 katı zamanla çalışmakta,
hafta sonu tatillerinde bu görevleri için zaman ayırıp
çalışmakta ve geç vakitlere kadar ağır bir sorumluluğu
taşımaktadırlar.
Herhangi bir tıp fakültesi öğretim üyesini ele
alalım. Mevcut düzenleme, bu öğretim üyesine saat 14.00ten sonra
yapmış olduğu çalışma için yani hasta
bakmasının karşılığında 10 katına kadar
döner sermaye katkı payı alabilme hakkı tanımaktadır.
O hâlde tıp fakültesinden seçilmiş olan bir rektör ya da tıp
fakültesi dekanı ya da hastanenin başhekimi çok daha fazla süreyle bu
yönetim görevini yapmış olmasına rağmen alacağı
ek katkı payı yüzde 10la
sınırlandırılmaktadır. En başta bu, hak ve adalet
prensiplerine aykırıdır ve bir geri dönüş
anlamını taşımaktadır.
Ayrıca şunu özenle belirtmek istiyorum: Değerli
milletvekilleri, burada belirtilen katkı payları en üst düzeydir.
Yani bugün bu katkı paylarını ödeyebilen üniversite
sayısı son derece sınırlıdır. Ben tek tek devlet
üniversitesi rektörlerini aradım ve sordum, yüzde 200 katkı payı
ödeyen kaç kişi var diye. Üç beş üniversitenin dışında
yüzde 200 katkı payı ödeyebilen üniversite zaten yok. Niye yok
derseniz, çünkü üniversitelerin döner sermayeleri özellikle 2005 yılından
sonra AKP Hükûmetinin uyguladığı politikalarla çökmüştür,
çöküşe geçmiştir, onun için yok. Onun için siz bu yasada isterseniz
başhemşireye yüzde 200 döner sermaye katkı payı veriyorum
deyin, isterseniz hemşireye yüzde 150 veriyorum deyin bunları uygulayabilecek
bir döner sermaye yok zaten. Çünkü üniversiteler ne yazık ki
çökertilmiştir döner sermayeleri itibarıyla.
Üniversiteler, döner sermayelerinden yapmış
oldukları ödemelerin karşılığında devletten
borçlarını bugün tahsil edememektedirler. Biraz, sosyal güvenlik
kurumundan bir miktar borçlarını tahsil etmekle birlikte, özellikle
belediyelerden ve diğer kamu kuruluşlarından borç tahsili
yapamamaktadırlar. Bugün 2002 yılına ait borcunu tahsil
edememiş çok sayıda üniversitemiz bulunmaktadır.
Şimdi bakıyoruz, Ocak 2008 tarihine kadar üniversite hastanelerinin
hizmet gelirlerinin yüzde 15ini, hazine payı olarak, peşin olarak
Maliye Bakanlığına ödettirmişsiniz, yüzde 15ini. Aynı
dönemde acaba devlet hastanelerine ve devlet eğitim hastanelerine
ödettirdiğiniz hazine katkı payı nedir? Yüzde 1
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Serter, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
FATMA NUR SERTER (Devamla) Bu aradaki büyük fark üniversite
hastanelerinin çöküşünün temelini oluşturmuştur. 2008den sonra
bu payı yüzde 5e indirdiniz ama hâlâ devlet hastaneleri ile
aralarında yüzde 4lük bir fark var. Neden Sayın Bakan neden,
üniversiteler üvey evlat mıdır? Neden onlara böyle bir
uygulamayı hak görüyorsunuz da devlet hastanelerinden yüzde 1lik bir
kesinti yapıyorsunuz?
İkinci önemli bir şey: Üniversite hastanelerinin
faturalarının ödenmesiyle ilgili süreçte, sürekli olarak bütçe
uygulama fiyatlarını aşağıya çekmeyi sürdürdünüz. 2005
yılında bütçe uygulama fiyatlarında yüzde 15lik bir
düşüş gerçekleştirdiniz ve 2005ten bu yana
baktığınızda enflasyon hesabına göre de
baktığınızda, bu üniversite hastaneleri yüzde 32lik bir
kayıp yaşamaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Serter, son cümlenizi alayım.
Buyurun.
FATMA NUR SERTER (Devamla) Evet, son cümlem.
Buradaki amaç bellidir: Hazinenin kesintisini yüksek ödeyen,
devletten alacağını tahsil edemeyen, bütçe uygulama
fiyatları nedeniyle sürekli zararına çalışan üniversite
hastanelerini acaba özel hastanelerle rekabet edemez bir duruma getirmeyi mi
amaçlamaktasınız?
Bu süreç içerisinde döner sermayeden alınacak katkı
paylarını ister yüzde 200e ister yüzde 500e çıkarın,
çökmüş olan döner sermayelerden bu ödemeler zaten
yapılamayacaktır.
Bu nedenle, hiç olmazsa rektör, rektör yardımcısı,
dekan, dekan yardımcısı ve başhekimlere yönelik bu
haksızlığın giderilmesini diliyoruz, rica ediyoruz ve
önergemize olumlu oy vermenizi talep ediyoruz.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, karar yeter
sayısı istiyorum.
BAŞKAN Tamam.
Sayın Hamzaçebi ve arkadaşlarının önergesini
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul
edilmemiştir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, burada 60 kişi
ancak var! (AK PARTİ sıralarından Otur yerine! sesleri,
gürültüler) O Kâtip Üyeler ne yapıyorlar orada, öğrenmek istiyorum.
60 kişi bile yok burada!
BAŞKAN - Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan tasarının 4üncü maddesiyle
değiştirilen paragrafının 2nci cümlesinde yer alan
Üniversite yönetim kurulunun belirleyeceği oranlar çerçevesinde
ibaresinin
yetkili sendika temsilcisinin iştiraki ile üniversite yönetim
kurulunun belirleyeceği oranlar çerçevesinde şeklinde
değiştirilmesini, 4üncü cümlesinde yer alan Sağlık
Personeli ibaresinin Personel şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Alim
Işık (Kütahya) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet?
DEVLET BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Alim Işık
BAŞKAN - Sayın
Işık, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 269 sıra
sayılı Kanun
Tasarısının 4üncü maddesinin ikinci paragrafında
değişiklik yapılmasıyla ilgili Grubumuz önergesi hakkında
söz almış bulunmaktayım. Hepinize saygılarımı
sunuyorum.
Önergemiz, biraz önce Sayın Kâtip Üyemizin de okuduğu
gibi 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun döner sermayelerle
ilgili 58inci maddesinin ikinci paragrafında yer alan ve döner
sermayelerin gelir paylarının üniversite yönetim kurulu
tarafından tespit edilmesinde söz konusu üniversitede çalışan
personelin bağlı bulunduğu sendika temsilcisinin de o gündemin
yer aldığı maddenin konuşulması sırasında
-söz konusu temsilcinin- yönetim kurulu toplantısına katılarak o
toplantıda payların belirlenmesini amaçlıyor. Birinci bölüm bu.
Yine aynı paragrafın dördüncü maddesindeki değişiklimiz de
tıp fakültesi ve diş hekimliği gibi fakültelerde özellikle
doğum servisi, acil servis ve benzeri gibi yoğun çalışmaların
olduğu birimlerde sağlık personeli dışında da
yani idari hizmetler grubunda çalışan personelin de bu fakültelerin
döner sermaye paylarının dağıtılmasında bu
dağıtım içerisine alınmasını amaçlayan bir
değişiklik. Mevcut hâliyle yasa tasarısı kabul edilir ise
bu birimlerde çalışan personel sağlık personeli
olmadığı için söz konusu fakültenin döner sermaye gelirlerinden
pay alamayacak ve bir haksız rekabete yol açılmış
olacaktır. Bu küçük değişikliğin umarım yüce
Meclisinizce kabul edileceğini düşünmekteyim.
Önergenin birinci bölümünde ifade ettiğimiz sendika
temsilcilerinin katılması konusu şu anda Sağlık
Bakanlığına bağlı bulunan hastanelerdeki
dağıtım sisteminin aynısıdır.
Dolayısıyla, bir ülkede iki farklı kurumda aynı konu
farklı yöntemlerle çalışmasın, işletilmesin,
dolayısıyla burada bir birlik sağlansın amacı
güdülmektedir. Umarım bu değişiklik de sizler tarafından
uygun görülecektir. Bu vesileyle, söz konusu kanun değişikliğinin
benden önceki konuşmacıların da ifade ettiği düzenlemeler
yapılması hâlinde halen bazı uygulamada
karşılaşılan sıkıntıların giderilmesine
katkı sağlayacağı düşüncesini
taşımaktayız.
Elbette ki üniversitelerde son dönemde döner sermaye
paylarında giderek azalmalar söz konusudur. Özel sektörde bu hizmeti
verecek birçok hastane açılmıştır. Ama serbest rekabetin
hem üniversiteler hem de özel kurumlar arasında yaşanması da çok
yadırganacak bir konu olmamalıdır fakat haksızlık
varsa mutlaka bunun önüne geçilmelidir. Bu değişiklik umarım bu
haksızlığı da giderecektir.
Bu vesileyle tekrar saygılarımı sunuyor,
önergemizin kabulünü diliyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Işık.
KAMER GENÇ (Tunceli) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN Ben duyuyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) Divan üyeleri lütfen görevini yapsın.
BAŞKAN Herkes görevini yapıyor Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) Yapmıyor. Çok taraflı
davranıyorsunuz.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Sayın milletvekilleri, kâtip üyelerimiz arasında ihtilaf
olmuştur.
Elektronik cihazla oylama yapacağım.
Oylama için iki dakika süre veriyorum ve oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, karar yeter
sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
5inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
6ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
7nci madde üzerinde iki önerge vardır. Önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 269 Sıra Sayılı
Tasarının çerçeve 7 nci maddesi ile değiştirilmesi
öngörülen 2.3.1984 tarihli ve 2985 sayılı Toplu Konut Kanununun 4
üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan mülkiyeti kendisine ait
arsa ve arazilerde ibaresinin mülkiyeti kendisine ait arsa ve arazilerden
konut uygulama alanı olarak belirlediği alanlarda olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
M. Akif Hamzaçebi |
Yaşar Ağyüz |
Gürol Ergin |
|
|
Trabzon |
Gaziantep |
Muğla |
|
|
Şahin Mengü |
Akif Ekici |
|
|
|
Manisa |
Gaziantep |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 269 sıra sayılı yasa
tasarısının 7. maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Genç, buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 7nci maddesinin tasarı metninden
çıkarılması yolunda verdiğim önergeyle ilgili olarak söz
almış bulunuyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.
Tabii, 39-40 derece sıcaklıkta bu Türkiye Büyük Millet
Meclisinin çalıştırılmasının
mantığını ben anlamış değilim.
Şimdi, yirmi dokuz maddelik bir kanunu temel kanun olarak
kabul ediyorsunuz, bunun amacı nedir biliyor musunuz? Halk bu kanunun
içinde ne vardır diye öğrenmesin. Çünkü bu kanunun bu maddesiyle
TOKİye imar planı yapma yetkisini veriyorsunuz. TOKİ kim? Bir
özel tüzel kişi. Başında Tayyip Erdoğanın en
yakın adamı var. Devletin en kıymetli arsalarını gidip
alıyor, devletin ihalelerini alıyor -hiçbir denetime tabi değil-
getiriyor, istediği tüccarlardan, kendi yandaşları fabrikalardan
inşaat malzemelerini alıyor, hiçbir denetime tabi değil.
İstanbulda, devletten aldığı araziyi satıyor Halk
Bankasına fahiş bir fiyatla, hiçbir şeye tabi değil.
Şimdi bundan ne anlaşılıyor biliyor musunuz sayın
milletvekilleri? Bir kişi hastalanmış, kanser hastası, son
on beş gününü yaşıyor, elindeki bütün malını mülkünü
yiyip harcamaya benziyor.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Dimdik ayakta
Hükûmetimiz.
KAMER GENÇ (Devamla) - Yani sizin Hükûmetiniz diyor ki: Ya, ben
şu devletin elinde ne kadar mal mülk varsa bunun hepsini elden
çıkarayım, benden sonra kim gelirse gelsin önemli değil. Bu
devlet devamlı bir devlettir. Ne yapıyorsunuz? Okulların
arsalarını satıyorsunuz, Devlet Su İşlerinin elindeki
arsaları satıyorsunuz, devletin en kıymetli kültür
varlıklarını satıyorsunuz. İmar planını
yaparken diyorsunuz ki: Yetki TOKİde. Ya, imar planı yapma yetkisi
belediyelere ait, ana kent belediyelerine ait, bazı hâllerde turizm
alanlarına ait. Bunu niye alıyorsunuz? Yani birkaç tane belediye
emrinizde değil diye böyle, bütün imar planını ille Tayyip Erdoğanın
dudakları arasından çıkan iki kelimeyle mi hepsi çözülecek?
Böyle bir mantık, böyle bir anlayış olmaz sayın
milletvekilleri. Yani siz devletin en kıymetli mallarını bir
kamu tüzel kişisi bile olmayan, hiçbir denetimi olmayan bir kişiye veriyorsunuz.
Yarın başınıza gelecek, evinizin önündeki kıymetli
hazine arazilerine, devletin arazilerine yapacak 100 katlık, 200
katlık imar planını getirecek, dava açamayacaksınız.
Böyle bir keyfîlik olmaz, dünyanın hiçbir devletinde böyle keyfîlikler
olmaz.
Şimdi, TOKİye niye imar planı yapma yetkisini
veriyorsunuz? İmar planı yapma yetkisi zaten devletin belli
yerlerinde var. Ama siz bununla, nasıl ki Ergenekonda AKPye
karşı olanları gidip de hemen içeriye alalım, aylarca,
yıllarca iddianameyi hazırlamayayım düşüncesiyle hareket
ediyorsunuz, şimdi de kızdığınız
vatandaşların
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Biz mahkeme miyiz ya?
KAMER GENÇ (Devamla)
TOKİ kararıyla, gideceksiniz,
malına mülküne el koyacaksınız, imar planını
istediğiniz gibi yapacaksınız. Belediye tasdik etmezse, yine
TOKİ Başkanı bunları tasdik edecek.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Fakir fukaraya ev
yapıyor.
KAMER GENÇ (Devamla) Böyle bir mantık var mı? Bu
mantıkla hangi devleti yönetmeye kalkıyorsunuz? Hukuk devleti mi var?
Hukuk devletini yok etmeye çalışıyorsunuz. Dolayısıyla,
böyle bir kanuna bu maddenin getirilmesinin ben mantığını
anlayamadım.
TOKİ gidiyor, devlet dairelerinde ihale alıyor -hem
rakipsiz alıyor- aldığı o ihaleyi de kendi
yandaşlarına, alt müteahhitlere veriyor. Yahu, böyle bir şey
olur mu? Bu, devlet malının talan edilmesi demektir, talan, talan!
Talan nedir biliyorsunuz, değil mi? Bunu en iyi bilen sizin
iktidarınızdır, tamam mı?
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Onu siz bilirsiniz, siz!
Biz bilmeyiz.
KAMER GENÇ (Devamla) Ha, biliyorsunuz da, mahsus
Yani acaba
içinizde Bilmiyorum. diyen var mı?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Senin uzmanlık
alanın o, o işleri sen iyi bilirsin.
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi, siz konuşmayın. Sizin
İstanbul defterdar muavini olduğunuzu biliyorum. Hemen gittin Hülya
Avşarın defterlerini incelettin, kadını
ağlattın, onların hepsini ben biliyorum.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Biz iş yaparız. Sen onları
yaparsın işte.
KAMER GENÇ (Devamla) Neyse şimdi, bana laf etmeye şey
etme. Yine, merkez uzlaşma komisyonlarını falan da biliyorum da
burada tabii beş dakikalık bir süre içinde
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Bildiğin bir
şey varsa söyle.
KAMER GENÇ (Devamla) Hayır, işte, Citibankı
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Bildiğin bir
şey varsa söyle, somut olarak ortaya koy..
KAMER GENÇ (Devamla)
Efendim, bak
Peki, Hülya Avşar
NURETTİN CANİKLİ (Giresun)
yoksa otur yerine!
KAMER GENÇ (Devamla) Sen mi bana emir vereceksin?
Hülya Avşarın hesaplarını niye incelettin? Ne
istedin o kadıncağızdan? (AK PARTİ sıralarından
gürültüler) Daha İstanbul defterdar muavini olarak tayin olup gider gitmez
ilk incelettiği Hülya Avşarın defterleri.
AVNİ ERDEMİR (Amasya) Niye rahatsız oldun ki sen
ya?
BAŞKAN Sayın Genç, konuşmanızı
tamamlayınız lütfen de, magazin konularına girmeyelim lütfen.
Buyurun.
KAMER GENÇ (Devamla) Neyse, bir dakika izin verin.
Şimdi, yani, ben burada doğruları söylüyorum, bana
oradan, yerinden laf atıyorlar. Yahu, ben zaten burada delillerini
söylüyorum bunların. Onun için
(AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, hatibe müdahale etmeyelim lütfen.
KAMER GENÇ (Devamla) Yani, bu maddenin tasarı metninden
çıkması lazım çünkü burada siz devlet içinde muazzam bir
teşkilat kurduruyorsunuz ve hiçbir
denetime tabi değil. Peki, bu TOKİ şimdiye kadar bir defa denetlenmiş
mi arkadaşlar? Bir denetlediniz mi? Bu, devasa bir kurum oldu. Bu, devasa
bir mülk sahibi oldu. Bu paralar nereye gidiyor? Kimin cebine gidiyor?
Nasıl harcanıyor? Bunu bir inceleyebildiniz mi? Denetleyen bir
Sayıştay denetimindeydi onu da çıkardınız. Kim
denetleyecek bunu ve ondan sonra
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) KİT Komisyonu
KAMER GENÇ (Devamla) Hangi KİT Komisyonu?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) KİT Komisyonu
KAMER GENÇ (Devamla) Hayır efendim, KİT Komisyonunda
yok öyle bir şey.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) KİT Komisyonu
denetiyor TOKİyi tabi.
KAMER GENÇ (Devamla) Yok KİT Komisyonunda.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) TOKİyi kim
denetliyor?
KAMER GENÇ (Devamla) KİT Komisyonunda yok öyle bir
şey.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) TOKİyi kim
denetliyor, TOKİyi?
KAMER GENÇ (Devamla)
Efendim, kimse denetlemiyor.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) TOKİyi KİT
Komisyonu denetliyor.
KAMER GENÇ (Devamla) Kimseyi denetlemiyor, getiririz onu burada
tartışırız.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Bak bilmiyorsun
işte, bilmiyorsun o zaman.
KAMER GENÇ (Devamla)
Eskiden Sayıştay
denetimi vardı, onu da kaldırdınız.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Ayıp ayıp,
bilmiyorsun.
KAMER GENÇ (Devamla)
Devlet mallarını böyle iki üç tane yandaş, işte
ahbabın eline vermişsiniz, istediğiniz gibi devleti
oynatıyorsunuz, devletin mallarını
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ (Devamla) Karar yeter sayısı istiyorum
Sayın Başkan.
Sayın Başkan bir şey söylediğim zaman
gülüyorsunuz orada, biraz ciddi olun.
BAŞKAN Hayır. Hayır ben
Lütfen Sayın Genç,
siz güldüğünüz zaman ben size bir şey söylüyor muyum.
KAMER GENÇ (Devamla) Hayır yani çok gülüyorsunuz da, çok gülenlere
başka şeyler derler. (CHP sıralarından gülüşmeler)
BAŞKAN Evet, Sayın Gençin önergesini
oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısı
istemişti, karar yeter sayısını arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı
vardır.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 269 Sıra Sayılı
Tasarının çerçeve 7 nci maddesi ile değiştirilmesi
öngörülen 2.3.1984 tarihli ve 2985 sayılı Toplu Konut Kanununun 4
üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan mülkiyeti kendisine ait
arsa ve arazilerde ibaresinin mülkiyeti kendisine ait arsa ve arazilerden
konut uygulama alanı olarak belirlediği alanlarda olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M.
Akif Hamzaçebi (Trabzon) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Sayın Ağyüz
konuşacaklar.
BAŞKAN Sayın Ağyüz, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Sayın Başkan,
değerli Meclis üyeleri; görüşülmekte olan 269 sayılı
yasanın 2985 sayılı Yasada değişiklik yapan 7nci
maddesi üzerinde verdiğimiz önerge hakkında söz almış
bulunuyorum. Sizi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, görüşülmekte olan yasa,
saydığınız zaman da yirmi iki-yirmi üç tane
değişik yasalarda değişiklik öneren bir yasa ve temel kanun
olarak geliyor. Bu Hükûmet, bir yıllık süreyi boşa
geçirdiği gibi, bu alışkanlığından da bir türlü
vazgeçmiyor. Bu yasa, sorunları çözüyormuş gibi gösterilen bir yasa
ama maalesef Ülkede kriz mriz yoktur. diyen, evlatlarının devletle
yaptığı işlerin hesabını veremeyen ve hatta
Milletvekilleri olarak, benim çocuklarımın vergisi olmasa maaş
alamayız. diyen, iflas etmiş Maliye Bakanının yeni kaynak
arayışlarının yasasıdır. Bunu göz ardı
edemeyiz, bunu görmezlikten gelemeyiz. (CHP sıralarından
alkışlar)
Hükûmet, yaptığı yanlış uygulamalar
nedeniyle ulusal ve uluslararası boyuttaki krizi görmezlikten gelerek
tıkandı, bitti, şimdi yeni kaynak arayışları
içerisinde. Özelleştirme İdaresine devredeceği arazileri
nasıl satarım, pazarlarım diyor, TOKİye daha geniş
yetkiler vererek nasıl oradan kaynak elde edebilirim diyor.
2985 sayılı TOKİ Yasası (Toplu Konut
Yasası) 2004 yılından beri sayısız kez
değiştirildi. Olağanüstü yetkiler verdiniz bu kuruluşa. Hep
görüyoruz, Sayın Başbakan Toplu Konut İdaresinin
açılışlarında, temel atma törenlerinde. Şimdi, bunlar,
sanki sosyal konutlar, dar gelirlilere yapılan konutlarmış gibi
gözüküyor. Arsa satışları bir yana, villa yapmak Toplu Konutun
görevi midir, ticari alan yapmak Toplu Konutun görevi midir? Toplu Konut, konut
yaparak dar gelirli vatandaşları konut sahibi yapsın. Buna bir
şey dediğimiz yok. Bunun içeriğini dolduralım, kaynak
ayırmaya da katkıda bulunalım. Ama siz bu yasayla TOKİye,
elinde bulundurduğu arsalar, Toplu Konuta tahsis edilsin edilmesin, imar
planı yapma yetkisi veriyorsunuz değerli arkadaşlar. Gidin
İstanbula, İstanbulu talan eden TOKİdir, kentsel
dönüşümdür. Gaziantepi, Ankarayı talan eden bu yasal yetkilerdir.
TOKİye verilen yetkileri az görerek, yeni yetkiler
veriyorsunuz. Bu sizin ekonomik programınızla çelişiyor. Siz
devleti ekonomiden çıkarmayı isteyen bir parti değil misiniz?
Tekrar devasa bir kurumu devlet olarak, devlet organı olarak nasıl
kabul ediyorsunuz? Nasıl buna geniş yetkiler veriyorsunuz? Hani siz
özelleştirmeden yanaydınız? Ama, burada rant var, rant
paylaşımı var, rantiyeciler ve rant yaratarak rantiyecileri
çoğaltma var.
Nereden çıkarıyorsun bunu Yaşar Ağyüz?
derseniz, sizin YDK raporlarını incelediğimiz zaman da
görüyoruz. Yüksek Denetleme Kurulu raporları -2006, 2007- niye dikkate
alınmıyor? Emlak Gayrimenkul Yatırım
Ortaklığının Atakentte yaptığı ve 1 milyar
100 milyon YTL zarara uğrattığı proje niye
soruşturulmuyor arkadaşlar, niye soruşturulmuyor?
Niye soruşturulmuyor biliyor musunuz? Emlak Gayrimenkul
Yatırım Ortaklığının başındaki
kişiyle TOKİnin başındaki kişi aynı. Bu
kişi nereden gelme? Bakanlıklarda oturan değerli insanlar gibi,
Büyükşehir Belediyesinden aktarılan ve talimatla iş gören bir
genel müdürdür bu. O nedenle kaynaklar çarçur ediliyor. Niye YDK
raporlarını ortaya çıkarmıyorsunuz?
Bakınız, kamu ihaleleri ortalaması yüzde 22-24le
gidiyor, TOKİnin ihaleleri yüzde 18. Urfada bir ihale verilmiş,
binde 6. Sağda solda ihaleler verilmiş, yüzde 3. Değerli
arkadaşlar, burada listesi var. Bunları niye soruşturmuyorsunuz?
Bunlar kaynak kaybı değil midir? Kaynak israfı değil midir?
Kaynak yaratacağım diye siz çabalarken
Ki, bu çabanıza da
inanmıyorum, çünkü özelleştirmeyle kaynaklarınızı çok
alt düzeyde peşkeş çekiyor idarecileriniz, bürokratlarınız,
o nedenle de hapishaneden çıkmıyorlar zaten.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Kim?
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) O nedenle bu kaynak artırma
değildir, bu ihalelerle yandaşlarınıza peşkeş
çekmedir. Bu ihale mantığı böyle olmuştur değerli
arkadaşlarım.
Bakın, hasılat paylaşımı projesi
Nedir?
Bizim yap-sat dediğimiz olay. Çok düşük veriliyor, yüzde 30la, yüzde
40la veriyorsunuz.
Bakın, Meclis lojmanlarını kapatmakla çok
övündünüz. Bana göre de güzel bir proje. 2006 yılı sonunda ilan
verdiniz. On dört gün süre verdiniz, ihaleye girme süresi. On dört günde bin
beş yüz konutluk projeyi yapacak mimar, mühendis, müteahhit şirketi
yoktur. Bu, ısmarlama, adrese teslim ihaledir. Bunun gibi
sayısız örnekleri var. Ankara Erler Mahallesinde -niye
açıklayamıyorsunuz- hangi milletvekillerinin dairesi var, hangi üst
bürokratların dairesi var, kaça verildi, müteahhit kaç lira kazandı?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) Bunları niye
açıklayamıyorsunuz değerli arkadaşlarım?
Ve gelmişsiniz, burada, TOKİye çok geniş yetkiler
vermekle övünerek, sanki çok iş yapmış göstermeye
çabalıyorsunuz.
Açık ihale yöntemi inkâr edilmiştir. Kamu İhale
Kurumunun kuralları TOKİde ihlal edilmiştir, görmezlikten
gelinmiştir ve TOKİ ayrı bir imparatorluktur. Bu
imparatorluğun çökmesi lazım.
Siz Yolsuzluklarla, yoksulluklarla mücadele edeceğiz.
demediniz mi? Biz, devletin kaynaklarını hortumculara
peşkeş çekmeyeceğiz. demediniz mi?
Benim şimdi isteyene verebileceğim ihale listesine
bakın, kimler var kimler! Kimler var! İnsanın vicdanı
sızlıyor, vicdanı. Katılımcılık yok,
şeffaflık yok, açıklık yok. Halk inim inim inlerken, KEY
parası ödenmesini beklerken, siz 1,7 trilyon lirayı aracı kuruma
peşkeş çektiriyorsunuz, TOKİye ve bunun hesabını
soramıyorsunuz, aynı aracı kurumla da bir yıllık ihale
yapıyorsunuz, ama KEY umuduyla bekleyen vatandaşların da
parasını ödemiyorsunuz; nasıl düşük öderiz diye de sinsi
sinsi düşünüyorsunuz. Maliye Bakanınız düşünüyor, Hazine
düşünüyor.
Böyle bir mantıkla, gündemde halkın
olmadığı, halkı inkâr etme mantığıyla
Hükûmeti idare etmeye çalışırsanız, daha çok
kafanızı Anayasa Mahkemesine vurursunuz.
Hepinize saygılar sunuyorum. Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Bayram et sen de, sevin!
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
8inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
9uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
10uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
11inci maddeyi ekli listeyle birlikte oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
12nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
13üncü madde üzerinde iki adet önerge vardır; önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 269 sıra sayılı Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının çerçeve 13 üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Harun
Öztürk
İzmir
Madde 13 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma
Değer Vergisi Kanununun 17 nci maddesinin (4) numaralı
fıkrasının ( r) bendinde yer alan gayrimenkullerin ibaresi
taşınmazların ve gayrimenkul ibaresi taşınmaz
şeklinde değiştirilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 269 sıra sayılı yasa
tasarısının 13. maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Genç, buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 269 sıra sayılı Yasa
Tasarısının 13üncü maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasına ilişkin olarak verdiğim önerge üzerinde
söz almış bulunuyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.
Bu maddeyle TOKİye damga vergisinden muafiyet
getirilmiştir.
Şimdi, bir seneyi geçti. Bir sene -aşağı
yukarı- iki gündür Türkiye Büyük Millet Meclisi görevine başladı
ve bu bir sene iki günlük dönem zarfında bu Hükûmetin getirdiği
hiçbir tasarıda kamu maliyesinin iyileştirilmesini, yeni bir vergi
getirilmesini görmedim. Bütün kanunları da yakından takip ediyorum.
Şimdi TOKİye bir vergi muafiyeti getiriliyor. Biraz
önce de söyledim. TOKİ, bir imtiyazlı şirket. Başında
Tayyip Erdoğanın arkadaşı var.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Başbakan,
Başbakan
KAMER GENÇ (Devamla) Tayyip Erdoğanın
Hangi devlet
dairesinin, hangi hazinenin, hangi eski eserin, hangi kültür sanat
varlığı değeri taşıyan yeri TOKİ isterse
hemen bir emirle Bunu buna vereceksiniz. diyor.
Şimdi, bakın, yarına
Devletin mallarını,
okullarını aldınız, kıymetli okulları, Devlet Su
İşlerinin de -burada var, bu kanunda- aldınız,
Karayollarının da arsalarını aldınız. Geriye ne
kalıyor? Camiler kalıyor. İşte gerçekten camilerde de
güzel
Şehrin çok merkezî yerlerinde güzel camiler var. Acaba onların
da arsalarını TOKİye verip de burada konut yapacak
mısınız? Yani benim aklıma gelen o. Bir Dolmabahçe
Sarayı kalıyor, herhâlde birkaç tane saray, işte onları da
vereceksiniz. Yani ben dedim ya, yani bu Hükûmet Artık ben bir defa
geldim, bu hazinenin elinde ne kadar malı, mülkü varsa kendim bunları
yönlendirecek, kendi yandaşlarıma yönlendirecek, tasarruf edecek bir
ortam yaratayım, ondan sonra da çekeyim gideyim. diyor. Böyle bir devlet
Yani anlayışınız bu, anlayışınız bu.
Devletin bir kuruluş nizamı var. Bu devlet yüz seneye
yakın, seksen küsur senede yapılırken
Burada, bakın,
birtakım kurallar konulmuş. Bu kurallar enine boyuna tartışılmış,
uygulana uygulana... Bir kişinin keyfîliği, emriyle yapılan her
işte suistimal vardır, her işte suistimal vardır. Yani
gidip de
Eğer bir hukuki denetim yoksa ve o bir kişinin iki dudağı
arasından çıkan bir emirle o iş oluyorsa, onda muhakkak bir suistimal
vardır.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Yüksek Denetleme
Kurulu denetliyor Kamer Bey, bakın bilmiyorsunuz.
KAMER GENÇ (Devamla) Denetleme Kurulu yok.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Biraz önce
arkadaşımız söyledi. Yüksek Denetleme Kurulu denetliyor, KİT
Komisyonu denetliyor.
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi, Abdullah Gül göndermiş,
kendisine muhalif olan kişilere Devlet Denetleme Kurulunu başına
göndermiş. Göndersin ya belediyelerin başına, göndersin ya
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Bilmiyorsunuz ama bakın.
Bunu nasıl atlarsınız Kamer Bey?
KAMER GENÇ (Devamla) Yani varsa şimdiye kadar,
denetlemişse bir tane raporunu ben sizden istiyorum Sayın Grup
Başkan Vekili.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) YDK hepsini denetliyor
görmüyor musun?
KAMER GENÇ (Devamla) Hayır, ben sizden istiyorum, getirip
burada göstereceğim Denetleme Kurulunun bir raporu varsa. Yoksa o zaman
sizin gerçek dışı konuştuğunuzu şey ediyorum.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Her sene
yayınlanıyor, yapma Allah aşkına.
KAMER GENÇ (Devamla) Yani burada bakın, ben daha
bunların denetlenmediğini biliyorum. Varsa getirin burada gösterin.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Ben getireceğim, istifa edecek misin?
İstifa edecek misin milletvekilliğinden?
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, bakın benim her şeyi
bilmem mümkün değil. Çünkü her gün kanun değiştiriyorsunuz. Ben
tek bir bağımsız milletvekiliyim. Bir kanunda
hazırlanıyorum. Biliyorsunuz burada tasarı müzakereye
başlayınca da önerge de veremiyorum. Kanun gelir gelmez hemen
çalakalem üç beş tane önerge veriyorum ki, burada çıkıp
konuşayım. E, dün gördünüz ne güzel manzara, sırf Kamer Gençin
burada konuşmaması için 2 tane milletvekili geliyor, Bu kanun
iyidir, teşekkür ederiz. diyor, gidiyor yerine oturuyor. O gidiyor o
geliyor, o gidiyor o geliyor; böyle bir
Yani Kamer Gençi konuşturmamakla
siz ne kazanacaksınız? Siz, Kamer Gençi konuşturmamakla
İktidarınızın o kirli işlerini örtbas edeceğinize
inanıyorsanız yanılıyorsunuz.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Somut bir şey
söylediğin yok ki!
KAMER GENÇ (Devamla) O kirli işlerinizi en güzel
şekilde ben çıkaracağım, çıkaracağım.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Yapma Kamer Bey ya!
KAMER GENÇ (Devamla) Hem televizyonlarda
çıkacağım konuşacağım, orada da zaten halk
görüyor. Yani, niye peki bir kanunda bütün maddeler üzerinde söz alıp
kapatıyorsunuz? Ee arkadaşım, burada siz iktidarsınız,
size konuşma düşmez ki!
Peki, damga vergisine
Niye bunları vergiden muaf
tutuyorsunuz? Özel bir şirket, kazanç amaçlı bir şirket. Ee
şimdi devletin
Ben burada diyorum, Sayın Grup Başkan Vekiliniz
maliyeci, 2007 Gelir İdaresi Başkanlığını bir
inceleyin. Bakın, 2007de inceleme yapılan mükellef
sayısına göre bulunan vergi 1 katrilyon 114 trilyon liradır.
Kesilen ceza
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Hangisi?
KAMER GENÇ (Devamla) Bir dakika, ben söyleyeyim. Kesilen ceza
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Hangisi?
KAMER GENÇ (Devamla) 2007.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Toplam rakam mı?
KAMER GENÇ (Devamla) Toplam rakam; yok yok, uzlaşmaya
giden, merkez uzlaşmaya giden. Bu 1 katrilyon
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Kaç mükellef var?
KAMER GENÇ (Devamla) 39 mükellef şey etmiş, açıp
bakabilirsin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Genç, konuşmanızı
tamamlayınız, buyurun.
KAMER GENÇ (Devamla) Bakın, 1 katrilyon 114 trilyonun 772
trilyon lirasını senin bu Maliye Bakanın siliyor, bak buraya
gelmeye de cesaret edemiyor.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Ceza mı anapara
mı?
KAMER GENÇ (Devamla) Niye? Efendim, şimdi, arkadaşlar,
vergi nasıl oluyor? Ben vergiciyim. Gidiyorsunuz mükellefin
hesaplarını inceliyorsunuz, eğer haksız tarh edilmişse
o vergi mahkemesine gider, Danıştaya gider.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Bir dakika
Ceza
mı anapara mı Kamer Bey?
KAMER GENÇ (Devamla) Cezada da 1 katrilyon 125 trilyon
kesilmiş, 14 trilyon almış.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Ceza mı anapara
mı?
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi ondan sonra Maliye Bakanına
gidiyor mükellef Yahu Sayın Kemal, bak bize senin elemanların şu
kadar vergi bulmuşlar; 1 trilyon, 10 trilyon, 20 trilyon
, Yahu, gel
hâllederiz, sen ne yapacaksın? diyor.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Uzlaşma 1960dan
beri devam ediyor.
KAMER GENÇ (Devamla) Bakın, 777 trilyonu nasıl
silersin sen yahu? Vicdan meselesi arkadaşlar!
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) 1960dan beri bu
müessese var Kamer Bey.
KAMER GENÇ (Devamla) Devletin 777 trilyon vergisini, 1 katrilyon
114 trilyon da vergi cezasını siliyorsunuz. Bunu hangi vicdan kabul
eder?
Citibankı söyledim burada değil mi? Citibankı da
söyledim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Ceza mı anapara
mı? Anaparayı söyle. Anapara kesiliyor mu?
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi, Sayın Grup Başkan
Vekili, isterseniz bir televizyon kanalına çıkalım, milletin
karşısında tartışalım, tamam mı?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Belge getirmiyorsun,
hep ezbere konuşuyorsun.
KAMER GENÇ (Devamla) Ben burada beş dakika
konuşacağım, her gün bana söz atıyorsunuz.
BAŞKAN Sayın Genç, Sayın Canikli, beraberce bir
konuşun siz o konuyu.
Teşekkür ediyorum Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Devamla) Son cümlemi söyleyeyim.
BAŞKAN - Buyurun.
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi, sayın milletvekilleri, bu
devletin, yönetimin usulleri
vardır. TOKİ bir ticaret şirketidir. Ticaret
şirketine haksız rekabet imkânları tanıyorsunuz. Buna, bir
anda, devletin, hazinenin en kıymetli arsalarını veriyorsunuz,
bir de vergiden muaf tutuyorsunuz. Bu TOKİ Türkiye'nin başına
büyük bir kapital yaratabilecek bir güç oluşturdu ve
karşısında da rakip tanımayacak. Ama, bunun
malını mülkünü de kontrol etmemiz lazım. Bunun
paralarının da nereye gittiğini kontrol etmemiz lazım. Ama
tabii, belki sizin yandaşlarınıza gidiyor, o başka mesele.
Saygılar sunuyorum.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Bizim
yandaşımız millet!
KAMER GENÇ (Devamla) Önergemin kabulünü istiyorum ve karar yeter
sayısını da istiyorum.
BAŞKAN Sayın Genç, son sözünüzü anlayamadım.
KAMER GENÇ (Tunceli) Dedim ki: TOKİdeki paraların bir
kısmı yandaşlarınıza
BAŞKAN Yok yok, en son
KAMER GENÇ (Tunceli) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Karar yeter sayısı istediniz, tamam.
Sayın milletvekilleri, Sayın Gençin önergesini
oylarınıza sunuyorum ve karar yeter sayısını
arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.27
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 15.37
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Canan
CANDEMİR ÇELİK (Bursa), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 135inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
269 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
13üncü madde üzerinde verilen Tunceli Milletvekili Kamer Gençin
önergesinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım: Önergeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım,
bakınız, görüştüğümüz tasarı bir temel kanundur. Temel
kanunlarda, biliyorsunuz, maddeler üzerinde görüşme yoktur, varsa,
maddeler üzerinde önergelerin oylaması, görüşmesi yapılıp
arkasından oylama yapılacaktır. Onun için, peş peşe
olacak olan bu işlemlerde, arkadaşlarımız, yani aradaki
süre uzundur vesaire diye bekliyorlar. Hâlbuki oylamalar peş peşe
olacaktır. Tekrar bütün Genel Kurulun dikkatine arz ediyorum. Konuşma
sahipleri veya diğer arkadaşlar ona göre tutumlarını
belirtsinler.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 269 sıra sayılı Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 13 üncü
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederim.
Harun
Öztürk
İzmir
Madde 13 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma
Değer Vergisi Kanununun 17 nci maddesinin (4) numaralı
fıkrasının (r) bendinde yer alan gayrimenkullerin ibaresi
taşınmazların ve gayrimenkul ibaresi taşınmaz
şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
Ayrıca, 13üncü maddenin ikinci fıkrasında f
bendi şeklinde bir düzeltme yapılması ihtiyacı vardır.
Bunun da not alınmasını istirham ediyoruz.
BAŞKAN Peki.
Hükûmet?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
Sayın Öztürk, buyurun efendim.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şahsım ve Demokratik Sol Parti adına yüce
heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, tasarıyla Toplu Konut
İdaresi ile Özelleştirme İdaresinin imar planı yapma ve
değiştirme yetkileri genişletilmekte, Türkiye Cumhuriyeti Devlet
Demiryollarına da imar planı yapma yetkisi verilmektedir.
Toplu Konut İdaresinin afetzedelere yaptığı
konutlar için hazineden alacağı ile 4969 sayılı Kanuna
dayanılarak hazineden devraldığı taşınmazlar
karşılığındaki hazineye ait borçları bütçeyle
ilişkilendirilmeksizin mahsup işlemine tabi tutulmaktadır.
İşlem, özü itibarıyla doğru gibi görünmekle birlikte, bütçe
büyüklüklerinin gerçekte olduğundan düşük gösterilmesine yol
açtığı için uygun mütalaa edilmemektedir.
Toplu Konut İdaresi Başkanlığınca
yapılan arsa ve arazi teslimleri KDVden istisna edilmektedir. Bugüne
kadar sadece hazinece yapılan gayrimenkul teslim ve kiralamaları,
irtifak hakkı tesisi, kullanma izni ve ön izin verilmesi işlemleri
KDVden istisna tutuluyordu. Toplu Konut İdaresine bu konuda getirilen
istisna, inşaat piyasasında haksız rekabete yol açacaktır.
Ayrıca Hükûmetin bu düzenlemesi, savunduğu serbest piyasa
mekanizmasıyla da bağdaşmamaktadır. Bu konuda vermiş
olduğumuz önergeye destek vermenizi arzu ediyoruz.
Değerli milletvekilleri, hazineye ait taşınmazların
Toplu Konut İdaresine devredilerek kat karşılığı
olarak bilinen yöntemle okul, eğitim yerleşkesi gibi eğitim
tesisleri yaptırılması öngörülmektedir. Bu uygulama, eğitim
tesisleri yaptırılması konusunda finansman sorununun kısmen
aşılması için bir yöntem olarak belki savunulabilir ancak
milletvekilleri olarak, bu uygulamanın yürürlüğünün niçin 1/1/2007
tarihine götürüldüğünü sorunuz ve sorgulayınız. Yürürlüğün
geriye götürülmesinin bir tek amacı olabilir: 2007 yılı
başından bugüne kadar yapılan kanunsuz işlemleri
meşrulaştırmak gibi bir amacı olabilir. Bu uygulama ve
anlayışı hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü ilkesiyle
bağdaştırmak mümkün değildir. Biz başlayalım,
istim nasıl olsa arkadan gelir mantığının ürünü
olduğu açıktır.
Değerli milletvekilleri, hazine
taşınmazlarının belediyelere devrinde dikkate alınacak
rayiç değer kavramı emlak vergisinin yüzde 20 fazlası olarak
değiştirilmektedir, yani düşürülmektedir.
Yükseköğretim Kanununda yapılan değişiklikle,
kabul ettiğiniz değişiklikle, döner sermayeden yapılacak
ödemeler arasına sözleşmeli personelin de dâhil edilmiş
olması, döner sermayeye farklı statüde katkı veren personel
arasındaki eşitliği sağlaması bakımından
uygun görülmektedir. Ancak döner sermayeye katkıda bulunup
bulunmadıklarına bakılmaksızın döner sermayeden pay
verilen ve üzerlerinde rektör, rektör yardımcılığı,
dekan, dekan yardımcılığı, başhekim ve
başhekim yardımcılığı gibi görevleri bulunanlara
ödenmekte olan döner sermaye paylarında önemli düşüşler
olmaktadır. Örneğin, bir rektörün döner sermayeye katkıda
bulunup bulunmadığına bakılmaksızın hâlen
aldığı 7.616 YTL 2.955 YTLye düşmektedir. Düşüş
oranı yüzde 61dir. Kabul ettiğiniz 4üncü madde nedeniyle uzman
personelin idari görevleri kabul etmelerinde sıkıntı
yaşanabilecektir. Ayrıca, kabul edilen düzenleme müktesep
hakları da ortadan kaldırıcı niteliktedir.
Değerli milletvekilleri, her ne kadar, Hükûmet,
uygulamayı kendilerinin başlattığını söylese de
bu durum, özürlülerin eğitim ve rehabilitasyonlarının süre ve
ödeme kısıtına tabi tutulması gerçeğini
değiştirmemektedir tasarıyla yapılan.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Öztürk.
HARUN ÖZTÜRK (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
Değerli milletvekilleri, vatanî hizmet tertibinden
bağlanacak aylıkların artırılması için herhangi
bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olarak çalışmama, aylık
ya da gelir almama şartının getirilmesini, aylığa hak
kazanmanın aynı olay olması nedeniyle haklı görmemiz mümkün
değildir. Eşitlik ilkesine aykırı ve incitici olan bu
düzenlemenin düzeltilmesi gerektiğini düşünmekteyiz.
Önergemize destek vereceğiniz ümidiyle, tekrar yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi, Komisyon Başkanının yaptığı
redaksiyonla birlikte oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
14üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
15inci madde üzerinde aynı mahiyette üç adet önerge
vardır; önergeleri ayrı ayrı okutup, birlikte işleme
alacağım, talep etmeleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı
ayrı söz vereceğim.
Buyurun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 269 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 15 inci maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
|
M.Akif Hamzaçebi |
Bülent Baratalı |
Hüsnü Çöllü |
|
|
Trabzon |
İzmir |
Antalya |
|
|
Enis Tütüncü |
Tayfun Süner |
Atila Emek |
|
|
Tekirdağ |
Antalya |
Antalya |
|
|
|
Gürol Ergin |
|
|
|
|
Muğla |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Tasarının çerçeve 15inci
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
|
|
Oktay Vural |
Erkan Akçay |
Behiç Çelik |
|
|
İzmir |
Manisa |
Mersin |
|
|
Kamil Erdal Sipahi |
Necati Özensoy |
Abdülkadir Akcan |
|
|
İzmir |
Bursa |
Afyonkarahisar |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 269 sıra sayılı yasa
tasarısının 15. maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını saygılarımla arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN Komisyon önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Genç, konuşacak
mısınız, gerekçeyi mi okutayım?
KAMER GENÇ (Tunceli) Konuşacağım.
BAŞKAN Buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 269 sıra sayılı Yasa
Tasarısının 15inci maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasına ilişkin verdiğim önerge üzerinde söz
almış bulunuyorum. Hepinize saygılarımı sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, bu maddeyle de Özelleştirme
İdaresi Başkanlığına imar planı yapma yetkisini
veriyor Hükûmet. İmar planını yaparken Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı, bir yandan Kıyı
Kanunundaki sınırlamaları tanımıyor, bir yandan 2634
sayılı Turizmi Teşvik Kanunundaki sınırlamalara
bağlı değil, bir yandan yine Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kanunundaki sınırlamalara tabi
olmadan bu planları yapacak; yani görünen o ki Hükûmet, kendisi çok böyle
hiç dünyada emsali olmayan, özellikle mal ve mülke taalluk eden konularda çok
aşırı, çok kontrolsüz bir yetki almaya çalışıyor.
Ya, niye alıyorsun kardeşim! Burada plan
Yani Özelleştirme
İdaresi, sen gitmişsin devletin bir mülkünü
özelleştirmişsin, ondan sonra, şimdi sen orayı
özelleştirip de aslında normal olarak belediyeler kanalıyla
bunun planını yap ve normal ona göre değer kazandırarak
sat. Ben, aslında böyle bir yetkiyi almasının da bir
anlamını anlamadım. Mesela, Kütahya Şeker Fabrikası
özelleştiriliyor, arkasından 267 dönümlük bir yeri tutuyor özel bir
imar planıyla, yani yeni alan lehine ve o verdiği özelleştirme
bedelinin 10 misli bir fiyat kazandırıyor kendisine. Ama burada, ben,
tabii, bu Hükûmetin her işleminde bir Ali cambaz oyunu gördüğüm için
burada neyi tasarladıklarını da pek anlayamadım. Yani niye
Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kanunundaki kültür niteliğine
sahip olan gayrimenkullerin kültür değerlerini yok edecek imar planı
yapıyorsunuz? Evvela bunu bilmemiz lazım.
Özelleştirme İdaresi, Türkiyede, şimdi
özelleştirdiği, o, devletin en güzel, en kâr getiren
kurumlarının, bir defa, usulüne göre bedellerini tespit etmiyor.
İşte, geçen gün Telekomun yüzde 15 hissesini özelleştirdiler ve
güya halka arz şeklinde çıkardılar ama o yüzde 15 arzın
kimler tarafından elde edildiği belli ve normal piyasa
fiyatından 5 milyar dolar aşağı yaptılar. Bunu herkes
biliyor. Bu Telekom'u alan kişinin iktidarın hangi grubuyla perde
arkasında iş birliği olduğu da biliniyor.
Yine devletin en kıymetli mülkleri yok pahasına
özelleştirilirken birçok hâllerde bu mala mülke bir tek talip
çıkıyor. İşte, sizin bazı milletvekilleriniz,
maşallah, devletin en güzel mallarını gidiyorlar çok düşük
fiyatlarla alıyorlardı. İşte, İstanbuldaki o Tekel
likör fabrikasına ait mülke tek kişi girdi, sonradan iptal edildi,
sonra ne yapacakları belli değil.
Şimdi, değerli milletvekilleri, devletin
yerleşmiş bir kurumu var. İmar planı yapma yetkisi belli
kişilerde. Peki, Özelleştirme İdaresi
Başkanlığına niye bu yetki veriliyor ve verilirken de bu
planı ilan mecburiyetini ortadan kaldırılıyor? Ondan sonra,
ilan ortadan kaldırılınca, bu, insanlar için birtakım
sıkıntılar doğurabilir. Yani şehrin en güzel yerindeki
bir kamu mülkünü özelleştirmişsiniz ama oraya öyle gökdelenler
yapacaksınız ki çevreyi büyük rahatsız edecek. Orada, hiç
olmazsa, bu planın kesinleşmesi için bir süre bulunması
lazım; onu da koymamışsınız.
beş sene de bu
plan değişikliğini isteyemez. diyor madde. Yani tamamen bir
dikta maddesi.
Vatandaşın, özellikle malını mülkünü
kullanırken, tasarruf ederken
Yani bir plan yapmak, yalnız o
mekandaki kişinin hakkıyla ilgili bir sonuç doğurmuyor.
İşte, bir yerde bir plan yaptığınız zaman çevreye
onun verdiği zarar önemli veya yaptığı görüntü önemli.
Dolayısıyla, bu planlar yapılırken
şehircilik ve imar esaslarına uygun olması lazım,
vatandaşların, icabında, buna, aykırı olan planlara
karşı idareye gidip dava açmaları lazım. Burada ilanı
da kaldırıyor Hemen yürürlüğe girer. diyor. Mevcut İmar
Kanununa göre, plan en azından asılıyor, bir ay askıda
kalıyor, o bir ay askının üzerine vatandaşlar dava
açıyor, dava açtığı zaman plan kesinleşmiyordu. Yani
böyle
Ama bunların hepsini kaldırıp da böyle, Özelleştirme
İdaresine bu kadar büyük bir yetki vermek bence büyük haksızlık
olur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, konuşmanızı
tamamlayınız.
KAMER GENÇ (Devamla) - Biraz önce yerime geçerken Sayın Bursa
Milletvekilimiz Biraz önceki konuşmandan belki insanlar
alınır. diye beni ikaz etti. Ben tabii böyle
anlaşılmasını
Yani dedim ki: Kanser
hastalığına yakalanmış, işte, on beş gün
içinde ölümü bekleyen bir kanser hastası nasıl ki -işte, hiç
olmazsa malını mülkünü bırakacak kimse yok mu- malını
harcamak isterse ve her şeyini satmak,
yok pahasına satmak isterse,
sizin Hükûmetin de bu kanunla getirdiği ve gözettiği gaye bu
şekilde bir gayedir. Yalnız, arkadaşımız Kanser
hastaları bundan alınır. dedi. Ben öyle bir şey demedim
tabii. Yani bu böyle anlaşılıyorsa tabii özür diliyorum. Allah,
tabii, kanser hastalığına yakalanan tüm insanlara acil
şifalar versin ve kendilerine daima kurtulabilecekleri bir ilaç
yaratılmasını insanlara nasip etsin. Ben onu söylemek istemedim,
ben mecazi anlamda bunu söyledim.
Velhasıl, sayın milletvekilleri, sizin Hükûmete ve sizin
partiye aklımız ermiyor. Getirdiğiniz kanunları halktan
saklıyorsunuz, maddelerini okumakla saklıyorsunuz. Bakalım, bu
düşünceyle nereye
varacaksınız.
Saygılar sunuyorum.
Yine karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN Tamam Sayın Genç.
Diğer önerge sahiplerinden bir söz talebi var mı
efendim?
Eskişehir Milletvekili Sayın Beytullah Asil, buyurun.
(MHP sıralarından alkışlar)
BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşmeleri takip eden arkadaşlarım
hatırlayacak, görüşmelerin başında bu yasa
tasarısının 3üncü maddesinin de yasa metninden
çıkartılmasına dair bir önerge vermiştik, ama heyetiniz
tarafından kabul edilmedi. Şimdi, işte bir yanlış
silsilesi başladığı zaman bu şekilde devam ediyor
değerli arkadaşlarım.
Şimdi, o maddede konuşurken dedim ki, hazine
arazilerinin -kullanım dışı kalan, herhangi bir nedenle
kullanılamayan, satılması gereken, elden
çıkartılması gereken hazine arazilerinin- nasıl
satılacağı yasayla belirlenmiş, nasıl devredileceği
de yasayla belirlenmiş. Bunların Özelleştirme İdaresine
devrinin son derece yanlış olduğunu ifade ettim. Şimdi,
burada, bu yanlışa bir yanlış daha eklenmek istenmektedir.
Özelleştirme İdaresine devredilen bu tür taşınmazlar
üzerinde, Özelleştirme İdaresi tarafından, müellifi şehir
plancısı olmak şartıyla, her türlü
imar
planlarını yapmaya ve onaylamaya yetkili olan kurum veya
kuruluşlardan görüş alınarak çevre imar bütünlüğünü
bozmayacak her türlü ve ölçekte plan, imar planı ile değişiklik
ve revizyonları müellifi şehir plancısı olmak üzere
Başbakanlık Özelleştirme İdaresi
Başkanlığınca yapılarak veya yaptırılarak
Özelleştirme Yüksek Kurulunca onaylanmak ve Resmî Gazetede
yayımlanmak suretiyle kesinleşir
Değerli arkadaşlarım, hiç böyle bir mantıkla
bir kanun maddesi düzenlenebilir mi? Her türlü imar planlarını
yapmaya ve onaylamaya yetkili olan merciler var Türkiyede. Yine, Türkiye Büyük
Millet Meclisi tarafından o mercilere bu yetkiler tanınmış.
Şimdi, o yetki tanımladığınız yetkililerin,
kurumların sadece görüşüne başvurulmak suretiyle bir başka
kuruma bu görevi tevdi etmek sizce ne kadar doğrudur?
Yine bu uygulama kapsamında bir sit alanı sorunuyla
karşı karşıyayız. Burada ne yapılacak? Sit
alanlar uygulamasını bu yasaya nasıl uyduracaksınız?
Bu madde kapsamında yapılan her ölçekteki plan ve imar
planlarında 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını
Koruma Kanununun 17 nci maddesinin (a) bendinin ikinci ve sekizinci
paragraflarındaki hükümler uygulanmaz. Yani şimdi çok spesifik bir
proje getirirsiniz, bu projede bazı şeyleri ortadan kaldırmak
için bu maddeyi koyabilirsiniz ama Türkiye genelinde yapılacak pek çok
uygulamada Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun
17nci maddesinin ikinci ve sekizinci paragraflarındaki hükümleri ortadan
kaldırırsanız bunu eşitlik ilkesiyle nasıl bağdaştıracaksınız?
Anayasadaki eşitlik ilkesiyle nasıl bağdaştıracaksınız?
O zaman bu Koruma Kanununun bu paragraflarına tabi olarak imar
uygulamasına girmiş olan diğer alanlardaki hak
kayıplarını nasıl önleyeceksiniz? Bu eşitsizlik, bu
adaletsizliğe bu Türkiye Cumhuriyeti, Türkiye Büyük Millet Meclisi
nasıl alet olabilir?
Değerli arkadaşlarım, bilhassa burada
karşılaşılacak en büyük sorunlardan birisi de
İstanbulda bu tür yapılanmalarla, bu tür imar planlarıyla
ilgili binlerce mahkeme kararı var. Mahkemeleri devam eden davalar var.
Bununla acaba o davalar mı ortadan kaldırılmak isteniyor? O
nedenle yol yakınken bu yanlış uygulamadan mutlaka dönülmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Asil, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
BEYTULLAH ASİL (Devamla) O nedenle, gerek Cumhuriyet Halk Partisinin
verdiği gerek bizim Milliyetçi Hareket Partisi olarak verdiğimiz
aynı mahiyetteki bu önergenin yüce heyetiniz tarafından kabulünü arz
eder, yüce heyeti bu vesileyle saygıyla selamlarım. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Hüseyin Ünsal konuşacak.
BAŞKAN Buyurun.
HÜSEYİN ÜNSAL (Amasya) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; 269 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 15inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde söz
almış bulunuyorum. Sözlerime başlarken saygılarımı
sunuyorum.
Değerli arkadaşlarım, yaklaşık yirmi tane
kanunda değişiklik yapan, torba yasa şeklinde gelen ama temel
kanun olarak çıkarılmaya çalışılan bir kanunla
karşı karşıyayız. Bu kanunun arasında bizim de
çok önemsediğimiz, ciddiye aldığımız, Plan ve Bütçe
Komisyonunda da önemli bir şekilde muhalefet ettiğimiz bu 15nci
maddeyle alakalı
Israrlı bir şekilde çıkarılması
isteniyor. Özelleştirme İdaresine plan yapma yetkisi veriliyor. Bu
önemli bir yanlışlık. Türkiyede artık bu
yanlışlığın önüne geçmemiz lazım, Türkiyede
artık kurumlar arası yetki kargaşası çıkartmamız
gerekiyor. Bu, Anayasanın 10uncu maddesine, dolayısıyla
11inci maddesine ve Anayasanın 127nci maddesine aykırı.
Sadece Özelleştirme İdaresine değil, Devlet Demiryollarına,
Toplu Konut İdaresine ayrı ayrı yetkiler vererek, imar
planı yapma yetkisi vererek bu iş biraz sulanıyor.
Değerli arkadaşlarım, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu olarak çıkan bu yasaya, mutlaka bu maddesine çok dikkat
etmeniz gerekiyor. Tabii ki Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmetine,
60ıncı Hükûmete destek veren bir grupsunuz. Ama onların
getirdiği her konuyu da onaylamak zorunda değilsiniz.
Özelleştirme İdaresine verilen bu yetkiyle Türkiyede
çok ciddi sıkıntılar çıkacaktır. İmar
planları yapma yetkisi belediyelerindir, bu Anayasayla verilmiştir.
Böyle özel yetkiler vererek özel imtiyazlar tanımak hem Anayasaya aykırıdır hem
de kanunlara aykırıdır. Dolayısıyla, belediyelerin
elinden bu yetkilerin alınması yerel demokrasiyi de çökertmek
anlamındadır. Bu konuyu bir kez daha gözden geçirmeniz gerekiyor.
Bu yasayla, daha da önemlisi, Kültür ve Tabiat
Varlıkları Koruma Kurulu 2863 sayılı Yasanın 17nci
maddesi de bertaraf ediliyor. Yani kültür mirasımıza da dokunulmak
durumuna geliyoruz. Bu konuya o yüzden dikkat etmemiz gerekiyor.
Değerli arkadaşlarım, bu konuyla ilgili hem plan
yapma yetkisi hem Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma
Kurullarının yetkilerinin bir kenara bırakılması,
belediyelerin bu işin içerisinden çıkarılması, mahalli
idarelerin ve dolayısıyla denetimin ortadan kalkması çok
tehlikeli sonuçlar çıkaracaktır. Biz bu konuyla ilgili yapılan
özelleştirme anlayışının nerelerden geldiğini
biliyoruz. Özellikle Devlet Demiryollarının ve okulların, okul
bahçelerinin satılmasına varacak kadar bir
sıkıntının içerisine gelmiştir. Maalesef 58, 59 ve
60ıncı Hükûmetler özelleştirme adı altında ve
cumhuriyetin tüm kazanımlarını bertaraf ederek, satarak bugün
artık en sonunda gözünü okul bahçelerine ve Devlet Demiryolları
garlarına dikmiştir.
Bu konuyla ilgili ilk yapılan işlem Haydarpaşa
Garında olmuştur. 22nci Dönemde bu Haydarpaşa Garı çok
tartışıldı. Ben şimdi Sayın Maliye
Bakanımız da buradayken çok özel bir soruyu da sormak istiyorum. Bu
Haydarpaşa Garı Danıştay tarafından reddedildi. Kültür
Tabiat Varlıkları bu konuda olumsuz görüş bildirmelerine
rağmen Sayın Başbakanın, Ulaştırma
Bakanının ve İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanının siparişiyle hazırlanan bu projeyi tekrar
hayata geçirmek mi istiyorsunuz? Burada bunun cevabını istiyoruz,
bir.
Bir de bu proje -gelsin, burada isim olarak veriyoruz- Çalık
grubuna tekrar verilmek mi isteniyor? Bu konuyla ilgili Sayın Maliye
Bakanımızdan bir cevap bekliyoruz.
Özelleştirme adı altında Türkiye Cumhuriyeti
Devlet Demiryollarının limanları da özelleşmiştir. Bu
konuyla ilgili Mersin Limanı özelleşmiş ve PSA-Akfen grubuna bu
özelleştirmeyle ilgili liman verilmiştir. Ben bu konuyu Sayın
Maliye Bakanına bir kez daha sordum. Net bir cevap almak istiyorum. Çünkü,
bu özelleştirmenin sonunda bir sürü sıkıntılar
çıkıyor, endişemiz de ondan. Artık, insanın sütten
ağzı yanınca ayranı üfleyerek içiyor!
Sayın Bakanım, çocuklarınız, iki
kızınız ve oğlunuz, bu Özelleştirme İdaresinden
alınan bir ihale sonucu, o ihaleyi alan firmadan 2 milyon dolarlık
bir iş aldılar, Telemobil Şirketi. Bunu siz ahlaki buluyor
musunuz? Özelleştirme İdaresinde, özellikle sizin sorumluluğunuz
altında olan bir kuruluşun yapmış olduğu ihaleyi
ahlaki buluyor musunuz? Lütfen bunu gelin burada açıklayın. Burada
Adalet ve Kalkınma Grubu da bunu ahlaki bulduğunuzu
inanıyorlarsa size destekleri ve Hükûmetinize olan destekleri devam etsin.
Ben bu konuda Özelleştirme İdaresiyle ilgili, hem Anayasaya
aykırı hem de yasalarımıza aykırı ve toplumumuzu
yaralayacak, belediyelerimizi bir kenara atıp baypas edecek, özellikle
koruma kurullarının kararlarını, onların prensip
kararlarını, ilke kararlarını bir kenara atan bu
anlayışı bu yasanın 15inci maddesinin tamamen
çıkarılmasını ve Özelleştirme İdaresine imar
planı yetkilerinin verilmemesi konusundaki önergemizin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Ünsal.
HÜSEYİN ÜNSAL (Devamla) Teşekkür ederim.
Bu konudaki önergemizi ciddiye almanızı istiyoruz. Bu
konuyla ilgili önergemize desteğinizi bekliyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Ünsal.
Önergeleri birlikte işleme alacağımı ifade
etmiştim. Önergeleri oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısını arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul
edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
16ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
17nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
18inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
19uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
20nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
21inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
22nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
23üncü madde üzerinde iki adet önerge vardır.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 269 sıra sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 23 üncü maddesiyle 375 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnameye eklenmesi öngörülen ek 6 ncı maddenin üçüncü
fıkrasının (b) bendinin sonuna ya da il ve ilçelerin en az
1/3ünde birimi bulunması, ibaresinin eklenmesini, aynı
fıkranın (e) bendinin madde metinden çıkarılmasını
ve (f) bendinin (e) bendi olarak teselsül ettirilmesini, aynı maddenin
dördüncü fıkrasının (b) bendinin başına (a) bendinde
belirtilenler dışında kalan dört yıllık eğitim
veren fakültelerin mühendislik bölümlerinden, ibaresinin eklenmesini ve
aynı fıkranın (ç) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Nurettin Canikli |
Mustafa Elitaş |
Mehmet Zafer Üskül |
|
|
Giresun |
Kayseri |
Mersin |
|
|
Egemen Bağış |
Metin Kaşıkoğlu |
|
|
|
İstanbul |
Düzce |
|
ç) Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit
Sınavından (a) bendinde yer alanların en az seksen, (b) bendinde
yer alanların en az yetmiş veya denkliği kabul edilmiş
yabancı dil puanına sahip bulunması.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 269 sıra sayılı Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 23 üncü
maddesi ile 27/6/1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnameye eklenen Ek Madde 6nın ikinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Harun
Öztürk
İzmir
Kısmî zamanlı sözleşmeli bilişim personeli
olarak çalıştırılanlar için iş sonu tazminatı
çalıştıkları süre ile orantılı olarak ödenir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Öztürk, buyurun efendim.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şahsım ve Demokratik Sol Parti adına yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, tasarı, Devlet Hava
Meydanları İşletmesine tahsis edilen ya da bu idarenin
işgalinde olan hazineye ait taşınmazların bedelsiz olarak
bu idareye bırakılmasını öngörmektedir. Hazinenin özel
mülkiyetinde bulunan taşınmazlar üzerinde tesis edilen irtifak
hakkı ve kullanma izinleri karşılığında
alınan bedeller dışında, söz konusu alanlardaki faaliyetler
dolayısıyla elde edilen hasılatın yüzde 1i oranında
hazine payı ödenmesi öngörülmektedir. Bu payı, yasanın
yürürlüğünden önce irtifak hakkı tesis edenlerle kullanma izni
verilenlerin de ödeyip ödemeyecekleri konusunun açıklığa
kavuşturulması gerekmektedir.
Hazinenin özel mülkiyetinde ve devletin hüküm ve tasarrufu
altındaki taşınmazlar üzerine münhasıran liman
yapılmak amacıyla tesis edilen irtifak hakları ile verilen
kullanma izinlerine ait sözleşmelerdeki hazineye daha yüksek nispi pay
ödeneceğine ilişkin hükümler, yargıdan vazgeçme gibi maddede
yazılı bazı koşulların yerine getirilmesi hâlinde
yüzde 1 olarak değiştirilmektedir. Hazine yasa çıkararak
sözleşmeden doğan daha yüksek alacağından vazgeçmektedir.
Hazinenin özel mülkiyetinde bulunan taşınmazlar ile kıyı
kenar çizgisinin deniz yönünde bulunan, devletin hüküm ve tasarrufu
altında bulunan yerlerde lehlerine kırk dokuz yıldan daha az
süreyle irtifak hakkı tesis edilen veya kullanma izni verilen
yatırımcılar, yargıdan vazgeçme gibi maddede
yazılı koşulları yerine getirmeleri hâlinde yeni
sözleşme yaparak izin sürelerini kırk dokuz yıla
çıkarabileceklerdir. Süre uzatmaları herhangi bir şekilde
ihaleye konu olmayacaktır. Önceden daha kısa süreler nedeniyle
ihaleye katılmayanlar bir şekilde ihale dışı
bırakılmış olmaktadır.
Değerli milletvekilleri, merkezî yönetimin iğneden
ipliğe taşradaki bütün yatırımlarının il özel
idareleri ve mahalli idare birlikleri aracılığıyla
yaptırılması öngörülmektedir. Merkezî yönetimin taşradaki
yatırımlarının gerçekleştirilmesi için merkezî yönetim
bütçesindeki ödeneklerin il özel idarelerine veya köylere hizmet götürme
birliklerine, il özel idare ödeneklerinin de köylere hizmet götürme
birliklerine aktarılmasına izin verilmektedir. Bu durum,
harcamaların, il özel idareleri veya köylere hizmet götürme birliklerinin
tabi oldukları esaslara göre yapılacağı anlamına gelmektedir.
Nitekim, Sayın Bakan, köylere hizmet götürme birliklerinin Kamu İhale
Kanununa tabi olmadıklarını bu kürsüden ifade etmiştir.
Ayrıca mahallî idareler üzerindeki denetim boşluğu da hepinizin
malumlarıdır.
Değerli milletvekilleri, tasarıyla, vakıflara ait
olanlar da dâhil olmak üzere yenileme alanında kalan hazineye ait
taşınmazların il özel idareleri ve belediyelere bedelsiz devri
öngörülmektedir. Projelerin uygulanması için gerekli
kamulaştırma bedelleri de Taşınmaz Kültür Varlıklarının
Korunmasına Katkı Payı hesabından belediyelere aktarılacaktır.
Tütün ve Alkol Piyasası Kurumu Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunun tarımsal desteklemeye ilişkin 7nci maddesi
yürürlükten kaldırılmaktadır. Bu değişikliğe
katılmamız mümkün değildir.
Değerli milletvekilleri, maddeyle ilgili olarak vermiş
olduğumuz önergeyle ilgili düşüncelerimi sizlerle paylaşmak
istiyorum. Şimdi, maddeyle ilgili olarak, 375 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnameye eklenen maddede sözleşmeli bilişim personeli
çalıştırılması öngörülüyor. Bunlar arasından
kısmi zamanlı sözleşmeli bilişim personeli olarak
çalıştırılanlar için iş sonu tazminatı
ödenmeyeceği ve işsizlik sigortası primi
yatırılmayacağı, yaptıkları başka işler
sebebiyle bunlardan herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna tabi olanlar için
sosyal sigorta ve genel sağlık sigortası primi
yatırılmayacağı hükme bağlanmaktadır.
Değerli milletvekilleri, kamuda mevzuatın öngördüğü
koşullarda iş sözleşmesi sona erenlere, istihdam
şekillerine göre, memur iseler emekli ikramiyesi ya da toptan ödeme,
işçiyseler ihbar ve kıdem tazminatı, sözleşmeli personel
iseler iş sonu tazminatı adı altında ödeme
yapılmaktadır. Bu nedenle, söz konusu sözleşmeli personel de
kısmi zamanlı çalıştığı işten
ayrılması hâlinde çalışma süresiyle orantılı
iş sonu tazminatından yararlanabilmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Öztürk.
HARUN ÖZTÜRK (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Öte yandan, kısmi zamanlı sözleşmeli personelin
başka çalışması nedeniyle sosyal güvenlik kuruluşu
sigortalısı olması da kısmi zamanlı sözleşme
ücreti üzerinden de prim ödemesine engel olmamalıdır. Zira, 5510
sayılı Kanunda değişiklik yapan 5754 sayılı
Kanunda öngörülen prime esas kazanç tavanı içinde kalmak kaydıyla,
söz konusu sözleşmeli personelin kısmi süreli ücretinin de prim kesintisine
tabi tutulmasına bir engel olmamalıdır diye düşünüyoruz.
Kişilere bağlanacak emekli aylığını
da etkileyeceği için bu düzenlemenin değiştirilmesinin uygun
olacağı düşüncesiyle önergemize destek vereceğinizi umuyor
ve yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Öztürk.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Sayın Başkan, oylamadan önce bir redaksiyon yetkisi talep
edeceğiz efendim.
BAŞKAN Ama maddeyle ilgili o, ben şimdi önergeyi oylayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 269 sıra sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 23 üncü maddesiyle 375 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnameye eklenmesi öngörülen ek 6 ncı maddenin üçüncü
fıkrasının (b) bendinin sonuna ya da il ve ilçelerin en az
1/3ünde birimi bulunması, ibaresinin eklenmesini, aynı
fıkranın (e) bendinin madde metinden
çıkarılmasını ve (f) bendinin (e) bendi olarak teselsül
ettirilmesini, aynı maddenin dördüncü fıkrasının (b)
bendinin başına (a) bendinde belirtilenler dışında
kalan dört yıllık eğitim veren fakültelerin mühendislik
bölümlerinden, ibaresinin eklenmesini ve aynı fıkranın (ç)
bendinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
ç) Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit
Sınavından (a) bendinde yer alanların en az seksen, (b) bendinde
yer alanların en az yetmiş veya denkliği kabul edilmiş
yabancı dil puanına sahip bulunması.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Uygun görüşle Genel Kurulun takdirine bırakıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Canikli, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 23üncü maddeyle
ilgili verdiğimiz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum,
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, biraz önceki görüşmelerde bir
sayın milletvekilimizin TOKİ ile ilgili bazı
değerlendirmeleri oldu. Kamuoyunun yanlış bilgilenmesine yol
açabileceği gerekçesiyle bazı konulara açıklık getirmek
istiyorum. Bunlardan bir tanesi şudur: Toplu Konut İdaresi denetime
tabidir. Toplu Konut İdaresinin tüm hesap ve işlemleri
Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu tarafından her yıl
denetlenmekte ve bu raporlar esas alınarak, yine her yıl KİT
Komisyonunda Toplu Konut İdaresinin -TOKİnin- hesap ve
işlemleri çok kapsamlı bir denetime tabi tutulmaktadır.
Şu anda elimde Başbakanlık Yüksek Denetleme
Kurulunun sadece 2006 yılına ilişkin olarak TOKİnin tüm
işlemlerinin denetim sonuçlarını içeren bir rapor var, yaklaşık
350 sahife. Aşağı yukarı her yıl bu kapsamda çok
geniş, bütün boyutlarıyla hesap ve işlemler denetlenmektedir.
Çünkü burada denetim dışıdır denetlenmemektedir gibi
ifadeler kullandı, bunun gerçekleri
yansıtmadığını öncelikle burada belirtmek istiyorum.
İkincisi: Bu kanun tasarısıyla TOKİye imar
yapma noktasında ilave bir yetki verilmemektedir. Bu yetki yıllardan
beri zaten TOKİ tarafından kullanılmaktadır ve vardır.
Ayrıca, mevcut olan yetki de, Toplu Konut İdaresinin
kullandığı imar, plan tadilatı veya plan düzenleme yetkisi
sonuç itibarıyla ilgili belediye tarafından onaylanmaktadır.
Yani son sözü sonuçta yine ilgili belediye söylemektedir. Şu andaki
uygulamada süre yok. Yani, Toplu Konut İdaresi bir plan tadilatı veya
imar değişikliği yaptıktan sonra ilgili belediyeye
gönderiyor. İlgili belediyenin onaylamasına ilişkin bir süre
öngörülmemiş şu andaki uygulamada. Bu da gerçekten bazı
yerlerde, bazı projelerde çok ciddi sıkıntılar
oluşturmaktadır. Hatta keyfî olarak nitelendirebileceğimiz
bazı uygulamalar söz konusudur. Yani TOKİ tarafından gönderilen
bu tadilatlar bazı kuruluşlar tarafından kanunda süre
olmadığı için özellikle bekletilmekte ve bir tür engelleme
yapılmaktadır. Bu kanunla sadece üç aylık bir süre
öngörülmektedir. Yani Toplu Konut İdaresi plan tadilatını, plan
değişikliğini ilgili belediye veya valiliğe gönderdikten
sonra ilgili kuruluş üç ay içerisinde bunu ya aynen kabul edecek veya
değiştirerek onaylayacak. Sonuç itibarıyla son sözü söyleme
yetkisi her hâl ve kârda belediyelerdedir. Bu alınmamaktadır; daha
önce de alınmamıştır, şu anda da
alınmamaktadır ve kapsam da genişletilmemektedir. Ancak, diyor
ki bu tasarı: Üç ay içerisinde bu cevabı vermek zorundasın; beklemeyeceksin,
geciktirmeyeceksin. Yapılan düzenleme sadece budur değerli
arkadaşlar. Bunun da aydınlığa, açıklığa
kavuşturulması gerekir.
Yine TOKİyle ilgili gerçekten, çok gerçek
dışı, itham edici açıklamalar
yapılmıştır. Bakın, geçen dönemlerde KİT
Komisyonunda TOKİnin hesap ve işlemleri görüşülürken,
muhalefete mensup olan bir arkadaşımız tarafından bir
önerge verildi. Altını özellikle çizmek istiyorum, muhalefete mensup
bir arkadaşımız tarafından önerge verildi. O da şu:
Toplu Konut İdaresinin yaptığı inşaatlar, okul
Biliyorsunuz, bir site ya da ona benzer toplu konut yaptığı
zaman diğer sosyal müştemilatını da Toplu Konut
İdaresi gerçekleştiriyor; yani okul, sağlık ocağı
vesaire. Ve oradan yola çıkarak bu arkadaşımız Toplu Konut
İdaresi tarafından yapılan bu tür binaların hem daha çok
sağlam, Bayındırlık Bakanlığı
tarafından, onun gözetiminde yapılan binalara nazaran hem daha
sağlam ve hem de çok daha ucuz bir şekilde
gerçekleştirildiği için bundan sonra devletin yapacağı,
yaptıracağı tüm okullar ve sağlık
kuruluşlarının TOKİ tarafından yapılmasına
ilişkin bir önerge verdi. Önerge KİT Komisyonu tarafından oy
birliğiyle benimsendi ve bir tavsiye kararı olarak Hükûmete
gönderildi. Ve bunun sonucunda Hükûmet de tavsiye kararı
doğrultusunda bir tasarı getirdi ve okulların ve sağlık
kuruluşlarının TOKİ tarafından yapılması
şeklinde bir yasal düzenleme çıktı.
Bakın değerli arkadaşlar, biraz önce o
konuşmacı arkadaşımızın TOKİyle ilgili
burada söylediği ile realite, uygulama arasında -hiç alakası-
bir benzerlik söz konusu değildir. TOKİ hem ucuz yapmaktadır hem
de kaliteli yapmaktadır. Bunu şuradan da anlayabiliriz: Yani bugün
TOKİye iş yapan müteahhitlerin hepsi düşük kâr marjıyla
çalıştığı için sıkıntıdadır. Bunu
hepimiz biliyoruz değerli arkadaşlar. Ortalama kâr marjı yüzde 7
civarındadır. TOKİden iş alan firmaların ortalama kâr
marjı budur. Hatta birçok alanda TOKİ eleştiriliyor. Yani
müteahhitlere karşı çok insafsız hareket ettiği
şeklinde eleştiriliyor, bunu biliyoruz. Ve onunla ilgili de bazı
zaman düzenleme talepleri gündeme geliyor.
Dolayısıyla, değerli arkadaşlar, yandaşa
vermek
Sonuçta TOKİ bir ihale yapıyor, herkese açık ihale
yapıyor. Bütün işlemleri için geçerlidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Canikli, önergeniz üzerinde de birkaç
cümle söylerseniz süremizi tamamlayalım.
Buyurun.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) -
ve bu ihale
sonucunda, genelde en düşük ama eğer o fiyatla yapılması
mümkün değilse en uygun fiyata veriyor. Bu konuda herhangi bir problem yok,
herhangi bir tartışma yok, uygulamada da herhangi bir
sıkıntı yok.
Biraz önce Sayın Harun Öztürk Beyin söylediği,
eleştirdiği bir konu var, haklıdır o. Tasarının
44üncü maddesinde yer alan ve köylere hizmet götürme birliklerine çok
geniş yetki veren ve bazı merkezî kuruluşların
yatırım bütçelerinde yer alan rakamların, köylere hizmet götürme
birliği vasıtasıyla ve daha önemlisi, onların tabi
olduğu ihale usulü yöntemiyle yapılmasına ilişkin bir
düzenleme var. O eleştiri haklıdır, biz de
katılıyoruz, onunla ilgili önergemiz de vardır, verilmiştir
ve o eleştirileri, o sakıncaları ortadan kaldıran bir
düzenleme yapıyoruz.
23üncü madde, esas itibarıyla teknik bazı ibareleri
düzenliyor. Ayrıca, yabancı dille ilgili olarak, genel olarak yüksek
kabul edilen 80 barajını 75e düşürüyor ve önergemizin yüce
heyetiniz tarafından kabul edileceğini umuyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Maddeyle ilgili tashihinizi alayım.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Sayın Başkanım, beşinci fıkrada Kapsama
dair kamu kurum ve kuruluşlarının büyük ölçekli bilgi işlem
birimlerinin aşağıdaki kriterleri taşıması gerekmektedir.
şeklinde bir temenni ifadesini görüyoruz. Onun gerekmektedir
sözcüğünü, hüküm ifade eden gerekir sözcüğüyle
değiştirilmesinin not edilmesini istirham ediyoruz.
BAŞKAN Tamam, teşekkür ediyorum.
Maddeyi kabul edilen önerge ve Sayın Komisyon Sözcüsünün
tashih ettiği şekliyle oylarınıza arz ediyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
24üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
25inci madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Tasarının 25inci maddesi ile
değiştirilen 30/4/1992 tarihli ve 3797 Sayılı Millî
Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunun ek 3üncü maddesinin birinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
|
Şenol Bal |
Erkan Akçay |
Behiç Çelik |
|
|
İzmir |
Manisa |
Mersin |
|
|
K. Erdal Sipahi |
Necati Özensoy |
|
|
|
İzmir |
Bursa |
|
Özürlü sağlık kurulu raporu düzenlemeye yetkili
sağlık kurum veya kuruluşlarınca verilen sağlık
kurulu raporuyla asgari yüzde 20 özürlü olduğu tespit edilen ve özel
eğitim değerlendirme kurulları tarafından da eğitsel
değerlendirme ve tanılamaları yapılarak 5580
Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu kapsamında
açılan özel eğitim okullarında verilen örgün ve destek
eğitimi ile özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde verilen
destek eğitimini almaları uygun görülen; görme, işitme,
dil-konuşma, spastik, zihinsel, ortopedik veya ruhsal özürlü bireylerin;
eğitim giderlerinin her yıl Maliye Bakanlığınca
belirlenen miktarı, Milli Eğitim Bakanlığı bütçesine
bu amaçla konulan ödenekten karşılanır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 269 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 25 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Nurettin Canikli |
Mustafa Elitaş |
Mehmet Zafer Üskül |
|
|
Giresun |
Kayseri |
Mersin |
|
|
Egemen Bağış |
Cahit Bağcı |
Metin Kaşıkoğlu |
|
|
İstanbul |
Çorum |
Düzce |
|
|
Orhan Erdem |
Gülşen Orhan |
|
|
|
Konya |
Van |
|
Madde 25 3797 sayılı Kanunun ek 3 üncü maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
EK Madde 3 Özürlü sağlık kurulu raporu düzenlemeye
yetkili sağlık kurum veya kuruluşlarınca verilen
sağlık kurulu raporuyla asgari % 20 özürlü olduğu tespit edilen
ve özel eğitim değerlendirme kurulları tarafından da
eğitsel değerlendirme ve tanılamaları yapılarak
8/2/2007 tarihli ve 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları
Kanunu kapsamında açılan özel eğitim okulları ile özel
eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde verilen destek eğitimini
almaları uygun görülen; görme, işitme, dil-konuşma, spastik,
zihinsel, ortopedik veya ruhsal özürlü bireylerin; eğitim giderlerinin her
yıl Maliye Bakanlığınca belirlenen tutarı, Millî
Eğitim Bakanlığı bütçesine bu amaçla konulan ödenekten
karşılanır. Bu özürlü bireylerin, özür grupları ve
dereceleri ile özür niteliğine göre eğitim programlarının
kapsamı ve eğitim süreleri, Özürlüler İdaresi
Başkanlığının görüşü alınmak suretiyle
Bakanlıkça hazırlanacak ve bu Kanunun yayımını izleyen
6 ay içinde yürürlüğe konulacak yönetmelikle belirlenir.
Söz konusu eğitim hizmetini sunan veya yararlananların,
gerçek dışı beyanda bulunmak suretiyle fazladan ödemeye
sebebiyet vermeleri durumunda bu tutarlar, iki katı ve kanuni faiziyle
birlikte ilgililerden müteselsilen geri tahsil edilir. Bu fiillerin özel
eğitim okulları ile özel eğitim ve rehabilitasyon merkezleri
tarafından tekrarı hâlinde, ayrıca kurum açma izinleri iptal
edilir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 269 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 25 inci maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
|
M. Akif Hamzaçebi |
Bülent Baratalı |
Tekin Bingöl |
|
|
Trabzon |
İzmir |
Ankara |
|
|
Gürol Ergin |
Hüsnü Çöllü |
Enis Tütüncü |
|
|
Muğla |
Antalya |
Tekirdağ |
|
|
Tayfur Süner |
Atilla Emek |
Nevin Gaye Erbatur |
|
|
Antalya |
Antalya |
Adana |
|
|
|
Esfender Korkmaz |
|
|
|
|
İstanbul |
|
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge sahipleri adına Sayın Tekin Bingöl.
Sayın Bingöl, buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
TEKİN BİNGÖL (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 269 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 25inci maddesinin tasarı metninden
çıkarılması üzerine verilen değişiklik önergesi
hakkında söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlarım.
Değerli milletvekilleri, 25inci madde engelli
çocuklarımızın eğitimini yeniden düzenleyen bir madde.
Takdir edersiniz ki engelli gruplarının eğitimi çok özel, çok
pahalı ve donanımlı kurumlar tarafından yapılması
gereken bir eğitim; özel yayınlar, özel eğitmenler, özel
kurumlar, hatta özel ulaşım araçları bile gerektiren bir
eğitim gerektirmekte.
Hâl böyle iken özürlü vatandaşlarımızın,
özürlü çocuklarımızın ailelerinin bu eğitimi kendi olanaklarıyla
sağlaması da son derece güç. Bu nedenle, sosyal devlet olma
anlayışı ilkesinden hareket ederek 1988 yılında,
Sosyal Güvenlik Yasası kapsamında, çalışan ailelerin özürlü
çocuklarının eğitimiyle ilgili masrafların ilgili
kurumlarca ödenmesi karar altına alınmış ve bu konuda bir
adım atılmış. Yine 2005 yılında, sosyal devlet
olma anlayışından hareketle, Özürlüler Yasa Tasarısı
içerisinde bir düzenleme yapılarak engelli çocuklarımızın
eğitimi için özel eğitim kurumları ile özel eğitim destek
ve rehabilitasyon merkezlerinden eğitim almaları
sağlanmıştır. Bu üç yıllık süre içerisinde,
pratikte bazı sorunlar yaşanmakla birlikte, özürlü
çocuklarımız bu eğitim olanaklarından yararlanmışlar.
Ancak bu düzenleme ile maalesef geriye gidiş söz konusu olmaktadır.
Değerli milletvekilleri, bu madde iki gerekçeyle
tasarıya alınmış. Bunlardan bir tanesi, tasarruf amacı
ki Maliye Bakanlığı da buna katıldığını
belirtiyor. Bir diğeri ise haksız kazancın önlenmesi.
Şimdi, tasarruf amacı ile engelli çocuklarımızın
eğitiminden kısıtlama yapmayı anlamak son derece güç.
Ülkemizde tasarruf yapılması gereken o kadar farklı
fasıllar var ki. Vergi kaçaklarının yüzde 1i dahi önlense
özürlü çocuklarımızın tamamının eğitiminde
yapılacak tasarrufu karşılayacak büyüklükte. O nedenle, özürlü
çocuklarımızın eğitiminden tasarruf yapmak son derece
yanlış bir uygulama. Kaldı ki en basit maliye kitabında
bile vatandaşların eğitim ve sağlıklarıyla ilgili
yapılan harcamalar gelecek kuşaklara olumlu etkiler
yapacağı için kalkınma yatırım carisi olarak
öngörülür. Dolayısıyla, engelli çocuklarımızın
eğitiminden tasarruf yapmak son derece yanlış bir uygulama.
Haksız kazancın önlenmesi ile ilgili durum ise böyle bir yasanın
geriye götürülerek kazanılmış bir hakkın daha da
geliştirilerek, aksayan ya da pratikte yaşanan sorunların
giderilerek daha da fazla yarar sağlamasının
sağlanması gerekirken, bununla ilgili denetim ve kontrol
mekanizması ciddi bir şekilde uygulanarak ortadan
kaldırılması söz konusu iken maddenin ve uygulamanın geriye
götürülmesi son derece yanlış bir başka uygulama.
Değerli milletvekilleri, bizim de imza
attığımız Avrupa Sosyal Şartının 15inci
maddesi, yaşlıların ve engellilerin sağlık,
eğitim ve benzeri konulardaki harcamalarıyla ilgili çok net
düzenlemeler getirmiştir. Kesinlikle, engelli vatandaşların
toplumla barışık hâlde olmasını, ekonomik hayata
katılmalarını sağlamak amacıyla, hiçbir şekilde
bir kısıtlama ve bir kıstas getirilemez, diye çok net tespitler
vardır bu şartta ve bu şartta bizim de imzamız var.
Bugün, Türkiye nüfusunun 8,5 milyonunu teşkil eden engelli
vatandaşlarımızın, istihdam konusundaki orana
baktığımızda, toplam nüfustaki yüzde 10,5 işsizlik
oranıyla, 8,5 milyon engelli vatandaşımızın
işsizlik oranını kıyasladığımızda arada
büyük bir fark olduğunu görürüz. Toplam nüfustaki yüzde 10,5 işsizlik
oranı, engelli vatandaşlarımızla
karşılaştırdığımızda yüzde 15,49a
ulaşmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Bingöl.
TEKİN BİNGÖL (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar, bu çok yüksek bir orandır ve bu
oran, Avrupanın hiçbir ülkesinde yoktur. Biz eğer böyle düzenlemeler
yaparsak, engellilerin eğitimiyle ilgili geriye gidişi
sağlayacak düzenlemeler yaparsak, bu istatistiki rakamları geriye
döndürmemiz mümkün değildir. Burada aslolan, engelli
vatandaşları evlerinden, odalarından çıkararak,
kaderleriyle baş başa bırakmanın yerine onları hayatla
barışık hâle getirerek, onları toplumsal hayata uyumlu hâle
getirerek yaşamlarını sağlamaktır, aslolan budur. Bu
nedenle, tasarı metnindeki 25inci madde kesinlikle metinden
çıkarılmalıdır. Bu metin, özürlülere yapılacak olan en
büyük haksızlıktır.
Dolayısıyla, vermiş olduğumuz önergenin,
tasarı metninden çıkarılmasını uygun gören önergenin
tarafınızdan destekleneceğini umut ediyor, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Bingöl.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 269 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 25 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
MADDE 25 3797 sayılı Kanunun ek 3 üncü maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
EK MADDE 3 Özürlü sağlık kurulu raporu düzenlemeye
yetkili sağlık kurum veya kuruluşlarınca verilen
sağlık kurulu raporuyla asgari % 20 özürlü olduğu tespit edilen
ve özel eğitim değerlendirme kurulları tarafından da
eğitsel değerlendirme ve tanılamaları yapılarak
8/2/2007 tarihli ve 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları
Kanunu kapsamında açılan özel eğitim okulları ile özel
eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde verilen destek eğitimini
almaları uygun görülen; görme, işitme, dil-konuşma, spastik,
zihinsel, ortopedik veya ruhsal özürlü bireylerin; eğitim giderlerinin her
yıl Maliye Bakanlığınca belirlenen tutarı, Milli
Eğitim Bakanlığı bütçesine bu amaçla konulan ödenekten karşılanır.
Bu özürlü bireylerin, özür grupları ve dereceleri ile özür niteliğine
göre eğitim programlarının kapsamı ve eğitim süreleri,
Özürlüler İdaresi Başkanlığının görüşü
alınmak suretiyle Bakanlıkça hazırlanacak ve bu Kanunun yayımını
izleyen 6 ay içinde yürürlüğe konulacak yönetmelikle belirlenir.
Söz konusu eğitim hizmetini sunan veya yararlananların,
gerçek dışı beyanda bulunmak suretiyle fazladan ödemeye
sebebiyet vermeleri durumunda bu tutarlar, iki katı ve kanuni faiziyle
birlikte ilgililerden müteselsilen geri tahsil edilir. Bu fiillerin özel
eğitim okulları ile özel eğitim ve rehabilitasyon merkezleri
tarafından tekrarı halinde, ayrıca kurum açma izinleri iptal
edilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Uygun görüşle Genel Kurulun takdirine bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir)
Katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge sahipleri adına Sayın Orhan Erdem,
Konya Milletvekili.
Buyurun Sayın Erdem. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ORHAN ERDEM (Konya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle AK PARTİ grubu adına hepinizi
saygıyla selamlarım.
Söz konusu önergemizde bu engelliler üzerinde yapılacak
eğitim ve bunların ödemeleriyle ilgili bazı konularda engelli
bireylerin ailelerinde, çeşitli kurumlar, kuruluşlar bize birçok
fakslar ve heyetlerin geldiği konularda sıkıntılar
vardı. Bir yanlış anlama olduğunu anladık.
Değerli Bakanımız ve ilgili bürokratlar çok ciddi
çalışmalarla, aslında
ileriye gidiş ve bu konuda gelinen noktanın 2005ten bu yana çok daha
ötesinde hizmetlere açık olduğunu hükûmetimizin gösterecekti; bunu da
sabitlemiş olduk.
2006 Haziranında engelli bireylerin eğitimlerinden
doğan ödemeler başlamıştı, 2008 yılına
geldiğimizde 780 olan kurum sayısı, rehabilitasyon ve
eğitim veren okul sayısı 1.746 oldu özelde. Devletin de
ayrıca okulları var ve 82 bin eğitim alan engelli birey
sayısı da 195 bine çıktı ve yaklaşık bir 100 bin
daha bu konuda eğitime alınacak öğrenci olduğu tahmin
ediliyor.
Bu maddeyle, spastik özürlülerin de eğitimi sağlanmış
oluyor. Yine, özürlü çocuk yerine, özürlü birey kavramı getirilmekte.
Ayrıca, önceden eğitimi almada yüzde 40 olan özür derecesi de yüzde
20ye inmekte. Konuşma bozukluklarında yüzde 14. Bunun da Sağlık
Bakanlığından yüzde 20ye çıkarılmasıyla o sorunu
da gidereceğimize inanıyoruz.
Şimdi Bakanlık bu kanundan sonra altı ay içinde
modül programlar hazırlayacak ve eğitimi daha da güzel bir şekle
getirecek. Zaten biz 2005ten bu yana, bu alanda -demin konuşmacı
vekilimizin dediği gibi geriye gitme falan değil- ne kadar ileriye
gittiğimizi hepimiz biliyoruz. Evde bakımdan, evde eğitiminden,
engellilerin taşınmasından, okulların ona göre
düzenlenmelerinden, görme engellilere -biraz önce Bakanımızla konuştuk-
iki yüz kırk çeşit kitap basımından ve sokağa çıkardığımız
bu gerçekten hem eğitime hem sevgiye, her türlü hizmete layık kesimin
nereden nereye geldiğini biliyoruz. Özürlü maaşlarını
geriye çektik yaş olarak. Yüzde 40 ve yüzde 70 arasındaki özürlülere
yaklaşık 150 milyon, yüzde 70 üzerini 246 milyona çıkardık.
Yine demin de bahsettim, bakma noktasında sıkıntılı
ailelerin evlerindeki çocuklarına bir asgari ücret bağladık.
Yine eğitim için, hem bireysel eğitim hem grup eğitimi için ayda
406 milyon, 195 bin çocuğumuza ödemeler yaptık.
Biz, bu konuda AK PARTİ olarak ne
yaptığımızın farkındayız ve bu kesimin,
tekrar tekrar ediyorum, çok daha iyilerine layık olduğunu da
biliyoruz. Çünkü engelli bireylerin ve ailelerinin durumuna
baktığımızda, yüzde 99unun ekonomik açıdan çok zor
yaşadıklarını biliyoruz. Kısacası, hem iki buçuk
yıllık süreç içerisinde eğitim almaya başlayan ve artmakta
olan engelli bireylerin daha iyi eğitim almaları hem hızla
çoğalan bu konudaki eğitim veren eğitim kurumlarının
da içinde yanlış yapanların yaptıkları maddi hatalarda
veya bilerek yaptıklarında 2 katı cezayla, bunu tekrar etmeleri
hâlinde kapatma getirerek de doğru iş yapanları da
ödüllendirmeyi hedeflemekteyiz.
Ben, Millî Eğitim Bakanlığının, Maliye
Bakanlığının, Özürlüler İdaresinin bu konudaki ilgili
bakanların hepsinin bugüne kadar yaptıkları bu hizmetlerden
dolayı kendilerine bürokratlarıyla birlikte teşekkür ediyorum.
İnşallah çok daha iyilerini yapmak bizim hükûmetlerimize ve AK
PARTİye nasip olacaktır diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Erdem.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekilleri, biraz önce kabul edilen
önergeyle 25inci madde tümüyle değiştirilmiştir. Bu nedenle,
aynı maddede değişiklik öngören İzmir Milletvekili
Şenol Bal ve arkadaşlarının önergesini işleme koyma
imkânı kalmamıştır. Önergeyi bu nedenle işlemden
kaldırıyorum.
25inci maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda
oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
26ncı madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 269 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 26 ncı maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
|
M. Akif Hamzaçebi |
Tayfur Süner |
Atila Emek |
|
|
Trabzon |
Antalya |
Antalya |
|
|
Hüsnü Çöllü |
Enis Tütüncü |
Gürol Ergin |
|
|
Antalya |
Tekirdağ |
Muğla |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Okay?
HÜSNÜ ÇÖLLÜ (Antalya) Ben konuşacağım.
BAŞKAN Buyurun Sayın Çöllü.
HÜSNÜ ÇÖLLÜ (Antalya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 269 sıra sayılı yasa
tasarısının 26ncı maddesinin yasa metninden
çıkarılmasıyla ilgili önergemiz üzerinde söz aldım. Sizleri
saygıyla selamlıyorum.
Efendim, önümüzde yine yeni bir torba kanun var. Benim bu kanunun
bu maddesiyle ilgili yorumum aynen şu: Seçim yaklaşıyor, iktidar
kesenin ağzını açmak istiyor. Para lazım, kaynak
lazım. Ne yapalım, neyi satabiliriz? Sattıklarımızdan
elde edeceğimiz geliri kendi önceliklerimize göre nerede harcayalım?
anlayışı içinde hazırlanmış bir tasarı var
değerli milletvekilleri.
Önergemizle ilgili maddede, özelleştirilen limanlardan elde
edilen gelirlerin kara yolları ve demir yolları
yatırımları için kullanılması öngörülüyor.
Görüldüğü üzere gelirin büyük bir bölümü kara yollarında
kullanılacak.
Bu tercihin gerekçesini anlamakta doğrusu ben zorluk
çekiyorum. Öncelikle ne tür bir ulaşım stratejisine veya plan ve
program önceliğine dayandığının açıklanması
gerekir bu tercih yapılırken. Bu, somut, bilimsel verilerle ortaya
konmalıdır, ama böyle bir strateji ve planlamanın söz konusu
olduğunu sanmıyorum. Bu meşhur duble yollarımızı
Yollarınızı bölüp bölüp verdiğiniz müteahhitlere
borçlarınızı ödeyeceksiniz, bunun kaynağını da
limanlardan karşılayacaksınız. Bu maddenin anlamı bana
göre budur. Bir stratejiye dayanmış olsaydı, öncelik kara yolu
değil demir yolu, daha ziyade deniz ulaşımı olurdu. Petrol
fiyatlarının bu düzeye geldiği ve kısa vadede de düşme
olanağı olmadığına göre, hâlâ kara yolu taşımacılığına
öncelik vermek, ancak AKP İktidarının çözümü olabilir.
Değerli milletvekilleri, maddenin gerekçesinde Ülkemizin
uluslararası alanda rekabet gücünün artırılmasında,
üretilen malların kara yolu ve demir yolu üzerinden uluslararası
pazarlara ekonomik ve en hızlı bir şekilde erişiminin
sağlanması büyük önem taşımaktadır. denilmektedir.
Gerekçenin bir bölümü doğru, bir bölümü de
yanlıştır. Evet, ürettiklerimizi en hızlı ve en
ekonomik şekilde pazara sunabilmeliyiz ama bunun yolu kara yolu değil
demir yolu ve daha ziyade deniz ulaşımıdır.
Bizim üç tarafımız deniz. Deniz sınırımızın
uzunluğu kara sınırımızdan fazladır. Ayrıca,
dünya ticareti deniz üzerinden yürümektedir. Dünyadaki yüklerin yüzde 85i
deniz üzerinden, akaryakıtın yüzde 90ından fazlası deniz
üzerinden taşınmaktadır. Her tarafımız deniz ama bizim
deniz taşımacılığımızın payı,
toplam taşımacılık içerisinde ancak yüzde 3
civarındadır.
Bu kürsüden defalarca ifade edildiği üzere, deniz
ulaştırması hava yoluna göre 22, kara yoluna göre 7, demir
yoluna göre 3,5 kat daha ucuzdur. Deniz ulaştırmasında kara
yoluna göre en az 10 kat daha az akaryakıt sarf edilmektedir.
Ulaşımda deniz yolunu tercih etmek, ekonomiye hayat öpücüğü
vermek demektir. Daha güvenli, daha ucuz ulaşım olmasına
karşın, deniz ulaşımını bir türlü
gerçekleştiremiyoruz.
Biz ne yapıyoruz? Deniz ulaşımının önemli
bir parçası olan limanları satıp elde edeceğimiz geliri
deniz ulaştırmasını geliştirmek yerine kara
yollarına aktarıyoruz. Bu anlayışı kabul etmek mümkün
değildir. Türkiye yüzünü daha çok denizlere dönmelidir.
Değerli milletvekilleri, ayrıca bu madde teknik olarak
da birçok sakıncayı içermektedir. Bu yaklaşım bir tür fon
oluşturmaktadır. Özel fonların mali disiplini bozduğu
görülmüş ve 2000 yılından sonra fon uygulaması büyük ölçüde
tasfiye edilmiştir. Şimdi, yeniden bu anlayışa dönülmesinde
de ne gibi üstün bir kamu yararı vardır? Bunun açıklanması
gerekir ama bana göre öyle bir kamu yararı söz konusu değildir.
Ayrıca, düzenleme bu şekliyle bu kanunun bütçe
ilkelerini düzenleyen 13üncü maddesinin (g) bendinde düzenlenen Belirli
gelirlerin belirli giderlere tahsis edilmemesi esastır. ilkesine de
aykırıdır. Yani kendi koyduğumuz ölçüye de kendi
diktiğimiz elbiseye de uymamaktadır bu madde.
Bir de bu liman özelleştirmelerinden ne kadar gelir elde
edilmiştir? Madde kapsamında Hazine İç Ödemeler Muhasebe Birimi
hesaplarında bugün itibarıyla ne kadar kaynak vardır? Yani bu
madde kapsamında ne kadarlık bir kaynağı kullanmayı
hedefliyorsunuz? Ayrıca bugün itibarıyla duble yol müteahhitlerinin
alacakları ne kadardır? Bu konuda da bilgi verilirse sevinirim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Çöllü.
HÜSNÜ ÇÖLLÜ (Devamla) Ayrıca ben bu duble yollar konusunda
da kamuoyunun daha fazla aydınlatılması gerektiğini
düşünüyorum. Bugüne kadar kaç kilometre duble yol
yapılmıştır? Bunlara ne kadar kaynak
harcanmıştır? Bu yollar kaç firmaya
yaptırılmıştır? Bu firmaların kaçı ihale ile
belirlenmiştir, kaçı davet usulüyle belirlenmiştir?
Yapıldıktan bir-iki yıl sonra tekrar onarıma alınan,
yeniden yapılan kaç yol vardır? Bu sorularımın
yanıtının da özenle verilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Bu nedenle, birçok sakınca içeren bu maddenin önergemiz
doğrultusunda tasarı metninden çıkarılmasını
istiyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Çöllü.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
27nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
28inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekilleri, birinci bölümde yer alan
maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.50
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.08
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Canan
CANDEMİR ÇELİK (Bursa), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 135inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
269 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
İkinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölüm, 29uncu maddeye bağlı geçici 7, 8, 9,
10; 39uncu maddeye bağlı geçici 18, 19 ve geçici 1, 2, 3üncü
maddeler dâhil olmak üzere, 29 ila 49uncu maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde söz isteyen milletvekillerimiz:
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Oğuz
Oyan, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili
Mithat Melen; şahısları adına, Adana Milletvekili
Yılmaz Tankut ve Ağrı Milletvekili Abdulkerim Aydemir.
İlk söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İzmir
Milletvekili Oğuz Oyana aittir.
Sayın Oyan, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA OĞUZ OYAN (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi ikinci bölümünü
görüştüğümüz bu kırk dokuz maddelik tasarı 5018
sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile bazı kanunlarda
değişiklik yapıyor. Aslında Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol
Kanunu yanında çok sayıda değişiklik var. Yani öyle ki onun
yanında yirmi beş kanun ve iki kanun hükmünde kararnamede
değişiklik yapıyor. Şimdi, bunların
başlıklarını bile okusam süre yetmeyecek.
Dolayısıyla bunları okumayacağım. Ama, bu kadar çok
kanunda değişiklik yapan bir tasarının, üstelik de hem
torba tasarı niteliğinde gelmesi, yani aralarında çok fazla
ilişki olmayan maddeleri de içerecek biçimde gelmesi hem de bir temel yasa
biçiminde gelmesi, iki bölüm hâlinde görüşülmesi ve onun içindeki maddeler
üzerinde sadece önergeler bağlamında söz alınabilmesi, önerge
olmadığı zaman maddelerin hiç görüşülmemesi, ne yazık
ki burada milletvekillerinin -zaten ilginin de çok olmadığını
görüyoruz- bir kere, tatmin edici bir bilgilenme süreci içinde
olamayacaklarını ve sonuç itibarıyla da buradaki yasama sürecine
bilinçli bir biçimde katılmalarının mümkün
olmadığını görüyoruz.
Değerli arkadaşlarım, burada milletvekilleri
şeklî bir görev yapıyorlar; parmaklar kalkıyor, iniyor. Ama
yasama eyleminin özüne ilişkin, gerçek niteliğine ilişkin, ne
yazık ki bir görev yapılamıyor.
Şimdi, burada çok önemli değişiklikler getiren,
özellikle bu ikinci bölümünde çok daha da fazla önemli değişiklikler
olduğunu gördüğümüz bir düzenlemeler silsilesi var. Yani burada kamu
taşınmazlarının kullanımına,
satışına, imar planı haklarının
yaygınlaştırılmasına, tarihî ve kültürel
varlıkların korunmasına ya da korunmamasına, bunun
dışında çok sayıda diğer konularda, belirli çevrelere
belki de rant aktarımlarına, çıkar sağlamalara yol açacak
çok sayıda değişiklik yapılıyor. Şunu sormak
lazım: Acaba, bu tür bir temel yasa ve torba tasarı üzerinden bu
dikkatler kaçırılmak mı isteniyor? Yaz tatiline doğru
yaklaşırken, yaz tatili, yaz sıcakları içinde belki de bu
başarılıyor.
Değerli arkadaşlarım, 5018le ilgili o kadar çok
değişiklik yapıldı ki 1927den beri yürürlükte olan bir
Genel Muhasebe Kanunu kaldırıldı, bu 5018 getirildi. Daha
yürürlüğe girmeden kırk dokuz tane düzenleme yapıldı ve
Anayasayı o 5018e uydurmak zorunda kaldık. Ama gün geçmiyor ki
5018le ilgili bir değişiklik yapılmasın.
Değerli arkadaşlarım burada, biraz önce, AKP Grup
Başkanvekili Sayın Canikli TOKİ ile ilgili denetim meselelerini
falan gündeme getirdi, onlara da birkaç kelimeyle birazdan
değineceğim ama vakit ne yazık ki hızlı akıyor.
Bu birinci bölümle ilgili iki ana konu vardı, burada
tartışıldı. Bunlardan bir tanesi Millî Eğitim
Bakanlığına tahsis edilen hazine mülkiyetindeki
taşınmazların özelleştirilmesi konusuydu. Burada sadece bir
şey söyleyeyim. 5018e aykırı gelir, ödenek kaydı
uygulamasının bütçe disiplinini bozmasını, bunları bir
tarafa bırakalım, sadece bir şey söyleyeyim size: Acaba, bir
gelişmiş ülke olmak için kültürel tarihe sahip çıkmak -her
şey bir tarafa, rant aktarımı, şu bu falan her şey bir
tarafa- asgari yeterlik koşulu değil midir? Gelişmiş medeni
ülkelere bakınız, tarihî bir lise binası tam da olması
gerektiği gibi yerinde, korunaklı, o kentsel mekân içinde
işlevini sürdürür. Hiç kimsenin gözü, burayı biz rant tesisine
çevirsek, buraya otel yapsak, bilmem ne yapsak geçmez; çünkü o toplum o
kültürel varlığını vermez, o kent halkı ona izin
vermez. Gelişmişlikle az gelişmişliğin bir tane
kıstası diyorsanız, işte size bir kıstas.
Dolayısıyla bu çok üzücüdür. Ama geçen yasama döneminde iki kez bunu
geri çevirdik Anayasa Mahkemesi sürecinden. Bugün bu geçerse, bu konunun
yeniden takipçisi olacağımızı burada söylemek isterim.
TOKİ ile ilgili imar planı değişiklikleri var,
Özelleştirme İdaresi ile ilgili var, 15inci madde biraz önce geçti.
Sayın Canikli Denetim var. diyor. Gelmiş, 2006 yılı
Yüksek Denetleme Kurulu raporunu gösteriyor. İlk önce bir 2004 ve 2005
yılı Yüksek Denetleme Kurulu raporlarını çıkarıp
gösterin, onların nasıl TOKİyi aklamadığını
burada tartışın, arkasından da bize, nasıl olur da
5018 daha yürürlüğe girmeden TOKİnin, TRTnin, TMSFnin, Spor Toto
Genel Müdürlüğünün, Millî Piyangonun Sayıştay denetimi
dışına çıkarılıverdiğini gelin bir
anlatıverin, niçin Sayıştay denetimi dışına
çıkarılıverdiğini gelin bir anlatıverin. Niçin
Sayıştay denetimi dışına
çıkarıldığını sizden öğrenelim.
Değerli arkadaşlarım, buradaki bütün bu
kıyı yağmaları vesaireye kapı açan düzenlemelere
girmiyorum, sadece Haydarpaşa Garıyla Galataport konusunda yeniden
uluslararası rant iştahlarını da kabartacak birtakım
düzenlemelere gidilmek istendiği görünüyor. İmar Kanununun ek 3üncü
maddesinde değişikliklerle de yargı denetiminin de
dışına çıkarılmaya çalışılıyor.
Bütün bunlarla ilgili herhâlde arkadaşlarım gerekeni söylediler, biz
gerekeni yapmaya devam edeceğiz ve söylemeye devam edeceğiz.
Şimdi, bu ikinci bölümle ilgili üç konu üzerinde görüş
bildireyim.
Bir tanesi, burada, Devlet Demiryolları, Devlet Su
İşleri, Karayolları Genel Müdürlüğü mülkiyetindeki
taşınmazların satışı meselesi var. Bu, hem 26da
düzenleniyor biraz önce geçtik, 29da düzenleniyor, 43te bununla ilişkili
maddeler var. Dolayısıyla, burada, tabii bir başka şey daha
var 29da, Devlet Hava Meydanlarına bedelsiz olarak birtakım hazine
mülkiyetindeki taşınmazların devri meselesi var. Tabii, burada,
muhtemelen bütün bunlardan, kara yolları, bölünmüş yol meselesine
verilen önceliklerin her zamanki gibi öne çıktığını
göreceğiz. Bütçe disiplini vesaire bütün bunlar hak getire. Bu arada, bölünmüş
yollardan müteahhitlerin alacaklarının falan da ödeneceği
söyleniyor.
Bütün bunların toplam sonucuna baktığınız
zaman şu çıkıyor ortaya: Her şeyi satalım,
bölünmüş yol yapalım. Yani, Karayolları ve
Demiryollarının taşınmazlarını sat, bölünmüş
yol yap.
Değerli arkadaşlarım, böylesine bir mantık,
böylesine bir yatırım planlaması, böylesine bir uzun vadeli
strateji yoksunluğu acaba nasıl izah edilebilir? Yani, sadece seçim
kaygıları vesaireyle açıklamak da giderek zorlaşıyor.
Böylesine bir plansızlık, böylesine bir savurganlık, böylesine
bir aslında giderek bütçe ilkelerini aşındırmak nasıl
açıklanır? Bütçe ilkelerini aşındırmanın da çok
ötesinde bir şey var, yeniden fon sistemi geliyor.
Değerli arkadaşlarım, bakınız burada
Maliye Bakanımız oturuyor, Sayın Bakan Mehmet Şimşek
ve Sayın Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren Bey, üçü
bir araya oturdular bu yılın başında ve şu
açıklamayı yapmışlardı, ulaştırma fonu kurulacak
bilmem ne sorularına Hayır, böyle bir şey gündemimizde yok.
demişlerdi. Peki, şimdi bu ne perhiz bu ne lahana turşusu! Yani
burada ulaştırma fonu yok ama ulaştırma fonunun bütün
parçaları var. Yani siz burada, o ulaştırma fonu
kurulsaydı, Devlet Hava Meydanları İşletmelerini özelleştirip
bunun gelirini ortadan ikiye bölüp kara yollarına ve demir yollarına
aktaracaktınız. Şimdi daha da kötüsünü yapıyoruz: Yüzde
60ı kara yolları, yüzde 40ı demir yolu. Siz burada parça parça
bir fon getiriyorsunuz, fonların parçalarını
oluşturuyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım, Türkiyede fonlarla hangi
noktalara geldiğimizi hatırlatmayayım, sadece şunu
söyleyeyim: 1980, ANAP döneminde başlayan bu fon faciası, 91
yılına gelindiğinde toplam bütçe gelirinin yüzde 57si fonlarda
toplanıyordu ve onları kaldırmak için IMF sopası gerekti.
Gene mi IMF sopası istiyorsunuz?
Böyle bir anlayışla bütçe yönetilemez, böyle bir
anlayışla Türkiye yönetilemez değerli arkadaşlarım.
Şimdi gelelim bir diğer konuya, o da şu:
Tasarının 44üncü maddesi var. Diyorsunuz ki: Bakanlıklar ve
diğer merkezî idare kuruluşları ile il özel idareleri; kendi
bütçelerinde çok çeşitli alanlar için ayrılmış
yatırım ödeneklerini köylere hizmet götürme birliklerine aktarmak
suretiyle gerçekleştirebilir. Yani ancak o şekilde
gerçekleştirebilirler.
Ne demek istiyorsunuz? Yani bütün bir merkezî idare kuruluşları
Yani genel idare ve özel idare kuruluşları
yatırımlarını sadece köylere hizmet birlikleri
Peki,
neden? Nedenlerini sayalım: Bir, köylere hizmet götürme birlikleri
İhale Kanununun dışında. Ne güzel, malı götürelim!
İki, seçim geliyor, sadece köylere götürelim işi.
Değerli arkadaşlarım, bu çok tehlikeli bir mecra.
Bir kere böylesine bir denetimsizlik yoluna girilemez. İkincisi, bir
ülkenin, Türkiye çapında bir ülkenin yatırım planlaması
böylesine başıbozuk biçimde tarif edilemez ya da tarif
dışına çıkarılamaz. Dolayısıyla burada
elinizi vicdanınıza koyun, böyle bir zihniyetle Türkiye bir
gelişmiş ülke yolunda ilerleyemez.
Bakınız, ben size başka bir şey de vereyim,
aslında bu yolu açtınız siz, 19 Mart 2008 tarihinde Resmî
Gazetede yayınlanan bir Bölünmüş Yollar Yapımı Genelgesi
var, Başbakanlık genelgesi. Orada ne diyorsunuz? Bütün il özel
idarelerinin kaynaklarının, hatta varsa onların
özelleştirilecek mal mülkleri, bunların satılarak tümünün bölünmüş
yol yatırımına harcanmasını istiyorsunuz. Yani, il
özel idarelerinin diğer fonksiyonları tamamen ortadan
kaldırılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Oyan.
OĞUZ OYAN (Devamla) Ne il içi ne köy yolları ne tali
yollar ne içme suyu temini, bütün bunları bir tarafa bırak, her
şey, her yol bölünmüş yola çıkar. Bu saplantıdan vazgeçin
değerli arkadaşlarım.
Tabii, bu arada bazı göz boyayıcı maddeleriniz de
var. Örneğin, madde 47, çiftçi lehine birtakım düzenlemeler
yapıyor gözüküyorsunuz. Ne diyorsunuz? Devlet Su İşlerinin
sulama ve drenaj işlemleri alacaklarının tahsilinden vazgeçmek.
diyorsunuz. Vazgeçmek, böylece seçim için göz kırpmak.
Şimdi, bu popülist uygulamanın acaba sizin tarıma
şimdiye kadar verdiğiniz desteklerin
zavallılığını örtmesini bekleyebilir misiniz? Yani,
Türkiye bugün sizin çıkardığınız 2006 tarihli
Tarım Kanununa rağmen eğer millî gelirin yüzde 1ini bile
tarıma ayırmıyorsa, eğer siz geçen yıl verdiğiniz
primlerden daha azını mısıra, başka ürünlere vermek
durumunda kalıyorsanız, eğer çiftçinin emeğinin
hakkını vermiyor, çiftçinin kullandığı girdilerin
ateş pahası, füze gibi yükselmesine göz yumuyorsanız, siz
şimdi bir şirinlik muskasıyla çiftçinin gönlünü kazanmak için bu
tür arayışlara girerseniz bundan ne yazık ki Türkiye için ve
Türk çiftçisi için sağlıklı, kalıcı çözüm yolları
çıkmaz değerli arkadaşlarım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OĞUZ OYAN (Devamla) Selamlayabilir miyim Sayın
Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
OĞUZ OYAN (Devamla) - Teşekkür ederim.
Kısaca, ben bu kaygılar nedeniyle bu tasarıya
olumsuz oy vereceğimizi bildiriyorum. Bu tasarının, keyfîliklere
ve kamu mallarının yağmalanmasına kapıyı
ardına kadar açan bu büyük rantlar yasa tasarısının
Anayasaya aykırılığının grubumuzca dava konusu
yapılacağından kimsenin kuşkusu olmadığını
tahmin ediyorum.
Hepinizi saygıyla selamlarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına İstanbul
Milletvekili Sayın Mithat Melen.
Buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MİTHAT MELEN (İstanbul) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu
ile Bazı Kanunların ve Kanun Hükmünde Kararnamelerin
Değiştirilmesiyle ilgili 269 sıra sayılı Yasa Tasarısı
hakkında, Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini arz etmek için
huzurunuzdayım. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
5018 Sayılı Kamu Mali Yönetimi Kanunu aslında
önemli bir yasa. Bu Yasa, malum, 2003 yılında
çıkarıldı, 2006 yılında uygulanmaya
başlandı. Düşünebiliyor musunuz, üç senede bir yasayı uygulamakla
yorulmuş Türkiye. Ama, o seksen yıl önce
çıkarılmış 1050 sayılı Kanun
Bakın, zaten, bu sıcak yaz günü -dışarıda
39 derece- en önemli temel kanuna Türkiye Büyük Millet Meclisinde ilgi bu kadar
zaten. Çünkü niye? Yasamayı da yormaya başladık artık, daha
doğrusu yoruyorsunuz. El yordamıyla, ani kararla kanun çıkarmaya
çalışıyorsunuz.
Burada, çok ilgimi çekti, mesela, yaklaşık olarak ikinci
sayfasında yirmi iki tane daha temel kanun saymış. Yani, yirmi
iki temel kanunu daha değiştiriyorsunuz ki, bir iddiaya göre yirmi
yedi tane, arkadaşlar söylediler, yine, on beş tane de kanun
hükmündeki kararname. Eğer, geriye dönüp bir parça bakarsak, 5018
sayılı Yasamız bakın ne diyor? Mali yönetimle uyumlu bir
yapı kurun. diyor 5018 sayılı Kanun. Aramızda çok maliyeci
var. Şimdi, o uyumlu yapı, bu yasayla nasıl kurulacak, bu yasa
değişiklikleriyle nasıl kurulacak? Temeli düzenlemeyen Ceza
Muhakemeleri Usul Kanununu bile değiştiriyorsunuz burada. Temeli
düzenlemeyen, oradan buradan düzenlemeye çalışan bir yasa nasıl
uyumlu olacak mali yönetimle veya mali politikalarla? Makro hedefler ve sosyal
hedeflerle uyumu nasıl sağlayacağız? Meşhur bir üç
yıllık plan var -taahhütleriniz var- üç yıllık orta dönem
mali planı var, onunla bu yasa arasında hiçbir uyum yok. Bir lütfedip
inceleyin. Onlar da aslında yasa, onlar da bir taahhüt.
Sonra mal ve hizmet üretiminde ekonomik ve sosyal verimlilik
Affedersiniz, bu kadar verimsiz çalışan bizler bu yasayla mı
verimli hâle geleceğiz? Bu yasanın kendi verimsiz, verimsizliğin
ta kendisi bu. Orada niye maliyet-fayda, etkinlik-fayda
Bunları ben
kendim söylemiyorum, yasada yazıyor bunlar, etkinlik-maliyet,
fayda-maliyet hepsi orada. Orada, biraz önce herkesin üzerinde çok
şiddetle durduğu meşhur satma hikâyesi var. Ben, o kadar, öyle
iddialı da konuşmak istemiyorum ama onun da bir verimliliği ve
mantığı var, satmanın da özelleştirmenin de. Onu da
yüzümüze gözümüze bulaştırıyoruz, yazık. Yani eğer
biz, yine bu kanunu üç sene uygulayamayacaksak, üç sene sonra yine
değiştirmeye başlayacaksak, vazgeçeceksek o zaman bakın
sadece Hükûmet değil, sadece bürokrasi değil Türkiye Büyük Millet
Meclisi de görevini tam anlamıyla yapamıyor demektir. Yasamayı
da bir parça -demin söylediğim gibi- yoruyoruz. Mesela, o kadar çok
şey değişiyor ki, bazı şeyler; şimdi performans
programları diye ciddi bir şey var yasalara koyduğunuz;
performans programlarıyla bu yasanın hiçbir ilgisi yok. Bu yirmi dört
tane kanunla değiştirerek performans programlarını
nasıl tanımlayacaksınız ve nasıl performans
programlarını uygulayacaksınız? Hakikaten ilgimi çekmeye
başladı.
Sonra, gelecek yıla yüklenmeler meselesi, bütçe büyüklükleri
meselesi, bütçenin üzerindeki yük meselesi
Mesela bu yasanın
getirdiği tahmini bir makro analiz -ne kadar yük getireceği
konusunda- var mı? Yok. Çünkü, demin söylediğim gibi, orta vadeli
uyum programlarına uymuyor bu değişiklikler. Biz, hep bazı
şeyleri mikro bazda alıp bazı yerlere yerleştirip, sonra,
onlar iyi işlemeyince onları tekrar ele alıp
değiştirmeye çalışıyoruz.
Yine, bakın, ilk maddelerde var, hatta gerekçesinde var
bunun, Uyum sağlamak. var. Mali yönetim sistemimizde iki
yıllık devrede ortaya çıkan sorunları çözmek için bu
yasayı getirmişiz tekrar. Yani seksen sene iyi giden, uygulanan yasa
iki yıl içerisinde uygulanamaz hâle gelmiş.
Tabii, bunları sadece eleştirmek için söylemiyorum ama
Türkiye'nin en önemli kalemleri olan harcama kalemlerinde -gayrisafi
hasıla içerisinde- devletin ağırlığı yüzde 50.
Aslında Türkiye'nin ekonomik motoru -gayrisafi millî hasılanın
içerisindeki- Türkiye yapısında hâlâ devlettir, demek ki kamudur
hâlâ. Fakat kamunun kendi kendini düzenleyen, bu işte, önemli
yasalarından bir tanesi harcama yasası. Bu harcama yasası el
yordamıyla yapılmış. Orada, harcama yasasında birçok
şeye de atıf var. Onlarda da çok sıkıntı var tabii.
Birkaçını söyleyeceğim: Demin yine el yordamıyla düzeltmeye
çalıştığımız, 1.746 tane özel eğitim
programını ilgilendiren, neredeyse 190 bin sakatımızı,
engellimizi, özürlümüzü ilgilendiren ciddi bir konuyu bir önergeyle burada
halletmeye çalıştık. Hakikaten, bu kadar ucuza mı
Türkiyeyi yönetiyoruz? Çok acı bunlar. Ben üzüntü duyduğumu söylemek
istiyorum sadece.
Bir de mesela, Devlet Demiryolları hesaplarından
alıp parayı Karayollarına aktarmak. Türkiye Cumhuriyeti bu kadar
plansız mı, bu kadar sahipsiz mi? Bir sabahleyin
Niye? Çünkü orada
fon eksikliği var. Niye? Orada plansızlık var,
hesapsızlık var, hesaplara uymama var.
Efendim, mali yönetimin uyumlu bir yapısıyla
ısrarla uğraşıyoruz. Türkiye, IMF ile programlarında
yıllarca bunun fedakârlığını yaptı.
Yıllarca, 2002 yılından beri -ki arada sırada herkes
geliyor, programları koruyor- iyi uyguladığımızı
söylüyoruz, ondan başarılı olduğunu söylüyoruz.
İşte bu, o bütün yedi senedir başarılı diye iddia
ettiğimiz programlarımızdan da sapma demek anlamına
geliyor. Bu sadece seçim yatırımı değil. Niye? Dünya
konjonktürü değişiyor, dünyada önemli sıkıntılar
gelişiyor. Bu sıkıntılar Türkiyeye de gelecek, çaresiz,
ekonomide gelecek Türkiyeye bu sıkıntılar. Bundan
kaçamazsınız yani Biz çok iyi uyguladık da oldu. diyemezsiniz.
Ayrıca, seçimi bahane edip veya işte, herhangi bir kapanma
davasını bahane edip bunlarla kurtulmak mümkün değil. Türk
ekonomisine sıkıntılar geliyor, çaresiz olarak geliyor ve
başta kamuya geliyor. Kamu, kamu maliyesi bir dahaki yıl ciddi
sıkıntılar içerisinde olacak. Ama kamu maliyesi ciddi
sıkıntılar içerisinde olurken kamu maliyesini daha fazla
sıkıntılar içerisine sokacak olan bir yeni yasa veyahut da sizin
tabirinizle Torba yasa. Torba yasa
da dünyada herhâlde bir tek biz de var çünkü bir sistemsizliğin, bir belirsizliğin
bir şeyi.
Bir yasa, dünyanın her tarafında uzun süre üzerinde
durulur, bir sistem getirir. Biz mevcut sistemleri bozduğumuz gibi yeni
sistemleri de karmaşık hâle getiriyoruz. Onun için, Meclisten
bazı iddialar ileri sürülüyor yani Bu kime yarıyor? deniyor. E
doğru. Eğer Özelleştirme İdaresini Maliyeye doğrudan
doğruya bağlarsanız sorunlar çıkıyor,
sıkıntılar çıkıyor ama bence esas mesele sadece ve
sadece suçlamakla ilgili değil, yasayla yeni bir döneme girdiğimizi
anlatmak zorundayız.
Niye yasayla yeni bir döneme giriyoruz? Çünkü bu yeni bir sistem
getirmediği gibi daha karmaşıklık getirecek ve yine
-inşallah yanlış söylüyorum, inşallah
yanılıyorum- bir sene sonra bu kanunda yine bazı şeyleri
değiştireceğiz ve hatta o diğer değiştirmeye
çalıştığımız otuz kanunu tekrar bu masaya
yatıracağız çünkü onların da işleyen düzenli sistemini
bozuyoruz fark etmeden. Mesela, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununa bile
atıf var burada. Herhâlde, dünyanın en az görünen şeylerinden
bir tanesi, bir mali kanunda ceza muhakemeleri usulüne atıf.
Efendim, hem benim hem Milliyetçi Hareket Partisinin bu kanuna
olumsuz oy vereceğini söyler, saygılar sunarım. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Şahsı adına Beytullah Asil,
Eskişehir Milletvekili.
Buyurun Sayın Asil. (MHP sıralarından
alkışlar)
BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporunun ikinci bölümü üzerinde söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu tasarıda asla
yapılmaması gereken, burada enine boyuna tartışmalardan
sonra, yoğun görüşmelerden sonra üzerinde düşünerek ve tüm
getirileri ile hesaplayarak yapacağımız bir
çalışmayı burada bir torba yasa içerisinde bugün çıkartmaya
çalışıyoruz.
Millî Eğitim Bakanlığının, her
vilayetimizde pek çok okul ihtiyacı varken ihtiyaç dışı
kalmış, şehir merkezlerinde sıkışmış
okulların arazilerini satıyoruz, hazineye gelir kaydediyoruz. Türkiye
Cumhuriyeti Devlet Demiryollarına ait limanların özelleştirme
gelirinden elde edilecek geliri yine bütçeye özel gelir olarak kaydediyor ve
bunun yüzde 60ını da kara yolu yapımı amacıyla
Karayolları Genel Müdürlüğünün bütçesine aktarıyoruz.
Değerli milletvekilleri, Türkiyede 70 milyon insanın
tamamına bir soru yöneltseniz, Türkiyede ulaşım olarak en
ihmal edilen kesim neresidir? deseniz; hava yolu, kara yolu ve demir
yollarını esas alarak bu soruyu yöneltseniz, 70 milyon insanın
tamamının vereceği cevap Devlet Demiryollarıdır. E,
o hâlde Demiryollarına bağlı işletmelerin
özelleştirilmesinden elde edilecek geliri kara yollarında
kullanmanın mantığını anlamak da anlatmak da mümkün
değildir. Esasında biliyoruz da
Yıllar içerisinde yandaş
zengin etmek için yapılan kara yolu ihalelerinin borçlarının
seçim öncesinde ödenmek istendiğini biliyoruz ama burada buna bile bile de
alet olmamak gerektiğini ifade etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, yine burada, aynı yasa
içerisinde
Bu yasa Plan ve Bütçe Komisyonundan geçmiş. Orada uzman
arkadaşlarımız bu yasayı değerlendirmiş ama bu
yasanın içerisine baktığımızda, Ceza Muhakemeleri
Usulü Kanunuyla ilgili maddeler var.
Şimdi, bu Meclis yaz demeden kış demeden
çalışıyor, gece demeden gündüz demeden
çalışıyoruz, çalışmalıyız da. Devam edelim,
çalışalım ama lütfen bir başka yasa tasarısı
içerisinde, kendi ihtisas komisyonundan geçmesi gereken, irdelenmesi gereken,
araştırılması gereken bir yasa tasarısını
getirip tamamına yakın bir bölümünü kamu maliyesinin kontrolüyle ve
yönetimiyle ilgili olan bir yasa tasarısının içerisine
sokmanın mantığını anlamak da, 70 milyon
vatandaşa anlatmanız da mümkün değildir. Eğer varsa bir
mantığı, çıksın, buradan, bu yasanın içerisine
Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununda değişiklik yapan maddeyi koyanlar
bir izah etsinler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Asil, konuşmanızı
tamamlayınız.
BEYTULLAH ASİL (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, eğer Türk Ceza Kanununda değişiklik
yapılması gerekiyorsa çok değil, bundan birkaç ay önce bu
değişiklikleri yaptık, bunun içerisine konulabilirdi. Yok, ona
yetişmedi veya daha sonra ihtiyaç hasıl oldu, yeni bir kanun teklifiyle
bunu gündeme getirmenin çok zor olmadığı kanaatindeyim.
Bütün bu nedenlerle bu tasarıyı desteklemediğimizi
ifade ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Asil.
Şahsı adına Nurettin Canikli, Giresun Milletvekili.
Buyurun Sayın Canikli. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; 269 sıra sayılı Kamu
Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile diğer bazı kanunlarda
değişiklik yapan Kanun Tasarısının ikinci bölümü
üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Gerçekten, 5018 sayılı Kanundan önce 1050
sayılı Kanun tarafından kamu mali yönetimi ve kontrol
düzenlemeleri gerçekleştirilmişti ve 1050 sayılı Kanun da
bize aslında Osmanlıdan miras kanunlardan bir tanesiydi. Gerçekten,
diliyle, muhtevasıyla, anlatış biçimiyle ve kendi içindeki
dengesiyle son derece eşsiz, güzel kanunlardan bir tanesiydi 1050
sayılı Kanun ve o nedenle zaten, çok uzun yıllar, son derece
karmaşık olan ve gelişmeye de açık olan bu konuları
biz 1050 sayılı Kanunla uzun süre idare ettik, 1050 sayılı
Muhasebei Umumiye Kanunu.
Tabii, birçok değişiklikler yapıldı.
Sanıyorum, en kapsamlılarından bir tanesi 1974 yılında
yapıldı ve aslında o kanunu bozdu. Bir defa dil
açısından o ahengi, o derinliği yakalama imkânı
olmadı. 1974te yapılan ve daha sonra yapılan
değişiklikle bozuldu ve bir türlü dikiş tutmadı. Elbette,
ihtiyaçlar çerçevesinde de Kanunun kapsamlı bir düzenlemeye tabi
tutulması gereği de ortadaydı. Uzun yıllar bu şekilde
idare edildi. Birçok defa teşebbüs edildi aslında geçmiş
Hükûmetler döneminde. 1050 sayılı Kanunun yerine ikame edilmek üzere
ciddi kanun tasarıları hazırlandı, çalışmalar
yapıldı ama bir türlü sonuçlandırılamadı. Gerçekten
zor bir konu, çok karmaşık bir konu ve 1050 sayılı Kanun
gibi çıtayı yükselten bir kanunun yerine ikame edecek kanunu dizayn
etmek de kolay değil. Uzun tartışmalardan sonra 5018
sayılı Kanun yürürlüğe girdi 2006 yılından itibaren.
Hocamız da belirtti biraz önce, Sayın Melen Hocamız da. Tabii ki
çok kapsamlı bir konu olunca, elbette, uygulamada birtakım
sıkıntıların ortaya çıkması ve bu çerçevede
yeniden değiştirilme, bazı yeni ilaveler yapılması
gereği ortadadır. Bu çünkü dinamik bir süreçtir. Konu da tabii mali
yönetim ve kontrol sistemi, mekanizması. Bu son derece kompleks bir
yapı. Uluslararası boyutu olan, içerideki olayların ve
hadiselerin ve kişilerin her yıl karmaşık hâle gelmesiyle
daha da değişiklik ihtiyacı ortaya çıktı. Dolayısıyla,
uygulandığı üç yıldan ya da iki yıldan sonra bir
revizyona tabi tutulması ki bu son derece aslında dar kapsamlı
bir revizyondur, çok kapsamlı bir değişiklik değil, esas
çatı korunuyor, ondan yana herhangi bir problem yok. Yani, 5018
sayılı Kanunla getirilen mali yönetim ve kontrol mekanizması
şu anda görüştüğümüz tasarıda muhafaza ediliyor ama
uygulamada ortaya çıkan birtakım düzenlemeleri de,
sıkıntıları da gidermeyi amaçlıyor. Bundan sonra da
aslında ihtiyaç ortaya çıkacak. Yani Bu düzenlemeden sonra da 5018
sayılı Kanun daha uzun süre değişikliğe
uğramayacak. demek mümkün değil, çok gerçekçi bir yaklaşım
da olmaz. Elbette sorunlar ortaya çıkacak uygulamada bazı ama esasa
müteallik olmamalı bu. Yani şu eleştiriye
katılırız, katılmak da gerekir: Gerçekten dizayn
noktasında, çatı noktasında 5018de dizayn edilen yapının
genel çatısı konusunda eğer bir değişikliğe
gidiliyorsa orada eleştirilmesi gerekir. Burada bir öngörü probleminin
olduğunu söylemek mümkün ama burada, şu getirdiğimiz
tasarıyla bu anlamda nitelendirebileceğimiz düzenleme yok.
Şimdi, tabii, aslında Türkiyede -hem bürokratik
hayatın- devlet yönetiminde bir sıkıntımız var. Biz
aslında yönetmelikle ya da ikincil mevzuatla halledilmesi mümkün olan
birçok düzenlemeyi kanunla yapıyoruz. Bu yeni bir
alışkanlık değil. Yani bürokrasinin de böyle bir
alışkanlığı var. Belki, şimdi, bugün
çıkıp eleştiriyoruz ama geçmişte o mevkilerde
olduğumuz zaman, bu talepler belki bizden de gitmiş olabilir. Çünkü
böyle ortamlarda yetiştik, böyle bir algılamayla bürokratlar
yetişti. Hâlbuki çok genel ifadelerle, çok genel düzenlemelerle içinin,
ikincil mevzuatla, -yönetmelik, tebliğ, her neyse, onlarla-
doldurulması gerekir ve bu şekilde yasaların sık sık
değişmesi zarureti ortaya çıkmaz. Çünkü gelişen her
olayı siz kanunla sisteme entegre, monte etmek istediğiniz zaman
elbette değişiklik ihtiyacı çok sık olarak ortaya
çıkar ve hata ve yanılma payı da ortaya çıkar. Ha, bu tabii
alışkanlığın, böyle bir geleneğin de ortadan kaldırılması,
bundan kurtulmasının da kolay olmadığını
belirtmekte fayda var.
Son olarak, torba yasa konusunda
arkadaşlarımızın eleştirileri aslında belli
ölçülerde doğru. Yani eğer bir kanunu görüşüyorsanız bütün
boyutuyla komisyon incelemelerinde, önceki aşamalarında, Genel Kurul
tartışmalarında, orada yoğunlaşılması, onun
üzerinde durulması ve o şekilde irdelenmesi daha
sağlıklı olur. Ancak, bu da işte bizim belki
yanlış alışkanlıklarımızdan bir tanesi.
Geçmişte de böyleydi maalesef, bugün de böyle, muhtemelen -böyle devam
ederse- yarın da böyle olacak. Ha, şu olabilir belki: Bunu minimum
seviyede
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Canikli, düzeltiniz.
BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) Olmamalı Sayın
Canikli, olmamalı.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Ona
katılıyorum, ben de katılıyorum. Bakın, olmamalı,
onu altını çizerek söylüyorum. Ama bu kadar bir
alışkanlıktan sonra bir günde kesip atmak da veya çok kısa
bir süre içerisinde ortadan kaldırmak da mümkün değil.
BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) Bir yerden de
başlamamız lazım.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Yani, ama şu var,
bakın, kademeli olması lazım. Yani sonuç alıcı
olması açısından da, gerçekçi yaklaşmak açısından
da belki kademeli, minimum seviyede buna başvuracak bir tavrı, bir
tarzı ortaya koymak lazım.
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Altı yıl geçti,
altı yıl.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Benim kanaatim de
budur, sanıyorum bütün arkadaşlarımızın kanaati de
budur. Aksini söylemek de mümkün değil. Ha, bazen de zaruret, bunu da
kabul etmek lazım. Şimdi, bir maddelik acil bir düzenleme söz konusu.
Tabii, Meclisin işleyişinde de sıkıntı var. Belki
birlikte düşünmek lazım. Yani bir maddelik bir teklifi ya da
tasarıyı getirdiğiniz zaman çok ciddi zaman alabiliyor.
Dolayısıyla tümü üzerinde görüşmeler, maddeler üzerinde
görüşmeler, önergeler vesaire. Mekanizmamız bu yönde. Belki zaman
zaman bu tür tasarruflar da, ihtiyaç da gündeme gelebiliyor.
Dolayısıyla... Ama bütün bunlara rağmen -sonuç olarak ben de
katılıyorum arkadaşlarımıza- mümkün olduğu kadar
bu sistemi minimum, en az seviyede, artan oranda, az olacak şekilde kullanmak
lazım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, bölüm üzerinde soru-cevap işlemi
gerçekleştireceğiz.
Sayın Genç, buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Efendim, şimdiye kadar TOKİye hazineden kaç metrekare
arazi veya arsa satılmıştır?
İki: TOKİnin hesaplarını şimdiye kadar
Maliye tetkik elemanları incelemişler midir? İncelemişlerse
ne gibi usulsüzlükler tespit etmişlerdir?
Ayrı bir soru: Biraz önce AKPli grup başkan vekili bir
denetleme raporunu gösterdi de. Neden acaba TOKİ Sayıştay
denetimine değil de Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun
denetimine tabi?
Bir diğer sorum: Doğu, güneydoğuda
vatandaşlarımız uğradıkları zarardan bugüne kadar
yani 2007nin beşinci ayından beri hiçbir kuruş para
almıyorlar. En azından benim ilime hiçbir kuruş para gitmiyor.
Yani bunların çoğunun devletten alacağı 5 bin veya 6 bin
lira, yani 5 milyar, 6 milyar, 10 milyar. Yani günah değil mi? Bu insanlar
zaten fakruzaruret içinde. Bunların bu paraları verilmiyor. Zaten
Sayın Bakan diyor: Bütçe fazla veriyor. E, fazla veriyorsa
vatandaşın en zaruri bu ihtiyaçları neden
karşılanmıyor?
Fazla soru için zaman harcamayayım. Şimdilik bu kadar
efendim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Bakanım, buyurun.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Sayın
Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Sayın Milletvekilinin TOKİnin hesaplarının
niye denetlenmediği şeklindeki sorusuna Grup Başkan Vekilimiz
çok geniş olarak cevap vermişti. Fakat ona rağmen, ben, yine de
şu konuyu tekrar dile getireyim: Sayıştay denetimine
TOKİnin tabi olmayacağı hükmü 1984 tarihinde
getirilmiştir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır efendim, 5018de vardı.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Ama bu,
Yüksek Denetleme Kurulu tarafından da denetleniyor. TOKİ, 10uncu
Cumhurbaşkanı Sayın Sezer döneminde Devlet Denetleme Kurumu
tarafından tüm işlemleriyle denetlenmiş ve soruşturmaya
tabi bir husus bulunmamıştır. Bilgi olarak arz ediyorum.
Peki, teşekkür ediyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) Öteki sorum Sayın Başkan: Zarar
gören vatandaşların parasını niye ödemiyor?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Efendim,
terörden zarar görenlere ödüyoruz ve sürekli olarak, belli periyotlar hâlinde
ödüyoruz.
KAMER GENÇ (Tunceli) On dört aydır, Sayın Bakan, hiç
para gitmemiş Tunceliye, on dört aydır.
ALİ KOYUNCU (Bursa) Yahu bir dinle kardeşim!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Sayın Genç, lütfen
Sayın Bakanı dinleyelim, cevap veriyor.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) 2007
yılında 220 milyon YTL ödenmiş. 2008 yılında ise
şu ana kadar 120 milyon YTL ödenmiştir terörden zarar görenlere ve
ödemeye de devam ediyoruz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Tunceliye hiç para gitmemiş.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Sayın
Genç, hiç ödemedi diye bir şey söz konusu değil, onları bir daha
araştırsın, baksın. Ne söylediyse burada yanlış
bilgi veriyor, ben ona hayret ediyorum. Onun için, artık
Verdikleri hep
yanlış.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ben vatandaşa soruyorum.
FATMA ŞAHİN (Gaziantep) Dinlemiyor ki Sayın
Bakanım, dinlese öğrenecek.
BAŞKAN Sayın Genç, belki sizin özel
soracağınız husus varsa Sayın Bakana sorun, yani Sayın
Bakan ödendiğini söylüyor.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Tunceliye
gitmiyor herhâlde o, hep burada şey ediyor. Tunceliye pek gidiyor mu,
gitmiyor mu? Onu da pek bilemiyorum tabii.
BAŞKAN Gidiyor, gidiyor.
KAMER GENÇ (Tunceli) Geçen hafta oradaydım.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Öyle mi?
İyi, peki.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, soru-cevap işlemi
tamamlanmıştır.
29uncu maddeye bağlı geçici 7nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
29uncu maddeye bağlı geçici madde 8 üzerinde bir adet
önerge vardır. Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Tasarının çerçeve 29uncu
maddesinde yer alan Geçici Madde 8in tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
|
Oktay Vural |
Erkan Akçay |
Behiç Çelik |
|
|
İzmir |
Manisa |
Mersin |
|
|
K. Erdal Sipahi |
Necati Özensoy |
|
|
|
İzmir |
Bursa |
|
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarıda yapılan düzenlemenin makul bir gerekçesi
yoktur. Kapsamı ve kamu yararı belli değildir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Karar yeter sayısı istiyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Tamam Sayın Genç.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.51
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.00
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Canan
CANDEMİR ÇELİK (Bursa), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 135inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
269 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükümet yerinde.
29uncu maddeye bağlı geçici madde 8 üzerinde verilen
Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve arkadaşlarının önergesinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi yeniden oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
Madde 29a bağlı geçici madde 8i oylarınıza
arz ediyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 29a bağlı geçici 9uncu madde üzerinde bir adet
önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 269 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 29 uncu maddesine bağlı Geçici
Madde 9un Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
|
|
M. Akif Hamzaçebi |
Bülent Baratalı |
Gürol Ergin |
|
|
Trabzon |
İzmir |
Muğla |
|
|
Enis Tütüncü |
Hüsnü Çöllü |
Tayfun Süner |
|
|
Tekirdağ |
Antalya |
Antalya |
|
|
Atila Emek |
Metin Arifağaoğlu |
|
|
|
Antalya |
Artvin |
|
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükümet?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Arifağaoğlu, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
METİN ARİFAĞAOĞLU (Artvin) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 269 sıra
sayılı Tasarının 29uncu maddesine bağlı geçici
9uncu maddesi hakkında vermiş olduğumuz önerge için söz
almış bulunuyorum. Cumhuriyet Halk Partisi adına yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, dün Erzurum Kongresinin 89uncu,
bugün Lozan Antlaşmasının 85inci yıl dönümü. 23 Temmuzdan
7 Ağustos 1919 gününe kadar devam eden Erzurum Kongresinde manda ve
himaye kabul edilemez anlayışı etrafında cumhuriyetin
temelleri atılmış oldu. Kurtuluş Savaşında
verilen mücadele, Lozan Antlaşmasıyla dünya devletlerine kabul
ettirildi. Bu iki önemli günün yıl dönümü nedeniyle başta Ulu Önder
Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, Millî Şef İsmet İnönü ve
bütün silah arkadaşlarını rahmet, minnet, şükran
duygularımla anmayı vazife ve görev biliyorum.
Değerli milletvekilleri, önergemizden önce kısaca Meclis
çalışmalarına değinmek istiyorum. Biliyorsunuz, 1 Temmuz-1
Ekim tarihleri arasında Meclis tatil oluyordu. Ancak, AKP önerisiyle
Meclis çalışmaya devam etti. Temmuzun birinci haftası AKP Grup
Başkan Vekilinin önerisiyle 31 Temmuza kadar gündem belirlendi. Meclisin
oylarıyla kabul edildi ve çalışmaya başlandı. Ana
muhalefet partisi, muhalefet partileri bu gündeme göre kendilerini
hazırladılar. İkinci hafta gündem tekrar değişti.
Peki, önceliklerinizde değişiklik olabilir, ikinci hafta
değişikliğini de kabul ettik. Üçüncü hafta tekrar
değişti, dördüncü haftaya geldik gündem tekrar değişti.
Değerli milletvekilleri, Meclis bu kadar hafife
alınamaz. Önceliklerinizi kararlaştırarak buraya geliniz, her
hafta başı gündem değişiklikleri için zaman
harcamayalım. Lütfen, bu Meclisi hafife almayınız. Dünyada
örneği olmayan kurtuluş mücadelesi veren ve Türkiye Cumhuriyetini
kuran Meclise karşı, alınan kararlara saygı gösteren ve bu
kararları uygulayan bir çalışma ortamını hep birlikte
sağlayalım. Genelde bütün grupların ortak kararıyla
haftalık çalışma programı hazırlanırken, sadece
AKPnin grup önerisiyle gündemin belirlenmesi ve defalarca değiştirilmesinin
Meclisin saygınlığına gölge düşürdüğünü özellikle
belirtmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, geçici 9uncu maddeyle, Devlet Hava
Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğüne tahsis edilen veya
Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğüne tahsis
edilen veya Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel
Müdürlüğü tarafından talep edilen devletin hüküm ve tasarrufu
altında bulunan taşınmazlardan Maliye
Bakanlığınca uygun görülenler bedelsiz devredilir. diyor.
Bu geçici maddeyle getirilen diğer önemli konu şudur:
Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü
adına tahakkuk ettirilmiş ecrimisil bedellerinden henüz tahsil
edilmemiş olanlar hangi safhada olursa olsun terkin edilir. diyor.
Tasarının kanunlaşması hâlinde Devlet Hava Meydanları
İşletmesi Genel Müdürlüğüne af getirilmiş oluyor.
Öğrenmek istiyorum: Tahakkuk ettirilmiş ecrimisil bedeli
var mıdır, ne kadardır? Devlet Hava Meydanları
İşletmesi Genel Müdürlüğüne iş yapan firmalar da bu aftan
istifade edecek midir?
Önergemizle geçici maddenin metinden
çıkarılmasını talep ediyoruz. Böylece, bu tip uygulamalara
gidilmesinin doğru olmadığına inanıyoruz. Kamu
iktisadi teşekkülleri kendi ayakları üzerinde durmalıdır,
kendi ayakları üzerinde yaşamasını öğrenmelidir.
İkisi de hazinenin; sağ cepten sol cebe. Diyor ki: Olmaz, bana bunu
bedava
Peki gitse, bedelli versen nereye gidecek bu para? Yine hazineye
gidecek. Anlamak mümkün değildir. Önergemizle bunun madde metninden
çıkarılmasıyla böyle bir uygulamanın içine girilmesine
karşı çıkıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
METİN ARİFAĞAOĞLU (Devamla) - Değerli
milletvekilleri, hazineye, maliyeye ait gayrimenkullerin bedelsiz devri ve
tahakkuk eden ecrimisillerden vazgeçilmesinin doğru
olmayacağını belirtiyor, geçici maddenin tasarı metninden
çıkarılmasına destek vereceğinizi ümit ediyor, hepinizi tekrar
en içten saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 29a bağlı geçici 10uncu madde üzerinde iki adet
önerge vardır. Önergeler aynı mahiyette olduğundan birlikte
işleme alacağım, istemleri hâlinde önerge sahiplerine ayrı
ayrı söz vereceğim.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 269 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 29 uncu maddesine bağlı Geçici
Madde 10un Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
|
|
M. Akif Hamzaçebi |
Gürol Ergin |
Hüsnü Çöllü |
|
|
Trabzon |
Muğla |
Antalya |
|
|
Tayfun Süner |
Atila Emek |
Enis Tütüncü |
|
|
Antalya |
Antalya |
Tekirdağ |
T.B.M. Başkanlığına
Görüşülmekte olan 269 sıra sayılı yasa
tasarısının 29. maddesine bağlı geçici 10. maddenin
madde metninden çıkarılmasını arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN Komisyon önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Genç, buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
269 sıra sayılı Yasa Tasarısının 29uncu
maddesine bağlı geçici 10uncu maddenin tasarı metninden
çıkarılmasına yönelik olarak verdiğim önerge üzerinde söz
almış bulunuyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.
Biraz önce soru sordum, Kemal Bey bana bir cevap verdi, diyor ki:
TOKİ Sayıştayın denetimine tabi. Bilmiyorum yani,
nasıl Sayıştayın
5018 sayılı Kanun
Bir de diyor ki: Memleketine gitmiyor, bilgisi yok. Ben daha
pazar günü, Tuncelinin Çemişgezek ilçesinde festival vardı, o
festivalde çıktım konuştum. Sizin milletvekilleri de
oradaydı, epey de rahatsız oldular Sayın Bakan.
Bir de diyor ki: Biz terörden zarar gören kişilerin
zararlarını ödedik. Ben Tunceliye telefon ettim. İnsanlar bana
devamlı telefon açıyorlar. Ben sizin gibi öyle çıkıp da
toplumun karşısında palavra sıkan adamlardan değilim,
daima delilli konuşurum. 2007nin yedinci ayından bugüne kadar,
terörden zarar gören Tuncelililerden birisine bir kuruş ödenmemiş.
Aç, kayıtlarına bak. Tabii ki Doğuda, Güneydoğuda
imtiyazlı milletvekilleri var veya imtiyazlı iller var. Onlara
göndermişseniz tebrik ederim ama benim ilime de gönder.
MUSTAFA ATAŞ (İstanbul) Doğru söylemiyorsun!
KAMER GENÇ (Devamla) Bunu göndermek zorundasınız. Öte
tarafta, yani bütçede biliyorum korkunç açık var ama o
açığı kapatmak için hiçbir ödeme yapmıyor, işte
kayıtları inceleyin. Ondan sonra vergi denetimi yok. Aslında
söylenecek çok şey var da tabii beş dakikalık bir zaman içinde
çok şey söylemek mümkün değil.
MUSTAFA ATAŞ (İstanbul) En çok konuşan sensin!
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi, bakın, burada, bu maddeyle
neyi getiriyorsunuz; Karayollarına ait arazi ve arsaları satmayı
getiriyorsunuz, Devlet Su İşlerine ait arazi ve arsaları satmaya
imkân veriyorsunuz.
Sayın milletvekilleri, bu Türkiyeyi ne zaman satmaya
çıkaracaksınız, ben onu anlamıyorum, yani Türkiyedeki
bütün malı mülkü sattıktan sonra ne olacak? Şimdi biliyorsunuz
Devlet Demiryollarının, Devlet Su İşlerinin ellerinde
veyahut da Karayollarının elinde çok kıymetli araziler var. Bu
arazileri niye satıyorsunuz? Yani neden satıyorsunuz? Onlar kendi
amaçları doğrultusunda değerlendirilebilinir ama siz
Şimdi
buraya yabancılar gelip de aldığı zaman, yarın
yabancılar gelip de bu arazi ve arsalar üzerine kurulduğu zaman, siz
onların üzerinde kendi keyfinize göre tasarrufta bulunamazsınız.
Çünkü, biliyorsunuz ki yabancıların Türkiyeye bakış
açıları böyle. En ufak bir olaydan dolayı hemen Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesine gidip Türkiye aleyhine en ağır
kararları alıyorlar, yani bunu artık bilmemek için Türkiyede
yaşamamak lazım. Onun için gelin şu arazileri, bu devletin
elinde kalan arazileri satmaktan çıkaralım. Yani sizin İktidara
hâkim olan bir felsefe var: Devletin nerede kıymetli bir arsası varsa
getirelim, bizim yandaşlara verelim. Bir defa bunların rayiç
bedellerini kim tespit edecek? Kime vereceğiniz
Yani kendi partiliniz belli
insanlara vermeye kalktığınız zaman çok düşük bir
rayiç belirliyorsunuz. İşte şimdiye kadar, gidelim,
Özelleştirme İdaresinin AKPli yandaşlara, milletvekillerine,
bakan ve yandaşlarına verdiği mallara bakalım.
Bunların
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Bir tane söyler misin?
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, Kiler kaç tane yer aldı?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) İhalesiz,
ihalesiz.
KAMER GENÇ (Devamla) Hayır, hayır, Kiler.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) İhale
yapılmadan, bir tane söyle.
KAMER GENÇ (Devamla) Kiler devletin kaç tane
fabrikasını aldı?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Böyle olmaz ya! Somut
bir şey biliyorsan çık konuş.
KAMER GENÇ (Devamla) İşte somut ya, sana söylüyorum,
Kiler.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) İhalesiz kime verilmiş,
ihalesiz?
KAMER GENÇ (Devamla) Kiler kaç tane şeker
fabrikasını aldı, kaç tane yer aldı?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) İhalesiz kime
verilmiş? Ya, ezbere konuşuyorsun!
KAMER GENÇ (Devamla) Yani şimdi bak, Grup Başkan
Vekilisin, maliyecisin
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Konuş ama
doğru konuş, güzel konuş. Ezbere konuşuyorsun.
KAMER GENÇ (Devamla)
ben şimdi senin üzerine fazla gelmek
de istemiyorum. Burada bize yanlış bilgi veriyorsunuz. Biraz önce
Devlet Denetleme Kurulunun bir raporunu getirdiniz. Şimdi zaten Devlet
Denetleme Kurulu sizin elinize geçti.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Yüksek Denetleme
Kurulu.
KAMER GENÇ (Devamla) Bir inceleme de yapamazsınız.
Onun için yani
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Bak, Kamer Bey, Yüksek
Denetleme, Devlet Denetleme değil.
KAMER GENÇ (Devamla) Pardon, Yüksek Denetleme
Devlet Denetleme
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Hayır, Yüksek
Denetleme. Bak, bilmiyorsun işte ezbere konuşuyorsun.
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, Devlet Denetleme
Cumhurbaşkanına bağlı, Yüksek Denetleme Başbakana
bağlı.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Dersine
çalış gel.
KAMER GENÇ (Devamla) Sen çalış.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sen Devlet Denetlemeyi
kastediyorsun.
KAMER GENÇ (Devamla) Devlet Denetleme Cumhurbaşkanına
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Yüksek Denetlemeyle
ikisinin arasındaki farkı bilmiyorsun.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
karşılıklı konuşmayalım.
Sayın Canikli, lütfen
KAMER GENÇ (Devamla) Sayın Başkanım, şimdi,
bakın benim zamanımı alıyor.
BAŞKAN Buyurun siz.
KAMER GENÇ (Devamla) Devlet Denetleme
Cumhurbaşkanının emrindeki bir denetleme.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Ne oldu?
KAMER GENÇ (Devamla) Neyse, yani zaten taktik uyguluyor ki benim
konuşmamı şey etsin. Yani bu, size bir hayır getirmez. Bu
temmuz ayında 40 derece sıcaklıkta dışarıda nöbet
bekleyen o polisler cayır cayır yanıyor, orada görev yapan
memurlar cayır cayır yanıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Genç, konuşmanızı
tamamlayınız.
KAMER GENÇ (Devamla) Dışarıda görev yapan o
polisler, memurlar cayır cayır yanıyor. Bir zaruret de yok.
İSMAİL BİLEN (Manisa) Antalyaya tatile mi
gideceksin?
KAMER GENÇ (Devamla) Bakın, bu kadar önemli bir kanunu,
kırk sekiz-kırk dokuz maddelik bir kanunu iki madde hâlinde
görüşüyorsunuz, maddeleri de okumak istemiyorsunuz çünkü okursanız bu
maddelerde bu memleketin nasıl soyguna çevrildiğini vatandaş
anlayacak, onun için gizliyorsunuz. Yani maddeleri de okumuyorsunuz, bu
maddelerde devletin en kıymetli arazilerini, hazinenin en kıymetli
arazilerini satıyorsunuz, burada Hükûmet kürsüsüne gelip oturan kişi
de bize bilgi vermiyor. Ya, diyorum ki sen TOKİye hazineden ne kadar
arazi verdin? Yok. Efendim, yoksa bakın, o zaman gelin, gidelim bir
araştıralım bakalım. Diyorum ki TOKİye kaç tane ihale
verdiniz? Yok. Çünkü, TOKİ en ziyade müsaadeye mazhar bir Tayyip
şirketi. Çünkü devletin bütün kaynakları oraya gidecek, oradan
paralar nereye gidecek belli değil.
Evet, önergemin kabulünü istiyorum. Yalnız, karar yeter
sayısı da istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Tamam.
Diğer önerge sahipleri adına Sayın Gürol Ergin,
buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
GÜROL ERGİN (Muğla) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşmekte olduğumuz tasarının çerçeve 29uncu maddesine
bağlı geçici 10uncu maddesinin tasarı metninden
çıkarılması için verdiğimiz önerge üzerine söz
almış bulunuyorum. Sözlerime başlarken sizleri ve yüce Türk
ulusunu, kendi adıma ve Cumhuriyet Halk Partisi adına saygıyla
selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz
tasarının 29uncu maddesi ile 4706 sayılı Kanuna geçici
madde 10 eklenmektedir. Maddeyle, Karayollarının ve Devlet Su
İşlerinin taşınmazlarının satılması
sağlanıyor ve satıştan elde edilen gelirlerin bu kurumlara
ödenek olarak verilmesi öngörülüyor. Böylece kamu kaynakları
satılarak âdeta bu kurumlara özel fonlar oluşturulmaktadır. Kamu
kaynakları kullanılarak kamu kurumları içinde oluşturulan
özel fonların mali disipline nasıl zarar verdiğini 1980li ve
90lı yıllarda yaşadık. Fonların uygun
olmadığının görülmesi sonucunda 2000li yıllardan
itibaren fon uygulamasının büyük ölçüde tasfiye edildiğini,
tasfiyede yaşanan güçlükleri de çok iyi biliyoruz. Mali
yapımızı disiplinden tamamen uzaklaştıran özel gelir,
gelir ve ödenek kaydı uygulamasının, Adalet ve Kalkınma
Partisi İktidarları döneminde istisna olmaktan çıkıp genel
bir uygulamaya dönüştüğünü görmekteyiz. Böylesi uygulamaların,
eski fon benzeri uygulamalar gibi mali yönetime ve mali disipline zarar
vereceği son derece açıktır. Belirli gelirlerin belirli
giderlere tahsis edilmesi, kaynakların etkin kullanımını
engellemektedir. Çünkü bu kaynaklar bütçe içinde daha etkin, toplumsal
yararı daha yüksek ve daha verimli alanlara tahsis edilebilir. Ayrıca
ilgili kuruma bütçeden verilmesi gereken ödenek, tahsis edilen gelir kadar
azaltılacağı için bu tahsisin fazla bir anlamı da
kalmayacaktır. Her kamu kurumunun kendi malını satıp elde
ettiği geliri kullanması, merkezî devletin zayıflamasına
yol açacaktır. 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi Kanununun bütçe
ilkelerini düzenleyen 13üncü maddesinin (g) fıkrasındaki Belirli
gelirlerin belirli giderlere tahsis edilmemesi esastır. ilkesini hiç
dikkate almayan bu düzenleme yalnızca bu nedenle bile tasarıdan
çıkarılmalıdır, çünkü getirilen düzenleme kamu mali
yönetimine ilişkin bütün ilkeleri ve yasal hükümleri görmezden
gelmektedir.
Değerli milletvekilleri, aslında AKP Hükûmetinin kamu
kurumlarının mal varlıklarını hangi gerekçeyle olursa
olsun satma niyeti bizim için şaşırtıcı değildir,
çünkü AKP Hükûmetlerinin temel uygulamaları kamu kurum ve
kuruluşlarını işlevsizleştirmeye yöneliktir. Bu
konudaki görüşlerimi 8 Mayıs 2008 tarihinde yine bu kürsüden ve
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü özelinde
açıklamıştım. O gün yaptığım konuşmada
DSİ Genel Müdürlüğünün kurulduğu 1954 yılından,
AKPnin iktidara geldiği 2002 yılına kadar ülkemizin su ve
toprak kaynaklarının geliştirilmesinde, hidroelektrik enerjisi
üretiminde çok önemli hizmetler yürüttüğünü, sulama, drenaj ve
taşkın koruma gibi önemli birçok yatırımı
başarıyla gerçekleştirdiğini; AKP İktidarı
döneminde ise sürgün, görevden alma ve işlevsizleştirme
politikalarıyla içi tamamen boşaltılarak iş göremeyen kurum
hâline getirildiğini belirtmiştim. Yine aynı konuşmada bir
karşılaştırma yaparak 2002 yılından önceki
ekonomik sıkıntılarla dolu beş yılda 282 bin hektar
alan sulamaya açılmışken, beş yıllık AKP
İktidarında 260 bin hektar alanın sulamaya
açıldığını, GAPta büyük zafiyet gösteren AKP
İktidarlarında beş yıl boyunca yalnızca 55 bin hektar
alanın sulamaya açıldığını, çok güçlü bir kurum
olan Devlet Su İşlerinin AKP İktidarında zafiyete
düşmesinin başlıca nedeninin, DSİde vahşi kadrolaşma hareketinin
uygulanması, kurumun kimliğinin yok edilmesi,
hafızasının silinmesi ve ruhunun ortadan
kaldırılması olduğunu söylemiştim ve eklemiştim,
AKP İktidarı döneminde DSİden ayrılan ya da ayrılmak
zorunda bırakılan teknik ve idari personel sayısı
2.750dir. Verdiğim bu bilgilerin medyada yer alması üzerine DSİ
Genel Müdürlüğü bir yanıt yazısıyla beni yalanladı ama
ne yalanlama! Şöyle yalanlıyor DSİ, diyor ki: 1 Ocak 2003 ila
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ergin, buyurun,
konuşmanızı tamamlayınız.
GÜROL ERGİN (Devamla)
30 Nisan 2008 tarihleri
arasında kurumdan ayrılan kişi sayısı Gürol Erginin
söylediği gibi 2.750 değildir, gerçek sayı 2.454dür.
Ayrıca, GAPta 55 bir hektar değil, 74 bin hektar alana su
götürülmüştür.
Sayın milletvekilleri,
herhâlde böyle bir yalanlamaya ilk kez tanık oluyoruz. Beş yılda
DSİden ayrılan ya da ayrılmak zorunda bırakılan insan
sayısı 2.750 değilmiş de 2.454müş. Şimdi bu bir
yalanlama mı yoksa doğrulama mıdır?
Yine, beş yılda GAPta su götürülen toprak miktarı
55 bin hektar değil, 74 bin hektarmış. Kaldı ki, bu 74 bin
hektar rakamı da doğru olmayıp, devletin resmî rakamlarıyla
2002 yılı sonunda GAPta sulanan alan 215 bin hektar, bugün 273 bin
hektardır. Yani, 58 bin hektar alana su gitmiştir. 1 milyon 500 bin
hektar alan altı yıl boyunca suyu özlemle beklerken velev ki
DSİnin söylediği rakam doğru olsa bile Biz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÜROL ERGİN (Devamla) Tamamlayabilir miyim, iki cümle
BAŞKAN Buyurun Sayın Ergin.
GÜROL ERGİN (Devamla)
55 bin hektar değil, 74 bin hektar
alana su götürdük. denilmesi bir ayıbın ifadesinden başka anlam
taşımaz.
Değerli milletvekilleri, sizden önergemize destek vermenizi
bekliyor, sizleri ve yüce Türk ulusunu tekrar saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ergin.
GÜROL ERGİN (Muğla) - Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
BAŞKAN Ben de teşekkür ederim.
Evet, önergeleri müştereken işleme alıyoruz.
Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kâtip üyeler arasında ihtilaf var. Elektronik cihazla oylama
yapacağım.
Oylama için iki dakika süre vereceğim.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Saygıdeğer arkadaşlarım,
saygıdeğer milletvekilleri; özellikle istirham ediyorum, bir Meclis
çalışmasını yürütüyoruz, ne grup başkan vekillerini
zor durumda bırakalım ne Meclisin çalışmasını
aksatalım. Bakınız, birer önerge vardır maddeler üzerinde
ve arkasından beş dakika konuşulup, oylamalara geçiliyor.
Lütfen, istirham ediyorum, zamanımızı gayet iyi kullanalım.
Genel Kurulunuza saygıyla arz ederim.
Karar yeter sayısı vardır, önerge
reddedilmiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 29u geçici 7, 8, 9, 10uncu maddelerle birlikte
oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 30u oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
31inci madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 269 sıra sayılı
Tasarının çerçeve 31 inci maddesi ile değiştirilmesi
öngörülen 5018 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin ikinci
fıkrasına aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
|
|
M. Akif Hamzaçebi |
Ali Koçal |
Şevket Köse |
|
|
Trabzon |
Zonguldak |
Adıyaman |
|
|
Gürol Ergin |
M. Rıza Yalçınkaya |
|
|
|
Muğla |
Bartın |
|
Bu sorumluluk genel hükümlere göre olan sorumluluğu ortadan
kaldırmaz.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY (Kütahya)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Okay?
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
5018 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin ikinci
fıkrasına göre Bakanlar kamu kaynaklarının etkili, ekonomik
ve verimli kullanılması konusunda Başbakana ve Türkiye Büyük
Millet Meclisine karşı sorumludur. Tasarı bu sorumluluğun
kapsamına hukuki ve mali konuları da dâhil etmektedir.
Anayasanın 112. maddesine göre ise Her bakan Başbakana
karşı sorumlu olup, ayrıca kendi yetkisi içindeki işlerden
ve emri altındakilerin eylem ve işlemlerinden de sorumludur. Buna
göre bakanlar genel hükümler gereğince Devlete karşı şahsen
mali ve hukuki sorumluluk altındadır. Tasarı ile yapılan
düzenlemenin Hesap Verme Sorumluluğu çerçevesinde
yapıldığı açık değildir. Önerge ile bu konuya
açıklık getirilerek, bakanların genel hükümlere göre
sorumluluğunun devam etmesi sağlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
31inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
32nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
33üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
34üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
35inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
36ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
37nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
38inci madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 269 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 38 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Nurettin Canikli |
Mustafa Elitaş |
Mehmet Zafer Üskül |
|
|
Giresun |
Kayseri |
Mersin |
|
|
Metin Kaşıkoğlu |
Egemen Bağış |
|
|
|
Düzce |
İstanbul |
|
MADDE 38- 5018 sayılı Kanunun Geçici 11 inci maddesinin
birinci fıkrası yürürlükten kaldırılmış, ikinci
fıkrasında yer alan 31.12.2007 ibaresi 31/12/2010 olarak
değiştirilmiştir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Uygun görüşle Genel Kurulun takdirine bırakıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
5 Temmuz 2008 tarihli ve 26927 sayılı Resmî Gazetede
yayımlanan 20/03/2008 tarihli ve E:2006/109, K:2008/82 sayılı
Anayasa Mahkemesi Kararı dikkate alınmak suretiyle Tasarıda yer
alan ekli fıkranın madde metninden çıkartılması ve bütçe
tekniğine uygunluk açısından 5018 sayılı Kanunun
birinci fıkrasının yürürlükten kaldırılması
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 38i kabul edilen önergeyle birlikte oylarınıza
arz ediyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 39a bağlı geçici madde 18 üzerinde bir adet
önerge vardır; önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Tasarının 39uncu maddesi ile
5018 Sayılı Kanuna eklenen geçici 18inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
|
Oktay Vural |
Erkan Akçay |
Mustafa Kalaycı |
|
|
İzmir |
Manisa |
Konya |
|
|
Behiç Çelik |
Süleyman Yunusoğlu |
|
|
|
Mersin |
Trabzon |
|
Geçici Madde 18- 31.12.2010 tarihine kadar mahalli idarelerin
mali tabloları muhasebe ve raporlama standartlarına uygunluk
açısından Maliye Bakanlığınca denetlenebilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Kalaycı
konuşacaklar.
BAŞKAN Buyurun Sayın Kalaycı. (MHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
5018 sayılı Kanuna eklenen geçici 18inci maddede
31/12/2012 tarihine kadar genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin
mali tabloları muhasebe ve raporlama standartlarıyla, muhasebe
tekniğine uygunluk açısından Maliye Bakanlığına
yetki verilmektedir.
Değerli arkadaşlarım, 5018 sayılı Kanun
ve ikincil düzey mevzuatla getirilen yeni kamu mali yönetimi ve kontrol
sisteminde kamu idaresinde mali denetim yapma yetkisi iç denetçiler ve
dış denetçilere verilmiştir. İç denetçiler bu görevi üst
yöneticiler adına, dış denetçiler Meclis adına
yapmaktadır.
5018 sayılı Kanunun 68inci maddesinde dış
denetim tanımlanmakta ve nasıl yapılacağı izah
edilmektedir. Orada mali denetimle ilgili ikinci fıkrada -özellikle
dikkatinize getiriyorum- diyor ki Kanun: Mali tabloların
güvenilirliği ve doğruluğuna ilişkin mali denetim. Bu
tasarıda getirilen hükümle de bir mali denetim yetkisi
alınmaktadır. Böylelikle reform olarak sunduğumuz kamu mali
yönetimi ve kontrol sistemiyle ilgili sistem delinmektedir, bozulmaktadır,
gelin bunu yapmayalım, diyorum. Zaten merkezî yönetim
kuruluşlarının muhasebe kayıtları Maliye
Bakanlığınca yönetilen Say 2000 sistemi üzerinden
tutulmaktadır. Ayrıca Say 2000 sistemi mali tablolar da üretmektedir.
Bu nedenle merkezî yönetimi kapsam dışına alalım. Mahallî
idarelerin mali tablolarında bir sıkıntı varsa onu çözelim.
Bizim teklifimiz de onu içermektedir. Bu değişikliğin kabulünü
sizlerden istiyoruz.
Değerli milletvekilleri, bu arada denetimle ilgili bir konu
hakkında sizleri bilgilendireceğim. Bir süredir, denetim
elemanlarının hazırladığı raporların sürekli
olarak geri çevrilmesi, istenilen sonucu doğuracak içerikte rapor yazmaya
zorlanılması, denetim elemanlarının sürekli gözetim
altında tutulması ve uydurma belgelerle haklarında tahkikat
açılması gibi uygulamalar yapılmaktadır. Bu durumun,
yolsuzluklarla mücadeleden çok, yolsuzluklarla mücadele eden denetim
elemanlarının yıldırılmasına yönelik olduğu
açıktır.
Asli görevlerinden biri yolsuzluklarla mücadele olan idarenin
keyfî uygulamalarına son örnek, bu mücadelede en büyük destek ve
yardımcı olacak olan denetim elemanlarının tek sivil toplum
kuruluşu olan DENETDEnin sekiz yıllık Genel Başkanı
ve aynı zamanda Sağlık Bakanlığı
Başmüfettişi Arkadaşımız hasmane bir tutumla, skandal
bir şekilde düzenlettirilen raporlar bahane edilerek görevinden
alınmıştır. Yapılan işlemleri kısaca
anlatayım. Lütfen elinizi vicdanınıza koyun; böyle bir şey
olabilir mi?
Bu arkadaşımız hakkında birinci suçlama: 19-20
Nisan tarihlerinde Teftiş Kurulundaki odasında
bulunmadığı gerekçesiyle yapılan incelemedir. İlk önce
2 müfettişe inceleme görevi verilmiş, bu müfettiş
arkadaşlar, raporları 2 kez iade edilmesine rağmen İddia
edilen konuların sübuta ermediği ve yapılacak bir işlem
yoktur. sonucunu bildirmişler. Teftiş Kurulu
Başkanlığı yeniden 3 kişilik bir müfettiş
heyetine konuyu incelemeye vermiş. Bu müfettiş arkadaşlarımız
da 2 defa aynı kanaati belirtmişler, artık üçüncüde bir
kınama cezası verilmesi yönünde öneride bulunmuşlar. Ancak bu
yeterli bulunmamış, tekrar iade edilmiş ve bu defa aylıktan
kesme cezasına çevrilmiş.
Yine bir diğer konu: Bu arkadaşımız her insan
gibi hastalanabilir, rapor almış, beş gün de hastanede
yatmış, on dört günlük bir rapor. Bu konu inceleme konusu
yapılmış, ki raporu veren de Ankara Eğitim ve
Araştırma Hastanesi. Hakem hastane olarak Ankara Numune Eğitim
ve Araştırma Hastanesine incelettirilmiş. Hakem hastane, raporun
doğruluğunu teyit etmiş, ki bu arkadaşımız da hastaneye
çağırılarak, tekrar muayene edilerek bu doğruluk tespiti
yapılmış. İkinci defa tekrar Numune Hastanesine bu
arkadaşımız çağrılmış, bu defa
arkadaşımız bu yapılan keyfî uygulamaya uymamış.
Bunun üzerine yeniden bir soruşturma başlatılmış ve
müfettişlerin uyarma cezası teklifi 2 kez müfettişlere geri iade
edilmiş. Nitekim, müfettişler en son olarak İstanbul Haseki
Hastanesine raporu göndermişler
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Kalaycı.
MUSTAFA KALAYCI (Devamla)
ve İstanbul Haseki Hastanesi de
raporun ilme ve fenne uygun olmadığı yönünde rapor vermiş
ve aylıktan kesme cezasıyla cezalandırılmış.
Sonuçta da bu arkadaşımız müfettişlik görevinden
alınmış. Söylediğim suçlamalar da çok basit konular ve
müfettişlerin ısrarla Raporlarında herhangi bir suç yoktur.
demesine rağmen.
Değerli arkadaşlarım, idari görevlerimi hariç
tutarsak ben de on dokuz yıl denetim elemanlığı
yapmış bir arkadaşınızım. On dokuz
yıllık denetim görevim boyunca birçok başbakan ve bakanlarla çalıştım.
Yani bakanlar, başbakanlar gelip geçicidir, denetim elemanları hep
oradadır, onlar hancıdır, devletin malının bekçisidir;
hırsızlarla, yolsuzluk yapanlarla amansız mücadele vermektedir.
Siz ne yaparsanız yapın, istediğiniz baskıyı
uygulayın, o arkadaşlarım verdikleri mücadeleyi mutlaka
sürdüreceklerdir.
Saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Geçici madde 18i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici madde 19u oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
39uncu maddeyi geçici 18 ve 19uncu maddelerle birlikte
oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 40ı oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 41i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 42 üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 269 sıra sayılı yasa
tasarısının 42. maddesinin sonuna aşağıdaki
cümlenin eklenmesini arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
Cümle: Halen il sınırları içindeki nahiye ve köy
yollarının % 40ı asfalt olmayan illere en geç üç sene içinde
yolların asfaltlanması bu orana çıkarılacak şekilde
ödenek ayrılır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Genç, buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 269 sıra sayılı Yasa
Tasarısının 42nci maddesinin sonuna bir eklenti cümle
yapılması için önerge verdim. Bu önergemi izah etmek üzere söz
almış bulunuyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.
Tabii, her vesileyle buraya çıktım, kendi ilimle ilgili
durumu dile getirdim ve birtakım arkadaşlarımız, ilimizle
ilgili söylediğimiz gerçekleri, maalesef, kabul etmiyorlar.
İşte, sen yirmi senedir, yirmi beş senedir -tam yirmi sekiz
senedir ben siyasetin içindeyim de- niye getirmedin diyorlar. Şimdi,
olabilir, geldi veya gelmedi. 1991 yılında o zamanın köy
işlerine bakan bakan dedi ki: Biz, işte şu kadar asfaltı
yok köye şu kadar asfalt götürdük. Ben çıktım bu kürsüden dedim
ki: Sayın Bakan, sen Tunceli hudutları içinde
MEHMET HALİT DEMİR (Mardin) Onlar geçmişte
kaldı.
KAMER GENÇ (Devamla) Geçmedi bakın.
Şimdi, ben yine araştırdım, Tunceli
hudutları içinde asfaltlı köy yollarının sayısı
yüzde 5i geçmiyor. O da nasıl? Bir astar atılmış, ikinci
bir şey yapılmamış. Yani, bir iki tane yol
asfaltlanmış, o da AKPli il başkanının köyüne giden
yol. Bunu, gidip araştırabilirsiniz.
Bakın, sayın milletvekilleri, benim bu saatten sonra
yalan söylemeye ihtiyacım da yok. Yalanı sizin Hükûmetin
bakanları söyleyebilir, çünkü hep göz boyama yapabilir. Biraz önce sordum.
İşte, kendisine soru soruyoruz, yanlış cevap veriyor. Yani,
böyle yanlış cevap verdikten sonra, zaten o Hükûmetten de bir
şey etmiyoruz.
Buyurun, gidelim. Bakın, 31 Temmuzda Tuncelide Munzur
Festivali var. Türkiye'nin her tarafından, hatta dünyanın her
tarafından bu Munzur Festivaline çok büyük kalabalık insanlar gelir.
Gelin, buyurun gidelim, sizi misafir edelim, görün bakalım, yahu acaba bu
Kamer Gençin bu Parlamento kürsüsünde söylediği sözler doğru mu,
yanlış mı?
Şimdi, diyoruz ki: Yani, hizmet getirmekte bir eşitlik
kuralı, bir adalet kuralı olması lazım. Hani sizin
partinizin ismi adalet ya. Eğer hakikaten adalet kavramının
gerçek ifade ettiği adalet duyguları içindeyse, diyoruz ki
MUHARREM SELAMOĞLU (Niğde) Sadece adalet değil
kalkınma da var.
KAMER GENÇ (Devamla) İyi işte, hem de kalkınma
da var dediğin gibi, adalet de kalkınma da var. Şimdi, o
zaman diyoruz ki: Herhangi bir ilde, birçok illerin hudutları içindeki
bütün köy yolları asfaltlı. Yani sizin de katkınız
olmuş, başka ama doğu, güneydoğuda gerçekten çok büyük
sefalet var bu konuda. İşte gidiyoruz, köyleri geziyoruz toz
topraktan çıkılmıyor. Ne olur, buraya öncelik
Bir pilot bölge
seçelim, buraya fazla ödenek ayıralım. Bu
ayıracağımız ödeneklerle bu insanlara bir hizmet getirelim.
İşte, hani, Tunceliden milletvekili almak
istiyorsanız, buyurun, size yol gösteriyorum: Gelin, orada
yatırım yapın, vatandaş size oy versin. Yani
çıkıyorsunuz, diyorsunuz ya, işte, seksen ilden milletvekili
çıkardık. Demek ki bir yerden
çıkarmamışsınız. Onu da çıkarabilmeniz için size
yol gösteriyorum. Yani köy yollarımızın asfaltlanması
konusunda, köy içme sularımızın getirilmesi konusunda
Nahiye yollarımız da öyle, inanmanızı
istiyorum. Yani Tunceli hudutları içindeki nahiye yollarının
yine yüzde 90ı asfaltsız, yani stabilize bile değil.
İşte diyorum arkadaşlar, yani gelin, gidelim, görelim. Görelim,
eğer doğru değilse, gelin, işte burada söylersiniz.
Ben hiçbir zaman söylediğim sözlerin
karşısında mahcup olmak istemem, çünkü insanda bir karakter
vardır. Doğruları söylemek hepimizin görevi. Ben bunu
söylüyorum, yani bunu iddialı söylüyorum.
Biraz önce Kemal Bey Memleketine de gitmiyor ki. dedi. Tabii,
Kemal Bey, ben tabii, yine ayda bir-bir buçuk ayda bir gidiyorum ama kendi
imkânlarımla gidiyorum. Senin gibi devletin arabalarına,
bakanlığın kırmızı plakalı arabalarıyla
gidip de devletin en lüks şeylerinde kalmıyorum.
Dolayısıyla, o zor şartlarda, terörün de yoğun olduğu
bir bölgedeyiz. Böyle bir bölgede tabii ki sıkıntılı bir
siyaset yapıyoruz.
Burada, özellikle nahiye yolları terör bakımından
da çok önemli, bunların asfaltlanması lazım. Asfaltlanmadığı
takdirde orada maalesef kolaylıkla mayın döşeniyor, işte
birçok güvenlik kuvvetleri mensuplarımız şehit oluyor. Bunlara
da meydan vermemek için, gelin, siz bu benim önergemi kabul edin.
Bu, yalnız Tunceliyi de kapsamıyor. Diyoruz ki: Kendi
ili hudutları içindeki asfalt miktarı yüzde 40ın altında
ise bir ilde, oraya öncelikle bir ödenek aktaralım, bu ödenekle bu
yolları yapalım. Önergem budur, inşallah kabul edersiniz, hiç
olmazsa bir önergemi kabul edin.
Saygılar sunarım efendim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Genç.
Evet, Sayın Gençin davetini değerlendirelim.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
42nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
43üncü madde üzerinde iki adet önerge vardır. Önergeler
aynı mahiyette olduğu için okutup birlikte işleme
alacağım.
Buyurun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 269 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 43 üncü maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
|
M. Akif Hamzaçebi |
Gürol Ergin |
Hüsnü Çöllü |
|
|
Trabzon |
Muğla |
Antalya |
|
|
Enis Tütüncü |
Çetin Soysal |
|
|
|
Tekirdağ |
İstanbul |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Tasarısının çerçeve 43üncü
maddesinin tasarı metninden çıkartılmasını arz ve
teklif
|
ederiz. |
|
Oktay Vural Erkan Akçay Behiç Çelik |
|
İzmir Manisa Mersin |
|
K. Erdal Sipahi Necati Özensoy |
|
İzmir Bursa |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hükümet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeleri mi okutayım?
M. AKİF HAMZAÇEBİ (Trabzon) Gerekçe okunsun.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Behiç Bey konuşacak.
BAŞKAN Sayın Çelik, buyurun.
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 269 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 43üncü maddesi üzerinde
konuşma yapmak üzere söz almış bulunuyorum hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, burada aslında
görüşülmekte olan kanun tasarısının adı Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı.
Şimdi inceleyince, 1inci maddeden itibaren bütün
maddelerinde o kadar çok kanunda değişiklik yapıyor ki: Yüksek
Öğretim Kanunu, Millî Eğitim Temel Kanunu, Telgraf ve Telefon Kanunu,
Hâkimler ve Savcılar Kanunu, devam ediyor, Toplu Konut Kanunu, Vatani
Hizmet Tertibi Aylıklarının Bağlanması Hakkında
Kanun gibi ve devam ediyor, demir yollarıyla ilgili en son benim üzerinde
durmak istediğim maddeye kadar geliyor.
Demek ki burada biz Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak
yaptığımız bu çalışmalarda, aslında
kanunların nasıl yapılacağına ilişkin teknik
çalışmaların üzerinde bir uzlaşı içerisinde
olmamız gerekiyor.
Böyle karmaşık, çapraşık,
anlaşılamayan oldukça fazla kanunda değişiklik yapan, bir
çerçeve kanun hükmüne de getirilen böyle bir tasarı aslında bu
Meclise yakışmıyor. Bunu ifade etmek istiyorum. Çünkü
bakınız burada tasarrufa müteallik hükümleri içeriyor baştan
sona kadar ve yine birçok kanun tekerrür şeklinde çıkıyor. Bu
demir yollarıyla ilgili düzenleme de Devlet Demiryollarının
atıl kalan tesisleri, Devlet Demiryollarının elinde bulunan arsa
ve arazilerin değerlendirilmesi konusunda, böyle bir hüküm aslında
getirilmek isteniyor. Ancak zaten bunların, özelleştirme
kapsamında olan Devlet Demiryollarının yönetiminin, Genel Müdür
ve Yönetim Kurulu Başkanı Başkanlığında ele
alarak değerlendirilmesi mümkün ama buradaki uygulama bunun çok ötesinde
ve Özelleştirme İdaresini çok daha net olayın içine sokarak daha
farklı boyutta bir yöntem içermekte. Şimdi metni okuduğunuz
zaman, aslında metnin içeriğinde biraz önce söylediğim teknik
olaylar hariç olmak üzere, sanki hiçbir yasal olmayan hüküm yokmuş gibi
hissediyorsunuz ama uygulamaya geçtiğiniz zaman, bu emvalin, yani
Demiryollarına ait tesislerin, arsaların, arazilerin, belli
kesimlerin, belli zümrelerin eline nasıl geçirileceği konusunda ciddi
tereddütlerimiz var. Yani şunu demek istiyorum: Bunu yapmak
yanlış, böyle bir maddeyi koymak yanlış. Bu
yanlışa rağmen bu çıktığı zaman bunun
kimlere ne gibi rant getireceği konusu yine muğlak. Bu daha sonraki
uygulamalarda görülüyor ve Türkiyede bütün tesislerin, fabrikaların,
iş yerlerinin, -Manisa örneğinde olduğu gibi, Kütahya
örneğinde olduğu gibi, Uşakta olduğu gibi- devlete ait
taşınmazların, mal varlıklarının nasıl
iktidar partisi tarafından darmadağınık hâle
getirildiğini ve peşkeş çekildiğini çok net bir şekilde
görmekteyiz. Demiryolları da korkarım ki böyle bir akıbete maruz
kalacak.
Bu itibarla, 43üncü maddenin, biz, tamamen metinden
çıkmasını talep etmekteyiz. Onun için biz bu önergeyi verdik.
Bunun dikkate alınmasını ve Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları
yönetiminin mevcut statü içerisinde görevini ifa etmesini sağlamanın
çok daha uygun olacağını düşünmekteyiz.
Değerli arkadaşlarım, bu kanunlarda yapılan
değişikliklerin, Demiryolları da dâhil olmak üzere, memleketin
hayrına olmayacağını düşünüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Çelik.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) Sayın Başkan,
teşekkür ederim.
Onun için, 43üncü madde üzerinde de arz ettiğim gibi,
önergemizin dikkate alınarak bu maddenin metinden
çıkartılmasını talep ediyoruz.
Saygılarımla. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Çelik.
Sayın Hamzaçebi ve arkadaşlarının vermiş
olduğu önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının 43 üncü maddesi ile 5335 sayılı
Yasanın 32 maddesinin birinci fıkrasında değişiklik
yapılarak, TCDD mülkiyetindeki taşınmazların
satılarak, gelirinin aynı kurum tarafından
kullanılması öngörülmektedir.
Bu tür bir yaklaşım bir nevi fon
oluşturmaktır. Özel Fonlar mali disiplini bozmaktadır.
Ülkemiz fon uygulamasının mali disipline verdiği
zararı 1980'li ve 1990'lı yıllarda
yaşamıştır. Bu tecrübenin sonucunda 2000'li yıllardan
itibaren fon uygulaması büyük ölçüde tasfiye edilmiştir. Özel gelir,
gelir ve ödenek kaydı uygulamasının AKP döneminde istisna
olmaktan çıkıp genel uygulamaya dönüştüğünü görüyoruz.
Bunun eski fon benzeri uygulamalar gibi mali yönetime ve mali disipline zarar
vereceği açıktır.
Belirli gelirlerin belirli giderlere tahsis edilmesi,
kaynakların etkin kullanılmasını engellemektedir. Zira bu
kaynaklar bütçe içinde daha etkin, sosyal faydası daha yüksek ve daha
verimli alanlara tahsis edilebilir. Eğer TCDD yatırımları
daha etkin yatırımlar ise, bütçedeki mevcut kaynakların bir
kısmının bu alanlara ayrılması mümkündür.
Her kamu kurumu kendi malını satıp kendi
kullanırsa bu durum aynı zamanda merkezi devletin
zayıflamasına yol açar.
Düzenleme bu şekliyle 5018 sayılı Kanunun Bütçe
ilkelerini düzenleyen 13 üncü maddesindeki "belirli gelirlerin belirli
giderlere tahsis edilmemesi esastır" şeklindeki ilkeye
aykırıdır.
Maddede ayrıca TCDD'nin taşınmazlarının
imar planlarının yapılmasına ilişkin özel bir planlama
süreci öngörülmektedir. Düzenleme bu şekliyle 233 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin 4 üncü maddesi hükmü karşısında Anayasa'ya
aykırıdır.
233 Sayılı Kamu iktisadi Teşebbüsleri Hakkında
Kararnamenin "Teşebbüsün Nitelikleri" başlıklı 4
üncü maddesinde, "Teşebbüsler, bu Kanun Hükmünde Kararname ile
saklı tutulan hususlar dışında özel hukuk hükümlerine
tabidir," denilmektedir. Buna göre özel hukuk hükümlerine tabi bir kurumun
taşınmazları için özel bir imar planı süreci
getirilmektedir. Böyle bir süreç, imar planlarının bütünlüğünü
de bozacağı gibi yukarıda belirttiğimiz gibi Anayasa'ya da
aykırıdır.
Anılan nedenlerle maddenin tasarıdan
çıkarılması önerilmektedir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, karar yeter
sayısı istiyorum.
BAŞKAN 43üncü madde üzerindeki önergeleri birlikte
işleme aldık ve şu anda önergeleri birlikte
oylayacağız ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı
vardır.
43üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
44üncü madde üzerinde dört adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 269 sıra sayılı yasa
tasarısının 44. maddesinin sonuna aşağıdaki
cümlenin eklenmesini arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
Cümle: Köye hizmet götürme birliğine tahsis edilen ödenekler
hiçbir surette taşıt alımında ve resmi bina tamirat ve
tadilatlarında kullanılamaz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 269 sıra sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 44 üncü maddesi ile değiştirilmesi
öngörülen 5355 sayılı Mahalli İdare Birlikleri Kanununun 18 inci
maddesinin üçüncü fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Nurettin Canikli |
Ünal Kacır |
Orhan Erdem |
|
|
|
Giresun |
İstanbul |
Konya |
|
|
|
|
Özkan Öksüz |
|
Turan Kıratlı |
|
|
|
Konya |
|
Kırıkkale |
"Bakanlıklar ve diğer merkezi idare kuruluşları
ile il özel idareleri; köye yönelik hizmetlere ilişkin yapım,
bakım ve onarım işleri, bölünmüş yol, elektrifikasyon, köy
yolu, içme suyu, sulama suyu ve kanalizasyon yatırımlarını,
kendi bütçelerinde bu hizmetler için ayrılan ödenekleri köylere hizmet
götürme birliklerine aktarmak suretiyle gerçekleştirebilirler. Aktarma
işlemi merkezi idare kuruluşlarında ilgili bakanın, il özel
idarelerinde valinin onayıyla yapılır ve bu ödenekler tahsis
amacı dışında kullanılamaz. Bu takdirde iş,
birliğin tabi olduğu usul ve esaslara göre
sonuçlandırılır. Köylere hizmet götürme birlikleri de bütçe
imkânları ölçüsünde bu yatırımlara kendi bütçelerinden ödenek
aktarabilirler. Bakanlıklar ve diğer merkezi idare kuruluşları
ile il özel idareleri tarafından aktarılacak ödeneklerle
gerçekleştirilecek yatırımlar, birliğin hizmet ve görev
alanı sınırlamasına tabi olmaksızın
yapılabilir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 269 Sıra Sayılı
Tasarının 44 ncü maddesinin tasarı metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
|
|
Oktay Vural |
Behiç Çelik |
Erkan Akçay |
|
|
|
İzmir |
Mersin |
Manisa |
|
|
|
|
Mümin İnan Murat Özkan |
Yılmaz Tankut |
|
|
|
Niğde |
Giresun |
|
Adana |
|
|
Cemaleddin Uslu |
|
|
|
|
|
Edirne |
|
|
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 269 sıra sayılı Kamu Mali
Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 44 üncü maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
|
|
Akif Hamzaçebi |
Turgut Dibek |
Birgen Keleş |
|
|
Trabzon |
Kırklareli |
İstanbul |
|
|
Gökhan Durgun |
Esfender Korkmaz |
|
|
|
Hatay |
İstanbul |
|
BAŞKAN Son iki önergeyi birlikte işleme
alacağım.
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge sahipleri adına buyurun Sayın
Durgun.
GÖKHAN DURGUN (Hatay) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; görüşülmekte olan 269 sıra sayılı Kamu
Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 44üncü maddesi üzerinde verdiğimiz
değişiklik önergesi hakkında söz almış bulunuyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Bu önergeyle 44üncü maddenin tasarı metninden
çıkartılmasını istiyoruz. Bunun nedeni de şu: 5355
sayılı Mahallî İdare Birlikleri Kanununun 18inci maddesinin
üçüncü fıkrası değiştiriliyor. Bu düzenlemeyle bakanlıklar
ve diğer merkezî idare kuruluşları ile özel idareleri,
yapım, onarım, işletim, devlet il yolları, içme suyu,
sulama yani devletin neredeyse bütün yatırımlarının tümünü
KÖYDES aracılığıyla yaptırma anlayışı
ortaya çıkıyor. Peki, bunlar daha önce belli kurumlar içerisinde,
sorumlu kurumlar içerisinde yapılırken neden KÖYDES -Köylere Hizmet
Götürme projesi- dâhilinde yapılmak isteniyor bunu anlatmaya
çalışacağım ve bu nedenle de bunun metinden
çıkartılmasını istiyoruz.
Burada temel nokta şudur: Eğer kurumlar ve özel idare bu
ihaleleri yaparsa denetime tabidir, Kamu İhale Kanununa tabidir ve burada
denetim ve kanuna uymak durumundadır. Ama Köylere Hizmet Götürme
Birliği aracılığıyla bu ihaleler yapılırsa
hiçbir denetime tabi değildir.
Şimdi, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü
kapatılırken Köy Hizmetlerinin hantallaştığı, rüşvet
olaylarının ve yolsuzluk olaylarının bu kurum
tarafından çok ciddi şekilde ortaya konduğu ve kamuda
birtakım güvensizliklerin oluştuğu iddia edilmişti ama
buyurun bakın KÖYDES kurulduktan sonraki manşetlere
Sinopun Boyabat
ilçesinde AKP İl Başkan Yardımcısı gözaltına
alınıyor ihaleye fesat karıştırmaktan. KÖYDESe
yolsuzluk bulaştı.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) Edirnede de Belediye Başkanı
GÖKHAN DURGUN (Devamla) Edirnedeki Belediye Başkanına
bakma sen; şuna bak, şuna! Türkiye'nin her yerinde
yolsuzlukların içine batmışsın. Senin ilçende de var
Senin
ilçende de var
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) Yok
GÖKHAN DURGUN (Devamla) Sen de varsın o işlerin
içinde...
BAŞKAN Sayın Özçelik
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) Yokum
GÖKHAN DURGUN (Devamla) Varsın.
BAŞKAN Sayın Durgun, lütfen.
GÖKHAN DURGUN (Devamla) Onun için laf atma, otur oturduğun
yerde! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
GÖKHAN DURGUN (Devamla) Buyurun, AK PARTİ Mesudiye İl
Genel Meclis Üyesi -sizin üyeniz, benim
değil- diyor ki: Trilyonluk yolsuzluğu Başbakana ihbar ettim.
Buyurun!
Şimdi, bütün bunlar, sizin bu KÖYDES projenizin ve Köy
Hizmetleri Genel Müdürlüğünü kapatmanızdaki yolsuzluk
iddialarınızın işte gerçeği bu. Sadece bu iki il
değil -zaman olmadığı için burada hepsini söylemek
istemiyorum- Türkiye'nin hangi iline giderseniz gidin, hangi özel idarede
KÖYDES projelerindeki ihalelere bakarsanız bakın hepsinde yolsuzluk
vardır, hepsinde hırsızlık vardır. Yukarıda Ofer,
aşağıda Ali Dibo! (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkan
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) İspat et!
GÖKHAN DURGUN (Devamla) - Evet, aynen iddia ediyorum
Aynen iddia
ediyorum
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) İspat edin!
GÖKHAN DURGUN (Devamla) Buyurun, hepsi burada.
BAŞKAN Sayın Durgun
Sayın Durgun
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Durgun
GÖKHAN DURGUN (Devamla) Bakın, hepsini çıkartayım
size. (AK PARTİ sıralarından sıra kapaklarına
vurmalar) Niye sıkıntı yaşıyorsunuz? Ben size bütün
hepsini çıkartayım. Antakyada yaptığınız, il
özel idaresinde yaptığınız ihaleler ortada.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Getirmeyen müfteri!
GÖKHAN DURGUN (Devamla) Verdiğiniz zeytin fidanları
ortada; kuruyan, çürüyen zeytin fidanlarını verdiniz.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) Saçmalama ya! Saçmalama!
GÖKHAN DURGUN (Devamla) Nereye
Ne saçmalaması? Bir kere
doğru konuşacaksın! Doğru konuşacaksın! Terbiyeli
konuşacaksın sen!
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) Adam gibi konuş!
Konuştuğunu dinlet! Saçmalama! Orası zırvalama yeri
değil!
GÖKHAN DURGUN (Devamla) Doğru konuşacaksın!
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) Adam gibi konuş!
BAŞKAN Sayın Durgun
GÖKHAN DURGUN (Devamla) Ben burada halkımın bana verdiği yetkiyle konuşuyorum!
Burası halkın kürsüsü! (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
HAYDAR KEMAL KURT (Isparta) Biz burada nerede duruyoruz
canım!
GÖKHAN DURGUN (Devamla) Evet, Türkiyede gelinen nokta bu, bu!
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın Durgun, lütfen
GÖKHAN DURGUN (Devamla) Nerede peki, bu? Bu sizin
elemanınız değil mi, üyeniz değil mi?
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) Mahkemeye ver, dava aç!
HAYDAR KEMAL KURT (Isparta) Ne demek bütün ihalelerde yolsuzluk
var ya!
GÖKHAN DURGUN (Devamla) - Başbakana mektup yazmış
mektubun tamamını okuyayım mı? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Niye dayanamıyorsunuz? Niye
yolsuzlukların üzerine gitmiyorsunuz? Niye bu kadar
yatırımların hepsini kurumların kendi inisiyatifinden
çıkartıp KÖYDESin içine koyuyorsunuz? Amacınız ne?
Söylüyorum, diyorum ki, sizin amacınız burada denetimden kaçmak,
çünkü denetime tabi değil. Bunu niye kabul etmek istemiyorsunuz? Bu kadar
açık, bu kadar net.
MEHMET CEYLAN (Karabük) Ne alakası var?
GÖKHAN DURGUN (Devamla) Evet, bu kadar net!
HAYDAR KEMAL KURT (Isparta) Siyasileri suçladığın
gibi kamu görevlilerini de suçluyorsun.
GÖKHAN DURGUN (Devamla) Değerli arkadaşlarım,
bakın neler oluyor
Bakın neler oluyor
HAYDAR KEMAL KURT (Isparta) - Ayıp yakışır
mı sana!
GÖKHAN DURGUN (Devamla) Bana yakışıyor. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
HAYDAR KEMAL KURT (Isparta) Bu kürsüden konuşacaksan
doğru konuşacaksın!
GÖKHAN DURGUN (Devamla) Bakın, arkadaşlar, denetimden
kaçmak demek yolsuzluklardan kaçınılmaması demektir.
Şimdi, parke taşı veriyorsunuz köylere. Çocuk
parkı yaptınız Hatayın merkez ilçesindeki bir köye 65
milyara. Bir köyde bir çocuk parkı yapıyorsunuz, sadece 65 milyar
para ödüyorsunuz! Parke taşını veriyorsunuz, çimentoyu
veriyorsunuz, demiri veriyorsunuz; muhtara diyorsun ki,
İşçiliği sana ait. Muhtarlar ihale yapamaz. Muhtarlar bunu
nasıl yapacak, nasıl gerçekleştirecek?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Durgun, konuşmanızı
tamamlayınız.
GÖKHAN DURGUN (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
Muhtarlar ihale yapıyor, bu sefer mahkemelerde sürünmeye
başlıyor.
Değerli arkadaşlarım, bunun kanun metninden
çekilmesini istiyoruz. Bu konuda desteğinizi bekliyoruz. Teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
HAYDAR KEMAL KURT (Isparta) Sen herkesi yolsuzlukla itham et bir
de destek bekle, öyle mi!
BAŞKAN Sayın Şandır
Sayın
Şandır
GÖKHAN DURGUN (Hatay) Yahu! İşte burada, burada, senin
adamın söylüyor.
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
karşılıklı konuşmayalım.
Sayın Durgun, yerinize buyurun.
Sayın Şandır, gerekçeyi mi okutayım,
konuşacak mısınız?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Behiç Çelik konuşacak.
BAŞKAN - Sayın Çelik, buyurun efendim.
HAYDAR KEMAL KURT (Isparta) Bütün ihaleler demeyeceksin, sen
ne söylediğini bilmiyorsun.
GÖKHAN DURGUN (Hatay) İşte burada!
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
HAYDAR KEMAL KURT (Isparta) Sen o adamdan hesap soracaksın.
Laf sende bedava.
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
GÖKHAN DURGUN (Hatay) Siz, yolsuzluk yapanlardan hesap
soracaksınız, benden değil.
HAYDAR KEMAL KURT (Isparta) Soruyoruz, soruyoruz!
BAŞKAN Sayın Kurt
Sayın Kurt, lütfen
GÖKHAN DURGUN (Hatay) Hani kimden sordunuz? Nerede dosya?
Kaldırın dokunulmazlıkları!
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
Lütfen
GÖKHAN DURGUN (Hatay) Buyurun kaldırın
dokunulmazlıkları!
BAŞKAN Sayın Çelik, buyurun.
HAYDAR KEMAL KURT (Isparta) Ben mi yapıyorum yolsuzlukları!
BAŞKAN Arkadaşlar
Sayın Kurt
Sayın Kurt,
lütfen
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) İl
başkanlarının, ilçe başkanlarının
dokunulmazlığı mı var?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
çalışmalarımızı tamamlayalım. Lütfen
arkadaşlar
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Sayın
Başkan, böyle bir üslupla nasıl çalışmaları
tamamlayalım? Çıkıp belediye başkanından, kaymakamdan,
herkesten özür dilemesi lazım.
BAŞKAN Sayın Bilgiç, lütfen
Sayın Çelik, buyurun efendim. (Gürültüler)
Sayın Hatibi dinleyelim sayın milletvekilleri.
Buyurun Sayın Çelik.
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum
(Gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, bakın, bir milletvekili
arkadaşımız konuşuyor. Lütfen dinleyelim.
Buyurun.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, 44üncü madde üzerinde söz almış bulunuyorum.
5355 sayılı Mahallî İdare Birlikleri Kanununun 18inci
maddesinin üçüncü fıkrasını yeniden düzenleyen bu 44üncü madde
Aslında farklı bir açıdan baktığımızda
karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor: Burada
Bakanlıklar ve diğer merkezî idare kuruluşları ile il özel
idareleri diyor, devam ediyor, sayıyor tek tek ve sonunda
Bakanlıklar ve diğer merkezî idare kuruluşlarının
görev alanına giren diğer yatırımları şeklinde de
genelleyerek devam ettiriyor.
Şimdi, böyle bir madde düzenlenmesi gerçekten çok kötü. Çünkü
biliyorsunuz mahallî idare birlikleri sonuç itibarıyla, özellikle
ilçelerde kaymakamın başkanlığında ve yönetimi daha
çok muhtarlardan oluşan, hizmet örgütü şeklinde yıllardır
var olagelen bir yapı, bir örgüt. Bu Yasa, yani 5355 sayılı Yasa
çıkmadan önce İl İdaresi Kanununun bir maddesi, Belediye
Kanununun bir maddesi, bir de Köy Kanununun maddesinden dolayı yine köylere
hizmet götürme birlikleri kurulabiliyordu. Yalnız, bu birlikleri
oluşturan köylerin bu birliğe katılımı ihtiyariydi.
Bunlar bütçesini yapıyor ve Meclisinden karar çıktıktan sonra
valiliğin onayıyla yürürlüğe sokabiliyorlardı. Şimdi,
bu Yasa çıktıktan sonra bir zorunluluk getirildi. Ancak burada,
hizmet götürme birliklerini hepimiz biliyoruz ki, kendi ilçesi dâhilinde, tutup
mesela, bölünmüş yol, il yolu, içme suyu, sulama suyu, kanalizasyon,
gençlik ve spor hizmetleri, enerji nakil hatları, sağlık,
eğitim gibi hizmetleri yapamaz, yapması mümkün değil. Çünkü
bunlar fevkalade büyük projeler, büyük yatırımlara baliğ olan
projeler. Eğer bunları hizmet götürme birlikleri kanalıyla
yapalım derseniz kesinlikle ben art niyet ararım ve bu işin
içinden gelen bir kişi olarak yüce
heyetinize bunu özellikle söylemek istiyorum: Bunun düzeltilmesi gerekiyor,
madde metninden bu hükmün çıkartılması gerekiyor. Çünkü hizmet
götürme birlikleri kanalıyla siz duble yol yapamazsınız, enerji
nakil hattı yapamazsınız.
Bakın, geçmişte bir uygulama vardı, gölet
yapımı örneğin. Belli bir hacme kadar göletler Köy Hizmetleri
Genel Müdürlüğünce planlanıyor, projelendiriliyor ve ihale
ediliyordu. Daha büyük ölçekte göletler ve barajlarsa Devlet Su
İşleri tarafından yapılıyordu. Şimdi siz burada,
böyle geniş çaplı, ayrım yapmadan yani parasal limit koymadan ya
da fiziksel boyutunu tespit etmeden Köylere hizmet götürme birliğine
şunu verelim, yapsın. diye böyle bir metin
çıkartırsanız köylere hizmet götürme birliği bunu yapamaz.
İhale Yasasına da tabii değil daha sonra çok büyük
sıkıntılara yol açar ve sonucunda devlet bu işten çok büyük
zarar görür. Siz burada niye yazmadınız, mesela tutup Köylere hizmet
götürme birliği kırsal kalkınma projelerini yapar. diye niye
onu yazmıyorsunuz? Hayvancılığı geliştirir, yem
bitkileri ekilişini geliştirir, bağcılığı
geliştirir. böyle bir şey yok. Aslında bunları
yapması gerekir. Sütçülüğü geliştirir. böyle bir şey yok.
Arıcılığı geliştirir. böyle bir şey yok.
Ama ısrarla ve inatla burada sulama suyu, kanalizasyon
Bunları
teknik olarak ve fiziki olarak köylere hizmet götürme birliğinin
yapması mümkün değil. Ama Türkiyede ilçeler artık standart
dışı. Dokuz yüz civarında olan ilçelerin bazıları
bu hizmetleri yapabilir, ama bunlar çok kısıtlı
sayıdadır. Bir iki köyü olan ilçeler var, çok küçük ilçeler var.
Bunların kurduğu hizmet birlikleri ne ölçüde bunları
başarabilecek? Bir de burada özellikle bu yetkileri verirken, biraz önce
arz etmiş olduğum merkezî idare kuruluşlarının görev
alanına giren diğer yatırımları derken yetki
genişliğine tecavüz ettiğimizi de lütfen dikkate alalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Çelik, konuşmanızı
tamamlayınız, buyurun.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Burada özellikle yetki genişliği, yani eski tabirle
tevsii mezuniyet, genel idarenin uhdesinde olan bir husustur. Siz bunu götürüp
taşrada yerel yönetimlerin uhdesinde olan bazı örgütlere yetki
genişliğini dağıttığınız zaman çok
büyük sorunlar çıkar, egemenliğimizle ilgili sorunlara yol açar.
Bizim Avrupa Birliğiyle yapmış olduğumuz özellikle
özerklik, yerel yönetimler özerklik şartında ifade edilen
subsidiyarite ilkesinin dışında, bu çok farklı bir
kavramdır. Siz yetki genişliğini taşraya, mahalli örgütlere
veremezsiniz. Bu açıdan da Anayasaya karşı bir hüküm olarak
bunu biz telakki etmekteyiz.
Dolayısıyla, değerli arkadaşlarım,
44üncü maddenin tasarı metninden çıkarılmasının uygun
olacağını düşünmekteyim. Dolayısıyla, bunun
özellikle Komisyon tarafından, yüce heyetiniz tarafından ve Hükûmet
tarafından dikkate alınmasını talep etmekteyim.
Saygılar sunuyorum, teşekkür ederim. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Çelik.
Önergeleri birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 269 sıra sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 44 üncü maddesi ile değiştirilmesi
öngörülen 5355 sayılı Mahalli İdare Birlikleri Kanununun 18 inci
maddesinin üçüncü fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
Bakanlıklar ve diğer merkezî idare
kuruluşları ile il özel idareleri; köye yönelik hizmetlere
ilişkin yapım, bakım ve onarım işleri, bölünmüş
yol, elektrifikasyon, köy yolu, içme suyu, sulama suyu ve kanalizasyon
yatırımlarını, kendi bütçelerinde bu hizmetler için
ayrılan ödenekleri köylere hizmet götürme birliklerine aktarmak suretiyle
gerçekleştirebilirler. Aktarma işlemi merkezi idare
kuruluşlarında ilgili bakanın, il özel idarelerinde valinin
onayıyla yapılır ve bu ödenekler tahsis amacı
dışında kullanılamaz. Bu takdirde iş, birliğin
tabi olduğu usul ve esaslara göre sonuçlandırılır. Köylere
hizmet götürme birlikleri de bütçe imkânları ölçüsünde bu
yatırımlara kendi bütçelerinden ödenek aktarabilirler.
Bakanlıklar ve diğer merkezi idare kuruluşları ile il özel
idareleri tarafından aktarılacak ödeneklerle gerçekleştirilecek
yatırımlar, birliğin hizmet ve görev alanı sınırlamasına
tabi olmaksızın yapılabilir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Uygun görüşle Genel Kurulun takdirine bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılıyoruz.
BAŞKAN Buyurun Sayın Canikli. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; görüşmekte olduğumuz
tasarının 44üncü maddesi üzerine verdiğimiz önerge üzerine söz
aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Biraz önceki konuşmamda ifade ettim, 44üncü maddenin şu
an tasarıdaki yer aldığı şekliyle
sıkıntılı bir düzenleme olduğunu ve bununla ilgili bir
önergemiz olduğunu ifade ettim ve bütün sayın milletvekillerine
buradan duyurdum. Ayrıca, biraz önce Cumhuriyet Halk Partisi adına
konuşan arkadaşımız da çıkmadan önce kendisine bu
bilgiyi de verdim ayrıca.
Önemli bir konuyu görüşüyoruz, bugüne kadar, şu saate
kadar da genel olarak gayet anlayış içerisinde götürülüyor. Ve bir
tanesi çıkıyor, bir kişi, bir milletvekili, bir sayın
milletvekili çıkıyor burada, elinde bir gazete haberiyle, bir gazete
kupürüyle ne olduğu belli olmayan
GÖKHAN DURGUN (Hatay) Hürriyet gazetesi, Hürriyet gazetesi.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Oradaki habere
istinaden tüm AK PARTİlileri, tüm Hükûmetimizi suçlayıcı,
töhmet altına alıcı ifadelerde bulunuyor. Bunu
ayıplıyorum her şeyden önce ve bunu reddediyoruz, aynen iade
ediyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Aynen iade.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Bakın
değerli arkadaşlar, eğer ispat edeceğiniz bir iddianız
varsa usulü dairesinde anlatırsınız, ortaya
koyarsınız, çıkar konuşursunuz, ona hiç kimsenin bir itirazı olamaz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Kabul etmiyorsunuz ki.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Ama bir gazete haberi.
Velev ki, ayrıca, kocaman, milyonlarca insanı içinde
barındıran, destek verdiği bir camiada veya camia içerisinde
gözüken, öyle olduğunu iddia eden bir tanesi çıkıp
yanlış işler de yapabilir. Bu bütün camia için geçerlidir, bütün
herkes için geçerlidir, bütün siyasi partiler için geçerlidir ve
yaptıkları sadece o kişiyi bağlar.
Önemli olan şudur: Mekanizmalar açık mıdır,
değil midir? Yani suç işleyen ya da işlediği iddia edilen
bir kişiyi o parti, o kişi, o kurum, Hükûmet korumuş mudur,
korumamış mıdır? Yargıya intikal etmiş midir,
etmemiş midir? Onun önünde bir engel çıkarmış
mıdır, çıkarmamış mıdır? Böyle bir şey
olmadığına göre, böyle bir şey söz konusu bile
olamayacağına göre, o zaman bu iddia bir iftiradır ve çok
yanlıştır. Milletvekili ciddiyetiyle bağdaştırmak
kesinlikle mümkün değildir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar Ben o arkadaşımdan
GÖKHAN DURGUN (Hatay) Peki, yolsuzluk yapmak
yakışıyor mu?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Ben o
arkadaşımdan buradan çıkıp özür dilemesini rica ediyorum.
GÖKHAN DURGUN (Hatay) Hayır efendim.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Çok yanlış,
çok ayıp.
GÖKHAN DURGUN (Hatay) - Kendi üyeniz söyledi, kendi üyeniz
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Bakın,
değerli arkadaşlar, yani KÖYDESin başarılarından
rahatsız olabilirsiniz ve bugüne kadar hiçbir hükûmete nasip olmayan
icraatların gerçekleştirildiği bir projedir bu. Ha, bunu
nasıl söylüyorum? Neden bu kadar net konuşuyorum? Çünkü 22 Temmuzda
millet bu takdiri kullandı, bu notu verdi. Bunu okeyledi millet.
Artık size söz düşmez.
GÖKHAN DURGUN (Hatay) 22 Temmuz geçeli bir yıl oldu.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Yani KÖYDES
uygulamaları her boyutuyla değerlendirilmiştir 22 Temmuz
seçimlerinde ve milletin tasvibinden geçmiştir. Milletin takdirine mazhar
olmuştur. Size söz düşmez bu saatten sonra. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
GÖKHAN DURGUN (Hatay) Düşer!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Bakın,
arkadaşlar, çıkıp buraya Şu kişi böyle yaptı, bu
kişi böyle yaptı. dediğiniz zaman, bunun sonucu hiç iyi olmaz.
Yani bunun sonucu hiç kimseye bir katkı sağlamaz değerli
arkadaşlar.
GÖKHAN DURGUN (Hatay) Niye tekzip etmiyorsunuz!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Öyle bir yöntem de
olmaz zaten, uygulanamaz.
GÖKHAN DURGUN (Hatay) Gazete haberini dikkate almayın,
şöyle söyledi dikkate almayın, öyle bir şey olur mu!
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Çıkıp burada
söyleyebiliyorsanız ki AK PARTİliler bunları korumuştur,
bunlara destek vermiştir ve mahkûmiyeti mahkeme kararıyla sabit olan
birisi var ve buna rağmen Hükûmetimiz ya da Partimiz tarafından
korunmuş ise gelir konuşursunuz; aksi hâlde, boş bir
laftır, anlamsız bir laftır konuştuğunuz. Özür
dilemeniz gerekir değerli arkadaşlar.
GÖKHAN DURGUN (Hatay) Sizin il başkan
yardımcınız Sayın Canikli. Sizin özür dilemeniz gerekir.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) - Şimdi,
bakın, kim var KÖYDESin başında? Kaymakam var. Kim var illerde?
Vali var. Siz bütün devlete hakaret ediyorsunuz, bütün valilere hakaret
ediyorsunuz, bütün kaymakamlara hareket ediyorsunuz. Çok ayıptır.
Gerçekten çok ayıptır değerli arkadaşlar. Bunu size
yakıştıramıyorum.
Onun için, KÖYDES projesi bu alanda bugüne kadar uygulanan en
güzel, en büyük projedir. Elbette eksiği olabilir, uygulamada
birtakım sıkıntılar olabilir, yanlış yapanlar da
çıkabilir içinden. Onları çıkar söylersiniz. Dersiniz ki:
Bakın, bu kişi yanlış yapmıştır, şurada
birtakım yanlışlıklar vardır, lütfen onları
düzeltin. Bu ikazınızı saygıyla karşılarız...
GÖKHAN DURGUN (Hatay) Köy Hizmetlerini niye
kapattınız?
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) ...bu değerli bir
katkıdır, değerli bir yaklaşımdır, beyefendi bir
yaklaşımdır, dolu bir yaklaşımdır. Eğer
yaklaşım bu değilse boş bir yaklaşımdır.
Tıpkı biraz önce burada ortaya konulduğu gibi. Bunları
reddediyoruz ve tekrar söylüyorum: AK PARTİ hiçbir şekilde en ufak
bir yolsuzluğa meydan vermemek için bütün gayreti gösteriyor, en ufak bir
şey olduğu zaman da üzerine gidiyor. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
GÖKHAN DURGUN (Hatay) 260 dava var hakkınızda,
bakanlarınız hakkında.
NURETTİN CANİKLİ (Devamla) Aksini ispat
edemezsiniz. Çünkü böyle bir şey yok. En ufak bir iddianın üzerine
gidiyor AK PARTİ. Buna göre konuşacaksınız değerli
arkadaşlar. Herkesi kendisi gibi zannetmesin insanlar. Ben, bu
tasarının hayırlı olmasını diliyorum, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
GÖKHAN DURGUN (Hatay) Kaç tane yolsuzluk dosyanız Mecliste?
Kaldırın bakalım yolsuzlukları!
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclis Başkanlığına
Görüşülmekte olan 269 sıra sayılı yasa
tasarısının 44. maddesinin sonuna aşağıdaki
cümlenin eklenmesini arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
Cümle:
Köye hizmet götürme birliğine tahsis edilen ödenekler hiçbir
suretle taşıt alımında ve resmî bina tamirat ve
tadilatlarında kullanılamaz.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Genç, buyurun.
SADETTİN AYDIN (Erzurum) Hoş geldin, hoş geldin!
KAMER GENÇ (Tunceli) Evet, hoş bulduk. (AK PARTİ
sıralarından gülüşmeler)
Sayın milletvekilleri, 44üncü madde üzerinde verdiğim
bir önergede şahsım adına söz almış bulunuyorum.
Saygılar sunuyorum.
Şimdi, değerli milletvekilleri, gerçekten sizin grup
başkan vekilleriniz konuşunca çok gülüyorum. O kadar böyle dürüstlük
örneğini kendini gösteriyorlar ki. Peki, bu iki bankadan 750 milyon
doları kendi damadının olduğu şirkete alan kim?
Efendim, gidelim bakalım, belediyelerinizde Allah rızası için
usulüne uygun bir ihale açılıyor mu? Diyorsunuz ki: Köye hizmet
getirme birliklerinin başında kaymakamlar var. Hangi kaymakam siyasi
iktidarın, sizin milletvekillerinizin iradelerine karşı
gelebilir? Gelmez. Bunu görüyoruz... Bunu görüyoruz... Bakın, devlet
yönetmenin bir
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Kaymakam siyasilerden
emir almaz. Ayıp ayıp!
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Kaymakam devleti temsil
eder.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
Lütfen arkadaşlar
KAMER GENÇ (Devamla) Bakın değerli milletvekilleri,
dürüst devlet yönetmenin bir usulü var. Dürüst devlet nasıl yönetilir:
Dürüst devlette devletin kurallarını koyarsınız,
kuralları kişilere göre belirlemezsiniz. Yani eğer siyasi
iktidarın emrindeki kişilere yetki verirseniz siyasi iktidar
onları kullanır.
İşte Ali Dibolar meselesi çıktı ortaya. Yani,
bakın, ben burada mektup getirip okumuyorum. Bir ilinizde il
başkanınız 17 tane ihale alıyor. Siz bunları benden
daha iyi biliyorsunuz.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) İhale herkese
açıktır.
KAMER GENÇ (Devamla) - Sayın Canikli,
dokunulmazlıkları kaldıralım, dokunulmazlıktan
çıkalım, mahkemelerin karşısına gidelim
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) İhale herkese
açık mı? Sayın Genç soruyorum, açık konuşalım:
İhale herkese açık mı?
KAMER GENÇ (Devamla) -
hakikaten acaba masum musunuz, yoksa
ihalelerde ceplere bir şey doldurmuş musunuz?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) İhalelerde
herhangi bir şey var mı, onu söyle?
KAMER GENÇ (Devamla) - Şimdi bakın değerli
milletvekilleri, köye hizmet
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Bakın, ben yıllarca
Benim ilimde yaylalar var, yaylalardan paralar
alınıyor. O koyuncular var ya, koyuncular her sene yaylalara giderken
meralar kiraya veriliyor. O paralar alınıyor, maalesef bir
kısmı lüks makam arabalarına sarf ediliyor, efendime söyleyeyim
birtakım insanların lüks tefrişatına sarf ediliyor.
Şimdi, benim önergemde diyorum ki: Köye hizmet birliklerine
tahsis edilen paraların hiçbir surette oradaki kamu görevlilerinin,
valinin, kaymakamın, ilgili mal müdürünün altına lüks araba almaya
tahsis edilmemesi, ayrıca da o kamu binalarında birileri kendine göre
bunu özel amacına sarf etmemesi yolunda bir hüküm koyalım diyorum.
Buraya koyalım diyorum.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Ona müsaade etmiyoruz
zaten. Rahat ol, rahat ol!
KAMER GENÇ (Devamla) Ha, siz diyorsunuz ki... Yani zaten
önergemi kabul etmezsiniz ya! Neyse, edersiniz etmezsiniz.
AGÂH KAFKAS (Çorum) Tunceli valisinin arabası kaç
yaşında biliyor musun?
KAMER GENÇ (Devamla) - Ama değerli milletvekilleri,
bakın, şimdi buraya getirdiğiniz kanunlar ortada. Yahu,
şimdi köye hizmet birliğine getirdiğiniz zaman, bu paraları
oraya aktardığınız zaman ihaleye tabi olmayacak. Ben öyle
kaymakam biliyorum ki, gidiyor kendi memleketinden kendi
arkadaşını getiriyor, ihale veriyor. Var mı buna
karşı koyacak? Veyahut da işte bakın bizim
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) İsmini ver
soruşturalım, soruşturma açalım. Ama önemli bu.
KAMER GENÇ (Devamla) - Beyler, bakın sizin memleketten
haberiniz yok. Sizin gözlerinizi perde kaplamış. Siz Türkiyede
yapılan suistimalleri ya görmüyorsunuz
Aslında benden daha iyi
biliyorsunuz!
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş)- Örnekle
Somut konuş.
KAMER GENÇ (Devamla) - Şimdi, bakın, köye hizmet götürme
projesinde, KÖYDES projesinde gerçekten iki sene iyi para aktarıldı
ama ortada hizmet yok.
AGÂH KAFKAS (Çorum) Nasıl yok?!
KAMER GENÇ (Devamla) - Niye? Müteahhitler birtakım teknik
elemanlarla anlaştılar
(AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
HAYDAR KEMAL KURT (Isparta) Bütün ihaleler açık. Böyle bir
yürütme yok.
KAMER GENÇ (Devamla) - Gidin inceleyin. Köye içme suyunu
getirmişler, yok, çalışmıyor. Gidin köye, köye asfalt yol
yapılmış, çalışmıyor. Bunları burada
konuşacağız. Gelin bir heyet kuralım. Gidelim bunları
yolda tespit edelim.
HAYDAR KEMAL KURT (Isparta) Bütün ihalelerde
haksızlık yapılıyor. diyorsun, böyle bir şey yok.
KAMER GENÇ (Devamla) - Şimdi ne yapıyorsunuz? Valilerin
ve kaymakamların emrine verdiğiniz zaman, valilerin büyük bir
kısmı, kaymakamların büyük bir kısmı siyasi
iktidarın âdeta bir il ve ilçe başkanı gibi
çalışıyor.(AK PARTİ sıralarından Ayıp ediyorsun,
nereden biliyorsun? sesleri, gürültüler)
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) Kaymakamların hepsi
şerefli insanlardır, devletin kaymakamlarıdır, böyle
konuşma.
KAMER GENÇ (Devamla) - Efendim, ben bunu her zaman
ispatlayabilirim. Beyler, bugün siz iktidardasınız, yarın
iktidardan düştüğünüz zaman ciyak ciyak burada siz ötersiniz Yahu
biz ne yaptık da yolumuzu şaşırdık bu kanunları
getirdik
Devlet düzeninin bir kuralı vardır. Her şeyi
dürüstlük kuralları içinde eksiltme artırma ihale kanunları
Açık ihale açarsınız, herkes gelir o ihaleye girer. Eğer
yeterlilik belgesini alırsa herkes girer.
AGÂH KAFKAS (Çorum)- Yine açık ihaleler.
KAMER GENÇ (Devamla) - Böyle genel suistimal edilemez,
insanları koruyan birtakım avantajlar, hırsızlık
yapılamaz bir sistemi getirirseniz o işler. Ama, efendim, benim
kaymakamım dürüsttür, benim valim dürüsttür
Dürüst olan var, çok, ama
olmayan da var! Yani işte bunu eğer
(AK PARTİ
sıralarından İsim ver, cezasını verelim. sesleri)
Yani, olmayanın eline düştüğü zaman işte bu devletin
parçaları çarçur ediliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Devamla) Onun için insanların vicdanına
göre olayların kurallara bağlanmaması lazım. Objektif
kurallar bellidir, bu kuralları koyarsanız
Diyoruz ki, (A)
iktidarı gelse, (B) iktidarı gelse, memleket dürüst yönetilsin. O
fakir fukaranın, yani kendi çocuğunun icabında
gıdasından biriktirerek verdiği, devlete vergisi hakkıyla
harcansın. Buna var mısınız, yok musunuz? (AK PARTİ
sıralarından Varız! sesleri, gürültüler) Hakkıyla
harcamanın da bir yolu var, o da
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Zaten öyle
yapıyoruz!
KAMER GENÇ (Devamla) -
Efendim, yani bize söyletmeyin, bakın gider araştırma
yapar, getirir, burada söylerim, hepsini de getirir söylerim
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Haydi haydi getir
görelim!
KAMER GENÇ (Devamla) -
Ondan sonra çok da mahcup olursunuz.
HAYDAR KEMAL KURT (Isparta) Sen öyle bir şey var da
söylemiyorsan, vazifeni yerine getirmiyorsun! Var da susuyor musun, ne biçim
milletvekilisin sen!
KAMER GENÇ (Devamla) -
Ondan sonra bu ödenekleri şimdiye kadar
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Bakın, KÖYDES ve BELDESe şimdiye
kadar ne kadar para aktarılmış? Ne kadar ödenek serbest
bırakılmış? Yok. Yani bunların
Yapılan hizmetler
ortada. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Yahu ben size
doğru bir şey söylüyorum. Burada objektif kuralları
koyalım. Bu maddenin çıkması lazım buradan. Benim
söylediğim kaymakamların, valilerin, bürokratların bu
parayı kendi özel zevkleri için harcamasın. Eğer
istiyorsanız
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Yol yapıyor, su
KAMER GENÇ (Devamla) Harcayın diyorsunuz siz, zaten ona
müsaitsiniz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ (Devamla) -
Sayın Başkan, saygılar sunuyorum, oylama
sırasında karar yeter sayısı istiyorum.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) Kamer Genç, devletin bütün
valileri ve kaymakamları
şerefsiz diyemezsin!
KAMER GENÇ (Tunceli) Ben öyle bir şey demedim.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) Dedin, böyle konuşma!
KAMER GENÇ (Tunceli) Bakın, onu söyleyen sizsiniz! Ben
Bazıları var. dedim.
BAŞKAN -
Saygıdeğer milletvekilleri, arkadaşlar, lütfen
HAYDAR KEMAL KURT (Isparta) Somut isim getir, isim!
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) Ağzından
çıkanı kulağın duymuyor senin!
AGÂH KAFKAS (Çorum) Bütün muhtarlara dava
açtıracağım sana!
BAŞKAN Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, saygıdeğer hatipler; bakınız, her
kurumla ilgili olarak, her şahısla, herhangi bir siyasi kurumla
ilgili olarak veya diğer kurumlarla ilgili olarak bazı
şahıslar suç işlemiş olabilir, kabahatli olabilir veya
kabahatli olduğu iddia edilebilir. Bunlar herkes için geçerlidir.
Eğer burada gelip, bu şekilde bir davranış içerisinde
bulunursak kendi bindiğimiz dalı keseriz, siyaset kurumunu yerle bir
ederiz. Yani buna hakkımız yok. Burada aynı zamanda devletin
valileri, kaymakamları var, onları da tartışıyoruz.
Geriye zaten bir şey kalmıyor arkadaşlar. Lütfen,
konuşmalarımıza daha özen gösterelim ve
konuşmalarımıza dikkat edelim. İstirham ediyorum yani. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Yani, yarın birileri
çıkıp şimdi buraya Maliye bürokratları var, Maliyeyle
ilgili başka bir şey söylese, Maliyeden iki tane örnek getirse, yani
bütün Maliye kurumu töhmet altında mı kalacak? Böyle bir şey
olmaz arkadaşlar, lütfen. İstirham ediyorum yani.
KAMER GENÇ (Tunceli) Benim dediğimi gayet iyi
anladılar, arkadaşlarımız anlamasını
öğrensinler! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı var, önerge kabul edilmemiştir.
Evet, kabul edilen önergeyle birlikte maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
45inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime 5 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.27
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 19.34
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Canan
CANDEMİR ÇELİK (Bursa), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 135inci Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
Görüşmelere kaldığımız yerden devam
ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
46ncı madde üzerinde iki adet önerge vardır.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 269 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 46 ncı maddesinin üçüncü ve dördüncü
fıkralarının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Orhan Erdem Cevdet Erdöl
Giresun Konya Trabzon
Safiye
Seymenoğlu A. Sibel
Gönül
Trabzon Kocaeli
3) 2802 sayılı Kanunun ek geçici 2 nci maddesinin (b)
bendindeki üç yılını ibaresi bir yılını, (c)
bendindeki kazanmış ibaresi kaybetmemiş şeklinde
değiştirilmiş ve aynı maddenin (d) bendine derecedeki
ibaresinden sonra gelmek üzere (9 uncu derecede bulunan askeri hakim ve
savcılar, 103 üncü maddedeki aylık ödeme oranı % 39 olarak
uygulanmak ve yargı ödeneği de bu oran üzerinden hesaplanacak brüt
aylıkları esas alınarak verilmek üzere 8 inci derecedeki)
ibaresi eklenmiştir.
4) 27/6/1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin ek 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan
1/1/2006-30/6/2006 tarihleri arasında 950 gösterge rakamının,
1/7/2006 tarihinden itibaren ise 1850 gösterge rakamının memur
aylıklarına uygulanan katsayı ile çarpımı sonucu
bulunacak tutarda her ay ek ödeme yapılır. ibaresi, en yüksek
Devlet memuru aylığının (ek gösterge dahil) % 200ünü
geçmemek üzere her ay ek ödeme yapılabilir. Ek ödemenin oranı ile
esas ve usulleri; görev yapılan birim ve iş hacmi, görevin önem ve
güçlüğü, görev yerinin özelliği, çalışma süresi, personelin
sınıfı, rütbesi, kadro veya görev unvanı, derecesi, atanma
usulü ile emsali veya benzeri görev ve unvanlarda bulunan personele mali haklar
kapsamında yapılan her türlü ödemeler dahil almakta oldukları
toplam ödeme tutarları gibi kriterler birlikte veya ayrı ayrı
dikkate alınarak, Maliye Bakanlığının teklifi üzerine
Bakanlar Kurulunca belirlenir. Emsali veya benzeri görev ve unvanlarda bulunan
personel arasındaki ücret dengesini sağlamak amacıyla, mali
haklar kapsamında yapılan her türlü ödemeler dahil alınmakta
olunan toplam ödeme tutarları esas alınarak, emsali veya benzeri
görev ve unvanlarda bulunan personel için farklı oranlar belirlenebilir
veya hiçbir belirleme yapılmayabilir. şeklinde
değiştirilmiş, ikinci fıkrasında yer alan makam,
yüksek hâkimlik, temsil veya görev tazminatından yararlananlara, ibaresi
yürürlükten kaldırılmış ve anılan maddeye altıncı
fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkralar
eklenmiştir.
Kadro karşılığı sözleşmeli personel
hariç olmak üzere; 10/10/1984 tarihli ve 3056 sayılı Kanunun 31 inci
maddesinin birinci fıkrası kapsamında sayılan ödemelerden
yararlanan memurlara, Devlet Planlama Teşkilatı
Müsteşarlığı, Denizcilik Müsteşarlığı,
Devlet Personel Başkanlığı, Toplu Konut İdaresi
Başkanlığı, Türkiye İstatistik Kurumu, Özürlüler
İdaresi Başkanlığı, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, Aile
ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Kadının
Statüsü Genel Müdürlüğü, Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışma Genel Müdürlüğü ve Özelleştirme İdaresi
Başkanlığındaki personelden 3056 sayılı Kanunun
31 inci maddesinin birinci fıkrası hükmünden yararlanan memurlar ile
27/7/1967 tarihli ve 926 sayılı Kanunun ek 17 nci maddesinin (C)
fıkrası, 19/6/1979 tarihli ve 2252 sayılı Kanunun 4 üncü
maddesi, 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin
yedinci fıkrası, 9/1/1985 tarihli ve 3146 sayılı Kanunun 39
uncu maddesi, 8/1/1986 tarihli ve 3254 sayılı Kanunun 32/D maddesi,
24/6/1994 ve 4009 sayılı Kanunun 56 ncı maddesinin (a)
fıkrası, 2/5/2001 tarihli ve 4668 sayılı Kanunun 17 nci
maddesi, 16/04/2003 tarihli ve 4848 sayılı Kanunun 32 nci maddesinin
üçüncü fıkrası, 1/5/2003 tarihli ve 4856 sayılı Kanunun 35
inci maddesinin üçüncü fıkrası, 25/6/2003 tarihli ve 4904
sayılı Kanunun 15 inci maddesinin altıncı
fıkrası, 23/7/2003 tarihli ve 4954 sayılı Kanunun 37 nci
maddesinin üçüncü fıkrası, 3/3/2004 tarihli ve 5102 sayılı
Kanunun 5 inci maddesi, 20/2/2008 tarihli ve 5737 sayılı Kanunun 67
nci maddesinin dördüncü fıkrası ile 72 nci maddesinin ikinci
fıkrası ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 25 inci
maddesinin (b) fıkrası ile ek 2 nci maddesinde öngörülen ödemelerden
yararlanan memurlara, anılan hükümlere göre yapılan ödemeler ile her
derece ve türdeki örgün ve yaygın eğitim kurumlarında görev
yapan yönetici ve öğretmenler ile sosyal hizmet kuruluşlarında
görev yapan öğretmenler hariç olmak üzere fiilen yapılmayan ders
karşılığı ek ders ücretinden yararlanan memurlara
yapılan ödemelerin toplam net tutarının, birinci fıkra
uyarınca yürürlüğe konulacak Bakanlar Kurulu kararında kadro
veya görev unvanları için belirlenen ek ödemenin net tutarından az
olması halinde, bunlara bu fıkrada sayılan hükümlere göre
yapılan ödemeler yerine sadece bu madde hükümleri çerçevesinde ek ödeme
yapılır.
Ulaştırma Bakanlığı, Kültür ve Turizm
Bakanlığı, Çevre ve Orman Bakanlığı, Denizcilik
Müsteşarlığı, Orman Genel Müdürlüğü, Devlet
Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü ile Tapu ve Kadastro Genel
Müdürlüğü personeline bu madde uyarınca yapılan ek ödemeler
döner sermaye bütçelerinden yapılır. Devletin mali
imkânlarını göz önünde bulundurmak suretiyle merkezi yönetim
kapsamında kamu idarelerinde istihdam edilen personele bu madde
uyarınca yapılan ek ödemelerin tamamını veya bir
kısmını teşkilat yapısı esas alınarak
merkezi yönetim bütçesinden veya döner sermayesi bulunan kurumlar için döner
sermaye bütçesinden yaptırmaya Maliye Bakanlığının
teklifi üzerine Bakanlar Kurulu yetkilidir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 269 sıra sayılı kanun
tasarısının 46. maddesinin 4. fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
|
Mehmet Şandır |
Ahmet Kenan Tanrıkulu |
Erkan Akçay |
|
|
Mersin |
İzmir |
Manisa |
|
|
Akif Akkuş |
Abdülkadir Akcan |
Mustafa Kalaycı |
|
|
Mersin |
Afyonkarahisar |
Konya |
4) 7.06.1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde
kararnamenin EK MADDE 3 aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Kamu idarelerinin Başmüfettiş, Müfettiş,
Başhesapuzmanı, Hesapuzmanı, Başdenetçi, Denetçi ve Merkez
Teşkilatı Kadrolarında görevli Başkontrolör, Kontrolör ve
iç denetçi kadrolarında 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununa göre istihdam edilenlere, en yüksek Devlet memuru
aylığının (ek gösterge dahil) %200ünü geçmemek üzere ek
ödeme yapılabilir. Ek ödemenin miktarı ile esas ve usulleri;
personelin sertifika derecesi, görev yapılan birim ve iş hacmi,
personelin çalışma süresi ve aylık derecesi gibi kriterler
dikkate alınarak İç Denetim Koordinasyon Kurulunun önerisi ve Maliye
Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulu kararıyla
belirlenir. Bu ödemede 657 sayılı Kanunun aylıklara ilişkin
hükümleri uygulanır ve bu ödemeden damga vergisi hariç herhangi bir vergi
ve kesinti alınmaz.
Kamu idarelerinin Başmüfettiş, Müfettiş,
Başhesapuzmanı, Hesapuzmanı, Başdenetçi, Denetçi ve Merkez
Teşkilatı Kadrolarında görevli Başkontrolör, Kontrolör ve
iç denetçi kadrolarında 657 sayılı Kanuna göre istihdam
edilenlere, anılan Kanun ile bu Kanun Hükmünde Kararnamede belirtilen
ödemeler dışında görev yaptıkları kurum personelinin
yararlandığı tazminat, fazla mesai ve benzeri başka
herhangi bir ödeme yapılmaz.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
5018 sayılı kanun ile istihdam edilen iç denetçiler ile
kurumlarda görev yapan yukarıda unvanları sayılı personel
maaşları arasında ücret dengesizliği oluşmuştur.
Yukarıda unvanı sayılı personelden daha az yetki ve iş
hacmine sahip iç denetçilere ödenen ek ödeme tutarı bu
eşitsizliğe sebep olmuştur. Yine bazı Bakanlıklarda
verilen ek ödemeler bu dengesizliği artırmıştır.
Yapılacak olan ek ödeme ile bu dengesizlikler giderilecektir. Söz konusu
iyileştirmenin Bütçeye fazla bir etkisi olmayacaktır. Çünkü ek ödeme
alması önerilen unvanların büyük bir kısmı zaten döner
sermaye ve diğer ek ödemeleri aldığından mahsuplaşma
yapılacaktır. Bu düzenlemeyle denetim elemanları arasındaki
ücret dengesizliği büyük ölçüde giderilecek eşit işe eşit
ücret prensibi gerçekleşecektir.
BAŞKAN Gerekçesini dinlediğiniz önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, biraz
önce okutmuş olduğumuz diğer önergenin özetini
okutacağım, çok uzun bir önerge olduğu için.
KAMER GENÇ (Tunceli) Özet olmaz Sayın Başkan!
Nasıl özet olur?
BAŞKAN Beş yüz kelimeyi geçen bir şey var.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Biraz evvel okundu bu zaten.
BAŞKAN Okundu Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) Okundu ama ikinci defa da aynısı
okunur.
BAŞKAN Buyurun:
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 46ncı maddesinin dördüncü
fıkrasında değişiklik yapılmasına ilişkin
önergenin özeti:
Kurumsal ek ödemesi olmayan yaklaşık 1,5 milyon kamu
personeline herhangi bir kadro veya görev unvanı ayrımı
yapılmaksızın halen 136 YTL olarak yapılmakta olan ek ödeme
en yüksek devlet memuru aylığının yüzde 200ü oranına
kadar artırılmaktadır. Bakanlar Kuruluna bu oranı geçmemek
üzere bütçenin mali imkânları çerçevesinde unvanlar itibarıyla
farklı oranlar belirleme yetkisi verilmektedir. Kurumsal ek ödemesi
olması nedeniyle söz konusu ek ödemeden yararlanmayan ancak ek ödeme
oranı en yüksek devlet memuru aylığının yüzde 200ünün
altında olan kurumlar da kapsama dâhil edilmektedir. Bu suretle kamu kurum
ve kuruluşlarında görev yapmakta olan kamu personelinin kurumlar
arasındaki ücret dengesizliğinin giderilmesi ve eşit işe
eşit ücret ilkesine uygun olarak ücret adaletinin sağlanması
hedeflenmektedir. Söz konusu ek ödemenin bazı kurumlar için döner sermaye
bütçesinden yapılması öngörülmektedir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Uygun görüşle Genel Kurulun takdirine bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir)
Katılıyoruz efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, Hükûmet bu önergeyi
bize izah etsin. Çünkü bu önerge ile kamu maliyesine önemli bir külfet geliyor.
Bir de hangi kamu personeli yararlanıyor? Mesela öğretmenler yararlanıyor mu,
bekçiler yararlanıyor mu?
KAYHAN TÜRKMENOĞLU (Van) Oradan olmaz, gel buradan
konuş.
BAŞKAN Sayın Genç, şimdi bir suretini size
göndereyim.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Üçüncü fıkrada yapılan değişiklikle,
aylık, ödenek, mali ve sosyal haklar bakımından askeri hakimler
ile adli ve idari yargı hâkim ve savcıları arasındaki
denkliğin sağlanması, dördüncü fıkrada yapılan
değişiklikle ise, halen kapsama dahil kamu personeline 136 YTL
civarında yapılmakta olan ek ödeme tutarının, görev
yapılan birim ve iş hacmi, görevin önem ve güçlüğü, görev
yerinin özelliği, çalışma süresi, personelin
sınıfı, rütbesi, kadro veya görev unvanı ile atanma usulü
gibi kriterler göz önüne alınarak
farklılaştırılması ve yeni ek ödeme oranları
belirlenmesi hususunda Bakanlar Kuruluna yetki verilmek suretiyle, kurumsal ek
ödemesi olan personel ile olmayan personel arasındaki ücret
dengesizliğinin giderilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde 46ncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
47nci madde üzerinde bir adet önerge vardır.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclis Başkanlığına
Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ve Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 47nci
maddesine aşağıdaki fıkranın ilave edilmesini
arz ve teklif ederiz.
|
|
Oktay Vural |
Erkan Akçay |
Mümin İnan |
|
|
İzmir |
Manisa |
Niğde |
|
|
K. Erdal Sipahi |
Hüseyin Yıldız |
Mustafa Kalaycı |
|
|
İzmir |
Antalya |
Konya |
|
|
|
Cemaleddin Uslu |
|
|
|
|
Edirne |
|
6) 5018 sayılı Kanunun 68 inci maddesinin beşinci
fıkrası
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Şandır, gerekçeyi mi
okutayım?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Sayıştayın görevi hakkındaki anılan
fıkra hükmü, Anayasanın 160 ıncı hükmüne uygun
olmadığından yürürlükten kaldırılması uygun
görülmüştür.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun
Dış Denetimin düzenlendiği Altıncı
Kısımın, Dış Denetim başlıklı 68
inci maddesinde Sayıştay tarafından yapılacak harcama sonrası
dış denetim düzenlenmiştir.
Maddenin birinci fıkrasında, Sayıştay
tarafından yapılacak harcama sonrası dış denetimin
amacı, genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin hesap verme
sorumluluğu çerçevesinde, yönetimin mali faaliyet, karar ve
işlemlerinin; kanunlara, kurumsal amaç, hedef ve planlara uygunluk
yönünden incelenmesi ve sonuçlarının Türkiye Büyük Millet Meclisine
raporlanması olarak belirlenmiştir.
Bu amaçla yapılacak olan harcama sonrası dış
denetimin gerçekleştirme usulü maddenin ikinci fıkrasında hükme
bağlanmış ve genel kabul görmüş uluslararası denetim
standartları dikkate alınarak, Sayıştayca yapılacak
dış denetimin;
1- Mali Denetim ve Hukuka Uygunluk Denetimi: Kamu idaresi
hesapları ve bunlara ilişkin belgeler esas alınarak, mali tabloların
güvenilirliği ve doğruluğu ile kamu idarelerinin gelir, gider ve
mallarına ilişkin mali işlemlerinin kanunlara ve diğer
hukuki düzenlemelere uygun olup olmadığının tespiti,
2- Performans Denetimi: Kamu kaynaklarının etkili,
ekonomik ve verimli olarak kullanılıp
kullanılmadığının
belirlenmesi, faaliyet sonuçlarının ölçülmesi ve performans
bakımından değerlendirilmesi,
şeklinde yapılması öngörülmüştür.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici 1inci madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 269 sıra sayılı Kanun
Tasarısının geçici 1 inci maddesinin tasarıdan
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
|
Nurettin Canikli |
Mustafa Elitaş |
Mehmet Zafer Üskül |
|
|
|
Giresun |
Kayseri |
Mersin |
|
|
|
Egemen Bağış |
Metin Kaşıkoğlu |
|
|
|
|
İstanbul |
Düzce |
|
|
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Uygun görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir)
Katılıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: 1/237 sıra sayılı Kamu Finansmanı ve
Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunun 18 inci maddesinde konuyla ilgili düzenleme
yapılmış ve yasalaşmış bulunduğundan, bu
maddenin Tasarıdan çıkartılması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici 2nci madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Tasarının geçici madde 2nin
birinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki
ikinci fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Oktay Vural |
Erkan Akçay |
Mümin İnan |
|
|
İzmir |
Manisa |
Niğde |
|
|
Kamil Erdal Sipahi |
Hüseyin Yıldız |
Cemaleddin Uslu |
|
|
İzmir |
Antalya |
Edirne |
Tarımsal sulama birliklerine ait 30.06.2008 tarihine kadar
TEDAŞ idaresine olan elektrik borçlarının gecikme faizleri
kaldırılmak suretiyle ana para borcunun 24 aya kadar eşit
taksitler hâlinde tahsil edilmesine ve buna ilişkin olarak bu kanunun
yayınlanmasından itibaren iki ay içinde düzenleme yapmaya Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanlığı yetkilidir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir)
Katılmıyoruz.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Akçay
konuşacaklar.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, iki maddemiz
kalmıştır tasarının tamamlanması için. Burada iki
tane önerge vardır.
Dolayısıyla, tasarının tümünün görüşülmesinin
tamamlanmasına kadar çalışma süremizin
uzatılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın Akçay, buyurun efendim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarının 47nci maddesinde
yer alan geçici 2nci madde üzerinde verdiğimiz değişiklik
önergesi hakkında söz aldım. Muhterem heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, yirmi dört kanunda ve iki kanun
hükmünde kararnamede değişiklik yapan bu tasarı bir torba kanun
niteliğinde olmasına rağmen, temel kanun gibi Genel Kurula
getirildi. Bu yanlışlık yetmiyormuş gibi Hükûmet kendi
getirdiği bu tasarıya ilişkin alt komisyonda on dokuz adet, üst
komisyonda yirmi adet değişiklik önergesi verdi. Yine iktidar tarafından
Genel Kurulda değişiklik önergeleri verilmeye devam ediyor, şu
saate kadar da sekiz değişiklik önergesi verildi.
Bu tutum, Hükûmetin
hazırlıksızlığını,
kararsızlığını, keyfîliğini, yeterince etüt ve
analiz yapmadığını ve bazı konularda niyetinin pek de
halisane olmadığını göstermektedir. Yeni bir sistem
getirmiyorsunuz ancak mevcut sistemlerin çivisini çıkarıyorsunuz. Bu
hâliyle yapıcı değil, bozucu bir tutum sergilenmektedir; devlete
ait ne varsa satıp savmaya odaklanmış bir anlayış
sergilenmektedir.
Muhterem milletvekilleri, verdiğimiz değişiklik
önergesiyle tarımsal sulama birliklerinin TEDAŞa olan elektrik
borçlarının gecikme faizlerinin kaldırılarak, anapara
borcunun yirmi dört aya kadar eşit taksitler hâlinde ödenmesini
öneriyoruz.
AKP Hükûmeti döneminde çiftçilere yeterli destek
sağlanamamış, Türk tarımı son kırk
yılın küçülme rekorlarını kırarak yüzde 7,2
oranında küçülmüştür. Tarımsal potansiyeli Türkiye'nin en büyük
zenginliğidir. Nüfusun ve aktif iş gücünün önemli bir kısmı
tarımda istihdam edilmektedir. Ama, maalesef AKP Hükûmeti döneminde
tarım kesimine yeterli bütçenin ayrılmadığını
görüyoruz.
2008 yılı bütçesinde 2008 yılına ait
tarımsal desteğe verilen rakamı 5,4 milyar YTL olarak görüyoruz.
Bu durumda 2008 yılı tarım destek bütçesinin 2007 yılı
için açıklanan 5,3 milyar YTLden sadece yüzde 1,9 nispetinde
arttığını görüyoruz. Bütçe giderleri yüzde 9,6
oranında arttığı hâlde, tarım için ayrılan
kaynağın yüzde 1,9 oranında artırılması,
Hükûmetin tarıma gereken desteği vermediğinin en açık
kanıtlarından birisidir. Ayrılan bu bütçenin tarımın
ihtiyacını karşılaması, çiftçilerimizi diğer
ülkelerin çiftçileri düzeyinde desteklemesi mümkün değildir. Bu miktar
yeterli olmadığı gibi, Tarım Kanunuyla öngörülen
miktarın da altında kalmaktadır.
Diğer yandan, tarımsal ürün ithalatında büyük
artışlar yaşanmış ve 2002 yılında 4 milyar
dolar olan tarım ithalatı yüzde 82 artarak 7,2 milyar dolar
seviyesine çıkmıştır. Bir bakıma, Türk çiftçisi yerine
yabancı ülkelerin çiftçileri desteklenmiştir.
Dünyada tarımdaki rekabet koşullarının
zorlaştığı, tarımda yapısal dönüşüm, üretim
ve verimliğin artmasına daha fazla ihtiyaç duyulduğu bir dönemde
tarımsal desteklerin artırılmaması yanlış bir
politikadır. Ürün fiyatları ya yerinde saymış ya da girdi
fiyatlarında -gübre, ilaç, yem, tohum, sulama fiyatlarında- çok ciddi
artışlar meydana gelmiştir.
Çiftçinin yaklaşık yüzde 65i borçludur, kıt kanaat
elde ettiği paralar faizlere gitmektedir. Tarımsal sulama
abonelerinin 1,5 milyar YTL elektrik borcu bulunmaktadır. Ziraat
Bankası ve tarım kredi kooperatiflerine olan borçlar, tarımsal
kredi borçları ve elektrik borçlarının ilk yılı
ödemesiz, birkaç yıla yayılması suretiyle faizsiz ertelenmesi sağlanmalıdır.
Ziraat Bankası borçları yapılandırılan
üreticilere yeni kredi açmıyor. Bu durumda üreticiler, mazotu, gübreyi
nasıl alacak, tarlasını nasıl işleyecek? Ziraat
Bankası, yeni üretim döneminde üretimlerini sürdürebilmeleri için
borçları ertelenen üreticilere yeniden kredi vermelidir.
2007 yılının tarımsal desteklerinin bir bölümü
hâlâ ödenmemiştir. Bu ödemeler bir an önce yapılmalı ve
çiftçimize biraz olsun nefes aldırılmalıdır. Son aylarda
önce buğday, sonra pirinç gibi ürünlerde aşırı fiyat
artışları meydana gelmiştir. Son yıllarda özellikle su
kullanma ihtiyacı artmıştır. Başta hububat ve mercimek
olmak üzere bazı ürünlerin üretimlerinde önemli oranda düşüşler
bulunmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Devamla) Bu nedenle, bir an önce su konseyi kurulmalı,
suyu rasyonel ve etkili bir şekilde kullanmak için su yasası
çıkarılmalıdır. Ulusal tarım politikası
belirlenerek yaşama geçirilmeli; düşük maliyet, yüksek verim ve
gıda güvenliği esas alınmalıdır. Ulusal düzeyde ürün
planlaması yapılmalıdır.
Değerli milletvekilleri, kamusal bir değer olması
gereken su, ne yazık ki, özelleştirme kıskacı
altındadır. Uluslararası sermaye grupları suyu tahakkümleri
altına almak istemektedirler. AKP Hükûmeti millî
varlıklarımızı haraç mezat sattıktan sonra, şimdi
de sularımızı özelleştirme kapsamına alma
çalışmaları yürütmektedir.
Tarımda suya duyulan ihtiyaç gittikçe artmaktadır. Bu
nedenle, çiftçilerimize verilen destekler artırılmalı, öncelikle
tarımsal sulama borçları yeniden
yapılandırmalıdır. Türkiyeyi yönetenlerin hiçbir dönemde,
hiçbir gerekçeyle tarımı ve tarım kesimini ihmal etme lüksü
olamaz. İhmalin sonucu dışa
bağımlılıktır, kaostur, açlıktır ve sosyal
sıkıntılardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Devamla) Bunun bedelini ödemeye kimsenin gücü
yetmez.
Önergemizin kabulünü diliyor, muhterem heyetinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Akçay.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Geçici 2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici 3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
48inci madde üzerinde üç adet önerge vardır.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 269 sıra sayılı Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 48 inci
maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinin madde metninden
çıkartılmasını ve diğer bentlerin
numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Harun
Öztürk
İzmir
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 269 sıra sayılı
Tasarının 48 inci maddesinin birinci fıkrasının (c)
bendinin Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
|
M. Akif Hamzaçebi Osman Kaptan Hikmet Erenkaya |
|
Trabzon Antalya Kocaeli |
|
Rahmi
Güner Yaşar
Ağyüz |
|
Ordu
Gaziantep |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına |
Görüşülmekte olan 269 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 48 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Nurettin Canikli |
Mustafa Elitaş |
Mehmet Zafer Üskül |
|
|
Giresun |
Kayseri |
Mersin |
|
|
Egemen Bağış |
Metin Kaşıkoğlu |
|
|
|
İstanbul |
Düzce |
|
Madde 48- Bu Kanunun:
a) 4 üncü maddesi
yayımını izleyen ayın birinde.
b) 5 inci maddesi 15/7/2006
tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde.
c) 24 üncü maddesi 1/1/2007
tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde.
ç) 25 inci maddesi 1/1/2009 tarihinde.
d) 29 uncu maddesiyle 4706
sayılı Kanuna eklenen geçici 10 uncu madde 1/1/2009 tarihinde.
e) 46 ncı maddesinin
dördüncü fıkrası 15/8/2008 tarihinde.
f) Diğer hükümleri
yayımı tarihinde.
yürürlüğe girer.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ HASAN FEHMİ KİNAY
(Kütahya) Uygun görüşle Genel Kurulun takdirine bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, en aykırı
önerge maddenin metinden çıkarılmasıyla ilgili olan
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının 25 inci maddesi ile 46 ncı maddesinin
dördüncü fıkrasında yapılan değişikliklere paralel
olarak yürürlük tarihleri yeniden belirlenmektedir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, biraz
önce kabul edilen önerge ile 48inci madde tümüyle
değiştirilmiştir. Bu nedenle aynı maddede
değişiklik isteyen İzmir Milletvekili Sayın Harun Öztürk ve
Akif Hamzaçebi ve arkadaşlarının önergelerini işleme koyma
imkânı kalmamıştır, önergeleri işlemden
kaldırıyorum.
48inci maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda
oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
49uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Tasarının tümünün oylamasından önce oyunun rengini
belirtmek üzere, aleyhte Sayın Kamer Gençin söz talebi vardır.
Sayın Genç
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Oyunun rengi belli zaten, aleyhte olmak üzere söz alıyor.
KAMER GENÇ (Tunceli) E, herhâlde yani, lehte konuşacak
hâlim yok.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tabii, sinirleniyorsunuz. Neden dolayı bu saate kadar
çalışıyoruz? Acil bir şey yok.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) - Milletimize faydalı
olmak için.
KAMER GENÇ (Devamla) Ama öyle bir hükmü karakuşiyle
devleti, bu Parlamentoyu yönetmeye çalışıyorsunuz ki, emsali
görülmemiştir.
Biliyorsunuz, bir gün berberin birisini yakalamışlar,
bir suç işlemiş. Kadıya gitmiş, Senin gözünü
çıkaracağım. demiş berbere.
AHMET YENİ (Samsun) Hikâye anlatma, hikâye!
KAMER GENÇ (Devamla) Berber demiş ki kadıya: Bana iki
göz lazımdır, avcının bir göze ihtiyacı var. Sen benim
yerime avcının gözünü çıkar. İşte, hükmü karakuş
buna derler, bu hikâye değildir.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Biz onu bilmeyiz, sen
bilirsin!
KAMER GENÇ (Devamla) Bilmiyorsunuz, bilenlere şey edeyim.
Şimdi, değerli arkadaşlar, öyle bir kanun
getirdiniz ki Türk maliyesine bir faydası yok, ekonomiye bir faydası
yok. Sadece devletin kıymetli mallarını kendilerinizin,
işte yöneticilerin göz koyduğu, birtakım, hani babalar gibi
satmak için, onların satışını
kolaylaştırıyorsunuz. Kamunun en güzel mallarını
istediğinizi kendiniz alacaksınız, istediğinizi
yabancılara satacaksınız, böyle bir kanun getirdiniz. Kanunu da
kamuoyundan gizlemek için temel kanun kabul ettiniz ve burada maddelerin
ayrıntılı okunmasını da önlediniz.
Biraz önce, AKP Grup Başkan Vekili bazı kamu
görevlilerinin maaşlarına zam getiren bir önerge getirdi. Hâlbuki
devlet böyle yönetilmez. Devlet bütçesi bu sene kaç lira açık veriyor?
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Hiç vermiyor.
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, göreceğiz. O zaman niye bütçe
yaparken 47 katrilyonluk borçlanmayı getirdiniz? Niye getirdiniz onu?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Hani diyordun ya sen
Fazla veriyor, niye memura vermiyorsun? diye. Memura zam yaptık, niye
rahatsız oluyorsun?
KAMER GENÇ (Devamla) Hayır, şimdi getirdiğiniz bu
önergeyle polise zam veriyor musunuz, öğretmene zam veriyor musunuz?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Veriyoruz.
KAMER GENÇ (Devamla) Veriyorsanız çıkalım burada
konuşalım bunları.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) 1,5 milyon insana zam
veriyoruz.
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi sen nasıl Grup Başkan
Vekilisin?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) 1,5 milyon insana!
KAMER GENÇ (Devamla) Bana konuşma da, şimdi senin
burada Bakanın var, çıksın konuşsun.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Önergeyi ben verdim.
KAMER GENÇ (Devamla) Burada, bu devlet böyle çalakalem, hükmü
karakuşiyle yönetilmez diyorum. Getirirsiniz buraya, bunlar enine boyuna
tartışılır, ondan sonra
Çünkü burada sizin
hazırladığınız önergeler birtakım güç
odaklarının
Güçlü olanlar geliyorlar size önergeyi verdirtiyorlar,
orada fakir fukaranın durumu ne olacak?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Memura zam verdik,
niye rahatsız oluyorsun?
KAMER GENÇ (Devamla) Orada, burada savunması olmayan kamu
görevlilerinin, maliyedeki o alt kademedeki insanların, adliyedeki o kâtiplerin
hakkı ne olacak? Ondan sonra bekçilerin hakkı ne olacak? E,
uzatmalıların hakkı nasıl olacak, bekçilerin hakkı ne
olacak?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Ek ödeme almayan
herkese verdik.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) 1,5 milyon memur istifade
ediyor.
KAMER GENÇ (Devamla) Yani, böyle getirip de son anda burada bir
önerge veriyorsunuz, ama bu önergeyle kimin ne aldığı belli
değil.
Bakanlar Kuruluna yetki veriyorsunuz da, niye Bakanlar Kuruluna
yetki veriyorsunuz? Biz Meclis olarak burada bunları düzenleyelim ve
verelim. Özelleştirme İdaresine imar planı yapma yetkisini
veriyorsunuz, TOKİye imar planı yapma yetkisini veriyorsunuz. Öyle
bir yetki veriyorsunuz ki, insanların, bunların yapacağı
imar planlarına karşı hak arama özgürlüğünün yolunu
tıkıyorsunuz. Adam gidecek, efendim, Özelleştirme İdaresi
veyahut da TOKİ gidecek birinin en şey şekilde, onun
gayrimenkulünü kullanamayacak biçimde çok aykırı bir imar planı
yapacak. İlanı kaldırıyorsunuz, itirazı
kaldırıyorsunuz, ondan sonra git vatandaş uğraşsın.
Niye bunu yapıyorsunuz?
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Dava yolu açık.
KAMER GENÇ (Devamla) Sizler muhalif olan kişileri her
yönüyle susturmaya çalışıyorsunuz. Bu güç sizde bugün var,
yarına yok. Onu göreceksiniz. Zaten, sizin Hükûmetin bakanlarının
çoğu da hapishaneye gidecekler, hiç merak etmeyin. Çünkü, o kadar büyük
suistimaller var ki siz bunu bilmiyorsunuz. Sizin çoğunuz daha devletin ne
olduğunu bilmiyor, yani devlet kavramının ne olduğunu
bilmiyor.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Yüksek Denetleme ile
Devlet Denetlemeyi karıştırıyorsun.
KAMER GENÇ (Devamla) Çünkü devlet kavramını bilen
insanlar bu kadar sorumsuz davranmaz.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) Yüksek Denetleme ile
Devlet Denetlemeyi bilmiyorsun!
KAMER GENÇ (Devamla) Yani en azından, kendileriyle ilgili
bir suistimal iddiası ortaya atıldığı zaman en
azından bir utanç duygusunu duyar, ama sorumsuzluk duygusu eksik olunca ne
söylersen söyle
Şimdi, diyorlar ki: Mecliste muhalefet yok. Peki,
arkadaşlar, ben, o Muhalefet yok.
diyen insanlara soruyorum: Yahu şimdi, burada, söylenmesi, iktidarın
yaptığı suistimallere, soygunlara karşı söylenmesi
gereken her söz söyleniyor mu? Söyleniyor. Ama iktidardakiler eğer hiçbir
şeye aldanmıyorsa, hiçbir şeye aldırmıyorsa
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Millet sana inanmıyor.
AHMET YENİ (Samsun) Millet inanmıyor sana.
KAMER GENÇ (Devamla)
çok olgun davranıyorsa, laftan
anlamıyorsa, e ne söylesen bunlara boş. Bunlara top tüfek getirip de
alnına sıkacak değilsin ki kardeşim. Bunlara top tüfek getirip
alnına sıkasın da ondan sonra anlasınlar lafı
E
anlamıyor. Anlamayınca
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Yani, getirdiğiniz kanun Türk halkına fayda getirmiyor.
Türkiye'deki malları, devlet mallarını, en kıymetli
malları haraç maraç satacaksınız. Yalnız, bilmiyorum, acaba
TCyi hariç bırakıp da Türkiye'yi satılığa
çıkaracak mısınız, satmayacak mısınız? (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Konuşmanızı tamamlayınız
Sayın Genç lütfen.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sözünü geri al!
KAMER GENÇ (Devamla) Bu kanun, ülkeye, vatandaşa hiçbir
fayda getirmiyor, kamunun mallarını çok düşük bedellerle, çok
kontrolsüz bir sistemle belirli kişilere satmaya
Belirli holdinglere,
özellikle TOKİlere büyük avantajlar sağlayarak devlete büyük yükler
getirecek bir sistem getirdiniz. Getirdiğiniz bu kanunla bu memlekete bir
şey kazandırmadınız, çok büyük yükler getirdiniz, ülkenin
geleceğini kararttınız.
Dolayısıyla, karartan bu tasarıya, ben de bunu
karartacak bir ret oyu veriyorum.
Saygılar sunuyorum.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) 1,5 milyon memur sana
kızıyor.
BAŞKAN Sayın Bakana, Sayın Gençin
konuşması sırasında bir sataşma var, ama şu ana
kadar istemedi Sayın Bakan, şimdi istedi. Kendisine iki
dakikalık süre vereceğim.
Buyurun Sayın Bakanım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VIII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Maliye Bakanı Kemal
Unakıtanın, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin,
konuşmasında Hükûmete sataşması nedeniyle
konuşması
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir)- Sayın
Başkan teşekkür ediyorum.
Çok değerli arkadaşlar, biraz da mesainizi uzatarak çok
önemli bir kanunu biraz sonra kabul edeceğiz. Bu
çalışmalarınızdan dolayı hepinize teşekkür
ediyorum.
Bu Meclis çatısı altında çok konuşulanlar
oluyor. Şimdi, bazı konuşmalar var ki değerli
arkadaşlar, bilhassa AK PARTİ Grubunu tahrik etmek için yalan dolan,
içinde her şey var. Buna cevap veriyoruz, bir daha cevap veriyoruz, bir
daha cevap veriyoruz, kurulmuş plak gibi aynen konuşuyor. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
KAYHAN TÜRKMENOĞLU (Van) Papağan gibi
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) - Şimdi, onun
için değerli arkadaşlar, sizin, ben, yani bu tahriklere
kapılmamanızı istiyorum. Şimdiye kadar çok önemli hizmetler
gördünüz. Bu hizmetlerden dolayı da herkese teşekkür ediyorum.
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Meclise konuş.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) - Sizlere de
konuşuyorum. Hepinize teşekkür ediyorum.
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Meclise konuş Sayın
Bakan, AK PARTİ Grubu değil burası, burası Türkiye Büyük
Millet Meclisi.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Bak, şimdi, bu
kadar tahrikler karşısında bu grup hiç sesini
çıkarmıyor.
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Burası AKP Grubu
değil, Meclise konuş, bunu öğrenmen lazım senin.
Burası AKP Grubu değil, Türkiye Büyük Millet Meclisi,
Meclise konuş. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Buyurun Sayın Bakanım.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Sinirlenmeyin,
bağırmayın.
Hepinize teşekkür ediyorum. (AK PARTİ ve CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Bütün Genel Kurula teşekkür ediyor
arkadaşlar, lütfen
Sayın Bakanım, tamamlayın
konuşmanızı.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Hiçbir soruya cevap
veremiyorsun, demagoji yapıyorsun. 1,7 trilyonun hesabını ver
önce. Eleştiriye tahammülün yok, cevap veremiyorsun. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
VII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/589) (S. Sayısı: 269 (Devam)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, tasarının
görüşmeleri tamamlanmıştır.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler..
Kabul etmeyenler.. Kabul edilmiştir.
Oylama için üç dakika süre veriyorum ve oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, 269 sıra sayılı Kamu Mali Yönetimi ve
Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının açık oylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 221
Kabul : 207
Ret : 14(x)
Böylece, tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır. Ülkemize, milletimize hayırlar
getirmesini diliyorum.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, sözlü
soru önergeleri ile alınan karar gereğince kanun tasarı ve
tekliflerini sırasıyla görüşmek için 29 Temmuz 2008 Salı
günü saat 15.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum,
hayırlı akşamlar diliyorum.
Kapanma Saati : 20.17