DÖNEM: 23 CİLT: 26 YASAMA YILI: 2
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
136ncı
Birleşim
29 Temmuz 2008 Salı
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALARI
1.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysalın, İstanbul Güngörende meydana gelen
terör olayı nedeniyle gündem dışı konuşması ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
2.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Müezzinoğlunun, İstanbul Güngörende meydana
gelen terör olayı nedeniyle gündem dışı konuşması
ve İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
3.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlunun, şeker fabrikalarının
özelleştirilmesine ilişkin gündem dışı
konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebinin, İstanbul Güngörende meydana gelen terör
olayı nedeniyle açıklaması
2.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, İstanbul Güngörende meydana
gelen terör olayı nedeniyle açıklaması
3.- Hatay
Milletvekili Sadullah Erginin, İstanbul Güngörende meydana gelen terör
olayı nedeniyle açıklaması
4.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, İstanbul Güngörende
meydana gelen terör olayı nedeniyle açıklaması
5.- Tunceli Milletvekili
Kamer Gençin, Hükûmetin, İstanbul Güngörende meydana gelen terör
olayı hakkında gündem dışı söz alarak Genel Kurula
bilgi vermesi gerektiğine ilişkin açıklaması ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) ÖNERGELER
1.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın (6/773) esas numaralı sözlü
sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/83)
2.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun; 26 Şubat 1992 Tarihinde Ermeniler
Tarafından Azerbaycanın Hocalı Kentinde Gerçekleştirilen
Katliamın Soykırım Olarak Tanınması, 26
Şubatın Hocalı Soykırımını Anma Günü
Olarak Kabul Edilmesine İlişkin Kanun Teklifinin (2/148)
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/84)
B) MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Yozgat
Milletvekili Osman Coşkun ve 21 milletvekilinin, meslek
hastalıkları sorununun araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/262)
C) DUYURULAR
1.-
Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk hakkında Bakırköy 8. Ağır
Ceza Mahkemesinin bildirmiş olduğu dosyanın Anayasanın
83üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince Türkiye Büyük Millet
Meclisinin bilgisine sunulmasına ilişkin duyuru
D) TEZKERELER
1.-
Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız
Özakın bir heyetle birlikte Azerbaycana yaptığı resmî
ziyarete iştirak etmesi uygun görülen milletvekiline ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/520)
VI.- SEÇİMLER
A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE
SEÇİM
1.- Dilekçe
Komisyonunda açık bulunan üyeliğe seçim
VII.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulunun, İzmirdeki sanayicilere ucuz
elektrik sağlanmasına ve maden firmalarına ilişkin Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/255)
2.- Mersin
Milletvekili Akif Akkuşun, sebze ve meyve ihracatındaki ilaç
kalıntısı analizine ilişkin Devlet Bakanı Kürşad
Tüzmenden sözlü soru önergesi (6/266)
3.- İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncelin, bir firmadaki greve ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/272)
ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
4.-
Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaşın, bir fabrikadaki
greve ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü
soru önergesi (6/276) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk
Çelikin cevabı
5.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlunun, İstanbul Sigorta İl
Müdürlüğünün taşınmasına ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/298) ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
6.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlunun, özelleştirilen KİTlerin
çalışanlarının geçici personel olarak istihdamına
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru
önergesi (6/299) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk
Çelikin cevabı
7.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, primlerini ödeyemeyen
BAĞ-KURlulara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından sözlü soru önergesi (6/311) ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
8.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, ABnin katılım öncesi
mali aracının kullanılacağı illere ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi
(6/322) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin
cevabı
9.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, SSK ve Emekli
Sandığı mensubu hastaların işitme
cihazlarının karşılanmamasına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi
(6/328) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin
cevabı
10.- Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, muhtarların özlük haklarına
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru
önergesi (6/330) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk
Çelikin cevabı
11.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, iş güvenliğine ve
kazalara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
sözlü soru önergesi (6/405) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Faruk Çelikin cevabı
12.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekicinin, BAĞ-KURluların sağlık hizmeti
alımında karşılaştıkları sorunlara
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru
önergesi (6/445) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk
Çelikin cevabı
13.-
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin, İstanbulda kaçak işçi
çalıştıran iş yerlerinin denetimine ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi
(6/449) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin
cevabı
14.- Adana
Milletvekili Muharrem Varlının, Adana Sigorta Teftiş Kurulunun
Ankaraya taşınacağı iddiasına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi
(6/452) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin
cevabı
15.- Manisa
Milletvekili Ahmet Orhanın, sigortasız
çalıştırmanın önlenmesine ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/454) ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
16.- Adana
Milletvekili Kürşat Atılganın, Adana Sigorta Teftiş
Kurulunun Ankaraya taşınacağı iddiasına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi
(6/462) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin
cevabı
17.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, TCDDde tabii afet faslından
çalıştırılan geçici işçilere ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi
(6/484) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin
cevabı
18.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, İşsizlik Sigortası
Fonundan yararlananlara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından sözlü soru önergesi (6/488) ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
19.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, Gaziantepte kent içi ulaşım
sözleşmesi kapsamında mağdur olan işçilere ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi
(6/492) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin
cevabı
20.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, belediye başkanlarına makam
ve temsil tazminatı ödemesine ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/503) ve Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
21.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, usta öğreticilerin sosyal güvenlik
haklarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
sözlü soru önergesi (6/507) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Faruk Çelikin cevabı
22.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, muhtarların maaşlarına ve prim
ödemelerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
sözlü soru önergesi (6/599) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Faruk Çelikin cevabı
23.- Adana
Milletvekili Muharrem Varlının, BAĞ-KURdan emekli olamayan
bazı kimselerin durumuna ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından sözlü soru önergesi (6/608) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelikin cevabı
24.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, İşsizlik Sigortası
Fonunun kullanımına ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/685) ve Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
25.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, emekli aylıklarının
iyileştirilmesine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından sözlü soru önergesi (6/753) ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
26.- Niğde
Milletvekili Mümin İnanın, emekli maaşlarının
iyileştirilmesine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından sözlü soru önergesi (6/811) ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
1.- Kamu
İhale Sözleşmeleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (1/627) (S. Sayısı: 273)
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.-
Ağrı Milletvekili Cemal Kayanın, Van Milletvekili Özdal
Üçerin, konuşmasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
2.- Muş
Milletvekili Sırrı Sakıkın, Ağrı Milletvekili
Cemal Kayanın, konuşmasında partisine sataşması
nedeniyle konuşması
X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, turizm amaçlı tahsis edilen orman
alanlarına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günayın cevabı (7/3603)
2.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, akaryakıt
kaçakçılığı ile kayıp ve kaçak elektrik
kullanımına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal
Unakıtanın cevabı (7/3759)
3.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, tekrar seçilemeyen 22nci Dönem hekim
milletvekillerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı
Murat Başesgioğlunun cevabı (7/3908)
4.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlunun, Küre Dağlarının turizme
kazandırılmasına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı (7/3932)
5.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, bir kayak merkezi projesine
ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın
cevabı (7/3997)
6.- Kayseri
Milletvekili Sebahattin Çakmakoğlunun, Kayserideki iş yeri ve
istihdam edilen işçi sayısına ilişkin sorusu ve Maliye
Bakanı Kemal Unakıtanın cevabı (7/3998)
7.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, Mersin ile ilgili bazı
verilere ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtanın
cevabı (7/4000)
8.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, öğrenim ve harç kredilerinin
geri ödemesine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin
Çelikin cevabı (7/4003)
9.- Hatay
Milletvekili İzzettin Yılmazın, esnafın vergi ve prim
borçlarının ertelenmesine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı
Kemal Unakıtanın cevabı (7/4063)
10.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, bir kampanyada kullanılan fotoğrafa
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüyesin Çelikin
cevabı (7/4065)
11.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Ana Kız Okuldayız kampanyasına
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin
cevabı (7/4067)
12.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, Futbol Millî Takımının forma
renklerine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Murat
Başesgioğlunun cevabı (7/4137)
13.- Mersin
Milletvekili Vahap Seçerin, SHÇEKde yetişen gençlerin işe
yerleştirilmelerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet
Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı (7/4150)
14.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, MİTin arşiv ve güvenlik
soruşturmalarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin
cevabı (7/4152)
15.- Isparta
Milletvekili S. Nevzat Korkmazın, memur maaş artışının
yetersizliğine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal
Unakıtanın cevabı (7/4186)
16.- Kayseri Milletvekili
Mehmet Şevki Kulkuloğlunun, Kayseride 1 Mayıs
etkinliğine katılan bazı öğretmenler hakkında
soruşturma açılmasına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim
Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı (7/4190)
17.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun, toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme
çalışmalarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim
Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı (7/4191)
18.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun, toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme
çalışmalarına
ilişkin sorusu ve
Millî Savunma Bakanı M. Vecdi Gönülün cevabı
(7/4193)
19.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, gazilerin maaşlarındaki
farklılıklara ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal
Unakıtanın cevabı (7/4365)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 13.00te açılarak altı oturum yaptı.
Oturum
Başkanı ve TBMM Başkan Vekili Nevzat Pakdil, Lozan
Barış Antlaşmasının 85inci yıl dönümü nedeniyle
bir konuşma yaptı.
Denizli Milletvekili
Mehmet Salih Erdoğanın, 24 Temmuz Türk Basınından Sansürün
Kaldırılması Günü ve Basın Bayramına,
Diyarbakır
Milletvekili Akın Birdalın, ifade ve basın yayın
özgürlüğüne,
İlişkin
gündem dışı konuşmalarına Devlet Bakanı Mehmet
Aydın;
Bilecik Milletvekili
Yaşar Tüzünün, SSK ve BAĞ-KUR alacaklarının yeniden
yapılandırılmasına ilişkin gündem dışı
konuşmasına Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk
Çelik;
Cevap verdi.
Van Milletvekili
Özdal Üçerin, Devlet Bakanı Mehmet Aydının gündem
dışı konuşmalardaki cevabına ilişkin
açıklaması nedeniyle Devlet Bakanı Mehmet Aydın bir
konuşma yaptı.
Aksaray
Milletvekili Osman Ertuğrulun (6/818),
Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun (6/790, 6/791, 6/792, 6/793, 6/794,
6/795 ve 6/841),
Esas
numaralı sözlü sorularını geri aldıklarına
ilişkin önergeleri okundu; soruların geri verildiği bildirildi.
İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu ve 23 milletvekilinin, Ankara ve
İstanbul Büyükşehir Belediyelerinin doğal gaz ve su sayacı
ihaleleri ile ilgili iddiaların (10/260),
İzmir
Milletvekili Oktay Vural ve 22 milletvekilinin Malatyada kayısı
piyasasında yaşanan sorunların (10/261),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı
ve ön görüşmelerinin sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kararlaştırılmış olan Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının (1/589) (S. Sayısı: 269) görüşmeleri
tamamlanarak yapılan açık oylamadan sonra kabul edilip
kanunlaştığı açıklandı.
Maliye
Bakanı Kemal Unakıtan, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin,
konuşmasında Hükûmete sataştığı iddiasıyla
bir konuşma yaptı.
29 Temmuz 2008
Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere birleşime 20.17de son
verildi.
Nevzat
PAKDİL
Başkan
Vekili
Canan
CANDEMİR ÇELİK Fatoş
GÜRKAN
Bursa Adana
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Yaşar TÜZÜN
Bilecik
Kâtip
Üye
No.:
195
II.- GELEN KÂĞITLAR
25 Temmuz 2008 Cuma
Tasarılar
1.-
Uluslararası Bitki Koruma Sözleşmesine Katılmamızın
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/633) (Tarım, Orman
ve Köyişleri ile Dışişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21.7.2008)
2.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ve Tunus Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Görsel-İşitsel ve Yazılı İletişim ile
Belgelendirme Alanlarında İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/634) ( Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve
Spor ile Dışişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığı geliş tarihi: 21.7.2008)
Tezkere
1.- Trafik
Kazalarını Önleme Faaliyetleri Başlıklı Performans
Denetimi Raporuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/518) (Plan ve Bütçe Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23.7.2008)
Raporlar
1.- Serbest
Bölgeler Kanunu ile Gümrük Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe
Komisyonları Raporları (1/605) (S. Sayısı: 275)
(Dağıtma tarihi: 25.7.2008) (GÜNDEME)
2.- Kocaeli
Milletvekili Eyüp Ayar ve Konya Milletvekili Hasan Angının; Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/301) (S. Sayısı: 277)
(Dağıtma tarihi: 25.7.2008) (GÜNDEME)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, hakkında soruşturma
açılan belediye başkanlarına ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/899) (Başkanlığa
geliş tarihi: 7/7/2008)
2.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, Tunceli Üniversitesinin kuruluş
işlemlerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/900) (Başkanlığa geliş tarihi: 8/7/2008)
3.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, kuraklıktan etkilenen illere
mazot ve gübre desteğine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/901) (Başkanlığa
geliş tarihi: 8/7/2008)
4.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, enflasyondaki düşüşe ve
esnafın sıkıntılarına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/902) (Başkanlığa geliş tarihi:
8/7/2008)
5.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, İslam Konferansı Örgütü ile
imzalanan bir anlaşmaya ilişkin Dışişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/903) (Başkanlığa geliş tarihi:
9/7/2008)
6.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, tarım sektöründeki olumsuz
gelişmelere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/904) (Başkanlığa geliş tarihi:
10/7/2008)
7.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, beyaz eşya fiyatlarındaki
artışın evliliklere etkisine ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/905) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/7/2008)
8.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, kredi kartı borçlularına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/906)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/7/2008)
9.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, Merkez Bankasının kara
listesine giren esnafa ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/907) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/7/2008)
10.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, emeklilerin sorunlarına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/908)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/7/2008)
11.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, kaçak kol saatlerine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/909) (Başkanlığa
geliş tarihi: 10/7/2008)
12.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, polis nöbet kulübelerinin güvenlik
sorununa ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/910) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/7/2008)
13.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, Mersinin Gülnar İlçesindeki
orman yangınına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü
soru önergesi (6/911) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/7/2008)
14.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, Mersine havaalanı yapımına
ve Adana Havaalanına ilişkin Ulaştırma Bakanından
sözlü soru önergesi (6/912) (Başkanlığa geliş tarihi:
10/7/2008)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- İzmir
Milletvekili Kemal Anadolun, Ergenekon soruşturmasındaki bir
yazışmanın basında çıkmasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4459) (Başkanlığa
geliş tarihi: 7/7/2008)
2.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, bir grubun ilişkileri ile ilgili bazı
iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4460)
(Başkanlığa geliş tarihi: 7/7/2008)
3.-
Balıkesir Milletvekili Hüseyin Pazarcının, bir taş
ocağının çevredeki zeytinliğe verdiği zarara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4461)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9/7/2008)
4.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, Atatürk Araştırma Merkezi
Başkanına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/4462) (Başkanlığa geliş tarihi: 9/7/2008)
5.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, kamu personeline ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4463)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9/7/2008)
6.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysalın, tutukluluğunda hastalanarak
hayatını kaybeden bir kişiye ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4464) (Başkanlığa geliş
tarihi: 7/7/2008)
7.- Bilecik
Milletvekili Yaşar Tüzünün, ceza infaz kurumları personelinin özlük
haklarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/4465) (Başkanlığa geliş tarihi: 8/7/2008)
8.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Kösenin, ceza infaz kurumu
çalışanlarının özlük haklarına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4466)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9/7/2008)
9.- Giresun Milletvekili
Eşref Karaibrahimin, köylere afet yardımında
ayrıcalık yapıldığı iddiasına ilişkin
Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru
önergesi (7/4467) (Başkanlığa geliş tarihi: 9/7/2008)
10.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, Düzcede prefabrik
konutlardaki depremzedelere ilişkin Bayındırlık ve
İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/4468)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9/7/2008)
11.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelikin, Gülnar İlçesindeki orman yangınına
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4469) (Başkanlığa geliş tarihi: 8/7/2008)
12.- Muğla
Milletvekili Ali Arslanın, Yatağan Termik Santralinin arıtma
sistemine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru
önergesi (7/4470) (Başkanlığa geliş tarihi: 9/7/2008)
13.- Sivas
Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlunun, polislik
sınavındaki yaş sınırına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4471)
(Başkanlığa geliş tarihi: 7/7/2008)
14.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, Bursa-Orhangazi
Belediyesince bir festivaldeki gösterilerin iptal edilmesine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4472)
(Başkanlığa geliş tarihi: 7/7/2008)
15.- Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycının, il özel idarelerinin bölünmüş
yol harcamalarına ve belediyelerin lale dikimine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4473)
(Başkanlığa geliş tarihi: 8/7/2008)
16.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin, Van Belediyesince kiraya verilen bir
taşınmaza ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4474) (Başkanlığa geliş
tarihi: 8/7/2008)
17.-
Diyarbakır Milletvekili Gültan Kışanakın, bir köyün
yakınındaki askeri birliğe ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4475)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9/7/2008)
18.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, KÖYDES ihale
ilanlarının yayınlanmasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4476)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9/7/2008)
19.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, Antalya 100. Yıl Spor Kompleksi Projesine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4477) (Başkanlığa geliş tarihi: 9/7/2008)
20.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin, soruşturma açılan ve görevden
alınan belediye başkanlarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4478)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9/7/2008)
21.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin, büyükşehir belediyelerinin borçlarına
ve kamudan alacaklarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4479) (Başkanlığa geliş
tarihi: 9/7/2008)
22.- Sivas
Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlunun, TEDAŞta raportör
olarak çalışan personelin sorunlarına ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4480)
(Başkanlığa geliş tarihi: 7/7/2008)
23.-
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın,
ücretli ikram yapan havayolu şirketlerine ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4481) (Başkanlığa
geliş tarihi: 9/7/2008)
24.- İzmir
Milletvekili Erdal Kalkanın, İzmirin içme suyunda arsenik
olduğu iddialarına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4482) (Başkanlığa geliş
tarihi: 7/7/2008)
25.- Muğla
Milletvekili Ali Arslanın, keneyle mücadeleye ve bir
açıklamasına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4483) (Başkanlığa geliş
tarihi: 9/7/2008)
26.- Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, Korkuteli Devlet Hastanesi inşaatına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4484) (Başkanlığa geliş tarihi: 9/7/2008)
27.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, keneyle mücadeleye ve Karabükteki
Kırım Kongo kanamalı ateşi vakalarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/4485)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9/7/2008)
28.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, üreticilerin bazı
sorunlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4486) (Başkanlığa geliş
tarihi: 7/7/2008)
29.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelikin, destekleme primi ödemelerine ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4487) (Başkanlığa geliş tarihi: 8/7/2008)
30.-
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın, beyaz
et sektöründeki sıkıntılara ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4488) (Başkanlığa
geliş tarihi: 9/7/2008)
31.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, Gülnar Kültür Sarayı
inşasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4489) (Başkanlığa geliş
tarihi: 7/7/2008)
32.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın, Halkbankın sözleşmeli personeline
yapıldığı iddia edilen bazı uygulamalara ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Nazım Ekren)
yazılı soru önergesi (7/4490) (Başkanlığa geliş
tarihi: 7/7/2008)
33.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin, Bursa Büyükşehir Belediyesinin
şoförlük hizmeti alımına ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/4491)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9/7/2008)
34.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, TOKİ Başkanının bazı
açıklamalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/4492) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/7/2008)
35.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, bir soruşturmayla ilgili iddialara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4493)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/7/2008)
36.- Adana
Milletvekili Recai Yıldırımın, Adanadaki kamu
yatırımlarına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/4494) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/7/2008)
37.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, Adana Metrosuna ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/4495) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10/7/2008)
38.- Hatay
Milletvekili Abdulaziz Yazarın, Hataydaki işsizliğe ve
esnafın sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/4496) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/7/2008)
39.- İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlunun, Yükseköğretim
Kurumunda görevlendirilen bazı kişilere ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/4497) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10/7/2008)
40.-
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın, esnaf
ve sanatkarlara yönelik çalışmalara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/4498) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/7/2008)
41.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, kuraklıktan doğan zararların
tarım sigortası kapsamına alınmamasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4499)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/7/2008)
42.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, zirai ilaç kullanımına ve
kalıntılarının analizine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/4500) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/7/2008)
43.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, tarıma dayalı sanayinin
geliştirilmesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4501)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/7/2008)
44.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Mudanya İlçesindeki deprem riskine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4502)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/7/2008)
45.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Gemlik İlçesindeki deprem riskine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4503)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/7/2008)
46.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, darbe girişimi iddialarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4504)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/7/2008)
47.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın, bir cezaevinde ziyaretçilere
yapıldığı iddia edilen uygulamalara ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4505)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/7/2008)
48.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, bir cezaevinde ziyaretçilere
yapıldığı iddia edilen uygulamalara ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4506)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/7/2008)
49.-
İstanbul Milletvekili Hasan Macitin, orman yangınlarına yönelik
önlemlere ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru
önergesi (7/4507) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/7/2008)
50.- Mersin
Milletvekili Ali Oksalın, Gülnarda meydana gelen orman
yangınına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4508) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10/7/2008)
51.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, Gülnarda meydana gelen orman
yangınına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4509) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10/7/2008)
52.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, Düzcede çöp entegre tesisi
olarak belirlenen alana ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4510) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/7/2008)
53.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın, terör ve terörle mücadeleden doğan
zararların karşılanmasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4511)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/7/2008)
54.- Adana
Milletvekili Recai Yıldırımın, Adana Büyükşehir,
Seyhan ve Yüreğir Belediyelerinin gelir ve giderlerine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4512)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/7/2008)
55.-
İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlunun, İstanbul
ve Ankara Büyükşehir Belediyelerinin su sayacı ihalelerine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4513) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/7/2008)
56.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, büyükelçilik ve konsolosluklarda
görevlendirilen polislere ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4514) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/7/2008)
57.- Adana
Milletvekili Muharrem Varlının, eğitim kurumlarına
yönetici atamalarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4515) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10/7/2008)
58.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, Gönül Köprüsü Projesine
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4516) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/7/2008)
59.- Kars
Milletvekili Gürcan Dağdaşın, eğitim kurumları
yöneticileriyle ilgili genelgeye ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4517) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10/7/2008)
60.- Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycının, Bozkır Anadolu Lisesi
inşaatına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4518) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10/7/2008)
61.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, ek ders ücretleriyle ilgili
düzenlemelere ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/4519) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/7/2008)
62.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, özel eğitim giderlerinin
karşılanmasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4520) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/7/2008)
63.- Adana
Milletvekili Recai Yıldırımın, Adanadaki işsizlik
sorununa ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru
önergesi (7/4521) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/7/2008)
64.-
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın,
hipermarketlere yönelik düzenleme çalışmalarına ilişkin
Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/4522)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11/7/2008)
65.- Adana
Milletvekili Recai Yıldırımın, Karataş
İlçesindeki çiftçilerin durumuna ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4523)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/7/2008)
66.-
Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncünün, desteklemeden faydalanamayan yem
bitkisi ekicilerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4524) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10/7/2008)
67.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, tarımsal üretimde kullanılan
ilaçlara ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4525) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11/7/2008)
68.-
İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlakın, Yalova Altınova
Tersaneciler Girişim A.Şnin ortaklarına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/4526)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/7/2008)
69.-
İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlakın, Tuzla
Aydınlı Koyunda yapılan dolgulara ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/4527)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/7/2008)
70.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, telefonların dinlenmesi konusundaki
söylentilere ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/4528) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/7/2008)
71.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, Kırım Kongo
kanamalı ateşi vakalarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4529)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/7/2008)
72.- Adana
Milletvekili Tacidar Seyhanın, bir firmanın kazandığı
ihalelere ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4530) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10/7/2008)
73.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, Fethiye Üzümlü Çimento Fabrikasına
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4531) (Başkanlığa geliş tarihi: 10/7/2008)
74.-
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın, prim
borçlarının yapılandırılmasına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/4532) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/7/2008)
No.: 196
28 Temmuz 2008 Pazartesi
Rapor
1.- Mersin
Milletvekili Zafer Üskül ve 21 Milletvekilinin; İnsan Hakları
Komisyonu Kanunu Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/263) (S. Sayısı:
278) (Dağıtma tarihi: 28.7.2008) (GÜNDEME)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, sağlık kurumlarındaki
yolsuzluk iddialarına ilişkin Sağlık Bakanından sözlü
soru önergesi (6/913) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/7/2008)
2.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, RTÜKe alınan personele
ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) sözlü soru önergesi
(6/914) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/7/2008)
3.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, cemevlerinin aydınlatma giderlerinin
ödenmesine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/915)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/7/2008)
4.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Aydınspor hakkında verilen
cezanın zamanlamasına ilişkin Devlet Bakanından (Murat
Başesgioğlu) sözlü soru önergesi (6/916) (Başkanlığa
geliş tarihi: 14/7/2008)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Hüseyin Mertin, sebze ve meyvedeki
kayıtdışılığa ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/4533) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/7/2008)
2.- Denizli
Milletvekili Hasan Erçelebinin, Mersinin Gülnar İlçesindeki orman
yangını sonrası yapılacak çalışmalara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4534)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/7/2008)
3.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağızın, Ergenekon
Soruşturmasındaki bazı tutukluların sağlık
sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/4535) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/7/2008)
4.- İzmir
Milletvekili Oğuz Oyanın, tasarrufu teşvik kesintileri
ödemelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/4536) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/7/2008)
5.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, Çağlayan Göleti projesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4537)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/7/2008)
6.- Kocaeli
Milletvekili Hikmet Erenkayanın, Cumhurbaşkanlığı
Köşkünde yapılan değişikliklere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4538)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/7/2008)
7.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağızın, Ergenekon
Soruşturmasıyla ilgili haberlere ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/4539) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15/7/2008)
8.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, petrol rezervlerine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/4540) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15/7/2008)
9.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, ölümle sonuçlanan bir trafik kazasıyla
ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/4541) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/7/2008)
10.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, darbe girişimi iddialarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4542)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/7/2008)
11.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın, Ergenekon
Soruşturmasıyla ilgili çıkan haberlere ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4543)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/7/2008)
12.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, Ergenekon
Soruşturmasında tutuklanan bir şahsın sağlık
sorununa ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4544) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/7/2008)
13.- İzmir
Milletvekili Canan Arıtmanın, Ergenekon Soruşturmasında
tutuklanan bir şahsın hayatını kaybetmesine ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/4545)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/7/2008)
14.- Aydın
Milletvekili Mehmet Fatih Atayın, bir cezaevinde
yapıldığı iddia edilen bir uygulamaya ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4546)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/7/2008)
15.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, açılan uluslar arası tahkim ve
AİHM davalarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/4547) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/7/2008)
16.- İzmir
Milletvekili Canan Arıtmanın, Ergenekon Soruşturması kapsamında
tutuklananların sağlık durumlarına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4548)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/7/2008)
17.- Muğla
Milletvekili Ali Arslanın, Fethiye-Seki Beldesine yapılacak baraja
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4549) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/7/2008)
18.- Muğla
Milletvekili Ali Arslanın, Fethiye-Çaltıözü Köyüne yapılacak
baraja ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru
önergesi (7/4550) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/7/2008)
19.- Çanakkale
Milletvekili Ahmet Küçükün, Eceabatda meydana gelen orman yangınına
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4551) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/7/2008)
20.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, göllerdeki kurumaya
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4552) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/7/2008)
21.-
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın,
Kurşunlu Şelalesi yakınına açılan taş
ocağının etkilerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4553) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/7/2008)
22.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, orman envanterine ve amenajman planlarına
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4554) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/7/2008)
23.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, maden arama ruhsat ve işletme izni verilen
şirketlerdeki hisse durumuna ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4555) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/7/2008)
24.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, 2B olarak bilinen orman arazilerine ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/4556)
(Başkanlığa geliş tarihi: 16/7/2008)
25.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, bazı projelerle ilgili uluslar arası
tahkim davalarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4557) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15/7/2008)
26.-
İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlunun, Türkiye
Elektrik Enerjisi 10 Yıllık Üretim Kapasite Projeksiyonu raporuna
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/4558) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/7/2008)
27.- Hakkari
Milletvekili Hamit Geylaninin, Hakkari ve Yüksekovadaki Nevruz
kutlamalarındaki bazı olaylara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4559)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/7/2008)
28.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, Van İl Emniyet
Müdürlüğünde görev yeri değiştirilen personele ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4560)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/7/2008)
29.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın, Afyonkarahisar
İli Çevre Hizmet Birliğinin bir ihalesine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4561)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/7/2008)
30.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, bir stadyum inşaatı ve
bağlantı yolu yapımıyla ilgili iddialara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4562)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/7/2008)
31.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, bir köyün bazı
sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4563) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15/7/2008)
32.- Ankara Milletvekili
Tekin Bingölün, Ankara Büyükşehir Belediyesinin oyuncak
dağıtımına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4564) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/7/2008)
33.-
İstanbul Milletvekili Hasan Macitin, satılan Hazine arazilerine
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/4565)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/7/2008)
34.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, Millî Piyango İdaresinin
satışına ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/4566) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/7/2008)
35.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Hazinenin taraf olduğu davalara ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/4567)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/7/2008)
36.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, emlak vergisi rayiç
bedellerinin belirlenmesine ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4568) (Başkanlığa geliş
tarihi: 15/7/2008)
37.-
Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaşın, vade
farkının faturaya yansıtılmamasından doğan vergi
kaybına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4569) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/7/2008)
38.-
İstanbul Milletvekili Hasan Macitin, öğretmen atamalarına ve
yöneticilere ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/4570) (Başkanlığa geliş tarihi: 15/7/2008)
39.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahandaki eğitim sorunlarına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4571) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/7/2008)
40.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, Antalyada eğitimdeki başarı
oranlarının düşmesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4572) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/7/2008)
41.-
İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlunun, İstinye
Devlet Hastanesi Başhekiminin görevden alınmasına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/4573)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/7/2008)
42.- Hakkari
Milletvekili Hamit Geylaninin, Hakkarideki kanser vakalarına ve
sağlık altyapısına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4574)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/7/2008)
43.- Artvin
Milletvekili Metin Arifağaoğlunun, bazı köy arazilerinin
çayır ve mera alanına dönüştürülmesine ilişkin Tarım
ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4575)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/7/2008)
44.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun,
hayvancılığın desteklenmesiyle ilgili tebliğe
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/4576) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/7/2008)
45.-
Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir Akcanın, bazı
karayollarının yapımına ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4577)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/7/2008)
46.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Türk Telekom tarifelerindeki
haksız uygulama iddiasına ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4578)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/7/2008)
47.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın, Atatürk
Havalimanında metro levhalarının bulunmamasına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/4579)
(Başkanlığa geliş tarihi: 15/7/2008)
48.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, kadastro çalışmalarına ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru
önergesi (7/4580) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/7/2008)
49.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, yat turizmine ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4581)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/7/2008)
50.- Hakkari
Milletvekili Hamit Geylaninin, Hakkaride öldürülen iki kişiye
ilişkin Millî Savunma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4582) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/7/2008)
51.-
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın, kredi
kartı verilmesindeki bir uygulamaya ve aidatlara ilişkin Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Nazım Ekren)
yazılı soru önergesi (7/4583) (Başkanlığa geliş
tarihi: 16/7/2008)
Süresi İçinde Cevaplanmayan Yazılı Soru
Önergeleri
1. - Konya
Milletvekili Atilla Kartın, YARSAV ile ilgili bir açıklamasına
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3459)
2. - Konya
Milletvekili Atilla Kartın, bir trafik kazasının adli sürecine
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/3530)
No.: 197
29 Temmuz 2008 Salı
Raporlar
1.- Millî
Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/623) (S.
Sayısı: 279) (Dağıtma tarihi: 29.7.2008) (GÜNDEME)
2.-
Bakü-Tiflis-Kars Yeni Demiryolu Bağlantısına İlişkin
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/422) (S.
Sayısı: 280) (Dağıtma tarihi: 29.7.2008) (GÜNDEME)
3.- Türkiye
İstatistik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/628) (S.
Sayısı: 281) (Dağıtma tarihi: 29.7.2008) (GÜNDEME)
Meclis Araştırması Önergesi
1.-Yozgat
Milletvekili Osman Coşkun ve 21 Milletvekilinin, meslek
hastalıkları sorununun araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/262) (Başkanlığa geliş tarihi:
28/07/2008)
29 Temmuz 2008 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP ÜYELER: Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı),
Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 136ncı Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz İstanbulda yaşanan terör olayı
hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili Çetin Soysala aittir.
Buyurun
Sayın Soysal. (CHP sıralarından alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALARI
1.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın,
İstanbul Güngörende meydana gelen terör olayı nedeniyle gündem
dışı konuşması ve İçişleri Bakanı
Beşir Atalayın cevabı
ÇETİN SOYSAL
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle
İslam dünyasının ve ulusumuzun Miraç Kandili kutlu olsun.
Değerli
arkadaşlarım, İstanbulda yaşanan terör olayıyla,
Güngörende yaşanan, ne yazık ki 18 kişinin ölümüne, 156
kişinin yaralanmasına neden olan terör olayıyla ilgili söz
almış bulunmaktayım.
Maalesef kabul
edilebilir gibi değil. Buradan, bu menfur saldırıda
hayatını kaybeden vatandaşlarımıza, hunharca öldürülen
küçücük yavrularımıza Allahtan rahmet diliyorum. Elbette ki tarifsiz
bir acı yaşayan ailelerine, yakınlarına ve tüm Türk ulusuna
başsağlığı, yaralı
vatandaşlarımıza da Allahtan acil şifalar diliyorum.
Değerli
arkadaşlarım, pazar günü İstanbulda yaşanan olay hepimizi
gerçekten kedere boğdu. Terörün yeni hedefinin halk olduğunu,
çocuklar olduğunu kadınlar olduğunu ne yazık ki bir kez
daha görmüş olduk. Ne yazık ki analar ağlıyor, yürekler
kanıyor. Vicdanla, insanlıkla ilgisi olmayan, insanlıktan
nasibini almamış hain bir saldırıyla karşı
karşıyayız. Düşününüz ki Aleyna Çelik henüz üç
yaşında. Taha Yıldız ise henüz daha beş
yaşına girmemiş. On iki yaşında Şeyma Özkan,
evinin balkonunda, daha küçücük yaşta yaşama veda ediyor. On dört
yaşında Murat Ağca da bu hain saldırının hedeflerinden
biri oluyor. Hele ki doğum için gün sayan bir anne, bir ana, ne yazık
ki Filiz İkiz karnındaki bebeğiyle haince öldürülüyor. Ne
yazık ki terör artık yüzünü bir başka noktaya çekiyor: Halka
dönük, Anafartalarda olduğu gibi, Diyarbakırda olduğu gibi
İstanbulda daha yakın bir zamanda üç tane emniyet görevlimizi,
polisimizi şehit eden terör, yine bugün karşımıza
Güngörende çıktı.
Değerli
arkadaşlarım, ne yazık ki terörün bu yüzüne
Ne yazık ki
terör, kendini, şekil değiştirerek, terör bile terörüne sahip
çıkamayacak hâle gelmiş. Gerçekten, buna karşı bir direnç,
bir dayanışma, teröre karşı bir mücadele götürmek
durumundayız. Çünkü terör, tüm hain yüzünü bir kez daha İstanbulda
göstermiş bulunuyor.
Değerli
arkadaşlarım, biz, dünyanın her yerinde, 11 Eylülde de terörün
karşısında olmak durumundayız, Irakta ölen o
çocukların da öldürülmesine karşı olmak durumundayız. Terör
nereden gelirse gelsin, hangi ülkede olursa olsun, bunu besleyen unsurlara
karşı gerçekten büyük bir mücadele götürmek durumundayız. Bugün
Irakta da binlerce insan ölümle, ölümün soğuk yüzüyle karşı
karşıya kalmaktadır ama İspanyada da aynı noktada
olundu, İspanyada gerçekten halk sokağa döküldü ve terörün çirkin
yüzüne karşı büyük bir tepki gösterdi. Aynı tepkiyi gerçekten
Türk halkı göstermiştir, göstermeye de devam edecektir. Teröre
karşı asla sessiz kalınamaz, teröre karşı gerçekten
büyük bir mücadele götürmek durumundayız.
Değerli
arkadaşlarım, ne yazık ki teröre karşı da gerçekten
önemli önlemler almak durumundayız. Bunlardan biri, örneğin, terör
yüzünü gösterirken birinci bomba patlıyor ve insanlar merak içerisinde
dışarı çıkıyorlar, on altı dakika sonra ikinci
bomba patlıyor. Basın, medya ulaşmış ama emniyet
tedbirini alamamış. Bu, büyük bir eksiklik olarak
karşımıza çıkmaktadır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Soysal, devam edin.
ÇETİN SOYSAL
(Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Ve burada çok
daha önceden önlem alınabiliyor olsaydı o ikinci bomba patlamadan
müdahale etme hakkı ve şansı olabilirdi. Bu da büyük bir
talihsizlik olarak karşımıza çıkmaktadır.
Değerli
arkadaşlarım, bütün bu güvenlik zafiyetlerine karşı önlem
almak durumundayız. Meclis olarak bu konuda daha duyarlı olup
gerçekten emniyetin bu konuda daha dikkatli olmasını sağlamak,
daha duyarlı olmasını sağlamak ve bununla ilgili ciddi bir çalışmanın
içerisine girmek durumundayız. Bugün milyonlarca insan dinleniyor.
Asıl dinlenmesi gereken varsa o da terördür, terör örgütleridir. Buraya da
bir mücadele duygusu içerisinde hep birlikte devam etmek durumundayız.
Hepinize
saygılarımı sunuyorum.
Teşekkür
ederim. (CHP, AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Soysal.
Gündem
dışı ikinci söz yine aynı konuda söz isteyen İstanbul
Milletvekili Mehmet Müezzinoğluna aittir.
Buyurun
Sayın Müezzinoğlu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
2.- İstanbul Milletvekili Mehmet Müezzinoğlunun,
İstanbul Güngörende meydana gelen terör olayı nedeniyle gündem
dışı konuşması ve İçişleri Bakanı
Beşir Atalayın cevabı
MEHMET
MÜEZZİNOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi en kalbî duygularımla selamlıyorum.
Öncelikle, pazar
günü akşamı İstanbulumuz Güngören ilçesi Menderes
Çıkmazı Sokağında trafiğe kapalı bölgede menfur
bir terör eyleminde kaybettiğimiz vatandaşlarımıza
Allahtan rahmet diliyorum, ailelerine başsağlığı diliyorum.
Üzüntüsünü paylaşan, insanlık dramının
acılarını paylaşan 70 milyon Türk milletimizin de yine
başı sağ olsun diyorum.
Tabii, terör,
tarifi yapılması zor bir olgu. Ne zaman, nerede, nasıl, hangi
ölçekte, hangi noktada olacağının bilinmesi bugün dünyanın
bile çözmekte zorlandığı bir olgu. Ülkemiz, ne yazık ki
zaman zaman terör eylemleriyle bu anlamda karşı karşıya
kalıyor ve bununla yüzleşiyor.
İnanıyorum
ki ülkemiz birlik ve beraberlik içinde, en üst kademesinden, devletiyle,
Cumhurbaşkanı, yürütmesi, devlet kurum ve kuruluşlarıyla ve
milletin birlik ve beraberliğiyle bu anlamda muhatap olduğu bu
tablolardan kısa sürede kurtulacaktır. Burada en önemli gücümüz
milletimizin birlik ve beraberliğidir, toplumsal dinamikleri
oluşturan, başta siyasi partilerimiz ve sivil dinamiklerimizin yine
ortak tavrı ve ortak dinamikleridir. İnanıyorum ki bugüne kadar
olduğu gibi bu hadisede de gördüğümüz gibi, bundan sonraki süreçlerde
terörün bu anlamdaki beli kırılacak ve ülkemiz ve
insanımız, inşallah, bundan sonraki süreçlerde bu acı
tablolarla muhatap olmayacaktır.
Tabii,
Güngörende yaşanan hadisede gerçekten -hani, ana karnındaki bebekten
tutunuz, üç yaşında, beş yaşında, on
yaşında- artık yani ölçeği ve insanlık ölçüleriyle
izah edilemeyecek bir fotoğrafı gördük. Daha önceleri de buna benzer
fotoğrafları ülkemiz ve milletimiz yaşamıştır.
Buradan gördüğümüz tablonun vahametini ancak birlik ve beraberlikle
aşabiliriz, toplumsal dinamiklerimizi güçlendirerek aşabiliriz,
terörün kirli ve karanlık yüzünü onu daha da büyütmeden, amaçlarına
hizmet etmeden
Çünkü terörizmin veya terörü yapanların, Ahmeti,
Mehmeti, Ayşeyi, çocuğu veya yetişkini öldürmek gibi bir
niyetinin ötesinde kendini güçlü göstermek, kendi hedeflerine ulaşmak gibi
bir hedefi olduğunu unutmadan, onun hedeflerine ve amaçlarına hizmet
etmeden, tam aksine onu zayıflatarak, onun oluşturmak istediği
korkuya, paniğe müsaade etmeden, acıları paylaşarak, birlik
ve beraberliği güçlendirerek
Bu süreçlerde gerek emniyet
teşkilatımızın gerek
Bakanlığımızın gerek Hükûmetimizin bir an önce
suçluları bulması, arkasındaki hesapların ne olduğunu
çıkartabilmesi, suçluların hak ettiği gerekli cezaya
çarptırılması, bu anlamda inanıyorum ki toplumun da beklediği
ve bunu başarabildiğimiz oranda da terörün belinin kırılacağı
bir sürece, inşallah, ülke olarak, millet olarak kavuşuruz.
Teröristler bu
yüzleriyle kendi acziyetlerini ve kendi insanlık dışı
tavırlarını ve yüzlerini göstermişlerdir. Bu anlamda
toplumsal birlik ve beraberliğimiz onları bu denizde
boğacaktır. Bu anlayışlarının onları
bitireceği anlamında bir süreci de işlettiği kanaatindeyim.
Birlik ve beraberliğimiz bu anlamda güçlenerek devam edecektir. Millî
birliğimiz, devlet bütünlüğümüz bu anlamda daha güçlü bir süreci
inşallah yaşayacaktır. Ama ben özellikle
yakınlarını kaybedenlerin
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Müezzinoğlu, devam edin.
MEHMET
MÜEZZİNOĞLU (Devamla)
yakınlarını bu terör
vesilesiyle kaybedenlerin acılarını paylaşmak
Bu anlamda
acıları paylaşan başta Cumhurbaşkanımıza,
Başbakanımıza, Hükûmetimize, muhalefetimize, her kademesiyle bu
acının paylaşımında duyarlılık gösteren tüm
sivil dinamiklere, toplumsal birliğe ve milletimize teşekkür
ediyorum.
Barışın,
hoşgörünün, anlayışın öncüsü olan İslam dininin de bu
akşam önemli bir gecesi, Miraç Kandili. Müslümanların bu gecesini,
İslam âleminin bu gecesini kutluyorum, daha çok barışa, daha çok
hoşgörüye, daha çok adalete vesile olmasını diliyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Müezzinoğlu.
Sayın
Erçelebi, sisteme girmişsiniz
HASAN
ERÇELEBİ (Denizli) Sayın Başkan, konuyla ilgili
BAŞKAN
Yerinizden size söz vereyim efendim, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Denizli Milletvekili Hasan Erçelebinin, İstanbul
Güngörende meydana gelen terör olayı nedeniyle açıklaması
HASAN
ERÇELEBİ (Denizli) Sayın Başkanım, İstanbulda
meydana gelen bu terör olayını demokratik sol parti olarak nefretle
kınıyoruz. Bu terör olayını yaratanların bir an önce
yakalanıp Türk adaletine teslim edilmesini istiyoruz. Acımız
büyüktür. Kaybettiğimiz yurttaşlarımıza Allahtan rahmet
diliyorum, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Bu arada,
güvenlik güçlerimizin bu konularda daha teknik olarak
donanımlarının sağlanmasını, bunun için eğer
yasal bir ihtiyaç varsa bunu da yüce Meclisimizin en kısa zamanda yerine
getirmesini diliyorum. Çünkü artık dünyada teknoloji gelişti,
insanları her yerden izlemek, gözlemek mümkün. Ülkemizde herkesin
telefonlarının dinlendiğini biliyoruz da acaba bu teröristlerin
telefonlarını dinleme imkânımız yok mu? Bunlar daha üstün
bir teknolojiyle mi birbirleriyle haberleşiyorlar diye merak ediyorum ve
bir an önce yüce Meclisimizin bu konuyu ciddiye alarak gerekirse bir genel görüşme
açmasını diliyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum ve bugünkü Miraç Kandilini, İslam âleminin Miraç
Kandilini kutluyorum, inşallah bir daha böyle acıları görmeyiz
diyorum, bu son olsun diyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Erçelebi.
Sayın
Şandır, buyurun efendim.
2.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın,
İstanbul Güngörende meydana gelen terör olayı nedeniyle
açıklaması
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
olarak İstanbul Güngörende yaşanan bu menfur
saldırıyı nefretle kınıyoruz. Bu
saldırıyı düşünenler, planlayanlar ve bu bombaları
patlatarak insanları katledenler insan olamazlar. Onları
şiddetle lanetliyoruz.
Hayatını
kaybeden vatandaşlarımıza yüce Allahtan rahmet diliyoruz.
Milletimizin başı sağ olsun. Yaralılara acil şifalar,
mağdurların yakınlarına da sabır diliyoruz.
Bu bir terör
eylemidir. Terörün amacı, kan akıtarak Türkiyeye bir siyaseti kabul
ettirmektir. Bu amaç, tabii ki Türkiye'nin hayrına olamaz. Terör,
amacı doğrultusunda, toplumda panik yaratmayı ve milleti
öfkelendirmeyi amaçlamaktadır, yapacağı provokasyonlarla
cepheleşmeyi ve çatışmayı, toplumsal
çatışmayı, böylelikle millet arasındaki, toplum
arasındaki birliği dinamitlemeyi amaçlamaktadır. Bu amacı
bilerek teröre karşı milletçe birliğimizi ve dik duruşumuzu
devam ettirmemiz gerekiyor. Hükûmetin en kısa zamanda, yapılması
gereken neyse, alınması gereken tedbirler neyse bunları
zamanında ve yeterince almasını ve bu acıların bir
daha yaşanmamasını temenni ediyoruz.
Bu kapsamda,
özellikle bölücü terörle uzlaşmayı amaçlayan birtakım
politikalardan ve davranışlardan da hızla uzaklaşmanın
gerekliliğini bir daha bu acıların yaşanmaması
anlamında temenni ediyor ve tekrar, hayatını kaybeden
vatandaşlarımıza Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak Yüce
Allahtan rahmetler diliyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Şandır.
Sayın Ergin,
buyurun.
3.- Hatay Milletvekili Sadullah Erginin, İstanbul
Güngörende meydana gelen terör olayı nedeniyle açıklaması
SADULLAH
ERGİN (Hatay) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Önceki gün İstanbul
Güngörende yaşanan bu melun hadiseyi AK PARTİ Grubu adına biz
de nefretle kınadığımızı, lanetlediğimizi
ifade ediyoruz. Milletimizin başı sağ olsun. Elbette, bu
yapılan hareket mutlaka failleriyle, sebep-sonuç ilişkileriyle ortaya
çıkarılacaktır. Buna inanıyoruz. Orada hayatını
kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet diliyorum ve
inşallah bundan sonra böyle bir üzücü hadiseyi yaşamamak
dileğiyle bütün milletimize geçmiş olsun diliyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Ergin.
Sayın
Kaplan, buyurun.
4.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın,
İstanbul Güngörende meydana gelen terör olayı nedeniyle
açıklaması
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Öncelikle Demokratik Toplum Partisi olarak böylesine elim,
insanlığa karşı işlenmiş, masum
insanlarımıza yöneltilmiş böylesine menfur bir
saldırıyı, terör saldırısını hepimizin
nefretle kınadığını ve ilk andan itibaren bu
açıklamayı yaptığımızı ve bunun
karşısında yüce Meclisimizin birlik içinde ama sağduyuyla
olayın karşısında durması gerektiğini ifade
ediyoruz. Bugün de grubumuzda Sayın Başkanımız bunu
açıkladı. Olayın kamuoyuna doğru
anlatılmasını -Sayın Bakanımız burada- kim
yaptı, nasıl oldu, olay konusunda kamuoyunun doğru
bilgilendirilmesini, hiç kimsenin kendi başına, birilerini
peşinen suçlamadan, Sayın Başbakanın burada partisi, grubu
bulunan tüm liderleri de çağırarak böylesine vahim olaylar
karşısında Egemenlik kayıtsız şartsız
milletindir. denilen Meclisimizde, bu birlikte tavrı, makul bir
tavrı koyması için çaba harcamasını istiyoruz.
Biz de
hayatını kaybeden yurttaşlarımıza
başsağlığı diler, yaralılara acil şifalar
dilerken Müslüman âleminin Miraç Kandilini kutluyoruz. Bir daha böyle
acıların yaşanmamasını, bu tür elim olaylardan medet umanların,
karanlık güçlerin, tüm odakların ortaya çıkarılması
için yüce Meclisimizin birlik ruhu içinde hareket etmesini diliyoruz.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Kaplan.
Gündem
dışı her iki konuşmaya İçişleri Bakanı
Beşir Atalay cevap verecek.
Buyurun
Sayın Atalay. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALARI (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın,
İstanbul Güngörende meydana gelen terör olayı nedeniyle gündem
dışı konuşması ve İçişleri Bakanı
Beşir Atalayın cevabı (Devam)
2.- İstanbul Milletvekili Mehmet Müezzinoğlunun,
İstanbul Güngörende meydana gelen terör olayı nedeniyle gündem
dışı konuşması ve İçişleri Bakanı
Beşir Atalayın cevabı (Devam)
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sözlerime başlarken hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Ben,
aslında, gündem dışı konuşma yapan Sayın Soysal,
Sayın Müezzinoğlu ve grupları adına söz alan, dileklerini
ifade eden Sayın Ergin, Sayın Şandır, Sayın Kaplan ve
Sayın Erçelebinin konuşmalarıyla ilgili, cevaplamadan ziyade,
son günlerde hepimizin yaşadığımız, iki gün önce
meydana gelen İstanbul Güngörendeki olayla ilgili yüce Meclisimizi de
bilgilendirmek istiyorum.
Sözlerime
başlarken ben de önümüzdeki, yaşayacağımız Miraç
gecemizi tebrik ediyorum -toplumumuzun Miraç gecesini- hayırlara vesile
olmasını diliyorum.
Tabii, Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; terörün çirkin yüzüyle bir kez daha
karşılaşmanın derin üzüntüsünü ve aynı zamanda
öfkesini yaşıyoruz. Sivil insanları öldürmek için her türlü
aşağılık eylemleri yapma konusunda hiçbir
sınırlaması olmayan, insanlıktan nasibini
almamış, çocuk katili terör
örgütü mensuplarının yaptığı bombalama eylemleri
sonucu toplam 17 vatandaşımızı teröre kurban verdik.
Aslında, bu
bombalar milletimize atılmıştır. Sadece oradaki,
Güngörendeki, akşam vakti o caddede yürüyen masum insanlara değil,
bu bombalar hepimize yöneltilmiştir. Biz öyle algılıyoruz, böyle
algılamak durumundayız çünkü terörün burada somut bir hedefi yok.
Ülkemizin insanı, masum vatandaş, çocuklar, hamile kadınlar
Dolayısıyla, terörün ne kadar acımasız olduğunu, ne
kadar insanlık dışı olduğunu, ne kadar mücadele
edilmesi gerektiğini dünya genelinde, işte, bu olaylar bize bir kez
daha anlatmış oluyor.
Tabii, çok
sayıda vatandaşımız da yaralandı, çeşitli
hastanelerde tedavileri devam ediyor. Gerçi toplam 139 -kaybettiklerimiz
dışında- hastamız vardı, yaralımız
vardı; bugün 35 tane kaldı hastanelerimizde ve bunlardan 1inin durumu
biraz daha ağırca, diğerlerinde hayati tehlike yok.
Ben, öncelikle,
bu menfur olaylar nedeniyle tabii, hayatını kaybeden
vatandaşlarımıza yüce Allahtan rahmet diliyorum, kederli
ailelerine, yakınlarına ve milletimize
başsağlığı diliyorum ve yaralananlara da acil
şifalar diliyorum. Esasen milletimizin başı sağ olsun.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; İstanbul Güngören ilçesi
şöyle olayla ilgili biraz daha sizlere detay, ayrıntı bilgi
vermek istiyorum- Güven Mahallesinde trafiğe kapalı, halkın
yoğun olarak bulunduğu Menderes Caddesi üzerinde beton çöp bidonuna
27/7/2008 akşamı 21.45 sıralarında konulan bomba
patlamış oldu. Yani o saat, akşam saati, 21.45.
Vatandaşlarımız oraya akşam dinlenmesi için
çıkmışlar. Araba trafiğine kapalı, insanların
rahatça yürüdüğü, yoğun alışveriş merkezlerinin de
olduğu bir cadde ve birinci patlamayla çok büyük bir zarar aslında
meydana gelmiyor, yaralanma oluyor ama o patlama çerçevesinde, biraz da
yardım etmek için falan vatandaşlarımız o tarafa doğru
biraz yoğunlaşıyorlar, koşuşturuyorlar. Fakat birinci
patlamadan yaklaşık on-on iki dakika sonra, 50 metre mesafede, yine
benzer bir beton çöp bidonunda ikinci patlama meydana geliyor ve esas zarar,
can kaybı bu patlamayla maalesef meydana geliyor.
Her iki patlama
neticesinde, gerek olay yerinde gerekse yaralı olarak
kaldırıldıkları hastanede 4ü çocuk toplam 17
vatandaşımız, 10 erkek, 7 bayan hayatını
kaybetmiş, aralarında çocukların da bulunduğu 139
vatandaşımız ise yaralanmıştır. Bunların içinde
vefat edenlerden birisi hamile bir bayandır -yakın zamanda doğum
yapacak- önce çocuğu vefat etmiştir -cenin- ama annesi de
kurtarılamamıştır. Annesinin kurtarılması için
çaba sarf edilmiştir, maalesef ikisi de rahmetli olmuştur.
Trafiğe
kapalı olan, insanların aile ve çocuklarıyla akşam gezisi
yaptıkları bu alanın seçilmiş olması, bu eylemi
yapanların ve yaptıranların insanlıktan nasibini
alamamış zavallılar olduğunu göstermektedir. Tamamen sivil
vatandaşlara ve masum insanlara yönetilmiş bir
saldırıdır.
Tabii, terörün
acımasızlığını burada sayın
konuşmacılar da ifade ettiler. Hepimiz bunu artık çok iyi
biliyoruz. Bunların şefkat ve merhametten yoksun olduğunu,
insanları öldürerek ve bu görüntüleri sağlayarak hem
propagandalarını yaptığını hem güç
kazandıklarını hem de onların gıdasının ve
hedefinin bu olduğunu artık biliyoruz.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tabii ki çok acı bir olayı
yaşadık. Acımız devam ediyor. Ancak devlet olarak, millet
olarak, bu olay sonrasında yapmamız gerekenler vardı ve hâlen
yapmamız gerekenler var. Tabii, olayın bir yönü güvenlik boyutu ve
adli boyutu, diğer bir yönü de olaydan zarar gören
vatandaşlarımızın hem moral ve psikolojik olarak hem
tedavilerinin yaptırılması olarak hem her yönüyle desteklenmesi,
onlara destek verilmesi, onların yalnız bırakılmamasıdır.
Ben, öncelikle birinci boyutuyla kısaca sizleri bilgilendirmek istiyorum.
Bu saldırının açık bir terör saldırısı
olduğunda kuşku yoktur. Terör canice, kalleşçe masum
insanları hedef almıştır. Olay sonrası, güvenlik güçlerimiz,
olay yerini güvenlik çemberine alarak delilleri titizlikle toplamaya başlamıştır.
Güvenlik güçlerimizin gecikmesi diye bir şey söz konusu değildir.
İkinci patlamadan önce ambulanslar da oraya
ulaşmıştır. Ama yoğun kalabalık alanın, çok
yoğun insanın olduğu bir caddenin ve biraz da hareket
kabiliyetinin sınırlı olduğu dar iki sokağın
kesiştiği nokta olmasının getirdiği özellikler çok
kısa sürede oranın sınır altına
alınmasını, kordon altına alınmasını
önlemiştir. Tabii, o anların kendine has telaşını da
anlamak zor değil.
İlgili
cumhuriyet savcıları da olay mahalline gelerek delillerin
toplanmasına nezaret etmişlerdir. Gerek İstanbuldan ve gerekse
Ankaradan gelen büyük bir ekip bölgede görev almış, delil olabilecek
her şey küçük-büyük ayrımı yapılmaksızın
incelenmiştir. Esasen o gece ben de oradaydım. Sabah o caddeleri tekrar
normal hayata kavuşturmak için gece boyu çalışmalar sürdü,
yüzlerce kişi görev yaptı, hem adliyeden hem emniyetten ve gerçekten
delil olabilecek her şey orada tespit edildi ve onların
değerlendirmeleri ve analizleri de yapılıyor.
Ayrıca, elde
edilen MOBESE kamera görüntüleri, çevredeki iş yerlerinin
bazılarının kamera görüntüleri var elimizde, bir bankanın
kamera görüntüleri var, görgü tanıklarının ifadeleri var ve
bütün bu deliller, belgeler, tahliller, laboratuvar analizleri, kriminal
çalışmaların sonuçları şu anda analiz ediliyor. Tabii,
can kayıplarını geri getirmemiz mümkün değil, ancak,
faillerin yakalanması bizim de şu andaki en önemli hedefimizdir.
Olay yerinde
uzman ekiplerce yapılan ilk incelemelerde patlamanın şiddetiyle
parçalanmış cep telefonu parçaları bulunmuş olup, olayda
kullanılan patlayıcının cinsi ve miktarının
tespitiyle ilgili değişik veriler de mevcuttur. Şu ana kadar
yaptığımız laboratuvar tahlillerinde, kullanılan
patlayıcı cinsinin TNT olduğu kesinleşmiştir. Bunun
miktarıyla ilgili de elimizde tahliller veya tahminler şu anda
mevcuttur ama ben bu aşamada konuyla ilgili çok daha fazla detay da vermek
istemiyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yalnız size, yüce Meclisimize
şunu söyleyeyim: Elde edilen veriler, bugüne kadarki tecrübelerimiz,
güvenlik birimlerimizin elinde daha önceki mevcut bilgiler, buradaki analiz ve
değerlendirme sonuçlarımızla sonuca doğru gittiğimizi
ve inşallah olayı aydınlatacağımızı, faillerini
bulacağımızı tahmin ediyoruz. Ve ben burada gelip huzurunuzda
bunu açıkladığım gün, en çok sevinen ben
olacağım. Yani bu hainlerin bulunması, tespiti ve
yakalanması en çok emniyet birimlerimizi, polisimizi ve bizi sevindirecek.
Şu anda büyük bir titizlikle bunun üzerindeyiz, ciddi verilerimiz var,
bunu sağlayacağız inşallah. Bize güvenin, biz bunu
aydınlatmak için elimizden geleni yapıyoruz ve bizim tesellimiz bu
olacak. Geçmişte yaşadığımız terör
olaylarından dolayı aydınlatma konusunda birikimimiz var,
güvenlik güçlerimizin de iyi birikimi var, bütün bu birikimlerimizi orada
kullanıyoruz.
Değerli
milletvekilleri, değerli arkadaşlarım; çeşitli terör
örgütlerinin, son dönemde yapılan başarılı operasyonlar
sonrası yaşadığı kayıpları ve
mensuplarının içinde bulunduğu moralsizliği gidermek
amacıyla bombalı eylem arayışı içerisinde
olduğunu esasen biliyoruz. Emniyet birimlerimiz, son dönemde, kamuoyuna
yansıyan veya yansımayan, şehir merkezlerinde bombalı ve
şiddet içerikli eylem hazırlığında bulunan çok
sayıda teröristi, patlayıcı maddeler ve patlayıcı
yapımında kullanılan kimyasal maddelerle birlikte
yakalamıştır, bu çalışmalar sayesinde pek çok
olayın önüne geçilmiştir. Emniyet güçlerimiz bu tür eylemlere yönelik
çalışmalarına aynı ciddiyetle devam etmektedir, herhangi
bir zafiyet söz konusu değildir. Zaten, alınan tedbirleri, titizlikle
uygulanan tedbirleri sizler de -büyük şehirlerde yaşayanlar
özellikle- görüyordunuz, gözlemliyordunuz. Nüfusun yoğun olarak
bulunduğu yerlerde aldığımız özel tedbirler
vardı, o titizliğimizi yine devam ettiriyoruz, ettireceğiz. Hiçbir
anlamda burada bir tedbirsizlik, dikkatsizlik söz konusu olamaz, onu bütün
boyutlarıyla sizlere sunmuş oluyorum.
Tabii, menfur
olayın meydana gelmesinden itibaren devletin bütün birimleri harekete
geçirilmiş ve gerekli müdahaleler gecikmeksizin yapılmıştır.
İstanbul Valimiz olaydan sonra on dakika içinde beni
aramıştır ve olay yerine ulaşmıştır, gerekli
müdahaleler gecikmeksizin yapılmıştır. Ardından,
İstanbulda bulunan Başbakan Yardımcımız hemen olay
yerine intikal etmiştir. Ben ve Sağlık Bakanımız, Sayın
Başbakanımızla kısa bir değerlendirmeden sonra, hemen
İstanbula hareket ettik özel bir uçakla. Buradan Emniyet Genel Müdürümüzü
ve Genel Müdürlüğümüzdeki ilgili daire başkanlarını, bomba
konusundaki uzman ekipleri de oraya götürdük, gece çalışmalarında
hepsi orada rol almıştır. O gece, bizzat Sağlık
Bakanımız bütün hastaneleri gezerek -çünkü hastalar çok sayıda
hastaneye dağılmıştı- bütün hastalarla tek tek
ilgilenmiştir çünkü tekrar bir araya geldiğimizde sabahın bir
saatiydi, o, hastanelerden geldi, ben de emniyetle ilgili, güvenlikle ilgili
konuları bütün ilgililerle, yeni verileri ve her şeyi
değerlendirerek İstanbul Emniyet Müdürlüğünde
çalışmalarımızı sürdürdük. Bütün boyutlarıyla hem
İstanbul Emniyetinde hem Emniyet Genel Müdürlüğünde, iki kriz merkezinde
konu, olay değerlendirilmiştir ve devam etmektedir, onu da ifade
edeyim.
Tabii, Bakanlar
Kurulumuz dün iptal edildi. Sayın Başbakanımız,
bakanlarımız oralarda idi. Hayatını kaybedenlerin,
yaralananların ailelerini, evlerini ziyaret ettik, zarar gören iş
yerleri ziyaret edildi ve moral verildi. Sayın Başbakanımız
vatandaşlarımızın üzüntülerini paylaştılar,
yaraların sarılması için de gereken her türlü talimatı
verdiler. Hayatını kaybedenlerin cenazelerini Güngörende Fetih
Camisinde birlikte kaldırdık; binlerce vatandaşımız,
sivil toplum kuruluşları temsilcileri katıldılar ve hep
birlikte, birlik, bütünlük içinde teröre de lanet
yağdırıldı.
Ayrıca,
başta ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisinin Genel
Başkanı Sayın Baykal olmak üzere muhalefet partilerimizin
temsilcileri olay yerine gidip bilgi aldılar,
vatandaşlarımızla üzüntülerini paylaştılar. Özetle,
iktidarıyla muhalefetiyle önemli bir millî birlik ve beraberlik görüntüsü
sergilendi, bu yönde yorum ve değerlendirmeler yapıldı.
Şunu tekrar ifade edeyim: Terörün bu tür alçakça eylemlerle toplumsal
huzuru bozmayı, kaos ve kargaşa yaratmayı hedeflediği
gerçeği dikkate alındığında, Türkiye Cumhuriyeti
sınırları içerisinde bu amacına hiçbir zaman
ulaşamayacağı bir kez daha dosta düşmana gösterilmiş
oldu ve en çok ihtiyacımız olan da doğrusu budur. Ben hiçbir
şiddet ve terör odağının nüfuz edemeyeceği en büyük
gücün milletimizin birlik ve beraberlik ruhu olduğunu bu vesileyle bir kez
daha sizlerin huzurunda ifade etmek istiyorum.
Yukarıda da
açıklamaya çalıştığım gibi menfur
saldırılar sonrasında psikolojisi sarsılan
vatandaşlarımızın yanında ve yakınında yer
almak, onlara devletin şefkatini, yakınlığını
göstermek öncelikli görevimizdir. Bu manada gerçekten dün büyük bir birlik ve
beraberlik günü idi. Ayrıca, tabii, yaraların sarılması
konusunda dün hemen Başbakanlık Acil Destek Fonundan İstanbul
Valiliğine kaynak gönderilmiştir. Bu kaynaktan, hayatını
kaybedenlerin birinci derece yakınlarına yirmişer bin YTL ödeme
bugün yapılacaktır. Olaylar sırasında 42 iş yeri, 32
konut ve 16 araç çeşitli derecelerde zarar görmüştür. Bunlara
ilişkin zarar tespitleri dün zaten yapıldı, tamamı
belirlendi. Bu iş yerleriyle, konutlarla ve arabalarla ilgili zararlar da
tamamen ödenecektir. Yaralıların tedavileriyle ilgili olarak tüm
hastaneler talimatlandırılmıştır, özel hastanelerde
gerekli tedaviler tam anlamıyla yapılmaktadır ve ödemeleri
yapılacaktır. Herhangi bir aksaklığa meydan verilmeksizin
bütün bu çalışmalar bir disiplin içinde, titizlik içinde yürütülmektedir.
Tabii, terör
konusu, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında çeşitli
vesilelerle defalarca gündeme gelmiştir, görüşülmüştür. Umuyoruz
bunlar terörün son çırpınışları olsun ve bizler de
daha fazla bu yüce Meclis çatısı altında terörü görüşmeyelim.
Bütün çalışmalarımız bu yöndedir. Esasen bu süreçte görev
yapan bütün Türkiye Cumhuriyeti hükûmetleri bu konuyla ilgili
çalışmalarını, mücadelelerini sürdürmüşlerdir ve bu
mücadelenin temelinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin, istihbarat birimlerinin,
Bakanlığıma bağlı Emniyet ve Jandarma
teşkilatının ve özellikle de yüce Türk milletinin büyük
fedakârlığı ve özverisi vardır. Bu mücadelede devletimizin
ve milletimizin maddi manevi kayıpları da olmuştur, ama Türkiye
Cumhuriyeti bir hukuk devletidir ve tabi olduğu ulusal ve
uluslararası kurallar vardır. Kazandığımız
demokratik süreçten, demokratik kazanımlarımızdan vazgeçmeden,
onları koruyarak, hukuk kurallarını çiğnemeden
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bakan, devam ediniz.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
masum
vatandaşlarla teröristi ayırarak mücadeleye devam edilecektir ve
bizim de bu konuda kararlılığımız tamdır. Son
dönemde gerek sivil vatandaşlarımıza ve gerekse güvenlik birimlerimize
karşı girişilen bu alçakça saldırılar, tabii, millet
olarak hepimizi derinden yaralamaktadır, ama bu bizim mücadele azmimizi
katiyen kırmaz, kıramaz, kırmayacaktır; aksine,
birliğimizi bütünlüğümüzü, mücadele azmimizi de
artıracaktır. Biz de Hükûmet olarak bu ilkeler çerçevesinde terörle
mücadelemizi aynı şekilde devam ettiriyoruz, ettireceğiz, bundan
da kimsenin şüphesi olmasın.
Başta da
ifade ettiğimiz gibi teröre sadece güvenlik olayı olarak
bakmadık AK PARTİ Hükûmeti olarak, çok yönlü bir olay olarak
baktık. Sosyal, ekonomik, siyasi, kültürel pek çok yönü olduğunu
biliyoruz. Bütün bu kapsamı içinde terörü değerlendirdik ve
değerlendiriyoruz ve mücadelemizi de bu kapsam içinde yapıyoruz ve
yapacağız.
Ben -bu kısa
bilgilendirmeyle zaten sürem de bitmiş oldu- tekrar toplumumuza
başsağlığı diliyorum, yüce Meclisimize
başsağlığı diliyorum ve ölenleri tekrar rahmetle
anıyorum. Vatandaşlarımız şundan emin olsunlar, biz hep
beraberiz. Hem bu kaybettiklerimizin yakınları hem
yaralılarımız, onlar bizimdir, onların yakınları
olduğu kadar da bizim yakınlarımızdır. Bunların
hepsi milletimizin parçasıdır ve bu saldırı hepimize
yapılmıştır.
Hepinizi, tekrar
terörü inşallah bu Mecliste konuşmamak dileğiyle, en derin sevgi
ve saygıyla selamlıyorum. Sağ olun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bakan.
Sayın Genç,
sisteme girmişsiniz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Evet Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
5.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, Hükûmetin,
İstanbul Güngörende meydana gelen terör olayı hakkında gündem
dışı söz alarak Genel Kurula bilgi vermesi gerektiğine
ilişkin açıklaması ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, aslında tabii bu iğrenç terör
olayında vatandaşlarımızı katleden o teröristleri
şiddetle kınıyorum. Ancak, Hükûmetin burada bir hatası var:
Hükûmetin, bugün, bu Parlamento açılır açılmaz, burada gündem
dışı bir söz alarak bu konuyu dile getirmesi lazımdı.
Bundan daha ağır bir terör olayı, Türkiye Büyük Millet Meclisine
bilgi verilmesini gerektiren bir olay olur mu Sayın Başkanım?
Ayrıca, Başkanlık Divanının, bana göre, İç
Tüzüke göre -18 tane canlımızı kaybetmişiz, o kadar
insanımız yaralı- Türkiye Büyük Millet Meclisinde bunların
hatırasına bir saygı duruşunu bence getirmesi
lazımdı.
Şimdi, çok
önemli, ülkeye böyle büyük bir yara, acı getiren bir olay oldu mu
Hükûmetin önce gelip Genel Kurulda bilgi vermesi lazım ve bunun üzerine
grupların da söz hakkı doğması lazım. Burada gündem
dışı konuşma yapmasaydı kimse, Hükûmet o zaman
çıkıp cevap vermeyecekti. Yani bu Meclisin, hükûmet etmenin de bir sanatı var, bir usulü
var, bir adabı var. Lütfen, bunun usullerine uyarak yaparsak daha
sağlıklı olur efendim.
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Genç.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Sayın Başkan, kısa bir
cevap verebilir miyim?
BAŞKAN
Evet, buyurun Sayın Bakanım.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Sayın Başkan, Sayın
Milletvekilinin ifade ettiği konuyla ilgili kısa bir açıklama
yapmak istiyorum.
Biz Hükûmet
olarak yüce Meclisi bilgilendirmeyi programımız içine
almıştık, grubumuzla da bu konu görüşülmüştü. Ancak,
zaten gündem dışı konuyla ilgili söz
alındığı için gündem dışı konuşmalara
cevap vererek bu bilgilendirmeyi yapmak istedim ve zaten konuşmamın
başında da Konuşmalara cevap değil, bu vesileyle yüce
Meclisi bilgilendireceğim. diye sözlerime başladım.
Teşekkür
ederim, bunu arz etmek istedim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bakan.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, Hükûmet
açıklama yapsaydı gruplara söz hakkı vardı.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, gündem dışı üçüncü söz şeker
fabrikalarının özelleştirilmesi hakkında söz isteyen
Kastamonu Milletvekili Mehmet
Serdaroğluna aittir.
Buyurun
Sayın Serdaroğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALARI (Devam)
3.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlunun,
şeker fabrikalarının özelleştirilmesine ilişkin gündem
dışı konuşması
MEHMET
SERDAROĞLU (Kastamonu) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şeker fabrikalarının özelleştirilmesiyle
ilgili olarak gündem dışı söz aldım. Sizleri en iyi
dileklerimle selamlıyorum.
Milliyetçi
Hareket Partisi olarak, milletimizin kandilini kutluyor, birlik ve
beraberliğimize vesile olmasını niyaz ediyoruz. Ayrıca,
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, Güngörende hayatını kaybedenlere
Allahtan rahmet, ailelerine ve büyük milletimize
başsağlığı
dilemekteyiz.
Değerli
milletvekilleri, şeker fabrikalarının çoğu bölgelerinde tek
sanayi tesisi olup, sosyal boyutlarıyla beraber istihdam alanı
özelliğini taşımaktadırlar ve yine çoğu
kalkınmada öncelikli yörelerde kurulmuşlardır. Bu sebeple,
altyapı oluşturulmadan, gerekli düzenlemeler yapılmadan
fabrikaların satılması çok ciddi ve telafisi zor sakıncalar
doğuracaktır. Şeker fabrikaları ve şeker pancarı
çiftçiye en fazla geliri sağlayan, tarım ve
hayvancılığı geliştiren,
taşımacılığa yılda 25 milyon ton iş hacmi sağlayan,
yaklaşık 6 milyon vatandaşımızın iş ve ekmek
kapısıdır. Ülkeye yılda 3 milyar dolar katma değer
sağlayan bu fabrikalar, bulundukları yörenin can damarları,
işçinin, çiftçinin, esnafın geçim kaynağıdır.
Şeker
fabrikaları ve şeker pancarı tarımı altmış
beş ilimizi ilgilendirmektedir. Buralarda tarımın itici gücü
olup, tarımın münavebeli olmasını ve
hayvancılığın gelişmesini sağlamaktadır.
Şeker fabrikalarının özelleşmesiyle birlikte teknolojisi
eski en az on beş fabrika kapanacaktır. Pancar ve şekerin
üretimi yüzde 40, sektörel istihdam yüzde 50 azalacak, şekerde
dışa bağımlı hâle gelinecek, can çekişen
taşımacılık ve hayvancılık olumsuz etkilenecektir
ve böylece köyden kente göç hızlanacaktır. Göçle beraber büyük
kentlerin kabusu olan güvenlik ve asayiş sorunu daha da büyüyecek,
ekonomiye dayanan terör artacak, kısaca, ülke şeker sanayisi çökecek,
pancar ve şeker üretimi bitecektir ve Türkiye, Avrupa Birliği ve ABD
ile şeker ticareti yapan kartellerin pazarı hâline gelecektir.
Değerli
milletvekilleri, çok ülkede şeker üretimi teşvik edilip
artırılırken Türkiye farklı düşünmemeli ve gerçekleri
artık görmelidir. Ülkemize yapılan dayatmalar reddedilip, ülkemizin
ihtiyacı olan gerçek politikaların üretilmesi Hükûmetimize farz
olmalıdır. Şeker sanayimiz sanki bilinçli bir şekilde
zarara konulmaya çalışılmaktadır. Kastamonu Nasrullah Camii
Meydanında Pancara kota aptallıktır, kota pancar üreticisinin
kaderi olmayacaktır. diyen Sayın Başbakan sözünün
arkasında maalesef duramamıştır. AB ülkelerinde yüzde 2
olan nişasta bazlı şeker üretimi, Türkiyede yüzde 10dan yüzde
15e çıkarılmıştır.
Değerli
milletvekilleri, şeker fabrikalarının satılması,
Türkiye'nin dört beş yılda şeker üretiminden vazgeçmesi
anlamına gelecektir. Çünkü şeker fabrikalarını satın
alanların bir bölümü zaten fabrikaların arazilerinin
peşindedirler. Bir kısmı da aldıktan sonra yüksek maliyetleri
mazeret göstererek pancara yarı fiyatını teklif edeceklerdir.
Mazotu 3,5 milyondan, gübreyi 100 milyondan alan çiftçinin yarı fiyata
üretim yapması mümkün olmayacak ve sonuçta şeker sektörü çökecek,
pancar çiftçisi yok olacak, tarımdaki çöküş hızlanacaktır.
Değerli
milletvekilleri, Avrupa Birliği Şeker Rejimi Reformu 2014
yılına kadar devam edeceğinden, Türkiye bu süreci dikkatle takip
edip şeker fabrikalarının satışını en
azından bu süreçte durdurmalıdır.
Bakınız,
1994-1995 yıllarında şeker fabrikalarını
özelleştiren Fransa yeniden fabrikalarını
kamulaştırmaktadır. On iki-on üç yıl sonra,
yaptığı yanlıştan dönme sürecini
başlatmıştır. Bu bakımdan, şeker sanayimizin
kıymetini bilip dünyadaki gelişmeleri takip etmeliyiz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Serdaroğlu, devam edin.
MEHMET
SERDAROĞLU (Devamla) Altyapı oluşturulmadan, ürün
çeşitlemesine gidilmeden, işçiyi ve çiftçiyi mağdur edecek
özelleştirme sakat ve sakıncalı olacaktır.
Değerli
milletvekilleri, fabrikaların stratejik özellikleri, tarım ve
sanayideki istihdamda yaratacağı olumsuzluklar düşünülmeli,
ayrıca gelecekte şeker kartellerine muhtaç olmamak için şeker
fabrikalarının satışı mutlaka askıya
alınmalıdır, hiç olmazsa 2014 yılına kadar bekletilmelidir.
Pancar çiftçisi,
şeker çalışanları ve sektöre bağlı olan
kesimlerin satışların ertelenmesini beklediğini bir büyük
samimiyetle ifade ediyor, bana söz veren değerli Başkanıma bir
kere daha teşekkür ediyor, sizleri en iyi dileklerimle, saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Serdaroğlu.
Sayın
milletvekilleri, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik
gündemin Sözlü Sorular kısmında yer alan sorulardan 3, 4, 6, 7, 9,
14, 18, 19, 45, 79, 82, 85, 87, 93, 108, 112, 115, 122, 126, 201, 210, 277, 331
ve 375inci sıralarındaki soruları birlikte cevaplandırmak
istemişlerdir. Sayın Bakanın bu isteğini sırası
geldiğinde yerine getireceğim.
Gündeme
geçiyoruz.
Sözlü soru
önergesinin geri alınmasına dair bir tezkere vardır, okutuyorum:
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) ÖNERGELER
1.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın
(6/773) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına
ilişkin önergesi (4/83)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Gündemin sözlü
sorular kısmının 345inci sırasında yer alan (6/773)
esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.
Gereğini
saygılarımla arz ederim.
Prof.
Dr. Alim Işık
Kütahya
BAŞKAN
Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin bir önerge vardır,
okutuyorum:
B) MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Yozgat Milletvekili Osman Coşkun ve 21
milletvekilinin, meslek hastalıkları sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/262)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Meslek
hastalıkları riski içeren sektörlerde çalışan
işçilerin sağlık sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin tespiti
amacıyla, Anayasanın 98inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi İç
Tüzüğünün 104 ve 105inci maddeleri uyarınca Meclis
Araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1) Osman Coşkun (Yozgat)
2) Ömer İnan (Mersin)
3) Muzaffer Baştopçu (Kocaeli)
4) Çağla Aktemur Özyavuz (Şanlıurfa)
5) Abdulkadir Emin Önen (Şanlıurfa)
6) Mehmet Çiçek (Yozgat)
7) Mehmet Şahin (Malatya)
8) Fatma Şahin (Gaziantep)
9) Cemal Taşar (Bitlis)
10) Avni Erdemir (Amasya)
11) Mehmet Erdem (Aydın)
12) Hacı Hasan Sönmez (Giresun)
13) Gönül Bekin Şahkulubey (Mardin)
14) Mustafa Cumur (Trabzon)
15) Dilek Yüksel (Tokat)
16) Lütfi Çırakoğlu (Rize)
17) Yılmaz Tunç (Bartın)
18) Fatih Metin (Bolu)
19) Nusret Bayraktar (İstanbul)
20) Mustafa Kabakcı (Konya)
21) Mehmet S. Tekelioğlu (İzmir)
22) Fatma Salman Kotan (Ağrı)
Gerekçe:
Ülkemiz birçok
alanda büyük atılımlar yapmakta ve sektör ağını
genişleterek daha çok vatandaşımızı istihdam ederek
meslek kazandırmaktadır. Bunu yaparken birçok sorunlarla
karşılaşmakta olup bu sorunların üstesinden gelmek ve
tekrar karşılaşmamak için de gerekli tedbirleri almak
zorundadır. Bu sorunların içerisinde insan
sağlığını tehdit eden ve birçok sektörde ortaya
çıkan meslek hastalıkları önemli yer tutmaktadır.
Meslek
hastalıkları, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 11 nci
maddesinde, Sigortalının
çalıştırıldığı işin niteliğine
göre tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden
uğradığı geçici veya sürekli hastalık, sakatlık
veya ruhi arıza hâlleri olarak tanımlanmaktadır.
Meslek
Hastalıkları, özellikle tekstil, konfeksiyon, kimya, petro-kimya,
cam, lastik, akü sanayi ve ayakkabı imalatı gibi sektörlerde, olumsuz
sonuçlar doğurmaktadır. Bu sektörlerde yapılan üretimlerde,
kullanılan maddeler, bazı teknikler, çalışma
alanlarının yetersizlikleri, gerekli koruma teçhizatlarının
takılmaması işçilerin hastalanmasına, iş göremez
duruma gelmesine hatta ölümlerine yol açmaktadır.
Meslek
hastalıklarının ciddi önem taşıdığına
ve gerekli tedbirler alınmaz ise ne derece ağır neticeler
doğurduğuna yazılı ve görsel basından
tanıklık etmekteyiz.
Diğer
taraftan gerçek meslek hastalarının sayısı bilinenin çok
üzerindedir. Hâlbuki dünyadaki meslek hastalıklarıyla iş
kazaları arasındaki ilişkiye bakıldığında;
meslek hastalıkları yüzde 56, iş kazaları yüzde 44tür.
Türkiyede ise meslek hastalıkları oranı % 1, iş
kazaları oranı % 99 olarak görülmektedir. Sonuç olarak, tespit
edilerek Sosyal Güvenlik Kurumunun kayıtlarına geçen meslek
hastalıkları, yukarıda bahsettiğimiz dünya ortalaması
ile karşılaştırıldığında çok çok
düşük kalmaktadır.
Bu gerekçelerle,
kurulacak bir araştırma komisyonunda, meslek hastalıkları
riski içeren sektörlerde çalışanların, çalışma
koşullarının araştırılması ve neticesinde
çıkacak sonuçlara göre önlemler alınmasının, hem insan
sağlığına katkı sağlayacağı, hem de
ülkenin ekonomik kaynaklarının daha verimli kullanılacağından,
çok yararlı olacağı kanaatindeyiz.
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge gündemde
yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusundaki ön görüşme sırası
geldiğinde yapılacaktır.
C) DUYURULAR
1.- Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk
hakkında Bakırköy 8. Ağır Ceza Mahkemesinin bildirmiş
olduğu dosyanın Anayasanın 83üncü maddesinin ikinci
fıkrası gereğince Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgisine
sunulmasına ilişkin duyuru
BAŞKAN
Bakırköy 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 19/6/2008 tarihli ve 2008/45
numaralı yazısı ile Diyarbakır Milletvekili Aysel
Tuğlukun yargılanmasına devam edildiği, Anayasanın
83üncü maddesinin ikinci fıkrası gereği bildirilmiştir.
Bilgilerinize
sunulur.
Başbakanlığın
Anayasanın 82nci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi vardır;
okutup oylarınıza sunacağım.
D) TEZKERELER
1.- Bayındırlık ve İskân Bakanı
Faruk Nafız Özakın bir heyetle birlikte Azerbaycana
yaptığı resmî ziyarete iştirak etmesi uygun görülen
milletvekiline ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/520)
24/7/2008
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Bayındırlık
ve İskan Bakanı Faruk Nafız Özakın, görüşmelerde
bulunmak üzere, bir heyetle birlikte 12-13 Haziran 2008 tarihlerinde Azerbaycana
yaptığı resmi ziyarete Van milletvekili İkram Dinçerin de
iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu
Kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın
82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
BAŞKAN
Tezkereyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Tezkere kabul edilmiştir.
İç Tüzükün
37nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma
önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
A) ÖNERGELER (Devam)
2.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun; 26
Şubat 1992 Tarihinde Ermeniler Tarafından Azerbaycanın
Hocalı Kentinde Gerçekleştirilen Katliamın Soykırım
Olarak Tanınması, 26 Şubatın Hocalı
Soykırımını Anma Günü Olarak Kabul Edilmesine
İlişkin Kanun Teklifinin (2/148) doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/84)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
2/148 Esas
sayılı, 26 Şubatın Hocalı Katliamını Anma
Günü Olarak Kabul Edilmesine İlişkin Kanun Teklifim 45 gün
içerisinde görüşülmediği için TBMM İç tüzüğünün 37. maddesi
gereğince doğrudan TBMM Genel Kurulu gündemine
alınmasını,
Arz ederim. 31.03.2008
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
BAŞKAN
Teklif sahibi olarak Tokat Milletvekili Reşat Doğru.
Buyurun
Sayın Doğru. (MHP sıralarından alkışlar)
REŞAT
DOĞRU (Tokat) 26 Şubat 1992 tarihinde Ermeniler tarafından
Azerbaycanın Hocalı kentinde gerçekleştirilen katliamın,
facianın tanınması, 26 Şubatın Hocalı
Katliamını Anma Günü olarak kabul edilmesine ilişkin kanun
teklifimizin İç Tüzükün 37nci maddesi gereğince gündeme
alınması için söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi
saygılarımla selamlıyorum.
Sözlerime
başlamadan yüce milletimizin ve İslam âleminin Miraç Kandilini
kutluyor ve nice kandillere sağlık içerisinde
ulaşılmasını temenni ediyorum.
Sayın milletvekilleri,
günümüzde özgürlük, insan hakları, demokrasi insanlığın
ihtiyaç duyduğu temel özlemlerdir. Bu özlemlerin karşıtı
olan terör, işkence, katliam, soykırım ve benzeri faaliyetler
ise yüz kızartıcı insanlık suçlarıdır.
İşte bu manada, 27 Temmuz günü hunharca İstanbul Güngörende
terör örgütlerince yapılan katliamı şiddetle
kınıyorum. Ölen insanlarımıza Allahtan rahmet, ailelerine
ve milletimize başsağlığı diliyorum. Ayrıca,
yaralanan tüm vatandaşlarımıza da acil şifalar diliyorum.
İnsanlık
tarihinde ne yazık ki yüz kızartıcı bu suçların
sayfası az da değildir. İşte, bunlardan bir tanesi de 26
Şubat 1992 günüdür. Bu gün, Türk dünyası ve Azerbaycan için çok
acılı bir gündür. 26 Şubat 1992 tarihinde, Ermenilerin,
Rusların desteğiyle beraber Azerbaycanın Hocalı kentine
büyük bir saldırı gerçekleştirmiş olduğu ve sivil
halka da büyük bir noktada katliam yapmış olduğu görülür. Bu
katliamda, öyle enteresandır ki, o gün, çocuklar, kadınlar, yaşlı
insanlar yani soyuyla ilgili tüm insanların katledilmiş olduğunu,
öldürülmüş olduğunu görürsünüz. Yaklaşık olarak 613 tane
Azeri Türkü orada katledilmiştir. Bu katledilen insanların 83 tanesi
çocuk, 106 tanesi de kadındır ve bu insanlar, ne yazık ki
işkence yapılarak öldürülmüştür.
Değerli
milletvekilleri, bugün Azerbaycanın topraklarının üçte 1i
maalesef işgal altındadır. Bu topraklar içerisinde,
Karabağ, Şusa, Hankendi gibi kentler neredeyse tamamen Türklerden
arındırılmış durumdadır. Bu, esas, öz
toprakların sahipleri olan Azerbaycan Türkleri ise maalesef bu topraklardan
sürülmüş ve Azerbaycanın çeşitli yerlerinde çok zor
şartlar altında yaşamaktadırlar. Yaklaşık olarak
1 milyon Azerbaycan Türkü -onlara kaçkın deniyor- bu kaçkın, garip
insanlar, maalesef çok zor şartlar altında, Bakünün
reyonlarında veyahut da Azerbaycanın diğer topraklarında,
çok ama çok ağır şartlar içerisinde yaşamaktadır.
Bir Türk olarak o
insanlara sahip çıkmak mecburiyetindeyiz. Onların dertlerini
kendimizde dert edinmek, onlara, Kızılay dâhil, ne
yapılması gerekiyorsa, dün nasıl yardım etmişsek bugün
de yardım etmek durumundayız çünkü onların şu andaki
ıstırapları ve çileleri dün olduğu gibi bugün de devam
etmektedir. Bundan dolayı da özellikle Azerbaycan ve Ermenistan
arasındaki ilişkilerde bu konu çok ciddi manada gündem içerisinde olmalıdır.
Yani, Ermenilerin, işgal etmiş oldukları Karabağdan,
Azerbaycanın topraklarından çekilmesi gerekir. Çekilmediği
zaman da siz, Ermenistanla ilişkileri geliştiremezsiniz.
Dolayısıyla
da özellikle Hükûmet yetkililerine ve tüm insanlığa bu konuda
seslenmek istiyorum: İnsan haklarına değer veriyoruz. diyoruz.
İnsan haklarına dünyanın her tarafında değer veriliyor
ama konu Türk milleti olduğu zaman, Türk insanı olduğu zaman
acaba nasıl değer verilmiş olduğunun da bir göstergesidir.
Özellikle Güngörende,
işte, masum insanlar öldürülmüştür. Göngörendeki insanlara
yapılan saldırıyı şiddetle kınarken dünyanın
çok çeşitli noktada da çok farklı bir şekilde tepki göstermesini
bekliyoruz. Ama ne yazık ki cılız bir tepkiyle de
karşı karşıya olduğumuzu da unutmamamız gerekir.
Birinci Dünya
Harbinden sonra Anadolu Türklerine karşı yapılan
saldırılar, katliamlar konu Türkler olunca unutulmaktadır. Ama
soykırım masalıyla da dünya yanıltılmaya da
çalışılmıştır. İşte artık Türk
insanının uyanmasının veyahut da
uyandırılmasının zamanı gelmiş değil midir?
Bakınız,
Türk Tarih Kurumu Başkanı Profesör Doktor Yusuf Halaçoğlu,
geçenlerde görevinden alınmıştır. Yusuf Halaçoğlunun
ben neden görevden alınmış olduğunu veyahut da onun
görevden alınma sebebinin ne olduğunu anlamış değilim.
Ermenilerle ilgili, işte Arşivler açılsın. deniyor,
Arşivler açılsın. denmiştir. Hakikaten Türkiyedeki
arşivler açılsın, Ermenistandaki açılsın veya beraberinde,
işte, Rusyada, Almanyada, o zamanda müdahil olan kimler varsa o devletlerin
hepsinin arşivlerinin açılmasıyla gerçek bulunsun.
denmiştir. Ama ne yazık ki Yusuf Halaçoğlu Hocamız,
küstürülerek, tatildeyken, hiçbir haberi olmadan görevinden
alınmıştır. Kamuoyunun da bu görevden alınmayı da
yakinen takip etmekte olduğunu ve beraberinde de bu soruya cevap verilmesi
gerektiğini düşündüğünü de ifade etmek istiyorum.
Konu mesela
ABDdeki İkiz Kuleler olunca, ABD dünyanın her tarafını
yakıyor yıkıyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Doğru, devam ediniz efendim.
REŞAT
DOĞRU (Devamla) - Afganistanı, Irakı yakıp
yıkıyor ve beraberinde de, bakınız, şu anda Irakta 1
milyonun üzerinde insan öldürülmüştür. Öldürülenler içerisinde Türkmen
kardeşlerimiz vardır ve ancak, değerli kardeşlerim, onlara
gösterilen tepki, işte, beraberinde de her tarafta insanlığa
gösterilmesi gerekir.
Biz de bu kanun
teklifimizle bunu ifade etmeye çalıştık. Hocalıda bir
insanlık suçu işlenmiştir. Hocalıda insanlar,
kadınlar, çocuklar hiçbir suçları olmamasına rağmen katledilmiştir.
O katledilen günün dünya tarafından anlatılması,
anlaşılması ve ezilen insanların, bu noktada, o gün
dolayısıyla da haklı olduklarını dünyanın her
tarafına anlatması gerekir. Ben bu noktada yüce Meclisten destek
bekliyorum. Bu kanun teklifimizin esas verilme amacı da zaten bu
katliamın göz önüne getirilmesi ve Azerbaycanlı kardeşlerimizin
yanında olduğumuzun gösterilmesidir. Azerbaycan Türküne sahip
çıkmak mecburiyetindeyiz. Dünya Türklüğü Azerbaycan Türküne sahip
çıkılmayı bekliyor. Yani siz Kıbrıs Türküne,
Azerbaycan Türküne, Özbek Türküne, Kazak Türküne sahip çıkmazsanız
o zaman milletinizin hiçbir değerine sahip çıkmamış
olursunuz diyor, yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Doğru.
Önerge üzerinde
şahsı adına, İstanbul Milletvekili Alaattin Büyükkaya.
Buyurun
Sayın Büyükkaya.
ALAATTİN
BÜYÜKKAYA (İstanbul) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce hepinizi saygıyla
selamlarım. Çok değerli arkadaşımız, milletvekilimiz
Reşat Doğru Beyin 26 Şubatın Hocalı
katliamının anma günü olarak kabul edilmesi hakkındaki kanun
teklifi üzerine söz almış bulunuyorum.
Evet,
sanıyorum bunu söylemeden önce Güngörendeki katliamda
hayatlarını kaybeden kardeşlerimize önce Allahtan rahmet
diliyorum, bu mübarek gecede hepsinin ruhunun şad olmasını
diliyorum; yaralananlara da acil şifalar diliyorum. Herkesin
başı sağ olsun. Katliamlar maalesef bitmiyor, her gün bir
katliamla karşılaşıyoruz, ama bu arada Hocalı
katliamı da unutulacak olaylardan değil ve Hocalı
katliamında ne olduğunu sanıyorum hepimizin Türk olarak bilmeye
ihtiyacımız var.
Hocalı,
bildiğiniz gibi Dağlık Karabağ bölgesinde yer alan bir
ilçe, yaklaşık nüfusu da 11 bin civarında. Ermeniler bu bölgeyi
25 Şubat 1992 tarihinde kuşatır, ki bu kuşatma
sırasında Rus 366ncı Motorize Birliğinin de yardım
ettiği bizzat Rus askerlerinin yaptıkları konuşmalarla,
ifadeleriyle de kanıtlanmıştır. Burada 613 tane Azeri Türkü
öldürülmüştür; sivil, korumasız, çoluk çocuk denmeden bu insanlar
katledilmiştir. Bu olay Türk tarihi içerisinde de yakın
zamanımızda da herkesin şahit olduğu bir olaydır.
Ermeniler,
Türkler için, bizim için bir soykırım iddiasında bulunuyorlar.
Ne zaman daha çok iddiada bulunmaya başladılar? O dönemde yaşayan
kalmadıktan sonra. Bu olayları yaklaşık 1978den sonra
gündeme getirmek istediler. Çünkü fiilen yaşayan kalmamasına özen
gösterdiler, çünkü gerçek olmadığını biliyorlardı. Ama
Hocalıdaki katliamı yaşayanların hepsi şu anda
sağ ve bunların hepsine şahitlik edecek durumdalar.
Dolayısıyla,
böyle bir olayın bir anma günü olarak kabul edilmesi Azerbaycanla olan
dayanışmamızın da bir nişanesi olacaktır diye
düşünüyorum. Ben böyle bir teklife olumlu bakıyorum.
Bu arada, gene bu
sözlerime bağlı olarak hemen belirtmek isterim, Astanada -ben grup
toplantımızda da, arkadaşlarımızla- AGİTte bir
karar alındı. Bunu da bu arada duyurmak isterim. Burada Ermenilerin
ve dünyadaki uyuşmazlıklar bakımından tarihte
yaşanmış ve çeşitli şekillerde iddia edilen olayların
tarihçilerce kurulacak bir komisyonca incelenmesi yönünde bir uluslararası
karar alındı. Türkiye'nin teklifi olarak bu karar gündeme getirildi
ve Astana Deklarasyonu olarak da bütün dünyaya duyuruldu. Ermenistanda son
zamanlardaki açılımların temelinde bu kararın olduğunu
da söylemeliyim. Çünkü, ilk defa Türk tezi elli altı ülkenin iştirak
ettiği AGİT Genel Kurulunda kabul edildi. Bundan sonra Ermeniler
aslında daha da sıkışık bir vaziyetteler. Çünkü,
dediğim gibi, bir Hocalı katliamında, o katliamı yapanlar
da, yaşayanlar da, hepsi sağ. Ama, kendilerinin iddia ettiği
dönemdeki olaylar için hiç kimse yaşamıyor bugün. Fiziki olarak
yaşaması da mümkün değil. Dolayısıyla, tarihteki bir
olayı kullanan Ermeniler Hocalı katliamını gizlemeye de
sürekli çalışıyorlar. Dolayısıyla, böyle bir teklifi,
tekrar ediyorum, Azerbaycan-Türkiye dostluğu ve dayanışması
açısından da olumlu bulduğumu bildirir, hepinize saygılar
sunarım.
Teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Büyükkaya.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, karar yeter sayısının
aranılmasını istiyorum.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunup karar yeter sayısı
arayacağım.
Önergeyi kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir, karar yeter
sayısı vardır.
Gündemin Seçim
kısmına geçiyoruz.
VI.- SEÇİMLER
A) KOMİSYONLARDA AÇIK BULUNAN ÜYELİKLERE
SEÇİM
1.- Dilekçe Komisyonunda açık bulunan üyeliğe
seçim
BAŞKAN -
Dilekçe Komisyonunda boş bulunan ve Demokratik Toplum Partisi Grubuna
düşen 1 üyelik için Hakkâri Milletvekili Hamit Geylani aday
gösterilmiştir.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, gündemin Sözlü Sorular kısmına geçiyoruz.
VII.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulunun,
İzmirdeki sanayicilere ucuz elektrik sağlanmasına ve maden
firmalarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü
soru önergesi (6/255)
BAŞKAN -
Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan? Yok.
Ertelenmiştir.
2.- Mersin Milletvekili Akif Akkuşun, sebze ve meyve
ihracatındaki ilaç kalıntısı analizine ilişkin Devlet
Bakanı Kürşad Tüzmenden sözlü soru önergesi (6/266)
BAŞKAN -
Soruyu cevaplandıracak Sayın Bakan? Yok.
Ertelenmiştir.
3.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin, bir firmadaki
greve ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü
soru önergesi (6/272) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk
Çelikin cevabı
4.- Diyarbakır Milletvekili Selahattin
Demirtaşın, bir fabrikadaki greve ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/276) ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
5.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlunun,
İstanbul Sigorta İl Müdürlüğünün taşınmasına
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru
önergesi (6/298) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk
Çelikin cevabı
6.- Kastamonu Milletvekili Mehmet Serdaroğlunun,
özelleştirilen KİTlerin çalışanlarının geçici
personel olarak istihdamına ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/299) ve Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
7.- Karaman Milletvekili Hasan Çalışın,
primlerini ödeyemeyen BAĞ-KURlulara ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/311) ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
8.- Karaman Milletvekili Hasan Çalışın,
ABnin katılım öncesi mali aracının
kullanılacağı illere ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/322) ve Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
9.- Karaman Milletvekili Hasan Çalışın, SSK
ve Emekli Sandığı mensubu hastaların işitme
cihazlarının karşılanmamasına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi
(6/328) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin
cevabı
10.- Antalya Milletvekili Tayfur Sünerin, muhtarların
özlük haklarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından sözlü soru önergesi (6/330) ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
11.- Karaman Milletvekili Hasan Çalışın,
iş güvenliğine ve kazalara ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/405) ve Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
12.- Gaziantep Milletvekili Akif Ekicinin,
BAĞ-KURluların sağlık hizmeti alımında
karşılaştıkları sorunlara ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/445)
ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
13.- İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin,
İstanbulda kaçak işçi çalıştıran iş yerlerinin
denetimine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
sözlü soru önergesi (6/449) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Faruk Çelikin cevabı
14.- Adana Milletvekili Muharrem Varlının, Adana
Sigorta Teftiş Kurulunun Ankaraya taşınacağı
iddiasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından sözlü soru önergesi (6/452) ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
15.- Manisa Milletvekili Ahmet Orhanın, sigortasız
çalıştırmanın önlenmesine ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/454) ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
16.- Adana Milletvekili Kürşat Atılganın,
Adana Sigorta Teftiş Kurulunun Ankaraya taşınacağı
iddiasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından sözlü soru önergesi (6/462) ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
17.- Kütahya Milletvekili Alim Işıkın,
TCDDde tabii afet faslından çalıştırılan geçici
işçile-re ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından sözlü soru önergesi (6/484) ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
18.- Karaman Milletvekili Hasan Çalışın,
İşsizlik Sigortası Fonundan yararlananlara ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi
(6/488) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin
cevabı
19.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüzün,
Gaziantepte kent içi ulaşım sözleşmesi kapsamında
mağdur olan işçilere ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/492) ve Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
20.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, belediye
başkanlarına makam ve temsil tazminatı ödemesine ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi
(6/503) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin
cevabı
21.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemirin, usta
öğreticilerin sosyal güvenlik haklarına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi
(6/507) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin
cevabı
22.- Gaziantep Milletvekili Hasan Özdemirin,
muhtarların maaşlarına ve prim ödemelerine ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi
(6/599) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin
cevabı
23.- Adana Milletvekili Muharrem Varlının,
BAĞ-KURdan emekli olamayan bazı kimselerin durumuna ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi
(6/608) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin
cevabı
24.- Karaman Milletvekili Hasan Çalışın,
İşsizlik Sigortası Fonunun kullanımına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi
(6/685) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin
cevabı
25.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüzün,
emekli aylıklarının iyileştirilmesine ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi
(6/753) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin
cevabı
26.- Niğde Milletvekili Mümin İnanın,
emekli maaşlarının iyileştirilmesine ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi
(6/811) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin
cevabı
BAŞKAN -
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, gündemin Sözlü
Sorular kısmının 3, 4, 6, 7, 9, 14, 18, 19, 45, 79, 82, 85, 87,
93, 108, 112, 115, 122, 126, 201, 210, 277, 331 ve 375inci
sıralarındaki soruları birlikte cevaplandırmak
istemişlerdir.
Şimdi bu
soruları sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Sayın Faruk Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
Sebahat Tuncel
İstanbul
26 Eylül 2006
tarihinde sendikal örgütlülüklerinin tanınması, iş
güvencelerinin garanti altına alınması, sağlıklı
koşullar altında insanca çalışabilmek talepleriyle merkezi
Almanyada bulunan Fresenius Medical Caree (FMC) ait NOVAMED firmasında
greve başlayan kadın işçilerin grevi bir yılını
doldurmuş bulunmaktadır.
1.
İşyerinde yasanın aradığı çoğunluğa
sahip olan sendikaya ve yasal bir hak olan sendikalaşma girişimlerine
karşı şirketin baskıcı ve engelleyici bir tavır
içinde olduğu doğru mudur?
2.
İşçilerce dile getirilen, şefler veya yöneticiler
tarafından hakaret ve baskıya maruz kaldıkları, maaş
artışları ve sosyal haklar konusunda hiçbir ilerleme
kaydedilmediği iddiaları bakanlığınızca
soruşturulmuş mudur?
3. Sorunun
çözümlenmesi doğrultusunda bakanlığınız nasıl bir
girişimde bulunmaktadır?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik tarafından
Anayasanın 98. TBMM İçtüzüğünün 96. maddeleri gereğince
sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla arz
ederim. 03.12.2007
Selahattin
Demirtaş
Diyarbakır
Diyarbakırda
bulunan AKYIL Tekstil Fabrikasında çalışan işçiler
ücretlerinin ödenmediği, sigortasız işçi
çalıştırıldığı, ağır
çalışma koşullarında 16 saat mesaiye
zorlandıkları, yıllık izinlerini kullanmalarına izin
verilmediği ve sendika üyelikleri yüzünden baskıya
uğradıkları ve işten çıkarıldıkları gerekçesiyle
Aralık 2006da süresiz greve gitmişlerdir.
1- Fabrika
yönetimi tarafından İş Kanununa aykırı olarak
sigortasız ve küçük yaşta işçi
çalıştırılması, grev boyunca köylerden işçi
getirtilip istihdam edilmesi gibi uygulamalar Bakanlığınızca
soruşturulmuş mudur?
2-
İşçilerin asgari geçim endeksine göre ücret almak, sosyal
haklarının güvenceye kavuşturulması ve insanca
çalışma koşullarının sağlanması talepleriyle
başlattıkları grevde gelinen son durum nedir?
3-
Bakanlığınız sorunun çözüme kavuşturulması
hususunda hangi adımları atmayı hedeflemektedir?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
aracılığınızla Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Sayın Faruk Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 10/12/2007
Mehmet
Serdaroğlu
Kastamonu
İstanbul
Avrupa yakasındaki 5 ilçede, yaklaşık 460 bin sigortalıya
hizmet veren, günde yaklaşık 2000 kişinin işlerini takip
ettiği Sigorta İl Müdürlüğüne ait bina Bakırköyden
Güneşli Merkez Mahallesi Mahmutbey yolu no: 153 Bağcılar
adresine taşınmıştır. Yeri itibariyle emekli ve
sigortalılarımız yeni binaya ulaşmakta büyük zorluk
çekmektedirler.
Sorular:
1-
Bakırköyde son derece merkezi ve kıymetli bir yerde bulunan
boşaltılan bina kurumun kendi malı mıdır, kurumun
kendi malı ise mali değeri nedir?
2- Boşaltılan
binayı nasıl değerlendireceksiniz?
3-
Taşınılan bina için ne kadar masraf
yapılmıştır, aylık kirası ne kadardır?
4- Emekli ve
sigortalılarımızın yeni binaya kolay ulaşımı
için herhangi bir çalışmanız var mıdır?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
aracılığınızla Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Sayın Faruk Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 10/12/2007
Mehmet
Serdaroğlu
Kastamonu
Özelleştirilen
veya kapatılan Kamu İktisadi Teşebbüslerinde işçi olarak
çalışanlardan emekliliği dolmamış olanlar, 657
sayılı Kanunun değişik 4/C maddesi ile başka kamu
kurumlarına geçici personel statüsü ile yerleştirilmişlerdir.
Bir mali yılda 10 ay çalıştırılan, 2 ay kendilerine
zorunlu olarak çıkış verilen, 4 ay için en fazla 2 gün ücretli
hastalık izni olan yaklaşık 20 bin kişilik 4/C mağduru
bir kitle oluşmuştur.
Sorular:
1-
Özelleştirme mağduru bu kişilerin sorunlarını çözmek
için bir çalışmanız var mıdır?
2- Farklı
kurumlarda çalışan 4/Cliler arasında ücret
farklılıkları var mıdır?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk
Çelik tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Hasan
Çalış
Karaman
İşleri
bozulan ve ekonomik sıkıntı içine düşen
esnaflarımız BAĞ-KUR primlerini ödeyemez hale gelmişlerdir.
Bu vatandaşlarımız, emekli olamadıkları gibi
primlerini yatıramadıkları için sağlık hizmetlerinden
de yoksun bırakılmışlardır.
Bu bilgiler
ışığında;
1- Primlerini
ödeyemeyen BAĞ-KURlu vatandaşlarımız konusunda herhangi
bir çalışmanız var mıdır? Bu konuda bir
çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?
2- Primlerini
ödeyemeyen BAĞ-KURlu vatandaşlarımız sağlık
hizmetlerinden yararlanabiliyorlar mı? Yararlanabiliyorlarsa nasıl
yararlanabiliyor?
3- Primlerini
ödeyemedikleri için emekli olamayan, emekliliklerine az bir süre
kalmış olan BAĞ-KURlu vatandaşlarımızın
emekli olmalarını sağlama konusunda çalışmanız
var mıdır?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk
Çelik tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Hasan
Çalış
Karaman
İstihdamın
artırılması, kayıt dışı istihdamın
önlenmesi, yoksullukla mücadele ve yaşam boyu öğrenme projesi için
Avrupa Birliğinin Katılım Öncesi Mali Aracı (IPA)
kapsamında vereceği yıllık 50 milyon euronun 43 ilimizde
kullanılacağı belirtilmektedir.
Bu bilgiler
ışığında;
1- Avrupa
Birliğinin Katılım Öncesi Mali Aracı (IPA) kapsamında
yapacağı 50 milyon euroluk yardımın
kullanılacağı 43 ilimiz hangileridir?
2- Bu 43 ilimiz
hangi kriterler göz önünde tutularak belirlenmiştir ve/veya
belirlenecektir?
3- İl seçimi
konusunda Avrupa Birliğinin ülkemize bir baskısı söz konusu
olmuş mudur?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk
Çelik tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Hasan
Çalış
Karaman
Sosyal Sigortalar
Kurumu ve Emekli Sandığı mensubu hastaların işitme
cihazlarının karşılanması durdurulmuştur. Bu
durum işitme cihazı kullanan hastaları mağdur
etmiştir.
Bu bilgiler
ışığında;
1- SSK ve Emekli
Sandığı mensubu hastaların hangi tarihten itibaren
işitme cihazları karşılanmamaktadır?
Karşılanmamasının nedenleri nelerdir? Bu nedenler ne zaman
ortaya çıkmıştır?
2- Bu cihaza
hastaların geç ulaşımı özellikle çocukların
konuşma kabiliyetini olumsuz yönde etkilemekte midir?
3-
İşitmesi bu cihazlara bağlı olan ve cihazlara
ulaşamadığı için duyamayan, konuşamayan hastalarda
sosyal ve psikolojik sorunların ortaya çıkması söz konusu mudur?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Sayın Faruk Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz
ederim.
Tayfur
Süner
Antalya
Muhtarlarımız,
milletvekilleri ve belediye başkanları gibi seçimle göreve
gelmektedirler. Seçimle göreve gelenler devletin tüm imkânlarından
yararlandırılmaktadır. Fakat muhtarlar sadece 288 YTLlik
ödeneğe talim ettirilmektedirler. Muhtarlarımız seçildiği
gün BAĞ-KURlu olmaktadırlar. Ancak ödeneği yeterli olmayan ve
BAĞ-KUR borcunu bile yatıramayan muhtarlarımız
sağlık haklarından yararlanamadığı gibi emekli de
olamamaktadırlar. Oysaki Anayasada seçilmişlerle ilgili yasalar
açıktır. Muhtarlarımızın Anayasamıza göre devlet
memuru statüsüne alınması gerekmektedir.
SORU 1 :
Muhtarlarımızın devlet memuru statüsüne alınması için
bir girişiminiz var mıdır? Muhtarlarımıza verilen
ödeneğin artırılması konusunda herhangi bir
çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?
SORU 2 :
Muhtarların BAĞ-KUR prim borçlarının geriye doğru
sıfırlanması konusunda Bakanlığınız
tarafından yeniden bir çalışma yapılacak mıdır?
SORU 3 : Bu
konularda herhangi bir çalışma yapılması
düşünülmüyorsa, prim borcu olan muhtarların, temel hizmet sayılan
sağlık haklarından yararlandırılması mümkün
değil midir?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk
Çelik tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Hasan
Çalış
Karaman
Son üç yılda
ortalama 7 milyon çalışana ilişkin verileri kapsayan ve
gazetelerde yer alan SSK istatistiklerine göre yılda 79 bin iş
kazası yaşanmıştır. Bu sonuç, her yıl
çalışanların yaklaşık yüzde 1,14ünün iş
kazası geçirdiğini göstermektedir. Bu kazalar sonucunda da son üç
yılda ortalama 1.180 kişi yaşamını kaybetmiştir.
1- Alınan
önlemlere rağmen iş kazaları ve bu kazalara bağlı
nedenlerden ölümler artmaktadır. Bu konuda
Bakanlığınızın bir çalışması ve projesi
var mıdır?
2- İş
güvenliği konusunda işverenleri kimler, nasıl denetlemektedir?
Bu denetleme ve/veya incelemeler yeterli midir? Son üç yıl içinde resmî ve
özel olmak üzere kaç işverene bu konuda işlem
yapılmıştır?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Sayın Faruk Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
Akif
Ekici
Gaziantep
Hükûmetin
sağlıkta büyük ilerleme kaydettiği iddia edilmektedir.
BAĞ-KURa düzenli olarak prim ödeyip emekli olmuş bir
vatandaşımızın bakmakla yükümlü olduğu dul ve
yetimleri çok çeşitli zorlukla karşılaşmaktadırlar.
Devlet ve üniversite hastanelerinde tedavi, ameliyat olabilmeleri için
peşin ücret ödeyip faturasını BAĞ-KURa ibraz ederek ödenmesi
gereken kısmını alıyorlar. Ödemeyi peşin yapamayanlardan
senet alınıyor. Bu durumdaki bir vatandaşımıza, 1.200
YTLlik ameliyat masrafını ödeyemediği için senet
imzalatılmış. 62 yaşında, bakıma muhtaç olan
şahıs zamanında mahkemeye mal bildiriminde
bulunmadığından dolayı 10 gün hapis cezası ile cezalandırılıyor.
1.200 YTLlik hastane borcunu ödemezse hapiste yatacak.
1.- Hastane
masraflarını ödeyemeyip senet imzalayan ve hakkında işlem
yapılan kaç BAĞ-KURlu vardır?
2.-
BAĞ-KURlunun her an karşılaştığı
sağlık problemlerinin düzenleyici bir çalışması var
mıdır?
3.- Bu konuda bir
çalışmanız yok ise, bu durumda olan şahıslar
hakkında alınan kararları uygulayacak mısınız?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Sayın Faruk Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
Sebahat
Tuncel
İstanbul
31 Ocak günü
İstanbul Davutpaşadaki ruhsatsız işyerinde meydana gelen
patlamada aralarında atölyelerde çalışanlar ve olayı
dışarıdan seyreden yurttaşlarımızın
olduğu 22 kişi yaşamını yitirmiş; 100ü
aşkın kişi ise yaralanmıştır.
1.-
İşyerinin bulunduğu sitedeki bitişik nizam binaların
tehlike oluşturması, işyerinin İş
Sağlığı ve İş Güvenliği Hükümlerine uygun
olmayan biçimde üretim yapmasına rağmen neden gerekli denetimler
yapılmamıştır?
2.-
Bakanlığınız İstanbulda sosyal güvenceden uzak,
sağlıksız koşullar altında kaçak işçi
çalıştıran işyerleri ve
çalıştırdıkları işçi sayısı
hakkında bilgi sahibi midir?
3.-
Bakanlığınız tarafından bu işyerleri
hakkında gerekli soruşturmalar yürütülmekte midir?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda
belirtilen soruların Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Sayın Faruk Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz
ederim.
Muharrem
Varlı
Adana
Kamunun yeniden
yapılandırılması çalışmaları çerçevesinde,
Çukurova Bölgesinin tümüne hitap eden SSK Sigorta Teftiş Kulununun da
Ankaraya taşınacağı yönünde kamuoyunda bazı duyumlar
ve kaygılar yer almaktadır. Böyle bir uygulama; Adana ilinde
yapılacak bir incelemenin, Ankarada yapılması
zorunluluğunu ortaya çıkaracak, işlerin uzamasına ve zaman
kaybına yol açacaktır. Diğer yandan bölgeye yatırım
yapan birçok iş adamının maddi ve manevi kayıplara
uğraması da kaçınılmaz olacaktır. Bu konuya
ilişkin olarak;
1.- Çukurova
Bölgesinin tümüne hitap eden, Adana SSK Sigorta Teftiş Kurulunun Ankaraya
taşınması haberleri doğru mudur?
2.- Doğru
ise Çukurova Bölgesi iş adamlarının mağduriyeti nasıl
önlenecektir?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Sayın Faruk Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması hususunda gereğini arz ederim.
Saygılarımla.
Ahmet
Orhan
Manisa
İşsizlik
oranları her yıl artarken, çalışan kesim içerisinde
sigortasızların oranı da hızla artmaya devam ediyor.
Sigortasız çalışmanın devlete, yeşil kart veya
çeşitli sosyal yardımlar gibi ciddi yükler getirdiği
akıldan çıkarılmamalıdır. Bunun yanı sıra
vatandaşlarımız açısından işsizlik sendromu
neticesinde boyun eğmek zorunda kaldıkları bu durum telafi
edilemez hak kayıplarına sebep olmaktadır. Çoğunlukla
sigorta kayıtlarına geçmeyen insanlarımız, en az 12 saat
görev yaptırılıp fazla mesai ücreti bile almadan
çalıştırılmaktadır. Bu haksızlığın
önüne geçilmesi açısından;
1)
Bakanlığınızca sigortasız çalışmaların
artışının engellenmesi ve tüm çalışanları
zorunlu sigorta kapsamına dahil edebilmek için etkin çalışmalar
yapılmakta mıdır?
2) Doğrudan
denetimler ve ihbara veya şikâyete dayalı denetimler sonucunda 2007
yılında ne kadar işlem yapılmıştır?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sn.
Faruk Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Kürşat
Atılgan
Adana
1) Kamunun
yeniden yapılandırılması çalışmaları
çerçevesinde bazı kurumların merkezi idarelerinin güçlendirilmesine
çalışıldığı ve bu kapsamda Adana'da bulunan SSK
Sigorta Teftiş Kurulu'nun Adana'dan Ankara'ya
taşınacağı ile ilgili duyumlar bulunmaktadır. SSK
Teftiş Kurulu'nun Adana'dan Ankara'ya taşınması konusunda
herhangi bir tasarrufunuz var mıdır?
2) Eğer bu
konuda bir tasarrufunuz var ise, SSK Teftiş Kurulu'nun Ankara'ya
taşınmasının gereklilikleri nelerdir?
3) Bu konuda
Çukurova bölgesinin tümüne hizmet veren böylesi bir kurulun
taşınmasının yol açacağı maddi ve manevi
sıkıntılar ve mağduriyetleri nasıl gidermeyi
planlıyorsunuz?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıda
belirtilen soruların Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Sayın Faruk Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz
ederim.
Prof.
Dr. Alim Işık
Kütahya
Devlet
Demiryolları Genel Müdürlüğüne bağlı Bölge Müdürlüklerinde
tabii afet, kaza ve olaylarda kapanan demiryolunun kısa sürede
trafiğe açılabilmesi amacıyla, 2006 yılında tabii afet
faslından geçici işçi onayı verilerek en az 6 ay vizesiz olarak
çalıştırılmış (Örneğin,
Kütahya-Balıkesir hattında) işçilerin mağduriyetinin
giderilmesi için;
1.
Bakanlığınızca şimdiye kadar yapılmış
bir çalışma var mıdır? Varsa hangi çalışmalar
yapılmıştır?
2. Bu durumdaki
çalışanların sürekli işçi kadrosuna geçirilmeleri
düşünülmekte midir?
3. Bu tür
demiryolu çalışanlarının durumlarının
iyileştirilmesi amacıyla 2008 yılında nasıl bir çözüm
düşünülmektedir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk
Çelik tarafından sözlü olarak yanıtlanmasını arz ederim.
Hasan
Çalış
Karaman
Ekonomi
yönetimindeki yanlış politikalar, sanayi sektörünün rekabet gücünü
azaltmaktadır. Rekabet gücü azalan sektör, bugün küçülerek ayakta durmaya
çalışmaktadır.
Sanayi sektörünün
küçülmesi demek ülkemizdeki işsiz insan sayısının
artması demektir. Bu nedenle, işsizlik sigortasına duyulan önem
her geçen gün artmaktadır.
Bu bilgiler
ışığında;
1-
İşsizlik Sigortası Fonunun varlığı 2007
yılı itibarıyla kaç milyar YTL olarak gerçekleşmiştir.
2-
İşsizlik sigortasının uygulanmaya
başladığı tarihten bugüne kaç kişi başvuruda
bulunmuştur?
3- Bu
kişilerden kaç kişi işsizlik ödeneği almaya hak
kazanmıştır?
4- Bu
kişilere toplam ne kadar ödeme yapılmıştır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Sayın Faruk Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
Yaşar
Ağyüz
Gaziantep
Seçim bölgem
Gaziantepte Büyükşehir Belediye Başkanlığının
görevi olan kent içi ulaşım, 29 Eylül 2007 gününden beri eldeki
olanaklar iyi değerlendirilmediği için aksamaktadır. Bunun
sonucu olarak;
1. Kent içi
ulaşım hizmetlerinin Kevser Turizm adlı bir şirkete tek
taraflı bir ihaleyle verilmesi sonucu başlayan
sıkıntılar, Büyükşehir Belediye
Başkanlığının sözleşmeyi tek taraflı olarak
fesih etmesi soncu daha da artmıştır.
250 işçi
aylardır çoluk çocuğu ile sokakta aç perişan eylem yapmakta,
sesini Merkezî Hükümete ve Büyükşehir Belediye Başkanına
duyurmaya çalışmaktalar, muhatap bulamamaktadırlar.
Çalışma
yaşamını düzenleyen yasalara aykırı, bu sorumsuzluk
için Bakanlığınız müfettişlerinin soruşturma
yapması gerekmez mi?
2.
İşveren Büyükşehir Belediye Başkanlığınca,
işçilerin örgütlü olduğu TÜMTİS Sendikası ile yapılan
protokol gereği, yeni ihale bitmesi sonucu işe alınması
gereken 250 işçiye şimdi Sendikanızdan ayrılın o
zaman işe alırım demesi iş yasalarına
aykırı ve örgütlenme özgürlüğüne baskı değil midir?
3. 250
işçinin geleceğini ilgilendiren işverenin ve ihaleyi alan
birinci firma Kevser Turizmin yasal olmayan, çalışma yasalarına
aykırı tutumu için soruşturma yaptırmayı düşünür
müsünüz?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorumun Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik
tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını,
Arz ederim.
Dr.
Reşat Doğru
Tokat
Soru: 24.12.2004 tarihli Resmi Gazetede
yayınlanarak yürürlüğe giren 5272 Sayılı Belediye Kanununun
85. maddesinde Belediye Başkanlarına sağlanan makam veya temsil
tazminatı ödemesi getirilmiştir. Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihten önce herhangi bir Sosyal Güvenlik Kuruluşundan emekli olduktan
sonra, Belediye Başkanı olarak görev yapan ve bu görevinde kanunun
yürürlüğe girdiği tarihte ayrılmış olanların
mağduriyetini gidermek amacıyla çalışma yapmayı
düşünüyor musunuz?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Sayın Faruk Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğini saygılarımla
arz ederim.
Hasan
Özdemir
Gaziantep
Usta
öğreticiler, halk eğitim merkezlerinde Bilgisayar, Giyim, Makine
Nakışları, El Sanatları vb. branşlarda uygulamalı
meslek eğitimi veren kişilerdir ve Türkiye genelinde
sayıları 12000 civarındadır.
Usta
öğreticiler, 8 saatlik çalışmaları 1 gün kabul edilerek
Sosyal Sigortalar Kanunu ile ilişkilendirilmiştir, ancak bir günlük
çalışma süresi 7,5 saat olarak belirlenerek sigorta primleri yatırılmaktadır.
Ayrıca 47 yıldan önce emekli olmaları mümkün olmayan usta
öğreticilerin emekli olsalar dahi kıdem tazminatı hakları
bulunmamakta ve hastalık sigortasından yararlanamamaktadır.
Bu çerçevede;
1 - Çeşitli
branşlardaki eğitimlerle insanlarımızı iş sahibi
yaparak ekonomiye kazandıran usta öğreticilerin güvenlik sisteminde
tam ve açık olarak tarif edilmesi konusunda
çalışmalarınız var mı?
2 - Usta
öğreticilerin, diğer çalışanlarla eşit koşullarda
emekliye ayrılması, kıdem tazminatına hak kazanması ve
hastalık sigortasından faydalanması konusunda
çalışmalarınız var mı?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Sayın Faruk Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğini saygılarımla
arz ederim.
Hasan
Özdemir
Gaziantep
Köy ve mahalle
muhtarlıkları, vatandaşlarımıza önemli hizmetler veren
kurumlardır.
Muhtarlar,
devletten aylık 295-YTL maaş almaktadırlar ve bu maaş
BAĞ-KUR primlerini bile ödemeye yetmemektedir.
Muhtarlarımızın
maaşlarının artırılması, hem muhtarların
primlerini ödeyerek sosyal güvenlik çatısı altına girmesini, hem
de vatandaşlarımıza daha iyi hizmet sunmalarını
sağlayacaktır.
Bu çerçevede;
1- Muhtarlara,
asgari ücret düzeyinde maaş ödemeyi düşünüyor musunuz?
2-
Muhtarların prim ödemeleri için, İl Özel İdarelerince
ödeneklerinden kesilmesi gibi bir uygulama yapmayı düşünüyor musunuz?
TBMM
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Sayın Faruk Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını arz ederim.
Muharrem
Varlı
Adana
1. Uzun
yıllar SSKda çalışıp Bağ-Kura geçen, 6 bin
işgünü doldurmamış ve yaş problemi olmayan kurum
değişikliği yaptığı için emekli olamayan
mağdur vatandaşlarımıza bir iyileştirme yapmayı
düşünüyor musunuz?
2.
Bağ-Kurlu olup 25 yıl hizmet süresi dolmuş yaş problemi
olmayan, ama Bağ-Kura borcu olduğu için emekli olamayan mağdur
vatandaşlarımıza bir iyilik düşünüyor musunuz?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Sayın Faruk Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğini saygılarımla
arz ederim.
Saygılarımla.
Hasan
Çalış
Karaman
Yayınlanan
haberler, hükûmetin şimdi de İşsizlik Sigortası Fonuna göz
diktiğini göstermektedir. İstihdamı artırmak amacıyla
hazırlanan paketle, işsiz kalan insanların evlerine günlük bir
ekmek de olsa götürebilmeleri için oluşturulan İşsizlik
Sigortası Fonunun paraları GAPa aktarılmak istenmektedir.
Fondan GAPa 5 yılda toplam 8 milyar YTL aktarılması
planlanmaktadır.
Bu bilgiler
ışığında;
1- 1970li
yıllarda temeli atılan Güneydoğu Anadolu Projesi tabii ki
ülkemizin en büyük yatırımlarından birisidir. İşsiz
insan sayısının her geçen
gün artmakta olduğu ülkemizde, İşsizlik Sigortası Fonundan
GAPa para aktarması bu Fonu amacından uzaklaştırmaz
mı? Bu iş için başka kaynak bulmayı düşünüyor musunuz?
2-
İşsizlik Sigortası Fonunu paraları, bugüne kadar
amacı dışında hangi kurumlarda
değerlendirilmiştir? Bu kurumlarda, Fon paraları zarara
uğratılmış mıdır? Uğratılmış
ise ne kadar zarara uğratılmıştır?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk
Çelik tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim.
Yaşar
Ağyüz
Gaziantep
Emeklilerimizin
kendilerine ve ailelerine yetecek bir ücret ve maaş almaları bir
insan hakkı olup, bunu sağlamakta sosyal devlet olmanın
gereğidir.
Hükûmetinizce
2007 yılında hedef olarak belirlenen %4 enflasyon oranının
%8,33 olarak gerçekleştiği,
İstatistiklere
göre açlık sınırının 717 YTL, yoksulluk
sınırının 2.336 YTL, sadece mutfak enflasyonunda
yıllık artış oranının %13,60 olduğu resmî
rakamlar olarak ortada iken;
1. Açlık
sınırı altında ücret ve maaş alan emeklilerimize
yılbaşında verilen zam eridiğinden, en az mutfak enflasyonu
oranında (%13,60) ek zam yaparak biraz nefes aldırmayı
düşünüyor musunuz?
2.
Emeklilerimizin geçmiş senelerde kalan enflasyon farklarının
ödenmesi için çalışma, hedef ve zamanlama programınız var
mı?
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
yazılı sorularımın Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Sn. Faruk Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması konusunda gereğinin yapılmasını
arz ederim.
Mümin
İnan
Niğde
Soru:
1- Emekli olan
vatandaşlarımızın ortalama, Emekli
Sandığından 750-800 YTL, SSKdan 550-600 YTL ve BAĞ-KURdan
ise 450-500 YTL emekli maaşı almaktadırlar. Ülkemizde açlık
sınırının 800 YTLyi geçtiğini göz önüne alırsak;
bu durumda Türkiyedeki emeklilerin yüzde 90ının açlık
sınırının altında yaşamaya
çalıştığı açıktır. Bu verileri de dikkate
alarak, kısa vadede emeklilerimizin maaşlarını
iyileştirmeye yönelik bir çalışma yapmayı planlıyor
musunuz?
BAŞKAN Sözlü
soruları cevaplandırmak üzere Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelik.
Buyurun
Sayın Çelik. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Kırk dakika
süre vereceğim efendim size.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; siz değerli milletvekili
arkadaşlarımın sözlü olarak cevaplandırmamı talep
ettiğiniz sorulara cevap vermek üzere huzurlarınızdayım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Cevaplara
geçmeden önce, İstanbul Güngörendeki terör
saldırısını şiddetle
kınadığımızı, hayatını kaybeden
vatandaşlarımıza Allahtan rahmet, yaralılara da acil
şifalar dileklerimizi iletiyorum.
İlk soru,
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncelin Novamed firmasıyla ilgili bir
soru. 18/12/2007 tarihinde ilgili firmada çalışan bayanların
grevi sona ermiştir. Anlaşmayla sorun çözülmüştür.
Bakanlığımızca yapılan teftişlerde de grevi
kırma çabası ya da işçilere baskı
yapılmasının söz konusu olmadığı tespit
edilmiştir.
Bu çerçevede
şunu ifade edeyim: Tabii ki sözlü veya yazılı sorular bir
denetim mekanizması. Fakat, İç Tüzükte de bir
değişikliğin yapılması zarureti ortadadır.
Güncelliğini yitirdiğini bu soruda ve diğer önümüzdeki sorularda
göreceğiz. Umarım ki Parlamento olarak, parti grupları olarak
İç Tüzükte bu ve benzeri konulardaki değişiklikleri gündemimize
alırız.
İkinci soru
ise Akyıl Tekstil Fabrikasındaki yaşanan sorunlarla ilgili yine
Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaşın sorusu.
Akyıl Şirketler Grubuna ait işveren Gevran Tekstil Sanayi
Limited Şirketinde greve katılan işçilerin yerine işçi
alarak grev kırıcılığı yaptığı ve
grevdeki işçilerin iş akitlerini feshetmesi üzerine işçiler ve
sendikanın şikâyetleri üzerine Bakanlığımız
iş müfettişleri tarafından 7-21 Şubat 2007 tarihinde
yapmış oldukları inceleme raporları üzerine işverene
233 milyar 433 milyon YTL idari para cezası uygulanmış ve
gerekli bildirimleri yapmaması üzerine cumhuriyet
savcılığına suç duyurusunda bulunulmuştur.
Ayrıca, sigortasız işçi çalıştırmasıyla,
sakat ve eski hükümlü işçi kontenjanını doldurmaması
nedeniyle, Diyarbakır İŞKUR ve Sigorta İl Müdürlüklerince
toplam 1 trilyon 62 milyar 472 milyon lira idari para cezası tahakkuk
ettirilmiştir. İş yerinde üretim faaliyetinin durdurulmuş
olması nedeniyle, sendika tarafından 3/6/2008 tarihinde grev kaldırılmıştır.
Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlunun, İstanbul Bakırköyde bulunan
Sigorta İl Müdürlük Binasıyla ilgili sorusunu
cevaplandırıyorum.
Bakırköyde
bulunan İstanbul Sigorta İl Müdürlüğü Binası 02/01/1975
tarihinde Kurumumuzca satın alınmış ancak 17/8/1999
tarihinde meydana gelen Körfez depreminde binanın kolon ve
kirişlerinde çatlakların oluşması üzerine, İstanbul
Üniversitesi Araştırma ve Yardım Vakfı Eğitim
Faaliyetleri İşletmesinin Risk Analiz Araştırma Projesi
kapsamında düzenlenen yapı durum tespit raporunda yüksek risk
seviyesine sahip binalar arasında yer aldığı tespit
edilmiştir. Hasarlı olan bu binanın 2007 yılı
değeri 3 trilyon 376 milyar 322 milyon TLdir. Hasarlı binanın
kullanım amacı belirlenip, bilahare projelendirme çalışmaları
başlatılacaktır. Taşınılan bina anahtar teslimi
götürü bedel üzerinden ihale edilmiş ve KDV dâhil 353 milyar TL masraf
edilmiştir. Sözü edilen binanın aylık kira bedeli, tüm vergiler
mal sahibine ait olmak üzere 30 milyar TLdir.
Yine, Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlunun özelleştirme mağduru olarak
adlandırılan 4/Clilerin durumuyla ilgili bir sorusu var. Bu soru
çerçevesinde, bildiğiniz gibi, 4046 sayılı Özelleştirme
Uygulamaları Hakkında Kanunun 22nci maddesine göre
özelleştirme programına alınan kuruluşlarda
çalışan personelin bir kısmına diğer kamu kurum ve
kuruluşlarına nakil hakkı tanınırken, bir
kısmına da geçici personel statüsünde nakledilme imkânı getirilmiştir.
Geçici personelin ücreti, ülkenin genel ekonomik politikası ve mali disiplin
prensibi çerçevesinde Bakanlar Kurulunca tahsil dereceleri dikkate
alınarak aylık asgari ücret tutarının altında olmamak
kaydıyla tespit edilmektedir.
Değerli
arkadaşlar, 1992 yılından 2004 yılına kadar
özelleştirme mağdurlarının gerçekten bir mağdur
olduğunu rahatlıkla ifade edebiliriz ama 2004 yılında
yaptığımız düzenlemeyle, özellikle işçi statüsünde
mağduriyetleri söz konusu olan çalışanlarımızı
tekrar işe alma ve bunları asgari on ay çalıştırma
imkânını elde etmişlerdir. Bunlar özelleştirme neticesinde
de tazminatlarını almışlardır. Bugün bizden talepleri
kadro, çalışma süresinin uzatılması ve ücret
artışı gibi talepleri vardır. Tabii ki takdir edersiniz
ortadan bir mağduriyet kalkmıştır ama bu talepleri de
saygıdeğer taleplerdir. Bunlarla ilgili de devletimizin
imkânları ölçüsünde değerlendirmeler yapılacağını
ifade etmek istiyorum.
Karaman
Milletvekili Hasan Çalış Beyin bir sorusu, Avrupa Birliğinin
katılım öncesi mali aracı İPA kapsamında vereceği
50 milyon euronun dağıtılacağı kırk üç ilimizle
ilgili bir soru. Bu kırk üç il şu illerden oluşuyor:
Ağrı, Kars, Iğdır, Ardahan, Van, Muş, Bitlis, Hakkâri,
Mardin, Batman, Şırnak, Siirt, Erzurum, Erzincan, Bayburt,
Şanlıurfa, Diyarbakır, Gaziantep, Adıyaman, Kilis, Kayseri,
Sivas, Yozgat, Trabzon, Ordu, Rize, Giresun, Artvin, Gümüşhane, Malatya,
Elâzığ, Bingöl, Tunceli, Kastamonu, Çankırı, Sinop, Samsun,
Tokat, Çorum, Amasya, Hatay, Kahramanmaraş, Osmaniye illerinden
oluşmaktadır. Bahsi geçen iller Başbakanlık Devlet Planlama
Müsteşarlığı tarafından hazırlanan stratejik
çerçeve belgesi kapsamında belirlenmiştir. Buna göre kişi
başına millî gelirin Türkiye ortalamasının yüzde 75inin
altında yer alan bölgelerde kullanılması öngörülmektedir.
İl seçiminde Avrupa Birliğinin dahli söz konusu değildir. Bu mali
yardım çerçevesinde kullanılacak olan kaynak, 50 milyon euro,
istihdama, istihdamın artırılması, kayıt
dışılığın önlenmesi, yoksullukla mücadele ve
yaşam boyu öğrenme, mesleki eğitim alanlarında
yapılacak olan projelerde bu kaynak kullanılacaktır.
Karaman
Milletvekili Hasan Çalış Beyin SSK, Emekli Sandığı
mensubu hastaların işitme cihazlarıyla ilgili bir sorusu: SSK,
BAĞ-KUR, Emekli Sandığı kapsamındaki kişilere
gerekli görülen işitme cihazı bedellerinin ödeme esas ve usulleri
öteden beri sağlık uygulama tebliğleriyle belirlenmektedir.
Sağlık uygulama tebliği 25/5/2007 ve 26532 sayılı
Resmî Gazetede yayınlanarak yeniden düzenlenmiştir. Buna göre,
işitme cihazı bedeli olarak her kulak için en fazla 800 YTL
ödenmektedir. Bununla birlikte, piyasada bulunan farklı tiplerdeki
cihazlardan yüksek bedelli olanların fatura edilerek düşük bedelli
olanların hastaya verilmesini engellemek için gerekli teftişler
gecikmelere yol açabilmektedir. Analog cihazlar için ödemelerde bir problem
olmamakla birlikte, üniversitelerden alınan görüşler
doğrultusunda piyasada bulunmadığı hâlde fatura edilen
dijital programlanabilir cihazlar için ödeme yapılmamakta olup, konuya
ilişkin Sağlık Bakanlığı görüşü doğrultusunda
işlem yapıldığını bu soru çerçevesinde ifade
etmek istiyorum.
Antalya
Milletvekili Tayfur Süner Beyin sorusu muhtarlarımızla ilgili.
Muhtarların ödenek ve sosyal güvenlikleri 2108 sayılı Yasayla
düzenlenmiş bulunmaktadır. Muhtarların 30/5/2005 tarih ve
2005/8870 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla muhtar ödeneği
6 bine çıkarılmıştır. 2003-2007 dönemine
bakıldığında, muhtarlarımızın
aylıklarında yüzde 196,2lik bir artış bulunmaktadır.
2108 sayılı Kanunun 4üncü maddesiyle herhangi bir sosyal güvenlik
kurumuna bağlı bulunmayan muhtarlarımız BAĞ-KUR
kapsamına alınmıştır. 5510 sayılı Kanunda
düzenleme ile 28 Temmuz 2008 tarihine kadar müracaat eden muhtarların ve
tüm BAĞ-KURluların birikmiş prim borçları yeniden
yapılandırılarak indirimli ödeme imkânı sağlanmıştır.
Öte yandan, muhtarlar doğrudan halkın oyuyla iş başına
gelen yöneticiler olduğundan, seçilmişlerin devlet memuru
kadrolarına atanmaları hususunda bir düzenleme
çalışması bulunmamaktadır.
Karaman
Milletvekili Sayın Hasan Çalış Beyin İş
kazaları ve bu kazalara bağlı ölümler neden artmaktadır?
çerçevesindeki sorusunu ise şu şekilde cevaplandırmak istiyorum:
İş sağlığı güvenliği alanında AB
müktesebatı uyumlulaştırılarak 21 adet yönetmelik
yayınlanmıştır, gerek AB gerekse ILO ile ortaklaşa ve
gerekse ülkemizde iş sağlığı ve güvenliği
alanında çalışma yapan kuruluşlarla ortaklaşa projeler
yapılmaktadır. Yıllar itibarıyla iş kazaları
istatistikleri: 2002 yılında 72.344; 2003 yılında 76.668;
2004 yılında 83.830; 2005 yılında 73.923; 2006
yılında 79.027 iş kazası meydana gelmiştir. Bu
sürelerdeki işçi sayısı ise 2002 yılında 5 milyon 200
bin iken 2006 yılında 7 milyon 200 bin işçi söz konusudur. Kaza
sıklığı, 100 bin işçide 2002 yılında 1.385
işçi kaza ile karşı karşıya kalırken, iş
kazasına maruz kalırken 2006 yılında 1.011 işçi
iş kazasına maruz kalmaktadır. İş kazası sonucu
ölüm sayısı 2002de 872; 2003te 810, 2004te 841; 2005te 1.076;
2006da 1.592dir. 2007 rakamları ise eylül ayı sonunda
açıklanacaktır.
Gaziantep
Milletvekili Akif Ekinci Beyin sorusu ise BAĞ-KURlu
sigortalıların sağlık problemlerini düzenleyici bir
çalışmanız var mıdır? şeklinde. 5510
sayılı Yasa ile BAĞ-KURluların sağlık
hizmetlerinden yararlanabilmesi için gerekli olan iki yüz kırk gün prim
ödeme süresi otuz güne indirilmiştir. Ayrıca altmış güne
kadar prim borcu bulunan BAĞ-KURluların kendilerinin ve
yakınlarının sağlık hizmetlerinden yararlanmaları
sağlanmıştır. On sekiz yaşından küçük
çocukların ise hiçbir şart aranmaksızın sağlık
hizmetlerinden yararlanması sağlanmıştır. Bu, sosyal
güvenlik reformuyla gelen köklü bir düzenleme, bütün mağduriyetleri,
haksızlıkları da ortadan kaldıran bir düzenleme.
15/06/2007
tarihinden önce BAĞ-KUR, sigortalı ve hak sahiplerinin
sağlık hizmeti, Sağlık Bakanlığı, mahalli
idareler, üniversiteler ve kamu iktisadi teşebbüslerine ait
sağlık tesisleriyle diğer sağlık tesislerinden
satın alınmak suretiyle yürütülmekteydi. BAĞ-KUR ile protokolü
bulunmayan üniversite hastanelerinde yapılan tedaviye ait giderler ise
BAĞ-KUR Sağlık Sigortası Yönetmeliğinin 6ncı
maddesine istinaden sigortalı ya da hak sahiplerince
karşılanmaktaydı, daha sonra, tebliğde yer alan fiyat
üzerinden şahıslara ödeme yapılmakta idi. Ancak, 25/05/2007
tarih ve 26532 sayılı mükerrer Resmî Gazetede yayınlanan
15/06/2007 tarihinden itibaren yürürlüğe giren Sağlık Uygulama
Tebliğine göre Sosyal Güvenlik Kurumu üniversite hastaneleriyle
sözleşme imzalayarak BAĞ-KUR sigortalılarının
üniversite hastanelerinden yararlanmaları bu şekilde
sağlanmıştır. Buna göre hastanelerce düzenlenen tedavi
faturaları doğrudan Sosyal Güvenlik Kurumuna gönderilmekte olup,
vatandaşlara herhangi bir fatura düzenlenmemektedir, 2007nin
altıncı ayından bugüne.
İstanbul
Milletvekili Sebahat Tuncelin, İstanbul Davutpaşadaki bir iş
yerinde meydana gelen patlamayla ilgili, iş sağlığı ve
güvenliğiyle ilgili sorusu: İstanbul Davutpaşada beş
katlı iş merkezinde 31/1/2008 tarihinde meydana gelen patlama
olayı üzerine 2 iş müfettişi acil olarak görevlendirilmiş
ve olayla ilgili inceleme ve soruşturma tamamlanarak ilgili kurumlara
intikal ettirilmiştir. Patlamanın meydana geldiği iş
yerinin 27/11/2006 tarihinde İstanbul Bölge Müdürlüğüne iş yeri
bildirgesi verdiği, bildirgede, çalışan sayısının
1 kadın işçi olarak beyan edildiği ve faaliyet konusunun plastik
oyuncak imalatı olduğu belirtildiği tespit edilmiştir.
Bunun dışında bölgede 06/02/2008 ve 11/02/2008 tarihleri
arasında 39 iş müfettişi ile 16 sosyal güvenlik müfettişi
olmak üzere toplam 55 müfettiş tarafından 615 iş yerinde
kayıt dışı istihdam ile ilgili tarama teftişleri
yapılmış, 62 iş yerinin kaydının
bulunmadığı tespit edilmiş, denetimlerde 8.831 işçiye
ulaşıldığı, bunlardan 542 çalışanın
kayıt dışı olarak çalıştığı tespit
edilmiştir. Ayrıca, İstanbul, Kocaeli ve Adapazarı
illerinde 25/2/2008 ve 7/3/2008 tarihleri arasında kayıt
dışı iş yerleri ve kayıt dışı
işçilerin tespitine yönelik olarak Bakanlığımıza
bağlı 760 denetim elemanınca 22.662 iş yeri
denetlenmiş, bunlardan 2.945 iş yerinin kaçak olarak faaliyet
gösterdiği, 9.959 işçinin de kayıt dışı
çalıştığı tespit edilmiş, 6 trilyon 617 milyar
852 milyon TL idari para cezası uygulanmıştır.
Adana
Milletvekili Muharrem Varlı ve ayrıca yine Adana Milletvekili
Kürşat Atılgan Beyin Adanayla ilgili soruları. Bilindiği
gibi, 5502 sayılı Yasa ile BAĞ-KUR, Emekli
Sandığı ve SSK tek çatı altında
birleştirilmiştir. Bu kurumların teftiş kurulları da
Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı bünyesinde
birleştirilmiştir. Sosyal Güvenlik Kurumu Yönetim Kurulu
kararıyla, Rehberlik ve Teftiş Başkanlığı,
1/7/2008 tarihinden itibaren Ankara, İstanbul, İzmir illerinin
yanı sıra, Adana, Bursa ve Trabzon illerinde de grup
başkanlığı şeklinde çalışmalarına devam
etmektedir. Dolayısıyla, her iki milletvekilimizin sormuş
olduğu -soruyla ilgili- Adanayla ilgili hiçbir problem söz konusu değildir.
Manisa
Milletvekili Ahmet Orhan Beyin, sigortasız çalışan, kayıt
dışı çalışanlarla ilgili neler
yaptığımız sorusu: Kayıt dışılıkla
mücadele kapsamında KADİM Projesi hayata geçirildi,
İşverenlerin işçi ücretlerini bankalar
aracılığıyla ödemeleri hususunda Sosyal Güvenlik Kurumu
yetkilendirildi. Kamu idareleriyle bankalara, birtakım işlemlerin
yapılması sırasında sigortalılık sorgulaması
yapma yükümlülüğü getirildi. Alo 170 Kayıt
Dışılıkla Mücadele Hattı kuruldu, ki her ay ortalama
55-60 bin arasında Alo 170 hattına müracaat söz konusudur. Kayıt
dışı çalıştırmaya yönelik idari para
cezaları artırıldı. Kurumlar arası çapraz kontrol ve
koordinasyonun sağlanması amacıyla Kimlik Bildirme Kanununda
değişiklik yapıldı, işverenlerin teşviklerden yararlanabilmesi
için kayıt dışı çalıştırmama
zorunluluğu getirildi.
Sosyal Güvenlik
Kurumu Başkanlığı müfettişleri tarafından
doğrudan ihbar ve şikâyete dayalı olarak 2007 yılında
yapılan denetimlerde 12.612 iş
yeri denetlenmiş, 711 iş yeri resen tescil edilmiş, 8.334
sigortasız çalışan işçi tespit edilmiş, bu denetimler sonucunda
38 trilyon 363 milyar idari para cezası önerilmiştir.
Bakanlığımız
İş Teftiş Kurulu Başkanlığı
müfettişleri tarafından doğrudan ihbar ve şikâyete
dayalı olarak 2007 yılında yapılan denetimlerde 283 iş
yerinde 1.479 kişinin sigortasız çalıştığı tespit
edilerek Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmiştir.
Kayıt
dışılıkla mücadele ve sigortalılık bilincinin
geliştirilmesi çabaları neticesinde, Sosyal Güvenlik Kurumuna
kayıtlı çalışan sayısı 2002 yılı
sonunda 12 milyon 257 bin, 2007 sonunda 14 milyon 980 bin iken son verilere
göre 16 milyon 552 bine bu rakamın çıktığını
görüyoruz. TÜİK istatistiklerinde de 2002de yüzde 52,1 olan istihdamda
kayıt dışılık oranı Nisan 2008 itibarıyla yüzde
44,9a düşmüştür.
Kütahya
Milletvekili Prof. Dr. Alim Işık Beyin sorusu Devlet
Demiryollarında doğal afet, kaza ve olaylarda çalışan
işçilerle ilgili, bunların geçici işçi statüsünün daimî
işçi statüsüne neden dönüşmediğiyle ilgili. Bu sorun da çözülen
sorunlardan bir tanesidir. Dolayısıyla, sürecin gadrine
uğramıştır diyebilirim. Çözdüğümüz sorunlardan bir
tanesi.
Karaman
Milletvekili Hasan Çalış Beyin sorusu İşsizlik
Sigortası Fonuyla ilgili. İşsizlik Sigortası Fonunun fon
varlığı 31/12/2007 tarihi itibarıyla 30 katrilyon 705
trilyon olarak gerçekleşmiştir, 30/6/2008 tarihi itibarıyla da
33 katrilyon 432 trilyon liradır. İşsizlik
sigortasının uygulanmaya başlandığı Mart 2002den
Haziran 2008 sonuna kadar 1 milyon 226 bin 119 kişi işsizlik
ödeneği talebiyle kuruma başvurmuş ve Haziran 2008 sonu
itibarıyla 1 milyon 96 bin 483 kişi işsizlik ödeneği almaya
hak kazanmıştır. 2008 Haziran ayı sonu itibarıyla
işsizlik ödeneğine hak kazanan kişilere toplam 1 katrilyon 528
trilyon 308 milyar 568 milyon TL ödeme yapılmıştır.
Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüz Beyin sorusu, Gaziantep Büyükşehirle
ilgili: Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Kevser Otobüs
İşletmeciliğinin, iş yerinden toplu işçi
çıkışı nedeniyle 4857 sayılı İş
Kanununun 29uncu maddesi uyarınca Bakanlığımız
iş müfettişlerince 23/11/2007 tarihinde inceleme denetimi gerçekleştirilmiş
ve denetime ilişkin 26/11/2007 tarih ve 111 sayılı Rapor
düzenlenmiştir. Söz konusu raporda adı geçen iş yerinin,
ihalenin feshedilmesi nedeniyle faaliyetine son verildiği için şirket
adresinde yetkili kimsenin bulunmadığının tespit
edildiği belirtilmiştir. Büyükşehir Belediyesi yetkililerinin
konuya ilişkin olarak verdiği ifadede ise taşıma
şirketinin ihale sözleşmesi şartlarını yerine
getirmemeleri ve istihdam ettiği işçilere karşı yasal
yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle sözleşmenin Büyükşehir
Belediyesi tarafından feshedildiği belirtilmiştir.
Tokat
Milletvekili Reşat Doğru Beyin belediye
başkanlarımızla ilgili bir sorusu var: 5510 sayılı
Yasa ile Emekli Sandığından aylık alan belediye
başkanlarının yanı sıra SSK ve BAĞ-KURdan
aylık almakta olan belediye başkanlarına da 5434
sayılı Kanunda emeklilik için öngörülen şartları yerine
getirmeleri hâlinde makam ve temsil tazminatı verilmesi
sağlanmıştır. Bu da çok tartışılan bir
konuydu, bunu da Parlamentoda hep birlikte çözmüş bulunduk.
Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir Beyin sorusu: 4857 sayılı İş
Kanununun 120inci maddesi ile 1475 sayılı İş Kanununun
kıdem tazminatına ilişkin 14üncü maddesi yürürlükte
bırakılmış ve kıdem tazminatının kimlere,
hangi koşulların gerçekleşmesi hâlinde ve ne miktarda
ödeneceği bu maddede düzenlenmiştir. 5510 sayılı Yasa ile
hâlen, esnek çalışma sözleşmesi veya başka bir deyişle
part-time usulü çalışan usta öğrencilerin kadrolu öğretmenlere
göre eksik olan aylık çalışma gün sayılarını
sigorta, prim, esas kazancın yarısı üzerinden yarı
yarıya indirimli olarak, isteğe bağlı olarak, sigorta
yoluyla tamamlamalarına imkân sağlanmıştır. Fakat bu
usta öğreticilerle ilgili Maliye Bakanlığı, Millî
Eğitim Bakanlığı ve Çalışma
Bakanlığı olarak şu anda yeni bir iyileştirme
çalışması içerisindeyiz. Umarım ki önümüzdeki günler
içerisinde 15-20 bin kişiden oluşan usta öğreticilerin bu
sorunlarını yine, hep birlikte çözmüş oluruz.
Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemir Beyin yine muhtarlarımızla ilgili bir
sorusu var: Az önce bu konuyla ilgili teferruatlı bir şekilde cevap
verdim. İlave olarak şunu söyleyebilirim: Bildiğiniz gibi köy
muhtarlarımızla ilgili bir ayrıcalık, yine sosyal güvenlik
reformunda düzenledik. Otuz gün yerine on beş gün üzerinden prim ödeme imkânını
köy muhtarlarımıza getirmiş bulunuyoruz. Umuyorum ki köy
muhtarlarımıza, kırsaldaki muhtarlarımıza bu anlamda
bir rahatlık getirmişizdir.
Karaman
Milletvekili Hasan Çalış Beyin İşsizlik Sigortası
Fonunda biriken paraların GAPa aktarılmasıyla ilgili sorusu:
4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununda
sigortalı işsizlere İşsizlik Sigortası Fonundan
yapılacak ödemeler, sağlanacak hizmetler ve fonda biriken
paraların nasıl değerlendirileceği düzenlenmiştir.
5763 sayılı Yasa ile İşsizlik Sigortası Fonu devlet
payının 2008-2012 yılları arasında faizinin ekonomik
kalkınma ve sosyal gelişmeye yönelik yatırımlarda
kullanılmak üzere GAPa aktarılması öngörülmüştür. GAPa
para aktarılması bölge için hayati önemi bulunan Güneydoğu
Anadolu Projesi öncelikli olmak üzere bölgede yatırımların
artırılmasına ve bu çerçevede işsizliğin
azaltılmasına ve işsiz vatandaşlarımızın
istihdamının kolaylaştırılmasına katkıda
bulunacaktır. GAP bölgesinde yapılacak yatırımlarla
işsizlik sigortasından yararlanan vatandaşlarımız dâhil
tüm işsizler için yeni istihdam alanlarının
yaratılacağı açıktır. İşsizlik
Sigortası Fonu, aktif büyüklükleri Bankalar Birliğince ilan edilen
ilk on ticari bankayla çalışmaktadır. Fon, kanunda sayılan
amaçları dışında herhangi bir yerde değerlendirilmemiş
olup bir zarar oluşması söz konusu değildir.
Adana
Milletvekili Sayın Muharrem Varlı Beyin sorusu, SSKda
çalışıp BAĞ-KURa geçen ve bu şekilde, BAĞ-KURda
çalışıp SSKya geçenlerle ilgili yaşanan sorunlarla ilgili
soru; ayrıca yine Karaman Milletvekili Hasan Çalış Beyin
aynı amaca dönük bir sorusu: Sosyal güvenlik kuruluşuna tabi hizmeti
olanlara bu kurumlardan hangisinin mevzuatına göre aylık
bağlanacağı 2829 sayılı Kanunun 8inci maddesiyle
belirlenmiş olup söz konusu maddeyle Birleştirilmiş hizmet
süreleri toplamı üzerinden, ilgililere; son yedi yıllık fiili
hizmet süresi içinde fiili hizmet süresi fazla olan kurumca, hizmet sürelerinin
eşit olması halinde ise eşit hizmet sürelerinden sonuncusunun
tabi olduğu kurumca, kendi mevzuatına göre aylık
bağlanır ve ödenir. hükmü getirilmiştir. Diğer taraftan,
1479 sayılı Kanunun 35inci maddesine göre, belli bir süre prim
ödenmesi, belli bir yaşa ulaşılması ve prim borcunun
olmaması koşullarını tahsis talep tarihi itibarıyla
yerine getirenlere yaşlılık aylılığı
bağlanmaktadır. Yine 1479 sayılı Kanuna göre,
sigortalılara aylık bağlanabilmesi için yukarıda
sayılan koşulların tamamının yerine getirilmesi
gerektiğinden prim borcu ödenmeden hizmetlerin geçerli sayılarak
aylık bağlanmasına imkân bulunmamaktadır. Sosyal Güvenlik
Kurumunca yaşlılık aylığına hak
kazanmış ancak birikmiş prim borçları nedeniyle
yaşlılık aylığı bağlanamayan ve
sağlık yardımlarından yararlanamayan
sigortalıların kendilerine bağlanacak yaşlılık
aylığı karşılığında uygun
şartlarda kredi kullandırılması için Sosyal Güvenlik Kurumu
Başkanlığı ile Türkiye Halk Bankası Genel
Müdürlüğü arasında bir protokol imzalanarak BAĞ-KUR
sigortalılarımızın mağdur olmamaları
sağlanmıştır.
Niğde
Milletvekili Sayın Mümin İnan Beyin sorusu emekli olan vatandaşlarımızın
ücretleriyle ilgili. Yine, Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz Beyin
de bu anlamda bir sorusu var.
1/1/2000
tarihinde yürürlüğe giren 4447 sayılı Kanunun ilgili
maddelerinde Sosyal Sigortalar ve BAĞ-KUR emeklilerine bağlanan
aylıkların bir önceki ayın TÜFE oranı kadar
artırılması düzenlenmiştir. Nitekim, 2000, 2001, 2002
yıllarında SSK ve BAĞ-KUR emeklilerinin aylıkları TÜFE
oranında artırılmıştır. Emekli
aylıklarının TÜFE oranında
artırılmasının yetersiz kaldığını
dikkate alan Hükûmetimiz, 2003 yılından itibaren bu uygulamadan
vazgeçmiştir; bildiğiniz gibi, 2003 yılında seyyanen 75 ve
100 milyon lira emeklilerimize sosyal destek ödemesi çerçevesinde zam
yapılmıştır.
2003ten bu yana
yapılan oransal artışlarla SSKda 257,1 YTL olan asgari
aylık bugün 598 YTLye çıkmıştır, artış
oranı yüzde 123,8dir. BAĞ-KURda 148,7 YTL olan asgari aylık
445,1 YTLye çıkmıştır, artış oranı yüzde
199,4. BAĞ-KUR tarım sigortalılarında 65,8 YTL olan
aylık 300 YTLye çıkmıştır, artış oranı
yüzde 355,9. Emekli Sandığında 377 YTL olan asgari aylık
743,3 YTLye çıkmıştır, yükselmiştir ve
artış oranı yüzde 97,2. Bu süredeki kümülatif TÜFE
oranının yüzde 78,4 olduğu göz önünde bulundurulduğunda
emekli aylıklarını enflasyona ezdirmediğimiz açıkça
görülecektir. Ayrıca, 2006 yılından itibaren de emeklilerin
almakta oldukları aylıklara yüzde 5 ile yüzde 4 oranında ek
ödeme verilmeye başlanmıştır. Enflasyon
farklarının ödemesiyle ilgili olarak özel sektörden emekli olanlara
Ocak 2000 tarihindeki on sekiz-yirmi iki günlük TÜFE farkları Ağustos
2002de, kamu sektöründen emekli olanlara da Ocak 2000 dönemine ilişkin on
dört günlük TÜFE farkları Temmuz 2004te yasal faizleriyle birlikte
ödenmiştir. Söz konusu TÜFE farklarının ödenmiş olmasına
rağmen bazı emeklilerimiz tarafından açılan münferit
davalarda takip eden her ay için de tekrar fark ödemesi talep edilmiştir.
Buna ilişkin yargı süreci devam etmekte olup sonuca göre de
işlem yapılacaktır diyorum.
Tekrar, soru
soran bütün arkadaşlarıma teşekkür ediyorum, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bakan.
Sisteme giren
sayın milletvekilleri var, herhâlde soru soracaklar.
Sayın
Ağyüz, buyurun efendim.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, tabii Büyükşehirde olanları, kendisine rapor edilen
şekilde bilgi verdiler. Kendilerine aktarılan bilgi -Kevser Turizmle-
doğru olabilir ama Büyükşehir Belediyesi bu işçileri
sendikalı oldukları için çıkarmıştır,
Sendikanızdan istifa edin tekrar sizi işe alacağım.
demiştir. Bu konuda Sayın Bakanın üzerinde durarak inceleme
yapmasında büyük fayda vardır. Çünkü şu anda işe
alınmayan 111 kişi, yaklaşık 450-500 kişilik aile, aç
ve perişandır. Bunların suçu TÜMTİSe üye olmak ise,
herhâlde örgütlü olmak suç değildir. Sayın Bakanımızın
bu açıdan bakarak -aylardır süründürülen bu işçilerin göreve
döndürülmesi, işe döndürülmesi için alınan yargı kararı da
vardır- bu konuda yardımcı olmasını ve takip etmesini
özellikle rica ediyorum. Ayrıca da bu işçilerin işe döndürülmesi
için iktidar partisi genel merkezinde yapılan bir protokol de söz
konusudur. Bu protokolün göz ardı edilmesi de siyasi etik olarak
doğru değildir.
Bizim, emekli
maaşları için önerdiklerimiz
Sayın Bakanın emekli
maaşlarında intibak düzenlemesi yapılacağı konusunda
bir sözü vardır. Biliyorsunuz, 2000 öncesi emekliler ile 2000 sonrası
emekliler arasında büyük uçurum vardır. Bugün açlık
sınırının 715 YTL olduğu bir ülkede ve özellikle geçim
darlığı içindeki emeklilerimizin 2 milyon kişiyi
bulduğu bir ortamda bunun göz ardı edilmesi mümkün değildir.
Emeklilerimiz bugün pazardan domates, soğan topluyorlarsa ve kahveye
gidemeyip çay ısmarlama alışkanlıklarını
kaybetmişlerse, hatta hatta bayramda torunlarına para veremiyorlarsa,
harçlık veremiyorlarsa bunun nedeni ekonomik yetmezliklerdir. Bunu Kaynak
yok. şeklinde söylemek mümkün değildir çünkü İşsizlik
Fonundan değişik yerlere para aktarılıyor.
BAŞKAN
Sayın Ağyüz, kısa bir açıklama istiyorum.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Bu nedenle, ben emeklilerle ilgili sorduğum
soruya yanıt alamadım. Bu çerçevede bakılmasını
diliyorum ve büyükşehirdeki işçilerimizin de
kazanılmış yargı kararı doğrultusunda
Bakanlığımızı takip ederek işe döndürülmesi
gerektiğini belirtmek istiyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın Bakan,
her soruya ayrı cevap mı vereceksiniz, toptan mı?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Toptan vereceğim.
BAŞKAN
Toptan olacak, peki.
Sayın Ekici,
buyurun.
AKİF
EKİCİ (Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sözlü
soruların görüşülmesine ertelenmeden devam edilseydi,
güncelliğini kaybetmiş olan sorularla da
karşılaşmazdık. Sayın Bakan da biraz önce telaffuz
etti, soruların birçoğu güncelliğini kaybetmiştir.
Ben sorduğum
soruya cevap alamadım. Sayın Bakan herhâlde yeterince
incelememişti soruyu. Ben BAĞ-KUR emeklisinin hastanedeki,
ödemiş olduğu, imzalamış olduğu senetten dolayı
rehin kalmasıyla ilgili bir soru sordum. Rehin kalan hastalarımızın
sorunlarının çözümüyle ilgili Sayın Bakanın ne gibi bir
önlemi var, düşüncesi var, onu öğrenmek istedim.
İkincisi,
muhtarların BAĞ-KUR prim borcuyla ilgili. Biliyorsunuz,
muhtarların aldığı maaş -yanılmıyorsam- 270
milyon. Ödedikleri BAĞ-KUR primi neredeyse aldıkları maaşa
denk gelmektedir. Borçlarının yeniden
yapılandırıldığından bahsetti. Buradan şu
anlaşılıyor ki tüm muhtarlarımız BAĞ-KUR borçlusu
veya bu problemi yaşamaktadır.
Bir önemli konu
daha: Uzel Traktör Fabrikası yaklaşık üç-dört aydan beri ciddi
sancı çekmektedir. Altmış yıldan beri Türkiye'nin
gözbebeği olan Uzel Traktör Fabrikası, ciddi üretimler yapan, ihracat
yapan Uzel Traktör Fabrikası 3-4 bin çalışanıyla problem
yaşamaktadır. Çalışanlarının
dışında, yan sanayisi ve bayileriyle beraber
değerlendirildiğinde, 30 bin civarında insan bu işten
mağduriyet görmüştür. Çok ciddi serzenişler gelmesine
rağmen, şu ana kadar Sayın Bakan bu konuyla ilgili herhangi bir
açıklama yapmış değildir, olayın üzerine
gitmemektedir. Bu konuyla ilgili ne düşünülüyor, onu da ayrıca
öğrenmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Serdaroğlu, buyurun.
Lütfen biraz
kısa olsun efendim sorular.
MEHMET
SERDAROĞLU (Kastamonu) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Cidden 4/Cliler
mağdurdur ve mazlumdurlar. On aylık asgari ücreti on ikiye bölersek
asgari ücretin altında ücret aldıkları görülecektir. Bir
yılda on ay çalışıp iki ay çıkış alan insan
mağdurdur, dört ay içinde en fazla iki gün ücretli hastalık izni
alabilen mağdurdur. Gittikleri yerde aynı işi yapanın
yarı ücretini almak mağdurluktur, önce aldıkları ücretin
yarısını almak yine mağdurluktur.
Netice
itibarıyla Sayın Bakanım, 4/Clilerin istekleri kısaca
şöyledir: Statülerinin belirlenmesini istemekteler ve bunun yanında
yılda on iki ay çalışmak istiyorlar. Eşit işe
eşit ücret verilmesi, sağlık güvencelerinin belirlenmesi ve
hastalık izinlerinin yeniden düzenlenmesi gibi çok kısa ve basit
istekleri vardır. Bunların tarafınızdan yerine getirilmesi
hepimizin dilek ve temennisidir.
Bunun
yanında, bu, Bakırköydeki sigorta binasıyla ilgili olarak da
şunu söylemek istiyorum: Bu bina tabii ki -Bakırköydeki bina- sizin
binanız. Bizim onun nereye taşınacağıyla ilgili
görüş veyahut da tavsiyemiz olamaz ancak yeni hizmet binasının
yerini iyi ve uygun olarak tespit edemediniz çünkü Güneşli-Mahmutbey yolu,
153 no.lu yer, ulaşımı en zor olan yerlerden biridir.
Sigortalılar buraya en az iki, en fazla dört vasıta
değiştirerek gelmektedirler. Yılda 1,5-2 milyon insanı
ilgilendiren, günde 400 sağlık karnesi verilen ve günde 2 bin
muamelenin yapıldığı düşünüldüğünde burada
sigortalıların mağdur oldukları gerçeği ortaya
çıkacaktır.
Bunun
yanında, daha önce de size, zatıalinize, bu Uzel Traktör
Fabrikasındaki işçilerimizin durumuyla ilgili ve Uzel Traktör
Fabrikasındaki gelişmeleri öğrenebilmek için verdiğim soru
önergeme cevap alamadım. Bunu da dikkatle takip edip bekliyoruz.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, her ne kadar 15/2/2008 tarihinden bu yana beş buçuk ay geçmiş
olsa da cevabınızdan dolayı -önergem için- teşekkür
ediyorum.
Ben, konunun daha
aydınlanması açısından, mağduriyetlerinin
giderildiği şeklinde cevapladığınız önergenin
Yani, Devlet Demiryollarında tabii afet, kaza ve olaylarda kapanan demir
yollarının açılması amacıyla
çalıştırılmış olan işçilerin
mağduriyetlerinin giderilmesi konusu nasıl hâlledildi? Ne zaman bu
konu çözüldü? Bu konuda, merakla cevabı bekleyen vatandaşlarımızın
da aydınlanması açısından eğer biraz daha detaylı
bilgi verebilirseniz çok memnun olurum.
Yine, 15/2/2008
tarihinde, 4/C kapsamında çalıştırılan işçilerin
mağduriyetlerinin giderilmesiyle ilgili sormuş olduğum soru
önergesinin cevabını da umarım, en kısa zamanda, herhâlde
yazılı cevaplayacaksınız. Sayın Serdaroğlu da
konuya değindi. Eğer, bu kapsamda, biraz bu konuyu açar,
vatandaşlarımızı bilgilendirirseniz memnun olurum.
Çok teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın İnan...
MÜMİN
İNAN (Niğde) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, teşekkür ediyorum cevabınız için.
Emekli
insanlarımızın Türkiyede zor şartlarda
yaşadığını hepimiz biliyoruz. Verdiğiniz
cevapların sizi de bizi de tatmin etmediğini biliyoruz. Eğer
emeklilerimiz bu konuda tatmin olduysa sorun yok demektir. Ama ister
SSKlı olsun ister Emekli Sandığı olsun ister BAĞ-KUR
ister tarım olsun, arazide yani
seçim bölgelerimizde yapmış olduğumuz toplantılarda
vatandaşlarımızdan, emeklilerimizden almış
olduğumuz sorunları size iletiyoruz. Onlar Sorun var. diyor.
Eğer biz Sorun yok. diyorsak, ortada bir çelişki var demektir.
Dolayısıyla, bu çelişkinin ortadan kaldırılması
için yeniden bu işin gözden geçirilmesini, emekliliği hak etmiş,
emekli olmuş insanların birçoğunun çocuğunu evlendirme
çağına getirdiğini, birçoğunun üniversitelerde ya da
başka okullarda çocuk okuttuğunu, emeklinin bir tek kişi olarak
düşünülmemesi gerektiğini ve yanında işinden olan ya da
iş bulamamış genç insanları, en az dört-beş
kişilik bir aileyi idare ettiğini ve onların geçimiyle mükellef
olduğunu da düşünmek gerekir diye düşünüyorum.
Bu konuların
yeniden gözden geçirilmesi ve emeklilerimizin asgari geçim
şartlarında bir ücrete kavuşturulması konusunda
yardımlarınızı beklediğimizi yine emekliler adına
talep ediyor ve saygılar sunuyorum efendim.
BAŞKAN
Sayın Çalış
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım, sorularımıza gösterdiğiniz ilgi için teşekkür
ediyorum. Gerçekten sorularımız sayın vekillerimizin de
belirttiği gibi vatandaşlarımızın sorunları.
Bunları siz de biliyorsunuz ancak sizlerden istirhamımız sorularımıza
biraz daha güncelliğini yitirmeden cevap vermeniz. Tabii ki sizler epey
sorularımızı cevaplandırdınız ama bazı
bakanlarımız sağ olsunlar bürokratlarına bir evrak
hazırlatıyorlar, onları bize gönderiyorlar, üzerine de bir not
düşüyorlar: Bu sorunun cevabı sizi tatmin ettiyse lütfen bir dilekçe
verin, soru önergemin yazılı önergeye çevrilmesi yönünde
Bunu
hoş bulmuyorum, doğru bulmuyorum, nazik bulmuyorum. Bunu,
zabıtlara geçmesi için özellikle söyleme ihtiyacı hissettim.
Sayın
Bakanım, İşsizlik Sigortası Fonu gerçekten krizlere gebe;
gelişme ihtiyacı olan, genç nüfusu çok fazla olan ülkemiz için
İşsizlik Sigortası Fonu son derece önemli, son derece hayati.
Tabii ki bu fonun daha da iyi kullanılır hâle gelmesi en az fonun
kendisi kadar önemli. Fondan insanlarımızın hak ettiği
kadar faydalanması için yasalarımızı biraz daha
düzeltmemiz, biraz daha kolaylaştırmamız gerektiğine
inanıyorum; bir.
İkinci bir
husus: Görülmüştür ki fonda ihtiyaçtan fazla para birikmektedir. Fonun
kaynağı sizlerin de bildiğiniz gibi ya Hazinedir ya da
işveren de işçi de ödemiş olsa işçiye binen bir yüktür.
Eğer fonda fazla para birikiyorsa bu paraları ihtiyacı
karşılayacak ve sıkıntılı olduğu zaman da
bir miktar yedek kalabilecek şekilde ayarlayarak bir hesap tutturmak gerekiyor,
ona göre düzenleme yapmak gerekiyor çünkü neticede Hazine de gidiyor serbest
piyasadan yüksek faizlerle borçlanarak buraya kaynak oluşturuyor.
Burada üzerine
basmak istediğim bir diğer konu da GAP projesi, KOP projesi; ülkemiz
için son derece önemlidir, bunların yapılması da önemlidir ama
bunlara kaynak ararken gerçekten İşsizlik Sigortası Fonunun
seçilmiş olması da talihsiz bir durumdur. Keşke bu ülkemizin
yetmiş yıllık kazanımı olan Telekom gibi, TÜPRAŞ
gibi çok önemli kurumlarımız özelleştirilirken onlardan
sağlanan kaynakları buralara aktarmış olsaydık da
vatandaşımız da şunu deseydi: Tamam, TÜPRAŞ
özelleşti ama KOP projesinde kullanıldı veya GAP projesinde
kullanıldı. diyebilseydi diyorum.
BAŞKAN
Sayın Çalış, lütfen
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Aslanoğlu, siz sisteme girmişsiniz ama sorunuz yok yalnız, söz
veremem size.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Müsaade ederseniz, bir soru da ben sorayım
efendim.
BAŞKAN
Böyle bir usul yok efendim. Yani, sizin sorunuz yok burada
Buyurun
Sayın Bakanım.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Öncelikle
İşsizlik Fonundan, son yaptığımız istihdam
paketi düzenlemesi çerçevesinde -yüzde 30 ile Bakanlar Kurulunun yetkisinde
yüzde 50ye kadar çıkarma imkânı var- aktif iş gücü
programları için fondan bir kaynak tahsisi söz konusu. Bugün
itibarıyla 250 trilyon civarında bu, önümüzdeki yıllarda 300
trilyon, istenirse 450 trilyon kadar aktif iş gücü programları için
kullanılabilecek.
Çok yaygın
bir şekilde, şu anda, Türkiyede İŞKUR
aracılığıyla, İŞKUR öncülüğünde meslek
edindirme kurslarına start vermiş bulunuyoruz.
Elâzığdaydık, Malatyadaydık, Vandaydık. Birçok
ilimizde, bir taraftan bir miktar ücret ödeyerek, bir miktar harçlık
vererek, 250 milyon lira bir aylık vererek, diğer taraftan da meslek
edindirerek, bu Her işi yaparım. anlayışından
Meslek sahibi insan sayısını artırma konusunda İşsizlik
Fonu bu dönemde ciddi bir kaynak teşkil etmeye
başlamıştır. Ayrıca, İŞKURa
kayıtlı olan bütün işsizlerimiz meslek edindirme
kurslarından geçecekler, onlar da bir meslek sahibi olacaklar. Bugüne
kadar bu uygulama da yoktu. Elde edilen bu yasal dayanakla, genç
işsizlerimiz açısından, işsizlerimiz açısından bu
kaynakların kullanılıyor olması da son derece önemli
olacak.
GAP ve benzeri
konularda kaynak aktarımı ise -özellikle üzerine basa basa söyledik-
bu kamu payının beş yıllık nemasının GAPa
aktarılması şeklindedir. Burada hazine garantisi zaten fon için
var olduğuna göre kamunun beş yıllık nemasının
aktarılması çok akılcı bir yaklaşım, çok
doğru bir yaklaşım idi. Bu konuda partilerimizin de ciddi bir
itirazı zaten söz konusu değil. Amaca uygun mu? Fon, amacına
uygun şekle de getirildi. O konuyla ilgili düzenlemeyi de burada hep
birlikte yaptık. Dolayısıyla, netice itibarıyla sosyal
yarayı tamir edecek, işsizliği önleyecek ciddi bir
kaynaktır, ciddi bir adımdır diye düşünüyoruz.
Sorulara güncel
cevap vermek doğrusu benim de çok arzu ettiğim bir olay. Ayrıca,
yine kusura bakmayınız, burada yirmi beş soruyu belli bir süre
içerisinde cevaplandırma zorunluluğumuz vardı. Daha geniş
kapsamlı bunların değerlendirilmesi,
tartışılmasından da yana olduğumu ifade etmek
istiyorum.
Emeklilerle
ilgili konuya gelince: Biz, emeklileri enflasyona ezdirmediğimizi üzerine
basa basa söylüyoruz. Bütün rakamlar ortadadır. Emeklilerle ilgili mevcut
ücretler yeterli midir değil midir tartışması ayrı bir
konudur, geçmiş dönemlerde yaşandığı gibi, emeklilerin
enflasyona ezdirilmesi, gelişen şartların çok gerisinde
kalması ayrı bir olaydır. Bizim burada izah ettiğimiz konu
budur. Emeklilerimiz bu ülke için, bu topraklar için terlerini
akıtmış olan insanlardır, onlara ne kadar ne versek azdır.
Ama bir
çarpıklığı da üzerine basarak ifade etmek istiyorum:
Şu anda Türkiyede yanlış politikalardan dolayı 2 milyon
135 bin emekli, emekli olduğu hâlde çalışmaya devam etmektedir.
Çok önemli oranda da kayıt dışı olarak
çalışmaktadırlar. Diğer taraftan da 2 milyon 390 bin
kişiye de iş arama çabası içerisindeyiz. Bunlar bugünün,
yakın geçmişin sorunları değil, bunlar
kronikleşmiş, Türkiye'nin sorunlarıdır. Bunları çözme
konusunda da bir iradeyi birlikte sergilememiz gerekiyor. 7 milyon 777 bin
emekli var. Bu emeklilerle ilgili alacağımız kararlar son derece
önemlidir. Çünkü bütün mali dengeyi ilgilendiren kararlardır, ayaküstü
verilecek beyanlarla olacak bir düzenleme değildir, bir devlet
adamlığı ve devlet ciddiyeti içerisinde bu konu ele
alınmalıdır. Yalnız, değerli bir
arkadaşımızın ifade ettiği gibi 2000 öncesi
emekliler-2000 sonrası emekliler gibi tasnifler çok acıdır.
Doğrudur, geçmiş yıllardaki sistemler, sistem üzerinde
aşırı oynamalar, 85 yılındaki, 90 yılındaki
emeklileri, hatta süper emeklileri, 95 yılındaki emeklileri çok
farklı konumlara taşımıştır. 2000 yılı
sonundaki emekliler ise başka bir statüye tabi olmuşlardır. Bu
farklılıktan kaynaklanan bir haksızlık söz konusudur.
Bununla ilgili, biz Bakanlık olarak çalışmayı
yaptırdık. 2000 yılı öncesindeki emeklilerimizin, yani
emekli aylıkları düşük olan emeklilerimizin sayısı 1
milyon 700 civarındadır. Bizdeki irade, bir düzenleme olacaksa,
iş ele alınacaksa işe buradan başlanması
konusundadır, bu istikamettedir. Yani, emeklilerle ilgili bir çalışma
söz konusu olacaksa öncelikle bu haksızlıkları giderme cihetinde
olması gerektiği düşüncesiyle biz bu altyapı
çalışmalarını hazırlamış bulunuyoruz,
gerçekleştirmiş bulunuyoruz. Ama ifade ediyorum, bunun Hükûmet
düzeyinde ele alınıp neticelendirilmesi gerekiyor; çünkü makro
dengeleri ciddi ilgilendiren
Bir dönemlik bir artış değildir,
emeklilere vereceğiniz 4 katrilyonluk artış kalıcı bir
artış olacaktır, sürekli bunu ödeyeceksiniz. O hâlde, kaynak
göstermeden yapacağınız bütün yorumlar ülkenin geleceği
için olumsuz bakış açılarıdır diye
değerlendiriyoruz.
Bir diğer
konu: Devlet Demiryollarında 220 bin geçici işçi kadrolu işçi
olmuşken doğal afet ve kaza olaylarında görev gören 615
işçi aslında altı aydan fazla çalışıyor
olmalarına rağmen, bildirimde yaşanan
sıkıntılardan dolayı kapsam dışında
kalmışlardı. Bu haksızlık daha sonra bize
iletildiği zaman, aldık ve değerlendirme yaptık. 8 Mart
2008 tarihinde bir yönetmelik değişikliği yapıldı ve
bu yönetmelik değişikliği çerçevesinde, 220 bin geçici işçi
nasıl kadroya alındıysa Devlet Demiryollarındaki,
doğal afetlerde çalışan 615 işçimiz de kadrolu işçi
statüsünü kazanmışlardır.
Bir diğer
konu BAĞ-KURla ilgili. Şimdi, BAĞ-KUR emeklileri ve
BAĞ-KURluların yaşadığı sorunlar
Aslında,
dün itibarıyla yapılandırma bitti, primlerin
yapılandırması bitti. Olayın içine
baktığımız zaman 46 katrilyon alacağın 33
katrilyonunun BAĞ-KURlulara ait olduğu görülüyor.
Biz, sosyal
güvenlik reformunu ele aldığımızda bütün bu sistemin
adaletsizliklerini ortadan kaldırma konusunda bir irade ortaya koyduk. En
önemli adaletsizlik, en önemli haksızlıklar da BAĞ-KUR
sistemindeydi, yani basamak sistemi, gelirle orantılı olmayan prim
artışları. Bu durumu düzeltmek için basamak sistemini mevcut
düzenlemede kaldırdık, beyan sistemini getirdik.
Dolayısıyla, bundan sonra BAĞ-KUR cephesinde bu kadar bir
mağduriyetin olmayacağı düşüncesindeyiz çünkü artık,
beyan esası gelmiştir. Sağlık açısından, tekrar
ifade ediyorum, iki yüz kırk gün prim ödemediği zaman,
BAĞ-KURlu vatandaşlarımızın bugünkü sistem içerisinde
sağlıktan istifade etmeleri söz konusu değildir. İki yüz
kırk gün, yani sekiz ay prim ödemesi gerekiyor. Biz bunları
kaldırdık. Bir ay prim ödemesi yeterli olmaktadır. İki
aylık prim borcu olan -ki uygulamada bu dört aya kadar çıkabiliyor-
BAĞ-KURlular ise sağlıktan yine istifade etmeye devam
edeceklerdir. Yeni genel sağlık sigortası ise bütün
vatandaşlarımızı, 70 milyonu kapsam altına
aldığı için, herkes mutlaka bir kategoriye gireceği için
herhangi bir mağduriyet söz konusu değildir. Sizin
bahsettiğiniz, örnek verdiğiniz tüm işlemler bu düzenlemelerin
olmadığı dönemlerde, Sağlık Uygulama Tebliğinin
yayınlanmadığı veya Sosyal Güvenlik ve Genel
Sağlık Sigortası Yasasının uygulamaya geçmediği
önceki dönemlere ait düzenlemelerdir. İnanıyorum ki 1 Ekim
itibarıyla bu sorunlar tümden ortadan kalkacaktır.
BAŞKAN
Sayın Bakan, sürenizi çok aştınız.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Son olarak şunu
söyleyeyim Sayın Başkanım: Prim yapılandırması da
bu mağduriyetleri ortadan kaldırma konusunda ciddi destek sağlamıştır.
Sayın
Başkanım, son olarak, 4/Clilerin mağduriyetleri ifade ediliyor.
4/Cliler, aslında 1992 ile 2004 yılları arasında
mağdurdurlar, bunlar doğru. Mağduriyetleri giderildi.
Tartışılan konu: Mağduriyetlerin giderilmesi yeterli
değildir, biraz daha durumlarını iyileştirelim, ücretlerini
artıralım, kadrolu hâle getirelim. diye talepler
yapılmaktadır. Bununla ilgili çok samimi, açık olarak ifade
ettim. 220 bin kişiyi geçici işçiden daimi işçi noktasına
taşıyan bir iktidarız. Bunlarla ilgili veriler ve devletin
elinin güçlenmesi, bu ve benzeri az önce ifade ettiğim usta
öğreticilerde olduğu gibi- sorunları da çözecektir ama şunu
üzerine basarak söylüyorum ki 1992 ile 2004 yılları arasında bu
vatandaşlarımız özelleştirilen müesseselerden
tazminatları verilerek sokağa
bırakılmışlardır. Bunları tekrar on ay
çalışma imkânına kavuşturmak önemli bir adımdır.
Umarım ki gelişmeler yine bu
çalışanlarımızın lehine devam eder.
Uzel ve
Gazianteple ilgili konuda Bakanlığımızın yetkileri ne
ise o çerçevede cereyan etmiştir, teftişleri
yaptırmışızdır ve şunu ifade ediyorum, bütün
Parlamentonun da buna katıldığına inanıyorum,
milletvekillerinin: Örgütlü toplum, tüm olumsuzlukların
ilacıdır. Tüm rahatsızlıkların tedavisi için her
alanda örgütlü toplumdan yana olmamız gerekiyor. Eğer bir yerde
örgütlü toplum karşıtı bir durum söz konusu ise,
Çalışma Bakanlığı olarak bizim buna seyirci
kalmamız, Hükûmet olarak seyirci kalmamız söz konusu değildir.
Bununla ilgili bir belge, bilgi var ise bunu da değerlendireceğimi
huzurlarınızda ifade ediyorum.
Hepinize
teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bakan.
Sayın
milletvekilleri, sözlü soru görüşmeleri için ayrılan süre
tamamlanmıştır.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati : 17.35
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.52
BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP ÜYELER: Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı),
Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 136ncı Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
Alınan karar
gereğince gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
1.- Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (1/627) (S. Sayısı: 273)(x)
BAŞKAN
1inci sırada yer alan, Kamu
İhale Sözleşmeleri Kanunun-da Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştır-ma ve Turizm Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
Komisyon ve
Hükûmet burada.
Komisyon Raporu
273 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının
tümü üzerinde gruplar adına, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Ankara Milletvekili Tekin Bingöl.
Sayın
Bingöl, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi
dakika.
CHP GRUBU ADINA
TEKİN BİNGÖL (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlarım.
Konuşmama
başlamadan önce, İstanbul Güngörendeki terör olaylarını
kınıyor, hayatını kaybeden yurttaşlarımıza
Allahtan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Yine, tüm
İslam âleminin Miraç Kandilini kutluyorum.
Değerli
milletvekilleri, hepinizin bildiği gibi, Türkiye ekonomisinde çok önemli
yer tutan dinamik sektörlerden bir tanesi de inşaat sektörüdür.
İnşaat sektörü, sadece yol, kanalizasyon, su, kolektör, arıtma,
doğal gaz gibi altyapı tesisleriyle, okul, hastane, spor kompleksi,
kültür merkezi gibi üstyapı inşaatlarından
sınırlı değildir, çok dinamik bir sektördür. Bu sektörde,
iki yüz ellinin üzerinde farklı inşaat malzemelerinin
imalatını ihtiva eden bir inşaat sanayisi söz konusudur. Bu
inşaat malzemelerinin sektörde kullanımı ve montajıyla
ilgili iş yapan taşeron diye nitelendirilen alt yükleniciler
vardır. Yine, tüm bu inşaat sektöründe büyük bir yer tutan inşaat
nakliyeciliği söz konusudur ve yine, sektörde, farklı alanlarda
çalışan, inşaat işçiliği diye nitelendirdiğimiz
büyük bir istihdam olanağı sağlayan ciddi bir sektördür.
(x)
273 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Bu sektör yurt
içinde böyle dinamik bir yapıya sahipken, yurt dışında da
inşaat sanayisinde imal edilen malzemelerin ihracıyla
ihracatımızda önemli bir yer tutar inşaat sektörü. Keza
hepinizin de bildiği gibi, son yıllarda yurt dışı
müteahhitlik hizmetleri -dışarıda uluslararası ihalelerde
çok önemli projelere imza atarak- başarıyla tamamlanmış ve
artık dünyada hatırı sayılır bir yurt
dışı müteahhitlik hizmetleri birimi oluşturulmuştur.
Bütün bunlar, takdir edersiniz ki sektörün ne kadar aktif ve dinamik olduğunun
göstergesidir.
Yine hepinizin
çok iyi bildiği gibi, inşaat sektöründe inşaat mevsimi diye
bir kavram vardı. Bu, yılın belli dönemlerinde inşaat
yapımını ihtiva ederdi. Oysa son yıllarda gelişen
teknolojiye paralel olarak artık inşaat mevsimi kavramı da
yavaş yavaş hayatımızdan çıkmaya başladı ve
hemen hemen yılın tamamında inşaat sektörünün son derece
dinamik olduğunu, gelişen teknolojiyle birlikte görmekteyiz.
Örneğin, geçmiş yıllarda eksinin altındaki
sıcaklıklarda harçlı imalat yapmak son derece güçtü ama
şimdi katkı maddesi kullanarak ya da farklı teknolojilerle
yılın on iki ayı en hassas inşaat kalemiyle
uğraşmak söz konusu.
Değerli
milletvekilleri, böyle ciddi bir sektör maalesef son dönemlerde ciddi bir
sıkıntı içine girmiştir. Bu sıkıntı,
özellikle 2007nin son aylarında kendisini hissettirmeye
başladı. İnşaat malzemelerindeki bazı fiyat
artışları bugün içinde yaşanılan
sıkıntının âdeta habercisiydi. Maalesef, 2007nin
sonlarında kendisini hissettirmeye başlayan bu sektördeki
sıkıntı ve krizin habercisi gelişmeler Hükûmet
tarafından ciddiye alınmadı. Özellikle ilgililer tarafından
planlama ve önümüzdeki süreci iyi dizayn etme konusundaki
başarısızlık sektördeki sıkıntı ve krizi
beraberinde getirdi. 2007nin sonunda, başta yuvarlak inşaat demiri
olmak üzere inşaat malzemelerinin birçoğunda fiyat
artışları söz konusu oldu. Örneğin, 2007nin Aralık
ayında 850 ile 900 YTL civarında olan yuvarlak inşaat demirleri
2 bin YTLye kadar bir fiyata ulaştı. Sonradan inşaat
malzemelerinin hemen tamamında hissedilir derecede fiyat
artışları söz konusu oldu.
Bu fiyat
artışları incelendiğinde, farklı nedenlerle söz konusu
olduğunu görmek mümkün. Örneğin, yuvarlak inşaat demirindeki
ihracat fazlalığı demir fiyatlarını artırdı,
doğrudur. Örneğin, uluslararası petrol fiyatlarındaki
önemli artışlar özellikle petrol türevlerine bağlı olarak
inşaat malzemelerinin, nakliyenin ve benzerinin fiyat
artışlarına yol açtı, doğrudur. Ama sadece sektörün
içinde bulunduğu krizi bu palyatif nedenlerle ortaya koymak bence sağlıklı
bir duruş olmaz.
Bunlar
doğrudur ama bunların dışında, sektördeki bu önemli
krizin, sıkıntının ve darboğazın farklı
nedenleri de vardır değerli arkadaşlar. Bunlardan bir tanesi ve
çok önemlisi, enflasyon değerlendirmesinde Hükûmetin öngörüsüzlüğüdür.
Bakınız, son üç yılda enflasyon tahminî fiyat değerleri ile
gerçekleşen enflasyon rakamlarına baktığımızda
gelinen süreci çok iyi görmek mümkün. Bildiğiniz gibi, 2006
yılında tahminî enflasyon yüzde 5 idi ama gerçekleşen enflasyon
yüzde 9,6 oldu. Yine, 2007de tahminî enflasyon rakamı ilgililer
tarafından yüzde 4 olarak açıklandı, gerçekleşen enflasyon
yüzde 8,3 oldu. 2008de ise yılın ilk altı ayı için yüzde
2, tamamında yüzde 4 enflasyon öngörüldü ama günümüzde, geldiğimiz
noktada yılın ilk altı ayı için gerçekleşen enflasyon
yüzde 3,9 oldu ve hepinizin bildiği gibi, dün Merkez Bankası
Başkanının açıkladığı gibi, 2008 tahminî
enflasyonu 10,6ya revize edildi.
Değerli
milletvekilleri, düşününüz ki üç yıllık enflasyon
rakamlarında tahminî enflasyon rakamları ile gerçekleşmelerde
yüzde 100 bir sapma söz konusu. Oysa hepiniz çok iyi bilirsiniz ki istatistikte
tolere edilecek olan hata veya yanılgı, artı eksi yüzde 5le
sınırlıdır. Artı eksi yüzde 5 tolere edilecek böyle
bir sapma eğer yüzde 100e varırsa işte içinde bulunduğumuz
sıkıntıyı yaşarız. Bu çok büyük bir sapmadır
değerli milletvekilleri. 2008 için konutta enflasyon yüzde 16,3.
Şimdi, yetkililer tarafından, ilgililer tarafından eğer
konutta enflasyon yüzde 15 olarak nitelendirilseydi, tahmin edilseydi, yüzde 1
ya da 1,5luk yanılgı ya da sapmayı sektör temsilcileri tolere
edebilirdi ama takdir edersiniz ki yüzde 100den fazla bir sapma, maalesef,
sektördeki firmaları ciddi anlamda krizin içine sokmuştur.
Demin
bahsettiğim gibi, 2007nin sonunda kendisini göstermeye başlayan bu
sıkıntılı süreçle ilgili sağlıksız
öngörüler, zamanında müdahalelerin yapılmaması, nisan ve
mayıs ayında firmalar, sektör temsilcileri ve meslek örgütleri tarafından
Hükûmetin ve ilgililerin dikkati çekilmesi adına birtakım girişimlerde
bulunuldu, toplantılar yapıldı ve bazı yerlerde bu tür
eylemler farklı boyutlara ulaştı. Örneğin, Kayseride
müteahhit firmalar on beş gün şantiyelerini kapattılar, herhangi
bir iş yapmadılar, sırf sektörün içinde bulunduğu krizi,
sıkıntıyı kamuoyunun gündemine taşımak
adına.
Değerli
milletvekilleri, inşaat sektörü ciddi anlamda kriz yaşıyor.
Dediğim gibi, geleceği planlamakta son derece
başarısız davranan Hükûmetin burada çok ciddi sorumluluğu
vardır. Uluslararası fiyatların anında takip edilmesi,
doğru yorumlanması ve ülke gerçekliğine göre adapte edilmesi,
iktidarın ve bu noktada görevli olan kamu personelinin birinci derece
görevidir. Sektörde ciddi kriz vardır diyoruz, sektör temsilcileri ve
firmalar bu krizi aşmak için inanın çok büyük bir mücadele
içerisindeler, büyük krediler kullanmak zorundalar. Zira Hükûmet, şu anda
bizim de olumlu gördüğümüz bu tasarıyı Genel Kurul gündemine
getirmekte gecikmiştir. Zira yedinci ay bitmiştir ve hâlâ kriz bütün
derinliğiyle sürmekte ve krizin etkileri firmalar üzerinde çok yoğun
bir şekilde hissedilmektedir.
Değerli
milletvekilleri, olumlu baktığımız bu tasarı elbette
Kamu İhale Kanununa göre iş yapan firmaları rahatlatma
adına, onlardan kaynaklanmayan sorunları çözmek adına
atılmış olan doğru bir adımdır ama gelin görün ki
bunun sıkıntısını ya da bunun ceremesini uzun vadede
vergi mükellefi olan vatandaşlarımız çekecektir çünkü bu ciddi
bir yük getirecek sonuçta.
Burada
dikkatinizi çekmek istediğim bir başka husus daha var değerli
milletvekilleri. Çok iyi bildiğiniz gibi, 2886 sayılı İhale
Yasasına göre ihale edilmiş işler vardır ve o işler
hâlâ Türkiyenin muhtelif yerlerinde devam etmekte ve bunlar da
hatırı sayılır bir yekûn tutmaktadır. Şimdi, 2886
sayılı Yasaya göre ihale edilen işlerde fiyat farkı
uygulaması vardır. Bu kritik dönemde, bu
sıkıntılı süreçte 2886ya göre iş yapan firmalar
yapmış oldukları işlerin fiyat farkını almaktalar
ama 4734 sayılı Yasaya göre ihale edilmiş işlerde sabit
fiyat uygulaması yani genel kullanılan deyimde olduğu gibi,
anahtar teslimi işlerde yasa gereği fiyat farkı uygulaması
söz konusu olamamaktadır. Burada bir eşitsizlik söz konusudur:
2886ya göre fiyat farkı alınmakta ama 4734 sayılı Yasaya
göre ihale edilen işlerde fiyat farkı uygulaması söz konusu
olamamaktadır.
Değerli
milletvekilleri, burada dikkatinizi çekmek istediğim çok önemli bir husus
var: Bu tasarının olumlu olduğunu, biz de olumlu
baktığımızı ifade ettim ama tasarıda ihtiyatla
yaklaştığımız bir konu vardır. İhtiyatla
yaklaştığımız konu şudur ki tasarı Genel
Kurula gelmiştir. Tasarıda tespit edilen, vurgulanan tarihler
uygundur. Örneğin 1/1/2008 tarihinden sonra yapılan imalatlara fiyat
farkı uygulanacaktır. deniyor. Bu yerinde bir tespittir.
Örneğin, 31/5/2008 tarihine kadar ihalesi yapılmış işler
için, bu tasarı yasalaşırsa geçerli olacaktır,
doğrudur ama demin bahsettiğim ve ihtiyatla
yaklaştığımız dediğim konu ise tasarıyla
birlikte henüz kararnameyle ilgili herhangi bir çalışmanın
yapılmamasıdır.
Bu
tasarının hayata geçirilmesi tek başına yeterli
değildir değerli milletvekilleri. Kararname çok önem arz etmektedir.
Zira, sektörde ciddi anlamda fiyat artışı yaşanan
inşaat malzemeleriyle ve işçiliklerle ilgili değerlendirmelerde
ve kat sayılarda, yine uygulanacak olan fiyat farkı esaslarında
henüz çok ciddi bir belirsizlik vardır. Oysa tasarıyla birlikte
eğer kararname de gündeme getirilseydi, o da
tartışılıp zenginleştirilseydi, katkılar
sunulsaydı gecikmiş olan bu yasanın ve kararnamenin bir an önce
hayata geçirilmesi sağlanmış olacaktı.
Bakınız,
yedinci ay bitiyor. Kararnamenin hazırlanması, bunun
uygulanabilirliğinin sağlanması, inanın, yine ciddi bir
süre alacaktır. Bu süre, yedi aydır, sekiz aydır ciddi
sıkıntı içinde olan firmaları ve
çalışanları, özellikle işçi kardeşlerimizi çok ciddi bir
sıkıntının içine sokacaktır. Çünkü aylardır
firmalardan ücretlerini alamayan işçi kardeşlerimiz vardır,
aylardır firmalardan hak ettikleri alacaklarını tahsil edemeyen
alt yükleniciler vardır. Bunlar ciddi bir sıkıntı
doğurmaktadır.
Dolayısıyla,
kararnamenin olmaması ya da kararnamenin nasıl bir taslak
içerdiğinin bilinmemesi, görülmemesi, tartışılmaması
çok ciddi bir eksikliktir. Korkarım ki sektör temsilcilerinin de son
derece kaygıyla karşıladıkları bu tasarıda,
kararname çıktıktan sonra dağ fare doğuracaktır.
Değerli
milletvekilleri, bu kararname hayata geçirildiğinde, eğer
zamanında, iyi bir zamanlamayla hayata geçirilmezse, maalesef, son birkaç
aydır ciddi zararlara uğrayan, iflas eden ya da iflasın
eşiğine gelmiş firmalar kendileriyle birlikte onlarca, yüzlerce
alt yüklenici ve işçi kardeşlerimizi son derece zor bir noktaya
getireceklerdir.
Bu tür
tasarıyı çıkarmak ya da kararnameyi çıkarmak tek
başına yetmiyor, zamanlama son derece önemli. Zira, siz, iflaslar çok
daha derinleştiğinde, artık birçok insanın canını
yakmaya başladığında bunu hayata geçirirseniz hiçbir anlam
ifade etmeyecektir. Hastanın hastalığı sırasında
onun tedavisi için eğer masraf etmeyip öldükten sonra arkasından
helva dağıtırsanız onun hiçbir anlamı kalmaz
değerli milletvekilleri. Zamanlama çok önemli, kararname çok önemli.
Sektörde birçok insan bu krizin aşılması açısından çok
ciddi bir şekilde bu kararnamenin bir an önce hayata geçirilmesini
beklemektedir.
Biz, ülkenin
içinde bulunduğu sıkıntıyı göz önüne alarak, özellikle
sektörde çalışan milyonlarca insanın şu anda içinde
bulunduğu darboğazı aşma adına olumlu
yaklaştığımızı ifade ediyoruz ama burada,
geleceğini planlayamayan, önünü göremeyen, bütün tahminlerinde yüzde 100
sapmayla yanılan bir iktidarın basiretsizliğinin sonucu
olduğunu da belirtmek istiyorum değerli milletvekilleri.
Burada
sıkıntı, ne tek başına uluslararası piyasalardaki
fiyat artışlarıdır ne ihracatta pik yapan yuvarlak demirin
çok fazla satışıdır. Siz bunları tek başına
mazeret olarak alırsanız hem kendinizi yanılgıya
düşürürsünüz hem de bu işe ciddiyetle
yaklaşmadığınızı gösterirsiniz. Bu
tasarının hayata geçirilmesi, kararnamenin ve süresinin çok iyi
ayarlanması gerekiyor.
Değerli
milletvekilleri, sektördeki meslek örgütleri ve firmalar maalesef bir
başka konuda da sıkıntı çekmekteler. O da özellikle son
birkaç yıldır, türedi firmaların, yıllardır bilgi birikimiyle, emeğiyle her türlü
potansiyele sahip firmalarla âdeta hiçbir özelliği olmayan, hiçbir
birikime, deneyime, potansiyele sahip olmayan yandaş türedi
firmaların bu sektörde cirit atması ve çok büyük cesametteki
firmalarla büyük bir cesaretle o cesareti de nasıl ve nereden
aldıklarını bilmediğimiz bir şekilde- bu büyük
projelere rahatlıkla girip sektörde ciddi sıkıntılar da
yaratabilmesidir.
Bugün buraya
gelinen noktada bu türedi firmaların çok büyük bir sorumluluğu
vardır değerli milletvekilleri. O firmalar, hem fiyatların
oluşmasında son derece yanlış ve tehlikeli tekliflerle
fiyat oluşumunu engellemekte, yanlış yönlendirmekte hem de
maalesef uluslararası camiada ciddi bir prestije sahip olduğumuz yurt
dışı müteahhitlik hizmetlerinde de bize ciddi anlamda zarar
verebilmekteler. Dolayısıyla, mutlaka inşaat sektörünün sadece
ve sadece bu kararname ve bu tasarıyla geçiştirilmesi yerine ciddi
anlamda yasaları düzenleyerek, buradaki boşluklardan faydalanarak
hiçbir özelliği olmayan türedi firmaların sektörde cirit
atmalarının da önüne geçilmesinde büyük yarar vardır diye
düşünüyorum.
Bu duygularla,
beni sabırla dinlediğiniz için şahsım ve partim adına
hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bingöl.
Demokratik Toplum
Partisi Grubu adına Van Milletvekili Özdal Üçer. (DTP
sıralarından alkışlar)
Sayın Üçer,
buyurun.
DTP GRUBU ADINA
ÖZDAL ÜÇER (Van) Teşekkürler.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; Kamu İhale Sözleşmeleri
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı hakkında parti grubum adına söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi en derin içtenliklerimle selamlarım.
Konuşmama
başlamadan önce yürekten duyduğum acıyı belirterek
İstanbul Güngörende masum sivilleri hedef alan menfur
saldırıyı kınıyor, saldırıda
hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet, yaralılara acil
şifalar diliyorum.
Bu
acıyı ifade ederken bazı şeyleri ifade etmeden
geçemeyeceğim. Özellikle basın-yayın organlarında, Güngören
mahalle sakinlerinin ifadelerine başvurulduğunda, birkaç gündür
yoğun güvenlik tedbirlerinin alındığının,
polislerin görevlendirildiğinin ve bu konuda belli duyumların
alınmış olduğunun gözlemlendiği yer
almıştı. Ben şunu sormak isterim: 1 Mayısta emekçiler
emek ve işçi bayramını kutlayacak diye Taksime çıkmak
isterken Bir provokasyonu ihbar aldık. diye emekçilere karşı
resmen devlet terörü estirenler, neden böylesi bir provokasyonun duyumunu
almış oldukları gözlendiği hâlde herhangi bir şey
yapmadılar veyahut da yaptılar da bunu neden söylemiyorlar?
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 4735 sayılı Kanunun
8inci maddesinde fiyat farkı verilebilmesi şu esaslara
bağlanmıştır: Sözleşme türlerine göre fiyat
farkı verilebilmesine ilişkin esas ve usulleri tespite Kamu
İhale Kurumunun teklifi üzerine Bakanlar Kurulu yetkilidir.
Sözleşmelerde yer alan fiyat farkına ilişkin esas ve usullerde
sözleşme imzalandıktan sonra değişiklik yapılamaz.
Sayın
milletvekilleri, 4735 sayılı Kanuna eklenmesi düşünülen geçici
2nci maddede 31/5/2008 tarihinden önce 4734 sayılı Kamu İhale
Kanununa göre ihalesi yapılmış yapım işlerinde,
iş kalemleri veya iş gruplarının imalatında
kullanılan malzemelerin fiyatlarında beklenmeyen artışlar
meydana gelmesi nedeniyle ihale dokümanında fiyat farkı verilmesine
ilişkin hüküm bulunup bulunmadığına veya ihalenin
yabancı para üzerinden sözleşmeye bağlanıp
bağlanmadığına bakılmaksızın 1/1/2008
tarihinden sonra yapılan ve yapılacak olan imalatlar için fiyat
farkı verilebilmesine ilişkin esas ve usulleri tespite Kurumun
teklifi üzerine Bakanlar Kurulu yetkilidir. denilmektedir. Bu ne anlama
gelmektedir, yani daha önceden öngörülmemiş fiyat artışları
veya fiyat farkları için Bakanlar Kurulunun yeni bir ödenek
çıkarması? Peki, profesyonel düzeyde çok büyük ihalelerde yer alan
firmaların kendi piyasasıyla ilgili öngörülerinin olmasını
beklemek ne kadar yanlış olur? Az evvelki hatibin de söylediklerine
katılarak piyasanın ve piyasada yer alan kişilerin, firmaların,
ülkenin ekonomik koşullarını gelecek koşullarıyla da
birlikte düşünmesi ve bu doğrultuda ihalelere girmesi gerekmektedir.
Böylesi mağduriyetlerin oluşmasının yegâne sebeplerinden
biri, ihalelerde yapılan usulsüzlüklerdir. Salt ihaleyi alacağım
diye sözleşme metinlerini kendine göre düzenlemiş olmaktan
kaynaklanmış bir sorun vardır. Bu değişiklikle Kamu
İhale Sözleşmeleri Kanunu delinmektedir.
Bu yasanın
çıkarılması, bir anlamda da kamu kaynaklarının Hükûmet
yanlısı şirketlere transfer edilmesi demektir. Evet, inşaat
sektöründe ya da hizmet alımlarında mağduriyetler
yaşanmıştır ama bu mağduriyetler sadece ve sadece
ücretleri ödenmeyen işçiler düzeyinde kalmıştır. Çünkü,
Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda fiyat farkı verilebilmesi
ihale dokümanında belirtilmesi esasını gerekmektedir. Peki,
ihaleye giren bir müteahhit hangi sebepten dolayı fiyat
artışlarını görmezden gelip, hemen cukkadan her şeye
atılıp bütün ihaleleri kapma kaygısı içerisindedir?
İkincisi,
Kamu İhale Kurumunun teklifi ve Bakanlar Kurulunun karar alması
koşuluna bağlanmaktaydı. Eklenmesi düşünülen geçici
maddeyle ihale dokümanında fiyat farkı ile ilgili herhangi bir hüküm
olmasa da Bakanlar Kurulu kararıyla fiyat farkı verilebilecektir. Bu
uygulama, aynı zamanda, geçmişe yönelik yapılan işler için
öngörülmektedir. Ayrıca, genel olarak döviz bazında yapılan
sözleşmelerde fiyat farkı uygulaması yapılmamaktadır.
Eklenmesi düşünülen geçici maddeyle, döviz bazında yapılan
sözleşmeler için de fiyat farkı uygulaması
yapılabilmektedir.
Dövizin inişli
çıkışlı kurlarda seyrettiği bir ülke ekonomisinde bunu
yapmanın ne anlama geldiğini küçük matematik hesapları yaparak
ortaya çıkarmamız lazım. Kendileri spekülatif anlamda
yaklaşımlarla döviz kurlarını yükseltip alçaltırken
aynı ödemelerden mağdur olmuş kişilerin aslında -iyi
irdelendiğinde- sadece döviz kurunun değişikliğinden kâr
sağlamaya yönelik bir amaç içerisinde olduklarını da görebilmek
lazım. Evet, döviz kurlarının değişkenliğinden
dolayı mağduriyet yaşayanlar vardır ama böylesi bir genel
hüküm, asla, inşaat sektöründe sorunları gidermeye yönelik bir
yaklaşımı kesinlikle içermemektedir.
Sayın
milletvekilleri, bu yasa değişikliğinin birilerinin
siparişi üzerine yapıldığını ve birilerinin
siparişi üzerine yapılan bir yasanın ivedi bir şekilde
görüşmelerin
Zaten bu anlamda bunu da söylemek, ifade etmek gerekiyor.
Meclisin en genç üyelerinden biriyim. Seksen yıllık cumhuriyet
tarihinin Meclis çalışmalarını tanımlarken hepimiz
yüce Meclis çatısı altında bulunmaktan duyduğumuz gururu da
ifade ederek bazı şeyleri ifade ediyoruz ama inanın, Meclis
çalışmalarında bu sermaye kesimlerinin, egemen güçlerin
istekleri doğrultusunda hazırlanmış yasaların
çıkarılması için bu kadar acele edilmesini asla
anlayabilmiş değilim ve bunu kendi kuşağımdaki
insanlara anlatabilmekte müthiş bir güçlük yaşıyorum. IMFnin
önümüze koyduğu her yasayı, sermaye kesimlerinin önümüze koyduğu
her yasayı ivedilikle, tez canlılıkla, onların
istediği koşulları bire bir uygulayarak çıkarmak zorunda
mıyız? Bu fiyat farkından kimlerin yararlanacağını
tahmin etmek pek de zor değil. Mesela Hükûmetin yere göğe
sığdıramadığı toplu konut projelerini
verdiği yandaş firmalar olabilir mi? Toplu konut ihaleleri kimlere
verilmiş? Hükûmet bunları sırasıyla ülke çapında
açıklayabilir mi? Altı yıllık AKP Hükûmeti altı
yıldan beridir toplu konut ihalelerini kimlere vermiş, bunların
sırasıyla listesini açıklasın ve bu ihalelerden dolayı
o ihale firmalarına, yüklenici firmalara bu yasadan dolayı ne kadar
para ödeyeceğini açıklasın, bizim bu konuda ikna edilmemizi
sağlasın, biz de evet diyelim.
AHMET
BÜYÜKAKKAŞLAR (Konya) TOKİnin web sitesine baksana.
ÖZDAL ÜÇER
(Devamla) Aynı şekilde milyarlarca lira kamu kaynağı
akıtılarak yapılan ancak açılışı
yapıldıktan hemen sonra çöken bölünmüş yol projelerini yürüten
AKP yandaşı olan firmalar olabilir mi?
Evet, AKP
Hükûmetinin programında en çok övündüğü yasalardan biri duble yollar,
yani bölünmüş yollardı. Bölünmüş yollar artık
parçalanmış yollar oldu. Peki, bir yılda, iki yılda büyük
para kaynakları, mali kaynaklar aktarılarak yapılan bu yollar
neden bir yılda, iki yılda çöken oldu, parçalanan yollar oldu?
Artık yapılmış yolların çoğunda
Birçoğunuz
eğer kara yoluyla seyahat ediyorsanız Türkiyede AKP Hükûmetinin
görevde bulunduğu süre içerisinde yapılmış yollara
bakın, durumun ne olduğunu herkes anlar.
Bu konuda daha
evvelden böyle bir düzenleme daha yapılmıştı 1989 Akbulut
Hükûmeti döneminde, Anavatan Hükûmeti döneminde ve o dönem milyarlarca
liralık mali kaynak, kamu kaynağı, özel şirketlerin, özel
firmaların, ANAP yandaşı özel firmaların kasasına
girmişti ve o paraların çoğu yakın zamanda yapılan bir
seçimde birileri tarafından da seçim destek yardım maliyeti olarak
kullanılmıştı. İlginç bir tesadüf, önümüzde bir seçim
var ve seçimlerde, inanıyorum ki bu seçimde AKP oy alabilmek için daha çok
şey yapmak zorunda ve daha çok destek almak zorunda. Bu desteği
bulmanın en iyi yöntemi de kendi yandaşı olan firmalara bir
şekilde mali kaynak aktarımını sağlamak. Ama o dönemde
bu uygulamayı seçen ANAP tarihten silindi. O dönemde 2 bakan hakkında
yüce Divanda yargılama olayı oldu ve onlar kendilerini
sıyırabildi işin içinden ama kendi yerlerine kurbanlık
bürokratlar seçtiler.
Gelecek için
şunu sorarım: Arkadaşlarımız ya da bu işle ilgili
sorumluluğu alacak kişiler kendi kurbanlarını
belirlemişler mi? AKP Hükûmetinin program
açıklayışında Sayın Başbakan halka şu sözü
veriyordu: Biz yolsuzluğa damardan gireceğiz. Ama maalesef ve
maalesef şunu bu halk çok iyi gördü ki yolsuzluk AKPnin damarlarına
girdi. Yolsuzluk yapmak ayıptır.
MEHMET CEYLAN
(Karabük) Halk kimin yolsuzluk yaptığını çok iyi görüyor.
ÖZDAL ÜÇER
(Devamla) - Yapılan ihaleleri açıklayın. Dokümanları,
gelin, ortaya koyalım. Mesela toplu konut inşaatları, mesela
kara yolu ihalelerini, gelin, şeffaf bir şekilde kamuoyuyla
paylaşalım. O zaman neyin ayıp olduğunu görelim, neyin
günah olduğunu görelim.
BAŞKAN
Sayın Üçer, lütfen Genel Kurula hitap edin.
MEHMET CEYLAN
(Karabük) Paylaş kardeşim, paylaş!
ÖZDAL ÜÇER
(Devamla) Değerli arkadaşlar
Lütfen
MEHMET CEYLAN
(Karabük) Devam edin siz
BAŞKAN
Sayın Milletvekili, lütfen
ÖZDAL ÜÇER
(Devamla) Şimdi, Meclis ahlakına uymayan sözcükleri duymak beni
üzüyor, etkiliyor Sayın Başkan.
BAŞKAN Kim
ne dedi? Ben duymadım.
ÖZDAL ÜÇER
(Devamla) Kayıtlar incelenirse
BAŞKAN
Bakacağım efendim.
MEHMET CEYLAN
(Karabük) Kendinize bakın siz.
ÖZDAL ÜÇER
(Devamla) Ben neye bakacağımı senden öğrenecek
değilim. Senden öğrenmeyeceğim.
MEHMET CEYLAN
(Karabük) Bizden öğreneceksiniz.
ÖZDAL ÜÇER
(Devamla) Asla senden öğrenmeyeceğim!
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen müdahale etmeyelim efendim.
ÖZDAL ÜÇER
(Devamla) Asla senden öğrenmeyeceğim ve neyi söyleyeceğimi
asla sana sormayacağım, asla!
BAŞKAN
Sayın Üçer, lütfen devam edin siz.
ÖZDAL ÜÇER
(Devamla) Evet, şunu söyleyin bana o zaman değerli arkadaşlar:
AKP, Sayın Başbakan, bölge milletvekilleriyle de övünüyor. Şunu
açıklıkla söyleyebilir misiniz: Bölge milletvekillerinden şu an
bu konuyla ilgili olacağını düşündüğüm Cemal
Kayanın yakınlarının sahibi olduğu firmalar kamudan
kaç ihale almıştır? Kaç kişi işçi olarak
çalıştırılıp mağdur edilmiştir?
Vanda, bu
Hükûmetin Millî Eğitim Bakanlığını yapan Sayın
Hüseyin Çelikin akrabalarının kaç ihaleye müdahil olduğunu
açıklayabilir misiniz?
İkram
Dinçerin Karayollarında yapılan en son ihalelere ne şekilde
müdahil olduğunu açıklayabilir misiniz?
İhalelerin
ihale prosedürüne, İhale Kanununa aykırı bir şekilde
yapıldığını ve bunun neden
yapıldığını açıklayabilir misiniz?
Yanlış
olan yolsuzluktur, haksız olan yolsuzluktur, günah olan yolsuzluktur.
Asıl saygısızlık yolsuzluk yapmaktır.
MEHMET CEYLAN
(Karabük) Böyle konuşamaz.
BAŞKAN
Sayın Üçer
ÖMER FARUK ÖZ
(Malatya) İspat etmek lazım! İspat etmek lazım!
ÖZDAL ÜÇER
(Devamla) Getirin belgeleri, ispat ederiz.
MEHMET CEYLAN
(Karabük) İspat edemeyen namerttir!
ÖZDAL ÜÇER
(Devamla) Ben ispat edeceğim, ispat edeceğim.
MEHMET CEYLAN
(Karabük) İspat edemeyen müfteridir!
ÖZDAL ÜÇER
(Devamla) İspat edersem istifa edecek misiniz? İstifa edecek
misiniz? Hayır.
MEHMET CEYLAN
(Karabük) Böyle konuşamazsınız!
BAŞKAN
Sayın Üçer
ÖZDAL ÜÇER
(Devamla) Ben istediğim gibi konuşurum.
MEHMET CEYLAN
(Karabük) Böyle konuşamazsınız!
ÖZDAL ÜÇER
(Devamla) Sen böyle konuşamazsın!
MEHMET CEYLAN
(Karabük) Ulu orta iftira atamazsınız!
ÖZDAL ÜÇER
(Devamla) Benim ne konuşacağıma sen karar veremezsin!
Sayın
Başkan, sadece beni uyarıyorsunuz ama konuşmamın
başından bu yana
MEHMET CEYLAN
(Karabük) Bu ülkede hâkimler var, savcılar var. Varsa bir iddianız
mahkemeye başvurursunuz!
ÖZDAL ÜÇER
(Devamla) Hiç, hiç, hiç, hiç şey yapmayın, lütfen
Lütfen
BAŞKAN
Sayın Üçer, konuşmanıza devam eder misiniz lütfen.
ÖZDAL ÜÇER
(Devamla) Ben konuşmama devam ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun.
MEHMET CEYLAN
(Karabük) Nasıl sözdür ya!
ÖZDAL ÜÇER
(Devamla) Evet, o zaman şunu açıklar mısınız? Kaç
yüklenici firmaya ne kadar para ödenecek bu yasa çıkarsa? Bu firmalar
hangi firmalar? Peki, ikinci bir gerekçe olarak şunu diyorsunuz: Biz
toplumsal yaşamda oluşmuş mağduriyetleri gidermeye
çalışıyoruz. Bu toplum sadece sermayedarlardan, sadece
müteahhitlerden oluşmuyor. Mademki toplumun ekonomik yaralarını
sarmaya bu kadar duyarlısınız, enflasyon mağduru olan,
enflasyon fiyat farkı mağduru olan işçi, emekçi, memur ve
emeklilere neden bu kıyağı düşünmüyorsunuz?
İnanın, toplumsal anlamda yaşanan ekonomik
tıkanmışlığı aşabilmek için, eğer
bahsettiğimiz sosyal kesimlere fiyat farkı, ücret farkını
düşünerek bir ekonomik program geliştirirseniz o zaman ülke ekonomisi
de canlanır.
Şunu,
belirtmek istediğim ayrı bir şey olarak ifade etmek istiyorum:
Şu ana kadar herhangi bir ekonomik tespit yapılmış mı?
Piyasa fiyatları değişti diye kamuyla sözleşme
yapmış yüklenicilerden kendi zarar ettiğini şikâyette
bulunan, resmî başvuruda bulunan kaç firma var, kaç yüklenici var?
Eğer böyle bir yüklenici firma uygulaması girişimi yoksa böyle
bir yasaya neden ihtiyaç duyuluyor? Çünkü fiyat farkını talep
edebilmek için işlerin durduğunu resmî olarak belgelemesi gerekiyor
yüklenicilerin. Hangi öngörüyle siz yüklenici firmaların zarar
ettiğini ifade ediyorsunuz? Zarar edenler sadece şunlardı ve
bununla ilgili çok ayrı bir enstantane yaşanmıştır,
basına da yansımıştır. İstanbul Adliye
Sarayının inşaatından dolayı çalışan
işçilerin parası neden verilmedi ve o inşaatın ihalesini
alanlar Sayın Cemal Kayanın akrabaları mıydı?
CEMAL KAYA
(Ağrı) Yalan söyleme
Yalan söyleme
Sen bu ülkeyi
savunacağına, 300 milyar dolar bu ülkenin savaşına gitti.
BAŞKAN
Sayın Üçer, lütfen şahıslar adına
CEMAL KAYA
(Ağrı) Terbiyesiz herif!
BAŞKAN -
Bildiğiniz bir şey varsa açıklayın lütfen
ÖZDAL ÜÇER
(Devamla) Ben neyi savunacağımı çok iyi biliyorum.
CEMAL KAYA
(Ağrı) Senin desteklediğin örgüt bu memlekete 300 milyar
dolara mal oldu, sen neden bahsediyorsun? Yalancı seni!
BAŞKAN
Sayın Kaya, lütfen
ÖZDAL ÜÇER
(Devamla) Ben neden bahsettiğimi iyi biliyorum.
CEMAL KAYA
(Ağrı) Sen ilk önce desteklediğine bak, desteklediğine!
ÖZDAL ÜÇER
(Devamla) Ben hakkı destekliyorum, zoruna gidebilir
CEMAL KAYA
(Ağrı) 300 milyar dolar bu memleketin parasını oraya
buraya, desteklediklerinize gitti.
BAŞKAN
Sayın Kaya, lütfen
ÖZDAL ÜÇER
(Devamla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri
CEMAL KAYA
(Ağrı) Terbiyesiz!
ÖZDAL ÜÇER
(Devamla) - Terbiyesiz sensin. Lütfen, Meclis ahlakına şey
yapın
CEMAL KAYA
(Ağrı) Sayın Başkan, ayıp oluyor ama. Bu Meclis bir
kanun görüşüyor Sayın Başkanım.
BAŞKAN Bir
dakika
ÖZDAL ÜÇER
(Devamla) Bu gücü hangi taraftan alıyorsunuz? Bir milletvekiline küfür
etmek, bir milletvekiline hakaret etmek cesaretini hangi güçten
alıyorsunuz? Lütfen
CEMAL KAYA
(Ağrı) Sayın Başkanım, burada bir kanun
görüşülüyor. Bu Mecliste şahısların üzerine, insanın
adını, ailesini
BAŞKAN
Lütfen, karşılıklı konuşmayalım efendim. Söz
vereceğim, siz şey yapmayın
ÖZDAL ÜÇER
(Devamla) Lütfen
BAŞKAN
Şahıs ismi vermeyin lütfen.
ÖZDAL ÜÇER
(Devamla) Ben resmî olarak kamu hakkıyla ilgili olan herkesin ismini
verme hakkına sahibim.
ÖMER FARUK ÖZ
(Malatya) Açıkla o zaman.
BAŞKAN
Hayır efendim
O zaman bildiğinizi açıklayın efendim,
lütfen.
ÖZDAL ÜÇER
(Devamla) Bildiklerimi açıklıyorum, varsa aksi bir durum, dökülür
bütün belgeler, karşısında konuşulur
BAŞKAN
İtham etmeyin
Tamam
Açıklayın o zaman efendim.
ÖZDAL ÜÇER
(Devamla) Ben asılsız konuşmuyorum. Varsa benim
söylediklerimin aksini ispat edebilecekler, alsınlar bahsettiğim
ihalelerle ilgili dokümanları, alsınlar gelsinler karşıma
konuşsunlar.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Konuşmanızı lütfen tamamlar mısınız.
Konuşmanızı tamamlayın lütfen.
ÖZDAL ÜÇER
(Devamla) Teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; şu an, yarın
itibarıyla, partimiz DTP il başkanımızın nevroz
olaylarından dolayı yargılanma süreci başlayacaktır.
Çok ağır ithamlarla yargılanmaktadır. Biz, Meclis
kürsüsünden bir şeyleri ifade ederek mahkeme sürecini etkileme
maksadı içerisinde değiliz. Asla böyle bir maksat içerisinde
değilim. Ama, şunu belirtmek istiyorum: Hiçbir suçu yokken,
ağır ithamlarla, ağır cezalandırma yöntemiyle
yargılanan İl Başkanımız Sayın Abdurrahman
Doğanın durumunu düşünün. Öyle bir durum
Fakat çocukları
linç edenler, çocukları vuranlar, kadınları coplayanlar
Bunlardan hiçbiri yargılandı mı diye sormak isterim.
MEHMET CEYLAN
(Karabük) Asker kaçağı Genel Başkanınızı da
düşünün!
HASİP KAPLAN
(Şırnak) O konulara girmeyin, kendinize hâkim olun, kendinize hâkim
olmazsanız, hâkim olmayı...
ÖZDAL ÜÇER
(Devamla) - Bu çocukların günahına girenleri düşünüyorum!..
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖZDAL ÜÇER (Devamla)
- Bu halkın çocuklarına devletin verdiği yetkiyi kullanarak
kurşun sıkan insanların günahını düşünüyorum!
BAŞKAN -
Sayın Üçer, süreniz tamamlandı, lütfen
HASİP KAPLAN
(Şırnak) - Biraz tahammüllü olun!
BAŞKAN -
Sayın Kaplan
Sayın Kaplan, lütfen
(Gürültüler)
SIRRI SAKIK
(Muş) El kol hareketi yapma bize, el kol hareketi yapma!
MEHMET CEYLAN
(Karabük) Sen yapıyorsun!
SIRRI SAKIK
(Muş) Bunu sen yapıyorsun, edepsiz adam!
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Biraz her şeyi tadında bırakın.
BAŞKAN -
Süreniz tamamlandı Sayın Üçer
Sayın Üçer, süreniz doldu.
ÖZDAL ÜÇER
(Devamla) - Sayın Başkan, son cümlemi söyleyeceğim, izin verir
misiniz.
BAŞKAN -
Efendim, ben her isteyene süre veremem, tamam, doldu süreniz.
ÖZDAL ÜÇER
(Devamla) - Sayın Başkan, son cümlem
Son cümlem
BAŞKAN -
Hayır efendim, son kelimeyi, son cümlenizi alacağım, ama
bakın sataşma olursa keserim.
ÖZDAL ÜÇER
(Devamla) - Son cümlem
BAŞKAN -
Tamam, buyurun.
ÖZDAL ÜÇER
(Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; zaman zaman
bu kürsüde bu ülkenin gerçeklerini resmî belgelere dayalı olarak da
söyleyeceğiz ve asla bundan imtina etmeyeceğiz.
Beni
dinlediğiniz için, sabrınız için hepinize teşekkür ediyor,
hepinizi en derin içtenliklerimle saygıyla selamlıyorum. (DTP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN -
Teşekkür ederim, sağ olun.
CEMAL KAYA
(Ağrı) Sayın Başkan
BAŞKAN -
Sayın Kaya, buyurun efendim..
CEMAL KAYA
(Ağrı) - Sayın Milletvekili, buradan bana ve aileme bir sürü
iftira attı. Bilmediği konular hakkında yalan yanlış
bir sürü şey söyledi yüce Meclise. Bir yasa görüşülüyor. Bir yasada
bir milletvekilinin ailesi böyle konuşulmaz Sayın Başkan. Ben
burada açıklamak istiyorum. Bana söz hakkı istiyorum.
BAŞKAN - Söz
hakkı vereceğim, ama dediğim gibi ikinci bir sataşmaya
mahal bırakmayın, kendinizi anlatın efendim tamam. Çok kısa
bir açıklama
CEMAL KAYA
(Ağrı) Valla aileme küfrettiği kadar Sayın Başkan,
onun kısası olmaz.
BAŞKAN -
Olmaz, o zaman on saat konuşmanız lazım, ailenize
küfrettiği zaman.
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Ağrı Milletvekili Cemal Kayanın, Van
Milletvekili Özdal Üçerin, konuşmasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
CEMAL KAYA
(Ağrı) Teşekkür ederim.
Değerli
arkadaşlar, bu Milletvekili Arkadaşın yaşı kadar benim
ailemin geçmişi var.
ÖZDAL ÜÇER (Van)
Çok değilmiş.
CEMAL KAYA
(Devamla) - Şimdi, bu Milletvekili Arkadaş yalan dolan, aslı
astarı olmayan bir sürü şey söyledi burada. Buradan
açıklıyorum: Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin kanunları var.
Doğru, benim ailem iş adamıdır. Benim ailem turizm işi
yapar, benim ailem simit satar, benim ailem inşaat yapar, benim ailem
enerjide var, kardeşlerim bu işi yapar. Bunu bilen milletvekili
DTPli arkadaşlar da var, içinde tanıdıklarım da var. Ama
bugüne kadar benim ailemin aldığı bir ihaleyle ilgili bir tane
yolsuzluk var mı? Adliye sarayıyla ilgili, efendim, benim
kardeşim adliye sarayını yapıyor. Ben milletvekili
değildim ki bunu aldım. Şimdi kalkıyor bu arkadaş
diyor ki: İşçi hakları ödenmemiş. İşçi
hakları ödenmediği zaman bu Mecliste söylenmez ki. Bu ülkede savcılar
var, hâkimler var, kanunlar var.
Şimdi ben,
affınıza sığınarak, bu devleti savunan
arkadaşıma söylüyorum. Devletin kaynaklarının çarçur
edildiğini söylüyor, devletin kaynaklarının sermaye sahiplerinin
cebine girdiğini söylüyor. Yahu arkadaş, sen bu devletin
kaynaklarının onun bunun cebine gireceğinden önce, şu
devletin kaynaklarının 300 milyar dolarını senin
desteklediğin örgüt aldı be! Sen ne diyorsun, ilk önce onun
hesabını ver. İlk önce onun hesabını ver. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
SIRRI SAKIK
(Muş) Edepli ol! Terbiyesiz adam!
CEMAL KAYA
(Devamla) Sus, sus!
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sen ne dediğini bilmiyorsun! Ayıp be!
SIRRI SAKIK
(Muş) Yazıklar olsun sana be!
CEMAL KAYA
(Devamla) Sana yazıklar olsun!
BAŞKAN
Sayın Kaya, lütfen
SIRRI SAKIK
(Muş) Ne konuştuğunu bilmiyorsun!
CEMAL KAYA
(Devamla) Konuşma, konuşma!
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Çıkarız, konuşuruz. Sen ne dediğini
bilmiyorsun!
CEMAL KAYA
(Devamla) Değerli arkadaşlar, şimdi, yolsuzluktan devleti
BAŞKAN
Sayın Kaya
M. NURİ
YAMAN (Muş) Geçmişini hatırla, geçmişini hatırla!
CEMAL KAYA
(Devamla) Bak bu arkadaş ne yaptı. Bir şey söyleyeyim size, bu
arkadaş ne yaptı.
ÖZDAL ÜÇER (Van)
Görürsün sen yaptığın şeyi!
CEMAL KAYA
(Devamla) Bak bu arkadaş ne yaptı.
M. NURİ
YAMAN (Muş) Bu partinin içinde görev yapan bir insansın sen.
Geçmişini unutma!
CEMAL KAYA
(Devamla) Ne olduğumuzu bildiğimiz için bıraktık.
SIRRI SAKIK
(Muş) Bırak be, bırak be! İlçe
Başkanımızdın be!
BAŞKAN
Sayın Sakık, lütfen
CEMAL KAYA
(Devamla) Şimdi, bu arkadaş ne yaptı arkadaşlar. (DTP
sıralarından gürültüler)
Bir dakika
Bu arkadaş
ne yaptı. Bundan yirmi gün önce, bir ay önce bu beni aradı. Ben de
nezaketen bunu aradım. Dedi ki: İşte Vanlı bilmem
işçiler çalışıyor. Bakarız dedim Sayın Milletvekilim.
Yani ben bu işlerle ilgilenmem ama sorarım. Adam telefonda bana
hakaret etti. Hakaretin ötesinden dolayı beni şikâyet etti
şikâyet. Nereye biliyor musun? Dağa!
BAŞKAN
Efendim, karşılıklı oluyor, bunun bir şeyi yok. Yani
ne bakıyorsunuz, aynı şeyi o da söyledi.
CEMAL KAYA
(Devamla) Bak, bu adam dağa beni şikâyet etti.
SEVAHİR
BAYINDIR (Şırnak) Niye bu kadar süre veriyorsunuz Sayın
Başkan?
SIRRI SAKIK
(Muş) Ama müdahale edin Sayın Başkan. Ne söylediğini
bilmiyor.
CEMAL KAYA
(Devamla) Dağa şikâyet etti beni, savcıları
uyarıyorum.
BAŞKAN
Sayın Kaya, lütfen germeyiniz.
M. NURİ
YAMAN (Muş) Ayıp ya!
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, kişisel olayı partimizin
tüzel kişiliğine yöneltti.
CEMAL KAYA
(Devamla) Savcıları uyarıyorum, PKKya beni şikâyet etti.
(DTP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sayın Kaya
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Çok ağır bir itham var.
CEMAL KAYA
(Devamla) Evet, onun şahitleri de var, şahitleri de var.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) - Ağır bir itham var, ağır bir
sataşma var.
CEMAL KAYA
(Devamla) Ne sataşması!
BAŞKAN Bir
dakika efendim.
CEMAL KAYA
(Devamla) - Burası böyle gelip insanın ailesine laf atacağı
yer değil. Benim adım Cemal Kaya, ben Ağrıya giderim.
Ölüme de varım, her şeye de varım. Ne yapıyorsanız
yapın! Köy köy de dolaşırım. Neyin hıncını
buradan alıyorsunuz? Ağrıdan milletvekili
çıkaramadınız, hıncını mı alıyorsunuz?
Ayıp ya!
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SEVAHİR
BAYINDIR (Şırnak) Haddini aşan konuşma yapıyor
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Kaya, konuşmanız tamamlandı efendim, buyurun.
SEVAHİR
BAYINDIR (Şırnak) Partimize hakaret var.
CEMAL KAYA
(Devamla) Değerli arkadaşlar
BAŞKAN
Sayın Kaya
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, partimizin tüzel
kişiliğine ağır ithamlar var. Cevap hakkı
CEMAL KAYA
(Devamla) Benim ve benim ailemin
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, haddini aşıyor.
BAŞKAN
Sayın Kaya, lütfen
CEMAL KAYA
(Devamla) Benim ve benim ailemin
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, başka türlü
çıkarız, yine cevap veririz ama zamanında vermek istiyoruz.
Parti tüzel kişiliğine yöneltiyor. Kalkar konuşuruz, Cemal Kaya
da partisi de kalkamaz bazı iddiaların altından.
BAŞKAN
Sayın Kaya, lütfen, konuşmanız tamamlandı efendim. Bitti
Lütfen
Teşekkür
ediyorum. Teşekkür ederim efendim.
CEMAL KAYA
(Devamla) Ben herkesi uyarıyorum. Ehlinamus olan herkes, vicdanı
olan herkes benim ailemin yaptığı bütün işleri
sorgulayabilir. Bunun için her zaman varım, var olmaya da devam ederim.
Teşekkür
ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, parti tüzel kişiliğine
ağır ithamlar var.
BAŞKAN
Efendim, partiyi kastetmedi. Hayır, partiyi kastetmedi.
SEVAHİR
BAYINDIR (Şırnak) Partimize hakaret var.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Parti tüzel kişiliğine hakaret var.
BAŞKAN
Partiyi kastetmedi efendim.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, partimiz 2005 yılında
kuruldu. Lütfen
BAŞKAN
Tutanaklara bir bakayım efendim. Tamam, parti ismi geçmişse söz vereceğim,
söz.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Zamanında cevap vermek istiyoruz.
2005
yılında kurulan bir partimiz var.
BAŞKAN
Tamam efendim, tamam.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) İki dakika cevap vereyim.
BAŞKAN
Tamam
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Seksen altı yılın hesabını iki
yıllık partimize soruyor. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
CEMAL KAYA
(Ağrı) Konuşma be!
BAŞKAN
Peki. Yerinizden
SEVAHİR
BAYINDIR (Şırnak) Partimize suçlama var.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Çok ayıp!
BAŞKAN
Yerinizden
İki dakika
ÖZDAL ÜÇER (Van)
Yolsuzlukları savunmayın!
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Çok açık, parti tüzel kişiliğine
sataştı.
BAŞKAN
açıklama yapın yerinizden efendim.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) İki dakika cevap vereyim.
BAŞKAN
Hayır efendim, oradan yapın.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Kürsüden
BAŞKAN O
zaman tutanakları getirteyim.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Çok açık partimize
BAŞKAN
Yerinizden açıklama yapın efendim.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Başkanım, çok açık parti tüzel
kişiliğine sataştı burada. İki dakikada cevap
vereceğim.
BAŞKAN
Evet, gruplar adına, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir Akcan.
Buyurun
Sayın Akcan. (MHP sıralarından alkışlar)
SIRRI SAKIK
(Muş) Sayın Başkan, AKPliler sayısal
çoğunluklarına güveniyorlarsa hodri meydan! Linç edin bizi o zaman!
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MUHYETTİN
AKSAK (Erzurum) Ne diyorsun! Ne biçim konuşuyorsun!
MEHMET
DANİŞ (Çanakkale) Yeter yaptığın artistlik!
Fotoğrafın çekildi, yeter! (AK PARTİ sıralarından
gürültüler, DTP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar,
gürültüler)
BAŞKAN
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati : 18.40
‑ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP ÜYELER: Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı),
Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 136ncı
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
273 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ (Devam)
1.- Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (1/627) (S. Sayısı: 273) (Devam)
BAŞKAN -
Komisyon ve Hükûmet buradalar.
SIRRI SAKIK
(Muş) Sayın Başkan.
BAŞKAN -
Buyurun Sayın Sakık.
SIRRI SAKIK
(Muş) Sayın Başkan, biraz önce, konuşmacı
arkadaşımız grubumuzu itham ederek nahoş olmayan
şeyler söyledi, biz de sesimizi yükselttik. O konuda bir açıklama
yapmak istiyorum.
BAŞKAN
Şimdi, Sayın Sakık, bakın, ben getirttim tutanakları,
elimde, okudum. Cemal Kaya Bey şöyle diyor: Senin desteklediğin
örgüt için bu ülke 300 milyar doları savaşa verdi, yitirdi. diyor.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Ağır bir itham bu.
BAŞKAN
Yalnız, partiyi kastetmiyor. Yani, partinizi ilzam edecek bir şey
yok.
SIRRI SAKIK
(Muş) Partinin üyelerini, partinin milletvekillerini
BAŞKAN -
Şahsın kendisi söz istiyorsa vereyim söz.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Bizim partimiz 2005te kuruldu Sayın Başkan.
BAŞKAN
Efendim?
HASİP KAPLAN
(Şırnak) - O örgütün kuruluş sürecini anlatacağız.
Biraz tarih anlatacağız.
BAŞKAN
Peki, ben size
Bir dakika bekler misiniz.
Sataşmaya
mahal vermemek kaydıyla, size ufak bir açıklama imkânı
tanıyacağım ama lütfen
Sayın Sakık,
lütfen, yeni bir sataşma olmasın tekrar.
SIRRI SAKIK
(Muş) Kesinlikle
BAŞKAN
Buyurun.
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
2.- Muş Milletvekili Sırrı
Sakıkın, Ağrı Milletvekili Cemal Kayanın,
konuşmasında partisine sataşması nedeniyle
konuşması
SIRRI SAKIK
(Muş) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hiçbirimizin
onaylamadığı -ses tonumdan da anlaşılıyor-
arkadaşımız burada bir eleştiri yaparken belki tasvip
etmediğimiz, isim verirken çok şık
olmadığını, grubumuzun belki mimiklerini izlerken sizler de
görmüşsünüz ama cevap veren arkadaşımızın grubumuzu,
partimizi suçlayan şeyin çok ahlaki olmadığını... Bu
ülkede yaşanan savaşın mimarı DTP değil, DTPli
vekiller değil, örgüt değil. Burada harcanan
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
ÖZLEM
MÜFTÜOĞLU (Gaziantep) Ne savaşı?
SIRRI SAKIK
(Devamla) Yani, yaşanan kavga, ne derseniz deyin.
BAŞKAN
Dinleyelim lütfen.
SIRRI SAKIK
(Devamla) Bir şey yok
Her gün çocuklarımız ölüyor, geliyor
ama hâlen bir şey yok diyorsak onu da sizin takdirinize
bırakıyorum.
Şimdi, bunun
sorumlusu biz değiliz. Bu ülkede, eğer dışarıda bir
şeyler körüklenmek isteniyorsa ve Parlamentoda da bu gerginliği
tetikleyecek konuşmalar ve bize tahammül sınırlarını
aşan saldırılar olursa bu ülkeye yapabileceğimiz en büyük
haksızlık budur.
Ben sesimi
yükselttiğim için özür diliyorum hepinizden ama burada bir örgütü, bir
partiyi suçlayan arkadaşımız da çıkıp Parlamentodan,
bizden ve halkımızdan özür dilemelidir.
Hepinize
teşekkür ediyorum. (DTP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Sakık.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) - Sayın Başkan, yerimden söyleyebilir miyim?
Çok
ağır hakaretler var burada. Tutanak önünüzde. Bir milletvekili
yerinden terbiyesiz diye bağırıyor -üç defa geçiyor- ve
kullandığı cümle hakikaten de çok ağır bir ithamı
içeriyor. Sayın Milletvekilinin, kürsüden, özür dilemesini ve tutanaktan
bunun çıkarılmasını
BAŞKAN
Efendim, tutanaklara geçti teklifiniz.
Gelirse, kendisi
talep ederse ben şey yapacağım.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Bu terbiyesiz kelimesi tutanakta kalmayacak Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Efendim, talep ederse, özür dileyeceğim derse söz vereceğim.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Eğer bu terbiyesizlik kelimelerinden dolayı
özür dilemezse, şunu ant içiyorum ki, her kürsüye
çıktığımda özür dileyene kadar bu kürsüyü
kullanacağım.
Bakın
Sayın Başkanım, terbiyesiz kelimesinin
Bir de, Sizin
kurduğunuz diyor 300 milyar bu devlete mal edildi. Bu konuda düzeltme
yapmazsa, milletvekili olarak görevim sürdüğü sürece, bu kürsüden özür
dilemediği sürece, her çıktığımda bunu
konuşacağım. Bu terbiyesizlik kelimesinin bu Meclis lügatinden
çıkması lazım. Herkesin saygıda...
BAŞKAN
Efendim, size söz vermiş gibi oldum, sanki kürsüden konuştunuz.
Tamam,
teşekkür ederim.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Yani şimdi Sayın Başkan, gerçekten
BAŞKAN
Hayır, vermedim
Söz vermedim efendim.
Konuşmanızı
tamamladınız diyorum, yani kürsüden konuşur gibi
yaptınız.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Yani, başında verseydiniz
BAŞKAN
Hayır efendim
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Başında verseydiniz,
BAŞKAN O
hırsla veremezdim.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Çok ağır laflardı.
BAŞKAN Siz
farkında değildiniz
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Biz terbiyesizliğin sınırını da
biliriz, kimin ne yaptığını, nasıl
yaptığını da
BAŞKAN
Bakın, ben sizin iyiliğinizi düşünerek vermedim.
HASİP KAPLAN
(Şırnak)
ama üslubuyla, adabıyla da deriz ki, 75 Kürt
milletvekilinden birine de burada böyle konuşmak yakışmaz.
BAŞKAN
Sayın Kaplan, bakın, kaç dakika geçtiği hâlde yine sinirli
konuşuyorsunuz. Ben o zaman söz verseydim olaylar daha değişik
olacaktı, bunu takdir edin. Ben mecburen ara verdim.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Şu, düzelecek!
BAŞKAN
Düzelecekse
Kolundan tutup getirecek hâlim yok.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Şu terbiyesizlik lafı bir şahsın
dışında bütün AKP milletvekillerine, grubuna dahi mal olur
duruma gelir sonra. Çok açık söylüyorum, terbiyesiz kelimesinin şu
lügatten çıkması lazım.
BAŞKAN
Cezalar ferdî mi, yoksa genel mi?
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkanım, üç yerde, dört yerde
geçiyor.
BAŞKAN
Tamam da, şahsa söylenmiş. Kime söylenmiş? Şahıslar
arasında olan bir şey ya!
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Dört yerde geçiyor Sayın Başkanım, dört
yerde geçiyor. Kullandığı kelimelerde yanlış,
haksız ithamlar yer alıyor.
BAŞKAN
Tamam, kanuni hakkınızı ararsınız efendim.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ (Devam)
1.- Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (1/627) (S.Sayısı: 273) (Devam)
BAŞKAN
Şimdi, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Afyonkarahisar
Milletvekili Abdülkadir Akcan.
Sayın Akcan,
buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 273 sıra sayılı Kanun
Tasarısı ile ilgili olarak Milliyetçi Hareket Partisi Meclis Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerimin
başında, iki gün önce yaşadığımız
Güngörendeki katliamı şahsım ve grubum adına şiddetle
kınıyorum ve hayatını kaybeden 18
vatandaşımıza yüce Allahtan rahmet diliyorum, yaralılara
acil şifalar diliyorum ve Türk milletinin başı sağ olsun
diyorum. Yine, bugün idrak edeceğimiz Miraç Kandilinin tüm İslam
âlemine, Türk milletine hayırlara vesile olmasını yüce Allahtan
niyaz ediyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu konuyla ilgili olarak hazırlamış
olduğum konuşmanın dışına çıkarak herhâlde
yaşanan bu gerginlikten sonra neyi
tartıştığımızı, neyi konuştuğumuzu
hem kendimizin daha iyi anlamamız hem de milletimizin neyi
konuştuğumuzu bilmesi açısından tasarının
gerekçesine dönmek istiyorum. Tasarı, Kamu İhale Sözleşmeleri
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Hükûmetimiz bir genel gerekçeyle bu tasarıyı
hazırlamış, Meclise sevk etmiş. Bu gerekçede: Yapım
işlerinin imalatında kullanılan malzemelerin bir
kısmının Dünya piyasalarındaki rayiçlerinin müdebbir bir
tacirin öngöremeyeceği şekilde artması, 4734 sayılı
Kamu İhale Kanununa göre ihalesi yapılan ve fiyat farkı
verilmesi öngörülemeyen yapım işlerinin imalatlarını durma
noktasına getirmiştir. Özellikle 2008 yılının
başından itibaren yapım işlerinde, iş kalemleri veya
iş gruplarının imalatında kullanılan malzemelerin
dünya piyasalarındaki fiyatlarında önemli oranda artışlar
meydana geldiğinden, 31/5/2008 tarihinden önce 4734 sayılı Kamu
İhale Kanununa göre ihalesi yapılmış yapım
işlerinin tamamlanabilmesini teminen bu malzemeler için fiyat farkı
esas ve usullerinin belirlenmesine ilişkin Bakanlar Kuruluna yetki
verilmesi öngörülmektedir. denilmektedir.
Bu amaçla da, 31/5/2008 tarihinden önce 4734 sayılı Kamu
İhale Kanununa göre ihalesi yapılmış yapım
işlerinde, iş kalemleri veya iş gruplarının
imalatında kullanılan malzemelerin fiyatlarında beklenmeyen
artışlar meydana gelmesi nedeniyle, ihale dokümanında fiyat
farkı verilmesine ilişkin hüküm bulunup bulunmadığına
veya ihalenin yabancı para üzerinden sözleşmeye bağlanıp
bağlanmadığına bakılmaksızın 1 Ocak 2008
tarihinden sonra yapılan ve yapılacak olan imalatlar için fiyat
farkı verilebilmesine ilişkin esas ve usullerin tespiti hususunda
Kamu İhale Kurumunun teklifi üzerine Bakanlar Kuruluna yetki verilmesini
tartışacağız. Temel, tartışmamız gereken ana
konu bu. Ama biz başka şeyler
tartıştığımız için ihtiyari olarak
zamanımdan da fedakârlıkta bulunup bunu hatırlatma ihtiyacı
hissettim.
Değerli
milletvekilleri, 1 Ocak 2003 tarihine kadar ülkemizde en son çıkan 2886
sayılı Kamu İhale Kanunu hükümleri uygulanmaktaydı ve 1
Ocak 2003 tarihine kadar uygulanan bu Kanuna göre, ihalesi yapılıp
sözleşmeye bağlanan ve bugüne kadar hâlâ tamamlanmamış
işler var. Bu işleri, ama kendi iç ekonomik dinamiklerinden
kaynaklanan nedenlerle, ama kötü yönetimler nedeniyle, ama dünyadaki ekonomik şartların
olumsuz gelişmesinden etkilenen millî ekonominin sonuçları
itibarıyla ele aldığımızda, olumsuz gelişmelerden
yükleniciyi korumak için 2886 sayılı Kanunun bünyesinde, fiyat
farkı kararnamesi hazırlama yetkisini Bakanlar Kuruluna veren bir
hüküm bulunmaktadır. Oysa 4734
sayılı Kamu İhale Kanunu 1 Ocak 2003te yürürlüğe
girmiş, 57nci Hükûmet Döneminde 21inci Parlamento tarafından
çıkarılan bu Kanunla beraber 4735 sayılı ve ilk defa olmak
üzere Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu bu Meclisten geçirilmişti.
İşte bu
Kanunun 8inci maddesinde: Sözleşme türlerine göre fiyat farkı
verilebilmesine ilişkin esas ve usulleri tespite Kamu İhale Kurumunun teklifi üzerine Bakanlar Kurulu
yetkilidir. birinci paragrafı bu. İkinci paragrafta da:
Sözleşmelerde yer alan fiyat farkına ilişkin esas ve usullerde
sözleşme imzalandıktan sonra değişiklik yapılamaz.
hükmünü birlikte değerlendirdiğimizde, bu değerlendirmeyi Kamu
İhale Sözleşmesi Kanununa göre yapan kamu kurumları,
sözleşmeyi yaptıktan sonra bu maddeye bağlı olarak
eğer herhangi bir şekilde fiyat farkı ödenmeyeceği hükmü
getirmişse sözleşmesine, bu takdirde de herhangi bir fiyat farkı
ödenmesi söz konusu olamıyor.
İşte
ortada iki tane kanun yürüyor. Birisi, 2886ya göre yapılan işlere
ait kanun, hüküm ve diğeri de 4734 sayılı Kanuna göre
yapılan uygulamalar. Birinde verebiliyorsunuz, birinde veremiyorsunuz.
Verdiğiniz takdirde olumsuzluklar kendisini gösterecek, veremedikleriniz
için.
Bu tasarı,
4734ü, 4735 hükümlerine göre sözleşmeye bağlanan boyutunun
olası olumsuzluklarını ortadan kaldırmaya yönelik bir
uygulamayı sağlama amacıyla getirilmiş. Ancak burada bir
başka eksik boyut
Bu boyut da ülkemizde yapılan işler sadece ne
2886 ne de 4734e göre ihale yapılmış işlerdir. Bunun
dışında yapılan, yurt dışından özellikle
sağlanan kredilerle ilgili olarak, bu kredileri veren kuruluşlar,
krediyi verirken -mesela Dünya Bankası- verilen krediyi kullanırken
kullanacağı alanda yapılacak işin ihalesini Dünya Bankasının
kendi normlarına, kendi kurallarına göre ihalesini yapılmak
kaydıyla kredinin kullanılmasını hükme bağlıyor,
kredi sözleşmesinde. Bu nedenle de orada o usullere göre fiyat farkı
vermek mümkünse onlara göre veriyor, bize bağlı değil ama çoğunda
da fiyat farkı öngörmüyor. Bu itibarla, özellikle İller Bankasının
altyapı yatırımlarında kullanmak üzere belediyelerin yurt
dışından getirmiş olduğu kredilerin
kullanılmasında bu kanun tasarısıyla bir uygulama
imkânı getirmediğimiz için, orada bu tip işleri yüklenmiş
olan müteahhitler de mağdur olacaktır. Bu eksikliği bu kanun
tasarısı maalesef taşımaktadır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; aslında bu kanun
tasarısı Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine gelmeyecekti,
Meclis gündemini işgal etmeyecekti. Belki bugün bu saatte başka bir
sorunla ilgili kanun tasarısını görüşüyor olacaktık.
Ben ve arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisinde daha önce 94
sıra sayısıyla görüşülen Bazı Yatırım ve
Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde
Yaptırılması Hakkında Kanun ile Devlet Su İşleri
Umum Müdürlüğü Teşkilat ve Vazifeleri Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının görüşülmesi sırasında bir önerge
vermiştik. Verdiğimiz önergeyle ilgili olarak, iktidar grubunun
verdiği değişiklik önergesiyle madde tamamen
değiştiği için önergemiz işlemden kaldırıldı
ama bu sefer önergeyi biz ek madde önergesi hâlinde verdik. Bu defa da
Sayın Bakan Bu kanun tasarısıyla verilen ek madde önergesinin
ne alakası var? diyerek önergenin içeriğinin getireceği olumlu
hâlin Türkiyede uygulanması şansını, Bakanlar Kurulunun
uygulayacağı bu şansı bir Bakanlar Kurulu üyesi olarak
ortadan kaldırdı maalesef. Daha sonra işin farkına
varıldı. Ne öneriyorduk biz bu önergeyle? Yabancı kaynaklı
kredilerle yaptırılan ve ihaleleri ve sözleşmeleri bu
kaynakların kurallarına göre yapılan hak edişleri de,
dövizle yapılan işlerin döviz kurunun düşmesi nedeniyle
yükleniciler neredeyse örneğin -ki doğrudur- 1 dolarlık iş
yaptığında 60 sent zarar eder hâle geldiği için
işlerin durma noktasına geldiğini bilerek bu önergeyi vermiştik.
Bu sorunun ortadan kaldırılması için Bakanlar Kuruluna bir imkân
sağladık.
İkinci hükmü
bu önergenin: Yine, Yap-İşlet-Devret Kanunu Tasarısında
öngörülmüş olup şimdi tasarı kanunlaştığı
için artık taahhüt edilen katkı payı vaktinde ödenmemişse
faiz uygulanacaktır. Bu uygulamanın, devam eden işlerde, Hükûmet
yetkililerinin yüklenici müteahhitlere Siz cebinizden yapın, biz size
öderiz. dedikleri hâlde bugün ödenmeyen paraları var. Bunlara faiz
uygulaması şansı gelmesi gerekir diye düşünmüştük.
Şimdi
görüştüğümüz 273 sıra sayılı Kanun
Tasarısının kapsamında yer alan hususları
gerçekleştirmek amacına yönelik olarak da önergenin içerisinde hüküm
vardı. Kara yollarıyla ilgili, hızlı trenle ilgili problemi
çözmek üzere bir kanun tasarısı görüşülürken haziran ayı
içerisinde bu üç hükümden biri halledildi. Şimdi ise, o üç hükümden birini
halletmek için bir kanun tasarısı konuşuyoruz,
tartışıyoruz.
Değerli
milletvekilleri, biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak doğru yöne,
doğru tarafa doğru icraatların kayması doğrultusunda,
her kanun tasarısı görüşülürken bir önergeyle katkı
sağlamaya çalışıyoruz. Ülkemizin sıkıntı
çeken alanlarında önünü açma çabası içinde olduk, bu çabamızdan
da asla vazgeçmedik ama iktidar nasıl olsa muhalefetten gelen önergeler
yıkıcı önergedir mantığıyla ele
aldığı için o önergeyi reddettirerek bugüne kadar işlerin
durmasını ve sekteye uğramasını âdeta
sağladılar diyebilirim.
Değerli
milletvekilleri, 2001 yılının yaklaşık bu
aylarında, özellikle deprem bölgesinde olan ve Marmara depremi nedeniyle
yıkılan deprem konutlarının ihale yoluyla
yapılanlarıyla ilgili işlerde fiyat farkı kararnamesi
çıkartılmıştı. Eğer o gün o kararname
çıkmamış olsaydı ciddi anlamda Marmara deprem bölgesinde
iş yüklenmiş müteahhitlerin tamamı iflas edecekti. Ama buna
karşılık ne diyordu o günkü muhalefet ki, bugün iktidar
partisinin içerisinde o günün milletvekilleri de var hâlâ- Yandaşlara
kıyak ihale çektiniz. Düşük kırımlarla işler verdiniz.
Siz birilerini zengin etmek için ihale yapıyorsunuz. Depremi buna vesile
etmemeniz lazımdı. gibi laflarla 57nci Hükûmeti insafsızca
eleştirmişlerdi. Ama bugün gelinen nokta gerçekten müteahhitler
açısından 10 şiddetinde bir sıkıntı idiyse o gün
gelinen nokta 50 şiddetinde bir sıkıntıydı. O gün
fiyat farkı kararnamesiyle müteahhitlerin sıkıntıları
ortadan kaldırıldı, deprem konutları, deprem
altyapısı, yol, kanalizasyon, içme suyu, elektrifikasyon işleri
halledilebildi. Ama şimdi de durma noktasına gelen işlerin
hakkından gelebilmek için gerçekten bir şeylerin yapılması
gerekir. Bu noktada da acaba geç kaldık mı diye düşünüyorum.
Niçin?
Değerli
milletvekilleri, Kararname gecikmiş bir düzenleme midir? soruları
gerçekten soruluyor. Tasarının kanunlaşmasından sonra
uygulamada bütçe dengelerini de gözeterek olumsuzlukları ortadan
kaldırırken mesela şu anda fiyatlar geri çekiliyor
tarzında söylentiler var. Acaba bundan sonra yapılacak işlerle
ilgili olarak, Hükûmet hak etmediği hâlde müteahhitlere, sanki mayıs
ayındaymış, o zamanın fiyatlarıyla iş
yapıyormuşuz gibi fiyat farkı kararnamesi düzenler mi?
soruları var insanlarımızın kafasında.
Bu nedenle,
düzenlenmeye çalışılacak olan fiyat farkı kararnamesini
esas kanun tasarısında şimdiden halletme imkânı var
mıydı bilemiyorum. Mutlaka çözülebilirdi. Bu tasarıyla, özellikle
kaynağın ne olduğunu, fiyat farkı kararnamesinde ödemenin,
ödemesi yapılacak işlerin hangi standartlar içerisinde fiyatları
artırılarak ödemesi yapılacak hâle getirileceği
Acaba bir
formülasyonla, tek tipte çıkarılacak bir formülasyonla bütün işler
üzerindeki olumsuzlukları kaldırarak, müteahhitlik sektörünün
sıkıntısını ortadan kaldırabilecek bir formül
geliştirilebilecek mi? soruları insanlarımızın
kafasında. Bu soruların ortadan kaldırılması
lazım.
1inci madde
üzerinde konuşulurken, belki daha detaylı, spesifik olarak üzerinde
konuşulabilir. Ancak, gerçekten hangi kalemlere fiyat farkı
verileceğinin, bu kalemlerin fiyat farkına esas olacak rakamsal
ağırlığının ne olacağının hassas
bir şekilde halledilmesi gerekir. Bu bakımdan da Kamu İhale Kurumuna
büyük işler düşmektedir.
Eğer demirin
fiyatı arttı diye, demirin fiyatının getirdiği yükü
kaldırmak için formülde bir rakam konurken, kara yollarında
geniş miktarda kullanılan bitümün yurt dışındaki ham
petrolün fiyat artışına bağlı olarak artabileceği
gerçeği unutularak veya hatırlanmadan bir fiyat farkı
kararnamesi düzenlenirse, bu bakımdan, kamunun işlerini halletmek
üzere yüklenicilik görevini üstlenmiş olan firmaların
mağduriyetlerinin eşit şekilde ortadan
kaldırılmasında haksızlıklar olabilir diye
düşünmek gerekir diye düşünüyor ve bunu ifade etmeyi gerekli
görüyorum.
Değerli
milletvekilleri, tabii ki, bu fiyat farkı kararnamesinin içerisine
şimdi mal temin eden, doğrudan mal satanlar da devreye girmek
istiyorlar. Mesela Spekülasyonlara bağlı olarak pirinç
fiyatları arttı. Ben de devlete, askeriyeye pirinç veriyordum. diyen
vatandaş, haklı olarak spekülatif artışın
Sayın
Başbakanımız da başta olmak üzere konu hakkında yetkili
olan bütün herkes konuştuğunda Dikkat edin, bu rakamlar spekülatif
rakamlardır. denildi. Bu durumda, o gün spekülatif rakamlarla mal
alıp devlete teslim etmek zorunda kalan insanlarımızın
sıkıntısına bu tasarı çare getirmiyor.
Aynı
şekilde, siyasi oluyor belki diyebilirsiniz ama, benim insanım
tarlada da üretim yapıyor. Hiç beklemediği tarzda
Bir arazi
kiraladı, bitkisel üretim yapıyor, yem bitkisi üretimi yapıyor
ve bu üretimi sırasında akaryakıt kullanıyor. Bu üretimi
sırasında tarlayı sulamak için enerji kullanıyor.
İster mazot deyin, motopompu mazotla çalıştırsın,
ister elektrikle çalıştırsın. Bu elektrikler de
zamlandı. Buna karşılık, Toprak Mahsulleri Ofisi
vasıtasıyla, başka yollarla devlet, regülatör fonksiyonunu ifa
etmede ya çekingen davranıyor veya hiç etmiyor. Bu durumda o çiftçinin bu
olumsuz gelişmeden olan mağduriyetini nasıl
kaldıracağız diye düşünmek gerekir. Gerçekten de bunu
hesaba katmak gerekir. Biraz dolaylı bir yolla ben bunu ifade etmeye
çalıştım ama, bu bir realite olduğu için, herkesin gözünün
önünde olduğu için bunu ifade etme ihtiyacı hissediyorum.
Gerçekten
bitkisel üretimde, tarımda inanılmaz boyutlarda, enerji
piyasasında olan, ama millî kararlara bağlı olarak, ama yurt
dışındaki gelişmelerin yansıması olarak
inanılmaz girdi artışları var. Bu durumda çiftçinin bir
dahaki döneme, sonbahara tarlasını bu rakamlarla ekebilme
şansı hemen hemen yok gibi değerli milletvekilleri.
Bu itibarla da,
kararnameyi düşünürken bütün boyutlarıyla, ekonominin bütün
kesimleriyle ele almak gerekirdi diye düşünüyorum. En azından
inşaat sektörünü ön plana alarak düzenlenmiş olan bu kararnamenin,
mağduriyetin bir boyutunu hallederken iktidarın diğer
boyutlarıyla da biraz kafa yorarak değişik önlemler
almasını
Mesela, her ne kadar 22 Temmuz seçimleri öncesi propaganda
döneminde bugün muhalefette bulunan partilerin seçim beyannamelerinde ÖTVden
ve KDVden arındırılmış mazot ifadelerini 2002
seçimleri öncesi Sayın Başbakan
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Akcan, devam edin lütfen.
ABDÜLKADİR
AKCAN (Devamla)
bizzat kendisi vadetmiş olmasına rağmen,
Nasıl halledeceksiniz? Yolunu gösterin. diye ifade ediyorlardı.
Bundan iki hafta kadar önce Almanyada otobanları tırlar doldurdu.
Niye? Bizim paramızla 2,5 YTLye çıktı mazot diye. Biz 3,5tan
şu anda mazot kullanıyoruz.
Bu itibarla
ÖTVden ve KDVden arındırılmış, üretimin maliyetini
düşürecek tarzda önlem anlamına gelen önlemlerle Türk çiftçisinin de
sıkıntılarına çare aramak gerekir diye düşünüyorum.
Sadece inşaat sektörü değil. Elbette inşaat sektörü gerçekten
sıkıntılı durumda. Geciktiği kadar, ne kadar gecikirse
ülkemizin o kadar aleyhine. Müteahhidin iflas etmesi ayrı konu ama
eserlerin yapılıp insanlarımızın kullanımına
sunulması ne kadar gecikirse bunun maliyeti o kadar artıyor demektir.
Bu
düşüncelerle tasarının ilgili sektörlere hayırlara vesile
olmasını, olumlu sonuçlar getirmesini diliyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Akcan.
AK PARTİ
Grubu adına İstanbul Milletvekili Nusret Bayraktar.
Sayın Bayraktar,
buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ
GRUBU ADINA NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; 273 sıra sayılı Kamu
İhale Sözleşmeleri Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporunu görüşmek
üzere AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyor ve önceki gün İstanbul
Güngörende meydana gelen elim bir olay, vahim bir olay hepimizi son derece
üzmüş, ben de üzüntülerimi sizlerle paylaşarak bu olayı
şiddetle ve nefretle kınıyor, 18
vatandaşımızın hayatlarını kaybetmeleri
dolayısıyla Allahtan kendilerine rahmet, yakınlarına, milletimize,
ülkemize başsağlığı diliyorum.
Ayrıca,
idrak etmekte olduğumuz Miraç Kandili dolayısıyla bütün
İslam âleminin ve sizlerin, ülkemizin Miraç Kandilini tebrik eder,
kardeşliğe, barışa, sevgiye, kaynaşmaya,
dayanışmaya vesile olmasını arzu ediyorum.
Bu temenni ve
arzularımı burada dile getirirken, Türkiye Büyük Millet Meclisinin,
milletin kürsüsünden hitap etme esnasında bu sorumluluğu en çok
bizlerin duyması gerektiğini, bu kardeşliği, bu
kaynaşmayı, bu dayanışmayı, bu
yarışmayı millete örnek olarak buradan sergilememiz gerekirken,
bazı sözcü arkadaşlarımızın kürsüyü kullanırken
kullandıkları terim ve ifadeleri üzüntüyle takip ettiğimi, bu
Meclisin mehabetine uymadığını ve her konuşan
arkadaşımız kendi karakterine uygun olarak bu
konuşmayı yaptığı için ben de bir kez daha üzüntümü
belirtmek istiyorum.
Söz konusu
tasarı, aslında -benden önce konuşan
arkadaşlarımın bahsettiği gibi- kısmen gecikmiş
olarak bir hakkın zamanında teslimi konusudur. Özel sektörde ve
kamuda, hizmetlerin en süratli bir şekilde yürütülebilmesinin lokomotifi
inşaat sektörüdür. Özellikle 2008 yılındaki ülkemizde ve
dünyadaki gelişmelere paralel olarak bazı olumsuzluklar her kesimde
yaşanmıştır. Sözcü arkadaşlarımız zaman
zaman, AK PARTİ İktidarının öngörü eksikliğinden ve
zafiyetinden bahsederek sanki eksikliklerin sadece AK PARTİ
İktidarından ve AK PARTİden kaynaklandığını
iddia etmekteler. Oysa, değişen ve gelişen dünyada, global
ekonomide, küresel sermayenin etkisi, bütün dünyayı, Amerikayı,
Çini, Hindistanı, Japonyayı, Avrupa Birliğini, Türkiyeyi ve
Orta Doğuyu etkilemekte. Hele hele AK PARTİnin iktidara
geldiği süreçte, 23 dolar olan bir varil petrolün 140 dolara
çıktığı bir dönemde fiyatların etkilenmemesini,
Türkiye'nin etkilenmemesini, inşaat sektörünün etkilenmemesini
düşünmek ve konuşmak mümkün değildir. Bu, sizin elinizde olan
bir icraat değildir. Evet, biz bazı konularda yanıldık,
doğru. Türkiye'nin gelmesi gereken mesafelere biraz daha hızlı
adımlarla gittiğimizi
2012 yılında hedeflemiş
olduğumuz gayrisafi millî hasıladaki fert başına millî
gelir rakamına 2008 yılında ulaştık, burada saptık.
2.500 dolar olan fert başına millî gelir 6.500 dolara
çıktıysa bu bir sapmadır belki.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Burası seçim meydanı değil!
NUSRET BAYRAKTAR
(Devamla) Yüzde 70, yüzde 80, yüzde 90, yüzde 100, yüzde 150lere
tırmanan bir gecelik enflasyonlara karşılık, yüzde
30lardan yüzde 10lara, tek haneli rakamlara acaba inebilir miyiz; enflasyon
canavarını devirebilir miyiz? diyerek bütün millet olarak
gazetelerde, televizyonlarda, siyasi partiler, herkes bu konuda dertlerini
ortaya koyarken, AK PARTİ İktidarı döneminde yüzde 5lere kadar
düştük. Ama son değişimler sonucu Amerikada Mortgage kriziyle
dünya sallandı. Petrol kriziyle dünya sallanıyor. Küresel
ısınmadan kaynaklanarak gıda sektöründeki gelişmeler bizi
sallıyor elbette, doğru. Yüzde 6,9 olan enflasyon rakamı bütün
bu gelişmelere rağmen yüzde 9,5 olmuştur, doğru. Bu yüzde
3lük artıştan memnun değiliz biz. Ama düşünün, eğer
AK PARTİnin İktidarının istikrarı devam etmeseydi,
gelişen dünyadaki dengesizlikler ve Türkiyedeki gelişmelere
karşı acaba Türkiyedeki enflasyon ne olacaktı? Bir de onu
düşünmek lazım.
OKTAY VURAL
(İzmir) Daha fazla düşerdi, daha da düşerdi!
NUSRET BAYRAKTAR
(Devamla) Efendim, biraz önce
Tabii ki eleştiri ve tenkitler olunca
bunlara cevap verme gereği duyuyoruz.
OKTAY VURAL
(İzmir) Soruların cevabını aldınız.
NUSRET BAYRAKTAR
(Devamla) Bakın, şimdi inşaat sektörünü de
anlatacağım
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) İyi oldu mu sizden, kötü oldu mu Allahtan, bu
böyle!
NUSRET BAYRAKTAR
(Devamla) Sayın Başkan, ben burada bütün
arkadaşlarımı sonuna kadar sabırla dinledim. Bir tek
kişiye de laf atmadım. Lütfen benim de konuşmamı siz
dinleyin. Ne söyleyeceğimi eğer
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Ama seçim meydanı değil burası,
doğruyu söyle! Meclis kürsüsü orası!
BAŞKAN
Sayın Uzunırmak, lütfen
NUSRET BAYRAKTAR
(Devamla) Meclis kürsüsü elbette. AK PARTİ İktidarının
öngörüsüzlüğünden bahsetti Sayın Arkadaşım.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Seçim meydanı gibi konuşuyorsunuz, Meclis
kürsüsü orası!
BAŞKAN
Sayın Bayraktar, Genel Kurula hitap edin efendim.
NUSRET BAYRAKTAR
(Devamla) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bu
gelişmelerde biz inşaat sektöründeki aksaklıkları gidermek
için gerek 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu gerekse 4734
sayılı Kamu İhale Kanunundan kaynaklanan aksaklıkları
zaman zaman hepimiz dile getiriyoruz. Yüklenicilerden kaynaklanan
aksaklıklar olur, konjonktürel şartlardan ve idareden kaynaklanan
aksaklıklar olur. Hele hele bu işin içerisinde menfaat ve çıkar
çatışması ile yolsuzluk söz konusu olursa -ki zaman zaman bu
oluyor, kanun çerçevesinde hesap verenler var, veremeyenler var, verecek
olanlar var- yanlış yapanın yanlışı hiçbir zaman
aslında kendi üzerine hak olarak kalmaz. Ama görünen o ki, bizim beş
yıllık iktidar döneminde, gerek ihalelerde gerek üretimlerde, hizmet
sektöründe, eğitimde derslik sayısının artmasına
baktığınız zaman 115 bin. Üniversitelerin bütün illere
yayılmasından bu hizmet sektöründeki gelişmeler, duble yol
çalışmaları, KÖYDES ve BELDESle ilgili köylere yapılan
hizmetlerle kaynakları nasıl tasarruflu kullanabildiğimizin
ölçüleri burada gözüküyor.
Buna rağmen,
hizmetlerdeki eksiklikler ve aksaklıklarla ilgili tenkitlerden bir tanesi
en çok ben yapmıştım. Sayın Bayındırlık
Bakanıma zaman zaman söylemiştim; duble yol
çalışmalarında çok güzel mesafeler alıyoruz, ama kangren
durumunda olan ve en önemli olduğunu iddia ettiğim, gördüğüm ve
yaşadığım Bilecik-Sakarya yolunun, yani Mekece-Sakarya
duble yolunun yapılamamasının sebeplerini, gerekçelerini
sormuştum, geciken bir hizmetti. Gördük işte yabancı parayla
dahi olsa ihale edilen bedeller
Geçmiş dönemlerde, döviz kuru sabit kur
olarak değil dalgalı kura göre müteahhitler kârlıdır
diyerek döviz kuruna göre yabancı parayla ihaleyi alıyordu, çünkü her
gün dolar veyahut da euro artıyordu o gün. Müteahhit bundan kâr edecekti,
ama dolar geriye gittikçe, gittikçe müteahhit zarar etmeye başladı,
zarar edince işi geciktirmeye başladı. Dolayısıyla,
gerek yabancı parayla gerek Türk parasıyla ihale edilen bütün hizmet
sektörlerinde, bütün ihalelerde, zamanında, verimli bir şekilde
kaliteli hizmetin ele alınabilmesinin yolu, müteahhit hakkını
alacaktır, devlet de hakkı ödeyecek, işi takip edecektir. Özel
sektörün gelişmesine veyahut özel sektörün menfaatine uygundur diyerek
böyle bir kanunun süratle getirildiğini iddia eden arkadaşlarıma
sormak isterim: Bütün dünya özel sektörle kalkınmıştır.
Türkiye'de özel sektörün yatırımlarıyla istihdama, üretime,
eğitime, sağlığa, her yere katkı yapma imkânı
var. Müteahhit zarar ettiği takdirde hizmet üretemez. Müteahhit zarar
etmeyecektir, hakkaniyetli, meşru kârını alacaktır ve
hizmetini o oranda yürütecektir.
Dolayısıyla,
görünen o ki uluslararası gelişmelerden kaynaklanan petrol
fiyatlarına paralel olarak özellikle demir ve demir gibi ürünlerin
aşırı artışlarından kaynaklanan fiyat
artışları sonucu yarım kalan ihalelerin tamamlanabilmesine
yönelik, mutlaka, meşru fiyat farkının ödenmesi gerekiyordu.
İşte,
aşağı yukarı bütün siyasi partilerin
Bayındırlık, İmar, Turizm ve Ulaştırma
Komisyonunda ittifakla almış olduğumuz kararın gereği
de bu çerçevede ortak olarak alınmış bir karardır.
Hangi hükûmet,
hangi iktidar, hangi siyasi güç ortaya koyarsa koysun her kanunun, her
uygulamanın bir artı yanı vardır, bir de eksi yanı
vardır. Artı yanlarını takdir ederek geliştireceğiz,
eksi yanlarını da -kim olursa olsun, biz yapalım veyahut bir
başkası- telafi ederek gidereceğiz. Bizim asli görevimiz budur.
İşte buradaki yürütmeye çalıştığımız
olay, yapmak istediğimiz olay da bu.
Nitekim,
kurumların birçoklarında fiyat farkı uygulanabiliyor. Dört
ayrı kurum, biri fiyat farkını uyguluyor, diğeri formül
uygulaması yapıyor, diğeri hiç fiyat farkı
uygulamıyor, diğeri bir başka türlü
Biz aslında istedik ki
bu fiyat farkı uygulamasını bütün kesimlerde, yabancı ve
yerli para ile ihale edilmiş, ister Devlet İhale Kanunu ister Kamu
İhale Kanununa göre ihale edilmiş olan bütün kurumlarda, eğer
değişen bir fiyat farkı söz konusu olur ise bu hizmetin
yürütülebilmesi için bu fiyat farkının uygulanmasında fayda var
diye düşünüyoruz. Ancak şu safhada bunun uygulanmasının zor
olduğunu gören idare Onlar başka zamanlarda da uygulamaya
konulabilir. diyerek sadece bir maddelik
Ki, Kamu İhale Kanunundaki
değişiklikler tartışılıyor biliyorsunuz,
geniş çaplı tartışılıyor, aksaklıkların
giderilmesine yönelik. O tartışılan hususların detaylı
bir şekilde buraya getirilip geçirilmesi zor olabileceği kanaatiyle
bir maddede uzlaşma sağlanmıştır. Bununla şu
andaki kayıpları gidermek, işte Mekece-Sakarya yolu gibi ve
ihalesi yapılmış yarım kalan inşaat sektöründeki
faaliyetler gibi faaliyetlerin bir an önce yerine getirilebilmesine yönelik bir
kapıdır. Bu gelişme sadece Türkiyeyi ilgilendirmiyor
aslında, dünyayı da ilgilendiriyor. Türk müteahhit sektörü dünyada da
aynı şartlarda ihale alarak iş yapıyorlar. Nitekim,
İran, Katar, Suriyede bizim müteahhitlerimizin bu tip problemlerle
karşı karşıya kaldıklarını biliyoruz.
ÜFE üzerinden,
yani üretici fiyat endeksine göre artış yapılan yerler
vardır. Fiyat farkı kararnamesi ile belirli bir grup malzeme için
belirli bir kat sayının öngörüldüğü ve bunun da makul bir fiyat
farkı olarak Kamu İhale Kurumunun teklifi, Bakanlar Kurulunun
kararıyla
O günkü gelişme, döviz çok yükselir, çok alçalır,
gelişir, fiyat artar, eksilir, mevcut şartlara göre bütçe dengeleri
korunur, korunmaz, Bakanlar Kurulu sıradan bir karar alacak değildir
ama özellikle 2008 yılı başından itibaren iş kalemleri
ve iş gruplarının imalatlarında kullanılan malzeme
dünya piyasalarındaki artıştan kaynaklanan farklar
dolayısıyla 31/5/2008 tarihinden önce 4734 sayılı
İhale Kanununa göre ihale edilmiş olan malzemelere yönelik esas ve
usulleri belirlemek üzere bu yetki verilmiş oluyor.
Küresel
odaklı fiyat artışları sonucu ülkemiz inşaat
sektöründeki etkilenmeleri dikkate alarak kamuya iş yapan müteahhitlerimizin
dalgalanmadan en az etkilenecek şekilde, hakkaniyet ölçülerine göre
işlerini tamamlamalarını istemekteyiz. Bunun için ilk
aşaması mevcut sözleşmelerin çıkartılacak fiyat
farkı kararnamesinden yararlanması için 4735 sayılı Kamu
İhale Kanununa ek madde eklenerek yararlanılması, ikinci
aşamada ise fiyat artışlarının hakkaniyet içerisinde
mevcut sözleşme fiyatlarına belli ölçülerde
yansıtılması.
Fiyat farkı
kararnamesi hazırlanırken, daha önce çıkartılan fiyat
farkı kararnamelerinden de yararlanılacak. Daha öncekiler kadük
olmuyor. Fiyat endekslerinde artış görülen kalemlerin tespit edilerek
hangi oranlarda yansıtılacağı tespit edilecektir. Sadece
belirtilen tarihten sonra bizzat yapılan imalata verilmesi gibi hususlar
esas alınarak kısa sürede fiyat farkı hazırlanması,
Bakanlar Kurulunun kararından sonra yürürlüğe girmesi
arzulanmaktadır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; ilerleyen bu
zaman dilimi içerisinde ben süremi sonuna kadar kullanmak istemiyorum. Ancak,
şu iki konuya da cevap vererek sözü bitiriyorum: Biraz önce bahsettim,
fert başına millî gelirimizin artış oranı ortada,
derslik sayısındaki artış oranı ortada, IMFye olan
borcumuzun 25 milyar dolardan 6,9 milyara düşmesi ortada.
İller
Bankası hizmet yürütülebilmesi için yüzde 55 faizle belediyelere
aslında kredi veriyordu; bir yerde, belediyelerimizin büyük bir bölümü
İller Bankasının kaldırılmasını
istiyorlardı çünkü belediyeler sömürü aracı olarak
kullanırlarken, bu dönemde yüzde 9 faizle on beş
yıllığına krediyle hizmet üreten sektör hâline geldi. Biz
yüzde 9 faizin de daha aşağıya indirilmesinden yana
olduğumuzu belirtiyoruz.
İhracatımızın
35 milyar dolardan 130 milyar dolara çıkmasının aslında
güzel rakamlar olduğunu ve AK PARTİ İktidarının
öngörüleri içerisinde 2002, 2007, 2012, 2023e göre öngörüler olacak ama bu
değişiklikler içerisindeki diyagram veya değişikliklere de
aslında iktidarın gerek kanunlardan
gerek kararnamelerden gerek uygulamalardan kaynaklanan gücünü kullanmak
suretiyle esnek bir şekilde
aracının süspansiyonunda bir sıkıntı olmadan
belli çukurları dahi fazla sarsıntı geçirmeden atlayabilip
hedefe gitmesinin aslında bir maharet olduğunu düşünüyorum.
İşte,
bizim bugüne kadar yapmış olduğumuz uygulamalardaki neticelerin
bu hizmetlerin göstergesi olduğu kanaatiyle bu kanunda emeği ve
gayreti olanları tebrik ediyorum, katkı sağlayanlara
teşekkür ediyorum; Ülkemize, milletimize, sektörümüze hayırlı
olması dileğiyle hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bayraktar.
Gruplar
adına konuşmalar tamamlanmıştır.
Şahısları
adına ilk söz, Isparta Milletvekili Süleyman Nevzat Korkmaza aittir.
Buyurun
Sayın Korkmaz. (MHP sıralarından alkışlar)
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 273 sıra
sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının geneli hakkında şahsi görüşlerimi
açıklamak üzere huzurlarınızdayım. Şahsım ve
grubum adına yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan
önce, ben de, diğer konuşmacı arkadaşlarım gibi,
İstanbul Güngörende meydana gelen ve 18
vatandaşımızın ölümüne, 156
vatandaşımızın da yaralanmasına sebep olan ve tüm
milletimizi acılara sevk eden menfur terörist saldırıyı
bizler de Milliyetçi Hareket Partisi olarak nefretle bir kez daha
kınıyoruz. Aziz milletimize ve onun birliğine, dirliğine
kasteden bu saldırının fail ya da faillerinin bir an önce ortaya
çıkarılmasını Hükûmetimizden ve Sayın
İçişleri Bakanımızdan beklediğimizi belirtiyor, çocukların
katili ya da katillerinin yüce adalet önünde hesap vermesini isterken, aziz
milletimize, yakınlarını kaybedenlere
başsağlığı, yaralılara ve yakınlarına
geçmiş olsun diyor, hayatını kaybeden terör şehitlerine
Allahtan rahmet, yüce milletimize de sabır ve metanet diliyorum.
Değerli
milletvekilleri, devlet birtakım hizmetleri ifa ederken mal ve hizmet
alımları yapar ve bunu yaparken piyasalara para arz eder. Son
beş yılda esnafın, zanaatkârın ve iş
adamlarının bu denli sıkıştığı ve âdeta
piyasasında yaprağın kımıldamadığı
ülkemizde söz konusu alımlar, iş çevrelerinin, esnafın, zaman
zaman kurtarıcı olarak gördüğü alımlardır. Her türlü
özel menfaate eşit mesafede durması gereken devletin asli görevi bu
alımlarda şeffaf bir ortam ve tam rekabet şartları yaratmaktır.
Şayet bu çizgisinden uzaklaşır ise devlet, artık, insanlara
karşı, adil, merhametli, bereketli, babacan olmaktan çıkar;
aksine, insanların alın terine, emeğine saygı göstermeyen
ve vatandaşları arasında ayrımcılık yapan bir
devlet hâline gelir ki, sanıyorum, bu Mecliste bu durumu
alkışlayacak hiçbir milletvekili arkadaşımız olmasa
gerek.
Değerli
milletvekilleri, işte bu yüzdendir ki adalet mülkün, yani devletin
temelidir. Temeli olmayan hiçbir yapı ayakta duramayacağına göre
adalete ihanet ederseniz devletin yıkımına da sebep olursunuz.
Tüm
vatandaşlarımızın devleti olan Türkiye Cumhuriyeti son
beş yılda nasıl bir anlayışla yönetiliyor?
Değerli
arkadaşlar, 57nci Hükûmet zamanında çıkarılan Kamu
İhale Kanunu, bu ihalelerin adil ve şeffaf bir ortamda
yapılmasını denetleyip gözetleyen Kamu İhale Kurumunun
oluşumu bu amaca matuf iken, son beş yılda 4734 sayılı
Kanun üzerinde doğrudan ya da dolaylı yapılan
değişiklikler ile ihale sistemimiz çeşitli yerlerinden bilerek
delinmektedir. 2003-2008 tarihleri arasında 4734 sayılı Kanun 14
kez değişikliğe uğramıştır, bugünkü
tasarıyla 15inci değişiklik Meclis önüne getirilmiştir.
AKP
İktidarı kamu ihale mevzuatını her tarafından delerek
âdeta kalbur hâline getirmiştir. 2003te Kamu İhale Kanununun 2nci
maddesinin birinci fıkrasının (b) ve (c) bentleri ile ikinci
fıkrası ve 3üncü maddelerinde değişiklik
yapılmıştır. Nedir bu değişiklikler? Özetle kamu
iktisadi teşebbüsleri, sosyal güvenlik kuruluşları, fonlar, özel
kanunlarla kurulmuş ve kendilerine kamu görevi verilmiş tüzel
kişiliğe sahip kuruluşlar ile bağımsız bütçeli
kuruluşların bazı alımları, Tasarruf Mevduatı
Sigorta Fonu ve bu Fonun hisselerine kısmen ya da tamamen sahip olduğu
bankalar, 4603 sayılı Kanun kapsamındaki bankalar ile enerji,
su, ulaştırma ve telekomünikasyon sektörlerinde faaliyet gösteren
teşebbüs, işletme ve şirketlerin hemen hemen tüm
alımları istisna addedilerek Kamu İhale Kanunu kapsamı
dışına çıkarılmıştır.
İstisna
hükümlerinin bir kısmı anlaşılabilir nitelikte ise de özellikle
belediye şirketleri KİTler, 4734 sayılı Kanunun 3üncü
maddesinin (g) bendindeki hükmünden yararlanarak istisna çerçevesinde kanun
hükümlerine tabi olmadan alım yapma imkânına
kavuşmuşlardır. Örneğin, İstanbul Büyükşehir
Belediyesi ile Ankara Büyükşehir Belediyesinin İETT, Halk Ekmek,
ASKİ, EGO gibi şirketlerinin yaptığı
alımların bir kısmı gibi. Saydığımız
şirketler bakanlık bütçesi gibi güçlü bütçelere sahip
kuruluşlardır ve trilyonlarca liralık Kamu İhale Kanunu
kapsamı dışında alım yapmakta, piyasadaki rekabet
şartlarını olumsuz yönde etkilemektedirler. Bir başka
deyişle, AKPli belediye şirketlerinin nezdinde nüfuzlu kişi ve
kuruluşlar yaratılmaktadır.
Bu kişi ve
kuruluşlara zahmetsiz iş verme yöntemlerinden birisi de kurumun
alımlarını ihaleye çıkmadan doğrudan temin yoluyla
satın alınmasıdır. Bu yöntem bir genel yöntem olmaktan
ziyade bir istisna olması gerekirken, rakamlara
baktığımızda, âdeta, iktidarın baskılarıyla tüm
kurumlarca genel bir yöntem olarak benimsenmeye başlanmış ve
yaygınlaştırılmıştır. Böylece, ihaleli
işler İhale Kurumu ve ihale mevzuatından kaçırılmaya
çalışılmaktadır. Rakamlar bunu açıkça ortaya
koymaktadır.
Değerli
milletvekilleri, bu rakamları sizlerle paylaştığımda
ne demek istediğim daha açıkça anlaşılacak. Yıl 2003,
doğrudan temin alımları 980 trilyon lira. Bu rakam 2004
yılında 2,2 katrilyon liraya çıkarılmış. Yıl
2008, doğrudan temin alımları parasal değer 4,8 katrilyon
lira, oran yüzde 12ye çıkmış. İstisnalara
baktığımız zaman, parasal değer 5 katrilyon lira, oran
yüzde 13e çıkmış. Bunları topladığımız
zaman yaklaşık yüzde 25, yani 1/4, istisna ve doğrudan temin
oranı. 2007 yılının ilk altı ayına
baktığımızda, 2008 yılı ile
kıyaslandığında doğrudan temin alımlarında
yüzde 26lık, istisnalarda ise yüzde 136lık artışlar
vardır.
Görüldüğü
gibi, AKP İktidarının kamu ihale sisteminden ve Kamu İhale
Kurumundan çok memnun olmadığı, bu kurumu desteklemek ve
geliştirmek yerine, ihalelerde şeffaflık ve tam rekabetin
sağlanması için 57nci Hükûmetin oluşturduğu sistemi kendi
yandaşlarına ihale vermede bir engel olarak gördüğü
anlaşılmaktadır.
Kul hakkı
yenmesinin ayyuka çıktığı ve böylece kendi fikriyatına
uygun bir sermaye sınıfı oluşturulduğu bu dönemde,
tasarının, bir müddet önce görüştüğümüz kanun tasarısının
32nci maddesiyle, AKP Hükûmeti, 4734 sayılı Kanunun Doğrudan
Temin başlıklı 22nci maddesinde üstüne üstlük bir
değişiklik daha yapmış ve Türkiye İş Kurumunun
Bazı Hizmet Alımları ile İşsizlik Sigortası
Kanununun görevlere ilişkin hizmet alımları da doğrudan temin
kapsamına sokulmuştur. Bu furya devam etmektedir arkadaşlar.
Niyet bellidir. Yine, 4734ten kaçılmıştır. Yine, ihalesiz
birtakım işlerin kendi çevrelerine verilmesi operasyonu
gerçekleştirilmiştir. Millet ekonomik sıkıntılar
içerisinde inlerken, iktidarın uğraştığı ve takip
ettiği hususlar maalesef bunlardır.
Kendimize ve
yandaşlarımıza nasıl menfaat temin ederiz, onları
nasıl zenginleştiririz ki, yarın bu seçimlerde bunlar bize
sponsor olabilsin. İşte, bu uğraşı, milletin derdine
derman olmaktan daha önemli görülmektedir.
Adalet ve
Kalkınma Partisinin adalet anlayışı budur. Çevrelerini,
yandaşlarını, oğullarını, yeğenlerini
kalkındıran Adalet ve Kalkınma Partisinin kalkınmaya
bakışı da
Maalesef, bugünkü tasarılarında da suçüstü
yakalanmış, müteahhitlerin yaptığı işte
geçmişe dönük olarak fiyat artışları getirilmektedir.
Hazineye milyonlarca dolar ilave yük getirmektedir. Bu Tasarı, aynı
zamanda, AKPnin iş dünyasına yapılan büyük zamlarla nasıl
zarar verdiğinin de kendi köşesinden itirafıdır.
İşte, istikrardan kastettikleri budur. Hiçbir alanda ekonomik
hedefleri tutturamamışlardır, inşaat sektöründe de
öngörülen girdi fiyatları tutturulamamıştır.
Müteahhitlerin
fiyatların artırılması beklentisi içerisinde
olmasını yadırgamıyorum, onlar iş yapıyorlar.
Hükûmetin belirlediği şartlar içerisinde demir fiyatları
artmıştır, çimento fiyatları artmıştır,
işçilik maliyetleri yükselmiştir, artmıştır oğlu
artmıştır. Elbette bu sektördeki işverenlerin ayakta
kalması lazım, aksi takdirde kriz daha da derinleşecektir. Ancak
AKPnin hazineye getirdiği bu ek yükün millete hesabını
vermesini beklemek de aziz milletimizin hakkıdır. Bu yüzden,
kalkınmanın lokomotif sektörlerinden biri olan inşaat
sektöründeki işlerin devamı ve birçok kişinin de işsiz
kalmaması için bu tasarıya sırf bu gerekçelerle evet derken,
ekonomik krizin mimarı ve üretimin önündeki en büyük engel olan
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Korkmaz, devam ediniz.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Devamla) -
AKP Hükûmetini de halkımızın takdirlerine arz
ediyor, Hükûmetin tüm müdahalelerine rağmen görevini ciddiyetle sürdürmeye
çalışan, bütün eksikliklerine, bütün özlük haklarındaki
eksikliklerine rağmen ciddiyetle sürdürmeye çalışan Kamu
İhale Kurumu çalışanlarına kolaylıklar diliyorum.
Yine bir
diğer meseleyi de sözlerimin sonunda sizlerle paylaşmak istiyorum.
Sayın Bakanımıza da bir soru önergesiyle sormuştum ancak
bugüne kadar çalışma yapıldığına dair bir cevap
alamadık. Yeniden hatırlatmak istiyorum: Milyonlarca dolarlık
ilave kaynak aktarılmasını isteyen sizler, inşallah, bu
müteahhitlerin koordinatörlüğünü yapan ve Kamu İhale Kurumunun
maalesef haklarını vermediği teknikerlerin
sıkıntılarının çözümü yönünde bir çalışmayla
karşımıza gelirsiniz.
Bugün,
değerli arkadaşlarım, yüce dinimizin işaret buyurduğu
Miraç Kandili. Milletimizin ve tüm İslam âleminin, sizlerin değerli
milletvekili arkadaşlarım kandilini kutlarken bu mübarek gecenin
milletimize ve tüm insanlığa hayırlara vesile olmasını
diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Korkmaz.
Sayın
milletvekilleri, çalışma saatimiz tamamlanmak üzeredir. Bu
açıdan, alınan karar gereğince, kanun tasarı ve
tekliflerini sırasıyla görüşmek için 30 Temmuz 2008
Çarşamba günü saat 13.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati : 19.54