DÖNEM: 23 CİLT: 26 YASAMA YILI: 2
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
138inci
Birleşim
31 Temmuz 2008 Perşembe
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - BU BİRLEŞİM TUTANAK
ÖZETİ
III.
- GELEN KÂĞITLAR
IV. GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, Uşak ilinin ekonomik ve sosyal
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Tekirdağ
Milletvekili Enis Tütüncünün, buğday ve yem bitkisi üreticilerinin
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Sakarya
Milletvekili Ayhan Sefer Üstünün, Altay Millî İmkânlarla Modern Tank
Üretimi Projesine ilişkin gündem dışı konuşması
V.-
AÇIKLAMALAR
1.- Uşak
Milletvekili Nuri Uslunun, Uşakta programa alınan ve
gerçekleştirilmekte olan projelere ilişkin açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Niğde
Milletvekili Mümin İnanın (6/826) esas numaralı sözlü sorusunu
geri aldığına ilişkin önergesi (4/85)
B) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse ve 22 milletvekilinin, hayvancılık
sektöründeki sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/263)
2.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal ve 21 milletvekilinin, büyük şehirlerin içme ve
kullanma sularının kalitesinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/264)
3.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan ve 21 milletvekilinin,
sıcak su kaynaklarının kullanımının
araştırılarak etkin değerlendirilmesi için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/265)
VII.-
ÖNERİLER
A) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Gündemdeki
sıralama ile Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden
düzenlenmesine; 31/7/2008 Perşembe günü 255 sıra sayılı
Kanun Tasarısının görüşmelerinin bitimine kadar
çalışmalarını sürdürmesine; bu işin
görüşmelerinin tamamlanması halinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin
tatile girmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi
VIII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.-
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarıları ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/609, 1/610) (S. Sayısı: 267)
2.- Bursa
Milletvekili Mehmet Emin Tutan ve 4 Milletvekilinin; 5510 Sayılı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
Balıkesir Milletvekili Ali Osman Sali ile Bursa Milletvekili Mehmet Altan
Karapaşaoğlunun; Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi; Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzünün; 5763 Sayılı
İş Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanunun 26 ncı Maddesinin Geçici 23 üncü
Maddesi 1 inci Fıkrasında Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi; Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile
1 Milletvekilinin; 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Trabzon Milletvekili M. Akif
Hamzaçebi ve Ordu Milletvekili Rahmi Günerin 5510 Sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/310, 2/246, 2/305, 2/312, 2/313) (S.
Sayısı: 282)
3.- Türkiye
Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu Kurulması Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu
Raporu (1/559) (S. Sayısı: 234)
4.-
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/617) (S.
Sayısı: 270)
5.- Seyahat
Acentaları ve Seyahat Acentaları Birliği Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporu (1/542) (S. Sayısı: 252)
6.- Antalya
Milletvekili Abdurrahman Arıcı ve 2 milletvekilinin; Atatürk Orman
Çiftliği Müdürlüğü Kuruluş Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Tarım,
Orman ve Köyişleri ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonu Raporları (2/297) (S. Sayısı: 274)
7.- Bursa
Milletvekili Mehmet Tunçakın; Umumi Mülhak ve Hususi Bütçelerle
İdare Edilen Daireler ve Belediyelerle Sermayesinin Tamamı Devlete
veya Belediye veya Hususi İdarelere Aid Daire ve Müesseseler
Arasındaki İhtilafların Tahkim Yolile Halli Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet
Komisyonu Raporu (2/299) (S. Sayısı: 276)
8.- Elektronik
Haberleşme Kanunu Tasarısı ile Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı Tezkeresi ve Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporları (1/566) (S.
Sayısı: 255)
IX.-
OYLAMALAR
1.- Türkiye
Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu Kurulması Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının oylaması
2.- Elektronik
Haberleşme Kanunu Tasarısı ile Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı Tezkeresinin oylaması
X.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Osmaniye
Milletvekili Hakan Coşkunun, KPSS sonuçlarına göre göreve
başlatılan kişilere ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı
Murat Başesgioğlunun cevabı (7/3783) *Ek cevap
2.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, Hataydaki bazı projelerin
ödeneklerine ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul
Günayın cevabı (7/3996)
3.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin, TRTde yayınlanan bir belgesele
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Aydının cevabı
(7/4044)
4.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, TRTde program yapan bir gazeteciye,
TRTde program
yapan bir kamu görevlisine,
İlişkin
soruları ve Devlet Bakanı Mehmet Aydının cevabı
(7/4045, 4046)
5.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağızın, kanser
hastalığıyla ilgili bazı hususlara ilişkin sorusu ve
Sağlık Bakanı Recep Akdağın cevabı (7/4070)
6.- Adana
Milletvekili Kürşat Atılganın, Türk devlet ve
topluluklarından gelen öğrencilerin desteklenmesine ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Mustafa Said
Yazıcıoğlunun cevabı (7/4147)
7.- Kars
Milletvekili Gürcan Dağdaşın, yerel gazetelerin desteklenmesine
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Aydının cevabı
(7/4165)
8.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, TRTnin işçi sayılmayan geçici
personeline,
TRT Genel Müdürü
ve yöneticilerinin İsviçreye maç izlemeye gitmesine,
İlişkin
soruları ve Devlet Bakanı Mehmet Aydının cevabı
(7/4166, 4167)
9.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, Simena Antik Kentine ilişkin sorusu ve
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı (7/4215)
10.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun, Adanadaki bir TOKİ projesine
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/4229)
11.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, TOKİye devredilen arazilere ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/4231)
12.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın, Anamur
Gümrüğüne ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Hayati Yazıcının cevabı (7/4418)
13.- Sivas
Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlunun, KPSS sonuçlarına göre
yerleştirmelerde yaşanan bir soruna ilişkin sorusu ve Devlet
Bakanı Murat Başesgioğlunun cevabı (7/4422)
14.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, bir grubun ilişkileri ile ilgili bazı
iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/4460)
15.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, darbe girişimi iddialarına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/4504)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 13.04te açılarak beş oturum yaptı.
Van Milletvekili
Kayhan Türkmenoğlu, teşvik uygulamalarına,
Şırnak
Milletvekili Sevahir Bayındır, insanlığın yol
açtığı çevre ve doğa felaketlerine,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Çukurova tarımının
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşmasına,
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker cevap verdi.
Sivas Milletvekili
Malik Ecder Özdemirin, çiftçilerin ürünlerini pazarlama sorunlarına ve
kuraklıkla ilgili düzenlenen kararnameye ilişkin
konuşmasına, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi
Eker cevap verdi.
Kırklareli
Milletvekili Turgut Dibekin, Kırklarelinin Kavakdere ve Babaeski
ilçelerinde meydana gelen dolu afeti nedeniyle çiftçilerin mağduriyetine
ve alınması gereken önlemlere ilişkin bir açıklamada
bulundu.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının 165 ve 163üncü sıralarında yer alan 277 ve
276 sıra sayılı Kanun Tekliflerinin bu kısmın 2 ve
8inci sıralarına alınmasına ve diğer kanun
tasarı ve tekliflerinin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesine ilişkin AK PARTİ Grubu önerisi, yapılan
görüşmelerden sonra kabul edildi.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının (1/627) (S. Sayısı: 273) görüşmeleri
tamamlanarak;
2nci
sırasına alınan Kocaeli Milletvekili Eyüp Ayar ve Konya
Milletvekili Hasan Angının, Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/301) (S.
Sayısı: 277) yapılan görüşmelerden sonra,
Kabul edilip
kanunlaştığı açıklandı.
4üncü
sırasına alınan Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarılarının (1/609, 1/610) (S. Sayısı: 267)
maddeleri kabul edildi.
3üncü
sırasına alınan Türkiye Bilimsel ve Teknolojik
Araştırma Kurumu Kurulması Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/559) (S.
Sayısı: 234) komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır
bulunmadığından ertelendi.
İstanbul
Milletvekili Bayram Ali Meral, yapmış olduğu konuşmada
bazı sözlerinin yanlış anlaşıldığı
gerekçesiyle bir açıklamada bulundu.
31 Temmuz 2008
Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 13.00te toplanmak
üzere birleşime 19.53te son verildi. ,
|
|
Eyyüp Cenap GÜLPINAR |
|
|
|
Başkan
Vekili |
|
|
Murat ÖZKAN |
|
Fatma SALMAN KOTAN |
|
Giresun |
|
Ağrı |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
II.- BU BİRLEŞİM TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 13.05te açılarak yedi oturum yaptı.
Birinci, İkinci ve Üçüncü Oturum
İzmir
Milletvekili Oktay Vural, Uşak ilinin ekonomik ve sosyal sorunlarına,
Tekirdağ
Milletvekili Enis Tütüncü, buğday ve yem bitkisi üreticilerinin
sorunlarına,
Sakarya
Milletvekili Ayhan Sefer Üstün, Altay Millî İmkânlarla Modern Tank
Üretimi Projesine,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Uşak
Milletvekili Nuri Uslu, Uşakta programa alınan ve
gerçekleştirilmekte olan projelere ilişkin bir açıklamada
bulundu.
Niğde
Milletvekili Mümin İnanın (6/826) esas numaralı sözlü sorusunu
geri aldığına ilişkin önergesi okundu; sorunun geri
verildiği bildirildi.
Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse ve 22 milletvekilinin, hayvancılık
sektöründeki sorunların araştırılarak (10/263),
İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal ve 21 milletvekilinin, büyükşehirlerin içme ve
kullanma sularının kalitesinin araştırılarak (10/264),
Balıkesir
Milletvekili Ergün Aydoğan ve 21 milletvekilinin, sıcak su
kaynaklarının kullanımının
araştırılarak etkin değerlendirilmesi için (10/265),
Alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu;
önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin
sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Gündemin
"Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmının 3üncü ve 9uncu
sıralarında yer alan 255 ve 252 sıra sayılı Kanun
Tasarılarının, bu kısmın 7nci ve 4üncü
sıralarına alınmasına; gelen kâğıtlar listesinde
yayımlanan ve bastırılarak dağıtılan 282
sıra sayılı Kanun Teklifinin kırk sekiz saat geçmeden
Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmının 1inci sırasına
alınmasına ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesine; Genel Kurulun 31/7/2008 Perşembe günü 255
sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerinin bitimine kadar çalışmalarını
sürdürmesine; bitirilemediği takdirde 1/8/2008 Cuma günü de saat 14.00'de
toplanması ve bu birleşimde Kanun Tasarı ve Tekliflerinin
görüşülerek 255 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışmalarını sürdürmesine; bu işin
görüşmelerinin tamamlanması halinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin
tatile girmesinin Genel Kurulun onayına sunulmasına ilişkin
Danışma Kurulu önerisi kabul edildi.
30/7/2008 tarihli
137nci Birleşimde görüşmeleri tamamlanarak maddeleri kabul edilen
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarılarının (1/609, 1/610) (S. Sayısı: 267) tümü
oylanarak, yapılan oylama sonucunda kabul edilip
kanunlaştığı açıklandı.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasına alınan Bursa Milletvekili Mehmet Emin Tutan ve 4
Milletvekilinin, 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
Balıkesir Milletvekili Ali Osman Sali ile Bursa Milletvekili Mehmet Altan
Karapaşaoğlunun, Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi; Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzünün, 5763 Sayılı
İş Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanunun 26 ncı Maddesinin Geçici 23 üncü
Maddesi 1 inci Fıkrasında Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi; Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile
1 Milletvekilinin, 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi; Trabzon Milletvekili M. Akif Hamzaçebi ve Ordu Milletvekili Rahmi
Günerin, 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin (2/310, 2/246, 2/305, 2/312, 2/313) (S. Sayısı:
282) yapılan görüşmelerden sonra,
2nci
sırasına alınan Türkiye Bilimsel ve Teknolojik
Araştırma Kurumu Kurulması Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının (1/559) (S. Sayısı: 234) görüşmelerini
takiben yapılan açık oylamadan sonra,
Kabul edilip
kanunlaştığı açıklandı.
3üncü
sırasına alınan Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının (1/617) (S. Sayısı: 270)
görüşmelerine başlanarak tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlandı, maddelerine geçilmesi kabul edildi.
|
|
Eyyüp Cenap GÜLPINAR |
|
|
|
Başkan
Vekili |
|
|
Fatma SALMAN KOTAN |
|
Murat ÖZKAN |
|
Ağrı |
|
Giresun |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Oturum
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
3üncü
sırasına alınan Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının (1/617) (S. Sayısı: 270)
görüşmeleri tamamlanarak;
4üncü
sırasına alınan Seyahat Acentaları ve Seyahat
Acentaları Birliği Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/542) (S.
Sayısı: 252),
5inci
sırasına alınan Antalya Milletvekili Abdurrahman Arıcı
ve 2 Milletvekilinin, Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğü Kuruluş
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi (2/297) (S. Sayısı: 274) ile
6ncı
sırasına alınan Bursa Milletvekili Mehmet Tunçakın, Umumi
Mülhak ve Hususi Bütçelerle İdare Edilen Daireler ve Belediyelerle
Sermayesinin Tamamı Devlete veya Belediye veya Hususi İdarelere Aid
Daire ve Müesseseler Arasındaki İhtilafların Tahkim Yolile Halli
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin (2/299) (S. Sayısı: 276),
Yapılan
görüşmelerden sonra;
7nci
sırasına alınan ve İç Tüzükün 91inci maddesi
kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde
görüşülmesi kararlaştırılmış olan Elektronik
Haberleşme Kanunu Tasarısının (1/566) (S.
Sayısı: 255) görüşmelerini takiben yapılan açık
oylamadan sonra,
Kabul edilip
kanunlaştığı açıklandı.
1 Ekim 2008
Çarşamba günü, saat 15.00te toplanmak üzere birleşime 01.23te son
verildi.
|
|
Nevzat
PAKDİL |
|
|
|
Başkan
Vekili |
|
|
Murat
ÖZKAN |
|
Fatma
SALMAN KOTAN |
|
Giresun |
|
Ağrı |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
|
|
Fatoş
GÜRKAN |
|
|
|
Adana |
|
|
|
Kâtip Üye |
|
No.: 199
III.- GELEN KÂĞITLAR
31 Temmuz 2008 Perşembe
Rapor
1.- Bursa
Milletvekili Mehmet Emin Tutan ve 4 Milletvekilinin; 5510 Sayılı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi; Balıkesir Milletvekili Ali Osman Sali ile Bursa Milletvekili
Mehmet Altan Karapaşaoğlunun; Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi; Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzünün; 5763 Sayılı
İş Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanunun 26 ncı Maddesinin Geçici 23 üncü
Maddesi 1 inci Fıkrasında Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi; Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile
1 Milletvekilinin; 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Trabzon Milletvekili M. Akif
Hamzaçebi ve Ordu Milletvekili Rahmi Günerin; 5510 Sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/310, 2/246, 2/305, 2/312, 2/313) (S.
Sayısı: 282) (Dağıtma tarihi: 31.7.2008) (GÜNDEME)
No.: 199a Ek
31 Temmuz 2008 Perşembe
Rapor
1.- Tekirdağ
Milletvekili Tevfik Ziyaeddin Akbulutun; Dernekler Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt ve 22 Milletvekilinin; 23.11.2004 Tarihli ve 5253
Sayılı Dernekler Kanununun 27. Maddesinde Kızılay ile
İlgili Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
İçişleri Komisyonu Raporu (2/290, 2/286) (S.Sayısı: 283)
(Dağıtma tarihi: 31.7.2008)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, çiftçilerin sulama suyunda
kullandıkları elektrik borçlarına ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/922)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/7/2008)
2.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, RTÜKün radyo ve televizyon yayın
izni verdiği bir kuruluşa ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet
Aydın) sözlü soru önergesi (6/923) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/7/2008)
3.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, Ankara Büyükşehir Belediyesi
ve ODTÜ arasındaki kaçak yapı sorununa ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/924) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/7/2008)
4.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, keçilerin ormandan uzaklaştırılmasının
sonuçlarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru
önergesi (6/925) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/7/2008)
5.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, kaçak etlere ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/926)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/7/2008)
6.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, keneye karşı
bazı önlemlere ilişkin Tarım ve Köyişeleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/927) (Başkanlığa geliş tarihi:
23/7/2008)
7.-
Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındırın, havaya
ateş açan bazı koruculara ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/928) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/7/2008)
8.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, şehit aileleri
yardımlaşma derneklerine yapılan yardımlara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/929) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/7/2008)
9.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, esnaf ve KOBİlerin kredi
kululanımında sicil affına ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından sözlü soru önergesi
(6/930) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/7/2008)
10.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Ballıca Mağarasının
turizm kapasitesinin geliştirilmesine ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından sözlü soru önergesi
(6/931) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/7/2008)
11.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, kuraklıktan etkilenen
çiftçilerin kredi borçlarının ertelenmesine ilişkin Tarım
ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/932)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/7/2008)
12.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlunun, bir baraj projesine ilişkin Çevre
ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/933) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25/7/2008)
13.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlunun, bir baraj projesine ilişkin Çevre
ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/934) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25/7/2008)
14.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlunun, bir baraj projesine ilişkin Çevre
ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/935) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25/7/2008)
15.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlunun, bir sağlık
ocağının personel ihtiyacına ilişkin Sağlık
Bakanından sözlü soru önergesi (6/936) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25/7/2008)
16.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlunun, bir köye jandarma karakolu
açılıp açılmayacağına ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/937) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25/7/2008)
17.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, bir cenaze merasimine
katılanların kılık kıyafetine ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/938)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/7/2008)
18.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, Güngörendeki terör olayına
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/939)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/7/2008)
19.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, TRTnin Güngörendeki terör
olayıyla ilgili yayınına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/940)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/7/2008)
20.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, Gaziantepin eğitimdeki
başarı düzeyine ilişkin
Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/941)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/7/2008)
21.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, TOKİ hakkında düzenlenen YDK
raporlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/942)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/7/2008)
22.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, özel mülkiyette olduğuna karar
verilen bir orman arazisine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü
soru önergesi (6/943) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/7/2008)
23.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, TOKİ ihalelerine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/944) (Başkanlığa
geliş tarihi: 31/07/2008)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Bursa
Milletvekili Hamza Hamit Homrişin, KEY ödemelerinin hesaplanmasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4629)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/7/2008)
2.- İzmir
Milletvekili Kemal Anadolun, Ergenekon Soruşturmasıyla ilgili
iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4630)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/7/2008)
3.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, ABD İstanbul Konsolosluğundaki polis
kulübesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/4631) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/7/2008)
4.- İstanbul
Milletvekili Bayram Meralin, işçi eylemlerine polis müdahalesine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4632)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/7/2008)
5.- Çorum
Milletvekili Derviş Gündayın, Çorumda uygulanacak bir TOKİ
projesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4633)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/7/2008)
6.- İstanbul
Milletvekili Sacid Yıldızın, Düzce Üniversitesi
Araştırma ve Uygulama Hastanesinin acil servisinin
kapatılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/4634) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/7/2008)
7.- Kocaeli
Milletvekili Cevdet Selvinin, rektör adaylarının belirlenmesinde
müdahaleler yapıldığı iddialarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4635)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/7/2008)
8.- Mersin Milletvekili
Behiç Çelikin, Kırsal Kalkınma Fonu kredilerinin
kullanımıyla ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/4636) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/7/2008)
9.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanına
ve bazı hususlara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4637)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/7/2008)
10.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, Kozak Yaylasında
siyanürle altın aranmasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/4638) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/7/2008)
11.-
Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncünün, Tekirdağ Kapalı
Cezaevindeki koşullara ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4639) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/7/2008)
12.-
Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaşın, Bitlis
Cezaevinde yaşanan olaylara ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4640) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/7/2008)
13.- Hakkari
Milletvekili Hamit Geylaninin, Erzurum H Tipi Cezaevinde
yapıldığı iddia edilen uygulamalara ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4641)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/7/2008)
14.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, bir derenin kurumasına ve madenciliğin
çevreye etkilerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı
soru önergesi (7/4642) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/7/2008)
15.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, bazı çevre
sorunlarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı
soru önergesi (7/4643) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/7/2008)
16.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, polisin bir işçi
eylemine müdahalesine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4644) (Başkanlığa geliş
tarihi: 22/7/2008)
17.- Ankara
Milletvekili Tekin Bingölün, Ankarada uyuşturucuya yönelik mücadeleye
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4645) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/7/2008)
18.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin, Hakkaride iki şahısın öldürülmesi
olayına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/4646) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/7/2008)
19.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, Antalyadaki arkeolojik kazılara
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4647) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/7/2008)
20.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, Aspendos Tiyatrosunun bakımı projesine
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4648) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/7/2008)
21.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, Perge Antik Kentinin bakımı projesine
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4649) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/7/2008)
22.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, öğretmenlerin ödüllendirilmesine
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4650) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/7/2008)
23.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulunun, İzmirde deprem riski
taşıyan okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4651) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/7/2008)
24.- Bursa
Milletvekili Hamza Hamit Homrişin, Bursanın ilçelerindeki
sağlık personeline ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4652) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/7/2008)
25.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, içme ve kullanma
sularının kalitesine ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4653) (Başkanlığa geliş
tarihi: 21/7/2008)
26.- Denizli
Milletvekili Ali Rıza Ertemürün, sağlık turizmine ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/4654)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/7/2008)
27.- Sivas
Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlunun, ürün desteklemelerine
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/4655) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/7/2008)
28.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahanın kuraklık kapsamına
alınmamasına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4656)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/7/2008)
29.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, İzmirin
kuraklığa yönelik önlemelere ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4657)
(Başkanlığa geliş tarihi: 22/7/2008)
30.- Mersin
Milletvekili Akif Akkuşun, Gülnar İlçesinde tarımın
geliştirilmesine ve soğuk hava deposu ihtiyacına ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4658) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/7/2008)
31.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, kuraklık kapsamının
belirlenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4659) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/7/2008)
32.- Mersin
Milletvekili Akif Akkuşun, Mersindeki sorunlu karayollarına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4660) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/7/2008)
33.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Bulgaristanın uyguladığı
giriş ücretine ve ulaştırma sektöründeki sorunlara ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/4661)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/7/2008)
34.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Bursa-Bandırma hattının
Ankara-İstanbul Hızlı Tren Projesine bağlanmasına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4662) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/7/2008)
35.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın, TRTde
yanlış okunduğu iddia edilen bir türküye ilişkin Devlet
Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/4663)
(Başkanlığa geliş tarihi: 21/7/2008)
36.- Çorum
Milletvekili Derviş Gündayın, ticari araçların zorunlu sigorta
primlerindeki artışa ve İstanbuldaki korsan taksilere
ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Şimşek) yazılı
soru önergesi (7/4664) (Başkanlığa geliş tarihi: 22/7/2008)
37.- Gaziantep
Milletvekili Hasan Özdemirin, Gaziantep OSBnin atık su arıtma
sorununa ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı soru
önergesi (7/4665) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/7/2008)
38.-
İstanbul Milletvekili Hasan Macitin, özelleştirme sonucu oluşan
istihdam sorunlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/4666) (Başkanlığa geliş tarihi: 23/7/2008)
39.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Çıldır İlçesinde dolu afetinden
meydana gelen hasara ilişkin Bayındırlık ve İskân
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4667)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/7/2008)
40.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, İnsan Haklarını İnceleme
Komisyonuna yapılan başvuruya ilişkin Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/4668)
(Başkanlığa geliş tarihi: 8/7/2008)
41.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, Türkiye Jokey Kulübündeki yolsuzluk
iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/4669) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/7/2008)
42.- Konya Milletvekili
Atilla Kartın, telefon ve ortam dinlemesine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/4670) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/7/2008)
43.- İzmir
Milletvekili Abdurrezzak Ertenin, KEY ödemelerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4671) (Başkanlığa
geliş tarihi: 24/7/2008)
44.- İzmir
Milletvekili Abdurrezzak Ertenin, İzmirdeki orman
yangınının nedenine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/4672) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/7/2008)
45.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, ithal oyuncakların denetimine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4673)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/7/2008)
46.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, bir şahsın silah ruhsatına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4674)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/7/2008)
47.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın, zorunlu din
derslerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/4675) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/7/2008)
48.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, ÇAYKUR
işçilerinin sendika üyelikleriyle ilgili iddialara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4676)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/7/2008)
49.- İzmir
Milletvekili Abdurrezzak Ertenin, istihdamdaki yaşa bağlı
uygulamalara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4677) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/7/2008)
50.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, İstanbuldaki
kayıt dışı istihdama ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/4678)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/7/2008)
51.-
Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binicinin, Orman Genel
Müdürlüğünün görevde yükselme sınavına yönelik iddialara
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4679) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/7/2008)
52.-
Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğlukun, Doğu ve Güneydoğu
Anadolu bölgelerindeki orman yangınlarına ilişkin Çevre ve
Orman Bakanından yazılı
soru önergesi (7/4680) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/7/2008)
53.- Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycının, Bozkır İlçesindeki
kadastro çalışmalarına ilişkin Bayındırlık
ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/4681)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/7/2008)
54.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, Bolu Belediyesinin
borçlarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4682) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/7/2008)
55.- İstanbul
Milletvekili Ümit Şafakın, Fatih İlçesinde bazı
mahallelerin birleştirilmesine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4683)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/7/2008)
56.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, Adanada kesilen bir trafik cezasına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4684) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/7/2008)
57.-
Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğlukun, Doğu ve Güneydoğu
Anadolu Bölgelerindeki orman yangınlarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4685)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/7/2008)
58.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın, terör eylemlerine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4686)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/7/2008)
59.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkayanın, Bartındaki
bazı sağlık hizmetlerine ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4687)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/7/2008)
60.- Sivas
Milletvekili Malik Ecder Özdemirin, Sivastaki sağlık personeli
açığına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4688) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/7/2008)
61.- Sivas
Milletvekili Malik Ecder Özdemirin, Sivasın bazı ilçelerinin
kuraklık kapsamına alınmamasına ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4689)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/7/2008)
62.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Kütahya Tarım İl
Müdürlüğünün ihtiyaçlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4690)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/7/2008)
63.- Isparta
Milletvekili Mevlüt Coşkunerin, Eğirdir Gölündeki avlanma
yasağına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4691) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/7/2008)
64.- Ankara
Milletvekili Tekin Bingölün, Polatlı İlçesinin kuraklık
kapsamına alınmamasına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4692)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/7/2008)
65.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkayanın, bir yol projesine
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4693) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/7/2008)
66.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, bir yolun karayolu ağına
alınmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4694) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/7/2008)
67.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, Mersin-Gazipaşa arasındaki
karayoluna ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/4695) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/7/2008)
68.-
Diyarbakır Milletvekili Akın Birdalın, bir THY pilotunun
işten çıkarılmasıyla ilgili iddialara ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/4696)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/7/2008)
69.-
İstanbul Milletvekili Hasan Macitin, siyasi partilere Hazine
yardımına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/4697) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/7/2008)
70.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ermenistan ile ilişkilere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4698)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/07/2008)
71.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekicinin, rektör adaylarının belirlenmesi ile
ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/4699) (Başkanlığa geliş tarihi: 29/07/2008)
72.-
İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlunun,
avukatlık hizmeti alımlarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/4700) (Başkanlığa geliş
tarihi: 29/07/2008)
73.-
İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlunun
Başbakanlık Merkez Binasında oluşturulan ilave kata
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4701)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/07/2008)
74.-
İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlunun, vergi
avantajı sağlayan dernek ve vakıflara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4702)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/07/2008)
75.-
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın,
şeker fabrikalarının özelleştirilmesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4703)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30/07/2008)
76.-
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın, KEY
ödemelerinde boşanmış eşlerin durumuna ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4704)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30/07/2008)
77.-
İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlunun,
Cumhurbaşkanı ile bir evde görüşmesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4705)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30/07/2008)
78.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, KEY ödemelerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4706)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30/07/2008)
79.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, KEY ödemelerinde şahsi bilgilerin
yayınlanmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/4707) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/07/2008)
80.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, vergi tahsilatına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4708) (Başkanlığa
geliş tarihi: 31/07/2008)
81.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, KPSS sınavına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4709)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31/07/2008)
82.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, KEY hak sahiplerinin
kişisel bilgilerinin yayınlanmasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4710) (Başkanlığa geliş tarihi:
31/07/2008)
83.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, Gölbaşı ilçesindeki
kamu çalışanlarının KEY ödemelerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4711)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31/07/2008)
84.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekicinin, Ürgüpte düzenlenen karikatür
yarışmasının son yıllarda yapılmamasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/4712)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31/07/2008)
85.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, adli emanet paralarının
değerlendirilmesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/4713) (Başkanlığa geliş tarihi:
29/07/2008)
86.-
Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğlukun, ceza infaz
kurumlarındaki hak ihlali iddialarına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4714)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31/07/2008)
87.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, orman yangınları ile mücadeleye
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4715) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/07/2008)
88.- Adana
Milletvekili Muharrem Varlının, orman yangınlarıyla
mücadeleye ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru
önergesi (7/4716) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/07/2008)
89.- Aydın
Milletvekili Özlem Çerçioğlunun, spor kulüplerinin desteklenmesine
ilişkin Devlet Bakanından (Murat Başesgioğlu)
yazılı soru önergesi (7/4717) (Başkanlığa geliş
tarihi: 29/07/2008)
90.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, gençlik ve spor tesislerine ilişkin Devlet
Bakanından (Murat Başesgioğlu) yazılı soru önergesi
(7/4718) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/07/2008)
91.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın, Burdurda doğalgaz arzına
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/4719) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/07/2008)
92.- Kars
Milletvekili Gürcan Dağdaşın, Karsta kömür
dağıtımına ve doğalgaz kullanımına
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/4720) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/07/2008)
93.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, Şırnaktaki kömür
ocaklarındaki kazalara ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4721)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31/07/2008)
94.- Van
Milletvekili Fatma Kurtulanın, bazı linç girişimi
iddialarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4722) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/07/2008)
95.-
Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaşın, iki çocuğun
buldukları el bombasının patlamasıyla hayatlarını
kaybetmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/4723) (Başkanlığa geliş tarihi:
29/07/2008)
96.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, terör zararları ödemelerine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4724)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/07/2008)
97.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, Ankara Büyükşehir Belediyesinin
heykellere yönelik uygulamalarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4725)
(Başkanlığa geliş tarihi: 29/07/2008)
98.- Sivas
Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlunun, polislerin özlük
haklarının iyileştirilmesine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4726)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30/07/2008)
99.- Sivas
Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlunun, Kırıkkale
Belediyesi işçilerinin alamadıkları ücretlerine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/4727)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30/07/2008)
100.-
Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğlukun, bazı valiliklerin
fındık toplamak amacıyla gelen işçilere yönelik
uygulamalarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4728) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31/07/2008)
101.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin, Van Valisi ve Emniyet Müdürü ile bir olaya
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4729) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/07/2008)
102.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, Çelikhan İlçesindeki su
sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/4730) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/07/2008)
103.- Kars
Milletvekili Gürcan Dağdaşın, Ani Harabelerine tesis
yapımına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4731) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31/07/2008)
104.- Edirne
Milletvekili Bilgin Paçarızın, Edirne turizminin
geliştirilmesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4732) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31/07/2008)
105.-
İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlunun, bir hastaya
önerilen ilacın teminine ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4733) (Başkanlığa geliş
tarihi: 29/07/2008)
106.- Manisa
Milletvekili Şahin Mengünün, Kırkağaç ilçesinde içme suyundan
kaynaklanan hastalıklara ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4734) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31/07/2008)
107.- Muğla
Milletvekili Gürol Erginin, şebeke sularındaki arsenik
oranlarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/4735) (Başkanlığa geliş tarihi:
31/07/2008)
108.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, Kırklarelideki dolu
zararına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4736) (Başkanlığa geliş
tarihi: 29/07/2008)
109.- Aydın
Milletvekili Özlem Çerçioğlunun, TMOnun buğday alımına ve
kuraklık mağduriyetine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/4737)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30/07/2008)
110.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, kaçak tarım ilaçlarına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/4738) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/07/2008)
111.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, zirai ilaçların barkodlu takibine
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/4739) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/07/2008)
112.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, Ankaradaki baz istasyonlarına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/4740) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/07/2008)
113.- Kars
Milletvekili Gürcan Dağdaşın, Kars Havalimanına PTT
açılmasına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4741) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31/07/2008)
114.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, tekstil sektöründeki işçilerin
çalışma koşullarına ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/4742)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31/07/2008)
115.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, GAP İdaresinin
taşınacağı iddiasına ilişkin Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısından (Nazım Ekren)
yazılı soru önergesi (7/4743) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31/07/2008)
116.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışmayı Teşvik Fonuna ilişkin Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısından (Hayati Yazıcı)
yazılı soru önergesi (7/4744) (Başkanlığa geliş
tarihi: 29/07/2008)
117.- Aydın
Milletvekili Özlem Çerçioğlunun, KEY ödemelerinde boşanmış
olan eşlerin durumuna ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet
Şimşek) yazılı soru önergesi (7/4745)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30/07/2008)
118.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, bir standart belgesine sahip sanayi
kuruluşlarına ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/4746) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31/07/2008)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse ve 22 Milletvekilinin, hayvancılık
sektöründeki sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/263)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30/07/2008)
2.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal ve 21 Milletvekilinin, büyükşehirlerin içme ve
kullanma sularının kalitesinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/264) (Başkanlığa geliş tarihi:
30/07/2008)
3.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan ve 21 Milletvekilinin,
sıcak su kaynaklarının kullanımının
araştırılarak etkin değerlendirilmesi için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca
bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/265) (Başkanlığa geliş tarihi: 30/07/2008)
31 Temmuz 2008 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 13.05
BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP ÜYELER: Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı),
Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 138inci Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, Uşak ilinin ekonomik ve sosyal sorunları
hakkında söz isteyen İzmir milletvekili Oktay Vurala aittir.
Buyurun
Sayın Vural. (MHP sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- İzmir Milletvekili Oktay Vuralın, Uşak ilinin
ekonomik ve sosyal sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, çok teşekkür ederim.
Çok değerli
milletvekili arkadaşlarım, Uşak ilinin içinde bulunduğu
sorunları dile getirmek üzere gündem dışı söz
almış bulunmaktayım. Ege Bölgemizin bu güzel kentinin bu
sorunları Uşak İl Başkanımız Sayın
İbrahim Cevher ve beraberinde gelen mesleki ve sivil toplum örgütleri
temsilcilerinin Uşak ilinin sorunlarının Türkiye Büyük Millet
Meclisinde dile getirilmesini teminen bize tevdi ettikleri dosyada yer alan
sorunları sizlerle paylaşmak için söz aldım. Bu vesileyle, size,
Uşak milletvekillerine ve sevgili Uşaklılara
selamlarımı iletiyorum. Tabii, Milliyetçi Hareket Partisinin
Uşakta bir milletvekili olmadığı için Milliyetçi Hareket Partisinin
70 milletvekili de Uşakın sorunlarını Türkiye Büyük Millet
Meclisinde dile getirmek üzere gayret sarf etmektedir. Grup Başkan Vekili
olarak bu sıfatla söz aldım.
Aslında
Uşakın sorunlarıyla ilgili, bakıldığı
zaman, bir tek yazılı soru önergesine muhatap olmuş. Bu da altın madeniyle ilgili. Milliyetçi
Hareket Partisi olarak Uşak ilinin içinde bulunduğu sorunların
çözümüne yönelik bir araştırma önergesini Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına sunduk. Gerçekten, Uşak, Ege
Bölgemizin bu güzel kenti, aslında son derece müteşebbis
insanların yaşadığı bu kent, ilk sanayi
kuruluşunun, özel sektör kuruluşlarının 1905
yılında gerçekleştirdiği bu müteşebbis kentin ekonomik
kalkınmasının da sanayiye ve bu müteşebbis insanların
motor gücüyle devam ettiğini dikkate aldığımızda, bu
kentte kamu eksenli bir yatırım hamlesi
olmadığını dikkate aldığımızda,
gerçekten bu sorunların çözümünün dile getirilmesi son derece önemli.
Birkaç tane
konuyu dile getirmek istiyorum. Öncelikle, Uşak ekonomisinin içinde bulunduğu
bu sorunla beraber organize sanayi bölgesinin, gelişmekte olan organize
sanayi bölgesinin birtakım sorunları var. Organize sanayi bölgesinde
özellikle elektrikle ilgili sağlanan desteğin geç alınması
önemli bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır, yaklaşık yedi
sekiz ay sürmektedir. Bu da finansman açısından bu bölgede önemli bir
problemin ortaya çıktığını göstermektedir.
Diğer
taraftan da burada özellikle parsellerin, yeni organize sanayi bölgesinde
oluşturulan bu parsellerin dağılımında yeterince bir inisiyatif
oluşmadığı gözüküyor. Milliyetçi Hareket Partisi olarak
sanayi ve üniversite iş
birliğinin geliştirilebileceği en önemli bölge olan Uşakta
dolayısıyla sanayinin gelişmesi açısından, aynı
zamanda üniversitenin de sorununun çözülmesi gerekiyor. Maalesef üniversite
2006 yılında kurulmuş olmasına rağmen yerleşkeyle
ilgili, kampus alanıyla ilgili, orman bölgesi olmasından dolayı
sorun devam etmektedir. Bir an önce bu sorunun çözülmesi gerekiyor. Bu binalar
Orman Bakanlığı
Orman alanı içerisinde olan bu binalarla
ilgili bu hukuki durumun bir an önce giderilmesi talep edilmektedir.
Ayrıca,
şehir merkezinde Güzel Sanatlar Fakültesine tahsis edilmiş binalar
var. Maalesef belediyeye devredilmiştir. Bu konuda da bu binaların
üniversiteye tahsisi konusunun gündeme getirilmesi istenmiştir.
Değerli
milletvekili arkadaşlarım, diğer taraftan Uşak iline
bakıldığı zaman KÖYDES ve BELDES programları
çerçevesinde aldığı payların giderek düştüğüne
şahit olunmaktadır. KÖYDES çerçevesinde 2005 yılında yüzde
1,49 pay alınırken 2007 yılında 0,79a düşmüş,
2008 yılında da 0,64e düşmüştür. BELDES çerçevesinde de
desteklenen belediye sayısına baktığımız zaman,
açıkçası belediye sayısında bir değişiklik
olmamış ancak ödenek konusunda 0,7den 0,6ya düşmüş
gözükmektedir. Teşvik belgeli yatırımları dikkate
aldığımız zaman, 2004 yılında bu teşvik
belgeli firma sayısı 39 iken bugün, 2007 yılı
itibarıyla bakıldığı zaman 14e düşmüştür.
Dolayısıyla,
Uşakın bu sorunlarının yanında bir de
hayvancılıkla ilgili bir sorunu vardır. Organize
hayvancılık bölgesinin kurulmasıyla ilgili çalışmalar
son safhaya getirilmiş olmasına rağmen tamamlanmamış
olması, açıkçası Uşakta bir talebi yükseltmiştir.
3üncü pilot bölge uygulaması olarak altyapısı kurulmuş ve
hazır olan bu bölgenin Uşakta kurulması istenmektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Vural, devam ediniz efendim.
OKTAY VURAL
(Devamla) Çok değerli milletvekili arkadaşlarım,
Uşakın gerçekten son derece müteşebbis insanları
vardır. Kamuya ihtiyaç olmadan, özellikle özel sektör
ağırlıklı bir ekonomik kalkınmayı
gerçekleştiren bu bölgenin sorunlarını bu vesileyle gündem
dışı bir konuşmayla da olsa dile getirme fırsatı
buldum.
Milliyetçi
Hareket Partisi olarak Uşak ilinin bu sorunlarının bir Meclis
araştırması yoluyla gündeme getirilmesine ilişkin önergemiz
Meclis gündeminde yerini almıştır. Bunun da görüşülmesi ve
çözüm yollarının ortaya konulmasının zannederim
Uşakın sorunlarına Türkiye Büyük Millet Meclisi zemininde çözüm
bulmayı hızlandıracaktır.
Bu vesileyle ben,
sayın milletvekillerimize, Uşak milletvekillerine, Uşakın
sorunlarını dile getiren milletvekillerimize de teşekkür
ediyorum. Hepinize saygılarımı arz ediyorum. (MHP, AK PARTİ
ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Vural.
Gündem
dışı ikinci söz, buğday ve yem bitkisi üreticilerinin
sorunları hakkında söz isteyen Tekirdağ Milletvekili Enis
Tütüncüye aittir.
Buyurun
Sayın Tütüncü. (CHP sıralarından alkışlar)
2.- Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncünün,
buğday ve yem bitkisi üreticilerinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
ENİS TÜTÜNCÜ
(Tekirdağ) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Neden buğday
üreticisiyle yem bitkisi ekenlerin sorunları üzerinde konuşma
yapmayı düşündüm? Şunun için: Çünkü buğday üreticileriyle
yem bitkisi üreticilerine bu yıl, bilerek ya da bilmeyerek, çok ciddi
ekonomik darbeler vurulmuştur. Nasıl vurulmuştur? İlk defa
bu yıl, 1938 yılından bu yana ilk defa bu yıl buğday
taban fiyatı açıklanmamıştır. Bundan önceki
yıllarda en geç 1 Hazirana kadar bu açıklama yapılırdı
ve Toprak Mahsulleri Ofisi tanzim amacıyla, müdahale amacıyla devreye
girerdi. Toprak Mahsulleri Ofisinin de elleri kolları bağlı.
Şu anda,
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Trakya için söylüyorum,
hasat bitmiş, buğdayın kilogramı 440-460 bin lira
arasında -eski parayla konuşuyorum- değişiyor. DAP gübresi
18-46, 2 milyon, 20-20lik gübre 1,5 milyon, üre 1,5 milyon; ayçiçeği
gübresi, yani 3-15, 1 milyon 300 bin, mazot 3 milyon 200 bin, buğday
fiyatı 400-450 bin. Böyle bir şey olabilir mi Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri? Bu girdilerle üretim yapılabilir mi? Hasat
öncesi buğday fiyatı, anımsayacaksınız, 600 bin
liranın üzerine çıkmıştı, ayrıca 50
kilogramlık bir çuval unun fiyatı da bu fiyata paralel olarak 35
YTLden 45 YTLye yükselmişti. Takiben ekmek dâhil tüm undan mamul ürün
fiyatlarına da en az yüzde 30 ve daha fazla zam yapılmıştı.
Hasat başladı, Trakyada bitti, buğday fiyatı 440, 450, 460
bin liraya geriledi ama unun çuvalı 45 YTLden 50, 51, 52, 55 YTLye
fırladı. Bu nasıl iştir? Yani devrisaadetinizde hem üretici
çiftçi kaybediyor hem tüketici halk kaybediyor. Hemen söyleyeyim: 2008 için
buğdaya kilogram başına 5 yeni kuruş prim vereceksiniz.
Bunun, az önce söylediğim girdi maliyetlerindeki artış
karşısında hiçbir kıymeti harbiyesi
kalmamıştır arkadaşlar.
Yem bitkilerine
gelince: AKP olarak 13 Haziranda bir genelge çıkardınız ve bu
genelgeyle de yem bitkisi üretenlere okkalı bir tokat vurdunuz. Nasıl
vurdunuz? Söz konusu genelgeyle yem bitkisi desteği için ekilen
alanın alt sınırını 5 dekardan 10 dekara
çıkardınız.
Şimdi
soruyorum: 10 dekarın altında ekim yapan çiftçilerin veya kuru alana
silajlık mısır eken çiftçilerin durumu ne olacak? Böylesine
acımasız, mağduriyet yaratan bir genelge olur mu? Bunu mademki
düzeltecektiniz, 2009 yılından sonra başlatınız
değerli arkadaşlarım, niye 2008de başlatıyorsunuz?
Rica ediyorum
Ayrıca yem
bitkisi desteklerini de düşürdünüz. Örneğin, dekar başına
YTL olarak, yoncanın desteği 2007 yılında 130 YTL idi, 2008
yılında 115 YTLye düşürdünüz; korunganın desteği 2007
yılında dekar başına 80 yeni Türk lirasıydı, 75e
düşürdünüz; yapma çayır -yani mera- dekarı 100 YTL idi, 75
YTLye düşürdünüz.
Tek
yıllık yem bitkilerinde de azalma var, fiğ ve benzeri. Dekar
başına 50 YTL veriyordunuz, 30 YTLye düşürdünüz. Esas
silajlık mısıra çok büyük darbe vuruldu. Dekar başına
60 YTL veriyordunuz, 45 YTLye düşürdünüz.
Bakınız,
Tekirdağda silajlık mısır aşağı yukarı
50 bin dekarlık alanda ekiliyor ve bunun yüzde 70-80i kuru arazi
şartlarında yapılıyor.
Şimdi,
Tekirdağdan hareketle Türkiye çapında düşününüz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Tütüncü, devam ediniz.
ENİS TÜTÜNCÜ
(Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tekirdağdan
hareketle Trakya geneline ve Türkiye geneline şöyle bir bakınız,
bu çıkarmış olduğunuz yanlış genelgeyle yem
bitkisi üreticilerine nasıl ağır bir ekonomik darbe
vurduğunu çok daha iyi anlarsınız.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben, bu arada, bu konularla ilgili
iki tane soru önergesi vermiştim. Bir tanesi buğdayla ilgili Taban
fiyatları ne zaman açıklanacak ve girdi fiyatlarındaki
artışı nasıl aksettireceksiniz,
yansıtacaksınız? diye, hâlâ bu sorunun yanıtını
bekliyorum. Bir de bu yem tebliğiyle ilgili, bu yem tebliğinin
2008-2009 üretim yılından sonra -eğer değişiklik
yapılmıyorsa- uygulanmasını talep ettim. Öyle
sanıyorum ki Sayın Bakan ve yetkililer bu konuda çiftçinin mağduriyetini
giderecek önlemleri alacaklardır.
Sayın
Başkan, bu duygu ve düşüncelerle... Bakıyorum, Sayın
Tarım Bakanımız burada yok. Aslında, Sayın
Bakanımız burada olması gerekirdi. Gerçekten tarım ve
hayvancılık kan ağlıyor, çiftçimiz isyanları oynuyor.
Hepinizi en iyi dileklerimle, sevgilerimle ve saygılarımla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Tütüncü.
Gündem
dışı üçüncü söz Savunma Sanayii
Müsteşarlığının Altay Millî Tank Projesi hakkında
söz isteyen Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstüne aittir.
Buyurun
Sayın Üstün. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
3.- Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstünün, Altay Millî
İmkânlarla Modern Tank Üretimi Projesine ilişkin gündem
dışı konuşması
AYHAN SEFER ÜSTÜN
(Sakarya) Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 29
Temmuz 2008 Salı günü Sayın Başbakanımızın
katılımı ve himmetleriyle Sakaryada gerçekleşen Altay
Millî İmkânlarla Modern Tank Üretimi Projesi üzerinde gündem
dışı söz aldım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, bu projenin imza töreni için Sayın
Başbakanımızın Sakaryaya geleceğini biliyorduk.
Ancak, resmî programda hemen imza töreni ve Sakaryadan ayrılış
vardı. Bu imza törenine bir buçuk gün kala, Sakaryada daha önce
bakanlıklarımızın, Hükûmetimizin, belediyelerimizin
yapmış olduğu tesislerin de açılması,
açılış töreni bu programa ilave edildi. Bu tesislerin içerisinde
Büyükşehir Belediye Başkanlığımızın da yapmış
olduğu bir kent meydanı projesi vardı. Bu meydan, belki
Türkiyede illerin sayılı bir meydanı hâline getirildi. 12
dönümlük bir meydan. İşte bu meydanın da
açılışı vardı. Bu meydanın açılış
töreninin Sayın Başbakanımız tarafından
yapılacağını duyan Sakaryalılar mahallelerden,
köylerden, beldelerden, ilçelerden koşarak bu meydanı
hıncahınç doldurdular. Gördük ki bir kez daha milletimizin Sayın
Başbakanımıza olan sevgisi, güveni, günden güne
artmaktadır. Ben bu yüce Meclisin çatısı altında tekrar o
gün meydanı hıncahınç dolduran Sakaryalı
hemşehrilerime teşekkürlerimi sunuyorum. Çünkü o meydanda 45 binin
üzerinde hemşehrimiz vardı. Ben tekrar saygılarımı
sunuyorum.
Altay Millî
İmkânlarla Modern Tank Projesine gelince değerli arkadaşlar:
Ekserisi üçüncü ülkelerden hibe yoluyla temin edilen Kara Kuvvetleri
Komutanlığı envanterindeki tankların ortalama
yaşı yüksek olup büyük bir bölümünün teknolojik, fiziki ve ekonomik
ömürleri azalmış durumdadır. Kara Kuvvetleri
Komutanlığının modern tank ihtiyacını
karşılamak amacıyla seçilecek mevcut tank lisansı
altında üretim amaçlanmış, ancak Mayıs 2004
yılında Savunma Sanayii İcra Komitesi önceki projeleri iptal
ederek Kara Kuvvetleri Komutanlığının muharebe tankı
ihtiyacının millî imkânlarla karşılanması
amacıyla yeni bir proje başlatılmasına ilişkin tarihî
kararını almıştır.
Altay Millî
İmkânlarla Modern Tank Üretimi Projesinin tüm fikrî ve sınai
mülkiyet hakları Savunma Sanayii Müsteşarlığına ait
olacaktır. Bu projenin tasarımı, geliştirilmesi ve
üretiminde beş firma görev almaktadır. Otokar AŞ ana
yüklenicidir ve üretimi sağlayacaktır. Rotem firması projeye
teknik destek sağlayacaktır. ROKETSAN AŞ, Altay tankına
takılacak zırh paketini geliştirecek ve kalifiye edecektir.
Makine ve Kimya Endüstrisi, 120 mmlik 55 kalibre ana silah sistemini üretecektir.
ASELSAN, tank atış kontrol sistemi ve tank komuta kontrol muhabere
bilgi sistemini geliştirecek ve kalifiye edecektir.
Bütün bu
işler yetmiş sekiz buçuk ayda yapılacaktır. Ancak,
Sayın Başbakanım imza töreninde bu sürenin çok fazla
olduğunu, zira Türkiyenin bu kadar beklemeye tahammülü olmadığını
söyleyerek, sürecin mümkün olduğu kadar kısaltılacağı
sözünü firma yetkililerinden almıştır. Bu projenin toplam bedeli
500 milyon dolardır.
Değerli
arkadaşlar, millî savunma sanayimiz açısından 2004
yılı tarihî bir yıl olmuştur. Savunma sanayisinin geleceği
bu toplantıda şekillenmiştir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin
ihtiyaçlarının dış tedarikten ziyade millî savunma
sanayimizce karşılanması
kararlaştırılmış ve yeni bir vizyon
belirlenmiştir. Taarruz helikopteri, hücumbot, savaş gemisi gibi
projeler ve son olarak da Altay Millî Tank Projesi bu vizyon çerçevesinde
hayata geçirilmiştir. 2001 yılında durma noktasına gelen
savunma sanayimiz tekrar atağa geçmiştir. Millî savunma sanayimiz
2002 yılında Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyacının
yüzde 25ini karşılarken bu oran 2007de de yüzde 41 olmuştur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Üstün, devam ediniz.
AYHAN SEFER ÜSTÜN
(Devamla) Hedefimiz 2011 yılında inşallah yüzde 50ye
çıkarmaktır.
Evet
arkadaşlar, tankın icat edilmesinden neredeyse yaklaşık
doksan yıl sonra üçüncü nesil tank olarak bir Türk tankı
doğuyor. Birçok ilkte olduğu gibi bu da AK PARTİ
İktidarına nasip oldu. Kimileri bu vatan için laf üretiyor, kimileri
de iş üretiyor değerli arkadaşlar.
Bu projenin
ortaya çıkmasında emeği geçen başta
Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğana, Millî
Savunma Bakanımız Vecdi Gönüle, Savunma Sanayii Müsteşarı
ve çalışanlarına, projede görev alan firma yetkililerine
teşekkürlerimizi arz ediyoruz.
Altay Modern
Millî Tank Projesinin Kara Kuvvetleri Komutanlığına ve
milletimize hayırlı olmasını diler, yüce Meclisi
saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Üstün.
Sayın Uslu,
sisteme girmişsiniz, bir şey mi vardı efendim?
NURİ USLU
(Uşak) Sayın Başkanım, Sayın Milletvekilimiz Vural
Bey, Uşaktaki altın madeni
BAŞKAN
İç Tüzükün 60ıncı maddesine göre yerinizden kısa bir
açıklama yapabilirsiniz. Sisteme girmişsiniz zaten, açıyorum
mikrofonunuzu.
Buyurun Sayın
Uslu.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Uşak Milletvekili Nuri Uslunun, Uşakta
programa alınan ve gerçekleştirilmekte olan projelere ilişkin
açıklaması
NURİ USLU
(Uşak) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın Vural
Uşakı gündeme getirdiği için kendilerine çok teşekkür
ediyorum. Yalnız, bilgilerde bir eksiklik var tahmin ediyorum.
Altın
madeniyle ilgili olarak gündeme getirdiği
Türkiye'de en sorunsuz bir
şekilde ve en iyi bir şekilde çalışan altın madeni
şu anda Uşakta devam etmektedir.
Bir diğeri,
Uşak iline devlet yatırımları gitmediğiyle ilgili. Bu
da doğru değil. Batıda teşvikten faydalanan tek il
Uşak ilidir ve şu anda, hastanemiz, kent müzesi ve buna benzer
yatırımların 2009 yılında programa alınmak üzere
projeleri tamamlanmıştır.
Bir diğeri,
üniversitenin alanıyla ilgili olarak
Ben kendim Orman
Bakanlığından geldim.
Organize
hayvancılık bölgesiyle ilgili olarak da Türkiye'de belki ilk illerden
birisidir, organize hayvancılık bölgesinin bütün
çalışmalarını tamamlamıştır. Tarım
Bakanlığımızla Sanayi Bakanlığımız
arasındaki görüşmeler biter bitmez buradaki organize
hayvancılık bölgesi çalışmasını da
tamamlayacağız.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Uslu.
Gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Sözlü soru
önergesinin geri alınmasına dair bir tezkere vardır, okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Niğde Milletvekili Mümin İnanın (6/826)
esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin
önergesi (4/85)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Gündemin sözlü
sorular kısmının 389. sırasında yer alan (6/826) esas
numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.
Gereğini
saygılarımla arz ederim.
Mümin
İnan
Niğde
BAŞKAN
Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge
vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Adıyaman Milletvekili Şevket Köse ve 22
milletvekilinin, hayvancılık sektöründeki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/263)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemiz, ekonomik
etkinlikler bakımından çok çeşitli sektörü aynı anda
barındıracak özelliklere sahiptir. Bu sektörler içerisinde en
önemlilerinden biri de hayvancılıktır. Cumhuriyet'in
kuruluşundan itibaren hayvancılık, ülke ekonomisi içerisinde
büyük bir paya sahip olmuş ve bu süreç içerisinde sürekli denecek bir
gelişme çizgisi yakalayabilmiştir. 1980 sonrası ihracata dönük
üretim ve serbest pazar ekonomisinin uygulamaya konulmaya
çalışılması, hayvancılık için kırılma
noktası olmuştur. 1980 sonrasının serbest pazar
anlayışı, hayvancılığın çeşitli
dallarında dışa bağımlı olunması ve ithal
ürün alışkanlığıyla günümüzde kendini göstermektedir.
Hayvancılıkta
yaşanan sorunlar rakamlara da yansımıştır. 1983-2005
yılları arasında büyükbaş hayvan varlığında
ciddi bir gerileme yaşanmış ve 13 milyon olan büyükbaş
hayvan sayısı 10,6 milyona düşmüştür. 2006
yılında aynı seviye civarında kalan büyükbaş hayvan
varlığı, 2007 yılında 11 milyona yükselmiştir. Bu
yükselmede büyükbaş hayvan için verilen desteklemenin başat rol
oynadığı bilinmektedir. 1983-2005 yılları
arasında koyun varlığında da bir düşüş
görülmüş ve 40 milyondan 31,5 milyona bir gerileme
yaşanmıştır. Koyun varlığındaki
düşüş 2006 ve 2007 yılında da devam etmiştir. 2007
yılına gelindiğinde koyun varlığı 25,5 milyon
civarına gerilemiştir. Hayvan varlığındaki bu olumsuz
değişimler sadece et ve et ürünlerinde değil, süt ve süt
ürünleri, dericilik, yem gibi sektörlerde de kendini göstermiştir.
Ülkemizde et ve
süt üretiminde yaşanan en başlıca sorunlardan birisi kaçak
üretimdir. Et üretiminin yarıdan fazlası, süt üretiminin ise üçte
ikisi kayıt dışıdır. Ayrıca, karma yemlerin
hammaddelerinde yaşanan dışa
bağımlılığın %50'nin üzerine çıkması,
hayvancılıkla uğraşanların yüksek maliyetlerle üretim
yapmasına neden olmaktadır. Yüksek yem fiyatları, kaçak et
oranının yüksek olması, yurt dışından gelen
ürünlerin sübvansiyonlu olmasından dolayı yerli üreticinin rekabet ve
üretim şansı azalmaktadır.
Sektörel anlamda
et ve et ürünlerinde rekabetin yaşanması,
hayvancılığın ülke ekonomisine katkı sunması yalnızca
üretim yapılarak sağlanamamaktadır. Hayvancılıkta, yem
bitkisi üretiminde devlet desteği yükseltilmeli ve topyekun uygulanacak
bir tarım-hayvancılık politikası
aracılığıyla ulusal çıkarların korunması
sağlanmalıdır. Çünkü; Türkiye'de
Ülkemizde
uygulanan hayvancılık politikasına
bakıldığında, sadece destekleme ile dahi büyükbaş
hayvan varlığında bir yükseliş yakalanabileceği
görülmüştür. Buradan anlaşılmaktadır ki ulusal
çıkarları gözetecek bir hayvancılık politikası ile çok
daha büyük gelişmenin yaşanılmasının önünde hiçbir
engel yoktur. Öncelikle bunun için hayvancılık, tarımsal sanayi
ve yem sanayisinden ayrı düşünülmemelidir. Tarım ve
hayvancılık politikaları bir bütün olarak belirlenmelidir.
Tarım ve hayvancılık, serbest pazar ekonomisinin insafına
bırakılmamalı devletin denetim ve çeşitli yollarla
müdahalesinin önü kapatılmamalıdır. EBK, SEK gibi
kurumların özelleştirilmesi, kaçak üretim, dışa
bağımlılık, yem sorunları, pazarlama önündeki
engeller, Gümrük Birliği'nin zararları, hayvan hastalıkları
gibi sorunlar ayrıntısıyla incelenmediği takdirde,
tarım ve hayvancılık sektöründe iyileşmenin beklenmesi
hayal olacaktır.
Bu bağlamda;
hayvancılık sektörünün sorunlarının ve bu sorunların
çözüm yollarının tespit edilmesi amacıyla Anayasa'nın 98.
ve TBMM İçtüzüğü'nün 104 ve 105. maddeleri gereğince Meclis Araştırması
açılmasını saygılarımızla arz ederiz.
1) Şevket Köse (Adıyaman)
2) Ergün Aydoğan (Balıkesir)
3) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
4) Gürol Ergin (Muğla)
5) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
6) Ahmet Ersin (İzmir)
7) Ali Oksal (Mersin)
8) Birgen Keleş (İstanbul)
9) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
10) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
11) Rasim Çakır (Edirne)
12) Mehmet Ali Susam (İzmir)
13) Selçuk Ayhan (İzmir)
14) Hikmet Erenkaya (Kocaeli)
15) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
16) Tacidar Seyhan (Adana)
17) Abdulaziz Yazar (Hatay)
18) Osman Kaptan (Antalya)
19) Ensar Öğüt (Ardahan)
20) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
21) Kemal Demirel (Bursa)
22) Ahmet Küçük (Çanakkale)
23) Tekin Bingöl (Ankara)
2.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal ve 21
milletvekilinin, büyük şehirlerin içme ve kullanma sularının
kalitesinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/264)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Bilindiği
gibi büyük şehirlerde su ile ilgili olarak pek çok tartışma
basında yer almaktadır. Artan sıcaklıklarla birlikte geçen
yıllarda yaşanan su sıkıntısının bazı
şehirlerde tekrar baş göstereceği ifade edilmektedir. Bu nedenle
susuzluk için çözüm yolları geliştirilmekte ancak bu çözüm
yollarında da sağlıklı içme ve kullanma suyu
dağıtılması ile ilgili sıkıntılar ortaya
çıkmaktadır. Vatandaşların
sağlığını doğrudan ilgilendiren bu konu, siyasi
tartışmaların malzemesi olarak kullanılmaktadır. Oysa
insan sağlığı hiçbir siyasete malzeme edilemeyecek kadar
önemli bir konudur.
Şehirlerdeki
içme ve kullanma sularının sağlıklı ve kaliteli
olması gerekir. Bu gerekliliği yerine getirmek de önce yerel
yönetimlerin sonra da Sağlık Bakanlığı'nın
sorumluluğundadır.
Bu hassas konu
ile ilgili olarak yeterli bilimsel araştırma ve inceleme
yapıldıktan sonra konusunda uzman kişiler tarafından
gerekli görülen açıklamalar yapılmalıdır. Oysa son dönemde
bilimsel araştırmalardan uzak tamamen siyaset malzemesi olarak
açıklamalar yapılmaktadır.
Tüm bu
açıklamaların yanında, konusunda uzman kişiler de
çeşitli açıklamalar yapmıştır. Bu açıklamalarda
çarpıcı tespitler ortaya koyulmuştur. İçme suyunda meydana
gelen ufak bir değişiklik bile bedenin kimyasını
doğrudan etkilemektedir. Gelişmekte olan ülkelerde meydana gelen ve
ölümle sonuçlanan enfeksiyon hastalıklarının %45'inin sebebi
kirli sulardır. Suyu kirleten bir çok kimyasal madde insanoğlu
tarafından üretilmektedir ve sorumsuzca suya karışmasına
izin verilmektedir. İçme ve kullanma suyuna karışan kimyasal
atıkların etkisi yıllar sonra başta kanser olmak üzere
çeşitli kronik hastalıkların artmasıyla ortaya
çıkmaktadır. Düzgün arıtılmayan atık su içerdiği
ağır metaller nedeniyle vücudu yavaş yavaş tahrip
etmektedir. Bu nedenle sonuçları yıllar sonra ortaya
çıkacaktır.
Türkiye'de 250
organize sanayi bölgesinden sadece 37'sinde arıtma tesisi vardır. Bu
da aslında Türkiye'de ne kadar ciddiyetle ele alınması gereken
bir konu olduğunu ortaya koymaktadır. Çünkü
Ancak tüm bu
uyarı ve uzmanlarca yapılan açıklamalara rağmen halen suyun
sağlık ve kalitesi ile ilgili olarak gereken önlemlerin alınmadığı
görülmektedir. İstanbul'a verilen Melen Çayı'na sanayi ve
kanalizasyon atıkları karışmaktadır. Yine
Ankara'nın su ihtiyacını karşılamak amacıyla
getirilen Kızılırmak Suyu'na da sanayi atıkları
karışmaktadır. Ayrıca
Nüfusun yüksek
olduğu 3 büyük kentimizde su ile ilgili olarak yaşanacak herhangi bir
sorun büyük olumsuzluklara neden olacaktır.
Yukarıda
açıklanan nedenlerden dolayı, Ankara, İstanbul ve İzmir'in
içme ve kullanma sularının incelenmesi, bu konuda mevcut eksiklik ve
yanlışların tespiti ile çözümlerinin araştırılması
amacıyla Anayasa'nın 98. ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğü'nün 104. ve 105. maddeleri gereğince Meclis
araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
23.07.2008
1) Çetin Soysal (İstanbul)
2) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
3) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
4) Ali Oksal (Mersin)
5) Ahmet Ersin (İzmir)
6) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
7) Tacidar Seyhan (Adana)
8) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
9) Rasim Çakır (Edirne)
10) Mehmet Ali Susam (İzmir)
11) Selçuk Ayhan (İzmir)
12) Hikmet Erenkaya (Kocaeli)
13) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
14) Gürol Ergin (Muğla)
15) Abdulaziz Yazar (Hatay)
16) Osman Kaptan (Antalya)
17) Ensar Öğüt (Ardahan)
18) Şevket Köse (Adıyaman)
19) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
20) Kemal Demirel (Bursa)
21) Ahmet Küçük (Çanakkale)
22) Tekin Bingöl (Ankara)
3.- Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğan ve 21
milletvekilinin, sıcak su kaynaklarının
kullanımının araştırılarak etkin
değerlendirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/265)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Dünyada su ve su
kaynakları, vazgeçilmesi olanaksız büyük önemini arttırarak
sürdürürken, ülkemiz için de aynı ağırlıkta özelliklere
sahiptir. Sıcak su kaynakları da dünya ve ülkemiz
bağlamında çok değerli olup, İlkçağlardan günümüze
kadar farklı alanlarda, düşük maliyetlerle, geniş yararlanma
seçeneklerini varlığında sunmaktadır. Sıcak
suların dünya ye ülkemiz pratiğinde yaygın alarak bilinen
başlıca kullanım alanları: Jeotermal enerji santralleri,
ısıtma, seracılık, iç ve dış turizm, maden suyu
(soğuk ve ılık şifalı su), balık çiftlikleri,
iş-istihdam v.s. olarak özetlenebilir.
Balıkesir
ilimiz de tarihî, sosyal, kültürel, doğal güzellikleri ve Ulusal
Kurtuluş Savaşımızda ortaya koyduğu direnişinin
yanında termal kaynaklar yönünden de ülkemizin ilk 5 ili arasında yer
almaktadır. Balıkesir geniş coğrafi konumu ve uygun iklim
koşulları ile uzun hizmet olanaklarına elverişlidir.
Balıkesir termal kaynak zenginliğinin yanı sıra fiziksel ve
kimyasal bileşimleri açısından, ülkemizin üstün nitelikli otuzun
üzerinde şifalı kaynaklarına sahiptir.
Balıkesir
sıcak su kaynaklarının bir kısmı deniz
kenarından, bir kısmı dağlık ve ormanlık
alanlarda kaliteli, doğal çıkışlı, suyu bol,
sıcaklık değerleri bakımından farklılıklar
gösteren, bir kısmı da içme kürlerine elverişlidir. Çevreleri av
ve eko turizmine de olanaklıdır. Kaplıcalarının
sıcaklıkları 30-82 C0 arasındadır. Bilinen tarihi M.Ö.
4. yya kadar uzayan sıcak su kaynaklarımız; Gönen, Gönen -
Ekşidere, Edremit - Güre, Edremit Bostancı Köyü, Balıkesir
Merkez - Pamukçu, Sındırgı Hisaralan, Sındırgı
-Emendere, Bigadiç - Hisarköy, Susurluk - Kepekler, Susurluk -
Yıldız, Manyas - Kızıkköy, Balya Dağ kaplıcaları
ve Savaştepe - Kirazköy, Dursunbey - A. Musalar, İvrindi -
Büyükyenice, Gümeli ile Ayvalık - Türközü
ılıcalarıdır.
Balıkesir
kaplıcalarının su bileşimleri florür, sülfat, klorür,
bikarbonat, sodyum, kalsiyum, oligametal, bor, radyoaktif bileşen selenyum
bulunduğu bilinmekte, cilt hastalıklarında romatizma, siyatik,
kireçlenme, böbrek taşı düşürme, kadın
hastalıklarında, stres, eklem hastalıklarında, ortopedik
rahatsızlıklarda, felçlerde egzama, hipertansiyon, şeker ve
sindirim hastalıklarında v.s tedavilerinde etkili sonuçlara
ulaşıldığı bilinmektedir.
Savaştepe -
Kirazköy, Dursunbey - A. Musalar , İvrindi - Büyükyenice ve Gümeli ile
Ayvalık - Türközü ılıcaları halen
araştırılması gereken sıcak su kaynakları olarak
beklemektedir.
Kaplıcaların
bir kısmı araştırma bekleyişi içerisinde iken, bir
kısmı da pansiyonlardan sınırlı sayıda kapasiteli
5 yıldızlı otellere değin konaklama çeşitliliği
göstermektedir. Kaynak sayısı, kullanımdaki kaynaklar,
kullanımdaki ve hizmetteki yapılanma dikkate
alındığında, esasen yapının önemli ölçüde
atıl olarak beklediği görülmektedir. 19.07.2008 tarihinde
Sındırgı Belediyesi ile İstanbul Büyükşehir
Belediyesinin işbirliği ile Sındırgı - Emendereye
kurulan bir tesis hizmete açıldı ise de kaynaklar büyük ölçüde
atıl olarak yatırımları beklemektedir. Dünya ve ülkemizin
bu alandaki kullanım ve kazanımları göz önüne alınarak,
sıcak su kaynaklarından en üst düzeyde toplumsal yararlanma
seçenekleri değerlendirmeye alınma gereksinimi içindedir.
Düşük
maliyetli, çok seçenekli yararlanma potansiyellere yönelik olarak, sıcak
su kaynakların ulaşımın kolaylaştırılması
için ulaşım olanaklarının sağlanmasına,
sıcak sulara teşviklerin işletilmesine, kaynakların en
verimli seçeneklerde kullanılmasına, araştırma bekleyen
kaynaklarda araştırma çalışmalarının
başlatılmasına ihtiyaç duyulmaktadır.
Su ve sıcak
suyun taşıdığı büyük önemden hareketle, suyun ve
sıcak suların dikkatle kullanılması zorunluluğu
noktasında sorunların tespiti, çözümler geliştirilmesi, yeni
anlayışların oluşturulması, en verimli sonuçlara
yönelme, yerelden ulusal boyuta taşıma yöntemlerinin saptanması,
çağdaş çözümlerin belirlenmesi, yasal düzenlemeler
yapılması için Anayasanın 98. T.B.M.M. İçtüzüğünün
104. ve 105. maddeleri gereğince bir Meclis
araştırılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Ergün Aydoğan (Balıkesir)
2) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
3) Ahmet Ersin (İzmir)
4) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
5) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
6) Mehmet Ali Susam (İzmir)
7) Selçuk Ayhan (İzmir)
8) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
9) Ali Oksal (Mersin)
10) Gürol Ergin (Muğla)
11) Tacidar Seyhan (Adana)
12) Hikmet Erenkaya (Kocaeli)
13) Rasim Çakır (Edirne)
14) Birgen Keleş (İstanbul)
15) Abdulaziz Yazar (Hatay)
16) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
17) Ensar Öğüt (Ardahan)
18) Şevket Köse (Adıyaman)
19) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
20) Kemal Demirel (Bursa)
21) Ahmet Küçük (Çanakkale)
22) Tekin Bingöl (Ankara)
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusundaki ön görüşmeler, sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Danışma
Kurulunun bir önerisi vardır, okutup oylarınıza
sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Danışma Kurulu
Önerileri
1.- Gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun
çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine; 31/7/2008
Perşembe günü 255 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerinin bitimine kadar çalışmalarını
sürdürmesine; bu işin görüşmelerinin tamamlanması hâlinde
Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatile girmesine ilişkin Danışma
Kurulu önerisi
Tarih:
31.7.2008
No: 38
Danışma
Kurulu Önerisi
Gündemin
"Kanun Tasarı ve Teklifleri İle Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmının 3 üncü ve 9 uncu
sıralarında yer alan 255 ve 252 sıra sayılı Kanun
Tasarılarının bu kısmın 7 nci ve 4 üncü
sıralarına alınması, Gelen Kâğıtlar listesinde
yayınlanan ve bastırılarak dağıtılan 282
sıra sayılı Kanun Teklifinin 48 saat geçmeden, Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının 1 inci sırasına alınması ve
diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesi,
Genel Kurulun
31.7.2008 Perşembe günü (bugün) 255 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerinin bitimine kadar
çalışmalarını sürdürmesi, bitirilemediği takdirde
1.8.2008 Cuma günü de saat 14.00'da toplanması ve bu birleşimde Kanun
Tasarı ve Tekliflerinin görüşülerek 255 sıra sayılı
Kanun Tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışmalarını sürdürmesi, bu işin görüşmelerinin
tamamlanması halinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatile girmesinin Genel
Kurulun onayına sunulması,
Danışma
Kurulunca uygun görülmüştür.
|
|
|
Köksal Toptan |
|
|
|
Türkiye Büyük
Millet Meclisi |
|
|
|
Başkanı |
|
Sadullah Ergin |
|
Kemal
Kılıçdaroğlu |
|
Adalet ve
Kalkınma Partisi |
|
Cumhuriyet Halk
Partisi |
|
Grubu
Başkanvekili |
|
Grubu
Başkanvekili |
|
Oktay Vural |
|
Selahattin
Demirtaş |
|
Milliyetçi
Hareket Partisi |
|
Demokratik
Toplum Partisi |
|
Grubu
Başkanvekili |
|
Grubu
Başkanvekili |
BAŞKAN
Öneri üzerinde lehte ve aleyhte konuşmak isteyen sayın üyelerimiz var
mı? Yok.
Danışma
Kurulu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Ka-bul etmeyenler
Kabul edilmiştir Danışma Kurulu önerisi.
Gündemin
Oylaması Yapılacak İşler kısmında yer alan
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair 267 sıra sayılı
Kanun Tasarısının tümünün oylamasını
yapacağız.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarıları ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/609, 1/610) (S.
Sayısı: 267) (x)
BAŞKAN
Tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir. Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır, hayırlı olmasını
temenni ediyorum.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
(x)
267 S. Sayılı Basmayazı 30/7/2008 tarihli 137nci Birleşim
Tutanağına eklidir.
1inci
sıraya alınan, Bursa Milletvekili Mehmet Emin Tutan ve 4
Milletvekilinin 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
Balıkesir Milletvekili Ali Osman Sali ile Bursa Milletvekili Mehmet Altan
Karapaşaoğlunun; Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi; Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzünün; 5763 Sayılı
İş Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanunun 26 ncı Maddesinin Geçici 23 üncü Maddesi 1 inci
Fıkrasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi; Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile
1 Milletvekilinin; 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Trabzon Milletvekili M. Akif
Hamzaçebi ve Ordu Milletvekili Rahmi Günerin 5510 Sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
2.- Bursa Milletvekili Mehmet Emin Tutan ve 4
Milletvekilinin; 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Balıkesir
Milletvekili Ali Osman Sali ile Bursa Milletvekili Mehmet Altan
Karapaşaoğlunun; Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi; Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzünün; 5763 Sayılı
İş Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanunun 26 ncı Maddesinin Geçici 23 üncü Maddesi 1 inci
Fıkrasında Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi; Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekilleri Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır ve İzmir Milletvekili Oktay Vural ile
1 Milletvekilinin; 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; Trabzon Milletvekili M. Akif
Hamzaçebi ve Ordu Milletvekili Rahmi Günerin 5510 Sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (2/310, 2/246, 2/305, 2/312, 2/313) (S. Sayısı: 282) (x)
BAŞKAN
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon raporu
282 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde
gruplar adına söz talebi? Yok.
Şahıslar
adına söz talebi? Yok.
Sayın
milletvekilleri, teklifin tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi
okutuyorum:
SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI
KANUNU İLE
BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK
YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- (1)
31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununun 80 inci maddesinin birinci
fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.
j) Milli
Eğitim Bakanlığına bağlı her derece ve türdeki
örgün ve yaygın eğitim kurumlarında ek ders ücreti
karşılığında ilgili mevzuatı çerçevesinde uzman
ve usta öğretici olarak çalıştırılanların prim
ödeme gün sayısı 30 günü aşmamak kaydıyla, bir takvim
ayı içerisinde hak kazandıkları brüt ek ders ücreti toplam
tutarının, prime esas günlük kazanç alt sınırına
bölünmesi sonucu bulunur. Bu şekilde yapılacak hesaplamalarda tam
sayıdan sonraki küsuratlar dikkate alınmaz.
(x)
282 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
BAŞKAN
Madde üzerinde gruplar adına ve şahıslar adına söz istemi?
Yok.
Soru sorma durumu
yok.
Önerge yok.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
1inci madde
kabul edilmiştir.
2nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 2- 5510
sayılı Kanunun 81 inci maddesinin birinci fıkrasının
(ı) bendinde geçen 29/7/2003 tarihli ve 4958 sayılı Sosyal
Güvenlik Prim Alacaklarının Yeniden
Yapılandırılması ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna göre
yapılandırılan işverenler bu tecil ve taksitlendirme ile
yapılandırmaları devam ettiği sürece ibaresi 29/7/2003
tarihli ve 4958 sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununa ve 22/2/2006
tarihli ve 5458 sayılı Sosyal Güvenlik Prim Alacaklarının
Yeniden Yapılandırılması ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile diğer
taksitlendirme ve yapılandırma Kanunlarına göre taksitlendiren
ve yapılandıran işverenler bu tecil, taksitlendirme ve
yapılandırmaları devam ettiği sürece şeklinde
değiştirilmiş ve (ı) bendinin son cümlesinden önce gelmek
üzere Bu fıkrada düzenlenen teşvik, kamu idareleri hariç bu Kanunun
4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki
sigortalılara ilişkin matrah, oran ve esaslar üzerinden, 506
sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesi kapsamındaki
sandıkların statülerine tabi personel için de uygulanır.
cümlesi eklenmiştir.
BAŞKAN
Sayın Çalış, soru soracaksınız herhâlde; buyurun.
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım, bu, esnafımızın prim borçlarının
ertelenmesi gerçekten esnafımız tarafından çok olumlu
karşılanmıştır. Ancak, primlerini zamanında
ödeyen esnafımız açısından Biz borçlarımızı
zamanında ödediğimiz için mağdur oluyoruz. anlamında bir
burukluk sebebi olmuştur. Borçlarını zamanında ödeyen prim
mükelleflerinin ileriye dönük prim borçlarına yönelik bir kolaylık
getirmeyi düşünüyor musunuz?
Bir diğer
sorum da, malum, yaşadığımız ekonomik
sıkıntı
Borçlarını tahsil edemeyen
esnafımız çeklerini ödeyemediği için tutuklanmaktadır.
Tutuklanan bir esnaf işyerini işletemediği için borçlarını
iyice ödeyemez duruma düşmektedir. Bu, çek borçlarından dolayı
tutuklanan esnafımızla ilgili bir çalışma yapmayı
düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Bakanım, cevap verecek misiniz?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Evet efendim.
Teşekkür ediyorum.
Bu yasa
teklifiyle çok önemli düzenlemeler geliyor. Değerli Milletvekilimiz prim
borçlarını zamanında ödeyenlerle ilgili bir düzenlemenin olup
olmadığını soruyorlar. Bildiğiniz gibi, istihdam
paketinde 5 puanlık indirim veya işveren payından yüzde 25lik
bir indirim gerçekleşmiş bulunuyor. Kendi nam ve hesabına
çalışanlarla ilgili de konu, tabii ki, imkânlarla orantılı
olarak değerlendirilecek bir konudur.
Bu düzenlemeyle
yapmaya çalıştığımız diğer bir önemli husus
ise, 1 Ekim itibarıyla genel sağlık sigortası
yürürlüğe gireceğinden bütün vatandaşlarımızın GSS
kapsamında olma zorunluluğu var. Bu yapılandırma borçlu
sayısını minimize etmek veya ortadan kaldırmaya dönük bir
yapılandırmadır ki, 1 Ekim itibarıyla hiçbir
vatandaşımız genel sağlık sigortası kapsamı
dışında kalmasına dönük bir
yapılandırmadır.
Umuyorum ki, bu
oranda, bu düzeyde bugüne kadar yapılamayan ve bu düzeyde bir
tahsilatın, taahhüdün gerçekleşmediği ve bugün de
atacağımız yeni bir adımla büyük ihtimalle borçları
sıfırlamaya doğru gittiğimiz bir düzenleme bu
bahsettiğiniz sorunları da ortadan kaldıracak düzenleme
olacaktır.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bakan.
2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3- 5510
sayılı Kanunun Geçici 4 üncü maddesinin sekizinci
fıkrasının ikinci cümlesi Geçici 12 nci maddenin ikinci
fıkrası uyarınca kamu idarelerinin sağlık
hizmetlerinin sağlanmasına ilişkin görevlerinin Kurum
tarafından devralındığı tarihten itibaren, kamu
idarelerince bu kapsamdaki sigortalılar için her ay emekli keseneklerine
esas aylıklarının %12si oranında ayrıca genel
sağlık si-gortası primi ödenir. şeklinde
değiştirilmiştir.
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Tekirdağ Milletvekili Enis
Tütüncü.
Sayın
Tütüncü, buyurun.
CHP GRUBU ADINA
ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Değerli
milletvekilleri, aslında tasarının tümü üzerinde konuşma
amacıyla hazırlık yapmıştık, ancak bir
yanlış anlaşılma oldu.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yasanın tümüne dönük
görüşlerimi sizlerle paylaşma ihtiyacı içindeyim bu çerçevede.
Şimdi,
burada, 15 milletvekili arkadaşımızın
birleştirilmiş yasa tekliflerini görüşüyoruz. Bu
arkadaşlarımıza hem şahsım hem Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına teşekkür ediyorum, çeşitli partilere mensup
milletvekili arkadaşlarıma. Gerçekten son derece önemli bir
sıkıntıyı Parlamentoya
taşımışlardır.
Şimdi,
Sosyal Güvenlik Yasası ile ilgili ya da sosyal güvenlik alanıyla
ilgili bu yasa teklifleri, 15 milletvekilinin yasa teklifi geldiğinde
hemen Acaba Hükûmet sosyal güvenliğin neresindedir? sorusunun
irdelenmesi gerekiyor. Mademki böylesine ortak, kolektif bir sorumluluk
çerçevesinde herkes bu olaya sahip çıkmış, şu aşamada
AKPnin sosyal güvenliğin neresinde olduğunun irdelenmesinin
yaşamsal önemde olduğuna inanıyorum.
İkinci
olarak, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'nin
nasıl bir sosyal devlet anlayışına ihtiyacı var?
bunun da irdelenmesi gerekiyor çünkü AKPnin sosyal güvenlik alanındaki
uygulamaları ne yazık ki çağdaş bir sosyal devlet
anlayışına uygun değil, yansıtmıyor.
Şimdi,
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sosyal güvenlik
uygulamaları hepimizin bildiği gibi iki kulvarda götürülüyor; sosyal
sigorta programları, sosyal hizmet ve sosyal yardım programları.
Sosyal sigorta programlarıyla ilgili yasa tekliflerini görüşüyoruz.
Sosyal sigorta
programları bilindiği gibi 1971 yılında Sosyal
Güvenliğin Asgari Normları Sözleşmesinin imzalanması ile
evrensel ILO çerçevesinde Türkiye'de resmiyet kazanmış. Böylece
yaşlılık, maluliyet, ölüm, iş kazası, meslek
hastalığı, sağlık, analık ve daha sonra da
işsizlik sigorta dalları peyderpey yürürlüğe girmiş. Ancak,
bu 1971 yılındaki imzada dokuzuncu sigorta dalı, aile
sigortası dalı hâlâ Türkiyede yürürlüğe sokulabilmiş
değil. Şu anda yineliyorum- aile sigortası
dışındaki, sosyal güvenliğin asgari normlarıyla ilgili
o sözleşmede aile sigortası dışındaki tüm sosyal
sigorta dalları Türkiyede uygulanıyor ama -dikkatinizi çekiyorum-
bunların hepsi, 2002 yılından önce uygulanan uzun vadeli ve kısa
vadeli sosyal sigorta dalları, hepsi, 2002 yılından önce
yürürlüğe sokulmuştur.
Biz Cumhuriyet
Halk Partisi olarak 2002 yılından bu yana aile sigortası
uygulamasının başlatılması için büyük bir çaba içinde
olduk ama AKPyi ikna edemedik. Oysa, işsizlik sorununun büyümekte
olduğu bir ülkede ailelere asgari gelir güvencesi
sağlanmasının nasıl yaşamsal önemde olduğunu
hepimiz biliyoruz. Aile reisi, işsiz kaldığı ve
İşsizlik Fonundan aylık alamadığı süre içinde
aile sigortasından para alacaktı. AKP bizim önerilerimize
yıllardır kulak tıkadı ve kulak tıkıyor. Aile
sigortasını devreye sokmadı, sokamadı ve hâlâ da bu konuda
umut verici bir çaba içinde gözükmüyor. AKPye buradan bir defa daha
sesleniyoruz: Geliniz, sosyal güvenliğin ILO standartları çevresinde
asgari normlarını tam anlamıyla Türkiyede yerleştirelim ve
aile sigortasının başlatılmasının onurunu ve
şerefini Adalet ve Kalkınma Partisi Türkiyede
taşısın.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi eski uygulamaları,
gerçekten bölük pörçük, ayrı ayrı kurumlarda, farklı yasalarda
olan uygulamaları bir araya getiren Sosyal Güvenlik Yasası
çıkarıldı. Görüştüğümüz, işte bu 15
arkadaşımızın yasa teklifleri bunlarla ilgili.
Öte yandan
dikkatinizi çekmek istediğim bir diğer konu: AKP, sosyal
güvenliğin ikinci kulvarı olan sosyal yardım ve sosyal hizmet
alanında ciddi bir kurumsal iyileştirme, ciddi bir kurumsal düzenleme
ne yazık ki yapamadı. Prim ödeme gücüne sahip olmayan kimsesiz,
yoksul, bakıma ve korunmaya muhtaç çocuklara, yaşlılara ve her
yaştan engellilere çağdaş sosyal devlet
anlayışına yaraşır bir şekilde sahip
çıkılamadı. Mevcut uygulamalar ya da ısrarla sürdürülmeye
çalışılan uygulamalar eskinin padişah ihsanlarını
çağrıştıran, insan onur ve
saygınlığını ayaklar altına alan yöntemlerde
sürdürülüyor. Bize söyler misiniz değerli milletvekilleri, gıda,
erzak paketlerinin, kömür çuvallarının, dinsel duyguları
istismar eden tarikat ve cemaatlerin hangi çağda sosyal devlet
anlayışında Türkiyedeki olduğu gibi
ağırlığı vardır? Gerçekten bu uygulamalardan,
sosyal yardım ve sosyal hizmet alanındaki bu boşluktan hicap
duyuyoruz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak hüzün duyuyoruz ve utanıyoruz.
Adalet ve Kalkınma Partisinin sosyal hizmet ve sosyal yardım
alanına ciddi bir şekilde el atmasının zamanı çoktan
gelmiş, geçmektedir. Türkiyeyi bu alanda yaşanan utanç tablosundan
bir an önce el birliğiyle kurtarmalıyız, Cumhuriyet Halk Partisi
olarak bu açıdan bütün gücümüzle AKPnin yanında olduğumuzun bir
daha bilinmesini istiyoruz. Evet, AKP sosyal güvenliğin neresinde?
sorusunu burada yanıtlamış oluyorum.
Türkiye'nin
nasıl yeni bir sosyal devlet anlayışına ihtiyacı var?
Bu sorunun yanıtını verirken, CHPnin AKPye alternatif
politikasının, alternatif sosyal güvenlik politikasının,
alternatif sosyal devlet politikasının genel esaslarını ve
AKPnin genelde yaptığı yanlışları ve tasarı
üzerindeki bazı görüşlerimizi de bir arada dile getirmeye
çalışacağım.
Biz, yeni sosyal
devleti, asgari, yani olmazsa olmaz dört temel taşı üzerinde
inşa edeceğiz Cumhuriyet Halk Partisi olarak.
Birinci temel
taşı: Çalışma gücü, isteği ve iradesinde olan herkese,
mutlaka üretken istihdam sağlayacağız ve tüm
çalışanları, insan onuru ve saygınlığına
yaraşır bir gelir düzeyine mutlaka kavuşturacağız.
İkinci temel
taşımız: Gelir dağılımındaki
adaletsizlikleri hem çalışanlar arasında hem de
değişik bölgeler arasında süratle gidereceğiz.
Üçüncü temel
taşı: Eğitimde fırsat eşitliğini ve
çalışma yaşamında yarışma özgürlüğünün önünü
sonuna kadar açacağız.
Dördüncü olarak,
tüm yurttaşları beşikten mezara, yaşlılık,
maluliyet, ölüm, iş kazası, meslek hastalığı,
sağlık, analık, işsizlik, engelli olmak, kimsesizlik,
bakıma ve korunmaya muhtaçlık gibi risklere karşı insan
onuru ve saygınlığına yaraşır bir şekilde
koruyacağız ve tüm toplumu bu çerçevede esirgeyeceğiz.
Şimdi, bu
çerçeveden AKPnin uygulamalarına baktığımızda, ne
yazık ki az önce dile getirmeye çalıştığım dört
temel taşının gerçekten çok uzağında uygulamalar
içinde olduğu görülüyor. Türkiyede çalışma gücü
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Tütüncü, devam ediniz.
ENİS TÜTÜNCÜ
(Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Konuşmamı
sizin de hoşgörünüzle daha sonraki maddede tamamlamaya
çalışacağım. Bu çerçevede, bana verdiğiniz ek süreyi
kullanayım.
Türkiyede
çalışma gücü, isteği ve iradesinde olan herkese iş
sağlanıyor mu? Sağlanmıyor. İşsizliğin
nasıl giderek toplumsal bir işkence hâline dönüştüğüne her
geçen gün acı bir şekilde tanık oluyoruz. Her 5 kişiden 1i
işsiz. Taşı sıksa suyunu çıkaracak genç
insanlarımızın yüzde 30u, yüzde 35i işsiz.
Kadınların işsizliğine bakıyoruz, özellikle
kadınların iş gücüne katılma oranına bakıyoruz;
her 4 kadından 3 tanesi iş gücü piyasası dışında.
Ancak her 4 kadından 1 tanesi iş gücü piyasasına giriyor.
Türkiye bu açıdan eksi yönden bir dünya şampiyonluğuna imza
atmış durumda.
Net asgari ücrete
bakıyorsunuz, 505
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN-
Teşekkürler Sayın Tütüncü.
ENİS TÜTÜNCÜ
(Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Şandır, soru soracaksınız herhâlde; buyurun.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Aracılığınızla, Sayın Bakanıma,
açıklanmak talebiyle bir sorum olacak.
Özellikle Türkiye
Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu yetkilileriyle ve Sayın
Başkanıyla da yaptığımız görüşmede
Esnafımızdan bazılarının kredi kartı
borçları dolayısıyla, prim borçlarının ödenmesi için
Halk Bankası tarafından kredilendirilmelerinde zorluk
çıkartılmaktadır. Dolayısıyla, bu konuda
Bakanlığımızın veya Kurumun bir başka bankayla
böyle bir çalışması var mıdır?
İkinci soru:
Prim borçlarını ödemek isteyen esnafımız daha çok
kırsal kesimde ve tarım sektörüyle, tarım kesimiyle çok
doğrudan ilgilidir. Dolayısıyla, prim borçlarını
ödemek istiyorlar ama mahsulün paraya dönüşüp esnafa
yansımasından sonra ödeme imkânı daha kolay olacaktır. Bu
sebeple, acaba süreleri biraz daha genişletmeyi, mahsul sonrasına
kadar genişletmeyi Sayın Bakanlık düşünmekte midir?
Bu iki sorumun
Sayın Bakan tarafından prim borcu olan değerli
esnaflarımıza açıklanmasını istirham ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Şandır.
Sayın
Çalış
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım, biraz önce sorduğum ikinci soruma cevap
alamadığım için tekrarlamak durumunda kaldım, kusura
bakmayınız.
Bildiğiniz
gibi, gerçekten, Anadoluda çok ciddi bir ekonomik durgunluk
yaşanıyor. Esnafımız alacağını tahsil
edemiyor, ürettiği malı satamıyor, bundan dolayı çeklerini
de ödeyemez durumdadır, yani kestiği çekleri ödeyemez
durumdadır. Gerçekten, yaşanan ekonomik sorunlarda, ekonomik sıkıntılarda
çok önemli bir sorumluluğu olmayan esnafımız mağdur
durumdadır. Karşılıksız çekten dolayı mağdur
olan esnafımızla ilgili bir çalışma yapmayı
düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Çalış.
Sayın Bakan,
cevap verecek misiniz?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Şimdi,
bankalardan bu yapılandırma çerçevesinde istifade edecek olan
vatandaşlarımızla ilgili, bildiğiniz gibi, bir önceki
yapılandırmada, son hafta da olsa gerekli çalışma
yapıldı. Aslında, onun bir hafta olarak değerlendirilmesi
doğru değil. Bildiğiniz gibi, müracaat süresi bir hafta idi ama
bankadan kredi işlemlerini bu ay içerisinde, bu ayın 28ine kadar sürdürme
imkânları var. Dolayısıyla otuz sekiz günlük bir süre, yani
müracaat tarihi 28 Temmuz olan vatandaşlarımız için otuz sekiz
günlük bir süre söz konusu.
Bankaların
çeşitlendirilmesiyle ilgili, bir kurum olarak, buna çok sıcak
bakıyoruz. Şu anda kredi alınan banka, protokol imzalanan
bankanın yanında aynı oranlarda faiz işlemleri veya daha
düşük imkân söz konusu olursa, bu süreç içerisinde, bu yeni
yapılandırma süreci içerisinde diğer bankalarla da bu konuda bir
protokol yapmaya hazır olduğumuzu ifade etmek istiyorum. İnanıyorum
ki sizlere de gelen bu talepler, diğer bütün siyasi parti gruplarına
da gelmiştir. Bu toplumsal talebe cevap teşkil eder.
Sürelerle ilgili
ise, değerli arkadaşlar, bir değerlendirme yaptık. 28
Mayıs-28 Temmuz tarihleri -iki aylık süre- müracaat tarihi olarak
belirlendi. Daha sonra, müracaat tarihinden sonraki bir ay da ödeme süresi
olarak belirlenmiş idi. Yani yaklaşık üç aylık bir süre söz
konusu idi.
İfade
ettiğiniz gibi, bu, özellikle tarım kesiminde bazı
sıkıntılar, mahsul alma açısından
sıkıntılar oluşturdu. Bu yapılandırmayı da
aslında o çerçevede ele alıyoruz. Şimdi yirmi günlük bir
müracaat süresi ve takip eden ayın sonuna kadar, yani peşin
ödemelerde yine yaklaşık elli günlük bir süre getirmiş oluyoruz
ki bu, eylülün sonunu çok rahat bir şekilde bulacak bir süredir.
Ayrıca bu
yirmi günlük süre içerisinde vatandaşlarımız için bir
yıllık taksitlendirme imkânını bir önergeyle ilave ediyoruz
teklife. Bu önergeyle bir yıllık süre içerisinde yüzde 50 gecikme
faizi terkin yapılarak bu yapılandırmadan da
vatandaşlarımızın istifade etme imkânı
doğmuş oluyor, bugün gerçekleştirdiğimiz düzenlemeyle.
Umuyorum ki, bu elli günlük müracaat ve ödeme süresi ve bir yıllık
süre, kalan borçluları rahatlatacak olan bir süredir.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Süreyi uzatalım Sayın Bakan.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Bugüne kadar 18,4
katrilyon liralık yapılandırma kapsamına giren bir
meblağ oldu. Zaten toplam yapılandırma kapsamında olan
26,2ydi. 8 katrilyonluk bir bölüm için bu düzenlemeyi getirmiş
bulunuyoruz. Umuyorum ki, vatandaşlarımız bunlardan istifade
edecek, sosyal güvenlik reformu 1 Ekim tarihi itibarıyla yürürlüğe
gireceğinden, o tarihe kadar artık borçlu
vatandaşımızın kalmaması da bu şekilde temin edilmiş
olacaktır.
Ben çok
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bakan.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
4üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 4- (1) 5510
sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
GEÇİCİ
MADDE 25- Bu Kanunun geçici 24 üncü maddesi kapsamına giren
borçlarını ödemek için bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihten itibaren yirmi gün içinde yazılı olarak başvuran
işverenler veya sigortalıların, başvuru tarihini takip eden
aybaşından itibaren yirmi gün içinde borç aslının
tamamını ve başvurunun yapıldığı ayın
sonuna kadar sosyal güvenlik mevzuatının ilgili hükümlerine göre
hesaplanan gecikme cezası ve gecikme zammının yüzde yirmisini
ödemeleri halinde, gecikme cezası ve gecikme zammının kalan yüzde
sekseni terkin edilir.
Bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten önce tahsil edilmiş gecikme
cezası ve gecikme zammı, yanlış veya yersiz alınan
tutarlar hariç iade ve mahsup edilmez.
Bu madde
kapsamına giren borçları ilgili Kanunlar gereğince tecil ve
taksitlendirilmiş veya bu yapılandırılmış olan
borçlularca, tecil ve taksitlendirme veya yapılandırma
işlemlerinin bozularak bu madde kapsamına giren borçlarının
ödenmesinin başvuru süresi içinde yazılı olarak talep edilmesi
halinde, daha önce yapılmış olan tecil ve taksitlendirme veya
yapılandırma işlemleri bozularak, ödemiş oldukları
tutarlar, sosyal güvenlik mevzuatının ilgili hükümlerine göre mahsup
edildikten sonra kapsama giren kalan borçları bu maddeye göre ödenir.
Kanunun geçici 24 üncü maddesine göre borçları yapılandırılanlar,
yapılandırılan bu borçları ile ilgili olarak bu madde
hükmünden yararlanamaz.
22/2/2006 tarihli
ve 5458 sayılı Sosyal Güvenlik Prim Alacaklarının Yeniden
Yapılandırılması ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna göre
yapılandırma anlaşmaları devam eden veya ihya edilen borçluların,
5458 sayılı Kanun kapsamı dışında kalan ancak bu
madde kapsamına giren borçları hakkında, talep etmeleri halinde
bu madde hükümleri uygulanır.
Bu madde hükümlerinden yararlanmak üzere
başvuran borçluların, kapsama giren borçları nedeniyle Sosyal
Güvenlik Kurumuna yaptıkları itirazlardan ve yargı nezdinde
sürdürdükleri davalardan feragat etmeleri ve ihtilaf yaratmamaları
şarttır.
Bu maddenin
uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Sosyal
Güvenlik Kurumu yetkilidir.
BAŞKAN
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Mustafa
Kalaycı.
Sayın
Kalaycı, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 282 sıra sayılı Kanun Teklifinin 4üncü
maddesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle muhterem heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Bilindiği
üzere 5510 sayılı Kanuna eklenen prim borçlarının yeniden
yapılandırılmasına ilişkin hükümler 26 Mayıs 2008
tarihinde yürürlüğe girmiş ve bu hükümlerden yararlanmak için
başvuru süresi 28 Temmuz 2008 Pazartesi itibarıyla sona
ermiştir.
Bu hükümlere göre
506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa göre takip edilen sigorta
primi, işsizlik sigortası primi, idari para cezası, sosyal
yardım zammı borçları, özel bina inşaatı ve ihale
konusu işlerden fark işçiliğe ilişkin borçlar, isteğe
bağlı sigortalıların prim borçları, topluluk
sigortasına tabi olanların prim borçları ve
BAĞ-KURluların prim ve sosyal güvenlik destek primi
borçlarının Kanunun yürürlüğünden itibaren iki ay içinde
müracaat edilmesi hâlinde peşin veya yirmi dört aya kadar eşit
taksitler hâlinde ödenebilmesi imkânı getirilmiştir.
Ancak, yeniden
yapılandırmadan yararlanabilmek için Kanunda öngörülen iki
aylık başvuru süresi yeterli olmamıştır. Kanunun
getirdiği imkânlardan kapsama giren tüm vatandaşlarımız
yeterince aydınlanma imkânı bulunmadan süre sona ermiştir. Kanun
26 Mayıs 2008 tarihinde yürürlüğe girmesine ve iki aylık
başvuru süreci başlamasına karşın Sosyal Güvenlik
Kurumu bu tarih itibarıyla hazır hâle gelememiş, bürokrat
arkadaşlarımızın her türlü çabasına rağmen
Kanunun uygulamasına ilişkin 2850 sayılı Genelge ancak 3
Haziran 2008 tarihinde çıkarılabilmiştir. Sürecin
başlamasından sekiz gün sonra çıkarılabilen ve elli
sayfadan oluşan genelgenin il müdürlüklerince okunup incelenerek
uygulamaya geçilmesi de takdir edersiniz ki önemli bir sürenin geçmesini
gerektirmiştir. Dolayısıyla işverenlerimize ve
sigortalılarımıza tanınan iki aylık başvuru
süresinin önemli bir kısmı hazırlık
çalışmalarında geçmiştir.
Ayrıca,
peşin ödeme uygulamasında başvuru tarihini takip eden bir ay
içinde ödeme şartı ve taksitle ödeme uygulamasında da
başvuru tarihini takip eden ayda taksitlerin ödenmeye başlanması
şartı, içinde yaşanılan ağır ekonomik
koşullar nedeniyle zor durumda bulunan işverenler ve
sigortalıların yeniden yapılandırma sonucu borcu
yarıya kadar düşmesine karşın bu borcu ödeyecek
imkânının olmaması, bankalardan kredi kullanmak için yaptığı
başvurulardan sonuç alamaması, dolayısıyla, prim
borçlarını ödeyebilmek için gerekli kaynağı temin
edememesinin, yeniden yapılandırma için başvuru yapmaktan imtina
etmelerine yol açtığı da bir gerçektir.
Kurum bu konuya
ancak başvuru süresinin dolmasına bir hafta kala, 21 Temmuz 2008
tarihi itibarıyla çözüm getirebilmiş, Halk Bankasıyla protokol
yapılarak vatandaşlarımıza kredi imkânı
sağlanmıştır.
Gerekli
kaynağı temin edemeyeceği düşüncesiyle yeniden
yapılandırma için başvuru yapmaktan imtina eden vatandaşlarımızın
birçoğunun bu kısa süre içinde kredi imkânından bilgidar
olamadığı kanaatini taşımaktayım. Ayrıca,
verilen kredinin borcu karşılamaması nedeniyle bu imkândan
yararlanamayan vatandaşlarımız da çaresizlik içinde bizleri
aramaktadır.
Değerli milletvekilleri,
görüşmekte olduğumuz teklifte, bu teklifin yasalaşarak
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren işverenlerimize ve
sigortalılarımıza yirmi günlük başvuru süresi
tanınmakta, başvuru tarihini takip eden aybaşından itibaren
yirmi gün içinde borç aslının tamamını ve gecikme
cezasıyla gecikme zammının yüzde 20sini ödemeleri hâlinde
gecikme cezası ve gecikme zammının yüzde 80inin terkin edilmesi
öngörülmektedir.
Az önce
belirttiğim gerekçeler, borçlarını yeniden
yapılandırma imkânından yararlanamayan işveren ve
sigortalılarımıza tekrar başvuru imkânı verilmesini
gerekli kılmıştır. Nitekim, Milliyetçi Hareket Partisi
olarak, yeniden yapılandırma uygulamasından beklenen sonucun
alınabilmesi ve vatandaşlarımızın süre
darlığı nedeniyle mağduriyetine neden olunmaması için,
28 Temmuz 2008 tarihinde tamamlanan yeniden yapılandırma
uygulamasında gerek başvuru süresinin gerekse peşin ödeme
süresiyle taksitle ödemenin başlangıç süresinin bir ay
uzatılması hususlarını içeren kanun teklifini Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verdik. Bu konuda verilen tüm
teklifler komisyonda birleştirilerek görüşülmüş ve bugün Genel
Kurula getirilmiştir.
Görüştüğümüz
teklifte, komisyon görüşmelerimizde de belirttiğimiz üzere,
başvuru süresinin yine yetersiz kalacağı endişesini
taşımaktayız. Ayrıca, şartlarda bir
değişiklik yapılmasına da karşı olduğumuzu
açık bir şekilde belirtmek istiyorum. Daha üç gün önce, 28 Temmuz
2008 tarihi itibarıyla sona eren uygulamada borç aslının
tamamının ve gecikme cezasıyla gecikme zammının yüzde
15inin ödenmesi hâlinde yüzde 85inin terkin edilmesi uygulanmışken,
şimdi borç aslının tamamının ve gecikme cezası
ile gecikme zammının yüzde 20sinin ödenmesi hâlinde yüzde 80inin
terkin edilmesi öngörülmektedir.
Neden 5
puanlık bir artışa gidiyoruz?
Vatandaşlarımızı neden cezalandırmak istiyoruz?
Sizlere soruyorum: Konuya tam vâkıf olduğu ve imkânı
bulunduğu hâlde, neredeyse yarı yarıya kadar inen borcunu
ödeyerek bu uygulamadan kim yararlanmak istemez? Kaldı ki sadece borçtan
kurtulunmakla kalmıyor, emeklilikte bağlanacak maaşın
yanı sıra sağlık yardımlarından yararlanma
imkânını da beraberinde getiriyor.
Teklif ile
getirilen hakkın, yeterince bilgilendirilmemiş ve imkân
bulamamış vatandaşlarımıza yönelik olduğunu kabul
ediyorsak şartları değiştirmememiz gerekiyor. Kesinlikle bu
uygulamadan yararlanmak istemeyenlere yeni bir hak vermenin zaten bir
anlamı yok.
Bugüne kadar
peşin ödeme yolunu seçerek borçlarını ödeyen
vatandaşlarımıza bir haksızlık yapılması
endişesiyle şartlarda bir değişiklik yapılması
düşünülmüş ise diyeceğim şudur: Bu durumda olanların
büyük çoğunluğu, belki de tamamı emeklilik süresini
tamamlayanlardır. Zira emekli maaşının hemen
bağlanması önemlidir. Ödenen paranın hemen
karşılığı alınmaya başlanmaktadır. Bu
durumda olanlar için başvuru süresi altı ay bile olsa bu imkândan
daha ilk günlerde yararlanma yolunu seçeceği kesindir. Bizim milletimiz
akıllıdır, hesabını kitabını iyi yapar.
Sayın
Bakanım, önümüzde hasat mevsimi geliyor. Aslında, geçici 24üncü
maddeyle ilk uygulamamızdan yararlanan sigortalılarımıza ve
işverenlerimize bu ödeme süresini hasat sonuna bırakmayı
düzenlesek daha doğru olur kanaatindeyim.
Benim bir de
şöyle bir endişem var: Vatandaşımız başvurusunu
yapıyor -epeyce vatandaşımız başvurusunu yaptı-
ancak iş borç ödemeye gelince gerekli kaynağı temin edememeden
dolayı bu başvurusunun yanabileceği endişesini
taşımaktayım. O nedenle, ödeme konusunda
vatandaşlarımızın içinde bulunduğu sıkıntılar
da dikkate alınarak, en azından eylül-ekim ayına kadar, bu hasat
sonuna kadar özellikle, biliyorsunuz, BAĞ-KURlu esnaf ve çiftçilerimiz
bu kapsamda- onların bu durumunun dikkate alınmasının daha
doğru olacağını, ilk uygulamadan yararlananlara da
aynı ödeme hakkının, uzatılması hakkının
verilmesinin gerekli olduğunu düşünüyorum.
Değerli
milletvekilleri, gündemimizi işgal eden bir konuya daha dikkatlerinizi
çekmek istiyorum. Biliyorsunuz konut edindirme yardımı ödemeleri
başladı. Ancak 100 binlerce, hatta milyonlarla ifade edilebilecek
sayıda vatandaşımız büyük bir hayal kırıklığı
yaşamıştır, ya hiç adını görememiş
listelerde ya da çok komik rakamlarla karşı karşıya
kalmış, beklentileri, hayalleri, ümitleri suya düşmüştür.
1987-95 yılları arasında çalışanların -ki
bunların birçoğu bugünlerde emekli, belki bir kısmı da
vefat etmiş durumda, onların dul ve yetimleri bunu ümitle
bekliyorlar- kesintilerinin zamanında yatmamasının,
yatırılmamasının sorumluluğunu yine bunlara ödetmek
hakkaniyetle bağdaşmaz diyorum. O dönemki kayıtları
ayıklamak, doğru listeleri yapabilmek gerçekten zor; bunun
farkındayız. Yıllarca bu konuda çalışmalar da
yapıldı. Sayın Başbakanın bu ödemeler için
söylediği şu lafı açıkçası yadırgadık:
Tozlu raflardan indirdik, arşivlerden çıkardık, ödüyoruz.
diyor. Anlaşılan o ki Hükûmet beş buçuk yıldır hiçbir
şey yapmamış, arşivlerde tutmuş dosyaları,
şimdi arşivlerden indirmiş, ödemek istiyor. Tabii ki birçok
hatalarla, birçok yanlışlıklarla karşı
karşıya kalınmıştır. Gerçekten
vatandaşlarımız hayal kırıklığına
uğramıştır. Gelinen tablo bunu göstermektedir.
Bu konuda bir
konuya daha dikkat çekmek istiyorum. Bu, bana göre bir skandaldır.
Vatandaşlarımızın T.C. kimlik numarası, sicil
numarası ve adı soyadı Resmî Gazeteyle ilan edilmiştir.
Telefonlarımızı ve adreslerimizi bari ilan etmediniz, ona
şükür diyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Kalaycı, devam edin.
MUSTAFA KALAYCI
(Devamla) Neden sadece T.C. kimlik numarası veya emekli sicil
numarası, sigorta sicil numarası ile bu ilan
yapılmamıştır, gerçekten bu sorgulanmalıdır.
Kişilerin isimleriyle beraber kimlik numaraları ve sicil
numaralarının Resmî Gazetede ilan edilmesi ki, bu, milyonlarca
vatandaşımızdır- çok yanlış olmuştur. Bu bir
skandaldır diyorum.
Teşekkür
ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Kalaycı.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına, Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu.
Sayın
Aslanoğlu, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, yüce Meclisin
çok değerli üyeleri; hepinize saygılar sunuyorum.
Değerli
arkadaşlarım, 28 Mayısta, bu Mecliste, sosyal güvenlik
kurumlarına, BAĞ-KURa veya Sosyal Sigortalar Kurumuna borçlu olan
insanlar için bir yeniden yapılandırma getirdik ve Yasa 28
Mayısta yayınlandı. Buradaki olguda, 28 Temmuza kadar bir
müracaat süresi vardı ve daha sonra 28 Temmuzdan da 28 Ağustosa kadar
bir ödeme süresi getirildi.
Değerli
arkadaşlarım, dün Komisyonda Sayın Bakan da açıkladı.
Şu anda sosyal güvenlik kurumlarına borçlu olanların borcu,
yaklaşık gecikmiş borç 26 katrilyon TL veya 26 milyar. Bugüne
kadar yeniden yapılandırmayla, yaklaşık 18 katrilyonluk bir
yeniden yapılandırmaya müracaat edilmiş. Burada sadece insanlar müracaat
etti dikkatinizi çekiyorum. Geriye kalan 8 katrilyonluk bir alacak için
müracaat yapılmamış. Tabii, buna baktığımız
zaman, bu 26 milyarın 14 milyarı prim borcu aslı, 10 küsur
milyarı ise cezaları. Şimdi, baktığınız zaman,
buradan tahsil edilecek miktar, bugüne kadar 18 milyardan
yapılandırmaya giden insanlardan tahsil edilecek miktar 11 milyar.
Bunlara baktığınız zaman, bunun -dikkatinizi çekiyorum
burada arkadaşlar- 6 milyarı Sosyal Sigortalar Kurumuna bu 18
milyarın- gerisi de BAĞ-KURlular.
Değerli
arkadaşlarım, bu Yasayı yaparken, amaç, toplumda Sosyal
Güvenlik Kurumuna kim borçluysa, borçların ödenmesiydi. İki
açıdan: Bir, Sosyal Güvenlik Kurumunun malî yapısının
güçlendirilmesi; iki -Türkiyede 1 Ekimden itibaren genel sağlık
sigortası başlayacak- Türkiyedeki tüm insanların genel
sağlık sigortası çatısına girerken, prim borcu
olduğu zaman bu çatının altına giremiyordu, bunu
sağlamaktı. Burada günlerce tartıştık ve tüm
grupların mutabakatıyla bu yasa buradan çıktı ama burada
getirilen iki aylık ve bir aylık süreçte Sosyal Güvenlik Kurumunun
özellikle emeklilerle ilgili veya BAĞ-KURa borçlu, özellikle
BAĞ-KURa borçlu
Burada, BAĞ-KUR
Şimdi,
bunların Sosyal Güvenlik Kurumu çatısı altında, SSKya
borçlularla BAĞ-KURa borçluları aynı süre içinde buraya
getirmek bir kere hataydı. Bunu geçen dönem söyledik.
Değerli
arkadaşlarım, yeniden yapılandırıldı ama
bunların ne kadarı ödenir? Çünkü burada ödeme süreleri ve müracaat
sürelerinde sorun yaratıldı.
Bir, bankalarla
anlaşma yapılmadığı için
Bankalarla ne zaman
anlaşma yapıldı biliyor musunuz arkadaşlar? Bankalarla 21
Temmuzda anlaşma yapıldı. Yasa 28 Mayısta
çıkmasına rağmen ve son müracaat tarihi 28 Temmuz olmasına
rağmen 21 Temmuzda bankalarla anlaşıldı. Yani borçlular,
kendilerine gidecek, kaynak sağlayacak bir banka bulamadılar. Bir
haftada ne yapabilir bu insanlar? Ve toplumun her tarafında -biz de
arkadaşlarımızla hepimiz gittiğimizde- büyük bir toplum
Borcumuzu ödemek istiyoruz ama para bulamıyoruz. diyorlardı.
İkinci bir
konu: Yine SSKyla BAĞ-KURu aynı kefeye koyduğumuz zaman
Ama
BAĞ-KUR borçluları belli ürünlerle ödeyecek bunu arkadaşlar.
Gelin, bir yasa yapıyoruz, yani oldubittiye getirmeyelim. Toplumun
gerçeğine mutlaka, mutlaka kulak vermemiz lazım. Soruyorum -dün de
söyledim Komisyonda- burada Karadenizli milletvekillerim var: Fındık
üreticisinin eline para ne zaman geçer? En erken ekim sonu, doğru mu
arkadaşlar? Yani bu insanlar bu parayı alınca ödeyebiliyorlar.
Gelin, bir yasa yapıyoruz, bu yasada, hiç değilse
Son bir kez daha
getirdik. Doğrudur, getirilmeliydi. Bu, toplumun gerçeği ama gelin,
gelin
Burada, yasada, bu maddede yirmi gün ve yirmi gün var. Gelin, bunu,
bu yirmi günleri, yirmi günü otuz güne çıkaralım, müracaat süresini
ve ödeme süresini de altmış gün yapalım. O zaman, böyle
yaptığımız zaman, herkes, her kesim ödeyebilecek konuma
geliyor. Biz Türkiye- tarım ülkesiyiz. BAĞ-KURa borçluların
önemli miktarıda tarım kesimi arkadaşlar. Eğer amaç
alacağımızı almaksa bunu yapalım. Bu yeniden
yapılandıranların da ben ağustos sonuna kadar, yani 28
Ağustosa kadar -bir önceki yasada- ödeyeceklerine inanmıyorum,
çoğu ödenmeyecek arkadaşlar. Eğer madem yapıyoruz, bu
toplumun gerçeğini buraya getiriyoruz, gelin, şu yirmi günü otuz
gün yapalım, müracaat süresini yasanın yayınlandığı
tarihten itibaren. Öbürünü ise iki ay içinde diyelim, ödemeyi iki ay içinde
tahsil edelim, daha çok prim tahsil edelim arkadaşlar. Ne istiyorsunuz
başka? Ama biz, yine, burada toplumun gerçeği olarak bu yasayı
getiriyoruz, doğru bir yasadır ama yine dar bir çerçeveye sıkıştırıp
toplumun gerçek ödeme gücüne bakmadan yine bunu oldubittiye getiriyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, önergelerimiz var. Dün aynısını
komisyonda da tartıştık. Burada kanun teklifi veren
arkadaşlara teşekkür ediyorum. 11 arkadaş galiba
Sayın
Tutan, Sayın Akif Hamzaçebi, Bilecik Milletvekilimiz Sayın Yaşar
Bey ve tüm milletvekili arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Konya
Milletvekilimiz Sayın Kalaycı ve tüm grupların bir yasa teklifi
var. Üzerinde hepimiz mutabıkız ama küçük bir noktada boğuluyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, gelin, şu yirmi günü otuz gün, otuz günü de
altmış gün yapalım. Hep beraber Meclisin bu son gününde bu
toplumun gerçek ihtiyacını, hep birlikte bunu yapalım
arkadaşlar. Zaten o 8 katrilyonu, tahsil edemeyeceğin bir 8 katrilyon
için bunu yapıyorsunuz. Bir de yeniden yapılandırmaya müracaat
etmiş ama ağustos sonuna kadar insanlar Ödeyemeyiz. diyor. Tahsil
edemeyeceksiniz bunu. Amaç tahsil etmek değil mi arkadaşlar?
Gelin,
ağustos sonu
Yani altmış gün sonra ödeyecek insana yüzde 85,
yüzde 15ti
Nedir Amme Alacakları Kanununda gecikme faizi, yüzde 2.
Yüzde 2yi uygulayalım. Yüzde 2 ödediğiniz zaman yüzde 2 daha fazla
ödesin. Amaç tahsil etmek değil mi arkadaşlar? Ama maalesef, maalesef
dün Komisyonda da bunu çok söyledik ama her nedense Hükûmet kabul etmedi, tüm
önergelerimizi reddetti. Yine önergemiz var bu maddede. Ben hepinizin
vicdanına, takdirine sunuyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bir başka konu ise yine 28 Ağustos -ne
günüydü, pazartesi günüydü arkadaşlar- Pazartesi günü bu yasada müracaat
süresi sona erdi. Bu yasa bugün çıkıp herhâlde Sayın
Cumhurbaşkanı tarafından da yarın imzalanırsa, yani ne
oluyor? Salı, çarşamba, perşembe, cuma; dört günden dolayı
yeni müracaat edenler yüzde 5 fazla ödeyecekler. Bir önceki yasada,
biliyorsunuz, cezaların yüzde 85i affediliyordu, yüzde 15ini
ödüyorlardı. Bu yasada ise, dört gün geçtiği için, yüzde 80-yüzde 20
getiriliyor. Bu çok arkadaşlar. Gelin, bunu da, yani mutlaka önce ödeyene
zarar vermeyelim ama yüzde 5lik yani 85le 80 arasındaki fark çok büyük
fark arkadaşlar. Gelin bir puan, iki puan daha fazla ödesin bugün müracaat
eden. Ama, maalesef, burada da yine dün önergelerimiz vardı. Yine,
maalesef, kabul edilmedi.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Konuşmanızı bitirir misiniz Sayın Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Sayın Başkan, toparlıyorum.
Bir başka
konu ise arkadaşlar, geçen yasada taksitle ödeme olanakları
vardı yani bir yıl ve yüzde 55ini ödemek kaydıyla cezanın,
iki yıl yüzde 30unu ödemek kaydıylaydı ama bu yasada bu yok
arkadaşlar. Taksitle ödeyecek insanlarımız var, peşin
parası olmayan insanlarımız var. Mutlaka bu yasada da taksiti
koymamız gerekir arkadaşlar. Aslında öbürlerine
haksızlık yapmadan, yine bir taksitlendirme yapmamız gerekir.
Hepinize
saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim.
(CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Aslanoğlu.
Madde üzerinde
iki önerge vardır. Önergeleri önce geliş sırasına göre
okutacağım, sonra aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi
okutuyorum:
T. B. M. M.
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 282 sıra sayılı yasa teklifinin 4. maddesinin Geçici 25.
maddesindeki
a) %20 ve %80
ifadesinin %15 ve %85 olarak değiştirilmesini
b) Yirmi gün
ifadesinin 30 ve 60 gün olarak değiştirilmesini
arz ederiz.
Saygılarımızla.
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Ali Arslan |
Zekeriya
Akıncı |
|
Malatya |
Muğla |
Ankara |
|
Rahmi Güner |
Halil Ünlütepe |
Enis Tütüncü |
|
Ordu |
Afyonkarahisar |
Tekirdağ |
|
|
Ahmet Ersin |
|
|
|
İzmir |
|
BAŞKAN
Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 4 üncü maddesiyle eklenen geçici 25. maddenin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Mustafa
Elitaş |
Veysi Kaynak |
Orhan Erdem |
|
Kayseri |
Kahramanmaraş
|
Konya |
|
Ali Temür |
Nurettin Akman |
Abdülkadir
Akgül |
|
Giresun |
Çankırı
|
Yozgat |
"Geçici
Madde 25- (1) 5510 sayılı Kanunun geçici 24 üncü maddesi
kapsamına giren borçları anılan madde hükümlerine göre
yapılandırılmamış olan işveren ve
sigortalıların bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten
itibaren yirmi gün içinde yazılı olarak Kuruma başvurmaları
kaydıyla, sözkonusu madde kapsamına giren borçları bu maddede
belirtilen şartlarla peşin veya oniki aya kadar taksitler halinde
ödenir.
(2) Peşin
ödeme yolunun tercih edilerek, başvuru tarihini takip eden ayın
sonuna kadar borç aslının tamamının ve başvurunun
yapıldığı ayın sonuna kadar sosyal güvenlik
mevzuatının ilgili hükümlerine göre hesaplanan gecikme cezası ve
gecikme zammının yüzde yirmisinin ödenmesi hâlinde, gecikme cezası
ve gecikme zammının kalan yüzde sekseni terkin edilir.
(3) Taksitle
ödeme yolunun tercih edilerek, borç aslının tamamının ve
başvurunun yapıldığı ayın sonuna kadar sosyal
güvenlik mevzuatının ilgili hükümlerine göre hesaplanan gecikme
cezası ve gecikme zammının yüzde ellisini 12 aya kadar eşit
taksitle ödemeleri halinde, gecikme cezası ve gecikme zammının
kalan yüzde ellisi terkin edilir. İlk taksitin ödeme yükümlülüğü bu
maddeye göre başvurunun yapıldığı ayı takip eden
ayda başlar. Başlangıçta taksitle ödeme yolunun seçilip daha
sonra taksitlendirilen borcun kalan kısmının peşin ödenmek
istenmesi hâlinde, başlangıçta seçilen taksitlendirme süresine
bağlı terkin oranı değiştirilmez.
(4) Geçici 24
üncü maddenin dördüncü, beşinci. altıncı, yedinci, sekizinci,
dokuzuncu, onuncu ve onbirinci fıkraları bu maddeden yararlanmak için
başvuranlar hakkında da uygulanır.
(5) Bu maddenin
uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Sosyal
Güvenlik Kurumu yetkilidir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) Meclisin takdirine
bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Gerekçeyi mi okutalım?
SADULLAH
ERGİN (Hatay) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Buyurun, gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: 5510
sayılı Kanunun geçici 24 üncü maddesi kapsamına giren
borçlarını anılan madde hükümlerine göre
yapılandıramayan işveren ve sigortalılara yeni bir imkan
getirilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, biraz evvel kabul edilen önergeyle madde tümüyle
değiştiğinden diğer önergeyi işleme koyamıyorum.
Bu maddeye yeni
bir geçici madde eklenmesini öneren bir önerge vardır.
Önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan yasa teklifinin 4 üncü maddesine bağlı olarak geçici 26.
maddenin eklenmesini arz ederiz.
Saygılarımızla.
|
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu |
Enis Tütüncü |
Ahmet Ersin |
|
Malatya |
Tekirdağ |
İzmir |
|
Rahmi Güner |
|
Zekeriya
Akıncı |
|
Ordu |
|
Ankara |
Geçici Madde 26.-
Yapılandırma nedeniyle son 4 ayda her gün geç saatlere ve tüm hafta
sonları çalışan Sosyal Güvenlik Kurumunun tüm personeline bir
maaş ikramiye verilmesi.
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Aslanoğlu, buyurun.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum.
Demin önergemizi
ortadan kaldırdılar. İktidar partisinin verdiği önergelerle
madde değiştiğinden önergemiz
Ben bir kez daha o önergeyi
söylüyorum, neydi önergemiz: Orada yirmi gün ifadesi vardı, bunu otuz
gün yapalım dedim. Ödemeyi de örneğin ağustos ayının
1inde bu kanun yayınlanıyorsa, eylül sonuna kadar ödeyebilsin dedik
bu insanlar. Başka bir şey söylemedik arkadaşlar. Ama sahip
çıkmadınız, takdir sizin. Eğer bundan dolayı ödemeyen
olursa bu insanlar yine Sosyal Güvenlik Kurumuyla karşı
karşıya kalacak. Diliyorum ki, inşallah üç ay sonra yeni bir
kanun getirmeyin. Özellikle tutanaklara geçmesi için ben bunu söylüyorum
arkadaşlar.
Değerli
arkadaşlarım, bu önergemiz şu: Yaklaşık son dört
aydır, hepiniz görüyorsunuz, Sosyal Güvenlik Kurumunun personelinin
cumartesisi yok, pazarı yok, gecesi yok, hep çalıştılar,
son dört aydır. Eğer değilse söylesinler, hep
çalıştılar son dört aydır. Yani aşağı
yukarı kaç bin kişiyle
Burada kaç bin kişi borçluysa
Bir kere
tüm bu insanlar Kuruma gitti ve bir kere görüştüler Benim borcum ne?
dediler, ikinci defa gittiler, bir ekstre aldılar, üçüncü defa gittiler
cezamın ne kadarı affolacak? dediler ve Kurumun önünden
geçilmiyordu; ben gözümle gördüm arkadaşlar. Artık, Kurum
çalışanları bu sıcakta
Kliması yok -aynen söylüyorum-
her taraf çok sıcak, camlar, her taraf açık, ama patlıyordu bu
insanlar; gözümle gördüm, değişik yerlerde. Bu insanlar yirmi dört
saat çalıştı arkadaşlar, evlerine gitmediler. Gelin, bu
insanlara, Kuruma bu kadar bir tahsilat yapıyoruz, bu tahsilatta bu
insanların birazcık da olsun emeği vardır arkadaşlar.
Gelin, çok küçük bir miktar, bir maaş, en azından bir vefa, en
azından bir teşekkür, en azından Kurum personeline hep beraber
Arkadaşlar helal olsun size diyelim, bu insanlara bir teşekkür
edelim. Bizim dediğimiz bu, yani başka bir şey söylemiyoruz.
Hepimizin elemanı bunlar. Yarın aynı şekilde
Ve böyle bir
personelin müşterilerine, yani SSK ve BAĞ-KUR borçlularına nasıl
kadirşinas bir şekilde davrandığını ben gözümle
gördüm. Tüm bu zor koşullara rağmen iş yapmak, onların
sorunlarını çözmek için ellerinden gelen her şeyi yapan bu
insanlara bizim bir borcumuz var. Bu borcumuzu ödeyelim.
Hepinizin
takdirine sunuyorum, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Aslanoğlu.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Biraz önce kabul
edilen önerge doğrultusunda 4üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
5inci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 5-
16/5/2006 tarihli ve 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanununun 25
inci madde-sinden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde
eklenmiştir.
İnşaat
ve Emlak Daire Başkanlığı
MADDE 25/A-
İnşaat ve Emlak Daire Başkanlığının
görevleri şunlardır:
a)
Taşınmazlara ilişkin her türlü yapma, yaptırma, bakım,
onarım ve tadilat işlerini yürütmek, Ku-rumun mülkiyetinde bulunan
gayrimenkulleri satmak,
b) Kurumun
ihtiyaç duyduğu hizmet binalarını kiralamak, satın almak,
yapmak/yaptırmak veya ku-rumun mülkiyetinde bulunan arazi, arsa ve
binaların devri karşılığında ve/veya kurum
bütçesinin ilgili tertiplerine bu amaçla konulan ödeneklerden, düzenlenen
protokol çerçevesinde Kamu kurum ve kuruluşları ile Kurum
iştiraklerine doğrudan yaptırmak,
c) Kurum
gayrimenkul ve demirbaşlarını sigorta yapmak, kiraya vermek,
işletmek, kamu kurumları arasında taşınmaz ve ayni hak
devri ile Kuruma yapılacak gayrimenkul bağış
işlemlerinin yürütülmesinde mevzuata yönelik değerlendirmeleri,
teknik-ekonomik etütleri ve rantabilite hesaplarını yapmak, izlemek,
her aşamada takip etmek ve yürütmek,
d) Kurum
gayrimenkul ve demirbaşlarının bakım ve onarım
işlerini yürütmek,
e) Kurum
iştiraklerine ait gayrimenkullerle ilgili iş ve işlemleri
yürütmek, izlemek denetlemek ve gerekli önlemler hakkında önerilerde
bulunmak,
f) Başkan
tarafından verilecek benzer nitelikteki diğer görevleri yapmak.
BAŞKAN -
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Tekirdağ Milletvekili Enis
Tütüncü.
Sayın
Tütüncü, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Bir önceki madde
ve geneli üzerinde konuşmam çerçevesinde hoşgörünüze
sığınarak görüşlerimi ifade etmeye
çalışacağım.
Ne yazık ki,
bu görüştüğümüz maddede tabii, doğal
karşılıyoruz- sosyal güvenlik alanında yapılan
düzenlemelerin alelacele yapılması karşısında
bazı konuların atlanmış, unutulmuş olmasının
çıkardığı sorunları şimdi gidermeye çalışıyoruz.
Göç yolda
düzülür. derler, ama anımsıyorum, dikkatinizi çekmek istiyorum
değerli milletvekilleri, biz Sosyal Güvenlik Yasa
Tasarısının ve Sosyal Güvenlik Kurumu Yasa
Tasarısının görüşmelerinde burada
çırpındık, sosyal taraflarla mutabakata varalım, aceleye
getirmeyelim, şuralarda birtakım eksiklikler var şeklinde
görüşlerimizi dile getirdik, ancak dinletemedik. Şimdi böyle parça
parça yasa teklifleriyle ya da -daha sonra göreceğiz, önümüzdeki dönemde
de yaşayacağız- yasa tasarılarıyla eksiklerimizi
tamamlamaya çalışacağız, Göç yolda düzülür anlayışıyla
hareket edeceğiz.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Sosyal Güvenlik Kurumu Kuruluş
Yasasındaki bir eksikliği burada sizlerle paylaşmak
durumundayım. Bilindiği gibi, Sosyal Güvenlik Kurumu Kuruluş
Yasasında idari ve mali özerkliğe yer verilmiştir.
Özerkliğin temel kuralı Kurum başkanlarının belirli
bir süreyle atanmasını gerekli kılar. AKP döneminde yeniden
yapılandırılma yapıldı, ancak ne var ki üç kez
başkan değiştirildi. Ne oldu Kurumun
bağımsızlığına, ne oldu Kurumun idari ve mali
yönden bağımsızlığına? Böyle bir
bağımsızlık olur mu? Önce BDDKda görüyoruz, diğer
kurumlarda görüyoruz, başkanı belirli bir süreyle
sınırlı olarak atamalısınız ki, idari ve mali
özerklik konusunda ciddi bir temel taşı yerine oturtulmuş olsun.
Temel taşı oturtulmayınca, ne yazık ki, idari ve mali
özerklik kâğıt üstünde kalır. Ne olur?
İstikrarsızlık olur. Bu konudaki uyarılarımıza,
önerilerimize şimdiye kadar kulak tıkadınız. Rica ediyorum
Sayın Bakan sizden ve AKPli milletvekillerinden, bir an önce bu konuda
gereğini yapalım. Cumhuriyet Halk Partisi olarak size bu konuda da
sonuna kadar destek vereceğimizi bilmenizi istiyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yine, tümüyle ilgili konuşma
çerçevesinde biz Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununa bir bütün olarak bakmak durumundayız. 15 milletvekili
arkadaşımızın duyarlılıkları çerçevesinde bu
konuda da bazı düşüncelerimizi yine sizlerle paylaşma
ihtiyacı içindeyiz.
Şimdi, bir
bütün olarak baktığımızda yapılanlara,
bardağın boş tarafının daha fazla olduğu ortaya
çıkıyor. Yani şunu söylemek istiyoruz: Sosyal Güvenlik
Yasası tabii ki tek çatıyı sağladı; uzun vadeli ve
kısa vadeli sigorta dallarını bir sistem içinde, genel
sağlık sigortasıyla birlikte yerine oturtmaya
çalıştı, ama Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri, Sosyal Güvenlik Yasası çok şeyi de götürdü.
Özellikle Yasa yürürlüğe girdikten sonra sigortalı olacaklar
açısından ciddi kayıplar söz konusu oldu. Mevcut
sigortalıların da bazı sosyal haklarında gerilemeler
yaşanıyor.
Neden böyle oldu?
En azından, önümüzdeki dönemde birtakım iyileşmelere,
iyileştirmelere ışık tutuma açısından
altını çizerek bu konuyu da ifade etmek mecburiyetindeyim. Neden
böyle oldu?
Değerli
milletvekilleri, çünkü Sosyal Güvenlik Yasasında vatandaşa ek,
ilave, çağdaş sosyal devlet anlayışının
gereği yeni avantajlar sağlama amacı geri planda tutuldu, bu
amaç güdülmedi; bunun yerine, devletin sosyal güvenlik harcamalarını
nasıl azaltabiliriz, sosyal güvenlik açıklarını nasıl
aşağıya çekebiliriz amacı ön plana
çıkarıldı. Tabii ki bu amaç önemli, tabii ki sosyal güvenlik açıkları
önemli ama değerli arkadaşlarım, yani kazanılmış
hakların, kazanılmış sosyal güvenlik haklarının,
dünyadaki insan hakları tarihinde, ikinci kuşak insan hakları çerçevesinde,
dünyada artık tartışma konusu edilmeyen bu hakların,
kazanılmış hakların Türkiye'de elden
çıkartılmış olmasını anlamak ve kabul etmek
mümkün değildir. Yani, yineliyorum, sosyal adalete, çağdaş
sosyal devlet anlayışına ters bir yaklaşım
sergilenmiştir.
Bakınız,
buradan emeklilik ve aylık kayıplarından bazı örnekler
vereyim. Yani Sosyal Güvenlik Yasasından en çok zarar görenler
kadınlar oldu. Bakınız ne oldu: Kadınların 58 olan
emeklilik yaşı 65e yükselecek. Evlenen kadınlar ödedikleri SSK
primlerinden emekliliğe yönelik olanların yarısını
alabiliyorlar idi, buna da son veriliyor. Çalışan dul eşe
bağlanan aylığın oranı yüzde 75 idi, bu yüzde 50ye
indirildi. Ölen eşin askerliğini borçlanarak süreyi tamamlayıp
dul aylığı bağlanması önlendi. Kadınlar erkek
sigortalılardan iki yıl önce emekli olabiliyordu, pozitif
ayrımcılık vardı, buna da son verildi. Malullük
aylığında aranan 1.800 gün prim ödemeye on yıl
sigortalı olma koşulu eklendi. Yeni Yasa yürürlüğe girdikten
sonra sigortalı olanlar emekli olduklarında başka bir işte
çalışıyorlar ise emekli aylıklarının kesilmesi
düzenlemesi getirildi. Yeni Yasadan sonra işe başlayan kadınlar
daha düşük oranda emeklilik aylığı alacaklar. Son olarak,
aylık bağlanmasındaki güncelleme oranı, hepimizin
anımsayacağı gibi, yüzde 100den yüzde 30a düşürülmüş
durumda.
Sosyal
yardımlar ve haklarda da kayıplar yapıldı Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri. Zaman yetersizliği nedeniyle
bunlara girmiyorum, sadece birine işaret edeyim: Sosyal Güvenlik
Yasasıyla gazetecilerin de içinde bulunduğu pek çok meslek grubunun
yıpranma hakkı ortadan kaldırıldı.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu yasa teklifine olumlu oy
vereceğiz. Benden önce konuşan arkadaşlar da buna işaret
ettiler çünkü bütün grupların ortaklaşa, bütün gruplara ait 15
milletvekilinin ortaklaşa getirdikleri, sosyal güvenlik
duyarlılıklarının bir sonucu olarak getirdikleri
birleştirilmiş bir yasa teklifini görüşüyoruz ancak burada ne
yazık ki yine doğrusunu yapamadık. Vakit var mıdır bilemiyorum, geçtiği
için ama bunları zabıtlara geçmesi açısından dile getirmek
durumundayım. Prim borçlarıyla ilgili önceki düzenleme de yani
orijinal düzenleme de vatandaşların lehine idi, ancak
kullanılamadı. Neden? E, vatandaş ekonomik bunalım
altında. Ezilen insanlarımız, çiftçimiz, işçimiz, emekli
olma hakkıyla yanıp tutuşan küçük esnaf ve
sanatkârımız o yaşa gelmiş- ne yazık ki bunlardan
yararlanamadı. Değerli arkadaşlarım, bu nedenle biz süreyi
şimdi uzatma durumunda kalıyoruz. Ama bakınız Parlamentoya
gelirken beni İstanbuldan bir grup esnaf telefonla arabadan
aradılar, diyorlar ki: Enis Bey, esnaf, sanatkâr olarak biz bu uzatma
süresinin uzatılmasını rica ediyoruz çünkü ödeyemeyeceğiz,
ocağa kadar uzatınız. diye ricada bulundular.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Tütüncü.
ENİS TÜTÜNCÜ
(Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben de dedim ki:
Vallahi, Plan ve Bütçe Komisyonunda dün bizim arkadaşlarımız
ekim ayına kadar uzatma konusunda ciddi bir çaba gösterdiler ancak kabul
ettiremedik. Yani esnaf, sanatkârlar bu şekilde dileklerini dile
getiriyorlar ama değerli arkadaşlarım, tarımın
nasıl büyük bir sıkıntı içinde olduğunu hep birlikte
görüyoruz. Bakınız aşağı yukarı son on beş
gün içinde seksene yakın köy dolaştım Trakyada. Trakya
çiftçisinin Türkiye'nin diğer çiftçilerine göre gerçekten iyi durumda
olması gerekiyor. Değerli arkadaşlarım, yabancı
bankalara hızla ama hızla borçlanıyor. Bu ne anlama geliyor?
Değerli arkadaşlarım, bu primleri ödeyemeyecek, yeniden
yapılandırmadan yararlanamayacak onun için de işte ekime kadar
bunun uzatılması gerekiyordu. Ama şimdi bunu da ne yazık ki
elimizden kaçırdık. 8 Milyar YTLlik yani eski parayla 8 katrilyonluk
bir meblağla karşı karşıyayız.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Tütüncü.
ENİS TÜTÜNCÜ
(Devamla) Tamam mı efendim?
BAŞKAN
Tamam.
ENİS TÜTÜNCÜ
(Devamla) Ek süre de bitti mi efendim?
BAŞKAN Ek
süreniz de bitti, evet.
ENİS TÜTÜNCÜ
(Devamla) Teşekkür ederim efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 282 sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 5 inci maddesi ile
5502 sayılı Kanuna eklen 25/A maddesinin birinci
fıkrasının (a) bendinde yer alan her türlü ibaresinden sonra
gelmek üzere satım ibaresinin eklenmesini, aynı bentte yer alan
Kurumun mülkiyetinde bulunan gayrimenkulleri satmak ibaresinin
çıkarılmasını ve (b) bendinde yer alan doğrudan
yaptırmak ibaresinden sonra gelmek üzere iş ve işlemlerini
yürütmek ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa
Elitaş |
Veysi Kaynak |
Orhan Erdem |
|
Kayseri |
Kahramanmaraş |
Konya |
|
Ali Temür |
|
M. Emin Tutan |
|
Giresun |
|
Bursa |
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) Meclisin takdirine
bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Sayın Başkan,
teknik bir düzenleme bu. Yönetim Kurulunun yetkisi sehven burada Daire
Başkanlığına aktarılıyor gibi bir durum. Bu
tekrar Kurum Yönetim Kuruluna devredilmesi açısından teknik bir
düzenlemedir, katılıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçeyi mi okutuyoruz efendim?
SADULLAH
ERGİN (Hatay) Gerekçe okutulsun.
Gerekçe: Kurulan
İnşaat ve Emlak Daire Başkanlığı görev
tanımlarına açıklık getirilmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda 5inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
6ncı
maddeyi okutuyorum:
MADDE 6- 5502
sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
GEÇİCİ
MADDE 7- 2008 yılı için geçerli olmak ve toplam 500 adedi geçmemek
üzere, 14/12/2007 tarihli ve 5724 sayılı 2008 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanununun 22 nci maddesinin bir-inci fıkrasındaki
(23000 adet) sınırlamasına tabi olmaksızın, bu Kanunla
190 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen merkez ve taşra
teşkilatı Sosyal Güvenlik Kurumu kadrolarından boş bulunan
200 Sosyal Güvenlik Uzman Yardımcısı ile 300 Sosyal Güvenlik
Kontrol Memuru kadrolarına KPSS sınav sonuçlarına ve
Başkanlıkça belirlenen puan gruplarına göre atamaları
yapılır.
Sosyal Güvenlik
Kontrol Memuru kadrolarına Kurum dışından yapılacak
atamalarda KPSS (A) grubu sınav sonuçlarına ve Başkanlıkça
belirlenecek puan grubuna göre 70 ve üstü puan alanlardan ilan edilen kadronun
başarı sırasına göre bir buçuk katına
kadarının çağrılması ile yapılacak sözlü
sı-navda başarı gösterenlerin taşra teşkilatı
kadrolarına atamaları Başkanlıkça yapılır.
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Tekirdağ Milletvekili Enis
Tütüncü.
Sayın
Tütüncü, buyurun efendim.
CHP GRUBU ADINA
ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Değerli
milletvekilleri, bu maddedeki konuşmamla öyle sanıyorum genele dönük
konuşmamı böylece tamamlamış olacağım. Bu
konuşmamda prim borçlarının neden oluştuğunun
altında yatan temel bir acı gerçeği sizinle paylaşmak
istiyorum.
Sayın
Başkan, değerli arkadaşlarım; insan en kutsal, en önemli
haklarından biri olan sosyal güvenlik hakkından neden yararlanmak
istemez? Böyle bir şey düşünülebilir mi? Neden primlerini ödemez,
neden böyle sıkıntıya sokar kendisini?
Değerli
milletvekilleri, gelirler yetersiz, gelirler yetersiz
Tabii, ülkemizin
sıkıntılarını biliyoruz ama konunun özünü,
esasını eğer yakalayamaz isek, az gideriz uz gideriz dere tepe
düz gideriz, bir bakmışız, sosyal güvenliğin yerleştirilmesinde,
çağdaş bir sosyal devletin oluşturulmasında bir arpa boyu
yol gidememişiz masallardaki, rüyalardaki gibi.
Bakınız,
konunun esası, özü şudur: Bu ülkede, ne yazık ki, asgari ücret
502 YTL dolayında iken, açlık sınırı 700 YTLnin
üzerinde.
Hepimiz biliyoruz
ki Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; açlık
sınırı, yalnız ve yalnızca gıda
masraflarının karşılanmasıyla ilgili masrafları
içeriyor, yani file masraflarını içeriyor. O da ahım
şahım bir beslenme kalıbı değil, 2 çocuklu 4
kişilik bir aile günde en az 2 bin kalorilik gıda alabilmek
amacıyla ne kadar gıda masrafı yapacak? Türk-İşin
araştırması diyor ki: 715 YTL. Biz ne veriyoruz asgari
ücretliye? 502 YTL. Bunun kirasını çıkarmış olsak,
hadi çıkarmamış olsak değerli arkadaşlar, demek ki
asgari ücretle çalışan ne kadar insanımız varsa ya da
asgari ücret gelirine sahip, o düzeyde gelir elde eden ne kadar çiftçimiz
varsa, ne kadar küçük esnaf ve sanatkârımız varsa demek ki hepsi
açlık sınırlarının oldukça altında mücadele
vermek durumunda kalıyorlar.
Değerli
arkadaşlarım, şimdi sizinle sosyal sigortalar programında
yani sosyal güvenlik şemsiyesi altında emekli maaşı
alanlarla ilgili bazı gerçekleri paylaşayım, o zaman sosyal
güvenlikte hangi noktada olduğumuz çok daha iyi anlaşılır.
Bakınız,
SSK emekli aylıkları: Net taban aylığı 570 YTL, sosyal
yardımlar ve ek ödemelerle birlikte SSK aylığı 598 YTL.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, açlık
sınırına baktığımız anda SSK emeklilerinin
yüzde 85i açlık sınırının altında bulunuyor.
BAĞ-KUR
emekli aylıklarına bakıyoruz: Net taban aylığı
439 YTL, sosyal yardımlar ve ek ödemeler dâhil 467 YTL. Buna göre
BAĞ-KUR emeklilerinin yüzde 93ü açlık sınırının
altında.
Değerli
arkadaşlarım, yani eski dönemlerde, önceki dönemlerde açlık,
kimsesizlerin, yoksulların, garibanların, çalışma gücünden
mahrum olanların sorunu idi ama yaşadığımız zaman
kesitinde ne yazık ki açlık, çalışanların,
üretenlerin, iş gücüne girenlerin, küçük esnaf ve sanatkârların,
milyonlarca işçinin, çiftçinin ve sosyal güvenlik şemsiyesi altında
bulunan emeklilerin, dulların ve yetimlerin sorunu hâline geldi.
Tabii ki bu
sorunun sihirli bir değnekle çözülemeyeceğinin bilincindeyiz. Ama bu
sorunun temelinde ne olduğunu bilmek durumundayız değerli
arkadaşlarım. Bu sorunun temelinde üretimsizlik yatıyor, bu
sorunun temelinde üretken istihdam olanaklarının yeterince
yaratılmaması yatıyor, bu sorunun temelinde Hükûmetin bilinçli,
sağlıklı, düzgün bir kalkınma politikasının,
büyüme politikasının olmadığı acı gerçeği
yatıyor.
Ne yazık ki
yıllardan bu yana, özellikle 2002 yılından bu yana ki AKP Grubu
olarak siz 2002 yılından sonraki dönemden sorumlusunuz- giderek
dış kaynağa bağımlı, yani elin parasına,
yani yabancının parasına bağımlı bir ekonomik
büyüme modelinin tutsağı hâline getirdiniz Türkiyeyi.
Kâğıt üzerinde birtakım büyümeler, köpükler, ama millet
sefilleri oynuyor, ekonomi giderek kan kaybediyor.
Değerli
arkadaşlarım, Türkiye'nin bu sosyal güvenlik sistemindeki sorunlar
dâhil olmak üzere birçok sorununun çözülmesi için AKPnin yeni bir
sanayileşme politikasını öncelikle yeni bir sanayileşme
haritası uyarınca yürürlüğe sokması gerekiyor.
Sanayileşmenin küçüldüğü, sanayileşmenin millî gelir içindeki
oranının düştüğü, yani sanayileşemeden büyümenin
olduğu bir zaman kesitini yaşıyoruz. Yani Türkiye buna daha ne
kadar tahammül edebilir değerli arkadaşlarım? Dışarıya
kan akıtarak, kanımızı, kaynaklarımızı
dışarıya akıtarak daha ne kadar büyüyebiliriz?
Konunun özü,
esası üretken istihdam olanaklarının
artırılmasıdır. Bunun da temelinde yeni bir
sanayileşme politikası ve Türkiye'nin tüm kaynaklarını,
geleceğin endüstrilerine, geleceğin dünyasında güneşi
yükselen sanayilere
Bizde de bir avantaj var, küçük ve orta ölçekli
sanayilerimizin avantajı var. Küçük ve orta ölçekli sanayilerin ekseninde
bir ihracat, bir yatırım seferberliğine götürmemiz gerekiyor
Türkiyeyi. Sorunlarımızın çözümünün temelinde bu
yatmaktadır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; az önce de söylediğimiz gibi
biz bu yasa tasarısına olumlu oy vereceğiz. Hoşgörünüze
teşekkür ederim. Bir yanlış anlaşılmadan dolayı
bizim Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına geneli üzerine
konuşmamız, yirmi dakikalık konuşmamız
yapılamadı. O çerçevede bu konuşmanın sorumluluğu
bendeydi ve müsamahanıza, hoşgörünüze sığınarak
Cumhuriyet Halk Partisinin Grubu adına görüşlerimizi dile getirdim.
Bana bu fırsatı verdiğiniz için teşekkür ediyorum.
Yasa teklifinin,
daha doğrusu yasa teklif demetinin insanımıza hayırlı,
uğurlu olmasını diliyorum.
Hepinizi tekrar
sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Tütüncü.
6ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
7nci maddeyi
okutuyorum efendim:
MADDE 7-
10/7/1976 tarih ve 2022 sayılı 65 Yaşını
Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına
Aylık Bağlanması Hakkında Kanunun 8 inci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
MADDE 8- Sosyal
Güvenlik Kurumu, İl veya İlçe İdare Kurullarının
alacakları muhtaçlık kararlarını esas alarak aylık
bağlar. Kurum gerektiğinde, aylık almaya başvuranların
gelir, yaşam düzeyi ve varlıkları hakkında,
belirleyeceği yöntemlerle inceleme yapmaya ve yaptırmaya, resmi ve
özel idare müessese ve ortaklarından ve şahıslardan bilgi ve
belge istemeye yetkilidir.
Aylık
bağlanmasında İl veya İlçe İdare
Kurullarının alacakları muhtaçlık kararlarıyla
birlikte bu Kanunun gerektirdiği hallerde yetkili hastanelerden
alınan sağlık kurulu raporları esas alınır.
Aylık bağlanmasına esas belgelerin eksik olmaması halinde
aylık bağlama işlemi yapılır.
Birinci ve ikinci
fıkralar çerçevesinde aylık bağlama işleminden sonra yapılacak
incelemeler sonucunda, aylık bağlama kararını etkileyecek
durumların tespit edilmesi halinde, tespit edilen eksiklik-lerin
giderilmesi için durum aylık bağlanana iadeli taahhütlü, ilgili
idareye de adi posta ile bildirilir. Eksikliklerin giderilmemesi halinde
tebligat tarihinden itibaren üç aylık sürenin sona erdiği tarihin
içinde bulunduğu ödeme döneminin sonunda aylık kesme veya düzeltme
işlemi yapılır ve fazla ödenen tutarlar geri alınır.
Gerçeğe aykırı sağlık kurulu raporu düzenlediği
veya bu nitelikteki raporlara dayanarak aylık aldığı tespit
edilenler hakkında Türk Ceza Kanununun ilgili hükümlerine göre işlem
yapılır.
Bu madde
kapsamında aylık bağlamaya esas sağlık kurulu
raporlarını düzenlemeye yetkili sağlık
kuruluşlarının belirlenmesi ile bu raporların
alınmasına ilişkin diğer usul ve esaslar Sağlık
Bakanlığı ile Kurum tarafından birlikte hazırlanacak
yönetmelikle belirlenir.
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
Diğer
maddeyi okutuyorum:
MADDE 8- 2022
sayılı Kanuna Ek 2 nci madde eklenmiştir.
EK MADDE 2 Bu
Kanun kapsamında yapılan müracaatların kabulü ve aylık
bağlanması işlemleri, teşkilatlanmalarının
tamamlanmasından sonra Sosyal Güvenlik İl Müdürlükleri veya Sosyal
Güvenlik Merkezleri tarafından yerine getirilir.
Diğer
mevzuatta daha önce bu Kanunun 8 inci maddesinin ikinci fıkrası
uyarınca oluşturulan sağlık kurullarına yapılan
atıflar, 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Kanunla kurulan Kurum
Sağlık Kuruluna yapılmış sayılır.
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Diğer
maddeyi okutuyorum:
MADDE 9-
25/8/1999 tarihli ve 4447 sayılı İşsizlik Sigortası
Kanununun Geçici 7 nci maddesinin ikinci fıkrasının sonuna
aşağıdaki cümle eklenmiştir.
Bu maddenin
üçüncü fıkrasının (f) bendi hükmü saklı kalmak
kaydıyla bu maddede düzenlenen teşvik, 506 sayılı Kanun
kapsamında bulunanlarla aynı şartlarda olmak üzere 506
sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesi kapsamındaki
sandıkların statülerine tabi personeli için de uygulanır.
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
Diğer
maddeyi okutuyorum:
MADDE 10-
22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununun 30 uncu
maddesinin altıncı fıkrasının son cümlesinden önce
gelmek üzere Bu fıkrada düzenlenen teşvik, kamu idareleri hariç 506
sayılı Kanun kapsamındaki sigortalılara ilişkin matrah
ve oranlar üzerinden olmak üzere, 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci
maddesi kapsamındaki sandıkların statülerine tabi personeli için
de uygulanır. cümlesi eklenmiştir.
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Diğer
maddeyi okutuyorum:
MADDE 11- 1) 5502
sayılı Kanunun;
a) 23 üncü
maddesinin birinci fıkrasına (b) bendinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki (c) bendi eklenmiştir.
c)
İnşaat ve Emlak Daire Başkanlığı
b) 25 inci
maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
a) Kurum
hizmetlerinin gerektirdiği mal ve hizmetlere ilişkin satın alma
ve taşınırlara ilişkin satma, satın alma, kiralama,
bakım ve onarım, arşiv, idarî ve malî hizmetleri yürütmek.
b)
Taşınırların kayıtlarını tutmak.
c) 29 uncu
maddesinin ikinci fıkrasında yer alan Destek Hizmetleri Daire
Başkanı ibaresinden sonra gelmek üzere İnşaat ve Emlak
Daire Başkanı ibaresi eklenmiştir.
2) 5502
Sayılı Kanunun Ek (I) Sayılı Cetvel Sosyal Güvenlik Kurumu
Yardımcı Hizmet Birimleri bölümüne İnşaat ve Emlak
Dairesi Başkanlığı eklenmiş, bu Kanuna ekli (1)
sayılı listede belirtilen kadro ihdas edilerek 190 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I) sayılı cetveldeki Sosyal Güvenlik
Kurumu bölümüne eklenmiştir.
3) 5510
sayılı Kanunun geçici 12 maddesinin ikinci fıkrasında geçen
Ancak bu süre altı ayı geçemez ibaresi Devir süreci üç yıl
içinde tamamlanır şeklinde değiştirilmiştir.
4) 14/7/1965
tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa ekli (II)
Sayılı Cetvelin "2.Yargı Kuruluşları,
Bağlı ve İlgili Kuruluşlar ile Yüksek Öğretim
Kuruluşlarında" başlıklı bölümünde yer alan
Sosyal Güvenlik Kurumu Destek Hizmetleri Daire Başkanı ibaresinden
sonra gelmek üzere Sosyal Güvenlik Kurumu İnşaat ve Emlak Daire
Başkanı ibaresi eklenmiştir.
BAŞKAN
Madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Teklifinin 11 inci maddesinin sonuna aşağıdaki (5)
numaralı fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa
Elitaş |
Celal Erbay |
Ahmet Öksüzkaya |
|
Kayseri |
Düzce |
Kayseri |
|
Nusret
Bayraktar |
|
Lütfi
Çırakoğlu |
|
İstanbul |
|
Rize |
5) 15/5/2008
tarihli ve 5763 sayılı İş Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 25 inci
maddesinin birinci fıkrasında geçen Milli Eğitim
Bakanlığı tarafından düzenlenen kurslarda usta
öğretici olarak çalıştırılanlar ibaresi ve aynı
madde ile 5510 sayılı Kanunun geçici 16 ncı maddesine eklenen
ilk fıkra madde metninden çıkarılmıştır.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Önerge dağıtılmadı Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET YÜKSEL (Denizli) Meclisimizin takdirine
bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Katılıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Sayın Elitaş, gerekçeyi okutuyorum.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Buyurun:
Gerekçe: Söz
konusu Kanun Teklifinin 1 inci maddesi ile Milli Eğitim
Bakanlığında ek ders ücreti
karşılığında çalıştırılan uzman ve
usta öğreticilerin prim ödeme gün sayılarının tespit
yönteminin değiştirilerek bu kişilerin mağduriyetlerine kalıcı
bir çözüm getirildiği ve bu kişiler açısından ayrıca
bir düzenleme yapılmasına gerek bulunmadığı dikkate
alındığında, yapılan bu değişiklikle, 5763
sayılı Kanunun 25 nci maddesi ile Milli Eğitim
Bakanlığında ek ders ücreti
karşılığında çalıştırılan uzman ve
usta öğreticilere ilişkin olarak 5510 sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçici 16
ncı maddesine eklenen fıkranın yürürlükten
kaldırılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda ve ekindeki liste ile birlikte maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Diğer
maddeyi okutuyorum:
MADDE 12- Bu
Kanunun;
a) 1 inci maddesi
15/10/2008 tarihinde,
b) 2 nci maddesi
1/10/2008 tarihinde,
c) 9 ve 10 uncu
maddeleri 1/7/2008 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,
d) diğer
maddeleri yayımı tarihinde,
yürürlüğe
girer.
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Diğer
maddeyi okutuyorum:
MADDE 13- Bu
Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Teklifin tümünü
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Teklif kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır, hayırlı olsun
efendim.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Kısa bir
açıklama için söz istiyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bakanım.
ÇALIŞMA VE
SOSYAL GÜVENLİK BAKANI FARUK ÇELİK (Bursa) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; çok önemli bir teklifi, on üç
maddeden oluşan bir teklifi yüce Meclisimiz kabul etmiş bulunuyor. Aslında
gruplar arasında mutabakat olduğu için çok seri olarak geçti. Belki
de ne getirip ne götürdüğü konusunda da çok ciddi bir bilgi eksikliği
de vardır. Umuyorum önümüzdeki süreç içerisinde bunlarla ilgili,
kamuoyunda da paylaşacağımız çok şeyler vardır.
Yoğun
şekilde konuşulan primlerin yapılandırılması
bildiğiniz gibi 28 Temmuz tarihinde sona ermişti. Yeniden bir yasal
düzenleme ile yeni bir imkân tanıdık kalan borçlularımızla
ilgili. Bu süre tartışıldı burada. Aslında peşin
ödemelerde elli-elli beş günlük bir imkân elde edilmiş oldu şu
anda. Yirmi günlük müracaat süresi ve ondan sonra, müracaat süresinden sonraki,
takip eden ayın sonuna kadar denince, elli-elli beş günlük bir süre
içerisinde peşin ödeme imkânı vatandaşlarımız için
sağlanmış oldu.
Ayrıca, yine
bu konumda olan, borçlu konumda olan vatandaşlarımızın,
prim borcu olan vatandaşlarımızın prim borçlarını
bir yıllık süre içerisinde ödeme imkânını getirmiş
bulunduk. Bu yapılandırmaya giren işverenlerimiz yüzde 5lik
prim indiriminden istifade edemiyorlardı. Bildiğiniz gibi, istihdam
paketinde bir düzenleme getirmiş idik. İşveren prim
payını, prim borcu olmayan, kayıt dışı eleman
çalıştırmayan işverenlerimize, yüzde 25e varan,
işveren prim payında bir indirim gerçekleştirmiş idik.
Şimdi, bu yapılandırması gerçekleştirilen ve
taksitlerini ödeyenlere de bu imkânı bu düzenlemeyle getirmiş olduk.
Bu da son derece önemli.
En önemli
düzenlemelerden bir tanesi, usta öğreticilerle ilgili
yaptığımız düzenlemedir. Usta öğreticiler,
sayıları 15-20 bin civarında Türkiyede, kırsalda özellikle
çok önemli hizmetler vermektedirler. Usta öğreticilerimizin emeklilik
sorunları ve sağlıktan istifade etme sorunları vardı.
Bu düzenlemeyle de bunu kökten çözmüş bulunuyoruz. Bakış
açısını, yöntemi değiştirdik ve bu çerçevede
artık, emeklilik hakları elde edilmiş oldu, sağlıktan
istifade etme hakları da elde edilmiş oldu. Hep birlikte bu
düzenlemeyi de gerçekleştirmiş olduk.
Yine bu Yasada
çok önemli düzenlemelerden bir tanesi özürlülerle ilgili. Bildiğiniz gibi,
yüzde 40la 69 arasındaki özürlülere biz 166 YTL bir ücret, bir aylık
veriyoruz; yüzde 70in üzerindekilere ise 249 YTL bir ücret ödüyoruz fakat
bunlar bir rapor alındıktan sonra, raporun tescilinden sonra,
özürlülükleri, yereldeki bir hastaneden aldıkları, bölgelerinden
aldıkları raporun kurumdaki sağlık kurulundan tescilinden
sonra ancak işleme konabiliyor ve bu ücretler bağlanabiliyor, bu
aylıklar bağlanabiliyor. Burada, iki yılı aşkın
süre içerisinde, özürlü vatandaşlarımızın rapor almada çok
ciddi sıkıntılarla karşı karşıya
kaldıklarını hepimiz biliyoruz, hepimiz milletvekili olarak
halkın içindeyiz. Bu sorunu da şimdi kaldırdık. Artık,
raporlar üst kurula gelmeyecek, sağlık kuruluna gelmeyecek.
Sağlık Bakanlığıyla birlikte belirlediğimiz, esaslarını
belirlediğimiz hastanelerden alınan raporlar direkt kuruma gelince bu
özürlü vatandaşlarımıza aylık bağlama imkânı. Bu
sahada çekilen çileleri de ortadan kaldırmış bulunuyoruz.
Ayrıca
bazı teknik düzenlemeler var, yine vatandaşlarımızın
çok lehine bazı düzenlemeler var. O teferruata da şimdi girmek
istemiyorum.
Netice
itibarıyla bu kadar önemli, sosyal kesimleri ilgilendiren bir düzenleme
konusunda Meclisin gösterdiği iradeye, bütün siyasi partilerin, başta
iktidar ve muhalefet partilerimiz olmak üzere bağımsız ve grubu
bulunmayan milletvekili arkadaşlarımıza Komisyondaki veya Genel
Kuruldaki desteklerinden dolayı çok teşekkür ediyorum.
Hayırlı
olması temennisiyle derken
Tabii ki az önce arkadaşlarımız
ifade ettiler, Kurum personelimiz gerçekten dört aylık bir süre içerisinde
çok özverili bir çalışma gerçekleştirdi. Yoğun bir
çalışma neticesinde de yapılandırmada çok önemli rakamlara
ulaşıldı. Ben Kurum personeline de, başkan
yardımcıları veya tüm çalışanlarına,
taşradaki tüm çalışanlarına da sizler adına
teşekkürü bir borç biliyorum ve hepinize katkılarınızdan dolayı
tekrar teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bakan.
Birleşime on
dakika ara veriyorum efendim.
Kapanma Saati: 15.21
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.37
BAŞKAN : Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP ÜYELER: Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı),
Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 138inci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
2nci sırada
yer alan, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu
Kurulması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
3.- Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma
Kurumu Kurulması Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/559) (S. Sayısı: 234) (x)
BAŞKAN
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon raporu
234 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının
tümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Uşak Milletvekili
Osman Coşkunoğlu.
Sayın
Coşkunoğlu, buyurun efendim.
Süreniz yirmi
dakika.
CHP GRUBU ADINA
OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu
Kurulması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair, önümüze tekrar gelmiş olan, Kanun Tasarısının tümü
üzerine Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini ifade etmek için
huzurunuzdayım.
Bu tasarı
-bu tasarıda düzenlenen en önemli maddeler- daha çok Bilim Kurulu ve
TÜBİTAK Başkanının belirlenmesine yönelik, geçmişte
gündemimize gelip, bizleri meşgul edip, daha sonra uygulanabilirliği
yasal olarak bulunamamış, Anayasa Mahkemesi veya
Cumhurbaşkanlığı tarafından geri gönderilmiş
taslakların bir yenisidir. Ayrıca, 278 sayılı Kanunda
bazı değişiklikleri, gerek yeni çıkan Kamu İhale
Kanunu, Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu ve Kamu Mali Yönetimi ve
Kontrol Kanunu yürürlüğe girdikten sonra gerekli olan bazı değişiklikleri
içermektedir.
Bu
tasarının geçmişinden biraz söz etmek istiyorum. Türkiye
Bilimsel ve Teknolojik -o zamanlar adı Bilimsel ve Teknik
Araştırma Kurumu idi, kısaca TÜBİTAK- Araştırma
Kurumu ile ilgili tasarı ilk kez 9 Ekim 2003 tarihinde TÜBİTAK
Başkanını bir defaya mahsus olmak üzere Başbakan
atasın. şeklinde önümüze geldi. Bu yasa tasarısına biz
muhalefet ettik. Sayın Başbakanın Başkanı
atamasının doğru olmayacağını,
siyasileştirme yönünde ve kadrolaşma yönünde zaten süregiden AKP
icraatının bir parçası olarak itiraz ettik. Bizim
itirazımız dinlenmedi. Sayın Cumhurbaşkanından yasa
geri döndü. Sayın Cumhurbaşkanının itirazını da
hiçbir şekilde kale almadan, dikkate almadan aynı tasarı aynen
tekrar Meclisten 1 Aralık 2003 tarihinde geçti ve arkasından Anayasa
Mahkemesi bozdu.
(x)
234 S. Sayılı Basmayazı Tutanağa eklidir.
O sırada
düşünce Anayasa Mahkemesi kararları geriye işlemeyeceğine
göre, o arada, ben yaptım oldu, atamaları yaparız, o da
kalır. şeklinde idi. Fakat hesapta olmayan bir mahkeme daha girdi
işin içine -bol mahkemeli bir yasadır bu- idare mahkemesi de
yürütmeyi durdurdu ve bu, tabii geriye işleyen bir durum yarattı.
Daha sonra, 4
Mayıs 2005 tarihinde önümüzdeki yasa tasarısı için ilk
girişim yapıldı ve 5344 sayılı Yasa çıktı.
Bu da önce Sayın Cumhurbaşkanından döndü, ondan sonra tekrar
çıktı, ondan sonra 18 Mayıs 2005 tarihinde Anayasa Mahkemesinde
iptal edildi, yürütmesi durduruldu, bunun üzerine tekrar önümüze geldi.
Bu sürece bir
bakalım: Türkiye Büyük Millet Meclisinin, bilim ve teknolojiyi
ilgilendiren bir konuda, böyle
zorlamalarla, yasaları zorlamak pahasına zamanının bu kadar
alınmış olması çok üzücüdür. Özellikle ciddi ekonomik
sıkıntıların, bütün dünyada, geçmişinizdeki altı
yıl içerisindeki likidite bolluğu, dünya ekonomisinin parlak
dönemlerinin israf edildiği yıllardan sonra bütün dünya ekonomisinde
kendisini gösteren sıkıntıların ve yanlış hükûmet
ekonomi politikalarının sonuçları üzerine halkımız
sıkıntı içerisindeyken, Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu
Yasayla, yasaları zorlamak pahasına, bu tasarıyla bunca
yıl maalesef meşgul edilmiştir.
Bir ilginç
mahkeme kararı daha ifade edeyim. Bu Yasa etrafında sadece sözünü
ettiğim Anayasa Mahkemesi kararları olmamıştır, bir de
20. Asliye Hukuk Mahkemesinde bir tazminat davası görülmüştür. 28
Kasım 2006 tarihinde Başbakan mahkûm olmuştur. Tazminat ödemeye
mahkûm olmuştur, mahkeme kararlarını dinlememek nedeniyle. Ben
bunu daha önce bu tasarının tartışılması
sırasında da ifade ederken, AKP sıralarından Sayın
Başbakanın daha önceki bir mahkûmiyetiyle ilgili söylediğim
zannedilmişti. Hayır, Sayın Başbakan 28 Kasım 2006
tarihinde yine bir asliye hukuk mahkemesi tarafından mahkeme
kararlarını dinlememekten dolayı mahkûm olmuştur ve
tazminat ödemiştir.
Bu kadar çok
mahkeme lafı ettikten sonra, sözüme devam etmeden önce, dünkü karar için,
yani Anayasa Mahkemesinin, neredeyse oy birliğiyle, AKPyi laiklik
karşıtı eylemlerin odağı olarak mahkûm etmesini de
dikkatinize getiriyorum. Bundan sonrasında daha farklı bir yönetim
anlayışının egemen olacağını diliyorum. Bu
karar karşısında epey sevinildiğini hissediyorum, gördüm, o
de beni şaşırttı. Neredeyse oy birliğiyle, laiklik
karşıtı eylemlerin odağı bir parti olmak çok
sevinilecek bir durum değil diye düşünüyorum, umarım bundan
sonrası değişir.
Şimdi
gelelim, bu yasayla söz konusu olan, bu yasanın içindeki bazı
maddelerdeki bazı çekincelere.
Bu yasa
tasarısının 3üncü maddesi, yine Başbakana belli bir yetki
veriyor Başkanı belirleme konusunda.
7nci maddesi,
TÜBİTAKa, üniversite ve diğer araştırma faaliyeti yürüten
kurum ve kuruluşlara karşı bir avantaj veriyor; bu iyi midir
kötü müdür? Bunların, araştırma yapan diğer
kuruluşlarla ve üniversitelerimizle görüşülmüş
olmasını dilerdim, böyle bir şeyin yapılmamış
olduğunu görüyorum. 7nci madde, Kurum tarafından ARGE faaliyetlerinin
yürütülmesi veya desteklenmesi amacıyla ithal edilmesi gereken bazı
malzemelerde, TÜBİTAKa, diğer kurumlara sağlanmayan bir avantaj
veriyor, umarım iyiye kullanılır.
9uncu madde de,
yine Kurumun nitelikli personel istihdamında bazı özel durumlar ihdas
ediyor. Bunların kötüye kullanılmayacağını, gerçekten
bilim ve teknoloji açısından ülkemizin ihtiyacı olan personelin,
araştırmacıların, değerli
araştırmacıların TÜBİTAKa
kazandırılacağını umarım. Bu maddeler
yanlış uygulamaya uygun, müsait maddelerdir, bunların
uygulanmasını da izliyor olacağız.
Bundan sonra
TÜBİTAK ile ilgili bazı düşüncelerimi ifade etmek istiyorum.
Türkiyenin bence gerek ekonomisi için gerek bilim ve teknolojisi için gerekse
topluma bilim ve teknolojiyi sevdirme açısından göz bebeği, odak
bir kuruluş olan TÜBİTAKın çalışmaları
hakkında birkaç noktaya dikkat çekmek istiyorum.
Önce, bazı
TÜBİTAKın yayınladığı rakamlar veya
yaptığı işler ile diğer örneğin, Devlet Planlama
Teşkilatının rakam veya önerileri arasında bazı
farklılıklar görüyorum -çelişki sözünü kullanmak istemiyorum-
bunlara dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bunlar rakam
işidir, hesaplanması o kadar zor işler de değildir.
Örneğin, gayrisafi yurt içi hasıladan ARGEye ayrılan pay
TÜBİTAK dokümanlarında binde 7,6 diye ifade ediliyor. Devlet Planlama
Teşkilatının Dokuzuncu Planının 2008 programında
2006 rakamı yoktur, 2005 rakamı vardır. Bunların niye
paylaşılmadığını ve bu rakamlar arasındaki
farklılığı merak ediyorum.
Bir diğer
nokta, yine TÜBİTAKın çalışmalarıyla ilgili: Bizim
çok ihtiyacımız olan, şu anda çok ihtiyacımız olan bir
bilim ve teknoloji ve hatta bir sanayi politikasının ve stratejisinin
belirlenmesine TÜBİTAKın katkıları çok önemli
olacaktır. Bu benim sözüm değildir. Bunu Sayın Başbakan 12
Eylül 2006 tarihinde Bilim Teknoloji Yüksek Kurulunun 14üncü
toplantısında da ifade etmiştir. Bu toplantıda, 2006daki
toplantıda Ulusal Yenilik Stratejisi hazırlığı
gündemimizde yer alıyor. demiştir Sayın Başbakan,
konuşmasından aynen ifade ediyorum. Ondan sonra, sanki bu strateji
varmış gibi konuşmasına devam etmiştir.
Ben,
TÜBİTAKın Ulusal Yenilik, yani İnovasyon Strateji ve Eylem
Planının hazırlandığını görmedim. Zaten
Devlet Planlama Teşkilatının yayınladığı
2008 programının Resmî Gazetede yayınlanan 144üncü
sayfasında Ulusal Yenilik Strateji ve Eylem Planı
hazırlanacaktır. diye bir tedbir vardır ve bu tedbirin
aralık sonuna, yani 2008 Aralık sonuna kadar gerçekleşeceği
söylenmiştir. Bu, Devlet Planlama Teşkilatının 2008
programında ifade ediliyor. 2006da Sayın Başbakanın Bu
yapılacaktır ve gelecek toplantıya kadar bir eylem
planının ortaya çıkacağını umarım.
şeklinde ifade ettiği strateji, çok ihtiyacımız olan Ulusal
Yenilik Stratejisi ve Eylem Planıdır.
Şimdi,
bununla ilgili olarak şu sıralar Sayın Bakan Nazım Ekren de
bir çalışma içerisindedir, hangi sektörleri destekleyelim
şeklinde. Bugünkü Dünya gazetesinin haberine göre, bazı sektörlerin,
yüksek teknoloji üretmek kaydı şartıyla destekleneceği
söylenmiştir. Bu, Sayın Nazım Ekrenin yaptığı
bir açıklamadır bugünkü Dünya gazetesinde çıkan.
Öte yandan,
Sanayi Bakanlığı da bir sanayi politikası hazırlamakta
olduğunu, bunun için bir sanayi envanteri hazırlamakta olduğunu
söylüyor. Sayın Nazım Ekren, sanayi politikası denilebilecek bir
öncelikler açıklıyor. Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulunda bazı
öncelikler belirlenmiş olmasına rağmen, o öncelikleri bir
stratejiye dönüştürecek, bir politikaya dönüştürecek bir
dokümanı TÜBİTAK hâlâ çıkaramamıştır ve bütün
bunlar olurken birkaç ay önce biz burada ARGE Teşvik Yasası
çıkardık ve bu Teşvik Yasasında hiçbir öncelikten,
stratejiden, politikadan söz edilmiyordu.
Bu
dağınıklığı dikkatinize getirmek isterim. Bunlar
ciddiye alındığı izlenimini bende bırakmıyor.
Sanayi Bakanlığı bir çalışma içerisinde. Sayın
Ekren bugün bir açıklama yapıyor. 2006 yılından beri bir
strateji hazırlamakla yükümlü TÜBİTAK böyle bir belgeyi henüz
açıklamadı. Bu arada, Ne olursa olsun, ARGE olsun. şeklinde
bir yasayı kabul etmiş durumdayız.
Bu
dağınıklığın ve bu belgeler arasında
Ha, bu
arada Dokuzuncu Plan var, onda da başka öncelikler, oradan, buradan
alınmış öncelikler ifade edilmiş. Bilim ve teknoloji gibi
önemli bir konuda öyle rastgele laf etmeyi, kendini pek açmayan bir konuda bu
dağınıklığın çok dikkat çekici olduğunu
ifade etmek isterim.
Ülkemizin ciddi
bir teknoloji politikasına, ciddi bir bilim ve teknoloji politikasına
ihtiyacı vardır, bu konuda TÜBİTAKın yararlı
çalışmaları vardır. TÜBİTAK, bütçe görüşmesinden
sonra -o zamanlar yoktu ama- son iki yıllık çalışma programını
açıklamıştır. Burada oraya buraya kaynak
aktarılmıştır, kaynak daha önceki yıllara göre
nispeten bol verilmiştir fakat ortada bir strateji, bir politika, bir
hedef yoktur. Bu çok ciddi bir eksikliktir; bu, sanayi politikamıza da
yansımaktadır.
Nitekim,
Sayın Başbakan kendisi, Kim ne yatırım yaparsa yapsın
destekleyelim. şeklinde, belli yörelerde, kırk dokuz ilde -önce otuz
altı, sonra kırk dokuz ilde- böyle bir Teşvik
Yasasının sakıncalı olduğunu ve daha sonra
düzeltileceğini söylemiştir. Bu sözünün üstünden de iki yıl
geçmiştir, hâlâ ciddi bir sanayi politikasına, bilim ve teknoloji
politikasına ve stratejisine dayanan bir çalışma, bir belge
yoktur, sadece dağınık bazı işlevler, işlemler,
çalışmalar vardır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerimi kapatmadan önce, yine
bugünlerde çok üstünde durduğumuz küresel ısınmayla ilgili ve
zaten ihmal edilmiş bir tarım politikamız olduğu için -her
ne kadar Sayın Tarım Bakanı buna katılmıyorsa da- çok
ciddi sıkıntılardan geçen çiftçilerimizin girdilerinin
pahalandığı, daha verimli çalışma ortamı
ihtiyacı içerisinde olduğu günlerde tarımda da ARGEnin
yaygınlaştırılması için çaba gösterilmesi
gerektiğini de ifade etmek istiyorum, bir Cumhuriyet Halk Partisi önerisi
olarak sunmak istiyorum.
Bakın, size,
OECDnin 2007de yayınladığı Tarım Politikaları
İzleme ve Değerlendirme Raporunda Türkiyeye ayrılan sekiz
sayfada çarpıcı bir iddiayı, bu OECD raporundan aynen okuyorum:
Aşırı üretimden dolayı değer kaybı yaşayan
fındık, tütün gibi ürünlerden daha değerli ürünlere geçişi
sağlayacak ürün dönüşüm programına ayrılan dönüşüm
ödemeleri
Yani mali kaynakların yeterli
kullanılmadığını iddia ediyor OECD ve rakam veriyor:
2001-2005 yılları arasında bu işe ayrılan 213 milyon
dolardan sadece 4 milyon doları kullanılmıştır. Katma
değeri daha yüksek ürünlere geçiş için, bu tarım alanında
ARGEye yönelik çalışmaların yapılabilmesi için
ayrılmış olan 213 milyon dolardan sadece 4 milyon dolar
kullanılmış, 2006 yılında da ödeme
yapılmamış artık bunun için.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Coşkunoğlu, sözlerinizi tamamlayın
OSMAN
COŞKUNOĞLU (Devamla) Bağlıyorum Sayın Başkan,
teşekkür ederim.
Değerli
arkadaşlar, bilim ve teknoloji dediğimiz zaman aklımıza
sadece uzay teknolojileri -ki çok önemlidir- sadece iletişim
teknolojileri, bilgi teknolojileri -ki çok önemlilerdir- gelmemelidir,
tarımla ilgili bilim ve teknolojiler de gelmelidir. Türkiye, özellikle
talebin, gıda talebinin giderek arttığı bir ortamda ve
küresel ısınmanın yarattığı
sıkıntılar ve darlıkların
yaşandığı, bir de biyoyakıt gibi ürünlerin ortaya
çıktığı bir ortamda tarım konusunda stratejik önemini
korumaktadır. Bu konuda da şimdiye kadarki ihmallerin düzeltilmesini
diler, saygılar sunarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Coşkunoğlu.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Yıldırım
Tuğrul Türkeş.
Buyurun
Sayın Türkeş. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 234 sıra sayılı Türkiye Bilimsel
ve Teknolojik Araştırma Kurumu Kurulması Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısıyla
alakalı olarak Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, dünya üzerinde ödünç bilgiyle kalkınan ve gelişen
hiçbir ülke bulunmamaktadır. Bugün dünyada gelişmiş ülkelere bir
göz atacak olursak hepsinin kendi bilgi kaynaklarından ve yine kendi
ülkelerinde oluşturdukları araştırma ve geliştirme
kuruluşları aracılığıyla hamle
yaptıklarını görürüz. Sadece son elli yıldaki
gelişmelerin, büyük buluşların, teknolojik araştırmaların
ve bunların gelişmesinin ülkelere katkıları hepimizin
gözünün önünde yaşanan olaylardır. Dünyanın ikinci büyük
nüfusuna sahip Hindistanın veya bir dönem Avrupanın yoksulu kabul
edilen İrlandanın son yıllardaki atılımları,
kendi kaynaklarında bilgiye sahip olmak ve bu bilgiyi kendi ülkesi lehine
kullanmaktan başka bir şey değildir. Gelişmiş
ülkelerin diğer ülkelerden kendilerine beyin göçünü temininin altında
da bu gerçek yatmaktadır: Kendi ülkesinde, kendi topraklarında
çalışan, araştıran ve ülkenin kalkınması ve
gelişmesi için çaba gösteren araştırma kurumları. Bir
ülkedeki kalkınmanın gerçek kaynağı bunlardır. Bu
kurumların çalışmaları sadece günümüzün
ihtiyaçlarının karşılanması için değil, gelecek
yılların da daha verimli planlanması ve ülkenin ileriye doğru
daha emin adımlarla yürümesini sağlayacak ortamı
yaratacaktır. Bu nedenle de bu kurumların statik, hantal, bürokratik
kurumlar olmaması gerekmektedir. Bilimde hiyerarşi olmaz. Bu
kurumların yapılanmasındaki yöntemler mutlaka bilimsel
olmalı, yani bilim mutlaka yol gösterici olmalıdır. Bütün
dünyadaki örneklerinde bu böyle olagelmiştir. Asgaride
başarılı olanların da böyledir. Bunu yapabilmek için de
tabii ki buna yeterli kaynak ayırmanız gerekir.
Ayırabildiğiniz kaynak kadar, bunun etkin kullanımı da önem
arz etmektedir. Kaynağı ayırırsınız, sonra bunu
ehil olmayan ellerde ve gereksiz yerlerde kullanırsınız, ondan
sonra da oturup kara kara düşünmeye başlarsınız, Bu kadar
kaynak ayırdık, acaba niye başaramadık? diye.
Demek ki bilim ve
araştırma her ülkenin kendi yapısı içerisinde
şekillenmelidir. Araştırmalar, gerektiğinde ileriye yönelik
projeksiyonu ve planlanmasını da ihtiva etmelidir. Yani zaman,
dikkate alınması gereken önemli bir faktördür. Bunları
yapabilmek için ekonomik bir kaynağın ayrılması ve bunun da
hem sürekliliğinin sağlanması hem de kaynağın
doğru ve etkin kullanılması gerekmektedir. Bu kaynak mutlaka
kendisi de kaynak yaratır hâle gelmelidir. Dünyanın her yerinde,
özerk olan bilim kuruluşları kendi kaynaklarını
yaptıkları araştırmalarla kendileri sağlarlar ve de tabii
ki bunları sağlayacak doğru, iyi yetişmiş bilim kadrolarını
oluşturacak, bulacak ve elde tutacaksınız. Bu bilim
kadrolarının seçimi ve bu işlere yönlendirilmesi başlı
başına titiz bir çalışma gerektirir.
Değerli
milletvekilleri, bu genel tarifi konuşmamın başına
koymamın çok önemli bir sebebi var. Az önce Sayın
Coşkunoğlu tarihçesinden bahsetti. Beşinci defadır ki bu
Meclis bu yasayı konuşuyor ve her seferinde de Türkiye Bilimsel ve
Teknolojik Araştırma Kurumu, 2003 yılından bugüne kadar
herhangi bir devlet dairesine dönüştürülmeye
çalışılıyor. Önümüze gelen yasaların temelinde bunlar
var. Bunu yaptığımız takdirde, dünyadaki bu
yarışın içerisinde, bu bilginin ülkelerin
kalkınmasında temel olduğu dönemde ileriye gitmemiz ve iyi bir
istikbali ülkemize sağlamamız mümkün değildir.
Burada, Bilim
Kurulunun seçimini başbakana bırakmışız bu yasa
değişikliğiyle ilgili. Peki, sayın başbakan
-bugünkünden bahsetmiyorum- diyelim ki yarınlarda, şimdiki mevcut
siyasi iktidar süresini tamamladı, ondan sonra da başka bir siyasi
iktidar geldi. Ve bir başbakan düşününüz ki bilim ile de çok
haşır neşir değil, eğitimi de belki yeterli
değil. Ne yapacak, nasıl seçecek bu Bilim Kurulu üyelerini? Kendi
bunu düşünebilecek mi? Değil, hayır. O zaman bir yetkililere
verecek. Kime verecek? Diyelim ki Başbakan Müsteşarına verecek.
E, peki, bir an için düşünelim ki bu Başbakanlık
müsteşarı da intihalden hüküm giymiş yani bilim alanında
zedelenmiş bir müsteşar. İleride olduğunu söylüyorum.
Şimdilerde, tabii, herhâlde sizin İktidarınızda olmuyordur
bunlar, ama ilerideki bir iktidarda bunları yaşayabiliriz. Demek ki
Bilim Kurulunu seçerken titiz davranabilecek bir yasayı ve onun
altyapısını burada hazırlamamız lazım.
Değerli
milletvekilleri, dünya tarihine baktığınızda
başarı ve gelişmenin hep aynı yöntemlerle elde
edildiğini görürsünüz. Hatırlayınız, Yüce Peygamberimiz
Hazreti Muhammed bir hadisinde İlim Çinde de olsa gidip alın.
buyurmuşlardır. Bu sözün üzerinde düşünmenizi rica ediyorum.
İlmi siz tekelinize alın dememiştir, ilmi mutlaka kendi
dininizdekilerden temin edin de dememiştir. İlmiye
sınıfını emire, padişaha veyahut her neyse yönetim,
ona bağlayınız da dememiştir. Sadece ve sadece ilmin
önemini ve her nerede olursa olsun olduğu yerden
alınmasının gerekliliğini vurgulamıştır.
Günlük düşünen ve bir ülkenin bütün meselesinin kendi dönemiyle
sınırlı olduğunu vehmedenler bu farkları hiçbir zaman
anlayamamışlardır.
Zaman bir ülkenin
hayatında fevkalade önemlidir, yitirilmemesi gerektiği için
önemlidir, sürekliliği anlamak bakımından önemlidir,
geleceği planlayabilmek açısından önemlidir, bir ülkenin
yönetimimin akışı açısından da önemlidir. Bu sadece
bilimde ve araştırmada değil, her alanda böyledir. Bilim ve
araştırmayı zaman şablonunda değerlendirdiğinizde
gördüğünüzü sandığınız birçok şeyin farklı
olduğu ortaya çıkar. Mesela, buna en güzel örnek millî irade
kavramıdır veya şu duvarımızda yazılı olan
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. sözü işte bu
manada fevkalade önemli bir kavramdır. Bu sözleri zaman boyutunu göz
ardı ederek, sadece hâli anlatır olarak ele alırsanız çok
yanılırsınız. Bu sözlerin tümünde zaman boyutunu dikkate
almalı ve hem geçmişi hem de geleceği dikkate alarak
kullanmalıyız. Bunu yaptığımız takdirde bugünkü
kullanımından daha farklı manalara sahip olduğunu görürüz.
Bu arz
ettiğim örnekten de anlayacağınız üzere bilim ve
araştırma sadece fende değil sosyal bilimde de önem arz
etmektedir. Hukukta da zaman kavramı önemlidir. Siz, bugün, sadece bugünkü
şahsi meselelerinizin hâlli için bir yasa hazırlarsanız
yarın ortaya çıkabilecek yanlışlardan da siz sorumlu olursunuz.
Yüce Meclisin görevi bugün siyasi iktidarın kendi yönetim gailesi için
değil ama yarınlarda mutlu, güçlü ve refahlı bir Türkiyeye
zemin olacak ve o dönemlerde fonksiyon görecek yasaları hazırlamak ve
yürürlüğe koymak olmalıdır. Bugün kendi tarihi içinde önümüze
gelen bu yasa değişikliği talebi işte bu yanlış
düşünce sistematiğinin tipik bir örneğidir.
Değerli
milletvekilleri, burada bir büyük üzüntümü de sizlerle paylaşmak
istiyorum. Her ikisi de çok değerli bilim adamları olan, hem
Sayın Sağlam hem Sayın Aydın, ikisi de bu yanlış
yasayı savunmak noktasında biri Sayın Bakan olarak biri de
Komisyon Başkanı olarak buradadır ve bundan gerçekten üzüntü
duyduğumu ifade etmek istiyorum.
TÜBİTAK,
1963 yılından bu yana böyle bir yıkım hareketiyle
karşılaşmadı ve ayrıca da bu tarzda bir siyasi erke
teslim girişimiyle de karşılaşmadı. Kurulduğu
1963 yılından 2003 yılına kadar zaman zaman siyasi
iktidarlar tarafından kendi görüşlerine yakınlaştırılmak
istendi ama genelde kendi yolunda ve istikrarlı bir gelişme gösterdi
ama 2003 yılından bu yana maalesef mevcut siyasi iktidarın
yazboz tahtasına döndü. Az önce Sayın Coşkunoğlu bunu
kronolojik olarak belirttiği için buraya çok fazla
değinmeyeceğim ama yani bu son beş sene içinde bilim adına
muhakkak ki bir şeyler yapılıyor ama bunların, bu
bürokratik hengâmenin içinde daha iyiye ve daha güzele götürülmesinin mümkün
olmadığı da açık.
Yasa
değişikliği, aşağıdaki maddeler, birazdan
değineceğim maddeler bazında da değerlendirildiğinde,
bilimselliği hiçe sayan, bilimi herhangi bir amir-memur sistemi içinde ve
en önemlisi siyasi erke terk edecek şekilde yönlendirmeyi hedef
almış ve 2002 yılından bu yana her alanda olduğu gibi
bilimsel alanda Türkiyeyi çağın gerisinde bırakacak bir
tasarı niteliğindedir. Böyle bir değişiklik önerisi yerine,
TÜBİTAKın 2002 yılından bu yana
yapamadıklarının irdelenmesi ve bunun sorumlularının
sorgulanması ülke ve toplum açısından daha yararlı olurdu
kanaatindeyim.
Bilimsel bir
kuruluşa tamamen iktidarın yetkisinde başkan ve diğer
yönetimin atanamayacağı gerçeği tartışma götürmez bir
vakıadır. Bunu yaptığınız takdirde, kurumu
bilimsel bir kuruluş niteliğinden çıkarıp iktidar partisine
göbeğinden bağlı bir kamu kuruluşu hâline getirirsiniz.
Bilim kuruluşları dünyanın her yerinde özerktir ve az önce de
belirttiğim gibi, genellikle kendi kaynaklarını kendi
yaptıkları araştırmalar ile sağlarlar. TÜBİTAK
son altı yılda böyle bir şey maalesef
yapamamıştır. Yoksa ha bire devlet versin, buradaki yöneticiler
bu kaynakları eşe dosta çift maaş diye birtakım ilave
ödemeler olarak dağıtsınlar
Bundan bir bilim kurumunun
gelişmesi ve bir ülkeye ileriye doğru bir projeksiyon ortaya
koyması mümkün değildir.
Bir diğer
üzücü nokta: Bu geçen süre içerisinde birçok milletvekili -içinde iktidar
partisinin milletvekilleri de var- soru önergeleri vermiş, bu konunun
aksaklığının giderilmesi için. Üzülerek söylüyorum ki
bunların hepsini tetkik ettiğinizde, standart, baştan savma ve
sorulmuş, hadi bir de cevap verelim tarzında cevaplar verilmiş,
bir kısmına ise hiç cevap verilmemiş bunların. Bunlar,
Kuruma karşı, milletvekillerimizin, yüce Meclisimizin ilgisine
karşılık maalesef fevkalade üzücü bir tavrın da delili
niteliğindedir.
Evet,
değişiklik maddeleri üzerinde de bir iki şey söylemek istiyorum.
Bir kere, bu Bilim Kurulunu Başbakanın ataması fevkalade
sakıncalıdır. Yani bir başbakanın günlük rutininin
içerisinde YÖK üyelerine o bakacak, o karar verecek, RTÜKü Başbakana
bağlayacaksınız, RTÜKün denetimi, atamaları
Başbakandan geçecek ve bu kadar hengâmenin içinde Türkiyenin böyle bir
nadide, böyle bir güzide Kurumunun da Bilim Kurulunun atamalarını
Başbakana yaptıracaksınız. Bu, bir kere, hakikaten Kurumu
tamamıyla herhangi bir devlet dairesi konumuna indirmektir ve çok
sakıncalıdır.
Bir diğer
konu: Madde 14te bir muafiyetler talebi var. Bu muafiyetler, 2003ten bu yana
yapılan yanlışlar var, onların düzeltilmesi için mi? Peki,
bu muafiyetleri verdiğimiz takdirde bugüne kadarki yapılan
yanlışların hesabı nasıl sorulacak, nereden dönecek?
Geçici bir 9uncu maddemiz var. Oradaki konuda da fazla ödemelerden hem ita
amiri hem de alanlar sorumlu olduğu için böyle bir durumda bunu
almayalım gibi bir eğilim. Böyle bir durumda yargıya intikal
etmiş bir konu şayet var ise kamu davası olması nedeniyle
söz konusu yasa değişikliği ile bunu düşürmenin de mümkün
olmadığını düşünüyorum.
Evet, başka
bir iki konu daha var ama demin diğer konuşmacı
değindiği için tekrar olmaması bakımından bunlara
girmeyeceğim.
Şimdi bir
diğer nokta: Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu
basına intikal etmiş hâliyle hep olumsuzluklar ile anılan bir
kurum hâlinde. Yani bir kurumun çok iyi işlediğinin, çok
başarılı olduğunun ama basına sürekli olumsuzlukla
intikal ettiğinin mümkün olmadığını hepimiz biliyoruz.
Demek ki buradaki sıkıntıların, buradaki
aksaklıkların giderilmesi lazım ve bunun üzerinde durulması
lazım.
Değerli
milletvekilleri, bilim bir siyasi iktidarın süresiyle
kısıtlı kalıplarda bulunmamalıdır. 57nci Hükûmet
döneminde, Milliyetçi Hareket Partisinin de hükûmette olduğu dönemde, o
dönemde Başbakan Yardımcısı olan Sayın Bahçeli Vizyon
2023 Bilim ve Teknoloji Stratejisi diye bir projeyi ortaya koymuştu. Yani
Türkiyenin kuruluşunun 100üncü yılına kadar belli bir hedef
ortaya konulmuştu. Bugüne kadar bu belli bir oranda takip edildi ama zaman
zaman da Batıdaki birtakım anlaşmalar sebebiyle 2010 diye daha
yakın bir tarihi kendimize hedef seçtik. Uzun hedefleri koymazsak ileriye
doğru uzun ve başarılı birtakım planları, birtakım
uygulamaları yapamayacağımızı bilmemiz lazım.
Son olarak da bu
araştırma-geliştirmeye ayrılan binde 8in, hiçbir
şekilde, dünyanın 17nci büyük ekonomisi, 74 milyon nüfuslu ve
dünyada başa güreşen Türkiye Cumhuriyetine yakışır
bir oran olmadığını da ifade etmeliyim.
Hepsinden
önemlisi, araştırma kurumlarının günlük siyasi gaileden,
bürokratik hengâmeden azat edilmeleri ve gerçek anlamda özerk olmaları
gerekir.
Bu nedenlerle
Meclis gündemine gelmiş olan bu yasa değişikliğine olumlu
bakmadığımızı ifade etmek istiyorum. Bu nedenle de
Milliyetçi Hareket Partisi olarak bunu desteklemeyeceğiz.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Türkeş.
Demokratik Toplum
Partisi Grubu adına Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan.
Buyurun
Sayın Kaplan.
DTP GRUBU ADINA
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sabrınızı zorlamayacağım ama bu
tasarıyla ilgili kaygı duyduğumuz bir iki noktayı vurgulama
ihtiyacı duyduk.
Biliyorsunuz,
yakın zamanda ARGE Yasası çıkarıldı. Bu ARGE
Yasasının çıkarılmasından sonra TÜBİTAKın
yeniden yapılandırılması oldukça önemli. Ancak, özerk ve
özgür olmayan bir kurumun bilimsel çalışmalarını da
aynı şekilde yapması mümkün değil. Daha önce de zaman zaman
soru önergelerimizle veya araştırma önergeleriyle TÜBİTAKtaki
yaşanan bazı olumsuzluklara da dikkat çekmiştik. Özellikle
esrarengiz ölümler, cinayetler şüphesinin perdelerinin
aralanmadığı bazı olaylar zincirinden de bahsetmiştik.
Ancak, özellikle savunma sanayisiyle ilgili ve Türk Silahlı Kuvvetleriyle
ilgili projelerde, yazılım endüstrisinde dışa
bağımlılığın da devam ettiğini, özellikle de
son operasyonlarda istihbari bilgi alış verişinin İsrail ve
Amerika kaynaklı olarak yürütülmesinin de TÜBİTAKın bu alanda
da başarılı olamadığının açık
kanıtı olduğunu ve dışarıdan edinilen istihbaratların
ne kadar sağlıklı olduğu ayrı bir konu.
Tabii,
bunların ötesinde gerçekçi olarak ARGE harcamaları, bunların
yüksek katma değer getiren teknoloji konusu çok çok önemli. Peki,
böylesine bir önemli kurumu bilim dünyasının belirlemesi gerekmiyor
mu? Yönetimini bilim dünyasının ve onun seçkin temsilcilerinin
belirlemesi gerekmiyor mu?
Şimdi, bu
yasaya baktığımız zaman, Anayasa Mahkemesinde hâlâ bir dava
derdest. Biliyorsunuz, 21inci Dönemde bir yasa çıkarıldı ve
Başbakana bir defaya mahsus olmak üzere TÜBİTAKın 6
yöneticisini belirleme yetkisi verildi ve bu olay mahkemelik. Peki, mahkemeden
yarın olumsuz bir karar çıkarsa ne olacak? Şimdi bunu
aşamamış bir durumdayken bugün getirilen bu yasada dikkat
ediyorum, 2nci maddeden itibaren seçilecek olan üyelerin
yarısını Başbakanın seçeceği söyleniyor. Peki,
soruyorum size, sayın Hükûmetin değerli temsilcilerine: Bizim
Başbakanımız, iktisadi ve ticari ilimler mezunudur,
siyasetçidir; bu bilim dünyasındaki cevherleri nasıl keşfedecek?
Bunların hangisinin liyakatinin olduğunu, hangisinin becerisinin
olduğunu, hangisinin iş yapacağını, hangisinin
yapamayacağını, hangisinin ARGE konusunda, yazılım
endüstrisi ve diğer teknik alanlarda etkin olduğunu nasıl
bilecek? Diyeceksiniz ki: Tabii ki Başbakan bilmeyecek, Başbakanın
da danışmanları var. Dikkat edin, hiçbir gelişmiş,
çağdaş, uygar ülkede, hiçbir Avrupa ülkesinde böyle bir yetki
başbakana verilmiyor. Bu, biraz saltanat yetkisine benziyor. Bilim dışıdır.
Bunu çok açık ifade ediyoruz.
Bunun için
mahkemelik olmuştur 21inci Dönem Hükûmeti, mahkeme devam ediyor, Anayasa
Mahkemesinde dava derdesttir. Şimdi, burada bakıyoruz, Bilim Kuruluna
seçilecek 3 üye yine Başbakan tarafından seçilir. Diğer 2nci
maddeye bakıyoruz 12 üye ile Başkandan oluşan Bilim Kurulunun üyelerinin
yine 2 aday arasından Başbakan tarafından seçilmesi. Her maddede
bakıyoruz ki: Başbakan tarafından seçilir. Şimdi, böyle
bir seçim sistemini sizler sivil topluma sordunuz mu? Bilim konusunda tecrübesi
olan, uzman olan üniversitelere sordunuz mu? Emek ve meslek örgütlerinden bu
konuda görüş aldınız mı? Aldınızsa,
sanıyorum ki, hiçbirisi böyle bir öneride bulunmaz. Böyle olduğuna
göre, böylesine bir bilimsel kurulu ve Türkiye için hayati önemi olan, bütçesi
de çıkan son yasalarla oldukça yükselecek olan TÜBİTAKı
sırf denetim altında tutmak amacıyla bir yasa
tasarısını bilim kurullarını tamamen
başbakanın seçtiği, atadığı bir duruma sokmak
Türkiyede bilimin önünü, özerk ve özgür bir TÜBİTAKın önünü
kesmekten başka bir işe yaramayacaktır.
Biz sadece bu
konuda çekincelerimiz olduğunu ifade etmek üzere söz aldık. Bu
tasarıyla TÜBİTAKın fırtınaları dinmeyecektir,
sorunları bitmeyecektir, yeni sorunlar yaratacaktır. Bu konudaki
uyarımızın tutanaklara geçmesi açısından söz
aldım. Bugün yoğun bir çalışma günü, daha fazla
konuşmayacağım.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Kaplan.
Soru-cevap
işlemine başlıyoruz.
Sayın
Tankut, buyurun efendim.
YILMAZ TANKUT
(Adana) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım meşgul, birazdan sorayım olmazsa!
Sayın
Bakanım, TÜBİTAK tarafından son beş yılda bilimsel
özellikli, önemli hangi projeler gerçekleştirilmiştir? Bunlardan
birkaçının ismini söyleyebilir misiniz?
Yine birkaç ay
önce araştırma-geliştirme faaliyetlerinin desteklenmesiyle
ilgili kanunun Meclisimizden çıkmasından itibaren TÜBİTAK
tarafından söz konusu faaliyetlerle ilgili olarak onay verilen kurum ve
projeler olmuş mudur? Olmuş ise onaylanan bu
araştırma-geliştirme desteklerinin toplam rakamsal
büyüklüğü nedir?
Yine,
desteklenmesi onaylanan başlıca proje ve ARGE merkezi özelliği
olan kuruluşlar var mıdır? Var ise isimlerini ve
sayılarını söyleyebilir misiniz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Tankut.
Sayın
Coşkunoğlu
Yok.
Sayın
Doğru, buyurun.
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanımıza sormak istiyorum: 21inci yüzyılın bilgi
toplumuna geçişin sağlandığı, teknolojik olarak
gelişmenin bu yönde olacağı yıllar olacağı
düşünülürse bilimsel ve teknolojik araştırma ve gelişmenin
etkin bir şekilde yürütülmesi ve koordinasyonu için bilim, teknoloji ve
iletişim bakanlığı kurulması yönünde bir
çalışma yapılabilir mi?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sorular tamam Sayın Bakan, cevap verebilirsiniz.
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.
1inci, 2nci
sorular doğrudan hakikaten rakamlarla ilgili. Zaten
arkadaşımız da Rakamsal büyüklüğü nedir? dedi. Tabii,
onu, müsaade ederseniz, eğer arkadaşlarımda rakamlar varsa hemen
oturumumuzun sonuna doğru ben o rakamları ileteyim ama şu anda
rakamlar elimde değil. Fakat proje -gerek daha önceki
toplantılarımızda, bütçe, vesairede de uzun uzadıya
üzerinde durduk- konusunda gerçekten çok büyük bir atılım söz konusu oldu
ve bunların desteklenmesi konusunda da çok önemli merhaleler kat edildi,
aşamalara gelindi. Ben sadece, müsaade ederseniz, Kuruma emeği
geçmiş bir hocamızın ifadesinden bir-iki cümle almak istiyorum.
Evvela, arkadaşlarımız özerklik konusunun biraz tehlikeye
girdiğinden falan bahsediyorlar ama gerçekten başlangıçtaki
özerklik konusunun yeniden tekrar yakalanması için bir çaba sarf
edildiğini ve bu yasayla da onun gerçekleşebileceğini söyleyen
bilim adamlarımız var. Mesela, Sayın Tosun Terzioğlunun
-ki Bilim Kurulumuzun, Kurumumuzun, TÜBİTAKın başarılı
başkanlarından biridir- ifadesi aynen şöyle: 1963ten
90ların sonuna kadar süren mali özerklikler de çok önemlidir ve
yavaş yavaş o istikamette birtakım faaliyetler gösteriliyor.
Yine, ayrıca Türkiye'de üniversitelerde yapılan araştırma
projelerine destek 2000 yılından 2007 yılına kadar 5 kat
arttı. Bizim rakamlarımız bunun çok daha üstünde, ortalama proje
büyüklüğü 9 kat arttı. diyor. Sayın Terzioğlunun
ifadelerini söylüyorum ki bunu içeride olan birisi söylese, şu anda
oradaki mevcut Başkan söylüyor olsa belki haklı olarak Acaba, bir
bakıma, rakamlarda bir farklılık mı var? denir. Ortalama
projeye verilen mali miktar 12.700 Türk lirasıdır, 2007de bu 107 bin
liraya çıkıyor ve bunun sonuçları da zaten alınmaya
başlanıyor. Yine, müsaade ederseniz, bu Bilim Kurulunun
oluşturulması konusuna da -yeri geldiğinde tekrar
sorulacağı için- toptan cevap vermek istiyorum.
Arkadaşlar,
burada demin bir arkadaşımıza Ben Başbakan olsam, bana
burada çok fazla da bir alanın
bırakılmadığını düşünürüm. dedim. Zaten,
bir bakıma gerçek, hakiki manada seçimi yapan kurum olarak
TÜBİTAKı görüyoruz. Bütün kurumlardan TÜBİTAK üyeleri seçiyor,
2 katını bildiriyor, yani 10 üye bildiriyor. Bunların içinden
5ini, yani TÜBİTAKın belirlediği isimler arasından seçmek
konumunda, durumunda. 10 öyle. Ayrıca, TÜBAdan gelenler için söz konusu,
TOBBdan gelenler için söz konusu, YÖKten gelenler için söz konusu. Yani,
Başbakana çok fazla alternatif verilmiyor. Başbakan kendisi uygun
gördüğü herhangi bir ismi atayamıyor Bilim Kurulu üyeliğine.
Kimleri atıyor? Zaten kurumlardan gelen, kurumların uygun
gördüğü, seçtiği bilim adamları arasından, onlar 2
kişi gönderiyorlarsa onlardan birini takdir ediyor, birini seçiyor. Yani,
neticede, son tahlilde asıl karar veren Kurumun kendisi. Mesela, Bilim
Kurulu 5 üyeyi, TÜBA 3 üyeyi, kamu ve özel sektör 1 üyeyi, YÖK 1 üyeyi, TOBB 2
üyeyi
Bunların arasından -2 kat üye arasından- seçen
Başbakan ama toplamını belirleyen, yani bütünüyle rakamı,
sayıyı belirleyen kurumların kendisi oluyor. Zaten toplam 12
üye. Yine, burada da açıkçası, Sayın Terzioğlu
aşağı yukarı aynı ifadeleri söylüyor. Diyor ki:
Şimdi, başka, değişik kurumların
oluşturduğu adaylar içerisinden Başbakanın seçimi
doğal karşılanmalıdır. Bu, aşağı
yukarı iki ay önceki beyanı, bir televizyon programındaki
beyanı, çünkü Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulunun Başkanı
Başbakandır. Bu, dünyada birçok ülkede zaten böyledir. Başbakan,
böyle bir kurulun başkanlığını yapan başkanın
seçimiyle ilgili -bu kurulun sekreteryasını yapan- bilim teknoloji
konusunda orkestrasyonu sağlamak zorunda olan kişidir.
Dolayısıyla, belirli bir uyum için Başbakanın belli
yetkilerinin olması lazımdır. Tabii, daha önceden bu yetki çok
daha fazlaydı. Sayın Erdal İnönünün dönemini düşünürseniz
durum çok farklıydı. Yani şimdi hem demokratikleşmede
gerçekten bir alan açılıyor diye inanıyorum, o inançla
yapıyoruz bunu hem ayrıca mali özerklik konusunda
Arkadaşlar
üzerinde durdular, ona da üç beş cümle söyleyeyim: Keşke devlet hiç
uğraşmasa bununla. Yani bugün gelişmiş Batı ülkelerine
gittiğiniz zaman bu işi asıl götüren özel sektördür, büyük
ölçüde sanayidir. Projelerin yüzde 50si, yüzde 60ı sanayiden geliyor.
Bunlar laboratuvardan markete giden, çarşı pazara giden ürünlerdir ve
büyük ölçüde de zaten kendileri üretiyorlar ama bizde öyle değil. Bizde
evvela epeyce bir süre -üç sene mi, beş sene mi, on sene mi- değerli
arkadaşlarım, temel projeleri devlet desteklemek zorundadır.
Yani biyoloji alanında, fizik alanında hemen bir araştırma,
inceleme, bir ARGE yapıp da bunu pazara götüremezsiniz. Çok daha uzun
vadeli, çok daha derinden giden bir bilim politikası, bir bilim üretimi
anlayışı olması gerekiyor. Bunun için de devlet,
açıkça ifade edeyim, çok uzun süre esasında bunun arkasında
olmak zorundadır temel projeler için ve sosyal bilimlerde, beşerî
bilimlerdeki projeler için. Yine sosyal ve beşerî bilimleri ilk defa ciddi
anlamda ele aldık ve benim en büyük arzum onu gelebileceği yere
getirmektir. Sosyal bilimlerde belli bir noktaya gelmeden bilimsel zihniyetin
oturmasına, güçlenmesine imkân yoktur ama onun için de yine devlet
desteğine ihtiyaç vardır. Çünkü siz sanayiden hemen sosyal bilimlerle
ilgili, belki alım-satım psikolojisiyle ilgili bir şey
yaptırabilirsiniz ama temel sosyal bilimlere geldiğiniz zaman yine
oraya parayı devlet vermek zorundadır.
Bakanlıkla
ilgili doğrusunu isterseniz ben Sayın Başbakana, bu anlama
gelecek, kelimeler farklı olsa bile, birkaç ay önce Böyle bir
bakanlık olsa nasıl olur? diye, böyle bir düşünceyi de
açmıştım, o konuları görüşüyoruz. Benim kanaatimce de
bu koordinasyon işini biraz daha farklı bir çatı altında,
daha farklı bir organizasyon içinde düşünmemiz gerekir.
Teşekkür
ediyorum. Öbürlerine yazılı cevap vereceğim.
BAŞKAN
Teşekkürler.
Sayın
Coşkunoğlu, sisteme girdiniz, yoktunuz burada. Gelmişsiniz,
buyurun, sorunuzu sorun.
OSMAN
COŞKUNOĞLU (Uşak) Teşekkür ederim.
Özür dilerim,
sizin söz verdiğiniz sıra burada değildim.
Aracılığınızla
Sayın Bakana birkaç soru sormak istiyorum. Birincisi, elimizdeki
tasarının daha ilk cümlesinde bir ifade var, genel gerekçesinin ilk
cümlesinde:
ulusal öncelikler doğrultusunda bilim ve teknoloji
politikaları geliştirmek
olarak TÜBİTAKın görevlerinden
birisini ifade etmiş.
ulusal öncelikler doğrultusunda bilim ve
teknoloji politikaları geliştirmek
Bu nedir? Yani
geliştirilmiş midir böyle bir politika? Geliştirildiyse
nerededir?
Biraz önce
Sayın Bakan Devletin bir bilim politikasının olması
gerekir. derken -tabii, bilimi, teknolojiyi, bir ürünü geliştirmek zaman
alacak bir iştir- Bir bilim politikası olmasının
arkasında durması gerekir. dedi. Var mıdır böyle bir
politika? Yoksa, neden yoktur hâlâ?
Üçüncüsü: Şu
anda Sayın Nazım Ekren Bakanımızın, Sayın Zafer
Çağlayan Bakanımızın, sanayi politikalarına
ilişkin süregiden girişimleri vardır. Bilim ve Teknoloji Yüksek
Kurulunda TÜBİTAK bu konuda öncelikleri belirlemekle
görevlendirilmiştir. Dokuzuncu Planda ifade edilmiş birtakım
öncelikler vardır. Bütün bunlar arasında ben rastlantısal
birtakım örtüşmeler dışında ciddi bir uyum, sistematik
bir bütünlük görmüyorum. Yanılıyorsam lütfen düzeltiniz.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler.
Sayın
Bakanım, süremiz bayağı azaldı.
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Efendim, hemen kısaca söyleyeyim:
Danışma Kurulunda alınan kararları, Sayın Coşkun,
bilmiyorum, okuma, bakma imkânı buldu mu, orada zaten bu politika
Nihayetinde bu en yüksek Kuruldur ve politikaların bir bakıma ön
hazırlığı, sekreteryası Kurum tarafından
yapılıyor ve Danışma Kurulu bunun kararını
veriyor. Zaten her sene bu ulusal tercihler istikametinde Danışma
Kurulu karar alıyor ve Kurum da o alınan kararları yerine
getirmeye çalışıyor. Demin benim söylediğim konular, mesela
beşerî ilimlere ağırlık vereceğiz konusu o bilim
politikasının, ülkemizin ulusal politikasının bir önemli
unsurudur, boyutudur. Temel bilimlere ağırlık verilecek.
diyorum. Kritik teknolojiye ağırlık verilmek zorundadır,
çünkü, konuşan arkadaşlarımızdan birinin de ifade
ettiği gibi, gerçekten bugün kritik teknolojiyi, siz eğer kendi
kritik teknolojinizi kendiniz üretemiyorsanız, dışa
bağımlıysanız güvenliğiniz son derece tehlikededir.
Dolayısıyla onun da bir an önce kendimize yeter boyuta getirilmesi
lazım ve zaten son bir yıl içinde açılan kurumlara bakılırsa
-bunların en önemlilerinden biri Ankarada açıldı- o ulusal program
istikametinde zaten Kurum alınan kararları yerine getirmeye
çalışıyor.
Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bakan.
Sayın
milletvekilleri, tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi
okutuyorum:
TÜRKİYE BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK
ARAŞTIRMA KURUMU KURULMASI
HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK
YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- 17/7/1963 tarihli ve 278 sayılı
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu Kurulması
Hakkında Kanunun 3 üncü maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
MADDE 3- Türkiye
Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu aşağıdaki
organ ve birimler-den oluşur.
a) Bilim Kurulu,
b)
Başkanlık,
c) Araştırma
merkezleri, enstitüler ve benzeri birimler,
d) Kurumun
görevlerini yerine getirebilmesi için gerek duyulan bilim parkı, bilim
merkezi, müze ve benzeri diğer birimler.
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sinop Milletvekili Engin Altay.
Sayın Altay,
buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
ENGİN ALTAY (Sinop) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
milletvekilleri, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu
Kurulması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 1inci maddesi hakkında grubum
adına söz aldım. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, bugün burada görüştüğümüz tasarı, siyaset
hayatımıza, Parlamento tarihine ibret vesikası olarak geçecek
bir kanun tasarısıdır. Tam tabirle, 2003 yılının
Mayıs ayında bir deli kuyuya bir taş attı, 550
milletvekili, hukuk, yargı, bu taşı buradan
çıkaramıyoruz.
Şimdi, tümü
üzerinde Sayın Osman Coşkunoğlu bu süreci size anlattı,
benim zamanım da kısa olduğu için sürece girmek istemiyorum ama
ortada bir realite var.
Sayın
milletvekilleri, benim doğduğum yıl kanunlaşmış
bir kanun üzerinde Hükûmet, üç ayrı sıra sayısını
Parlamentonun önüne getirdi ve bu tasarıların hepsi
Cumhurbaşkanlığından döndü, bu kanun iki defa -dün
kararını havalara zıplayarak
alkışladığınız- Anayasa Mahkemesinden döndü. Ama
Hükûmet inatla ısrarını sürdürüyor.
Şimdi, bu
memleketin bir Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu
vardı. Bunun Başkanının görev süresi doldu, Bilim Kurulu
bunu yeniden seçti, Hükûmet burada bir dayatma, bir zıtlaşma, bir
kutuplaşma anlayışı içerisinde bu seçimi benimseyemedi,
içselleştiremedi, kabul edemedi. Dönemin Müsteşarı, o günkü
Kurula Siz, Sayın Nükhet Yetişi seçin. diye tavsiye ve telkinlerde
bulundu. Olmadı, ondan sonra seçilen Kurul, 6 üye için yapılan, 278e
göre yapılan seçimde seçilenler Hükûmetçe kabullenilmedi. Sonra, bir
maddelik kanun tasarısı hazırladınız, Anayasa
Mahkemesi size bunu iade etti. Olmadı, Ankara 1. İdare Mahkemesinden
Namık Kemal Pakla ilgili kararı iptal.. Yerine Nükhet Yetişi
seçtiniz. Ankara 1. İdare Mahkemesi bunu bozdu. Olmadı, yeni bir
kanun getirdiniz, onu da gene Anayasa Mahkemesi bozdu. Bu arada, kurumda
çalışan personel, iş mahkemeleri
aracılığıyla kuruma müteaddit defalar hukuk
şamarı indirdi. Olmadı, yeni bir kanun tasarısı
getirdiniz, mahkeme-Meclis, mahkeme-Meclis
Kurumu beş yıl
işlevsiz ve gayrimeşru hâle getirdiniz, Meclisi de mahkemelerle,
Anayasa Mahkemesiyle didişen bir noktaya getirdiniz.
Şimdi, ne
oldu? Olan şu: Başbakan hukuk mahkemelerinden şamar yedi. Meclis
Anayasa Mahkemesinden 2 defa geri döndü, şamar yedi demiyorum.
TÜBİTAK da iş ve idare ahkemelerinden müteaddit defalar şamar
yedi. Bir hesap yaptım, toplam, bu süreçte bilimle uğraşması
gereken bu TÜBİTAK ve Hükûmet, 2 defa Anayasa Mahkemesinden, 1 defa
Danıştaydan, 2 defa 1. İdare Mahkemesinden, 1 defa 17. Asliye
Hukuk Mahkemesinden, 1 defa 9. İş Mahkemesinden, 1 defa 14.
İş Mahkemesinden, 1 defa 3. İş Mahkemesinden, 1 defa 4.
İş Mahkemesinden ve 1 defa da -mahkemenin adını bilmiyorum-
Sayın Başbakanın kaybettiği bir tazminat davası var,
ceman 11 defa mahkemelerden tokat yedik. Kim yedi?
MEHMET NİL
HIDIR (Muğla) Tabir hoş değil!
ENGİN ALTAY
(Devamla) Kurum yedi, Hükûmet yedi. Hoş mudur, doğru mudur, caiz
midir? Bu itişin, didişin bir anlamı var mıdır?
MEHMET NİL
HIDIR (Muğla) Şamar ve tokat Başbakan için
yakışan bir tabir değil. Lütfen sözünüzü geri alın.
ENGİN ALTAY
(Devamla) Almıyorum, ne söyleyeceğimi sana mı
soracağım ben?
BAŞKAN
Sayın Altay
ENGİN ALTAY
(Devamla) Şimdi, tablo budur.
Şimdi,
sayın milletvekilleri
AHMET YENİ
(Samsun) Milletten tokat yediniz!
ENGİN ALTAY
(Devamla) Benim ağzımı açtırmayın.
MEHMET NİL
HIDIR (Muğla) İstersen aç!
ENGİN ALTAY
(Devamla) Kurumun emeğe saygısı yok. İş
mahkemelerinden çıkan kararlar ortada. Meclisi demiyorum ama Meclisin AKP
Grubunun hukuka hiç saygısı yok, Başbakanın da bilime
saygısı yok.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Böyle bir üslup olur mu ya?
ENGİN ALTAY
(Devamla) Evet, aynen böyle olur bu üslup! İşine bak sen!
Şimdi,
sayın milletvekilleri
AHMET YENİ
(Samsun) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Milletvekili, lütfen
ENGİN ALTAY
(Devamla) Sayın milletvekilleri
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Bu üslubu terk et!
BAŞKAN
Sayın Altay
ENGİN ALTAY
(Devamla) Tekrarlayayım mı kardeşim: Başbakanın
bilime saygısı yok.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) O üslupla konuşulmaz burada.
ENGİN ALTAY
(Devamla) Meclisin de hukuka saygısı yok. Otur yerine!
Şimdi
Şimdi
BAŞKAN
Sayın Altay
Sayın Altay, kimi tehdit ediyorsunuz Otur yerine.
diye?
ENGİN ALTAY
(Devamla) Sayın milletvekilleri
BAŞKAN
Yakışıyor mu size?
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Milletin kürsüsüne saygı göster!
MEHMET NİL
HIDIR (Muğla) Terbiyesizce konuşuyorsun.
ENGİN ALTAY
(Devamla) Sayın milletvekilleri, 2006nın Kasım ayında
Sayın Başbakan, Namık Kemal Paka 7 bin YTL tazminat ödemek
zorunda kaldı mı kalmadı mı? Niye ödedi bunu? Bunu niye
ödedi? Şimdi, biz ne söylediğimizi bilerek söylüyoruz. Burayı
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Üsluba dikkat edin!
ENGİN ALTAY
(Devamla) Benim üslubuma sen karar veremezsin!
BAŞKAN
Sayın Altay
ENGİN ALTAY
(Devamla) Gelirsin buraya, maharetin varsa konuşursun!
BAŞKAN
Sayın Altay
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Oradan da konuşurum.
BAŞKAN
Sayın Altay, lütfen
ENGİN ALTAY
(Devamla) Sayın Başkan, ben konuşamıyorum ki bu
sataşmalardan.
BAŞKAN Ama
çok sert konuşuyorsunuz. Lütfen
ENGİN ALTAY
(Devamla) Sizin, İç Tüzüke göre, milletvekillerini uyarmanız
lazım.
BAŞKAN
Sert konuşuyorsunuz. Niye uyarayım? Sizi de uyarıyorum.
ENGİN ALTAY
(Devamla) Beni niye uyarıyorsun sen?
BAŞKAN
Tabii
Sert konuşuyorsunuz. Sert konuşuyorsunuz
ENGİN ALTAY
(Devamla) Beni niye uyarıyorsun sen? Benim sözümü kesiyorlar burada!
İç Tüzükün ilgili maddelerine göre arkadaşları uyarsana!
BAŞKAN
Şimdi ayna olsa da kendinizi seyretseydiniz, bakın, nasıl sert
konuştuğunuz ortaya çıkardı.
LÜTFİ
ÇIRAKOĞLU (Rize) Meclis Başkanına da hakaret ediyorsun! Sen
ne demek? Meclis Başkanına sen denir mi? Sen denir mi Meclis
Başkanına?
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen... Siz müdahale etmeyin efendim.
ENGİN ALTAY
(Devamla) Kardeşim, siyaset yapmayı bilmiyorsanız gidin önce
öğrenin, buraya öyle gelin. Biz neyi nasıl söyleyeceğimizi
biliriz.
LÜTFİ
ÇIRAKOĞLU (Rize) Terbiyeli ol, terbiyeli! Terbiye hudutları
içerisinde konuş!
BAŞKAN
Sayın Milletvekili
ENGİN ALTAY
(Devamla) Konuşma, işine bak sen!
LÜTFİ
ÇIRAKOĞLU (Rize) Sözümü kesme! Sen konuşma!
BAŞKAN
Sayın Milletvekili
LÜTFİ
ÇIRAKOĞLU (Rize) Meclis Başkanına sen denir mi?
ENGİN ALTAY
(Devamla) Sana ne?
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Bu üslupla siyaset yapılmaz!
LÜTFİ
ÇIRAKOĞLU (Rize) Terbiyeli ol!
ENGİN ALTAY
(Devamla) Sana ne? Sana ne?
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Bu üslupla siyaset yapılmaz!
ENGİN ALTAY
(Devamla) Orada Meclis Başkanı var, sana ne ya?
LÜTFİ
ÇIRAKOĞLU (Rize) Terbiye hudutlarına gir, terbiye hudutlarına!
ENGİN ALTAY
(Devamla) Size ne oldu bugün? Bu gece başınıza bir şey mi
düştü sizin?
LÜTFİ
ÇIRAKOĞLU (Rize) Millet öyle bir şamar attı, öyle bir
şamar attı ki size, neye uğradığınızı
şaşırdınız.
ENGİN ALTAY
(Devamla) Göreceğiz o milletten ne yiyeceğinizi. İlk
seçimlerde onu da göreceğiz.
BAŞKAN
Sayın Altay, konuşmanızı keseceğim ama.
ENGİN ALTAY
(Devamla) Bu oy şımarıklığına düşen
siyasilerin sonunu Türk siyasi tarihi hep yazıyor.
BAŞKAN
Sayın Altay
ENGİN ALTAY
(Devamla) Efendim?
BAŞKAN Konuşmanızı kesiyorum
bakın.
ENGİN ALTAY
(Devamla) Neden?
BAŞKAN
Gündemle ilgili konuşmuyorsunuz. Aldığınız sözü... Siz
buraya kavgaya mı çıktınız yani?
ENGİN ALTAY
(Devamla) Sayın Başkan, sizin, İç Tüzükün
-yanılmıyorsam, hafızam beni yanıltmıyorsa- 169uncu
maddesine göre bu arkadaşları uyarmanız lazım.
BAŞKAN
Sizi de uyarıyorum, onları da uyarıyorum.
ENGİN ALTAY
(Devamla) Uyarın onları, ben konuşmamı bitireyim. Sürem
doldu, daha söyleyeceklerimi söyleyemedim. Şahsım adına söz
isteyeceğim şimdi.
BAŞKAN
Efendim, siz müdahale
Siz karşılıklı laf atıyorsunuz.
Allah Allah!
ENGİN ALTAY
(Devamla) Şimdi, sayın milletvekilleri, tablo budur,
beğenseniz de budur, beğenmeseniz de budur.
BAŞKAN
İşte, buyurun
ENGİN ALTAY
(Devamla) Ben bir realiteyi size anlatıyorum. On bir defa mahkeme
kapılarından TÜBİTAK ve Hükûmet geri çevrilmiş.
Yanlış mı bu? Bu iyi bir şey mi, doğru bir şey mi
bu?
Daha dün Yeniden
herkesi kucaklayacağız. diyen bir anlayışın
mensupları olarak sizin, muhalefetin buradaki benim bu üslubuma
tahammülünüz olmayacaksa sizinle bu dört yıl zor geçer, zor geçer.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Mahkemelerde idare lehine sonuçlanan davalar yok mu?
ENGİN ALTAY
(Devamla) Bakın, ben size bir şey söyleyeyim
FATİH ARIKAN
(Kahramanmaraş) E, sen de biraz kendini toparla canım artık
yani. Bu kadar olmaz ki. Biraz aşağıdan al.
ENGİN ALTAY
(Devamla) Şimdi, bakın, yürürlükte bir TÜBİTAK Kanunu var
-278- hâlen bu geçerli. Şimdi görüştüğümüz 234 sıra
sayılı kanunla biz bunu değiştiriyoruz yani siz bunu
değiştireceksiniz, 3 defa niyet ettiniz olmadı, şimdi 4e
niyet ediyorsunuz. Ben diyorum ki: Bu yürürlükteki -hâlen- bu yüce Meclis
tarafından çıkarılmış bu Kanuna göre
TÜBİTAKın Başkanı Nükhet Yetiş değildir, bu
yürürlükteki Kanuna göre TÜBİTAKın Başkanı, hâlen
meşru Başkanı -Danıştay da bunu teyit etmiştir-
Namık Kemal Paktır. Şimdi, bu yapılan iş, işlem
doğru bir şey midir, iyi bir şey midir? Bunları söylüyoruz,
söylemeye de devam edeceğiz. Şimdi, şu anki TÜBİTAK üyeleri
de bir yıldır meşru değildir. Bu konu da gitti geldi, gitti
geldi, son bir yıldır da ihmal ettiniz, daha öncelikli
kanunlarınız vardı. Oradaki TÜBİTAK üyeleri de meşru
değildir.
Size samimiyetle
bir şey söylüyorum: Yürürlükteki Kanunun 2nci maddesindeki
TÜBİTAKın görev tanımını bir okuyun, bir de buraya
gelen, 234 sıra sayısıyla buraya gelen şimdi
geçireceğiniz kanunun görev tanımlarını bir okuyun, aradaki
farkı görün, anlayışı görün, Hükûmetin anlayışını
görün. Yürürlükteki kanunun 2nci maddesinde tümüyle bilime, teknolojiye
yönelik bir anlayış, angajman var. Ben bunu okuyunca Maliye
Bakanlığı Gelir İdaresi
Başkanlığının genelgesi zannettim. Bilime
saygınız, bilime yaklaşımınız bu kadar.
Bunları söylemeyecek miyiz? Siz dikensiz gül bahçesi istiyorsanız o
yok.
ALİ KOYUNCU (Bursa)
Niye bağırıyorsun?
ENGİN ALTAY
(Devamla) Sesim çok çıkıyorsa buradan kısarız
kardeşim.
ALİ KOYUNCU
(Bursa) Bağırma!
ENGİN ALTAY
(Devamla) Ee, yani sen rahatsız oluyorsan dışarı
çıkarsın, bahçeye gider sigara içersin. O beni ilgilendirmez.
BAŞKAN
Sayın Koyuncu, lütfen
ENGİN ALTAY
(Devamla) Şimdi, bakın, Atatürkün bu konuda bir
Cumhurbaşkanı olarak söylediği bir söz var. Şimdi, Yüce
Önder diyor ki: İlim ve sosyal bilim dalındaki işlerde ben emir
vermem.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Konuşmanızı lütfen tamamlayınız.
ENGİN ALTAY
(Devamla) Sayın Başkan, ek süre vermeyecek misiniz?
BAŞKAN
Hayır, hiçbir şey vermem.
ENGİN ALTAY
(Devamla) Her maddede karar yeter sayısı isteyeceğim.
BAŞKAN
Hayır efendim, hiçbir şey vermem.
ENGİN ALTAY
(Devamla) Böyle şey olur mu! Konuşmamın yarısı
tartışmayla geçti.
BAŞKAN
Olur, istediğim gibi olur. Bana şey mi yapacaksın!
ENGİN ALTAY
(Devamla) Hayret bir şey!
BAŞKAN
Allah Allah!
Böyle şey
olur mu! ne demek? Şuna bak ya!
ENGİN ALTAY
(Devamla) Büyük Atatürk diyor ki: İlim ve sosyal bilim dalındaki
işlerde ben emir vermem.
BAŞKAN
Karşısındakini ne zannediyor!
ENGİN ALTAY
(Devamla) Bu alanda isterim ki, bilim adamları beni
aydınlatsınlar. Onun için, isterim ki, siz kendi ilminize,
irfanınıza güveniyorsanız, bana söyleyin. Sosyal bilimlerin
güzel ve yapıcı yönlerini gösteriniz, ben sizi takip edeyim.
Biz, Hükûmetten
bilimle ilgili böyle bir anlayış bekliyoruz. Çok şey mi
bekliyoruz? Çok şey mi bekliyoruz?
Bu kanun
tasarısı tümüyle, külliyen yanlıştır. TÜBİTAK
üzerinde oynanan oyunlar doğru değildir. TÜBİTAK, kaos
ortamından, bu kanun buradan geçse de, göreceksiniz,
kurtulamayacaktır.
Yüce heyeti
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET NİL
HIDIR (Muğla) Size hiç yakışmayan bir konuşma
yaptınız.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Yapma ya!
BAŞKAN
Müdahale etmeyin lütfen.
ENGİN ALTAY
(Sinop) - Neresi yakışmamış ya!
BAŞKAN -
Lütfen, müdahale etmeyin. Bırakın, otursun yerine efendim.
ENGİN ALTAY
(Sinop) Neresi yakışmamış ya! Bilime saygısız
bir Başbakan var. Bunun neresi yanlış!
BAŞKAN
Müdahale etmeyin.
ENGİN ALTAY
(Sinop) - Hayret bir şey ya!
BAŞKAN
Konuşmanız bitmiştir.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına, Tokat Milletvekili Reşat Doğru.
Sayın
Doğru, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
REŞAT DOĞRU (Tokat) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 234 sıra sayılı Kanun Teklifinin 1inci
maddesinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Yüce Meclisimizi en derin saygılarımla
selamlıyorum.
1963
yılında kurulmuş olan TÜBİTAK kurumunun kanunu son
yıllarda, maalesef, git-gel şekliyle dört defa
değiştirilmeye çalışılmıştır.
Bilimsel bir
kuruluş olan TÜBİTAK kurumunun kanunu ciddi şekilde
hazırlık çalışmalarından sonra
çıkarılmalıdır. Şu anda, bu kuruluş, ülkemizin
yüz akı, çok önemli, ciddi bir kuruluşudur. Ülkemizin dünyada bilim
ve teknolojide çok ileri olduğunu iddia etmesek de bulunduğumuz
noktada birçok ülkeye göre de küçümsenmeyecek konumda olduğumuzu ifade
etmek mecburiyetindeyiz.
Türkiye olarak
hedefimiz, bilim ve teknolojide gelişmiş ülkelerle olan
açığın kapatılarak, bilgi toplumuna geçiş
olmalıdır. Politikamız, bilim-teknoloji ve yenilik-üretim
arasındaki etkileşimi dikkate alan bir anlayışa
dayanmalıdır. Bilgi toplumuna geçişin sağlanması,
bilimsel ve teknolojik araştırma ve geliştirmenin etkin bir
şekilde yürütülmesi ve koordinasyonun sağlanması amacıyla,
21inci yüzyılda her türlü gelişmenin olduğu ortamda bilim,
teknoloji ve iletişim bakanlığı mutlaka
kurulmalıdır. Sayın Bakan sormuş olduğum soruya vermiş
olduğu cevapta, yaklaşık olarak iki ay önce böyle bir
bakanlığın kurulmasıyla ilgili teklifini
Başbakanlığa sunduğunu ifade etmiştir. Bu konu
Milliyetçi Hareket Partisinin seçim beyannamesinde vardı ve seçim
beyannamemizin en önemli bölümlerinden bir tanesini de bu oluşturmakta
idi.
Sayın
Bakanın vermiş olduğu bu bilgiler doğrultusunda böyle bir
bakanlığın ilerideki bir tarihte kurulmuş
olabileceğini düşünmek istiyorum. Mutlaka bu bakanlık, böyle
icracı bir bakanlık şeklinde kurulmalıdır. Çünkü
artık, dünyanın her tarafı bilim ve teknolojiye, iletişime
çok ciddi manada önem vermektedir. Bilim ve teknolojide de Türkiye Cumhuriyeti
olarak, bu manada da çok süratli bir şekilde çalışmalar yaparak
gelişmiş ülkeler içerisine girmek mecburiyetinde olduğumuzu da
ifade etmek istiyorum. TÜBİTAK kurumu da bunun altyapısını
da oluşturmalıdır; yani bu bakanlığın
kurulmasıyla ilgili altyapının da TÜBİTAK kurumuna
düşmekte olduğunu ifade etmek istiyorum.
21inci
yüzyıl bilgi, teknoloji ve elektronik bir çağdır. Bu
bağlamda, bilgi toplumu altyapısı oluşturularak
hayatın her alanında elektronik yaşam tarzının
benimsenmesi sağlanmalıdır. Artık, kâğıt dönemi
bitmiştir. Ormanları yok etmeyerek, özellikle ormanlarımıza
sahip çıkma noktasında olmak üzere, her alanda elektronik ortama
geçilmesinin gerekli olduğunu ifade etmek istiyoruz. Yani artık, insanlarımızdan
bir ikametgâh belgesi, bir nüfus cüzdanı belgesi istenmemesi
gerekmektedir. Yapılan son çalışmaları da bu yönde olarak
takdir etmek istiyorum. Hakikaten, işte muhtarlara gidip de
muhtarlığın önünden ikametgâh belgesi almaya çalışmak
veyahut da bir nüfus cüzdanı suretlerinin alınmaya
çalışılması da, artık, 21inci yüzyıla
yakışan bir durum değildir. Bu manada da ciddi bir şekilde
çalışmaların yapılmasının ve hatta bu
çalışmanın da çok süratli bir şekilde
yapılmasının da doğru olduğunu düşünüyorum.
Bilgisayar ve
İnternet kullanımının yaygınlaşmasının
sağlanmasıyla beraber bu konuda da ileri teknoloji vakit
kaybedilmeden ülkemize getirilmelidir. Ülkemiz bilgisayar çöplüğü konumuna
getirilmemelidir. ARGE araştırmaları ile dünyaya
açılmasının mutlaka bir yolu bulunulmalıdır. Bugün
Finlandiyalılar Nokia cep telefonlarıyla, Güney Koreliler ise Samsung
marka hem cep telefonu olsun hem elektronik cihazlar olsun bu iki tane
markayla, birer markayla dünya devi olmanın mücadelesini veriyorlar. Yani
bir cep telefonunu çıkartıyorlar ve cep telefonunun da
milyonlarcası ülkemizde kullanılıyor. Hep beraber düşünme
durumuyla karşı karşıya kalıyoruz: Acaba Türkiye
Cumhuriyeti devleti TÜBİTAK marifetiyle olsun veyahut da diğer
marifetlerle olsun yeni bir cep telefonu markası üretemez miydi? Veyahut
beraberinde bir bilgisayar markası üretemez miydi? Bu bilgisayar
markasıyla beraber Türkiye'miz de dünyanın her tarafına
açılır ve beraberinde, alan ülke değil de satan ülke konumunda
olamaz mıydık diye düşünüyorum. İşte bu noktada da
TÜBİTAK yetkililerine ve ciddi kurum olan bu kurumla beraber Hükûmetimize
de çok önemli görevler düşmekte olduğunu da ifade etmek istiyorum.
Ülkemizde
artık millî yenilik sistemi kurulması gerekmektedir. Millî yenilik
sisteminin kurulması ile beraber sektörlerde de yerel bazda yenilik
sistemleri kurulacak ve bölgesel özelliklere göre de sistem yapılandırılması
da mutlaka yapılacaktır. Yani buradaki millî yenilik sistemi
dediğimiz, Türkiye artık kendisine mahsus teknolojileri üreten bir ülke
olmalı ve üretmiş olduğu bu teknolojileri de dünyanın her
tarafına da gönderme veyahut yayma şeklinde de
çalışmaları olan, politikası olan bir ülke
olmalıdır. Bu amaçlarla ARGE çalışmalarına destek
sağlamalıyız. ARGE sonuçlarında, sanayiyi ve üretimi artırmak
noktasında da transfer merkezleri TÜBİTAK bünyesinde mutlaka
kurulmalıdır. Yani yapmış olduğumuz ARGE
çalışmalarını bir vesile artık üretime yönlendirme
veyahut da beraberinde de istihdama yönlendirme şeklinde de o yönlü
çalışmalar içerisinde olunmalıdır.
Bütün bunlar için
de, ARGE harcamaları için önemli kaynaklar oluşturmak
mecburiyetindeyiz. Yine Milliyetçi Hareket Partisinin Seçim Beyannamesinde
gayrisafi millî hasıla içerisindeki payın yüzde 2,5unun ARGE araştırmalarına,
harcamalarına ayrılması noktasında da bir teklifimiz
vardı.
Değerli
milletvekilleri, ARGE araştırması, dünyanın her
tarafındaki birçok şirket tarafından çok ciddi manada üzerinde
durulan konuların başında gelmektedir. Araştırma ve
geliştirme merkezlerinin de Türkiye'miz için çok önemli olduğunu, her
kurum için de çok önemli olduğunu ifade etmek istiyorum. İşte bu
noktada da gayrisafi millî hasıla içindeki payının da çok
yakın bir zamanda artırılması, hatta bizim teklifimiz olan
yüzde 2,5a mutlaka çıkartılması gerekmektedir.
Etkin bir
üniversite-sanayi iş birliği gerçekleştirmek için de
üniversite-sanayi ortak araştırma merkezleri kurulması gerekir.
Bundan özel sektörün yararlanması için de imkânlar yaratmak
mecburiyetindeyiz. Bakın, şu anda, organize sanayi bölgelerinde çok
ciddi çalışmalar yapılıyor. Türkiye'miz organize sanayi
bölgelerinde, özellikle işsizliğin önlenmesi noktasında da bir
destek içerisinde bulunmaktadır. İşte, 4325 sayılı
Teşvik Kanunu, daha sonraki dönemlerde de çıkartılmış
olan teşvik kanunlarıyla beraber, şu an itibarıyla,
işte özel sektörün önünü açabileceğimiz, özel sektöre yeni imkânlar
sağlayabileceğimiz çeşitli konularda destek olmak
mecburiyetindeyiz. Organize sanayi bölgelerinin her yerde olmasıyla
beraber, oraların yeşermesi, oraların istihdama ve üretime
yaraşır bir şekilde, yeni fabrikaların, yeni
oluşumların oluşturulmuş olduğu yerler olması
gerekmektedir.
21inci
yüzyıla Lider ülke Türkiye iddialarıyla girmekteyiz. 2023
yılında, önce bölgemizde lider, daha sonra dünyanın her
tarafında sözü geçen bir ülke olmak istiyoruz. İşte
bunların da ARGE faaliyetleri neticesinde olması gerekir diye
düşünüyoruz. Biyoteknoloji, gen teknolojisi, nanoteknoloji, enerji ve
tasarım teknolojileri gibi önemli konular ARGE faaliyetleriyle mutlaka
ülkemizde desteklenmeli ve de bu noktada da özel sektör de buralara
yönlendirilmelidir yani teşviklerimizi bu yönde yapmalıyız. Bir
nanoteknoloji, bir enerji tasarım teknolojisini, hatta son zamanlarda
özellikle HES projeleri dediğimiz o HES projelerinin, çok çeşitli
yönleriyle beraber, daha rantabl hâle getirilmiş olduğu yeni yeni
faaliyetler ortaya koymak mecburiyetindeyiz. Türkiye'miz enerji noktasında
sıkıntılarla karşı karşıya olabilir ama
kendi alt kaynaklarımız, kendi yer altı kaynaklarımız
yer üstü kaynaklarımızla beraber bunların önünü de
açabileceğimizi ve bu yönlü çalışmalarla beraber -özellikle HES
projeleri diyorum- HES projeleriyle beraber enerji sektöründe bir merkez
konumuna gelmeyeceğimizi kim söyleyebilir. Yani enerji merkezi olabiliriz.
İşte bu noktalarda da ARGE faaliyetlerinin desteklenmesi ve burada da
öncülüğü TÜBİTAKın yapması gerekir diye düşünüyorum.
TÜBİTAK bu tür faaliyetleri desteklemelidir ve beraberinde de,
desteklemelerle beraber, işte, önümüzde enerji konusunda çok büyük
mesafeler almış olan bir Türkiyeyi de karşımıza
getirebiliriz.
Ayrıca
TÜBİTAK bünyesinde -başta olmak üzere- yurt dışındaki
Türk araştırmacılara ve yabancı
araştırmacılara ülkemizde projelerini uygulama
imkânını da vermek mecburiyetindeyiz. Yani dış ülkelerdeki
kendi insanlarımıza sahip çıkmak, onları ülkemizde
yönlendirme noktasında da çalışmalar yapılması gerekir
diye düşünüyorum. Bu, beraberinde üretim ve istihdamı da
getirecektir. Üretim ve istihdama çok önemli şekilde ihtiyacımız
olduğu ve de 21inci yüzyıla gelmiş olduğumuz şu
ortamda genç nüfusa aşırı şekilde sahip olduğumuz ve
genç nüfusa sahip çıkılmasıyla beraber onlara iş verme,
aş verme, imkân verme noktasında da çok önemli
çalışmaların yapılması gerektiği bir
yüzyıldayız. Yani gençliğimize sahip çıkarsak, 21inci yüzyıla
gençlerimizi hazırlarsak, önümüzdeki yılların, işte 2023
yılına kadar, yani cumhuriyetimizin 100üncü kuruluş yıl
dönümüne kadar niye büyük bir hedef atlaması, büyük bir atılım
yapma durumuyla karşı karşıya kalmayalım? Bu
noktalarda da yine herkese görev düşmektedir ama TÜBİTAKa da çok
önemli görevler düşmekte olduğunu ifade etmek istiyorum.
Bakınız,
şu anda Türkiye Verimlilik Kurumu çok ciddi çalışmalar
içerisindedir. Şu anda verimlilik projeleriyle ilgili olarak başta
organize sanayi ve ticaret odaları olmak üzere Türkiye Verimlilik Kurumu
çok ciddi çalışmaları bu yönlü yaparak ülkemizde büyük bir
atılım yapmaktadır. Türkiye Verimlilik Kurumunun idarecilerini
tebrik ediyorum. Hakikaten şu an itibarıyla Türkiyemizin birçok
yerinde istihdam artırıcı, üretim artırıcı,
yenilikleri teşvik edici şekilde çalışmalar içerisindedir.
İşte bu noktada da Türkiye Verimlilik Kurumuyla beraber
TÜBİTAKın beraber yapmış olduğu projelerin önümüzdeki
yüzyılda ülkemize çağ atlatacağını düşünüyorum.
Türkiyemiz artık tarımda, sanayide, sağlıkta yeni
projelerle dünyanın önüne çıkmak mecburiyetindedir.
Bakınız, şu anda ülkemizde
İşte geçmiş dönemleri
hatırlayınız, siyah beyaz televizyonlardan tutun da daha sonraki
dönemlerde özellikle sağlıkla ilgili MR cihazları, tomografi
cihazları gibi elektronik cihazlar ülkemize getirilmiştir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Doğru, devam ediniz efendim.
REŞAT
DOĞRU (Devamla) Değerli milletvekilleri, bu tür sağlıkla
ilgili cihazlar veyahut da diğer elektronik cihazlar ülkemize
getirilmiş, ama beraberinde de, o cihazların eski teknolojiler
olması nedeniyle şu an itibarıyla kullanılamaz duruma
gelmiştir. İşte bu noktalarda, ülkemizin önünün açılması
ve Türkiyemizin kaynaklarına sahip çıkılması gerekmektedir.
Biz, bunları söylemek istiyoruz. Yani Türkiyemiz öyle zengin bir ülke
değildir, kaynakları çok büyük olan bir ülke de değildir, ama
elindeki kıt olan bu imkânları en iyi şekilde
değerlendirebilecek, bununla beraber de ülkemizin önünü açacak ve lider
ülke Türkiye idealini de gerçekleştirecektir diyor, yüce Meclisimizi en
derin saygılarımla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Doğru.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 2- 278
sayılı Kanunun 4 üncü maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
MADDE 4- Oniki
üye ile Başkandan oluşan Bilim Kurulu, Kurumun en üst karar
organıdır. Başkan, Kurumun ve Bilim Kurulunun
Başkanıdır. Bilim Kurulunun toplantı ve karar yeter
sayısı yedidir. Bilim Kurulu üyelerinin seçilmesi, seçim usulü,
üyelerin görev süresi ile Bilim Kurulunun görev ve yetkileri
aşağıda gösterilmiştir.
a) Bilim Kurulu
üyelerinin seçilmesi:
1) Bilim
Kurulunun altı üyesinin, bilimsel ve teknolojik alanlarda eser,
araştırma ve buluşlarıyla temayüz etmiş ve/veya
araştırma ve teknoloji yönetimi konusunda yetkinliği olan,
bilimsel ve teknolojik sistem, kurum ve birimleri başarı ile
kurmuş ve/veya yönetmiş olması gerekir. Bu üyelerden beşi
Bilim Kurulu tarafından belirlenen on, biri Yükseköğretim Kurulu
Genel Kurulu tarafından belirlenen iki aday arasından Başbakan
tarafından seçilir.
2) Bilim
Kurulunun üç üyesi, Türkiye Bilimler Akademisinin asli üyeleri arasından,
biri fen ve teknik bilimler alanından, biri sosyal ve beşeri bilimler
alanından ve biri de sağlık bilimleri alanından olmak
üzere, Bilim Kurulu tarafından belirlenen altı aday arasından
Başbakan tarafından seçilir.
3) Bilim
Kurulunun üç üyesinin, lisans öğreniminden sonra kamu kurum ve
kuruluşlarında ve/veya özel sektörde en az on yıl deneyim sahibi
olmuş, mesleğinde temayüz etmiş ve üstün nitelikli hizmetleriyle
tanınmış olması gerekir. Bu üyelerden biri Bilim Kurulu
tarafından belirlenen iki ve ikisi Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
tarafından belirlenen dört aday arasından Başbakan
tarafından seçilir.
4)
Başkanın Bilim Kurulu üyeleri arasından atanması halinde,
boşalan Bilim Kurulu üyeliği için aynı kontenjandan
yukarıda belirlenen usul ve esaslara göre yeni üye seçilir. İstifa,
ölüm veya devamsızlık gibi sebeplerle boşalan üyelikler için
yukarıdaki esaslara göre yeni üye seçilir.
b) Seçim süreci:
1) Mevcut Bilim
Kurulu üyesinin görev süresinin dolmasına en geç iki ay kala veya istifa,
ölüm ve devamsızlık gibi sebeplerle üyeliğin boşalması
halinde boşalma tarihinden itibaren en geç iki ay içinde yeni üyenin seçilmesi
gerekir. Bunun için, eski üyenin bu maddenin birinci fıkrasının
(a) bendinin (1) ve (3) numaralı alt bentleri gereği
Yükseköğretim Kurulu Genel Kurulu veya Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği tarafından gösterilen adaylar arasından seçilmiş
olması durumunda Başbakan bu kurum ve kuruluşlardan
kırkbeş gün içinde boşalan veya boşalacak olan üyelik için
belirleyecekleri adayların sunulmasını ister. Üye
adaylarının Bilim Kurulu tarafından belirlenmesinin
gerektiği hallerde ise Bilim Kurulu üye adaylarını belirleyerek
Başbakana sunar. Başbakan boş olan her bir üyelik için önerilen
iki aday arasından bir kişiyi Bilim Kurulu üyesi olarak seçer. Bilim
Kurulu üyeliği Başbakanın kararı ile kesinleşir.
2)
Yükseköğretim Kurulu Genel Kurulu ve Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği tarafından süresi içinde herhangi bir sebeple uygun nitelik
veya sayıda aday gösterilmemesi durumunda, Başbakan Bilim Kurulundan,
bu kontenjan için öngörülen nitelikleri taşıyan kişiler
arasından üye adaylarının belirlemesini ister.
c) Bilim Kurulu
üyelerinin görev süresi:
1) Bilim Kurulu
üyelerinin görev süresi dört yıldır. Üyeliği sona eren üye,
ancak dört yıllık bir dönem daha seçilebilir.
2) Bilim
Kurulunun olağan toplantılarına yıl içinde toplam altı
kere veya üst üste üç kere kabul edilebilir mazereti olmaksızın
katılmayan üyelerin üyelikleri, Bilim Kurulu kararıyla düşer. Bu
üyelerden boşalan üyelikler bu maddede belirtilen usullere göre yenilenir.
Bu suretle seçilen üyenin görev süresi de dört yıldır.
d) Bilim
Kurulunun görev ve yetkileri:
1) Hükümetin,
Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulunun ve kalkınma planlarının
belirleyeceği hedef, ilke ve politikalar doğrultusunda, Kurumun
çalışma ilke, program ve politikaları ile öncelikli
alanları belirlemek,
2) 3 üncü
maddenin (c) ve (d) bentlerinde belirtilen birimler ile Başkanlık birimlerini
kurmak, kaldırmak ve Kurum organizasyon şemasını onaylamak,
3) Kurumun
personel kadroları, ücret cetvelleri ile personel performans
değerlendirme kriterlerini, bu değerlendirmeler kapsamında
yapılacak ödemeleri ile iş tanımlarını ve göreve
karşılık gelen pozisyonları Başkanlığın
önerisi üzerine görüşerek karara bağlamak,
4)
Başkanın teklifi üzerine Genel Sekreter ile merkez ve enstitü
başkan ve müdürlerini atamak,
5) Kurumun
yıllık çalışma programı ve bütçe teklifini onaylamak,
6) Kuruma ve proje
yönetimine ilişkin yönetmelikleri ve esasları hazırlatmak,
değiştirmek, kaldırmak veya onaylamak,
7) Kurumun yurt
içinde ve yurt dışındaki ulusal ve uluslararası kurum ve
kuruluşlara mevzuat hükümleri çerçevesinde üye olması için karar
almak,
8) Kuruma
taşınmaz alınması veya Kurum
taşınmazlarının satılmasına karar vermek,
9) Kurumun
görevlerini yerine getirmesi için yürüteceği faaliyetler
sırasında, yapacağı ücret, telif, işlenme ücreti,
huzur hakkı ve benzeri ödemelerin tutar veya üst limitlerini belirlemek,
10) Kurum ile
diğer kamu kurum, kuruluş, gerçek ve tüzel kişiler arasında
çıkan ihtilafların hukuki anlaşma veya sözleşme
değişikliği ile neticelendirilmesinde karar vermek; tutarı
beşbin Yeni Türk Lirasına kadar (beşbin Yeni Türk Lirası
dahil) olmak üzere, maddi veya hukuki nedenlerle kovuşturulmasında,
yüksek mahkeme ve mercilerde incelenmesini istemekte yarar bulunmayan
açılacak veya açılmış olan dava, icra ve benzeri
takiplerden vazgeçmeye, bir hakkın tanınmasına, menfaatin
terkinine, uygun ödemeye karar vermek,
11) Bu Kanun ve
diğer mevzuat hükümleriyle kendisine verilen işleri yapmak.
Bilim Kurulu bu
maddenin birinci fıkrasının (d) bendinin (2), (3), (6) ve (7)
numaralı alt bentlerindeki yetkilerini, sınırlarını
açıkça belirtmek suretiyle Başkana devredebilir.
Bilim Kurulunun
çalışma usul ve esasları Kurumca çıkarılacak bir
yönetmelikle belirlenir.
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili İsa Gök.
Sayın Gök,
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
İSA GÖK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
234 sıra sayılı Türkiye Bilimsel ve Teknolojik
Araştırma Kurumu Kurulması Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 2nci maddesi hakkında Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu ve şahsım adına söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Kronoloji
arkadaşlarca anlatılmaya çalışıldı ama
hatırlatmakta fayda var çünkü olayın özü orada gizli.
Arkadaşlar,
bizim hep üzerinde konuştuğumuz kanun, 17 Temmuz 1963 tarihli, 278
sayılı Kanun. Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu
Kurulması Hakkında Kanun. 63ten beri bu Kanun geliyor. Derken,
2003te bir şeyler oluyor. Bir girişim başlıyor.
Başbakanlık tarafından Meclise 9 Ekim 2003 tarihinde sunulan
TÜBİTAK Kanununda değişiklik yapan 1 maddelik kanun
taslağı. Tek maddelik. Aslında hepsi 3 madde, yürütme ve
yürürlük maddesi var.
Ne getiriyor bu
Kanun, bu geçici madde değişikliği? Başkan ve Bilim Kurulu
üyelerinin
Bakın arkadaşlar, dikkatinizi çekmek istiyorum: Bu
kişilerde 278 sayılı Kanunla aranan nitelikler
aranmaksızın bir defaya mahsus Başbakan tarafından
Başkan ve Bilim Kurulu üyelerinin atanmasını öngörüyor. Ne
oluyor, bu çalışmanın başına neler geliyor? 12
Kasım 2003te Meclis Genel Kurulunda kabul ediliyor, onay için
Cumhurbaşkanlığına gidiyor ve 21 Kasım 2003te
Cumhurbaşkanı tarafından veto ediliyor, Meclise geri geliyor. Ne
oluyor? Aynen, 10 Aralık 2003 tarihinde, Mecliste hiçbir
değişiklik yapılmadan, ısrarla, her şeyiyle aynen
tekrar kabul ediliyor. İkinci kez veto olmadığı için 5016
sayılı Kanun 22 Aralık 2003 tarihinde yayımlanarak
yürürlüğe giriyor.
İkinci bir
aşama var ondan sonra: CHP Grubunun Anayasa Mahkemesine gidişi,
Anayasa Mahkemesinin Anayasaya aykırı buluşu, iptali,
yürütmenin durdurulması kararı öncelikle. Akabinde iş mahkemesi
kararları, işte, asliye hukuk mahkemesi kararlarına hiç
girmeyeceğim. Derken, bir ısrar var. Tekrar bu çalışma
Mayıs 2005te gündeme geliyor, yeni bir kanun değişikliği
Meclisin gündemine oturuyor. 5376 sayılı numarayı alan bu Kanun,
Meclisten yine geçiyor, Köşke gidiyor, Köşkten yine, 18 Mayıs
2005te veto ediliyor, Genel Kurula tekrar geliyor. Peki ne oluyor? Yine bir
ısrar var. Hiçbir şeyi değiştirilmeden, bu, yine aynen
kabul ediliyor. Yine Cumhurbaşkanlığına gidiyor, tekrar
veto yok, yine yayımlanıyor, yürürlüğe giriyor.
Şimdi,
arkadaşlar, bu Kanun hakkında da, yine CHP Grubu ve
Cumhurbaşkanlığı Anayasaya aykırılık
iddiasıyla dava açıyor Anayasa Mahkemesine. Yine yürütmenin
durdurulması kararı, akabinde iptaller geliyor.
Bu
sıralamada, arkadaşlar, dikkatinizi çeken bir şey olması
lazım. Bu kanun neye amir? Bakın, ilk Kanun, ikinci Kanun. İlk
Kanun tek madde, geçici madde, Başbakan tarafından Başkan ve
Bilim Kurulu üyelerinin atanması. İkinci Kanun neye amir? Yine aynı
minvalde. O zaman, bu kanunun amacını bana Allah için bir söyleyin.
Bilimsel araştırmaların önünü açmak mı? Türkiyenin
bilimsel arenada daha güçlenmesini sağlamak mı? Hayır. Bu
ısrarın bir amacı var, hepimizin çok iyi bildiği bir
sihirli kelime: Kadrolaşma. Siyaseten bir yere kendi adamını
atama çalışması. Bunun başka bir izahı var mı?
Arkadaşlar,
bakın, 2nci maddeyi Divan Üyesi arkadaşımız okudu,
yalnızca atama, yalnızca birini oraya koyma üzerine, başka bir
şey değil. Şu anda önünüzde bulunan 234 sıra
sayılı kanunu da iyice bir okuyun. Yine, bunun özü de, atamaya, oraya
birilerini yerleştirmeye dönüktür. Demek ki, bu kanunun, Türkiyede
bilimsel çalışmanın önünü açmaya dönük olduğunu iddia etmek
mümkün değil. Peki arkadaşlar, bu ne demek aslında? TÜBİTAKla
bir uğraşı var, bir uğraşma var. Pekâlâ, bir soru:
Neden TÜBİTAKla uğraşılır? Neden
uğraşılır arkadaşlar? Aslında belli,
TÜBİTAKın altını kazırsanız, TÜBİTAKta,
TÜBİTAK gibi kuruluşların kurulmasında bir ideolojik
yapılanma vardır. Arkadaşlar, nedir o yapılanma?
TÜBİTAK, planlı dönemin ürünüdür. Türkiyede 1960lardan sonra çok
netleşen, Büyük Önder döneminden gelen planlı gelişimin ana
kuruluşlarındandır TÜBİTAK, bilim kuruluşudur.
Planlı dönem
kuruluşlarının özelliği ne olmak gerekir? Hepsinde
aynı ortak özellik vardır: Özerklik. Mali yönetim özerkliği
aynı zamanda.
Bu kuruluş
bilim araştırması yapıyor. Neden
uğraşılıyor? Çünkü bilim başlı başına
bırakılmaz. Son dönemde Türkiyenin genel yargısı bu. Neden
bırakılmaz? Çünkü bu kuruluşlar tek başına
bırakılırsa veya atamalar, oradaki görevli insanlar serbest
bırakılırsa acaba neler nelerle uğraşacaklar? Olur mu?
Şu anda bizim gündemimizde en önemli araştırma ne
arkadaşlar? Herhâlde Darwinin Evrim Teorisi değil. Ne? Harun Yahya:
Yaratılış Atlası, yaratılış, bu teori.
İşte bu yüzden bilim kuruluşlarında serbestlik olmaz. Hele
hele Türkiyenin planlı dönem kuruluşları asla serbest
bırakılmaz. O sebeple, altı yıldır bu Mecliste
mütemadiyen özerklik tartışması yaşanıyor. Özerklik
tartışmasının özü planlı dönemden itibaren Türkiyede
kurulan ve sistemin ana yapısını, omurgayı oluşturan
bu kuruluşların o özerk yapısının bitirilmesidir. O
sebeple gerek 5016 sayılı Kanun gerekse 5376 sayılı Kanun
ve bu kanun kadrolaşmayı, planlı ekonominin ürünü olan TÜBİTAK
gibi
Bakın gibi diyorum, YÖK de bu kapsamda, üniversite de bu kapsamda
düşünülmelidir. Bu özerk kuruluşların bir şekilde önünün
alınması, bu kuruluşların felsefi duruştan kopuk
olmanın önlenmesi. Özü budur, o konuda dikkatinizi çekmek istiyorum.
TÜBİTAK
bilim alanında serbest bırakılamaz, değil mi
arkadaşlar? Bırakılamaz, haşa! Ya bir şeyler
yaparlarsa, ya bilimle uğraşırlarsa! Bilim ne kadar kötü bir
şey! Neden? Metafizik varken bilimle uğraşılır
mı! Yaşasın metafizik, değil mi arkadaşlar!
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Gök.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Akif Akkuş.
Sayın
Akkuş, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
AKİF AKKUŞ (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu
Kurulması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısıyla ilgili olarak Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, görüşülmekte olan bu yasa ile 1963 tarih ve 278 sayı
ile kurulmuş olan Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma
Kurumunun o zaman ortaya konmuş olan yasalarında birtakım
değişiklikler yapılması teklif edilmektedir.
Değişiklik
teklif edilen maddelerden birisi de 2nci maddedir ve ben bu madde üzerinde
konuşmamı yapacağım. Bu maddeyle, 14 olan Bilim Kurulu 13e
düşürülmekte ve bu üyelerin seçim usulünde bir kısım
değişiklikler yapılmaktadır. Bilimin en üst karar
organı olan Bilim Kurulunun 6 üyesi eser araştırma, buluş
ve teknoloji yönetimi alanında temayüz etmiş kişiler
arasından, 5i Bilim Kurulu tarafından belirlenen 10, 1i
Yükseköğretim Kurulu Genel Kurulu tarafından belirlenen 2 aday
arasından Başbakan tarafından seçilir. Bilim Kurulunun 3 üyesi,
Türkiye Bilimler Akademisinin asli üyeleri arasından Bilim Kurulu
tarafından belirlenen 6 aday arasından Başbakan tarafından
seçilir. Bilim Kurulunun 3 üyesi, kamu kurum ve kuruluşlarında
çalışanlardan; 1i Bilim Kurulu tarafından belirlenen 2, 2si
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği tarafından belirlenen 4 aday
arasından Başbakan tarafından seçilir, denmektedir.
Değerli
milletvekilleri, biz tabii, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma
Kurumu gibi, işi araştırma olan, işi bu araştırmaları
pratiğe yansıtmak olan bir kurulu, Bilim Kurulunu seçiyoruz.
Dolayısıyla, Başbakanın bu Bilim Kurulunun
oluşturulmasında âdeta tek seçici hâline gelmiş olması
gerçekten benim yadırgadığım bir durum.
Yasanın
2nci maddesinin (a) bendine göre seçilen Bilim Kurulu üyeleri, üye vermesi
istenen kurum ve kuruluşlar arasından 2 misli olarak belirlenmiş
ve 12 kişilik liste için Başbakana 24 kişi takdim
edilmiştir. Başbakan bunların sayısını 12ye
indirmiştir.
Diyelim ki bu
normal bir durum, uygun bir durum ama bir de bu Kurul oluşturulduktan
sonra Başbakanın bunları yeniden ataması söz konusu.
Dolayısıyla, diyoruz ki, burada sanki her şeyi -Bilim Kurulunun
oluşturulmasında özellikle- Başbakan tanzim etmekte,
düzenlemekte gibi görünüyor.
Sadece bilim ve
teknoloji geliştirme ve uygulama gibi bir anlayışa göre dizayn
edilmesi gereken böyle bir kurumun siyasi otoritenin takdirlerine
bırakılması anlamına da geliyor bu durum. Bu yüzden, Bilim
Kurul üyeleri için, üye vermesi düşünülen kurum ve kuruluşların
2 misli değil de yeteri kadar üye belirlemeleri daha uygun olacaktır.
Çünkü Bilim Kurulu oluşturulduğunda bu üyeler liste hâlinde
Başbakana takdim edilecek ve Başbakan bunları
onaylayacaktır. Eğer yasa bu hâliyle çıkarsa, Başbakan
Bilim Kurulu üyelerini hem seçecek hem de onaylayacaktır. Bu da, Bilim
Kurulu üyelerinin iradelerine ipotek konulması anlamına gelebilir.
Değerli
milletvekilleri, TÜBİTAKı mutlaka geliştirmeli ve buralarda
görev yapacak bilim adamlarını ve yöneticilerini serbest
bırakmalıyız. Yani, onların, hür iradeleriyle istedikleri
tarzda bilimsel değerlendirmeler yapmaları ve bilimsel
değerlendirmelerin sonuçlarını ortaya çıkarmaları söz
konusu olmalıdır. Aksi takdirde ne olacak? Aksi takdirde, bilim
icazetli hâle gelecek ki, böyle bir bilimin ülkeye faydalarının
olması, ülke kalkınmasına gereği gibi katkıda
bulunması söz konusu olmayacaktır diyorum.
Kurumun dahli
olan çalışmaları, bu anlayışa göre bilim
adamlarının, bu Bilim Kurulundaki kişilerin takip edebilmesi
için, kendilerinin hür iradelerini her yerde aksettirmeleri için seçimleri çok
önemli hâle gelmektedir. Ülkemize ve dünya medeniyetine gerekli
katkıları yapabilmeleri için, bunların güdümlü bilim adamı
olmaktan, bilim yapmaktan kurtulmaları gerekir diye düşünüyorum.
Tabii,
yasanın yahut da bu tür yasaların mutlaka zaman zaman
değişmesi, yasalara yeni teknolojilere göre, yeni ufuklara göre ve
icatlara göre birtakım eklentilerin yapılması gerekir. Bu Yasa
üzerinde de böyle eklentiler ve değişikliklerin olması gerekir
iken, biz daha çok bunun Bilim Kurulunun teşkili ile alakalı olan
kısmını ele alıyoruz, diğer yerleri,
aşağı yukarı eski Kanundaki gibi, yine arzu edilen
doğrultuda devam ediyor.
Yasanın
tabii bu 2nci maddesi bir hayli uzun, demin okunurken de dikkatinizi
çekmiştir herhâlde. Burada (b) bendi seçim sürecini, (c) bendi Bilim
Kurulu üyelerinin görev süresini, (d) bendi de Bilim Kurulunun görev ve
yetkilerini içermektedir ki bunlar üzerinde arkadaşlarımız
gereği gibi durdular. Ben bunlar üzerinde daha fazla durmak istemiyor, sözlerime
son veriyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Akkuş.
Madde 2yi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3- 278
sayılı Kanunun 5 inci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
MADDE 5-
Başkanlık, Başkan ve Bilim Kurulunun belirleyeceği
sayıda Başkan Yardımcısı ile Genel Sekreterden
oluşur.
Bilim
Kurulu, 4 üncü maddenin birinci
fıkrasının (a) bendinin (1) numaralı alt bendinde
belirtilen nitelikleri taşıyan kişiler arasından biri Bilim
Kurulu dışından olmak üzere iki başkan adayı
belirleyerek Başbakana sunar. Başbakan bu adaylardan birini seçerek
Başkan olarak atanmak üzere Cumhurbaşkanına teklif eder ve bu
aday Cumhurbaşkanı tarafından Başkan olarak atanır.
Görev süresi dolacak olan Başkanın ikinci bir dönem için daha Bilim
Kurulu tarafından aday gösterilmesi durumunda, diğer adayın
Bilim Kurulu üyelerinin dışından gösterilmesi gerekir.
Başkan atama
süreci, Başkanın görev süresinin dolmasına en geç iki ay kala
veya herhangi bir sebeple bu görevin boşalma tarihinden itibaren en geç
iki ay içinde tamamlanır. Bilim Kurulunun herhangi bir nedenle süresinde
aday belirlememesi halinde Başbakan gerekli şartları
taşıyanlar arasından iki Başkan adayını
belirleyerek Cumhurbaşkanına sunar ve bu adaylardan biri
Cumhurbaşkanı tarafından Başkan olarak atanır.
Başkanın
görev süresi dört yıldır ve en çok iki dönem bu göreve seçilebilir.
Başkanın Bilim Kurulu üyeleri arasından atanması durumunda,
Başkanın Bilim Kurulu üyeliğinde geçen süre, görev süresinin
tespitinde dikkate alınmaz.
Başkanın
geçici olarak görevi başında bulunmadığı zamanlarda,
görevlendireceği Bilim Kurulu üyelerinden biri Başkanlığa
vekâlet eder. Başkanlık görevinde boşalma olması halinde
yeni başkan atanıncaya kadar, Bilim Kurulu kendi üyelerinden birini
Bilim Kurulu ve Kurum Başkan Vekili olarak görevlendirir.
Başkanın
görev ve yetkileri şunlardır:
a) Kurumu temsil
etmek,
b) Bilim Kuruluna
Başkanlık etmek,
c) Bilim Kurulunun
belirlediği ilke, usul ve öncelikler doğrultusunda Kurumu yönetmek,
d) Kurum
personelini atamak,
e) Bilim Kuruluna
sunulmak üzere Kurumun yıllık çalışma raporu,
araştırma ve iş programı ile bütçesini hazırlamak,
f) Yurt içinden
ve yurt dışından yardım ve bağışları
kabul etmek,
g) Kurumun burs
ve süreli yayınlarına karar vermek,
h) Bilim
Kurulunun görev ve yetkileri arasında sayılmayan işler ile Bilim
Kurulu tarafından kendisine yetki verilen işleri yapmak,
ı) Bu Kanun
ve diğer mevzuat hükümleriyle kendisine verilen işleri yapmak.
Başkan, bu
maddede belirtilen görevlerini yetkilendireceği kişi veya
kişiler eliyle yerine getirebilir.
Başkan
Yardımcıları, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının
(a) bendinin (1) numaralı alt bendinde belirtilen niteliklere sahip
kişiler veya Bilim Kurulu üyeleri arasından, Başkana
yardımcı olmak üzere Başkanın önerisi ile Başbakan
tarafından atanır. Başkan Yardımcıları,
Başkan tarafından verilen görevleri yapmakla yükümlüdürler.
Genel Sekreter,
Kurumun idari ve mali işleri ile diğer destek hizmetlerinin
yürütülmesiyle görevli olmak üzere, Devlet memuriyetine atanabilme genel
şartlarına sahip, en az dört yıllık yüksek öğrenim
görmüş ve en az on yıl kamu görevi yapmış kişiler
arasından Başkanın teklifi ve Bilim Kurulunun kararı ile
atanır.
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
4üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 4- 278
sayılı Kanunun 7 nci maddesinin birinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Kurum bünyesinde
3 üncü maddenin (c) ve (d) bentlerinde belirtilen birimlerin kurulması
Başkanın önerisi üzerine Bilim Kurulu kararıyla
gerçekleşir. Bu birimlerin organizasyon şemaları ve ana faaliyet
alanları Bilim Kurulunca belirlenir.
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Adıyaman Milletvekili
Şevket Köse.
Sayın Köse,
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 234 sıra sayılı Yasa
Tasarısının 4üncü maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce
heyetinize saygılarımı sunarım.
Sayın
milletvekilleri, yapılmak istenen düzenleme, günümüzün en önemli
gelişme aracı olan bilim ve teknolojinin ilerlemesi için iyi bir
adım olarak düşünülebilir. Yalnız, tek başına birim
oluşturmak ya da kuruma organ eklemek bu gelişme için yeterli
olmayacaktır.
Bilim ve
teknoloji konusu tarımdan sanayiye, savunmadan eğitime kadar çok
geniş bir alanda etkin olmaktadır. Kısacası, bir ülkenin
gelişmesi ve kalkınmasında çok önemli yere sahiptir. Bu
gerçeği göz ardı etmeden, siyasi iktidarın bilim ve teknik
konusunda daha hassas davranması ülkenin menfaatine olacaktır.
Maalesef, Hükûmetin TÜBİTAKta yaptıkları hâlâ
hafızamızda yerini korumaktadır. Yönetim Kurulu üyelerini bir
kereye mahsus seçmek üzere Başbakana yetki tanıması gibi bilim
dışı bir yaklaşım, yine Cumhuriyet Halk Partisinin
girişimleriyle engellenmiştir. Anayasa Mahkemesi bu maddeyi iptal
ettiği gibi, idare mahkemesi de atamaları iptal etmiştir.
Değerli
milletvekilleri, TÜBİTAK gibi özerk bir kuruma siyasi müdahale
yapılması ne kadar anlamlıdır! Siyasi iktidar, bilim ve
teknoloji yuvası olması gereken bir yere sırf benim
görüşlerimi savunsun diye atama yaparsa, orada özerklikten bahsedilebilir
mi? Keşke Hükûmet bu kadrolaşma performansını bilim ve
teknolojiyi desteklemekte kullansaydı.
Bakınız,
üniversiteler kan ağlıyor. Bilim ve teknik alanında
yapılması gereken o kadar çok şey varken TÜBİTAKtaki
ülkenin bilim ve teknoloji anlamında gelişmesi için desteklemek ve bu
Kurumun özerk yapısını korumak gerekirken, yaşananlara
bakınız.
Teknoloji
konusunda dışa bağımlılık yaşıyorken,
üretimimiz maalesef daha çok montaja dayanıyorken tutup kadrolaşmayla
uğraşmak ülkeye zarar vermektedir.
Burada bir örnek
daha vermek istiyorum size: 2007 yılında Yenilikçilik Ödülünün
Adıyamana verilmesinde önemli katkıları olan ve bu ödülü Sanayi
Odası Başkanıyla beraber alan Adıyaman Valisi Sayın
Halil Işık bu başarısının sonucu olarak merkez
valiliğine çekilmiştir, bu da mevcut iktidarın, kadrolaşmanın
en belirgin özelliğidir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu ülkenin gelişmesi, bir
ülkenin gelişmesi, kalkınması için hükûmetin araştırma
ve geliştirme çalışmalarına özenle yaklaşması
gerekmektedir. Bütçeden ayrılan payın arttırılması,
bireyleri ve özel kuruluşları bu konuda teşvik edici önlemler
alınması gerekmektedir. Sadece bunlar da yetmez, bilim ve teknoloji
ile ilgilenen kurumların özerk yapısının
korunmasını hükûmetler gözetir. Oysa ülkemizde tam tersi
yapılmıştır. TÜBİTAKa siyasi iktidar müdahale
etmiştir, bu Kurumu kendi arka bahçesi yapmak için
uğraşmaktadır ve uğraşmaya devam ediyor.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Adıyaman ili Gerger ilçesi
Burçaklı köyü uzun zamandır büyük sorunlar yaşamaktadır.
2001 yılında düşen kayalardan dolayı eski köy yerleşim
yeri yıkılmış ve yaşanmaz hâle gelmiştir. Bu
nedenle köye yakın bir yerde Afet Evleri adıyla yeni bir
yerleşim yeri kurulmuştur. Kurulan bu afet evlerinde şu an
itibarıyla elli beş hane yaşamaktadır fakat yapılan bu
afet evleri sadece inşaattan ibaret kalmış, altyapı, içme
suyu gibi zorunlu yaşamsal tesisler kurulmamıştır. Afet
evlerimizde yedi yıldır içme suyu yoktur. Elli beş hane her gün
su ihtiyacını kilometrelerce uzaktaki çeşmeden hayvan
sırtında ya da elle taşımak suretiyle
karşılamaktadır. Sayın Başbakan Susuz köy
kalmayacak. diyordu. Yaşananlar Allahtan reva mı? İnsanlar
temiz su içebilmek için neden çile çekmektedir?
Değerli
arkadaşlar, geçtiğimiz aylarda Sayın Bakana Adıyamandaki
ilköğretim çağındaki özürlülerin sayısını sordum
ama veri olmadığı yanıtını aldım. Sayın
Bakan Bununla ilgili kayıtlar daha devam ediyor. dedi. AKP altı
yıldır iktidarda ve hâlâ özürlü kayıtları bitirilememiştir!
Şimdi, siz düşünün, tam rakam bilinmeden ilköğretim
çağındaki özürlülere ilişkin nasıl eğitim
yatırımı yapılacak, sağlık konusunda nasıl
önlem alacaksınız?
Değerli
üyeler, Adıyaman-Kâhta-Diyarbakır bağlantısını
sağlayan köprünün su altında kalması nedeniyle bir köprü
planlandı. Bu köprü Adıyamanı, aynı zamanda Sayın
Meclis Başkanımızın ilçesini de birbirine
bağlamaktadır. Bu köprünün adı Nissibi ya da Atatürk Köprüsü
olarak anılan bu köprü uzun süredir yapılamamıştır.
Daha sadece avan projesi bitirilen köprünün ne zaman
yapılacağını da bilemiyoruz. Köprü yapılmadıkça
Adıyaman çıkmaz bir sokak görünümündedir. Diyarbakır ile
ulaşımı kesilen Adıyamanın ekonomisi
sarsıldığı gibi aynı zamanda ulaşımın
olmaması bölgede sosyal sorunlara da neden olmaktadır ve olmaya devam
ediyor. Nissibi Köprüsü bir an önce bitirilmeli, Adıyamandan diğer
illere ulaşım bir an önce açılmalıdır,
ulaşılmalıdır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; biliyorsunuz KEY gibi geri ödemeler
başladı ama binbir aksilik, hatta yanlışlık da gündemi
meşgul etmeye devam ediyor. İsimleri listede olmayanlar, alacakları
yanlış hesaplananlar,
kadınlara adaletsizlik yapılarak Aile reislerine ödeme
yapılacak. denmesi gibi hatalar gördük. Yalnız
Eğitim-İş Sendikasının yaptığı
açıklama hepimizi şoka uğrattı: Adıyaman ili
Gölbaşı ilçesindeki kamu çalışanlarının hiçbiri
listeye alınmamıştır. Burası çok dikkat çekicidir.
Yani koca bir ilçenin ödemesi yapılamıyor. KEY son bir haftadır
esprili gazete haberlerinin konusu olmuştur ve olmaya hâlâ devam ediyor. Yanlış hesaplamalar
yapılanların, isimleri çıkamayanların mağduriyeti
nasıl ve ne kadar sürede giderilecek gerçekten bilemiyorum. KEY konusunda
büyük bir komedi yaşanmaktadır. Bu durumun bir an önce ilgililer
tarafından ayrıca giderilmesini rica ediyorum.
Beni
dinlediğiniz için teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP ve
MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Köse.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Kırıkkale Milletvekili Osman
Durmuş.
Sayın
Durmuş, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 234 sıra sayılı yasanın 4üncü maddesiyle
ilgili Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu, gerçekten,
uzun yıllar, Türkiyede bilim ve teknolojiyi eğitim alan ve
eğitim verenlere sevdiren ve bu konuda araştırma yapanlara ciddi
destek veren güzide bir kurumumuzdur. Her ne kadar zaman zaman
araştırmalar arasında tercihler, seçilmeler, ciddi
araştırmalar ödüllendirilmese de, ciddi bir görevi ifa eden bir
kurumumuzdur.
Değerli
milletvekilleri, özellikle bir konuda dikkatlerinizi çekmek istiyorum. 2001
yılında, Avrupa Birliği fonlarına, 57nci Hükûmet döneminde
365 milyon dolar, araştırma fonuna, Türkiye bütçesinden para
aktarılmıştır. Yani Türkiye Cumhuriyeti devleti, Avrupa
Birliğinin üyesi olmadığı hâlde, oradaki
araştırma fonlarına, Türkiyedeki araştırmacılar
istifade etsin diye 365 milyon dolar para aktarmıştır. Gerek
Avrupa Birliği Araştırma Değerlendirme Kurulu gerekse
TÜBİTAK, Türkiyede proje hazırlayanların projelerini
değerlendirmede biraz yavaş ya da isteksiz davranıyor. Özellikle
AKPye yakın ya da o Kurulda çalışanlara yakın
insanların araştırmaları değerlendiriliyor,
diğerleri kale alınmıyor.
Değerli
arkadaşlarım, bu para, Türkiyenin bütçesinden
çıkmıştır. Türkiyedeki yapılan
araştırmalarda Avrupa Birliğine verdiğimiz nakdin üçte
1ini dahi kullanamıyoruz. Onun için ben şunu söylemek istiyorum:
Buralarda görevli arkadaşlarımız, araştırmacının
siyasal kimliği ne olursa olsun, eğilimi ne olursa olsun Türkiyeden
çıkan tüm araştırmaları titizlikle incelemeli ve Avrupa
Birliği fonlarına verdiğimiz paraların Türkiye için
kullanılmasına fırsat vermelidir. Üzülerek ifade ediyorum, bu
konuda proje hazırlayan arkadaşlarımın da birkaç projesi
reddedilmiştir.
Değerli
arkadaşlarım, bilim adamı saygıyı, özellikle bilime
gösterdiği saygı, bilgi birikimi ve çevresinde
yarattığı etkiyle sağlar. Bilim adamları siyaset
erbabının himmetine muhtaç hâle gelmemelidir. Özellikle
üniversitelerde rektörlük atamalarında, bilimsel kurulda, Türkiye Bilimsel
Araştırmalar Kurulu, Teknolojik Araştırma Kurumu ya da
TÜBAda o görevlere gelebilmek, bilim kurullarına seçilebilmek için birden
fazla adayı Başbakana havale edeceksiniz. Efendim, bilim
kurulları seçiyor. Ee doğrudur. Odalar Birliği seçiyor. O da
doğrudur. Acaba Odalar Birliğine Başbakan rica etse şu 3
adamı önerin dese Odalar Birliği Başkanı hayır
mı diyecek veya şu 6 adamı önerin dese hayır mı
diyecek? Hiç sanmıyorum.
Peki, her noktaya
2 aday gösterdiniz. Başbakana, bu 2 aday araya tavassutçu sokacak. Bu
bilim adamıysa, Başbakana hatır, gönül elemanı
sokmamalı. Bilim adamı boyun eğmemeli, dik olmalı, ilmin
verdiği saygınlığı korumalı. Ama bilmiyorum bizim
Başbakanın eğitim düzeyi nedir, lisans mıdır, yüksek
lisans mıdır. Ben şahsen lisans eğitimlilerin yönetim
kuruluna atanmasını da, Türkiye Bilimsel Araştırma
Kurumunun bilim kurullarına seçilmesini de hazmedemiyorum.
Efendim Kendi
sahasında özel sektörde on yıl çalışarak temayüz etmiş
kişi
Peki, bu Hasan Celal Güzel olabilir mi, bu Besim Tibuk olabilir mi,
hatta bir Banker Bako vardı, o olabilir mi? Hakikaten ben zaman zaman
düşünmüşümdür, Türkiyenin bütçesini bu adama teslim etsek, bu kadar
albayı, profesörü, okumuşu aldatıp parasını alan adam
herhâlde ekonomiyi de, bütçeyi de daha iyi yönetir.
Değerli
arkadaşlarım, bilim farklı bir şey. Bakın, ben
yarı siyasetçi yarı bilim adamıyım. Ama ben bugün bilim
adamı sayılamam. Niçin? Bilgi birikimim olabilir ama mesaimin büyük
bölümünü siyasete ayırıyorum. Bilim eskir
Bilim adamı eskir
daha doğrusu, bilim yenilenir. Yeniliği takip edemezseniz, beş
yıl kendi branşınızla ilgilenmezseniz siz bilim adamı
hüviyetini kaybedersiniz. Biz, kendi sahasında temayüz etmiş, lisans
eğitimi almış, on yıl bilgi birikimine sahip bir
kişiyi TÜBİTAKın Bilim Kuruluna seçiyoruz. Bunlar
yanlış. Dahası, lisans eğitiminin ötesine geçmemiş
siyaset erbabının bunun bilimsel değerlendirmesini
yapmasını istiyoruz.
Biz bu kürsüden zaman
zaman konuştuk, şefliklerin atamalarında da konuştuk,
Üniversite doçentlik jürilerine girme yeteneğine sahip olan
profesörlerden oluşturun Sağlık Bakanlığının
jürilerini. dedik.
Eyvah ki eyvah!
Türkiye Bilimsel Araştırma Kurumunun bilim kurullarını
seçecekler bile profesör değil! Her profesör de olmaz işin aslı.
Diploma değildir, Sayın Sağlam bilir bunu; bu işin
aslı diploma değildir. Ben biliyorum, yüksek lisans, doktora, hatta
doçentlik, profesörlük payesini verdiğiniz birçok kişiye
hastanızı emanet edemezsiniz, bilimi de emanet edemezsiniz.
YILMAZ TUNÇ
(Bartın) - O zaman?
DEVLET BAKANI
NİMET ÇUBUKÇU (İstanbul) Ee!
OSMAN DURMUŞ
(Devamla) O zaman
O zaman şu: Kendi bilim sahasında temayüz
etmiş ve bilimsel dernekler arasında herkesin otorite olarak kabul
ettiği insana emanet edersiniz. Türkiyede genetik araştırmalar
yapılıyor, hematolojik araştırmalar yapılıyor ama
siz gen araştırmaları konusunda özellikle, zannediyorum 2000
yılında Bilim ve Teknik Dergisinde peş peşe yayımlanan
üç dört makale vardı. O gün Türkiye Babuna olayı ile
çalkalanıyordu, ama orada namuslu bilim adamları, gen incelemelerinin
dünyayı nereye götürdüğünü, burada biyolojik silahtan tutun
hastalıkların iyileştirilmesine kadar ne gibi
açılımların olduğunu o günün şartlarında iktidar
baskısına aldırmadan yazabiliyorlardı. Bugün, Bilim ve
Teknik Dergisinde hükûmet baskısı olmadan bu nitelikli
yazıların yazılıp yazılmayacağına dair
endişelerim var.
Değerli
arkadaşlarım, Başbakan siyasetin, yürütmenin
başıdır, saygın bir makamı vardır, ona saygı
gösteririz. Ama, bilimin seçiciliğinde Başbakan
olmamalıdır. Bilim adamının seçiciliğinde bilim
bakımından yeterliliğine inandığımız ve o
meslek grubu dernekleri tarafından yeterliliği kabul görmüş
bilim adamlarının seçmesi daha aklidir, daha ilmîdir, daha
mantıklıdır.
Şimdi,
düşünün 550 kişilik
Devletin okullarından veya yurt
dışından mezun olmuş birçok parlamenter var burada,
mesailerini kendileri düzenleyemiyorlar. Tabii ki, yürütmenin talepleri
karşılanır, ama her gün önümüzdeki gündem
değiştiriliyor. Niçin? Başbakanımız istediği
için! Parlamento böyle çalışırken, 4üncü maddede ifade edilen,
Bilim Kurulundaki şu projelerle ilgili Şu projeyi istiyorum. diyor
Başbakan. Onu yapamayacak, o konuda mesaisini ayıramayacak bilim
kurulu düşünebiliyor musunuz? Çünkü, atayan o.
Buralarda
bazı ölçü değişiklikleri yapmamız lazım. Ben
Parlamentonun hafife alınmasını asla doğru bulmuyorum.
Parlamento içinden çıkan yürütmenin hafife alınmasını
doğru bulmuyorum. Bakanları saygın buluyorum. Başbakanı
saygın bulmak istiyorum, ama her şeyi ben yönetirim
anlayışıyla her şeyi yönetenler bir gün Romanın en
yüksek yerine çıkar, o Romayı yakar!
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
- Buyurun Sayın Durmuş.
OSMAN DURMUŞ
(Devamla) - Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Bu
düşüncelerimi özellikle bilime saygısı olanlar, demokrasiye
saygısı olanlar, istişare ve aklın öne
alınmasını düşünenler olarak yüce heyetinizden istirham
ediyorum, bilim adamlarından istirham ediyorum, Bakanlar Kuruluna giren
bilim adamlarından istirham ediyorum; bazen Başbakanın her
dediği yapılmaz. İlmî doğruları söylersiniz, Buna
rağmen yapıyor musunuz? O zaman buyurun sorumluluğu alın.
dersiniz. Bizim hukukta bir kuralımız var: Konusu suç teşkil
eden emir, yazılı da verilse uygulanmaz. Bu, konusu suç teşkil
eden bir emir değil ama keyfîlik teşkil eden bir emirdir. Gelin,
bilim kurullarını bilim adamlarına teslim edelim, bilim
adamlarının da şarlatan olanlarına değil, gerçek bilim
adamlarına teslim edelim diyorum, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN -
Teşekkür ediyorum Sayın Durmuş.
Sayın
Öztürk, soru soracaksınız herhâlde, buyurun efendim.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan
Tasarının
genel gerekçesinde 278 sayılı Kanunda Kurumun o tarihte yürürlükte
olan kamu ihale mevzuatı ile kamu mali iş ve işlemlerini
düzenleyen kanunlara tabi olmayacağı öngörülmüşse de geçen zaman
içinde Kamu İhale Kanunu ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu, Kamu
Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu yürürlüğe girmiş ve Kurum anılan
Kanunların kapsamına dâhil edilmiştir. Bununla birlikte,
açıklanan hukuki değişikliklerin Kanuna
yansıtılmamış olması, Kurumun işlevselliğini
kısmen de olsa yitirmesine sebep olmuştur. denilmektedir.
Tasarıya baktığımızda, Kamu İhale Kanunu ve Kamu
İhale Sözleşmesi Kanununda bir değişiklik öngörülmüyor.
Genel gerekçeyi hazırladığınız sırada bir
değişiklik düşünüyor idiniz de, daha sonradan çıkarıp genel
gerekçedeki bu ifadeyi düzeltmeyi mi unuttunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Öztürk.
Sayın
Bakanım, cevap verecek misiniz?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) Sayın
Başkanım, yazılı olarak cevap vereceğim.
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
5inci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 5- 278
sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının
(a) ve (d) bentleri aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
a) Her yıl
genel bütçeden aktarılacak tutar,
d) Yayım
gelirleri ve diğer faaliyet gelirleri,
BAŞKAN Madde
üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu Kurulması
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 5inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa
Elitaş |
Fatih
Arıkan |
Abdülhadi Kahya |
|
Kayseri |
Kahramanmaraş |
Hatay |
|
Nusret
Bayraktar |
|
Lütfi
Çırakoğlu |
|
İstanbul |
|
Rize |
Madde 5 278
sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının
(a) ve (d) bentleri aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve maddeye üçüncü ve dördüncü fıkra olarak
aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
a) Her yıl
genel bütçeden aktarılacak tutar,
d) Yayım
gelirleri ve diğer faaliyet gelirleri,
Aşağıda
belirtilen konulara ilişkin olarak Kurum Başkanının
onayı ile süresi dört yılı geçmemek üzere gelecek yıllara
yaygın yüklenmelere girişilebilir:
a) Kurum
tarafından yürütülen ve desteklenen proje ve programlar için zorunlu olan
ve toplam maliyetinin % 75ini geçmemek üzere yapılan mal ve hizmet
alımları,
b) Fikri ve
sınai hak alımları ile fikri ve sınai mülkiyet
haklarının ulusal ve uluslararası kuruluşlar nezdinde
tesciline yönelik vekillik hizmetlerinin temini.
Araştırma,
geliştirme, teknoloji ve yenilik projeleri için gerekli olan ve
yurtdışından temini zorunlu bulunan malların temini ile
ilgili olarak, yüklenicilerin akreditif karşılığı
kredi şeklindeki ödemeleri kabul etmemeleri hâlinde imzalanan
sözleşmelerde ön ödeme yapılacağı yönünde hüküm
bulunması kaydıyla, ilgili birimlerin Yönetim Kurullarının
onayı alınarak teminat alınmaksızın yüklenme
tutarına kadar bütçe dışı ön ödeme yapabilirler.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu efendim?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş) Olumlu görüşle takdire
bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (İzmir) Katılıyoruz
efendim.
Sayın
Elitaş
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe okunsun Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bazı proje
ve hizmetlerde birbirine bağlantılı mal ve hizmet
alımı söz konusu olabilmekte ve bu alımların bir
kısmının yıl sonuna kaldığı tespit
edilmektedir. Proje ve programların kesintisiz bir şekilde ve
planlanan süreye uygun olarak tamamlanabilmesi için ertesi yıla geçebilen
yüklenmelere girişilmesi önem taşımaktadır. Bu nedenle 278
sayılı Kanuna ekleme yapılarak Kurum tarafından yürütülen
ve desteklenen proje ve programlar için zorunlu olan ve toplam maliyetinin
yüzde 75ini geçmemek üzere yapılan mal ve hizmet alımlarında
Kurum Başkanının onayı ile süresi dört yılı
geçmemek üzere gelecek yıllara yaygın yüklenmelere girişilebilmesine
imkân getirilmektedir.
Fikri ve
sınai mülkiyet haklarının uluslararası kuruluşlar
nezdinde tescili konusunda özellikle konusunda uzman olan yurt
dışı firmalardan hizmet alınmaktadır. Bu tür tescil
işlemlerinin süresi tahmin edilememekte olup bazen birkaç yılı
bulmaktadır. Aynı firmanın tescile yönelik işlemleri takip
etmesi gerekmekte olup her yıl firmayla sözleşme yapılması
maliyeti artırabileceği gibi sözleşme yapılamaması
hâlinde tescil işlemlerini kesintiye uğratabilecektir.
ARGE, teknoloji
ve yenilik projelerinde kullanılmak üzere ihtiyaç duyulan malların
temininde uluslararası tek üretici/satıcının olması ve
mal bedelinin peşin talep edilmesi nedeniyle alımlarda güçlükler
çekilmekte ve söz konusu ihtiyaçlar temin edilememektedir.
Dolayısıyla ARGE, teknoloji ve yenilik projeleri
çalışmalarında aksaklıklar olmaktadır.
TÜBİTAKın bazı enstitüleri ile benzer alımları
bulunan Millî Savunma Bakanlığı 5018 sayılı Kanunun
35inci maddesinin son fıkrasında yer alan hüküm doğrultusunda
alımlarını peşin ödeme ile yapabilmektedir. 278
sayılı Kanuna getirilen ek hüküm ile uluslararası tek üretici
veya satıcıdan temini zorunlu olan bu malların alınabilmesi
ARGE, teknoloji ve yenilik çalışmalarının
sağlıklı yürütülmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda 5inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
6ncı
maddeyi okutuyorum:
MADDE 6- 278
sayılı Kanunun 10 uncu maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
MADDE 10-
Sermayesinin yarısından fazlası Türkiye Bilimsel ve Teknolojik
Araştırma Kurumuna ait olan şirketler Yüksek Denetleme Kurulu
tarafından denetlenir.
Bilim Kurulu
tarafından görüşülerek karara bağlanan kadrolara ilk defa
verilecek açıktan atama izinleri hariç olmak üzere, Kurum hakkında
13/12/1983 tarihli ve 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında
Kanun Hükmünde Kararname hükümleri uygulanmaz.
Kurum
tarafından hazırlanacak Yönetmelik ve benzeri düzenleyici
işlemlerden Bilim Kurulu kararı ile yürürlüğe girenler için,
diğer kurum ve kuruluşların görüşünün alınması
gerekmez.
BAŞKAN -
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
7nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 7- 278
sayılı Kanunun 14 üncü maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
MADDE 14- Kurum;
a) Her türlü
eşya ve binek araçları hariç her türlü aracın, Türkiye'ye
sokulmasında her çeşit ithalat sınırlamalarının
dışında bırakıldığı gibi, gümrük
vergisi ile özel idare ve belediyelere ait her türlü vergi, harç, fon ve
zamlardan, her türlü geçici depolama, antrepo ve ardiye ücretlerinden ve ithal
esnasında alınan diğer bütün vergi, harç ve ücretlerden,
b) Her türlü
tesislerinin yapımı ve işletilmesinden dolayı belediyeye
ödenmesi gereken her türlü vergi, harç, harcamalara katılma
paylarından ve benzeri yükümlülüklerden,
c) Taraf
olduğu dava, icra ve benzeri takiplerde 02/07/1964 tarihli ve 492
sayılı Harçlar Kanununda sayılan yargı harçlarından,
d)
İhaleleri, ilanları, mukaveleleri ve başka evrak ve belgeleri
Devlete ve belediyelere ait her türlü harçlardan,
Muaftır.
Kurum
tarafından yürütülen araştırma ve geliştirme
faaliyetlerinde kullanılmak üzere ithal edilen makine, alet, cihaz, ecza,
malzeme ve yayınlar ile bağış yoluyla yurt
dışından gelen aynı cins malzemeler gümrük vergisi ile buna
bağlı vergi, resim, fon ve harçlar dâhil olmak üzere her türlü vergi
ve harçtan muaftır.
BAŞKAN
Madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili
Mustafa Enöz söz istemiştir.
Sayın Enöz,
buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
MUSTAFA ENÖZ (Manisa) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 234
sıra sayılı Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma
Kurumu Kurulması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 7nci maddesi üzerine Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
TÜBİTAK
ülkemizin planlı ekonomi dönemine geçişiyle birlikte 1963
yılında 278 sayılı Kanun ile kurulmuş,
başlangıçtaki misyonu bilimsel araştırmaları ve genç
bilim adamlarını desteklemek iken bugün bünyesinde
barındırdığı onlarca birimle birlikte tarım
politikalarının yönlendirilmesinden ARGE projelerinin desteklenmesine
kadar farklı alanları kapsayan bir misyonun sahibidir. Kurum, Türkiyede
müspet bilimlerde araştırma ve geliştirme faaliyetlerini ülke
kalkınmasındaki önceliklere göre geliştirmek, özendirmek,
düzenlemek ve koordine etmek, mevcut bilimsel ve teknik bilgilere erişmek
ve erişilmesini sağlamak amacını
taşımaktadır.
TÜBİTAKın
bugüne kadar performansının istenilen düzeyde olduğunu söylemek
mümkün değildir. Ülkemiz bilim ve teknoloji alanında arzu edilen
sıçramayı bir türlü yapamamıştır. Tabii ki bunda
herkesin sorumluluğu olduğu gibi elbette TÜBİTAKın da
kendine düşen sorumluluğu vardır. Bilim ve teknoloji düzeyimizi
dünya standartlarının üzerine çıkarmak; ARGEyi ülkemiz,
insanlarımız ve kurumlarımız açısından iş
yapar hâle getirmek esas hedefimiz olmalıdır. Bunun için güçlü ve
etkin çalışan, dünyadaki gelişmeleri takip eden, görevini
eksiksiz yerine getiren bir ARGE çalışmasına ülkemizin birinci
derecede ihtiyacı bulunmaktadır.
Sayın
milletvekilleri, bilim ve teknoloji politikaları bütün dünyada ülkelerin
refah seviyesini doğrudan etkileyen, sosyal ve siyasi gidişine yön veren,
gelişim, değişim şartlarını ortaya çıkaran
politikalar oluşturmuştur. Teknolojinin bu etkinliği nedeniyle
bütün ülkeler teknolojiyi üretmek, elde etmek, kullanmak ve yaymak için her
türlü çabayı göstermektedirler. Ülkelerin uygulamaya koydukları bilim-teknoloji
politikaları, temel bilimler üzerinde yaptıkları yoğun
teknolojik araştırmalarla teknolojik araştırmaların
sanayiye aktarılması, ülkelerin kalkınmalarını belli
bir sistem içinde düzenli ve sürekli hâle getirmelerini
sağlamaktadır.
Türk sanayisinin
teknoloji üretebilme kabiliyetinin kazanılması için kendine güvenmesi
şarttır. Teknoloji üretebilme, bir organizasyon meselesidir.
Önümüzdeki yüzyılın Türk toplumunun tarihini belirleyecek kader
çizgisinin bilim ekseni üzerine tesis edilmesi, 21inci yüzyılın
temellerinin sağlam atılmasıyla mümkündür. Yetişmiş
insan gücü ve belli bir potansiyele ulaşmış sanayi tecrübesiyle
Türk ekonomisinin teknoloji transferinden teknoloji üretebilme yönünde iradesini
kullanması ve uluslararası pazarda rekabet üstünlüğünü elde
etmek için çaba sarf etmesi gerekmektedir. Sanayinin
araştırma-geliştirme merkezleri kurması, gelişme
sürecinin esasını oluştururken küçük bazı sanayicilerin de
ürün geliştirme ve rekabet edebilme yeteneğini geliştirici
eksikliklerini giderici teknolojik ihtiyaçlarını karşılamak
için kurulu ARGE merkezlerinden yararlanma yoluna mutlaka gitmesi bir
zorunluluktur.
Sayın
milletvekilleri, ARGE faaliyetleri için yapılan harcamalar
yatırım niteliğindedir. Bu alanda karar alınırken
yatırımın gelecekteki getirisi ve maliyetler yanında
araştırma-geliştirme projelerinin teknik başarısı
hakkında da tahminde bulunulması gerekmektedir.
ARGE
faaliyetlerinin ülkelerin gelişmesi ve büyümesinde, dolayısıyla
kârlılık üzerinde etkili olacağı tabiidir. Bu sebeple, ARGE
alanındaki yatırımın artırılması bir
strateji olarak kabul edilmelidir. ARGE faaliyetlerinin sonucunda elde edilecek
teknolojik bilginin sanayiye uygulanması ile üründe sağlanacak
değer artışı ürünün rekabet üstünlüğünü
artıracaktır. Bu nedenle sağlanacak kâr ARGEye yapılan
yatırımdan çok daha yüksek olacaktır.
Sayın
milletvekilleri, devlet yönetiminden en küçük bir organize birimin yönetimine
kadar alınacak kararların birer araştırma sürecinden
geçmesi uygar ve akılcı yönetim anlayışının temel
taşı olarak görülmektedir. Devletin ne tür ARGE bilgilerine
ihtiyacı vardır diye baktığımızda, stratejik ve
taktik alanlarda alacağı kararlardan ekonomik kararlara kadar tüm
kararların araştırmaya dayalı olması ve bunların
gereği tüm bilgilere erişilmesi ve elde edilmesi zaman kaybedilmesini
önlemek açısından önem arz etmektedir.
Sayın
milletvekilleri, teknolojiyi kısaca Bilimsel bilgiden yararlanarak yeni
bir ürün geliştirmek, üretmek ve hizmet desteği sağlamak için
gerekli bilgi, beceri ve yöntemler bütünü. olarak tanımlayabiliriz.
Teknoloji üretebildiğiniz, bilgiyi ürün tasarımında
kullanabildiğiniz takdirde ticarette rekabet üstünlüğünü, savunma
sistemlerinde de caydırıcılığı
sağlayabilirsiniz. Kimse kendisine üstünlük sağlayan bir şeyi
başkasına vermeyeceğine göre, sadece teknoloji transferi yaparak
sanayileşmemiz ve kalkınmamız, savunma sistemlerinde de
caydırıcılığı sağlamamız mümkün
değildir. Bu nedenle, amaç kendi teknolojimizi kendimizin üretmesi
olmalıdır. Kendi teknolojisini üreten bir sanayileşme ile millî
ekonomiye, ülkenin mühendislik gücüne ve ulusal teknolojiye en yüksek
katkıyı sağlayabiliriz.
Teknoloji,
ülkelerin gelişmişlik düzeyini belirlemekte ve uluslararası
yarışta sahibine büyük bir ticari üstünlük sağlamaktadır.
Dünya ulusları teknoloji üretebilenler ve üretemeyenler olarak ikiye
ayrılmakta, teknoloji üretemeyen uluslar az gelişmiş uluslar
olarak sınıflandırılmaktadır.
Klasik anlamda
rekabet gücünü belirleyen faktörler arasında doğal ham madde
kaynaklarının bolluğu, ucuz işçilik gibi temel üretim
faktörleri yer alırken, günümüzde ileri ve özellikli üretim faktörleri
belirleyici duruma gelmiştir. İleri üretim faktörleri, nitelikli
iş gücünü, ARGE altyapısını, modern bir haberleşme
ağını ve bilim teknolojilerinin etkin kullanımını
içermektedir.
Gelişmiş
ülkelerde yapılan bilimsel araştırmalar, bu
araştırmalar sonucunda geliştirilen yeni teknolojiler ve bu
teknolojilerin yeni üretim ve ürün teknolojilerine dönüşmesi süreçleri, iç
içe, birbirini takip eden süreçler
olarak ortaya çıkmaktadır.
Sayın
milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz kanun
tasarısının 7nci maddesi
ile 278 sayılı Kanunun 14üncü maddesi düzenlenmektedir. 14üncü
madde, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumunun görevlerini
yerine getirmesi esnasında Kurumun karşılaşmış
olduğu gümrük vergisi, resim, harç ücretlerini düzenlemektedir.
Kurum
tarafından yürütülen araştırma ve geliştirme
faaliyetlerinde her türlü vergi ve harçlardan muaf olması ve bu muafiyetin
kendi kanununda yer alması tabii bir zorunluluktur. Bu sayede Kurum
tarafından yürütülen araştırma ve geliştirme
faaliyetlerinde kullanılmak üzere ithal edilen veya bağış
yoluyla yurt dışından gelen her türlü makine, alet, cihaz ve yayınlar için
gümrük vergisi ve harç ödemeyecektir. Bu maddenin kabulü ile Kurum,
çalışmalarını daha hızlı ve kolay yapabilecektir.
Bu duygu ve
düşüncelerle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Enöz.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
8inci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 8- 278
sayılı Kanunun 16 ncı maddesi aşağıdaki
şekilde yeniden düzenlenmiştir.
MADDE 16- Kurum
tarafından yürütülen dış destekli projelere ilişkin
faturalı olarak veya ön ödeme alınması suretiyle tahsil edilen
tutarlar, Kurum bütçesine gelir ve ödenek kaydedilir. Kaydedilen bu tutarlar
ile Kurum tarafından desteklenen araştırma ve geliştirme
projeleri ile diğer projeler için tahsis edilen kaynaklardan Kurumun uygun
göreceği projelere ilişkin tutarlar, Kurum bütçesine gider
kaydedilmek suretiyle proje yürütücüsü kamu kurum ve kuruluşları (bu
Kanunun 2 nci maddesinin (c) bendi gereği kurulan merkez ve enstitüler
dâhil) ile gerçek ve tüzel kişilerin hesaplarına aktarılır.
Bu şekilde kaynak aktarılan proje yürütücüsünün 12/12/2003 tarihli ve
5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I) ve (II)
sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri ve bu idarelerde görevli
kişilerden olması halinde, aktarılan tutarlar ilgili idarelerin
bütçelerine gelir kaydedilmeksizin açılacak özel hesaplarda izlenir. Bu kapsamda
yapılan harcamalar 5018 sayılı Kanuna göre denetlenir.
Kurum
tarafından desteklenen projelerde, proje süresiyle sınırlı
olmak kaydıyla proje kapsamında ve projeye ilişkin hizmetlerde
görev alan kamu kurum veya kuruluşlarının kadro veya
pozisyonlarında bulunanlara, kadro veya pozisyonlarına
bağlı olarak bir ayda ödenmekte olan tutarın yüzde 75ini
geçmemek kaydıyla proje sözleşmesinde belirlenen tutarlar üzerinden
proje teşvik ikramiyesi ödenebilir. Bu ödeme, bir kişinin aynı
anda birden fazla projede yürütücü olarak görevli olması durumunda en
fazla iki, araştırmacı ve diğer personel olması
durumunda ise en fazla dört proje için yapılır ve buna ilişkin
esas ve usuller Bilim Kurulu tarafından belirlenir. Bu projelerde görev
alan diğer proje personeline ve hizmetinden yararlanılacak diğer
kişilere proje sözleşmesinde belirlenen tutarlar üzerinden ücret
ödenir.
Kurum
tarafından desteklenen projeler ile Kurum tarafından yürütülen
dış destekli projeler için ön ödeme yapılabilir.
Kurum
tarafından desteklenen projeler ile Kurum tarafından yürütülen
dış destekli projelerde, üzerinde proje yürütülen ve söz konusu
projenin asli unsurunu teşkil eden taşıtlar hakkında
05/01/1961 tarihli ve 237 sayılı Taşıt Kanununun 9 uncu ve
10 uncu maddeleri uygulanmaz.
Kurumun
görevlerini yerine getirebilmesi amacıyla desteklenen proje ve faaliyetler
için öngörülen yılları bütçe ödeneklerinin ilgili tertiplerinde yer
alan ödenekten harcanmayan kısımları ertesi yıl bütçesinin
ilgili tertiplerine devren ödenek kaydedilir.
Bu maddenin
birinci fıkrasına göre aktarılacak tutarların
harcanması,
muhasebeleştirilmesi ve bu madde kapsamında yapılacak ön
ödemelere ilişkin esas ve usuller ile Kurumun bütçe ödeneklerinin
kullanılması, tertipler arasında aktarma yapılması ve
diğer bütçe işlemlerinin gerçekleştirilmesinde uygulanacak esas
ve usuller, Maliye
Bakanlığının görüşü doğrultusunda Kurum
tarafından belirlenir.
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
9uncu maddeyi
okutuyorum:
MADDE 9- 278
sayılı Kanunun 17 nci maddesinin birinci ve ikinci
fıkraları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Kurumun
Başkanı, danışmanları,
araştırıcıları, yöneticileri ve her türlü personeli
özel hukuk hükümlerine tabi olup bu kimseler hakkında 3/7/1939 tarihli ve
3659 sayılı Kanun ile açıkça hüküm konulmadıkça bunun
yerine geçecek kanun hükümleri uygulanmaz.
Kurum ihtiyaca
uygun kuruluş ve kadro statülerinin düzenlenmesinde serbesttir. Diğer
kanun-lardaki düzenleme ve kısıtlamalara tabi olunmaksızın,
toplu iş sözleşmesi kapsamında bulunanlar
dışındaki Kurum personeline ödenecek aylık net ücret, toplu
iş sözleşmesi kapsamındaki personele ödenen ve Bilim Kurulu
tarafından referans olarak belirlenen göreve karşılık gelen
pozisyona yapılan ödemelerin iki katını; bu Kanunun 19 uncu
maddesi uyarınca Kurumda görevlendirilen kişilere yapılacak
aylık net ödeme ise toplu iş sözleşmesi kapsamındaki
personele ödenen ve Bilim Kurulu tarafından referans olarak belirlenen
göreve karşılık gelen pozisyona yapılan ödemeleri geçmemek
üzere Bilim Kurulu tarafından belirlenir. Kurumda görevlendirilecek hakem,
izleyici, panelist, kurul ve komite üyeleri ile benzeri kişilere
yapılacak net ödeme tutarı ise 40.000 gösterge rakamının
memur aylıklarına uygulanan aylık katsayısı ile
çarpımı sonucu elde edilecek tutarı ve bir ayda yapılacak
toplam net ödeme için 60.000 gösterge rakamının memur
aylıklarına uygulanan aylık katsayısı ile
çarpımı sonucu elde edilecek tutarı geçmemek üzere, diğer
kanunlardaki düzenleme ve kısıtlamalara tabi olmaksızın
Bilim Kurulunca belirlenir ve doğrudan ilgililerine ödenir. Bilim Kurulu
bu madde uyarınca yapılacak ödemelere ilişkin usul ve
esasları belirlemeye, ücretin bir kısmını performansa
bağlamaya yetkilidir.
BAŞKAN
Maddeyi oylamadan evvel Komisyonun açıklaması var.
Buyurun.
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş) Sayın Başkanım, 9uncu
maddenin hemen başında Kurumun Başkanı,
danışmanları, araştırıcıları var,
araştırıcıları yerine
araştırmacıları olacak.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Komisyon tarafından yapılan düzeltmeyle birlikte 9uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
10uncu maddeyi
okutuyorum:
MADDE 10- 278
sayılı Kanunun 6 ncı maddesi, 11 inci maddesi ve 12 nci maddesi
ile geçici 4 üncü maddesi ve geçici 5 inci maddesi yürürlükten
kaldırılmıştır.
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 11e
bağlı geçici madde 7yi okutuyorum:
MADDE 11- 278
sayılı Kanuna aşağıdaki geçici maddeler
eklenmiştir.
GEÇİCİ
MADDE 7- Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Bilim Kurulu üyesi olan
kişilerin görevleri, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (c) bendinde belirtilen sekiz yıllık
sürenin aşılmaması kaydıyla, dört yıl daha devam eder.
Bu süre içerisinde, Bilim Kurulu üyeliğinde boşalma olması
durumunda, yeni üye adaylarını Bilim Kurulu belirleyerek seçilmek
üzere Başbakana sunar.
Bu süre
içerisinde, daha önce Bilim Kurulu üyeliği yapmış olan
kişilerin tekrar Bilim Kurulu üyesi olarak atanması halinde, bu
kişilerin daha önceki görev süreleri, dönem sayısı dikkate
alınmaksızın, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (c) bendinde belirlenen sekiz yıllık sürelerin
hesaplanmasında dikkate alınır.
Bu Kanunun
yürürlüğe girmesini takip eden onbeş gün içinde, Bilim Kurulu biri
Bilim Kurulu dışından olmak üzere iki başkan adayı
belirleyerek Başbakana sunar. Başbakan bu adaylardan birini seçerek
Başkan olarak atanmak üzere Cumhurbaşkanına sunar; bu aday
Cumhurbaşkanı tarafından dört yıllık bir süre için
Başkan olarak atanır.
BAŞKAN
Geçici madde 7yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş) Sayın Başkanım, bu madde
üzerinde bir önerge vardı.
BAŞKAN
Önerge mi var?
SADULLAH
ERGİN (Hatay) Evet efendim, önerge var.
TURGUT DİBEK
(Kırklareli) Madde kabul edildi Sayın Başkan.
BAŞKAN
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.14
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.22
BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Fatma SALMAN
KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 138inci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
234 sıra
Sayılı Tasarının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet buradalar.
Geçici 8inci
maddeyi okutuyorum:
GEÇİCİ
MADDE 8- Kurumun 2006 yılından öncesine ait hesaplarının
denetimi ile Bilim Kurulu ve Başkanın ibrasına yönelik
işlemler, mülga 11 inci ve 12 nci maddeler çerçevesinde 31/12/2008
tarihine kadar tamamlanır.
BAŞKAN
Geçici madde 8i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici madde 9u
okutuyorum:
GEÇİCİ
MADDE 9- 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim
Kanununun 38 inci maddesine göre Kurumda görevlendirilmiş olup, aynı
maddenin son fıkrasındaki ikinci görev aylığı limitini
aşan ödemelerden yararlananlar, ödemelerin yapılmasında ita
amirliği yetkisini kullananlar ile ödemelerin yapılmasında yetki
kullanan diğer kişiler yapılan fazla ödemelerden sorumlu
tutulmazlar ve bunlar hakkında herhangi bir işlem yapılmaz. Bu
kişiler hakkında bu Kanunun yayımı tarihinden önce
açılmış olan davalar, kanun yollarına başvurulanlar
dâhil işlemden kaldırılır. Kesinleşmiş kararlar
bu Kanunun yayımı tarihinden sonra infaz edilmez.
Bu Kanunun
yayımından önce fazla ödemeye konu olduğu için iade edilen
tutarlar, ilgililerinin başvurusu halinde aynen iade edilir. Bu ödemeler
için hiçbir faiz talep edilmez.
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Uşak Milletvekili Osman
Coşkunoğlu.
Sayın
Coşkunoğlu, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Bilimsel ve Teknolojik
Araştırma Kurumu Kurulması Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 9uncu geçici maddesi üzerine Cumhuriyet Halk
Partisi adına söz almış bulunuyorum.
Bu madde daha
önce açılmış bazı davalarla ilgili -ki bu davalar,
ödemelerin yapılmasında yetki kullanan diğer kişileri
yapılan fazla ödemelerden sorumlu tutan bazı davalarla ilgili- bu
davaların artık bundan sonra devam etmesi olanağını
ortadan kaldıran bir maddedir.
Bu davalar neden
açılmıştır, kimler için açılmıştır? Bu
davalar, maalesef, o zaman yaptığımız tüm uyarılara
rağmen, bilim dünyasında, o zamanlar Sayın Başbakanın
İlla ben atayacağım. ısrarıyla, Türkiyede,
TÜBİTAKta eski yöneticilerle yeni yöneticiler arasında bir husumet
yaratan bir yaklaşımının sonucu açılmış
davalardı -35-36 kişiyi ilgilendiren- içinde rahmetli Erdal
İnönünün de bulunduğu kişiler mahkemeye verilmişti, sözüm
ona, şaibeli bazı harcamalar için veya şaibeli bazı
gelirler için. Bu çok ayıp bir yaklaşımdı ve bunun
izlerini
O zaman ben burada konuşurken yeni atanmış ile eski
atanmış arasında da bu tür husumetlerin
yaratılmasını, siyasi iradenin bu türlü husumetleri bir yandan
yaratırken bir yandan İlla Başkanı ben
atayacağım, illa Bilim Kurulunu ben atayacağım.
hırsını dikkate getirmiştim.
Bu madde,
işte, böyle haksızlığa uğramış, sadece bir
siyasi hırsın sonucu açılmış bazı davaları
düşürmek için konmuştur. İsabetlidir elbette fakat hiç
yapılmaması gerekirdi. Belki isabetli bile değil çünkü o
davaların iler tutar tarafı olmadığı için, âdeta,
burada, bir lütufmuş, affediyormuş gibi bir hava yerine belki de o
kişilerin mahkemeyle aklanması gerekir fakat yeterince mahkeme
kararı iktidarı zaten mahkûm etmiştir.
Dolayısıyla,
bu maddeyle, işlenmiş olan ayıbı belki örtüyoruz ama bu
saygıdeğer kişiler için açılmış olan bu davayla
yaratılmış olan bu utanç verici durumu telafi etmenin ve
Kişilerin onurlarını, bilimsel kimliklerini rencide etmiş
olmaktan Hükûmetin de özür dileyeceğini umuyorum.
Bu vesileyle
Sayın Bakan, tümü üzerine görüşmelerden sonra sorulan bazı
soruların üstüne, TÜBİTAKta daha önce görev yapmış
değerli -hâlâ da yine değerli bir pozisyonda olan- bir kişinin
ismini zikrederek -belki o amaca hizmet etmek istememiştir, belki maksadı
o değildi fakat sanki sadece o ismini zikrettiği kişinin
başarıları TÜBİTAKı bugüne
taşımıştır gibi bir izlenim bırakma ihtimaline
karşı- burada, huzurunuzda, Hükûmetin geçmişte yapılan bu
ayıptan dolayı özür dilemesini istiyorum. Ama ben de kendi şahsıma,
geçmişte bundan önceki Başkana -ki kendisi, Sayın Profesör Pak
çok taciz edilerek istifaya zorlanmıştır- ondan önceki,
emeği geçen bütün diğer başkanlara, bilim insanlarına,
bilim adamlarına ve kadınlarına ve yöneticilerine tekrar buradan
saygılarımı sunmak istiyorum bu madde vesilesiyle.
Teşekkür
eder, saygılar sunarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Coşkunoğlu.
Geçici madde 9u
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Geçici madde 10u
okutuyorum:
GEÇİCİ
MADDE 10- Bu Kanunun yayımı tarihinden önce Bilim Kurulu
tarafından görüşüle-rek karara bağlanan ve 190 sayılı
Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine uygun olarak açıktan atama izni
alınmış kadrolara yapılacak atamalar için ayrıca
açıktan atama izni aranmaz.
BAŞKAN -
Geçici madde 10u oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, çerçeve 11inci maddeye bağlı geçici 7nci madde
üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu Kurulması
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 1/559 Çerçeve 11 inci Maddesi ile 278 sayılı
Kanuna eklenen Geçici 7 nci maddenin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa
Elitaş |
Ünal Kacır |
A.Gökhan
Sarıçam |
|
Kayseri |
İstanbul |
Kırklareli |
|
Veysi Kaynak |
Fatih
Arıkan |
Hamza Yerlikaya |
|
Kahramanmaraş |
Kahramanmaraş |
Sivas |
Geçici madde 7-
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Bilim Kurulu üyesi olan
kişiler, dört yıl için yeniden atanmış sayılır.
Ancak, bunların Bilim Kurulu üyeliğinde geçen toplam görev süresinin
bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde belirtilen
sekiz yıllık süreyi aşması halinde, sürenin dolduğu
tarih itibariyle üyelikleri kendiliğinden sona erer. Kanunun
yayımı tarihinden itibaren dört yıl içerisinde, Bilim Kurulu
üyeliğinde her ne suretle olursa olsun boşalma olması durumunda,
yeni üye seçimi 4 üncü maddeye göre yapılır. Yeni üyenin hangi kontenjandan
seçileceğine, eski üyenin kontenjanı dikkate alınarak Bilim
Kurulu tarafından karar verilir.
Bu Kanunun
yürürlüğe girmesini takip eden onbeş gün içinde, Bilim Kurulu biri
Bilim Kurulu dışından olmak üzere iki başkan adayı
belirleyerek Başbakana sunar. Başbakan bu adaylardan birini seçerek
Başkan olarak atanmak üzere Cumhurbaşkanına sunar; bu aday
Cumhurbaşkanı tarafından dört yıllık bir süre için
Başkan olarak atanır.
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş) Uygun görüşle takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Katılıyoruz efendim.
SADULLAH
ERGİN (Hatay) Gerekçe Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Maddenin birinci
fıkrasının son cümlesinde yapılan değişiklikle,
Bilim Kurulu üyeliklerinde boşalma olması durumunda yeni üyenin hangi
özelliklere sahip kişiler arasından ve nasıl seçileceğine
ilişkin netleştirme yapılması amaçlanmış; ikinci
fıkrası ise genel olarak 278 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi
ile paralel olduğundan madde metninden
çıkarılmıştır.
Diğer yandan
maddenin anlaşılırlığını ve
uygulanabilirliğini artırmak amacıyla ise metinde çeşitli
redaksiyonlar yapılmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Çerçeve 11inci
maddeyi kabul edilen geçici maddeler ve önerge doğrultusunda
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
12nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 12- Bu Kanunun
8 inci maddesi 1/1/2009 tarihinde, diğer maddeleri yayımı
tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
Madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, sorum vardı.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Şandır, sorunuzu sorun. Pardon, görmedim burada,
yeni girdiniz de.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkanım, 11inci maddede bir sorum
vardı; girmiştim ama göremediniz galiba veya sisteme girmedi.
BAŞKAN
Girmedi.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Ama kanunun bütünüyle ilgili bir soru sormak istiyorum,
Sayın eski Adalet Bakanımızın da dikkatine sunuyorum: Bu
kanunun 11inci maddesinin geçici 9uncu maddesinde şöyle bir hüküm
geçirdik, şöyle söylüyor:
bu Kanunun yayımı tarihinden önce
açılmış olan davalar, kanun yollarına başvurulanlar
dâhil işlemden kaldırılır. Kesinleşmiş kararlar
bu Kanunun yayımı tarihinden sonra infaz edilmez. Yani kanunla
mahkeme sonucunu ortadan kaldırmak mümkün müdür, hukuki midir, böyle bir
usul var mıdır? Sorum budur efendim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Şandır.
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) Hiçbir mahzuru
yoktur, olabilir.
BAŞKAN -
Sayın Bakanım, cevap verecek misiniz?
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Ona sordu ama ben duyuyorum Olabilir, mümkündür.
diyor. Ben hukukçu değilim.
BAŞKAN
Teşekkürler.
Madde üzerinde
bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan; Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu Kurulması
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 1/559 Çerçeve 12nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Mustafa
Elitaş |
A. Gökhan
Sarıçam |
Veysi Kaynak |
|
Kayseri |
Kırklareli |
Kahramanmaraş |
|
Hamza Yerlikaya |
Ünal Kacır |
Fatih
Arıkan |
|
Sivas |
İstanbul |
Kahramanmaraş
|
Madde 12- Bu
Kanunun 8inci maddesi1/1/2009 tarihinde, 9 uncu maddesi 1/9/2008 tarihinde ve
diğer maddeleri ise yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş) Katılıyoruz.
BAŞKAN
Katılamazsınız
Uygun görüşle
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş) Uygun görüşle
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Katılıyoruz efendim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe okunsun Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe
Önerilen
değişiklikle, Kanunun Tasarısının Çerçeve 9uncu
maddesi ile değiştirilen 278 sayılı Kanunun 17nci
maddesinin 1/9/2008 tarihinde yürürlüğe girmesi öngörülmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda 12nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
13üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 13- Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
OSMAN
COŞKUNOĞLU (Uşak) Soru sormak istiyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Buyurun.
OSMAN
COŞKUNOĞLU (Uşak) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Aracılığınızla
Sayın Bakana iki soru sormak istiyorum.
Birinci sorum:
Birincisinin cevabı var veya yoktur, tümü üzerinde de sormuştum:
Genel gerekçede ifade ediliyor, TÜBİTAKın görevleri içerisinde
görülen ulusal öncelikler doğrultusunda bilim ve teknoloji
politikaları geliştirmek görevini TÜBİTAK ifa, yerine
getirmiş midir? Böyle bilim ve teknoloji politikaları var
mıdır?
İkinci
sorum: Biraz önce geçici 9uncu maddeyle, daha önce açılmış olan
birtakım davaları ortadan kaldırıyorsunuz. Bu davalarla
rencide edilmiş olan kişilerden özür dileyecek mi Hükûmetiniz?
Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Coşkunoğlu.
Sayın
Bakanım, buyurun.
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Sayın Başkan, madem Sayın
Milletvekilimiz Kısa olsun. dedi, evet, vardır. Her sene toplanan
Yüksek Kurul bilim politikasını belirler ve -zaten önceden söyledim-
Kurum da bunları uygular, dolayısıyla bunları
sonuçlandırır ve neyin yapılıp
yapılmadığını da rapor hâlinde
tartışılmak üzere Yüksek Kurula havale eder. Birinci sorunun
cevabı o.
İkincisi:
Burada Kurum olarak meseleye bakmak lazım. Uzun bir tarihi ilgilendiriyor
bu. Arkadaşlarımın hatırlaması için söylüyorum, bunun
bu yönetimle doğrudan ilgisi yok, bu yönetimin bir sorunu değil bu.
Bu yönetimde olan, şu anda Bilim Kurulunda olan arkadaşlarımızın
büyük bir kısmının da zaten bu konuyla ilgisi yok. Bu
yıllardır devam eden bir konu ama bir kısmı hâlâ mahkemede,
bir kısmı ödemeye başlamış, yani davayı
kaybetmiş. Dolayısıyla, bu pekâlâ şey de değil,
ödemeye başlamış. Karma karışık bir durum.
Açıkça söyleyeyim: Bilim adamlarımız yani bu insanlar böyle bir
sınırı aşan ödemelerle muhatap olduğunu bilmiyorlar.
Kurum bir görev veriyor, gelip o görevi yerine getiriyorlar ve daha sonra
deniyor ki: Sınırı aşan ödemeler yapılmış
ve tekrar bunları geri alacağız. Açıkça söyleyeyim: Ben,
kırk seneye yakın bir zamanı üniversitede geçirdim, onca yerlere
çağırdılar, gittim, belki ona karşılık olarak da
bir ödeme yapmış olabilirler. Dolayısıyla, burada bilim
adamlarımızdan kaynaklanan bir sıkıntı yok ve neticede
de böyle bir yasayla biz bu işi bir bitirmek istiyoruz. Yani bilim
adamlarımıza karşı olan saygımızdan dolayı,
kendilerinin bizzat sebep olmadıkları bir durumdan dolayı bu
konuyla daha fazla meşgul olsunlar istemiyoruz, onun için de bu iş
bitsin istiyoruz. Yani yaptığımız iş -siz de zaten
teşekkür ettiniz Sayın Coşkunoğlu- bundan ibarettir.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bakanım.
13üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Oylama için üç
dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin
teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de
sisteme giremeyen üyelerin oy pusulalarını oylama için öngörülen üç
dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca,
vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise hangi bakana vekâleten oy
kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve
soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını
yine oylama için öngörülen üç dakikalık süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma
Kurumu Kurulması Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının açık oylama
sonucunu bildiriyorum:
Kullanılan
oy sayısı: |
307 |
Kabul: |
271 |
Ret: |
34 |
Çekimser: |
2 (x) |
Böylece
tasarı kanunlaşmıştır; hayırlı, uğurlu
olsun efendim.
3üncü
sırada yer alan, Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu
Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
4.- Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu
Raporu (1/617) (S. Sayısı: 270) (xx)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet buradalar.
Komisyon raporu
270 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının
tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul
Milletvekili Fatma Nur Serter.
Sayın
Serter, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
FATMA NUR SERTER (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Kayseride Burç Eğitim Sağlık ve Kültür
Vakfı tarafından kurulmakta olan Melikşah Vakıf
Üniversitesiyle ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum ve yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Kayseride
Melikşah Vakıf Üniversitesi adı altında yeni bir
vakıf üniversitemizin bu kanun tasarısıyla kurulması
amaçlanmaktadır. Uzun yıllar boyunca vakıf üniversitelerimizin
ülkemizin gelir düzeyi yüksek bulunan üç büyük ilinde kurulmuş
olması, bunların tek istisnasının Mersin Tarsustaki
Çağ Üniversitesi olmasını yeni kurulan vakıf
üniversitesiyle aşmakta olduğumuz görülmektedir çünkü yüce
Meclisimizden art arda yeni vakıf üniversitelerinin Anadolunun
değişik illerinde kurulmasına ilişkin yasa tasarıları
geçmektedir.
(x)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa
eklidir.
(xx)
270 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Vakıf
üniversitelerinin Anadoluda kurulmakta oluşuna, belirli kurallar
doğrultusunda yapılandırılmaları hâlinde, Cumhuriyet
Halk Partisinin de onay vereceği bir durumdur ancak kurulmakta olan
vakıf üniversiteleriyle ilgili bazı konulara özellikle dikkat
çekmekte yarar görüyorum.
Sayın
Başkan, acaba bu gürültü devam edecek mi?
BAŞKAN
Haklısınız efendim.
Sayın
milletvekilleri, çok uğultu var, dinleyemiyoruz.
Buyurun
Sayın Serter.
FATMA NUR SERTER
(Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Kurulmakta olan
vakıf üniversiteleriyle ilgili gazete sayfalarına bir göz
attığımızda -ki yeni başlayan bir süreç değildir
bu, yıllardır devam eden bir süreçtir- üniversite seçme
sınavını izleyen dönemlerde büyük reklam ve promosyon
kampanyalarının yer aldığı dikkat çekmektedir.
Vakıf
üniversiteleri ilk kuruldukları yıllarda kendilerine özellikle yüksek
puanlı öğrenci çekmek için laptop vermek, burs ve yurt vermek gibi
birtakım yollara başvurmaya başladılar ancak ilerleyen
yıllarda bu konuda çok ciddi bir rekabet kendisini göstermeye
başladı ve bazı vakıf üniversiteleri, örneğin,
dereceye giren öğrencilere binek otosu vermek gibi teklifler ileri
sürdüler, bazıları çok yüksek meblağlarda para teklif etmeye
başladılar, bugün içinde yaşadığımız süreçte
aylık bağlama gibi bir yeni yöntemin benimsendiğini görüyoruz.
Bir vakıf üniversitesi ayda bin YTL, bir diğeri, onunla rekabet için
ayda 2 bin YTL önerirken, çok da yeni olmayan bir vakıf üniversitemizin
kendisine kayıt yaptıranlara neredeyse 50 bin YTLlik bir ikramiye
vadettiğini görüyoruz.
Değerli
milletvekilleri, şimdi bunları niçin söylüyorum? Bunları
şunun için söylüyorum: Demek ki kurulan vakıf üniversiteleri kendilerine
yüksek puanlı öğrenci bulamıyorlar, bunu bulabilmek için de
böyle, birbirleriyle rekabet eden promosyon kampanyalarına
başvuruyorlar.
Niye yüksek
puanlı öğrenci bulamıyorlar ve neden yüksek puanlı
öğrencileri kendilerine çekmek istiyorlar? Yüksek puanlı
öğrencileri kendilerine çektiklerinde en yüksek puanla giren
öğrencinin puan eşiği o üniversitenin yine promosyon
kampanyasında kullanılan bir başka temel faktör hâline
dönüştürülüyor.
Niye yüksek
puanlı öğrenci bulamıyorlar veya niye öğrenci bulmakta zorlanıyorlar?
Değerli milletvekilleri, çünkü öğrenim ücretleri gerçekten çok
yüksek. Bu yıl içerisinde vakıf üniversitelerimizin ilan ettiği
eğitim öğretim ücretlerini lütfen bir kez daha
hatırlayalım, KDVsiz 30 bin YTLye varan rakamlardan söz ediyoruz.
Burada Sayın
Bakanın bir konuya dikkatini özellikle çekmek istiyorum: Bir üniversite
öğrencisinin yıllık maliyeti ne kadardır? diye
değişik bilim dalları itibarıyla bakmaya
ihtiyacımız olduğu düşüncesindeyim.
Bakınız,
bir tıp fakültesi öğrencisinin öğrenci başına devlete
cari maliyeti 11 ila 12 bin YTLdir devlet üniversitelerinde.
Şimdi
vakıf üniversitelerine bakalım: Tıp fakültesi için istedikleri
öğrenim ücreti ne kadardır? KDVsiz 30 bin YTLdir.
Bir mühendislik
fakültesi öğrencisinin devlete maliyeti 2.236 YTL olarak YÖK
istatistiklerinde ilan edilmiştir. Oysa vakıf üniversitelerinde
istenen ücret 18 bin YTLdir.
Hukuk, iktisat ve
işletmede 1.700 YTL civarındadır maliyet, istenen 17 ila 18 bin
YTLdir.
Sadece
hazırlık sınıflarına baktığımızda,
hazırlık sınıflarında istenen ücretin 24 bin YTLye
kadar yükseldiğini görüyoruz.
Şimdi,
burada bir konuya dikkatinizi çekmek istiyorum: Bir hazırlık
sınıfı için 12 bin YTLye eğitim öğretim ücreti ilan
eden vakıf üniversitesi var, 24 bin YTL ilan eden vakıf üniversitesi
var.
Değerli
milletvekilleri, bu vakıf üniversitelerinin öğretim ücretleriyle
ilgili hiçbir denetleme acaba neden yapılmamaktadır? Böyle bir
şeye ihtiyaç yok mudur? Bu işin ucu tamamıyla açık
mıdır? Her vakıf üniversitesi istediği ücreti ilan etmekte
özgür müdür? Eğitim öğretim ücretleri arasındaki bu
farklılıklar neden ortaya çıkmaktadır? Bütün bunları
birlikte değerlendirdiğimizde, o zaman Acaba, bu kadar fazla
vakıf üniversitesinin birbirinin ardı sıra kuyruğa girerek
kurulmakta oluşunun sebebi, 2547 sayılı Kanunda vakıf
üniversitelerinin kazanç amacı güdemeyeceği açık bir biçimde
belirtilmesine rağmen, bazı vakıf üniversitelerimiz,
doğrudan kazanç amacıyla mı kurulmaktadır? sorusunun ciddi
bir biçimde düşünülmesine gereksinim olduğu inancını
taşıyorum ve konuyu burada sizlerle paylaşmayı da bir görev
kabul ediyorum.
Vakıf
üniversitelerimize geçmişten bu yana devletin çok ciddi yardım ve
katkıları olmuştur. Bu, sadece burs verme oranına göre
yapılan devlet yardımıyla sınırlı değildir.
Örneğin, bir devlet üniversitesine, ihtiyacı olmasına
rağmen, bir bina tahsisi -istediği hâlde-
yapılmadığı hâlde bir vakıf üniversitesine kolayca
yapılmıştır, arsa tahsisleri kolaylıkla
yapılmıştır. Hatta, İstanbulun en gözde yerlerinde
çok değerli araziler yılda 1 YTLlik kirayla vakıf
üniversitelerine tahsis edilebilmiştir. Vakıf üniversitelerine
karşı değiliz ama istiyoruz ki öğretim üyesi yetiştirilmesine
bu üniversitelerimiz de katkı sağlasın. Oysa vakıf
üniversitelerine bakıyoruz, öğretim üyesi ihtiyacını
tümüyle devlet üniversitelerinden karşılıyorlar. Şimdi, biz
birbiri ardı sıra vakıf üniversitesi kurduğumuz zaman acaba
devlet üniversitelerinin, öğretim üyesi bakımından, içini
boşaltıyor muyuz boşaltmıyor muyuz? Bunu Anadolumuzun
çeşitli illerine yaydığımız zaman, orada ciddi
öğretim üyesi açığı çeken yeni yapılanmış
devlet üniversitelerimizin içi yeni kurulan vakıf üniversitelerince
boşaltılacak mıdır boşaltılmayacak
mıdır? Bütün bunların ciddi olarak düşünülmesine ve yeni
vakıf üniversitesi kurulurken bu hesapların da yapılmasına
gerek olduğu inancını taşıyorum ve inanıyorum ki
siz değerli milletvekilleri de bunları doğru değerlendirme
ihtiyacını hissetmektesiniz.
Bakınız,
devlet arazileri, devlet binaları vakıf üniversitelerine tahsis
edilirken
Tabii, burada Sayın Millî Eğitim Bakanı bugün
bulunmuyor, ben buradaki Sayın Aydına bu yükümlülüğü yüklemek
istemiyorum ama şunu merak ediyorum: Arazileri ve binaları vakıf
üniversitesine tahsis etmekte hiçbir sakınca görmeyen
bakanlıklarımız ve Hükûmetimiz, acaba Orta Doğu Teknik
Üniversitesinin binalarını yıkmaya teşebbüs eden ya da en
azından bunu söylemlerine indiren Ankara Büyükşehir Belediye Başkanına
neden sesini yükseltmek ihtiyacı hiç hissetmemiştir? Ben istedim, ben
çok istedim, Millî Eğitim Bakanımızın sesini duymak
istedim. (CHP sıralarından alkışlar) Bir büyükşehir
belediye başkanı, aslında bütün üniversitelerimizin neredeyse
tüm binaları ruhsatsız olmasına rağmen bunlara ses
çıkarmazken, bir üniversitemizin binalarını yıkmakla o
üniversiteyi tehdit ederken ben Millî Eğitim Bakanımızın
-çok samimi söylüyorum- sesini, feryadını duymak istedim değerli
milletvekilleri, feryadını duymak istedim! (CHP
sıralarından alkışlar) Hayır, yapamazsın. dediklerini
duymak istedim, bu sesi duyamadım. Duyamayınca elbette birtakım
kuşkuları da o duyulmayan sesin arkasından hissetmek durumunda
kalıyoruz.
Şimdi,
kurulan vakıf üniversitelerine baktığımızda, bu
vakıf üniversiteleriyle ilgili bir kuşkumuzu daha burada sizlerle
paylaşmak istiyorum.
Her vakıf
kurana çok ciddi bir sorumluluk yükleyen bir üniversite kurma
hakkının da kolayca tanınmaması gerekir. Bu
vakıfların özellikleri, nitelikleri, bağlantıları,
hangi amaçla kuruldukları, kâr amacıyla mı yoksa başka amaçlarla
mı kurulduklarının da iyi irdelenmesine, incelenmesine ihtiyaç
vardır. Ben bu konuda asla spekülasyon yapmaktan yana değilim.
Bilmediğim ve belgelendirmediğim hiçbir iddiayı da yüce Meclisin
kürsüsüne taşımam. O nedenle sadece bu kadarını söylemek istiyorum.
Duyumlardan hareket ederek bir suçlama yapmak istemiyorum. Ancak, bir
vakfın, kurulan bir vakfın niteliği, bu vakfın bir
üniversite yükümlülüğünü üstlenip üstlenemeyeceğinin de ciddi bir
biçimde araştırılmasına ihtiyaç olduğunu duyuyorum.
Çünkü üniversitelerimiz, ne yazık ki vakıf üniversitelerimiz
özellikle, promosyon kampanyası olarak sadece laptop, bilgisayar vesaire
dağıtmıyorlar değerli milletvekilleri. Bakın,
promosyon kampanyalarına neler eklendi son dönemde. Bir üniversitemiz, ne
yazık ki, kendi reklamını yaparken Bu üniversitede Atatürkü
eleştirmeye izin var. ibaresini kullanıyor. Ben inanıyorum ki
buradaki bütün değerli milletvekilleri böyle bir promosyon
kampanyasına onay ve destek vermeyecektir, vermemelidir.
Dolayısıyla, kurulan bir üniversitede o üniversiteye destek veren
vakfın özelliği ve niteliği üzerinde de çok büyük
duyarlılık gösterilmesine ihtiyaç vardır. İster vakıf
üniversitesi olsun, ister devlet üniversitesi, 2547 sayılı Yasa
üniversitelerin hangi doğrultuda eğitim vereceğini çok açık
bir biçimde ifade etmiştir. Türkiye Cumhuriyeti hudutları içinde
kurulan bütün üniversiteler Atatürk milliyetçiliğine; laik, demokratik,
sosyal, hukuk devletine ve cumhuriyete bağlı bireyler yetiştirmek
zorundadır. ifadesi 2547 sayılı Yükseköğretim
Yasasının kuruluş temel ilkeleri içerisinde yer
almaktadır. Dolayısıyla bizim, kurucu vakıfların
özellikleri konusunda duyarlı olmamız, her bir milletvekili için
aynı derecede önem ve hassasiyet taşımaktadır.
Yine,
değerli milletvekilleri, eğitimin sadece kazanç amacıyla
yapılmasının önünde Türk yükseköğretim mevzuatı
itibarıyla engeller vardır. Yani Türkiyede özel üniversite
kurulamaz. Eğer biz kazanç amacıyla faaliyet gösteren vakıf
üniversitelerinin önünü açmayı sürdürürsek o zaman akla başka sorular
da geliyor. Acaba yavaş yavaş özel üniversiteler için bir
girişim mi başlatılmıştır, yani yavaş
yavaş özel üniversiteler mi gündeme geçirilmektedir, vakıf
üniversiteleri özel üniversiteye giden yolu mu aralamaktadır gibi
kuşkular da beraberinde gelmektedir. Zannediyorum burada
yapılması gereken, bu üniversitelerin kazanç amacıyla faaliyet
göstermediklerini saptayacak çok ciddi bir denetlemedir ve bu denetlemeyi
başlatmak, bu denetlemenin yapılması için Yükseköğretim
Kuruluna direktif vermek, emir vermek görevi de Millî Eğitim
Bakanlığına düşmektedir. Biz bunun takipçisi
olacağız ve bu farklı öğretim ücretlerinin ardında
hangi nedenlerin olduğuna ilişkin bir incelemenin
yapılmasını talep ediyoruz. Bunun da cevabını
önümüzdeki dönemde Millî Eğitim Bakanlığından
soracağız ve takip edeceğiz. Neden derseniz, ipin ucunu
bıraktığınız zaman hızla bir değişik
noktaya doğru sürükleniyor. Hatırlatmak istiyorum: Geçtiğimiz
dönem içerisinde bir garip üniversite yapısı ortaya çıktı.
Hatırlatayım, New York Alfred Üniversitesi diye, bizim
mevzuatımızın tümüyle dışında bir korsan
üniversite kuruldu, faaliyet göstermeye başladı, Türk
yükseköğretim mevzuatına aykırı bir öğrenci
yapısıyla faaliyet göstermeye başladı, İnternet
üzerinden kayıt almaya başladı. Bu konuda soru önergeleri
verdik, cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunuldu ve
arkasından böyle bir üniversite bir anda buharlaştı. Çünkü Millî
Eğitim Bakanı benim soru önergeme vermiş olduğu
yanıtta böyle bir üniversitenin bulunamadığını ifade
ettiler. Yani bir anda üniversite yok oluvermiş, kaybolmuş. Bu gibi
girişimler her zaman Türk yükseköğretimini delme girişimleri,
korsan eğitim kurumları kurma girişimleri olabilmektedir. Her
birimizin, bu Meclisin çatısı altında olan her bir
milletvekilinin bunu takip yükümlülüğü vardır. Ben, yeni
üniversiteler kurulurken, özellikle vakıf üniversiteleri kurulurken kurucu
vakıfların amacının, kurucularının niyetinin,
hedeflerinin, ilkelerinin çok büyük bir duyarlılıkla irdelenmesine ve
bu üniversitelerin kesinlikle kazanç amacıyla kurulan üniversiteler
olmamasına özen gösterilmesine ihtiyaç olduğu düşüncesindeyim.
Bu koşullarda Melikşah Üniversitesiyle ilgili elimizde yeterli bir
done yok, birtakım duyumlar var ama bundan sonra buraya kuruluş için
getirilen bütün üniversitelerin bu ayrıntılı incelemesinin Millî
Eğitim Bakanlığı tarafından da yapılarak bizim
önümüze getirilmesini bekleyeceğiz.
Hayırlı
olsun diyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN -
Teşekkürler Sayın Serter.
Evet, Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Kırıkkale Milletvekili Osman
Durmuş.
Sayın
Durmuş, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 270 sıra sayılı Kayseri Melikşah
Vakıf Üniversitesiyle ilgili olarak Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Türk gençliği, Türk milletinin millî mücadele
sonrası kurduğu Türkiye Cumhuriyetini ebediyen yaşatacak, Türk
milletinin huzur ve refahını sağlayacak, zeki,
çalışkan ve yüksek ahlak, sezgi ve meziyete sahip bir gençliktir.
Yüce Atatürkün en önce kurduğu, millî mücadele ve Kurtuluş
Savaşını yapan gazi Meclis, kurulduğu şartlar ve ilk
günün heyecan ve kararlılığı içinde millî devletimize,
cumhuriyetimiz ve demokrasimize ve onları koruyup yaşatacak olan
gençliğimize sahip çıkmak zorundadır.
Değerli
milletvekilleri, Türk gençliğine fırsat eşitliği içinde
temel eğitim ve yükseköğretim hakkını vermek
zorundayız. Ülkemiz ihtiyaç duyduğu insan kaynağını
yetiştirmek ve niteliklerini belirlemek amacıyla meslek elemanı
planlaması yapmalıdır. Kamu ve özel sektör ihtiyacını
belirlemek ve karşılamak birinci önceliğimiz
olmalıdır. Ancak okumak isteyen gençlere sınırlı
sayıdaki örgün eğitim kapasitesiyle Kontenjanlarımız
doldu, sizi eğitemeyiz. gibi bir statükonun savunucusu
olmamalıyız.
Yaptığım
bir inceleme sırasında, Milliyetçi Hareket Partisi ARGE
çalışmaları sırasında 1998 yılında
üniversitelerimizin örgün eğitime kabul ettiği öğrenci
sayısı 250 bin civarındaydı. Sene 2008. Şu anda da
örgün eğitime kabul edilen öğrenci sayısı, üniversite
sayısı 2 katına çıkmış olmasına rağmen
240-250 bin civarındadır. O hâlde, üniversitenin sayısı
kadar kapasitesi, nitelikli bina ve laboratuvarları, yetenekli
öğrencileri yanında asıl önemlisi yeterli sayıda ve
kalitede öğretim elemanı ihtiyacını karşılamak
için plan ve programlar uygulamaya geçilmelidir. Türkiyedeki seksen bir il
sayısıyla üniversite sayısı
sınırlandırılmamalıdır. Üniversitelerimizi tabii
ki tüm dünyada tercih edilen öğretim kurumları hâline getirerek
ülkemizi eğitim turizmine açmak zorundayız. Ayrıca, dünyadaki
yetenekli bilim adamlarına ülke kapıları açılmalı ve
ülkemize doğru bir beyin göçü sağlanmalıdır. Hâlbuki bizim
ülkemizdeki bilim adamları yurt dışına kaçıyor. Bu
bilim adamlarına Türkiyeyi tercih etmelerini sağlayacak bir
özendirici, primli ücret uygulamasını tüm öğretim
elemanlarımız için de rekabet şartlarında
sağlamalıyız.
Türkiye, Avrasya
ve Afrikanın bilim merkezi olmalıdır. Kâr amacı gütmemek
şartıyla kamu ve özel eğitim vakıflarının
üniversite kurmasına fırsat verilmelidir. Bu arada, birçok ilden
büyük ilçelerimiz de üniversiteyi hak etmektedir. Özellikle bunlardan
birkaçını sayabilirim. İskenderun, Tarsus, Çorlu, Ereğli,
İnegöl, Alanya, Bafra, Ünye bunlardan birkaçı olarak ifade
edilebilir.
Değerli
milletvekilleri, uluslararası üne sahip Batılı üniversitelerin
de Türkiyede ortak teknik üniversiteler açmalarının yolu
sağlanmalıdır. Tabii, 2547, yabancıların Türkiyede
üniversite kurmasına fırsat vermiyor. O nedenle, Türkiyedeki
bazı vakıflarla iş birliği dâhilinde olabileceğini
düşünüyorum ülkemiz kuralları dâhilinde. Seçkin bilim
adamlarının üniversitelerimizde eğitim vermesi ve pratik
uygulamalarıyla kendilerini ifade edebilmeleri imkânı verilmelidir.
Eski hâliyle ileri teknoloji üreten tesislere sahip olan benim ilim
Kırıkkalede bir özel teknik üniversite istiyoruz. Bir teknik
üniversiteyi hak ettiğimizi de düşünüyorum, ister yerli sermaye ister
ortak. Bu bizim beklentimizdir.
Değerli
milletvekilleri, iktidar ve muhalefet partileri olarak ve yöre insanları
olarak yüzlerce üniversite istiyoruz. O zaman, öğretim üyesi
yetiştirilmesi, planlanması, dağılım dengesinin
kurulması sorumluluğunu yüce Meclis kabul edip gerekli düzenlemeleri
hazırlamalıdır. Bundan önceki üniversiteyle ilgili bir kanun
vesilesiyle rektör seçimlerine değinmiş ve rektörlerin bir defaya
mahsus beş yıllığına seçilmesini teklif etmiştim.
Bu defa, buna ilave olarak, rektörün profesör eşi, kardeşi ve
çocuklarının rektörün seçildiği dönemi takip eden dönemde de
seçimde aday olmamasını öneriyorum. Bunu niçin öneriyorum? Ankara,
İstanbul, Ege, Gazi, Orta Doğu, Hacettepe gibi büyük köklü
üniversitelerimizin binlerce öğretim üyesi mevcuttur. Rektörlerimiz, bir
defa daha rektör seçilmek için, seçim yatırımı olarak, standart
üstü yeni öğretim üyeleri atamaktadır. Yeni kurulan üniversitelerin
öğretim üyeleri, elemanları büyük şehirlere ve köklü
üniversitelere gitmek için fırsat kollamaktadır. Bir de özel
vakıf üniversitelerinin öğretim üyesi transfer işi işin
içine girince, taşradaki devlet üniversitelerinde öğretim
elemanı darlığı giderek artmaktadır. Taşrada
yetmiş iki yaşına kadar çalışmak bir ihtiyacı
karşılamakla birlikte yeterli değildir. Dinamizm ve araştırma
şevki eksikliği, o üniversitenin kalitesini olumsuz etkilemektedir.
Değerli
milletvekilleri, seçim popülizmi yapan rektörler, bu öğretim
elemanlarını kendisine oy versin diye başka ana bilim dalı
kadrosunu, kadrosu şişkin olan ana bilim dallarına aktarmakta,
üniversitedeki ana bilim dalları arasında da bir öğretim
dengesizliğine sebep olmaktadır. Bu durum, yeni açılan
üniversitelerimizin aleyhine gelişmektedir. Uzun yıllar öğretim
üyeleri, taşrada yeni kurulan üniversitelerin öğretim
ihtiyacını karşılamak için iki yıllık rotasyona
gönderilirdi. Şimdilerde bu da yok.
Sonuç olarak,
üniversitelerimizde seçim yoluyla rektör atanması ve rektörlerin 4x2
yıl görev yapabilmeleri taşradan şehre göçü
artırmış ve üniversitelerimizi olumsuz etkilemektedir. Seçim bir
demokratik hak olarak görülüyorsa rektörler de cumhurbaşkanı gibi
beş yıllığına ancak bir defa seçilirse öğretim
elemanı kadro şişirmesi durur, yeni yetişen elemanlar,
boş bulunan, yeni açılmış üniversitelerimizin
kadrolarına atanarak üniversiteler arasında öğretim elemanı
dağılımında denge sağlanır.
Değerli
milletvekilleri, başarılı, doktoralı birçok ilim
adımı, üniversitedeki öğretim elemanlarının
maaşlarının düşük olması dolayısıyla
üniversiteyi tercih etmemektedir. Üniversite öğretim üyelerimiz, sosyal
statüsüne yaraşan bir ücreti hak etmektedir. Ancak altı dönemdir
kendi özlük haklarını düzenleyemeyen Türkiye Büyük Millet Meclisi
üyelerinin, basın-yayın organlarının yüklenmeleri
vesilesiyle kendi özlük haklarını düzenlemekten korkar hâle
gelmiş olması, bu arada Meclisin ağırlığına
gölge düşürmektedir.
Değerli
milletvekilleri, vakıf üniversitelerinde öğretim üyeleri transfer
edildiklerine sıkça şahit oluyoruz. Futbolcu transferinde belirli bir
düzen ve takvim varken üniversiteler arası transferlerde de kurallar
olmalıdır. En azından çok zorunlu olmadıkça öğretim
yılının ortasında görev yeri değiştirilmesine
izin verilmemelidir.
Değerli
milletvekilleri, mezhep, tarikat, dinî cemaat ve siyasi cemaatlerin
üniversitede geleceğimizin teminatı olan gençlerimizi kamplara
bölmesine veya ayrıştırmasına fırsat verilmemelidir.
Bu nedenle üniversite dinî cemaat veya tarikatın siyasi simge merkezi
hâline döndürülmemelidir.
Türk
üniversiteleri bilim ve teknolojinin en üst düzeyde üretildiği,
sanayimizin ve tarımımızın gelişmesinin
öncülüğünü yapmalı ve özellikle sosyal yapımızın
gelişip yükselmesini sağlayan bilim kaleleri olmalıdır,
ayrışmanın, çatışmanın odak merkezleri hâline
getirilmemelidir.
Üniversitelerimiz
1960tan 1980e kadar siyasi çalkantı ve çatışmalar,
sancılar ve sıkıntıların mekânı hâline
getirilmiştir. Küresel güçlerin o gün üniversitede oynadığı
rol hepimizin hafızalarındadır.
Değerli
milletvekilleri, üniversitelerde her tür siyasi görüşün temsil edilmesi
doğaldır. Ancak bu hak ve özgürlüğün kullanılması
toplumumuzu siyasal cepheleşme, mezhep, tarikat ayrışması
ve toplumsal ayrışmaya götürecek etnik ırkçılık
sapkınlığına fırsat olarak
kullanılmamalıdır. Bu görüşler
ışığında, vakıf üniversitesi
yapılanması da bu ayrışma, bölünme yolunun basamakları
olarak görülmemelidir.
Saygıdeğer
milletvekilleri, ihanet yolunun kaldırımları iyi niyet
taşlarıyla döşenmemelidir. İnsani hoşgörü yanında
bilimsel şüpheciliğin vatan bütünlüğü için gerekli iki öge
olduğunu düşünmeliyiz.
Bu duygularla
Melikşah Üniversitesinin saygıdeğer Kayserililere ve ülkemize
faydalı olmasını diliyor ve umuyorum.
Saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Durmuş.
Soru-cevap
işlemine başlıyoruz.
Sayın
Öztürk, buyurun efendim.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakana
aracılığınızla sormak istiyorum: Anayasamız
kazanç amacına yönelik olmamak kaydıyla vakıf üniversitesi
kurulabileceğini öngörmektedir. Ortada kazanç amacı
olmadığına göre, vakıflar devlete bağışta
bulunarak üniversite kurulmasını istemek yerine, niçin daha zor olan
yolu seçerek bizzat üniversiteyi kurmak ve yönetme işini üstlenmek
istiyorlar? Bu isteklerinde kazanç amacına uyup uymadıkları
konusunda yeterince denetim yapılmaması mı etkili
olmaktadır, yok eğer denetleniyorlar ise devletin eğitim
politikaları dışında gençleri farklı amaçlar
doğrultusunda eğitmek gibi bir istekleri mi etkili olmaktadır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Öztürk.
Sayın
Ünlütepe, buyurun.
HALİL
ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar) Sayın Başkan,
aracılığınızla, ilgili bakan olmadığı
için Komisyon Başkanına sorumu yöneltmek istiyorum.
Kurulmakta olan
Melikşah Üniversitesinde hukuk fakültesi açıyoruz. Böyle bir
fakülteyi açmanın gerekçeleri nelerdir? Bilindiği gibi, ülkemizdeki
üniversitelerde hukuk fakültesi sayısı, buralardan mezun
olanların birikimi dikkate alındığında yeni bir hukuk
fakültesi açmaya ihtiyaç var mıdır? Hukuk fakültesi
mezunlarının sayısı ihtiyaçtan çok fazladır. Bu
bilimsel raporlarla da ortaya çıkmıştır. Bilimsel
raporlarla da kanıtlandığı hâlde hukuk fakültesi açmaktaki
düşüncenizin gerekçeleri nelerdir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Ünlütepe.
Sayın
Doğru, buyurun.
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Tokat ili
Gaziosmanpaşa Üniversitesi son yıllarda önemli gelişmeler
göstermiştir. Altyapısı tamamlanmış olmasına
rağmen, yıllardan beri halkın ve üniversitenin istediği güzel
sanatlar fakültesi ve mimarlık ve mühendislik fakültesi bünyesinde
kurulmamıştır. Bu konuyla ilgili soru önergeme Millî Eğitim
Bakanlığı verdiği cevapta, Güzel sanatlar fakültesi
kurulma aşamasına gelmiştir. demişti ancak hâlen
kurulmamıştır. Her iki fakültenin de kurulmasıyla ilgili
bir çalışma var mıdır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Doğru.
Sayın
Bakanım veya Sayın Komisyon Başkanım, hanginiz cevap
vereceksiniz?
Buyurun.
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir)- Efendim, ben birinci soruyla ilgili bir konuya temas
etmek istiyorum. Sayın Komisyon Başkanımız doğrudan
kendisi muhatap olduğu için doğrudur, çünkü Komisyonda
görüşülmüş olmalı, o soruyu kendileri
cevaplandırsınlar.
Tabii, üniversite
deyince bizim sıradan tabirle Amerikayı yeniden keşfetmeye
ihtiyaç yok. Aslında modern bir üniversitenin, çağdaş bir
üniversitenin ne yapacağı ve ne yapmayacağı bellidir.
Dolayısıyla, evet öğrenciyi bir anlamda tabii aynı zamanda
etkileme yeridir üniversite. Zaten hayatımız doğumdan ölüme
kadar her anıyla hem etkilemeye hem de etkilenmeye açıktır. Ama
üniversitenin temel etkileme görevi şu olmalıdır: Evvela
güvenilir bilgi sevgisini ve o bilgiye göre hareket etme ilkesini
öğretmek, teşvik etmek, onu öğrencinin kişiliğinin,
karakterinin bir parçası hâline getirmek için çaba sarf etmelidir.
Üniversitenin birinci görevi odur. Güvenilir bilgiyle hareket eden,
kararlarını ileride hayatta güvenilir bilgiyle veren, vermeye
çalışan bir insan yetiştirme kurumudur üniversite.
İkincisi,
sistemli, şümullü düşünceye sahip olmayı, tutarlı
düşünceye sahip olmayı da öğretmek zorundadır. İster
mühendis olsun, ister doktor olsun, ister hukukçu olsun evvela düşünmeyi,
bir bakıma düşünme sanatını, düşünme yöntemini,
usulünü öğretmek de yine üniversitenin bir vazifesi olmalıdır.
Bu, tabii sosyal bilimlerde daha programın organik bir paçasıdır
ama diğerlerinde de mutlaka olmalıdır.
Üçüncüsü ise,
paylaşılan millî ve insani değerlerdir. Tekrar ediyorum:
Paylaşılan millî ve insani değerlerdir. Biz bu eğitimi bir
toplum içinde veriyoruz. Bu toplum yüzlerce yılı bulan, bu millet
yüzlerce yılı bulan bir hayata sahiptir. O hayatın içinde
tecrübe edile edile süzülüp bize gelen değerlerimiz vardır. O değerleri
bize ileten insan kaynağı vardır. Bugün hayatta olmasa dahi,
minnet ve şükranla onları anarak paylaşılan millî ve insani
değerlerimizi öğretmek gibi, onları benimsetmek gibi bir
vazifemiz vardır, eğitimin her basamağında, üniversite
dâhil.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Sağlam.
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş) Sayın Başkanım,
değerli arkadaşımız Melikşah Üniversitesine hukuk
fakültesi kurulmasının Türkiyedeki hukuk fakültelerinde yeteri kadar
öğrenci bulunduğu gerekçesiyle hangi gerekçeyle konduğunu
sordular. Aslında burada şunu belirtmek istiyorum: Üniversitelerin
meslek adamı yetiştirme gibi görevleri yanında asıl
fonksiyonları bilim yapma ve yaymadır. Burada da üniversite bir formasyon
vermedir okumak isteyenlere o alanda. Dolayısıyla, insan gücü
planlaması şeklindeki geçmişte olan ekonominin
ihtiyaçlarına göre adam yetiştirilmesi yahut devlet kadrolarına
göre adam yetiştirilmesi üniversitenin işi değildir.
Dolayısıyla, çeşitli bilim dallarında, hele bir vakıf
üniversitesi, gerekirse kendi fakültesini açar, talipliler varsa gelir okurlar.
Bunlar illa da hâkim olmak, savcı olmak, avukat olmak için okumazlar,
hukuk formasyonu almak için okurlar, başka mesleklerde de olduğu
gibi. Dolayısıyla, mevcut kadrolara adam yetiştirme gibi bir
fonksiyonu üniversitelerin yoktur. Melikşah Üniversitesi de herhâlde bu
gerekçeyle hukuk fakültesini açmak istiyor. İsteyenler gelir okur, talip
olanlara bu imkân verilmiş olur.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Sağlam.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Kılıçdaroğlu.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) - Acaba YÖK her gelen üniversiteye hukuk
fakültesi açma izni veriyor mu vermiyor mu? Onu öğrenebilir miyiz?
BAŞKAN
Soru mu soruyorsunuz?
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Evet efendim.
BAŞKAN
Soru soruluyor efendim. Cevap verecek misiniz?
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) - Komisyona değil. YÖKün temsilcisi
var. Acaba her başvuran üniversiteye hukuk fakültesi açabilirsiniz diye
izin veriyor mu vermiyor mu? Çünkü Sayın Başkanın bu
açıklamasına göre herkese izin verilmesi lazım.
BAŞKAN
Hükûmete mi soruyorsunuz, Komisyon Başkanlığına mı
soruyorsunuz?
HALİL
ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar) Ben sorduğum soruya cevap alamadım.
Tekrar sorayım sorumu.
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş) Efendim, ben cevaplandırabilir
miyim?
BAŞKAN
Buyurun Sayın Sağlam.
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş) Bildiğim kadarıyla,
Yükseköğretim Kurulu kendi değerlendirmesini yapıyor. Her yere
hukuk fakültesi açma, devlet üniversitelerinde vermemesinin sebebi, öyle
zannediyorum ki oradaki öğretim üyesi vesaire konusunu düşünerek
yapıyor. Vakıf üniversiteleri için, onların
başvuruları üzerine bir değerlendirme yapıyor ve Millî
Eğitim Bakanlığına bildiriliyor, Komisyonumuza da o
şekilde geliyor. Dolayısıyla, biz gelen tasarı üzerinde
tartışma yapıyoruz. Tasarıdaki fakültelerin
gerekliliği gereksizliği Komisyonumuzun görev alanı içinde
değil, kusura bakmasınlar.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Ama Sayın Başkan o gerekçeyi
savunmayacak efendim.
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş) Savunmuyorum efendim.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Savunuyorsunuz efendim.
BAŞKAN
Efendim, böyle bir usul yok.
HALİL
ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar) Soruyu tekrar sorayım mı?
BAŞKAN
Sayın Ünlütepe, sorunuzu sordunuz herhâlde.
HALİL
ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar) Ama yanıtını alamadım.
BAŞKAN
Efendim?
HALİL
ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar) Sayın Başkan, sordum soruyu ama
yanıtını alamadım, ilgili bakan yok.
BAŞKAN
Yanıt alamadınız. Herhâlde bu kadar yanıt veriliyor
efendim.
DEVLET BAKANI
MEHMET AYDIN (İzmir) Efendim, biz Sayın Bakana ileteceğiz, bu
konuya yazılı cevap versinler. Yani, biz şimdi
BAŞKAN
Daha iyi, yazılı cevap verirler herhâlde size.
Sayın
milletvekilleri, tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelere
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Maddelere geçilmesi kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, birleşime ara vereceğim, ancak aradan sonra kürsüyü
Sayın Nevzat Pakdil Beye bırakacağım. Sizlere
hayırlı ve huzurlu bir tatil dilerim, hepinize
saygılarımı sunarım.
Teşekkürler.
(Alkışlar)
Birleşime
saat sekize kadar ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.24
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.04
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Fatma SALMAN
KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 138inci Birleşiminin
Dördüncü Oturumunu açıyorum.
270 sıra
sayılı Tasarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde
1inci maddeyi
okutuyorum:
YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI TEŞKİLATI
KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK
YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1 -
28/3/1983 tarihli ve 2809 sayılı Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanununa aşağıdaki madde eklenmiştir.
Melikşah
Üniversitesi
EK MADDE 106
Kayseride Burç Eğitim, Kültür ve Sağlık Vakfı
tarafından 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim
Kanununun vakıf yükseköğretim kurumlarına ilişkin
hükümlerine tabi olmak üzere, kamu tüzel kişiliğine sahip
Melikşah Üniversitesi adıyla yeni bir vakıf üniversitesi
kurulmuştur.
Bu Üniversite,
Rektörlüğe bağlı olarak;
a) Fen-Edebiyat
Fakültesinden,
b) İktisadi
ve İdari Bilimler Fakültesinden,
c)
Mühendislik-Mimarlık Fakültesinden,
ç) Hukuk
Fakültesinden,
d) Sosyal
Bilimler Enstitüsünden,
e) Fen Bilimleri
Enstitüsünden,
oluşur.
BAŞKAN
Gruplar adına konuşmacıları arz ediyorum: Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir, Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Sabahattin Çakmakoğlu, AK PARTİ
Grubu adına Ahmet Öksüzkaya.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Geri çekiyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Öksüzkaya, siz konuşacak mısınız?
AHMET ÖKSÜZKAYA
(Kayseri) Evet.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Bir teşekkür edecek Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Öksüzkaya.
AK PARTİ
GRUBU ADINA AHMET ÖKSÜZKAYA (Kayseri) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 270 sıra sayılı Kanun Tasarısı ile
Kayseride kurulması kararlaştırılan Melikşah
Üniversitesinin kuruluş kanunu ile ilgili AK PARTİ Grubu adına
söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Ülkemizde
yükseköğrenim yapmak isteyen gençlerimizin pek çoğu maalesef
yükseköğrenim imkânlarından faydalanamamaktadırlar. Birçok
gencimiz kısıtlı olan üniversitelerimize sınavla
girebilmekte ve bu yarışta sınava girenlerin ancak yüzde 10u
örgün lisans düzeyinde eğitim veren bir fakülte veya yüksekokulu
bitirebilmektedir, kazanabilmektedir. Bu yıl YÖK tarafından bazı
üniversitelerimizde kontenjan artırımına gidilmiş ancak bu
da yeterli olmamıştır.
Kayserimizde
kurulu bulunan Erciyes Üniversitesi 26.500 adet öğrencisiyle devlet
üniversiteleri arasında önemli bir yere sahiptir. Bugün kuruluşuna
karar vereceğimiz Melikşah Üniversitesinin de garantörlüğünü
yapmaktadır. Kayserili hayırsever sanayici ve iş adamlarımızın
destekleri ile bu üniversitemiz içinde birçok kampüs ve hastane binaları
yapılarak gençlerimizin ve bütün vatandaşlarımızın
hizmetine sunulmuştur. Buradan bu fedakâr ve hayırsever iş adamlarımıza
da teşekkür ediyorum.
Bugün burada
kuruluş kanununu görüştüğümüz Melikşah Üniversitesi de bir
grup hayırsever iş adamımız tarafından kurulan
vakıf bünyesinde hizmet verecektir.
Kayseri ili,
sanayi bakımından gelişmiş illerimizden birisidir.
Üniversite-sanayi iş birliği, şehrimizin ve ülkemizin
kalkınmasında önemli bir fonksiyon icra etmektedir.
Yaklaşık bin yıllık üniversite kültürümüzden beslenen
Kayserinin, kurulacak olan Melikşah Üniversitesiyle Türk insanı için
olduğu kadar, yakın ve uzak komşu ülkelerde kaliteli
eğitime, güvenli bir iklime ihtiyaç duyan insanlar için bir cazibe merkezi
olması da hedeflenmektedir. Üniversite bünyesinde kurulan teknopark,
sanayicilerimize teknolojik gelişmeler açısından
ışık tutmakta ve birçok ilimize model oluşturmaktadır.
Kayserimiz,
üniversite gençliğimizin eğitim, barınma, ulaşım ve
sosyal imkânları yönünden oldukça gelişmiş bir ilimizdir. Hiçbir
öğrencimiz sahipsiz kalmamaktadır. Vakıf üniversitemizde
yaklaşık 3.500 öğrenci eğitim görecektir. Kayserimize
kuruluşuna karar verilen üniversitemiz için büyük destek veren Sayın
Cumhurbaşkanımıza, Başbakanımıza,
bakanlarımıza ve milletvekillerimize, YÖK üyelerine teşekkür
ediyorum; vakıf yöneticilerine de burada ayrıca teşekkür
ediyorum.
Kayserimizin
böyle bir potansiyel ile birkaç üniversiteyi dahi bünyesinde
barındıracak bir fiziki altyapıya sahip olduğunu da buradan
belirtmek istiyorum. Yeni kurulacak Melikşah Üniversitemizin ülkemiz,
şehrimiz ve geleceğimiz açısından hayırlı
olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Öksüzkaya.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Kayseri Milletvekili Sayın Sabahattin
Çakmakoğlu, buyurun efendim. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
SABAHATTİN ÇAKMAKOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; Kayserimiz bir ilave
üniversiteye daha vakıf eliyle kavuşmaktadır. Bunu şu anda
müzakere ediyoruz. İnanıyorum ki bu kanun tasarısını
hepiniz kabul edeceksiniz.
Türkiyemizde
üniversiteler yüksek eğitim-öğretimin şaşmaz temel kuruluşlarından
biridir. Bildiğim rakamlara göre, yüz yirmi yedi adedine bir ilaveyle
Kayserideki yeni vakıf üniversitemiz Melikşah olarak
katılacaktır. Mevcut otuz üç vakıf üniversitesine de ilave otuz
dördüncü bir üniversiteye kavuşmuş olacağız.
Kayserinin temel
altyapı hizmetleri zaten yakın geçmişimizde bir ilave üniversite
arayışı içerisinde olmuştur. Kayseri Burç Eğitim,
Kültür ve Sağlık Vakfının emekleri, hizmetleri ve
imkânlarından da önemli bir bölümü ayırmak suretiyle
oluşturduğu vakıfla bu üniversitenin bir altyapısı ve
kuruluş hazırlıklarının gerçekleştirildiği
anlaşılmaktadır.
Değerli
milletvekili arkadaşlarım, şimdi bu Meclis kürsüsünden sizlerin
huzurunda, emeği geçen, vakfı oluşturan değerli
arkadaşlarımızı ve kardeşlerimizi gönülden kutluyorum.
Eğitim-öğretim hayatında Türk gençliğine, Kayseriden bütün
Türk milletine, gençlerine hitap edecek eğitim kadrosuyla hizmet
edeceklerine inanıyorum. Kayserimizin değişik yöreleri
itibarıyla bu üniversitemizi değişik imkânlarla
destekleyeceği ve geliştireceği gerçeğini de
huzurlarınızda ifade etmek istiyorum.
Melikşah
Üniversitesinde okuyacak gençlerimizin Türk milletinin değerlerine, Türk
cumhuriyetinin kuruluş ve devamıyla ilgili ilkelerine, yüksek
eğitim ve öğretiminin temel kanunlarında gösterdiği amaçlar
doğrultusunda hizmet edeceği inancıyla -huzurlarınızda
fazla zaman almak istemiyorum- bir eski sözümüzü tekrarlayarak sizlere tekrar
tekrar teşekkür ediyorum. İnşallah Melikşah Üniversitesi
ismiyle müsemma bir üniversite olarak eğitim öğretim hayatımızda
yerini alacaktır.
Bunu bu noktaya
getiren sizlere, ilgili komisyondaki çalışan değerli
milletvekili arkadaşlarımıza, Hükûmetimize ve bu konuda
emeği geçmiş bulunan Kayseride görev yapmış bütün
değerli arkadaşlarımıza şükranlarımı,
tebriklerimi sunmak istiyorum.
Hayırlı
uğurlu olacağı inancıyla, geleceğin nesilleri
içerisinde ismi anılacak -tekrarladığım gibi- ismiyle
müsemma bir kimliği bize hediye edecektir inancıyla hepinizi
sevgilerle, saygılarla selamlıyorum değerli kardeşlerim.
(Alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Çakmakoğlu.
Şahsı
adına söz talebi var mı? Yok.
Bir adet önerge
vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 270 sıra sayılı Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı 1. maddesinin, aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mehmet
Şevki Kulkuloğlu |
Şevket
Köse |
Akif Ekici |
|
Kayseri |
Adıyaman |
Gaziantep |
|
Abdullah Özer |
|
Fatma Nur
Serter |
|
Bursa |
|
İstanbul |
Madde 1-
28/3/1983 tarihli ve 2809 sayılı Yükseköğretim Kurumları
Teşkilatı Kanununa aşağıdaki madde eklenmiştir.
Melikşah
Üniversitesi
Ek Madde 106
Kayseride Burç Eğitim, Kültür ve Sağlık Vakfı
tarafından 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim
Kanununun vakıf yüksek öğretim kurumlarına ilişkin
hükümlerine tabi olmak üzere, kamu tüzel kişiliğine sahip
Melikşah Üniversitesi adıyla yeni bir vakıf üniversitesi
kurulmuştur.
Bu Üniversite,
Rektörlüğe bağlı olarak;
a) Fen-Edebiyat
Fakültesinden,
b) İktisadi
ve İdari Bilimler Fakültesinden,
c)
Mühendislik-Mimarlık Fakültesinden,
ç) Sosyal
Bilimler Enstitüsünden,
d) Fen Bilimleri
Enstitüsünden,
oluşur.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet?
DEVLET BAKANI
MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Gerekçeyi mi
okutayım?
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
270 sıra
sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısıyla, 28/3/1983 tarihli ve 2809 sayılı
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununa eklenen,
Melikşah Üniversitesi başlıklı maddesinin (ç) bendinde bulunan
Hukuk Fakültesinden ibaresinin çıkarılması teklif
edilmiştir.
Türkiyede
bulunan hukuk fakültelerinin sayısı gün geçtikçe artmaktadır. En
son 15.05.2008 tarih ve 26877 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan
Bakanlar Kurulu Kararıyla, 7 adet vakıf üniversitesinin her birinde
yeni hukuk fakültesi açılmasına karar verilmiştir. 2006-2007
yılları içerisinde ülkemizde mezun olan hukukçu sayısı
4.304ü bulmuştur. Ülkemizde meslek mensubu yetiştiren bu gibi
fakültelerin sayısının artmasına rağmen,
avukatlık sınavının bulunmayışı,
öğretim üyesi eksiğinin günden güne artması ve bununla beraber
hukuk eğitiminin kalitesinin düşmesi, kamu yararına açıkça
aykırılık teşkil etmektedir. Kayseri ili içerisinde Erciyes
Üniversitesi dahilinde bir hukuk fakültesinin bulunması da göz önüne
alınarak, Melikşah Üniversitesinde hukuk fakültesinin
kurulmasının kamu yararına aykırı olması
gerekçesi ile madde metninden (ç) Hukuk Fakültesinden ibaresinin
çıkarılması teklif edilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın
Komisyon Başkanının bir düzeltme talebi vardır.
Buyurun.
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş) Sayın Başkanım, ek
madde 106, daha önce, bu kanundan önceki maddelere 106 ve 107 verildiği
için -2547nin, 2809 sayılı Kanunun- 108 olarak
değiştirilmesi gerekiyor.
Onu arz etmek
istedim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Düzeltme not
alınmıştır ve o şekilde işlem görecektir.
Düzeltmeyle
birlikte maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 2- Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
Madde üzerinde AK PARTİ Grubu adına Kayseri Milletvekili Sayın
Yaşar Karayel.
Buyurun
Sayın Karayel. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Evet efendim,
Kayseri milletvekillerimiz sırasıyla konuşsun sayın grup
başkanvekilleri.
Buyurun
Sayın Karayel.
AK PARTİ
GRUBU ADINA YAŞAR KARAYEL (Kayseri) Saygıdeğer Başkan,
değerli milletvekillerimiz; Kayseride kurulmakta olan Melikşah
Üniversitesiyle ilgili, 2nci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Saygıdeğer
milletvekilleri, Anadolunun ortasında, bozkırın ortasında
kurulu olan Kayseri, hiçbir gelir kaynağı olmamasına
rağmen, insanlarımızın
çalışkanlığı, zekâsı ve ticari bilgisi sayesinde
kendi kendine yeten bir şehrimiz hâline gelmiştir.
Altyapısını kendisi kurmuş, devletten de bugüne kadar
almış olduğu yatırımlar gerçekten çok az
miktardadır. Ama buna rağmen şehrimizin çalışkan
insanları hem şehrimizi geliştirmiş hem de şehrimizde
Hacettepe Üniversitesinin bir fakültesi olarak kurulan bugünkü Erciyes
Üniversitemizin 28 bin öğrencisine kavuşana kadarki olan tüm
altyapı yatırımlarını ve binalarını
hayırsever Kayserili hemşehrilerimiz yapmıştır.
Bunların toplam miktarı 80 milyon dolarla ifade edilmektedir. Bu
kurulacak olan vakıf üniversitemiz de yine Kayserili çalışkan,
hayırsever insanlarımızın katkılarıyla kısa
zamanda şekillenecek. O Erciyes Üniversitesi fakülte hâlinden nasıl
bugünkü 28 bin kişilik üniversite hâline gelmişse, Burç
Vakfımızın öncülüğünde kurulacak Melikşah Üniversitesi
de -adından anlaşıldığı gibi- Anadoluyu bize
yurt eden, bugünlere gelmemizde büyük emekleri olan ecdadımıza
yakışır şekilde bir büyük üniversitenin, vakıf
üniversitesinin temellerini de burada altmış oluyoruz. Emeği
geçen başta vakıf yöneticileri, YÖK yöneticilerimiz,
milletvekillerimiz ve katkı sağlayan tüm
işadamlarımıza hayırlar getirmesini diliyor, hepsine teşekkür
ediyorum. Bir Kayseri milletvekili olarak, Kayserili milletvekili
arkadaşlarımızın bu konuyla ilgili göstermiş
olduğu gayretlerden dolayı da kendilerine teşekkür ediyorum.
Vakfın ve üniversitemizin hayırlara vesile olmasını
diliyorum.
İki
vakıf üniversitesi kurulması teşebbüsü daha var. Onlar da
inşallah kısa zamanda huzurlarınıza gelecek.
Kayseri
ekonomide, ticarette kendine yeten bir şehir olduğu kadar,
inşallah, kültürde, sanatta, edebiyatta ve üniversite hayatımıza
katkıda da güzel bir kültür birikimine sahip bir şehir olarak
ülkemize hizmet etmeye devam edecektir.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Karayel.
Kayserililerin
hayırlarının devam etmesini diliyoruz. Bir de devlet
üniversitesi kurun tekrar inşallah.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Kayseri Milletvekili Şevki Kulkuloğlu.
Sayın
Kulkuloğlu, buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
MEHMET ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) Teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Kayseride kurulacak olan
Melikşah Üniversitesi kanun tasarısıyla ilgili ben de grubum
adına 2nci madde üzerinde söz almış bulunmaktayım.
Ancak
konuşmama başlamadan önce Güngörende meydana gelen ve 18
yurttaşımızın hayatına mal olan hain terör
saldırısını lanetliyorum. Bu vahim olayda yaralananlara
acil şifa, hayatını kaybedenlere de Allahtan rahmet diliyorum.
Değerli
milletvekilleri, şehrimizde yapılacak olan bu yeni yatırım
Kayseri için olduğu kadar ülkemiz için de çok büyük bir kazançtır
çünkü Kayserili insanlar kavak ağacından düdük çıkarmayı
-Kayseri atasözüyle- başarabilen insanlardır, söğütten düdük
çıkarırlar, ellerinde var olanı vermekten kaçınmazlar.
Bugüne kadar da devlet yatırımlarının kat kat üzerinde
mevcut üniversiteye vakfederek, bağışlayarak bunu
kanıtlamışlardır. İnanıyorum ki bu bir ilk olacak
ve arkasından da diğer üniversite yatırımları
gelecektir.
Dolayısıyla,
huzurunuzda, bu yatırımı yapan, vakfeden
arkadaşlarımıza, öncülük edenlere çok çok teşekkür
ediyorum. Allah yardımcıları olsun. Emeği geçen herkese de
çok çok yine teşekkürlerimi sunmak istiyorum.
Deminki
verdiğim önergenin yanlış anlaşılmaması
adına bir düzeltmeyi de, bir bilgilendirmeyi de yapmak istiyorum:
Bildiğiniz gibi, Türkiyede daha önce kurulmuş vakıf
üniversitelerinde -gerekçede okundu ama- yapılmış itirazlar,
açılmış davalar var hukukçu fazlalılığı
nedeniyle. Hükûmetiniz döneminde de avukatlık meslek
sınavının kaldırılması sonucu avukatlık
mesleği neredeyse bitme noktasına gelmek üzere. Böyle bir
yanlışlığa mahal vermemek ve Erciyes Üniversitesinin son
kurulan ama hızla gelişmekte olan fakültelerinden birisi olan Erciyes
Üniversitesi Hukuk Fakültesinin de gelişimine mâni olmamak adına
böyle bir önerge vermiş bulunmaktayım. Kamuoyunu da bilgilendirmiş
oluyorum bu vesileyle.
Ülkemize
hayırlı uğurlu olmasını, arkasının gelen
olmasını diliyorum.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Kulkuloğlu.
Şahsı
adına söz talebi? Yok.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3- Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN
Madde üzerinde, AK PARTİ Grubu adına, bir Kayseri Milletvekili ve
Grup Başkan Vekili Arkadaşımız Sayın Mustafa
Elitaş.
Sayın
Elitaş, buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ
GRUBU ADINA MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Dün ve bugün, iki
üç üniversitenin çıkarılması için değerli milletvekili
arkadaşlarımızın yaptıkları katkıyla,
inşallah, gençlerimize, öğretim hayatımıza önemli
katkı sağlayacak, onların iş hayatında bilgi sahibi
olmalarına katkı sağlayacak üniversitelerin kurulmasına hep
birlikte katkı sağlıyoruz; verdiğimiz oylarla, bu gençlerin
önünü açmak için gayret gösteriyoruz.
1976
yılında, ilk defa, Hacettepe Üniversitesine bağlı Gevher
Nesibe Tıp Fakültesiyle kurulmuş Kayseri Üniversitesi, daha sonra
adı Erciyes Üniversitesi hâline getirilmiş,
değiştirilmiş ve bugün, 30 bine yakın öğrenci
potansiyeliyle Türkiyedeki önemli üniversiteler sınıfına
girmiş.
İnşallah,
yine, hayırseverlerimizin katkılarıyla, bugün, sizlerin
desteğiyle kurulacak Melikşah Üniversitesi ve yine bir ailemizin,
Molu Ailesinin kurmayı düşündüğü bir vakıf üniversitesi ve
yine Kayseri Erciyes Üniversitesinin ilk kurucusu Kayseri Yüksek Öğretim
Vakfının kurmaya gayret ettiğini, arsasının temin
edildiğini, bir vakfın da yeniden bir üniversite kurmak için gayret
gösterdiklerini biliyoruz.
Bu konuda,
Melikşah Üniversitesinde katkı sağlayan tüm vakıf
mensuplarına, YÖK temsilcilerine, YÖK üyelerine, Bakanlar Kurulu
üyelerimize ve Komisyonda emeği geçen arkadaşlarımıza ve
siz Genel Kurulda şu anda oylarıyla destek verecek değerli
milletvekillerimize katkılarından dolayı teşekkür ediyorum.
Üniversitemizin hayırlı uğurlu olmasını temenni
ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Elitaş.
Şahsı
adına, Kayseri Milletvekilimiz Sayın Taner Yıldız.
Buyurun
Sayın Yıldız. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
TANER YILDIZ
(Kayseri) Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; ben de
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Kayseride bir
tabir vardır doğduğu toprakla ödeşenler diye. Kayseride
doğar, Kayseride büyür, ticari hacmi eğer Kayserinin
sınırları dışına taşmışsa
İstanbula gider, yurt dışına gider, Ankaraya gelir ve
ticaretini daha da geliştirir, Türkiyeye hitap eder, yurt dışına
hitap eder, ama bir yandan da doğduğu yeri unutmaz. Kayserili, hemen
bir çırpıda yaklaşık 80 milyon dolarlık
yatırımı üniversite bünyesine kazandıran böyle
işadamlarımız var.
Sayın Millî
Eğitim Bakanımıza başta teşekkür ediyoruz; çok önemli,
çok değerli katkıları var. Burada oy verecek bütün
arkadaşlarımıza şimdiden bu katkılarından
dolayı teşekkür ediyoruz Kayseri halkı adına ve
doğduğu topraklarla ödeşen o hayırsever
vatandaşlarımızın
Özellikle Millî Eğitim
Bakanlığı bünyesindeki yatırımların Kayserideki
oranı, yaklaşık üçte 1i kamu, üçte 2si özel sektör
oranıdır. Bu açıdan, gerçi bizim kamu
yatırımlarına Kayseride ihtiyacımız var ama, özel
sektör gerçekten bu borcunu ödemek adına bu yatırımları
yapıyorlar. O açıdan kendilerine müteşekkir olduğumuzu, hem
Türkiye Büyük Millet Meclisi adına hem de bütün
vatandaşlarımız adına müteşekkir olduğumuzu
bildiriyorum ve hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Yıldız, teşekkür ediyorum.
Maddeyi
oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tasarının
tümünü oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Kayserimize, Türkiyemize ve bütün milletimize, insanlığa
hayırlar getirmesini diliyorum.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, 4üncü sırada yer alan Seyahat
Acentaları ve Seyahat Acentaları Birliği Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
5.- Seyahat Acentaları ve Seyahat Acentaları
Birliği Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (1/542) (S. Sayısı:
252) (x)
BAŞKAN
Sayın Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon raporu
252 sıra sayısı ile bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının
tümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Bursa Milletvekili
Sayın İsmet Büyükataman.
Sayın
Büyükataman, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
İSMET BÜYÜKATAMAN (Bursa) Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; Seyahat Acentaları ve Seyahat Acentaları
Birliği Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle heyetinizi en derin
saygılarımla selamlıyorum.
Saygıdeğer
milletvekilleri, 1618 sayılı Seyahat Acentaları ve Seyahat
Acentaları Birliği Kanunu 1972 yılında kabul edilmiş
ancak günümüze kadar çeşitli değişikliklere
uğramıştır. Tabii ki söz konusu seyahat acenteleri olunca
konu doğrudan turizmi ilgilendirmektedir. Ülke turizmimizin gelişmesi
açısından seyahat acentelerimizin çok düzenli ve kurallara uygun
olarak çalışmaları gerekmektedir. Bu kuralları koyarken
acentelerimizin işlerini yapmalarını kolaylaştırmak, daha
rahat hareket etmelerini sağlamak gerektiğine inanıyoruz.
Değerli
milletvekilleri, ülkelerin ekonomik açıdan gelişmesi ile artan refah
düzeyi, yoğun iş temposu nedeniyle insanların tatil yapma
anlayışının gelişmesi, ulaşım araçları,
özellikle hava yolu ulaşım sisteminin gelişmesi, iletişim
araçlarındaki teknolojik ilerlemeler vasıtası ile dünyanın
çeşitli kesimlerindeki doğal ve tarihî güzelliklerin
tanıtılması dünyada turizmin gelişmesinde oldukça
önemlidir.
Ülkemizde turizm
yeni gelişmeye başlamasına rağmen ülke ekonomimize önemli
katkı sağlayan bir sektördür. Ülkemizin sahip olduğu doğal
ve tarihî özellikler bu gelişmede oldukça etkili olmuştur. Türkiye,
coğrafi konumu gereği, çok eski tarihlerden itibaren seyahatlere
sahne olmuştur. İlk ve Orta Çağlarda, termal kaynakları ve
dinî merkezler sayesinde, çok sayıda insanın ilgisini çekmiştir.
Uluslararası turizm, ülkemizin ancak son yıllarda
tanıştığı bir olgudur. Ülkemizde turizmin
başarılı bir biçimde gelişmesinde devlet ve özel sektörün
büyük çabaları olmuştur. Turizm gelirleri, ülkemiz ekonomisi üzerinde
büyük önem taşımaktadır.
Saygıdeğer
milletvekilleri, çağımızda sosyal, ekonomik ve kültürel
alanlarda meydana gelen değişmeler, özellikle sanayileşmiş
ülkelerde turizm talebini önemli ölçüde artırmıştır. Bu
gelişmelere paralel olarak ülkelerin potansiyel turistleri çekme
gayretleri yoğunlaşmakta, benzer turizm ürünlerini pazarlayan ülkeler
arasında kıyasıya bir rekabet gözlenmektedir. Günümüz
dünyasında, insanları seyahat etmeye yönelten şartların
oluşması, seyahat etmenin, ekmek, su, hava gibi zorunlu ihtiyaçlar
sınıfına girmesine ve turizm sektörünün gelişmesine neden
olmaktadır.
Turizmin
gelişmesine neden olan faktörleri, teknolojide, özellikle ulaşım
ve iletişim teknolojisindeki gelişmeler, eğitim ve kültür
düzeyinin yükselmesi, reklam ve tanıtım hizmetlerinin gelişmesi,
şehirleşmenin hız kazanması ve sonucunda toplumsal
hareketliliğin artışı, refah seviyesinin yükselmesi ve
siyasal yapıdaki değişiklikler olarak sıralayabiliriz.
(x)
252 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Turizm, birbirinden
farklı çok sayıda üretim biriminin bir araya gelebildiği bir
sektördür. Farklı özellikteki üretim birimlerinin yan yana gelmesi bu
alanda iş hacmini artırırken yeni pazarların
gelişmesine de katkıda bulunmaktadır. Bu özelliğinden ötürü
turizm, giderek daha fazla dikkat çeken bir sektör görünümü kazanmaktadır.
Günümüzde ileri
sanayi toplumları, sanayinin hâkim olduğu bir gelişme
aşamasından bilgi ve hizmet üretiminin ön plana
çıktığı daha ileri ve yeni bir gelişme
aşamasına geçmektedir. Bu toplumlarda sanayi sektörünün payı
gerilerken hizmet sektörünün payının arttığı
gözlenmektedir. Turizm, hizmet sektörü içinde yer almakta ve birçok sektörden
farklı özellikler ihtiva etmektedir. Turizm sektörü, özellikle işletme
aşamasında makineleşme ve otomasyona elverişli bir sektör
değildir. Yapılan üretimin hizmete dayalı olması
emeğin ikamesini büyük oranda imkânsız kılmakta ve bu üretim
faktörünün önem kazanmasına neden olmaktadır. Bu yüzden de turizm
sektörü emek yoğun üretim yapan bir sektör olarak adlandırılmaktadır.
Turizm sektörü
bir ekonomik faaliyet alanı olarak yabancıların ziyaretlerinden
doğan faydaya yönelmiştir. Bu sektör ürünü tüketiciye götürmek yerine
tüketiciyi üretim yerine getirmektedir. Turizm sektörünün rasyonel olarak
nitelendirilebilmesi, mevcut tüketicileri düşüncesizce sömürme yerine, her
yıl artan bir kitleyi istikrarlı olarak kendine çekmeyi amaç
edinmesiyle mümkündür. Sektörde kullanılan girdilerin sonucu ülke
açısından serbest mal oluşması, diğer bir ifadeyle
genellikle doğal, folklorik, tarihî ve kültürel unsurların etkili
olması ham madde bakımından dışa
bağımlılığı azaltır.
Turizm sektörü,
birçok sanayi sektörüne bağımlılığı
dolayısıyla, geliştirilmesi hâlinde uyarıcı ve
sürükleyici etkiler yaratan bir sektördür. Turizm talebinin niteliğine ve
boyutlarına bağlı olarak yeni ve çeşitli altyapı
yatırımlarının yapılması, mevcutlarının
geliştirilmesi, tarımsal ve sınai üretimin artırılması,
haberleşme ve ulaştırma sistemlerinin iyileştirilmesi,
ticaret ve hizmet işletmelerinin etkinlik kazanması turizmin
gelişmesine bağlı olarak beklenen gelişmelerdir. Turizm
sektörünün bu özellikleri, turizm sektöründe üretilen ürünün de diğer
sektörlerdekinden farklı özellikler taşımasına neden olmaktadır.
Turizm ürününün fiziksel varlığının olmaması, turizm
pazarlaması konusunda birtakım sorunlarla
karşılaşılmasına neden olabilmektedir. Bu
sorunların en önemlisi, tüketicinin diğer ürünlerdeki gibi malı
önceden deneme imkânı bulamamasıdır. Bundan dolayı, turizm
ürününün tanıtımına ve pazarlanmasına büyük önem
verilmelidir. Pazarlama bakışı açısından turizm
ürününün en önemli özelliği, ürün arzının sabit ya da
kısıtlı olmasına karşılık ürüne olan talebin
çok duyarlı, özellikle mevsimler itibarıyla aşırı
değişken olmasıdır.
Turizm sektörü
tüketiciye birçok konuda hizmet sunarken bazı işletmeler bu konuda
etkin rol oynamaktadırlar. Bu işletmelerin en önemlileri,
ulaştırma, konaklama ve turizm ürününü pazarlayan işletmelerdir.
Uluslararası turizm sektörü, nitelik yönünden birbirinden
değişik işletmelerin yakın iş birliği içinde
çalıştığı bir sistemdir. Uluslararası turizmde
çalışan ulaştırma işletmeleri, konaklama birimleri,
tur düzenleyicileri, yiyecek-içecek işletmeleri ve dinlence hizmeti sunan
işletmeler arasında yoğun mali ilişkiler vardır.
Saygıdeğer
milletvekilleri, gelişmekte olan birçok ülke açısından turizmin
çekici yönlerinden en önemlisi, ekonomik yararlılığını
daha kısa sürede gösterebilmesidir. Gelişmekte olan ülkelerin
ekonomik kalkınmalarını gerçekleştirmede
karşılaştıkları en büyük sorun olan döviz
darboğazının aşılmasında turizm sayesinde elde
edilen dövizler bir çıkış yolu olabilmektedir. Ayrıca,
turizm harcamaları ve turizm amaçlı yatırımlar da
çoğaltan kat sayıyla orantılı olarak ekonomiye bir
canlılık kazandırmaktadır.
Türkiye'nin turizm
sektörüne ilişkin verilerini diğer önemli turizm ülkeleriyle
karşılaştırdığımızda, Türkiye'nin bu
sektörde yapması gereken çok şeyin olduğunu söyleyebiliriz.
Turizm sektörü açısından Fransa, Amerika Birleşik Devletleri,
İspanya, İtalya, İngiltere, Çin ve Meksika ilk on ülke
arasında yer almaktadır. Bölge bazında ise Avrupa, Amerika ve
Güneydoğu Asya turizm gelir ve harcaması bakımından ilk
sıralarda yer almaktadır. Türkiye ise dünya içinde ilk yirmi sırada
yer almaktadır.
Günümüzde
Avrupa'nın turistik halkaları arasına girmiş olan
Türkiye'nin gelen turistin gerekli dövizi bırakmasını temin
etmek ve yeni turistler göndermesini sağlamak için, onların iyi bir
tatil geçirmeleri ve olumlu bir imaj edinerek dönmeleri gerekmektedir. Daha çok
turist çekmek demek, yerli seyahat acentelerinin güçlendirilmesi ve daha çok
tur operatörleriyle bağlantı kurarak pazar olarak seçilen hedef
ülkenin talebini, eğilimini belirledikten sonra etki oranı yüksek ve
sonuç alıcı bir turistik tanıtmayla pazarlamak demektir. Ancak,
Türkiye'nin bugünkü tanıtma faaliyetlerine
bakıldığında bunun genellikle düzensiz ve yetersiz
olduğu, dolayısıyla da hedefi ve hedefe götürecek yöntem ve
araçlardan yoksun olduğu görülecektir.
Türkiye'nin
dış turizm tanıtmasında yeterince başarılı
olmaması, bir bakıma turizm tanıtması ile politik
tanıtmanın birlikte yapılmasından kaynaklanmaktadır.
Bu iki tanıtma çeşidinin ayrı konular olmasından
dolayı, ticari anlamda tanıtmanın pazarlama
politikasının bir bölümü olduğu unutulmamalıdır.
Saygıdeğer
milletvekilleri, genel olarak belirtmek gerekirse, dünyadaki değişen
şartlar dikkate alındığında, önümüzdeki yıllarda,
sistem bütünlüğü içinde bir turizm anlayışı sonucunda,
Türkiye, sahip olduğu potansiyele uygun bir şekilde turizmden çok
daha büyük boyutlarda yararlanabilir. Ancak, bunun gerçekleşmesi, bütünlük
içinde bu kesimin sorunlarının çözümüyle yakından
alakalıdır. Son yıllarda önemli ölçüde desteklenen ve filizlenip
gelişen bu kesimin hızla büyümesi için desteklenmeye devam edilmesi
gerekir. Gümrük birliği sürecinde Avrupa Birliği ülkeleriyle
ilişkileri artan Türkiye tam üyeliğe kabul edilmemiş olsa bile,
Avrupa hâlen Türk turizmi için en önemli pazar niteliğindedir. Bugün,
Türkiyeye gelen turistlerin yaklaşık yarısı Avrupa
Birliği üyesi ülkelere aittir.
Saygıdeğer
milletvekilleri, turizmin ekonomik yararlarının artması, turizm
sezonunun uzatılması ve tüm yıla yayılabilmesi için deniz,
güneş, kum, tarihî eser değerler ağırlıklı pazarlama
anlayışının yanı sıra, çok sayıda turizm
çeşidini bünyesinde barındıran Türkiyenin kaplıca,
sağlık turizmi, kış turizmi, dağ turizmi, golf
turizmi, yayla turizmi, kültür turizmi gibi çok değişik turizm
çeşitlerinin ayrıntılı envanterinin çıkarılması,
bunların geliştirilmesi, iç ve dış turizmin hizmetine
hazırlanması ve sunulması gerekmektedir çünkü günümüzün dinamik
turisti, ihtiyaçları, beklentileri farklı olan tüketici
gruplarından oluşmakta, tatilinde kendisine en yüksek faydayı
sağlayacak turistik ürünler demeti arayışı içinde
bulunmaktadır.
Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; bu vesileyle bu alanda Bursa
ile ilgili birkaç hususu da müsaadelerinizle ifade etmek istiyorum. Bursaya
artık tarihî kent, turizm kenti, kaplıca kenti, tarım kenti,
hayvancılık kenti, yeşillikler kenti, tekstil kenti ve
üniversite kenti diyemez hâle gelmiş olmamız üzüntü vericidir. Peki,
Bursaya ne olmuştur da az önce saydığım tüm güzel kent
ibareleri gitmiş, yerine çarpık kentleşmeye
uğramış, sanayisi, ticareti, tarımı ve konutları
birbirinin içine girmiş ve kötü yönetilmiş sağlıksız
bir şehir hâline gelmiştir?
Bursayı
bizlerin otomotiv üssü, makine üretim üssü, teknik üniversiteler şehri,
tarihî turizm şehri, kış sporları şehri,
kaplıcalar şehri ve organik tarım şehri yapmamız
gerekmektedir. Bursada kültürümüze, geçmişimize sahip çıkmalı
ve bazı dallarda markalaşmalıyız. Misal verecek olursak:
Bursa çınarlar şehri olmasına rağmen, ne hikmetse,
çınarlarımız kesilmekte ve her yere palmiye ağaçları
dikilmektedir. Bursa palmiye şehridir. dersek herhâlde
Bursamızı marka şehri yapmamız mümkün değildir,
mümkün olmayacaktır. Bursanın simgeleri olan erguvan, çınar,
Yeşil Türbe, Emir Sultan, Uludağ, kaplıcalar gibi özellikler
mutlaka ön plana çıkarılmalıdır.
Bu çerçevede
kentimizde turizmin gelişebilmesi için yapılması gerekenler
şöyle tarif edilebilir: Termal turizm amaçlı olarak Almanya ve
Macaristana yılda 10 milyon, Rusyaya 8 milyon, Fransaya 700 bin,
İsviçreye 800 bin ve İspanyaya 400 bin kişi tedavi için
gitmektedir. Japonyanın sadece Beppu şehrine ise 12-13 milyon
kişi âdeta akın etmektedir. Ülkemizde 10 milyona yakın romatizma
hastası bulunmakta ve bu hastalardan çok az bir kısmı maalesef
Bursada tedavi görmektedir. Yabancı turistler ise neredeyse hiç
gelmemektedir. Bursa kaplıcalar ve SPA merkezleri kenti
yapılmalıdır. Bursa şu anda termal illerimiz arasında
bulunmamaktadır. Gerekli çalışmalar yapılarak Bursayı
mutlaka bu iller arasına sokmalıyız. Termal su merkezlerinin
çevresindeki tüm çarpık yapılaşmalar yıkılarak,
Bursanın kültürüne ve dokusuna uygun merkezler ve oteller
yapılabilmesi için gerekli plan değişiklikleri
yapılmalı ve bu tür yatırımlar mutlaka özendirilmelidir.
İnanç
turizmi bakımından ise, Bursa, çok zengin kaynaklara sahip bir
kentimizdir. Bursa, Osmanlıya başkentlik yapmış ve
altı Osmanlı padişahını sinesinde yatıran bir
şehrimizdir. Öte yandan, Emir Sultan, Molla Fenari, Üftade, Okçu Baba,
Geyikli Baba gibi birçok evliya da Bursada metfundur. Emir Sultan
Şenlikleri Haftası adı altında tanıtımlar
düzenleyerek diğer değerlerimizi de ön plana çıkarmalı ve
bu sayede Bursa, inanç turizmiyle mutlaka
tanıştırılmalı ve bu turizm
artırılmalıdır. Bunlar yapılırken, Konya Mevlânâ
Şenlikleri referans alınabilir.
Bursadaki tüm
tarihî camiler, hanlar, hamamlar ve tarihî eserler mutlaka restore edilmeli ve
etrafındaki yapılaşma yıkılarak tarihî güzellikler
ortaya çıkarılmalıdır.
Öte yandan, Bursa
sınırları içerisinde bulunan İznik, Hristiyan dininin
merkezi olmasına rağmen, bu özelliğinden turizm anlamında
çok fazla yararlanılamamaktadır.
Kış
sporları turizmi ise, Bursa ve Uludağla artık
özdeşleşmişken, Bursa gittikçe bu hüviyetlerinden de
uzaklaşmaktadır. Bu hüviyetini koruması için, ilk olarak
ulaşım problemi, otellerin kayak pistiyle iç içe olmasından
kaynaklanan problemler, otel gecekondulaşmasından kaynaklanan
çarpık yapılaşma ve çirkin görüntü problemi ve teleferik
ulaşımının günümüz şartlarına uygun hâle
getirilmesi meseleleri acilen mutlaka çözüme kavuşturulmalıdır.
Dağ bölgesiyle,
şelaleleriyle, doğal yürüyüş parkurlarıyla, tabiat seven
tüm vatandaşlarımızı cezbedecek parkurlar mutlaka
düzenlenmeli ve özel etkinlikler düzenlenerek halkımızın bu
konudaki istekleri ön plana çıkarılmalıdır.
Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; görüşülmekte olan bu
yasayla ilgili olumlu oy kullanacağımızı ifade ediyor, bu
duygu ve düşüncelerle yüce heyetinizi tekrar en derin saygı ve
hürmetlerimle selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Büyükataman.
Tasarının
tümü üzerinde başka söz talebi yoktur.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi
okutuyorum:
SEYAHAT ACENTALARI VE SEYAHAT ACENTALARI
BİRLİĞİ KANUNUNDA
DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR
KANUN TASARISI
MADDE 1-
14/9/1972 tarihli ve 1618 sayılı Seyahat Acentaları ve Seyahat
Acentaları Birliği Kanununun 19 uncu maddesinin birinci
fıkrasının ikinci cümlesi madde metninden
çıkarılmıştır.
BAŞKAN
Madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına İstanbul
Milletvekili Durmuş Ali Torlak.
Sayın
Torlak, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
D. ALİ TORLAK (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 252 sıra sayılı Seyahat
Acentaları ve Seyahat Acentaları Birliği Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 1inci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi
adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, kanun tasarısı ile 1618 sayılı Seyahat Acentaları
ve Seyahat Acentaları Birliği Kanununun 19uncu maddesinin ikinci
cümlesi metninden çıkartılmaktadır. Buna göre, seyahat
acentelerinin reklam ve tanıtma belgelerinden birer nüshayı
dağıtımlardan on beş gün önce Bakanlığa gönderme
zorunlulukları iptal edilmektedir. Tasarıda bunun gerekçesi olarak
reklam ve tanıtım belgelerinde paket tur sözleşmesi düzenlenene
kadar yapılacak değişikliklerin engellenmesi ile Kültür ve
Turizm Bakanlığının arşivlenmesi ve takibinin
imkânsız hâle geldiği ifade edilmiştir.
Söz konusu
19uncu maddeden çıkarılan ibareyle 1618 sayılı
Yasanın bu maddesinde, sadece, Seyahat acenteleri gerçeğe
aykırı ve yanıltıcı tanıtma ve reklam
yapamazlar. hükmü kalmıştır. Yeni duruma göre bu reklamlar
denetim dışı bırakılmaktadır. Kısaca,
firmaların reklamları denetimsiz kalmaktadır.
Yürütmenin görevi
yasaların uygulanmasıdır. Bunun kontrol mekanizması ise
bakanlık olmalıdır. Arşiv yetersizliğini gerekçe
göstererek kontrol görevinden vazgeçmek, bakanlık açısından
talihsiz bir gerekçe olmuştur ve bu, kabul edilebilir bir durum
değildir.
Değerli
milletvekilleri, dünyadaki yaratılmışlara erişmek,
güzelliklerin keşfedilmesi, bütün dünya vatandaşlarına eşit
olarak açık bir haktır. Turist ve ziyaretçiler, İnsan
Hakları Evrensel Beyannamesinin 13üncü maddesinde de belirtildiği
gibi, kendi ülkeleri içinde veya ülkeler arasında seyahat etme
özgürlüğüne sahiptirler. Ayrıca, Anayasamızın 23üncü
maddesinde yazıldığı gibi Herkes, yerleşme ve seyahat
hürriyetine sahiptir. Bu nedenlerle ülke turizmine değer vermek ve
desteklemek Meclisimizin görevi olmalıdır.
Turizm sektörünün
gelişmesinde seyahat acentelerinin pazarlama
başarısının rolü çok büyüktür. Türkiyenin turizm
alanında pazarlanması ve tatil satışında bu
acentelerimiz sayesinde büyük başarılara imza atılmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, seyahat acenteleri, kâr amacıyla, turistlere,
ulaştırma, konaklama, gezi, spor ve eğlence imkânı
sağlayan, onlara turizmle ilgili bilgiler veren, bu konuya ilişkin
tüm hizmetleri gören ticari kuruluşlardır. Seyahat acenteleri, Turizm
Bakanlığınca verilen işletme belgesiyle kurulur, faaliyette
bulunabilmek içinse Türkiye Seyahat Acentaları Birliğine üye olmak
zorundadırlar.
Seyahat
acentelerinin sektör içindeki payı çok büyük ve önemlidir. Bu nedenle, bu
işletmelerin sektörde eğitsel ve yapısal değerlerinin
artırılması büyük önem arz etmektedir. Müşteri ve tesis
arasında bir köprü kuran bu işletmeler, hizmet açısından
turizm alanında ülkemiz adına önemli görevler üstlenmektedirler.
Ancak, bu görevi yerine getirirken ciddi sorunlarla
karşılaşmaktadırlar.
Değerli
milletvekilleri, seyahat acenteleri, döviz getiren bir sektör olduğu hâlde
devlet desteğinden yoksun durumdadır, KOBİlerin ve
ihracatçıların kullandığı teşviklerden maalesef
fayda görmemişler, görememişlerdir. Bu sorunu çözmek için ilgili
Bakanlık konuya fazlasıyla özen göstermek mecburiyetindedir.
Ülkemizin önemli sektörlerinden olan turizmin gelişmesi için her türlü
imkânı sunmaya çalışırken bu sektörün öncüleri ve turisti
ülkemize getiren bu grubu ihmal etmemeliyiz. Ayrıca, ülkemizde iç turizm
pazarı güçlü değildir. Seyahat ve tatil olgusu
yaygınlaşmadığı için seyahat acenteleri mali pazarlar
oluşturmakta zorluk çekmektedirler. Bu nedenle, toptan hizmet alım
şansı olan perakendeciler olarak otel, tatil köyü gibi ürün sunucular
karşısında seyahat acentelerinin pazarlık
şansları maalesef olmamaktadır. Bu durum ülke içinde yeni turizm
bölgeleri oluşturulmasını yavaşlatmaktadır. Konaklama
ücretleri yüzde 8 KDV kapsamına alındığı hâlde tur
paketlerinin diğer unsurları için KDV hâlâ yüzde 18 seviyesindedir.
Değerli
milletvekilleri, ülkemizin müşterek küresel mirasa daha fazla katkı
yapması, kültür turizmiyle sektöre önemli kazanımlar
sağlayacağı inancındayım. Türk turizminin son
yıllarda bu alanda giderek artan başarı grafiği ülkemizin
turizmde kazandığı başarılarda önemli bir rol
oynamaktadır. İstanbulun 2010 Avrupa Kültür Başkenti seçilmesi
bu alandaki en büyük tanıtım kampanyamız olacaktır. Bu
konuda seyahat acentelerimize ciddi görevler düşmektedir. Görüşmekte
olduğumuz yasa tasarısı ile üzerindeki yüklerini
azalttığımız seyahat acentelerimizin, bu
sorumluluklarını daha fazla çalışmakla yani ülkemize daha
fazla turist getirmekle sağlamalarını bekliyoruz. Ülke
ekonomimizin temel direklerinden olan turizmi geliştirecek her türlü
çabayı Milliyetçi Hareket Partisi olarak desteklediğimizi buradan
özellikle ifade etmek isterim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 1618 Sayılı Seyahat
Acentaları ve Seyahat Acentaları Birliği Kanununda 28
Aralık 2006 tarihinde 5571 sayılı Kanun ile yapılan
değişikliklerle seyahat acentelerinin devri yasaklanmış,
işletme belgesinin iptali hâlinde seyahat acentelerinin yeniden
işletme belgesi alması koşulları ağırlaştırılmıştır
ancak hâlen İnternet sitelerinde seyahat acente belgesi arayanlar ve
devredenlerin ilanlarına fazlaca rastlamak mümkündür. Bu durum,
birtakım kişilere yasal olmayan rant sağladığı
izlenimini uyandırmaktadır. Bakanlığın bu konuda neler
yaptığını açıklaması gerekmekte ve zorunluluktur.
Yasa ile seyahat acentelerine kolaylık getirilmeye
çalışılırken birtakım insanlara, kişilere
çıkar sağlayacak tedbirler almamaya özen göstermeliyiz.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye artık dünya turizminin önemli bir aktörüdür. Bu
sorumluluğu devam ettirebilmemiz için sektör olarak ürünlerimizi sürekli
geliştirmemiz ve turizm gelirlerimizi artırmamız gerekmektedir.
Bugün dünya turizminde yüzde 2,5 olan payımızı, hızla
değişen trendler ve ortaya çıkan yeni rakipleri de dikkate
alarak artırmalıyız. Önümüzdeki süreçte bu payı yüzde 5e
çıkarmalıyız. Bu hedef imkânsız değildir.
Akdenizin üçüncü
büyük turizm ülkesi olma ve ülkemize 40 milyon turist, 35 milyar doların
üzerinde döviz geliri kazandırma hedefine mutlaka
ulaşmalıyız. Bu hedeflere ulaşmak için seyahat
acentelerimiz ve turizm yatırımcılarımız, başta
ilgili bakanlık olmak üzere kamu otoriteleri ve diğer tüm ilgililerle
iş birliği yaparak sorunlara çözüm üretmeye
çalışmalıyız.
Hazırlanacak
turizm master planı çerçevesinde ülkemizin ve bölgelerimizin yıl
boyunca planlanması için, dünya örneklerindekine benzer aktivite
programları yerel yönetimlerin katkılarıyla
oluşturulmalıdır. Böylece, tesislerin tüm yıl açık
kalabilmesi olası kayıt dışını azaltacak ve
böylece ülkemizin en önemli sorunlarından bir tanesi olan istihdam sorununa
çözüm üretecek bir uygulama olacaktır.
Sektörün
ihtiyacı olan elemanların sayı ve niteliklerinin belirlenmesi
için insan gücü planlaması yapılmalıdır.
Seyahat
acentelerimizin nitelikli eleman çalıştırması konusu
özendirilmelidir.
Turizm
okullarımız ve diğer mesleki eğitim kurumları ile
müfredatları buna göre düzenlenmelidir.
Turizm
mesleğinin gençler arasında kariyer hedefi hâline getirilmesi daha da
çok özendirilmelidir.
Değerli
milletvekilleri, turizm sektörümüzde belli kriterlere uyan
yatırımcılarımızın şirketleri, tesisleri ve
bunların markaları desteklenmelidir. Konaklama tesislerimiz,
marinalarımız, hava yollarımız, golf tesislerimiz, seyahat
acentelerimiz bir ürün olarak düşünülmelidir. Bu kapsamda, geçmiş
dönemlerdeki yatırımların günün koşullarına
uydurulabilmesi ve rakip ülkeler tesisleriyle rekabet edebilir duruma
getirilebilmesi için Yenileme Teşviki başlığı
adı altında bir destek programı oluşturulmalıdır.
Bilindiği
gibi, Avrupa Birliği ve turizmdeki başlıca rakiplerimiz olan
Akdeniz ülkelerindeki turizm yatırım teşviklerine hâlen devam
edilmektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Torlak, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
D. ALİ
TORLAK (Devamla ) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Yatırımların
ülke sathına yayılabilmesi için zaman içinde sınırlı
bölgesel teşvikler verilmelidir.
Bu yasanın
büyük Türk milletine, Türk turizmine, seyahat acentelerimize hayırlı
olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Torlak.
Madde üzerinde
başka söz talebi yoktur.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 2- 1618
sayılı Kanunun 20 nci maddesinin üçüncü fıkrası madde
metninden çıkarılmıştır.
BAŞKAN Madde
üzerinde söz talebi yoktur.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Ka-bul
edilmiştir.
3üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3- 1618
sayılı Kanunun 27 nci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
MADDE 27- Bu
Kanun ve ilgili mevzuatta belirlenen esaslara uymayan seyahat acentalarına
Bakanlıkça aşağıda belirtilen cezalar uygulanır.
a) İdarî
para cezaları ve bu cezaların uygulanacağı durumlar
aşağıda belirtilmiştir:
1- Bu Kanunun 10
uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) veya (f) bendinin ihlali
halinde binbeşyüz Yeni Türk Lirası.
2- Bu Kanunun; 7,
17, 19 veya 21 inci maddelerinden birinin veya 10 uncu maddesinin birinci
fıkrasının (c), (ç) veya (d) bentlerinden birinin ihlalinin
tespiti halinde bin Yeni Türk Lirası.
3- Bu Kanunda
belirtilen veya Bakanlıkça istenilen bilgi ve belgelerin süresi içerisinde
veril-memesi veya yanıltıcı bilgi veya belge verilmesi halinde
ikibin Yeni Türk Lirası.
4- Bu maddede
belirtilen fiiller dışında, bu Kanun hükümlerine uymayan seyahat
acentaları, durumu düzeltmeleri veya bir daha mevzuata aykırı
davranmamaları konusunda Bakanlıkça uyarılır. Uyarıya
rağmen otuz gün içerisinde gerekli düzeltmelerin yapılmaması veya
bir yıl içerisinde uyarmayı gerektiren aynı veya başka fiil
veya fiillerin tespiti halinde bin Yeni Türk Lirası.
b) Seyahat
acentası işletmesi belgesi aşağıdaki hallerde iptal
edilir:
1- Bu Kanunun 12
nci maddesi hükümleri uyarınca zorunlu sigortanın
yaptırılmaması.
2- Seyahat
acentasının belge almaya esas niteliklerini kaybettiğinin veya
bu Kanunda yer al-mayan faaliyetlerde bulunduğunun tespiti.
3- Bu Kanunun 10
uncu maddesinin (b) veya (e) bendini ihlal eden bir fiilin tespiti.
Bu madde
uyarınca işletme belgesi iptal olunan seyahat acentalarının
isimleri veya iltibasa yol açacak bir isim hiçbir seyahat acentasına
yeniden verilemez. Birlikçe geçici ve uzun süreli üyelikten çıkarma
cezası verilen seyahat acentalarının belgeleri, fiilleri bu
maddenin (b) bendi uyarınca bir cezayı gerektirmiyorsa, geçici men süresince
iptal edilir.
BAŞKAN
Madde üzerinde söz talebi yoktur.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
4üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 4- 1618
sayılı Kanunun 32 nci maddesinin ikinci fıkrasına
aşağıdaki cümleler eklenmiştir.
Birlik gerekli
görülen yerlerde merkeze bağlı şubeler açabilir. Yönetim Kurulu,
merkeze bağlı şube bürosunun kadroları ile şube
müdürünü tespit ve tayin eder.
BAŞKAN -
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
5inci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 5- 1618
sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
GEÇİCİ
MADDE 4- Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 27 nci maddenin
(b) bendinin (2) numaralı alt bendine göre bir yıl içinde üç kez
idari para cezası almak suretiyle işletme belgesi iptal edilenlerin,
bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde
talepte bulunmaları halinde işletme belgeleri ihya edilir.
BAŞKAN
Madde üzerinde söz talebi yoktur.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
6ncı
maddeyi okutuyorum:
MADDE 6- Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
7nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 7- Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Saygıdeğer
milletvekilleri arkadaşlarım, tasarının tümünü
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tasarı kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır. Seyahat acentelerimize ve
milletimize hayırlar getirmesini diliyorum.
Sayın
milletvekilleri, 5inci sırada yer alan Antalya Milletvekili Abdurrahman
Arıcı ve 2 milletvekilinin, Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğü
Kuruluş Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Tarım, Orman ve Köyişleri
ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
6.- Antalya Milletvekili Abdurrahman Arıcı ve 2 milletvekilinin;
Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğü Kuruluş Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve
Tarım, Orman ve Köyişleri ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve
Spor Komisyonu Raporları (2/297) (S. Sayısı: 274) (x)
BAŞKAN Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
Komisyon Raporu
274 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının
tümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili
Yılmaz Ateş, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir Akcanın söz talepleri vardır.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Sayın Yılmaz Ateş.
Sayın
Ateş, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
(x)
274 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
CHP GRUBU ADINA
YILMAZ ATEŞ (Ankara) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, Atatürk Orman Çiftliğiyle ilgili düzenlemeler gerek kanun
tasarısı şeklinde gerekse kanun teklifi şeklinde hemen
hemen her dönem bir veya iki defa Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine
gelir. Bu tür girişimler sonucudur ki Atatürk Orman Çiftliğinin
arazisinde kurulduğu günden bugüne sadece Ankaradaki merkezdeki arazisi
22 dekarlık bir alanı çeşitli kamu, özel, tüzel kuruluşlar
tarafından işgal edilmiş ve tam bir talana
dönüşmüştür. Bununla ilgili çeşitli davalar olmuş,
çeşitli cezalar ödenmiş, karşılıklı
koruyalım derken hakarete varan sözler söylendiği için zaman zaman
tazminat cezaları da ödenmiştir. Bu nedenledir ki, değerli
arkadaşlar, belki akşamın bu saatinde, hele hele bir de bugün
tatile girmesi beklenen Mecliste belki konuşmanın çok cazip bir
tarafı da yok. Ama gerek konunun önemi gerekse Atatürk Orman
Çiftliğinin Türkiyedeki önemi nedeniyle de bir iki konunun altını
çizmekte büyük yarar var.
Değerli
arkadaşlar, kamu kurum ve kuruluşları Atatürk Orman
Çiftliği arazisini talan etmişlerdir. Oysa Mustafa Kemal Atatürk bu
araziyi kendi öz parasıyla edinmiş; Türkiyedeki modern
tarımın araştırılması, geliştirilmesi
amacı ve Ankaralıların eğlenmesi, dinlenmesi amacıyla
hazineye devretmiştir. O günden bugüne, az önce belirttiğim gibi, 22
dekarlık bir alan da maalesef talan edilmiştir. Şimdi bu önümüze
gelen kanun teklifi de aslında şu ihtiyaçtan kaynaklanmıştır:
Ankaranın iki tane güzide spor kulübü Gençler Birliği ve Ankaragücü,
sporun gelişmesi için 1989 yılında dönemin iktidarı ve
Cumhurbaşkanının onayıyla buradan 126 dönümlük bir alan
tahsis edilmiş. Ancak, daha sonra Atatürk Orman Çiftliğinin birinci
derecede sit alanı ilan edilmesi üzerine de mahkemeye
düşmüşlerdir. Bazı davalarda beraat, bazılarında da
hâlen yargı devam etmektedir. Bu sorunu kalıcı olarak çözmek
amacıyla da bu iki spor kulübümüz siyasi partilerimizi ziyaret
etmişlerdir. Siyasi partilerimizden aşağı yukarı 35-40
milyon dolar değerinde yaptıkları yatırımın
yıkılmaması, bertaraf edilmemesi için de bir destek
istemişlerdir. Bu konu geçen dönemde de Türkiye Büyük Millet Meclisinin
gündemine getirilmek istendi ama başarılamadı, bu dönem
getirildi. Bir sayın milletvekilinin teklifi şeklinde gelen bu kanun
teklifi, değerli arkadaşlar, en son olarak
baktığımız zaman, şu andaki hâliyle, maalesef, o
milletvekilinin ve bu spor kulüplerimizin ihtiyacının ötesinde,
birincisi yeni bir talana yol açtığını görüyoruz; ikincisi,
bu iki spor kulübümüz kullanılarak, bu kıyılarımızda,
ne hikmetse kıyılarımızın talan edilmesine yönelik bir
düzenleme getirilmiştir ve üçüncüsü de, bu bahane edilerek
ormanlarımızın talan edilmesini sağlayacak bir düzenleme
hâline getirilmiştir. İki spor kulübümüzün bu mevcut
binalarını, tesislerini, yatırımlarını
kurtaralım derken de, 258 dönümlük yeni bir alanın da
talanını sağlayacak bir yasal düzenlemeyle karşı
karşıya olduğunu gördük. İki gündür siyasi partilerimizin
grupları ve Sayın Bakanla yapılan görüşmeler sonunda, değerli
arkadaşlar, üç parti gruplarının da imzasıyla
hazırlanan değişiklik önergeleri sanırım birazdan
Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulacaklardır. Dilerim,
Türkiye Büyük Millet Meclisi bu değişiklik önergelerini kabul eder.
Eğer kabul etmezse değerli arkadaşlar, biz, Cumhuriyet Halk
Partisi olarak bu kanun teklifine karşı olduğumuzu burada beyan
ediyoruz. Çünkü eğer bu düzenlemeler kabul edilmezse, bu yasal düzenleme,
şu andaki teklif hâliyle, bir, 258 bin metrekarelik alanın bir
talanını, betonlaşmasını getiriyor; iki, bu bahane
edilerek kıyılarımız talan ediliyor; üç, orman
alanları da talan ediliyor. Bu değişiklik önergeleriyle buna
mâni olacağımızı düşünüyoruz.
Değerli
arkadaşlar, bu konuda neden titiz olduğumuzu da sizlere arz etmek
istiyorum: Bildiğiniz gibi, 2006 yılında Ankara Büyükşehir
Belediye Başkanı çok iyi niyetlerle karşımıza
çıktı. Şahsen bizim partiyi iki defa ziyarette bulundu. Dedi ki:
Bakın, hep şikâyet ediyorsunuz. Bu Atatürk Orman Çiftliğinin
bir nâzım imar planı olmadığı için bütün kamu
kuruluşları talan etti. Gelin, bir kanunla bana yetki verin, ben bu
Atatürk Orman Çiftliğinin nâzım imar planlarını
yapayım. Bunu yaparken de Ankara çok gelişti, büyüdü; bir, yeni bir
yol açılması için sadece yolun geçtiği alanı bana bedelsiz
devredin; iki, Hayvanat Bahçesi çok mezbelelik, Ankaraya da, Atatürk Orman
Çiftliğine de yakışmıyor. Ben bunu da yeniden
düzenleyeyim.
Değerli
arkadaşlar, bütün siyasi partilerimizin çok iyi niyetle destek
verdiği ve kanunlaştırdığı 5524 sayılı
Kanun sonucu Ankara Büyükşehir Belediyesi nâzım imar planları
yaptı. Ama her ne hikmetse bu nâzım imar planları
yapılırken Atatürk Orman Çiftliği yönetimine bilgi verilmedi,
Atatürk Orman Çiftliği yöneticilerine bu nâzım imar planları
gösterilmedi. Sonunda, ortaya çıktığında gördük ki
değerli arkadaşlar, içler acısı bir durum.
Şimdi,
birincisi, kanunda olimpiyat ve spor parkı diye bir madde yok özel
proje alanları diye bir madde yok ve Hayvanat Bahçesi de bugünkü hâliyle
organize edilecekti. Şimdi, değerli arkadaşlar, özel proje
alanlarının alanı, miktarı, ne amaçla
kullanılacağı belli değil projede, imar planında.
İki,
olimpiyat ve spor parkının da ne kadar olacağı, nereye
yerleştirileceği de belli değil. Oysa imar planlarında
neyin ne için kullanılacağı çok açık olarak belli edilir.
Ve üçüncüsü, en
önemlisi sayın milletvekilleri, Hayvanat Bahçesi. Şimdi, değerli
arkadaşlar, dünyada iki tane büyük hayvanat bahçesi vardır: Kentler
arasındaki en büyük hayvanat bahçesi
Değerli
arkadaşlar, şimdi, Atatürk Orman Çiftliği için öngörülen
hayvanat bahçesi sıkı durun, bunlarla kıyaslanmayacak
büyüklükte- tam
Değerli
arkadaşlar, Ankaranın yüzde 40ı kaçak yapılanmadır.
Şimdi Atatürk Orman Çiftliğinin imar koruma planlarını
yapıyorum. diyen bir belediye
Değerli
arkadaşlar, biz Ankaralılar, şu anda polisiyle, jandarmasıyla,
tapu dairesiyle, Atatürk Orman Çiftliğinin kaybedilen 30 bin metrekarelik
alanını bulamıyoruz! 30 dönüm alanı kayıp Atatürk
Orman Çiftliğinin! Aslında biliyoruz. Bu uydudan çekilen
fotoğraflarda yerleri belli. Şurada. 30 dönüm şurada.
Peki, bu,
şimdi, nerede kullanılıyor? Değerli arkadaşlar,
iktidar partimizin hemen karşısında, Armada İş
Merkezinin karşısında, sanırım dikkatinizi
çekmiştir, ucube bir demir yığını var, ucube bir demir
yığını! O demir yığını olan bina, 60
bin metrekarelik bir alan üzerindedir ve kaçaktır. Bu Ankara
Büyükşehir Belediyesinin uçan kurda kuşa borcu var ve bu Ankara
Büyükşehir Belediyesi, yine, Türkiyedeki 3.225 belediyenin hazineye
toplam borcu 13,5 katrilyondur ama tek başına Ankara Büyükşehir
Belediyesinin hazineye olan borcu 3,950 katrilyondur.
Şimdi, bu
kadar borçlu olan bir belediye, sayın milletvekilleri, neden iş
merkezi yapar, neden ticaret merkezi yapar? Armadanın
karşısındaki o demir yığını, Adalet ve
Kalkınma Partisi Genel Merkeziyle
Değerli
arkadaşlar, Atatürk Orman Çiftliğinin kaybolan o 30 dönümü o 60
dönümün içine kaydırılmıştır ve o nedenle de tapu
daireleri dahi bulamıyorlar. Polisle, jandarmayla arıyoruz.
Arıyoruz, bulamıyoruz.
Şimdi,
böylesine kaçak bir yapılanmanın içinde olan bir belediye
başkanı kalkıyor Ben Orta Doğu Teknik Üniversitesini
yıkacağım. diyor. Eğer bu İktidar iktidarsa, bu
İktidar haktan, hukuktan yanaysa, önce o demir abidesini ortadan
kaldırır, Atatürk Orman Çiftliğinin işgal edilen 30 dönüm
arazisini de kendisine iade eder.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, bu konunun üzerinde neden hassasiyetle duruyoruz,
neden bu önergelerimiz kabul edilmezse bu kanun teklifinin
karşısında olduğumuzu söylüyoruz? İki kulüp
yöneticisinin değerli başkanlarıyla bu sabahleyin bir kez daha
konuştum. Şeref, namus sözleri oraya tek bir çivi çakmayacakları
yönündedir. Şimdi, iktidar o yetkiyi alıp Gençlik ve Spor Genel
Müdürlüğüne verdikten sonra, o geriye kalan -çünkü bu iki spor kulübünün
şu andaki kullandığı alan 126 dönümdür- 132 dönümlük
alanı eğer yine böyle sorumsuz birtakım kişilerin eline
verirseniz iki elimiz yakanızda olur. İki elimiz yakanızda olur.
O nedenle,
mahkeme kararında belirtildiği gibi, değerli arkadaşlar,
kesinlikle oranın tarımın gelişmesi doğrultusunda
kullanılması gerekir, Atatürkün vasiyeti doğrultusunda
kullanılması gerekir. Yoksa biz iki tane saygın spor kulübümüze,
saygın kuruluşumuza, yaptıkları o binanın heba
edilmemesi için çok iyi niyetle çıkardığımız bu
Kanunun, bazı sorumsuz kişiler elinden Atatürk Orman
Çiftçiliğinin talanına dönüşmemesini sağlamamız
gerekir. Bu hassasiyetimiz bundandır. Gecenin bu saatinde belki -akşamın
bu saatinde- zamanınızı almamız bundandır. Üç parti
grubunun üzerinde anlaştığı bir kanun teklifi hakkında
belki de bu kadar konuşmamız bundandır.
Bu duygu ve
düşüncelerle üç grubun ortaklaşa verdiği değişiklik
önergelerinin kabul edilmesini diliyor, yüce Meclisi tekrar saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Ateş.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Afyonkarahisar Milletvekili Sayın
Abdülkadir Akcan.
Sayın Akcan,
buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 274 sıra sayılı
Antalya Milletvekili Sayın Abdurrahman Arıcı ve 2 milletvekili
arkadaşımızın Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğü
Kuruluş Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi
Meclis Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, hazır, bunu ne zaman konuşurum diye bekleyip duruyordum,
tam fırsatı. Görüşmekte olduğumuz bir kanun teklifi ve bu
kanun teklifi 2008 yılı içerisinde çok kısa bir süre önce
verildi. Bugüne kadar 23üncü Dönem Parlamento çalışmalarında
iktidar kanadı milletvekillerimizden gelen kanun teklifleri inanılmaz
bir hızla, müthiş bir süratle ele alınıyor, komisyonlardan
geçiriliyor ve Genel Kurula getiriliyor. Neredeyse kırk sekiz saat dolar
dolmaz biz bunu ele alıyoruz. Buna itirazımız yok.
Parlamenter
sistemin ideal boyutlarda çalışabilmesi için en önemli kuralların
başında muhalefetin yok sayılmaması gelmelidir. Eğer
siz muhalefeti yok sayarsanız o zaman bu sisteme parlamentoyla
çalışan bir sistem diyemezsiniz.
Ben ve
arkadaşlarım 2007 yılı Aralık ayının
başında vermiş olduğumuz kanun teklifinde
Sayın eski
YÖK Başkanımız şimdi Komisyon Başkanımız,
onun imzasıyla açılan yüksekokullarımızdan mezun olan
evlatlarımızın
Ki, bu kanun tasarısı iki güzide
kulübümüzü ilgilendiriyor. İnanın bu güzide kulüplerimizin
taraftarı ve kayıtlı üyelerinin sayısı
yüksekokullarımızdan mezun olmuş, dertlerine derman bekleyen 1,5
milyonun üzerinde mezun ve en az bu kadar da, bunun 2 katı kadar da
ebeveyni ve aile efradı olmak üzere yaklaşık 4 milyonun üzerinde
insanı ilgilendiren kanun teklifini bir türlü komisyonda ele alıp
Genel Kurula indirmediklerini ifade etmek için fırsat kolluyordum,
sırf bu amaçla ben MHP Grubu adına söz aldım. Aslında,
Sayın Ateş, bütün boyutlarıyla ifade etti. Söyledikleri Adan
Zye tamamen doğrudur. Bunun üzerine söyleyecek fazla bir
lafımız yok.
Milliyetçi
Hareket Partisi olarak Ankaralının spor yapmak için ihtiyaç
duyduğu zemine kavuşması için elimizden gelen her türlü gayreti
göstermeye hazırız ve bu katkıyı vermek için de biz
buradayız.
Ancak, gelen
tasarıların derde derman olması, deva olması lazım.
Şimdi, iki tane güzide kulübümüz var: Ankaragücü ve Gençlerbirliği.
Bu iki güzide kulübümüz Atatürk Orman Çiftliği arazisi üzerinde faaliyet
gösteriyor, onun üzerinde tesisleri var, binaları var. Bunun
karşılığında Gençlerbirliği Kulübümüzden
alınan kira bedeli aylık 350 YTL civarında, Ankaragücünden
alınan aylık kira da 4.500 YTL civarında.
Şimdi, biz
bunu alıp Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğüne veriyoruz. Sayın
Ateşin ifade ettiği 258 bin küsur metrekarelik alan demeyelim, 126
bin metrekarelik alan diyelim, fazlası yok diyelim. Bu alanı biz
tahsis ettiğimiz zaman, zaten şu anda kiralanmış durumda,
Orman Çiftliği kiralamış oraya. Yani, 350 YTL acaba hangi
gecekondunun kirasından daha yüksektir?
Burada bir
problem var. Bu problem şu: Oranın komple sit alanı olması
meselesidir, sit alanındaki yapılaşmanın Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kurulunun müsaadesine bağlı
olmaksızın yapılmış olmasıdır.
Şimdi, bu
araziler, bu güzide kulüplerimizin kendi mülkleri
yapmadığımız sürece sit alanı olmaktan kurtulamayacaktır.
Bu itibarla da sıkıntı devam edecektir. Kanun
tasarısının çözülmesini istediğimiz soruna çözüm getirip
getirmediği açısından biz olaya bakıyoruz. Bu yönüyle de
tahsis el değiştirmiş, tahsisi yaptığımız
Gençlik Spor Genel Müdürlüğünün üzerinden kulüplerimize tahsis edilmesi,
sit kavramının devre dışı kalmasını
sağlamayacaktır. Bu itibarla da Atatürk Orman Çiftliği
Müdürlüğü Kuruluş Kanununda öngörülen hükümlerin
dışına çıkılmayacaktır. Gerek o Kanunun 9uncu
maddesi mesela
Müdürlüğün bütün malları devlet malı
hükmündedir. Bu mallar aleyhine suç işleyenler devlet malları
aleyhine suç işleyenler gibi ceza görür. hükmü, Atatürk Orman
Çiftliği Müdürlüğü Kuruluş Kanununda var, 9uncu madde. Bu
madde burada olduğu ve izinsiz yapılaşmalar orada olduğu
sürece, var olan yapılara getirilmek istenecek hüküm, Sayın Ankara
Büyükşehir Belediye Başkanımızın Orta Doğu Teknik
Üniversitesi için getireceği hükümle paralel olur, başka bir şey
olmaz. Dolayısıyla bu kanun tasarısı bu pozisyonu ortadan
kaldırmıyor. Bizim söylememiz gereken husus
Niye kanun
tasarısı görüşülürken bunu dillendirmedik ve bunun önlemini
almadık demeyelim diye bunu Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
anlatıyorum.
Değerli
milletvekilleri, tasarının geneli üzerinde bunları söyledikten sonra,
maddelerine geçtiğimizde, biraz önce Sayın Ateşin ifade
ettiği ve önergelerle düzeltilmesi gerektiği hususların
bunları içerip içermediğini ben bilemiyorum, ama içereceğini
tahmin ediyorum. Çünkü Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan
Vekillerimizin de bu önergelere imza atmış olduklarını
tahmin ediyorum. Tasarının 1inci maddesinde Bu Kanuna ekli krokide
belirtilen alanda yapılmış veya yapılacak spor tesisleri
Şimdi, yapılmışlar mahkemelik, yapılacaklar
sıkıntı doğurur. Yapılacaklar sıkıntı
doğuracağı için bu paragrafın bu metnin içinde kalması
doğru değil.
İkincisi,
madde 2de, ek madde 9da ele alınan kira bedelleri. Şimdi 2nci
maddede düzenlenen, orman arazilerinin Gençlik Spor Genel Müdürlüğüne
tahsisi. Siz orman arazilerini Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğüne tahsis
ederseniz kira alıyorsunuz ve aldığınız kiranın
bir kısmını Orman Genel Müdürlüğünün hesabına
aktarıyorsunuz, ama yoğurt satarak, peynir satarak, dondurma satarak
ayakta durmaya çalışan Atatürk mirasının arazisini tahsiste
kira öngörmüyorsunuz! Bu ikilemdir. Bu birbirine zıt pozisyon yaratan hükümlerin
tasarının veya teklifin dışında kalması gerekir
diye düşünüyoruz.
Üçüncü husus da
3üncü maddenin ikinci fıkrasında Gençlik ve Spor Genel
Müdürlüğünün bağlı olduğu spordan sorumlu
Bakanlığın, ülke tanıtımını üst düzeye
çıkaracak uluslararası spor faaliyetlerinin düzenleneceğine dair
izni doğrultusunda hükmü bulunmakta. Yani ben burada spor müsabakası
düzenleyeceğim diyeceksiniz, Kıyı Kanunu
DEVLET BAKANI
MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) Uluslararası
ABDÜLKADİR
AKCAN (Devamla) - Uluslararası spor müsabakası düzenleyecek olun.
İzin alacaksınız. Bu izne bağlı olarak,
yapmayabileceğiniz bir olay için tesis kuracaksınız, ondan sonra
da
Bu sizi ben yaptım oldu diyen mantığa götürür. Oysa,
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğümüzün bağlı bulunduğu Devlet
Bakanlığının bu uluslararası müsabakanın
yapılacağına dair bir kararı olduktan sonra, bu
müsabakanın yapılacağı alanın sorumlularının
Bakanlıktan alacağı izne bağlı olarak bu
yapıyı yapmaları sorunu kökünden halledecek, kafa
karışıklığını ortadan kaldıracak bir
durum yaratacaktır. Bu itibarla, biz, kanun teklifinde bu hükümlerin göz
önüne alınarak bu önerilerimizin de yerine getirilmesi suretiyle
destekleyebileceğimiz bir teklif olduğunu ifade etmek istiyorum.
Bu
düşüncelerle, teklifimizin, başta, sıkıntıda
olduğu belirtilen ama bu hâliyle soruna çözüm getirmeyeceği
şahsi görüşünde olduğum teklifin hem Gençlik ve Spor Genel
Müdürlüğümüze hem Ankaramıza hem ülkemize hem de bu güzide
kulüplerimize hayırlı olmasını diliyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Akcan.
AK PARTİ
Grubu adına Antalya Milletvekili Sayın Abdurrahman Arıcı.
AK PARTİ
GRUBU ADINA ABDURRAHMAN ARICI (Antalya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 274 sayılı Atatürk Orman Çiftliği
Müdürlüğü Kuruluş Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine AK
PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte
olduğumuz bu kanun teklifimizle üç noktada düzenleme öngörülmektedir. Bu
düzenlemelerin ne olduğunu kısaca anlatmak istiyorum.
Atatürk Orman
Çiftliği sınırı içinde bulunan toplam
İkinci
yenilik ise: 31/08/1956 tarih ve 6831 sayılı Orman Kanununa bir ek
madde eklenerek, devlet ormanları üzerinde Gençlik ve Spor Genel
Müdürlüğünce yapılacak spor tesislerine 6831 sayılı
Kanunun 17nci maddesi çerçevesinde izin verileceği, bu izin çerçevesinde
spor tesislerinin Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ile özerk
federasyonlarca kullanılmasından herhangi bir ücretin
alınmayacağı, buna karşı spor kulüplerinin ise ancak
belirli şartlarda ve bedeli karşılığında
işletebileceği düzenlenmektedir.
Üçüncü nokta:
4/4/1990 tarih ve 3621 sayılı Kıyı Kanununun 6ncı
maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen bir bentle, Gençlik ve Spor
Genel Müdürlüğünün bağlı olduğu spordan sorumlu
Bakanlığın, ülke tanıtımını üst düzeye
çıkaracak -burada bizim kastettiğimiz, tabiatıyla üç partimizin
de değişiklik önergesi vererek kastettikleri olimpiyatlardır-
uluslararası spor faaliyetlerinin düzenleneceğine dair görüşü
doğrultusunda, kıyılarda yapılacak ve işletilebilecek
spor tesislerinin genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerine tahsisini;
belirli şartlar altında özel bütçeli idarelere, belediyelere ve il
özel idarelerine, uluslararası spor aktiviteleri ve organizasyonların
yapılmasına veya yaptırılmasına yönelik spor tesisleri
ve zorunluluk arz eden durumlarda bunların tamamlayıcısı
konaklama tesislerinin yapılmasına yönelik spor tesislerinin
inşa edilmesine imkân sağlanmasıdır.
Değerli
milletvekilleri, komisyon aşamasından da kısaca söz etmek
istiyorum. Komisyonumuz, 18 Haziran 2008 tarihinde, Kastamonu Milletvekili
Sayın Hasan Altanın (2/273) esas numaralı Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
üzerinde görüşmeler yaparken bu kanun teklifinin daha
ayrıntılı bir şekilde ele alınarak
olgunlaştırılması ve gerekli düzenlemelerin yapılabilmesini
sağlamak amacıyla bir alt komisyon kurulmasına karar
vermiştir. Adalet ve Kalkınma Partisinden Muğla Milletvekili
Yüksel Özdenin, Kocaeli Milletvekili Fikri Işıkın, Cumhuriyet
Halk Partisinden Yalova Milletvekili Muharrem İncenin, Milliyetçi Hareket
Partisinden Eskişehir Milletvekili Beytullah Asilin yer
aldığı, benim de içinde bulunduğum Alt Komisyon,
başkanlığına Yüksel Özdeni seçerek
çalışmalarına başlamıştır.
Alt Komisyonumuz
19/6/2008, 23/6/2008 ile 25/6/2008 tarihlerinde yaptığı
toplantılarda Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, Maliye
Bakanlığı, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı
ile Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğü yetkililerinin de
katılımıyla konuyu ayrıntılı olarak
incelemiş ve ayrıca tesisleri yerinde görerek
çalışmalarını tamamlamıştır.
Alt Komisyon
üyeleri olarak, çalışmalarda çok titiz davrandık ve ilgili bütün
kurumların temsilcilerini dinleyerek görüşlerinden olabildiğince
yararlandık. Hassasiyetimizin nedeni, buranın Türkiye Cumhuriyetinin
kurucusu Mustafa Kemal Atatürk tarafından Ankaralılara hediye
edilmiş olmasıydı; vasiyetine aykırılık
teşkil edebilecek bir tasarrufa konu olmasına meydan vermemek için
azami gayreti gösterdik.
Çalışmalarımızda,
Atatürk Orman Çiftliği sınırı içinde yer alan ve kuruma
gelir getiren yerlerin bu teklif kapsamı dışına
çıkararak gelir kaybını önledik. Bu amaçla, Alt Komisyonumuz,
havale edilen 394 dönümlük alanı 258 dönüme düşürerek ilgi
alanını daralttı.
Değerli
milletvekilleri, özetlemeye çalıştığım ve hassasiyetle
hazırladığımız bu kanun teklifi sizlerin değerli
oylarıyla kanunlaşırsa inanıyorum ki önderimiz Atatürkün
vasiyetine uygun hizmetlere vesile olacak ve gençlerimize spor
alışkanlığı kazandırmakta önemli rol
oynayacaktır.
Hâlihazırda,
Atatürk Orman Çiftliği sınırları içinde Gençlerbirliği
Spor Kulübüne ait 59 dönüm ve Ankaragücüne ait 66 dönümlük alan bulunmaktadır.
Başkentimizin bu iki güzide spor kulübünün dünya standartlarına uygun
spor tesislerine sahip olup çeşitli branşlarda sporcu
yetiştirerek ülke tanıtımına ve sporuna önemli hizmetlerde
bulunmaktadır.
Ben daha fazla da
konuşmak istemiyorum bu konuda. Türk sporunu geliştirmek için hep
birlikte gayret sarf etmek zorundayız. Spordan sorumlu Devlet
Bakanımız Sayın Murat Başesgioğlu da Türkiyede sporun
geliştirilmesinin önündeki birçok olumsuz faktörün yanı sıra
kişi başına düşen spor tesisi oranı ile lisanslı
sporcu sayısı açısından gelişmiş ülkelerin çok
gerisinde kaldığımızı, bu olumsuz durumu tersine
çevirerek gelişmiş ülkelerin düzeyine çıkarmak amacıyla
çalıştıklarını, lisanslı sporcu
sayısının artırılması yanında sporun
geliştirilmesi için de mevcut spor tesislerini amacına uygun olarak
korumak, bu tesislere uluslararası standartlara uygun yenilerini ekleyerek
sporcuların hizmetine sunulması gerektiğini ifade
etmişlerdir.
Bu vesileyle tüm
partilerimize katkılarından dolayı teşekkür ediyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Arıcı.
Şahsı
adına İzmir Milletvekili Sayın Harun Öztürk.
Sayın
Öztürk, buyurun, efendim.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
şahsım ve Demokratik Sol Parti adına yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sporun önemini
hiçbirimizin yadsıması mümkün değildir. Gençlik ve Spor Genel
Müdürlüğüne de sporu geliştirme görevi verildiği
açıktır. Şimdi, görüşmekte olduğumuz yasal düzenleme
ile ne yaptığımıza bir bakalım: Atatürk Orman
Çiftliğine ait olan ve bir protokol ile Gençlik ve Spor Genel
Müdürlüğüne tahsis edilen alanı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü
spor kulüplerine kiralıyor ve spor kulüpleri de kiraladıkları bu
alan üzerine izinsiz spor tesisleri yapıyorlar. Normalde, bir hukuk
sisteminde, hukuk düzeninde bu olay karşısında
yapılması gereken normal davranış, yargıya intikal
ettirilip orada çözümlenmesidir konunun. Ancak biz bunu böyle yapmayıp,
yasama organının önüne getirip kanun çıkararak bu sorunu
halletmeye çalışıyoruz.
Şimdi, biz
ne yapıyoruz ona bakalım: Görüşmekte olduğumuz tasarı
ile Atatürk Orman Çiftliğine diyoruz ki: Otur, Gençlik Spor Genel
Müdürlüğüyle bir protokol yap ve sana ait olan ve tasarıya krokisini
yasama organı olarak eklediğim 258.186 metrekarelik arazi ve üzerinde
bulunan spor tesislerini ve müştemilatını kırk dokuz
yıllığına bu Genel Müdürlüğe tahsis et. Genel
Müdürlüğe de diyoruz ki: Protokol ile sana tahsis edilen bu alanı
spor kulüplerine veya spor federasyonlarına, spor hizmet ve
faaliyetlerinde kullandırmak üzere devret. Bir şey daha diyoruz, o
da yaptığımız bu iş konusunda kendimizi tatmin edecek
ve yasama organı olarak vicdanlarımızı rahatlatacak bir
cümle: Belirtilen alanda yapılmış veya yapılacak spor
tesisleri, sporun geliştirilmesi dışında ticari bir amaç
için kullanılamaz. Yani sporun geliştirilmesi dışında
her şeyi buna sokabilirsiniz. Herhâlde Bir tek disko
yapamazsınız burada. diyebilirsiniz, diye düşünüyorum. Bu
cümleyle, bir taraftan vicdanlarımızı rahatlatıyoruz,
diğer taraftan tahsis edilen alanlarda yeni yapılaşmaların
önünü açıyoruz.
Değerli
milletvekilleri, yasa ile bu iktidar dönemini de aşan bugüne kadarki yasa
dışı uygulamalar meşru hâle getirilmektedir. Yasama
organının işinin yasa dışı uygulamalara
yasallık kazandırmak olmadığı düşüncesindeyiz.
Bu uygulama hukuk
düzenini tesis etmemizi de güçleştirmektedir. Yasayla bazı
sınırlamalar getirilmeye çalışılsa da, uygulamada
denetim eksikliği ve yaşanan örnekler bu
sınırlamaların etkisiz kılındığını
göstermektedir. Ayrıca, Ankaranın ciğerlerine
saplanmış bir hançer niteliğindedir.
Değerli
milletvekilleri, yasanın 2nci maddesiyle bir şey daha
yapıyoruz. Normalde 6831 sayılı Orman Kanununun 17nci
maddesinin üçüncü fıkrası, bugünkü uygulanabilir hâliyle, meri hüküm
olarak, Anayasa Mahkemesine gidip gelen ve son olarak da Anayasa Mahkemesi
tarafından uygun görülen ve iptal talebi reddedilen bir fıkradır
ve bu fıkranın işleyişine de bu düzenlemeyle yeni bir
açılım getiriyoruz ve yeni Anayasaya aykırılıkların
önünü açıyoruz. Evet, 17ye üç ne diyor: Devlete ait sağlık,
eğitim ve spor tesislerinin ve bunlarla ilgili her türlü yer ve
binanın devlet ormanları üzerinde bulunması veya
yapılmasında kamu yararı ve zaruret olması hâlinde gerçek
ve tüzel kişilere bedeli mukabilinde izin verilmektedir. Devletçe
yapılan ve/veya işletilenlerden ise bedel alınmamaktadır.
Bu izin süresi de kırk dokuz yılı geçememektedir.
Şimdi,
tasarının 2nci maddesine döner isek, Gençlik Spor Genel
Müdürlüğünün, yaptığı tesisleri, özerk spor
federasyonlarına veya spor kulüplerine işlettirilebileceğine
izin veriyoruz. Spor kulüpleri işletirse Gençlik Spor Genel Müdürlüğü
aldığı kiranın yüzde 50sini, ayrıca işletmeci de
yaptığı hasılatın yüzde 2sini Orman Genel Müdürlüğü
özel bütçesine aktaracak. Eğer işleten özerk spor federasyonu ise bu
saydığımız bedellerin hiçbirisini ödemeyecek.
Bu düzenleme
değerli arkadaşlar, 6831 sayılı Kanunun 17nci maddesinin
üçüncü fıkrasındaki bedel ödeme ve bedelin miktarı konusuna
farklı bir açılım getirmektedir. Anayasa Mahkemesinin -biraz
önce sözüne ettiğim- iptal kararlarından sonraki son yasal düzenleme
Anayasa Mahkemesi tarafından da onay gören bir yasal düzenlemedir.
Dolayısıyla, özellikle bu 2nci maddenin teklif metninden
çıkarılmasının yerinde olacağını
düşünüyorum.
Her ne kadar
siyasi parti grupları, sözünü ettikleri önerge kabul görür ise teklifi
olumlu değerlendirdiklerini ifade etseler de bu, bir şekilde sivil
toplum kuruluşları aracılığıyla, idari yargı
vasıtasıyla konunun Anayasa Mahkemesine intikaline engel
değildir.
Bu
uyarıları yaptıktan sonra yüce heyetinizi tekrar saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Öztürk.
Teklifin tümü
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Teklifin
maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi
okutuyorum:
ATATÜRK ORMAN ÇİFTLİĞİ MÜDÜRLÜĞÜ
KURULUŞ KANUNU İLE BAZI
KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA
DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE 1 -
24/3/1950 tarihli ve 5659 sayılı Atatürk Orman Çiftliği
Müdürlüğü Kuruluş Kanununa aşağıdaki ek madde
eklenmiştir.
"EK MADDE 2-
Atatürk Orman Çiftliği sınırı içinde bulunan bu Kanuna ekli
"Spor Alanı Sınır Krokisi"nde koordinatları
tanımlanan toplam
Bu Kanuna ekli
krokide belirtilen alanda yapılmış veya yapılacak spor tesisleri,
sporun geliştirilmesi dışında ticari bir amaç için
kullanılamaz ve tahsis edilemez."
BAŞKAN
Madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Eskişehir
Milletvekili Sayın Beytullah Asil.
Sayın Asil,
buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğü Kuruluş Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 1inci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlarım.
Değerli
arkadaşlarım, bu teklife göre, Atatürk Orman Çiftliği
sınırları içinde bulunan, hâlen büyük bir bölümün üzerinde
futbol antrenman sahalarının bulunduğu
Spor
faaliyetleri, günümüzde geniş kitleleri etkileyen, uluslararası
ilişkileri geliştirerek dünya barışına katkıda
bulunan evrensel bir faaliyet alanıdır. Dünya genelinde ve ülkemizde
spor alanında hızlı bir gelişim süreci de
yaşanmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, bundan birkaç ay önce İsviçre ve Avusturyada
yapılan Avrupa Futbol Şampiyonasının, orada
sağladığımız başarıların Türkiyeye
neler kazandırdığını hep birlikte gördük. Yalnız,
orada bir şey daha gördük, Türkiyede sporun geliştirilmesi konusunda
çok yol almamız gereken mesafe olduğunu da gördük. Bugün 4 milyonu
bulan Ankaramızda 400 bin nüfusa varmayan şehirlerde olan futbol
sahaları ve spor tesislerinin olmadığını da gördük.
Ankaranın otuzda 1ini bulmamış Baselde, Cenevrede, Bernde
ve birkaç şehirde daha Türkiyede henüz ancak İstanbul Olimpiyat
Stadıyla bir tane bulunan futbol sahalarının olduğunu da
gördük. O anlamda Anayasamızın 59uncu maddesinde devlete verilen
her yaştaki Türk vatandaşlarının beden ve ruh
sağlığını geliştirecek tedbirleri alır,
sporun kitlelere yayılmasını teşvik eder. amir hükmünü de
göz önüne almak suretiyle, spor alanında, sporcularımızın
yetiştirilmesinde yapılacak her türlü olumlu çabaya katkı
vereceğimizi ifade ediyoruz.
Bugün önümüzde
bulunan, az sonra yasalaşmasını umut ettiğimiz bu yasa
tasarısı da yine Türkiye Büyük Millet Meclisinde -az önce Sayın
Abdurrahman Arıcının ifade ettiği- bütün siyasi parti
gruplarının üzerinde uzlaştığı ve büyük ve titiz
bir çalışma sonucu ortaya çıkmış bir yasa
tasarısıdır. Bugün verilecek her madde üzerinde birer önergeyle
de bu yasa tasarısı daha da mükemmelleştirilecektir.
Bu nedenle Türk
sporunun gelişmesine Milliyetçi Hareket Partisi olarak her türlü
katkıyı vermeye hazır olduğumuzu ifade ediyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Asil, teşekkür ederim.
Şahsı
adına İzmir Milletvekili Sayın Harun Öztürk.
Sayın
Öztürk, konuşacak mısınız efendim?
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Yok efendim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Madde üzerinde
bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 274 sıra sayılı kanun teklifinin çerçeve 1 inci maddesi ile
5659 sayılı kanuna eklenen Ek 2 nci maddenin ikinci
fıkrasında geçen veya yapılacak ibaresinin madde metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa
Elitaş |
Mehmet
Şandır |
Kemal
Kılıçdaroğlu |
|
Kayseri |
Mersin |
İstanbul |
|
Ahmet Öksüzkaya |
|
Yaşar
Karayel |
|
Kayseri |
|
Kayseri |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLİ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI
MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) Katılıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önerge ile ekli
krokide tahsis edilen alan içerisinde mevcut binaların
dışında yeniden yapılaşmanın engellenmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen
önerge ve ekli krokiyle birlikte 1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 2-
31/08/1956 tarihli 6831 sayılı Orman Kanununa
aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
"EK MADDE 9-
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünce yapılacak spor tesislerine bu
Kanunun 17 nci maddesinin üçüncü fıkrası esaslarına göre izin
verilebilir. Verilen bu izinlerden bedel alınmaz. Bu tesisler, Gençlik ve
Spor Genel Müdürlüğünce işletilebileceği gibi Çevre ve Orman Bakanlığınca
uygun görülmesi hâlinde özerk spor federasyonlarına veya spor kulüplerine
de işlettirilebilir. Spor kulüplerine işlettirilmesi halinde Gençlik
ve Spor Gene Müdürlüğü tarafından kira bedelinin % 50'si,
işletmeci tarafından da işletme hasılatı üzerinden % 2
gayrisafi yıllık gelir payı Orman Genel Müdürlüğü özel
bütçe hesabına yatırılır. Tesislerin özerk spor
federasyonlarına işlettirilmesi halinde yukarıdaki bedeller
alınmaz."
BAŞKAN
Madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 274 sıra sayılı kanun teklifinin 2 nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Mustafa
Elitaş |
Mehmet
Şandır |
Kemal
Kılıçdaroğlu |
|
Kayseri |
Mersin |
İstanbul |
|
Ahmet Öksüzkaya |
|
Yaşar
Karayel |
|
Kayseri |
|
Kayseri |
Madde 2-
31/08/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununa
aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
Ek Madde 9-
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünce yapılacak spor tesislerine bu
Kanunun 17 nci maddesinin üçüncü fıkrası esaslarına göre izin
verilebilir. Verilen bu izinlerden bedel alınmaz.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş) Takdire sunuyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI
MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) Katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Gençlik ve Spor
Genel Müdürlüğünün sporun ve sporcuların gelişmesine yönelik
faaliyetlerde bulunurken ihtiyaç duyduğu orman alanlarından bedelsiz
olarak yararlanmasına imkân sağlanması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen
önerge istikametinde 2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3- 4/4/1990
tarihli ve 3621 sayılı Kıyı Kanununun 6 ncı maddesinin
dördüncü fıkrasının (c) bendinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki (d) bendi eklenmiştir.
"(d) Gençlik
ve Spor Genel Müdürlüğünün bağlı olduğu spordan sorumlu
Bakanlığın, ülke tanıtımını üst düzeye
çıkaracak uluslararası spor faaliyetlerinin düzenleneceğine dair
izni doğrultusunda, 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali
Yönetimi ve Kontrol Kanununun (I) sayılı Cetvelinde düzenlenen Genel
bütçe kapsamındaki kamu idareleri, aynı Kanunun (II) sayılı
Cetvelinde düzenlenen özel bütçeli idareler, belediyeler ile il özel idareleri
tarafından her türlü spor aktiviteleri ve organizasyonların yapılmasına/
yaptırılmasına yönelik spor tesisleri ve zorunluluk arz eden
durumlarda bunların tamamlayıcı konaklama tesisleri,
BAŞKAN
Madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 274 sıra sayılı kanun teklifinin 3 üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Mustafa
Elitaş |
Kemal
Kılıçdaroğlu |
Mehmet
Şandır |
|
Kayseri |
İstanbul |
Mersin |
|
Ahmet Öksüzkaya |
|
Yaşar
Karayel |
|
Kayseri |
|
Kayseri |
Madde 3
4/4/1990 tarihli ve 3621 sayılı Kıyı Kanununun 6 ncı
maddesinin dördüncü fıkrasının (c) bendinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki (d) bendi eklenmiştir.
(d)
Uluslararası spor otoritelerinin, Türkiyede spor faaliyetlerinin
düzenleneceğine dair kararı gereğince Gençlik ve Spor Genel
Müdürlüğünün bağlı olduğu spordan sorumlu
Bakanlığın izni doğrultusunda, 10/12/2003 tarihli ve 5018
sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun (I) sayılı
Cetvelinde düzenlenen Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri, aynı
Kanunun (II) sayılı Cetvelinde düzenlenen özel bütçeli idareler,
belediyeler ile il özel idareleri tarafından her türlü spor aktiviteleri
ve organizasyonların yapılmasına/yaptırılmasına
yönelik spor tesisleri ve zorunluluk arz eden durumlarda bunların
tamamlayıcı konaklama tesisleri,
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş) Takdire sunuyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI
MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) Katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Ülke
tanıtımını üst düzeye çıkaracak uluslararası spor
faaliyetlerinin düzenlenmesi doğrultusunda UEFA, FİFA, Olimpiyat
komiteleri gibi spor organizasyonlarının verdikleri kararlardan sonra
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün bağlı olduğu
bakanlığın izniyle kıyı kenar çizgisi içerisinde spor
tesislerinin yapılmasına veya yaptırılmasına imkân
verilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN -
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda 3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
4üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 4 Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
5inci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 5 Bu
Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN -
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, teklifin tümünü oylarınıza arz ediyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır. Milletimize hayırlar getirmesini
diliyorum.
Sayın
Bakanımızın bir teşekkür konuşması olacak.
Buyurun
Sayın Bakanım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
DEVLET BAKANI
MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öncelikle Bakanlık olarak
teşekkürlerimizi arz etmek istiyoruz. Siyasi parti grup
başkanlarımıza, değerli milletvekillerimize, Millî
Eğitim Komisyonumuzun değerli üyelerine Türk sporuna göstermiş
oldukları bu yakın ilgiden dolayı çok teşekkür ediyoruz.
Şu bir
gerçek değerli arkadaşlarım: Türkiye'de kişi
başına düşen spor tesisi çok az, çok fakir. Özellikle
Başkentimiz bu anlamda daha geride, Anadolu kentlerinden bile geride. Onun
için, şu yapmış olduğumuz düzenleme ile inanıyorum ki
kişi başına düşen tesis alanı daha artmış
olacak ve orada hem iki güzide kulübümüzün yaşamış olduğu
sıkıntılar sona erecek hem de Ankarada spor yapılacak,
nefes alınacak bir yeşil alan söz konusu olacaktır. Diğer
iki madde de yine yeni spor alanlarının yaratılmasına imkân
verecek düzenlemelerdir. Bunun için çok teşekkür ediyorum.
İki konu
var, belki burada kendini savunma durumunda olmayan bir arkadaşla ilgili,
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanımızla ilgili; bendeki
bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum. Bunlardan birincisi: Atatürk Orman
Çiftliğine ilişkin imar planları Ankara Büyükşehir
Belediyesi, Tarım Bakanlığımız, Kültür ve Tabiat Varlıklarını
Koruma Kurulu ile birlikte müştereken yapılmıştır,
onların ortak görüşü ile hazırlanmıştır. Sadece,
tek belediye başkanlığının kendi görüşleri
doğrultusunda değildir.
İkincisi: Bu
planın uygulanması aşamasında yürütmeyi durdurma
kararı verilmiştir. Bu konuda da sivil toplum örgütleri ile 25
Temmuzda ilk toplantı yapılmıştır.
İnanıyorum ki bu yeni düzenleme yine herkesin içine sinecek,
oranın tarihî misyonuna uygun bir düzenleme olacaktır diye
düşünüyorum.
Yine bahsedildi,
Armadanın karşısındaki 30 dönümlük arazi
bulunamamıştır. diye. Arkadaşlarımın
verdiği bilgiyi aktarıyorum: Buranın sahibinin Gazi Üniversitesi
olduğu, özel bir kanunla Gazi Üniversitesine verildiği, geçen
yıl Gazi Üniversitemizin buranın bedelini ödeyerek mülkiyetini kendi
üzerine geçirdiği ifade edilmiştir. Bunu da Genel Kurulumuzun
bilgilerine arz ediyor, hepinize iyi tatiller diliyor, yeni yasama
yılının ülkemize yeni ufuklar getirmesini yürekten diliyorum.
Saygılar
sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, 6ncı sırada yer alan, Bursa
Milletvekili Mehmet Tunçakın; Umumi Mülhak ve Hususi Bütçelerle
İdare Edilen Daireler ve Belediyelerle Sermayesinin Tamamı Devlete
veya Belediye veya Hususi İdarelere Aid Daire ve Müesseseler
Arasındaki İhtilafların Tahkim Yolile Halli Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
7.- Bursa Milletvekili Mehmet Tunçakın; Umumi Mülhak
ve Hususi Bütçelerle İdare Edilen Daireler ve Belediyelerle Sermayesinin
Tamamı Devlete veya Belediye veya Hususi İdarelere Aid Daire ve
Müesseseler Arasındaki İhtilafların Tahkim Yolile Halli
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
ve Adalet Komisyonu Raporu (2/299) (S. Sayısı: 276) (x)
BAŞKAN
Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu
276 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Teklifin tümü
üzerinde söz talebi yoktur.
Teklifin
maddelerine geçilmesini oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi
okutuyorum:
(x)
276 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
UMUMİ
MÜLHAK VE HUSUSİ BÜTÇELERLE İDARE EDİLEN DAİRELER VE
BELEDİYELERLE SERMAYESİNİN TAMAMI DEVLETE VEYA BELEDİYE
VEYA HUSUSİ İDARELERE AİD DAİRE VE MÜESSESELER
ARASINDAKİ İHTİLAFLARIN TAHKİM YOLİLE HALLİ
HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR
KANUN TEKLİFİ
MADDE 1-
29/6/1938 tarihli ve 3533 sayılı Umumi Mülhak ve Hususi Bütçelerle
İdare Edilen Daireler ve Belediyelerle Sermayesinin Tamamı Devlete
veya Belediye veya Hususi İdarelere Aid Daire ve Müesseseler
Arasındaki İhtilafların Tahkim Yolile Halli Hakkında
Kanunun 6 ncı maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 6/A
maddesi eklenmiştir.
MADDE 6/A -
21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanuna tabi olanlar dahil, herhangi bir takibe veya davaya
konu ve yalnızca para borcuna ilişkin alacağı
karşılayacak miktarda kabul edilebilir bir teminatın borçlu
idare tarafından gösterilmesi halinde, borçlunun her türlü mal ve
hakları üzerindeki ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz ve hacizler, bu
konudaki karar ve işlemler hangi merci veya yargı organınca
tesis edilmiş olursa olsun, talep üzerine mahkemece derhal
kaldırılır.
Şu kadar ki,
teminatın, 6183 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinde gösterilen
türlerden olması ve alacağı ferileri ile birlikte
tamamını karşılayacak miktarda olması
şarttır. Teminatın türüne, değerine ve diğer
hususlarına ilişkin itirazlar mahkemece çözümlenir.
Nihai karara göre
teminat, paraya çevrilir yahut iade ve terkin olunur.
BAŞKAN
Madde üzerinde söz talebi yok.
Bir adet önerge
vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
276 Sıra
Sayısıyla görüşülmekte olan "Umumi Mülhak ve Hususi
Bütçelerle İdare Edilen Daireler ve Belediyelerle Sermayesinin Tamamı
Devlete veya Belediye veya Hususi İdarelere Aid Daire ve Müesseseler
Arasındaki İhtilafların Tahkim Yolile Halli Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi"nin 1
inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesi
arz ve teklif olunur.
|
Mustafa
Elitaş |
Abdurrahman
Arıcı |
A. Sibel Gönül |
|
Kayseri |
Antalya |
Kocaeli |
Madde 1-
29/06/1938 tarihli ve 3533 sayılı Umumi Mülhak ve Hususi Bütçelerle
idare Edilen Daireler ve Belediyelerle Sermayesinin Tamamı Devlete veya
Belediye veya Hususi İdarelere Aid Daire ve Müesseseler Arasındaki
İhtilafların Tahkim Yolile Halli Hakkında Kanunun 6 ncı
maddesinden sonra gelmek üzere 6/A maddesi eklenmiştir.
"Madde 6/A-
Belediyeler arasındaki bir alacak iddiasına dayalı olarak,
27/07/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının
Tahsili Usulü Hakkında Kanuna tabi olanlar dahil, herhangi bir takip veya
dava sebebiyle borçlunun mal ve hakları üzerine konmuş ihtiyati
tedbir, ihtiyati haciz ve hacizler, bu konudaki işlem ve kararlar hangi
merci veya yargı organınca tesis edilmiş olursa olsun,
alacağı karşılayacak tutarda bir teminatın gösterilmesi
halinde, talep üzerine mecburi tahkim mahkemesince kaldırılır.
Bu karar kesin olup derhal uygulanır.
Şu kadar ki
borçlu belediye tarafından alacaklı belediye lehine gösterilecek
teminatın, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili
Usulü Hakkında Kanununun 10 uncu maddesinde sayılan neviden
olması; asli ve fer'i alacaklar toplamını
karşılaması şarttır. Himaye tedbirleri, borçlunun
parası üzerine uygulanmış ise, teminatın aynı maddenin
1, 2 ve 3 üncü bentlerinde sayılanlardan birisinin olması gerekir.
Teminatın nevine, değerine ve diğer yönlerine ilişkin
itirazlar, hakem mahkemesince çözümlenir.
Uyuşmazlık
hakkında verilecek nihai karara göre teminat paraya çevrilir yahut iade
veya terkin olunur."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE
BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK (Ankara)
Katılıyoruz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanun teklifi ve
komisyon raporu, 3533 sayılı yasada sayılan bütün kamu
birimlerini kapsamaktadır.
Değişiklik
önergesi, teklifin oturduğu gerekçeyi korumakla birlikte, himaye hukukuna
ilişkin özel usulü, belediyelere inhisar ettirmektedir. Uygulamamın ortaya
koyacağı sonuçlar, tüm kamu birimlerini kapsayacak genel bir reformun
esin kaynağı olabilir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen
önerge istikametinde maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 2- 3533
sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
GEÇİCİ
MADDE 3- Bu Kanun halen görülmekte olan mecburi tahkim davalarında da
uygulanır.
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3- Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
4üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 4- Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, teklifin tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır. Milletimiz için ve ilgililer için
hayırlar getirmesini diliyorum.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, yasama yılının son kanununu
görüşmeye başlıyoruz.
7nci sırada
yer alan, Elektronik Haberleşme Kanunu Tasarısı ile Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresi ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporlarının görüşmelerine başlayacağız.
8.- Elektronik Haberleşme Kanunu Tasarısı
ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresi ve
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu
Raporları (1/566) (S. Sayısı: 255) (x)
BAŞKAN
Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu
255 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Sayın
milletvekilleri, alınan karar gereğince, bu tasarı İç
Tüzükün 91inci maddesi kapsamında görüşülecektir. Bu nedenle
tasarı, tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanıp maddelerine
geçilmesi kabul edildikten sonra bölümler hâlinde görüşülecek ve
bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı oylanacaktır.
Tasarının
tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Uşak Milletvekili
Osman Coşkunoğlu, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun söz talepleri vardır.
İlk söz,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Uşak Milletvekilimiz Sayın
Osman Coşkunoğluna aittir.
Sayın
Coşkunoğlu, buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
255 sıra
sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu Tasarısının
tümü üzerine Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini ifade etmek için
huzurunuzdayım. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Elektronik
Haberleşme Kanunu Tasarısı, önümüzdeki tasarı, geçici
maddeleriyle, hepsiyle birlikte seksen maddenin üstünde, bu çok önemli sektörün
-Telekom, İnternet, iletişim- anayasası niteliğinde, son
derece önemli temel bir yasadır.
Telekom
sektörünün bu yasaya çok ihtiyacı vardı. Nitekim, 2005
yılında ilk kez bu yasa komisyonlardan geçmiş, belli bir
uzlaşmaya varılmış, Genel Kurul gündemine inmeye
hazırdı fakat uzun bir süre gündeme giremedi, görüşme gündemine
giremedi ve bu dönem tekrar bu yasanın baştan başlayarak,
komisyonlarda görüşülerek buraya gelmesi gerekti.
Bir kere, 2005te
o kadar emek verildikten sonra, çeşitli sivil toplum örgütleriyle
tartışıldıktan sonra böylesine önemli bir yasanın
tekrar gündeme gelmemesi, AKP Hükûmetinin bu konuya verdiği önem konusunda
bir fikir vermektedir. Bunu pekiştiren, bu gibi konuları, bilgi
çağı, bilgi teknolojileri, telekom gibi sözleri dillerden
düşürmesek de bunlara verdiğimiz önem, bunlarla, bu sektörlerle, bu
teknolojilerle, bilgi toplumu, bilgi çağı dediğimiz kavramlarla
ilgili faaliyetlerimize bakarak ölçülebilir. Bu faaliyetlere baktığımız
zaman, Türkiyenin -dört yıl gecikmeden sonra- 2006 Temmuzunda Resmî
Gazetede yayımlanan bir Bilgi Toplumu Stratejisi vardır. Bu Bilgi
Toplumu Stratejisi yüz on bir eylem içermektedir. Bu yüz on bir eylemin 2006da
yayımlanmış Bilgi Toplumu Stratejisinin içerdiği yüz on
bir eylemin 2006 yılında bitmesi gerekenleri bile henüz
bitmemiştir. Bir kere bunu da saptayalım. Bilgi toplumu, bilgi
çağı gibi ifadeleri kullanırken neler
yapıldığı konusunda biraz daha dikkatli olalım. Sözlerle
bu konular üzerindeki önemi belirtmek mümkün değildir.
Gelelim telekom
sektöründe olan bitene: Telekom sektöründe maalesef dünyada en hızlı
büyüyen, sadece kendi içinde değil diğer sektörlerin de
kaldıracı niteliğinde olan telekom sektöründe Türkiyedeki
gelişmeleri mutlulukla izlememiz mümkün değildir.
Telekom sözde
özelleşti. Özelleşme aslında ciddi bir politikadır. Bir
arazi satar gibi, bir apartman dairesi satar gibi, Türk Telekomun yüzde 55
hissesi satılmıştır. Ne olmuştur ondan sonra? Türk
Telekomu bu şekilde satarak telekom sektöründe rekabet sağlanabilmiş
midir? Hayır. İşte, burada öğrenilecek çok önemli bir ders
vardır.
(x)
255 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Bakın,
geniş bant İnternet hizmetinde cironun yüzde 95i hâlâ TTNet, yani
Türk Telekomun elindedir. Bu kadar operatör varken yüzde 95i hâlâ TTNetin,
yani Türk Telekomun elindedir. Sabit telefon alanında pazar
payının yüzde 94ü Türk Telekomun elindedir. Hatta, kamu
kurumları, görebildiğim kadarıyla, bir suç işlemektedir.
Uzak mesafe telefon hizmetleri rekabete açıldığı hâlde yani
Türk Telekomun tek servis sağlayıcı olmadığı bir
ortamda olmamıza rağmen, bütün devlet kurumları hizmetlerini
Türk Telekomdan almaktadır, sanki bir tekelmiş gibi. Aslında
tekel olduğu doğru ama o piyasayı elinde tutması
bakımından tekel. Sözüm ona, mevzuatta o tekel
kırılmış olmalı.
Bakın, bunun
önemini göstermek için, yani özelleştirmenin, satmanın rekabet için
ne gerekli ne de yeterli olmadığını göstermek için bu çok
önemli bir örnektir. Bir kere, satışla rekabetin sağlanmadığını,
hâlâ bir özel tekel konumunda Türk Telekomun olduğunu rakamlarla
söyledim. Geniş bant İnternet hizmetinin yüzde 95i ellerinde, sabit
telefonun da pazar payının yüzde 94ü ellerinde. Yani
özelleştirme denilen bu satışla rekabet
sağlanamamıştır. Özelleştirme rekabet için yeterli
değildir, buradan da görüldüğü gibi. Gerekli midir? Gerekli de
değildir. Size, aynı Sayın Bakanın çok daha
başarılı olduğu sivil havacılıktan örnek vereyim:
Daha geçen gün, Sayın Bakan, burada, kürsüde, hava yolculuğunun
beşe katlandığını söyledi. Bu nasıl oldu? Türk
Hava Yolları özelleştirildi de mi oldu? Hayır, Türk Hava
Yolları özelleştirilmedi, satılmadı ama rekabet
sağlandı. Dolayısıyla, satmak, özelleştirmek, rekabet
için ne gereklidir ne de yeterlidir. Sözüm ona özelleşmiş olan Türk
Telekomda arzu edilen rekabet hâlâ sağlanamamıştır. Bu
çelişkili durum karşısında, ister istemez, aynı
Sayın Bakanın başarılı olduğu bir sektörde, sivil
havacılıkta uygulamadığı satış veya
özelleştirmeyi neden Türk Telekomda uyguladığı konusunda
aklıma sorular geliyor. Hele hele, özelleştirme, daha doğrusu
satışın yapıldığından, yüzde 55in
satıldığından bir ay sonra kurumlar vergisinin yüzde 30dan
yüzde 20ye indirildiğini ve benim tahminlerimce, buradan 2 milyar dolar
civarında bir kıyak çekildiğini düşünürsek, o zaman ne
gerekli olan rekabet için ne de yeterli olan özelleştirmenin bir sektörde,
aynı bakanlığın altındaki bir sektörde
yapılıp öbür sektörde yapılmaması karşısında
bazı soru işaretleri ister istemez uyanıyor kafamızda.
Gelelim söz
konusu önümüzdeki elektronik haberleşme kanununa. Bu kanun, baştan da
söylediğim gibi sektörün anayasası niteliğinde, son derece
önemli bir kanundur, çıkması gereken bir kanundur. Bu hâliyle
değil, bazı iyileştirmelerle çıkması arzu edilen bir
yasadır. Bir kere bu yasa neleri getiriyor? Telekom Kurumu ile Rekabet
Kurumu arasındaki yetki karmaşasına son veriyor. Telekom
Kurumunu tekrar düzenliyor, ismini değiştiriyor. Eskimiş,
defalarca değiştirilmiş, 1924ten kalma bir yasayı ve orada
burada çıkarılmış olan mevzuatı topluyor. Avrupa
Birliği müktesebatına uyum sağlama çabası gösteriyor.
Ayrıca, tasarının önemli bir maddesi de yerel imalatı,
teknoloji geliştirmeyi desteklemek amacıyla ARGEyi destekliyor. Bu
bakımlardan, bunları her ne kadar arzu edilen düzeyde yapmasa da
bazı eksikleri olsa da bu bakımdan yasa gereklidir,
yararlıdır ve bu akşam geçeceğini, burada bazı
değişikliklerle geçeceğini umuyoruz. Hangi
değişikliklerle?
Tasarının
iyileştirilme ihtiyacı olan yerleri kabaca söyleyeyim, yeri geldikçe
bunları önergelerimizle de ifade edeceğiz. Bir kere, Avrupa
Birliğine müktesebat konusunda yasanın bazı eksikleri
vardır. Sadece Avrupa Birliği müktesebatına uymuş olmak
amacıyla değil, aslında yararlı olan bazı
değişiklikler vardır. Örneğin, Bakanlığın
telekomünikasyon alanındaki strateji ve politika belirleme hakkı
elbette vardır fakat bu hak ve yetki Telekomünikasyon Kurumunun
yapacağı işlerle ilgili birçok maddede
serpiştirilmiştir. Bu, Telekomünikasyon Kurumunun bir düzenleyici
kurum olarak, kurul olarak bağımsız
çalışmasını olumsuz yönde etkileyebilir. Aslında
Telekom Kurumuyla ilgili düzenlemenin bu yasanın dışında
yapılmış olması çok daha tercih edilir olurdu. Eğer elinizde
varsa sıra sayısı 67nci maddeye şöyle bir
bakmanızı öneririm. 67nci madde, alt komisyonda sonradan
eklenmiştir, tam on sayfa. AKP İktidarıyla biz torba yasayla
tanışmıştık, işte burada torba maddeyle
tanışıyoruz. Bir maddeyle bir yasanın düzenleyeceği
düzenlemeler yapılmıştır. Bu da yasanın diğer bir
zafiyetidir.
Telekom Kurumu
ile Rekabet Kurumu arasındaki görev ve yetki paylaşımı çok
hassas bir konudur. Herhangi bir operatörün piyasaya girmeden önceki yani öncül
denilen düzenlemelerden Rekabet Kurumunun yetkili ve sorumlu olması
gerekir, ondan sonra piyasanın düzenlenmesiyle yani ardıl
düzenlemelerden ise Telekom Kurumunun yetkili ve sorumlu olması gerekir,
iki durumda da birbirlerinin görüşünü alarak tabii. Bu şekilde,
birbirleriyle rekabet eden veya çelişen değil, birbirlerini
tamamlayan bir nitelikte olurdu. Oysa Telekom Kurumu, Rekabet Kurumunun
yapması gereken, Rekabet Kurulunun yetkili olması gereken bazı
öncül konularda da yetkili kılınmıştır.
Tabii, burada
bunları görüştük. Bu yasa çıkarılırken, bu süreç
içerisinde, gerek Sayın Bakanla gerek bürokratlarıyla sürekli bir
iletişim içerisinde, görüş alışverişi içerisinde
olduk, benim bu itirazlarımın bazı yanıtları da
verildi. Yani Telekom öyle bir ihtisas gerektiren konu ki onu Rekabet Kurumuna
bırakmayalım. Rekabet Kurumunda olması beklenen yetkileri de
Telekom Kurumuna alalım. şeklinde bu benim itirazıma bir
yanıt geldi fakat bu şekilde bir uygulama Rekabet Kurumunun içini
boşaltma tehlikesini de ortaya çıkartıyor. Diğer sektörlere
örnek olması bakımından öyle bir sakıncayı da ifade
etmek isterim burada.
Telekom Kurumunun
tesis paylaşımı ve geçiş hakkı gibi bazı teknik
konularda bağlayıcı ve emredici bir gücü olması
gerektiğini, böyle sadece telkinle veya iyi niyetle temenni ederek
yaklaşan bir yaklaşımı olmaması gerekirdi fakat bu
yasadaki düzenleme bunu sağlamıyor maalesef.
Bazı
cihazlardan (cep telefonu, telsiz gibi) alınan telsiz ruhsat ücretleri
karmaşalarına yol açılıyor, bunların yerine bandrol
uygulaması daha uygun olabilirdi.
Bir diğer
nokta da, bana verilen bir rakama göre 1 milyar YTL yani 1 katrilyonu aşan
borçlar birikmiştir telekom sektöründe, müşterilerin,
kullanıcıların borçları.
Şimdi, böyle
bir durumda güvenli bir şekilde bir bilgi paylaşımının
ve müşteri kredibilitesinin yerleştirilmesi yararlı olurdu.
Bunu, tabii bilgiyi paylaşırken mahremiyete dikkat etmemiz gerekir.
Fakat bankalar müşterilerin kredibilitesini ölçmek için birbirleriyle bu
bilgiyi paylaşıyor, bunun altyapısını kurmuşlar,
mahremiyeti ihlal etmeden bunu yapabiliyor. Bunun da bu yasada
yapılmış olmasını dilerdik. Bu da eksiklerden biri.
Bir diğer
önemli konu da işlevsel ayrım, yani fiziksel altyapı ile bunun
üstünde verilen hizmetin birbirinden ayrılması yine rekabeti
destekleyici bir uygulama olurdu. O da bu yasada yoktur.
Şimdi, daha
başka teknik iyileştirmeler mümkündü, yapılabilirdi, yapılmalıydı.
Yasanın geliş ve geçiş tarzı beni yadırgattı. Bu
kadar önemli bir yasa 2005te görüşüldü, tartışıldı,
üzerinde uzlaşmalara varılacak birçok tartışmalar yapıldı,
birçok konuda uzlaşıldı, ondan sonra üç sene durdu durdu birden
geldi ve yıldırım hızıyla yine komisyonlardan geçti.
Yani Komisyonda bu yasa tartışılırken -alt komisyondan
çıktıktan sonra- maddeler okunmuyordu bile, hızla geçti, ondan
sonra da hızla buraya geldi. Şimdi, gecenin bu saatinde, tatile
girmeden bir buçuk saat önce biz bu yasayı alelacele çıkarmak
istiyoruz, seksen küsur maddelik bir yasayı bu kadar önemli bir
yasayı tartışmadan, böyle aradan çıkartmak istiyoruz. Bunu
çok yadırgadığımı, bunun ciddi bir yaklaşım
olmadığını da ifade etmek isterim.
Bütün
bunları söyledikten sonra, her ne kadar bu yasanın üstünden gelmesi
beklenmezse de, Hükûmetin koymuş olduğu vergilerle -özel
iletişim vergisi, diğer vergilerle- müşteriden haksız bir
şekilde vergi aldığını
Bu vergi oranlarında
dünyada, yanılmıyorsam ya birinciyiz ya ikinciyiz. Bu kadar yüksek
vergiyi bu kadar önem verdiğimiz bir sektörden almak
yanlıştır.
Son olarak, bu
önemli sektörde teknolojinin gerisinde kalmak çok tehlikelidir. Ben birkaç sene
önce Sayın Bakana wifi denilen kablosuz geniş bandın ne zaman
lisanslarının verileceğini sorduğum zaman
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Coşkunoğlu.
OSMAN
COŞKUNOĞLU (Devamla)
lisansların, böyle kablosuz geniş
bant için, İnternet için, bana, ondan sonraki teknoloji WİMAX için
vereceklerini söyledi. WİMAXın ötesinde bir teknoloji ortaya
çıkmakta, hareketli WİMAX diye fakat WİMAX yani kablosuz
İnternet, geniş bant İnternet lisansları hâlâ
verilmemiştir. Üçüncü nesil bitiyor, üç buçuğuncu nesilden dördüncü
nesilden bahsediliyor. Üçüncü nesil lisansları hâlâ verilmemiştir.
Söylediğim gibi, vergiler çok yüksektir. Dolayısıyla, bu
vesileyle telekom gibi, bilgi toplumunun, sadece bilgi toplumunun değil
bütün sektörlerin çok önemli bir kaldıracı, çok önemli
altyapısı olan bu sektörde Hükûmetimizin performansı yeterli
değildir.
Bu yasa
yakın bir gelecekte tekrar değiştirilme ihtiyacı
duyacaktır. Fakat önümüzdedir, emek verilerek
hazırlanmıştır. Birçok itirazımıza rağmen ve
bazı önergeleri sunduktan sonra biz bu yasaya olumlu bakıyoruz. Bunu
da ifade eder, hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Coşkunoğlu.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Sayın Yılmaz
Tankut.
Buyurun
Sayın Tankut. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
YILMAZ TANKUT (Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 255 sıra sayılı Elektronik
Haberleşme Kanunu Tasarısı ile ilgili olarak Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, bugün görüşmekte olduğumuz ve kısaca
Elektronik Haberleşme Yasası olarak tanımlanacak olan bu kanun
tasarısının ana görevlerinden birisi ve asıl önemlisi olan
bilgi ve teknoloji konuları ne yazık ki Meclisimizin Bilgi ve
Teknoloji Komisyonunda hiç görüşülmemiştir. Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunda bulunan ve kendi uzmanlık
alanlarında teknoloji ve bilişim sistemleri konusunda belirli
altyapı ve birikime sahip olan milletvekili arkadaşlarımızın
görüş ve düşüncelerinin alınmaması, doğrudan bilgi ve
teknolojiyle ilgili olan bu tasarının bize göre önemli
eksikliklerinden birisi olmuştur.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yasa tasarısının
birinci bölümünde Bakanlığın elektronik haberleşme sektörüne
ilişkin yetki ve görevleri tanımlanmaktadır. Bu yetki ve
görevlerden birisi de İnternet alan adları, yani DNS konusunda
strateji ve politikaların belirlenmesidir. Ülkemizde İnternet ve
bilişim camiasında İnternet alan adları konusu devamlı
olarak sıkıntı ve şikâyetlerle anılmaktadır. Bu
sıkıntı ve şikâyetlerin son bulması en azından
minimize edilmesi için çok fazla uğraşmadan bu sektörde
gelişmiş ülke ve toplumlara bakmak yeterli olacaktır.
Değerli
arkadaşlar, bugün ülkemizde tr şeklinde üst düzey alan adı ve
onun altında yer alan ikinci seviye alan adlarının yönetim ve
koordinasyonu 1990 yılından beri İnternete ilk olarak
kayıt yaptırdığı için, kayıt edildiği için
Orta Doğu Teknik Üniversitesi tarafından yapılmaktadır.
Buna karşılık dünyanın hemen pek çok gelişmiş
ülkesinde bugün İnternet alan adları birçok yatırımcı
tarafından serbest piyasa koşullarında, rekabete açık
olarak pazarlanmaktadır. İhtiyaç sahipleri arzu ettikleri alan
adlarını, hizmet ve fiyatını, beğendiği herhangi
bir sağlayıcıdan temin edebilmektedir. Fiyatlandırma
politikalarının ötesinde rekabet ve hizmet prensiplerine uygun
olmayan bir şekilde alan adlarının sadece ODTÜnün tekelinde
olması, bize göre, hakkaniyet ilkelerine de ters düşmektedir. Öbür
yandan, ODTÜ, doğal tekel olması nedeniyle keyfî kurallar ve
aşırı mevzuat konularında da İnternet
kullanıcılarına alan adları konusunda zorluklar
yaşatabilmektedir. Bütün hakları bir ülkeye ait olan bir sistemin bir
üniversite tarafından işletilmesi hukuki olsa bile adil
değildir. Alan adları dünyada önemli bir pazardır. ODTÜnün tr
uzantılı olan alan adlarında aşırı mevzuat ve
ağır müeyyideleri ile fiyat politikası gibi dayatmaları
nedeniyle her yıl en az 30-40 milyon dolarımız başka
ülkelerin şirketlerine gidebilmektedir. Bu konuya Ulaştırma
Bakanlığı ve bu yasayla ismi değişecek olan
Telekomünikasyon Kurumu acil olarak el atarak alan adının
serbestleşmesini ve rekabete açılmasını da
sağlamalıdır diye düşünmekteyiz. Ancak, bu
serbestleşme, Türk Telekomda olduğu üzere yeni birtakım
tekellerin ve dayatmaların habercisi olmamalıdır.
Sayın
milletvekilleri, günümüzde rekabete açık bir şekilde tesis edilen
elektronik haberleşme hizmetlerinin güvenliği ve
altyapısının sağlamlığı, yüksek teknoloji
ürünlerinin geliştirilmesinde de en temel itici güçlerden birisi olarak
kabul edilmektedir. Ancak bugün ülkemizde haberleşme
altyapımızın gelişmişliğinden ve güvenilir
oluşundan söz etmek maalesef pek mümkün değildir. Pek çok sektör ve
konuda olduğu gibi, ithalata dayalı olarak diğer ülkelerin geliştirdiği
ürün ve cihazların montajını yaparak kullanmak, kısa vadede
belki bize daha kolay ve avantajlı gibi gelmektedir ancak bu
anlayış devam ettiği sürece, teknolojik üretim ve
gelişmemizin önü tıkanmakta ve başta haberleşmemiz olmak
üzere, bilgi ve teknolojik gelişmemizin de güvenliği ve geleceği
de ipotek altına alınmaktadır.
Sayın
milletvekilleri, gelişmiş ülkelerin yanı sıra,
yöneticilerinin daha duyarlı olduğu diğer ülkelerin de
elektronik haberleşme hizmetlerini kısa sürede serbestleştirip
kaliteli ve düzeyli rekabeti tesis ettikleri görülmektedir. Böylece sunulan
hizmetleri çeşitlendirmek için gerekli olan
araştırma-geliştirme faaliyetlerini de yıllardır büyük
bir kararlılık ve ciddiyetle söz konusu ülkeler yürütmektedirler.
Eğer siz Hükûmet olarak her türlü siyasi mülahazanın
dışında, yerli üretimi destekleyecek gerçekçi ve kararlı
uygulamalarda bulunmazsanız, bu konuda samimiyetinizi göstermezseniz,
özelleştirdiğinizi zannettiğiniz fakat yabancılara
altın tepsi içerisinde sunduğunuz Türk Telekom gibi
haberleşmemizin omurgası olan ancak yabancılar tarafından
yönetilen şirketlerin yerli üretime katkı sağlamasını,
yerli üretimi geliştirmesi ve yerli üretimin kullanılması
konusunda da hassasiyet göstermesini ne yazık ki bekleyemezsiniz.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün ülkemiz ekonomisindeki cari
işlemler dengesinin bozulmasına özellikle dış ticaret
açığının neden olduğu, bu açığın da
ülkemiz ekonomisinin ithalata bağımlı yönünün azaltılarak
kapanacağı gerçeği hepimizin malumudur ama dış ticaret
açığını azaltmak veya kapatmak sadece söylemle ve içi
boş sloganvari ifadelerle yapılacak bir iş değildir.
Özellikle bugün yürütme erkini elinde bulunduran iktidarın bu konudaki
duruşu, samimiyeti ve toplumunu aldatmaması ve de kararlı
oluşu büyük önem arz etmektedir. Bugün ülkemizde de son on yılda
dünyadaki gelişmelere paralel bir şekilde, önüne gelen özel ve resmî
kurumlarımız bilgi teknolojilerine, haberleşme teknolojilerine
önemli yatırımlar yaparak haberleşme imkân ve işlerini
büyük ölçüde kolaylaştırıp kontrol altına alacak
yazılım ve donanım ürünlerine sahip olmuşlardır.
Yine,
üniversitelerimiz ilgili bölümlerinde bilişim alanında faaliyet
gösterecek, bilgisayar, elektronik, haberleşme gibi dallarda
geleceğimizin teminatı gençlerimizi yetiştirmeye
çalışmaktadırlar. Bilim ve teknolojide, özellikle de bilgi
teknolojilerinde yapılan bu çalışmalar elbette ki olumludur ve
önemlidir. Ancak, biz bu teknolojilerin bize sağladığı
avantaj ve kolaylıklarından istifade etmeye çalışırken
acaba bilgi teknolojilerinin kaynaklarına yani üretim platformlarına
hangi ölçüde sahibiz. Başka bir ifadeyle, Amerikanın,
Avrupanın veya Uzak Doğu ülkelerinin bizim
kullanımımıza sundukları ve bize sattıkları
donanım, yazılım ve haberleşme platformlarını ne
ölçüde ülkemizde geliştirip üretebilmekteyiz.
Değerli
arkadaşlar, gerek elektronik, gerekse bilişim sektöründe faaliyet
göstermek suretiyle yerli marka üretim yaptığını iddia eden
kurumlar, şirketler gerçek bir şekilde elektronik haberleşme
cihazlarının ve bilgisayarın ana unsurlarının, router,
modem, switch, sabit disk, ana kart gibi, görüntü kartı gibi, bellek gibi
herhangi bir parçasını acaba kendi tesislerinde üretip
geliştirebilmekte midir? Yine, bilgisayar ve elektronik haberleşme
cihazlarını çalıştıran ve yöneten herhangi bir
yazılımı ve özellikle de bu yazılımların ara yüz
ve zeminlerini, veri tabanlarını; Windows gibi, Unix, Oracle, Delphi
gibi platformları, benzer işletim sistemlerini kendi
şirketlerinde ve kendi bünyelerinde üretebilmekte midirler yoksa sadece
tıpkı sanayi sektöründe olduğu gibi yıllarca sürecek olan
bir montaj teknolojisiyle kendimizi mi kandırmaktayız?
Değerli
arkadaşlar, bize göre Türkiye Cumhuriyeti devleti genç beyinleri ve
nüfusuyla az önce ifade etmeye çalıştığım bilgi ve
iletişim teknolojilerinin değişik unsurlarından bir veya
birkaçını gerçek manada üretip geliştirebilecek yetenek,
zenginlik ve potansiyele sahiptir. Fakat bunu gerçekleştirebilmek için bu
işlerle ilgilenen özel ve resmî her türlü teşebbüsün önünü açacak,
teşvik edecek önlemlerin de acilen yetkililer tarafından
alınması icap etmektedir. Bugün özellikle işbaşındaki
hükûmetlerin hiç vakit geçirmeden yerli marka haberleşme
cihazlarını geliştirmek için maliyetleri minimize edilmiş
teknoloji vadileri, teknokentler, yazılım ve donanım üretici
teşvikleri, vergi muafiyetleri, KDV indirimleri gibi teşvikleri ve
özendirici uygulamaları hiçbir şaibeye yer vermeden acilen
gerçekleştirmeleri gerekmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; eğer Türkiye Cumhuriyeti
devleti teknolojinin baş döndürücü bir hızla geliştiği ve
küresel aktörlerin başrolü oynadığı dünyamızın
dengesine uygun olarak kendi millî rotasında, kendi millî bünyesine uygun
bir şekilde Türk milletini, Türk toplumunu bilgi toplumu hâline getirmeyi
başarabilirse kısa vadede bölgesel bir güç olarak lider ülke olma
idealini, başka bir ifadeyle cumhuriyetimizin 100üncü kuruluş
yıl dönümü olan 2023 vizyonunu yakalayabilecektir. Ancak kendi millî
kültürüne ve millî bünyesine ait olmayan, diğer küresel güçlerin üretip
bizlerin kullanımına sunduğu yazılım, donanım ve
haberleşme ürünlerini sadece ithal ederek montaj mantığıyla
bilgi ve iletişim teknolojilerine sahip olmaya çalışırsa
söz konusu ülkelerin bilgi ve teknoloji sömürüsüne, başka bir ifadeyle
bilgi ve teknoloji emperyalizmine de maruz kalması elbette ki
kaçınılmaz olacaktır. Dolayısıyla sanayi
çağını nasıl kaçırdıysa bilgi çağını
da kaçırmak suretiyle kendi toplumunu bu defa az
gelişmişliğin çok daha ötesinde, çok daha tehlikeli bir
geleceğe mahkûm edecektir.
Sayın
milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz Elektronik Haberleşme Yasa
Tasarısının en önemli hususlarından birisi de, hiç
şüphesiz, haberleşme güvenliğinin maksimum düzeyde
sağlanmasıdır. Telefon dinleme kayıtlarının ve
e-postaların ortalıkta dolaştığı bugünlerde
güvenli elektronik haberleşme için sadece yasalarla getirilen ceza ve
yaptırımların tek başına yeterli
olacağını söylemek elbette ki doğru değildir.
Öncelikle haberleşme ortamının teknik ve donanım olarak
güvenliğinin sağlanması gerekmektedir. Bunun için de özellikle
stratejik öneme sahip noktalarda kendi geliştirdiğimiz işletim
sistemleriyle yine güvenli ve açık kaynak yazılımına sahip
İnternet tarayıcılarının kullanılması
gerekmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; haberleşmenin
sağlıklı gelişmesinin bugün için en önemli unsuru, hiç
şüphesiz, İnternettir. Bütün vatandaşlarımızın
İnternete erişmesi konusunda, bu kanunda da ifade edildiği
gibi, ucuz ve hızlı, güvenli İnternet erişiminin
sağlanması ve kullanımının
yaygınlaştırılması amacına yönelik
politikaları belirlemek maalesef sözle olmamaktadır. Bu konuya
öncelikli önem verilerek, hız ve kapasitenin önemli
olmadığı ve sadece İnternete bağlanmayı
düşünen düşük gelir seviyesindeki vatandaşlarımız
için, ücretsiz veya en fazla aylık 10 YTL civarında bir tarife
seçeneğinin mutlaka oluşturulması lazım geldiğini
bizler düşünmekteyiz.
Sonuç olarak,
hızlı veri ve ses iletimini sağlayacak teknolojiler ile
bilgisayar donanım ve yazılımının üretimini
teşvik edebilecek, bu alanda eğitilmiş insan gücünü
yetiştirebilecek ve sektörde faaliyet gösteren firmalar için altyapısı
hazır özel bölgeler tahsis edebilecek bir yapının bir an önce
kurulmasıyla bu yasa anlam kazanacak ve somut sonuçlara ancak bu
şekilde ulaşılabilecektir. Bunları yaparken de, özellikle
bugün işbaşındaki iktidar partisi, iktidar taassubuyla ve her şeyi
en iyi ben bilirim edasıyla değil, kendi partisine mensup olmayan,
muhalefet milletvekili ve siyasi parti gruplarının da aklın,
bilimin ve pratik tecrübelerinin ışığında ortaya
koyduğu görüş ve düşünceleri hiçbir komplekse kapılmadan
dikkate almalı ve istifade etmelidir diyor, sözlerimi tamamlarken bu yasanın
ifade etmeye çalıştığımız eksikliklerinin
giderilmesi için, konuşmamın başında da ifade ettiğim
gibi bu kez en azından tali komisyon olarak Bilgi ve Teknoloji
Komisyonunda da incelenecek şekilde yeniden ele alınması
lazım geldiğini bir kez daha hatırlatıyorum ve millî
zenginliklerimizi ve beyin gücümüzü arkamıza alarak
sağlıklı ve güvenli elektronik haberleşme zemini sayesinde
ülkemizin gelişmesini ve bilgi çağını
kaçırmamasını temenni ediyor, hepinize saygılar sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Tankut, teşekkür ediyorum.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, tasarının tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Şimdi,
birinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
Birinci bölüm 1
ila 30uncu maddeleri kapsamaktadır.
Birinci bölüm
üzerinde söz talebi yoktur.
Buyurun, okuyun:
ELEKTRONİK HABERLEŞME KANUNU TASARISI
BİRİNCİ
KISIM
Genel Hükümler
BİRİNCİ
BÖLÜM
Amaç, Kapsam ve
Tanımlar
Amaç
MADDE 1-
BAŞKAN
Oylarınıza sunuyorum maddeyi: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kapsam
MADDE 2-
BAŞKAN
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tanımlar ve
kısaltmalar
MADDE 3-
BAŞKAN
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
İlkeler
MADDE 4
BAŞKAN
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.47
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 23.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Fatma SALMAN
KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 138inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
255 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
İKİNCİ
BÖLÜM
Elektronik
Haberleşme Sektöründe Yetkili Merciler ve Görevleri
Bakanlığın
görev ve yetkileri
MADDE 5-
BAŞKAN
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kurumun görev ve
yetkileri
MADDE 6 -
BAŞKAN
Madde üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 255 sıra sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu
Tasarısının 6 ncı maddesinin birinci
fıkrasının (a) ve (ş) bentlerinde yer alan gerekli
gördüğü ibareleriyle (l), (s) ve (t) bentlerinde yer alan gerekli
ibarelerinin mevzuatın öngördüğü şeklinde; (n) bendinin de
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Cevdet
Erdöl
Trabzon
n) Elektronik
haberleşme sektöründe kullanılacak her çeşit sistem ve
cihazların, uyumlaştırılmış ulusal
standartlarını yayımlatmak ve uygulanmasını
sağlamak, teknik düzenlemelerini yapmak, piyasa denetimini yapmak ve/veya
yaptırmak, bu amaçla laboratuarlar kurup işletebilmek ve bu
laboratuarlarda verebileceği eğitim ve danışmanlık
hizmetleri karşılığında alınacak ücretleri
belirlemek.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Elektronik
Haberleşme Kanunu Tasarısının, 6 ncı maddesinin (a),
(b), (l), (ö), (s), (ş) ve (t) bentlerinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Madde 6- Kurumun,
görev ve yetkileri şunlardır:
a)Elektronik
haberleşme sektöründe; rekabeti tesis etmeye ve korumaya, rekabeti
engelleyici, bozucu veya kısıtlayıcı uygulamaların
giderilmesine yönelik düzenlemeleri yapmak, bu amaçla ilgili pazarda etkin
piyasa gücüne sahip işletmecilere ve gerekli hallerde diğer
işletmecilere yükümlülükler getirmek ve bu kanunda öngörülen tedbirleri
almak.
b) Bu Kanun ve bu
Kanuna dayanılarak yapılan düzenlemelere aykırı olarak,
elektronik haberleşme sektöründe ortaya çıkan rekabet ilkelerini
denetlemek, yaptırım uygulamak, elektronik haberleşme sektöründe
rekabet ihlallerine ilişkin konularda Rekabet Kurumundan görüş almak.
I) Yürütülecek
elektronik haberleşme hizmetleri, şebeke ve/veya alt yapısı
ile ilgili olarak yapılacak yetkilendirmelere ilişkin hüküm ve
şartları belirlemek, uygulanmasını ve yetkilendirmeye
uygunluğu denetlemek, bu hususta gereken iş ve işlemleri
yürütmek ve bu kanunda öngörülen tedbirleri almak.
ö) Elektronik
haberleşme sektörüne yönelik pazar analizleri yapmak, uluslararası
uygulamaları da dikkate alarak ilgili pazarı ve ilgili pazarda etkin
piyasa gücüne sahip işletmeci veya işletmecileri belirlemek.
s) Elektronik
haberleşme sektöründe faaliyet gösterenlerin mevzuata uymasını
denetlemek ve/veya denetlettirmek, konu ile ilgili usul ve esasları
belirlemek, aykırılık halinde bu kanunda öngörülen tedbirleri ve
yaptırımları uygulamak.
ş)
Elektronik haberleşme sektörüne yönelik olarak, millî güvenlik, kamu
düzeni veya kamu hizmetinin gereği gibi yürütülmesi amacıyla bu
kanunda öngörülen tedbirleri almak.
t) Ara
bağlantı ve ulusal dolaşım da dahil erişim ile ilgili
uygulanacak usul ve esasları belirlemek ve gerekli düzenlemeleri yapmak,
elektronik haberleşme sağlanması amacıyla imzalanan
anlaşmaların rekabeti kısıtlayan, mevzuata ve/veya tüketici
menfaatlerine aykırı hükümler içermemesi amacıyla bu kanuna
uygun hale getirilmesi için gereken değişikliklerin
yapılmasını sağlamak.
|
Kemal
Kılıçdaroğlu |
Osman
Coşkunoğlu |
Sacid
Yıldız |
|
İstanbul |
Uşak |
İstanbul |
|
Tekin Bingöl |
|
Turgut Dibek |
|
Ankara |
|
Kırklareli |
BAŞKAN
Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?
BAYINDIRLIK, İMAR,
ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA DEMİR
(Samsun) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) -
Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Coşkunoğlu.
OSMAN
COŞKUNOĞLU (Uşak) Teşekkür ederim.
Önce bir düzeltme
yapayım: Sayın Kâtibin (ı) diye okuduğu fıkra
aslında (l), evet (l).
Şimdi, (a)
fıkrasında gerekli gördüğü yerine bu kanunda öngörülen
kavramı, gerekli gördüğü gevşek bir laf, bu kanunda
öngörülen daha uygun olur diye düşünüyordum, fakat Sayın Bakan da
kanun yerine mevzuat kavramının kullanılmasını
tercih ediyor, ona da kabul. O zaman
(b) fıkrasında yine gerekli
gördüğü hâllerde elektronik haberleşme sektörü
yine burada
belirsizlik yaratan bir gevşek ifadedir, gerekli gördüğü hâllerde
kavramının çıkarılmasını öneriyoruz.
(l)
fıkrasında yine gerekli tedbirleri almak diye bitiyor fıkra,
onun yerine bu kanunda öngörülen
(ö)
fıkrasında bir ekleme var, elektronik haberleşme sektörüne
yönelik pazar analizleri yapmak, ekleme şudur, hemen bundan sonra virgül,
uluslararası uygulamaları da dikkate alarak
Şimdi,
uluslararası uygulamalar ve uluslararası rekabet de işin içine
giriyor. Dolayısıyla burada uluslararası uygulamaları da
dikkate alarak eklemesi vardır.
Yine gerekli
işlemleri yapmak ve yaptırımları uygulamak diye bitiyor
(s) fıkrası, gerekli işlemleri yapmak yerine bu kanunda
öngörülen tedbirleri ve yaptırımları uygulamak. Yine daha
somutlaştırmak, gerekli gibi gevşek bir ifade yerine
(ş)
fıkrasında gerekli gördüğü tedbirleri almak yerine bu kanunda
öngörülen tedbirleri almak. Yine bir gevşek ifadeyi
değiştirmek.
Son olarak (t)
fıkrasının yine en sonunda gerekli tedbirleri almak yerine,
bu kanuna uygun hâle getirilmesi için gereken değişikliklerin
yapılmasını sağlamak. Yani, genel olarak, gerekli yerine
bu kanunda öngörülen, yani bu kanunun tanımları içerisinde
olması.
Bir de (ö)
fıkrasında uluslararası uygulamaları da dikkate alarak
ifadesinin konması hem daha netleştirecektir hem de gerçek uygulamada
daha kolaylıklar sağlayacaktır.
Bu
değişikliklerin kabulünü arz ederim, saygılar sunarım.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Coşkunoğlu.
Evet, Sayın
Coşkunoğlunun gerekçesini izah ettiği önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 255 sıra sayılı Elektronik Haberleşme Kanun
Tasarısının 6 ncı maddesinin birinci
fıkrasının (a) ve (ş) bentlerinde yer alan gerekli
gördüğü ibareleriyle (l), (s) ve (t) bentlerinde yer alan gerekli
ibarelerinin mevzuatın öngördüğü şeklinde; (n) bendinin de
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Cevdet
Erdöl
Trabzon
n) Elektronik
haberleşme sektöründe kullanılacak her çeşit sistem ve
cihazların, uyumlaştırılmış ulusal
standartlarını yayımlatmak ve uygulanmasını
sağlamak, teknik düzenlemelerini yapmak, piyasa denetimini yapmak ve/veya
yaptırmak, bu amaçla laboratuarlar kurup işletebilmek ve bu laboratuarlarda
verebileceği eğitim ve danışmanlık hizmetleri
karşılığında alınacak ücretleri belirlemek.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA
DEMİR (Samsun) Sayın Başkanım, öngördüğü ifadesi o
(b) bendinde de var. Orayı da düzeltmek kaydıyla takdire
bırakıyoruz. Redaksiyonla aynı düzenlemenin (b) bendinde de
yapılması görüşüyle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN
Tamam, gerekli not alınmıştır.
Sayın
Hükûmet?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Katılıyoruz Sayın
Başkan.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle iki husus düzenlenmektedir. Bunlar;
1) Kanunla Kuruma
tanınan yetkilerin mevzuatın öngördüğü sınırlar
içerisinde kullanılması ve Kuruma sınırları belirsiz
yetkiler verilmemesi sağlanmaktadır.
2) Kurumun piyasa
denetimi faaliyetleri ile bu amaçla kurabileceği laboratuarlardan
istifadeye ilişkin hususlar açıkça düzenlenmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen
önerge istikametinde maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Rekabetin
sağlanması
MADDE 7-
BAŞKAN
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
İKİNCİ
KISIM
Genel
Düzenlemeler
BİRİNCİ
BÖLÜM
Yetkilendirme
Elektronik
haberleşme hizmetlerinin yetkilendirilmesi
MADDE 8-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Yetkilendirme
usulü
MADDE 9-
BAŞKAN
Madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Elektronik Haberleşme Kanunu Tasarısının, 9 uncu
maddesinin 6 ncı fıkrasının (a) bendi ile 7, 9 ve 11 inci
fıkralarının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini ve madde metnine 14 üncü fıkranın
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
"Madde 9-
(6) Kullanım
hakkı sayısı, ancak kaynakların sınırlı
sayıda işletmeci tarafından yürütülmesinin gerektiği
durumlarda ve kaynakların etkin ve verimli kullanılmasını
teminen sınırlandırılabilir. Kullanım hakkı
sayısının sınırlandırılması halinde;
a) Uydu pozisyonu
ile ulusal çapta verilecek frekans bandı kullanımını ihtiva
eden ve sınırlı sayıda işletmeci tarafından
yürütülmesi gereken elektronik haberleşme hizmetlerine ilişkin
yetkilendirme politikası, hizmetin başlama zamanı, yetkilendirme
süresi ve hizmeti sunacak işletmeci sayısı gibi kıstaslar
Bakanlık tarafından belirlenir ve yetkilendirme Kurum tarafından
yapılır.
(7) Kurum,
kaynakların etkin kullanımını sağlamak amacıyla
Bakanlığın görüşüne başvurarak gerekli tedbirleri
alır ve yapılacak ihaleye ilişkin usul ve esasları
belirler. Kurum, kullanım hakkı ile ilgili olan ihalelerde 8/9/1983
tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu ve 4734
sayılı Kamu İhale Kanununa tabi değildir.
(9) Kurum,
kullanım hakkı verilmesi taleplerini, milli güvenlik, kamu düzeni,
kamu sağlığı ve kamu yararı gerekleri, tahsis edilmesi
gereken kaynakların yetersizliği ve ihale aşamasında
belirlenen yeterlik şartlarının sağlanmaması
sebepleriyle reddedebilir.
(11) Kurum, kamu
güvenliği, kamu sağlığı ve kamu yararı
gereklerinden kaynaklanan sebeplerin tespiti halinde, şirketlerin
elektronik haberleşme alanında faaliyete geçmelerini veya elektronik
haberleşme sağlamalarını, gerektiğinde
Bakanlığın görüşünü de alarak engelleyebilir.
(14) Bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten önce Kurumla imzalanmış olan
görev ve imtiyaz sözleşmelerinde ilgili işletmecilere
tanınmış olan haklar saklıdır.
|
Kemal
Kılıçdaroğlu |
Osman
Coşkunoğlu |
Sacid
Yıldız |
|
İstanbul |
Uşak |
İstanbul |
|
Tekin Bingöl |
|
Algan
Hacaloğlu |
|
Ankara |
|
İstanbul |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA
DEMİR (Samsun) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçeyi mi okutayım?
OSMAN
COŞKUNOĞLU (Uşak) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
AB
Mevzuatına uyumun amaçlandığı bu Kanunda,
Bakanlığın stratejiyi belirlemesi uygulamanın ise ulusal düzenleyici
kurum olan Telekomünikasyon Kurumu tarafından yapılması hem AB
mevzuatı ile uyumun sağlanması için hem de güçler
ayrılığı ve Telekomünikasyon Kurumunun
bağımsızlığının temini için önemlidir. Bu
sebeple 6 ncı fıkranın (a) bendinden son cümlenin çıkarılması
önerilmektedir.
Diğer yandan
kişiler haklarında uygulanacak kuralların denetime
elverişli açıklıkta ve yönetilenlere "öngörülebilir bir
hukuksal alan" yaratır biçimde kaleme alınması, Hukuk
Devleti ilkesinin bir gereğidir. Diğer bir deyişle, bir hukuk
normunun uygulanabilmesinin ilk koşulu, kural kendisine uygulanacak
kişilerin kuralı, net ve açık bir biçimde anlayabilmeleridir. Bu
nedenle, bir kuralın neyi yasaklayıp neyi serbest
bıraktığının ve kişilerin hangi durumlarda hangi
yaptırıma maruz kalacağının açık ve belirgin
olması gerekir. Oysa, 9 uncu ve 11 inci fıkralar ile bu Kanuna tabi
kılınan herhangi bir kişi, hangi durumda nasıl bir
yaptırımla karşılaşacağını ya da
nasıl bir yükümlülük altına girebileceğini öngörebilme
olanağına sahip değildir. Madde metni, 2002 AB
müktesebatında düzenleyici idari otoritelere tanınan yetkilere
paralel olarak revize edilmiştir. (Authorisation Directive, 2002/20/EC,
Madde 10) Madde mevcut haliyle işletmecilerin, Anayasa tarafından korunan,
"çalışma hürriyetlerini" tamamen ortadan
kaldırabilecektir.
Ayrıca,
23.05.2001 gün ve 4673 sayılı Kanunun geçici 2 nci maddesi ile GSM
işletmecilerinin "...mevcut sözleşmelerinde yer alan hak ve
yükümlülükleri saklı..." tutulmuştur. Bir başka
anlatımla, Telekomünikasyon Kurumu'nun, GSM işletmecilerinin bu
"kazanılmış hak"lara müdahale etmesi ve
işletmeciler için bu sözleşmelerde öngörülenler
dışında yeni yükümlülükler öngörmesi açık bir yasa hükmü
ile yasaklanmıştır. Bu nedenle, GSM işletmecilerinin mevcut
sözleşmelerinde yer alan kazanılmış haklarına müdahale
edilmesi mümkün değildir. Nitekim, Anayasa Mahkemesi'nin yerleşik
içtihatları da bu yöndedir. Bu nedenle, işletmecilerin mevcut
sözleşmelerinden kaynaklanan hak ve yetkilerinin korunması ve 4673
sayılı Kanun ile tanınan haklarının güvence
altına alınması amacıyla, tasarıya yeni bir bent
eklenmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir
Deneme izni
MADDE 10
BAŞKAN -
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Yetkilendirme
ücreti
MADDE 11 -
BAŞKAN -
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
İşletmecilerin
hak ve yükümlülükleri
MADDE 12 -
BAŞKAN -
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
İKİNCİ
BÖLÜM
Tarifeler
Tarifelerin
düzenlenmesi
MADDE 13-
BAŞKAN
Madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Elektronik
Haberleşme Kanunu Tasarısının, 13 üncü maddesinin 2 nci
fıkrasının (a) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Tarifelerin
düzenlenmesi
Madde 13-
(2) Her türlü
elektronik haberleşme hizmetinin sunulması
karşılığında uygulanacak tarifeler
aşağıdaki hükümlere tabidir.
a)
İşletmeciler, uygulayacakları tarifeleri, ilgili mevzuat ve
Kurum düzenlemelerine aykırı olmayacak şekilde serbestçe
belirlerler.
|
Kemal
Kılıçdaroğlu |
Osman
Coşkunoğlu |
Sacid
Yıldız |
|
|
İstanbul |
Uşak |
İstanbul |
|
|
Tekin Bingöl |
|
Algan
Hacaloğlu |
|
|
Ankara |
|
İstanbul |
|
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA
DEMİR (Samsun) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ULAŞTIRMA BAKANI
BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Katılıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Kılıçdaroğlu, gerekçeyi mi okutayım?
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
23.05.2001 gün ve
4673 sayılı Kanunun geçici 2 nci maddesi ile GSM
işletmecilerinin "... mevcut sözleşmelerinde yer alan hak ve
yükümlülükleri saklı..." tutulmuştur. Bir başka
anlatımla, Telekomünikasyon Kurumu'nun, GSM işletmecilerinin bu
"kazanılmış hak"lara müdahale etmesi ve
işletmeciler için bu sözleşmelerde öngörülenler
dışında yeni yükümlülükler öngörmesi açık bir yasa hükmü
ile yasaklanmıştır. Bu nedenle, GSM işletmecilerinin mevcut
sözleşmelerinde yer alan kazanılmış haklarına müdahale
edilmesi mümkün değildir. Diğer yandan imtiyaz verilirken kamu
yararı ve menfaati esas alınmakta olup imtiyaz ile belirlenen bir
yükümlülüğün bertaraf edilmesi sonucunu doğurabilecek bu hükmün, kamu
yararı ve kamu menfaatlerini de gözetecek şekilde
değiştirilmesi uygun olacaktır.
BAŞKAN
Komisyonunun takdire bıraktığı, Hükûmetin katıldığı
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda 13üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Tarifelerin
düzenlenmesine ilişkin ilkeler
MADDE 14
BAŞKAN
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Erişim ve
Arabağlantı
Erişimin
kapsamı
MADDE 15-
BAŞKAN
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Erişim yükümlülüğü
MADDE 16-
BAŞKAN
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Tesis
paylaşımı ve ortak yerleşim
MADDE 17-
BAŞKAN
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Erişim
anlaşmaları ve uzlaşmazlıkların çözümü
MADDE 18-
BAŞKAN
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Referans
erişim teklifi
MADDE 19
BAŞKAN
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Erişim
tarifeleri
MADDE 20
BAŞKAN
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Hesap
ayrımı ve maliyet muhasebesi
MADDE 21-
BAŞKAN
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Geçiş
Hakkı
Geçiş
hakkının kapsamı
MADDE 22-
BAŞKAN
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Geçiş
hakkı talebinin kabulü
MADDE 23-
BAŞKAN
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Tesis
paylaşımı ve ortak yerleşimin önceliği
MADDE 24-
BAŞKAN
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Anlaşma
serbestisi
MADDE 25-
BAŞKAN
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Çevrenin
korunması
MADDE 26-
BAŞKAN -
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Diğer alt
yapılarla ilişkili durumlar
MADDE 27-
BAŞKAN -
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçiş
hakkına ilişkin yükümlülükler
MADDE 28-
BAŞKAN -
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Yetkilendirmenin
devri halinde geçiş hakkı anlaşması
MADDE 29-
BAŞKAN -
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kamulaştırma
MADDE 30-
BAŞKAN -
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer
milletvekilleri, birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci
bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölüm
31 ila 60ıncı maddeleri kapsamaktadır.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 23.24
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 23.31
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Fatma SALMAN
KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 138inci Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
255 sıra
sayılı Tasarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
İkinci bölüm
üzerinde söz talebi yok.
BEŞİNCİ
BÖLÜM
Numaralandırma
ve İnternet Alan Adları
Ulusal
numaralandırma planı
MADDE 31 -
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Numara
taşınabilirliği
MADDE 32-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Taşıyıcı
seçimi ve taşıyıcı ön seçimi
MADDE 33-
BAŞKAN
Madde üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 255 sıra sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu
Tasarısının 33 ncü maddesinin birinci fıkrasının
ikinci cümlesinin sonunda yer alan yükümlüdür ibaresinin yükümlü
kılınabilir şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Cevdet
Erdöl
Trabzon
TBMM
BAŞKANLIĞINA
Elektronik
Haberleşme Kanunu Tasarsının, 33 üncü maddesinin (1) inci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Madde 33 - (1)
Kurum, işletmecilere taşıyıcı seçimi ve
taşıyıcı ön seçimi uygulama yükümlülüğü getirebilir.
İlgili pazarda etkin piyasa gücüne sahip işletmecilere,
şebekelerinde Kurum düzenlemeleri doğrultusunda
taşıyıcı seçimi ve taşıyıcı ön seçimi
uygulama yükümlülüğü getirilebilir. Kurum bu yükümlülüğün uygulama
usul ve esaslarını belirler. İşletmeciler, taşıyıcı
seçimi ve taşıyıcı ön seçimi kapsamında Kurum
düzenlemelerine uygun olarak şebekelerinde gerekli düzenlemeleri yapar ve
uygular. İşletmeciler, taşıyıcı seçimi ve
taşıyıcı ön seçimi kapsamında şebekelerinde
yapacakları düzenlemelerden kaynaklanabilecek gider kalemleri için Kurumdan
hak talebinde bulunamaz.
|
Kemal
Kılıçdaroğlu |
Osman
Coşkunoğlu |
Sacid
Yıldız |
|
İstanbul |
Uşak |
İstanbul |
|
Tekin Bingöl |
|
Algan
Hacaloğlu |
|
Ankara |
|
İstanbul |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA
DEMİR (Samsun) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Kılıçdaroğlu, gerekçeyi mi okutayım efendim?
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Taşıyıcı
seçimi ve taşıyıcı önseçimi konusu Avrupa Komisyonu'nun
2002/22/EC sayılı Evrensel Hizmet Direktifinin 19. Maddesinde
düzenlenmektedir. Maddenin birinci fıkrasında sabit telefon
şebekesine erişim piyasasında etkin piyasa gücüne sahip işletmecilerin
taşıyıcı seçimi ve taşıyıcı önseçimi
yükümlüsü olması, ikinci fıkrasında ise diğer
şebekelerde yapılacak piyasa analizleri sonrasında gerekmesi
halinde bu yükümlülüğün getirilmesi hükümleri yer almaktadır.
Maddenin Kanun'un bütünüyle de uyumlu olacak şekilde, 13, 16, 17, 19, 20,
21 ve sair maddelerde olduğu gibi "Kurum .... yükümlülüğü
getirebilir" şeklinde düzenlenmesi uygun olacaktır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 255 sıra sayılı "Elektronik Haberleşme Kanunu
Tasarısı"nın 33 ncü maddesinin birinci
fıkrasının ikinci cümlesinin sonunda yer alan
"yükümlüdür" ibaresinin "yükümlü kılınabilir"
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Cevdet
Erdöl
Trabzon
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA
DEMİR (Samsun) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Katılıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Sabit
şebekelerdeki taşıyıcı seçimi ve
taşıyıcı ön seçimi yükümlülüğünün, mobil
şebekeler için de getirilmesi hususu, Kurumun bu konudaki düzenlemelerine
bırakılmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen
önerge istikametinde 33üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Haczedilmezlik ve
haberleşme hizmetlerinin sürekliliği
MADDE 34-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
İnternet
alan adları
MADDE 35-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
ÜÇÜNCÜ KISIM
Spektrum Yönetimi
Frekans planlama,
tahsis ve tescili
MADDE 36-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Telsiz kurma ve
kullanma izni, telsiz ruhsatnamesi ve kullanıma ilişkin esaslar
MADDE 37-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Uydu pozisyonu
tahsisi
MADDE 38
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kodlu ve kriptolu
haberleşme
MADDE 39-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Spektrum izleme
ve denetimi
MADDE 40-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Yabancılara
uygulanacak işlemler
MADDE 41-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sahil telsiz
istasyonları, deniz ve hava bandı telsiz sistemleri
MADDE 42-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Amatör
telsizcilik
MADDE 43-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Hava ve deniz
telsiz haberleşmesinin uluslararası koordinasyonu
MADDE 44-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Yasak bölgelerde
yabancı uyrukluların kullanacakları telsiz cihazları
MADDE 45-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Telsiz ücretleri
MADDE 46-
BAŞKAN
Madde üzerinde üç adet önerge vardır. Önergeleri geliş
sırasına göre okutup aykırılık durumuna göre
işleme alacağım.
Önergeleri okutuyorum.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 255 sıra sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu
Tasarısına ekli Tarifenin 5. Telsiz İmalatı,
İthalatı, Satışı Ve Bakım Onarımı
İle Kurulumunu Yapanlara, Yetki Belgesi Verilmesi Ve Yetkili Servislerin
Kontrolü bölümünün madde metninden çıkarılmasının ve devam
eden bölümlerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Cevdet
Erdöl
Trabzon
T.B.M.M.
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 255 sıra sayılı yasa tasarısının 46.
maddesinin 19 numaralı fıkrasının son cümlesinin madde
metninden çıkarılmasını arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 255 sıra sayılı Elektronik Haberleşme Kanun
Tasarısının 46. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Madde 46 - (1) Bu
Kanun uyarınca telsiz cihaz ve sistemleri için alınacak telsiz
ruhsatname ve yıllık kullanım ücretleri, teknik muayene ve
benzeri hizmetler karşılığında alınacak ücretler
bu Kanuna ekli ücret tarifesinde gösterilmiş olup, söz konusu ücretler
Kuruma gelir kaydedilir. Kurumun önerisi ve Bakanlığın teklifi
üzerine, bu Kanuna ekli ücret tarifesine hizmet kalemleri ilave etmeye veya
çıkarmaya ve eklenen hizmet kalemlerine ilişkin ücretleri
belirlemeye, Bakanlar Kurulu yetkilidir. Ücret tarifesinde belirtilen ücretleri
gerektiğinde her bir ücret kalemini yüzde ellisine kadar azaltmaya veya
her yıl bir önceki yıla ilişkin olarak Maliye
Bakanlığınca belirlenecek yeniden değerleme oranını
geçmemek kaydıyla artırmaya, Kurum yetkilidir.
(2) Ancak,
10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol
Kanununa ekli (1), (2) ve (3) sayılı cetvelde yer alan genel bütçe
kapsamındaki kamu idareleri ve özel bütçeli idareler ile düzenleyici ve
denetleyici kurumlar, köy tüzel kişilikleri, Kıyı Emniyeti Genel
Müdürlüğü, Kızılay, belediyeler ve Sosyal Güvenlik Kurumu
tarafından kullanılan ve Dışişleri
Bakanlığınca belirlenen yabancı devletlerin
temsilciliklerine ait yetkilendirme kapsamı dışında olan
her türlü telsiz cihaz ve sistemleri telsiz ruhsatnamesi ve yıllık
kullanım ücretinden muaftır.
(3) Kurumdan
yetki almak suretiyle işletilen elektronik haberleşme sistemlerindeki
her türlü abone telsiz cihazları için ekli ücret tarifesinde gösterilen
kadar bandrol ücreti cihazın ithalatından sonra, Kurumca belirlenecek
usuller çerçevesinde Kurum hesaplarına yatırılır. Bandrol
ücreti ödenmemiş olan cihazların lMEI numaralarının
kullanımına Kurum tarafından izin verilmez.
(4) Kurumdan
yetki almak suretiyle elektronik haberleşme hizmeti yürüten
işletmeciler, kendi sistemlerine dahil her türlü abonenin bu Kanun
uyarınca Kuruma ödemek zorunda olduğu telsiz yıllık
kullanma ücretlerini, abonelerinden Kurum adına tahsil ederek, Kurum
tarafından belirlenecek usuller çerçevesinde, Kurum hesaplarına devretmekle
yükümlüdürler.
(5) Kurumun bu
madde kapsamındaki alacakları 9/6/1932 tarihli ve 2004
sayılı İcra ve İflas Kanununun uygulanmasında
imtiyazlı alacaklardan sayılır. Bu alacakların tahsili
genel hükümlere tabi olup, her türlü vergi, resim ve yargı harçlarından
muaftır. Bu alacaklar için zamanaşımı süresi on
yıldır.
(6) Mobil
elektronik haberleşme hizmeti sunan işletmecilerin faturalı
abonelerinden (ön ödemeli aboneleri hariç olmak üzere) alınan kullanma
ücretleri, işletmecinin sistemine abone olunan ay itibariyle geriye kalan
aylar için yılsonuna kadar eşit taksite bölünerek alınır.
(7) Yetkilendirme
kapsamı dışında bulunan telsiz cihaz ve sistemlerine ait
telsiz ruhsatname ve kullanım ücretleri, ruhsatlandırma süresine göre
peşin alınır. Kurum tarafından belirlenen usul ve esaslar
çerçevesinde belirlenen süre sonunda telsiz ruhsatname ve kullanım
ücretlerinin ödenmemesi hâlinde söz konusu cihaz ve sistemlere ilişkin
telsiz kurma ve kullanma izinleri ve telsiz ruhsatnameleri iptal edilir.
|
Kemal Kılıçdaroğlu |
Osman
Coşkunoğlu |
Sacid
Yıldız |
|
İstanbul |
Uşak |
İstanbul |
|
Tekin Bingöl |
|
Algan
Hacaloğlu |
|
Ankara |
|
İstanbul |
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA
DEMİR (Samsun) -
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Katılmıyoruz.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Gerekçe okunsun efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Maddede
ruhsatnameye tabi cihazlar için öngörülen ruhsat ücretlerinin tahsili
yükümlülüğünün yasa ile işletmeciye yüklenmesi, ücret tahsil edilmese
dahi işletmeciyi sorumluluk altına sokmakta, haksız zarara
uğramasına yol açmaktadır. Söz konusu abone cihazlarının ruhsat ücretlerinin
eşit ve kullanım ömürlerinin ortalama 18 ay olması göz ününe
alındığında, öneri ile devletin gelir kaybı
olmayacağı gibi, işletmecilerin üzerindeki gereksiz işgücü
ve mali külfet de kalkmış olacaktır. Cihazların IMEI
kullanımları için bu zorunluluğun getirilmesi mali
kayıpları ortadan kaldıracak ve Kurum gelirlerini
arttıracaktır.
Ülkemizde GSM
hattı sahipliği % 90lara ulaşmış bulunduğundan,
aslen zaten cihaz ruhsat ücreti olan bu ücretlerden elde edilen gelirin de,
ileriki yıllarda yeni hat alımlarının yavaşlaması
hatta durmasıyla kesileceği açıktır. Dolayısıyla
ruhsat kullanım ücretlerinin cihaz üzerinde devam etmesi, cihaz alımlarının
artarak devam ettiği göz önüne alındığında devlet
gelirlerinin artmasına yol açacaktır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
T.B.M.M.
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 255 sıra sayılı yasa tasarısının 46.
maddesinin 19 numaralı fıkrasının son cümlesinin madde
metninden çıkarılmasını arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA
DEMİR (Samsun) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu ücretler zaten
yeteri kadar yüksektir. Kuruma bunları artırma yetkisini vermek
yerinde değildir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 255 sıra sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu
Tasarısına ekli Tarifenin 5. Telsiz İmalatı,
İthalatı Satışı Ve Bakım Onarımı
İle Kurulumunu Yapanlara, Yetki Belgesi Verilmesi Ve Yetkili Servislerin
Kontrolü bölümünün madde metninden çıkarılmasının ve devam
eden bölümlerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Cevdet
Erdöl
Trabzon
BAŞKAN -
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA
DEMİR (Samsun) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Katılıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Mevzuat
değişikliğine müsteniden, telsiz imalatı, ithalatı,
satışı ve bakım onarımı ile kurulumunu yapanlara,
yetki belgesi verilmesi ve yetkili servislerin kontrolü Kurumun görevlerinden
çıkarıldığından, önergeye ihtiyaç duyulmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen
önergeyle birlikte maddeyi ekindeki tarifeler cetveliyle beraber
oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
DÖRDÜNCÜ KISIM
Tüketici ve Son
Kullanıcı Hakları
Eşit hizmet
alabilme hakkı
MADDE 47-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Tüketicinin ve
son kullanıcının korunması
MADDE 48-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Şeffaflığın
sağlanması ve bilgilendirme
MADDE 49
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Abonelik
sözleşmeleri
MADDE 50-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kişisel
verilerin işlenmesi ve gizliliğin korunması
MADDE 51-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Hizmet kalitesi
MADDE 52 -
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
BEŞİNCİ
KISIM
Onaylanmış
Kuruluşlar ve Piyasa Gözetimi
Onaylanmış
kuruluşlar, piyasa gözetimi ve denetimi
MADDE 53-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Yetki belgesi
MADDE 54-
BAŞKAN
Madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 255 sıra sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu
Tasarısının 54 üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Cevdet
Erdöl
Trabzon
1) Kurum
tarafından düzenlenmiş yetki belgesine haiz olmayan gerçek veya tüzel
kişiler, ölçüm ve denetim hizmeti veremez.
2) Bu maddenin
uygulanmasına ve yetki belgesi verilmesine ilişkin usuller ile
denetim yetki belgesi ücretleri Kurum tarafından düzenlenir
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA
DEMİR (Samsun) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Katılıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
İfade
bütünlüğü sağlanmış ve Kurumun görevleri arasında
bulunmayan imal, ithal, satış ve kurma hizmetleri madde metninden
çıkarılmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen
önerge istikametinde 54üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Elektronik kimlik
bilgisini haiz cihazlar
MADDE 55-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Abone ve cihaz kimlik
bilgilerinin güvenliği
MADDE 56-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Teknik uyumluluk
MADDE 57-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bilgi ve ihbar
merkezi
MADDE 58-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
ALTINCI KISIM
Denetim, Kurumun
Yetkisi, İdari Yaptırımlar
BİRİNCİ
BÖLÜM
Denetim
Denetim
MADDE 59-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
İKİNCİ
BÖLÜM
Kurumun Yetkisi
ve İdari Yaptırımlar
Kurumun yetkisi
ve idari yaptırımlar
MADDE 60-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, ikinci bölümde yer alan maddelerin
oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi,
üçüncü bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
Üçüncü bölüm,
beş ek madde ve dokuz geçici madde dâhil olmak üzere, 61 ila 69uncu
maddeleri kapsamaktadır.
Üçüncü bölüm
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Uşak Milletvekili
Sayın Osman Coşkunoğlunun söz talebi vardır.
Sayın
Coşkunoğlu, buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Elektronik Haberleşme Kanununun, büyük kanunun son
bölümüne geldik. İkinci bölümde, 46ncı maddede vermiş
olduğumuz önerge, işletmecileri, operatörleri bir yükten
kurtaracaktı. Ruhsat alma gereğini ortadan kaldırarak bandrolle
bu işi halledip işleri kolaylaştıracaktı. Neden uygun
görülmedi bilemiyorum, sakıncaları varsa ben bilmiyorum.
Şimdi,
önümüzdeki maddede, üçüncü bölümde -daha önce de söylediğim gibi- bir 67nci
madde var ki, şimdiye kadar torba yasası tabirine
alışmıştık, bu 67nci madde de torba madde hâlinde.
Telekom Kurumunun da ismi burada değiştiriliyor. Bilgi
Teknolojileri diye, daha iddialı bir isim konmuş. Bence bu
gereksizdi, isminin değiştirilmesi. Fakat, bir iki noktayı
burada hatırlatmadan geçemeyeceğim. Türk Telekomun
özelleştirilmesine ilişkin yasalar çıkarken kablonun
özelleştirme kapsamından çıkarılmış olması
gerektiğini, ilk baştan ben ifade etmiştim. Sayın Bakana o
zaman kabul ettirememiştik fakat daha sonra onun
sıkıntısı ortaya çıktı ve yeni bir yasa
değişikliğiyle kabloyu özelleştirme kapsamından
çıkartıp TÜRKSATa devretmişti. Bu gibi, acele deparlarla çıkartılan
yasalarda
Şimdi iyi niyetli bir yasayla karşı
karşıyayız, çok önemli bir yasayla karşı
karşıyayız. Bu arada belki çoğunuz bilmiyor, bugün
çıkmış olması gereken yasa. Çünkü bugün itibarıyla, 31
Temmuz itibarıyla Telekom Kurumunun yasası geçerliliğini yitirmiş
oluyor. Dolayısıyla, böyle bir sıkışık ortamda
bunu çıkarıyoruz. Fakat durup durup böyle son anda
sıkıştırmak yerine üstünde biraz daha ben
Yani Sayın
Bakan olsun, Telekom Kurumu Başkanı olsun, diyalogları eksik
etmedi, o konuda bir şikâyette bulunmak haksızlık olur benim
için ama durup durup böyle sıkışık sürelerde bu
tartışıldı ve 67nci madde, öyle tahmin ediyorum ki
önümüzdeki zamanlarda bize bir hayli sıkıntılar
yaşatacaktır. Çünkü Telekom Kurumunun bir düzenleyici kuruluş
olarak, rekabeti düzenleyen bir kuruluş olarak çok önemli görevleri var.
Burada bir hayli gereksiz bir şekilde bence bu yasaya
katılmıştır. Bu yasanın dışında daha
farklı bir yasayla Telekom Kurumu düzenlenmeliydi diye düşünüyorum.
Yine de, bu
vesileyle bu önümüzdeki, şu anda görüşeceğimiz maddeler
içerisinde, geçeceğimiz maddeler içerisinde birkaç önergemiz daha var;
onların daha dikkatli okunmuş olmasını dilerim. Çünkü
oralarda birtakım haksızlıklar söz konusudur. Onları
düzeltmeye çalışıyoruz. Bunu ifade etmek istedim.
Gecenin bu
saatinde bir an önce yasayı çıkarmamızın önemli
olduğunu biliyorum ama birazcık üstünde dikkat edersek, daha sonra,
daha ileride sıkıntılar yaşamayı veya
haksızlıklar ortaya çıkarmayı önlemiş oluruz.
Bunları
ifade eder, tekrar saygılar sunarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Coşkunoğlu.
Üçüncü bölüm
üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili
Sayın Durmuş Ali Torlak.
Sayın
Torlak, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
D. ALİ TORLAK (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 255 sıra sayılı
Elektronik Haberleşme Kanunu Tasarısının üçüncü bölümü
üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, dünyadaki gelişmelere paralel olarak Türkiyede bilgi ve
iletişim teknolojileri bilinci ve kullanımı giderek
yaygınlaşmaktadır. İktisadi ve sosyal yaşamda,
kurumsal yapı ve ilişkilerde değişim süreci
hızlanmaktadır. Bu değişim sürecinin bir sonucu olarak
ortaya çıkan bilgi toplumu kavramı, dünyada hızlı
yaygınlaşan yeni bir toplumsal dönüşüm sürecini ifade
etmektedir. Bilgi ve iletişim teknolojileri, bilginin etkin
kullanımı ve paylaşımı sayesinde ülkelerin rekabet
güçlerinin artırılmasında önemli fırsatlar
sunmaktadır. Bu teknolojileri etkin kullanamayan ülkeler
açısından ise geleceğe yönelik önemli bir tehdit
oluşmaktadır. Bilgi toplumunun getirdiği fırsatlar ve
tehditler artan bir ilgi görmekte, bu konuda uluslararası iş
birliğini artırmak amacıyla çalışmalar
yapılmaktadır. Bu çalışmalar doğrultusunda, Avrupa
Birliğince Erişim Direktifi yayımlanarak üye ülkelerin bu
direktif kapsamında yasal düzenleme yapmaları
sağlanmıştır. ABye üye olacak ülkelere de, piyasalarını
topluluk bünyesine entegrasyona hazırlamak üzere, yapmış oldukları
yasa çalışmalarında mevzuat uyumunu çeşitli aşamalara
bölerek oluşturma yoluna gitme zorunluluğu getirilmiştir.
Görüşmekte
olduğumuz yasa tasarısı ile son olarak 27 Ocak 2000 tarihli 4502
sayılı Yasayla değiştirilen 406 sayılı Telgraf
ve Telefon Kanununda telekomünikasyon teknolojisindeki bu gelişmeler
karşısında yeniden düzenlemeye gidilmiştir. Yeni
düzenlemeyle Avrupa Birliği ülkelerinin mevzuatına uyum
sağlanması amaçlandığı açıklanmasına
rağmen, üzülerek ifade etmek isterim ki tasarının bazı maddeleri
Avrupa Birliği mevzuatına tam uyum sağlamamaktadır. Bununla
beraber, Komisyon tarafından kamu ve özel kurumlardan istenen
görüşlerden en önemlisi olarak değerlendirilen Avrupa Birliği
Genel Sekreterliği ile pazarda söz sahibi olan üç büyük operatörün
görüşlerinin yeterince karşılanmadığı da maalesef
görülmektedir.
Değerli
milletvekilleri, tasarıyla her türlü elektronik haberleşme, cihaz,
sistem ve şebekelerin kurulması ve işletilmesine izin verilmesi,
gerekli frekans, numara, uydu pozisyonu ve benzeri kaynak tahsislerinin
yapılması ile bunların kontrolü devletin yetki ve
sorumluluğu altında olacaktır. Ulaştırma
Bakanlığı, genel haberleşme altyapısının
deprem, sel, yangın, savaş gibi olağanüstü durumlarda kesintiye
uğraması riskine karşı önceden alternatif bir
haberleşme altyapısını kuracak ve kurduracaktır.
İhtiyaç duyulan durumlarda söz konusu sistemi devreye sokacak olması
çok faydalı bir uygulama olarak görülmektedir.
Tasarıyla
ayrıca Telekomünikasyon Kurumunun adı Bilgi Teknolojileri ve
İletişim Kurumu olarak değiştirilecektir. Ancak bizim
önerimiz, adının Elektronik Haberleşme ve Bilgi Kurumu
olmasının daha doğru olacağı kanaatindeyiz.
Bu kurum,
elektronik haberleşme sektöründe rekabeti tesis etmek ve korumak, rekabeti
engelleyici, bozucu veya kısıtlayıcı uygulamaları
gidermek için düzenlemeler yapma yetkisine sahip olacaktır.
Kurumun
yapacağı pazar analizleri sonucu ilgili pazarlarda etkin piyasa
gücüne sahip işletmecileri belirleyebilecek olması, elektronik
haberleşme sağlanması amacıyla yapılan
anlaşmaların rekabeti kısıtlayan, mevzuata ve tüketici
menfaatlerine aykırı hükümler içermemesi için gerekli önlemleri
alacak olması da yasanın olumlu taraflarıdır.
Ayrıca,
operatörlere verilen kullanım hakları süresinin yirmi beş
yıldan fazla olmamak üzere belirlenmesi serbest ekonomi
açısından da faydalıdır.
Yetkilendirme
sürelerinin, şebeke ve hizmetin niteliği ile başvuru sahibinin
talebi de dikkate alınarak tespit edilecek olması
yatırımcıların önünü açacaktır.
Avrupa
Birliği Erişim Direktifinin 13üncü maddesinin birinci
fıkrasında erişim tarifelerinin maliyet bazlı olarak
hesaplanması gerekliliği yer almakta ve tarifelerin hesaplanması
konusunda bazı koşullar getirilmektedir. Bu koşullar,
örneğin, fiyat kontrolü yapılırken rekabetin yeterli seviyede
olmadığı, piyasalarda operatörün fiyat
sıkıştırması, aşırı fiyatlandırma
yapıp yapmadığıdır. Ayrıca operatörlerin
yapmış olduğu yatırımlar ile uygun kâr oranına
sahip olması gerekliliğinin göz önüne alınarak
detaylandırılması da Avrupa Birliğinin kontrolünü
istediği kriterlerdir.
Avrupa
Birliği müktesebatıyla uyumluluğun sağlanması,
telekomünikasyon sektöründeki rekabetin ve hizmetlere erişebilirliğin
artırılması, kaynakların etkin
kullanılmasının temini, yeni elektronik haberleşme
hizmetlerinin teşvik edilmesi amaçlanmaktadır. Gerekçe
kapsamında da belirtildiği gibi, yeni tasarı, şekil olarak,
Avrupa Birliği mevzuatında olduğu gibi, tüm sektörün tek bir
düzenleme altında toplanması ve kurallarının konulması
açısından uygun mütalaa edilmektedir. Ancak, tasarı metninde yer
alan bazı maddeler, Avrupa Birliği uyumuna aykırı olarak,
Bakanlığın yetkilerini daha da artırmaktadır. Bu
tasarının uygulamaya konulmasından sonra bağımsız
olması gereken kurumun Bakanlığın emrine girmesi gibi bir
durum söz konusu olabilecektir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bilgi teknolojileri ve
telekomünikasyon sektörlerinin toplumun refah düzeyinin yükseltilmesinde önemli
rol oynadığı günümüz gerçeğidir. Dünyada son yıllarda
bu alanda çok hızlı bir gelişme yaşanmaktadır.
Türkiyenin bu gelişmelere uyum sağlaması, elektronik
haberleşme hizmetlerinin yürütülmesi, teşvik edilmesi, sektördeki
rekabetin tesisi ve korunması açısından bu yasa
tasarısı büyük önem taşımaktadır. Bu
tasarının Meclisimizin tatile girmesi öncesi gündeme getirilmesi ve
tamamlanana kadar çalışmalara devam edilmesi de bu önemin bir
göstergesidir.
Elektronik
Haberleşme Kanununun büyük Türk milletine ve bu kurumda çalışan
bütün çalışanlarımıza hayırlı uğurlu
olması dileğiyle Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına ve
şahsım adına yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Torlak, teşekkür ediyorum.
Hükûmet
adına Ulaştırma Bakanı Sayın Binali
Yıldırım.
Sayın
Bakanım, buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Sayın Başkan, yüce
Meclisimizin değerli üyeleri; görüşmekte olduğumuz Elektronik
Haberleşme Kanunu bilgi ve iletişim sektöründe bugüne kadar
yürürlükte olan 406 sayılı Posta ve Telgraf Kanunu dâhil birçok
mevzuatı Avrupa Birliği müktesebatını da dikkate alarak bir
araya getiren ve güncelleştiren önemli bir düzenlemedir.
Bilindiği
gibi, bilgi iletişim sektörü küreselleşen dünyamızda çok
hızlı gelişmekte ve yeni yeni teknolojiler
insanlığın hayatına girmektedir. On yıl öncesine
gittiğimizde, cep telefonunun bizler için ekmek kadar, su kadar ihtiyaç
olacağını söylesek kimse inanmazdı. Bugün Türkiyede son
beş yıl içerisinde cep telefonu abone sayısı 18,5 milyondan
64 milyona çıkmıştır. Bu rakam bu yıl sonunda ülke
nüfusunu bulacaktır, yani 70,5 milyonu bulması, çıkması
beklenmektedir. Bu da yüzde 100 penetrasyon anlamına geliyor.
Dolayısıyla, Türk milleti olarak, bilgi iletişim teknolojilerine
yatkın, genç ve dinamik bir nüfusumuz var. Bilgi toplumu olma yolunda
toplumda önemli beklenti var, ihtiyaç var. İşte bu ihtiyaçları
dikkate alarak, hem mevcut dağınık mevzuatı bir araya
topluyoruz hem güncelleştiriyoruz. Bu şekilde, bilgi toplumuna
geçiş süreci, bilgisayarlaşma oranı, İnternet
erişiminin yaygınlaştırılması, rekabet
ortamının geliştirilmesi gibi önemli konuları bir arada
düzenleyen çok teknik, bir o kadar da kapsamlı bir yasayı
görüşüyoruz. Bu yasanın hazırlığı esasen 22nci
Dönem içerisinde komisyonlarda muhalefet partilerimizin, ana muhalefet
partisinin katkılarıyla yapılmıştı ve 22nci
Dönem sonunda Genel Kurul gündemine de gelmişti, ancak, son hafta
görüşülemedi, yetiştirilemedi.
Bu arada, 2000
yılında, Telekomünikasyon Kurumunun kurulmasıyla ilgili kanunun
bazı maddelerini Anayasa Mahkemesinin iptaliyle birlikte, Kurumun
teşkilatının işleyişi, personelin özlük
haklarının korunması gibi konular da tamamen boşlukta
kaldığından dolayı, bu hususu da dâhil etmek suretiyle ve
geçen süre içerisinde sektörde ülkemizde ve dünyada yaşanan
gelişmeleri, değişiklikleri de dikkate alarak tekrar alt
komisyonda değerlendirdik, Komisyonda enine boyuna konuştuk ve tabii
ki, Komisyonda, fevkalade önemli muhalefet partilerimizden, sektörün sivil
toplum kuruluşlarından, komisyon üyelerimizden çok ciddi
katkılar aldık ve bu şekilde son hâlini verdiğimiz
yasayı, bugün, 23üncü Dönem Birinci Yasama Yılının son
gününde, son saatlerinde görüşüyoruz ve bütün grupların bu konuda
gösterdiği katkı ve destek için ben huzurlarınızda
teşekkür ediyorum.
Kısaca, yasa
ne getiriyor? ARGEye yasada çok önemli bir imkân sağlıyoruz. Kurumun
sektördeki işletmecilerden topladığı her türlü yetkilendirme,
harç vesaire gibi gelirlerin yüzde 20lik kısmını bilgi
iletişim alanında, yani yazılım alanında donanım
geliştirme, marka geliştirme, patent geliştirme gibi
alanlarında araştırma yapacak, yerli ürün
katkısını artıracak kişi ve kurumlara destek olarak
verilmesini getiriyoruz. Bu, yaklaşık olarak yılda 300 milyon
YTL, yani 300 trilyon civarında bir destek anlamına geliyor. Bugün
Türkiyede kullanılan toplam telefon sayısı 96 milyon ve
bunların tamamını da biz dışarıdan aldık. Bu
şekilde dışarıya ödediğimiz para 35 milyar dolar.
İstiyoruz ki bu ARGE teşvikiyle bundan böyle bu teknolojilere yönelik
sadece ürünü alıp kullanmayalım, burada kendi yetişmiş
beyin gücümüzle birlikte bu teknolojileri üretelim, sahip olalım, bu
konuda yazılım geliştirenleri destekleyelim. Bu şekilde hem
ülkemiz bir katma değer kazanmış olsun hem de dövizlerimizi
yabancılara gitmekten kurtarmış olalım. Bu, önemli bir
konu.
Yetkilendirmelerde
AB standardına uygunluk büyük oranda sağlanıyor. Tabii burada
önemli katkılar oldu. Yüzde yüz AB müktesebatını
sağlamıyor, doğrudur. Bunu da biliyoruz ve bu yasanın
ileride bazı maddelerinin değiştirilme ihtiyacını da
biliyoruz ama bunları yaparken kendi ülkemizin hak ve menfaatlerini
dikkate almak zorundayız. Avrupa Birliği taleplerini kendi hak ve
menfaatlerimizi koruduğu oranda ve o takvime göre kabul etmemiz en
doğal yoldur.
Rekabet Kurumuyla
Telekomünikasyon Kurumunun rekabetin korunması, ihlal edilmemesine yönelik
bazı yetki kargaşası vardı. Bu konu da iki kurumun birlikte
oturup çalışmasıyla halloldu ve burada mutabakat
sağlandı, bu konuya da açıklık getirildi.
Cezalarda
Yasalara uygun olmayan bazı iş ve işlemlerde hapisle
cezalandırma vardı. Parasal cezaların yine parasal, yani maddi
konuları ilgilendiren cezaların hürriyeti kısıtlayan
cezalar olmasından çıkarılması, para cezasına
dönüştürülmesi esası hukuka uygun olarak benimsendi ve buraya kondu.
Biliyorsunuz,
İnternet Türkiyede ilk gündeme geldiğinde Orta Doğu Teknik
Üniversitesine alan adları verilmesi yetkisi verilmişti ve yasal bir
dayanağı da yoktu. Ancak bugün artık İnternet
kullanıcı sayısı 25 milyona ulaştı, abone
sayısı 5,5 milyonu geçti. Dolayısıyla, mevzuatı
olmaması ve altyapının yetersiz olması, güvenlikle ilgili
sorunların gittikçe önemli hâle gelmesi nedeniyle bu İnternet alan
adlarının da verilmesine ilişkin hukuki düzenleme burada, bu
kanunda yapılmış oluyor.
Diğer önemli
toplumsal bir sorunumuz ortak anten tesis etme ve sistemlerin kurulması.
Geçmiş dönemde verilen lisanslarda her işletmeci kendi
altyapısını kendi kurmak suretiyle maalesef bir çevre
kirliliği oluştu, bu konuda kural olmasına rağmen
işletmeler buna riayet etmedi ve bu şekilde hem kaynak israfı
oldu hem de bir çevre kirliliği söz konusu oldu. Bundan böyle burada da
bir yasal zorunluluk olarak ortak altyapı kullanma ihtiyacı
getiriliyor.
Numara
taşınabilirliğiyle ilgili yasal mevzuat düzenleniyor ve son
olarak da tabii, Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği maddeler yerine geçecek
düzenleme yapılmak suretiyle bu alanda doğan hukuki boşluk da
giderilmiş oluyor.
Efendim, bütün bu
çalışmalardan sonra yasamız derli toplu bir hâle gelmiş
bulunuyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Bakanım, konuşmanızı tamamlayınız,
buyurun.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Teşekkür ederim Sayın
Başkan. Toparlıyorum.
Yasanın, az
önce ifade ettiğim gibi, çok teknik bir yasa olması ve çok uzun,
kapsamlı bir çalışmayı gerektirmiş olması
dolayısıyla hazırlık süreci oldukça uzun olmuştur ve
iki yıl içerisinde yasa tamamen yeniden ele alınma ihtiyacı
doğmuştur ve böylece önümüzde bugünün şartlarını,
ihtiyaçlarını karşılayan bir yasa mevcuttur. Ancak az önce
söyledim, küreselleşmede en hızlı gelişen,
değişen sektör bilgi iletişim sektörüdür ve bu sektörün
ihtiyaçları yeni yeni teknolojilerin insanoğlunun
kullanımına verilmesiyle daha da artmaktadır. Yeni düzenlemelere
mutlaka ihtiyaç duyulacaktır ve unutmayalım, İnternetin
zararlı kullanımından korunmak için bir düzenlemeyi de yine bu
Meclis geçtiğimiz dönemlerde yaptı ve bu şekilde bir İnternet
Kurulu, İnternet Güvenlik Başkanlığı oluşturmak
suretiyle İnternetin temiz bir şekilde kullanımı,
çocuklarımızın korunması, devlet büyüklerimize hakaret,
ülke bütünlüğüne yönelik tehditlerden korunması gibi, kumara
karşı korunma gibi, çocuk istismarı ve fuhşa
karşı, sanal ortamda işlemlere karşı birçok faaliyeti
de düzenleyen bir yasayı da yine bu kanun içerisinde geçirerek, tekrar bu
şekilde
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Bakanım, buyurun.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Devamla) Teşekkür ediyoruz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Kanunumuz
bittikten sonra belki teşekkür imkânı olmayacak.
Bu kanunun
hazırlanmasında katkısı olan tüm kişi ve
kuruluşlara, çalışma arkadaşlarımıza, komisyon
çalışmalarında büyük emek ve gayretlerini gördüğümüz
Sayın Başkanımıza, üyelerimize, siyasi partilerimizin
milletvekillerine, grup başkan vekillerine ve siz yüce Parlamentonun
değerli üyelerine bu vesileyle teşekkür ediyorum.
Yasanın
ülkemize hayırlı uğurlu olmasını diliyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Soru sormak
isteyen milletvekili arkadaşlarımız var, onlara soru için süre
vereceğim.
Sayın
Coşkunoğlu, buyurun efendim.
OSMAN
COŞKUNOĞLU (Uşak) Bu üçüncü kısımda Telekom Kurumunu
yeniden düzenlediğimize göre
Telekom Kurumu içerisinde yeni kurulmuş
olan, geçen sene mayıs ayında çıkan 5651 sayılı
Yasayla Türkiyeyi, Youtube gibi birçok siteyi yasaklayan, en çok yasaklayan
ülkeler arasına koyduk maalesef. Bu konuda bir değişiklik
öngörüyor musunuz? Ben bazı önerilerimi iletmiştim, en azından,
belli mahkemelerde bu konunun yapılması, ele alınması gibi.
Bunu öngörüyor musunuz?
İkinci
sorum: Telekom altyapısının, imtiyaz sözleşmesi sonunda
Türk Telekomda kalmayacağına ilişkin bir Danıştay
kararı var. Tasarının ilk hâlinde, onu etkisiz kılacak,
yani altyapının devrini sağlayacak bir küçük madde vardı, o
madde çıkarılmış; ben dikkatle inceledim, o madde
çıkarılmış. Fakat başka bir yerde, başka bir
şey var mı gözümüzden kaçan? Yani Telekom altyapısını
Danıştay kararına rağmen Türk Telekomun devretmesine
Ki
sözleşmede de şerh koymuştu o maddeye yüzde 55ini satın
alan
Böyle bir madde var mı yoksa Danıştay kararı geçerli
mi?
Üçüncü sorum: Ben
ifade ettim, teknolojide geri kalıyoruz. İki üç gün önce
okuduğum bir habere göre Pakistanda da WİMAX altyapısı ve
uygulaması başladı. Üçüncü nesil
Biliyorsunuz, üç
buçuğuncu, dördüncü nesle geliyor, biz hâlâ üçüncü nesilde veremedik. Bu
teknolojide geri kalmamızı hızla önleyecek bir
planınız var mıdır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Coşkunoğlu.
Sayın
Ünlütepe, buyurun efendim.
HALİL
ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar) Sayın Başkan,
aracılığınızla Sayın Bakana şu soruyu
yöneltmek istiyorum:
Sayın
Bakanım, bildiğiniz gibi, kamuoyunda genel bir kanı var; herkes
telefonlarının dinlendiğinden şüphe ediyor. Hatta dinleme
işinde 5 bine yakın elemanın görevlendirildiği de
belirtiliyor. Şüphenin bu kadar yaygınlığı demokratik
ülkelerde pek görülmeyen bir olaydır. Bildiğiniz gibi, haberleşmede
gizlilik esastır. Haberleşme, temel hak ve hürriyetler
kapsamında değerlendirilir.
Bu kadar
yaygın bir şüphenin doğmasında Hükûmet olarak bir
katkınız var mı? Acaba, kaç abonmanın telefon kaydı
dinleniyor?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Ünlütepe.
Sayın
Bakanım, buyurun.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın
Coşkunoğlunun sorusundan başlıyorum.
5651
sayılı bir Kanun bu geçtiğimiz dönemde
çıkmıştı. Bu Kanunun amacı dokuz kalem katalog
suçlarının İnternet vasıtasıyla işlenmesine engel
olacak tedbirleri almak. Buradaki suçlar Türk Ceza Kanununda
tanımlanmış suçlardır. Bir tane istisnası var:
Atatürkün manevi şahsiyetine karşı sanal ortamda işlenen
suçlar. Bu, Komisyon görüşmeleri sırasında ilave edilen,
Atatürkü Koruma Kanununda yer alan suçlar hariç diğerleri Türk Ceza
Kanununda mevcut olup sanal ortamda işlenebilme
olasılığı, kabiliyeti olan suçları ifade ediyor.
Ağırlıklı olarak da çocuk istismarı, sanal ortamda
kumar oynatma ve buna benzer suçlar.
Şimdi,
İnternet erişiminin içeriğine baktığımız
zaman, değerli milletvekilleri, yüzde 97si dış kaynak, yüzde
3ü ancak Türkiyede içerik olarak hazırlanabiliyor.
Dolayısıyla, kaynağı dışarı, merkezi
dışarıdaki bir neşriyat Türkiyeye geldiğinde bunun
suça dönüşmesinin mücadelesi çok zor çünkü başka bir ülkenin
yasaları geçerli. İnternet sağlayıcıyı
suçlayamıyorsunuz, başka bir ülkeden neşriyat yapıyor.
Bunun için bu kanunun düzenlemesinde iki tane önemli detaya yer verdik. Bir
tanesi, yurt içi kaynaklı İnternet ortamında işlenecek
suçlarla ilgili mücadele. Burada usul şu: Aynen yazılı ve görsel
basındaki suçların işlenmesinde hangi usuller uygulanıyorsa
bu usuller burada da uygulanıyor. Yani tekzip gönderiyorsunuz,
yayınlamazsa yargı, hâkim kararı alıyorsunuz, bu
şekilde oluyor ama dış kaynaklılarda ise şöyle bir
uygulama var: Burada binlerce bilgi akışı olduğu için
bunlarda önce ikaz ediyorsunuz, sonra eğer bu yayını
kaldırmaz ise yayını kapatıyorsunuz. Daha sonra mahkemeye
başvuruyor mağdur olan, mahkeme haklı görürse yayın tekrar
açılıyor. Bu da işin tabiatı icabı, hukuki yönden
ancak böyle olabileceği kanaatine varıldı.
Şimdi,
Youtube konusuna gelince, Sayın Coşkunoğlu, buradaki sorun
şu: Türkiyede ihtisas mahkemeleri henüz yok. Mahkemelerimiz için bu sanal
ortamda işlenen suçlar konusu henüz yeni bir konudur. Örneğin,
denizcilik mahkemeleri yoktu, normal, asliye ticaretler bakıyordu.
Şimdi denizcilik mahkemeleri var, davalar daha düzenli yürüyor. Bir bu
konu var, burada bir tecrübe birikimi sıkıntımız var, bunu
aşacağız ama bundan daha önemlisi, bu gibi içerik
sağlayıcı kuruluşlar, Telekomünikasyon Kurum
Başkanlığı veya İnternet Güvenlik
Başkanlığıyla iş birliği yapmaktan
kaçındılar Biz sizin ülkenizde faaliyet göstermiyoruz. Onun için
bize böyle bir yaptırımı uygulayamazsınız
Meselenin
koptuğu nokta burası oldu. Sonra on dört tane böyle vaka
yaşandı, daha sonra bu kuruluşlar geldiler, dediler ki: Tamam,
biz burada resmî temsilci atadık. Bundan sonra ofis oluşturdular ve
bu sorun da çözüldü. Konuya açıklık getirmek bakımından
bunları ifade etmek istedim.
Danıştayla
ilgili konu aynen uygulanacaktır. Aksine bir düzenleme burada mevcut
değildir. Bunu da ifade etmek istiyorum.
Diğer bir
konu, geniş bant telsiz erişimi, yani WİMAX. Geniş bant
erişimin iki türlüsü var: Bir tanesi telli ADSL, birisi de WİMAX.
WİMAX ile ilgili kurum zannediyorum otuzun üzerinde firmaya test için
yetki verdi ve bir buçuk seneye varan bir süreden beri bu test
çalışmaları devam ediyor. Bizim burada politik olarak
benimsediğimiz üçüncü nesil, arkasından, hemen arkasından
WİMAX.
Üçüncü neslin geç
kaldığı yönünde bir düşünce ifade edildi. Biz bu kanaatte
değiliz. Sebebi de şu: Şimdi dünyada üçüncü nesil çok önceleri
verilmiş olmasına rağmen ancak son bir iki senede abone bulabilmeye
başlamıştır. Japonyada ağırlıklı
olarak bedava verildiğinden dolayı 60 milyon abonesi vardır. Tüm
dünyada 100 milyon abonesi vardır. Hâlbuki ikinci neslin abone
sayısı 1,5 milyarı aşmıştır. Bizim orada çok
basit iki tane şartımız var. Biz diyoruz ki katma değerli,
daha fazla imkânlara sahip üçüncü nesli vermeden, mutlaka ve mutlaka, en temel
iletişim hakkı olan vatandaşın sesini yurdun her
tarafında götürebilmemiz lazım. Bu konuda da operatörleri zorluyoruz:
Yurdun her köşesine mutlaka ses erişimini sağlayın;
ikincisi, numara taşınabilirliği konusunu halledin -ki o
halledilmiştir- biz de üçüncü nesli vereceğiz. Dolayısıyla
şu anda bu şartlar büyük oranda sağlanmıştır ve
üçüncü nesil verilecek noktaya geldik.
OSMAN
COŞKUNOĞLU (Uşak) Kablo TVyi saymadınız.
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) - Kabloyla ilgili de -güzel,
hatırlattınız- Türk Telekomun blok satışı için
Rekabet Kurumunun şartı, kablonun ve uydunun
ayrılmasıydı. Biz de buna uygun olarak TÜRKSATın
bünyesinde kabloyu ve uyduyu topladık ancak kablonun
serbestleştirilememesinin bugüne kadar en büyük sebebi, kablo
altyapısını yirmi üç ilde gelir paylaşımı
esasına göre altı tane firmayla yapılan kontratlar. Bu
kontratlar 2006 yılında sona ermekle birlikte, bu gelir
paylaşımıyla bu işi yapan firmalar Bu altyapı
bizimdir. diye dava açtılar. Hâlbuki kontratta açık hüküm var: Süre
sonunda bütün altyapı Telekoma devredilir. Bu bir hukuki sorun
oluşturdu ve bu hukuki sorun bugüne kadar süregeldi. Üzerinde hukuki
ihtilaflar olan bir şeyin değerlendirilmesi, daha yaygın
kullanıma açılması elbette ki kamu yararı
açısından çok doğru bir iş değildi. O bakımdan
bunu bekledik.
Yalnız, bir
iyi gelişme, bir tane dava TÜRKSAT lehine Yargıtaydan da
onaylandı. Dolayısıyla bu konuyu da açmış
durumdayız. Onu da bundan sonra daha iyi değerlendireceğiz.
Teşekkür
ediyorum.
Bir soru daha
var, maalesef ona zaman kalmadı, çok konuşulan bu dinleme konusu. Onu
daha sonra yazılı ifade edeceğiz.
Arz ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, üçüncü bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi,
üçüncü bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge
işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
İdari para
cezalarının uygulanması ve tahsili
MADDE 61-
BAŞKAN
Madde üzerinde iki adet önerge vardır; önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 255 sıra sayılı yasa tasarısının 61.
maddesinin (2) numaralı fıkrasının aşağıdaki
gibi değiştirilmesini arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
2- Tahsil olunan
idari para cezalarının %75 i kurum hesaplarına tahsil tarihinden
itibaren 30 gün içinde intikal ettirilir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 255 sıra sayılı "Elektronik Haberleşme Kanunu
Tasarısı"nın 61 nci maddesinin birinci
fıkrasının sonuna aşağıdaki cümlenin
eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
Cevdet
Erdöl
Trabzon
"Kurum
tarafından verilen idari para cezalarına karşı açılacak
davalar hakkında 06/01/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü Kanunu uygulanır."
BAŞKAN
Sayın Komisyon önergeye katılıyor musunuz?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA
DEMİR (Samsun) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Katılıyoruz Sayın
Başkan.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarıyla
Kurumunun sektörle ilgili işlemlerine karşı açılacak
davaların ilk derece mahkemesi olarak Danıştay'da
görüleceği düzenlenmişken, Kurum tarafından uygulanacak idari
para cezaları hakkında başvuru yolu düzenlenmemiştir.
Tasarıda yer alan düzenleme ile benzer bir düzenlemeyi ihtiva eden
Elektrik Piyasası Kanunu'nun 12 nci maddesinde uygulamada yaşanan
tereddütler nedeniyle 23.01.2008 tarihli ve 5728 sayılı Kanun'la bu
önergeye paralel bir düzenleme yapılmıştır. Bu
bağlamda, benzer tereddütlerin Kurum uygulamalarında da yaşanmamasını
teminen, halen yürürlükte bulunan 406 sayılı Kanuna dayanan mevcut
uygulamaya paralel olarak, idari para cezalarına karşı
başvuru yolunun idari yargı yolu olduğu açıkça düzenlenmek
istenilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
T. B. M. Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 255 sıra sayılı yasa tasarısının 61.
maddesinin (2) numaralı fıkrasının aşağıdaki
gibi değiştirilmesini arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
2- Tahsil olunan
idari para cezalarının %75 i kurum hesaplarına tahsil tarihinden
itibaren 30 gün içinde intikal ettirilir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA
DEMİR (Samsun) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tahsil edilen
paraların bir kısmının maliyede kalması gerekir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda 61inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Buyurun.
Dava hakkı
MADDE 62-
BAŞKAN
Madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 255 sıra sayılı yasa tasarısının 62.
maddesinin (2) fıkrasının madde metninden
çıkarılmasını arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA
DEMİR (Samsun) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Fıkra kanun
yapma tekniğine aykırıdır. Bir kanunda bulunması
gereken onlarca madde tek fıkrada toplanmış ve kurum
çalışanlarını çok imtiyazlı durumlara getirmiş,
personel rejimi altüst edilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
62nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
YEDİNCİ
KISIM
Cezai Hükümler
Cezai hükümler
MADDE 63-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
SEKİZİNCİ
KISIM
Son Hükümler
Tebligat
MADDE 64-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Atıflar ve
Uygulama
MADDE 65-
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Yürürlükten
kaldırılan hükümler
MADDE 66-
BAŞKAN
Madde üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
255 S.
Sayılı Kanun Tasarısının 66. maddesinin (1)
numaralı fıkrasındaki ek 22nci ibaresinden sonra ek 23üncü
ibaresinin eklenmesini arz ederiz.
|
Oktay Vural |
Mehmet
Şandır |
Abdülkadir
Akcan |
|
İzmir |
Mersin |
Afyonkarahisar |
|
Mustafa Enöz |
|
Erkan Akçay |
|
Manisa |
|
Manisa |
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
Görüşülmekte
olan 255 sıra sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu
Tasarısının 66 ncı maddesinin birinci fıkrasında
yer alan ek 36 ncı maddesi; ibaresinden sonra gelmek üzere ek 37 nci
maddesi; ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Cevdet
Erdöl
Trabzon
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA
DEMİR (Samsun) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Katılıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının
Genel Kurula intikalinden sonra, 269 sıra sayılı Kamu Mali
Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 1 inci maddesiyle 406 sayılı Telgraf ve
Telefon Kanununa ek 37 nci madde ilave edilmiş olup, ilave edilen bu
maddenin muhafazasını teminen önergeye ihtiyaç duyulmuştur.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
255 S.
Sayılı Kanun Tasarısının 66. maddesinin (1)
numaralı fıkrasındaki ek 22nci ibaresinden sonra ek 23üncü
ibaresinin eklenmesini arz ederiz.
Oktay
Vural (İzmir) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA
DEMİR (Samsun) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Katılıyoruz.
OKTAY VURAL
(İzmir) Gerekçe...
BAŞKAN
Sayın Vural, gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yardım
Sandığında çalışanların hakkını korumak
ve hukuk dışı uygulamayı engellemek için
öngörülmüştür.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen
önergeler doğrultusunda 66ncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Değiştirilen
hükümler
MADDE 67- (1)
a)
BAŞKAN
Madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 1/255 sıra sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu
Tasarısının Değiştirilen Hükümler
başlıklı 67 nci maddesinin birinci fıkrasının;
a) (a) bendinde
yer alan şeklinde. ibaresinin şeklinde
değiştirilmiş, olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Elitaş
Kayseri
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA
DEMİR (Samsun) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Katılıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarıda
ifade bütünlüğünün sağlanması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda 67/1(a)yı oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
67/1(b) üzerinde
bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 1/255 sıra sayılı ''Elektronik Haberleşme Kanunu
Tasarısı"nın "Değiştirilen Hükümler"
başlıklı 67 nci maddesinin birinci fıkrasının;
b) (b) bendinde
yer alan "son fıkrasının son cümlesi" ibaresinden önce
gelmek üzere "birinci fıkrasında yer alan "işletmek ve
ticari faaliyette bulunmak" ibaresinden önce gelmek üzere "kamu
hizmetlerinin elektronik ortamda verilebilmesini sağlayan e-devlet
kapısı hizmetleri ile bilgi ve iletişim teknolojileri
alanında her türlü faaliyette bulunmak" ibaresi eklenmiş,"
ibaresinin eklenmesini, bu bendin sonundaki "şeklinde,"
ibaresinin "şeklinde değiştirilmiş" olarak
değiştirilmesini ve bu ibareden sonra gelmek üzere "ve bu
cümleden sonra gelmek üzere "04/01/2002 tarihli ve 4734 sayılı
Kamu İhale Kanunu kapsamındaki idareler, e-devlet ile ilgili bilgi ve
iletişim teknolojileri hizmetleri kapsamında, Türksat A.Ş 'den
doğrudan yapacakları hizmet alımları yönünden, 4734
sayılı Kamu İhale Kanununa tâbi değildir." cümlesi
eklenmiştir. ibaresinin eklenmesini,
sonundaki
"değiştirilmiştir. ibaresinin de madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Cevdet
Erdöl
Trabzon
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA
DEMİR (Samsun) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Hükümet?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Katılıyoruz Sayın
Başkan.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kamu
hizmetlerinin üretilmesi ve sunulması sırasında bilgi ve
iletişim teknolojilerinin kullanılması olarak
tanımlayabileceğimiz e-Devlet uygulamaları, kamu yönetiminde
dünyada yaşanan değişimin önemli parçasını
oluşturmaktadır. E-Dönüşüm Türkiye Projesi olarak bu yönde
başlatılmış olan çalışmalar, aynı zamanda
ülkemizin Avrupa Birliği adaylığı sürecindeki E-Avrupa
planındaki hedeflere ulaşmak için de önem
taşımaktadır. E-Dönüşüm Türkiye Projesiyle Ülkemiz hem
toplumsal, hem siyasal, hem ekonomik hem de kültürel anlamda bilgi ve
iletişim teknolojilerini kullanan ve bilgi odaklı bir ekonomik
yapıyı benimseyen dönüşümü yaşamaktadır. Bu
dönüşüm projesiyle altyapı planlamaları ve erişim
düzenlemeleri yapıldığı gibi, mümkün olan her türlü kamu
hizmetinin elektronik ortamda sunulabilmesine işlerlik
kazandırılması ve elektronik sistemlerin yaratılması
hedeflenmiştir.
Bu
çalışmalar kapsamında kamu kurum ve kurumlarına da görev ve
sorumluluklar verilmiş olup, kamu hizmetlerinin ortak platformda,
elektronik ortamda tek kapıdan (portal) sunumu ve vatandaşların
kamu hizmetlerine elektronik ortamdan güvenli ve etkin bir şekilde
erişimini sağlayacak olan e-Devlet Kapısının
kurulması ve yönetilmesi, Kamu İnternet Siteleri Standardizasyonu ve
Barındırma Hizmetinin sunulması, Güvenli Kamu
Ağının teşkili, Ortak Çağrı Merkezi
oluşturulması, Bilgi Sistemleri Olağanüstü Durum Yönetim Merkezi
kurulması gibi görev ve sorumluluklar Türksat Uydu Haberleşme Kablo
TV ve İşletme AŞne verilmiştir. 406 sayılı
Telgraf ve Telefon Kanunu'na, 16.6.2004 tarihli ve 5189 sayılı
Kanun'un 5 inci maddesi ile eklenen Ek 33 üncü madde ile 6762 sayılı
Türk Ticaret Kanunu ve özel hukuk hükümlerine tabi olmak üzere kurulan Türksat
Uydu Haberleşme Kablo TV ve İşletme AŞ, kuruluş
kanununda belirtilen "uydu telekomünikasyon", "uydu
platform" ve "kablo platform" alanlarında faaliyette
bulunmakta olup, bunların yanında, kamu bilgi işlem
sistemlerinin uydu üzerinden yedeklenmesi, uydu üzerinden okullara internet hizmeti
götürülmesi, e-Devlet kapısının teknik altyapısının
kurulup işletilmesi gibi bilgi ve iletişim teknolojileri ile e-Devlet
hizmetleri alanında da birçok görevi yürütmektedir.
Bu
değişiklikle öncelikle, Türksat AŞ'nin yukarıda
sayılan e-Devlet ile bilgi ve iletişim teknolojileri
alanlarındaki görevlerinin kuruluş kanunundaki faaliyet
alanlarına eklenmesi, ayrıca, e-Devlet hizmetleri kapsamında
yürüttüğü bilgi ve iletişim teknolojileri hizmetlerinin tüm kamu
kurum ve kuruluşlarında hızla kullanılmaya
başlanılarak e-Devlet hizmetlerinin kısa sürede yaygınlaştırılabilmesi
amacıyla kamu kurum ve kuruluşlarının bu hizmetleri Kamu
İhale Kanununa tabi olmadan Türksat A.Şden doğrudan temin
edebilme imkânının getirilmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda 67/1 (b)yi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
67/2 (a) üzerinde
bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 255 sıra sayılı kanun tasarısının 67.
Maddesinin 2. Fıkrasının başında yer alan Bilgi
Teknolojileri ve İletişim Kurumunun Kuruluşuna İlişkin
Kanun ibaresi Elektronik Haberleşme Kurumunun Kuruluşuna
İlişkin Kanun olarak ve 2. Fıkrasının (a) bendi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Mustafa
Elitaş
Kayseri
a) 5 inci
maddesinin birinci, ikinci, dördüncü, beşinci, yedinci, sekizinci,
dokuzuncu, onuncu, on üçüncü, on dördüncü ve on beşinci
fıkraları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş, altıncı fıkrasının ilk
cümlesi Kurul Başkanı Kurumun en üst idari amiridir. Kurumun yönetim
ve temsil yetkisi Başkana aittir. Başkan gerektiğinde temsil
yetkisini yazılı olarak devredebilir. şeklinde
değiştirilmiş, on birinci fıkrasında yer alan Devlet
malı hükmündedir ibaresinden sonra Haczedilemez ibaresi ve bu
fıkraya son cümle olarak Soruşturma izni, Başkan ve üyeler için
ilişkili bakan, personel için Başkan tarafından verilir. Kurul
üyeleri ile Kurum personelinin cezai ve hukuki sorumluluğuna ilişkin
olarak, 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bakancılık
Kanununun 104 üncü maddesi hükümleri uygulanır. hükmü eklenmiş, on
ikinci fıkrasında yer alan Telekomünikasyon Kurumuna ibaresi
Elektronik Haberleşme Kurumuna, olarak değiştirilmiş, on
yedinci fıkrasının başına Kurumun
teşkilatının bulunduğu yerlerde ve sayısı her
bölge müdürlüğünde ikiyi, toplamda onu geçmemek üzere, ibaresi
eklenmiştir.
Kanunlarla
verilen görevleri yerine getirmek ve yetkileri kullanmak üzere kamu tüzel
kişiliğini haiz, idari ve mali özerkliğe sahip özel bütçeli
Elektronik Haberleşme Kurumu kurulmuştur. Kurum, Elektronik
Haberleşme Kurulu ile Başkanlık teşkilatından
oluşur.
Kurum görevlerini
yerine getirirken bağımsızdır. Hiçbir organ, makam, merci
veya kişi kuruma emir ve talimat veremez.
Kurumun hizmet
birimleri; hukuk müşavirliği, daire başkanlıkları ve
müdürlükler şeklinde teşkilatlanan ana hizmet, danışma ve
yardımcı hizmet birimleriyle bölge müdürlükleri şeklinde
teşkilatlanan taşra teşkilatı birimlerinden oluşur.
Hizmet birimleri, bu Kanunda belirtilen faaliyet alanı, görev ve
fonksiyonlara uygun olarak Kurumun teklifi ve Bakanlar Kurulu kararıyla
yürürlüğe konulan yönetmelikle belirlenir.
Elektronik
Haberleşme Kurulu, Kurumun karar organıdır. Kurul, biri
başkan olmak üzere toplam yedi üyeden oluşur. Kurul Başkanı
Kurumun da başkanıdır.
''Kurul
Başkanına Başbakanlık Müsteşarı için belirlenen
her türlü ödemeler dâhil mali ve sosyal haklar tutarında aylık ücret
ödenir. Başbakanlık Müsteşarına ödenenlerden, vergi ve
diğer yasal kesintilere tabi olmayanlar bu Kanuna göre de vergi ve
diğer kesintilere tabi olmaz. Kurul üyelerine ise Kurul
Başkanına yapılan ödemeleri geçmemek üzere aynı usul ve
esaslara göre ödeme yapılır. 657 sayılı Kanunda ve
diğer kanunlarda sayılan sosyal hak ve yardımlar ile
sınırlı olmak üzere, Kurul Başkanı ve üyeleri ile
Kurum personelinin sosyal hak ve yardımlarının usul ve
esasları ile miktarı Bakanlar Kurulunca belirlenecek usul, esas ve
miktarlara uygun olarak Kurul tarafından belirlenir. Kurum personelinin
ücretleri ile diğer mali hakları Kurum içi hiyerarşi de
gözetilerek Kurul tarafından tespit edilir. Kurum personeline Kurul
tarafından belirlenecek esaslar çerçevesinde fazla mesai ücreti ve
performansa dayalı ödül verilir. Kurum personeline yapılacak ödemelerin
toplamı Kurul üyelerine yapılacak ödemelerin toplamını
geçemez.
Kanunlarla Kuruma
verilen görevlerin gerektirdiği asli ve sürekli görev ve hizmetler,
elektronik haberleşme başuzmanı, elektronik haberleşme
uzmanı, teknik uzman ve idari uzman ile elektronik haberleşme, teknik
ve idari uzman yardımcılarından oluşan meslek personeli ve
diğer personel eliyle yürütülür. Kurumda; kurum başkan
yardımcısı kadrolarına atanacakların memuriyete esas
en az on iki yıl, 1. hukuk müşaviri, daire başkanı,
müşavir, müdür kadrolarına atanacakların memuriyete esas en az
on yıl hizmet ve 8 inci maddenin ikinci fıkrasında aranan
eğitim şartlarını taşımaları, meslek
personeli kadrolarında çalışanların 8 inci maddenin ikinci
fıkrasında aranan eğitim şartını
taşımaları, uzman unvanlı kadrolarda
çalışanların en az dört yıllık fakültelerden mezun,
diğer personelin ise en az lise ve dengi okul mezunu olmaları
gerekir. Kurum personelinin 657 sayılı Kanunun 48 inci maddesinin (A)
bendinin (1), (4), (5), (6) ve (7) numaralı alt bentlerinde belirtilen
şartları taşımaları zorunludur.
Uzman
yardımcılığına atanabilmek için; bu Kanunun 8 inci
maddesinin ikinci fıkrasında sayılan fakülte veya bölümlerden
mezun olmak, merkezi yarışma sınavına katılmak, Kurul
tarafından çıkartılacak yönetmelikle belirlenecek yabancı
dillerden en az birinden Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit
Sınavından asgari C düzeyinde puan almış olmak, Kurum alan
sınavının yapıldığı yılın Ocak
ayının ilk gününde otuz yaşını doldurmamış
olmak ve bu sınavda başarılı olmak gerekir. Uzman
yardımcılığına atananlar; en az üç yıl
çalışmak ve olumlu sicil almak şartıyla
hazırlayacakları tezin kabul edilmesi hâlinde ilgisine göre elektronik
haberleşme uzmanı, teknik uzman veya idari uzman olarak
atanırlar. Bunlara bir defaya mahsus olmak üzere bir derece yükseltilmesi
uygulanır. Tez savunmasında üç defa başarılı
olamayanlar uzman yardımcılığı unvanını
kaybederler ve mükteseplerine uygun kadrolara atanırlar. Kurumda teknik
uzman ve idari uzman kadrolarına atananlar; bu Kanunun 8 inci maddesinin
ikinci fıkrasında belirtilen öğrenim alanlarında yüksek
lisans veya doktora yapmaları, yüksek lisans veya doktora tez
konularının Kurumun görev alanıyla ilgili olması ve belirlenecek
yabancı dillerden birini istenen seviyede bilmeleri halinde elektronik
haberleşme uzmanı kadrolarına atanabilirler. Uzman ve uzman
yardımcılarının giriş ve yeterlik sınavları,
çalışma usul ve esasları ile ilgili diğer hususlar Kurum
tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
Kurum personeli
kadro karşılığı sözleşmeli statüde istihdam
edilir. Kurum personeli ücret, sosyal ve diğer mali haklar ile bu Kanunda
yer alan hükümler dışında 657 sayılı Kanuna tâbidir.
Kurum 10/2/1954
tarihli ve 6245 sayılı Harcırah Kanununa tabi değildir.
Kurumun harcırah ödemeleri, 4/7/2001 tarihli ve 631 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin 14/A maddesine göre yapılır. Kurum,
Sayıştay tarafından denetlenir. Kurumun gelirleri her türlü
vergi, resim ve harçtan muaftır. Kurum, mevzuatta belirtilen usul ve
esaslar çerçevesinde kendisine tahsis edilen mali kaynaklarını, görev
ve yetkilerinin gerektirdiği ölçüde, kendi bütçesinde belirlenen usul ve
esaslar dâhilinde serbestçe kullanır.
Hizmet
gereklerinin zorunlu kıldığı hallerde, Ülke genelinde
toplam sayısı onu geçmemek üzere taşra teşkilatı
kurulabilir.
Kurumun gelirleri
aşağıda belirtilmiştir:
a) Elektronik
Haberleşme Kanununun 11 inci maddesine göre Kurumun her türlü idari
giderlerinden kaynaklanan masraflarına katkı amacıyla
işletmecilerin bir önceki yıl net satışlarının
binde beşini geçmemek üzere, işletmecilerden alınacak idari
ücretler,
b) Elektronik
Haberleşme Kanununun 46 ncı maddesine göre alınacak ücretler,
c) Elektronik
Haberleşme Kanunu uyarınca Kurumca sunulacak hizmetler ile Kurum
imkân ve yeteneklerinin üçüncü kişilere kullandırılmasından
elde edilen gelirler,
ç) Her türlü
basılı evrak, form ve yayınlardan elde edilecek gelirler,
d)
Müşavirlik hizmetlerinden elde edilecek gelirler,
e) Kurs,
toplantı, seminer ve eğitim faaliyetlerinden sağlanacak
gelirler,
f) Kurum ve
Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı
tarafından uygulanacak idari para cezaları,
g) Genel Bütçeden
gerektiğinde yapılacak yardımlar,
h) Yapılacak
her türlü bağış, yardım ve diğer gelirler.
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma saati: 00.48
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 00.56
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Fatoş GÜRKAN (Adana), Fatma SALMAN
KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
138inci Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
255 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde
Biraz önce
okutmuş olduğum 67/2 (a) üzerindeki önerge geri çekilmiştir.
67/2 (a)yı
oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
67/2 (b) üzerinde
bir önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 255 sıra sayılı tasarının 67 nci maddesi 2 nci
fıkrasının (b) bendinde yer alan 8 inci maddesinin birinci
fıkrasının ikinci cümlesi şeklindeki ibarenin 8 inci
maddesinin birinci fıkrasının üçüncü cümlesi şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mustafa Elitaş |
Ömer Çelik |
M. Necati Çetinkaya |
|
Kayseri |
Adana |
Elâzığ |
|
Fatma Şahin |
|
Nursuna Memecan |
|
Gaziantep |
|
İstanbul |
BAŞKAN
Sayın Komisyon, önergeye katılıyor musunuz?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA
DEMİR (Samsun) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Katılıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Değişiklikle
yapılmak istenen düzenlemenin yeni olan üçüncü cümlenin ifade edilmesi
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda 67/2 (b)yi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
67/2 (c) ek madde
4ü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
67/2 (ç) geçici
madde 8 üzerinde iki adet aynı mahiyette önerge vardır, önergeleri
okutup birlikte işleme alacağım.
Buyurun.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 255 sıra sayılı Elektronik Haberleşme Kanun
tasarısının 67/ç maddesiyle 2813 sayılı Telsiz
Kanununa eklenen geçici 8. maddenin 6'ıncı fıkrasında sözü
edilen ve Telsiz Genel Müdürlüğü'ne ait olup, Telekomünikasyon Kurumu
kadrolarında da aynen korunan emsal unvanların da Anayasa Mahkemesi
Kararı uyarınca 2 inci fıkra kapsamına alınarak, 2
inci ve 6 ıncı fıkraların aşağıdaki gibi
yeniden düzenlenmesini arz ve teklif ederim.
2 inci
fıkra:
"4502
sayılı Kanunun geçici 6. maddesi uyarınca Telekomünikasyon
Kurumunun faaliyete başladığının Resmi Gazetede ilan
edildiği tarihten önce, Telsiz Genel Müdürlüğünde Genel Müdür
Yardımcısı, Teftiş Kurulu Başkanı, müfettiş,
Daire Başkanı ve bunların dışındaki birim
amirleri kadrolarında görev yapanlar ile bu Kanunun
yayımlandığı tarih itibariyle Kurumda; Kurum başkan
yardımcısı, daire başkanı, hukuk müşaviri, bölge
müdürü kadrolarında bulunanlar ve bunların dışındaki
birim amirleri görevden alınmaları halinde, kadro şartı
aranmaksızın başkanlık müşaviri olarak
atanmış sayılırlar. Bunlar eski kadroları için
öngörülen, mali, sosyal ve emekliliğe dönük her türlü özlük
haklarını, daha sonra ortaya çıkabilecek artışlar
dahil, almaya devam ederler."
6 ncı
fıkra:
"4502
sayılı Kanunun geçici 6. maddesi
uyarınca Telekomünikasyon Kurumunun faaliyete
başladığının Resmi Gazetede ilan edildiği tarihten
önce, Telsiz Genel Müdürlüğünde başmüfettiş, müfettiş ve
şube müdürü kadrolarında görev yapmaktayken, 15.08.2000 tarihinde
Kurum kadrolarına atananlardan; bu Kanunun yürürlük tarihinde Kurumda
telekomünikasyon uzmanı unvanlı kadroların
dışındaki kadrolarda görev yapanlar bu kanunun
yürürlüğünden itibaren öğrenim alanına göre idari veya teknik
uzman kadrolarına atanırlar"
|
Kemal
Kılıçdaroğlu |
Osman
Coşkunoğlu |
Tekin Bingöl |
|
İstanbul |
Uşak |
Ankara |
|
Turgut Dibek |
Sacid
Yıldız |
Kamer Genç |
|
Kırklareli |
İstanbul |
Tunceli |
BAŞKAN
Aynı metinde iki adet önerge olduğu için önergelerin tek metnini
okuttum.
Komisyon
önergelere veya önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA
DEMİR (Samsun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (Erzincan) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Buyurun, gerekçeyi okuyunuz.
Gerekçe:
27.01.2000 günlü
4502 sayılı Yasa ile Telsiz Genel Müdürlüğünün yerine
Telekomünikasyon Kurumu oluşturulurken Telsiz Genel Müdürlüğüne ait
kadrolar Geçici 1 inci madde hükmü uyarınca personeliyle birlikte
başkaca bir işleme gerek kalmaksızın Telekomünikasyon
Kurumuna devredilmiştir.
Böylece yeni
oluşturulan Telekomünikasyon Kurumunda Teftiş Kurulu
Başkanlığı birim olarak korunup, ekli kadro cetvellerinde
Teftiş Kurulu Başkanı ve müfettiş kadrolarına da aynen
yer verilirken, bazı daire başkanı kadroları ile şube
müdürü kadroları da değiştirilmeksizin aynen korunmuştur.
4502
sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesinin 2.fıkrasının
"Bu kanun ile Telsiz Kanununda yapılan düzenlemeler ve verilen yetki
doğrultusunda Bakanlar Kurulunca yapılacak düzenlemeler ile kadro ve
görev unvanları değişmeyenler aynı unvanlı kadrolarına
atanmış sayılırlar" şeklindeki hükmü
uyarınca çıkarılan 2000/1006 sayılı Bakanlar Kurulu
Kararı ile 4502 sayılı Kanun ekindeki kadrolar hiç
uygulanmaksızın iptal edilerek, müfettişler dahil kadro ve görev
unvanı değişmeyen bazı daire başkanları ile
şube müdürleri aynı anda ve birlikte düz uzman
yapılmışlardır.
Ancak,
Danıştay'ca, Anayasa Mahkemesinde açılan iptal davasına
bakan Anayasa Mahkemesi, 22 0cak 2008 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan
gerekçeli Kararı ile, 4502 sayılı Kanunun geçici 1 inci
maddesinin "ve verilen yetki doğrultusunda Bakanlar Kurulunca yapılacak
düzenlemeler" hükmü ve bu hükme istinaden Kanun ekindeki kadroları
hiç uygulanmadan iptal eden 2000/1006 sayılı Bakanlar Kurulu
Kararını iptal etmiştir.
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının 67/c maddesiyle 2813 sayılı
Telsiz Kanununa eklenen Ek Madde 4 ile 4502 sayılı Kanuna ekli
listedeki Kadrolar bütün ek ve değişiklikleriyle iptal edilmekte ve
yerine Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu hizmetlerinde
kullanılmak üzere bu Kanun ekindeki cetvellerde gösterilen kadrolar
eklenmektedir.
BAŞKAN Önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
67/2 (ç) geçici
madde 8i oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
67/2 (ç) geçici
madde 9u oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
67/3 ek madde
2yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
67/3 ek madde 3
üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 255 sıra sayılı "Elektronik Haberleşme Kanunu
Tasarısı"nın 67 nci maddesinin üçüncü fıkrasıyla
3348 sayılı Ulaştırma Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanuna eklenen ek 3 üncü madde ile
iptal edilmesi öngörülen (III) sayılı cetvelin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Cevdet
Erdöl
Trabzon
"(III) SAYILI CETVEL
İPTAL EDİLEN KADROLAR
KURUMU: ULAŞTIRMA BAKANLIĞI
TEŞKİLATI: MERKEZ
SINIFI |
UNVANI |
DERECESİ |
ADET |
GİH |
Memur |
5 |
7 |
GİH |
Memur |
7 |
2 |
GİH |
Mutemet |
5 |
1 |
GİH |
Mutemet |
10 |
1 |
GİH |
Daktilograf |
5 |
2 |
GİH |
Daktilograf |
8 |
1 |
GİH |
Daktilograf |
9 |
1 |
GİH |
Daktilograf |
10 |
1 |
GİH |
Şoför |
7 |
3 |
GİH |
Şoför |
10 |
1 |
GİH |
Şoför |
11 |
2 |
TH |
Mühendis |
1 |
4 |
YH |
Hizmetli |
5 |
7 |
YH |
Hizmetli |
6 |
3 |
YH |
Hizmetli |
7 |
16 |
YH |
Hizmetli |
8 |
6 |
YH |
Hizmetli |
9 |
2 |
|
|
TOPLAM |
|
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA
DEMİR (Samsun) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM ((Erzincan) Katılıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Bu Kanunla
Ulaştırma Bakanlığı'na tahsis edilmiş bulunan
altmış adet kadronun iptali öngörülmekteydi, ancak Kanun eki cetvelde
yer verilen kadroların bir kısmında derece değişikliği
yapılmış, bir kısmı evvelce iptal edilmiş ya da
kullanılmıştır. Bu nedenle, Kanuna ekli (III)
sayılı kadro cetvelinde yer alan iptal edilecek kadrolarda derece ve
unvan değişikliği yapılması gerekmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
67/3 ek madde 3ü
kabul edilen önerge ve ekli listeyle birlikte oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
67/4 geçici madde
6yı oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
67/5i
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
67/6yı
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
67/7 (a)yı
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
67/7 (b)yi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, çerçeve 67nci maddeyi kabul edilen
maddelerle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici madde 1i
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Geçici madde 2yi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Geçici madde 3
üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 255 sıra sayılı yasa tasarısının geçici 3.
maddesinin 3. fıkrasında geçen (150) ibaresinin (250) olarak
değiştirilmesini arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA
DEMİR (Samsun) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM ((Erzincan) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yüz elli çok
küçük bir rakamdır. Bunun yükseltilmesi gerekir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Geçici madde 3ü
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Geçici madde 4ü
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Geçici madde 5
üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 255 sıra sayılı yasa tasarısının geçici 5.
maddesinin birinci fıkrasının sonuna aşağıdaki
cümlenin eklenmesini arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
Cümle: Bu
fıkra uyarınca yapılacak işlemler dolayısıyla
abonelerden hiçbir ücret istenmez.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA
DEMİR (Samsun) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM ((Erzincan) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu
işlemlerden ücret alınmayacağının belirtilmesi
gerekir.
BAŞKAN -
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Geçici madde 5i
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Yürürlük
MADDE 68-
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Yürütme
MADDE 69-
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkanım, yani bu konuda bir konunun
kayıtlara, tutanaklara geçmesi açısından söylüyorum: Meclis
Başkanlığımızın bu komisyonda görüşülürken
-başka kanunlarda- 35inci maddeye aykırı bir şekilde kendi
Komisyonlar kanun teklif edemezler. hükmüne istinaden yapılan
değişiklikleri iade etmişti. Komisyon yine aynı
şekilde Meclis Başkanlığının görüşüne
uymayarak ısrar etmiş ve maalesef İç Tüzüke aykırı
kanun maddeleri burada değiştirilmiştir. Daha önce de böyle bir
tartışma olmuştu. Bundan sonraki süreç içerisinde Meclis
Başkanlığımızın komisyona havale edilen bu
işlerle ilgili görüşü doğrultusunda işlem
yapılmasının daha doğru olacağını
düşünüyoruz. Bunu kayıtlara geçmesi açısından ifade
ediyorum. Meclis Başkanlığımızın yazısı
varken Komisyonun bu yazıya uymaması, kanun tekniğinin düzenlenmesi
açısından da gerçekten önemli aksaklıklar meydana getiriyor.
Bunun komisyonlar tarafından dikkate alınmasını istirham
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Vural.
Saygıdeğer
arkadaşlarım, üçüncü bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Buyurun
Sayın Başkan.
BAYINDIRLIK,
İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA
DEMİR (Samsun) Sayın Başkanım, kanun
tasarısının bazı maddelerinde kabul edilen önergeler ile
kurumun adını Elektronik Haberleşme Kurumu, bilişim
uzmanı ibareleri elektronik haberleşme uzmanı, bilişim
başuzmanı ibareleri elektronik haberleşme başuzmanı
olarak değiştirilmiştir. Tasarının diğer
maddelerinde sehven değiştirilmemiş ibareler kalmışsa
onların da düzeltilmesi gerekecektir. İfade etmek istedim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. Gerekli notlar
alınmıştır, İç Tüzük 85 uyarınca gerekli
işlemleri de yapacağız.
Saygıdeğer
milletvekilleri, tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık
oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını
alacağım.
Açık
oylamanın, elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, oylama için üç dakika süre veri-yorum ve
oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Elektronik
Haberleşme Kanunu Tasarısının yapılan açık
oylamasının sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan
oy sayısı: |
296 |
Kabul : |
271 |
Ret : |
25 (x) |
Böylece,
tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Milletimiz için hayırlı olmasını diliyorum.
Millet iradesinin
temsilcisi saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, 23üncü
Dönemdeki İkinci Yasama Yılını çok yoğun ve verimli
bir çalışma günüyle tamamlamış bulunuyoruz.
Bu yasama
yılında, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yasama ve denetim
faaliyetlerinin başarıyla sonuçlanması vesilesiyle,
Hükûmetimize, başta Sayın Başbakanımıza, siyasi parti
gruplarımıza, bütün siyasi partilerimizin değerli grup
başkan vekili arkadaşlarımıza, Başkanlık
Divanı üyesi arkadaşlarımıza ve siz değerli
milletvekili arkadaşlarımıza teşekkürlerimi, şükranlarımı
sunuyorum.
Sizleri,
ailelerinizle birlikte, hak ettiğinize gönülden inandığım,
iyi tatiller diliyorum. Bayramınızı şimdiden tebrik ediyor,
saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Şimdi, grup
başkan vekili arkadaşlarımızın da birer küçük
hitapları olacaktır.
Sayın
Elitaş, buyurun efendim.
(x)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa
eklidir.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkanım, teşekkür
ediyorum.
23üncü Dönem
Parlamentonun İkinci Yasama Yılını bugün bitirmiş
oluyoruz. İkinci Yasama Yılında 138inci Birleşimi
tamamladık. Bu süre içerisinde Türk milletinin ihtiyaçlarını
karşılayan, onların yaşam, hayat tarzlarını daha
da iyileştirmek amacıyla, hem Hükûmet tarafından getirilmiş
kanun tasarıları hem değerli milletvekillerimiz tarafından
önerilmiş kanun teklifleriyle birlikte yoğun bir yasama
yılını hep beraber geçirdik.
Bu konuda,
çalışma şartlarımızın uygun hâle gelmesinde büyük
emek sarf eden Başkanlık Divanının değerli üyelerini,
siyasi partilerimizin başta grup başkan vekilleri olmak üzere, tüm
milletvekili arkadaşlarımızı
İktidarıyla
muhalefetiyle bugünleri de geçirdik.
İnşallah,
1 Ekim tarihinde, bayramın ikinci günü, Ramazan Bayramının
ikinci günü buluşacağımızı ümit ediyorum.
Emeği geçen
tüm arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum, iyi tatiller
diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Elitaş.
Sayın
Kılıçdaroğlu, buyurun efendim.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Bir
çalışma dönemini daha gecenin geç saatinde bitirdik. Aslında,
bugün yaşadığımız tablo sanıyorum bütün
milletvekillerimizin belleklerine kazınması gereken bir tablo. Bir
yasalaşma sürecinin bu şekliyle noktalanması pek hoş
değil ama ben yine de Parlamentonun kendi üstüne düşen görevi,
Hükûmetin bütün aksaklıklarına rağmen, onuruyla giderdiği
kanısındayım.
Teşekkür
ediyorum ve ben de iyi tatiller diliyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Kılıçdaroğlu.
Sayın
Şandır, buyurun.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Gerçekten
yoğun, yorgun, bana göre de verimli bir çalışma dönemini
bitirdik. Tüm arkadaşlarıma Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına teşekkür ediyorum.
Tabii ki, gecenin
bu saatinde ve bu yasama yılının son çalışma
gecesinde, çalışma gününde bazı hususları da, son
saniyelerde yaşadığımız bazı hususları da
özellikle iktidar partisi grubunun yöneticilerine tekrar
hatırlatıyorum.
Değerli
dostlar, burada kural koyuyoruz, kanun inşa ediyoruz, bununla da Hükûmet
Türkiye'yi yönetiyor. Bu koyduğumuz kural kurala uygun olmak
mecburiyetindedir. İç Tüzüke göre çalışmak mecburiyetindeyiz.
Her defasında İç Tüzükü ihlal ederek, her defasında Meclis
Başkanlığının uyarısına rağmen Bu
defalık olsun. diyerek, yasamanın kalitesini düşürerek
Meclisimizin bu yoğun emeğine gölge düşürüyoruz. Buna
hakkımız yok. Bunu yapmak mecburiyetinde değiliz.
Dolayısıyla,
emeklerinize saygı duyuyorum, çok teşekkür ediyorum. Biz
iktidarıyla, muhalefetiyle bu millete hizmet etmenin görevlisiyiz, bu
yetkiyle buraya geldik ama bu görevi yaparken kuralları korumamız,
kuralların gereği davranmamıza hassasiyet gösterilmesi
gerekiyor. Özellikle de Meclis Başkanlığımızın bu
yöndeki uyarılarına grup başkan vekillerinin, iktidar partisi
grup başkan vekillerinin ve komisyon başkanlarımızın
çok, doğrudan itibar etmesi, uyması bir zorunluluktur. Özellikle de
Adalet Komisyonuna bu noktada büyük iş düştüğü kanaatindeyim.
Dolayısıyla,
yorgun, yoğun ve verimli bir çalışma süresinin sonunda yeni
döneme başlarken bu yanlışlıkları da hatırlayarak
yeni dönemde doğruyu yapmak niyeti ve kararıyla bugün nokta
koyuyoruz. Emeği geçen tüm bürokrat arkadaşlarıma, Divan üyesi,
Divanda çalışan, Kanunlar Kararlarda çalışan personele çok
teşekkür ediyorum. Herkese iyi tatiller diliyorum, iyi bayramlar
diliyorum. Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına hepinize saygılar
sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, sizleri bir kez daha saygıyla,
sevgiyle, hürmetle selamlıyorum. Hakikaten çok yoğun bir
çalışma dönemi geçirdik. Çok başarılı yasama faaliyeti
ve denetim faaliyeti yaptık. Çok güzel şeylere imza attık.
İnşallah, bundan sonraki yasama yılında da bu
çalışmalarımızı devam ettiririz.
Gündemde bulunan
konuları sırasıyla görüşmek için Anayasa ve İç Tüzük
gereğince 1 Ekim 2008 Çarşamba günü (Bayramın ikinci günü) saat
15.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum. Sizlere ve bizleri
izleyen vatandaşlarımıza hayırlı akşamlar
diliyorum. (Alkışlar)
Kapanma Saati: 01.23