DÖNEM: 23 YASAMA
YILI: 2
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
CİLT
: 4
16ncı Birleşim
6 Kasım 2007 Salı
İ Ç İ N D E K İ L E R
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
GELEN KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMA
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- Edirne Milletvekili
Cemaleddin Uslunun, çeltik tarımı ve üreticilerin sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Kocaeli
Milletvekili Azize Sibel Gönülün, Dünya Şehircilik Günü sebebiyle,
çağın gereklerine uygun şehirleşmenin ilkelerine
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Kırklareli
Milletvekili Tansel Barışın, Ergene Nehrindeki
kirliliğin çevre üzerindeki olumsuz etkilerine ve bu konuda
alınması gereken tedbirlere ilişkin gündem dışı
konuşması
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
TEZKERELER
1.- Konya Milletvekili
Abdullah Çetinkaya hakkında yasama dokunulmazlığının
kaldırılıp kaldırılmaması hususunda
TBMM Başkanlığına gönderilen soruşturma dosyasının
iade edilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/211)
2.- Suriye Arap
Cumhuriyeti Gurbetçiler Bakanı Dr. Bouthaina Shaabanın
daveti üzerine Suriyeye; Azerbaycan Cumhuriyeti Aile, Çocuk ve
Kadından Sorumlu Devlet Komitesi Başkanı Prof. Hicran
Hüseynovanın daveti üzerine de Azerbaycana resmî ziyaretler
gerçekleştirecek olan Devlet Bakanı Nimet Çubukçu başkanlığındaki
heyete, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılının
da katılmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/210)
B)
MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuz ve 23 milletvekilinin, orman yangınlarının
nedenleri ve oluşturduğu zararların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/30)
2.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya ve 22 milletvekilinin,
Bartında kurulması planlanan termik santralin olumlu ve
olumsuz etkilerinin araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/31)
3.- Bursa Milletvekili
Kemal Demirel ve 27 milletvekilinin, raylı sistem ve demir yolu
ulaşımındaki sorunların araştırılarak
geliştirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/32)
VI.-
ÖNERİLER
A)
DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ
1.- Gündemdeki
sıralama ve çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesi
ile 6/11/2007 Salı günkü birleşimde sözlü sorulardan sonra,
diğer denetim konularının görüşülmeyerek, kanun
tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine ilişkin Danışma
Kurulu önerisi
VII.-
SORULAR VE CEVAPLAR
A)
SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Rum gemilerinin Türk limanlarını kullandığı
iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/1)
2.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Ardahandaki doğalgaz yatırımlarına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2)
3.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Ardahanda vergisiz mazot ithalatı izni
verilip verilmeyeceğine ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/3)
4.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Ardahan-Ardanuç karayoluna ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4)
5.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Ardahan il merkezinden geçen karayolunun onarımına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/5)
6.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğrunun, Tokatta Güzel Sanatlar Fakültesi kurulup
kurulmayacağına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
sözlü soru önergesi (6/7) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin
cevabı
7.- Bilecik Milletvekili
Yaşar Tüzünün, Bilecik ilinin öğretmen ihtiyacına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/9) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
8.- Bilecik Milletvekili
Yaşar Tüzünün, Bilecik ilinde üniversite öğrenci yurdu
yapılıp yapılmayacağına ilişkin Millî
Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/13) ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
9.-Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, bir okulun bakım ve onarımına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/24) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
10.-Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, bir okulun bakım ve onarımına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/25) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
11.-Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, bir okulun bakım ve onarımına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/26) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
12.-Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, bir okulun bakım ve onarımına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/27) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
13.-Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, bir okulun bakım ve onarımına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/28) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
14.-Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, bir okulun bakım ve onarımına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/66) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
15.-Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, bir okulun bakım ve onarımına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/67) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
16.-Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, bir okulun bakım ve onarımına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/68) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
17.-Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, bir okulun bakım ve onarımına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/69) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
18.-Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, bir okulun bakım ve onarımına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/70) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
19.-Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, bir okulun bakım ve onarımına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/71) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
20.-Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, bir okulun bakım ve onarımına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/72) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
21.-Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, bir okulun bakım ve onarımına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/73) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
22.-Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, bir okulun bakım ve onarımına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/74) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
23.-Ardahan Milletvekili
Ensar ÖĞÜTün, bir okulun bakım ve onarımına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/75) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
24.-Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, bir okulun bakım ve onarımına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/76) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
25.-Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, bir okulun bakım ve onarımına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/77) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
26.-Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, bir okulun bakım ve onarımına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/78) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
27.-Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, bir okulun bakım ve onarımına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/79) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
28.-Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, bir okulun bakım ve onarımına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/80) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
29.-Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, bir okulun bakım ve onarımına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/81) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
30.-Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, bir okulun bakım ve onarımına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/82) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
31.-Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, bir okulun bakım ve onarımına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/83) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
32.-Tunceli Milletvekili
Kamer Gençin, Tuncelide taşımalı eğitim sistemine
ve kapatılan okulların açılıp açılmayacağına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/84) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
B)
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Ankara Milletvekili
Yılmaz Ateşin, Ankaradaki elektrik abonelerine ve elektrik
kesintilerine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtanın
cevabı (7/139)
2.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, ABD seyahatine ilişkin Başbakandan
sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Cemil Çiçekin cevabı (7/244)
3.- Konya Milletvekili
Atilla Kartın, iş kazalarına ilişkin sorusu ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı
(7/272)
4.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlunun, TSEnin helal sertifikasıyla
ilgili çalışması olup olmadığına ilişkin
sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer Çağlayanın
cevabı (7/331)
5.- Bursa Milletvekili
Onur Öymenin, teşvik kapsamına alınan illere ve Bursanın
teşvik kapsamına alınıp alınmayacağına
ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer
Çağlayanın cevabı (7/333)
6.- Antalya Milletvekili
Hüsnü Çöllünün, Antalya Organize Sanayi Bölgesinin arazi ihtiyacına
ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer
Çağlayanın cevabı (7/334)
7.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkayanın, Bartında
artan aile içi şiddet olaylarına ilişkin sorusu ve Devlet
Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı (7/347)
8.- İzmir
Milletvekili Canan Arıtmanın, iftar saatinde kamu hizmetlerinin
aksadığı iddiasına ilişkin Başbakandan
sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Cemil Çiçekin cevabı (7/361)
9.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, Devlet Bakanı Mehmet Şimşekin
İngiltere vatandaşı olduğu iddiasına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/365)
10.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, balık çiftlikleri konusunda girişimlerde
bulunduğu iddiasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı
Mehmet Aydının cevabı (7/385)
11.- Mersin Milletvekili
Ali Rıza Öztürkün, garsonların TBMM dışında görevlendirilip
görevlendirilmediğine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat Pakdilin cevabı
(7/562)
VIII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A)
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
1.- Türkiye Cumhuriyeti
Ulaştırma Bakanlığı ile Suriye Arap Cumhuriyeti
Ulaştırma Bakanlığı Arasında Yapılan
Lokomotif, Vagon ve Diğer Ray Hizmetlerini de Kapsayan Demiryolu
Araç ve Gereçlerinin Yapımı, Geliştirilmesi, Yenilenmesi,
Bakımı ve Onarımı ile İlgili Karşılıklı
Anlaşma Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/274) (S. Sayısı: 31)
2.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında Denizlerde
Karasuların Ötesindeki Olayların Önlenmesine
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/279) (S. Sayısı: 37)
3.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Haritacılık
Alanında Eğitim, Teknik ve Bilimsel İşbirliğine
Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/323) (S. Sayısı: 44)
IX.-
OYLAMALAR
1.- Türkiye Cumhuriyeti
Ulaştırma Bakanlığı ile Suriye Arap Cumhuriyeti
Ulaştırma Bakanlığı Arasında Yapılan
Lokomotif, Vagon ve Diğer Ray Hizmetlerini de Kapsayan Demiryolu
Araç ve Gereçlerinin Yapımı, Geliştirilmesi, Yenilenmesi,
Bakımı ve Onarımı ile İlgili Karşılıklı
Anlaşma Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısının oylaması
2.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında Denizlerde
Karasuların Ötesindeki Olayların Önlenmesine
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının oylaması
3.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Haritacılık
Alanında Eğitim, Teknik ve Bilimsel İşbirliğine
Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısının oylaması
I.- GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 15.00te açılarak beş oturum yaptı.
İstanbul
Milletvekili Bayram Ali Meral, sürmekte olan Telekom grevine,
Malatya
Milletvekili Ömer Faruk Öz, ülkemizin kara yollarının genel durumu ve
bunun Malatya iline yansımasına,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman ve 29 milletvekilinin, zeytin ve
zeytinyağı ile diğer bitkisel yağların üretimindeki
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi (10/27),
Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur ve 23 milletvekilinin, Adanadaki lagünlerin
karşı karşıya bulunduğu çevresel risklerin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
(10/28),
Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur ve 34 milletvekilinin, ders kitaplarındaki
ve yardımcı kitaplardaki cinsiyete dayalı
ayrımcılık öğelerinin araştırılması
(10/29),
Amacıyla
Meclis araştırması;
Bilecik Milletvekili
Fahrettin Poyraz ve 20 milletvekilinin, ülkemizin uluslararası alanda
karşılaştığı sözde Ermeni iddiaları
konusunda genel görüşme (8/3),
Açılmasına
ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki
yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin sırası
geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Cumhurbaşkanı
Abdullah Gülün Fransaya yaptığı resmî ziyarete iştirak
etmesi uygun görülen milletvekillerine ilişkin Başbakanlık
tezkeresi kabul edildi.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti
Hakkında Kanun Tasarısı (1/350) (S. Sayısı: 16),
görüşmeleri tamamlanarak, istem üzerine yapılan açık oylamadan
sonra, kabul edildi.
Yalova Milletvekili
Muharrem İnce, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın,
konuşmasında şahsına sataştığı
iddiasıyla bir açıklamada bulundu.
6 Kasım 2007
Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere, birleşime 04.08de son
verildi.
|
|
|
|
|
Nevzat PAKDİL |
|
|
|
Başkan
Vekili |
|
|
|
|
Yaşar
TÜZÜN |
Harun
TÜFEKCİ |
|
|
Bilecik |
Konya |
|
|
Kâtip Üye |
Kâtip Üye |
|
|
|
|
|
|
Fatoş
GÜRKAN |
Yusuf
COŞKUN |
|
|
Adana |
Bingöl |
|
|
Kâtip Üye |
Kâtip Üye |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
No.: 22
II.- GELEN
KÂĞITLAR
2
Kasım 2007 Cuma
Raporlar
1.- 8.5.2007
Tarihli ve 5654 Sayılı Nükleer Güç Santrallarının
Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji Satışına
İlişkin Kanun ve Anayasanın 89 uncu ve 104 üncü Maddeleri
Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri
Gönderme Tezkeresi ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporu (1/26) (S. Sayısı: 45) (Dağıtma
tarihi: 2.11.2007) (GÜNDEME)
2.- Ceza
İnfaz Kurumları ve Tutukevleri İzleme Kurulları Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/268) (S. Sayısı: 46)
(Dağıtma tarihi: 2.11.2007) (GÜNDEME)
No.: 23
5
Kasım 2007 Pazartesi
Teklifler
1.- Mersin
Milletvekili İsa Gök ve 15 Milletvekilinin; Katma Değer Vergisi
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/41) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi:
26.10.2007)
2.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 20 Milletvekilinin; Muhtar
Ödeneklerinin Arttırılmasına ve Sosyal Güvenliklerine
İlişkin Kanun Teklifi (2/42) (İçişleri; Sağlık,
Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.10.2007)
3.- Sivas
Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlunun; Devlet Memurları
Kanununun 657/4 üncü Maddesinin C Fıkrasına Eklenmesi Hakkında
Kanun Teklifi (2/43) (Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor;
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve
Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
25.10.2007)
Rapor
1.-
Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/337) (S. Sayısı: 47)
(Dağıtma tarihi: 5.11.2007) (GÜNDEME)
Tezkere
1.- Hakkâri
Milletvekili Hamit Geylaninin Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi
(3/209) (Anayasa ve Adalet Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2.11.2007)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, bir konuşmasında
kullandığı ifadeye ilişkin Milli Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/175) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25/10/2007)
2.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bazı sınır
kapılarının dini bayramlarda açılmasına ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/176)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/10/2007)
3.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, Çinden ithal edilen ürünlerin
sağlığa uygun olup olmadığına ilişkin
Sağlık Bakanından sözlü soru önergesi (6/177) (Başkanlığa
geliş tarihi: 26/10/2007)
4.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlunun, Sinoptaki bir kaynak suyu projesine
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/178)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/10/2007)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, Kuzey Irak ile ticari
ilişkilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/522) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/10/2007)
2.- Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, Antalyada yayalara yönelik trafik
altyapısına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/523) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/10/2007)
3.- Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, Antalyada yıkım kararı verilen
iki binaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/524)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/10/2007)
4.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, Hakkârideki terör saldırısına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/525)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/10/2007)
5.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinn, BBCnin terörist yerine kullandığı
tanımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/526) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/10/2007)
6.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, son günlerdeki terör olaylarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/527)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/10/2007)
7.- İstanbul
Milletvekili Hasan Macitin, akaryakıt kaçakçılığına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/528)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/10/2007)
8.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysalın, RTÜKün terör konusundaki bir yayın
durdurma kararına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/529) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/10/2007)
9.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, hamilelik dönemi ilaçlarındaki
katkı payına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/530) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/10/2007)
10.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, Adanada esnaf ve küçük işletmelerin
desteklenmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/531) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/10/2007)
11.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, Çankaya Köşkünün tadilat ve
dekorasyonuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/532) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/10/2007)
12.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, Kaz Dağlarındaki altın
arama çalışmasına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/533) (Başkanlığa geliş
tarihi: 23/10/2007)
13.- Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, Antalya ormanlarında zararlı böceklerle
mücadeleye ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru
önergesi (7/534) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/10/2007)
14.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, DSİ VI. Bölge Müdürlüğünün
projelerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru
önergesi (7/535) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/10/2007)
15.- Amasya
Milletvekili Hüseyin Ünsalın, TRT ihalelerine ilişkin Devlet
Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/536)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/10/2007)
16.- Amasya
Milletvekili Hüseyin Ünsalın, TRTdeki personel hareketliliğine
ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın) yazılı soru
önergesi (7/537) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/10/2007)
17.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, TRT Genel Müdür Vekilinin yurt
dışı gezilerine ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet
Aydın) yazılı soru önergesi (7/538) (Başkanlığa
geliş tarihi: 25/10/2007)
18.-
İstanbul Milletvekili Hasan Macitin, bazı deniz araçlarına
ÖTVsiz akaryakıt kullandırılmasına ilişkin Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/539)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/10/2007)
19.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, akarsularda işletme
hakkı devriyle enerji üretimine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/540)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/10/2007)
20.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, Kırklareli İl Özel
İdaresinin iş akitlerini fesh ettiği işçilere ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/541)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/10/2007)
21.- Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, turizmde ölü sezondaki istihdama ilişkin
Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/542)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/10/2007)
22.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, bir hizmet alım ihalesine yönelik
soruşturmaya ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/543) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/10/2007)
23.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, Antalya Devlet Tiyatrosunun yeni mekan
ihtiyacına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı
soru önergesi (7/544) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/10/2007)
24.- Aydın
Milletvekili Mehmet Fatih Atayın, Çankaya Köşkünün tadilatına
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/545) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/10/2007)
25.- Zonguldak
Milletvekili Ali Koçalın, iptal edilen yönetmeliğe göre atanan
yöneticilere ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/546) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/10/2007)
26.- Sinop
Milletvekili Engin Altayın, öğretmen ve öğrencilerin teröre
tepki eylemlerine katılımının yasaklanmasına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/547) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/10/2007)
27.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, hayvancılık destekleme ödemelerine
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/548) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/10/2007)
28.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, zeytin üreticilerinin desteklenmesine
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/549) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/10/2007)
29.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, Türk Telekomdaki greve ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/550)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/10/2007)
30.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, Antalya Batı Çevre yolu projesine
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/551) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/10/2007)
31.- Kocaeli
Milletvekili Hikmet Erenkayanın, İzmit-Yalova bölünmüş yol
çalışmalarına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/552) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26/10/2007)
32.- Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, Akseki Devlet Hastanesinin onarım ihalesine
ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından
yazılı soru önergesi (7/553) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/10/2007)
33.- Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, Antalyadaki kamu hastanelerinin yeni doğan
ünitelerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/554) (Başkanlığa geliş tarihi: 24/10/2007)
34.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın, Time Dergisinde
yer alan sözde Ermeni soykırımıyla ilgili bir habere
ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/555) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/10/2007)
35.-
Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepenin, Diyanet İşleri
Başkanlığından diğer kurumlara geçen personele
ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Said Yazıcıoğlu)
yazılı soru önergesi (7/556) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/10/2007)
36.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, BM CDAW Komitesi tavsiye kararlarına
ilişkin Devlet Bakanından (Nimet Çubukçu) yazılı soru
önergesi (7/557) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/10/2007)
37.- Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, 2847 sayılı Kanuna aykırı
derneklere ve gazi aylıklarındaki farklara ilişkin Milli Savunma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/558)
(Başkanlığa geliş tarihi: 25/10/2007)
38.- Aydın
Milletvekili Özlem Çerçioğlunun, kuraklıktan etkilenen çiftçilerin
desteklenmesine ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Şimşek)
yazılı soru önergesi (7/559) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/10/2007)
39.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, Ceyhan Adliyesine ikinci bir sulh ceza
mahkemesi kurulmasına ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/560) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/10/2007)
40.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlunun, BAĞ-KURa sonradan kayıt ve
tescil edilen çiftçilerin geriye dönük borçlanma şartlarına
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/561) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26/10/2007)
41.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, garsonların TBMM
dışında görevlendirilip görevlendirilmediğine ilişkin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru
önergesi (7/562) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/10/2007)
No.: 24
6
Kasım 2007 Salı
Tasarı
1.- Türkiye
Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı ile Bahreyn
Krallığı Sağlık Bakanlığı Arasında
Sağlık Alanında İşbirliğine Dair Mutabakat
Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında
Kanun Tasarısı (1/445) (Sağlık, Aile, Çalışma ve
Sosyal İşler ile Dışişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2007)
Teklifler
1.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğüt ve 15 Milletvekilinin; 5.1.1961 Tarihli ve 222
Sayılı İl-köğretim Kanununun Bir Maddesinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/44) (Milli
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor; Plan ve Bütçe ile İçişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.10.2007)
2.- Manisa
Milletvekili Şahin Mengü ve 35 Milletvekilinin; 5393 Sayılı
Belediye Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi (2/45) (İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.10.2007)
3.-
Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolat ve 20 Milletvekilinin;
Yükseköğretim Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/46) (Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26.10.2007)
4.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğru ve 2 Milletvekilinin; Yüksek Öğrenim
Kredi ve Yurtlar Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/47)
(Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 31.10.2007)
5.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin ve 16 Milletvekilinin; Her Yıl Ekim
Ayının İlk Haftasının Uyuşturucu ile Mücadele ve
Eğitimi Haftası Olarak Kutlanması Hakkında Kanun Teklifi
(2/48) (Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile İçişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.10.2007)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuz ve 23 Milletvekilinin, orman
yangınlarının nedenleri ve oluşturduğu zararların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/30) (Başkanlığa
geliş tarihi: 31/10/2007)
2.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya ve 22 Milletvekilinin,
Bartında kurulması planlanan termik santralin olumlu ve olumsuz
etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve
105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/31) (Başkanlığa
geliş tarihi: 31/10/2007)
3.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirel ve 27 Milletvekilinin, raylı sistem ve demir
yolu ulaşımındaki sorunların araştırılarak
geliştirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/32) (Başkanlığa
geliş tarihi: 2/11/2007)
6
Kasım 2007 Salı
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.00
BAŞKAN:
Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP
ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 16ncı Birleşimini
açıyorum.
III.-
YOKLAMA
BAŞKAN
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için
beş dakika süre veriyorum.
Yoklamayı
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayımız vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı
ilk söz, ülkemizdeki çeltik tarımı ve çeltik üreticilerinin
sorunlarıyla ilgili söz isteyen, Edirne Milletvekili Cemaleddin
Usluya aittir.
Buyurun Sayın
Uslu. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakika Sayın Uslu.
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.-
Edirne Milletvekili Cemaleddin Uslunun, çeltik tarımı
ve üreticilerin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
CEMALEDDİN
USLU (Edirne) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde çeltik üretimi
ve çeltik üreticilerinin sorunları hakkında gündem
dışı söz almış bulunuyorum. Sizleri saygılarımla
selamlıyorum.
Bilindiği
gibi, hızla artan dünya nüfusunun beslenmesinde tahıl üretiminin
önemi son derece büyüktür. Buğdaydan sonra pirinç, dolayısıyla
çeltik üretimi, en fazla üretimi olan ürünlerin başında gelmektedir.
Dünyanın muhtelif bölgelerinde, daha doğrusu bütün
kıtalarda çeltiğin yetişmesi söz konusu iken Türkiyede
de her bölgede çeltik üretimi mümkündür. Özellikle, ülkemizin Marmara
ve Karadeniz Bölgelerinde son derece yoğunlaşmış
bir üretim söz konusudur ve yüzde 95i bu bölgelerde üretilmektedir.
Yine, ülkemizin üretim ortalaması, dekara 700 kilogramdır.
Bu, dünya üretiminin neredeyse 2 katına ulaşmaktadır.
Yine, bu iki bölgede yani toplam üretimin yüzde 95ini teşkil
eden bu iki bölgemizde, yaklaşık 35 bin üretici çeltik tarımıyla
ilgilenmektedir.
Dünya ortalamasının
üzerinde çeltik yetiştirmemizin sebeplerine gelince: Özellikle
lazerin çeltik tarımına girmesiyle üretimin artması
söz konusudur. Yine, toprak tahlili, çeltik üretimini artırmıştır.
Özellikle çinko sülfatın kullanımı, çeltik tarımında
önemli bir artışa sebep olmuştur. Edirne Zirai Araştırma
Enstitüsünün Osmancık ve Halilbey çeşitleri, yüksek verim
teşkil eden bu iki çeşidin üretime katılmasıyla,
neredeyse ortalama 1 ton seviyesinde üretim söz konusudur. Bu sebeple
üretimin artışını söylememiz gerekir. Yine, elektrikli
sulamanın çeltik tarımına girmesiyle üretimin artması
ortaya çıkmıştır. Bu sebeplerden dolayı, son
on yıla baktığımızda, çeltik üretimi yüzde 30
seviyelerinde artmıştır.
Son yıllarda,
ekim alanları, 900 bin hektar seviyesine ulaşmış;
üretim, 600 bin ton çeltik; yüzde 55 randıman hesabıyla değerlendirdiğimizde,
350 bin ton-375 bin ton pirinç üretimine tekabül etmektedir. Dolayısıyla,
bu da ülke ihtiyacının yüzde 75ini karşılamaktadır.
Bütün bu olumlu
ifadelerden sonra, üreticimizin kazanmadığını,
buna rağmen üreticimizin çeltik tarımından kazanamadığını
söylememiz gerekiyor. Zira, arazinin kira bedellerinin çok yüksek
olduğunu biliyoruz. Miras hukukundan kaynaklanan küçük arazilerde
üretimin yapıldığını biliyoruz. Mazot, gübre
gibi girdilerin pahalı olduğunu biliyoruz. Ürün desteklemesine
biraz geç başlandı ve yine, destekleme prim ödemeleri geç
yapılıyor, üretici bundan dolayı da kazanamıyor.
Üretici birliklerinin sermaye yetersizliği içerisinde olduğunu
söyleyebiliriz. Yine, Avrupa Birliğinden kaynaklanan gümrüksüz
ithalatın, üreticinin gelirlerini azalttığını
söyleyebiliriz. Bir ilave daha yapmam gerekiyor: Toprak Mahsulleri
Ofisinin alım politikaları, üreticinin, maalesef, çok yanında
olmuyor, çok kârlılığında olmuyor.
Değerli
milletvekilleri, son üretim yılı itibarıyla, özellikle
Edirne üreticilerinin sıkıntıları üzerinde, biraz,
sözlerime devam etmek istiyorum. Biliyorsunuz, bu yıl çeltikle
ilgili 750 bin liralık, yani 75 kuruşluk bir destekleme fiyatı
verildi ve Toprak Mahsulleri Ofisi müdahale alımlarıyla
görevlendirildi. Yine, bu uygulama içerisinde üreticiye 9 kuruşluk
bir destekleme primi sözü verildi.
Şimdi, üreticinin
maliyetlerine baktığımızda
Maalesef, üretici,
neredeyse 75 kuruşu maliyet olarak değerlendiriyor. Yani,
üretici -arazi kirası dâhildir bu rakamın içerisine- benim
tespitlerime göre çeltiğini 75 kuruştan daha aza üretemiyor.
Bunun yanında, Toprak Mahsulleri Ofisinin piyasalara geç girmesi
ve yine randıman esaslı uygulamasında piyasaya göre
farklı uygulamalar içerisinde olması, 75 kuruşun neredeyse
60-62 kuruşlar seviyesine inmesine sebep oluyor. Dolayısıyla,
Toprak Mahsulleri Ofisi, üreticiye yeterli bedeli ödemediği
sürece, üretici malını piyasalarda değerlendirip
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Uslu, konuşmanızı tamamlar mısınız lütfen.
CEMALEDDİN
USLU (Devamla) Toparlıyorum efendim.
Bu da neredeyse
60 kuruşa kadar üreticinin fiyatını aşağıya
düşürmüş oluyor. Dolayısıyla üretici bu şartlarda
kazanamıyor. Çeltik fiyatının düşmesi, maalesef,
pirinç fiyatının düşmesini beraberinde getirmiyor.
Pirinç mutlaka piyasalarda çok daha pahalı. Bu anlamda, üreticinin
kazanmadığını yinelemek istiyorum.
Bence temel sorun,
üreticinin pahalıya üretmesi. Üreticinin üretim girdilerini
ucuzlatmamız gerekiyor. Belki de üreticinin her türlü üretim
girdilerindeki bu katma değer vergisi ve özel tüketim vergilerinin
düşürülmesi, kaldırılması çok önemli bir etken
hâline gelecek.
Bir de, son olarak
şunu söylemem lazım: Bizim bölgemizde Ergene Nehrinin
kirliliğinden dolayı, Ergene Nehrinden sulama yapan bütün
üreticilerimiz
Bu sene binlerce dönüm arazide çeltik tarlada
kaldı. 100 kilograma kadar verim düştü, bazı üreticiler
ürününü dahi tarlasından toplayamaz hâle geldi.
Sanıyorum,
bu konuda, Kırklareli milletvekilimiz de söz alacak bu Ergene
Nehrinin kirliliği konusunda. Ergene Nehrinin kirliliğinin
ortadan kaldırılması millî bir görev hâline gelmektedir.
Beni dinlediğiniz
için teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Uslu.
Sayın milletvekilleri,
özellikle sizden bir şey rica edeceğim. Genel Kurulda çok
fazla gürültü ve uğultu var. Bu konuşmaları pek anlayamıyoruz.
Benim de sesim herhâlde pek gelemiyor sizlere. Rica ediyorum biraz
daha sessiz olalım efendim.
OSMAN KAPTAN
(Antalya) Ses düzeni bozuk Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gündem dışı ikinci söz, Şehircilik Günü münasebetiyle
söz isteyen Kocaeli Milletvekili Azize Sibel Gönüle aittir.
Buyurun Sayın
Gönül (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakika Sayın Gönül.
2-
Kocaeli Milletvekili Azize Sibel Gönülün, Dünya Şehircilik
Günü sebebiyle, çağın gereklerine uygun şehirleşmenin
ilkelerine ilişkin gündem dışı konuşması
AZİZE
SİBEL GÖNÜL (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Dünya Şehircilik Günü nedeniyle gündem dışı söz almış
bulunmaktayım. Sözlerime başlamadan önce yüce heyeti
saygıyla selamlıyorum.
Bildiğiniz
gibi, sınırlı bir bölgede, makul bir büyüklükte ve daimî
insan topluluğu tüm şehirlerin ortak özelliği olarak
görülebilir. Aynı zamanda, şehirlerin kuruluşu ve gelişimi,
medeniyetin evrelerini de gösterir. Yani, şehirler, medeni
yaşamın en somut ürünü ve göstergesidir.
Şehirler,
eğitim, bilim, kültür, sanat ve ticaret merkezi olarak insanlar
için her zaman bir cazibe merkezi olmuştur. Bu özellikleriyle
şehirler, insanlara her alanda daha çok imkân, daha çok alternatif
sunar. Ancak, bu cazip yönleri nedeniyle, özellikle son yıllarda
tüm dünyada ve ülkemizde hızlı bir şehirleşme yaşanmakta,
bazı şehirlerin nüfusu aşırı bir şekilde
artmaktadır. Dolayısıyla, ülkemizde de yapılaşma,
kentleşme, şehircilik, planlama hızla mimarlıktan
uzaklaşmakta, bu topraklardaki yüzlerce ve binlerce yıllık
mimari birikimlerden, mimari değerlerden, kazanımlardan
uzaklaşılmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, 17 Ağustosta yüzyılın en yıkıcı
depremlerinden birini yaşamış bir ülke olarak tekrar
hatırlatalım: Afet zararlarını azaltmanın
tek yolu önceden riski azaltıcı önlemleri almaktan, bunun
ilk adımı doğru yerleşim kararlarından, güvenli
yaşam çevrelerini oluşturabilmekten geçer.
Üçüncü bin
yılın eşiğinde çağdaş dünyanın ileri
bilgi düzeyine, ileri teknoloji ve güçlü örgütlenme kapasitelerine
karşı, doğal afetler hâlâ kentsel yerleşimler için
tehlike ve tehdit oluşturmaktadırlar. Biz planlayıcılar,
yerel ve merkezî yönetimler gayretlerimizi afet zararlarının
azaltılması konularına odaklamanın günümüz acil
ve önde gelen gereksinimi olduğu konusunda birleşiyoruz.
Bu yaklaşım sadece kentlerimizin imarlı olarak tasarlanan
ve inşa edilen kesimlerdeki çalışma ve yaşam alanlarını
etkilemekle kalmayacak, gerek mimari ve tarihî yapı stokunda,
kentlerin kendiliğinden oluşan kesimlerinde, kentlerin
altyapılarında ve peyzajlarda güvenlik sağlayacak,
daha güvenli kentler ve yapılı çevreler oluşmasına
imkân verecektir.
Değerli
milletvekilleri, güvenli şehirlerle birlikte, doğal, tarihsel
ve kültürel değerlerin korunmasına özen gösterilmelidir.
Türkiyenin ve Anadolunun uygarlık tarihi farklı inanç
ve kültürlere sahip, ancak, bu toprakları ortaklaşa yurt
edinmiş halkların birlikte ve birbirlerinden etkilenerek
yarattıkları yaşam zenginliği unutulmamalıdır.
Yüzlerce ve binlerce yıllık bir geçmişin kent ve mimarlık
tarihine damgasını vuran bu zenginlik, âdeta birer kültürel
alaşımı oluşturmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, şehircilik konusunda gerek meslek odalarında
gerek akademik çevrelerde, bilim kurullarında gerekse kamu
kurumlarında uzun ve çok yönlü tartışma, araştırma,
panel, kolokyum, daha sayamayacağımız birçok çalışma
ve araştırma olmuştur ve olacaktır. Takdir edersiniz
ki, beş dakika içerisinde böylesi
önemli ve geniş mevzuda detaya inmek mümkün olmayacaktır.
Dolayısıyla, kısa bir sonuç ve saptama yapacak olursak:
Anayasanın
konut hakkıyla ilgili 57nci maddesindeki Devlet, şehirlerin
özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama
çerçevesinde, konut ihtiyacını karşılayacak
tedbirleri alır. şeklinde vurgulayan temel koşullara
uygun hareket etmesinin sağlanmasıyla birlikte kentsel
dönüşüm projesiyle, çağdaş kentleşme ve kalkınma
politikalarıyla, ülke ve bölge ölçeğinde fiziki planlama
kriter ve ilkeleriyle, ülkenin ve kentlerimizin ulaşımını
demir yolu ve deniz ulaşımı dâhil bütüncül planlamalarıyla,
yasalara, bilime ve akla uygun olarak doğal, tarihsel ve kültürel
değerlerin korunmasına özen gösterilmesiyle, uzun vadeli
planlarla, ülkemizin geleceğini ilgilendiren bu mevzunun
yanlış ve telafisi mümkün olmayan neticeleri ortadan kaldırılacaktır.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Gönül, konuşmanızı toparlar mısınız.
AZİZE
SİBEL GÖNÜL (Devamla) Çok daha
güzel ve sorunsuz şehirlerde yaşamak umuduyla sözlerime
son verirken, çağın gereklerine uygun bir şehirleşme
yolunda başarılar diler, yüce heyetinize saygılar
sunarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Gönül.
Gündem dışı
üçüncü söz, Ergene Nehrindeki kirlilik ve alınması gereken
tedbirler hakkında söz isteyen Kırklareli Milletvekili
Tansel Barışa aittir.
Buyurun Sayın
Barış. (CHP sırlarından alkışlar)
Süreniz
beş dakika Sayın Tansel Barış.
3.-
Kırklareli Milletvekili Tansel Barışın, Ergene
Nehrindeki kirliliğin çevre üzerindeki olumsuz etkilerine
ve bu konuda alınması gereken tedbirlere ilişkin gündem
dışı konuşması
TANSEL BARIŞ
(Kırklareli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Ergene Nehri Havzasının kirliliği ve yarattığı
sorunlar nedeniyle gündem dışı söz almış bulunuyorum.
Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Ergene Nehri,
Trakyamızın can damarıdır, Istranca Dağlarından
doğuyor ve 194 kilometre yol alarak denize dökülüyor, 16 ana kolu
mevcut ve Meriçin bir kolu olmaktadır, Trakyamızda 300
bin dekarlık bir alanı sulamakta ve verimli topraklara neden
olmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, Ergene Nehri, Kırklarelinin Lüleburgaz,
Babaeski, Vize, Pınarhisar, Pehlivanköy ve Kofçaz; Tekirdağın
Çorlu, Çerkezköy, Malkara, Hayrabolu, Saray ve Muratlı ile Edirnenin
Uzunköprü, Yeniköy, Havsa, Süloğlu, Meriç gibi 1 milyonu
aşkın nüfusu barındıran ve bu merkezlerden geçerek
Ergene Havzasını oluşturan bir nehirdir. Yöremiz
çiftçilerinin tarımsal amaçlı su ihtiyacını karşılayan
önemli bir kaynaktır. Buna karşın, yerleşim yerlerinin,
yerleşim birimlerinin evsel, sanayi yerlerinin ise endüstri
atıklarından dolayı gittikçe kirlenmekte ve bugün gerçekten
zehir akıtmaktadır.
Yapılan
analizlerde Ergene suyunun içeriğinde çevre ve insana zararlı
birtakım maddeler oluştuğu da tespit edilmiştir.
Ergene suyunun içeriğinde çok sayıda ağır metaller
ve bunun gibi insan sağlığına zararlı maddeler
meydana gelmiştir. Suyla temas eden insanlarda çeşitli sindirim
sistemi, cilt ve solunum sistemi hastalıkları görülmekte
ve bu hastalıklar gittikçe artmaktadır. Ayrıca, bu suları
içen hayvanların etinden ve sütünden de insanlar endirekt olarak
hastalanmakta ve bu risk gittikçe artmaktadır değerli arkadaşlarım.
Türkiyede ayçiçeği
üretiminin yüzde 75i, çeltik üretiminin yüzde 42si, buğday üretiminin
ise yüzde 15i Trakya topraklarından elde edilmektedir.
Son yıllarda
bölgemizde üretilen tarım ürünlerinin rekolte ve kalitesinde
ciddi oranda düşüşler kaydedilmektedir ve bu, Türk tarımı
için gerçekten zor günlerin işaretçisidir. Trakya Üniversitesi
ve Devlet Su İşlerinin yaptığı çalışmalarda,
bu kirlilik nedeniyle 132 bin dekarlık bir alanda maalesef ekim
yapılamamakta veya verim düşüğü oluşmaktadır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; geçtiğimiz dönem,
yani 22nci Dönemde Ergene Nehrindeki bu kirlilik nedeniyle bir
araştırma komisyonu kurulmuştur ve bu komisyon gerçekten
özverili çalışarak, günlerini, aylarını harcayarak,
önemli toplantılar yaparak, çeşitli kuruluşlarla bir
araya gelerek önemli bir rapor hazırladı. 25 Aralık
2002 tarihinde kurulan bu komisyon dört aylık bir süre içerisinde
raporunu tamamladı ve Türkiye Büyük Millet Meclisine getirdi.
Rapor burada kabul edildi, onaylandı. Ama, arkadaşlarım,
üzerinden beş yıl geçmesine rağmen Ergene Havzasının
kirliliğini yok etme çalışması diye bir olay henüz
görülmüyor, herhangi bir çalışma yapılmışsa
bilmiyoruz. Çevre Bakanı burada mı acaba, bilmiyorum, ama
Çevre Bakanımız bu konu üzerinde gerçekten Trakya halkına
bir cevap vermek durumundadır. Çünkü, bugün yine Ergeneden
zehir akıyor, bugün yine Ergene, havayı, toprağı
ve suyu kirletiyor ve bugün yine Ergene, Trakyaya maalesef hayat
vermiyor.
Değerli arkadaşlarım,
Sayın Çevre Bakanımızdan sormak istiyorum
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Konuşmanızı
tamamlar mısınız Sayın Barış.
TANSEL BARIŞ
(Devamla) Acaba rapor tozlu raflarda mı kaldı? Hayır
diyorsanız, acaba hangi aşamada? Ergeneyle ilgili bir
çalışma yapılıyor mu? Ergene kurtarılacak
mı? Eskiden olduğu gibi yine Trakyaya hayat verecek mi?
Sayın Bakanımızdan
Trakya halkına bir müjde vermesini istiyorum ve Ergene, yine
zehir akıtmasın. Ergene, Trakya topraklarına ve Trakyanın
havasına ve suyuna hayat versin diyorum.
Teşekkür
ediyorum. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Barış.
Sayın milletvekilleri,
gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Başbakanlığın
bir tezkeresi vardır, okutuyorum:
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
TEZKERELER
1.-
Konya Milletvekili Abdullah Çetinkaya hakkında yasama dokunulmazlığının
kaldırılıp kaldırılmaması hususunda
TBMM Başkanlığına gönderilen soruşturma dosyasının
iade edilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/211)
1
Kasım 2007
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Telefonla tehdit
suçunu işlediği iddia olunan Konya Milletvekili Abdullah
Çetinkaya hakkında Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının
83 üncü maddesi uyarınca yasama dokunulmazlığının
kaldırılıp kaldırılmaması hususunda ilgi
(a) yazımız ile Başkanlığınıza gönderilen
soruşturma dosyasının iadesi ile ilgili Adalet Bakanlığından
alınan ilgi (b) yazı sureti ve eki ilişikte gönderilmiştir.
Gereğini
arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
BAŞKAN -
Anayasa ve Adalet Komisyonu üyelerinden kurulu Karma Komisyonda
bulunan dosya Hükûmete geri verilmiştir.
Bilgilerinize
sunulur.
Meclis araştırması
açılmasına ilişkin üç önerge vardır, okutuyorum:
B)
MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.-
Muğla Milletvekili Fevzi Topuz ve 23 milletvekilinin, orman
yangınlarının nedenleri ve oluşturduğu zararların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/30)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Ormanlar; toprağın
korunması, su rejiminin düzenlenmesi, iklim, halk sağlığı,
yurt savunması, rekreasyon, turizm, yaban hayatın korunması
vb. gibi konularda olumlu etkileri ile sosyal ve kültürel nitelikte
hizmetleri sağlayan ülkenin ulusal değerleridir. Orman
varlıklarımızın korunması, son derece önemli
ve ivedi çözüm bekleyen bir konudur.
Bu bağlamda,
orman yangınlarının nedenlerinin, alınan önlemlerin,
meydana gelen can kayıplarının ve maddi zararların
araştırılması için Anayasanın 98, İçtüzüğün
104 ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması
açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Fevzi Topuz (Muğla)
2) Hulusi Güvel
(Adana)
3) Ramazan Kerim
Özkan (Burdur)
4) Osman Kaptan
(Antalya)
5) Şevket
Köse (Adıyaman)
6) Vahap Seçer (Mersin)
7) Tayfur Süner
(Antalya)
8) Çetin Soysal (İstanbul)
9) Muharrem
İnce (Yalova)
10) Mehmet
Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
11) Rahmi Güner
(Ordu)
12) Mehmet Ali
Özpolat (İstanbul)
13) Ahmet Ersin
(İzmir)
14) Sacid
Yıldız (İstanbul)
15) Erol Tınastepe
(Erzincan)
16) İsa Gök (Mersin)
17) Mustafa Özyürek
(İstanbul)
18) Turgut Dibek
(Kırklareli)
19) Rasim Çakır
(Edirne)
20) Bilgin Paçarız
(Edirne)
21) Selçuk Ayhan
(İzmir)
22) Mehmet Ali
Susam (İzmir)
23) Suat Binici
(Samsun)
24) Tekin Bingöl
(Ankara)
Gerekçe
Ormanlarımızı
sadece usulüne uygun olarak yetiştirmek değil, aynı
zamanda ormanların çeşitli tehlikelere karşı korunması,
bu yönde gerekli tedbirlerin zamanında alınması ve bu
tedbirlere rağmen ortaya çıkabilecek tehlikelerle mücadeleye
hazır bulunulması gerekmektedir.
Orman yangınları,
başta Muğla, Antalya ve İzmir illerimiz olmak üzere ülkenin
bir çok bölgesine sıçramış, hâlâ yer yer orman yangınlarının
devam ettiği görülmektedir. Orman alanlarımızda meydana
gelen bu yangınlar, sadece ormanlara değil, zeytin
ağaçlarına, hayvancılığa, arıcılığa
ve diğer tarımsal alanlara da büyük zararlar vermektedir.
2007 yılında
tarihinin en büyük orman yangınlarını yaşayan
Türkiye'nin, hâlâ orman yangınlarına karşı ulusal
bir politika oluşturamadığı ve Sayıştay
Başkanlığının 2004 yılında TBMM'ye sunduğu
raporda öne sürüldüğü üzere "Hükümetin orman yangınları
için yapılan uyarıları dikkate almadığı"
görülmektedir.
Dünya Doğayı
Koruma Vakfı (WWF) Genel Müdürü Claude Martin'in, Dönemin Çevre
ve Orman Bakanı Sayın Osman Pepe'ye gönderdiği mektupta;
"Avrupa'daki doğal ormanların giderek azaldığını
ve bu durumu endişe verici bulduklarını" ifade
etmesi, "Türkiye'nin, 4. Avrupa Orman Bakanları Konferansı
Viyana Deklarasyonu'nda orman alanlarının korunması
yönünde taahhüdünün bulunduğunu" anımsatması
Türkiye'nin orman yangınlarına karşı politikasızlığının,
uluslar arası çevrelerce de kabul edildiğini göstermektedir.
(30.09.2003 RADİKAL)
AKP Hükümetinin,
orman yangınlarının önlenmesi, ormanlarda açma yapılması
ve ormanların işgalini önleyecek önlem almak yerine, 2B
statüsündeki orman alanlarını yerli ve yabancı
şirketlere satma ısrarı; ormanların yağmalanmasını,
ormanlarda açma açılmasını, madencilik adı altında
tahrip edilerek yada yakılarak insan eli ile yok edilmesini adeta
teşvik etmektedir.
Kamuoyunda,
orman yangınları ile ortaya çıkan alanlara "imar
izni" verileceği ve bu alanların turizm ve konut alanlarına
dönüşeceği yada satılacağı yönünde bir kaygı
yaşanmaktadır.
Ülkemizde artık
sıkça örneklerine tanık olduğumuz bir konu, ulusal basınımızda
"Antalya'da ormanı rant için yaktılar" başlığı
ile yer almıştır. Söz konusu haberde, "deniz manzaralı
ormanlık bölgede iki ay içinde dördüncü kez orman yangını
çıkması AKP hükümetinin orman dışına çıkartılan
2B arazilerini satacağı yönündeki beklentilerden kaynaklandığı
öne sürülmektedir. (18 Eylül 2007 HÜRRiYET)
Bu bağlamda,
orman yangınlarının çıkış nedenlerinin
araştırılması, alınan önlemlerin yeterliliği,
bugüne kadarki can kayıplarının sorgulanması,
yönetimden kaynaklanan görev ihmallerinin sorgulanması ve
benzeri konularda ortaya çıkabilecek aşağıdaki
sorulara yanıt aranması gerekmektedir. Şöyle ki;
1- Orman yangınları
ile mücadele görevini üstlenen Bakanlık görevlileri arasında,
orman yangınları konusundaki eğitim almayan bakanlık
çalışanı var mıdır?
2- Bu eğitimler
ne kadar ve hangi aralıkla yapılmaktadır?
3- Bakanlık,
hava aracında görevlendirdiği personellerden uçmaya elverişli
olduğuna dair "sağlık raporu" aramakta
mıdır?
4- Orman yangınları
artışının, 2003 yılından bu yana, yönetici
konumundaki görevlilerin tamamının değiştirilerek,
yerine orman yangınları konusunda deneyimli olmayan kişilerin
getirilmiş olmasından kaynaklandığı yönündeki
iddialar doğru mudur?
5- Orman Koruma
faaliyetlerini yürüten teknik eleman ve Orman Muhafaza Memuru
sayısının önemli oranda düşürülmesi, orman koruma
faaliyetlerinin Köy Tüzel Kişiliklerine ve ardından
özel güvenlik şirketlerine devredilmesi uygulamaları
gözden geçirilecek midir?
6- Helikopterlerde
görevlendirilen ve yangın söndürülmesini sevk ve idare edecek
teknik ve yardımcı personel özel bir eğitimden geçirilmiş
midir? Bu personelin diğer ormancı çalışanlardan
farklı özlük hakları (yıpranma tazminatı,
uçuş tazminatı vb. gibi) var mıdır?
7- JAR (AB Havacılık
Kuralları) kuralları nedeniyle ülkemizin doğu bloku
ülkelerinden yangınla mücadelede araç satın alınmasının
engellendiği, bu nedenle 12 ton kapasiteli Rus yangın uçağı
alımı yerine 2,5 - 4,5 ton su kapasiteli ABD, Kanada uçaklarının
ülkemize dayatıldığı doğru mudur?
8- Kamuoyunda
oluşan genel kanı; orman yangınları ile ortaya
çıkan alanlara "imar izni" verileceği ve bu alanların
turizm ve konut alanlarına dönüşeceği yada 2/B kapsamına
alınarak, yapılacak yasal bir düzenleme ile yerli ve yabancılara
satılacağı yönündedir. Kamuoyunun bu kaygısı
doğru mudur? Değilse, bu alanlarda AKP'nin ne gibi bir projesi
bulunmaktadır?
9- 2003, 2004,
2005, 2006 ve 2007 yıllarında orman yangınları ile
kaybettiğimiz alanların, iller bazında hektar olarak
büyüklüğü nedir?
10- Orman alanları
dışında meydana gelen zeytin ve arıcılık
gibi, bu zararların illere göre 2003, 2004, 2005, 2006 ve 2007
yıllarında ülkemize toplam maliyeti ne olmuştur?
11- Orman yangınlarından
zarar gören ve tek geçim kaynağı tarımcılık ve
ormancılık olan köylümüzün bu zararlarının giderilmesi
için Hükümetinizce ne tür ekonomik önlemler alınmıştır?
Alınmış ise, köylümüz bu önlemden ne zaman yararlanacaktır?
BAŞKAN Diğer
önergeyi okutuyorum:
2.-
Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya ve 22
milletvekilinin, Bartında kurulması planlanan termik
santralin olumlu ve olumsuz etkilerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/31)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Ülkemizin çeşitli
bölgelerine kurulması düşünülen termik santraller tüm
dünyada olduğu gibi, ülkemizde de taraf olanları ve karşı
çıkanları ile tartışılmaya devam eden önemli
bir konudur.
Son yıllarda
ülkemizde termik santraller ile ilgili tartışmalar
hızla devam etmekte, birçok kişi, kurum ve kuruluş olumlu,
olumsuz görüşlerini kamuoyuyla paylaşmaya çalışmaktadır.
Bartın
İli Amasra İlçesinde de termik santral kurulmasına yönelik
çalışmalar olduğu 654,5 MW m/640 MW e kurulu gücündeki,
yerli taş kömürü/metan gazı yakıtlı ve
akışkan yatak teknolojisiyle çalışacak üretim tesisi
için Hema Elektrik Üretim A.Ş. tarafından Enerji Piyasası
Düzenleme Kurumu'na, üretim lisansı başvurusunda bulunulduğu,
gerekli işlemlerin tesis edilmesini takiben şirkete, 49
yıl süreli ve EÜ/944-7/732 numaralı üretim lisansı verildiği,
kurulması planlanan termik santralde yakıt olarak Hema Endüstri
A.Ş. ile Türkiye Taş Kömürü Kurumu Genel Müdürlüğü arasında
imzalanan ve Amasra (B) maden sahasının işletilmesine
ilişkin yapılan rödevans sözleşmesi çerçevesinde üretilecek
taş kömürü'nün kullanılmasının planlanmış
olduğu herkes tarafından bilinmektedir.
Daha önceleri
de Bartın'a mobil santral kurulması için girişimlerde
bulunulmuş fakat kamuoyundan gelen yoğun tepkiler, insan
sağlığı ve çevre kirliliği açısından
yaratacağı sakıncalar, santralin yüksek derecede kükürtdioksit
ve azotoksitler ihtiva etmesinin bilinmesi, yöredeki deniz ve
yer altı sularının santralden kaynaklanacak atıklardan
olumsuz yönde etkilenerek zarar göreceği, uygulamanın
durdurulması için mahkemelere yapılan müracaatlar, bireylerin
ve kuruluşların devletin değişik makamlarına
yaptığı kişisel başvurular, Bartın Deniz
Üst Komutanlığı'nın santralle ilgili olarak olumsuz
görüş bildirmesi gibi nedenler yörede santralin kurulmasına
engel olmuştur.
Bartında
yeniden termik santral kurulmasına yönelik bu girişimler,
termik santrallerin zararsız olduğu kanaatini doğurmamalıdır.
Termik santraller sağlığa ve doğaya zararlı
radyoaktif atıklar üretmektedir. Türkiye Atom Enerjisi Kurumunun
araştırmalarına göre, termik santrallerin bacalarından
çıkan partiküller ve kazandan alınan külde, radyoaktivite
varlığı kanıtlanmıştır. Rüzgar ve yağış
etkisi ile küller çevreye yayılmakta veya toprak altına
sızarak yeraltı sularının kirlenmesine neden olmaktadır.
İnsanlarda merkezi sinir sistemi bozuklukları, anormal doğumlar,
solunum yolu hastalıkları, gelişme bozuklukları,
öğrenme yeteneğinde azalma, kalp hastalıkları,
cilt hastalıkları ve kanser gibi vakalar görülebilmektedir.
Ayrıca termik santrallerden çıkan maddeler (SO2/kükürtdioksit)
asit yağmurları şeklinde havayı kirletmekte, toprak
ve suyu etkilemekte, doğal bitki örtüsünü ve ormanları
yok etmektedir. Asit yağmurlarının diğer zararlı
etkisi ise, bakır (Cu) ve kurşun (Pb) gibi zehirli elementlerin
içme sularına karışmasıdır.
Bartın ilimiz; Karadeniz Bölgesinin
Batı Karadeniz bölümünde yer alan, Doğuda Kastamonu, Güneyde
Karabük, Batıda Zonguldak illeri ve Kuzeyde Karadeniz ile çevrilidir.
Yüzölçümü 2.143 km2 olup 59 km sahil şeridine sahip olup, ormanlarla
örtülü dağ ve yaylasıyla, yeşil bir cennet olmanın
yanı sıra tertemiz deniziyle de mavi bir dünya görünümündedir.
172.000 civarında
nüfusa sahip olan ilimizin ekonomisi tarıma, sanayiye ve turizme
dayalıdır. 2.143 km2 olan yüzölçümünün % 46'sını ormanlar,
% 35'ini tarımsal alanlar, % 7sini çayırlar ve meralar, %
12'sini de kültüre elverişsiz alanlar kaplamaktadır. Bartın'a
kurulması düşünülen santralin ilimizin tarımı,
hayvancılığı, balıkçılığı
ve turizmi dikkate alındığında götürdüklerinin
getirdiklerinden daha fazla olacağı da herkes tarafından
bilinmektedir. Ayrıca santraller, güvenlik, maliyet ve verimlilik
açısından çok sayıda soruya cevap verememektedir. Ülkemizde
bulunan, doğal kaynakların, enerji açığını
kapatıp kapatmayacağı konusu da iyi araştırılmalıdır.
Türkiye'nin güneş, rüzgar, su gibi doğal kaynaklardan, yeterince
yararlanamadığı ve bu kaynaklarımızın
hayata geçirilmesi gerektiği de bilinen bir gerçektir.
Bartın'a
termik santral kurulması için daha önce yapılan girişimlerin
sonuçsuz kaldığı bilinmesine rağmen, yeniden bir
firmaya 49 yıl süreli üretim lisansının verilerek termik
santral kurulmasının gündeme gelmesi için Bartın ilimizde
değişenlerin ne olduğunun herkes tarafından bilinmesi
ve araştırılması gerekmektedir. Kurulması
düşünülen termik santralin kamu yararı anlayışına
ters düşüp düşmediğinin, Bartın' a kazandıracaklarının
ve çevreye, insan sağlığına zararlarının
çok iyi değerlendirilmesi gerekmektedir. Suyun, havanın
toprağın kirlenmesi, tarımsal alanların azalması,
kuraklık, kıtlık tehlikesi, hastalıklar ve ölümlere
neden olan termik santral yatırımlarının yerine
güneş, rüzgar, jeotermal gibi yenilebilir kaynakların
tercih edilmeme nedenlerinin ve kurulması düşünülen termik
santralin Anayasamızın amir hükümlerine ters düşüp
düşmediğinin çok iyi değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu nedenlerle;
Bartın Amasra'ya termik santral kurulması konusunun, ilimize
sağlayacağı fayda ve zararlarının araştırılarak,
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğü'nün
104. ve 105 maddelerine göre Meclis Araştırması
açılmasını arz ederiz.
1) Muhammet
Rıza Yalçınkaya (Bartın)
2) Şevket
Köse (Adıyaman)
3) Osman Kaptan
(Antalya)
4) Ramazan Kerim
Özkan (Burdur)
5) Tayfur Süner (Antalya)
6) Hulusi Güvel (Adana)
7) Rahmi Güner (Ordu)
8) Muharrem
İnce (Yalova)
9) Mehmet Şevki
Kulkuloğlu (Kayseri)
10) Vahap Seçer (Mersin)
11) Mehmet Ali
Özpolat (İstanbul)
12) Ahmet Ersin (İzmir)
13) İsa Gök (Mersin)
14) Sacid
Yıldız (İstanbul)
15) Erol Tınastepe (Erzincan)
16) Rasim Çakır (Edirne)
17) Mustafa Özyürek (İstanbul)
18) Turgut Dibek (Kırklareli)
19) Bilgin Paçarız (Edirne)
20) Selçuk Ayhan (İzmir)
21) Mehmet Ali
Susam (İzmir)
22) Suat Binici
(Samsun)
23) Tekin Bingöl
(Ankara)
BAŞKAN
Üçüncü ve son önergeyi okutuyorum:
3.-
Bursa Milletvekili Kemal Demirel ve 27 milletvekilinin, raylı
sistem ve demir yolu ulaşımındaki sorunların
araştırılarak geliştirilmesi için alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/32)
02.11.2007
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
TCDDna hak ettiği
önemin verilmesi, daha çağdaş, daha kullanışlı
ve daha sağlıklı ve daha güvenli bir ulaşım
sağlanması adına; ülkemizde raylı sistem ve demiryolu
kullanılmasının yaygınlaştırılması
ve demiryolu kullanımının hızlı tren ve diğer
raylı sistemlerle desteklenerek daha modern ve güvenli ulaşım
için gerekli ön çalışmaların yapılması ve gelişmenin
sağlanması için yapılabileceklerin ortaya koyulması
ve bu konularda yüce Meclisimiz ve halkımızın bilgilendirilmesi
amacıyla, Anayasanın 98, TBMM İç Tüzüğünün 104 ve
105. maddeleri uyarınca Meclis araştırması
açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Kemal Demirel (Bursa)
2) Vahap Seçer (Mersin)
3) Ergün Aydoğan (Balıkesir)
4) Osman Kaptan (Antalya)
5) Rasim Çakır (Edirne)
6) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
7) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
8) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
9) Fevzi Topuz (Muğla)
10) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
11) Turgut Dibek (Kırklareli)
12) Bilgin Paçarız (Edirne)
13) Tansel Barış (Kırklareli)
14) Çetin Soysal (İstanbul)
15) Yaşar Ağyüz (Gaziantep)
16) Gökhan Durgun (Hatay)
17) Ahmet Ersin (İzmir)
18) Eşref Karaibrahim
(Giresun)
19) Muharrem İnce (Yalova)
20) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
21) İsa Gök (Mersin)
22) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
23) Ali Koçal (Zonguldak)
24) Engin Altay (Sinop)
25) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
26) Yaşar Tüzün (Bilecik)
27) Mehmet Şevki Kulkuloğlu
(Kayseri)
28) Fehmi Murat Sönmez (Eskişehir)
Gerekçe:
Raylı sistemler
ve demiryolları taşımacılığı,
başlangıcından bugüne kadar birçok ülkede etkin olarak
kullanılmış ve son yılların en önemli ulaşım
sistemi halini almıştır.
Ülkemizde,
1923 yılı itibarı ile 4559 km. olan demiryolu 1940 yılında
8637 kmye ulaşmıştır.
1940-1950
yılları ise ülkemizde demiryolları için Durgunluk dönemidir.
1950 yılından günümüze kadar ise sadece 1871 kmlik yeni
yol yapılmıştır.
Kurtuluş
Savaşından sonra yokluklar içinde yılda ortalama
240 km. uzunluğunda demiryolu yapılırken, 1950 yılından
sonra gelişen teknoloji ve maddi olanaklara rağmen
yılda sadece 39 kmlik demiryolu yapılabilmiştir.
1948 yılında,
ABD tarafından hazırlanan bir rapor, Türkiyede ulaşım
ağırlığının demiryolundan karayoluna
kaydırılması gerektiğini öngörmüş ve tüm çalışmalar
bu yönde devam etmiştir.
Platform genişliği
13,7 m. olan çift hatlı elektrikli bir demiryolu alt yapısı,
kapasite açısından 38 m. genişliğindeki 6
şeritli bir otobana eşdeğerdir.
Kapasite ve
standartlar açısından aynı baza getirilen 1 km. kara
ve demiryolu maliyetleri karşılaştırıldığında
6 şeritli bir otobanın maliyeti 8 milyon USD iken, çift hatlı,
elektrikli, sinyalizasyonlu bir demiryolunun maliyeti 2 milyon
853 bin USD olarak tespit edilmiştir.
Demiryolunun
faydalı ömrü 30 yıl olarak kabul edilirken, dünya standartlarında
karayollarının faydalı ömrü 13 yıldır. Yol maliyetleri
ve faydalı ömür yılı açısından da demiryolunun
daha avantajlı olduğu ortadadır.
1997 yılı
istatistiklerine göre karayolunda trafik kazalarına neden
olan kusurlar, insan faktörü % 98, araç faktörü % 0,6, Yol faktörü ise
% 0,8 olarak saptanmıştır.
50 yıl ihmal
edilen demiryolu alt yapısı gün geçtikçe kötüleşmiş
ve yok olma aşamasına gelmiştir.
Buradan hareketle;
1. Demir yollarımızın
daha kaliteli hale getirilmesi amacıyla ihtiyaç duyulan durumların
saptanması,
2. TCDDnin
işletmecilik faaliyetlerinde dış müdahalelerden
korunabilmesi için ulusal demiryolu politikamızın
oluşturulması ve çalışmalara en kısa zamanda
başlanması,
3. Raylı
sistemlerin etkin kullanıldığı ülkelerde başarıyı
getiren yöntemlerin saptanması ve ülkemizdeki durumlarla
karşılaştırılması,
4. Demiryollarının
kalifiye eleman ihtiyacı için Demiryolu Meslek lisesinin
etkin hale getirilmesi, ayrıca demiryolu işletmesi ve
demiryolu mühendislik fakültelerinin oluşturulması yönünde
araştırmalar yapılarak uygulanabilirliğinin
değerlendirilmesi,
5. TCDD, Limanlar
ve Hava Meydanlarının, Demiryollarını da kapsayacak
şekilde işletmecilik faaliyetleriyle birleştirilmesi
ve hizmetlerini bütünlük içinde yürütmesi için çalışmalar
yapılması,
6. Demiryolları
araç-gereçleri ve yedek parçalarının iç piyasadan temini
amacıyla her türlü araştırmayı, test ve laboratuar
verilerini elde edebilen; demiryollarının tanıtımı
ve dünyadaki işletme faaliyetleri ışığında,
tedbirler geliştirecek ve projelendirmeyi sağlayacak Demiryolları
ile ilgili bir araştırma ve eğitim kurumunun oluşturulup,
ülkemizdeki işlerliğinin sağlanması çalışmalarının
yapılması,
7. Hızlandırılmış
tren olarak başlayan ve büyük bir hezimetle sona eren; hızlı
raylı sistem taşımacılığının,
hızlı tren çalışmaları ile etkin hale getirilmesi
ve bu çalışmalar yapılırken, ülkemizin ihtiyaçları,
coğrafi yapısı ve gelişmesinin de göz önünde bulundurularak
planlamalar yapılmasının sağlanması,
8. Küresel
ısınma, çevre kirliliği ve petrole dayalı enerji
kaynaklarındaki azalmalar göz önünde bulundurulduğunda;
Demiryolu taşımacılığı aynı zamanda
çevre dostu olarak karşımıza çıkmaktadır. Gelecek
nesillere yaşanabilir bir çevre bırakmak için, Çevre Bakanlığı
ve Sağlık Bakanlığı ile de koordine bir çalışma
içerisine girilerek, demiryolu projelerine destek sağlanması.
Çalışmalarının
yapılarak, demiryollarının ülkemizde istenilen
aşamaya gelmesinin sağlanması ve bu konuda halkımızın
bilgilendirilerek, gerekli bilinç oluşturulmalı ve gerekli
çalışmalara en kısa sürede başlanmalıdır.
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki
yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusundaki ön görüşmeler, sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Sayın milletvekilleri,
Millî Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik gündemin Sözlü
Sorular kısmının 6, 7, 9, 18, 19, 20, 21, 22, 60, 61, 62,
63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77 ve 78inci sıralarındaki
soruları birlikte cevaplandırmak istemişlerdir.
Sayın Bakanın
bu istemini sırası geldiğinde yerine getireceğim.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi
vardır, okutup oylarınıza sunacağım:
A)
TEZKERELER (Devam)
2.-
Suriye Arap Cumhuriyeti Gurbetçiler Bakanı Dr. Bouthaina
Shaabanın daveti üzerine Suriyeye; Azerbaycan Cumhuriyeti
Aile, Çocuk ve Kadından Sorumlu Devlet Komitesi Başkanı
Prof. Hicran Hüseynovanın daveti üzerine de Azerbaycana
resmî ziyaretler gerçekleştirecek olan Devlet Bakanı Nimet
Çubukçu başkanlığındaki heyete, İstanbul Milletvekili
Ayşe Nur Bahçekapılının da katılmasına
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/210)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kuruluna
Suriye Arap Cumhuriyeti
Gurbetçiler Bakanı Dr. Bouthaina Shaabanın daveti üzerine
Suriyeye; Azerbaycan Cumhuriyeti Aile, Çocuk ve Kadından Sorumlu
Devlet Komitesi Başkanı Prof. Hicran Hüseynovanın
daveti üzerine de Azerbaycana resmi ziyaretler gerçekleştirecek
olan Devlet Bakanı Nimet Çubukçu başkanlığındaki
heyete, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılının
katılımı, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620
sayılı Kanunun 8. Maddesi gereğince Genel Kurulun
tasviplerine sunulur.
Köksal
Toptan
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN
Tezkereyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Tezkere kabul edilmiştir.
Danışma
Kurulunun bir önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım:
VI.-
ÖNERİLER
A)
DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ
1.-
Gündemdeki sıralama ve çalışma saatlerinin yeniden
düzenlenmesi ile 6/11/2007 Salı günkü birleşimde sözlü sorulardan
sonra, diğer denetim konularının görüşülmeyerek,
kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine ilişkin
Danışma Kurulu önerisi
Danışma Kurulu Önerisi
No: 14 Tarihi:
06.11.2007
Danışma
Kurulunun 06.11.2007 Salı günü yaptığı toplantıda,
aşağıdaki önerilerin Genel Kurulun onayına sunulması
uygun görülmüştür.
|
|
Köksal Toptan |
|
|
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi |
|
|
|
Başkanı |
|
|
|
Sadullah Ergin |
Kemal Anadol |
|
|
Adalet ve Kalkınma Partisi |
Cumhuriyet Hak Partisi |
|
|
Grubu Başkanvekili |
Grubu Başkanvekili |
|
|
|
|
|
|
Mehmet Şandır |
Selahattin Demirtaş |
|
|
Milliyetçi Hareket Partisi |
Demokratik Toplum Partisi |
|
|
Grubu Başkanvekili |
Grubu Başkanvekili |
Öneriler:
1. Gündemin Kanun
Tasarısı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmının 13 üncü sırasında yer
alan 31 sıra sayılı kanun tasarısının bu
kısmın 1 inci sırasına, 18 inci sırasında
yer alan 37 sıra sayılı kanun tasarısının
2 nci sırasına, 24 üncü sırasında yer alan 44
sıra sayılı kanun tasarının 3 üncü sırasına,
2 nci sırasında yer alan 19 sıra sayılı kanun
tasarısının 4 üncü sırasına, 4 üncü sırasında
yer alan 21 sıra sayılı kanun tasarısının
5 inci sırasına, 25 inci sırasında yer alan 45
sıra sayılı 8.5.2007 tarihli ve 5654 sayılı Nükleer
Güç Santrallerinin Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji
Satışına İlişkin Kanun ve Anayasanın 89
uncu ve 104 üncü Maddeleri Gereğince Cumhurbaşkanınca
Bir daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresinin 6
ncı sırasına alınması ve diğer kanun tasarı
ve tekliflerinin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,
2. Genel Kurulun
6.11.2007 Salı günü 15.00-20.00 ve 7.11.2007 Çarşamba günü
14.00-19.00 saatleri arasında; 8.11.2007 Perşembe günü Birleşiminin
saat 14.00de başlaması ve bu Birleşimde ise 45 sıra
sayılı 8.5.2007 tarihli ve 5654 sayılı Nükleer Güç
Santrallerinin Kurulması, İşletilmesi ile Enerji Satışına
İlişkin Kanun ve Anayasanın 89 uncu ve 104 üncü Maddeleri
Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek
Üzere Geri Gönderme Tezkeresinin görüşmelerinin tamamlanmasına
kadar çalışmalarını sürdürmesi,
3. 6.11.2007 Salı
günkü Birleşimde sözlü sorulardan sonra, diğer denetim konularının
görüşülmeyerek, kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi,
Önerilmiştir.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan, söz istiyorum.
BAŞKAN Sayın
Genç, lehte mi aleyhte mi?
KAMER GENÇ (Tunceli)
Aleyhte söz istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Genç.
Süreniz on dakikadır
Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın
Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çalışmalarına
başlaması aşağı yukarı üç ayı geçti.
Bu üç aylık zaman içinde, maalesef, görüyorsunuz, Bakanlar Kurulu
sıraları boş. Bakanlar Kurulu, her nedense, bu Meclise
küsmüş. Bunlar küstüklerine göre, bunlara bir tezkere verelim.
Gitsinler, buraya temelli gelmesinler. (DTP sıralarından
alkışlar)
Şimdi burada
önemli olan
Bakın, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, milletvekilleri,
bu kürsüye gelir ve burada çeşitli sorunları dile getirirler.
Bakanların gelip de bu soruları cevaplaması lazım.
Biraz önce, gündem dışı üç önemli konu dile getirildi.
Ama, maalesef, Bakanlar Kurulu bu Meclisi ciddiye almıyor. Bu
Meclisi ciddiye almaları için, Meclisin bunlara gerekli olan
tepkiyi göstermesi lazım.
Türkiyenin
çok ciddi sorunları var. Tabii, muhalefet partilerimiz de
hükûmete çok büyük şeyler gösteriyorlar, yani AKP Grubuna bayağı
anlayışla yaklaşıyorlar. Her nedense, bugün, soru
önergelerinden sonra demişler
Soru önergeleri
Bakın, şimdi, gündemde, aşağı yukarı yirmiye
yakın araştırma ve genel görüşme önergeleri var.
Şimdi, Bakanlar Kurulu gelmiyor, kaç birleşimdir sorular
yanıtlanmıyor. Bugün, işte, bir tek Millî Eğitim Bakanı
gelmiş, yirmi tane soruyu birden cevaplayacağını
söylemiş. Tabii, onun da, hangilerini cevaplayacağını
bilmiyoruz. Şimdi, bu sorularda çok önemli şeyler var değerli
milletvekilleri.
Şimdi, evvela,
bizim, geldiğimiz bölgelerin çok ciddi sıkıntıları
var. Mesela, benim ilimde, Köy Hizmetlerinde şu anda akaryakıt
yok. Akaryakıt bekleyen bütün o araçlar boş duruyor. Orada
personele bir sürü para veriyorsunuz. Makineler orada duruyor.
Öte taraftan da vatandaş köyüne gidemiyor, yolu yapılmıyor,
çeşitli hizmetlerden mahrum kalıyor. Şimdi, Köy Hizmetleri
araçlarının yakıtlarının hiçbir suretle eksik
olmaması lazım. Bu yakıt eksikliği nedeniyle devletin
kaybı çok büyük.
Benim ilimde
çok ciddi bir terör sorunu var. Bu terörden birçok insanımız
zarar gördü. İşte, bütün köyler boşaltıldı.
Sonra bir kanun çıkarıldı. Evet, hükûmeti tebrik ediyoruz,
2003 yılında kanun çıkardılar, ama kanunu uygulamak
marifet, kanun çıkarmak önemli değil. 2003 yılında
kanunu çıkarmışsınız, vatandaşın zarar
ziyanını tespit etmişsiniz, ödemiyorsunuz. Böyle bir
şey olur mu arkadaşlar? Yani, mademki kanunu çıkarmışsınız
Vatandaşın evi yanmış, ağaçları yanmış,
köyünü terk etmiş, ya büyük şehirlere gitmiş, sefalet
içinde, hiç olmazsa bir an önce bu insanlarımızın bu zararlarını
ödeyin.
Ben geçen gün
sordum işte, mesela Tunceliye, işte şimdiye kadar,
2003 yılından bugüne kadar 18 trilyon zarar ziyan -daha tespit
edilen yani o da, aslında tabii en büyük zarar orada- 18 trilyonun
ancak işte 13 trilyonunu ödemiş, 3 trilyon bekliyor, o da
çok düşük veriliyor. Yani, işte maalesef orada
Ben bir defa
valiye sormuştum İki yüz bine yakın talep var. diyor.
İki yüz bine yakın talebi siz karşılayabilmeniz
için ora için özel bir komisyon kurmanız lazım, yani 5-6 tane
memur veyahut da işte ne bileyim mülki amirlerin, arkadaşlarımızın,
güçleri de yetmiyor. Bunu bir an önce çözmek lazım.
Burada çıkıyor
bakanlar o kadar kendilerini methediyorlar ki ben hayret ediyorum,
acaba biz mi bu memlekette yaşamıyoruz, yoksa bu bakanlar
mı bu memlekette yaşamıyor! Bir Sağlık Bakanı
diyor ki: Ben her şeyi güllük gülistanlık yaptım. Soruyorum,
benim ilçelerimde doktor yok. İşte Hozatta yok, Ovacıkta
yok, Nazımiyede yok, Pülümürde yok, ama Sağlık Bakanlığına
geldiği zaman ohoo bunlar harikalar yaratmış. Yahu bu
harikaları yarattınızsa bu harikalar nereye gitti
kardeşim, gelin de biz de görelim.
Şimdi, değerli
milletvekilleri, biz, tabii burada bağımsız milletvekiliyiz,
yani ben, işte birkaç tane bağımsız milletvekili
arkadaşımız var. Şimdi, özelikle Meclis Başkanlık
Divanı veyahut da parti grupları Danışma Kurulu
oluşturuyorlar, bizim haberimiz olmuyor. Hangi kanunun hangi
saatte müzakere edileceğinden haberimiz olmuyor. Hele bu
arada aldıkları zaman da bizim bunun çalışmalarına
katılma imkânımız olmuyor. Çünkü biliyorsunuz İç
Tüzüke göre kanun ele alındığı zaman, müzakereye,
bir kişinin imzasıyla önerge veremiyorsunuz, ama bizim de
buna katılma hakkımız var. Onun için, daha bundan önce
bizlere de bu konuda haber verilmesi lazım. Nitekim, DSPli arkadaşlarımızın
13 tane milletvekili var, bu arkadaşlarımıza da belirli
bir bilgi verilmesi lazım. Bu da, bizim, tabii Türkiye Büyük Millet
Meclisi çalışmalarımızdan yoksun oluyor.
Bu soru önergeleri
içinde çok ciddi, inanmanızı istiyorum, bizim için hayati
olan -konu teşkil eden- konular var. Mesela bizim bir Pertek Köprüsü
var. Kaç seneden beri yapılması gereken köprü. Şimdi,
bu Keban Barajını biliyorsunuz, yapıldı, Keban
Barajının elektriğinden ülkenin her tarafı yararlanıyor.
Ama işte Hozat ilçemiz, Pertek ilçemiz, Çemişgezek ilçelerimiz,
feribot çalışıyor burada, tek belediyenin feribotu
-Pertekte gerçi bir iki tane feribot daha var- belli bir saatten
sonra, burası tabii terör bölgesi de olduğu için, hele saat
8-9dan sonra bir hasta olduğu zaman çok zor şartlarla insanlar
oradan -işte tabii mahallinde yeteri kadar doktor, sağlık
personeli olmayınca- mecburen Elâzığa kaldırılıyor.
O insanlar ondan sonra hayati tehlike geçiriyorlar. Bir an önce bunun
Maliyeti ne? Olsa olsa 70-80 milyon dolarlık bir köprüdür. Ne
olacak yani! Sizin bir günlük keyfî harcamalarınız işte!
Getiriyorsunuz, Tayyip Erdoğan diyor ki, 67 trilyona bir uçak
alacağım diyor. İşte, Çankayanın bütçesine,
Bütçe Plan Komisyonuna gittim, orada 23 trilyon bir ek ödenek, yani
32 trilyondan 55 trilyona çıkıyor. Bir AKPli milletvekili
diyor ki, yahu 23 trilyon zam yapmışız, ne olacak diyor.
23 trilyon dediğin ne yahu diyor, iki tane daire parası. Yahu
tabii yani, size iki daire parası gelir ama 23 trilyonla 5 bin
tane işsiz adamın bir senede ayda 500 milyon parayla geçimini
sağlarsınız. Yani 5 bin tane işsiz adamın bir
senede alabileceği parayı siz 2 kişinin refahı
için, huzuru için, sefahati için bir kuruma veriyorsunuz. Tabii sizin
sosyal adalet anlayışınızın belirtisi budur.
Efendim diyor, ya ne olacak diyor, 23 trilyon diyor, işte iki daire
parası diyor. Tabii çok zengin olunca, çok para da olunca, çok paralar
da şey edince bu çok basit bir ifade geliyor ama öte tarafta insanlar
çöplerde ekmek topluyorlar. Bu, Türkiyenin bir gerçeği. Onun
için devletin parasını da böyle çarçur etmemek lazım.
Bunları yerinde karşılamak lazım. Şimdi bunları
yerinde şey edebilmemiz için bizim denetim görevini yapmamız
lazım. Denetim görevini yapmıyoruz ki. Nerede, ne paralar
harcanıyor
Bir defa, teftişi kaldırdınız.
İç denetimi, geçen gün, burada, işte 2010 Kültür Ajansının
kurulmasıyla ilgili kanunda da konuştuk. Yani devletin
denetim kurumları da işlemez hâlde. Getiriyorsunuz, kendi
emrinizdeki müfettişlere denetimi veriyorsunuz. O müfettişlerin
zaten sizin yaptığınız harcamalara, keyfî uygulamalara
karşı çıkmaları mümkün değil. Çıkanlar da
olursa, emekliye sevk ediyorsunuz veyahut da istirahata gönderiyorsunuz.
Ama lehinize raporlar düzenlediği zaman da tabii en üst görevlere
getiriyorsunuz.
Ben şimdi
rica ediyorum, özellikle bizim de burada sağlıklı görev
yapabilmemiz için, lütfen, bu Danışma Kurulu, son zamanlarda,
gündeme dahi girmemiş kanunları getirip de bizi emrivakilerle
karşı karşıya bırakmasın. Denetim konularına
özellikle Meclisin değer vermesi lazım. Türkiye Büyük Millet
Meclisinin, biliyorsunuz, iki tane görevi var, önemli görevi var:
Birisi denetim görevi, birisi yasama görevi. Yasama görevini
salı günleri getiriyoruz, Danışma Kurulu kararlarıyla,
bu denetimi bir nevi yok sayıyoruz. Kaç tane salı günü geçti,
aynı duruma geldi. Nasıl olmuşsa, bu defa, işte
Hükûmet, sorulara cevap verecek. Bizim istediğimiz, Hükûmetin,
bu memleketin sağlıklı bir yönetime kavuşabilmesi
için, denetim konularının da bu salonda enine boyuna görüşülmesi
ve yapılması gerekir. Ben bunları belirtmek için söz aldım.
Saygılar
sunuyorum efendim.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Genç.
Öneri üzerinde
başka söz isteyen yok herhâlde.
Oylarınıza
sunuyorum öneriyi: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Danışma
Kurulu önerisi kabul edilmiştir. Teşekkürler.
Sayın milletvekilleri,
gündemin Sözlü Sorular kısmına geçiyoruz.
VII.-
SORULAR VE CEVAPLAR
A)
SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Rum gemilerinin Türk limanlarını
kullandığı iddiasına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/1)
BAŞKAN Soruyu
cevaplandıracak olan Sayın Bakan? Yok
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
2.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahandaki doğalgaz
yatırımlarına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/2)
BAŞKAN Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan? Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
3.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahanda vergisiz mazot
ithalatı izni verilip verilmeyeceğine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/3)
BAŞKAN Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan? Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
4.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahan Ardanuç Karayoluna
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4)
BAŞKAN Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan? Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
5.-
Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahan İl Merkezinden
geçen karayolunun onarımına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/5)
BAŞKAN Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan? Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
6.-
Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokatta Güzel Sanatlar
Fakültesi kurulup kurulmayacağına ilişkin Millî
Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/7) ve Millî Eğitim
Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
7.-
Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzünün, Bilecik ilinin öğretmen
ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü
soru önergesi (6/9) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin
cevabı
8.-
Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzünün, Bilecik ilinde üniversite
öğrenci yurdu yapılıp yapılmayacağına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/13) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
9.-Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir okulun bakım ve onarımına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/24) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
10.-Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir okulun bakım ve onarımına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/25) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
11.-Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir okulun bakım ve onarımına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/26) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
12.-Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir okulun bakım ve onarımına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/27) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
13.-Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir okulun bakım ve onarımına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/28) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
14.-Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir okulun bakım ve onarımına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/66) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
15.-Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir okulun bakım ve onarımına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/67) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
16.-Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir okulun bakım ve onarımına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/68) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
17.-Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir okulun bakım ve onarımına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/69) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
18.-Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir okulun bakım ve onarımına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/70) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
19.-Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir okulun bakım ve onarımına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/71) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
20.-Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir okulun bakım ve onarımına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/72) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
21.-Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir okulun bakım ve onarımına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/73) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
22.-Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir okulun bakım ve onarımına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/74) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
23.-Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir okulun bakım ve onarımına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/75) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
24.-Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir okulun bakım ve onarımına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/76) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
25.-Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir okulun bakım ve onarımına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/77) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
26.-Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir okulun bakım ve onarımına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/78) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
27.-Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir okulun bakım ve onarımına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/79) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
28.-Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir okulun bakım ve onarımına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/80) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
29.-Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir okulun bakım ve onarımına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/81)
ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
30.-Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir okulun bakım ve onarımına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/82) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
31.-Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir okulun bakım ve onarımına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/83) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
32.-Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, Tuncelide taşımalı
eğitim sistemine ve kapatılan okulların açılıp
açılmayacağına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
sözlü soru önergesi (6/84) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin
cevabı
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Millî Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik,
gündemin Sözlü Sorular kısmının 6, 7, 9, 18, 19, 20,
21, 22, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77
ve 78inci sıralarındaki soruları birlikte cevaplandırmak
istemişlerdir.
Şimdi, bu
soruları sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorumun Millî Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını arz ederim. 20.08.2007
Saygılarımla.
Reşat
Doğru
Tokat
Soru:
Tokat Gaziosmanpaşa
Üniversitesi bünyesinde Güzel Sanatlar Fakültesi kurulması
Rektörlüğün teklifi ile Yükseköğretim Genel Kurulunca da
uygun bulunarak Bakanlığınıza bildirilmiş
olmasına rağmen 3 yıldır kurulmamıştır.
Tokatta Güzel Sanatlar Fakültesi kurulacak mıdır, kurulacak
ise hangi tarihte kurulacaktır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Millî Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin
Çelik tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
arz ederim.
Yaşar
Tüzün
Bilecik
Bilecik ilimizde
2007-2008 öğretim yılı öncesi yaklaşık 100
öğretmen tayin olmuş, 40 öğretmen emekliye ayrılmıştır.
Edindiğim bilgilere göre yeni atamalarda 50 asil 20 sözleşmeli
olmak üzere 70 öğretmen atanmıştır. Mevcut açık
daha da artmıştır.
1- Önümüzdeki günlerde yeni öğretmen
atamalarınız olacak mıdır?
2- Bu atamalarda Bilecik ilinin öğretmen
açıkları kapatılacak mıdır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik tarafından
sözlü olarak cevaplandırılması için gereğini arz
ederim.
Yaşar
Tüzün
Bilecik
Bilecik ilimiz
büyük illerimizin arasına sıkışmış küçük
bir ilimizdir dolayısıyla istihdam problemi hat safhada
yaşanmaktadır. Geçtiğimiz yasama yılı içerisinde
ilimize Bilecik üniversitesi kuruldu. Bu yıl öğrenci alamadı
ama önümüzdeki yıl içerisinde öğrenci alması halinde
konut problemi daha yoğun yaşanacaktır.
1- Yeni kurulan üniversiteler için yurt
yapılması planlanmakta mıdır?
2- Bilecik ilimize de yurt yapmayı
planlıyor musunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Millî Eğitim Bakanı tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla
arz ederim.15.08.2007
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan ili
Çıldır ilçesi Yukarıcambaz köyünde bulunan 5 yıllık
İlköğretim Okulumuzda yaşanan gerek öğretmen, gerekse
okul binamıza ilişkin istinat duvarı ve tuvaletin olmaması,
çatının akması, pencerelerin sağlıksız
olması gibi sorunlar hızla büyümektedir. Yaklaşık
24 öğrenci bulunan okulumuzun öğretmen açığı
genellikle vekil öğretmenlerle karşılanmaya çalışılmakta,
görevleri biten vekil öğretmenlerimizin her yıl değişmesi
nedeniyle öğrencilerimiz başarısız olmaktadırlar.
Asaleten gelen öğretmenlerimiz lojmanların bakımsızlığı
gibi çok önemli bir sorunla karşı karşıya kaldığından
bir an önce kaçmanın yollarını aramaktadırlar.
1- Ardahan'da
yaşanan yaz mevsiminin kısalığını da göz
önünde bulundurarak Yukarıcambaz köy okulumuza bakım onarımının
yapılarak 2007-2008 eğitim ve öğretim yılına
yetiştirilmesi konusunda ne gibi bir çalışmanız
var?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Milli Eğitim Bakanı tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla
arz ederim. 15.08.2007
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan ili
Çıldır ilçesi Yıldırımtepe köyünde bulunan
5 yıllık İlköğretim Okulumuzda yaşanan gerek
öğretmen, gerekse okul binamıza ilişkin istinat duvarı
ve tuvaletin olmaması, çatının akması, pencerelerin
sağlıksız olması gibi sorunlar hızla büyümektedir.
Yaklaşık 25 öğrenci bulunan okulumuzun öğretmen
açığı genellikle vekil öğretmenlerle karşılanmaya
çalışılmakta, görevleri biten vekil öğretmenlerimizin
her yıl değişmesi nedeniyle öğrencilerimiz başarısız
olmaktadırlar. Asaleten gelen öğretmenlerimiz, lojmanların
bakımsızlığı gibi çok önemli bir sorunla karşı
karşıya kaldığından bir an önce kaçmanın
yollarını aramaktadırlar.
1- Ardahan'da
yaşanan yaz mevsiminin kısalığını da göz
önünde bulundurarak Yıldırımtepe köy okulumuza bakım
onarımının yapılarak 2007-2008 eğitim ve
öğretim yılına yetiştirilmesi konusunda ne gibi
bir çalışmanız var?
2- Öğretmenlerimizin
barınma ihtiyacını karşılayacak lojmanın
tadilat ve tamiratının yapılması için bir girişimde
bulunacak mısınız?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Milli Eğitim Bakanı tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla
arz ederim. 15.08.2007
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan ili
Çıldır ilçesi Taşdeğirmen köyünde bulunan 5
yıllık İlköğretim Okulumuzda yaşanan gerek
öğretmen, gerekse okul binamıza ilişkin istinat duvarı
ve tuvaletin olmaması, çatının akması, pencerelerin
sağlıksız olması gibi sorunlar hızla büyümektedir.
Yaklaşık 54 öğrenci bulunan okulumuzun öğretmen
açığı genellikle vekil öğretmenlerle karşılanmaya
çalışılmakta, görevleri biten vekil öğretmenlerimizin
her yıl değişmesi nedeniyle öğrencilerimiz başarısız
olmaktadırlar. Asaleten gelen öğretmenlerimiz, lojmanların
bakımsızlığı gibi çok önemli bir sorunla karşı
karşıya kaldığından bir an önce kaçmanın
yollarını aramaktadırlar.
1- Ardahan'da
yaşanan yaz mevsiminin kısalığını da göz
önünde bulundurarak Taşdeğirmen köy okulumuza tuvalet yapılması
ve bakım onarımının yapılarak 2007-2008
eğitim ve öğretim yılına yetiştirilmesi konusunda
ne gibi bir çalışmanız var?
2- Öğretmenlerimizin
barınma ihtiyacını karşılayacak lojman tadilat
ve tamiratının yapılması için bir girişimde
bulunacak mısınız?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Milli Eğitim Bakanı tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla
arz ederim. 15.08.2007
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan ili
Çıldır ilçesi Semihaşakir köyünde bulunan 5 yıllık
İlköğretim Okulumuzda yaşanan gerek öğretmen, gerekse
okul binamıza ilişkin istinat duvarı ve tuvaletin olmaması,
çatının akması, pencerelerin sağlıksız
olması gibi sorunlar hızla büyümektedir. Yaklaşık
27 öğrenci bulunan okulumuzun öğretmen açığı
genellikle vekil öğretmenlerle karşılanmaya çalışılmakta,
görevleri biten vekil öğretmenlerimizin her yıl değişmesi
nedeniyle öğrencilerimiz başarısız olmaktadırlar.
Asaleten gelen öğretmenlerimiz, lojmanların bakımsızlığı
gibi çok önemli bir sorunla karşı karşıya kaldığından
bir an önce kaçmanın yollarını aramaktadırlar.
1- Ardahan'da
yaşanan yaz mevsiminin kısalığını da göz
önünde bulundurarak Semihaşakir köy okulumuzun bakım onarımının
yapılarak 2007-2008 eğitim ve öğretim yılına
yetiştirilmesi konusunda ne gibi bir çalışmanız
var?
2- Öğretmenlerimizin
barınma ihtiyacını karşılayacak lojmanın
tadilat ve tamiratının yapılması için bir girişimde
bulunacak mısınız?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Milli Eğitim Bakanı tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla
arz ederim. 15.08.2007
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan ili
Çıldır ilçesi Sazlısu köyünde bulunan 5 yıllık
İlköğretim Okulumuzda yaşanan gerek öğretmen, gerekse
okul binamıza ilişkin istinat duvarı ve tuvaletin olmaması,
çatının akması, pencerelerin sağlıksız
olması gibi sorunlar hızla büyümektedir. Yaklaşık
25 öğrenci bulunan okulumuzun öğretmen açığı
genellikle vekil öğretmenlerle karşılanmaya çalışılmakta,
görevleri biten vekil öğretmenlerimizin her yıl değişmesi
nedeniyle öğrencilerimiz başarısız olmaktadırlar.
Asaleten gelen öğretmenlerimiz, lojmanların bakımsızlığı
gibi çok önemli bir sorunla karşı karşıya kaldığından
bir an önce kaçmanın yollarını aramaktadırlar.
1- Ardahanda
yaşanan yaz mevsiminin kısalığını da göz
önünde bulundurarak Sazlısu köy okumuzun bakım onarımının
yapılarak 2007-2008 eğitim ve öğretim yılına
yetiştirilmesi konusunda ne gibi bir çalışmanız
var?
2- Öğretmenlerimizin
barınma ihtiyacını karşılayacak lojmanın
tadilat ve tamiratının yapılması için bir girişimde
bulunacak mısınız?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Millî Eğitim Bakanı tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla
arz ederim. 15.08.2007
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan ili
Çıldır ilçesi Akkiraz köyünde bulunan 5 yıllık
İlköğretim Okulumuzda yaşanan gerek öğretmen, gerekse
okul binamıza ilişkin istinat duvarı ve tuvaletin olmaması,
çatının akması, pencerelerin sağlıksız
olması gibi sorunlar hızla büyümektedir. Yaklaşık
30 öğrenci bulunan okulumuzun öğretmen açığı
genellikle vekil öğretmenlerle karşılanmaya çalışılmakta,
görevleri biten vekil öğretmenlerimizin her yıl değişmesi
nedeniyle öğrencilerimiz başarısız olmaktadırlar.
Asaleten gelen öğretmenlerimiz, lojmanların bakımsızlığı
gibi çok önemli bir sorunla karşı karşıya kaldığından
bir an önce kaçmanın yollarını aramaktadırlar.
1- Ardahan'da
yaşanan yaz mevsiminin kısalığını da göz
önünde bulundurarak Akkiraz köy okulumuzun bakım ve onarımının
yapılarak 2007-2008 eğitim ve öğretim yılına
yetiştirilmesi konusunda ne gibi bir çalışmanız
var?
2- Okulumuzda
yaşanan öğretmen açığımızın giderilmesi
için gerekli atamalar yönünde bir çalışmanız var
mı?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Milli Eğitim Bakanı tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla
arz ederim. 15.08.2007
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan ili Çıldır ilçesi
Kaşlıkaya köyünde bulunan 5 yıllık İlköğretim
Okulumuzda yaşanan gerek öğretmen, gerekse okul binamıza
ilişkin istinat duvarı ve tuvaletin olmaması, çatının
akması, pencerelerin sağlıksız olması gibi
sorunlar hızla büyümektedir. Yaklaşık 30 öğrenci
bulunan okulumuzun öğretmen açığı genellikle vekil
öğretmenlerle karşılanmaya çalışılmakta,
görevleri biten vekil öğretmenlerimizin her yıl değişmesi
nedeniyle öğrencilerimiz başarısız olmaktadırlar.
Asaleten gelen öğretmenlerimiz, lojmanların bakımsızlığı
gibi çok önemli bir sorunla karşı karşıya kaldığından
bir an önce kaçmanın yollarını aramaktadırlar.
1- Ardahan'da
yaşanan yaz mevsiminin kısalığını da göz
önünde bulundurarak Kaşlıkaya köy okulumuzun tuvaleti
olmaması nedeniyle öğrenciler mağdur olmaktadır.
Okula tuvalet yapılması ve okulun bakım onarımının yapılarak
2007-2008 eğitim ve öğretim yılına yetiştirilmesi
konusunda ne gibi bir çalışmanız var?
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Milli Eğitim Bakanı tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla
arz ederim. 15.08.2007
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan ili
Çıldır ilçesi Gölbelen köyünde bulunan 5 yıllık
İlköğretim Okulumuzda yaşanan gerek öğretmen, gerekse
okul binamıza ilişkin istinat duvarı ve tuvaletin olmaması,
çatının akması, pencerelerin sağlıksız
olması gibi sorunlar hızla büyümektedir. Okulumuzun
öğretmen açığı genellikle vekil öğretmenlerle
karşılanmaya çalışılmakta, görevleri biten
vekil öğretmenlerimizin her yıl değişmesi nedeniyle
öğrencilerimiz başarısız olmaktadırlar.
Asaleten gelen öğretmenlerimiz, lojmanların bakımsızlığı
gibi çok önemli bir sorunla karşı karşıya kaldığından
bir an önce kaçmanın yollarını aramaktadırlar.
1- Ardahan'da
yaşanan yaz mevsiminin kısalığını da göz
önünde bulundurarak Gölbelen köy okulumuzun istinat duvarının
yapılarak 2007-2008 eğitim ve öğretim yılına
yetiştirilmesi konusunda ne gibi bir çalışmanız
var?
2- Okulumuzda
yaşanan öğretmen açığımızın giderilmesi
için gerekli atamalar yönünde bir çalışmanız var
mı?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Milli Eğitim Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim. 15.08.2007
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan ili
Çıldır ilçesi Gölebakan köyünde bulunan 5 yıllık
İlköğretim Okulumuzda yaşanan gerek öğretmen, gerekse
okul binamıza ilişkin istinat duvarı ve tuvaletin olmaması,
çatının akması, pencerelerin sağlıksız
olması gibi sorunlar hızla büyümektedir. Yaklaşık
60 öğrenci bulunan okulumuzun öğretmen açığı
genellikle vekil öğretmenlerle karşılanmaya çalışılmakta,
görevleri biten vekil öğretmenlerimizin her yıl değişmesi
nedeniyle öğrencilerimiz başarısız olmaktadırlar.
Asaleten gelen öğretmenlerimiz, lojmanların bakımsızlığı
gibi çok önemli bir sorunla karşı karşıya kaldığından
bir an önce kaçmanın yollarını aramaktadırlar.
1- Ardahan'da
yaşanan yaz mevsiminin kısalığını da göz
önünde bulundurarak Gölebakan köy okulumuzun bakım ve onarımının
yapılarak 2007-2008 eğitim ve öğretim yılına
yetiştirilmesi konusunda ne gibi bir çalışmanız
var?
2- Okulumuzda
yaşanan öğretmen açığımızın giderilmesi
için gerekli atamalar yönünde bir çalışmanız var
mı?
3- Öğretmenlerimizin
barınma ihtiyacını karşılayacak lojmanın
tadilat ve tamiratının yapılması için bir girişimde
bulunacak mısınız?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın
Milli Eğitim Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim. 15.08.2007
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan ili
Çıldır ilçesi Karakale köyünde bulunan 5 yıllık
İlköğretim Okulumuzda yaşanan gerek öğretmen, gerekse
okul binamıza ilişkin istinat duvarı ve tuvaletin olmaması,
çatının akması, pencerelerin sağlıksız
olması gibi sorunlar hızla büyümektedir. Yaklaşık
50 öğrenci bulunan okulumuzun öğretmen açığı
genellikle vekil öğretmenlerle karşılanmaya çalışılmakta,
görevleri biten vekil öğretmenlerimizin her yıl değişmesi
nedeniyle öğrencilerimiz başarısız olmaktadırlar.
Asaleten gelen öğretmenlerimiz, lojmanların bakımsızlığı
gibi çok önemli bir sorunla karşı karşıya kaldığından
bir an önce kaçmanın yollarını aramaktadırlar.
1- Ardahan'da
yaşanan yaz mevsiminin kısalığını da göz
önünde bulundurarak Karakale köy okulumuzun bakım ve onarımının
yapılarak 2007-2008 eğitim ve öğretim yılına
yetiştirilmesi konusunda ne gibi bir çalışmanız
var?
2- Okulumuzda
yaşanan öğretmen açığımızın giderilmesi
için gerekli atamalar yönünde bir çalışmanız var
mı?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Milli Eğitim Bakanı tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla
arz ederim. 15.08.2007
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan ili Çıldır ilçesi
Dirsekkaya köyünde bulunan 5 yıllık İlköğretim
Okulumuzda yaşanan gerek öğretmen, gerekse okul binamıza
ilişkin istinat duvarı ve tuvaletin olmaması, çatının
akması, pencerelerin sağlıksız olması gibi
sorunlar hızla büyümektedir. Yaklaşık 20 öğrenci
bulunan okulumuzun öğretmen açığı genellikle vekil
öğretmenlerle karşılanmaya çalışılmakta,
görevleri biten vekil öğretmenlerimizin her yıl değişmesi
nedeniyle öğrencilerimiz başarısız olmaktadırlar.
Asaleten gelen öğretmenlerimiz, lojmanların bakımsızlığı
gibi çok önemli bir sorunla karşı karşıya kaldığından
bir an önce kaçmanın yollarını aramaktadırlar.
1- Ardahan'da
yaşanan yaz mevsiminin kısalığını da göz
önünde bulundurarak Dirsekkaya köy okulumuzun dışarıda
olan tuvaletinin okul içine alınması ve bakım onarımının
yapılarak 2007-2008 eğitim ve öğretim yılına
yetiştirilmesi konusunda ne gibi bir çalışmanız
var?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Milli Eğitim Bakanı tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla
arz ederim. 15.08.2007
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan ili Çıldır ilçesi
Eskibeyrehatun köyünde bulunan 5 yıllık İlköğretim
Okulumuzda yaşanan gerek öğretmen, gerekse okul binamıza
ilişkin istinat duvarı ve tuvaletin olmaması, çatının
akması, pencerelerin sağlıksız olması gibi
sorunlar hızla büyümektedir. Yaklaşık 20 öğrenci
bulunan okulumuzun öğretmen açığı genellikle vekil
öğretmenlerle karşılanmaya çalışılmakta,
görevleri biten vekil öğretmenlerimizin her yıl değişmesi
nedeniyle öğrencilerimiz başarısız olmaktadırlar.
Asaleten gelen öğretmenlerimiz, lojmanların bakımsızlığı
gibi çok önemli bir sorunla karşı karşıya kaldığından
bir an önce kaçmanın yollarını aramaktadırlar.
1- Ardahan'da
yaşanan yaz mevsiminin kısalığını da göz
önünde bulundurarak Eskibeyrehatun köy okulumuzun bakım onarımının
yapılarak 2007-2008 eğitim ve öğretim yılına
yetiştirilmesi konusunda ne gibi bir çalışmanız
var?
2- Okulumuzda
yaşanan öğretmen açığımızın giderilmesi
için gerekli atamalar yönünde bir çalışmanız var
mı?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Milli Eğitim Bakanı tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla
arz ederim. 15.08.2007
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan ili Çıldır ilçesi Aşağıcambaz
köyünde bulunan 5 yıllık İlköğretim Okulumuzda yaşanan
gerek öğretmen, gerekse okul binamıza ilişkin istinat
duvarı ve tuvaletin olmaması, çatının akması,
pencerelerin sağlıksız olması gibi sorunlar
hızla büyümektedir. Yaklaşık 27 öğrenci bulunan
okulumuzun öğretmen açığı genellikle vekil
öğretmenlerle karşılanmaya çalışılmakta,
görevleri biten vekil öğretmenlerimizin her yıl değişmesi
nedeniyle öğrencilerimiz başarısız olmaktadırlar.
Asaleten gelen öğretmenlerimiz, lojmanların bakımsızlığı
gibi çok önemli bir sorunla karşı karşıya kaldığından
bir an önce kaçmanın yollarını aramaktadırlar.
1- Ardahanda
yaşanan yaz mevsiminin kısalığını da göz
önünde bulundurarak Aşağıcambaz köy okulumuzun bakım
ve onarımının yapılarak 2007-2008 eğitim ve
öğretim yılına yetiştirilmesi konusunda ne gibi
bir çalışmanız var?
2- Okulumuzda
yaşanan öğretmen açığımızın giderilmesi
için gerekli atamalar yönünde bir çalışmanız var
mı?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Millî Eğitim Bakanı tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla
arz ederim. 15.08.2007
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan ili
Çıldır ilçesi Başköy köyünde bulunan 5 yıllık
İlköğretim Okulumuzda yaşanan gerek öğretmen, gerekse
okul binamıza ilişkin istinat duvarı ve tuvaletin olmaması,
çatının akması, pencerelerin sağlıksız
olması gibi sorunlar hızla büyümektedir. Yaklaşık
27 öğrenci bulunan okulumuzun öğretmen açığı
genellikle vekil öğretmenlerle karşılanmaya çalışılmakta,
görevleri biten vekil öğretmenlerimizin her yıl değişmesi
nedeniyle öğrencilerimiz başarısız olmaktadırlar.
Asaleten gelen öğretmenlerimiz, lojmanların bakımsızlığı
gibi çok önemli bir sorunla karşı karşıya kaldığından
bir an önce kaçmanın yollarını aramaktadırlar.
1- Ardahanda
yaşanan yaz mevsiminin kısalığını da göz
önünde bulundurarak Başköy köy okulumuzun bakım ve onarımının
yapılarak 2007-2008 eğitim ve öğretim yılına
yetiştirilmesi konusunda ne gibi bir çalışmanız
var?
2- Okulumuzda
yaşanan öğretmen açığımızın giderilmesi
için gerekli atamalar yönünde bir çalışmanız var
mı?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Milli Eğitim Bakanı tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla
arz ederim. 15.08.2007
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan ili
Çıldır ilçesi Akçakale köyünde bulunan 5 yıllık
İlköğretim Okulumuzda yaşanan gerek öğretmen, gerekse
okul binamıza ilişkin istinat duvarı ve tuvaletin olmaması,
çatının akması, pencerelerin sağlıksız
olması gibi sorunlar hızla büyümektedir. Yaklaşık
30 öğrenci bulunan okulumuzun öğretmen açığı
genellikle vekil öğretmenlerle karşılanmaya çalışılmakta,
görevleri biten vekil öğretmenlerimizin her yıl değişmesi
nedeniyle öğrencilerimiz başarısız olmaktadırlar.
Asaleten gelen öğretmenlerimiz, lojmanların bakımsızlığı
gibi çok önemli bir sorunla karşı karşıya kaldığından
bir an önce kaçmanın yollarını aramaktadırlar.
1- Ardahan'da
yaşanan yaz mevsiminin kısalığını da göz
önünde bulundurarak Akçakale köy okulumuzun bakım ve onarımının
yapılarak 2007-2008 eğitim ve öğretim yılına
yetiştirilmesi konusunda ne gibi bir çalışmanız
var?
2- Okulumuzda
yaşanan öğretmen açığımızın giderilmesi
için gerekli atamalar yönünde bir çalışmanız var
mı?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Milli Eğitim Bakanı tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla
arz ederim.15.08.2007
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan ili
Çıldır ilçesi Akdarı köyünde bulunan 5 yıllık
İlköğretim Okulumuzda yaşanan gerek öğretmen, gerekse
okul binamıza ilişkin istinat duvarı ve tuvaletin olmaması,
çatının akması, pencerelerin sağlıksız
olması gibi sorunlar hızla büyümektedir. Yaklaşık
25 öğrenci bulunan okulumuzun öğretmen açığı
genellikle vekil öğretmenlerle karşılanmaya çalışılmakta,
görevleri biten vekil öğretmenlerimizin her yıl değişmesi
nedeniyle öğrencilerimiz başarısız olmaktadırlar.
Asaleten gelen öğretmenlerimiz, lojmanların bakımsızlığı
gibi çok önemli bir sorunla karşı karşıya kaldığından
bir an önce kaçmanın yollarını aramaktadırlar.
Ardahan'da yaşanan
yaz mevsiminin kısalığını da göz önünde bulundurarak
Akdarı köy okulumuzun suyunun içeriye alınarak bakım
ve onarımının yapılması ve 2007-2008 eğitim
ve öğretim yılına yetiştirilmesi konusunda ne
gibi bir çalışmanız var?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Milli Eğitim Bakanı tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla
arz ederim.15.08.2007
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan ili
Çıldır ilçesi Akkiraz köyünde bulunan 5 yıllık
İlköğretim Okulumuzda yaşanan gerek öğretmen, gerekse
okul binamıza ilişkin istinat duvarı ve tuvaletin olmaması,
çatının akması, pencerelerin sağlıksız
olması gibi sorunlar hızla büyümektedir. Yaklaşık
30 öğrenci bulunan okulumuzun öğretmen açığı
genellikle vekil öğretmenlerle karşılanmaya çalışılmakta,
görevleri biten vekil öğretmenlerimizin her yıl değişmesi
nedeniyle öğrencilerimiz başarısız olmaktadırlar.
Asaleten gelen öğretmenlerimiz, lojmanların bakımsızlığı
gibi çok önemli bir sorunla karşı karşıya kaldığından
bir an önce kaçmanın yollarını aramaktadırlar.
1- Ardahan'da
yaşanan yaz mevsiminin kısalığını da göz
önünde bulundurarak Akkiraz köy okulumuzun bakım ve onarımının
yapılarak 2007-2008 eğitim ve öğretim yılına
yetiştirilmesi konusunda ne gibi bir çalışmanız
var?
2- Okulumuzda
yaşanan öğretmen açığımızın giderilmesi
için gerekli atamalar yönünde bir çalışmanız var
mı?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Milli Eğitim Bakanı tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla
arz ederim.15.08.2007
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan ili
Çıldır ilçesi Damlıca köyünde bulunan 5 yıllık
İlköğretim Okulumuzda yaşanan gerek öğretmen, gerekse
okul binamıza ilişkin istinat duvarı ve tuvaletin olmaması,
çatının akması, pencerelerin sağlıksız
olması gibi sorunlar hızla büyümektedir. Yaklaşık
20 öğrenci bulunan okulumuzun öğretmen açığı
genellikle vekil öğretmenlerle karşılanmaya çalışılmakta,
görevleri biten vekil öğretmenlerimizin her yıl değişmesi
nedeniyle öğrencilerimiz başarısız olmaktadırlar.
Asaleten gelen öğretmenlerimiz, lojmanların bakımsızlığı
gibi çok önemli bir sorunla karşı karşıya kaldığından
bir an önce kaçmanın yollarını aramaktadırlar.
1- Ardahan'da
yaşanan yaz mevsiminin kısalığını da göz
önünde bulundurarak Damlıca köy okulumuzun istinat duvarının
yapılması ve bakım onarımının yapılarak
2007-2008 eğitim ve öğretim yılına yetiştirilmesi
konusunda ne gibi bir çalışmanız var?
2- Okulumuzda
yaşanan öğretmen açığımızın giderilmesi
için gerekli atamalar yönünde bir çalışmanız var
mı?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Milli Eğitim Bakanı tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla
arz ederim.15.08.2007
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan ili
Çıldır ilçesi Kenarbel köyünde bulunan 5 yıllık
İlköğretim Okulumuzda yaşanan gerek öğretmen, gerekse
okul binamıza ilişkin istinat duvarı ve tuvaletin olmaması,
çatının akması, pencerelerin sağlıksız
olması gibi sorunlar hızla büyümektedir. Yaklaşık
20 öğrenci bulunan okulumuzun öğretmen açığı
genellikle vekil öğretmenlerle karşılanmaya çalışılmakta,
görevleri biten vekil öğretmenlerimizin her yıl değişmesi
nedeniyle öğrencilerimiz başarısız olmaktadırlar.
Asaleten gelen öğretmenlerimiz, lojmanların bakımsızlığı
gibi çok önemli bir sorunla karşı karşıya kaldığından
bir an önce kaçmanın yollarını aramaktadırlar.
1- Ardahan'da
yaşanan yaz mevsiminin kısalığını da göz
önünde bulundurarak Kenarbel köy okulumuzun acil ihtiyacı
olan sıraların temin edilmesi ve okulun bakım onarımının
yapılarak 2007-2008 eğitim ve öğretim yılına
yetiştirilmesi konusunda ne gibi bir çalışmanız
var?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Milli Eğitim Bakanı tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla
arz ederim.15.08.2007
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan ili
Çıldır ilçesi Kurtkale köyünde bulunan 8 yıllık
İlköğretim Okulumuzda yaşanan gerek öğretmen, gerekse
okul binamıza ilişkin istinat duvarı ve tuvaletin olmaması,
çatının akması, pencerelerin sağlıksız
olması gibi sorunlar hızla büyümektedir. Yaklaşık
160 öğrenci bulunan okulumuzun öğretmen açığı
genellikle vekil öğretmenlerle karşılanmaya çalışılmakta,
görevleri biten vekil öğretmenlerimizin her yıl değişmesi
nedeniyle öğrencilerimiz başarısız olmaktadırlar.
Asaleten gelen öğretmenlerimiz, lojmanların bakımsızlığı
gibi çok önemli bir sorunla karşı karşıya kaldığından
bir an önce kaçmanın yollarını aramaktadırlar.
1- Okulumuzda
yaşanan İngilizce öğretmeni açığımızın
giderilmesi için gerekli atamalar yönünde bir çalışmanız
var mı?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Milli Eğitim Bakanı tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla
arz ederim.15.08.2007
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan ili
Çıldır ilçesi Meryem köyünde bulunan 5 yıllık
İlköğretim Okulumuzda yaşanan gerek öğretmen, gerekse
okul binamıza ilişkin istinat duvarı ve tuvaletin olmaması,
çatının akması, pencerelerin sağlıksız
olması gibi sorunlar hızla büyümektedir. Yaklaşık
25 öğrenci bulunan okulumuzun öğretmen açığı
genellikle vekil öğretmenlerle karşılanmaya çalışılmakta,
görevleri biten vekil öğretmenlerimizin her yıl değişmesi
nedeniyle öğrencilerimiz başarısız olmaktadırlar.
Asaleten gelen öğretmenlerimiz, lojmanların bakımsızlığı
gibi çok önemli bir sorunla karşı karşıya kaldığından
bir an önce kaçmanın yollarını aramaktadırlar.
1- Ardahan'da
yaşanan yaz mevsiminin kısalığını da göz
önünde bulundurarak Meryem köy okulumuzun bakım ve onarımının
yapılarak 2007-2008 eğitim ve öğretim yılına
yetiştirilmesi konusunda ne gibi bir çalışmanız
var?
2- Okulumuzda
yaşanan öğretmen açığımızın giderilmesi
için gerekli atamalar yönünde bir çalışmanız var
mı?
3- Öğretmenlerimizin
barınma ihtiyacını karşılayacak lojmanın
tadilat ve tamiratının yapılması için bir girişimde
bulunacak mısınız?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Milli Eğitim Bakanı tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla
arz ederim. 15.08.2007
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan ili
Çıldır ilçesi Sabaholdu köyünde bulunan 5 yıllık
İlköğretim Okulumuzda yaşanan gerek öğretmen, gerekse
okul binamıza ilişkin istinat duvarı ve tuvaletin olmaması,
çatının akması, pencerelerin sağlıksız
olması gibi sorunlar hızla büyümektedir. Yaklaşık
40 öğrenci bulunan okulumuzun öğretmen açığı
genellikle vekil öğretmenlerle karşılanmaya çalışılmakta,
görevleri biten vekil öğretmenlerimizin her yıl değişmesi
nedeniyle öğrencilerimiz başarısız olmaktadırlar.
Asaleten gelen öğretmenlerimiz, lojmanların bakımsızlığı
gibi çok önemli bir sorunla karşı karşıya kaldığından
bir an önce kaçmanın yollarını aramaktadırlar.
1- Ardahan'da
yaşanan yaz mevsiminin kısalığını da göz
önünde bulundurarak Sabaholdu köy okulumuzun eksik olan derslik sayısının
artırılması, tuvalet yapılması ve bakım
onarımının yapılarak 2007-2008 eğitim ve
öğretim yılına yetiştirilmesi konusunda ne gibi
bir çalışmanız var?
2- Okulumuzda
yaşanan öğretmen açığımızın giderilmesi
için gerekli atamalar yönünde bir çalışmanız var
mı?
3- Öğretmenlerimizin
barınma ihtiyacını karşılayacak lojmanın
tadilat ve tamiratının yapılması için bir girişimde
bulunacak mısınız?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın Milli Eğitim Bakanı tarafından
sözlü olarak cevaplandırılmasını saygılarımla
arz ederim. 15.08.2007
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan ili
Çıldır ilçesi Saymalı köyünde bulunan 5 yıllık
İlköğretim Okulumuzda yaşanan gerek öğretmen, gerekse
okul binamıza ilişkin istinat duvarı ve tuvaletin olmaması,
çatının akması, pencerelerin sağlıksız
olması gibi sorunlar hızla büyümektedir. Yaklaşık
23 öğrenci bulunan okulumuzun öğretmen açığı
genellikle vekil öğretmenlerle karşılanmaya çalışılmakta,
görevleri biten vekil öğretmenlerimizin her yıl değişmesi
nedeniyle öğrencilerimiz başarısız olmaktadırlar.
Asaleten gelen öğretmenlerimiz, lojmanların bakımsızlığı
gibi çok önemli bir sorunla karşı karşıya kaldığından
bir an önce kaçmanın yollarını aramaktadırlar.
1- Ardahan'da
yaşanan yaz mevsiminin kısalığını da göz
önünde bulundurarak Saymalı köy okulumuzun bakım onarımının
yapılarak 2007-2008 eğitim ve öğretim yılına
yetiştirilmesi konusunda ne gibi bir çalışmanız
var?
2- Okulumuzda
yaşanan öğretmen açığımızın giderilmesi
için gerekli atamalar yönünde bir çalışmanız var
mı?
3- Öğretmenlerimizin
barınma ihtiyacını karşılayacak lojmanın
tadilat ve tamiratının yapılması için bir girişimde
bulunacak mısınız?
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın aracılığınızla Milli
Eğitim Bakanı tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim. 02.09.2007
Kamer
Genç
Tunceli
Tunceli ilinde
geçmiş yıllarda köy okullarının büyük bir kısmı
yakılmış ve bunun yerine ilçelerde kurulan yatılı
bölge okullarında eğitim ve öğretime devam edilmektedir.
Bu okullara, öğrenciler hafta başlarında evlerinden
alınarak 15-20 gün sonra evlerine izine gönderilmekte ve 7 yaşında
olup da bu suretle okula alınan çocukların bu kadar bir süre
anne-babalarından uzak tutulması çocuklar ve aile bakımından
önemli sorunlar doğurmaktadır.
1- 7 ila 12
yaş arası bu çocukların her gün taşıma sistemi
ile sabah evlerinden alınarak akşam evlerine bırakılmasını
düşünürmüsünüz?
2- Tunceli ilinde
kaç okulda, kaç öğrenci taşımalı sistemle okutulmakta
ve taşımalı okuma hakkından yararlanmayan kaç
okul var?
3- Tunceli
İli Pertek İlçesine bağlı Pirinçci İlköğretim
Okulu geçmişte 5 öğretmenin teröristlerce şehit edilmesi
sonucu kapatılmış ve bu güne kadar açılmamıştır.
Bu okulu ne zaman açacaksınız?
BAŞKAN Soruları
cevaplandırmak üzere, Millî Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin
Çelik.
Sayın Bakanım,
buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz otuz dakikadır
Sayın Bakanım.
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Divan
Üyemizin okumuş olduğu sözlü soru önergelerine sözlü olarak
cevap vermek üzere huzurlarınızdayım. Yüce Meclisi
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
Tokat Milletvekili Sayın Reşat Doğrunun, Tokat Gaziosmanpaşa
Üniversitesine bağlı olarak bir güzel sanatlar fakültesinin
açılıp açılmayacağıyla ilgili sorusuyla ilgili
olarak söyleyeceklerim şunlardır: 2004 yılında,
Üniversite Rektörlüğü tarafından YÖKe, oradan da Millî
Eğitim Bakanlığına bir teklif yazısı gelmiştir,
ancak bildiğiniz gibi, biz, yeni bir fakültenin kurulması
için, Bakanlar Kurulu kararına esas teşkil etmek üzere, Maliye
Bakanlığından, Devlet Personel Başkanlığından
ve Devlet Planlama Teşkilatından görüş alıyoruz.
Bu görüş isteme sonucu, Maliye Bakanlığı, özellikle,
Tokat Üniversitesinin kadro durumunu, finans durumunu, yani bütçe
durumunu, altyapısını göz önünde bulundurarak buna
olumlu cevap vermemiştir. Ancak, eğer, yeni şartlar
oluştuysa -üç yıl önce bu reddedilen, olumsuz görüş bildirilen
bir tekliftir- yeniden teklif edilir, gündeme gelirse, yeniden
Millî Eğitim Bakanlığı tarafından kuruluşların
görüşleri alınarak bu meseleyle ilgili olarak Değerli
Milletvekilimize de olumlu veya olumsuz cevap verilecektir.
Bilecik Milletvekili
Sayın Yaşar Tüzünün sorusuna cevap veriyorum: Bilecikteki
öğretmen açıklarından söz etmektedir Sayın Tüzün
ve bununla ilgili olarak Bakanlığımızın ne
yapacağını sormaktadır.
Değerli arkadaşlarım,
Bilecik, öğretmen kadrosu itibarıyla Türkiyenin en rahat
vilayetlerinden birisidir. Hâlen 2 bine yakın öğretmen arkadaşımız
Bilecikte eğitim-öğretim faaliyetini sürdürmektedir
ve norm kadroya göre Bilecikte 155 öğretmen ihtiyacı bulunmaktadır.
Aralık ayı içerisinde Bakanlığımız 10 bin
öğretmen ataması daha yapacaktır. Bu çerçevede, Bilecikin
eksik olan öğretmen ihtiyacı göz önünde bulundurulacaktır.
Yine, Sayın
Yaşar Tüzün tarafından, Bilecikte üniversite açılması
sonucu yurda ihtiyaç duyulduğu, yükseköğretim yurduna
ihtiyaç duyulduğu ve yeni bir yurt yapılıp yapılmayacağı
sorulmaktadır. Hemen, şunun altını çizmek istiyorum:
Şu andaki, mevcut, Kredi Yurtlar Kurumuna bağlı yurtlarımız,
yani yükseköğretim yurtlarımız Bilecikteki ihtiyacı
karşılamaktadır ve hatta fazla gelmektedir. 666
kız ve 510 erkek yurdu olmak üzere, kapasiteli erkek yurtları
olmak üzere, 1.176 kişilik orada bir yatak kapasitemiz vardır.
Değerli
milletvekilleri, bizim, Kredi Yurtlar Kurumunun kapasitesi, özellikle,
bire 10 oranındadır. Türkiyedeki mevcut üniversite
öğrencisinin yaklaşık yüzde 10u Kredi Yurtlar Kurumunun
yurtlarında barınmaktadır. Bu çok az gibi gelebilir.
Eğitim-öğretimin başladığı dönemlerde,
özellikle ilk günlerde ve haftalarda, özellikle birinci sınıfa
kayıt yapan öğrenciler Kredi Yurtlar Kurumuna çok büyük
bir ilgi göstermektedir, kayıtlarda bir aşırılık
görülmektedir. Fakat, daha sonra, öğrenciler bulundukları
mekânlara alıştıktan sonra, çevreyi iyice tanıdıktan
sonra arkadaşlarıyla ev tutarak eve çıkma yönünde tercih
kullanmaktadırlar. İlk etapta misafir öğrenci kaydı
yapıyoruz ve daha sonra yurtlarımızda ciddi boşalmaların
olduğunu görüyoruz.
Tabii, özellikle
evlerin tercih edilmesi, Kredi Yurtlar Kurumundaki şartların
yeteri kadar konfora sahip olmaması ve öğrencilerimize
gereken hizmetleri vermemesinden kaynaklanmıyor. Aslında,
Kredi Yurtlar Kurumunun yurtları, gerçekten, çevremizde, çevre
ülkelerde, hatta bazı Batılı ülkelerde bile örnek
gösterilebilecek temizlikte ve rahatlıkta yurtlardır.
Ancak, öğrencilerimizin ev ortamını tercih etmeleri
de kendi bireysel tercihleridir, buna mâni olmak mümkün değildir.
İleride,
eğer, Bilecikte artan öğrenci sayısıyla birlikte
yurda ihtiyaç olursa, bunu da, şüphesiz ki, değerlendireceğiz.
Nitekim, üniversite kurduğumuz otuz iki vilayetin büyük bir
kısmında şu anda yurtlarımız inşa edilmektedir.
İhtiyaç duyulması hâlinde ilave kapasite oluşturmak
da, şüphesiz ki, Kredi Yurtlar Kurumunun, Bakanlığımızın,
dolayısıyla Hükûmetimizin görevidir.
Bundan sonra cevaplandıracağım
bütün sorular, Sayın Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün
sormuş olduğu sorulardır. Yalnız, ben, özellikle,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin ciddiyeti, soru sorma mekanizmasının
ve denetim gücünü, denetim hakkını kullanmanın özellikle
büyüklüğüyle ve önemiyle ilgili olarak bir iki şey söylemek
istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
zaman zaman sorulan sorular sorulduğu tarihte cevaplandırılmadığı
zaman gerçekten bir süre sonra anlamını yitirebilmektedir.
Bu konuda milletvekillerimizin eğer sızlanmaları
olursa, burada haklılık payı vardır.
Sayın Ensar,
şu anda cevaplandıracağım yirmi iki sorusunu 15
Ağustosta sormuş, Ağustos sonu itibarıyla Millî
Eğitim Bakanlığına intikal etmiş ve bugün ben
bu sorulara cevap veriyorum. Yalnız, ilginç olan şudur: Bana
göre -Sayın Ensar ikinci dönem milletvekilliği yapmaktadır-
burada kullanılan format ve burada kullanılan özellikle
ifadeler soru sorma hakkının pek de iyiye kullanılmadığını
göstermektedir. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Dikkat edin, Ensar Bey yirmi iki sorusunda aynı formatı tekrarlamaktadır
ve Çıldıra bağlı köylerimizdeki bazı, özellikle
okullardaki problemleri dile getirmektedir.
Değerli arkadaşlarım,
bakın, Çıldır, gölüyle, insanıyla bizim güzel bir
beldemizdir, herkesin görmesini tavsiye ederim ve Sayın Milletvekilimizin
de kendi ilçesiyle, iliyle, köyüyle ilgilenmiş olmasını
takdirle karşılarım, ancak, dikkatlerinizi bir hususa
çekmek istiyorum: Bütün köylerimizde öğretmen açığı
-bakın, hepsi aynı- istinat duvarı, tuvaletin olmaması,
çatının akması, pencerelerin sağlıksız
olması gibi bir problem bütün köyler ve bütün okullar için bir
standart olabilir mi? Sayın Ensar, şüphesiz ki, iyi niyetiyle,
kendi temsil ettiği ilçenin, köylerin problemlerini gündeme
taşımak istemiştir, ama, bana öyle geliyor ki Sayın
Ensar, eğer bundan çok ciddi olarak haberiniz yoksa, danışmanınız
bence bu konuda hiç özenli davranmamış. Bütün köylerin, bütün
köylerdeki okulların aynı problemlerle karşı karşıya
olmasını söylemek, hepsinde tuvalet olmaması, pencerelerin
sağlıklı olmaması, istinat duvarının olmaması,
çatının akması söz konusu bile olamaz.
Bakın, Sayın
Divan Üyesi arkadaşım sadece yarım saatte bunları
okudu. Türkiye Büyük Millet Meclisinin yarım saat sadece aynı
basmakalıp cümlelerin tekrar edilmesiyle işgal edilmesini
milletvekilliği sorumluluğuyla bağdaştırmıyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar) Ama, ben, başta
Sayın Milletvekilimiz olmak üzere, Türkiye Büyük Millet Meclisine
ve denetim mekanizmasına duyduğum saygıdan dolayı
bütün bu sorulara şüphesiz ki tekrar cevap vereceğim.
Değerli arkadaşlarım,
ben köylerin sadece ismini zikredeceğim, çünkü, soruları
tekrarlamam mümkün değil. Çıldır ilçesinin Yukarıcambaz
köyüyle ilgili Sayın Ensar Öğüt -tekrar altını çiziyorum-
öğretmen olmaması, istinat duvarı olmaması, tuvalet
olmaması, çatının akması, pencerelerin sağlıksız
olması gibi problemler dile getiriyor.
Ben hemen
şunu da belirtmek istiyorum: Değerli milletvekillerimizin
Ankarada, merkezde bu soruların cevabını arama yerine,
aslında bu soruların cevaplarını, özellikle ilköğretim
okullarıyla ilgili bu soruların cevaplarını çok
rahatlıkla mahallinde de bulacaklarını ifade etmek
isterim. Çünkü, mülki idare amirliği yapmış arkadaşlarımız
daha iyi bilirler, 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim
Kanununa göre ilköğretim okullarının programlanması,
planlanması, onarımı, her türlü faaliyet il özel idareleri
tarafından yapılır. Millî Eğitim Bakanlığı
bu amaçla merkezî bütçeden bir miktar para gönderir, il özel idaresi
kendi bütçesinden buna bir pay ayırır. Böylelikle ilköğretim
okulları yatırım programı ortaya çıkar. Bunun
bir kısmı yeni yapım, bir kısmı onarım olarak
kullanılır. Dolayısıyla, herhangi bir milletvekili
arkadaşımız il özel idaresine müracaat ederek, valiliğe
müracaat ederek, il millî eğitim müdürlüklerine sorarak da bütün
bu soruların cevabını bulabilir.
Şimdi, düşünebiliyor
musunuz, mesela, benim temsil ettiğim ilin, Vanın 1.050
yerleşim birimi var. 1.050 yerleşim birimiyle ilgili, her
köyle ilgili ayrı ayrı buraya bir soru önergesi verebilirsiniz.
Bu, sizin hakkınız, yasal hakkınız. Bunları teker
teker burada da Divan Üyesi arkadaşımız okur, ama biz
böylelikle Meclisin gündemini işgal etmiş oluruz. Bunun
doğru olmadığını ifade etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlarım,
bakın, Yukarıbatmaz köyüyle ilgili olarak, Sayın
Öğütün dile getirdiği iddialarla ilgili olarak, Ardahan
Valiliğinden aldığımız bilgi şudur:
Çıldır ilçesi Yukarıbatmaz köyü İlköğretim
Okulunun 31 öğrencisi vardır.
ENSAR ÖĞÜT
(Ardahan) Sayın Bakanım, Yukarıcambaz
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) Yukarıcambaz,
affedersiniz.
Yukarıcambaz
köyünün 31 öğrencisinin olduğu -1 kadrolu öğretmen
burada görev yapıyor- öğretmen açığının bulunmadığı, tuvaleti
ve ihata duvarının olduğu -bakın, bu, Valiliğin
bize gönderdiği resmî yazıda vardır, tuvaleti mevcuttur,
ihata duvarı mevcuttur- 2006 yılında da lojmanın
genel onarımının yapıldığı ve sıcak
su ihtiyacını karşılamak üzere şofben dahi
bağlandığı, okulun onarıma ihtiyacı olmadığı
anlaşılmaktadır.
Değerli arkadaşlarım,
yine, Çıldır ilçesi Yıldırımtepe köyüyle ilgili
olarak, Sayın Ensarın yine sorusuyla ilgili olarak Ardahan
Valiliğinden aldığımız cevabi yazıda:
Efendim, Çıldır ilçesi Yıldırımtepe köyü
İlköğretim Okulunun 15 öğrencisinin olduğu, 1 kadrolu
öğretmenin görev yaptığı ve öğretmen açığı
bulunmadığı, tuvaletinin olduğu, 2006 yılında
lojmanın genel onarımının yapıldığı,
sıcak su ihtiyacını karşılamak üzere burada
da şofben bağlandığı, okulun fiziki durumuyla
ilgili olarak herhangi bir sıkıntı yaşanmadığı,
ihata duvarının yapılması için köy halkıyla
iş birliğine gidildiği anlaşılmaktadır.
Yine, Çıldır
ilçesi Taşdeğirmen köyüyle ilgili olarak Valilikten aldığımız
cevabi yazıda: Okulun 52 öğrencisi olduğu, 1i kadrolu
diğeri ders ücreti karşılığında derse giren
2 öğretmeninin bulunduğu ve bu köyde de öğretmen
açığının bulunmadığı, ihata duvarının
ve tuvaletinin mevcut olduğu, çatısının akmadığı,
pencerelerinin 2007 yılı içinde PVC olarak değiştirildiği,
lojmanın kullanılır durumda olduğu, herhangi bir
onarıma da ihtiyaç duyulmadığı anlaşılmaktadır.
Yine, Çıldır
ilçesi Semihaşakir köyüyle ilgili olarak aldığımız
bilgide; burada da okulumuzun 13 öğrencisi mevcuttur, 1 sözleşmeli
öğretmen görev yapmaktadır, bu köyümüzde de öğretmen
açığı yoktur, 2006 yılında lojman onarımdan
geçirilmiş, sıcak su ihtiyacını karşılamak
üzere okulda şofben mevcuttur ve 2007 yılında da okulun
tuvaletinin onarımı yapılmıştır.
Tekrar, Sazlısu
köyüyle ilgili olarak, yine Sayın Vekilimizin sorduğu soruyla
ilgili olarak şunu söylemek isterim: Çıldır ilçesi Sazlısu
köyü İlköğretim Okulunun 1 kadrolu, diğeri ders ücreti
karşılığı 2 öğretmeni bulunmaktadır.
Öğretmen açığı yoktur, ihata duvarı ve tuvaletleri
vardır, çatı akmıyor, pencereleri sağlamdır
ve okulun herhangi bir onarım ihtiyacı yok. Okulun lojmanının
bulunmadığı, ancak köy ilçe merkezine 1,5 kilometre
uzakta olduğundan öğretmenlerin ilçeden geliş gidiş
yaptıkları anlaşılmaktadır.
Yine, Akkiraz
köyüyle ilgili olarak, özellikle burada tabii bir ilave sorunuz
var, bu öğretmen açıklarının giderilmesiyle ilgili
olarak, genel olarak yine burada bir soru vardır.
Değerli arkadaşlarım,
2002de iktidara geldiğimizden beri, 2003 yılından bu
yana, özellikle kamunun kullanımına tahsis edilen kadroların
asgari yüzde 50si Millî Eğitim Bakanlığına tahsis
edilmiştir ve Millî Eğitim Bakanlığı buralara
öğretmen ataması yapmaktadır, gerek sözleşmeli
öğretmen gerekse kadrolu öğretmen olarak atama yapılmaktadır.
2003 ile 2007 arasında Millî Eğitim Bakanlığının
başta öğretmen olmak üzere istihdam ettiği ilave insan
sayısı 300 bin civarındadır ve öğretmen atamaları
bundan sonra da devam edecektir.
Şimdi, norm
kadro uygulamasıyla ilgili de değerli milletvekili arkadaşlarımızın
bilgilenmesini isterim. Bir beldemizde diyelim ki bir okulumuz
vardır, bir ilköğretim okulumuz vardır ve burada altı
saat, diyelim ki resim dersi veya müzik dersi veya beden eğitimi
dersi vardır. Bu altı saat için bile oraya bir norm kadro konmaktadır.
Ancak, çoğu zaman öğretmenlerimiz
Malumunuz, öğretmenlerimiz
maaş karşılığı olarak bile on beş saat
derse girmektedirler. Ancak, orada sadece o kadar ders olduğu
için oraya bir norm kadro verilmektedir. Buna göre hesap yaptığınız
zaman, Türkiyedeki öğretmen açığının çok
çok büyük olduğu gibi bir sonuca varılabilir. Ancak, ben
kamuoyuna açıkladım: Türkiyedeki öğretmen açığı
25 bindir, bugün için, bizim için zaruret derecesinde 25 bindir. Aralık
ayında 10 bin öğretmen ataması yapacağız. Yalnız,
12 bin de değişik branşlarda öğretmen fazlamız
vardır. Diyelim ki fizik öğretmeni, biyoloji öğretmeni
fazlamız vardır. Biz, fen bilgisi derslerine bu öğretmen
arkadaşlarımızı görevlendiriyoruz. Dolayısıyla
vahamet derecesinde bir öğretmen açığından söz etmek
mümkün değil. Bazı bölgelerde bunları da bulamadığımız
zaman, vekil öğretmen uygulaması da yapamadığımız
zaman ücretli öğretmen uygulamasına gidilmektedir. Ama
her hâlükârda dersler boş geçmemektedir. Bunu da arkadaşlarımın
özellikle dikkatlerine arz etmek istiyorum.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, Çıldır ilçesi Akkiraz İlköğretim
Okulunun istinat duvarı ve yine tuvaletleri mevcut, çatısı
akmıyor, pencereleri sağlam, herhangi bir onarıma ihtiyaç
yok. Okulun 23 öğrencisi var. 1 kadrolu öğretmen görev yapıyor
ve burada da öğretmene ihtiyaç yok. Şimdi, ben, diyeceksiniz
ki Sayın Ensar belki bir format kullanıyor, aynı
şeyleri söylüyor ama siz de aynı şeylerle cevap veriyorsunuz.
Takdir edersiniz ki buradaki Bakanın sorulan soruya cevap vermek
gibi bir yükümlülüğü bulunduğu için belki aynı
şeyleri tekrar ediyorum. Aksi takdirde bu tekrara düşmekten
ben de hoşlanmıyorum. Bunu ifade etmek isterim.
Çıldır
ilçesi yine Kaşlıkaya köyüyle ilgili olarak, yine aldığımız
bilgiye göre bu okulumuzun 26 öğrencisi var. Ders ücreti karşılığı
1 öğretmen görev yapıyor. Öğretmen açığı
bulunmuyor. 2004 yılında Hükûmet ile Avrupa Birliği tarafından
imzalanan protokol kapsamında bu okul onarılmış.
Okul binasının lojmanı ve tuvaletinin onarıma ihtiyacı
olmadığı anlaşılmaktadır.
SAFFET KAYA (Ardahan)
Sayın Bakanım, bunlara yazılı cevap verseniz olmaz
mı?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) Efendim,
tabii Meclis İç Tüzüğü gereği prosedür neyse ona uymak
zorundayım. Elbette yazılı olarak da bunlara cevap verilebilir.
SAFFET KAYA (Ardahan)
Yazık ya!
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) Yine,
Çıldır ilçesi Gökbelen köyüyle ilgili olarak da söyleyeceğim
şudur: Bu okulumuzun lojmanı, tuvaleti ve ihata duvarı
2005 yılında Yener Altıntaş isimli hayırsever
vatandaşımız tarafından 35 bin YTL harcanarak yapılmış.
Okulun herhangi bir onarıma ihtiyacı yok. Okulun 57 öğrencisi
var. 2si kadrolu, 1i sözleşmeli olmak üzere 3 öğretmenin
görev yaptığı bu okulumuzun da öğretmen ihtiyacı,
değerli arkadaşlarım, bulunmamaktadır.
Yine, Gölebakan
köyüyle ilgili olarak 2005-2006 yıllarında okul binası,
lojman onarımı ile tuvalet yapımının gerçekleştirildiği, okulun fiziki durumuyla ilgili herhangi bir sıkıntı
yaşanmadığı ve onarıma ihtiyacı olmadığı;
2006 yılında lojmanın genel onarımının yapıldığı,
sıcak su ihtiyacını karşılamak için şofben
bağlandığı; okulun 58 öğrencisi olduğu,
1i kadrolu, diğeri ders ücreti karşılığı
olmak üzere 2 öğretmenin görev yaptığı ve öğretmen
ihtiyacının değerli arkadaşlarım bulunmadığı
gelen yazıda ifade edilmektedir.
Öte taraftan,
Çıldır ilçesi Karakale köyüyle ilgili olarak 2002-2003
öğretim yılında, yine Hükûmetimiz ile Avrupa Birliği
tarafından imzalanan protokol kapsamında bu okulumuz onarılmış.
Okulun lojmanının onarıma ihtiyacı yok. 38 öğrencisi
var. 1i kadrolu, diğeri sözleşmeli olmak üzere 2 öğretmeni
var ve burada da öğretmene ihtiyaç yoktur.
Dirsekkaya köyüyle
ilgili olarak da
Değerli arkadaşlarım, Dirsekkaya
İlköğretim Okulunun lojmanı, ihata duvarı ve tuvaletlerinin
onarımı 2005 ve 2006 yılında yapılmış.
Tuvaletinin kullanılır durumda olduğu, projeleri
gereği kaloriferli okullar hariç diğer okulların tuvaletlerinin
okul binasından ayrı yapıldığı ve okulun
onarımına ihtiyaç olmadığı, 14 öğrencisi
olduğu ve ders ücreti karşılığı 1 öğretmenin
görev yaptığı anlaşılmaktadır.
Evet, Eski Beyrehatun
Köyü İlköğretim Okulunun lojman ve tuvaletleri 2006 yılı
içerisinde güçlendirilmiş ve onarılmış. Okulun
onarıma ihtiyacı yok. Okulun 91 öğrencisi var. 1 kadrolu,
2 sözleşmeli olmak üzere 3 öğretmeni var ve bu okulumuzun
da öğretmen açığı bulunmamaktadır.
Aşağıcambaz
Köyü İlköğretim Okulunun ihata duvarı 2007 yılında
yapılmış. Lojmanlar kullanılır durumda. Okulda
onarım gerektirecek bir durum söz konusu değil. Okulun 41
öğrencisi var. 1i kadrolu, diğeri ders ücreti karşılığı
olmak üzere 2 öğretmen burada görev yapıyor ve burada da
öğretmen açığı söz konusu değildir arkadaşlar.
Çıldır
ilçesi Başköy İlköğretim Okulunda da kapı ve pencere
doğramaları 2005 yılında elektrik tesisatıyla
birlikte yenilenmiş, 2006 yılında da lojmanın genel
onarımı yapılmış, sıcak su ihtiyacını
karşılamak üzere şofben bağlanmış. Okulla
ilgili inşaat açısından herhangi bir sıkıntı
yok. 28 öğrencimiz var, 1 kadrolu öğretmen görev yapıyor
ve burada da öğretmene ihtiyaç yok.
Öte yandan, değerli
arkadaşlarım, yine, Akçakale köyünde 2002-2003 eğitim
öğretim yılında il millî eğitim müdürlüğü ile
9. Hudut Tabur Komutanlığının iş birliği
neticesinde bu ilköğretim okulumuzun lojmanının onarımı
yapılmış. 2006 yılında da okulun tuvaletinin
yeniden yapıldığı, okulun fiziki bir probleminin
bulunmadığı
28 öğrencisi var, 1 kadrolu öğretmenimiz
var ve burada da öğretmene ihtiyaç yok.
Akkiraz köyüne
gelince, istinat duvarı ve tuvaletler mevcut, çatı akmıyor,
pencereler sağlam, herhangi bir onarıma ihtiyaç yok. Okulun
23 öğrencisi var, 1 kadrolu öğretmenimiz var ve burada da
yine öğretmen açığımız söz konusu değildir.
Akdarı köyünde
lojman ve tuvaletler 2002-2003 eğitim öğretim yılında
onarılmış, okulun 2006-2007 öğretim yılında
öğrenci azlığı nedeniyle eğitim öğretime
kapatıldığı ve öğrencilerin taşımalı
ilköğretim kapsamında Kurtkale İlköğretim Okuluna
devamlarının sağlanmakta olduğu yine valilikten
gelen yazıda ifade edilmektedir.
Damlıca köyünde
2002 yılında okulumuz onarılmış. Okul ve lojmanın
onarıma ihtiyacı yok. Okulun ihata duvarı için millî
eğitim müdürlüğünce malzeme satın alınmış,
köylüyle işbirliği hâlinde bunun yapımına
başlanacağı ifade edilmektedir. Okulun 17 öğrencisi
var, ders ücreti karşılığı 1 öğretmen burada
görev yapıyor; dersler boş geçmiyor, okulda öğretmensizlik
söz konusu değildir.
Yine, Kenarbel
köyünde lojman, ihata duvarı ve tuvaletler 2007 yılı
içerisinde onarılmış, sıra ihtiyacı yok, hatta
fazla sırası var. 17 öğrencisi var ve 1 kadrolu öğretmen
burada görev yapmaktadır. Yine, burada da öğretmen ihtiyacı
söz konusu değildir.
Kurtkale köyü:
Kalorifer tesisatı 2006 yılında yapılmış.
2007 yılında da okul binalarının ve lojmanlarının
genel onarımları ile 6 gözlü tuvalet yapımı
işinin ihale edildiği ve işin tamamlanmak üzere olduğu
ifade edilmektedir. Söz konusu okulda kadrolu 1 öğretmen görev
yapıyor ve İngilizce öğretmeni açığı da
söz konusu değildir.
Meryem köyüyle
ilgili olarak, 2004-2005 eğitim öğretim yılında bu
okulumuz onarılmış, 2 kabinli tuvalet yapılmış,
ihata duvarı da onarıma tabi tutulmuş. 2006 yılında
lojmanın genel onarımı yapılmış, sıcak
su ihtiyacını karşılamak üzere şofben
bağlanmış. Okulun 12 öğrencisi var, 1 sözleşmeli
öğretmen görev yapıyor ve burada da öğretmene ihtiyaç
yok.
Sayın
Başkan, ne kadar zamanım var efendim?
BAŞKAN Altı
dakika.
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) Teşekkür
ederim.
Sabaholdu
İlköğretim Okulunun eski binası, lojmanı ve tuvaletinin
onarımı ile bu okula ek bir derslik yapımı 2006
yılında gerçekleştirilmiş ve okulun da ek dersliğe
ihtiyacı olmadığı anlaşılmaktadır.
2006 yılında lojmanın genel onarımı yapılmış,
sıcak su ihtiyacını karşılamak üzere şofben
bağlanmış. Bu okulumuzda 40 öğrenci var, 1 sözleşmeli
ve diğeri de ders ücreti karşılığı giren
2 öğretmenimiz bu okulda mevcut ve burada da öğretmen
açığımız bulunmamaktadır.
Yine, Çıldır
ilçesi Saymalı Köyü İlköğretim Okulunun lojmanı,
istinat duvarı ve tuvaletinin 2007 yılı içinde onarıldığı,
okulun fiziki bir probleminin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
2006 yılında lojman onarımı yapılmış.
Okulun 27 öğrencisi var ve ders ücreti karşılığı
1 öğretmen burada görev yapmaktadır. Burada da öğretmene
ihtiyaç yok.
Şimdi, değerli
milletvekilimiz Sayın Ensar Öğütün bana tevcih etmiş
olduğu ve sözlü olarak cevaplandırmamı istediği
sorular ve cevapları bunlardı değerli arkadaşlarım.
Şimdi de Sayın
Genç tarafından, Tunceli Milletvekili Kamer Genç tarafından
sorulan soruya cevap veriyorum. Özetle, Sayın Genç, yedi ile on
iki yaşları arasındaki çocukların yatılı
okullara gönderilmeyip, her sabah evlerinden alınarak okula,
okuldan eve bırakılıp bırakılamayacağını
sormaktadır. Özellikle bu küçük çocukların yatılı
okullara gönderilmek istenmediği, köy okullarının kapatıldığı,
birçoğunun bu fonksiyonunu yerine getiremediği, Millî
Eğitim Bakanlığının bununla ilgili olarak
bir tedbirinin olup olmadığı sorulmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, bu meseleyi, ben sadece bilen bir insan değilim,
aynı zamanda yaşayan bir insanım, çünkü ben yedi yaşından
itibaren Sayın Gençin bahsettiği çocuklar gibi, benim de
babamın oturduğu köyde okul olmadığı için bütün
ömrüm devlet parasız yatılı okullarında geçmiştir,
ilköğretim de buna dâhildir.
Şimdi, bizim,
şüphesiz ki çocuklarımızın, özellikle küçük çocuklarımızın
kendi köylerinde, kendi mezralarında, anne babalarına
yakın yerlerde eğitim öğretim görmeleri tercih edilen
bir şeydir, bu son derece insanidir, yani bunu talep etmek de
son derece insanidir. Ancak, bir şeyin altını çizmek istiyorum,
Türkiyedeki göç olgusundan dolayı, özellikle sekiz yıllık
kesintisiz eğitime geçilmesinden dolayı fiilî olarak bunu
yerine getirmek mümkün değildir. Niçin? Çünkü, bir bakıyorsunuz
bir mezrada toplam 6 öğrenci var. Bu 6 öğrenci de çoğu
zaman 6 farklı sınıftadır veya 3 sınıftadır
veya 2 sınıftadır. Oraya, devletin mali imkânları
çok bol olsa, koca koca okullar yapsanız bile, orada
TEVFİK
ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) Öğretmen bulamazsınız.
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) Hadi
öğretmen de bulabilirsiniz, ama 6 kişiye
Bana zaman zaman
şunu da soruyorlar: Taşımalı eğitim ne zaman
kalkacak?
Arkadaşlar,
bu sistemde taşımalı eğitim, Türkiye'deki bu iskân
politikası olduğu sürece, paranız olsa da hiçbir mali
probleminiz olmasa da taşımalı eğitimi ortadan
kaldırmak mümkün değildir. Niçin değildir? İşte
bundan dolayı değildir. Siz, sekiz yıllık bir ilköğretim
okulunu 8 öğrencisi olan bir köye yapsanız, bunu nasıl
işleteceksiniz? Bu, mümkün değil. Oraya en az 10 tane
branş öğretmeni göndereceksiniz.
Bir de dördüncü
sınıftan itibaren ilköğretim okullarında da
branş dersleri başladığı için, dördüncü, beşinci
sınıftaki öğrencilerin taşınması bir zaruret
arz etmektedir. Ancak, biz, Hükûmete geldikten sonra, ben bir genelge
yayımladım, dedim ki: Eğer bir köyde 10 tane bile öğrenci
varsa, ama, bir, iki ve üçüncü sınıfta
Niçin birinci, ikinci,
üçüncü sınıfta? Birinci, ikinci, üçüncü sınıfta
öğrenciler okuma yazma öğrenmekte, dört işlem öğrenmekte
ve bazı temel hayat bilgilerini almaktadırlar. Dolayısıyla,
bu üç sınıfın birleştirilmiş sınıf uygulamasıyla
bir arada bulunmasının mahzuru yoktur. 10 öğrenci, diyelim
ki 4 öğrenci birinci sınıfta, 3 öğrenci ikinci
sınıfta, 3 öğrenci üçüncü sınıfta da olsa,
biz, o köye bir öğretmen göndererek o okulun bacasını
tüttürmeyi tercih ediyoruz. Çünkü, her okulumuz, köydeki her okulumuz
aynı zamanda bir deniz feneri olarak algılanmalıdır.
Öğretmenin köyün sosyokültürel hayatında özellikle çok
önemli bir yeri vardır. Orada bir okulun kapısının
açık olmasını biz tercih ediyoruz. Nitekim, Hükûmetimiz,
bu anlayışla üç bin kapalı olan köy okulunu yeniden açmıştır.
Üç bin kapalı köy okulunu yeniden açtık. Bu, birinci, ikinci,
üçüncü sınıflar için mümkündür öğrenci sayısı
10 ve üstündeyse. Ama 10un altında kaldığı zaman,
o köyde 3 tane öğrenci varsa, birinci sınıfta bile olsa,
ya bu çocukları o yöredeki en yakın yatılı okula
gönderiyoruz veyahut da onu bir taşıma merkezine taşıyoruz
ve akşam da evine teslim ediyoruz.
Değerli arkadaşlarım,
yine dediğim gibi -belki bazı arkadaşlarımız
yine söyleyecek Ya, bu bakanlar gelip kendilerini, hükûmetlerini
övüyorlar. ama, görünen köy kılavuz istemez- biz iktidara geldiğimizde,
yatılı okullardaki çocuklarımızın günlük iaşe
ve ibate bedeli, yani, yeme, içme ve barınma bedeli 1,5 YTLydi
arkadaşlar, hizmet satın alma 1,5 YTLydi. Biz, bunu 5,5 YTLye
çıkardık. Yani, dolayısıyla, şu anda birçok
yatılı okulumuzda, bizim, iaşe için, yani, yeme içme
için, barınmaları için gönderdiğimiz parayı tüketmeyen
birçok yatılı okulun efendim, bu para arttı, bunu ne yapalım?
demeleriyle karşılaşıyorum. Yatılı
okullar modernize edildi, edilmeye çalışılıyor.
Yatılı okulların
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) Zeytin üreticilerine
verin artan parayı.
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) Efendim
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) Zeytin üreticisine verin artan paraları,
çok mağdur durumdalar.
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla)
Şimdi, neyse
Zeytin üreticisine de verdik, zeytin üreticisi
de bizim başımızın tacıdır.
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) 11 kuruş
efendim.
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) Bu ülkenin
çiftçisine biz her zaman gerekeni verdik, bundan sonra da vermeye
devam edeceğiz merak etmeyin.
Değerli arkadaşlarım,
yatılı okulları bir şefkat ocağı hâline getirdik.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Bakanım, süreniz doldu. Bir dakika süre veriyorum size tamamlamanız
için.
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) Evet,
yatılı okulların, özellikle, öğretmenlerimizin,
çocuklarımıza, anne, baba, ağabey, abla şefkatiyle
yaklaştığı ve son derece modern ortamlar olması
bizim arzumuzdur. Bu yönde gayretimiz vardır. Türkiyedeki
altı yüz küsur yatılı okulu gerçekten son derece
çağdaş bir hâle getirmek için de büyük gayretler gösterdik,
bundan sonra da göstereceğiz.
Bir şeyin daha
altını çizmek istiyorum: Bakın, bu, bizim devletimizin,
bu, bizim milletimizin büyüklüğüdür eğitimde fırsat
eşitliği adına. Tekrar söylüyorum: Ben, bir yatılı
okul mezunuyum. İlköğretimi, ortaokulu, liseyi yatılı
okulda okumuş bir insan olarak söylüyorum. Sayın Başbakanımızla
birlikte Pakistan depreminin ardından Pakistana gittik. Pakistan,
yatılı okul kavramını tanımıyor. Zengin
çocukları için yatılı okullar var. Avrupada da boarding
school dedikleri okullar var, ama zengin çocukları içindir. Büyük
paralar verirsiniz, orada çocuklarınız okur. Ama, fakir fukaranın
çocuğu için, kırsal kesimde okula ulaşımda sıkıntı
çeken halkımızın çocuklarının eğitimden
yararlanması için, eğitimde fırsat eşitliği
adına, ülkemiz, bu konuda dünyada bir model ülkedir ve değerli
arkadaşlarım, Kredi ve Yurtlar Kurumu da dâhil olmak üzere
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Bakanım.
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) Bitiriyorum
Sayın Başkan, cümlemi tamamlayayım.
BAŞKAN Buyurun.
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) Kredi
ve Yurtlar Kurumundaki öğrencilerimiz dâhil olmak üzere, taşımalı
eğitim, yatılı okullardaki eğitimle birlikte,
Millî Eğitim Bakanlığı, her gün 1 milyon 200 bin çocuğumuza
yemek yedirmektedir. Dediğim gibi, bu da örnektir. Bu da, aslında,
bütün çevremizdeki ülkelere de model teşkil edebilecek bir uygulamadır.
Sayın Gençin
spesifik olarak sorduğu, özellikle Nerede, kaç kişi, nasıl
taşınıyor? şeklindeki soruları var. Sürem
yetmediği için, Sayın Genç, özür diliyorum ama ben bunları
zatıalinize yazılı olarak -şu anda yanımda, isterseniz
şimdi gönderebilirim- bunu size takdim etmeye hazır olduğumu
ifade etmek istiyorum.
Yüce Meclisi
saygılarımla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Bakan.
SAFFET KAYA (Ardahan)
Sayın Başkan
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan, ben yerimden kısa bir açıklama yapmak
istiyorum.
ENSAR ÖĞÜT
(Ardahan) Sayın Başkan, İç Tüzük 98e göre bir açıklama
BAŞKAN Değerli
milletvekilleri, aslında sözlü soruların süresi doldu,
ama İç Tüzüke göre açıklamak isteyen arkadaşlara
çok kısa bir açıklama imkânı tanıyacağım.
Sayın Reşat
Doğru, söz istemişlerdir.
Buyurun.
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Sayın Başkan, aracılığınızla
Sayın Bakanımıza bilgi vermek istiyorum.
Gaziosmanpaşa
Üniversitesi, Tokatta 1992 yılında kurulmuştur, kurulduğu
günden itibaren de çok önemli gelişmeleri olan bir okuldur ve gelişmeler
içerisinde de eğitiminde, sosyal ve kültürel dokusunda Tokatımıza çok büyük faydalar
ortaya koymuştur.
Ancak, Güzel Sanatlar
Fakültesi ve Mimarlık ve Mühendislik Fakültesiyle ilgili olarak
altyapısı tamamen yerindedir, yani resim bölümleri, müzik
bölümleri ve meslek yüksek okullarıyla altyapı tam olarak
yerleşmiş durumdadır. Ancak Sayın Bakan, kadro yetersizliğinden
ve ödenekler olmadığından dolayı bunun kanunlaşmadığını
ifade ettiler. İnanıyorum ki, istenirse onların hepsi
yerine getirilebilir. O noktada da Sayın Bakanımızdan
bu konuda destek beklediğimizi, daha doğrusu Tokatın
destek beklemiş olduğunu ve bunları da tahmin ediyorum
rektörlüğümüzün tekrar sunacağını ifade etmek
istiyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Doğru.
Sayın Bakan,
cevap verecek misiniz?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) Efendim,
ben zaten gereken açıklamaları yaptım.
BAŞKAN
Açıklamaları yaptınız, peki.
Sayın Ensar
Öğüt, buyurun.
ENSAR ÖĞÜT
(Ardahan) Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Sayın Bakanım
güzel açıklamalar yaptı. Ben bu soru önergelerini özellikle
aynı formatta verdim Sayın Bakanım. Niye özellikle aynı
formatta verdim? Çünkü, geçen dönem, beş yıla yakın, vermiş
olduğumuz soru önergeleriyle ilgili doğru dürüst cevap
alamadık; bir.
İki; bu soru
önergelerini vermemizle, sizin baskınız ve talimatınızla
oradaki yerel yönetim, valilik ve millî eğitim müdürlüğü
oradaki okullara hizmet götürüyor.
Üç; bu soru önergelerini
bu şekilde vermemin nedeni, biraz olsun, kalkınmamış,
gelişmemiş, yoksullukta, en geride, üniversite sınavlarında
en sonuncu olan Ardahanın biraz ciddiye alınması ve
dikkate alınması açısından bu şekil verdim ki,
hiç olmazsa, beyinlerde bir kazı yapsın ve beyinlerde yer
etsin, Ardahanı, artık, kimse gözden çıkartmasın.
Çünkü, niye? Bakın,
geçen dönem okullarımızda tezek yanıyordu! 21inci
yüzyılda, Avrupa Birliğine giren Türkiyeye yakışıyor
mu? Vermiş olduğum kanun teklifi burada reddoldu ama sizin
talimatınızla -teşekkür ederim- 15 trilyon, bütçeye
para kondu. Tezek yerine şu anda okullar kömür yakıyor ama
yine bazı okullarda tezek var hâlen.
Onun dışında,
biz, Ardahan talebeleri
Öyle şeyler anlattınız ki,
Çocukların okulları var, dershaneleri var, efendim dershanelerde
çok sıcak
Şofbenlerle, sıcak sularla banyo yapıyorlar
ve ellerini yıkıyorlar, tuvaletleri var. dediniz. Sanki,
Türkiye ortalamasının üzerinde veya ortalamasında.
Öyleyse, niye, Ardahan üniversitede sonuncu?
Onun dışında,
bakın, ben soru önergelerine cevap alamayınca geçen dönem,
Savaş Ay, yapımcı, televizyoncu arkadaşımı
davet ettim Ardahana, götürdüm. Ardahanda Altaş Okulunda
tuvaletin olmadığını, çocukların ellerini
yıkayamadığını televizyonda gösterdik; zaten
siz de bunu izlemiştiniz ve o tuvaleti Türk Silahlı Kuvvetleri
yaptı. Bakın, hâlen daha okullarımızda tuvalet, bazı
okullarımızda yoktur, bazı okulların da dışarısındadır.
Yani, -20de, -30da, çocuk, okulundan çıkıp, 50 metre ileriye
gidip tuvalet ihtiyacını karşılıyor, hâlen
daha bu var Sayın Bakanım. Bu açıdan dikkate alarak -ki,
aldınız, çok teşekkür ederim- Ardahandaki okul sorunları,
öğretmen sorunları çok önemli. 150 tane, şu anda, Ardahanda
vekil öğretmen var. Bu çocuklar iki yıllığı bitirmişler,
hiç öğretmenlikle alakası yok, boşluğu onunla dolduruyorlar.
BAŞKAN Sayın
Öğüt, teşekkür ederim.
ENSAR ÖĞÜT
(Ardahan) Hemen bitiriyorum, hemen bitiriyorum Sevgili Başkanım.
225 tane öğretmen
açığını söyledi, aynı yetkililer bana söyledi.
150 tane, diğer, tecrübesiz, stajyer, genç öğretmenlerle
idare ediyoruz. Çoğu öğretmenimizin lojmanları yok.
Bunu dikkate alarak, oralara yatırım yapacağınızı
ve oradaki çocukların da Türkiye standartlarına uygun
eğitim göreceğine inanıyor, teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Öğüt.
Sayın Kamer
Genç, buyurun efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Efendim, aslında
benim sorumun yarısı cevaplandırıldı, yarısı
cevaplandırılmadı. Sorularımın arasında
Perteke bağlı Pirinççi bölge yatılı okulu bundan
on beş-on altı sene önce, 5 tane öğretmenin şehit
edilmesi nedeniyle kapatıldı, o günden bugüne kadar
açılmamış. Bu okulun ne zaman açılacağını
Bu, tabii köylünün, oradaki vatandaşların bir suçu değil.
Bir terörden, gidilmiş, 5 tane öğretmen şehit edilmiş
ama on beş sene, o bölge yatılı okulunun açılmaması
bölgede büyük sıkıntı.
Ayrıca, taşımalı
sistem, son sene, özellikle geçen sene ve bu sene Tuncelide terk
edildi. Benim sorduğum taşımalı eğitim
şöyle: Mesela, öyle okullarımız var ki, bir misal vereyim,
Tunceli merkeze bağlı Geyiksuyu köyünün çocukları,
merkezde Aktuluk bölge yatılı okuluna geliyor, 40 veya
50nin üzerinde öğrenci geliyor. Bu gibi hâller de, yani hafta sonu
da gelse, öyle aile var ki 4 veya 5 tane çocuğunu bu yatılı
okula gönderiyor fakat yani o bir geliş-gidişte hiç olmazsa
hafta sonları onlara bir dolmuş tahsis edilmek suretiyle
onlara bu sağlanabilir.
Yine Mazgirt-Akpazar
merkezde bir bölge yatılı okulumuz var. Çevrede büyük köyler
var, bu köylerin her birisinde 10, 15, 20 öğrenci bu okula geliyor.
Fakat yani bu bir örnek diyorum da aynısı birçok köylerimizde
de var. Bunlara, her gün gelip gidiyorlar, dolmuş parası
ödenmiyor, yani taşımalı sistem işlemiyor.
Benim sorumda
söylemek istediğim sorunun önemli bir kısmı da bu. Yani
Tuncelide nedense bu son bir iki sene içinde bu suretle taşımalı
eğitim sistemi kaldırıldı. Sayın Bakan, bunları
lütfen sağlasınlar, çünkü orası çok fakir bir muhit. Yani
öyle aile var ki, 4 tane, 5 tane çocuğunu gönderiyor, dolmuş
parası yok, o çocuklar yolda giderken çok sıkıntı
görüyorlar, ben de gördüm. Bunu özellikle belirtmek istedim.
Sayın Bakan,
şimdi, kısa bir açıklama yaparsa memnun olurum.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Genç.
Açıklama
yapacak mısınız efendim?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) Evet.
BAŞKAN
Kürsüye buyurun efendim.
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlarım; tekrar, hepinize
saygılar sunuyorum.
Öncelikle, Sayın
Gençin söylediği Pertek ilçesine bağlı Pirinççi köyüyle
ilgili olarak hemen şunu söyleyeyim: 21 öğrencisi var bu köyün.
Doğrudur, geçmişte okul yıkılmış, okulun
sadece dış duvarları mevcut ve Pertekteki yatılı
bölge okuluna bu evlatlarımız gitmektedir; ki, Perteke
çok uzak bir mesafede de değil.
KAMER GENÇ (Tunceli)
60 kilometre falan.
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) Ve
öğrencilerimiz, dediğim gibi, yeme içmeleri dâhil olmak
üzere her türlü ihtiyaçlarını burada karşılamaktadırlar.
Biz, bildiğiniz gibi, ortaöğretim kurumlarına giden
çocuklarımızın taşımasını yapmıyoruz,
ilköğretim zorunlu olduğu için zorunlu olan eğitime
giden, yani sekiz yıllık ilköğretim okullarımıza
giden çocuklarımızın taşıma işlemlerini
yapıyoruz. Ama liseye giden, köyden ilçe merkezine, köyden il
merkezine veya ilçeden ile giden ortaöğretim kurumu öğrencilerinin
taşımasını yapmıyoruz. Onlara bir taşıma
parası da bugünkü şartlarda vermemiz söz konusu değil.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Benim söylediğim ilkokul.
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Devamla) Sayın
Genç, bir şey daha söyleyeyim: Özellikle buna Tunceli de dâhildir,
ki Tunceli, yine şartlı nakil transferinden, çocukların
annelerine, çocuklara harçlık olmak üzere, para verdiğimiz,
yine en fazla para verdiğimiz iller arasındadır nüfusuna
göre. Bu çocuklara bu desteği de sağlıyoruz.
Bir başka
hususu ben belirtmek istiyorum. Ben Millî Eğitim Bakanlığım
döneminde iki sefer Tunceliye gittim arkadaşlar; 22 genel müdürle
beraber, Millî Eğitim Bakanlığının genel müdürüyle
beraber Tunceliye gittim. Tuncelideki bütün ilçeler dâhil olmak
üzere eğitim öğretim masaya yatırıldı, âdeta
bir fotoğrafın röntgeni çekildi. Konuyla ilgili yaptığımız
tespitler vardı Sayın Genç. Eksiklikler, aksaklıklar
şüphesiz ki yurdumuzun birçok yerinde vardır ama bunları
tamamlamak bizim görevimizdir. Ama bu yatılı okullarla ilgili,
taşımayla ilgili bu aşamada çok fazla yapılabilecek
bir şey yoktur.
Tabii, Sayın
Öğüt çıktı, ama şüphesiz ki sadece Ardahan değil,
Doğu ve Güneydoğudaki birçok vilayetimiz, İç Anadoludaki
birçok vilayetimiz, Doğu Karadenizdeki birçok vilayetimiz,
gerek coğrafi şartları itibarıyla gerek iklim
şartları itibarıyla, büyük merkezlere uzaklıkları
itibarıyla dezavantajlı olan illerdir değerli arkadaşlarım.
Ben, geçenlerde
yaptığım bir basın toplantısında şunu
ifade ettim, dedim ki: Dünyanın birçok kalkınmış
ülkesinde, dezavantajlı bölgelerdeki çocuklar için avantaj
olabilecek ek puan sistemi getirilmektedir. Bunu tartışmaya
açtım sadece. Bu, sadece Doğu ve Güneydoğunun yirmi
üç ili için değil, İç Anadoludaki geri kalmış il
ve ilçeler için, Doğu Karadenizdeki daha geri kalmış
il ve ilçeler için de düşünülebilir.
Bildiğiniz
gibi, ilk defa bu dönemde biz, atamalarda, özellikle zorunlu atama
bölgesini il kapsamından çıkarıp ilçe kapsamına
indirgedik. Balıkesirdeki Edremitle Bandırmayı
eğer siz Dursunbeyle aynı kabul ederseniz; İnegölü,
Gemliki eğer siz Orhaneliyle aynı statüde tutarsanız,
burada nitelikli eleman bulma sıkıntınız olur.
Dolayısıyla,
bu sınav sistemi ve başarı sistemini de bu şekilde
yeniden ele alıp değerlendirmek zorundayız. Ümit ediyorum
ki, bizim, bu dokuz vilayette -özellikle Tunceli Milletvekilimiz,
Ardahan Milletvekilimiz de burada- Ardahan ve Tuncelinin de içerisinde
bulunduğu dokuz vilayette de
-zaten, Hükûmet olarak biz daha önce bunu kamuoyuna açıkladık-
üniversite kurarak, oradaki eğitimi de bir bütün olarak daha
ileri götürmek gibi bir gayretimiz var. Bunu da arz etmek istiyorum.
Saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Bakan.
SAFFET KAYA (Ardahan)
Sayın Başkanım, efendim çok özür diliyorum, usulden değildir
ama, burada mesele olan, soru önergesi verilmesi değil, mesele
olan, sorunlara çözüm bulmaktır, çözümdür. Yani, Meclisin gündemini,
gereksiz bir şekilde, tuvaletle veya başka bir şeyle
işgal etmek siyasi etiğe ne kadar uygundur, yüce huzurunuzda
ifade etmek istiyorum. Çıldırımız çok önemli bir
ilçedir, Ardahanımız çok önemli bir ilimizdir, ama hiç kimse
BAŞKAN
Efendim, böyle bir usulümüz yok, yani yerinden açıklama. Bakın,
İç Tüzüke göre size söz vermemem lazım, ama, siz konuşuyorsunuz
Sayın Kaya. Başka bir gün bunun karşılığını
verirsiniz.
SAFFET KAYA (Ardahan)
Peki.
Saygılar
sunarım.
BAŞKAN Teşekkürler,
sağ olun.
Soru önergeleri
cevaplandırılmıştır sayın milletvekilleri.
Alınan karar
gereğince, diğer denetim konularını görüşmüyor,
gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sıraya
alınan, Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma Bakanlığı
ile Suriye Arap Cumhuriyeti Ulaştırma Bakanlığı
Arasında Yapılan Lokomotif, Vagon ve Diğer Ray Hizmetlerini
de Kapsayan Demiryolu Araç ve Gereçlerinin Yapımı, Geliştirilmesi,
Yenilenmesi, Bakımı ve Onarımı ile İlgili Karşılıklı
Anlaşma Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
VIII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER
A)
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
1.-
Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma Bakanlığı ile
Suriye Arap Cumhuriyeti Ulaştırma Bakanlığı
Arasında Yapılan Lokomotif, Vagon ve Diğer Ray Hizmetlerini
de Kapsayan Demiryolu Araç ve Gereçlerinin Yapımı, Geliştirilmesi,
Yenilenmesi, Bakımı ve Onarımı ile İlgili Karşılıklı
Anlaşma Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/274) (S. Sayısı: 31)(x)
BAŞKAN - Komisyon?
Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu,
31 sıra sayısıyla bastırılıp, dağıtılmıştır.
Tasarının
tümü üzerinde söz isteyen sayın milletvekillerini okuyorum:
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Bursa Milletvekili Kemal
Demirel, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Hatay Milletvekili
Abdülhadi Kahya, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Mersin
Milletvekili Sayın Mehmet Şandır.
Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına, Bursa Milletvekili Kemal Demirel, buyurun
efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 20 dakikadır
Sayın Demirel.
CHP GRUBU ADINA
KEMAL DEMİREL (Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bugün, Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma Bakanlığı
ile Suriye Arap Cumhuriyeti Ulaştırma Bakanlığı
Arasında Yapılan Lokomotif, Vagon ve Diğer Ray Hizmetlerini
de Kapsayan Demiryolu Araç ve Gereçlerinin Yapımı, Geliştirilmesi,
Yenilenmesi, Bakımı ve Onarımı ile İlgili Karşılıklı
Anlaşma Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı hakkında Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu olarak görüşlerimizi açıklamak üzere huzurunuzda
bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar,
bu kanun tasarısı, geçen dönem Türkiye Büyük Millet Meclisine,
komisyonlardan geçtikten sonra gönderilmiş ama ne yazık ki
Meclis gündemine bir türlü gelmemiş ve yeni oluşan Parlamentoda
gündemimizi oluşturuyor.
Şimdi, bu
kanun tasarıları, ikili anlaşmalar gereği, o yaptığımız
ülkelerle aramızdaki ilişkilerin daha iyiye gitmesi noktasında
önemli anlaşmalar. Peki, bu anlaşmalar bu kadar önemliyse,
neden tasarılar Meclise geldiği zaman ivedilikle görüşülmüyor
da geçen zaman boşa harcanmış oluyor?
2004te bununla
ilgili çalışmalar yapılmış
ve bugün, neredeyse, 2007nin son aylarını yaşıyoruz,
2008e geliyoruz.
O yüzden, bundan
sonra, komisyonlardan geçen kararların ivedilikle Meclise
geldiği zaman çözümlenmesinin ve bunların da kanunlaşmasının
önemli olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyorum.
Bu vesileyle,
demir yolu ulaşımının çok önemli olduğunu ve
bu ulaşım aracının, ne yazık ki, 1950den sonra
ülke gündeminden hızla uzaklaştığını ve
ulaşım sistemleri arasında üvey evlat muamelesi gördüğünü
vurgulamak istiyorum.
Demir yolları,
ülkemizde, 1856 yılında İzmir-Aydın arasında
başlamış ve daha sonra, cumhuriyet döneminde, hak ettiği
yeri bulmuş ve -1950den sonra- ne yazık ki, 1948 yılında,
dışarıdan, Amerika tarafından, ülkemizin ulaşımıyla
ilgili yapmış oldukları çalışmalar neticesinde
kara yolları taşıması tercih edilmiş ve demir
yolu taşımacılığından hızla uzaklaştırılmış.
Bugün, ülkemizde
herkesin şikâyet ettiği konuların başında trafik
terörü geliyor. Evet, şikâyet etmeyen yok ama ne yazık ki trafik
terörünün önüne geçilmesi noktasında demir yolu ulaşımının
ne kadar önemli olduğunu
Ama ne yazık ki, geçen yıllar
içerisinde baktığımız zaman, bu konuda demir yollarına
gereken önem verilmediği için, bir noktada sorumluluğun
bizlerde olduğu gerçeğini kabul etmemiz lazım. Yani
bu ülkede trafik terörü varsa, trafik canavarı varsa sorumlusu
1950 yılından sonra, -yani cumhuriyet döneminde hak ettiği
yeri bulan demir yolu ulaşımının- ne yazık ki,
1950den sonra gelen hükûmetler tarafından bir tarafa itilmesi
ve bize dışarıdan yol gösterilen ulaşım politikalarıyla
beraber kara yolu taşımacılığının
öne çıkarılması ve bunun sonucundaki kazalar.
Şimdi, bu
noktada demir yolu, gerçekten, seçim zamanları hükûmetlerin,
partilerin gündemlerinde olan, fakat seçimlerden sonra gerekli,
hak ettiği yeri bulamayan bir ulaşım aracı. Demir
yolu, artık, bu ülkenin vazgeçilmezleri içerisinde, ulaşım
ağında hak ettiği yeri alması lazım. Bu konuda
bu Parlamentoya büyük görev düşüyor. Geçen dönem, ne yazık
ki Hükûmetin Hızlı Tren Projesi diye ortaya koyduğu
hızlandırılmış projenin ülkemizde ne kadar
büyük bir felakete uğratıldığını hep beraber
yaşadık. Yani, ben o kazada hayatını kaybeden değerli
vatandaşlarımızı
Artık, onları
şehit olarak görmek istiyorum, çünkü o insanlar demir yolu
şehitleri oldular. Çünkü, o projenin hayata geçirilmesi noktasında,
bilim adamları, bunun sakıncalı olduğunu, gözden
geçirilmesi gerektiğini ve bu noktada, çalıştırılmaması
noktasında görüşler ortaya konmasına rağmen, ne
yazık ki hızlandırılmış proje hızlı
şekilde hayata geçirildi ve ne yazık ki 30u aşkın
vatandaşımız hayatını kaybetti.
Şimdi soruyorum
size: Sorumlular nerede? Sorumlu olanlar bu Hükûmetin o günkü projesine
güvenip trene binip hayatını kaybeden insanlar mı oldu?
Ne yazık ki o insanlar bugün aramızda yok. Ama, onlara, bu kazanın
sebebiyeti neticesinde sorumlu olması gerekenlerin bu konuda
gerekli hassasiyeti göstermediklerini görmüş oluyoruz.
Değerli arkadaşlar,
şimdi, demir yolu, dediğim gibi bu ülkede çok önemli, ama bizim
geçmiş dönemlerde ülkemizdeki demir yolu ağının
oluşturulması noktasında bize yol gösterenler, kendi
ülkemizin gerçekleri çerçevesinde bunu yapmamışlar; kendileri,
Osmanlılar zamanında bilhassa, yapan firmalar, yapan ülkeler
kendilerine ihtiyaç olan bölgelere doğru hatları uzatmışlar.
Yani, maden ocaklarına doğru, hububat üretilen yerlere
doğru, yani Türkiyenin ihtiyacına göre değil, kendi
ihtiyaçlarına göre demir yolu ağını oluşturmuşlar.
O yüzden, demir yolları şu anda Türkiyenin ihtiyacını
karşılayamaz bir noktasında.
Bu noktada, Türkiyenin
jeopolitik durumu da göz önünde tutularak, demir yolu ulaşımına
mutlaka en kısa zaman içerisinde gereken hassasiyetin verilmesini
istiyorum.
Bakın, bu
noktada -daha evvel Ulaştırma Bakanlığı bütçesinde
de aynı şeyleri ifade etmiştik- kara, deniz, hava ve demir
yolu ulaşımları, birbirleriyle yarışır
değil, birbirlerini tamamlayan ulaşım araçlarıdır.
Ama öyle bir noktaya geldik ki, ulaşım araçlarında birilerine
öz evlat, birilerine üvey evlat muamelesi gösterdik. Bunun arkasında
yatan sebeplerden bir tanesinin de bu ulaşım araçlarının
farklı bakanlıklar bünyesinde olmasından kaynaklandığını
da biliyoruz. Geçmiş dönemde Bayındırlık Bakanlığı
içerisinde kara yolu taşımacılığı vardı,
Ulaştırmada da demir yolu, hava yolu vardı, şimdi
bunların aynı bakanlık çerçevesinde toplanması,
bence doğrusu da bu. O zaman, Bakanlık, bu projelerle ilgili
olarak görüşleri ortaya koyarken, çalışma yaparken,
birisine öz, birisine üvey evlat muamelesi yapma durumunda artık
olmayacaktır. Yani, bugün
Dün yine açıklaması vardı
Sayın Ulaştırma Bakanının, Türkiyenin önemli
projeleri içerisinde yine otoyollardan bahsediyor, otobanlardan
bahsediyor. Tabii ki bu ülkeye otoban da gerekli, otoyol da gerekli
ama artık, bu ülkenin demir yolu ihtiyacının, mutlaka,
en kısa zaman içerisinde ortaya konulması ve gerçekleştirilmesi
önemli. Bugün trafik teröründen şikâyet ediyoruz.
Değerli arkadaşlarım,
daha pazar günkü gazetelerde çıkan bir haber vardı,
herhâlde hepiniz okumuşsunuzdur Marmaranın altı fokur
fokur kaynıyor diye. Şimdi, bir profesör bununla ilgili
açıklamalar yapıyor, depremle ilgili tehlikeyi ortaya
koyuyor. Ben şimdi size söyleyeceğim, depremlerde insanların
ne kadarı hayatını kaybetmiş, trafik kazalarında
insanlarımızın ne kadarı hayatını kaybetmiş.
Biz depremleri zaten yaşıyoruz, her gün yollarda yaşıyoruz,
her gün kazalarla depremleri biz yaşıyoruz. Bakın,
1900 yılından 2002 yılına kadar geçen 102 yıl
içerisinde Türkiyede oluşan depremlerde hayatını
kaybeden insan sayısı 100 bin ama 1980le 2002 arasında
22 yılda trafik kazalarında hayatını kaybeden insan
sayısı 125 bin. Yani bir tarafta 100 yılda 100 bin kişi,
22 yılda 125 bin kişi.
Peki, hayatlarını
bu kadar kaybeden insanlarımız var. Trafik kazaları
bu kadar ülkede can yakarken, maddi manevi kayıplara bu ülkemizi
sürüklerken neden hâlâ demir yolları konusunda gereken hassasiyet
gösterilmiyor. Şimdi diyecekler ki gereken hassasiyetler gösteriliyor.
Ama yeterli değil. Yeterli değil.
Ulaştırma
Bakanlığı bütçesinde, bence en önemli kaynaklardan
bir tanesi, demir yollarına ayırmaktır. Şimdi
Hızlı Tren Projesi İstanbul-Ankara arasında gerçekleştirilecek
ama şunu da söylemek istiyorum: Yıllardan beri, on yıldan
beri Bursada ve Türkiyede sürdürdüğüm bir mücadele var, demir
yolları mücadelesi. Bilecik-Bursa-Bandırma
Bursa, Türkiyenin
önemli bir kenti, dördüncü büyük kenti, ihracatta ikinci büyük kenti
fakat, ne yazık ki bir türlü Bursaya demir yolu getirilmiyor,
gelmiyor. Bununla ilgili yüz binlerce imza topladım, otuz sekiz
tane vilayet dolaştım, 68 bin kilometre yol katettim, üç tane
bakanlığa, Ulaştırma Bakanlığına
bizzat başvurarak bunun bir an evvel hayata geçirilmesi için
gayretlerimizi ortaya koyduk; hep bize söylenenler, Önümüzdeki yıl
mutlaka bu projeye yeterli kaynak ayırıyoruz. Tabii o projeye
yeterli kaynaklar ayrılıyor, 1 YTLyi görüyoruz karşısında,
1 YTL! Yani 1 milyonla Bursa-Bandırma-Bilecik demir yolu yapılacak!
1 milyonu artık, insanlar kullanmıyor neredeyse.
Değerli arkadaşlarım,
bu noktada Bursa-Bandırma-Bilecik demir yolunun, bu kadar önemli
bir projenin bu yıl hayata geçirilmesi noktasında, ben yine
Bursada imza kampanyası başlattım ve insanlar bu kampanyaya
imza atarak mutlaka bu sene -2008 yılı bütçesi içerisinde-
demir yolu konusunda, Bursa konusunda bütçeden ne kadar kaynak ayrıldığını
görmek istiyor. Bunu bekliyoruz, bunu göreceğiz. Hükûmetin ve
Ulaştırma Bakanlığının Bursaya bakış
açısını da görmüş olacağız. Çünkü, Bursa,
Türkiyeye kazandıran il; Bursa, Türkiyeye ekonomik anlamda
güç veren bir il. Bursa kazandırıyor ve Bursadan kazandığı
o parayla, bütçeyle, bugün, ülkenin birçok yerine hizmetler götürülüyor.
Peki, Bursa, bu kadar, bunu yaparken hak ettiği yeri alıyor
mu? Almıyor. Bu noktada, ben, özellikle, bu vesileyle bunu vurgulamak
istiyorum. İnanıyorum ki ve beklentim o ki, bu dönem
-Hükûmet ve Ulaştırma Bakanlığı- seçim öncesi,
Bursayla ilgili verilen vaatlerin 2008 yılı içerisinde
tutulup tutulmadığını göreceğiz inşallah.
Fakat o arada
başka bir gelişme oldu, işte Eskişehiri, Bilecik-Osmaneli
üzerinden Gemlik ilçesiyle ilgili bir bağlantı kurulması
-söz konusu- gündeme getirildi. Ben buradan, yine öğrenmek istiyorum:
O konuyla ilgili olarak fizibilite çalışmaları yapılmış
mı, yapılmamış mı? Yoksa bu da sadece, acaba,
bununla ilgili birkaç kelime edersek, bununla ilgili gündemi
meşgul edersek, diğer ulaşımı, yani Bandırma-Bursa
arasındaki demir yolunu unutturabilir miyiz diye düşüncesi
de kafamızda yer ediyor ama inanıyorum ki, inşallah öyle
bir şey olmayacaktır. Bursa bu konuda hak ettiği yeri
almış olacaktır.
Değerli arkadaşlarım,
bugün, yine, ülkemizin ve dünyanın en büyük sıkıntılarından
bir tanesi, önümüzdeki yıllarda karşı karşıya
gelebileceğimiz, küresel ısınma. Bakın, küresel
ısınmaya, nereden nereye geleceğiz. Bugün, küresel
ısınmadan dolayı, ülkemiz, sıkıntılarla
baş başa kalacak. Bugün, akaryakıt alımının
üçte 1i taşımada kullanılıyor. Yani siz, dışarıdan
aldığınız akaryakıtın üçte 1ini ulaşım
araçlarında kullanıyorsunuz. Bugün eğer demir yollarını
hak ettiği yere getirmiş olsaydık, inanın çok daha
farklı noktalarda olacaktık. Yani demir yolu ulaşımını
hak ettiği yere getirmiş olsaydık, biz dışarıdan
bu kadar akaryakıt tüketimi yapmayacaktık, bu kadar akaryakıt
almayacaktık, bu kadar paralarımız döviz olarak yurt
dışına gitmiş olmayacaktı.
Onun için, bu noktada,
demir yollarının aynı zamanda çevreci olduğunu,
çevreyi kirletmeyen bir ulaşım aracı olduğunu, aynı
zamanda emniyetli bir ulaşım aracı olduğunu, yolcu
ve yük taşımacılığı açısından
ekonomik olduğunu, bu noktada sanayiciler açısından
da ülkemiz insanı açısından da çok daha ekonomik olması
açısından da böyle bir ulaşım aracının mutlaka
hayata geçirilmesi noktasında ivedilikle üzerinde durulması
gereken bir konu olduğunu vurgulamak istiyorum.
Şimdi, dünyadaki
gelişmeleri izlediğimiz zaman, dünya, hızla demir yolu
konusunda hak ettiği yere geliyor. Avrupa Birliği ülkeleri
demir yollarında 500 kilometre hız yapan trenleri, seferleri
koymaya başladılar. Artık, Avrupada insanlar yolla
uğraşmıyorlar, yol yapımlarıyla uğraşmıyorlar.
Avrupadaki devletler, demir yollarını çok daha iyi bir
noktaya nasıl getirebiliriz, onun mücadelesini veriyorlar.
O yüzden, biz, Avrupa Birliğine gireceğiz diyoruz, Avrupa
Birliğine girmemiz için, bu noktada, önce kendimizi gözden geçirmemiz
lazım. Bu noktada da demir yolu ulaşımına hak ettiği
yeri verip vermediğimizi yargılamamız lazım.
İnşallah
Bunları hep temenni olarak söylüyoruz, bu kürsülerden söylüyoruz,
yetkililer bu kürsülerden bunları dinliyorlar ama hayata geçirilme
noktasında baktığımız zaman, hayata geçirilmemesinin
de faturasını ne yazık ki, insanlarımız, trafik
kazalarında hayatlarını kaybederek, maddi, manevi
kazalara uğrayarak ortaya koyuyor.
Değerli arkadaşlar,
bu anlamda demir yolu gerçekten önemli dedik. Geçmiş dönemlerde
demir yollarıyla ilgili okullarımız da vardı bizlerin.
Ne yazık ki bir ara kapatıldı. Şimdi tekrar açıldığını
biliyorum. Demiryolu meslek lisesi, bu noktada demir yolu için çok
önemli. Eğer biz bu ulaşım aracını hak ettiği
yere getirirsek, bunun kalifiye eleman ihtiyacı açısından
da insan potansiyeline ihtiyacı var. Bu noktada demir yolu
meslek liselerinin çoğaltılması, gerekirse bu konuda
mühendislik okullarının açılması, yani kendi ulaşım
aracımızın kalifiye eleman ihtiyacını da
kendimizin karşılaması açısından bu çok önemli.
Bakın değerli
arkadaşlarım, Sevgili Mustafa Kemal Atatürkün demir yollarıyla
ilgili çok önemli görüşleri var. Bunu, özellikle niye vurgulamak
istiyorum ve söylemek istiyorum? Biz Kurtuluş Savaşı
yaparken bizim kara yollarımız bu kadar güçlü değildi,
deniz yollarımız bu kadar güçlü değildi, hava ulaşımımız
bu kadar güçlü değildi. Ama mevcut demir yollarından faydalandık
ve Sevgili Mustafa Kemal Atatürk, Kurtuluş Savaşında
demir yolunun ne kadar önemli olduğunu gördü ve şunu söyledi:
Demir yolları bir ülkenin toptan, tüfekten daha önemli bir silahıdır.
Demir yollarına gereken önemin verilmesini özellikle söyledi
ve onun zamanında yapılan demir yolları, ne yazık
ki, bugün baktığımız zaman, bazı hatların
kaldırılmış olduğunu dahi görüyoruz.
Peki, bu kadar
önemli olan bu ulaşım aracı, mutlaka ve mutlaka, hak ettiği
yeri almalıdır diyorum.
Ben demir yollarıyla
ilgili son sözlerimi söylerken, demir yolu özgürlük demektir, demir
yolu bağımsızlık demektir, demir yolu cumhuriyet
demektir. Cumhuriyetimize ve demir yollarımıza sahip
çıkmamızı istiyorum.
Hepinizi en içten
sevgi ve saygılarımla selamlıyorum. (CHP sırlarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Demirel.
İkinci söz
sırası, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Hatay
Milletvekili Sayın Abdülhadi Kahya Beye aittir.
Buyurun Sayın
Kahya. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi
dakikadır.
AK PARTİ
GRUBU ADINA ABDÜLHADİ KAHYA (Hatay) Sayın Başkan, değerli
Meclisimizin kıymetli üyeleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlarken aziz milletimizin birlik ve beraberlik ruhuyla cumhuriyetimizin
84üncü yılına erişmiş olmasını da büyük
bir gururla kutluyorum.
Hiç şüphesiz,
bugüne kadar milletimizin birliğine ve dirliğine kastetmiş
olanlar gereken cevabı almışlardır. İnanıyorum
ki, milletimiz ve devletimiz, yaşamakta olduğumuz hain
saldırıların da üstesinden gelecek, hak edenler hak ettikleri
cevabı alacaklardır. Bu vesileyle bütün şehitlerimize
Allahtan rahmet diliyorum.
Şu anda,
Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma Bakanlığı ile
Suriye Arap Cumhuriyeti Ulaştırma Bakanlığı
arasında yapılan protokolün onaylanmasına dair kanun
tasarısı hakkında şahsım adına söz almış
bulunuyorum.
Söz konusu protokol,
13 Temmuz 2004 tarihinde Türkiye ve Suriye devletleri ulaştırma
bakanları arasında imzalanmış olup 5 Eylül ile 8
Eylül 2004 tarihleri arasında Şamda gerçekleştirilen
Türkiye-Suriye Karma Ulaştırma Komisyon Toplantısında
alınan karar uyarınca da ortak bir komite oluşturulmuştur.
2002 seçimleri
sonrasında, AK Parti hükûmetleri döneminde, dış politika
alanında hızlı bir yükseliş sergilenmiş, devlet
ve millet olarak uzun bir tarih sürecini hep beraber yaşamış
bulunduğumuz, başta komşu ülkelerle olmak üzere, dış
dünyayla, aktif, çeşitli ve stratejik derinlikli dış
politika anlayışı hâkim kılınmıştır.
Bunu, tarihî birikimimiz, coğrafi ve kültürel derinliğimiz,
stratejik konumumuz ve iyi belirlenmiş bütüncül bir çerçeveye
oturtulmuş çok boyutlu dış politika ihtiyacı
şekillendirmiştir. Hükûmet, Türkiyeyi, bölgesel bir güç ve
etkin bir küresel aktör yapabilmek için, kriz odaklı değil,
vizyon odaklı bir yaklaşımı temel almıştır.
Devletimiz, krizlere tepki veren savunmacı bir ülke konumundan
çıkarak, bölgesel ve küresel vizyonuyla, gelişmeleri yönlendirebilen,
belirleyici bir aktör hâline gelmiştir. Bu hedefe ulaşmak
için en önce komşu ülkelerle, ekonomik, kültürel ve siyasi
bağları güçlendirmek, ülkemiz çevresinde güvenlik ve refah
halkası oluşturmak ayrı bir öneme haizdir. Komşu
ülkelerle sıfır problem ilkesi ve sürekli temas yöntemi
sonucudur ki, işte, bu tür anlaşmalara daha bir
ağırlık verilmeye başlanmıştır.
Suriyeyle ticari
ilişkilerimizin son beş yılda belirgin gelişme
gösterdiği açıktır. 2006 yılında ikili ticaret
hacmimiz 705 milyon doları bulmuştur. Suriye ve Arap ülkeleriyle
kara ulaştırmasında Hatayın Cilvegözü Sınır
Kapısı ana arteri oluşturmaktadır. Söz konusu kapının
yenilenmesi çalışmaları, 2006 yılında Türkiye
Odalar ve Borsalar Birliği tarafından başlatılmış
ve 2007 yılı sonunda tamamen hizmete girmesi öngörülmektedir.
Türkiye ve Suriye Ulaştırma Bakanları tarafından
imzalanan 13 Temmuz 2004 tarihli protokol ve 5-8 Eylül 2004 tarihlerinde
Şamda yapılan Türkiye- Suriye Karma Ulaştırma Komisyonu
Toplantısında alınan karar uyarınca ortak komite
oluşturulmuştur. Ortak komite, Türkiye ve Suriyede olmak
üzere yedi ayrı toplantı yaparak, ortak girişimle ilgili
olarak, iş tanımı, çalışma prosedürlerinin
detayları, finansman modelleri ve işletme programı
hakkında karara varılmasını sağlayacak gerekli
araştırmaları ve incelemeleri yaparak, yasal çerçeveyi
belirlemek için çalışmalara başlamış ve kurulacak
şirketle ilgili taslak ortak iş birliği anlaşması
ve taslak anonim şirket sözleşmesini düzenlemiştir.
Çeken ve çekilen araçların imalatı, bakımı, onarımı
ve pazarlanması ile demir yolu alt ve üst yapısının
onarımı, inşası, bakımı, iyileştirilmesi
gibi faaliyetlerde bulunacak ve fabrika tesisleri Halepte olacak bir iştirak kurulması yönünde
çalışmalar devam etmektedir.
Değerli
Başkan, kıymetli üyeler; yapılan komisyon çalışmaları
sonucunda şirket ana sözleşmesi ve ortak iş birliği
anlaşması üzerinde mutabakatın sağlanması
için karşılıklı görüşmeler devam etmektedir.
Komite, en son 4 ve 10 Ağustos 2007 tarihlerinde Halepte bir
araya gelmiştir. Son toplantıda, CFSde, Suriyenin ilgili
biriminde yaptırılan yeni fabrika binalarının
kurulacak şirket marifetiyle donatılması ve buna göre
bir sermaye yapısı oluşturulması önerilmiştir.
Suriye tarafınca yapılan son öneriler ve gelişmelere
göre, ortaklık esasları ve sermaye yapısına dair
karar süreci devam etmekte olup, Suriye demir yolu kuruluşu
yetkilileri ile mutabakat sağlanması için çalışmalar
yine devam etmektedir. Bu ortaklıkla ilgili beklentilerden
de bahsedecek olursak, Suriyenin ihtiyacı olarak, 2020
yılına kadar 155 adet lokomotif alımı, 410 adet yolcu
vagonu revizyonu, 290 tren seti vagonu alımı, 12.800 adet
yük vagonu alımı ve en kısa zamanda 86 adet lokomotif
revizyonu planlanmıştır. Ayrıca, 500 kilometre
yeni demir yolu yapımı ve 2.100 kilometre demir yolunun yenilenmesi
planlanmıştır. 2020 yılına kadar Suriyenin
bu konudaki yatırım projeksiyonu 6,8 milyar Amerikan dolarıdır.
Sayın
Başkan, değerli üyeler; bahsettiğimiz faaliyetleri
gerçekleştirmek üzere kurulması planlanan şirketin
yapısı ve idaresinden de bahsetmek istiyorum.
Kurulacak
şirketin yüzde 50si Türk tarafından, yüzde 50si Suriye tarafından
oluşturulacaktır. Sermaye konusunda ise 60 milyon dolar
kuruluş sermayesi olması hususunda mutabakata varılmıştır.
Bunun 30 milyon dolar hisse karşılığını
Suriye tarafı nakit olarak, 30 milyon dolar hisse karşılığını
da Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları nakit olarak ödeyecektir.
Şirket tesisi, bina, arsa ve ihtiyacını öncelikle kiralama
yoluyla karşılayacaktır. Şirketin yönetim kurulu
6 kişiden oluşacaktır. İlk dönem için yönetim kurulu
başkanı Türk, Türkiyeden, başkan vekili ise Suriye
tarafından atanacaktır. Takip eden dönemlerde de bu değişimli
olarak yapılacaktır. Suriye tarafı, şirket fabrikaları
imalata başlayıncaya kadar, demir yolu çeken, çekilen
araçlarıyla ilgili ihtiyaçlarını şirket vasıtasıyla
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları ve bağlı kuruluşlarından
temin etmeyi garanti etmektedir. Bu durumda Suriyenin talep ettiği
ürün ve hizmetlerin fiyatı Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları,
Suriye tarafı ve şirket tarafından oluşturulan
heyet tarafından belirlenecektir. Kurulması planlanan
şirketin süresi de yirmi beş yıl olarak tasarlanmıştır.
Saygıdeğer
Başkan, değerli milletvekilleri; netice itibarıyla,
bu anlaşma, aslında, Türkiye Cumhuriyeti devletinin,
asırlarca beraberce yaşamış bulunduğu komşu
ülke Suriye ile dost ve daha derinlikli ve çeşitli iş birliği
örneklerinden birisini teşkil etmektedir.
AK Parti hükûmetleri
dönemi, komşularıyla ve dünyayla tecrit edilmiş vaziyette
içe kapanıklık dönemi olmaktan çıkmış, tüm dünya
devletleriyle gereken iş birliği zeminlerinin oluşturulduğu,
Türkiye Cumhuriyetine yakışır ağırlıkta
bir dış politika anlayışının hâkim kılındığı
başarılı bir süreç olmuştur.
Bu düşünceler
içerisinde, sözlerimin sonunda yüce heyetinizi selamlıyor,
hürmetlerimi arz ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Kahya.
Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın Mehmet
Şandır.
Buyurun Sayın
Şandır. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi
dakika Sayın Şandır.
MHP GRUBU ADINA
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
31 sıra sayılı Kanun Tasarısı üzerinde Milliyetçi
Hareket Partisinin görüşlerini ifade etmek üzere söz almış
bulunmaktayım. Öncelikle, muhterem heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Görüşmekte
olduğumuz kanun, Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma Bakanlığı
ile Suriye Arap Cumhuriyeti Ulaştırma Bakanlığı
Arasında Yapılan Lokomotif, Vagon ve Diğer Ray Hizmetlerini
de Kapsayan Demiryolu Araç ve Gereçlerinin Yapımı, Geliştirilmesi,
Yenilenmesi, Bakımı ve Onarımı ile İlgili Karşılıklı
Anlaşma Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair bir kanun tasarısıdır.
Bu kanun tasarısının
ekinde, Suriye Arap Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin
ilgili bakanlarının imzaladıkları Protokol de
bulunmaktadır. Bu Protokole göre, Türkiye Cumhuriyeti
adına TÜVASAŞ, Suriye Cumhuriyeti adına da karşı
kuruluşun bir araya gelerek, bir devlet kuruluşu olan bir
kamu kuruluşunun bir araya gelerek bir ortak girişim kurmalarını
ve bu ortak girişim marifetiyle, öncelikle tabii Suriyeye
ait iki yüz otuz adet vagonun yenilenmesi ve geliştirilmesinden,
sonrasında ise tarafların ihtiyaç duyduğu şekilde
diğer ray hizmetlerinin yanı sıra, demir yolu araç ve
gereçlerinin yapımını, yenilenmesini, geliştirilmesini
kapsayan demir yolu hizmetlerinin
idaresinden sorumlu olmasına karar verilmiştir bu
oluşturulacak ortak girişimle.
Bu Protokol, 13
Temmuz 2004 tarihinde imzalanmıştır. Bugün itibarıyla,
yaklaşık üç yıl dört ay önce. Bu Protokol, bugün görüşmelerini
tamamladığımız takdirde kanunlaştıracağımız
bu kanunla yürürlüğe girecektir. Bu ortak girişim bundan
sonra kurulacaktır ve bu ortak girişimin sözleşme Protokolü
içeriğindeki hususlar hayata geçecektir. Bu Protokolle, taraflar,
iş tanımı, çalışma prosedürlerinin detayları,
finansman modelleri ve işletim programı hakkında karar
verecektir. Dolayısıyla, bu Protokolün imzalanmasından
bu yana geçen üç yıl dört ay gibi bir süre, bu kanun tasarısı
kanunlaştırılamadığı için yürürlüğe
girmemiş olmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, tabii, Milliyetçi Hareket Partisi olarak ifade
ediyorum: Türkiyeyle komşuları arasında, hükûmetler
arasında yapılacak her anlaşma, her görüşme dostluğu
geliştireceği için, ticareti artıracağı
için, komşuluk ilişkilerini geliştireceği için,
bir ortak coğrafyanın ortak kaderini paylaşan insanlar,
toplumlar, ülkeler olarak güç birliğini geliştireceği
için çok değerlidir ve önemlidir. Milliyetçi Hareket Partisi
olarak biz bu değerin ve önemin farkındayız ve bu yönde
atılan her adımı destekliyoruz.
Özellikle, 877
kilometre sınırımız, hududumuz bulunan Suriyeyle,
birtakım talihsiz gelişmeler sonrasında kaybedilen
zamanı kazanmak çok önemlidir, çok gereklidir. Suriyeyle,
kaybedilen zamanın telafisini yapabilmek için gerçekten çok
hızlı hareket etmek gerekiyor. Şu geçirilen üç
yıl dört ay gibi süreye yanmamak mümkün değil. Ama bizim ülkemizde
-özellikle biraz önce de izledik- maalesef, Türkiye Büyük Millet
Meclisinde zaman mefhumu, zamanın değeri yeterince anlaşılabilmiş
değildir.
Bu sebeple, Türkiye
ile Suriye arasındaki ilişkilerin, dostluk ilişkilerinin
gelişmesine katkıda bulunacağına yürekten inandığım
bu kanun tasarısına Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak
destek vereceğiz, evet oyu vereceğiz. Ama müsaade ederseniz,
kısaca Suriyeyle Türkiyenin ortak kaderinden de bahsetmek
istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, bugün, Suriye Arap Cumhuriyetinin Halep
şehrine giderseniz ve Türkçe konuşursanız hiç yadırganmazsınız,
herkes sizi anlar. Aynı şekilde, Türkiyenin güney hududundaki
vilayetlerin birçoğuna giderseniz, Arapça konuşursanız
hiç yadırganmazsınız, ihtiyaçlarınız anlaşılır,
dostluk eli uzatılır. Böyle bir organik bağ ötesi bir beraberlik
var. Dört yüz yıl Suriyeyi biz yönetmişiz, 1516-1919. Kaldı
ki, 1516dan önce de Yakın Doğuya gelen Türklerin ilk yerleştiği
coğrafya olarak Suriye, Irak çok öncelik alır.
Bugün Suriyede
1,5 milyona yakın Türk soylu insan yaşamaktadır. Bunlar,
Suriye Arap Cumhuriyetinin eşit ve onurlu birer vatandaşı
olarak, birtakım zorlukları, problemleri olmakla beraber
orada yaşamaktadır. Aynı şey Türkiyede, Türkiye
Cumhuriyeti devletinin onurlu ve eşit vatandaşı olarak
çok sayıda da Arap soylu insan yaşamaktadır. Bu iki akraba
topluluk, yılları birlikte yaşamış bu iki
coğrafyayı, işte, siyasetin ayırdığı
o hudutlar ayırmamalıdır, ayrılmışsa bile
bunu birleştirecek her türlü fırsat değerlendirilmelidir
ve kullanılmalıdır. Bu kanun tasarısıyla, Suriye
ile Türkiye arasında gerçekten var olan dostluk daha çok gelişecektir,
var olan ticaret daha çok artacaktır.
Bugün Türkiye
ile Suriye arasında Serbest Ticaret Anlaşması imzalanmıştır.
Bu noktada Hükûmetimizin ve ilgili Bakanın gösterdiği gayretle
bu ticaret hacmi, 2007 sonu itibarıyla, 2 milyar dolar olarak
ifade edilmektedir. Her ne kadar bugün 800 milyon dolarsa da, bunun
böyle yüksek bir rakama hedeflenmiş olmasını çok olumlu
bulmaktayız. Suriyenin 5,9 milyar dolarlık bir
dış ticaret hacmi vardır. Bunun yarıya yakınının
Türkiye üzerinden yapılmasını, Türkiye açısından
çok önemsiyorum, önemsemek gerektiğine inanıyorum.
Değerli
milletvekilleri, dış ticarette öncelik, ülkelerin komşularıyla
yaptığı ticarettir. Almanyanın dış ticaret
hacmine bakarsanız, yüzde 80i komşularıyla yaptığı
dış ticarettir. Bizse, şu birçok bağımız
bulunan komşularımızla yaptığımız
-güney komşularımızla; İran, Irak, Suriye, Ürdün,
Lübnan, bu ülkelerle yaptığımız- ticaret hacmine
bakacak olursak, görülür ki, bizim daha bu komşularımızla,
buna benzer çok sayıda anlaşma yaparak, ilişkilerimizi
geliştirici, ticaretimizi artırıcı adımlar
atmamız gerekecektir.
Türkiyeyle
Suriye arasında sorunlar yok mudur? Vardır, ama esas olan,
var olduğunu ifade etmemiz gereken dostluk iradesidir. Bugün
Türkiyeyi ve Suriyeyi yöneten siyasi idareler, devlet yönetimleri
dost olmaya karar vermişler ve bu dostluğun gereği her
fırsatı kullanmaktalar. Bunu Milliyetçi Hareket Partisi
olarak çok önemsiyoruz ve geliştirilmesi yönünde Hükûmetimize,
bize ulaşan teklifleri doğrultusunda, destek vereceğimizi
ifade ediyoruz.
Değerli
milletvekilleri, bu Anlaşma, gerçekten, Suriyenin kalkınmasına
da çok ciddi katkıda bulunacaktır. Suriye bugün daha çok,
devlet, kamu işletmeleri vasıtasıyla sanayileşmeye
çalışıyor. Suriyenin sanayileşmesinde kullanacağı
makine, imalat araç ve gereçleri Türkiyede üretilebilinir, Türkiyenin
kapasitesi buna yetebilir. Dolayısıyla, yüzyıllarca
beraber yaşadığımız Suriyeyi çağa hazırlamak,
sanayileştirmek yönünde Türkiyenin kendince önemli bir misyonu
da olması gerekir. İnanıyorum ki, ulaşım altyapısının
kurulmasına katkı verecek bu türlü anlaşmalar ve bu
anlaşmaları yürürlüğe geçirecek bu kanun tasarılarıyla
Türkiye ile Suriye arasında bu ilişkiler gelişerek,
bölgemizin terörün kaynağı olmasının, savaşın,
huzursuzluğun kaynağı bir coğrafya olmasının
da önünü keseceğiz. Bu bölge kalkındığı takdirde
daha güçlü olacaktır, o gücüyle de daha demokratik, özgür ve medeni
dünyayla entegre olacaktır.
Bu sebeple, biz
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, bu kanun tasarısının
bu kadar geç kalmasını dikkatinize sunmakla beraber
Çünkü,
gerçekten kaybedilen zaman önemlidir. Başka sebeplerden dolayı
Suriyeyle aramızda zaten çok pahalıya mal olan bir kaybımız
var, kaybettiğimiz yıllar var. Ama, şimdi başlayan
bu dostluğu hızla geliştirelim, zamanı iyi kullanalım
ve Suriye ile Türkiye arasında öncelikle ticaret hacminin gelişmesi,
kültürel ilişkilerin artması, turizm ve diğer ikili
ilişkilerin artmasıyla, iki ülke arasında toplumlardan
başlayan, halklarımızdan başlayan dostluğun
devletlerimizle de pekişmesini sağlamamız lazım.
Bu kanunun buna katkı vereceğine inanıyorum.
Tekrar ifade
ederek, bu kanunun Suriye ve Türkiye toplumlarına, devletlerine
hayırlı sonuçlar getirmesini dileyerek, muhterem heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Şandır.
Şahsı
adına İzmir Milletvekili Recai Birgün.
Sayın Birgün,
buyurun.
Süreniz on dakika
Sayın Birgün.
RECAİ
BİRGÜN (İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma Bakanlığı ile
Suriye Arap Cumhuriyeti Ulaştırma Bakanlığı
Arasında Yapılan Lokomotif, Vagon ve Diğer Ray Hizmetlerini
de Kapsayan Demiryolu Araç ve Gereçlerinin Yapımı, Geliştirilmesi,
Yenilenmesi, Bakımı ve Onarımı ile İlgili Karşılıklı
Anlaşma Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı hakkında şahsım adına
söz almış bulunmaktayım.
Kanun tasarısına
geçmeden önce, dün, 5 Kasım 2006 tarihinde fiziki olarak aramızdan
ayrılan, ancak fikirleriyle bizlere her zaman
ışık tutacak ve özellikle son yıllarda uluslararası
ilişkilerde açmazlara düştüğümüz bir dönemde, kararlılığıyla
her zamankinden daha çok varlığına ve yol göstericiliğine
ihtiyaç duyduğumuz Demokratik Sol Partinin kurucusu ve kuramcısı
Sayın Bülent Eceviti mezarı başında andık.
Bu anma merasimine katılan tüm yurttaşlarımıza
buradan teşekkürlerimi sunuyorum.
Benden önceki
konuşmacı arkadaşlar, hemen hemen benim söylemeye çalışacağım
her şeyi teker teker söylemiş oldular. Bizler, Demokratik
Sol Parti olarak ve şahsım olarak da demir yollarının
çok önemli olduğunu ve bu Anlaşmanın, inşallah
Suriye ile bugüne kadar süregelen PKK teröründen kaynaklanan hasmane
davranışlarımıza bir değişik yön açacağını
umut ediyorum.
Yine, Bu Anlaşmaya
göre Halepte bir fabrika kurulacak ve üretime başlanacak.
Burada üretime geçilene kadar da Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları
Genel Müdürlüğü Suriye içerisinde bulunan demir yollarıyla
ilgili ihtiyaçları karşılayacak. Yine bu fabrika,
aynı zamanda, bizim demir yolu tecrübemizi de Suriyeye aktarmakta
kullanılacak.
Türkiye-Suriye
tren yolu taşımacılığı, şimdiye kadar,
İstanbul-Gaziantep-İstanbul arasında çalışan
Toros Ekspresiyle haftada bir gün ilave edilen yataklı vagonla
yapılmaktadır. Yine, Türkiye-Suriye ve Irak demir yolu taşımacılığı,
Irakın Amerika Birleşik Devletleri tarafından
işgali süresince bir süre hizmet verememiş ve yine burada
da Türk ekonomisi, ticari anlamda bir zarara uğratılmıştır.
Yine, sanıyorum baba-oğul Bushtan çektiği kadar Türkiye
hiç kimseden çekmedi, çünkü Irak işgali hem Iraktaki halka hem
Türkiyeye zarar vermiş ve vermeye de devam etmektedir.
Yine, Cumhuriyet
Halk Partili arkadaşım, Devlet Demir Yollarının
neden çok önemli olduğunu çok güzel izah etti. Ben notlarıma
bunları almıştım, ancak tekrar etmemek adına
bunları söylemiyorum. Ama bizim Onuncu Yıl Marşımızda
da Demir ağlarla ördük tüm yurdu deyimini Sayın Başbakan
da bir ara alaysı olarak da olsa dile getirmişti.
Tabii, Suriye
ile yapılan bu Anlaşma muhakkak ki çok önemli, ama Türkiyenin
de demir yolları anlamında çok eksiği ve yapılması
gereken şeyleri olduğu bir gerçek. Umarız ki, İstanbul
hızlandırılmış tren seferi tecrübesinden sonra
hızlı trene geçecek ve yine Hükûmetin programında olduğu
söylenen İzmir hızlı treni devreye girecek. Ancak, hep
batıda bu işler yapılıyor, ama bizim doğumuzda
da ulaşım gerçekten çok zor ve çok da pahalı.
Ayrıca, yine
bu terör örgütünün yaptığı saldırılardan dolayı
da güvenliksiz bir hâle gelmiş durumda. Eğer, Güneydoğu
ve Doğu Anadoluya da bu tren seferlerini daha hızlı,
daha süratli, daha güvenli yapabilecek bir sistem kurabilirse
Hükûmetimiz, minnet duyacağız.
Tabii, buraya
gelen konuşmacı arkadaşların, aslında, çok
gündemde olan bir konuya değinmelerini bekledim, ama hiç kimse
değinmedi. Tabii, bizler bu Meclisin gerçekten çok yeni birer
üyeleriyiz. Özellikle, muhalefet partisi milletvekilleri buraya
çıktıkları zaman, benim de buraya geldiğim günden
beri anlayamadığım, 2002, 2003, 2004 yıllarında
çıkan, daha doğrusu kanun tasarısı hâline gelen
şeyleri, burada, niye biz bu kadar yıl sonra tekrar görüşmek
zorunda kalıyoruz. Bunu ben anlayabilmiş değilim ve
işin ilginci
YAHYA AKMAN
(Şanlıurfa) Usuldendir, Anayasa gereği, önceden geliyor.
RECAİ
BİRGÜN (Devamla) Evet, daha önceleri de var.
Benim anlayamadığım
şey, Sayın Bülent Arınç burada bir şey söylemişti,
hiç unutmuyorum onu, Bu Meclis sadece erkeği kadın, kadını
da erkek yapamaz. demişti. O zaman bu Mecliste, her neyse, hukukçularımız
bir karar versinler de, bunları toptan mı geçiriyoruz, mesai
mi yapıyoruz, artık Türkiyenin gerçek gündemiyle ilgili
şeyler yapalım. 2002 yılında, 2003 yılında,
2004 yılında kanun tasarısı hâline gelmiş
şeyleri, burada kaplumbağa hızıyla çalışır
gibi olmayalım. Biz bu konuda iktidar partisi milletvekillerinden
de destek bekliyoruz, böyle bir düzenleme yapsın Meclisimiz ve
bunlar mümkünse toptan halledilsin de gerçekten Türkiyenin gündemine
dönebilelim.
Ben, Meclise gelirken
gerçekten çok farklı hayalleri ve idealleri olan birisiydim,
ama buraya gelip arka sırada 2002 yılının kanunlarını,
tasarılarını el kaldırarak veya el kaldırmayarak
onaylamaktan da işin doğrusu ar duyuyorum. Çünkü, halk sokakta
farklı şeyler bekliyor bizden ve burada çalıştığımızı
düşünüyor. Sanıyorum, TRT-3ü izlemiş olsa vatandaşlarımız,
yanlarına gidemeyiz, onların elini sıkamayız.
Çünkü, 2002, 2003 yıllarını biz hâlen konuşuyoruz
burada.
Tabii ki, gündem
terör. Maalesef, Türkiyede 1984 yılından beri terör gündemden
hiç düşmedi. Ben istiyorum ki bu kalan son üç dakikamda bir iki
de terör konusuna değinebileyim: Artık, bu iktidar zamanında
alıştığımız hep bir şey var: Dağ fare
doğurdu tabiri, yine aynısı oldu. Benden önceki konuşmacı
arkadaşımız, AKPnin bütün yaptıklarıyla
bir bölgesel güç hâline geldiğini söylemişti, ancak, bu bölgesel
güç ne yapıyor, onu çok merak ediyorum şu anda. Aslında,
Irakın ABD tarafından işgaliyle birlikte, artık
bölgesel güç olarak sadece bu bölgede maalesef Amerika Birleşik
Devletleri vardır ve bu ülkenin Başbakanı, bu Meclisin
verdiği tezkereyi nasıl, ne zaman kullanıp kullanmayacağı
konusundaki fikirlerini ve onayını almak üzere Amerika
Birleşik Devletlerine gitti ve yine dağ fare doğurdu.
Biz, tabii, maalesef Meclis olarak bilgilendirilmediğimiz
için gazete haberlerinden takip etmek zorunda kalıyoruz. Bu
gazete haberleri bize diyor ki: Amerika Birleşik Devletleri
bizim kara harekâtı yapmamıza karşı. Sadece bize
istihbarat bilgileri verecek, biz nokta operasyonları yapacağız.
Nokta operasyonlarından kasıt da sadece uçakla bombalama
usulü. O bölgede sadece iki gün veya bir gün askerlik yapan insan, gayet
iyi bilir ki
BAŞKAN Sayın
Birgün, gündeme gelir misiniz lütfen.
RECAİ
BİRGÜN (Devamla) Efendim, gündem bitti, son bir lafımı
bitirip oturacağım.
BAŞKAN Bu
konular konuşuldu, çok konuşuldu. Lütfen
RECAİ
BİRGÜN (Devamla) Herkes bilir ki, uçakla havadan yapılan
harekâtla o bölgede sonuç almak mümkün değildir. Devletin parasını,
yetimin parasını oralarda boş dağlara bomba atarak
harcamayın. Tek çözüm kara harekâtıdır eğer terörü
bitirmek istiyorsanız, terörizmi bitirmek istiyorsanız.
Yoksa, Amerikanın vereceği bilgilerle orada boş
dağları bombalamanın bir anlamı yoktur.
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Birgün.
Tasarının
tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi
okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ ULAŞTIRMA BAKANLIĞI İLE SURİYE
ARAP CUMHURiYETİ ULAŞTIRMA BAKANLIĞI ARASINDA YAPILAN
LOKOMOTİF, VAGON VE DİĞER RAY HİZMETLERİNİ
DE KAPSAYAN DEMİRYOLU ARAÇ VE GEREÇLERİNİN YAPIMI, GELİŞTİRİLMESİ,
YENİLENMESİ, BAKIMI VE ONARIMI İLE İLGİLİ
KARŞILIKLI ANLAŞMA PROTOKOLÜNÜN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1 - 13 Temmuz
2004 tarihinde Ankarada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti
Ulaştırma Bakanlığı ile Suriye Arap Cumhuriyeti
Ulaştırma Bakanlığı Arasında Yapılan
Lokomotif, Vagon ve Diğer Ray Hizmetlerini de Kapsayan Demiryolu
Araç ve Gereçlerinin Yapımı, Geliştirilmesi, Yenilenmesi,
Bakımı ve Onarımı ile İlgili Karşılıklı
Anlaşma Protokolünün onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN
Madde üzerinde söz isteyen yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
2nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 2 - Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
Madde üzerinde söz isteyen yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
2nci madde kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3 - Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN
Madde üzerinde söz isteyen yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Tasarının
tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın
elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için üç
dakika sürece vereceğim. Bu süre içinde sisteme giremeyen
üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma
rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını,
oylama için öngörülen üç dakikalık süre içinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca,
vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana
vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin
adı ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy
pusulasını, yine, oylama için öngörülen üç dakikalık
süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını
rica ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma Bakanlığı
ile Suriye Arap Cumhuriyeti Ulaştırma Bakanlığı
Arasında Yapılan Lokomotif, Vagon ve Diğer Ray Hizmetlerini
de Kapsayan Demiryolu Araç ve Gereçlerinin Yapımı, Geliştirilmesi,
Yenilenmesi, Bakımı ve Onarımı ile İlgili Karşılıklı
Anlaşma Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısının açık oylamasının
sonucunu bildiriyorum:
Oy sayısı : 273
Kabul : 273 (x)
Böylece, tasarı
kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Hayırlı,
uğurlu olsun.
(x) Açık
oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
İkinci
sıraya alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu
Hükümeti Arasında Denizlerde Karasuların Ötesindeki
Olayların Önlenmesine İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
2.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti
Arasında Denizlerde Karasuların Ötesindeki Olayların
Önlenmesine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/279) (S. Sayısı: 37) (x)
BAŞKAN - Komisyon?
Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu,
37 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının
tümü üzerinde söz isteyen, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Antalya Milletvekili Sayın Hüsnü Çöllü, Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Gündüz
Aktan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Siirt Milletvekili
Sayın Yılmaz Helvacıoğlu.
Şahısları
adına, Recai Birgün, İzmir Milletvekili.
Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Sayın Hüsnü Çöllü.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi
dakikadır Sayın Çöllü.
CHP GRUBU ADINA
HÜSNÜ ÇÖLLÜ (Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti
Arasında Denizlerde Karasuların Ötesindeki Olayların
Önlenmesine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı üzerinde, CHP
Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama
başlamadan önce, geçtiğimiz günlerde aramızdan ayrılan,
ilkeli, onurlu ve çok değerli devlet adamı, bilim adamı
Sayın Erdal İnönü ve bir yıl önce aramızdan ayrılan,
eski Başbakanımız Sayın Bülent Eceviti bir kez
daha saygıyla anıyorum.
Değerli arkadaşlar,
bu kanun tasarısıyla, Türkiye ve Rusya silahlı kuvvetlerine
ait gemilerin ve hava araçlarının kara suların ötesindeki
seyir güvenliğinin sağlanması amacıyla iş
birliği yapılması öngörülüyor. Bu tasarıya karşı
olmak mümkün değil. Ancak, benim anlayamadığım,
az önce, Bursa Milletvekili Sayın Kemal Demirelin de ifade
ettiği gibi, iki ülke, önemli bir konuda anlaşmaya giriyor,
6 Aralık 2004 tarihinde bu Anlaşma imzalanıyor, aradan
üç yıl gibi bir süre geçtikten sonra bu Anlaşma önümüze geliyor.
Böylesine önemli bir konuyu düzenleyen bir anlaşmanın, üç
yıl gibi bir süre bekletilebiliyor olması anlaşılabilir
gibi değil. Tabii, bu, sadece bu tasarıya özgü bir durum
değil, her nedense bu tür anlaşmalar, Meclisin gündemi
boş olursa ancak önümüze geliyor ve burada onaylamamız isteniyor.
Bu durumun, işin ciddiyetiyle örtüşmediğini düşünüyorum.
Bu düşüncelerle, Anlaşmanın her iki ülkeye hayırlı
olmasını diliyorum.
Değerli arkadaşlar,
denizciliğin uluslararası güvenlik boyutunun yanı
sıra, özellikle ülkemizi çok yakından ilgilendiren, bu vesileyle,
ekonomik boyutuna da izninizle kısaca değinmek istiyorum.
Üç tarafı denizlerle çevrili olan ülkemizin kıyı
sınırının uzunluğu 8.333 kilometredir. Böylesine
uzun bir kıyı sınırına sahip bir ülke olarak denizciliğimizi,
deniz ticaretimizi, deniz turizmini ve balıkçılığı
yeterince geliştirebildiğimizi söylemek mümkün değil.
Ben, on üç yılı yönetim kurulu başkanlığı
olmak üzere, on yedi yıl boyunca İMEAK Deniz Ticaret Odası
Antalya Şubesinde yönetim kurulu üyeliği görevinde bulundum.
İMEAK Deniz Ticaret Odasında ve Türkiye Odalar ve Borsalar
Birli-
(x) 37 S.
Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
ğinde denizcilik ve deniz turizmi konusunda
ciddi çalışmalar yaptım. Bu süreçte bir dizi toplantılar
düzenlenerek bu toplantılarda denizcilik konusunda karşılaşılan
sorunlar ve çözüm önerileri belirlendi, ilgili müsteşarlığa
ve bakanlıklara aktarıldı. Bazı konularda önemli
mesafeler alındığını söyleyebilirim, ancak,
süratle gelişen dünya denizciliği ve acımasız rekabet
ortamı dikkate alındığında, daha çok yol almamız
gerektiğinin altını çizmek istiyorum.
Denizcilik sektörünün,
tüm dinamikleriyle, yük ve yolcu taşımacılığı,
limancılık faaliyetleri, gemi inşası ve tersanecilik
hizmetleri ve deniz turizmini oluşturan kruvaziyer turizm, marina
işletmeciliği, yat işletmeciliği, yat yapım
ve imalat sektörleri, dalış turizmi, su sporu faaliyetleri ve yanı
sıra balıkçılığıyla ülkemizin lokomotif
sektörlerinden biri olması gereği tartışılmaz
bir gerçektir, hele ülkemizin ekonomik açıdan ciddi kaynağa
ihtiyacı olduğu bir durumda.
Türkiye ekonomik
sorunlarını aşabilmek için büyük düşünmek zorundadır
arkadaşlar. Gerçekten büyük düşünebilmek için de konuya
tepeden bakmak gerekmektedir. Üzerinde yaşadığımız
dünyanın dörtte 3ü denizlerle kaplıdır. Unutulmamalıdır
ki, yaklaşık 780 bin kilometrekare olan vatanımızın
yanı sıra -buraya dikkatinizi çekmek istiyorum- 300 bin
kilometrekare civarında ülke kara sularımız, daha
doğru bir tanımla bir mavi vatanımız vardır.
Evet, mavi bir vatanımız daha var.
Bugün 800 milyon
dead weight ton hacminin üzerindeki dünya deniz ticaret filosu,
5,5 milyar tonu uluslararası olmak üzere, yılda 10 milyar
tondan fazla yük taşımaktadır. Sadece taşımacılığın
dünyadaki cirosu 350 milyar doları aşmaktadır. Ancak,
deniz ticaret sektörü öylesine devasa bir sektördür ki, sektörün
dünya hacmindeki payı, diğer unsurları ve dinamikleri
dikkate alındığında, 1 trilyon doların çok üzerinde
olmaktadır.
Konuya biraz
daha yaklaşalım. Lütfen bir düşünün: Dünyada üretimin
yüzde 62si batımızda gerçekleşiyor ve dünya nüfusunun
yüzde 60ı doğumuzda yaşıyor. Kısacası,
Türkiye, stratejik açıdan arz ve talebin tam ortasında yer
alıyor. Türkiye, konuya, gerçekten, tepeden bakmayı başardığında
çözüm tam önümüzde duruyor. Denizlerimiz, Türkiye için petrolden
daha değerli stratejik bir kaynaktır diyebiliriz.
Değerli arkadaşlar,
böylesine uzun bir sahil şeridine sahip ülkemizde hâlâ bir
kıyı master planının olmamasını büyük
bir eksiklik olarak görüyorum. Bazı alanlarda kısmi yapılanma
yapılsa bile, otorite ve kullanılan sektörlerin çokluğu
nedeniyle ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Kıyılarımızın
yanlış ve gelişigüzel kullanılmasının
önlenmesi, ekonomik potansiyelinin planlı ve sağlıklı
bir şekilde değerlendirilebilmesi için, ilgili tüm birimlerin
katılımıyla, kıyı master planının hazırlanmasına
dönük bir çalışmanın hızla başlatılmasının
yararlı olacağını düşünüyorum. Böyle bir
planlama içinde, tarihî ve kültürel değerler, yeni limanlar,
tersane bölgeleri, turizm bölgeleri, balık çiftlikleri, marinalar,
kruvaziyer limanlar ve sanayi tesislerinin de planlanması büyük
önem taşımaktadır.
Değerli arkadaşlar,
her tarafımız deniz, ama, deniz taşımacılığımızın
payı, kabotaj dâhilinde, yani, ülke kara sularımızda
yüzde 3e bile ulaşmıyor. Daha güvenli, daha ucuz olmasına
karşın, deniz ulaşımını bir türlü, maalesef,
geliştiremiyoruz. Burada kuşkusuz gemilerin yanaşabileceği
uygun yanaşma limanlarının yetersizliği büyük
etkendir, ama, bütün gümrüklü limanların kabotaj yüklerinin
de elleçliyebilecek imkâna kavuşturulması bu alanda yapılacak
önemli bir gelişme sağlayacaktır ve çalışma
olacaktır.
Ulaşımda
deniz yolunu tercih etmek, ekonomiye hayat öpücüğü vermek demektir.
Dış ticaretimizin yüzde 87si deniz yoluyla yapılıyor
iken, yurt içi taşımacılığımızın
sadece yüzde 3ü deniz yoluyla yapılmaktadır. Üstelik deniz
ulaştırması -bir kez daha altını çiziyorum-
hava yoluna göre 22, kara yoluna göre 7, demir yoluna göre ise 3,5
kat daha ucuzdur. Deniz ulaştırmasında kara yoluna göre
en az 10 kat daha az akaryakıt sarf edilmektedir.
Dünyanın
küresel ısınmasının ve kirliliğinin gündeme
geldiği bu ortamda, deniz taşımacılığının
ne kadar önemli olduğu bir kez daha gözler önüne serilmektedir.
Üstelik daha çok yük, daha çok yolcu taşınabilmektedir.
Bugün Türkiyenin
deniz yoluyla yapılan 113,4 milyon tonluk ithalat ve ihracat taşımalarında
Türk bayraklı gemilerin payı ise sadece yüzde 25tir. Yabancı
bayraklı gemilere taşıdıkları yüklerimiz
için her yıl peşin olarak 3 milyar doların çok üzerinde
navlun ücreti ödenmektedir.
Bulunduğumuz
coğrafi konum itibarıyla dünyanın en stratejik noktalarından
birinde yaşıyoruz. Her sene boyunca elli binden fazla gemi
boğazlarımızdan geçiyor. Limanlarımızda
binlerce gemi yükleme ve boşaltma yapıyor. İşte,
burada limanlarımızdaki dev potansiyel ortaya çıkıyor.
Birçok açıdan dünyayla rekabet edebilecek düzeyde olan limanlarımızı
büyük düşünüp, modernize etmeli; verimli, çalışır
duruma getirmeli ve tarifelerimizi bölgesel rekabeti kolaylaştıracak
düzeye çekmeliyiz. İşte, o zaman Akdenizdeki stratejik
konumumuz sayesinde çok büyük kazançlar elde edebiliriz.
Ayrıca,
Türkiye, bugünkü görüntüsüyle yük taşıyan değil, yük
taşıtan bir ülke konumundadır. Bu durum ülkemize yakışmamaktadır
arkadaşlar. Hâlen yüklerinin yüzde 25ini taşıma kapasitesine
sahip olan Türk deniz ticaret filosunun kapasitesi artırılmalı
ve ilk etapta yüklerimizin yüzde 50sini kendi millî bayraklı gemilerimizde
taşınır hâle getirmeliyiz.
Türk armatörünün
yabancı bayrakta çalıştırmakta olduğu gemileri,
yeniden Türk Bayrağına kazandırmak için gerekli düzenlemeler
yapılmalı ve yabancı bayrağa kaçış önlenmelidir.
Değerli arkadaşlar,
ayrıca taşımacılık açısından Türkiye,
bulunduğu konum itibarıyla önemli bir merkezdir. Ancak bürokratik
birtakım zorunluluklar bu alanın gelişmesini de engellemektedir.
Büyük filolar, bu sıkıntılar nedeniyle maalesef
başka limanlara yönelmektedir. Türkiye gemi sektörü, gerek
yük taşıma gerek turizm amaçlı yatlar olmak üzere önemli
gelişmeler göstermektedir son dönemde. Ülkemizin, yükselen
dünya gemi inşaatı trendlerinden daha fazla pay alabilmesini
sağlamak amacıyla tersane yatırımları desteklenmelidir.
Deniz turizmi:
Yeni imal edilen ticari yatlardan ÖTV alınmasına son verilerek
motorlu taşıt vergileri makul düzeylere indirilmelidir.
Şöyle bir düşünelim: Deniz taşıtlarından,
özellikle küçük ölçekli taşıtlardan halkımızın
kullanmaya çalıştığı teknelerin motorlarından
beygir gücü başına vergi alınmaktadır. Kara yolundaki
yapılan harcamalar, bakım, tutum, yol, köprü ve benzeri giderlerin
hiçbiri deniz taşımacılığında ve denizle
ilgili bu tür araçların kullanımında olmamasına
rağmen, hâlâ böylesine fahiş vergilerin alınması
anlaşılabilir gibi değildir. Bu konuyla ilgili çalışmalarımızın
ilgili bakanlıklara aktarılarak, bu vergilerin kaldırılmasını
kısa zamanda talep edeceğiz.
Halkımızın
denizciliğe ilgisini artıracak ve amatör denizciliğin
gelişmesine büyük katkı sağlayacak bu düzenleme, ülkemiz
denizciliği ve deniz turizmi açısından büyük önem arz
etmektedir. Deniz turizmi sektörünün en önemli yükünü taşıyan
ticari yatların, bakım ve onarımının yapılıp
sektöre daha donanımlı tekneler kazandırılması
için, yat yapım ve onarımlarının yapılacağı
yeni çekek yerleri kazandırılmalıdır. Deniz turizmi
sektörünün eğitimli ara eleman ihtiyacının karşılanması
ve hizmet kalitesinin artırılması için deniz turizmi
meslek liselerinin açılması ve yaygınlaştırılması
gerekmektedir.
Bilinmelidir
ki, deniz turizmi, Türk ekonomisindeki yeriyle ekonomimizin âdeta
cankurtaranı gibidir. Bütün kış çalıştıktan
sonra tatil geçirmek için denize gideriz hepimiz ve denizlerimiz
hem iç hem de dış turizm için çok önemli kaynaklardır. Otelimizin
penceresinden baktığımızda gördüğümüz manzara,
çoğu zaman otelimizin kaç yıldızlı olduğundan
ziyade denizinin veya manzarasının ne kadar güzel olduğu
açısından önemlidir. İşte bu yüzden turizm içerisinde
deniz, konaklamadan çok daha önemlidir. Türkiyeye gelen turistlerin
yüzde 80i denize geliyor. Deniz turizmi, Türkiyenin turizm gelirleri
içerisinde yan unsur olarak görülmesine rağmen, marina yatırımları,
yat turizmi, dalış turizmi, kruvaziyer turizm ve su sporları
faaliyetleriyle turizm girdilerinin yaklaşık yüzde
25lik bir payını işgal etmektedir. Gerekli yatırımlar
yapıldığında, çok kısa bir süre içerisinde bu
oranı çok daha yukarılara çıkarmak mümkündür.
Dünyanın
en çok tercih edilen turisti, çok lüks kruvaziyerlerle seyahat eden,
gelir seviyesi çok yüksek olan turistlerdir değerli arkadaşlar.
Bugün, Türkiye, gerekli yatırımları yapabilirse,
kruvaziyer turizminden yılda 1,5 milyon turisti çekebilecek
potansiyele sahiptir. Ayrıca, deniz turizmi on yıl içinde
mega yat inşasını şu an dünya üçüncüsü konumunda
olan Türkiyenin, ikincisi olabilecek kapasiteye de sahiptir.
Türkiyenin
deniz turizminden daha fazla yararlanabilmesi için, marina yatırımlarının
tamamlanması, yeni marinaların yapılması gerekmektedir
ki, bir marina yatırımının önünde bulunan özellikle
bürokratik engellerin bir an önce kaldırılması
şarttır. Bir marina yatırımcısı, iki buçuk-üç
yıldan önce yatırım iznini alamamaktadır. Bu konuyla
ilgili çalışmaların tamamlanması, bunun Avrupa
ülkelerinde, özellikle İtalyada görüldüğü üzere, yuvarlak
masa sistemiyle çözülüp, çok kısa sürede yatırım
aşamasına getirilmesi gerekmektedir.
Denizcilik
eğitimine gelince, denizcilikte ileri ülkelerde olduğu
gibi ülkemizde de denizcilik eğitimi veren yüksek öğretim
kurumlarını bugünkü dağınık ve yetersiz durumdan
kurtarmak için bölgesel olarak çağdaş denizcilik üniversiteleri
şeklinde yapılandırılmalı, mevcut üniversitelerimizin
de denizcilik ve gemi inşaat fakülteleri kurmalarına
imkân tanınmalıdır. Denizcilik eğitimi veren yüksek
öğretim kurumları öğretim kadrolarının gemi
adamları, disiplinli denizcilik prensipleri ve kültürü konusunda
uzman kadrolarla güçlendirilmesi için acilen ilave kadrolar tahsis
edilmelidir.
Son olarak çevre
ve özellikle denizlerin temizliğine değinmek istiyorum:
Turizm ve denizciliğin olmazsa olmazı denizlerimizin temizliğidir.
Şu an denizlerin kirliliği yüzde 95 karasal kökenlidir sayın
milletvekilleri, ancak yüzde 5 deniz kökenlidir. Burada söylemek
istediğim, mevcut arıtma tesislerinin en sağlıklı
şekilde çalışmasının sağlanması, inşa
hâlindekilerinin de projelere uygun bir biçimde yapılması
ve düzenli kontrol edilmesi gerekmektedir. Şu an özellikle nehirlerimize
yapılan direkt arıtmalar ve arıtma sürecindeki elektrik
kesintileri, maalesef, arıtmaların tam anlamıyla yapılmadan
denize akmasına ve çok ciddi anlamda kirliliğe, hatta bakterilerle
insan sağlığını tehdit etme düzeyine gelmektedir.
Bu görüş ve
düşüncelerle denizcilik konusundaki bilgilendirmemi sizlere
yaptıktan sonra sözlerimi noktalıyor, beni dinlediğiniz
için teşekkür ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Çöllü.
Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Gündüz
Aktan.
Buyurun Sayın
Aktan. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi
dakika Sayın Aktan.
MHP GRUBU ADINA
GÜNDÜZ SUPHİ AKTAN (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın
Başkan, değerli üyeler; Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında Denizlerde Karasuların
Ötesindeki Olayların Önlenmesine İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubunu temsil etmek üzere
söz almış bulunuyorum.
Bu Anlaşmaya
kısaca göz attığınızda bu Anlaşmanın
önemli bir anlaşma olduğunu hemen görüyorsunuz. Rusya Federasyonu
Başkanı Sayın Putinin 2004 Aralık ayında Türkiyeye
yapmış olduğu ziyaret sırasında imzalanan
üç anlaşmadan birisi bu. Ben de, benden önceki konuşmacılar
gibi, 2004ün sonunda imzalanmış olan bir anlaşmanın
bugüne nasıl kalmış olduğunu anlamadığımı
söylemek istiyorum.
Özür dilerim Sayın
Başkan, burnum kanıyor.
SADULLAH ERGİN
(Hatay) Sayın Başkan, sırayı değiştirelim
efendim.
BAŞKAN
Sırayı değiştiriyorum.
Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına, Siirt Milletvekili Sayın Yılmaz
Helvacıoğlu.
Buyurun Sayın
Helvacıoğlu. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi
dakika Sayın Helvacıoğlu.
AK PARTİ
GRUBU ADINA MEMET YILMAZ HELVACIOĞLU (Siirt) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında Denizlerde
Karasuların Ötesindeki Olayların Önlenmesine
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı üzerinde söz almış
bulunuyorum.
06 Aralık
2004 tarihinde Ankarada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında Denizlerde Karasuların
Ötesindeki Olayların Önlenmesine İlişkin Anlaşmada,
BLACKSEAFOR gibi, Karadenizde barış ve istikrarın
idame ve gelişmesine hizmet eden bir girişime taraf olan
iki ülkenin 16 Kasım 2001 tarihinde Dışişleri Bakanları
tarafından imzalanan Avrasya İş Birliği Eylem
Planı ve 14 Ocak 2002 tarihinde Genelkurmay Başkanları
tarafından imzalanan Askerî Alanda İş Birliği Çerçeve
ve Askerî Personel Eğitim İş Birliği Anlaşması
hükümleri de dikkate alınmıştır. Bu Anlaşmayla,
tarafların deniz ve hava kuvvetlerinin uluslararası sularda
ve hava sahasında karşılaştıkları durumlarda
gerginlik yaratabilecek davranışlardan kaçınmaları
hedeflenmiştir.
Bu çerçevede,
tasarıyla,
a) Tarafların
deniz ve hava kuvvetlerinin uluslararası sularda ve hava sahasında
karşılaştıkları durumlarda gerginlik yaratabilecek
davranışlardan kaçınmaları,
b) İki ülke
silahlı kuvvetlerine ait gemilerin ve hava vasıtalarının
karasuların ötesindeki seyir güvenliğinin tesisi,
c) Notamlanmış
tatbikat ve atış sahalarının tarafların deniz
ve hava vasıtaları tarafından ihlali sonucu ortaya
çıkabilecek tehlikelerin önlenmesi,
ç) Bölge barışına
ve müteakip alanlarda yapılacak işbirliğine katkıda
bulunulması amaçlanmıştır.
Değerli arkadaşlar,
iki komşu ülke arasındaki bu anlaşmanın ülkemize
hayırlı olmasını temenni ediyorum. Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinize teşekkür
eder, saygılar sunarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın
Aktan konuşabilecekler mi?
SÜLEYMAN NEVZAT
KORKMAZ (Isparta) Hayır, konuşamayacaklar.
BAŞKAN
Şahsı adına, İzmir Milletvekili Sayın Recai
Birgün.
RECAİ
BİRGÜN (İzmir) Konuşmayacağım Sayın
Başkan.
BAŞKAN Tasarının
tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi
okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE RUSYA FEDERASYONU HÜKÜMETİ
ARASINDA DENİZLERDE KARASULARIN ÖTESİNDEKİ OLAYLARIN
ÖNLENMESİNE İLİŞKİN ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ
UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR
KANUN
TASARISI
MADDE 1- 6 Aralık
2004 tarihinde Ankarada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında Denizlerde Karasuların
Ötesindeki Olayların Önlenmesine İlişkin Anlaşmanın
onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN
Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili
Sayın Zekeriya Akıncı Bey söz istedi.
Buyurun Sayın
Akıncı. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakikadır
Sayın Akıncı.
CHP GRUBU ADINA
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Yaklaşık
üç yıl önce imzalanan, ancak, Meclisimizce yeni ele alınabilen
bu anlaşmayla, biraz önce de konuşan değerli arkadaşlarımızın
anlattığı gibi, kimi uygulamaların önünü açarak
iki ülke arasında karşılıklı güven ortamının
geliştirilmesi, bölge barışına ve müteakip alanlarda
yapılacak iş birliğine katkıda bulunulması
hedeflenmektedir. Hiç kuşku yok ki, bu işbirliği iki ülke
arasındaki dostluğu güçlendirecek ve bu Anlaşmayla
iki ülke daha yakın bir işbirliği içerisine girecektir.
Tasarının
gerekçesinde de, yüzlerce yıldır komşuluk yaptığımız
ve sadece bölgemiz için değil, bütün dünyada etkin, kimi zaman
belirleyici ve çok çeşitli yönleriyle sayılı devletler
arasında yer tutan komşumuz Rusya Federasyonuyla bu ve
benzeri anlaşmalar yoluyla güvenilir ilişkiler kurmak,
hiç kuşkusuz, ülkemiz için de gereklidir. Üzerinde bulunduğumuz
coğrafyada kuracağımız dürüst, samimi ve tutarlı
ilişkiler, bizim de barış ve huzur içinde yaşamamıza
katkı sunacak ortamın oluşmasına hizmet edecektir.
Değerli arkadaşlarım,
ülke olarak bugün de görüştüğümüz nitelikte, hatta bunlardan
çok daha kapsamlı, iddialı ve uzun yıllar geçerliliğini
yitirmeyen anlaşmalara imza attık. Yasalar çıkardık
bu yönde. Elbette ki bizim de beklentimiz, herkesin yapılan anlaşmalara
uygun ve saygılı bir tutum içerisinde olmasıdır.
Yapılan anlaşmalara karşı gereken duyarlılığı
göstermesidir. Kuşkusuz, bu anlaşmalar imzalanırken
ülkelerin karşılıklı olarak çıkarının
korunması anlayışı egemen olmuştur, bu doğaldır
da. O nedenle, biz de bu anlaşmalar çerçevesinde hakkımızı
ve hukukumuzu rahatça kullanabilmek istiyoruz. Ve elbette ki
dostlarımızın bizi haklarımızı kullanmamızdan
alıkoyacak anlayıştan uzak durmalarını istememiz
de doğaldır.
Bizce kurulan
ilişkiler öyle olmalı ki, ülkemizin saygınlığına,
etkinliğine, ağırlığına halel getirmemelidir.
Elimizi kolumuzu bağlamamalıdır. Hele hele bu tür
baskı ve engellemeler, tacizler, daha dün kardeşim dediğimiz
kesimlerce ya da stratejik müttefikimiz diye tanımladığımız
ülkelerden ya da bir büyük birliğin içerisinde olmayı arzuladığımız
birlik üyelerince gerçekleştiriliyorsa, bizim, iddialarımızı
daha dikkatle ve özenle takip etmemiz, daha iyi anlatmamız ya
da daha kararlı ve dik bir duruş sergilememiz gerekiyor demektir.
Yani, değerli
arkadaşlarım, öyle olabilmeli ki, ta kırk yıl öncesinden
beri yürümekte olduğumuz yolda birleşmeyi, bütünleşmeyi
arzuladığımız dostlarımız, her fırsatta,
Kıbrıs, limanlar, havaalanları, ekümenik, ruhban okulu,
soykırım, azınlıklar ve benzeri kıskaçlarla,
bizim birliğimizi ve çok temel değerlerimizi sarsacak
adımlar atamamalı; stratejik müttefiklerimizin komutanları,
bir denk getirdiğinde, askerimize çuval geçirememeli; dün
kardeşim diye sarıldığımız liderler ülkenin
en çok canını yakan mücadelesi içinde bir ortak çalışma
zemini aradığımızda Size bir kedi bile veremeyiz.
diyememelidirler.
Ama, sevgili arkadaşlarım,
bütün bunları yaşarken biz de iğneyi kendimize batırabilmeliyiz.
Ders çıkarabilmeliyiz. Biz de bir daha Dubai Anlaşması
gibi anlaşmalar imzalamayıp, Eve Dönüş Yasası gibi
yasalar çıkarmayıp, durduk yerde kimlik tartışmaları
açmayıp, başkalarının bizi mağdur etmesine
olanak verecek fırsatları da yaratmamalıyız.
Eğer her
şeye rağmen bunca sıkıntı başımıza
geliyorsa, bilmeliyiz ki bütün anlaşmalara, dostluk söylemlerine,
iyi komşuluk ilişkisi nutuklarına rağmen orada içtenlik
ve dürüstlük yoktur ya da siz bütün bunları elinizin tersiyle
itebilecek ve kendi çıkarlarınızı kıskançlıkla
koruyacak sağlamlıkta değilsiniz demektir ya da
eğer siz, Meclisinizden ve acıyla, öfkeyle ayağa kalkan
milyonlarca yurttaşımızdan aldığınız
gücü ve yetkiyi, imzaladığınız uluslararası
anlaşmalardan doğan hukukunuzu yeterli görmeyip, son derece
haklı bir müdahaleyi gerçekleştirmek için bile stratejik
müttefikinizin başkanından da özel onay beklediğiniz
havası doğuyorsa, dönüp onlara Canım, sen nasıl
10 bin kilometre öteden gelip müdahale edebiliyorsun? diye serzenişte
bulunmaya hiç hakkınız kalmaz. Hele hele bu ülkenin askerleriyle
Afganistanda, Bosnada, Afrikada ve başkaca birçok
coğrafyada terör örgütlerine karşı beraber mücadele
veriyorsanız, hatta onun kullanımına havaalanlarınızı,
limanlarınızı sunuyorsanız ve sizi üzen ve engelleyen
davranışlara bütün bunlara rağmen müstahak görülüyorsanız,
oturup başınızı ellerinizin arasına
alıp bir kez daha düşünmeniz gerekiyor demektir.
Bakınız
değerli arkadaşlarım, ancak Meclisiniz ve yurttaşlarınızın
size aktardığı gücün farkına varırsanız
ve ihtiyaç duyduğumuz tavrı gösterebilirseniz işte
o zaman, ancak o zaman dünkü görüşmelerde olduğu gibi,
dostlarınızın da sizinle farklı zeminlerde ve birlikteliklerde
buluşma yolunu aramaları mümkün olabilir. Tam bu noktada
size düşen sorumluluk da ortaya çıkan yeni durumun avantajlarını
en iyi şekilde değerlendirmek ve yaşadığımız
sorunu kökten çözebilmek için gerekli adımları atabilmektir.
Değerli arkadaşlarım,
bu dönemde kuracağımız ilişkiler, yapacağımız
anlaşmalar, takınacağımız tutum öncelikle
ülkemizin saygınlığına ve bölgedeki
ağırlığına gölge düşürmemelidir.
Bakınız,
kısa bir süre önce Irak yönetimiyle ülkemizde bir anlaşma
imzalandı güya. İmzalandı da ne oldu? Hemen ertesinde
Irakta kıyamet koptu ve birçok merkezden bu anlaşmayı
tanımadıklarına ilişkin açıklamalar yapıldı.
Üstelik, Birleşmiş Milletler üyeliğinden kaynaklanan
haklarımızın bile tartışmalı hâle geldiği
iddiaları ortaya atıldı. Yani, bölgede hiçbir
şey değişmedi ve bu anlaşmanın imzalanmasından
kısa bir süre sonra da sınırımızdan terör örgütünün
üyeleri bir büyük baskın yaparak öldürebildiği kadar askerimizi
öldürdü, yaraladı, 8ini de kaçırdı. Sonra da sizin
Hükûmetinizin sessizliğini ve çaresizliğini görünce de
5 Kasım öncesi kendi adına büyük bir propaganda fırsatı
yakaladığını düşünerek tıpkı uluslararası
bir kargo şirketi gibi, teslim ve tesellüm tutanağıyla,
bir koli teslim eder gibi, o 8 askeri uygun gördüğü insanlara
teslim edebiliyorlarsa ve siz, bütün bunları bir film seyrediyor
gibi seyrediyorsanız, istediğiniz kadar dostluk anlaşması
imzalayın, boştur ve anlamsızdır.
Yaptığımız
anlaşmalar bize elbette ki kimi haklar kazandıracaktır.
Ama, gerçekten büyük, saygın, etkili bir ülke olma özelliğimizi
sürdürmek ve korumak istiyor isek, birileri 10 bin kilometreden gelip
müdahaleler yaptığında onlara serzenişte bulunmak
yerine, siz de bütün baskı ve engellemelere rağmen, çeşitli
anlaşmalardan ve hukuktan doğan haklarınızı
kullanıp, hiç olmazsa 10 kilometre ötesine müdahale edebilmelisiniz.
Üstelik, bu müdahaleyi emperyalist amaçlarla değil
BAŞKAN Sayın
Akıncı, lütfen, gündeme gelir misiniz. Bakın, bunların
hiçbiri gündemle alakalı değil.
ZEKERİYA
AKINCI (Devamla) Sayın Başkan, gündemle alakalı. Anlaşmalar,
bölgedeki güvenlik işbirliği
BAŞKAN Tamam
da, gündem değil. Yani
HALİL AYDOĞAN
(Afyonkarahisar) Bunların hiçbiri gündemle alakalı değil.
ZEKERİYA
AKINCI (Devamla) Gündemle doğrudan ilintili arkadaşlar.
BAŞKAN
Hiç gündemle ilgili değil, hayır.
ZEKERİYA
AKINCI (Devamla) Yasadan haberiniz yok demek ki sizin.
BAŞKAN
Gündemle ilgili değil.
ZEKERİYA
AKINCI (Devamla) Bölgedeki barış ve huzurdan söz ediyor
gerekçe
BAŞKAN
Lütfen
Lütfen
ZEKERİYA
AKINCI (Devamla)
ben de onu anlatıyorum
tam da.
Üstelik bu müdahaleyi
emperyalist amaçlarla değil, kendi sınırlarınızı
güvence altına almak için yaptığınız bilinmesine
rağmen birileri karşı çıkıyorsa, ne kadar anlaşma
imzalarsanız imzalayın o anlaşmalar yeni dostluklar
kurmaya ve yaşatmaya yetmeyecektir ve onlar da asla dostumuz
olamayacaktır.
Değerli arkadaşlarım,
biz, kimi ülkelerin anlaşmalardan, yani bu tür anlaşmalardan
doğan haklarını, bazen o anlaşmaların sınırlarını
zorlayarak, hatta aşarak kullandıklarını biliyoruz
ve bu durumun kimilerinin canını sıkacağını
bilerek yapıyorlar. Öyleyse, bırakınız özel
çıkarlarımızı, ulusal bütünlüğümüz, yurttaşlarımızın
can güvenliği, ülkemizin huzuru, barışı ve kardeşliği
söz konusu olduğunda, gerekirse siz de dost ve müttefiklerinizle
sürtüşmeyi ve onların da canının sıkılmasını
göze alabilmelisiniz. İşte onu yapabilirseniz, ancak onu
yapabilirseniz, yapabilirsek, o zaman saygın, güçlü ve bölgesinde
ağırlığı olan bir ülke olabiliriz, ama ne yazık
ki son yıllarda Türkiye'yi yöneten kadrolarda bu irade, bu anlayış
ve bu tutarlı tavır olmadığı için Türkiye ne
yazık ki sürekli itibar kaybeden bir ülke durumuna düşmektedir.
Bu hepimizin
canını sıkmaktadır ve hepimizi fazlasıyla
üzmektedir, ama umut ediyoruz ki içinde bulunduğumuz yeni durum
Hükûmetimiz tarafından da iyi değerlendirilir, ülkemizde
ve bölgemizde yeniden barış ve huzur içerisinde yaşamanın
fırsatını hep birlikte yakalarız.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Akıncı, teşekkürler, sağ olun.
ZEKERİYA
AKINCI (Devamla) Yapacağımız bu ve benzeri bütün anlaşmaların
bu duruma hizmet etmesi dilekleriyle hepinizi bir kez daha sevgiyle
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
RASİM ÇAKIR
(Edirne) Sayın Başkanım, bir dakikası var, bir dakika
verin.
BAŞKAN
Söz vermedim, ama bitirdiniz diye söz vermedim size.
RASİM ÇAKIR
(Edirne) Başkanım, bir dakika niye vermiyorsunuz ki?
BAŞKAN
Madde üzerinde başka söz isteyen yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: 1inci maddeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
1inci
madde kabul edilmiştir.
2nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 2- Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
Madde üzerinde, İzmir Milletvekili Sayın Ahmet Ersin Bey
söz istemişlerdir.
Buyurun Sayın
Ersin.
Süreniz
beş dakika.
AHMET ERSİN
(İzmir) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu
kanun tasarısının yürürlük maddesi üzerinde özellikle
söz aldım, çünkü hem yürürlüğü ilgilendiren hem de denizlerimizi
ilgilendiren bir sorunu, bir önemli sorunu sizlerle paylaşmak
istiyorum.
Değerli arkadaşlarım,
hepinizin malumudur, denizlerimizin, özellikle kıyı
şeridimizin ve kıyı şeridimizdeki koylarımızın
önemli sorunu balık çiftlikleri. Ve 2006 Mayıs ayında
yasalaşan, yürürlüğe giren yeni Çevre Yasasına göre,
arkeolojik ve doğal sit alanları ile kapalı koylarda
balık çiftlikleri kurulamaz -Yasa buna hükmediyor- ve bu gibi
yerlerde konuşlanmış olan balık çiftliklerinin de
bir yıl içinde başka yerlere taşınmasına hükmediyor.
Yani, o balık çiftlikleriyle, Çevre Yasasının balık
çiftlikleriyle ilgili maddesinin yürürlüğü 13 Mayıs 2007
tarihinde başladı. Daha doğrusu, 2006 Mayısında
başladı, ama taşınmaları için, yani kapalı
koylarla arkeolojik ve doğal sit alanlarında konuşlanmış
olan balık çiftliklerinin bu yerlerden taşınması
için verilen bir yıllık süre 13 Mayıs 2007de sona erdi.
Ancak, bırakın bu bir yıllık süreyi, ondan sonra,
bu bir yıllık sürenin sonucundan itibaren altı aya yakın bir süre geçmiş olmasına karşın,
bu, Yasaya aykırı olarak konuşlanmış olan balık
çiftliklerinin hiçbirisi yerinden kımıldamadı. Bir
kanun var, bu Meclisin çıkardığı bir kanun var, yürürlükte
olan bir kanun var ve Bu Kanunu Bakanlar Kurulu yürütür. diye yasalaşan
bir kanun var, ama Bakanlar Kurulu, maalesef, bu kanunsuzluğa
karşı, Yasayı açıkça ihlal eden bu duruma müdahale
edemiyor. Bir yıllık süre verildi bu balık çiftliklerinin
taşınmaları için, Yasaya aykırı olarak konuşlanmış
olan balık çiftliklerinin taşınmaları için bir
yıllık süre verildi.
O bir yıllık
süreyi geçelim ve o bir yıllık süre içinde taşınmadıkları
hâlde ve Yasa kesinkes yürürlükte iken, bu madde, bu konuyla ilgili
olarak altı aydan beri yürürlükte olmasına karşın
ve bu Yasayı yürütmekle yükümlü olan Bakanlar Kurulunun gözü
önünde Yasaya karşı büyük bir meydan okuma var. Bu Yasa uygulanamıyor
değerli arkadaşlarım, yüce Meclisin kabul ettiği
Yasa uygulanamıyor ve bu Yasayı yürütmekle yükümlü
olan Bakanlar Kurulu da bu ihlali seyrediyor. O nedenle, eğer
hükümransa Hükûmet, Hükûmet eğer Türkiyeyi yönetiyorsa,
Hükûmet eğer kanunların yürütülmesini gözetmekle yükümlü
ise o zaman Yasayı ihlal eden, Yasaya meydan okuyan ve bu Yasayı
umursamayan balık çiftliği sahiplerine ve bu sektöre karşı
mutlaka gerekli önlemleri alması lazım, ama yok bir
şey. Hiçbir şey yapılmıyor ve bütün bu çiftlikler,
bu tesisler bulundukları yerde çalışmaya ve denizlerimizi
kirletmeye devam ediyorlar ve balık çiftliklerinin yarattığı
kirlilikten hem o çevrede oturan vatandaşlar hem turizm son derece
de olumsuz etkileniyor. Buna rağmen Hükûmetimiz, ilgili bakanımız,
maalesef, bu soruna karşı son derece de duyarsız davranıyor.
Bırakın duyarsız davranmayı, yasa hükmünün uygulanmasını
takip etmiyorlar. Yasa var, uygulanmıyor. Bunu sizlere belirtmek
için söz aldım. O nedenle, umarım, Hükûmet, bu Meclisin çıkardığı,
kendi tasarılarına oy vererek bu Meclisin çıkardığı
bu Çevre Yasasına aykırı olarak konuşlanmış
olan bu balık çiftliklerine karşı, bundan sonra hiç olmazsa
gerekli önlemleri alır diye düşünüyorum.
Hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Ersin.
Madde üzerinde
başka söz isteyen yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
2nci madde kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3- Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür
BAŞKAN -
Madde üzerinde söz isteyen yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
3üncü madde kabul
edilmiştir.
Tasarının
tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın
elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için üç
dakika süre vereceğim. Bu süre içinde sisteme giremeyen üyelerin
teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma
rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy pusulalarını
oylama için öngörülen üç dakikalık süre içinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu
Hükümeti Arasında Denizlerde Karasuların Ötesindeki
Olayların Önlenmesine İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının
açık oylama sonucunu bildiriyorum:
Kullanılan
Oy Sayısı: 261
Kabul : 260
Çekimser: 1 (x)
Tasarı kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır. Hayırlı olsun.
Değerli
milletvekilleri, üçüncü sıraya alınan Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Haritacılık
Alanında Eğitim, Teknik ve Bilimsel İşbirliğine
Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
3.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Haritacılık Alanında Eğitim, Teknik
ve Bilimsel İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/323) (S. Sayısı: 44) (xx)
BAŞKAN Komisyon?
Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon Raporu
44 sıra sayısıyla basılıp dağıtılmıştır.
Tasarının
tümü üzerinde söz isteyen arkadaşları bildiriyorum: Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Muğla Milletvekili Fevzi Topuz,
Milliyetçi Hareket Partisi adına Tokat Milletvekili Reşat
Doğru, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Çankırı
Milletvekili Nurettin Akman; şahısları adına Recai
Birgün, İzmir Milletvekili.
Sayın Fevzi
Topuz, buyurun, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına.
Süreniz yirmi
dakikadır Sayın Topuz. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
FEVZİ TOPUZ (Muğla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 44 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Haritacılık
Alanında Eğitim, Teknik ve Bilimsel İşbirliğine
Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısının tümü üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım.
Hepinizi şahsım ve grubum adına saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, tasarının genel gerekçesinde ifade
edildiği üzere, Türkiye ile Azerbaycan, köklü tarihî ve kültürel
yakınlıkları olan ve ortak değerlere sahip olan
iki ülkedir. Bu anlamda, Türkiye ile Azerbaycan devletlerinin her
düzeyde ve her konuda dayanışma içinde olmaları arzu
edilen bir durumdur. Bu alanda, 20 Temmuz 2005 tarihinde Bakûde imzalanan
Türkiye Cumhuriyeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Haritacılık Alanında Eğitim, Teknik ve Bilimsel
İşbirliğine Dair Anlaşmanın
iki ülke arasındaki dayanışma ve yardımlaşmaya
katkı sağlayacağına dair hiç kuşkumuz yoktur.
Türkiye ile Azerbaycan arasında, başka bir alanda olduğu
gibi, iki ülke arasındaki coğrafi bilgilerin değişimi,
haritacılık alanında ortak projelerin gerçekleştirilmesi,
bilgi ve deneyim değişimiyle teknik destek sağlanması,
karşılıklı olarak belirlenecek konularda
eğitim verilmesi ve kurslar düzenlenmesi gibi haritacılık
alanında iş birliğine gidilmesi, ikili ilişkilerin
geliştirilmesi ve iki ülke arasındaki dostluğun pekiştirilmesi
açısından elbette önem taşımaktadır.
(x) Açık
oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 44 S.
Sayılı Basmayazı tutanağın sonuna eklidir.
Değerli
milletvekilleri, söz konusu anlaşmanın önemi ve gerekliliğine
katılmakla birlikte, anlaşmanın 7nci maddesinin birinci
bendine dikkatinizi çekmek isterim.
Söz konusu maddenin
birinci bendi Her iki ülkede görevlendirilecek personel ve yakınları,
Kabul Eden Tarafın yürürlükteki mevzuatına tabi olacaktır.
hükmünü içermektedir. İkinci bendi Gönderen Taraf personeli
ve yakınlarının birbirinin şahsına veya malına
veyahut da Gönderen Tarafın malına veya emniyetine karşı
işlenen suçlar ile hasar ve ziyan konusunda yargı yetkisine
sahip olacaktır. Belirtilen bu haller dışında, Kabul
Edilen Taraf cezaî ve hukukî yargı yetkisine de sahiptir. hükmünü
içermektedir.
Diğer bir
anlamda, söz konusu madde taraflara belirli durumlarda yerel kanunlarda
muafiyet getirmektedir. Bu durum Türkiyede hukukun üstünlüğüne
ve eşitlik ilkesine aykırı düşmektedir. Örneğin,
bu anlaşma doğrultusunda, ülkemizde bulunan Azerbaycan
uyruklu 2 harita mühendisinin kendi aralarında doğabilecek
adli bir olumsuzluk Türk yargı sisteminin dışında
değerlendirilmektedir. Bu doğru bir işlem değildir.
Hukuksal bir belirsizlik içerdiği açık olan bu durumun yüce
Meclisimizce düzeltilmesi gerekmektedir.
Değerli
milletvekilleri, ben, söz konusu Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Haritacılık
Alanında Eğitim, Teknik ve Bilimsel İşbirliğine
Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısının kapsamında öncelikle
ülkemizdeki haritacılık faaliyetlerine değinmek
istiyorum.
Bilindiği
üzere Harita Genel Komutanlığı bu alanda faaliyet yürüten
ilk kurum olmuştur ülkemizde, hâlen bu işlevi de sürdürmektedir.
Sivil haritacılık alanında ise 1949 yılında
Yıldız Teknik Üniversitesinde harita ve kadastro mühendisliği
eğitiminin başlamasıyla hızlı bir gelişim
yaşanmıştır. 1954 yılında kurulan Türk Mühendis
ve Mimar Odaları Birliğinin kurucu üyelerinden biri olan
Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası on bine yakın üyesiyle
haritacılık alanında gelişme hakkı sunan
önemli bir organ durumundadır. Bugün ülkemizde on üniversitede
lisans eğitimi, harita mühendisliği eğitimi verilmektedir.
Değerli
milletvekilleri, haritacılık alanına ilişkin
söylenebilecek çok şey vardır, ancak süre kısıtı
nedeniyle bu alanda son yıllarda yaşanan önemli gelişmeleri
sizlerle paylaşmak istiyorum.
Haritacılık
alanının büyük oranda içerisinde yer aldığı
ve tasarının içerdiği coğrafi bilgi sistemleri
uygulamaları son yıllarda ülkemizde yaygınlaşmaya
başlamıştır. Bu konuda yaşanan en önemli sorun,
bu uygulamaların henüz yasal bir altlığa sahip olmamasıdır.
Haritacılık faaliyetlerini ülke düzeyinde tüm kurumların
uyacağı biçimde düzenleyen Büyük Ölçekli Harita ve Harita
Bilgileri Üretim Yönetmeliği bu yasal altlığın
oluşturulması için atılan önemli bir adımdır.
Bu Yönetmelikin çıkarılış sürecine benzer biçimde
yürütülen diğer önemli çalışma ise Bakanlıklararası
Harita İşlerini Koordinasyon ve Planlama Kurulu bünyesinde
yürütülen ulusal coğrafi bilgi yapısının kurulmasıdır,
coğrafi bilgi sistemi standartlarının düzenlenmesini
ve yasal düzenlemenin yapılmasını amaçlayan Türkiye
Coğrafi Bilgi Sistemi başlıklı çalışmadır.
Bu önemli çalışmanın tamamlanmasıyla coğrafi
bilgi, ülke ve toplum yararına kullanımın paylaşımı
ve yönetimi konularında yasal bir altlık hazırlanmış
olacaktır.
Değerli
milletvekilleri, kanun tasarısında sözü geçen önemli
başlıklardan biri, coğrafi bilgilerin paylaşımıdır.
Günümüzde coğrafi bilgi sisteminin altyapısının
kurulması, uluslararası ölçekte tartışılan
bir konudur. Bu konuda ulusal ya da global çalışmaların
yanı sıra, bölgesel çalışmalar da gerçekleştirilmektedir.
Az önce vurguladığım gibi, ülkemizde bu konuda çalışmalar
yürütülmektedir. Yapılan çalışmaların Azerbaycan
ile girişilecek iş birliği sonucunda ortak bir zemine
kavuşturulması akılcı bir yaklaşım olacaktır.
Ülkemizin içinde bulunduğu coğrafyada, komşu ülkelerle,
bu alanda yürütülecek ortak çalışmaların ilk adımı
olacaktır.
Kanun tasarısı,
haritacılık alanında bilimsel iş birliğini
ve eğitim amaçlı ortak çalışmaların gerçekleştirilmesini
içermektedir. Azerbaycan ve Türkiyede bulunan harita mühendisliği
eğitimi veren eğitim kurumları arasında iletişimin
kurulması ve ilişkilerin güçlendirilmesi açısından
bu konu çok önemlidir.
Öğrenci ve
öğretim elemanları değişiminin teşvik edilmesi,
tasarıda vurgulanan bilimsel alanlarda ortak projelerin özendirilmesi
ve buna benzer düzenlemelerle bu süreç desteklenmelidir.
Değerli
milletvekilleri, ülkemizdeki kurumlarla Azerbaycanın ilgili
kurumlarının iş birlikleri ve ortak projeler geliştirmeleri,
bu alanda her iki tarafta var olan deneyim ve birikimin paylaşılması,
iş birliği ve dayanışma açısından önemlidir.
Bu anlamda, kanun
çerçevesinde yapılacak çalışmaların haritacılık
alanında iki ülke arasındaki iş birliğinin güçlendirilmesine
katkı sağlamasını diliyor, bu duygu ve düşüncelerle
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Topuz.
Milliyetçi Hareket
Partisi adına Tokat Milletvekili Sayın Reşat Doğru.
(MHP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın
Doğru.
Süreniz yirmi
dakika Sayın Doğru.
MHP GRUBU ADINA
REŞAT DOĞRU (Tokat) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Haritacılık Alanında Eğitim, Teknik
ve Bilimsel İşbirliğine Dair Anlaşmanın Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı hakkında Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım.
Sözlerime başlamadan önce hepinizi şahsım ve grubumuz
adına saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama
başlarken, bağımsızlığının ilanıyla
birlikte bir millet, iki devlet parolasıyla dünya milletleri
arenasında yerini alan dost, kardeş Azerbaycan devletinin
merhum cumhurbaşkanları Ebulfeyz Elçibey ve Haydar Aliyeve
yüce Allahtan rahmet diliyorum. Bir millet, iki devlet felsefesiyle
ilişkilerimizin artarak sürdürülmesinde katkısı
olan tüm geçmiş yöneticilere de teşekkürlerimi sunmak istiyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; kanun tasarısıyla
ilgili anlaşma 20 Temmuz 2005 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti
adına Harita Genel Komutanlığı ve Azerbaycan Cumhuriyeti
Hükûmeti adına Devlet Toprak ve Harita Çekme Komitesi Başkanı
arasında imzalanmıştır. Kanunun amacı 1992 tarihinde
imzalanan Türkiye Cumhuriyeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti
Eğitim, Öğretim, Uzmanlık Alanında Teknik ve Bilimsel
İşbirliği Anlaşmasının hükümlerinin
dikkate alınarak taraflar arasında karşılıklı
menfaat ve mütekabiliyet esaslarına göre haritacılık
alanında eğitim, teknik ve bilimsel işbirliğini
tesis ve icra etmektir. Bu Kanun çerçevesi içerisinde haritacılık
alanında ortak projeler gerçekleştirilecek, bilgi ve deneyim
değişimi yapılacak ve haritacılık alanında
eğitim ve kurslar düzenlenerek amaç matuf şekilde gerçekleştirilmiş
olacaktır.
Azerbaycan devleti
657 metre deniz yüksekliği, 3.600 kilometre sınır uzunluğu
olan bir ülkedir. Türkiyemizle sınır uzunluğu, Nahçivan
bölgesinde olup Dilucu-Hasret sınır kapısının
olduğu 11 kilometrelik bir bölgeyi kapsamaktadır.
Petrol zengini
olan Azerbaycan, 1828de Türkmençay Anlaşmasıyla Rusya ile
İran arasında paylaşılmış ve kuzey ve güney
Azerbaycan olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Kuzey
Azerbaycan 1991li yıllarda Sovyetler Birliğinin dağılmasıyla
beraber bağımsızlığını kazanmıştır.
Bağımsızlığın
dünyada yankı uyandırdığı bu esnada, Birinci
Dünya Savaşında Anadoluda olduğu gibi, Ruslar ve
Batıdan destek alan Ermeniler, Ermeni nüfusunun yoğun
olduğu Karabağ bölgesinde Azerbaycan Türklerine karşı
başta Hocaali ve diğer yerleşim bölgelerinde çok büyük
katliamlar yaparak Karabağ ve çevresindeki toprakları
ele geçirmişlerdir. 1994 yılında ateşkes ilan edilmesine
rağmen, Azerbaycan toprakları, her zaman insani değerlerden
bahseden, ama, kendisinden başkasına uygulamayan Batılı
devletlerin huzurunda işgal altındadır. 1 milyonun
üzerinde Azerbaycan Türkü vatanlarından, yurtlarından
zorla koparılmış, perişan hâlde çok zor şartlarda
yaşamaktadır. Bilhassa Baküdeki reyonları şöyle
bir gördüğünüz zaman oradaki durumun, maalesef, içler acısı
bir şekilde bütün dünya devletlerinin gözleri önüne serilmesi
gerekir. Ancak, inanıyorum ki, Batı her zamanki duyarsızlığını
yine bu konuda göstermekte ve kendisi Fransada veyahut da diğer
birtakım ülkelerde Ermeni soykırımıyla ilgili
kararlar alırken, esasında şu anda 1 milyonun üzerindeki,
o Karabağdaki, o bizim kardeşlerimizin olduğu yerlerden
zorla kopartılan insanların o problemlerini duymamaktadır.
Ama, buradan, yüce Meclisten bir kere daha sesleniyorum ki, Karabağ
ve etrafındaki tüm topraklar Azerbaycan Türklerinin topraklarıdır.
1991 yılında
Türk cumhuriyetleri bağımsızlıklarını
ilan ettikten sonra ilk olarak Türkiye Cumhuriyeti bu ülkelerin
hepsini tanımış ve ilk büyükelçiliği açarak diplomatik
ilişkileri başlatmıştır. Türkiye Cumhuriyeti
devleti 1990lı yıllarda ekonomisinde yaşanan sıkıntılara
ve krizlere rağmen başta Azerbaycan olmak üzere siyasi, ekonomik,
kültürel her türlü ilişkilere başlamıştır.
Eximbank kredilerini ilk defa veren ülke Türkiye Cumhuriyeti devleti
olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti devleti her türlü uzman kadrolarını
bu bölgelere göndererek bilgi birikimlerini kardeş devletlere
hiçbir karşılık beklemeden aktarmaya çalışmıştır.
Bugünkü harita ve kadastroyla ilgili ikili anlaşma gibi, birçok
konuda anlaşmalar yapılarak ikili ilişkiler geliştirilmeye
çalışılmıştır.
Değerli
milletvekilleri, Azerbaycan ekonomisi son yıllarda yüzde
26,4, daha sonra yüzde 34,5 olmak üzere gayrisafî millî hasılada
büyümede, sanayi üretiminde yüzde 34 ve 36 artış sağlamış
olmasıyla beraber de büyük bir ekonomiye doğru çok süratli
bir şekilde gitmektedir. Ekonomisini büyütmekte olan bu ülkeyle,
ekonomik iş birliği başta olmak üzere birçok iş birliği
yapılması da, inanıyorum, gerekli olan bir durumdur.
Türkiye tarafından Azerbaycanda, 2001 ve 2002 yıllarında
olmak üzere, tohum üretim ve araştırma işletmesi, Haçmaz
bölgesinde kurulan, çiftçi eğitimiyle ilgili çeşitli çalışmalar
ve daha sonrasında da Gence, Kuba, Abşeron su toprak tahlilleri
laboratuvarları kurmuştur. Ancak Haçmazdaki kurulan o
numune çiftliğin bir benzerinin Ermenistan sınırındaki
Gence bölgesine de kurulması gerektiği kanısındayım.
Değerli
milletvekilleri, bu projeler içerisinde özellikle Azerbaycanda
yapılan bazı projelerin de çok önemli olduğunu ifade
etmek istiyorum. Ancak öncelikle, şahsım ve Türk milleti
için, değerli milletvekilleri, Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru
Hattı Projesinin çok önemli olduğunu, buranın aynı
zamanda o bölge devletleri için de bir bağımsızlık
kaynağı olduğunu da düşünmek istiyorum. Yani,
ekonomik bağımsızlığını sağlayamadığınız
zaman siyasi bağımsızlığın da devam etmeyeceği
de bir gerçektir.
İkinci olarak
da yıllardır, Türk dünyasının rüyası olan
Kars-Ahılkelek- Tiflis-Bakü demir yolu, temeli atılmış
olmasına rağmen henüz, hâlâ bitirilmemiştir. Demir
ipek yolu olarak nitelendirilen bu proje, mutlaka ama mutlaka, Türk
dünyası için ve Türkiye Cumhuriyeti devleti için acil olarak bitirilmelidir.
Bu proje, Çin ve Kazakistanı, Orta Asya Türk cumhuriyetlerini
Avrupaya bağlayacak olan çok önemli projedir.
Bunların
yanında, Türkiye ve Azerbaycanı da kapsayan, diğer
kardeş cumhuriyetleri de yakından ilgilendiren Traseka
ve Nabukko projelerinin de bir an önce, ülkemiz ve kardeş ülkeler
menfaatleri yönünde süratli bir şekilde bitirilmesi ve beraberinde
de iyi bir yöne getirilmesi gerekmektedir.
Değerli
milletvekilleri, Türk cumhuriyetleri ve akraba topluluklarıyla,
yardımla ilgili olarak, Türk İşbirliği ve Kalkınma
Ajansı adı altında 1992 yılında bir teşkilat
kurulmuştur. Bu teşkilatın amacının, Türk dünyasındaki,
bağımsızlığını kazanan Türk devletlerine
her türlü yardımın götürülmesi olması gerekmektedir.
Ancak TİKA -bu kuruluşun kısa adı- bölgelerinde,
yani Türk dünyası bölgelerinde çeşitli yerlerde ofisler
açmışlardır, ama, açılan o ofislerin yanında,
son yıllarda, TİKAnın yapmış olduğu faaliyetlere
şöyle bir bakmış olduğumuz zaman, faaliyetlerde,
bazı konularda yeniden gözden geçirilmesi gerektiği noktasında
da görüntülerle karşı karşıyayız. Özellikle
Kafkasya ve Orta Asya bölgesindeki faaliyet artışı
yüzde 129 olduğu hâlde, Afrika ve Orta Doğudaki faaliyetlerin
yüzde 233 oranında artmış olduğunu görmekteyiz,
özellikle TİKA 2006 Faaliyet Raporunu incelediğiniz
zaman orada açık olarak görülmektedir.
Tabii, biz, büyük
Türk devletiyiz. Türk devleti olarak birçok yere yardım etmemiz
gerekmektedir. Diğer dünya devletlerine de yardım edilmesi
ve oradaki mahzun insanlara birtakım hizmetler götürülmesi
gerekmektedir. Ancak, Türk dünyasındaki bazı yardımların
yanında, özellikle Komor adalarına ilaç yardımı,
Somalide köprü ve yolların yapımı, Kongo-Katanga vilayeti
ve çeşitli yerlere bilgisayar ve hastane ameliyathanesi malzemeleri
taşınması, Doğu Karayib ülkelerinde çocuk parkı
yapılması, Kenyanın Mombasa kentinde gecekonduların
ıslahına destek olunması gibi bazı konuları
da TİKAnın faaliyet alanları içerisinde görüyoruz.
Gerçi bunların yanında, özellikle, bu yapılanların
yanında, mesela, bir Moğolistandaki Orhun Abideleri yolu
yapımı, yine Konjik Köprüsünün yapımı gibi çok
güzel işler yapılmıştır, ama inanıyorum
ki TİKAnın bu konuda gerçek faaliyetine, gerçek görevine
de gelmesi gerekmektedir diye düşünüyorum.
Değerli
milletvekilleri, TİKA gibi kuruluşların yanında
ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin de kendi desteklerinin yanında,
özellikle beklemiş olduğumuz o olumlu gelişmelerin
yanında olumsuz gelişmelerle de karşı karşıyayız.
Özellikle, bağımsızlıktan sonra ortaya atılan
Atlantikten Çin Seddine Türk dünyası terimi birçok yer tarafından
yanlış anlaşılmıştır; bu tabirin yerli
yersiz kullanılmış olması, burada bu tabirin birçok
noktada tedirginlik yaratmasına sebep olmuştur. Ayrıca,
bunun yanında, yeni bağımsızlığını
kazanan bu devletlerin -işte, yeni bir ağabey şeklinde-
Türkiye Cumhuriyeti devletini algılamalarının da
o bölgeler tarafından kabul edilmemiş olduğunu görüyoruz.
İnanıyorum
ki, bu noktalarda da daha dikkatli davranılmasında fayda
olacağı kanaatindeyim.
Ayrıca,
uluslararası rekabette ayakta kalmanın bölgesel iş
birliğine bağlı olduğu günümüzde, Azerbaycan
başta olmak üzere, Türk cumhuriyetleriyle ilişkiler ortak
menfaatler çerçevesinde çok boyutlu, siyasi ve ekonomik ilişkiler
şeklinde geliştirilerek özellikle bölgesel iş birliği
kapsamına getirilmelidir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; jeopolitik ve jeostratejik
önemi büyük olan Türkiye, tarih, kültür, dil ve din birliği bağıyla
bağlı olduğu Türk devlet ve topluluklarıyla ilgisiz
kalmamalıdır. Yer altı ve yer üstü zenginlikleriyle
bütün dünyanın gözünün bu Türk bölgelerinde olduğu kabul
edilmeli ve 21inci asrın Türk asrı olması için gerekli
çalışmalar vakit geçirilmeden, süratli bir şekilde yapılmalıdır.
Türk dünyası,
bulunduğu coğrafya, sanayi devriminin ihtiyacı olan
enerji potansiyeli ve diğer yer altı zenginlikleri sebebiyle
gelişmiş ülkelerin ilgi alanı olmuş ve dünyada en
fazla strateji geliştirilen bölgelerin başında gelmektedir.
Bu coğrafyayla ilgilenen ülkelerin amacı zenginliğin,
kaynakların sömürülmesi hedefine odaklanmıştır.
Türkiye olarak hedefimiz, yapacağımız anlaşmalarla
bu zenginliğin buralarda yaşayan kardeş toplulukların
menfaatleri doğrultusunda üretime alınması ve dünya
pazarlarına sunulması yolunda olmalıdır. Bu ülkelerle
ekonomik, sosyal, siyasi ve kültürel münasebetleri geliştirerek
gerekli yapılanmaları oluşturmak öncelikli hedeflerimiz
arasında olmalıdır. Türkiye ile Türk dünyası arasındaki
ilişkilerin düzenlenmesinde, bugüne kadar çoğunlukla
duygusal yaklaşımların hâkim olduğu görülmektedir.
Ancak, iki taraf arasındaki ilişkilerin sağlam, kalıcı
ve faydalı olabilmesi için ilmî ve mantıki bir yolun takip edilmesi de herkesin yararına
olacaktır. Gaspıralı İsmailin dediği gibi
Dilde, fikirde, işte birlik. tabiri hiçbir zaman akıldan
çıkarılmamalıdır.
Türkiye yedi
yüz yıldır Avrupalı olmaya çalışan bir ülkedir;
tarihî, coğrafî ve kültürel Avrupayla iyi ilişkiler yanında,
tarihi, geçmiş yapısıyla Asyalı olma avantajını
da değerlendirmek mecburiyetindeyiz. Bu sebeple, Avrasyanın
bütününde belirleyici bir role de merkeze oturarak sahip olunabilir.
Rusların Avrasyacılık Projesi, Amerikanın Genişletilmiş
Büyük Ortadoğu Projesi yerine, neden Türk Birliği Projesi
için hedefimizi ortaya koymayalım? Özellikle de Avrupa Birliği
ve BOP projesindeki, Türkiye Cumhuriyeti devletine verilen
sıkıntılar şöyle göz önüne konduğu zaman, Türk
Birliği Projesine ne kadar çok ihtiyacımız olduğunu
da buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Böylece, küresel
güçlerin, Türk dünyasına ve Avrasya coğrafyasına yönelik
başta ekonomik ve siyasi hesapları, Türk milletini ve Türk
dünyasını yok etme projeleri de ortadan kalkacaktır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türk dünyasıyla ilgili
olarak Türkiyede çok sayıda işin ve projenin yürütüldüğü
bir gerçektir ancak bu tür işlerin birbirleriyle koordineli
olmadığı da görülmektedir. Bu sebeple, koordinasyonsuzluğun
giderilmesi, işlerin daha kolay rantabl olabilmesi, tarihin
bize sorumluluk yüklediği gerçekler göz önüne getirildiğinde,
Türk dünyası bakanlığının kurulması da gündeme
gelmelidir. Bu bakanlık, ciddi bir devlet politikası izleyerek
21inci asrın Türk asrı olacağı idealini geçekleştirebilir.
Ayrıca, bölge için özel önemi olan millî enerji ajansı ve Türk
dünyası enerji konseyi, ayrıca, bilimsel alandaki iş
birliği ve bilgi paylaşımının güçlendirilmesi
için Türk dünyası bilim ve teknoloji iş birliği ve veri
tabanı da beraberinde kurulmalıdır.
Bölgeye
başka devletlerin gözüyle değil, kendi gözümüzle ve projelerimizle
bakarsak işte o zaman gerçek gücümüz görülecektir. Tarihî
İpek Yolu çalışacak, büyük Atatürkün ideali olan, cumhuriyetimizin
yüzüncü kuruluş yılı olan 2023 yılında lider
ülke Türkiye ideali gerçekleşmiş olacaktır.
Türk devletini
yıkmak, yok etmek isteyen her türlü güçlere karşı, milletimizin
yapısına ve dokusuna her yönüyle güvenmek mecburiyetindeyiz.
Bundan dolayı da Ne mutlu Türküm Diyene diyerek sözlerime
son verirken bu kanuna Milliyetçi Hareket Partisi olarak evet oyu
vereceğimizi, buradan, bir kez daha yineliyor, yüce heyetinizi
ve Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Doğru.
Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına Çankırı Milletvekili Sayın
Nurettin Akman.
Buyurun Sayın
Akman. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi
dakikadır Sayın Akman.
AK PARTİ
GRUBU ADINA NURETTİN AKMAN (Çankırı) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti
Hükûmeti ile Azerbeycan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Haritacılık
Alanında Eğitim, Teknik ve Bilimsel İşbirliğine
Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı üzerinde söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Dün, Genel Merkezimizde,
bir Azerbaycan heyetini kabul ettik, beraber olduk. Muhalefet milletvekilleri,
iktidar milletvekilleri ve seçim kurulundan görevliler vardı.
Âdeta, bizler gibi düşünen, bizlerin iyiliğini isteyen ve
son seçimlerde AK Partinin almış olduğu başarıyı
büyük bir memnuniyetle kabul eden ve bu başarının altındaki
gerçekleri öğrenmek için ülkemize gelen, bizlerle beraber
olan insanlardı. Bir buçuk-iki saat süre içerisinde bu kardeşlerimizle
beraber olduk, aynı duyguları yaşadık. Bu kardeşlerimiz,
Sovyet Rusyadan ayrıldıktan sonra çok büyük problemler yaşadılar.
O zorluklarda, daima, ülkemiz, Azeri kardeşlerinin yanında
yer aldı. Bununla daima iftihar ettik. Bugün, sözde Ermeni soykırımıyla
gündem oluşturan dünyanın, Ermenilerin yaptığı
Azeri katliamına seyirci kalmasını da manidar buluyoruz
ve esefle kınanması gereken bir husus olduğunu özellikle
bu vesileyle belirtmek istiyorum.
Türkiye Cumhuriyeti
ile Azerbaycan Cumhuriyeti Hükûmeti arasında, NATO sisteminde
harita ve harita bilgisi üretilmesi için, haritacılık
alanında günümüz teknolojilerine uygun üretim yapabilmelerine
katkı sağlamak amacıyla, 2000 yılından bu yana,
Harita Genel Komutanlığınca görevlendirilen danışmanlar
aracılığıyla faaliyetler devam etmektedir. Buna
paralel olarak da, zaten Türk Silahlı Kuvvetleri ile Azerbeycan
Silahlı Kuvvetleri arasında uzun yıllardır devam
eden bir birliktelik söz konusudur. Eğitim ve
ALİ UZUNIRMAK
(Aydın) Azerileri darıltacaksınız. Azerbeycan
değil, Azerbaycan.
NURETTİN
AKMAN (Devamla) Evet, Azerbaycan; teşekkür ediyorum.
Bugüne kadar,
Türk Silahlı Kuvvetleri, dost ve kardeş ülkeye çok büyük yardımlarda
bulunmuştur. Bunu da memnuniyetle, şükranla karşılıyoruz.
Bugün onaylanacak
olan bu söz konusu anlaşma, 2005 yılında Millî Savunma
Bakanı Sayın Vecdi Gönül başkanlığındaki
heyetin Azerbaycana yaptığı ziyaret esnasında
20 Eylül 2005 tarihinde Türkiye adına Harita Genel Komutanımız
tarafından imzalanmıştır. Bu anlaşma, gizlilik
derecesi Türkiyede tasnif dışı, Azerbaycanda
hizmete özel olan coğrafi bilgilerin değişimi, tarafların
yetkili makamlarının müsaadesi alınmak koşuluyla
gizlilik dereceli coğrafi bilgi değişimi, haritacılık
alanında ortak projelerin gerçekleştirilmesi, haritacılık
alanında bilgi ve deneyim değişimi, teknik desteğin
sağlanması, yine, haritacılık alanında karşılıklı
olarak belirlenecek konularda eğitim verilmesi ve kurslar düzenlenmesini
amaçlamaktadır. Azerbaycan Cumhuriyeti tarafından da anlaşmanın
gerekli onay işlemleri yerine getirilmiş bulunmaktadır.
Değerli arkadaşlarım,
iki kardeş ülke arasındaki bu anlaşmanın ülkemize
hayırlı olmasını temenni ediyorum. Bu vesileyle,
hepinize teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (AK Parti
ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Akman.
Şahsı
adına İzmir Milletvekili Sayın Recai Birgün
Yok.
Tasarının
tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi
okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİYLE AZERBAYCAN CUMHURİYETİ
HÜKÜMETİ ARASINDA HARİTACILIK ALANINDA EĞİTİM,
TEKNİK VE BİLİMSEL İŞBİRLİĞİNE
DAİR ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR
KANUN
TASARISI
MADDE 1- 20 Temmuz
2005 tarihinde Baküde imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Azerbaycan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Haritacılık
Alanında Eğitim, Teknik ve Bilimsel İşbirliğine
Dair Anlaşmanın onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN
Madde üzerinde söz isteyen? Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
2nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 2-
Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
Madde üzerinde söz isteyen? Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3-
Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN
Madde üzerinde söz isteyen? Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
3üncü madde kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın
elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için üç
dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen
üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin,
oy pusulalarını, oylama için öngörülen üç dakikalık
süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını
rica ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Azerbeycan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Haritacılık Alanında Eğitim, Teknik ve Bilimsel
İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının
açık oylama sonucunu bildiriyorum:
Oy sayısı: 225
Kabul: 225 (x)
Tasarı kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır. Hayırlı olsun.
Sayın milletvekilleri,
sözlü soru önergeleri ile kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla
görüşmek için, 7 Kasım 2007 Çarşamba günü, alınan karar
gereğince saat 14.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 19.54