DÖNEM: 23 CİLT: 4 YASAMA YILI: 2
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
17nci
Birleşim
7 Kasım 2007 Çarşamba
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- YOKLAMA
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALARI
1.- Malatya Milletvekili
Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, muhtarlar ve muhtarların sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Siirt Milletvekili
Afif Demirkıranın, ülkemizdeki maden potansiyeli ve maden
aramalarına ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, küresel ısınmanın
Ege ve Marmara Bölgelerinde zeytin üretimine zarar vermesi sebebiyle
zeytin üreticilerinin destek kapsamına alınmasına
ilişkin gündem dışı konuşması
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
TEZKERELER
1.- Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi Başkanlığının
davetine icabet edecek olan Parlamento heyetini oluşturmak
üzere siyasi parti gruplarınca bildirilen isimlere ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/213)
2.- Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi Başkanı
Dr. Fatma Ekenoğlunun davetine icabetle, KKTCnin 24. Kuruluş
Yıl Dönümü Kutlamalarına, TBMM Başkanı Köksal Toptanı
temsilen bir Parlamento heyeti ile icabet edilmesine ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/212)
3.- 98 ülke parlamentosu
ile TBMM arasında parlamentolararası dostluk grubu kurulmasına
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/214)
B)
MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Çanakkale
Milletvekili Ahmet Küçük ve 22 milletvekilinin, Kaz Dağlarındaki
madencilik faaliyetlerinin araştırılarak çevreye
olumsuz etkilerinin önlenmesi için alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/33)
2.- Aydın
Milletvekili Ahmet Ertürk ve 20 milletvekilinin, zeytin ve zeytinyağı
üreticilerinin sorunlarının araştırılarak
zeytinciliğin geliştirilmesi için alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/34)
3.- Karaman Milletvekili
Mevlüt Akgün ve 20 milletvekilinin, Türkçedeki bozulma ve yabancılaşmanın
araştırılarak Türk dilinin korunması ve geliştirilmesi
için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/35)
VI.-
SORULAR VE CEVAPLAR
A)
SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Rum gemilerinin Türk limanlarını kullandığı
iddiasına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/1)
2.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Ardahandaki doğalgaz yatırımlarına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/2)
3.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Ardahanda vergisiz mazot ithalatı izni
verilip verilmeyeceğine ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/3)
4.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Ardahan Ardanuç karayoluna ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/4)
5.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, Ardahan il merkezinden geçen karayolunun onarımına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/5)
6.- Bilecik Milletvekili
Yaşar Tüzünün, kuraklık kapsamına alınan illere
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/10)
7.- Antalya Milletvekili
Tayfur Sünerin, Gökçeler Barajı yapımının 2008
yılı programına alınıp alınmayacağına
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi
(6/14)
8.- Antalya Milletvekili
Tayfur Sünerin, Antalya-Alara Çayından kullanılan içme
suyuna ve Alaca Çayının çevresindeki arıtma tesislerine
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi
(6/15)
9.- Tunceli Milletvekili
Kamer Gençin, Türk Tarih Kurumu Başkanının bazı
açıklamalarına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/17)
10.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, bir televizyon programında yaptığı
konuşmaya ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/18)
11.- Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, çiftçilere yapılan kuraklık
yardımına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/19)
12.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, terörle mücadelede zarara uğrayan
vatandaşların başvurularına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/21)
13.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, Pülümür Dağı-Mutu arası
anayolun asfaltlanması ve Pertek Köprüsünün yapımına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/22)
14.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, Tunceli-Pülümürde meydana gelen
depremlerde zarar gören binalara ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/23)
15.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/29) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
16.-Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, bir köyün yol sorununa ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi
(6/30) ve İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
17.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/31) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
18.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/32) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
19.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/33) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
20.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/34) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
21.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/35) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
22.- Ardahan Milletvekili
Ensar Öğütün, bir köyün yol sorununa ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/36) ve İçişleri Bakanı
Beşir Atalayın cevabı
23.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/37) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
24.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/38) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
25.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/39) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
26.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/40) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
27.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/41) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
28.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/42) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
29.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/43) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
30.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/44) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
31.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/45) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
32.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/46) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
33.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/47) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
34.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/48) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
35.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/49) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
36.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/50) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
37.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/51) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
38.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/52) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
39.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/53) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
40.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/54) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
41.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/55) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
42.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/56) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
43.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/57) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
44.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/58) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
45.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/59) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
46.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/60) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
47.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/61) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
48.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/62) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
49.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/63) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
50.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/64) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
51.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/65) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
52.- Tokat Milletvekili
Reşat Doğrunun, Tokat ilindeki KÖYDES uygulamalarına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/87) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
53.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol ve su sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü
soru önergesi (6/90) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
54.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol ve su sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü
soru önergesi (6/91) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
55.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol ve su sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/92) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
56.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol ve su sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü
soru önergesi (6/93) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
57.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol ve su sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/94) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
58.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol ve su sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/95) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
59.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol ve su sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/96) ve İçişleri
Bakanı Beşir Atalayın cevabı
60.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol ve su sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/97) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
61.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol ve su sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü
soru önergesi (6/98) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
62.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol ve su sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü
soru önergesi (6/99) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
63.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol ve su sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/100) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
64.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol ve su sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/101) ve İçişleri Bakanı
Beşir Atalayın cevabı
65.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol ve su sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/102) ve İçişleri
Bakanı Beşir Atalayın cevabı
66.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol ve su sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/103) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
67.- Ardahan
Milletvekili Ensar ÖĞÜTün, bir köyün yol ve su sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/104) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
68.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol ve su sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/105) ve İçişleri
Bakanı Beşir Atalayın cevabı
69.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol ve su sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/106) ve İçişleri
Bakanı Beşir Atalayın cevabı
70.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol ve su sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/107) ve İçişleri
Bakanı Beşir Atalayın cevabı
71.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol ve su sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/108) ve İçişleri
Bakanı Beşir Atalayın cevabı
72.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol ve su sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/109) ve İçişleri
Bakanı Beşir Atalayın cevabı
73.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol ve su sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/110) ve İçişleri
Bakanı Beşir Atalayın cevabı
74.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol ve su sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/111) ve İçişleri
Bakanı Beşir Atalayın cevabı
75.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol ve su sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/112) ve İçişleri
Bakanı Beşir Atalayın cevabı
76.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol ve su sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/113) ve İçişleri
Bakanı Beşir Atalayın cevabı
77.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol ve su sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/114) ve İçişleri
Bakanı Beşir Atalayın cevabı
78.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol ve su sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/115) ve İçişleri
Bakanı Beşir Atalayın cevabı
79.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol ve su sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/116) ve İçişleri
Bakanı Beşir Atalayın cevabı
80.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol ve su sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/117) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
81.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol ve su sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/118) ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
82.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol ve su sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/119) ve İçişleri
Bakanı Beşir Atalayın cevabı
83.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol ve su sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/120) ve İçişleri
Bakanı Beşir Atalayın cevabı
84.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol ve su sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/121) ve İçişleri
Bakanı Beşir Atalayın cevabı
85.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol ve su sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/122) ve İçişleri
Bakanı Beşir Atalayın cevabı
86.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol ve su sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/123) ve İçişleri
Bakanı Beşir Atalayın cevabı
87.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol ve su sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/124) ve İçişleri
Bakanı Beşir Atalayın cevabı
88.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol ve su sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/125) ve İçişleri
Bakanı Beşir Atalayın cevabı
89.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol ve su sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/126) ve İçişleri
Bakanı Beşir Atalayın cevabı
90.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol ve su sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/127) ve İçişleri
Bakanı Beşir Atalayın cevabı
91.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol ve su sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/128) ve İçişleri
Bakanı Beşir Atalayın cevabı
92.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol ve su sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/129) ve İçişleri
Bakanı Beşir Atalayın cevabı
93.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol ve su sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/130) ve İçişleri
Bakanı Beşir Atalayın cevabı
94.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol ve su sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/131) ve İçişleri
Bakanı Beşir Atalayın cevabı
95.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol ve su sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/132) ve İçişleri
Bakanı Beşir Atalayın cevabı
96.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol ve su sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/133) ve İçişleri
Bakanı Beşir Atalayın cevabı
97.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol ve su sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/134) ve İçişleri
Bakanı Beşir Atalayın cevabı
98.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün yol ve su sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/135) ve İçişleri
Bakanı Beşir Atalayın cevabı
99.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, okul servislerinin denetimine
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/85)
100.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, Tuzla Gemi Tersanesinde çalışan
işçilere ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/86)
101.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, Malatyada yapımı
süren barajlara ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru
önergesi (6/88)
102.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun, Malatyadaki bölünmüş
yol çalışmalarına ilişkin Ulaştırma Bakanından
sözlü soru önergesi (6/89)
103.- Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, Antalya Büyükşehir Belediyesinin
100. Yıl Spor Kompleksi ihalesine ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/136)
104.- Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, Sidedeki anıt mezar ve çevresinin
bakımına ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/137)
105.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, şaraptaki vergilendirmenin üzüm
üretimine etkisine ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/138)
106.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, bir karakolun konumuna ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/139) ve İçişleri Bakanı
Beşir Atalayın cevabı
B)
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Antalya Milletvekili
Osman Kaptanın, Antalya-Finikede Akçay Deresi üzerinde
bir baraj yapılıp yapılmayacağına ilişkin
sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
(7/277)
2.- Antalya Milletvekili
Osman Kaptanın, Zengeder suyunun kullanılmasına
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/278)
3.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, lenf kanseri tedavisinde kullanılan
bir ilaca ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağın
cevabı (7/330)
4.- Balıkesir
Milletvekili Hüseyin Pazarcının, Dahilde İşleme
Rejimi kapsamında zeytinyağı ithalatına izin verildiği
iddiasına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı
Mehmet Zafer Çağlayanın cevabı (7/332)
5.- Yalova Milletvekili
Muharrem İncenin, İngiltere vatandaşı olup olmadığına
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Şimşekin
cevabı (7/410)
6.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, balık çiftlikleri konusunda girişimlerde
bulunduğu iddiasına ilişkin sorusu ve Millî Savunma
Bakanı M.Vecdi Gönülün cevabı (7/412)
VII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A)
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
1.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Litvanya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Savunma
Sanayii İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/278) (S. Sayısı: 19)
2.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Rusya Federasyonu Hükümeti Arasında Savunma Sanayii
Alanında İkili İş Birliği Süresince Mübadele
Edilen veya Oluşturulan Gizlilik Dereceli Bilgi ve Malzemelerin
Karşılıklı Korunması Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/283) (S. Sayısı:
21)
3.- 8.5.2007 Tarihli
ve 5654 Sayılı Nükleer Güç Santrallarının Kurulması
ve İşletilmesi ile Enerji Satışına
İlişkin Kanun ve Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek
Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/26) (S.Sayısı:
45)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 15.00te açıldı.
Edirne Milletvekili
Cemaleddin Uslu, çeltik tarımı ve üreticilerin sorunlarına,
Kocaeli Milletvekili
Azize Sibel Gönül, Dünya Şehircilik Günü sebebiyle, çağın
gereklerine uygun şehirleşmenin ilkelerine,
Kırklareli
Milletvekili Tansel Barış, Ergene Nehrindeki kirliliğin
çevre üzerindeki olumsuz etkilerine ve bu konuda alınması
gereken tedbirlere,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Konya Milletvekili
Abdullah Çetinkaya hakkında yasama dokunulmazlığının
kaldırılıp kaldırılmaması hususunda
TBMM Başkanlığına gönderilen soruşturma dosyasının
iade edilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi okundu;
Anayasa ve Adalet Komisyonu üyelerinden kurulu karma komisyonda
bulunan dosyanın Hükûmete geri verildiği açıklandı.
Muğla Milletvekili
Fevzi Topuz ve 23 milletvekilinin, orman yangınlarının
nedenleri ve oluşturduğu zararların araştırılarak
(10/30),
Bartın Milletvekili
Muhammet Rıza Yalçınkaya ve 22 milletvekilinin, Bartında
kurulması planlanan termik santralin olumlu ve olumsuz etkilerinin
araştırılarak (10/31),
Bursa Milletvekili
Kemal Demirel ve 27 milletvekilinin, raylı sistem ve demir yolu
ulaşımındaki sorunların araştırılarak
geliştirilmesi için (10/32),
Alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine
sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön
görüşmelerinin sırası geldiğinde yapılacağı
açıklandı.
Suriye Arap Cumhuriyeti
Gurbetçiler Bakanı Dr. Bouthaina Shaabanın daveti üzerine
Suriyeye; Azerbaycan Cumhuriyeti Aile, Çocuk ve Kadından Sorumlu
Devlet Komitesi Başkanı Prof. Hicran Hüseynovanın
daveti üzerine de Azerbaycana resmî ziyaretler gerçekleştirecek
olan Devlet Bakanı Nimet Çubukçu başkanlığındaki
heyete, İstanbul Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılının
da katılmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi
kabul edildi.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmının 13üncü sırasında yer
alan 31 sıra sayılı Kanun Tasarısının
bu kısmın 1inci, 18inci sırasında yer alan 37
sıra sayılı Kanun Tasarısının 2nci,
24üncü sırasında yer alan 44 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 3üncü, 2nci sırasında yer alan
19 sıra sayılı Kanun Tasarısının 4üncü,
4üncü sırasında yer alan 21 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 5inci, 25inci sırasında yer
alan 45 sıra sayılı 8/5/2007 tarihli ve 5654 sayılı
Nükleer Güç Santrallerinin Kurulması ve İşletilmesi
ile Enerji Satışına İlişkin Kanun ve Anayasanın
89uncu ve 104üncü maddeleri gereğince Cumhurbaşkanınca
bir daha görüşülmek üzere geri gönderme tezkeresinin
6ncı sırasına alınmasına ve diğer kanun
tasarı ve tekliflerinin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesine; Genel Kurulun 6/11/2007 Salı günü 15.00-20.00 ve
7/11/2007 Çarşamba günü 14.00-19.00 saatleri arasında çalışmasına;
8/11/2007 Perşembe günü birleşimin saat 14.00te başlamasına
ve bu birleşimde 45 sıra sayılı 8/5/2007 tarihli ve
5654 sayılı Nükleer Güç Santrallerinin Kurulması,
İşletilmesi ile Enerji Satışına İlişkin
Kanun ve Anayasanın 89uncu ve 104üncü maddeleri gereğince
Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere geri gönderme
tezkeresinin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalarını
sürdürmesine; 6/11/2007 Salı günkü birleşimde sözlü sorulardan
sonra, diğer denetim konularının görüşülmeyerek,
kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine ilişkin
Danışma Kurulu önerisi, yapılan görüşmelerden
sonra, kabul edildi.
Gündemin Sözlü
Sorular kısmının:
1inci sırasında
bulunan (6/1),
2nci sırasında
bulunan (6/2),
3üncü sırasında
bulunan (6/3),
4üncü sırasında
bulunan (6/4),
5inci sırasında
bulunan (6/5),
Esas numaralı
sorular, ilgili bakanlar Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından,
ertelendi;
6ncı
sırasında bulunan, Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun
(6/7),
7 ve 9uncu
sıralarında bulunan, Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzünün
(6/9), (6/13),
18, 19, 20, 21,
22, 60, 61, 62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77nci
sıralarında bulunan, Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün
(6/24), (6/25), (6/26), (6/27), (6/28), (6/66), (6/67), (6/68), (6/69), (6/70),
(6/71), (6/72), (6/73), (6/74), (6/75), (6/76), (6/77), (6/78), (6/79), (6/80),
(6/81), (6/82), (6/83),
78inci sırasında
bulunan, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin (6/84),
Esas numaralı
sorularına Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik cevap
verdi; Tokat Milletvekili Reşat Doğru, Ardahan Milletvekili
Ensar Öğüt ve Tunceli Milletvekili Kamer Genç, cevaplara karşı
görüşlerini açıkladılar.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmının:
1inci sırasına
alınan, Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma Bakanlığı
ile Suriye Arap Cumhuriyeti Ulaştırma Bakanlığı
Arasında Yapılan Lokomotif, Vagon ve Diğer Ray Hizmetlerini
de Kapsayan Demiryolu Araç ve Gereçlerinin Yapımı, Geliştirilmesi,
Yenilenmesi, Bakımı ve Onarımı ile İlgili Karşılıklı
Anlaşma Protokolünün (1/274) (S. Sayısı: 31),
2nci sırasına
alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu
Hükümeti Arasında Denizlerde Karasuların Ötesindeki
Olayların Önlenmesine İlişkin Anlaşmanın
(1/279) (S. Sayısı: 37)
3üncü sırasına
alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Haritacılık Alanında Eğitim,
Teknik ve Bilimsel İşbirliğine Dair Anlaşmanın
(1/323) (S. Sayısı: 44),
Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarıları, görüşmelerini
müteakiben yapılan açık oylamalardan sonra, kabul edildi.
7 Kasım
2007 Çarşamba günü, alınan karar gereğince saat
14.00te toplanmak üzere, birleşime 19.54te son verildi.
Eyyüp Cenap GÜLPINAR
Başkan Vekili
Murat
ÖZKAN Fatma
SALMAN KOTAN
Giresun Ağrı
Kâtip Üye Kâtip
Üye
No.:
25
II.- GELEN KÂĞITLAR
7 Kasım 2007 Çarşamba
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Çanakkale
Milletvekili Ahmet Küçük ve 22 Milletvekilinin, Kaz Dağlarındaki
madencilik faaliyetlerinin araştırılarak çevreye olumsuz
etkilerinin önlenmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/33) (Başkanlığa
geliş tarihi: 2/11/2007)
2.- Aydın
Milletvekili Ahmet Ertürk ve 20 Milletvekilinin, zeytin ve zeytinyağı
üreticilerinin sorunlarının araştırılarak
zeytinciliğin geliştirilmesi için alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/34)
(Başkanlığa geliş tarihi: 6/11/2007)
3.- Karaman
Milletvekili Mevlüt Akgün ve 20 Milletvekilinin, Türkçedeki bozulma ve
yabancılaşmanın araştırılarak Türk dilinin
korunması ve geliştirilmesi için alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün
104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/35) (Başkanlığa
geliş tarihi: 6/11/2007)
7 Kasım 2007 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.05
BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Fatma SALMAN
KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 17nci Birleşimini açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için üç
dakika süre vereceğim. Sayın milletvekillerinin oy
düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini,
bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin
salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini,
buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise, yoklama pusulalarını,
görevli personel aracılığıyla üç dakikalık
süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını
rica ediyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, toplantı yeter sayımız vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı
ilk söz, muhtarlar ve muhtarların sorunları hakkında
söz isteyen Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğluna
aittir.
Buyurun Sayın
Aslanoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakika Sayın Aslanoğlu.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALARI
1.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun,
muhtarlar ve muhtarların sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkanım, saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım; hepinize saygılar sunarım.
Değerli arkadaşlarım,
Türkiyede yaklaşık 51 bin muhtar var. Bunların yaklaşık
15 bin civarında olanı mahalle muhtarı, yaklaşık
36 bin de köy muhtarımız var. Bunlar, tıpkı bizler gibi,
halkın iradesiyle seçiliyor. Halkın güvendiği ve seçimle
gelen, yani, demokrasinin ilk basamağı
Fakat, bu insanlarımız
köyünün her sorunu için canlarını veriyorlar. Bu insanlarımız
köydeki her sorun için belki her gün ilçeye belki ile gidiyorlar ve
köyde yaşanan her sorunda yakasına ilk yapışılan
kişi oluyor. Eğer köyde birisi suç işlemişse önce
muhtarı buluyorlar. Bu insanlar olağanüstü özveride bulunan
kişilerimiz. Bunlar, hepimizin muhtar amcası, muhtar babası.
Ama, gelin görün ki, işin ikinci tarafına baktığımız
zaman, bunlar seçimle gelen ilk basamak olmasına rağmen,
her türlü sorunla boğuşan insanlar olmasına rağmen,
bu insanlara biz ne veriyoruz?
Değerli arkadaşlarım,
bir kere, bir kişi muhtar olduğu zaman, Bağ-Kur Yasası
uyarınca, eğer herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan emekli
değilse, otomatikman Bağ-Kurlu oluyor; hiç kaçışı
yok ve prim işliyor. Şu anda en düşük prim, biliyorsunuz,
193 lira. 12nci basamağa kadar zorunlu oluyor. Yani, 12nci basamağa
gelmek zorunda. 12nci basamağın primi de 275 lira. 12nci basamaktan
sonra, isterse basamak yükseltmeyebiliyor ama, 12nci basamağa
kadar gelmek zorunda. Ancak, Türkiyedeki muhtarların şu
anda yaklaşık yüzde 30luk kısmı herhangi bir sosyal
güvenlik kurumundan emekli. Yüzde 70in de yüzde 80inin, bugün, illerinizde
sorun, Bağ-Kura hepsinin, eğer bir on yıllık, on
beş yıllık muhtarsa, en az 25-30 bin lira borcu var şu
anda, icralık. Bizler veya herhangi bir sosyal güvenlik kurumunda
kayıtlı kişiler, işveren primini yatırsın
yatırmasın ona bakılmıyor, hanımı, çocukları
istediği hastaneye gidebiliyor, ama gelin görün ki, eğer
muhtarlar, primini ödememişse, Bağ-Kura borcu varsa, hastaneye
gidemiyor, çoluk çocuğunu muayene ettiremiyor ve hastanelerde
senetleri icralık arkadaşlar.
Türkiyede
hiçbir kurum, hiçbir sosyal güvenlik kurumu, ne devlet memuru ne
SSKya kayıtlı hiçbir insan, prim borcun var mı yok mu denilmeden
hastaneye gidip muayene olabiliyor, çocuklarını muayene
ettirebiliyor, ilaçlarını alabiliyorlar, ama gelin görün
ki, bir tek muhtarlar
Hadi kendisini bırak, çoluk çocuğundan
ne istiyoruz?
Arkadaşlar,
bu, Türkiyede bir sosyal yaradır. Bu insanlara şu anda verilen
maaş 270 lira, 270 lira. 12nci basamak primi de 270 lira.
Değerli arkadaşlarım,
geçen dönem, bu yüce Meclis, milletvekilleri iradesinde bu yasayı
getirin, görüşelim dedi, Meclis Genel Kurulu. Yine, böyle,
37nci maddeden bir söz istemiştim. Sundum, tüm arkadaşlarımız
tamam, bu kanun gelsin dediler, ama ne hikmetse bir türlü gelmedi.
Hassaten rica
ediyorum, bunu (A) partisi, (B) partisi diye değil, bu, hepimizin
sosyal yarası. Ben ve arkadaşlarım bir yasa teklifi
verdik. Gelin, tüm partiler bu yasayı verelim, siz çıkarın,
sizin olsun.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Konuşmanızı
tamamlar mısınız Sayın Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Toparlıyorum Başkanım. Teşekkür
ederim.
Arkadaşlar,
hepimizin sosyal yarası. Hepinizden istirham ediyorum,
bırakın muhtarın kendisini, çoluk çocuğun hakkını
yemeyelim ve ayrıca da Bağ-Kur ve sosyal
Bağ-Kurla ilgili,
beş yıldır, yedi yıldır, sekiz yıldır,
on yıldır, on beş yıldır prim borcu ödemeyen muhtarlarımız
var. Biliyorsunuz, bir Bağ-Kur affı geldi geçen dönem. Yapılandırırım.
dedi. Yüzde 10 muhtar ancak borçlarını ödeyebildi. Bir ay
ödediler, iki ay ödediler, üçüncü ay yine hiç ödeyemediler.
Ben bir kez daha
hepinizin dikkatine sunuyorum. Bir kez daha, Türkiye'de muhtarların
sorununun hepimizin sorunu olduğuna inanıyorum.
Bu duygularla
hepinize saygılar sunuyorum,
teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Aslanoğlu.
Gündem dışı
ikinci söz, Türkiye'deki maden potansiyeli ve maden aramalarıyla
ilgili söz isteyen Siirt Milletvekili Afif Demirkırana aittir.
Buyurun Sayın
Demirkıran. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakikadır.
2.- Siirt Milletvekili Afif Demirkıranın,
ülkemizdeki maden potansiyeli ve maden aramalarına ilişkin
gündem dışı konuşması
AFİF DEMİRKIRAN
(Siirt) Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
bugünkü gündem dışı konuşmamda, ülkemizin maden
potansiyelini ve özellikle son yıllarda elde edilen gelişmeleri,
bu bağlamda da son günlerde gündemimizi işgal eden altın
madeni aramalarıyla ilgili fikirlerimi, görüşlerimi
sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
ülkemizin kalkınma sürecinde öncü rol üstlenen madencilik
sektörü en fazla katma değer ve istihdam oluşturan bir sektör
konumundadır. Öte yandan temel sanayi girdilerine ham madde
sağlaması ve diğer sektörlere lokomotif görevi görmesi
nedeniyle, madencilik sektörü, ülkemizin temel sektörlerinden
birisidir.
Ülkemiz, gerek
maden çeşitliliği gerekse maden üretimi bakımından
dünyada önemli bir yere sahiptir. Maden çeşitliliği bakımından
dünya ülkeleri arasında 10uncu sırada, maden üretimi
açısından da 28inci sırada yer almaktadır. Böylece,
kendi ham madde gereksinimini önemli miktarda karşılayabilen
nadir ülkelerden biridir. Birçok madenimiz var ki dünya ölçeğindedir.
Mesela, bor, mermer, toryum, trona, zeolit ve ponzada dünya ölçeğinde
rezerve sahibiz. Krom, manyezit, bakır, kil, kömür ve diğer
bazı endüstriyel ham maddelerde de dünyanın söz sahibi ülkeleri
arasında bulunmaktayız. Dünyadaki bor rezervinin yüzde
72si ve dünyadaki mermer rezervinin yüzde 40ı ülkemizde bulunmaktadır.
Değerli arkadaşlar,
ülkemizde, geçen dönem bu Parlamentoda hep beraber çıkardığımız
5177 sayılı Yasa sonrasında -5 Haziran 2004 tarihinde
Resmî Gazetede yayımlanan yeni maden yasası- çok ciddi
şekilde gelişmeler oldu. Bu gelişmeleri biraz sonra
sizlerle paylaşacağım, ancak ondan önce, maden ve cevher
zenginleştirme eğitimi görmüş bir arkadaşınız
olarak, altın madeniyle ilgili ülkemizde, maalesef son zamanlarda
çok da fazla gerçekçi olmayan bazı haberlerle ilgili görüşlerimi
sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar,
dünyada altın rezervi 42.500 tondur ve hâlen yılda 2.500 ton
altın üretimi söz konusudur. Ülkemizde de net olarak tespit
edilmiş işletilebilir altın rezervi 650 ton civarında
olmakla beraber, 200ün üzerindeki sahada yapılmış
olan aramalar sonucunda bu rezervin 6.500 tona kadar çıkabileceği
ifade edilmektedir.
Türkiye, altın
madeni rezervi bakımından Güney Afrikanın ardından
2nci sırada gelmektedir. Amerika Birleşik Devletleri,
Avustralya ve Kanada da altın madeni bakımından zengin
rezervlere sahiptirler.
Ülkemizde
İzmir, Uşak, Gümüşhane, Balıkesir, Artvin ve Çanakkale
en fazla altın madeni olan illerimizdir. Tabii, bunun dışında
da birçok ilimizde altın madeni rezervleri mevcuttur ve hâlen
yılda 10 ton civarında bir altın üretimi yapmaktayız,
ancak değerli arkadaşlarım, senede Türkiye 250 ton altın
ithal etmektedir. Bunun parasal bedeli 5 milyar dolardır. Yani,
senede Türkiye 5 milyar dolar altın için döviz harcamaktadır.
Bizim mevcut rezervimizin
maddi değeri 100 milyar dolar civarındadır. Ancak,
oluşturduğu katma değere baktığımız
zaman bunun birkaç misli fevkindedir, 500 milyar dolarları
aşkın bir değere tahvil etmektedir, katma değer
olarak olaya baktığımızda.
Tabii, altın
üretimi dünyanın her yerinde, Amerikanın göbeğinde
de, Güney Afrikanın göbeğinde de aynı yöntemlerle
üretilmektedir. Yüzde 85i siyanürle üretilmektedir, siyanür kullanılarak
üretilmektedir, yüzde 15i de değişik bazı iptidai yöntemlerle
üretilmektedir ve esasen Türkiyede yıllardan beri siyanür,
gerek sanayide gerek gümüş üretiminde -bizim bildiğimiz
Kütahya Gümüşköyde- kullanılmaktadır. Her sene Türkiyede
300 bin ton civarında siyanür bileşiği kullanılmaktadır
ve bunun sadece yüzde 1i altın üretiminde kullanılmaktadır,
maden üretiminde -daha doğrusu- kullanılmaktadır, gerisi
diğer sanayi dallarında kullanılmaktadır.
Şimdi, gümüş
üretimi söz konusuysa siyanürde bir şey olmaz, sanayinin herhangi
bir kolunda
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Konuşmanızı
tamamlar mısınız Sayın Demirkıran.
AFİF DEMİRKIRAN
(Devamla) ...kullanılırsa herhangi bir şey olmaz, ama
altın üretimi söz konusu olduğu zaman yaygaralar koparılıyor.
Dolayısıyla, değerli arkadaşlar, gerçekten bunu
anlamakta zorluk çekiyoruz. Bizim yer altı zenginliklerimizin
mutlaka ekonomiye kazandırılması lazım. 10 santimlik
bir sondaj açıyorsunuz
Hele hele şimdi, son zamanlarda,
Kaz Dağıyla ilgili ifade edilenler, aramada sanki siyanür
kullanılıyormuş gibi
10 santim çapında bir sondaj
açıyorsunuz ve her yerde, madencilikte, altın, gümüş,
bakır -her neyse- demir hep aynı yöntemlerle arama yapılıyor.
Burada sanki siyanür kullanılıyormuş gibi yaygaralar
koparılıyor. Bunu gerçekten anlamakta zorluk çekiyoruz.
Kaldı ki, 8.140 kilometrekare olan Biga Yarımadasının
sadece 2 kilometrekaresi için orman izni alınmış, aramalar
için ve 0,9 kilometrekaresinde -1 kilometrekarenin de altında-
bu işlem yapılmaktadır.
Değerli arkadaşlar,
çok kısaca, madencilik işlemleri, Türkiyede, gerçekten,
son 2004 yılında çıkardığımız kanunla,
madenciye vermiş olduğumuz önem sonrasında çıkardığımız
kanun sonrasında gerek ruhsat müracaatlarında gerek ihracatta
gerek madenciliğin gayrisafi millî hasıla içindeki
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Demirkıran, sağ olun.
AFİF DEMİRKIRAN
(Devamla) Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) O yasa yanlış, o yasa çevreyi mahvediyor.
BAŞKAN
Gündem dışı üçüncü söz, küresel ısınmanın
Körfez bölgesinde zeytin üretimine büyük zarar vermesi sebebiyle,
zeytin üreticilerinin destek kapsamına alınması hakkında
söz isteyen Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Buluta aittir.
Buyurun Sayın
Bulut. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakika Sayın Bulut.
3.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun,
küresel ısınmanın Ege ve Marmara Bölgelerinde zeytin
üretimine zarar vermesi sebebiyle zeytin üreticilerinin destek
kapsamına alınmasına ilişkin gündem dışı
konuşması
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
küresel ısınmanın Ege ve Marmara Bölgesinde zeytin
üretimine büyük zarar vermesi sebebiyle zeytin üreticilerinin
destek kapsamına alınması hususunda gündem dışı
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ilimiz Balıkesirin
Ayvalık, Gömeç, Burhaniye, Edremit, Havran, Bandırma, Erdek,
Marmara; Çanakkale ili, Bursa ili, Manisa ili ve Aydın illerinin
merkez ve ilçelerinin en önemli tarım girdisi zeytinciliktir.
Ülkemizde yaklaşık 2 milyon ailenin geçim kaynağı
olan zeytin, yıllar itibarıyla değer kazanacağına,
aksine değer kaybetmekte ve binlerce üretici mağdur duruma
düşmektedir.
Zeytincilik
zor bir iştir sayın milletvekilleri. Ekip sökemezsiniz. Bu
sene para yapmadı seneye ekmeyeyim diyemezsiniz. Zeytin
ağacı kutsaldır. Zeytin Kuranda adı geçen kutsal
bir bitkidir ve ona umut bağlamış milyonların velinimetidir.
Zeytini budarsınız, zeytinin altını sürersiniz,
gübrelersiniz, zararlılara karşı ilaçlarsınız
ve yağmurun yağmasını, toprağın zeytini
beslemesini beklersiniz. Gün gelir zeytin olgunlaşır, hasat
zamanı gelmiştir. Çoluk çocuk tayfa hâlinde araziye çıkarsınız,
tek tek dalından, düşeni toprağından toplarsınız.
Bir kısmını yemeklik, geri kalanını yağlık
ayırırsınız. Ürünü iki yılda bir alabildiğiniz
zeytin, sizin ailenizin iki yıl geçimini temin etmek zorundadır.
Zeytin ve yağın fiyatını bilmezsiniz. Birileri
fiyat oluştururlar ve siz birikmiş borçlarınızı
ödeyebilmek için üçe beşe bakmadan yağınızı
elden çıkarır, eğer geriye bir şey kalırsa da
onun değerlenmesini beklersiniz.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu yıl kuraklık
sebebiyle zeytin çiçek gözlerinde yeterince oluşmamış,
yağışlar zamanında yağmadığı
için zeytin ağacı yeterince gelişimini temin edememiştir.
Bölgesel olarak yüzde 30, yüzde 40 oranında çiçek yanıkları
olmuş ve zeytin taneleri olgunlaşmadan, yağlanmadan
dökülmüşlerdir. İlçe tarım müdürlükleri ve ziraat odaları
başkanlıklarından elde ettiğimiz bilgiler çerçevesinde
düz arazilerde yüzde 40, bayır arazilerde yüzde 60 ürün kaybı
vardır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; kuraklık başta
olmak üzere yanlış fiyat politikaları, çiftçiye verilen
düşük prim sebebiyle 2008-2009 yıllarında zeytin üreticilerini
zor yıllar beklemektedir. Avrupa Birliği ülkelerinde 1
kilogram yağa 2.500 kuruş destek verilirken, bizde verilen
11 kuruş destekle zeytin üreticisi bunlarla nasıl rekabet
edebilir? Birileri de bunu fırsat bilip, dışarıdan
zeytin ve yağ ithal etme peşindeler. Peki, bu çiftçiye kim
sahip çıkacak değerli milletvekilleri?
Suriye, Avrupa
Birliğine 10 bin ton gümrüksüz yağ satabilmek için kota almıştır.
Filistin bin ton Avrupa Birliğine kota almıştır.
Türkiye 1 kilogramlık kotaya sahip değildir. Oysaki, Avrupa
Birliği gümrük birliğinin yükünü çeken halkımız
bu sahipsizlikten bunalmıştır.
Zeytin üreticimiz
çok mağdur ve zor bir durumdadır. Sayın Tarım Bakanımıza,
27 Eylül 2007 tarihinde, cevaplaması için, kuraklık sebebiyle
destekleme yaptığı diğer ürünler gibi zeytine de
destek verilip verilmeyeceği şahsım tarafından
sorulmuştur, ancak bugüne kadar bir cevap alamadım.
Balıkesir
ilinden 110 bin seçmenin oyuyla seçilmiş ve onları temsil etmek
üzere yüce Meclise girmiş bir milletvekili olarak, bölge insanımızın
feryadı ve talebini sizlere arz ediyorum.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Konuşmanızı
tamamlar mısınız Sayın Bulut.
AHMET DURAN BULUT
(Devamla) Zeytin bitkisinin kuraklık destekleme kapsamına
alınmasını istiyoruz. Zeytinyağına kiloda
1 YTL, zeytine de 20 kuruş prim verilmesini istiyoruz. Zeytinyağı
ithalatına stoktaki yağımız bitinceye kadar
izin verilmemesini istiyoruz.
Hükûmet Programında
zeytinle ilgili hiçbir ibarenin görülmemesi sebebiyle, bu eksikliğin
giderilmesi için, zeytin ve zeytinyağıyla ilgili millî bir
strateji belirlenmesi talebimizi saygıyla yüce Meclise ve
Hükûmetimize arz ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Bulut.
Sayın milletvekilleri,
gündeme geçiyoruz.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan, Hükûmet cevap vermiyor mu bu gündem dışı
konuşmalara? Nerede Hükûmet?
BAŞKAN
Vermiyorsa kendileri bilir Sayın
KAMER GENÇ (Tunceli)
Gündem dışı konuşmaya Hükûmetin cevap vermesi lazım.
Sayın Başkan, siz, Hükûmetin cevap vermesine yardım edeceksiniz.
Bu millet de görsün ki Hükûmet burada yok.
BAŞKAN
Benden mi cevap istiyorsunuz, Hükûmetten mi?
KAMER GENÇ (Tunceli)
Hayır efendim, Hükûmetten.
BAŞKAN
Hükûmet vermeyince ben ne yapayım peki? Vermiyor cevap.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan, siz, Başkanlık Divanı olarak,
evvela diyeceksiniz ki Gündem dışı konuşmaya
Hükûmet cevap veriyor mu?
BAŞKAN
Vermiyor.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Yoksa Hükûmet Mecliste yok. deyin.
BAŞKAN Tutanağa
geçmesi için diyorsunuz değil mi onu?
KAMER GENÇ (Tunceli)
Hayır efendim. Ama bunu millet duysun.
BAŞKAN Tamam,
mesele anlaşılmıştır.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Her zaman böyle oluyor.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Başkanlığın Genel Kurula sunuşları
vardır.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi
vardır, okutup, bilgilerinize sunacağım.
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) TEZKERELER
1.- Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet
Meclisi Başkanlığının davetine icabet edecek
olan Parlamento heyetini oluşturmak üzere siyasi parti gruplarınca
bildirilen isimlere ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/213)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi Başkanlığının
vaki davetine icabetle, Türkiye Büyük Millet Meclisi Dışişleri
Komisyonu üyelerinden oluşan bir Parlamento Heyetinin 4-7 Kasım
2007 tarihleri arasında KKTCne resmi bir ziyarette bulunması
Genel Kurulun 31 Ekim 2007 tarih ve 14 sayılı birleşiminde
kabul edilmiştir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
hakkındaki 3620 Sayılı Kanunun ikinci maddesi uyarınca
heyeti oluşturmak üzere siyasi parti gruplarının bildirmiş
olduğu isimler Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
Köksal
Toptan
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Murat Mercan Eskişehir
Milletvekili
Mehmet Ceylan Karabük
Milletvekili
A. Emin Önen Şanlıurfa
Milletvekili
Metin Yılmaz Bolu
Milletvekili
Canan Kalsın İstanbul
Milletvekili
Mehmet Çerçi Manisa
Milletvekili
Gönül Bekin Şahkulubey Mardin
Milletvekili
Abdurrezzak Ertan İzmir
Milletvekili
Canan Arıtman İzmir
Milletvekili
Metin Ergun Muğla
Milletvekili
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
SELAHATTİN
DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Sayın Başkan, bu
dış ülkelere giden komisyonlarda, nedense, bugüne kadar
hiç DTPli üye görev almadı. Her seferinde itirazımızı
dile getiriyoruz ama 1 tane üyemiz var zaten, en azından 1 tanesinde
görev alsın diye her seferinde bildiriyoruz. Tutanaklara geçmek
üzere bir kez daha itirazımızı bildirmiş olalım.
BAŞKAN
Söz mü istemiştiniz?
SELAHATTİN
DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Hayır efendim.
BAŞKAN Hayır,
daha önce gündem dışı mı söz istemiştiniz?
SELAHATTİN
DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Daha önce de bildirmiştik.
Yani, DTPli üyeler alınmıyor dış gezilere.
BAŞKAN
Efendim, bunu, tarih ve geliş saatine göre veriyoruz; siz de erken
davranın, size de verelim. Ayırım yok yani bizde.
Meclis araştırması
açılmasına ilişkin üç önerge vardır; okutuyorum.
B) MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Çanakkale Milletvekili Ahmet Küçük ve 22 milletvekilinin,
Kaz Dağlarındaki madencilik faaliyetlerinin araştırılarak
çevreye olumsuz etkilerinin önlenmesi için alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/33)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Çanakkale ve
Balıkesir illeri sınırları içinde yer alan Kaz
dağları, uçsuz bucaksız çam ormanları, milyonlarca
ağacı, zengin bitki örtüsü ile dünyada tek olma özelliği
taşıyan 47 tür endemik bitkiyi bünyesinde barındıran
doğal yapısı ile önemli bir yer tutmaktadır. Kaz
dağlarımız tarihi, mitolojisi ve kültürünün yanı
sıra üzerinde barındırdığı flora ve fauna
açısından ülkemizin çok önemli bir bölgesidir.
Kaz dağları
bulunduğu coğrafyaya bereket dağıtırken son
derece cömert davranmış, havasına ayrı, suyuna
ayrı, toprağına ayrı güzellik karıştırmıştır.
Dünyanın en zengin oksijen bölgesi, Türkiye'nin akciğerleri
ve turizm cennetidir. Yer altı suyu kaynakları, kaplıcaları,
geniş zeytinlikleri, özel bitki örtüsü, barındırdığı
yaban hayatı ve yaklaşık 1,5 milyon nüfusuyla Türkiye'nin
en önemli yaşam alanlarından biridir.
Kaz dağlarımız
sadece altındaki madenler bakımından değil üstünde
taşıdığı değerler açısından çok
daha zengindir. Bölge mitolojik, arkeolojik, sosyal, kültürel ve
ekonomik bakımdan en zengin alanlardandır.
Ancak tarım,
orman, hayvancılık, turizm ve sağlık alanlarında
çok önemli potansiyele sahip olan bölge son günlerde bu özellikleri
ile değil, altın ve diğer maden arama çalışmaları
ile gündeme gelmiştir.
Bu bağlamda:
1) Enerji Bakanlığı
Maden Dairesi'nden bölgede arama, işletme ruhsatı ve
işletme izni olan, ayrıca arama, işletme ruhsatı
olan sahalardan işletme izni aşamasına gelmiş
başvuruların belirlenmesi,
2) Bölgede yapılmakta
olan madenciliğin özellikle altın madenciliğinin, insan,
hayvan, bitki örtüsü, su ve hava tabakası ve diğer tüm yönlerden
çevreye verdiği ve vereceği maddi ve manevi zararların
tayin ve tespitinin yapılması,
3) Bugüne kadar
arama ve sondaj faaliyetlerinin ne kadar alanda ve kaç noktada yapıldığı,
bu çalışmalar sonucunda tahrip olan orman ve bitki örtüsünün
belirlenmesi,
4) Bölgenin ekonomik,
tarihsel, sosyal yapısının incelenmesi,
5) Dünyadaki
altın işletmeciliğinde kullanılan yöntemlerin
ve siyanür kullanımına karşı alınan önlemlerin
araştırılması,
6) Altın madenciliği
konusunda Türk mahkemeleri ve uluslararası mahkemelerde
alınan kararların ve yargı sürecinin incelenmesi,
7) Uzun vadeli
olarak yeraltı ve yerüstü zenginliklerinin kıyaslanması
için tespitlerin yapılması amacı ile;
Anayasamızın
98, İçtüzüğümüzün 104 ve 105. maddeleri gereğince
Araştırma Komisyonu kurularak araştırılmasını
saygılarımızIa arz ederiz.
1- Ahmet KÜÇÜK
(Çanakkale)
2- Ergün AYDOGAN
(Balıkesir)
3- Fehmi Murat
SÖNMEZ (Eskişehir)
4- Ramazan Kerim
ÖZKAN (Burdur)
5- Bihlun TAMAYLIGİL
(İstanbul)
6- Tansel BARIŞ
(Kırklareli)
7- Ali Rıza
ÖZTÜRK (Mersin)
8- İsa GÖK
(Mersin)
9- Şevket
KÖSE (Adıyaman)
10- Ahmet ERSİN
(İzmir)
11- Gürol ERGİN
(Muğla)
12- Faik ÖZTRAK
(Tekirdağ)
13- Osman KAPTAN
(Antalya)
14- Ferit Mevlüt
ASLANOĞLU (Malatya)
15- Bülent BARATALI
(İzmir)
16- Esfender
KORKMAZ (İstanbul)
17- Mustafa ÖZYÜREK
(İstanbul)
18- Mehmet Akif
HAMZAÇEBİ (Trabzon)
19- Yaşar
TÜZÜN (Bilecik)
20- Çetin SOYSAL
(İstanbul)
2l-Zekeriya
AKINCI (Ankara)
22- Ensar
ÖĞÜT (Ardahan)
23- Oğuz
OYAN (İzmir)
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
2.- Aydın Milletvekili Ahmet Ertürk ve 20 milletvekilinin,
zeytin ve zeytinyağı üreticilerinin sorunlarının
araştırılarak zeytinciliğin geliştirilmesi
için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/34)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemiz zeytin
ve zeytinyağı üretiminde üreticilerimizin karşılaştığı
sorunların araştırılarak alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98inci, Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105 inci maddeleri
gereğince Meclis araştırması açılma-sını
arz ederiz.
I-Ahmet ERTÜRK
(Aydın)
2-İsmail
BİLEN (Manisa)
3-Recep YILDIRIM
(Sakarya)
4- Ali KÜÇÜKAYDIN
(Adana)
S-Atilla KOÇ (Aydın)
6- Mehmet TUNÇAK
(Bursa)
7- Mehmet ÇERÇİ
(Manisa)
8- Metin YILMAZ-(Bolu)
9- Ali KOYUNCU-(Bursa)
10-Recai BERBER-(Manisa)
11- Mahmut DURDU
(Gaziantep)
12- Mehmet S.TEKELİOĞLU
(İzmir)
13- İbrahim
Mete DOĞRUER (Osmaniye)
14- Taha AKSOY
(İzmir)
15- İlhan EVCİN
(Yalova)
16- Hüseyin TANRIVERDİ
(Manisa)
17- İsmail
KATMERCİ (İzmir)
18- Abdurrahman
ARICI (Antalya)
19- A. Edip
UĞUR (Balıkesir)
20- İsmail
ÖZGÜN (Balıkesir)
21- Cemal
Yılmaz DEMİR (Samsun)
Gerekçe:
Dünyada yaklaşık
olarak 900 milyonu aşkın zeytin ağacı olduğu
tahmin edilmektedir.
Söz konusu zeytin
ağacı varlığının %98' i Akdeniz ülkelerinde
ve bu ağaç varlığının 100 milyon adedinin ülkemizde
olduğu tahmin e-dilmektedir.
Dünya zeytin ve
zeytinyağı ticaretinde ilk dört ülke Türkiye, İspanya,
Yunanistan ve İtalya'dır. Dünya ticaretinde kullanılan
zeytinyağı miktarı da 600 bin tondur. Ülkemiz üretim
açısından zeytin ağacı varlığına
rağmen diğer ülkelere göre geride kalmıştır..
Bunun temel nedeni ise ağaçlarımızın verimliliklerinin
düşük olmasıdır. Zeytinciliğin merkezi olan Akdeniz
havzasının doğusunda yer alan ülkemizde zeytin, Ege ve
Marmara sahilleri başta olmak üzere sahil şeridi boyunca
Güney Doğu Anadolu Bölgemizde yetiştirilmektedir. Türkiye,
dünya sofralık zeytin üretiminde 2 inci, yağlık zeytin
ve zeytinyağı üretiminde 4 üncü büyük üretici konumundadır.
Ülkemiz zeytin üretiminin %80.5'i Ege Bölgesinde, %11.8'i Akdeniz
Bölgesinde, %6.1'i Marmara Bölgesindedir. Ülkemizde 400 bin ailenin
geçim kaynağı zeytinciliktir. 8-10 bin kişinin ise gelirine
dolaylı katkıda bulunmaktadır.
Ülkemiz zeytin
ve zeytinyağı üretiminde bu noktada iken gerek zeytin ve
zeytinyağı üretiminde gerekse ticaretinde istenen noktaya
henüz gelebilmiş değildir. Ülkemizde zeytinyağı
tüketimi kişi başına 1 kg olarak tahmin edilmektedir.
Bunun yanında Yunanistan'da 21 kg. İspanya ve İtalyada
10-12 kg.dır. Rakamlardan da görüldüğü gibi zeytinyağı,
sağlıklı beslenme açısından son derece önemli
olmasına rağmen tanıtımının yeterince
yapılamaması tüketimi olumsuz etkilemektedir,
Zeytin ve zeytinyağı
üreticimizin bilinçlendirilmesi ve üretimin daha bilimsel yollarla
yapılması için gerekli çalışmaların yapılması
bir zorunluluktur. Yetiştirme ve bakım konularında
gerekli eğitim çalışmaları zaman geçirilmeden yapılmalı
ve bunun altyapısı hazırlanmalıdır.
Ayrıca;
zeytin ve zeytinyağı üreticilerimizin örgütlenme ve pazarlama
sorunlarının çok iyi incelenip üreticilerimizin maksimum
geliri elde edebilecekleri bir yapılanma içinde olmalarını
sağlamak çok önemli görünmektedir.
Bunun yanında
üreticimizin en önemli yetiştirme sorunu yetişmiş
zeytin ağaçlarının "solgunluk" hastalığı
nedeniyle kurumasıdır. Birkaç yıldır görülmeye
başlanan hastalık, "ölmez ağaç" olarak bilinen
zeytin ağacını 4-5 ay gibi kısa bir sürede kurutmaktadır.
Mevcut zeytin ağacı varlığımız bu hastalığın
tehdidi altındır. Hastalık şu anda Aydın, Akhisar
ve Manisa yörelerimizde yoğun olarak görülmektedir.
Hastalıkla
ilgili bilinen etkin zirai mücadele yöntemi yoktur. Bu nedenle
hastalıkla mücadeleye katkısı olabilecek her türlü
etkin çalışmaya ivedilikle ihtiyaç vardır. Gerek
AR-GE çalışmalarına destek verilmesi gerekse konu
ile ilgili uluslararası kuruluşlarla etkileşime geçilerek
soruna çözüm aranması için zaman geçirilmemesi gerekmektedir.
Konunun Türkiye
Büyük Millet Meclisinde kurulacak Meclis Araştırması
Komisyonunda incelenmesi ve alınması gerekli tedbirlerin
belirlenmesi hayati öneme sahiptir. Gerek zeytin üreticimizin sorunlarına
çözümler getirilmesi gerekse zeytin ağacı varlığımızın
korunması ve ülkemiz zeytinciliğinin dünya ülkeleri arasında
hak ettiği yere gelebilmesi için konu çok önem arz etmektedir.
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
3.- Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün ve 20 milletvekilinin,
Türkçedeki bozulma ve yabancılaşmanın araştırılarak
Türk dilinin korunması ve geliştirilmesi için alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/35)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Dil insanlar
arasındaki iletişimin temel aracıdır. Dil aynı
zamanda milletleri millet yapan en önemli unsurların başında
gelmektedir. Milli birliğin ve bütünlüğün temel taşı
olan dil, milli kültürün de esasını teşkil etmektedir.
Yahya Kemal 'in deyimiyle ağzımızda annemizin ak sütü
kadar helal olan güzel Türkçemiz bugün 200 milyonu aşan bir insan
topluluğunun kullandığı ve çok geniş bir
coğrafyada etki alanına sahip dünyanın en önemli dillerinden
birisidir. Ses bayrağımız olan Türkçemiz aynı zamanda,
zengin bir kültür, bilim ve sanat dilidir. Yüce Atatürk'ün de ifade ettiği
gibi, ülkesini, yüksek bağımsızlığını
korumasını bilen Türk Milleti dilini de yabancı dillerin
boyunduruğundan kurtarmasını bilecektir. Milli kimliğimiz
olan Türkçemiz son yıllarda ciddi bir bozulma ve yozlaşma
tehdidi altındadır. Dilde başlayan yozlaşma ve yabancılaşma
zamanla tüm değerlerin yok olmasına ve milli birlik ve beraberliğin
büyük zarar görmesine neden olacaktır. Dilini koruyamayan
milletlerin zamanla tarih sahnesinden yok oldukları görülmüştür.
Son yıllarda dilimizde artan bozulma ve yabancılaşmanın
nedenlerinin araştırılarak gereken tedbirlerin
alınması amacıyla Anayasamızın 98 ve içtüzüğümüzün
104 ve 105 inci maddeleri uyarınca Meclis Araştırması
açılmasını arz ederiz.
1-Mevlüt Akgün (Karaman)
2-Mahmut Dede (Nevşehir)
3-Şevket Gürsoy (Adıyaman)
4-Fikri Işık (Kocaeli)
5-Ertekin Çolak (Artvin)
6-Kâzım Ataoğlu (Bingöl)
7-Fevzi Şanverdi (Hatay)
8-Ali Güner (Iğdır)
9-İsmail Göksel (Niğde)
10-Ali Temür (Giresun)
11-Mehmet Daniş (Çanakkale)
l2-Müjdat Kuşku (Çanakkale)
13-Özlem Piltanoğlu Türköne (İstanbul)
14-Abdullah Çalışkan (Kırşehir)
15-Emin Nedim Öztürk (Eskişehir)
16-Fetani Battal (Bayburt)
l7-Muzaffer Gülyurt (Erzurum)
18-Mehmet Müezzinoğlu (İstanbul)
19-Ali Kul (Bursa)
20-Hayrettin Çakmak (Bursa)
21- Kemalettin Aydın (Gümüşhane)
Gerekçe
İletişim
aracı olan dil, insanlar arasında duygu ve düşüncelerin
aktarılmasını sağlar. Dil aynı zamanda nesiller
arasında bağ kurar. İnsanların bir arada yaşamasını
sağlayan dil milletleri millet yapan en önemli unsurdur. Toplumlar
millet olmayı bir dile sahip olmakla elde ederler ve milli varlıklarını
ancak kendi dilleriyle koruyabilirler. Tarihte büyük medeniyetler
kurmuş birçok millet tarih sahnesinden savaşlarla değil,
dillerini kaybederek silinmişlerdir. Hititler, Oğuzlar,
Peçenekler dillerini kaybettikleri için yok olan milletlerdendir.
Milli kimliğimiz
olan Türkçemiz dünyanın en eski ve zengin dillerinden birisidir.
Bugün Avrupa'dan Uzakdoğu'ya kadar geniş bir coğrafyada
kullanılan Türk Dilini ikiyüz milyondan fazla insan konuşmaktadır.
Türk Dili Anadolu'da, Balkanlar'da, Avrupa'da, Türkistan'da, Avustralya'da
yani dünyanın dört bir yanında konuşulan zengin bir kültür
bilim ve sanat dili haline gelmiştir. UNESCO hazırladığı
bir raporda Türkçe'yi dünyanın beşinci büyük dili olarak
açıklamıştır.
Dil aynı zamanda
milli kültüründe temelini teşkil etmektedir. Kültürün
doğması ve gelişmesi dile bağlıdır. Bir
milletin dili bozulursa, kültürü de bozulur. Bu bozulma sanat, edebiyat
ve fikir hayatında bozulmalara yol açar. Birçok değer yok
olur. Bugün Türkçe'mizde ciddi bir yozlaşma ve bozulma ile karşı
karşıyadır. Dilimiz iyi konuşulup yazılamamaktadır.
Cümle bozuklukları yaygındır. En yetkili ağızlardan
Türkçe karşılığı bulunan kelimeler yerine
yabancı kelimelerin kullanılması bizleri üzmektedir.
Üniversiteyi bitiren gençlerimizden bir çoğu birkaç yüz kelimeyi
bulmayan kelime dağarcığı ile konuşmaktadır.
Günlük konuşmalarımızda evetlerin yerini
"yes"ler, "okey"ler almaktadır. Vedalaşmalarımızı
maalesef artık "goodbye"larla yapıyoruz. Tabelalarımızda
eskicinin yerini "Eskidji", paşanın yerini
"pasha", teşhir salonun yerini "showroom" almıştır.
Anadolu'nun en ücra köşesindeki bir kasabada bile reklam ve tabelalara
baktığınız zaman dildeki yozlaşmanın kültürel
yozlaşmaya etkisini açıkça görebiliriz. Buna benzer örnekleri
çoğaltmak mümkündür.
Günümüzde Türkçenin
iyi yazılıp konuşulamadığı, ilk ve ortaöğretimde
yeni yetişen nesillere Türkçenin yeterince öğretilemediği
görülmektedir. Gençlerin Türk Dilinin güzellik ve zenginliklerinden
giderek mahrum kaldıkları Türkçedeki bozulma ve yabancılaşmanın
sonucu tarihimizden, kültürümüzden dolayısıyla medeniyetimizden
habersiz bir nesil yetişmektedir.
Bu gerçekler
karşısında, özellikle son yıllarda dilimizde artarak
devam eden bozulma ve yabancılaşmanın nedenlerinin
araştırılarak toplumsal birlik ve beraberliğimiz
üzerindeki etkilerinin tespit edilmesi ve gereken tedbirlerin
alınması amacıyla, Meclis Araştırması
açılmasının gerekli olduğunu düşünüyoruz.
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki
yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusundaki ön görüşmeler, sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının iki tezkeresi
vardır, ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım.
A) TEZKERELER (Devam)
2.- Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet
Meclisi Başkanı Dr. Fatma Ekenoğlunun davetine icabetle,
KKTCnin 24. Kuruluş Yıl Dönümü Kutlamalarına, TBMM
Başkanı Köksal Toptanı temsilen bir Parlamento heyeti
ile icabet edilmesine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/212)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi Başkanı Dr. Fatma Ekenoğlu'nun
vaki davetine icabetle, "KKTC'nin 24. Kuruluş Yıldönümü
Kutlamaları"na, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
Köksal TOPTAN'ı temsilen bir parlamento heyeti ile icabet edilmesi
hususu "Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Dış
İlişkilerin Düzenlemesi Hakkındaki 3620 Sayılı
Kanun'un 6. Maddesi" uyarınca Genel Kurulun tasviplerine
sunulur
Köksal
TOPTAN
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
BAŞKAN
Tezkereyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Tezkere kabul edilmiştir.
Diğer tezkereyi
okutuyorum:
3.- 98 ülke parlamentosu ile TBMM arasında parlamentolararası
dostluk grubu kurulmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/214)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük
Millet Meclisi'nin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkındaki 3620 Sayılı Kanun'un 4. maddesi uyarınca,
ekli listede isimleri belirtilen ülke parlamentoları ile
TBMM arasında parlamentolararası dostluk grubu kurulması
Genel Kurul'un tasvibine sunulur.
Köksal
TOPTAN
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
23. Yasama Döneminde
Kurulması Öngörülen Parlamentolararası Dostluk Gruplarını
Listesi
1. ABD
2. Afganistan
3. Almanya
4. Arjantin
5. Arnavutluk
6. Avustralya
7. Avusturya
8. Azerbaycan
9. Bahreyn
10. Bangladeş
11. Belarus
12. Belçika
13. Bosna-Hersek
14. Brezilya
15. Bulgaristan
16. Cezayir
17. Cibuti
18. Çek Cumhuriyeti
19. Çin
20. Endonezya
21. Estonya
22. Etiyopya
23. Fas
24. Filipinler
25. Filistin
26. Finlandiya
27. Fransa
28. Gana
29. Güney Afrika
Cumhuriyeti
30. Güney Kore
31. Gürcistan
32. Hırvatistan
33. Hindistan
34. Hollanda
35. Irak
36. İngiltere
37. İran
38. İspanya
39. İsrail
40. İsveç
41. İtalya
42. Jamaika
43. Japonya
44. Kanada
45. Karadağ
46. Katar
47. Kazakistan
48. Kenya
49. Kırgızistan
50. Kolombiya
51. Kosta Rika
52. KKTC
53. Kuveyt
54. Küba
55. Letonya
56. Libya
57. Litvanya
58. Lübnan
59. Macaristan
60. Makedonya
61. Malezya
62. Mali
63. Meksika
64. Mısır
65. Moğolistan
66. Moldova
67. Nijer
68. Nijerya
69. Norveç
70. Oman
71. Panama
72. Pakistan
73. Peru
74. Polonya
75. Portekiz
76. Romanya
77. Rusya
78. Senegal
79. Sırbistan
80. Singapur
81. Slovakya
82. Slovenya
83. Sri-Lanka
84. Sudan
85. Suriye
86. Suudi Arabistan
87. Şili
88. Tacikistan
89. Tanzanya
90. Tayland
91. Tunus
92. Ukrayna
93. Uruguay
94. Ürdün
95. Venezüella
96. Vietnam
97. Yemen
98. Yeni Zelanda
BAŞKAN
Tezkereyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Tezkere kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
gündemin Sözlü Sorular kısmına geçiyoruz.
İçişleri
Bakanı Sayın Beşir Atalay, gündemin Sözlü Sorular
kısmının 15 ile 51inci sıraları arasındaki
sorular ile 57 ile 102nci sıraları arasındaki soruları
ve 54üncü sıradaki soruyu birlikte cevaplandırmak istemişlerdir.
Sayın Bakanın bu istemini, sırası geldiğinde
yerine getireceğim.
VI.- SORULAR VE CEVAPLAR
A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Rum
gemilerinin Türk limanlarını kullandığı iddiasına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/1)
BAŞKAN Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan? Yok.
Sayın milletvekilleri,
bu önerge üç birleşim içinde cevaplandırılmadığından,
İç Tüzükün 98inci maddesinin son fıkrası uyarınca
yazılı soruya çevrilmiştir.
Önerge gündemden
çıkarılmıştır.
2.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahandaki
doğalgaz yatırımlarına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/2)
BAŞKAN Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan? Yok.
Bu önerge üç birleşim
içinde cevaplandırılmadığından, İç Tüzükün
98inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı
soruya çevrilmiştir.
Önerge gündemden
çıkarılmıştır.
3.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahanda
vergisiz mazot ithalatı izni verilip verilmeyeceğine
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/3)
BAŞKAN Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan? Yok.
Bu önerge üç birleşim
içinde cevaplandırılmadığından, İç Tüzükün
98inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı
soruya çevrilmiştir.
Önerge gündemden
çıkarılmıştır.
4.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahan
Ardanuç karayoluna ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi
(6/4)
BAŞKAN Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan? Yok.
Bu önerge üç birleşim
içinde cevaplandırılmadığından, İç Tüzükün
98inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı
soruya çevrilmiştir.
Önerge gündemden
çıkarılmıştır.
5.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, Ardahan
il merkezinden geçen karayolunun onarımına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/5)
BAŞKAN Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan? Yok.
Bu önerge üç birleşim
içinde cevaplandırılmadığından, İç Tüzükün
98inci maddesinin son fıkrası uyarınca yazılı
soruya çevrilmiştir.
Önerge gündemden
çıkarılmıştır.
6.- Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzünün, kuraklık
kapsamına alınan illere ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/10)
BAŞKAN Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan? Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
7.- Antalya Milletvekili Tayfur Sünerin, Gökçeler
Barajı yapımının 2008 yılı programına
alınıp alınmayacağına ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından sözlü soru önergesi (6/14)
BAŞKAN Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan? Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
8.- Antalya Milletvekili Tayfur Sünerin, Antalya-Alara
Çayından kullanılan içme suyuna ve Alaca Çayının
çevresindeki arıtma tesislerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
sözlü soru önergesi (6/15)
BAŞKAN Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan? Yoklar.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
9.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, Türk Tarih
Kurumu Başkanının bazı açıklamalarına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/17)
BAŞKAN Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan? Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
10.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, bir televizyon
programında yaptığı konuşmaya ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/18)
BAŞKAN Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan? Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
11.- Antalya Milletvekili Tayfur Sünerin, çiftçilere
yapılan kuraklık yardımına ilişkin Tarım
ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/19)
BAŞKAN Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan? Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
12.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, terörle
mücadelede zarara uğrayan vatandaşların başvurularına
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/21)
BAŞKAN Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan? Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
13.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, Pülümür
Dağı-Mutu arası anayolun asfaltlanması ve Pertek
Köprüsünün yapımına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/22)
BAŞKAN Soruyu
Cevaplandıracak Sayın Bakan? Yok.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
14.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, Tunceli-Pülümürde
meydana gelen depremlerde zarar gören binalara ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/23)
BAŞKAN Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan? Yoklar.
Sorunun görüşülmesi
ertelenmiştir.
Sayın milletvekilleri,
İçişleri Bakanı Sayın Beşir Atalay, gündemin
Sözlü Sorular kısmının 15 ile 51inci sıraları
arasındaki sorular ile 57 ile 102nci sıraları arasındaki
soruları ve 54üncü sıradaki soruyu birlikte cevaplandırmak
istemişlerdir.
Şimdi, bu
soruları okutacağım. Ancak, Ardahan Milletvekili Sayın
Ensar Öğütün cevaplandırılacak olan bir köyün yol sorununa
ilişkin (6/29) ile (6/65) esas numaralı sözlü soru önergeleri
yalnızca köy ismi değiştirilerek hazırlanmış
aynı metni içeren sorular olduğundan ve birlikte cevaplandırılacağından,
sözlü soru önergelerine ayrılan sürenin bir saat olduğu
ve Genel Kurulun çalışma süresinin verimli kullanılması
gereği de dikkate alınarak, köy isimleri zikredilmek suretiyle
birlikte okunacaktır.
Sayın
Öğütün bir köyün yol ve su sorununa ilişkin (6/90) ile
(6/135) esas numaralı diğer soru önergelerine de aynı
işlem uygulanacaktır.
Şimdi,
(6/29) ile (6/65) esas numaralı soru önergelerini okutuyorum:
15.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜTün, bir
köyün yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/29)
16.-Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜTün, bir
köyün yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/30)
17.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜTün, bir
köyün yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/31)
18.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜTün, bir
köyün yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/32)
19.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜTün, bir
köyün yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/33)
20.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜTün, bir
köyün yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/34)
21.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜTün, bir
köyün yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/35)
22.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜTün, bir
köyün yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/36)
23.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜTün, bir
köyün yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/37)
24.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜTün, bir
köyün yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/38)
25.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜTün, bir
köyün yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/39)
26.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜTün, bir
köyün yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/40)
27.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜTün, bir
köyün yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/41)
28.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜTün, bir
köyün yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/42)
29.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜTün, bir
köyün yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/43)
30.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜTün, bir
köyün yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/44)
31.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜTün, bir
köyün yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/45)
32.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜTün, bir
köyün yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/46)
33.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜTün, bir
köyün yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/47)
34.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜTün, bir
köyün yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/48)
35.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜTün, bir
köyün yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/49)
36.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜTün, bir
köyün yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/50)
37.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜTün, bir
köyün yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/51)
38.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜTün, bir
köyün yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/52)
39.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜTün, bir
köyün yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/53)
40.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜTün, bir
köyün yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/54)
41.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜTün, bir
köyün yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/55)
42.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜTün, bir
köyün yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/56)
43.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜTün, bir
köyün yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/57)
44.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜTün, bir
köyün yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/58)
45.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜTün, bir
köyün yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/59)
46.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜTün, bir
köyün yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/60)
47.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜTün, bir
köyün yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/61)
48.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜTün, bir
köyün yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/62)
49.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜTün, bir
köyün yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/63)
50.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜTün, bir
köyün yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/64)
51.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜTün, bir
köyün yol sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/65)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın İçişleri Bakanı tarafından
sözlü olarak cevaplandırılması konusunda gereğini
saygılarımla arz ederim.
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan ili Posof
ilçesi Alabalık, Akballı, Alköy, Arılı, Armutveren,
Asmakonak, Aşıküzeyir, Aşıkzülali, Balgöze, Baykent,
Çamyazı, Çayırçimen, Demirdöven, Doğrular, Erim, Gönülaçan,
Gümüşkavak, Günbatan, Günlüce, İncedere, Kalkankaya, Kayınlı,
Kolköy, Sarıçiçek, Sarıdarı, Savaşır, Sögütlükaya,
Süngülü, Sütoluk, Taşkıran, Türkgözü, Uğurca, Yaylaaltı,
Yeniköy, Yurtbekler köyünde yaşanan yol problemi günümüz Türkiyesiyle
bağdaşmamaktadır. Köyümüzle ilçe merkezi arasındaki
yol, uzun kış aylarıyla birlikte geçilemez bir hal almaktadır.
Yolların gerek dar yapılmış olması gerekse bozuk
olması özellikle kış aylarında köylümüzün ilçeyle
arasındaki bağlantısının kopmasına sebep
olmaktadır. Eğitim için ilçedeki okuluna, hastası
için doktora, davası için mahkemeye gidememektedir. Bununla
birlikte köy içi yolların çok bozuk olmasından dolayı
köy halkımızın sorunları içinden çıkılamaz
bir hal almıştır. Köylümüzün yaz aylarında yaylaya
gidecek patika yolu dahi bulunmamaktadır.
1.- İsimleri
sayılan Köyümüz ile Posof İlçemiz arasındaki yolun asfaltlanması
konusunda ne gibi bir çalışma yürütüyorsunuz?
2.- Köy içi yolların
bakımının yapılarak imkanlar doğrultusunda
kilitlitaş yapılarak nihai bir çözüme kavuşturulması
konusunda herhangi bir çalışma yapmayı düşünüyor
musunuz?
3.- Yaz geldiğinde
hayvanını dahi yaylaya götürmekte zorlanan, imkansızlıklarla
yaylaya gitmek zorunda kalan, hayvanları bu yollarda sakatlanan
köylümüzün yayla yolları konusunda bir iyileştirme düşünüyor
musunuz?
BAŞKAN
Şimdi (6/87) esas numaralı soru önergesini okutuyorum:
52.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun,
Tokat ilindeki KÖYDES uygulamalarına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/87) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorumun İçişleri Bakanı Sayın Prof. Dr. Beşir
Atalay tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını,
Arz ederim.
Dr.
Reşat Doğru
MHP
Tokat Milletvekili
Soru: Tokat il,
ilçe ve köylerinde 2006 ve 2007 yıllarında KÖYDES projesi
kapsamında uygulanan projeler ve yatırım tutarları
ile gerçekleşme durumu nedir?
BAŞKAN
Şimdi de, Sayın Öğütün (6/90) ile (6/135) esas numaralı
diğer soru önergelerini okutuyorum:
53.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir
köyün yol ve su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/90) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
54.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir
köyün yol ve su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/91) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
55.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir köyün
yol ve su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından sözlü
soru önergesi (6/92) ve İçişleri Bakanı Beşir Atalayın
cevabı
56.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir
köyün yol ve su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/93) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
57.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir
köyün yol ve su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/94) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
58.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir
köyün yol ve su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/95) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
59.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir
köyün yol ve su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/96) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
60.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir
köyün yol ve su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/97) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
61.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir
köyün yol ve su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/98) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
62.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir
köyün yol ve su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/99) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
63.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir
köyün yol ve su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/100) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
64.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir
köyün yol ve su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/101) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
65.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir
köyün yol ve su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/102) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
66.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir
köyün yol ve su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/103) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
67.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜTün, bir
köyün yol ve su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/104) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
68.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir
köyün yol ve su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/105) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
69.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir
köyün yol ve su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/106) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
70.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir
köyün yol ve su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/107) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
71.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir
köyün yol ve su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/108) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
72.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir
köyün yol ve su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/109) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
73.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir
köyün yol ve su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/110) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
74.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir
köyün yol ve su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/111) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
75.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir
köyün yol ve su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/112) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
76.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir
köyün yol ve su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/113) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
77.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir
köyün yol ve su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/114) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
78.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir
köyün yol ve su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/115) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
79.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir
köyün yol ve su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/116) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
80.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir
köyün yol ve su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/117) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
81.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir
köyün yol ve su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/118) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
82.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir
köyün yol ve su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/119) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
83.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir
köyün yol ve su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/120) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
84.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir
köyün yol ve su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/121) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
85.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir
köyün yol ve su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/122) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
86.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir
köyün yol ve su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/123) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
87.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir
köyün yol ve su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/124) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
88.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir
köyün yol ve su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/125) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
89.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir
köyün yol ve su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/126) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
90.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir
köyün yol ve su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/127) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
91.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir
köyün yol ve su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/128) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
92.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir
köyün yol ve su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/129) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
93.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir
köyün yol ve su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/130) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
94.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir
köyün yol ve su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/131) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
95.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir
köyün yol ve su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/132) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
96.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir
köyün yol ve su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/133) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
97.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir
köyün yol ve su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/134) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
98.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün, bir
köyün yol ve su sorununa ilişkin İçişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/135) ve İçişleri Bakanı Beşir
Atalayın cevabı
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki
sorularımın İçişleri Bakanı Sayın Beşir
Atalay tarafından sözlü olarak cevaplandırılması
konusunda gereğinin yapılmasını saygılarımla
arz ederim.
Ensar
Öğüt
Ardahan
Milletvekili
Ardahan ilimizin,
merkez ve ilçe köylerinde yaşanan yol ve su problemleri ilimizin
en büyük sıkıntılarından birisidir. Ardahan
İlimizde köy yollarının bakımsız, dar ve bozuk
olması nedeniyle, özellikle yaklaşmakta olan ve 8 ay süren
kış mevsiminde çok büyük problemler yaşanmakta,
başta öğrencilerimiz ve hastalarımız olmak üzere
tüm vatandaşlarımız mağdur olmaktadır.
Ayrıca vatandaşlarımız
içme sularının sağlıksız olması nedeniyle
sık sık rahatsızlanmakta, kış aylarında
da bu sorun içinden çıkılmaz bir hal olmaktadır.
1.- Ardahan
İlimiz Damal İlçesi, Ata Mahallesi, Cumhuriyet Mahallesi,
Çaybaşı Mahallesi, İnönü Mahallesi, Kalender Mahallesi,
Konuksever Mahallesi, Mustafa Kemal Mahallesi, Serhat Mahallesi,
Burmadere Köyü, Eskikılıç Köyü, İkizdere Köyü,
Otağlı Köyü, Seyitören Köyü, Tepeköy, Dereköy ile, Hanak
İlçesi Alaçam Mahallesi, Atalar Mahallesi, Avcılar Mahallesi,
Selamverdi Mahallesi, Altınemek Köyü, Aşağıaydere
Köyü, Baştoklu Köyü, Binbaşak Köyü, Börk Köyü, Çat Köyü, Çavdarlı
Köyü, Çayağzı Köyü Çiçeklidağ Köyü, Çimliçayır
Köyü, Güneşgören Köyü, İncedere Köyü, Karakale Köyü, Koyunpınarı
Köyü, Sazlıçayır Köyü, Serinkuyu Köyü, Sevimli Köyü, Sulakçayır
Köyü, Yamaçyolu Köyü, Yamçılı Köyü, Yukarıaydere Köyü,
Yünbüken Köyü, Ortakent Beldesi, Ortakent Beldesi Arıkonak Mahallesi,
Dilekdere Mahallesi, Geç Mahallesi,
Oğuzyolu Mahallesinde şu ana kadar yol ve su konusunda hangi
çalışmalar yapılmıştır? Yapılan çalışmalar
ne aşamadadır?
BAŞKAN Soruları
cevaplandırmak üzere İçişleri Bakanı Sayın
Beşir Atalay.
Buyurun Sayın
Bakan. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz elli
dakikadır.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; önce hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Önce Sayın
Ensar Öğütün Ardahanın köyleri için ayrı ayrı
verdiği 6/29 -6/65;6/90- 6/135 nolu 83 adet sözlü soru önergesine
cevap vermek üzere söz almış bulunuyorum. Bunlara, genel
manada, bu vesileyle hem KÖYDES projemizin bir değerlendirmesi
hem de özellikle Ardahan ilimizde KÖYDES, BELDES ve aynı zamanda
il özel idaresi çalışmalarıyla gerçekleştirilen,
özellikle, öncelikle su ve yol başta olmak üzere köy altyapı
projeleri ve sonra da burada, sorularda söz konusu edilen beldelerin
ve mahallelerin altyapı projeleriyle ilgili bilgi sunacağım.
59uncu Hükûmetimizin
döneminde özellikle köylerimizde ve beldelerimizdeki altyapı
çalışmalarına verdiğimiz önem bilinmektedir.
İlk defa, ismini de KÖYDES koyarak, 2005 yılında, sadece
köylerimizin altyapısını geliştirmeyi, eksikleri
gidermeyi hedefleyen bir uygulama başlattık. Bu özgün bir
projeydi. Sınırları iyi belirlenmiş, takvimi iyi
belirlenmiş, hedefi iyi belirlenmiş, kaynağı da
sadece bu hedefe dönük olarak ayrılmış bir projeydi ve
biz bunu 2005, 2006 ve 2007 yıllarında uyguladık, halen
de devam ediyoruz ve bunun uygulamasından da gerçekten çok verimli
sonuçlar aldık.
Tabii, burada
bütün ayrıntıları değil ama, izninizle, şöyle,
çok genel hatlarıyla bu projenin özelliklerini, ayırdığımız
kaynağı ve elde ettiğimiz sonuçları sizlerle paylaşmak
istiyorum.
Burada, öncelikli
hedef, 2005 yılında başlandığında, susuz
ve suyu yetersiz köylere sağlıklı ve yeterli içme suyu
götürülmesi, köy yollarının standardının yükseltilmesi
ana hedef olarak alınmıştır. Köy yollarının
standardının yükseltilmesinin yolu da, toplam yol
ağı içinde asfalt oranının artırılması,
birinci derecede öncelikli yol ağının stabilize ve
asfalt kaplanması, ham ve tesviye yolların stabilize kaplanmasıyla
mümkün olabilecekti.
KÖYDES projesi,
Yüksek Planlama Kurulunun ilke kararları doğrultusunda,
Bakanlığım koordinesinde Maliye Bakanlığı,
Devlet Planlama Teşkilatı ve taşradaki vali, vali yardımcısı,
kaymakam, köy muhtarları ve halkın iş birliğiyle
gerçekleştirilmiştir. Bu, projenin özgün bir tarafıdır.
Kaynaklar doğrudan ilçelere, kaymakamların başkanı
olduğu, üyelerinin muhtarlar ve il genel meclisi üyelerinden
oluştuğu köylere hizmet götürme birliklerine aktarılmıştır.
Valiler, genel
gözetim ve denetim yetkilerini kullanmışlardır.
Taşradaki kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan
mühendis, teknisyen ve diğer görevliler de burada önemli rol oynamışlardır.
Yani bir anlamda, yerel yönetimleri harekete geçirerek, yerel yönetimlerin
tamamının katkısını alarak bu hizmetler yürütülmüştür.
Özellikle ilçe kaymakamlarımıza, il genel meclisi üyelerine,
muhtarlara burada önemli bir inisiyatif sağlanmıştır
ve onlar da bundan gerçekten çok memnun olmuşlardır.
Geldiğimiz
noktada, projenin başlangıcından bugüne kadar, 2005,
2006, 2007 yılları genel bütçe imkânlarından, 2005 yılında
200 milyon YTL, 2006 yılında 2 milyar YTL, 2007 yılında
2 milyar YTL olmak üzere toplam 4,2 milyar YTL ödenek ayrılmış
ve bu gönderilmiştir.
Genellikle ihale
yöntemiyle, bazen imece usulüyle, bazen emanet usulüyle işler
yürütülmüştür, yürütülmektedir. Bu arada, İçişleri
Bakanlığı olarak, yapılan işleri mahallinde
görmek, aksayan hususları tespit etmek, çözüm önerileri üretmek,
Bakanlığımıza intikal eden şikâyetleri değerlendirmek
üzere mülkiye müfettişleri görevlendirilmiş; Türkiye genelinde,
KÖYDES projeleriyle ilgili şu ana kadar alınan sonuçların
hepsini de ciddi şekilde değerlendirmişlerdir, rapor
etmişlerdir.
Bu gayretin ve
ortak çalışma anlayışının sonucunda,
2005, 2006 ve 2007 yıllarında, 1/10/2007 itibarıyla, Türkiye
genelinde, köy yolları sektöründe 38.613 kilometre stabilize
yol, 45.770 kilometre asfalt yol, 1.029 kilometre ham yol, 651 kilometre
beton yol, 13.773 adet menfez, 492 adet köprü yapımı gerçekleştirilmiştir.
İçme suyu
sektöründe ise susuz 2.614 köy ve bağlantısına şebekeli
içme suyu tesis edilmiş, 13 bin 935 köy ve bağlısının
mevcut içme suyu tesisi geliştirilmiş ve yenilenmiştir.
Dolayısıyla, yeni tesis, tesis geliştirme ve bakım
onarım olmak üzere toplam 16 bin 549 köy ve bağlısına
içme suyu yatırımları yapılmıştır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 1 Ekim 2007 tarihi itibarıyla
ülke genelinde -sadece BELDESin rakamlarını vereceğim-
BELDES projesi kapsamında ise yol sektöründe programa alınan
3.171 adet iş ile 1.233 kilometre asfalt, 1.384 kilometre stabilize,
218 kilometre beton yol, 169 adet menfez, 63 köprü yapılmış
veya onarılmıştır. İçme suyu sektöründe ise
838 adet iş proje kapsamına alınmıştır.
KÖYDES projesi
kapsamında, tabii, köylerimizin temel sorunu olarak önümüze
çıkan su ve yol öncelikli olarak gündemimize alınmıştır
ve bu üç yılda -doğrusu, biz bununla övünüyoruz- Türkiyede,
yıllar sonra, ilk defa, köylerimizin su, içme suyu ve yol problemi
özel olarak, bu şekilde değerlendirilmiştir. Ama,
şu geldiğimiz noktada su ve yol konusunda problemler daha
azalmıştır. Fakat, biz Hükûmet olarak KÖYDESi yine yürüteceğiz.
Çünkü, KÖYDES demek, köy altyapısı demek, nüfusumuzun
hâlen büyük bir kesiminin yaşadığı kırsal kesim
demek. Şu anda, su, içme suyu ve yol konusunda eksik kalanlar tamamlanıyor.
Hemen bunun peşinden, 2008 yılında ele almak ve gündeme
almak istediğimiz konu tarımsal sulama alanıdır.
KÖYDESin çerçevesinde,
Hükûmet olarak, Türkiye genelinde, kırsal kesimde tarımsal
sulamayı -yine özgün bir proje- sınırları çizilmiş,
kaynağı ayrılmış bir şekilde değerlendirmek
istiyoruz. Tabii, bu sulama, özellikle yağışların
azaldığı ve kurak bölgelerimizde giderek daha da önem
kazanıyor. Şu anda, 2008e dönük planlamamız içinde,
kırsal kesimde sulama ağırlık kazanıyor.
Diğer yandan,
tabii, kanalizasyon, foseptik çalışmaları, bilindiği
gibi, köylerimizde, bu konuda imkâna sahip olan, daha önce çalışması
yapılmış oran düşüktür. Hem il genel meclisi bütçesi
çerçevesinde hem de köylerimizin bazen kendi imkânlarıyla bu
konuda çalışmalar yapılmaktadır. Fakat, biz, KÖYDES
içinde yine bu konuda da bir uygulama yapmayı planlıyoruz.
Üçüncü olarak da, özellikle elektrik altyapısında
Bilindiği
gibi, köylerimizde elektrik altyapısı şu anda yükü
kaldırmıyor. Eskimiş, yıpranmış, özellikle,
sadece aydınlatmayı hedef alarak kurulmuş olan altyapı,
bugünkü modern teknolojinin de getirdiği elektriğe dayalı
araçların kullanımıyla, tam manasıyla bir yetersizlik
gösteriyor ve pek çok köyümüzde bu sebeple elektrik sıkıntısı
oluyor, sık sık kesilmeler oluyor, sık sık arızalar
oluyor. Biz bunu hemen 2008 yılı içinde başlatmak üzere,
Türkiye genelinde yine değiştirmek istiyoruz. Burada,
tabii, köy elektrik altyapılarının yenilenmesini,
belki, ilgili kuruluşların bütçesi içinde gerçekleştirilecek
bir kısmı ama bunu da yine KÖYDES çalışmasının
bir parçası olarak kabul edebiliriz.
Bu genel
açıklamadan sonra, Sayın Ensar Öğütün, Ardahan ilimizle
ilgili sorduğu soruları, yine genelleyerek ama sorduğu
köylerin ve mahallelerin de ismini anarak toplu olarak cevaplamak
istiyorum.
Biz, 2005 yılında,
Ardahan ilimize, 1 milyon 809 bin 200 YTL ödenek tahsis etmişiz,
bununla, 11 içme suyu projesi, 13 yol projesi olmak üzere toplam 24
adet proje planlanmış, bunların 22 adedi tamamlanmış,
2 projede ise gerçekleşme oranı yüzde 70 civarındadır.
Tamamlanan 22 proje ile Ardahan ilimizde, 35 kilometre stabilize
yol, 5 adet menfez, 3 adet köprü yapımı gerçekleştirilmiştir.
İçme suyunda ise susuz 7 köy ve bağlısına şebekeli
içme suyu tesisi yapılarak hizmete açılmıştır.
2006 yılında, Ardahan ilimize, 18 milyon 720 bin 724 YTL KÖYDESten
ödenek tahsis edilmiştir. Bu ödenek ile 20 içme suyu projesi, 64
yol projesi, 3 kanalizasyon ve 11 sulama projesi olmak üzere toplam
98 adet proje tamamlanmış bulunmaktadır. Bu projelerle
412 kilometre stabilize köy yolu, 32 kilometre asfalt yol, 5 adet
menfez, 4 adet köprü yapımı gerçekleştirilmiştir.
İçme suyu
sektöründe ise susuz 15 köy ve bağlısına şebekeli
içme suyu tesisi yapılarak 6.150 vatandaşımıza
sağlıklı ve yeterli içme suyu hizmeti götürülmüştür.
2007 yılında, Ardahan iline tahsis edilen ödenek miktarı,
17 milyon 271 bin YTLdir. Bu ödenekle, bugüne kadar, il genelinde,
35 içme suyu projesi ve 56 yol projesi olmak üzere toplam 91 adet proje
planlanmış; bunların, 01.10.2007 tarihi itibarıyla
28 adedi tamamlanmıştır. 13 projede ise gerçekleşme
oranı yüzde 70in üzerindedir, 36 proje devam etmektedir, 7 proje
ihale aşamasındadır, 7 proje de henüz başlanmamış
durumdadır. Tamamlanan 28 projeyle, 81 kilometre stabilize
yol, 75 kilometre asfalt yol, 2 adet köprü yapımı gerçekleştirilmiştir.
Netice olarak
2005, 2006, 2007 yıllarını birlikte değerlendirdiğimizde,
Ardahan ilimizde, KÖYDES projesi kapsamında tahsis edilen 37
milyon 800 bin 924 YTL ödenek ile 213 adet proje planlanmış ve
bu projelerden 145 tanesi tamamlanmıştır, 18 tanesi
yüzde 70in üzerinde gerçekleşmiştir, 36 proje devam etmektedir,
7 proje ihale aşamasındadır, 7 projeye de henüz
başlanamamıştır. Bu 123 projeyle, toplam olarak
528 kilometre stabilize yol, 107 kilometre asfalt yol yapılmıştır
Ardahan ilimizin köylerinde. 9 adet köprü, 10 adet menfez yapımı
gerçekleştirilmiştir. Ayrıca, toplam olarak 29 köy ve
bağlısına şebekeli içme suyu tesisi yapılmış
ve tamamlanmıştır ve tabii, şunu da ilave etmek istiyorum
izninizle: İl Özel İdaresi bütçesinden de ayrıca, Ardahan
ilimizde, köylerimize yine su ve yol olmak üzere ciddi yatırımlar
yapılmıştır. Bu çerçevede anabileceğim hususlar
şunlardır: 24 içme suyu projesi, 9 içme suyu onarımı,
13 sondaj çalışması, 149 kilometre stabilize yol, 71
kilometre yol onarımı, 105 kilometre malzemeli yol bakımı,
5 köprü onarımı, 4 menfez yapımı, 2 köy kanalizasyonu
tesisi de bu şekilde gerçekleştirilmiştir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Ensar Öğütün,
tek tek isimlendirerek önerge hâline getirdiği köylerle ilgili
olarak da köy isimlerini zikrederek cevap vermek istiyorum: Ardahan
ilimizde Merkez ilçe dâhil, Çıldır, Damal, Göle, Hanak ve Posof
ilçelerine bağlı 9 belediye, 41 mahalle ve 224 köy olmak
üzere toplam 277 birim bulunmaktadır.
Önergede ismi
zikredilen Damal ve Hanak ilçelerine bağlı Baştoklu,
Binbaşak, Börk, Çayağzı, Güneşgören, Karakale,
Sazlıçayır, Serinkuyu, Sevimli, Sulakçayır, Yamaçyolu,
Yamçılı, Yünbüken, İkizdere, Eskikılıç,
Otağlı ve Seyitören köylerinin yol ve su sorunları KÖYDES
projesi kapsamında tamamen çözülmüştür.
Yine, aynı
ilçelere bağlı Burmadere, Dereköy, Tepeköy, Altınemek,
Çat, Çavdarlı, Çiçeklidağ, Çimliçayır, İncedere,
Koyunpınarı, Aşağıaydere ve Yukarıaydere
köylerinin yol ve su sorunları, KÖYDES projesi kapsamında
2007 yılı sonuna kadar tamamlanacaktır.
Posof ilçesine
bağlı Aşıküzeyir, Aşıkzülali, Baykent,
Kolköy köylerinin asfalt çalışmaları hâlen devam etmektedir.
Baykent köyünün
içme suyu çalışması bitmiştir.
Alabalık,
Akballı, Alköy, Doğrular, Erim, Günbatan, Günlüce, Gönülaçan,
Savaşır, Sarıçiçek, Yeniköy ve Yurbekler köylerinin
stabilize çalışmaları tamamlanmıştır.
Arılı,
Armutveren, Balgöze, İncedere, Kalkankaya, Kayınlı,
Sarıdarı, Savaşır, Sütoluk, Taşkıran,
Türkgözü, Yaylaaltı köylerinin stabilize çalışması
ise devam etmektedir.
Damal, Hanak,
Ortakent belediyelerine bağlı 17 mahalleden Çaybaşı,
Konuksever, Serhat, Atalar, Ortakent, Arıkonak, Dilekdere, Geç
ve Oğuzyolu olmak üzere 9 mahallenin yol ve su problemleri çözülmüştür.
Yine, aynı
belediyelere bağlı Ata, Cumhuriyet, İnönü, Kalender,
Mustafa Kemal, Avcılar ve Alaçam olmak üzere 8 mahallenin yol
ve su problemlerinin çözüm çalışmaları ilgili belediyelerce
yürütülmektedir.
Stabilize çalışması
biten ve devam eden köylerle ilgili olarak, gelecek sezonda, iklim
şartları müsait olduğunda, asfalt çalışmaları
da yapılacaktır.
Ben, Ardahan
iliyle ilgili, köyleriyle ilgili ve burada, sorularda ismi geçen
mahallelerle ilgili bu bilgileri toplu olarak sunmuş oluyorum
ama Sayın Milletvekilimiz arzu ederse, bu konularda, tek tek
kendisine, yine, biz, daha detaylı açıklama da vermeye hazırız.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Tokat Milletvekili Sayın
Reşat Doğrunun (6/87) sayılı sözlü soru önergesiyle
ilgili olarak açıklamamı; Tokat il, ilçe ve köylerinde 2006
ve 2007 yıllarında KÖYDES projesi kapsamında uygulanan
projeler ve yatırım tutarlarıyla, gerçekleşme durumuna
ilişkin bilgileri size sunuyorum:
Biz, Tokat ilimize
2006 yılında 25 milyon 573 bin 462 YTL ödenek tahsis etmişiz.
Bu ödenekle merkez ve ilçelere bağlı köylerimizde toplam
olarak 174 içme suyu projesi, 146 yol projesi, 6 kanalizasyon projesi
olmak üzere toplam 326 adet proje planlanmış ve bunların
321 adedi tamamlanmıştır. 5 projede ise gerçekleşme
oranı yüzde 70 civarındadır.
Toplam 326 adet
proje planlanmış, 321 adedi tamamlanmıştır. Biraz
önce ifade ettiğim gibi, sadece 5 proje de henüz devam etmektedir.
Tamamlanan bu 321 proje kapsamında 148 kilometre stabilize
yol, 267 kilometre asfalt yol, 74 adet menfez yapımı gerçekleştirilmiştir.
İçme suyu
sektöründe ise, susuz 12 köy ve bağlısına şebekeli
içme suyu tesisi yapılmış, 161 köy ve bağlısının
mevcut içme suyu tesisi geliştirilmiş ve yenilenmiştir.
2006 yılında yeni tesis, tesis geliştirme ve bakım
onarım şeklindeki içme suyu yatırımlarının
yapıldığı toplam 173 köy ve bağlısında
yaşayan yaklaşık 69.107 vatandaşımıza
sağlıklı ve yeterli içme suyu hizmeti götürülmüştür.
2007 yılı
ile ilgili olarak da kısaca şu rakamları veriyorum:
Tokat ilimizde 2007 yılında 23 milyon 800 bin YTL ödenek tahsis
ettik. Bu ödenekle, merkez ve ilçelere bağlı köylerimizde
140 içme suyu projesi, 46 yol projesi planlanmıştır.
İkisinin toplamı, toplam olarak 186 adet proje planlanmış;
bunların, yine 01/10/2007 tarihi itibarıyla 158 adedi tamamlanmış,
1 proje yüzde 70 oranında gerçekleşme durumunda, 19 proje
daha düşük gerçekleşmelerle devam etmekte, 8 projeye ise
henüz başlanamamış durumdadır.
Tamamlanan 158
proje ile 246 kilometre stabilize yol, 456 kilometre asfalt yol, 1
adet köprü, 105 adet menfez yapımı gerçekleştirilmiştir.
İçme suyu sektöründe ise susuz 33 köy ve bağlısına
şebekeli içme suyu tesisi yaptırılmıştır.
52 köy ve bağlısının mevcut içme suyu tesisi geliştirilmiş ve yenilenmiştir.
2007 yılında,
yeni tesis, tesis geliştirme ve bakım onarım şeklindeki
içme suyu yatırımlarının yapıldığı
toplam 85 köy ve bağlısında yaşayan 42.032 vatandaşımıza
sağlıklı ve yeterli içme suyu hizmeti götürülmüştür.
2006 ve 2007
yılları birlikte değerlendirildiğinde, KÖYDES
projesi kapsamında Tokat ilimize toplam tahsis yaklaşık
50 milyon YTLdir. 512 adet proje planlanmış, bunların
479u tamamlanmıştır, 6sı yüzde 70in üzerinde gerçekleşmiştir,
19 proje devam etmektedir, 8 projeye ise henüz başlanmamıştır.
Başlanmayan bu projeler, ihale tenzilatlarından kalan ödeneklerle
programa ilave olarak yeni alınan işlerdir ve tamamlanan
toplam bu 479 projeyle de 394 kilometre stabilize yol -Tokat ilimizin
köylerinde- 723 kilometre asfalt yol, 1 adet köprü, 179 adet menfez tamamlanmıştır.
İçme suyu sektöründe ise 45 köy ve bağlısına
şebekeli içme suyu tesisi yapılmış, 213 köy ve
bağlısının mevcut içme suyu tesisi geliştirilmiş
ve yenilenmiştir. Yine aynı dönemde, yeni tesis, tesis geliştirme
ve bakım onarım şeklindeki içme suyu yatırımlarının
yapıldığı toplam 258 köyümüz mevcuttur.
Genel olarak,
Tokat ilimizle ilgili, KÖYDESle 2006-2007 yılında gerçekleştirilen
projeler bunlar, ayırdığımız kaynak bu. Tabii,
2007 yılı henüz tamamlanmadı. KÖYDESle bizim esas hedefimiz
-bütün illerimiz için bunu söylüyorum, esas hedefimiz- önemli oranda
yolsuz köy, susuz köy kalmayacak. Hedefimiz buydu ve buraya
ayırdığımız ödeneklerde hiç kısıntı
yapmadık. Şu anda 2007nin son ödemeleri de yapılıyor,
burada bir aksama olmayacak ve biz bu hedefimizi inşallah tutturacağız
ve önümüzdeki yıllarda da bu somut çerçeveli projelendirme
çerçevesinde KÖYDES projemiz devam edecek.
Tekrar,
şunu da ifade etmek istiyorum: Doğrusu, KÖYDESle en önemli
boyutlardan birisi, yerel yöneticilerimizin, il genel meclisi
üyelerimizin, muhtarlarımızın ve bizzat o köylerde
yaşayan vatandaşlarımızın da burada rol alması,
katılması ve el birliğiyle bunların yürütülmesidir,
yani yerelde yürüyen bir çalışmadır. Biz de bunun denetlemesini
yapıyoruz ve bunu başarıyla yürüttüğümüze inanıyorum.
Hükûmetimiz döneminde,
gerçekten, tabii, kırsal kesime bizim planladığımız,
götürdüğümüz, götüreceğimiz, şimdi, yeni projelerimiz
var kırsal kalkınmayla ilgili, oradaki özellikle iş hayatını
geliştirmeyle ilgili, ekonomik hayata dönük, tarım kesimine
dönük. Ama altyapı, tabii kırsal kesimde, değerli milletvekilleri,
en önemli hususlardan birisi. Biz şöyle diyoruz: Ülkemizin hiçbir
köşesinde hiçbir mahrumiyet olmayacak. KÖYDESteki bizim hedefimiz
o. Kentlerimizde vatandaşlarımız hangi imkândan faydalanıyorsa
köylerimizde de bundan faydalanacak ve bu, ülkemizin her köşesinde
böyle olacak. Bölgesel farklılıklar da burada olmayacak.
Köylerimizdeki hayatın standardını yükseltmede, takdir
edersiniz, yol, su, elektrik, kanalizasyon en temel boyutlardır
ve bunlar tabii çevre unsurunu da en çok etkileyen hususlardır
ve köyde yaşamayı en fazla rahat hâle getiren unsurlardır.
KÖYDESle ilgili bizim çalışmalarımız aynı
şekilde, aynı ciddiyetle devam edecek. İfade ettiğim
gibi tarımsal sulama, kanalizasyon ve köy elektrik altyapısı,
bizim KÖYDES çerçevesinde önümüzdeki dönemde gündemimizde olan
boyutlardır.
Ben, bu vesileyle,
tekrar, soru soranlara, bu açıklamaları yapma imkânı
verdikleri için teşekkür ediyorum değerli milletvekillerimize
ve hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Atalay.
Sayın milletvekilleri,
sözlü sorulara ayrılan süre henüz dolmadığı için
sözlü soruların görüşülmesine devam edeceğiz. On
beş dakikamız var, sözlü sorulara devam ediyoruz.
Söz isteyen var
mı?
Buyurun Sayın
Doğru.
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Sayın Başkan, aracılığınızla
Sayın Bakana bir şeyler söylemek istiyorum.
Tokat iliyle ilgili
olarak, yaklaşık olarak 50 milyonun üzerinde para harcandığını
ifade ettiler. Teşekkür ediyoruz, yalnız özellikle Tokatın
bazı köy yolları vardır ki oralarda kasislerden ve çukurlardan
arabaların bile geçmediği bazı yerler vardır. Örnek
olarak vermem gerekirse, Erbaa ilçesi Kale köyü ile Gökal arasındaki
yol daha önceki dönemde yapılmıştır. Ancak,
şu anda oradan arabaların bile rahat bir şekilde geçmesi
çok zordur. Önümüzde kış mevsimi olduğu için, bununla
ilgili nasıl bir çalışma yapılabilir?
Bunun dışında,
Reşadiye ilçesinde bilhassa Almus ilçesinin Gümeleönü ile
Çamköy ve Sazak bölgesi üzerindeki yolda da çok büyük oranda çukurluklar
ve kasisler vardır. Bu noktalara da KÖYDESten destekler beklemekte
olduğumuzu ifade etmek istiyorum
ve kendilerine teşekkür etmek istiyorum.
BAŞKAN Sayın
Bakanım, cevap verecek misiniz?
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Vereyim efendim.
BAŞKAN
Kürsüye buyurun isterseniz efendim, rahat konuşursunuz.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tekrar sizleri saygıyla selamlıyorum.
Tokat Milletvekilimiz Sayın Doğruya teşekkür ediyorum.
Bunları,
biz kendisiyle de görüşerek, o derece önem arz eden hususlar varsa,
memnuniyetle tekrar değerlendirelim ve KÖYDES veya İl
Özel İdaresi çerçevesinde o köylerimizin sorunlarını,
kış girmeden özellikle ulaşımın o en zor göründüğü
bölümü ben de hemen inceleteyim ve çözelim.
Teşekkür
ediyorum.
Saygılar
sunuyorum. (AK Parti ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Bakanım.
Sözlü sorulara
devam ediyoruz sayın milletvekilleri.
99.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersinin, okul
servislerinin denetimine ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/85)
BAŞKAN Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan var mı? Yok.
Soru ertelenmiştir.
100.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, Tuzla
Gemi Tersanesinde çalışan işçilere ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/86)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan var mı? Yok.
Soru ertelenmiştir.
101.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun,
Malatyada yapımı süren barajlara ilişkin Çevre ve
Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/88)
BAŞKAN - Soruyu
cevaplandıracak Sayın Bakan var mı? Yok.
Soru ertelenmiştir.
102.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun,
Malatyadaki bölünmüş yol çalışmalarına
ilişkin Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi
(6/89)
BAŞKAN Soruyu
cevaplandıracak Bakan?.. Yok.
Soru önergesi
ertelenmiştir.
103 - Antalya Milletvekili Tayfur Sünerin, Antalya
Büyükşehir Belediyesinin 100. Yıl Spor Komp- leksi ihalesine
ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/136)
BAŞKAN Soruyu
cevaplandıracak Bakan?.. Yok.
Soru ertelenmiştir.
104- Antalya Milletvekili Tayfur Sünerin, Sidedeki
anıt mezar ve çevresinin bakımına ilişkin Başbakandan
sözlü soru önergesi (6/137)
BAŞKAN Soruyu
cevaplandıracak Bakan?.. Yok.
Soru ertelenmiştir.
105.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin,
şaraptaki vergilendirmenin üzüm üretimine etkisine ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/138)
BAŞKAN Soruyu
cevaplandıracak Bakan?.. Yok.
Soru ertelenmiştir.
106.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, bir karakolun
konumuna ilişkin Başbakandan sözlü soru önergesi (6/139)
ve İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
BAŞKAN Soruyu
cevaplandıracak Bakan?..
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Cevaplandırayım
Sayın Başkan.
BAŞKAN Soruyu
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın aracılığınızla
Sayın Başbakan tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim. 18.09.2007
Kamer
Genç
Tunceli
Tunceli-Ovacık
İlçesine bağlı Yeşilyazı Nahiyesinin karakolu
nahiyenin tam ortasında bulunmakta ve bir tarafında bölge
yatılı okulu, diğer üç tarafında ise köy evleri ve
kahve bulunmaktadır. Yakın bir tarihte karakola yapılan
taciz ateşi sonucu bazı köy evlerinin de tarandığı
ancak şans eseri herhangi bir ölüm ve yaralanma olayının
olmadığı bilinmektedir. Mahallinde yapılacak
bir incelemede karakolun güvenlikte olmadığı, herhangi
bir saldırıda veya kazaen de olsa silah atışında
hem karakolun hem de çevredeki vatandaşların tehlikeli
bir durumla karşı karşıya kalacakları görülmektedir.
1- Bu nedenle karakolu en kısa
zamanda köyün dışında güvenli bir yere taşınmasını
düşünür müsünüz?
BAŞKAN Soruyu
Sayın İçişleri Bakanımız cevaplandıracak.
Buyurun Sayın
Bakanım.
Süreniz
beş dakikadır.
İÇİŞLERİ
BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tekrar saygıyla selamlıyorum.
Tunceli bağımsız
milletvekili Sayın Kamer Gençin Sayın Başbakanımıza
tevcih ettiği ve Sayın Başbakanımızın da
kendileri adına tarafımdan cevaplandırılmasını
tensip ettikleri, Tunceli - Ovacık ilçesine bağlı Yeşilyazı
nahiyesindeki karakolun en kısa zamanda köyün dışında,
güvenli bir yere taşınmasının düşünülüp düşünülmediğine
ilişkin sözlü soru önergesi
Bilindiği
üzere, kırsal kesimde iç güvenlik hizmetini sunan jandarmamızın
hizmet gereklerine uygun olarak muhtelif yerlerde karakolları
bulunmaktadır. Bu karakollar, polis bölgelerindeki polis karakolları
gibi mülki, askerî ve adli görevlerini mevzuat çerçevesinde yerine
getirmektedir. Belediye sınırları dışında
jandarmamızın, tabii, geniş bir hizmet ağı vardır.
İç güvenlik
dediğimizde değerli milletvekillerimiz, İçişleri
Bakanlığına bağlı üç kuruluş söz konusudur:
Birisi Emniyet Genel Müdürlüğü, birisi Jandarma Genel Komutanlığı,
bir diğeri de Sahil Güvenlik Komutanlığımızdır.
Sahil Güvenlik
Komutanlığı, sahillerimizle ilgili güvenlikten sorumludur.
Jandarmamız,
tabii, belediye sınırları dışındaki
kırsal kesimde, geniş bir alanda, geniş bir örgütlenmeyle
hizmetlerini yürütmektedir. Bunun için de değişik yerlerde,
uygun yerlerde karakollar bulunmaktadır. Sayın Gençin
ifade ettiği Yeşilyazı nahiyesindeki olayı
araştırdım ben, biliyorum, soru önergesinden sonra biraz
daha ileri şekilde. Ama orada, soruda da ifade edildiği gibi,
öyle çok üzücü boyutlarda gelişme yok, inşallah olmasın
da.
Tabii, karakolların
nerede kurulacağı, özellikle kırsal kesimde önemli
bir değerlendirmedir. Bu karakolların yeri, tabii vatandaşın
bunlara ulaşması ve bir karakolun çevresinde ne kadar alana
hizmet götüreceği gibi pek çok diğer unsurlar da dikkate
alınıyor.
Tunceli Ovacık
Yeşilyazı Jandarma Karakol Komutanlığının
mevcut konuş yeri köy içerisinde, bütün vatandaşların
kolaylıkla ulaşabileceği coğrafi konumda olması,
adli, askerî ve mülki görevlerin etkin olarak yerine getirilmesine
imkân verecek durumdadır. Ancak, mahallî yetkililerce de gerekli
görülmesi hâlinde, -o boyutunu da ifade etmek istiyorum- köyün uygun
bir bölgesinde mevcut hizmetlerin aksatılmaksızın yürütülmesi
açısından daha uygun bir yerin tespit edilmesi hâlinde, önümüzdeki
süreçte karakol hizmet binasının taşınması
da değerlendirilebilir. Yetkililerle de görüşmemizde
bu ifade edildi. Biz o konunun üzerindeyiz.
Teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Bakan.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Söz istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın
Genç, söz istediniz herhâlde, söz veriyorum.
Buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Efendim, çok teşekkür ediyorum.
Buradaki amacımız,
ileride çok üzücü olayların meydana gelmemesidir. Karakolun
bir yanında bölge yatılı okulu var, orada 400 öğrenci
var, bir yanında da -her tarafında- kahveler var, evler var.
Şimdi, geçenlerde bir olay olmuş. Tabii akşam vakti,
işte, dışarıdaki silahlı örgütler gelmişler,
karakolu taramışlar diye... Oralarda görev yapan güvenlik
görevlisi arkadaşlarımız, haklı olarak, bir tedirginlik
içindeler, çünkü zaman zaman çok değişik saldırılara
maruz kalmaktadırlar. Şimdi, oradaki insanlar da can korkusu
taşıyor. Yani, orada görev yapan güvenlik görevlisi arkadaşlarımız,
keyfî bir silah patlatmada dahi çevreye ateş edebilirler, yani
olabilir. Böyle bir ateş etme aşamasında bir anda
öğrencilere de kurşun isabet edebilir. Geçen günkü olayda
da -ben gittim- tam karakolun karşısında, beş altı
eve ateş açılmış. Tam yanında kahvehane var.
Şimdi, orada bir tane sarhoş çıkarsa -yani sarhoş
olup olmadığını bilmem de- o da anormal hareket ettiği
zaman, orada görev yapan asker arkadaşlarımız, haklı
olarak, o bölgede zaman zaman yapılan hareketlerden dolayı,
can korkusuyla, tedirginlik içindedir. Yani, en kısa zamanda
Yani, hiçbir zaman istemiyoruz
Üzücü bir olay olmadan, bir vatandaşın
burnu kanamadan, karakolun oradan ayrılmasında yarar
var. Bu, hem köy için hem orada görev yapan güvenlik mensubu kardeşlerimiz
için. Çünkü, bu, ihmale gelmez bir konudur. Yani, şimdi, bir yerde
bir silah atıldı mı, oradaki güvenlik görevlileri her
tarafa ateş ediyor, etmek zorunda. Çünkü, hangi taraftan saldırının
geldiğini bilmediği için, bu ateş açma sırasında,
bir yandan, işte, okula da kurşun isabet edebilir, karşıdaki
evlere de isabet edebilir kurşun ve haksız yere insanlar
ölebilir.
Ayrıca,
art niyetli birtakım insanlar, örgütler, gelip, köyün içinde karakola
da tabii ki saldırabilirler. Yani, bunun, bir an önce oradan en
güvenilir bir yere taşınmasını istiyoruz. Yani,
burada bir niyet taşımıyorum. Yani, oradaki, hem karakolun
güvenliği hem de -orada- köy içindeki vatandaşların güvenliği
yönünden ve o öğrencilerin güvenliği yönünden, lütfen, Sayın
Bakan bunun üzerinde hassasiyetle dursun. İnşallah -olmaz
da- bir olay olmadan onun oradan taşınmasını istiyorum.
Saygılar
sunuyorum efendim.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Genç.
Soru önergeleri
cevaplandırılmıştır.
Sayın milletvekilleri,
gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada
yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Litvanya Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Savunma Sanayii İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Litvanya
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Savunma Sanayii İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/278) (S. Sayısı: 19)
BAŞKAN Komisyon?
Burada.
Hükûmet?
Ertelenmiştir,
Hükûmet ve Komisyon yok.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Komisyon var Sayın Başkan, Hükûmet yok. Bir defa erteleyebilirsiniz,
ikinci defa erteleyemezsiniz.
BAŞKAN
2nci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya
Federasyonu Hükümeti Arasında Savunma Sanayii Alanında
İkili İş Birliği Süresince Mübadele Edilen veya
Oluşturulan Gizlilik Dereceli Bilgi ve Malzemelerin Karşılıklı
Korunması Anlaşmasının Onay-lanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu
Hükümeti Arasında Savunma Sanayii Alanında İkili
İş Birliği Süresince Mübadele Edilen veya Oluşturulan
Gizlilik Dereceli Bilgi ve Malzemelerin Karşılıklı
Korunması Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/283) (S. Sayısı: 21)
BAŞKAN Komisyon?
Yok.
Hükûmet? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada
yer alan, 8.5.2007 Tarihli ve 5654 Sayılı Nükleer Güç Santrallarının
Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji Satışına
İlişkin Kanun ve Anayasanın 89 uncu ve 104 üncü Maddeleri
Gereğince Cum-hurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek
Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
3.- 8.5.2007 Tarihli ve 5654 Sayılı Nükleer
Güç Santrallarının Kurulması ve İşletilmesi
ile Enerji Satışına İlişkin Kanun ve Cumhurbaşkanınca
Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ile Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(1/26) (S.Sayısı: 45) (x)
BAŞKAN Komisyon?
Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon raporu
45 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
(x) 45 S. Sayılı Basmayazı Tutanağa
eklidir.
5654 sayılı Kanunun ilk görüşmeleri 8/5/2007
tarihli 103üncü Birleşimde yapılmıştır.
Sayın milletvekilleri,
8/5/2007 Tarihli ve 5654 Sayılı Nükleer Güç Santrallarının
Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji Satışına
İlişkin Kanunun 5, 6 ve 7nci maddesi, Cumhurbaşkanınca
uygun bulunmayarak, bir daha görüşülmek üzere, bu hususta gösterilen
gerekçeyle birlikte, Başkanlığımıza geri
gönderilmiştir. Anayasanın 89uncu maddesinin ikinci
fıkrasında Cumhurbaşkanınca kısmen uygun bulunmama
durumunda,Türkiye Büyük Millet Meclisi sadece uygun bulunmayan
maddeleri görüşebilir.
İç Tüzükün
81inci maddesinin son fıkrasındaysa Cumhurbaşkanınca
yayımlanması kısmen uygun bulunmayan ve bir daha görüşülmek
üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine geri gönderilen kanunların
sadece uygun bulunmayan maddelerinin görüşülmesine kanunun
görüşmelerine başlamadan önce Genel Kurulca görüşmesiz
karar verilebilir. Bu durumda, sadece uygun bulunmayan maddelerle
ilgili görüşme açılır. Kanunun tümünün oylaması
her halde yapılır hükümleri yer almaktadır.
Bu hükümlere
göre, geri gönderilen kanunun tümünün veya sadece Cumhurbaşkanınca
uygun bulunmayan maddelerinin görüşülmesi Genel Kurulun kararına
bağlıdır.
Esas komisyon
olan Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu tarafından Kanunun tümü görüşülmüştür.
Bu nedenle, Kanunun
tümünün görüşülmesini Genel Kurulun onayına sunuyorum:
Kabul edenler
KAMER GENÇ (Tunceli)
Karar yeter sayısı istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Karar
yeter sayısını arayacağız.
Kabul etmeyenler
Efendim, iki kâtibin de beyanlarına göre karar yeter sayısı
vardır, kabul edilmiştir.
Kanunun tümünün
görüşmeleri kabul edilmiştir.
Şimdi, Kanunun
tümü üzerindeki görüşmelere başlıyoruz.
Kanunun tümü
üzerinde söz isteyen Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Adana
Milletvekili Tacidar Seyhan, Demokratik Toplum Partisi Grubu
adına Iğdır Milletvekili Pervin Buldan, Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Oktay Vural, Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubu adına Malatya Milletvekili Mücahit
Fındıklı. Şahısları adına Taner
Yıldız, Kayseri; Hasan Anğı, Konya; Recai Birgün,
İzmir; Tacidar Seyhan, Adana; Hüsnü Ordu, Kütahya; Ufuk Uras,
İstanbul milletvekilleri.
Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına, Adana Milletvekili Tacidar Seyhan.
Buyurun Sayın
Seyhan.
Sayın Seyhan
konuşma süreniz yirmi dakikadır.
CHP GRUBU ADINA
TACİDAR SEYHAN (Adana) Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım;
hepinizi saygıyla selamlıyorum. Öncelikle tüm milletvekili
arkadaşlarımdan bir ricam var: Bu Kanun çok konuşuldu
ama o kadar birbirine girdirerek bu işi konuşmaya başladık
ki, o kadar fazla bilgi kirliliği oluştu ki neyin nereye
ait olduğunu anlamadık. Birincisi, kanun ayrı bir
şey, nükleer enerji ayrı bir şey. Önce kanunu bir konuşalım.
Bakın, bu
Kanun şimdi Türkiye Büyük Millet Meclisine geldiğinde tümünün
görüşülmesi oylandı. Oysaki bu Kanunun sadece üç maddesi
Cumhurbaşkanlığından geri döndü. Kanun o kadar hazırlıksız
önümüze getirildi ki -bir önceki dönemden bahsediyorum- bu Hükûmet
o kadar al götür mantığıyla bu işi propaganda malzemesi
yaparak Meclis gündemine taşıdı ki şimdi onun
sıkıntılarını çekiyoruz. Sayın Bakan,
Kanun ilk Meclise geldiğinde, hatırlayacaktır, içinde
Afşindeki kömürde C ve D santralleriyle
ilgili madde de yoktu, geçici 2 yoktu. Komisyonda görüşülürken
iki madde eklendi. Hadi onu bir kenara koyuyoruz. Komisyonda, çok
ciddi önergeler geldi, Kanunun mantığını, mantalitesini,
işleyişini ilgilendiren çok ciddi önergeler. Bunu da, iktidar
partisi, hızlı görüşerek, sadece önerge sahiplerine
söz vererek, oradan geçirdi, Genel Kurula geldi ve Cumhurbaşkanlığından
bu Kanun geri döndü. O zamanki uyarılarımızın hiçbirini
dikkate almadı bu Hükûmet.
Üç madde geri
döndü arkadaşlar. Üç madde geri döndükten sonra, komisyona
alındı. Komisyonda, dönen üç madde değil, hemen hemen
Kanunun tamamı üzerinde ciddi değişiklikler yapıldı,
hem yürütmeyle ilgili değişiklikler yapıldı hem
uygulamayla ilgili değişiklikler yapıldı hem de
ihalenin şartları ve kuralları hakkında ciddi değişiklikler
yapıldı.
İktidarın
savı şu: Anladık, zaman kaybına ne gerek var, eksik
olduğunu biliyoruz, düzeltiverelim. Dört yıldır getireceğiz
dediğiniz Nükleer Enerji Kanununda, eğer, siz, eksikliğinizi
geri gönderme sonrasında üç günde anladıysanız oturup
düşünmeniz lazım.
Bunun sonrasında
Genel Kurula bir daha indi. Araya seçim girdi, seçim girdikten sonra,
komisyona bu Kanun geri çekildi. Dediler ki komisyonda: Biz, yeni
arkadaşlarımızı bilgilendirmek için bunun tamamını
yeniden görüşelim. Sadece bilgilendirmek istiyoruz. Ben de,
kendilerine, bu, bir bilgilendirme için açılım değil,
siz, mutlaka eksikliğini fark ettiniz, önergelerle, yeni düzeltmelerle
bize geleceksiniz dedim. Hayır dendi ama arkasından,
10un üzerinde önerge yeniden bu Kanuna eklendi. Hepsi, Yasanın
genel mantığıyla, mantalitesiyle, yürütmesiyle ilgili
maddeler.
Sayın Bakan
diyor ki: Kaybedecek vaktimiz yok. Diğer taraftan, diyoruz
ki, neden bu kurulacak nükleer santrallerin kapasitesini
açıklamıyorsunuz? Ona da acelemiz yok. diyor. Burada bir
ironi yok mu? Burada bir çifte standart yok mu? Bu kadar keyfiyet olur
mu değerli arkadaşlar? Siz, üç madde geri döndükten sonra
yirminin üzerinde değişiklik yapmış olmayı,
önceki hazırlığınızın yeterli olmaması
dışında, nasıl açıklıyorsunuz? Elbette, eksik
varsa düzeltelim. Muhtemelen bugün de düzeltme yapabilirsiniz.
Zaten benim dileğim yapmanız. Kanunu bu hâliyle çıkaracaksanız
işletemeyeceksiniz. Eğer bu kadar gün eksikliğinizi
görmediyseniz, bundan sonra bu Meclisi nükleer enerjiden dolayı
çok meşgul edeceksiniz.
Geliyorum
şimdi Kanunun mantığına. Değerli arkadaşlar,
Kanunu incelersek bu bir nükleer enerji kanunu değil, bu bir
nükleer santral kanunu, hatta, nükleer ihale kanunu bu. Bunu birbirinden
ayırmak lazım. Her zaman popülist yaklaşımlarla
sağlıkta nükleer enerji kullanılıyor, on binlerce
ruhsat verdik dediğiniz konuyla getirdiğiniz santral teklifinin
hiçbir alakası yok. Ne olursunuz, bunu popülist siyasi yaklaşımlara
alet etmeyin. Onunla bunun alakası yok. Nükleer teknolojinin
ar-gesini, geliştirmesini oylayacaksanız, getirecekseniz
Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz varız, gelin birlikte çalışalım.
İnsan yaşamını kolaylaştırıcı
ne varsa onun için birlikte çalışalım. Üniversitelerimizi
ve şu ana kadar Küçükçekmecede kurulmuş olan birimimizi,
TAEKi çalıştıralım diyorsanız birlikte çalışalım,
ama bize, burada nükleer enerji ihale kanununu oylatmayın.
Yapmayın bunu! Dünyanın hiçbir yerinde bir ihale kanunu bu
şekilde geçmemiştir.
Değerli arkadaşlar,
bakın, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu var bunları denetleyen.
Sınırda radyasyonu denetliyor, bir sürü alet koydu. Elbette
orada uzman arkadaşlarımız da var. Daha nükleer enerji
konusunda bir eğitim kurumu ve bir eğitim kanunu yok. Nükleer
enerjide, hiçbir zaman, dünyanın hiçbir yerinde uygulayıcı
kurumla denetleyici kurum aynı değil. Bunların hepsi
TAEKe yüklenmiş. Bu çelişkiyi nasıl ortadan kaldıracaksınız?
Bakanın ona da cevabı var: Canım ne acele ediyorsunuz,
bu kanunu çıkaralım, hemen arkasından denetleme kurumu
kanununu getiriyoruz, onun arkasından da eğitim kurumu
kanununu getiriyoruz. Gülerler insana. Altı ay önce de bunu
söylüyordunuz. Niye getirmediniz beraber görüşelim? Çünkü
hazırlık yok. Çünkü ne yapacağını bilmiyorlar.
Zaten bilselerdi, yirmiye yakın önergelerle üç maddelik geri
dönmeden sonra değişiklik yapmazlardı. Neresinden tutsam
bu Kanunu elimde kalıyor değerli arkadaşlar.
Şimdi, gelelim
gerekliliğine. Sayın Bakan şunun arkasına sığınıyor:
1979da sizin Genel Başkanınız Artık, nükleer enerjiyle
Türkiyenin tanışması lazım. demişti.
Doğru. Sizin tarih bilginiz varsa o tarihte enerjinin üretimine
de bakmalıydınız. Türkiyede yerli enerjinin üretimine
bakarım, Türkiyedeki koşullarda bakarım, nükleer
santral kararını yerli kaynaklar-ithal kaynaklar dengesini
kurduktan sonra gündeme alırım. Ama o gün de söylenen bugün
de söylenen aynıdır. Biz, nükleer teknolojinin ve nükleer
enerjinin geliştirilmesini istiyoruz. Ama Nükleer Santral Kanununun
bugün için Türkiyeye dayatılmasını uygun ve gerekli
bulmuyoruz. İkisi arasındaki ayrımı doğru
yapmak lazım. Bizim kanaatimiz budur. Böylesine her tarafı
dökülen bir kanunu bize niye onaylatacaksınız? Bakın,
kömürde oraya 1.000 megavat koydunuz, Sayın Bakan, niye nükleer
enerjide koyamıyorsunuz?
Bu Kanun çıkarsa
endişemizi size söyleyeyim ve olacağı: Şirketler
öyle başınıza üşüşecek ki, bu ülkeyi küçük küçük
nükleer santrallerle denetimsiz bir hâle getireceksiniz, santral
çöplüğü yapacaksınız. En büyük korkumuz budur.
TAEK Başkanı
dedi ki: Biz bunu açıklamıyoruz. Hakikaten çok büyük baskı
görüyoruz. Bu konuyla ilgilenenler var. Bu da kötüdür. Devlet iradesi
şirketten baskı mı görürmüş? Ben ne oylayacağımı,
ne kadar kapasite olacağını bilmek istiyorum. Orada
teşvikleri yönetmeliğe bırakmışsınız.
Yenilenebilir enerjide teşvik verirken burada alnımızın
damarı çatladı, siz şimdi bir teşviği yönetmeliklere
bırakıyorsunuz. Ben, nükleer enerjide kime nasıl
teşvik vereceğini bilmeyecek miyim? Burada, yenilenebilir
enerji konusunda çok ciddi çalışmalar yaptık birlikte
Sayın Bakan. Dün Devrim yaptık. dediğiniz Yenilenebilir
Enerji Yasasında, yanınızdaki Komisyon Başkanı
olmasaydı hiçbir şey yapamayacaktınız. Onun
sağduyusu bir yere getirdi. Siz, burada, Artı-eksi yüzde
20yle, yedi yıl alım garantisiyle, yenilenebilir enerjide
bir tek kişi yatırım yapamaz. dediğimizde, verdiğimiz
önergeye elinizi hayır kaldırdınız. Ali Babacan
bu koltukların arasında dolaştı, Bu önergeye evet
vermeyin. dedi. O gün yenilenebilir enerjiye inanmayan, o günkü,
rüzgârı kasaba teknolojisi diye adlandıran mantık
nasıl oldu da bugün rüzgârda yatırım için başvuru yapılınca
bunu bir devrim olarak topluma gösteriyor?
Yine de çıkmış
olmasını memnuniyetle karşılıyoruz. Türkiyenin
yenilenebilir enerjide kapasitesini büyütüyor olmasını,
yerli kaynaklarını kullanıyor olmasını, temiz
ve çevreci bir yaklaşımla enerjiye bakmasını saygıyla
karşılıyoruz. Ama, orada, muhalefet partisinin iyi niyetini,
gönüllüğünü ve teşvikini göz ardı etmeyiniz.
Ve siz, Türkiyeye,
Yenilenebilir Enerji Yasasında yedi yılda ısrar ederek,
artı-eksi yüzde 20de ısrar ederek -daha sonra 5,5 euro sente
çıkardınız, birlikte çıkardık- bu ülkeye bir
yıl kaybettirdiniz, bir yıl.
Dün Plan Bütçede
dediniz ki: Rüzgâr esiyor, ama artık es geçmeyecek. Beş
yıldır es geçirttiniz Sayın Bakan, beş yıldır
o rüzgâr esti ve es geçti; neredeydiniz?
Su akar, Türk
bakar sözü artık geride kalacak. dediniz Plan Bütçede. Su aktı,
kim baktı bakmadı bilmiyorum ama, siz arkasından baktınız
Sayın Bakan.
2.750 megavatlık
yatırımımız var, başladık ve bitirdik.
diyorsunuz. Siz bu konuda Türkiyenin ihtiyacını biliyorsunuz,
kaç megavat ihtiyacımız olduğunu biliyorsunuz Sayın
Bakan. Bu ülkenin beş yılda ihtiyacı olan elektrik enerjisi
miktarının yüzde 25i bile değil, yapmayın. Büyümeyi
göz önüne aldığınızda, bu Hükûmetin, yatırımları
teşvik ederek, daha ciddi projeleri gerçekleştirmesi lazımdı.
Zamanı iyi
kullanarak her şeye değinmek istiyorum.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, Sayın Bakan buraya gelecek, yine aynı üslubuyla
Biz devrim yaptık. diyecek. Ben ona bir sözlük armağan edeyim,
devrimin ne demek olduğunu öğrensin. Dün jeotermali anlatırken
bir harita gösterdi, bir de kitap gösterdi. Bu, roman değil arkadaşlar.
diyor, bu, bir bilimsel çalışma. İyi, övünün, iyi yapmışsınız
da, birçok ülke onu seksen yıl önce yaptı. Bu üslupla bize
sunmayın. Jeotermali birlikte çıkardık, madeni birlikte
çıkardık. Birazdan yine anlatacak burada Sayın Bakan,
eminim, bunları güzel anlatıyor. Hani, laf var, icraat
yok derler ya, tam örtüşüyor, ama bir yerde başarılı
buluyorum, kendisini kutlarım; beş yıl enerji politikasını
bu kadar kötü götürüp, yeniden bakan olmayı başardığı
için kendisini kutluyorum.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, rüzgârı anlattım. Jeotermalde de bir kanun
çıkardık, bir de Maden Kanunu çıkardık. Şimdi
arkadaşlar ruhsat sayısını söyleyecek, Otuz bine
yakın ruhsat verdik aramacılıkta. Doğru arkadaşlar,
bu doğru. Artıştan memnuniyet duyuyorum. Bir de işletmeye
bakın, işletmeye geçen ruhsat sayısı beşte
1i; çoğu kum, çakıl, mermer. Ülkenin diğer kaynakları
yok mu? Siz onları sergileyin, bize gerçekçiliğini gösterin.
Değerli arkadaşlar, sıkıntı budur. Rüzgârdaki
kapasite 48 bin megavat diyor. Bu konuşulan süre içerisinde
kaç megavatlık rüzgâr santrali devreye girdi arkadaşlar biliyor
musunuz, sadece 200 megavat. Kara mizah. Şaka gibi. Beş
yıldır bağrılıyor, 200 megavat devreye sokulmuş.
Ama
AHMET BÜYÜKAKKAŞLAR
(Konya) Beş yıldır zam gelmedi..
MUHARREM VARLI
(Adana) Geldi ya zam, senin haberin yok herhâlde.
TACİDAR
SEYHAN (Devamla) Sayın milletvekilim, dinleyin, herhâlde birazdan
söz alacaksınız. Onu da anlatacağım, neden zam gelmediğini.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, biyoetanolde devrim yaptık diyor. Yapmanız
gerekeni
Bir doktor, hasta muayene ettim, diye övünürse, bu da
onun gibi bir şey. Hiçbir şey yapmasaydınız bari! Kapatsaydınız
kurumu! Vursaydınız kilidi! Biyoetanolde KDVyi ayarlayabilirsek
müthiş bir devrim olacak, ekilmedik alan kalmayacak
Biyodizelde
de öyle diyordunuz. Biyodizelde KDVyi, ÖTVyi ayarlayabildiniz
mi? Biyoetanolle bizim gözümüzü parlatıyorsunuz. Sayın
Bakan, bir görünen yanını anlatın, bir de gerçek yanını
anlatın.
Dün, Sayın
İnönüye rahmet diledikten sonra, çok teşekkür ediyoruz,
onu saygıyla andınız Ben İnönüden çok şey
öğrendim. dediniz. Ama, bir şeyi öğrenememişsiniz:
İnönünün en büyük özelliği mütevazı olmasıydı,
yapabildiklerini ve yapamadıklarını direkt söyleyebilmesiydi.
Bunu öğrenmek lazım.
Yaptıklarınız
da var, onu söyleyeceğim: Kömür. Çok ciddi bir, kömürde artış
oldu. Gelecek burada. Ama, değerli arkadaşlar, ödünç kömürle
santral açan Bakan da kendisi. Bunu da hesap etmek lazım. Zamanında
ihale yapmadı, ödünç kömürle santral açtı, üstelik Başbakana
söyletti bunu. Bir yeri bakıma almasaydı oraya taşıyacak
kömürü de yoktu, onu açamıyordu bile. Oradan kömürü taşıyarak
santrali açtı. Bunun dışında Doğal gazı
özelleştireceğim. dedi, onu yapamadı; kontrat devrini
getiren, Rusyadaki firmalara burada devir yapacağı
firmayı seçtiren Bakan da Sayın Hilmi Güler. Bir gecede
İlk müracaat eden iletim hattını kullanır. diye
KARTETe özel yasa çıkarıp, ertesi gün Başbakanın
karşı çıkmasıyla tekriri müzakerede yasayı
geri çeken de bu Hilmi Güler.
AYHAN SEFER ÜSTÜN
(Sakarya) Biraz saygılı ol bu Hilmi Güler ne demek?
TACİDAR
SEYHAN (Devamla) Pekala, buyu çekiyorum, Sayın Hilmi Güler.
Siz de müdahalenizi
daha ölçülü yapın.
Sayıştay
raporunda her şeyi kabul edip, oturduğu yerden hiçbir
şey yapmayan da Sayın Hilmi Güler.
TEDAŞın
özelleştirmesini gündeme getirip, Türkiye Büyük Millet Meclisinden
çıkarıp Bu yasayı siz çıkarıyorsunuz, ama
özelleştiremezsiniz. Türkiyenin verimli kaynaklarını
özelleştirirsiniz, para alamazsınız, güneydoğunun
yükünü kamuya bırakırsınız, maliyet yükseltirsiniz.
dediğimizde karşı çıkan, yasayı çıkaran,
Başbakanın oluruyla bir yıldır yasayı bekleten
de Sayın Hilmi Güler. Böyle bir şey de var. Elbette iyi
şeyler de yaptı. Ama, burada da yapamadım desin. Bizim
söylediğimiz bu. Yapabildiğinizi de söyleyin, yapamadıklarınızı
da söyleyin.
Bakü-Tiflis-Ceyhan
bizim gururumuz., Türkiyeyi bir enerji terminali yapalım.
Başüstüne. Ama, Bakü-Tiflis-Ceyhanda enerji terminali inşaatında
fazla ödenek yapan firma işi bıraktığında parçalara
bölüp, o firmanın makinelerini kullanıp, devletin alacağını
mahsup etmek zorunda kalan Bakan da Sayın Hilmi Güler. Bir santralde
RECEP YILDIRIM
(Sakarya) Konuya gel, konuya.
TACİDAR
SEYHAN (Devamla) Sabrederseniz, hepsi konuyla alakalı, hepsi
elektrik enerjisiyle alakalı. Bir notu da -hepiniz burada konuşacaksınız,
ama, hakikaten dinlemesini bilmek lazım- babamın bir sözünü
yeniden kayıtlara geçirmek istiyorum: Gülmesini bilmeyen
dükkân açmasın, dinlemesini bilmeyen siyaset yapmasın.
derdi. Kayıtlara geçirelim, böyle bir tavır alalım lütfen.
Evet, Güneşi
zapt edeceğiz, güneşin zaptı yakın. dedi Sayın
Bakan. Güneş enerjisini de getirecekmiş nükleerden sonra.
Daha, sona kadar nükleeri konuşacağız. Biz burada,
Başbakanın Basın Danışmanlığının
yaptığı gibi, sadece sizin söylediklerinizi konuşacaksak
vay gele ülkenin hâline. Sizin istedikleriniz konuşulacak,
sizin dedikleriniz yazılacak, enerjiyi temel olarak değerlendirmeyeceğim
Bütün yönleriyle değerlendiriyorum. Ben, Bakanıma güvenmek
isterim. Ben, Bakanımın, 9 maddelik Kanunda Cumhurbaşkanlığı
3 maddeyi gönderdi diye 20 maddesini değiştirirse, bu
işi düzgün yapacağına inanabilir miyim? Niye konuşmayacağım
bunları? Türkiyenin ne kadar ithal enerjiye bağlı olduğunu
biliyor musunuz? Ben nükleer enerjiye bakarken, ithal enerji kaynakları
ile yerli enerji kaynaklarını karşılaştırırım.
Sadece çevreye dayatılmasını da doğru bulmuyorum,
tek sorun çevre değil. İthal kaynaklar almış başını
gidiyor.
Gelip arkadaşlar
diyecek ki: Baz yükü nasıl sağlayacaksınız?
Doğru, baz yük konusundaki görüşünüze katılıyorum
Sayın Bakan, o, görevinizdir. Birçok konuda doğru yaptınız,
onu da söylüyorum. Ama baz yükü sağlamanın tek yolu iki tane
1.000 megavatlık veya 600 megavatlık nükleer santral yapmak
değildir.
Siz önce, ülkenizdeki
akışkan yatak teknolojilerini artırın, kömür santrallerinizi
rehabilite edin, o bacaları çevreye uygun hâle getirin, orada
aldığınız verimle elektrik enerjisi üretimindeki
payını, yerli üretimin payını arttırın,
ondan sonra Türkiye Büyük Millet Meclisinin önüne bunu getirin;
bir yanı da odur.
Deniliyor ki
çevrecilere de: İki bine yakın yüzergezer santral var.
Doğru, iki bine yakın denizaltı geziyor. Yanlış.
Çünkü, onun, bununla hiçbir alakası yok, o denizaltılar savaş
için geziyor, o denizaltılar insan öldürmek için geziyor. Deniliyor
ki: Dünyada dört yüz yetmiş dört tane nükleer santral var, yerleşik
santral var. Doğru. Ama, o santrallerin büyük bir çoğunluğu
sadece nükleer silah üretmek için yapıldı. Şimdi
şimdi nükleer enerji için santraller yapılıyor. Ülkenin
enerji çeşitliliğine ihtiyaç var. diyorlar. Doğru.
Ama, akut hale geldi, enerji sıkıntımız var, bu enerjiyi
nereden giderecektiniz? Nükleerden. Beş yıl içerisinde
yapacağız. Yanlış, çünkü, altı yıla kadar,
Japonyada, birçok parça için sıra veriliyor. Çünkü, birçok
nükleer enerji santrali yenilenme dönemine girdi. Onların siparişleri
de bekliyor. Çevrecidir. Doğru, havaya salınım gazları
çok az. Yanlış, çünkü, dünyada iki büyük patlama oldu ikisi
de insan hatasından. Hepsinin doğru ve yanlışı
var. Bir yanını söylüyorsunuz, bir yanı kalıyor.
Nasıl yapacağız bu işi? Biz, her ikisini de söylüyoruz.
Sayın Bakan, iyi düşünün ve bu Yasayı geri çekin. Bu
Yasa, Türkiyenin önüne daha büyük sorunlar açacaktır.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Seyhan, bir dakika süre veriyorum. Lütfen konuşmanızı
tamamlar mısınız .
TACİDAR
SEYHAN (Devamla) Çok teşekkür ederim.
Bir şeye daha
değinmek istiyorum. Diyorlar ki -Sayın Bakanın konuşmasından
alıntı yapıyorum- Türkiyede uranyumumuz var.
İnşallah, bundan sonra da aramalarımız devam ediyor,
uranyum bulacağız. Türkiyede uranyum miktarı bir
nükleer santralin ömrü kadardır, ikincisi için yok. En kötüsü,
biz, Türkiyedeki uranyumu yakıt teknolojisine dönüştüremiyoruz.
Böyle bir teknolojiye sahip değiliz. Yakıt teknolojisi
de dışarıdan, atık teknolojisi de dışarıdan
değerli arkadaşlar. E, biz, bunu, çevreci olarak sunuyoruz, atığı
da değerli. Doğru, atığı da değerli. Niçin
değerli olduğunu bütün arkadaşlarım biliyor.
Ama, henüz, dünyada, defnedilmiş bir tane atık yok. Teknoloji
gelişiyor, hepsi reaktörlerin içerisinde geçici olarak soğutuluyor.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Seyhan.
Söz sırası
Demokratik Toplum
KAMER GENÇ (Tunceli)
Müsaade ederseniz, usulle ilgili bir şey söyleyeyim.
Şimdi, Anayasanın
89uncu maddesinde Cumhurbaşkanınca kısmen uygun bulunmama
durumunda, Türkiye Büyük Millet Meclisi sadece uygun bulunmayan
maddeleri görüşebilir. Bakın,
sadece uygun görülmeyen
maddeleri
BAŞKAN Bunu
izah ettik herhâlde. Oylamasını da yaptık, geçirdik, kabul
edildi.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Okuma yazması olan herkes bunu bilir.
BAŞKAN
Sonradan mı aklınız başınıza geldi?
KAMER GENÇ (Tunceli)
Bir saniye efendim, söyleyeyim ben. Şimdi aklıma geldi.
BAŞKAN
Baştan itiraz etseydiniz buna.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Anayasa burada, Anayasayı uygulamak zorundasınız.
BAŞKAN Anlaşılmıştır
Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Anayasaya aykırı konuşma yapmak olmaz, herkes bunu
bilir,
sadece uygun bulunmayan maddeleri görüşebilir.
BAŞKAN Meramınız
anlaşılmıştır, teşekkür ederim.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Başkan olarak Anayasayı uygulamak zorundasınız.
Anayasaya aykırı hareket edemezsiniz. Anayasayı
ayaklar altına alırsak
BAŞKAN Demokratik
Toplum Partisi Grubu adına, Iğdır Milletvekili Sayın
Pervin Buldan.
Buyurun Sayın
Buldan. (DTP sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi
dakikadır Sayın Buldan.
DTP GRUBU ADINA
PERVİN BULDAN (Iğdır) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 8.5.2007 tarihli ve 5654 Sayılı Nükleer
Güç Santrallarının Kurulması ve İşletilmesi
ile Enerji Satışına İlişkin Kanun hakkında
DTP Grubunun görüşlerini sunmak üzere huzurlarınızda
bulunmaktayım. Konuşmama başlamadan önce yüce Divanı
ve siz değerli milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.
Elli yıldır
elektrik enerjisi üretiminde kullanılmaya başlanan nükleer
enerjinin, geçirdiğimiz bu süre zarfı içerisinde ne kadar
pahalı, ne kadar kontrol edilmesi güç ve yaşanılan nükleer
felaketler sonucu ne kadar tehlikeli bir enerji kaynağı
olduğu da, Çernobil örneğinde de olduğu gibi, insanlık
tarafından acı bir deneyimle anlaşılmıştır.
Dünyada nükleer
enerjinin öncü ülkeleri, nükleer enerjiden kurtulmaya çalışır
ve ard arda kapatma kararları alırken, 1970li yıllardan
beri kamuoyunun sürekli uyararak karşı çıktığı
ve ancak, hemen tüm enerji bakanlarının peşinden
koştuğu, enerji politikalarının en sorunlu örneği
olan nükleer santrallerin veto edilmesine karşın, Nükleer
Santral Yasa Tasarısıyla beraber acilen ve tekrar gündeme
getirilmesi çok düşündürücüdür.
Enerji Bakanı
Sayın Hilmi Güler her konuşmasında daha önce yapılan
ihale süreçlerindeki hataların tekrarlanmayacağını
ifade ediyor. Demek ki, önceki hükûmetler söz konusu hatalarla, her
şeye rağmen ihale yapmayı başarabilselerdi, bugün
pek muhtemelen nükleer santral ihalesinde yapılan yolsuzlukları
incelemeye ve projeyi iptal ettirmeye, hatta milyarlarca dolar
tazminat ödememek için tahkime gitmeye mecbur olacaktık. Geçmişte
yapılan hataların ne kadar vahim olduğunu değerlendirebilirsek,
bugün de aynı hataların devam edip etmediğini kolaylıkla
görebiliriz. Yapılan hataların ne boyutta olduğu,
bizatihi ihale sürecinde yer almış uzmanlar tarafından
ortaya konarak kamuoyuna ulaştırılmıştır.
İhale, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı kurallarına
göre hazırlanmadığı
Zararları konusunda
kamuoyu yeteri kadar uyarılmamıştır.
Nitekim, nükleer
santraller, teknik, ekonomik, güvenlik, işletme, personel seçimi,
çalışma yöntemleri, idari yapı, üçüncü şahıs
yükümlülükleri, proje yönetimi gibi pek çok açıdan konvansiyonel
termik santrallerden önemli farklılıklar göstermektedir.
Merkezi Viyanada
bulunan Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı, nükleer teknolojiye
yeni girmek isteyen ülkeler için, bu konuda dünyadaki diğer ülkelerin
tecrübelerini ve uzmanların görüşlerini yansıtan
teknik raporlar dizisi hazırlamıştır. Nükleer
teknolojiye girmek isteyen ülkeler bu kılavuzları kullanmaktadırlar.
Öncelikle,
1993 yılından itibaren başlayan ve 1997-2000 yılları
arasında gerçekleşen ihale sürecinde, ilgili yönetici
kademelerince Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı kılavuzlarındaki
bilgiler ve tavsiyeler ışığında bir yapılanma
gerçekleştirilememiş ve nükleer teknolojinin doğasına
uygun yöntemler izlenmemiştir. Bundan dolayı ortaya
çıkan sorunlardan bazılarını kısaca özetlemek
gerekirse: Çalışmalara, insan kaynaklarının geliştirilmesi,
yerli sanayi altyapısının hazır hâle getirilmesi,
mali ve yasal altyapının hazır hâle getirilmesi vesaire
gibi nükleer enerji açısından önem taşıyan birçok
hususu içeren bir nükleer enerji programı olarak değil, basit
bir nükleer santral ihalesi gözüyle bakılmıştır.
Üçüncü ihalede
teklif değerlendirme çalışmaları, ilgili yönetici
kademelerince Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı tavsiyeleri
ışığında değil, aynen Türkiyede yıllardan
beri konvansiyonel santrallerinde uygulandığı
şekliyle gerçekleştirilmeye çalışılmıştır.
Nükleer teknolojinin doğasına uymayan bu uygulama,
sağlıksız bir değerlendirme ortamının
doğmasına sebep olmuş, ihale değerlendirme çalışmalarını
gereksiz yere uzatmış ve hatta bazı durumlarda çıkmaza
girmesine neden olmuştur. Örneğin, tekliflerde açık
olmayan güvenlik, lisanslama, idari, ticari ve teknik hususlarla
ilgili sorular teklif sahiplerine sorulamamış ve onlardan
açıklama talep edilememiştir.
1993 yılında
başlatılan üçüncü nükleer santral proje çalışmaları
sırasında, nükleer teknolojinin doğasına uygun
bir organigram çerçevesinde yapılanmaya gidilmemiştir.
Sağlıklı bir organigramda, bu organigramı
oluşturan pozisyonların görev tanımları ve o konumda
çalışması beklenen kişilerde aranacak özelliklerin
çok iyi tanımlanmış olması gerekmektedir. Boş
pozisyonların bu tanımlara uygun olacak şekilde personel
seçilmesi suretiyle doldurulması gerekmektedir. Ayrıca,
personele verilmesi gereken mesleki eğitim de söz konusu görev
tanımlarından ortaya çıkacaktır.
1993 yılından
projenin sonuçlanmasına değin, yukarıda belirtildiği
şekilde sağlıklı bir organigramın bulunmaması,
proje personelinin seçimi ve eğitiminin çok sağlıksız
bir şekilde gerçekleşmesine neden olmuştur. 1993
yılında tekrar başlayan nükleer santral çalışmalarında
proje yönetimine önem verilmediği gözlenmiştir.
Proje yönetimi,
projenin kapsamı içindeki planlama, organize etme, koordinasyon,
icra ve kontrol faaliyetlerinin bütünüdür. İyi bir proje yönetiminden
anlaşılması gereken, kaynakların uygun zamanlarda,
ekonomik ve istenilen kalite gereklerine uygun olarak sağlanması
ve kullanılmasıdır. Geriye dönüp hataları yok etme
olanağı bulunmadığından, proje yönetiminde
işe girişmeden önce çok detaylı bir planlama çalışması
yapmak zorunludur. Gelişmiş ülkelerde ve ülkemizdeki birçok
özel sektör kuruluşunda proje yönetimi yöntemleri küçük çaplı
projelerde bile sıkça kullanılmaktadır. Ancak, kredi
maliyetleriyle birlikte 4-5 milyar dolar civarında bir maliyeti
olacağı düşünülen Türkiyenin en büyük projesinin
her aşamasında uygulanması zorunlu proje yönetiminin,
maalesef, hiçbir tekniği uygulanmamıştır. Geçmişte
belirli bir nükleer santral tipinin savunucusu olarak bilinen bazı
kişiler, hazırladıkları taraflı raporlar ve
basın açıklamalarıyla, karar mercilerini yanlış
yönlendirmişler, proje çalışmalarının zarar
görmesine sebep olmuşlardır.
Maalesef, bizde
hâlen devam eden söz konusu hataların yanı sıra, daha
önce nükleer santral kurmuş, tecrübeli, gelişmiş ülkelerde
de birçok ciddi hata ve sorun yaşanıyor. Avrupada on
beş yıl sonra kurulmaya çalışılan tek nükleer
santral olan Finlandiyadaki Olkiluoto Santrali 4 milyar dolara
mal olacaktı. Yapımcı firma Fransız Areva, on sekiz
aylık erteleme nedeniyle şimdiden 1 milyar dolar daha istiyor.
Ayrıca, Arevanın ortağı Siemens milyarlarca dolar
zarara uğradığını açıklamıştır.
İnşaat bitinceye kadar kim bilir daha kaç erteleme olacak,
faturaya kaç milyar dolar daha eklenecektir?
Gündeme pek getirilmeyen
veya basitçe geçiştirilen bir başka önemli hata da nükleer
santrallerin ömrü bitince başımıza ne boyutta bir bela
olacağının hâlâ bilinmemesidir. Çünkü, uzun karar alma
süreci, pahalı proje, lisans, finans, imalat, işletme süreci
dışında asıl nükleer santralleri devreden çıkarmak
ve sökmek daha da pahalı bir iştir. Teknolojinin emekleme
döneminde, radyoaktif atık yöntemi tekniklerinin gelişmediği
bir aşamada inşa edilip işletilmiş olan bu tesislerin
tahminlerin ötesinde kirlenmeye yol açtığı anlaşılıyor.
Örneğin, İngilteredeki yirmi kadar tesis için kapatılma
ve çevre temizliği faturasının 100 milyar doları
bulacağı sanılmakta ve belirtmek gerekir ki, nükleer
atıkların en az üç yüz yıllık ömrü olduğu düşünüldüğünde
hiçbir bürokratın bu sonuca kefil olmaması gerekmektedir.
Nükleer santrallerin
ortaya çıkardığı sonuçlara baktığımızda
hiçbir nükleerci bilim insanı, uzmanı, teknokrat ve siyasi
ülkemiz için nükleer santrallerin en ucuz, temiz, zorunlu, hızlı
çözüm olduğunu, altyapımızın hazır ve yeterli
olduğunu söyleyemez, söylese de artık inandırıcı
olamaz.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Amerika Birleşik
Devletlerindeki nükleer santral yapımları en az on
beş yıl, Arjantin ve Brezilyadaki son nükleer santral yapımları
ise yirmi beş-yirmi altı yıl sürmüştür. Kırk
yıldır nükleer santral ihalesini yapamamış,
şartnamesini bile kendi hazırlayamayan, ihalesinin kaç
kere iptal edildiği bilinmeyen, ekonomik güvensizliklerin,
belirsizliklerin, krizlerin kronikleştiği, yolsuzlukların
en üst boyutta olduğu, dış borcu en fazla olan bir ülkede
altı yedi yılda nasıl hızlandırılmış
nükleer santraller kurulacaktır? Daha endüstrisindeki tehlikeli
atık miktarını bilmeyen ve yüzde 1ini bile toplayamayan,
radyoaktif röntgen cihazını kontrol edemeyen, nükleer santral
kurulması için Türkiye Atom Enerjisi Kurumu ve Enerji Piyasası
Düzenleme Kurumu mevzuatı hazır olmayan, hazinesinin
hâlâ garanti vermediği, yer lisansının hazır olmadığı,
daha önceki hükûmetlerin alım garantisini eleştiren, ancak
nükleer santral için aynı yöntemi kabul eden, ihalesiz ve şaibeli
bir sipariş verilebileceği kuşkusu şimdiden
oluşmuştur.
Özelleştirmelerin,
serbestleştirmenin başarısız olduğu, Yüce
Divanların, lisans iptallerinin yaşandığı
bir enerji piyasasında, normalde on beş-yirmi yıllık
bir süreç gerektiren ve en az 15 milyar doları bulabilecek aç
adet nükleer santrali ne devlet ne özel sektör ne de ikisi birlikte yatırım
yapıp kuramaz.
Maalesef, iki
hata hiçbir zaman bir doğru yapmaz. Doğal gaz petrol bağımlılığından
ve lobisinden kaçalım derken, nükleer lobinin tuzağına
düşülüyor. Enerji Bakanlığının, 2020 yılında
enerji bakımından dışa bağımlılık
oranımızın yüzde 75 olacağı, acilen enerji çeşitliliğine
gidilmesi gerektiği, enerji fiyatlarının sürekli
arttığı, fosil kaynakların sonda olduğu, enerji
güvenliği gibi nedenlerle nükleer enerjiye yeşil
ışık yakması hem de kalıcı çözüm olarak değerlendirmesi
çok yanlış bir mantıktır.
Doğal gaz,
petrol dışa bağımlı da, anahtar teslim nükleer
teknoloji ve uranyum içe mi bağlıdır? Fosil kaynaklar
tükeniyor da uranyum tükenmiyor mu? Petrol ve doğal gazda krizler
yaşanıyorsa, fiyatları artıyorsa, yakın gelecekte
uranyumda ya da zenginleştirilme işleminde kriz yaşanmayacağının,
uranyum fiyatının artmayacağının, ambargo
uygulanmayacağının garantisini kim verebilir?
İranın
bugün başına gelenler, yarın Türkiyenin de başına
gelebilecektir. Türkiyenin nükleer bir maceraya girmesi, Ortadoğuda
yeni bir nükleer yarış başlatabilecektir. Pandoranın
kutusu açılabilecektir, açılmıştır da. Bütün
İslâm, Arap ve Ortadoğu ülkeleri nükleer maceraya sürüklenmek
üzeredirler.
2009 yılında
oluşması beklenen elektrik açığının kapatılması
için nükleer santral kurulmasının gündemde tutulduğu,
zorunlu ve acil olduğu söylemi de artık inandırıcı
değildir. Çünkü, bu ülkenin insanları acilen nükleer santral
yapılmazsa karanlıkta kalacağız masalını
kırk yıldır çok dinledi. Ayrıca, Dünya Enerji Komisyonu
Türk Millî Komitesinin İnternet sitesinde yayımlanan
23/03/2006 tarihli açıklamada Birincil kaynaklarımız
artan elektrik enerjisi talebini karşılamada yüksek senaryoda
2025 yılına, düşük senaryoda ise 2030 yılına
kadar yeterli görülmektedir. Görülüyor ki, birincil kaynaklar yönünden
elektrik enerjisi üretiminde nükleer santrallere çok acil ihtiyacımız
bulunmamaktadır. denilmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Enerji Bakanı
ısrarla Para, yazı da tura da gelse, hatta, dik de dursa nükleer
santrali kuracağız. Nükleer enerji tercih değil, zorunluluktur.
Nükleer santral yapımı bizim için âdeta bir namus meselesi oldu. demektedir. Oysa,
şu anda dünyada yalnızca otuz bir ülkede nükleer santral
var, geri kalan yüz yetmişten fazla ülke ise nükleersiz olarak
yollarına devam ediyor.
Uluslararası
Enerji Ajansı tarafından yapılan ve 2030 yılına
kadar olan dönemi kapsayan ve en son enerji raporlarında da dünyadaki
nükleer enerjinin toplam elektrik üretimindeki payının
2000de yüzde 17 iken, 2030da yüzde 9a düşeceği ve günümüzde
mevcut reaktörlerin yaklaşık yüzde 40ının 2030a
kadar ekonomik ve teknolojik ömrünü dolduracağı öngörülmektedir.
Nükleer enerji, misyonunu ve miadını başta İsveç,
İtalya, Almanya, İspanya, Avusturya gibi Avrupa ülkeleri
olmak üzere gelişmiş ülkelerde tamamlamıştır.
Ancak, özellikle Bush ve Blair tarafından yoğun bir lobi propagandası
ile nükleer rönesans, iklim değişikliğine çözüm olarak
nükleer santraller yeniden canlandırılmaya çalışılmaktadır.
2050 yılına
kadar karbondioksit salınımını önemli ölçüde
azaltmak için Amerika Birleşik Devletleri MIT Üniversitesi nükleer
enerji uzmanlarına göre 1.500 gigabyte elektrik gücünde, yani
şimdiki nükleer santrallerin beş altı katı nükleer
santral gerekiyor. Evet, nükleer santraller karbondioksit üretmiyor.
Ancak, uranyum madeninin çıkartılmasından zenginleştirilmesine
ve yüz binlerce yıl etkisi devam eden radyoaktif atıkların,
sızıntılardan, soğutma suyundan ve kazalardan
sonra yayılan radyasyonun etkisiyle milyonlarca insanın,
doğanın kirlenmesine, yok olmasına neden olabilecek
bir risk taşıyor. Bu çözüm ve hesaplar ancak ve ancak mevcut
ve yaşanacak muhtemel sorunları daha da artıracaktır.
Sonuç olarak,
nükleer santraller ve diğer fosil enerji kaynakları çok büyük
ve geri dönülmez bir çevre kirliliği, risk ve toplumsal maliyet
yaratmaktadır. Ayrıca, nükleer enerjinin sorunlu, finansman,
yatırım, işletim, söküm maliyetleri açısından
en pahalı, yakıt ve teknoloji olarak dışa bağımlı
oluşu, hâlâ çözülemeyen radyoaktif atık sorunu, ekolojik
dengeyi bozması nedeniyle ve üretim güvenilirliği
açısından da en tehlikeli enerji üretim teknolojisi olduğu
yaşanmış, anlaşılmış ve kabul edilmiştir.
Bu gerçeklerden
yola çıkarak, ülkemizin enerji politikasının yeniden
şekillendirilmeye çalışıldığı, özellikle
enerji sektörümüzün yeniden yapılandırıldığı
bu süreçte önceliklerimizi ve tercihlerimizi, artık, nükleer
enerji ve fosil enerji kaynakları yerine, yerli, ucuz, bol, temiz,
çevreci, yenilenebilir, planlı, verimli, etkin, istikrarlı,
bağımsız, doğru ve üretim, iletim ve dağıtım
altyapısı iyileştirilmiş enerji kullanımının
sağlanması olarak değiştirmeliyiz.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 22 Temmuz genel seçimleri
öncesi, dört yıldır elektriğe zam yapmadıklarını
iddia eden AKP Hükûmeti, bir süredir elektriğe zammı konuşuyor.
Enerji Bakanı tarafından çeşitli basın organlarında
da yer bulan elektrik zammı talebi, en son, Devlet Bakanı Mehmet
Şimşek tarafından, elektrik fiyatlarına maliyetleri
karşılayacak oranda zam yapılacağı ve 2008in
ilk yarısında otomatik fiyat sistemine geçileceği
ifade edilerek karşılandı. Üç adımda özetlenen yeni
stratejilerinin birinci adımı elektrik zammı, ikincisi
otomatik fiyat ödemesi ve üçüncüsü ise arz güvenliğinin
sağlanması için sektöre yatırımların çekilmesi
olarak özetleniyor. Bu gelişmeler yaşanırken nükleer
yasa Meclis gündemine geliyor. Şimdi bütün bunlar tesadüf olamaz.
Türkiyenin elektrik enerjisiyle ilgili daha başka sorunları
çözülmeden, karşımıza nükleer santral sorunu çıkarılmaktadır.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
PERVİN BULDAN
(Devamla) Bitiriyorum Başkan.
Her zaman belirttiğimiz
ve yukarıda da açık şekilde gösterdiğimiz üzere,
enerji krizi değil, enerjide yönetim krizi vardır. Bugün
enerjinin, doğru, planlı ve adil yürütülmesi üzerine bir politik
hattın değil, bunun yerine, serbestleşme ve özelleştirme
üzerine kurulu bir politik hattın hâkim kılındığı
görülmektedir.
Mayıs
2007de Avrupa Parlamentosu tarafından kamuoyuna açıklanan
Arta Kalan Risk Raporu, Çernobil sonrasında dünya kamuoyuyla
gereğince paylaşılmayan kazaların bir dökümünü
sunmaktadır. Bilim insanları ve araştırma enstitüleri
müdürlerinden oluşan bir heyet tarafından kaleme alınan
rapor, nükleer santrallerdeki kazaların istisnai olmadığını,
hatta vakayi adiyeden sayılması gerektiğini gözler
önüne sermiştir ve 9 ülkeden nükleer santrallerde 16 kaza dile
getirilmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; içinden geçtiğimiz
çağı ülkemiz açısından yaşanılabilir
kılmak, ancak tahakküm ve sömürü ilişkilerini reddeden,
dayanışmacı, eşitlikçi bir toplum yaratma politikasıyla
mümkün olacaktır.
Teşekkür
ederim. (DTP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Buldan.
Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Oktay Vural.
Buyurun Sayın
Vural. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi
dakikadır.
MHP GRUBU ADINA
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri;
Nükleer Güç Santrallerinin Kurulması ve İşletilmesi
ile Enerji Satışına İlişkin Usul ve Esasların
Belirlenmesine İlişkin Kanun Tasarısı üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisinin görüş ve düşüncelerini
paylaşmak istiyorum.
Tabii, bu Meclis
zemininde Enerji Bakanlığının işlemleri, faaliyetleri
konusunda daha çok konuşacağız; neler yapıldı,
neler edildi, ne eksiklikleri var. Ama, şüphesiz, bu çerçevede,
henüz daha dün Avrupa Birliği İlerleme Raporu ki AKPnin
uyum konusunda çok önem gösterdiği bu İlerleme Raporunda
enerjiyle ilgili birkaç tespiti ve eleştirileri kendilerinin
ağzıyla iletmek istiyorum. Bundan sonra daha söyleyecek
çok işimiz var tabii.
Arz güvenliği
konusunda ilerleme kaydedilmemiştir, sınırlı
ilerleme kaydedilmiştir. İç enerji piyasası konusunda
dağıtımla ilgili kararlar alınmamıştır.
Petrol stokları AB yöntemlerine göre hesaplanmamaktadır.
Kaçak kullanım ve teknik kayıplar devam etmektedir. Nükleer
enerji ve radyasyondan korunma alanında uygulamaya dair yeni
yönetmelikler kabul edilmiştir. Avrupa Birliği uyum çerçevesinde,
bu alanda yasal çerçeve tamamlanmamıştır. Türkiye,
Kullanılmış Yakıt İdaresi Güvenliği ve
Radyoaktif Atıkların İdaresi Güvenliğine Dair
Birleşik Konvansiyona taraf olmamıştır. Düzenleyici
kurumların bağımsızlıklarının ve kapasitelerinin
güçlendirilmesi gerekmektedir.
İşte,
enerji konusunda ortaya konulan tablo, arz güvenliği, düzenleyici
kurumların durumu ve özellikle dağıtım şirketleri
vasıtasıyla bir enerji piyasasının oluşması
konusundaki son raporda belirlenen hususlar. Tabii, daha sonra,
bütün bunlara, Mavi Akıma, KARTETe, yap-işlet-devretlerle
ilgili uygulamalara, enerji fonu katkı payıyla ilgili
hususlara daha çok değineceğiz. Bu konularda Milliyetçi
Hareket Partisinin görüş ve düşüncelerini elbette ortaya
koyacağız. Ama, öncelikli olarak, tabii nükleer güç santralleriyle
ilgili bu Kanun çerçevesinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
olarak nasıl baktığımızı sizlerle paylaşmak
istiyorum.
Öncelikle, Türkiyenin
nükleer enerjiye geçmesi gereği çok açık. Maalesef, Türkiye,
70lerde nükleer güce, enerjiye geçmek için adım attı, sonuç
yok; 80lerde adım attı, sonuç yok; 90larda adım attı,
sonuç yok. Netice itibarıyla, bugün geldiğimiz 2000lerde
adım var mı? İşte, bu bir adım mı, değil
mi, birazdan tartışacağız. Ama, her şeyden önce
şunu ifade etmeliyim ki, AKPnin Parti Programında
açıkçası aynen şöyle söylüyor: Dışa bağımlı
doğal gazın kullanıldığı enerji santrallerine
alternatif veya ikame yatırım olarak gerekli güvenlik,
çevre koruma önlemleri alınmak suretiyle nükleer enerji santralleri
kurulacaktır. AKPnin Parti Programı. Beş yıldan
bu yana yapıldı mı? Yapılmadı. Yapılacak
mı? Birazdan sonucu göreceğiz elbette. Ama, bu, işte,
AKPnin Parti Programında olan hususlar. Seçim Beyannamesinde
de yer almış. 22 Temmuz Seçim Beyannamesinde de yer alan hususlar
var: Bununla ilgili hukuki düzenlemeyi hızla sonuçlandıracağız.
diye ifade ediyor nükleer enerjinin kaynaklarımız arasında
yer alması için. Ancak, tabiatıyla, bunun bir adım olmasını
biz umut ediyoruz.
Şimdi, elimizde
bir Kanun var. Değerli arkadaşlarım, bu Kanunun amacı
nedir? Yani, vatandaşlarımıza, bütün illerden gelen
milletvekillerimiz, Türkiyenin milletvekili olan değerli
arkadaşlarımız bir Kanun çıkarıyoruz. Bu Kanunun
amacı nedir? Yani, bu Kanunun amacı, değerli arkadaşlarım,
ne olmalıdır? Şimdi, Türkiyenin enerjiyle ilgili
arz güvenliğini sağlayacak, katkı sağlayacak bir
program mı karşımızdadır? Arz güvenliğini
temin edecek bir program mı? Burada bir program gözükmüyor.
Şimdi, bugün ihale edilecek, kaç megavat ihale edileceği
bilinmeyen bir hususun enerji arz güvenliğine ne şekilde
katkı sağlayacağını bile bilmiyoruz. Çünkü
Türkiyede, ekonomik açıdan, Türkiyenin gelişmesi
açısından, bir arz güvenliğini sağlaması lazım.
Arz güvenliğine bir katkı sağlayacak mı? Doğrusu,
bunu bilemiyoruz, çünkü hangi miktarda yapılacak? Türkiyenin
yüzde 3lük, 4lük bir nükleer enerjiyle karşılaşması,
gerçekten, arz güvenliği için bir katkı mıdır? Arz
güvenliği dediğiniz zaman, nükleer enerji, jeotermal, yenilenebilir
enerji, doğal gaz, petrol hangi oranlarda olmalıdır ki
gerçekten attığınız adım bu arz güvenliğini
sağlasın. Çok ciddi bir adımdır diyelim. Bu belli değil
bir kere. Yani böyle bir perspektif var mı, yok mu, açıkçası
onu da bilmiyoruz.
Peki, Türkiyenin
talebinin karşılanması noktasında getirilen
nükleer enerji gerçekten bir çözüm müdür? Hayır, kısa vadeli
bir çözüm değil. Bununla ilgili, biliyorsunuz, yatırımın
altı yedi yıl süreceğini dikkate aldığımız
zaman, ocak ayında Dünya Bankasıyla yapılan çalıştayda
Türkiyenin enerji darboğazına gireceği bütün rakamlarla
ortaya kondu. Hatta, Sayın Bakanın, enerji kesintilerini
görüşmek üzere de bürokratlarla toplantı yaptığını
biliyoruz. Peki, Türkiye, bu kadar kısa vadeli, kısa vadeli
sorunları çözmek için enerji yatırımlarını
planlayabilir mi? Enerji yatırımları orta-uzun vadeli
yatırımlardır. Günübirlik yatırım olur mu!
Türkiyenin karşısında enerji sıkıntısı
var, doğal gaz yatırımlarını dayat, ithalatı
dayat; ondan sonra, Türkiyede yine enerji sıkıntısı
var, mobil santrallere yönlendir, maliyeti millet ödesin! Şimdi
de Türkiyenin enerji talebiyle ilgili sıkıntı var.
Nükleer enerji bir çözüm mü? Hayır, kısa vadeli bir çözüm değil.
2008 yılında kesintilerin olacağı açıkça ifade
ediliyor. Şimdi, bütün bunları dikkate aldığımız
zaman, enerji kaynaklarını çeşitlendirmek açısından
acaba bir amacı var mı, hedefi var mı? Enerji kaynaklarımızı
çeşitlendirmek demek, dengeli bir enerji politikası
oluşturmak demektir.
Değerli arkadaşlarım,
bugün, Türkiye, maalesef, petrole bağımlı bir ülkedir,
dışa bağımlı bir ülkedir. Bu dışa bağımlı
bir ülkede, nükleer enerjinin, gerçekten, enerji kaynaklarımızı
çeşitlendirmek amacıyla bir programla konulmadığını
da görüyoruz. Yani bu, bir çeşni gibi bir şey. Oysa Türkiyenin
enerji politikasını belirlerken, bu, dengeli enerji politikasının
bir unsuru olarak getirilmeliydi. Burada hiç böyle bir şey söz
konusu değil. Bakın, bu Kanunun amacında ne yazıyor
biliyor musunuz: Enerji plan ve politikalarına uygun biçimde
Değerli
milletvekilleri, enerji planını biliyor musunuz nedir?
Nedir plan? Hangi plan? Hangi plan? Yani, kalkınma planı
mı? Nedir, ne planı?
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(İstanbul) Pilavdan bahsediyor!
OKTAY VURAL (Devamla)
- Yani, böyle bir plan yok ki ya da bir kanun
Bir plana uymak amacıyla,
bürokratların ve Bakanlığın hazırladığı
plana uymak amacıyla değil, kanunun amacına uygun plan
yaparsınız siz, plan amacı için kanun çıkartılmaz.
Bilmiyoruz, hangi plan, bana bir getirin. Bu planınız nedir?
Şimdi, nükleer
enerjiyle ilgili getirilen bu Kanunun amacı itibarıyla,
arz güvenliği, talebin karşılanması, enerjinin
çeşitlendirilmesi amacıyla, açıkçası, hiçbir
ilişkisini görmedik. Sadece, bu, nükleer güç santralinin kurulması,
işletilmesi, bir ihale yönetmeliği.
Şimdi, değerli
arkadaşlarım, kime veriyorsanız verin, ne yapıyorsanız
yapın mevcut kanunlar çerçevesinde, ama bizi, Meclisi ilgilendiren
husus nedir? Getirdiğiniz bu nükleer güç santralleri benim
enerji güvenliğime katkı sağlayacak mı, enerjimi
çeşitlendirecek mi? Bunun ötesinde, nükleer teknolojiyi
sağlayacak birtakım tedbirleriniz var mı? Güdümlü projelerle
nükleer teknolojiye geçmemizi sağlayacak mısınız?
Bu Kanunun amacında, enerji güvenliği olmadığı
gibi, teknolojik güvenlik de yok. Son derece önemli, nükleer teknolojiyle
ilgili, nükleer enerjiyle ilgili bir Kanun çıkartıyoruz,
bu Kanunun amacında güvenlik yok.
Değerli arkadaşlarım,
oysa, nükleer teknoloji konusunda dünya büyük standartları
gündeme getirmiş, çok önemli tartışma alanları
hâline gelmiş. Böyle tartışmalı olan bir hususta,
bizim çıkartacağımız Kanunda, bu ülkenin vatandaşlarına,
bu ülkenin kaynaklarına yönelik bir riski dikkate aldığımızı
belirtmemiz gerekmiyor mu? Niçin çıkartıyoruz bu Kanunu?
Kamusal menfaatimiz nedir? Bunu soruyorum ben.
MEHMET ŞANDIR
(Mersin) Çevre duyarlılığı.
OKTAY VURAL (Devamla)
- Kimin için? Çevreyi dikkate almayan, güvenliği dikkate almayacak
şekilde bir yaklaşım tarzını milletimiz kabul
ediyor mu? Etmez. Sadece, milletimizle ilgili değil ki. Uluslararası
Atom Enerjisi Kurumu dahi bu teknolojinin uluslararası güvenliğini
dikkate alacak şekilde standartları oluşturmuş.
Şimdi, biz
burada -Kanunu çıkartırken- kurulması, işletilmesiyle
ilgili kanun çıkartıyoruz. Bunu kim çıkartacaksa yapsın.
TEAŞı var, EÜAŞı
var, TETAŞı var, kim yapacaksa yapsın. Bu Kanunu, o
zaman, bu ulusal ve millî amaçlarımız yoksa ne için çıkarttığımız
konusu müphemdir. Elbette biz nükleer güç santralinin kurulmasını
istiyoruz, hukuki bir çerçeveye oturtulmasını istiyoruz,
ama bu hukuki çerçeveyi oluştururken bu ülkenin geleceğini
düşünerek adım atmak gerekmektedir. Şimdi, nükleer
enerji gibi son derece önemli bir kanuna bir de siz kalkın, gidin,
kömürle ilgili redevans karşılığı, işte,
kömürden elektrik üretimini gelin, koyun yani. Bu nasıl gayriciddi
bir iş! Olabilir mi değerli arkadaşlarım! Elimizi
vicdanımıza koyalım. Getirecekseniz başka kanuna
koyun. Olmaz böyle bir şey! Yani, nükleer enerji -düşünün,
nükleer enerji- son derece önemli uluslararası problemler doğuran
Günümüzde İranın başına gelen, El Baradeyin
oraya gitmelerinin sebeplerini dikkate alın. Bizim çıkarttığımız
kanunda kömürle nükleer, geçici madde
Nereye geçici? Neyin geçicisi
bu, bana söyler misiniz? Bu Kanun uygulandığı zaman geçici
madde öyle mi? Bu Kanunla ne alakası var bunun? Yapmayın,
etmeyin! Şimdi, hep böyle çok önemli konuları gündeme getirip
bu önemli konuların altına bir şeyleri sıkıştırmak,
gerçekten bizim milletvekili olarak bu kürsüden ya da oradan değerlendirme
yapmamızı gerektiren hususlar değil.
Sayın Bakan,
istiyorsanız bu konuyla ilgili yeni kanun getirin. Şunu
da şuraya bir sıkıştıralım
Bunlarla ilgili
gerçekten nükleer enerji gibi -ilgili- bir konuda redevans ihalesi
karşılığında santralin kurulması
İşte, satış usulleri
dahi belirlenmiş. Peki,
ne yok? Bakın
size söyleyeyim: Bu Kanunda arz güvenliği yok dedik,
çeşitlendirme yok. Nükleer teknoloji var mı? Yok. Güvenlik
var mı? Yok. Çevre duyarlığı var mı? Yok. Peki,
ne var? Biz bu kanunu niye tartışıyoruz? Niye tartışıyoruz?
Yani, bir siyasi parti olarak hepimizin bir amacı var. Santral
kuracaksanız kurun, ama tartışmamız gereken, milletimiz
için önemli olan bu konuları eğer bir kanunun amacına koyamazsak
biz sadece ve sadece kanunun arkasında yapılmak istenen
iş ve işlemleri burada kabul etmiş oluruz.
O bakımdan,
bunu, Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz, nükleer güç santrallerine
ve bu teknolojiye geçmenin çok gecikmiş olduğunu biliyoruz,
bunun hukuki sorunlarının çözülmesi gerektiğini biliyoruz,
adım atılması gerektiğini biliyoruz, ama bu
adımları atarken gerçekten işin ciddiyetini gerektiren
ve önemini gerektiren ölçüde meseleye bir bakış açısı
ortaya koymamız gerekmektedir. Yani, bir nükleer santralin güvenlikle
ilgili duyulan endişelerini, deniz altındaki nükleer
denizaltıların reaktörleriyle bağdaştırmak,
konuyu geçiştirmek demek değil mi? Yani, bu kadar basit midir
bu mesele? Efendim, deniz altında nükleer reaktörlü denizaltı
var, denizler de dalgalı, orada olduğuna göre böyle bir
risk taşımıyor. Olur mu! Güvenliği dikkate alacaksınız,
dünyanın her yerinde bu güvenliğin, bu Kanunun içerisinde
yer almasını sağlamamız lazım. Neden? Çünkü,
değerli arkadaşlar, bu aynı zamanda bir maliyet unsurudur.
Başka şirketler, bunu yapacak şirketler, sorumluluğu
ve sosyal maliyeti Türk milletinin üzerine atmak isteyebilirler.
Bu durumda bizim yapmamız gereken husus nedir? Kâr maksimizasyonunu
hedefleyen bir şirket karşısında, ülke menfaatini
hedefleyen bir kanun çerçevesi içerisinde, meseleye bakılmasını
sağlamamız gerekmektedir.
Bu bakımdan,
Türkiyenin bu nükleer güç santralleriyle ilgili atacağı
adımın bir
Ben hatırlıyorum, 90lı yıllarda
da ihaleye çıkıldığı zaman -97deydi- 97de ihaleye
çıkıldığı zaman, o zaman Afşin Elbistanın
B ünitesi ihaleye çıkıldı. Tamam, bu yapıldı;
ondan sonra nükleer santral unutuldu. Yine, şimdi aynı Kanunda
yine kömür santrali var, şimdi yine güç santrali beraber, birlikte.
Yine unutulacak ve unutturulacak ve Türkiye önemli ölçüde zaman
kaybedecektir.
Bu bakımdan,
bundan sonraki maddelerde tümü üzerindeki değerlendirmelerimizi
yaparken, aslında bu değerlendirme çerçevesinde, biz, sayın
milletvekillerimize ve grup başkan vekillerimize bu konuda
yapılabilecek iyileştirmelerle ilgili önergelerimizi
hazırladık. Gerçekten, bu önergelerimizi hazırladığımız
zaman rasyonel gerekçeleri olduğunu düşünüyoruz.
Unutmayalım
ki bizim ülkemiz için kanun çıkarmamız lazım. Bu ülkeye
nükleer santrali yapacak şirket için kanun çıkarmayız.
Şirket ve santral sadece bir araçtır. Bizim amaçları belirlememiz
lazım. Onun için de bu Kanunun muhakkak surette amaçları
çerçevesinde, diğer konularının muhakkak dikkate
alınması gerekmektedir.
Şimdi, Türkiye
önemli ölçüde bir enerji açığıyla karşı karşıya
kalacak. Bu enerji açığıyla karşı karşıya
kalırken biz nükleer güç santrallerini gündeme getireceğiz.
Şimdi, ben
biliyorum ki Elektrik Üretim AŞde, nükleer ihalelerle ve bu
nükleer santrallerle ilgilenmiş personelin ve çok tecrübeli
olan personelin ambarlarda görevlendirildiğini biliyorum.
Bu kadar yetişmiş personel var. Dört defa ihaleye çıkmış.
Bu personelin hepsi, şu ya da bu sebeple, ne zaman olursa olsun
dışlanmış. Türkiyenin değerlerinin hepsini
dışlayan ve kurumsal kapasiteyi azaltan bu girişimler
karşısında şu soruyu milletvekillerimiz de soracaktır:
Acaba bu personeli, ayrılmış insanları yeniden
kuruma kazandırmayı düşünüyor musunuz? Son derece
tecrübeli bu konuda. Gerçekten, Türkiyenin yıllarca bu nükleer
enerji konusunda yaptığı adımları açıkçası
atmış ve bu konuda son derece tecrübeli insanlar var.
Değerli arkadaşlarım,
bu enerji ve nükleer enerji konusundaki yaklaşımlara baktığımız
zaman -önemli bir eksiklik açıkçası- birincisi, bu nükleer
işletmenin faaliyetlerinin denetlenmesine ilişkin bir
boşluk oluşturulmuştur. Kurulması esnasında
ölçütlere göre denetim vardır, sökümü esnasında denetim
vardır, ama işletim esnasında denetim yoktur. Türkiye
Atom Enerjisi Kurumu hem düzenleyici hem uygulayıcı kurum
hâline dönüştürülmektedir. Atom Enerjisi Kurumunun ihtiyaç
duyduğu personelin istihdamıyla ilgili hüküm getirilirken,
burada özellikle bu istihdam edilen personelin, nükleer enerji,
teknoloji ve güvenlik konusunda ihtisas sağlayan kişiler,
ihtisası olan kişiler olması gerekmektedir. Yoksa
orayı, özellikle personel istihdamı açısından bir
kaynak olarak görmek -bu vesileyle- doğru değildir. O bakımdan
Kanunun özellikle bu maddelerinin önemli ölçüde değiştirilmesi
gerekmektedir.
Değerli arkadaşlarım,
sayın milletvekilleri; bugün, Türkiyede 2003 yılından
bu yana lisansları verilmiş 3.993 megavat hidroelektrik
santral, 4.072 megavat termik santral, 1.160 megavat rüzgâr enerjisi
yenilenebilirle ilgili projelerin hepsi askıdadır ve
bunlar bugünkü toplam kurulu kapasitemizin, emre amade kapasitemizin
yaklaşık yüzde 25ini oluşturmaktadır.
Şimdi, Türkiyenin
önünde bütün bunlarla ilgili projeler varken, bunları çözümlemeyen
bir Bakanlığın, bu güç santralleri vesilesiyle Türkiyenin
enerji sorununu çözme konusunda önemli bir adım attığını
ifade etmek gerçekten zordur. Onun için, biz bu kanun tasarısının
özellikle çeşitli maddelerinde yapacağımız değişikliklerle
hiç olmazsa bu amaçlara yönlendirilmesini sağlamak istiyoruz.
Bu çerçevede, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak esas itibarıyla
nükleer güç santrallerinin kurulmasını çok olumlu buluyoruz.
Gecikmiştir, bu konuda adım atılması gerekmektedir,
ama mesele sadece bir santral kurmak değildir. Bunun ötesinde,
Türkiyenin nükleer teknolojiye, ileri teknolojiye, nükleer güvenliği
sağlayan teknolojilere, bu radyoaktif atıkların yönetimiyle
ilgili teknolojilere, reaktör üretimi teknolojilerine
adım atması gerekmektedir, ama bu adımı atmak için
de Türkiyedeki sanayinin bu anlamıyla bu projeye monte edilmesi
gerekmektedir, ama maalesef burada özellikle yerli sanayinin bu
projeden daha fazla pay almasını sağlayacak bir ölçüt,
bir kriter de mevcut değildir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Vural, konuşmanızı tamamlar mısınız lütfen.
OKTAY VURAL (Devamla)
Dolayısıyla, bütün bunları dikkate aldığımız
zaman, bu Kanunun, nükleer enerji santrallerinin kurulması,
yapılması ve işletilmesiyle ilgili olan bu Kanunun,
ülkemizin ve milletimizin beklentilerinden çok uzak olduğunu
ve bundan sonraki iş ve işlemlerle ilgili şeffaflığın
temin edilmesi konusunda önemli eksikliklerin olduğunu düşünüyoruz.
Süratli bir şekilde bu Kanunun amacının, teknoloji,
güvenlik ve çevre duyarlılığını sağlayacak
şekilde değiştirilmesi ve etkin bir denetimini
sağlayacak mekanizmalar konusunda da ilgili kurum ve kuruluşları
sorumlu kılacak bir yapıya dönüştürülmesi gerekmektedir.
Milliyetçi Hareket
Partisi olarak, bu teknolojinin kullanılması ve enerji
üretilmesi konusundaki adımları destekleyeceğimizi,
ancak maddelerle ilgili değişiklik önerimiz de olacağını
belirtir, hepinize saygılarımı arz ederim. Sağ
olunuz. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Vural.
Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına, Malatya Milletvekili Sayın Mücahit
Fındıklı.
Buyurun Sayın
Fındıklı. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi
dakika Sayın Fındıklı.
AK PARTİ
GRUBU ADINA MAHMUT MÜCAHİT FINDIKLI (Malatya) Sayın
Başkan, yüce Meclisimizin çok değerli parlamenter arkadaşlarım;
hepinizi saygıyla selamlıyorum. İlgili Kanun maddesiyle
alakalı AK Parti Grubu adına görüşlerimizi açıklamak
üzere burada bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar,
konuyla ilgili, birçok, grubu adına konuşma yapan arkadaşlarımızı
dinledik, ama öyle zannediyorum ki konuyla ilgili bir hayli kafa
karıştırıcı, bir hayli birbiriyle çelişen
konuşmalar yapıldı.
Bir grup arkadaşımız
Teknolojiye geçmeliyiz, santral henüz daha erken, dolayısıyla
santral kurma işini erteleyelim., bir grup arkadaşımız
Evet, santrali mutlaka kurmalıyız, çünkü bununla birlikte
teknolojiye geçeriz ve dolayısıyla, bunun boşluklarını
dolduralım. -temel, özet olarak baktığımızda-
bir gruptaki arkadaşların bir kısmı da Kesinlikle
santral kurmayalım, nükleer teknolojiye bulaşmayalım.
diye görüş ve kanaatlerini belirttiler.
Dolayısıyla,
burada, her üç grubun da söylediklerini dikkate almak suretiyle,
bir kere dünyada ne olup ne bitiyor, onlara bir açıklıkla
bakmak lazım.
Uluslararası
Enerji Ajansının 2002de yayınladığı verilere
göre, değerli arkadaşlar, dünyada toplam elektrik enerjisinin
üretiminin yüzde 31i kömürle yapılmakta, yüzde 8i petrolle
üretilmekte, yüzde 19u nükleer santrallerde üretilmekte, yüzde
14ü gazla ve yüzde 17si de hidroelektrik santrallerinde üretilmektedir.
Ülkelere baktığımız
zaman, ülkelerin gelişmişlik oranlarına göre nükleer
enerjinin kullanıldığı oranlar da çok farklılıklar
arz ediyor, onları da bir paylaşmak lazım.
Nükleer enerjinin
toplam enerji üretimi içindeki payı Fransada yüzde 75, Japonyada
yüzde 15, Rusyada yüzde 14, Amerika Birleşik Devletlerinde
de yüzde 19-20 civarında.
Ve yine nükleer
santrallerle ilgili Efendim, nükleer santraller artık devrini
tamamladı, nükleer santrallerden bir dönüş var diye iddialar
da var, ama bir de gerçek var, dünyada mevcut çalışan reaktörler
var, santraller var ve yeni kurulmakta olan santraller de var.
Bugün, tabii,
o yüzergezer santrallerden bahsetmiyorum, ama, Amerika Birleşik
Devletlerinde 104, Fransada 59 santral, Japonyada 55 santral,
Rusyada 31, Belçikada 7, İngilterede 19, Pakistanda 2
-bir kısmını atlayarak geçiyorum- Ermenistanda 1,
Romanyada 1, Çek Cumhuriyetinde 6 gibi nükleer santraller de
var. Yani, bunların, bugün toplam 31 ülkede bulunan nükleer santrallerin
toplam gücü 36 bin gigabyte civarında elektrik üretiyor. Demek
ki, nükleer santraller, öyle söylenildiği gibi, böyle ulu orta,
vazgeçilmiş, dünyada kullanılmayan, dolayısıyla
üretimi durdurulan bir teknoloji değil. Yeni yapılanlar
var mı? Evet, dünyada yeni yapılan santraller de var. Sırası
gelmişken onları da buradan bulup söyleyeceğim. Dünyada
30a yakın santral kurma çalışması da devam ediyor.
İnşaatı devam eden 30a yakın da santral kurma çalışmaları
devam ediyor.
Peki, Türkiyenin
durumu nedir? Türkiyenin elektrik enerjisi
Yani, durup dururken,
Türkiyenin 1950lerden bu yana nükleer santrallerle ilgili bir
iştahının olması, bir gayretinin olması, bir
devlet politikasının olması boşuna da değil.
Türkiye, kalkınmakta olan bir ülke. Türkiyenin bugünkü hâline
baktığımızda, kişi başına elektrik
enerjisi tüketiminde ortalama 2.150 kilovat saatlik bir tüketimimiz
var. Bu rakam, Avrupa Birliği ülkelerinde 5.900 kilovat saat,
Amerika Birleşik Devletlerinde 12.300 kilovat saat; dünya ortalaması,
dünyanın genelinin ortalaması da 2.500 kilovat saat. Demek
ki, Türkiye, kalkınmışlıkta, refahta, bir kere,
dünya ortalamasının da altında. Öyleyse, Türkiye,
özellikle bu son beş yıl içerisinde yakaladığı
hem siyasi istikrar hem ekonomik istikrar marifetiyle, Türkiyenin
üst üste büyümesi, sanayide ve ihracatında üst üste büyümesinden
dolayı, Türkiyenin, her yıl yüzde 6 ve 8 civarında
enerji ihtiyacı da beraber büyümekte. Eğer Türkiye müreffeh
olacaksa, eğer Türkiye ileri muasır medeniyetler seviyesine
ulaşacaksa, bir taraftan üretimini artırırken, diğer
taraftan da o üretime esas teşkil edecek ucuz enerjiye ve stabil
enerjiye ihtiyaç duymaktadır. Türkiye, her yıl yüzde 8 büyümeye
devam ediyor bu son beş yıl içerisinde. Enerji ihtiyacı
da büyüyor. Bundan sonra da inşallah büyümeye devam edecek, bu
istikrar çünkü devam ediyor.
Rakamlarla konuşmaya
devam edersek, 2006 yılında Türkiyenin tükettiği
elektrik enerjisi 176 milyar kilovat saattir. 2020 yılına
geldiğimiz zaman, bu yüzde 8lik talepleri de eğer ilave
edersek, talep artışı 2020 yılında 500 milyar
kilovat saat olacaktır. Bütün yerli kaynaklarımızı
üst üste koyduğumuzda, yani hidroelektriklerimizi, bütün sularımızı
değerlendirsek, rüzgârımızı değerlendirsek,
jeotermallerimizi değerlendirsek, bunların toplam miktarı,
ancak ve ancak 300 milyar kilovat saat civarında ediyor. Dolayısıyla,
2020 hedeflendiği takdirde, ileriye dönük bizim çok ciddi anlamda,
300 milyar kilovat saat, bir kere, açığımız ta
şimdiden görülüyor.
Elektrik, tabii,
çok enteresandır. Şu gün burada lambalar yanar, ama kimsenin
sesi çıkmaz. Ama, bütün üretim ve elektrikle ilgilenenler
şunu çok iyi bilir ki, bir gün bu elektrikler kesildiğinde o
üretim kısmında bulunanların telefonları susmaz.
Onun için, biraz nankör bir meslektir. Önceden planlamasının
yapılması ve mutlaka ön tedbirlerin alınması gerekir.
Onun için, elektrikle uğraşanlar bugünü konuşmak yerine,
mutlaka, geleceğin tedbirlerini almak zorunluluğundadırlar.
Dolayısıyla, bugünü yaşamazlar, ancak önlerindeki
on yılı, on beş yılı planlamak zorundadırlar.
Dolayısıyla
Türkiye'nin, 2020 yılında enerji ihtiyacının, 300
milyar kilovat saat civarında bir açığı olacağı
açıktır. Enerji temininde bugün yüzde 20 olan bağımlılık,
özellikle doğal gazda bağımlılığımız,
on iki yıl sonra eğer bu ihtiyaçları kendi özümüzden karşılayamazsak,
nükleer santrali kuramazsak, 2020 yılında dışa bağımlılığımız
yüzde 80e ulaşacaktır.
Enerji temini
sorunu sadece ülkemizin değil, tüm dünyanın sorunudur.
2030 yılında küresel enerji ihtiyacının bugünkü
ihtiyacın yarısından daha çok artış göstereceğini
düşündüğümüzde, 21inci yüzyılın tarihin enerji
politikaları üzerinden yazılacağını söylemek
hiç de zor değildir. Onun içindir ki Türkiye nükleer enerji üretmek
durumundadır. Sadece 2020 yılına kadar, 5.000 megavat
gücünde bir kaynak devreye sokmak zorundadır.
Bugün dünyada
enerji politikaları, güvenli olmaları, ucuz olmaları
ve temiz enerji kaynaklarına odaklanmış konumdadır.
Nükleer enerji kaynaklarının tercih edilmesini bu koşullar
içerisinde aramak gerekir. Nükleer enerji kaynakları, emre
amadelik şartını sağlayabilir olması, yani
arz güvenliğinin olması, temiz olması, düşük
işletim maliyeti yatırım maliyeti yüksek olmasına
rağmen işletim maliyetinin düşük olması- yüksek
kullanım kapasitesi, yakıt fiyatının sabit olması,
enerji yoğun üretim yapılması, santral ömrünün uzun olması
gibi nedenlerle tercih edilmektedir. Sadece dünyanın gelişmiş
ülkeleri değil, güvenilir enerji teminini kaçınılmaz
gören pek çok ülke nükleer enerjiyi gündemine taşımaktadır.
Burada, iki
önemli meseleyi hükûmetlerin düşünmesi gerekir: Birincisi,
enerji güvenliği -ki çevresel güvenliktenteröre kadar geniş
bir alanı kapsar- ikincisi de enerji çeşitliliğidir.
Nükleer enerji üzerinde ısrarla durmak, yeterince geçtiğimiz
bu alanda gerekli adımları atmak, bizim için, bir tercih meselesi
olmaktan çıkmış, zorunluluk hâlini almıştır.
Nükleer enerjinin,
stratejik açıdan, Türkiyenin vizyonuyla ilgili çok önemli
iki boyutu vardır: Birincisi güvenlik. Değerli arkadaşlar,
bugün, çevremizde -Ermenistan dâhil, İran dâhil, Pakistan dâhil-
birçok ülke nükleer santrale sahiptir. Nükleer santralin olmadığı
bir yerde nükleer teknolojiyi geliştirmek hayaldir, ikisi birlikte
olacaktır. Dolayısıyla, biz de bu bölgede eğer nükleer
teknolojiye ulaşmak istiyorsak, bu nükleer santral vasıtasıyla,
çok rahatlıkla, bu yolda yolumuza yürümeye devam etmemiz gereklidir.
Pek çok ülke nükleer
santrale sahipken ve bu enerji türünden yararlanırken Türkiyenin
bu kadar çekingenlik göstermesi, Biz beceremeyiz. havasından
kurtulamaması anlaşılır gibi değildir. Türkiyede
ne zaman nükleer enerji gündeme gelse, ağır bir kuşku
hâkimiyet kazanıyor. Tabii ki bunda, her on yılda bir santral
yapmaya kalkıp, işi yarı yolda bırakan ve beceremeyen
hükûmetlerin itibar kaybının payı büyüktür.
Nükleer enerjinin,
bir ileri teknoloji dalı olması itibarıyla, yalnızca
bir elektrik üretim aracı veya seçeneği olarak ele alınmaması
gerekir. Zira günümüzde hayati bir önem kazanmış olan bu
teknolojinin üretiminde söz sahibi olabilmek, bilimsel ve teknolojik
alanda ilerlemek hatta bir sıçramayı başarmak anlamına
gelir.
Nükleer teknoloji
transferini çok başarılı bir şekilde gerçekleştiren
ülkelerin başında Güney Kore, bizim için, çok önemli, tahlil
edilmesi gereken bir ülkedir. Güney Kore, bugün, 22 tane nükleer
enerji santraline sahiptir, 4 tanesini de kurma aşamasına
gelmiştir ve Güney Korenin nükleer enerjiyle olan irtibatı
ve ilgisi, maalesef, Türkiyeden daha sonra başlamış
olmasına rağmen büyük bir başarı kaydetmiştir.
Güney Kore, şu anda isteyene nükleer santral kurabilen,
eğitim ve servis sunabilen bir ülkedir. Nükleer enerji alanında
26 bin çalışanı bulunmaktadır. Bu 26 bin çalışanın
10 bini master ve doktora yapmıştır. Kısmen de bu kazanımlar
sayesinde otomotiv, elektronik, çelik sanayi gibi diğer ileri
teknolojileri de kullanmış, 1970lerde 229 dolar olan gayrisafi
millî hasılayı da bugün 22.500 dolarlara çıkarmıştır.
Dolayısıyla santralin gelişi, aynı zamanda onunla
birlikte eğitimini, teknolojisini ve insan kaynaklarını
da oluşturmak konumundadır.
Bilimsel
açıdan nükleer enerji üretiminin, beraberinde izotop teknolojisi
gibi kazançlı nükleer teknolojiyi de getirdiği kanıtlanmıştır.
Oluşan bu izotopların çeşitli alanlarda ekonomik ve kazançlı
yeni teknolojilere uygulanabilmesi nedeniyle özel sektör için
cazip bir pazar oluşturulmaktadır. Bir nükleer tesisin yapımının,
nükleer endüstri tasarımcıları, reaktör tasarımcıları,
inşaatçıları, reaktör operatörleri, ilgili madencilik,
çevrim, üretim, depolama, işleme, yakıt çevrimi ve ilgili
atık idaresi yerleşimi gibi ikincil yatırım etkileri
dediğimiz ekonomik etkileri de mevcuttur.
Bir nükleer santralde
yüksek teknoloji gerektiren yaklaşık yirmi iki bin değişik
parçanın bulunduğunu göz önüne alırsak, böyle bir teknolojiye
sahip olmaya yönelmekle, sanayimiz, bilim ve teknoloji kuruluşlarımız,
pek çok değişik alanlarda kullanılabilecek bilgi ve
tecrübe kazanacaktır. Bu kapsamda, teknolojik yaşamın
her alanında karşımıza çıkan nitelikli yerli
malzemelerin bilimsel, teknik ve teknolojik kapasitesinin artırılması,
kalite kontrolünün ve yüksekliğinin sağlanması sayesinde
değişik iş kollarının kurulup çalıştırılması,
yeni iş alanlarının açılarak istihdamın artırılması
gibi konular sayılabilir.
Hükûmet, nükleer
enerji santrallerinin kurulmasını oldubittiye getiren
bir tutum içinde değildir. Nükleer santral kurup işletmeye
talip olanların uyması gereken kriterler, tüm dünyada nükleer
santral kuruluşunun bağlı olduğu kesin ilkeler
vardır, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu tarafından
konmuş olan kodlar vardır; bu kurallar bağlayıcıdır,
danışma ve tavsiye niteliğinde değildir. Ayrıca,
her ülke kendi santral kuruluş mevzuatını hazırlamıştır
ve hassas bir konu olduğu için birbiriyle paralel ciddi hukuki
düzenlemeleri yürürlüğe koymuştur. Bizim için de bu kanun
tasarısı bir başlangıç metnidir. Hiçbir ülke Ben
yaptım, oldu. mantığıyla nükleer santral kurmuyor,
kurmaz. Bunun için, önemli bir karar olduğunu, gerektirdiği
dikkat ve özeni kimse göz ardı etmiş değildir.
Nükleer santral
kurulmasına çevre konusundaki duyarlılık sebebiyle
karşı çıkmayı saygıyla karşılamalıyız.
Ancak, hepimiz doğru verilerle hareket etmeli, karşımızdakinin
ne dediğini de dinlemeliyiz. Ancak Ne gereği var canım,
nükleer santralin şimdi sırası mıydı? türünden
bir yaklaşımı kabul etmemiz mümkün değildir.
Nükleer enerji
politikalarının nükleer teknolojinin kazanımı
bir devlet politikası olarak ele alınmalıdır ve
nükleer enerji santralleri bunun en önemli ayağı olmalıdır.
Üretime kazandırılamayan bir teknoloji atıldır,
kimseye fayda sağlamaz. Dolayısıyla, bu teknolojinin
yerine, teknolojiyi elde tutmak yerine, teknolojiyi sanayiye
ve milletin hizmetine sunmak ve bu reaktörü kurmak konumundayız.
Elli senedir
elektrik enerjisi üretiminde seçenekler ve bu işin tarihi devam
etmekte ve 1956dan bu yana, Türkiye, nükleer teknolojiyle uğraşmakta
ve bunu bir türlü hayata geçirememektedir. 1956, 1955, 1966, 1961; ODTÜde
kurulan merkez, Çerkezköyde kurulan merkez, Ankarada kurulan
merkez; ama, bütün bunların yanında bir türlü başarılamayan
ve faaliyete geçirilemeyen bir konu.
Hiçbir iktidarın,
döneminde, yol almasına rağmen, bunu başarabilme, becerebilme
cesareti ve kararlılığı olmamıştır.
Ümit ediyorum, bu kanunla birlikte AK Parti Hükûmeti ve grubuyla birlikte,
artık, Türkiye, bu beceriksiz yapıdan kurtulmak zorundadır.
Çünkü, 1978den bu yana
Sayın Deniz Baykal, özellikle Türkiye,
uzun vadeli nükleer enerji üretimine bugünden yönelmek zorundadır.
diyerek, kendi bakanlığı döneminde çok önemli bir tespiti
1978 yılında yapmıştır. Cumhuriyet Halk Partisinden
beklediğimiz, Sayın Genel Başkanın bu yerinde tespitini,
2008 yılında, 1978den otuz sene daha geriye götürerek bir
tavır sergilemek değildir. Dolayısıyla, burada,
Sayın Baykalın tespit etmiş olduğu doğrular
doğrultusunda, bu işi bir devlet politikası hâline getirip,
daha da ileri düzeye taşımak zorundayız.
Özellikle, teknolojide
yapılan son değişikliklerle, yeni gelişmelerle,
reaktörlerden çıkan atıklarla ilgili, onları tekrar,
yeniden kazanım hâline dönüştürebilmek, Amerika Birleşik
Devletleri, İngiltere ve özellikle Rusyada tartışılır
hâle gelmiş ve özellikle Japonya, şu anda reaktörlerinden
çıkan atıkları yurt dışına çıkarmayı
yasaklamıştır.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Fındıklı, lütfen konuşmanızı tamamlar
mısınız.
MAHMUT MÜCAHİT
FINDIKLI (Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar,
1957 yılından beri başlayan, hayal ettiğimiz, ama
şimdiye kadar birçok hükûmetin başaramadığı,
beceremediği -ve çevremizde Pakistan, Ermenistan, İran
dâhil becerdiği- ve ileriye dönük, ilelebet bu bölgede var olacak
ve lider olma konumunda kendini görmek isteyen Türkiyenin, mutlaka
ve mutlaka nükleer teknolojiyle birlikte nükleer santrali beraber
değerlendirip, nükleer santralini bir an evvel kurup, 2020deki
enerji ihtiyaçlarını ve bölgesinde lider konumunu da beraber
sürükleyebilecek bir yapıya oturması konusunda Türkiyenin,
nükleer teknoloji ve nükleer santraldeki konumuna AK Parti Grubu
olarak destek veriyoruz.
Ülkemize ve
memleketimize, inşallah, hayırlı olur bu tartışmalar.
Bu vesileyle, grubu saygıyla selamlıyorum, hepinize hayırlı
akşamlar diliyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Fındıklı.
Şahsı
adına, Kayseri Milletvekili Sayın Taner Yıldız.
Buyurun Sayın
Yıldız. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika
Sayın Yıldız.
TANER YILDIZ
(Kayseri) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben
de heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii öncelikle
belirtmeliyim ki, enerji sektörünün herhangi bir dalını
konuşurken o sektörle alakalı enerjinin temel değişmezleri
üzerinde mutlaka bir mutabakat sağlamak lazım. Bu sağlanan
mutabakat ve ortak paydadaki bu kalemler, siyasi partilerden daha
beri, herhangi bir siyasi partiye göre değişmeyen ilkelerdir.
Zaman zaman iktisadi temelleri içerir, zaman zaman da sektörün kendi
bizzat varlığını ihtiva eder. Bunlar üzerinde herhangi
bir tartışma olmaz. Ben, müsaade ederseniz, konuşmama
bu temel ögelerden başlayarak girmek istiyorum.
Biz, burada, vatandaşlarımıza
herhangi bir mesaj verirken net ve anlaşılabilir olmasına
özen göstermemiz gerekir. Nükleer santralleri kurmak mı lazım,
kurmamak mı lazım? Nükleer santralleri kurduğumuzda
ülkeye getirisi nedir, sektöre götürüsü nedir? Vatandaşımız
bundan ne kadar müstefit olacak? Bunların hepsini, bu mesajı
net bir şekilde buradan vermemiz lazım. Bu sektörün değişmez
ilkelerinden bahsetmiştik. Bunlardan bir tanesi büyümedir.
Eğer içinde bulunduğunuz ülke, şu veya bu gerekçeyle
son yirmi çeyrektir sürekli büyüyorsa, bu büyümeyi karşılayacak
arzı mutlaka yapmanız lazım, hem de en az yüzde 30, hatta
yüzde 40lar civarında daha fazlasıyla yapmanız lazım.
Biraz önce arkadaşımız,
son derece net bir ifadeyle söyledi: Enerji sektöründeki alacağınız
yatırım kararları faz farkıyla gerçekleşeceği
için, ister hidroda ister doğal gazda ister nükleerde isterse
yenilenebilir enerji kaynaklarında, bunların, bu kararın
önceden mutlaka alınması lazım. Bu büyüme hızlarını
karşılayacak tedbirlerin mutlaka alınması lazım.
Dolayısıyla, nükleer enerjiyle alakalı konuşma
yapacağınız zaman, gerek arz güvenliğiyle alakalı
kalemleri gerekse stratejik bir kısım kararları almış
olmanız gerekir. O açıdan, bu kanun tasarısının
kanunlaşmasında, bence, bu temel ögeleri ön plana almamız
lazım.
Bunlardan bir
diğeri de, gerek arz güvenliğine katkısından dolayı
gerekse ülkemizde bulunan yerli kaynakların ve ithal kaynakların
çeşitlendirilmesi açısından da bu meseleye bakmak lazım.
Siyasi mülahazaların
üstünde. dedim. Son kırk yılda yaklaşık otuz iki tane
hükûmet gelip geçmiş bu ülkeden ve her hükûmetin de ortak paydasında
bu nükleer enerji bulunmuş. Ben 1962 doğumluyum, ama 1955
yılından bu tarafa bir kısım göstergeler vermek istiyorum:
1955 yılında, atom enerjisinin barışçıl amaçlarla
kullanılması amacıyla, biz, 1956 yılında,
Başbakanlığa bağlı bir Atom Enerjisi Komisyonu
kurmuşuz. Serüven böyle başlıyor ve bu dediğim
şekliyle otuz iki hükûmet zamanında da mutlaka nükleer enerjiyle
alakalı olumlu görüşler, olumlu katkılar sunulmuş.
1962 yılında havuz tipi bir reaktör işletmeye alınmış.
1967 ile 1970 yılları arasında nükleer santrallerle alakalı
ilk etüt çalışmaları yapılmış. Bütün kalkınma
planlarında, şu ana kadar gelen bütün kalkınma planlarında
buna yer verilmiş. Ben, bundan sonra, diyorum ki, eğer herhangi
bir siyasi parti nükleer santralin varlığını konuşacaksa
o zaman dönüp baştan tekrar başlayalım, ama eğer bu
Kanunun herhangi bir usulünü esasa bağlı olmaksızın
konuşacaksak eyvallah.
Şimdi biz
hangisini konuşuyoruz? Nükleer santral gerekli değildir.
diyen eğer siyasi bir eğilim varsa, bence bu görüşmeleri
kesip önce onunla alakalı bir ikna çalışması yapmamız
lazım, ama bunun nasıl daha iyi olacağıyla alakalı,
nükleer santralin gerek kurulması gerek ihale edilmesi gerekse
işletilmesiyle alakalı herhangi bir görüş ve öneri
varsa bunların da kanun tasarısına derç edilmesi lazım.
Mesela, büyüme
hızlarına karşılık gelen enerji büyümelerinde
temel, değişmez bir kural vardır. İsterse bu bize,
kulağımıza sıcak gelsin, isterse soğuk gelsin,
o değişmez kural şudur: Eğer o ülkedeki herhangi
bir sektörün tasarruf miktarı ülke büyüme hızından küçükse
mutlaka siz yabancı sermayeye ihtiyaç hissetmelisiniz. Ben
yabancı sermayeyi sevmem, ben almayayım. demekle bu
iş olmaz, ya ülkenin büyüme hızını düşüreceksiniz
veya büyüme hızını düşüremiyorsanız -kaldı
ki biz AK Parti Hükûmetleri olarak her zaman, sürekli, sürdürülebilir
ve kalkınmada öncelikli olarak büyümemizi ön plana koymuşuz-
o zaman mutlaka bunu karşılayacaksınız.
Yani ne demek
istiyorum: Bir işletmeden örnek verecek olursak, eğer bir
önceki yıl kazandığı miktar 100 lira, ama bir sonraki
yıl yapacağı yatırım 200 liraysa, müsaade
edin, ya kredi alacaktır ya öz kaynak transferi yapacaktır
veya mutlaka yabancı sermaye alacaktır. Ben hiçbirini almayayım
ama büyüyeyim. diyemezsiniz. Yani bu sektörün ortak paydasındaki
kalemlerde eğer mutabakat sağlamazsak bununla alakalı
boş bir görüşme, boş bir konuşma yapmış oluruz.
Ben, özellikle siyasi partilerimizi her zamanki nezaket gereği
böyle bir üsluba davet ediyorum. İyi niyetle birçok şeyi yapmak
istiyoruz. Mesela, tezkerede biz ne yaptık? Ortak paydamıza
bütün siyasi partilerimizi koyduk ve tek doğru karar aldık.
Nükleer enerji de, bu enerji sektörünün tezkerelerinden bir tanesidir.
Eğer, arz güvenliğini sağlamada bir baz yük oluşturacaksanız,
bununla alakalı farklı bir görüş belirtemezsiniz.
Özellikle belirtmek
isterim ki, bizim, yerli kaynaklarımızın bütün ögelerinin
kullanılmasıyla bile Türkiyedeki büyüme hızlarına
ne yazık ki karşılık gelemediğini bir vakıa
olarak kabul etmemiz lazım. Böyle bir gerçek var. Biz temenni
ederdik ki, isterdik ki, bizim bütün kaynaklarımız Türkiyedeki
büyüme hızlarına karşılık gelsin ve hepsi yerli
kaynak olsun, en ideali bu. O yüzden
Şimdi bakıyorum
meslek odalarından bir kısım itirazlar var, o da şu:
Niye yenilenebilir enerji kaynaklarındaki sürelerle nükleeri
eş tutmadınız, deniyor. Evet, yerli kaynaklar bizim en
kutsal enerjimizdir tabiri caizse, onlar için ne kadar sübvansiyon
veriyorsak da, ne kadar kendi kaynakları içerisinde yapılabiliyor
olduğunu sağlasak da azdır ama, mademki, böyle bir enerjinin
de enerji çeşitlendirmesi olarak portföyümüzde bulunmasını
istiyorsak, bunun da bazı gerçeklerini kabul etmemiz lazım.
Ben tekrar ediyorum,
eğer bunun usulüyle alakalı ekleyeceğimiz konular
varsa -ki, birinci nükleer enerji santralinin kurulmasıyla
alakalı Sayın Cumhurbaşkanından dönen kanun tasarısı
da dâhil olmak üzere-bunların usulünü bence burada tartışmaya
açabiliriz. Daha iyisini öneremiyorsak, şu mevcut hâlin daha
iyi olduğunu kabul etmek zorundayız. Yani, bir konunun nasıl
olacağını tariften daha ziyade nasıl olmayacağını
söylüyorsak, orada o zaman üslup olarak başka bir şeyi değerlendirmek
zorundayız.
Ben, o açıdan,
nükleer enerjinin temel ögesi üzerinde durmak gerektiğine inanıyorum.
Yani, düşünün, 2006 yılı içerisinde toplam ithalatımız
137 milyar dolar ve bunun yüzde 21ine karşılık gelen 29
milyar dolarlık bir enerji girdisi var. Bu benim hoşuma gitmiyor,
ama vakıa bu. Mademki vakıa bu, bunun karşısında
son derece gerçekçi davranmak zorundayız, son derece nitelikli
davranmak zorundayız. Yani, temennilerle gerçekleri
ayırt ettiğiniz kadar bu ülkenin idaresine irade koyan
hükûmetler başarılı olurlar. Ben siyaset adına söylemiyorum
ama gerçekten AK Parti bu temennilerle gerçekleri ayırt ettiği
için ülkenin idaresine irade koymuştur. Ondan dolayıdır
ki birçok sektörde ekonomik, siyasi ve sosyal alanda kalkınmasını
hızlandırmıştır. Bu da bunun tamamlayıcı
unsurlarından bir tanesidir. O açıdan maddelerinde mutlaka
bunların bir kısım detaylarına gireceğiz,
usul ve esaslarıyla alakalı bir kısım tavsiyelerde
bulunacağız ama ben bu temel ögenin baştan kabul edilmesi
gerektiğini söylüyorum ve hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Yıldız.
Hükûmet adına
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Hilmi Güler söz istemiştir.
Buyurun Sayın
Bakan. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi
dakika Sayın Bakan.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Ben konuyla ilgili,
Kanunla ilgili birkaç noktaya dokunup ondan sonra yerime oturacağım.
Burada ifade etmek istediğim en temel nokta, nükleer santrallerde,
bildiğiniz gibi, güvenlik konusudur. Güvenlik zaten bu işin
temelidir, anasıdır ve tabanıdır, her şeyidir
ve zaten 2690 sayılı TAEK Kanunu da hem Uluslararası
Atom Enerjisi Ajansının tüm standartları ve güvenlik kurallarını
uygular ve aynı zamanda EURATOMun, yani Avrupa Atom Enerjisi
Birliğinin direktiflerini de uygular. Kaldı ki gene TAEK
Nükleer/Radyasyon Güvenliği Düzenleme ve Denetleme Kurumu
ayrıca bu çalışmaları yapar. Çünkü temel şey
zaten güvenliktir. Yani biraz önce, güvenlik eksik, filan dendi, yani
bu, hani sanki havanın içindeki oksijenin, azotun olmadığını
iddia etmek gibi bir şey olur. Yani temeli güvenlik üzerinedir
ve aynı zamanda TAEKin hem Radyasyon Sağlığı
ve Güvenliği Dairesi bu konuda çok ciddi bir çalışma
sürdürür devamlı olarak, ruhuna uygun olarak.
Ayrıca,
Nükleer Güvenlik Dairesi vardır. Bu da nükleer güvenlik
kısmına bakar, yani Radyasyon Sağlığı ve
Güvenliği Dairesinin dışında. Ayrıca, nükleer
güvenlikten sorumlu bir başkan yardımcısı vardır.
Yani, TAEKe bu kadar da insafsızlık etmeyelim.
TAEK, öyle bir
kuruluş ki, şu anda, Baradeiin kurduğu Avrupa Atom
Enerjisi Kurumunun kurucularındandır. Biz, ondan bir
yıl önce kurulduk. Yani, o kadar ileri görüşlü bir şekilde,
eski hükûmetler -onlara teşekkür borçluyuz- bunu kurmuştur
ve biz, aynı zamanda, Atom Ajansının da kurucularındanız.
Bu çalışmaları da çok sıkı bir şekilde sürdürüyoruz.
Ayrıca,
bir de, Nükleer Güvenlik Komitesi var, 9 üyeli. Onu da bırakın,
bir de Atom Enerjisi Komisyonu var, 11 üyeli.
Yani, Türkiyenin
nükleer güvenlik konusundaki duyarlılığı, hassasiyeti
pek çok ülkeden daha fazla. Bunu iftiharla ifade etmek isterim.
Bu çevre bilincinden
dolayıdır ki, belki de, bu faaliyetlerimiz, olması
gerekenden fazla zaman aldı. Bunu da mutlulukla ifade ediyorum.
Çünkü bu çevre bilinci, madencilikte de nükleer çalışmalarda
da diğer yatırımlarda da kendisini gösteriyor.
Ayrıca,
bilgilendirmek açısından söylüyorum, Türkiye, aslında,
nükleer teknolojiyle ilk defa karşılaşmıyor. Türkiyede,
şu anda, 300ün üzerinde nükleer tesis var, 300ün üzerinde. Bunların
büyük bir kısmı tıbbi nükleer. Yani, bunların hepsinde
nükleer ürünler kullanılıyor. İki adet, küçük de olsa,
reaktör var, bir atık tesisi var, nükleer atık tesisi var ve
aynı zamanda da yakıt tesisi var. Yani, bununla ilk defa
karşılaşmıyoruz.
Bunun dışında,
altı binden fazla endüstriyel radyasyon kaynağı var.
Yani, bunlar da -belki şunu diyebilirsiniz- bu nükleer enerjiyle
ilgili değil diyebilirsiniz ama bunların hepsi nükleer
hassasiyeti gerektiren ve bu hassasiyete göre yaşadığımız,
birlikte yaşadığımız ürünler. Ben, onun dışındaki
diğer kaynaklara girmek istemiyorum. Yani, burada, uranyumdan
tutun, sezyuma kadar, molibdene kadar pek çok izotoplarla da birlikte
çalışılıyor.
Bunun dışında
şunu da ifade edeyim: Yani, bu Kanunun peşinden -ki, tabii
seyri de budur- eğitim konusuyla ilgili, güvenlik ve denetlemeyle
ilgili yasa tasarıları da hazır, bunlar da peş peşe
gelecek. Çünkü bunun bir zaman aralığı var. Yani, bu zaman
aralığında olayları yakından daha iyi inceleyelim
diye bunları biz bölüm bölüm aldık.
Bu arada, gene
yaptığımız çalışmalarda, yerli teknoloji
açısından, yani, yakıtından tutun, bununla ilgili
yerli teknolojiyi geliştirme açısından da Başbakanımızın
başkanlığında toplanan Bilim Teknoloji Yüksek Kurulunda
alınan kararla da, 3 milyon YTLlik, aynı zamanda, şey
kurulmuştur
Pardon, 3 katrilyon. Bu da, ar-ge çalışmalarına
ağırlık veren, yerli teknolojimizi geliştirdiğimiz
ve aynı zamanda pilot çalışmaları yapabileceğimiz
ve yerli nükleer araştırmamızı, üretimimizi yapacağımız
tesislere de yerli dizayna da başladık. Yani, biz, bu noktada,
bu zamanı boş geçirmedik.
Aynı zamanda,
Türkiyede, bilhassa, Maden Arama Enstitüsüyle birlikte TAEK,
uranyum ve toryum çalışmalarına ağırlık
verdi. Bu noktada toryumla ilgili peletleri yaptık, uranyumla
ilgili çalışmalarımız da sürüyor. Bu çalışmalar
yakıt çalışmalarıdır. Bu yakıt çalışmalarında
iyi bir noktadayız ve Türkiyenin uranyum kaynakları bakımından
da, bilinenin dışında, yeni kaynaklar olduğunu
görüyoruz, bu da bize ayrıca mutluluk veriyor. Toryumda da,
tıpkı uranyum gibi
Bunu ileride
Çünkü, toryum kaynakları
bakımından da, tıpkı borda olduğu gibi, toryumda
da hatırı sayılır bir zenginliğimiz var. Bunun
da hem ekstraktif metalurjiyle ayrıştırılması
hem de bunun yakıt olarak kullanılması noktasında
ciddi çalışmalarımız var.
Çevreyle ilgili
kısımları da
Ben konunun dışına çıkmak
istemediğim için sadece Kanun maddesiyle ve Kanunun ruhuna
uygun konuşmak istiyorum. Zaten, bunun hepsi ÇED Raporuyla
-Çevre Etki Değerlendirme Raporuyla- zaten bunların çevre
boyutu ele alınacak ve bunun güvenlik meselesi de
Bırakın
sadece nükleer reaktörleri normal fabrikaların bile bir güvenlik
meselesi vardır. Yani, güvenlik meselesini kesinlikle ihmal
etmiyoruz. Bunu, sadece TAEKin elemanlarıyla değil aynı
zamanda Uluslararası Atom Enerjisi Kurumunun da uzmanlarının
denetimiyle bunu gerçekleştirmeye çalışıyoruz.
Bütün bu çalışmaların
temeli gayet tabii ki arz güvenliğiyle ilgilidir. Bu arz güvenliği
kelimesi geniş kapsamlı belki ele alınıyor ama, neticede
arz güvenliği, ihtiyacımız olan enerjinin karşılanması
meselesidir. Zaman eksenine bunu yatırarak, kimi yatırım
vardır bir senede biter kimi yatırım vardır yedi
senede biter, eğer iyi yönetilmezse bu uzun sürer, maliyetleri
artar, ama biz bunda da zamana karşı yoğun bir çalışma
içindeyiz. Hem eski santrallerimizi yeniliyoruz, onları modernize
ediyoruz, bunların kalitesini, kapasitesini artırıyoruz
Sadece bundan dolayı EÜAŞta 600 megavata yakın bir
üretim artışımız meydana geldi. Bunlar yaşlı
santrallerdi. Bunların hepsinin bakımını yapıyoruz.
Tabii ki, bu arz güvenliği için de, biz daha evvelden olduğu
gibi alım garantileriyle, yap-işlet-devretlerle bunu biz
açıklamış olsaydık, belki yatırımlarımızı
biz beş ay içinde, altı ay içinde bitirirdik. Yani, Türkiyenin
eski usul, o alım garantili usullerine gitseydik bunu hâllederdik.
Ama, kanunen artık biz yatırım yapmıyoruz, üretim
yatırımı. Bunu belki bazı arkadaşlarımız
hatırlayamayabilir. Şu andaki mevcut kurallara göre biz
üretim yatırımı yapamıyoruz. Ancak, bunu, özel sektöre
yaptırıyoruz. Özel sektöre yaptırmak için de klasik yatırımların
dışında bilhassa yenilenebilir enerjide çok önemli
adımlar attık. Önce envanterimizi tespit ettik, jeotermal
kaynaklarımızın haritasını çıkarttık;
ki, bu, bilhassa Ege Bölgesinde çok büyük bir kaynaktır.
Şimdiye kadar yeterince el atılmayan kaynaklardan biridir.
Şimdi onun hakkını vermeye çalışıyoruz.
MTA yoğun bir çalışma içinde. Her ay yaklaşık bir
önemli kuyuyu açıyoruz. Tertemiz, çevre dostu, kendi kaynağımız.
Jeotermalde, gerçekten, başta Ege olmak üzere, yoğun bir çalışma
içindeyiz. Bunu sadece elektrik üretiminde değil, seracılıkta,
turizmde ve aynı zamanda termal turizmde kullanmak istiyoruz.
Soğuyunca da yerin altına enjekte ederek tekrar kullanmayı
düşünüyoruz.
Onun dışında,
kömürde ciddi adımlarımız oldu. Sadece MTAnın
bizim dönemde bulduğu sahalar 800 milyon tondur. Buna, yakında
müjdesini vereceğimiz, bir 600 milyon tonluk ilave rezerv çalışmamız
vardır. Bu da gerçekleştiği takdirde, 1,4 milyar ton yapar.
Bütün masraflar çıktıktan sonra 20 dolar kalsa, 28 milyar dolar
yapar. Yani biz kömüre gerçekten büyük ağırlık veriyoruz.
Rüzgârda da,
rüzgâr haritasını yaptık. Evet, göreve geldiğimizde
17 megavattı, rüzgâr santrallerinin toplamı 17 megavattı,
biz onu 200e çıkarttık, 12 kat. Bu, tabii, bizim için yeterli
değil. 400 kattır iki buçuk-üç sene içindeki hedefimiz. 8
bin megavatı hedefliyoruz.
Bu arada, yatırımcının
tek başına, münferit olarak, dağ-tepe dolaşarak
yaptığı ölçümlere kolaylık olsun diye, biz, rüzgâr
haritasını çıkarttık Türkiyenin. 30 bin noktayı
ölçtük, rüzgâr haritasını çıkarttık ve aynı zamanda,
genel müdürlerimizle beraber, bir enerji misyoneri gibi, vilayet
vilayet dolaştık ve bu rüzgâr haritasını, atlasını,
rüzgâr enerjisinin özelliklerini yerinde anlatarak ilgilerini
çektik ve bunun da sonucu olarak, Kanunun da katkısıyla
-ki, buna muhalefet partilerimizin de gayet güzel katkıları
oldu- yenilenebilir enerji noktasında, işte 1 Kasımda
EPDKnın yaptığı, teklif toplama diyelim, neticede
yedi yüz elli projeye müracaat edildi. Bu görülmemiş bir
şeydir. Bu bir devrimdir gerçekten ve bu yedi yüz elli projenin
karşılığında 78 bin megavat
Bunların tabii
içlerinde mükerrerler var, bunların içinde verimsiz olanlar,
bunlar tabii ayıklanacak. Bizim garantili olarak gördüğümüz
10 bin megavattı, fakat bunu çok rahatlıkla 20 bin megavata
çıkarabileceğiz. Bununla ilgili olarak, şimdi hedefimiz
bu türbinlerin Türkiyede yapılması. Bunun için de Bursa,
İstanbul, Antep gibi sanayisi iyi olan yerlerle görüşüyoruz,
bunları yapmaya çalışıyoruz. Bunun içinde Konya
da var. Dolayısıyla, burada, eğer türbinleri de yaparsak,
10 bin megavat olsa 10 milyar dolar, otomotiv sektöründen daha büyük,
20 bin megavat olsa 20 milyar dolar yaklaşık. Bu aynı zamanda
çevre dostu ve hiç kimsenin daha evvel düşünmediği bir
şey bize nasip oldu, Meclisimize nasip oldu. Dolayısıyla,
rüzgâr konusunda da gayet iyi gidiyoruz.
Kömürü bahsettim.
Bu arada, sular,
gerçekten, dereler akıyordu, bizler de bakıyorduk ona. Bu
derelerden küçük türbinlerle elektrik üretmek üzere, bunların
da envanterini çıkardık. Sadece bu derelerden topladığımız,
yani, proje olarak, 1.109 proje topladık. Bunlardan 780inin sahibi
var. Şimdi, yeniden Elektrik İşleri Etüt İdaresi ve
DSİnin ve bir de yatırımcı müteşebbis vatandaşlarımızın
uğraşması noktasında bu müracaatların toplamı
1.500ü açtı. Bunlar da olduğu takdirde, bunları da devreye
soktuğumuz takdirde biz bu derelerden elektrik elde edeceğiz.
Başlattığımız projelerin toplamı,
eğer gerçekleşirse, altı Atatürk Barajı kadar yapıyor.
Tabii, bunları hızlandırmamız lazım ve
başlattığımız projelerin toplamı da, buna
kazma vurulanlar da dâhil olmak üzere 30 bin megavattır. Bu 30
bin megavatı -ki, Türkiyenin kurulu gücü 40 bin megavattır,
biz bunun yaklaşık 30unu kullanıyoruz- neredeyse Türkiyenin
kurulu gücüne eşit yatırımı başlattık.
Tabii, bunun hızlı bir şekilde sürmesi lazım. Buna
eğer biz kendimiz para harcasaydık 42-45 milyar dolar para
harcayacaktık. Bu parayı şimdi eğitimimize,
sağlığımıza, emniyete harcayacağız.
Dolayısıyla, bunu özel sektöre, daha süratli bir şekilde
yapılsın diye ona veriyoruz. Yani, biz bunu, daha evvelden
olduğu gibi, yap-işlet-devretlerle, alım garantileriyle
verebilirdik ve geleceğimizi yanlış şekillendirmiş
olurduk, dolayısıyla, tenkit ettiğimiz usule giderdik.
Biz, sadece burada, nükleeri ve düşük kalorili kömürleri üretime
sokmak için alım garantisi koyuyoruz. O da Afşin Elbistan C
ve Dyi hedef alan, belki C ve Dden sonra E ve F şeklinde devam
edecek kömür santrallerini kurabilmek için bunu yapıyoruz. Bu
da bizim bir millî politikamızdır, bundan dolayı onu yapıyoruz.
Nükleeri de bu teknolojiye sahip olmak için yapıyoruz. Bu aslında
bir santral kurma meselesi gibi görülebilir, buna da müsaittir yasanın
şeyi, ancak burada bu bir eşiktir, bir teknoloji eşiğidir.
Biz güçlü bir devletiz, bölgemizde de dünyada da güçlü bir devletiz,
tarihi yapan bir milletiz, bu teknolojiye de sahip olmamız lazım.
Tarihi biz yaptık, dolayısıyla, bu teknolojiye de biz
sahip olacağız. Dolayısıyla, bu teknolojiyi,
tıpta, mühendislikte, veterinerlikte, tarımda kullanacağız,
sağlıkta kullanacağız, gayet tabii enerjide de
kullanacağız. Onun için, hedeflerimiz büyük, güvenlik de
temel konumuzdur. Bu noktada hiç kimsenin şüphesi olmasın.
İftihar ettiğimiz millî kuruluşlarımızdan TAEK
de bu işin öncülerinden bir tanesidir.
O bakımdan,
ben şimdiden, bu Yasaya katkılarınızı,
eleştirileriniz de dâhil olmak üzere, takdirle karşılıyor
ve şimdiden teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Bakan.
Şahsı
adına ikinci söz sırası, Konya Milletvekili Sayın
Hasan Anğı Beye aittir.
Buyurun Sayın
Anğı. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika
Sayın Anğı.
HASAN ANĞI
(Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 8 Mayıs
2007 Tarihli ve 5654 Sayılı Nükleer Güç Santrallarının
Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji Satışına
İlişkin Kanun hakkında kişisel görüşlerimi
açıklamak üzere söz almış bulunuyorum. Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bilindiği
üzere, bu yasa tasarısı, 22nci Yasama Döneminde Meclisimizde
yasalaşmıştı. Geçen yasama döneminde tasarı
komisyonumuzda görüşülürken konuyla ilgili detaylı çalışmalar
yapılmış, ilgili kurum ve kuruluşlardan çeşitli
bilgiler alınmıştı, Genel Kuruldaki görüşmelerde
de farklı görüşler ortaya konmuştu. Bu yasama döneminde
komisyondaki görüşmelerde maddeler üzerinde bazı düzenlemeler
yapıldı ve Genel Kurul gündeminde yerini aldı, bugün
de görüşmelerine başladık.
Yasaya baktığımız
zaman, nükleer güç santrallerini kuracak şirketlerin durumu,
karşılaması gereken ölçütler, enerji satış
şekli, alım garantileri, lisans, izin ve yükümlülükler, kamu
iştiraki ve yatırımı, uygulamaların koordinasyonu
ve yaptırımlar, düzenleyici kurumu düzenlediği, ayrıca,
EÜAŞın, yerli kömür yakıtlı elektrik santrali yapılması
amacıyla kömür tahsis ihalesi yapabileceğine dair, geçici
bir maddeyle düzenleme yapılmış oldu.
Gruplar adına
konuşmalar yapılırken, değerli arkadaşlarımızın
geçen dönemde de bazı başlıklarda ifade ettikleri,
ama bir türlü, bugünkü gündemimizde olan nükleer güç santralleriyle
ilgili, kırk elli yıllık geçmiş içinde gereken
adımlar atılmaya çalışılsa da sonuçlandırılamadığı
için hâlâ nükleer güç santrallerini hangi şartlarda, nasıl
ülkeye kazandırırız, nesiller noktasında, yeni
teknolojilerle nükleer güvenliği sağlayıp sağlayamayacağımızı,
güç noktasında kriterlerin Yasaya net konmadığı
gibi birçok eleştiriler tekrar gündeme getirildi.
Ben öncelikle
şunu ifade etmek istiyorum: Türkiye, nükleer enerjide geç kalmış
bir ülke, uygulama olarak. Ama üyelik noktasında, Atom Enerjisi
Komisyonunu 1956 yılında kuran bir ülke. Uluslararası
Enerji Ajansına da Atom Enerjisi Ajansına da 1957 yılında
üye olmuş, yıllar boyunca, üniversitelerinde nükleer fizikçi,
nükleer enerji mühendisliği, nükleer enerji enstitülerinde
teknik eleman yetiştiren, akademisyen yetiştiren, bunların
büyük bir kısmını da hep yurt dışına gönderme
durumunda kalan bir ülke konumunda kalmış. Eğitimle
ilgili birçok yetişmiş insanımız olmuş olmasına
rağmen, pratik uygulaması olmayan, sadece sağlıkta
ve sanayide, ayrıca tarım ve hayvancılıkta da
kısmen araştırmalarda kullanılan ve üç tane küçük
araştırma reaktörüyle bu elli yılı geride bırakmış
bir ülke olarak, bugün geldiğimiz noktada, biz, nükleer güç santrallerini,
keşke önceki girişimler döneminde kurabilmiş ve bugün
de bundan ürettiğimiz elektiriği kullanan bir ülke olabilseydik.
Bu pratik uygulamayla, biz de, teknolojideki gelişmeleri takip
etme, yetiştirdiğimiz iş gücünü ülkede istihdam etme,
teknolojideki gelişmelere biz de sebep olup birçok patentin
oluşmasına imza atabilme imkânını elde etmiş
olacaktık.
Şimdi, bakıyoruz,
DTP Grubu, kesinlikle böyle bir nükleer enerjiye karşılığını
ifade ederken, Cumhuriyet Halk Partisi ise, Türkiyedeki bu uygulamayla
ilgili yasanın eleştirilebilecek taraflarını
mutlaka bulacaklardır. Ama, kendi ifadeleriyle, Japonyadaki
ekipman tedarikinin, sipariş yoğunluğundan dolayı
gecikmeli olarak ancak teslim edilebildiği ifade edilmektedir.
Demek ki, dünyada, bunca ülke kullanıyor. Dört yüzün üzerinde
reaktör şu anda elektrik üretiyor. Yirmi dokuz tane inşaatı
devam eden reaktör var ve planlama aşamasında da yüz elli sekiz
reaktör olduğunu biliyoruz. Bunun için siparişler zamanında
karşılanamaz noktaya geliyor. Yeni nesil reaktörlerle
ilgili talep devam ediyor. Yani, Türkiye, eğer, bugün, bu Kanunla
ilgili düzenlemeleri ortaya koyup düzenleyici ve denetleyici
kurum olarak mevcut Türkiye Atom Enerjisi Kurumunu değil de yeni
kurulacak kurumları bekletelim, böylece bir on-on beş sene
daha bekleyelim derse, bu siparişlerin gelecekte temin sürelerinin
nereye kadar uzayacağını da görmek durumunda kalacağız.
Türkiye Atom
Enerjisi Kurumunun bugüne kadar yaptığı çalışmaların
yanında, yeni heyecanlarıyla, bir araştırma reaktörünü,
özellikle güç reaktörlerindeki parçaların denenmesiyle ilgili,
yatırım aşamasında olduğunu biliyoruz. Yakıt
geliştirme merkezi kurulma çalışmalarının
devam ettiğini biliyoruz. Ülkemizdeki var olan uranyum ve toryumu
gelecekte de kendi santrallerimizde kullanabileceğimiz veya
fazla gelirse de dünyaya satabileceğimiz bir noktaya doğru
gitmemiz gerekiyor.
Bunun yanında,
mevcut yapısı itibarıyla yer lisansı, inşaat
lisansı ve işletme lisansını verebilecek kabiliyetteki
bir kurum var. Önümüzdeki yıllarda santral kuruluşları
arttığı dönemlerde, mutlaka yeni kurumların oluşumu
gerekiyorsa onların kanunları da önümüze gelmiş olacak.
Nükleer güvenliğin
sağlanmasının, sadece bir ülkenin belirlediği
standartlarda olmadığını değerli arkadaşlarımız
ifade ettiler. Dünya bu konuya büyük bir hassasiyet içinde eğilmiş,
her tarafı kontrol etmekte. Dolayısıyla, Türkiyedeki
kurulacak nükleer güç santrallerinde de TAEKin bu kuralları
uygulama noktasında en ufak bir endişesi, kaygısı
veya sıkıntısını taşımamamız
gerektiği kanaatindeyim.
Birçok hususla
ilgili, bugün Türkiyenin enerji ihtiyacının gelecekle
ilgili projeksiyonlarının yapılması gerekliliğinin
ifadesi içinde olduk. Ülkemiz, hamdolsun istikrarlı bir
şekilde büyüyor ve büyümeye de devam edecek. Enerjiye olan ihtiyaçlarımız
ise bu büyümenin daha üzerinde artmaya devam ediyor. Bir taraftan
enerji verimliliğiyle ilgili geçen dönem çıkardığımız
yasalarla enerjiyi daha tasarruflu kullanmanın iş yerlerinde,
evlerde- teçhizatların daha az enerjiyle iş görebilir
kılınmasıyla ilgili, sınıflarının
yükseltilmesi çalışmaları yürütülüyor. Yenilenebilirle
ilgili yapılmış çalışmaları arkadaşlarımız
da ifade ettiler.
Bizim burada,
nükleer güç santralleriyle ilgili, bu santrallerin kuruluşunu
bir çerçeveye oturtmak, bunun yanında yerli kaynaklarımız
olan kömürle ilgili de bir aşamanın getirilmiş olmasını
takdirle karşılamak gerekir. Şahsen, geçen yasama dönemindeki
hazırladığımız Yasanın, Sayın Cumhurbaşkanınca
tekrar görüşülmek üzere Meclise geri gönderilmesi üzerinden
bir seçim süreci geçmiş ve 23üncü Yasama Döneminde tekrar önümüzde.
Bu Yasanın
ülkemiz için, bölgemiz için hayırlı olmasını diliyorum.
Emeği geçen herkesi kutluyor, hepinize saygılar sunuyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Anğı.
Sayın milletvekilleri,
İç Tüzükün 81inci maddesine göre soru-cevap işlemine
başlıyoruz.
Süremiz yirmi
dakikadır. On dakika soru sormaya, on dakika da cevaba
ayıracağım.
İlk söz
sırası Sayın Kamer Gençin.
Buyurun Sayın
Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Aslında,
ben, zatıalinizi ikaz etmiştim. Anayasanın 89uncu
maddesine göre, bir kanun Cumhurbaşkanı tarafından
veto edildiği takdirde, yalnız bazı maddeleri veto
edildiği takdirde -89uncu maddede açık ve seçik- sadece bu
maddeler görüşülebilir diyor, öteki maddeler görüşülmez
diyor. Burada, Sayın Cumhurbaşkanı 5, 6, 7nci maddeleri
bir daha görüşmek üzere iade etmiştir. Bence, Anayasaya
çok açıkça aykırı olan bu uygulamanın hatalı
olduğunu, dolayısıyla burada harcanan zamanın
yersiz olduğunu belirtmek istiyorum.
Burada da daha
önce, 81inci maddede
Ben, uzun zaman Mecliste görev yapan bir insan
olarak, 81inci maddede, önceden bu Anayasanın bu hükmü yoktu,
Cumhurbaşkanı bazı maddeleri tekrar görüşmek üzere
gönderiyordu. İç Tüzükün 81inci maddesinde böyle bir değişiklik
yaptık, dedik ki, yani, gerekirse Meclis böyle bir karar versin.
Böyle bir karar verdiği zaman da, bu daha komisyona gitmeden,
yani Cumhurbaşkanı tarafından Türkiye Büyük Millet
Meclisine iade edildiğinde, komisyona gelip de Cumhurbaşkanının
iade gerekçesi okunduktan sonra, bunun bu komisyonda
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KAMER GENÇ (Tunceli)
- İsterseniz cümlemi tamamlayayım Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Genç.
Buyurun Sayın
Enöz.
MUSTAFA ENÖZ
(Manisa) Sayın Başkanım, aracılığınızla,
uzun zamandır kamuoyunda tartışılmasına
rağmen, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığında nükleer
santrallerle ilgili ciddi bir çalışma yapılmamıştır.
Nükleer santral kurulumu konusunda üç farklı hukuki yapı
geliştirilmeye çalıştırılmasının
esas nedeni, serbest piyasa yapısına uygun rekabet
şartlarında bir ihale yapmaktansa, gerektiğinde yandaş
firmalara uygun kriterler gözetilerek işin sonuçlandırılmasından
ibarettir.
Sorum
şudur: Beş yıllık iktidarınız döneminde,
gerekli iklimi yaratarak nükleer santraller için ihaleleri yapmayıp,
enerji arz güvenliğine sağlayacağı olumlu katkıyı
gerçekleştirmemek, yerli kaynaklarımızın kullanımı
ve nükleer katkısının sağlanmaması nedeniyle
ülkenin doğal gaza bağımlılığının
azaltılmamasının sorumluluğu
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Enöz.
Buyurun Sayın
Sipahi.
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) Efendim, Milliyetçi Hareket Partisi
Sözcüsü ve enerji konusunun gerçek uzmanı Sayın Oktay Vural, Milliyetçi Hareket Partisinin nükleer
enerji ve santrallere karşı olmadığını,
hatta gecikmiş bulduğunu belirttiler. Karşı olduğumuz
şeyin, bu Yasadaki belirsizlikler, eksiklikler ve konuyla ilgisiz
projelerle ilişkilendirilmesi olduğunu beyan ettiler.
Bir sayın
AKP sözcüsü, gecikmeyi acz kelimesiyle ifade etti. Bu acz ifadesine
beş yıllık AKP iktidarı da dâhil midir?
Bir başka
sayın AKPli milletvekili bütün faaliyetlerin AKP döneminde
hızlandırıldığını beyan ettiler, bu
hızlandırılan faaliyetlere terör de dâhil midir?
Sayın Bakana
bir sorum var: Bu yerli uranyum ve toryum kaynaklarının kullanımı
konusunda çalışmalar yapıldığını
beyan ettiler. Ancak, bu çalışmaların tatmin edici
olup olmadığı ve çıkan sonuçların ne ölçüde
yeterli olup olmadığı konusunda birtakım şüphelerim
var. Bunun cevaplandırılmasını istiyorum.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Sipahi.
Buyurun Sayın
Korkmaz.
SÜLEYMAN NEVZAT
KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkanım, ben de aracılığınızla
Sayın Bakanımdan şu hususları öğrenmek istiyorum:
Bakanlığınıza
bağlı genel müdürlüklerde görev yapan ve birçoğu iktidarınız
döneminde atanmış bürokratların, sürekli olarak, cumhuriyet
savcıları tarafından verilen talimatlarla yolsuzluk
operasyonlarına maruz kalması, bu bürokratların amiri
olan siz Sayın Bakanı, personelin değerlendirilmesi
ve görevlerin ehil ellere verilmesi hususunda vicdanen rahatsız
etmekte midir?
Sürekli
rengârenk operasyonlara maruz kalan bürokratlarınızın
gözlem altına alınıncaya kadar yaptıkları
iş ve işlemlerin kamu zararına sebep olmasında
kendinizin de ihmali ya da payı olduğunu düşünüyor
musunuz?
Bakanlığınız
ile ilgili son günlerde yaşanan bu talihsiz deneyimler ve
şaibeler ışığı altında, bu sorunun,
bu Kanunun çıkarılması öncesinde alınacak kararlar
ve yapılacak iş ve işlemlerde aynı hadiselerin
yaşanmaması hususunda ne gibi tedbirler öngörmektesiniz?
Döneminizde
büyük bir güven erozyonu yaşayan Bakanlığınızın,
milletimizin gözündeki kötü imajı ortadan kaldırma ve yeniden
prestij kazandırma ve dolayısıyla
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Korkmaz.
Buyurun Sayın
Melen.
MİTHAT MELEN
(İstanbul) Sayın Başkan, teşekkür ederim.
İşletme
hakkı devri, yap-işlet ve yap-işlet-devret santralleriyle
ilgili, Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulunca
hazırlanan ve dört yıla yakın bir süre önce Bakanlıklarına
gönderilen, yüzlerce milyon dolarlık kamu zararının
firmalardan tazmin edilmesine yönelik raporda yer alan hususlar
ile ilgili somut tahsilat yapılmış mıdır? Yoksa,
zaman aşımına uğratılmaya mı çalışılmaktadır?
İşte bu Kanunun hazırlanmasında da, model seçiminde
ve alım garantisi ve tarife uygulamalarında Devlet Denetleme
Kurulu raporunda yer alan görüşlerin göz önüne alınmadığı
ve bundan dolayı, yine, ileride bu Kanunun da uygulanmasından
benzer sorunların yaşanacağı ve yine kamu zararları
doğacağı, uluslararası tahkimde tazminatlara
mahkûm olma durumunda kalınacağı görülmektedir. Bu
tecrübelerden neden yararlanılmamıştır? Bu konuda
izahat verebilir misiniz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Melen.
Buyurun Sayın
Varlı.
MUHARREM VARLI
(Adana) Sayın Başkan, TAEKin çalışmaları
konusunda kamuoyu ve firmaların yeterince bilgilendirilmemiş
olması ve daha önce nükleer santraller ile ilgili deneyimi olmayan
TETAŞın yönetim kademesinde bu konular ile ilgili bilgi
ve deneyim sahibi olmayan yöneticilerin bulunması, bu ihalelerin
talimatla AKP yandaşı holdinglere verileceği hususunu
işaret etmemekte midir?
Yine, TETAŞ
Genel Müdürlüğünün yönetim kademesinde bulunan yöneticilerin
içinde, daha önce yap-işlet veya yap-işlet-devret modelleri
hususunda çalışmış kişi var mıdır?
Sayın Bakan
cevaplarsa memnun oluruz.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Varlı.
Buyurun Sayın
Taner.
RECEP TANER (Aydın)
Sayın Başkan, aracılığınızla Sayın
Bakana sormak istiyorum: Enerji Bakanlığı, mevcut
hâliyle Yönetim Kurulunu dahi toplayamayacak bir durumda olan TETAŞ
Genel Müdürlüğünün mevcut yapılanmasıyla bu ihalelerin
ve anlaşmaların altından kalkabileceğini,
sağlıklı ve geçmiş hatalardan ders çıkarmış
olarak kalkabileceğini hangi kriterleri baz alarak değerlendirmektesiniz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Taner.
Buyurun Sayın
Asil.
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İktidara
geldiğinizde enerji fazlalığı söz konusu iken, bugün
itibarıyla 2009 yılı ortasında enerji arz güvenliği
sorunu ortaya çıkacak olması, yapılması gereken
yatırım ortamını sağlayamadığınız
ve bu yatırımların yapılmasına uygun politikaların
üretilememesinden kaynaklanmakta mıdır?
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Asil.
Buyurun Sayın
Ağyüz.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bu Yasa, özel
sektörün nükleer güç santrali kurup elektrik enerjisi üretmesini
özendiren bir yasa konumundadır. Kamu yararı gözükmüyor.
Santralin kurulması kadar maliyetli olan söküm maliyetinin
şirketten alınmamasını büyük bir eksiklik olarak
görüyorum.
Kamuya yük getiren
bu Yasanın iyi irdelenmesi gerekirken ve Cumhurbaşkanından
dönüş nedeni olan 5, 6, 7nci maddelerin sadece görüşülmesi
gerekirken, tamamının, ayrıca da geçici iki madde eklenerek,
huzurumuza gelmesini anlamış değilim. Sayın Bakandan
bu konuda bilgi istiyorum.
Ayrıca da,
kamuoyuna yansıyan kadarıyla bu nükleer santraller için
sıraya girmiş şirketlerin varlığı söyleniyor.
Özelleştirmenin önünü açan yasa kapsamında bu müracaatlar
şu anda alınmış mıdır, doğru mudur,
sıraya giren şirketlerin nitelikleri ve özellikleri bu
Yasaya uygun mudur?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Ağyüz.
Buyurun Sayın
Uras.
MEHMET UFUK URAS
(İstanbul) Sayın Bakan, özel sektör ile kamu arasındaki
çelişkinin nasıl düzenleneceği konusundaki müphemlik
konusundaki düşünceniz, nükleer santralin kime elektrik satmak
için kurulacağı konusundaki belirsizlik konusundaki düşünceniz,
yaşanacak ihale ve alım garantisi kargaşası konusundaki
düşünceniz, kamu-özel ortaklığının nasıl
işleyeceği konusundaki görüşünüz, denetimin nasıl
yapılacağına dair düşünceniz, atık ve söküm
maliyetinin nereden karşılanacağına ilişkin
görüşünüz ve OECDye bağlı Uluslararası Enerji
Ajansının uygulama anlayışı olan ETSAPtan,
Türkiyenin neden bu uygulamadan ayrıldığına
dair görüşünüzü öğrenmek istiyorum.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Uras.
Buyurun Sayın
Öztürk.
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) Sayın Bakan, nükleer santrallerde kullanılan
uranyum rezervinin miktarı nedir? Çünkü, konuşmanızda
genel bir şeyle geçiştirdiniz. Bu konudaki kesin, -muhtemel
rezerv değil, kesin- bilinebilir rezerv ne kadardır? Bu, ne
kadarlık süreyle böyle bir santrali işletmeye yeterlidir?
İkinci sorum:
Türkiyede etkin, verimli, açık, saydam ve şeffaf enerji ve
madencilik politikasıyla anılması gereken Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanlığının sürekli gündemde ve
medyada birtakım yolsuzluklarla anılması bir Türk vatandaşı
olarak sizi rahatsız ediyor mu?
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Öztürk.
Buyurun Sayın
Çakır... Yok.
Buyurun Sayın
Kılıçdaroğlu.
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
İstanbul Kartalda 2003 yılında maden ruhsatı iptal
edilerek hazineye devredilen bir araziye maden ruhsatı veriliyor.
Sanıyorum konuyu biliyorsunuz. Şimdi, bununla ilgili
şöyle bir gelişme var: İhaleyi alan bir kişi olur
için sabah 08.06da dilekçe veriyor, aynı gün bu işlem sonuçlanıyor.
Beş yıl içinde bu şekliyle kısa sürede sonuçlanan
başka bir iş var mı yok mu?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Kılıçdaroğlu.
Soru sorma süresi
tamamlanmıştır.
Cevap verme
kısmına geçiyoruz.
Buyurun Sayın
Bakanım.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu)
Sondan başa doğru gideyim.
Sayın
Kılıçdaroğluna
Ben zaten bu konuyu soruşturdum
ve görevden almalar bundan dolayı oldu. Dolayısıyla,
bu tip şeylerin üzerine çok ciddi gidiyoruz. Belki bu tip
şeylerin bizim dönemimizde az da olsa gündeme gelişinin
sebebi, çok ciddi olarak üzerine gitmemizdir. Halının altına
süpürmüyoruz biz. Bakanlığımızın beş
yıl içinde yaptığı irili ufaklı bütün ihalelerin
toplamı elli dokuz bindir ve biz bunların hepsinin çok ciddi
olarak üzerine gidiyoruz, iki yüz yetmiş beş firmayı da
yasakladık. Yani bunların üzerine çok ciddi gittik. Daha
evvelden üç beş firma yasaklanırken biz bunların üzerine
çok net bir duruşla, kesin bir duruşla gittik. Bizim buralarda
yanlışlığa hiçbir zaman yer olmaz, olan olursa da
üzerine gideriz, yargıya teslim ederiz; bunu bilin. Bir de eski
yıllarda ve diğer uygulamalarla mukayese edin; onlara
girmek istemiyorum.
İkinci olarak,
uranyum miktarı yaklaşık 10 bin tondur. Yaklaşık
1.000 megavat için otuz yıl yetecek kadar uranyumumuz var. Yalnız,
gördüğüm şey şu, yaptığımız araştırmalarla,
kesin rezervler çıkmamakla beraber, bazı zengin bölgeleri
tespit etmiş bulunuyoruz. Üzerinde arkadaşlarımız
çalışıyor, rezervler netleşince size iletirim.
Ancak, tenör olarak gayet zengin olan üç ayrı bölge üzerinde çalışmalarımız
sürüyor, bir tanesinde toryumla beraber. Dolayısıyla,
bunlar bizim geleceğimizi şekillendirecek ürünler olduğu
için ve bunlarla ilgili önceden erken bir takım bilgilendirme,
yeterince bilgilendirme yapamazsak, burada, altın madeninde
olduğu gibi farklı tepkiler olabiliyor. Onun için kesin rezervden
sonra sizi bilgilendireyim, ama bilinen rakam yaklaşık 10
bin tondur.
Onun dışında
Sayın Urasa cevabım: Gayet tabii ki, bunların denetimi
olacak. Yalnız, mükerrer olan bir soru var: Biz bu nükleer santralleri
ihale yapmıyoruz. Bir kimseye herhangi bir ayarlama filan söz
konusu zaten olamaz. Bu bir yarışmadır ve burada
alım garantisi olabilecek, yani bize en ucuzu, en kısa zamanda,
en iyi teknolojiyi getirecek şirketlerin seçimidir burada
söz konusu olan. Bunu yapacak olan TAEKtir. Biz bu tip ihaleleri
yapmak niyetinde değiliz. İhaleleri yaparak da ülkemizin
geleceğini bağlamak istemiyoruz. Bu bir yarışmadır.
Bu yarışmaya bileğinin gücüyle girecekler, bilek güreşinde
kazananlar bunu yapacak. Dört tane de burada önemli kriter var seçimde.
Ama, esas, TAEKin ortaya koyacağı esas ölçütler var, teknoloji
ölçütleri var. O ölçütlerle sınıfı geçecekler belli
olacak, ondan sonra onları yarıştıracağız.
Dolayısıyla, öyle adrese teslim meslim diye bir şey
yok. Eski alışkanlıkları biz burada tekrar etmek
istemiyoruz. O bakımdan gönlünüz rahat etsin, böyle bir
şey söz konusu değil.
İkincisi,
özel sektör meselesine gelince: Özel sektörün yapması aynı
zamanda kamuya yük değildir; bazen, aynı zamanda kamuya
rahatlık demektir. Bizim burada birinci tercihimiz özel sektörün
yapmasıdır. Yapmadığı takdirde kamu-özel ortak
yatırımıdır. O da olmadığı takdirde
kamunun yapmasıdır. Onun için, yazı da gelse, tura da
gelse, dik de dursa para, Biz bunu yapacağız. dememizin
sebebi budur. Ama buradaki esas kararlılığımız
ve arzumuz bunun özel sektör tarafından yapılması, TAEK
tarafından denetlenilmesi, esas Denetleme Kurumu Kurulunca
da
Bu kanun hazırlanıyor. O zaman TAEKten ayrı bir
bağımsız kurumun tıpkı EPDK gibi
EPDK fiyatları
ve işletmeyi, daha doğrusu piyasayı kontrol ediyor.
Denetleme yapacak TAEKin yeni birimi de burada bağımsız
işin güvenlik sorununu denetleyecek.
Burada sıraya
giren şirketler yok. Keşke olsa. İşte biz bunlar
sıraya girsin diye bu kanunu çıkarıyoruz. Yarışsınlar,
girsinler, bilek güreşini yapsınlar, ülkemize en iyi teknolojiyi
getirsinler ve bu teknolojiye bu ülkemiz, bu devletimiz sahip olsun
diye bunu yapıyoruz.
Bunun dışında,
arz güvenliği noktasında -biraz önce de söylemiştim-
biz eski hükûmetlerin uyguladığı usulü uygulamış
olsaydık altı ayda bütün yatırımlarımızı
belli yerlere verirdik işi bitirirdik. Hatta, bunların
içinde yap-işlet-devret, yap-işletler o günlerde faydalı
olabilecek metotlardı. Bilhassa yap-işletler yap-işlet-devretlere
göre daha iyi bir uygulama usulüdür. Biz onları da Devlet Denetleme
Kurumu
Onu niye neticelendirmedik? diye biraz önce soru sordunuz,
onu cevaplandırayım. Üç ayrı denetimi oldu. Bir tanesi
Cumhurbaşkanlığının, ikincisi Sayıştayın,
bir de ayrıca bizim Bakanlığın yaptığı
teftişler. Üç ayrı rakam çıktı. Üç ayrı rakamın
hangisini uygulayalım diye
Çünkü rakamlar birbirlerinden
farklıydı. Onun için, Maliye Bakanlığının
Muhakemat Genel Müdürlüğüne, bununla ilgili, bütün bu dosyaları
verdik; bununla ilgili de çalışmaları komisyon
şu anda ayıklıyor, sonuna gelmek üzereyiz. Eğer bunun
neticesi alınırsa, orada yanlışlarla doğruları
ayırt edeceğiz. Yani üzerinden
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(İstanbul) Muhasebat mı, muhakemat mı?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu)
Muhakemat Genel Müdürlüğünde.
Dolayısıyla
konun üzerindeyiz.
Sizin sorunuza
sıra gelecek Sayın Kamer, siz bu tip şeylere de dikkat
edersiniz.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Danıştaya sorun. Maliye Muhakemata niye soruyorsunuz?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu)
Biz kime soracağımızı biliyoruz Sayın
Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Bilmiyorsunuz.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu)
Biliyoruz, biliyoruz. Siz sadece işinize bakın. Ben size
şunu söyleyeyim: Siz, belki de milletvekilliğinden daha önceki
dönemlerdeki kanunları, tüzükleri karıştırdınız.
Bir de İç Tüzükün 35inci maddesi var; orada, komisyon, isterse
tamamını da görüşebilir.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Görüşemezsiniz.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu)
Bunu da siz not alın da bir bakın, bir inceleyin onu.
Şimdi, ikinci
olarak Sayın Sipahi Uranyum ve toryumla ilgili şüphelerim
var. dedi, o şüpheleri biraz kapalı geçtiler. Ben böyle
-ne derler ona- telmihle konuşmaları pek anlayamıyorum,
oradaki şüpheniz neyse açık açık söyleyin, ben de onun cevaplarını
vereyim. Ama, bildiğim şey şu: Ben aynı zamanda Etibankın
da eski Genel Müdürlüğünü yaptım. Türkiyede toryum ve
uranyum noktasında, diğer madenlerde olduğu gibi, hatırı
sayılır bir çalışma daha evvelden de yapıldı,
biz de yapıyoruz ve burada da inşallah millî teknolojimize
uygun kaynakları sağlayacağımızı düşünüyorum.
İkincisi,
bir kötü imajdan filan bahsedildi. Böyle bir şey söz konusu değil.
Biraz önce bahsettim, bu kadar büyük ihalenin yapıldığı
bir yerde bir yönetici olarak göz yummamamız ve üzerlerine gitmemiz,
aslında kötü imaj değil, tam tersine, takdirle karşılanan
bir durumdur. Belki de bundan dolayı da, Hükûmetimiz, başta
Sayın Başbakanımız olmak üzere, bu tip şeylerin
üzerine gittiği için de halkımız da bu takdirini gösterdi
bize, onun için bunun üzerinde tartışmak istemiyorum.
Onun dışında
TAEKin, TETAŞın bu işi kaldırabilir mi, kaldıramaz
mı gibi şeylerini ben arkadaşlarım adına da
üzüntüyle karşılıyorum, çünkü hepsi tecrübeli, gayet
birikimli bürokratlardır, bu çalışmaları çok rahatlıkla
yapacak durumdadır. Dolayısıyla hem ekibimize ben güveniyorum,
sizler de lütfen güvenin. Bunların hepsi şerefli, güzel, başarıyla
çalışan bürokrat arkadaşlarımızdır.
Onun dışında
yap-işlet-devret ve yap-işletlerle ilgili kısımlara
ilaveten bir de tahkimlerle ilgili konuları ele aldık. Bakanlığımız
bir yatırım bakanlığı, işletme bakanlığı
ve servis bakanlığı olmanın dışında
eski konuları, eski sorunları çözen aynı zamanda eski
işleri de çözmeye çalışan bir Bakanlıktır ve
aynı zamanda geleceği şekillendiren bir Bakanlık
yatırımlar açısından. Şu anda, Türkiyeyi
bir enerji koridoru, bir enerji köprüsü hâline getirdiysek, Bakü-Tiflis-Ceyhan
gibi, Şahdeniz Projeleri gibi, Nabucco Projesi bunlardan en
önemli olanlarındandır ve biz bunları hep bu ekiple başardık
-ayın 18inde de Yunanistana ilk doğal gazı vereceğiz-
ve başta BOTAŞ olmak üzere, dünyanın en başarılı
şirketlerini aynı zamanda oluşturduk. Biz bu çalışmaları
sürdürmeye devam edeceğiz ve ülkemiz bir enerji kaynağı
BAŞKAN Sayın
Bakan, bir dakika müsaade eder misiniz.
Süreniz doldu
Sayın Bakanım.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu)
Peki efendim, son cümlemi söyleyeyim.
Türkiye, enerji
kaynakları olmayan bir ülke olduğu hâlde dünya enerji denkleminde
çok önemli bir oyuncu oldu. Figüranlıktan, biz burada baş aktörler
arasına girdik, bu da yine bu kadroyla ve bu Bakanlıkla oldu.
Bunu da ben sizin takdirlerinize sunarım, saygılar sunuyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Bakan.
KAMER GENÇ (Tunceli)
İsmimden bahsederek bana sataştı efendim. Sataşmadan
dolayı söz istiyorum Sayın Başkan.
35inci maddeye
bakın
Dedi ki
Bakın, 35inci maddenin son fıkrasını
okuyorum: Komisyonlar, Cumhurbaşkanınca yayımlanması
kısmen uygun bulunmayan ve bir daha görüşülmek üzere Türkiye
Büyük Millet Meclisine geri gönderilen kanunların sadece uygun
bulunmayan maddelerini görüşülebilir. Bu durumda, sadece
uygun bulunmayan maddelerle ilgili görüşme açılır.
(AK Parti sıralarından Böyle bir usul yok. sesleri.)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, siz devam edin. Bu
arkadaş istediği zaman istediği şekilde konuşuyor.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan, bu maddeden ne anlaşılıyor?
BAŞKAN - Sayın
Genç, siz, İç Tüzükü ileri sürerek konuşuyorsunuz, ama,
en fazla İç Tüzükü de ihlal eden sizsiniz. Lütfen, oturur musunuz
yerinize.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan
BAŞKAN
Lütfen
Lütfen
Yeter ya! (AK Parti sıralarından alkışlar)
Allah, Allah
Her gün İç Tüzükü çiğneyen, ayaklar altına alan sizsiniz
ya!
KAMER GENÇ (Tunceli)
Ama, Sayın Başkan, bana siz sataşıyorsunuz.
BAŞKAN
Evet
Sayın milletvekilleri, Kanunun tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi
okutuyorum
KAMER GENÇ (Tunceli)
Ama, Sayın Başkan, bana sataşıyorsunuz; İç
Tüzükü ayaklar altına
BAŞKAN Allah,
Allah
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sataşıyorsunuz...
BAŞKAN Bunun
müzakeresini dışarıda yaparız sizinle. Buyurun,
dışarıda konuşuruz, orada anlaşırız
sizinle. Buyurun... (AK Parti sıralarından alkışlar
ve gülüşmeler)
KAMER GENÇ (Tunceli)
Burada karşılaşalım
BAŞKAN -
Oturun lütfen
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan
BAŞKAN Bakın,
İç Tüzükü iyi biliyorsunuz. 65i uygularım size; çıkarırım
sizi dışarıya.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Çıkar kardeşim! Çıkar
BAŞKAN Sizi
çıkarırım dışarıya. Atarım dışarıya
sizi. (AK Parti sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ (Tunceli)
Çıkar hadi!
BAŞKAN
Lütfen
Madem bu kadar biliyorsunuz
Lütfen
KAMER GENÇ (Tunceli)
- İç Tüzüke aykırı
BAŞKAN
Oturun lütfen
İkaz ediyorum. Bakın, tekrar ikaz ediyorum.
Bu birleşimden çıkarırım sizi bakın!
KAMER GENÇ (Tunceli)
Çıkar
BAŞKAN
Çıkarırım sizi
Bakın, son defa söylüyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun
o zaman dışarıya! (AK Parti sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ (Tunceli)
Çıkaramazsınız
BAŞKAN Buyurun,
dışarıya
Çıkarıyorum sizi... Konuşmuyorsunuz
KAMER GENÇ (Tunceli)
Hayır efendim, çıkaramazsınız.
BAŞKAN Buyurun
lütfen
Sayın idare
amirleri, çıkarır mısınız Kamer Gençi dışarıya.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Çıkaramazsınız
BAŞKAN
Alır mısınız dışarıya.
İç Tüzükün
bana verdiği yetkiye göre, sizi bu birleşimden dışarıya
çıkarıyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Çıkaramazsınız
Siz sataştınız bana
BAŞKAN - Buyurun
Buyurun, lütfen
KAMER GENÇ (Tunceli)
Nasıl çıkaracaksınız?
BAŞKAN Çalıştırmam
Meclisi
Çıkarın
Lütfen, dışarıya çıkın
KAMER GENÇ (Tunceli)
Çıkaramazsınız
BAŞKAN
Lütfen
KAMER GENÇ (Tunceli)
Hayır
Nasıl çıkaracaksınız?
BAŞKAN Allah,
Allah! Çıkacaksınız
Çıkmazsanız,
tatil ediyorum o zaman.
KAMER GENÇ (Tunceli)
Çıkaramazsınız
BAŞKAN
Ara veriyorum
Sayın milletvekilleri,
on dakika ara veriyorum.
Lütfen, siz de
dışarıya çıkın, geldiğimde.
Kapanma Saati : 18.16
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.33
BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP ÜYELER: Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı),
Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 17nci Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
45 sıra sayılı
Kanun Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
1inci maddeyi
okutuyorum:
NÜKLEER GÜÇ SANTRALLARININ KURULMASI VE
İŞLETİLMESİ İLE
ENERJİ SATIŞINA İLİŞKİN
KANUN
BİRİNCİ
BÖLÜM
Amaç, Kapsam, Tanımlar
ve Kısaltmalar
Amaç ve kapsam
MADDE 1 (1) Bu
Kanunun amacı; enerji plan ve politikalarına uygun biçimde,
elektrik enerjisi üretimi gerçekleştirecek nükleer güç santrallarının
kurulması, işletilmesi ve enerji satışına
ilişkin usûl ve esasları belirlemektir.
BAŞKAN
Madde üzerinde söz isteyen, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına,
Sinop Milletvekili Sayın Engin Altay.
Buyurun Sayın
Altay. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakikadır
Sayın Altay.
CHP GRUBU ADINA
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; Hükûmet, antidemokratik,
gayri çağdaş bir tavır ve tutumla, uluslararası
nükleer lobilerin rant tuzağına düşmekte ve çalışmaları
kamuoyundan gizli yürüterek çağdaş demokrasilerle örtüşmeyecek
bir tutum sergilemektedir.
Sayın milletvekilleri,
biz, bu Kanunu, geçen dönem Parlamentoda da görüşmüş
idik. O zaman da bu kürsüden, değişik zamanlarda, bu konudaki
görüş ve düşüncelerimizi yüce Meclisimizle paylaştık.
Hükûmetimizin, bu konuda, öncelikle, girmek için cebelleştiğimiz
Avrupa Biriliğinin ülkelerindeki örneklere bir parça bakması
lazım. Mesela, Sayın Başbakanın, bu son günlerde,
Bu ülkede herkes referanduma ve referandum kültürüne alışacak.
tavrı, burası için, bu görüştüğümüz Kanun için son
derece yerinde bir durumdur. Gelişmiş Batı ülkelerinin
birçoğunda, birinci kuşak, ikinci kuşak, üçüncü kuşak
nükleer santraller, genellikle de referandumlarla, referandumlarda
alınan sonuçlarla kapatılmaktadır, kurulacaksa da
referanduma başvurulmaktadır. Nitekim, Kuzey Avrupa ülkelerinde,
yapılmış nükleer santraller halka sunulmuş ve halkın
ret oyu neticesinde işletmeye sokulamamıştır.
Ee, bunu yapalım Sayın Bakanım, alıştınız
referanduma. Gelin, bu konuyla ilgili
Nerede yapacaksınız?
Bir, Sinopta Akkuyu vardı gündeminizde, şimdi, anlıyorum
ki küçültmüşsünüz ve çoğaltmışsınız.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu)
Hayır, yok.
ENGİN ALTAY
(Devamla) Türkiyenin her yerini, herhâlde, Amerikanın ve
Avrupanın nükleer çöp deposuna çevireceksiniz yani hiç değilse
her yerini çöp deposu yapmayın. İlla yapacaksanız, kendi
seçim bölgenizden bu işe başlayın.
Sayın Bakan,
sayın milletvekilleri; Hükûmetin önünüze getirdiği
şey, pahalı, riskli, kirli, doğa düşmanı ve
dışa bağımlı bir enerji politikasızlığıdır.
Böyle bir şey olabilir mi? Arkadaşlarımızın
yazdığı karşı oy yazısına bir lütfen,
göz atın. Bu vesileyle, yirmi bir yıl önce, 26 Nisan 1986da,
Çernobil Nükleer Santrali reaktöründeki o talihsiz kazanın,
anında ölenleri, akabinde ölenleri
Aradan yirmi bir yıl
geçmesine rağmen, Hacettepede, İbni Sinada, Cerrahpaşada
kanser tedavisi gören Karadenizli hemşehrilerime acil
şifalar diliyorum, ölenlere Tanrıdan rahmet diliyorum.
Bu, tehlikeli
ve riskli bir
projedir sayın milletvekilleri. Bakın, Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunun, 3154 sayılı Kanunun 1inci maddesine
bir göz atın, beraber atalım: Bu Kanunun amacı, enerji
ve tabii kaynaklarla ilgili hedef ve politikaların altını
çizerek söylüyorum- ülkenin savunması, güvenliği ve refahı,
millî ekonominin gelişmesi ve güçlenmesi doğrultusunda
tespitine yardımcı olmak
diye devam ediyor. Bakanlığın
kuruluş kanunu, millî ekonomi diyor, Bakanlık önümüze tümüyle,
tümüyle dışa dayalı, dışa bağımlı
bir enerji paketiyle geliyor. Hem de hiç gereği ve yeri yokken.
Niye yok?
Kaç dakika var?
Beş buçuk dakika.
Sayın milletvekilleri,
nükleer santrallerin bir maliyeti vardır, tıpkı hidrolik
santral gibi, termik santral gibi, rüzgâr santrali gibi. Bir nükleer santralin
ekonomik ömrü ile bir hidrolik santralin ekonomik ömrü aynıdır
ama bir nükleer santrale harcayacağınız parayla
beş tane HES yaparsınız. Bunu Sayın Bakan da biliyor.
Ama, -daha önce de söylemiştim- bu uluslararası nükleer lobilerin,
bu faaliyetlerin, bu angajmanın, belki Sayın Bakan
şahsen değil, ama bakanlıktaki bazı bürokratların,
içinde olduğu muhakkak. Her ay, zaten, Enerji Bakanlığında,
duyuyoruz, bir sürü bürokrat cezaevine girmiş. Yani, korkarım,
yıllar sonra sizi de Yüce Divanda görmeyiz. Geçen dönem Sayın
Bakan bana demişti ki: Sen bu kafayla bir daha mebus olup gelemezsin.
Üzülme, ben seni danışman alırım. demişti. Ben
de demiştim ki: Ben gelirim, merak etme de, sen Yüce Divana gidersen
ben sana hukuki yardım ederim. E, şimdi, ben de geldim, siz
de geldiniz. Bu düğümü kesmek lazım. Nasıl keseriz? Bana
sorarsanız, Sinopta mı yapacaksınız, gidin Sinop
halkına sorun. Size iyi de rey verdi Sinop...
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu)
Ben de ev yapacağım oraya.
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ
VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya)
Yazlık alacağız oradan.
CHP GRUBU ADINA ENGİN ALTAY (Devamla)
Sinop size iyi rey verdi, gidin sorun, bize daha az verdi, size daha
fazla verdi ama bu ayrı bir iş, bu ayrı bir iş. Gidin,
Sinopa sorun. Sayın Bakan çıksın, buradan desin ki:
Sayın milletvekilleri, dünyada lisanslı bir nükleer
atık deposu vardır ve şuradadır. Diyemez.
Değerli arkadaşlar,
bu güzel ülkeyi atalarımız, şehitlerimiz, Büyük Önder
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, emperyalistlerin nükleer çöplüğü
olsun diye bize vermiş değil, bize bırakmış değil.
Yani, bu Meclisin bu konuda, gerçekten tam bir ulusal duyarlılık
içinde olması lazım.
Şimdi, uranyum
rezervimizi arkadaşlar sordu, bendeki bilgiler, 1.000 megavatlık
bir santrale otuz yıl yetecek kadar uranyum olduğu şeklindedir.
Ee ben, bu bilgileri, Türkiyenin iyi yetişmiş 35 bin elektrik
mühendisinden alıyorum. Ben eğitimciyim. 35 bin tane iyi yetişmiş
evladımız bu projeye karşı çıkıyor. Niye
çıkıyor? Vatan haini mi bunlar yoksa bu elektrik mühendisleri
bu elektrik işlerinden anlamıyor mu? Bu millet, 35 bin tane
elektrik mühendisi yetiştirmiş ve iyi yetiştirememişiz
o zaman. Rektörlerden başlayarak herkesi sorgulayacağız.
Bir yerde bir yanlış var.
Nükleer kaza,
topu topu 3 tane oldu deniyor. Ee, bu da bir yanlış bilgi. Sadece
Rusyada 205 kaza raporu var, nükleer kaza raporu var ve Avrupa
Birliği yüzünü yenilenebilir enerjiye yöneltmiş.
8 sayfalık
bir metin hazırladım, daha 3üncü sayfasındayım,
süre bitiyor.
Enerji üretiminde,
değerli arkadaşlar, nükleer teknoloji geleceğin değil
geçmişin teknolojisidir. Bunu bilin. Ha, biraz sonra değineceğim
zaman bulursam, yeni kuşak, güvenlikli, yüzde yüz kamu desteği
alan bir tablo önümüze gelirse, biz başımızı kuma
gömmüş falan değiliz, biz parti olarak nükleer teknolojiye
karşı da değiliz ama ortadaki durum farklı bir
şey. Hepiniz bilgisayar kullanıyorsunuz, kes, kopyala, yapıştır
Yani, şimdi, tam tabirle de söyleyeyim: Şimdi ne var en son?
Office, Windows Vistalar falan çıktı, Sayın Bakan tutmuş
Commodore 64 bilgisayarla Türkiyeyi meşgul ediyor. Bu olacak
iş değil bu çağda, doğru değil. Yanlış
bir iş yapacak bu Meclis bu Kanunu kabul ederse.
Şimdi, biz,
Avrupanın, Amerikanın elinde kalmış üçüncü
sınıf bir nükleer teknolojiyi Türkiyeye sokmayın
diyoruz. Bunu söylüyoruz. Sayın Bakan, Türkiyede hidrolik
santrallerimiz, hidroelektrik santrallerimiz, şu anda
-çıkıp buradan söyler misiniz- yüzde kaç kapasiteyle çalışıyor?
Şu bilgi doğru mudur: Kurulu gücümüzle 200 milyar kilovat
saat elektrik üretme kapasitemiz varken, 160 milyar kilovat saat
elektrik ürettiğimiz doğru mudur? Doğruysa, 40 milyar
kilovat saat nerededir? Bakanlığınızda beş
yıl boyunca üretim aşamasında, iletim aşamasında,
dağıtım aşamasındaki kayıp kaçakla ilgili
bir paragraflık bir yazınız bir yerde var mıdır?
Bunlara bakın, bunları söyleyin.
Kayıp kaçakla
hiç meşgul oldunuz mu Sayın Bakan? (AK Parti sıralarından
Haberin yok. sesleri.) Bu kayıp kaçağı önleseniz,
dört tane nükleer santral kurmuş kadar ülkeye iş yapmış
olacaksınız. Bunlara bakın. Bunu söyleyin.
Değerli arkadaşlar,
bir nükleer santralin işletme maliyetiyle bir hidrolik santralin
işletme maliyeti arasındaki fark 1/8dir. Yani, hidrolik
santrali 1 liraya işletiyorsanız, nükleer santrali 8 liraya
işleteceksiniz.
Şimdi, bizim,
Türkiyede 36 bin megavat kurulu gücümüz var ama potansiyelimiz
120 bin megavattır. Türkiyenin elektrik potansiyeli 120 bin
megavattır. Bunun içinde nükleer tesis de yoktur.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Altay.
Sözünüzü bitirmeniz
için bir dakika veriyorum.
ENGİN ALTAY
(Devamla) Peki.
Bu bilgiler,
Türkiyenin iyi yetişmiş çocuklarının bilgileridir
ve -sürem anlaşıldı bitiyor- şunu söyleyebilirim
ki: Radyoaktif atık sorunu ortadan kalkmış, güvenilirliği
yüksek, ekonomik rekabet gücü yüksek, kamuoyu desteğini arkasına
almış yeni nesil santraller devreye girene kadar gelin bu
sevdadan vazgeçin.
Şimdi yapacağınız
iş, bugün ha dese bu Meclis, yirmi yıl sonra -hadi geri geliyorum-
on beş yıl sonra faaliyete geçecektir. On beş yılda
ne yapacaksınız? On beş yıl sonra dünya, sizin
şimdi yapacağınızı tümüyle kullanmıyor
olacak. Buna da Yüce Meclisin dikkatini çekiyorum.
9uncu maddede
tekrar söz hakkım var. Orada artık, devam ederim. Sayın
Başkanın toleransını istismar etmek istemiyorum,
ama son söz: Gelin, bu yanlıştan Meclisimiz olarak hep beraber
dönelim, Hükûmeti de uyaralım, bu yanlıştan Hükûmeti vazgeçirelim.
Yüce heyetinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Altay.
Gruplar adına
başka söz isteyen? Yok.
Şahısları
adına, Adana Milletvekili Sayın Tacidar Seyhan.
Buyurun Sayın
Seyhan. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakikadır.
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakan
konuşmasında söylediklerime pek değinmedi, ben de
pek karşılıklı bir konuşmaya girmeyeceğim
ama burada bilmemiz gereken çok önemli şeyler var. Yani bir köşe
kapmaca oynamayalım. Birbirimize bardağın dolu tarafını
boş tarafını göstermeyelim.
Sayın Bakan
diyor ki: Nükleer Güvenlik Dairesi, Nükleer Güvenlik Komitesi
var. Yani, güvenlikle ilgili ne sorununuz var? Arkadaşlar,
radyasyon güvenliği ve denetimi başka bir şey, nükleer
santralin imarı, inşası, kurulum denetimi başka
bir şey. İkisini birbirine karıştırmayın.
Elbette var. Onun nasıl yapıldığını da söyleyeyim:
Bu kadar denetimi olan ülkemizde, bu kanunlar varken bir buçuk
yıl sonra tedbir alınabildi; sınırdan radyoaktif
atık bulunan hurdalar bir buçuk yıl, sizin iktidarınız
döneminde, bu ülkeye girmeye devam etti. Bunu kimse inkâr edemez.
Bizim kurumumuz var ama bu atıklar girerken bunlara radyasyondan
ari belgesini kim verdi biliyor musunuz? Amerikalı firmalar.
Yani böyle bir şey de var. Elbette, Türkiye Atom Enerjisi Kurumunun
hakkını inkâr etmeyelim, her yere kurdu, her yerde denetimi
var şimdi. Radyasyon var mı yok mu sınırlarda ölçüyor.
Ama, bir Amerikalı firmanın radyasyondan ari belgesi verdiği
gerçeği de ortada.
Nükleeri kullanan
300ün üzerinde nükleer tesis var dedi. Yine söylüyorum Sayın
Bakan, bu dediğiniz sağlık tesislerinin, bugün gündeme
getirdiğiniz nükleer santralle uzaktan yakından hiçbir
alakası yok. Siz de biliyorsunuz, yanınızdaki TAEK
Başkanı da biliyor, ikisi farklı şeyler. Popülizme,
enerji politikasını kurban etmemek lazım.
İzotoplara
kadar çalışıyoruz. diyor, doğru, ama bu gerçeğin
altında şu da var: Biz, hâlâ uranyum zenginleştirmesini
yapabilen bir ülke değiliz. O farklı şey, bu farklı
şey. Hâlâ elimizdeki uranyumu nükleer yakıta dönüştürebilmek
için bir teknolojiye sahip değiliz. Bunun için çalışmalar
olabilir, Küçükçekmece çalışıyor ama Küçükçekmecenin
nasıl çalıştığını, orada çalışan
nükleer mühendislerden bilgilendirilmesini, onlardan bilgi almasını
Bakana tavsiye ediyorum.
3 milyon YTL
ar-geye ayrıldı. diyor. Biz, daha önce de Türkiyede birçok
ar-geye ayrılan parayı gördük, ama nasıl kullanıldığını
da gördük. Kanun olmadan, denetim kanunu olmadan ve yatırım
ve finansman politikanız olmadan bu erkeyi kullanmanız
mümkün değil. Önce, siz, enerjide
doğru dürüst bir yatırım ve finansman politikası,
modeli ortaya koyun. Böyle bir modeliniz yok. Sallapati kanunlarla
bu işi çözemeyiz.
Uranyum için yine
söylüyorum, eğer inşallah, umut ediyorum diyerek Türkiyede
rezervin varlığını kanıtlayacaksak, bu
işte de felaket var demektir. Daha önce yaptınız Sayın
Bakanım, bizim bildiğimiz, petrol ve doğal gazda tek
bir kuyuyla keşif yapılmaz. Tek bir kuyuda doğal gaz
çıktı diye, siz, keşif varmış gibi şu kadar
doğal gaz bulduk diye ilan ettiniz, uranyumda bu hatayı yapmayın.
Tabii ÇED raporuyla
ele alınacak bu yapımlar. diyorlar. ÇED raporu başka
bir şey, ÇED raporu başka bir şey. Yerle, atığın
gönderilip getirilmesiyle nükleer santralin denetimi farklı
bir şey arkadaşlar. Kabul ediyorlar, uygulama kurumu ile
denetleme kurumu ayrı diye. Şimdi, değerli Milliyetçi
Hareket Partisi milletvekillerinin de önergesi var, denetleme
yetkilerinin detaylarını TAEKe verelim diye. Doğru,
bunlar bir yerde olsun ama denetleme kurumu kanunu yok. Sayın
ki ihale ettiniz, kime ihale edeceksiniz? Ama, birkaç içler acısı
nokta var. Bakın, bunu kim yapacak?
Şimdi de Sayın
Yıldızın sorusuna geliyorum: Taraf mısınız
değil misiniz? diyor. Arkadaşlar, kim yapacak bunu? Yerli
şirket mi, yabancı şirket mi? Kamunun payı ne kadar
olacak, yabancı şirketin payı ne kadar olacak, belli değil.
Peki, yabancı şirket yaparsa siz bu nükleer santralden elde
edeceğiniz elektriğin tamamını dışarı
satabilecek misiniz? Evet. Ben ülkemi böyle bir şeye niye alet
edeyim? Bir yabancı şirkete burada santrali kurdurup, riskini
alıp Iraka elektriği niye vereyim? Bu, aynı zamanda
bir güvenlik politikası değil midir? Bu, aynı zamanda
bir ulusal politika değil midir? Bu işi birbirine karıştırarak
konuşmamak lazım. Bu işi ayrı ayrı konuşmak
lazım.
Konu dışına
çıkmıyorum, nükleerde kalıyorum ama bunları da
konuşmamız lazım. Yazık bu ülkeye!
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Seyhan, konuşmanızı bitirir misiniz lütfen.
TACİDAR
SEYHAN (Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar,
teşvikler bile yönetmeliklere bırakılmış.
Nasıl teşvik edileceği konusunda hiçbir milletvekilinin
bilgisi yok. Başka konuda teşvik gündeme geldiği zaman
Plan Bütçeye soralım, Maliye Bakanlığına, hazineye
soralım, bu uygunsa yapalım. diyeceksiniz, nükleer konuda
teşviki yönetmeliğe bırakacaksınız! Üstelik,
verilecek arsayı da ücretsiz olarak alıp yatırımcı
firmaya vermeyi de bir hak olarak getirip Kanunun içerisine koyabileceksiniz.
Bunlar hep yüreğimizi acıtıyor.
Peki, sayın,
bunları da yaptınız. Sayın Bakan, bu ürettiğiniz
nükleer enerjiyi neyle ileteceksiniz? Sizin iletim hatlarınız
ürettiğiniz nükleer enerjiyi taşımaya müsait mi? Değil.
Kime yükleyeceksiniz? Nasıl yapılandıracaksınız?
İletim yatırımını nasıl kuracaksınız?
Tedbirleri alacağız. Ne zaman? Ee, bu kanunu çıkaralım,
zamanla bakarız. Olmadı!
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Seyhan.
Şahsı
adına ikinci söz, Kütahya Milletvekili Sayın Hüsnü Orduya
aittir.
Buyurun Sayın
Ordu. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakika Sayın Ordu.
HÜSNÜ ORDU (Kütahya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Nükleer Enerji
Tasarısı hakkında şahsım adına söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Olaya çok teknik
boyutuyla yaklaşmayı hedeflersek, Türkiyede Nükleer
Enerji Tasarısıyla ilgili neden böyle bir düzenlemeye
ihtiyaç var, acaba gerçekten var mıdır diye bakacak olursak,
bununla ilgili ülkemiz açısından önemli iki şeyin altını
çizebiliriz:
Bunlardan bir
tanesi -biraz evvel grubumuz adına Taner Bey ifade etmeye çalıştı-
2006 yılına baktığımızda, toplam 175 milyar
kilovat saatlik bir üretimimiz var. Burada, yerli kaynaklarımıza
baktığımız zaman, bu üretilen enerji içerisinde
yaklaşık 80 milyar kilovat saatlik bir enerjiyi yerli kaynaklarımızdan
üretmişiz. Tabii ki, Türkiyenin önemli hedefi, mevcut, elindeki
yerli kaynakları öncelikli olarak kullanmayı hedeflemesidir.
Bununla ilgili, zaten AK Partinin Hükûmet Programında da bu
vardır. Hiç şüphesiz, ülkesini seven her insan, öncelikle
yerli kaynağına veya ulusal kaynağına önem vermek
durumundadır. Ama bir açıdan baktığımızda,
elimizdeki yerli kaynakları önümüzdeki dönem içerisinde ne kadar teşvik edersek edelim
Kaldı
ki, bunlardan, geçen dönem Yenilenebilir Enerji Tasarısıyla
ilgili bir teşvik çıkardık. Bu kanunlar dışında
başka bir şey söyleyebiliriz. Ne diyebiliriz? Yerli kaynaklara
yönelik, sadece onu kapsayan, hatta geçici 2nci maddede düzenlenen
EÜAŞla ilgili madde de dâhil, farklı bir teşvik kanununun
bu Parlamentoya -şahsım adına söylüyorum- gelmesi lazım.
Bunda bir problem yok, bunu söyleyebilirim. Ancak, bütün bu Türkiyedeki
rezervler önümüzdeki süreçte kullanılsa bile, Türkiyenin
mevcut kömürü, hidroliği, rüzgârı, güneşi, yenilenebilir
enerjileri bugün görünen rezervlerle kullanılsa bile, bizim
bu büyüme hızımıza, bu enerji talebine yeterli gelmiyor.
Bir defa, burada,
bu açıdan, bu tasarının olabildiğince en düzgün
şekilde geçmesine Türkiyenin ihtiyacı var. Kaldı
ki, en iyimser şartlarda -bu, şahsi kanaatim benim- Türkiye
gibi bir ülkede on yıldan daha az bir süreçte bu nükleer enerji
santralini bizim kurmamız hemen hemen mümkün olmayabilir. Benim
bu şahsi kanaatim.
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Doğru.
HÜSNÜ ORDU (Devamla)
Dolayısıyla, bu açıdan baktığımız
zaman bile, Nükleer Enerji Tasarısının, üzerinde konuşularak,
tartışılarak, Türkiyenin geleceğini düşündüğümüzde,
nasıl bizim ısınmada, teshinde, hava kirliliğini
önleme açısından teknolojik olarak doğal gaza, belki
de arzu etmediğimiz hâlde, teknolojik olarak ihtiyacımız
varsa, dünyada bugün geldiğimiz noktada, yaklaşık 30
ülkede 441 adet nükleer santral bulunmaktadır. Bunun altını
çiziyorum.
12 ülkede inşası
devam eden 29 santral bulunmakta. Biraz evvel, bunu TAEK Genel Müdürümüze
sordum, bendeki bilgi acaba doğru mudur diye teyidini aldım.
Dolayısıyla, dünyanın geldiği böyle bir noktada,
önemli olan bir ikinci şey, finansman açısından bugün geldiğimiz
noktada, nükleer enerjiyle ilgili, atıyorum 600 megavat -TAEKin
görüşü bu- bir santralin yapımı için yaklaşık
1,5 milyar ila 2 milyar dolar arasında bir kaynağa ihtiyaç
var. Türkiyenin bu kaynağı çıkarması veya özel
sektörün bu kaynağı yaratması açısından da
Nükleer Enerji Tasarısının teşviklerinin olabildiğince
uygun bir şekilde düzenlenme ihtiyacı var. Yani, bu iki nedenden
dolayı, bir defa, Nükleer Enerji Tasarısının
olabildiğince Türkiye şartlarına uygun bir şekilde
düzenlenmesinin teknik olarak bir mantığı var diye söyleyebilirim.
Sürem de bitti.
Diğer maddelerde konuşma hakkım var.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Konuşmanızı
bitirmeniz için bir dakika süre veriyorum Sayın Ordu, buyurun.
HÜSNÜ ORDU (Devamla)
Bu süreç içerisinde, devam eden süreç içerisinde, maddelere geçtikçe
kanaatlerimi, görüşlerimi ifade etmeye çalışacağım.
Bu düşüncelerle
Genel Kurulu sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Ordu.
Sayın milletvekilleri,
çalışma süremiz dolmak üzeredir. Görüşmekte olduğumuz
1inci maddenin görüşülmesi tamamlanıncaya kadar çalışma
süresinin uzatılmasını oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Soru ve cevap
işlemine geçiyoruz sayın milletvekilleri.
Süremiz on dakikadır.
Sayın
Kılıçdaroğlu, buyurun efendim.
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Birinci sorumda,
bir maden ruhsatıyla ilgili olarak
Siz yanıtlamıştınız
Sayın Bakanım Soruşturma açtık. diye. Benim merak
ettiğim şu: Acaba soruşturma açılmadan önce, bu
başvuruyu daha önce reddeden genel müdür hangi gerekçeyle görevden
alındı, ayrılmak zorunda kaldı, istifa etmek zorunda
kaldı?
İkincisi,
konuşmanızda Eski alışkanlıkları tekrar
etmek istemiyoruz. diye bir cümleniz olmuştu. Doğrudur,
tekrar etmemek gerekiyor. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının
Genel Müdürü görevinden ayrılıp bir özel kuruluşun,
enerji kuruluşunun başına geçti. Acaba, eski
alışkanlıkları tekrar etmeyerek, bu genel müdür
hakkında 2531 sayılı Yasaya göre Bakanlığınız
avukatları suç duyurusunda bulundular mı?
Bir üçüncüsü:
Bakanlığınız müfettişlerinin yazmış
olduğu bir rapor vardı. Muhakemat Genel Müdürlüğüne
sorduğunuz, bu yap-işlet-devretten ötürü kamunun uğradığı
zarar dolayısıyla, Muhakemat Genel
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Kılıçdaroğlu.
Sayın Tütüncü,
buyurun efendim.
ENİS TÜTÜNCÜ
(Tekirdağ) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakana
bir soru yönelteceğim aracılığınızla.
Amerika Birleşik
Devletlerinde son otuz yıldır, Avrupa Birliğinde ise
son yirmi yıldır yeni nükleer reaktör siparişi verilmediği
bildiriliyor. Bunun ana nedeni nedir? Bir.
Aynı çerçevede,
bir tek -bilebildiğimiz kadarıyla- Finlandiyaya,
2005te, Avrupa basınçlı reaktör siparişi verildi. Ancak,
bu da on sekiz ay geciktirildi ve Finlandiya -bize gelen bilgilere
göre- bunu iptal etmek aşamasına gelmiş. Bu durum çerçevesinde,
bu yasa tasarısında bu şekilde ısrar edilmesinin
gerçek nedeni nedir Sayın Başkan?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Tütüncü.
Buyurun Sayın
Öztürk.
ALİ RIZA ÖZTÜRK
(Mersin) Sayın Bakanım, nükleer santral yapılacak
yerler arasında Mersin Akkuyu var mıdır?
İkinci sorum:
Dünya genelinde, enerji tüketiminde nükleer enerjinin payı
ne kadardır? Yenilenebilir enerji kaynaklarıyla kıyaslandığında
bu kadar risk almaya değer mi?
Üçüncü sorum:
Zehir dolu atıkların Tuzla sahillerinde depolandığı
bir ülkede, radyoaktif madde içeren nükleer atıkları, nerede
ve nasıl saklamayı düşünüyorsunuz?
Dördüncü sorum:
Nükleer atıklardan tekrar hammadde kazanılmasına
ilişkin, dünyada, ekonomik olarak uygulanan projeler var
mıdır?
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Öztürk.
Buyurun Sayın
Uras.
MEHMET UFUK URAS
(İstanbul) Efendim, biraz önce Sayın Bakana sormuştum,
ama soru yoğunluğundan herhâlde, cevapsız kaldı;
bir daha tekrarlamak isterim.
OECDye
bağlı IEA (yani, Uluslararası Enerji Ajansı)nın
uygulama anlaşmalarından ETSAP (Energy Technology Systems
Analysis Program)a üye olan Türkiyenin, enerji sektörü karar destekleme
sistemlerini geliştirip uygulayan bu uygulama anlaşmasından
neden ayrıldığını sormuştum. Bu program
kapsamında, tüm dünya ülkeleri, enerji sektöründe bilinçli karar
verme modelleri ve yazılımları geliştirip uygulamaktadır.
Neden çıktık, ayrıldık?
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Uras.
Buyurun Sayın
Emek.
ATİLA EMEK
(Antalya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
nükleer enerji santrallerini tartıştığımız
şu oturumda, sizin daha önce, 22nci Dönemde Parlamentomuzdan
geçirdiğimiz Maden Yasasıyla ilgili tüm ülkemizde Maden
Yasasının, özellikle kum, çakıl ve taş ocaklarıyla
açtığı tahribat, özellikle seçim bölgem Antalya
açısından düşündüğümüz zaman, çevreyi, tarımı,
turizmi âdeta tehdit eder noktada olduğunu daha önceki oturumlarda
paylaşmıştık.
Şimdi, ilk,
bu konuyu sizinle paylaştığımız zaman -hatırlayacaksınız
Sayın Bakan- Samsunda bir incelemeye gittiğim zaman, daha
acısı bu, mafyanın eline düşmüş, bu alan diye
ifadeniz vardı.
Geçen yıl
bütçe görüşmelerinde, özellikle Yasanın gözden geçirileceğini
ve süratle bunların giderileceğini ifade etmiş olmanıza
rağmen hâlâ bir değişiklik olmadı Sayın Bakan.
Bunu, ne zaman gerçekleştireceğiz?
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Emek.
Buyurun Sayın
Kulkuloğlu.
MEHMET ŞEVKİ
KULKULOĞLU (Kayseri) Sayın Başkanım, teşekkür
ediyorum.
Sayın Bakan,
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, enerji yolsuzluğuyla
ilgili bir davayı sonuçlandırdı. Suç işlemek amacıyla
kurulan örgüte üye olmak, ihaleye fesat karıştırmak,
kendisine ve yakınlarına çıkar sağlamak suçlarından
ceza alan bürokratların atamaları için sizin de imzanız
bulunan kararname Sayın Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet
Sezer tarafından geriye gönderilmiş midir? Eğer gönderildi
ise Bakanlığınız bu isimleri tekrar Cumhurbaşkanına
sunmuş mudur? Bakanlığınızın suç örgütlerine
bulaşmış bu isimlerde ısrar etmesinin gerekçeleri
nedir? Cumhurbaşkanı tarafından atanmaları uygun
bulunmayan bu bürokratların vekâletle görevlendirilmelerinin
gerekçeleri nedir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Kulkuloğlu.
Soru işlemi
bitmiştir.
Sayın Bakan
buyurun efendim.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu)
- Şimdi, bu atamalardan böyle bir ayıklama yapacak olursak,
aynı şekilde, onun da tasdikinden, Sayın Cumhurbaşkanının
da tasdikinden geçen, suçu olan kişiler orada da olabiliyor.
İnsanlar hata yaptıkça bunları değerlendirmek de
bize düşüyor. Onun için burada öyle bir ayrım yapmaya gerek
yok, çünkü devlette süreklilik esastır. O şekilde bir
ayıklama yaparsak aynı kararnameyle onayladığı
kişilerden de suçluların olma ihtimali var. Onun için bu ayrı
mesele, yani burada olayı o şekle çekmek adaletsizlik
olur, dürüstçe de olmaz.
Maden Kanunuyla
ilgili, Antalyayla ilgili
Hakikaten bu taş ocakları
gerçekten bizi de rahatsız eden bir konu. Yalnız, bunu bizim
Bakanlıkla birleştirmek doğru değil, çünkü bir arama
ruhsatı var, bir de işletme ruhsatı var. Biz arama ruhsatı
verdiğimiz hâlde, işletme ruhsatı için mahallî yöneticilerden
izin alıyorlar. Buna sizin hemşehrileriniz de dâhil, bizimkiler
de dâhil, yani aynı hata
Yani, ÇED raporu gerekmeden aynı
arama ruhsatıyla, maalesef, onu istismar ederek kullananlar
var. Ama, bu neticede hepimizin sorunu, yerel de olsa, merkezî de olsa
bizim sorunumuz. Bunun için Maden Yasasını değiştireceğiz,
ancak Meclisin çok yoğun bir gündemi olduğu için
Bu son Kaz
Dağı meselesini de, şimdi Artvinde Cerattepe de
çıktı, bunların üzerine kesin olarak gidip çözeceğiz.
Ancak, bunu yaparak biz Türkiye'nin zenginliklerini de kullanmak
istiyoruz. Özellikle bu taş ocakları konusunda, inşaat
da iyi para ettiği için, çok uzağa gitmeden, maalesef, en yakın
yerden, bazen de kısa yoldan giderek -tırnak içinde- bu izinleri
alabiliyorlar. Bununla hepimizin mücadele etmesi lazım ve
Maden Yasasını da düzelteceğiz. Sizler de bu noktada
eğer desteklerseniz bunu gündeme alırız, hazırlığımız
hemen hemen tamam, yani orada mesele yok.
Öbür taraftan,
bu Türkiye Petrolleri Genel Müdürlüğüyle ilgili onun üzerinde
durduk, hukuki olarak inceledik ve orada bir sorun gözükmedi. Ama
yine de böyle bir şeyin tartışması basında da
yapıldı, bunu biz hukuki olarak inceledik, bir sorun görmedik,
bununla ilgili mahkeme kararları da var, dolayısıyla
bir sorun gözükmüyor.
Sayın Tütüncüye
cevap olarak şunları söyleyebilirim: Bahsettiğiniz
ülkelerde mevcut santrallerin upgrade edilmesiyle, modernize
edilmesiyle, geliştirilmesiyle kapasite artırımları
ağırlıklı olarak yer alıyor. Ancak size
şunu söyleyeyim: Japonyada 55 tane var, 12 tanesi yeni inşa
ediliyor; Kanadada 18 tane var, 2 tane daha inşa ediliyor;
Bulgaristanda 4 tane, 2 tanesi inşa ediliyor; Rusyada 31
tane nükleer santral var, 1 tane daha inşa ediliyor; Ukrayna,
ki Çernobilin olduğu yer, Çernobil kazasından sonra -ki
onu nükleer enerjiyle mukayese etmemek lazım, çünkü amacı
farklıydı Ukraynadaki o santralin, silah da üreten bir
santraldi- orada, o olaydan sonra, benim bildiğim, 4 ünite daha
inşa edildi. Aslında, böyle bir örnek vermem de yanlış
olur. Tabii ki, sorunuzu cevaplandırmak için bu örnekleri veriyorum.
Aslında, tedbirini aldıktan sonra, önlemini aldıktan
sonra bir sorun gözükmüyor ve bunu da biz yapacağız.
Ayrıca,
Amerika Birleşik Devletleri, elektrik üretimindeki nükleer
payını 2005te yüzde 20 iken 2020de yüzde 25e, 2050de yüzde
50ye çıkartmak üzere karar aldı. Sayın Bushun bununla
ilgili bir programı var, nükleer programı başlatıyor.
Sayın Blair Nükleer rönesans diye İngilterede bu çalışmaları
başlattı. İskandinav ülkelerinde, Finlandiyada kapatma
diye bir şey söz konusu değil, ikinci ünitenin planlaması
yapılıyor.
Burada, bir bilgi
kirliliği var. Aslında, bizim üzerinde durmamız gereken
en önemli nokta, çevre kirliliğinden çok bilgi kirliliğine
ağırlık vermemiz ve burada, maalesef, bizim insanımız,
bu son zamanlarda, taraftar psikolojisiyle olayları tartışıyor.
Bu, taraftar psikolojisiyle tartışmak, zaman zaman bizi
yanılgılara götürebiliyor. Burada bizim hedefimizin
ve kullandığımız enstrümanın bilimsel ve teknik
olması lazım ve objektif olması lazım.
Ben, burada,
Türkiye Cumhuriyetinin bir Bakanı olarak, size, mümkün olduğu
kadar objektif kalarak bu bilgileri vermeye çalışıyorum.
Bunları da ayrıca çek etmemiz mümkün.
Sayın Urasla
ilgili olarak
Bu, çok spesifik bir konu. Onun için arkadaşlarım
bana bir not hazırladılar: ETSAP karar modelinin kullanımından
vazgeçilmiş değil. Ancak, Bakanlığımızca,
farklı bir karar destek modeli olan ve yine Uluslararası
Enerji Ajansı tarafından geliştirilen ENPEP modeli
zaten şu anda kullanılıyor. Bu konuda eğer detay
isterseniz, uzman arkadaşlarımla sizi görüştürebilirim.
Yani, burada model farklılığı var, aslında
vazgeçilmiş değil. Değişik modeller, bu bilgisayar
teknolojisiyle beraber, datalar geliştikçe bunlar ele
alınabiliyor.
Dünyada nükleer
enerji kullanım oranı yüzde 18. Yani, bütün dünyaya bakacak olursak
BAŞKAN Sayın
Bakanım, süreniz doldu, lütfen tamamlar mısınız.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu)
Peki efendim.
Dört yüz
kırk bir tanesini eğer durdurmuş olsak, bundan çok daha
fazla karbondioksit çıkacak. Bir de onu düşünmek lazım.
Onların hepsini durdurup da kömür santrali yapıp, eğer
akışkan yatak gibi de bir teknoloji kullanmazsak, bir de bunun
etkisini düşünmek lazım çevre açısından.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Bakan.
Madde üzerinde
iki önerge vardır. Önergeleri önce geliş sırasına
göre okutacağım, sonra aykırılık sırasına
göre işleme alacağım.
İlk önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan tasarının 1. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Oktay Vural Mehmet
Şandır Ali
Torlak
İzmir Mersin İstanbul
Beytullah Asil Ahmet
Orhan Yılmaz
Tankut
Eskişehir Manisa Adana
Madde 1. Bu Kanunun
amacı; ülkemizin güvenliği ve refahının artırılması
ve ileri teknolojinin ülkemize transferi ile ülkemizin enerji güvenliği
ve çeşitliliğinin sağlanması için uluslararası
güvenlik standartlarına uygun bir biçimde nükleer enerji santralleri
kurulması, işletilmesi ve enerji satışına
ilişkin usul ve esasları belirlemektir.
BAŞKAN
Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 45 sıra sayılı Tasarının 1. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Osman Coşkunoğlu Tacidar Seyhan Hikmet Erenkaya
Uşak Adana Kocaeli
Ali Susam Tayfun Süner Şevket Köse
İzmir Antalya Koceli
Hulusi
Güvel Ali
Rıza Öztürk
Adana Mersin
Madde (1) Bu Kanunun
amacı; enerji plan ve politikalarına uygun biçimde nükleer
teknolojinin geliştirilmesi, elde edilen kaynakların
kullanılması, nükleer teknolojiye dayalı endüstrilerin
geliştirilmesine ilişkin usul ve esasları belirlemektir.
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ
VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu)
Katılmıyoruz efendim.
Söz isteyen var
mı?
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Söz istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Tacidar Seyhan.
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
ben, Sayın Bakanı da, Adalet ve Kalkınma Partisi
adına konuşan milletvekillerini de dikkatle dinledim. Bu
Kanunun amacını anlatırken aynı benim önergede
söylediklerimi ifade ettiler. Nükleer teknolojinin geliştirilmesini
sağlamak, bu konuda çalışmalar yapmak. Ama her ne hikmetse,
söyledikleriyle şimdi çelişiyorlar. Ya Kanun farklı
-kabul edin- ya söyledikleriniz farklı. Siz konuyu başka
yerden ele alıyorsunuz. Hangisi doğru? Ben size isterseniz
buradaki amacı bir okuyayım, kayıtlara geçmesi
açısından okuyorum:
Kanunun amacı; enerji plan ve politikalarına
uygun biçimde, elektrik enerjisi üretimini gerçekleştirecek
nükleer santrallerin kurulması, işletilmesi ve enerji satışına
uygun usûl ve esasların belirlenmesi. O zaman bir hakkı teslim
edin. Bu Kanun sadece nükleer santralle ilgili. Nükleer teknolojiyle
ilgili o söylediklerinizin hepsini alın bir kenara koyun, nükleer
teknolojiyle ilgili kanunu bir daha getireceğiz deyin. Ya bu
önergeye evet deyin ya da bunu bir daha konuşmayın burada,
bu işi bitirelim. Bu Kanunda öyle bir şey amaçlamıyorsunuz.
Söylediğinizle siz çelişiyorsunuz.
Şimdi, tabii,
örnekler veriliyor. Elbette Kanuna böyle bir amaç eklemek isterim.
Getiriyorsunuz, dünyada, nükleer enerji konusunda örnekler veriyorsunuz.
Yüzde 70ini kullanan ülkeler de var nükleer enerjiden
doğru.
Sayın Bakan,
siz de biliyorsunuz yüzde 98ini jeotermalden sağlayan ülkeler
de var, böyle bir şey de var. Yani, ekstrem bir şeyi ortaya koyarak
Deniliyor ki:
Bazı santraller silah temin etmek amacıyla kurulmuştu.
İlk dönemde kurulanların hepsi bu amaçla kurulmuştu.
Üçüncü dünya ülkelerinde niye yok? Bunlar teknolojiye sahip denetimi
ellerine geçirene kadar bu ülkelerin nükleer silah teknolojisini
elde edecek, hatta o atığı kullanabilecek denetimden
yoksunken bu teknolojiye sahip olmalarını istemediler.
Şimdi, hepiniz
biliyorsunuz -kömür hakkında konuşan arkadaşlarımız
da- yüzde 70i termik santral, geriye kaldı yüzde 30. Onun içerisinde
ne var? Bir yakıt teknolojisi, bir atık teknolojisi. Bunun
da ikisi ithal. Biz diyoruz ki, gelin, yakıt ve atık teknolojisi
konusunda nükleer enerjiyi, yatırım, ar-geyi destekleyecek
bir kanun yapalım beraber. Bu olmadan ben buna niye evet diyeyim?
Üstelik, 600 megavatı sır gibi saklayarak
Yarın ne
olacak ne gelecek bu ülkenin başına biliyor musunuz? O 600
megavat da belki düşecek, bazı şirketler Türkiyenin
kapısına dayanacak. Ben, bu ülke çöplük olsun istemiyorum.
Denetim kanununu da bu yüzden istiyorum.
Şimdi, değerli
arkadaşlar, akışkan yatağa da bir atıfta bulundu
Sayın Bakan. Bunun nasıl kullanıldığı belli.
Filtrede yeni teknoloji kullanılan yerlerde bu konuda hakkını
teslim ediyorum. Buralarda çevre kirliliği oranı son derece
düştü, ama her yer buna geçmedi.
Akışkan
yatağın esprisi şu: Granürlü hâlinde yanma hızını
güçlendiriyor biliyorsunuz. Daha az şeyle daha çok verim elde
etmek, elbette bunu isterim. Bunu istemenin çevre kirliliğiyle
ne alakası var, ikisini birbirine karıştırarak
söylememek lazım. Burada teknik muhasebe yapacak olursak bu
Kanun hiç bitmez, ama doğru koymak lazım. Tek istediğim
bu.
Tabii, bu kapasiteye,
değerli arkadaşım yetmez dedi Türkiyedeki enerji
santralleri. Burada da bir doğruyu söylemek lazım. Sayın
Bakan, çıkıyor, 78 bin megavatlık rüzgâr müracaatından
bahsediyor, Eminim 45 bin megavatı devreye girecektir. diyor,
nehir santrallerine bakarsanız, aman Allahım, uçtuk gittik
zaten, proje geldi mi, yapılmış gibi söylüyor. Sayın
Bakanın dediğini dikkate alırsanız, onlar gerçekleştirilirse
sizin bu sıkıntınız çözülür, ya onu reddedin ya söylediğinizi
reddedin.
Son olarak, bu
doğal gaz meselesinde de şunu söylemek istiyorum: Değerli
arkadaşlar, doğal gaza bağımlı enerji üretimimiz
gerçekten çok fazla. Farklı yerlerden doğal gaz alıyoruz
ama, eğer, zaten doğal gaz bu ülkede üretiliyorsa, böyle bir
rezerv varsa, eğer çıkarabiliyorsanız bunu enerji üretiminizde
kullanabilirsiniz.
Petrol Kanununda
da bir hata yaptınız Sayın Bakan, çıkan doğal
gaz ve petrolün tamamını ihraç edebilme yetkisini o Kanuna
koyarak kendi ülkemizdeki doğal gazın iç piyasada kullanım
garantisini ortadan kaldırdınız ve o Petrol Kanunu
hâlâ burada bekliyor. Ben size söyleyeyim, 70 dolarda itiraz ediyorduk,
şimdi 90 dolara çıktı. Ne söylediğinizi, ne düşündüğünüzü
çok merak ediyorum. Şimdi, fizibl mı, değil mi; nasıl
değerlendireceğinizi merak ediyorum. Nükleer enerjiye
bakarken, lütfen duygusallığı bir kenara bırakarak
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sözünüzü
tamamlar mısınız Sayın Seyhan.
TACİDAR
SEYHAN (Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkan, çok teşekkür
ederim.
biz taraftar
psikolojisiyle bakmayız. Biz Cumhuriyet Halk Partisiyiz, bu
ülkenin taşında toprağında, her metrekaresinde
alın terimiz var. Bu ülkeyi kuran partiyiz. Yenilenebilir enerji
burada görüşülürken iktidara destek veren, jeotermalde,
enerji verimliliğinde iktidara destek veren bir Cumhuriyet
Halk Partisini, bugün nükleer enerjide taraftar psikolojisiyle
itham etmek kadar haksız, yersiz bir suçlama olamaz. Bu ülkenin
menfaatine ne getirirseniz arkasındayız, bu millet
adına da binlerce teşekkür ederiz, ama biz ülke çıkarlarından
ve menfaatinden bakarız, hiçbir zaman ülke menfaatine gelen
kanunun taraftarına bakmayız.
Bu duygu ve düşüncelerle
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Seyhan.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan tasarının 1. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Oktay
Vural (İzmir) ve arkadaşları
Madde 1.- Bu Kanunun
amacı; ülkemizin güvenliği ve refahının artırılması
ve ileri teknolojinin ülkemize transferi ile ülkemizin enerji güvenliği
ve çeşitliliğinin sağlanması için uluslararası
güvenlik standartlarına uygun bir biçimde nükleer enerji santralleri
kurulması, işletilmesi ve enerji satışına
ilişkin usul ve esasları belirlemektir.
BAŞKAN Sayın
Komisyon önergeye katılıyorlar mı?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ
VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın
Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın
Vural, konuşacak mısınız?
OKTAY VURAL (İzmir)
Evet Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun
Sayın Vural.
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim, teşekkür ediyorum.
Tabii, Sayın
Bakan taraftar psikolojisinden bahsetti, doğrusu, taraftar
psikolojisi burada. Yani, bu Kanunun milletimizin refahı,
enerji güvenliği, uluslararası güvenlik standartlarına
uygun olarak yapılmasını istemek kimin tarafındadır,
istememek kimin tarafıdır, milletimiz bunun cevabını
bekliyor. Yani, bu önergenin tarafı kimdir? Millet. Diyoruz ki,
bunu güvenliğe uygun yapın. Diyoruz ki, teknolojiyi dikkate
alın. Enerji güvenliği ve çeşitlendirmesi için kullanın
diyoruz, hayır diyorsunuz. İşte, tipik bir taraftar örneği. Eğer, gerçekten
bunlara karşıysanız, çıkın deyin ki, arkadaş,
biz, burada bu güvenlikle ilgili hususların dikkate alınmasını
istemiyoruz. Alınmasını istiyorsanız taraf olduğunuzu
belirtin. Siz hükûmetsiniz.
Yani, şimdi
Sayın Bakan benim konuşmalarımdan sonra Efendim, bu
zaten temeli teknoloji. dedi.
Değerli arkadaşlarım,
Nükleer Enerji Kanunu ABDnin
ABDnin Nükleer Enerji Kanununda
enerji güvenliğinden, kamu sağlığından, kamu
güvenliğinden, ulusal güvenlikten bahseden amaçları var.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu)
Hepsi var.
OKTAY VURAL (Devamla)
- Bakın, nerede var?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu)
Tamamı içinde.
OKTAY VURAL (Devamla)
Efendim, bu nükleer santrallerin kurulması ve işletilmesi
usul ve esaslarınızı bağlayan genel çerçeve yok burada.
Neye göre yapacaksınız? Bu usul ve esas neye göre olacak değerli
arkadaşlarım? Varmış, bu Kanunda olmayan hususu
başka kanundaki hususla nasıl bağlayacaksınız?
Niye buraya koymuyorsunuz? O zaman varsa koyun buraya. Ben bir kanun
çıkartıyorum, diyorum ki: Bu kanunda benim güvenliğim
önemli, çeşitlendirmem önemli; bunları dikkate alın.
Var
Yani mutasavver varlarla bu Meclisin iradesine nasıl ipotek
koyacaksınız? Olmazsa ne olacak? Meclis reddetti, AKPliler
de reddetti, değerli arkadaşlarım reddetti; ne olacak?
Olmaz böyle bir şey.
Bakınız,
şimdi, bütün bunları dikkate aldığımız
zaman, açıkçası, bilemiyorum, dünya zehirleniyor da biraz
da biz zehirlenelim amacıyla sarf edilen sözler çerçevesinde
mi bu getirildi? Böyle bir mantıkla bakamayız. Biz ülkemizi
ve milletimizi korumalıyız. Bir milletin amacı budur.
Kayıtsız, şartsız egemenlik milletindir. diyor,
milletimizin menfaatini koruyacağız kime ihale yaparsanız
yapın.
Bakınız,
bütün bunlarla ilgili amaç, kamusal amaçlardır ve kanunlar da
kamusal amaçlar için çıkartılır. Burada kamusal amacı
göremiyoruz. Bu amacı belirten temel ilkeler ve çerçeve yoktur.
Tabii, daha sonraki önergelerimizde de olacak, satışına
ilişkin usul ve esaslar
Değerli arkadaşlarım,
Enerji Piyasası Kanunu çıktı ve bu piyasaya giriş
çıkışlar, satışları ve fiyatları bu
Kanun çerçevesinde belirlenir. Daha sonra EPDKyı devre
dışı bırakan hususlarla ilgili hükümlerini de
getireceğiz, böyle bir şey olmaz. Hem bir piyasa var hem de
piyasaya istisnalarla açıkçası, bir şey koyuyorsunuz,
yani bir boşluk oluşturuyorsunuz. Bu da doğru değil.
Dolayısıyla milletimizin kendi sağlığını,
güvenliğini korumak için, enerji santrallerinin kurulduğuna
dair bir güvence istiyor; amaç bu. Ha, bu amaç çerçevesinde, siz usul
ve esasları da buna göre yaparsanız, sorun yok; yapmazsanız,
denetim mekanizmaları girer, bu konuda sizi sorumlu tutabiliriz.
Ama bu Kanunun sizi bağlayan esasları ve çerçevesi eksiktir.
Böyle kanun çıkarılmaz.
Bir diğer
husus da, açıkçası, Sayın Bakan sorularına cevap
verirken değerli milletvekillerimizin Ismarlama sorular.
dedi. Değerli arkadaşlarım, biz, milletvekillerimiz,
milletimizin ısmarladığı hususları dile getiriyoruz.
(MHP sıralarından alkışlar) Ama asıl sorun,
başkalarının ısmarladığı kanunlarla
egemenliği çarpıtmak, asıl yanlış olan budur.
(MHP sıralarından alkışlar) Buraya gelen her milletvekili,
sorduğu soruyla hazırlanır, biz de hazırlığımızı
yaparak geliriz. Böyle derme çatma kanunlar karşısında
yüzlerce önerge verilebilir. O zaman, siz de, ciddi bir şekilde
kanunu getirin. Gerçekten, bu Kanunda, açıkçası,
eleştirilecek çok şey vardır. Milletvekillerimiz milletimizin
kendilerine ilettiği sorunları size sorarlar, başka
yerlerin ısmarlaması değil. Açıkçası, bu bakımdan
da bu sözünüzü, milletvekillerimize yönelik bu sözünüzü geri almanızı
istiyoruz.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu)
Öyle bir şey demedim.
OKTAY VURAL (Devamla)
Bizim, ısmarlama kanunlara karşı elbette söyleyecek
sözlerimiz de olur. Bu bakımdan
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Vural.
Konuşmanızı
tamamlar mısınız lütfen.
OKTAY VURAL (Devamla)
Çok teşekkür ederim.
Dolayısıyla
bu Kanunun amacının kamusal amaçlar doğrultusunda
değiştirilmesi
Olmayan bir plan, olmayan bir politikaya
uygun kanun çıkarılmaz değerli arkadaşlarım.
Kanunun üstünlüğü, hukukun üstünlüğü olduğu bir yerde,
enerji politikalarına uygun
Hangi politika? Ne politikası?
Amacı belli değil. Koymuşsunuz amaca. Yani, bu Meclisi
Bilmediği bir plana, bilmediği bir politikaya uygun kanun
çıkarıyorum demeniz ne derece doğrudur? Kanunu getirin,
o çerçevede siz politikanızı, planınızı yapınız.
Önce millet, önce millet, önce Türkiye Büyük Millet Meclisi, ona göre!
Teşekkür
ederim Sayın Başkan. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Vural.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
1inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
1inci madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek
için, 8 Kasım 2007 Perşembe günü, alınan karar gereğince,
saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati : 19.25