DÖNEM: 23 CİLT: 4 YASAMA YILI: 2
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
18inci
Birleşim
8 Kasım 2007 Perşembe
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMALAR
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALARI
1.- Hakkâri
Milletvekili Rüstem Zeydanın, Doğu ve Güneydoğu illerindeki
altyapı sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Manisa
Milletvekili Şahin Mengünün, Manisa Turgutlu Çal Dağındaki
nikel madeninin bölge ekonomisine etkilerine ilişkin gündem
dışı konuşması ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Mehmet Hilmi Gülerin cevabı
3.- Mersin
Milletvekili Behiç Çelikin, Mersin ilinin Anamur ve Bozyazı ilçelerinde
meydana gelen dolu afeti sonucu oluşan hasara ilişkin gündem
dışı konuşması
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.-
Kırklareli Milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçam ve 30 milletvekilinin,
uyuşturucu kullanımının başta gençler olmak üzere
toplumda yol açtığı olumsuz etkilerin
araştırılarak uyuşturucu
bağımlılığının ve
kaçakçılığının önlenmesi için alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/36)
2.- Bursa
Milletvekili Ali Koyuncu ve 19 milletvekilinin, zeytin ve zeytinyağı
üretimi ve ticaretinde yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/37)
3.- Konya
Milletvekili Hasan Anğı ve 19 milletvekilinin, Konya Kapalı
Havzasındaki su kaynaklarının karşı karşıya
bulunduğu sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/38)
B)
ÇEŞİTLİ İŞLER
1.- İsrail
Devlet Başkanı Şimon Peres ile Filistin Ulusal Yönetimi
Başkanı Mahmud Abbasın 13 Kasım 2007 tarihli 19uncu
Birleşimde Genel Kurula hitaben birer konuşma yapma isteklerinin
Genel Kurulun onayına sunulması
VI.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A)
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
1.- 8.5.2007
Tarihli ve 5654 Sayılı Nükleer Güç Santrallarının
Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji Satışına
İlişkin Kanun ve Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek
Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar,
Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/26) (S. Sayısı: 45)
VII.-
USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.-
Başkanın, sataşmadan dolayı milletvekilinin söz talebini
yerine getirmemesi nedeniyle tutumu hakkında
VIII.-
AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin
konuşmasında, partisine sataşması nedeniyle
konuşması
2.- İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlunun, Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaşın konuşmasında, bir muhalefet
milletvekiline sataşması nedeniyle konuşması
IX.-
OYLAMALAR
1.- 8.5.2007
Tarihli ve 5654 Sayılı Nükleer Güç Santrallarının
Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji Satışına
İlişkin Kanun ve Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek
üzere geri gönderme tezkeresinin oylaması
X.-
SORULAR VE CEVAPLAR
A)
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Özyürekin, Anayasa taslağını
hazırlayan bilim kuruluna ücret ödendiği iddiasına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/241)
2.- Konya Milletvekili
Atilla Kartın, İnsan Hakları Danışma Kurulunun
çalışmalarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin
cevabı (7/248)
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 14.05te açılarak iki oturum yaptı.
Malatya Milletvekili
Ferit Mevlüt Aslanoğlu, muhtarlar ve muhtarların sorunlarına,
Siirt
Milletvekili Afif Demirkıran, ülkemizdeki maden potansiyeli ve maden
aramalarına,
Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut, küresel ısınmanın Ege ve Marmara
Bölgelerinde zeytin üretimine zarar vermesi sebebiyle zeytin üreticilerinin
destek kapsamına alınmasına,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi
Başkanlığının davetine icabet edecek olan Parlamento
heyetini oluşturmak üzere siyasi parti gruplarınca bildirilen
isimlere ilişkin Başkanlık tezkeresi Genel Kurulun bilgisine
sunuldu.
Çanakkale
Milletvekili Ahmet Küçük ve 22 milletvekilinin, Kaz Dağlarındaki
madencilik faaliyetlerinin araştırılarak çevreye olumsuz
etkilerinin önlenmesi için (10/33),
Aydın
Milletvekili Ahmet Ertürk ve 20 milletvekilinin, zeytin ve zeytinyağı
üreticilerinin sorunlarının araştırılarak
zeytinciliğin geliştirilmesi için (10/34),
Karaman
Milletvekili Mevlüt Akgün ve 20 milletvekilinin, Türkçedeki bozulma ve
yabancılaşmanın araştırılarak Türk dilinin
korunması ve geliştirilmesi için (10/35),
Alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu;
önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin
sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi Başkanı Dr.
Fatma Ekenoğlunun davetine icabetle, KKTCnin 24. Kuruluş Yıl
Dönümü Kutlamalarına, TBMM Başkanı Köksal Toptanı temsilen
bir Parlamento heyeti ile icabet edilmesine,
98 ülke
parlamentosu ile TBMM arasında parlamentolararası dostluk grubu
kurulmasına,
İlişkin
Başkanlık tezkereleri kabul edildi.
Gündemin Sözlü
Sorular kısmının:
1inci sırasında bulunan (6/1),
2nci (6/2),
3üncü (6/3),
4üncü (6/4),
5inci (6/5),
Esas numaralı sözlü soruların, üç birleşim içinde
cevaplandırılmadığı için yazılı soruya
çevrildiği ve gündemden çıkarıldığı
açıklandı;
6ncı sırasında bulunan (6/10),
7nci (6/14),
8inci (6/15),
9uncu (6/17),
10uncu (6/18),
11inci (6/19),
12nci (6/21),
13üncü (6/22),
14üncü (6/23),
52nci (6/85),
53üncü (6/86),
55inci (6/88),
56ncı (6/89),
103üncü (6/136),
104üncü (6/137),
105inci (6/138),
Esas
numaralı sorular, ilgili bakanlar Genel Kurulda hazır
bulunmadıklarından, ertelendi;
15 ilâ 51 ve 57
ilâ 102nci sıralarında bulunan, Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, (6/29), (6/30), (6/31), (6/32), (6/33), (6/34), (6/35), (6/36),
(6/37), (6/38), (6/39), (6/40), (6/41), (6/42), (6/43), (6/44), (6/45), (6/46),
(6/47), (6/48), (6/49), (6/50), (6/51), (6/52), (6/53), (6/54), (6/55), (6/56),
(6/57), (6/58), (6/59), (6/60), (6/61), (6/62), (6/63), (6/64), (6/65), (6/90),
(6/91), (6/92), (6/93), (6/94), (6/95), (6/96), (6/97), (6/98), (6/99),
(6/100), (6/101), (6/102), (6/103), (6/104), (6/105), (6/106), (6/107),
(6/108), (6/109), (6/110), (6/111), (6/112), (6/113), (6/114), (6/115),
(6/116), (6/117), (6/118), (6/119), (6/120), (6/121), (6/122), (6/123),
(6/124), (6/125), (6/126), (6/127), (6/128), (6/129), (6/130), (6/131),
(6/132), (6/133), (6/134), (6/135),
54üncü
sırasında bulunan, Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun
(6/87),
106ncı
sırasında bulunan, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin (6/139),
Esas
numaralı sorularına İçişleri Bakanı Beşir Atalay
cevap verdi; Tokat Milletvekili Reşat Doğru, Tunceli Milletvekili
Kamer Genç, cevaplara karşı görüşlerini açıkladılar.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Litvanya
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Savunma Sanayii İşbirliği
Anlaşmasının (1/278) (S. Sayısı: 19)
2nci
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Rusya Federasyonu
Hükümeti Arasında Savunma Sanayii Alanında İkili İş
Birliği Süresince Mübadele Edilen veya Oluşturulan Gizlilik Dereceli
Bilgi ve Malzemelerin Karşılıklı Korunması
Anlaşmasının (1/283) (S. Sayısı: 21),
Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarıları, Komisyon ve Hükûmet
yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından ertelendi.
3üncü
sırasında bulunan ve Cumhurbaşkanınca bir kez daha
görüşülmek üzere geri gönderilen 8/5/2007 Tarihli ve 5654 Sayılı
Nükleer Güç Santrallarının Kurulması ve İşletilmesi
ile Enerji Satışına İlişkin Kanunun (1/26)
(S.Sayısı: 45) tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanarak 2nci
maddesine kadar kabul edildi.
8 Kasım 2007
Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 14.00te toplanmak
üzere, birleşime 19.25te son verildi.
|
|
|
Eyyüp
Cenap GÜLPINAR |
|
|
|
|
Başkan Vekili |
|
|
|
|
|
|
|
|
Murat
ÖZKAN |
|
Fatma
SALMAN KOTAN |
|
|
Giresun |
|
Ağrı |
|
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
No.: 26
II.-
GELEN KÂĞITLAR
8
Kasım 2007 Perşembe
Raporlar
1.- Artvin
İli Yusufeli İlçesinin Merkezinin Değiştirilmesi
Hakkında Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu
(1/435) (S. Sayısı: 48) (Dağıtma tarihi: 8.11.2007)
(GÜNDEME)
2.- Türk
Silahlı Kuvvetleri Hasta Beslenme Kanunu Tasarısı ve Millî
Savunma Komisyonu Raporu (1/431) (S. Sayısı: 49) (Dağıtma
tarihi: 8.11.2007) (GÜNDEME)
3.- Gülhane
Askerî Tıp Akademisi Kanununda Değişiklik yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ve Milli Savunma Komisyonu Raporu (1/438) (S.
Sayısı: 50) (Dağıtma tarihi: 8.11.2007) (GÜNDEME)
4.- Askerlik
Kanunu ile Yedek Subaylar ve Yedek Askerî Memurlar Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/436) (S. Sayısı: 51)
(Dağıtma tarihi: 8.11.2007) (GÜNDEME)
5.- Askerlik
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile İstanbul Milletvekili Hasan Kemal Yardımcının;
Askerlik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi ve Milli Savunma Komisyonu Raporu (1/441, 2/26) (S. Sayısı:
52) (Dağıtma tarihi: 8.11.2007) (GÜNDEME)
6.- Yedek
Subaylar ve Yedek Askeri Memurlar Kanunu ile Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Yedek Subaylar ve Yedek Askerî Memurlar Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/430, 1/432) (S. Sayısı: 53)
(Dağıtma tarihi: 8.11.2007) (GÜNDEME)
Meclis
Araştırması Önergeleri
1.-
Kırklareli Milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçam ve 30 Milletvekilinin,
uyuşturucu kullanımının başta gençler olmak üzere
toplumda yol açtığı olumsuz etkilerin
araştırılarak uyuşturucu
bağımlılığının ve
kaçakçılığının önlenmesi için alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/36)
(Başkanlığa geliş tarihi: 6/11/2007)
2.- Bursa
Milletvekili Ali Koyuncu ve 19 Milletvekilinin, zeytin ve zeytinyağı
üretimi ve ticaretinde yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/37) (Başkanlığa
geliş tarihi: 6/11/2007)
3.- Konya
Milletvekili Hasan Angı ve 19 Milletvekilinin, Konya Kapalı
Havzasındaki su kaynaklarının karşı karşıya
bulunduğu sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/38)
(Başkanlığa geliş tarihi: 6/11/2007)
8
Kasım 2007 Perşembe
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.03
BAŞKAN:
Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP
ÜYELER: Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 18inci
Birleşimini açıyorum.
III.-
YOKLAMA
BAŞKAN
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için
beş dakika süre vereceğim.
Yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yetersayımız vardır; görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerinde
altyapı sorunlarıyla ilgili söz isteyen Hakkâri Milletvekili Rüstem
Zeydana aittir.
Buyurun
Sayın Zeydan. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakikadır.
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEMDIŞI KONUŞMALARI
1.-
Hakkâri Milletvekili Rüstem Zeydanın, Doğu ve Güneydoğu
illerindeki altyapı sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
RÜSTEM ZEYDAN
(Hakkâri) Sayın Başkanım, saygıdeğer
milletvekilleri; Doğu ve Güneydoğunun altyapı sorunlarıyla
ilgili gündem dışı söz almış bulunuyorum. Yüce
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Saygıdeğer
milletvekilleri, yılda 1 milyon 400 bin canlı bebeğin
doğduğu ülkemizde hızlı bir nüfus artışı
bazen söz konusudur. Türkiyede ortalama nüfus artış hızı
yüzde 2ler civarındayken, anılan bölgede yani
Doğu-Güneydoğu Bölgelerinde yüzde 3-3,5, bazı illerde yüzde
4ler civarındadır.
Bununla birlikte,
84 yılından beri ülkenin o coğrafyasında bir fevkaladelik,
bir terör ortamı yaşanmaktadır. Göreceli olarak da zaman zaman
azalmasına rağmen bu terör ortamı kırsaldan kent
diyebileceğimiz alanlara, ilçe ve illere nüfus akışını
hızlandırmıştır. Aslında buradaki illere ve
ilçelere şehir demek son derece zordur. Çünkü, kırsaldan bu
bölgelere göç eden ve göç sonucuyla karşı karşıya
bırakılan vatandaşlarımızın bu bölgelere
gelişleri, birlikte sorunlarını da bu alanlara
taşımasını oluşturmuştur. Dolayısıyla
da, benim tabirimle, oradaki il ve ilçe merkezlerine kent demekten çok -dilim
pek varmıyor köykent demeye ama- kırkent demekte fayda vardır.
Mesela, benim ilim Hakkâride 80li yılların başında
kırsalda yaşayan, yani, köy ve mezralarda yaşayan nüfusun
oranı yüzde 65 iken, 2007 yılları itibarıyla bu tam tersine
dönmüş ve bu bölgelere çok sayıda mezralardan ve köylerden insanlar
göç etmek zorunda kalmıştır. Gerçi bu göç sadece
doğu-güneydoğu illerine değil, aynı zamanda, aynı
çizgide belki Gaziantepe, belki Mersine, belki Adanaya, belki Antalyaya ve
daha doğru bir deyimle, İstanbula, İzmire, Ankaraya da
oluşmuştur.
Maalesef,
özellikle doğu-güneydoğu illerinde sosyal yaşam alanları
daralmıştır, altyapı sorunları günbegün
artmıştır. Her ne kadar 2000li yılların
başından bugüne Hükûmetimizce realize edilmiş olan KÖYDES ve
BELDES programlarıyla mezra ve köylerin altyapıları oldukça ve
göreceli olarak iyileştirilmiş ise de, il ve ilçelerdeki yerel
yönetimler eliyle gördürülemeyen hizmetler, özellikle, su ve kanalizasyon,
sosyal donatı ve toplu yaşam alanları zorluğu beraberinde
birtakım sorunlar getirmiştir.
Değerli
vekiller, 377 mezrası ve 130 köyüyle 507 tane yerleşim alanı
olan benim ilimde, maalesef, 2002 yılında 13 tane şebekeli suyu
olan köy ve yerleşim birimi var iken, çok şükür ki bugün, 260lara
varan yerleşim biriminde şebekeli su oluşmuştur. KÖYDES
programı, 2007 yılından sonra da, inşallah -ifade
edildiği üzere- su ve kanalizasyonla birlikte, sulama göletleri ve enerji
altyapıları da gözden geçirilecektir. Bu da bizleri fazlasıyla
memnun etmektedir. Ama, benim, yüce Meclisimizden ve Hükûmetimizden arzım
ve istirhamlı arzumdur, lütfen, benim tabirimle İLDES
programını da başlatalım. Özellikle ilçe ve illerdeki yerel
yönetimler eliyle bu altyapı sorunlarına maalesef çözüm
getirilememektedir. Dolayısıyla da halkın ciddi anlamda altyapı
sorunlarıyla karşı karşıya kalabilme dönemleri ve günleri
bizleri beklemektedir.
Değerli
dostlar, değerli arkadaşlar; sosyal riski azaltma projeleri,
kırsal kalkınma programları, köye dönüş ve rehabilitasyon
programlarıyla, belki de şartlı nakit transferleriyle, zaman
zaman, hükûmetlerimizin ve son cumhuriyet Hükûmetimizin yardımlarıyla
kırsala bir nebze bir yardım ve yeniden yapılanma
getirilmiştir, ama özellikle bizim bölgemizdeki illerdeki belediyeler,
benim ilimde ve 100 bini aşan
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Zeydan, konuşmanızı tamamlar mısınız.
RÜSTEM ZEYDAN
(Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
nüfusuyla
Yüksekova ilçemizin ve 80 bini aşan Hakkâri merkez nüfusumuzun
altyapısı çökmüş durumdadır ve ben, yüce Meclisimizden ve
güçlü Hükûmetimizden şunu bekliyorum ve ben diyorum ki: Mutlu etmek için
yarını bekleme, bugün bile geç, daha dün mutlu olmalıydık.
Bu duygu ve
düşüncelerle hepinize en içten sevgilerimi ve saygılarımı
sunuyorum.
Teşekkür
ediyorum efendim.(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Zeydan.
Gündem
dışı ikinci söz, Manisa Turgutlu Çal Dağındaki nikel
madeninin bölge ekonomisine etkileri hakkında söz isteyen Manisa
Milletvekili Şahin Mengüye aittir.
Buyurun
Sayın Mengü. (CHP sıralarından alkışlar)
2.-
Manisa Milletvekili Şahin Mengünün, Manisa Turgutlu Çal
Dağındaki nikel madeninin bölge ekonomisine etkilerine ilişkin
gündem dışı konuşması ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanı Mehmet Hilmi Gülerin cevabı
ŞAHİN
MENGÜ (Manisa) Sayın Başkan,değerli milletvekilleri;
huzurlarınıza Manisa Turgutlu Çal Dağındaki nikel
madeninin bölge ekonomisine katkılarını, getirilerini
götürülerini arz etmek üzere gelmiş bulunuyorum.
Değerli
milletvekilleri, eski adı Bosphorus Nikel Madencilik olan, şimdiki
adı Sardes Nikel Madencilik, Manisanın Turgutlu ilçesine 18
kilometre mesafedeki Çal Dağı mevkisinde, nikel madeni çıkartma
uğraşlarına devam etmektedir.
Çal
Dağı, ülkemizdeki on nikel yatağından en önemli
olanlarından bir tanesidir. Bu alanda, Sardes Şirketi, deneme üretimi
için aldığı izinle üretime başlamış, daha deneme
üretimi aşamasında ormandan çok sayıda ağaç kesilmeye
başlanmış; bu ağaç kesiminin getirdiği, çevre köylerde
bugüne kadar görülmeyen sel baskınları oluşmaya
başlamıştır. Daha deneme üretimi
aşamasındadır.
Şirketin
yaptırdığı fizibilite raporlarına göre, Çal
Dağındaki nikel madeninin rezervi 38 milyon tondur, ancak,
şirketin hemen yaptığı sondajlar sonunda bu rakamın 45
milyon tona kadar çıkabileceği düşünülmektedir, öngörülmektedir.
Bu çıkarılacak madenin dünya piyasalarındaki değeri 25
milyar dolar civarındadır. Şirketin sermayesinin yüzde 98inin
yabancılara ait olduğu düşünülürse, kurumlar vergisi
dışındaki bütün getirisini haklı olarak yurt
dışına transfer edeceklerdir. Bir an için bütün gelirin de
Türkiyede kaldığını düşünsek, ancak, buna izin
verildiği takdirde, biraz sonra aşağıda arz edeceğim
şekilde, sülfürik asit kullanılarak nikel madeni
ayrıştırmasından elde edilecek bu gelirin neleri
götürdüğünü de bilmemiz gerekmektedir.
Öncelikle, bu
nikel madeninin çıkarılmasında kullanılan teknik, sülfürik
asitle ayrıştırma, dünyada uygulanan diğer, yani
konvansiyonel dediğimiz üretim tarzlarına göre 1/4 daha ucuzdur,
basit bir prosestir ve daha ucuz bir yöntemdir. Bu nedenle, şirket, kendi
ekonomisi menfaatleri açısından bu yöntemi denemektedir. Ancak, 1 ton
cevherin işlenebilmesi için 400 kilogram sülfürik asit gerekmektedir ve bu
sülfürik asidin elde edilebilmesi, bugün deneme üretiminde
dışarıdan taşınarak getirilmesine rağmen,
yarın yeni bir fabrika kurularak, yani bir sülfürik asit fabrikası da
kurularak yapılacaktır.
Bir şeye
dikkatlerinizi çekmek istiyorum: Bu sülfürik asit fabrikasının
kurulması 2 bin 400 dönümlük bir araziye ihtiyaç gösteriyor. Bu, arazide,
şu anda da deneme üretiminin yapıldığı arazide 30 ila
35 yaşları arasında 280 bin çam ağacının
kesilmesine neden olacak. Gerek asit fabrikasında gerekse liç
alanında yılda 5 milyon metreküp de su kullanılacak. Tarım
alanlarında yetersiz su olayı son günlerde, son yıllarda
hepimizin çok yakından bildiği ve ülke ekonomisini olumsuz yönde
etkileyen bir problem.
Bütün bunlar göz
önüne alındığı takdirde, 5 bin çiftçi ailesinin
yaşadığı, yani Çal Dağı eteklerinde 17 bin dönüm,
Gediz Ovasının Turgutlu bölgesinde kalan 200 bin dönüm tarım
alanı bu maden ocağının, maden
çalışmasının etkisi altında kalacaktır. Bir an
için akla şu gelebilir: 25 milyar dolar bir getirisi olacak, niye buna
karşı çıkıyorsunuz? Hayır, buna karşı
çıkmıyoruz. Yer altı kaynaklarının
kullanılmasına karşı değiliz. Ancak, bu yöntemle
kullanılmasına karşı çıkmamız gerekiyor. Nitekim,
Turgutluda kurulan bir platform da, hiçbir parti ayrımı
gözetilmeksizin, Adalet ve Kalkınma Partisinin İlçe
Başkanlığından, Belediye Başkanlığından
başlayıp bütün diğer partilerin de beraber oluşturdukları
bir platform da bu işe karşı çıkıyor. Bütün oradaki
partililer hep beraber olmuşlar bir platform oluşturmuşlar, bu
işin, bu üretimin yapılmamasını savunuyorlar. Sadece,
sülfürik asit fabrikasından, ileride, beş veya on yıl içinde
oluşacak asit yağmurlarının çevreye vereceği zararlar,
artı yıllardır milyarlarca dolar harcayarak temizlemeye
çalıştığımız Gediz Nehri de tekrar bu sülfürik
asitten kirlenmeye başlayacaktır. Bu yöredeki çiftçilerin,
tarımla uğraşan insanların yani o 5 bin çiftçi ailesinin
ekonomiye katkısı yılda 90 milyon yeni Türk lirası
civarındadır. Bu katkı, herhangi bir süreyle
sınırlı değildir. Eğer, bu sülfürik asit
fabrikası
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Mengü, konuşmanızı tamamlar mısınız
lütfen.
ŞAHİN
MENGÜ (Devamla) Tamamlıyorum.
Bu fabrika, on-on
beş yıl çalışacak ama bu tarım alanları elli
yıl, yüz yıl belki de daha uzun süre çalışacak. Benim yüce
Meclisten istirhamım, lütfen, yeni bir Bergama yaratmayalım; lütfen,
yeni bir Kaz Dağı yaratmayalım ve ben, hemen, en kısa
zamanda, bir Meclis araştırması için bir önerge de
vereceğim. Bu önergeye de desteklerinizi bekliyor, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Mengü.
Gündem
dışı konuşmaya Sayın Enerji Bakanı cevap
vereceklerdir.
Buyurun
Sayın Bakanım. (AK Parti sıralarındın
alkışlar)
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu)
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Manisa Turgutlu Çal Dağındaki nikel
madeniyle ilgili olarak gündem dışı konuşmaya cevap
vereceğim.
Bu bakımdan,
o bölgedeki nikel madeni, aslında, dünyada ihtiyaç duyulan metallerden bir
tanesidir ve bu madenciliğe de biz önem veriyoruz ve rakam olarak da
yaklaşık 50 bin tonun üzerinde bir rezervin olduğunu, biz
-orada- düşünüyoruz. Şimdi
ŞAHİN
MENGÜ (Manisa) Size herhâlde yeni gelen bir haber bu.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) Ve bu
bölgede de bu zenginliği, tabii ki çevreye zarar vermeden, en az etki
yaptırarak bunu düşünüyoruz. Bu noktada, madenciliğin, zaman
zaman, insaf sınırlarını aşan eleştirilere
muhatap olduğunu görüyoruz, ancak yer altı
ŞAHİN
MENGÜ (Manisa) Beni mi kastediyorsunuz?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) Yok,
sizi değil, genel olarak söylüyorum.
Bu noktada, yer
altı kaynaklarımız da zenginliklerimiz ve madencilik olmasa
şu anda, şu salonda bile pek çok aleti
kullanamadığımız için, belki de taş devri dönemine
dönmüş oluruz, yani mikrofondan tutun, gözlük camına kadar, bütün,
inşaatta kullanılan demire varıncaya kadar, buraya gelirken
kullandığımız araçlara varıncaya kadar, hiçbirini
kullanmamamız gerekir. Yani bir yerde, bir optimizasyon içinde
olacağız. Tabii ki çevre, bizim vazgeçemeyeceğimiz
değerlerden, yer altı, yer üstü zenginliklerimiz de bir bütün hâlinde
ele alınacak ve bunu bir denge içinde yapmamız gerekiyor. Bunun için
de zaten maden mühendisliği diye de bir dal var. Bu işin
teknolojisini, projelendirilmesini yapan, işin ekonomik boyutuyla
birlikte, çevre etki değerlendirmesini de yapan bir birim var.
Onun
dışında da Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü gibi, Ulu Önder
Atatürkün kurduğu ve görevlerinin büyük ölçüde maden ve yer altı
zenginliklerinin, bunun içinde jeolojik araştırmalar dâhil olmak
üzere yapan bir kuruluşumuz var ve Ulu Önder Atatürkün bir sözünü,
MTAnın kuruluş aşamasında söylediği bir sözü de
hatırlatmak istiyorum: Memleketin diğer meçhul servetlerini
arayıp bulma görevini MTAya verdik, çalışacaklardır.
Kendilerine, mesut sürprizler dileriz. diyor.
Bu mesut
sürprizleri, biz, bulmak üzere, yapmak üzere, arkadaşlarımız
yıllardır çalışıyorlar ve bunu yaparken kömür de
buluyorlar, bor da buluyorlar, nikel de buluyorlar, krom da, bakır, çinko
da buluyorlar, jeotermal kaynakları da buluyorlar, yani bunun
sayısını artırabiliriz. Bu bakımdan, ülkemiz, maden
zenginlikleri bakımından da gayet iyi olan ülkelerden bir tanesi.
Şöyle bir değerlendirme yapacak olursak, normal olarak MTAnın
yaptığı, şu ana kadarki yaptığı
sondajların bir ortalamasını alırsak, 120 metre
civarındadır derinlik. Yani, bir seviye olarak yüzeyi alırsak,
120 metre kadar aşağıya ortalama olarak inmiştir.
Ortalamadan bahsediyoruz. Avrupa Birliği rakamları 1.200 metredir.
Yani, 10 kat daha derine inen sondajları vardır ortalama olarak.
Yani, biz daha bu işin onda 1indeyiz zenginliklerimizin tespiti
bakımından. Yani, eğer Avrupa Birliğiyle mukayese edersek
-ki onlar da çevreye duyarlı, onlar da çevreyi bozmadan bunları
yapalım diye düşünüyorlar- ama, bizi onlar da ilgilendirmiyor, biz
kendi değerlerimize bakalım, çevre değerlerimize,
dolayısıyla orman zenginliklerimize de bakalım.
Yalnız, bu
maden denen şey, bildiğiniz gibi, bizim isteğimize göre yerin
altında oluşmuyor. Keşke mümkün olsa da maden zenginliklerimizi,
yer altı zenginliklerimizi kendimiz dizayn edip en zararsız yerlerde oluşmasını
bekleseydik. Bu, tabii, mümkün değil. Dünyanın oluşumu
sırasında bu madenler belli yerlerde oluşuyor.
Dolayısıyla, bunu, biz çevre etki değerlendirme raporuyla,
herkesin de görüşünü alarak, canlı-cansız bütün
değerlendirmeleri yaparak, bu değerlendirmelerin sonucunda eğer
mahzuru yoksa veya o değerlendirmede artıları çok fazlaysa ve
halk da bunu kabul ediyorsa buna göre bu çalışmayı yapıyor
ve genellikle de bu gibi noktalarda ÇED raporunu ele alarak, bu değerlendirmeyi
yaparak o işin işletmesinin yapılıp yapılmamasına
karar veriyoruz. Tabii, bazen hoşlanmadığımız
uygulamalar, zaman zaman istismar edilen uygulamalar da olmuyor değil.
Bunlarla da biz mücadele ediyoruz. Bilhassa taş ocaklarında tasvip
etmediğimiz uygulamalar var, ama bunların hepsinin sorumlusu Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı değil. Çünkü biz arama
ruhsatını veriyoruz, işletme ruhsatının yerel
yönetimlerden belli şekillerde alındığı uygulamalar da
oluyor. Biz bunlarla mücadele ediyoruz. Bunun için, kanunu da ayrıca
değiştirmek istiyoruz. Bu değiştirmeyi
yaptığımız takdirde daha kontrollü bir hâle gelecek.
Bu hafta sonu tüm
madencilerle bir toplantı yapacağım. Yani, bütün taş
ocakları da dâhil olmak üzere, onları toplantıya
çağırdık.
ŞAHİN
MENGÜ (Manisa) Bu Çal Dağındaki madencilikle mi ilgili?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) O da
dâhil, hepsi gelecekler.
Buna altın
da dâhil, krom da dâhil, hepsi gelecekler ve onlarla bu uygulamaları
birlikte tartışacağız.
Maden Yasası
da, yine, bu sivil toplum örgütleri de dâhil, çevreci kuruluşlar da dâhil
olmak üzere, bu Meclisten çıktı, yani, hepsinin görüşünü alarak
yaptık. Ama, kanunlar da, bildiğiniz gibi, benim tabirimle,
canlıdır. Yani, bu yasaların da uygulamalardaki
arızalarını görüp yeniden dizayn etmemiz mümkün. Neticede
ülkemiz için yapıyoruz bunları. Bu bakımdan, hataları,
eksikleri varsa -ki, kanunlar dogma değil, bunları
değiştirmek mümkün- bunu ele alacağız ve düzelteceğiz.
Neticede çevre bizim vazgeçemeyeceğimiz değerlerdendir. Hele orman
Bizim bütün büyüklerimizin sözü vardır, yani Dal kesenin,
başını keserim. diye. Bu derece de bu noktada hassasız.
Ama, burada, bir optimizasyon söz konusu.
Belki şöyle
yapacağız, yani, bu önerilerimden bazılarını
söyleyeyim: Oradaki ağaçların hemen anında yerini değiştirip,
özel sökme makineleriyle
O bile aslında beni rahatsız ediyor.
ŞAHİN
MENGÜ (Manisa) 200 bin ağaç Sayın Bakanım, nasıl sökülür?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Hayır
O bahsettiğiniz bütün proje boyunca, aynı anda değil.
ŞAHİN
MENGÜ (Manisa) Gayet tabii
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) Yani,
bir anda 200 bin ağacı, 100 bin ağacı böyle almak mümkün de
değil. O biraz abartılı bir rakam.
ŞAHİN
MENGÜ (Manisa) Hayır, aynı anda demedim zaten.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) Ve
şöyle ifade edeyim: Bu tip işlerde çevre kirliği kadar bilgi
kirliliği var, sizi tenzih ederek söylüyorum. Yani, bu tip şeylerde
zaman zaman farklı açılardan bakan kişiler var. Bir yandan
borumuzu çıkaralım diyoruz, bir yandan altını
çıkartmayalım diyoruz. Bir yandan kömürü çıkaralım, kömür
madenlerimizi, yerli kaynaklarımızı kullanalım diyoruz,
ama, bir altın olunca iş birden değişiveriyor. Bunu
anlamakta bazen zorluk çekiyoruz.
ŞAHİN
MENGÜ (Manisa) Çevreye zarar vermeden ama.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Nikelde durum biraz daha farklı. Nikel gerçekten dünyada zor bulunan ve
dünya zenginlikleri açısından bize de bu zenginlikten pay düşen
metallerden bir tanesi. Bu da bir parça Manisa tarafına bu imkân, bu
şans gelmiş. Aslında bu bir fırsat iyi
kullanılırsa.
Sülfürik asit
meselesine gelince
Sülfürik asit eğer iyi kullanılırsa çevreye
zarar vermeyecek çok yaygın asitlerden bir tanesidir, ama bunun elimine
edilmesi, teknolojik olarak elimine edilmesi zararlarının mümkün ve
bu da zaten projeyle oluyor. Yani, bununla ilgili olarak gerek kimya
mühendisleri gerek kimya bilimcileri ve aynı zamanda malzeme bilimcileri,
madenciler bunu kullanıyorlar yaygın bir şekilde. Biz de bunu,
sülfürik asidi çok yaygın olarak kullanıyoruz. Bandırmada da
sülfürik asit fabrikamız var. Yani, bir sorun yok.
Ben hatta daha
şeyini söyleyeyim, daha eleştiri kabul edilebilen, o siyanürle ilgili
olanını söyleyeyim, ki, Kaz Dağı konusunda bu çok gündeme
geldi: Ben yerinde gittim, gördüm. Ayrıca, müfettişlerimizi oraya
gönderdim. İki ayrı grup gönderdim. Bir de ayrıca kendi özel
danışmanımı oraya gönderdim. Kendim de hem havadan hem
karadan gidip gördüm.
Mesela, bir Kaz
Dağı çok farklı şekilde ele alındı. Kaz
Dağı dediğimiz bölge hakikaten harikulade güzel bir yer. Yani,
dünyanın oksijen kaynaklarından bir tanesi, insanın bakmaya
doyamadığı güzellikleri olan bir yer. Ancak, burada
Cenevizlilerden beri de madencilik yapılıyor. Osmanlı döneminde
de yapılmış. Yani, burası maden kaynakları
bakımından da zengin ve orada yirmiden fazla maden ve endüstriyel
mineral var. Yani, o bölgenin Çanakkale Seramikinden tutun da bütün
fabrikaları bunu kullanıyorlar. Taş ocakları da var, maden
ocakları da var ve Cenevizlilerden beri de maden çıkan bir yer.
Zaten, Truva bölgesinin adı bu maden zenginlikleriyle olan bir yer ve
altın da çıkarılıyor burada, fakat nedense bu altın
konusu gündeme gelince borda, kromda, çinkoda, bakırda gösterdiğimiz,
kömürde gösterdiğimiz toleransın dışına birden
çıkıveriyoruz, Altına hayır. şeyi çıkıyor
ortaya. Yani, bu ilginç ve biz bunu çıkarırken de -normal olarak 50
ppmdir, yani, litrede 50 miligramdır Avrupa Birliğinin
rakamları, kriteri- bizde çevre hassasiyeti çok daha yüksek olduğu
için biz bunu 1 olarak kabul ettik, yani ellide 1 siyanür
kullanılıyor işletmede. Ayrıca da orada çalışan
şirket 0,5 olarak kullanıyor. Yani, yüzde 1 kadar düşük ve
üstelik bu siyanür, sodyum siyanürdür, hidrojen siyanür değil. Hidrojen
siyanürdür en zehirli olanı. Sodyum siyanür ondan daha az tehlikeli.
Tehlikesiz değil, tehlikeli, ama canlılarla teması
olmadığı sürece ve iyi yönetilirse bir sorun olmuyor ve
Türkiyeye 300 bin ton siyanür bileşiği giriyor, madencilikte bunun
yüzde 1i kullanılıyor. Yani, geri kalan yüzde 99u şu anda
gündelik hayatımızda kullanılıyor. Ama bu altın konusu
olunca biraz daha hassasiyet ifade ediyor ve burada da iki türlü ruhsat var,
biri arama ruhsatı, biri işletme ruhsatı. Arama ruhsatında
arama yapılan yerlerde siyanür kullanılmıyor, hiçbir
şekilde siyanür kullanılmıyor. Ama bazı basın
organlarına bakarsanız, sular kirleniyor, havada siyanür
bulutları dolaşıyor, etraf kurumuş, sanki böyle
Hiroşimadaki atom bombasından sonraki yerler gibi resimlerle
karşılaşıyoruz. Burada bir bilgi kirliliği var. Burada
objektif olmak lazım, yani hatayı da söylemek lazım,
doğruyu da söylemek lazım ve bunların arasında da ülkemizin
çıkarlarını değerlendirmemiz lazım.
Bir misal
vereyim: Eğer biz altın rezervlerimizin
Muhtemel rezervler de
eğer ispatlanırsa biz dünyada 2nci oluyoruz. Şu andaki haliyle
8inci sıradayız, 7 ile 8 arasında oynuyoruz. Altın
ithalatında da Hindistandan sonra 2nciyiz. Şimdi böyle bir piyasa
var. 5 milyar dolar da bunun ithalatına para ödüyoruz. Gerçi bunun bir
kısmını satıyoruz, ihraç da ediyoruz. Yani, cari açık
açısından o kadar büyük dengesizlik yok, ama 5 milyar dolarlık
alıyoruz. Böyle bir ortamda dünya 2ncisi olmamız da mümkün,
eğer çevreyle iyi bir şekilde uyumlu sistem yaparsak ve yine şunu
ifade edeyim: Toplumdaki bu çevre bilinci aslında bizi memnun ediyor, yani
Kazdağındaki hassasiyet de bizi memnun ediyor. Tek bizi
rahatsız eden şey bilgi kirliliği. Bunu da gidermek üzere
gittik, yerinde gördük, çalışmaları yaptık. Bununla ilgili
olarak da ÇED raporu olması lazım işletilmesi için, aramadan
işletmeye geçmek için. ÇED raporunda da zaten oradaki bütün ahali de
oranın sakinleri de dinlenecek. Onlar da evet derlerse bu yapılacak,
denmezse yapmayacağız. Bu kadar basit.
Bu arada da Maden
Kanununda da düzenlemeler yapmayı düşünüyoruz. Altının
devlet payıyla ilgili miktarını, işletilmesiyle ilgili
kısımlarını, Türkiyede bunun endüstrisinin daha
yaygın bir şekilde kullanılmasını, millî
varlıklarımızın yerinde kullanılması
noktasındaki hassasiyetimizi de yeni maden yasasındaki uygulamada
göstereceğiz.
Tabii, yasa
değişikliği yapmadan şu anda başka bir şey
yapmamız mümkün değil, ancak ben, Maden İşleri Genel
Müdürlüğündeki henüz verilmeyen ruhsatları da durdurdum ve
sıkıntılı olanları da incelemeye aldık.
Onların hepsini, şikâyetleri olanları inceliyoruz. Orada da
yanlış varsa düzelteceğiz, daha iyi bir hâle getirmeye
çalışacağız. Çünkü daha evvelden 4 bin ruhsat yılda
veriliyordu, biz bunu hızlandırdık, yeni bürokrasiyi
azalttık, bu 18 bine kadar çıktı.
Gerçekten
ülkemizde de büyük bir kalkınma hamlesi var. Madencilik şu anda en
iyi zamanını yaşıyor. Nikel bile daha evvelden 5 dolar
civarında iken şimdi 57 doları gördü. Yani böyle bir durum var.
İnşaat sektörü geliştiği için taş ocaklarına büyük
bir talep var. Tabii, bu talebin yanında istismar da oluyor. Biz de
bununla mücadele edeceğiz, yani biz de bunun için buradayız.
O bakımdan,
buradaki dengeyi iyi tutturmak lazım. Madenciliği de öldürmememiz
lazım, çünkü 2 milyar dolarlık bizim bir ihracat kalemimiz bu, net.
Mesela, otomotivde bakıyorsunuz, arada 20 milyar dolarlık ihracat var
ama o kadar da ithalat var. Aradaki net miktar çok çok daha az. Yani, milyar
doların altında. Sadece madenciliğinki net olarak 2 milyar doların
üstünde. Yani, bu bakımdan bakarsak bu sektörün de -mermercilik de dahil
olmak üzere- üzerine titrememiz lazım ve madenler arasında da pozitif
ayrımcılık yapmamamız lazım. Yani, bora, kömüre,
mermere gösterdiğimiz hassasiyeti altına da göstermemiz lazım.
Yani, öyle dünya ikincisi olmak da kolay olmuyor. Dünya ikincisi olmak için de
mutlaka çaba sarf edeceğiz, teknik birtakım tedbirleri de
alacağız.
Nikel konusunda
da Sayın Milletvekilim, Sayın Mengü, müsterih olunuz, yani bu noktada
üzerinde çalışıyoruz.
Orman ve
ŞAHİN
MENGÜ (Manisa) Sayın Bakan, Avrupada sülfürik asitle nikel
ayrıştırılıyor mu? Var mı böyle bir ülke?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Şimdi, madeni olan yerde olur, yoksa yapmazsınız orada.
ŞAHİN
MENGÜ (Manisa) Yunanistanda var mesela, ama sülfürik asit kullanmıyor.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) Var,
diğer ülkelerde var. Ben size misal vereyim.
BAŞKAN
Sayın Bakan
Lütfen Genel Kurula hitap eder misiniz Sayın Bakan.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Hayhay Sayın Başkan.
Şöyle
söyleyeyim
İSMAİL
BİLEN (Manisa) Yunanistana götürüldüğünü söyleyebilirim. Bizim
Turgutludan çıkarılan nikel Yunanistanda aynı şekilde
BAŞKAN
Sayın Milletvekilim, siz müdahale etmeyin lütfen.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Şöyle izah edeyim size: Küba dünyada yüzde 40 rezerve sahip. Zaten toplam
140 milyon ton civarında. Kübanın yüzde 40ı var, Çin var,
Sovyetler Birliğinde var daha çok. Dünyadaki olan yerlerde bu daha çok
işlenir, eğer teknolojisi yoksa öbür ülkelere taşınır,
yani teknolojisi olan -ekstraktif metalürjiyle bu yapılıyor, liç
usulüyle yapılıyor- oraya gider. Türkiyede de 39,5 milyon ton civarında.
Yani, bunun da hemen hemen tamamı Manisa bölgesinde. Onun
dışında Bitlis-Pancarlı, Bursa-Yapköyderede de ayrıca
var. Tabii, yeni aramalar yapıyoruz. Bu yeni aramalarla, -bu yok
anlamına gelmiyor- olmayan yerlere de bakacağız.
Bu arada Çevre ve
Orman Bakanımız da bu konuda çok hassas. O da ayrıca benden
eleman istedi, o bölgede inceleme yapıyor. Gerek bunun işletilmesi
gerekse sülfürik asit fabrikasının kurulması gene ÇED raporuyla
gerçekleşeceği için, eğer bir sorun varsa onu da o ÇED raporu sırasında
göreceğiz.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bakanım.
Sayın Mengü,
söz istemiştiniz, yerinizden kısa bir cevap verin.
ŞAHİN
MENGÜ (Manisa) Vazgeçtim. Soracağım soruyu zaten Sayın Bakan
cevapladı, vazgeçiyorum efendim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim, sağ olun.
Gündem
dışı üçüncü söz, Anamur ve Bozyazıdaki
aşırı dolu yağışı afeti sonucu oluşan
durum ve hasar konusunda söz isteyen Mersin Milletvekili Behiç Çelike aittir.
Buyurun
Sayın Çelik. (MHP sıralarından alkışlar)
3.-
Mersin Milletvekili Behiç Çelikin, Mersin ilinin Anamur ve Bozyazı
ilçelerinde meydana gelen dolu afeti sonucu oluşan hasara ilişkin
gündem dışı konuşması
BEHİÇ
ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 5
Kasım 2007 tarihinde Mersin ili Anamur ve Bozyazı ilçelerinde meydana
gelen görülmemiş büyüklükte bir dolu afeti nedeniyle söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Anamur ve
Bozyazı ilçeleri geçimini büyük ölçüde tarımdan sağlayan
insanların yaşadığı bir bölgedir. Entansif tarım
oldukça gelişmiştir. Seracılık alabildiğine
yaygındır. Her türlü sebze, muz ve hatta meyve seralarda üretilerek
piyasaya arz edilir. Her iki ilçede tahminen 120 bin civarında insan
yaşar.
Arz ettiğim
dolu afeti, neredeyse ceviz büyüklüğünde, 5 Kasım 2007 günü saat 14.00
civarında beş-altı dakika kadar sürmüştür. Araçların
camlarının dahi kırıldığı,
kaportalarının eğildiği bu afetten sonra Anamurda Bahçe
Mahallesi, Çeltikçi, Çarıklar, Bozdoğan en çok zarar gören
yerleşim birimleridir. Bozyazıda ise merkez mahalleleri, Tekmen,
Tekeli, Gözce ve Gözsüzce en çok zarar gören yerleşim birimleridir.
Plastik örtülerde zarar ziyan oranı yüzde 50, cam seralarda ise cam
aksamının yüzde 75i hasar görmüştür. Sera içi mahsulde hasar
oranı tahminen yüzde 80ler düzeyindedir. Binbir emekle tesis edilen
seralar yöre üreticilerinin tek geçim kaynağıdır. Böyle bir
afetin vurduğu bu çiftçilerimizin maddi kaybının 20-25 milyon
YTL olduğu ifade edilmektedir.
Seraların
5363 sayılı Tarım Sigortaları Kanunu uyarınca
neredeyse yüzde 90ının sigortalanmadığı
aldığımız bilgilerden anlaşılmaktadır. Tüm
bunları göz önünde tutarak yöre çiftçisinin elinden tutmak,
mağduriyetlerini gidermek, devlet olmamızın en önemli vasfıdır.
Bozyazıda çaresizliğe ve sıkıntıya düşen Mehmet
Öztürklerin, Durmuş Ali Akdemirlerin sorunlarına el atmamız
fevkalade önemlidir.
Bu cümleden
olarak, mevcut mevzuat çerçevesinde;
1) Çiftçilerin
hasarlarının telafisi için Mersin İl Özel İdaresi ile
Tarım İl Müdürlüğünün kaynak tahsisiyle desteklenmesi
gerekmektedir.
2) Çiftçilerin
Ziraat Bankasına, kooperatiflere ve diğer kuruluşlara olan
borçlarının ertelenerek yeni kredi taleplerinin süratle
karşılanması,
3) Elektrik
borçları var ise ertelenmesi,
4) Afetten zarar
gören çiftçilerin acil ihtiyaçlarında kullanılmak üzere derhal Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışma Fonundan uygun görülecek bir
kaynağın anılan kaymakamlıklara gönderilerek nakdi ve
karşılıksız yardım yapılması,
5) Yörede şu
anda fahiş fiyatla cam ve sera naylonu satılmaya
çalışıldığı duyumları
alınmaktadır. Cam ve naylon temini için organizasyon
oluşturulması,
6) Mümkünse
yörenin afet bölgesi olarak ilan edilmesi,
7) Mersin
Valiliği ile Anamur ve Bozyazı Kaymakamlıklarının
Hükûmetçe desteklenerek hasarın bir an önce izalesi için
talimatlandırılması gerekmektedir.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; kanun yapmak her zaman mümkündür, ama uygulama en
önemli aşamasıdır. Nitekim, 5363 sayılı Tarım
Sigortaları Kanunu da böyledir. Bu Kanun 2005 yılında
çıkmasına rağmen tam olarak uygulama aşamasına
maalesef geçirilememiştir. Arz ettiğim gibi, seraların neredeyse
tamamına yakını sigortalanmamıştır. Bu nedenle,
Hükûmetin meseleye çözüm bulması ve tarım
sigortalılığının bundan böyle yaygınlaştırılması
oldukça önem arz etmektedir.
Son olarak,
Hükûmetin konuya el atmasını, afetin ortadan
kaldırılması, afetin ortadan izlerinin silinmesini talep
ediyoruz. Yöre halkına geçmiş olsun diyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Çelik.
Sayın
milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula Sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge
vardır, okutuyorum:
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.-
Kırklareli Milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçam ve 30 milletvekilinin,
uyuşturucu kullanımının başta gençler olmak üzere
toplumda yol açtığı olumsuz etkilerin
araştırılarak uyuşturucu
bağımlılığının ve
kaçakçılığının önlenmesi için alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/36)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Dünyada
çağımızın çok önemli sorunlarından biri olarak kabul
edilen ve insanların beden ve ruh sağlığını
bozarak, geniş toplum kesimlerinin hem bugününü hem de geleceklerini
tehdit eden uyuşturucu kullanımı ile birçok devletin dirlik ve
düzenini olumsuz yönde etkileyen uyuşturucu ticaretinin, dünya
ölçeğinde de dikkate alınarak;
Toplumumuz ve
özellikle gençlerimiz üzerindeki olumsuzluklarının tespiti ve
bunların engellenmesi amacıyla, Anayasamızın 98'inci, TBMM
İçtüzüğünün 104 ve 105'inci maddeleri gereğince bir
Araştırma Komisyonu kurularak, anılan konunun etraflıca
İncelenmesi hususunda gereğini saygılarımla arz ederim.
1) Ahmet Gökhan
Sarıçam (Kırklareli)
2) Kayhan
Türkmenoğlu (Van)
3) Fehmi Hüsrev
Kutlu (Adıyaman)
4) Sedat
Kızılcıklı (Bursa)
5) Fatih
Arıkan (Kahramanmaraş)
6) Sami Güçlü (Konya)
7) Şükrü
Ayalan (Tokat)
8) Fikri
Işık (Kocaeli)
9) Polat Türkmen (Zonguldak)
10) Durdu Mehmet
Kastal (Osmaniye)
11) Mehmet Çerçi (Manisa)
12) Mehmet Yaşar
Öztürk (Yozgat)
13) Hüseyin Besli
(İstanbul)
14) Enver
Yılmaz (Ordu)
15) Metin
Yılmaz (Bolu)
16) Zeyid Aslan (Tokat)
17) Mehmet
Daniş (Çanakkale)
18) Müjdat
Kuşku (Çanakkale
19) Metin
Kaşıkoğlu (Düzce)
20) Mevlüt Akgün (Karaman)
21) Ali Osman
Sali (Balıkesir)
22) Fetani Battal (Bayburt)
23) Turan
Kıratlı (Kırıkkale)
24) Mehmet
Beyazıt Denizolgun (İstanbul)
25) Özlem
Piltanoğlu Türköne (İstanbul)
26) Osman Gazi
Yağmurdereli (İstanbul)
27) Cüneyt Yüksel
(Mardin)
28) Canan
Kalsın (İstanbul)
29) Mehmet Hanifi
Alır (Ağrı)
30) Çağla
Aktemur Özyavuz (Şanlıurfa)
31) Ömer Dinçer (İstanbul)
Gerekçe:
Uyuşturucu
maddeler; merkezi sinir sistemini etkileyerek kullanan kişinin ruhsal ve
fiziksel dengesini bozan; bu kişide fiziksel ve ruhsal
bağımlılığa yol açan; kişisel ve toplumsal yönden
ekonomik ve sosyal çöküntü oluşturan maddelerdir.
Uyuşturucu
maddeleri türlerine göre aşağıdaki
sınıflandırmaya tabi tutabiliriz;
A- Afyon ve
türevleri
B- Kenevir ve
türevleri
C- Uyarıcılar
D- Sentetikler
E-
Sakinleştiriciler
Uyuşturucu
maddeler kavramı, geniş bir açıdan ele
alındığı zaman, insanlık tarihi kadar eskiye
dayanmaktadır. İnsanlık tarihinin başlangıcından
itibaren uyuşturucu maddelerin keyif verici, ağrı giderici,
hastalıkları iyileştirici olarak
kullanıldığı bilinmektedir.
Uyuşturucular,
yapımı bakımından, gerek suni, gerekse tabii olsun,
bünyelerinde içerdikleri kimyasallar bakımından, kötü amaçlı
kullanılması halinde, canlıların organizmasını
olumsuz yönde etkilemektedir.
Bilindiği
üzere, illegal uyuşturucu maddeler kullanıcıyı, ruhsal ve
bedensel bakımdan bağımlı kılmakta,
kullanıcının akıl ve muhakeme yeteneğini harap
etmektedir. Örneğin, uyuşturucu madde kullanıcısı,
önceleri belirli bir ölçekte uyuşturucu madde kullanırken, zamanla
miktarını artırmak ihtiyacını hisseder. Çünkü
bağımlının vücut hücreleri, faaliyetinin
sağlıklı hareket etmesi için anılan maddeye şiddetli
bir eğilim duyar.
Uyuşturucular
vücutta zehirlenme meydana getirirler. Bağımlı, belirli bir zaman
diliminde maddeyi temin edemezse, psikolojik açıdan gerginlik ve sinir
sisteminin dumura uğraması, halüsinasyon, gibi aksaklıklar
yaşamakla birlikte, yanlış algı yüzünden, ölümcül iş
ve trafik kazalarına, sebep olmaktadır.
Bedensel
açıdan, vücudun çeşitli yerlerinde kramplar, üşüme, kusma,
terleme, eklem ağrıları, halsizlik ve uyku bozukluğu,
bulantı, esneme, burun ve gözlerin akması, dikkat ve hafıza
eksikliği, tansiyon hareketinin bozulması gibi zaaflar
yaşatmaktadır.
Birleşmiş
Milletler Uyuşturucu ile Mücadele Kurumu'nun
hazırladığı 2005 Dünya Uyuşturucu Raporunda;
uyuşturucu kullananların sayısının her yıl yüzde
sekiz oranında arttığı, bu artışın da büyük
oranda esrar tüketiminden kaynaklandığı, sentetik
uyuşturucu kullanımında azalma olmakla birlikte, 300 milyar
dolardan fazla hacme sahip olan Dünya uyuşturucu ticaretinin birçok
ülkenin ekonomisinden daha geniş olduğu
vurgulanmıştır.
Birleşmiş
Milletler Uyuşturucu ve İlgili Suçlar Dairesi (UNODC) tarafından
Cenevre'de açıklanan 27 Haziran 2007 tarihli raporda da, dünyanın en
büyük uyuşturucu sağlayıcılarının
Afganistan'ın güneyi, Güneybatı Kolombiya ve Doğu Myanmar gibi
merkezi otoritenin dışındaki bölgeler olduğuna yer
verilirken, Afganistan'dan gelen eroinin, PKK terör örgütü tarafından
Yunanistan, İtalya ve Romanya üzerinden Avrupa ülkelerine
taşındığı ve örgüt mensupları tarafından
satılarak, önemli miktarda finansman sağlandığına
dikkat çekilmiştir.
Raporun Türkiye
bölümünde yer alan belgelere göre, geçen yıl Türkiye'nin 25 Avrupa
ülkesinin yakaladığı eroin miktarına denk gelen oranda
eroin ele geçirdiği belirtilerek, 2006 yılında Türkiye'nin
yaklaşık 9 bin kilogram eroin yakalayarak, büyük bir
başarının altına imza attığına dikkat
çekilmiştir.
Ekonomik
Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) Mali Eylem Görev Grubu
tarafından 7 Mayıs 2007' de yayınlanan 'Uyuşturucu
Raporu'nda da, PKK'nın, gelirinin büyük bölümünü uyuşturucu ticareti,
insan kaçakçılığı, kara para aklama, haraç gibi organize
suç faaliyetlerinden elde ettiği belirtilerek, son dönemde Türkiye'de
tırmanan terör eylemleri ile birlikte örgütün Avrupa ülkelerinde organize
suç faaliyetlerini de yoğunlaştırdığı
vurgulanmıştı.
EUROPOL
tarafından Avrupa Birliği ülkelerinin İçişleri
Bakanlarına sunulan benzer bir raporda ise, Avrupa için en ciddi tehlikeyi
uyuşturucu kaçakçılığı, insan ticareti, yasa
dışı göç ve sahte para basımının
oluşturduğu vurgulanarak, PKK'nın en tehlikeli mafya
yapılanması olduğuna dikkat çekilmişti.
Yurdumuzdaki
uyuşturucu kullanımına yönelik tespitler yapılması
amacıyla, değişik zamanlarda çeşitli gönüllü
kuruluşlar ve sivil toplum örgütlerinin yaptığı
araştırmalara dayanılarak medya organlarında yer alan
haberlerde; uyuşturucu, sigara ve alkol kullanımının 10
yaşına kadar düştüğü gibi çarpıcı tespitler
bulunmakta, aile bağları sağlam olan gençlerin uyuşturucuya
ihtiyaç duymadığı değerlendirmeleri
yapılmaktadır.
Bütün bu ön
bilgiler dikkate alınarak, öncelikle çocuklarımızın ve
gençlerimizin geleceği olmak üzere toplum sağlığımız
için neler yapılması gerektiği hususlarının tespiti ve
bu tespitlerin toplum kesimlerinde bilinç uyandırması ve gerekli
önlemlerin alınabilmesi için, bununla bağlantılı olarak da
uyuşturucu ticaretini elinde tutan odakların Türkiye üzerindeki kirli
emellerine ulaşmada sağladıkları finans
kaynaklarının çok ciddi bir şekilde
araştırılıp, bunların engellenmesi amacıyla her
türlü önlemin alınması için, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir
"Araştırma Komisyonu" kurulması gerekmektedir.
BAŞKAN
Diğer önergeyi okutuyorum:
2.-
Bursa Milletvekili Ali Koyuncu ve 19 milletvekilinin, zeytin ve
zeytinyağı üretimi ve ticaretinde yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/37)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Ülkemizde geçen
yıllara nazaran daha fazla kuraklık yaşanması sonucunda
Zeytin ve Zeytinyağı üreticilerinin
karşılaştıkları sorunların
araştırılarak tespit edilmesi ve alınması gereken
tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 üncü ve 105 inci maddeleri
gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz
ederiz. 25.10.2007
1) Ali Koyuncu (Bursa)
2) Hayrettin
Çakmak (Bursa)
3) Mehmet Tunçak (Bursa)
4) Halil
Aydoğan (Afyonkarahisar)
5) İsmail
Bilen (Manisa)
6) Hamza
Yerlikaya (Sivas)
7) Hasan Ali
Çelik (Sakarya)
8) Canan Candemir
Çelik (Bursa)
9) Mehmet Çerçi (Manisa)
10) Ali
İhsan Merdanoğlu (Diyarbakır)
11) Metin
Kaşıkoğlu (Düzce)
12) Ayhan Sefer
Üstün (Sakarya)
13) Musa
Sıvacıoğlu (Kastamonu)
14) Ahmet Erdal
Feralan (Nevşehir)
15) Eyüp Fatsa (Ordu)
16) Fetani Battal (Bayburt)
17) Ertekin Çolak (Artvin)
18) Durdu Mehmet
Katsal (Osmaniye)
19) Orhan Erdem (Konya)
20) Mustafa
Hamarat (Ordu)
Gerekçe:
Dünya zeytin
üretiminin % 97'si aralarında ülkemizin de bulunduğu Akdeniz
ülkelerinde yapılmaktadır. Ülkemiz İspanya, İtalya ve
Yunanistan'dan sonra dane zeytin üretimi sıralamasında 4.
konumundadır. Zeytinyağı üretiminde 6. sırada,
sofralık zeytin üretiminde 2. sırada, siyah sofralık zeytin
üretiminde ise 1. sıradadır. Dünya zeytinyağı üretimi
2005-2006 döneminde 2.6 milyon ton iken Türkiye ortalaması 130 bin ton
olup Dünya üretiminin % 5'ini karşılamaktadır.
Sofralık
zeytin olarak ortalama yıllık 150 bin ton üretilmektedir. Üretilen
zeytinin büyük bir miktarını iç tüketime yönlendirilmekte,
işleme tekniğindeki farklılıktan dolayı aynı
başarı ihracatta gösterilememektedir. Bunun nedeni olarak yüksek tuz
konsantrasyonu içeren işleme teknikleri özellikle AB ülkelerindeki
tüketicilerin damak zevkine uymamaktadır.
Türkiye'de
üretilen sofralık zeytinin % 85'i siyah, % 15'i yeşil ve rengi dönük
olarak işlenmektedir. Türkiye sofralık zeytin üretiminin
yıllık 35 bin tonluk kısmını
ağırlıklı olmak üzere Romanya, Bulgaristan, Rusya ve
Almanya'ya satmaktadır.
Tüm bu yönleriyle
bakıldığında zeytin ülkemiz ekonomisi açısından
önemli bir yere sahiptir. Gerek iç piyasada gerekse dış piyasalarda
büyük bir ekonomik girdi teşkil etmesine rağmen 2007
yılında ciddi bir kuraklık yaşanması zeytin ve
zeytinyağı sektörümüzü olumsuz yönde etkilemiştir.
Tarım
sektörü 2007 yılında kuraklıktan en fazla etkilenen sektör
olmuştur. Zeytin üretimin yaygın olarak yapıldığı
Marmara ve Ege Bölgesi yağış azalmasının en fazla
olduğu bölgelerden olmuştur. Özellikle Marmara Bölgesinde % 34
yağış azalması tarımı ciddi derecede olumsuz
olarak etkilemiştir.
Ege ve Marmara
bölgesinde yapılan araştırmalar neticesinde iklim
değişiklikleri ve buna bağlı olarak yaşanan
kuraklık zeytin üretimini de olumsuz yönde etkilemiştir. Bölgede
yaşanan kuraklık nedeniyle zeytinde kalibrasyon kaybı,
sofralık zeytinde kalite azalması, zeytin tanelerin küçük olması
ve bunun neticesinde yağlık zeytinin çok olmasına rağmen
yağ veriminin düşük olması gibi sorunları da beraberinde
getirmiştir.
Zeytin üretiminde
yaşanan kalite kaybı; üreticinin zeytinini pazarlamada
sıkıntı yaşamasına, eskiye nazaran daha kötü
şartlarda pazarlamasına, Marmarabirlikin zeytin alımında
ve satımında sorunlar yaşamasına neden olmaktadır.
Bütün bunların neticesinde üretici başta Ziraat Bankasına olmak
üzere kullandığı kredileri geri ödemekte büyük
sıkıntılarla karşı karşıya kalmaktadır.
Ülkemiz zeytin
üreticisinin özellikle Akdeniz sahil şeridindeki diğer ülke
üreticileriyle daha uygun şartlarda rekabet edebilmesi için zeytin
üretimin daha verimli yapılması, uygun kredi imkânlarının
sağlanması, daha rantabl pazarlama yapılması, zeytin
ağacı kalitesinin yükseltilmesi, üreticinin ve tüketicin bilinçlendirilmesi,
tanıtım ve pazarlama stratejilerin profesyonel olarak
yapılması, zeytin menşeinin nihai tüketiciye sunulma
aşamasında paketlerde yer alması ve geleceğe yönelik zeytin
ve zeytinyağı projeksiyonu yapılması gerekmektedir.
BAŞKAN
Diğer önergeyi okutuyorum:
3.-
Konya Milletvekili Hasan Anğı ve 19 milletvekilinin, Konya
Kapalı Havzasındaki su kaynaklarının karşı
karşıya bulunduğu sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/38)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Türkiye'nin
tahıl ambarı olarak bilinen Konya Kapalı Havzasında her
geçen gün yer üstü ve yer altı suları azalmaktadır. Ovanın
gelecekte karşı karşıya kalabileceği susuzluk herkesi
derinden düşündürmektedir. 1 milyon kişinin
yaşadığı şehirde insanların içme ve kullanma
suyunun, tarımla uğraşan 1 milyon kişinin de arazi sulama
suyunun temini her geçen yıl daha da zorlaşmakta ve gelecekle ilgili
kaygıları daha da artmaktadır.
Yaklaşık
3.5 milyon hektar büyüklüğündeki ovada, yer altı sularının
çekilmesine bağlı olarak sekiz katlı bir apartmanın
sığabileceği büyüklükte dev çukurlar oluşmaya
başlamış ve sayıları da her geçen gün
artmaktadır. Diğer taraftan mevcut göller, barajlar ve göletlerin
alanları sürekli küçülmekte ve hatta kuruduğu görülmektedir.
Türkiye'nin en az
yağış alan bölgelerinden birisi olan Konya Kapalı
Havzasındaki, yer altı ve yer üstü su kaynaklarının;
korunması, var olan problemlerin giderilmesi ve yaşanan
kuraklığa ve susuzluğa karşı gereken önlemlerin
alınması amacıyla, Anayasanın 98. ve içtüzüğün 104. ve
105. Maddeleri uyarınca bir Meclis Araştırması
açılmasını saygılarımızla arz ederiz.
1) Hasan
Anğı (Konya)
2) Muharrem
Candan (Konya)
3) Abdullah
Çetinkaya (Konya)
4) Mevlüt Akgün (Karaman)
5) Kerim Özkul (Konya)
6) Özkan Öksüz (Konya)
7) Mustafa
Kabakcı (Konya)
8) Haydar Kemal
Kurt (Isparta)
9) Hüsnü Tuna (Konya)
10) Rıtvan
Köybaşı (Nevşehir)
11) Orhan Erdem (Konya)
12) Mahmut
Mücahit Fındıklı (Malatya)
13) Ali Rıza
Alaboyun (Aksaray)
14) Harun Tüfekci
(Konya)
15) Lütfi Elvan (Karaman)
16) Ayhan Sefer
Üstün (Sakarya)
17) İrfan
Gündüz (İstanbul)
18) Mehmet
Yaşar Öztürk (Yozgat)
19) Metin
Kaşıkoğlu (Düzce)
20) Ali Öztürk (Konya)
Gerekçe:
İç Anadolu
Bölgemizde yer alan Konya Kapalı Havzası, Türkiye'nin toplam
alanının yaklaşık % 7'sine denk gelen 53850 km²'lik bir
alanı kaplamaktadır. İç Anadolu Platosu'nun ana bölümünü
oluşturan Havza, 900-1050 m arasında değişen yükseklikteki
çoğunlukla ovalık bir morfolojiye sahiptir.
Özellikle
kentlerin su ihtiyaçlarının sağlandığı ve kentsel
yerleşim alanları içerisinde ve/veya çevresindeki su kaynakları,
sürekli kirlenme tehdidi altında bulunmaktadır. En kısa zamanda
etkin önlemler alınmadığı takdirde, 21. yüzyılda,
birçok akiferimizden ve bazı nehir sularımızdan faydalanma
olanağı tamamen kaybolacaktır.
Konya'nın
mevcut nüfus artışı, aldığı göç, gelişen ve
büyüyen sanayi ve tarım faaliyetleri sonucunda, bugün bile kentin
ihtiyacın sadece % 8-10'luk kısmının
sağlanabildiği Altınapa Baraj Gölü yetmediğinden ihtiyacın
% 90'ından fazlası yeraltı suyundan desteklenmektedir. Bunun
sonucu Kentin yeraltısu dengesinde bozulmalar oluşarak, temiz akifer
ile nitelik olarak bozuk akifer karışma noktasına
gelmiştir.
Konya Kapalı
Havzası'nda DSİ verilerine göre 30.000'i ruhsatlı 30.000'e
yakını da kaçak olmak üzere 60.000'e yakın yeraltı suyu
üretim kuyusu bulunmaktadır. Bunlardan çekilen yer altı suyunun büyük
bir çoğunluğu salma sulama (vahşi sulama) yöntemi ile tarımsal
sulamada kullanılmaktadır.
Son 15-16
yıldır yağışların uzun yıllar
ortalamasına göre azlık göstermesi, gün geçtikçe sayıları
artan sondajlar, uygun olmayan hidrojeolojik ortamlarda sürdürülen sondaj
çalışmaları, ekonomik olmayan/bilinçsiz sulama teknikleri ve
tarımda hatalı bitki deseni seçimi, jeoloji mühendisi
müşavirliğinde açılmaması nedeniyle, koruma tedbirleri
alınmamasından kullanıma elverişli yer altı suyunun
niteliksiz su seviyeleriyle karıştırılması sonucu
suyun kirlenmesine, kullanılamaz hale getirilmesine neden olunmuştur.
Konya Kapalı
Havzası'nda DSİ verilerine göre yıllık yaklaşık
1.8 milyar m3'lük emniyetli su rezervi bulunmakta, ve yılda
yaklaşık 800 milyon m3 su açığı verilmektedir.
Havza içerisinde
yer alan sulak alanlar, göl ve sazlıklar yıllar öncesindeki durumunda
değildir. Çoğu yapılan yanlış ve bilinçsiz uygulamalar
nedeniyle suyunun çoğunu kaybetmiş, bir kısmı da tamamen
kurumuştur.
Konya
Havzasındaki önemli sulak alanlara genel olarak bakacak olursak;
Beyşehir Gölü, zengin su kaynağına rağmen yanlış
işletmeler sonucu su seviyesi çok ciddi seviyede düşerek bugünkü
durumuna gelmiştir ve kurtarılmayı beklemektedir. Tuz Gölü ise
son 35 yıldır kirlenme, besleniminin engellenmesi ve diğer
sebeplere bağlı olarak yarı yarıya küçülmüştür.
Ereğli Sazlığı'nda ise yer altı suları en alt
seviyeye inmiştir. Eşmekaya Sazlığı (Aksaray) tamamen
yok olmuş, Eber ve Akşehir Gölleri ise kuruma noktasına
gelmişlerdir. Alınacak tedbirlerde biraz daha geç kalınması
durumunda bölge gerçek anlamda bir felaketle
karşılaşacaktır.
Gelecek
nesillerin sağlıklı ve ekonomik içme ve kullanma suyuna sahip
olabilmesi; tarımda yeterli ve gerekli suyu kullanabilmek için, kısa
zamanda etkin önlemler alınması ve uygulanması gerektiğini
düşünmekteyiz.
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusundaki ön görüşmeler, sırası
geldiğinde yapılacaktır.
B)
ÇEŞİTLİ İŞLER
1.-
İsrail Devlet Başkanı Şimon Peres ile Filistin Ulusal
Yönetimi Başkanı Mahmut Abbasın 13 Kasım 2007 tarihli
19uncu Birleşimde Genel Kurula hitaben birer konuşma yapma
isteklerinin Genel Kurulun onayına sunulması
BAŞKAN -
Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı
Abdullah Gülün resmî konuğu olarak ülkemizi ziyaret edecek olan
İsrail Devlet Başkanı Sayın Şimon Peres ile Filistin
Ulusal Yönetimi Başkanı Sayın Mahmut Abbas Genel Kurulun 13
Kasım 2007 günkü 19uncu Birleşiminde bir konuşma yapmak
istemişlerdir.
Bu hususu
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleriyle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
Birinci
sırada yer alan, 08.05.2007 Tarihli ve 5654 Sayılı Nükleer Güç
Santrallarının Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji
Satışına İlişkin Kanun ve Anayasanın 89 uncu ve
104 üncü Maddeleri Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha
Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ile Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
VI.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A)
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
1.-
8.5.2007 Tarihli ve 5654 Sayılı Nükleer Güç Santrallarının
Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji Satışına
İlişkin Kanun ve Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek
Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar,
Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/26) (S. Sayısı: 45) (x)
BAŞKAN
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
2nci maddeyi
okutuyorum:
Tanımlar ve
kısaltmalar
MADDE 2- (1) Bu
Kanunda geçen;
a) Bakanlık:
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığını,
b) EPDK: Enerji
Piyasası Düzenleme Kurumunu,
c) EÜAŞ:
Elektrik Üretim Anonim Şirketini,
ç) İÇH:
İşletmeden çıkarma hesaplarını,
d) Perakende ve
toptan satış lisansı: Elektrik enerjisinin tüketicilere
satışını gerçekleştirmek üzere EPDKdan alınan
lisansları,
e) Santral:
Elektrik enerjisi üretilen nükleer güç santrallarını,
f) Şirket:
Santral kuran ve elektrik enerjisi üreten şirket veya şirketleri,
g) TAEK: Türkiye
Atom Enerjisi Kurumunu,
ğ)
TEİAŞ : Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketini,
h) TETAŞ:
Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt Anonim Şirketini,
ı) URAH:
Ulusal radyoaktif atık hesabını,
ifade eder.
(x) 45 S.
Sayılı Basmayazı 7/11/2007 tarihli 17nci Birleşim
Tutanağına eklidir.
5654
Sayılı Kanunun ilk görüşmeleri 8/5/2007 tarihli 103üncü
Birleşimde yapılmıştır.
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Kayseri Milletvekili Sayın
Şevki Kulkuloğlu.
Buyurun
Sayın Kulkuloğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on
dakikadır.
CHP GRUBU ADINA
MEHMET ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Nükleer Güç Santrallarının
Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji Satışına
İlişkin Kanunun 2nci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz almış bulunmaktayım. Bu duygularla yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
2nci maddeyle
ilgili konuşmama geçmeden önce, dün Sayın Bakanıma sorduğum
bir soruda beni hayal kırıklığına uğratan bir
konu vardı. O konuda, elçiye zeval olmaz, bir not iletmek istiyorum. Suç işlemek
amacıyla kurulan örgüte üye olmak, ihaleye fesat
karıştırmak ve kendisine, yakınlarına çıkar
sağlamak suçlarından ceza alan bürokratların yeniden
atanmasıyla ilgili Sayın Bakana bir soru sormuştum. Kendisi de
burada son derece hoşgörülü bir cevap vermişlerdi ve bu cevap, maalesef,
beni de, benim gibi dinleyen diğer milletvekili
arkadaşlarımı ve televizyonları karşısında
bizleri dinleyen, bizlere vekâlet veren halkın kendisini de rahatsız
etmiş olmalı ki, Kayseriden birtakım seçmen
arkadaşlarımız beni arayarak O zaman, rüşvet, irtikap,
ihaleye fesat karıştırmak suçundan ne kadar iş arayan
arkadaşımız varsa Sayın Bakanın hoşgörüsüne
sığınarak kendisine gönderelim, aklasınlar, iş
versinler. dediler. Elçiye zeval olmaz Sayın Bakanım, bunu öncelikle
size ileteyim istiyorum.
Bu Kanun,
görüşülmekte olan Kanun, nükleer santrallerin kurulması ve
işletilmesiyle ilgili bir kanun olup, bence öncelikli olanın bu
olmaması gerektiği ve bu Kanunun hazırlanmasından önce
nükleer enerjiyle ilgili bir kanunun hazırlanması gerektiğini
düşünüyorum.
Kanunun 1inci
maddesinde belirtildiği üzere, bu Kanun sadece nükleer santral kurmak
amacı gütmektedir. Bu, bir ülkenin nükleer enerji konusundaki zafiyeti
olarak tarihe geçecektir. Ancak bu tasarının
kanunlaşmasından sonra nükleer enerji yasasının getirilebilecek
olması da Hükûmetin sanki sakladığı bir niyeti
olduğunun göstergesinden başka bir şey değilmiş gibi
geliyor. Önce nükleer santralin kurulmasına ilişkin bir kanun
çıksın da sonra nükleer enerji yasasını da getiririz, merak
etmeyin derseniz, o zaman size sorarız: Kime söz verdiniz? Bunun,
yarın da çok konuşacağımız bir konu
olacağından eminim. Bu, nükleer santral kurmak üzere baskı
nereden gelmektedir? Bu, merak konusudur. Bunları bir kenara bıraktığınızda,
eğer Hükûmetin bu Kanunu yapmasındaki asıl niyeti dengeli ve
güvenli bir nükleer enerji politikası ise önceliği nükleer enerji
yasası olmalıydı. Fakat, ne yazık ki, Hükûmet, burada
niyeti her neyse bu niyetine şüphe düşürür şekilde davranmıştır.
Bu konuda
diğer önemli bir husus ise nükleer enerji santralinin kurulması için,
bir ülkenin yakıt ve atık teknolojilerine sahip olması
gerektiği gerçeğidir. Zira, nükleer enerji santrallerinin ana
konuları bu iki noktada düğümlenmektedir. Ancak, maalesef, ülkemiz bu
iki konuda da tecrübesiz ve bilgisizdir. Bu tecrübesizlik söz konusu Yasaya da
yansımış, düzenleyici, denetleyici ve uygulayıcı
kuruluş TAEK olarak benimsenmiştir. Yani, bu üç ayrı faaliyet üç
ayrı kuruluşta olması gerekirken, tek kuruluşta
birleştirilerek kilitlenmeye müsait bir sistem inşa edilmektedir.
Bunu da dikkatlerinize sunuyorum.
Değerli
milletvekilleri, Kanunla ilgili diğer bir handikap ise, nükleer enerjinin
ham maddesi olan uranyumu karşılamakta ülkemizdeki kaynakların
yetersizliğidir. Sadece bir nükleer santralin ömrü kadar uranyumumuz
varken, bu Kanun ile kurulmasına ve işletilmesine izin verilecek
nükleer enerji santrali ancak ithal ham maddeye dayanan bir enerji
kaynağı oluşturacaktır. Bu durumun, dışa
bağımlı enerji politikası olan ülkemizin daha da
dışa bağımlı hâle gelmesine neden olacağı
açıktır.
Nükleer
santrallerin kurulması ve işletilmesi söz konusu Kanunla özel
şirketlere verilebilmektedir. Bu durumda devletin, bu özel şirketi
seçerken çok hassas, önceden belirlenmiş ve durumun önemi
karşısında ağırlaştırılmış
kriterler getirmesi gerekmektedir. Ancak Kanun, bu özel şirketlerin
uygunluğu konusunda seçim kriterlerini TAEKe
bırakmıştır, fakat olması gereken, bu kriterlerin
Kanunda açıkça belirtilmesidir.
Hükûmetinizin
özel şirketlerin seçimindeki hassasiyetine değinmeden de
geçemeyeceğim. Sayın Bakan, artık, eski
alışkanlıklarını devam ettirmeyeceklerine dair burada
bir söz verdi. Ancak, Türk Telekomun özelleştirilmesinde
gösterdiğiniz hassasiyeti hatırladığımda şöyle
bir hatırlatma yapmak istiyorum: Türkiye Cumhuriyeti devletinin, Telekom
İdaresi gibi önemli bir kurumu verdiğimiz bir şirketi,
Bulgaristan ve Arnavutluk Hükûmetleri, özelleştirme ihalelerine almakta
yeterli bulmamışlardır. Bu hassasiyeti de dikkatlerinize sunmak
istiyorum.
Nükleer enerjinin
kullanımı konusunda dünya uygulamasına
bakıldığında, nükleer enerjiden vazgeçildiği
görülmektedir. Örneğin Almanya, nükleer enerji santrallerinin
sayısının 2020 yılına kadar
azaltılacağını açıklamıştır. Nükleer
enerji, çevre açısından olumsuz etkileri olabilecek bir enerji
türüdür. Bunu en iyi bizim ülkemiz bilmekte, çünkü Çernobil faciası
sonuçları hâlen yaşanmakta olan bir ülkedir.
Ömrünü
tüketmiş nükleer enerji santrallerinin durumlarına geldiğimizde
bu konunun vahameti ortaya daha da fazlasıyla çıkmaktadır. Bir
nükleer enerji santralinin sökümü çok masraflı ve uzun yıllar
almaktadır. Nükleer atıkların saklanması,
taşınması ve yok edilmesi de keza çok masraflı ve teknik
yeterlilik gerektiren bir konudur. Kanun incelendiğinde, nükleer
santrallerin sökülmesi ve nükleer atıklarla ilgili maddelerde muallak
ifadeler yer almıştır. Ayrıca söküm masraflarıyla
ilgili olarak devlete yük getiren düzenlemelere yer verilmiştir.
Sayın Cumhurbaşkanı da Yasayı bu nedenle geri
göndermiş. Kâr ve zarar kısımlarını çeken kişinin
bunun en sonundaki maliyetine de katlanması gerektiği son derece
açıktır. Bu yük hazineye devredilemez.
Nükleer enerji,
yapılacak en küçük hatada dahi yıkıcı sonuçlar
doğurabilecek hassas bir konudur. Bu konuda, devletin, özel
şirketleri seçerken, hassas kriterler koyması, etkin denetleme
mekanizmaları kurması ve konu hakkında yetişmiş bir
iş gücünden yararlanması gereklidir. Bu konulardaki eksiklikler henüz
giderilmemişken, nükleer santral kurulması için tehlikeli sonuçlar
ortaya çıkmaya muktedir bir durum söz konusudur.
Bu Kanun için
yapılan çalışmalara dikkati çekmekte yarar görmekteyim. Kanunun
yapıldığı ilk taslaktan bu yana geçen dört ayda iki önemli
değişiklik yapılmıştır. Bakınız, Kanun
en son Sayın Cumhurbaşkanından döndükten sonra Kanunun
tamamı görüşmeye açılmış ve komisyonda on önergeyle
Kanun değiştirilmiştir. Bunun anlamı, Hükûmetin bu kadar
hayati ve önemli bir konuda kesin bir politikasının
olmamasıdır. Henüz daha nükleer enerji politikası kesin olmayan
Hükûmet, dengeli olarak enerji üretimi artırmayı hedeflemektedir. Bu,
çok ciddi bir çelişkidir. Hükûmetin derhâl yapması gereken,
ayakları yere basan bir enerji politikası edinmesidir. Bu durum,
ülkemiz açısından kaygı verici bir durumdur.
Değerli
milletvekilleri, Kanunun 2nci maddesi, tanımlara yer vermiştir. Bu
tanımlarda iki hususa dikkatinizi çekmek istiyorum. İlk husus,
şirket tanımıdır. Şirket, santral kuran ve elektrik
enerjisi üreten şirket veya şirketleri ifade etmektedir. Amaç maddesinde
de, Kanunun ilerleyen maddelerinde de, söz konusu şirketlerin sadece
santralleri kurup üretim yapmadıkları, ayrıca bu enerjiyi
sattıkları da belirtilmektedir. Söz konusu maddede bu hususa
değinilmemesi, kanun tekniği açısından önemli bir hatadır.
2nci maddeye,
sonradan, önergeyle, TETAŞ (Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt AŞ)
eklenmiştir. Kanunun ilerleyen maddelerinde TETAŞa bazı
yetkiler verilmiştir. Bu konuya, o maddeyle ilgili söz
aldığımda değineceğim.
Burada sözlerime
son verirken, iki konuyu Sayın Bakanıma hatırlatmak istiyorum:
Bu enerji yasalarının Meclisten geçirilmesindeki acelemiz niye?
Komisyon
sırasında Suların Serbest Kullanımı
Yasasını çıkardık. 1.084 projeyi hazırladık, 980
tanesini ihale ettik. dediniz. Yeni bir milletvekili olarak ben, Meclis
kayıtlarına baktığımda, böyle bir yasanın böyle
bir isimle geçmediğini, Enerji Komisyonu dışında başka
bir komisyonda başka bir yasa altında geçirildiğini -mayıs
ayında geçirildiğini- gördüm.
Ülkede seçimlerin
yaşandığı, Cumhurbaşkanlığı seçiminin,
burada Başkanlık Divanı seçiminin yaşandığı
ve Meclisin ara verdiği bir ortamda, maşallah, 1.084 tane projenin
980 tanesini ihale edebilmişsiniz. Bu başarınızdan
dolayı sizi kutluyorum, ama, sanırım bunun sonuçları bu
Mecliste, bu kürsüde çok konuşuluyor olacak. Zira, ilk komisyon
toplantımızda MHPli Sayın Tankut, size
Bakanlığınızdaki birtakım yolsuzluklarla ilgili
bilgiler verdiğinde, hassas davranıp takip edeceğinizi
söylemiştiniz. Sanırım bu 26 kişinin tutuklanmasıyla
ilgili olay da bu soruşturmanın neticesinde gelişmiştir.
Ancak, Sayın Bakanım size soruyorum: Bu 28 kişi bu suçları
işlerken acaba Bakanlık koltuğunda kim oturuyordu? Bunun
sorumlusu sadece o suçları işleyen midir, yoksa personeline hâkim
olmayan mıdır? Bu, lütfen, cevabı verilmesi gereken bir konudur.
Yine, yüce
Meclise şunu da hatırlatmak istiyorum: Bu önümüzdeki Yasayla
Sayın Cumhurbaşkanın da tarafsızlık ilkesi ilk defa
test edilmiş olacaktır. Çünkü kamu kaynaklarının
israfı konusunda bir önceki Cumhurbaşkanının geri
çevirdiği bir maddeyi, aynen, çok ufak değişikliklerle buradan
sizin çoğunluğunuzla geçireceğiz. Bakalım Sayın
Cumhurbaşkanı tarafsızlık ilkesine dayanarak nasıl bir
cevapla bunu cevaplandıracak, merak ediyoruz, onu da test etmiş,
görmüş olacağız.
Bu duygularla
yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Kulkuloğlu.
Sayın
milletvekilleri, Aydın Milletvekili Sayın Ali Uzunırmak
Başkanlığımızdan bir yazılı talepte
bulunmuştur, şöyle: Gündem dışı konuşması
sırasında Hakkâri Milletvekili Sayın Zeydanın Doğu
ve güneydoğu demesi, Anadoluyu kullanmamasının düzeltilmesini
arz ederim. diye bir yazılı talebi vardır.
Ben burada bir
kasıt göremiyorum. Yani Güneydoğu, Doğu, bütün Türkiye, bütün
Misakımillî hudutları dâhilinde olan yerler, her şey Türkiyenin
toprak parçasıdır. Burada bir kasıt göremiyorum. Zaten
Sayın Zeydan da burada yok, cevap verecek durumda değil. Onun için,
konuşacak bir şey yok herhâlde.
Teşekkür
ederim.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Sayın Başkan, söz istiyorum.
Sayın
Başkan, bu topraklar Anadolu topraklarıdır. Sayın
konuşmacı, konuşmasının müteaddit kerelerinde dört
defa, Güneydoğu ve Doğu illeri olarak kullanmıştır,
Anadoluyu kullanmaktan ısrarla kaçınmıştır.
BAŞKAN
Yani, siz burada bir kasıt mı arıyorsunuz?
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Kasıt aramıyorum.
BAŞKAN
Kasıt aramıyorsanız o zaman mesele yok. Yani, kullanabilir,
Doğu, Güneydoğuludur, kullanabilir. Ama, bunda bir kasıt yok
yani, Türkiye hepimizin.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Eğer bu arkadaşımız herhangi bir
konuşmasında düzeltirlerse memnun olurum.
BAŞKAN
Kendisi yok zaten burada, cevap verecek durumda da değil.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Herhangi bir konuşmasında düzeltirse memnun
olurum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Madde üzerinde gruplar adına başka söz isteyen yok.
Şahısları
adına, Sakarya Milletvekili Sayın Hasan Ali Çelik.
Buyurun
Sayın Ali Çelik. (AK Parti sıralarından alkışlar)
HASAN ALİ
ÇELİK (Sakarya) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 5654
Sayılı Nükleer Güç Santrallarının Kurulması ve
İşletilmesi ile Enerji Satışına İlişkin
Kanunun 2nci maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
İnanıyorum
ki, burada konuşan bütün hatipler, milletvekili arkadaşlarım,
ülkemizin ve milletimizin menfaatini esas ölçü kabul ederek
eleştirilerini, önerilerini ve görüşlerini ifade etmektedirler.
Görüşmekte
olduğumuz Yasa, Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından
5, 6 ve 7nci maddelerinin bir daha görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet
Meclisine geri gönderildiği bir yasadır. Bilinen bir şey var, bu
da, enerji -yani, elektrik enerjisi esas olmak üzere- dünyada giderek önemi
artan bir ihtiyaçtır ve biz de, ülkemizin enerji ihtiyacını,
gelecek projeksiyonunu öngörmek suretiyle, çeşitlendirmek suretiyle ve
ihtiyaçları gidermek suretiyle neyi nasıl yaparızı ararken,
eksik kalan bölümlerimiz ve enerji çeşitliliği boyutunda tamamlamak
üzere bu Kanunun hazırlığı içerisinde bulunmaktayız.
Bunun için, türlü kaynaklar, ihtiyaçların ve imkânların rekabet
şartları içerisinde değerlendirilmesiyle önümüze gelerek bu
seçenekler kullanılmaktadır.
2nci maddede
esas olan kısaltmalar ve tanımlar vardır, Türkiye Atom Enerjisi
Kurumunun kısaltılmış adı, efendim, elektrik
piyasası düzenlemesiyle ilgili çeşitli kısaltmalar. Yine bu
Yasada öngörülen hesaplamalarla ilgili yasaların kısaltmaları.
Ama nükleer
enerji santralleriyle ilgili söyleyeceğimiz şeylere
baktığımızda, gerçekten bu santraller -bugüne ait
değil- 1950li yıllardan beri dünyada uygulanan, güvenle uygulanan,
zaman zaman arızalar her şeyde ve her zaman olduğu gibi görülen
çeşitli tesislerdir ve ileri teknoloji tesisleridir.
Dünyada da
elektrik üretimine baktığımızda, enerji
çeşitliliği yönüyle dünya elektrik üretiminin de yüzde 18i nükleer
enerji tesislerinden elde edilmektedir. Hâlen de 440 reaktör bu konuda elektrik
üretimi ile faaldir ve 30 kadarı da inşaat hâlindedir.
Birçok da
gelişmiş Batılı ülke, Amerika Birleşik Devletleri,
İngiltere, Fransa, Japonya, Rusya, Ukrayna, Almanya, İsveç, Güney
Kore, Çin, Hindistan, Kanada başta olmak üzere birçok dünya devleti de bu
enerji türünden elektrik üretmek üzere ülkelerinin kaynaklarını
artırma gayreti içindedirler ve çalışmaktadırlar.
Biz de nükleer
enerji santralleriyle ilgili çalışmamızı bu Kanunda ortaya
koyuyoruz ve bu Kanunun içinde elektrik üretmek amaçlı bir
uygulamanın öngörülmesini sağlıyoruz ve ülkemizin
çıkarları eğer nükleer enerjiden elektrik üretmemizi
gerektiriyorsa ve bu elektriğin uygun şekilde piyasaya
arzını öngörüyorsa, günün şartları içerisinde bunların
nasıl yapılmasını düşünüyorsak, Türkiye Büyük Millet
Meclisi de bunların yapılması için faaliyetlerini düzenleyen,
şartlarını ortaya koyan, önünün açılması gereken yasal
düzenlemeleri burada hep birlikte yapmaya
çalıştığımız yerdir.
Dolayısıyla
hep beraber geçen dönemde, 22nci Dönem Parlamentosu olarak çıkarttığımız
yine elektrik üretimindeki ayaklardan birisi olan, enerji
çeşitliliğindeki ayaklardan birisi olan Yenilenebilir Enerji
Kaynaklarından Elektrik Üretimine İlişkin Kanun buradan geçti ve
ülkemiz için önemli bir adım ortaya atılmış oldu. Ciddi
başvurular var. Ama enerji çeşitliliği yönünden
baktığımızda, nükleer enerjiden elektrik üretimine
ilişkin bir faaliyet henüz yok, yasal olarak bunun çerçevesi de henüz
çizilmiş değil. Biz de burada inşallah bu dönem, geçen dönemden
geri dönmüş olan bu Yasanın eksiklerini de tamamlamak suretiyle
Ki
Komisyonda da görüşülürken, birtakım önergelerle, bu eksiklikler,
tahmin ederim ki, düzenlendi. Arkadaşlarımızın bu konudaki
görüşleri komisyonlarda da yansıdı.
Şimdi,
bundan sonra, bu Kanun içerisinde bu düzenlenmiş hâliyle, inşallah,
ülkemiz, nükleer enerjiyle, elektrik üretimi yönüyle, gelecekteki
ihtiyaçlarımızın karşılanması yönüyle gerekli
adımı atmış olacak ve ülkemizin bir ihtiyacı daha
karşılanmış olacaktır diyorum.
Bu Kanunun
ülkemize, memleketimize, milletimize hayırlar getirmesini diliyor, herkesi
saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Çelik.
Komisyon
adına, Komisyon Başkanı Kütahya Milletvekili Sayın Soner
Aksoy Bey.
Buyurun
Sayın Aksoy.
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) Sayın
Başkan, muhterem arkadaşlarım; daha önce üzerinde
tartıştığımız, 22nci Dönemde
tartıştığımız Yasayı şimdi tekrar ele
almış bulunuyoruz.
Bu Yasanın
üzerinde, doğrusu, çok şeyler konuşuldu, zabıtlarda, bütün
tutanaklarda mevcut. Bir tekrar mahiyetinde ben konuşmak arzusunda
değildim, ama dünkü oturumda, bir arkadaşımız,
Komisyonumuzun büyük bir emek mahsulü olarak ortaya
çıkardığı Yasamızı Derme çatma bir yasa.
olarak vasıflandırdı. Tabii, bu, çok üzücü bir
vasıflandırma, çok yanlış bir değerlendirme. Bu
bakımdan, Komisyon Başkanı olarak söz almak lüzumunu hissettim.
Büyük Millet
Meclisindeki daimi komisyonlar, bizim, bu Meclisimizin mutfaklarıdır
ve bu mutfakların hiçbirisinde, emek sarf eden arkadaşlar derme çatma
işler yapmazlar. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Bunu, arkadaşımız çok iyi olarak bilmelidir. Bizim
mutfaklarımızda yapılan hizmetlerde çalışan
arkadaşlarımız ihtisas konuları olarak buralara
dağılmıştır. Sağlık Komisyonunda doktorlar
ağırlıklıdır, Adalet Komisyonunda hukukçular
ağırlıklıdır ve bunlar o ihtisasın icap
ettiği bilgilerle orada emek sarf ederler. Sanayi, Ticaret, Enerji
Komisyonunda çalışan arkadaşlarımız da bu sahada
rüştünü ispat etmiş arkadaşlardır ve
çalışmalarını burada sürdürürken, arkalarında bir de
bürokratik kadroyla, uzmanlarla, Büyük Millet Meclisinin hukukçularıyla
beraber âdeta bir ordu vardır. Bu ordunun bütün emeklerine siz derme
çatma diyemezsiniz. Evet, burada yaptığımızı tenkit
edebilirsiniz, tenkit etme hakkınız elbette vardır; çünkü,
insanlar hatadan ari değildir, hata yapabilirler, ama bunu derme çatma
diyerek aşağılamak, dışlamak, bütün emeklerimizi çöpe
atmak anlamına gelir. Bu doğru bir husus değildir. Buna
katılmadığımı ve bu sözü iade ettiğimi burada
belirtmek istiyorum.
Özellikle bu Yasa
Türkiye Cumhuriyeti için
Ki, bu derme çatma diyen arkadaşımız
da bu ifadeleri kullanıyor: 70 yılında Türkiye Cumhuriyeti bu
Yasayı veya buna benzer bir yasayla veya kararnamelerle nükleer enerji
santralini kurmak istemiş, ama başaramamış. 80li
yıllarda başarılamamış. 90lı yıllarda
başarılamamış. Ümit ediyorum ki, bu dönemde başarılır.
diyor zabıtlarda. Yani, bir iyi niyet yaklaşımı içerisinde
bunun ümitvar bir Yasa olduğunu da söylüyor. Elbette,
çalışmaların, önemli çalışmaların sonunda meydana
gelmiş olan bu Yasa, Türkiyeyi sınıf atlatacak olan bir
yasadır. Bugüne kadar nükleer teknolojiyi sadece teorik planda ve
genellikle sağlık ve bazı sanayi tesislerinde uygulamalar yapmak
suretiyle tecrübeler kazanmış, ama asıl icraatın
yapılacağı nükleer santrallerden elektrik üretimiyle
alakalı bir tecrübeye sahip olmamışız,
olamamışız.
Bütün dünyada bu
noktada çok ciddi adımlar var, atılmış. Gelişmiş
ülkeler bunu hâlletmişler. Bugün dünyanın yüzde 18, yüzde 19u,
elektrik üretiminde, nükleer enerjiden temin ediliyor. Bazı ülkeler var
ki, bunların içerisinde, efendim, Fransa gibi ülkeler var, yüzde
76sını elektrikten üretiyor. Ve orada bir yeni elektrik santrali yapılacağı
zaman, oradaki kasabalar Gelin bizim kasabada kurun. diyor. Nümayiş
yapmıyor. Bakmayın efendim siz birkaç kişinin çıkıp da
orada burada bazı şeyler, itirazlar yaptığına. Nükleer
teknoloji son derece önemli, bir ülkeyi sınıf atlatacak, ayrıca
kimlik kazandıracak bir sahadır.
Dünya
İranı tanımıyordu. Ama nükleer enerjiyle ilgili
çalışmalara başladığı andan itibaren bugün
dünyanın en çok tanıdığı ülkelerden biri -Amerikada
en çok konuşulan ülkelerden biri- İrandır ve İranda
nükleer santral vardır, bu istikamette çalışmalar vardır.
Bir de, bir söz
var, bu, 1970lerden kalmış bir söz: Artık, insanlar nükleer
enerjiyi terk etti efendim. Yok, böyle bir şey yok. Nükleer enerjiye,
bilakis, son dönemde daha büyük rağbet var. Daha büyük, bu istikamette
siparişler var, planlamalar var ve kararlar var. Bunun somut bilgilerini
dünya enerji ajanslarından ve bununla ilgili kaynaklardan temin etmiş
bulunuyorum. Bakın, bunları size arz edeyim: Mesela planlanan, sekiz
yıl içinde kurulması beklenen, onayları, finansmanı temin
edilmiş yatırımların şu anda 94 adet olduğunu
söylesem inanır mısınız?
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) İnanmayız, çünkü bizim elimizde de belgeler var.
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY (Devamla) -
İşte ben kaynak da veriyorum: World Nuclear Association. Dünyada
nükleer enerji kaynaklarını inceleyen derneğin yapmış
olduğu yayından alınmış olan bir değer. Ve bunun
içerisinde kimler bunu yapıyor? Mesela, Arjantin, Belarus ülkelerinde 2
adet, Bulgaristan 2 adet, Kanada 4 adet, Çin 30 adet yapmayı
planlamış, karar vermiş, finansmanını ve teknolojisini
seçmiş.
Ha, bir de
düşünülenler var, önümüzdeki yıllarda düşünülenler var. Onlara
bakacak olursanız onların toplamı çok daha fazla. Ama, karar verilmiş
olanların adeti 94. Dünya nükleer enerjiden vazgeçmiş değil.
Bakın, Amerika Birleşik Devletlerinde bile bugün -ki, 1970
yılından beri nükleer enerji santralinin hiç
yapılmadığı söyleniliyor, ki, 104 tane var- 7 tanesi
şu anda planlanmış, finansmanı ayrılmış,
teknolojisi tespit edilmiş ve uygulamaya konmuş şu anda, gerekli
lisansları almış, çalışmaya başlamış.
Nükleer enerji her zaman için çok önemli bir alternatif. Bu alternatifi hiç
kimse dışlayamaz.
Dünya Enerji
Ajansının bütün dünyaya yapmış olduğu üç tavsiye var.
Bunlardan bir tanesi, herkesin yenilenebilir enerjiye önem vermesidir. Bu, çok
önemli. Biz, bununla alakalı çok ciddi bir yasa çıkardık ve
bununla alakalı özel sektörün önünü açtık. Yenilenebilir enerji
konusunda Türkiyede büyük bir alaka ve büyük bir teveccüh var. Bu, bizim bir
enerji politikamız olduğunu, dünyaya paralel bir enerji
politikası izlediğimizi göstermektedir.
Hani,
planınız yok, programınız yok. filan deniliyor burada.
Plan ve program olmamış olsaydı, plan ve programın
olmadığı dönemlerde her hafta elektriğe nasıl zam
yapılıyorsa yine öyle zam yapılırdı. Plan ve program
var ki, beş sene oldu elektriğe zam yapılmadı. Bu,
alkışlanacak bir olaydır arkadaşlar. Bu, bir plan ve
program işidir. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Yoksa, adamın malını mülkünü sattırır, hani Hesap
bilmeyen kasap ya masat satar ya bıçak. hesabı. Bu kadar süre
içerisinde zam yapmayan bir planlama, sonunda bir yerden patlak verir.
Vermediğine göre demek ki bir planı var.
Ayrıca,
ikinci husus, son derece önemli olan bir husus, enerjiyi verimli
kullanmaktır. Biz enerjiyi verimli kullanmakla alakalı da yasa
çıkardık geçen dönem. Bu da bir planın ve uzun vadeli bir
vizyonun hesabıdır.
Üçüncüsü de,
dünyada yine tavsiye edilen üçüncü nokta da, nükleer enerji santralleridir.
Zaten hidrokarbondan kaçma hadisesi var. Yani, eğer nükleerden
kaçıyor diyorsanız, yanlış, hidrokarbondan kaçma var.
Bugün, siz en iyi akışkan yataklı kömür santralini dahi
yapsanız, karbondioksidin dışarıya verilmesini, emisyonu
artırmasını engelleyemezsiniz, ama, nükleerin böyle bir sorunu
yok. Doğal gaz santrali, en temiz çevre santrali. Siz onu da
yapsanız, yine aynı şekilde, karbondioksidi engelleyemezsiniz.
Bu bakımdan,
muhterem arkadaşlarım
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Aksoy, lütfen sözünüzü bitirir misiniz, tamamlar
mısınız.
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY (Devamla)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan, bitiriyorum.
Bunun için,
arkadaşlar, planı ve programı olan, güvenliği tespit
edilmiş ve burada Paris Anlaşmasına, Dünya Enerji
Ajanslarına ve bütün dünyanın uyguladığı kriterlere
uyacak şekilde düzenlemeler yapan, sigortalarını yerine getiren
ve bütün hususları düşünülmüş -derme çatma değil- mükemmel-
hataları olabilir, itiraz etmiyorum, onları ikaz ederseniz bize,
burada düzeltiriz; bundan müteşekkir kalırız- güzel, ve benim 25
arkadaşımın göz nuru, emekleri, alın terinin mahsulü olan
bir Yasayı görüşüyoruz arkadaşlar.
Desteklerinizi
bekler, saygılar sunarım. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Aksoy.
Şahısları
adına ikinci söz sırası, Yozgat Milletvekili Sayın Osman
Coşkuna aittir.
Buyurun
Sayın Coşkun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
OSMAN COŞKUN
(Yozgat) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Nükleer Güç
Santrallerinin Kurulması ve İşletilmesiyle İlgili Enerji
Satışına İlişkin Kanunun 2nci maddesi üzerinde
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Heyetinize
saygılar sunarım.
Özelikle,
elektrik-elektronik mühendisliği öğretim üyesi kimliğimle
nükleer enerji ve enerji konusunda birkaç bilgi verip, konuşmama o
şekilde devam etmek istiyorum: Enerjiyi, kısaca,
anlaşılabilecek şekilde tanımlayacak olursak iş
yapabilme kabiliyeti olarak tanımlarız. Eğer bunu endüstriyel manada
ele alacak olursak üretim anlamına gelir. Kısacası, şu
yaptığımız konuşmanın tüm kamuoyu tarafından
izlenebilmesi, ancak enerjiyle mümkün. Yaşamımızın
sağlıklı bir şekilde sürdürülmesi, yine enerjiye
bağlı. Kısacası, her hâlükârda enerjiye her şeyden çok
ihtiyaç duymaktayız. Hepiniz de biliyorsunuz ki, bugün ve geçmişte
-hatta gelecekte- çıkan savaşların birinci nedeni enerji, ikinci
nedeni gıda üzerine olmuştur. Bir ülkenin öncelikle enerji
problemini, daha sonra gıda problemini çözmesi o ülkenin halkı ve
insanlık için son derece önemlidir.
Dolayısıyla,
burada problemimiz enerji ve biz bu problemi bir şekilde çözmeliyiz. Bunun
çözümü için Bakanlığımız nükleer enerji santrali
kurulmasıyla ilgili çalışma yapmış, Komisyonumuz bunu
en uygun şekilde değerlendirmiş ve Genel Kurula
getirmiştir. Ben de inanıyorum ki, sizlerin desteğiyle en
kısa sürede bu, kanunlaşacak ve ülkemiz bu anlamdaki
ihtiyacını en güvenli şekilde çözmüş olacak.
Enerjinin
öncelikle güvenilir ve sürekli olması esastır. Çevre dostu olması
önemlidir. Tabii ki, ucuz da olmalı. Şimdi nükleer enerji denince
akla ya füze geliyor ya Çernobil vakası geliyor. Hâlbuki, iyilikler
ihtimallerle reddedilemez. Bugün, uçak kazası oldu diye uçağa
binmemezlik yapmıyoruz veya başka
karşılaştığımız problemler nedeniyle o
konudaki faaliyetlerimizden vazgeçmiyoruz. Şu anda 1950li yıllarda
değiliz. 2007 yılında bütün dünyada bu teknoloji en üst
seviyede, en tedbiri alınmış, en çok önlemi
alınmış şekilde uzmanlar tarafından kurulmakta ve
şu anda 441 adet santral faaliyetine devam etmektedir.
Dolayısıyla, elli yıl önce bunları konuşsak belki
gereksiz olarak düşünebilirdik. Ancak, günümüzde, yine ilk kurulan
beş atom enerji kurumundan bir tanesi olan bizim Türkiye Atom Enerjisi
Kurumunun olduğunu hatırlatarak yeterli ekipmana, yeterli elemana,
yeterli mühendise, yeterli öğretim üyesine sahip olduğumuzu ve bunun
için yeterli kaynaklara sahip olduğumuzu hepimiz biliyoruz. İşte
bu kadar yeterli neden varken bu teknolojiyi kurmamak -yani bilgimiz var,
imkânlarımız var- yapmamamız, açıkçası korkaklık
olarak anlaşılır diye düşünüyorum.
Tabii ki, dünya
ve ülkemiz açısından da enerji kaynaklarını kısaca
değerlendirmek istiyorum.
Teknoloji
hızla gelişmekte ve dünya nüfusu da buna bağlı olarak
artmaktadır. Bu nedenle, enerjiye her zamankinden çok daha fazla
ihtiyacımız var. Klasik enerji kaynaklarının rezervleri
maalesef azalmakta, kısa zaman içerisinde insanlığın
ihtiyacını karşılayamaz hâle gelmektedir. Bugün bu sorunun
iki önemli çözümü var. Birincisi, mevcut enerji kaynaklarımızı
daha verimli kullanacağız. İkincisi ise, yeni enerji
kaynaklarını ortaya çıkarmak mecburiyetimiz vardır.
Nükleer enerji
konusunda ben bir de öz eleştiri yapmak istiyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Konuşmanızı lütfen tamamlar mısınız Sayın
Coşkun.
OSMAN COŞKUN
(Devamla) Evet, bu cümleyle tamamlamak istiyorum.
Nükleer enerji
konusunda, maalesef, halkımızın yeterince bilgilendirilmediği
kanaatini taşıyorum. Konunun uzmanı olarak, yeterince
tanıtıldığı zaman, bütün enerji kaynaklarından
daha fazla öncelikle nükleer enerji santralinin kurulması için çok büyük
bir kamuoyu oluşacağı kanaatini taşıyorum ve bu
anlamda da özellikle basınımızın,
Bakanlığımızın ve tüm ilgili kurumların nükleer
enerji konusunda yeterince tanıtım yapmasının gereğini
ben burada ifade etmek istiyorum.
Daha sonra yine
konuşmam olacak. Bu kısımda, yine özellikle nükleer enerjiye
neden çok ihtiyacımız olduğunu açıklamaya
çalışacağım, şimdi saygılarımı sunmak
istiyorum.
Bir sonraki
konuşmamda bunları açıklamak üzere hepinize saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Coşkun.
Madde üzerinde
soru-cevap işlemine başlıyoruz.
Süremiz on
dakikadır.
Buyurun
Sayın Öztürk, ilk soru sizin.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Bakanım, ruhsatı Türkiye Kömür
İşletmeleri Genel Müdürlüğüne ait Manisa Somada bulunan kömür
sahalarının bir kısmı ihalesiz olarak hangi firmaya, hangi
gerekçelerle verilmiştir? Bu konu hakkında bilginiz var mı? Ne
yapmayı düşünüyorsunuz?
İkinci
sorum: Maden İşleri Genel Müdürlüğünde son zamanda görevden
aldığınız kişilerin, Dubai sermayesine İstanbul
Kartalda verilecek arsayla bir ilgisi var mıdır? Mermer ruhsatı
verilen saha, kimlere söz verildiği için bu operasyon
yapılmıştır?
Üçüncü sorum:
Türkiyede bugüne kadar toplam kaç metre arama amaçlı sondaj
yapılmıştır? Bununla ilgili envanter var mıdır?
Karot Bankası kurulmuş mudur?
Bir de, Maden
Yasasında değişiklik yapacağınızı
bildirmektesiniz. Bu anlamda, sektörde yapılan işletme projelerinin
ilgili meslek odasının denetiminden geçirilmesini Yasaya
koymayı düşünüyor musunuz?
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Öztürk.
Söz
sırası Sayın Gençte.
Buyurun
Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
biliyorsunuz, Almanyada Willy Brand, Başbakanken, kendi özel kaleminde
çalışan bir kişinin bir ajan olması dolayısıyla
Başbakanlık gibi bir makamı bırakmıştı. Zatıalinizin,
kendi teşkilatınıza atadığı birçok
bürokratın büyük bir kısmı şimdi içeridedir; işte,
rüşvet, ihalelere fesat karıştırmaktan dolayı. Acaba,
siz de istifa etmeyi düşünüyor musunuz? İstifa etmeniz için nasıl
bir olayın gerçekleşmesi gerektiğine inanıyorsunuz?
İkinci
sorum: Türkiye Kömür İşletmelerinin, vatandaşlara bedava
verdiği paradan dolayı alacağı ne kadardır? Türkiye
Kömür İşletmeleri iflas ederse bunları nasıl, bu hazine
alacaklarını nereden karşılayacaksınız?
Üçüncü sorum:
TETAŞın hukuki yapısı nedir? Bu özel şirket
olduğuna göre ve bu Kanunun uygulanmasında en büyük rolü bu
aldığına göre, bu personeli kamu personeli statüsüne mi tabi
olacak, yoksa özel
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Genç.
Buyurun
Sayın Uzunırmak.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Sayın Bakan, Türkiye Atom Enerjisi Kurumunun
araştırma projeleri kapsamında yer alan ve iki kez ihaleye
çıktığı hâlde iptal edilen ve daha sonra yeniden ihalesi
yapılan hızlandırıcı tesisi projesinin ihalesi hangi
mevzuat ve usule göre yapılmıştır?
2) Bu
hızlandırıcı ihalesinden dolayı görevden alınan
personel olmuş mudur? Şu anda, herhangi görevde çalışmakta
mıdır?
3) Bu tesisin
ihalesi kaç YTLye, hangi firmaya verilmiştir?
4) İhale
edilen bu proje hangi aşamadadır?
5) Herhangi bir
ödeme yapılmış mıdır?
6) Ne zaman
bitecektir?
7) Bu
hızlandırıcının dünyada başka örneği var
mıdır?
8) Atom Enerjisi
Kurumu tarafından hızlandırıcı konusunda tespit
edilmiş ölçütler belki bir firmanın girebileceği şeklinde
midir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Uzunırmak.
Buyurun
Sayın Orhan.
AHMET ORHAN
(Manisa) Sayın Bakana yöneltmek istediğim soru şöyle:
31/5/2004 tarihinden bu yana, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu
Başkanlığınca, İstanbul ve Ankarada görevlendirme
veya geçici görevlendirme yapılmış kaç kişi vardır?
Başkanlıkça
Kurum dışında görevlendirilen bu personelin görev
tanımı, görevlendirildikleri yerlerde bu personelle ilgili
yazışma var mıdır? Varsa, görevlendirilmeleriyle ilgili
yolluk ve harcırahların toplam bedeli ne kadardır?
Sizin göreve başladığınızdan
bu yana, kaç kişi mahkemeye başvurmuş ve Kurum kaç kişiyle
idari mahkemelik olmuştur.
Görevden istifa
eden Teknoloji Daire Başkanının istifa nedeni nedir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Orhan.
Buyurun
Sayın Akkuş.
AKİF AKKUŞ
(Mersin) Sayın Bakan, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu mevzuatı
kapsamında, nükleer güç reaktörlerinin yer seçimine yönelik yetki ve
sorumluluğu var mıdır?
2) Bu mevzuata
göre yer seçimi faaliyetleri hangi kuruluş tarafından
yürütülmektedir?
3) Yer seçimi faaliyetlerinde
mevzuatta belirtilen esaslara uyulmuş mudur? Sinopta sürdürülen
faaliyetlerde uyulmakta mıdır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Akkuş.
Soru sorma
süremiz tamamlanmıştır. Cevap için Sayın Bakana söz
veriyorum.
Buyurun
Sayın Bakan.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu)
Bunların bazıları rakamsal olduğu için -bu atamalarla
ilgili- onları yazılı olarak vereceğim.
Ancak, Sayın
Öztürkün Somadaki ilk sorusu... Burada özel sektöre verilmiştir.
İlk defa, özel sektöre vererek, uygulamayı başlatarak
maliyetleri yedide 1 düşürdük, üretim 20 kat arttı. Sadece Somada,
daha evvelden yapılmayan bir şey yapıldı, 50 bin kişi sigortalı
oldu, SSKlı oldu; çoluğu çocuğu, hepsi, bunlar da ayrıca
ondan faydalandılar. Fevkalade iyi bir uygulamadır. Yalnız, bu,
bazı kişileri rahatsız etti. Ama, biz bunları yapmaya devam
edeceğiz. Çünkü, kömürü hem ucuzlatmak hem de maliyetlerini düşürerek
daha fazla üretimi artırmak hedeflerimiz arasındadır, millî
servetimizdir. Bunu yapıyoruz ve yapacağız.
İkinci
olarak, Kartaldaki meseleyle ilgili olarak
Kartalda, daha evvel çimento
fabrikasına malzeme veren yerde açılan bu kısmı
şüpheli bularak araştırma yaptık. Burasının çok
ucuza, orada maden olmadığı hâlde veya ekonomik olarak maden
çıkarılamayacağı bilinerek başka bir amaçla
kullanılacağını düşündük, çukur doldurmak için; çünkü,
İstanbulda bu tip dolgu malzemeleri için yer aranıyor. Böyle, birtakım
duyumlar aldık, inceledik ve dolayısıyla, gereğini
yaptık; mesele bu. Oraya daha sonra ne yapılacağı,
belediyenin, tamamen, şehir imar planıyla ilgili yapacağı
bir çalışmadır. Dolayısıyla, bizi ilgilendiren
kısım, orada maden olmadığı hâlde çok ucuz bir
şeyle ve üstelik madenle iştigal etmeyen birinin bir
aldığı çalışmanın incelenmesi sonucunda
yaptığımız bir çalışmadır.
Maden
Yasasını değiştireceğiz, çünkü neticede, bunlar dogma
değil, Maden Yasasında da
Her kanunun uygulama sırasında
aksaklıkları ortaya çıkar. Bu, bir dizayn gibidir, bir
otomobilin dizaynı gibidir, o sırada herhangi bir
değişiklik yapılırsa uygulamadan bakarak bunları
yaparız. Dediğim gibi, model de değiştirirsiniz,
ilerletirsiniz de, hatalar varsa düzeltirsiniz, daha iyiye gitmek için de
elinizden geleni yaparsınız. Dolayısıyla, bunu
yapacağız. Zaten, hafta sonunda da bütün maden şirketlerinin,
ilgililerin geniş katılımıyla bir toplantı
yapacağız, onların da görüşünü alacağız.
Neticede, bu, herkesi dinleyerek yaptığımız, bütün yasaları
çıkartırken yaptığımız uygulama. Bu
eleştirdiğimiz yasa da bundan üç dört sene evvel, gene, herkesin
katılımıyla yapılan bir çalışmaydı.
Neticede, yanlışlık varsa, eksiklik varsa düzeltiriz, ancak
bunun çok faydasını gördük madende, büyük bir patlama oldu üretimde,
ihracatta 2 milyar doları geçtik, yeni yeni madenler bulduk,
zenginliklerimize zenginlik katıyoruz bu bakımdan, ama uygulama
sırasında çevreyle ilgili şikâyetler var, taş
ocaklarıyla ilgili, onu göz ardı edemeyiz, çünkü çevre de bizim değerlerimizden
bir tanesi, bunun üzerinde duracağız.
Sayın
Gençin ilk sorusu: Bu tip şeyler şu anda yargıya intikal
ettiği için detayına girmek istemiyorum, sonuçlarını bir
görelim. Öbür sorularınızı anlayamadım, yani ifadenizden bu
TETAŞla ilgili kurduğunuz cümleleri belki uygun bir zamanda
görüşebiliriz. TKİde, biz, bu kömürleri çıkarıyoruz ve
aynı zamanda, fakir fukaraya, dar gelirliye dağıtıyoruz. Bu
kömür, daha evvelden de vardı, kimse bunu akıl etmemişti. Biz bu
kömürleri çıkarttık, dar gelirli vatandaşlarımıza, 1,5
milyon aileye bunu dağıtıyoruz ve
dağıttığımız kömür, bu sene sonunda, 6 milyon ton
oluyor. Dolayısıyla, dar gelirli vatandaşlarımız,
soğuk kış günlerini, evlerinde, sıcacık
odalarında geçiriyorlar. Bu, aynı zamanda, sosyal devlet
anlayışının da somut bir uygulamasıdır. Biz,
laftan ziyade iş yapıyoruz, bu kömürü de çıkarıyoruz. Daha
evvelden, bu kömürün üzerinde geziyordu herkes, odalarında da
üşüyorlardı. Bunun karşılığı olarak da
Gayet tabii ki bu, parasız değil. Bunun da sosyal
KAMER GENÇ
(Tunceli) - TKİnin 750 trilyon alacağı var hazineden.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu)
Hayır hayır, alır onu. O, bizim işimiz
O, bizim
işimiz
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sizin işinizse yapın o zaman!
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) Biz,
bunu
İcrayız biz, onun hesabını, kitabını biz
bilen insanlarız. Burada, mühim olan şey, buna üzülmemek lazım.
Vatandaşın
KAMER GENÇ
(Tunceli) Biz de biliyoruz da
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu)
Vatandaşın -yerli kaynaklarımızı biz adam gibi
çıkarıyoruz, kırıyoruz, yıkıyoruz, paketliyoruz-
evlerine götürüp dağıtıyoruz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sonradan duvara çarpmayasınız!
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) Ve bu,
aynı zamanda, bundan da dua alıyoruz. Biz, bunu, oy için
yapmıyoruz. Bunu yaparken hiçbir ayrım gözetmiyoruz. Bunu,
kaymakamlarımız dağıtıyor, Sosyal Dayanışma
Yardımlaşma Fonu da parasını veriyor. Burada,
yanlış olan nedir? Kömürü çıkartmamız mı yanlış?
Fakir fukaraya, dar gelirliye vermemiz mi yanlış? Zenginliklerimizi
ekonominin hizmetine sunmamız mı yanlış? Sadece bundan
dolayı 14 bin kişi ekmek yiyor şu anda, mesele bu.
BAŞKAN
Sayın Bakanım, süreniz doldu, lütfen tamamlar mısınız.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu)
Diğerlerini yazılı vereceğim.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
MEHMET
SERDAROĞLU (Kastamonu) On tane dairesi olan adamın evine,
getirdiniz, kömürü yıktınız Sayın Bakanım.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu)
Doğrudan üzerine gideceğim. Nerede? Hemen arayacağım
şimdi.
MEHMET
SERDAROĞLU (Kastamonu) İstanbul Esenlerde yaptınız.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) Hemen
adresini verin.
BAŞKAN -
Madde üzerinde soru-cevap işlemi tamamlanmıştır.
Madde üzerinde
bir önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 5654 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin birinci
fıkrasının d) bendinin: Perakende ve/veya toptan satış
lisansı: Elektrik enerjisinin perakende ve/veya toptan satış
faaliyetleri için EPDKdan alınan lisansları,, f) bendinin:
Şirket: Santral kuran, elektrik enerjisi üreten ve satan şirket veya
şirketleri şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Kemal Kılıçdaroğlu |
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
Ali Rıza Öztürk |
|
|
İstanbul |
Malatya |
Mersin |
|
|
Mehmet Ali Susam |
Orhan Ziya Diren |
Mustafa Elitaş |
|
|
İzmir |
Tokat |
Kayseri |
BAŞKAN
Komisyon önergeyi katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ
KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu)
Katılıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçeyi mi okutalım, yoksa konuşacak mısınız?
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Konuşacağım Sayın
Başkan.
BAŞKAN -
Buyurun Sayın Kılıçdaroğlu. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş
dakika.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Söz alma nedenim:
Dün Sayın Bakana bir soru sormuştum. Sayın Bakan Eski
alışkanlıkları tekrar etmek istemiyoruz. demişti ve
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığıyla ilgili olarak, Genel
Müdürün istifası ve benzer bir işte görev alması
dolayısıyla, 2531 sayılı Yasaya göre avukatları
aracılığıyla suç duyurusunda bulunulup bulunulmadığını
sormuştum. Sayın Bakan da Biz o konuyu inceledik, hukuki açıdan
bir sakınca yoktur. yanıtını vermişlerdi.
Şimdi, ben
-yüce Meclisin takdirlerine- 2531 sayılı Yasanın ilgili
bölümünü aynen okuyorum: Görevlerinden hangi sebeple olursa olsun
ayrılanlar, ayrıldıkları tarihten başlayarak üç
yıl süreyle o daire, idare, kurum ve kuruluştaki görev ve faaliyet
alanlarıyla ilgili konularda doğrudan doğruya veya dolaylı
olarak görev ve iş alamazlar, taahhüde giremezler, komisyonculuk ve
temsilcilik yapamazlar. Buna karşılık, eğer bunu
yaparlarsa
altı aydan iki yıla kadar hapis, 10.000 liradan az
olmamak üzere ağır para cezasıyla
cezalandırılırlar. deniyor.
Şimdi,
bakın değerli arkadaşlar, şu, Türkiye Petrolleri Anonim
Ortaklığının faaliyet alanlarını gösteriyor.
Faaliyet alanlarında; petrol arama, sondaj, kuyu tamamlama ve üretim var,
doğal gaz depolama var, ham petrol ve doğal gaz boru hattı
projeleri var ve petrol arama projeleri var. Zaten adı da üstünde, Türkiye
Petrolleri Anonim Ortaklığı.
Şimdi,
Sayın Genel Müdür, istifa ettikten sonra on beş şirketin
yönetiminde görev alıyor. Bakın, şimdi, ben on beş
şirketi okumayacağım, bir şirketi okuyorum. Sayın
Genel Müdür ortak, yönetim kurulu üyesi, (A) grubu imza
Konuyu okuyorum
efendim: Her türlü boru hattı depolama, yükleme ve boşaltma.
Aynı alan Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı için de
geçerli. Bir başka şirket için gene okuyayım size, yine
aynı şahıs, yine ortak: Her türlü doğal gaz, ham petrolün
arama ve üretimi.
Şimdi, merak
ediyorum, Sayın Bakan Biz bunu hukuki olarak inceledik, bir
sakıncası yoktur. diyor. Az önce kanun maddesini burada okudum.
Aynı iş, aynı görev, sadece temel bir nokta var. Bu şirket,
Sayın Başbakanın daha doğrusu, grup diyelim-
damadının da üst düzey görev aldığı bir grup. Bu
grubun
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, maddeyle ve önergeyle
ilgisi yok.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) Bu grubun bir diğer özelliği var. Bu
gruptan birisi AKP MYK üyesi.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Maddede TPAO hiç geçmiyor.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) Şimdi Sayın Bakandan istirham ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Kılıçdaroğlu, lütfen, önergeniz üzerinde konuşur
musunuz.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) Tabii efendim, önerge üzerinde
Sayın
Bakandan istirham ediyorum...
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, önergeyle alakası
yok, maddeyle alakası yok.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) Sizi belki, AKP Grubunu ilgilendirmeyebilir, ama,
bizi yakından ilgilendiriyor. Size hangi hukukçular Burada hukuki bir
sorun görmüyoruz. dedilerse, o hukukçuların, lütfen, bize, lütfedip
adını bildirirseniz seviniriz. Bu konuda, CHP olarak biz görevimizi
yapacağız. Konya Milletvekilimiz Sayın Atilla Kart Bey
cumhuriyet savcılığına gerekli suç duyurusunda bulunacak.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Kılıçdaroğlu.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Karar yeter sayısı...
BAŞKAN
Komisyonun takdire bıraktığı, Hükûmetin
katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
KAMER GENÇ
(Tunceli) Karar yeter sayısı istemiştim efendim.
BAŞKAN Geç
kaldınız Sayın Kamer Genç
Geç kaldınız, geç
kaldınız
Daha önce isteseydiniz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır efendim, zamanında istemiştim!
BAŞKAN
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda 2nci maddeyi
KAMER GENÇ
(Tunceli) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN -
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
KAMER GENÇ
(Tunceli) Karar yeter sayısı istemiştim.
BAŞKAN -
Arıyoruz, arıyoruz
Şu anda arıyoruz
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Kâtip Üyeler anlaşamadılar Sayın
Başkan
BAŞKAN
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 15.54
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 16.05
BAŞKAN:
Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP
ÜYELER: Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 18'inci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Sayın
milletvekilleri, Kanunun 2nci maddesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştır.
Şimdi, kabul
edilen önerge doğrultusunda maddeyi yeniden oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı
vardır. 2nci madde kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi
okutuyorum:
İKİNCİ BÖLÜM
Nükleer Güç Santrallarının
Kurulması ile Enerji Üretim ve Ticaretine İlişkin Usul ve
Esaslar
Santral kuracak
şirketin belirlenmesi
MADDE 3- (1)
Nükleer güç santrallarının yapılmasına ilişkin seçim
süreci Bakanlık tarafından ve bu Kanundaki usuller uygulanmak
suretiyle başlatılır.
(2) TAEK, Kanunun
yürürlük tarihinden itibaren nükleer santral kurup işletecek
şirketlerin karşılaması gereken ölçütleri bir ay içinde
yayınlar.
(3) Bu Kanuna
göre yapılacak nükleer güç santralları için yarışmaya
katılacaklarda aranacak şartlar, şirketin seçimi, yer tahsisi,
lisans bedeli, altyapıya yönelik teşvikler, seçim süreci, yakıt
temini, üretim kapasitesi, alınacak enerjinin miktarı, süresi ve
enerji birim fiyatını oluşturma usul ve esasları bu Kanunun
yürürlüğe girmesinden sonra iki ay içerisinde Bakanlık
tarafından hazırlanacak ve Bakanlar Kurulunun onayı ile
yürürlüğe girecek bir yönetmelikle belirlenir.
(4) Bu Kanuna
göre yapımı öngörülen nükleer güç santralları için, üçüncü
fıkrada belirtilen yönetmeliğin yayımlanmasından sonra en
geç bir ay içerisinde teklif almak üzere TETAŞ tarafından ilana
çıkılır.
(5) Alınan
tekliflerden, TAEK tarafından belirlenen ölçütleri
karşıladığı TAEK tarafından belgelenen
şirketlerin teklifleri yarışmaya sokulur, bu ölçütleri
karşılamayan şirketlerin teklifleri yarışma
dışı bırakılır. Alınan teklifler TETAŞ
tarafından bu Kanun ve çıkarılacak yönetmelik hükümleri
çerçevesinde değerlendirildikten sonra en uygun teklif belirlenerek,
ilgili şirketle sözleşme imzalanmasına izin alınmak üzere
Bakanlar Kurulunun onayına sunulur. TETAŞ tarafından gönderilen
teklifin uygun görülmesi halinde, Bakanlar Kurulunca ilgili şirketle
TETAŞ arasında sözleşme imzalanması hususunda izin verilir.
EPDK tarafından, sözleşme imzalanması uygun görülen şirkete
ilgili mevzuat çerçevesinde lisans verilir. EPDK tarafından lisans verilmesini
müteakip, ilgili şirketle TETAŞ arasında, santralın
işletmeye girmesinden itibaren onbeş yılı aşmayan
enerji satışını düzenleyen sözleşme imzalanır.
BAŞKAN
Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili
Sayın Mehmet Ali Susam.
Buyurun
Sayın Susam. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 8.5.2007 Tarihli ve 5654 Sayılı Nükleer Güç
Santrallarının Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji
Satışına İlişkin Kanun ve Anayasanın 89 uncu ve
104 üncü Maddeleri Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha
Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ile Sanayi, Ticaret
Komisyonumuzun Raporunun 3üncü maddesi üzerinde grubum adına görüş
belirtmek üzere söz almış bulunuyorum. Şahsım ve grubum
adına huzurunuzu saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, bugüne kadar nükleer santrallerle ilgili bu tasarıyı
hem komisyonlarda hem Meclisteki görüşmelerde dikkatle izledim. Bu
izlemelerde tek amacım vardı, nükleer santralle ilgili bu Kanunda gerçekten
doğru karar verebilmek. Hepinizin de temel amacı olan, Meclise
gelmiş insanların ülke yararına olan kanunları destekleyip
onların geçmesi için katkı koyma düşüncesiyle, hem komisyonlarda
hem Mecliste bu kanun tasarısıyla ilgili olarak dikkatle her anı
izledim.
Hele iş
çevresinden gelen bir insan olarak da bu Kanunun sunuluşunda, özellikle
iktidar partisinden bazı arkadaşlarımızın, bu Kanunun
ülkemizde büyümeyi hedef almış, yirmi çeyrektir büyüyen bir ülkede
enerji açığını gidermek için kullanılacak bir Kanun
olduğu noktasındaki anlatımlarını, dünyanın
birçok gelişmiş ülkesinde, bu gelişmiş ülkelerde
kurulmuş 439 tane nükleer santral olduğunu, bizim bu konuda geri
kaldığımızı ve geç
kaldığımızı, bu anlayışla, hızla bu
Kanunun çıkartılıp Türkiyenin büyümesine uygun enerji gibi bir
konunun ihtiyacının giderilmesi gerektiğini hem de bu
ihtiyacın ülke ekonomisi için çok önemli olduğu şeklindeki
anlatımlarını da dikkatle izledim.
Sayın Bakan,
bu konuşmalar sırasında, burada bilgi kirlilikleri olduğunu
söyledi. Evet, gerçekten bilgi kirliliği var ama bu bilgi kirliliği
bu Yasayı doğru anlamamaktan kaynaklanan bir bilgi kirliliği.
Değerli
arkadaşlarım, Türkiye ve dünya, özellikle küresel ısınmayla
birlikte enerji kaynakları üzerinde çok dikkatli düşünmek zorunda ve
enerji kaynaklarını doğru kullanmak, çeşitlendirmek ve
enerji kaynaklarının çeşitleri üzerinden geleceğini
inşa etmek noktasında. Bizler de bu anlamıyla nükleer enerjiyi
düşünmek durumundayız.
Birinci bilgi
kirliliği veya yanlışlığını şöyle düzeltmek
istiyorum. Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak biz, yasası
düzenlenmiş, çağdaş normlara uygun bir nükleer kanundan
yanayız. Bunun karşısında değiliz. Ülkenin enerji
ihtiyaçlarının giderilmesinde rüzgârın, hidrojenin,
hidroelektriğin, benzeri yenilenebilir enerji kaynaklarıyla birlikte
nükleer enerjinin de kullanılmasından yanayız. Ama, bugün
önümüze gelen kanun, bu kanun değil. Siz, Türkiyede şu an nükleer
enerjinin kurulması için gerekli olan teknolojik altyapıyı
oluşturacak bir kanunu bizim önümüze ve komisyonlarımıza
getirmediniz. Sizin getirdiğiniz kanun, nükleer santral yapmak isteyen bir
girişimcinin devletle ortaklık kurabilerek yapacağı bir
şirket ortaklığının kılıfını
hazırlayan bir kanun. Bundan dolayı burada ciddi bir bilgi
kirliliği ve eksikliği var. Biz niye karşı
çıkalım nükleer enerjiye?
Aslında
şunu yapmanız çok güzel olurdu: Küresel ısınmanın
getirdiği enerji açığı nedeniyle dünyada enerji
ihtiyacı karşılamak için insanların bu konuda çok önemli
bir psikolojik ortamı vardı. Birçok insan nükleer enerjiden ve
nükleer santrallerden korkuyor ve bu konuda tereddütleri var. Çevrecilerin
tereddütleri var, bilim adamlarının tereddütleri var. Bu tereddütler
de haksız tereddütler değil. Çünkü, çok yakınımızda
Çernobil gibi bir nükleer kaza yaşandı ve Karadeniz Bölgesi dâhil,
ülkemiz bundan çok ciddi şekilde etkilendi. Ama, yasal çerçevesi
doğru çizilmiş, alt yapısı yapılmış,
teknolojisi konmuş, denetim ve yönetimi düzgün bir şekilde kanunla
çerçevelendirilmiş bir yasayı getirip buraya koysaydınız,
biz buna canı gönülden destek verir ve Türkiyenin geleceği
açısından nükleer santrallerin kurulmasını rahatlıkla
kabul ederdik. Ama, bunu yapmadınız. Siz, kafanızda var olan bir
olayı gerçekleştirmek için acele ettiniz. Komisyonda da sizin
acelenizi çok rahatlıkla gördüm. Nereden mi gördüm? Kendi komisyondaki çok
değerli 25 tane arkadaşım objektif tartışma
ortamları yaratmaya çalıştık. Hatta, AKPli
arkadaşlarımız da bu Kanunun benim anlattığım
çerçevede çok önemli bir kanun olduğunu, bu Kanunun üzerinde
tartışılması, konuşulması ve
ayrıntılarının günlerce konuşulması
gerektiği konusunda fikir beyan ettiler. Ama, sizin aceleniz vardı,
bu Kanunu acele çıkarmak istiyordunuz.
Değerli
arkadaşlar, nükleer santrallerle ilgili Kanunu çıkarmaya
karşı değiliz. Ama, bu yaptığınız Kanunda
Bakın, benim konuştuğum gündem maddesinde de şirketlerle
ilgili çok ciddi hatalarınız ve açmazlarınız var.
Şimdi, burada üçlü bir yapı oluşturuluyor. Bir: Bir grup
şirket, özel sektör var ki Ben bu ülkede nükleer santral
kuracağım ve ürettiğim enerjiyi satın almanıza gerek
yok, bana izin verin. diyor. Var böyle müracaatlar değil mi? Var. Ama,
siz, bu hukuki durumun yanına bir durum daha çıkartıyorsunuz.
Nükleer santralde enerji üretenlerin satın alması garantisi verilerek
bir iş yapması var, gene özel sektör tarafından. Bunun ayrı
bir hukuku var. Artı, bir de üçüncü hukuk, bir devlet teşekkülüyle
bir özel sektörün ortaklık kurarak oluşturacağı
şirketin üreteceği enerji var ve bunun satın alması var,
bunun da ayrı bir hukuku var. Üç tane farklı hukuk. Bu Yasanın
içerisinde hepsi bu. Nasıl çözeceksiniz bu Yasanın içerisinde bunu?
Eğer, güzel bir şey çıkarmak istiyorsanız
yapacağınız iki tane şey var:
1) Nükleer enerji
gibi bir konuda çoğunlukla kâr güdüsünden daha çok, ülkenin geleceği,
enerji gibi bir ihtiyacını karşılayacak anlayışla
devlet bu konuda etkin olur. Devlet, denetimini ve bütün düzenlemesini yaparak
bu konuda kuruluşlarının da desteğini alıp bir nükleer
santrale önderlik yapabilir.
2) Varsa özel
sektörün bu konuda ilgisi, girişimciliği; gene çerçevesini çizer,
teşvik de eder özel sektörü. Der ki ona: Sana arazi. Sorunları
çözülmüş. Şu şu kolaylıklar -ne kolaylıklar istiyorsa
onları da sağlar- ama, denetlemek, insan
sağlığını, çevre
duyarlılığını ve benzeri denetleme kurulunu sen de
kur. Üçüncü bir şey çıkarmaz.
Devlet ile özel
sektör ortaklaşa kuracaklar. Hangi oranda ortak olacaklar? Bu oranı
nasıl tayin edeceğiz? Bu şirketin yönetim kurulu
başkanı ve profesyonel yöneticilerini devlet mi tayin edecek, özel
sektör mü tayin edecek? Bu iki kurulan ortaklık her zaman bir çıkar
beklentisi vardır, kâr beklentisi vardır. Bu kâr beklentisinde kimin
kârları düşünülecek? Ben, çok açıkça söylüyorum. Devlet ile bir
özel sektörün kuracağı bir şirketin işleme şansı
yoktur. O girişimciye de yazık edersiniz, koyduğu paraya
yazık edersiniz. Öyle bir faaliyet mümkün değil olması.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Evet Sayın Susam, süreniz bitti, konuşmanızı tamamlar
mısınız.
MEHMET ALİ
SUSAM (Devamla) Onun için, yapmanız gerek çok açıktır: Böyle,
ihale yapmak için bir kanun çıkarmak yerine, nükleer enerjinin bu ülkede
altyapısı hazırlanmış şekilde kanunu çıkartırsınız,
buna büyük oranda devlet önderlik eder, çünkü, kiminle konuştuysam
sağduyusu olan ve bu konuda bilimsel yeterliliğine
inandığım insanların, Türkiyeye bugün çantasını
kapıp gelmiş, nükleer santral kurmak için ticaret yapmak isteyen
insanlara aman bu ülkeyi teslim etmeyin, bu işi Türkiyede ancak şu
an devlet yapabilir diyen özel sektör girişimci
arkadaşlarımız var ya da parası olan özel girişimciye
imkân sağlarsınız, onlar yapabilir. Onun için, bu kanun gerçekten
büyük eksiklikleri içinde barındırmakta, istediğimiz düzeyde bir
nükleer teknoloji kanunu değil, sadece bir ihale kanunudur.
Bu duygularla, bu
kanuna ret vereceğiz, ama, nükleer enerjinin getireceği
yararların ve çevreye duyarlı bir nükleer enerjinin inşallah
ülkemizde gerçekleşeceğine inanıyor, saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Susam.
Madde üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına, Adana Milletvekili Sayın
Yılmaz Tankut.
Buyurun
Sayın Tankut.
MHP GRUBU ADINA
YILMAZ TANKUT (Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Nükleer Güç Santrallarının Kurulması ve İşletilmesi
ile Enerji Satışına İlişkin Kanunun görüşülmekte
olan maddesiyle ilgili olarak Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün,
dünyamızdaki bütün gelişmiş ülkeler, toplumlarına refah
düzeyi yüksek bir yaşantı sağlamayı amaç
edinmişlerdir. Bu amaç doğrultusunda, söz konusu ülkelerin hemen
hepsi enerji ihtiyaçlarını kesintisiz ve uzun yıllar
karşılayabilecek şekilde temin etmeyi öncelikli hedefleri olarak
belirlemişlerdir. İşte bu çerçevede, ülkemizin enerji
ihtiyacının kesintisiz ve yeterli bir şekilde, kaynak
çeşitliliği sağlanarak temin edilmesi, toplumumuzun refahı
ve Türk milletinin bekası için bir mecburiyet olarak
karşımızda durmaktadır. Buna paralel olarak, ihtiyaç
duyulan enerjinin düşük maliyetle, güvenli ve çevreye duyarlı bir arz
sistemi içinde karşılanarak sürdürülebilir kalkınmanın
sağlanması da esas olmalıdır.
Bu çerçevede,
kamu enerji yatırımları planlı ve istikrarlı bir
şekilde devam ettirilmeli, yerli ve yabancı sermayenin de bu alandaki
yatırımları teşvik edilmelidir. Ancak, özellikle özel
sektör tarafından gerçekleşen yatırımlar sonucu faaliyete
geçen santral veya enerji tesisleri, arz güvenliğinden verimliliğe, çevre
duyarlılığından personele, üretim miktarından millî
çıkarlara kadar hemen her konu ve safhada, etkin bir denetim
mekanizmasıyla kontrol altında tutulmalıdır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 3üncü maddenin ikinci bendinde yer
alan TAEK, Kanunun yürürlük tarihinden itibaren nükleer santral kurup
işletecek şirketlerin karşılaması gereken ölçütleri
bir ay içerisinde yayınlar. ifadesiyle, yine, geçici 1inci maddede
TAEK, nükleer faaliyetlerin düzenlenmesi ve denetlenmesi görevini yerine
getirecek yeni bir kurum kurulana kadar, (
) özel bilgi ve ihtisas gerektiren
işlerde kadro aranmaksızın uygun nitelikli yerli ve yabancı
uyruklu sözleşmeli personel çalıştırabilir. Bunlara
ödenecek ücret ve diğer mali haklar Başbakan tarafından
belirlenir. ifadeleri yer almaktadır.
Bu durumda,
doğal olarak bu Kanunun en önemli unsurlarından birisi olmuş
olan Türkiye Atom Enerjisi Kurumuyla ilgili olarak, şimdi, buradan,
soru-cevap kısmında da zamanımızın
sınırlı olacağını hesap ederek, yüksek
müsaadelerinizle Sayın Enerji Bakanımıza şu sualleri
yöneltmek istiyorum:
1- Şirket
seçimi demek, aynı zamanda nükleer teknoloji üreten ülkenin de seçimi
değil midir? Dolayısıyla, ölçütlerin belirlenmesinde,
şirketlerin güvenlik, maliyet ve tecrübesinin yanında, ülkesinin
ülkemizle olan ilişkileri dikkate alınacak mıdır?
Nükleer
santrallerin teknolojilerini ve üretimlerini daha sonraki yıllarda
ülkemize karşı koz olarak kullanmayacak, ikili ilişkilerimizde
veya sorunlarımızda gündeme getirmeyecek bir ülke olmasına, bu
ölçütler belirlenirken dikkat edilecek midir?
2- Nükleer Enerji
Denetleme ve Düzenleme Kurulu gibi bir kurul oluşuncaya kadar geçecek
zaman dilimi içerisinde, nükleer santraller ve nükleer güvenlikle ilgili
uluslararası mevzuatlara ve TAEKin kendi özel kanununa göre, Türkiyede
TAEKin, daha önceki konuşmacıların da ifade ettiği gibi,
hem yapıcı hem uygulayıcı hem de denetleyici bir kurum
olması sakıncalı değil midir?
3- Türkiyede
nükleer güç santrallerinin kurulması aşamasına gelinen bu
dönemde şahsıyla en ufak bir sıkıntımızın
olmadığı Sayın TAEK Başkanıyla ilgili olarak
nükleer enerji nosyonuna ve özellikle de deneyimine sahip
olmadığı, Türkiyenin nükleer enerji ve nükleer santraller
konusunda uzman olan birçok bilim adamı tarafından kamuoyuna defaatle
dile getirilmesi ve bu konuda geçtiğimiz dönem ve aylarda basında yer
bulan haber ve röportajlar sizi tedirgin etmiyor mu?
4- 2960
sayılı TAEK Kanunu kuruma nükleer enerjiyle ilgili her türlü denetim,
koordinasyon ve genişleme yetkisini vermiş olmasına rağmen,
az önce ifade etmeye çalıştığım hususlar çerçevesinde
uygulamanın içerisinde bulunarak, santral yapımını üstlenen
firmayla zaman içerisinde kendi sorumluluk alanının
dışında birtakım şahsi menfaat ilişkilerinin
gerçekleşme tehlikesi yok mudur?
5- 2960
Sayılı Kanunun 3üncü maddesine göre, Başbakana bağlı
olan TAEK, kanun dışı bir tasarrufla
-Cumhurbaşkanlığı tezkeresiyle de olsa- Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanlığına bağlanmış olmuyor mu?
6- Geçici 1inci
maddede belirtilen bilgi ve ihtisas gerektiren personel alımıyla
ilgili olarak ödenecek ücretlerin üst sınırı nedir? En yüksek
devlet memuru maaşının kaçta kaçı veya kaç
katıdır? Bunların açıkça ilgili maddede belirtilmesi icap
etmiyor mu?
Ayrıca, az
önce ifade ettiğim çelişkilere rağmen, Enerji Bakanlığına
bağlı olarak çalışıyor gözüken TAEKin söz konusu
personel istihdamının ücret ve diğer mali haklarının
Başbakan tarafından belirlenmesi de başka bir çelişki olmayacak
mı?
Sayın
milletvekilleri, netice olarak, özellikle bu Kanun çerçevesinde çok önemli
işlevler görecek olan TAEK hakkında gerek bilim camiasında
gerekse diğer çevrelerde oldukça önemli endişe ve
sıkıntıların olduğunu, buradan bu vesileyle bir kez
daha hatırlatmak istiyorum.
İşte bu
sebeplerden dolayı, hiç zaman kaybetmeden bir an önce TAEKle ilgili
haklı-haksız bu polemik ve iddialara son verecek yasal düzenlemelerin
yapılmasında büyük fayda görmekteyiz.
Özellikle Nükleer
Enerji Denetleme ve Düzenleme Kurulu veya benzer bir kurum ile ilgili
yasanın hiçbir ön yargıya, siyasi polemik ve taassuba konu olmadan,
uzmanların, akademisyenlerin ve bilim adamlarının bir
olabilmelerini sağlayacak şekilde yüce Meclisimizce
çıkartılması icap etmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; enerji sektöründe özel ve kamu
kesimi faaliyetlerini düzenleyerek, tüketici haklarını koruyan,
rekabete açık, sağlıklı ve etkin işleyen bir
piyasanın oluşturulması için gerekli düzenlemelerin
sağlıklı yapılması da bir mecburiyettir.
Ayrıca,
enerji planlamasında da yapılacak uluslararası
anlaşmalarda, özellikle nükleer enerji anlaşmalarında ülke
çeşitliliğine gereken önemin verilerek, tek bir kaynağa
bağımlı olmanın da önüne geçilmelidir.
Bu manada, 1998
yılında toplanan 1. Enerji Şûrasında Nükleer Enerji
Komisyonunun Şûraya olan tekliflerinde de belirtildiği gibi, nükleer
enerji, ülkenin enerji açığını kapatabilecek bir
imkândır. Güneş ve rüzgâr enerjisi ya da biyomas gibi yenilenebilir enerji
kaynaklarının hiçbirisi bu büyüklükteki bir enerji
açığını 2020 yılına kadar kapatmak için yeterli
değildir.
Fosil ve hidrolik
kaynakların sınırlılığı ve çevre etkileri de
göz önüne alındığında, 2020 yılı için öngörülen
enerji açığının nükleer enerjiden faydalanmak suretiyle
kapatılması en uygun çözümlerden bir tanesidir.
Türkiye, yüksek
bir teknoloji olan nükleer teknolojiye mutlaka hâkim olmalı ve makul bir
zaman dilimi içinde kendi reaktörlerinin önemli bir bölümünü kendisi
yapabilecek teknolojik düzeye elbette ki ulaşmalıdır.
Nükleer
teknolojinin seçim ve stratejisinin son onay mercisi ise, Bilim ve Teknoloji
Yüksek Kurulu olmalı ve hükûmetler, iktidarlar bunların
uygulanmasında kararlı ve sürekli bir irade sergilemelidir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri, Türkiyede toryum rezervi
bakımından Türkiye, dünyanın ikinci ülkesidir. Bu
olağanüstü büyük imkânın kaybedilmeden değerlendirilmesi ülkenin
geleceği için hayati bir meseledir. Toryumun gelecekte önemli bir
yakıt kaynağı olacağı göz önünde
bulundurulduğunda, toryumlu yakıtların ve reaktörlerin
teknolojisinde mutlaka hâkim olmamız gerekmektedir. Bu bakımdan, bu
yönde kesin ve kararlı bir siyasi irade ortaya konulmalıdır.
Uranyum, toryum, bor, niyobyum, kadmiyum ve benzeri gibi stratejik öneme sahip
cevherlerin ülke genelinde ve yalnızca yüzeyde değil,
derinliğine de aranıp bulunması için Türkiye Atom Enerjisi
Kurumuna bağlı bir nükleer stratejik maddeleri arama birimi de
kurulmalıdır diye düşünüyoruz.
Yine, TEAŞ
ve TAEK ve diğer ilgili kurumlar, üniversitelerden, bu konuyla
yakından ilgilenmiş ve ilgilenmekte olan kuruluşlardan ve
bağımsız uzmanlardan da yoğun bir biçimde
faydalanmalıdırlar.
Nükleer enerjinin
tanıtımı için Millî Eğitim, Enerji ve Tabiî Kaynaklar,
Sağlık ve Çevre Bakanlıkları ile TAEK ve TEAŞ ortak
bir kamuoyu bilinçlendirme stratejisini de en kısa zamanda
hazırlayıp uygulamaya koymalıdırlar.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi olarak
çevreye ve doğaya en ufak bir şekilde ziyan vermeden, her türlü arz
güvenliği sağlanarak, bilimin ve teknolojinin bütün kural ve
imkânları kullanılarak nükleer enerji üretim teknolojisine sahip
olmak öncelikli hedeflerimizden bir tanesidir. Bu manada nükleer santrallerin
yapımını, nükleer enerji teknolojisinin bir basamağı
olarak kabul ettiğimizi de buradan ifade etmek istiyorum.
Milliyetçi
Hareket Partisi olarak bu Yasanın bütün eksiklikleri giderilerek,
yürürlüğe girmesinden sonraki dönemlerde de nükleer santrallerin
yapımı
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Konuşmanızı lütfen tamamlar mısınız Sayın
Tankut.
YILMAZ TANKUT
(Devamla) -
ve işletilmesiyle ilgili olarak Türk milleti adına her
türlü denetim görevimizi sonuna kadar yapacağımızı ve
yapılan yanlışlık ve suistimallerin takipçisi olacağımızı
da buradan, bu vesileyle hatırlatmak istiyorum.
Ayrıca,
enerji ihtiyacının karşılanması için yeni ve
yenilenebilir enerji kaynakları, füzyon enerjisi, güneş enerjisi,
rüzgâr enerjisi, jeotermal enerji gibi alternatif enerji kaynaklarından
faydalanılması hususunda da araştırma ve geliştirme
çalışmalarının, bütün imkânlar zorlanarak da olsa
yapılması gerektiğine inanıyoruz ve bunlarla ilgili yasal
düzenlemeler konusunda da her türlü katkıyı yapmaya hazır
olduğumuzu hatırlatıyor, bu Kanunun bütün eksik ve
yanlışlıklarının düzeltilerek ülkemizin enerji
açığının önemli bir bölümünü karşılamasına
vesile olmasını temenni ediyor, hepinize saygılarımı
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Tankut.
Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına, Kayseri Milletvekili Sayın Taner
Yıldız.
Buyurun
Sayın Yıldız. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ
GRUBU ADINA TANER YILDIZ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; ben de heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle,
Sayın Susamın, CHP adına, net bir şeklinde fikrini
belirtmiş olmasından dolayı da teşekkürlerimi sunuyorum.
Nükleer enerji santralleri kurulmalıdır ama bunun usul ve
esaslarıyla alakalı eleştiriler, tabii ki, Genel Kurulda bunlar
değerlendirilecek, bunlar yapılacak. Herhangi bir tereddüt var
mı? Yani, nükleer enerji kurulmalıdır, santralleri
kurulmalıdır, CHPnin politikasında bu vardır.
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Öyle bir şey demedi efendim.
TANER YILDIZ
(Devamla) Bu, doğru bir şey.
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Demedi efendim.
TANER YILDIZ
(Devamla) - Bu söylendi. Bunun usul ve esasları, yani
Aynen şu
söylendi... Ya bu kötü bir şey değil Sayın Seyhan, bu kötü bir
şey değil.
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Anladım canım. Yanlış bir şey
söylüyorsunuz.
TANER YILDIZ
(Devamla) - Bu son derece faydalı bir şey. Yani, şöyle: Nükleer
enerji güç santrallerinin kurulma isteminde bir ortak payda
oluşturulmuş olması, iktidarıyla muhalefetiyle, hep beraber
bir ortak payda oluşturulmuş olması doğru bir şey.
Bizim, ülkenin menfaatleri doğrultusunda, bunların her birisini, hep
beraber gerçekleştirmemiz lazım.
Tabii, burada
bilgi kirliliği dendi. Çok doğru. Bilgi kirliliğini mutlaka
gidermemiz lazım. Bunların arasında, mesela, nükleer enerji
santralini, Avrupadan bir yatırımcı gelecek, yurt
dışından bir yatırımcı gelecek, buraya kuracak,
enerjiyi de ihraç edecek. Değerli arkadaşlar, bu Kanunda o manada
herhangi bir kısıtlama olmasa bile, bir kişi, elini kolunu
sallayarak, Ürettiğim elektriği ben dışarı
satıyorum. diyemez burada. İsterseniz bir deneyin, Enerji
Bakanlığına gidin Ben elektriğimi, şu anda,
Tacikistana satmak istiyorum. deyin, karşınıza bir
kısım prosedürler gelecek. Bunların arasında üçlü bir
mekanizma var.
Nedir bu üçlü
mekanizma? Bir tanesi, Enerji Bakanlığının uygun
görüşünün olması lazım. Uygun görüşünü belirleyecek bir
kısım katmanlar, etmenler var. Bunların arasında, enerji
arz güvenliğini tehdit edecek veya tam tersi, arz fazlasını
değerlendirebilecek bir yapının değerlendirildiğini
görebiliriz. Nedir? Mesela Hindistanda yapılan yatırımlarda, 3
bin megavatlık fazlası var ve al ya da öde şeklinde de
yapılmış, mutlaka o enerjiyi, üretilen enerjiyi tüketmese dahi
parasını ödüyor. Bizim böyle bir durumumuz olduğu takdirde, ben,
tabii ki arz fazlamı ülke menfaatleri doğrultusunda satarım.
Hatta, bunu yaparken Dışişleri Bakanlığının
görüşü alınır; Dışişleri
Bakanlığının görüşü de yine ülke menfaatleri
doğrultusunda, eğer bir stratejik önemi varsa, herhangi bir ülkeyle
bizim ikili görüşmelerimiz, anlaşmalarımız veya o ülkeyle
alakalı tasarruflarımız varsa -ki Kuzey Irakta olduğu
gibi- bunları, yine ülke menfaatleri doğrultusunda
değerlendiririz.
Bir de,
EPDKnın mutlaka uygun görüşünün olması lazım. Enerji
Piyasası Düzenleme Kurulu, hepinizin bildiği gibi, ülkedeki
genişleyen enerji politikalarının mutlaka regüle edilmesi ve
düzenlenmesiyle alakalı yönetmelikleri düzenliyor ve ayarlıyor.
Şimdi, bütün
bunlar çerçevesinde nükleer güç santrali kuracak herhangi bir özel sektör veya
teşebbüsün bunları yaparken, hele hele alım garantisinin
olduğu, TETAŞ tarafından alım garantisinin olduğu bir
ortamda kalkıp da bunu yurt dışına ihraç etme istemlerinin
bu anki Kanundan daha olası dışı olduğunu mutlaka göz
önünde bulundurmak lazım, bu bilgi kirliliklerini mutlaka gidermemiz
lazım.
Tabii ki, nükleer
santralin bir kısım mahsurları var. Her şeyin bedelini
ödeyerek yapmak zorundasınız. Bugün, enerji sektöründeki her enerji
biriminin birbirine olan avantajlarını ve dezavantajlarını
beraber zikretmek zorundayız, beraber burada söylemek zorundayız.
Mesela, yerli kaynakları hep beraber destekliyoruz. Yerli
kaynakların, mutlaka, rezerv ölçüsünde olsa bile, ekonomik
olanlarının ülke ekonomisine kazandırılmasıyla
alakalı hemfikiriz. Burada, geçtiğimiz dönemde de bir kanun
çıkartıldı. Ben, size söyleyeyim: Mesela, büyük rezervuarı
olan bir HESin, yani YEK Kanununu kapsamı dışında bulunan
bir HESin -ki 15 kilometrekarenin dışında biliyorsunuz bunlar,
rezervuar alanı- kurulmasının yatırım maliyeti
doğal gaz santralleri maliyetinden daha yüksektir. Alın size bir
mahsur. Ama, biz, bu mahsuru var diye bunu tercih etmeyecek miyiz? Hayır,
tam tersi, tercih edeceğiz, çünkü o da ülke menfaatleri
doğrultusunda. Eğer, bugün, sırf yatırım
maliyetlerini, işletme maliyetlerini katmadan yatırım
maliyetlerini göz önünde bulundurarak bir karar vermek zorunda
kalırsanız yerli kaynaklarınızı tercih etmezsiniz.
Biz, tam tersini söylüyoruz, yerli kaynaklar mutlaka tercih edilmelidir, velev
ki yatırım maliyetleri yüksek olsa bile. Sonunda bunların
işletme maliyetleri düşük olacağı için paçal maliyetlerin
ülke menfaatleri doğrultusunda olduğunu söyleyebiliriz.
Bu açıdan da
nükleer santralin, evet, bir HES gibi, bir yenilenebilir enerji kaynakları
gibi, bir jeotermal gibi atık problemi diğerlerinde yok, bunda var.
Böyle bir gerçek var, ama böyle bir gerçek var diye de nükleer santrali bir
kenara koyamazsınız. Doğru bilgileri doğru raflara
koyarsanız, ülkenin iyi idare edilmesiyle alakalı da doğru
tercihler yapmış olursunuz.
Bu açıdan da
ben, mutlaka, nükleer güç santralleri yapımında, dünkü
konuşmamda söylediğim gibi, eğer artı bir
katkımız varsa, bu işin usul ve esaslarıyla alakalı
daha iyi olmasını istediğimiz bir husus varsa evet bunları
tercih edelim, bunları da buraya dercedelim. Zaten, Genel Kurul
çalışmaları ve komisyon çalışmaları bunlar için
kurulmuştur; doğruyu bulmak adına, hem iktidarıyla hem de
muhalefetiyle beraber bulmak adınadır.
Bu işin
hukuku nasıl olacak? Evet, üç türlü hukuku var: İsterseniz bir lisans
müracaatıyla, şu anda bir özel sektörün yaptığı gibi
Ben nükleer güç santrali kurmak istiyorum. diye gidip müracaatta
bulunabilirsiniz. Bu, sizin gücünüzle alakalıdır ve bu Kanun
kapsamı içinde de değerlendirilmeyebilir. O zaman özel hukuk
hükümlerine de tabi olabilirsiniz veya olmayabilirsiniz. Ama buradaki temel
mantalite şudur: Nükleer güç santrallerinin ülkemize
kazandırılmasıyla alakalı hiçbir mazeret ortada
bırakılmamalıdır, hiçbir mazeret ortada
kalmamalıdır. İster kamu artı özel, ister özel, isterse
müstakil özel dediğimiz hukuk hükümlerine tabi olsun, bunların her
birinin gerçekleştirilebilir olması adına herhangi bir maninin
de yaşanmaması lazım.
Ben özellikle
şunu belirtmek isterim ki, buradaki bir önemli konu da şudur:
Piyasanın -bizim başından beri söylediğimiz-
liberalleşmesiyle, serbestleşmesiyle alakalı dozunun hangi
oranda olacağıdır. Ben, muhalefetteki bir arkadaşın
yerinde olsam bu konuyu daha çok gündeme getiririm. Niçin? Biz diyoruz ki, öyle
bir piyasa yapısı koyalım ki, bu piyasa yapısının
içerisinde serbestleşme ön planda bulunsun. Türkiye'nin içinde
bulunduğu mali durum, bizim 3 Kasım seçimlerinde
devraldığımız bütün rakamlar, kamunun sabit sermaye
yatırımlarında küçülmesini öngörüyor; hele hele enerji
sektöründe, hele hele ulaştırma sektöründe. Mademki hâl böyle, o
zaman, bizim özel sektörü teşvik ettiğimizin dozu hangi oranda
olmalı? Nükleer santrallerle alakalı, kuracağımız bu
yapılanmanın dozu hangi oranla bırakılmalı?
İşte, o
yüzden diyoruz ki bu kanun tasarısında, kanunlaşacak bu kanun
tasarısında: Ey ahali, ey yatırımcılar -yurt
dışı, yurt içi- eğer siz bir yatırım yapmak
isterseniz, gelip bunu tek başınıza kurabilirsiniz. Eğer bu
manada, istediğimiz oranla bir teklif bulamaz isek kamu,
yatırımı yapacak; kamu, firmasını, şirketini
kuruyor. Bu da yine makul oranda. İster, kamu, özel sektörden herhangi bir
rağbet görmezse yoluna devam edecek, eğer rağbet görürse hangi
oranlarda -şu anda- ortak olacağı belli olmayan bir tasarrufu da
önümüzdeki yıllara ve günlere bırakmış oluyoruz. Yani,
tamamen bir hareket serbestisi sağlanmış olacak. Yani, nükleer
güç santrali kurmak isteyen herhangi bir yatırımcı diyemeyecek
ki Ben şundan dolayı bunu kurmadım, bundan dolayı da
kamuyla ortak olmadım; aslında, kamunun garantisi olsaydı
şöyle yapardım. Üç model de burada var. İstediğini
rahatlıkla kurabilir.
Bizim, burada,
özel sektör ve kamunun, kamunun arz ettiği imkânları özel sektörün
makul oranlarda paylaşabilmesi için, bunun hangi oranda, derecede
olması lazım geldiğine iktidar kesinlikle karar vermelidir. Bu
çok doğru bir istektir. Geçtiğimiz yıllarda, bizden önceki
iktidarlarda bu kâr, özel sektörle kamu arasındaki kâr makul oranda
paylaşılmadığı için bir kısım
sıkıntılar
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Konuşmanızı tamamlar mısınız lütfen Sayın
Yıldız.
TANER YILDIZ
(Devamla) Sayın Başkanım, şahsım adına da söz
talebim vardı, müsaade ederseniz birleştirebilir miyim?
BAŞKAN
Komisyon konuşacağı için size söz veremiyorum, son söz
milletvekilinin olacağı için.
TANER YILDIZ
(Devamla) O zaman ben şahsım adına konuşmada sözlerime
devam edeceğim.
Saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim, sağ olun.
Şahsı
adına, Adana Milletvekili Sayın Tacidar Seyhan,
Buyurun
Sayın Seyhan.
TACİDAR
SEYHAN (Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, az
önce konuşma yapan değerli Başkanımın Komisyonumuz
adına söylediği şeyler çok önemliydi. Yirmi beş
milletvekili çalıştık. Bunu biz birlikte yaptık,
Komisyonumuza haksızlık olur dedi ama zannediyorum ki kendisi de
Komisyon üyeleri içerisinden bazı arkadaşlarımıza
dolaylı olarak da haksızlık etmiş olur. Adalet ve
Kalkınma Partisinin Komisyona üye seçerken hassasiyetinden bahsederek
mesleklerine uygun görevlendirmeleri yaptığını ve bu konuda
dikkatli davrandığını söyledi. Ancak şu bilinmelidir
ki: Benim, Milliyetçi Hareket Partisinde de iyi tanıdığım
değerli arkadaşlarım var. Birlikte düşük akımda,
bilgisayar teknolojisinde çok uzun süre
çalıştığımız bu işi bilen
arkadaşlarımız var. Bizim Komisyonumuzda da üniversiteden mezun
olduğu dala bakmaksızın yaptığı işin
sanayiyle ilgili olduğu on beş-yirmi yıldır sanayinin
içerisinde, bu sektörün içerisinde ağırlıklı
çalışan arkadaşlarımız var. Bizim Komisyonumuz sadece
Enerji Komisyonu değildir. Bizim Komisyonumuzun üyeleri, Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabiî Kaynaklar Bilgi ve Teknoloji Komisyonu üyeleridir. Bu alanlarda
eğitim görmüş ve uzmanlaşmış her arkadaşa
ihtiyacı olduğu için, bu ihtiyaç görüldüğü için gruplarımız
bu görevlendirmeyi yapmıştır. Bu konuda yeterli ihtimam
gösterilmiştir. Arkadaşlarımızın hakkını
tenzih edelim.
Bunun
dışında söylenen bir şey var: E, derme çatma, dedi.
Tahammül edeceksiniz. Bir şey getiriyorsunuz, tahammül edeceksiniz. Sizin
istediğiniz üslupta tasarı eleştirilecek diye bir şey yok
ki! Bir kanun geliyor, son dakika onun içerisine iki tane 1.000 megavatlık
kömür santrali ekliyorsunuz, sonra önergelerle değiştiriyorsunuz,
Genel Kurula iniyor, Cumhurbaşkanlığına gidiyor, üç maddesi
geri dönüyor, Komisyona alıyorsunuz, on önergeyle değişik
maddelerde değişiklik yapıyorsunuz; o da yetmiyor, seçim
sonrası bir daha Komisyona alıp on maddeyle değişiklik
yapıyorsunuz; o da yetmiyor, Komisyonda görüşülmesi
sırasında kendi milletvekillerinizin ısrarlı müdahalesine
rağmen, onları dinlemeyerek maddeyi atlıyorsunuz, iki dakika
sonra tekriri müzakere yapıp maddede yine değişiklik
yapıyorsunuz. Bunun Türkçedeki adı nedir? Nedir?
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Derme çatma.
OKTAY VURAL
(İzmir) Çatma derme.
TACİDAR
SEYHAN (Devamla) Hayır, keşke derme çatma olsa. O kadar eksiklik
var ki, siz ne dermeyi becerebildiniz ne çatmayı becerebildiniz. Bu Kanun
ne dermedir ne çatmadır. Onu da beceremediler.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Kapkaçtır.
TACİDAR
SEYHAN (Devamla) - Arkadaşım Taner Yıldız çok güzel konuşuyor:
Önerileriniz varsa biriktirelim. Sayın Yıldız, mutlaka
önerilerimiz var. Söylüyoruz, Kanunun elle tutulur yanı kalmadı. Siz
de rahatsızsınız. URAH, İÇH hesaplarının nerede
olacağı bile belli değil. Şirket tanımında kimin
kimi ikame edeceği belli değil. Lütfen, önergeniz var, önergenizi
verin de siz düzeltin bunu. Niye muhalefetten bekliyorsunuz? Eksikliği
düzeltmek bizim işimiz mi? Konuşurken gördüğünüz eksikliği
burada, gelin düzeltin, ama bu sadece birkaçı. Sizin tatmin
olmadığınız bir konuda, sizi tatmin edecek bir yasanın
muhalefet tarafından hazırlanıp öne sunulmasını,
üstelik ülkedeki dengeler konusunda bunun acil gereksinim
olmadığı konusunu da beyan eden bir partiden bunun beklenmesini
anlamak mümkün müdür? Bu, doğru değildir değerli arkadaşlar.
Bakın,
doğru olan şudur: Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu hiç
anlaşılmıyor, sürekli burada polemik konusu yapılıyor
Cumhuriyet Halk Partisinin ne dediği bellidir. Arkadaşım
birazdan kendi için söylenenlere cevap verecektir ama politika için ben net bir
şey söylüyorum: Bu Kanun nükleer enerji veya nükleer teknoloji
geliştirme kanunu değildir, bu nükleer santral kanunudur. Eğer
yapılacaksa önce nükleer teknolojiye sahip olun, sonra santral yapın
diyen arkadaşlarımız var, Milliyetçi Hareket Partisi de bunu
diyor. Biz de, buna geçişin buradan olduğunu söylüyoruz, ancak biz,
nükleer teknoloji konusunda getireceğiniz her yasaya varız. Denetleme
kurulu oluşturacaksanız varız, kanunu oluşturacaksanız
varız, siz eğitim kurumu kanunu oluşturacaksanız varız,
ar-gesine varız, siz uranyum zenginleştirmede bir çalışma
yapacaksanız bunu da yapın, buna da varız, ama nükleer teknoloji
kanunuyla, nükleer santral, nükleer ihale kanunu farklıdır. Biz de,
sizin, Türkiyeyi küçük küçük nükleer mezarlığa dönüştürecek
Nükleer İhale Kanununa sonuna kadar karşıyız,
anlattığımız budur.
Bunun
dışında, küçük bir şeyi daha söylemek istiyorum. Burada da
bir görev çağrım var değerli arkadaşlar
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Konuşmanızı lütfen tamamlar mısınız Sayın
Seyhan.
TACİDAR
SEYHAN (Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Dün bir yazı
çıktı ve bugün bir kitap çıktı: Rüşvetin
Deşifresi, Aykut Küçükkaya. Çok mükemmel bir kitap. Burada, hem
geçmişe dönük yolsuzluklar anlatılıyor, ama çok ciddi bir
şey anlatılıyor, deniliyor ki: Bir ülkede, 50 milyon dolar
O
dönem Akkuyu için yapılacak nükleer santralin ilgili kanununun
çıkarılması için ortada rüşvetin döndüğünü
anlatıyor. Bunu anlatan sıradan insanlar değil; Aziz Ergen,
albay; emekli albay Erdal Sarızeybek ve dönemin kamu görevlileri de var,
bunu görmezden gelemezsiniz. O dönem Adalet ve Kalkınma Partisi yoktu ama
bu dönem Adalet ve Kalkınma Partisinin bunu soruşturması için
bir engel yok. Sayın Bakana, bu kitap için gereğini
yapmasını rica ediyorum, yapıp yapmayacağını da
görmek istiyorum. Huzurlarınızda bu kitabı Sayın Bakana
hediye ediyorum, yıllarca gereğini yapıp
yapmadığını takip edeceğimizi de huzurlarınızda
ifade ediyorum.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Seyhan.
Komisyon
adına, Komisyon Başkanı, Kütahya Milletvekili Sayın Soner
Aksoy.
Buyurun
Sayın Aksoy. (AK Parti sıralarından alkışlar)
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) Muhterem
Başkan, değerli milletvekili kardeşlerim; biraz önce
söylediğim açıklama tam olarak anlaşılmadı. Ben, Büyük
Millet Meclisinin huzuruna gelmiş, sizlerin, hepinizin onayı için
burada size arz edilmiş olan yasanın derme çatma
olamayacağını söylüyorum. Ama, Komisyonumuzda yasaların her
bir maddesi üzerinde onlarca önerge verilebilir, tartışılabilir,
ara verilebilir, yeni yeni bilgiler dercedilebilir. Bunlar, o yasanın
derme çatma olduğu anlamına asla gelmez. Bunlar, bir
olgunlaştırmadır; bunlar, yasa üzerinde ciddi
çalışmaları ifade eder. Biz yasaları, zaman zaman ara
veririz çalışmaların
Brifingler alırız,
takıldığı yerde uzmanlar çağırırız.
Komisyonlar böyle çalışır. Bunları, derme çatmayla hiç
kimse vasıflandırmaz, bunlar olgunlaştırmadır.
Bilgilerinize
sunulur.
Saygılarımla.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Başkan.
Şahısları
adına ikinci sırada, Sayın Taner Yıldız, Kayseri
Milletvekili.
Buyurun
Sayın Yıldız. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
TANER YILDIZ
(Kayseri) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
kaldığımız yerden devam edelim istiyorum.
Kamuyla
şirketlerin statüsünü burada düzenleyen iki ayrı madde var.
Bunları birbirine karıştırmamak lazım. Birincisi,
hangi şirketin nasıl teklif vereceğiyle ve bu tekliflerin
nasıl değerlendirileceğiyle alakalı şu anda bu madde,
üzerinde konuştuğumuz 3üncü madde. Yani bir şirket tek
başına gelebilir, TAEKin sunduğu o şartlar -tekrar etmek
istemiyorum vaktimden aldırmamak için- yani üretim kapasitesi, seçim
süreci, yakıt temini, alınacak enerjinin miktarı, süresi
vesaire, bütün bunlarla alakalı şartlarını yerine
getirmişse normal ihalesine girer, fiyatı uygunsa teklifini
TEDAŞ kabul eder, Bakanlar Kuruluna sunar, Bakanlar Kurulu onaylarsa o işi
almış olur. Bu ayrı bir şey. Ama kamuyla alakalı,
kamunun kuracağı şirketle alakalı statüyü ise 6ncı
madde düzenliyor. 6ncı maddede de diyor ki: Bakanlık, işte
-tekrar üzerinde konuşacağız 6ncı maddede ama- bir
şirket kurar, bu şirketlerini özel sektörün hisselerine açar.
Oranını belirtmemiş. Bizim amacımız zaten
Keşke,
bu kamunun kuracağı şirket -o safhaya gelmez ama- o safhaya
geldiğinde, bütün, yüzde 100ünü özel şirket alsın. Bizim
amacımız zaten kamunun elinde bırakmak değil bunu.
Önemli olan
şu değerli arkadaşlar: Makul oranda paylaşıyor muyuz
bu kârı, paylaşmıyor muyuz? Yani burada, dün de bir
konuşmada geçti, şirketlerin isteklerini mi yapıyoruz yoksa
milletin vicdanının tercihlerini mi yapıyoruz? Şimdi, son
derece spekülasyona açık bu konuda milletin vicdanının
tercihlerini yapıp yapmadığınız buradaki
konuşmalarla belli olmaz değerli arkadaşlar. Onlar, ancak 3
Kasım seçimlerinin sonuçlarında belli olur, 22 Temmuz seçimlerinin
sonuçlarında belli olur ve en son yaptığımız referandumda
belli olur. (AK Parti sıralarından alkışlar, CHP ve MHP sıralarından
gürültüler)
MEHMET FATİH
ATAY (Aydın) - Hâlâ daha oradasın!
TANER YILDIZ
(Devamla) O açıdan, yani biz burada yaptığımız
MEHMET FATİH
ATAY (Aydın) - Hâlâ daha oradasın!
TANER YILDIZ
(Devamla) Ama lütfen
MEHMET FATİH
ATAY (Aydın) - Hâlâ daha oradasın!
TANER YILDIZ
(Devamla) Bak şimdi, yaptığımız tercihlerin
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Sayın Sözcü, seçmenle, bilimsel
tartışmayı niye karıştırıyorsunuz?
TANER YILDIZ
(Devamla) Şöyle, bakın
(CHP ve MHP sıralarından
gürültüler)
Değerli
arkadaşlarım, müsaade ederseniz, hangi gerekçeyle olduğunu
anlatacağım.
BAŞKAN
Sayın Yıldız, lütfen, Genel Kurula hitap edin.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Bu bilgi halkta var mı?
TANER YILDIZ
(Devamla) Müsaade edin
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Nükleer bilgi halkta var mı da bunu söylüyorsunuz?
Halkta nükleer bilgi mi var?
TANER YILDIZ
(Devamla) Bakın, halkın sezgilerine lütfen
MEHMET FATİH
ATAY (Aydın) Ne alakası var?
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Siz nükleer santral kuruyorsunuz.
TANER YILDIZ
(Devamla) Sayın Bakanım
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Halkta bu bilgi var mı?
TANER YILDIZ
(Devamla) Bakın, size, Sayın Bakanım diye hitap ediyorum.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Yapmayın yani, çok gülünç duruma
düşüyorsunuz! Halkta nükleer bilgi yok.
TANER YILDIZ
(Devamla) Siz, bakanlık yapmış birisiniz.
BAŞKAN
Sayın Yıldız, lütfen Genel Kurula hitap eder misiniz.
TANER YILDIZ
(Devamla) Siz, bakın, lütfen
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Yapmayın, ama siz de demagoji yapmayın.
TANER YILDIZ
(Devamla) Bir dakika, bir dakika, yok
Çok açık bir şey söyleyeyim.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Yapmayın, çok ayıp oluyor, çok ayıp
oluyor!
TANER YILDIZ
(Devamla) Eğer siz, halkın sezgilerine, ferasetine, basiretine
güvendiğiniz zaman, bu tür kaygıları çekmenize gerek kalmaz.
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) Kim kaygı duyuyor ki?
TANER YILDIZ
(Devamla) Evet, şu anda bakın, biz halkımızın
ferasetine, basiretine ve öngörüsüne saygı duyuyoruz. (AK Parti
sıralarından alkışlar) Bunların da
sonuçlarını alıyoruz. Aynı şeyi sizin aynı oranda
anlamanızı tabii ki beklemek benim hakkım değil.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) O zaman dokunulmazlıkları
kaldıralım.
TANER YILDIZ
(Devamla) Ama nükleer santrallerle alakalı
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Dokunulmazlıkları kaldıralım.
BAŞKAN
Sayın Yıldız, lütfen karşılıklı
konuşmayalım. Genel Kurula hitap eder misiniz. (CHP ve MHP
sıralarından gürültüler)
MEHMET FATİH
ATAY (Aydın) Sayın Başkan, gündeme gelsin.
TANER YILDIZ
(Devamla) Allah, Allah!
Değerli
arkadaşlar, ben şu kısmını anlayamıyorum
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) - Gündeme gelsin Başkan.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen müdahale etmeyin hatibe.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) - Ama gündeme gelsin.
TANER YILDIZ
(Devamla) Ben, kanunla alakalı konuşurken hiçbir itiraz yok,
halktan bahsettiğimde itiraz var. (CHP ve MHP sıralarından
gürültüler)
MEHMET FATİH
ATAY (Aydın) Gündeme gel, gündeme!
BAŞKAN
Hatibe müdahale etmeyin lütfen.
TANER YILDIZ
(Devamla) Niye halkımızdan bahsederken itiraz ediyorsunuz?
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Demogoji yapıyorsun, demogoji!
TANER YILDIZ
(Devamla) Lütfen... Yok...
OKTAY VURAL
(İzmir) Halkı, kişisel menfaatlerinize alet ettirmeyin.
TANER YILDIZ
(Devamla) Değerli arkadaşlar, burada hepimiz halkın
temsilcisiyiz.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Halkı yolsuzluğun arkasına
alamazsınız!
TANER YILDIZ
(Devamla) Burada temsilciyiz. O yüzden, şirketin tercihlerini mi,
halkın tercihlerini mi yaptığımız konusundaki notu
verecek olan burası değil, notu verecek olan halk. Kendisi o notunu
veriyor.
Şimdi,
bakın, ben teknik konudan bahsederken
OKTAY VURAL
(İzmir) Ha, anladım. Ben istediğime veririm. diyorsunuz.
Bravo!
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Meclisi yok sayıyorsunuz, Muhalefeti, Meclisi yok
sayıyorsunuz yani. Burası değil...
TANER YILDIZ
(Devamla) Nasıl? Yok! Niye?
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Burası yasama organı, nasıl yok
sayarsınız! Bu sözünüzü geri alınız! Ayıp ediyorsunuz!
TANER YILDIZ
(Devamla) Hayır, hayır! Hiç, hiç! Kesinlikle olmaz!
BAŞKAN
Sayın hatip
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Yasama organını yok sayıyorsunuz!
BAŞKAN
Sayın Bakan, lütfen, lütfen
Sayın
Bakanım
TANER YILDIZ
(Devamla) Şimdi, değerli arkadaşlar
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Yasama organını yok sayıyorsunuz!
MEHMET FATİH
ATAY (Aydın) Sayın Başkan, gündeme ilişkin
konuşsunlar.
BAŞKAN
Usulden değildir bu yani karşılıklı konuşmak.
TANER YILDIZ
(Devamla) Şimdi, değerli arkadaşlar, halkımızdan
hiçbir şekilde rahatsız olmayalım.
Bakın,
rahatsız olmamıza hiç gerek yok.
OKTAY VURAL
(İzmir) Neyse
Kayseri civarındaki elektrikten bahsedelim biraz,
ha?
TANER YILDIZ
(Devamla) Yeterince takdir ediliyor, yeterince görülüyor. Hangi
çalışmalar yapılıyor, hangi çalışmalar yapılmıyor,
bunlar yeterince görülüyor. Bir hükûmetin yaptığı
çalışmalar
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Kayseri civarı enerjiyi de konuşalım.
ÖZKAN ÖKSÜZ
(Konya) Başkanım, ne konuşup duruyor bu ya?
TANER YILDIZ
(Devamla) Sayın Bakanım, lütfen, siz, oradan laf
atacağınıza, gelin şu kürsüde konuşun. Niye laf
atıyorsunuz?
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Olur, olur. Arkadaşım konuşacak biraz
sonra Kayseri civarını da konuşacak.
TANER YILDIZ
(Devamla) Şimdi, bu tercihlerden, halkımızın
yaptığı bu tercihlerden rahatsız olmamak lazım, her
zaman saygılı olmak lazım, basiretine ve ferasetine güvenmek
lazım. Burada herhangi bir politika anlatılırken
Bunu, tabii ki
halkımız değerlendirecek, artı ve eksi
sonuçlarını mutlaka değerlendirecek. Bu açıdan herkes
müsterih olsun.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Yıldız, teşekkür ederim,
sağ olun. Buyurun Sayın Yıldız.
TANER YILDIZ
(Devamla) Ben de teşekkür ederim Sayın Başkan. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Madde üzerinde konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi
soru-cevap işlemine başlıyoruz.
İlk soru,
Sayın Ağyüze ait.
Buyurun
Sayın Ağyüz.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Teşekkürler Sayın Başkanım.
Efendim, bu Yasa,
oldubittiye, aceleye getirilen bir yasadır. Özellikle 3üncü maddede bu
ölçütlerin yasal bağlayıcılık kapsamı nedir, o belli
değildir.
Ayrıca, bu
ölçütler nasıl ilan edilecek? Devlet yönetimi ve nükleer santral
kuruluşu gibi çok ciddi, ülkenin geleceğini ilgilendiren bu konuda
devletin hiçbir denetim ve gözetim yetkisinde olmaması büyük bir
boşluk değil midir?
Ayrıca,
çevre ve doğa ilişkilendirilmesi yapılması gerekirken,
sadece Enerji Bakanlığının söz konusu olması bu konuda
biraz eksikliktir.
Ayrıca,
kurulacak nükleer güç santralleri enerji ihtiyacımızın yüzde
kaçını karşılayacak? Bu kadar azını
karşılayacak bir nükleer enerji santrali için ülkemizi nükleer enerji
çöplüğü haline getirmeye ne gerek var Sayın Bakanım.
Bu Yasa eksiktir,
bu Yasa yetmezdir. O nedenle bu Yasanın geriye çekilmesini
düşünmeniz lazım.
Ayrıca
bilgi kirliliği diyorsunuz. Bilgi kirliliğini, bu ülkede, enerji
piyasasında, maalesef, sizin Bakanlığınız ve
bürokratlarınız yaratıyorlar. Çok övdüğünüz BOTAŞ
acaba tahsilatlarını yapabiliyor mu? BOTAŞın yapması
gereken denetim yetkisini niye milyar dolarlara özel şirketlere
veriyorsunuz Sayın Bakan? BOTAŞın altyapısı yeterli,
her türlü şeyi yeterli.
Ayrıca, bu
Yasada bu üretilen enerjinin dışarıya
satılmamasını engelleyecek bir madde yok, hüküm yok. Iraka
nasıl ki Kartet kanalıyla enerji satıyorsanız yarın,
öbür gün bunlar da böyle yaparsa ne diyeceğiz Sayın Bakanım?
O bakımdan,
ülke yararı yoktur, kamu yararı yoktur ve nükleer santral
çöplüğü yapacaksınız ülkeyi.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Ağyüz.
Sayın
Korkmaz, buyurun efendim.
SÜLEYMAN NEVZAT
KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkanım, bu suallerimi özellikle
Karslı, Iğdırlı ve Trakyalı
vatandaşlarımızın kaygıları üzerine Sayın
Bakana yöneltmek istiyorum. Biliyorum ki, tehlikenin hemen yanı
başında oturan onlar.
Sovyet Rusya
zamanında inşa edilmiş, ülkemiz sınırlarının
hemen yanı başında yer alan komşu ülkelerdeki -Bulgaristan,
Ermenistan gibi- nükleer santrallerin işleyişi ile insan hayatı
ve çevrenin korunması açısından, güvenliğinin takibi
Dışişleri Bakanlığı üzerinden, Sağlık
Bakanlığı ile de istişare edilerek
Bakanlığınızca yapılıyor mu?
Bu ülkeler ile
kendi insanımızın ve ülke topraklarımızın
korunması anlamında, hem diğer devletlerle hem de
bakanlıklar arasında uyumlu bir işbirliğinden söz
edilebilir mi?
Nükleer enerji
politikanızı uygulamaya geçirirken bu uygulamaları dikkate
alıyor musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Korkmaz.
Buyurun
Sayın Enöz.
MUSTAFA ENÖZ
(Manisa) Sayın Başkanım,
aracılığınızla, mevzuata göre birçok
belirsizliğin ve yönetim kaosunun yaşandığı, nükleer
güvenliğin ve emniyetin sağlanmasından sorumlu olan ve bunun
için lisanslama faaliyetlerini yürütecek olan TAEK, Kanunda belirtilmiş
olan görevlerini nasıl yerine getirecektir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Enöz.
Sayın
Öztürk, buyurun.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Bakan, liberalleşme politikaları
uygulayan ülkeler dâhil, nükleer santrallere alım garantisi veren
başka bir ülke var mıdır?
İkinci
sorum: Mevcut enterkonnekte sistemdeki kayıp ve kaçak oranı nedir?
Bakanlığınız döneminde kayıp oranını önlemek
ya da en aza indirmek konusunda yapılan yatırım miktarı var
mıdır? Kurmayı planladığınız nükleer santral
ile toplam enerjinin ne kadarı üretilecektir?
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Öztürk.
Buyurun
Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, TAEKin belirleyeceği ölçütler nelerdir? Bu ölçütler
genelge şeklinde mi, yönetmelik şeklinde mi
yayımlanacaktır?
Biraz önce
Sayın Bakan Biz kömürleri topladık, vatandaşlara
dağıttık, sadaka ekonomisini yarattık. dedi. Bu arada,
özel kömür ocaklarından da yoğun miktarda kömür
alınmıştır. Bu özel kömür ocaklarında, kömür
aldığınız şirketlerin sahiplerinden size ve Hükûmetinize
yakın, bakanlık yapan kişilerin yakın akrabaları var
mıdır? Hatta, bir özel kömür ocağı sahibi Biz iflas
ediyorduk, bütün tozları Enerji Bakanlığına sattık.
dedi.
Ayrıca da,
bu TKİnin 750 trilyon liralık parası nereden
karşılanacak? Biz de istiyoruz bütün Türkiye Cumhuriyeti devleti
vatandaşlarının her birisine trilyonlar ödeyelim, ama bu para
nereden gelecek? Sonradan devleti duvara çarptıracak mısın,
çarptırmayacak mısınız? 500 milyar doları nasıl
ödeyeceksiniz, iç ve dış borcu? Onu bir açıklar mısınız?
Yoksa, biz de istiyoruz herkese para dağıtalım. Bu sadaka
ekonomisi değil.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Genç.
Soru sorma süresi
tamamlanmıştır.
Cevaplandırma
süresine geçiyoruz.
Buyurun,
Sayın Bakanım.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) Efendim,
önce Sayın Ağyüzün sorularına cevap vereceğim.
Gayet tabii ki
yasal olacak bu. Bu Yasa da çıkınca, TAEK bu ölçütleri
açıkladığı zaman yasal bir baza oturmuş olacak. Zaten,
onun için bu Yasayı çıkarıyoruz. Yani, başka ne
yapıyoruz ki burada? Birincisi bu.
İkincisi:
Çok ciddi olan bu ölçütlerin ve devletin çalışmaları, gayet
tabii, TAEK gibi ciddi bir kuruluş tarafından yapılıyor.
1956 yılında kurulduğunu ifade ettim size. Avrupa Atom Enerjisi
ondan bir sene sonra kuruldu. Yani, biz onun kurucuları
arasındayız, ortakları arasındayız ve bizim
uzmanlarımız devamlı oraya gidip geliyorlar, onlar da bize
geliyorlar. Yani, Türkiyeyi niye bu kadar küçümsüyorsunuz, uzmanları niye
bu kadar küçümsüyorsunuz? Binlerce adam yetişti Türkiyede. Türkiye ilk
defa nükleer enerjiyle burada karşılaşmıyor. Üç yüzden
fazla tesis şu anda çalışıyor Türkiyede, nükleer tıp
dâhil. Bunları dün de anlattım. Aynı soruları ben
cevaplandırmaya her zaman hazırım, sabaha kadar da
konuşurum. Ama yani, TAEK gibi, hakikaten övündüğümüz millî bir
kuruluşumuzu, dünya çapında akredite bir kuruluşumuzu nasıl
böyle görmemezlikten gelirsiniz?
Kaldı ki,
sekiz tane soru soruldu, bunların içinde Nükleer enerji çöplüğü
ocak. denildi, birtakım şeyler söylendi. En azından şunu
söyleyeyim size: Gayet tabii ki komşuları da yakından takip
ediyoruz. Benim bildiğim kadarıyla altmış yedi noktada
ölçüm yapılıyor sınırlarımızda ve Ermenistanda
daha geçen hafta 2 tane uzmanımız vardı. Sadece biz orayı
kontrol etmiyoruz, herkes birbirini kontrol ediyor. Nükleer enerji öyle kolay
bir iş değil. Gayet tabii ki, biz bunu derken bir makarna
fabrikası kurmuyoruz. Yani, gayet tabii ki, nükleer enerjinin ciddiyetine
uygun olarak da denetimleri yapılıyor, ölçümleri yapılıyor,
bunlarla ilgili uzman geliş gidişleri oluyor. Kazmayı vurmadan
önce projeler incelenecek. Vurduğumuz andan itibaren de her adım
milimetrik olarak kontrol altında olacak, denetim altında olacak. Bu
çocuk oyuncağı değil, gayet tabii ki. Aynı ülkede
yaşıyoruz. Yani, şimdi, biz bunu yapıyoruz, biz bu ülkede
yaşamıyoruz, çoluğumuz çocuğumuz, torunlarımız
burada yaşamayacak, böyle bir şeyi kuracağız, sadece
güvenliği siz düşüneceksiniz, yolsuzluklar yapılacak, ihale
olacak
İhale yapmayacağız. diyoruz, İhale
yapılacak. diyorsunuz. Önceden belirlenmiş. deniyor. Yani, böyle
bir şey
Yani, Türkçe konuştuğumuz hâlde acaba anlatmakta
hatamız mı var? Ben bunu anlamakta güçlük çekiyorum.
Ayrıca,
Karslı, Iğdırlı vatandaşlarımız, Edirnedeki
de, hepsi müsterih olsunlar, bütün o komşularımızın da
aynı kontrolleri karşılıklı olarak
yapılıyor, ölçümler alınıyor. O bakımdan, herhangi bir
sorun söz konusu değil.
Ayrıca,
nükleer enerjide alım garantisi konusu
Biz, burada bu modeli
oluştururken, daha evvelden
Mesela, Amerikada tamamen özel sektör
tarafından kurulur bu. Avrupada, Finlandiyada sektörler tarafından,
kâğıt sektörü tarafından ağırlıklı olarak
yapılıyor.
Ben, mesela,
demir çelikçilere bunu tavsiye ediyorum, fazla miktarda ark ocağı
var, elektrik kullanıyorlar, bir araya gelsinler, tekstilciler, onlar.
Çünkü, nükleer enerjide voltaj sorunu da olmayacak baz yükü olduğu için.
İp koptu, bilmem herhangi bir dokumada sorun olma problemi de olmaz.
Kendi, sektörler bir araya gelir bunu yaparlar.
Bir de, biz illa
bir yerden kopya mı çekeceğiz? Biz de Türk tipi yatırım
modelini koyuyoruz ortaya. Yani, bunu biz kendimiz geliştirdik,
tıpkı Bor Araştırma Enstitüsü gibi. O zaman da çok
tartışıldı, Nasıl bir Enstitü bu? dediler. Biz
Enstitümüzü kurduk, fazla adam da çalıştırmıyoruz,
dışarıya iş yaptırıyoruz.
Bakın,
Kanunu yok. deniliyor. Türkiye Atom Enerjisi Kurumunun bütün yönetmelikleri
burada. Denetimle ilgili elli maddelik kanunun taslağı hazır
gerekçeleriyle beraber, peşinden de bunu getireceğiz. Bu da Ulusal
Nükleer Teknoloji Politikası ve on cilt. Bunlar hazırlandı.
Bunların hepsi sırayla verilecek. Şimdi bunların hepsini
versek, bunları inceleyeyim diye zaman istenecek. Biz bunda gecikmek
istemiyoruz, zamana karşı yarış içindeyiz ve ülkemiz,
milletimiz bu teknolojiye sahip çıkacak. Biz de düşünüyoruz ülkemizin
imkânlarını.
Gelelim
Sayın Gençin sorusuna. Biz, burada öyle sadaka ekonomisi filan
yapmıyoruz. Biz, halkımızın sosyal ihtiyaçlarını
karşılıyoruz ve aynı, bunu millî kaynaklarımızla
Bu kömürü ithal etmiyoruz, eskiden ithal ediliyordu, ithalleri kestik.
MEHMET FATİH
ATAY (Aydın) 45 derece sıcakta kömür
dağıttınız!
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) Bu
kömürü alıyoruz, çıkarıyoruz. Sosyal devletimizin şeyi bu.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Parası?..
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu)
Parası
Onun parasını biz düşünürüz, biz hükûmetiz, biz
icrayız. Onu halk bize verdi, bunun hesabını, kitabını
siz yapın diye bize verdi. Siz hesabını sorarsınız,
biz de cevabını veririz. Ayrıca
MEHMET FATİH
ATAY (Aydın) 45 derece sıcakta kömür
dağıttınız, 45 derece!
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu)
Hayır, böyle bir şey söz konusu değil. Daha evvelden karne
dağıtılıyordu, karnelere yazılıyordu bir
zamanlar. Biz bunları kaldırdık, her şey bol şimdi.
Üstelik ithalat da yapmıyoruz, dışarı da para vermiyoruz,
kendi kömürümüzü çıkarıyoruz. İşçimiz orada
çalışıyor. Özel sektörümüz maliyeti yedide 1 düşürdü,
üretimi 20 kat artırdı.
Ayrıca da
MTAmız şu anda araştırmalarını yapıyor
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) BOTAŞa gelelim.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) 800
milyon ton kömür yeni bulduk, 600 milyon ton da ona ekliyoruz, 1.4 milyar
tondur
Ayrıca, kayıp kaçakta da 25ti, 15e düşmüştür.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bakanım.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) BOTAŞın ne kadar borcu var?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu)
BOTAŞın alacağı da var, borcu da var.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Ankara Büyükşehir Belediyesinden ne kadar?..
ENGİN ALTAY
(Sinop) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkan, Sayın
Bakan biraz önce konuşmasında muhalefet sıralarına dönerek
Türkiyeyi küçümsüyorsunuz, Türkçe bilmiyorsunuz, Türkçe anlamıyor
musunuz! gibi ithamlarda bulundu. Kendisine
yakıştıramadığımı söylemek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler, tamam, oldu.
Sayın milletvekilleri, madde üzerinde üç önerge vardır.
Önergeleri önce geliş sırasına göre
okutacağım, sonra aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
8.5.2007 tarihli ve 5654 sayılı Nükleer Güç
Santrallerinin Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji
Satışına İlişkin Kanun Tasarısının 3.
Maddesinin (3). fıkrasındaki şirketin seçimi ibaresinin madde
metninden çıkarılmasını arz ederim.
|
|
Muharrem Varlı |
Mümin İnan |
Şenol Bal |
|
|
Adana |
Niğde |
İzmir |
|
|
Recep Taner |
Akif Akkuş |
İsmet Büyükataman |
|
|
Aydın |
Mersin |
Bursa |
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan tasarının 3. maddesinin (2).
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Oktay Vural |
Mehmet Şandır |
D. Ali Torlak |
|
|
İzmir |
Mersin |
İstanbul |
|
|
Muharrem Varlı |
Yılmaz Tankut |
Beytullah Asil |
|
|
Adana |
Adana |
Eskişehir |
TAEK, Kanunun yürürlük tarihinden itibaren nükleer santral kurup
işletecek şirketlerin karşılaması gereken nükleer
güvenlikle ilgili ölçütleri bir ay içinde kendi internet sitesinde ve Resmî
Gazete de yayınlar.
BAŞKAN Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi
okutuyorum:
Sayın Başkanlığa
Görüşülmekte olan 45 sıra sayılı yasa
tasarısının 3.maddesinin (5 nolu) bendinin, bu ölçütleri
ibaresinden sonra ek olarak verilen 30 gün sürede ifadesinin eklenmesini arz
ederiz.
|
|
Kamer Genç |
Emrehan Halıcı |
Recai Birgün |
|
|
Tunceli |
Ankara |
İzmir |
|
|
Hüseyin Pazarcı |
|
Hüseyin Mert |
|
|
Balıkesir |
|
İstanbul |
BAŞKAN Okunan bu son önerge, maddeye en aykırı
önerge olduğu için işleme alacağım.
Komisyon, önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY
(Kütahya) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge sahibi, gerekçeyi mi okutalım, söz mü
istiyorsunuz?
KAMER GENÇ (Tunceli) Konuşacağım.
BAŞKAN Buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yine, bakıyorum Bakanlar Kurulu sıraları
boş, bunu yine hatırlatayım.
Önergemizin özü şu: Şimdi, burada deniyor ki: Bu
ölçütleri karşılamayan şirketlerin teklifleri yarışma
dışı bırakılır. Yani, burada diyoruz ki, bunu
hemen yarışma dışı tutmayalım, bu eksik belgesi
olan kişiye, ilgili kurum otuz günden aşağı olmamak üzere
bir ek süre versin, bu süre içinde de tamamlamazsa bu talepleri reddedilsin.
Bu, bence çok makul bir durum.
Ayrıca da, kanun tekniği çok önemli. Şimdi, 3üncü
fıkrada, tabii Komisyon kendisini çok övdü de, bu Kanunu
Bir defa,
Komisyonun İç Tüzükün 35inci maddesini çok dikkatli okumasını
istiyorum. Orada 35in ikinci fıkrasında deniyor ki: Komisyonlar
kanun teklif edemezler. bir; Kendisine havale edilen işler
dışında işlerle uğraşmazlar. İki. Üçüncü
fıkrasında da diyor ki: Cumhurbaşkanlığı
tarafından iade edilen kanunların hangi maddeleri iade edilmişse
sadece bu maddeler görüşülebilir. Artık bunu Türkçesi olanlar iyi
anlar.
Burada 3üncü fıkrada, yönetmelikle belirlenmeyen
hususları tek tek saymışsınız. Kanun tekniği
bakımından burada bir eksiklik var. Orada diyor ki:
fiyatını oluşturma usul ve esasları
belirlenir. Burada
hepsi sayılmış. Hâlbuki oraya bir vesaire veyahut da
diğer hususları derseniz
Şimdi, bu Kanunun bu maddesinde
şu anda düşünülmeyen hususlar da yönetmelikle belirlenebilir. Ama
buraya bir vesaire veya diğer hususları da eğer yazmazsak o
zaman yönetmeliğe bunları dercedemezsiniz, yönetmelik kanuna
aykırı olur. Bu, kanun tekniğinin gerektirdiği bir
durumdur. Ama tabii, siz bizim söylediklerimizi anlar mısınız
anlamaz mısınız, bir şey demiyorum.
Biraz önce Bakan diyor: Siz Türkiyeyi küçük
düşürüyorsunuz. Yahu sen kimsin, Türkiye kim kardeşim! Türkiye sen
değilsin ki, Türkiye hepimizin malı, Türkiye hepimizin devleti. Bu
devleti büyüten bu Türk halkıdır, Türk milletidir. Sen
çıkmışsın burada, işte Enerji
Bakanlığın ortada. Kaç tane personelin bugün içeride, kaçı
soruşturma, rüşvetten, ihaleye fesat karıştırmaktan
içeride duruyor, bir onu söyle bakalım, sen niye kendini şey
ediyorsun? (CHP sıralarından alkışlar)
Sonra Bakanlar Kurulunda konuşuyorlar, diyorlar ki: Efendim,
o 8 tane er dışarıya giderken, bilmem o erlerle ilgili
şüpheli birtakım konuşmalar yapılıyor ve bir tane
bakan çıkıyor diyor ki: Türk Silahlı Kuvvetlerine bunlar
yakışmaz. Bunlar beraber gitmemeliydi.
BAŞKAN Sayın Genç, yine gündem dışına
çıktınız.
KAMER GENÇ (Devamla) Bir dakika efendim, bir şey
söyleyeceğim. Cümlemi
BAŞKAN Bakın, kabul edemem.
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, tamam, cümlemi şey edeyim de
BAŞKAN Gündem dışına
çıktığınız an kabul edemem. Lütfen gündeme gelin.
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, Sayın Bakan bize Türkiyeyi
küçültüyorsunuz. dedi. Şimdi de, ondan sonra diyor ki: Bunların
kurtulmasına sevinemedim.
BAŞKAN Ne alakası var şimdi
konuştuklarımızla?
KAMER GENÇ (Devamla) Yani, bu ailelerin acılarıyla bu
kadar alay etmek olur mu?
Sonra bu giden erler içinde -8 tane er- var mıdır bir PKKyla
ilişkisi olan? Varsa, sen hükûmetsin, söyle. Yoksa, bunlara böyle bir
ithamda bulunulabilir mi? Bu çok büyük bir hatadır, Bakanın istifa
etmesi lazım. Böyle bir askerlik görevini yapan bir askere bu kadar
yakıştırmada bulunan bakanın istifa etmesi lazım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
önergeyle alakası olmayan şeyler
BAŞKAN Sayın Genç, ikinci ikazımı
yapıyorum.
KAMER GENÇ (Devamla) Tamam efendim, konuya geleceğim.
BAŞKAN - Bakın, İç Tüzükü iyi biliyorsunuz,
keserim sözünüzü. Lütfen
KAMER GENÇ (Devamla) Sayın Başkan, konuya
geleceğim.
BAŞKAN Konuya gelin lütfen.
KAMER GENÇ (Devamla) - Ama, bunlar millî duygularımız.
BAŞKAN Lütfen konuya gelin, konuşturmam sizi,
konuşturmam bakın.
KAMER GENÇ (Devamla) Konuya geliyorum.
Lütfen, Türkiye Cumhuriyeti devleti sizinle büyümedi, sizinle
daima küçüldü, iflasa götürdünüz.
BAŞKAN Müsamaha edemem size.
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi, biraz önce diyorsunuz ki:
Efendim, biz millete kömür dağıtıyoruz. Yahu dağıt,
kendi özel paranla dağıt! Niye devletin parasını getirip
dağıtıyorsun? Kendi paranla dağıt!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Türk milletinin
malını yine Türk milletine dağıtıyoruz.
KAMER GENÇ (Devamla) - Kendi yandaşlarınızın
sahip olduğu iflas eden kömür ocaklarından çıkarılan toz
kömürleri getiriyorsunuz vatandaşa dayıyorsunuz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Hâlâ verdiği önergenin
haricinde konuşuyor Sayın Başkan.
KAMER GENÇ (Devamla) - Buyurun, vicdan kabul eder mi? Bunu hangi
vicdan kabul eder, bir söyleyin bakalım. Sayın Bakan, isterseniz
onları inceleyelim, bir komisyon kuralım, hangi kömür
ocaklarından ne miktarda kömür almışsınız?
Bunların ortakları arasında sizin yandaşlarınız,
milletvekilleriniz, bakanlarınız var mı, yok mu? Bunları
araştıralım. Yoksa, o zaman deriz ki: Tebrik ederiz ya, siz
hakikaten dürüst çalışıyorsunuz. Ama varsa, bunun da
hesabını size sorarız.
Benim önergem, bir ihtiyaca cevap vermek üzere verilmiştir,
kabulünü rica ediyorum. Bana önergede destek veren Demokratik Sol Partili
arkadaşlara da teşekkür ediyorum, zaten müşterek
çalışıyoruz arkadaşlarımızla beraber.
Önergemin kabulünü istiyorum.Yalnız oylamadan önce de karar
yeter sayısını istiyorum. (DSP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Genç.
Komisyonun ve Hükûmetin katılmadığı önergeyi oylarınıza
sunuyorum
KAMER GENÇ (Tunceli) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN Madde oylanırken karar yeter sayısı
istenir, daha kürsüdeyken istenmez; kabul etmiyorum.
Önergeyi kabul edenler
Önergeyi kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan tasarının 3. maddesinin
(2).fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Oktay
Vural (İzmir) ve arkadaşları
TAEK, Kanunun yürürlük tarihinden itibaren nükleer santral kurup
işletecek şirketlerin karşılaması gereken nükleer
güvenlikle ilgili ölçütleri bir ay içinde kendi internet sitesinde ve Resmi
Gazetede yayınlar.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY
(Kütahya) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge sahibi adına. Buyurun Sayın Vural.
(MHP sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkan, önergemizin
amacı: Bu ölçütler belirlenecek ama bu ölçütleri kim bilecek? Nerede
yayımlanacak? Bir şeffaflık içerisinde belirlenmesi gerekmiyor
mu? Biz, kamuoyu olarak, buna uyulup uyulmadığına ilişkin
denetimimizi nasıl yapacağız? Dolayısıyla, Resmî
Gazetede bu ölçütlerin yayımlanmış olması
Yani, bir
şeffaflıktan kaçınmanın anlamını bilebilmiş
değiliz. Şirketler bilecek, ama millet bilmeyecek. Herhâlde, AKPye
oy verenler de bu kadar gizli saklı işlerin yapılması için oy
vermiş değil. Herhâlde bunu onaylamıyordur, zannederim.
Dolayısıyla, muhakkak, bu konuda, bu ölçütlerin bir kere
şeffaflığının sağlanması
İkincisi de, hangi ölçütleri belirleyecek TAEK? Ne ölçütünü
belirleyecek? Nükleer güvenlikle ilgili mi? Teknoloji
Neyle ilgili ölçütleri
belirleyecek? Zannederim, bu konuda da madde açık değil. Hem TAEKi
bir uygulayıcı hem de denetleyici yaptığınıza
göre, bu ölçüt belirlemenin neyle ilgili olduğunun açığa çıkması
gerekiyor. Tabii, önergemiz bununla ilgili. Biraz önce, Sayın Bakan,
nükleer enerjiyle ilgili Biz yeni girmiyoruz, tecrübemiz var. dedi,
gerçekten. Ama, Komisyon Başkanı da Nükleer enerjiyle ilgili bir
tecrübemiz yok. dedi. Dolayısıyla, Bakan Bu konuda tecrübemiz var.
Komisyon Başkanı da Nükleer enerjiyle ilgili herhangi bir tecrübemiz
yok. dedi. Dolayısıyla, bu konunun kendi aranızda da bir zemine
oturtulmasında fayda var. Aynen Nükleer enerjiyle ilgili bir tecrübemiz
yok. denildi.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY
(Kütahya) Ne alakası var? Demagoji yapma.
OKTAY VURAL (Devamla) - Doğrusu, yine, bu konuda bir
değerli milletvekilimiz, yönelttiğimiz eleştirileri yapınca
Halka gidilir, halka sorulur
Türkiye Büyük Millet Meclisinde muhalefeti yok
sayan, bu eleştirileri yok sayan, yolsuzlukla ilgili endişeler dile
getirildiği zaman halkın bu yolsuzlukları tasvip ediyormuş
gibi bir yaklaşım tarzını da milletimize
yakıştırmıyorum, haksızlık olur milletimize.
Yani, yapılan yanlışları dahi milletin
onayladığını ifade etmek, milleti başka amaçlar için
araç olarak kullanmak demektir. Bu bühtandır bence. Ne demek? Yani, Bakan
biraz önce ifade etti, yolsuzluklardan şu kadar kişi cumhuriyet
savcılığına başvurmuş filan. Yani, millet
bunların yolsuzluk yapmasını da mı onayladı Bakan
atadığı için! Böyle bir mantık olabilir mi!
Yanlış yanlıştır. Yanlış varsa, siz oy
aldınız, o zaman bu bürokratları gidip savcılığa
söyleyin: Kardeşim ben atadım bu bürokratları, siz
yapıyorsunuz. Halk beni yine seçti, bu yaptığınız
yanlıştır. Yani, böyle bir şey olabilir mi? Yani,
yanlış olan bir şey yanlıştır.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) İktidarın
yanlışı doğrudur!
OKTAY VURAL (Devamla) Yanlışınız varsa ki,
Yanlışlar var, ayıklamaya çalışıyoruz. diyor.
Siz de, toptancı bir yaklaşımla Seçimde halk bunları
onayladı. diyorsunuz. Neyi onayladı ya? AKENERJİyi mi
onayladı? Neyi onayladı? KARTETe, Iraka enerjiyi
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Citibank
OKTAY VURAL (Devamla) - Neyi onayladı ya! Bunları halka
onaylatmak için kullanmak oyu, doğru değil. Pirincin
taşlarını ayıklamak lazım. Millete haksızlık
yapmayın! Millet, yanlış olan şeyleri dahi onayladı
demek
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Millet yolsuz demektir.
OKTAY VURAL (Devamla) Yani, bu kadar olmaz!
Millet bunları görüyor ve bunlardan dolayı
sıkıntısı var, derdi var. Ha, sizi başka yönlerden
beğenmiş olabilir, onun için oy vermiş olabilir, ama
yanlışları onaylıyor diyorsanız, bu kadar, milleti dışlayan
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale)
Aşağılayan
OKTAY VURAL (Devamla) -
bu kadar, milleti kendi amaçları
için, her türlü amacı için kullanmayı mübah gören bir
yaklaşım tarzını milletimiz kabul etmez Hop der orada ya!
Yani, Kayseri civarı, elektriğin yüzde 10 Enerji Fonunun yüzde 1e
indirilmesini halk onayladı mı? 20 trilyonun geçmesini
Haberi var
mı?
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Yok, gizli çünkü.
OKTAY VURAL (Devamla) Siz kalkıp derseniz ki
Onayladı, ben oy aldım. Kimin parasını nereden nereye
geçiriyorsunuz? Böyle bir şey olabilir mi? Oy aldık,
yaptığımız her şey doğrudur.
Yanlışlarınızı millete onaylattırmayın.
Milleti de yanlışlarınız için araç olarak
kullandırmayın. Milletimizi, açıkçası kendi menfaatleri
doğrultusundaki amaçlar için oy verdiğini dikkate alın. Yoksa,
burada muhalefetin ifade ettiği ihalelerle ilgili ya da endişelerle
ilgili her türlü hususu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Vural.
OKTAY VURAL (Devamla) Bir dakika verdiniz mi?
BAŞKAN Vermedim. Konuşacak mısınız?
Bir dakika veriyorum size, peki.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Ama, siz de
muhalefetsiniz canım, size verilmez bir dakika! Muhalefete bir dakika olur
mu hiç!
OKTAY VURAL (Devamla) Efendim, evet, o bakımdan, bu üslubu
kullanırken her türlü yanlışın arkasına
Bu
yanlışları doğru gösteren oy, işte burada, tablo
belli, elbette, o oyu almazsanız burada 340 tane milletvekili
çıkartmazdınız yani. Dolayısıyla, oy aldınız
ama bu oylar, yanlışlıkları halka onaylatma vesilesi olarak
kullanılmamalı. Muhalefet olarak da inadına, bu
yanlışlıkları dile getirmeye devam edeceğiz. Bizim
görevimiz, aynı zamanda, Hükûmeti yanlışlardan döndürme
görevidir, çünkü başka Hükûmet de yok
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Millet bizi onun için
gönderdi.
OKTAY VURAL (Devamla) Bedelini biz ödüyoruz. Bedelini
milletimizin ödediği
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
konuşmacı, Grup Başkan Vekili. Grup adına
konuşmasını alır, konuşur. Önergeyle hiç alakası
olmayan şeylerden, Sayın Grup Başkan Vekili bahsediyor.
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Niye müdahale ediyorsunuz
Sayın Grup Başkan Vekili?
BAŞKAN Konuşmacı, Sayın Bakan yani bunu da
Bakana söylemenin
Kendisinin düşünmesi lazım artık, yani ben ne
diyeyim.
Yani, maalesef, Mecliste, bu, âdet hâline gelmiş, maalesef
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) AKP âdet hâline getirdi,
çanak tutuyor.
BAŞKAN Aslında, hiç kimseye müsamaha etmemek
lazım
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Ama, ediyorsunuz. AKP
yapınca mübah, MHP yapınca günah!
BAŞKAN Yani, ben, bundan sonra, kürsüde olduğum
sürece, gündem dışına kim çıkarsa sözünü keseceğim
onun, bunu belirtmek istiyorum. Benim prensibim bu, bundan sonra, hiç kimseyi
gündem dışı konuşturmayacağım, yani söz
aldığı konunun dışına
çıkartmayacağım.
Teşekkür ederim.
OKTAY VURAL (Devamla) Sayın Başkan, tabii, siz, bir
hatibin sözünü keserek onun süresinden faydalanmak da usulümüzün içerisinde
yoktur.
BAŞKAN Ben, zaten, fazladan verdim size.
Teşekkür ederim, başka zaman konuşursunuz, buyurun.
OKTAY VURAL (Devamla) Evet, teşekkür ederim. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Komisyonun ve Hükûmetin katılmadığı
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
8.5.2007 tarihli ve 5654 Sayılı Nükleer Güç
Santrallerinin Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji
Satışına İlişkin Kanun Tasarısının 3.
Maddesinin (3). fıkrasındaki şirketin seçimi ibaresinin madde
metninden çıkarılmasını arz ederim.
Muharrem
Varlı (Adana) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY
(Kütahya) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Söz mü istiyorsunuz?
ŞENOL BAL (İzmir) Evet.
BAŞKAN Buyurun Sayın Milletvekilim. (MHP sıralarından
alkışlar)
ŞENOL BAL (İzmir) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; biliyorsunuz, son dönemde dünyada uluslararası güvenlik
ve millî güvenlik konuları hızla değişmektedir. Ülkemizin,
stratejik değişimlerin en fazla yaşandığı bölgede
olması ve birçok konuda olduğu gibi enerji alanında da
dışa bağımlılığının arzu edilmeyen
oranda olması, ülkemizi güvenlik açısından tehdit etmektedir.
Evet, Türkiye, nükleer enerji ve teknoloji konusunda çok geç
kalmıştır, değerli konuşmacılar bunu ifade
ettiler. Bu konuda gerçekten kararlı mıyız? Bir devlet ciddiyeti
ve politikası olarak yürütülmesi gereken bu sürecin, millet ve devletimiz
açısından yaşamsal bir öneme sahip olduğunun bilincinde
olmalıyız hepimiz. Takdir edersiniz ki, sürdürülebilir kalkınma,
sosyal, ekonomik ve çevresel boyutlarıyla değerlendirildiğinde,
nükleer enerji ve teknoloji, sürdürülebilir kalkınmanın birçok
gereğini sağlar.
Evet, biz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak nükleer enerjiye ve
teknolojiye kesinlikle evet diyoruz, ama önümüze gelen ve sadece nükleer
santralleri içeren ve çok eksiği olan -konuşmacılar
tarafından da belirtildiği gibi- her ne kadar, derme çatma demeyelim ama
ısmarlama bir görüntü veren kanun tasarısını da
eleştirmek, eksiklerini ortaya koymak, öneriler getirmek de görevimizdir
diye bakıyoruz. Sadece, parti taassubuyla hareket edilerek bu Meclis
çatısı altında, başlığı bile okunmadan,
maddeleri değerlendirilmeden geçirilen veya geçirilmeye
çalışılan çok kanun tasarısı olduğunu da
görüyoruz.
Günümüzde, Avrupa Birliği, ABD ve çok uluslu şirket
baskılarının arttığı bir dönemde,
bankalarımızın yüzde 45inin, borsamızın yüzde
76sının yabancıların elinde olduğu, sıcak
paranın ekonomimizi yönettiği, doğal
kaynaklarımızın, maden yataklarımızın pıtrak
gibi çoğalan yabancı yatırımcılara babalar gibi
satıldığı bir ortamda her şeyi
sorgulamamızın doğal olduğunu takdir etmelisiniz.
Sayın iktidar milletvekilleri, buradan sizlere bilhassa
seslenmek istiyorum: Sizler, bu kanun tasarılarını bizlerden çok
daha fazla irdelemelisiniz. Çünkü, büyük bir vebal altındasınız.
Elinizi vicdanınıza koymak zorundasınız. Milletimizin
geleceğini ilgilendiren her konuda parti mensubiyeti taassubuyla
yanlışlara da iştirak etmemelisiniz. Verilen önergelere,
önerilere de kulak vermelisiniz.
Bu Kanunla ilgili Sayın Bakan dün Bu bir ihale değil,
bir yarışma; herkes de sırada deyip bu konuyu cazip hâle
getirmeye çalıştıklarını ifade ettiler minval üzerine.
Tabii ki, Sayın Bakanım, bu bir yarışma değil, ama bu
bir spor yarışması da değil, müzik yarışması
da değil, bir resim yarışması da değil; milletin geleceğini
ilgilendiren bir konu.
Evet, bu Yasanın üçüncü fıkrasında teknik bilgi
yok. Bu konuşuldu daha önce de. Şeffaflıktan uzak olması,
şaibelere açık olması bu konunun şaibesini daha da
artırmaktadır. Yine, mesela, bu üçüncü fıkrada farklı
reaktör tiplerine göre atıkların yönetimi konusu hiç geçmemektedir.
Yine, işte, bizim önergemize konu olan şirket seçimi konusu acaba
bir şuuraltı mı diye de düşündüm. Çünkü,
Başbakanımız, yerinin Sinopta olacağını ifade
etmişlerdi zaten. Şirketlerin hangi şirketler olduğu basına
zaten intikal etti. Sonra, bu Kanun, yasa tasarısına göre şirket
seçimi bir süreç. TAEKle başlayıp yasa tasarısı, yasa ve
yönetmelik, arkasından TETAŞın araştırmaları
var. Burada şirket seçimi yerine nükleer güç santralleri için
yarışmaya katılacak şirketlerde aranan şartlar demek
yeterli veya şirket seçimi ifadesini çıkarmak da zannediyorum uygun
gelecektir.
Ben, önergeye oylarınızı bekliyorum.
Saygılarımla. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bal.
Komisyonun ve Hükûmetin katılmadığı önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Böylece 3üncü madde kabul edilmiştir.
4üncü maddeyi okutuyorum:
Uygulama esasları
MADDE 4- (1) Bu Kanun kapsamında üretilen elektrik
enerjisinin satışında aşağıda yer alan esaslar
uygulanır:
a) Seçilen şirketin sözleşme gereği üreteceği
enerji, şirketle TETAŞ arasında imzalanacak sözleşme
çerçevesinde TETAŞ tarafından satın alınır. Bu enerji
santralın devreye girmesinden itibaren her yıl, faaliyette bulunan
perakende ve toptan satış lisansı sahibi tüzel kişilere
yapılacak ikili anlaşmalar çerçevesinde satılır. Perakende
ve toptan satış lisansına sahip tüzel kişilerin
alacakları enerji miktarı, bu tüzel kişilerin bir önceki
yılki Türkiye toplam enerji tüketimindeki payları oranında her
yıl belirlenir. Bu Kanun kapsamında toptan ve perakende
satış lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından ikili
anlaşmalarla üstlenilecek elektrik enerjisi alımına ilişkin
hükümler lisanslarına dercedilir.
b) TETAŞ tarafından toptan ve perakende satış
şirketlerine yapılacak enerji satışına ilişkin
usul ve esaslar ile tarafların yükümlükleri Bakanlık tarafından
çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.
(2) Ancak TETAŞla sözleşme yapmayı talep etmeyen
şirketler, elektrik piyasası ve nükleer tesislere ilişkin
mevzuata uymak kaydıyla bu Kanunun şirket seçimi ve ikili
anlaşmalara ilişkin 3 üncü maddenin birinci, üçüncü, dördüncü ve
beşinci fıkraları ile 4 üncü maddenin birinci fıkrası
hariç diğer hükümlerine tabi olurlar.
BAŞKAN Madde üzerinde gruplar adına, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Sayın Hüsnü Çöllü.
Buyurun Sayın Çöllü. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA HÜSNÜ ÇÖLLÜ (Antalya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarının 4üncü
maddesi üzerinde CHP Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu maddenin iki temel özelliği
var: Birincisi, düzenlemeyle nükleer santral tarafından üretilecek
elektriğin tamamı TETAŞ tarafından alınacak. Yani,
alım garantisi sağlanıyor bu maddeyle. Bu tasarı ilk
yasalaştığında, bu garanti özelleştirilmesi öngörülen
dağıtım şirketleri üzerinden verilmekteydi. Yeni düzenlemede
ise, nükleer santrali kuracak şirket 21 bölge olarak oluşturulan dağıtım
şirketleriyle tek tek uğraşmak yerine, TETAŞ üzerinden
toplu bir alım garantisine kavuşturulmaktadır. Böylece,
özelleştirilecek olan dağıtım şirketlerinin üzerindeki
risk kamunun üzerinde bırakılırken, nükleer santral kuracak
şirkete TETAŞ üzerinden garanti verilmektedir. Bu tasarıda
TETAŞın alım garantisine yönelik hiçbir fiyat
sınırı da öngörülmemiştir.
Sayın Bakan, siz geçen dönem Yenilenebilir Enerji Kanununda
fiyata ilişkin bir sınırlama getirdiniz mi? Getirdiniz. Bir
önceki yıldaki Türkiye ortalama elektrik toptan satış
fiyatı olarak sınır getirdiniz. Arkadaşlar, kendi yerli ve
temiz kaynaklarımız için fiyat sınırı var, hem de bunu
kanuna yazıyorsunuz, ama, nükleer için sınır yok. Bunu kabul
etmek mümkün değildir. Yani, yenilenebilir enerji kaynaklarından
esirgenen destek, nükleer santral için ucu açık bir şekilde
verilebiliyor. Yenilenebilirde alım garantisi on yıl, nükleerde on
beş yıl. Bu nasıl bir yaklaşım? Bu durum, amacın
enerji ihtiyacının karşılanması
olmadığının da bence açık bir göstergesidir.
Bizim bu alım garantileri nedeniyle neler
yaşadığımızı hepimiz biliyoruz. Bir dönemde yine
Karanlıkta kalacağız. Enerji krizi kapıda. söylemleriyle
alım garantili doğal gaz anlaşmaları ve yine alım
garantili doğal gaz santrallerinin nasıl yaygınlaştığını
hepimiz biliyoruz. Siz bu anlaşmaları yapanları Yüce Divana
göndermiştiniz. Bu anlayışta devam ederseniz siz nereye
gidersiniz, bilemiyorum.
Şimdi, arkadaşlar, bu alım garantisi
bağlantılı olarak size bir kavramdan da bahsetmek istiyorum: Elektrikte
lüks üretim. Bu, elektrikte lüks üretim nedir biliyor musunuz? İşte,
bu da AKPnin enerji politikasıdır. Şu anda elektrik üretiminde
kurulu gücün yüzde 55i kamuda olmasına karşın kamunun
üretimdeki payı yüzde 48 düzeyindedir. Yani, kamu daha ucuza elektrik
üretmek yerine özel sektörün ürettiği, çok büyük bölümü doğal gaz
santrallerinde üretilen alım garantili pahalı elektriği
almaktadır. Yani, alım garantili doğal gaz santralini neredeyse
tam kapasiteyle çalıştırıp kamunun elindeki termik ve
hidroelektrik santrallerini düşük kapasitede
çalıştırıyoruz.
Ben bugün Sayın Bakana sormak istiyorum: Son üç yılda
kamunun santrallerinin kapasitesini ne kadar kullandı? Doğal gaz
santrallerinde bu oran nedir? Şimdi, yine ülkemizin seçkin bilim
adamları diyor ki: Doğal gaz alım kontratı
yapılmış anlaşmalara göre 2010 yılında
Türkiyenin yaklaşık 60 milyar metreküp gaz alımı ve
dolayısıyla gaz fazlalığı gündemdedir. Doğal gaz
fazlalığı gelecekte doğal gazdaki al veya öde
anlaşmalarının getirdiği zorluklardan dolayı elektrik
üretiminde hidroelektrik santrallerinin ve linyitle çalışan elektrik
termik santrallerinin de daha düşük kapasitede
çalışmalarına neden olabilecektir. Yani, elektrikte lüks üretim
gelecekte de devam edecektir.
Bir de, şimdi bu tasarıyla kurulacak alım garantili
nükleer santral de devreye girdiğinde Türkiye, yerli yenilenebilir ucuz
kaynaktan elektrik üretmek yerine, dışa bağımlı,
pahalı ve lüks elektrik üretimini sürdürmeye devam edecektir.
Değerli arkadaşlar, şimdi gelelim bu maddenin ikinci
fıkrasına. Bu maddeye özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum. Bu
maddeyle deniliyor ki: TAEKin belirleyeceği ölçütleri taşıyan
özel şirketler de nükleer santral kurabilsin. Ama ölçütleri öğrenmek
bir türlü mümkün olmadı. Komisyonda ısrarla sorduk, yanıt
verilmedi. TAEK Başkanı: Biz bu ölçütleri belirledik ama
tartışma olmasın diye açıklamıyoruz. diyor.
Bu ölçüt konusu önemli arkadaşlar. Niye
açıklanmıyor ki bu Sayın Bakan? Yani, şirketlerin bu kadar
baskı yaptıklarını siz kendiniz açıklıyorsunuz,
bir yandan da kapalı kapılar ardında ölçütleri
belirlemişsiniz, bunları kamuya açıklamıyorsunuz. Niye
korkuyorsunuz? TAEK açıklasın. Bilim adamları, üniversiteler, bu
ülkenin mühendisleri baksınlar, incelesinler, tartışsınlar.
Bundan niye kaçınılıyor? Yani, bu ölçütlere kimse itiraz
edemeyecek mi? Bir itiraz olursa bunlar değişmeyecek mi? Bir eksik
varsa bunun düzeltilmesi için neden ortam hazırlanmıyor? Yani, bu
maddeyle deniliyor ki, TAEKin ölçülerine uymak koşuluyla, teşvik
istemeden, alım garantisi istemeden özel sektör de nükleer santral
kurabilsin.
Peki, bu yönde bir başvuru var mı? Yani, biri
çıkıp da Ya, ben teşvik alım garantisi istemiyorum, bana
nükleer santral kurmak için izin verin, lisans verin. diyen biri var mı?
Var. Sayın Bakan açıkladı, bir başvuru var.
Peki, bu yerli yatırımcının tek
başına bunu yapması mümkün mü? Sayın Bakan, Komisyon toplantısında
dedi ki: Biz şirketi kuruyoruz, özel sektör gelir mi gelmez mi
bilmiyorum? Ama, biz, daha flexible olsun diye kuruyoruz. Siz,
kuracağınız şirkete ve ortak olacak özel girişimciye
bir sürü teşvik sağlıyorsunuz; yer tahsisi, irtifak hakkı,
altyapı teşvikleri ve en önemlisi de alım garantisi. Siz de bir
dizi teşvik vererek Özel sektör gelir mi gelmez mi bilmem. diyorsunuz.
Bir yandan da bir iş adamı diyor ki:Ben teşvik istemem, bana
izin verin. Bunu nasıl açıklıyorsunuz?
Madem böyle bir talep var, her şeyi ben kendim
yapacağım, elektriğimi de kendim satacağım, o zaman
kamu niye teşvik veriyor? Niye alım garantisiyle kamu bir riskin
altına giriyor? Biz standartları belirleyelim, serbest piyasa var bu
ülkede. Onun için yıllardır kamu elektrik alanında
yatırım yapmıyor. Bırakalım, özel sektör
yatırımını yapsın, kamu denetlesin. Belki bu alanda
yatırım yapmak isteyen başkaları da vardır. Hatta
ihaleyle satalım bu lisansları, kamu, teşvikli alım
garantisiyle riske gireceğine ihaleden gelir elde etsin.
Ben, Sayın Bakana sormak istiyorum: Biri çıkıp, bu
üç beş milyar dolarlık bir yatırım için bu riski göze
alıyor. Buna ilişkin bir tahmininiz var mı? Hadi bu
yatırımı yaptılar, elektriği kime satacaklar? Çünkü,
kamu da yapacak. Kömürü, yenilenebilir enerjiyi teşvik edeceğiz.
diyorsunuz. Bunlar kurulunca elektrik sıkıntısı
kalmayacak. diyorsunuz. Bu özel firma, ürettiği elektriği ne
yapacak, kime satacak?
Sayın Bakana Komisyonda bu soruyu sorduk. Bu özel firma
ürettiği elektriği ihraç edebilir mi, yani başka bir ülkeye
satabilir mi diye? Yabancı bir şirket ile ortaklık kurup
santrali inşa edip, Türkiyede ürettiği elektriği yabancı
ortağı aracılığıyla o ülkede satabilir mi? Yani,
nükleer santralin tüm riskleri bizim topraklarımızda olacak,
radyasyon burada olacak, atıklar bu ülkede kalacak, ama elektriği
hiçbir risk üstlenmeyen başka bir ülke ya da ülkeler kullanacak.
Bunun önünde bir engel var mı Sayın Bakan? Yabancı
yatırım diye ülkeye nükleer santral, hatta santraller mi kurulacak?
Bunun önünde bir engel yok.
Sayın Bakan Komisyonda dedi ki: Bu, o günkü şartlara
bağlı. İhracat izni alırsa, EPDKdan izin alırsa
satabilir. Bu olasılığın önünü kesecek düzenlemeler yok bu
Yasada. Avrupadaki bir şirket Türkiyede nükleer santral kurup
ürettiğini yine Avrupadaki bir ülkeye ya da ülkelere satabilecek ya da
bölgemizdeki başka ülkeler için de bu mümkündür.
Değerli arkadaşlar, şimdi, bu nükleer santralin
gerekçesi nedir? Biz bir projeksiyon yaptık: 2006 yılında 174
milyar kilovat saat tüketmişiz, 2020 yılında 500 milyar kilovata
ihtiyacımız olacak, 350sini kendi olanaklarımızla
karşılarız, 150 milyar kilovat saat açık kalıyor. Bu
rakamları ben değil, Sayın Bakan söylüyor. Komisyonun tutanaklarında
da aynen var.
İstanbul Teknik Üniversitesi Nisan 2007de Türkiyede Enerji
ve Geleceği başlıklı bir rapor hazırlamış.
Ben de bu üniversitenin mezunu bir mühendis olarak gururla söylüyorum bunu: Çok
iyi hazırlanmış bir rapor. Sakın nükleer karşıtı
bir rapor olduğunu falan da düşünmeyin. Öyle değil. Bu raporda
bu talep tahminleri değerlendiriliyor. Deniyor ki: Tahmin 2005 tüketimine
göre 2020de yüzde 139luk bir artışa karşı gelmektedir.
2005-2020 yılları arasında dünyada yüzde 38lik artış,
2005 ve 2030 yılları arasında ise yüzde 62lik artış
öngörülürken Türkiye için 2005-2020 yılları arasında yüzde
139luk bir artış beklenmesi tartışmaya açıktır.
Arkadaşlar, şimdi, onlar 2005 yılında
yapılan bu çalışmadan alıntı yaparak yüzde 139luk
talep artışını yüksek buluyorlar. Ama, arkadaşlar, siz
174ten 500e çıkarıyorsunuz, sizin hesabınıza göre talep
artış oranı yüzde 183 civarında. Bir de deniliyor ki
raporda: Türkiyede yıllık artış 1950-2002 döneminde yüzde
4,8, 1970-2005 döneminde yüzde 4,5 ve 1985-2005 döneminde yüzde 4,4 olarak
gerçekleşti. Sizin bugün talep artış oranınız
yıllık yüzde 8 civarında, yani 2 katı. Raporda deniliyor
ki: Hem yüksek senaryo hem düşük senaryo için yapılan bu
projeksiyonlarda
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Konuşmanızı tamamlar
mısınız Sayın Çöllü.
HÜSNÜ ÇÖLLÜ (Devamla) Bitmek üzere Sayın Başkan.
tüketim tahminlerinin yüksek olduğu
anlaşılmaktadır. Ben de bunu söylüyorum. Sayın Bakan,
ülkenin seçkin bilim adamları diyor ki: Bu tahminler çok yüksek. Siz de
diyorsunuz ki Arkadaşlar iyi hesap yapıyor, onlara teşekkür
ediyorum. Birileri teşekkürü hak ediyor, ama, sanırım, bu siz
değilsiniz Sayın Bakan.
Arkadaşlar, bu yüksek talep tahminleri üzerinden ülkemize
nükleer santral dayatılıyor. Bir yandan da, yukarıda
bahsettiğim gibi, Türkiyenin başka ülkelerin elektrik ihtiyacı
için nükleer çöplük olarak kullanılması söz konusu.
Oy kullanırken bu konuları dikkate almanızı
özellikle diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Çöllü.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına, Antalya Milletvekili
Sayın Tunca Toskay.
Buyurun Sayın Toskay. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA TUNCA TOSKAY (Antalya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Nükleer Güç Santrallarının
Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji Satışına
İlişkin 5654 sayılı Kanunun 4üncü maddesi üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Sözlerime başlamadan evvel Genel Kurula saygılar sunuyorum.
Nükleer santrallerin Türkiyede kurulması süreci
yaklaşık 1950lerin ortalarından başlayan, hemen hemen
yarım asrı tamamlamış bir serüven ve bu serüvende her zaman
olduğu gibi olumlu sonuçlarda da, olumsuz sonuçlarda da toplumlar ve o
işle ilgili olan kişiler ciddi tecrübe birikimini sağlarlar. Ben
de, izin verirseniz, 1960ların sonundan bu tarafa bu konuyla ilgilenen
bir arkadaşınız olarak nükleer santrallerin Türkiyede
kurulmasıyla ilgili bazı düşüncelerimi ve
değerlendirmelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bir kere, bunun tartışmasını artık
Türkiyenin bitirmesi lazım. Nükleer güç santrallerini kuralım
mı kurmayalım mı tartışması artık bugün
gündemden çıkarılması gereken bir konu. Biz, Milliyetçi Hareket
Partisi olarak öteden beri Türkiyede nükleer güç santrallerinin kurulmasının
şart olduğunu, gerekli olduğunu ve yararlı olduğunu
düşünüyoruz.
Tabii, bunu söylerken birkaç noktayı da belirtmek lazım.
Enerji güvenliğinin sağlanması ve enerji arzının
çeşitlendirilmesi bakımından nükleer güç santrallerinin
kurulması ciddi bir fayda sağlayacaktır. Yapılan tahminlere
göre, petrolün 2070lerde, doğal gazın 2090larda hemen hemen
biteceği ifade ediliyor. Tabii ki, bu projeksiyonlar, bugünkü mevcut,
bilinen rezervler üzerine yapılan projeksiyonlar. Bunlar, rezervler
değiştiği zaman bu rakamlar da değişir, ama bunlar,
tükeneceği bilinen kaynaklar. Türkiyenin bu adımı atması,
aynı zamanda Türkiyenin yüksek bir teknolojiye geçişini de
sağlayacaktır. Malzeme, işçilik ve ölçüm olarak en hassas
derecede bir teknolojik düzeye ulaşılacaktır. Nükleer
santrallerin inşasında kullanılan en basit malzeme olan betonda
dahi yüzde 99luk bir saflık gerekmektedir. Bunları tutturmak, ciddi
bir teknolojik birikimi de beraberinde Türkiyeye kaydıracaktır.
Diğer taraftan, Türkiyenin eğitim sisteminde,
yaklaşık yarım asra yaklaşan süreç içinde ciddi bir beyin gücü
yetişmiştir. Ancak, Türkiyede biz nükleer santrallerin
kurulmasında geciktiğimiz için bu beyin gücünün önemli bir
miktarını da biz yetiştirip, istemediğimiz halde, yurt
dışına gitmelerine sebep oluyoruz. Bin megavatlık bir
santral kurulduğunda, değişik düzeylerde olmak kaydıyla,
ama tabii ki yine de yüksek teknolojiyle ilişkili olan 2 bin
civarında insanın çalışacağını
düşünmemiz lazım.
Şimdi, burada izin verirseniz, değerli milletvekilleri,
sizlerle bazı düşüncelerimi paylaşmak istiyorum. Özellikle bir
nükleer enerji santrali ihalesi yapılırken veya bir firma bu
işle görevlendirilirken özellikle dikkat etmemiz gereken noktalar
nelerdir, bunları kendime göre değerlendirmek istiyorum.
Bir tanesi, yerli kaynakları, bugün olmasa bile, gelecekte
yerli kaynaklarımızı kullanabilecek bir teknolojiyi tercih
etmemiz gerekiyor. Nükleer santrallerde, hepinizin bildiği gibi, ana iki
teknoloji var: Bir tanesi ağır su santralleri, bir tanesi hafif su
santralleri. Hafif su santralleri, yakıtın zenginleştirilerek
kullanıldığı santraller. Bunu yapabilen az sayıda ülke
var. Böyle bir teknolojiyi seçtiğiniz zaman, yakıtı bu
ülkelerden almak mecburiyetindesiniz.
İkincisi, ağır su santralleri. Ağır su
santralleri teknolojisini seçtiğiniz zaman, çok az bir
çalışmayla, bizim yerli kaynaklarımızı
değerlendirme imkânımız var. Türkiyede uranyum var, ama en bol
olan şey toryum. Eğer yakıt teknolojisi üzerinde, bu
santrallerde atılan adıma paralel olarak yakıt teknolojisi
üzerinde de ciddi bir programla çalışır isek, seçtiğimiz teknolojiye
göre ileride nükleer santrallerin yakıt açısından dışa
bağımlılığını ortadan kaldırma
şansımız var. Hemen bu başlangıçta olmayabilir, ama
dediğim gibi, yakıt teknolojisinin geliştirilmesi istikametinde
ciddi bir projeyi aynı anda, eş anlı olarak yürürlüğe
sokarsak, söylediğimiz avantajı elde etme şansımız
var.
Şimdi, toplumda nükleer santrallere karşı en önemli
olumsuz yaklaşım, acaba bir radyasyon riski, bir çevre riski olur mu
olmaz mı noktasından kaynaklanıyor. İşte orada,
ihaleyi yaparken, Batı anlamında güvenlik doktrini dediğimiz
kriteri ihalede esaslı şartlardan bir tanesi olarak koymak ve ondan
sonra da denetlemek mecburiyetindeyiz. Hepinizin bildiği, 1950-2000
arasında iki tane büyük, birbirinden farklı sonuçları olan
nükleer santral kazası söz konusu. Bir tanesi, o, zamanındaki,
Sovyetler Birliğindeki Çernobil kazası ve ciddi çevre
sorunlarına ve ciddi bir felakete yol açtı. İkinci kaza, Amerika
Birleşik Devletlerinde, Chicago yakınlarında Three Mile Island
dediğimiz santralde vuku bulan bir kaza ki, o böyle bir çevre felaketine
yol açmadı.
Peki, burada önemli olan nedir? Önemli olan şu: Nükleer
santrallerde soğutucu kaybı dediğimiz bir kaza söz konusu
oluyor. Eğer soğutucu sistem, reaktörü soğutmaktaki
kullandığımız sistemde bir arıza olduğunda,
buradaki yüksek hararet santralin kalbi reaktörü eritiyor, erittiğinde de
radyasyon felaketi ortaya çıkıyor. Şimdi, siz bu güvenlik
tedbirini aldığınız takdirde, Amerika Birleşik
Devletlerinde aynı felaketle karşılaşıldı,
santraldeki görevliler koruma kabuğu dediğimiz kabuğun
kapısını kapattılar, çıktılar ve bir şey
olmadı. Bu koruma kabuğu dediğimiz kabuk 1 metre veya 1,7
metre kalınlığında özel betondan inşa edilmiş,
santralin kendisini ve destek ünitelerini örten bir kabuk. Bunu
kapattığınız zaman bir çevre felaketini önlüyorsunuz.
Ancak, bu söylediğimiz güvenlik sistemleri yerine getirilen bir ihalede,
toplam ihale bedelinin yaklaşık yüzde 40ı da bu güvenliğe
harcanmış oluyor, ama öyle zannediyorum ki bu her şeye
değer, bu riski ve bu maliyeti göze almak gerekir.
Şimdi, bir başka nokta, çok değişik teklifler
gelecek. Bunların sayısı da çok değil tabii, bu santralleri
imal eden düzinelerce güvenilir firma yok.
Burada en önemli noktalardan bir tanesi, teklif veren
firmanın ne derece bize teknoloji aktarımını kabul
ettiği. Burada, azami teknoloji transferini kabul eden firmanın
diğer şartlar da olumlu olduğu takdirde seçilmesi gerekir ki,
sözlerimin başında ifade ettiğim ciddi bir yan sanayi, nükleer
yan sanayi Türkiye'de gelişebilsin ve yetiştirdiğimiz beyinleri
orada istihdam edebilelim.
Tüketilmiş yakıtların, yakıt
elemanlarının nasıl saklanacağı meselesi önemli
meselelerden bir tanesi, toplumda huzursuzluk kaynağı olan
meselelerden bir tanesi de bu.
İki yöntem var: Ya tüketilmiş yakıtları
olduğu gibi saklamak mecburiyetindesiniz veya bu tüketilmiş
yakıtların içinde yararlı olabilecek, değişik
alanlarda kullanılabilecek maddeleri ayrıştırarak tekrar
kullanıma sunarsınız. Türkiye'nin bugünkü şartları, bu
ikinci söylediğimiz alternatifi gerçekleştirmeye imkân vermiyor.
Böyle bir sistem Türkiye bakımından rantabl olacak bir sistem
değil, böyle bir sistemi kuramazsınız, bu ayrı bir maliyet.
Bunu yabancı ülkelerde yapmaya kalksanız, Türkiye'nin
coğrafi konumu da birtakım riskler taşıdığı
için, bunu da yapamıyoruz. O zaman, şartnameye, nükleer santralin
teknolojik ömrü boyunca ortaya çıkan atıkların
tamamının, biraz evvel söylediğimiz güvenlik normlarına
uygun şekilde saklanılmasını sağlayacak tedbirleri ve
tesisi kurma şartını da getirmemiz lazım.
Şimdi, başka bir nokta da, teklif veren firmaları
da çok iyi incelemek lazım tecrübelerini ve aynı zamanda sicillerini.
Ben burada bazı isimler vermek istemiyorum yanlış
anlaşılır diye. Ama, bu firmalar bellidir. Hangi ülkelerde hangi
ihaleyi almışlar? Nasıl bir başarıyla bu ihale
şartlarını yerine getirerek tesisleri kurmuşlar ve
yürürlüğe sokmuşlar? Bunlara iyi bakmamız lazım.
Bir başka nokta, bize teklif edilen nükleer enerji
santralinin en az bir veya iki yerde kurulup, minimum beş yıl
kazasız belasız, kusursuz çalıştığını
bilmek çok önemli. Daha proje hâlinde bir santral de teklif edilebilir. Bunun
bütün bebeklik hastalıkları dediğimiz
hastalıklarının maliyetini, kabul ederseniz, siz çekersiniz.
Böyle bir riske girmek, hele böyle bir konuda hiç doğru değil. Tabii,
mutlaka Sayın Bakanlık ve değerli bürokratları, kilovat
maliyetini -sent olarak- ve finansmanın toplam maliyetini dikkate
alacaklardır.
İki nokta daha söyleyerek sözlerime son vermek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Toskay, lütfen konuşmanızı
tamamlar mısınız.
TUNCA TOSKAY (Devamla) Hayhay.
Bakanlığa, haddim olmayarak bir tavsiyem var. Bu
söylediğimiz yarım asra varan tecrübede üniversite içinde,
bürokraside çok ciddi birikim sağlamış olan kişilerden
şartnamenin hazırlanması ve -şartnamenin- verilen
tekliflerin değerlendirilmesinde en azından danışman olarak
Sayın Bakanlığın yararlanması, tahmin ediyorum ki çok
büyük önem taşıyacak.
Bir başka nokta da şu var: Yeni bir teknoloji devreye
giriyor. Küçük santraller, 165 megavatlık küçük santraller -bunların
maliyetleri azami 200 milyon dolar civarında- önümüzdeki on senede devreye
girecek. Sayın Bakanlığın ve yetkililerinin bu teknolojiyle
ilgilenmeleri, bu teknolojiyi üreten ülkelerle şimdiden ilişkiye
geçmeleri Türkiye açısından yararlı olur diye düşünüyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Toskay.
Şahısları adına ilk söz, Adana Milletvekili
Sayın Tacidar Seyhan Bey aittir.
Buyurun Sayın Seyhan.
TACİDAR SEYHAN (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, değerli arkadaşımın
serbestleşmenin ön planda bulunmasına yönelik söylemleri vardı,
buna bir cevap vermek istiyorum.
Ee, tabii, kamunun bu iktidar döneminde ve bundan önceki Hükûmet
döneminde de kamunun sermaye yapılarının küçültülmesi diye bir
politikası vardı. Bu, bir Hükûmet politikasıdır. Bu, bir
tercihtir. Şuna katılırım: Kamunun her alanda faaliyet
göstermesi diye bir zorunluluk yoktur. Ancak, öyle durumlar vardır ki,
stratejiktir. Özellikle kamu olmazsa olmaz denilebilen hadiseler vardır.
Bazı konularda siz, kamu bulunsun-bulunmasını
tartışmaktan önce, bu olayın stratejik olup
olmadığını konuşmalısınız.
Örneğin, nükleere de geleceğim, ama boru hatlarında çok ciddi,
Türkiye, hakikaten, bir enerji köprüsü olma yolunda gidiyor. Çok ciddi
atılımlar da yapıldı. Bunu inkâr etmiyorum. Çok önemli.
Bundan sonrası yapılır yapılmaz, onu da bir kenara
koyuyorum. İhmaller vardı, onu da bir kenara koyuyorum. Ama, çok
önemli şeyler de yapıldı. Dilerim ki, bu diyalogları
gerçeğe dönüştürülsün. Ama, bu, stratejik bir olaydır.
İşte, burada, kamu olsun mu olmasın mı diye
düşünmeyeceksiniz. Ülkenin hem ulusal menfaatleri ön planda olacak hem
güvenlik açısından, çevre ülkeleriyle ilişkisi
açısından olumlu değerlendirmesi sağlanacak.
Mesela, önümüzdeki ilk şey şudur: Enerji
Bakanlığımızın Mavi Akım, Samsundan Ceyhana
gelen petrolün Hayfa Limanına akıtılması diye bir projesi
var. Burada dikkatli olmak lazım. Ceyhanın o stratejik konumunu
kaybetmemek lazım. Orayı bir enerji havzası hâline
dönüşmekten çıkarmamak lazım. Eğer, siz, onu Hayfaya kadar
uzatırsanız, durum değişiyor.
Bir: Buradaki merkezî varlığınızı
kaybediyorsunuz. Limanınızı pasif duruma sokuyorsunuz.
İki: İsrailin de Kızıldenizde Eilat
Limanına uzanan bir projesi var, bunu da yapıyor. Yani, siz
Süveyş Kanalından Mısırın bütün gelirlerini baypas
edersiniz. Hayfaya indirdiniz mi onlar da Eilat Limanından,
Kızıldenizden bunu çıkarır. ABDnin bu işine gelir,
onun için stratejiktir; bizim için değil. ABD, Batı Amerikayı
diğer taraftan, Basra Körfezinde kendisi için tehdit
oluşturduğunu gördüğü için Kızıldenizden beslemek
istiyor, ama biz ABDnin bölgede İsraili güçlendirme çabasına alet
olmamalıyız. ABDnin Batı Amerikaya petrol
taşıması için Kızıldenizi kullanıp
Mısırla bizim aramızı açmasının önlenmesi
yolunda çalışma yapmalıyız. Bu stratejiktir. Niye kamu
olmasın? Dışişlerini de ilgilendirir, Genelkurmayı da
ilgilendirir.
Ee, nükleer teknolojide de öyle. Bir iki tane daha bu
taşımacılıkla
Samsun-Ceyhanda da aynı
sıkıntı var. Değerli arkadaşlar, yükleme
anlaşması yapılmadan hiçbir boru hattının temeli
atılmadı dünyada. Bir tek Samsun-Ceyhanın atıldı.
Yok, yükleme anlaşması yok. Bu kadar gülünç bir şey olmaz ya.
Dünya bize gülüyor. Hadi, tamam tercihinizi yaptınız,
Burgaz-Dedeağaç tercihini kullandınız, ama bizim önerimiz
Hasırönü-Filyostu. Zonguldakı baypas geçtiniz, bu da bir siyasi
tercihtir, ama oranın yükleme anlaşması yok. Dünyadaki bütün
uzmanlar bu olmadan, bu boru hattının inşasının
tamamlanmasının bir komedi olduğunu söylüyorlar. Bunu da dikkate
almak lazım.
Diğeri, Kerkükten Ceyhana gelen hattımız. Bunun
da baypas edilmesine engel olmamız lazım değerli
arkadaşlar.
Irak-Ürdün-İsrail hattı, yeniden revize ediliyor.
Eğer bu revize edilirse dolaylı gerekçelerle biz Kerkük-Ceyhan
hattındaki petrolümüzü kaybedeceğiz.
İşte, bu nedenle kamunun
yapılandırılması başka şey, kamunun
alacağı stratejik konum başka şey, getirilen kanunlarda
veya kamu desteğinin olmaması gereken serbest piyasa başka şeydir.
Nükleerde de kamunun olması lazım. Sadece denetimi kamudadır.
diyerek bundan nemalanacağımızı söyleyerek stratejik olarak
pozisyon almış olmayız. Ulusal menfaat için yapmanız
gereken, nükleer teknolojide, kamunun, üretim ve denetim safhasında
-eğer bunu yapacaksanız- varlığını
korumaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Konuşmanızı lütfen tamamlar
mısınız Sayın Seyhan.
TACİDAR SEYHAN (Devamla) Tamamlıyorum Sayın
Başkan.
Dünyanın birçok ülkesinde böyledir. Üstelik, yakıt
teknolojisini kendileri üretiyor. Atık teknolojisi kendinde olan ülkeler
dahi kamunun varlığını birçok santralde koruyor. Ee bunu
düşünmediniz, yabancı bir firma getirdi, yaptı -defalarca
söyledim- ondan sonra da elektriği yurt dışına sattı.
Siz hangi teknolojiden yararlanacaksınız? Bu vatandaşa gidip,
sen elektrik üretimini yap, ben de bu santralin yakıt teknolojisine
bakıp bakıp buradan yeni bir üretim teknolojisi üreteceğim mi
diyeceksiniz? Böyle şey olur mu? Yani, bu gülünç. Eğer bunu
yapacaksanız, ar-ge merkezlerinizde, teknoloji geliştirme
merkezlerinizde santralleri bütünleştirmeniz lazım, ikisini birlikte
çalıştırmanız lazım. Bir ithalat, bir know how,
teknolojinin transferi değildir, kullanımıdır. Bunu da
doğru ayırt etmek lazım.
Hepinize teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Seyhan.
Hükûmet adına Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı
Sayın Hilmi Güler.
Buyurun Sayın Güler. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Biriken birkaç konu var. Hem bu maddeyle ilgili olarak hem de daha
evvel söylenen birkaç maddeye cevap vermek istiyorum, çünkü önergeler
sırasında bu mümkün olmuyor.
Birincisi, bu tahminlerle ilgili söylenen rakamlar, elektrik
tahminleriyle ilgili. İlk defa dört yıl önce
yaptığımız tahmin 190 milyar kilovat saatti, 189,5 milyar
kilovat saatle bunu tutturmak üzereyiz. Yani, en isabetli
çalışmaları yaptık. Dolayısıyla, fazlalık
eksiklik söz konusu değil. Yalnız, burada, tabii ki
yatırımların zamana karşı bir yarış içinde
yetişmesi lazım, çünkü Türkiyedeki talep rakamları başka
ülkelerle mukayese edilmeyecek kadar hızlı artıyor. Yani
Avrupada yüzde 1-1,5 gibi yıllık elektrik üretim ve tüketim
oranları bizim ülkede çok daha farklı. Bir kere ortalama olarak 8in
üzerinde oluyor. Bazı bölgelerde de -Antalya gibi yerlerde- yüzde 24-27ye
kadar çıkabiliyor. Geçen dönemde, yazın bu şekilde bir
artışla karşılaştık. Yani rakamlar fevkalade
yüksek. Bu aslında bizi memnun ediyor, bizim de görevimiz buna
yetişmek, buna çare bulmak. Bunun içinde mesela Antalyayı biz ikinci
bir Antalya yaptık, yüzde 109 büyüttük, her şeyiyle,
kablolarıyla, yer altına inişiyle. Yani bunu sadece Antalyada
değil, İzmirinde, İstanbulunda, Mersininde, Adanasında,
Karadenizinde, hepsinde yapıyoruz. Yani bunu ifade etmek istiyorum. Bu
bakımdan bizim hesaplarımızla diğerlerini
karıştırmamak lazım. Üstelik de Avrupa Birliğine
girmek niyetinde olan bir ülkenin o seviyeye gelmesi için de kişi
başına tüketimi en az 3 kat da artırması lazım.
Bu arada -sözümü belki unuturum- Sayın Tunca Toskaya
özellikle teşekkür ediyorum. Fevkalade güzel, derinlikli, tecrübelere
dayanan ve devlet adamlığına da yakışan gayet güzel
bir sunuşta bulundular. Daha evvelden TRTden de hep sevdiğimiz,
oradaki görevinden dolayı takdir ettiğimiz bir kişiydi. Burada
da aynı takdirlerimi kendisine ifade ediyorum ve bilgilerinden de
tecrübelerinden de yararlanacağız, çünkü ifade ettiği
şeyler tamamen mutabık kaldığımız noktalar.
Neticede, biz, hepimiz aynı gemideyiz. Hele nükleer enerji gibi bir
konuda, nükleer santral gibi bir konuda, zaten, burada millî davranmamız,
hepimizin bilgisinden, tecrübesinden yararlanmamız lazım, onun için
teşekkür ediyorum.
Zaten burada da -Oktay Bey de bahsetti- kriterler
aşağı yukarı tamam, fakat daha evvelden de bir önerge
vermişlerdi, o önergede de zaten yayınlanır diyor, yani
yayınlanmaz değil TAEKin hazırladığı kriterler,
ölçütler bir ay içinde yayınlanır. diyor zaten. Yani bunun gizli
kapaklı bir tarafı olamaz. Niye olsun ki böyle bir şey?
Yayınlanır
Zaten nerede yayınlanacak? Ya bu Resmî Gazetede
olur, sitesinde yayınlanır, isterseniz bunu normal gazetelerde
yayınlayabiliriz, TRTde yayınlayabiliriz. Yani bunun yayınlanma
usulü açık. Yayınlanan bir şeyin gizli kapaklı olma durumu
olabilir mi? Yani, ben bazı şeyleri anlamakta şöyle zorluk
çekiyorum: Hep bir şey varmış gibi. Böyle söyleniyor. Bu
yanlış, böyle bir şey olamaz. Mesela dün de aynı şey
oldu, bir arkadaşımız Toryum ve uranyumla ilgili
şüphelerim var. deyince, ben biraz da nazik bir ifade kullanarak telmih
kelimesini kullandım. Yani kasıt demedim, ima demedim, telmihle
demek istediğiniz dedim. Onu ısmarlama soru şeklinde
Bu kelime,
telmih kelimesi nasıl ısmarlama oldu, nasıl,
lafını geri al filan diye böyle bir karıştı
ortalık, bunu da anlamış değilim. Sonradan Sayın
Oktay, hakikaten bir incelik gösterdiler, anlattılar bana durumu. Ben de
bunu tekrar bilmeyenlere, duymamış olanlara ifade ediyorum: Dünkü söylediğim
kelime telmih kelimesiydi. Bu ne tembih kelimesi ne ısmarlama soru
kelimesi. Ben sadece orada imadan da daha hafif bir kelime olan telmihi
kullandım. Dolayısıyla, bunu da açıklamış
olalım. Yani, lafın geri alınmasını filan gerektirecek
herhangi bir şey yok. Üstelik de ben çok ince bir kelime kullandım,
telmih kelimesini kullandım.
Diğer taraftan, burada, elektrik dışarıya
satılır mı satılmaz mı? Fazla olursa
satılır. Yani Fransa, nükleerden yüzde 78 elektriğini üretiyor,
ihtiyacının fazlasını da bütün komşularına
satıyor. Yani fazla olursa
Yani, şimdi siz fazla herhangi bir
şey ürettiğiniz zaman bunu denize dökmüyorsunuz, alıyorsunuz,
satıyorsunuz. Yani eğer varsa böyle bir talep, ki, zaten Türkiye
UCTE dediğimiz Avrupa Elektrik Networküne bağlanmak üzere
çalışmalarını yapıyor. Bunun zaten amacı,
komşundan alacaksın da vereceksin de. Hatta, burada UCTE olunca,
Avrupaya da
İsterseniz, eğer maliyeti kurtarıyorsa İspanyaya
kadar satarsınız alan varsa. Yani bu tamamen ticari bir metadır.
Biz, Yunanistana da verdik, Bulgaristana veriyorduk, kestik onu, şimdi
Iraka, Suriyeye veriyoruz. Yani bu tip şeyin verilemez, edilemez diye
böyle bir şeyi yok. İhtiyaç varsa, bunun için ekonomisi, fizibilitesi
uygunsa yaparsınız.
Bu arada, tabii bunu yaparken de tek başımıza
hareket etmiyoruz. Dışişleri Bakanlığı var,
diğer kuruluşlardan görüş alıyorsunuz, diğer ilgili
kurum ve kuruluşlar var. İcabında Millî Güvenlik Kurulunda bile
bu tip şeyler tartışılabiliyor. Yani, bu tip konuların
böyle karmaşık, anlaşılmaz, müphem bir tarafı yok;
fiyatı belli, alanı belli, satanı belli; fazlan da varsa
satarsın, Fransa nasıl yapıyorsa, diğer ülkeler nasıl
yapıyorsa
Biz daha evvelden Bulgaristandan nasıl alıyorduysak,
kestiysek, tersi de olabilir. İhtiyaçlar bunu ortaya koyar.
Diğer taraftan EÜAŞın termik santrallerinin
kapasite kullanımı oranı. ne? dendi. 2003 yılında
yüzde 35ti, göreve geldiğimizden hemen sonra; 2004te, 2005te bunlar
arttı, 2005te 48,5a çıktı, 2006da yüzde 61e çıktı,
şimdi yüzde 72.
Yalnız, bazen şöyle bir yanlış anlama da
olabiliyor, mesela deniyor ki: Barajlarımızı biz tam kapasite
kullanıyor muyuz? Barajlar ihtiyaca göre kullanılır. Bazen
ünitenin bir tanesini kullanırsınız, bazen ikisini
kullanırsınız, bazen beşini birden kullanırsınız.
Orada, pik saatlere göre ihtiyacınız varsa otomatik olarak o devreye
girer, yoksa zaten baraj bu, tutuyor suyu. Yani, su gibi malın olsun.
Bunu, isterseniz, istediğiniz zaman kullanırsınız. Bunu az
kullanmak, çok kullanmak bir beceriklilik veya beceriksizlik meselesi
değil. Ama, arızalı olur, sen ona bakmazsın, ihtiyacın
olduğu zaman bu üniteleri devreye alamazsan, o zaman tamam, o bir
yetersizliktir. Ama, biz, şu anda ünitelerimizi devreye alabilecek durumdayız.
Geçen yaz yetmiş sekiz yılın en sıcak yazıydı.
Biz, çok şükür -başka
ülkelerde, bilhassa Balkan ülkelerinde bazı yerler çöktü- buna rağmen
gayet iyi yönettik. Antalyada bir iki gün bir sıkışıklık
oldu. O da Oymapınar Barajındaki suyu biraz fazla itinalı
kullanalım diye üzerine titredik. Hâlbuki, onu da biraz fazla
kullansaydık bununla karşılaşmayacaktık. Çok
şükür, bunlarla bir sıkıntımız yok, ama
yatırımların hızlı yetişmesi lazım. Pik
saatlerde bu aşırı büyümenin, hızlı büyümenin,
ekonomik durumdaki gelişmelerin, aynı zamanda da büyüme
sancısı gibi kabul edilecek bir tarafıdır. Buna da çare
bulmak bizim meselemiz.
Diğer tarafta, hep Çernobil, işte Karadeniz
Bölgesindeki kanserlerden filan bahsediliyor. Sağlık
Bakanlığının üniversitelerle ve TAEKin
yaptığı araştırmada, 19.500 aile tarandı -70 bin
kişi yaklaşık- ve Karadeniz Bölgesinin kanser
artışı ile bu olaylar arasında herhangi bir bilimsel veri
yok elimizde, yani bunu destekleyen bir veri yok. Ben de Karadenizliyim. Ben de
psikolojik olarak etkilendim. Fındık vaktiydi, fındıklar
toplanmıştı. O Çernobilin olduğunda radyasyon filan
sorunları konuşuldu edildi, çaylar içildi içilmedi, hepimiz bundan
psikolojik etkilendik. Ama Sağlık Bakanlığı ile
üniversiteler, bilimsel usullerle bu çalışmayı yaptı.
Yaptığı çalışmayı söylüyorum. Yani bunlar da
şu kalınlıkta kitaplar. İsteyen varsa onları da temin
edebiliriz sizlere. Bakın, inceleyin. Yani burada
inanmadığımız veya güvenmediğimiz bir nokta varsa
yeniden bir daha araştırırız. Yani neticede aynı
ülkedeyiz. Yani burada bizim de çocuğumuz, akrabalarımız hep
beraber bu ülkedeyiz. Yani bunu, biz, bir şeyi kaçırıyor ediyor
filan durumunda değiliz.
Ayrıca şunu da ifade edeyim: Bu, bir ihale filan
değil, bir ayarlanma değil. Bir ısmarlama kanun filan
diyorlar; bu üzüyor bizi. Yani, en azından teknik
arkadaşlarımı üzüyor, bürokrat arkadaşlarımızı
üzüyor. Yani böyle bir ısmarlama, derme çatma, bilhassa
Derme
çatmayı diyebilirsiniz belki. O bile denmez, çünkü o da komisyonda
tartışıldı bir sürü, sizlerin de üyelerinizin
katıldığı, milletvekillerin güzel katkıları oldu.
Ama ısmarlama lafını kesinlikle reddediyorum. Hele, bu,
Sayın Başbakanımıza yahut birtakım işte
şirketlere filan, böyle ima da değil, açık açık
söylüyorsunuz. Bu çok çirkin. Böyle bir şeyi reddediyorum, böyle bir
şey söz konusu olamaz. Böyle bir şeye tenezzül etme de mümkün
değil. Ayrıca bir ihale yok ortada. Buraya girecekler, bilek güreşiyle
fiyatlarını ortaya koyacaklar. Burada, biz,
başkalarının uygulamadığı bir sistemi
uyguluyoruz. Yani ihale edip de bir müteahhidi zengin etme meselesi değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bakan, lütfen konuşmanızı
tamamlar mısınız.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Devamla) Adam, fiyatını verecek, ona göre
ödemelerini ortaya koyacak, maliyetini ortaya koyacak, uygunsa biz bunu
seçeceğiz. Ortada bir alışveriş olayı yok.
İhtiyacımıza göre bunlar ortaya çıkacak. 5 bin megavat
Kim
uygun verirse sıralamaya koyacağız, 5 bini aşıyorsa da
üstünü çizeceğiz.
Diğer şeyde de bu kriter, ölçütler konusu. Elektrik
çıkış gücü var, reaktör tipi var, santral ömrü var, teknolojik
sınanmışlık var, yakıt teknolojisi var, işletme
deneyimi var, yerli katkı var Sayın Tunca Toskayın da
bahsettiği gibi- nükleer güvenlik var ki bunun temeli bunlar zaten.
Lisanslama gibi
Bunların hepsi ölçütler. Bu ölçütlerde
sınıfı geçenleri biz değerlendirmeye alacağız. Bu
da yayınlanacak. Herkesin gözü önünde olan
Yani, böyle bir şey,
aslında takdir edilmesi gereken bir şey. Yani, biz böyle ihale
şartnamesini birine verelim, o gelsin, bunu yapsın. Böyle bir
şeye bizleri lütfen karıştırmayın. Yani, bunu,
bilhassa üstünü çizerek söylüyorum. Ayrıca da bütün tanıtımla
ilgili çalışmaları TAEK size sağlayabilir.
Samsun-Ceyhan konusunun aşağı doğru
indirilmesi sadece petrol, doğal gaz değil
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Devamla) -
içinde elektrik var, su var, bölgenin
istikrarı için önemli.
Saygılar sunarım. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bakan.
Başka madde üzerinde de açıklama yaparsınız.
Sağ olun.
Şahsı adına ikinci söz, Siirt Milletvekili
Sayın Afif Demirkırana aittir.
Buyurun Sayın Demirkıran. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
AFİF DEMİRKIRAN (Siirt) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; biz burada önemli bir
Yasayı görüşüyoruz. Geçen dönem de görüşmüştük, Sayın
Cumhurbaşkanından geri geldi, şimdi biraz daha
iyileştirmeler yapılarak tekrar görüşüyoruz.
Sayın Bakanın da biraz önce söylediği gibi,
gerçekten Sayın Tunca Toskayın buradaki üslubu
Bütün
milletvekillerinin üslubunu saygıyla karşılıyoruz, ama
Sayın Toskayın yapıcı, yönlendirici üslubu için ben de
teşekkürlerimi ifade etmek istiyorum.
Biz, bu teknik yasaları bu şekilde görüşmemiz
gerekir diye düşünüyoruz. Çünkü, nükleer enerji Türkiyede bir ihtiyaçtan
öte, kanaatimce, bir zorunluluktur. Arkadaşlarımız dünden beri
ifade ediyorlar. Türkiye 2020 yılına geldiği zaman bütün yerli
kaynaklarını -şu anda tespit edilmiş olan kapasitelerden,
potansiyelden bahsediyorum- elektriğe dönüştürdüğü zaman yetiyor
mu? Yetmiyor. Dışarıdan doğal gaz getirip yeni doğal
gaz santralleri kurmamız gerekir. Ama, petrol fiyatının nerelere
çıktığını hep beraber görüyoruz. Doğal gaz
fiyatları da ona göre artıyor.
İthal kömüre dayalı santral kurabiliriz. Ama, petrol
fiyatlarının artışı gibi ithal kömür fiyatları da
çok fazlasıyla artıyor. O zaman en ucuz enerji olan ve gerçekten
teknolojik olarak ülkemizin ihtiyacı olan nükleere mutlaka
ihtiyacımız vardır. Bakın, deniyor ki: Efendim, bu
artış fazla bulunuyor bazı bilim adamları tarafından.
Değerli arkadaşlar, 2020 yılına
geldiğimiz zaman sadece Türkiye 500 milyar kilovat saat elektrik tüketecek
yüzde 8lik artışa göre ve o zaman kişi başına tüketim
5.000 - 5.500 kilovat saat olacak yılda. Peki, OECD ülkelerinin bugünkü
tüketimi nedir diye baktığımızda, 7.500 8.000 kilovat
saat yılda.
Değerli arkadaşlar, yani 2020 yılında, Türk
insanının bugün gelişmiş olan ülkelerin
insanlarının refah seviyesine çıkması gerekmez mi? Bunu
niçin esirgeyelim insanlarımızdan? Onun için biz diyoruz ki: Evet,
geçmişte kriz dönemleri, birkaç tane, bir iki kriz dönemi hariç Türkiyede
elektrik tüketimi yüzde 8in üzerinde olmuştur, istatistiklerle bu
sabittir. Dolayısıyla, yüzde 8e göre yaptığımız
dengede 500 milyar kilovat saate ihtiyaç vardır 2020 yılına
geldiğimiz takdirde.
Şimdi, onun için, nükleer enerji gereklidir diyoruz ve
Milliyetçi Hareket Partisi biraz önce Biz nükleer enerjiyi istiyoruz. dedi,
Cumhuriyet Halk Partisinin Değerli Sözcüsü biraz önce Biz de nükleere
karşı değiliz. dedi. Ama değerli
arkadaşlarımız, nükleer teknoloji dediğimiz zaman Türkiye 1956
yılından beri nükleere aşinadır. Atom Enerjisi Kurumumuz
Uluslararası Atom Enerjisi Kurumundan bir sene önce kurulmuştur. Bin
megavatlık Çekmecedeki santralimiz yıllardır faaliyet
göstermektedir. Biraz önce arkadaşlarımız ifade etti, Türkiyede
nükleer santral ve teknolojiye geçilmediği için yurt dışına
dünya kadar beyin göçü oldu. O zaman, ne zaman biz bu teknolojiye sahip
olacağız? Hep laf mı üreteceğiz, hiç mi iş
üretmeyeceğiz? Değerli arkadaşlarımız üçüncü
yapmış olduğumuz ihale iptal edildiğinde iktidardaydılar.
İhaleyi iptal ettiklerinde eğer gerçekten teknolojik olarak bir
eksiğimiz, bir mevzuat gerekiyor idiyse niçin mevzuat
çıkarmadılar?
Değerli arkadaşlar, bu madde, üzerinde
konuştuğumuz bu 4üncü madde, enerji satın alınmasıyla
ilgili bir madde. Esasen, açık ve net söyleyeyim, kendi inancımı
-şahsım adına söz almış bulunuyorum- söyleyeyim:
Eğer bugün 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu
olmamış olsaydı belki bu Kanuna kesinlikle ihtiyaç
olmazdı. Zaten yönetmeliklerle, nükleerle ilgili diğer mevzuatla olay
yürüyecekti. Nasıl bunu söylersin? derseniz, 1970lerde Türkiye nükleer
santral kurmak için ihale açtı, 80e geldiğimiz zaman, o günkü
şartlarda iptal edilmek mecburiyetinde kalındı. 1980lerden
sonra tekrar ihale açıldı. O zamanki Sayın Cumhurbaşkanı
yap-işlet-devrete göre yapılsın diye talimat verdikten sonra,
şirketler uzun vadeli kredi temin edemedikleri için o günkü şartlarda
devam edemediler, ihale yine iptal oldu. 90ların sonlarına doğru
tekrar yapılan ihale, daha sonra 2000lerin başında, o günkü
koalisyon hükûmetleri tarafından iptal edildi kendilerine göre
gerekçelerle. Gerekçenin ne olduğunu tam olarak bilmiyorum. Yani,
şunu söylemek istiyorum: 1956dan bu yana nükleer teknolojiyle biz iç
içeyiz. 1970lerden beri 37 senedir bu santralleri Türkiyede kurmak için ciddi
bir çaba içindeyiz.
Gelin değerli arkadaşlar, daha fazla Türkiyenin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Demirkıran,
konuşmanızı tamamlar mısınız lütfen.
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) Peki efendim.
Değerli arkadaşlar, gelin daha fazla Türk
insanını sıkıntıda bırakmayalım. Bakın,
Türk insanı ne istiyor biliyor musunuz? Biraz önce konuşuldu:
Halkımız şunu istiyor, bunu istiyor. Halkımız sürekli
enerji istiyor, halkımız kaliteli enerji istiyor, halkımız
ucuz enerji istiyor ve halkımız temiz enerji istiyor. İşte,
nükleer santral, bütün bunları karşılayabilecek bir
kaynaktır. Bu kaynağı, gelin, hep beraber bu Kanunu bir an
önce
Gece yarılarına kalmaya da gerek yok.
Arkadaşlarımızın makul talepleri tabii ki burada dile
getirilecektir, ama engellemiş olmak için lütfen engellemeyelim, bir an
önce bu kanunu çıkaralım, TAEK kolları sıvasın,
bakanlık kolları sıvasın, gerekli yönetmelikler çıkarılsın
ve yola devam edelim. İnancım odur ki 5 bin megavat hiçbir
şekilde yetmeyecektir, çünkü dünyada şu anda yüzde 17dir
değerli arkadaşlar. 5 bin megavat dediğimiz zaman, 2020ye
geldiğimiz zaman Türkiyenin kapasitesi 100 bin megavat civarında
olacak, o zaman yüzde 5i civarında olacak. 90 küsur bin megavat olacak
2020ye geldiğimiz zaman ve yüzde 5 civarında olacak kapasite olarak
baktığımız zaman. Dolayısıyla, gelin, bunu bir an
önce çıkaralım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Demirkıran.
Madde üzerinde konuşmalar tamamlanmıştır.
Soru cevap işlemine başlıyoruz.
Buyurun Sayın Ağyüz.
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Özellikle bu TETAŞ üzerinden enerji alımına garanti
verilen maddede, TETAŞ seçici bir kurum ve özel statüde geçici süreli
olarak kurulan bir şirket, Devlet İhale Kanunu ve Sayıştay
denetiminden yoksun. Bununla Danıştay denetiminin de önü kesilmek mi
isteniyor acaba?
Ayrıca da bugüne kadar Sayın Bakan dedi ki: Hep
şüpheci bakıyorsunuz. Şüpheci bakmakta haklayız Sayın
Başkan. Gaziantepte bir söz var: Göz gördüğünden korkar. Elimizde
listeler var. Elektrik üretim lisansı verilen şirketlere
baktığınız zaman da bunların neler olduğunu
açık seçik görüyoruz. Halk bize oy verdi diyorsunuz, doğrudur, halk
size 1,5 milyar dolarlık Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattını bir
şirkete ihalesiz verin diye vermedi, BOTAŞ gibi denetim
altyapısı kuvvetli olan şirket dururken bir özel şirkete
denetimi 27 milyon dolara verin demedi Sayın Bakanım. O nedenle
bunlar bizim gözümüzü korkutuyor ve bu yasa içi boş. Nükleer
santralların
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Ağyüz.
Buyurun Sayın Yunusoğlu.
SÜLEYMAN LATİF YUNUSOĞLU (Trabzon) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın Bakanın cevaplamasını istediğim
birkaç sorum olacak.
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Başkanı olmadan önce
Montgomery Watson Harza Mühendislik ve Müşavirlik Limitet Şirketinin
Türkiye Genel Müdürlüğünü yaptığınız doğru mudur?
Doğruysa, bu Amerikan firması adına çalıştığınızı
neden bugüne kadar saklama ihtiyacı duydunuz? Bu firmadaki varsa hisseniz
ne kadardır? Bu firma hangi konumda çalışmaktadır? Nükleer
ile ilgisi var mıdır veya olacak mıdır? Bu firmanın
sahibi ya da temsilcisi olmanız sebebiyle mi bu göreve talip oldunuz? Bu
firma Türkiyede hangi ihalelere girmiştir? Almışsa hangi
kuruluştan almıştır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Yunusoğlu.
Buyurun Sayın Doğru.
REŞAT DOĞRU (Tokat) Sayın Bakan, bu Kanun
kapsamında üretilen elektrik enerjisinin satışında neden
daha önceki iktidarlar döneminde yapılmış olan yap-işlet ve
yap-işlet-devret modellerindeki gibi esnek alım garantisi
uygulamasına gidilmemektedir. Örneğin, üretilen enerjinin yüzde 85i
oranındaki miktarın alım garantisi kapsamına
alınması, kalan üretimin ise kamunun ihtiyacına göre
alınması neden düşünülmemiştir? Bu konuda bilgi arz ederim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Doğru.
Buyurun Sayın Paksoy.
MEHMET AKİF PAKSOY (Kahramanmaraş) Sayın Bakan,
TAEK çalışma programında belirtilen Araştırma Reaktörü
Tasarım Projesi konusunda faaliyetler hangi birim tarafından
yürütülmekte ve spesifik bu konuyla ilgili kaç kişi çalışmakta
ve vasıfları nedir? Araştırma Reaktörü Tasarım
Projesiyle ilgili yapılan çalışmaların bir programı
var mıdır? Programın hangi aşamasına gelinmiştir?
Bu konuda ilgili mercilere bir ilerleme raporu sunulmuş mudur?
Araştırma Reaktörü Tasarım Projesinin bütçesi ne kadardır?
Ne kadar YTL harcanmıştır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Paksoy.
Buyurun Sayın Taner.
RECEP TANER (Aydın) Sayın Bakan, soruşturma ve
denetimlere izin verdiğinizden bahsediyorsunuz. Onaylanmış 51
no.lu Teftiş Kurulu Raporuyla ilgili soruşturma izni vermediniz.
Gerekçesini öğrenebilir miyim?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Hangi rapor? Ezbere nereden bileyim!
RECEP TANER (Aydın) - 51 no.lu Teftiş Kurulu Raporuyla
ilgili, TAEKle ilgili.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Taner.
Buyurun Sayın Öztürk.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Bakan, demin
sorduğum soruların yanıtını alamadım, tekrar
soruyorum: Mevcut enterkonnekte sistemdeki kayıp ve kaçak oranı
nedir? Sizin Bakanlığınız döneminde kayıp
miktarını azaltmak veya önlemek için yatırım yapılmış
mıdır, yapılmışsa ne kadardır?
İkinci sorum: Gelişmiş ülkelerde nükleer santrallere
alım garantisi veren başka bir ülke var mıdır, varsa hangi
ülkedir, yoksa biz neden alım garantisi vermekteyiz?
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Öztürk.
Soru sorma süresi tamamlanmıştır.
AHMET ERSİN (İzmir) Daha yirmi saniye var Sayın
Başkan.
BAŞKAN Yirmi saniye yok efendim.
AHMET ERSİN (İzmir) Yirmi saniye var daha, birkaç tane
soru sorulabilir.
BAŞKAN - Hayır efendim, saat ayarı burada.
Buyurun Sayın Bakan.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Bir kere, en baştan hemen şeyi
söyleyeyim: Bu, gazetelerde de çıktı. Bize de, böyle, devamlı
TAEKle ilgili bir taraftan fotokopilerle geliyor bazı şeyler. Böyle
bir şey, ortaklık filan söz konusu değil. Külliyen yalan. Böyle
bir şey yok. Yalnız, çok da güvendiğim bir
arkadaşımdır, ben TÜBİTAKtan getirdim TAEK
Başkanını. Kendisine her yönden kefilim. Böyle bir ortaklık
filan da söz konusu değil. Diyenler de bunu en azından ispat
etmezlerse, onlarla da biz ayrıca yargıda da hesaplaşırız.
Böyle bir şey kesinlikle söz konusu değil. Bunu bilin diye
söylüyorum. Yalnız, çok ayağa bastığı için çok
kişi rahatsız. O rahatsızlıkları da biliyorum ben.
Bile bile de orada beraber çalışıyoruz bu
arkadaşımızla. Bunun altını çizerek söyleyeyim.
İkinci olarak, TETAŞ, tıpkı diğer
kurullar gibi denetim açısından bir ayrıcalığı
yok. Bir AŞdir, yüzde 100ü kamuya aittir, diğer KİTlerden
farkı yoktur. Yani, TETAŞın geçici bir kuruluş
olduğuna dair de herhangi bir düzenleme yok, bunu da ifade edeyim.
Ayrıca, kayıp-kaçakla ilgili yüzde 25ten biz yüzde 15e
çektik. Bunun için de
Teknik olarak rakamları da size vereyim: Teknik
kayıp yaklaşık 2,7-3 civarındadır. Türkiye çok
dağlık, engebeli bir yer olduğu için diğer ülkelerle
mukayese etmemek lazım. Hatları da eski, bunların hepsini
yeniliyoruz. Standartları da bunun 2,5-3tür. Yani, şu anda, biz,
iletimde enterkonnekte sistemde gayet başarılıyız. Yani,
bütün zor tabiat şartlarına rağmen gayet başarılı
bir hizmet verilmektedir. Ayrıca, kapasitede de 2002-2007 arasında 60
bin MVAdan 80 bine çıktık. Yani, biz, Türkiyede daha evvelden
yapılanlarla onları katlayarak gidiyoruz. Enerji
kullanımında da cumhuriyet tarihindeki seviyenin yüzde 53üne
beş yılda ulaştık, yüzde 53ünü geçtik. Ayrıca da
Çinden sonra hem doğal gazda hem elektrik tüketim artış
oranında dünya ikincisiyiz. Bunu da bu arkadaşlarımızla
beraber yapıyoruz ve bu çalışmaları da gayet
başarılı bir şekilde arkadaşlarımız
sürdürüyor.
Sayın Tanerin 51 no.lu
Benim bu tip rakamları böyle
aklımda tutacak bir durumum yok. Yani, 51 no.lunun hangisi olduğuna
da bakacağım. Onu da ben size yazılı olarak
cevaplandırırım. Yani bizim her şeyimiz açık. Ama,
böyle 51 no.lu soruşturma filan denildiği zaman, bunu ben
aklımda tutacak kadar da
Başka işlerim var yani, böyle bir
şeyi aklımda tutamam.
Diğer taraftan, bahsettiğiniz alım garantisiyle
ilgili bu şekilde bir model şu anda yaptığım
araştırmalarda yok. Biz bunu özel olarak uyguluyoruz. Ancak,
Amerikada tamamen özel sektör tarafından -biliyorsunuz şirketler
zaten orada kamuya ait değil- bu yatırım yapılıyor.
Finlandiyayla ilgili örneği verdim. Sektör tamamıyla bu
çalışmanın içine girdi. Fransada kamu
ağırlıklıdır ama orada da özelleştirme modelleri
yürüyor. Eski demirperde ülkelerindekiler de hızla özelleşiyor. Zaten
özelleştirmede geri kalan -yani, bilhassa bu elektrikte- ülkelerden bir
tanesi durumundayız, ama onu da başarılı bir şekilde
tamamlayacağız. Buna rağmen, biz kömürde, su, barajlarda
DSİnin bazı barajlarını özel sektöre açtık ve
oralarda da gayet iyi sonuçlar aldık. Şimdi de dağıtım
ve üretim özelleşecek. İletim kamuda kalacak. TETAŞın,
dediğim gibi herhangi bir ayrıcalığı yok.
Bilemiyorum başka sorunuz kaldı mı?
Yap-işlet-devret ve yap-işletlerle ilgili sorunuzu tam alamadım.
Eğer, o noktayı, çıktıktan sonra veya öbür soruda, öbür
soru faslında bana iletirseniz şifahen veya yazılı olarak
cevaplandırırım.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bakan.
Madde üzerinde bir önerge vardır.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan tasarının 4. maddesinin (b)
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Oktay Vural |
Mehmet Şandır |
D. Ali Torlak |
|
|
İzmir |
Mersin |
İstanbul |
|
|
Beytullah Asil |
Ahmet Orhan |
Yılmaz Tankut |
|
|
Eskişehir |
Manisa |
Adana |
|
|
|
Muharrem Varlı |
|
|
|
|
Adana |
|
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY
(Kütahya) - Katılmıyoruz efendim.
b) TETAŞ tarafından toptan ve perakende satış
şirketlerine yapılacak enerji satışına ilişkin
usul ve esaslar ile tarafların yükümlülükleri, EPDKnın uygun
görüşü alınmak suretiyle Bakanlık tarafından
çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY
(Kütahya) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge sahibi
Buyurun Sayın Vural. (MHP sıralarından
alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) Evet, teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Aslında sadece gerekçeyi okutacaktım ama, doğrusu,
Komisyon Başkanının önergeyi okumadan Katılmıyoruz.
demesini çok yadırgadım. Bilemiyorum. (MHP ve CHP
sıralarından gülüşmeler) Hiç olmazsa, milletvekillerine
iradesini belirtirken, milletvekillerinin önergenin ne yönde olduğu
konusunda bilgi edinmesini beklemeniz doğru olurdu.
Şimdi, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu, piyasaya
girecek şirketleri, toptan ve perakende şirketlerin piyasaya
girişini, bu elektriğin satışıyla ilgili usul ve
esasları belirleyen bir kurum. Şimdi, bu kurumun görüşü
alınmadan, siz, bunun satışına ilişkin usul ve
esasları belirliyorsunuz.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY
(Kütahya) Var, var. İçinde var.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) İçinde var zaten.
OKTAY VURAL (Devamla) Nerede, kaçıncı maddede? Enerji
Piyasası Düzenleme Kurulu
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY
(Kütahya) Oku, oku.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Bir önceki önergenizde de vardı,
yayınlanır dendiği hâlde yayınlanmıyor gibi bir
tavır takındınız. Burada da var aynı şey.
OKTAY VURAL (Devamla) Nerede var? Maddeyi söyleyin.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Var, içinde zaten. Var zaten.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY
(Kütahya) Oku, oku.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Böyle bir usul yok.
OKTAY VURAL (Devamla) Efendim, usulü Sayın
Bakanınızla Komisyonunuz belirliyor Sayın Bozdağ. Eğer
çok söz istiyorsanız, AKP Grubu adına gelir, burada konuşursunuz.
Değil mi? Yani, konuşacak şeyleriniz varsa, burada
konuşacaksınız.
Zannederim, Sayın Başkanım var olduğunu ifade
ediyor da, eğer varsa, bu konuda Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun
görüşü alınarak düzenlenmesine ilişkin bir hüküm varsa, bu
durumda önergenin amacı yerine geliyor, çekeriz. Var mı, yok mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Gerek yok. Var içinde.
OKTAY VURAL (Devamla) Ha, gerek yok. Anladım. Demek ki,
vardan sonra, gerek yok a çıktık, yani gerek yoka geldik.
Doğrusu, yani, bu Kanuna nasıl muttali olundu, nasıl
hazırlandı, takdirlerinize bırakıyorum.
Şimdi, nükleer enerjiyle ilgili enerji üretecek şirketin
satın aldığınız enerjinin fiyatıyla ilgili bir
düzenleme yok. Ama bu fiyattan TETAŞ aldığı zaman, toptan
ve perakende, şirketlere satabiliyorsunuz bunu. Bunu
sattığınız zaman, maliyeti o şirketlere yüklüyorsunuz.
Şirketlere yüklediğiniz zaman, bu tarifeyi bozucu özellikte olur.
Dolayısıyla, bu bakımdan, Enerji Piyasası Düzenleme
Kurulunun bu konudaki görüşünün alınması doğrudur. Çünkü,
piyasayı düzenleyen odur. Anlaşılan o ki, bu düzenleyici
kurumların yerine, Bakanlık, kendi istek ve arzularına göre bir
piyasa oluşturmak istiyor. Bu da kamu menfaatine aykırıdır.
Dolayısıyla, bağımsız düzenleyici bir kuruluşun
bu konudaki ihtisasını almalarını biz tavsiye ederiz.
Önergemizin amacı budur.
Eğer gerek yok ise böyle bir şeye, anlaşılan o
ki, Enerji Piyasası Düzenleme Kuruluna da gerek yok
anlaşılıyor.
AFİF DEMİRKIRAN (Siirt) Zaten var.
OKTAY VURAL (Devamla) Ha, varsa ayrı. Ama gerek yok
dendi. Dolayısıyla
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY
(Kütahya) Var efendim, var. 3üncü maddede var o.
OKTAY VURAL (Devamla) Evet, anlıyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Vural.
OKTAY VURAL (Devamla) - Teşekkür ederim, sağ olun. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Bitirdiniz herhâlde.
Komisyonun ve Hûkümetin katılmadığı önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
KAMER GENÇ (Tunceli) Karar yeter sayısı istiyorum. (AK
Parti sıralarından geçti geçti sesleri)
BAŞKAN Kabul etmeyenler
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayılsın.
BAŞKAN Görüyorsunuz, var işte. Allah Allah!..
(Gülüşmeler)
Önerge kabul edilmemiştir.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, maddenin
oylamasından önce, madde metnindeki bazı yazım
hatalarını düzeltmek için Komisyon Başkanının söz
talebi vardır.
Buyurun Sayın Başkan.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY
(Kütahya) Efendim, 4üncü maddenin (a) fıkrasının onuncu
satırında yılki kelimesi yerine yıla ait ibaresi
kullanılacak ve aynı (a) fıkrasının sonunda derç
edilir ifadesi birleşik yazılacak. (b) şıkkının
üçüncü satırında yükümlükleri yerine yükümlülükleri olacak ve
ikinci fıkrasında
KAMER GENÇ (Tunceli) Bent, bent fıkra değil.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY
(Kütahya) İkinci bendin dördüncü satırında 3 üncü maddesinin
olacak ve aynı bendin sondan bir önceki satırında da maddenin
yerine maddesinin olacak. Bu kadar.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Başkan.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, maddenin
oylamasından önce karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN Düzeltmeler not edilmiştir.
Bu düzeltmelerle birlikte maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Maddeyi kabul edenler
KAMER GENÇ (Tunceli) Karar yeter sayısı yok.
BAŞKAN Meclisi çalıştırmamak mı
istiyorsunuz! Kapatalım, tatil edelim gitsin!
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Ne ilgisi var Sayın
Başkan!
BAŞKAN Var işte. Saysınlar. Yoksa
kapatırız ya!
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır, burada kimse yok.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan
OKTAY VURAL (İzmir)- Yani, Var ne demek, kendi
başınıza İç Tüzük mü
BAŞKAN - Bakın, iki kâtip üye de var diyorlar, siz de
buyurun sayın, yoksa elektronik cihazla yoklama yapalım.
OKTAY VURAL (İzmir) Biz de yok diyoruz.
BAŞKAN Kâtip üyeleriniz burada, kâtip üyeler burada.
OKTAY VURAL (İzmir) O zaman oylamaya da gerek yok!
BAŞKAN - Kabul etmeyenler
Maddeyi kabul edenler
Madde kabul
edilmiştir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Kabul etmeyenler demediniz ki.
BAŞKAN - 5inci maddeyi okutuyorum:
Lisans, izin ve yükümlülükler
MADDE 5- (1) Şirket, bu Kanun ve diğer mevzuatın
gerektirdiği her türlü izin, ruhsat ve lisansı almakla yükümlüdür.
(2) Atık yönetimi kapsamında geçici depolama veya nihaî
depolama yerinin belirlenmesine, depolama tesisinin inşasına,
lisanslanmasına, işletilmesine ve işletmeden
çıkarılmasına, geçici depolama yerinde muhafaza edilecek veya
nihaî depolama yerinde bertaraf edilecek kullanılmış yakıt
ya da yüksek radyoaktif seviyeli atıkların taşınmasına
ve işlenmesine, radyoaktif atıkların yönetimini sağlayacak
araştırma, geliştirme faaliyetlerinin yürütülmesine ilişkin
maliyetleri ve nükleer güç santralının söküm işleminden
dolayı oluşacak maliyetleri karşılamak amacıyla,
Bakanlık ve Hazine Müsteşarlığı tarafından
yapılacak düzenleme ile URAH ve İÇH oluşturulur. URAH ve
İÇHye ilişkin işlemler tüm vergilerden müstesnadır. Bu
hesapların oluşturulması, nemalandırılması ve
idaresine ilişkin usul ve esaslar, Bakanlık ve Hazine
Müsteşarlığı tarafından birlikte hazırlanarak
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı ile Hazine Müsteşarlığının
bağlı olduğu Devlet Bakanının onayı ile
yürürlüğe girer. Ödenecek payları zamanında yatırmayanlar
için 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri uygulanır. URAH ve İÇH
adına tahsil edilen gelirler amacı dışında
kullanılamaz.
(3) Şirket, TAEKin yayınlayacağı ölçütler
çerçevesinde yakıt temininden ve işletme döneminin sonunda
santralın devreden çıkarılması ve sökümünden sorumludur.
(4) Şirket, santralın kurulması
aşamasında oluşabilecek herhangi bir zararın tazminine
yönelik yatırım sigortası yaptırmak zorundadır.
Ayrıca santralın faaliyeti süresince oluşacak
atıkların taşınması, depolanması ve/veya bertaraf
edilmesi ile ilgili her türlü finansal maliyetlerin ve santralın
işletme süresinin sonunda işletmeden çıkarma
masraflarının karşılanması için oluşturulacak
hesapların her birine 0,15 cent/kWh (ABD Doları cinsinden) katkı
payı ödemekle yükümlüdür.
(5) Nükleer yakıt, radyoaktif madde veya radyoaktif atık
taşınırken veya santralda bir kaza olması durumunda,
nükleer enerji alanında üçüncü kişilere karşı
sorumluluğa ilişkin olarak Paris Sözleşmesi ve diğer ulusal
ve uluslararası mevzuat hükümleri uygulanır.
(6) Santralı kuran şirket, yıllık gelirinin
yüzde birini araştırma ve geliştirme faaliyetlerine ayırmak
zorundadır.
BAŞKAN Gruplar adına söz isteyen, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Aydın Milletvekili Sayın Özlem
Çerçioğlu.
Buyurun Sayın Çerçioğlu. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÖZLEM ÇERÇİOĞLU (Aydın)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Anayasanın 89 ve
104üncü maddeleri uyarınca Cumhurbaşkanı tarafından bir
kez daha görüşülmek üzere Meclise geri gönderilen, 5654 Sayılı
Nükleer Güç Santrallarının Kurulması ve İşletilmesi
ile Enerji Satışına İlişkin Kanunun 5inci maddesi
üzerine, Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunuyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.
Sayın milletvekilleri, ülkelerin kalkınmasında
enerji oldukça önemli bir yere sahiptir. Maalesef, görüyoruz ki, AKP Hükûmeti
çok ciddi hazırlık yaptığımız dediği bu
kanunda dilde bile düzeltme yapıyorlar. Bırakın çok ciddi bir
hazırlığı derme çatma bile demek maalesef imkânsız.
Bu bilinç içerisinde olan ülkeler, enerji politikalarını,
sürdürülebilir, güvenli, ucuz bir şekilde temin etme yoluna
gitmektedirler. Alternatif enerji yolları gündemlerine
alınırken, kendilerini dışa bağımlı
kılacak enerji türlerinden uzaklaşmaktadırlar. Bugün
yatırımına başlanacak bir nükleer santralin faaliyete
geçmesi, en iyimser tahminle on yılı bulacak ve ham maddede
dışa bağımlılığımız
artacaktır. Oysa rüzgâr, güneş, hidro, hidrolik ve jeotermal enerji
santrallerinin kurulması daha az bir zamanda olacak ve bu kaynaklar yüzde
100 yerli kaynaklarımızdır.
Tüm dünyanın alternatif enerji kaynaklarına
yöneldiği ve nükleer enerji gibi son derece riskli ve pahalı bir
teknolojiye sıcak yaklaşmadığı bu süreçte, nükleer güç
santrallerinin kurulması, dünya gerçekleriyle ne kadar
bağdaşmaktadır?
Sayın milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz Kanun
her ne kadar nükleer teknoloji kanunu olarak sunulmaya
çalışılsa da gerçekte bunun bir nükleer santral kanunu
olduğu açıktır.
Ülkemizde nükleer teknolojinin araştırılması,
geliştirilmesiyle ilgili kanunla ilgili herhangi bir altyapımız
maalesef yoktur. Nükleer santral kurulması temelsiz bir bina yapılması
gibi bir şeydir. TAEKin Kanunu ve çalışmaları içerisinde,
geleceğimizi güvence altına alan bir nükleer teknoloji kanunu
çalışması yapılmadığı hâlde, sanki onu
yapıyormuş gibi nükleer santral kanunu çıkartmaya
çalışmak da kandırmacadan başka bir şey değildir.
Sayın milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz
Kanunun 5inci maddesi, EPDKdan, nükleer enerji üretmek amacıyla lisans
almış şirketlerin nükleer güç santrallerinin faaliyeti süresince
oluşacak atıkların taşınması, depolanması,
bertaraf edilmesiyle ilgili her türlü finansal maliyetlerin ve santrallerin
işletme süresinin sonunda işletmeden çıkarma, sökülmesi ve
taşınmasının çevre kuralları kapsamında kabul
edilebilir duruma getirilmesi masraflarının
karşılanması için oluşturulacak Ulusal Radyoaktif Atık
Hesabıyla İşlemden Çıkarma Hesapları Fonunda, her
biri için 0,15 sent kilovat saat katkı payı belirlenmiştir. Bu
maliyetlerin karşılanması için belirlenen şirket payı
gerçekten çok uzaktadır.
Nükleer santrallerin işletme sonunda işletmeden
çıkarma maliyeti, santrallerin kurulma maliyetinin 8-9 katıdır.
Bu gerçek göz önüne alınarak, nükleer enerji santrallerinden gelir elde
eden şirketlerin, İşletmeden Çıkarma Hesapları Fonuna
katkı payının, santral kurulması maliyeti temel
alınarak, santral işletme süresince üretilebilecek elektrik enerjisi
mutlaka birim kilovat saat başına belirlenmelidir.
Bu işlemler için fon kaynaklarının yetersiz
kalması durumunda fonda oluşmuş kaynakların yüzde 25ine
kadar maliyetler hazine tarafından karşılanır. denilmektedir.
Bu durum, oluşturulacak fonlardan her biri için şirketten
alınacak katkı payının düşük olacağını,
maliyetleri karşılamaktan uzak olacağını dolaylı
bir şekilde kabul etmektedir.
Yapılan değişiklik, 10uncu
Cumhurbaşkanımızın geri gönderme tezkeresinde belirtilen
gerçekleri ortadan maalesef kaldırmamaktadır. Bu masrafların
hazine tarafından karşılanması hiçbir şekilde kabul
edilemez.
Sayın milletvekilleri, nükleer santrallerin
kullanılması, tüm dünya üzerinde, her ne kadar yeni nesil nükleer
reaktörler üzerinde yoğunlaşsa da, hâlâ nükleer atıkların
durumu netleşmemiştir. Nükleer atıkların yok edilmesi, hem
çevreye hem de insan sağlığına olumsuz etkilerinden
korunmak için geniş bir çerçevede ele alınması gerekmektedir.
Nükleer santral atıklarının geçici ve nihai olarak
depolanması, yüksek radyoaktivite barındıran atıkların
taşınması, işlenmesi konularının da daha
detaylı incelenmesi ve ele alınması gerekmektedir.
Aynı zamanda, tıpkı diğer uluslararası
uygulamalarda gerçekleştirildiği gibi ortaya çıkacak nükleer
atıkların düşükten yükseğe doğru bir sıralama
içerisinde analiz edilmesi ve bu analize göre atık kontrol yönetiminin
sağlanması hususu da eksik kalmıştır. Bu hususlar
hayati değer taşıdığından çok büyük önem arz
etmektedir. Dolayısıyla, nükleer atıkların analizi ve
sınıflandırılması ve bu sınıflandırma
sonrasında sonuçlara uygun olarak depolanması veya
taşınması gibi işlemler konusunda nükleer santrallerin
işletmecilerinin sorumlulukları daha detaylı bir şekilde
ele alınması gerekmektedir.
Sayın milletvekilleri, nükleer güç santrallerinin özel bir
şirkete verilmesinin en kritik tehlikelerinden biri de, bu şirket
atıkların durumundan ne kadar ve ne şekilde sorumlu
olacaktır? Dünya örneklerine baktığımızda, özel
şirketlerin atıkları üzerindeki yetkileri ve yükümlülükleri
değişkenlik gösterse de, en önemli nokta, dünya genelinde tesis
sahaları ve atıklar devlete aittir. Atıkların
işlenmesi ve bu çerçevede şirketin elde ettiği kâr da devlete
yansır. Ancak, bugün üzerinde konuştuğumuz Kanunda
şirketin atıklar üzerindeki sorumlulukları
netleşmediği gibi, atık kontrol sistemlerinin kurulması
yönünde de herhangi bir karar alınmamıştır. Kanundaki
hukuki boşluktan dolayı, özel şirketin Türkiyede oluşacak
nükleer atıkların dışındaki nükleer
atıkları, belli kâr karşılığında, kabul etme
ihtimalini nasıl ortadan kaldıracaksınız? Ayrıca,
atıkların işlenmesi sonucunda elde edilen yüksek kârdan kim veya
kimler ne kadar pay alacaktır? Kamu bunun neresindedir?
Diğer önemli bir nokta da, şirket her ne kadar TAEKin
yayımlayacağı ölçütler çerçevesinde yakıt temininden
sorumlu olsa da, bu yakıtın nereden, nasıl
sağlanacağı Türkiye açısından, özellikle bugünün
şartlarında, çok çok önemlidir. Ayrıca, yakıtların
nükleer santrallerin atıkları üzerindeki etkisinden dolayı, bu yakıtın
kontrol ve denetiminin de ayrı ve özel şekilde
gerçekleştirilmesi noktası da eksik kalmıştır.
Yatırım süresi, yatırım maliyeti ve
Türkiyenin nükleer teknolojiye yeterince sahip olmadığı
gerçekleri göz önüne alındığında, AKP Hükûmetinin nükleer
santral kurma konusundaki ısrarını anlamak mümkün değil.
Ülkemizde enerji sıkıntısı vardır,
doğrudur. Ama, çözüm, kesinlikle, ülkemizin ve halkımızın
güvenliğini tehdit eden nükleer enerji santrali değildir. Çözüm,
yerli, yenilenebilir, temiz ve güvenilir enerji kaynaklarıdır.
Bugün Su akacak, Türk bakmayacak. diyorsunuz, Sayın
Bakanın bugünkü demeci gazetelerde. Ama, beş yıldır
sularımız akıyor, AKP Hükûmeti, maalesef, bakmakta.
Bu Yasanın ülkemiz açısından çok büyük ve geri
dönüşü imkânsız zararlar doğuracağını bir kez
daha ifade ederek, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Çerçioğlu.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Çanakkale Milletvekili
Sayın Mustafa Kemal Cengiz, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KEMAL CENGİZ (Çanakkale) Yüce
Meclisin Sayın Başkanı, yüce milletin değerli vekilleri;
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına ve şahsım adına yüce
Meclisinize saygılar sunuyorum.
Bugün görüşülmekte olan 45 sıra sayılı, 5654
sayılı Nükleer Güç Santrallarının Kurulması ve
İşletilmesi ile Enerji Satışına İlişkin
Kanunun 5inci maddesi hakkında söz almış bulunuyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan yasa tasarısı,
Cumhurbaşkanlığınca iade edilmiş on bir madde ve iki
geçici maddeden oluşan dar kapsamlı bir kanundur. Özellikle bu
Kanunun kapsamı, nükleer teknolojinin zeminini yasal bir çerçeveye
oturtmak değil, özellikle nükleer santrallerin kurulması, işletilmesi
ve işletilmeden mütevellit üretilen enerjinin satılmasıyla
ilgili oluşan bir kanun taslağıdır.
Gönül isterdi ki, bugün bizler, gelişmiş ülkelerde
olduğu gibi, nükleer teknolojinin sınırsız
sınırlarında, özellikle insanlık için tıpta ve
insanlığın mutlu geleceği için nükleer teknolojiden
yararlanmayı hedefleyen kanun üzerinde ve bunları düzenleyen mevzuat
üzerinde konuşmayı temenni ederdik.
Bizler teknolojiye karşı değiliz. Ancak, bugün
dünya temiz enerji peşinde koşarken, yenilenebilir enerji
kaynaklarımızın çokluğu ve mevcudiyeti ve dünyanın da
buna yöneldiği son günlerde, nükleer santraller belki en son
konuşulması gereken konu olmalıdır diye düşünüyorum.
Bugün ülkemizde jeotermal kaynaklar açısından
baktığımızda, kendi ilim olan Çanakkaleden örnek
verdiğimizde, özellikle Çanakkale, dünyanın en önemli, Kestanbol ve
Tuzla jeotermal kaynaklarıyla, yirmiye yakın jeotermal kaynakla
birlikte, aynı zamanda Türkiyenin en rantabl rüzgâr enerjisini de o
bölgede görmekteyiz. Bunun yanında, güneş enerjisi ve linyit
yatakları, aynı zamanda hidroelektrik santrali kurulabilecek su
kaynakları da Çanakkalede mevcut iken, Türkiye genelinde de bu temiz
enerjinin oluşabileceği birçok kaynağı da görmekteyiz.
Bugün görüşmekte olduğumuz Kanunun 5inci maddesinin
(2)nci ve (4)üncü fıkralarına özellikle Çevre Komisyonu üyesi
olarak baktığımızda, bu maddelerde dikkat edilmesi gereken
hususlardan biri de nükleer atıkların taşınması,
geçici depolanması, nihai depolanması, bunların geri dönüşümünün
sağlanması, bertaraf edilmesi ve nükleer atıkların bertarafıyla
ilgili maddeler geçmektedir.
Özellikle bugün 3.225 belediyeye baktığımızda,
katı atıklarını yüzde 2 civarında çöp depone
alanı ve geri dönüşüm tesislerini kurmuş olan belediyelerin
Türkiyeye bir de nükleer santrallerin atıklarıyla ilgili ayrı bir
problemi beraberinde getirebilecek bir düzenleme eksikliğini de bu Yasa
içinde görmekteyiz.
Özellikle nükleer tesislerin atıklarının bir yerden
bir yere taşınması, geçici depolanması, nihai
depolanması, iş ve işçi güçleriyle ilgili yasa
tasarısı içinde açıklayıcı olmaması.
Özellikle Çevre Komisyonu üyesi olarak bu Yasanın tali bir
komisyon olarak Çevre Komisyonuna gelmeden, çevrecilik açısından
değerlendirilmeden Meclise gelmesini de bir eksiklik olarak görüyorum.
Özellikle Çevre Komisyonu üyesi arkadaşlarımızın bu Kanun
üzerinde mutlaka farklı görüşleri ve mütalaası olacaktı.
İşte, bu açılardan olaya
baktığımızda, özellikle nükleer santrallerden oluşacak
atıkların tesisleri yapılırken hem geçici hem nihai
depolarında mutlaka ÇED aranmalı ve bunlarla ilgili bir yönetmelikle
bunların mutlaka düzenlenmesi gerekmektedir. Avrupaya
baktığımızda, bu zamana kadar, nükleer atıkların
tamamen ortadan kaldırıldığı, bertaraf edildiği
bir sistem hâlâ ortaya konulamamıştır.
Bu konularla birlikte çok önemli olan nükleer santralin bu kadar
aceleci veya çok hızlı bir şekilde Meclis gündeminden
geçirilmesi yerine, diğer konularda olduğu gibi, insanların
geçmişte, özellikle 6 ve 9 Ağustos 1945 ve Çernobilde
yaşadığı acı hatıraları
hatırladığında, ağzı sütten yanan insanların
yoğurdu nasıl üfleyerek yediği bir konumda Meclisi de
görmekteyim. Gözlemlerim de bu noktada olmaktadır.
Özellikle, insanların bu acılarla birlikte nükleer
kalıntıların, nükleer tehlikenin en büyük tehlikesi de, gelecek
nesillere bırakabileceğimiz kalıtsal tehlikesi olacaktır.
Mutlaka bununla ilgili ciddi bir depolanma, taşınma, katı
atıkların bertaraf edilmesiyle ilgili düzenlemeler gerekmektedir.
Özellikle, şu ana kadar, 5inci maddeye kadar dile
getirilmeyen, nükleer santrallerin çalıştırılmasıyla
ilgili bir konu var, ilk kez buradan benim de ifade edeceğim. Nükleer
santrallerin iki şeye ihtiyacı var. Bir tanesi uranyum, bir tanesi de
su. Yani, bugün, belki uranyumdan daha çok, nükleer güç santrallerinin
bağlı olduğu ana madde su kaynağıdır. Özellikle
bunun bu zamana kadar dile gelmemesi ve küresel ısınmanın
dünyayı etkilediği, Türkiyenin de 2040 yılında bazı
bölgelerde çölleşme, kuraklık ve özellikle de susuzluk ihbarları
ve bilim adamlarının da bu konudaki önerilerini duyduktan sonra,
yarın kuraklık ve küresel ısınmadan dolayı su
kaynaklarımızın veya bazı bilim adamlarının da bu
konuda saniyede 10 ton veya
İşte, Sinopta hesabı yapılan,
köylere, beldelere saniyede 584 litre su ayrılmış ve orada
yapılacak nükleer güç santraline de saniyede 140 litre su
ayrılmıştır. Şimdi, bunları
düşündüğümüzde, küresel ısınmanın ve
kuraklığın özellikle 2040 yılında ülkemizi de ciddi
manada etkileyeceğini düşündüğümüz noktada, acaba yarın
sudan dolayı bu santraller çalışmazsa, susuzluktan dolayı
ve su kaynaklarının tükenmesinden veya kurulduğu noktadaki su
kaynaklarının yetersizliğinden dolayı bu santrallerin
çalışmamasından dolayı bunun zararı veya bunun
masrafı, bunun çalışmamasının bedeli ne
olacaktır? Bunu da hatırlatmak istiyorum. Mutlaka bunlar üzerinde
konuşma, düşünme, mütalaa ve mutlaka da su kaynaklarının
güç santralleriyle ilişkisini çok iyi kurmak, bu gerçekler üzerinde
santralleri reel zemine ve reel mevzuat sistemi üzerine oturtmamız
gerektiğine inanıyorum.
Özellikle Avrupaya baktığımızda, bugün Avrupada
güç santralleri veya nükleer santrallerle ilgili ne gibi işlemler
yapılmaktadır? Özellikle, 24 Temmuzda Fransa, nehir
kıyısında kurulmuş 37 tane nükleer santrale
sularını deşarj ettiği için -sıcak bir suyla
deşarj ediliyor- tabii, ısınmış ve nükleer santralin
soğutma sisteminden geçmiş ısınmış suyun tekrar
nehre salınmasıyla nehirde bir ısınma meydana geliyor ve bu
nehrin veya o bölgenin ırmaklarında veya denizinde bilemiyorum-
tuzlu suda flora ve faunanın yok olmasına sebebiyet veriyor.
İşte, en önemli tehlikelerden bir tanesi budur. Yani, nükleer
santralin soğutma sistemine -bilim adamlarınca- saniyede 10 ton suyun
verilmesi, akabinde bu suyun da nehirlere tekrar dönmesi sonucunda o nehir
suyunun ısındığı ve o nehirde bulunan hem fauna hem
floranın da yok olduğu noktasında bilim adamları görüş
beyan etmiştir.
Bu çerçevede, küresel ısınmayla birlikte özellikle
bazı ülkelerde bununla ilgili tedbirler alınmış ve 24
Temmuzda da Fransa bu santrallere bir ültimatom vermiş ve özellikle de,
bazı santrallerde yavaşlatılma, bazılarında da
durdurulmasına gidilmiştir. Özellikle örnek verirsek,
Avusturyanın tek reaktörü olan Zwentendorfda 1978de ve Amerikadaki
daha açılmadan kapatılmış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Cengiz, lütfen konuşmanızı
tamamlar mısınız.
MUSTAFA KEMAL CENGİZ (Devamla) Sovyetler Birliğinde
Çernobil kazasından sonra yapılan hiçbir sistem burada
Birçok ülke
kapatılmasına karar vermiş. İtalyada halk oylamasıyla
reaktörler kapatılmış. Özellikle İspanyada üç reaktör
kapatılmış ve birçok Avrupa ülkesi özellikle küresel
ısınma ve bununla ilgili de tekrar gözden geçirme ve bu enerjiden
uzaklaşma yolunu tercih etmiştir.
Ben sözlerimi bitirirken burada özellikle TAEKe de değinmek
istiyorum. Türkiye Atom Enerjisi Kurumunu iki kez ziyaret etme, tanıma ve
yakinen çalışmalarını görme fırsatı buldum hem
belediye başkanlığımda hem milletvekilliğimde.
Dolayısıyla, özverili çalışan bir ekip de var orada.
Özellikle TAEK mutlaka çağdaş teknolojilerle donatılmalı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Cengiz, sağ
olun.
MUSTAFA KEMAL CENGİZ (Devamla) Özellikle yerli ve
yabancı bilim adamları noktasında sözleşmeli -kadro
karşılığı olmaksızın- yetkisi verilmeli. Ve
mutlaka TAEKin güçlendirilmesi ve desteklenmesi gerektiğine
inanıyorum.
Tüm yüce Meclisimize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, saat 20.00de toplanmak
üzere birleşime ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.59
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.00
BAŞKAN: Başkan Vekili
Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP ÜYELER: Fatma SALMAN
KOTAN (Ağrı), Murat ÖZKAN (Giresun)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 18'inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
45 sıra sayılı Komisyon Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Kanunun 5inci maddesi üzerinde şahısları
adına söz vereceğim.
İlk söz, Malatya Milletvekili Sayın Mevlüt
Aslanoğluna aittir.
Buyurun Sayın Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Başkan, yüce Meclisin çok değerli milletvekilleri; hepinize
saygılar sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, ben burada -nükleer enerji ve
nükleer santrali çok bilmem ama, bilmediğim konuda da konuşmam ama-
biraz sizi geçtiğimiz dönemin ilk bugünlerine götüreceğim. Bir de
1995 yılından sonra Türkiyede bir enerji darboğazı
oluştu. Ondan bugüne kadar neler oldu? Dönüp eskilerden ders alıyor
muyuz? O dönemde Türkiyede bir enerji darboğazı
Biliyorsunuz,
herkes korkutuldu, karanlıkta kaldık kalacağız
Hep
birileri, yurt dışından bazı şirketler,
bazıları işte, siz karanlıkta kalacaksınız
senaryoları yazıldı ve geçtiğimiz dönemde ilk bu Meclis
açıldığında, vay, bu yapılan hidroelektrik santraller,
yap-işlet-devret modeliyle veya doğal gaz santralleri, bu ülkenin
dibine dinamit konulmuş. Bunu yapanlar -hep bize böyle söylendi- çok
yüksek fiyatlarla, yap-işlet-devret modeliyle, çok yüksek fiyatlarla
bunları yaptırmışlar.
İşte, bir Kebandan veya başka hidroelektrik
santralden elde edilen elektrik bedeli, elektrik maliyeti bu olmasına
rağmen, on beş yıl bu insanlara 1e 10 kat fazla, 15 kat fazla
bedel ödeyeceğiz dediler bu Mecliste ve hep birileri Yüce Divana
gönderildi. Birileri ülkeyi sattığı için ve ülkeye çok büyük
zarar verdiği için hep bir yerlere
Söylediniz, biz de eğer bu ülkeye
kim zarar ettirdiyse gönder kardeşim -biz de söyledik- gönder
kardeşim dedik.
Tabii, bakıyorum şimdi, o süreç
Şimdi, soruyorum
Sayın Bakanım: O barajlar belli, 1,5 milyar dolar, 1,8 milyar dolar,
2 milyar dolara mal olan barajlar var. Maliyeti bu dediler bu barajın, ben
on beş yılda ama yaparım bunu, on beş yıl da
elektriği sana bu fiyata satarım dediler. Yani, o 2 milyar
dolarını alacak şekliyle, hem de faiziyle beraber.
Şimdi yine soruyorum: Eğer, biz, o barajları
-paramız olsa- birilerine on beş yıl yap-işlet-devret
modeliyle değil de paramızla yaptırsaydık, ihale
etseydiniz, bu barajlar üçte 1 fiyatına yapılır mıydı
yapılmaz mıydı?
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Paramız varsa
AYHAN YILMAZ (Ordu) Bu bir soru
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Şimdi,
değerli arkadaşlarım, geçtiğimiz dönemin senaryosu. Ben
dikkatlerinizi çekmek istiyorum.
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Yuvacık
Barajını da aynı şekilde söylüyor musunuz?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Hepsi, hepsi, hepsi,
hangisi varsa, hangisi varsa, hiç
Ve bugün o hidroelektrik santralleri veya doğal gaz
santralleri bu ülkeye kaç paraya mal olmuş? Bu ülke o santrallerden
elektrik alarak kaç para ödüyor? Ülkenin kaç parası gitti? Bunlar hangi
maliyetlerle yapılabilirdi? Ben dikkatinize sunuyorum.
Şimdi, dönüyorum, değerli arkadaşlarım, bu bir
değişiklik, yeni bir şeye gidiyorsunuz. Uyarıyorum sizi.
Burada dikkatinize sunuyorum. Geçen 3üncü maddede bir ay, iki ay, üç ay sonra
Bak Bir ay içinde yayınlanır. İki ay içinde şartname
Bakanlar Kurulu onayıyla yürürlüğe girer. Ondan sonra, bir ay sonra
da teklife açılır... Üç ayda biz bu ihale konusunun
şartnamesini hazırlıyoruz, teklifi açıyoruz ve teklifle
alıyoruz.
Değerli arkadaşlarım, elinizi vicdanınıza
koyun, yarın ve bunları yapacak kurumlar da yüzde 99 hepsi
yabancı- diyecek ki sana: Ben sana kredi veriyorum, bunu yapıyorum
ama
Tabii, burada, bilmiyorum yerli kullanım ne olabilir. Ama, herhâlde
hidroelektrik santrallerinde yerli kullanım en az yüzde 50-60
oranındaydı.
Arkadaşlar, o hidroelektrik santrallerinin hepsi
Dedi ki:
Şu müteahhide vereceksin, şu makineyi alacaksın
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Aslanoğlu, lütfen konuşmanızı
tamamlar mısınız.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Toparlıyorum
Başkanım.
ve şunları kullanacaksın. dedi. Pazarlık
diye bir payın kalmadı, mecbur kıldı. Kendi
firmalarını korudular, kolladılar o kredi veren kurumlar. Belli
bu firmalar.
Ben bir kez hepinizi uyarıyorum. Eğer üç ay içinde bu
ihaleler yapılacaksa, bu firmaların üç ay içinde belli olması
Kimler olacak ve dünün, beş yıl önce konuştuğumuz
şeyleri diliyorum ki en kısa sürede konuşmayız. Türkiye
tekrar çok büyük bedel ödeyen bir ülke olmasın.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Aslanoğlu.
Şahısları adına ikinci sıra, Hasan Ali
Çelik, Sakarya Milletvekili.
Buyurun Sayın Çelik. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; Kanunun bu maddesi, yani 5inci maddesi
işletme, atık yönetimi ve işletmeden çıkarmayla ilgili
hususları düzenlemektedir. Dolayısıyla, bu madde, aynı
zamanda geri gönderilme sebeplerinden de bir tanesidir. Komisyonumuz bu
maddeyle ilgili ciddi anlamda düzenlemeler getirmiş ve bu maddenin
ihtiyaçlar doğrultusunda yeniden düzenlenmesini gerçekleştirmiş
ve huzurlarınıza arz etmiştir.
Bilindiği gibi, radyoaktif atık, nükleer enerji
santrallerinin en önemli ve üzerinde dikkatle durulması gereken
hususlarından bir tanesidir. Dolayısıyla, bu madde üzerinde de,
içeriğine baktığımız zaman, komisyondaki
değişikliklerle maddede son derece olumlu, daha önce belki tereddüt
veya talep edilen birçok konunun ihtiyaca cevap verir hâle geldiğini
görmekteyiz. Tabii, bununla birlikte kullanılmış
yakıtların bu Kanun kapsamındadır diye ifade etmek
istiyorum- korunması ve depolanması, hem geçici depolanması hem
de sürekli depolanması, ciddi anlamda bir dikkat gerektirmektedir.
Dünyada, bunun, bugüne kadar tabii 440 civarında santral
işletildiğine göre ve 1950li yıllardan beri bu işlemler
yapıldığına göre, bildiğimiz, çok tehlike arz eden
ortada durum yoktur. Ama, dikkatli ve özenle işin usulüne uygun olarak
yapıldığı zaman bu güven ortaya çıkmaktadır.
Dolayısıyla, hem insan sağlığının
korunması hem çevrenin korunması hem de yaşam güvenliğinin
temini ve sürekliliği daha etkin biçimde ortaya çıkmış
olmaktadır. Nükleer santral işletmeciliğinin işletme
sonrası durumlarını, yani, işletmeden çıkarılmasının
da durumu önemlidir. Dolayısıyla, burada, kanun içerisinde bunlar
işletmeden çıkarma hesabı ve ulusal radyoaktif atık
hesabı adı altında iki ayrı hesap içerisinde kanuna
belirli bir pay oluşturulmuştur, her satılan elektrik üzerinden
kilovat saat başına belli bir pay oluşturularak
konulmuştur. Bu da 0,15 sent ABD doları değerindedir. Tabii,
bizim Türkiye Atom Enerjisi Kurumu bu konuda uzman
kuruluşlarımızdandır. Dolayısıyla, görüşlerin
büyük bölümü oradan da bize intikal eden görüşlerdir. Tahmin ediyoruz ki,
dünyada bu maliyeti karşılayacak esnek ve tahmin ederim ki,
esnekliğin de ötesinde, maksimal düzeyde karşılayabilecek bir
rakam ortaya çıkmaktadır. Ayrıca, bununla yetinilmedi.
İlave olarak, bu madde içerisinde, işletmeci için, nükleer santral
işletmecisi için bir ar-ge faaliyeti de öngörülerek, bunun için yine bir
pay öngörülerek çalışmaların bu doğrultuda, gerek atık
yönetimi gerekse işletme yönetimi gerekse nükleer santrallerin
işletilmesi ve nükleer çalışmalarda işletmenin daha verimli
hâle getirilmesi ve ülkemize katkısının
artırılması için gerekli düzenlemeleri öngörmektedir.
Dolayısıyla, bu düzenlemelerle hem bu kanunun
öngördüğü emniyet ortaya konulmuş hem de gerekçesi bu kanunla
sağlanmış olmaktadır diyor, hepinize teşekkür ediyor,
saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Çelik.
Madde üzerinde konuşmalar tamamlanmıştır.
Soru-cevap işlemine başlıyoruz.
Buyurun Sayın Akkuş, ilk soru sizin.
AKİF AKKUŞ (Mersin) Efendim, ben 3üncü maddede
soracaktım, ancak, geçtiği için vazgeçiyorum.
BAŞKAN Sormuyor musunuz?
AKİF AKKUŞ (Mersin) Hayır.
BAŞKAN Buyurun Sayın Süner
Yok.
Sayın Yalçın
Yoklar herhâlde.
Sayın Gök
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, teşekkür
ederim.
BAŞKAN Gök dedim,
Gök. Siz söz almamışsınız burada Sayın Genç. Söz yok
sizin, Gök var.
KAMER GENÇ (Tunceli) Mikrofondaki kırmızı
ışık yanıyor. Bu söz müdür, değil midir Sayın
Başkan?
BAŞKAN Yok. Gelip beraber bakın işte.
KAMER GENÇ (Tunceli) Herhâlde siz bana söz vermemek için
BAŞKAN Daha isminiz
çıkmadı, belki ileride olabilir. Sıra kalırsa size
vereceğim söz, merak etmeyin.
KAMER GENÇ (Tunceli) Bu makine bu kadar arıza yapamaz.
BAŞKAN Sizin karşınızda her şey
arıza yapar maalesef.
Sayın Kılıçdaroğlu, buyurun.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın Bakana iki sorum olacak.
Birincisi, bu İÇH ve URAH hesaplarında bir
yıllık tahminî birikim ne kadar olacak? Bu konuda
Bakanlığınızın bir çalışması oldu mu?
İkincisi de, geçen gün bu doğal gaz santralleriyle
ilgili olarak Muhakemat Genel Müdürlüğüne bir yazı
yazdığınızı söylemiştiniz. Bu yazı acaba
görüş almak için mi, yoksa, alacağın takibi için hazine
avukatlarının harekete geçmesi için mi? Bu konuda da ek bilgi
sunarsanız sevinirim.
Teşekkür ediyorum efendim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Kılıçdaroğlu.
Sayın Aslanoğlu, buyurun... Yok herhâlde.
Sayın Paksoy.
MEHMET AKİF PAKSOY (Kahramanmaraş) Sayın
Bakanım, beş yıllık iktidar döneminizde, enerji üretimine
yönelik herhangi bir termik santral ihalesi yapılmış
mıdır, temeli atılmış mıdır? Temeli
atılmışsa hangi aşamadadır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Paksoy.
Sayın Coşkunoğlu, buyurun efendim.
OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Aracılığınızla Sayın Bakana
5inci
maddenin üçüncü fıkrasında TAEKin yayınlayacağı
ölçütler çerçevesinde deniyor. Bu ölçütler şirket belirlendikten önce mi
yayınlanacak, sonra mı?
Bir diğer soru: Dördüncü fıkrasında,
hesapların her birine -bu, herhalde URAH ve İÇH hesapları- 100
kilovata 15 sent yatırılacağı ifade ediliyor. Bu neye göre
hesaplanmıştır? Yani, bu 15 sent, Amerikan senti, 100 kilovat
için? 15 rakamının nasıl bulunduğunu sormak istiyorum.
Son olarak da, altıncı fıkrada, yine
yıllık gelirinin yüzde 1ini araştırma ve ar-geye
ayırmak zorunda. Bu ar-geyi kendi belirleyeceği ar-ge şeklinde
mi, yoksa belli bir yönlendirme veya belli bir kılavuz olacak mı? Bu
nasıl denetlenecek?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Coşkunoğlu.
Buyurun Sayın Akcan.
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Aracılığınızla Sayın Bakana teknik
bir soru
Bir güç reaktörü projesinde, reaktörün işletmeye
alınmasına kadar kaç çeşit lisanslama faaliyeti vardır? Bu
faaliyetler için gereksinim duyulan iş gücü potansiyeli nedir? tarzında
bir soru aklıma geldi, onu yöneltmek istiyorum.
Yazılı da olabilir Sayın Bakanım.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Akcan.
Buyurun Sayın Öztürk.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Bakan, Karadeniz
Taşkömürleri İşletmesinde daha önce yapılan planlamada
beş yıllık plan öngörmüştünüz, ancak daha sonra Devlet
Denetleme Kurulunda bunların özelleştirileceği hükmü
vardır. Şimdi, plan değişikliği oldu mu burada? Bu
neden yapıldı?
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Öztürk.
Soru sorma süresi dolmuştur.
Sayın Bakan, buyurun efendim.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Sondan başa doğru gideyim.
Bu taş kömürüyle ilgili olarak herhangi ilave bir şey
yapılmadı, çalışmalarımız devam ediyor.
Yalnız, biz, orada özel sektöre de açtık. Maden Kanununda bir
değişiklik yaptık, özel sektöre de açtık ve
aşağı yukarı rezervlerin yarısını özel
sektöre açıp ihale ettik, yarısı hâlâ Taşkömürü
İşletmesi tarafından yapılıyor. Ayrıca da irili
ufaklı 21 işletme vardı, onları da ihale ettik. Orada, daha
evvelden 100 milyon ton kömür üretilirken, özel sektöre verince 800 milyon tona
çıktı aynı miktar. Ayrıca da dört saha da, büyük sahalar da
ihale edildi.
Onun dışında, aldığımız
elemanlarla da üretimde artış meydana geldi. Ama, o
bahsettiğiniz planlama, nereden aldığınızı
bilmiyorum, ama, böyle yeni bir çalışma yok.
Kaç çeşit? Sayın Akcanın sorusu. Üç çeşit
lisanslama olacak. Bir tanesi yerle ilgili, ikincisi inşaatla, üçüncüsü de
işletmeyle ilgili lisanslama olacak. Onun dışında da
işin nükleer yönünü, TAEKin yerine kurulacak, yani yeni yapılanmayla
oluşacak kurum nükleeri denetleyecek. EPDK düzenleyecek. EPDK da elektrik
alımı vesaire, o konuyla ilgili, enerjiyle ilgili kısmı da
EPDK düzenleyecek.
Sayın Coşkunoğlunun sorularına cevabım:
Tabii ki, önce olacak. Yani, önce bu kriterler çıkacak, ona göre firmalar
belirlenecek. Daha doğrusu, o ölçütlere göre firmaların girip
girmeyeceği belli olacak. Mesela, bunların içinde eski teknolojiye
sahip olanlar, yerli katkı açısından sorunlu olanlar, uygulamada
daha evvelden problemli olanları bu ölçütlerin dışında
bırakacağız.
0,15 nasıl hesaplandı? Tabii ki, bu bütün uygulamalar
göz önüne alınarak yapıldı. Norm olarak 0,1
civarındadır. Biz, orada bir miktar da pay düşündük ve 0,15
olarak hesap edildi. Tabii, bunların zaman zaman fiyatlarında
değişiklik olabilir. Ama, biz onu marj da koyarak yaptık.
KAMER GENÇ (Tunceli) Geneli mi, kilovat saati mi 0,15? Ne?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Kilovat saati.
KAMER GENÇ (Tunceli) O zaman, yarın bu ihtilaf konusu
olduğu zaman
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Ben, aslında, soru sahibine cevap
veriyorum, ama, kilovat saati
KAMER GENÇ (Tunceli) Yarın bir gün bir şey olursa
çözemezsiniz, sorun yaratır. Soru sahibine cevap veriyorsun da
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Eğer Kanunu okursanız görürsünüz
orada.
KAMER GENÇ (Tunceli) Kanunu siz okuyun. Evvela,
yazdığını siz anlayın.
BAŞKAN Sayın Genç, böyle müdahale etmenin usulü var
mı bu Mecliste? Herkes o zaman müdahale etsin. Söz vermiyorum size, yine
de oradan müdahale ediyorsunuz! Yani, lütfen!.. Allah Allah ya!
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Şimdi, kilovat saat başına 0,15
sent olmak üzere hesaplanıyor. Orada, ar-ge ile bahsettiğiniz
maddede, tabii ki, bunun denetlemesi yapılacak. Ancak, o maddeyi komisyon
sırasında, görüşme sırasında ilave ettik. Orada bir
açıklama ilave olarak belki gerekebilir. Çünkü, uygulamasında güçlük
çekilebilir, bunu ben de itiraf ediyorum. O maddeye gelince, onu
arkadaşlarımızla bir daha görüşeceğiz. Bir
milletvekilimiz, öğretim üyesi, o teklif etmişti, ama, onu biz, bir
daha gözden geçireceğiz.
Sayın Paksoyun sorduğu soru: Şimdi, normal olarak
biz, Kanun gereğince, herhangi bir üretim santrali yapmıyoruz,
yapamıyoruz. Bundan dolayıdır ki, yeni Kanuna göre bir
yaklaşım değişikliği yaptık, özel sektör
yapsın diye. Şu ana kadar bizim dönemimizde başlayıp biten
toplam santrallerin, yani, kurulu güç 2.600 megavat civarı bizim
dönemimizde başladı, bitirildi, işletmeye alındı.
Toplam olarak söylüyoruz, 5.600 megavatlık da, şu anda kazma
vurularak, inşaatı devam eden yatırımlar var. Toplam olarak
da, ele aldığımız, kazma vurulup, bir de değerlendirme
yapılanlar da, bunlar da, değerlendirme yapılıp
başlatılacak olanlar da 30.000 megavat civarında. Bunların
yarıdan çoğu, ilk 2.650 megavatın yaklaşık yüzde 70i
termik santral, özel sektör tarafından yapılan; diğerleri
hidroelektrik ağırlıklı. Son zamanlarda rüzgârda büyük bir
artış var. Rüzgârda başlattığımız,
çalışanlar 12 katına çıktı, yani 17 megavattı, 12
katına çıktı. Üç buçuk sene içinde de 400 katına
çıkacak, 8.000 megavata çıkacak.
Sayın Gökün sorusu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bakanım, süreniz
tamamlanmıştır, lütfen
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Yazılı olarak cevap vereyim.
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Bakanım.
Sayın milletvekilleri, madde üzerinde on iki önerge
vardır. Ancak her madde üzerinde milletvekillerince sadece yedi önerge
verilebildiğinden önce geliş sırasına göre ilk yedi
önergeyi okutacağım, sonra bu önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
45. sıra sayılı kanun tasarısının
beşinci maddesinin altıncı fıkrasında geçen yüzde
birini ibaresinin yüzde ikisi olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Mustafa
Ataş
İstanbul
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
45. sıra sayılı kanun tasarısının
beşinci maddesinin birinci fıkrasında geçen diğer
ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Mehmet
Emin Tutan
Bursa
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 45 sıra sayılı
tasarının 5inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ile Hazine
Müsteşarlığının bağlı olduğu Devlet
Bakanının onayı ibaresinden sonra gelmek üzere ve resmi
gazetede yayımlanması ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Mustafa Elitaş |
Mehmet Erdoğan |
Hamza Yerlikaya |
|
|
Kayseri |
Gaziantep |
Sivas |
|
|
Durdu Mehmet Kastal |
|
Yusuf Ziya İrbeç |
|
|
Osmaniye |
|
Antalya |
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan tasarının 5. maddesinin (4)
fıkrasına aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
|
|
Oktay Vural |
Mehmet Şandır |
D.Ali Torlak |
|
|
İzmir |
Mersin |
İstanbul |
|
|
Beytullah Asil |
Ahmet Orhan |
Yılmaz Tankut |
|
|
Eskişehir |
Manisa |
Adana |
|
|
|
Muharrem Varlı |
|
|
|
|
Adana |
|
Santralın devreye girmesini takiben ileriki yıllarda
yapılan bu kesintinin santralın söküm maliyetini
karşılamayacağının görülmesi halinde bu kesinti
oranını belirlenecek yıllar ve yüzde dâhilinde yeniden
değerlemeye tabi tutarak ve en fazla % 50 artırmaya Enerji
Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulu
tarafından karar verilir.
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 45 sıra sayılı
Tasarının 5. maddesine aşağıdaki fıkranın
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Tacidar Seyhan |
Kemal Kılıçdaroğlu |
M. Şevki Kulkuloğlu |
|
|
Adana |
İstanbul |
Kayseri |
|
|
M. Ali Susam |
Atila Emek |
M. Ali Özpolat |
|
|
İzmir |
Antalya |
İstanbul |
|
|
|
Tayfur Süner |
|
|
|
|
Antalya |
|
(7) Santralı kuran şirket, İÇH
kaynaklarının yetersizliği halinde, ek söküm maliyetlerini
karşılayacağını taahhüt etmek zorundadır.
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan tasarının 5. maddesinin (3)
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Oktay Vural |
Mehmet Şandır |
D. Ali Torlak |
|
|
İzmir |
Mersin |
İstanbul |
|
|
Beytullah Asil |
Ahmet Orhan |
Yılmaz Tankut |
|
|
Eskişehir |
Manisa |
Adana |
|
|
|
Muharrem Varlı |
|
|
|
|
Adana |
|
Şirket, TAEKin yayınlayacağı mevzuat ve
ölçütler çerçevesinde yakıt temininden ve yakıt yüklemesi de dahil
olmak üzere yer seçiminden işletme döneminin sonunda santralın
devreden çıkarılmasına kadarki bütün aşamalardan ve tesis
sökülmesinden sorumludur.
BAŞKAN Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi
okutup, işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 5654 sayılı Kanunun 5 inci
maddesinin beşinci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Mustafa Elitaş |
Veysi Kaynak |
Fevzi Şanverdi |
|
|
Kayseri |
Kahramanmaraş |
Hatay |
|
|
Ahmet Öksüzkaya |
|
Abdurrahman Arıcı |
|
|
Kayseri |
|
Antalya |
5) Nükleer yakıt, radyoaktif madde veya radyoaktif atık
taşınırken veya santralda bir kaza olması durumunda
29/07/1960 tarihli Nükleer Enerji alanında Üçüncü Şahıslara
Karşı Kanuni Sorumluluk Hakkındaki Paris Sözleşmesi ve ek
değişiklikleri ile diğer ulusal ve uluslar arası mevzuat
hükümleri uygulanır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY
(Kütahya) Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Katılıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde konuşmak isteyen?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe Sayın
Başkan
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Değişiklikle, maddede yer alan Paris
Sözleşmesinin adı ve tarihi tam olarak
yazılmıştır.
BAŞKAN Komisyonun
KAMER GENÇ (Tunceli) Önergenin oylanması
sırasında karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN Bu sefer usule uygun istediniz teşekkür ederim.
Komisyonun takdire bıraktığı, Hükûmetin
katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkanım, elektronik
cihazla yapın.
BAŞKAN Acele etmeyin Sayın Genç, sayıyorlar.
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, önerge
kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
45. sıra sayılı kanun tasarısının
beşinci maddesinin altıncı fıkrasında geçen yüzde
birini ibaresinin yüzde ikisi olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Mustafa
Ataş (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY
(Kütahya) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Katılmıyoruz efendim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yıllık gelirin yüzde birlik kısmının
araştırma ve geliştirme faaliyetlerine
ayrılmasının miktar itibarıyla düşük olması;
araştırma ve geliştirme faaliyetlerine yıllık gelirin
yüzde ikilik kısmının ayrılmasının yerinde
olacağı mütalaa edilerek önerilmiştir.
BAŞKAN Komisyonun ve Hükûmetin
katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
45. sıra sayılı kanun tasarısının
beşinci maddesinin birinci fıkrasında geçen diğer
ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Mehmet
Emin Tutan (Bursa) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY
(Kütahya) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Katılmıyoruz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe Sayın
Başkan
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanun tekniğine daha uygun olacağı mütalaa
edilmiştir.
BAŞKAN Komisyonun ve Hükûmetin
katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 45 sıra sayılı
tasarının 5inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı ile Hazine
Müsteşarlığının bağlı olduğu Devlet
Bakanının onayı ibaresinden sonra gelmek üzere ve resmi
gazetede yayımlanması ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY
(Kütahya) Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Katılıyoruz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Resmî Gazetede ilan şartıyla maddedeki boşluk
giderilmiştir.
BAŞKAN Komisyonun takdire bıraktığı,
Hükûmetin katıldığı önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan tasarının 5. maddesinin (4)
fıkrasına aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Oktay
Vural (İzmir) ve arkadaşları
Santralin devreye girmesini takiben ileriki yıllarda
yapılan bu kesintinin santralın söküm maliyetini
karşılamayacağının görülmesi halinde bu kesinti
oranını belirlenecek yıllar ve yüzde dâhilinde yeniden
değerlemeye tabi tutarak ve en fazla %50 artırmaya Enerji
Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulu
tarafından karar verilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY
(Kütahya) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Katılmıyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir) Gerekçe Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Kanunda belirlenmiş kesintinin esası belli
değildir. Bunun maliyeti karışlayıp
karşılamayacağı açık değildir. Bu durumda Kanunda
belirlenen miktarın belli esaslar dahilinde yerinde değerlendirilmesi
ve her hâlükârda belirlenen miktarın yüzde 50sini
aşmayacağını temin etmek amacıyla önerilmiştir.
BAŞKAN Komisyonun ve Hükûmetin
katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 45 sıra sayılı
Tasarının 5. maddesine aşağıdaki fıkranın
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Tacidar
Seyhan (Adana) ve arkadaşları
(7) Santralı kuran şirket, İÇH
kaynaklarının yetersizliği halinde, ek söküm maliyetlerini
karşılayacağını taahhüt etmek zorundadır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY
(Kütahya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Kılıçdaroğlu, siz mi
konuşacaksınız?
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Evet.
BAŞKAN Buyurun.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, kurulan nükleer santral eğer
sökülürse, İÇH hesaplarında biriken para söküm maliyetini
karşılamıyorsa vergilerle finanse edilecek ve vergilerden söküm
masrafı karşılanacak.
Şimdi, yatırımı yapan bir şirket,
kârı elde eden şirket, ondan sonra söküm işini yapacak, onu
garanti altına almak için bir hesap açıyoruz, oraya parayı
yatıran şirket. Ama, para yetmezse diyoruz ki vatandaşa dönüp,
senin vergilerinden biz bu söküm maliyetlerini karşılayacağız.
Biz, buna karşı çıkıyoruz. Doğru bir
uygulama değildir. Bu ülkede asgari ücretlinin, fakir fukaranın
ekmek, peynir, zeytin, süt alırken ödediği vergilerle, ben, niçin,
bir firmanın söküm maliyetlerini finanse edeyim? Başlangıçta
bunu eğer sözleşmeye veya şartnameye koyarsak firma da buna göre
koşullarını belirler, ona göre ihaleye girip girmeyeceğini,
daha doğrusu Bakanlığın belirleyeceği koşullara
uyup uymayacağını, teklif verip vermeyeceğini
belirleyecektir.
Biz, bu belirsizliği gidermek ve bütçeden kaynak aktarmamak
amacıyla bu önergeyi verdik. Takdirlerinize sunuyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Kılıçdaroğlu.
Komisyonun ve Hükûmetin katılmadığı önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan tasarının 5. maddesinin (3)
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Oktay
Vural (İzmir) ve arkadaşları
Şirket, TAEKin yayınlayacağı mevzuat ve
ölçütler çerçevesinde yakıt temininden ve yakıt yüklemesi de dahil
olmak üzere yer seçiminden işletme döneminin sonunda santralın
devreden çıkarılmasına kadarki bütün aşamalardan ve tesis
sökülmesinden sorumludur.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY
(Kütahya) Katılmıyoruz efendim.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Buyurun Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Bu önerge, aslında, bir sorumluluğu belirlerken burada
TAEKin yayınlayacağı birtakım ölçütler var dendi. Bu
ölçütlerle şirketin sorumluğu sadece yakıt temini ve
işletme döneminin sonunda santralin devreden çıkarılmasıyla
ilgilidir. Şimdi, peki, işletme sırasında bu ölçütlere uyup
uymayacağı konusunda TAEKin bu ölçütlere uymayacağına
dair, uymaması konusunda açık bir hüküm vardır; bu, bir
boşluktur. Muhakkak surette, bu işletme sırasında da
TAEKin belirlediği ölçütlere uygun işletme yapması lazım,
ölçüm yapması lazım, test yapması lazım. Bu, çok ciddi bir
güvenlik riskidir, yanlıştır, bu yanlıştan dönülmesi
gerekmektedir. Düşünün, yakıt temininde sorumlu, bir de sökümünden
sorumlu! Peki, yakıtı kullanırken, elektrik üretirken TAEKin
ölçütleri hangi kapsamda belirlenecek ölçüt olduğunu da bilmediğimiz
için, kapsamını da bilmediğimiz için, dolayısıyla
TAEKin mevzuatıyla sorumlu olduğunu, burada konulmasında büyük
bir fayda olduğunu ifade etmek istiyorum.
Bir de, Sayın Bakanım belirtti, açıkçası,
tabii benim de Genel Kurula borcum
Çünkü, dün yaptıkları bir
konuşmada, sayın milletvekilimizin, Sayın Bakanın
kullandığı bir kelimeden dolayı bir ısmarlama
şeyi çıkmıştı. Daha sonra, baktığımızda,
böyle bir sözün olmadığını gördüm ve Sayın Bakana da
ilettim. Burada Sayın Bakana ilettiğim, bana ait bir sözü kendileri
burada ifade etti, ama benim Meclise karşı olan sorumluluğum
gereği böyle bir kelimeyi kullanmamış, kullanmış gibi
göstermiş olduğundan dolayı yüce heyetten ben özür dilerim.
Tabii doğru bilgi vermemiz lazım. Bizim, Enerji
Piyasası Düzenleme Kurulunun usul ve esasları belirlemesi gerekir ile
ilgili bir önerge verdiğimiz zaman Sayın Bakan var dedi, Komisyon
da var dedi.
Değerli arkadaşlarım, bakınız, 3üncü
maddenin son fıkrasında diyor ki: EPDK tarafından, sözleşme
imzalaması uygun görülen şirketle ilgili mevzuat çerçevesinde lisans
verilir.
Değerli arkadaşlarım, bu Meclise doğru bilgi
vermek zorundayız. Lisansla, satışıyla ilgili usul ve
esaslarda Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun görüşünü almak
arasında hiçbir illiyet bağı yoktur ve siz oradan Var dediniz.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY
(Kütahya) Lisans onun için veriliyor.
OKTAY VURAL (Devamla) Doğru değil
Bu doğru
değil
Doğru değil.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY
(Kütahya) Onun için veriliyor lisans.
OKTAY VURAL (Devamla) Olmayan bir hususa Var dediniz. Yani,
olmayan bir hususa Var dediniz. Ben size söylüyorum: Enerji Piyasası
Düzenleme Kurulu, toptan ve perakende satış şirketlerinin
piyasaya girişini, tarifelerle ilgili düzenlemeleri yapar. Siz dediniz ki:
Var yok
Lisans verilir sadece var.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY
(Kütahya) Niçin verilir?
OKTAY VURAL (Devamla) Yani
BAŞKAN Sayın Vural, devam eder misiniz siz.
OKTAY VURAL (Devamla) Bilmiyor musunuz, bana soruyorsunuz.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY
(Kütahya) Bilmiyorum.
OKTAY VURAL (Devamla) Bilmiyorsunuz
O zaman yanınızda varsa onlara sorun, Müsteşara
sorun.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY
(Kütahya) Onlar diyorlar ki
OKTAY VURAL (Devamla) Yani, lisans vermek sadece TAEK,
TETAŞla bu şirket arasındaki sözleşmedir. Bizim
söylediğimiz, TETAŞın toptan ve perakende satış
şirketlerine satışıyla ilgilidir. Arasında hiçbir ilgi
yoktur. Böyle bir kanun olur mu? Olmayan bir şeye var diyorsunuz.
Burada, gerektiğinde yanlış kullanılan bir sözden
dolayı, gerektiğinde Meclise yanlış bilgi
verdiğimizden dolayı bunu geri almasını biliriz ama bu
Meclise doğru bilgi vermeniz gerekir. Biz kanun yapıyoruz burada.
Derme çatma dediğimiz zaman
Bunu da bilmiyorsanız ne desin,
başka, milletvekilleri? Derme çatma yerine Çatma derme mi diyelim?
KAMER GENÇ (Tunceli) Biraz hafif konuşuyorsun. Biraz daha
ağır konuş! (Gülüşmeler)
OKTAY VURAL (Devamla) Değerli arkadaşlarım,
bakın, bir: İşletme sırasında ciddi ölçütlere uyum
açısından sıkıntı vardır, bunun doldurulması
lazım.
İkincisi de, muhakkak surette Sayın Bakan ve Komisyonun,
benim ifade ettiğim TETAŞın bu elektriği
satacağı toptan ve perakende satış şirketleriyle
imzalanacak olan usul ve esasları belirleyecek hususlarda EPDKnın
görüşü alınacaktır. hususunun, var dedikleri hususun
olmadığını yüce Meclisle paylaşmalarını
istiyorum.
Saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Vural.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY
(Kütahya) Sayın Başkan, küçük bir açıklama yapabilir miyim?
BAŞKAN Yerinizden bir açıklama yapabilirsiniz.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY
(Kütahya) Sayın Başkanım, EPDKnın TETAŞla
yapmış olduğu lisans anlaşmasında, Enerji
Piyasası Düzenleme Kurulu olduğu için, enerji piyasasındaki fiyatlarla
alakalı düzenlemeyi tanzim etmek üzere, satış
koşullarıyla tanzim etmek üzere, şartları olumlu olursa
lisans veriliyor, yoksa lisans verilmiyor. Lisans verme işleminde bütün
bunlar müzakere edildiği için, bu, bunun içerisinde mündemiç. Ayrı
bir ifadeye onun için gerek görmedim. Yoksa, arkadaşımızın
hassasiyetine biz de aynen katılıyoruz, onun için var dedik.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Başkan.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım, yine
yanlış anlama var. TETAŞla bu şirket arasında lisans
verilir. deniyor. Bizim dediğimiz bu satışla ilgili usul,
esaslardır.
BAŞKAN Efendim, soruyu bana mı soruyorsunuz, Komisyona
veya Hükûmete mi soruyorsunuz? Ben mi cevap vereyim?
OKTAY VURAL (İzmir) Yerimden bir açıklama yaptım
efendim belki siz daha iyi bilirsiniz diye.
BAŞKAN Komisyonun ve Hükûmetin
katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Önerge işlemleri tamamlanmıştır.
Şimdi, kabul edilen önergeler doğrultusunda 5inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler..
5inci madde kabul edilmiştir.
6ncı maddeyi okutuyorum:
Kamu iştiraki ve yatırımı
MADDE 6- (1) Bu Kanundan yararlanmaya hak kazanan şirket ile
bir iktisadî devlet teşekkülü, 8/6/1984 tarihli ve 233 sayılı
Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname
çerçevesinde iştirak ilişkisi kurabilir.
(2) Bakanlığın görev vermesi halinde kamu
şirketleri bu Kanun kapsamındaki santralları yapabilir, yurt
dışında benzer yatırımları yapabilir veya
yatırımlara iştirak edebilir. Bu amaçla Bakanlar Kurulunca, yurt
içinde veya yurt dışında santral kurmak, kurdurmak,
işletmek ve/veya işlettirmek ve üretilen elektriğin
satışını yapmak üzere özel hukuk hükümlerine tabi
şirket kurulmasına karar verilebilir. Bu kapsamda kurulacak
şirkette özel sektör şirketlerinin hisse sahibi olmasına izin
verilebilir. Kurulacak şirketin denetimi 2/4/1987 tarihli ve 3346
sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri ile Fonların Türkiye
Büyük Millet Meclisince Denetlenmesinin Düzenlenmesi Hakkında Kanuna göre
yapılır.
BAŞKAN Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Kayseri Milletvekili Sayın Şevki Kulkuloğlu.
Buyurun Sayın Kulkuloğlu. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri)
Değerli Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Kanunun
6ncı maddesi hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
görüşlerini belirtmek üzere söz almış bulunmaktayım,
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
6ncı maddeyle ilgili sözlerime başlamadan önce,
Sayın Komisyon Başkanımızın hekimliğimle ilgili
söylediği sözlere değinmek istiyorum. Ben, Sanayi Komisyonunda bir
milletvekili ve sanayici kimliğimle bulunuyorum. Tabii ki, benim bir hekim
kimliğim de var, sanırım Sanayi Komisyonunda başka hekim
olan arkadaşımız da yok. Komisyon üyesi
arkadaşlarımız ihtiyaç duyarlarsa hekim kimliğime, onu da
burada devreye sokabilirim.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY
(Kütahya) Böyle bir şey demedim.
MEHMET ŞEVKİ KULKULOĞLU (Devamla) Değerli
arkadaşlar, bu maddenin ilk fıkrasında, kanundan yararlanmaya
hak kazanan şirket ile bir iktisadi devlet teşekkülünün iştirak
ilişkisi kurabileceği düzenlenmiştir.
Hemen ikinci fıkrasındaysa, bakanlığın
görev vermesi halinde kamu şirketlerinin bu kanun kapsamındaki
santralleri yapabileceği ve kamu tarafından yapılan bu
santrallerin, sonradan hisselerini özel sektöre devredebileceği
düzenlenmektedir.
Değerli arkadaşlar, bu maddeyle Kanun bütüncül
şekilde düşünüldüğünde, nükleer güç santralleri ya bir özel
sektör şirketine Kanunun 3üncü maddesindeki prosedürle verilecek yahut
Kanunun 6ncı maddesinde belirtilen kamu sektörü şirketleriyle özel
sektör şirketleri arasındaki iştirak ile kurulabilecektir yahut
bakanlığın verdiği görev ile bu güç santralleri kamu
şirketi tarafından kurulacaktır.
Hemen burada 3üncü madde hakkındaki bazı hususlara
dikkatinizi çekmeyi uygun bulmaktayım. Kanunun 3üncü maddesinde
Şirketin ve/veya şirketlerin seçimi bakanlık tarafından
kanunda belirtilen usulle yapılacaktır. Şirketlerden istenilen
ölçütler, kanun yürürlüğe girdikten sonra bir ay içerisinde TAEK
tarafından yayınlanır. Yarışmaya katılacak
şirketlerde aranacak şartlar, şirketin seçimi, yer tahsisi,
lisans bedeli, altyapıya yönelik teşvikler, seçim süreci, yakıt
temini, üretim kapasitesi, alınacak enerjinin miktarı, süresi ve
enerji birim fiyatını oluşturma usul ve esasları Kanun
yürürlüğe girdikten sonra bir yönetmelikle iki ay içerisinde
belirlenecektir denmektedir.
Bu yönetmelik yayınlandıktan sonra en geç bir ay
içerisinde teklif almak üzere TETAŞ tarafından ilana
çıkılacaktır.
Bu prosedürün karışıklığı
karşısında, muğlaklığı, şirket seçimi
hususunda Kanunun vahim durumda olduğunu göstermektedir.
Bir de dikkatinizi çekmek istediğim diğer bir husus ise
bu prosedürde işleyen sürelerdir. Bu süreleri aklıselim şekilde
okuyunca, aklıma bir soru gelmektedir: Bu acele neden? Nükleer santral
kurma konusunda bizi atlı mı kovalamaktadır? Birilerine söz mü
verilmiştir?
Madde incelendiğinde Tanım maddesinde de
belirttiğimiz bir hususu açmak gerekecektir. Kanuna son
değişikliklerle bir de TETAŞ eklenmiştir. Acaba
TETAŞa verilmiş bu yetkileri kullanabilecek durumda bir kuruluş
mudur? Bunun önemle düşünülmesi gerekmektedir.
Değerli arkadaşlar, konuştuğumuz 6ncı
madde hakkında bir önerge verdik. Önergemizde Sayın
Cumhurbaşkanının geri gönderme gerekçesine uygun olduğunu
düşündüğümüz bir düzenleme teklif ettik. Kanunun ikinci
fıkrasında Bakanlığın görev vermesi hâlinde kamu
şirketlerinin santral yapmasına, yurt dışındaki benzer
yatırımları yapmasına veya iştirak etmesine imkân
sağlanmıştır. Bu konularda Bakanlar Kurulunun özel hukuka
tabi şirket kurulmasına karar verebilmesi düzenlenmiştir. Bu
şirketlere özel sektör şirketlerinin hisse sahibi olmasına izin
verilebilir hükmü getirilmiştir.
Sayın Cumhurbaşkanı bu maddeyi uygun bulmama
gerekçesinde bu hisse devrinin bir özelleştirme olduğunu ifade
etmiş, özelleştirmenin de, Anayasanın 47nci maddesi
uyarınca özelleştirme usulünün Kanunda açıkça belirtilmesi gerektiğini
belirtmiştir. Biz bu hususta arkadaşlarımızla bir önerge
verdik. Önergemizde özelleştirme usulünün 4046 sayılı
Özelleştirme Uygulamaları Kanununa tabi olması gerektiğini
belirttik. Kanunun bu kısmındaki eksikliğin bu şekilde doldurulabileceği
ve Cumhurbaşkanının belirttiği hususun bu konu olduğunu
düşünmekteyiz.
Değerli arkadaşlar, Kanunun 6ncı maddesinde
endişe duyduğum bir diğer kısım ise, güç
santrallerinin sökülmesi hususunda toplanacak olan fon ile zararın
karşılanamaması durumunda yüzde 25 hazine üzerine
bırakılan zarardır. Eğer bu, yüzde 25 ile de
karşılanamazsa Şirket üzerine bırakılacaktır.
hükmüyle 6ncı maddede belirtilen kamu şirketi-özel şirket
iştirakinin bu zarara nasıl katlanacağı hususudur ki,
mantıklı olanı, iştirakler oranında bu zarara
katlanmalarıdır.
Ancak beni lütfen dikkatle dinlemenizi rica ediyorum. Özel
şirket tarafından kurulmuş olan bir santral ömrünü doldurmaya
yaklaşırken, hani sizin bugün sahip olduğunuz çoğunlukla
her şeyi geçirdiğiniz gibi, böyle bir çoğunluk hükûmeti gelir
ise, hükûmetin ve bakanlığın görev vermesi hâlinde, bir kamu
şirketinin tamamen ya da çoğunlukla bu nükleer santraldeki
şirkete iştirak etmesi durumunda ne olacaktır? O zaman,
bakanlığın ya da hükûmetin kararıyla, özel şirketin
üzerindeki söküm masrafı alınmış olacak, siyasi amaçlarla
kolayca kullanılabilecek, bu gibi aşılabilecek düzenlemelerle
ülkeye yük getirilecektir.
Nükleer güç santrallerinin kurulması gibi önemli bir Kanunda
bunun bulunmasını bir talihsizlik olarak nitelemekteyim. Eğer
ülkemizin bu kadar rahat kullanılabilecek, israf edilebilecek
kaynakları var ise, o zaman sormak istiyorum: Neden 137 bin esnafın
defterlerine bir günde bankalarda el koydunuz da hepsini haciz durumuna
getirdiniz? Bunu, mutlak ve mutlak cevaplandırılması gereken bir
soru olarak görüyorum. Madem kamunun kaynağı bu kadar fazla, o zaman
neden bütçenin açığı 15 katrilyona bu yıl, 18 katrilyona
yaklaşık gelecek yıl ulaşmakta? Neden dış ticaret
açığımız, cari açığımız, ödemeler
dengemiz bir zafiyete dönüşerek giderek büyümekte, uygulanan düşük
kur, yüksek faiz politikasıyla sanayicimiz, ihracatçımız
cezalandırılmakta, istihdamın artırılması
düşünülürken her gün binlerce işsiz sokaklara dökülmektedir? Esas, bu
sorunun cevabı verilmesi gerekir.
6ncı madde, değerlendirdiğim söz konusu Kanun,
kanun tekniği, içerik açısından eksik ve hatalıdır. Bu
eksikliğin nedeni Hükûmetin etkin ve ayakları yere basan bir enerji
politikasının olmamasından kaynaklanmaktadır. Taslak
metinden bu yana durmadan değiştirilen bu kanun tasarısı,
Hükûmetin bu konuda zihninin bulanıklığının en büyük
kanıtıdır. Kanunun en tehlikeli yanı, Hükûmetin bunu
alelacele çıkarmaya çalışmasıdır. Bu Kanundan önce
çıkarılması gereken yasal düzenlemeler yapılmadan, bu
düzenleme, alelacele Genel Kurula inmiştir. Bu da, Hükûmetin sanki gizli
niyetleri olduğu kanaatini insanda uyandırmaktadır.
Son olarak diyorum ki, amaç konusunda eksikleri olan bu Kanunun
kabul edilmemesi gereği ortadadır. Bu nedenle, söz konusu Kanun geri
çekilmelidir. Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Kulkuloğlu.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Edirne Milletvekili
Sayın Cemalettin Uslu.
Buyurun Sayın Uslu.(MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA CEMALETTİN USLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan Kanunun 6ncı maddesiyle ilgili Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, hepimizin bildiği gibi, ilk
ticari nükleer reaktör 1950 yılında çalışmaya
başlamıştır. 31 ülkede 441 nükleer güç santrali bulunmakta.
Baz yük güçte çalışan nu reaktörler dünya elektrik üretiminin yüzde
16sını, yüzde 17sini karşılamakta, 284
araştırma reaktörü 56 ülke tarafından kullanılmakta ve
yaklaşık 220 reaktör de uçak gemileri ve denizatlılarında
kullanılmaktadır.
Farklı ülkelerde bulunan nükleer güç santrallerinin enerji
ihtiyacını karşılama yüzdelerine
baktığımızda, Amerika Birleşik Devletlerinin 104 tane
nükleer güç santraliyle enerji ihtiyacının yüzde 20sini,
Fransanın 59 nükleer güç santraliyle enerji ihtiyacının yüzde
78ini, Belçikanın 7 nükleer güç santraliyle enerji ihtiyacının
yüzde 55ini karşıladığını görmekteyiz.
Bildiğimiz gibi, önümüzdeki yirmi yılda dünyada enerji
ihtiyacı ve özellikle temiz olarak üretilen elektrik enerjisine olan
ihtiyaç artacaktır. Bu açıdan konuya
yaklaştığımızda, nükleer güç reaktörlerinin dünya
elektrik ihtiyacının yüzde 16sını, OECD ülkelerinin yüzde
24ünü ve AB ülkelerinin de yüzde 35ini
karşıladığını görmekteyiz.
Nükleer reaktörler olmaksızın baz gücün hemen hemen
hepsi fosil yakıtlardan üretilmek zorunda kalınacaktır.
Biliyoruz ki, elektrik kullanımının kişi başına
dünya ortalaması 2.500 kilovat iken, Türkiyede elektrik
kullanımı kişi başına 2.100 kilovat, OECD ülkelerinde
ise bu ortalama 8.900 kilovattır. Bu ifadeyle, elektrik
kullanımımızın dünya ortalamasına
yaklaşacağını söyleyebiliriz. Fakat, biliyoruz ki,
hidroelektrik santraller baz gücü sağlamak için
kullanılmamaktadır.
Nükleer reaktörlerin en önemli avantajı, fosil yakıt
kullanan teknolojilere göre elektrik üretim maliyetinin ucuz ve çevresel
etkilerinin daha az olmasıdır. Nükleer santrallerin
avantajlarından bir diğeri de, birim üretim maliyeti içindeki
yakıt maliyeti oranının düşük olmasıdır.
Türkiye enerjide dışa bağımlı ülkeler
kategorisinde yer alıyor. Fosil yakıtları
bağımlılığın yüzde 70e çıkması, nüfus
artışı yüksek olan Türkiye için büyük risk oluşturuyor.
Bildiğimiz gibi ülkemiz, nükleer enerjinin ham maddesi olan
uranyum ve toryum bakımından belirli bir kaynağı sahiptir.
Türkiyede tesadüfen bulunmuş uranyum rezervi 10 bin ton civarında ve
görünür toryum rezervi de 380 bin tondur.
Değerli milletvekilleri, nükleer teknoloji günümüzde
gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde ve bizim ülkemizde,
tıpta, endüstriyel ve askerî alanlarda araştırma geliştirme
çalışmalarında kullanılan birçok izotopun üretilmesinde ve
dünya elektrik gereksiniminin yüzde 17sini karşılamasına
rağmen ülkemizde elektrik üretiminde kullanılmamaktadır.
Nükleer santraller fosil yakıtlı santrallere oranla
göreceli olarak daha yüksek inşaat ve yatırım maliyeti
gerektirmektedir. Biliyoruz ki, nükleer enerjinin, enerji programının
ilk aşamalarında ihtiyaç duyulan organizasyonların
kurulması için ilave yatırımlar ve ekstra maliyetler söz konusu
olacaktır. Bununla birlikte, nükleer enerji santralleri uzun vadede
elektrik üretim fiyatlarının kararlılığının
korunmasında ciddi katkılar sağlayacaktır.
Saygıdeğer milletvekilleri, nükleer teknoloji elektrik
enerjisi üretmenin yanı sıra, ısı, hidrojen üretimi, deniz
suyundan tatlı su üretimi, radyoizotoplar gibi alanlarda da
kullanılmaktadır. Nükleer teknoloji, bilgi ve deneyim gerektiren,
kalite temini ve güvencesi kültürüdür. Bütün bu olumlu ifadelerin
değerlendirilmesinde, nükleer güç santrallerinin önemi ve ihtiyacı
bir kez daha ortaya çıkmaktadır. Ancak, özümsenmiş standartlar
ve sorunlardan arındırılmış bir teknolojiyi, nükleer
mühendislik mezunu, tüm mühendislik disiplinlerinden mezun, yetişmiş
insan gücüne olan ihtiyacı, güvenlik, çevre kültürü eksiklikleri,
toplumsal duyarsızlık, Çernobil deneyimi, kullanılmış
yakıtların depolanması gibi olumsuzlukları da göz ardı
etmememiz gerekir.
Diğer taraftan, Tasarının 6ncı maddesinde
belirtilen konularla ilgili olarak, kamu tarafından kurulacak olan
şirkete özel sektör şirketlerinin sonradan ortak olmasının
kamu hissesi devri anlamına gelebileceği için bir özelleştirme
işlemi olduğunu, keyfî uygulamalara açık olan bu düzenlemenin,
kamunun çıkarlarını koruyan önlemlerin alınmasını
gerekli kıldığını, özel şirketlerle
ortaklığın hangi mevzuata göre yapılacağının
belirginleştirilmesinin gerekli olduğunu belirtmek isterim.
Ayrıca, Kanun, kamunun kuracağı şirketin
faaliyet alanı yurtdışını da kapsayacak şekilde
genişletilmiştir. Ancak, bu kamu şirketine ortak olacak
şirketin tespitine ve uygunluğuna dair kriterler
belirlenmemiştir. Sadece bu kapsamda kurulacak şirket ile özel
sektör şirketlerinin hisse sahibi olmalarına izin verilebilir.
denmektedir. Yukarıda ifade ettiğim gibi, bu izin uygulaması ne
şekilde olacaktır? Bununla beraber, nükleer santrallerin kurulduktan
sonra denetimi konusunda da gerekli ve yeterli altyapı
çalışmasının yapılmasının da önemli
olduğunu ifade etmek isterim.
Değerli milletvekilleri, nükleer güç santrallerinin kurulması
ve işletilmesi konusundaki eleştirilerimi bilgilerinize sunuyor,
sizleri saygılarımla selamlıyorum. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Uslu.
Şahısları adına ilk söz Kayseri Milletvekili
Sayın Taner Yıldıza ait.
Buyurun Sayın Yıldız. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
TANER YILDIZ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; tabii, 6ncı maddede, özellikle kamu ve özel
şirketlerin statüsünü netleştiren, belirleyen bir konudan
bahsediyoruz. Özellikle, bahsettiğim gibi, bunların temelinde bir
model arayışı yatmaktadır. Yani, ister özel sektör özel
hukuk hükümleriyle, ister özel artı kamu özel hukuk hükümleriyle veya özel
sektör hiç bu Kanuna tabi olmaksızın böyle bir müracaat yapabiliyor.
Bunların da temelinde, aslında bütün bu elektrik işlerinin,
yatırımlarının kredilendirilmesiyle alakalı bir usul
arayışı yer almaktadır.
Bu, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde de zaman zaman olmuştur ve
temel bir modele oturtma arayışı devam etmiştir. Özellikle
Sayın Turgut Özalın Almanya ziyareti sırasında, 1984te
nükleer santrallerin imalatçı firmalarla oluşturulacak bir
ortaklık vasıtasıyla kurulması, on beş yıl
süreyle işletilmesi ve tüm borçların enerji satışlarıyla,
tarife yoluyla tekrar geri ödenmesinden sonra devredilmesi tarzındaki bir
öneri nükleer santral projesine yeni bir boyut
kazandırmıştır ve ilgili Alman firması, TEKle
beraber, diğer imalatçı firmaların da iştirakleriyle
kurulacak bir ortaklığın tüm teknik sorumluluğunu, tesis ve
on beş yıllık işletmenin üstlenilmesini kabul etmiş,
fakat tesisin mülkiyetinin TEKe ait olmasıyla beraber de
ortaklığın TEK adına ve hesabına yönetiminin
üstlenilmesi ve sağlanacak finansmana devletçe garanti verilmesi
hususlarında ısrar etmiştir. O zamanki TEK tarafından,
yalnızca üretilecek enerjinin alımı, fiyatı, borç
taksitleri ve kâr payının yurt dışına transferi
konusunda garanti verilebileceği, bunun dışında ise
herhangi bir garanti verilemeyeceği söylenmiştir. Tabii, bu ise
tesisin gecikmesi ve arızalanması halinde, ilgili firma
tarafından borç taksitlerinin bir bölümünün istenmesi üzerine de 1985
yılında görüşmeler durdurulmuş. Yine bir başka
firmayla 1985den itibaren tekrar görüşmelere davet edilmiş ve ilgili
yılın ağustos ayında bir protokol imzalanmış ve
bu protokole göre de kurulacak ortaklıkta yüzde 40 ile TEKin
payının, yüzde 60 ile de ilgili firmanın, iç ve dış
finans dünyasındaki yatırımcılarla beraber veya enerji
yatırımcılarıyla beraber bir ortaklık temin etmeleri
sağlanmış ve TEKçe temin edilecek finansmanın Türkiye ve
geri kalan yüzde 60lık finansmanın da Kanada tarafından temin
edilmesiyle alakalı bir öngörü yapılmış.
Ortaklık ana sözleşmesi, uygulama anlaşması ve
enerji satış sözleşmesi taslakları
hazırlanmış ancak Kanada Hükûmeti, ön protokole bağlanan bu
şartlarla beraber finansmanın yüzde 60ını garanti etmeyi
kabul etmemiş, bundan sonra da 1986 yılının sonlarında
da tekrar bu model bir nevi suya düşmüş.
Şimdi, bütün bunlar aslında, şu anda
Bakanlığımızın yaptığı, sağlam bir
model tespit edip onun üzerinde özel sektör iştirakçilerinin herhangi bir
mazeretinin kalmayacağı bir ortam oluşturması ve bunu
sağlarken de özellikle piyasanın serbestleşmesini engellemeden
yapılması lazım.
Tabii, burada bir ithamla karşı karşıya kalma
durumu var, o da: Her isteyenin dediği şekliyle mi bunlar
yapılacak yani isteyen firma istediği modeli mi buraya oturtacak?
Bence, her isteyenin istediği değil ama isteklerinin dikkate
alındığı bir model olduğu muhakkak. Çünkü, biraz
önceki konuşmamda da belirttiğim gibi, bu, devlet
imkânlarının, yine aynı şekilde devlet arzını
garanti altına almak adına makul şartlarda paylaşılma
işidir. O açıdan, ister serbest alım garantisiz olsun
-yalnız başına yaptığı- isterse alım
garantili olsun -yine yalnızca firmanın gerçekleştirdiği-
isterse de alım garantili ama kamu artı özel beraber olduğu bir
model arayışına girilmiştir.
Burada tersinden düşünme imkânımız da vardı.
Nedir o? Öncelikle, kamu, bu hisseleri, kamu hisselerini özel sektöre açmak
yerine, belki de kamu sektörünün, bir nevi limitet veya bir anonim şirketin
kendisini belki de yönlendirmek, pazara sokmak imkânı da olabilirdi. Bu da
tersinden bir model arayışı demektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Konuşmanızı tamamlar
mısınız Sayın Yıldız.
TANER YILDIZ (Devamla) Şunu söylemek mümkündür ki: Her iki
halde de normalde enerji sektörü için arz açığını kapatmaya
yönelik böyle bir basic yükün, bir temel yükün, bir baz yükünün
oluşturulması için nükleer enerji santralinin kurulmasıyla
alakalıdır. Bu açıdan, inşallah, başarılı
olmasını hep beraber ümit ediyoruz.
Teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Yıldız.
Şahısları adına ikinci sırada, Kütahya
Milletvekili Sayın Hüsnü Ordu.
Buyurun Sayın Ordu. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
HÜSNÜ ORDU (Kütahya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şahsım adına 6ncı maddede söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu nükleer enerji tasarısıyla ilgili,
yapacağımız bu kanunla ilgili, bu işin arka planında
2001 yılında çıkan ve şu anda Enerji Piyasası
Düzenleme Kurulu tarafından 4628 sayılı Kanuna göre serbest
rekabet şartları içerisindeki bir fiyat politikasıyla düzenlenen
kanunla beraber ve bu Kanundan evvelki duruma
baktığımızda, Türkiye şöyle bir ikilem
yaşamıştır: Bu Kanundan evvel, 2001den evvel,
yap-işlet, yap-işlet-devret, işletme hakkı devri, 3096,
3996 gibi Türkiyenin enerji sektöründe, üretiminde birtakım yasalar
çıkarılmıştır ve bunlar, dönemin hükûmetlerince
uygulanmaya çalışılmıştır. Kusurları
olmuştur, artıları olmuştur. Kusurları olanları,
zaman zaman Genel Kurulda görüşüyoruz. Avrupa Birliği sürecinde, 4628
sayılı Yasayla beraber, artık, hazine garantisi olmayan, bir alım
sözleşmesi olmayan, serbest rekabet şartları içerisindeki bir
düzenlemeyle yeni yatırım ihtiyacı kanunla belirlendikten sonra,
piyasada kamuyla ve özel sektörle, hukukçularla ve
yatırımcılarla ilgili bir kafa
karışıklığı olmuştur. Bunun ana nedeni şudur:
Kanun diyor ki, bu yatırımları özel sektör yapacak, kamu yapmayacak.
Kamunun, değerli arkadaşlar, şu anda, zaten,
yıllık 4-5 milyar dolarla enerji arzına katkı
yapılması gerektirilen bir durumda -bütçeler ortada,
kaynaklarımız ortada, uyguladığımız mali disiplin
ortada- bunları yapmasının hiçbir mümkünatı, imkânı yoktur.
Peki, yasa ne diyor? Özel sektör diyor. Peki, özel sektör ne
yapacak? Acaba, Türkiyedeki özel sektör veya yabancı da gelse buraya, bu
boyuttaki bir yatırım ihtiyacını karşılayabilecek
bir öz sermaye ve finansmanı nasıl temin edecek? Bu konunun özünde
tümüyle yatan, meselenin ana noktası buradadır. Bu sebepten
dolayı, bugüne kadar yenilenebilir enerjide veya bugün, bu Genel Kurulda
görüştüğümüz Nükleer Enerji Tasarısında, 4628
sayılı Kanunun yatırımcılar açısından
geçirdiğimiz süreçte, öz sermaye eksikliği, finansman teminindeki
gösterilen güçlüklerden dolayı, bugün, bu düzenlemeyle rüzgâr enerjisiyle
kurulacak bir yenilenebilir enerjide bile yapılamayan
yatırımlar, yatırımcılar için bir yasa çıkardık.
Orada teşvik modelleri getirdik.
Bu işin özünde, bu taslakta, yapılan ihale sonucunda
ihaledeki en uygun fiyatı veren TETAŞ -daha sonra diğer yasal
düzenlemelerde yaptığımız gibi- perakende satış
ve toptan satış şirketleriyle, burada yaptığı
ikili anlaşmalarla bu yatırımın yapılabilecek bir
anlaşmayla, yani bir sözleşme çerçevesindeki, bir anlamda hazine
garantisinin dışında finansman teminine kolaylık
getirebilecek bir modelle bu yatırımın yapılması
öngörülüyor.
Ayrıca bu tasarıda, sadece özel sektör değil, tabii
yatırımın büyüklüğü de nazarıdikkate
alındığında, TAEK diyor ki yazdığı
birtakım önerilerde, görüşlerde: Bir ünitenin 600 megavattan daha
düşük olmaması lazım. Böyle bir ifade var. Kabaca bir hesap
yapsak, bir ünite sadece, bugün 1,5-2 milyar dolar. Şimdi, bu
kaynağın bulunabilmesi için, buradaki amaç -bu tasarının
içerisinde- muhtemelen özel sektörle de kamunun bir modelle bir
işbirliği yapılması hesabı yapılıyor.
Sonuçta, bu tasarının haricinde, kanaatimce
eksikliğimiz, yerli kaynaklara yönelik de buna benzer usullerle yeni bir
teşvik modelinin getirilmesi ihtiyacı var. Burada, bunu ifade
edebilirim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Konuşmanızı lütfen tamamlayın.
Evet, buyurun Sayın Ordu.
HÜSNÜ ORDU (Devamla) İnşallah, önümüzdeki dönemde,
özellikle baz yüklü santrallerle ilgili kömür ve büyük hidrolik
santrallerinden, yerli kaynaklara yönelik, millî kaynaklarımıza
yönelik, ulusal kaynaklarımıza yönelik bir model
kurumlarımız ve Bakanlığımız düzenlerse, bu meselede
eksik olan yönümüzü de tamamlamış oluruz diyorum inşallah.
Bu Yasanın, ülkenin, geliştirilmeye
çalışılan bu modelin, inşallah, bu önümüzdeki süreçte bunun
yapılmasını öngören bir model olmasını diliyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Ordu.
Madde üzerinde konuşmalar tamamlanmıştır.
Soru ve cevap işlemine başlıyoruz.
Buyurun Sayın Öztürk.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Bakanım, Elektrik
Mühendisleri Odasının milletvekillerine gönderdiği mektupta,
nükleer enerji pazarlığının kimlerle, kimin için yapıldığının
açıklanması istenmektedir. Gerçekten, böyle bir pazarlık var
mıdır varsa hangi şirketle yapılmıştır?
İkincisi: Güvenlik ve atık sorunu çözümlenememiş
bir teknolojinin, ülkemiz yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının
etkin ve verimli bir şekilde değerlendirilmeden, yeni hükûmetin
kurulmasıyla birlikte, alelacele Meclisin ilk gündemine getirilmesinde
acaba uluslararası nükleer lobilerinin ve emperyalist şirketlerin bir
dayatması var mıdır?
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Öztürk.
Buyurun Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) Şimdi, o kadar muğlak,
uygulamasında uygulamacıların o kadar büyük bir
sıkıntı çekeceği bir Kanun getirildi ki. Şimdi, tabii
hep böyle aceleyle gidiliyor. Mesela, 5inci maddede: Santralı kuran
şirketler, yıllık gelirinin yüzde birini araştırma ve
geliştirme faaliyeti için ayırmak zorundadır. Bu parayı
nerede muhafaza edecek? Şirket kendi bilançosunda mı muhafaza edecek
yoksa bir fondan mı tahsil edilecek? Bunlar, hep ileride problem olacak
şeyler.
Şimdi, burada Bakanlar Kurulunun verdiği kamu
şirketlerine özel şirketlerin de ortak olması
sağlanıyor benim anladığım kadarıyla. Tabii
Komisyon ne diyor
Şimdi, bu bir nevi Anayasanın 47nci maddesine
göre özelleştirmedir. Bu özelleştirme hangi şartlarda
yapılabilir? Bu kamunun kurduğu şirketlere yap-işlet-devret
veyahut da yap-işlet metoduyla mı bu özel şirketler ortak
olacak? Yarın, öbür gün, yani bir bakan baktı ki bir şirket
kuruldu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Genç.
Buyurun Sayın Tütüncü.
ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Aslında, Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz yıllardan
beri bir şeyi savunduk kamu girişimciliği konusunda, dedik ki:
Özelleştirme bir amaç değildir, ekonominin daha güçlü
kılınması açısından uygulanacak araçlardan,
politikalardan biridir. Yıllardan bu yana AKP olarak buna karşı
çıktınız ve kamu girişimciliğine ideolojik bir
yaklaşımla baktınız ve tasfiyeye yöneldiniz. Şimdi
geldiğimiz nokta, kamu girişimciliği. Hoş geldi.
Şimdi, buradan şuraya gelmek istiyorum: Demek ki,
Türkiyenin gereksinimleri, ihtiyacı kamu girişimciliğini de
zorunlu kılar, çünkü 50li yıllarda öyle oldu. Buraya, şimdi
kamu girişimciliğine geldik.
Sorumu soruyorum: Acaba, önümüzdeki dönemde de AKP, yıllardan
bu yana sürdürdüğü bu ideolojik tavrını başka konularda da
bırakacak mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Tütüncü.
Buyurun Sayın Yunusoğlu.
SÜLEYMAN LATİF YUNUSOĞLU (Trabzon) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Aslında benim sorum 5inci maddenin lisanslama konusuyla
ilgiliydi, vakit elvermediği için soramamıştım, şimdi
arz ediyorum: Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, lisanslama faaliyetlerini yürütecek
şekilde, kendi iç yapılanmasını mevzuatına uygun
şekilde oluşturabilmiş midir? Eğer oluşturamamışsa,
bu konuda ne tür çalışmalar yapılmaktadır, öğrenmek
istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Yunusoğlu.
Buyurun Sayın Taner.
RECEP TANER (Aydın) Sayın Bakanım, biraz önce
sormuştum, 51 no ile bahsettiğim şey: Elimde belgesi var, diyor
ki, ihalede usulsüzlük yapan ve yasalara aykırı olarak
sözleşmeli çalıştırılan personelle ilgili, kurumdan
uzaklaştırılan kişilerin üst görevlere getirilmesiyle
ilgili, KPDS sınav sonucu olmayan kişilerin kuruma
alınmasıyla ilgili, sendikalı personelin arasında
ayrımcılık yapıldığıyla ilgili
Sayın
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Başkanıyla ilgili Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığının istemiş olduğu
soruşturma iznini, 24/4/2006 tarihinde soruşturma iznini
reddetmişsiniz. Onu sormuştum, herhâlde cevaplarsınız.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Taner.
Buyurun Sayın Kılıçdaroğlu.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Yok efendim, bitti zaten,
süre bitti.
BAŞKAN Süremiz doldu, tamam.
Sayın Bakanım, buyurun, cevap verme süreniz
başlıyor.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Önce Sayın Öztürkten başlayayım.
Bu, zaman zaman, Elektrik Mühendisleri Odası -başka mühendislik
odalarında değil ama- kendi sahasında, kendi lehine olabilecek
konularda bile bazen çok farklı, ideolojik diyebileceğim
yaklaşımlarda bulunuyor. Bunu ben başkanıyla da üyeleriyle
de görüştüm. Ben toplantılarına da katılıyorum, hem
demokratik bir ortamda tartışalım, açıklayalım diye.
Nedense böyle bir yaklaşımı var ve buna diğer bazı
üyeler de katılmıyor. Ama, böyle bir davranışı var,
yaklaşımı var ve zaten siyasi yaklaşımlarını
da ispatlayabilecek tercihlerini de ortaya koyabiliyorlar bazen. O detaya
girmek istemiyorum.
Ancak, şunu söyleyeyim: Nükleer enerji gibi -Türkiyenin
madem bir enerji ihtiyacı varsa- enerji kaynaklarından biri, daha
fazla elektrik mühendisinin çalışmasını gerektirecek bir
sahaya, meslek mensuplarının lehine olabilecek konularda dahi bazen
ideolojik tercihleri öne çıkıyor.
Ben de bir mühendis odası mensubuyum, yani Türkiye Mühendis
Mimarlar Odasına mensubum. Mesela bakıyorum, diğer odalar bunu
yapmıyor ama Elektrik Mühendisleri Odası bunu yapıyor. Belki de
bu muhalefet boşluğunu gördüğü için yapıyor ve bundan
dolayı da ben, hatta şunu da söyledim: Keşke bir siyasi parti
niteliğinde olsa da biz de onlarla daha iyi, daha sağlıklı
tartışmalar yapabilsek diye.
KAMER GENÇ (Tunceli) Memlekette iktidar boşluğu var,
iktidar boşluğu; muhalefet boşluğu yok.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Şimdi, ikinci olarak güvenlik konusunda
Alelacele diye hep burada, zaman zaman ifade ediliyor. Nükleer enerji
konusundaki çalışmalar otuz, kırk senedir devam ediyor. Burada
alelacelelik yok. Hatta burada gecikme var. Biz bunu telafi etmek istiyoruz.
Aceleyle sürati karıştırmamak lazım. Biz acele hareket
etmiyoruz, süratli hareket ediyoruz. Aradaki farkı çok iyi ayırt
etmek lazım ve bunu yaparken de bilimsel ve teknolojik olarak da bütün
gereklerini yerine getiriyoruz.
Onun dışında, burada, Sayın Gençin bir sorusu
var, hesap meselesi nasıl olacak diye. Bunların hepsinin tarifleri
ortaya konmuş. Bu, bir özelleştirme değil. Şirketlerin
ortak olma usulleri, hem Türk Ticaret Kanununda ifade ediliyor hem de
ayrıca KİTlerin yapısında bunlar netliğe
kavuşmuş vaziyette; YPK kararları var, bununla ilgili diğer
yönetmelikler var, ona göre hareket ediliyor.
Sayın Tütüncüye gelince, burada kamu
girişimciliğine hoş geldiniz diyorsunuz ama
Biz, bunu yapmak
kararında olduğumuz için bir tercih sırasına koyduk.
Tercihimiz özel sektördür, olmadığı takdirde kamu özel ortak
girişimidir. Onun dışında, eğer o da olmazsa kamunun
yapmasıdır. Dikkat ederseniz üçüncü ve sonuncu tercihe onu koyduk.
Buradaki tercihimiz özel sektördür ve şu ana kadar da hep özel sektöre
yaptıralım diye bekledik. Yoksa biz, öbür türlü hareket etseydik,
daha evvelki yap-işletler gibi, yap-işlet,devretler gibi,
altı ay içinde Türkiyenin bütün enerji ihtiyacını ihale
ederdik, alım garantileriyle verirdik. Ama, çocuklarımız,
torunlarımız bundan etkilenirdi. Onun için, şimdi, bilek
güreşiyle alıyoruz, hepsini yarıştırıyoruz. En
düşük maliyete ve en sürekli yapabileceklere veriyoruz. Bundan
dolayı, başarılıyız ki,
ayırdığımız paraları da sağlığa,
emniyete ve eğitime veriyoruz, alt yapıya veriyoruz; işte,
KÖYDESe veriyoruz, BELDESe veriyoruz, böyle gidiyoruz. Burada da tutarlı
olduğumuz da ortaya çıktı ve dikkat ederseniz, yenilenebilir
enerji gibi yatırımlarda, ayrıca, rüzgârın
yaygınlaşmasında, bunların, hatta türbinlerinin Türkiyede
yapılması için ortamın oluşturulmasında da iyi
gelişmeler var.
Dolayısıyla, burada bir ideolojik yaklaşım söz
konusu değil. Burada, tamamen ülkemizin gerçekleri ve aynı zamanda da
kaynaklarını başka yönlere, başka ihtiyaçlara çevirme
hareketi... Dikkat ederseniz, bu noktada büyük bir yabancı
yatırım akımı da var. Aynı zamanda yerli
yatırımcılar da buna geliyor.
Burada lisanslamayla ilgili, bana 51inci maddeden bahsettiniz. Bu
noktada Danıştayın meni muhakemat kararı var. Konuyu, hem
ben hem hukukçulara incelettim ve aslını da öğrendikten sonra bu
kararı verdirmedim. Dolayısıyla, burada, tamamen yasal yine
enstrümanları kullanarak bunu yaptık, yasalar çerçevesinde olaya
yaklaştık.
Bir de size şunu söyleyeyim: Orada, bir grup arkadaş,
devamlı olarak, normal işleri yapacağı yerde
dolaşıyor, burada
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakan, süreniz
doldu.
Madde üzerinde üç önerge vardır. Önergeleri önce geliş
sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan tasarının 6. maddesinin (2).
fıkrasının ikinci cümlesinden sonra cümlenin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
|
Tacidar Seyhan |
Kemal Kılıçdaroğlu |
Hulusi Güvel |
|
|
Adana |
İstanbul |
Adana |
|
|
Hakkı Suha Okay |
Mevlüt Coşkuner |
Ali Rıza Öztürk |
|
|
Ankara |
Isparta |
Mersin |
|
|
|
M. Ali Susam |
|
|
|
|
İzmir |
|
Şirket hisseleri SPK mevzuatı çerçevesinde en geç iki
yıl içinde halka arzedilir ve İstanbul Menkul Kıymetler
Borsasına kote edilir. Şirket yönetim kurulu, halka arzdan sonra
hisselerini borsa dışında ihale yöntemiyle de satabilir.
BAŞKAN İkinci önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 5654 sayılı Nükleer Güç
Santrallerinin Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji
Satışına İlişkin Kanunun 6 ıncı maddesinin 2
nci fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Hüsnü Çöllü |
Özlem Çerçioğlu |
Tacidar Seyhan |
|
|
Antalya |
Aydın |
Adana |
|
|
Mehmet Şevki Kulkuloğlu |
M. Ali Susam |
Fevzi Topuz |
|
|
Kayseri |
İzmir |
Muğla |
Bakanlığın görev vermesi halinde kamu
şirketleri bu Kanun kapsamındaki santralleri yapabilir, yurt
dışında benzer yatırımları yapabilir veya
yatırımlara iştirak edebilir. Bu amaçla Bakanlar Kurulunca, yurt
içinde veya yurt dışında santral kurmak, kurdurmak,
işletmek ve/veya işlettirmek ve üretilen elektriğin
satışını yapmak üzere özel hukuk hükümlerine tabi
şirket kurulmasına karar verebilir. Bu kapsamda kurulacak
şirketin hisse senetlerinin özel sektöre devri, 27/11/1994 tarih ve 4046
sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun
hükümlerine göre yapılır. Kurulacak şirketin denetimi 2/4/1987
tarihli 3346 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri ile
Fonların Türkiye Büyük Millet Meclisince Denetlenmesinin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun hükümlerine göre yapılır.
BAŞKAN Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi
okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 45 sıra sayılı yasa
tasarısının 6. maddesinin ikinci bendindeki Bu kapsamda
kurulacak şirkette özel sektör şirketlerinin hisse sahibi
olmasına izin verilebilir cümlesinin bent metninden
çıkarılmasını saygılarımla arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY
(Kütahya) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Konuşacak mısınız?
KAMER GENÇ (Tunceli) Herhâlde konuşacağım.
BAŞKAN Buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Ses yok. (AK Parti sıralarından
Sesinizi kesmişler. sesleri)
Siz benim sesimi kesemezsiniz. Ben sizin sesinizi keserim, siz
benim sesimi kesemezsiniz.
BAŞKAN Sesiniz açıkmış.
KAMER GENÇ (Devamla) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
1980den beri bu Parlamento çatısı altında siyaset
yapıyorum. İlk defa, bu kadar, muhalefet partisi milletvekillerinin
sesinin kısıldığı bir Parlamento görüyorum. Geçen
dönem, tabii, zaten
Değerli milletvekilleri, bir iktidar partisi çıkıp
da konuşmaz. İktidar partisi muhalefetin sesini dinler ama siz,
muhalefetin sesini kısıyorsunuz. Üstelik de bakanlarınız da
yetersiz, komisyon başkanlarınız da yetersiz.
Öyle bir kanun tasarısını getirmişsiniz ki.
Bakın, ben, on altı sene Danıştayda hâkimlik,
savcılık yaptım, inanmanızı istiyorum. Bakın,
Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunu getirdiniz, Elektrik Piyasası
Düzenleme Kurulunu getirdiniz, Petrol Piyasası Düzenleme Kanununu
getirdiniz. Gidin, Danıştayda yüz bin tane dava var yahu.
Kanun yapmasını bilmiyorsunuz. Kanunda yapılan,
koyduğunuz maddelerin ne anlama geldiğini bilmiyorsunuz. Ondan sonra,
birtakım kurullar oluşturuyorsunuz. O kurullar da öyle bir ceza
kesiyorlar ki vatandaşlara, 800 milyar lira, 900 milyar liralık
davalar var. Düşünebiliyor musunuz, basit bir petrol bayisi, gitmiş
bir tane dağıtıcı firmadan bir petrol almış, 900
milyar liralık bir tanker almış; buna getiriyorsunuz,
dağıtıcı firmaya 825 milyar lira
Bakın, işte,
burada Enerji Piyasası Kurulu. Bir bayiye de 75-80 milyar lira para
kesiliyor. Bu nedir biliyor musunuz? Dayak yemesini öğrenmemişsiniz
herhâlde? Şimdi, böyle bir kanun sistemini yaparsanız, bu da onay
gibi geliyor.
Şimdi, burada, biraz önce Bakan kendi kendine konuşuyor.
Biz birbirimizi tanıyoruz, cemaziyelevvelini de biliyoruz bu
insanların. Şimdi, getiriyorsunuz, bugüne kadar, maalesef, Türkiye
Cumhuriyeti devletinde serbest piyasa ekonomisi dedik, liberal ekonomi dedik.
Beyler, devleti çalıp da çırpmayan, devlet kesesinden
cebine para doldurmayan çok büyük bir işletmeler yok. İlle birileri
bir yatırım yaptığı zaman, gidiyor devletin
birtakım kaynaklarına el uzatıyor, oradan zengin oluyor.
İşte, bu da ona uygun bir şey.
Ben, tabii ki nükleer enerjinin kurulmasına taraftarım.
Yani, yıllarca bizi uyuttular. Dünyada 444 tane nükleer enerji var, hâlâ
Avrupada 70-80 tane nükleer enerji santrali kuruluyor. Biz, tabii,
yıllarca birtakım şeylere geldik. Bu, Türkiye için çoktan beri
gerekli bir şey ama biz bunları kurarken diyoruz ki hırsızlığa
meydan vermeyelim. Şimdi, o zaman, özel teşebbüs yapıyorsa,
kardeşim, gitsin yapsın. Ama, sen, Bakanlar Kurulu olarak birisine
nükleer enerji santrali kurmak için yetki vereceksin, sonra bakacaksın,
belli bir saatten sonra
Maalesef, Türkiye'deki siyasi iktidarların sicilleri çok
bozuk, çok bozuk. Yani, hakikaten dürüst bir yönetim gösterilse, vicdan
muhasebesinden olayları geçirseler, biz, zaten, burada, bunları
konuşmayız. Yahu, diyeceksiniz ki, zaten, bunlar, bu iktidara mensup
insanlar hakikaten dürüst insanlar. Ee, ne olacak, dürüst insanın iktidar
ettiği bir dönemde, devletin ve milletin menfaatleri gözetilerek, ciddi,
sağlıklı işlemler yapılabilir, uygulamalar
yapılabilir. Ama, maalesef, beyler, yani, Türkiye'nin en büyük
makamlarına gelenler en büyük suistimallerin içinde, en büyük
hırsızlıkların içinde olduklarını gördük yani.
Görünce, mecburen, buralarda yapılacak kanunların, devlet
kaynaklarının bu kişilerin yandaşları için istismar
edilmemesi için, bu kişilerin ceplerine haksız, usulsüz olarak
kanalize edilmemesi için, burada kanunlar yapılırken çok ciddi bir
düzenleme yapmak zorunda olduğumuzu belirtmek istiyoruz.
Tamam, yani, şimdi, burada, bir kamu şirketine santral
kurduruyorsunuz, ondan sonra diyorsunuz ki, kardeşim, özel teşebbüs,
sen gel buna ortak ol. Ee, nasıl olacak? Bu devlet malı.
Özelleştiriyorsunuz. Anayasanın 47nci maddesine göre
özelleşecek bir kurum hangi koşullarda özelleşecek, hangi
şartlarla devlet malına ortak olur, onu belirtmiyorsunuz. Bunun
denetimiyle ilgili, Anayasanın 165inci maddesinde maddesinde kamu
iktisadi teşebbüslerini denetleme sistemleri var. Nasıl
uygulayacaksınız? Böyle maddelerle bu kanunları getirirseniz,
ileride bunlar devletin başına büyük belalar getirebilir. Bakın,
bizim işimiz gücümüz ne burada? Burada, devamlı cumartesi de
çalışalım, pazar da çalışalım. İşimiz
ne? Devamlı bunları enine boyuna tartışalım
değerli milletvekilleri.
Arkadaşlar, bu saatten sonra ne beklediğim bir makam var
ne bir mevki var ne bir servet var. (AK Parti sıralarından
Cumhurbaşkanlığı sesleri) Ama, bu memleket bizi
sıfırdan, yani, amelelikten bu duruma getirdi. İstiyoruz ki,
bizden sonra gelecek nesiller iyi bir hayat yaşasınlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Konuşmanızı tamamlar
mısınız lütfen.
KAMER GENÇ (Devamla)
iyi bir hayat şartlarını
yaşasınlar.
Bakın, işte, memleketimizde her gün terör var, insanlar
ölüyor. Bunların büyük bir kesimi işsizlikten oluyor. İşte,
Başbakanınız Tayyip gitmiş Amerikaya seyahat etmiş,
şimdi gelmiş İtalyaya. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Tayyip diyemezsin.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Sayın Başbakan, Sayın
Başbakan.
KAMER GENÇ (Devamla) İtalyada ne arıyor? Ne
arıyor, bir sorayım size. Ne arayayım ya, bir bakayım yani.
Şimdi, bu memlekette bu kadar sıkıntı varken, özel
uçaklarla böyle gezmenin bir anlamı var mı?
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Saygılı olacaksın.
KAMER GENÇ (Devamla) Ben saygıyı senden öğrenecek
değilim. Ben, bu memleketi iyi bilen bir insanım. Onun için
HALİL AYDOĞAN (Ayfonkarahisar) Benden
öğreneceksin. Saygılı olacaksın.
KAMER GENÇ (Devamla) Yani, bakın, şu saatte Bakanlar
Kurulu masasında kimse yok. Nerede bu adamlar? Gelsin, burada bizim
konuşmalarımızı dinlesinler yahu! Dinlesinler
Bunlar bu
devletten para alıyorlar. Bu saatte neredeler? Neredeler? Bir söyleyin
bakalım. Nerede, hangi eğlence yerlerindeler? (AK Parti
sıralarından gürültüler)
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) İş
yapıyorlar, iş.
KAMER GENÇ (Devamla) Gelsinler buraya yahu. Biz buradayız
da bu saatte, biz burada çalışıyoruz, bunlar nerede?
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Saçmalama!
KAMER GENÇ (Devamla) Gelsinler, burada otursunlar,
konuşmalarımızı dinlesinler. Ondan sonra da birtakım
insanlar gelecek burada çalışacak, onlar gidecek keyfine bakacak.
Ondan sonra da en büyük kaynakları kendi yandaşlarının cebine
aktaracak.
İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) Saçmalıyorsun ya!
KAMER GENÇ (Devamla) Böyle bir devlet görülmemiş. Evvela,
bu görev size düşüyor.
Saygılar sunuyorum.
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Halikarnastan bahset.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, müsaade eder misiniz... Yani, gocunmanıza
sebep yok. Kamer Gençin Başbakana sayın dememesiyle Sayın
Başbakanımız sayın vasfını kaybetmiyor. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, ben diyorum ki, kişilerin
nüfus cüzdanındaki
BAŞKAN Biz, burada, nezaketen size Sayın Kamer Genç
diyoruz. Bundan sonra ben de Genç diyerek çağıracağım sizi
buraya. Mademki sizin için önemli değil bu sayın kelimesi, ben de
sayın demeden çağıracağım sizi.
KAMER GENÇ (Tunceli) Önemli değil.
BAŞKAN Tamam, kabul etmiyorsunuz sayını. Siz
sayını kabul etmiyorsunuz, sizin için önemli değilmiş
sayın. Tamam, ben de sizi Genç diye çağıracağım.
KAMER GENÇ (Tunceli) Önemli değil
BAŞKAN Evet, önemli değil, buyurun, buyurun
Görürsünüz, bundan sonra nasıl çağırıyorum sizi. Bundan
sonra görürsünüz, nasıl çağıracağım sizi. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Evet, Komisyonun ve Hükûmetin katılmadığı
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Tasarının 6. maddesinin 2.
fıkrasının ikinci cümlesinden sonra cümlenin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Tacidar
Seyhan (Adana) ve arkadaşları
Şirket hisseleri SPK mevzuatı çerçevesinde en geç iki
yıl içinde halka arz edilir ve İstanbul Menkul Kıymetler
Borsasına kote edilir. Şirket yönetim kurulu, halka arzdan sonra
hisselerini borsa dışında ihale yöntemiyle de satabilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY
(Kütahya) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın milletvekili, buyurun. (AK Parti
sıralarından Genç, Genç, nereye, eğlenceye mi? sesleri)
KAMER GENÇ (Tunceli) Sizin bakanların yanına
gidiyorum!..
BAŞKAN Kötü örnek oluyorsun, kötü, kötü
Yazık!
Yenileri ürkütüyorsun, yeni gelen milletvekillerini ürkütüyorsunuz. Yazık!
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
süreyi yeniler misiniz.
KÜRŞAT ATILGAN (Adana) Sayın Başkan ürkme
lafınızı düzeltir misiniz.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) O kelime çok ağır
oldu Sayın Başkan.
KÜRŞAT ATILGAN (Adana) Efendim ürkme lafını
düzeltir misiniz.
BAŞKAN Buyurun Sayın Susam.
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Sayın Başkan, rica
edeyim de, şu saati baştan başlatır mısınız.
BAŞKAN Tabii, tabii
Gündeme sadık kalmak kaydıyla, buyurun efendim.
MEHMET ALİ SUSAM (Devamla) Evet, Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; 6ncı maddeyle ilgili verdiğimiz önergeye
ilişkin konuşurken, bir kez daha ortaya çıkan durum şudur
ki, bu yasa tasarısının düzeltilmesi için çok mücadele etmeye
ihtiyacımız var. Onun için, çok iyi niyetle önergeler veriyoruz. Ama,
bu saatte, burada bulunan değerli milletvekili
arkadaşlarımı bir kez daha sağduyuya davet ediyorum.
Az önce 5inci maddeyle ilgili önerge verdik. Neydi önerge?
Eğer bu santralin atıklarıyla ilgili ayrılan pay yetmezse,
yetmeyen payı şirket ödesin. Devletin vergisinden, kasasından
çıkmasın. dedik. Hayır, devlet ödesin. dediniz. Böyle bir
anlayış olabilir mi? Böyle bir anlayışla halkı
düşünen bir yasa çıkarma olabilir mi?
Şimdi 6ncı maddede konuşuyoruz. 6ncı
maddede, kamunun kurduğu şirkete özel sektör ortak olabilir maddesi
üzerinde. Acaba, kamu zarar görmeden, ülke zarar görmeden, bu şirket
suistimallere uğramadan nasıl idare edilebilir konusunda kafa
yoruyoruz, bir sürü önergeler vermeye çalışıyoruz. Bu, bu
Yasanın ne kadar hazırlıksız, ne kadar teknik bilgi
eksikliği içerisinde buraya getirildiğinin göstergelerinden bir
tanesi.
Ne önergesi vermişiz? Diyoruz ki: Bu şirket kurulduktan
sonra Sermaye Piyasası Kanununa tabi olsun, SPK normlarına göre
halka arzı yapılsın ve İstanbul Menkul Kıymetler
Borsasına kote edilsin. Neden bunu istiyoruz? Çünkü bu şirketin,
kamunun kurduğu bu şirketin özel şirketle kuracağı
ortaklığın sınırları, ilişkileri,
yapacağı ortaklığın niteliği belli değil.
Bunu bir denetime almak zorundayız. En azından nasıl bir denetim
yapılabilir? İşte, Türkiye'de şirketlerin denetlenmesi
açısından Sermaye Piyasası Kanunu ve bu anlamıyla
İstanbul Menkul Kıymetler Borsasını kullanmak lazım.
Bundan da korkmamak lazım, çünkü bu şirket sizin de
anlattığınıza göre, özel sektör için çok cazip
şartlarda kurulacak bir şirket: Fiyat garantisi var, alım
garantisi var, fiyatta bir üst limit koymamışsınız,
diğer yenilenebilir enerjide konulan üst limitler burada yok. SPK bunu
borsaya kote eder, halka arz eder ve İstanbul Menkul Kıymetlerde de
bu satılır. Özel sektörün bu ortaklıktaki denetlenmesi ve
şirket paylarının kamu aleyhine azaltılıp
çoğaltılması vasıtasıyla, doğru bir şekilde
kontrol edilebilir. Bu olmazsa, bu şirkete ortak olmuş özel sektör
ilişkisinin nerede, nasıl duracağını tayin etmekte çok
zorlanırız.
Değerli arkadaşlarım, bir konunun daha
altını çizmek istiyorum. Bu Yasayı çıkartırken
polemik yapmak yerine, bu Yasanın en iyi şekilde, katkılar
koyarak çıkmasını istiyoruz. Ancak Sayın Bakanım, az
önce, çok hoş olmayan bir polemik yaptı. Eğer polemik
yapılacak olursa, polemiğin kralını biz yaparız, ama
hiç yapmadık, hiç yapmadık. Elektrik Mühendisleri Odasının
eleştirisine Siyasi eleştiri yapıyorlar, muhalefet
boşluğu var, onun için herhâlde yapıyorlar. dedi. Bir meslek
örgütünün, kendisini direkt ilgilendiren bir konuda yapmış
olduğu eleştiriye tahammül edemedi. Ben de o zaman derim ki:
Sayın Bakan, bu ülkede muhalefet boşluğu değil, bu ülkede
Enerji Bakanlığı koltuğu boşluğu var. Onlarca
bürokratınız, her gün, toplu olarak tutuklanıp hapse
atılıyor, bu boşluk oradan kaynaklanıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Susam, konuşmanızı
tamamlar mısınız lütfen.
MEHMET ALİ SUSAM (Devamla) Evet, burada eğer
boşluk varsa, Enerji Bakanlığında boşluk var. Sizin
bürokratlarınız, sizin denetiminizdeki Bakanlıkta, her gün
onlarca bürokrat toparlanıp, yolsuzluk yaptıkları nedeniyle
içeriye atılıyorlar. Onun için, lütfen Sayın Bakan,
getirdiğimiz tüm önerileri bu ülkenin menfaati için, vicdanıyla hareket
eden insanların önerileri olarak kabul etmek zorundasınız ve biz
böyle hareket edeceğiz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Susam.
Komisyonun ve Hükûmetin katılmadığı önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 5654 sayılı Nükleer Güç
Santrallerinin Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji
Satışına İlişkin Kanunun 6 ıncı maddesinin 2
nci fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hüsnü
Çöllü (Antalya) ve arkadaşları
Bakanlığın görev vermesi halinde kamu
şirketleri bu Kanun kapsamındaki santralleri yapabilir, yurt
dışında benzer yatırımları yapabilir veya
yatırımlara iştirak edebilir. Bu amaçla Bakanla Kurulunca, yurt
içinde veya yurt dışında santral kurmak, kurdurmak,
işletmek ve/veya işlettirmek ve üretilen elektriğin
satışını yapmak üzere özel hukuk hükümlerine tabi
şirket kurulmasına karar verebilir. Bu kapsamda kurulacak
şirketin hisse senetlerinin özel sektöre devri, 27/11/1994 tarih ve 4046
sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun
hükümlerine göre yapılır. Kurulacak şirketin denetimi 2/4/1987
tarihli 3346 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri ile
Fonların Türkiye Büyük Millet Meclisince Denetlenmesinin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun hükümlerine göre yapılır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY
(Kütahya) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor mu ?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Buyurun Sayın Kulkuloğlu.
MEHMET ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; önergemizin gerekçesine geçmeden
önce, birkaç dakika önce bu yüce Meclis çatısı altında
Sayın Kamer Gençin Başbakana hitap ederken ki
yanlışına Sayın Meclis Başkan Vekilimizin de cevap
vermiş olması bu çatı altına yeni gelmiş bir
milletvekili olarak beni hüsrana uğratmıştır. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar) Buna cevap veren diğer AKPli
arkadaşların da benimle aynı görüşü
taşıdığına, ulvi duygularla buraya geldiğine,
memlekete hizmet etmek gibi bir düşünceleri olduğuna ben
inanıyorum.
O yüzden, burada yüce millet, yüce Meclis dediğimiz bu
çatının toplum içerisindeki üyelerine ait
saygınlığın cüceleştirilmemesi için bizlerin üzerimize
düşeni yapmak en önemli vazifemiz. O yüzden, hepimizi daha dikkatli olmaya
çağırıyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP ve MHP sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlar, bu değişiklik, Sayın
Cumhurbaşkanının bu maddeyi Anayasanın 47nci maddesi
kapsamında uygun bulmaması gerekçesini ortadan kaldırmak üzere
teklif edilmiştir. Şöyle ki, Cumhurbaşkanı Kanunun bu
maddesi hakkındaki uygun bulmama gerekçesinde şunları ifade
etmiştir: Devlete ilişkin bulunan bir kamu iktisadi teşebbüsü
niteliği taşıyan bu şirkete sonradan pay devri yoluyla
ortak olunmasının şirketin işletme ve
varlıklarının özelleştirilmesi niteliğinde olduğu
açıktır. Bu durumda, Anayasanın 47nci maddesi uyarınca,
özelleştirme ilke ve yöntemlerinin yasada belirtilmesi gerekmektedir.
Oysa, incelenen Yasada, yukarıda açıklanan biçimde bir
özelleştirme olduğu kuşku bulunmayan işlemin yöntemi
gösterilmemiştir.
Teklif ettiğimiz bu değişiklik ile kamu iktisadi
teşebbüsü niteliği taşıyan şirkete ait hisse
senetlerinin özel sektöre devri hususunda 4046 sayılı
Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun hükümleri uygulanacaktır.
Bu Kanuna göre hisselerin devirlerinin yapılmasında Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı yetkili olacaktır.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bunu niye teklif
ediyoruz? Biliyorsunuz, biz özelleştirmeye karşı bir parti
değiliz, asla da olmadık; ancak, daha önce yapılan
özelleştirmelerde dahi gösterilen eksik ihtimam ya da düzenli
tartışılmamış, incelenmemiş,
eleştirilmemiş olması, demin 2nci maddede konuşma yaparken
verdiğim örnekte olduğu gibi, Türk Telekomla bugün karşı
karşıya bulunduğumuz kriz gibi krizleri karşımıza
çıkarabilmektedir. Bugün yirmi beşinci gününü dolduran Türk Telekom
işçilerinin grevinde, maalesef, çok büyük bir acı
yaşanmaktadır. Bu ülkeye fedakârca, gece-gündüz, yaz-kış
demeden emek veren, hizmet eden 25 bin Türk Telekom işçisi, maalesef,
gelinen noktada, bu şirketin beceriksizliği ve
duyarsızlığı sonucu vatan haini durumuna gelmişlerdir.
O yüzden, bu tür uygulamalarla bir daha karşılaşmamak üzere, bu
tür yapılacak özelleştirme, satış, ki özellikle bu tür
yüksek teknoloji gerektiren nükleer enerji gibi hassas bir konuda ülkemizde
bilgi birikimi olmadığı göz önüne
alındığında, yurt dışı kaynaklı
şirketlerin burada iştirak ya da tam ortaklık şeklinde yer
alacakları göz önüne alındığında, çalışanımıza
karşı, ülke insanımıza karşı,
kaynaklarımıza karşı hassasiyetle davranmamız ve çok
düşünmemiz gerekmektedir.
Bu hassasiyeti göz önünde bulunduracağınıza
inancımla, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Milletvekili.
Komisyonun ve Hükûmetin katılmadığı önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
6ncı madde üzerinde görüşmeler
tamamlanmıştır.
6ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
7nci maddeyi okutuyorum:
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Çeşitli Hükümler
Teşvikler
MADDE 7- (1) Bakanlar Kurulu, kurulacak santrala ilişkin
teknoloji edinmeye yönelik yatırımlar ile işletme personelinin
eğitimini teşviklerden yararlandırabilir.
(2) Bu Kanun kapsamında üzerinde santral kurulacak
taşınmazların Hazinenin özel mülkiyetinde veya Devletin hüküm ve
tasarrufu altında bulunması halinde, bu taşınmazlar
üzerinde şirket lehine Maliye Bakanlığı tarafından,
diğer kamu kurum veya kuruluşlarının mülkiyetinde
bulunması halinde ise Bakanlar Kurulu kararı ile bedelsiz olarak
kullanma izni, irtifak hakkı tesis edilir. Sözleşme sürelerinin
sonunda nükleer güç santralının sökülmesi zorunludur. Söküm
işinden ve taşınmazın çevre kuralları kapsamında
kabul edilebilir hale getirilerek Hazineye iadesinden şirket sorumludur.
Söküm maliyeti 5 inci maddenin ikinci fıkrası kapsamında
oluşturulan İÇH den karşılanır. Bu işlemler için
İÇH kaynaklarının yetersiz kalması durumunda İÇHden
oluşmuş kaynakların yüzde yirmibeşine kadar maliyetler
hazine tarafından, bunun da yetmemesi halinde şirket tarafından
karşılanır.
BAŞKAN Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Uşak Milletvekili Sayın Osman Coşkunoğlu.
Buyurun Sayın Coşkunoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA OSMAN COŞKUNOĞLU (Uşak)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
görüşmekte olduğumuz 45 sıra sayılı Yasanın
7nci maddesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini bildirmek
için huzurunuzdayım. Hepinizi saygıyla selamlarım.
7nci maddenin birinci fıkrasında şöyle deniyor:
Bakanlar Kurulu, kurulacak santrala ilişkin teknoloji edinmeye yönelik
yatırımlar ile işletme personelinin eğitimini
teşviklerden yararlandırabilir. Teknoloji edinmeye yönelik yerine,
teknolojiyi geliştirmeye yönelik olmuş olmasını dilerdik.
Türkiye, hemen her konuda dışarıdan teknoloji
satın almak, dışarıya, birçok konuda olduğu gibi,
teknoloji bakımından da bağımlı olma konusunda bu
Hükûmet, bu nükleer enerji konusunda da devam edecek gibi görünüyor. Her ne kadar
Sayın Bakanın evvelsi gün Plan ve Bütçe Komisyonunda
yaptığı konuşma metninde, daha doğrusu
dağıttığı konuşma metninde aynen şöyle
deniyor: Nükleer güç programlarının başarıya
ulaşmasında temel faktörün yakıt çevrimi dâhil olmak üzere
nükleer güç teknolojilerinin özümsenmesi ve yerelleştirilmesi olduğu
görülür. Sayfa 24. Yani teknolojilerin özümsenmesi ve yerelleştirilmesi,
edinilmesi ile aynı anlama gelmediğini düşünüyorum.
Yine, Sayın Bakan bu yasa tasarısının
görüşülmesinin başında tümü üzerinde yaptığı
konuşmada, yerli teknolojisi açısından çeşitli
girişimlerde bulunulduğunu da ifade etti, fakat bunların ne
olduğunu
Bu konuda, eminiz, TAEK güzel çalışmalar
yapıyordur, fakat bir teknoloji politikamız var mı? Bu
teknolojiye edinmek yerine geliştirmek veya yine Sayın Bakanın
sözleriyle- özümsemek ve yerelleştirmek üzerine olmuş
olmasını dilerdik. Nitekim, 1inci madde üzerine Cumhuriyet Halk
Partisi olarak vermiş olduğumuz önergede de, bu Yasanın amacının
bir santral kurulmaya yönelik olması yerine, nükleer enerji teknolojisine
yönelik olmuş olmasını önermiştik, o reddedildi.
Burada iki eksiklik derhal göze çarpıyor. Birincisi,
teknoloji politikalarımızdaki eksiklik. İkincisi, enerji
politikaları, planı ve vizyonu konusunda eksiklik. Bu konuda
Sayın Bakanın, yine, Plan ve Bütçede daha evvelsi gün
yaptığı konuşmada, çeşitli ifadeler var, şimdi
okuyarak vakit harcamayacağım. Basılmış olan
konuşmada, bir enerji planından söz ediliyor. Ama bir vizyondan ve
hangi aşamalarla çeşitlendirileceğinden, dışarıya
olan bağımlılıktan söz ediliyor, fakat bundan nasıl
çıkılacağından, ne gibi politikalarla
çıkılacağından söz edilmiyor. Bu, enerji
politikasının olmaması, yama şeklinde, işte, 2010 ile
2020 arasında 5 bin megavatlık bir nükleer enerjimiz olsun gibi bir tasarıyla
karşı karşıya kalmış oluyoruz.
Bu, genel bir planın parçası olarak, genel bir
politikalar dizininin parçası olarak, genel bir vizyonun parçası
olarak önümüze konmadığı için, pek de anlamlı gelmiyor o
bakımdan. Yoksa, nükleer enerji konusunda Partimizin -şu an veya
ileriye dönük- kesinlikle nükleer enerjiye karşıyız diye
herhangi bir angaje olma durumu yok. Fakat belli bir projenin, belli bir
politikalar dizininin, teknolojiyle de ilgilendirerek bir parçası olarak
ele alınmış olmasını dilerdik.
Gelelim 2nci fıkraya: 2nci fıkrada, biraz önceki
maddelerde de söz konusu edildiği gibi, aynen maddenin 2nci
fıkrasından okuyorum: Sözleşme sürelerinin sonunda, nükleer güç
santralının sökülmesi zorunludur deniliyor. Tamam, zorunludur. Bu
sökme işleminin en az yatırım kadar, hatta bundan daha fazla bir
maliyet gerektirdiğini de biliyoruz. Zannedersem bu da reddedilmeyecek bir
gerçektir, yani, santrali kurmak için yapılacak yatırımdan daha
fazlası bunu sökmek için gerekli olacaktır.
Şimdi, bir şirket bir teklif veriyor. Bu teklifte
yatırım var, işletme masrafları var, kârlar var, sonunda ne
olacak? Sökme işlemi ne olacak? İşte orada bir belirsizlik var
ve bu belirsizlik gerçekten kaygı verici.
Şimdi, iki tane hesap kuruluyor bu Yasanın
önerdiği, İÇHya belli miktar paralar yatırılıyor
söküm maliyetini karşılamak için. Fakat İÇH kaynakları
yetersiz kalması durumunda ne olacak? Bir fon yaratılıyor, ama
bu kaynaklar, İÇHda biriken fon sökülmesi için yetersiz. Ne olacak? Daha
önceki Sayın Cumhurbaşkanımızın vetosundan önce Bunu
hazine karşılar. denip geçilmişti. Vetodan sonra şöyle
deniyor: Bu kaynakların, yani İÇHda birikmiş fon
kaynaklarının yüzde 25ine kadar maliyetler hazine tarafından,
İÇHdaki fon yetersizse bunun yüzde 25ine kadarını hazine
karşılayacak, bu da yetmediği durumda şirket
karşılayacak gerisini. Burada çok ciddi sakıncalar var, hele
hele bu şirkete kamunun da ortak olma durumunda, bu şirketle kamu
arasındaki ortaklık durumunda bu masrafın kamuya bindirilmesi
için bütün kapılar açılmış gibi şimdiden görülüyor.
Şimdi, siz kendinizi teklif verecek şirket yerine koyun,
bir teklifte bulunacaksınız. Bu fona
yatıracağınız para belli, o, daha önceki bir maddede
düzenlenmiş durumda. Sökülmesi için bir maliyet altına katlanmayacağınızı
mı var sayarsınız, katlanacağınızı mı
var sayarsınız? Katlanmayacağını
varsayarsınız ve bu maliyetin, o santralin işinin bittiği
zaman santralin sökülme maliyetine katlanma masrafı da, maliyeti de,
maalesef bu şekilde kamuya yüklenecek durumda bu Yasanın bu hâliyle.
Şimdi burada, Sayın Bakan haklı olarak zaman zaman
hep altında böyle bir şeyler varmış gibi aranıyor
dedi. Sayın Bakan, tabii, kişi olarak üstüne alınmasın,
fakat Enerji Bakanlığında geçmişte olmuş bitmiş
ve hâlâ olmak bitmekte olan olaylar, bizlerin elbette böyle bir kuşku
içerisinde -bu hiçbir şekilde Sayın Bakanın kişiliğine
yönelik değil- olmamızı da doğal karşılaması
gerektiğini düşünüyorum.
Son olarak, bu maddeyle ilgili yine, enerji konusunda
dışa bağımlılığımızın
devamını bu santralin gidermediğini de ifade etmek, burada
tekrar vurgulamak isterim. Sayın Bakan, bu Yasanın tümü üzerinde
yaptığı konuşmada aynen şöyle dedi: Uranyum
miktarı ülkemizde yaklaşık 10 bin tondur, yaklaşık bin
megavat için otuz yıl yetecek kadar uranyumumuz var. Şimdi 5 bin
megavatlık bir nükleer enerji santralinden, üç tane enerji santralinden
söz ediyoruz 5 bin megavatlık, ne oluyor? Altı yıl yetecek gibi
oluyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Coşkunoğlu,
konuşmanızı tamamlar mısınız lütfen.
OSMAN COŞKUNOĞLU (Devamla) Bağlıyorum
efendim.
Yaklaşık olarak oranlarsak, bu da, dışa
bağımlılığın devam edeceğini gösteriyor.
Son olarak, sözlerimi bitirmeden önce, Türkiye Atom Enerjisi
Kurumunun güçlendirilmesi ve bu konudaki yapmamız gereken, özümsemek ve
yerelleştirmek için bu teknolojiyi, yapmamız gereken,
araştırmalara yönelmesini dilerim.
Bu arada iki gün önce yayınlanan Avrupa Birliği
İlerleme Raporunda da Türkiyenin radyoaktif atık konusundaki
bazı uluslararası anlaşmaları imzalamadığı
da anlaşılıyor. Bu konuda da Sayın Bakanı ve
Bakanlığı göreve davet eder, hepinize saygılar
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Coşkunoğlu.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına İstanbul
Milletvekili Sayın Mithat Melen.
Buyurun Sayın Melen. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MİTHAT MELEN (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Nükleer Güç Santrallerinin
Kurulması ve İşletilmesi ile ilgili kanun tasarısı
üzerinde Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini arz etmek üzere
buradayım. Heyeti saygıyla selamlarım.
Efendim, önce, izin verirseniz, bir noktanın altını
çizmek istiyorum. Dünyada artık kalkınma bir yerde enerji demek.
Enerjiniz yoksa kalkınamıyorsunuz. Her türlü enerjiyi içeriyor bu,
ama en ucuz enerji, en ekonomik enerji, en kullanılabilir enerji;
işte, onun da elektrik olduğunu zaten görüyoruz. Mühendis
olmadığım için o konuda fazla rahatsız etmeyeyim sizi.
Şimdi, biz bakıyoruz ki Türkiye, bir kere her şeyden önce bütün
girdilerini ele aldığımızda en pahalı girdisi enerji
girdisiyle ilgili, üretimindeki en önemli meselesi o. O da, bildiğiniz
gibi, Amerika Birleşik Devletleri kilovat saati 2 sente üretirken, Avrupa
4, Türkiye 10; bazen Doğu Anadoluda 13 sente mal edebiliyor elektrik
enerjisini. Bu da girdileri pahalılaştırıyor. Onun için,
burada oturup nükleer enerji gerekli mi değil mi diye konuşmak
yerine, bence çok geç kalınmış bir şey. Çok geç
kalınmış, belki de bize geç bıraktırılmış
bir şey. Bunu da oturup iyi düşünmemiz lazım. Çünkü Türkiyenin
bu aşamayı çok önceden yaşaması lazımdı.
Türkiyenin bu aşamaya çok önceden gelmesi lazımdı ama hep
aynı hatalar, hep aynı yanlışlarla, maalesef ve maalesef
yine aynı yere dönüyoruz. Onun için, ona o konudan bakmaktansa, yine
teknik açıdan bakıp, burada o eleştirilerin yerine, bu Yasayla
ilgili teknik noktalarda oturup hemfikir olmamız lazım. Yine, bu
Yasada, maalesef
Yasanın yapısına karşı
değiliz, fakat, böyle geçirdiğimiz zaman yine bu problemler çıkacak,
yine sıkıntılar olacak, yine Türkiye aynı sıkıntıları
Belki tekrar bu nükleer enerji konusunda geriye kalacağız, geç
kalacağız, pahalıya mal edeceğiz tekrar enerjimizi.
Bakın, mesela, 7nci maddenin birinci bendinde hoş bir
Türkçe var, ben anlamakta zorluk çekiyorum. Bakanlar Kurulu kurulacak santrala
ilişkin teknoloji edinmeye yönelik yatırımlar ile işletme
personelinin eğitimini teşviklerden yararlandırabilir. Türkçesi
bile zor. Burada ne yapmak istiyoruz? Yani, bu yatırımlar
teşviklerden yararlansın mı, yararlanmasın mı? Hangi
teşviklerden yararlansın? Buna Bakanlar Kurulu nasıl karar
versin? Burada teşviklerden anlayan, bu işte çalışan bir
sürü arkadaşımız var. Teşvikler konusunda o kadar
sıkıntımız oldu ki. İşte, her gün bunları
konuşuyoruz, bir ilçe ile öbür ilçe arasında fark olmadan ayrı teşvikler
veriyoruz. Burada neye karar vereceğiz? Mesela yakıt üretimi
ayrı bir şey. Arkasından teknoloji edinimi ayrı bir
şey. Personel eğitimi tamamen ayrı bir şey. Bu üçünü bir
maddede, acaba beraber mi yapmak, yoksa kendi kendine bir şeyler
oluşturmak veya bir tarafa çekmek için birden bire karar verilmiş bir
şey mi bu? Şu maddeyi bir kere daha bir düşünsek olmaz mı
acaba? Yani, bu yararlı mı, değil mi? Yarın elli tane sorun
çıkacak bu konuda. Biz kendi kendimizi, bir şeyler yapmak isterken
yapmamaya yolluyoruz, gene davalar açılacak, sıkıntılar
çıkacak. Yani, bu konuda uyarmak istiyorum sadece. Bu maddeye bir
dikkatinizi çekmek istiyorum, çünkü, bu maddeyle ilgili
Hükûmetin bile elini
bağlar, dikkat edin.
Sonra, devam edelim, bu hep ve ilk defa belki, birçok kerelerde
burada siyasi açıdan bir kanunun Cumhurbaşkanlığından
geri dönmesi görülmüştür, ama bu sefer, gerçekten, bakarsanız geri
dönme gerekçelerine, ekonomik meseleler ön plana
çıkarılmıştır ki, doğrudur. Yani, biz sadece
enerjiyi ucuza değil, ekonomik, etkin biçimde mal etmemiz ve
kullanmamız lazım. Buna nükleer enerji dahil.
Şimdi, nükleer enerjide de öyle. Şimdi, o ekonomik olma
fikri bu maddelerle, hatta, Kanunun tümü içerisinde gerçekten kendini
kaybediyor yavaş yavaş ve ekonomiden uzaklaşılıyor,
yani, ekonomi fikrinden uzaklaşıyor. Çünkü, bir söküm meselesi var
mesela. Doğru, ağır bir şey, dünyanın her
tarafında bu söküm meselesi ve yatırımları sigorta etme
meselesi çok ciddi bir şey. Onlarda biz yine bu maddelerle
atlamışız. Mesela söküm maliyeti 5inci maddenin ikinci
fıkrasında oluşturulan, biraz, yine işletmeden çekme
hesabı diye bir hesap, bir de ulusal radyoaktif atık hesabı diye
bir hesap. Şimdi, o hesaplara 0,15 sent işletme yatıracak.
İkisi yaklaşık 0,30 olacak. Demin söyledik, Amerika
Birleşik Devletlerinde sent cinsinden 2 dolar maliyeti. Şimdi,
burada, bir yerde ekonomik açıdan sıkıntıya sokmuyor muyuz
herkesi? Ki, o madde geçti, ama düşünmemiz lazım. Bir de bütün
bunların yönetimini bir idari birime veriyorsunuz. Çok ciddi yönetimler.
Hazineye yük yüklüyor. Bütçede ciddi yükler var ve o bir idari birim
tarafından yönetiliyor ve bunun bütçesi de nasıl oluşturulacak
çok belli değil.
Şimdi, Cumhurbaşkanımızın ekonomik
açıdan ret fikrine bir yüzde 25e kadarı hazineden
karşılanır diye bir şey getirilmiş buraya, madde
getirilmiş. Peki, yüzde 25i aşarsa ne olacak? Ki aşacak.
Bakın, Devlet Denetleme Kurulu raporunu, dün Sayın Bakana da ben
sordum, arz ettim, o konuda değerlendirme oldu mu dedim, o sadece
muhakematlıkta olduğunu, Maliye Bakanlığı ve Hazine
Muhakematta olduğunu söyledi. Ama ondan almamız gereken örnekler var.
O raporda sonuna doğru ekonomik gerekçeler çok ön plana
çıkarılmıştır. Ve bu Kanunun, hakikaten, hazırlanmasında
o raporun sonundaki ekonomik gerekçeler gerçekten bu tarafa
aktarılmamış. Bunu eleştiri açısından da
söylemiyorum, ama ileriye doğru kamu üzerine gelecek baskıyı, o
her gün Enerji Bakanlığında gördüğümüz yargılanma
sıkıntılarını ve bölük pörçük Türkiyenin enerji
politikasını ve maalesef çok pahalıya mal ettiğimiz ve
çözemediğimiz o hamleyi geciktiriyoruz.
Ben Türkiyenin enerji meselesinde gerçekten çok önemli bir yerde
olmasını istiyorum ve bunun için de her türlü katkıya hem partim
adına hem kendimiz adına hazırız. Ama özellikle 7nci madde
ve ondan önceki beş madde ve bundan sonra göreceksiniz,
yaptırımlar konusundaki 9uncu maddede de sıkıntılar
var. Şimdi, diyelim bu şirketlerden biri bu
yaptırımları yapmadı. Ee, o zaman, amme usulünde yargılanacak
bu şirket, Amme Alacakları Kanunu kapsamında üzerine
gideceksiniz, yine günler alacak, o söküm maliyetleriyle ilgili yirmi tane dava
olacak, yine sıkıntılara düşeceğiz.
Türkiyenin önünde kalkınma açısından ciddi ve zor
bir dönem var. Bir havalanma döneminde olması lazım Türkiyenin. Onun
için, bu kanun ve bütün kanunların, bu konularda bize sorarsanız
-daha üzerine eğilip, daha ciddi çalışma- gece bu son
dakikalarda bunları çıkarmamaya çalışmanız ve çok daha
iyi tartışmamız lazım. Ve bu Türkiyenin geleceği
açısından da çok önemli. Ama verilen bazı değişiklik
önergeleri var. Bu konuda da bir önerge vereceğiz parti olarak,
onları da dikkate almanızı sizden istirham ediyorum. Çünkü bu
ülkenin yararına bunlar, belki de sizin yararınıza, hepimizin
yararına.
Bütün bunları söyledikten sonra, saygılarımı
sunuyorum, teşekkür ediyorum efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Melen.
Şahısları adına ilk söz Yozgat Milletvekili
Sayın Osman Coşkuna ait.
Buyurun Sayın Coşkun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Yok Sayın Başkan.
BAŞKAN Yoklar.
İkinci söz, İstanbul Milletvekili Sayın Ufuk Urasa
ait.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Yok.
BAŞKAN O da yok herhâlde.
Evet, böylece konuşmalar tamamlanmıştır.
Soru-cevap işlemine başlıyoruz.
Buyurun Sayın Tütüncü.
ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Öncelikle, bundan önce sormuş olduğum soruya Sayın
Bakanlığımızdan beklediğim yanıtı
alamamış olduğumu belirtmek istiyorum.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Soruyu tekrar edin.
ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) İki sorum var bu maddeyle
ilgili.
Bu maddeye göre, teknoloji edinmeye yönelik yatırımlar
teşviklerden yararlandırılabilecektir. Hangi teşviklerden
yararlandırılabilir, ne düşünüyorsunuz, ne kadar süreyle? Bu
konuda bir açıklama rica ediyorum.
İkinci sorum Sayın Bakandan söküm maliyetiyle ilgili.
Bu, işletmeden çıkarma hesabına -5inci maddeyle ilgili
önergemiz de reddedildiği için soruyorum- burada oluşmuş
kaynakların yüzde 25ine kadar maliyetler hazine tarafından
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Tütüncü.
Buyurun Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın Bakana bir soru sormak istiyorum. 233 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnameye göre, bir KİTin, bir iktisadi devlet
teşekkülünün bir yere iştiraki için ne gerekiyor? Kanun mu gerekiyor,
yoksa, Bakanlar Kurulu kararı mı gerekiyor? Kanunda neden
iştirak edebilir diye bir hüküm yer almıştır eğer
kanun hükmünde kararnamede düzenleniyorsa?
Bir de Üç şey var: Özel sektör, özel artı kamu, bir de
kamu dediniz. Aslında o kamu da kamu artı özel. Yani iştirak
edebilir diyorsunuz. Sırf kamu değil. Dolayısıyla,
zannederim, o kamuya da özel sektörün iştirakini öncelikli olarak
görüyorsunuz. O da sırf kamu değildir. Doğru mu diye sadece
sormak istedim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Vural.
Buyurun Sayın Kılıçdaroğlu.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın Bakana daha önce sorduğum iki soruya yanıt
alamadığım için. İÇH ve URAH hesaplarında birikecek
yıllık ne kadar? Böyle bir hesaplamanız var mı?
İkincisi de, Muhakemat Genel Müdürlüğüne
gönderdiğiniz yazıda, acaba, alacağın takibi için, dava
açılması için mi gönderdiniz, görüş almak için mi gönderdiniz
doğal gaz ihaleleriyle ilgili olarak?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Kılıçdaroğlu
Buyurun Sayın Öztürk.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Bakan, döneminizde,
hızlandırılmış tren, TAEKin kontrol edemediği
nükleer atık sızıntıları, İskenderunda MV Ulla
gemisiyle bir dizi kaza, olağan dışı olaylar olağan
hâle getirilmiştir.
KİTlerin durumu ortadadır, içler
acısıdır. TKİ personel maaşlarını ödemek
için bankadan kredi almaktadır. BOTAŞ, ulusal ve uluslararası
yükümlülüklerini yerine getirmemektedir. TEDAŞın finansman
açığı yılda yüzde 120 oranında artarak 6 katrilyona
ulaşmıştır. Elektrik Üretim AŞ santrallerin
bakımını yapamamaktadır.
Döneminizde EPDK çıkarıldı, akaryakıt
kaçakçılığı ve sigara kaçakçılığı
önlenemedi, tam cennet hâline getirildi. Sigara ve akaryakıt kaçakçılığını
bile önleyemeyen bir ülkede, siz, gerçekten, nükleer atıkların
önlenmesi konusunda aktif ve etkin denetim yapılabileceğine
inanıyor musunuz?
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Öztürk.
Buyurun Sayın Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Bakanım, teşvik vereceksiniz. Muhtemelen bu kurum da enerji
teşvikinden yararlanacak teşvik alacaksa. Çünkü, uranyumu parçalamak
için enerji kullanacak. Acaba, şunu
Siz kefilsiniz, Teşvik
Yasası gereğince TEDAŞ elektrik bedellerinin yüzde 50sini
devlet karşılayacaktı. Bir sürü firmaya teşvik verildi.
Devlet söz verdi elektrik paranızı ödeyeceğim dedi. Türkiyede
on binlerce firma bir yıldır TEDAŞa ödedikleri elektrik
parasını geri alamıyor. Ama, buraya da teşvik veriyoruz.
Ödeyemezsek
Onun için, TEDAŞ, firmaların elektrik bedellerini ne
zaman iade edecek? Tam bir yıldır Sayın Bakanım.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Aslanoğlu.
Buyurun Sayın Akkuş.
AKİF AKKUŞ (Mersin) Sayın Bakanım, nükleer
santral yapımını üstlenen şirket yurt
dışında da santral kurabilecektir. Bu şirket, ülke içinde
başladığı santrali bitirmeden yurt
dışındakine başlayabilir mi? Eğer başlarsa büyük
sermayeler gerektirdiği için Türkiyedeki akim kalır. Böyle bir
durumda ne yapmayı düşünüyorsunuz?
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Akkuş.
Soru sorma işlemi bitmiştir.
Buyurun Sayın Bakanım, cevap verebilirsiniz.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Gene sondan başa doğru gideyim: Aynı şirket
her ikisini birden yapacak diye bir şey yok. Biz oraya bir kolaylık
olsun diye
İcabında, yurt dışından da bize Birlikte
santral yapalım. diye teklifler gelebilir. Bu takdirde, ona da ortak olma
imkânını arayalım diye bunu koyduk. Dolayısıyla,
aynı anda hem yurt içinde, yurt dışında başlayıp
da
Böyle bir tercih söz konusu değil, ikisini de yapabilir, ama, daha çok
dışarıda yapma durumu varsa hem orada başlamış
olabilir. Bu bir imkân olsun diye koyduk, çeşitlilik olsun diye koyduk.
Sayın Aslanoğlu, bu teşviklerle ilgili
kısmı hazineyle konuşacağım. Yani, bu bizle ilgili
değil.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Onu siz kendiniz
söylediniz.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Siz bana bunu Plan Bütçede de sordunuz, ama
fırsatım olmadı. Soracağım, böyle bir durum var
mı yok mu çek edeceğim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Lütfedersiniz.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Sayın Öztürke gelince: EÜAŞ
yatırımlarını yapmıyor diye bir şey yok. Size bu
bilgiyi kim veriyorsa gene bu bilgi kirliliğinin bir sonucu,
anladığım kadarıyla.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) İdeolojik kaynaklar
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) EÜAŞ, şu ana kadar 1,5 milyar
dolarlık yatırım başlattı ve tıkır
tıkır da parasını ödüyor. Ayrıca da
yaptığı rehabilitasyonlarla 600 megavat üretim
artışı meydana getirdi ve üstelik de kâr eden bir
kuruluşumuz.
Bizim enerji KİTlerimiz içinde BOTAŞ da dâhil-
hiçbirinin zararı yok. Sadece TEDAŞın bu sene böyle bir durumu
söz konusu oldu. Hem TKİnin hem EÜAŞın hem TETAŞın,
TEİAŞın hiçbirinin zararı söz konusu değil. Daha
evvel bunların görev zararları vardı, hepsi zarar ediyordu. Biz,
onların, eski borçlarını, zararları da ödedik, vergi
borçlarını da ödedik, yatırımlarını da kendimiz yapıyoruz,
üstelik de zarar etmiyoruz. Burada nakit akışıyla kâr-zarar
karıştırılıyor. Sizi tenzih ederim, siz bunu
yapmıyorsunuz. Ama, bu hava veriliyor. Alamadığı paralar
var belediyeden, aydınlatmayla ilgili, sulamayla ilgili TEDAŞın
alamadığı paralar var. Bunları da, EGO gibi
kuruluşlardan, onun özelleştirilmesiyle geri alacağız.
Yani, nakit akışı ayrı, yani borç-alacak ayrı,
kâr-zarar ayrı. Zarar etmiyor bizim kuruluşlarımız. Buna
BOTAŞ dâhil. BOTAŞ, yurt dışında da çok
başarılı bir kuruluş. Biz, şu ana kadar irili
ufaklı altmış bine yakın ihale yaptık. Paranın
döndüğü bir yer bu. Hassasiyet de gösteriyoruz ve üzerine gidiyoruz. Bu,
aslında, övülmesi gereken bir durum.
Ancak, dediğim gibi, yanlışlıklar da olabilir.
Bunun da yargıya gitmiş durumu vardır. Oradan gelecek sonuca
göre de hareket edeceğiz. Şu anda hüküm vermemiz doğru
değil ve BOTAŞ, hem yurt içinde dokuz vilayetten
almıştır, kırk dokuz vilayete
ulaştırmıştır doğal gazın
yaygınlaştırılmasını. Bakü-Tiflis-Ceyhanı
bitirmiştir, Şahdenizi bitirmiştir, Yunanistana ayın
18inde ilk gazı vereceğiz, o hattı bitirmiştir, yer
altı depoları bitmiştir. Türkiyeyi demir ağlar yerine
demir borularla örmüşüz. 4 bin kilometre çelik boruyu 10 bin kilometreye
çıkartmışız. Bunlar, hep bu BOTAŞta oluyor ve üstelik
de zarar etmeden oluyor. Fiyatları düşürdük. Doğal gaz
fiyatını düşürdük. Hem Ruslarla yaptığımız
anlaşmada fiyatı düşürdük hem de al ya da ödede 40 milyar
metreküpü sildirdik. Ondan dolayıdır ki, millet doğal gaza ilgi
gösteriyor. Yoksa yaprak kımıldamıyordu daha evvelden.
Bunların hepsi bu şekilde oldu.
Bunun dışında, İÇH ve URAHla ilgili hesapta
24 milyon dolarlık bir yılda birikme olacak miktar olarak.
Ayrıca, Muhakemat Genel Müdürlüğüne görüş için gönderdik. Çünkü,
orada, üç ayrı denetim kurulunun, yani
Cumhurbaşkanlığının, bizim ve
Sayıştayın üç ayrı rakamı çıktı. Hangisine
göre hareket edeceğimizi biz de orada göremedik, görüş istedik ve o
görüşe göre komisyon oluştu, o görüşün neticesinde ne
yapacağımızı kararlaştıracağız. Oradan
da -bu denetlemeyi onlar da yapamadılar, üç rakamın içinden
çıkamadılar- Muhakemat Genel Müdürlüğünden gelen en son rapor da
bu şekilde. Şimdi, tekrar bunun üzerinde oturup
Çünkü, üçü de çok
karmaşık maalesef ve üç ayrı görüş var. Şimdi,
Sayıştay apayrı bir kuruluş, onu
çağırıyoruz, görüşünü alıyoruz.
Cumhurbaşkanlığının, Devlet Denetlemenin ayrı
raporu var, bir de Bakanlığın Teftiş Kurulunun var. Biz,
bizden olan sorunları da çözmeye çalışıyoruz
bırakın geleceğe dönük çalışmaları.
Bunun dışında, eğer başka türlü hareket
edersek, bu şirketlerin tahkime gitmesi durumu var, uluslararası
tahkime gitmesi durumu var. Yani, böyle bir karmaşayı da çözmeye
çalışıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Süreniz doldu Sayın Bakanım.
Teşekkür ederim.
Madde üzerinde bir önerge vardır. Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 45 sıra sayılı
Tasarının 7. maddesinin (2). fıkrasının son cümlesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
|
Tacidar Seyhan |
Kemal Kılıçdaroğlu |
H. Suha Okay |
|
|
Adana |
İstanbul |
Ankara |
|
|
Hüsnü Çöllü |
F. Nur Serter |
Şahin Mengü |
|
|
Antalya |
İstanbul |
Manisa |
|
|
Enis Tütüncü |
|
Necla Arat |
|
|
Tekirdağ |
|
İstanbul |
Bu işlemler için İÇH kaynaklarının yetersiz
kalması durumunda, ek harcamalar şirket ve ortaklarınca
karşılanır. Bu harcamalar dolayısıyla şirket ve
ortaklarının müteselsil sorumluluğu esastır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY
(Kütahya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Buyurun Sayın Kılıçdaroğlu.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, mevcut Yasaya göre şöyle bir
olay olduğunu düşünelim: Şirket geldi, Türkiyede kurdu enerji
santralini, İÇH hesaplarına da parasını ödedi, süre doldu
ve sökülecek bu. Sökülmek istendiği zaman, hesaptaki paranın yetmediği
anlaşıldı. Onun üzerine, hazine, toplanan paranın yüzde
25ine kadar katkı verebilecek. O da yetmedi, ne olacak? Ortakların
üzerine gidemiyorsunuz ve şirket de bunu bildiği için önceden içini
boşalttı, bunu siz çok iyi bilirsiniz.
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Siz iyi bilirsiniz!
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) İçini boşalttı
diyelim şirket.
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Siz iyi bilirsiniz!
Yuvacıkta nasıl olduğunu siz iyi bilirsiniz!
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) Hayır, bu tür olaylarla
çok karşılaştınız da onun için söylüyorum.
Şimdi, düşünün, böyle bir ortamda, siz, o nükleer
santralin sökülmesi için yeni bir yasayı Parlamentoya getirmek
zorundasınız. Biz, bunun önüne geçmek için dedik ki: Bu
işlemler için -söküm işlemleri için- İÇH kaynaklarının
yetersiz kalması durumunda, ek harcamalar şirket ve ortaklarınca
karşılanır. Ortakların da üzerine gidin. Çünkü
şirketin ayrı tüzel kişiliği olduğu için
ortakların üzerine gidemezsiniz. Bu harcamalar dolayısıyla
şirket ve ortaklarının müteselsil sorumluluğu
esastır. diyoruz. Yani, şirket içi boşaltılırsa,
ortaklarının üzerine gidip bu masrafı ortaklardan da
isteyebiliriz.
Ben, siz bunu bilirsiniz derken, siz bir şirketin içini
boşalttınız anlamında söylemedim. Bu Parlamento geçen
yasama döneminde kurmuş olduğu yolsuzluklar komisyonunda, buna benzer
çok sayıda örneği gördü, çok sayıda banka gördük biz. Bütün
bunlardan ders almıyoruz, kalkmışız buraya bir madde
getiriyoruz. Bu maddeye göre söküm işini alıyoruz, diyoruz ki
şirkete Sen bunu karşılamadıysan yarattığın
fonlarla, ben cebimden ödeyeceğim. Hazine ödeyecek. Cumhurbaşkanı
veto ediyor. Diyorsunuz ki: Yüzde 25ini Hazine ödeyecek. Yetmedi yüzde 25i,
söküm yarım kalacak. Böyle bir düzenleme olur mu arkadaşlar? Ben
ortakları, şirketin ortaklarını niye koruyorum? Hangi
gerekçeyle şirketin ortaklarını koruyacağım? Anlamak
mümkün değil.
Sayın Bakan, enerji ihalelerindeki yolsuzluklar
dolayısıyla ilk yolsuzluğu ortaya çıkaran
Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kuruludur. Daha sonra bu
konu Sayıştay denetçileri tarafından incelendi, onlar da bir
rapor yazdılar.
Sayın Bakanım, Cumhurbaşkanlığı
Devlet Denetleme Kurulu icrai bir organ değildir, dolayısıyla
sadece görüş niteliğindedir raporu. Sayıştayın bu
konuda yazmış olduğu raporu sizi bağlamaz ama sizin
Teftiş Kurulunun düzenlediği rapor doğrudan sizi bağlar.
Siz kendi Teftiş Kurulunuzun raporunun gereğini yapmak
zorundasınız. Çünkü Teftiş Kurulu -açar maddesini
bakarsanız şöyle yazar- Bakanın emri ve onayı
uyarınca der. Siz emir ve onayı verdiniz, Teftiş Kurulu
harekete geçti, raporunu yazdı verdi. O raporun gereğini yapmak
zorundasınız. Raporun gereğini görüş almak üzere Maliye
Bakanlığı Muhakemat Genel Müdürlüğüne göndermeniz sadece
olayı zaman aşımına uğratmak için
yaratılmış bir süre anlamına gelir. Siz o raporu
gönderirsiniz, yargı karar verecektir.
Siz niçin raporu gönderiyorsunuz Muhakemat Genel Müdürlüğüne?
Ben merak ediyorum, -içinizde, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu içinde çok
sayıda eski bürokrat var, üstelik denetim kökenli bu
arkadaşların çoğu- acaba hangi teftiş kurulunun
düzenlediği rapor, Muhakemat Genel Müdürlüğüne, bize görüş
verin, daha başka kuruluş da bu raporu şöyle düzenledi diye der.
Siz o raporun gereğini yapmazsanız sorumluluk sizde kalır.
Muhakemat Genel Müdürlüğüne topu atmakla bundan kurtulmanız mümkün
değildir. Size ısrarla bu soruyu sormamın nedeni de budur. O
raporun gereğini yapacaksınız, yargıya göndereceksiniz.
Yargı gereğini yapar, beraat mı ederler, parayı mı
ister
Bunu yapmadığınız sürece bu konuda
aklanmış olamazsınız.
Dinlediğiniz için hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Kılıçdaroğlu.
HASAN MACİT (İstanbul) Karar yeter sayısı
istiyorum Sayın Başkan.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Sayın Başkan, oturduğum yerden
bir iki cümle söyleyebilir miyim konuya ilişkin?
BAŞKAN Kısa bir açıklama yapabilirsiniz, buyurun.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Sayın Başkan, Sayın
Kılıçdaroğlunun bahsettiği konu gerçekten çok önemli. Yani
önemine binaen söz ettim.
Şimdi, biz, oraya görüş için gönderdik. Aslında,
dediğiniz gibi yapabilirdik. Görüş için göndermemizin sebebi şu:
Muhakemat Genel Müdürlüğü, aynı zamanda Türkiyenin tahkimle ilgili
konularında da sorumlu kuruluş, yetkili kuruluş. Dolayısıyla,
biz, doğrudan doğruya buna gittiğimiz takdirde, Teftiş
Kurulunun raporuna göre hareket ettiğimiz takdirde, tahkimle
karşılaşabiliriz, çünkü bu şirketlerin hepsinin
uluslararası anlamda mukaveleleri var. Doğrudan doğruya onu
yaptığımız takdirde, o da mahkemeye gider ve bunun
neticesinde, burada söylemek istemiyorum ama, farklı sonuçlarla
karşılaşabiliriz.
Muhakemat Genel Müdürlüğü tahkimden de sorumlu ve Türkiyenin
tahkimle ilgili konularıyla da ilgilendiği için, onun sorumluluk
sahası olduğu için görüş için bildirdik. Sebebi bu. Yoksa, ben
de biliyorum, kendi Teftiş Kuruluma göre hareket ederdim. Görüşü onun
için istedik.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bakanım.
Komisyonun ve Hükûmetin katılmadığı önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
7nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
7nci madde kabul edilmiştir.
8inci maddeyi okutuyorum:
Uygulamaların koordinasyonu
MADDE 8 (1) Bu Kanunun uygulanmasında gerekli koordinasyon
Bakanlık tarafından sağlanır.
BAŞKAN Madde üzerinde, gruplar adına, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına, Mersin Milletvekili Sayın Ali Rıza Öztürk.
Buyurun Sayın Öztürk. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, konuşmama
başlamadan önce bir tespiti söylemek istiyorum. Biz yapılan
yanlışlıkları her seferinde söylediğimizde, özellikle
AKPli milletvekili arkadaşlarımız, bize 3 Kasım ve 22
Temmuz seçimlerinin sonuçlarını hatırlatıyorlar. Biz,
demokrasiye ve halkın iradesine saygılı olan bir siyasal
anlayıştan geliyoruz. Biz, bu ülkede çok partili hayata geçişi
ve Cumhurbaşkanlığı makamından inerek muhalefette
kalmayı içine sindirebilmiş İsmet Paşanın
evlatlarıyız. Ancak, gelinen noktada böyle bir anlayış,
baskı, psikolojik baskı yaratmaya yönelik bir anlayış,
halkın AKPyi seçmesinde ne kadar hata yaptığının
somut göstergesidir. Hem insan yaşamında hem de toplumsal hayatta bu
tip hatalar olabilir. Önemli olan, bu hataların düzeltilmesidir.
Almanyada Hitler de, İtalyada Mussolini de seçimle iş
başına gelmiştir, ama onların gelmesi
yanlıştır. Lütfen, ben, milletvekili arkadaşlarıma,
artık bundan böyle sık sık seçim sonuçlarının
tartışılmasının doğru
olmadığını, bize hatırlatılmasının
doğru olmadığını söylüyorum. Halkımız
sizleri, kendisine karşı yasa çıkarsın diye Türkiye Büyük
Millet Meclisine göndermemiştir. Bizim de görevimiz muhalefettir. Sizin
halka karşı çıkardığınız yasalara tabii ki
biz yanlışları söyleyeceğiz.
MEHMET ÇİÇEK (Yozgat) Ne alakası var!
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi olarak, biz, ulusal
temele dayanan, sürdürülebilir bir kalkınma ilkelerine uygun, insan ve
çevre odaklı madencilik politikasını ve enerji politikasını
savunuyoruz. Madenlerimizin kaynak kaybına neden olmaksızın en
etkin ve verimli bir şekilde değerlendirilmesi için havza
madenciliğini esas alıyoruz. Bu şekilde tükenen ve yerine bir
daha konulma olanağı olmayan madenlerimizden en etkin bir
şekilde faydalanabileceğiz. Bu tip yasalar konuşulurken ciddiyet
ister, bu yasanın Komisyondan ve Türkiye Büyük Millet Meclisine alelacele
getirilmesinden, bizim, muhalefet partisi milletvekilleri olarak çok fazla
haberimiz olmadığı gibi, AKP milletvekili arkadaşlarımın
da bundan rahatsız olduğunu, yapılan konuşmalarda ben
kulağımla duydum.
Değerli arkadaşlarım, inanıyorum ki bir bilim
adamı gelip bize bu görüşülmekte olan Yasayla çıkarılmaya
çalışılan bu nükleer santrallerin kurulmasına ilişkin
Yasa hakkında bilgi verse, AKP milletvekili arkadaşlarım da
dâhil, hiç kimse bu Yasaya olumlu oy vermez.
Şimdi ben bu Yasayla ilgili düşüncelerimi söylemek
istiyorum. Cumhuriyet Halk Partisi nükleer enerjinin kullanılmasına
ilişkin teknolojilere karşı olmadığını
ısrarla söyledi. Cumhuriyet Halk Partisinin karşı olduğu
şey, nükleer enerjiden elektrik enerjisi üretmeye yönelik nükleer
reaktörlerin kurulmasına karşıdır. Çünkü, enerji ulusal
olmalıdır, temiz olmalıdır, güvenli olmalıdır ve
ucuz bir şekilde üretme olanağına sahip olmalıdır.
Biz, burada kendi ulusal kaynaklarımızla yeraltı
kaynaklarımızı değerlendirerek yapabileceğimiz çok
olay varken tamamen dışa bağımlı bir teknolojiyi
buraya getirmeye çalışıyoruz. Komisyon Başkanımız
ve Sayın Bakanımız dünyada olan olaylarla ilgili bilgilendirmede
bulundu, ancak bunlar benim elimdeki belgelerle örtüşmüyor.
Değerli arkadaşlarım, nükleer enerji, nükleer
reaktörler vasıtasıyla elektrik enerjisine çevriliyor. Burada nükleer
yakıt olarak hepimizin bildiği gibi uranyum kullanılıyor.
Uranyumun dünyada kırk elli yıllık ömrü kaldığı
söylenilmekle beraber Türkiyedeki 9.139 ton uranyum rezervi, hem
değişik yerlerde, Manisada, Köprübaşında ve Yozgat Sorgun
civarında bulunmaktadır. Küçük küçük rezervler bulunduğu için
ekonomik olarak işletilmesi mümkün değildir değerli
arkadaşlarım. O nedenle, buradaki teknoloji tamamen
dışarıya bağımlı olmaktadır ve bir yandan
küresel ısınmanın tehdit ve tehlikelerinin konuşulduğu
bu Mecliste, nükleer santraller daha çok suya ihtiyaç duyacaktır, çünkü bu
nükleer santraller oburdur. Nedeni şudur: Nükleer enerji, uranyum
yakıtıyla, yüksek ısıyla
ısıtıldığı anda bu ısının belli
bir düzeyde tutulması gerekiyor. Bunun için de mümkün olduğu kadar su
alınması gerekiyor. 2003 yılında Fransada
kuraklığın yaşandığı bir ortamda on yedi
tane nükleer santral geçici olarak kapatıldı, kapasiteleri
azaldı. Nükleer santralleri iklimin koruyucusu olarak sunan
anlayışı, ben bunu belirtmek istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu nükleer santrallerin
ekonomik, güvenilir olduğunu bir an için varsaysak bile, teknoloji
transferinin sürdürülebilir kalkınmaya katkıda bulunması için,
transfer edilen bu teknolojinin de sürdürülebilir olması gerekiyor ve her
ülkenin koşullarına uygun bir teknolojinin transfer edilmesi
gerekiyor.
Şimdi, nükleer reaktörler, baktığımızda,
artık, üçüncü nesil ileri reaktörler dediğimiz ve 2010
yılında süresi dolacak reaktörler dönemini yaşamaktayız.
Dördüncü nesil reaktörler 2030 yılından sonra devreye girecek ve bu
reaktörler daha az atık üreten, daha güvenlikli reaktörler
olacağı belirtilmektedir.
Şimdi, bir santralin planlandığı tarihten
itibaren on yıl gibi bir sürede devreye
alındığını varsaysak bile, bugün ihalesi
yapılacak ve devreye alınacak bir reaktör, modası geçmiş,
eski teknoloji içeren bir reaktör olacaktır.
Bütün bunlar, ülkemiz şartları yönünden nükleer santral
teknolojisini seçmemiz için geç kalmadığımızı, tam
aksine, zamana ihtiyacımız olduğunu göstermektedir. Yani, bu
olayın doğru olduğunu varsaysak bile, bizim zamana
ihtiyacımız vardır.
2004 yılında elektrik enerjisi
Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanlığının yaptığı bir olay,
elektrik enerjisi talep projeksiyonu. Baktığımızda, birinci
senaryo, yüksek talep olması halinde ve ikinci senaryo da düşük talep
halinde bile, bizim 2030-2035 yılına kadar sürecek birinci
kaynaklarımız mevcuttur. Dolayısıyla, enerji konusunda geç
kalınmışlık falan söz konusu değildir.
Değerli arkadaşlarım, bugün, söylenildiği
gibi, bu dünyada gelişmiş ülkeler nükleer enerjiyle gitmemektedirler.
Bizim nükleer enerji maceramız yirmi yıldan beri sürüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Konuşmanızı tamamlar
mısınız Sayın Öztürk.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Bu kirli, güvenli olmayan,
insanların yaşam hakkına kasteden bu enerjiden vazgeçilmelidir.
Ulusal kaynaklarımıza dayalı, termik santrallerimiz,
biyokimyasal enerji, hidrolik enerji ve jeotermal enerji kaynaklarına
yönelmemiz gerekmektedir.
Ayrıca, değerli arkadaşlarım, bu, halkı
doğrudan ilgilendiren bir konudur. Meclisin 184le toplanıp
toplanmayacağı konusunda referanduma gidildiğine göre bu ülkede,
bu ülkede nükleer santrallerin kurulup kurulmaması konusunda da
referanduma gidelim, halka soralım. Sayın Bakanımızı,
Sayın Hükûmetimizi bu konuda referandum yapmaya davet edelim.
Bakalım, bu nükleer enerji politikası doğru mudur,
yanlış mıdır?
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Öztürk.
Şahıslar adına ilk söz, Sakarya Milletvekili Hasan
Ali Çelike aittir.
HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya)
Konuşmayacağım efendim.
İkinci söz, Kayseri Milletvekili Taner Yıldıza
aittir.
TANER YILDIZ (Kayseri) Konuşmayacağım efendim.
BAŞKAN Başka söz isteyen yok.
Madde üzerinde soru-cevap işlemine başlıyoruz.
Buyurun Sayın Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın grup
başkan vekilim söylediler, vazgeçtim efendim.
BAŞKAN Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Bakana, iktisadi devlet
teşekküllerinin 233e göre iştirak olması için ne türlü bir
işleme tabi tutulması gerekiyor, eğer Bakanlar Kurulu ya da
Yüksek Planlama Kurulu kararı gerekiyorsa, bu Kanunda iştirak
kurabilir ifadesi neden konulmuştur, bunu sormak istedim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Vural.
Buyurun Sayın Macit.
HASAN MACİT (İstanbul) Sayın Başkan, Rusyadan
Mavi Akım alımıyla ilgili, doğal gaz bedelindeki formül
değişikliği, 109 dolar iken 275 YTL ödendiği doğru
mudur? BOTAŞın 7,2 milyar Amerikan Doları borcu olduğu
doğru mudur? BOTAŞın vadesi geçmiş alacaklarının
8 milyar dolar olduğu da mı doğrudur? Borçlu olan
kuruluşlar hangileridir? Alacaklarını tahsil edemeyen
BOTAŞın bankalara son dört yılda ödediği faiz ne
kadardır? BOTAŞın ticari alacaklarından ortalama tahsilat
oranı 2002de yüzde 94 iken, 2005 yılında yüzde 44 olduğu
gerçek midir? 2006 yılı tahsilat oranı nedir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Macit.
Soru sorma işlemi tamamlanmıştır.
Cevap verecek misiniz Sayın Bakan?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Kısa cevap vereyim sadece Sayın Oktay
Vural Beye.
BAŞKAN Buyurun Sayın Bakanım.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye
göre teşebbüs veya bağlı ortaklıkların ve anonim
şirketin iştiraki Yüksek Planlama Kuruluyla oluyor, biliyorsunuz.
Madde 27/1dir. Dolayısıyla, bundan dolayı oraya koyduk.
Sayın Aslanoğlunun
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Ben sormadım
efendim.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Sizin yoktu, pardon.
Sayın Macitin. Ona cevap veriyorum.
O Mavi Akımla ilgili olan bilgi yanlış. Bu formül
tekniğine göre yaptığımız hesaplar ve ayrıca bu
incelemeden de geçti. O iddia eski bir iddiadır, yanlış bir
iddiadır, kafa karıştıran bir iddiadır. Bunun da zaten
çalışmaları denetlenmiştir ve böyle bir sorun söz konusu
değildir.
Öbür taraftan, BOTAŞın -bütün o detaylı
rakamları size yazılı olarak vereyim, ancak şunu ifade
edeyim- alacaklarını ve borçlarını bir araya
getirdiğiniz takdirde herhangi bir borç durumu yoktur.
Alacaklarını da almak üzere çalışmalarını
sürdürüyor. Zaten çoğu kamu kuruluşu. Dolayısıyla, bu
alacaklarını da temin ettiğimiz takdirde birbirlerini
götürmektedir. Zararı söz konusu değildir. BOTAŞ zarar etmeyen
bir kuruluştur. Bunda da Ruslarla yaptığımız
anlaşmadaki fiyatı düşürmemiz ve al ya da ödedeki miktarda 40
milyar metreküpü sildirmemizin çok büyük rahatlığı var.
Dediğim gibi, bundan dolayı da doğal gaza büyük bir teveccüh
var.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bakan.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: 8inci maddeyi kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
9uncu maddeyi okutuyorum:
Yaptırımlar
MADDE 9- (1) Bu Kanunun hükümlerine aykırı hareket eden
toptan ve perakende satış lisansı sahibi tüzel kişiler
hakkında EPDK tarafından 20/2/2001 tarihli ve 4628 sayılı
Elektrik Piyasası Kanununun 11 inci maddesi hükümleri çerçevesinde
işlem yapılır.
BAŞKAN Madde üzerinde, gruplar adına, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Sinop Milletvekili Sayın Engin Altay.
Buyurun Sayın Altay. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ENGİN ALTAY (Sinop) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakan, dün öğlenden beri, öğlen saatlerinden
beri çok önemli bir kanunu hep beraber görüşüyoruz. Tabii, bütünüyle
karşı olduğumuzu sözcülerimiz müteaddit defalar dile getirdiler.
Ancak, gerek Milliyetçi Hareket Partisinin gerekse Cumhuriyet Halk Partisinin
değerli sözcüleri, değerli milletvekilleri Kanun çok kötü, ama hiç
değilse, olabildiğince biraz adam edelim. Yani, yolsuzluk cennetine
dönüştürdüğünüz Türkiyede yeni yolsuzluklar, usulsüzlükler olmasın.
diye çok iyi niyetle, tüyü bitmedik yetimlerin hakkını korumaya
yönelik çok ciddi önergeler getirdiler. Ama, anlıyorum ki siz burada daha
çok bir denetim görevi değil, icrai denetim görevi değil, icrai
tasdik göreviyle görevlendirilmişçesine, çok düz bir mantıkla
önergeleri reddettiniz.
Şunu, tarihe not düşmek için söylemek isterim ki: Bu
yaptığınız iş Türkiyede yıllar sonra
konuşulacaktır. Bu verdiğiniz oylarla ilgili, tarih ve
çocuklarınız, torunlarınız sizi yargılayacaktır.
Bunu bilmenizi istiyorum değerli arkadaşlarım.
Yine, biraz önce, çok sevdiğim Taner Yıldız,
şimdi göremiyorum
TANER YILDIZ (Kayseri) Buradayım.
ENGİN ALTAY (Devamla) Evet, Taner Bey bir şey söyledi.
Bence çok yanlış değil tabii. Yani, Biz Türkiyeyi
devraldığımızda, kamu sabit sermaye yatırım
dozunun azalmasını öngördük, gerekli gördük. dedi. Ekonominin
kuralları içinde bu doğru olabilir.
Şimdi, Sayın Bakan, geçenlerde bir demeciniz vardı
Rüzgârla ilgili müthiş bir talep var, millet kuyruklara girdi. diye.
Yani, hazır, temiz, lekesiz bir enerji, pürüzsüz, şaibesiz, daha
kolay olabilecek ve hakikaten Avrupa Birliği ülkelerindeki trendine
baktığımızda rüzgâr enerjisinin gerçekten çok
hızlı da yol aldığını biliyoruz, ama siz sadece
Bu konuda müthiş bir özel sermaye talebi var. demekle yetiniyorsunuz.
Ee, Taner Bey de Parti olarak kamu sabit sermaye
yatırımlarını durdurmamız lazım. diyor. Bu ne
çelişkidir! Buraya bir yönlenseniz, buraya yönelseniz. Bu
ısrarınızı ben hâlen anlayabilmiş değilim.
Şimdi, çağdaş enerji politikaları
bilebildiğimiz kadarıyla üç aşamada belirlenir: Birinci
aşamasında, temel hedefler belirlenir. Burada çevre
güvenliğinden, düşük maliyete kadar enerji arzının ve bunun
sürekliliğinin teminat altına alınmasına kadar bir sürü
şey vardır. Bunu yaparsınız, sonra bu hedefe ulaşacak
politikaları saptarken de ekonomik, çevresel, jeopolitik etkenler
arasında denge sağlayacak gelişmeleri baz
alırsınız. Sonra da, son aşamada da bu
politikalarınızı destekleyecek vergilendirmedir,
teşviklerdir, yasal düzenlemelerdir, bunları yaparsınız.
Şimdi siz bu işe tersten başladınız, yani en son
yapmanız gereken işi en önce getirip milletin Meclisinin önüne
koydunuz. Buradaki niyetiniz nedir anlamak falan mümkün değil. Doğru
bulmuyoruz.
Bakın, dünkü konuşmamda zaman darlığından
bahsedemediğimiz bir olay var ya da yeterince bahsedemediğimiz.
Şimdi bir realite var. Doğal gaz çevrim
Geçen sene, Sayın Bakan
bilir, bana dedi ki: Sayın Altayın bir sözüne
katılıyorum, alım garantili doğal gaz anlaşması
yapanlar vatan hainidir. dedi. Doğru, ben de söylüyorum. E şimdi sen
bu alım garantili doğal gazı madem- bak, Sinopta doğal
gaz yok, oraya kadar taşı, Sinop halkı doğal gaz
kullansın. Doğal gazla elektrik üretmeye mecbur musunuz Sayın
Bakan? Ülkenin, yani, hidroelektrik santrallerini, termik santrallerini
kapatıp da niye bu doğal gazla elektrik üreteceğim diye
uğraşıyorsunuz?
AYHAN YILMAZ (Ordu) Kapattığımız yok.
ENGİN ALTAY (Devamla) 200 bin liraya yaklaşık
Şimdi rakamlar değişmiştir, bendeki rakamlar altı
aylık falandır. Yani, 200 liraya oradan elektrik elde ediyorsun,
HESden 13 liraya elde ediyorsun. E buna bakın, bununla ilgilenin.
Ve bir şeyin altını burada çizmemiz lazım.
Sayın milletvekilleri, bugün -Uluslararası Enerji
Ajansının ve Amerika Birleşik Devletlerinin verilerine göre
söylüyorum, yani, Amerika Birleşik Devletleri Enerji
Bakanlığının verilerine göre söylüyorum- birincil enerji
tüketiminde nükleer enerjinin payı yüzde 7 ve 2030da bunun yüzde 5e
düşeceğini öngörüyorlar. Siz kafa sallıyorsunuz. Ya siz tek
başınıza doğru söylüyorsunuz ya da bu ülkenin elektrik
mühendisleri yalan söylüyor. Bunu bir kişi söylemiyor ki. Kim söylüyor?
Uluslararası Enerji Ajansı ve Amerika Birleşik Devletleri Enerji
Bakanlığı ve aynı veriler, nükleer enerjinin elektrik
üretimindeki payının -burası çok önemli değerli
milletvekilleri- dünyada bugün itibarıyla yüzde 17 olduğunu söylüyor
ve 2030da da bunun yüzde 12ye düşeceğini söylüyor. Zaten biz bu
işleri bu adamlarla istişare içinde yapacağız. Bunlar bu
konuda, nükleer enerjinin elektrik enerjisindeki payının
düşeceğini öngörüyorlar, hesaplamalarını,
planlamalarını buna göre yapıyorlar, ama biz burada Hayır,
biz bunu yapacağız... Çok şey bir mantık. Yani, ben
yaptım oldu mantığı gibi, inada binmiş gibi. Yani,
bizle inatlaşılabilir, önemli değil. Yani, biz, burada
görevimizi yapmanın vicdani sorumluluğuyla evimize gider
yatarız. Üzülürüz ama vicdanen rahat bir şekilde gideriz, ama
değerli arkadaşlar, sayın milletvekilleri, siz gidemezsiniz.
İki gündür arkadaşlarımızın söylediği bunca
şeyden sonra ben, sizin evinize gidip de, başınızı
yastığa koyup da vicdanen rahat olabileceğinize
inanmıyorum. (AK Parti sıralarından Rahatsız,
rahatsız sesleri)
ABDÜLHADİ KAHYA (Hatay) Bize hakaret etme!
ENGİN ALTAY (Devamla) Siyasi geleceğinizi, siyasi
geleceğinizi düşünerek bu tekliflere, bizimkilere kafadan ret,
Hükûmetten gelen her şeye evet diyerek siyasi gelecek de garanti
altına maalesef alınmıyor. İşte iki örneği var:
Benle birlikte geçen dönem Sinopta milletvekilliği yapan iktidar
partisinin iki çok değerli milletvekili, direkt, yani hiçbir şey
yapmadan, bir ön kabulle bu tasarıya büyük, müthiş destek verdiler,
ama şimdi onlar yok, yerlerine çok daha değerli
arkadaşlarımız var şüphesiz, en az onlar kadar
değerli. Bu arkadaşlarımız da buna kabul diyecek, ama
inanın ki bu bir siyasi gelecek garantisi olmayacaktır. Bunun
altını çizmek istiyorum.
HAYDAR KEMAL KURT (Isparta) Öyle bir kaygımız yok.
ENGİN ALTAY (Devamla) Ben niye bu kadar
duyarlıyım derseniz, ben, değerli arkadaşlar, bu nükleer
santrali, Başbakan, İstanbulda Sinopluların bir
toplantısında müjde olarak Sinoplulara söyledi de
Yani Sinop benim
seçim bölgem.
HALİL MAZICIOĞLU (Gaziantep) Bizim nasıl
seçileceğimiz seni ilgilendirmez. Polemik yapmayın!
ENGİN ALTAY (Devamla) Ne diyorsun sen?
HALİL MAZICIOĞLU (Gaziantep) Maddeyle ilgili
konuş.
ENGİN ALTAY (Devamla) Otur yerine, konuşma! Gel,
buradan konuş! Sen bu kürsünün ne olup olmadığını
öğren önce. Zamanımı çalma lütfen. Allah Allah!
Şimdi, benim ilim, doğduğum ve çocukluğumun
geçtiği yer, Sinop. Herkese de en az bir kere gitmeyi ve görmeyi tavsiye
ederim. Ama Sinopun elli dokuz kuruluşu -bunun içinde Sinop Barosu var,
sendikaların tümü var, esnaf odası var, ziraat odası var, siyasi
partiler var, dernekler var, hepsi var- nükleer karşıtı platform
oluşturdular, bir mücadele götürüyorlar, istemiyorlar, istenmiyor,
doğru bulunmuyor. Ee dün de söyledim, Sayın Öztürk de biraz önce
tekraren söyledi. Referandum diye bir şey söylüyoruz. Hiç değilse
nerede kuracaksanız oranın halkına bir sorun kardeşim,
oranın halkına bir sorun, oranın halkına bir sorun ve buna
bakalım.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Yapın, daha güzel olur.
ENGİN ALTAY (Devamla) Şimdi, değerli
milletvekilleri, lobiler için bu Kanun geliyor, bunu biliyoruz ve düzenlemeyle
ilgili, denetlemeyle ilgili işlere sonra bakacağız
mantığı şuna benziyor: Bir binanın su basmanı,
temeli falan yapılmamış, siz çatı kanununu buraya
getiriyorsunuz ya da çatı katı için belediyeye iskâna gidiyorsunuz.
Kardeşim ortada temel yok, kasnak yok, bina yok! Böyle de bir sakatı
var bu Yasanın. Bunu size anlatmaya çalışıyoruz.
Bir yanlışı şudur: Sayın Hükûmetten
Avrupanın ve Amerikanın işsiz kalmış, boşta
gezen nükleer fizikçilerine, atom mühendislerine
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Konuşmanızı lütfen tamamlar
mısınız Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (Devamla) Tabii Sayın Başkanım.
işsiz nükleer fizikçilerine, atom mühendislerine istihdam
sağlayacağına Sayın Hükûmet, Türkiye'nin işsiz gezen
200 bine yakın öğretmenine, işsiz gezen 100 bini aşkın
mühendisine iş sağlamak için bir gayret gösterseniz de, biz de
burada, muhalefette olmakla beraber, sizi takdir edecek bir şeyler
söyleyebilsek diye de düşünüyorum.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) 2 bin kişi işe
alındı.
ENGİN ALTAY (Devamla) Yani, çok biliyorsanız gelir
burada konuşursunuz, oturduğunuz yerden
Meclis İç Tüzüğüne de çok aykırıdır
Sayın Başkan.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Olabilir
ENGİN ALTAY (Devamla) Hatibe müdahale etmek İç Tüzüke
aykırıdır.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) O kürsüde millete izahat
veriyorsunuz.
ENGİN ALTAY (Devamla) Şu İç Tüzükü bir oku da
öyle konuş ya! Üç aydır mebussun, İç Tüzükü oku da buraya gel
konuş!
BAŞKAN Sayın milletvekili
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Sen dört yıllık
olmuşsun da ne olmuş?
ENGİN ALTAY (Devamla) Oturduğun yerden hatibe laf
atılmaz! Laf atılacaksa bak orada Grup Başkan Vekiliniz var, hem
de 5 tane!
BAŞKAN Sayın Hatip, bir dakika müsaade eder misiniz.
ENGİN ALTAY (Devamla) Çıkarlar, cevap verirler.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) 2 bin kişiye istihdam
yaratılmış.
ENGİN ALTAY (Devamla) Ne diyorsun?
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) 2 bin kişiye istihdam
yaratılmış.
ENGİN ALTAY (Devamla) Kim diyor onu sana, kim diyor 2 bin
kişi diye?
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Devlet İstatistik
Enstitüsü diyor.
BAŞKAN Sayın milletvekili
ENGİN ALTAY (Devamla) Gelsin, bana söylesin onu!
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Gidin
araştırın!
ENGİN ALTAY (Devamla) Hayret bir şey!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Yalan yanlış
konuşuyorsun!
ENGİN ALTAY (Devamla) Kardeşim, yanlış
konuşuyorsam gelir burada düzeltirsin!
BAŞKAN Tamam
Teşekkür ederim Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (Sinop) Grup adına
konuşmalarınız boş geçiyor. Oturduğun yerden laf atma!
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Olabilir
BAŞKAN Sayın milletvekili, laf atmanıza gerek
yok, biraz sonra grup adına
ENGİN ALTAY (Sinop) Dingonun ahırı mı
burası! (AK Parti sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Lütfen
Lütfen
AK Parti Grubu adına Yozgat Milletvekili Sayın Bekir
Bozdağ.
Buyurun Sayın Bozdağ.
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) Terbiyesiz!
ENGİN ALTAY (Sinop) Kim lan bana o terbiyesiz diyen!
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) Benim.
ENGİN ALTAY (Sinop) Gel buraya! Sensin terbiyesiz!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen sakin olur
musunuz. Gecenin bu saati...
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Başkan terbiyesiz sözünü geri alsın.
ENGİN ALTAY (Sinop) Sözünü geri alsın.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Dingonun ahırı
lafını geri alsın.
ENGİN ALTAY (Sinop) Dingonun ahırı demedim ben
buraya. Burayı Dingonun ahırına çevirme. dedim sana ben.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Meclise Dingonun
ahırı diyemezsin!
ENGİN ALTAY (Sinop) İkisi çok ayrı şey.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Türkiye Büyük Millet
Meclisine Dingonun ahırı diyemezsin!
BAŞKAN Lütfen sayın milletvekilleri
ENGİN ALTAY (Sinop) Dingonun ahırına çevirmeye
kalkan sensin burayı, ama çeviremeyeceksin dedim ben sana.
BAŞKAN Sayın Bozdağ, konuşmanıza
başlar mısınız.
AK PARTİ GRUBU ADINA BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerimin
başında hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Burası milletin Meclisi, milletin göz bebeği olan yer.
Bizler de milletin temsilcileriyiz. Milletin arzularının, milletin
istediği istikamette kullanılması noktasında, milletimiz
hepimize önemli görevler verdi. Ama, bu Meclisin yüceliğini, mehabetini
korumak, en evvela millete saygıdan geçer. Biz, bizi seçenlere saygı
göstermekle mükellefiz, demokrasinin kurallarına, kurumlarına
saygı göstermekle mükellefiz. Zira, hepimizin varlığı
demokrasiye bağlı, hepimizin varlığı milletin
iradesine bağlı. Neden? derseniz -söz almamın sebebi de odur
grup adına- burada, bir önceki maddede konuşan sayın hatiplerden
bir tanesi, Sayın Öztürk şunları söyledi. Ben, dikkatlerinize
sunmak istiyorum. Konuşmasının bir noktasında diyor ki
-başlangıcını almıyorum-
Cumhurbaşkanlığı makamından inerek muhalefette
kalmayı içine sindirebilmiş İsmet Paşanın
evlatlarıyız. Ancak, gelinen noktada böyle bir anlayış,
baskı, psikolojik baskı yaratmaya yönelik bir anlayış,
halkın AKPyi seçmesinde ne kadar hata yaptığının
somut göstergesidir. Çok önemli bir ifade, bu kürsüden söylendi. Bu ifade
millete hakaret ifadesidir. Hiç kimse milletin kürsüsünde millete hakaret
edemez, hiç kimse bunu yapamaz! (AK Parti sıralarından
alkışlar)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Hayır, hayır, hiç
değil. Devam edin
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Ama, milletin desteğini,
milletin güvenini alamayanlar burada millete hakaret edebilirler gibi
kendilerinde bir hak görüyorlarsa, millet, o hakkı her seçimde kullanmak
isteyenlerin yüzüne şamar gibi yapıştırır. (AK Parti
sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler) Yapıştırdı mı?
Yapıştırdı. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Bozdağ lütfen
Sayın
Bozdağ
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Burası millî iradenin
yeridir. Millî irade burada temsil edilir.
BAŞKAN Sayın Bozdağ
Sayın Hatip
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Biz de millî iradenin
temsilcileriyiz, milletin vekilleriyiz.
BAŞKAN Sayın Hatip, dinler misiniz beni. Sayın
Hatip
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Ama, maalesef
BAŞKAN Sayın Bozdağ, lütfen
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Sayın Başkanım,
burada, bakın, millete hakaret edilmiştir.
Ben, sizin lafınızdan söylüyorum. Bu Mecliste millete
hakaret etmek kimsenin hakkı da değildir, haddi de değildir. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Bakınız, madde üzerinde söz
istemiştiniz, başka şey konuşturamayız. Hayır
efendim
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Bunu korumak evvela sizin de
görevinizdir.
BAŞKAN Hayır efendim
Siz, lütfen madde üzerinde
konuşun.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Bakın
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, benim
sözlerim çarpıtılıyor. Sataşmadan dolayı söz
istiyorum.
BAŞKAN Oturur musunuz yerinize. Oturur musunuz lütfen
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Sayın Başkanım,
topluyorum.
BAŞKAN Toplayın lütfen. Madde üzerinde konuşun,
yoksa kabul etmiyorum bakın.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan
Sayın
Başkan
BAŞKAN Oturur musunuz siz yerinize. Oturun lütfen. Ben
müdahale ediyorum, oturun.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Sayın Başkanım,
biz, milletin iradesine saygı göstermekle mükellefiz. Milletin onurunu
korumak bizim onurumuzu korumak gibidir, aynı sadakati göstereceğiz.
Seçimlerden sonra bütün partiler, şapkalarını önlerine koyup
seçim sonuçlarını değerlendirebilirler.
MEHMET ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) Kamer Gençi
niye göstermediniz Grup olarak?
BAŞKAN Susar mısınız Sayın
Bak,
müdahale etmeyin lütfen. Böyle bir usul yok bizde. Müdahale etmeyin lütfen.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Nerede hata yaptık?
Milletin iradesine gittik, millete güvendik, milletimize
programlarımızı anlattık, onlardan destek istedik, seçim
sonuçları ortaya çıktı, ama bir bakıyorsunuz izahlara,
anlayışlara
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
bunlar gündemle ilgili konular değil mi efendim, gündemle ilgili konular?
Teşekkür ediyorum. Biz de çıkıp burada her şeyi
konuşabiliriz o zaman.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
televizyonda konuşmalara
ve bu milletin kürsüden konuşmalara, kendilerinde kusur
bulacaklarına, millette kusur bulmak hiç kimsenin hakkı
değildir, haddi değildir.
Biz, AK Parti olarak, varlığını ve
MEHMET ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) Sayın
Başkan, müdahale etmekte niye tereddüt ediyorsunuz?
BEKİR BOZDAĞ (Devamla)
bu yüce çatının
altında bulunan herkes varlığını millete borçludur,
milletin duasına, milletin desteğine, milletin oyuna borçludur. (AK
Parti sıralarından alkışlar) CHP de, MHP de, DSP de, AK
Parti de milletin iradesiyle buraya gelmiştir. Onun için, biz, bu iradeye
saygı duyacağız ve bu iradeyi koruyacağız. Ancak
BAŞKAN Sayın Hatip, lütfen maddeye
Bakın,
sataşmadan söz isteseydiniz verirdim size, ama sataşmadan söz
istemediniz.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Sayın Başkan
BAŞKAN Ama, sataşmadan söz istemediniz, madde için
istiyorsunuz. Ee, olmaz ki şimdi bu.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Sayın Başkanım
BAŞKAN Lütfen
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Sayın Başkanım,
bakın, burası
BAŞKAN Partiye sataşma varsa siz söz isteseydiniz Grup
Başkan Vekili olarak.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Sayın Başkanım,
ben
BAŞKAN Lütfen, mevzuyu dağıtmayalım. Gecenin
bu saatinde mevzuyu dağıtmayın. Konuşturmam.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Sayın Başkanım,
Değerli Başkanım, ben
BAŞKAN Gündeme gelin lütfen. Lütfen maddeyle ilgili
konuşun.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Sayın Başkanım,
ben yüce Meclisin vaktini fazla almamak için, bir
Bu konu, madde üzerinde,
grup üzerinde değil, bütün Meclise dönük bir konudur.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
bir sorar mısınız kaçıncı maddeyle ilgili
konuşuyor?
BAŞKAN Siz de karışmayın. İşte
müdahale ediyorum Sayın Kılıçdaroğlu. Lütfen oturur musunuz
yerinize.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Kaçıncı
maddeyle ilgili konuşuyor, öğrenelim.
BAŞKAN Tamam. Herkes aynı usulü takip ediyor zaten.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Hayır efendim,
kaçıncı maddeyle ilgili konuşuyor, öğrenelim.
BAŞKAN Sizler de yaptınız aynı şeyi,
herkes aynı şeyi yapıyor. Böyle mi olacak yani?
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Siz tarafsız
olacaksınız.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sizin tutumunuz
hakkında söz istiyorum.
BAŞKAN Lütfen konuşur musunuz. Devam eder misiniz
lütfen.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Tutumunuz hakkında
söz istiyorum.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bugüne kadar yirmi üç tane seçim
yapılmıştır. Seçimlerin hepsinde millet iradesini
sandığa yansıtmıştır ve bu seçimlerin hepsinde de
doğru yapmıştır.
TACİDAR SEYHAN (Adana) Sayın Başkan, hâlâ devam
ediyor, sekiz dakika oldu, müdahale etmiyorsunuz.
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Doğru
yapmıştır
Doğru yapmıştır.
TACİDAR SEYHAN (Adana) Hâlâ devam ediyor ama.
BAŞKAN Bakın, bundan sonra sizi de konuşturtmam.
Siz de aynı şeyi yaptığınızda hemen müdahale
ediyorum. Lütfen
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Ancak, 1946 seçimlerinde
oylamayı açık, tasnifi gizli yapanlar, milletin iradesinin ne
olduğunun kıymetini bilemezler. Ama, biz bunun kıymetini
biliriz. (AK Parti sıralarından alkışlar, CHP
sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
Bir başka şey, bakın
(CHP sıralarından
sıra kapaklarına vurmalar)
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri;
burada önemli bir şey daha var. Sayın Hatip diyor ki: Önemli olan,
bu hataların düzeltilmesidir. diyor. (CHP sıralarından
sıra kapaklarına vurmalar) Önemli olan, bu hataların
düzeltilmesidir. Almanyada Hitler de, İtalyada Mussolini de seçimle
işbaşına gelmiştir. (CHP sıralarından sıra
kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN Sayın Bozdağ
Sayın Bozdağ
BEKİR BOZDAĞ (Devamla) Bu doğru bir şey
değildir. Demokrasilerde işbaşına milletin iradesiyle
gelenleri Hitlere benzetmek, Mussoliniye benzetmek de doğru bir şey
değildir. Ama, aynaya bakıp konuşuyorsanız ona bir şey
demiyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, benim
sözlerim çarpıtılmıştır, ben söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun
Buyurun.
Sözleriniz çarpıtılmadı. Siz de aynı şeyi
söylediniz. Aslında, bu, burada cevap verilecek yer değildir.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Ben kimseye hakaret etmedim.
BAŞKAN Tamam.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, söz
istiyorum.
BAŞKAN Hayır efendim, söz vermiyorum size. Söz
vermiyorum
Lütfen oturur musunuz. (CHP sıralarından gürültüler)
Vermiyorum
Vermiyorum
Vermiyorum efendim, sataşma yok.
Genel Kurulun oyuna sunarım. Sataşma var mı yok mu Genel Kurul
karar versin. (CHP sıralarından gürültüler)
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Var, var.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Böyle bir usul yok!
Böyle bir usul yok!
BAŞKAN Hayır efendim, hayır.
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Diktatörya olur o zaman
burası!
BAŞKAN Şahısları adına Konya
Milletvekili Sayın Hasan Anğı.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Anğı.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
tutumunuz hakkında söz istiyorum. Tutumunuz hakkında söz istiyorum
efendim. Tutumunuz hakkında söz istiyorum Sayın Başkan.
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkan! Sayın
Başkan! Başkan!
BAŞKAN Buyurun Sayın Anğı. Konuşmuyor
musunuz?
Kütahya Milletvekili Sayın Hüsnü Ordu.
Buyurun Sayın Ordu.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, Grup
Başkan Vekili söz istiyor.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Tutumunuz hakkında
söz istiyorum Sayın Başkan. İç Tüzüke göre vermek
zorundasınız.
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Sataşmaya
karşı oylamayla konuşturmama olur mu Mecliste!
BAŞKAN Konuşmuyorsunuz.
Evet, soru-cevap kısmına geçiyorum.
Buyurun Sayın Macit.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Tutumunuz hakkında
söz istiyorum Sayın Başkan.
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Sayın Başkan, söz
vermek zorundasınız! Olur mu öyle şey ya!
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Söz vermek
zorundasınız!
BAŞKAN Oturur musunuz yerinize lütfen!
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Elitaş
Sayın Elitaş, Sayın Başkanın tutumu hakkında söz
istiyorum ve Sayın Başkan, İç Tüzükü ihlal ederek kendi tutumu
hakkında söz vermiyorsunuz. Sizin böyle bir yetkiniz yoktur Sayın
Başkan.
BAŞKAN Siz kim hakkında söz istiyorsunuz? Benim için
mi istiyorsunuz?
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Evet efendim, sizin
tutumunuz hakkında.
BAŞKAN Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Tamam, teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN Çok kısa olarak açıklama rica edeyim.
VII.- USUL HAKKINDA
GÖRÜŞMELER
1.- Başkanın,
sataşmadan dolayı milletvekilinin söz talebini yerine getirmemesi
nedeniyle tutumu hakkında
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
Parlamentonun iyi çalışmasını sağlamak sizin
görevinizdir. Elbette ki burada tartışmalar olacaktır, ama
özellikle iktidar kanadına mensup arkadaşların muhalefetin
yaptığı eleştirilere özenle bakmaları, dikkat etmeleri
gerekir. Şimdi
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Üslup önemli!
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) Üslup elbette önemlidir. Siz
beğenmeyebilirsiniz değerli arkadaşlar. Bakın, biz şöyle
yapıyoruz.
VAHİT KİRİŞCİ (Adana) Grup Başkan
Vekilini konuşturmadınız!
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) Bir dakika efendim
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Müdahale etmeyin de dinleyin
ya!
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) Biz şöyle yapıyoruz:
Konuşan arkadaşlar, bir sonraki maddede konuşan
arkadaşımız çıkıp cevabını veriyor. Yani,
illa laf atmak, illa hatibi konuşturmamak gibi bir gelenek var mı bu
Parlamentoda? Ve çok daha önemlisi Sayın Grup Başkan Vekiliniz bizim
bir milletvekilimizin konuşmasını çarpıtıyor, evet ve
Sayın Başkandan söz istiyor, diyor ki: Benim konuşmamı
çarpıttı, ben söz istiyorum. (AK Parti sıralarından
Karşılık verildi. sesi) Bir dakika efendim
Normalde söz
verilmesi lazım. Eğer söz verilmiyorsa, Sayın Başkan
burayı yönetemiyor demektir, kusura bakmasın. Sayın Başkan,
sizin bu akşam bu Parlamentoyu yönetme erkini kaybettiğinizi ben size
söylemek zorundayım.
BAŞKAN Evet.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) Siz Parlamentoyu
yönetemiyorsunuz ve lütfen o koltuktan ayrılın, bu Parlamentoyu başka
bir başkan gelip yönetsin.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Kılıçdaroğlu, sizler
milletvekilliği vazifesini tam manasıyla icra ediyor musunuz?
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Anlayamıyorum
efendim.
BAŞKAN İcra ediyor musunuz?
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Anlayamıyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sesim gelmiyor mu size?
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Hayır, gürültüden
anlayamıyorum, çünkü Parlamentoyu iyi yönetmiyorsunuz.
BAŞKAN Yani, şu Meclisin mehabetine uyacak şekilde
siz Mecliste vazife yapıyor musunuz?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Ne demek?
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
hâlâ anlayamadım. Sayın Başkan, özür dilerim, hâlâ
anlayamadım.
BAŞKAN Anlamıyorsanız ben ne yapayım, tamam.
MEHMET ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) Sayın
Başkan, ne dediğiniz anlaşılamadı.
BAŞKAN Anlamıyorsunuz tabii,
anlaşılmıyor tabii.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Evet efendim,
anlatırsanız anlarız efendim.
BAŞKAN İşinize gelmiyor ondan. Tamam, buyurun.
Buyurun oturun, buyurun oturun.
MEHMET ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) Böyle
söyleyerek de taraf oluyorsunuz.
BAŞKAN Taraf değilim ben.
MEHMET ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) Taraf
oluyorsunuz.
BAŞKAN Ben, Meclisin sükûnetini kollamak mecburiyetindeyim.
Böyle bir usulümüz yok, uzaktan kimseye söz vermeden kalkıp konuşma
âdetimiz yok. Çok kötü bir usul çıkarmışsınız bu
Mecliste, yazık değil mi yani!
MEHMET ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) Bize gelince mi
oluyor Sayın Başkan?
BAŞKAN Yazık değil mi!
MEHMET ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) Bize gelince mi
oluyor?
BAŞKAN Millet sizi seyrediyor buradan, millet sizi
seyrediyor. (AK Parti sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) Oraya
söyleyeceksiniz Sayın Başkan.
BAŞKAN Yeni gelmişsiniz, öğrenin bunları,
öğrenin. Böyle laf atmayla bunun usulü olmaz.
TACİDAR SEYHAN (Adana) Sayın Başkan, bizim
öğretmenimiz değilsiniz siz!
BAŞKAN Siz de benim öğretmenim değilsiniz,
buyurun lütfen yerinize. Siz de bana bir şey öğretemezsiniz.
TACİDAR SEYHAN (Adana) Nasıl konuştuğunuzu
fark edeceksiniz.
BAŞKAN Buyurun yerinize.
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Sayın Başkan,
ortamı yatıştırmak yerine ortamı geriyorsunuz.
BAŞKAN Siz mi bana öğreteceksiniz?
TACİDAR SEYHAN (Adana) Sayın Başkan, bu üslupla
konuşamazsınız bizimle.
BAŞKAN Siz de benimle konuşamazsınız. Siz de
konuşamazsınız benimle, siz de konuşamazsınız.
TACİDAR SEYHAN (Adana) Başkan olmanız her
hakkı vermez, ayıp ya!
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan
VI.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ (Devam)
1.- 8.5.2007 Tarihli ve 5654
Sayılı Nükleer Güç Santrallarının Kurulması ve
İşletilmesi ile Enerji Satışına İlişkin
Kanun ve Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme
Tezkeresi ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Raporu (1/26) (S. Sayısı: 45) (Devam)
BAŞKAN Soru-cevap kısmına geçiyorum, lütfen.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
çok özür dileyerek
BAŞKAN Sayın Macit, buyurun.
HASAN MACİT (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın
Başkan
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
siz, Adalet ve Kalkınma Partisinin bir mensubu değilsiniz ve öyle
hareket edemezsiniz.
BAŞKAN Sayın Macit, buyurun, dinliyorum sizi.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Siz Parlamentoyu
yöneteceksiniz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, ben kişisel
söz istedim efendim şahsım adına, duymadınız mı?
BAŞKAN Sesiniz gelmiyor bana, sesiniz ulaşmıyor
bana.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, madde üzerinde şahsım adına
söz istedim. Devamlı ayaktayım, siz bakmadınız efendim.
BAŞKAN Nerede, buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, şimdi istiyorum.
BAŞKAN Allah Allah! Yeni bir sistem mi, yeni bir usul mü
çıkardınız yani sonradan?
KAMER GENÇ (Tunceli) Arkadaşlar konuşmayınca
şahısları adına, ben söz istedim, duymadınız.
BAŞKAN Sayın Macit, sizi dinliyorum, buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim
BAŞKAN Soru-cevaba geçtik, buyurun.
HASAN MACİT (İstanbul) Sayın Başkanım,
ben sorumu soracağım, sorumu yönelteceğim ama İç Tüzük
gereği madde üzerinde şahsı adına 2 tane sayın
milletvekili konuşur. Söz alan 2 tane sayın milletvekili
konuşmasını yapmadı ve bu bağlamda söz hakkı
başka milletvekillerine doğuyor. Bu nedenle
BAŞKAN Talep gelmedi
HASAN MACİT (İstanbul)
Sayın Genç söz istedi.
BAŞKAN O arada talep gelmedi, sordum.
HASAN MACİT (İstanbul) Söz istedi efendim.
BAŞKAN Talep yok.
HASAN MACİT (İstanbul) Siz başka
milletvekillerine söz yetiştirirken söz isteyen sayın milletvekilini
görmediniz veya görmezden geldiniz. Verecekseniz verin, vermeyecekseniz ben
sorumu soracağım.
BAŞKAN Sorun, sorunuzu sorun.
HASAN MACİT (İstanbul) Sayın Başkanım,
sizin bu Meclisteki yönetim anlayışınız, yönetim tutumunuz
maalesef gerginliğe neden olmuştur ve bu oturum
sağlıklı bir şekilde devam etmemektedir. Bu nedenle sorumu
da sormuyorum ve bu maddede şahısları adına 2 sayın
milletvekilinin mutlaka konuşma yapması gerekir diye
düşünüyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Ben de teşekkür ederim, sağ olun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Bize söz verecek misiniz?
BAŞKAN Madde üzerinde üç önerge vardır. Önergeleri
önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, ben söz
istemiştim.
BAŞKAN
sırasına göre işleme
alacağım.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan
BAŞKAN İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 5654 sayılı Kanunun 9 uncu
maddesinde yer alan toptan ve perakende ibaresinin toptan ve/veya perakende
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Mustafa Elitaş |
Bekir Bozdağ |
Vahit Kirişci |
|
|
Kayseri |
Yozgat |
Adana |
|
|
Haluk Özdalga |
Ali Temür |
Mehmet Erdoğan |
|
|
Ankara |
Giresun |
Gaziantep |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 45 sıra sayılı yasa
tasarısının 9. maddesinin sonuna aşağıdaki
cümlenin eklenmesini arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
Ceza uygulanması hâlinde bu maddedeki cezaların
yarısı uygulanır.
Sayın Başkanlığa
Görüşülmekte olan 45 sıra sayılı Yasa
Tasarısının 9uncu maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını saygılarımızla arz ederiz.
|
|
Kamer Genç |
Hüseyin Mert |
Süleyman Yağız |
|
|
Tunceli |
İstanbul |
İstanbul |
|
|
Hasan Macit |
|
Recai Birgün |
|
|
İstanbul |
|
İzmir |
BAŞKAN Şimdi maddeye en aykırı önergeyi
işleme alacağım.
Komisyon iştirak ediyor mu efendim?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Katılmıyoruz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Konuşacağım efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Milletvekili.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; aslında, tabii, bu 9uncu madde, yaptırımlar
maddesi. 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 11inci
maddesinde getirilen cezai müeyyidelerin de bunlara uygulanacağı ve
bu cezaların da Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından
tatbik edileceği kurala bağlanıyor.
Elektrik Piyasası Kanunu daha sonra 2006 yılında
değiştirilmiş. Buradaki cezalar, işte, 200 milyardan 500
milyara kadar artırılmış ve son bir değişiklikle
de, 765 sayılı Türk Ceza Kanununa 28/7/1999 tarihli ve 4421
sayılı Kanunla eklenen ek 2nci madde hükümleri uyarınca da,
her sene bu cezalar artırılıyor.
Bu maddeyle ilgili evvela söylemek istediğim şu: Bu
Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu, gerçekten çok yetersiz bir kurul. Bu
Petrol Piyasası Düzenleme Kanunu gereğince, çok gereksiz,
haksız, vatandaşlara ceza uygulanıyor ve bu cezaların,
aslında, 6183 sayılı Amme Alacakları Kanununa göre tahsili
öngörülüyor. Kanunda, Danıştayda dava açma süresi altmış
günken, efendim otuz gün içinde bunlar ödenmedi mi, hemen Maliyeye
bildiriliyor. Maliye de, vatandaşın hemen daha dava açma süresi
geçmeden, Danıştay bu konuda yürütmenin durdurulması yönünde
karar vermeden hemen haczi gönderiyorlar ve gerçekten de çok büyük bir
sıkıntı yaratıldı. Yani, herhâlde biliyorsunuz,
özellikle bu petrol bayilerine çok büyük sıkıntılar
yaratıldı. Dağıtıcı petrol firmalarına çok
büyük sıkıntılar yaratıldı. Tabii, biliyorsunuz büyük
firmalar var, bu petrol dağıtıcı firmaları. Bu petrol
dağıtıcı firmalar, özellikle o Kanunda
Oradaki cezalar da
500 bin liradan, burada da 500 bin liradan şey ediyor. O Vergi Usul
Kanununun, işte, her sene artırılmaya ilişkin
ABDULKERİM AYDEMİR (Ağrı) Yeniden
değerlendirme katsayı oranında artırılır.
KAMER GENÇ (Devamla) Neyse yani, o miktarda da
artırılıyor. Herhâlde şu andaki uygulaması 800 küsur
milyar liralık, yani, ufak bir fiilden dolayı ceza
alınıyor.
Tabii, büyük firmalar, çok büyük firmalar, işte, Petrol
Ofisi, Shell, Opet gibi firmalar, o küçük dağıtıcı
firmaları yok etmek için istiyorlar ki bunlara büyük cezalar gelsin ve
hemen bir de Maliyeye yazıyorlar, onların bütün mal ve mülklerine
haciz koyuyorlar ve bu insanlar gerçekten perişan oluyor ve bu
davaların büyük de bir kısmı Danıştayda bozuluyor.
Böyle bozulunca da, ondan sonra vatandaşın, o kişilerin de
mağduriyeti yanlarında kalıyor.
Onun için, bir defa bu Hükûmetin kurduğu Enerji Piyasası
Düzenleme Kurulunun ciddi bir teşkilatlanması lazım. Evvela,
Kanuna aykırı herhangi tespit ettikleri bir durum varsa, evvela kendi
bünyesinde vergi inceleme yetkisine sahip elemanlar vasıtasıyla bir
inceleme yapmaları lazım. Vergi denetimindeki elemanların, sahip
olduğu bilgi, kültür, eğitimle inceleme yapması lazım.
Bunlar onu da yapmıyorlar. Bir jandarmayla, polisle gidiyorlar
birtakım tespitler yapıyorlar. Ama son zamanlarda Danıştay
bunun farkına vardı, diyor ki, arkadaş sen tek taraflı
böyle ceza kesemezsin ve böylece belki yüz binlerce dava böyle işte
şey ediliyor.
Bu itibarla, bu konuda, Hükûmeti bu vesileyle ikaz etmek istiyorum,
tabii, Hükûmetin kendisinden haberi varsa. İşte, baksanıza,
Hükûmet yok ortada. Onun için, bunu ikaz ediyorum ve bunu,
vatandaşları mağdur etmemeleri için şey ediyorum.
Aslında, ben bu Kanunun
İki tane önergem var, o
maddenin çıkarılması yönündeki önergemi geri alıyorum.
Öteki önergemde, bu cezalar çok ağır, bunların
yarısını uygulayalım diyorum.
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Hükûmet orada.
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, neyse yani, iki önergemi birden
şey ediyorum. Yarısını uygulayalım. Çünkü 500 milyar
lira büyük bir para, bir de bunu artırıyorsunuz, bir de
sağlıklı bir inceleme yapmıyorsunuz. Yani şimdi o
kadar değişik şeyler oluyor ki, mesela adam lisans almadan, farz
edelim ki elektrik dağıttı, yani 10 tane kişiye
dağıttığı zaman, her fiili için işte 500
milyondan, 5 trilyon mu kesecek? Yani, tabii bu
arkadaşlarımızın bir çoğu hiçbir şey bilmiyor,
yani bilmediği için böyle gülmek dışında başka bir
şey bilmiyorlar. Yalnız, gülen insanlara da bir yerlerde
birtakım adlar takıyorlar da, onları ben tabii,
vatandaşın sıkıntılarını şey ediyorum.
Tabii, Tayyip Erdoğan diyor ki Danıştayın verdiği
kararda Ulemaya sor. diyor. Geçen gün de, efendim, Danıştayın
verdiği karara diyorYahu, bıçak buraya dayandı. Böyle laflar
yapılır mı yani? Yargıya karşı en büyük
saygısızlık. Tabii, sizin ondan sonra da.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Teröre karşı! Teröre
karşı söylendi o Bıçak kemiğe dayandı. diye!
BAYRAM ALİ BAYRAMOĞLU (Rize) Maddeyle ne alakası
var?
KAMER GENÇ (Devamla) Bu maddeyle ilgisi var işte.
Danıştay kararlarına
.
(Mikrofon otomotik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Milletvekili konuşmanızı
tamamlar mısınız?
KAMER GENÇ (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Şimdi, efendim, siz yanlış
Bu lafı söyleyen,
bu lafı Türkiyede söyleyen hangi kamu görevlisi olsa, onu o görevden
alırlar.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Terörle ilgili söylediğimizi
Yargıyla ilgili söylendi. diyorsun.
KAMER GENÇ (Devamla) Yargı... Türk milleti adına
kullanılan yüksek mahkemeler kendine göre karar verecekler, hak ve adalet
karara göre. Yani, şeyler, yargı mensupları karar verirken
Tayyip Erdoğana mı soracaklar? Elbette ki, hukuk kurallarına
göre karar verecekler. Dolayısıyla yargıya inanmayan,
yargının yetkilerini kısan bir Hükûmet, aynı zamanda da
memlekette yarattığı kargaşalarla Türkiyeyi yönetemez bir
duruma getiriyor. Ben bunları belirtmek için söyledim.
Saygılar sunuyorum efendim.
BAŞKAN Teşekkürler.
Komisyonun ve Hükûmetin katılmadığı önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Karar yeter
sayısı istiyoruz efendim. Yoklama istiyoruz efendim, yoklama.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, karar
yeter sayısı mı istiyorlar yoklama mı?
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Tamam efendim arayacağız,
arayacağız. 20 kişi. İsimlerinizi yazdırın:
Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın Susam,
Sayın Öztürk, Sayın Aslanoğlu, Sayın Vahap Seçer,
Sayın Tacidar Seyhan, Sayın Enis Tütüncü
KAMER GENÇ (Tunceli) Beni de yazdınız herhâlde
değil mi Sayın Başkan? Ben de istiyorum yoklamayı.
BAŞKAN Sayın Kamer Genç, Sayın Altay
ENGİN ALTAY (Sinop) Sayın Başkan,
yazdırdınız mı beni?
BAŞKAN Yazıldı, yazıldı. Sayın
Engin Altay yazıldı.
Sayın Özkan
TACİDAR SEYHAN (Adana) Arkaya bakmıyor musunuz?
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Arkada var!
BAŞKAN Sayın Macit...
ÖZLEM ÇERÇİOĞLU (Aydın) Sayın Başkan,
milletvekillerini tanımıyorsunuz daha, isimlerini söyleyemiyorsunuz.
BAŞKAN Sayın Baytok, Sayın Çerçioğlu,
Sayın Birgün.
15 kişi şu anda efendim. (CHP sıralarından Ne
15i! sesleri, gürültüler, AK Parti sıralarından alkışlar)
O zaman isimlerinizi söyleyin.
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Ayıp ediyorsunuz!
TACİDAR SEYHAN (Adana) Başkan, matematiğiniz yok
mu?
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Matematiğiniz
kaçtı?
TACİDAR SEYHAN (Adana) Sayın Başkan, yok mu
matematiğiniz?
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
peki, şöyle dizilelim, şimdi sayın. Bu kadar beceriksiz
yönetilmez.
(Yoklama isteyen milletvekilleri CHP sıraları önünde yan
yana dizildiler)
TACİDAR SEYHAN (Adana) Sayın Başkan, size
matematik kitabı yollayacağım.
BAŞKAN Okuyorum: Sayın Kılıçdaroğlu,
Sayın Susam, Sayın Aslanoğlu, Sayın Öztürk, Sayın
Vahap Seçer, Sayın Tacidar Seyhan, Sayın Enis Tütüncü, Sayın
Kamer Genç, Sayın Engin Altay, Sayın Ramazan Kerim Özkan, Sayın
Macit, Sayın Baytok, Sayın Özlem Çerçioğlu, Sayın Recai
Birgün. (CHP sıralarından gürültüler)
Varsa isimlerinizi yazdırın o zaman.
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Tamam mı Başkan?
BAŞKAN Değil işte, burada çıkmıyor. Bu
kadar saydık çıkmadı.
ENGİN ALTAY (Sinop) 20 kişi yok mu?
TACİDAR SEYHAN (Adana) Sayın Başkan,
milletvekillerinin isimlerini bilmiyorlar. Böyle şey olur mu?
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Zaman kazanma taktiği.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Sayın Başkan, İç
Tüzüke göre 20 kişinin aynı anda ayağa kalkması
lazım. Sonradan kalkanlar sayılmaz, sonradan ilave olanlar
sayılmaz.
MEHMET ŞEVKİ KULKULOĞLU (Kayseri) Şimdi siz
buraya adam getirtmek için zaman kazanıyorsunuz.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Dışarıdan gelenler
sayılmaz, yerinde ikna edilerek katılanlar sayılmaz.
BAŞKAN Oradan duyulmuyor, sesiniz duyulmuyor. (CHP
sıralarından gürültüler)
ÜNAL KACIR (İstanbul) Sayın Başkan, yoklama
talebi gerçekleşmemiştir, lütfen devam edin.
HÜSEYİN ÜNSAL (Amasya) Burada 22 kişi var. Adil
davranın adil!
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Niye korkuyorsunuz?
BAŞKAN Siz bir yazıp getirir misiniz. (CHP
sıralarından gürültüler)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Başkan sayamadı, 20 tane
adamı sayamadı.
BAŞKAN Evet, yoklama isteyen diğer isimleri
sayıyorum:
Ali Koçal? Burada.
Ali İhsan Köktürk? Burada.
Oktay Vural? Burada.
Alim Işık? Burada.
Muhammet Rıza Yalçınkaya? Burada.
Sayın milletvekilleri, yoklama için üç dakika süre veriyorum.
Adlarını okuduğum sayın üyelerin, yoklama için elektronik
cihaza girmemelerini rica ediyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, pusula gönderen
arkadaşları kontrol edeceğim:
Sayın Hasan Kara? (CHP sıralarından Yok sesleri)
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sahtekârlık bir!
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Yazık!
BAŞKAN Sayın Ramazan Başak? (CHP
sıralarından Yok sesleri)
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sahtekârlık iki!
Sahtekârlık iki!
BAŞKAN Sayın Mustafa Çetin? (CHP
sıralarından Yok sesleri)
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sahtekârlık üç!
KAMER GENÇ (Tunceli) Süre bittikten sonra pusula
alamazsınız!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Alamazsın onu,
alamazsın onu!
BAŞKAN Buradalar, evet buradalar.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Hayır efendim,
alamazsın onu, alamazsın.
BAŞKAN Sayın Binali Yıldırım? (CHP
sıralarından Yok sesleri, gürültüler)
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sahtekârlık dört!
BAŞKAN Vekâlet ediyor, Sayın Bakan vekâleten
(CHP
sıralarından gürültüler)
KAMER GENÇ (Tunceli) Vekâlet olmaz efendim, yoklamada vekâlet
olmaz.
ENGİN ALTAY (Sinop) Yoklamada vekâlet olmaz.
BAŞKAN Sayın Mehmet Sekmen? (CHP
sıralarından Yok sesleri, gürültüler)
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sahtekârlık
beş!
BAŞKAN Zaten doldu. Zaten doldu, doldu.
FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) Sayın
Başkanım, müsaade ederseniz arkadaşlar otursun mu?
BAŞKAN Sayın İsmail Bilen? (CHP
sıralarından Yok sesleri, gürültüler)
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sahtekârlık
altı!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Yazıklar olsun
ya! Ayıp ya!
BAŞKAN Sayın Ahmet Aydın?
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Yok. Sahtekârlık!
BAŞKAN Sayın Yılmaz Helvacıoğlu?
Buradalar. Sayın Helvacıoğlu burada.
Sayın Hasan Altan? Buradalar.
KAMER GENÇ (Tunceli) Bu kâğıtları alalım da
imza tespiti yapalım.
BAŞKAN Sayın Ahmet Ertürk? (CHP sıralarından
Yok sesleri, gürültüler)
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sahtekârlık yedi!
BAŞKAN Sayın Mehmet Salih
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sahtekârlık sekiz!
BAŞKAN Mehmet Salih Erdoğan? (CHP
sıralarından Yok sesleri, gürültüler)
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sahtekârlık dokuz!
BAŞKAN Sayın Fazlı Erdoğan? Buradalar.
RECAİ BİRGÜN (İzmir) Kimliklerine bakalım
Başkanım, kimliklerine!
ÜNAL KACIR (İstanbul) Var kardeşim, sayı zaten
var.
TACİDAR SEYHAN (Adana) Ne gerek var sahte pusula göndermeye
sayın yetiyorsa? Sahte pusula vermek ayıp değil mi?
BAŞKAN Sayın İdris Güllüce? Buradalar.
Sayın Asım Doğan? Yok.
Sayın Fatih Arıkan? Buradalar.
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayımız
vardır. (AK Parti sıralarından alkışlar)
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Sayın Başkan, kaç
kişi var?
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
kaç kişi var? Sayın Başkan, kaç kişi olduğunu söyler
misiniz?
VI.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ (Devam)
1.- 8.5.2007 Tarihli ve 5654
Sayılı Nükleer Güç Santrallarının Kurulması ve
İşletilmesi ile Enerji Satışına İlişkin
Kanun ve Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri
Gönderme Tezkeresi ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporu (1/26) (S. Sayısı: 45) (Devam)
BAŞKAN Komisyonun ve Hükûmetin
katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
kaç kişi var? Kaç kişi olduğunu söyler misiniz.
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Kaç kişi var,
söyler misiniz.
BAŞKAN Ne diyorsunuz?
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Efendim, kaç kişi
var, onu söyler misiniz.
BAŞKAN Çok gürültü var, inanın sesinizi
duyamıyorum oradan yani.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Efendim, gürültü varsa
sizin sorununuz, benim değil. Kaç kişi olduğunu lütfeder
misiniz.
BAŞKAN Söylemeye gerek yok, burada rakam var. (CHP
sıralarından gürültüler)
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Ne demek gerek yok! Efendim,
bu Parlamentoda
BAŞKAN 189 kişi var. Sizlerle beraber 189
kişiyiz.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
sizin yönetiminizde, bu Parlamentoda sahte oylar çıktı.
BAŞKAN 184 kişiyi tamamladık yani. Rakam
veriyorum size: 189 kişiyiz, tamam mı?
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Kaç tane sahte oy
çıktığını da lütfeder misiniz efendim? Kaç sahte oy
çıktı efendim? Sahtekârları da öğrenelim. Kaç tane sahtekâr
çıktı, onu da öğrenelim.
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 45 sıra sayılı yasa
tasarısının 9. maddesinin sonuna aşağıdaki
cümlenin eklenmesini arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
Ceza uygulanması halinde bu maddedeki cezaların
yarısı uygulanır.
BAŞKAN Sayın Komisyon katılıyorlar mı?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY
(Kütahya) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Konuşacak mısınız?
KAMER GENÇ (Tunceli) Evet Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; gerçekten çok büyük bir üzüntü duyuyorum, bu Meclis böyle
yönetilmez. Bakın, yoklama istediğimiz aşağı
yukarı yarım saat oldu. Bu yarım saat üzerine de, burada
Mecliste olmayan arkadaşlarımızın yerine sahte imzalarla
yoklama kâğıtları gönderildi.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) Dışarı
çıkmıştır ya!
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, burada görüldü işte! Burada
görüldü, görüldü
(AK Parti sıralarından gürültüler) Efendim, yok
arkadaşlarınız. O kâğıtları getireceğiz
O
kâğıtları getireceğiz
(AK Parti sıralarından
gürültüler)
Bakın, burada, bizim zamanımızda, ben Meclis
Başkan Vekiliyken bir tane böyle yazı gelmezdi. O zaman, sizin,
işte, atalarınız olan partililerle beraber muhalefette olanlar
vardı ya (AK Parti sıralarından gülüşmeler) onlar böyle bir
şey geldiğinde Vay! Sizi sahtekârlar sizi! Sizi sahtekârlar sizi!
diyorlardı. Bakın, bunun anlamı sahtekârlık yapmaktır.
Bu Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında görev yapan her
arkadaşımız namusu ve şerefi üzerine dürüstlükten
ayrılmayacağına dair yemin etmiştir. Lütfen
Bu çok
ağır bir sonuçtur.
TAHİR ÖZTÜRK (Elâzığ) Suçlama
Suçlama
KAMER GENÇ (Devamla) Yahu arkadaşlar, yani eğer bir
arkadaşımız yoksa, hangi yüzle ve hangi sıfatla onun
imzasını taklit edip buraya gönderiyoruz? Bu olmaz. Bunu bugün yapan
yarına devlet malını satar, devleti satar yahu! Yani,
dürüstlüğü bu kadar rayından çıkarmayın. (AK Parti
sıralarından gürültüler)
Arkadaşlar, bu yapılan hareketin anlamı ve
ağırlığı
Yani, çok ağır bir şey.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
önergeyle ne alakası var konuştuğunun?
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, konu
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Biraz önce grup başkan
vekili Türk milletine yapılan hakaret konusunda burada
KAMER GENÇ (Devamla) Senin milletle ne ilgin var yahu! Senin
milletle ne ilgin var!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Burada önergeyle ilgisi
olmayan şeyler konuşuyor.
KAMER GENÇ (Devamla) Sen burada çıkacaksın
başkasının yerine pusula göndereceksin, bunu millete mal
edeceksin!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
lütfen konuya davet edin.
BAŞKAN Dinler misiniz bir dakika
KAMER GENÇ (Devamla) Bunun milletle ilgisi var mı? Millet
böyle sahtekârlık yapanların yüzüne tükürür yahu! (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
millete hakaret ediyor.
KAMER GENÇ (Devamla) Böyle şey olur mu yahu! Yani, sen
Şimdi beyler, biz burada Başkanlık Divanına
güvenmek zorundayız. Biz burada Meclis olarak, milletvekili olarak görev
yaptığımız zaman eğer burada sahtekârlık
yapılacağına inanıyorsak biz bu Mecliste nasıl güven
üzerine çalışacağız? Nasıl güven üzerine görev
yapacağız?
Yahu arkadaşlar, bari yapılanları kabul edin. Biz
mi yaptık yani? Biz mi kendi yerimize, olmayan insanın yerine sahte
oy pusulasını gönderdik buraya?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Yapmış da
olabilirsin.
KAMER GENÇ (Devamla) Siz, bakın
Ben sizin yerinizde olsam çıkarım milletten özür
dilerim. Bu sahtekârlık yaptığımız için özür dilerim
BAŞKAN Sayın Genç, lütfen
KAMER GENÇ (Devamla)
ve milletvekilliğinden de istifa
ederim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, bu
adam terbiye sınırlarını aşıyor.
BAŞKAN Söz alırsınız konuşursunuz.
KAMER GENÇ (Devamla) Terbiyenin kime ait olduğunu
göreceğiz. Bakın, ben onu sizin
Şimdi bakın Sayın Başkan, bunlar hem
yapıyorlar hem de utanmadan yaptıkları sahtekârlıklara da
sahip çıkıyorlar! Böyle bir şey olur mu yahu! Böyle bir
(AK
Parti sıralarından gürültüler) Yani, dünyanın neresinde
görülmüş ki, sen getireceksin sahte oy pusulasını göndereceksin,
arkasından da bunu dile getiren insana da karşı çakacaksın,
bilmem terbiyesizlikle suçlayacaksınız! Benim terbiye
anlayışım bu değildir. İnsan olanın terbiye
anlayışı da bu değildir.
Ama beyler, efendiler, bu memleket dürüstlük üzerine kurulmuş
bir memlekettir. Parlamentosu da dürüst olmak zorundadır. Ondan sonra, biz
ne konuşalım yani. O zaman, burada biz ne yaparsak yapalım
Siz
ne Anayasayı dinlersiniz ne İç Tüzükü dinlersiniz. Divandaki
arkadaşlar da sizinle beraber hareket edince
Başkan, en azından
yarım saat önce yoklamayı sonuçlandırması
lazımdı.
Bakın, bence, Meclis Başkanına düşen görev, bu
sahte oy pusulalarını gönderen kişilerin imzalı o yazılarını
alacak, adli tıbba gönderecek, onu istirdat yapacak. Bakın, biz
geçmişte bunu yaptık, biz bunu yaptık ve o sahte oy
pusulasını gönderen kişi hakkında soruşturma
açtık ve sahtekârlıktan dava açıldı arkadaşlar. Yani,
o zaman bir tane bir şey vardı, bir arkadaş hakkında
soruşturma önergesi oylanırken onun yerine birisinin böyle sahte oy
pusulasıyla biz gittik adli tıbba şey ettik. Bunlar ucuz
şeyler değil, kolay şeyler değil. Siz geçmişte burada
her istediğinizi yapmışsınız
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) Sen 70te yoktun ki Mecliste
KAMER GENÇ (Devamla) Ne İç Tüzükü
tanımışsınız ne bir şey dinlemişsiniz. Ama
şunu bilesiniz ki, bu Meclis yüce bir Meclistir. Yüce Türk milletinin
temsilcileri olarak sahip olmanız gereken dürüstlük, ahlak, en güzel
şeyleri taşımanız lazım, herkesin aynı
şeyleri taşıması lazım. Bunları
taşımadığımız takdirde, bu millete
yakışan temsilciler olamayız.
O bakımdan, benim önergemde diyorum ki, cezalar yarı
nispette alınsın. İster yarı alsın ister 10 misli
artırılsın. Önemli değil ki
Her şeyin başı
dürüstlüktür.
Saygılar sunuyorum. (CHP ve DSP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Konuşmacı, biraz
önce, oy pusulası kullanan arkadaşlarımızı sizin
uyarmadığınızdan dolayı, oy pusulasını
kullanıp dışarı gitmiş olabilecek
arkadaşlarımız hakkında bazı ifadeler kullandı. (CHP
sıralarından gürültüler)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Yapmayın ya,
yapmayın Allah aşkına!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
grubumuza hakaret etti biraz önce konuşan kişi.
BAŞKAN Anlaşıldı Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN Lütfen
Lütfen
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
burada, siz
BAŞKAN Yani siz konuşacak mısınız?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Müsaade ederseniz
Buyurun
Buyurun
Yeni sataşmaya mahal vermemek üzere iki
dakika veriyorum size.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Çağırsın
gelsinler o zaman arkadaşları.
VIII.- AÇIKLAMALAR VE
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın Tunceli Milletvekili Kamer Gençin konuşmasında,
partisine sataşması nedeniyle konuşması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Çok değerli arkadaşlar, biraz önce yoklama
istenildiği sırada, Sayın Başkan ve Kâtip Üyelerin
ayağa kalkan milletvekilleri konusunda sayıyı tam olarak
sayamadığından, açıkçası, muhalefet partisindeki,
grubundaki arkadaşlarımızın, daha önce bir muhalefet milletvekilinin
Türk milletine yaptığı hakaret, Türk seçmenine
yaptığı hakaret grup başkan vekili
arkadaşımız tarafından düzeltilmeye
çalışılırken ve seçimle iktidara gelmemiş
NESRİN BAYTOK (Ankara) Sataşma var.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
aynı olay yine tekrar ediliyor burada.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
seçimle iktidara
gelmemiş, açık tasnif, gizli oy sistemiyle yapılan bir sistemi
içine sindirememiş bir iradenin, burada seçimle iş başına
gelmiş iktidarı içine sindirememesinin yaptığı huzursuzluğu
yaşıyoruz. Şimdi, onu sağlayamadıktan sonra,
Sayın Başkan şu uyarıyı yapmalıydı: Pusula
veren arkadaşlarımızın burada isimlerini okuyarak
onların burada olduklarını, varlıklarını tespit
edeceğim deselerdi, arkadaşlarımız burada olurlardı.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Tabii, tabii!
KAMER GENÇ (Tunceli) Maşallah, maşallah! Bilmiyor
muydunuz!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Ama, burada üç ay süreyle
gelen bir kişi, hem Hükûmetimize hakaret ediyor hem milletvekillerine
hakaret ediyor hem de Türk milletine hakaret ediyor. Ama, bunu hem Türk milleti
biliyor hem biz biliyoruz.
Sayın Başkan, bundan sonraki süreçte
milletvekillerimize, Hükûmetimize, bakanlara ve Türk milletine yapılan
hakaretlere lütfen müsamaha göstermeyiniz. Buraya çıkıyor
Bu
memlekette 59, 60 hükûmet kurulmuş, bütün hükûmetler bu milletin
bağrından çıkmış, bağrından
çıkmış milletvekillerinin oylarıyla güven oyu
almış bu hükûmetler Türkiye Cumhuriyeti hükûmetidir ve 70 milyon
insanı temsil eder. Ona karşı kim olursa olsun, hangi partiden
olursa olsun hepimiz saygı göstermeliyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Sayın Başkan, bu
konuyu dikkate almanızı rica ediyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan
Sayın Başkan
Sayın Başkan
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Sayın Başkan,
duymuyor musunuz?
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
şu an benim sesimi duyabiliyorsunuz efendim.
NESRİN BAYTOK (Ankara) Tarafsız olun, tarafsız!
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Sayın Başkan, söz
istiyorlar!
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
AKP Grup Başkan Vekili konuşurken bir muhalefet milletvekilinin Türk
milletine yaptığı hakaretten söz etti. Böyle bir hakaretin
olmadığını açıklamak isterim.
BAŞKAN Tamam, yerinizden açıkladınız.
Olmadığı belli.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Hayır efendim,
olmaz efendim. Sayın Elitaşa nasıl söz hakkı verdiyseniz
bana da verin efendim.
BAŞKAN Anlaşıldı, tutanağa geçti
Sayın Kılıçdaroğlu.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Hayır efendim,
hayır efendim. Olur mu? Açıklama yapmam lazım.
NESRİN BAYTOK (Ankara) Tarafsız olun Başkan!
BAŞKAN Peki, siz de yeni bir sataşmaya mahal vermeden,
buyurun, iki dakika konuşun.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Evet efendim, evet
efendim.
BAŞKAN Buyurun, iki dakika konuşun.
2.- İstanbul Milletvekili
Kemal Kılıçdaroğlunun, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın konuşmasında, bir muhalefet milletvekiline
sataşması nedeniyle konuşması
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Hiçbir milletvekili bu çatı altında Türk milletine
hakaret edemez. (AK Parti sıralarından gürültüler)
VAHİT KİRİŞCİ (Adana) Etti
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Etti
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) Hayır efendim
Hayır
efendim
Etti. diyen, arkada, kaç arkadaşınız tutanak okudu?
Tutanak okuyan kaç arkadaşınız var? Demek yok.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Bozdağ okudu
biraz önce.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) Biliyorum efendim. Ama, onun
devamı da var mı? Yok efendim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sizin Genel Başkan
Yardımcınız da aynısını söyledi.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) Bakın değerli
milletvekilleri
Bakın değerli milletvekilleri
MEHMET EMİN EKMEN (Batman) Genel Başkan
Yardımcınız da söyledi
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) Hemen şimdi
cevabını vereceğim. Hemen şimdi cevabını
vereceğim.
Bu Parlamentoda bir sahtekârlık olayı tescil
edilmiştir.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Bırakın şimdi,
önce cevap verin. Meclise Dingonun ahırı diyen kim?
MEHMET EMİN EKMEN (Batman) Sayın Başkan, söz
aldığı konunun dışına çıkıyor.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) Bir değil iki
sahtekârlık. Birinci sahtekârlık şudur: Burada olmayan
arkadaşların adına bazı milletvekilleri pusula göndermişlerdir
buradadır diye. Bu, birinci sahtekârlıktır.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Dışarı
çıkmadığını nereden biliyorsunuz?
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) İkinci sahtekârlık
da, burada olmadığı hâlde milletvekili arkadaşına
pusula verip kürsüye gönderen arkadaşlardır. Bunlar, şimdi
buraya gelecekler, diyecekler ki: Efendim, muhalefet milletvekilleri Türk
milletine hakaret ediyor. Bunu yapan kişi Türkiye Cumhuriyeti milletine
hakaret etmiyor da neyi yapıyor? (CHP sıralarından
alkışlar)
VAHİT KİRİŞCİ (Adana) Meclise
girmediniz! O da sizin görevinizdir. Meclise girmeyen partisiniz siz!
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) Saygıdeğer
Milletvekilim, Parlamentoya girip girmemek demokratik bir harekettir.
VAHİT KİRİŞCİ (Adana) O da sizin
görevinizdir.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) O, yürek ister. O, yürek
ister. O yürek sizde yoktur!
VAHİT KİRİŞCİ (Adana) O yürek sizde yok
ki giremediniz!
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) Eğer sizde o yürek
olsaydı, terör konusunda burada biz önerge verirken şu
sütunların arkasına gizlenmezdiniz! (CHP sıralarından
alkışlar)
VAHİT KİRİŞCİ (Adana) Siz giremediniz!
MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Sayın Başkan,
yerinden müdahalelere niye müdahale etmiyorsunuz?
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) Siz gizlenmezdiniz şu
sütunların arkasına.
Bakın, bütün muhalefet milletvekilleri buradaydı terör
konusunda önerge verirken. Başta siz ve bakanlarınız şu
koridorun arkasındaydı. Parlamentoya girmeye yüreğiniz dahi
yetmedi. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
VAHİT KİRİŞCİ (Adana) O sizin
sıfatınız.
BAŞKAN Süreniz doldu Sayın
Kılıçdaroğlu. Teşekkür ederim
Teşekkür ederim...
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) Sayın Başkan,
teşekkür edeceğim
MEHMET EMİN EKMEN (Batman) Sayın Başkan, hakaret
ediyor, yine hakaret ediyor.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, benim
sözümü açmadınız.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) Saygıdeğer
milletvekilleri, biz olayı gerginleştirmek istemiyoruz. Bunu çok
samimiyetle söylüyorum. Bakın, şu görüşmeler
yapılırken
BAŞKAN Teşekkür edecektiniz Sayın
Kılıçdaroğlu, lütfen... Lütfen, teşekkür edip
konuşmanızı bitirin.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) Tabii, tabii efendim.
Bu görüşmeler yapılırken bile olabildiğince
iyi önergelerle sorunu çözmeye çalıştık.
Katılırsınız veya katılmazsınız, o sizin
sorununuz. Ama, bir Grup Başkan Vekiliniz çıkıp burada gereksiz
bir konuşma yaptı.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Hiç gereksiz değildi,
cevap hakkını kullandı.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) O gereksiz konuşma,
toplumu, Parlamentoyu şu hâle taşıdı. Ama, bunun şöyle
bir yararı oldu: En azından sahtekârları görmüş olduk!
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Kılıçdaroğlu.
VI.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ (Devam)
1.- 8.5.2007 Tarihli ve 5654
Sayılı Nükleer Güç Santrallarının Kurulması ve
İşletilmesi ile Enerji Satışına İlişkin
Kanun ve Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri
Gönderme Tezkeresi ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporu (1/26) (S. Sayısı: 45) (Devam)
BAŞKAN Komisyonun ve Hükûmetin
katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 5654 sayılı Kanunun 9uncu
maddesinde yer alan toptan ve perakende ibaresinin toptan ve/veya perakende
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN Sayın Komisyon önergeye katılıyorlar
mı?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY
(Kütahya) Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Kabul ediyoruz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyoruz:
Gerekçe:
Tanımlardaki ifadeye uygunluk sağlamak için bu
değişiklik yapılmaktadır.
BAŞKAN Komisyonun takdire bıraktığı,
Hükûmetin kabul ettiği önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 9uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, geçici madde 1i okutuyorum:
Düzenleyici kurum
GEÇİCİ MADDE 1- (1) TAEK, nükleer faaliyetlerin
düzenlenmesi ve denetlenmesi görevini yerine getirecek yeni bir kurum kurulana
kadar, 9/7/1982 tarihli ve 2690 sayılı Türkiye Atom Enerjisi Kurumu
Kanunu gereğince bu görevine devam eder. TAEK görevlerini yerine
getirirken özel bilgi ve ihtisas gerektiren işlerde kadro
aranmaksızın uygun nitelikli yerli ve yabancı uyruklu
sözleşmeli personel çalıştırabilir. Bunlara ödenecek ücret
ve diğer mali haklar Başbakan tarafından belirlenir.
BAŞKAN Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına, İzmir Milletvekili Sayın Mehmet Ali Susam.
Buyurun Sayın Susam.
CHP GRUBU ADINA MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) Sayın
Başkan, sayın milletvekili arkadaşlarım; geçici 1inci
maddeyi belki iyi dinlemediniz, bir daha okuyayım: TAEK nükleer
faaliyetlerin düzenlenmesi ve denetlenmesi görevini yerine getirecek yeni bir
kurum oluşturana kadar, 9/7/1982 tarih ve 2690 sayılı Türkiye
Atom Enerjisi Kurumu Kanunu gereğince bu görevine devam eder.
Buraya kadar okuduğum yerde şu ortaya çıkıyor
ki, bu çıkardığımız Kanunla ilgili olarak, bir kurum
oluşturmadan, mevcut TAEK kurumuyla, oluşturulan Kanunla
kurulmuş şirketin faaliyetlerini denetlemek, düzenlemek gibi bir
işlevi TAEKe vereceğiz. Diyebilirsiniz ki, ne var? TAEKin bu bilgi
birikimi vardır, bu konuların üstesinden gelir, yapabilir, ama
maddenin devamında bu bilgi birikiminin olmadığı ve
ihtiyacı olduğu da gösteriyor. Diyor ki: TAEK görevlerini yerine
getirirken özel bilgi ve ihtisas gerektiren işlerde kadro
aranmaksızın uygun nitelikli yerli ve yabancı uyruklu
sözleşmeli personel çalıştırabilir.
Değerli arkadaşlar, demek ki, bu kanun
tasarısıyla ilgili söylediklerimiz bu maddede çok net ortaya
çıkıyor. Bu Kanunun altyapısı hazırlanmadan, bu
Kanunun denetlemesini yapacak kurumlar oluşturulmadan, bu Kanunun
denetlemesini yapacak insan kaynakları oluşturulmadan, bu Kanun
çıkartılıp, bu şirketler kurulup işleyişe geçirme
acelesi içerisinde olduğu çok açık ortadadır. En önemlisi de bu
görevlendirilecek kişilerle ilgili olarak, ücretin Başbakan tarafından,
Sayın Başbakan tarafından belirleneceği.
Değerli arkadaşlar, bu maddedeki bu ifadeyi de
değiştirin. Sayın Başbakanın kişilerin
maaşını tayin etmesi doğru bir anlayış
değildir; bu, Başbakana da bir artı katmaz. Bunun yerine Bakanlar
Kurulu bu maaşları düzenler. derseniz, İlgili kurumun
önerisiyle Bakanlar Kurulu düzenler. derseniz, daha iyi olur, çünkü,
kişilerin maaşlarını kadroya bakılmaksızın
Başbakan atadığında, Başbakanın tayin
ettiği, koyduğu maaşlar ciddi tartışmalara ve
Başbakanlık makamı üzerinde olumsuz, gereksiz
tartışmalara neden olur.
Bütün bunlar, bu anlamıyla, maddenin, geçici maddenin
Kanundaki eksiklikleri göstermesi açısından çok önemli
eksiklikleridir. Onun için de bu maddelere ilişkin getirdiğimiz tüm
önergeler, gerçekten bu Kanunun eksiklerini dile getiren ve bu eksiklikleri
ortadan kaldırma doğrultusunda size yol gösteren önerilerdir.
Değerli arkadaşlarım, bütün bunları yaparken,
son yaşanan olaylardan dolayı da üzüntümüzü belirtmek istiyoruz.
Birincisi, Değerli Meclis Başkanının Meclisi idare etmede
gösterdiği taraflı idare gerçekten hiç de hoş
olmamıştır. Sayın Meclis Başkanımız bir partinin
milletvekili olabilir, bir partinin milletvekili olarak oraya seçilmiş
olabilir, ama göreve başladığı andan itibaren, Meclis
Başkanlığı görevini yaparken, tüm milletvekillerinin ve tüm
grupların ortak Başkanıdır. Biz kendisine öyle
bakıyoruz. Onun için, bütün davranışlarında da
davranış bütünlüğü ve tüm gruplara karşı
yaklaşım eşitliği görmeyi arzu ediyoruz. Ancak,
gösterdiği davranış ve tavırlar, bu Meclisin doğru
yönetilmemesine örnek olabilecek bir davranış şeklinde
olmuştur. Bu anlamıyla üzüntülerimi belirtmek istiyorum.
İkinci konu, hiçbir Cumhuriyet Halk Partili ve hiçbir
Mecliste bulunan milletvekili halka, Meclisin iradesine, halkın
oluşmuş iradesine karşı bir haksızlık yapmaz, bir
laf söylemez. Bizim arkadaşımız da böyle bir amaçla bir laf söylememiştir.
A. MÜFİT YETKİN (Şanlıurfa) Yeni olduğu
için yanlış söyledi.
MEHMET ALİ SUSAM (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, yeni veya eski, onu söylemiyorum; hiçbirimizin
amacı bu değildir, olamaz. Halkın seçtiği
çoğunluğa saygımız var. Halkın seçtiği
çoğunluğun oluşturduğu Parlamentoya saygımız var,
o hükûmete saygımız var. O hükûmetin uygulamalarını izlemek
gibi bir görevimiz var. Ancak, siz bizim o hükûmetin görevini yapma süresi
içerisinde yaptığımız muhalefet görevini engellemek
istiyorsunuz. Şöyle bir anlayış içerisindesiniz: Bizi halk
seçti, çoğunlukla seçti. O zaman, halk seçtiyse biz her şeyi
yaparız. Demokrasi o değil. Demokrasi, azınlığın
haklarını ifade etme rejimidir. Demokrasi, çok eski tarihlerde
çoğunluğun istediğini yapma rejimiydi. Demokrasi, şimdi,
azınlıkların haklarını ifade etme özgürlüğüdür,
muhalefetlerin muhalefet yapabilme özgürlüğüdür. Onun için, siz yüzde
47yle burada kahir ekseriyette bir çoğunluk elde ettiniz, ama, biz muhalefet
olarak da yaklaşık yüzde 53ün temsilcisi noktasındayız.
(AK Parti sıralarından Ooo sesleri)
Evet
Evet
Değerli arkadaşlarım, onun için, seçim sonucunda
çıkan Parlamento aritmetiğini kesin, mutlak,
tartışmasız çoğunluk ve halk iradesi olarak göremezsiniz.
Ondan dolayı, Parlamentoda insanlar sizin eksikliklerinizi söyleyecekler
ve siz, o eksiklikleri dinleyip, düzeltme noktasında
olacaksınız.
FATİH ARIKAN (Kahramanmaraş) Hakaret etmeyin de
MEHMET ALİ SUSAM (Devamla) Kimse hakaret etmez. Bizim böyle
bir niyetimiz, amacımız ve davranışımız olamaz,
olamayacağını da çok iyi biliyorsunuz.
Bugün, bu Kanun görüşülürken de, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunun da diğer grupların da yapmak istediği tek nokta bu
Kanunun Türk halkının çıkarlarına, Türk kamu maliyesinin
faydasına ve insanların geleceğine ilişkin
kaygılarını ortadan kaldırmaya yönelik önerilerle doludur.
Bu anlayışla muhalefet yaptık. Bundan sonra da bunu
yapacağız.
Bu Meclis, yeni başladığı dönemde, sizlerin de
katkılarıyla, demokrasiyi işleten, muhalefetin söz hakkına
saygı gösteren, iktidar olmanın muhalefetin de söylediklerini
dinlemek olduğunu bilen bir anlayışta olmalıdır.
Huzurlarınızı saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Susam.
Şahısları adına, ilk söz, Yozgat Milletvekili
Sayın Osman Coşkunun.
Buyurun Sayın Coşkun. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
OSMAN COŞKUN (Yozgat) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; geçici 1inci maddede şahsım adına söz
almış bulunuyorum. Ancak, bunun öncesinde, yeni dönem milletvekili
olarak ve bir akademisyen, bir eğitimci olarak bazı bilgileri
sizlerle paylaşma gereğini duyduğumu ifade etmek istiyorum ve
özellikle de, az önce yaşanan olayların Allahtan ki, günün bu
saatinde yaşanmış olmasını bir teselli olarak kabul
ediyorum. Çünkü, çocuklarım bu saatte uyumuştu, o manzarayı
izlemek zorunda kalmadı ve şu anda bizi milyonlarca insan televizyonu
başında izliyor. Öyle tahmin ediyorum ki hiçbir kanalda
bulamayacakları şekilde ilginç bir program izlemiş oldular.
Bakınız, insan beynindeki kayıtlar oluşurken,
yüzde 83 gözden gelen kayıtlarla oluşur, yüzde 11 kulaktan gelen,
yüzde 3,5 dokunmak suretiyle, yüzde 1,5 burun ve yüzde 1de dilden; yani
beş duyudan insan beyninde kayıtlar oluşur ve yüzde 83 kadar
önemli bir kısmı gözden gelen kayıtlardır. Ve özellikle 0-6
yaş arası çocuklar, görmek suretiyle beyin kayıtlarını
oluştururlar. Dolayısıyla bizim milletvekili olarak, 70 milyona
çok önemli bir sorumluluğumuz var. Burada yapacağımız bütün
konuşmalara çok çok dikkat etmek, yerimizde de en güzel örnek olacak
şekilde saygıyla izlemek durumundayız.
Ben yıllar öncesi izlediğim, yine Meclis
programında, şu anda da sık sık Mecliste benzer
davranışları yapan vekil arkadaşımız bir bardak
suyu alıp Başkanın yüzüne atmıştı. Bakın,
bunlar hoş değil. Biz burada örnek olmak zorundayız ve
yaptığımız iş ülkemiz için çok önemli bir kanunun
çıkmasını sağlamak.
Şimdi, bakınız, Arjantinde iki tane bu santralden
bulunmakta, Çek cumhuriyetlerinde altı tane bu santralden var, Fransada
elli dokuz tane var, Almanyada on yedi tane var, Güney Korede yirmi tane var;
biz daha bir tanesini çıkaracağız. Yani şu
yaptığımız gerçekten çok yanlış. Biz ikinciyi,
üçüncüyü, beşinciyi, onuncuyu da çıkartmalıyız.
Elbette ki her işin ilkinde birtakım deneyim, tecrübe
ihtiyacımız olacak. Bunun için gerekirse yurt dışından
uzman da gelecek, gerekirse bu sistemin kurulması için her türlü gayret
gösterilecek. Bakın daha işin başındayız.
Bugün katıldığım TRT 2deki programda bana
sunucu bir soru sordu. İlk defa kurulacak bu santralde yaşanacak
problemleri sorduğu zaman ben dedim ki: İlk defa televizyon, TRT
kurulduğu zamanki hâli neydi, şimdiki hâli nedir ve şu anda kaç
tane kanalı ülkemiz izlemekte. Elbette ki, başlangıçta
birtakım eksikler, hatalar olabilir, ama, biz, iktidarıyla
muhalefetiyle, bu ülkeye hizmet etmek için söz verdik ve bunun için
buradayız. Bakınız, eğer bu ülkeye hizmet bu kürsüyü havaya
kaldırmaksa, bir köşesinden muhalefet, bir köşesinden başka
bir muhalefet, diğer köşesinden iktidar tutup, hep birlikte
kaldırmalıyız, yani ülkemize hep birlikte hizmet etmeliyiz. Bunu
yaparken, elbette ki, doğrular yanlışlar konuşulacak, ama,
bize yakışan üslupla konuşmamızın en uygun
olacağı kanaatini taşıyor, hepinize, gecenin bu saatinde
saygılar sunuyor, iyi akşamlar diliyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Coşkun.
Şahsı adına ikinci söz, Siirt Milletvekili
Sayın Afif Demirkırana aittir.
Buyurun Sayın Demirkıran. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
AFİF DEMİRKIRAN (Siirt) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Ben konuya geri gelmek istiyorum, biraz önceki olaylardan
uzaklaştırmak için yüce Meclisi. Şimdi, nükleer santralin
güvenliğiyle ilgili birkaç rakam, ilginç rakam vermek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, bugüne kadar iki tane kaza söz konusudur, birisi
Çernobil diğeri de Three Miles Island; ama buna mukabil, 9 bin reaktör
yılı denenmiştir, sadece iki tane kaza söz konusu.
Değerli arkadaşlar, bir nükleer santralin
yakınında oturan birisi ile sık sık uçakla seyahat eden bir
insan veya devamlı televizyon izleyen bir insanın
aldığı radyoaktif miktarı, radyasyon miktarı
aşağı yukarı birbirine denktir, hatta, nükleer santralin
yakınında oturan daha az radyasyon almaktadır. Bunu hepimiz
biliyoruz.
Bir başka husus, bugün, biliyorsunuz
-arkadaşlarımız da ifade ettiler- 441 adet nükleer santral
işletmededir dünyada. Toplam gücü 380 küsur bin megavattır. Eğer
bu nükleer santraller olmasaydı, yılda 2,3 milyar ton karbondioksit
emisyonu söz konusu olacaktı. Nükleer santral karbondioksit emisyonu
yapmaz. Ama nükleer santraller olduğu için yılda 2,3 milyar ton
karbondioksit, 2 milyar 300 milyon ton karbondioksit emisyonuna engel oluyor.
Nükleer santral kükürtdioksit emisyonu yapmaz; aksine, yılda 42 milyon ton
kükürtdioksit emisyonunu engelliyor. Mevcut nükleer santraller yılda 9
milyon ton NOx, azot gazları emisyonunu engelliyor.
Ve değerli arkadaşlar, eğer nükleer santraller
olmasaydı, bunların yerine kömür santralleri olsaydı, bu
santrallerden yılda 210 milyon ton ilave kül çıkacaktı, nükleer
santraller olduğu için böyle bir kül söz konusu değil. Şimdi hal
böyle olunca, dünyada yüzde 17 mertebesinde kullanılan nükleer santrale
biz niçin bir an önce girmeyelim?
Bu geçici madde de TAEKin ihtiyacı olan uzman personelin
alımıyla ilgili bir madde ve TAEKin yerine yeni bir kurul
oluşuncaya kadar TAEKin bu görevine devam etmesiyle ilgilidir,
santrallerin denetimiyle ilgili.
Biraz önce arkadaşımız dedi ki: Bana TRT-2de bir
soru sordular. Ben de dedim ki: Televizyon nasıl başladıysa biz
de öyle başlayacağız. Biz de diyoruz ki arkadaşlar,
işte bu uzman arkadaşlar sayesinde, buraya alınacak olan uzman
elemanlar sayesinde biz o şekilde geriden başlamayacağız,
dünyanın en modern teknolojisi neyse, o teknolojiyi biz Türkiyeye
transfer edeceğiz.
Ve değerli arkadaşlar, bir şey daha söyleyeyim:
Bakın Türkiye'nin etrafında, Romanyada, İranda, Ermenistanda,
Bulgaristanda, Rusyada nükleer santraller var ve onların riskini
taşıyoruz Türkiye olarak ve gerice teknolojilerin riskini
taşıyoruz. Tehditse, tehdit altındayız; külfetse, külfetini
biz taşıyoruz. Peki ama madem bu külfeti taşıyoruz, niçin
nimetinden istifade etmeyelim? Nükleer santralimizi kuralım, en modern
teknolojiyle kuralım ve bunun nimetinden istifade edelim. Uranyumumuz var,
toryumumuz var, toryuma dayalı teknolojiler gelişmekte. İleride
bunlar ekonomik olarak, ticari olarak işletmeye girdiğinde toryuma
dayalı nükleer santraller de kuracağız. Dolayısıyla,
biz, bu akşam bu Kanunu, inşallah bu Yasayı
yasalaştıracağız.
Milletimize hayırlı olması dileğiyle hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Demirkıran.
Madde üzerinde konuşmalar tamamlanmıştır.
Soru-cevap kısmına geçiyoruz.
Sayın Macit, buyurun.
HASAN MACİT (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Irak-Türkiye petrol boru hattının 1990-1996
yılları arasında faaliyette olmadığı dönemdeki
gelir kaybı için Birleşmiş Milletler Tazminat Komisyonu
tarafından 176 milyon 340 bin 655 Amerikan doları tazminat ödemesine
karar verilmiştir. Bu tazminat işlemlerinin takip edilememesi nedeniyle
ancak 73 milyon Amerikan doları alındığı doğru
mudur? Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu raporuyla 2004
yılı, 2005 yılı, 2006 yılları için, her yıl
için 195 milyon 825 bin dolar asgari taşıma bedeli üzerinden
hesaplanan alacaklarımız için ne gibi işlem
yapılmıştır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Macit.
Başka soru soran yok.
Sayın Bakan, buyurun.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Bu noktada Irakla da görüşmelerimiz var.
Irakın da şu anda harp hâlinde oluşu noktasında
onların da bu hesaplara itirazı var. Bunu,
karşılıklı iki bakan görüşüyoruz, Petrol
Bakanıyla ben görüşüyorum. Dolayısıyla, bu konu
çözülebilmiş değil. Bizim iddia ettiğimiz rakamla onların
ileri sürdüğü rakam arasında farklılık var, bunu
görüşmeye devam ediyoruz.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bakan.
Madde üzerinde altı önerge vardır.
Önergeleri önce geliş sırasına göre
okutacağım, sonra aykırılık derecelerine göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Sayın Başkanlığa
Görüşülmekte olan 45 sıra sayılı yasa
tasarısının geçici 1. maddesindeki uygun nitelikli ibaresinin
nükleer enerji konusunda master yapmış biçiminde
değiştirilmesini saygılarımla arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığa
Görüşülmekte olan 45 sıra sayılı
Tasarının Geçici 1inci maddesinin son cümlesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
|
Kemal Kılıçdaroğlu |
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
Nesrin Baytok |
|
|
İstanbul |
Malatya |
Ankara |
|
|
Ali Rıza Öztürk |
|
Ali İhsan Köktürk |
|
|
Mersin |
|
Zonguldak |
Bunlara ödenecek ücret ve diğer mali haklar Bakanlar
Kurulunca belirlenir ve Resmî Gazetede yayınlanmasıyla yürürlüğe
girer.
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığa
Görüşülmekte olan Kanunun Geçici Madde 1de son cümlesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederiz.
Bunlara ödenecek ücret ve diğer mali haklar, emsallerine
uygun olacak şekilde Bakanlar Kurulu tarafından belirlenir.
|
|
Abdülkadir Akcan |
Ahmet Duran Bulut |
Şenol Bal |
|
|
Afyonkarahisar |
Balıkesir |
İzmir |
|
|
Rıdvan Yalçın |
Cemaleddin Uslu |
Murat Özkan |
|
|
Ordu |
Edirne |
Giresun |
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Sayın Başkanlığa
Görüşülmekte olan 45 sıra sayılı yasa
tasarısının geçici 1. maddesinin sonuna aşağıdaki
cümlenin ilave edilmesini saygılarımla arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
Ancak bu suretle ödenecek ücret ve diğer mali haklar birinci
derecedeki bir kamu görevlisinin aldığı ücretin iki
katını geçemez.
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığa
Görüşülmekte olan tasarıya aşağıdaki
fıkranın geçici 1. maddeye 2. fıkra olarak eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
|
|
Oktay Vural |
Mehmet Şandır |
Ali Torlak |
|
|
İzmir |
Mersin |
İstanbul |
|
|
Beytullah Asil |
Yılmaz Tankut |
Muharrem Varlı |
|
|
Eskişehir |
Adana |
Adana |
|
|
|
Ahmet Orhan |
|
|
|
|
Manisa |
|
Nükleer santralin kurulması aşamalarında ve
işletilmesi sürecinde nükleer güvenliği ilgilendiren konularda
düzenleyici kurum gerekli gördüğü takdirde her türlü test, analiz ve
değerlendirmeler yapar veya yaptırır ve bunun
faturasını kurucu/işletici organizasyona rücu eder.
BAŞKAN Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi
okutup işleme alacağım:
TBMM Başkanlığa
Görüşülmekte olan tasarının Geçici 1. maddesinin
(1) fıkrasında aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Oktay Vural |
Mehmet Şandır |
Ali Torlak |
|
|
İzmir |
Mersin |
İstanbul |
|
|
Beytullah Asil |
Ahmet Orhan |
Yılmaz Tankut |
|
|
Eskişehir |
Manisa |
Adana |
|
|
|
Muharrem Varlı |
|
|
|
|
Adana |
|
Nükleer faaliyetlerin düzenlenmesi için kurum kurulana kadar
düzenleme ve denetleme işlemlerini yerine getirmek için TAEK gerekli
önlemleri alır. TAEK nükleer teknoloji ve nükleer güvenlikle ilgili özel
bilgi ve ihtisas gerektiren işlerde kadro aranmaksızın uygun
nitelikli yerli ve yabancı uyruklu sözleşmeli personel
çalıştırabilir. Bunlara ödenecek ücret ve diğer mali haklar
Başbakan tarafından belirlenir.
BAŞKAN Sayın Komisyon önergeye katılıyorlar
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY
(Kütahya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?..
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge sahibi konuşacak mı?
OKTAY VURAL (İzmir) Gerekçeyi okutunuz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: TAEKin edineceği personelin nükleer teknoloji ve
güvenlikle ilgili olması gerektiğini belirtmek amacıyla
önerilmiştir.
BAŞKAN Komisyonun ve Hükûmetin
katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 45 Sıra Sayılı yasa
tasarının geçici 1. maddesindeki uygun nitelikli ibaresinin nükleer
enerji konusunda master yapmış biçimde değiştirilmesini
saygılarımla arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY
(Kütahya) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?..
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Katılmıyoruz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Söz istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
önergemin özelliği şu: Şimdi, değerli milletvekilleri, bu,
Atom Enerjisi Kurumu Kanunu gereğince bu göreve devam eder. diyor. TAEK
görevlerini yerine getirirken özel bilgi ve ihtisas gereken işlerde kadro
aranmaksızın uygun nitelikte yerli ve yabancı uyruklu
sözleşmeli personel
deniliyor.
Şimdi, biliyorsunuz, yani krallara dahi bir yetki verilirken
belli bağlayıcı kurallar getirilerek verilebilir. Şimdi,
burada Uygun nitelikli cümlesi çok müphem, her tarafa çekilebilir. Odacı
da uygun niteliklidir. Ne bileyim, işte, bir musluk tamircisi de uygun
niteliklidir. Yani, şimdi, birileri belli bir yere, belli bir göreve
atanırken, biz Meclis olarak buraya atayacağımız
kişilere orada o atamayı yapacak insanların da ileride ellerini
rahatlatacak düzenlemeler yaparsak, hem oraya hakkıyla, liyakat
esasına göre görev yapacak bir kişi gelir hem de atamaya yetkili
kişiyi, yani her önüne gelen kişinin baskılı isteklerinden
kurtarır. Şimdi, Başbakansınız, odacınız
geliyor Sayın Başbakanım, bakın, benim çocuk, işte,
okumuş, işsiz, şuraya atayıver, zaten yetkisi de var,
kadroya da bakılmıyor. Şimdi, bu böyle olunca, bu, devlet
ciddiyetiyle de bağdaşmaz.
Bir de buraya nükleer enerji konusunda hiç olmazsa ihtisas
yapmış insanların atanması lazım. Yoksa, yani, getirip
de TAEK gibi, hakikaten seçkin bir kuruma, hele siyasi kadroların
karşısında duramayacağı, böyle çok geniş, çok
muğlak bir şeyle
Bunlara daha aşağıda bir ücret
sınırlamasını da getirmiyorsunuz. 100 bin dolar mı
verecek, 200 bin dolar mı verecek -onunla ilgili de ayrıca bir
önergem var- böyle sınırlamasız bir yetki vermek bence
hakikaten, hem Meclisin yetkisini bir yandan belli kişilere devretmektir
hem de böyle bir kanun olmaz yani. O zaman, kanun yapmaya gerek yok. Yani,
Başbakan gitsin istediğini istediği yere atasın,
istediği ücreti ödesin. Böyle yasal düzenleme de olmaz.
Şimdi, Hükûmet çıksın burada açıklama
yapsın. Buraya hangi nitelikteki personel atanacak. Yani, bir
odacıyı atayacak mı? Odacıyı getirip de, bilmem, 100
bin dolarla buraya atayacak mı atamayacak mı? Belki çok uç bir misal
veriyorum ama yani bu getirilen metne göre böyle bir atama yapmak mümkün. Cezai
bir sorumluluğu da yok. Ama buraya atanacak personelde bu konuda ihtisas
etmiş, bilgili, görgülü, lisan bilir, yani böyle bir yan niteliklerini
koyarsak Kanuna daha bir ciddiyet veririz ve Kanun uygulama
bakımından da hem fuzuli birtakım boş insanlarla,
liyakatsiz insanlarla o kadroların doldurulmasını önlemiş
oluruz. Ama, tabii sizin bir geleneğiniz var, biz Allah bir de desek inanmıyorsunuz,
o başka mesele. Yani, böyle bir şey olmaz. Vallahi öyle! Yani, bundan
daha doğru bir şey var mı? Yani, buraya bir personel atarken bu
personelde bir nitelik aramak için, yani atom reaktörlüğüne adam atarken
uygun nitelik nedir? Bir söylesin işte, Komisyon açıklasın
veyahut da Hükûmet açıklasın arkadaşım. Desin ki: Ben
buraya şu nitelikte adam atayacağım da hiç olmazsa yarın
öbür güne buraya atama yapıldığı zaman, işte biz de
sorduğumuz zaman diyecek ki, işte şu nitelikte atadı.
Yarına bütün sülaleyi getirip de buraya ondan sonra maaşı en
üstten ver, ondan sonra sülalenin bütün hamallarını
mamallarını, bilmem bekçilerini getir buraya
Ama bakın, bu,
gayriciddi oluyor. Yani, benim konuşmam hakikaten
Ama uç misal vermek
zorundayım. Ben size diyorum ki, buraya bir ciddiyet verelim. Onun için,
lütfen bu önergemizi kabul edin veyahut da bizim önergemizi kabul
etmiyorsanız, Hükûmet bu yönde bir açıklama yapsın Buraya tabii
ki atom konusunda belli bir bilgisi, kültürü olan kişiler atanacak.
desin.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) O yazıyor Sayın Genç, yazıyor.
KAMER GENÇ (Devamla) Yoksa ki, yani böyle olmasa, böyle
sıradan insan atanmaz. desin. Benim önergem budur. İnşallah
kabul edersiniz.
Bakalım bu önergeyi de kabul ederseniz sizi tebrik ederim.
İyi günler haydi, sağ olun.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Genç.
Komisyonun ve Hükûmetin katılmadığı önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığa
Görüşülmekte olan 45 sıra sayılı
Tasarının Geçici 1inci maddesindeki son cümlesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Kemal
Kılıçdaroğlu (İstanbul) ve arkadaşları
Bunlara ödenecek ücret ve diğer mali haklar Bakanlar Kurulunca
belirlenir ve Resmi Gazetede yayınlanmasıyla yürürlüğe girer.
BAŞKAN Sayın Komisyon önergeye katılıyorlar
mı?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY
(Kütahya) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (Sinop) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
verdiğimiz önerge çok açık. Biz, kimse suistimal yapar diye bir ön
yargı içinde değiliz. Ama, gayet açık, TAEKin yerine bir
kuruluş, bir kurum, kurul, yerine koyuluncaya kadar, tesis edilinceye
kadar TAEK bir iş yapacak madem ve çok muğlak bir şekilde, kadro
aranmaksızın, uygun nitelikte yerli ve yabancı
Ben, biraz önce konuşurken dedim, bunu da vallahi
okumamıştım o zaman, bu bölümü okumamıştım, 9u.
Yabancı işsizlere iş imkânı sağlayacaksınız
dedim. Zaten hesabın bir boyutu da bu. Avrupada, Amerikada bir sürü
fizik mühendisi, atom mühendisi işsiz arkadaşlar, gidin bakın.
Yani, burada Bakanlar Kurulumuza bir güvenimiz yok mu? Yani, bu, Bakanlar
Kurulunun onayıyla, oluruyla olsa daha iyi olmaz mı? Bugün, mevcut
bir Başbakan var, Sayın Başbakan var, yarın başka bir
sayın başbakan olacak, başka bakanlarımız olacak,
devlet devam edecek. Cumhuriyet 84 yıllık, bak kaçıncı
hükûmet, 60ıncı hükûmet. Yani, bu işlerin ne olacağı
belli olmaz.
Buraya gelmişken, biraz önce konuşan Yozgat Milletvekili
arkadaşımızı dinledim, vallahi tüylerim ürperdi. Nükleer
santralin ilk aşamasını, ilk kurulumunu, TRTnin, televizyonun
ilk kurulumuyla bağdaştırmasına çok
şaşırdım. Yani, ben, Sayın Bakana, Orduya kur falan
diyordum, geri alıyorum. Ordu da bizim, Yozgat da bizim, Sinop da bizim.
Böyle bir mukayese yapılabilir mi arkadaşlar? TRTnin ilk
yıllarını, televizyonumuzun ilk yıllarını hepiniz
biraz hatırlarsınız. Ne arızalar, ne yayın
kesiklikleri, ne o karıncalar
Televizyonlara küt küt vurmadınız
mı televizyonda mı arıza var diye? Şimdi gidip de santralin
kubbesine mi vuracağız? Böyle bir şey olabilir mi? Yani, lütfen
Değerli arkadaşlar, bu konuya biraz daha hassas
bakalım. Artı, bir şeyi daha belirtmek istiyorum, Sayın
Başkanın da müsamahasıyla, gene biraz önce gelen
arkadaşımız, yeni sanıyorum parlamenter, biraz gözlemesini
tavsiye ederim
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Karıştırma
Konu dışına çıkma!
ENGİN ALTAY (Devamla)
eğer, siz, iktidar
milletvekilleri olarak muhalefete bu tahammülsüzlüğünüzü sürdürürseniz,
sayın milletvekilim, -nerede, göremiyorum kendisini- bu gördükleriniz fragmandır
bilesiniz. Bunlar fragmandır. Siz, muhalefete tahammül etmeyi işin
gereği olarak, siyasetin kuralı olarak içinize sindireceksiniz.
Bakın, eski arkadaşlar var, birçoğuyla biz hiç
aramızda
Beş yıl buralarda birbirimize neler
söylemişizdir, dışarı gidip kol kola girmişizdir,
çay-kahve içmişizdir.
SUAT KILIÇ (Samsun) Kardeş gibiyiz.
ENGİN ALTAY (Devamla) Evet.
Ama bakın, şimdi lafı çarpıtarak, bilmem ne
yaparak da bu iş olmaz. Ben diyorum ki, burayı bir şeye
benzetme. Diyor ki: Sen Meclis için şunu dedin. Ben Meclis için neyi
deyip neyi demeyeceğimi bilecek kadar tecrübeliyim. Bir milletvekili
millete hakaret etmiş! Yahu, millete Meclisin kürsüsünden hakaret etmek
için deli olmak lazım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Çok doğru!
ENGİN ALTAY (Devamla) Dinleyin dinleyin, durun
bakayım, durun!
Bir milletvekiline sen millete hakaret ettin demek, esas,
aslında millete saygısızlık etmek demektir. Yani millete
diyorsun ki sen, sen bir deliyi Meclise seçmişsin. Millet bu kadar aptal
mı? Bu millet bu işleri bilir.
SUAT KILIÇ (Samsun) Neyin ne olduğunu sen de biliyorsun!
ENGİN ALTAY (Devamla) Bu millet siyasetçilerini tanır.
Bu millet buraya delileri göndermez.
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce) Kimi göndereceğini
bilir.
ENGİN ALTAY (Devamla) Bu millet yanılıp da
Ehliyetsiz, liyakatsiz insanlar zaman zaman parlamentolara gelir gider ama
genel olarak buraya kadar gelebilmiş herkesin bir
saygınlığı vardır. Buraya kadar gelebilmiş
herkese saygı duymak da millete saygı duymaktır. Buraya kadar
gelebilmiş ve bu kürsüde konuşana saygı duymak, işte o tam
millî iradeye saygı duymaktır. Bu kürsüye saygı duymamak, esas,
millete saygı duymamaktır. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Altay.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Sayın Başkan, kısa bir
açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN Buyurun efendim.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Efendim, burada cümle eksik okunuyor. Kadro
aranmaksızın uygun nitelikli
derken, bir kısmı var,
orası okunmadı, belki o, anlamı değiştirir diye
söylüyorum. Özel bilgi ve ihtisas gerektiren işler için biz bunu
düşünüyoruz. Çünkü özel bilgi ve ihtisas gerektiren öyle konular
vardır ki, burada kadro aranmaksızın, işin
başlangıcında, bu gibi uzmanları almamız gerekecektir.
O bakımdan, detayına girmiyorum ama bu okunmayan Özel bilgi ve
ihtisas gerektiren işler
başlangıç hâlinde, kuruluş
hâlinde önem arz etmektedir. Onu da birlikte değerlendirmekte yarar var,
yoksa başka türlü olunca anlam kayması oluyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bakan.
Komisyonun ve Hükûmetin katılmadığı önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanunun Geçici Madde 1de son cümlesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederiz.
Bunlara ödenecek ücret ve diğer mali haklar emsallerine
uygun olacak şekilde Bakanlar Kurulu tarafından belirlenir.
Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar) ve arkadaşları
BAŞKAN Sayın Komisyon katılıyorlar mı
önergeye?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY
(Kütahya) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge sahibi olarak, buyurun Sayın
Milletvekili. (MHP sıralarından alkışlar)
ŞENOL BAL (İzmir) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; biliyorsunuz, TAEK, 22/11/2002 tarih 19937 sayılı
Başbakanlık Tezkeresiyle Enerji Bakanlığına
bağlanmış veya görevlendirilmiştir, yani
teşkilatın şemasına girmiştir. Ama bugüne kadar
yapılan birçok uygulamada Başbakanın onayıyla
yürürlüğe girmesi gereken tüm uygulamalar Enerji
Bakanlığının onayıyla yürürlüğe girmiştir.
Bu, hukuki midir, değil midir? Bunun tartışmasının
yeri burası değil mutlaka. Ama şu geçici maddede ifade edilen
9/7/1982 tarihli 2690 sayılı, yani, direkt olarak TAEKin
Başbakana bağlanmasını ortaya koyan Atom Enerji Kurumu
Kanunu gereğince bu görevine devam eder deniliyor, düzenleyici görevine
devam eder deniliyor. Tabii, bir nükleer düzenleme kurulu kurulması
gündemde. Bunun çok da tartışıldığını
biliyoruz fakat maddeler üzerinde de bir türlü anlaşmaya
varılmadığını da biliyoruz. Keşke nükleer
düzenleme kurulu bu Kanunun içinde olabilseydi ve çok daha iyi irdelenme
imkânı olabilirdi, çünkü, kafalarda inanın ki soru işaretleri
var bu konuda. Çünkü nükleer düzenleme kurulunun bilim ve teknikten, bilimsel
anlayıştan belki uzak olabilecek bir kurul olabileceği ve
eş dostların, bir yerlerde olması gereken kişilerin o
kurulda olabilme ihtimali de bizleri düşündürüyor.
Şimdi, burada, yine devam ediyorum, TAEK görevlerini yerine
getirirken özel bilgi ve ihtisas gerektiren işlerde kadro
aranmaksızın uygun nitelikte yerli ve yabancı uyruklu
sözleşmeli personel çalıştırabilir, bunlara ödenecek ücret
ve diğer mali haklar Başbakan tarafından belirlenir.
Başbakanımız zaten çok yoğun olduğu için TAEKi Enerji
Bakanlığına zannediyorum görevlendirdi veya devretti. Şunu
hemen ifade etmek istiyorum: Başbakanlık Teşkilatı
Hakkındaki Kanuna baktığımızda sözleşmeli
personel için madde 35 başlığını okumuyorum-
şöyle diyor: Özel bilgi ve ihtisas gerektiren işlerde kadro
aranmaksızın ve diğer kanunların sözleşmeli personel
çalıştırması hakkındaki hükümlere bağlı
olmaksızın yerli ve yabancı elemanlar sözleşmeli olarak
çalıştırılırlar, bu suretle
çalıştırılacakların sözleşme ve esasları ile
ücret miktarları ve her çeşit ödemeler Bakanlar Kurulunca tespit
edilir. Bu, Başkanlık Teşkilatı Hakkındaki Kanun,
sözleşmeli personel için.
Bunun yanı sıra, TAEKte zaten sözleşmeli ve
kadrolu olan elemanlar arasında büyük sıkıntılar varken,
belirli olmayan, emsali belirlenmemiş yeni bir sözleşmeli kadro
ihsasıyla karşı karşıyayız. Takdirlerinize
bırakıyoruz. Lütfen, bunu, muhalefetin bir önergesi olarak
değerlendirmeden mantık çerçeveleri içinde desteklemenizi arzu
etmekteyiz.
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
Komisyonun ve Hükûmetin katılmadığı önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 45 sıra sayılı yasa
tasarısının geçici 1. maddesinin sonuna aşağıdaki
cümlenin ilave edilmesini saygılarımla arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
Ancak bu suretle ödenecek ücret ve diğer mali haklar birinci
derecedeki bir kamu görevlisinin aldığı ücretin iki
katını geçemez.
BAŞKAN Sayın Komisyon katılıyorlar mı
önergeye?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY
(Kütahya) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüyorsunuz ki, önergeyi Kanuna bir içerik kazandırmak,
Kanunu anlaşılabilir bir duruma sokmak için veriyoruz. Körü körüne
bir muhalefet değil.
Hukuk sisteminde, kamu görevi yapan kişilerin hukuk içinde
kalması için belli kıstaslar konulması lazım. Belli
kıstaslar konulmadığı takdirde insanların iradelerini
yasalar düzenlenirken bağlayamazsanız,
sınırlarını tayin edemezsiniz böyle bir düzenleme ile
insanları karşı karşıya
bırakırsınız ki, her türlü keyfîliği yapmayı
kendisi için uygun bulur. Yani, bir Başbakana, sayın görevli diyor
ki: Özel bilgi ve ihtisas Özel bilgi ve ihtisas nedir? Bir onu da söyleyin
yani! Özel bilgi, yani, şimdi, Arabistanda bilmem ne tarikatı
mensubunu getirirseniz, bir yere atarsanız bilmem 100 bin dolarla bir yere
atarsanız, bu özel bilgili mi olur yani? Yapabilir yani. Şimdi,
çünkü, görülen, böyle, sınırları belirsiz, niteliği
belirsiz bir konuyu açık seçik tarif etmezseniz, burada uygulayan adam da
istediği şekilde uygular. Ne kadar bir ücret ödenecek beyler? Yani,
şimdi, Kanun düzenliyoruz. Kamu personelini çalıştıracak
insanlara verilecek ücretin bir üst sınırı olması
lazım. Üst sınırı olmadığı zaman, bu,
keyfîliğe kaçar, hukuk dışına kaçar; bu, emsalleri
arasında eşitsizlik yaratır. Dolayısıyla, bunu,
keşke, Hükûmet
Zaten Hükûmet veya Komisyon bunu bize bu şekilde
düzenleyip getirseydi. Ben şimdi Komisyona soruyorum: Eğer Ahmet
Necdet Sezer Cumhurbaşkanlığından ayrılmasaydı da
bu Kanunu böyle değiştirerek mi getirecektiniz? Hayır.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Aynen öyle geçerdi.
KAMER GENÇ (Devamla) Noktasına, virgülüne değmeden,
aynen geçirecektiniz. Sizin, tabii, inatlarınızı biliyoruz ama
şimdi, önemli olan, devlet görevini yaparken inatlaşmamak lazım.
Bu devlet hepimizin devleti. Bugün birileri var, yarına
başkaları var. Yani, kimse devamlı olamaz. Ama, sayın
milletvekilleri, siz bir kamu personeline, kamuda kurumunda
çalıştırdığınız personele, eğer, verilecek
ücretin üst sınırını belirlemezseniz, bundan daha keyfî bir
şey olamaz. O zaman kanunu niye yapıyoruz ki? O zaman, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin yetkisini o kamu personelinin eline, o ilgili kişiye
devretmiş oluyoruz. Bu da Anayasaya göre mümkün değil yani. Hiç
olmazsa, yani, milletvekili maaşı mı diyeceksiniz veyahut da
hangi?.. Yani, bir kıstas getirmeniz lazım. Getirmezseniz çok keyfî
olur. O zaman kanuni düzenlemeye de gerek yok. Bu saatte fazla konuşmak da
istemiyorum. Benim önergem budur. Ya birinci derecede kamu görevlisinin iki
mislini geçmesin veya bir kıstas koyun da, yani, burada keyfîlikler
önlensin. Ama, tabii, siz diyorsanız ki
BAŞKAN Süreniz bitti Sayın Milletvekili.
KAMER GENÇ (Devamla) Peki.
Evet, teşekkür ederim. Saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından Var, daha süreniz var! sesleri)
BAŞKAN Yanlış basılmış.
KAMER GENÇ (Tunceli) Zaten Başkan zaman zaman böyle
yanlışlıklar yapar. (CHP sıralarından gülüşmeler)
BAŞKAN Komisyonun ve Hükûmetin
katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan tasarının geçici 1. maddesine
aşağıdaki fıkranın 2. fıkra olarak eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
Oktay
Vural (İzmir) ve arkadaşları
Nükleer santralin kurulması aşamalarında ve
işletilmesi sürecinde nükleer güvenliği ilgilendiren konularda
düzenleyici kurum gerekli gördüğü takdirde her türlü test, analiz ve
değerlendirmeler yapar veya yaptırır ve bunun faturasını
kurucu/işletici organizasyona rücu eder
BAŞKAN Sayın Komisyon önergeye katılıyorlar
mı?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY
(Kütahya) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Katılmıyoruz.
Buyurun Sayın Vural.
OKTAY VURAL (İzmir) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Bu önergemiz, aslında, daha önce verdiğimiz, özellikle
TAEK ölçütlerinin işletme sırasında da dikkate
alınması gerektiğini ve bu dikkate alınan ölçütler
çerçevesinde de işletme sırasında da her türlü testi yaparak bu
testle ilgili masrafların da ilgili şirketten
alınmasını amir. Dolayısıyla, zannederim, biraz önce
bir önergeyi kabul ettiniz. Son derece önemli gördünüz her hâlde.
İşte, toptan ve perakende şirketin yanına bir veya
eklemeyi çok önemli gördünüz. Ama, zannederim, bu da açıkçası, son
derece önemlidir. Aynı önemi atfedersiniz ve
katılırsınız diye umut ediyorum. Yani veyadan da önemsiz
mi diye, doğrusu, ne derece önem verdiğinizi de test etmek istiyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aslında
bu önerge vesilesiyle söylemek istediğimiz husus şu: Tabii, bu
Meclisin çalışmalarının çok selametle götürülmesi
gerekiyor. Buradan muhalefet olarak daha yeni, eleştirilerimizin esine
henüz başladık. Dolayısıyla, henüz bu işin
başlangıcındayken, doğrusu, müzakereleri çok
sağlıklı götürmemiz lazım. Yoklama istenebilir ama
açıkçası, bu yoklama istendiği zaman bu yoklamada illaki
toplantı yeter sayısını bulmak gerekmeyebilir. On dakika
ara verilir ondan sonra gelinir. Bunun için oy pusulası vermiş olan
milletvekillerimiz olabilir, onların da dışarı
çıkmaması gerekiyor ya da vermemişse de o pusulaların
buraya gelmemesi gerekiyor. Dolayısıyla, bu, Meclisin itibarı
için gerekli olan bir husus. Beraber, birlikte, ya bu itibarı
koruyacağız
Yarın gazetelerde daha önce, biliyorsunuz, oldu- işte
Mecliste sahte yoklama pusulası skandalı diye verecekler.
İtina göstermemiz gerekiyor. Milletvekillerimiz vermişse burada
oturmayı bilecek, bekleyecek; vermemişse de o pusulayı buraya
göndermeyeceğiz. Topu topu on dakika. Bir saat daha fazla
çalışırız, önemli değil. Yani, bir saat daha fazla
burada oturmamak için bunları yapmamız doğru değil.
Sizin 340 milletvekiliniz var, problem olmaması gerekiyor.
Ama bunu zorlamak, gerçekten, hepimizin olduğu Meclisin itibarı
açısından son derece düşündürücü. O bakımdan, bunlara
tahammül göstermek lazım, bunu zorlamanın anlamı yok.
Yoklama istendi. Efendim, on dakika kaybetmeyelim,
gideceğiz. Nereye gideceğiz? Bu Meclise bizi millet,
çalışın diye getirdi, sözünüzü söyleyin diye getirdi,
muhalefetinizi yapın diye getirdi. Sizi de doğru olan hususları
burada yapın diye iktidar yaptı, muhalefetin eleştirilerini de
açıkçası, gerektiği zaman dikkate alın dedi.
O bakımdan, yani, on dakika için, beş dakika için, on
beş dakika için değmez. Yarın medyamız bunları
yazacak. Ama hepimiz milletvekiliyiz ve bu Meclisin itibarını korumak
zorundayız. Özellikle böyle bir gerilimin olduğu bir ortamda da
zannederim en büyük görev de Meclisi yöneten Başkan Vekilimize
düşmektedir. Sakin olmak ve bu ölçüler içerisinde Meclisin itibarına
gölge düşürmeyecek şekilde bir yönetim tarzı da gerekiyor.
Bu önerge vesilesiyle bunları sizlerle paylaşmak
istedim.
Hepinize saygılarımı arz ederim, sağ olun.
(MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Vural.
Komisyonun ve Hükûmetin katılmadığı önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Madde üzerinde görüşmeler tamamlanmıştır.
Geçici madde 1i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Geçici Madde 2yi okutuyorum:
GEÇİCİ MADDE 2- (1) EÜAŞ, yerli kömür
yakıtlı elektrik santralı yapılması amacıyla
kömür tahsis (rödovans) ihalesi yapabilir.
(2) İhale neticesinde yapılacak santralların 1000
megavat (MW) ve üzeri güçte olması ve santralın tamamının
2014 yılı sonuna kadar işletmeye girmesi halinde
aşağıdaki hükümler uygulanır:
a) İhalede isteklilerce, yıllara sari olarak rödovans
bedeli ile 15 yıllık süre için birim elektrik enerjisi satış
fiyatı ve asgari üretim taahhüdü olarak üretim miktarı teklif edilir.
İhalede seçim ise, teklif edilen rödovans bedeli ile elektrik enerjisi
satış fiyatının ihalenin yapıldığı
tarihe indirgenmiş değerlerinin şartnamede belirlenen esaslar
dahilinde birlikte değerlendirilmesi sonucu yapılır.
b) İhalenin sonuçlanmasından itibaren üç ay içerisinde,
santrallardan üretilecek elektrik enerjisinin alımına ilişkin
olarak, ihalede seçilen şirket veya şirketler ile TETAŞ
arasında ihale sonucu belirlenen elektrik enerjisi satış
fiyatı ve asgari üretim miktarı üzerinden, santralın
işletmeye geçme tarihinden itibaren 15 yıl süreli enerji
satış anlaşması imzalanır. TETAŞın enerji
alımına ilişkin usul ve esaslar şartnamede belirlenir.
TETAŞ tarafından bu Kanun hükümleri çerçevesinde satın
alınacak enerji, santralın devreye girmesinden itibaren her yıl,
faaliyette bulunan perakende ve toptan satış lisansı sahibi
tüzel kişilere, yapılacak ikili anlaşmalar çerçevesinde satılır.
Perakende ve toptan satış lisansına sahip bu tüzel
kişilerin alacakları enerji miktarı bu tüzel kişilerin bir
önceki yılki Türkiye toplam enerji tüketimindeki payları
oranında her yıl belirlenir.
Bu Kanun kapsamında toptan ve perakende satış
lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından ikili anlaşmalarla üstlenilecek
elektrik enerjisi alımına ilişkin hükümler lisanslarına
derç edilir. TETAŞ tarafından toptan ve perakende satış
şirketlerine yapılacak enerji satışına ilişkin
usul ve esaslar ile tarafların yükümlükleri bu Kanunun yayımı
tarihinden itibaren iki ay içerisinde Bakanlık tarafından
çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
c) Santral sahası hariç olmak kaydıyla, ihale konusu
maden sahası ile ihale konusu projenin gerçekleşmesi için zorunlu
olan baraj ve su alma yapı yerlerinin kamulaştırmaları
şartnamede belirlenecek esaslar çerçevesinde EÜAŞ tarafından
bedeli de ödenmek sureti ile yapılır. Yerleri
kamulaştırılanların iskanı 19/9/2006 tarihli ve 5543
sayılı İskân Kanununa göre yapılır.
ç) Yapılacak olan santralların sözleşmelerinde
öngörülen sürede işletmeye alınamaması halinde uygulanacak
yaptırımlar şartname ve sözleşmelerde yer alır.
d) Gerekli enerji nakil hatları TEİAŞ
tarafından, şirketle TETAŞ arasında yapılacak olan
sözleşmede belirlenecek olan santral ünitelerinin işletmeye
giriş programına uygun olarak yapılır. Gecikmeden
dolayı oluşan zararlar TEİAŞ tarafından
karşılanır.
e) İhale Kapsamındaki santrallar için, Endüstri
Tesislerinden Kaynaklanan Hava Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliğinde
belirlenen emisyon sınır değerlerini sağlamak
kaydıyla, Hava Kalitesinin Korunması Yönetmeliğinde belirlenen
hava kalitesi sınır değerleri, projenin uygulanmasına imkan
verecek şekilde Çevre ve Orman Bakanlığınca yeniden
belirlenir.
(3) 3/6/2007 tarihli ve 5686 sayılı Jeotermal Kaynaklar
ve Doğal Mineralli Sular Kanununun Geçici 5 inci maddesi bu Kanunun
yayımı tarihinden itibaren uygulanmaz.
BAŞKAN Geçici madde 2 üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk.
Sayın Öztürk, buyurun.
CHP GRUBU ADINA ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; az önceki konuşmamı ben ya
anlatamamışım ya da anlaşılmamış veya
anlaşılmak istenmemiş.
Ben o konuşmayı, herhangi bir siyasi partimize veya o
partimizin milletvekillerine hakaret etmek kastıyla yapmadım, o
konuşmamın içinde hiç ona yönelik bir söz yoktur. Zaten,
anlamsız, boşuna tartışmalar, birbirimizi anlamamaktan,
söylenilen sözleri amacını da aştırarak yorumlamaktan
kaynaklanmaktadır. Ben, öteden beri alışkanlık hâline
getirilen bir yanlışı eleştirmek, doğru bulmadığımı
ifade etmek için o konuşmamı yaptım. İnsanların ve
toplumların siyasal hayatlarında, toplumsal hayatlarında hatalar
yapabileceğini söyledim, bunun tarihteki örneklerini verdim. Hiçbir
şekilde, herhangi bir siyasi partimizle veya milletvekilimizle, örneklerini
verdiğim ülkelerle benzeştiren, özdeşleştiren bir cümle
kullanmadım.
Ben, İstanbul Teknik Üniversitesi ve İstanbul Hukuk
Fakültesi mezunuyum, mühendisim, avukatım. Ne dediğimi bilebilecek
durumdayım, haddimi bilirim. Küçüklüğümden beri toplumun içinde,
toplumla birlikte yaşamış bir insanım. Türk milletinin,
halkımın acılarına ortak olmuşum her aşamada.
Benim, halkı küçük görmek, halkın iradesine
saygısızlık yapmak gibi bir tutum ve davranışım
asla olamaz, bugüne kadar da olmamıştır.
Benim demokrasi anlayışım, sadece kendi siyasal
anlayışıma, kendi düşüncelerime yaşam hakkı
sağlayan bir demokrasi anlayışı değildir; bana
karşı, benim düşünceme karşı olan düşüncelere de
dayanma, tahammül etme anlayışıdır. Bunu, benim seçmenlerim
bilir; benim seçim bölgemde, sizin siyasi parti mensupları
arkadaşlarınız bilir.
Değerli arkadaşlarım, insanların
düşüncelerini amaçlarından farklı yorumlayarak siyaset yapma
anlayışını da ben çok doğru
bulmadığımı, bu tip anlayışların da prim
yapmayacağını söylemek istiyorum. Keşke, o Grup Başkan
Vekili Arkadaşım bu konuşmaları yapmadan önce benimle
konuşsaydı veya Meclisimizin Yüce Başkanı, Meclisi
tarafsız ve özen içerisinde yürütmek görevini bir kenara bırakmayıp
bana bir cümlelik bir söz vermiş olsaydı, bu gerginlikler olmayacaktı
değerli arkadaşlarım.
Ben tekrar ediyorum, Türk milletine, Türk halkına
yaşamımın hiçbir evresinde hakaret etme anlayışım
yoktur, olamaz. Milletvekili arkadaşlarıma hakaret etme
anlayışım olamaz. Bırakın, ben insanlara hakaret
etmem. Ama yanlış gördüğüm siyasal anlayışları da
eleştiririm.
Şimdi, Türk milleti AKPye yüzde 47 oyu verirken kendisine
karşı yasaları yapın diye mi bu oyu verdi? Şimdi,
sizin, halka karşı olan bu Nükleer Yasasına evet demenizin
hata olduğunu, yanlış olduğunu söylemeyecek miyim?
Çoğunluğun, halkın iradesine saygı duymak, sadece kendinize
verilen oyları oy kabul ederek azınlığın
haklarını ihlal etmek değildir. Sabahtan beri bu Mecliste
yaşanan tablo, kimin halkın iradesine saygı duyduğunu,
kimin duymadığını çok açık bir şekilde
göstermektedir. Sizler gibi ben de halkımın oylarıyla geldim,
halkımın ak oylarıyla geldim. Otuz yıldır siyasetin
içindeyim. Ben, bölgemin tozunu toprağını yutarak geldim. Beni
Silifkeli ve Mersinli seçmenlerim çok iyi bilir. Halka karşı, benim
yöre insanına karşı özellikle olan bu Yasanın
görüşülmesinde, isterdim ki iktidar partisinin Silifke Milletvekili de
burada olsun.
AHMET YENİ (Samsun) Mersin
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, herhalde, şimdi söylediklerim
anlaşıldı. Birbirimizi anlamak durumundayız. Birbirimizle
uzlaşmak durumundayız. Uzlaşmak için konuşmamız ve
anlaşmamız lazım. Uzlaşma görevi de özellikle iktidar
partisine ve iktidar partisinin milletvekillerine düşer çünkü bu halk,
size, bu ülkeyi yönetme görevi verdi.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Mersin milletvekili
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Silifkeden olan
arkadaşımı söyledim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Mersin Milletvekili
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Evet, Silifkeden olan Mersin
Milletvekili.
Evet, değerli arkadaşlarım, herhâlde
düşüncelerim anlaşıldı. Keşke Meclis
Başkanımız onu verseydi, bir cümlede açıklardık.
Değerli arkadaşlarım, birbirimize saygı
çerçevesi içerisinde düşüncelerimizi her zaman söylemek durumdayız,
buna tahammül etmek durumundasınız. Biz düşüncelerimizi
söyleyeceğiz, daha çok eleştiriler yapacağız biz burada.
Bizim görevimiz, sizin yanlışlıklarınızı
çıkarmak.
Şimdi, bakın, bu görüşmekte olduğumuz nükleer
santraliyle ilgili yer seçiminde ben Sayın Bakana sordum, Bakan cevap
vermedi. Bunlardan bir tanesi Mersinin Akkuyu Santrali midir dedim, var
mıdır? Cevap vermedi, gizleniyor kamuoyundan.
Değerli arkadaşlarım, bu Yasa, doğrudan
halkı ilgilendiren bir Yasa. Bu Yasa, sadece teknik özellikler içermiyor.
Bu Yasa, eğer, sadece teknik özellikler içermiş olsaydı, 20 tane
bilim adamı gelirdi, kararını verirdi. Bu Yasanın
toplumsal boyutları var, insanı ilgilendiriyor. O nedenle, bu
Yasayla, ilgili bırakın biz milletvekillerini, toplumun her
kesiminin söz söyleme hakkı vardır. Teknik konularda demokrasi olmaz
anlayışı doğru değildir. Tabii, bizim ülkemizde yasa
ve anayasa yapma girişimleri konusunda düşüncelerini söyleyen
üniversite rektörlerine Herkes kendi işine baksın. diyen bir
siyasal anlayışın olduğu ortamda bunları da
yadırgamamak lazım. Ama, halk bu konuda söz söyleyecek değerli
arkadaşlarım. Halk, kendi sağlığını
ilgilendiren bu konuda söz söylemeyecek de hangi konuda söz söyleyecek?
Bakın, deminden söyledim, özellikle bu nükleer santrallerin
atıklarının güvenli bir şekilde korunması sorunu
çözülememiştir dünyada. Bugün Amerika ve Avrupa Birliği atık
mezarlığı hâline dönmüştür. Oralarda atıklar kumlar
içerisinde, havuzlar içerisinde bekletilmektedir. Nükleer atıklar, üç yüz
yıl denetlenmesi gereken atıklardır. Eğer, bu Yasa
olduğu zaman bizim ülkemiz nükleer atık deposu hâline gelecektir.
Bunlardan, biz Mersinliler olarak, bu santrale karşı olduğumuzu
ifade ediyoruz. Akkuyu Nükleer Santrali bizi doğrudan ilgilendiriyor.
Bakın, orada, Akdenizin içerisinde Ecemiş fayı var. Bu fay,
santralin kurulacağı yere 25 kilometre mesafede aktif bir faydır
ve orada değişik şiddetlerde deprem olmuştur. O arazi
deprem bölgesidir. Şimdi, bu tehlike içermiyor mu değerli
arkadaşlarım?
Şimdi, bakın, en önemli enerji kaynağımız
yenilenebilir, temiz, doğal enerji kaynağı olmalıdır.
Hükûmetimiz, bugüne kadar yenilenebilir kaynaklara hiç aktarım
yapmamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Konuşmanızı lütfen tamamlar
mısınız Sayın Öztürk.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) Tamam Sayın
Başkanım.
Şimdi, bizim linyit yataklarımız
aşağı yukarı 10 bin megavat gücü karşılayacak bir
potansiyele sahiptir, Elbistan linyit yatakları sadece. Bu 486 milyar metreküp
doğal gaza hitap etmektedir. Bu değerlendirilmemiştir. Hidrolik
enerjiye bir çivi çakılmamıştır. Lisanslar
verilmiştir. Sayın Bakanlığın tabiriyle söylüyorum:
Çantacılar türetilmiştir, çantacılar. Biyoatıklarla ilgili
enerji konusunda hiçbir yatırım yapılmamıştır.
Değerli arkadaşlarım, gelişmiş ülkelerin
nükleer teknolojisinden, nükleer santrallerinden
uzaklaştığı, 2 kere 2nin 4 ettiği kadar açık ve
seçik, nettir. Bu, bu raporlarda vardır. Bu raporlar Uluslararası
Enerji Ajansı tarafından yayınlanan raporlardır.
Şimdi, bu raporlar varken Amerikanın ve Avrupa Birliği
ülkelerinin bundan uzaklaştığı sabitken bunları
görmemezlikten gelmek mümkün değildir.
Biz Mersinliler olarak nükleer santrali istemiyoruz değerli
arkadaşlarım. Eğer isteniyorsa, buyursunlar orada referandum
yapalım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Öztürk.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına, Kütahya Milletvekili
Sayın Alim Işık.
Buyurun Sayın Işık. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ALİM IŞIK (Kütahya) Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi gecenin bu geç
vaktinde saygılarımla selamlıyorum. Sözlerimin başında
bugün yaşadığım manzara karşısında
duygularımı ifade etmeden geçemeyeceğim. Bizden çok daha
tecrübeli, hem siyasette hem yaşça bizden daha ileri olan büyüklerimiz
eğer bu Meclise biraz daha itidal tavsiye ederlerse çok memnun oluruz.
Gerçekten, ben, bugün üzüntülerimi ifade ediyorum.
Bilindiği gibi, bu Yasanın geçici 2nci maddesi
üzerinde konuşmak üzere Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
aldım. Adı geçen Kanun 22nci Dönemde 8 Mayıs 2007 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilerek 11 Mayıs 2007
tarihinde onaylanmak üzere Cumhurbaşkanlığı makamına
sunulmuş ancak 24 Mayıs 2007 tarihinde
Cumhurbaşkanlığı makamınca yeniden incelenmek üzere
Türkiye Büyük Millet Meclisine iade edilmiştir. Tasarı 23üncü
Dönemde Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonunun gündemine tekrar alınmış ve 10 Ekim 2007 tarihli toplantısında
genel görüşmeye, 24 Ekim 2007 tarihli toplantısında da maddeler
üzerinde görüşmeye açılarak
tartışılmıştır. Bu iki toplantıda, kısa
sürede de olsa, yapılan tartışma ve değerlendirmeler
sonunda kabul edilmiş, yasalaşmak üzere Genel Kurul gündemine
alınmıştır. İki gündür de bugün üçüncü güne girdik,
yarım saat önce- yüce Meclis bu konu üzerinde
çalışmalarını yoğun bir şekilde sürdürmektedir.
Maddeler üzerinde görüşmelerin yapıldığı
ikinci toplantıda, iktidar mensubu değerli milletvekillerimiz
tarafından verilen on değişik önergeyle, taslak, âdeta yeniden
düzenlenerek kabul edilmiştir. Dolayısıyla, birçok madde zaman
darlığı nedeniyle yeterince
tartışılamamış, bu oturumda Grubumuz üyelerince de
verilen bir önerge kabul edilerek 5inci maddenin altıncı
fıkrası olarak tasarıya eklenmiş. Bu hususta gerek
Sayın Bakana gerekse Komisyonumuzun değerli üyelerine
şahsım ve Grubumuz komisyon üyeleri adına teşekkürlerimi
sunuyorum.
Türkiyenin enerji ihtiyacının
karşılanması açısından gelecekte alternatif bir enerji
kaynağı olarak nükleer enerji santrallerinin kurulması fikrinin
desteklenmesi Grubumuzca da uygun bulunmaktadır.
Görüşmekte olduğumuz Kanunun 2nci maddesi,
bilindiği gibi, EÜAŞın yerli kömür yakıtlı elektrik
santrali yapılması amacıyla kömür tahsis ihalesi
yapılmasına ilişkin şartları ve hükümleri
düzenlemektedir. Bu madde iki önemli şart getiriyor: Birincisi, bin
megavat ve üzeri güçte olmasını -kurulacak santralin- şart
olarak koşuyor. İkincisi de 2014 yılı sonuna kadar işletmeye
açılması şartını koşuyor. Madde, ayrıca, bu
şartları sağlayan santrale işletmeye geçiş tarihinden
itibaren on beş yıllık enerji alım garantisi getirmekte ve
TETAŞ tarafından perakende ve toptan satış lisansına
sahip tüzel kişilere satışını getirmekte; ihale konusu
maden sahası ile proje için gerekli baraj ve su alma yerlerinin EÜAŞ
tarafından bedeli ödenerek sağlanmasını getirmekte; gerekli
enerji nakil hatlarının TEİAŞ tarafından santral
ünitelerine uygun olarak yapılmasını gündeme getirmekte;
santrallerin yürürlükteki mevzuata uygun emisyon sınır
değerlerini aşmaması kaydıyla hava kalite sınır
değerlerinin proje uygulanmasına imkân verecek şekilde, Çevre ve
Orman Bakanlığınca yeniden belirlenmesini gündeme getirmekte;
ayrıca, 3/6/2007 tarih ve 5686 sayılı Jeotermal Kaynaklar ve
Doğal Mineralli Sular Kanununun geçici maddesinin iptalini öngörmektedir.
Peki, yukarıda sözünü ettiğim 5686 sayılı Jeotermal
Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanununun geçici 5inci maddesinde ne
vardı da bu Yasada iptali istenmektedir? Söz konusu geçici maddede,
EÜAŞ tarafından kömür tahsis ihalesi sonucunda kömür kullanım
hakkı elde edecek şirketler tarafından yapılacak bin
megavat üzeri güçte yerli kömür yakıtlı elektrik santrallerinden 2014
yılı sonuna kadar işletmeye girenlerin ürettiği
elektriğin on beş yıl süreyle satın alınması
hükmü ve buna yönelik düzenlemeler yer almakta. Biraz önce bahsettiğim
diğer konular burada yoktu.
Dolayısıyla, aradan geçen beş aylık bir
uygulama sürecinde yaşanmış önemli sorunlar olmalı ki,
gerek Sayın Bakanımız gerekse Hükûmetimizin diğer
mensupları bu sorunları bu maddeye ilave etmişler.
Dolayısıyla, yerinde bir düzeltme olmuş. Bu yeni düzenleme
doğal olarak yerinde bir düzenleme ancak yeri burası değil.
Bizler, bu düzenlemenin ayrı bir kanun tasarısı olarak ele
alınmasını ve acilen çıkarılmasını
öneriyoruz. Aksi takdirde, nükleer santrallerle ilgili bir kanun
kapsamında termik santrallerin kömür tahsisinin düzenlenmesine
ilişkin geçici bir maddenin yer alması, yüce Meclisimizin bugünkü
üyelerini, gelecek nesiller önünde sorgulanacak bir konuma
taşımaktadır. Özellikle bu konuya dikkatinizi çekmek istedim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu maddenin,
etkilenmesi beklenen, kömür yakıtlı termik santraller ile diğer
termik santrallerin bugünkü durumuna da birkaç cümleyle dikkatinizi çekmek
istiyorum.
Ülkemizde Orhanelide 1 ünite, 210 megavat; Kangalda 3 ünite, 457
megavat; Afşin Elbistan Ada 4 ünite, 1.355 megavat; Afşin Elbistan
Bde 4 ünite, 1.440 megavat; Tunçbilekte 3 ünite, 365 megavat; Seyitömerde 4
ünite, 600 megavat; Çanda da 2 ünite, 320 megavat olmak üzere, linyit kömürü
kullanılarak enerji üretilen, toplam 4.747 megavatlık kurulu güce
sahip 21 üniteden oluşan 7 santral bulunmakta.
Ayrıca, 2 üniteli, 300 megavat gücünde bir taşkömürü
santralimiz Çatalağzında, Ambarlıda ve Hopada fuel oil
kullanılan toplam 5 üniteli ve 680 megavat gücünde 2 santral,
Aliağada motorin kullanılan 6 üniteli ve 180 megavat gücünde 1
santral, Bursada ve Ambarlıda doğal gaz kullanılan toplam 15
üniteli ve 2.782,9 megavat gücünde 2 santral olmak üzere, toplam 13 santralde
8.689,9 megavat kurulu termik güç kapasitesi bulunmaktadır. Bunlara,
toplam 101 hidroelektrik santralin 11.335 megavatlık kurulu gücüyle, 3
adet mobil santralin yaklaşık 285 megavatlık kurulu gücü de
eklendiğinde, toplam, ülkemizde 117 santralde 20 bin megavatın
üzerinde kurulu güç kapasitesi bulunmaktadır.
Bu verilerden anlaşıldığı gibi, termik
santrallerimizin toplam gücünün yüzde 60a yakınını linyit
kömürle çalışan santrallerimiz oluşturmaktadır.
Çıkarılacak olan bu Kanunun, büyük olasılıkla öncelikle
kurulması beklenen Afşin Elbistan C ve D, hatta ileride gündeme
gelebilecek olan E, F ve benzeri gibi santraller yararlanabilecektir.
Acele edilmeden, ayrı bir tasarı olarak yüce Meclise
getirilmesinin daha uygun olacağına inandığımız
termik santrallere yönelik düzenlemeler içeren yeni bir teşvik yasa
tasarısıyla, bin megavatlık alt sınırı da daha
düşük, makul bir sınıra çekerek, ülkemizin değişik
yörelerindeki -örneğin Kütahyadaki, Bursadaki, Çanakkaledeki- yerli
kömür kaynaklarımızın da değerlendirilmesi
sağlanmalıdır. Böylece, diğer doğal
kaynaklarımızın da kullanılmasıyla, gelecek dönemde de
bağımlılık, dışa bağımlılık
giderek azaltılabilecektir.
Konuşmamın son bölümünde, ülkemizin enerji
politikası açısından son derece önemli olduğuna
inandığım enerji kayıp ve kaçakları konusunda da
birkaç cümle söylemek istiyorum.
Değişik şekillerde tezahür eden kaçak elektrik
kullanımı, bir kesimin sosyal adalet ve eşitlik ilkelerine
aykırı bir biçimde kullandığı elektriğin
bedelinin toplumun tümüne ödetilmesi anlamına gelen enerji
kaçağı büyük bir kesime yapılan haksızlığı
da beraberinde getirmektedir. Evet, bugün, ortalama yüzde 15 dolayında bir
Türkiye enerji kayıp ve kaçağı vardır; teknik olarak
kayıplar düşüldüğünde, yüzde 10 fazladan kaçak enerji
kullanımı söz konusudur. İllerimizden 28 tanesi Türkiye
ortalamasının üzerinde kaçak elektrik kullanımına sahiptir.
Doğal olarak, Türkiye ortalamasının altında çok az düzeyde
kayıp ve kaçak enerji kullanılan illerdeki model
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Konuşmanızı lütfen tamamlar
mısınız Sayın Işık.
ALİM IŞIK (Devamla) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
dikkate alınmak kaydıyla, bu Türkiye
ortalamasının üzerinde, hatta yüzde 70lere kadar varan kaçak
elektrik kullanılan illerimizde, evet, biz Türkiye Büyük Millet Meclisi
olarak gerekirse, enerji kullanımını ayrıca teşvik
edelim, ama kaçak enerji kullanımına mutlaka son verelim diyorum.
Çünkü, yüzde 10luk bir enerji tasarrufu, bizim şu anda üç gündür
tartıştığımız, 2020 yılında yüzde 5 pay
alacak nükleer enerjinin 2 katı. Dolayısıyla, bunu da
dikkatinize sunmak istiyorum.
Yüce Meclisi, bu geç vakitte sabırla beni dinlediği için
tekrar saygıyla selamlıyorum. Bu Yasa hayırlı olsun
diyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Işık.
Şahısları adına ilk söz, Siirt Milletvekili
Sayın Afif Demirkırana aittir.
Buyurun Sayın Demirkıran. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY (Sinop) Hayırlı olsun de.
AFİF DEMİRKIRAN (Siirt) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; saygılarımı sunuyorum.
Evet, hayırlı olsun diyeceğim. Yalnız
halkımız için çok yararlı bir yasa daha çıkarıyoruz,
sonuna doğru geldik. Gerçekten, bu Yasada bu maddenin, tabii, nükleer
kanununa ilave edilmiş olan kömürle ilgili bir madde. Türkiyede,
malumunuz, 8,5 milyar ton kadar bir kömür rezervi var. Bunun
ağırlığı da Elbistandadır. Elbistanda da, büyük
montanlı, büyük kapasiteli santraller kurmak gerekiyor. Henüz
dağıtım şirketleri de oluşmadığı için,
uzun vadeli sözleşme yapabilmek için böyle bir düzenlemeye ihtiyaç var.
Çünkü, mevcut 4628 sayılı Kanunda, ancak, bir yıllık
alım yapabilme imkânı var. Bu düzenlemeye ihtiyaç vardı.
Buradan, Bakanlığa da teşekkür etmek istiyorum.
Geçen gün bütçe konuşmasında da ifade etti, 800 milyon ton, kömürde
artış olmuş, ağırlığı da Elbistanda.
Hatta 600 milyon ton da netleşmek üzere olan bir artış söz
konusu.
Ayrıca, geçtiğimiz günlerde rüzgârla ilgili çok ciddi
bir müracaat oldu, 78 bin megavat. Mevcut kapasitenin de üstünde, muhtemelen
mükerrerlikler var. Ancak, bu şunu da ifade ediyor: Demek ki, yerli
kaynaklarımızı, biz, değerli arkadaşlar,
kullanıyoruz, kullanmaya devam edeceğiz. Onun için, bu Yasanın
tekrar hayırlı olmasını diliyor, saygı sunuyorum. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Demirkıran.
İkinci söz, Konya Milletvekili Sayın Hasan
Anğıya aittir.
Buyurun Sayın Anğı. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
HASAN ANĞI (Konya) Sayın Başkanım,
değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Vakit hayli ilerledi.
Nükleer güç santrallerinin yanında, yerel kaynaklara dönük
linyit kömür yataklarına da kurulacak termik santrallerle ilgili bir
düzenleme.
Ben, Yasanın tümünün ülkemiz için, milletimiz için
hayırlı olmasını diliyorum. Emeği geçen herkesi de,
bürokrat arkadaşlarımızı, Bakanlar Kurulumuzu, Komisyonda
görev yapan arkadaşlarımızı ve Genel Kurul
çalışmalarına da katkıda bulunan tüm milletvekili
arkadaşlarıma saygılarımı arz ediyor,
hayırlı geceler diliyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Anğı.
Madde üzerinde konuşmalar tamamlanmıştır.
Soru-cevap kısmına geçiyoruz.
Sayın Kılıçdaroğlu, buyurun.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın Bakana bir soru yöneltmek istiyorum: Sayın Bakan,
bu yerli ve yabancı uyruklu sözleşmeli personel
çalıştırmayla ilgili ücret ve mali hakların Başbakan
tarafından belirlenmesi öngörülüyor. Az önce MHP Grubundan değerli
bir milletvekili arkadaşımız, Başbakanlık kuruluş
yasasında bir maddeyi de okudu, yani bu konuda zaten bir yetki var.
Bir de, demokrasilerde yetkiler kurumlar tarafından
kullanılır, kişiler tarafından değil. Yani, Sayın
Başbakanın bu kadar yoğun işi arasında, oturup,
gelecek 3 veya 5 yabancının ücretini belirleme gibi bir
olayının da olmaması gerekir. Acaba,
Başbakanlığın o maddesi niçin dikkate alınmadı da
böyle bir düzenleme yapıldı? Bunun gerekçesini gerçekten merak
ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Kılıçdaroğlu.
Başka sorusu olan yok.
Sayın Bakanım, cevaplayacak mısınız?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Sayın Kılıçdaroğlunun
sorusu, ilk anda bizde de aynı şeyi uyandırdı, fakat TAEK
Kanunu bu şekilde. Dolayısıyla Başbakanın
onayıyla bu gerçekleşiyor. Zaten diğer kararlar da Sayın
Başbakana gidiyor, yani ben olaya bakıyorum, ama bütün kararlar
Sayın Başbakanın onayıyla oluyor.
Ücretle ilgili kısım da, TAEK Kanununda gene
Başbakanın onayıyla oluyor, dolayısıyla Başbakan
tarafından veriliyor. Daha evvelden de Sayın Sezere gönderilen
metinde de durum aynı. Yani bu olay tamamıyla TAEK Kanununun
yapısından doğan bir konu. Biz de kendi aramızda
tartıştık bunu sizin gibi, yani böyle olmaması lazım
diye düşündük, ama TAEK Kanunu aynı şekilde.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) TAEKin önerisiyle
demek lazım efendim, Sayın Bakanım
ŞENOL BAL (İzmir) Sayın Bakanım, öyle
değil ama. Buradaki sözleşmeli personel farklı bir statüde, yani
özel
BAŞKAN Sayın Milletvekili
.
ŞENOL BAL (İzmir) Çok affedersiniz, yani
açıklık olsun diye söylüyorum. Yani normal, 657ye tabi
sözleşmeli değil.
BAŞKAN Ama böyle bir usul yok ki, yerinizden soru
soramazsınız.
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Ama, yani bir biçimde
konuşması lazım Sayın Başkan.
BAŞKAN Yazdırsaydı kendini, konuştururduk.
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Konuştu ama o
konuşmayı doğru yorumlamıyor Sayın Bakan.
ŞENOL BAL (İzmir) Yani, bu Başbakanlık,
biraz önce de söylemiş olduğum gibi, Başbakanlık
Teşkilat Kanununa göre sözleşmeli personele daha uygun. O da
Bakanlar Kurulu tarafından belirlenir. Lütfen bir daha bakılsın.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Baktık ona, eğer bir terslik varsa
yine düzeltebiliriz, ama Kanun böyle.
BAŞKAN Teşekkürler.
Madde üzerinde beş önerge vardır. Önergeleri önce
geliş sırasına göre okutacağım sonra
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 5654 sayılı Kanunun geçici 2 nci
maddesine başlık olarak aşağıdaki ibarenin eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
|
|
Mustafa Elitaş |
Sadık Yakut |
Veysi Kaynak |
|
|
Kayseri |
Kayseri |
Kahramanmaraş |
|
|
Ahmet Öksüzkaya |
|
Fevzi Şanverdi |
|
|
Kayseri |
|
Hatay |
Yerli Kömür Yakıtlı Santralların Teşviki
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan tasarının Geçici 2. maddesinin
(b) fıkrasının son cümlesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Oktay Vural |
Mehmet Şandır |
D. Ali Torlak |
|
|
İzmir |
Mersin |
İstanbul |
|
|
Beytullah Asil |
Ahmet Orhan |
Yılmaz Tankut |
|
|
Eskişehir |
Manisa |
Adana |
|
|
|
Muharrem Varlı |
|
|
|
|
Adana |
|
TETAŞ tarafından toptan ve perakende satış
şirketlerine yapılacak enerji satışına ilişkin
usul ve esaslar ile tarafların yükümlülükleri bu Kanunun yayımı
tarihinden itibaren iki ay içerisinde, EPDK tarafından düzenlenir.
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 45 sıra sayılı yasanın
Geçici 2. maddesinin (a) fıkrasının sonuna gelmek kaydıyla
aşağıdaki ifadenin eklenmesini arz ederiz.
Saygılarımızla.
|
|
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
Ali Rıza Öztürk |
Kemal Kılıçdaroğlu |
|
|
Malatya |
Mersin |
İstanbul |
|
|
Şevket Köse |
|
Nesrin Baytok |
|
|
Adıyaman |
|
Ankara |
Geçici 2. madde a fıkrası ilave metin: Bir organize
sanayi Bölgelerindeki tüm yatırımcı ve üreticilerin
müştereken kuracakları şirketler için bu süre 20
yıldır.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
okutacağım son iki önerge aynı mahiyette olduğundan,
ayrı ayrı okutup birlikte işleme alacağım.
İstemeleri hâlinde her iki önerge sahibine söz
vereceğim.
Önergeleri okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 5654 sayılı Kanunun Geçici 2.
maddesinin Kanun metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
|
|
Oktay Vural |
Alim Işık |
Cemaleddin Uslu |
|
|
İzmir |
Kütahya |
Edirne |
|
|
Necati Özensoy |
|
Mustafa Enöz |
|
|
Bursa |
|
Manisa |
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 5654 sayılı kanunun Geçici 2.
maddesinin kanun metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz. 07.11.2007
|
|
Hasan Macit |
Mustafa Vural |
Recai Birgün |
|
|
İstanbul |
Adana |
İzmir |
|
|
Emrehan Halıcı |
Ayşe Jale Ağırbaş |
Süleyman Yağız |
|
|
Ankara |
İstanbul |
İstanbul |
BAŞKAN Sayın Komisyon iştirak ediyorlar mı?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY
(Kütahya) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Söz isteyen var mı?
HASAN MACİT (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Macit, buyurun efendim.
HASAN MACİT (İstanbul) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Demokratik Sol Parti olarak biz
yerli madenlerimizin işletilmesi, yerli kömür ocaklarımızın
işletilmesi ve buna dayalı olarak elektrik santrallerinin
kurulmasını önemsiyoruz ve bu bağlamda yasal düzenlemelerin
yapılmasını, hemen de ivedilikle yapılmasını
istiyoruz. Ama görüşmekte olduğumuz Yasa, nükleer güç santrallerinin
kurulması ve işletilmesiyle ilgili bir yasa. Bu Yasanın
içerisinde kömürle ilgili santrallerin kurulmasını, hem de geçici bir
maddeyle getirilmesini doğru bulmuyoruz. Bu Yasanın düzenlenmesi
teknik açıdan bile doğru değil. Yasanın özü başka,
getirilen geçici madde başka.
Değerli arkadaşlar, geçici maddeyi okuduğumuz zaman
âdeta baştan sona kadar bir yasa metnini andırıyor. Geçici
maddede santral kurulması var, santrallerin yapılması ihalesi
var, elektrik satış fiyatının düzenlenmesi var,
satışla ilgili yönetmeliklerin çıkarılması var,
kamulaştırma var, santrallerin zamanında işletmeye
alınmamasıyla ilgili yaptırımları içeren madde var,
enerji nakil hatlarıyla ilgili düzenlemeler var, Çevre ve Orman
Bakanlığıyla ilgili uygulamadan kaldırılan yasa var.
Yani bu uygulanacak geçici madde de birçok konuyu bir araya getirmişiz ve
geçici bir madde adı altında ilgisi olmayan bir yasaya
koymuşuz. Bunun son derece yanlış olduğunu biliyoruz.
Gelin, yol yakınken bu maddeyi çıkaralım ve bu maddeyi bir yasal
metin hâline getirelim, ivedilikle getirelim, çünkü önemsiyoruz ve
yaptığımız iş gerçekten yasa tekniğine de uygun
olsun, yaptığımız iş bir işe benzesin. Ama biz,
ne yazık ki, gecenin bu vaktinde
Hep zaten gece çıkarılan
bazı yasalarda oldum olası kaygılar taşınır,
ihaleli yasalar özellikle gece vakitlerine denk getirilir. Bunda da bir dünya
ihaleler var, ihaleler yapılacak maddeler var. Niçin bu Yasayı daha
gündüz vaktinde, gece vaktine getirmeden, daha normal saatlerde görüşmeyiz
de böyle gecenin bu saatinde gergin ortama taşıyarak görüşürüz
anlayabilmiş değilim. Gelin arkadaşlar, yol yakınken
dönelim ve bu geçici maddeyi bu Yasa metninden çıkaralım. Eğer
çıkarmaz isek ileride doğabilecek aksaklıkları
şimdiden kendi oylarımızla kabul etmiş oluruz ve bu Yasa
eğer Anayasa Mahkemesine giderse, inanın, Anayasa Mahkemesi bunu
iptal edecektir. Hem diyoruz ki: Zaman dar, zamana ihtiyacımız var.
Ama zamanı uzatmak için de elimizden ne gelirse yasa maddesine
sokuşturuyoruz.
Değerli arkadaşlar, beş yıldır
yapılan yasalara şöyle bir göz attığımızda,
ilgisi alakası olmayan konular torba yasalar hâlinde getiriliyor ve bir
madde diğer bir maddeyle, bir yasa diğer bir yasayla hiç ilgisi,
alakası olmayan bir şekilde getiriliyor ve yüce Meclisin oluruyla
çıkarılıyor ve sonunda ne oluyor? Uygulama anında
aksaklıklar görülüyor, aksaklıklar görüldüğü için çok
varmıyor, kısa süre içerisinde tekrar Meclise geliyor ve tekrar bu
Meclis bir önceki aldığı kararların tersine yeni kararlar
almakla karşı karşıya geliyor.
Bu nedenle değerli arkadaşlar, gelin, muhalefetin
uyarıcı nitelikteki düşüncelerini, önerilerini de dikkate
alın. Oy çokluğumuz var diye ve oy üstünlüğüne dayanarak,
haklı getirilen önergeleri de reddetmeyin. Eğer reddetmeye devam
ederseniz, bu Meclis boşu boşuna da
çalıştırılmaya devam edecektir ve devam eder.
Değerli arkadaşlar, bu yasal düzenlemeleri, eğer,
biz, kanun tekniği içerisinde yapmaya çalışırsak ve
iktidarıyla muhalefetiyle uzlaşı içerisinde, Türkiye'nin önünü
açacak bir şekilde, düşüncelerimiz alınarak ve ortak bir
düşünce oluşturarak çıkarmaya gayret edersek, o zaman
Türkiye'nin lehine olacaktır diye düşünüyorum. Yoksa, bu yasal
düzenlemeler ileride biz yaptık, oldu anlayışıyla
yapılırsa birçok aksaklıklara meydan verecektir, uygulama
anında aksaklıklara meydan verecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Konuşmanızı lütfen tamamlar
mısınız Sayın Hatip.
HASAN MACİT (Devamla) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Esas önemli olan, ülkenin kaynakları heba edilecektir,
ülkenin kaynakları boşu boşuna harcanmış
olacaktır ve ülke kaynaklarının boşu boşuna
harcanmasına neden olan arkadaşlarımızın, acaba -bu
anlamda oy veren arkadaşlarımızın- vicdanları hiç mi
sızlamayacaktır diye düşünüyorum.
Bu önergemizin kabul edilmesi noktasında destek
olursanız seviniriz.
Hayırlı günler, teşekkür ederim efendim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Macit.
Birlikte okuduğumuz diğer önergenin gerekçesini
okutuyorum:
Gerekçe:
Söz konusu Geçici 2. Madde, Termik Santrallerle ilgili olup
nükleer güç santralı kurulması, işletilmesi ve
satışına ilişkin bir kanun içinde bulunması yersizdir.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Komisyonun ve Hükûmetin
katılmadığı bu iki önergeyi birlikte oylarınıza
sunuyorum: Önergeleri kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 5654 sayılı Kanunun geçici 2 nci
maddesine başlık olarak aşağıdaki ibarenin eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları
Yerli Kömür Yakıtlı Santralların Teşviki
BAŞKAN Sayın Komisyon önergeye katılıyorlar
mı?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya)
Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Bakan?..
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Kabul ediyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Değişiklikle 5654 sayılı Kanunun
geçici 2 nci maddesine kanun yazım tekniğine uygunluk
sağlanması amacıyla başlık eklenmiştir.
BAŞKAN Komisyonun takdire bıraktığı,
Hükûmetin kabul ettiği önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan tasarının Geçici 2. maddesinin
(b) fıkrasının son cümlesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Oktay
Vural (İzmir) ve arkadaşları.
TETAŞ tarafından toptan ve perakende satış
şirketlerine yapılacak enerji satışına ilişkin
usul ve esaslar ile tarafların yükümlülükleri bu Kanunun yayımı
tarihinden itibaren iki ay içerisinde EPDK tarafından düzenlenir.
BAŞKAN Sayın Komisyon katılıyorlar mı
önergeye?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY
(Kütahya) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Katılmıyoruz.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Gerekçeyi okutunuz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: EPDKnın devre dışı
kalmasını önlemek amacıyla önerilmiştir.
BAŞKAN Komisyonun ve Hükûmetin
katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 45 sıra sayılı yasanın
Geçici 2. maddesinin (a) fıkrasının sonuna gelmek kaydıyla
aşağıdaki ifadenin eklenmesini arz ederiz.
Saygılarımızla.
Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşları
Geçici 2. madde (a) fıkrası ilave metin:
Bir organize sanayi Bölgelerindeki tüm yatırımcı
ve üreticilerin müştereken kuracakları şirketler için bu süre 20
yıldır.
BAŞKAN Komisyon katılıyorlar mı?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY
(Kütahya) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?..
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Katılmıyoruz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, bir
önceki önergeye kabul edilmiştir dediniz, bir kontrol ederseniz
tutanaklardan.
BAŞKAN Kabul edilmemiştir diye geçmiş efendim,
kabul edilmemiştir diye geçmiş.
Önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Üreticilere daha ucuz maliyetli elektrik temin etmek
açısından.
BAŞKAN Komisyonun ve Hükûmetin
katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, Komisyonun, maddede geçen bazı
ibarelerle ilgili yazım düzeltme talebi vardır.
Şimdi, Komisyon Başkanının bu talebini yerine
getireceğim.
Buyurun Sayın Başkan.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY
(Kütahya) Sayın Başkanım, geçici madde 2nin (b) bendinin
ortalarında önceki yılki ifadesi yıla ait olacaktır.
Dört satır sonra derç edilir ifadesi ayrı
yazılmıştır, bitişik yazılacaktır.
Onun üç satır altında yükümlük kelimesi de
yükümlülük olarak düzeltilecektir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Başkan.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) İlk metin
redaksiyon olmaz.
BAŞKAN Maddeyi bu düzeltmeler ve kabul edilen önerge
doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan
Sayın Başkan
Redaksiyon dediğimiz olay, bir hata varsa kelimelerde o
düzeltilir. Önceki yıl, mevcut yıl, bu redaksiyon olmaz. Bunun için
mutlaka önerge verilmesi lazım.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY
(Kütahya) Hayır efendim.
BAŞKAN Anlam bakımından hatalı yazım
var onu düzeltiyoruz efendim.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Efendim, hatalı
yazımı önergeyle düzeltirsiniz.
BAŞKAN Anlamı değişmiyor, anlamı
değişmiyor yani.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY
(Kütahya) Efendim, hatalı yazım değil. İfade
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) İfadeyi düzeltmek
ayrı
O zaman cümleyi yeniden düzeltin. Redaksiyon ayrı...
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY
(Kütahya) Hayır efendim.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Efendim, ilk
söylediğinizi Sayın Başkan, tekrarlar mısınız.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY
(Kütahya) Geçen yılki yerine bir önceki yıla ait
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Bir önceki yılla,
bir önceki
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
10uncu maddeyi okutuyorum:
Yürürlük
MADDE 10 (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe
girer.
BAŞKAN Şahsı adına Hüsnü Ordu, Kütahya
Milletvekili...
HÜSNÜ ORDU (Kütahya) Feragat ediyorum.
BAŞKAN Konuşmuyorsunuz.
Yozgat Milletvekili Sayın Osman Coşkun.
Buyurun Sayın Coşkun.
OSMAN COŞKUN (Yozgat) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; daha önceki yaptığım konuşmada,
sanırım, ifade kültürünün eksikliğinden dolayı bir
milletvekili arkadaşım benim asıl meramımı tam olarak
anlayamamış, kısaca onu açıkladıktan sonra
hayırlı olsun diyeceğim.
Ben, elektrik ve elektronik mühendisliği öğretim
üyesiyim. Televizyon nedir, nükleer santral nedir, çok iyi bilirim,
mesleğim, uzmanlık alanım. Burada kısaca birkaç cümleyle
açıklayayım ki sayın milletvekilimizin de kafasında
takıntı olmasın.
Bakınız, biz öğretim üyeleri zaman zaman tez
yazarız, makale yazarız, kitap yazarız ve her okuduğumuzda
o kitapta eksikler tespit ederiz, basıma girdiği zaman bile
okuduğumuzda değişiklik yapma ihtiyacı hissederiz. Bu,
şundan dolayı: 14 ilim dalı vardır; bu 14 ilim
dalından 5 tanesi kati ilimdir, 9 tanesi ihtimalî ilimdir. Kati ilimlerin
kurallarını Yaradıcı koyar, hiçbir zaman da
değişmez, ihtimalî ilimlerin kurallarını insanlar koyar,
her zaman değişime açıktır.
Bakınız, hangi santrali kurarsanız kurun, evet en
güzel, en son sistem, en kaliteli santrali kuracaksınız, ancak bir
sonraki santralinizde o santralden daha tecrübeli olacaksınız. Benim
kastettiğim bu idi. Üçüncü santralde daha bir başka tecrübeniz
olacak. Dolayısıyla tabii ki, burada televizyon ile santralin elbette
ki karışmaması gerekiyor. Sadece anlaşılması
bakımından basit bir örnekti. Fakat üzüldüğüm bir nokta var, onu
da belirtip hayırlı olsun diyeceğim.
Sayın Milletvekili Biz burada kendi aramızda her
şeyi söyleriz, halkın huzurunda, ama dışarı
çıkınca sarmaş dolaş oluruz. dedi. İşte
farkımız bu. Biz, halkın huzurunda neysek
dışarıda da oyuz. Ya olduğunuz gibi görün ya da
göründüğünüz gibi ol. bizim esasımızdır.
Ben, bu Yasada, bu Kanunda emeği geçen herkese
teşekkür ediyorum, hayırlı olmasını diliyorum. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Coşkun.
Adana Milletvekili Sayın Tacidar Seyhan.
TACİDAR SEYHAN (Adana) Sayın Başkan, söz
hakkımı Vahap Seçere devrediyorum.
BAŞKAN Vahap Seçer Bey konuşacaklar.
Buyurun Sayın Milletvekili.
VAHAP SEÇER (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun tasarısının
10uncu maddesi hakkında şahsım adına söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşülmekte olan Kanun, her ne kadar nükleer teknoloji
kanunu olarak sunulmaya çalışılsa da, gerçekte bunun bir nükleer
santral kanunu olduğu aşikârdır. Henüz Türkiyede nükleer
teknolojinin geliştirilmesi, elde edilen kaynakların
kullanılması ve nükleer teknolojiye dayalı endüstrilerin
geliştirilmesi yönünde bir kanun düzenlemesi yoktur. Bu düzenleme olmadan,
yakıt ve atık teknolojisi açısından tamamen dışa
bağımlı bir nükleer santral kurulmasını öngören kanun
teklifinin gündeme getirilmiş olması çok büyük bir
yanlışlıktır. Tabii ki, bu, akla bazı sorular
getiriyor: Acaba, uluslararası nükleer enerji lobilerinin mevcut Hükûmet
üzerinde baskısı mı var? Bu, tabii, akla gelecek bir soru.
Geçmiş hükûmet programında ve mevcut 60ıncı Hükûmet
programlarında yerli teknolojiye dayalı elektrik enerjisi üretiminin
payının artırılacağı söylenmiş olmasına
rağmen, geçen beş yıllık süreç içerisinde ithal enerji
kaynaklarının payı maalesef giderek artmıştır,
yüzde 50 oranında hâlâ enerji konusunda dışa
bağımlılık devam etmektedir.
Ülkemizdeki hidro, termo, rüzgâr ve güneş enerji
kaynaklarının çok uzun bir süre ülkenin enerji ihtiyacını
gidereceği gerçeği bilinmesine rağmen, bugün ithal enerji
kaynağı oranımızı artıracak bir kanunu
yasalaştırmaya çalışmayı teknik ve stratejik olarak olumsuz
buluyoruz. Kaldı ki ülkemizin kısa vadede gereksinimi olan elektrik
ihtiyacının çözümlenmesinde şu an gündeme getirilen nükleer
enerji santralinin hiçbir yararı olmayacaktır. En iyimser bir
tahminle on yıllık bir sürede tamamlanacak olan bu santral, jeolojik
ve politik riskler de göz önüne alındığında ciddi
sıkıntılarla
karşılaşacağımızı ortaya koymaktadır.
Avrupada ve dünyanın gelişmiş diğer
ülkelerinde bir nükleer santralin kurulması ve
çalıştırılması için kendi teknoloji ve
altyapıları oluşturulmaktadır. Bugün için
yapılmasına başlanılacak olan santral tamamıyla bizi
dışarıya bağımlı hâle getirecektir. Bu da ülkemiz
için istenmeyen bir durumdur.
Ayrıca, yeterli bir enerji santralinin kurulması için
harcanacak para şu anda devlet kaynaklarından karşılanamayacak
kadar yüksektir. Devlet, dışarıdan aldığı
doğal gazdan ve diğer ithal ettiği enerjiden zarar ederken böyle
altyapısı oluşturulmamış bir taslak ne kadar faydalı
olur tartışılması gerekir.
Asıl sorunun yasalar olmadığı, sorunun
yapısal olduğu aşikârdır. Uygun ortam ve koşullar
oluştuğu takdirde biz de muhalefet olarak görevimizi yapmaya
hazırız. Amacımız, muhalefet olmak için muhalefet yapmak
değildir. Amacımız, şartlar oluşmadan
yapımına başlanmış böyle ciddi bir
atılımın ülkemize vereceği zararlara önceden dikkat çekerek
önlemektir. Altyapısı oluşturulmamış, aceleye
getirilmek istenen ve inandırıcı bir nedeni dahi olmayan bu
Yasaya muhalefet ediyoruz. Bizler de, bu ülkenin daha aydınlık, daha
verimli, daha ucuz enerji kaynaklarından yararlanmasını
istiyoruz ve devletimizin zarar görmesini istemiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Konuşmanızı tamamlar
mısınız Sayın Seçer.
VAHAP SEÇER (Devamla) Bu Kanunun sayı üstünlüğü
şeklinde kabul edilmesini de üzüntüyle karşılarız. Bunun,
bir dayatma değil, ortak bir konsensüs konusu olmasını da
temenni ediyoruz.
Bu yapısıyla bu Yasaya karşı olduğumuzu,
muhalefet ettiğimizi belirtiyor, yüce heyetinize
saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Seçer.
Madde üzerinde konuşmalar tamamlanmıştır.
Soru-cevap işlemine başlıyoruz.
Sayın Yalçınkaya, buyurun.
MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) Sayın
Başkanım, Sayın Bakanımıza geçici 2nci maddeyle
ilgili bir soru yöneltmek istiyorum.
Sayın Bakanım, yerli kömür yakıt kullanarak
yapılmasına izin verilen elektrik santralleri yerli kömürü yakıt
olarak kullanmayıp ithal kömürü yakıt olarak kullanıp
çalıştırıldıklarında, firmalara verilen elektrik
üretim lisansları iptal edilecek mi, bu termik santraller kapatılacak
mı?
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Yalçınkaya.
Buyurun Sayın Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Bakanım, Dicle EDAŞın kayıp kaçak oranı yüzde 64,
Vangölü EDAŞın yüzde 62, Aras EDAŞın yüzde 31,
Boğaziçi EDAŞın yüzde 16. Kaçakları yüzde 5e
düşürürseniz elektrik maliyeti ne kadar ucuzlayacak? Bunu bilebilir miyiz?
Peki, ben size bir yöntem öneriyim: Devlet çözemedi bunu. Kayıp-kaçak hâlâ
buralarda yüzde 64. İhbar edenin elektriğini o kadar ucuzlatın,
hepsini çözerseniz Sayın Bakanım.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Aslanoğlu.
Sayın Bakanım, cevap verecek misiniz?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Evet.
Sayın Yalçınkayaya cevabım, böyle bir şey söz
konusu değil. Yani, yerli kömürle yapılan santraller, gayet tabii ki,
burada, özellikle bin megavat üstünde olan ve kalorisi düşük olan
kömürleri değerlendirmek için bunu yapmıştık. Hem yerli
kaynağımız hem de başka türlü bu yatırımın
yapılmasının güç olduğunu gördük, onun için teşvik
ettik. Hem istihdamı sağlayacak hem o bölgenin
kalkınmasını sağlayacak hem de elektrik
ihtiyacımızı karşılayacak. İthal kömür ayrı
bir şey. Onun kalorisi daha müsait, şartları daha farklı,
onun teşvike şu anda ihtiyacı yok.
Sayın Aslanoğluyla ilgili olarak
Biz 25ten 15e
düşürdük. Bunun yaklaşık yüzde 7, yüzde 8i teknik
kayıptır. Kaçak kısmını, eğer, yapabilirsek,
makul bir seviyeye düşürürsek, 600 trilyon kadar bir avantajımız
olur. Bununla ilgili de çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Ama burada ihbar mekanizmasını değil, biz, yerinde giderek
tespit etmeyi uygun görüyoruz. Özelleşince de, zaten, bu, büyük ölçüde
ortadan kalkacak.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bakanım.
10uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
11inci maddeyi okutuyorum:
Yürütme
MADDE 11 (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Tekirdağ Milletvekili Sayın Enis Tütüncü.
Buyurun Sayın Tütüncü. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sözlerime başlarken hepinizi sevgiyle, saygıyla
selamlıyorum. Bu Yüce Mecliste, az önce ya da bir iki saat kadar önce
yaşadıklarımı kolay kolay unutamayacağım.
AHMET YENİ (Samsun) Keşke yaşanmasaydı.
ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) Keşke yaşanmamış
olsaydı. Çok ayıp oldu değerli arkadaşlarım. Çok
ayıp oldu.
Şimdi, şunu söylemek istiyorum: Bir sıralar
ÜNAL KACIR (İstanbul) Maddeyle ilgili konuş.
ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) Söyleyeceğim.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Maddeye gel!
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY
(Kütahya) Başkanım, maddeyle ilgili konuşması lazım.
ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) Siz iktidarsınız, iktidar
ve muktedir olmaya alışacaksınız. Bir sıralar
Osmanlı padişahları, tahta çıkarken bazı kişiler
bilinçli olarak bağırırlardı: Mağrur olma
padişahım, senden büyük Allah var. Sizin durumunuza bakınca
-hep yüzde 47yi getiriyorsunuz- şunu söyleme ihtiyacını hissediyorum:
Mağrur olmayın AKPliler, sizden büyük millet var. Bu millet size
gösterecektir bu mağrur durumunuzu. (AK Parti sıralarından
gürültüler)
Şimdi, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bu durumunuza devam edin ve göreceksiniz.
Şimdi, bu tasarının yasalaşması durumunda
sonucun ne olacağı konusundaki düşüncelerimi sizlerle
paylaşmak istiyorum. Önce bir tespit yapacağız. (AK Parti
sıralarından gürültüler)
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan
Sayın Başkan, duyamıyoruz.
ÜNAL KACIR (İstanbul) Sayın Başkan, lütfen madde
üzerinde konuşsun.
ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) AKP son beş yıl içinde
elektrik üretiminde kullanılan yakıt payları açısından
Türkiyeyi nereden nereye getirmiştir? Bakınız, elimde Devlet
Planlama Teşkilatının 2008 yılı programı var.
Sayın Bakan, Hükûmet ve değerli AKPliler lütfen dikkatle dinlesinler.
2002 yılında toplam elektrik üretimi içindeki doğal gaz
payı yüzde 40,6ydı, 2007de bu yüzde 48,3e çıktı. Linyit
payı, 2002de yüzde 21,7ydi ve bu aşağı düştü, yüzde
21e. Hidrolik payı, burada söylüyorum, hidrolik payı 2002de yüzde
26ydı ve yüzde18,6ya düştü devri saadetlerinde. Peki, bu konuda AKP
hükûmet programlarında ne söylemişti?
MEHMET EMİN EKMEN (Batman) Maddeye gel, maddeye!
ÜNAL KACIR (İstanbul) Maddeye gel!
ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) Oraya geleceğim.
Ne söylemişti?
Bu da Dokuzuncu Beş Yıllık Plan, bu da Dokuzuncu
Beş Yıllık Plan.
Bakınız ne söylemiştiniz: Arz güvenliğinin
artırılması amacıyla, birincil enerji kaynakları
bazında dengeli bir kaynak çeşitlendirilmesine ve orijin ülke
farklılaştırılmasına gidilecektir. Üretimin sistemi
içinde yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının payının
azami ölçüde yükselmesi hedeflenecektir.
Şimdi yüce Meclise soruyorum: Yaklaşık tamamı
ithal bir kaynak olan doğal gaza, Türkiyenin bu ölçüde
bağımlı hâle getirilmesi arz güvenliğini artırdı
mı, azalttı mı? Azalttı. Ve böylece, AKP olarak, siz, son
beş yıl içinde, Türkiyenin enerjide arz güvenliği riskini
önemli ölçüde büyüttünüz.
Peki, yine Dokuzuncu Plana göre, şuradan alıyorum,
412nci paragraf: Üretim sistemi içinde yerli ve yenilenebilir enerji
kaynaklarının payını azami ölçüde
artıracağız. demiştiniz. Artırdınız
mı, yükselttiniz mi? Hayır.
Bu tespitlerim ne anlama geliyor? Şu anlama geliyor: AKP
kendi iradesiyle kabul ettiği ve büyük bir iddiayla
açıkladığı kalkınma planına ve programlarına
tamamen aykırı bir politikayı yürütmüştür. Ziya
Paşanın bir sözü vardır. Ayinesi iştir kişinin, lafa
bakılmaz./Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde. AKP İktidarının
enerji alanındaki akıl düzeyi, işte plan, işte program, az
önce yaptığım tespitte, yani eserinde yatıyor.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) Yaptıklarımız
ortada. Yaptığımız yatırımlar ortada. Ayıp
oluyor!
ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) Ben sonuca bakarım.
İşte, burada.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) Halk bizi takdir ediyor, siz anlamıyorsunuz.
ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bakınız, AKPnin yaptığı
yanlışlar, elektrik enerjisinde güvenli yedek marjın
daraltılmasına da neden olmuştur. Bunu ben söylemiyorum, yine,
Devlet Planlama Teşkilatının bu programı söylüyor.
Programdan konuşuyorum, plandan konuşuyorum. Siz ne
konuşuyorsunuz hâlâ? Hayret bir şey yani. Nasıl laf
atabiliyorsunuz, hayret bir şey. Sizleri alkışlamak lazım,
hayret bir şey.
Bakınız, bunu önlemenin iki yolu vardı bunu da
yapmadınız. Birincisi, mevcut santralleri olabildiğince yüksek
kapasiteyle çalıştıracaktınız. Bunu beceremediniz.
Diğeri ise, ciddi ölçekli yeni yatırımları
yapacaktınız. Bu işi ise yeterince yapmadınız, es
geçtiniz. Şimdi sıkıştınız, diyorsunuz ki:
Kaybedecek vaktimiz yok, nükleer santrali bir an önce kurmak
mecburiyetindeyiz. Bu bağlamda dün AKP Grubu adına konuşan
sayın milletvekili aynen şöyle demiştir: Türkiyenin mutlaka ve
mutlaka nükleer teknolojiyle birlikte nükleer santrali beraber
değerlendirip nükleer santralini bir an önce kurması gerekiyor. Ne
kadar güzel. Katılıyoruz, altına da imzayı atıyoruz.
Peki, bu Kanunun amacı ne? Böyle demişsiniz de bu Kanunda niye
getirmemişsiniz? Bu Kanunun amacı bak ne diyor. 1inci madde: Bu
kanunun amacı, enerji plan ve politikalarına uygun biçimde elektrik
enerjisi üretimini gerçekleştirecek nükleer güç santrallerinin
kurulması, işletilmesi ve enerji satışına ilişkin
usul ve esasları belirtmektir.
Burada, dikkatinizi çekiyorum, nükleer teknolojiyle birlikte
nükleer santralin beraber değerlendirilmesi ibaresi var mı? Yok.
Peki, burada olmayan bir şeyi varmış gibi buradaki sözcüler niye
dile getiriyor? Ne yapmalıydınız?
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ne
yapmalıydınız? Beş yıldır ülkeyi yönetiyorsunuz.
Ne yapmalıydınız? Bu Yasayı buraya getirmeden önce ne
yapmalıydınız?
Bakınız, nükleer teknolojinin temellerini, genel
çerçevesini oluşturacak nükleer kanununu getirmeliydiniz.
Siz, şimdi, nükleer faaliyetleri neye göre düzenleyeceksiniz,
nasıl denetleyeceksiniz, araştırma-geliştirme
çalışmalarını nasıl düzenleyeceksiniz, Atom Enerjisi
Kurumunun görev ve yetkileri ne olacak, bu Kurum hangi esaslar çerçevesinde
yeniden yapılandırılacaktır? Birçok daha başka
konular, ayakta kalan, havada kalan başka konular var.
Şimdi ne yapıyorsunuz? Bunları getirmiyorsunuz,
Acelemiz var. diyorsunuz, Yallah anlayışıyla,
tasarıyı bir ihale kanunu gibi yasalaştırıyorsunuz.
Bu nedenlerle, geliniz, vakit erkenken, lütfen -bakınız,
burada plandan konuştum, programdan konuştum, çelişkilerinizi
ortaya koydum- geliniz de bu yasa tasarısını, başından
itibaren arkadaşlarımızın dile getirdiği gibi, geriye
çekiniz ve hep birlikte, gerçekten
(AK Parti sıralarından
gürültüler)
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) Bu söylenir mi, bu kadar
çalıştık?
ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla) Tabii, biz söyleyelim
Değerli arkadaşlarım, işte bu Kanunun yürütme
maddesi, ne yazık ki, doğru bir şekilde yürümeyecektir,
yürütülemeyecektir.
Bu duygu ve düşüncelerle, sizlere başarılar
diliyorum. (AK Parti sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar!) Mağrur olmayın ey AKPliler, sizden büyük millet
var, göreceksiniz, sizden büyük millet var ve bu millet size gösterecektir.
(CHP sıralarından alkışlar, AK Parti sıralarından
gürültüler)
AHMET YENİ (Samsun) Millet burada
Millet burada
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Tütüncü.
MHP Grubu adına Sayın Mehmet Şandır, Mersin
Milletvekili.
Buyurun Sayın Şandır. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; gecenin bu saatinde söylenecek en
güzel söz, zannediyorum, saygılar sunmaktır. (AK Parti
sıralarından alkışlar) Yürütme maddesinde söz almamın
sebebi, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak biz, nükleer enerjiyi ve
nükleer teknolojiyi ülkemize getirecek, buna bir hukuki çerçeve kazandıracak
ve çok geç kalmış bu kanuna evet diyeceğiz, bunu ifade etmek
için geldim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz kurulduğumuz günden bu
yana, büyük Türkiyenin -bugünkü ifadesiyle- 2023 yılında lider ülke
Türkiyenin enerji ihtiyacı veya büyük olabilmesi için mutlaka nükleer
teknolojiye geçmesi gerektiğine, nükleer teknolojinin alt
yapısına sahip olması gerektiğine inanıyoruz ve ifade
ediyoruz. Geç kalmış, bir anlamda geç
bıraktırılmış bir kanunu, gecenin bu saatinde
elbirliğiyle tamamlıyoruz. Ama, bir şeyi de ifade etmem
gerekiyor. Milliyetçi Hareket Partisi olarak yirmiden fazla önerge verdik.
Diğer muhalefet partimiz de çok sayıda önerge verdi. Bu önergeleri,
iktidar partisinin grubuna da sunduk. Dedik ki: Bunları inceleyeniz,
bazı konularda gereklilik var. Sayın Bakana, Sayın Komisyon
Başkanına arz ettiğimiz önergeler de oldu. Bunlar gerekli
dedik, hak verildi. Sayın Bakanın bir ifadesi olarak söylüyorum:
Düzeltiriz, inceleyeceğiz dedi. Ama, bu önergelerden hiçbiri maalesef
İktidar grubunun kararlarıyla hep reddedildi.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) Bir tanesini
Birini kabul
ettik.
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Hâlbuki, bakın, bütçeye
hazırlık yapıyoruz, iyi bir antreman da oldu gecenin bu saatine
kadar çalışmak. Bu önergelerle bu kanunu daha iyi bir hâle
getirebilirdik. Bu noktada duyarlılığınızı
bekledik. Nezaketiyle ifade ettik, ama bir karşılık
görmediğimizi söylemem gerekiyor.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, Kanunun geneli üzerinde
endişelerimizi Sayın Grup Başkan Vekilimiz Oktay Vural ifade
etti. Bu endişeler önemliydi. Arz güvenliği, doğrudan güvenlik,
çevre duyarlılığı, amacın çok açık ve net
tanımı bu türlü stratejik değerde bir kanun metninde özen
gösterilmesi, önem verilmesi gereken hususlardı. Denetim eksikliği,
araştırma ve geliştirmenin hangi metotla yapılacağı,
teknoloji yenileştirmesinin nasıl yapılacağı -çünkü
her defa çıkmaz bu kanun, yirmi yıldan bu yana
çıkartamadığımız bir kanunu çıkartıyoruz-
bunlar güzel hazırlanabilirdi.
Torba kadrolar vardır, bu Meclisin
çıkarttığı torba kadrolar, bizim için aslında bir
handikap. Bu Kanunda, böyle, nükleer enerji ve nükleer teknolojinin
altyapısı olacak böyle bir kanunda, yerli kömürle enerji santrali
maddesinin -aslında bir ayrı kanun maddesi, üç madde, yedi tane de
arasında fıkrası olan- başlı başına bir
ayrı kanunda bu kanuna ilave ederek, bu kanunun önemini ve
ağırlığını azaltmış olduk.
Dolayısıyla, biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak,
maddelerde tepki ortaya koyduk, kabul oyu vermedik, ama tekrar ifade ediyorum:
Lider ülke Türkiye için nükleer enerji ve nükleer teknoloji gereklidir. Bunun
hukuku olarak, altyapısı olarak bu Kanun geciktirilmiş, geç
kalmış bir kanundur. Bütün eksiklikleriyle gereklidir, faydalı
bir kanundur. Hayırlı uğurlu olmasını diliyor, evet
oyu vereceğimizi de ifade ederek, gecenin bu saatinde, hepinize
saygılar sunuyorum. (AK Parti ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Şandır.
Şahısları adına
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, AK
Parti Grubu adına söz almak istiyorum.
BAŞKAN Siz mi konuşacaksınız?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Evet efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Elitaş.
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sabaha karşı bu saatte, gerçekten, Türkiye için çok
önemli bir yasayı, inşallah, biraz sonra hep beraber
oylarımızla destekleyeceğiz ve Türkiye için yeni bir ufuk ortaya
çıkaracağız.
Dünden bu tarafa bu Yasayla ilgili görüşmelerimizi
yapıyoruz. Dün geneli üzerinde konuşmaları tamamladık,
1inci maddeyi bitirdik. Bugün de 10 madde ve geçici 2 maddeyle birlikte 12
maddeyi tamamladık.
Bazen gergin ortamlar ortaya çıktı, bazen istemeyerek de
olsa birbirimizi kırıcı ortamlar ortaya çıktı. Ama,
ister istemez, çok önemli bir yasa konuşulurken, bazen gruptaki
arkadaşlarımızın, belki diğer gruptaki
arkadaşlarla konuşurken fazla alınganlık gösterdiği söylemler
de ortaya çıkmış olabilir.
Ama, şu gerçeği hep beraber görmemiz, kabul etmemiz
lazım: Daha Parlamento açılalı üç ay, üç buçuk aylık bir
süre oldu. Bu süre içerisinde, hakikaten, önümüzdeki günleri iyi bir
şekilde değerlendirip, Türk milletinin ihtiyacı olan yasalara
hem Genel Kuruldaki konuşmalarımızla hem komisyonlardaki
konuşmalarımızla katkı yapmanın milletimizin
menfaatine olacağına inanıyoruz, düşünüyoruz.
Sayın Şandır ifade ettiler. Bazı önergelerle
ilgili, AK Parti Grubunun bunu değerlendirip öne almasıyla ilgili ve
bunu kabul etmesiyle ilgili ifade ettiler. Biz de kendilerine söyledik. Hem
Komisyonumuzun hem de ilgili arkadaşlarımızın bu konuyu
değerlendirmesini ve birlikte bu önergeleri gündeme alıp, hatta
aynı şekilde iki grup, üç grup olarak da imza altına
almamızı ifade ettik. Ama, verilen önergeleri motamot kabul etme
arzusu ve düşüncesi olduğundan dolayı, o önergelerde Şu
kelimeyi buradan çıkaralım. diye ifade etmemize rağmen, arkadaşların
kendi önergelerinin çok makul olduğu konusunda ısrar etmeleri,
muhalefetin getirdiği önergeleri de, iktidar arasındaki,
iktidarın uzlaşma çabasına rağmen bazı kelimeleri
oradan çıkarmak
Bir önergede, belki beş altı kelimelik bir
önerge, ama bir kelimeyi buradan çıkaralım diye ifade
ettiğimizde, muhalefetin kendi önergesini deldirmemek yolunda
yaptığı, maalesef, konular, açıkçası bizim o
konulardaki olsa da olur olmasa da olur kısımları ortaya
çıkardı.
Bakınız, Cumhuriyet Halk Partisiyle ortak önergeler
verdik. Çünkü, belirli kelimelerin orada olmasının, kanun
tekniği yönünden önemli olduğunu ifade ettik, birlikte mutabık
kaldık ve birlikte de imza attık, önergeyi verdik.
İnşallah, Sayın Şandırın
konuşması, bundan sonraki süreç içerisinde yapacağımız
yasalarda bizim için bir fikir ortaya çıkarır, birlikte
grupların önergeleri ortak bir şekilde değerlendirip daha iyi
yasa çıkarmamıza fayda sağlar diye ümit ediyorum.
Özellikle bu konuda Komisyonda emeği geçen
arkadaşlarımıza, Bakanlığımıza, gruplara,
destek veren destek vermeyen, eleştirileriyle burada bizim önümüzü açmaya
çalışan tüm milletvekili arkadaşlarıma teşekkür
ediyorum.
Yasanın hayırlı uğurlu olmasını
temenni ediyor, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Elitaş.
Şahısları adına
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
ben de grup adına söz alabilir miyim?
BAŞKAN Konuşuldu grup adına.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Hayır, hayır,
grup adına konuşulmadı.
BAŞKAN Sayın Kılıçdaroğlu Grubunuz
konuştu.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Yok efendim. En
azından teşekkür edelim efendim grup adına.
BAŞKAN Konuşuldu grup adına.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Şahsım
adına konuşayım o zaman.
BAŞKAN Hayır, böyle bir usul olmaz, iki defa gruba söz
veremem ki grup adına diyorsunuz.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Oyumun rengini belirtmek
üzere o zaman izin istiyorum.
BAŞKAN Peki, şahsınız adına buyurun
Kılıçdaroğlu.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Böylesine önemli bir yasa görüşülürken elbette ki Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekilinin yaptığı
konuşma önemli bir konuşma bizim açımızdan, ama bu kadar
önemli bir yasa görüşülürken bunu dar İç Tüzük kuralları içinde
siz de görmediniz, konuşan arkadaşlarımıza
olabildiğince olanak sağladınız. Biz de yeri ve zamanı
gelince sizi biraz sert de olsa eleştirdik.
Bu Yasaya ilke olarak karşı çıkmamızın
temel nedeni şu değerli arkadaşlar: Biz, nükleer teknolojinin
Türkiyeye gelmesine karşı değiliz. Türkiye bu teknolojiyle
tanışmakta geç kaldı, bunu da biliyoruz. Gerek teknolojinin
gelmesi artı bu teknolojiyle beraber güvenliğin de beraber
getirilmesi artı bunun sağlıklı bir denetiminin de
olması lazım. Yasayı takdirlerinize sunuyorum. Burada en
azından Yasanın bütün maddeleri doğru olsa dahi, dikkat ederseniz
değerli milletvekilleri, neredeyse Yasanın bütün maddelerinde
Başkanlık redaksiyon yetkisi kullandı. Nasıl olur da bir
yasa Cumhurbaşkanına gider, oradan geri görüşülmek üzere buraya
tekrar gelir, tekrar komisyonlarda görüşülür, önergeler verilir, Genel
Kurula iner, bir sürü bürokrat bunları gözden geçirir, ama burada bir de
bakılır ki, bir sürü redaksiyon yapmak gerekiyor, gerek Türkçe
açısından gerek gramer açısından. Şimdi, buna
baktığınız zaman, Parlamentonun gerçekten de yasa
hazırlarken daha titiz davranması gerektiğini düşünmemiz
gerekiyor.
Önemli bir diğer konu, bu Yasada hazine zararına yol
açabilecek ciddi maddeler var. Biz, o konuda da
duyarlılığımızı söyledik, önergelerimizi verdik,
hatta bire bir grup başkan vekilleriyle görüşerek bunların
dikkate alınmasını istedik, ama kısmen alındı,
kısmen alınmadı.
Bir başka önemli nokta, özellikle kamu
kuruluşlarının kuracağı nükleer santrallerle ilgili
olarak, şirketlerle ilgili olarak, bu şirketlerin içine özel sektörün
dahil edilmesi. Olabilir, ama kim, hangi firma dahil edilecek buna? Bu belli
değil. Nasıl dahil edilecek? Bu belli değil. Biz bunu da
aşalım dedik, götürelim, şirketi kurun yine, hisse senetlerini
borsaya kote edelim, özelleşirse hiç değilse hangi değer
çıktı ortada onu bir görelim. Halk da buna katılsın, ciddi
kârlı şirketler bunlar. Niye İstanbul Menkul Kıymetler
Borsasına bu hisseleri kote etmekten çekiniyoruz? Bunu da dile getirdik.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bu tasarı bu
kaygıları gidermedi, gidermediği için, nükleer teknolojiyi
Türkiyeye getiren, Türkiyeye tanıştıran bir tasarı
olmadığı için, bir anlamda derme çatma dedik diye
eleştirildik. Hatta bazı arkadaşlarımız, derme çatma
tasarı bile bunun için çok uygun olmayan bir sözcük, gecekondu tasarı
dahi diyebileceğimiz bir tasarı niteliğinde de değil. Çok
süratli geldi, yeteri kadar tartışılmadı, Parlamentoda
yeteri kadar tartışılmadı.
Ben biliyorum, grubunuzdan da bazı değerli
milletvekillerimizin farklı görüşleri var. Ama, özellikle
sertleşen ortamda mademki sertleştik, o zaman ne getirirseniz biz
reddederiz mantığı biraz bu tasarı görüşülürken
özellikle belli bir aşamadan sonra egemen oldu.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sertleştikten sonra da
birlikte önerge verdik Sayın Kılıçdaroğlu.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) Biz, tasarının tabii
Türkiyeye hayırlı olmasını diliyoruz. Umuyoruz, gelecekte
iyi şeyler getirir. Ama, tasarının bu hâliyle Parlamentodan
geçmesine CHP Grubu olarak olumsuz oy vereceğiz. Bunu takdirlerinize
sunmak istedim. Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Kılıçdaroğlu.
Şahsı adına ikinci konuşmacı, Siirt
Milletvekili Sayın Afif Demirkıran.
Buyurun Sayın Demirkıran.
AFİF DEMİRKIRAN (Siirt) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; yüce heyetinizi ve partimize
karşı olan güvenini, desteğini ve teveccühünü her seçimde
artırarak tazeleyen yüce milletimizi de saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Sayın Enis Tütüncü Beyin
söylediklerine bir cevap vererek, zamanınızı
almayacağım. Yalnız, şunu söylüyorum: En pahalı
enerji, olmayan enerjidir. Dolayısıyla ithal
bağımlılığını azaltmak için, daha fazla
ithal bağımlısı olmamak için mutlaka Nükleer Enerji
Santrali Kanununu bu akşam burada oylamamız ve
kanunlaştırmamız gerekir. Bakanlıktan da talebimiz odur ki,
artık otuz sene Türkiye zaman kaybetti, lütfen bu son olsun. Bir daha da
inşallah bu Parlamentoda tekrar nükleer enerji kanunu
görüşülmemiş olsun; Lütfen, bunu bu sefer bitirelim
TACİDAR SEYHAN (Adana) Daha çok gelir, hiç merak etmeyin.
Bu kanun bu eksikle daha çok gelir.
AFİF DEMİRKIRAN (Devamla) Ve dolayısıyla
Hükûmetimizin politikası olarak, çocuklarımıza ve
torunlarımıza daha kaliteli, yeterli, ucuz ve temiz enerjiyi temin
etmek için, geleceğimizin daha aydınlık olabilmesi için hepinizi
saygıyla selamlıyorum ve hayırlı olsun diyorum. Emeği
geçen herkese de teşekkür ediyorum huzurunuzda. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Demirkıran.
Soru ve cevap kısmına geçiyoruz.
Soru soran yok.
Madde üzerinde önerge yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: 11inci maddeyi kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
İç Tüzükün 86ncı maddesine göre oyunun rengini
açıklamak üzere, aleyhte, Sinop Milletvekili Sayın Engin Altay.
Buyurun Sayın Altay.
Süreniz üç dakika Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (Sinop) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, Sayın milletvekilleri; tarihe bir not
düşmek, gelecek kuşaklara, en azından kendi hesabıma ve
partim namına hesap verebilmek adına oyumun rengini belirtmek
amacıyla söz aldım.
Sayın Hükûmet aslında bu iki buçuk gün süren
görüşmelerde bizi ikna edememiştir, eminim ki kamuoyunu da ikna
edememiş durumdadır. Bunu göreceğiz, yaşayacağız
değerli arkadaşlar. Biz inanmadık. Kanunu, hem kanun yapma
tekniği bakımından hem içeriği bakımından hem
biraz önce de anlattığım enerji politikalarının
belirlenmesindeki süreçler bakımından doğru bulmuyorum ve
-zamanınızı artık çok fazla almak istemiyorum, söylenecek
her şey fazlasıyla söylendi- ben, burada, huzurunuzda bu Kanuna
hayır oyu vereceğimi büyük bir kıvançla ve iftiharla ilan
ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından gürültüler,
CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Altay.
Sayın milletvekilleri, Kanunun tümünü oylayacağız.
Kanunun tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için dört dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde
sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu
yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy
pusulalarını oylama için öngörülen dört dakikalık süre
içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica
ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise,
hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve
kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy
pusulasını, yine oylama için öngörülen dört dakikalık süre
içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica
ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 8.5.2007 Tarihli ve 5654
Sayılı Nükleer Güç Santrallarının Kurulması ve
İşletilmesi ile Enerji Satışına İlişkin
Kanun ve Anayasanın 89 uncu ve 104 üncü Maddeleri Gereğince Cumhurbaşkanınca
Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresinin açık oylama
sonucunu bildiriyorum:
Kullanılan oy sayısı : 235
Kabul :
219
Ret :
13
Çekimser : 3
(x)
Böylece tasarı kanunlaşmıştır,
hayırlı uğurlu olsun. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
(x) Açık oylama kesin
sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
Teşekkür konuşması yapmak üzere Sayın Bakan
söz istemişlerdir.
Buyurun Sayın Bakanım. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinize, özellikle gecenin, hatta sabahın bu saatinde
teşekkür ediyorum. Bilhassa Başkanlık Divanına,
Komisyonumuz Başkanına, komisyon üyelerimize, bürokrat
arkadaşlarıma ve siz milletvekillerine özellikle teşekkür
ediyorum, çünkü tarihî bir an bu.
Ülkemiz, çok uzun süredir beklediği nükleer santrallerine ve
teknolojisine, inşallah bu Kanun vesilesiyle kavuşacak ve bu
akşam, aynı zamanda bir de düşük kaliteli, kalorili linyitlerin
kullanılması noktasında da çok önemli bir adım attık.
Burada, yeni bir Türk tipi yatırım modeli geliştirdik. Kamuya
herhangi bir yük getirmeyen, ama aynı zamanda hem bu kömürleri kullanma
imkânını bize sağlayan hem istihdamı, istihdam
sorunlarını çözen hem de bölge kalkınmasında çok önemli bir
adım olan, dünyaya da örnek olabilecek bir Türk tipi yatırım
modelini aynı zamanda yasalaştırdık.
Bu bakımdan, hem bürokrat arkadaşlarıma hem sizlere
ve Komisyonun Başkanı başta olmak üzere -çok onu yorduk-
Sayın Başkanımıza -bu akşam epey yorduk. Bu
bakımdan, bu güzel çalışmayı hep birlikte yaptık-
muhalefete de iktidarımıza da özellikle teşekkür ediyorum.
İnşallah, bu gerçekleştiği takdirde, Türkiye çok önemli bir
dönemeci hayırlısıyla atlatmış olacak ve böylece
gerçek anlamda da çağdaş bir teknolojiye, enerji türüne
kavuşmuş olacak. Böylece, liderlik anlamında da bölgedeki
istikrar unsuru olma anlamında da çok önemli bir adım atacak. O
bakımdan, hepinize tekrar tekrar teşekkür ediyorum. Emeği geçen
herkese tekrar saygılarımı sunuyorum.
Allah hepinizden razı olsun.
Saygılar. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bakan.
Sayın milletvekilleri, sözlü soru önergeleri ile diğer
denetim konularını sırasıyla görüşmek için 13
Kasım 2007 Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati: 02.11