DÖNEM: 23 YASAMA YILI: 2
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
CİLT
: 6
26ncı
Birleşim
28 Kasım 2007 Çarşamba
İ Ç İ N D E K İ L E R
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.-GELEN
KÂĞITLAR
III.- YOKLAMA
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALARI
1.- İstanbul
Milletvekili Lokman Ayvanın, 3 Aralık Dünya Özürlüler Gününe
ilişkin gündem dışı konuşması ve Devlet
Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı
2.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın, Burdurun hayvancılık ve
mermercilik sektöründe yaşadığı sorunlara ilişkin
gündem dışı konuşması ve Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Ekerin cevabı
3.- Siirt
Milletvekili Memet Yılmaz Helvacıoğlunun, 2002-2007 tarihleri
arasında Siirtte gerçekleştirilen ve gerçekleştirilmesi
planlanan projelere ilişkin gündem dışı konuşması
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
DUYURULAR
1.- 2008
Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2006
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının
Genel Kurulda görüşme programının bastırılıp
dağıtıldığına ve bütçeler üzerinde
şahısları adına söz almak isteyen milletvekillerinin söz
kayıt işlemlerine ilişkin Başkanlık duyurusu
B)
MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhan ve 25 milletvekilinin, balık çiftliklerinin
çevreye ve turizme olumsuz etkilerinin araştırılarak su ürünleri
yetiştiriciliğinin çevreyle uyumlu gerçekleştirilmesi için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/59)
2.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal ve 21 milletvekilinin, İstanbulda depreme
yönelik çalışmaların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/60)
3.- Muğla
Milletvekili Ali Arslan ve 24 milletvekilinin, balıkçılık
sektörünün sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/61)
C)
TEZKERELER
1.- Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı Köksal Toptanın, Kuveyt Meclis
Başkanı Casım El Horafinin davetine icabet etmek üzere,
beraberinde Parlamento heyetiyle Kuveyte resmî ziyarette bulunmasına
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/228)
2.- 3-4
Kasım 2007 tarihlerinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine resmî
ziyarette bulunan Sağlık Bakanı Recep Akdağa refakat eden
heyete katılması uygun görülen milletvekillerine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/229)
3.- 22-23 Ekim
2007 tarihlerinde İngiltereye resmî ziyarette bulunan Başbakan Recep
Tayyip Erdoğana refakat eden heyete katılması uygun görülen
milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/230)
VI.-
ÖNERİLER
A)
SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.- Gündemdeki
sıralama ile çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine
ilişkin AK Parti Grubu önerisi
VII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR VE AÇIKLAMALAR
1.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, Yozgat Milletvekili Bekir
Bozdağın, konuşmasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
2.- Maliye
Bakanı Kemal Unakıtanın, İstanbul Milletvekili Hasan
Macitin, konuşmasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
3.- Ankara
Milletvekili Hakkı Suha Okayın, Kocaeli Milletvekili Fikri
Işıkın, konuşmasında partisine sataşması
nedeniyle konuşması
VIII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A)
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
1.- Tanık
Koruma Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/346) (S.
Sayısı: 34)
2.- Türkiye
Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/452) (S.
Sayısı: 64)
IX.-
SORULAR VE CEVAPLAR
A)
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
Kırklareli Milletvekili Tansel Barışın, yerli ve
yabancı sermaye yatırımlarına ilişkin Başbakandan
sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Nazım Ekrenin cevabı (7/419)
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 15.03te açılarak dört oturum yaptı.
Şanlıurfa
Milletvekili Abdurrahman Müfit Yetkinin, Harran Ovasında ürün deseninin
çeşitlendirilmesinin önemine,
İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhanın, ülkemizde yaşanmakta olan
kuraklığın tarım alanlarında yarattığı
sıkıntılara ve çiftçilerin içine sürüklendiği
olumsuzluklara,
İlişkin
gündem dışı konuşmalarına, Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker ,
Niğde
Milletvekili Mümin İnanın, 1999 yılında kapatılan
Niğde Gümrük Müdürlüğünün yeniden açılmasına ilişkin
gündem dışı konuşmasına, Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı,
Cevap verdi.
Belarus
Parlamentosu Bölgesel Politika ve Yerel Yönetim Daimi Komisyonu
Başkanı ve beraberindeki Parlamento heyetinin, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin konuğu olarak resmî temaslarda bulunmak üzere ülkemizi
ziyaretinin uygun bulunduğuna,
Azerbaycan Millî
Meclisi Başkanı Oktay Asadovun resmî davetine icabet edecek olan
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Köksal Toptanın
beraberindeki Parlamento heyetini oluşturmak üzere siyasi parti
gruplarınca bildirilen isimlere,
İlişkin
Başkanlık tezkereleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Aydın
Milletvekili Ahmet Ertürk ve 21 milletvekilinin, Büyük Menderes Nehrindeki
kirliliğin ve çevreye etkilerinin (10/56),
Aydın
Milletvekili Ahmet Ertürk ve 21 milletvekilinin, pamuk üretimindeki
sorunların (10/57),
Muğla
Milletvekili Metin Ergun ve 25 milletvekilinin, turizm sektöründeki
sorunların (10/58),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı
ve ön görüşmelerinin sırası geldiğinde yapılacağı
açıklandı.
Avusturya Millî
Meclis Başkanlığının daveti üzerine, Aralık 2007
tarihinde Viyanada Kitle imha silahlarının yasaklanması
konulu Uluslararası Parlamenter Foruma icabet edilmesine,
Slovenya Meclisi
Dış İlişkiler Komisyonunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Dışişleri Komisyonu heyetini Slovenyaya davetine icabet
edilmesine,
İlişkin
Başkanlık tezkereleri;
2008
Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2006
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının,
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Özel Gündemde Yer Alacak
İşler kısmının 1inci ve 2nci sıralarında
yer almasına; bütçe görüşmelerine 4/12/2007 Salı günü saat
11.00de başlanmasına ve bitimine kadar, resmî tatil günleri dahil,
her gün saat 11.00den 13.00e ve 14.00ten günlük programın
tamamlanmasına kadar çalışmalara devam olunmasına, ancak
14/12/2007 Cuma günkü birleşimin saat 10.00da açılmasına ve
görüşmelerin on bir günde tamamlanmasına; başlangıçta
bütçenin tümü üzerinde gruplar ve Hükûmet adına yapılacak
konuşmaların (Hükûmetin sunuş konuşması hariç.) 1er
saat (Bu süre birden fazla konuşmacı tarafından
kullanılabilir.), kişisel konuşmaların ise 10ar dakika ile
sınırlandırılmasına; kamu idarelerinin bütçeleri
üzerindeki görüşmelerin on dört turda tamamlanmasına; turların
bitiminden sonra Bütçe ve Kesin Hesap Kanunu Tasarılarının
maddelerinin oylanmasına; İç Tüzükün 72nci maddesi gereğince
yapılacak görüşmelerde, her turda gruplar ve Hükûmet adına
yapılacak konuşmaların 35er dakika (Bu süre birden fazla
konuşmacı tarafından kullanılabilir.), kişisel
konuşmaların 5er dakika olmasına; kişisel
konuşmalarda her turda İç Tüzükün 61inci maddesine göre biri lehte
biri aleyhte olmak üzere iki üyeye söz verilmesine ve bir üyenin sadece
bütçenin tümü üzerinde veya sonundaki görüşmelerde ya da bir turda söz
kaydı yaptırmasına; bütçe görüşmelerinde soruların gerekçesiz
olarak yerinden sorulmasına ve her tur için soru-cevap işleminin 15
dakika ile sınırlandırılmasına; bütçe
görüşmelerinin sonunda gruplara ve Hükûmete 1er saat süre ile söz
verilmesine (Bu süre birden fazla konuşmacı tarafından
kullanılabilir.), İç Tüzükün 86ncı maddesine göre
yapılacak kişisel konuşmaların 10ar dakika olmasına
ilişkin Danışma Kurulu önerisi;
Kabul edildi.
Gündemin Sözlü
Sorular kısmının:
1inci
sırasında bulunan (6/22),
2nci (6/23),
3üncü (6/85),
4üncü (6/86),
Esas
numaralı sorular, ilgili bakanlar Genel Kurulda hazır
bulunmadıklarından ertelendi;
5 ve 6ncı
sıralarında bulunan, Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlunun (6/88), (6/89),
16 ve 19uncu
sıralarında bulunan; Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun
(6/150), (6/153),
21, 22, 23 ve
24üncü sıralarında bulunan, Artvin Milletvekili Metin
Arifağaoğlunun (6/155), (6/156), (6/157), (6/158),
31 ve 48inci
sıralarında bulunan, Ordu Milletvekili Rıdvan
Yalçının (6/171), (6/190),
37nci
sırasında bulunan, Bursa Milletvekili İsmet Büyükatamanın
(6/179),
Esas
numaralı sorularına, Ulaştırma Bakanı Binali
Yıldırım cevap verdi; Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu, Tokat Milletvekili Reşat Doğru, Ordu Milletvekili
Rıdvan Yalçın ve Artvin Milletvekili Metin Arifağaoğlu,
cevaplara karşı görüşlerini açıkladılar.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kararlaştırılmış olan Milletlerarası Özel Hukuk
ve Usul Hukuku Hakkında Kanun Tasarısı (1/337) (S.
Sayısı: 47) görüşmeleri tamamlanarak kabul edildi.
2nci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kararlaştırılmış olan Tanık Koruma Kanunu
Tasarısının (1/346) (S. Sayısı: 34) tümü üzerinde bir
süre görüşüldü.
28 Kasım
2007 Çarşamba günü, alınan karar gereğince saat 14.00te
toplanmak üzere, birleşime 22.57de son verildi.
|
|
|
Nevzat
PAKDİL |
|
|
|
|
Başkan Vekili |
|
|
|
|
|
|
|
|
Yaşar
TÜZÜN |
|
Fatma
SALMAN KOTAN |
|
|
Bilecik |
|
Ağrı |
|
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
No.: 40
II.- GELEN KAĞITLAR
28 Kasım 2007 Çarşamba
Tasarılar
1.- Türk Silahlı Kuvvetlerinde İstihdam Edilecek
Sözleşmeli Subay ve Astsubaylar Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/463) (Plan ve Bütçe ile
Millî Savunma Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 8.11.2007)
2.- İstanbul Teknik Üniversitesinin Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyetinde Eğitim-Araştırma Yerleşkeleri
Kurmasına İlişkin Çerçeve Protokolünün Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/464) (Millî
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Dışişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.11.2007)
3.- Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
(1/465) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28.11.2007)
Teklifler
1.- İzmir Milletvekili Oğuz Oyan ve 15 Milletvekilinin;
4447 Sayılı İşsizlik Sigortası Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/72)
(Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan
ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.11.2007)
2.- Denizli Milletvekili Hasan Erçelebi ve 2 Milletvekilinin;
Yükseköğretim Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/73) (Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 15.11.2007)
Meclis Araştırması
Önergeleri
1.- İzmir Milletvekili Selçuk Ayhan ve 25 Milletvekilinin,
balık çiftliklerinin çevreye ve turizme olumsuz etkilerinin
araştırılarak su ürünleri yetiştiriciliğinin çevreyle
uyumlu gerçekleştirilmesi için alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve
105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/59) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/11/2007)
2.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal ve 21 Milletvekilinin,
İstanbulda depreme yönelik çalışmaların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/60) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/11/2007)
3.- Muğla Milletvekili Ali Arslan ve 24 Milletvekilinin,
balıkçılık sektörünün sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/61) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/11/2007)
28 Kasım 2007 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.04
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER : Yaşar
TÜZÜN (Bilecik), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 26ncı Birleşimini açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için üç dakika süre vereceğim.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce, üç sayın milletvekiline gündem
dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Dünya Özürlüler Günü
münasebetiyle söz isteyen İstanbul Milletvekili Lokman Ayvaya aittir.
Sayın Ayva, buyurun efendim. (Alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A)
MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- İstanbul Milletvekili
Lokman Ayvanın, 3 Aralık Dünya Özürlüler Gününe ilişkin gündem
dışı konuşması ve Devlet Bakanı Nimet Çubukçunun
cevabı
LOKMAN AYVA (İstanbul) Sayın Başkanım, aziz
milletimin kıymetli vekilleri -her ne kadar biraz önce Sayın
Bakanımız benim nasıl başlayacağımı kabartma
metinden çıkarmaya çalışmışsa da ben farklı bir
şekilde selamlamak istiyorum sizleri- bu Dünya Özürlüler Günü nedeniyle,
şu ana kadar Hükûmetimizin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin ve bütün kamu
kuruluşlarıyla beraber milletimizin biz özürlülere karşı
yaklaşımından, verdiği hizmetlerden dolayı
şükranlarımızı sunuyor, hepinizi sevgi ve saygıyla
selamlıyorum efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Efendim, biz özürlülerin, insanlık kuruluşundan beri
birtakım algılamalar ve yaşadıkları olaylar oldu.
Artık, biz, geçmişi de inceleyerek, bugünü de analiz ederek birtakım
sonuçlara vardık. Dedik ki: Bizim sorunlarımız ne ve şu
anda biz ne talep ediyoruz, ne bekliyoruz? Kıymetli milletvekillerimizden,
Hükûmetimizden, kamu kuruluşlarından, özel sektörden, sivil toplum
kuruluşlarından ve milletimizden, insanlıktan ne talep ediyoruz?
Onu şöylece üç maddede özetlemek mümkün:
Birincisi: Dünya belli bir insana göre dizayn edildiği için,
o tip insan olmayanlar, yani farklı olanlar sorun yaşıyorlar.
Dolayısıyla biz de sorunların giderilmesi için sistemlerin -hem
fiziksel hem de soysal sistemlerin- farklı insanlara göre de dizayn
edilmesinin gerektiğini düşünüyoruz. Mesela, bir ilkokul
öğrencisine yapılan sırayla üniversite öğrencisine
yapılan sıra aynı sıra değildir, farklıdır.
Demek ki hizmet vermede veya hizmet almada beden farklılıkları
önemli bir kriter olabiliyor. O yüzden, biz de istiyoruz ki, bütün sistemler
kurulurken, bütün vatandaşlarımızı, İngilizcede bu
diversity dediğimiz çeşitliliği dikkate alalım ve bütün
insanlarımızı mutlu edecek şekilde düzenlerimizi, sistemlerimizi
kuralım.
İkinci beklentimiz: Bütün insanların bizleri
geçmişten öğrendikleri bakış açısıyla değil,
yeni bir bakış açısıyla anlamaya, algılamaya ve bizi
bilmeye çalışmalarını talep ediyoruz. Yani, geçmişte
hiçbir işe yaramayan, çalışamayan, köşesinde bekleyen,
eğitim göremeyen, işe yaramayan insanlar olarak öğrenildi.
Bizler de bu bakış açısından son derece rahatsız olduk
ve acı yaşadık, acılar çektik, hâlâ da devam ediyor.
İşte biz bu bakış açısının
değişerek gelişen, eğitim görebilen, çalışabilen,
üretebilen, topluma katılabilen bireyler olarak algılanmayı
talep ediyoruz.
Üçüncü talebimiz de: Biz özürlülere öyle bir destek verilmeli ki,
bizlerin, kendimizin gelişmesi anlamında dört hususu
gerçekleştirebilelim. Neler bunlar?
Kendi kendimize yetebilelim, kimseye muhtaç olmayalım. Ne
derler: Allah kimseyi kimseye muhtaç etmesin, çünkü insan eti
ağırdır. O yüzden, biz de kimseye muhtaç olmadan yaşamak,
hayatımızı sürdürmek ve çoluğumuzla çocuğumuzla yuva
kurmak, torunlarımızı sevmek istiyoruz, ama kimseye muhtaç
olmadan bu işleri
Yani, en az düzeyde muhtaç olmak istiyoruz.
Bir başka husus: Bilgili ve kültürlü olmak istiyoruz. Bugün
Kültür Bakanlığımızdan Millî Eğitim
Bakanlığımıza pek çok kurumlarımızın
yaptığı hizmetlerin daha da genişleyerek bilgi ve kültür
düzeyimizin artmasını sağlamalarında destek bekliyoruz.
Üçüncü husus da efendim, meslek edinmek ve iş sahibi olmak
istiyoruz. Hakikaten, bence, Hükûmetimizin ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin
aldığı tedbirler neticesinde, Türkiyede son dört yılda 80
bin civarında özürlü vatandaşımız iş sahibi oldu. Bu
çok önemli bir başarıdır. Bu başarının devam
ederek şu alana da yansımasını ayrıca talep ediyoruz:
Sadece iş bulmak değil, iş sahibi olanların
sayısını artırmak değil, iş yerindeki bulunan
işlerin de kalitesinin ve elde edilen gelirin de yükselmesi
noktasında Hükûmetimizden, Türkiye Büyük Millet Meclisinden ve bütün
kuruluşlarımızdan, milletimizden destek ve hizmet talep
ediyoruz.
Son olarak da, dördüncü talebimiz de, bizlerin daha iyi
şartlarda olabilmesi anlamında, topluma katılma konusunda bize
fırsat verilmesidir. Yani, sinemaya gidebilmek, tiyatroya gidebilmek,
pikniğe, konferansa, cenazeye, bayram namazına vesair, her yere
gidebilmek istiyoruz ve bu toplantılarda, buralarda da herkes gibi var
olmak istiyoruz.
İşte, bütün bunlar, aslında, çok büyük bir
değişim anlamında, dünyada, özellikle de ülkemizde
hızlı bir şekilde devam ediyor. Fakat, yeni değişimler
çok büyük bir değişim olmakla beraber, bu değişimler
bazı yeni durumları da ortaya çıkardı. Bu yeni durumlar
neler? Bir kere, birtakım uygulamalar var ve bu uygulamaların
kalitesini yükseltmemiz lazım. Bu, doğal bir şey, bunu
kınamak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ayva, bir dakikalık süre size yeter
mi? Yoksa, bugün size pozitif ayrımcılık uygulayarak iki dakika
vermek istiyorum. Ne istersiniz?
LOKMAN AYVA (Devamla) Allah ne verdiyse. (Gülüşmeler)
BAŞKAN Peki, iki dakika süre veriyorum size, konuşmanızı
tamamlayın.
Buyurun.
LOKMAN AYVA (Devamla) Sayın Başkanım,
Başkanın eli tutulmaz.
Dolayısıyla, biz, bu değişimlerin uygulama
kalitesinin yükseltilerek daha da güzel, mutlu edecek sonuçların
doğmasını arzu ediyoruz. Nedir bunlar? Kamu yöneticisi, kamuda
çalışan -hizmet veren daha doğrusu-
insanlarımızın daha çok bilgilenmesi, bakış
açılarının değişmesi, aynı zamanda hizmetlerden
yararlanacak insanların bakış açılarının ve
bilgilerinin yükseltilmesi gerekiyor ki, böylelikle uygulama kalitesi yükselsin.
Diğer bir husus: Yeni değişimler başka
uyumsuzluklar meydana getirdi. Mesela, bir yerde kanun
değiştiriyoruz, ama başka bir kanunda yeni bir durum ortaya
çıkabiliyor. Bu uyumsuzlukların da giderilmesi gerekiyor.
Sayın Başkanım ve değerli milletvekilleri;
üçüncü husus da şu: Türkiyede çok önemli bir gelişme bu ve bunu
bizim dünyayla paylaşmamız lazım. Biliyorsunuz, Hükûmetimizin de
desteğiyle çeşitli uluslararası toplantılar
yapıldı Türkiyede, özürlülerin katılabildiği.
Düşünebiliyor musunuz, başka ülkelerin özürlüleri, aileleri
Türkiyeye güvenerek özürlülerini gönderebildiler. Bu çok önemli bir
gelişmedir ve bizdeki bu gelişmelerin bizden daha fakir ülkelerle
paylaşılması ve başka ülkelerle bizim kendi medeniyetimizden
elde ettiğimiz birikimlerin de paylaşılması lazım diye
düşünüyoruz ve bunların da uluslararası anlamda
açılımlarının sağlanması gerekiyor.
Biz, bu hizmetleri yapan herkese çok teşekkür ediyoruz.
Fakat, sivil anayasa noktasında da, açıkçası, özürlülerle ilgili
geçmiş bakış açısının bir tarafa
bırakılarak yeni bakış açısıyla,
eşitliğin, adaletli bir eşitliğin sağlanması
noktasında hassasiyet bekliyoruz hazırlayanlardan.
İnşallah, sizlerden de, Genel Kurulda görüşme
aşamalarında bu talebimizin yerine geleceğine dair ümidimiz
vardır.
Ben bütün milletime, özürlü kardeşlerime şunu
söylüyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisine güvenin, Hükûmetimize güvenelim,
kamu kuruluşlarımıza güvenelim. Çünkü, hakikaten insan
hayatını öne alan, insanın en kıymetli varlık
olduğunu düşünen insanların olduğu bir Meclisimiz var,
Hükûmetimiz ve çalışanlarımız var. İnşallah,
bizlerin daha da mutlu olacağı, daha da iyi olacağı
yarınlar bekliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ayva, süremiz doldu.
Teşekkür cümlesini ifade eder misiniz.
Buyurun.
LOKMAN AYVA (Devamla) Bizleri, hepimizi mutlu edecek bir gelecek
bekliyor diyorum.
Hepinize sevgi ve
saygılar sunuyorum.
Çok teşekkür ediyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Gündem dışı konuşmaya Devlet Bakanı
Sayın Nimet Çubukçu cevap vereceklerdir.
Sayın Bakanım, buyurun. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
DEVLET BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle İstanbul
Milletvekilimiz Sayın Lokman Ayvanın 3 Aralık Dünya Özürlüler
Günü münasebetiyle gündem dışı söz almış olması
ve bu günü gündeme getirmiş olmasından büyük bir mutluluk duyuyor ve
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sizlerin de bildiği gibi, Birleşmiş Milletler 1981
yılını Dünya Özürlüler Yılı ilan etti ve 1992
yılı Aralık ayında da 3 Aralık gününün Dünya Özürlüler
Günü olarak kutlanmasını istedi. Belki de, 3 Aralık Dünya
Özürlüler Gününün en önemli etkinliği, özürlülük alanında toplumsal
duyarlılığı artırma, farkındalık yaratma ve
özürlü politikaları konusunda toplumun diğer tüm kesimlerinin bu
konuya dikkat çekmesini sağlamaktır.
Ülkemizde de Dünya Özürlüler Günü çok çeşitli etkinliklerle
kutlanıyor. Amacımız, hem özürlüler alanında özürlüler ve
ailelerinde bir bilinç oluşturmak, aynı zamanda
sağlıklı bireylerin özürlülük meselesine de bir bakış
açısı ve farklı bir anlayışı ortaya
koymaktır. Zira, özürlülük alanındaki sorunlarımızın
belki de en büyüğü, bu alanda yeteri kadar farkındalık ve bilinç
oluşmamış olması.
2005 yılında Hükûmetimiz döneminde çıkartılan
Özürlüler Yasası, gerçekten, son derece kapsayıcı,
kuşatıcı bir yasa olmasına rağmen, bugün, hâlâ, özürlü
çocukları olan aileler bu Yasadan kaynaklanan haklarını
bilmemekte ve kullanmamaktadır. İşte, bu sebeple, Engelsiz
Türkiye Projesini başlatarak, seksen bir ilde, il valilerimiz
başkanlığında bilinçlendirme çalışmaları
yapmaktayız.
Türkiye özürlüler araştırmasına göre, ülkemiz
nüfusunun 12,29unu özürlüler oluşturmaktadır. Yani,
yaklaşık 8,5 milyon civarındaki özürlü, aileleriyle birlikte 30
milyon kişilik bir kitlenin sorunlarını konuşuyoruz bugün.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kimi
fonksiyonlarını yitirmiş insanların hayata
katılmalarını sağlayacak düzenlemelerin yapılması
gerekliliği de, maalesef, çok ileri tarihlerde, yani 20nci yüzyılda
konuşulmaya başlanmıştır. Az önce özürlülerin durumuna
ilişkin olarak Birleşmiş Milletlerin ilk ele
aldığı dönemlerin tarihsel süreçlerine de
baktığınız zaman, gerçekten, bu meseleyi çok yeni olarak
konuşuyoruz.
Özürlüler, genellikle, politik olarak, bu döneme kadar, yoksul
başlı aile meselesi olarak ele alınmış ve yardım
eksenli bir siyaset anlayışı güdülmüştür. 2005
yılında çıkardığımız Özürlüler
Yasasında, yardım eksenli bir siyaset anlayışı
yerine, özürlülerimizin toplumsal hayata tam ve eşit
katılımını sağlayacak düzenlemeleri yapmak ve
onların ayrımcılığa uğramadan, toplumun eşit
ve onurlu bir bireyi olarak yaşamalarını sağlamak en önemli
hedefimizdi.
Nitekim, özürlüler politikamızı belli ayaklar üzerine
oturttuk; öncelikle, eğitim, istihdam ve ayrımcılığa
uğramadan, toplumsal hayata sosyal anlamda
katılımlarının önündeki engelleri kaldırmak. Nitekim,
eğitime ilişkin olarak, özürlülük konusunda evrensel normlara
oturtulmuş bir eğitim anlayışını güdüyoruz ve
özürlü bireylerimize ve özürlü ailelerine de bu toplumun eşit ve onurlu
bir bireyi olarak yaşama şansı veriyoruz. Nitekim,
Anayasamızın 61inci maddesinde
karşılığını bulan bu anlayış ve sosyal
devlet ilkesi gereği de bu hizmetler yapılıyor.
Özellikle eğitim alanında yaptığımız
çalışmalara vurgu yapmam gerekirse, bugün, özürlü çocukların
eğitim giderleri devlet tarafından karşılanmaktadır.
Önceleri Emekli Sandığına mensup ailelerin çocuklarıyla
başlayan bu süreç, SSK ve Bağ-Kurluları da kapsayacak
şekilde genişletilmiş, en son, nihai olarak, hiçbir sosyal
güvenlik kurumuna tabi olmayanların hakları da bizim Sosyal Hizmetler
ve Çocuk Esirge Kurumu tarafından karşılanarak eğitimleri
tamamlanmıştır.
Bu yetmez. dedik. Özürlü çocuklarımızın belki de
en büyük problemi, özürlülük alanında okullara erişimleriydi, yani
ulaşım meselesiydi. Sadece eğitimi karşılamak yetmez.
Özürlü çocuklarımızın eğitime
ulaşımlarını, erişimlerini de Hükûmet olarak biz
karşılayalım. dedik ve bir projeyle Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışma Fonundan
karşıladık.
İlk önce pilot olarak başlattığımız,
daha sonra bütün çocuklarımızı kapsayacak bu uygulama
neticesinde, özürlü çocuğu olan ailelerin Hiçbir şekilde benim param
yok, yoksulluk nedeniyle çocuğumu okula gönderemiyorum; yol param yok,
çocuğumu okula, servise veremiyorum. gibi bir gerekçeyi ortadan
kaldırdık.
Bugün ailelere buradan seslenmek istiyorum, özürlü
çocuklarımızın toplumsal hayata katılımının
önündeki en büyük engel olan eğitimsizliğin önündeki bütün engelleri
kaldırmış bir Hükûmet olarak ve ilgili Bakan olarak
sesleniyorum: Lütfen, çocuklarınızı okullara gönderin. Çünkü,
onların okullara gittikleri zaman nasıl değiştiklerini,
nasıl kendi başlarına hareket edebildiklerini, kendi kendilerine
yetebildiklerini, hiç tahmin etmediğiniz şeyleri
öğrenebildiklerini ve uygulayabildiklerini göreceksiniz.
Bunun dışında, aynı zamanda istihdam
politikalarına çok ağırlık verdik ve özürlülerin
istihdamı için kota ceza sistemini getirdik, hem İş Kanununda
hem Devlet Memurları Kanununda. Az önce Değerli Milletvekilimiz
Lokman Ayvanın da söylediği gibi, bu alanda çok yüksek bir
artış sağladık. Ama, takdir edersiniz ki
attığımız adımlar son derece öncü adımlar, henüz
ileri adımlar diye nitelendireceğimiz bir düzeye gelemedik istihdam
konusunda. Kota ceza sisteminin Avrupada terk edildiğini, ama Türkiyede
bir geçiş dönemi için uygulanması gerekliliğinden hareketle, bu
inançla bu uygulamayı getirmiştik. Ama, bu dönemde biraz da özürlü
çalıştırma konusunda iş yeri sahiplerinin de aynı
duyarlılıkla hareket etmesini temellendirdik. Fakat, uygulamada
gördük ki -buna ben bizzat Bakan olarak şahit oldum- Sayın
Bakanım, biz sigorta bedellerini ödeyelim, çocuklar veya özürlüler iş
yerine gelmesin. Çünkü, bize bir fayda sağlamıyor...
Oysaki bizim amacımız özürlülere herhangi bir
şekilde destek sağlamak değil. Az önce de söyledim, sosyal
yardım eksenli bir siyaset gütmüyoruz, yardım eksenli bir siyaset
anlayışı gütmüyoruz özürlü politikasında. Bizzat
onların o iş yerine gitmesi, kendi kendine yetebiliyor olması, o
iş yerine devam etmenin verdiği sosyal güven
İstiyoruz ki, bir
özürlü eğitimini alsın, iş yerine gitsin, iş yerinden
çıktıktan sonra markete uğrasın, gerektiğinde evinin
alışverişini yapsın, market de bu şekilde dizayn
edilsin, rahatlıkla toplu ulaşım araçlarına binsin ve bütün
bunları uygularken hiçbir eksiklikle ve engelle karşılaşmasın.
Hedefimiz bu.
Söylediğim gibi, kota ceza sisteminde beklenen hedeflerimizi
tam olarak yakalayamamış olduğumuzdan hareketle, bu yıl,
Hükûmet olarak, hazine tarafından, özürlü çalıştırılan
iş yerlerinin sigorta primlerini devlet olarak biz karşılayacağız.
Bunun da önemli bir katkı ve destek sağlayacağına yürekten
inanıyorum.
Özürlüler Yasasıyla birlikte gerçekten çok önemli
değişiklikler oldu. Bunların bazılarını
sıralayacak olursam: Bakıma muhtaç özürlülerin bakım
hizmetlerinden ikametgâhlarında veya kuruluşlarında
yararlanabilmeleri. Bu, gerçekten çok önemli bir hizmetti. Çünkü, çoğu
zaman özürlü ailelerin belki de en büyük problemi, üzerlerindeki yükü sadece
kendilerinin taşıyor olmasıydı ve özürlü çocuğu olan
ailelerde, ebeveynlerde bu sorumluluk, maalesef tek taraflı olarak annenin
omuzlarındaydı. Gittiğim birçok yerde anneler Ben öldüğüm
zaman benim çocuğuma ne olacak? kaygısı içindeydiler.
İşte bu uygulama Ben öldüğüm zaman benim çocuğuma ne
olacak? kaygısını o annelerin omuzlarından alıp
devlet olarak üstlenmemiz anlamına geliyor.
Şöyle ki: Özürlü bir çocuğu olan anne eğer
çocuğuna kendisi veya yakınlarından birisi bakıyorsa,
onlara evde bakım için bir asgari ücret tutarında ücret ödüyoruz.
Çoğu özürlünün ve ailesinin bu hizmetten haberdar
olmadığını biliyorum. Bu yüzden burada bunları yeniden
gündeme getirme olanağım olduğu için çok mutluyum.
İkincisi: Yine özürlü aile eğer çocuğuma ben
bakamayacağım diyorsa, biz çocuklarının
bakımını özel bakım merkezlerinde
karşılıyoruz ve iki asgari ücret tutarında. Yani ben
çocuğuma bakamıyorum dediği zaman bir özel kuruluşa
yerleştirebiliyor veya devletin kurumlarına yerleştirebiliyor.
Bu özel kurumları da ailenin seçme şansına bırakıyoruz.
Bu da çok önemli bir açılım.
Öyle ki, bazı anneler çocuklarını kısa süreli
de olsa bir yere bırakamadıkları için inanılmaz dramlar
yaşanıyordu. Yirmi iki yaşında ağır zihinsel
özürlü kız çocuğu olan bir annenin, bana söylediği söz de beni
bu anlamda çok etkilemiştir. Ben annemin cenazesine bile gidemedim
Sayın Bakan, çünkü çocuğumu bırakacak hiç kimsem yoktu.
demiştir. İşte, bugün, biz, annelerin, babaların üzerindeki
yükü, omuzlarındaki sorumluluğu paylaşan bir devlet ve Hükûmet
anlayışını yansıtıyoruz.
Aynı zamanda toplumsal yaşama katılımın
ön şartı olan ulaşılabilirliğin sağlanması
ki, Yasa bunun için yedi yıllık bir süre tanıdı. Az önce
Lokman Ayva Beyin de söylediği gibi, sinemaya gitmek istiyorlar,
balık tutmak istiyorlar, rahatlıkla marketlere
alışverişe gitmek istiyorlar. İşte bu
erişebilirlik konusunda da belediyelerimizin bir hizmet
yarışı anlayışı içerisinde hareket edeceğini
umuyor, kendilerinin bu konuda, tanınan yedi yıllık süreyi çok
daha kısa bir sürece çekeceklerine inanıyorum.
Aynı zamanda, özürlü eğitimi konusunda -az önce
değindim- son derece önemli bir aşamadayız ve gerçekten tüm
özürlü çocuklarımızın eğitim alması temel hedefimiz.
Ortalama olarak 300 bin civarında eğitilebilir özürlü
çocuğumuzun
Şu anda, 27 binle başlayan çalışma, bugün
160 bin civarında çocuğun eğitim aldığı bir
düzeye geldik ki, hedefimiz tüm özürlü çocukların gerçekten eğitim
alabilmeleri.
Aynı zamanda, özürlülerin, kendi özür durumlarına uygun,
mesleki becerilerini geliştirerek istihdamda rol almaları ki, bu
konuda da son derece önemli çalışmalar yapıyoruz. İş
gücü piyasasına katılımları son derece zor olan zihinsel,
duyusal ağır özürlülerin korunması için de korumalı iş
yeri uygulamalarına yasal düzenlemede yer verildi.
Özellikle, yeni dönemde yaptığımız yeni
uygulamalardan ve Yasada yer alan, işitme engelliler için,
kullanabilecekleri bir ulusal işaret dilinin oluşturulması
çalışmaları tamamlanmak üzere. Türk Dil Kurumu
Başkanımıza da ben buradan teşekkür etmek istiyorum. Çünkü,
son derece hızlı bir şekilde bu çalışmaları
tamamlıyorlar.
Şimdi, diyenler olabilir, Acaba bu konuda kullanılan
işaret dili neydi? diye. Gerçekten, şu ana kadar işitme
engellilerimizin kullandığı dil, son derece yerel özellikler
taşıyan
İşte, bir yerde öğretmeni bir şekilde,
bir başka yerde
Ve bazen işitme engelliler kendi aralarında bile
kullandıkları dili anlayamıyorlardı. Bu yolla, harf
sistemiyle öğrenecekleri Türkçe işaret dili sisteminin onların
hem ülkemizde birçok şeyi daha hızlı öğrenmelerine,
aynı zamanda, gerekirse, yabancı dil öğrenmelerinin bile
önündeki engellerin aşılacağını düşünüyorum.
Yine, üniversitede okuyan özürlü öğrencilerimiz için
üniversiteler bünyesinde, YÖK bünyesinde bir Özürlü Koordinasyon Merkezi
kurulması yasa tasarısında yer aldı ve bu konuda da
çalışmaların hızla sürdüğünü biliyoruz ve yerel
düzeyde özürlü hizmetleri için birimler oluşturulması Kanunda yer
aldı ve bugün, gerçekten belediyelerimizin bu alanda son derece
hızlı çalışmalar yaptığını biliyorum.
Çok yakın bir zamanda -önce iki Özürlüler Şûrası
gerçekleşti- Hükûmetimiz döneminde Üçüncü Özürlüler
Şûrasını da bakım meselesi olarak ele aldık.
Bakım hizmetleri konusunda da yeni dönemde son derece önemli
çalışmalar yapılacaktır. Bakım hizmetlerinden
eğitime, istihdamdan toplumsal hayata katılıma kadar yeni hizmet
modelleri ve uygulamalarıyla özürlü bireylerin hayatında
katettiğimiz mesafe son derece önemli bir mesafedir. Azımsanamayacak
kadar önemli bulduğumuz bu mesafeyi Hükûmet olarak kesinlikle yeterli
görmüyoruz ve bu alanda yürünecek çok daha önemli bir yol, atılacak çok
önemli adımlar olduğuna inanıyoruz.
Bir kez daha ifade etmek istiyorum ki, engelsiz bir topluma,
engelsiz bir Türkiyeye doğru verdiğimiz mücadelede tüm
tarafların duyarlılığı, bilgi ve bilinç sahibi
olması son derece önem taşımaktadır. Özürlü
ayrımcılığının ortadan kalkması için,
başta özürlüler olmak üzere toplumun tüm kesimlerinin
duyarlılığı gerekmektedir.
Özürlüler Yasasında yaptığımız bazı
düzenlemelerin toplumsal karşılığının
bulunmasını da iki örnekle buradan anlatmak istiyorum.
Birincisi, özürlülere otoparklarda yer ayrılmasını
zorunlu kıldı yasa. Evet, bunlar marketler dâhil düzenleniyor.
Aynı zamanda, özürlüler için ayrılmış yere
sağlıklı bireyler tarafından park edilmesi durumunda da 3
katı kadar trafik cezasıyla cezalandırılıyorlar ve
fakat buna rağmen bugün hâlâ özürlüler için ayrılmış araç
yerlerine sağlıklı bireylerin araçlarını park
ettiğini görüyoruz. Özürlülere ayrılmış yerlere
sağlıklı bireylerin araçlarını park etmemeleri
gerektiğinin bilincinin de sağlıklı bireylerde oluşması
en önemli dileğimiz, hedefimiz.
Çok yakın bir zamanda, geçtiğimiz kasım ayında
Antalyada bir trafik kazası oldu. Antalya Altı Nokta Körler
Derneğinin Başkanı trafikte karşıdan karşıya
geçmek için beyaz bastonunu havaya kaldırdı fakat, beyaz bastonun
havaya kaldırılmasının ne anlama geldiğini bilmeyen
bir sürücü tarafından ezilerek yaşamı sonlandı. Bugün
özürlü bireylerin bunları öğrenmesi kadar, onların yaşama
hakkına saygı gereği hepimizin öğrenmesi gerekiyor. Beyaz
bastonunu havaya kaldırmış bir kişiyi gördüğümüz
zaman, aracımızı, yaya şeridinde olmasak bile
durdurmamız gerektiğini, kırmızı ışık
yanmıyorsa bile durmamız gerektiğini bilmemiz gerekiyor.
Sağlıklı bireylerin de durdukları yer, özürlü bireylerin
haklarına en ayrıntılı bir şekilde saygı
göstermeleridir diyorum.
Özürlüler alanındaki sorunları tüm tarafların ve
toplumun el ele vererek birlikte aşabileceğine inanıyorum.
Parlamentomuzun Özürlüler Yasasına vermiş olduğu destekten
dolayı ben bir kez daha teşekkür ediyor, Dünya Özürlüler Günü
vesilesiyle tüm özürlülerimize engelsiz bir yaşam temenni ediyorum,
saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
Gündem dışı ikinci söz, Burdur ilinin
hayvancılık ve mermer sektöründeki yaşamış olduğu
sorunlar hakkında söz isteyen Burdur Milletvekili Ramazan Kerim Özkana
aittir.
Sayın Özkan, buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Özkan.
2.- Burdur Milletvekili Ramazan
Kerim Özkanın, Burdurun hayvancılık ve mermercilik sektöründe
yaşadığı sorunlara ilişkin gündem dışı
konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi
Ekerin cevabı
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye, dünya doğal taş rezervinin yüzde 40ına
sahiptir, bu potansiyelin ancak yüzde 1i kullanılmaktadır; sebebi,
rekabet ettiğimiz ülkelerden enerjiyi 5 kat fazlasıyla
kullanıyor olmamızdır.
Burdur ili, mermercilikte Burdur beji olarak bilinen özel
türüyle ve 290ı aşkın çeşidiyle iddialı bir
konumdadır. Rezervimiz 1,5 milyar ton civarındadır, ancak Burdur
ili, teşvik alan illere göre, mermeri 3 kat fazla bir maliyetle
üretmektedir; dolayısıyla, yurt içinde ve yurt dışında
haksız rekabetle karşı karşıyadır. Şu anda,
sektör, serumla yaşar hâle gelmiştir. Bu tür potansiyeli olan
ilimize, sektörel bazda teşvik kapsamına alıp ucuz elektrik,
ucuz mazot, ucuz iş gücü sağlanamaz mı diye Meclisimizi
sorguluyorum.
Burdur ili, son yıllarda, göç veren bir il konumuna geldi. Bu
göç, insan göçü değildir; göç, üretimin göçüdür. Pancarda kota, göç var;
anasonda kota, göç var; haşhaşta kota, göç var; tütünde kota, göç
var; kıl keçisine engel, göç var. Ayrıca, üretim girdilerinin
artmasıyla kendir, nohut, buğday, arpa, çavdar ve
hayvancılık da göç etme noktasına geldi. Bu arada, Burdurun
imdadına, imdat sesine mermer kulak verdi, hayat suyu gibi yetişti.
Ancak, şu anda, en fazla katma değer üreten, devlete vergi
kazandıran sektör mermercilik de göç edeceğe benziyor. Gelin,
yıllardır ağzınıza sakız ettiğiniz sektörel
bazda desteği -Burdur anlamında- mermere ve
hayvancılığa verelim, yeterli desteği ve teşviki
sağlayalım, hem benim sanayicim göç etmesin, işi
bırakmasın hem de ülkemin çalışkan iş adamları
Burdura gelsin, insanlarımıza bir kazanç kapısı sağlasın,
göçü durduralım.
Yetkililere buradan sesleniyorum: Ulusal mermercilik
politikası günün koşullarına göre geliştirilmelidir. Arama,
araştırma, tespit, üretim ve işleme çalışmalarına
bir yön verilmelidir. Sektörün ileri teknolojileri takip etmesi bir zorunluluktur.
Bunun için düşük faizli kredilere ihtiyaç vardır. Ayrıca,
alınan ekonomik tedbirler dolayısıyla kapatılan Madencilik
Fonunun yerini alabilecek ve özellikle bu sektörü destekleyen bir finans
kuruluşuna veya yöresel ürün borsasına gerek duyulmaktadır.
En önemli sorunlardan biri de imalat girdi fiyatları artarken
döviz kurlarının sürekli düşmesi sektörde sıkıntı
yaratmaktadır. Uzun vadeli kredi sözleşmelerinde ruhsatlar teminat
olarak kabul edilmiyor, ancak mermercilerin ellerindeki en büyük teminat maden
arama sahalarıdır. Bu sahaların kredilendirmelerde teminat
olarak kabul edilmesi mermerciliğimize büyük kolaylık
sağlayacaktır.
Mermer nakliyesi büyük maliyet gerektirmektedir. Burdurdan,
Karamanlıdan, Bucaktan, Tefenniden üretilen mermerlerimiz Antalya
Limanından ihracata yönlendirilememektedir. Antalya Limanının
kullanılması sağlanırsa maliyetlerde en az yüzde 2-3lük
bir düşüş olacaktır. İhracatımız uzak
olmasına rağmen İzmir Limanına yapılmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kısaca,
Burdur mermercilerimizin sorunlarına kulak verilmesi üretim göçünü
engelleyeceği gibi binlerce çalışan işçimizin
mağduriyetlerini engelleyecektir. Şu anda, Anadolu Doğal
Taş, Mermer ve Teknoloji Fuarı Antalyada devam etmektedir. Tüm
arkadaşlarımız davetlidir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gelelim
hayvancılığımıza. Burdurda yüzde 98i kültür
ırkı olmak üzere 110 bin büyükbaş, 225 bin küçükbaş hayvan
potansiyelimiz vardır. Yılda 4 bin ton et, 2.700 ton süt
üretilmektedir. Ürettiğimiz sütün yüzde 85i il dışına
gitmektedir. Üreticinin eli hamur, karnı açtır. Acilen devlet
desteğiyle ilimize entegre tesisler kazandırılmalıdır.
Bunun için sektörel bazda desteğe ihtiyaç vardır. Üreticilerimize,
Burdurumuz dâhil olmak üzere söz verilen, buzağı desteği, yem
bitkileri desteği, et, süt primi, suni tohumlama teşvik primi
yaklaşık on aydır ödenmemektedir.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sadece Burdurda
mı?
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) Türkiye genelinde.
Üreticilerimiz Köy-Koop, damızlık sığır
yetiştiricileri birlikleri, veteriner sağlık teknisyenleri,
teknikerleri ve veteriner hekimler mağdur olmuşlardır bu konuda.
Bu konuyla ilgili Sayın Bakana bir sayfalık yazılı soru
önergemin cevabı bir cümle olarak gelmiştir. Cevapta, 2007
yılı tarımsal destekleme bütçesinin tamamının
kullanıldığını, kalan kısmının
ödenekler dâhilinde verileceğini ifade etmişlerdir. Uzun sözle
anlatıma gerek yok. Sayın Bakan, yeni bir ödenek var mı, yok mu?
Bunu bildirin yeter. Ayrıca, Burdurlular olarak organize hayvancılık
bölgesi istenmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özkan, bir dakika süre veriyorum.
Konuşmanızı tamamlayınız.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) - Bunun için her türlü destek
ve imkân Burdurlular tarafından sağlanacaktır. Somut bir
adım beklenmektedir. Vaat edilen desteklemeler verilmediği için yem
bitkileri üretiminde sıkıntı büyüktür. Büyük işletmeler
için yurt dışından gebe düve alımı devam etmektedir,
devam ettiği konusunda basından haberler alıyoruz. İlimiz
yetiştiricisi bundan dolayı çok tedirgindir. Burdur tam
damızlık düve merkezi konumuna gelmekte iken, bu ithalatın
açılması en çok ilimizi üzmüştür ve etkilemiştir. Bu
nedenle, ithalatın bir an önce durdurulmasını istiyoruz. Gerekli
fiyat verildiğinde damızlık düve arzında sorun
yaşanmayacaktır. Şu anda, pazarlarda damızlık düveler
et fiyatına satılmaktadır ve kesime gitmektedir. İthal
düvelerin birçok sorunlarıyla beraber gelmekte olduğunu hepimiz biliyoruz.
Yumurta üreticisi karın tokluğuna
çalışmaktadır. Hammadde sıkıntısı had
safhada ve pahalıdır. Çözüm, soya, mısır ve ayçiçeği
üretiminin artırılması ve üretim desteklerinin
artırılmasıdır. Tavukçuluk et ve yumurta üretimi anlamında
düşük faizli kredilerle desteklenmelidir. Hayvansal ürünlerin üreticiden
tüketiciye sunumunda
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özkan, teşekkür ederim.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) Teşekkür edip
bitireceğim Sayın Başkan.
BAŞKAN Efendim, Özürlüler Günü münasebetiyle sadece Lokman
Beyin mikrofonunu açtım. Prensiplerimi bozdurmayın. Lütfen, istirham
ediyorum.
Teşekkür ederim katkılarınız için.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) Bu duygularla teşekkür
ediyorum. Sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sağ olun.
Gündem dışı konuşmaya Tarım ve
Köyişleri Bakanı Sayın Mehdi Eker cevap vereceklerdir.
Sayın Bakanım, buyurun efendim. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Sayın Başkan, yüce Meclisin değerli üyeleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Gündem dışı söz alan, Burdur Milletvekili
Sayın Ramazan Kerim Özkanın konuşmasına cevap vermek üzere
huzurlarınızdayım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hayvancılık, Türkiyede tarım sektörü içerisinde alt sektör
olarak en önemli faaliyet alanı ve Türkiyede, oldukça geniş bir
kitleyi ilgilendiren, daha çok bitkisel üretimle birlikte yapılan bir
faaliyet alanı. İşletme yapısı, yetiştirme
tekniği, yem kaynakları ve yetiştirici örgütlenmesi, bilgi
düzeyi açılarından da bölgeler arasında ciddi
farklılıkları bulunan bir alt sektördür.
Türkiyede, 2001 yılı sayımına göre, bitkisel
üretimle hayvansal üretimi bir arada yapan 3,1 milyon tarımsal
işletme var; sadece hayvancılık faaliyeti yapan ihtisas
işletmelerinin sayısı, ne yazık ki sadece 70 bin
civarındadır ve işin önemli bir noktası da bu
işletmelerimizin yüzde 96sı, 1 ila 25 baş arasında hayvan
varlığına sahiptir. Bu, tabii, biraz sonra söyleyeceğim
sorunların da temelini oluşturmaktadır hayvancılık
alanında.
Türkiyede, 10 milyon büyükbaş hayvan, 31 milyon da
küçükbaş hayvan bulunmakta, toplam 41 milyon civarında büyükbaş,
küçükbaş hayvan popülasyonu vardır. Burdur ilimizde de 133 bin
civarında büyükbaş ve 176 bin civarında da küçükbaş hayvan
bulunmakta.
Yine, Türkiyedeki işletmelerin, hayvancılık
işletmelerinin, yaklaşık 1 milyon 300 bini sütçülük
işletmesi olarak geçmekte, 600 küsur bini de besi işletmesi olarak
geçmektedir.
Kuşkusuz, 10 milyon civarındaki hayvan
varlığının, ırklar itibarıyla
değişiklik gösterdiği muhakkak. Burada, yüzde 10 kadarı saf
kültür ırkı oluşturuyor ki bunu, biz, soy kütüğüne
kayıtlı hayvan, pedigrili hayvan sayısından anlıyoruz.
Burada, 1 milyon baş kayıt var ve bu 1 milyon başa, AK Parti
Hükûmeti döneminde ulaşıldı. Biz, hükûmeti
devraldığımız zaman, bunun sayısı sadece 178
bindi yani pedigrili hayvan sayısında kayıtlı hayvan
sayısında 5 kattan daha fazla bir artış oldu AK Parti
döneminde. Ön soy kütüğüne kayıtlı hayvanda da 2006
yılında 3 milyon 200 bin başa ulaştık ve hükûmeti
devraldığımızda bunun da sayısı sadece 760 bin
civarındaydı. Kayıtta, hem soy kütüğünde hem ön soy
kütüğünde, 5-6 katlık önemli bir artış var bizim
Hükûmetimiz döneminde.
Yine, verimlilikte ciddi bir artış görüyoruz, hayvan
başına elde edilen süt ve hayvan başına elde edilen et
miktarında. O da şu şekilde: 2002 yılında, Türkiyede,
bir sığırdan elde edilen yani bir inekten elde edilen süt
miktarı, ortalama -ulusal sığır ortalaması- 1.650
litre iken bugün, bu rakam, 2006da, 2 bin ila 6 bin arasında
değişmekte yani ortalama 2 bin ama 6 bin litre süt üreten
işletme sayısı da oldukça yüksek. Keza, bir
sığırdan elde edilen et miktarında da ortalamada, 183
kilodan 190 kiloya bir artış meydana geldi ki -bu, son derece de
tabii, bu geçen dört yıl içerisindeki bir artışı ifade
ediyor- 10 milyon hayvanı dikkate aldığımızda, bir
aşama kaydettiğini görüyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, çok
genel bir çerçeveyle fotoğrafını vermeye
çalıştığım hayvancılık sektörümüzün sorunları
var. Bu sorunlar dünden bugüne oluşan sorunlar değil;
başından beri, çok uzun yılların ihmaliyle ortaya
çıkmış sorunlar, kronik sorunlar. Bunların birincisi -biraz
önce söyledim- işletmelerin küçük ve dağınık olması
ki, bir işletmede ortalama 3 ila 4 hayvan bulunmakta. Böyle bir
işletme yapısında, tabiatıyla, verimli üretim yapmak ve
bunu kârlı bir hâle getirmek oldukça zordur, takdir edersiniz.
Bir başka problem, işletmelerin tamamının
kayıt altına alınmamış olmasıdır. TURKVET
sistemi var bizim Tarım Bakanlığı bünyesinde, kayıt
sistemi. Şu an itibarıyla yüzde 80 bu kayıt, önümüzdeki yıl
küçükbaş hayvanlara dönük olarak da bir çalışma
yapılıyor ve 2009da da küçükbaş hayvanların da kayıt
sistemi başlayacak.
Modern sağım üniteleri ve ahır hijyeni ki, gübre
çukuru, otomatik vesaire bunların yapılmasında girdi ve
teknoloji kullanımı arzu edilen düzeyde değil, geleneksel
işletme anlayışı hâkim. Bir de tabii, ülkemizin
coğrafi konumu sebebiyle polikültür tarımın yapılması
ve kıtalar arasında bir geçiş, bir köprü durumunda olması
sebebiyle, biraz önce söylediğim sorunlara paralel olarak bir başka
sorun ortaya çıkıyor ki, hastalıkların, salgın hayvan
hastalıklarının varlığı. Bu da önemli bir
şey ve bu, tabii, büyük ölçüde bütçeyle alakalı bir konu. Yani, diyelim
ki, bir tüberküloz hastalığının veya bir brusella
hastalığının gerçekte eradikasyonu; bugün için tek
başına böyle bir hastalığın eradikasyonunu
yapabilmemiz için en az bir 25 milyar YTL para harcanması gerekiyor ki,
bunu da Türkiyenin bütçe imkânlarını dikkate
aldığımızda, kısa süre içerisinde, çok kısa süre
içerisinde bunu eradike etmek zor bir durum ortaya koyuyor.
Bir başka sorun, tabii, yemin, özellikle kaba yem üretiminin
Hükûmetimiz dönemindeki bütün gelişmelere rağmen, 4-5 katlık bir
artışa rağmen hâlâ bu ihtiyacın ortada olmasıdır,
ki, 37 milyon ton üretime çıkardık kaba yem üretimini Türkiyede
toplam; biz geldiğimizde, bu, 25 milyon ton civarındaydı ama
hâlâ 13 milyon ton civarında bir açık söz konusu ki, biz de,
destekleme politikalarıyla bunu belli bir noktaya getirdik. Biraz sonra
arz edeceğim. Biz, 4-5 kat yem ekiliş alanında artış
meydana getirdik.
Peki, bunlarla ilgili neler yapılıyor, bu sorunlara
karşı ne tür projeler uygulanıyor? O projelerle ilgili sadece
başlıkları sizlere arz etmekle yetineceğim.
Hayvancılığı Geliştirme Projemiz var.
Sığırlarda suni tohumlama, ön soy kütüğü, soy kütüğü
ve döl kontrolü faaliyetleri. Küçük baş hayvancılığın
ıslahı, arıcılığın geliştirilmesi, ki,
su ürünleri ve arıcılık da, bildiğiniz gibi, hayvancılık
sektörü içerisinde mütalaa edilen alt sektörler.
Mera ve yem bitkilerinin üretiminin geliştirilmesi.
Yetiştirici örgütlerinin kurulması, ki, bizim Hükûmetimiz döneminde
üretici birlikleri kuruldu, yetiştirici birliklerine de ciddi destekler
sağlandı ve onlar da, Türkiyede belli bir sayıya, belli bir
noktaya ulaştı.
Hayvancılığın desteklenmesi
Bizim Hükûmetimiz
döneminde bütçeden ayrılan para 8 ila 10 kat arasında arttı
değerli arkadaşlar. 2002 yılında Hükûmeti
devraldığımız yıl Türkiyede hayvancılık
sektörüne verilen destek sadece 80 milyon YTL civarında ve bugün, bu,
750-800 milyon YTL civarında. Bu kadar ciddi bir
hayvancılığa destek artışı sağlandı,
8-10 katlık. Zaten gelişmeler de bunlarla sağlandı. Biraz
sonra onların rakamlarını sizlere arz edeceğim.
Hastalıklarla mücadele ve tarımsal kalkınma
kooperatifleri yoluyla, özellikle kırsal kesimde
vatandaşlarımızın daha çok hayvancılık faaliyeti
yapması ve uygun şartlarda kredilendirmek yoluyla bunu yapmaları
bizim en çok önem verdiğimiz konulardan bir tanesi.
Yine, yerli gen kaynaklarının ve bunların muhafaza
edilmesi, bunların sürdürülmesi, bir gen kaynağı olarak
bunlardan istifade edilmesi bizim projelerimiz arasında.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hayvan
ırklarının ıslahı için yapılan suni tohumlama
çalışmasında bizim aldığımız mesafe gerçekte
çok muazzam, 3,5 kat artış sağladık beş yıl
içerisinde, 624 binden 2 milyon 200 bine çıkardık. Burdur ilinde
-sadece Burdur ilinde- 2002 yılında 26 bin adet suni tohumlama
yapılıyordu. 2007 yılında bu 81.536ya çıktı.
Yem bitkileri ekilişi 216 bin hektardan 850 bin hektara
çıktı Türkiye genelinde Hükûmetimiz döneminde, 3,7 katlık bir
artış ve Burdur ilimizde 44 bin dekardan 137 bin dekara
çıkarıldı. Artış oranı 3 katın üzerinde.
Yani, bu sadece Burdur ilindeki mesafe.
Su ürünleri üretimi, ki, Burdur önemli bir su ürünleri üretimine
de sahip. Bakın, su ürünleri üretiminde 425 tondu Burdur, biz bunu 1.530
tona çıkardık. Bizim dönemimizde bunlar arttı. Türkiye genelinde
50 binden, 150 bin tona çıktık.
Mera ıslahı, ki, hayvancılık deyince
aklımıza gelecek en önemli konulardan bir tanesi. 68 bin dekardan 500
bin dekara çıkardık Türkiye genelinde. 8 kat artış
sağlandı Türkiye genelinde. Burdur ilimizde 2002 yılına
gelinceye kadar hiç çalışma yok merada, mera ıslahında.
Yani, Bakanlığın yürüttüğü Hükûmet destekli hiçbir proje
yok, hiçbir çalışma yok ve 2004-2007 yılları arasında
biz 10.600 dekarda mera ıslah çalışması yaptık Burdurda.
Bunu değerli Burdur Milletvekillerimiz de yakından takip ediyorlar.
Tarımsal desteklemelerde 3 katlık bir artış
meydana geldi, biraz önce söyledim Türkiye genelinde. Burdur ilinde 17 milyon
YTLden 35 milyon YTLye çıktı. Biz 2007 yılı içerisinde
Burdura 35 milyon YTL tarımsal destek sağladık. Ödendi bu.
Hayvancılık destekleri biraz önce söyledim- 80 milyondan 710 milyon
YTLye çıktı Türkiye genelinde. Burdur ilinde, biz
devraldığımızda, sadece 2 milyon YTLydi. Sadece 2 milyon
YTL hayvancılık desteği alıyordu Burdur. 2007
yılında 14 milyon YTL, 7 katlık bir artış!
Prim desteği, keza 186 milyon YTLden 1,3 milyar YTLye
çıktı Türkiye genelinde ve Burdurda da 6 bin YTL alıyordu
sadece Burdurlular. Prim desteği olarak sadece 6 bin YTL alıyordu.
2007 yılı içerisinde hayvancılık hariç 2,1 milyon YTL
KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Sayın Bakanım,
Burdur köşeyi dönmüş, haberimiz yok!
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) - O, nereden baktığınıza bağlı.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Çalışkan Burdurlu
Burdurlular çalışkan.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) - Hamdolsun
Hamdolsun
Bizim Hükûmetimizle köşeyi, hem de
verimliliğin köşesini, istikrarın köşesini, refahın ve
mutluluğun köşesini yakalıyor inşallah, hiç merak etmeyin.
Süt üretimi Türkiye genelinde 8,4 milyon tondan 11,5 milyon tona
çıktı değerli milletvekilleri. Bunun, ben, özellikle
altını çiziyorum. Bu, verimlilik artışıyla elde edilen
bir üretim artışı. Çünkü, Türkiyede hayvan sayısında
artış meydana gelmedi. Aynı hayvandan, aynı sayıdaki
hayvandan 3,5 milyon ton daha çok süt alındı bu dönemde. Sebebi: Yem
bitkilerinde sağlanan üretim artışı ve ırk
ıslahında sağlanan gelişmeler, verilen destekler.
Bakın, Burdurda yine süt üretimi de arttı, 219 bin
tondan 250 bin tona çıktı 2006 yılında. Et üretimi, keza
kayıtlı et üretimi, kırmızı et üretimi 420 bin ton
idi, 490 bin tona çıktı. Burdurda 2.300 tondan 5.600 tona
çıktı et üretimi. Burada artış yüzde 143, sadece
Burdurdaki et artışı.
Şimdi, önemli bir konuyu daha anlatacağım sizlere
ve Burdura yapılan, gerçekte bu dönemde yapılan, Hükûmetimiz
döneminde yapılan önemli bir faaliyet.
Değerli arkadaşlar, Türkiye genelinde tarımsal
kalkınma kooperatiflerine verilen kredi desteği 10 kat
artırıldı, 148 bin aile desteklendi. Türkiyede, bizden önceki
Hükûmet döneminde bütün Hükûmet dönemini kastediyorum- 287 kooperatife 87
milyon YTL destek sağlandı. Bizim dönemimizde 1.232 kooperatife tam
820 milyon YTL destek sağlandı. Şimdi Burdurun rakamını
söylüyorum: Burdurda bizden önceki dönemde sadece 3 tane kooperatife 760 bin
YTL toplam destek verilmiş, sadece 3 kooperatif 760 bin. Bizim dönemimizde
18 kooperatife 11,5 milyon YTL destek sağlandı ve bunların
çoğu da hayvancılık yapıyor. Bir kısmının da
açılışına, konuşmayı yapan Sayın Ramazan
Kerim Özkanla birlikte katılmıştık. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
tarımsal kredi kullanımında 10 katlık bir artış
var. Sadece Burdur ilimizde 2002de 8,2 milyon YTL kredi
kullandırılmış, 2006 yılında 66,5 milyon YTL
tarımsal kredi kullanıldı; 8,2den 66,4e. Şimdi,
bunların yanında, bizim yine kırsal kalkınmayı
destekleme maksadıyla başlattığımız 2006 yılında
bir proje var. Burada da 2006-2007de 31 tane proje destekledik Burdurda.
Bunlar, hayvansal üretimle, bitkisel üretimle ilgili ambalajlama, paketleme
tesisleri, üretim tesisleri veya hayvancılıkla ilgili daha modern,
daha yüksek teknolojinin kullanıldığı projeler. 3,8 milyon
YTL de hibe destek sağlandı bu dönemde. Bütün Türkiyede 1.256 proje
gerçekleşti 2006 yılı içerisinde.
Yine, Burdur ilimizde, üretici birliği çerçevesinde
organizasyon konusunda da üç adet tarımsal üretici birliği kuruldu bu
dönemde. Tarımsal Üretici Birlikleri Yasasını geçtiğimiz
22nci Dönemde Meclisimiz çıkardı, Hükûmetimizin
tasarısıydı ve bizim yine Burdura verdiğimiz 21 tane de
tarım danışmanı var, bunlar, orada şu anda görev
yapmakta.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, 2007
yılı içerisinde -biraz önce de arz ettim- Burdurda
hayvancılıkla ilgili 14 milyon YTL destek ödemesi yapıldı
fakat 2007 yılı içerisinde tahakkuku gerçekleşen bazı
desteklemeler var. Bu, bütün Türkiye için böyledir. Biz, destekleri
Bütçemizi
kullandık, yani 5,3 milyar YTLnin tamamı bu sene
kullanıldı fakat değerli arkadaşlar, bizim Hükûmetimiz
açıktan para basan bir Hükûmet değil. (AK Parti
sıralarından alkışlar) Bütçemizi biz kullandık.
Şu anda tahakkuku gerçekleşmiş olan bu para da 2008
yılı bütçesine kondu ve 2008 yılının başında
da bu paralar ödenecektir.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Bu sene yok
değil mi Sayın Bakan?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) Burada da hiç kimsenin endişesi olmaması lazım.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Bakanım, 2007de ödeme yok mu?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) Bakın, ben, size biraz önce, ne kadar ödeme
yaptığımı, 2007 yılı içerisinde sadece Burdura
toplam 35 milyon YTL ödediğimi, bunun 14 milyon YTLsinin
hayvancılık olduğunu söyledim.
Şimdi, kalan hak edişler de -sadece Burdur için değil,
bütün Türkiye için de- 2008 yılı başında bunlar da
ödenecektir. Bundan da hiç kimsenin şüphesinin olmaması gerekiyor.
Çünkü, biz, bugüne kadar, dediğim gibi, hayvancılıkta biz
destekleri 10 kat artırmışız, 10 kat ve bunun da hepsini
ödemişiz, bundan sonrakini de öderiz. Hiç ama hiç kimsenin buradan
endişesi olmaması lazım.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Bakanım, ocak ayında mı?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabii,
Sayın Özkanın değindiği ikinci bir konu da, Burdurdaki
mermercilikle ilgili, madencilikle ve mermerle ilgili bir konuydu. Bu konuda
da
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bakanım, bir dakikalık süre
içerisinde konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Devam) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
O zaman, çok kısa bilgi arz edeceğim.
Burdur ilinde Burdur Beji olarak bilinen bir mermer çeşidi
var, ünlüdür. Yine, Hükûmetimiz döneminde huzur hakkı, hükûmet hakkı
olarak bilinen, alınan bir para var; biz, bunu yüzde 2 olarak
alıyorduk. İşlemeyi kendi yaptığı, kendi
üretimini yaptığı takdirde bunu biz yüzde 1e düşürüyoruz.
Böyle bir karar aldık. Bu konuda amacımız mermerciliğin
sanayi olarak gelişmesi, üretiminin artırılması ve daha çok
ürün olarak satılmasını temin etmektir yani sektörün
gelişmesini sağlamaktır.
Diğer teşviklerle ilgili olarak da -birtakım,
tabii, başka talepler de var- bunlarla ilgili çalışmalar,
görüşmeler sürüyor. Huzur, hükûmet hakkı olarak alınan parada
biz indirim yaptık ve bu sektörün geliştirilmesi, ihracat
kapasitesinin artırılmasıyla ilgili olarak da zaten Hükûmetimiz
çeşitli programlar uyguluyor.
Bu duygularla, yüce Meclisi saygıyla bir kez daha
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
Gündem dışı üçüncü söz, Siirt ilinin
ulaşım sorunlarıyla ilgili söz isteyen Siirt Milletvekili
Yılmaz Helvacıoğluna aittir.
Sayın Helvacıoğlu, buyurun efendim. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
3.- Siirt Milletvekili Memet
Yılmaz Helvacıoğlunun, 2002-2007 tarihleri arasında
Siirtte gerçekleştirilen ve gerçekleştirilmesi planlanan projelere
ilişkin gündem dışı konuşması
MEMET YILMAZ HELVACIOĞLU (Siirt) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Siirt ilimizle ilgili olarak genel bir
değerlendirme ve bilgilendirme yapmak üzere söz almış
bulunuyorum. Bu nedenle, hepinize sevgi ve saygılarımı
sunuyorum.
Konuşmama başlamadan evvel, ülkemizde vuku bulan müessif
olaylar, tüm ülkede olduğu gibi, yıllardır et ve tırnak
misali olmuş Siirt halkını da derinden üzmüştür.
Şehitlerimize rahmet, acılı ailelerine ve tüm Türkiyeye
başsağlığı, sabır ve metanet dilerken -dün
GATAda Sayın Meclis Başkanımız, Başkan Vekilimiz ve
bir grup arkadaşımızla gazilerimizi ziyaret ederken- tüm
gazilerimize de şükran ve minnetlerimizi saygılarımla sunuyorum.
Vatanımızı bölmeye yeltenen iç ve dış
güçlerin heveslerini bu millet kursaklarında bırakacaktır. Vatan
ve milletimiz sağ olsun.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; cumhuriyet
tarihinden 2002 yılına kadar geçen süre içerisinde Siirt ilimizde
yapılan hizmetlerle AK Parti iktidarı olan 2002-2007 tarihleri
arasında yapılan hizmetler mukayese edilemeyecek kadardır. Bu
nedenle sayın bakanlarımıza, Başbakanımıza ve
bakanlarımıza ve hizmeti geçen herkese huzurunuzda, Siirt halkı
adına şükranlarımı arz ediyorum.
2003 yılında Ankara Siirtliler Vakfı
Başkanı sıfatıyla yapmış olduğum ve
Başbakanımızın onurlandırdığı
Siirtliler gecesinde ilimizin sorunlarını dile getirmiştim.
Başbakanımızın hemşehrilerimize yapmış
olduğu konuşmalarında, bölgeler arası büyük
dengesizliğin asgariye indirileceği ve zaman içerisinde Siirtin
ülkemizde hizmet alanında hak ettiği yeri alacağını
ifade etmişlerdi. Nitekim bu geçen süre içerisinde, ülkemizin tümüne giden
hizmetlerle beraber Siirt ilimiz de bu hizmetlerden en iyi şekilde
yararlanmıştır. İnşallah bu dönemde de eksik kalan
hizmetler yine iktidarımız döneminde tamamlanacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Siirt ilinde
gerçekleştirilen hizmet ve yatırımları kısaca arz
etmek istiyorum: Uzun yıllar kapalı kalan Şirvan ilçemizdeki
bakır madeni ocağı işletmeye açılarak, yöre
halkına büyük bir istihdam ve gelir kaynağı
oluşturmuştur. Uzun yıllar kapalı kalan
havaalanımız Sayın Başbakanımızın
girişimleriyle şu anda açılmış bulunmaktadır.
Siirtimizi çıkmaz sokak olmaktan çıkaracak olan
Siirt-Eruh-Şırnak kara yolu devam etmektedir. Pervari-Çatak yolunun
programa konulmasıyla, Kurtalan-Habur demir yolunun uzatılması
projelerinin gerçekleştirilmesinin sağlanması tüm bölgemiz ve
hemşehrilerimizin arzusudur. Siirtimizi kirli havadan kurtaracak olan
Batman-Siirt doğal gaz iletim hattı bu yıl sonunda ihale
edilecektir. Siirtimizi enerji ve istihdam noktasında rahatlatacak olan
Botan Nehri üzerinde üç önemli hidroelektrik santralinin ihalesi
yapılmıştır.
Yine, tüm ülke ve bölgemizi ilgilendiren Ilısu
Barajının, kırk üç yıl aradan sonra, iktidarımız
döneminde ihalesi sonuçlandırılmış ve geçen yıl
Sayın Başbakanımız tarafından temeli atılmıştır.
Bu önemli projelerin ülkemize ve bölgemize hayırlı olmasını
diliyorum.
Yine, yıllardan beri bekletilen, bir türlü
gerçekleştirilemeyen, Siirtimizin kanalizasyon
altyapısının tümünün değiştirilmesiyle ilgili olarak
kazı ve montaj çalışmaları devam etmektedir. KÖYDES projesi
kapsamında, 2006-2007 yılları arasında köylerimize 650
kilometre stabilize, 800 kilometre asfalt; 34 köye kanalizasyon, 314 ünite içme
suyu tamamlanarak 50 milyon YTL harcanmıştır.
Sağlık alanında, Siirt merkez ve ilçelerinde 3 hastane,
4 sağlık ocağı, 2 diyaliz merkezi ilimize
kazandırılmıştır. Mevcut Devlet Hastanemizde 101
pratisyen ve 72 uzman doktor hizmet vermektedir. Neredeyse bölgemizin
sağlık merkezi hâline gelmiş bulunmaktayız. Uzun
yıllar, sağlık raporu alınması mümkün olmayan ve heyet
oluşturulamayan ilimizde, bugün için beyin ameliyatı ve neredeyse
kalp ameliyatı gerçekleştirilebilecek düzeye gelmiştir.
Eğitim alanında, 36 yeni okul, 724 derslik, 92 lojman,
6.252 kişilik yurt kapasitesi; 2006 yılında polis meslek yüksekokulu
açılarak, 250 polisin eğitimine başlanmıştır.
Ayrıca, Hükûmetimizin başlatmış olduğu,
seksen bir ilde üniversite olması hedefi kapsamında Siirtimizde de
üniversite ve iki yeni fakültenin kurulması kararı alınarak
rektör ataması gerçekleştirilmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Siirt
ilimizde üniversitenin kurulması, ülkemiz ve bölgemiz açısından
çok büyük önemi haiz olduğunu takdir edersiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Helvacıoğlu,
konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
MEMET YILMAZ HELVACIOĞLU (Devamla) İnşallah,
ileride tüm Siirtlilerin arzu ettiği gibi, üniversitemizin ismini Recep
Tayyip Erdoğan olarak yasallaştıracağız.
Tarım ve hayvancılık alanında fidan
dağıtımları, tarımsal destekleme fonlarıyla ilimiz
büyük oranda desteklenmiştir. Tarım
Bakanlığımızın desteğiyle Siirt
fıstığı ve Zivzik narımızın üretim
kapasitesinin ve kalitesinin artırılarak bir marka hâline getirilmesi
çabası içindeyiz.
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı
dâhilinde, Diyarbakır, Batman, Siirt Kırsal Kalkınma Projesiyle
50 milyon dolar destek sağlanmıştır.
Hükûmetimizin toplu konut edindirme politikası gereği
386 adet toplu konut bitirilmiş, 163 adedi devam etmektedir. Merkezde 800
adet toplu konut yapılması planlanmış, 2008 yılında
ihalesi yapılacaktır. 21 yerleşim biriminde 552 adet afet konutu
bitirilerek hak sahiplerine teslim edilmiştir.
Bütün bu hizmetlerin yapımında emeği geçen
Sayın Başbakanımıza, bakanlarımıza ve hizmeti
geçen hayırsever iş adamlarımıza, huzurunuzda, Siirt
halkı adına şükranlarımı arz ediyor,
saygılarımı sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Kemal Kurt, milletvekilimiz Genel Kurul salonunda
mı? Sisteme girmiş... Yok.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, gündem
dışı konuşmalar tamamlanmıştır.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.08
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.23
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER : Yaşar
TÜZÜN (Bilecik), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 26ncı Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları
vardır.
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI
A) DUYURULAR
1.- 2008 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2006 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Tasarısının Genel Kurulda görüşme
programının bastırılıp
dağıtıldığına ve bütçeler üzerinde
şahısları adına söz almak isteyen milletvekillerinin söz
kayıt işlemlerine ilişkin Başkanlık duyurusu
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 2008 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2006 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının Genel Kurulda
görüşme programı bastırılıp
dağıtılmıştır.
Bütçeler üzerinde şahıslar adına söz almak isteyen
sayın üyelerin söz kayıt işlemleri, 29/11/2007 Perşembe
günü 9.30-10.30 saatleri arasında, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
toplantı salonunda, Başkanlık Divanı Kâtip Üyelerince
yapılacaktır.
Söz kaydını her sayın üyenin bizzat
yaptırması gerekmektedir. Başkası adına söz kaydı
yapılmayacaktır.
29/11/2007 Perşembe günü saat 9.30-10.30 saatleri
dışındaki söz kayıtları, Kanunlar ve Kararlar
Müdürlüğünde yapılacaktır.
Genel Kurulun aldığı karara uygun olarak, bütçenin
tümü üzerinde her tur için ve bütçe görüşmelerinin sonunda lehte ve
aleyhte olmak üzere ve bunlardan sadece biri için kişisel söz talebi
yapılacaktır.
Sayın üyelerin bilgilerine arz olunur.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge
vardır, okutuyorum:
B) MECLİS
ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- İzmir Milletvekili Selçuk
Ayhan ve 25 milletvekilinin, balık çiftliklerinin çevreye ve turizme
olumsuz etkilerinin araştırılarak su ürünleri
yetiştiriciliğinin çevreyle uyumlu gerçekleştirilmesi için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/59)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Turizm potansiyeli açısından dünyanın önde gelen
turizm bölgelerinden biri olan Ege kıyılarımız,
plansız, programsız bir şekilde kurulan balık
çiftliklerinin tehdidi altındadır. Ruhsatlı, ruhsatsız
olarak kurulan ve sayıları hızla artan bu çiftliklerin yarattığı
çevre kirliliğinin önlenmesi hem turizm potansiyeli hem de
doğanın korunması açısından önem arz etmektedir.
Konuyla ilgili gerekli tedbirler alınmadığı takdirde,
turizmimiz, doğal ve tarihi değerlerimiz geri dönüşü olmayan
zararlarla karşı karşıya kalacaktır.
Diğer yandan kültür
balıkçılığının geliştirilmesi, hem istihdam
hem de ülke ekonomisine sağladığı katkı
açısından büyük önem taşımaktadır.
Turizm ile balık çiftliklerinin uyumlu bir biçimde birbirine
ket vuran değil birbirini tamamlayan birer sektör olarak organize edilmesi
gerekmektedir.
Bölgede varolan çiftliklerin saptanması, bu çiftliklerin
yarattığı kirlenmenin önlenmesi, turizm ve balık
çiftliklerinin uyumlu hale getirilmesi ve bu konuda gerekli politika ve
uygulamaların hayata geçirilmesi için Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün
104 üncü ve 105 inci maddeleri gereğince bir Meclis
araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1) Selçuk Ayhan (İzmir)
2) Ali Arslan (Muğla)
3) Gürol Ergin (Muğla)
4) Mevlüt
Coşkuner (Isparta)
5) Şevket
Köse (Adıyaman)
6) Ensar Ögüt (Ardahan)
7) Ali Rıza
Öztürk (Mersin)
8) Hulusi Güvel (Adana)
9) Ali İhsan
Köktürk (Zonguldak)
10) Akif Ekici (Gaziantep)
11) Muhammet
Rıza Yalçınkaya (Bartın)
12) Turgut Dibek (Kırklareli)
13) Halil
Ünlütepe (Afyonkarahisar)
14) Fehmi Murat
Sönmez (Eskişehir)
15) Birgen
Keleş (İstanbul)
16) Nesrin Baytok
(Ankara)
17) Ramazan Kerim
Özkan (Burdur)
18) Suat Binici (Samsun)
19) Mehmet Ali
Özpolat (İstanbul)
20) Tekin Bingöl (Ankara)
21) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
22) Canan
Arıtman (İzmir)
23) Gökhan Durgun
(Hatay)
24) Fevzi Topuz (Muğla)
25) Mehmet
Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
26) Vahap Seçer (Mersin)
Gerekçe:
Ege bölgemiz turizm potansiyeli açısından dünyanın
sayılı yerlerinden biridir. Uzun yıllardır bu bölgemizde
turizmle ilgili ciddi yatırımlar yapılmıştır.
Gerek yerli gerekse yabancı turistlerin yoğun bir şekilde
rağbet ettiği bu bölgede, son yıllarda ciddi çevre
sorunları yaşanmaktadır. Bu sorunların başında,
sayıları hızla artan ve büyük kısmı ruhsatsız
olarak kurulan balık çiftlikleri yer almaktadır.
Binlerce yıllık tarihin yattığı doğa
harikası bu koylar, izinsiz olarak faaliyet gösteren balık
çiftlikleri yüzünden doğa katliamıyla karşı
karşıya kalmıştır.
Turizm Bakanlığı, doğal bir kaynak olarak
gördüğü kıyıların korunması ve akılcı
kullanımı için yasal ve idarî düzenlemeleri gerekli görmelidir.
Doğal, tarihî ve kültürel değerlerimizin korunması, turizm
politikamızın önde gelen hedeflerinden biri olmalıdır.
Maalesef, üç tarafı denizle çevrili ülkemizde, kirlenme ve
bilgisizce avlanma gibi sebeplerle balık nesli gün geçtikçe azalmakta
hatta yok olmaktadır. Kültür balıkçılığının
önem kazanmasıyla, kıyılarımızdaki balık
çiftlikleri, hızla ve kontrolsüz bir şekilde artmaktadır.
Turizm sektörüyle ilgili araştırmalar; turistlerin,
alternatifleri değerlendirmede, çevre ve doğayı ön planda
tuttuğunu göstermektedir. Bilinmelidir ki, bilinç!i turist, balık
çiftliklerine yakın yerlerde denize girmeyi tercih etmemektedir. Turizme
ve çevreye zarar vermemek kaydıyla, balık çiftliklerinin
varlığını sürdürmesi hem ülke ekonomisine hem de istihdama
ciddi katkılar sağlayacaktır. Balık üretiminin
arttırılması bir yandan insanımızın
sağlıklı beslenmesi, diğer yandan da kültür
balıkçılığında, Dünya piyasalarıyla rekabetimiz
açısından büyük önem taşımaktadır.
Bu nedenle kurulacak balık çiftliklerinin; başta turizm,
tatil yerleşimleri, yat turizmi ve ulaşım sektörleri gibi
faaliyetlere engel ve kirliliğe neden olmayacak bölgelere
kurulmalıdır.
Yukarıda belirtilen duyarlılıklar dikkate
alınmadığında, balık çiftlikleri adı altında
kıyıların yağmalanması devam edecektir. Aynı
zamanda kamuoyunda balık çiftliklerine karşı gelişen
olumsuz tepkilerde sektöre büyük zararlar verecektir. Bu önemli konuda, Turizm
Bakanlığının görev ve sorumluluğu ile Tarım ve
Köyişleri Bakanlığının görev ve sorumluluğunun
sınırını çizmek zorunludur. Bu iki
bakanlığın arasında, bu konuda ciddi bir koordinasyonun
olduğu söylenemez. Bu yaşanan boşluktan, bazı Valilerimiz,
çiftlikleri belli merkezlerde toplama gibi girişimlerde bulunmuşsa da
uzun vadeli çözümler üretilememiştir.
Balık çiftliklerinin turizme olan olumsuz etkilerini
gidermek, diğer yandan da, sektörü doğru bir eksene oturtarak
geliştirmek, su ürünleri yetiştiricilik faaliyetlerini etkin bir
şekilde planlamak, çevreye ve turizme zararlı etkilerini en aza
indirgemek gerekmektedir.
Denizlerimizin kullanım planlarının
oluşturulması, haritalarının çizilmesi ve
yatırımların bu planlara uygun olarak yapılması
yaşamsal önemdedir.
Turizm sektörü ve balık çiftliklerinde yaşanan
sorunlarının enine boyuna tartışılması, her iki
sektörde de varolan sorunların çözümü için etkin politikaların
belirlenmesi, yasal ve idarî boyutta bakanlıkların görev ve
sorumluluklarının tekrar gözden geçirilmesine ihtiyaç
bulunmaktadır.
Çevrenin korunması, doğal, tarihî ve kültürel
değerlerimizin gelecek kuşaklara sağlık bir şekilde
aktarılması için, su ürünleri yetiştiricilik faaliyetlerinin
etkin bir şekilde planlanması, çevreye ve turizme zararlı etkilerini
en aza indirgemesi zorunlu hale gelmiştir. Bu nedenle balık
çiftçiklerinin mevcut durumu ve geleceğine ilişkin bir meclis
araştırmasını gerekli görmekteyiz.
2.- İstanbul Milletvekili
Çetin Soysal ve 21 milletvekilinin, İstanbulda depreme yönelik
çalışmaların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/60)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiyenin büyük bir bölümü deprem kuşağı içinde
yer almaktadır. 1999 yılında, 17 Ağustosta Gölcükte ve 12
Kasım'da Düzcede meydana gelen depremlerin ardından
İstanbul'daki deprem olasılığı yoğun bir
şekilde tartışılmıştır.
1999da Gölcükte meydana gelen depremde, resmi rakamlara göre
17.480 kişi ölmüş, 43.953 kişi yaralanmıştır.
Resmi olmayan bilgilere göre ise yaklaşık 50.000 kişi
hayatını kaybetmiş, yine 100.000'e yakın kişi
yaralanmıştır. Düzce depreminde ise Başbakanlık Kriz
Yönetim Merkezinin açıklamalarına göre 845 kişi ölmüş,
4.948 kişi de yaralanmıştır. Bunun yanında her iki
depremde de birçok bina yıkılmış, bu nedenle birçok
kişi evsiz kalmıştır. O dönemde deprem kamuoyunda
yoğun bir şekilde tartışılmış, uzmanlarca
konunun ayrıntıları aktarılmıştır. Depremin
yaşandığı bölgelerde, binaların depreme
dayanıklı olmadığı görülmüştür. İstanbulda
olması beklenen depremle ilgili çeşitli uyarılar
yapılmış, ivedi bir şekilde önlem alınması
gerektiği ortaya konulmuştur.
Ancak İstanbulda bina denetimleri, halkın
bilinçlendirilmesi, kamu alanlarının elden geçirilmesi gibi hayati öneme
sahip konularda ciddi adımlar atılmamıştır. Hatta bu
yıl İstanbuldaki bazı okulların deprem tetkikleri ile
ilgili çalışmalar, eğitim öğretimin başlamasına
15 gün kala başlatılmıştır. Her işi son ana
bırakma zihniyetiyle hareket eden iktidar ve yerel yönetim, milyonlarca
insanın hayatını kaybetme riskinin olduğu, böylesine önemli
bir konuda son derece pervasız davranmaktadır.
Son günlerde İstanbul Teknik Üniversitesi, Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Naci Görür tarafından yapılan açıklamalar deprem
riskini ve kötü sonuçlarını bir kez daha hatırlamamızı
sağlamıştır. Konuyla ilgili yeterli araştırma ve
belirleme yapılması için yerel yönetimlerin gereken kaynağı
ayırmadığını belirten Prof. Dr. Naci Görür, Marmara
Denizinin altında yaptığı çalışmalar sonucunda,
1999 depremi öncesindeki belirtilerin görüldüğünü
açıklamıştır.
İstanbuldaki hızlı nüfus artışı,
plansız ve denetimsiz şehirleşme göz önüne
alındığında depremin neden olacağı
yıkım tahmin edilenden yüksek olacaktır. Bu nedenle acil olarak
önlemlerin alınması gerekmektedir.
Öncelikle halkın konuyla ilgili olarak bilinçlendirilmesi, bu
yönde çalışmaların yapılması gerekmektedir. Bu konuda
eğitim almış arama kurtarma ekiplerinin sayısının
arttırılması zorunludur. Kamu binalarının elden
geçirilmesi, konuyla ilgili gerekli araştırma ve belirlemelerin
yapılabilmesi amacıyla gerekli kaynağın ayrılması
ve ivedi çözümlerin derhal uygulamaya geçirilmesi gerekmektedir. İnsan
hayatını önemsemeyen, bilim ve akademik çalışmaları
hiçe sayan bir anlayışla İstanbul'un depreme
hazırlanması söz konusu olamaz.
İstanbul'da depremle ilgili yapılan
çalışmaların incelenmesi ve alınacak tedbirlerin tespiti
amacıyla, Anayasa'nın 98. ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğü'nün 104. ve 105. maddeleri gereğince meclis
araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Çetin Soysal (İstanbul)
2) Akif Ekici (Gaziantep)
3) Birgen
Keleş (İstanbul)
4) Nesrin Baytok (Ankara)
5) Fevzi Topuz (Muğla)
6) Ramazan Kerim
Özkan (Burdur)
7) Suat Binici (Samsun)
8) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
9) Mehmet Ali
Özpolat (İstanbul)
10) Şevket
Köse (Adıyaman)
11) Tekin Bingöl (Ankara)
12) Gürol Ergin (Muğla)
13) Ensar
Öğüt (Ardahan)
14) Mevlüt
Coşkuner (Isparta)
15) Canan
Arıtman (İzmir)
16) Gökhan Durgun (Hatay)
17) Mehmet
Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
18) Hulusi Güvel (Adana)
19) Ali
İhsan Köktürk (Zonguldak)
20) Ferit Mevlüt
Aslanoğlu (Malatya)
21) Halil
Ünlütepe (Afyonkarahisar)
22) Vahap Seçer (Mersin)
3.- Muğla Milletvekili Ali
Arslan ve 24 milletvekilinin, balıkçılık sektörünün
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/61)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemiz; farklı ekolojik özellikteki Karadeniz, Marmara, Ege
ve Akdeniz'e kıyısı olan, 178 bin km. kıyı
uzunluğundaki akarsu, toplam yüzey alanları 1 milyon hektarın
üzerinde 200 adet doğal gölleri ve 3 bin 442 km'lik baraj gölleriyle hem
denizel hem de iç sular bakımından zengin balıkçılık
kaynaklarına sahip bir ülkedir.
Türkiye denizlerinin bağlı bulunduğu Akdeniz'de 5
bin, Karadeniz'de bin 700 civarında canlı türünün
yaşadığı bilinmektedir. Karadeniz'de 247, Marmara
Denizi'nde 200, Ege Denizi'nde 300 ve Akdeniz'de 500 balık türü
bulunmaktadır. Tüm bu zenginliklere rağmen ülkemizde
balıkçılıkla ilgili çağdaş, etkin politikaların
geliştirilememesi, dünya balıkçılık teknolojisindeki
hızlı gelişmeye rağmen bu gelişime ayak uydurabilecek
yeni uygulamaların hayata geçirilememesi, bilimsel bir kurumun böylesine
önemli bir sektöre destek ve yön verememesi sonucunda balıkçılık
sektörü çıkmaza girmiştir.
Dünyada nüfus artışı, insanların beslenme
ihtiyacını gün geçtikçe arttırmakta, gıda yetersizliği
yaşamalarına neden olmaktadır. Gelişmekte olan ülkeler
gıda gereksinimlerini karşılayabilecek ve ulusal kaynak
gelirlerini arttıracak önlemleri almakta; ekonomik, sosyal ve diğer
koruyucu hizmetlerle bireylerin uygarca yaşamalarına çaba
göstermektedir. Bu nedenle balıkçılığın önemi ekonomik
kaynak sağlamasının yanı sıra insan beslenmesine olan
yüksek düzeydeki protein katkısı nedeniyle de
değerlendirilmelidir.
Dünya balıkçılığında avcılıkla
büyüyen ürün açığı yetiştiricilikle karşılanmaya
çalışılmaktadır. Ülkemizde özellikle denizlerde
yapılan yetiştiriciliğin yoğun çevre kirliliği
yarattığı tartışmaları gündemdedir. Aslında
yetiştiriciliğin sürdürülebilir gelişimi birinci derecede
kaliteli çevreye ve suya bağlıdır. Bu nedenle
yetiştiricilik yatırımları çevreyle uyumlu olmalı ve
olumsuz etkilerinin minimum düzeyde olması gereklidir. Çünkü
yetiştiricilik sadece bir gıda üreticisi değil, aynı
zamanda sınırlı kaynaklar için rekabet eden bir tüketici ve
atık üreticisidir. Bu nedenle yetiştiricilik ve doğal sistemler
arasındaki etkileşimlerle ilgili bilgiyi arttırabilecek
programlar ve etkileri azaltacak teknolojilerin de desteklenmesi gerekmektedir.
Söz konusu sıkıntıların giderilmesi için hem devletin hem
de yetiştiricilik sektörünün öncelikli rollerinin belirlenmesi ve
üstlenilmesi gerekmektedir.
Avrupa ülkelerinde balıkçılık alanındaki ilk
uygulamalar, balıkçılık sahalarına girişin pazar ve
yapıların düzenlenmesi amacıyla 1970'Ii yılların
başında gündeme gelmiştir. Yapılan düzenlemelerle
balıkçıların av sahalarına eşit haklarla
girebilmelerine olanak sağlanmış, uluslararası
antlaşmalarla haklarının korunması için ortak bir politika
belirlenmesi yönünde karar alınmıştır. Su ürünleri ve su
alanları bakımından pek çok ülkeden daha avantajlı olan
Türkiye'de Avrupa'daki düzenlemelerin yapıldığı tarihten 37
yıl sonra bile halen balıkçılık sektörü üvey evlat
muamelesi görmektedir.
Ülkemizde balıkçılık alanında kaynak
kullanımı, denetim ve kontrol, yapısal eylemler, pazar
politikası, devlet yardımları ve
balıkçılarımızın sosyal sorunları konusunda büyük
bir yetersizlik ve boşluk yaşanmaktadır. Bu ilgisizlik,
balıkçılık araştırmaları konusunda da kendini
göstermektedir. OECD ülkelerinin 2000 yılında
balıkçılık yönetimi ile ilgili harcamalarına
bakıldığında Türkiye'de balıkçılık için
ayrılan parasal ödeneklerle diğer ülkelerin harcamaları
arasında ciddi bir uçurum söz konusudur. OECD'nin
yayımladığı raporda Türkiye'nin balıkçılık
yönetimi ile ilgili harcamalarını içeren ödenek hanesi 'bilgi
alınamadı' şeklinde gösterilmiştir. Oysa Türkiye,
İspanya dışında Akdeniz'e kıyısı olan tüm
ülkelerden daha fazla balık üretmekte ve bu konuda dünyada söz sahibi
olması gereken bir ülkedir.
Balıkçılığımızın ulusal
sorunlarına çıkış yolu bulabilmek ve konuyu parlamento
çatısı altında tartışmaya açabilmek amacıyla
ülkemizde balıkçılığın sorunları ve çözüm
yollarının belirlenmesi için Anayasanın 98. ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün 104. ve 105. maddeleri gereğince
meclis araştırması açılmasını arz ve teklif
ederiz.
1) Ali Arslan (Muğla)
2) Nevin Gaye
Erbatur (Adana)
3) Şevket
Köse (Adıyaman)
4) Ensar
Öğüt (Ardahan)
5) Ali Rıza
Öztürk (Mersin)
6) Hulusi Güvel (Adana)
7) Ali İhsan
Köktürk (Zonguldak)
8) Halil Ünlütepe
(Afyonkarahisar)
9) Fehmi Murat
Sönmez (Eskişehir)
10) Muhammet
Rıza Yalçınkaya (Bartın)
11) Akif Ekici (Gaziantep)
12) Birgen
Keleş (İstanbul)
13) Nesrin Baytok
(Ankara)
14) Ramazan Kerim
Özkan (Burdur)
15) Suat Binici (Samsun)
16) Ahmet Ersin (İzmir)
17) Mehmet Ali
Özpolat (İstanbul)
18) Tekin Bingöl (Ankara)
19) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
20) Canan
Arıtman (İzmir)
21) Gürol Ergin (Muğla)
22) Gökhan Durgun
(Hatay)
23) Fevzi Topuz (Muğla)
24) Mehmet
Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
25) Vahap Seçer (Mersin)
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki ön
görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım.
C) TEZKERELER
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Köksal Toptanın, Kuveyt Meclis Başkanı
Casım El Horafinin davetine icabet etmek üzere, beraberinde Parlamento
heyetiyle Kuveyte resmî ziyarette bulunmasına ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/228)
27
Kasım 2007
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Köksal
Toptanın, Kuveyt Meclis Başkanı Casım El Horafinin
davetine icap etmek üzere, beraberinde Parlamento heyetiyle, Kuveyte resmi
ziyarette bulunması hususu Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı
Kanunun 6. Maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Köksal
Toptan
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Başbakanlığın, Anayasanın 82nci
maddesine göre verilmiş iki tezkeresi vardır; ayrı ayrı
okutup, oylarınıza sunacağım.
2.- 3-4 Kasım 2007
tarihlerinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine resmî ziyarette bulunan
Sağlık Bakanı Recep Akdağa refakat eden heyete
katılması uygun görülen milletvekillerine ilişkin Başbakanlık
tezkeresi (3/229)
27/11/2007
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağın,
görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte 3-4 Kasım 2007
tarihlerinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine yaptığı
resmi ziyarete, Kahramanmaraş Milletvekili Cafer Tatlıbalın da
iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu
Kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
3.- 22-23 Ekim 2007 tarihlerinde
İngiltereye resmî ziyarette bulunan Başbakan Recep Tayyip
Erdoğana refakat eden heyete katılması uygun görülen
milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/230)
27/11/2007
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte 22-23 Ekim
2007 tarihlerinde İngiltereye yaptığım resmi ziyarete ekli
listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi
uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu Kararının sureti
ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
LİSTE
Egemen Bağış İstanbul
Milletvekili
Canan Kalsın İstanbul
Milletvekili
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, ben bu sonuca
itiraz ediyorum. Her zaman da belirttiğim üzere, gerek Sayın
Başbakan ve sayın bakanlar yurt dışına gittikleri
zaman kendilerine yakın olan milletvekillerini özel turistik gezilere
götürüyorlar, devlet bütçesinden bunlara harcırah ödeniyor. Hem ailelerini
de götürüyorlar. Ben bu durumu kınıyorum efendim.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
VI.- ÖNERİLER
A) SİYASİ PARTİ
GRUBU ÖNERİLERİ
1.- Gündemdeki sıralama ile
çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin AK Parti
Grubu önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 28.11.2007 Çarşamba günü (bugün)
yaptığı toplantıda siyasi parti grupları arasında
oybirliği sağlanamadığından, İçtüzüğün
19uncu maddesi gereğince, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin
Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Bekir
Bozdağ
Yozgat
AK
Parti Grubu Başkan Vekili
Öneri:
27.11.2007 Tarihli Gelen Kağıtlar Listesinde
Yayınlanan ve bastırılarak dağıtılan 64 Sıra
Sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 48 Saat geçmeden Gündemin Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
Kısmının 2. Sırasına alınması ve diğer
işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,
28.11.2007 Çarşamba günkü (Bugün) birleşimde
çalışmaların 64 Sıra Sayılı Kanun
tasarısı görüşmelerinin bitimine kadar devam etmesi
önerilmiştir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Aleyhte söz istiyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Sayın Genç, Başkanlığa intikal
etmiş olan başka milletvekili arkadaşlarımızın
söz talepleri vardır. Şimdi, onları
arkadaşlarımız tespit ediyorlar, değerlendireceğiz.
Saygıdeğer arkadaşlarım, lehte bir
milletvekili arkadaşımızın söz talebi var, aleyhte çok
sayıda talep var, onları ayrıca değerlendireceğiz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkanım, önce ben
istedim efendim, rica ediyorum efendim. Önce ben istedim.
BAŞKAN Sayın Genç, buraya başvuruda bulunan
arkadaşlar var, sizinkini de değerlendirecekler. Efendim, siz
oturduğunuz yerden
İstirham ediyorum. Bakınız sükûnet
içinde yönetiyoruz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, burada söz kim istiyorsa
İstem sırasına göre
BAŞKAN Sayın Genç
KAMER GENÇ (Tunceli) Ben önce istedim, bakın tutanaklara.
BAŞKAN Sayın Genç, değişiklikle ilgili bir
öneri göndermişsiniz, o ayrı.
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır o değil efendim. Yerimden
grup önerisi aleyhinde söz istiyorum.
BAŞKAN Sayın Genç, bakınız konuşmak,
anlaşmak karşılıklı birbirini dinlemeye matuftur.
KAMER GENÇ (Tunceli) Evet.
BAŞKAN Şimdi ben sizin talebinizi aldım. Sizin
talebinizi arkadaşlarımız işleme alacaklar, yerinizden
böyle bir talepte bulundunuz, tamam. Bir de, ayrıca,
Başkanlığa dilekçeyle başvurup söz talebinde bulunan
arkadaşlar var, hepsini birlikte değerlendireceğiz diyorum.
Sizin talebiniz de değerlendirmenin içinde olacaktır, oldu mu?
KAMER GENÇ (Tunceli) Ama, ben en önce istedim Sayın
Başkanım. İç Tüzüke göre söz, istem sırasına göre
verilir.
BAŞKAN Hayır efendim, şimdi hepsi geldi intikal
etti. Bakınız, burada uyarız. (Gürültüler)
Arkadaşlar tartışmayalım.
Grup önerisinin lehinde Yozgat Milletvekili Sayın Bekir
Bozdağ.
Buyurun Sayın Bozdağ. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sözlerimin başında hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Verdiğimiz grup önerisinin lehinde söz
almış bulunuyorum.
Grup önerimiz de, Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve
Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının kırk sekiz saat geçmeden Meclisin
gündemine alınması ve bitimine kadar görüşmelerin
devamını öngören bir önergedir. Bugüne kadar, 23üncü Dönem
oluştuğu günden bugüne kadar, biz, Danışma Kurulu
önerilerini, Mecliste bulunan siyasi parti gruplarımızın
müşterek imzasıyla getirdik. Ama bugün ilki müşterek imzayla
buraya getiremedik. Peki, ne oldu, onu da sizlerle paylaşarak huzurunuzdan
ayrılmak istiyorum.
Esasında, bizim, bu grup önerisini de müştereken getirme
hususunda önemli gayretlerimiz oldu. Dünden, 2008 yılı bütçelerinin
görüşme takviminin belirlenmesiyle ilgili öneriye eklemeyi de
düşündük. Bununla ilgili, benim, siyasi partilerimizin nöbetçi grup
başkan vekilleriyle bir görüşmem oldu. Arkasından -Sayın
Bakanımız- CHPden Sayın Kılıçdaroğluyla,
MHPden de Sayın Şandırla bir telefon görüşmesi yapıldı.
Ancak, sabahleyin Danışma Kurulu görüşmelerinde bu konuda bir
mutabakat sağlanamadığı için dünkü Danışma
Kuruluna bu konu ilave edilemedi. Tekraren, bugün sabahleyin, Sayın
Bakanımla beraber grupları ziyarete gittik. Onlara, bu kanunun
önemini, neden acil olduğunu, neden görüşülüp kanunlaşması
gerektiğinde zaruret bulunduğunu izah etmeye çalıştık.
Sağ olsunlar, anlayış gösterdiler, Bunu biz kendi aramızda
bir değerlendirelim dediler. CHPden Grup Başkan Vekili
arkadaşımız Sayın Hakkı Suha Okay Bey, bu konuda parti
içinde değerlendirmeleri yaptıktan sonra, Biz Sayın
Bakanın getirdiği öneriyi, o şekilde
değerlendirildiğinde kabul edebiliriz. dediler. Bunun üzerine ben,
MHPli arkadaşlarımı aradım, onlara da CHPden böyle bir
cevap geldiğini ve eğer siz de mutabıksanız, bu konuyu
görüşebileceğimizi söyledim. Onlar da değerlendirmelerinin devam
ettiğini söylediler.
Tabii, bu arada Genel Kurul başlayacağı için, biz
Danışma Kurulu talebinde bulunduk Meclis
Başkanlığımızdan, onlar da 13.30da grupları
Danışma Kuruluna davet ettiler, oraya gittik. MHP adına Grup
Başkan Vekili Sayın Mehmet Şandır orada bulundular ve
görüşmeler sırasında CHPden Sayın Hakkı Suha Bey, bu
kanun tasarısının geçici 1inci maddesinde yer alan otuz günlük
sürenin makul olduğunu, ancak ikinci kısımda yer alan, seçime
Genel Kurul karar verdiği takdirde seçimin on beş gün içinde
yapılmasını öngören kısmının uygun
olmadığını dile getirdiler. Bunun otuz güne
çıkarılmasının daha doğru olacağını
söylediler.
Bu arada, Sayın Şandır da, birinci kısım
altmış gün olsun, ikinci kısım da, yani otuz günde Genel
Kurulun toplanması altmış gün olsun, seçime karar verdiği
takdirde, Genel Kurulun seçim kararı alması hâlinde de bunun otuz gün
olmasının daha uygun olacağını söyledi. Ben de orada
dedim ki: Benim bu konuda bir istişare yapma ihtiyacım vardır,
ancak altmış-otuz veyahut da otuz-otuz olması hâllerinden seçim
kararı alınması hâlinde seçimin otuz gün içinde
yapılması bana da uygun geliyor. Orada diğer partilerden olan
arkadaşlarımız, hem CHPden hem de DTPden grup başkan
vekili arkadaşlarımız, Eğer otuz gün kabul edilirse biz
bunda mutabıkız. dedi. MHP adına katılan
arkadaşımız da Otuz günü kabul ederlerse biz de buna
mutabıkız. dedi. Bütün arkadaşlarımız oradadır.
Yalnız, ben bunu -otuz günü- Sayın Bakanla görüşeceğim,
ondan sonra Bakan kabul ederse bu noktada anlaşabiliriz, elden
imzalarız. dedim ve bu şekilde ayrıldık oradan.
Ayrılmamızdan sonra Sayın Bakanla da biz konuyu müzakere ettik,
Sayın Bakanımız da otuz günün olabileceğini söyledi ve biz
aşağıya geldik, elimde Danışma Kurulu önerisi. CHPli
arkadaşlara götürdüm, Doğrudur. dediler, imzaladılar, DTPli
arkadaşlara götürdüm Doğrudur. dediler, imzaladılar, MHPli
arkadaşlara götürdüm, Biz bu konuyu biraz daha müzakere edeceğiz,
biraz bekleyin. dediler. Biz bekledik. Takip ettiğiniz gibi, gündem
dışı konuşmalar bittikten sonra gündeme de ara verildi,
belki bu arada uzlaşma olabilir düşüncesiyle ara verildi. Daha sonra
uzlaşma olmadı, grup önerinizi getirin. dendi. Bu noktada da biz
grup önerimizi getirdik, bu nedenle huzurunuzdayız. Tabii, gönül isterdi
ki, bir mutabakatla bu gelsin ve devam etsin.
Ayrıca, geçici 1inci maddeyle ilgili değişiklik
önergesi üzerinde de bizim mutabakatımız oldu, hem CHP hem DTP hem AK
Parti olarak bu önergeyi de bizler imzaladık ve böyle bir güzel
çalışma ortamı içerisinde bizim arzumuz bunun devamı
yönündeydi, ama böyle bir karar ortaya çıktı. Biz, bu nedenle grup
önerisi olarak huzurunuza getirdik. Meclisimiz bunu takdir ettiği
takdirde, Futbol Federasyonuyla ilgili kanunda değişiklik yapan kanun
görüşülecek.
Peki, ne getiriyor bu kanun? UEFA ve FIFA kurallarına, Futbol
Federasyonu Kanunundaki düzenlemelerin uyarlanmasını getiriyor.
İçerisinde ne var? Tamamıyla, yüzde 90 itibarıyla -belki biraz
daha fazladır bu rakam- Futbol Federasyonunun
hazırladığı taslağın kanun tasarısına
dönüşmüş şeklinden ibarettir. Yani, bir ittifakla geliyor, bir
uyum yasası ve bunun da belli bir süre içerisinde çıkması
gerekiyor.
Bu nedenle, grup önerimizin desteklenmesini yüce heyetinize arz
ediyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Saygıdeğer arkadaşlarım, bahsettiğim
gibi, hem yerinden söz talebinde bulunan milletvekili
arkadaşlarımız hem de Başkanlığımıza
yazılı olarak başvuran arkadaşlarımızın
aleyhte söz talepleri vardı. Kâtip üye arkadaşlarımız
görevli arkadaşlarımızla birlikte bu
arkadaşlarımızın isimlerini bir araya getirdiler ve çekilen
kura sonucundaki -geçen dönem de bu tip işlemler yapmıştık-
sıralamayı ben size, heyetinize arz ediyorum: Aleyhinde; Bir, Kamer
Genç, Tunceli Milletvekili; iki, Hasan Macit, İstanbul Milletvekili; üç,
Ahmet Orhan, Manisa Milletvekili; dört, Oktay Vural, İzmir Milletvekili;
beş, Necati Özensoy, Bursa Milletvekili; altı, Mustafa Enöz, Manisa
Milletvekili. Yani, aleyhteki söz talebinde -tabii ilk iki sıradaki
arkadaşlarımız konuşmazsa, diğer
arkadaşlarımıza gelecektir- bu şekilde bir sıra takip
edeceğim.
Sayın Şandır, biraz önce Sayın Bozdağ,
konuşması sırasında, grup başkan vekilleri olarak
sizlerle yapılan görüşmelerden bahsetti. Eğer şunu
diyorsanız çok kısa bir söz hakkı vereceğim: Sizin
görüşlerinizin dışında bir ifadede mi bulundu Sayın
Bozdağ?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Gayet tabii.
BAŞKAN Buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Genç, lütfen
Buyurun, konuyla ilgili kısa bir açıklama
yapınız. (MHP sıralarından alkışlar)
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR VE AÇIKLAMALAR
1.- Mersin Milletvekili Mehmet
Şandırın, Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağın,
konuşmasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; gerçekten, 23üncü Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi,
uzlaşmayla, ortak kararla kendi gündemini belirlemekte bugüne kadar
başarılı bir performans, başarılı bir
çalışma ortaya koymuştur. Tabii, her konuda
uzlaşacağız diye bir hadise yok.
Bu kanunla ilgili, yine yeni bir unsur olarak, Sayın Bakan,
grubumuza iki defa bizatihi gelerek, birkaç defa da telefon ederek bu konuyu
anlatmaya çalıştı. Bu da çok güzel bir hadiseydi,
tarafımızdan takdirle ve teşekkürle karşılandı.
Bu kanunun görüşülmesi sırasında komisyonda bulunan
arkadaşlarımız, kanunu incelediklerinde doğru
bulmadıkları hususlarda muhalefet şerhi ortaya koydular. Grup
Başkan Vekili olarak, komisyon üyesi, grubum üyesi milletvekillerinin bu
muhalefet şerhine benim itibar etmem gerekiyor. Bu muhalefet
şerhindeki hususların ortadan kalkmaması hâlinde bu kanuna bizim
muhalefet yapmak gibi bir zorunluluğumuz ortaya çıkıyor.
Sayın Grup Başkan Vekili arkadaşımız,
gerçekten her defasında bize bilgi verdi, bunu kabul ediyorum. Ancak sabah
en son Danışma Kurulunda vardığımız mutabakat,
sabahleyin, Sayın Bakanın getirdiği yeni açılımın
önergeye dönüşmüş şeklini tarafımdan grubuma
götüreceğim, Grup Başkan Vekili arkadaşımla
tartışacağım ve muhalefet şerhi koyan grubum üyesi,
komisyon üyesi arkadaşlarımla bu getirilen, hazırlanan yeni
açılıma dayalı önerge görüşüldükten sonra Danışma
Kurulu kararını, gerekiyorsa elden dolaştıracağımız
yönünde bir kararımız oluşmuştu.
Dediğimiz gibi, hazırlanan önergeyi grubuma getirdim.
Grubum ortaya koyduğu muhalefet şerhi doğrultusunda bunun
yeterli olmadığı noktasında bir kanaat ifade etti. Grup
Başkan Vekili diğer arkadaşım, muhalefet şerhi koyan
arkadaşlarımın bu noktadaki itirazına katılınca,
bizim bu kanuna -Sayın Bakanın bu güzel yaklaşımı,
Sayın Grup Başkan Vekilinin bu iyi yaklaşımı,
doğru yaklaşımına rağmen- muhalefet etmek gibi bir
zorunluluğumuz ortaya çıktı. Muhalefet
yapacağımız bir kanunun görüşülmesine öncelik vermemiz de
bizden beklenilmemeli.
Meclisin gündemini mutlaka, tabii Meclisin grup başkan
vekilleri belirleyecek, ama uzlaşılan konularda karar birliği,
oy birliği oluşacak. Şimdi grup kararı olarak
getirdiğiniz Danışma Kurulu kararını oylarız,
Meclisin gündemi yeniden şekillenirse, biz Milliyetçi Hareket Partisi
olarak bu kanunda, ortaya koyduğumuz eksikliklere, yanlış
anlamalara muhalefet yapacağız. Bu muhalefetle tutarlı
olması doğrultusunda bu grup kararına, sizin grup
kararınıza muhalefet ediyoruz ve oy birliğiyle vermeyiş
sebebimiz budur, yoksa burada bir anlaşılmayan husus yoktur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET ŞANDIR (Devamla) Sayın Başkan,
teşekkür edip bitireceğim.
Dolayısıyla, arkadaşımızın
üzülmesine veya bu konuda bir aldatma duygusu içerisine düşmesine gerek yok.
Sonuç çok açık, net: Ben, hazırlanan önergeye muhalefet yapan,
muhalefet şerhi koyan arkadaşlarıma kabul ettiremedikten sonra,
muhalefet yapacağımız bir kanunun öncelik alıp, diğer,
daha önce kararlaştırdığımız kanunların
önüne geçmesini kabul etmem mümkün değildi. Ben, grubumun Grup Başkan
Vekiliyim, onların isteği doğrultusunda tavır ortaya koymam
gerekiyor. Davranışımız gayet normaldir. Kanunun
görüşülmesi sırasında da gerekçelerimizi arz edeceğiz.
Çok teşekkür ederim Sayın Başkan. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Şandır.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) SİYASİ PARTİ
GRUBU ÖNERİLERİ (Devam)
1.- Gündemdeki sıralama ile
çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin AK Parti
Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN Evet, grup önerisinin aleyhinde Tunceli Milletvekili
Sayın Kamer Genç.
Sayın Genç, buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bir Danışma Kurulu
Son anda uzlaşma
olmayınca bir grup önerisiyle karşı karşıyayız.
Şimdi, tabii, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
çalışmalarına sağlıklı katkıda
bulunabilmemiz için, biz de burada bağımsız milletvekilleri
olarak -en azından bağımsız, Demokratik Sol Partideki
arkadaşlar ve başka arkadaşları da hesaba
kattığınız zaman 20ye yakın bir milletvekili
grubuyuz- bizim de burada bu çalışmalara katkıda bulunmamız
lazım.
Şimdi, burada dört tane grup var, başka
milletvekillerini yok sayıyorlar.
Geçen gün Bülent Arınç Efendim, ne gerek var, zaten gruplar
anlaşıyor. diyor ve işte, Kızılcahamamdaki
basına intikal eden olaylarda da Efendim, Kamer Genç çıkıyor,
Meclisin çalışmalarını engelliyor. diyor. Ben niye
Meclisin çalışmalarını engelleyeyim sayın
milletvekilleri? Biz de buraya milletvekili olarak geldik, kendi ülkemizin
sorunlarını dile getirmek zorundayız.
Bakın, kendisi burada çıktı geçen gün, Bülent
Arınç, tam on dakika bana cevap verdi, dedi ki: Efendim, Kamer Gençin
sarf ettiği bu laflar, içki sofrasında sarf edilen laflar. Ben,
Bülent Arınçla bir güne bir gün içki sofrasında oturmadım ki
arkadaşlar! Nereden biliyor benim orada oturduğumu? (Gülüşmeler)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Otur! Bir kere otur!
Bir kere davet et!
KAMER GENÇ (Devamla) Hayır, nereden biliyor, ben
anlamıyorum yani.
Efendim, güya, ben işte öyle laflar söylüyormuşum ki
insanlar beni şey ediyorlarmış, yani, kendimi hakarete davet
ediyormuşum, tazminat davası açılıyormuş ve bana da 1
milyar tazminat ödediğini söyledi. Yok böyle bir şey
arkadaşlar! Yani, Meclis Başkanlığı yapmış
bir insan çıkıp da Ben bu kişiye para ödedim. der mi?
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) Öyle bir şey demedi.
KAMER GENÇ (Devamla) Dedi efendim.
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) Dava açtı. dedi.
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, kendisi gelsin buraya.
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) Açmadın mı dava?
KAMER GENÇ (Devamla) Açtım, açtım, kaybettim efendim.
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) Öyle söyle.
BAŞKAN Sayın Genç, lütfen
KAMER GENÇ (Devamla) Bizim de kaybettiklerimiz
Bize
açılanları da kaybederler.
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) Dava açtı, mesele o.
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi, değerli milletvekilleri,
bakın, biraz önce, Siirt Milletvekili, kendi ilinde yapılan
yatırımları çok güzel açıkladı. Çok teşekkür
ederiz, hakikaten çok güzel yatırımlar yapılmış
Siirte. Kardeşim, benim de ilim bir Tunceli ili var bu Türkiyede, Siirt
olduğu kadar Tunceli de var. Kendisinin söylediğine göre, 6.500-7 bin
kişilik öğrenci yurdu var, bilmem 80 tane uzman doktor var, bilmem
şu kadar ne var
E kardeşim, yani, bu Tunceli de bir il değil
midir? Orada da bir tek öğrenci yurdu yok, bir tek öğrenci yurdu yok.
İSMAİL BİLEN (Manisa) Meclis Başkan
Vekiliydin, sen yaptırsaydın. Tunceli yeni mi il oldu? Tunceli yeni
mi Türkiyeye bağlandı?
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, gelen
Eğer istiyorsanız, buyurun gidelim oraya, orada yerinde
şey edelim.
BAŞKAN Sayın Genç, öneri aleyhinde konuşur
musunuz.
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, şey yollarımız,
bakın, bizim
İSMAİL BİLEN ( Manisa) Beş yıl önce sen
Meclis Başkan Vekiliydin, niye yaptırmadın?
BAŞKAN Sayın Bilen, lütfen
Arkadaşlar karşılıklı konuşmayalım.
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi, ben iktidar
Neyse, ben
söylüyorum işte, siz yapın. Altı senedir
iktidardasınız, altı senedir iktidardasınız.
Şimdi, değerli milletvekilleri, gazetelerde bir olay
var, diyor ki, İspanyadan birinci el Tekel makinelerini satın alan
İspanya, bilmem Tobacco firması bir yere 30 bin dolar para
gönderiyor.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkanım,
gündemle alakası yok, Sayın Başkan, lütfen
KAMER GENÇ (Devamla) Bunlar Meclis çalışmasıyla
ilgili, denetimle ilgili. Niye canınız sıkılıyor?
Aslında, sizin bunların üzerine gitmeniz lazım.
Bu ihale, Maliye Bakanlığından diyor, tasdik
edildikten
Yani 31 Temmuzda ikinci el değil de birinci el diye ithal
edilen, Tekelle, ithal edilen, sözleşmesi yapılan bu makineler 31
Temmuzda Maliye Bakanlığınca onandıktan sonra bu
İspanya Tobacco firması 30 bin doları bir şirkete
gönderiyor, şirket de bir
BAŞKAN Sayın Genç, bunu, isterseniz denetim
konularında görüşelim diyorum.
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, Meclis çalışmasıyla
ilgili denetimi anlatıyorum.
Ve bu parayı alan, orada, Maliye Bakanının
çocuklarının şirketinde çalışan bir santral memuru.
Şimdi, bu çok önemli bir iddiadır.
BAŞKAN Sayın Genç, şunu demek istiyorum
Sayın Genç
KAMER GENÇ (Devamla) Sayın milletvekilleri, bu Meclisin
çalışmasında denetime yer ayırması lazım.
Eğer bu olay doğruysa, peki, nasıl olacak sayın
milletvekilleri? Yani, eğer bir ihale imzalamak
karşılığında, bir imzayı atan kişilerin,
karşılığında
BAŞKAN Sayın Genç, isterseniz, bunu denetime ait olan
kısımlarda görüşelim. Şu anda siz bu şeyin
KAMER GENÇ (Devamla) Denetim
Efendim, ben diyorum ki: Bu
kanundan önce denetime yer verelim. Ben onu diyorum. Meclisin
çalışmasını
Sayın Başkan, bakın, Meclisin
çalışmasıyla ilgili usulleri belirliyoruz. Usul
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Usul hakkında
görüşmüyoruz.
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, siz
anlamadığınız konularda konuşmayın, lütfen.
Danışma Kurulu, Meclisin çalışma sistemini,
gündemini belirleyen bir kuruldur. Dolayısıyla, burada gündem
dışı bir şey değildir.
Ben diyorum ki, eğer bu olay doğru ise, -bu kadar
ihaleler tasdik ediliyor bu Hükûmet tarafından- peki, bu Hükûmetin
onayladığı her ihalede böyle bir karşılık
alıyorsa, o zaman Türkiyede demek ki büyük bir facia var, demek ki
ihaleler büyük bir faciayla şey ediliyor.
Şimdi, bu Meclisin yönetimi
Mesela, şimdi, bize
birtakım yerlerden birtakım bilgiler geliyor. Efendim, geçen dönemde,
burada, kendi yandaşları birtakım insanlar alınıyor,
müdür yapılıyor, müdür yardımcısı yapılıyor,
6.400 göstergeyle emekli ediliyor. Bunlar büyük bir suistimal. Şimdi,
bunları zaten getireceğiz, şey edeceğiz, bunları
tartışacağız, ama biz milletvekilleri olarak burada
bunları tartışabilmemiz için bu Meclisin
çalışmasında denetime önem vermesi lazım. Eğer
denetime önem vermezse, bunların hepsi birikirse bu memleketin dürüst
yönetildiğinin kim farkına varacak, nasıl farkına
varacağız? Yok böyle bir şey. Yani, bugün, işte, bütçe
gelecek. Tamam, bütçede de bizim yine konuşma hakkımız
olmayacak. Zaten onu da çok dar bir programa sevk ediyorsunuz. Ondan sonra
burada bu kadar ihalelerle ilgili söylentiler var.
Geçen gün burada bir Tahkim Kanunu çıkardık, yani, daha
dün Tahkim Kanunu çıkardık. Bugün işte sizin Enerji
Bakanınızın gazetede beyanatı var, Yedi defa tahkime
gittik, altısında da kaybettik. diyor. Yani, bu memlekette
birtakım kanunları çıkarırken, bu kanunların enine
boyuna tartışılması lazım. Yeni getirdiğiniz spor
kanununda da yine tahkim müesseseleri var. Şimdi, bu kanunu biz daha
incelemedik. Nasıl inceleyeceğiz, daha bize de
dağıtılmadı? E, dağıtılmadığı
zaman, bizim de bu kanuna katkımız gerekmeyecek mi? Son anda getirip
de
Bu kadar zamanınız var, bu kadar kadronuz var, 340
milletvekilisiniz. Gelin bu Meclise, Meclisi, şöyle kısa dönemde,
kısa günde değil uzun uzadıya çalıştıralım,
cumartesi pazar da çalışalım. Ama, bu Meclisin çalışmasına
milletvekillerinin katkı sağlamasına yardımcı olmaya çalışın.
Siz yardımcı olmadıktan sonra, bizleri de
susturduktan sonra, konuşma hakkımız olmadıktan sonra
burada çıkan kanunlar doğru dürüst incelenmeden çıkıyor.
Mesela dün benim soru önergelerim vardı. Sayın
Ulaştırma Bakanı benim aynı mahiyetteki soru önergeme cevap
vermedi, benden sonrakilere cevap verdi. Böyle hükûmet olur mu? Yani, soru
önergemde diyorum ki: Kardeşim, bu Pülümür Dağındaki yol ne
zaman asfaltlanacak? Bu Pertekte
Yani, biliyorsunuz, Trabzondan gelip de
güneye geçen ve Tunceliden geçen bir ana yol var. Bu ana yol çok önemli bir
yol. Bunun bir başı Pülümür Dağıdır ve hâlâ
Daha
önce de söylemiştim, bir Münih Belediye Başkanı demiştir:
Ben otuz beş sene önce geldim, bu toz ve çamurlu bir yoldu ve otuz
beş sene sonra geldim hâlâ çamur ve tozlu bir yol. Gidin ve görün,
aynı durumda.
Bu yolun devamında bir de Pertek Köprüsü var. Bu Pertek
Köprüsünün yapılacağı
Sizin Tayyip Erdoğan Tunceliye
geldiği zaman birkaç defa bunun sözünü de vermişti, 2 defa, 3 defa.
Yapılması lazım. Çünkü, çok büyük bir tasarruf
sağlıyor. Yani, ülkenin kuzeyini güneyine bağlayan bu yolu, bunu
oraya bağladığınız zaman hem benzin hem akaryakıt
bakımından çok büyük bir tasarrufu var hem de yol kısalıyor.
Dün bana şehit aileleri gelmişti. Diyor ki: Yahu Kamer
Bey, biz evlatlarımızı bu memleket için veriyoruz.
Evladını bu memleket uğruna şehit veren bir annenin,
eğer şehit evliyse 120 milyon geçiyor eline, eğer şehit
bekârsa 267 lira para geçiyor.
Yani, düşünebiliyor musunuz, bu memlekette insanlar
canını veriyor, en kutsal varlığını ülkesi için
veriyor ve evladını
Evlat acısının -tabii, Allah
kimseye göstermesin- ne kadar büyük bir acı olduğunu da herkes
biliyor. Kardeşim, bu memleketin o kadar kaynakları var, niye bu
şehit ailelerine, onlara insanca, haysiyetlice yaşayabilecek bir
seviyede maaş vermiyorsunuz? Diyorlar ki: Devlet Bakanı Cemil Çiçek
dedi ki 1,2 milyar lira para alıyorlar. Yok böyle bir şey. Hep
çıkıyor, milleti aldatıyorlar. İşte, burada bakanlarınızın
çıkıp da, gündem dışı konuşmalara verdikleri
cevaplarda söyledikleri yalanların bir kısmı da, yine oradan
çıkıyor ortaya. Yani bu millete söylediğiniz sözleri,
bunları dinleyen insanlar diyor ki: Allah Allah, bu adam benim
bildiğim şeyde bu kadar yalan söylüyorsa, demek ki, bunun her
söylediği şey yalan demektir. O bakımdan, millete bu kürsülerde
ve basın toplantılarında daima doğru bilgiler verin.
Ayrıca da, rica da ediyorum, bundan sonra bizim de bu Meclis
çalışmalarına katkıda bulunacak derecede ve bize de,
Meclise gelecek, Meclisin gündeminde yer alacak konuları inceleme
fırsatı verin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Konuşmanızı tamamlayınız
Sayın Genç.
Buyurun.
KAMER GENÇ (Devamla) Bize de konuşma
fırsatını verecek bir süre tanıyın. Yani, daha hiç
kanun tasarısı dağıtılmadan, Meclise daha gelmeden,
ondan sonra dört grubu kale alarak, bizi almamak mümkün değil.
Zaten siz Kızılcahamamda demediniz mi Bu Kamer Genç
bizi engelliyor. diye? Bu Kamer Gençi susturalım. dediniz mi demediniz
mi?
İSMAİL BİLEN (Manisa) Meclisi
çalıştırmıyor. dedik.
KAMER GENÇ (Devamla) - Sizin burada dört beş sene Meclis
Başkanlığı yapan Bülent Arınç çıkıp demiyor
mu ki Danışma Kurulu kararı aleyhinde konuşmayalım.
Bağımsız milletvekillerinin konuşma hakkı yoktur. Hep
gruplardan bahsediyor
Ama, ben tabii, sizin partinizin muhalefette iken bu
konularda yaptığı konuşmaları getireceğim,
buradan tek tek onların hepsini söyleyeceğim.
Bir de, Sayın Başkan, özellikle sizlerden rica ediyorum.
Ben söz istediğim zaman, bazen yerimden bir müdahale ettiğim zaman,
gülüyorsunuz. Bana dışarıdan gelen arkadaşlar da diyorlar
ki: Siz kürsüye çıkıp konuştuğunuz zaman, TRT-3 daima
bazı AKPli milletvekilleri yerinde gülüyor, onu gösteriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Genç, süre tamamlandı, teşekkür
ederim.
KAMER GENÇ (Devamla) Arkadaşlar, benim bu memlekette büyük
emeklerim vardır. Ben özellikle bu konuların bir daha tekrar
etmemesini rica ediyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Dediğiniz hususları
hatırlatalım. Teşekkür ederim.
Önerinin aleyhinde İstanbul Milletvekili Hasan Macit.
Sayın Macit, buyurun efendim. (DSP sıralarından
alkışlar)
HASAN MACİT (İstanbul) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; Danışma Kurulu önerisinin aleyhinde söz
aldım. Sözlerime başlamadan önce yüce heyetinizi Demokratik Sol Parti
ve şahsım adına saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, geçen haftalarda da hep
Danışma Kurulu önergeleri gelirdi, hep salı günü gelirdi ve
salı günü bir haftanın çalışması dizayn edilirdi. Biz
salı günleri bu Danışma Kurulu önergeleri üzerinde gerekli
düşüncelerimizi sizlerle paylaştıktan sonra, salı,
çarşambaya alındı. Bu, bir başarıdır diye
düşünüyorum, hiç olmazsa bir gün ötelemiş oldunuz, ama değerli
arkadaşlar, gelin bunu bir gün, bir hafta değil, sistemi öyle bir
kuralım ki, milletvekilleri Mecliste hangi konular üzerinde ne zaman
konuşacağını, nasıl konuşacağını
bilerek hazırlıklı bir şekilde gelsinler buraya.
Hazırlıklı bir şekilde gelsinler ki, buradaki
çalışmalar da verimli olsun, Türkiyenin, Türk halkının
yararına olsun. Siz, eğer günübirlik yasaları getirirseniz ve
günübirlik, Meclise dayatarak bu yasalar bugün çıkacak veya yarın
çıkacak şekliyle önergelerinizi getirirseniz, sayın
milletvekilleri de, bu bağlamda, çalışmalarını
sağlıklı bir şekilde yapamadan gelirlerse, buradaki
yasalar, korkarım, çok yararlı olmayabilir, verimli olmayabilir. Bu
nedenle, gelin çalışma sürelerimizi bir sisteme bağlayarak ona
göre Meclisin gündemini oluşturalım.
Sonra, Türkiye Futbol Federasyonu Yasasıyla ilgili
Daha
dumanı bile kurumadı, dumanı bile bitmedi arkadaşlar, dün
odalarımıza bu yasanın metni geldi, bugün gündeme alıyoruz.
Aceleniz nedir? Acaba Futbol Federasyonu kongresinde daha önce bu yönetime
karşı çıkardığınız listenin kaybetmiş
olması ve bu yönetimi hazmedememe durumu mu yatıyor? Bu mu, öne
alınması mı acaba gerekçedir diye açıkçası
kaygılanmamak mümkün değil.
Değerli arkadaşlar, burada her bir milletvekili Türk
halkını ve seçmenini temsil ederek gönderilmiştir, Türk
halkı tarafından gönderilmiştir ve onları burada temsil
etmek, onların düşüncelerini burada açıklamak, sizlerle,
kamuoyuyla paylaşmak ve katkı koymak için gönderilmiştir. Grubu
bulunmayan siyasi partiler, bağımsız milletvekilleri konuşmayacak,
düşüncelerini paylaşmayacak da, nerede paylaşacak? Değerli
arkadaşlar, Kanunlar Kararlara gidiyoruz söz almak için, Efendim,
şahsı adına konuşmalar yok. Niçin? AKP milletvekilleri
daha önceden aldı. Nasıl aldı, nasıl haberleri oldu? Matbaadan
yasa buraya gelmeden önce haberini aldılar geldiler. Değerli
arkadaşlar, yapmayın. Sizin, grubunuz adına çok rahat bir
şekilde görüşlerinizi açıklama fırsatı var, uzun
süreler noktasında açıklama fırsatınız da var. Hiç
olmazsa yasaların geneli üzerine, önemli yasaların maddeleri üzerine
bağımsız milletvekillerinin de görüşlerini
açıklamaları anlamında lütfen burada fırsat
tanıyın. Yoksa bu baskı oluşturur. Demokrasilerde bunun
baskıcı rejim olduğu, demokrasilerde kabul edilemeyecek
olduğu bir gerçektir.
Bu da yetmiyor, İç Tüzük değişikliğiyle ilgili
önerge sayılarının azaltılması, konuşma
sürelerinin azaltılması
Değerli arkadaşlar, ben 21inci
Dönemde de görev yaptım. 21inci Dönemde görev yapan AKP milletvekili
arkadaşlarımızın nasıl bir muhalefet
anlayışı içerisinde Meclis çalışmalarına
katkı koyduklarını çok iyi bilen birisiyim. Yürütme ve yürürlük
maddelerinde dahi burada konuşurlar; grupları adına
konuşurlar, şahısları adına konuşurlar. Elbette
haklarıdır, konuşacaklardır. Müsaade edin, diğer
partilerin de bu anlamda konuşmaları noktasında
baskıcı ve kısıtlayıcı olmayın diye
düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar, bizim milletvekilli olarak
-geçmiş günlerdeki yaptığım konuşmalarda dile
getirdim- denetleme yetkimiz kısıtlanıyor. Sayın Maliye
Bakanı burada, Sayın Maliye Bakanına bir soru sordum. Burada
olan sayın bakanlarımızla ilgili sözlerimi kullanmak istiyorum,
çünkü yok olan arkadaşlarımız, bakanlarımız yanıt
veremeyebilir. Mey Şirketine, Tekelin alkollü içkiler bölümünün
özelleştirilmesiyle ilgili bir özelleştirme süreci yaşandı.
Bu süreç içerisinde, Tekelin alkollü içkilerine ait 17 tane işletmenin Mey
Şirketine devri söz konusu.
Değerli arkadaşlar, ben sorduğum soruya yanıt
alamadım, sorduğum soru şu idi: Meye bu işletmeler
devredilirken hangi koşullarda devredildi? Yani, özelleştirme
şartları nedir? Ben, geçmişte Özelleştirmenin ihalesine
katılmış bir kişi olarak
Orada şöyle bir taahhütname
gelir: Bu işletmeyi alacaksın. Alan firma şu kadar süre
çalıştıracak, işçi çıkarmayacak veya üretimi
artıracak
Böyle şartlar olması gerekir. Kendisine
sorduğum soruda Mey ile Tekelin arasında imzalanmış olan
sözleşmenin içeriği nedir? diyorum. Yanıt yok. Bu
sözleşmeyle ilgili yükümlülükler nedir? Yok. Ve bir diğer konu da
Değerli arkadaşlar, bu konular çok önemli konular, bu
konuları, burada, bütün milletvekillerinin, hak, hukuk doğrultusunda
işlem yapılması, özelleştirmelerin hiçbir
haksızlığa uğramadan yapılması anlamında
savunması gerekir. Şunu sordum Sayın Bakana.
BAŞKAN Sayın Macit, yalnız, bakınız,
önerinin aleyhinde aldınız
HASAN MACİT (Devamla) Bu, denetleme konusudur. Denetleme
konusunun, denetlemenin engellendiğine dair bir konuyu
açıklıyorum, bu gündemdir, Meclisin gündemidir. Bu
konuşmamızın, önerinin konusu da Meclisin gündemidir. Sayın
Bakan da burada, yanıt versin doğrudur veya
yanlıştır diye. Ben, bu nedenle, Sayın Bakan burada
olduğu için bu konuyu gündeme getirdim. (DSP sıralarından
alkışlar)
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Cevap
vereyim.
HASAN MACİT (Devamla) Değerli arkadaşlar, Mey
Şirketi, Tekelin işletmelerini alıyor. Aldığı
süre içerisindeki, iki üç aylık süre doğrultusundaki bütün giderler
Tekele zarar yazılıyor. Oradaki özelleştirme kararının
aksi noktasında, tersi noktasında zarar yazılıyor ve bir
diğer konu da, iki yıl sonra, Mey Şirketi, Amerikan
şirketine burasını satıyor.
Değerli arkadaşlar, işletmelerin tamamını
292 milyon dolara alan Mey, iki yıl sonra 810 milyon dolara yüzde
90ını satıyor. Nerede bu kadar güzel, kârlı bir
alışveriş var? Acaba bu işletmelerin değeri 810 milyon
doların üzerinde de, Özelleştirme İdaresi acaba 292 milyon
dolara, daha kat kat aşağıdaki bir dolara burayı niçin
verdi? Sayın Bakana bunu sorduk, dedik ki: Mey ile Amerikan firması
arasındaki bu devirden dolayı yüzde kaç hissesi devredilmiştir?
Sayın Bakanın verdiği yanıt: Böyle bir bilgi, belge yok.
Değerli arkadaşlar, bir bakkal dükkânını dahi,
bir kişi bir başka kişiye devrederken, birçok bürokratik
işlem yapılır iken, birçok kayıt kuyut altına
alınırken, koskoca Tekelin on yedi tane işletmesi, bir firmadan
bir Amerikan firmasına devrediliyor, Maliye Bakanlığında
böyle bir bilgi ve belge yok. Olamaz böyle bir şey. Ha soruyu
çarpıtarak yanıtlamış. Özelleştirme İdaresinde
böyle bilgi ve belge yok. Efendim, ben Sayın Maliye Bakanına sordum.
Özelleştirme İdaresinde, elbette ki, bir firmanın diğer bir
firmaya satışıyla ilgili bilgi ve belge olmaz, ama Maliye
Bakanının emrindeki diğer birimlerde bu bilgi ve belgenin
olması gerekir.
Sayın Maliye Bakanı, niçin böyle bir yanıt
verdiniz? Bu, denetimi, denetlemeyi, Meclisin, milletvekilinin görevlerini
engelleme veya yanıltma değil midir? Sayın Bakana tekrar
soruyorum ve dün, gene yazılı sorumda sordum. Gerçekten, böyle bir
bilgi ve belge Maliye Bakanlığında yok mudur Sayın Bakan?
Şunu da sormuştum: Bir işletme 292 milyon dolara
alınıp da iki yıl sonra 810 milyon dolara
satıldığında, bu özelleştirmenin yanlış
olduğunu düşünüyor musunuz? Bundan sonraki özelleştirme
işlemlerinde de bu durumu dikkate alarak düzeltmeyi düşünüyor musunuz?
Evet, Sayın Bakan bundan sonraki özeleştirmelerinizde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Macit, yani Sayın Maliye Bakanı
burada olabilir veya bir başka bakan olabilir, ama bakınız
HASAN MACİT (Devamla) Efendim
BAŞKAN Müsaade eder misiniz efendim.
Bakın, Danışma Kurulu önerisinin aleyhinde söz
aldınız. Ama, hem de dönerek
Yani, Sayın Bakana soru
sorabilirsiniz, denetleme yapabilirsiniz, buna hiçbir itirazımız
yoktur. Ama, grup önerisinin aleyhindeki bir konuşmayı Sayın
Bakanla diyalog hâline getirmeye çalışıyorsanız, bu olmaz.
Bu, üslup olarak yanlıştır. Bunu hatırlatırım.
HASAN MACİT (Devamla) Ben diyalog hâline getirmiyorum.
BAŞKAN Buyurun, konuşmanızı
tamamlayınız.
Sayın Bakan isterse
HASAN MACİT (Devamla) Ben hiçbir bakanı veya hiçbir
kişiyi diyalog hâline getirmiyorum. Bu konuların Meclisin gündemi
olması gerekir. Denetleme konularının Meclisin gündemi
olması gerekir diye, burada da Meclisin gündemini belirleyen bir
Danışma Kurulu önerisi üzerinde aleyhine söz aldım ve bunu belirtiyorum.
Yoksa, ben niye farklı bir yöntem izleyeyim? Elbette ki, bu Meclisin ve bu
milletvekillerinin göreviyle ilgili olan konu üzerinde konuşuyorum.
Şahısları adına söz vermeyeceksiniz! Biz bu
konuları nerede sorma imkânı bulacağız? Verdiğimiz
soru önergelerine de deminki bahsettiğim anlamda yanıtlar gelecek.
Peki, nerede gündeme getireceğiz? Nerede öğreneceğiz
bunları? Elbette ki, böyle platformlarda dile getirmek istiyoruz ve
bunları Meclis kürsüsünden ifade etmek istiyoruz. Yani,
özelleştirmelerde nasıl bir yanlış uygulamanın
yapıldığını Türk halkı bilsin istiyoruz.
Hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım. (DSP, CHP
ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Evet, Sayın Macitin ifade ettiği bazı konularla
ilgili olarak Sayın Bakanın, sataşma gerekçesiyle açıklama
talebi vardır.
Buyurun Sayın Bakanım. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR VE AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- Maliye Bakanı Kemal
Unakıtanın, İstanbul Milletvekili Hasan Macitin,
konuşmasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Sayın
Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli üyeler; biraz önce, benden
önce konuşan arkadaşımız Sayın Macit,
özelleştirmeler konusunda ve Tekelin, -alkol konusunda- alkol
işletmelerinin satılması konusunda bazı
sorularının cevaplandırılmadığını
söyledi ve benim de burada olmam hasebiyle, direkt bana da bazı sorular
yöneltti, Sayın Bakan bunu niye yapmadın, Sayın Bakan şunu
biliyor musun, falan diye. Tabii, ben, bu heyecanlı konuşmayı
dinledim.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bizim Hükûmetimizin
-geldiği günden beri- özelleştirme politikası, bizim
politikalarımızın içerisinde, ekonomi
politikalarımızın içerisinde çok önemli yer aldı ve buna da
devam edeceğiz. Özelleştirme, bir ülkenin yapısal
reformlarındandır, eğer
Özelleştirmesini
tamamlayamamış ülkeler de yapısal reformlarını
tamamlayamamıştır ve özelleştirmeden kasıt, şu
kadar paraya sattım, bu kadar paraya sattım meselesi değil;
özelleştirmeden maksat, devleti ekonomik faaliyetlerden kurtarmaktır.
HASAN MACİT (İstanbul) Bedava mı verelim!
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) - Hedef, devlet
ekonomik faaliyetlerde bulunamaz arkadaş.
AKİF EKİCİ (Gaziantep) Peşkeş mi,
özelleştirme mi onu izah edin lütfen.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) - Size göre bulunur,
siz Cumhuriyet Halk Partisisiniz, size göre her şey bulunur. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
AKİF EKİCİ (Gaziantep) Peşkeş mi,
özelleştirme mi onu izah edin lütfen.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Devleti tasfiye edemezsiniz.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) - Şimdi,
bakın, bütün sosyalist ülkeler dâhil olmak üzere, özelleştirmelerini
hepsi tamamladı. Bizim de Hükûmetimiz olmazdan önce, yirmi sene
konuşuldu bu. Yirmi sene, özelleştirme yaptık, yapıyoruz falan.
Ne yapılmış? Sekiz milyar dolarlık, yirmi senede,
özelleştirmeyi yapabilmişler. Bizim, şimdi,
zamanımızda, biz başladık, geldik, 25,5 milyar
dolarlık özelleştirme yapıldı ve bu özelleştirmeleri
de yaparken tarihinin en şeffaf özelleştirmelerini yapıyoruz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Çok şeffaf, çok!
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Şimdi,
televizyonlarda, bütün halk izliyor özelleştirmeleri
HASAN MACİT (İstanbul) Sayın Bakan, 292 milyon
dolara satılan bir malı 3 katına satmak hangi vicdana
sığıyor?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla)
ve bu kadar
özelleştirme yaptık, dile kolay, 25,5 milyar dolarlık
özelleştirme yaptık
HASAN MACİT (İstanbul) 3 katına satmak hangi
vicdana sığar?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla)
daha, bir
Allahın kulu çıkıp da benim hakkım yendi diyen bir
kişiyi gösteremezsiniz. (Gürültüler)
HASAN MACİT (İstanbul) Sayın Bakan,
vicdanınıza sığıyor mu?
MEHMET DANİŞ (Çanakkale) Dinle, dinle! Ne güzel
anlatıyor adam.
HASAN MACİT (İstanbul) Senin vicdanına
sığıyor mu?
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen sakin olalım.
MEHMET DANİŞ (Çanakkale) Sizin zamanınızda
otuz tane banka battı, bu ülkenin
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Şimdi, tabii
(Gürültüler)
HASAN MACİT (İstanbul) Sayın Bakan
MEHMET DANİŞ (Çanakkale) Otur yerine!
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Türk ekonomisini,
biz, şöyle devraldık.
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Türk ekonomisini
devraldığımız zaman, Türk ekonomisi, batma noktasına
gelmişti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bakanım, bir dakika süre de size
vereceğim, konuşmanızı tamamlayın.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Öyle mi?
BAŞKAN Evet efendim, usulümüz böyle.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Peki.
Şimdi, o noktadan, Türk ekonomisi, şimdi, dünyanın
17nci büyük güçlü ekonomileri arasına girdi.
HASAN MACİT (İstanbul) Sayın Bakan, bu
özelleştirme vicdana uygun mu?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Bu
özelleştirmeler sayesinde bu duruma geldi.
Ben, size bir şey söyleyeceğim: Türkiyede,
bakınız, bir banka, yüzde 20 hissesini özel bir banka- yüzde
20sini, 3 milyar dolara sattı. Ondan, bizim Hükûmetimizden önceki
dönemde, 3 milyar dolara on tane banka alınırdı. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Şimdi, biz, o dedikleri özelleştirmeyi de televizyonlar
karşısında gayet şeffaf bir şekilde yaptık,
kazanan kimse de kazandı, verdik.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Yaa, siz almıyorsunuz,
satıyorsunuz!
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Ama, Türk
ekonomisinin gelişmeleri neticesinde, Türkiyenin kendisi
değerleniyor. 20 milyar dolar yabancı sermaye boşuna gelmiyor.
Eskiden, 1 milyar dolar gelmezdi.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Bir çivi çakmadınız! Bir
çivi çaktınız mı?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla) Bu paraları
boşuna getirmiyor adamlar, paraları çöplüğe atar gibi
getirmiyorlar, hesaplarını yapa yapa getiriyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bakanım, teşekkür ediyorum
açıklamalarınız için.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Hatırınıza
mı geliyor bu paralar Sayın Bakan? Nedir bu hatır bu kadar?
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Devamla)
Dolayısıyla, bu yapılan özelleştirme, Türkiyenin
ekonomisine büyük katkısı olan bir özelleştirmedir.
Saygılar. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Sizi çok seviyorlar herhâlde,
onun için geliyor bu paralar Sayın Bakan! Hiç
karşılığı yok, size olan sevgilerinden getiriyorlar bu
paraları herhâlde!
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A)
SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ (Devam)
1.- Gündemdeki sıralama ile
çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin AK Parti
Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN Saygıdeğer milletvekilleri, grup
önerisinin lehinde ve aleyhinde konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekilleri, alınan karar
gereğince sözlü soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Tanık Koruma Kanunu Tasarısı
ve Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ
1.- Tanık Koruma Kanunu
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/346) (S. Sayısı: 34)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Sayın milletvekilleri, 2nci sıraya alınan, Türkiye
Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
2.- Türkiye Futbol Federasyonu
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/452) (S. Sayısı: 64) (x)
(x) 64 S. Sayılı Basmayazı tutanağa
eklidir.
BAŞKAN Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon raporu 64 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz alan milletvekili
arkadaşlarımızı ve grupları adına söz alan
arkadaşları arz ediyorum: Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Muharrem İnce, Yalova Milletvekili; Milliyetçi Hareket Partisi adına
Beytullah Asil, Eskişehir Milletvekili. Şahısları
adına: Abdurrahman Arıcı, Antalya Milletvekili; Hamza Yerlikaya,
Sivas Milletvekili; Recai Birgün, İzmir Milletvekili.
Evet, ilk söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Yalova
Milletvekili Muharrem İnceye aittir.
Sayın İnce, buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MUHARREM İNCE (Yalova) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün görüşeceğimiz tasarı, aslında,
FIFAnın isteği üzerine buraya geldi. Hepimiz biliyoruz ki, FIFA
üyesi bulunan 208 federasyonun ana statülerine, işleyişlerine
ilişkin bir standardizasyon kazandırmak amacıyla bir
çalışma yapıyor. Bugün de biz, burada, bununla ilgili kanun
tasarısını görüşeceğiz.
Amaç, burada, üye federasyonların özekliğini ve siyasi
müdahalelere maruz kalmalarının önüne geçmek. Bütün bunlar
doğru. Yapılan iyi şeyler de var. Örneğin, spordan sorumlu
Devlet Bakanının gözetim ve denetim yetkisi kaldırılmakta,
Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun Federasyon üzerindeki denetim
yetkisine son veriliyor. Buna benzer çok iyi düzenlemeler var ama itirazlarımız
da var buna.
Önce, gelişini, Komisyondaki aşamasını
sizlerle paylaşmak istiyorum. Odamda oturuyorum, tasarı geldi odaya.
Aldım biraz okuyayım
Biraz sonra okuyacağım. dedim.
İki saat sonra tasarı geri toplandı. O arada ben
tasarının bir fotokopisini çektirmiştim. Acaba ne
yanlışlık yaptılar? dedim, bir fotokopisini çektirdim.
Sonra tekrar dağıtıldı tasarı. Tek tek baktım,
sabah dağıtılan tasarıyla daha sonra
dağıtılan tasarı arasında hiçbir fark yok. Meğer,
tasarı hazırlanınca Sayın Bakan tasarıyı Bakanlar
Kuruluna sunuyor, Bakanlar Kurulundan farklı bir tasarı
çıkıyor. Başbakanlıktan bir görevli Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonuna geliyor, Bu tasarı bizim
tasarımız değil. deniyor, alelacele geri çekiliyor. Daha sonra
o tasarının o tasarı olduğu anlaşılıyor,
tekrar gönderiliyor.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Olabilir.
MUHARREM İNCE (Devamla) Tabii ki olabilir ama nasıl
derme çatma hazırlandığını, ne kadar ilgisizce,
gerekli özen gösterilmeden hazırlandığını anlatmak
istiyorum.
Örneğin, Komisyona geldi. Futbol, bildiğimiz, hepimizin
bildiği, futsal ise salon futbolu. Orada futsalı görmüşler bu
tasarıyı hazırlayanlar, Ya, bu olsa olsa futboldur.
demişler, futsal yerine futbol yazmışlar. Komisyonda bir
yirmi dakika da futsal mı, futbol mu, bunun tartışması yapılıyor.
Oradaki eleştirilerimizin, Komisyondaki eleştirilerimizin bir
kısmının değiştirileceği haberini alıyoruz.
Ne derece doğru, onu da bilmiyorum ama orada şunu söylemiştim:
Değerli arkadaşlarım, geçen dönem sizin partinizin milletvekili,
Millî Eğitim Komisyonu Başkanımız Sayın Tayyar
Altıkulaç bir çalışma yapmıştı, Meclisin bir
dakikası, yanılmıyorsam, geçen dönemde, 2004 yılında,
yanılmıyorsam, 11 milyar liraydı.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Kamer Gençe söyleyin.
MUHARREM İNCE (Devamla) Ben, Sayın Altıkulaçın
açıklamasını söylüyorum, sayısal büyüklükleri
yanlış da kullanıyor olabilirim şu anda.
Bunu şunun için anlatmak istiyorum: Neden bu Genel Kurulu
gereksiz şeylerle meşgul ediyoruz da bu tartışmaları
komisyonda bitirmiyoruz? Alt komisyon önerimiz vardı, kabul etmediniz.
Oradaki bazı eleştirilerimizi kabul etmediniz.
Şimdi, bakın, değerli arkadaşlarım,
1920den beri bu Meclise ne milletvekilleri geldi gitti. Bir gün sizler de
bizler de buradan gideceğiz. Şimdi, ben, geçen dönem
tutanaklarından okumak istiyorum. Sizin partinizin yine, Uşak
Milletvekili Sayın Alim Tunç ve Balıkesir Milletvekili Ali
Aydınlıoğlu şunu konuşuyorlar 28 Nisan 2005te:
Türkiye Futbol Vakfı Genel Başkanı Genel Kurulun üyesi,
delegesi. Daha önce, çok daha önceleri, Türkiye Futbol Vakfı Genel
Başkanı Genel Kurulun üyesiymiş, sonra
çıkarılmış ve arkadaşlarımız, geçen dönemki
AKP milletvekilleri açıklıyorlar, diyorlar ki
Tutanaklarda, tarihini
de söylüyorum, 28 Nisan 2005. Türkiye Futbol Vakfı Genel
Başkanının Genel Kurulun delegesi olması gerektiğini
söylüyorlar ve AKPnin oylarıyla, Vakıf Genel Başkanı Genel
Kurulun delegesi oluyor. Bugün getirilen tasarıyla, Türkiye Futbol
Vakfı Genel Başkanı Genel Kurulun delegesi değil. Bu, bana,
Demokrat Partiyi hatırlattı. Hani Kırşehir, Bölükbaşıya
ya da Cumhuriyet Halk Partisine oy veriyor diye Kırşehiri ilken ilçe
yapmıştı Demokrat Parti. İşte, mantık, bu
mantık.
Araştırdım, Türkiye Futbol Vakfı Genel
Başkanı daha önceki seçimde kimi desteklemiş diye
araştırdım. Sizin adayınızı desteklememiş,
evet. Delegeliğini elinden alıyorsunuz. Bakın bu
yanlış. Kırşehiri ilçe yapmak gibi bir mantık bu. Bu
doğru değil. Tıpkı, fındık üreticisiyle 150
milyon dolar para için inatlaşıp, sonunda 1 milyar dolar paraya mal
ettiğiniz gibi...
ASIM AYKAN (Trabzon) Bu doğru değil.
MUHARREM İNCE (Devamla) Bu uygulamanın
yanlış olduğunu söylüyorum.
Yine, ayrıca, FIFA ve UEFAnın icra kurullarında
görev yapanların delegeliği devam ediyor, komisyonlarda görev
yapanların delegeliklerini kaldırıyorsunuz. Acaba kaç kişi
bunlar? Baktım, komisyonlarda görev yapıp da bugün delegeliği
engellenen 4 kişi. Yani, bu Meclis birileri oda başkanı
olmasın diye yasa çıkarmaya çalıştı, kişiye özel
yasa! Yine bu Meclis böyle bir şey yapabilir mi? Bu Meclis bunu
yapmamalı değerli milletvekilleri. Yani, icra kurullarında görev
yapanların delegeliğini devam ettiriyorsunuz, Komisyonlarda görev
yapanlar bizim adamlarımız değil, bunların
delegeliğine son verdirelim... Bunlar doğru değil.
Yine değerli arkadaşlarım, Futbol Federasyonu
Başkanlığını altı ay yapmış olanlar
Genel Kurulun üyesi oluyordu. Şimdi bunu iki yıla
çıkartıyorsunuz. Acaba gene birilerini mi engellemek istiyorlar
dedim, onu da araştırdım. Futbol Federasyonu
Başkanlığını iki yılın altında
yapanlar, toplamı 5 kişi. 5 kişi
Yani, siz bu 5 kişinin
delege olmasını istemiyorsunuz, diyorsunuz ki: İcra
kurullarında, UEFAnın, FIFAnın icra kurullarında görev
yapanların delegeliği devam, komisyonlarda görev yapanların
delegeliğini ellerinden alıyoruz. Yine kişiye yönelik bir
düzenleme. Yine, hoşunuza gitmeyen insanların delegeliğini
engellemek için Büyük Millet Meclisini ne yazık ki kullanmış
oluyoruz.
Değerli arkadaşlarım, bütün bunları yaparken,
yani şunu demiş olsaydınız, anlayabilirdim: Biz, delege
sayısı, Genel Kurul çok fazlaydı, bu genel kurulu biraz
azaltacağız. Bunu diyor olsaydınız belki sizi
anlayabilirdim, ama hepimiz biliyoruz ki sayı 227'den 262'ye
çıktı. Yani, bir taraftan Genel Kurul delege sayısını
227'den 262'ye çıkarıyorsunuz, diğer taraftan, Türkiye Futbol
Vakfı Genel Başkanı bizim adayımızı desteklemedi,
bunun önünü keselim; icra kurullarında görev yapanlar bizim
adamımız değil, bunun önünü keselim; iki yıldan daha az
görev yapanlar bizim adamımız değil, bunun önünü keselim. Bu,
doğru bir mantık değil. Ben, bilmiyorum ama, şu Mecliste
hangi bakandan bunu beklemezsin diye bana sorsalardı -samimi olarak
söylüyorum bunu- Sayın Başesgioğlu'ndan beklemezdim. Bunu samimi
olarak söylüyorum.
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) O
başkanın desteklediğini nereden biliyorsun ki sen?
MUHARREM İNCE (Devamla) Çok iyi biliyorum
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul)
Tamamen tersine.
MUHARREM İNCE (Devamla) Çok iyi biliyorum
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul)
Aç telefonu sor bakalım.
MUHARREM İNCE (Devamla) Araştırdım
Araştırdım
Kim yapmaz bunu diye sorsaydınız bana, samimi olarak
söylüyorum, Sayın Başesgioğlu yapmaz derdim.
Şimdi değerli arkadaşlarım, burada yine bir
başka itirazımız da şu: Şimdi bakınız, 227
olan sayı 262 olmuş. Türkiye profesyonel futbol en üst ligindeki
kulüplerin başkanları ile yönetim kurullarınca altışar
temsilci. Toplamı bunların 98 kişiymiş, şimdi 130'a
çıkmış. Birinci Ligdeki kulüplerin başkanları ile
yönetim kurullarınca belirlenecek birer temsilci, 28 kişiymiş
36'ya çıkmış. İkinci Ligdeki kulüplerin 30'muş 50'ye
çıkmış. Türkiye Profesyonel Üçüncü Liginde her gruptan ilk
beş sırada olan kulüplerin başkanları 12'imiş 20'ye
çıkmış.
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Çok iyi olmuş.
MUHARREM İNCE (Devamla) İyi olmuş, bir şey
demiyorum.
Bütün bunları artırıyoruz da neden sözünü
ettiğim kişileri
Onlardan zaten çok
Toplasanız -Futbol
Vakfı Genel Başkanı 1 kişi, 4 biri, 5 biri- 9-10 kişi.
Neden bu 10 kişinin delegeliğini engelliyorsunuz, anlayabilmiş
değilim.
Ayrıca, yine, bundan önceki kanunda
-değiştirmediğimiz takdirde- delegelerin yüzde 62si kulüplerden
geliyordu, bugün de delegelerin yüzde 88i kulüplerden geliyor. Ayrıca,
burada kulüplerin de yüzde 60ı belediyelerle bağlantılı.
Dolaylı bir siyaset girmiş olacak.
Tabii ki bu belediyeler ömür boyu size kalacak hâli yok.
Kalmayacak bunlar, değişecek. Bir gün ANAPtaydı bu belediyeler
-hatırlayınız- 84lerde, sonra SHPdeydi 89da,
hatırlayınız. Bunlar değişir, siyasette böyle.
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Tabanı
genişlemiş.
MUHARREM İNCE (Devamla) - Sizin elinizde bu belediyeler yüz
yıl kalacak hâli yok ama dolaylı olarak siyaseti sokmuş oluyorsunuz
buraya.
Bakın, yine diyorsunuz ki
Bir ay içinde, kanun
yürürlüğe girdikten itibaren bir ay içinde seçimli genel kuruldan geri
adım attınız. Seçim yetkisini genel kurula
bırakıyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, biz bunu komisyonda söyledik,
komisyonda söyledik. Sayın Bakan dedi ki
Ben hatta şunu söyledim
komisyonda: Siz bunu yaparsanız, FIFA size karşı çıkar.
Bakın, bu seçimi yaptırmaz size FIFA, bu seçimi
Siz ona rağmen
yaparsanız, sizi, 2008deki, 2010daki karşılaşmalara
Türkiyeyi sokmaz dedim. Sayın Bakanın açıklaması da
şöyleydi: Türkiye Cumhuriyeti Meclisinin yasama yetkisine kimse
karışamaz dedi. Ona benzer bir açıklama yaptınız.
Peki, ben, o zaman size şunu söyleyeceğim: Sizin
iktidarınız döneminde yabancıların devlet tahvili ve hazine
bonosu gelirlerinden alınan yüzde 15 vergi stopajından muaf
olacağını, yerli yatırımcıların ise yüzde 10
stopaj ödeyeceğini siz kendiniz çıkarttınız, bunu siz
kendiniz yaptınız. Demek ki bazı şeyleri yapabiliyorsunuz.
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Ona hiç girme!
MUHARREM İNCE (Devamla) - Şöyle olsaydı: Siz,
bizim, Komisyonda eleştirilerimizi dikkate almayıp, burada da diretip
Kanun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren otuz gün içinde seçim
olur. dediğinizde siz bu seçimi yapmaya çalışırsanız,
FIFA da size bunu yaptırmazsa, Büyük Millet Meclisini, bu ülkenin en büyük
Meclisini küçük düşürmüş olmaz mıyız? Kendimizi
incitmiş olmaz mıyız? Türk milletini incitmiş olmaz
mıyız? Neden Genel Kurula bu şekilde geliyorsunuz da burada
değiştirerek
Yine de orada da bir yanlışlık var. Siz,
hangi genel kurulun ne şekilde olacağını
Düşünseniz
ya, bir yönetim kurulu, bir başkan, bir denetim kurulu seçimle
gelmişler, siz, yasama faaliyetiyle, seçimle gelen bir yönetim kurulunun
görevine son veriyorsunuz. Hani neresi demokrasi bunun? Bunun neresi adalet?
Değerli arkadaşlarım, ben, bu bilgiler
ışığında eleştirilerimizin dikkate
alınması gerektiğini düşünüyorum. Yine, ayrıca -kusura
bakmasınlar- bir önerge var elimde geçici 1inci maddeyle ilgili.
Federasyon başkanı, yönetim kurulu ve denetleme kurulu seçimlerinin
yenilenip yenilenmeyeceği, ad okunmak suretiyle genel kurulun onayına
sunulur. Bu da demokratik değil, bu da doğru değil. Neden gizli
oylama olmuyor?
Ben bunların komisyonlarda halledilmesi gerektiğini
düşünüyordum, olmadı, ama Genel Kurulda bunun hâlâ olabileceğini
düşünüyorum ve FIFA bunlara müdahale eder mi, etmez mi?, Ne kadar
eder?, Meclisin saygınlığına gölge düşürür mü,
düşürmez mi? diye soruyorsanız, ben size FIFAnın Türkiye
Futbol Federasyonu genel kuruluna yazdığı bir mektubu
okuyayım ve konuşmamı bitireyim:
Sayın Başkan,
Son iki yılda yaşanan olayların
ışığında ve Ankara'da 26 Haziran 2007 tarihinde
düzenlenmesi planlanan Türkiye Futbol Federasyonu'nun Genel Kurulu
çerçevesinde, FIFA ve UEFA, Türk futbol ailesini aşağıdaki
konular hakkında resmî olarak bilgilendirmek ister:
- FIFA ve UEFA, TFF yönetiminin Ocak 2006'da demokratik bir
biçimde seçilmesinden bu yana federasyonunuzun durumunun sürekli olarak harici
müdahalelere maruz kalmış olmasından üzüntü duymaktadır.
Tüm ülke genelinde, Genel Kurulunuzun bazı delegelerinin özellikle
kulüpleri temsil edenlerin, Federasyonu ilgilendiren konularda madde 18
paragraf 2 no.lu FIFA talimatlarına aykırı olarak, kendi
haklarını uygulamada sürekli baskı altında kaldıklarını
gözlemiş bulunuyoruz.
- Geçtiğimiz 3 yıl içinde FIFA, 208 üyesinin
talimatlarının modernize edilmesi konusunda dünya çapında bir
politika geliştirmiştir. Buna göre, bu talimatların ekleme
süreci tamamlanmadan seçim düzenlenemez.
- Açıkça, FIFA ve UEFA, önümüzdeki 22 Temmuz 2007 tarihli
Parlamento seçimlerinin TFF'nin kendi iç durumunu etkilemesini istememektedir.
- FIFA ve UEFA, hâlen, dört taraflı bir çalışma
grubu kurulmasına dair (Spor Bakanlığı, TFF, UEFA ve FIFA)
UEFA'nın desteği ile FIFA Başkanı tarafından
açıklanan önerinin, TFF'nin genel durumunun değerlendirilmesi ve Türk
futbolunun genel anlamda çıkarlarının korunmasına dair
çözüm üretilmesi hakkında hâlen tek geçerli opsiyon olduğunu
düşünmekte ve ısrar etmektedir. Devamını okumayayım.
Takdir sizindir. Ama, defalarca bu Genel Kurulda
eleştirilerimiz dikkate alınmadığında neler
yaşadığımızı hep birlikte gördük geçen dönemde.
Ben, o arkadaşlarımıza geçen dönemde burada önergeleriyle kabul
ettirdikleri delegeyi bugün kendilerinin olmadığı bir Mecliste
siz değerli milletvekillerinin oylarıyla tekrar
çıkarılmasını çok anlamsız buluyorum. Ne diye
yaptınız, ne diye çıkartıyorsunuz? Ben bu sorunun
cevabını arıyorum.
Hayırlı uğurlu olması dileğiyle yüce
Meclise saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın İnce.
Gruplar adına ikinci konuşmacı, Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına Eskişehir Milletvekili Beytullah Asil.
Sayın Asil, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 64 sıra sayılı
Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının tümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, 19/11/2007 tarihinde Meclis
Başkanlığına sevkine Bakanlar Kurulu tarafından karar
verilen Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı, biz Millî Eğitim, Kültür, Gençlik, Spor Komisyonu
üyelerine 22/11/2007 tarihinde dağıtılıp 26/11/2007 günü
toplantıya çağırıldık. Tasarı teknik konular
ağırlıklı olduğu için komisyona hazırlık
olması açısından gerek Türkiye Futbol Federasyonu gerekse kulüp
yöneticilerinden bilgi almak istediğimizde
karşılaştığımız manzaradan demokrasi
adına, üzülerek ifade ediyorum, büyük utanç duydum.
Değerli milletvekilleri, tasarıda Türkiye Futbol
Federasyonu Genel Kurulunun yapısı tamamen
değiştirilmiş, 227 olan genel kurul üye sayısı 262ye
çıkarılmış, pek çok Genel Kurul delegesinin bu hakkı
elinden alınmış, yeni üyelikler ihdas edilmiş. Hangi kıstaslara
göre yapılmış? Muhataplarının fikri
alınmış mı? Hayır. Genel Kurul delegelerinin
içerisinde Türkiye Futbol Federasyonu Başkanlığını
asaleten yapmış 10 delege vardı. Değerli milletvekilleri,
Futbol Federasyonunun asaleten Başkanlığını
yapmış insanların Futbol Federasyonunun Genel Gurul delegesi
olmasından daha tabi ne olabilir? Bu insanları o makama layık
gören, o, futbolun Genel Kurulunda delegelik yapmasını bu insanlardan
hangi mantıkla esirgiyoruz? Bunların genel kurul delegesi olması
acaba birilerini rahatsız mı etti diye düşünmemek elde
değil. Türkiye Futbol Federasyonu Başkanlığını
asaleten iki yıldan fazla yapmış olanlar diyerek Türk futboluna
çok büyük hizmetleri olan bu insanların elinden bundan sonraki dönemlerde
de Futbol Federasyonunun Genel Kurul üyesi olarak yapmaları gereken
katkı, maalesef, ellerinden alınmıştır. 10 delege
böylece 2ye düşürülmüştür.
Değerli Başkan, sayın milletvekilleri; Türk
futboluna yapacakları katkı bu insanların elinden niçin
alındı diye merakımız, maalesef, Komisyonda bir cevap
bulamadı. Acaba cevabını madde gerekçesinde bulabilir miyiz diye
baktığımızda, madde gerekçesinde de bu konuyla ilgili tek
bir cümle edilmemiş.
Yine, bu tasarıda üzerinde tarafların görüşü
mutlaka alınmalıydı dediğimiz bir diğer husus Genel
Kurul gerektiğinde üye tam sayısının yüzde
40ının noter onaylı yazılı müracaatı üzerine en
geç otuz gün içerisinde olağanüstü toplanır. denilmektedir. Devamla,
toplantının yapılabilmesi için -bu yüzde 40 şartı
toplantıya çağırma şartı- üye tam sayısının
yarısından bir fazlasının katılımı
gerekmektedir. Yüzde 40 ile çağrılan bir genel kurulda yüzde 51in
bulunması beklenmemelidir ki tasarıda da bu beklenmemiş. Devamla
İlk toplantıda çoğunluk sağlanamadığı
takdirde, ikinci toplantı ertesi gün üye tam sayısının üçte
biri ile yapılır. İkinci toplantıda da çoğunluk
sağlanamadığı taktirde, üçüncü toplantı bir hafta
sonra çoğunluk aranmaksızın yapılır. denilmektedir.
Olağanüstü toplantı yapılabilmesi için 3813
sayılı Yasada Genel Kurul gerektiğinde Genel Kurul üye tam
sayısının üçte ikisinin noter kanalıyla yazılı
müracaatı üzerine olağanüstü toplantı yapılır.
denilmektedir.
Özetle, olağanüstü toplantı yapılabilmesi için
Genel Kurul üye tam sayısının üçte 2sinin isteği yüzde
40 olarak değiştirilmek istenmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; üçte 2 olan
nisap yüzde 40a niçin düşürülmüş, bu ihtiyaç nereden
doğmuş diye madde gerekçesine baktığımızda, yine
bu çok büyük değişiklik madde gerekçesinde tek kelimeyle yer
bulmamış.
Komisyon çalışması esnasında, Sayın
Bakan, üçte 2 olan sayıyı çok bulduklarını, bu sayıyla
toplanmanın çok zor olduğunu ifade etmiştir.
Değerli arkadaşlarım, şimdi sizlere soruyorum:
Kanun tasarısında yapacağımız değişiklikler
aynen kabul edildiği takdirde, genel kurulun delege sayısı
sadece ve sadece 262 kişidir. Elinizdeki tasarıda mevcut. Bu 262
kişinin de tamamı, futbolda, kendi futbol branşında en üst
düzeyde uğraş veren veya uğraşıp faal spor
hayatları sona eren 262 seçkin insan. Bahsettiğimiz binlerce, on
binlerce delege değil. Sadece ve sadece 262 seçkin insan. Futbol
adına konuşuyorum.
Şimdi, bunların eğer o federasyon yapısı
içerisinde iyi gitmeyen, işlemeyen bir husus tespit ettiklerinde, bunu da
Genel Kurul vasıtasıyla, olağanüstü genel kurul
vasıtasıyla çözecekleri kanaati oluşturduklarında niçin bir
araya gelmeleri bu kadar zor olsun da bu oranı iyice
aşağıya, yani yüzde 40 nisabına çekiyoruz?
Ben size olacakları söyleyeyim değerli milletvekilleri:
Yüzde 40 çoğunluğun çağırdığı
olağanüstü toplantı ilk toplantıda çoğunluk
sağlanamadığı için yapılmayacaktır. Daha sonra da
ikinci toplantıda çoğunluk sağlanarak toplanma gerekçesi
reddedilecek ve aylarca Türk futbolu, futbol kamuoyu gereksiz olarak bu
işle meşgul edilecek. Hepiniz hafızalarınızı
tazeleyin. Daha önce bunun aynıları olmadı mı? O üçte 2
çoğunluk işte bu ihtiyaçtan doğdu. Tamam, Bakanın
gerekçesine katılıyorum. Üçte 2 çok olabilir, ama hiç olmazsa
toplanma yeter sayısı olan yarıdan fazlayı sağlayacak
bir değişiklikle, mutlaka olağanüstü toplantıların
yüzde 51lik bir çoğunlukla yapılmasını temin edelim.
Değerli milletvekilleri, 1 Ocak 2004 tarihinde yürürlüğe
giren ve pek çok yeni madde, kapsam ve ilke içeren yeni FIFA statüsü nedeniyle,
FIFA standart statüsünün de üyelerin bu yeni içerikleri kendi statülerine dâhil
etmelerini sağlamak üzere revize olması gerekmiştir.
O hâlde, FIFA ve UEFA, Haziran 2007 tarihinde Türkiye Futbol
Federasyonunun Genel Kuruluna gönderdiği yazıyı az önce
Cumhuriyet Halk Partisi temsilcisi arkadaşım okudu. Ben, tekrardan
kaçınmak suretiyle sadece son bölümünü sizlere okumak istiyorum: Tüm bu
yukarıdakiler düşünüldüğünde, FIFA ve UEFA, bu yazının
içeriğiyle örtüşmeyen herhangi bir kararı ya da 2006
seçimlerinin sonuçlarını değiştirmeye çalışacak
herhangi bir kararı tanımayacaklarını Türkiye Futbol
Federasyonuna bildirmiştir.
Değerli arkadaşlarım, hafızanıza
dercetmek, bundan sonraki görüşmeleri bu bilginin
ışığında yapmak için bu yazıyı size bir kez
daha okuyorum: Tüm bu yukarıdakiler düşünüldüğünde, FIFA ve
UEFA, bu yazının içeriğiyle örtüşmeyen herhangi bir
kararı ya da 2006 seçimlerinin -Federasyonun 2006 seçimleri bahsediliyor-
sonuçlarını değiştirmeye çalışacak
-değiştirecek demiyor bakın değiştirmeye
çalışacak- herhangi bir kararı tanımayacaklarını
Türkiye Futbol Federasyonuna bildirmiştir.
Şimdi devam ediyorum değerli milletvekilleri. Tasarıya,
FIFA ve UEFAnın Türkiye Futbol Federasyonu talimatlarını
içeren, ulusal mevzuata eklenecek önerileri ve değişiklikleri bu
yasada yer almış mı, diye baktığımızda pek
çok husus var. Bunları yeri geldiğinde, maddeler geldiğinde söz
almak suretiyle, tekrar, arkadaşlarım ve şahsım, grubum
dile getireceğiz, ama, üzerinde mutlaka hassasiyetle durulması
gereken geçici 1inci madde, tasarıyı okuduğunuzda, şimdiye
kadar konuştuklarımı da dikkate almak suretiyle geçici 1inci
maddeyi tekrar okuduğunuzda, bu maddenin ne kadar
sırıttığını hemen göreceksiniz.
Değerli arkadaşlarım, haziran ayında Avrupa
Futbol Şampiyonası var. Bu şampiyona Türk futbolu için, bu
şampiyona Türkiye için, bu şampiyona Türk insanı için son derece
önemli bir şampiyona. Burada millî takımımızın
başarısına bu ülkenin ihtiyacı var. O nedenle,
konuşmamın başında izah etmeye
çalıştığım acelecilik bugün Genel Kurula da
yansıdı. Dün bir yasa tasarısını görüşmeye
başladık, daha geneli hakkında konuşmaları bazı
gruplar yaptı, bazı gruplar yapmadı. Bu tasarıyı da,
başlanmış bir tasarıyı da geride bırakarak, bu
denli, alelacele, komisyondan bir önceki gün çıkan bir yasanın bugün
hemen Genel Kurula indirilişindeki aceleciliği, hatta, yöntemi de
diyebilirim, ben Genel Kurulun takdirlerine sunuyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; olacak
şudur değerli arkadaşlarım: FIFA standart statüsüne
uydurmaya çalışmak için bu yasa tasarısını gündeme
getirdik. Siyasetin Federasyon üzerindeki tahakkümünü ortadan kaldırmaya
yönelik bir çalışmaydı bu. Yapılmamış mı?
Katıldığımız, takdirle
karşıladığımız bazı yasa maddeleri de var bu
yasa tasarısının içerisinde. Onun için de katkı veren
herkese teşekkür ediyorum, gerek şahsım adına gerek
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına. Ama, bahsettiğim,
katılmadığım, UEFAnın, FIFAnın da standart
statüsüne aykırı olan pek çok madde de bu yasa tasarısı
içerisinde var. Gelin, şimdiye kadar gösterdiğimiz aceleciliği
Burada kulisteki arkadaşlarıma da sesleniyorum, onları da Genel
Kurula davet ediyorum; gelsinler, bu yasa tasarısını
alsınlar, tek tek incelesinler. Hep birlikte katkı verelim,
uğraş verelim, istenen doğrultuda, olması gereken
doğrultuda, başkaları bize dikte etmeden, bütün dünyadaki
örneklerini de dikkate almak suretiyle, bütün dünya bu işi nasıl
çözdüyse, yasasını FIFA, UEFA kurallarına nasıl uydurduysa
biz de aynen o şekilde bu yasayı tertemiz, herkesin içine, gönlüne
sinmiş bir şekilde çıkaralım. Aksi takdirde, siyasetin
tahakkümünü bu yasa tasarısı üzerinden kaldıracağız
diye, bakın Türkiye Büyük Millet Meclisinin yasa üzerinde, futbol üzerinde
tahakküm kurmasını sağlamak üzereyiz. Siyaseti de
bıraktık, Türkiye Büyük Millet Meclisinin tahakkümünü
oluşturmaya çalışıyoruz.
Değerli arkadaşlarım, bir federasyonun genel
kurulunu nasıl yapacağını -seçim mi yapacağı,
başka şekilde mi- bu seçimin tarihini, ne zaman
yapacağını, nasıl yapacağını, ana statüyü
yasanızda belirtirsiniz, federasyon genel kurulunu nasıl yapacaksa
düzenler ve yapar. O nedenle, bu yasada belirttiğimiz uyarıları
dikkate almadan çıkacak bir yasa tasarısı, Avrupa Futbol
Şampiyonasını tehlikeye sokacaktır. Gelin, bu inattan
vazgeçelim. Gerek Komisyon Başkanım gerek Bakanım gerek
milletvekilleri hep birlikte, çok az olan, yani üzerinde uzlaşamayacağımız
ana statüye aykırı çok az olan kısımları da tekrar
elden geçirelim ve bir daha, bize hiçbir şeyin dikte ettirilmesine müsaade
etmeyelim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bakın,
gelen yazıyı burada okudum. FIFA ve UEFA diyor ki: Hiçbir müdahaleyi
kabul etmeyeceğimizi şimdiden bildiririz. Yarın bize, bu yasa
tasarısı aynen kabul edildiğinde, Şu şu maddeleri ana
statüye aykırıdır, bunları uydurun,
uydurmadığınız takdirde
diye başlayan, örneklerini
Arnavutlukta, örneklerini Yugoslavyada gördüğümüz yaptırım,
müeyyideler bildirilecektir. Ondan sonra, biz, bunu burada tekrar düzeltmeye
çalışacağız. Bu duruma düşmeden, bu yüce heyeti bu
duruma düşürmeden, yol yakınken bundan, bu inattan vazgeçelim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Hatip, konuşmanızı
tamamlar mısınız.
Buyurun.
BEYTULLAH ASİL (Devamla) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Gelin, kimsenin bize hiçbir şeyi dikte etmeyeceği güzel
bir yasa tasarısı hazırlayalım ve bunu yüce Meclisten
geçirelim, Türk futbolu da rahat etsin.
Bu duygu ve düşüncelerle, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Asil.
Tasarının tümü üzerinde AK Parti Grubu adına
Antalya Milletvekili Abdurrahman Arıcı.
Sayın Arıcı, buyurun. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ABDURRAHMAN ARICI (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 3813
sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısıyla ilgili olarak AK Parti Grubu adına görüşlerimi
arz etmek için söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 3813
sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanunun işlerliğe geçtiği tarihten günümüze bu
Kanun kapsamındaki çalışmalarım ve hizmetlerim
sırasında uygulamaları fiilen yaşayarak deneyimler
edinmiş bir spor gönüllüsü olarak, futbolumuza güvenli bir ortam
hazırlamak, gelişimine ve istikrarına ivme kazandırmak
amacına yönelik olarak getirilen bu yeni düzenleme, özellikle ülkemizin
Avrupa ve dünya futboluna entegrasyonunu hızlandıracak olması
bakımından büyük bir önem taşımaktadır.
Dünyada olduğu gibi ülkemizde de popülerliği
tartışılmaz boyuttaki futbolumuzun Avrupa ve dünya
ölçeğindeki standartlara ulaştırılması şüphesiz
hepimizin ortak temennisidir. Evrensel boyutuyla günümüzdeki profesyonel
futbol kavramı, dünyada olduğu gibi ülkemizde de sadece boş
zamanları değerlendirme ve zevk alınan bir olgu boyutunu aşmış
ve bir meslek olarak kendi ticari statüsü içinde artık sanayiye
dönüşmüştür. Bu platformdaki futbol rekabetinin yolu, sadece sportif
ve finansal alanlarda değil, yönetsel alanlarda da kulüplerimizin ve
futbolun yönetsel otoritesinin yeniden yapılandırılmasından
geçmektedir.
Günümüzde televizyon yayınları, tribün, lig ve şans
oyunları, isim hakları, sponsorluk ve saha içi reklamlar başta
olmak üzere, diğer gelirleriyle ülkemizdeki futbol pastasının
büyüklüğü 500 milyon doları aşarken, sadece Avrupa futbolunun
yarattığı 20 milyar dolarlık gelirdeki payımız
yüzde 4e yaklaşmıştır. 100 milyon doları aşan
bütçelere sahip süper lig kulüplerimizle ve bunlara yetişmeye, bunlarla
rekabete çalışan diğer kulüplerimizin bütçeleriyle ülkemizde de
artık yeni bir ekonomi oluşturulmuş, şirketleşme ve
sermaye piyasasına açılma süreci başlamıştır.
Aynı ligdeki kulüpler arasında finansal
farklılık, Avrupayla rekabetimizi olumsuz yönde etkileyen bir faktör
olarak dururken, kadrosunda bulundurduğu teknik görevliler ile
futbolculara olan toplam 7-8 trilyonluk borç yükünü kaldıramayan
kulüplerimizin sorunu Üçüncü Ligin kaldırılmasıyla çözümlenmeye
çalışılmaktadır.
Millî takımımız, Avrupa Kupası finallerine
katılmaya hak kazanacak başarıyı göstermiştir, ama bu
başarı, 52 Avrupa ülkesi içinde nüfusa oranla futbolcu sayısında
yaklaşık 200 bin sporcuyla 47nci sırada bulunduğumuz
gerçeğini değiştirmemektedir. Ortalama yaşın yirmi
altı olduğu ülkemizde her 400 kişiden ancak 1inin lisanslı
futbol oynaması, üzerinde düşünülmesi gereken bir olumsuzluktur.
Endüstrileşen futbolun ülkemizde yaygınlaşması
ve futbol altyapısının güçlendirilmesine yönelik ciddi proje ve
politikaların üretilmediği, Avrupa ülkeleriyle yapılacak
istatistiki karşılaştırmalarda açıkça görülmektedir.
Bu bağlamda, başta profesyonel kulüplerimiz olmak üzere, futbolu
organize eden yönetimin, Avrupa ve dünya ölçeklerinde
kurumsallaşmasını tamamlaması kaçınılmaz
görülmektedir.
Bugün, başta Avrupa ülkeleri olmak üzere, dünya ülkelerine
yoğun futbolcu ihraç eden konumdaki Brezilya, bu pazardan yüksek pay
alabilmek adına, ulusal federasyonunun transfer kurallarına
koyduğu millî futbolcu olma kotasını aşmak için en sık
millî maç düzenleyen ülke konumuyla, yetenekli futbolcularına transfer
kolaylığı yaratmayı bir ülke politikası hâline
getirmiştir. Bu örnek dahi, ülke futbolumuzun çağa uygun olan radikal
değişimi gerçekleştirmesinin gerekliliğini
yansıtmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; devletin
spora katkısı ve desteği Anayasal bir zorunluluk olmasına
karşın, sporun dünyada artık sosyal ve sivil bir toplum
organizasyonu olduğu ve kendi iç dinamikleriyle yönetilmesi gereği de
malumlarınız üzere evrensel bir olgudur.
Bilindiği üzere, futbolun, teknik, idari ve ekonomik
alanlardaki kuralları, evrensel ilkeler gözetilerek futbolun dünyadaki
yönetimsel yetkisini kullanan FIFA tarafından organize edilmekte ve
ayrıca FIFA, ülkelerin futbol organizasyonlarındaki yönetimsel
muhatabı olarak ulusal federasyonları tanımaktadır. Ulusal
federasyonlar ise, bağlı bulundukları FIFAnın mevcut ve
gelecekte öngöreceği kural ve talimatlarına mutlak uymak
zorundadırlar. Aksinde, bu kuruluşun ciddi yaptırımlar
uygulamaktan kaçınmadığı da bilinen bir gerçektir.
Nitekim, 2007 yılı başında, FIFA, Türkiye
Futbol Federasyonuna, mevcut kanundaki eksiklikler ile
yanlışlıkları bir yazıyla bildirmiş ve
bunların Genel Kurul tarafından düzeltilmesini önermiştir.
Futbol Genel Kurulu bu doğrultuda karar almış ve bu karar,
Türkiye Futbol Federasyonu Başkanlığı tarafından, spordan
sorumlu Devlet Bakanlığımıza gönderilmiştir. Konu,
Bakanlığımızda incelenmiş ve kanunda yapılacak
düzenlemeler Türkiye Büyük Millet Meclisi kararını
gerektirdiğinden, Bakanlığımızca düzenlenen kanun
taslağı Bakanlar Kurulumuzda incelenmiş, Eğitim, Kültür,
Gençlik ve Spor Komisyonunun konu üzerindeki çalışmalarını takiben
de Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulumuza sunulmuştur.
Bu süreç dikkate alındığında, 3813
sayılı Kanunda yapılan bu yeni düzenlemenin, kişisel ve
kurumsal nitelikli spekülasyonlardan uzak şekilde bir zorunluluktan
kaynaklandığının kabul görmesi gerekmektedir. Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten günümüze kadar çeşitli dönemlerde
yapılan değişikliklerin ötesinde, bu yeni düzenleme,
futbolumuzun özerkliğine, istikrarına, uluslararası platformdaki
yerine ve kurumsal yapılanmasına çok önemli ve ciddi katkılarda
yeni bir anlayış ve işleyiş getirmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 3813
sayılı Kanunun günümüze kadarki uygulamalarından edinilen
deneyimler de göstermiştir ki, gerek yeterince açıklık
kazandırılamayan ve gerekse istismara açık hükümleriyle futbolun
yönetimsel sıkıntıları spor ve futbol kamuoyunda
olduğu kadar toplumumuzda da zaman zaman ciddi kaygılara neden
olmuş ve olmakta da devam etmektedir. Futbol Federasyonu ifadesi de,
kavramı da gerçekte kulüplerin birliği -bunu dikkatle sunuyorum,
kulüplerin birliği- anlamını
taşıdığından hareketle, Avrupa ve dünya örneklerinde
olduğu gibi profesyonel kulüplerimizin futbol ekonomisine katma değer
yaratan unsur olmaları niteliği öne çıkarılarak,
Federasyonun, kulüplerin ağırlığını
taşıyan bir yapıdan oluşması da bir başka
zorunluluk gerekçesidir. Ayrıca Federasyon yönetiminin
yapısındaki görev, yetki ve sorumluluk
paylaşımının gerektiği şekilde kurulamamış
olması ve kurumlar arası eşgüdümlü çalışma
eksikliği yanı sıra Genel Kurul delegesi ile Federasyonda görev
alma ilişkisindeki çarpıklıklar, günümüze kadar yansıyan
olumsuzlukların ve bu yöndeki spekülasyonların da
kaynağını oluşturmaktadır. Yeni düzenlemelerle,
belirtilen bu olumsuzlukların da yaşanmasına fırsat
tanınmayacak hükümler getirilmiştir. Söz konusu yeni düzenlemenin
temelini oluşturan değişiklikleri ana
başlıklarıyla dikkatlerinize arz etmek istiyorum.
Bu düzenlemeyle, Uluslararası Federasyonun öngördüğü
kurallara uygun olarak Türkiye Futbol Federasyonuna yeni görevler
verilmektedir.
FIFA ve UEFA statülerinde belirtilen tahkim kurullarına
entegrasyon sağlanmakta, kısa adı CAS olan Uluslararası
Spor Tahkim Mahkemesine başvuru yetkisi tanınmakta, ayrıca
Federasyona ırkçılık ve her türlü
ayırımcılıkla mücadele etme görevi verilmektedir.
Genel Kurul üye sayısıyla birlikte futbol
altyapısını oluşturan spor kulüplerinin üye
sayıları artırılmak suretiyle Genel Kuruldaki temsil
oranları yükseltilmekte, bunun yanı sıra profesyonel kulüplerin
iradesini olumsuz yönde etkilemeyecek ölçülerde futbolla ilgili diğer
kişi ve kurumların Genel Kurulda temsilini sağlayıcı
düzenlemeler getirilmektedir.
Uluslararası federasyonların öngördüğü kurallara
uygun olarak Türkiye Futbol Federasyonun yapısı yeniden
düzenlenmekte, bu bağlamda Futbol Federasyonunun hesapları ve mali
durumunun denetlenmesi konusunda uluslararası kurallara paralellik
sağlanmaktadır.
Federasyon merkez teşkilatına Uyuşmazlık Çözüm
Kurulu ve disiplin kurulları ilave edilmektedir.
Kulüplerin kendi aralarında; kulüpler ile futbolcular, teknik
direktörler, antrenörler, oyuncu temsilcileri, masörler ve müsabaka
organizatörleri; oyuncu temsilcileri ile futbolcular, teknik direktörler,
antrenörler arasında her türlü sözleşmeden doğan veya futbolla
ilgili olan uyuşmazlıkları, tarafların başvurusu
üzerine münhasıran yetkili olarak incelemek ve karara bağlamak üzere,
FIFA statüsüne uygun şekilde, Uyuşmazlık Çözüm Kurulu yetkili
kılınmaktadır.
Yönetim Kurulunun 14 üyesi ile Tahkim Kurulu Başkan ve
üyelerini ve Uyuşmazlık Çözüm Kurulu Başkanını Yönetim
Kuruluna teklif etme yetkisi Futbol Federasyonu Başkanına
tanınmakta, Federasyon Başkanı ve Yönetim Kurulu üyesi
seçilebilmenin şartları yeniden belirlenmekte, Tahkim Kurulunun görev
ve yetkileri genişletilerek yeniden düzenlenmektedir.
Türkiye Futbol Federasyonu organlarının seçimi,
toplantı ve karar yeter sayısıyla ilgili
tıkanıklıkları giderici hükümler getirilmekte, Federasyon
Başkanının üst üste ya da aralıklarla en fazla üç dönem
için seçilebileceğine ilişkin hüküm yürürlükten
kaldırılmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; özetlemeye
çalıştığım öngörülen bu düzenlemelerle, Futbol
Federasyonunun özerkliğini kısıtlayıcı hükümler
kaldırılırken, prestij ve etkinliğinin
artırılmasının amaçlandığı da açıkça
görülmektedir.
Genel çerçevesiyle düzenlemelerdeki temel amaç, Futbol
Federasyonunun özerkliğini güçlendirmek, sorunları futbol ailesi
içinde çözebilecek bir mekanizma oluşturmaktır.
Spordan sorumlu Devlet Bakanının Federasyon üzerindeki
gözetim ve denetim yetkisiyle Genel Kurulu olağanüstü toplantıya
çağırma yetkisinin kaldırılması ve
Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulunun Futbol Federasyonu
denetiminden arındırılması hükümleri dahi, bu
düzenlemelerin futbolumuzun özerkliğine açılımlar
kazandırmakla gelişimine tartışılmaz katkılar
sağlayacağının açık göstergesidir.
Gerekçesini özetlemeye çalıştığım
düzenlemelerin Genel Kurulumuzca kabulü hâlinde, futbolumuzun yeniden
yapılandırılan tüm kurumlarıyla aksamadan işletilmesi
söz konusu olacak ve bu fiili durum nedeniyle, geçici 1inci maddede öngörülen
Futbol Genel Kurulunun liglerin ikinci devresi başlamadan toplanması
ve yönetimini oluşturması da kaçınılmaz bir zorunluluk
olacaktır. Aksinde ise, futbolumuzda kişilerle bağlantılı
kılınmaya çalışılan kaos endişesi asıl
kurumsallığa ve hukuka aykırılık olarak bu noktada
ortaya çıkacaktır. Özerkleşme ve demokratikleşme
ufukları açılmış böylesi bir oluşumu, Türkiye Futbol
Federasyonumuzun geleceği ve futbolumuzun başarısı
adına önemli bir gelişme olarak değerlendirmemiz gerekir.
Bu anlayışla, değişiklik
tasarısını son derece olumlu bulduğumuzu ve kabul oyu
vererek yasalaşmasını destekleyeceğimizi belirtiyor, yeni
düzenlemelerin ülkemiz futboluna ve sporuna hayırlı
olmasını, futbolumuzun başarılarına katkı
sağlamasını içtenlikle diliyor, Genel Kurulumuzun siz
değerli üyelerine saygılarımı sunuyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Tasarının tümü üzerinde şahsı adına Fikri
Işık, Kocaeli Milletvekili. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Buyurun Sayın Işık.
Süreniz on dakika.
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; 64 sıra
sayılı, Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri
Hakkında 3813 Sayılı Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesiyle
İlgili Kanun Tasarısı üzerinde şahsım adına söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Türkiyenin uluslararası standartları uygulaması
noktasında bir önemli kanun tasarısını Mecliste
görüşüyoruz. Öncelikle bu tasarının temel amacı, biraz önce
bütün arkadaşlarımızın da güzel bir şekilde ifade
ettiği gibi, Türkiyenin futbol mevzuatının uluslararası
FIFA standartlarına ulaştırılmasıdır, bu
açıdan düzenlenmesidir. Bu noktada bütün gruplarımızın hemfikir
olması kanunun gücü açısından da sevindiricidir.
Değerli arkadaşlarım, bu kanunun
hazırlanması sürecinde talep FIFAdan gelmiştir. Süreci
başlatan Türkiye Futbol Federasyonudur. Türkiye Futbol Federasyonu bir
kanun taslağı hazırlamış ve bunu ilgili kurumlara
göndermiştir. Öncelikle memnuniyetle ifade edeyim ki, Türkiye Futbol
Federasyonunun hazırladığı taslakla Hükûmetimizin Komisyona
gönderdiği ve Komisyondan da Meclis Genel Kuruluna gelen taslak
arasında çok önemli ölçüde benzerlik vardır. Ayrım
noktaları, daha fazla, işte efendim, olağanüstü toplantı
sayısını yüzde 40tan üçte 2ye çıkaralım gibi veya
Genel Kurulun yapısıyla ilgili konulardır. Şimdi,
Milliyetçi Hareket Partisini temsilen söz alan değerli
arkadaşımız, sanki olağanüstü toplantıya
çağırmak için, şu anda mevcut, meri Kanun üçte 2yi
gerektiriyormuş da biz bunu yüzde 40a çekmek istiyormuşuz gibi bir
ifade kullandı. Hayır, şu anda, 3813 sayılı Kanunda,
Futbol Federasyonunun Genel Kurulunun olağanüstü toplantıya
çağrılması için gerekli oran yüzde 40tır. Bunda bir
değişiklik ne Futbol Federasyonu
Futbol Federasyonu üçte 2ye
çıkmasını istemiştir ama gerek Hükûmet tarafından
gönderilen tasarı gerekse Komisyonumuz bunun aynen kalmasını
benimsemiştir. Sanki oranı aşağı çekmek ve
Federasyonun Genel Kurulunu olağanüstü toplantıya götürmeyi
kolaylaştırmak gibi bir durum yoktur, mevcut durum aynen
korunmuştur.
Değerli arkadaşlarım, bu kanun ne getiriyor? Bu
kanun, öncelikle
Türkiyede çok uzun yıllardır
tartışılan futbolun sporun içerisindeki
ağırlığını zannediyorum bilmeyenimiz yok, futbolun
reytingini zannediyorum bilmeyenimiz yok, futbol endüstrisinin son
yıllarda katettiği mesafeyi zannediyorum bilmeyenimiz yok. Ancak,
futbol endüstrisi geliştikçe, futbolla ilgili uyuşmazlıklar da
futbolla ilgili haberler de gündemin sürekli ön sıralarını
işgal eder duruma gelmiştir. Burada getirilen en önemli
değişiklik bu kanun tasarısıyla, sporda vesayet
iddialarının ortadan kaldırılmasıdır. 3813te iki
madde vesayeti andırır madde olarak sürekli kamuoyuna sunulmuştur.
Bunlardan bir tanesi, her türlü futbol faaliyetlerinin spordan sorumlu Devlet
Bakanının gözetim ve denetimi altında olması maddesi bu
tasarıyla ortadan kaldırılıyor. Yani, bundan sonra kimse,
Spordan sorumlu Devlet Bakanı spora müdahale ediyor. diyemeyecek. Bu,
Türkiye açısından, spekülasyonların ortadan kaldırılması
açısından önemli bir adımdır. Bu kanunun bu noktada önemli
bir işlevi olacaktır.
Vesayet noktasında ikinci önemli değişiklik,
vesayet iddiaları konusunda: Biliyorsunuz, Futbol Federasyonu Genel
Kurulunun olağanüstü toplantıya çağrılmasıyla ilgili
üç tane faktör var. Bunlardan bir tanesi Federasyon Yönetim Kurulu, ikincisi
Genel Kurulun yüzde 40ının noter onaylı talebi, üçüncüsü de
mevcut Kanunda spordan sorumlu Devlet Bakanının talebiydi.
Şimdi spordan sorumlu Devlet Bakanının olağanüstü
toplantıya çağırma yetkisi bu kanunla yürürlükten
kaldırılıyor. Dolayısıyla bundan sonra hiç kimse,
gerek yurt içinde gerek yurt dışında, sporda vesayetten, sporun
siyasetin eliyle şekillendirilmesi iddialarından bahsedemeyecektir.
Değerli arkadaşlarım, başka ne getiriyor?
Genel Kurulun yapısını değiştiriyor. Şimdi, Genel
Kurulun yapısında hangi yönde bir değişim var derseniz,
kulüplerin ağırlığı artıyor.
Değerli arkadaşlar, eli taşın altında
olanın söz hakkının daha fazla olması gayet tabiidir. Bunun
aksini düşünmek çok da doğru değildir. Bugün, Türkiyede
kulüplerin ne kadar zor şartlar altında yürütüldüğünü, spor
müsabakalarına çıktığını bilmeyenimiz yoktur.
Burada bir değerli arkadaşım, Efendim, kulüplerin
çoğu belediyelerin kontrolünde, belediyelerin çoğu da AK Partili,
dolayısıyla spora vesayet
Yani bunu kabullenmek mümkün değil.
Öncelikle tabii bu arkadaşımız Komisyonda da
aynısını yaptı. Konuşmasını yapıyor,
ondan sonra Genel Kurul salonundan çıkıyor, bir daha kendisine
konuşma gelirse Genel Kurul salonuna veya Komisyon salonuna geliyor.
Şu anda keşke burada olmasını isterdim Sayın
İncenin. Bu doğru bir usul değil. Komisyonda taraf olduğu,
tartışamadığını iddia ettiği konuyla ilgili
Genel Kurulda bizi dinlemesini arzu ederdik.
ALİ KOÇAL (Zonguldak) Burada, gelecek.
FİKRİ IŞIK (Devamla) - Gelmesini arzu ederdik.
ALİ KOÇAL (Zonguldak) Dışarıda, merak etme.
FİKRİ IŞIK (Devamla) Şimdi, belediyelerin
Hepimizin zannediyorum gönlünden şu geçiyor: Bütün
takımlarımız keşke çok güçlü mali altyapıya sahip
olsalar ve belediyelerimiz takımlarımıza sadece lojistik destek
sağlasa, onun dışında -hiçbir konuda- belediyelerimizin
spora katkısını sadece manevi olarak ve taraftarlık
noktasında tutabilsek. Ama bugün bu Türkiye realitesine uyuyor mu?
Uymuyor.
Ee, peki, belediyeler her türlü sporla ilgili desteğini
sağlayacak, ama sadece AK Partili belediyeler şu anda çoğunlukta
diye, kulüplerin ağırlığının artmasına
itiraz edeceğiz! Bu, çok çelişkili bir ifade.
Değerli arkadaşlar, bir başka ifade
Tabii,
belediyeler bugün AK Partinin elinde. Yarın Cumhuriyet Halk Partisi iyi
çalışır, seçmenin gönlünü alır, belediyeler yarın
Cumhuriyet Halk Partili yönetimlere geçer. Bu kanunlar bugün için
hazırlanan kanunlar değil ki.
Şimdi, genel kurulun yapısıyla ilgili bir
başka eleştiri de şuydu: Efendim, bugün bazı
arkadaşlarımızın haklarını elinden alıyoruz;
işte, uluslararası komisyonlarda görev yapan
arkadaşlarımızın haklarını elinden alıyoruz.
Ya değerli arkadaşlar, Türkiye, Avrupa Birliği
sürecini hızlı bir şekilde yürütüyor. Yarın bu
komisyonlarda, bugün 4-5 tane arkadaşımız var, yarın 40-50
olacak, belki 100 olacak. Bu arkadaşların müktesep hakkı
olduğu zaman Futbol Federasyonunun yapısı değişecek.
Sadece konjonktürel olarak kanun tasarılarını veya
kanunları değerlendirmek ne kadar doğrudur? On yıl sonra
karşımıza çıkacak durumu eğer biz bugünden
öngöremiyorsak, o zaman Meclis olmak, yani Mecliste görev yapmamızı,
biraz ciddi derecede kendi açımızdan sorgulamalıyız diye
düşünüyorum.
Türkiye Avrupa Birliği sürecini güçlendirdikçe,
hızlandırdıkça, bizim, uluslararası komisyonlarda gerek
hakem gerek temsilci gerek gözlemci gerek orada faal görev yapan
arkadaşlarımızın sayısı ciddi derecede artacak. O
zaman bu arkadaşlarımız, Genel Kurulda, bu işin çilesini
çeken arkadaşların üzerine çıkma ihtimali var.
Bu kanunda birtakım eğer kısıtlamalar
getiriliyorsa -bana göre asıl sebebi budur- bunun dışında
bir ciddi yenilik, Uyuşmazlık Çözüm Kurulu getiriliyor, daha
hızlı, daha etkin karar alma süreçleri burada hızlanıyor.
Federasyon Başkanını biz güçlendiriyoruz. Mesela, Tahkim
Kurulunu seçme yetkisi daha önce Genel Kuruldaydı, şimdi Yönetim
Kurulunun Başkanının teklifiyle Yönetim Kurulunun onayına
veriliyor bu kanunla. Her yönüyle başkan daha etkin, daha hızlı
karar alsın ve geldiği zaman ben şundan dolayı
yapamadım, bundan dolayı yapamadım diye hiçbir mazereti
kalmasın diye Futbol Federasyonu Başkanı bu kanunla
güçlendiriliyor.
Değerli arkadaşlarım, disiplin kurulları yan
kurul olmaktan, Futbol Federasyonunun asli kurulları hâline getiriliyor.
Son olarak şunu ifade etmek istiyorum: Geçici 1inci maddeyle
-grup önerimiz olarak zannediyorum gelecek- bu kanunun kabulü tarihiden
itibaren Futbol Federasyonu Genel Kurulu otuz gün içerisinde toplantıya
çağrılacak ve bu toplantı, efendim, seçimli toplantı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Işık, bir dakikalık süre
içinde konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
FİKRİ IŞIK (Devamla) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Bu toplantıda eğer üyelerin yüzde 40ı seçim
yapılmasını isterlerse seçim yapılacak, seçim
yapılmasını istemezler de mevcut yönetime güven oyu verirlerse,
zaten yönetim devam edecek. Bir de, burada, aralıklı veya üç dönem
üst üste Futbol Federasyonu Başkanı olma kısıtlamasını
da bu kanunla kaldırıyoruz.
Dolayısıyla, kanun, günün ihtiyaçlarına cevap
veren, FIFAnın taleplerini karşılayan, uluslararası
standartları bizim hukuki mevzuatımız içerisine derceden bir
kanun tasarısıdır diyorum. Kanun tasarısının
kabulünü şahsım adına da talep ediyorum. Ülkemize, milletimize
hayırlı olmasını temenni ediyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Hükûmet adına, Devlet Bakanı Sayın Murat
Başesgioğlu.
Buyurun Sayın Bakanım. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
sözlerimin başında yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu kanun tasarısının görüşülmesi konusunda
anlayış göstererek bir an önce gündemin ilk sırasına
alınmasına katkı veren değerli grup başkan
vekillerimize çok teşekkür ediyorum. Şu ana kadar görüşlerini
dile getiren, olumlu katkılarda bulunan değerli konuşmacılara
da ayrıca teşekkürlerimi sunuyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; futbol
hakkında fazla uzun uzun konuşmaya gerek yok. Futbol,
hayatımızın ayrılmaz bir parçası. Sadece bizde
değil dünyada da hayatımızın çok önemli bir parçası.
Gazetelerimizin yaklaşık yarı sayfaları, dört sayfası,
beş sayfası spora ilişkin, televizyon
programlarımızın büyük bölümü spora ve futbola ilişkin bir
noktaya gelmiş durumda.
Bir söz var: Futbol sadece futbol değil. Futbol,
endüstrisiyle, yan ürünleriyle, taraftarlarıyla gerçekten popülaritesini
her geçen gün artırıyor. Sadece değişmeyen, 22 futbolcu ve
iki kale direği. Bunun dışında futbol her geçen gün yeni
yeni ürünleriyle, yeni yeni enstrümanlarıyla toplumsal
hayatımızın önemli bir parçası.
Ülkemizde de spor branşları içerisinde futbol çok
yaygın, çok popüler bir spor ve çok önde gelen bir spor branşı
olarak önceliğini korumakta.
Ülkemizde 151 profesyonel futbol kulübü var değerli
arkadaşlarım, 4.600 civarında profesyonel futbolcumuz var ve
214.650 civarında da amatör futbol sporcumuz var. Yani, Türkiyede
yaklaşık 220 bin kişi futbolla oyuncu olarak bilfiil
iştigal etmekte. Bunun diğer görevlileri var, antrenörleri var ve
futbola katkı veren emek adamları var. Dolayısıyla çok
geniş bir futbol ailesi, spor ailesi, hem seyirlik olarak hem ekonomi olarak
hem de endüstri olarak futbolla yakından ilgilenmektedirler. Önümüzdeki
süreçte de futbola olan bu ilginin artarak devam edeceği gözükmekte.
Peki, bu kadar devasa bir organizasyonu, bir olayı yönetmenin
Türk hukukundaki konumlanması nasıl? Bizim yasalarımıza
göre, 3813 sayılı Yasaya göre, Türkiye Futbol Federasyonu bir özel
tüzel kişidir, özel tüzel kişiliği vardır ve özerk bir
kuruluştur. Aslında, literatürde bu da
tartışılıyor. Çünkü, netice itibarıyla, Futbol
Federasyonunun bir kamu hizmeti sunan bir kuruluş olduğu, işte
İddaadan, Lotodan, Totodan kaynak aktarılmak suretiyle kamu
kaynağını kullandığını varsayarsak, sanki
bir kamu tüzel kişiliği niteliğinin de olduğu ortaya
çıkmaktadır. Ama, bizim yasamız bir özel tüzel kişi olarak
ve özerk olarak bizim Federasyonumuzu konuşlandırmıştır
ve bir atipik, yani kendine mahsus bir örgütlenmesi söz konusudur. Bizim idari
hayatımızda bu şekilde başka
yapılandırılmış bir organizasyon söz konusu
değildir. Bu şekilde konumunu devam ettirmektedir.
İç hukukumuzdaki bu boyutu yanında, Futbol Federasyonu
uluslararası futbol kuruluşlarına üyedir, FIFAya üyedir ki,
1923lerden itibaren çok geçmişe dayanan bir üyeliğimiz söz
konusudur- UEFAya üyedir. Uluslararası kuruluşların
yaptırımlarını, yönetmeliklerini kabul etmiş, uzun
süredir de bu şekilde uluslararası futbol
organizasyonlarını ülkemiz adına organize eden bir
kuruluşumuzdur.
Şu anda huzurunuza gelen tasarı nasıl
başlamıştır, kısaca arkadaşlarım da ifade
etti ama, kısaca ben de onu arz edeyim.
Değerli arkadaşlarım, FIFA 2005 yılında
bir çalışma başlattı, dedi ki: Bütün ulusal federasyonlar,
ilkelerini, statülerini, prensiplerini bir standart statü, FIFAnın
çıkarmış olduğu standart statüye uyumlu hâle getirsinler.
Şu anda hâlâ bu süreç yaşanıyor. Ulusal federasyonlar kendi
statülerini FIFAnın ulusal standardına uydurma, uyumlandırma
gayreti içerisindeler.
Biz de böyle bir süreç başlamış. Futbol
Federasyonumuz çalışmış ve 2007 Haziranında kendi
Genel Kurulunda bir teklifler manzumesi kabul etmiş. 2 Kasım 2007
tarihinde Futbol Federasyonumuz bu kabul edilen prensipleri bize gönderdi,
kendi Genel Kurulunda kabul edilen bu maddelere ilişkin
değişiklikleri bize gönderdi. Bu göndermesiyle birlikte, bizim
Bakanlık olarak, artık, yasa yapma sürecini başlatmamız gerekiyordu.
Yani, şunu anlatmak istiyorum: Devlet Bakanlığı olarak biz
durup dururken Futbol Federasyonunun kanununu değiştirme konusunda
bir adım atmadık. Bu adımı, Futbol Federasyonundan gelen
yazı üzerine başlattık ve o şekilde Komisyona, bilahare de
Genel Kurulumuza gelmiş oldu.
Peki, Futbol Federasyonu Genel Kurulunda kabul edilen
tasarıda neler vardı? Biz Hükûmet olarak bunlardan hangisini
aldık, hangisini almadık? Yanlış hatırlamıyorsam,
on altı maddeyi Futbol Federasyonu Genel Kurulunda kabul etmiş; dört
yeni madde ilavesine ilişkin metni de bize gönderdi. Biz, iki konu
dışında, Futbol Federasyonumuzdan gelen bu metinlerin
tamamını tasarıya dercettik. Sadece, icra kuruluna ilişkin
bir önerileri vardı, onu pek gerekli görmedik. Bir de, olağanüstü
genel kurula çağırmak için üçte 2 nisap öngörmüşlerdi. Bir
olağanüstü genel kurul toplantısı için üçte 2 nisabın çok
fazla olduğunu, dolayısıyla, mevcut Yasadaki yüzde 40lık
nisabın korunması gerektiğine inandık ve bu şekilde
mevcut Yasadaki hükmü koruduk. Yani, dolayısıyla, Federasyonumuzun bize
teklif ettiği metinler aşağı yukarı yüzde 85-90
civarında karşılanmış bulunmaktadır.
Peki, ne ilave ettik? Şunu ilave ettik: Genel Kurul
delegeleriyle ilgili maddede bir değişiklik yaptık. Bu
değişikliğin gerekçesi de şudur: Değerli
arkadaşlarım, bu işin zahmetini, çilesini futbol kulüpleri
çekiyor. Dolayısıyla, futbol kulüplerimizin kendi genel
kurullarında daha çok temsil edilmesinin hakkaniyete uygun olduğuna
kanaat getirdik ve futbol kulüplerine temsil konusunda daha fazla imkân verdik.
Demin, burada, bir arkadaşımız, işte Geçen
kongrede şunu destekledi, bunu destekledi, onun için bunlar kesildi,
biçildi. filan
Katiyen, bunlarla hiç alakası yok. Eğer, o kesme,
biçme işine baksak
Yani, Hükûmete yakın diye
tanımladığımız birçok kişinin bu delege
yapısında delege olmadığını görürsünüz. Yani,
isteyenlere bunu misalleriyle anlatabilirim. Onun için, hiç kimsenin
kafasının geri planında Ya, bu yasa yapılırken delege
yapısını şu şekilde yönlendirmek istiyorlar. gibi bir
endişe asla olmasın, böyle bir şeyden de açıkçası
üzülürüm. Burada temel espri futbol kulüplerine daha fazla imkân
tanımaktır ve İkinci Lig ve Üçüncü Lig kulüplerini de bu sisteme
daha fazla dâhil etmektir.
Belediyeler konusu dile getirildi, bu şeye belediyeler hâkim
olacak diye. Arkadaşlarımdan rica ettim, ne kadar belediye kulübü var
diye. Arkadaşlarımın çıkardığı tabloya göre,
değerli arkadaşlarım, Süper Ligde, Birinci Ligde, İkinci
Ligde, Üçüncü Ligde toplam yirmi üç tane belediye futbol kulübü var.
Bunların toplam delege sayısı 15. Yirmi üç kulübün toplam delege
sayısı 15 kişi olacak, bu da en fazla 15e ulaşacak. 263
kişilik bir Genel Kurul yapısı içerisinde, takdir edersiniz ki
15 kişilik sayının da fazla bir kıymeti
olmadığı ortadadır. Bunda da parti
dağılımına bakmadım açıkçası, hangi parti
belediyeleri kurmuş, onlara da bakmadım.
Şimdi, tabii, belediyelerimizin aslında profesyonel
şubelerle uğraşmasını ben de istemiyorum.
Belediyelerimiz imkân ve kaynaklarını daha çok amatör spora
yönlendirsinler, saha yapsınlar, tesis yapsınlar, Bakanlık
olarak bizim arzumuz bu. Ama, ülkemizin bir gerçeği var, futbol
kulüplerimizin mali durumları iyi değil. Maalesef, bugün birçok kulüp
kayyuma teslim edildi, lisans parasını veremediği için. Neredeyse
sahaya, maça çıkamayacak kadar ekonomik kriz içerisinde bulunan kulüpler
var. Kulüp ekonomik kriz içerisinde olduğu zaman kimi buluyor? Sayın
milletvekiline geliyor, seçilmiş insanlarına geliyor, belediye
başkanına geliyor, valiye geliyor, Alın anahtarı, bu
kulübü yönetin. diyor. Dolayısıyla, belediye
başkanlarımız bir zaruretten dolayı bu kulüpleri üstlenmek
zorunda kalıyorlar. Belki birkaç tanesi siyasi prim adına futbol
yönetimine talip olabilir. Ama, ben uzun siyasi yaşamımda şunu
gördüm ki, spordan siyasete prim tahvil olmaz arkadaşlar. Yani, bu çok
ayrı bir dünyadır. Spor başarısı biraz
kıskançtır, spordaki başarıyı siyasete
yansıtmazlar. Yani, maça gittiğiniz zaman, kulüp yenerse kendi
başarısıdır, yenilirse siyasetçinin ayağı
uğursuz gelmiştir, böyle bir esprisi vardır bu işin. Onun için,
bu konudaki, yani belediyeler konusundaki şeyin pek haklı bir
değerlendirmesi olduğu kanaatinde değilim.
Evet, yani yasa yapma sürecimiz bu şekilde, Federasyonun bize
göndermiş olduğu şeyle başlamıştır ve bu
şekilde devam ettirilmiştir.
Tartışılmadı deniyor. Neyi
tartışacağız? Federasyon Genel Kurulunda, bütün kulüplerin
temsil edildiği Genel Kurulda bir taslak ortaya çıkmış.
Orada bunu tartışanlar tartıştı, eksiğiyle gediğiyle
kabul ettiler ve bize geldi. Yani, bu, aşağı yukarı bir
yıldır da ülkenin gündeminde olan bir konu olduğu için, sadece
ilgili kuruluşları -bu tasarı gönderilmek suretiyle-
bilgilendirdik. Bilindiği üzere, Meclisteki tartışma süreciyle
bu iş sınırlı kaldı.
Değerli arkadaşlarım, bu tasarı aslında
futbol kamuoyu tarafından genel kabul gören bir tasarıdır. FIFA
konusuna değindi arkadaşlarımız. Evet, bu tasarı belki
de birçok ülkede olmayan, ileri derecede FIFAnın isteklerini
karşılamaktadır. Bizim mevcut Yasamızda spordan sorumlu
Devlet Bakanının Futbol Federasyonunun faaliyetlerini gözetleme,
denetleme yetkisi var, artı Başbakanlık Teftiş Kurulunu
devreye sokarak Federasyonun hesaplarını inceletme yetkisi var,
artı bu rapor neticesine göre Futbol Federasyonunu olağanüstü genel
kurula çağırma yetkisi var.
Bizden önceki tartışma sürecinde denmiş ki: Bu,
bir müdahaledir. Üçüncü tarafın futbola bir müdahalesidir. Bunun
kaldırılması gerekir.
Aslında bunu enine boyuna tartışmak lazım.
Gerçi o tartışma sürecini geçmişiz.
Demin ifade etmeye çalıştım bir derece, bu, kamu
hizmeti gören, kamu kaynaklarını kullanan bir kurum. Sponsorluk
gelirlerini saymazsanız yaklaşık 150 trilyon civarında
bütçeye hükmeden bir kuruluş. Dolayısıyla, spordan sorumlu Bakan
-ki, spordan sorumlu Bakanın şahsi yetkisi değil bu -bu yetkiyi,
yüce Meclisin vermiş olduğu yetkiye dayanarak kullanıyor. Yani,
bu vazgeçilen yetki aslında Parlamentomuzun yetkisidir, Murat
Başesgioğlu olarak benim yetkim değildir, yasamanın
yetkisidir, yürütmenin yetkisidir. Ancak, geldiğimiz noktada spordan
sorumlu Bakanlığımın bu yetkilerinden vazgeçilmesi
noktasına geldik, artık buradan geri dönüşümüz yok.
Peki bundan vazgeçtiğimiz zaman bu devasa bütçeyi yöneten
organizasyonu kim denetleyecek? İki tane mekanizma öngörülüyor: Birincisi
kendi Genel Kurulunun seçmiş olduğu Denetleme Kurulu, ikincisi de
uluslararası alanda spor konusunda uzman bağımsız
denetçiler. Bunun dışında ne Parlamento denetimine ne
Sayıştay denetimine ne de bizim iç hukukumuzda
tanımlanmış hiçbir denetime tabi. Burada belki zaman içerisinde
bir eksiklik çıkacak, bazı cevaplanmayan sorular olabilecek, ama,
bunu bugün tartışmak ve buna bugün bir formül üretmek durumunda
değiliz. Onu, inşallah, ileride belki bu süreci ve uygulamayı
takip ederek göreceğiz.
Değerli arkadaşlarım, bu taslak çok önemli
değişiklikler getiriyor. Uyuşmazlık Çözüm Kurulu denen
Spor Mahkemesi adıyla yeni bir kurumu mevzuatımıza
kazandırıyor. Onun dışında,
sporcularımızın ihtilaf konusunda Uluslararası Spor Tahkim
Mahkemesine gitme yetkisi yolunu açıyor. Eski mevzuatımızda
sadece yabancı sporcular ve antrenörler bu Uluslararası Tahkim
Mahkemesine gidebiliyordu, bizim yerli sporcularımız kulüpleriyle bir
ihtilafa düştüğü zaman bu mekanizmayı
kullanamıyorlardı. Biz dedik ki, yabancı sporcu gittiğine
göre bizim çocuklarımız niye gitmesin? Biz ülke olarak Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesine başvurma hakkını
açmışız, bütün bireysel başvuru hakkını
açmışız; spor alanında da bu uluslararası mahkemeye
gitme konusunda bizim de kendi sporcularımıza bu yol açık olsun
dedik. Bunun karşısında olanların bunun çok pahalı bir
yargılama yolu olduğunu ifade ederek buna gidilmemesi noktasında
bir itirazları var, ama neticede hak arama yollarını sonuna
kadar açmak durumundaydık. Böyle bir değişiklik getirdik.
Yeni yasayla birlikte, daha önceki Yasada Genel Kurulun seçmiş
olduğu birçok kurum ve makamların atanma yetkisini Futbol Federasyonu
Başkanına veriyoruz. Yani, bu yasayla birlikte yürütme, aslında
çok güçlü bir konuma geliyor. Genel Kurulun yetkilerinin büyük bir bölümü hem
Yönetim Kuruluna hem de Başkana bırakılmış oluyor.
Bunun dışında, FIFAnın standart statüsüne
uyum adına yapılması gerekenleri yaptık. İşte,
Federasyonumuzun FIFAya üye olduğu, uluslararası
federasyonların evrensel prensiplerini uygulayacağı gibi birçok
eksik hususu biz yeni yasamıza dercettik.
Peki, şimdi bu kadar değişiklik
yapılmış, yapısal değişikliğe
uğramış bir mevzuat ve kurum için bütün bunların
hesabının verileceği bir mekanizma olması lazım. Yani,
kanunda bu kadar değişiklik yaptınız, bunları Futbol
Federasyonu Genel Kuruluna sunmak gibi bir mecburiyetle karşı
karşıyayız. Zaten, FIFAyla yapılan yazışmalar
sonucunda, kanunla yapılmış olan bu değişikliklerin
Futbol Federasyonu Genel Kuruluna sunulmasını öngörüyor. Bugüne
kadarki geçen süreç bize bunu gösteriyor.
Dolayısıyla, bu kanun eğer, yüce Meclisimizin
onayına mazhar olursa- yürürlüğe girdikten sonra otuz gün içerisinde
bir Genel Kurul yapılmasını öngördük. Bu Genel Kurulda,
değerli arkadaşlarım, yasayla değişmiş olan hususların
Futbol Federasyonunun Ana Statüsüyle uyumlaştırılması
yapılacak. Kanundaki hususlar Ana Statüyle
uyumlaştırılacak ve Genel Kurulun onayına sunulacak. Genel
Kurulda yapılacak hadiselerden birisi bu.
İkincisi: Demin de ifade ettim, daha önce Genel Kurulun
yetkisinde olan bu kadar geniş kapsamlı birçok hususun Başkana
ve Yönetime devredilmesinden dolayı Genel Kurulun iradesinin bir
şekilde ortaya çıkması lazım. Şunun olmasını
istiyoruz: Madem bu kadar yetkilerimizden vazgeçtik, Bakanlık olarak,
Parlamento olarak yetkilerimizden vazgeçtik, bir anlamda Genel Kurulu biraz
daha dikkatli olmaya davet ediyoruz. Diyoruz ki: Ey kulüpler, ey delegeler,
sizin sırtınıza çok önemli bir yük yükledik, bundan sonra
futbolun bütün yönetimi, sevabıyla, günahıyla sizin omzunuzda. Onun
için, Genel Kurula göndereceğiniz delegeler bu bilinçte insanlar olsun.
Öyle, esen rüzgâra göre, günlük konjonktüre göre şey yapmasın, futbol
ailesinin geleceği adına, ayakları yere sağlam basan
duruşu dik insanlar bu Genel Kurulda temsil etsin. Bugüne kadar yapılan
Genel Kurulların çoğu mahkemelik olmuştur. Niçin mahkemelik
olmuştur? Kurallar eksik olduğu için olmuştur, kural
yokluğundan olmuştur. İşte bugün o kural eksikliğini
ve kural yokluğunu inşallah birlikte gidereceğiz.
Bizim, Komisyona ilk havale ettiğimiz tasarıda
şöyle bir hüküm vardı, arkadaşlarım hatırlayacaklar:
Otuz gün sonra seçimli Genel Kurul yapılır. demiştik. Buna çok
tepki geldi. Siz böyle çok buyurgan bir ifadeyle otuz gün içerisinde seçim
yapılır diyerek niye bir tahakküm kuruyorsunuz? Bunu yapmayın,
bu Genel Kurulun iradesine tabi olsun. dediler. Bunu
arkadaşlarımızla tartıştık, diğer
gruplarımızla da tartıştık, şöyle bir formül
bulmaya çalıştık. Dedik ki: Otuz gün içerisinde Genel Kurul toplanır.
Bu Genel Kurulda statü değişiklikleri yapılır. Ayrıca,
bu bahsetmiş olduğum bir güven tazeleme, bir irade
beyanının aranması noktasında, seçimlerin yenilenip
yenilenmeyeceği konusunda Genel Kurulun oyuna başvurulur. Eğer
Genel Kurul, benim 2006 yılındaki iradem devam ediyor, daha önce
benim yetkilerimde olan hususları ben bu yönetime devam etme konusundaki
rızamı yeniliyorum, seçim yapılmasın derse, bizim
diyeceğimiz hiçbir şey yok, yollarına herkes devam eder ve bu
kararı Futbol Federasyonu Genel Kurulu almış olur. Hayır, çoğunluk
derse ki, evet, burada çok önemli yapısal değişiklikler
olmuştur, bu irade beyanı konusunda biz kendimizi sorguladık ve
bu anlamda bir seçim yapılması lazım, bir güven tazelemesi
yapılsın der ise, otuz gün sonra da diyoruz ki
On beş
koymuştuk. Arkadaşlarımızla, biraz daha makul olsun, herkes
derdini iyice anlatabilsin diye bu on beş günlük süreyi otuz güne
çıkarttık. Otuz günlük sürenin sonunda da Futbol Federasyonunun
seçimi olacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bakanım, ek bir dakika süre
veriyorum, konuşmanızı tamamlayınız lütfen.
Buyurun.
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) Peki
Başkanım, teşekkür ederim.
Yani, önümüzde iki aylık bir süreç var. Yani, bu iki ay,
aslında tartışılacak, görüşülecek, bu süreci yönetmek
için çok rahatlıkla yetebilecek süreçtir.
Bizim bütün derdimiz, futbol yönetiminin sağlıklı,
adil, objektif karar verebilecek bir mekanizmaya kavuşmasıdır.
Yasa yapıcı olarak bizim yapmak istediğimiz budur, gerisi futbol
ailesinin işidir, futbol Genel Kurulunun işidir. Genel
Kurullarında ister seçime karar versinler ister seçim yapılmasın
desinler, verecekleri her kararın başımızın üzerinde
yeri vardır, bunun dışında da başka hiçbir
maksadımız, niyetimiz yoktur diyor, hepinizi saygı ve sevgiyle
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım,
birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.56
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.11
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER : Harun
TÜFEKCİ (Konya), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 26ncı Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
64 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Tasarının tümü üzerinde söz sırası,
şahsı adına Sivas Milletvekili Hamza Yerlikayaya aittir.
Sayın Yerlikaya, buyurun. (AK Parti sıralarında
alkışlar)
HAMZA YERLİKAYA (Sivas) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve
Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının tümü üzerinde şahsım adına söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Spor mevzuatı, genel hukuk ilkelerine uygun olarak, bütün
ülkelerin iç hukukuna etki edecek biçimde uluslararası özellik
taşımaktadır. Uluslararası spor örgütlerine üye olan
ülkeler, bu kuruluşların benimsediği ilkelere ve talimatlara
uyacaklarını kabul etmiştir.
Ülkemizde profesyonel futbol faaliyetleri 3813 sayılı
Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
uyarınca kurulmuş bulunan Türkiye Futbol Federasyonu tarafından
yürütülmektedir.
Bu Kanunun 1inci maddesine göre futbol faaliyetleri millî ve
milletlerarası kurallara göre yürütülür,
teşkilatlandırılır ve geliştirilir.
Futbolun sürekli gelişmesi ve uluslararası niteliği
nedeniyle süratle değişen şartlara uyum sağlayabilmesi
için, anılan kanunda değişiklikler yapılması zorunlu
hâle gelmiştir.
Bugün görüşülmekte olan bu tasarıyla, uluslararası
federasyonların öngördüğü kurallara uygun olarak Türkiye Futbol
Federasyonu yapısı ile denetiminin yeniden düzenlemesine ilişkin
gerekli değişiklikler yapılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, Türkiye Futbol Federasyonu
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda değişiklik öngören
tasarıya göre, çıkaracağımız kanunun yürürlüğü
girdiği tarihten itibaren en geç otuz gün içerisinde seçimli Genel Kurul
yapılacaktır. Bu toplantıda seçilecek Federasyon
Başkanı, Yönetim Kurulu ile Denetleme Kurulu görev süresi,
olağanüstü toplantılarda seçim yapması durumu hariç olmak üzere,
2011 yılında futbol liglerinin tescili tarihinden itibaren en geç
kırk beş gün içinde yapılacak seçimli Genel Kurul
toplantısına kadar olacaktır.
Ayrıca, Federasyon Başkanı üç dönemden fazla
seçilme hakkına sahiptir. Burada, her zaman söylendiği gibi, bu yasanın
bir art niyeti olmuş olsa üç dönem olmaz. Bizim buradaki niyetimiz uzun
vadeli, üç dönemi kaldırıyor ve tamamıyla şeffaf bir
yönetim anlayışını getirmek için, üçten fazla seçilme
hakkını da veriyoruz. Yani, Federasyon Başkanı, bundan
sonraki süreçte istediği kadar seçilme hakkına sahiptir.
Mevcut Kanunda, spordan sorumlu Devlet Bakanının, Genel
Kurulu olağanüstü toplanmak için çağrıda bulunmak yetkisi varken
yaptığımız bu düzenlemede, olağanüstü toplanmaya
çağırma yetkisi hakkındaki bütün haklarından feragat
etmiştir ve bu, Hükûmetin yetkisinden vazgeçerek
Eleştirilerin
neresinin doğru olduğunu anlamak da mümkün değildir çünkü bundan
önceki Yasaya göre bütün yetkiler tamamıyla kendisindeydi, Genel Kurulu
olağanüstü toplama yetkisi vardı, bugün, o yetkiyi, tamamıyla,
futbol ailesinin kendi içinde yönetilmesi için devretmiştir.
Yine bir başka değişiklikle, Federasyonun
hesapları ve mali durumunun denetimi, uluslararası spor sektörü
denetim tecrübesi bulunan bağımsız denetim
kuruluşlarınca yapılabilecektir. Böylece, çağdaş,
modern bir denetim anlayışı hâkim olacaktır.
Yapısı yeniden düzenlenen Tahkim Kurulu ise en az
beş yıllık mesleki tecrübeye sahip hukukçular arasından, 1
başkan, 6 asil ve 6 yedek üyeden oluşacak olup Kurul, görevini
bağımsız olarak ifa edecektir. Üyeler istifa etmedikçe ve istifa
etmiş sayılmadıkça yerlerine yeni üyeler
görevlendirilmeyecektir. Sporcular, teknik direktörler ve antrenörler, Tahkim
Kurulu kararlarına karşı, Uluslararası Spor Tahkim
Mahkemesine gidebileceklerdir.
Bugün görüştüğümüz yeni düzenleme ile Federasyon Genel
Kurulunun oluşumu ile toplanma esasları yeniden düzenlenmektedir.
Buna göre, Süper Lig kulüpleri, Genel Kurulda, 1i başkanları olmak
üzere yedişer üyeyle temsil edilecek ancak daha önce şampiyon olan
kulüpler, ilaveten, birer oy hakkına sahip olacak ve böylece, 8 üyeyle
genel kurulda bulunacaklardır.
Değerli milletvekilleri, Süper Lig
takımlarının delege sayısı 98den 139a
çıkıyor. Birinci Lig kulüpleri, ikişer üye olmak üzere 36ya
çıkmıştır. İkinci Lig kulüpleri, başkanları
olmak üzere 50ye çıkmıştır. Üçüncü Lig kulüpleri, her gruptan
ilk beşinci sıradakilerin başkanları olmak üzere 20 üyeyle
temsil edileceklerdir. Kulüpler daha çok önem kazanmıştır.
Futbol ailesi, kendi kendisini yönetme hakkına sahip olmuştur. Bu
yeni düzenlemeyle, futbol kulüplerinin toplam delege sayısı 236ya
çıkmaktadır. Diğer delegelerin de buna ilaveten, eskiden 223
olan delege sayısını, toplam 262ye çıkartmaktadır.
Irkçılık ve her türlü ayrımcılıkla mücadeleyi de
amaçlayan tasarı, FIFA ve UEFA gibi uluslararası kuruluşlara
uyum sağlamaya yöneliktir.
Sözlerimi tamamlarken tasarının hayırlı
olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Yerlikaya.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım,
konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi, yirmi dakika süreyle soru-cevap işlemi
gerçekleştireceğiz.
Sayın Uzunırmak, buyurun efendim.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
Aracılığınızla, Sayın
Bakanımıza sormak istediğim şu: Sayın Bakanım,
tabii ki burada bir kolektif davranış var netice itibarıyla,
kişiliğinize ve makamınıza saygımız ayrı.
Yeni tasarıyla yapılan değişiklikler, daha
açıkça, FIFA uyum esasına dayalı. FIFAnın
uyarılarından dikkate almadığınız veya
tasarıya eklediğiniz maddeler var mı veya uyuma, tavsiyeler
dışında uymadığınız var mı?
İki: Dikkate alınmayan veya eklenen aykırı
düzenlemeler IFAB, FIFA, UEFA gibi uluslararası kuruluşlar
tarafından ülke için sıkıntılı yaptırımlara
yol açar mı?
Üç: Eğer sıkıntılı yaptırımlar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Uzunırmak, teşekkür ederim.
Soru soracak arkadaş çok olduğu için bir dakikaya ayarladım.
Sayın Tankut
YILMAZ TANKUT (Adana) Sayın Başkanım, izninizle
Sayın Bakanımıza sormak istiyorum: Futbol Federasyonunun
kuruluşu ve görevleriyle ilgili olarak mevcut kanunda
değişiklikleri yaparken, FIFAnın isteklerinin
dışında, futbol sektörünün içerisinde bulunduğu problem ve
sıkıntıları dikkate aldınız mı?
Aldıysanız bu sıkıntı ve problemlerin neler
olduğunu futbol camiasının ülkemizdeki ve ülkemiz
dışındaki futbol federasyonları dışında
hangi temsilcileri, uzmanları ve kurumlarıyla
tartıştınız ve bu tartışmaları ne
kadarlık bir zaman dilimi içerisinde yaptınız?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Bulut
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) Sayın Başkanım,
Sayın Bakanıma şu soruyu yöneltmek istiyorum: Uzun zamandır
Futbol Federasyonu yönetimi tartışmalı hâle geliyor. Yönetimin
bu tartışmalardan uzak tutulması, Hükûmetin futbolla birlikte,
sadece futbolun değil, bütün federasyonlara katkı sağlamak adına
Sayın Bakanımın düşünceleri nelerdir?
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Işık
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Aracılığınızla Bakanımıza
sormak istediğim iki soru var.
Birincisi: Amatör spor kulüplerimizin ve
sporcularımızın desteklenmesi konusunda
Bakanlığımızın ne tür çalışmaları
yürütülmektedir?
İkincisi de sormadan geçemeyeceğim bir soru: Daha dün
gece Tanık Koruma Yasasının görüşmelerine
başlanmışken, son gece hangi çok önemli olay oldu da bu yasa
görüşmesi yarıda kesilip geri çekilerek bugün görüştüğümüz
yasa gündeme alınmıştır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Işık.
Sayın Sipahi, buyurun efendim.
KAMİL ERDAL SİPAHİ (İzmir) Sayın
Başkan, teşekkür ederim.
Benim Sayın Bakana sorum sadece Türkçenin doğru
kullanımıyla ilgili.
Türkçe bir tabirin kısaltması, yanında, parantez
içerisinde Türkçe kısaltma olarak yazılır. Uluslararası
Futbol Federasyonları Birliğinin kısaltması UFFdir, FIFA
değildir. Avrupa Futbol Federasyonu Birliğinin kısaltması
UEFA değil, AFFBdir. Yani, Türkçenin
karşılığında İngilizce kısaltma
yazılmaz. Aynen örnek: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
yazıyorsanız, açarsınız parantezi, yanına AİHM
yazarsınız. Burada Türkçenin yanlış kullanımı
var.
Devam edeceğim Türkçe konusundaki aksaklığa.
Fair-Play kuralları... Nereden çıktı Fair-Play? Spor ahlak
kuralları tabiri varken Fair-Play gibi İngilizce bir tabiri
nereden kullanma ihtiyacı hissettik?
Ben tenzih ediyorum yüce Meclisi. Burası Türkiye Büyük Millet
Meclisidir, müstemleke meclisi değildir. Burada Türkçe konuşulur,
Türkçe yazılır, Türkçenin kuralları, kurallara uygun olarak
kullanılır. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Sipahi.
Sayın Taner
RECEP TANER (Aydın) Sayın Başkanım,
aracılığınızla Sayın Bakana sormak istiyorum:
Kulüplerin delege sayıları artırılırken,
futbolcuların, futbolun esas oyuncularının, millî olma
sayıları artırılarak neden sayıları
düşürülmüştür?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Taner.
Sayın Korkmaz
SÜLEYMAN NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan,
aracılığınızla Sayın Bakana yöneltmek
istediğim soru şu: 260 küsur kişiden oluştuğunu ifade
ettiğiniz Genel Kurulda belediye ismiyle mücadele veren 23 futbol takımının
15 delegesi bulunduğunu belirttiniz. Bu takımlara isimlerini veren
belediyelerin hangi partilere mensup olduğunu açıklar
mısınız? Ayrıca, UEFA ya da FIFAda belediye ismiyle
mücadele eden kaç tane takım var? Amatör spor ve sporculuğu
destekleme yükümlülüğü bulunan belediyelerin sektörleşmiş
profesyonel futbol takımlarına destek vermesini, kendisine emanet
edilen halkın kaynaklarını halkın yararına, optimal
bir şekilde kullanma zorunluluğu bulunan kamu yararı
belediyeciliği anlayışıyla nasıl
bağdaştırıyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Paksoy
MEHMET AKİF PAKSOY (Kahramanmaraş) Sayın
Başkanım, teşekkür ederim.
Sayın Bakanım, dünyada futboldaki şiddet tüm
ülkelerin gündemindedir. En son, İtalyada ölümle de neticelenen hadiseler
oldu. Ülkemizde de futbolda şiddet eğilimi artma yönündedir.
Bakanlık olarak futbolda şiddetin önlenmesi için ne gibi önlemler
almayı düşünüyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Paksoy.
Sayın Akcan
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Sayın
Başkanım, teşekkür ederim.
Aracılığınızla, Sayın Bakanıma
şu soruyu yöneltmek istiyorum: Sayın Bakanım, biraz önce, genele
ait konuşması sırasında, Genel Kurulu, mevcut,
çıkartacağımız bu yasada ortaya çıkacak hükümleri
Federasyona uyumlu hâle getirmek için zorunlu olarak gördüğünü ifade
ettiler yanlış anlamadıysam, ki,
anlamadığımı biliyorum. Acaba mevcut Genel Kurul üyeleriyle
Genel Kurul yaparak, seçimsiz, burada çıkacak kanunu uygulanabilir hâle
getirme imkânı yok muydu da seçimli Genel Kurul geçici 1inci maddeyle
öngörülüyor?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Akcan.
Sayın Asil
BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) Sayın
Başkanım, aracılığınızla, Sayın
Bakanımın cevaplamasını istediğim bir sorum var.
Sayın Bakanım, Futbol Federasyonu Başkanlığını
asaleten yapan ve Genel Kurul delegesi olma hakkı görüşmekte
olduğumuz tasarıyla ellerinden alınan kaç kişidir ve bunlar
kimlerdir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Asil.
Sayın Uzun
SELAMİ UZUN (Sivas) Sayın Bakan, geçici 1inci maddede
Bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren otuz gün sonra
seçimli Genel Kurul toplantısı yapılır ibaresinden
vazgeçtiğinizi söylediniz konuşmanızda. Acaba Bosna-Hersek
maçı sonrası Futbol Federasyonu Başkanının göz
yaşları, bu maddeden vazgeçilmesine bir neden midir?
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Uzun.
Sayın Büyükataman
İSMET BÜYÜKATAMAN (Bursa) Sayın Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanım, FIFA ve UEFAnın Türkiye Futbol
Federasyonuna 25 Haziran 2007 tarihinde yazdığı yazıda
Futbol Federasyonunun 2006 seçimlerinin sonuçlarını
değiştirmeye çalışacak herhangi bir kararı
tanımayacaklarını bildirirler. denilmektedir. Bu yazıdan
haberdar mısınız?
Bu kanunla Türkiye Futbol Federasyonunun seçim
sonuçlarının değişme ihtimali var mıdır? Varsa,
bu yazıda ifade edildiği gibi yeni düzenlemeyi FIFA tanımazsa,
Türk futbolunu hangi tehlikeler beklemektedir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Saygıdeğer arkadaşlarım, gördüğünüz gibi,
arkadaşlar soruları net olarak sorarlarsa bütün arkadaşlarımıza
vakit oldu ve zaman da arttı.
Şimdi, cevap verme sırası Sayın
Bakanımda.
Sayın Bakanım, buyurun.
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Soru soran değerli arkadaşlarıma da çok
teşekkür ediyorum. Zamanın elverdiği ölçüde soruları
cevaplamaya çalışacağım. Yetişme imkânımız
olmayanlara da yazılı cevap takdim etmek istiyorum.
Şiddete ilişkin bir soru soruldu. Şiddet ve
düzensizlik gerçekten futbolumuzun en can yakıcı hususlarından
birisi. Bizde de dünyada da futbolda şiddet, fanatizm, maalesef,
sportmenlikle bağdaşmayan çirkin tabloların
yaşanmasına neden oluyor. Geçmiş dönem Parlamentomuz, bu
eksikliği görerek, Futbolda Şiddetin Önlenmesi, Düzensizliğin
Kaldırılması adıyla bir kanun çıkardı. Şu
anda bu Kanun hâlâ yürürlükte. Ancak, Kanunun revize edilmesi gereken
hususları var. Uygulamada karşılığı olmayan,
uygulanmayan hükümleri var. Yaptırımlar konusunda, taraftarlar
konusunda bazı hususların yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor ama
değerli arkadaşlarım, takdir edersiniz ki yasayı
çıkarmak bütün problemleri çözmüyor. Yasanın başarısı
uygulamadaki performansıyla bağlantılı.
Bir yasanın sorunları çözebilmesi için benimsenmesi
lazım, futbol kamuoyunca benimsenmesi lazım. Yasanın tam
anlamıyla uygulanabilmesi için güvenlik görevlilerimize, kulüplerimize,
başkanlarımıza, yöneticilerimize hülasa futbolla ilgili herkese
çok önemli görevler düşüyor. Önümüzdeki günlerde yine Parlamentomuzda bu
yasanın aksayan yönlerini giderecek bir tasarı takdim edeceğiz
ve burada o tasarıyı enine boyuna tartışma
imkânını bulacağız.
Şimdi, FIFA'nın, Türk Futbol Federasyonuna
yazmış olduğu bir yazıdan bahsedildi, bu konuşmalarda
da söz konusu oldu. Şimdi arkadaşlar, FIFA, tabii organları olan
bir kuruluş. Şimdi o referans gösterdiğiniz yazı,
FIFA'nın hukuk departmanındaki bir arkadaşın yazısıdır.
Yani bir kurumsal kimlikle, bir yaptırım anlamında formatta
yazılmış bir yazı değildir. Bizim Federasyonumuz oraya
yazı yazmıştır, tüzüğü göndermiştir; orası
da demiştir ki bir hukuk mütalaası olarak Şunlar şunlar
düzeltilmesi lazım." Yazıyı bu şekilde anlamak
lazım. Ama biz o yazıdaki hususlara da dikkat ettik. Ali Bey'in de
söylediği gibi, büyük ölçüde FIFA'nın standart statüsünü
karşılayacak hükümleri buraya dercettik. Federasyon Genel Kurulunda
kabul edilmeyip sizin almadığınız ne var? Sadece tümüyle
çıkardığımız bir madde var, o da icra kurulu yahut da
acil durum kurulu dedikleri, Yönetim Kurulu toplantısına kadar acil
bir durum olursa 3 kişilik veya 5 kişilik bir acil durum kurulu karar
veriyor ve bunu ilk yönetim toplantısında onaya sunuyor. Dedik ki,
buna gerek yok, Türkiye'de iletişim hızlı, Federasyonun Yönetim
Kurulunun toplanması için öyle uzun zamana ihtiyacı yok.
Dolayısıyla acil bir durum olsa bile, olağanüstü bir durum olsa
bile Federasyonumuz toplanabilir diye düşündük.
Onun dışında işte spordan sorumlu Devlet
Bakanının gözetim denetim yetkisinin kaldırılması,
CAS'ın yetkisinin tanınması ve diğer kurulların
başkan tarafından atanması gibi FIFA'nın statüsünde
belirtilen hususlara yer verdik. Ben şuna inanıyorum ki bizim yapmış
olduğumuz düzenleme, çoğu Avrupa ülkelerinden ileridedir ve hiçbir
arkadaşımız endişe duymasın yani Türk futbol
takımının Avrupa şampiyonalarında acaba bir
yaptırımla Federasyonumuz kalır mı filan diye hiçbir
endişeye gerek yok, hiçbir komplekse de düşmeyelim. Türkiye ve Türk
futbol takımı, öyle karanlık odalarda göz ardı edilecek
veyahut da sorgusuz sualsiz yaptırım uygulanacak bir federasyon
değildir, bir ülke değildir. Bunun hesabını
kitabını biz yapıyoruz, bunun peşini bırakmayız.
Öyle uluslararası bir kuruluşun hesaplı hesapsız
dayatması karşısında boyun eğecek kadar da güçsüz
değiliz. Müsterih olun. Biz, millî takımımızın hem
Avrupa şampiyonasında hem de dünya kupasında en iyi şekilde
hazırlanması için elimizden geleni yapacağız. Belki
zamanı değil ama bu uluslararası kuruluşların ulusal
federasyonlara karşı olan bazı dayatmaları var. Bu, sadece
burada değil, Avrupa Birliği sürecinde de oluyor. Yani oradan gelen
her yazının bir direktif olarak Parlamentoda
algılanmasını ben istemiyorum, siz de istemiyorsunuz. Onun için,
biz, kendi iç hukukumuza bakacağız, kendi dinamiklerimize
bakacağız, haklı olduğumuz her noktada sonuna kadar
gideceğiz. Onun için millî takımımıza bu süreçte en ufak
bir zarar gelmez. Böyle bir zararın gelmesine bizim gönlümüz kesinlikle
razı değildir.
Türkçe konusunda Sayın Sipahinin hassasiyetine ben de
katılıyorum. Eğer redaksiyon olarak bir düzeltme imkânı
varsa, Başkanlık Divanımız bunu yapabilirse ben de bundan
memnun olurum. Ama bazı evrensel terimler var spor alanında,
bunları ne kadar göz ardı edebiliriz, bunun değerlendirilmesini
Başkanlık Divanımıza, onun görüşlerine sunmak
istiyorum.
Belediyeleri, açıkçası, merak etmedim -yani bu
belediyeler hangi partilere aittir- gerek de duymadım, ama sayı
olarak, arz ettiğim gibi, işte toplam 15 delege olabilecek yirmi üç
belediye spor kulübü var. Bunu da sizin takdirlerinize sunuyorum.
Federasyon başkanlarımızdan bugüne kadar görev
yapanlar içerisinde, yeni düzenlemeyle birlikte 4 Federasyon
Başkanımız oy kullanma hakkına sahip. Toplam 9 veya 10 tane
bugüne kadar Federasyon Başkanımız görev yapmış, yeni
düzenlemeyle beraber bunların 4 tanesi oy kullanabilecek.
Buradaki sınırlama şuradan kaynaklandı
değerli arkadaşlarım: Futbol Federasyonunun normal dönemi dört
yıldır. İstedik ki oy hakkına sahip olabilmesi için en az
bu dört yıllık dönemin yarı dönemini fiilî olarak görevde
geçirsin. Çünkü bu sayı devamlı artacak, arttığı
sürece buradaki temsil sayısı da artacağı için böyle iki
yıllık bir sınırlama söz konusu oldu. Tabii, bu işin
tam bir standardı yok açıkça konuşmak gerekirse. Ama, yasal
olarak da bir sınır çizmemiz gerekiyordu ve çizilen sınır
iki yıl olarak oldu.
Futbol, tabii, bütün sporun hepsi değil. Çok isabetli sordu
bir arkadaşımız. Elli yedi tane branşımız var
bizim değerli arkadaşlarım. Yani, futbol kadar diğer
branşlara da hak ettiği değeri ve önemi vermek zorundayız.
Aslında bizim öncelikli işimiz, bu futbol yasasının filan
düzenlemesi değil. Yani, bu mecburen, bir kural eksikliğinden, kural
yokluğundan, böyle, FIFAyla olan münasebetlerden dolayı bu yasa acil
olarak gündeme geldi. Yoksa, sporda tesisleşme, spor hekimliği,
futbol kulüplerinin ve diğer kulüplerin ekonomik durumları, mali
durumları, spor kültürünün artırılması, okul
sporlarının yaygınlaştırılması bizim sporumuzun
ana politikası. Örneğin, okul sporlarında büyük problemimiz var.
Bugün çocuklarımız üniversite mi, spor mu; spor mu, dershane mi
ikileminde sıkıştılar kaldılar. Çocuklar kabiliyetli,
spor yapmak istiyor ama veliler olarak biz çocuklarımızı, ister
istemez, istikbal kaygısıyla dershaneye yönlendiriyoruz. Oysa belki o
çocuk şampiyon olacak, yıldız olacak. Ama -hepimizin
başından geçti bu macera- istikbal kaygısıyla, iş
ekmek davasıyla mecburen çocuğun o kabiliyetini yok sayıyoruz.
Yani, belki bunu geniş manada tartışıp üniversite sistemini
değiştirmemiz lazım. Başka ülkelerde olduğu gibi,
burslu sistemi getirip başarılı sporcuları üniversitelere
sınavsız almamız lazım. Böyle, sporumuzun bu tür
sıkıntıları var. Sadece işimizin futbol
branşı olmadığını ben de çok açık
yüreklilikle ifade etmek istiyorum.
Genel Kurul yapılması zorunlu muydu? Evet, bu kadar,
FIFA statüsüne uyum sağlamak için bir genel kurul yapılması ve
kanunda yapılan bu değişikliklerin genel kurulun onayına
sunulması gerekiyor. Böyle bir mecburiyet var. Bunu yapamadığı
sürece Federasyon Genel Kurulu, bizim FIFAyla olan ihtilaflarımız
devam edecek. Bu ihtilafın bir an önce sona ermesi ve Türk futboluna bir
kuralın, bir kaidenin yerleştirilmesini istiyoruz.
İnşallah bu son olur. Zaten Bakanlık olarak biz de
bütün yetkilerimizi devrediyoruz. Futbol ailesi kendi yönetimini şeffaf,
objektif, adil bir şekilde yönetir. Geçmişte
yaşadığımız sıkıntılar inşallah
ortadan kalkar.
En son şunu da söyleyeyim izin verirseniz: Belediyelerin
-ben, gene kürsüde de söyledim- amatör spor dallarına kaynak
aktarmalarını, imkân aktarmalarını yürekten istiyorum.
Profesyonel şubelerle uğraşmak ve buraya kaynak aktarmak yerine
daha yaygın spor dallarına kaynak aktarmalarını teşvik
edeceğiz ve bunu yönlendirmeye çalışacağız. Bu bir
süreç işidir elbette.
Zamanım doldu mu Sayın Başkan?
BAŞKAN Bir on saniyeniz var.
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul)
On saniye
O zaman, izin verirseniz geri kalan soruları da
yazılı cevap vereyim.
Çok teşekkür ederim.
BAŞKAN Ben teşekkür ederim Sayın Bakanım.
Evet, sorularıyla ve cevaplarıyla katkıda bulunan
Sayın Bakana ve sayın milletvekili arkadaşlarımıza
teşekkür ediyoruz.
Tamamı üzerindeki soru-cevap işlemi de tamamlandı.
Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE FUTBOL FEDERASYONU
KURULUŞ VE GÖREVLERİ HAKKINDA
KANUNDA
DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- 17/6/1992 tarihli ve 3813 sayılı Türkiye Futbol
Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun 1 inci maddesinin
sonuna aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
Türkiye Futbol Federasyonu, Uluslararası Futbol
Federasyonları Birliği (FIFA) ve Avrupa Futbol Federasyonları
Birliğinin (UEFA) üyesidir.
BAŞKAN Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu;
şahısları adına, Amasya Milletvekili Avni Erdemir ve Samsun
Milletvekili Fatih Öztürk.
Buyurun Sayın Aslanoğlu.
CHP GRUBU ADINA FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya)
Sayın Başkan, yüce Meclisin değerli üyeleri; hepinize
saygılar sunuyorum.
Değerli arkadaşlarım, tabii, buradaki amaç özerk
federasyon ve FIFAnın kuralları ve FIFAnın statüsünün Türkiye
Futbol Federasyonuna adapte edilmesi, yasanın asıl amacı bu ve
FIFA Başkanının geçen hafta kura çekimindeki ifadesi aynen
şöyle, The Star gazetesine verdiği bir demeç: Bir kez daha futbolun
özerk kişiliğine herkesin saygı duyması lazım. diyor.
Eğer siyasiler saygı duymazsa, biz, o ülkelerin FIFA üyeliğini
askıya alırız. Bunu da bir kez daha -Sayın FIFA
Başkanının ifadesidir- açık, net ifade edeyim.
Değerli milletvekilleri, tabii, özerk Federasyon
Ama,
kulüpler özerk mi? Hâlâ, biz, kulüpleri bir dernek mantığıyla
yürütüyoruz. Türkiyedeki Türkiye futbol liglerinde kulüplerin hemen hemen
hepsi dernek. Bir derneğin yönetim şekli, bir dernek anlayışıyla
acaba özerk Federasyon, özerk kulüpler olabilir mi? Bunu hepinizin
dikkatlerinize sunmak istiyorum. Bir kere kulüpler özerk mi? Değerli
milletvekilleri, hepinizin başında. Tüm kulüplerin bugün içinde
olduğu özellikle Birinci Lig, İkinci Lig ve Üçüncü Lig kulüpleri çok
zor koşullarda. Geçen hafta bir haber okudum. Isparta Spor Kulübü
Federasyona lisans bedellerini yatıramadığı için 9
kişiyle maça çıkıyor. Arkadaşlar bu çok acıdır.
Böyle bir rekabet olabilir mi? Kulüpler arasındaki rekabeti bu
şekilde mi yaratabiliriz?
Aynı şekilde, bir ay önce, benim ilim Malatya Spor
Kulübü futbolcu borçlarını ödeyemedi diye 7 tane futbolcu çekti gitti
ve Federasyona lisans bedelini ödemedin diye, neredeyse maça
çıkarılmıyordu. Hayır, önce bu Federasyon, Türkiyedeki
kulüplerin müşterek rekabet yapabileceği bir ortamı
sağlamalıdır arkadaşlar. Böyle, bu kulüpler özerk olur mu?
Böyle, kulüp özerkliği olur mu? Özerk olmayan kulüpler, özerk Federasyon!
Arkadaşlar, bir kez daha bunu dikkatlerinize sunuyorum.
Tabii, bir kere, tüm kulüplerin
Demin Sayın Maliye
Bakanım buradaydı -burada olsaydı söyleyecektim Sayın
Bakanıma- Sayın Bakanım, Maliye Bakanımla bir görüşün
de önce şu kulüplerimizin -Çalışma Bakanım burada- sigorta
ve vergi borçları, arkadaşlar, Birinci Ligdeki bir kulübün Birinci
Ligdeki diyorum, Süper Ligdeki demiyorum arkadaşlar- şu gün, en az
5-6 milyon veya 5-6 trilyon diyelim ve bunlara aylık yüzde 4 faiz
işliyor. Aylık yüzde 4 faizle, acaba bu kulüpler, bu vergi ve sigorta
borçlarını ödeyebilirler mi arkadaşlar? Aylık yüzde 4 faiz
arkadaşlar!
Şimdi, enflasyon diyoruz ama biz, hiçbir ticari geliri
olmayan -sadece spor için, sevgi için- kulüplerden aylık yüzde 4 faiz
alıyoruz, sigorta ve vergi borçları için. Arkadaşlar, her ilin
kulübü, o ilin bir sevgi noktasıdır, bir birleşme
noktasıdır, o ilin bir ortak noktasıdır. Bunu Türkiye
liglerindeki tüm kulüplerde görebiliriz. Çünkü, insanlar bununla yatıyor,
bununla kalkıyor. Ama siz, vergi ve sigorta borçlarını -ödenemez
hâle gelmiş artık- alamayacaksınız bunu. Gelin, bu vergi ve
sigorta borçlarına mutlaka bir çözüm getirmeliyiz. Aylık yüzde 4
faiz. Gelin, bunu, hiç alamayacağınız bir parayı
Alamayacaksınız. Gelirine el koyuyorsunuz. Geliri yok ki! Yani, Süper
Ligde kulüplerin yayın geliri vardır, alabiliyorsunuz ama
İkinci, Üçüncü Ligdeki kulüplerin hepsi kayyuma gitti arkadaşlar,
hepsi kayyumda; bakın kulüplere, birçoğu kayyumda. Ha, bunlara
eğer biz çözüm getirmezsek -biz özerk federasyonu burada konuşuyoruz
arkadaşlar- o zaman bu özerk olmayan kulüplerden oluşan bir
federasyon özerk olamaz arkadaşlar.
Değerli milletvekilleri, beş yıllık bir stopaj
indirimi yaptılar -yüzde 15- bu yıl bitiyor, tekrar yüzde 40a
çıkıyor. Dernek, bir dernek yöneten insanlardan
Hangi dernekten? Bir
de tüm kulüp yöneticilerinden, müşterek borçlu müteselsil kefil gibi,
aynen arkadaşlar, müşterek borçlu müteselsil kefil
sıfatıyla görüp, tüm kulüp yöneticiliğini kimler
yapmışsa, hepsi bu borçlardan sorumlu oluyor Amme Alacakları
Kanununa göre. Arkadaşlar, dernekler ne zaman Amme Alacakları
Kanununa
Bu, bir kere Anayasaya aykırıdır. Burası bir
dernek. Kulübün bir geliri varsa alırsın. İki: Bunun
muhatabı kimdir? Futbolcudur. Sen futbolcudan hiçbir şey
istemiyorsun.
Onun için, değerli arkadaşlarım, mutlaka,
kulüplerin içinde olduğu bu konuyu Sayın Bakanın, spordan
sorumlu bir bakan olarak mutlaka burada dile getirmemiz ve
Kulüpleri, en
azından özerk kulüp hâline önce getirmeliyiz. Özerk olmayan kulüp, özerk
federasyon yaratamaz arkadaşlar. Ben, bir kez daha, bunu hepinizin
dikkatinize sunuyorum arkadaşlar.
Tabii, bir başka konu KDV. Arkadaşlar, kulüpler fatura
mı kesiyor? KDVyi neye mahsup edecekler? Tüm KDVleri, yine aynı
şekilde KDV borçları
Dernek burası arkadaş, dernekler
fatura mı kesiyor? Ben, bir kez daha dikkatinize sunuyorum ve örneğin
bu yıl başlayacak -beş yıl muafiyet bitti- şimdi yüzde
40a çıkıyor bu kulüplerin vergileri arkadaşlar. Hiç
alamıyorsunuz. En azından bir kademe getirin. Birinci Ligdeki yani
Süper Ligdeki kulüpler ile Üçüncü Ligdeki hiç geliri olmayan bir kulübe
aynı kategoriyi uygularsanız, aynı şeyi yaparsanız, bu
hak mıdır arkadaşlar? Geliri yok. Yani, siz, Süper Ligdeki bu
kulüp ile Birinci Ligdeki bu kulüpten aynı oranda vergi
alırsanız, aynı oranda KDV alırsanız, aynı oranda
futbolcuların lisans bedellerini ve antrenörünün bedelini
alırsanız, bu kulüpler ayakta duramaz arkadaşlar ve hep
anahtarı, götürür valiye, belediye başkanına teslim eder
arkadaşlar.
Lütfen, bu konuyu, bir kez daha, hep beraber Sayın
Bakanımdan hassaten rica ediyorum, kulüplerin vergi ve sigorta
borçlarına enflasyon kadar bir faiz yürütelim. Faiz almayın
demiyorum, bunu bir on yıla yayalım ama kulüplere bir kolaylık
getirelim. Her ay, siz, 5 trilyon bir borca aylık yüzde 4 -bunun yıllık
compoundu yani bileşik faizi yüzde 60a gelir- yani 3 milyar daha
yüklerseniz üstüne arkadaşlar, bir kuruş alamazsınız. Bir
kuruş alamazsınız değerli milletvekilleri. Ben, bir kez
daha bunu dikkatinize getiriyorum.
Tabii, diğer bir konu: Federasyon kulüplerimize bir
yayın geliri var. Objektif hareket etmeli, objektif yardım etmeli.
Önce bu kulüpleri Federasyon yaşatmalı ki Federasyon
yaşasın. Yapılan yardımlar veya belli ölçüde verilen
yardımlar mutlaka kulüplere objektif bir şekilde ve eşit oranda
verilmelidir. Şimdi, bir taraftan kulüpleri yaşatacaksın,
kulüpler darboğazda, Federasyon, belli gelirin var senin, lisans bedelini
kulüplerden almayacaksın arkadaş. Hem kulüpler benim diyorsun, onu
yeşerteceksin hem de kulüplerden lisans bedeli alacaksın veya antrenörle
sözleşme yapacaksın, bunun bedelini alacaksın! Ha, Federasyon
-özellikle kulüplerin bir şekilde mali özerkliği için, mutlaka bir
görev olmalı- sadece kulüplerden gelen değil, kulüplerin sorununa
çözüm arayan bir federasyon olmalı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Konuşmanızı tamamlayınız
Sayın Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) En azından,
özerk kulüpler yaratmalıdır. Federasyonun bir görevi de budur. Ama,
kulüplerin hiçbir mali özerkliğine ilgi duymayacaksın, kulüpler
nasıl yönetiliyorsa yönetilecek, borç batağına saplanacak; ondan
sonra, Türkiyede özerk Futbol Federasyonu olacak. Hayır arkadaşlar,
özerk olmayan kulüpler özerk federasyon yaratamaz.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına, İzmir
Milletvekili ve Grup Başkan Vekil Sayın Oktay Vural.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA OKTAY VURAL (İzmir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Tabii, görüşmekte olduğumuz bu kanun tasarısı,
aslında, dün komisyonlarda görüşüldü ve
Daha önceki vaki bir
Danışma Kurulu kararıyla Tanık Koruma Yasasını
temel kanun hâline getirip onun görüşmelerine başladıktan sonra,
doğrusu, tabii, Türkiye Futbol Federasyonu gibi bir kanun
tasarısının önceliğe alınmasının sebebini
değerli milletvekillerine izah edebilmiş değiliz. Sayın
milletvekilleri bunun merakı içindeler. Ne oldu da ne bitti de gece
yarısından sonra bu kanun tasarısı buraya geldi? Cevabı
verilememiş bir konuyu bugün, burada görüşüyoruz açıkçası.
Bu bakımdan, Sayın Bakan müsterih olsun, milletvekillerimizin
çoğunda bu soru var. Nereden geldi? Neden icap etti? Neden önümüzü
göremiyoruz?
Tabii, biz de bu bakımdan, bununla ilgili olarak, bu kanun
tasarısıyla ilgili olarak, açıkçası yeterince bir tartışma
ortamı olmadan grupların -bu konuda futbol kamuoyuyla yeterince
irtibata geçmeden- bu kanun tasarısını görüşmesini,
açıkçası yasama faaliyetinin şeffaflığı
açısından da önemli bir eksiklik olarak görüyorum. Çünkü,
değerli milletvekillerimiz bu tasarı hakkındaki
tartışmaları duymak ister. Nereden geliyor tepkiler? Destekler
nereden geliyor? Doğru mudur, değil midir duymak ister ama
kamuoyunda, daha henüz komisyondan geçmiş olan bir kanun
tasarısının buraya gelmiş olmasından dolayı,
değerli milletvekilleri, elbette bilgi edinme hakkını, sadece
burada ve mümkünse değerli milletvekillerinin katkılarıyla
gidermiş olacaktır.
Evet, bugün, aslında bir talihsiz olan konu şudur: Bugün
bu Futbol Federasyonu konusunda getirilen kanun tasarısı, esasen,
spora siyaset bulaştırmak isteyen bir zihniyetin
travmasının etkileri altındadır. Nereden geldik buraya?
Şimdi, unutmayalım Türkiye Futbol Federasyonunun seçimlerine müdahale
edilmemiş miydi? Edilmişti. Federasyon başkanlarıyla ilgili
girişimler bütün kulislerde, her yerde mevcut iktidarın
girişimleriyle, Federasyonla beraber ve birlikte anılan kimselerin
Federasyon Başkanı yapılması için girişimlerde
bulunulmamış mıydı? Bulunulmuştu. Dolayısıyla
spora siyaset bulaştırmak isteyen bir zihniyet, sporu siyasetle
yönetmek isteyen, yandaşlarla yürütmek isteyen bir zihniyetin
Bugün,
burada, bu kanunla ilgili yaptığımız
tartışmaların odağı budur. Bu konuda sorulara muhatap
olan belki Sayın Bakan ama unutmayalım ki bundan önceki
tartışmaların travmalarıdır. Bu, Bakanın
doğurduğu bir tartışma değil. Hangi derin ilişki,
hangi derin istek bir futbol federasyonunun seçimlerine müdahale etmeyi
gerektirmiştir? Bunları yaşadık değil mi?
Yaşadık. Kim yaşattı bize? Kim yaşattı? Hepimiz
biliyoruz.
Şimdi, böyle bir ortam içerisinde, açıkçası spor
kamuoyunun özgür düşüncesi ve istekleriyle gelişmesine yönelik genel
talebimiz karşısında, Parlamento dışında
bulunmamıza rağmen, Müdahale etmeyin. diyorduk. Bugün
geldiğimiz noktada yine böyle bir müdahale olarak algılanabilecek bir
seçim maddesini buraya koymak, daha önce sonuçlanmamış bir
hesaplaşmayı kanun yoluyla gerçekleştirmek amacına yönelik
olarak algılanabilir.
Yapılması gereken şey çok basittir: Genel Kurul
üyeleriniz belirlenmiştir, bu Genel Kurul bu adaptasyonu yapmak için
toplanır, ister seçim kararı alır ister almaz.
Ad okunmak suretiyle seçim yapılıp
yapılmayacağına karar verilecek. diye önerge veriliyor.
Adını okutup kime göstereceksiniz? Ne yapacaksınız?
Dolayısıyla, böyle bakıldığı zaman,
bu kanunun 1inci maddesinde FIFA ve UEFA üyesidir. diye söyleniyor ve bu
kanunun özellikle FIFA ve UEFA kurallarına uygun, uyumlu olması için
gerçekleştirildiği söyleniyor, Bütün bunlarla ilgili
yapılanların hepsi bu isteklere uygundur. deniyor. Şimdi bir
tek merak söz konusu: Seçim maddesi hangi uyumun sonucudur? Bırakalım
bir yıl sonra olsun değerli arkadaşlarım, bir yıl
sonra. Biz, beş yıl daha buradayız. Bir yıl sonra olsun,
iki yıl sonra olsun. Belki yarın karar verecekler?
Değerli arkadaşlarım, Milliyetçi Hareket Partisinin
tutumu, bu konuda, oldukça nettir. Seçilmiş bir federasyon
başkanı var. FIFA da diyor ki: Müdahale etmeyin.
Aynen, hatırlarsanız, referandum süreci gibi,
Seçilmiş olan bir Cumhurbaşkanı var. Bu
Cumhurbaşkanını tartışma hâline getirmeyin,
meşruiyet tartışması getirmeyin. diyerek, geçici 18-19la
ilgili biz de getirdik, destekledik. Ee, şimdi, bu zihniyet orada vaki de
Futbol Federasyonu seçimlerinde niye geçerli olmuyor? Niye müdahale
ediyorsunuz? Anlaşılır gibi değil açıkçası!
Üstelik 2008 Avrupa şampiyonasına gidiyoruz. Büyük
ölçüde, işte, başarıyı hepimiz paylaştık.
Şimdi, böyle bir şampiyonaya giderken acaba bu seçime götürme, bu
şampiyonaya bu kadrolar, şunlar bunlar, niye götürdünüz diye bir
sorgulama aracı mı? Bırakın, Avrupa
şampiyonasından sonra olsun. Ne hesabınızı
göreceksiniz, bırakın da şu Avrupa şampiyonasına bir
gidelim. Bir süreç devam ediyor. Şimdi buna müdahale edip, Federasyonda
meşruiyet tartışması, yeni yapılanma, bir kaotik durum
ortaya getirdiğiniz zaman, 2008 Avrupa Şampiyonasında başarısız
olmanın bedeli, bizim burada müdahale etmemiz olarak algılanmaz
mı? Algılanır. Biraz sakin bakalım.
O bakımdan, burada bir karar almamız, aynı zamanda
kamuoyunu, meşruiyet konusunda da tartışmaların, bir iç
çekişmelerin içine sokar. Çok yanlıştır. Yapılan
işler, doğru işler vardır, takdir ediyoruz, ama takdir
edersiniz ki, bir genel kurulun ad okunmak suretiyle ne zaman kongre
yapacağı hususundaki kararı, doğrusu bu, spora siyaset
bulaştırılmaması önündeki temel yaklaşımla
çelişir görüyoruz.
Şimdi, biraz önce Sayın Bakan söyledi: Öyle,
federasyonlar yapamaz filan
İsviçre maçını
hatırlıyoruz değil mi değerli arkadaşlarım? Kaç
maç ceza yedik değil mi orada yani kaç maç ceza aldık, onun için
nerelere gittik. Teşekkür ediyorum, bütün, Gençlik Spordan tutun hepsi,
büyük çabalarla bu mücadelenin içerisine girdi, çok büyük mücadelelere girdik.
Kimsenin eline koz vermeyelim değerli arkadaşlarım. Orada hata
yapan sporculardı ama sıkıntısını çeken hepimiz
olduk. Şimdi bu hatayı yapmaya hakkımız yok. Gelin, yapmayalım
bunu. Büyük çabalarla
Şimdi, böyle bir şey olacak, gidecekler,
anlatacaklar Efendim, bu müdahale değildir, şöyledir, böyledir,
şunlardır, bunlardır. diye. Bir sürü sıkıntılar,
gereksiz şeyler bunlar. Biz genel çerçeveyi çizdikten sonra, açıkçası,
bu konulara müdahale etmememiz gerekmektedir.
Sayın Bakan, Denetim yetkimizden vazgeçiyoruz.
demişti. Doğru ama değerli arkadaşlarım, bu denetim
yetkisinin özellikle bir federasyonla çekişmek amacıyla
kullanıldığını ve bunun da çok yanlış
algılandığını düşünmemiz gerekiyor. Niye acaba
FIFA bu denetim yetkisiyle ilgili hususu müdahale olarak görmüştür? Yok
seçim yapacaksın, yok şu kadar delege olmuştur, yok
Başbakanlık Teftiş Kurulu
Hep siyasete bulaştırmaktan
dolayı. Oysa objektif bir denetim yapılsaydı belki bu denetim
siyasi müdahale olarak bile görülemeyebilecekti.
Evet, Genel Kurula istediği gibi gidebilir, gitsinler; bunu
serbest bırakalım, ne yaparlarsa yapsınlar. Doğrusu, bence,
bu konuda bizim seçimle ilgili bir maddeyi dile getirmemiz doğru
olmamıştır. FIFAnın bu istek ve arzuları çerçevesinde
hazırlandığı söylenen bu kanun tasarısında, bizim
Parlamento olarak, seçilmiş olan özerk yapılara
dışarıdan müdahale aracı olarak egemenlik yetkimizi
kullanmamız doğru değil, seçim amacıyla kullanmamız
doğru değil. Bu yapıldığı zaman, korkarım
ki, bu tartışmaların sonucunda iki ay sonra vaki bulacak
seçimden sonra oluşacak Türkiye Futbol Federasyonu da siyasete sporun
bulaştırıldığı bir seçim olarak
yansıyacaktır. Buna hakkımız yok; bizim de
hakkımız yok, sizin de hakkınız yok. Onun için, bunu bir
siyasi tartışmanın içerisine sokmadan, kendi hâlinde
çözümlenmesi en tabii olan bir isteğimizdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Vural, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
OKTAY VURAL (Devamla) Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizim
tek endişemiz, spora siyasetin bulaştırılması
yolundaki derin arzu ve isteklerin Parlamentoya kadar getirilmiş
olmasıdır. Sayın Bakanın, bu konuda, spora siyaset
bulaştırılmaması yönündeki temel yaklaşımını
çok doğru buluyoruz. Sadece Futbol Federasyonuyla ilgili değil,
aslında yapılması gereken, belki de bizim daha sonra Meclis
olarak yapmamız gereken değerli arkadaşlarım, spor yöneticilerinin,
açıkçası sporu kullanarak insanları birbirine kırdırarak
yaptıkları girişimler konusunda tedbirler almamız
lazım, onların nitelikleriyle ilgili tedbirler almamız
lazım, belki medyayla ilgili tedbirler almamız lazım. Çok
kapsamlı tedbirler alabilecek bir Parlamento bu konuda tedbir
almalıdır, ama bu Parlamento, böyle bir kanuna bir seçim maddesini
sıkıştırıp tartışmayı da ona
indirgeyerek, seçimleri siyasileştirmenin aracı
olmamalıdır, FIFAya üye olmanın gereği de budur.
Hepinize saygılarımı arz ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Madde üzerinde, AK Parti Grubu adına Yozgat Milletvekili ve
Grup Başkan Vekili Sayın Bekir Bozdağ.
Buyurun Sayın Bozdağ. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA BEKİR BOZDAĞ (Yozgat)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerimin başında
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Esasında, grup adına söz alıp konuşma
yapmayacaktım, zira maddeler üzerinde arkadaşlarımız
konuşuyordu. Ancak, Sayın Grup Başkan Vekili buradaki
konuşmasında, spora siyaset katmak isteyen zihniyetin travması
olarak bir nitelendirmede bulununca hem söz alıp hem de bu
tasarının nasıl böyle nitelendirilebildiği hususunda
görüşlerimi sizlerle paylaşmak istedim.
Zira bu tasarı, esasında, spora siyasetin ilanihaye
bulaşmaması gibi bir düşüncenin eseridir. Bundan önce belki
siyaset spora müdahale edebilir, seçimlere müdahale edebilir, orada
birtakım yetkilerini kullanmak suretiyle, oradakileri kendi iradesi
üzerinde kullanma imkânları var idi ve bu mekanizmaların hepsinden
şimdi vazgeçiyor yürütme. Örneğin, yürütmenin, idarenin şimdiye
kadar Futbol Federasyonu üzerinde gözetim yetkisi vardı, bu tasarıyla
beraber gözetim yetkisinden vazgeçiyor. Örneğin, denetim yetkisi
vardı, bu tasarıyla beraber denetim yetkisinden vazgeçiyor.
Örneğin, Başbakanlık Teftiş Kurulunun da bu konuda
denetleme yetkileri, görevleri vardı; bu yetkilerinden, bu görevlerinden
vazgeçiyor. Örneğin, istendiği takdirde Genel Kurulu olağanüstü
toplantıya çağırma yetkisi vardı, bu tasarıyla beraber
bunların tamamından vazgeçiliyor.
Şimdi, yan yana koyduğunuz zaman, vazgeçilen yetkileri
ve imkânları, hukuki imkânları bir tarafa koyduğunuz zaman bu
tasarı, siyaseti spora, Federasyona bulaştırmak isteyen bir
tasarı mı, yoksa siyasetin tamamen elini eteğini spordan çekmesini
amaçlayan bir tasarı mı? Çok açık, net söylüyorum, bu
tasarının amacı budur. İşin garibi, böylesi bir
tasarıyı sevk eden, böylesi bir reformu, bugüne kadar
yapılmamış olanı yapmak suretiyle siyaseti ve idareyi
sporun içerisine bulaştırmak isteyenlerden kurtaran, hem de sporu
siyasetin ve idarenin müdahalesinden kurtaran bir tasarıdır
görüşülen; bu tasarıyı sevk eden de AK Parti Hükûmetidir,
60ıncı Cumhuriyet Hükûmetidir. Siyaseti bulaştırmak
isteyenlerin yapacağı iş bu değildir, başka
şeyler yaparlardı.
Peki, biz, Genel Kurul veya Futbol Federasyonunun
Başkanını değiştirme gibi bir amacı gütmüş
olsak, geçici 1inci maddenin böyle bir düzenlemesine rıza göstermezdik.
Peki, ne diyor geçici 1inci madde? Seçim yapılacak demiyor. Peki, neyi
öngörüyor? Şunu öngörüyor: Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra otuz
gün içerisinde Genel Kurulun toplanması birinci olarak öngörülüyor. Peki,
neden böyle bir öngörü ortaya çıkıyor? Çok açık, bu
tasarıyla beraber idareye ait olan pek çok yetkiler Futbol Federasyonuna
devrediliyor, UEFAnın ve FIFAnın kurallarıyla uyumlu hâle yasa
getiriliyor. Yeni organların oluşması, yeni statülerin
oluşması gerekiyor, bunun için de Genel Kurul zarureti var. Yetkiler
artıyor, hukuki imkânlar artıyor, bütün bunlarla beraber organlar
yeniden oluşurken sadece Futbol Federasyonunun başkanlık
makamıyla ilgili husus ortada kalıyor. O zaman, bu kadar yetkiyi
verdiğimizde, bu kadar imkânları verdiğimizde, organlar yeniden
oluşurken, şekillenirken, denetimler tamamen kaldırılırken,
yeni bir statü ortaya konur iken, bu üyelere, bu Genel Kurulun değerli
üyelerine, Federasyon başkanını seçip seçmeme noktasında da
bir takdir hakkı vermek gerekiyor. Siz, bu kadar yetkilerle, bu kadar
imkânlarla seçim yapmadan mevcut statüyle devam etmek istiyor musunuz, istemiyor
musunuz? Eğer, devam etmek istiyorsanız sorun yok. Bu, aynı
zamanda başkana ve yönetimine de bir güvenoyu niteliğindedir, bu
yetkilerle oluşan yeni statüyle bunun devamı yönündedir ve bu, daha
da durumu güçlendirecektir. Eğer, Genel Kurul üyeleri, verdikleri kararda,
yeni bir statü oluştu, yeni bir durum ortaya çıktı, bundan sonra
yönetimin de yenilenmesi gereği vardır diye bir karar verirse, o
zaman seçimlerin yapılmasına kim karar verecek? Biz
vermeyeceğiz, Genel Kurul karar verecek. O delegeleri kim oluşturdu?
Biz oluşturmadık, delegeler orada. Kararı verecek kim?
Kararı verecek, Genel Kurulun delegeleri. Böyle bir karar verebilirler mi?
Verebilirler. Vermeyebilirler mi? Vermeyebilirler. Takdir tamamen kimin?
Tamamen Genel Kurulun delegelerine ait.
Eğer, biz, AK Parti olarak, buraya siyaseti
karıştırma niyeti, düşüncesi gütmüş olsaydık,
bugüne kadar Genel Kurulu olağanüstü toplantıya çağırma
yetkisi vardı, pekâlâ bu yetki kullanılabilir ve böylesi bir
olağanüstü kongre yapılabilir, yaptırılabilirdi. Bu imkân
kullanıldı mı? Kullanılmadı, böyle bir şey yok.
Biz, tamamen, hem siyasetin hem idarenin, spora, futbola
bulaşmasını engelleyen bir tasarıyı ortaya
koyduğumuz gibi, spor üzerinden birilerinin siyaset üretmesi, siyaset
yapmasının da önüne geçen bir tasarıyı ortaya getirdik.
Bunu farklı yönlere çekmenin, farklı şekillerde insanları
itham etmenin doğru olmadığını ifade ediyor, niyet
okumanın da kimseye yarar getirmediğini belirtiyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şahsı adına, 1inci madde üzerinde, Amasya
Milletvekili Avni Erdemir.
Buyurun Sayın Erdemir. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika.
AVNİ ERDEMİR (Amasya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 64 sıra sayılı Türkiye Futbol
Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
Tasarısında yapılan değişikliklerin 1inci maddesiyle
ilgili şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bildiğiniz gibi, 1inci maddede herhangi bir
değişiklik öngörülmüyor, sadece 1inci maddeye bir fıkra
ekleniyor. Eklenen bu fıkrayla birlikte Türkiye Futbol Federasyonunun,
FIFAnın ve UEFAnın üyesi olduğu tespit ediliyor, yani Türkiye
Futbol Federasyonu var olan üyeliğini kanuna da kaydetmiş bulunuyor.
Saygıdeğer milletvekilleri, dünyada futbol kadar yaygın,
futbol kadar geniş kitleleri etkileyen evrensel bir faaliyet alanı
yoktur. Futbol bu yönüyle artık sadece bir spor alanı olmaktan
çıkmış, ülkeler ve insanlar için ekonomik bir değer, bir
endüstri, ülkelerin en büyük tanıtım aracı hâline
gelmiştir. Evlerimizde çocuklarımız İspanyanın,
Brezilyanın, Arjantinin devlet başkanlarının isimlerini
bilmezken, bu ülkelerin millî takımlarının ilk 11ini
sıralayabilmektedir. Değişen ve gelişen zaman futbolu bir
dünya sporu hâline getirince, FIFA, bu yaygın spor dalının tüm
dünyada bir standardının ve ortak uygulamasının
gerektiğini tüm ülkelere bildirmiştir. İşte, bugünkü
görüştüğümüz tasarı, FIFAnın futbolda özerkliği ve
uygulama birliğini sağlamak amacıyla tüm ülkelerden
yapılmasını talep ettiği değişikliklerden
oluşan bir tasarıdır. Zira bu kadar geniş kitleyi
ilgilendiren bir konuda, kuralların olmadığı, uygulama
birliğinin sağlanamadığı düşünülürse, büyük bir
kargaşanın ortaya çıkacağı da tabiidir.
İşte, bu çerçevede ülkemizde de gerekli çalışmalar
yapılmış ve FIFAnın talepleri doğrultusunda Türkiye
Futbol Federasyonumuz tarafından bir taslak
hazırlanmıştır. İşte, bugünkü tasarı, bu
taslağı esas alarak hazırlanmış bir tasarıdır
ve bu tasarının arkasında Türkiye Futbol Federasyonumuz
vardır. İşte Futbol Federasyonunun
hazırladığı taslak, işte kanun tasarımız.
Her iki taslak ve tasarı arasında tek değişiklik öngörülen
husus olağanüstü toplantı nisabı dahi değildir. Evet,
değerli arkadaşlarım, biliyorsunuz, eski Kanunda da
olağanüstü toplantı nisabı yüzde 40tır. Fakat her nedense,
Federasyon taslağında bu yüzde 40 ifadesi yoktur, üçte 2 talep
edilmektedir. Ben de diyorum ki, acaba Futbol Federasyonu kendisini mi
garantiye almak istiyor?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Erdemir, sürenizi biraz önce bir dakika
eksik vermişim, dört dakika olarak. Bir dakika daha veriyorum,
konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
AVNİ ERDEMİR (Devamla) - Değerli
arkadaşlarım, Federasyon Başkanına, Kanunun 7nci
maddesinde, üç defadan fazla seçilme yetkisi verilmezken, sadece ve sadece
yanlış anlaşılmalara vesile olmasın diye, bu taslakta,
üç defadan da fazla seçilmesi öngörülmüştür. Niyet sadedir, niyet
halisanedir ve bu tasarının arkasında, biraz önce ifade
ettiğim gibi, geniş tartışmalar, çalışmalar
vardır, Futbol Federasyonunun emeği vardır, FIFAnın
talepleri vardır diyor, yasanın hayırlı olmasını
diliyorum.
Saygılarımla. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Erdemir.
Şahsı adına ikinci konuşmacı Samsun
Milletvekili Fatih Öztürk.
Sayın Öztürk, buyurun. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
FATİH ÖZTÜRK (Samsun) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 1inci maddesi üzerinde şahsım adına
söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
yaklaşık üç saattir bu tasarıyla alakalı Mecliste
yapılan konuşmaları dikkatle dinliyorum. Dikkatle dinliyorum
diyorum, çünkü bazı şeyleri anlamış değilim. Bu
anlamamda da sıkıntı çektiğimi ifade etmek istiyorum.
Başta söylemekte fayda görüyorum, ne Futbol Federasyonu
Başkanı ve Yönetim Kurulu ne de muhalefetteki
arkadaşlarımın görüşleri hakkında herhangi bir temasta
bulunacak değilim. Fakat, 2006 Ocak ayında yapılan Futbol
Federasyonu kongresinden sonraki süreci çok yakından takip eden bir
kardeşinizim. Bu süreç içerisinde acaba bir yanlışlık
mı yaptım diye düşündüğüm için konuşuyorum. Sanki her
şey mükemmel gidiyor da biz müdahaleci mi olmak durumundayız? Her
şey iyi gidiyor, her şey güzel de acaba biz müdahale mi ediyoruz gibi
geldi. O yüzden, şöyle geçmişe dönük bazı şeyleri
karıştırma zorunluluğum doğdu.
2006 yılından beri, Türkiyede gerek görsel basın
gerekse yazılı basında bu konuyla alakalı birçok konu
gündeme getirildi, tartışıldı, sayfalarca
yazıldı, saatlerce TV ekranlarında
tartışıldı, bu konuyla alakalı bilen bilmeyen herkes
konuştu, herkes görüşlerini, fikirlerini aktardı. Bilen de
bilmeyen de diyorum, çünkü Türkiyede siyasetten sonra, belki de siyasetten
daha fazla, en çok konuşulan konu futboldur. Herkes bu konuyla
alakalı kendini en iyi bilen adam ilan etmektedir.
Değerli arkadaşlar, bizim ülkemiz de dâhil, köydeki
Hatice teyzeden, Ali ağabeyden, şehrimizin en ücra köşesine
kadar herkes futbolla yatar, futbolla kalkar. Hatırlayın lütfen,
haftanın ilk üç gününü geçen haftanın maçlarının
değerlendirmesiyle geçiririz, haftanın diğer kalan üç gününü de
gelecek haftanın programının ve o maçların
değerlendirmesiyle geçiririz. Demek ki bu ülkede herkes futbolu çok iyi
biliyor.
Değerli arkadaşlar, bunları aktarırken konuyu
şuraya getirmek istiyorum: Biz, futbolda uzun yıllardır
sıkıntı çekmekteyiz, futbolun
sıkıntılarını her dakika ortaya koymaktayız.
Demek ki iyi gitmeyen bir şeyler var, düzeltilmesi gereken bir şeyler
var. Bu iyi gitmeyen ve düzeltilmesi gereken işlerin kaynağı da
burası. Biz burada bunları düzeltmek durumundayız. O yüzden, bu
kanun tasarısının, bu kanunun futbolun iyi gitmeyen
gidişatına çare olacağına inanıyorum. Türkiyede
artık, gazete sayfalarında kaos var, gazete sayfalarında
sıkıntı var cümlelerini görmek istemiyorum.
İnşallah, bugünden itibaren, bu kanunun yasalaşmasından itibaren
Türkiyede yeni bir sayfa açılır diye düşünüyorum. UEFA ve FIFA
standartlarında daha güzel, daha iyi bir açılımla Türkiye
futbolunun yönetilmesi gerektiğine inanıyorum. Türkiye Futbol
Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Kanundaki
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısını da önemli eksikliklerin giderileceği
tasarı olarak görüyorum.
Tasarının yüce heyetiniz tarafından kabul edilerek
kanunlaşacağına yürekten inanıyorum. Bu vesileyle de Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Öztürk.
Saygıdeğer milletvekilleri, madde üzerinde on dakika
süreyle soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.
Sayın Akcan, buyurun.
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Aracılığınızla biraz önce sorduğum
sorunun cevabını alamadığım için yeniden söz isteme
ihtiyacı hissettim. Fakat, orada, Sayın Bakanımın sözlerini
tutanaktan okuduktan sonra soracağım için, bir sonraki maddede bu
soruyu sormak durumundayım, çünkü tutanak gelmedi, tutanağa
bağlı olarak soracağım.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Uzunırmak, buyurun.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanım, FIFAnın bir yazısından
söz ederek, gönderenin hukuk kurulu üyesi olduğundan bahsettiniz. Ama
benim elimde bir FIFA yazısı var aynı içerikli, bir uyarı
ve çeşitli konulardan bahsedildikten sonra Tüm bu yukarıdakiler
düşünüldüğünde, FIFA ve UEFA, bu yazının içeriğiyle
örtüşmeyen herhangi bir kararı ya da 2006 seçimlerinin
sonuçlarını değiştirmeye çalışacak herhangi bir
kararı tanımayacaklarını TFFye bildirir. Altında,
FIFA Başkanı adına Jerome Champagne, UEFA Genel Sekreter Vekili
Gianni Infantino ve aynı zamanda FIFA İcra Kurulu üyesi Türk ve UEFA
1. Asbaşkanı Şenes Erzike de bilgilendirme olarak
gönderilmiş bir yazı. Dolayısıyla, bir hukuk kurulu üyesi
değil, FIFA ve UEFA temsilcisinin bir uyarısıdır.
Dolayısıyla, bir uluslararası dâhil olduğumuz bir
organizasyonun Türkiyeye uyarısıdır Sayın Bakanım. Ne
düşünüyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Genç, buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakanım, sizden önce spordan sorumlu Devlet
Bakanı Mehmet Ali Şahindi zannedersem. Bu kişinin
Bakanlıktan ayrılması dolayısıyla federasyon
başkanlarınca bir veda gecesi düzenlenmiş midir? Bu veda gecesi
düzenlenirken, veda gecesine hediye getirilmesi telkini yapılmış
mıdır? Kaç tane federasyon başkanı bu veda gecesine
katılmış? Ne kadar değerde, ne tür bir hediye getirmiş
ve bu hediyeler nerededir? Birinci sorum bu.
İkincisi, geçici 1inci maddeyle getirilen otuz günlük süre
içinde genel kurul toplantısı yapılmazsa, normal olarak genel
kurul toplantısı ne zaman yapılacak? Yani, bu geçici 1inci
maddedeki otuz gün süresi olmasa, normal Futbol Federasyonu olağan genel
kurulu hangi tarihte yapılacaktı?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Aslanoğlu, buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Bakanım, Türkiyedeki sporun babası sizsiniz. Sporu koruyun ve spora
sahip çıkmak zorundasınız. Bundan sonra sizin çok
anahtarınız olacak. Dün, valiye, kaymakama giden anahtarlar size
gelecek. Bu kulüplerin vergi borçlarına ve sigorta borçlarına bir
çözüm getirmek için ilgili bakanlarla görüşecek misiniz? Yoksa, efendim,
yakında çok anahtarınız olacak.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Doğru, buyurun.
REŞAT DOĞRU (Tokat) Sayın Başkanım,
aracılığınızla Sayın Bakana sormak istiyorum.
Anadoluda il futbol kulüpleri yanında ilçe futbol kulüpleri,
hatta köy futbol kulüpleri de vardır. Örneğin, Tokatta Akbelen
köyünün veyahut Üzümlü köyünün de futbol kulüpleri vardır.
Şimdi, spor totodan ve lotodan il kulüplerine para
aktarılıyor, bazen para yardımları yapılıyor.
Ancak, o kulüplere, diğer kulüplere, yani köy kulüplerine, ilçe
kulüplerine ise maddi konuda herhangi bir yardım yapılmıyor. Bu
konularda bir çalışma yapılacak mıdır?
Yine, deminki milletvekili arkadaşımızın
sormuş olduğu gibi, şu anda kulüplerin büyük kısmı,
vergi borçları ve özellikle sigorta borçlarından dolayı kapanma
seviyesine gelmişlerdir. Bu konularda Sayın Bakanlığınızın
bir çalışması var mıdır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Özensoy
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın Bakan, İngilterede yayımlanan futbolla
ilgili web sayfasında -www.futbol sitesinde- Avrupa stadyumlarını
gösteren haritada Türkiyenin doğu ve güneydoğusu
sınırlarımız dışında gösterilmiştir,
şurada görüldüğü gibi. Daha sonra Milliyetçi Hareket Partisinin
girişimleriyle bu sayfadaki düzeltmenin
yapıldığını düşünüyoruz, ancak sizin spordan
sorumlu Devlet Bakanı olarak, bizim bilmediğimiz girişimleriniz
oldu mu bu konuda? Onu sormak istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Buyurun Sayın Bakanım.
ŞAHİN MENGÜ (Manisa) Ben de soru hakkı
istemiştim Sayın Başkan.
BAŞKAN Beş dakikalık süremiz dolduğu için,
beş dakikasını Sayın Bakan cevap olarak kullanacaklar.
Buyurun efendim.
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım. Soru soran
arkadaşlarıma da çok teşekkür ediyorum.
Mevlüt Beyin, Sayın Milletvekilimizin söylediği,
kulüplerimizin ekonomik durumlarındaki sıkıntı gerçekten
had safhada, ister Süper Lig olsun ister birinci kategori, ikinci kategori,
üçüncü kategori. Burada, tabii ilgili bakan arkadaşlarımızla
vergi konusunda, sigorta konusunda konuşacağız, borçlarını
yapılandırması konusunda kulüplere yardımcı
olacağız. Bunu geçmişte yaptık, ben Çalışma
Bakanıyken, spor kulüplerinin borçlarını, sigorta
borçlarını yapılandırdık. Ama bu çözüm olmuyor, belli
bir süre erteliyorsunuz, neticede yine katlanarak büyüyor.
Tabii, bizim spor kulüplerimizin gelirleri Avrupadakinin aksine
isim hakkı, Lotodan, Totodan, İddaadan gelen gelirler. Oysa
Avrupada bir futbol takımının gelirlerinin yüzde 70i, 75i
gişe hasılatıdır, bilet gelirleridir. Ama bizim ülkemizde
maalesef maç başına düşen seyirci sayısı 7.500 ile 10
bin kişi. İngilterede veyahut da başka bir ülkede, imreniyoruz,
80 bin kişi geliyor bir maça. Büyük kulüplerin gelirlerinin dediğim
gibi- yüzde 80i, 75i bilet gelirlerinden oluşuyor. Bizde, Türkiyede
tamamen bu yapı tersine.
Kulüplerimizin tabii taraftar konusunda, taraftarlarını
artırma konusunda çalışma yapmaları lazım. Stadlara
daha çok seyirci çekebilmemiz lazım. Bunun için de
stadlarımızın şartlarının biraz daha
iyileşmesi lazım. Üç beş tane stadımız var açık
konuşmak gerekirse. Yani, ailelerimizle, çocuklarımızla
rahatlıkla seyredebileceğimiz öyle modern stad yok. Bununla ilgili
hızla bir çalışmamız var, Gençlik ve Spor Genel
Müdürlüğümüzün. Kayseride, Antalyada, Konyada, büyük
şehirlerimizde yeni bir finansman modeliyle yeni stadlar yapma gayreti
içerisindeyiz.
Onun dışında, stopaj ve dediğiniz gibi,
diğer katma değer gibi şeyler var. Bunları ilgili bakan
arkadaşlarımızla görüşeceğiz. Bizim de Bakanlık
olarak gündemimizde olan konular.
Bunun dışında, değerli arkadaşlarım,
amatör spor kulüpleriyle ilgili Sayın Doğru sordu. Biz, haziran
ayından bu tarafa zaten ödeneği bittiği için spor kulüplerine
ayni ve nakdî yardım yapamadık, 2007yi bu şekilde
kapattık. Şu anda, 2008 bütçemizde, inşallah adil bir
şekilde amatör spor kulüplerimize ayni ve nakdî yardım
yapacağız, bütçe imkânlarımız içerisinde.
Sayın Uzunırmak bu yazıyı ifade ettiler;
FIFAdan gelen birkaç tane yazı var, doğrudur. Sizin elinizdeki
yazının altında da, o şekilde, belki kurumsal kimliği
temsil eden bir isim olabilir. Ama, bu gelen yazılar -Sayın
Uzunırmak, siz de benim kadar biliyorsunuz- 2007 Haziranındaki Genel
Kurula ilişkin yazılardı. FIFAnın dediği şudur,
FIFA diyor ki: Sizin ana statünüz benim standartlarıma uygun değil.
Bunun için gerekli kanunu değiştirin, bir. İkincisi, bu kanuna
uygun olarak ana statünüzü değiştirin, ondan sonra da ne
yapacaksanız yapın. Bizim de yapmaya
çalıştığımız o işte. Kanun değiştireceğiz,
bir. İki, Genel Kurulu toplayacağız, kanuna uygun şekilde
ana statüyü yapacağız, ondan sonra bu işler normal yoluna
girecek; yapmaya çalışılan bu.
Veda gecesi konusunda, evet, yanlış
hatırlamıyorsam veyahut da farklı değilse, Sayın
Bakanımıza, vefa gereği bir veda gecesi
federasyonlarımız yaptı. Beni de davet ettiler, ben de gittim.
Bu, bizim toplum hayatımızda, cemiyet hayatımızda
KAMER GENÇ (Tunceli) Hediye, hediye, Sayın Bakan.
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul)
Hediye de takdim edildi. Onu bilmiyorum, ilgili Bakan
arkadaşımızdan sorarsınız.
KAMER GENÇ (Tunceli) Telefon edilmiş hediye getirin diye.
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul)
Zannetmiyorum, yani, öyle
Bunlara alışmamız lazım, yani
hizmet eden arkadaşlarımıza sporda olsun, siyasette olsun
Cemiyet hayatının, bunlar rutinlerindendir, bunları çok görmemek
lazım.
Diğer sorulara yazılı cevap vereceğim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.
Madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Soru-cevap işlemini de tamamladık.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Saat 20.30da toplanmak üzere birleşime ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.32
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.36
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Fatma SALMAN
KOTAN (Ağrı) , Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 26ncı Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
64 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Tasarının 2nci maddesini okutuyorum:
MADDE 2- 3813 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin birinci
fıkrasına aşağıdaki bentler eklenmiştir.
d) Fair-Play kurallarına uygun olarak
bağlılık, dürüstlük ve sportmenlik prensiplerini gözetmek,
e) Uluslararası Futbol Birliği Kurulu (IFAB)
tarafından hazırlanan oyun kurallarına ve FIFA Yönetim Kurulu
tarafından hazırlanan Futsal oyun kurallarına uymak,
f) FIFA ve UEFAnın statüleri, talimatları ve
kararlarına riayet etmek,
g) FIFA ve UEFA statülerinde belirtilen tahkim kurulları ile
Uluslararası Spor Tahkim Mahkemesinin (CAS) yetkisini tanımak,
h) Kulüplerin, futbolcuların, hakemlerin, yöneticilerin,
teknik yönetici ve antrenörlerin, masörlerin, futbolcu temsilcileri ve müsabaka
organizatörleri ile diğer tüm ilgililerin Federasyon tarafından
konulan düzenleme ve talimatlara uymalarını sağlamak,
ı) Irkçılık ve her türlü
ayrımcılıkla mücadele etmek.
BAŞKAN Madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Mersin Milletvekili Akif Akkuş, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Yalova Milletvekili Muharrem İnce; şahısları
adına Abdurrahman Arıcı, Antalya Milletvekili ve Fikri
Işık, Kocaeli Milletvekillerinin söz talepleri vardır.
İlk konuşmacı Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Mersin Milletvekili Akif Akkuş.
Buyurun Sayın Akkuş. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
MHP GRUBU ADINA AKİF AKKUŞ (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 64 sıra sayılı
Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 2nci maddesiyle ilgili olarak MHP Grubu adına
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinize saygılar sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, günümüz dünyasında futbol en
popüler spor dallarından biri hâline gelmiş bulunmaktadır.
Futbol aynı zamanda dev bir ekonomik etkinlik, büyük bir sanayi, büyük bir
iş kolu ve uluslararası dostluk ve iyi ilişkilerin
geliştirilmesinde kültürel bir araç hâlinde de bulunmaktadır.
Milyonlarca insan bu iş kolunda görev yapmakta, futbol
takımlarının her biri cirosu trilyonlarla ifade edilen ticari
kuruluşlar hâline gelmekte, milyarlarca seyircisi bulunmaktadır.
Böyle bir spor dalının, elbette, yeni gelişen ve
değişen şartlara göre kendini yenilemesini gerekmektedir. Bugün
görüşmekte olduğumuz kanun tasarısı da böyle bir ihtiyaçtan
kaynaklanmış bulunmaktadır. Bu tasarının
kanunlaşmasıyla ortaya çıkacak yeni kural ve kaidelerin futbolu
daha zevkli hâle getirmesi hepimizin ortak arzusu olmalıdır.
Değerli milletvekilleri, 2nci maddeye eklenen bentler ile
Türkiye Futbol Federasyonunun IFAB tarafından hazırlanan oyun
kurallarına ve FIFA Yönetim Kurulu tarafından hazırlanan Futsal
oyun kurallarına uyması, FIFA ve UEFA statüleri talimatları ve
kararlarına riayet etmesi, FIFA ve UEFA statülerinde belirtilen
Uluslararası Spor Tahkim Mahkemesinin yetkisini tanıması, ırkçılık
ve her türlü ayrımcılıkla mücadele etmesi istenmektedir. Bütün
bunlar sanki Türkiye Futbol Federasyonunu politikadan
arındıralım derken, yeni baskı gruplarına
bırakmak gibi geliyor.
2nci maddenin (f) bendinde, FIFA ve UEFAnın
talimatlarına uymak dikte ettirilerek, birtakım kurallara uymayı
irdelemeden kabul etmeyi çağrıştırmaktadır. Yani,
buradaki bu talimat kelimesiyle uluslararası bir kuruluşun
Türkiyenin millî bir kuruluşu üzerinde talimat veren, emir veren
kuruluş hâline getirilmesi söz konusu olmaktadır. Bu yüzden bu
bentten bu tabirin kaldırılması ve yerine kurallar kelimesinin
getirilmesinin daha uygun düşeceği kanaatindeyim.
Yine, 2nci maddenin (g) bendinde, Uluslararası Tahkim
Mahkemesinin yetkisinin tanınması istenmekte, Uluslararası
Tahkim Mahkemesine uygun bir spor ihtisas mahkemesi kurularak,
uyuşmazlıkların burada çözülmesi, burada giderilemeyen
problemlerin CASa gönderilmesi daha uygun olur kanaatindeyim. Bunun tabii
birtakım sebepleri bulunmakta. Bir defa bu mahkemeye gitmek gerek
takımlarımıza gerekse ülkemize büyük mali külfetler
getirmektedir.
Ayrıca, UEFAnın bugüne kadarki tutum ve
davranışlarında takımlarımıza ve
futbolcularımıza karşı tarafgir davranıldığına
dair kanaatlerin yaygın olduğu da bir gerçektir. Saha içi ve saha
dışı en küçük bir olayda yüreğimiz ağzımıza
gelmekte ve günlerce olay tartışılmaktadır.
Bu konuda iki örnek ortaya koymak istiyorum: Bunlardan biri,
oynanalı çok olmakla beraber Galatasaray ile İsviçrenin Samax
takımları arasında oynanan ve Galatasarayın 5-0
galibiyetiyle biten maçta UEFAnın takımımıza verdiği
ceza unutulmamalıdır. Ayrıca, takımımızın
Avrupa basınında, yine, bu karara dayanılarak
takımımız nezdinde ülkemizin küçük düşürüldüğü de
unutulmamalıdır. Kısaca, Uluslararası Spor Tahkim
Mahkemeleri ile mümkün olduğu kadar az muhatap olunması
gerektiği kanaatindeyim.
2nci maddenin (ı) bendinde Irkçılık ve her türlü
ayrımcılıkla mücadele etmek. cümlesi, sanki
ırkçılık ve ayrımcılığın
yapıldığı sonucunu ortaya koymaktadır.
Saygıdeğer milletvekilleri, başta da
belirttiğim gibi, futbol, artık ekonomik bir endüstri hâline
gelmiştir. Yani, kimsenin öyle ırkçılıkla, tarafgirlikle
takımını desteklemesi, futbolcusunu değerlendirmesi söz
konusu değil. Bu alanda futbolcunun ırkı ve milliyetinden çok,
onun performansı dikkate alınmaktadır. Bir süre sonra futbolcu
yaşlanacak veya sporla bağdaşmayan alanlarda zaman harcayarak
performanstan düşecektir. Böyle olunca da o futbolcunun takımdan alınması
veya arkadaşları tarafından dışlanması söz konusu
olacaktır. Bu da kaçınılmaz bir durumdur. Burada birçok
örneğini gördüğümüz olumsuz beyanatlarla, takımda kendisini
milliyetinden veya renginden dolayı
dışlandığını iddia etmesi söz konusu olabilecektir.
Bu şekilde sonuçlanmış bir olay var mı
bilmiyorum. Yani, bu ırkçılık ve
ayrımcılığın tahkime giderek veya başka
mahkemeler yoluyla sonuçlanmış böyle bir olay var mı yok mu, bunu
bilmiyorum. Ancak, Emre Belözoğlunun yakın bir geçmişte bu
konuda ırkçılık ithamına maruz kaldığı
hepimizin malumudur.
Yani, burada şunu demek istiyorum, şunu belirtmek
istiyorum. Futbolcuları düşünün, maça konsantre oldukları anda
birbirleriyle kıyasıya mücadele etmekte, birbirlerine vurmakta, darp
etmekte, hakaret etmekte, hatta, biraz daha ileri gidip küfredenler
bulunabilmektedir. Bu da hiçbir şekilde renginden, milliyetinden,
dilinden, dininden dolayı değil, sadece o anda yaşanan müsabaka
şartlarına bağlı olarak, rekabet şartlarına
bağlı olarak ortaya çıkmış bir konu olarak görülüyor,
değerlendirilebiliyor.
Bunun yanında, Türkiyede yıllarca top koşturan,
top oynayan Taffarel de, ülkesine döndüğünde, dışlanma gibi
sıkıntılar yaşadığını belirtmişti.
Yine bunu tabii yayın organlarında birçoğumuzun görmüş
olması lazım. İşte, kendisine, Türk olmadığı
için birtakım baskılar yapıldığı, zaman zaman
takımdan dışlandığı, takıma
alınmadığı vesair gibi birtakım laflar etmiş idi.
Yani, kolaylıkla bunları söylemek mümkün. Bunu belirtmek istiyorum.
Netice olarak, bu bentle ilgili kural ve kaidelerin son derece
titiz bir şekilde belirlenmesi, bazı standartlara
bağlanması gerekmektedir. Yani, karşılaşma
sırasında, müsabaka sırasında ne söylenirse bu
ırkçılıktır, nasıl davranılırsa bu
ayrımcılıktır, bunların belirlenmesi gerekir.
Eğer belirlenmezse, bu muğlak durum birtakım farklı
olayların meydana gelmesine ve farklı değerlendirmelerin
yapılmasına meydan verecektir diye düşünüyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu yasa
tasarısının bu maddesinin yeniden değerlendirilmesi ve düzenlemeler
getirilmesi gerektiği kanaatindeyim.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Akkuş.
Madde üzerinde ikinci konuşmacı, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına, Yalova Milletvekili Muharrem İnce.
Sayın İnce, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MUHARREM İNCE (Yalova) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce, Sayın Meclis
Başkanımıza da hoş geldiniz demek istiyorum. Kendisini
ikinciyedir AKP sıralarında görmekten çok mutlu oluyorum. Yeni
seçildiğinde hepinize aynı uzaklıkta olacağım
demişti Sayın Başkan, ben, aynı yakınlıkta
olmasını talep ediyorum. Arada bizim tarafa da uğrasanız da
diyorum, MHPye de gelseniz, bize de gelseniz de biz de sizinle sohbet etme
şansını yakalasak diyorum. Ben ikinciyedir aynı yerde
görüyorum Sayın Başkan sizi, bizim tarafa da bekliyorum Sayın
Başkanım o verdiğiniz söz üzerine. Ben de size oy verdim.
MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) Senin
devamsızlığın var da o yüzden görmüyorsun.
MUHARREM İNCE (Devamla) Şimdi oraya geleceğim
Sayın Baştopçu.
Şimdi, Sayın Grup Başkan Vekili Sayın
Bozdağ dedi ki: Biz demokratikleştiriyoruz, Bakanın Genel
Kurulu toplama yetkisini kaldırıyoruz. Sanki öyle bir anlattı
ki, sanki bir de lütufta bulundu gibi anlattı. Hayır öyle değil,
FIFA böyle istediği için yapıyorsunuz, yoksa
oynamayacaksınız, birincisi bu.
İkincisi, ben iddia ediyorum ki bu tasarıyı bu
Meclis yeniden görüşecek, kesinlikle görüşeceğiz bunu.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Yazın duvara de.
MUHARREM İNCE (Devamla) Bakın aha bunu buraya
yazın derler bizim orada, aha bunu buraya yazın, bu
tasarıyı yeniden görüşeceğiz. Ne için
görüşeceğiz? Ad okunarak açık oylama. Bu antidemokratik. Bakın,
hazır fırsat varken bunu değiştirelim, gizli oylama olsun.
1946da çok partili yaşama yeni geçilirken, daha bir demokrasi kültürü
oluşmamış, o zaman yapılmış bu. Yeni yeni,
yavaş yavaş oldu, ama aradan altmış, yetmiş yıl
geçti arkadaşlar. Nereden çıktı bu açık oylama? Bakın,
bundan vazgeçelim. 1946da olmuş olabilir bu.
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) Bir tek onu kazandınız.
MUHARREM İNCE (Devamla) - Oraya da geleceğim şimdi.
Bundan vazgeçelim, bunu değiştirelim. Yoksa, bu konuda uyarı
alırsınız, tekrar bu tasarıyı burada görüşmek
zorunda kalırız.
OKTAY VURAL (İzmir) Seçimi çıkaralım.
MUHARREM İNCE (Devamla) - Şimdi, gelelim Sayın
Fikri Işıka, Sayın Kocaeli Milletvekiline. Sayın
Işık, ben konuşmamı yaptım. Saatlerdir de
buradayız. Sonra dışarı çıktım, kulisten sizi
izledim. Sesiniz çok mikrofonik olmadığı için televizyondan daha
net duydum sesinizi.
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Teşekkür ederim.
MUHARREM İNCE (Devamla) - Onun için dışarıdan
izledim. Kaçmadım, buradayım ben. Şimdi, bak, bir komşu
ilin milletvekili olarak size dostane bir tavsiyem. Yirmi madde bu. Siz, beni
tahrik ederseniz yedişer önergeden yüz kırk önerge verilebilir.
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Canın sağ olsun.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) O kadar veremezsiniz.
MUHARREM İNCE (Devamla) - Beşer dakikadan ne yapar? Yedi
yüz dakika. Her maddede bir karar yeter sayısı
Sonunda ne olur
biliyor musunuz? Sizin grup başkan vekillerinizin, sizin Bakanın en
kızdıkları adam siz olursunuz; sen niye böyle tahrik ettin de
muhalefete bunu yaptırdın diye. Bir: Senin bu duruma düşmeni
istemiyorum. Komşu ilin milletvekiliyiz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Komşuluk yok mu?
MUHARREM İNCE (Devamla) İki: CHPden birine
sataşırken -biraz da acemiliğine veriyorum onu- bence eskilere
sorarsan
Bana sataşmaman gerektiği konusunda bir tavsiyede daha
bulunuyorum. Bir diğeri bu.
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) Değnekle
MUHARREM İNCE (Devamla) Dostça anlatıyorum,
değnekle işimiz olamaz bizim. Sözle konuşuyorum, sözle
uyarıyorum.
Şimdi, bir başkası: Siz, bakan
yardımcısı da değilsiniz. Yasamanın bir üyesisiniz.
Benimle aynı konumdasınız. Siz de Bakanı benim kadar
denetlemeye mecbursunuz, çünkü Bakan yürütmenin bir üyesidir.
Bir de, yine, bu laf atmayı alışkanlık hâline
getirmeyin lütfen. Komisyonda da bana şöyle dediniz: Benim için Devlet
yönetimine siyaseti sokan, her şeyi siyasallaştıran bir
gelenekten geliyor. dediniz. Benim şahsımı
tanımadığınıza göre, benim şahsımla ilgili,
geçmişimle ilgili geleneklerimi bilmediğinize göre, tahmin ederim ki
bu sözünüzle benim partimi kastettiniz, yani Cumhuriyet Halk Partisini
kastettiniz.
Şimdi, ben size o zaman bir iki örnek vereceğim: 1923
bütçesinde 10 liraysa devletin geliri, Osmanlıdan kalan borçlar 70
liraydı; gelirin 7 katı borç vardı. 1946dan sonra, Cumhuriyet
Halk Partisi iktidarı devrederken o borçların hepsi ödenmişti,
kasada da 140 ton altın vardı. 1939da, İkinci Dünya
Savaşı başladığında, Hitlerin zulmünden kaçan
100ün üzerinde bilim adamı, profesörlerin bir kısmı Amerikaya gitti,
ama önemli bir kısmı Türkiyeye geldi. O zaman İsmet
Paşaydı Cumhurbaşkanı, Cumhuriyet Halk Partisiydi. Hitler
zulmünden kaçanlar Fransa varken, Rusya varken, başka ülkeler varken,
Amerika varken Türkiye Cumhuriyetine geldiler. Bu da onurlu bir ülkenin
yaşayabileceği bir olaydır. Herhâlde siz de bunu takdir
edersiniz.
Yine, bakarsanız -benim siyasi geleneklerimi temsil eden
partiye laf ederken bunları biliyor olmanız lazım diye
söylüyorum- 1929la 1939 arasında dünyada sanayi üretimi yüzde 19
artarken, Türkiyede sanayi üretimi yüzde 96 artmıştır.
Yine, benim partimin geleneklerinde Sümerbankı, Etibankı
kurmak vardır. Bazı partilerin geleneğinde de Sümerbankı
satmak vardır.
Yine, benim geldiğim gelenekte karma eğitimi
başlatmak vardır, laik eğitimi başlatmak vardır, Latin
harflerinin kabulü vardır, devrimler vardır, Bağımsızlık
benim karakterimdir. anlayışı vardır. Bütün bunlar
1933te, üniversite reformunu yapmak vardır benim geleneklerimde,
Kuvayımilliye vardır daha öteye gidersek, Lozan vardır, Hatayı
bu ülkenin topraklarına katmak vardır
AVNİ ERDEMİR (Amasya) Bu milletin değerleri
bunlar.
MUHARREM İNCE (Devamla) Bütün bunların hepsi, benim
partimin geleneklerinde, geçmişinde, tarihinde vardır. Ama hepimiz
biliyoruz ki bu ülkede şöyle gelenekler de var: Mesela, Libyada,
Kaddafinin çadırında fırça yeme geleneği de var; mesela,
İstanbulda, Amerika Birleşik Devletlerinin Başkanını
ağırlarken Ortaköyde, Galatasaray Lisesinin binasında...
BAŞKAN Sayın İnce, şimdi
MUHARREM İNCE (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Komisyonda yaptığınız
tartışmalar olabilir de, yani maddeyle biraz ilişkili
olması lazım. Lütfen, sen, tecrübeli parlamentersin, yaparsın.
MUHARREM İNCE (Devamla) Anlıyorum Sayın
Başkan, herkes, maddeyle o karar ilgili konuştu ki bitiriyorum zaten
bir dakikada.
MUSTAFA ÜNAL (Karabük) Siz ne için söz
almıştınız?
MUHARREM İNCE (Devamla) Bazen, bu ülkenin geleneklerinde
şu da vardır: Orada, bakanın elini, Amerikalı polislere
aratmak da vardır. Hatta hatta, 1700lü yıllarda,
atalarımızın, dedelerimizin, ecdadımızın
yaptığı Ecyad Kalesini yıkanlara devlet şeref
madalyasını vermek de vardır. Hangimiz hangi geleneği
temsil ediyorsa ona göre laf söyleyelim lütfen diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
AHMET YENİ (Samsun) Konuştukça batıyorsun.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Sapla samanı
karıştırdın birbirine.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şahsı adına, Antalya Milletvekili Abdurrahman
Arıcı.
Buyurun Sayın Arıcı. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
ABDURRAHMAN ARICI (Antalya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2nci madde, Federasyonun görevleri hakkındaki maddedir,
Türkiye Futbol Federasyonunun görevleri burada
sıralanmıştır. Daha önceki, 3813 sayılı
Yasanın, 17/06/1992 yılında kabul edilen
fıkralarında:
a) Futbol faaliyetlerini yürütmek, futbolun gelişmesini ve
yurt sathına yayılmasını sağlamak, bu konularda her
türlü düzenlemeyi yapmak, kararları almak ve uygulamak,
b) Millî ve milletlerarası kuralların ve her türlü
talimatın uygulanmasını sağlamak ve Türkiyeyi futbolla
ilgili konularda yurt dışında temsil etmek,
c) Yurt içi ve yurt dışı futbol faaliyetleri ile
millî müsabakalar için plan, program ve benzeri her türlü düzenlemeyi yapmak ve
başarılı sonuç sağlanması için gerekli tedbirleri
almak.
Bu konuda, Futbol Federasyonumuzla FIFA arasındaki
yazışmalardan sonra, 19 Mart 2007 tarihinde, Türkiye Futbol
Federasyonuna FIFA tarafından yollanan ve yapılması gerekli
değişikliklerle ilgili tavsiye kararlarında
Tabii, bunun bir
süreci var, bu süreç, 2001 yılında, FIFA tarafından, IFAB
kuralları gereğince görüşülüp 2005 yılından itibaren
tüm ülkelere, 208 üye ülkeye tavsiye kararları olarak yollanan FIFA
sirkülerleri içerisinde yer alan bu maddelerin değiştirilmesi ve bu
maddeye eklenen fıkralarla, Uluslararası Futbol Federasyonu Birliği
yani FIFAya, yine, Avrupa Futbol Federasyonu Birliği yani UEFAya tamamen
entegrasyonu sağlamak için yeni maddeler eklenmesi tavsiye
edilmiştir.
Bu tavsiyeler neticesinde, gelen yazıyla beraber, bizim
eklediğimiz yeni (d), (e), (f), (g), (h) ve (ı)
fıkralarında, aynen, daha önceki hükümlere bağlı olarak
Türkiye Futbol Federasyonu, Uluslararası Futbol Federasyonu Birliği
(FIFA) ve Avrupa Futbol Federasyonu Birliğine (UEFA) bağlı ve
buna bağlı olarak da fair-play kuralları uyarınca sadakat,
güvenilirlik ve sportmenlik ilkelerine riayet etmeyi
Bu başlıktan sonra, Uluslararası Futbol
Birliği (IFAB) tarafından çıkarılan bütün bu kurallar, dört
tane ülkeye münhasır olarak çıkarılıyor: Galler,
İskoçya, İngiltere birer üyeyle temsil ediliyor, diğer FIFA da
dört üyeyle temsil edilerek bunlar görüşülerek yürürlüğe konuluyor ve
ülke federasyonlarına yollanarak genellikle haziran ayında
yürürlüğe giriyor. Bu oyun kurallarına ve FIFA Yönetim Kurulu
tarafından çıkarılan futsal oyun kurallarına uymayı,
hâlihazırda yürürlükte olan kuralların ayrılmaz bir parçası
sayılan FIFA-UEFAnın direktif ve kararlarına, düzenlemelerine
ve kurallarına, FIFA etik kuralları da dâhil olmak üzere bunlara her
zaman uyacağına, FIFA ve UEFA kurallarının ilgili
hükümlerinde belirtilen İsviçrenin Lozan kentinde kurulu bulunan Spor
Tahkim Mahkemesi, yani CASın yetkilerini tanıyacağına
Çünkü ülkemizde tahkim kurulları bu konularda kesin yetkilidir ve nihai
kararları tahkim kurulları vermektedir. Ama her mahkemenin ve
uyuşmazlık neticesinde FIFA-UEFA normlarına uygun olarak Futbol
Federasyonunda meydana gelen uyuşmazlıkların önünü
tıkamamak için CASın yetkisini tanıyacağını,
Türk kanunlarınca özellikle yasaklanmış olmadıkça Türkiye
Futbol Federasyonu kanunlarından veya düzenlemelerinden doğan veya
bunlarla ilgili olan ulusal boyuta sahip tüm uyuşmazlıkların son
mercisi olarak CASa gidebileceklerini burada belirtmesi, yine oyun
kurallarının Türkiye Futbol Federasyonunun diğer düzenlenmesinde
yapılandırıldığına ilişkin
görüşlerinizi sunacağını, ancak bu prensiplerin de kanunda
yer almasını sağlaması hâlinde, FIFA tarafından bütün
bunların yürürlüğe girmesini takdirle
karşılayacaklarını bildirmişler ve bütün bunlar, FIFA
ve UEFA istekleri doğrultusunda düzenlenmiş bulunan yasalardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Arıcı,
konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
ABDURRAHMAN ARICI (Devamla) Tamamen entegrasyonu sağlamak
için yapılmıştır.
Yine, ırkçılığa karşı politik ve
dinî tarafsızlık olduğu kadar, ırkçılığa
karşı savaş ve her türlü ayrımcılığın
cezalandırılması FIFA tarafından çok önemsenmektedir.
Herhangi bir ülkeye, şahsa veya bir grup insana karşı etnik
orijini, cinsiyeti, dili, dini, politikası veya başka herhangi bir
nedenle ayrımcılık yapmak kesinlikle
yasaklanmıştır ve bunların neticesinde tespit edilirse
üyeliğin askıya alınması veya FIFA tarafından
ihracı dahi gündeme getirilmektedir.
Bu konular, burada, 2nci maddede getirilmiştir.
Teşekkür ederim. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şahsı adına ikinci konuşmacı Kocaeli
Milletvekili Fikri Işık.
Sayın Işık, buyurun. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 64 sıra sayılı Türkiye Futbol
Federasyonunun Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Tasarısının 2nci maddesi üzerinde şahsım adına
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Madde üzerinde konuşmadan önce, biraz önce ismimi ifade
ederek konuşan ve yine şu anda hâlâ salonda bulunmadığını
gördüğüm Sayın Muharrem İncenin sözlerine cevap vermek
istiyorum, ama öncelikle bir teşekkürle başlayayım. Sayın
İnce beni daha iyi dinleyebilmek için kulislerde televizyon
aracılığıyla dinliyormuş. Bu beni memnun etti,
teşekkür ediyorum kendisine.
Tabii, bizim burada amacımız bir polemik
oluşturmak, kişisel tartışmalarla Meclisin çok önemli
gündemini işgal etmek değildir. Ancak, şunu ifade edeyim:
Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan 1946 yılına kadar geçen
süreci hepimiz çok iyi biliyoruz. Ben daha iki gün önce Yakup Kadri
Karaosmanoğlunun Politikada Kırk Beş Yıl
kitabını tekraren okumuş bir arkadaşınızım.
O dönemin bütün şartlarını, bütün olaylarını kendi
şartları içerisinde değerlendirmek gerektiğini biliyorum ve
bizim siyasi terbiyemizin en önemli gereklerinden biri de bu ülkede taş
üzerine taş koyan herkesi şükranla anmaktır. (AK Parti
sıralarından alkışlar) Bu vesileyle, başta
cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, İsmet
İnönü, Fethi Okyardan Fevzi Çakmaka kadar, Ali Fuat Cebesoya kadar
cumhuriyetimizin kuruluşunda büyük özveri göstermiş pek çok
şahsiyeti de rahmetle, minnetle anıyoruz.
Bugün, burada, amacımız, dediğim gibi, bir
Cumhuriyet Halk Partisi-AK Parti polemiğine girmek değildir, ancak
kendisi de ifade ettiği için söyleyeyim: 1946 seçimleri demokrasiye
geçişin ilk seçimleriydi. Açık oy, gizli tasnif esası
vardı. Dönemle ilgili meşhur bir fıkra vardır, bilirsiniz.
Biliyorsunuz, 1946 seçimleri
BAŞKAN Sayın Işık
Sayın
Işık, burada kalsa bu, fıkralara falan girmesek de konuyla
ilgili konuşsak iyi olur. Şimdi, karşılıklı
FİKRİ IŞIK (Devamla) Efendim, sayın
konuşmacı, madde üzerinde de bu ibareyi kullandığı
için, müsaade ederseniz, kısaca anlatayım.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Boş ver, işine bak
sen.
BAŞKAN Açık oy, gizli tasnif
FİKRİ IŞIK (Devamla) Evet, geçici 1inci madde
üzerinde konuşmuştu.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Orayı geç, orayı
geç.
FİKRİ IŞIK (Devamla) Biliyorsunuz,
vatandaşımızın biri gitmiş, açıkça Demokrat
Partiye oy vermiş, sonra çıkmış, Ya, benim oyumu
nasıl attığımı gördüler, bunlar bana eziyet ederler.
falan filan demiş, gelmiş tekrar sandığın
başına, demiş ki: Ya, ben bir hata yaptım, oyumu Demokrat
Partiye verdim, müsaade ederseniz değiştireyim.
MEVLÜT COŞKUNER (Isparta) Masal anlatma
Masal anlatma
FİKRİ IŞIK (Devamla) Hadi hadi, bir daha
aynı hatayı yapma, biz senin için bu oyu değiştirdik, bir
daha aynı yanlışı yapma.demişler. Bu, tabii, bizim 46
seçimleri için önemli bir anekdottur.
Değerli arkadaşlar, madde üzerinde
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Ne demek yani? Ne
demek yani?
FİKRİ IŞIK (Devamla) Madde üzerinde
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Biz de bir şey anlatacaksın
zannettik.
FİKRİ IŞIK (Devamla) Efendim, ne demek
istediğimi herkes anladı. Siz
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Ayıp, ayıp!
Ayıp, ayıp!
BAŞKAN Arkadaşlar
Sayın Işık
FİKRİ IŞIK (Devamla) Madde üzerinde,
biliyorsunuz
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya)
Yakışmıyor! Yakışmıyor!
FİKRİ IŞIK (Devamla) 2nci madde
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya)
Yakışmıyor sana be!
FİKRİ IŞIK (Devamla) Türkiye Futbol
Federasyonunun
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Ayıp ya! Ama
ayıp ya!
BAŞKAN Sayın Aslanoğlu, lütfen
Sayın
Aslanoğlu
Yakışmıyor, doğru; biraz önce aynı
tepkiyi göstermiyordun ama!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sahtekârlıkla
suçluyor ya! Ayıp ya!
FİKRİ IŞIK (Devamla) Türkiye Futbol
Federasyonunun görevlerini düzenleyen bir maddedir. Bu maddeye
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Ayıp ya!
BAŞKAN Arkadaşlar, lütfen
FİKRİ IŞIK (Devamla)
mevcut maddelerin, Futbol
Federasyonunun görevlerini ifade eden mevcut maddede var olan kuralların,
görevlerin yanına birtakım yeni kurallar da ilave edilmiştir. Bu
kuralları hem madde metninde okundu hem biraz önce değerli
konuşmacılar ifade ettiler. Ben, ancak bu maddeye ilave edilen
bentlerin genelde neyi amaçladığı üzerinde kısaca ifade
etmek istiyorum.
Öncelikle, bu maddede, Futbol Federasyonuna görev olarak fair play
kurallarına bağlılık, dürüstlük ve sportmenliğin
MUHARREM İNCE (Yalova) Makarnayla oyu anlatsana bir,
makarnayla
Kömürle oyu
Bir de onu anlat.
FİKRİ IŞIK (Devamla) Şimdi, sizin zaten
anlayamadığınız nokta şu
BAŞKAN Sayın Işık, Sayın İnce,
arkadaşlar, lütfen
Bütün millet bizi izliyor. İstirham ederim yani
ya!
FİKRİ IŞIK (Devamla) Sizin
anlamadığınız nokta şu
BAŞKAN Sizin şahsi polemiklerinizle
uğraşacak hâlimiz yok. Lütfen
FİKRİ IŞIK (Devamla) Siz, Türk halkına,
bizim vatandaşımıza sosyal devlet ilkesi üzerinden yapılan
yardımı, vatandaşı sadaka alan bir konuma
düşürdüğünüz için milletle aranızda ciddi mesafe var.
ESFENDER KORKMAZ (İstanbul) Sosyal devlet yapar.
FİKRİ IŞIK (Devamla) Bu mesafeyi
algılamıyorsunuz, hâlâ bunu ısrarla söylüyorsunuz.
Bakınız, sosyal devlet, kendi imkânı olmayan insana
yardım yapar. Eğer bunu siz sadaka anlayışı olarak
görürseniz, ben size samimi söylüyorum, siz çok daha uzun yıllar
muhalefette kalmaya devam edeceksiniz. Zannediyorum, ana muhalefetten de
diğer taraflara doğru tek tek geçeceksiniz. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Lütfen, vatandaşı sadaka alan pozisyonda göstermeye
devam etmeyin. Belki bizim açımızdan çok mahzuru yok. Biz iktidar
olmanın
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUHARREM İNCE (Yalova) Bana cevap veren 8 kişi
vardı. 8i de bir daha gelemedi. Dikkat et bir daha gelemezsin!
BAŞKAN Sayın Işık,
konuşmanızı tamamlayınız lütfen.
FİKRİ IŞIK (Devamla) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum. Sözlerimi toparlıyorum.
Buradaki getirilen en temel görev: Bir, sportmenliğin fair
play kurallarının uygulanmasını Federasyona bir görev
olarak kanunun yüklemesi. İkincisi de, futbolda her türlü
ayrımcılığın, ırkçılığın,
cinsiyet ayrımı, bölge ayrımı, din ve mezhep
ayrımının spordan kesinlikle uzak tutulması
amacını gütmüştür. Bu maddenin genelde vurgulayacağımız
özeti budur diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Ya Sayın Aslanoğlu ne oluyor?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Hayır, yani, Grup Başkan Vekilinizin kendi
konuşma hakkı yok mu? Var. Niye işaret ediyorsunuz?
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Sayın Başkan, 1946
yılında Cumhuriyet Halk Partisi iktidarındaydı ve
anlattığı hikâyeyle partime sataşmada bulunuldu. Kısa bir
açıklama için söz talebinde bulunuyorum.
BAŞKAN Şimdi, Sayın Okay, bakınız
(AK
Parti sıralarından gürültüler)
Arkadaşlar, lütfen, sakin olalım.
Sözlerim aynı zamanda grup başkan vekillerinedir.
Grubunuz adına konuşan grup başkan vekillerine sözü siz
veriyorsunuz, siz takdim ediyorsunuz.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Grup sözcülerine
BAŞKAN Dolayısıyla, grubunuz adına
konuşan bütün grup başkan vekillerinin konuşmaları sizleri
bağlıyor. O arkadaşlarımızı
çıktıkları zaman ikaz ederseniz
Polemik yapmak tabii
haklarıdır, ama birbirimizi bu şekilde incitici ifadeler
kullanırsak, bunun sonu gelmez. Bizim esas görevimiz, yasama görevimizi
yapmak ve bunu çıkarmaktır.
Sayın Okay, bunu ifade etmek istiyorum. Lütfen, grup
başkan vekili arkadaşlarımız daha titiz, daha itinalı
olsunlar diyorum.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Grup adına
konuşanlar Sayın Başkanım, grup başkan vekilleri
değil, özür diliyorum.
BAŞKAN Grup adına konuşan
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Hah öyle söyledim.
BAŞKAN Ben Grup başkan vekilleri seçim yaparken
arkadaşlara özen göstersinler. diyorum. Ben konuştuğumun ne
olduğunu biliyorum Sayın Aslanoğlu.
OKTAY VURAL (İzmir) Efendim, grup başkan vekilleri
seçim yapmaz, sayın milletvekillerinin konuşmaları
hakkıdır. Öyle bir ayrımcılık olabilir mi?
BAŞKAN Ayrımcılık
OKTAY VURAL (İzmir) Seçim yaparken onu böyle
ayırın, bunu böyle ayırın
Sayın Başkanım,
olur mu? Milletvekillerimizin hepsi grup adına konuşmaya değer
insanlardır.
BAŞKAN Sayın Vural, bakınız, ben
ayrımcılık yapmıyorum, konuştuğum da gayet
açık. Grup adına konuşmak ayrıdır, şahsı
adına konuşmak ayrıdır. Lütfen
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım, grup
başkan vekilleri parti adına söz verirler, dolayısıyla bu
konuda, bir seçim yapma konusunda sizin dediğiniz gibi bir ayrım
yapamazlar. Böyle bir istek doğru değildir.
BAŞKAN Hayır, biz ayrımdan bahsetmiyoruz
Sayın Vural, gayet iyi dinlemediniz, ondan kaynaklanıyor. Benim
dediğim farklı bir konu.
OKTAY VURAL (İzmir) Ne demek şuna göre seçildi?
BAŞKAN Lütfen
Sayın Okay, buyurun efendim.
SÜLEYMAN NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkanım,
bir açıklamada bulunmak istiyorum.
Bizi millet seçmiştir, Türk milleti seçmiştir.
BAŞKAN Doğrudur.
SÜLEYMAN NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Milletvekilleri arasında
iyisi-kötüsü ayrımı yapılmaz.
BAŞKAN İyi-kötü ayrımı
OKTAY VURAL (İzmir) O sözlerinizi geri alın!
BAŞKAN Sayın Korkmaz, oturur musunuz lütfen.
SÜLEYMAN NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Müsaade buyurun, müsaade
buyurun efendim.
BAŞKAN Biraz önce Grup Başkan Vekiliniz konuştu.
Lütfen buyurun efendim.
SÜLEYMAN NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Unutmayın ki Meclis
Başkanını da Cumhurbaşkanını da bu
milletvekilleri seçmiştir.
BAŞKAN Sayın Korkmaz, konuşmaları iyi
dinlerseniz cevabınız da aynı şekilde uygun olur. Ben
Milletvekilleri seçmesin. demiyorum. Grup başkan vekillerince grup
adına konuşacak kişilerin daha itinalı
konuşmasından bahsettim. Söylediğim sözde bir hata yoktur. Siz
kendi sözlerinizi
OKTAY VURAL (İzmir) Nasıl hata yoktur?
BAŞKAN Evet, aynen öyle söyledim.
MUHARREM İNCE (Yalova) Sayın Başkan, sakin olun
biraz, sorun yok.
BAŞKAN Arkadaşlar, yani konuşan
arkadaşların itinalı konuşmasını tavsiye etmekten
daha doğru ne olabilir? Neye itiraz ediyorsunuz?
OKTAY VURAL (İzmir) O ayrı bir konu.
SÜLEYMAN NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Öyle demediniz ama.
OKTAY VURAL (İzmir) Sayın Başkanım, o
ayrı.
BAŞKAN Ben ne dediğimi biliyorum Sayın Korkmaz,
lütfen, öyle dedim.
SÜLEYMAN NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Demediniz efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Okay.
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR VE AÇIKLAMALAR (Devam)
3.- Ankara Milletvekili Hakkı
Suha Okayın, Kocaeli Milletvekili Fikri Işıkın,
konuşmasında partisine sataşması nedeniyle
konuşması
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; biraz evvel şahsı adına söz alan bir
değerli milletvekili arkadaşımız, anlattığı
ve çok da anlamı olmayan bir hikâyeyle, 1946 yılında, Cumhuriyet
Halk Partisinin iktidarda olduğu dönemde yapılan seçimlerdeki
uygulamanın bir sahtecilikle bütünleştiğini ifade etti.
Açıkçası şunu hepiniz bilin: Eğer bugün bu
Parlamento çalışıyorsa, eğer burada Egemenlik
kayıtsız şartsız milletin diyorsa ve eğer bugün sizin
partiniz iktidarda ise, Cumhuriyet Halk Partisinin cumhuriyetin
kuruluşundan ve bu ülkeye demokrasiyi getirişine kadar olan süreçte
Cumhuriyet Halk Partisinin emeği vardır.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Bizim de dedelerimiz
Çanakkalede şehit oldu.
HAKKI SUHA OKAY (Devamla) Herkes haddini bilecek,
konuşurken neyi neye benzettiğini, neyle ilgili konuştuğunu
bilecek.
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Dedelerimiz Yemen
şehidi, biz uzaydan gelmedik.
MEHMET SUHA OKAY (Devamla) Biraz evvel burada konuşma yapan
arkadaşın söylediği sözleri, ben, aynen kendisine iade ediyorum
ve kötü söz sahibine aittir diyorum, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUHARREM İNCE (Yalova) Siz ön seçim yapıyorsunuz.
Memlekette oy kullanıp torbaları genel merkeziniz saymıyor mu,
öyle olmuyor mu? (AK Parti sıralarından gürültüler) Hiç olmazsa
bizimki daha demokratik, kandırmıyoruz kimseyi.
BAŞKAN Sayın İnce, lütfen
MUHARREM İNCE (Yalova) Bizim kapalı şeylere
ihtiyacımız yok, açığız her şeye.
(Gülüşmeler)
SUAT KILIÇ (Samsun) Sizde üç kişinin bir araya gelip
konuşması yasak.
BAŞKAN - Arkadaşlar, karşılıklı
konuşmayalım.
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ (Devam)
2.- Türkiye Futbol Federasyonu
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/452) (S. Sayısı: 64)
(Devam)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, madde üzerinde on dakika
süreyle soru-cevap işlemini gerçekleştireceğiz.
Sayın Özensoy, buyurun efendim.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
Ben, bir tur önceki soruma cevap alamadım, sorumu tekrarlamak
istiyorum: Sayın Bakanım, bu haritadan haberiniz oldu mu olmadı
mı? Bu haritanın düzeltilmesiyle alakalı Milliyetçi Hareket
Partisinin girişimiyle düzeltildiğini düşünüyoruz. Bu, sizin
şu andaki Bakanlığınız döneminde değil, 59uncu
Hükûmet döneminde olmuş bir şey, ama siz de Bakanlar Kurulundaydınız,
devlette de devamlılık esastır. Dolayısıyla, bu
konuyla alakalı herhangi bir girişimde bulunuldu mu bulunulmadı
mı? Yani devlet ne kadar hassasiyet gösteriyor, Hükûmet ne kadar
hassasiyet gösteriyor, bunu merak ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Asil, buyurun.
BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanım, görüşmekte olduğumuz yasa
64
sıra sayılı Türkiye Futbol Federasyonu yasasında
değişiklik tasarısını görüşüyoruz. Futbol
Federasyonu Başkanı burada olması gerekmez miydi? Kendisi davet
edildi mi? Mevcut hazırun içerisinde Türkiye Futbol Federasyonundan
temsilci var mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Asil.
Sayın Işık
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Aracılığınızla Sayın
Bakanımıza sormak istiyorum: Seyircisiz oynama cezası verilen
futbol maçlarında, bayanların, on iki yaştan daha küçük
çocukların ve özürlülerin ücretsiz olarak bu maçları izleyebilme
imkânını sağlayacak bir düzenlemeye nasıl bakarsınız?
Bu yönde vereceğimiz bir önerge veya yasa tasarısını
destekler misiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Işık.
Sayın Korkmaz, buyurun.
SÜLEYMAN NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan,
aracılığınızla Sayın Bakana bir önceki maddede
sorduğum suali yineleyerek sormak istiyorum, çünkü cevabını alamadığımı
düşünüyorum. UEFA ya da FIFAda belediye ismiyle mücadele eden kaç tane
takım var? diye sormuştum, bunun cevabını alamadım.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Korkmaz.
Sayın Aslanoğlu
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Bakanım, deminki sorduğum soruya kulüpler adına verdiğiniz
cevaptan biraz önce yedi sekiz kulüpten teşekkür aldım sizin
adınıza. Sizin sözünüz sözdür, bunu her zaman biliyoruz Sayın
Bakanım. Kulüplere yardımcı olacağınız sözü
Sayın Maliye Bakanım da burada, bir de o söz verirse çok mutlu
oluruz.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (Eskişehir) Ne dediniz,
duymadım.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Para, para!
Eskişehire var, öbürlerine yok Sayın Bakanım.
BAŞKAN Sayın Aydoğan
ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) Sayın Başkan,
Sayın Bakan; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Biraz önceki soru bölümünde Sayın Bakanımız,
futbolda seyirci sayısının yetersiz olduğunu, seyirci
sayısının yeterince olmadığını, o nedenle
bazı işlerin yapılamadığını söylediler.
Tabii, Türkiyede en
BAŞKAN Sayın Aydoğan, mikrofon çok yakın
galiba veya ben mi öyle kabul ediyorum, anlaşılmıyor tam söz,
Sayın Bakan da anlayamayabilir.
ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) Mikrofonda arıza olabilir
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Buyurun, şimdi tamam.
ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) Tekrar ediyorum Sayın
Bakanım.
Biraz önceki soru-cevap bölümünde, futbolda önemli olanın
seyirci olduğunu, Türkiyedeki seyirci sayısının
Avrupadaki kadar olmadığını ifade etmiştiniz, aynen
size katılıyoruz. Yalnız, Türkiyede
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Aydoğan, isterseniz tekrar sisteme
girin de mikrofonunuzu açayım, çünkü vaktiniz zayi oldu.
Buyurun, devam ediniz.
ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) Evet, tekrar ediyorum
efendim.
Türkiyede sporun ve futbolun bu kadar sevilmiş olmasına
rağmen, bu seyirci sayısını etkileyen en önemli
nedenlerden, sporda yaşanan şiddet ve küfrün olduğunu
düşünüyoruz. Bu nedenle, statlarımızda sıkça
rastladığımız ve millî maçlardan ve Avrupa maçlarından
sonra da sıkça yaşadığımız ve arzu
etmediğimiz olayların önlenmesiyle ilgili bir girişiminiz var
mı?
Bu, sporda küfür ve şiddetin bitirilmesi sonrasında
seyirci sayısının artacağını ve ailelerin de bir
Avrupadaki biçimiyle seyir ve zaman geçirmek anlayışıyla
statları dolduracağını düşünüyor, inanıyor, bu
vesileyle teşekkür ediyor, aynı zamanda bu akşam
Beşiktaşa Avrupada başarılar diliyor, hepinize
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Buyurun Sayın Bakanım.
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Bu, İngilterede bir internet sitesi bahsettiniz. Milliyetçi
Hareket Partisi bu konuda bir hassasiyet gösterdiyse çok teşekkür ederim,
ama benim şahsen yeni muttali olduğum konuyu arkadaşlarım
da araştırıyorlar, onların da herhangi bir bilgileri yok.
Bir girişiminiz olduysa, millî duyarlılık açısından
teşekkür ediyorum.
Evet, FIFA ve UEFAya kayıtlı kulüpler arasında
belediye takımı var mı? Bunu araştırmamız
lazım, bilmiyoruz. Belki de yoktur. Yani bizim ülkemizin özellikleri
gereği Türkiyede var. Orada kulüpler daha çok
şirketleşmiş, halka açılmış şirketler,
ekonomik durumları iyi. Dolayısıyla, bir kamu kuruluşuna
sığınma ihtiyacı içerisinde olan kulüpler değil.
Umalım, bizde de o şekilde güçlü ekonomik yapılar olsun,
kulüpler olsun. Temennimiz odur.
Kapatma cezası verilen maçlarda acaba on iki
yaşından küçük çocuklarımız ve hanımlarımız
seyirci olarak kabul edilebilir mi? Bu, tartışmaya değer önemli
bir öneri. Bunu konuşabiliriz, eğer bir teklifiniz gelirse, ilgili
kurullarda, spor kamuoyuyla, futbol kamuoyuyla bunu tartışabiliriz.
Şiddet, kötü tezahürat
Bunlar maalesef sportmenliğe hiç
yakışmayan konular. Önceki oturumda genel sunumda da ifade
ettiğim üzere, şu anda var olan yasamızın revize edilmesi
gerekiyor. Bunu gözden geçirmemiz lazım. Bazı hususlarda
kurumsallaşmaya gitmeye ihtiyaç var. Ama bütün bunlar neticede bir
bilinçlenme, bir eğitim meselesi. Bunun için de açıkçası herkese,
bütün taraflara, futbol aktörlerine çok önemli görevler düşüyor; kulüp
başkanlarımıza, kulüp taraftarlarına, güvenlik güçlerimize,
hülasa hepimize çok önemli görevler düşüyor. Bu, kolay bir hadise
değil; bu, sosyal, sosyolojik bir hadise. Toplumsal psikoloji içerisinde
Teke tek kaldığınız zaman hiçbir tepki vermeyen bir
insanın tribünlerdeki tepkisini bazen anlamak mümkün olmuyor. Yani bu çok
enteresan bir olay. Ama dileyelim ve umalım, tribünlerimizde bu
şiddet, düzensizlik, kötü tezahürat olmasın, yani tam sportmenliğin
ruhuna uygun bir şey olsun. Bunu takip ediyorum. Önümüzdeki dönemde de
Meclisimizle birlikte, inşallah, bu konuda bu meselenin daha da üzerine
gitme kararlılığımız var.
Bendeki notlarım bu kadar. FIFAyı
cevaplandırdık. Seyirci, şiddeti cevaplandırdık. Evet,
cevaplandırmadığım varsa da yazılı olarak arz
ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
Sayın milletvekilleri, madde üzerinde iki adet önerge
vardır; geliş sıralarına göre okutup,
aykırılık durumlarına göre işleme alacağım.
Buyurun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 64 sıra sayılı Türkiye
Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının Çerçeve 2 nci maddesiyle değiştirilen
3813 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasına
aşağıdaki bendin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Nihat Ergün |
Bekir Bozdağ |
Hayrettin Çakmak |
|
|
Kocaeli |
Yozgat |
Bursa |
|
|
Kemalettin Aydın |
Ayhan Sefer Üstün |
Orhan Karasayar |
|
|
Gümüşhane |
Sakarya |
Hatay |
i) Bünyesinde futbol branşı bulunan engelliler spor
federasyonlarına her türlü ayni ve nakdi yardımda bulunmak
BAŞKAN Diğer önergeyi okutup işleme
alacağım.
Buyurun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 64 sıra sayılı kanun
tasarısının 2. maddesinin 1. fıkrasının (d)
bendinde yer alan Fair-Play ifadesinin çıkarılarak, yerine Dürüst
Oyun ifadesinin kullanılmasını teklif ediyoruz.
|
|
Metin Ergun |
Erkan Akçay |
Mustafa Kalaycı |
|
|
Muğla |
Manisa |
Konya |
|
|
Ahmet Kenan Tanrıkulu |
Hüseyin Yıldız |
Abdülkadir Akcan |
|
|
İzmir |
Antalya |
Afyonkarahisar |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul)
Şimdi, prensip olarak Türkçe kullanılmasını arzu ederiz,
ama bu tam karşılığı olmadığı için, bu
sebeple katılamıyoruz. Evrensel bir terim olduğu için
yanlış anlamalara neden olabilir.
BAŞKAN Önerge sahipleri adına buyurun Sayın
Korkmaz.
SÜLEYMAN NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ben de, 2nci maddedeki bir İngilizce kelime
olan Fair play sözüne dürüst oyun kuralları önerimizin gerekçesini
açıklamak üzere söz almış bulunuyorum.
Önce Sayın Bakanımıza teşekkür ediyorum. Bu
sıkıntıya kendisinin de katıldığını
söyledi ancak karşılığını
bulamadığını ifade etti. Ben, bu önerinin Türk Dil
Kurumunun resmî önerisi olduğunu söylemek istiyorum.
Güzel Türkçemizin halkımızın anlayabileceği
şekilde yasal metinlere yansıması ve böylece, yaşayan ve
yaşatılan bir dil olarak gelecek nesillere aktarılabilmesi
amacıyla biz bu önergeyi verdik. Belirttiğim gibi Türk Dil Kurumunun
resmî önerisidir.
Gerçi, tasarının neredeyse tamamında bu tür
yanlışlıklar tekrarlanmaktadır. Hele bir kelime var ki
sanıyorum bütün milletvekillerinin de dikkatini çekmiştir. Futsal
diye bir kavramla, kelimeyle karşılaştık. Önce
yanlış yazılmıştır diye düşündüm, sonra
sordum birkaç arkadaşımıza ve bir bilen arkadaşımız
dedi ki: Bu salon futbolu. Türkçemizin köküne kıran mı girdi
Sayın Bakanım? Yani, biz bu salon futbolunu niye demiyoruz da, futsal
gibi hakikaten absürt bir kelimeyle bunu telafi etmeye
çalışıyoruz?
Gerçi, Sayın Bakan, bu soru sorulduğunda tüm dünya
kullanıyor diye bir savunma ortaya koydu. Evet, tüm dünya bakana da minister
diyor. Sayın Bakanım, herhâlde kendinize böyle ifade edilmesini de
arzulamazsınız?
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul)
Futbolu ne yapacağız? Futbola da bir karşılık
koyalım.
SÜLEYMAN NEVZAT KORKMAZ (Devamla) Hatta, şimdi, bu ifadenin
üzerine tabii biraz gitmek istiyorum. Bu ifade, biraz, Türkçemizle ilgili bu
eleştiriyi hafife alma, kolay geçiştirme kaygısından yahut
düşüncesinden olabilir kaygısını taşıyorum. Çünkü
biz bu tür tepkilere son derece okkalı bir tepki vermek durumundayız.
Bu bir kültür erozyonudur. Buradaki 550 milletvekilinin tamamının da
bu erozyona karşı, bu yabancı dillerin güzel Türkçemize yönelik
saldırısına karşı dik durmak gibi bir vazifesi
vardır.
Söz sırası gelmişken, değerli milletvekilleri,
belediye hizmetleri yerine getirmek için tüzel kişilik verilmiş
belediyelerin profesyonel futbolun neden içerisinde olmaması
gerektiği ve neden bu alana kamu kaynaklarının
ayrılmaması gerektiği hususuna da değinmek istiyorum.
Futbol bir sektördür, profesyonel futbol ise bir ticari sektördür.
Yatırımcıları vardır, kazananları vardır,
reklam pastası vardır, sponsorları vardır;
açıkçası, piyasa kurallarının ve tam rekabet
kuramının uygulandığı büyük bir ekonomik pastadır
profesyonel futbol. Bu nedenle piyasa kurallarına, hatta marjinal maliyet,
marjinal kâr esaslarına göre yönetilmesi gereken bir ticari işletme,
bir şirket anlayışıyla yaklaşılması gereken
bir sektör.
Bir kamu kuruluşu olan, kamu kaynakları kullanan
belediyelerin bu kadar profesyonelliğin içerisinde ne işi var diye
doğrusu düşünmeden edemiyorum. Siz değil misiniz birçok millî
üretim kuruluşunun özelleşmesi gerekçesini ifade ederken Bir
sektörde kâr-zarar hesabı yapabiliyorsanız ondan devletin uzak
durması gerekir, özel sektöre bırakılması gerekir. diyen?
Şimdi, bir kamu kuruluşu olan, devletin bir kuruluşu olan
belediyelerin bu alana çekilmiş olması, doğrusu bana şu
deyimi de hatırlatıyor: Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu!
Çok çeşitli kamu kaynağını, kamu gelirini ve
kamu gücünü kullanan belediyelerin bu imkânlarını profesyonel futbol
kulübüne yönlendirmesi, yüz binlerce gencimize amatör spor çerçevesinde spor
yaptırmasına da mâni olmaktadır. Bu konuya birazcık zaman
ayırıp kafa yoranlarca görülüyor ki belediye başkanlarının
futbolla ilgili düşünceleri bunda belirleyici olmaktadır. Eğer
futbola ilgisi varsa belediye başkanı bu alana yatırım
yapıyor, yoksa uzak duruyor. İşte Isparta örneği, işte
Isparta örneği.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Ha, Ispartaya gel,
Ispartaya!
SÜLEYMAN NEVZAT KORKMAZ (Devamla) Ispartada futbolla, sporla
alakası olmayan -Allah selamet versin- bir belediye
başkanımız var ve Ispartaspor bu hâle düştü. Bu da,
değerli arkadaşlarım, AKPli bir Belediye Başkanı.
Bunu da sizlerle özellikle paylaşmak ve buradan Ispartalı
hemşehrilerime de, Sayın Belediye Başkanına bu hususu
hatırlatmak ve Ispartayı daha fazla küçük düşürmemek üzere
harekete geçmeye davet ediyorum.
Değerli arkadaşlar, ister samimi duygularla ister
başka niyetlerle futbola
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Korkmaz, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
SÜLEYMAN NEVZAT KORKMAZ (Devamla)
ister samimi duygularla,
ister başka duygularla futbola yatırım yapanlar, aslında,
rekabeti, tam rekabeti engelleyen bir vazife de icra ediyorlar.
Değerli arkadaşlar, ben söz almışken bir
hususu belirtmek istiyorum. 1990lı yıllardaydı, sanıyorum
Vanspor, Vanda oynanan bir maç, olaylar çıktı, sonra
İçişleri Bakanlığı bir genelge çıkardı. O
genelgede, valilerin kulüp başkanı olmaları engellendi toplumsal
çatışmayı körükleyebilir diye. Sayın Bakanımız o
zaman İçişleri Bakanı değildi, fakat daha sonra
İçişleri Bakanlığı da yaptı.
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul)
Ben yayınladım o genelgeyi.
SÜLEYMAN NEVZAT KORKMAZ (Devamla) Evet, siz
yayınladınız efendim. Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanım, Türkiyenin dört bir tarafında bu
kadar fedakârca görev yapan valilerimize bu itimatsızlık var.
Sayın belediye başkanlarımıza o zaman çok mu güveniyorsunuz
efendim?
Şimdi bu saatlerde bizi dinleyen mülki idare amirlerine
sanıyorum bir izahat borçlusunuz diyorum ve hepinize saygılar
sunuyorum efendim.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Korkmaz.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 64 sıra sayılı Türkiye
Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının Çerçeve 2 nci maddesiyle değiştirilen
3813 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasına
aşağıdaki bendin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nihat
Ergün (Kocaeli) ve arkadaşları
i) Bünyesinde futbol branşı bulunan engelliler spor
federasyonlarına her türlü ayni ve nakdi yardımda bulunmak
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Ülkemizde futbol faaliyetleri Türkiye Futbol Federasyonu
ile Türkiye İşitme Engelliler, Türkiye Bedensel Engelliler, Türkiye
Zihinsel Engelliler ve Türkiye Görme Engelliler Spor Federasyonlarınca
yerine getirildiğinden bu federasyonlara Türkiye Futbol Federasyonunca
ayni ve nakdi yardımda bulunulması amaçlanmıştır.
BAŞKAN Gerekçesini dinlediğiniz önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde 2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- 3813 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasına (f) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki
bentler eklenmiş, mevcut (g) ve (h) bentleri (ı) ve (i) bentleri
olarak teselsül ettirilmiş ve fıkranın sonuna
aşağıdaki cümle eklenmiştir.
g) Uyuşmazlık Çözüm Kurulu,
h) Disiplin Kurulları,
(g), (h) ve (ı) bentlerinde belirtilen kurulların
çalışma usul ve esasları Yönetim Kurulunca
çıkarıla-cak talimatlarla belirlenir.
BAŞKAN Madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Eskişehir Milletvekili Beytullah Asil.
Sayın Asil, buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 64 sıra sayılı
Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 3üncü maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, Değerli Devlet
Bakanımız konuşmasında, mevcut yasada bulunan Türkiye
Futbol Federasyonu Genel Kurulu spordan sorumlu Bakanın
çağrısı üzerine olağanüstü toplanır. cümlesini
yasadan çıkarttıklarını, bunun spor Bakanı olarak
büyük fedakârlık olduğunu, bu kadar fedakârlık yapan bir Bakan
tasarıda başka bir amaç güder mi, diye sordu.
Ben de dâhil olmak üzere gerek bugünkü Genel Kurul
konuşmalarını gerekse komisyon konuşmalarını
dikkatle takip etmeye başladım. Burada, bu çatı altında hiç
kimse, Sayın Bakana, bu tasarı ile başka bir amaç güttüğünü
ifade etmedi. Sadece, bu tasarıda, niyetin dışında,
doğru başlanan işe yapılan eklemelerle bazı
hataların olduğu, bu hataları da gelin hep birlikte ele ele
verelim, düzeltelim, başkalarının dikte etmesine fırsat
vermeyelim, sözlerinin dışında başka hiçbir şey
söylemedik.
Ayrıca, Değerli Bakanımızdan önceki spordan
sorumlu Devlet Bakanımız çok arzu etmesine rağmen bu
hakkını kullanabildi mi? Bu süreci hatırlayın değerli
milletvekilleri, kullandırmadılar. Kullanılmayan bir yetkiyi
yasada tutmanın bir anlamı da yoktu ve bu tasarıda da bu
kendiliğinden çıkmış oldu. Hiçbir ülkenin futbol
federasyonu yasasında da böyle bir madde kalmamıştır. FIFA
standart statüsünde de bu maddenin çıkarılması da özellikle
istenmiştir.
Yine, iktidar partisinden değerli bir
arkadaşımız Niyet okumanın hiç kimseye faydası yok.
dedi.
Değerli milletvekilleri, niyet okuma diye bir çabamız da
yok, böyle bir kabiliyetimiz de yok. Ama şu iki sorunun cevabını
bir türlü alamadık. Her çıkan konuşmacı birbirini tekrar
etmekten başka hiçbir şey söylemedi, çok basit birkaç sorumuza bir
türlü cevap alamadık. Tekraren buradan soruyorum: Değerli milletvekilleri,
ne acelemiz vardı? Komisyonda bir teklif getirdik. Dedik ki: Bu hâliyle
Genel Kurula gelirse, ne bizim ne de futbol kamuoyunun bu konu içine
sinmeyecek. Gelin, süre olarak da -süreyi de bugünden belirleyelim- kısa
bir süre koyalım. Yoğun bir mesai sarf edelim. Madem acelesi var
yasanın, çok kısa bir süre koyalım. Bir alt komisyon
oluşturalım ve bu alt komisyonda da çok fazla olmayan bu tür
hataları tekrar gözden geçirelim. İlgilileriyle görüşelim, futbol
kamuoyunu bilgilendirelim ve üzerinde mutabakat sağlanmış bir
hâliyle Genel Kurulun önüne çıkartalım. Ama, ne Komisyonda bu
maddenin, bu teklifimizin reddinde ne de bugün sorduğumuz sorulara, bu
konuda acelenin gerekçesi hakkında ne Sayın Bakan ne grup başkan
vekilleri, maalesef, kamuoyunu ve yüce heyeti tatmin edecek bir açıklamada
bulunmadı.
Şimdi, bundan yirmi dakika öncesine kadar on yedi tane
değişik yerlerden faks gelmiş ve yüzlerce de telefon
-sekreterden az önce aldığım ifade- Zonguldaktan,
Eskişehirden, Samsundan, Adanadan, Konyadan. Hep bu fakslar gösteriyor
ki, kamuoyu bu konuda maalesef tatmin olmamış. Bunun
tartışmaları, bu gece alınan karar gereği, bu Genel
Kurulun bu işi sonlandırmasından sonra da ne yazık ki devam
edecek.
Değerli Başkan, sayın milletvekilleri; ikinci olarak
da ifade ettiğimiz seçimli Genel Kurul isteği, maalesef bu gerekçe
itibarıyla yine futbol kamuoyunu tatmin eden bir açıklamaya
kavuşmamıştır.
Biz burada Seçimde niçin ısrar ediliyor? derken,
falancanın seçilmiş olması, yerine filancanın gelecek olması,
seçimlerde şu veya bu kaygıyı
taşıdığımızdan değil. Burada üzerine basarak
tekrar etmek istiyorum ki, kaygımız Türk futbolu içindir,
olacakların futbolumuzun son yıllarda yakaladığı
ivmeyi düşürmesinden korktuğumuz içindir, Avrupa Futbol
Şampiyonasına tırnak ucu kadar da olsa bir zarar
geleceğinden korktuğumuz içindir. O nedenle
ısrarlıyız.
Ben, yol yakınken, üzerinde kamuoyunun tatmin
olmadığı birkaç konu kalmışken bu ısrardan
vazgeçip bu konuları da kamuoyunu, Türk futbol kamuoyunu tatmin edecek
şekilde düzenleyelim ve oy birliğiyle bu yasayı Meclisten
geçirelim diyor, hepinize grubum adına ve şahsım adına
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Asil.
Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Bilecik
Milletvekili Yaşar Tüzün. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Tüzün, buyurun efendim.
CHP GRUBU ADINA YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşmekte
olduğumuz 64 sıra sayılı Kanun Tasarısının
3üncü maddesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, bugün saat 16.00dan beri
birçok arkadaşım, başta Sayın Bakanımız olmak
üzere, kanunun amacıyla ilgili düşüncelerini belirttiler.
Kuşkusuz, böyle bir yapılanmanın nereden
kaynaklandığını ve kimler tarafından istendiğini
hepimiz biliyoruz.
Dolayısıyla, uluslararası federasyonların
öngördüğü kurallara uygun olarak, Türkiye Futbol Federasyonunun
yapısı ile denetiminin yeniden düzenlenmesi için gerekli
değişikliklerin yapılması konusunda bir tasarı
karşımızda.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Bilecikle
Eskişehir yakın
YAŞAR TÜZÜN (Devamla) - Tabii, Türkiye Futbol Federasyonu
deyince, bugüne kadarki yapılanmasının ne olduğunu ve
özellikle Adalet ve Kalkınma Partisi 2002 yılında tek
başına iktidara geldiğinde, Futbol Federasyonu ve diğer
federasyonlar konusundaki siyasi gücün nasıl
kullanıldığını ve nasıl kullanılmak
istendiğini hepimiz çok iyi biliyoruz. Hiç birbirimizden saklayacak bir
şeyimiz yok, gerçekler ortada ve bu gerçekler doğrultusunda ben de
düşüncelerimi sizlere aktarmak istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, sporun dini, dili,
ırkı, siyaseti olmaz. Özellikle futbol dünyası, bildiğiniz
gibi, dünyada spor denince aklımıza önce futbol geliyor. Diğer
branşlar maalesef futbol kadar reyting yapmıyor ve futbol kadar ilgi
görmüyor.
Tabii, dünyada olduğu gibi ülkemizde de en çok sevilen ve
seyirci sayısı fazla olan spor dalı da kuşkusuz futboldur.
Böylece, futbolun, büyük bir sanayi koluyla birlikte, ekonomiye getirdiği
büyük katkısı da söz konusudur.
Değerli arkadaşlarım, özellikle bu akşamki
konuşmalara şöyle bakıldığında, futbolu seven,
yerel yönetimde, merkezî yönetimde, valilik makamında veyahut
kaymakamlık makamında göreve gelen veyahut seçilen
arkadaşların spora olan ilgisi daha fazla olduğu ve spora olan
ilgisini bulunduğu bölgede yansıttığı zaman, o futbol
kulüpleri, o spor kulüpleri kuşkusuz başarılı oluyorlar.
Özellikle, son yıllarda, son aylarda gördüğümüz, tabii,
bir somut örneği de sizlerin huzurunda söylemek istiyorum: 58inci
Hükûmetimizin ve 59uncu Hükûmetimizin Maliye Bakanı Sayın
Unakıtan, seçim bölgeme yakın Eskişehir iline milletvekili
adayı olarak atandığında, Eskişehirimize
geldiğinde Başınıza talih kuşu kondu, devlet kondu,
Bakanlık burada. Kimleri istiyorsunuz? Biz, Eskişehirsporumuza her
türlü katkıyı ve desteği veririz, istediğiniz futbolcuyu
alırız. açıklamasını gazetelerden okuduk,
televizyonlardan gördük.
RASİM ÇAKIR (Edirne) Edirneye yapmadı ama, Edirneye
yapmadı. Edirne kan ağlıyor.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Talih kuşunu gelecek
sefer Burdura getirelim.
YAŞAR TÜZÜN (Devamla) Hatta hatta Sergenler bu
Eskişehire az gelir
Gerçekten, Eskişehirsporumuz bir Anadolu
yıldızıdır, ben de buna katılıyorum. Gençlik
yıllarımda Eskişehirsporu tutmuş bir genç olarak, Anadolu
yıldızının mutlaka Süper Ligde temsil edilmesini arzu eden
bir insanım. Ancak, devletin yetkili makamlarında olan değerli
büyüklerimizin, sadece o spor kulübüne böyle katkı vermesini, destek vermesini,
tabii ki, Eskişehirliler olarak biz de istiyoruz ama, diğerlerinin de
üvey evlat muamelesini görmemesini istiyoruz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Eskişehirde
pişer, Bilecike düşer.
YAŞAR TÜZÜN (Devamla) Eskişehirspor, bugün Birinci Ligden
Süper Lige şampiyonluk mücadelesi yaparken, Demokratik Sol Partili bir
belediye başkanı da orada vardır. Ancak, hemen yanı
başında, kırk dakika sonra ileriye gittiğinizde Adalet ve
Kalkınma Partili bir belediye başkanı Bilecikte bulunuyor,
Bilecikspor da küme düşüyor. İşte bizim söylemek
istediğimiz bu. Dolayısıyla, Futbol Federasyonunun da bu anlamda
bugüne kadar yapmış olduğu görevlerin iyi veya kötü
olduğunun takdirini sizler de benim kadar biliyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım, Futbol Federasyonunun
Başkanının ille de Adalet ve Kalkınma Partili olması
şart mıdır, mecbur mudur? Yani, Türkiyede bulunan spor
kulüplerinin başkanlarına, federasyonların
başkanlarına baktığınızda, sivil toplum
örgütlerinin başkanlarına baktığınızda, meslek
odalarının başkanlarına baktığınızda,
sendikaların başkanlarına baktığınızda,
yönetim kurulu üyelerine baktığınızda, elbette, orada görev
yapan arkadaşlarımızın bir siyasi düşüncesi söz
konusudur. Günü geldiğinde o partiyi destekleyebilir, o partiye oy
verebilir, ama kendi adına yapacağı, temsil ettiği
sınıf adına yapacağı mücadeleye de hepimizin
katkı vermesi gerekir.
Ben, bu kanunun da Federasyonun bize gönderdiği şekliyle
kabul edileceğini umut ediyorum. Yani, bu bir ay süresi çözüldüğü
takdirde bu kanunda hiçbir tartışmanın
olmayacağını tahmin ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, eğer bu geçici maddeye
otuz gün süre konulduğu takdirde ve -zannediyorum da- öyle geçeceği
kabul edilirse ve böylece kabul olursa, 2008 Avrupa Şampiyonasına
gidecek olan Millî Takımımıza büyük zarar vereceği
düşüncesindeyim. Çünkü, geçtiğimiz Parlamento döneminde yapılan
Genel Kurulda, Türkiye Futbol Federasyonu Sayın Ulusoyu ve yönetimini
seçmiştir, sizlerin bütün baskılarına rağmen seçmiştir.
Federasyon özerk yapısını koruyarak böyle bir yönetimi ve böyle
bir başkanı getirmiştir.
Şimdi, ben, bu yönetimin ve bu Başkanın
başarılı olduğuna da inanıyorum. Özellikle Adalet ve
Kalkınma Partisinin 22nci Dönem Parlamentosundaki tutumuna
karşı galip geldiğine de inanıyorum. Yani, siz belki bugüne
kadar seçim yenilgisi almadınız, ama bu seçimlerde zannediyorum
Türkiye Futbol Federasyonu: 1, Adalet ve Kalkınma Partisi: 0 olduğunu
düşünüyorum.
Yine, bir önceki Bakanımızın tüm girişimlerini
hepimiz yakından biliyoruz. Sayın Mehmet Ali Şahinin bu konudaki
açıklamalarını hepimiz biliyoruz. Bu maçın sonucunun da
Haluk Ulusoy: 1, Mehmet Ali Şahin: 0 olduğunu düşünüyorum.
Değerli arkadaşlarım, yerel yönetimlerle
BAŞKAN Sayın Tüzün, lütfen konunun
dışına çıkmayalım.
SUAT KILIÇ (Samsun) Taciz atışı yapıyorsun!
Güzel bir kanun geldi, geçirtmemeye çalışıyorsun.
YAŞAR TÜZÜN (Devamla) Evet. Dolayısıyla,
siyasetle sivil toplumu, meslek odasını birbirinden ayrı
düşünmemiz söz konusu değil. Özellikle bugün yine burada bir
izlenimim: Türkiyede 151 tane profesyonel futbol takımı var. Sanki
bunların içerisinde sadece profesyonel ligde mücadele eden bu 151
takımın tüm imkânları iyi ve Federasyon her türlü
katkıyı bu 151 takıma yapıyor, dolayısıyla İkinci
Lig, Üçüncü Lig takımlarına yapmıyor anlayışı
-amatör spor kulüplerine kuşkusuz yapmıyor- burada hâkim oldu.
Değerli arkadaşlarım, yerel yönetimlerle sporu
ayırt etmemiz söz konusu asla olamaz. Bugün 151 kulübün içerisinde 3 tane
büyük kulübü çıkardığımızda, yine, 148 takım
yerel yönetimlerle iç içe mücadele ve birlikte hareket etmek zorundadır.
Eğer yerel yönetimin katkısını almıyorsa o futbol
takımının gerek Üçüncü Ligde gerekse İkinci Ligde, hatta
Birinci Ligde başarılı olması söz konusu değildir.
Ancak, biz geçen dönem yine burada yerel yönetimlere yetki verirken,
bir taraftan yerel yönetimleri güçlendirelim derken bir önergeyle de şöyle
bir hata yaptık: Yerel yönetimlerdeki belediye
başkanlarının futbol kulüplerinin başkanı
olmasını yasakladık. Yani, bir taraftan yerel yönetime yetki
kanunu çıkardık, bir taraftan yetkisi olan belediye
başkanının yetkisini elinden aldık. Dolayısıyla
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Tüzün, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun, bir dakikalık süre veriyorum size.
YAŞAR TÜZÜN (Devamla) Sonuç olarak, değerli
arkadaşlarım, bizim de bu kanunun yüzde 80i itibarıyla olumlu
gördüğümüz yönleri, yanları vardır. Cumhuriyet Halk Partisi
olarak da bu katkımızı, düşüncelerimizi belirtmek istedik.
Şahsen ben de yıllardır spor kulübü
başkanlığı yapmış, belediye başkanlığı
yapmış bir arkadaşınız olarak bu
sıkıntıyı iyi bilmekteyim. Özellikle Sayın Maliye
Bakanımız da buradayken, vergi borçları ve sigorta borçları
konusunda Hükûmetimizin yeniden bir yapılandırma sürecine girmesi
bütün futbol kulüplerimizi rahatlatacaktır diye düşünüyorum. Kanunun
hayırlı olmasını temenni ediyor, Genel Kurulu saygıyla
tekrar selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Tüzün.
Madde üzerinde şahsı adına Kütahya Milletvekili
Hüsnü Ordu.
Sayın Ordu, buyurun efendim. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
HÜSNÜ ORDU (Kütahya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısıyla ilgili şahsım adına söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmaların bütününe baktığımız
zaman, Genel Kurulda kürsüde konuşan arkadaşlarımızın,
değerli hatiplerin önemli üç konunun eleştirisel anlamda
altını çizdiğini görüyoruz. Bunlar nelerdir diye
baktığımızda; olağanüstü nisap konusuyla ilgili üçte
2den yüzde 40a düştü -aldığım notta, önem
sırasına göre- Genel Kurulun delege yapısı ve
sayısı değişiyor. Tabii en önemli, altı çizilen üçüncü
konu da, spora siyaset bulaştırılmak isteniyor, hatta bir
adım daha ileriye gidildi, spora siyaset bulaştırmak isteyen bir
zihniyetten bahsedildi. Kısaca, eleştirisel konuları böyle üç
maddede toparlayabiliriz.
Peki, Futbol Federasyonu nedir, ne yapar diye
baktığımızda
Değerli arkadaşlar, Futbol
Federasyonu bir taraftan bir kamu hizmeti yapmaktadır, hiç şüphesiz.
Biraz evvel Sayın Bakanımız ifade etti, kamu
kaynaklarını kısmen de olsa kullanmaktadır. 150 trilyonluk
bir kaynaktan bahsedildi burada. Bilindiği üzere, özerklik statüsü daha
çok kamu kurumlarına verilen bir statüdür. Yani, hiçbir özel tüzel
kişiliğe bu Parlamentoda özerklik statüsü vermemişizdir biz.
Ancak, futbolun özelliğinden dolayı, futbol yönetimine özerklik
statüsü verilmiş bulunmaktadır. Bunun da altını çizmek
istiyorum.
Şimdi gelelim nisap sayısına,
konuşmacılar ifade ettiler, arkadaşlarımız da söyledi,
değişen çok önemli bir şey yoktur. Geçmişteki kanun
tasarısında, hiç şüphesiz, olağanüstü nisap
sayısıyla ilgili üçte 2ye göre yüzde 40 nisabı daha akıllı
ve daha aklıselim bir orandır.
Eleştirilen ikinci konu, Genel Kurulun delege
sayısı ve delege yapısı. Şimdi bu niye
eleştirildi? Şimdi, ne yapılmış bu kanunun
mantığında? Bir futbol ailesi düşünün, ben de yıllarca
kulüp başkanlığı yaptım, spor yaptım,
oynadım amatör, profesyonel. Bir Üçüncü Lig takımımızda,
belediye başkanıyken fahri kulüp başkanlığı
yaptım.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya)
Tavşanlıspor!
HÜSNÜ ORDU (Devamla) Şimdi, bu futbol ailesini ilgilendiren
unsurlar, kulüp yönetimleri, kulüpler, Federasyon, sporcu ilişkileri
vesair bu çerçevede gelişir. Dolayısıyla, bu tasarının
mantığında daha çok, kulüplerimizin temsil edilmesi
mantığı yatmaktadır. Bu mantığın ben çok
yanlış olmadığı kanaatindeyim.
Sayısının da artmasının hiçbir mahzuru
olmadığı kanaatindeyim. Bir örnek verecek olursak, Üçüncü Ligde
temsil edilen profesyonel kulüplerimiz, daha evvel dört grup vardı, 3
temsilciyle -12 sayısıyla- temsil edilirken, şu anda ilk
beşe giren 20 adetle temsil edilmektedir. Bunun hiçbir mahzuru yoktur.
MEHMET CEYLAN (Karabük) Faydası var, tabana
yayılıyor.
HÜSNÜ ORDU (Devamla) - Siyasetle ilgili geçmiş kanuna da
baktığımız zaman, en ağırını
düşünecek olursak, spordan sorumlu Devlet Bakanımızın
olağanüstü kongreye götürme yetkisi var idi. En ağırı bu
diyebilirsiniz. Ama, bu yetki kullanılmış olsa idi bile
-kaldı ki, kullanılmadı- sonuçta bu kararı Genel Kurulun
oylarıyla Genel Kurul vereceği için, ben bu konuda da çok mahzurlu
bir şey olmadığı şahsen- kanaatindeyim. Ama, bugün
geldiğimiz noktada, bu yasada da, FIFAnın da isteği üzerine,
Parlamentoyla ilgili veya Bakanla ilgili bu yasal hak da bu kanundan çıkarılmış
bulundu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Ordu, konuşmanızı
tamamlayınız.
HÜSNÜ ORDU (Devamla) Peki, şu anda seçimle ilgili konuda
deniliyor ki: Bu kadar ana statüde değişiklik yapıldı, bu
kadar da yetkiler verildi. Böyle olsun ama, bu yetkilerle beraber, bu kanun
onaylandıktan sonra, Genel Kurulda Genel Kurulun üyeleri, oradaki
temsilciler arzu ederlerse, bu yetkilerle donanmış Federasyona ve
yönetime güvenoyu versinler devam ettirsinler, eğer böyle bir arzu yok ise
buna tekrar Genel Kurulla karar versinler. Kim karar verecek? Futbol ailesi.
Dolayısıyla, burada siyasetin bulaşmasını ifade
etmemiz tek kelimeyle Parlamentoya yapılan bir haksızlıktır
diyorum, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ordu.
Şahsı adına ikinci konuşmacı, Sivas
Milletvekili Hamza Yerlikaya.
Buyurun Sayın Yerlikaya. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
HAMZA YERLİKAYA (Sivas) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 64 sıra
sayılı Tasarının 3üncü maddesi üzerinde söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu maddeyle birlikte, yaşanan uyuşmazlıkların
daha kolay ve sorunsuz bir şekilde karara bağlanması için
Uyuşmazlık Çözüm Kurulu ve Disiplin Kurulu adı altında
yeni kurullar oluşturulmuştur. Yönetim Kurulu, bir yürütme
organı olarak, daha önce bu uyuşmazlıkların çözümü
noktasında karar verirken, bu değişiklikle bu sorun ortadan
kalkmıştır, FIFA ve UEFAnın görüşleri dikkate
alınarak hazırlanmıştır.
Burada bizim temel unsur olarak gördüğümüz, spordaki
şeffaf, futboldaki şeffaf düzenin kurulması. Tamamen,
şaibeye, düzen bozukluğuna ve bunun gibi herhangi bir oyuna maruz
kalmadan, siyasetin herhangi bir baskısı olmadan, tamamıyla
kendi ailesi içinde -ailesinin bir parçası gibi- hiyerarşi içinde,
kendi seçimini yapabilen, kendini denetleyen ve kendisini savunabilen bir camia
yaratmak için, biz, bu tasarıya, Adalet ve Kalkınma Partisi olarak
destek veriyoruz.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Madde üzerinde soru-cevap işlemi
gerçekleştireceğiz.
Sayın Coşkuner, buyurun efendim.
MEVLÜT COŞKUNER (Isparta) Sayın Başkanım,
teşekkür ederim.
Sayın Bakanım, Ispartasporun yürükler acısı
durumu malumunuzdur. Ispartalılar olarak biz de bir talih kuşu
beklemekteyiz. Genelde profesyonel kulüpler belediye kaynaklarıyla ayakta
durmaktadır. Ancak, bu ilgi Isparta Belediyesi tarafından
paylaşılmamaktadır ve Isparta Belediyesi, Deli Dumrul gibi,
geçenden 40 akçe, geçmeyenden döve döve 60 akçe almasına rağmen.
Bakanlık olarak, Ispartaspor başta olmak üzere, Üçüncü Lig
takımlarına ekonomik katkıda bulunma düşünceniz var
mıdır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Coşkuner.
Sayın Genç, buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, teşekkür ederim.
Benim, demin 1inci maddede sorduğum soruya Sayın Bakan
cevap vermedi. Bu kanun yürürlüğe girdikten sonra, getirilen geçici
maddeyle, otuz gün içinde Genel Kurul yapılacak. Bu otuz gün içinde Genel
Kurul yapılmasaydı olağan Genel Kurul ne zaman
yapılacaktı? Onu soruyorum efendim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Bakanım, başka soru yok, buyurun efendim.
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. Daha önceki ifadelerimde
de futbol kulüplerimizin ekonomik sıkıntılarını dile
getirmeye çalıştık ki, arkadaşlarımızın
hepsi bunu biliyor. Bir kere, sorun, tabii Türkiyede profesyonel kulüp
sayısı fazla. Bu gerçeği görmemiz lazım. Yüz elli bir tane
bizim profesyonel kulübümüz var. Zannetmiyorum ki, Avrupa ülkelerinde
profesyonel kulüp sayısı bu kadar fazladır. Onun için, tedricen,
bizden önceki dönemden de başlamak üzere Üçüncü Lig kulüplerinin
sayısı ve gruplarının azaltılması yönünde bir
temayül var. Bu, uygulanıyor. Bölgesel ligler kurmak suretiyle profesyonel
kulüp sayısını azaltmamız lazım. Tabii, bir taraftan
kulüplerimizin de kendi ekonomik geleceklerini hazırlamaları
lazım. Bunun için gayret etmeleri lazım. Taraftar
sayısını artırmaları lazım, futbolun diğer
yan ürünlerini devreye sokmaları lazım, şey yapmaları
lazım. Yani, devletimiz elbette spora kaynak aktarıyor. Yani
İddaada, isim hakkından dolayı Üçüncü Lig kulüplerimize de,
Ispartaspora da veriliyor.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Bakanım, onlar hep hacizli, vergi dairesi tarafından.
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul)
Mesela, arkadaşlarımızın verdiği bilgiye göre,
Ispartasporumuza 438 milyar civarında İddaadan bir kaynak
aktarılmış. Tabii, bu
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Hacizli Sayın
Bakanım, vergi dairesi tarafından.
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul)
Yani, tabii, sigorta borcu varsa, Maliyeye borcu varsa, bu hacizlidir. Dolayısıyla,
bu parayı almaları zorlaşmıştır. Yani, bu sadece
Ispartasporun sorunu değil, tüm İkinci Lig, Üçüncü Lig, Birinci Lig
ve Süper Lig takımlarımızın sorunu. Biz devlet olarak ne yapacağız?
Yapacağımız, işte, Maliye Bakanımız
buradaydı, Çalışma Bakanımız burada,
konuşacağız, borçları yapılandırma konusunda ve
diğer kamu borçlarına ilişkin, kamunun inisiyatif
kullanabileceği noktalarda spor kulüplerine yardımcı
olacağız. Ama, bunu yaparken bu ilanihaye, sonsuz dönecek bir döngü
değil. Yani, bunu devlet bir kere yapar, iki kere yapar. Neticede
yaptığın iş, diğer vatandaşın vergisinden
toplanan kaynağın bu tarafa transferidir. Onda da adil olmamız
lazım kesimler arasında. Dolayısıyla, kulüplerimizin kendi
ayakları üzerinde durabilecekleri bir ekonomik yapıyı
kendilerinin sağlamaları gerekiyor. Bu işin kaidesi, kuralı
budur. Ama, biz de elimizden geldiğince tabii kulüplerimize kaynak
aktaracağız. Ama, sözümün başına dönüyorum, bu kadar
profesyonel kulüp sayısıyla kulüplerimizin ekonomik
durumlarının düzeltilmesi kolay gözükmüyor, bu kolay bir iş
değil. Kolay dersek, bu ekonomik durumu düzeltiriz dersek, gerçekçi bir
ifade olmaz. Onun için, hem bizim hem de kulüplerimizin bu konuda iş
birliği yapmamız lazım. Gerekli çalışmaları
birlikte hayata geçirmemiz gerekiyor.
Şimdi, Sayın Genç, demin de sordunuz, burada bir netlik
yok, onun için bir istişare ihtiyacı duydum
arkadaşlarımızla. Şu andaki yönetim bir olağanüstü
kongrede göreve geldi. Tartışma şu: Yani, daha önceki yönetimin
süresini mi tamamlayacak, yoksa normal süresi devam mı edecek? Eğer,
daha önceki yönetimin süresini tamamlarsa 2008 yılında normal kongre
dönemi, hayır, sıfırdan dört yıllık dönem
başlarsa 2010 yılında normal süresi bitiyor. Yani, böyle, henüz
daha netliğe kavuşmamış bir takvimi var.
Bir de, izin verirseniz, belediye başkanları konusuna
tekrar değinmek istiyorum. Evet, ben, İçişleri Bakanıyken,
valilerimizin kulüp başkanı olmalarını yasaklayan bir
genelgenin altında imzam var. Bunun doğru olduğuna hâlâ bugün de
inanıyorum, devletin görevlisini, devletin valisini taraf yapmak son
derece yanlıştı. Onun için, valilere bir itimatsızlık
kesinlikle söz konusu değil -yanlış anlamadıysam öyle bir
ifadeniz oldu- valilerimize dün de güvendim, bugün de güveniyorum, güvenmeye
devam edeceğim, onlar devletin bel kemiğidir.
İki: Belediye başkanları şu anda resmî olarak
kulüp başkanı olamıyorlar. Herhangi bir belediye
başkanı resmî
SÜLEYMAN NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Ama, belediye
kaynaklarının kullanımı devam ediyor.
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul)
Ona taraftar olmadığımı söyledim. Profesyonel şubeyi
barındırmasınlar, kaynakları buraya aktarmasınlar,
semt sahası yapsınlar, amatörlere destek versinler. Bunu
zorlayacağız yani veyahut da onları yönlendireceğiz,
yapabileceğimiz bu.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
4üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 4- 3813 sayılı Kanunun 5 inci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
MADDE 5- Genel Kurul, çağrı tarihinde,
aşağıdaki üyelerden oluşur:
a) Türkiye profesyonel futbol en üst ligindeki kulüplerin
başkanları ile yönetim kurullarınca belirlenecek
altışar temsilci.
b) Türkiye Profesyonel Birinci Ligindeki kulüplerin
başkanları ile yönetim kurullarınca belirlenecek birer temsilci.
c) Türkiye Profesyonel İkinci Ligindeki gruplarda yer alan
kulüplerin başkanları.
d) Türkiye Profesyonel Üçüncü Liginde her gruptan ilk beş
sırada olan kulüplerin başkanları.
e) Türkiye Futbol Federasyonu
Başkanlığını asaleten iki yıldan fazla
yapmış olanlar.
f) Türkiye Millî Olimpiyat Komitesi Başkanı ile Yönetim
Kurulunca belirlenecek bir temsilci.
g) FIFA ve UEFAnın icra kurullarında fiilen en az
beş yıl görev yapmış ve yapmakta olan Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşları.
h) (A) Millî Takım teknik direktörlüğünü en az iki
yıl yapmış olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları.
ı) En az yetmişbeş defa (A) Millî olmuş ve
Genel Kurul tarihinden en az altı ay önce faal sporculuğu
bırakmış olanlar.
i) Profesyonel Futbolcular Derneği Başkanı.
j) Türkiye Amatör Spor Kulüpleri Konfederasyonu Genel
Başkanı ile Yönetim Kurulu tarafından belirlenecek dört
temsilci.
k) Türkiye Futbol Antrenörleri Derneği Başkanı.
l) Büyükler kategorisinde olimpiyat, dünya, kıta futbol
federasyonları şampiyonaları finalleri ile Avrupa
şampiyonalarının en az yarı finallerinde maç yönetmiş
faal olmayan hakemler.
m) Türkiye profesyonel futbol en üst liginde şampiyon olan
kulüplerden her biri için ilave bir temsilci.
Türkiye Profesyonel Üçüncü Ligindeki gruplarda yer alan kulüplerin
puan ve averajlarının eşitliği hâlinde; grup
sırasının tespitinde, UEFA kriterleri de dikkate alınarak,
kulüpler, Genel Kurul temsilcilerini Federasyon gözetiminde ve kendi
aralarında çekecekleri kura ile belirler. Takımların maç
sayılarında eşitsizlik bulunması hâlinde ise o gruptaki
puan sıralaması dikkate alınarak hangi kulübün Genel Kurulda
temsil edileceğini belirlemeye Federasyon yetkilidir.
Türkiye liglerinde statü değişiklikleri
yapılması veya liglerdeki takım sayılarında azalma
veya artış olması nedeniyle yeniden oluşturulacak lige
dâhil takımların temsilci sayısını, Genel Kurulda
temsil edilen liglerin üye sayısının yüzde onunu geçmemek ve bir
defaya mahsus olmak üzere, artırmaya veya azaltmaya Federasyon yetkilidir.
Genel Kurul her yıl
Haziran ayında, seçim Genel Kurulu ise dört yılda bir, futbol
liglerinin tescili tarihinden itibaren en geç kırkbeş gün içinde,
Yönetim Kurulunun belirleyeceği tarihte olağan olarak toplanır.
Toplantının gündemi ve tarihi en az onbeş gün önceden günlük
ulusal iki gazetede ilan edilir ve Federasyonca, Genel Kurul üyelerine
yazılı olarak bildirilir. Genel Kurul gerektiğinde, toplam üye
sayısının yüzde kırkının noter onaylı
yazılı müracaatı veya Federasyon Yönetim Kurulunun kararı
üzerine en geç otuz gün içinde olağanüstü toplanır. Genel Kurulun
olağanüstü toplantıya çağrılması hâlinde,
çağrıda bulunanlar gündeme esas olacak toplantı sebebini de
bildirmek zorundadır.
Olağan ve olağanüstü toplantının
yapılabilmesi için üye tam sayısının yarısından
fazlasının katılımı gerekir. İlk toplantıda
çoğunluk sağlanamadığı takdirde, ikinci toplantı
ertesi gün üye tam sayısının üçte biri ile yapılır.
İkinci toplantıda da çoğunluk sağlanamadığı
takdirde, üçüncü toplantı bir hafta sonra çoğunluk
aranmaksızın yapılır. Kararlar toplantıda hazır
bulunan üyelerin yarısından fazlasının oyu ile
alınır.
Olağan veya olağanüstü toplantılarda Federasyon
Başkanı, Yönetim Kurulu ve diğer kurulların seçimi
yenilenebilir.
Olağanüstü toplantıda seçilen Federasyon
Başkanı, Yönetim Kurulu ve diğer kurullar seçimli olağan
toplantı süresine kadar görev yaparlar.
Genel Kurulda birden fazla oy hakkı bulunan üyeler, ancak bir
oy kullanabilirler. Vekâleten oy kullanılamaz.
Federasyonda ücretli veya sözleşmeli statüde görev yapanlar
ile huzur hakkı alanlar, Genel Kurul üyesi olamazlar; bunların üyelik
haklarını kullanabilmeleri için, yapılacak ilk olağan veya
olağanüstü toplantıdan en az bir yıl öncesinde görevlerinden
ayrılmış olmaları gerekir.
BAŞKAN Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına, Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu;
şahısları adına, Antalya Milletvekili Abdurrahman
Arıcı, Gümüşhane Milletvekili Kemalettin Aydın ve Bursa
Milletvekili Necati Özensoyun söz talepleri vardır.
İlk konuşmacı, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu
CHP GRUBU ADINA FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya)
Sayın Başkan, çok değerli üyeler; hepinize saygılar
sunuyorum.
Şimdi, burada, bir konuda dikkatinizi çekmek istiyorum.
Türkiye Profesyonel Üçüncü Liginde her gruptan ilk beş sırada
diyor. Bunun tespiti nasıl yapılacak? Diyelim ki, yarın Genel
Kurul yaptık. Bugün altıncı sırada, bir hafta sonra
beşinci sırada. Bu bir haksızlık. Yani, bunun, hangi
kulübün temsil edileceğinde burada çok bir objektiflik yoktur. Burada bir
haksızlık var. Bu hafta yenildi bu kulüp, altıncı oldu;
gelecek hafta yendi, tekrar beşinci oldu. Yani, burada bir belirsizlik
var. Bu belirsizliği mutlak gidermemiz lazım. Yani, burada, yarın
baş ağrıtır.
Mahkemeye gidilir. Ben beşinci oldum ama Federasyon
seçiminde oy kullanamadım. der arkadaşlar. Bu belirsizliği,
mutlaka, daha objektif, daha somut bir kritere oturtmamız lazım. Bir
kere, bunu söylemek zorundayım.
Değerli arkadaşlar, tabii, burada bir de profesyonel bir
yapı var. Türkiye Futbol Federasyonu özerk bir kurum, ama, özerk kuruma
getiriyoruz amatör spor kulüplerini.
Değerli arkadaşlar, hakikaten, Türkiyede, ülkemizin
gururu, tüm dünyada, Avrupada, her tarafta başarıdan
başarıya koşan çok amatörlerimiz var. Biz bunlara yeterince
sahip çıkamıyoruz. Tabii, ulusal takımlarımızın
başarısı hepimizin gururu. Ama, bu ülkenin gururu için, bu
ülkenin başarısı için çalışan, bu ülkenin her yerde
bayrağını dalgalandıran amatör kardeşlerimize
yeterince sahip çıkamıyoruz.
Yani, bir profesyonel ve özerk kurumda lütfedip koyuyorsunuz ama,
bir kez daha, amatör kümelere ve amatör branşlara daha fazla katkı
yapmak zorunda olduğumuzu söylüyorum.
Daha yedi dakika zamanım var ama daha çok
konuşmayacağım. Sayın Bakanım, sizin özellikle vergi
ve sigorta konusunda gösterdiğiniz duyarlılık
dolayısıyla daha fazla konuşmayacağım.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına, Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmak.
Sayın Uzunırmak, buyurun. (MHP sıralardan
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Futbol Federasyonu
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 4üncü maddesi
üzerinde grubum adına söz aldım. Hepinize en derin
saygılarımı sunarak konuşmama başlamak istiyorum.
Kıymetli arkadaşlar, futbol, spor, direkt ve
dolaylı olarak, bugün gelinen konumda -burada, ekonomik, sosyal birçok
katkılarından bahsediliyor. Ben rakam veriyorum- geldiği konum
itibarıyla, dünyadaki, direkt ve dolaylı ele
alındığında, dördüncü büyük sektör durumuna gelmiştir.
Dolayısıyla, bu, hem ülkeler için hem bu sektördeki insanlar için çok
büyük anlam ifade etmektedir. Ülkeler için tanıtım, zenginlik,
başka başka alanlarda birçok şey ifade ettiği gibi, bu
sektörden geçimini temin eden ve zenginleşen insanlar için de çok önem
ifade etmektedir. Dolayısıyla, burada, önemli bir tasarıyı
görüştüğümüzün farkında olmamız gerekir. Ama, ne yazık
ki, böyle bir önemli değişiklik tasarısı gündeme gelirken,
açıkça ifade etmek istiyorum ki, rüya gibi geldi, rüzgâr gibi geçti
tabirini kullanmaktan kendimi alamıyorum.
Değerli arkadaşlar, komisyondaki
arkadaşlarımızın iktidar kanadında temsil edilenleri
bile, inanın ki, futbol ile futsal kelimesinin üzerinde hangi kurumun neyi
ifade ettiğini bilemeden oradaki tartışmaları, misafir
milletvekili olarak gittiğimde gördüm ve üzüldüm. Böyle bir
hazırlıksızlıkla, böyle bir anlayışsızlıkla,
böyle bir tasarıyı rüya gibi getirip, rüzgâr gibi geçirmenin,
Türkiyeye ve spor ailesine hiçbir katkısının
olmayacağı kanaatini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Alt komisyon kurulmasını teklif ettik,
tartışılsın dedik, alt komisyona muhataplar, taraflar,
aktörler davet edilsin teklifini yaptırdık. Düşünebiliyor
musunuz, FIFAya uyum yasası düzenleniyor ve FIFAya düzenlenen uyum
yasasında, bizim, Sayın Şenes Erzik, FIFA İcra Kurulu üyesi
ve UEFA Birinci Asbaşkanı ve bir Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşı ve biz, böyle bir tasarı hazırlanırken, Sayın
Şenes Erzikin bile fikrini almıyoruz, onu bile davet etmiyoruz ve
bir FIFAya uyum yasası düzenliyoruz!
Kıymetli arkadaşlar, bu, yangından mal
kaçırmaktır. Bunun başka anlamı yoktur.
Dolayısıyla, iktidar bugünkü bir tarafla bir kavga içerisindedir. Bu
kavganın da bir anlamı yoktur ve hele ki, getirilen bazı
maddelerde onlara uyum sağlanmıştır. Bu, bir mecburiyetten
hissi vermektedir, çünkü, getirilen geçici maddeyle ve bazı alanlardaki
yapılan değişikliklerle bu kavganın sürdürülmek
istendiği imajı uyanmaktadır.
Değerli arkadaşlar, FIFA, uyardığı
yazılarda, mutlaka ve mutlaka, Sayın Bakanımızın,
işte, Hukuk Kurulundan birinin gönderdiği yazı olarak ifade
ettiği bir yazının ben size metnini daha açık okumak
istiyorum. Bir paragrafında deniliyor ki: Geçtiğimiz 3 yıl
içinde, FIFA 208 üyesinin talimatlarının modernize edilmesi konusunda
dünya çapında bir politika geliştirmiştir. Buna göre, bu
talimatların ekleme süreci tamamlanmadan seçim düzenlenemez. Ve ayrıca
diyor ki: Açıkça, FIFA ve UEFA önümüzdeki 22 Temmuz 2007 tarihli
parlamento seçimlerinin Türkiye Futbol Federasyonunun kendi iç durumunu
etkilemesini istememektedir. Ve devamında, en sonunda da Tüm bu
yukarıdakiler düşünüldüğünde, FIFA ve UEFA, bu yazının
içeriği ile örtüşmeyen herhangi bir kararı ya da 2006
seçimlerinin sonuçlarını değiştirmeye çalışacak
herhangi bir kararı tanımayacaklarını Türkiye Futbol
Federasyonuna bildirir. diyor. Altındaki imza da bir Hukuk Kurulu
üyesinin değil, Başkan adına, FIFA Başkanı adına
Jerome Champagnenin, UEFA Genel Sekreter Vekili Gianni Infantinonun ve
aynı zamanda FIFAnın İcra Kurulu üyesi, Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşı Şenes Erzike de bildirilmiş bir
yazıdır. Yani, burada açıkça, zorlanan bir seçimi FIFAnın
kabullenmeyeceği beyan ediliyor.
Tabii ki, kıymetli arkadaşlar, buralardaki
çoğunluğun sağladığı bir rahatlık insanda
olabilir, ama, vicdanın sağladığı rahatlığa
hiçbir rahatlık denk gelemez, dengeleyemez. Dolayısıyla, burada
yaptığımız her tasarı değişikliğinde,
çıkardığımız her kanunda yarınki yükümlülüklerimizi
de iyi idrak etmek mecburiyetindeyiz.
Şimdi, tasarının burasında eskiden gelen,
aynı muhafaza edilen birtakım maddeler var. Bunlardan uygun
olmayanları da var. Bu uygun olmayanların en önemlilerinden birisi
4üncü maddede. Biz bu konuda önerge de verdik. Olağan ve olağanüstü
toplantının yapılabilmesi için yüzde 40 imzayla Genel Kurul
olağanüstü toplantıya çağrılıyor ve birinci
toplantısında üye sayısının yüzde 51 çoğunluğu,
ikinci toplantıda belli bir sayı, üçüncü toplantıda kaç
kişinin olduğuna bakılmadan Genel Kurul toplanabiliyor. Yüzde 40
imzayla çağrılan Genel Kurul, üçüncü toplantıda 50 kişiyle
karar alabilir duruma getiriliyor. Bu, geçmiş yasada olan bir durum, ama
bugün bunun düzeltilmesinin mutlaka ve mutlaka gerekli olduğu kanaatini
taşıyoruz ve bu konuda bir önerge verdik.
Kıymetli arkadaşlar, Sayın Bakan dedi ki, Türkiye
Futbol Federasyonu bugüne kadar hep genel kurullarında mahkemeye
gitmiş. Ben, eğer bu geçici 1inci madde doğru düzenlenmezse,
eğer burada doğru karar alınmazsa, bu işin Türkiyedeki
mahkemelere değil uluslararası mahkemeye gideceği kanaatini
taşıyorum ve dolayısıyla, daha burada bunu düzeltmemiz
gerektiği kanaatini taşıyorum.
Kıymetli arkadaşlar, tasarı, FIFAnın birçok
istekleri doğrultusunda güzellikler getiren bir tasarıdır, bir
uyum tasarısıdır. Ama, dediğimiz gibi, hele hele bu geçici
1inci maddedeki düzenleme yapılmazsa Türkiyenin futbol ailesini de
uluslararası arenada sıkıntıya sokacak bir düzenleme hâline
gelecektir.
Yukarıda tasarı görüşülürken ben hâlen
Aydınspor Kulüp Başkanıyım- Sayın Komisyon
Başkanımız bizi bile konuşturmaktan imtina ettiler ve
uyarımızı daha sonra Bakana tutanakların
dışında yaptığımızda Sayın Bakan dedi
ki: Doğru düşünüyorsunuz. Ama, doğru düşündüğümüz
şeyin ne kadar doğru olacağını, verdiğimiz bu
önergede Sayın Bakanımızın katılıp
katılmadığına da ben bakacağım. Doğru
düşüncenin katılınması gerektiği kanaatini taşıyorum.
Bu arada, konuşmaya girmezden kısa bir süre önce
-Fenerbahçemizle üzülmüştük- Beşiktaşımız 1-0 galip,
başarılar diliyorum.
Hepinize teşekkür ediyorum, saygılarımı
sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Uzunırmak.
Şahsı adına ilk konuşmacı, Antalya
Milletvekili Abdurrahman Arıcı.
Sayın Arıcı, buyurun.
Süreniz beş dakika.
ABDURRAHMAN ARICI (Antalya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; madde 4te Genel Kurulun yapısı oluşturulmakta.
Genel Kurulun yapısında, geçmişe, bundan önceki Kanuna göre,
tabii ki amaçlanan kurumsal yapıların temsil niteliğini
artırmak suretiyle bireyselliği değil,
kurumsallığı ön plana çıkarmaktır. Burada kulüp
ağırlıklı bir Genel Kurul hedeflenmektedir, çünkü Futbol
Federasyonunun asıl sahibi kulüplerdir. Kulüplerin temsilî
Birinci,
İkinci, Üçüncü Lig toplam kulüp sayısı 151. Daha önceki Kanunda
150 kulüp, delege sayısı 78; şu anda ise, Birinci, İkinci,
Üçüncü Lig takım sayısı 151, delege sayısı 106 olarak
belirlenmiştir. Burada hedeflenen, özellikle Birinci ve İkinci
Liglerde her kulübün temsil hakkını vermek, Üçüncü Ligde de daha
önce 3 olan sayıyı 5e çıkararak Üçüncü Ligin de 20 delegeyle
temsilini sağlamaktır. Süper Ligde ise daha önce 98 olan delege
sayısı burada 130a çıkarılmıştır.
Devamlı gündeme getirilen belediye takımları
konuşulmakta. İrdelediğimizde, Süper Ligde, birinin adı
belediye, diğeri de belediye tarafından desteklenen ve kabul
ettiğimiz takdirde 2 takım, Birinci Ligde 1 takım, İkinci
Ligde 5 takım, Üçüncü Ligde de 13 takım, toplam 21 belediye
takımı bulunmaktadır. Bu 21 takımın toplam 151 futbol
takımı arasında ve delege bazında
baktığımızda, toplam 206 sayısı içerisindeki 13
sayısını da dikkate alırsak, Üçüncü Ligde çünkü 13
takım bulunmakta, 20 takım delege olarak temsil edilmekte, bu da ilk
5 olarak verildiğinde, 13ünün de katıldığını
düşünsek, 21 takım olmaktadır ki, 236 delege sayısı
arasındaki oranı takdirlerinize sunuyorum.
Yine, getirilen bir yenilik Federasyonda ücretli ve
sözleşmeli statüde görev yapanlar ile huzur hakkı alanlar Genel Kurul
üyesi olamazlar. Bunların üyelik haklarını kullanabilmeleri için
yapılacak ilk olağan veya olağanüstü toplantıdan en az bir
yıl öncesinde görevlerinden ayrılmış olmaları
gerekir. ibaresidir. Geçmiş Genel Kurullara
baktığımızda bunlar incelenebilir. İki üç gün önce
Federasyondaki görevlerinden istifa edip delege olarak oy kullandıktan
sonra, iki üç gün sonra tekrar o Federasyondaki görevlerine dönenleri çok
gördük. Burada bir yıl öncesinden görevlerinden ayrılmış
şartı konarak bu önlenmiş olmakta ve delegelerin böylece belirli
kurullarda görev almaları da önlenmiş oluyor.
Bütün bunları dikkate aldığımızda, yine
olağan veya olağanüstü kongrelere baktığımızda,
burada, olağanüstü kongrenin otuz gün sonra seçimli olarak
yapılmasında ve bu seçim şeklinin de yasada belirtilmesinde bana
göre bir müdahale algılanmaması gerekmektedir. Seçimden hiçbir zaman
korkmamamız gerekir. 236 artı 26 delegeyle, 262 delegenin bana göre
burada kendi oylarına ipotek koyamayız biz. Orada kendi hür
iradeleriyle seçim yapacaklar ve seçilen kişi de bizim başımızın
üstünde yer alacaktır.
Saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Arıcı.
Şahsı adına ikinci konuşmacı,
Gümüşhane Milletvekili Kemalettin Aydın.
Sayın Aydın buyurun efendim. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
KEMALETTİN AYDIN (Gümüşhane) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 64 sıra
sayılı kanunun 4üncü maddesi üzerinde şahsım adına
söz almış bulunuyorum, bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Dünya barışına evrensel katkıda bulunan
faaliyetlerin en birincisi hemen hemen bugünkü dünyada spor gelmektedir.
Aynı zamanda spor, ulusların dünya gündeminde yer almasında
sanat kadar önemli olduğunu ve hatta son yıllardaki artan ekonomik
pastada sporun da yer almasıyla sanatın da önüne geçtiğini
hepimiz biliyoruz.
Ülkemizin her alanda rekabet gücünün artmakta olduğunu, bu
artmakta olan rekabet gücünün de özellikle iyi yetişmiş gençler
aracılığıyla ve gençlerin sayesinde
olacağını hepimiz kabul etmekteyiz ve bu nedenle de, zaten, hem
sporda hem de eğitimde ülkemizin önemli bir nüfus yoğunluğunu
oluşturan gençler üzerine büyük bir çaba sarf ettiğimizi biliyoruz ve
bu anlamda da hiçbirimizin gençlere yönelik olan herhangi bir görevden
kaçınmayacağını ve gençlere yönelik olan kanun tasarılarını
hazırlamakta sabaha kadar değil, gerekirse günlerce bu Mecliste
çalışabileceğimizi biliyoruz.
Bu doğrultuda da ömrümün önemli bir kısmını,
amatör sporlarda başlayıp, daha sonra da Süper Lig haricindeki tüm
spor kulüplerinde, İkinci Lig Adan, İkinci Lig, Üçüncü Lig ve amatör
kümelerde yöneticilik yapmış bir kişi olarak bu kulüplerdeki
sıkıntıları çok yakın bilmekteyim. Hepimiz, özellikle
de siyasete gelmiş olan arkadaşlarımızın özellikle
CVlerine baktığımız zaman, önemli bir oranda spor
yöneticiliği yaptığını biliyoruz. İşte, biz,
bu spor yöneticiliği yaptığımız zaman çektiğimiz
sıkıntıları veya temsil hakkımızın neler
olduğunu belki de birçok kere araştırmamıştık.
1989da devrim olarak kanunu çıkan ve 1992de ilk Genel
Kurulu yapılarak Türkiyede futbolun özerkleştiği ve Türkiye
Futbol Federasyonunun bugünkü yapısını kabul ettiğimiz
dönemden beri tüm futbol otoriteleri, Türkiye Futbol Federasyonunun bu
yapısının bir devrim olduğunu kabul etmektedir.
Bugünkü geldiğimiz noktada özellikle tabana ve
çoğulculuğa dayanan delege sayısının artırılarak
temsil hakkı kazanmış olduğu bu yasanın önemli bir
unsur olduğunu düşünüyorum. Daha önce yüzde 75 oranında spor
kulüplerinin yöneticileri tarafından oluşturulan Genel Kurulun bu
yasayla yüzde 90 oranına yükseltilmiş olması, Genel Kurulun
oluşumunu sağlayan delegelerin konunun ne kadar içinde olduğunu,
ne kadar sıkıntı çekerek bu yönetim kurullarının
oluşmasına katkı sağlayacağını özellikle bu
yasanın delege sistemini okuduğumuzda çok net olarak görüyoruz.
Dolayısıyla da delege sisteminin bu kadar tabana
yayılmış olduğunu ve seçim kurullarının da kendi
icra sistemi içerisinde doğru planlanmış olduğunu
düşünmüş olduğum bu tasarı hakkında olumlu
görüşlerimin olduğunu, Türkiyede özellikle siyasallaşmayan bir
spor yönetiminin bu kanunla Avrupa standartlarına
taşınılabileceğini, bizim de arzu ettiğimiz Avrupa
standartlarının başlangıç itibariyle de spor yasasıyla
Türkiye gündeminde yer almasından mutluluk duyduğumu, bu mutlulukta
da özellikle Hükûmetimizin ve Sayın Spor Bakanının kendilerine
ait olan yetkilerinin, Meclisin kendilerine vermiş olduğu irade
yetkilerinin de Genel Kurul delegelerine devretmiş olmalarından
dolayı da kendilerine şükranlarımı sunuyorum.
Saygıyla hepinizi selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Aydın.
Sayın milletvekilleri, 3 milletvekili
arkadaşımın soru talebi var, ekranda görüyorum. Şimdi 4e
çıkınca, ben de süreyi kısıtlamak zorunda
kalacağım.
Sayın Genç, buyurun efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Yeni sisteme göre Genel Kurula çağrılı üyelerin
kaçı kamu görevlisi durumundadır veyahut da kaç oranda?
Futbol Federasyonu Başkanı kaç lira maaş ve huzur
hakkı alıyor?
Millî Takım Antrenörü kaç lira maaş alıyor?
Bunların açıklanmasını istiyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Özdemir, buyurun.
HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) Sayın Bakan, Futbol
Federasyonu seçimlerinde olabilecek manipülasyonları önlemenin yolu, üye
sayısını, yani delege sayısını artırmaktan
geçmektedir. Üçüncü lig kulüplerinin tamamından temsilci almayı
düşünüyor musunuz?
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özdemir.
Sayın Uslu
NURİ USLU (Uşak) Sayın Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Ben de Sayın Bakanımıza şöyle bir soru sormak
istiyorum: Ülkemizde faaliyet gösteren şehir kulüplerimizden birçoğu
maddi sıkıntılar yüzünden bazen faaliyetlerini sürdüremez duruma
düşüyorlar. Uşakspor bunlardan birisi. Bu durumda, hem şehir
halkımız hem sporseverler hem de o spor kulübünü uzun yıllar
yaşatmak için gayret ve emek sarf edenler üzülüyor ve spora
karşı da negatif duygularla yükleniyorlar. Bu kulüpleri kurtarmak
için, hiç olmazsa bir kez bunların borçlarının ertelenmesiyle
veya bunlarla ilgili bir çalışmanız var mıdır? Onu
öğrenmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Uslu.
Sayın Bakanım, buyurun.
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Gençin sorduğu sorulara, daha
sağlıklı olabilmesi için, yazılı cevap vermek
istiyorum. Maaş, miktar, kaç kamu görevlisi gelecek, bu da, tabii,
şimdiden pek belli olacak bir hadise değil ama yine de emin olmak
için arkadaşlarımız araştırsınlar,
yazılı takdim edeceğiz cevabımızı.
Diğer sorumuzu, Üçüncü Lig kulüplerinin delege
sayısının artırılmasıyla ilgili Sayın
Özdemir sordular. İlk üç takım başkanları delege olarak
gelebiliyordu eski yasaya göre, şimdi biz bunu beşe
çıkardık. İkinci Lig kulüplerini de artırdık, Birinci
Lig de arttı. Dolayısıyla, bunlar kendi içerisinde bir dengeye
kavuştular. Şu anda yasada üçten beşe çıkarmak suretiyle
Üçüncü Lig kulüplerini biraz daha artırmıştık ama kısa
vadede bir artış pek mümkün gözükmüyor Üçüncü Lig kulüpleri
açısından.
Yine, aynı soru -daha önceki sorularda da konuştuk-
kulüplerimizin ekonomik sorunu, sigorta borçları, vergi borçları,
kendi çalışanlarına olan borçları. Her gün bizim muhatap
olduğumuz, kulüplerle paylaştığımız sorun bu. Ama
aynı şeyleri yine tekrar etmek istiyorum, belki ilgili
bakanlıklarımız bu konuda kendi inisiyatiflerinde bir borç
yapılandırma, taksitlendirme yapabilirler, bu konuda
arkadaşlarımızla çalışacağız ama bunun
kesin, nihai çözüm olmadığını biliyorum, bu,
yıllardır devam eden bir döngü. Mutlaka ve mutlaka, bir kere
kulüplerimizin profesyonel olarak yönetilme ihtiyaçları var. Onun için de
bir kulüpler yasası çıkartmak istiyoruz. Şu anda kulüplerimiz
Dernekler Yasasıyla yönetiliyor. Bu kadar bütçesi olan, ekonomik
potansiyeli olan kulüplerin Dernekler Yasasıyla yönetilmesi mümkün
değil. Onun için, belki bu kulüpler tam anlamıyla bir şirket
gibi yönetilmeye muhtaçlar; gelirleri, giderleri, borçlanma politikaları. Bunun
için bir yasal zemin hazırlamak durumundayız. Önümüzdeki aylarda
Parlamentonun huzuruna böyle bir kanunla gelmeyi amaçlıyoruz; bir
tartışma, bir istişare yaptıktan sonra, kulüplerimizle bu
konuyu görüştükten sonra.
Onun dışında, bizim maddi kaynak aktarımı
konusunda elimizdeki enstrüman Lotodur, İddaadır. Yani, buradan da
olabildiğince kulüplerimize maddi kaynak aktarımı
yapıyoruz. Ama İddaa konusunda bir sıkıntı
yaşadık geçmiş yıl, işte, Danıştayın
yürütmeyi durdurma kararı bir kesintiye uğradı, o, tabii, onun
ekonomik değerinde bir düşüş gösterdi. Şu anda bizim piyasa
değerini bulmuş bir bahis oyunumuz söz konusu değil. Yeni bir
yasa hazırlığımız var, bunun kesintiye uğramaması,
kulüplerin bundan zarar görmemesi için, bu bahis oyunlarına ilişkin bir
tasarıyı acilen Parlamentoya getireceğiz. Umuyorum ki, yeni
ihalesiyle birlikte bu Lotonun ve İddaanın gelirleri artacak ve
kulüplerimize buradan daha fazla pay ve kaynak aktarma imkânına
kavuşacağız. Bütün bunları söylerken, kulüplerin ekonomik
sıkıntılarının kolay çözülecek bir konu
olmadığını da açık yüreklilikle söylememiz lazım
ve bunu paylaşmamız lazım.
Evet, zaman zaman burada yasa yapma sürecine ilişkin
itirazlar oluyor, işte Şenes Erzikle konuştunuz mu? Evet,
Şenes Erzikle konuştuk. Sayın Şenes Erzikin bu
yasanın baştan sona kadar, görüşülmesi aşamasında
bilgisine sunuldu, bilgisi var. Ben, buraya gelmeden evvel tekrar
konuştum. Paylaştığımız fikirler var,
paylaşmadığımız fikirler var.
Arkadaşlarımız kulüp başkanlarını
çağırdı, yöneticileri çağırdı, taban birliklerini
çağırdı, kaldı ki, yani, şu anda sizin huzurunuza
getirdiğimiz tasarı zaten Futbol Federasyonu Genel Kurulunda kabul
edilmiş bir metin. Orada ne tartışıldıysa
tartışıldı, fikri olan varsa orada söyledi. Yani bizim
tekrar, bir daha bu turu yenilememize ihtiyaç olmadığı hâlde bir
eksiklik kalmasın diye ben bunu arkadaşlarıma talimat verdim,
yaptırdım ki bu epeydir futbol kamuoyunun gündeminde olan bir konu,
zaten getirdiği hususlar da herkes tarafından biliniyor. Tek
takınılan madde geçici 1inci madde. Yani dense ki seçim olmasa her
şey olacak
Yani böyle bir noktada bazı
arkadaşlarımızın itirazı var ama bizim baştan
beri anlatmaya çalıştığımız gerekçelerle, bu
yasanın bu şekilde çıkması Türk futbolunun önünü
açacaktır, kaosa sürüklenmeyi önleyecektir.
Bir de lütfen şunu yapmayın: İşte FIFAdan
döner. Yani, biz, kendi Parlamentomuzun yasa yapma konusundaki
saygınlığını zedelemeyelim. Yani, tamam federasyona
ilişkin sempatimiz olabilir, yakınlığımız
olabilir vesaire ama biz bütün bunlardan uzak, objektif bir anlayış
içerisinde bu yasayı yapma anlayışındayız. Kaldı
ki, federasyon temsilcisini de Sayın Başkanım davet etti,
komisyona geldi, orada da görüşleri alındı. Onun için, yani
Evet, FIFA uluslararası bir kuruluştur, bizim Futbol Federasyonumuz
oraya bağlıdır ve biz FIFAnın standart statüsüne
federasyonumuzun statüsünü uyumlandırmaya çalışıyoruz. Ama
herhâlde bu Meclisin de bir yasa yapma konusunda bir inisiyatifi var.
Egemenliğimizin bir parçası olarak yasa yapma yetkimizi herhâlde
kullanacağız. Eğer burada kullanamazsak, zaten başka bir
konuda size hiçbir şey yaptırmazlar. Bir sürü uluslararası
kuruluş var. İLO var, Uluslararası Sağlık
Teşkilatı var, Avrupa Birliği var. O zaman, tamamen teslim
bayrağını çekelim, oradan ne geliyorsa hep beraber direktif
kabul edelim ve bunu yapalım.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, en çok
önergenin olduğu maddelerden bir tanesi bu. Madde üzerinde tam yedi adet
önerge vardır. Önergeleri önce geliş sırasına göre kâtip
üye arkadaşımız okuyacak, sonra aykırılık
durumlarına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 64 Sıra Sayılı "Türkiye
Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının Çerçeve 4 üncü maddesi ile değiştirilen
3813 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin birinci
fıkrasının (m) bendinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki bentlerin eklenmesini ve aynı maddenin
beşinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki
fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Ayhan Sefer Üstün |
Orhan Karasayar |
Kemalettin Aydın |
|
|
Sakarya |
Hatay |
Gümüşhane |
|
|
Cüneyt Yüksel |
Fatih Öztürk |
M. Yılmaz Helvacıoğlu |
|
|
Mardin |
Samsun |
Siirt |
n) Bünyesinde futbol dalı bulunan engelliler spor
federasyonlarının başkanları,
o) Türkiye Faal Futbol Hakemleri ve Gözlemcileri Derneği
Genel Başkanı.
Genel Kurul toplantısı Federasyon
Başkanının veya görevlendireceği başkanvekili veya
Yönetim Kurulu üyesinin konuşmasıyla açılır. Daha sonra
Genel Kurul Divanı oluşturulur. Genel Kurul Divanı bir
Başkan bir Başkanvekili ile iki sekreterden oluşur. Tek
adayın bulunması halinde seçim açık oyla, birden fazla
adayın bulunması halinde ad okunmak suretiyle veya gizli oyla
yapılır. Bu durumda oylamanın nasıl
yapılacağına Genel Kurul karar verir."
Gerekçe
Bünyesinde futbol dalı bulunan özerk federasyon
Başkanları ile Türkiye Faal Futbol Hakemleri ve Gözlemciler
Derneği Başkanının oy kullanmasını imkan
sağlanmış ayrıca, Divanın nasıl
oluşacağı konusunda düzenleme yapılmıştır.
TBMM Başkanlığına
Görüşülme olan 64 sıra sayılı kanun
tasarısının çerçeve 4 ncü maddesinin birinci fıkrasına
aşağıdaki bendin eklenmesini, beşinci
fıkrasının ilk cümlesinde geçen olağanüstü ibaresinin
metinden çıkarılmasını ve beşinci fıkradan sonra
gelmek üzere aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve
teklif ederiz.
|
|
Ali Uzunırmak |
Erkan Akçay |
Ahmet Duran Bulut |
|
|
Aydın |
Manisa |
Balıkesir |
|
|
Nevzat Korkmaz |
|
Alim Işık |
|
|
Isparta |
|
Kütahya |
n) Türkiye Faal Futbol Hakemleri ve Gözlemcileri Derneği
Başkanı ve yönetim kurulu tarafından belirlenecek bir temsilci
olağanüstü toplantının yapılabilmesi için
birinci, ikinci ve üçüncü toplantılarda üye tam sayısının %
51inin çoğunluğu aranır.
TBMM Başkanlığına
Görüşülme olan 64 sıra sayılı yasa
tasarısının 4. maddesinin (ı) bendinde geçen
(yetmişbeş) ibaresinin (70) olarak değiştirilmesini
saygılarımla arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
TBMM Başkanlığına
Görüşülme olan Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve
Görevleri Hakkında Kanunda değişiklik yapılmasına dair
kanun tasarısının 4. maddesinde düzenlenen 3813 sayılı
kanunun 5. maddesinin g bendinin aşağıdaki şekliyle değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
g) FIFA ve UEFAnın icra kurullarında görev yapmış
ve yapmakta olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları,
|
|
Beytullah Asil |
Akif Akkuş |
Ahmet Duran Bulut |
|
|
|
Eskişehir |
Mersin |
Balıkesir |
|
|
|
Necati Özensoy |
|
Ali Uzunırmak |
|
|
|
Bursa |
|
Aydın |
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülme olan Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve
Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik yapılmasına dair
kanun tasarısının 4. maddesinde düzenlenen 3813 sayılı
kanunun 5. maddesinin (e) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
e) Türkiye Futbol Federasyonu
Başkanlığını asaleten yapmış olanlar.
|
|
Beytullah Asil |
Akif Akkuş |
Ahmet Duran Bulut |
|
|
Eskişehir |
Mersin |
Balıkesir |
|
|
Necati Özensoy |
|
Ali Uzunırmak |
|
|
Bursa |
|
Aydın |
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan Futbol Federasyonu kuruluş ve
Görevleri hakkında kanunda değişiklik yapılmasına dair
kanun tasarısının 4. maddesinin e fıkrasıyle g
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve Teklif ederiz.
|
|
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
Muharrem İnce |
Tayfur Süner |
|
|
Malatya |
Yalova |
Antalya |
|
|
Osman Kaptan |
|
Çetin Soysal |
|
|
Antalya |
|
İstanbul |
e) Türkiye Futbol
federasyonu Başkanlığını asaleten 6 aydan fazla
yapmış olanlar
g) FIFA ve UEFA icra kurullarında, komisyonlarında
fiilen en az beş yıl görev yapmış ve yapmakta olan Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşları.
BAŞKAN Bu önerge en aykırı önergedir, okutup
işleme alacağım.
Buyurun:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 64 sıra sayılı yasanın
4. maddesinin sonuna aşağıdaki fıkranın eklenmesini
arz ederiz.
|
|
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
Tayfur Süner |
Yaşar Tüzün |
|
|
Malatya |
Antalya |
Bilecik |
|
|
Orhan Ziya Diren |
Osman Kaptan |
Muharrem İnce |
|
|
Tokat |
Antalya |
Yalova |
Futbol Federasyonu genel kurulu Türkiye Liglerindeki tüm
kulüplerin vergi ve sigorta sorunlarını görüşüp çözüm için
gerekli tüm girişimleri yapar.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul)
Tabii, bir iyi niyet temennisi ama, bilmiyorum, kanunun formatı olarak pek
madde kabulü mümkün değil ama, tutanaklara geçmesi bile bu anlamda önemli.
Yani
BAŞKAN Takdire bırakıyorsunuz.
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) -
Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Sayın Aslanoğlu, konuşacak
mısınız?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (M alatya) Evet.
BAŞKAN Buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinize saygılar
sunuyorum.
Sayın Başkanım, bu, en aykırı önerge
değil, en kabul edilebilir önerge. Yani, kulüplerin vergi problemi
almış başını yürümüş, haciz konuyor tüm
gelirlerine, ondan sonra Sayın Başkanım diyor ki: En
aykırı önerge. En uygun önerge arkadaşlar!
Hepimizin kulüpleri var, hepimiz belli illerden geldik, hepimiz
çaresiziz. Her ilin milletvekilinin başında bu dert. Bunu kurumsal
bir gelire bağlamazsak
Bu, Federasyonun görevidir. Ben, bu önergede,
Futbol Federasyonu Genel Kuruluna Ey Futbol Federasyonu! Sen, kulüplerin
içinde olduğu mali koşullara sahip çık diyorum. Ne var ki bunda
aykırı olacak?
FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) En kötü değil ya en
aykırı.
İSMAİL ÖZGÜN (Balıkesir) En uygun anlamında
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Arkadaşlar yahu,
ne var bunda? Diyorum ki: Futbol Federasyonu, senin görevin. Mademki, o
kulüplerin oyunu alıyorsun, mademki, o kulüpler senin üyen, bunlardan
mağlup olana sahip çık. Sigorta borcu var, vergi borcu var. Bunlar,
senin görevin, gel görüş, çöz. Maliye Bakanım gitmiş,
gitmiş.
Arkadaşlarım, önerge bu. Gelin
Burada bir temennidir bu
önerge, temenni: Ey Futbol Federasyonu! Sen, kulüplerin mali problemlerine,
özellikle vergi ve sigorta sorunlarına sahip çık diyoruz
arkadaşlar.
Hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu.
Vermiş olduğunuz önerge, madde metnine en
aykırı önergedir. Yani, olumsuz bir önerge anlamına
değildir, onu belirteyim. Evet, Sayın Bakanımız da zaten
onun için Genel Kurulun takdirine bıraktılar.
Sayın milletvekilleri, önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan Futbol Federasyonu kuruluş ve
Görevleri hakkında kanunda değişiklik yapılmasına dair
kanun tasarısının 4. maddesinin e fıkrasıyle g
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve Teklif ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu (Malatya)
ve
arkadaşları
e) Türkiye Futbol federasyonu
Başkanlığını asaleten 6 aydan fazla yapmış
olanlar
g) FIFA ve UEFAnın icra kurullarında,
komisyonlarında fiilen en az beş yıl görev yapmış ve
yapmakta olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Aslanoğlu
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Federasyon Başkanlığı yapanlar ile FIFA,
UEFAnın komisyonlarında 5 yıldan fazla görev
almışların genel kurul üyesi olmaları,
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve
Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik yapılmasına dair
kanun tasarısının 4. maddesinde düzenlenen 3813 sayılı
kanunun 5. maddesinin (e) bendinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz:
e) Türkiye Futbol Federasyonu
Başkanlığını asaleten yapmış olanlar.
Beytullah
Asil (Eskişehir) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Asil, konuşacak
mısınız?
Önerge sahipleri adına, Eskişehir Milletvekili Beytullah
Asil.
Buyurun.
BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) Değerli Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; şimdi, Türkiye Futbol Federasyonu Türk
futbolunun en üstündeki bir kurum, şimdi görüşmekte olduğumuz
kanun tasarısı da Futbol Federasyonunun kanunudur.
Bu Federasyonun Başkanlığına getirilmiş
birisini, yani bu yüce kurumu, futbolu yönet diye asaleten bir
başkanı, bu kurumun başına, Türkiye Futbol Federasyonunun
başına getiriyoruz. Bu Federasyonun Başkanlığına
getirdiğimiz, o Federasyonu ama altı ay ama yedi ay ama üç ay ama
dokuz ay ama bir yıl, iki yıl bu Federasyonu yönetmekle görevlendiriyoruz.
Ondan sonra da tutuyoruz, kanun maddesiyle bu görevi ifa etmesini kendisinden
istediğimiz, o makama seçilen, futbolun en üstündeki kişiyi, bir
zamanlar Başkanlığını yaptığı Genel
Kurulun delegeliğinden mahrum ediyoruz.
Değerli arkadaşlarım, elinizi vicdanınıza
koyun, sorun: Bu hangi mantığa, hangi izana yakışır?
Bir de üstelik, iki yıl gibi bir süre koyuyoruz, iki yıldan fazla.
İki yıl yapmış olan ne olacak? Yani, bu insanlara bu kadar
saygısızlık yapmanın, bunu da bu Genel Kurul eliyle
yapmanın bir mantığı yoktur diye düşünüyorum.
RASİM ÇAKIR (Edirne) Vardır mantığı.
AKPlileri seçmeyen demokrasi demokrasi değildir. Niye
mantığı olmasın ki!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Ne alakası var?
BEYTULLAH ASİL (Devamla) - Bunu hiçbir anlayışla
bağdaştırmak mümkün değildir.
Değerli milletvekilleri, çok masum bir istek. Az önce
Sayın Başkan, Sayın Bakan ifade etti. Hiç kimsenin birilerine
sempati, şu bu kaygılarıyla hiç kimseye bir şey beslemeden
Hiçbirini de tanımam, hiçbiriyle de ne merhabam ne el sıkışmışlığım
vardır. Türkiye Futbol Federasyonu Başkanlığı yapanların
hiçbirini de tanımam. Ama, bakın, bir yıl dokuz ay, on bir ay,
hatta tam iki yıl başkanlığını yapacak bir
kurulun, ondan sonra da o kurulun genel kurulunda delege bile olmayı o
insandan esirgeyeceksiniz! Bu hangi mantığa yakışır,
sizlere soruyorum. Gelin, bu insanları, Türk futbolu için bir şeyler
yapma çabası içerisinde olan, Türk futbolu için uğraş veren bu
insanları daha fazla incitmeyelim. Tasarıda bu maddenin yer
alması bile inciticidir. Gelin, yol yakınken dönelim, Genel Kurulda
bu hatamızı düzeltelim ve bu insanlara
Sayılarının da
çok fazla olacağını tahmin etmiyorum. Çünkü, eski Yasada
altı ay gibi bir kural vardı -onu da anlamak mümkün değil- o
olduğu takdirde 10 kişiydi, şimdi 2 kişiye
düşürülüyor. 262ye yükseltilmiş bir sayı 8 daha fazla olsun ama
bu insanları incitmeyelim. Bu insanların hakkını bu
insanlara verelim diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Asil.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve
Görevleri Hakkında Kanunda değişiklik yapılmasına dair
kanun tasarısının 4. maddesinde düzenlenen 3813 sayılı
kanunun 5. maddesinin g bendinin aşağıdaki şekliyle
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
g) FIFA ve UEFAnın icra kurullarında görev
yapmış ve yapmakta olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları,
Beytullah
Asil (Eskişehir) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Asil, gerekçeyi mi okutayım?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Akif Akkuş
konuşacak efendim.
BAŞKAN Sayın Akif Bey, buyurun.
AKİF AKKUŞ (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; şimdi, yasaya baktığımız
zaman, yasada sayının artırılması yönünde bir
görüş hâkim. Yani, Türkiye Futbol Federasyonu Genel Kurulunda oy
kullanacak delegelerin sayısının artırılması
yönünde bir görüntü söz konusu. Ancak, bakıyoruz, bu, bazı
kişilerden, yani delege olabilecek bazı kişilerden esirgeniyor
gibi.
Şunu demek istiyorum: FIFA ve UEFAnın İcra Kurullarında
görev yapacak yetkinliğe ulaşmış spor adamını,
süre koymak suretiyle, Genel Kurula yapacağı katkılardan mahrum
bırakıyoruz.
Şimdi soruyorum: İçinizde FIFA yahut da UEFA İcra
Kurullarında görev yapmış kimse var mı?
Dolayısıyla, bunların sayısı fazla olmayacaktır.
Dolayısıyla, mademki biz böyle bir yola girdik, bu
sayıyı artıralım, bazı manipülasyonları önleyelim
istiyoruz, o zaman gelin, bu FIFA ve UEFA İcra Kurullarında görev
yapmış Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının da Futbol
Federasyonu Genel Kuruluna delege olarak girmelerini sağlayalım
diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum, sağ olun.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 64 sıra sayılı yasa
tasarısının 4. maddesinin (ı) bendinde geçen
(yetmişbeş) ibaresinin (70) olarak değiştirilmesini
saygılarımla arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Genç, buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; benim önergem bu (ı) bendinde geçen en az 75 defa A milli
olmuş kişileri, yetmiş olsun diyoruz. A milli olmuş
insanların 70 defa olması yeterli bence.
Şimdi, aslında, tabii, AKPliler bizim kanunlar üzerinde
konuşma hakkımızı yok ettikleri için, mecburen, işte,
bakın bu kanunu 20/11de Hükûmet gönderiyor, ondan sonra 26/11de Komisyon
kabul ediyor, bugün işte 28 Genel Kurula geliyor.
Şimdi Cambaza bak. hikayesini bilirsiniz. Birileri,
zannedersem ki Cambaza bak. diyerek bazı şeyler götürmeye
çalışıyor.
Şimdi, bu kanun 1 katrilyonun üzerinde kapasitesi olan bir
kanun. Şimdi, bu kanun milyonlarca insanı ilgilendiren bir kanun.
Şimdi, bu kadar geniş bir halk kitlesini, geniş bir insan
kitlesini ilgilendiren bir kanun niye acaba böyle çok aceleye getiriliyor?
Şimdi, Futbol Federasyonunun yetkilileri Komisyona
katılmış mıdır veya bunların bilgilerine
başvurulmuş mudur? Spor camiasından herhangi birisinin
düşüncesi alınmış mıdır? Hiçbirinin
düşüncesi alınmamıştır. Niye, niye bu acele? Yani,
arkadaşlar bunlar çok önemli konular.
Şimdi, bu kadar büyük bir mali portresi, potansiyeli olan bir
kanunu, siz, kamuoyundan, sivil toplum örgütlerinden, ilgili meslek
gruplarından kaçırırsanız, bunun arkasında birileri
bir Ali Cengiz oyunu olduğunu kabul ederler. O bakımdan bu kanunda da
bir Ali Cengiz oyunu var. Sonra, niye bu kadar yani bunu sonuna kadar şey
edelim? Bu kanun, bugün, işte Danışma Kuruluna karar alınma
aşamasında geldi, ben iki maddesine baktım, böyle bir önerge
verdim. Başka da, inceleme imkânımız olmadı.
Olmadığı için de şey etmiyoruz.
Şimdi, burada
Türkiyede mesela 81 tane il var. Birçok ilimizde
spor kulüpleri çok zor durumda. Mesela amatör sporu geliştirmemiz
lazım. 12, 13, 15 yaşlarında o kadar büyük yeni kabiliyetler
var, o kadar büyük değerler var ki Türkiyede, bunların spor
dalında gelişmesini sağlamak için buralara kaynak
aktaralım. Mesela, her ilden bu Futbol Federasyonuna bir delege seçilse,
ne zararı var? Hiç olmazsa Futbol Federasyonuna her ilden bir temsilci
koymak lazım. Yani, hiç olmazsa Futbol Federasyonunun bünyesinde bir
delegesi olsa her ilin, burada bir sözcüsü olur. Bunun ne zararı var?
Yani, enine boyuna tartışılmayan bir kanun getirilmiş.
Dolayısıyla, mesela benim ilimde
Gerçekten, işte, ciddi bir
spor büyük paraya dayanıyor. Büyük paraya dayanan bir faaliyetin
yapılabilmesi için ya büyük iş adamları olacak veyahut da devletin
valisi veya belediyesi buna katkıda bulunacak. İkisi de
bulunmayınca çok değer olan o gençler -İşte zaman zaman
böyle özel yarışlarda düzenleniyor- o çocuklar heba olup gidiyor.
Sonra, çok defa gelmiştir
İşte 12, 13, 15
yaşlarındaki çok mükemmel futbol oynayan gençlerimiz, tabii bölgede
kulüp olmadığı için
Birçok yerlerde de zaten bunlar şey
yaratmışlar
Aşağı yukarı her yere gidiyorsunuz,
çocukları kulüplere gönderiyorsunuz, çok mükemmel çocuklar ama orada, o
kulüplerde o çocukların futbol oynayabilmesi birtakım imtiyazlara
bağlı. O imkânlar da tanınmıyor. Dolayısıyla,
memleketin çok büyük değerleri böylece heba olup gidiyor.
Onun için bu gençlerimize, geleceğini garanti edecek,
onların kabiliyetini, kişiliğini, niteliğini ortaya
çıkaracak bir kanun hazırlarken bütün ulusun gençlerinin yolunu açmak
lazım.
Şimdi geçen gün Millî Takım işte bir tur attı
Tabii, hatta ben de burada başarılar diledim ve hakikaten 1-0
kazandı.
AKİF AKKUŞ (Mersin) Fenerbahçeye dilemedin,
Fenerbahçe kaybetti!
KAMER GENÇ (Devamla) - Ama, şimdi orada denildi ki -yani
bilmiyoruz doğru mu, yanlış mı- efendim, işte 8
milyon euronun 4 milyon eurosunu futbolculara dağıtacağız.
Bence gereksiz. Yani, millî formayı giymek en büyük onur. Bir memleketin
her genci için o memleketin millî formasını giymek en büyük onurdur.
Tabii ki, gayret gösterecek, ama yani bence bu haksızlık. Mesela,
orada o paraların bir kısmı şehit ailelerine verilebilirdi
veyahut da yeni yeni yetişen bazı güç durumda olan illerin spor
kulüplerine verilebilirdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Genç, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
KAMER GENÇ (Devamla) Yani, ülkeyi akılla, mantıkla,
bilimle yönetmek lazım.
Ben size bir hikâye anlatayım: Kralın biri oğluna
demiş ki, Oğlum al şu iki koçu götür, bir besle, bakalım
memleketi nasıl yöneteceksin? Tabii, oğlu, babasının
gözüne girmek için koçları getirmiş en güzel şekilde
beslemiş, ondan sonra Haydi gidelim demiş senin koçlarını
bir kontrol edelim. Tabii, koçları bırakınca, koçlar
yemiş, semirmiş, sağa sola saldırmış. Gel
bakalım evladım demiş bir de gidelim benim koçlarıma
bakalım. Gitmiş, bakmış ki, koçlar ne bir şey
yemiş, yerde sürünüyorlar. Oğlum demiş bu milleti böyle
süründürmek lazım.
İşte, siz de bu milleti böyle süründürerek yönetmeye
çalışıyorsunuz. İşte, fakirleştirerek, sadakaya
alıştırarak
FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) Sayın Genç, siz
millete koyun mu diyorsunuz? Olur mu öyle şey!
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, o koyun size yakışan
bir şey, tamam mı? Bana yakışmaz, ben millete
FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) Olur mu canım,
millete koyun dediniz
KAMER GENÇ (Devamla) Bakın, şimdi siz
(AK Parti
sıralarından gürültüler) Herhâlde, hiç
Ayıp olur, ben milleti
koyuna benzetmedim. Ben bu
Bakın, bir fıkra anlattım size.
Eğer, sizin fıkra anlama kabiliyetiniz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FEHMİ HÜSREV KUTLU (Adıyaman) Millete koyun dediniz,
özür dileyin milletten! Millet koyun değil.
BAŞKAN Sayın Genç, teşekkür ederim, sağ
olun.
AHMET YENİ (Samsun) Milleti koyuna benzetiyorsunuz, millet
koyun değil, özür dileyin.
KAMER GENÇ (Devamla) Sayın Başkan, ben millete koyun
dedim mi? (AK Parti sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Siz, bir fıkra anlattınız.
KAMER GENÇ (Devamla) - Siz de bir sürü fıkra
anlatıyorsunuz, sen kendini öyle görüyorsan beni ilgilendirmez. (AK Parti
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge, kabul
edilmemiştir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, karar yeter sayısı
isteyecektim. Ama, neyse
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 64 sıra sayılı kanun
tasarısının çerçeve 4üncü maddesinin birinci
fıkrasına aşağıdaki bendin eklenmesini, beşinci
fıkrasının ilk cümlesinde geçen olağanüstü ibaresinin
metinden çıkarılmasını ve beşinci fıkradan sonra
gelmek üzere aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Ali
Uzunırmak (Aydın) ve arkadaşları
n) Türkiye Faal Futbol Hakemleri ve Gözlemcileri Derneği
Başkanı ve yönetim kurulu tarafından belirlenecek bir temsilci
Olağanüstü toplantının yapılabilmesi için
birinci, ikinci ve üçüncü toplantılarda üye tamsayısının %
51inin çoğunluğu aranır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Uzunırmak, buyurun.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; burada tasarıya vermek istediğimiz
şekil, demokrasiye ve güçlü bir yönetime olanak sağlamak içindir.
Demokrasiye olanak sağlamaktan kastımız nedir?
Düşünün ki bir genel kurula, yüzde 40 imzayla olağanüstü
toplantıya çağırıyorsunuz ve bu olağanüstü
toplantıda, ilk toplantıda yüzde 51 çoğunluk aranıyor;
ikinci toplantıda üçte 1, üçüncü toplantıda üye
sayısının katılımına bakmadan toplantı
gerçekleşiyor. Zaten yüzde 40la toplantıya
çağırmışsınız. Bir de bunun üzerine üçüncü
toplantıya kadar toplantı sayısı olmadığında
yüzde 40 bir imzayla koskoca ülkenin federasyonunu 50 kişiyle, 30
kişiyle, sayısı belli olmayan miktardaki bir insan
topluluğuyla yeniden seçiyorsunuz. Seçilecek olan bu kurul, bu heyet acaba
hangi derecede bu problemleri göğüsleyebilir, ne derecede bir
katılımın sağlandığı bir yönetim
oluşur?
Dolayısıyla, olağan Genel Kurullarda bir
itirazımız yok, olağan Genel Kurul sayılarında da bir
itirazımız yok, işin mecrası noktasında
gelişmektedir ama, eğer bir yönetimi olağanüstü bir
toplantıya çağırıyorsanız, bu olağanüstü
toplantıda, mutlaka ve mutlaka, kararın, yüzde 51
çoğunluğun sağlandığı bir toplantıdaki salt çoğunluğa
dayalı alınması gerektiği demokrasinin vazgeçilmez bir
kuralının olması gerekir. Dolayısıyla, buradaki vermek
istediğimiz şekil, olağanüstü toplantılara yüzde 51
çoğunluğun sağlandığı toplantı
sayısıyla başlayıp salt çoğunlukla karar alınmasını
temin etmektir.
Değerli arkadaşlar, ayrıca, Türkiye Faal Futbol
Hakemleri ve Gözlemcileri Derneği Başkanının veya Yönetim
Kurulu tarafından belirlenecek bir temsilcinin de Federasyonun delegesi
olması öneriyoruz.
Kıymetli arkadaşlar, bu tasarı siyasetten uzak
tasarı mı, değil mi; siyasetin tesiri var mı, yok mu?
Bakanın, daha önceki, Futbol Federasyonunu Genel Kurula götürme yetkisini
son bir defa kullanıp kullanmadığını sizlerle
açık açık tartışabiliriz. Eskiden, Bakan, direkt, Futbol
Federasyonunu seçime götürme yetkisine sahipti. Bugün, burada, kendi parti
grubunun çoğunluğuna dayalı şekilde, bu Parlamentoda bu
çoğunluğun tahakkümüyle, gene, Futbol Federasyonunu seçime götürmek
istemektedir. Burada da Futbol Federasyonu seçimine siyasi bir irade karar
vermektedir. Dolayısıyla, bu, bir özerk kuruluş olmaktan çıkmıştır;
bu, uluslararası üye olduğumuz kuruluşların yönergelerine
aykırı bir davranıştır. Bunun açıkça
adını koymak gerekir, bunun adını koymaktan korkmamak da
gerekir ve bu, Türkiyeyi sıkıntıya sokacak bir
davranıştır.
Sayın Bakanımız, federasyona sempati, antipati
noktasında bir görüş ifade ettiler. Şunu memnuniyetle ifade
etmek isterim ki: Sayın Bakanımızın şahsını
ve şahsiyetini, futbol camiasının içerisinde olup Futbol
Federasyonundaki yöneticiler tanımazdan çok önce tanıyorum. Kendisine
daha çok sempatim vardır ama bu, bir ülkenin, bir Parlamentonun adaletinin
tecellisine vesile olacak bir yasa tasarısıdır.
Dolayısıyla, ben, buna bir sempati veya bir antipatiyle
bakmıyorum ama AKP Hükûmetinin, AKP Grubunun Futbol Federasyonu yönetimine
bir antipatiyle baktığını sokaktaki çocuğa da
söyleyebilirsiniz, o da kabul edebilir kıymetli arkadaşlar.
Dolayısıyla, burada bir milletvekilinin, bir grubun
sempatiyle, antipatiyle kanun yapması gibi bir şey
Biz hiç kimseyi
itham etmek istemeyiz veya kişilerin savunulması gibi bir
düşünceye hiçbir zaman sahip olamayız. Biz, Futbol Federasyonunun da
milletvekiliyiz, AKPye oy veren vatandaşların da milletvekiliyiz,
futbolcunun da milletvekiliyiz, hakemin de milletvekiliyiz kıymetli
arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Uzunırmak,
konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Eski tasarıda otuz gün içerisinde seçime gitmeye
zorlanıyordu. Geçici 1inci maddede otuz günde seçime gitmeye
zorlanıyor ve bu otuz güne takılınmış,
kalınmış.
Kıymetli arkadaşlar, otuz güne bırakalım.
Şimdi, burada önemli olan şu var: Altmış gün sonra, otuz
gün sonra lig ara vermeden veya lig son bulmadan, hangi statüyle Üçüncü
Ligdeki ilk beş kulübü belirleyebileceksiniz? Lig ara verdiğinde veya
lig son bulduğunda kongrenin hazırun listesinin
hazırlanması kanuna uygundur. Ama lig devam ederken hangi
beşinci kulübü siz belirleyebileceksiniz? Hangi gerekçeyle hazırunu
hazırlayacaksınız?
Dolayısıyla, bu tasarı, doğru
düşünülmüş, doğru zamanlanmış bir tasarı
değildir. Bunu aklıselimle düzeltmek gerektiği kanaatini
taşıyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Uzunırmak.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 64 Sıra Sayılı "Türkiye
Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının Çerçeve 4 üncü maddesi ile değiştirilen
3813 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin birinci
fıkrasının (m) bendinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki bentlerin eklenmesini ve aynı maddenin
beşinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki
fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Ayhan
Sefer Üstün (Sakarya) ve arkadaşları
n) Bünyesinde futbol dalı bulunan engelliler spor
federasyonlarının başkanları,
o) Türkiye Faal Futbol Hakemleri ve Gözlemcileri Derneği
Genel Başkanı.
Genel Kurul toplantısı Federasyon
Başkanının veya görevlendireceği başkanvekili veya
Yönetim Kurulu üyesinin konuşmasıyla açılır. Daha sonra
Genel Kurul Divanı oluşturulur. Genel Kurul Divanı bir
Başkan bir Başkanvekili ile iki sekreterden oluşur. Tek adayın
bulunması halinde seçim açık oyla, birden fazla adayın bulunması
halinde ad okunmak suretiyle veya gizli oyla yapılır. Bu durumda
oylamanın nasıl yapılacağına Genel Kurul karar
verir."
Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Trabzon)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bünyesinde futbol dalı bulunan özerk federasyon
Başkanları ile Türkiye Faal Futbol Hakemleri ve Gözlemciler
Derneği Başkanının oy kullanmasına imkân
sağlanmış, ayrıca Divanın nasıl
oluşacağı konusunda düzenleme yapılmıştır. .
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 4üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 23.19
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 23.39
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yusuf
COŞKUN (Bingöl) Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 26ncı Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
64 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Bu arada, 2-1 galip gelen Beşiktaşımızı
da canıgönülden tebrik ediyoruz. (Alkışlar)
Tasarının 5inci maddesini okutuyorum:
MADDE 5- 3813 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin
birinci fıkrasının (b) bendi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
b) Başkanı, Yönetim Kurulunun ondört üyesini ve
Denetleme Kurulunu seçmek,
BAŞKAN Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Mersin Milletvekili Vahap Seçer, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Bursa Milletvekili Necati Özensoy; şahısları
adına, Sinop Milletvekili Abdurrahman Dodurgalı, Sivas Milletvekili
Hamza Yerlikaya.
İlk söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Mersin
Milletvekili Vahap Seçere aittir.
Buyurun Sayın Seçer.
CHP GRUBU ADINA VAHAP SEÇER (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 64 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 5inci maddesiyle ilgili grubum adına söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ayrıca, bir Fenerbahçeli olarak Beşiktaşı
canıgönülden kutluyorum. (Alkışlar) Diliyorum, on beş gün
sonra, Fenerbahçe de İstanbulda, Şampiyonlar Liginde tur vizesini
alacaktır, buna, canıgönülden inanıyorum. (Alkışlar)
Sayın milletvekilleri, bu yasa tasarısı, tabii ki
Uluslararası Futbol Federasyonları Birliğinin ve Avrupa Futbol
Federasyonları Birliğinin kriterlerine bir uyum yasa
tasarısıdır. Daha önce söz alan milletvekili
arkadaşlarım, bu yasa tasarısının niçin bu kadar
aceleye getirildiğini, niçin bu kadar ivedilikle Meclis Genel Kuruluna
getirildiğini, bunu, bir şikâyet babında dile getirdiler, ama
şu bir gerçek ki FIFA ve UEFA, bu konuda, müteaddit defalar Türkiyeyi
uyardı, müteaddit defalar sıkıştırdı ve
nihayetinde bugün bu yasa tasarısı Meclis Genel Kurulunda
görüşülüyor.
Şimdi, tabii ki, Türkiyede bugün gelinen noktada futbol,
bundan otuz, kırk, elli yıl önceyi düşündüğünüz zaman,
yapısal anlamda, şekilsel anlamda, anlayış anlamında
çok yapı değiştirdi. Artık, dünyada olduğu gibi
Türkiyede de futbol bir endüstri ve devasa bütçelere sahip bir endüstri.
Dolayısıyla, bugün görüşülen bu yasa tasarısı, Türkiyede
bu alana ilgi duyan çok büyük kitleleri ilgilendirdiği için önemli bir
yasa tasarısı. Aynı zamanda, Futbol Federasyonunun dünü ve
bugününü de irdelediğimiz zaman, Futbol Federasyonu dünlerde belki
idareciler için bir yük teşkil ediyor, belki nazla pozla bunların
idaresine, yönetim kurullarına adamlar bulunuyordu, ama bugün gelinen
noktada, artık, Türkiye Futbol Federasyonu devasa bütçelere hükmediyor ve
dolayısıyla bunun cazibesi ondan dolayı artmış
durumda.
Hatırlayacağımız gibi, geçtiğimiz dönemde
bu konuda çok ciddi tartışmalar oldu. Mevcut yönetim, Türkiye Futbol
Federasyonu yönetimi ve o dönemin, yine, iktidarı arasında çok ciddi
söz düelloları oldu, tartışmalar oldu, gerilmeler oldu.
Diliyorum, bundan sonraki süreçte spora siyaseti bulaştırmayız,
bunu AKP İktidarı yapmaz, inşallah Cumhuriyet Halk Partisi
iktidarında Cumhuriyet Halk Partisi de yapmaz, hiçbir siyasi kurum ve
kuruluş spora siyaseti bulaştırmaz.
Zira, sporun temelde çıkış amacı, genç
insanları buna yönelterek birtakım kötülüklerden, kötü
alışkanlıklardan, depresyonlardan, bunalımlardan uzak
tutup, hem fikren hem de bedenen dinç, fit bir yapıda jenerasyonlar,
kuşaklar oluşturmak ve geliştirmek.
Futbolun Türkiyede de, dünyada da ciddi anlamda paralara hükmeden
bir endüstri olduğunu söylemiştik. Tabii ki, bu endüstri içerisinde
Türkiyede özellikle irdelememiz gereken ve önemsememiz gereken en önemli konu,
bu dönen milyonlarca dolar veya milyonlarca YTL bütçeden, paradan, kaynaktan
asıl Türkiye toplumunun büyük bir çoğunluğunu ilgilendiren ve
hitap eden amatör spor kulüpleri ne kadar pay alıyor? Bunları
incelediğimizde durumun hiç de iç açıcı
olmadığını görüyoruz. Amatör spor kulüpleri gerçekten büyük
sıkıntılar içerisinde. Az önce de bu konuda bir başka
milletvekili arkadaşım şikâyetlerini, isteklerini dile
getirirken Sayın Bakanımın ağzından güzel sözler
duyduk. Amatör spor kulüplerine ve amatör sporculara mümkün olan en azami
ilgiyi göstereceklerini söylediler. Bu bir dilek aşamasında kalmaz,
pratiğe dökülür diye umuyorum.
Amatör spor kulüplerinin ve sporcuların olduğu gibi
Türkiyedeki profesyonel spor kulüplerinin de sorunları var; yapısal
sorunları var, maddi sorunları var. Bu spor kulüpleri kendine sahip
bulamıyor, yönetici bulamıyor, başkan bulamıyor.
Dolayısıyla, istemeseler de, mevcut bulunduğu ilin veya ilçenin
belediye başkanlarının altını çizerek söylüyorum-
başlarına bela oluyorlar.
Türkiyede yirmi civarında belediye spor adını
almış kulüplerin yanında, belediyelerin desteğiyle ayakta
duran sanıyorum bir o kadar veya bir o kadarın 2 katı daha fazla
spor kulüpleri var. Görüştüğümüz, bu konularda destek veren
belediyelerin belediye başkanları, bu konunun kendilerine az önce,
sanıyorum, Sayın Bakanım da söyledi- siyasi getirisinin asla
olmadığını, kendilerine büyük yük teşkil ettiğini
ifade ediyorlar.
Bunları ne yapmak lazım, nasıl bir çare bulmak
lazım ki, belediyelerin üzerinden bu yükleri almak, belediyelerin asli
görevleri olan ellerindeki kamu kaynaklarını, bütçelerini amatör spor
kulüplerine harcamak varken, bu spor kulüplerine yönlendirmeyi engellemek
Bu
da, açıkçası, benim kişisel olarak kanıma dokunuyor.
Milyonlarca dolar para, bu belediyeler tarafından, o veya bu şekilde
spor kulüplerine aktarılmak zorunda kalıyor, o da kamuoyu
baskısıyla oluyor, mevcut ilin veya ilçenin kamuoyu
baskısıyla oluyor. Ama o milyon dolarların, Türkiyede amatör
spor kulüplerine ve amatör sporculara aktarılması gerektiğini
düşünüyorum, Türkiyenin sağlıklı toplumlar
yetiştirmesi adına.
Mevcut spor kulüplerimizin ivedi çözülmesi gereken sorunları
var. Mevcut TV yayınlarından veya birtakım bahis
oyunlarından büyük kulüpler veya Birinci Ligde, Süper Ligde top oynayan,
futbol oynayan spor kulüpleri, diğer, İkinci ve Üçüncü Ligdeki spor
kulüplerine göre çok daha fazla pay alıyorlar. Burada, sanki İkinci
ve Üçüncü Ligde top koşturan spor kulüplerimize bir haksızlık
yapılıyor gibi görünüyor.
Kulüplerimizin ciddi anlamda birikmiş SSK prim borçları
var. Bunlara Bakanlık tarafından, Maliye Bakanlığı
tarafından bir kolaylık sağlanıp, borçlarının
ödenmesine yardımcı olunması gerektiğini düşünüyorum.
Maç biletlerinden alınan KDV var. Federasyonun yine bu
biletlerden aldığı bir pay var. Lisans işlemlerinin ciddi
anlamda giderleri var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Seçer, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
VAHAP SEÇER (Devamla) Toparlıyorum Sayın
Başkanım.
Transferlerden alınan stopaj vergisinin 2008in
başıyla beraber yüzde 15lerden yüzde 40lara çıkma durumu kesin
ve bunun da spor kulüplerimize ciddi bir yük getireceği
aşikârdır.
Sayın Bakanımızdan, özellikle amatör spor
kulüplerimize ve sporcularımıza sahip çıkılması
konusunda ve bir ilerleme sağlanması konusunda çalışmalar
yapılmasını istiyor ve diliyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Seçer.
Madde üzerinde, Milliyetçi Hareket Partisi adına Bursa
Milletvekili Necati Özensoy.
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 64 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 5inci maddesi üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyeti saygılarımla selamlıyorum.
Ben de bir Bursasporlu olarak, bu akşam
Beşiktaşı almış olduğu galibiyetten dolayı
kutluyorum. Her ne kadar Bursasporlular Beşiktaşlılara
kırgınsa da, bu, Avrupa kupası maçıdır. Bunun için,
bütün kulüplerimizi Avrupada yaptığı maçlarda da
desteklediğimizi ve dualarımızın onlarla olduğunu
buradan belirtmek istiyorum.
İfade edildiği gibi, futbol, artık dünyada büyük
bir sektör hâline gelmiş, Sayın Aydın Milletvekilimizin
ifadesiyle, dünyanın 4üncü büyük sektörü ve aynı zamanda sosyal
hayatımızda da çok büyük bir yer tutuyor. Bunun
dışında, maddi olarak sektör anlamında bakmaktan ziyade,
futbol, artık belki de ülkelerin gelişmişlik göstergesi olarak
bile kabul edilir duruma geldi. Türk futbolunun son yıllarda
almış olduğu başarılarla, Dünya Kupasında
aldığı 3üncülük ve kulüplerimizin Avrupa kupalarında
aldığı başarılarla, Türkiyeye bakışın,
tanıtım anlamındaki bakışların
değiştiğini hepimiz biliyoruz. Bu anlamda, futbolun, hem sektör
anlamında hem sosyal hayatımızda hem de Türkiyenin
tanıtımı anlamında büyük katkılarının
olduğu gerçeği önümüzde duruyor.
Bugün, burada, Türk futbolunun bu sektör içerisinde dünyada hak
ettiği yeri alması noktasında öncelikli olarak Futbol
Federasyonunu özerk hâle getirmek ve onun genel kurullarının
yapılması ve toplanması noktasında bir kanun
tasarısı üzerinde görüşüyoruz.
Türk futbolu, Futbol Federasyonunun himayesinde ve desteklerinde
bundan sonra özerk bir şekilde çalışmalarına ve
faaliyetlerine devam edecektir. Ancak ben, Futbol Federasyonunun özerk hâle
getirilip çalışmalarını böyle sürdürürken bir konunun da
altını çizmek istiyorum. Burada çeşitli konuşmacıların
ifade ettiği gibi, kulüplerin durumu birtakım himayelere muhtaç
olduğundan dolayı, belediyelere ve diğer kamu kaynaklarına
muhtaç olduğundan dolayı, maalesef kulüpler özerkleşememiş
durumdadır. Bu gidişle de, bu borçlarla da bu borçların
tasfiyesini yapabilecek güçte olmayan kulüplerin de, önümüzdeki yıllarda
bu kriterlerle birlikte, maalesef kapanacak konuma gelecek durumları söz
konusudur. Bunun için, geçmişte üretici birliklerini özerkleştirirken
nasıl borçlarıyla ilgili burada birtakım tedbirler alındıysa,
borçları silindiyse, kulüplerin de, bu anlamda, vergi, sigorta, özellikle
kamuya olan borçlarıyla alakalı düzenlemeler yapmak gerekir.
Artık, kulüpleri de birtakım yerlerin himayesinde olmaktan
çıkartmak ve özellikle, burada konuşulduğu gibi, belediyelerin
himayesinde olmasıyla da, spora bir anlamda siyasetin
karışmasını engellemek adına, kulüplerin de, bu
anlamda özerk olması için birtakım tedbirler geliştirmek
zorundayız.
Yine, spora siyasetin bulaşması konusunda, hangi parti
olursa olsun, belediyelerin himayesinde gelişen spor kulüpleriyle
belediyelerin başarısı veya seçimlere yönelik bir argüman olarak
kullanılması da bugüne kadar hep şahit olduğumuz
olaylardır. Dolayısıyla, Futbol Federasyonu bu kanunla özerk
hâle gelip bundan sonraki çalışmalarını özerk yapabilecek,
ama futbol kulüpleri, yine, eğer burada tedbirler alınmamış
olursa, özerk hâle gelemeyecek ve yine birtakım yerlerin himayelerinde
çalışmalarına devam etmek zorunda kalacak veya kapanacaklardır.
Ben, bir de, burada, özellikle rekabet konusunda, bu Futbol
Federasyonu özerkleşirken liglerdeki rekabet ve adalet konusunda
birtakım eksikliklerin olduğunu ve bu kanun yapılırken de
ben 4üncü maddede söz almak istediğim ve buradaki eksikliklerini gördüğümü
belirterek bunların da -bu maddede de olsa- yine altını çizmek
istiyorum.
Bildiğiniz gibi, özellikle Süper Ligde büyük kulüplerin,
yani dört büyük kulüp dediğimizin her anlamda, rekabet anlamında
üstünlükleri söz konusu. Bu sektördeki pastadan en büyük payı alan yine
büyük kulüpler. Bu anlamda, Futbol Federasyonu Genel Kurulunun oluşumunda
burada yeni kanunda bile benim gördüğüm, özellikle Genel Kurul üyeleri
belirlenirken futbolun en üst ligi kulüplerinin başkanları ve yönetim
kurulunca belirlenecek 6şar temsilci dışında,
şampiyon olmuş kulüplerin de ilave olarak 1er temsilci verilmeleri
burada belirtildi. Bu da, yine temsilde adaletin sakıncalı
durumlarından bir tanesi. Belki burada Genel Kurula ilave olarak 4
temsilci gönderilecek, ama 4 temsilci değil 1 temsilci bile sonuçları
değiştirmeye bir anlamda yeter diye düşünüyorum.
Yine, bu kurullar oluşurken yine benim gördüğüm,
Bursasporda yöneticilik yaparken, altyapıdan sorumlu bir yönetici
olduğum için, özellikle kulüplerin altyapılara nasıl
baktığını ve asıl geliştirilmesi, üzerinde daha
çok konuşulması gereken bütün kulüplerin altyapıları
olmuş olmasına rağmen, bu kurullar, bu Genel Kurul
oluşturulurken, bu delegeler oluşturulurken yine
altyapıların hocaları veya altyapı sorumlularının
da, bu kulüplerin temsilcilerini belirlerken bu kurulların içerisinde
olması görüşülebilir ve belirtilebilirdi.
Yine, burada, A millî takımında teknik direktörlük
yapmış Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının
yanında, ümit millî takımında ve yaş gruplarında da
görev yapan antrenörlerin, teknik direktörlerin de bu kurulların
içerisinde yer alması sağlanır ve kulüplerin
altyapılarının da bu anlamda genel kurullarda problemlerinin
gündeme gelmesi ve bunların geliştirilmesi sağlanabilirdi.
Genel kurulların tek görevi seçim yapmak değildir, o
genel kurullarda problemleri tartışmak, görüşmek ve problemlerle
alakalı da yine tedbirler geliştirmektir. Bunun için, burada
gördüğüm en büyük eksikliklerden bir tanesi, yine, Anadolu kulüplerinin
burada temsilde adaletinin biraz arkada bırakılmış
olması ve altyapıyla ilgili herhangi bir cümlenin de geçmemiş
olmasıdır.
Burada, yine, 4üncü maddede, belki madde geçti, ama önerge de
versek, önergeler maalesef kabul görmeden geçiyordu, özellikle Üçüncü Ligde
her gruptan ilk beş kulübün başkanları ifadesinin, burada hangi
dönemde belirlendiği belli olmadığından dolayı, burada
yine belirtildiği gibi, maç fazlası veya eksiğiyle
olanların puan esasına göre Federasyona yetkinin verilmesi ve
averajların eşit olduğu durumlarda yine Federasyon gözetiminde
kurayla belirlenmesi noktasındaki sakıncaları da, ilk
yarının tescili ve lig sonunun tescilinde bu delegelerin belirlenmesi
belirtilmiş olsaydı, buradaki sakıncalar da kendiliğinden
kalkmış olacaktı diye düşünüyorum.
Yine, burada, 4üncü maddedeki, Genel Kurul oluşurken, yine
bu delegasyonun oluşumunda
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özensoy, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
NECATİ ÖZENSOY (Devamla) Toparlıyorum.
Yine bu delegasyonun oluşumunda Büyükler kategorisinde
olimpiyat, dünya, kıta futbol federasyonları şampiyonaları
finalleri ile Avrupa şampiyonalarının en az yarı
finallerinde maç yönetmiş faal olmayan hakemler. Faal olmayan hakem
herhangi bir yarı final veya finalde bir maç yönettiyse, bir
başkası da Avrupa kupalarında veya bu turnuvalarda on tane maç
yönettiyse, hangisinin tecrübesi daha fazladır? Bunu da dikkate almak
lazım diye düşünüyorum.
Son olarak bu yapılacak kanunun sonucunda futbola siyasetin
gölgesinin düşmesi noktasındaki endişelerimizi bir kez daha
tekrarlıyoruz. Biz, sanki giderayak özerk hâle getirirken son olarak
finalde bir rövanş, bir hesaplaşma içerisinde olunduğu
kanaatinde olduğumuzu belirterek hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Madde üzerinde şahsı adına Sinop Milletvekili
Abdurrahman Dodurgalı.
Buyurun Sayın Dodurgalı. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
ABDURRAHMAN DODURGALI (Sinop) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; ben de hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Görüşülmekte olan 64 sıra sayılı Türkiye Futbol
Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 5inci maddesi üzerinde şahsi görüşlerimi
belirtmek istiyorum.
Konuşmama başlamadan önce, son ana kadar bize bir hayli
heyecanlı dakikalar yaşatan ülkemizin güzide kulübü
Beşiktaşın bu akşam elde etmiş olduğu
başarıyı canıyürekten kutluyorum. Takımın
mimarı ve başarıda da önemli katkısı olduğunu
düşündüğüm antrenörleri Ertuğrul Sağlama hem bundan
sonraki maçlarında hem de gelecekte başarılar diliyorum. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
Tabii bu güzel günde, bu içtenlik içinde, Fenerbahçemizin de
önümüzdeki o önemli maçında başarılı bir oyun
çıkaracağını ve kendisinden beklediğimiz
başarıyı göstereceğini de umuyorum, düşünüyorum ve
temenni ediyorum, Fenerbahçeye de başarılar diliyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Burada, muasır medeniyet seviyesine ulaşmayı, hatta
onun üstüne çıkmayı kendisi için önemli bir hedef olarak kabul eden
bir partinin temsilcisi olarak, hem Avrupa Birliği müzakerelerine
başlamış, başlatmış ve müzakereleri bu seviyeye
kadar getirmiş, daha da ileriye götürmekte azimli olan bir partinin spor
alanında yapmayı düşündüğü daha kaliteli bir spor
hayatına, daha kaliteli bir kulüp hayatına geçişimizi
sağlayacak olan bugünkü çalışmamızda üzerinde
konuştuğum 5inci madde, hem partimizin hem de bu kanunu teklifi eden
spordan sorumlu Devlet Bakanlığımızın ne kadar
demokratik yaklaşımlar içinde olduğunu göstermeye -belki bu
madde bile- tek başına yeterlidir. Çünkü şu hususa dikkatinizi
çekiyorum: Bu maddede, Genel Kurulun görevleri arasından Tahkim Kurulunu
seçme görevi alınıyor ve Federasyon Başkanına, hem Tahkim
Kurulu Başkanını hem de Tahkim Kurulu üyelerini teklif etme ve o
federasyonun başkanı olduğu kurula da onaylama yetkisini
veriyor.
Bundan önceki kanunun ilgili maddesi, 17nci maddesi Tahkim
Kurulunun görevlerini şöyle tadat ediyor, özellikle baktım bu
maddeye: Federasyonla ihtilafı olan herkesin itiraz mercisi olan unsur,
itiraz mercisi olan yer Tahkim Kurulu. Şimdi şunu düşünebiliyor
musunuz: Hem Federasyonla ihtilafı olacak hem de bu ihtilafı çözme
konusunda nihai kararı verecek olan merci Federasyon
Başkanının teklif ettiği ve bu Başkanın
başkanlık yaptığı kurulun onayladığı
Tahkim Kurulu olacak. Onun için, bu kadar demokratik düşünebilen ve bu
durumda bile başkanın tarafsızlığından şüphe
etmeyen bir düşünceyle bu maddeyi rahatlıkla getiren bir
Bakanlığın, ileride spora müdahale etmek gibi bir
düşüncesinin olmadığının tek başına bu bile
göstergesidir.
Belki dikkatinizi çekmedi, Sayın Bakanımız, kanunun
geneli hakkında görüşlerini belirtirken Birçok ülkede olmayan
geniş bir özerklik alanı tanıdık. dedi yanlış
hatırlamıyorsam, böyle bir terim kullandı, birçok ülkede
olmayan geniş bir özerklik. Yani, benim anladığım
kadarıyla UEFA ve FIFA bize madde madde bunları tadat etmedi,
Sayın Bakan ve onun kurulları, bürokratları bir tercih
kullandılar. Bu tercihte de, Federasyonu en ileri derecede nasıl
özerk hâle getirebiliriz noktasını hiçbir zaman göz ardı etmeden
bu düzenlemeyi getirdiler. Onun için, burada, bu maddenin görüşülmesine
kadar, bu maddeleri getiren, bu kanunu getiren, bu değişiklik
tasarısını getiren kişiler hakkında siyasetin spora
müdahalesi yorumunun yapılmasını, doğrusu, haksız
buluyorum.
Tabii bu yetkiler verildiğinde sorumluluğun da
artacağını düşünüyorum. Yani, bir de şöyle
düşünelim arkadaşlar: Başarısızlık hâlinde, ben
bunu komisyon çalışmalarında da söyledim, siyasi otorite,
hükûmet veya o, spordan sorumlu Devlet Bakanlığı falan hiçbir
sorumluluk kabul etmeyecek. Niye?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Dodurgalı,
konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
ABDURRAHMAN DODURGALI (Devamla) Çünkü bütün yetkiler, bütün
icraat Federasyonun uhdesinde olacak ve Federasyon hem yetkilendirilmiş
hem de o oranda sorumlulukları artırılmış olacak.
Belki işin bu yönünün bile biraz düşünülmesi lazım diye
düşünüyorum.
Ben, sadece il merkezinde kırkın üzerinde amatör kulübü
olan ve Türkiye liglerinde sadece hentbol takımı ile temsil
edilebilme imkânına kavuşmuş bir ilin parlamenteri olarak,
burada, yeni seçilecek Federasyonun veya şu andaki Federasyonun amatör
spor kulüplerine ayırdığı ödeneğin daha da
artırılmasını diliyorum ve çocuklarına
sportmenliği aşılamak ve ileride elde edecekleri mesleklerin
birisinin de futbolculuk olabileceğini söyleyen bir baba olarak, bu
akşam burada çıkacak olan bu kanun tasarısının
çocuklarımızın önünü açacağını düşünüyorum
ve burada görev alan herkesi bu yaptıkları icraat sebebiyle
saygıyla selamlıyorum. Sağ olun. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Dodurgalı.
Şahsı adına Sivas Milletvekili Hamza Yerlikaya.
Sayın Yerlikaya, buyurun. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
HAMZA YERLİKAYA (Sivas) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 64 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 5inci maddesi hakkında görüşlerimi
bildirmek için söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Biliyorsunuz bayağı zaman geçti, sizleri de fazla
meşgul etmek istemiyorum. Herkese hayırlı akşamlar
diliyorum. Beşiktaşı ve Ertuğrul Sağlamı da
canıgönülden kutluyorum. İnşallah daha ileriye, daha güzel
günlere gideceği kanaatindeyim. Fenerbahçeyi, Beşiktaşı ve
Galatasarayı hepsini canıgönülden kutluyor, hayırlı
akşamlar diliyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Yerlikaya.
Trabzonsporu da tebrik edecektin bu arada.
Madde üzerinde soru-cevap işlemi
gerçekleştireceğiz.
Sayın Enöz, buyurun efendim.
MUSTAFA ENÖZ (Manisa) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Aracılığınızla...
Aslında 4üncü maddeyle ilgili soru talebim olmuştu,
herhâlde, o, 4üncü maddede gerçekleşmedi.
BAŞKAN Sonradan girmiştiniz, ben gördüm, önergelere
başlamıştık.
MUSTAFA ENÖZ (Manisa) Evet, Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, FIFA ve UEFAnın icra kurulunda
beş yıldan daha az görev yapan kaç tane Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşı var ki bunlara beş yıl görev yapma
zorunluluğu getirdiniz?
İkinci sorum: Genel Kurulun Yönetim Kuruluna
taşınmaz alımı ve satımı için verdiği
yetkinin sınırı ne kadardır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Enöz.
Sayın Cengiz...
MUSTAFA KEMAL CENGİZ (Çanakkale) Sayın Bakanım,
bu kanunun 4üncü maddesinde özellikle (d) fıkrasında belirtilen bir
konu var. Bu da Üçüncü Ligde ilk beş sırada yer alan kulüplerin
Genel Kurul üyeliği kabul edilecek denilmektedir.
Burada birinci sorumuz şu şekilde: Yani, Genel Kurula
üye olacak ilk beş sıradaki lig kulüpleri bir önceki lig
sıralamasına göre mi alınacak, yoksa o anda faal olan lig
sıralamasında, efendim, son haftaya göre mi değerlendirilecek,
tebliğ tarihine göre mi değerlendirilecek? Bu durum ligde devam eden
futbol ligindeki kulüplerle puan sıralamasının her an
değiştiği bir ortamda kulüpler ile Futbol Federasyonunun
karşı karşıya gelmesini sağlar mı?
Bir de aynı maddenin (ı) fıkrasında yine
belirtilen bir
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir sonrakinde devam edersiniz.
Sayın Akçay...
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
4üncü maddenin görüşülmesinden sonra verilen ara nedeniyle,
4üncü maddeyle ilgili olarak soru yöneltememiştik. Sorum 4üncü maddeyle
ilgili olacak.
Milliyetçi Hareket Partisi milletvekilleri olarak,
görüşülmekte olan 64 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 4üncü maddesinin birinci fıkrasına bir
bent eklenerek Türkiye Faal Futbol Hakemleri ve Gözlemcileri Derneği
Başkanının da Genel Kurul üyesi olarak temsil edilmesini teklif
etmiştik. Sayın Bakanla Hükûmet tarafından bu bizim teklifimiz
hemen reddedildi, kabul edilmedi. Ancak, daha sonra, AKP milletvekilleri
tarafından aynı hüküm hiç tereddütsüz kabul edildi. Bu tutum sizce
doğru bir tutum mudur diye soruyorum. Çünkü, doğru bir tanedir diye
biliyoruz. Bunun da kabul edilmesini gönlümüz arzu ederdi.
Bir ikinci sorum, yine
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Vakit yetişmedi.
Sayın Özdemir, buyurun.
HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) Sayın Bakan, spor kulübü
karşılaşmalarında birçokları göstermelik olarak
güvenlik teşkilatları, özel güvenlik teşkilatları
bulundurmakta. Bunların bütün karşılaşmaları,
tedbirler polis nezaretinde alınmaktadır ve kulüpler de bu
karşılaşmalardan birçok para almaktadır. Bunlardan polise
de ödeme yapılmasını düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özdemir.
Sayın Barış...
TANSEL BARIŞ (Kırklareli) Öncelikle
Beşiktaşı kutluyorum ve Avrupa Şampiyonasında
başarılar diliyorum.
Sayın Bakanım, iki sorum var:
1) Amatör takımlara karşı olan
duyarlılığınızı biliyorum. Bu nedenle soruyorum:
Zor şartlarda forması, ayakkabısı dahi olmayan bu amatör
takımlara Bakanlığınız
aracılığıyla Futbol Federasyonu daha çok sahip
çıkabilir mi?
2) Futbol Federasyonu elde ettiği gelirlerle Üçüncü Lig
takımlarına daha çok kaynak aktarabilir mi? Çünkü Trakyada bugün
İkinci Ligde takım yok, Üçüncü Ligde bir veya iki takım
mevcut. Lüleburgazspor, 1979, 80 yıllarında Fenerbahçeyi,
Beşiktaşı eleyen takım, bugün gerçekten ekonomik zorluklar
altında bir dönem geçiriyor. Bu takımlara sahip çıkar mı
acaba Federasyonumuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Barış.
Sayın Bakanım, buyurun.
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Özdemirin sorduğu soruyla başlamak
istiyorum. Müsabakalarda güvenliğin sağlanması amacıyla
önemli sayıda güvenlik güçlerimiz görevlendirilmektedir ve şu andaki
Yasamıza göre de herhangi bir ücret ödenmemektedir. Açıkçası
güvenlik güçlerimiz, hem genel asayiş görevleri yanında bu görevi de
büyük bir özveriyle yıllardır yapagelmektedirler. Sayın Özdemir
de onların İstanbul Emniyet Müdürü olarak bu görevde faal bir
şekilde, başarılı bir şekilde görev yapmış
bir arkadaşımız, beraber çalıştık.
Aslında, spor kulüplerinin kendi güvenlik güçlerini, özel
güvenlik birimlerini kurmaları ve maçta asayişi sağlamaları
konusunda genel bir anlayış var. Ancak, bunun kulüplere mali külfet
getireceği gerekçesiyle, açıkçası, kulüplerimiz bu meseleye
fazla yanaşmıyorlar, bir taraftan da güvenlik güçlerimize de ödeme
konusunda yine aynı tutumlarını devam ettiriyorlar. Ama bu,
çözmemiz gereken, masamızın üzerindeki önemli konulardan biri.
Gerçekten, emniyet teşkilatımız yıllardır bu konuda
fedakâr bir çalışma gösteriyor.
Bunu kulüplerimizle tartışacağız ama
onların da kaldırabilecekleri bir mali külfet içerisinde, biraz daha
belki özel güvenlik birimlerinin arttırılması bir yol olarak
gözükmekte.
Sayın Akçay Bizim önergemizde aynı hüküm vardı,
niye kabul edilmedi, sonra Sayın Arıcının önergesi kabul
edildi? dedi. O benim dikkatimden kaçmadı, ama sizin önergenizde ikinci
bir bölüm daha vardı, iki husus vardı. Birinci bölümü, evet, kabul
edecektik ama öbür bölümü kabul edemediğimiz için teknik olarak onu kabul
edemedik. Ama şunu diyebiliriz: Sizin de desteğinizle, Faal
Hakemlerin Genel Başkanı, Genel Kurul üyesi olmuştur Sayın
Arıcının önergesiyle birlikte.
Bu Üçüncü Ligdeki ilk beş takımın
sıralaması neye göre belli olacak? Doğru; burada bir
değişkenlik olabilir. Ama, kanunumuzdaki tabir şudur:
Çağrı tarihinde klasmandaki sıralaması olan takımlar
çağrılacaktır. Yani, Genel Kurula çağrı
yapıldığı tarihte 1, 2, 3, 4, 5 kimse, onlar Genel Kurulda
delege hakkı olmaya
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Bakan,
Genel Kurul günü o 5inci takım 7nci takım olabilir, Genel Kurul
günü.
MUSTAFA KEMAL CENGİZ (Çanakkale) Yasada belirtilmiyor
Sayın Bakanım.
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul)
İşte, yani buradan şunu söylemek istiyorum: Yani bunu bu otuz
günlük süre içerisinde, yani liglerin ölü döneminde yapmamızın sebebi
veyahut da oradaki arzumuz buydu. O zaman herhangi bir hareketlilik olmayacak,
dolayısıyla, stabil bir durumda kulüplerin
Ama, bir
değişmede bir şeye de fazla etkisi olacağı kanaatinde
değiliz.
FIFA ve UEFAda icra kurullarında beş yıldan fazla
veyahut da az kimler var? diye bir soru var. Onu, izin verirseniz,
yazılı cevaplayalım.
Yine, taşınmaz alımı konusunda bir
sınırlama konusu var, onu da yazılı cevaplamak istiyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
Madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
KAMER GENÇ (Tunceli) Karar yeter sayısı istiyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Tamam.
Maddeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, madde kabul edilmiştir.
6ncı maddeyi okutuyorum:
MADDE 6- 3813 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin birinci
fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.
j) Tahkim Kurulu Başkan ve üyeleri ile Uyuşmazlık
Çözüm Kurulu Başkanını Yönetim Kuruluna teklif etmek.
BAŞKAN Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Ergün Aydoğan, Balıkesir; MHP Grubu Adına Beytullah
Asil, Eskişehir; şahısları adına Ahmet Öksüzkaya,
Kayseri; Ferit Mevlüt Aslanoğlu, Malatya Milletvekilleri.
İlk söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Ergün Aydoğan,
Balıkesir Milletvekili.
Buyurun Sayın Aydoğan. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ERGÜN AYDOĞAN (Balıkesir) Sayın
Başkan, yüce Meclisin değerli üyeleri; görüşmekte olduğumuz
64 sıra sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve
Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 6ncı maddesinde, grubum adına
görüşlerimi bildirmek üzere söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, üzerinde görüşmekte
olduğumuz Futbol Federasyonu Kuruluş Yasası -tabii, o kadar
önemli olduğu görülüyor ki- üzerinde çok çalışılmadan,
hızla Meclisimize gelmiş bulunmakta.
Tabii, Türkiyede, futbol dediğimizde hepimiz ve Türkiyedeki
bütün yurttaşlarımız spora olabildiğince, özellikle futbola
son derece ilgili. O nedenledir ki, konuşmaya başlamadan önce bu
akşam Şampiyonlar Liginde Beşiktaşın almış
olduğu galibiyeti bir kez daha kutluyorum.
Değerli arkadaşlar, spor uluslararası
ilişkileri geliştirerek dünya barışına katkıda
bulunan evrensel bir dildir. Sporun dini, dili, rengi, ırkı, siyaseti
olmaz. Büyük kitleleri arkasından sürükleyen büyük bir olgudur.
Türkiyede de spor denilince önce futbol gelmektedir. O nedenle,
belli alanlardaki eksikliklerimizin, ekonomideki
başarısızlıklarımızın tek savunucusu, zaman
zaman Avrupada ve millî başarılarımızda futbolun
arkasına sığınarak kutladığımız, zaman
zaman da ölçüsünü kaçırdığımız bir kurtuluş, bir
sevinç vesilesi olarak görüyoruz. O nedenle, biraz önce de Sayın Bakana
ifade ettiğimiz gibi bu sevincimizin dozunu ayarlamakta zorlanıyoruz.
Tabii, Bakanımızın da ifade ettiği gibi
statlardaki seyirci sayımızın yetersizliği söz konusu. Ama,
buradaki bu yetersizliğin temelinde, spor ve özelinde futbol
dediğimizde, statlarda yaşanan kötü tezahürat ve şiddet
Bu kötü
tezahürat ve şiddet sonrasındadır ki, futbolu ve sporu çok
sevmiş olmamıza rağmen, aileler çocuklarını maçlara
göndermekten imtina etmektedir. Çünkü, orada önüne geçilemeyen sorunları
yaşamak istememektedirler. Oysa, futbolun ve sporun Türkiyede ve dünyada
bu kadar ilgi gördüğü bir spor dalında, aileler de çocuklarıyla
beraber bu güzellikleri paylaşmayı elbette isterler.
Tabii, bizde spor denildiğinde, tabii ki öncelik futbolda.
Okullarımızda ve eğitim kurumlarımızda da bu konuda
çalışmaların yaygınlaştırılması ve
spora olabildiğince destek verilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de futbol en çok sevilen ve seyircisi
olan spor dallarındandır.
Futbol, büyük bir sanayi kolunu beraberinde getirdiği gibi
ekonomiye de katkısı oldukça yüksektir. Bunun bir sonucu olarak da
hemen her seviyede kişisel ve toplumsal etkinliklerde başı
çekmektedir.
Bugün dünyada milyarlarca kişi futbol ile âdeta yatıp
kalkmaktadır. Aynı zamanda, futbolcu değişimleri,
uluslararası turnuvalar, müsabakalar büyük kitleleri bir yerden bir yere
taşımaktadır. O nedenledir ki, kısa bir süre önce millî
takımımızın da Avrupa Futbol Şampiyonasına
katılmış olmasını bütün ulus olarak sevinçle
karşıladık ve bu mutluluğu beraber paylaşıyoruz.
Tabii, ülkelerin dünyada ve Avrupada tanınmasının vesilesi de
spor ve özellikle futboldur. O nedenle, Avrupa şampiyonluğunda da
ülkemiz millî takımına başarılar diliyor ve Avrupada
başarılı olmasını yürekten destekliyoruz.
Tüm bu nedenlerle, Türkiye Futbol Federasyonu statüsünün FIFA
statüsüyle uyumlu olmasını sağlamak, Türkiyede futbola ilgiyi
daha da artıracak, liglerin ve müsabakaların daha sorunsuz
oynanmasını sağlayacaktır. 2004 tarihinde yürürlüğe
giren ve pek çok yeni madde, kapsam ve ilke içeren yeni FIFA statüsü, FIFA üyelerinin
de kendi statülerini FIFA statülerine uydurma mecburiyetini de beraberinde
getirmiştir. Bu ihtiyaçtan doğan yeni bir Türkiye Futbol Federasyonu
Yasası bugün önümüzdedir. Ama, her zaman olduğu gibi, biz futbolda da
olayı abartıyoruz. Tüm dünyada spor evrensel olarak kabul edilip,
dil, din, ırk, siyaset ayrımı yapılmazken, maalesef, spora
siyaset karıştırıyoruz. Tüm dünyanın kabul ettiği
oyun kurallarını kabul ederek, uluslararası müsabakalara
katılmamız, bu müsabakalara hazırlanma konusunda sporcularımıza
uygun zemini hazırlamamız gerekirken, maalesef biz, kişilerle
uğraşıyoruz. Bugünkü Futbol Federasyonunun yönetimi ve
Başkanını nasıl değiştiririz, onun
hesabını yapıyoruz.
Tabii, burada amaç üzüm yemek mi, bağcı dövmek mi? Bunu
da bir düşünmek gerekiyor. Bu kanun tasarısı
hazırlanırken Futbol Federasyonunun görüşü
alınmış mıdır? Onu da tabii bilmemiz gerekiyor.
Futbol müsabakalarında o kadar sorun yaşıyoruz ki,
burada saymakla bitiremeyiz. Sabahlara kadar konuşsak, futbolun içinde
yaşanan bu sorunları anlatmakta zorlanırız. Bu sorunlar
ortadayken, bizim burada, futbolda özellikle, biraz önce de ifade ettiğim
gibi, önceliğimiz, Meclisimizin de öncülüğünde, aileleri, gençleri
spora katmak ve daha verimli hâle getirmek, ailelerin ve toplumun ilgisini spora
çekebilmek için yine stadlardaki bu kötü oluşumu önlememiz gerekiyor.
Tabii, bununla beraber spor dediğimizde elbette sadece futbolu
anlamamamız gerektiğini ve futbol dediğimizde de sadece üç
büyük kulübü anlamamamız gerektiğini bilmemiz gerekiyor.
Burada, bütün ülkemizde, özellikle İkinci, Üçüncü Lig ve
amatör liglerde oynayan amatör sporcularımızı olabildiğince
desteklememiz gerektiğini, kısacası sadece futbol olarak
değil, spora genel bir destek vermemiz gerektiğini, okullarda sporu
yaygınlaştırmamız gerektiğini, Yüce Atatürkün
dediği gibi, sporcunun zeki, çevik, aynı zamanda da
ahlaklısını yetiştirmemiz gerektiğini, Avrupada
olduğu gibi küçük yaşlarda çocuklarımızın bir sporcu
ruhuyla yetişebilmesi için okullarımızdan başlamamız
gerektiğini düşünüyoruz.
Tabii, bütün bölgelerimizde, biraz önce
arkadaşlarımızın da ifade ettiği gibi,
belediyelerimizin ve yerel yönetimlerimizin de amatör kulüplerin ve amatör
sporcuların desteklenmesi yönünde yerel yönetimlerin bu konuda Bakanlık
tarafından desteklenmesi gerektiğini söylüyoruz.
Tabii, bugün burada futbolu konuşuyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Aydoğan,
konuşmanızı tamamlayınız.
ERGÜN AYDOĞAN (Devamla) Tamamlıyorum Sayın
Başkanım.
Futbolun özerkliği nedeniyle dış müdahalelerden
arındırılarak seçimlerine ve işlevine siyasetin
karıştırılmaması gerektiğini, sporun sporcuya
bırakılması gerektiğini düşünüyor, şahsım ve
Cumhuriyet Halk Partisi adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Aydoğan.
Madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
Eskişehir Milletvekili Beytullah Asil.
Sayın Asil, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Bakanım, geçici maddelere kadar olan
tasarının diğer maddelerinde herhangi bir sıkıntı
görmüyoruz. Gelin, bütün yanlış anlamalara meydan vermemek için, iyi
niyetli olduğunuzu da göstermek için şu geçici 1inci maddede
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Bakan
duymuyor.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Dinliyor, dinliyor
BEYTULLAH ASİL (Devamla) -
hazırladığınız bu önergeyi düzeltelim ve hiç kimsenin
yanlış bir şey anlamadığından, sizin de iyi
niyetli olduğunuzdan emin olarak bu yasayı hep birlikte
çıkaralım.
Değerli Başkan, sayın milletvekilleri; şimdi,
size, bu yasa tasarısı bu şekliyle
çıktığında olacakları söyleyeyim. 23 Kasım 2007
Cuma günü Bugün gazetesinde Hakan Aygün köşesinde şöyle
yazmış: Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy öyle
dolmuştu ki maç sonrası gözyaşlarını tutamadı.
Ulusoyun Hükûmet tarafından pek istenmediğini biliyoruz. Ulusoy,
istenmeyen adam olmasına rağmen Hükûmetle hiçbir zaman savaşma
yoluna gitmedi. Bir önceki genel seçimlerden sonra Siirte gidip Tayyip
Erdoğanın milletvekili seçilmesi için bile çalıştı,
çünkü Federasyon Başkanlığını istiyordu, ancak
yaranamadı. Erdoğan, Ulusoyun Federasyonun başına gelmesini
istemedi. Yakın dostu Hasan Doğanın ekibi Federasyonun
başına geldi. Ulusoy kendisine yapılanı hazmedemedi.
Federasyon yönetimini devirerek tekrar başkanlık koltuğuna
oturdu. Ardından Mehmet Ali Şahin, Ulusoyun görevden
uzaklaştırılması için savaş açtı. Bu
savaşın arka plandaki komutanı Başbakan Erdoğan idi.
Ulusoy, kendisine tüm yapılmaya çalışılanlara rağmen
Hükûmetle arayı düzeltmeye uğraştı. Bosna zaferinden sonra
mikrofonlara konuşurken Ulusoya dikkat ettim, Cumhurbaşkanı
Güle, Başbakan Erdoğana teşekkürler yağdırdı,
yani artık benimle barışın dedi. Ancak, Hükûmet, Ulusoyu
hâlâ istemiyor. Ulusoyun, Hükûmetin istememesine rağmen devirdiği
Hasan Doğan ekibi yeniden Federasyon yönetimini ele geçirmeye
hazırlanıyor. Başbakan Erdoğan da hiçbir dostundan asla
vazgeçmediği gibi Hasan Doğandan vazgeçmek istemiyor, yani iş
artık gurur meselesi oldu. Bakalım Hükûmet ile Ulusoyun
ilişkileri bundan sonra nasıl gidecek.
Hakan Aygünün yazdıklarının bir tek
satırına katılmıyorum. Ne Hükûmetin ne Bakanın ne
Sayın Başbakanın böyle bir niyetinin olmayacağını
da biliyorum, ama işte kamuoyunun geldiği nokta bu Sayın
Bakanım.
Yine, gelen fakslardan bir tanesinde -nereden, Zonguldaktan bir
yerel haber gazetesinin imtiyaz sahibi yazıyor. Kendisinden izin
almadığım için ismini söyleyemiyorum, ama arzu ederse Sayın
Bakana da veririm- Eskişehir Milletvekili olarak bölgemizin, ilinizin
sorunları kadar ülke sorunlarıyla da yakından ilgilenmeniz
sebebiyle bir yerel gazeteci olarak dikkatimi çeken ve sizinle paylaşmak
istediğim bir konu var. Birincisi, çalışma hayatı içinde
yaşanan gelişmeler
dikkatimizden kaçmıyor. Türk Millî Takımı, futbol
takımımız büyük bir çabayla uğraştı ve Avrupa
şampiyonasına gitmeye hak kazandı. Birtakım güçler bunu
-anlıyorum ki- hazmedemiyorlar. Başarımızın
kursağımızda kalması
için ne gerekiyorsa yapıyorlar. Devamla: Spordan sorumlu Devlet
Bakanı Murat Başesgioğlu, Antalyada düzenlenen Dünya Ampute
Futbol Şampiyonasının açılış töreninin
ardından gazetecilerin, futbol kulüplerinin başkanları ve
federasyon yöneticilerinin demeçlerine ilişkin sorularını yanıtladı.
Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu, Futbol özerktir ve özerklik
içerisinde doğabilecek ihtilafları giderme konusunda kendi
dinamiklerini kullanması gerekir. dedi. Futbolun yönetimi ve futbol
organizasyonu içinde doğabilecek sorunların çözüm yerinin yasalarla
belli olduğunu belirten Bakan Başesgioğlu, Türkiyede özerk bir
futbol federasyonu olduğunu söyledi. Bakanın iyi niyetinden
şüphemiz yok. Ancak, AKP, bedeli ne olursa olsun Türkiye Futbol
Federasyonunu ele geçirme gibi bir strateji uyguluyor.
Evet, Sayın Bakanım, bütün bu söylemlerin daha da
çoğalmasına, daha da farklı yerlere taşınmasına,
bu yasayı çıkardıktan sonra bugün Hükûmete, yarın Türkiye
Büyük Millet Meclisi de bu işe alet oldu. yazıları
yazılmaya başlanacak.
Değerli milletvekilleri, buna fırsat vermeyelim. Gelin
Diğer maddelerdeki itirazlarımızı görmezden geldiniz,
amenna, saygı duyduk; sizin kararınızdır,
çoğunluğun kararıdır, biz gerekeni burada söyledik.
Vicdanen, hem futbol kamuoyu karşısında hem Türk milleti
karşısında hem de vicdanımız nezdinde biz
aklandık. Ancak, bu, sadece birilerine değil, hem Türkiye Büyük
Millet Meclisine hem Türk futboluna hem de Hükûmete ve Başbakana,
Sayın Bakana varıncaya kadar töhmet altında bırakacaktır.
Gelin bu inattan vazgeçelim. Nedir? Mevcut ana statü bu kanunla getirilen
düzenlemelere uygun hâle getirilir ve Genel Kurulun onayına sunulur.
diyelim, Genel Kurul onaylasın. Gerekiyorsa, arzu ediyorsa -yüzde 40
maddesini de geçirdiniz- olağanüstü toplantıya çağırsın,
seçim yapmak istiyorsa seçim yapsın, ama bunu kendileri yapsın. Bu
işe biz, bu yüce Meclis alet olmasın. Bütün çabamız, bütün
arzumuz bu.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) İstediğinizin
aynısı zaten önergede var.
BEYTULLAH ASİL (Devamla) Ama, devamında diyor ki:
Federasyon Başkanı, Yönetim Kurulu ve Denetleme Kurulunun
seçimlerinin yenilenip yenilenmeyeceği ad okunmak suretiyle Genel Kurulun
onayına sunulur.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Tamam, ne kadar güzel.
BEYTULLAH ASİL (Devamla) - Bunu niye biz emredelim, buna
Genel Kurulun kendisi karar versin.
OKTAY VURAL (İzmir) Siz niye istiyorsunuz canım, Genel
Kurul yapsın. Siz Genel Kurul musunuz?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Hayır, çok güzel, sizin
söylediğinizi yapıyor.
OKTAY VURAL (İzmir) Futbol Federasyonu Genel Kurulu muyuz
biz?
HÜSNÜ ORDU (Kütahya) Önergeyi iyi okuyun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sizin söylediğinizi
yapıyor burada.
BEYTULLAH ASİL (Devamla) Ama, devamında da diyor ki:
Bunu kaldıralım.
OKTAY VURAL (İzmir) Hayır, değil. Bizi Futbol
Federasyonu Genel Kurulunun yerine koyuyor.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Eğer Genel Kurul
BAŞKAN Sayın Elitaş,
karşılıklı konuşmayalım efendim lütfen. Kürsü
herkese açık.
BEYTULLAH ASİL (Devamla) - (b) maddesini
kaldıralım. Federasyon Başkanı, Yönetim Kurulu ve
Denetleme Kurulunun seçimlerinin yenilenip yenilenmeyeceği ad okunmak
suretiyle Genel Kurulun onayına sunulur.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Çok güzel, tamam.
OKTAY VURAL (İzmir) Bırakın onu, onlar karar
versin.
BEYTULLAH ASİL (Devamla) Efendim, bunu biz emretmeyelim,
kendileri arzu ediyorlarsa yapsınlar.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Zaten arzu ediyorlarsa
yapacaklar.
OKTAY VURAL (İzmir) Siz diyorsunuz, zorluyorsunuz
onları.
BEYTULLAH ASİL (Devamla) - Ama, emrediyoruz burada. Geçici
maddenin hükmü nasıl
Gelin, şu önerimizi bari kabul edin, Türk futbolunu ve
sizleri de bizleri de içinde bulunduğumuz -bu çatının
altında- mensubu olduğumuz Türkiye Büyük Millet Meclisini de
töhmetten kurtaralım diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Asil.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, AK
Parti Grubu adına söz almak istiyorum.
BAŞKAN AK Parti Grubu adına
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan,
Sayın Bakan da söz istiyor.
BAŞKAN Siz de mi konuşacaksınız Sayın
Bakanım?
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul)
Evet.
BAŞKAN Önce Hükûmete söz verelim, sonra size.
Hükûmet adına Sayın Bakan konuşacaklardır.
Sayın Başesgioğlu, buyurun. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Evet, biraz uzun bir çalışma yapacağız, buna
hepimiz hazırız herhâlde, yani en azından biz hazırız.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Daha yüzde 25i, yüzde 75i
duruyor.
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) Yüzde
25i
Şimdi, aslında söz almayacaktım, ama biraz evvel
konuşan değerli milletvekilimizin bazı ifadeleri var, onlardan
rahatsız oldum, onları düzeltmemiz lazım.
Bir kere Parlamento hiçbir şeye alet olmaz sayın
kardeşim. Yani, yasa yapmak suretiyle Parlamentoyu bir şeye alet
etmek yanlış bir ifade. Yani, bilmiyorum, belki
kastınızı
OKTAY VURAL (İzmir) Olanlar var. Aycell-Avea
birleşmesine Parlamento karar verdi Sayın Bakanım, Mavi
Akıma da Parlamento karar verdi.
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla)
Şimdi, belki kastı aşan bir ifade oldu.
Geçen yabancı bir başbakanın beyanatı
vardı: Parlamentodan çıkmış bir kararı
tartışmanın ne kadar antidemokratik bir şey olduğunu
çok açık söylüyorum. diyor.
BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) Çıkmadan önleyelim
diyoruz bu antidemokratikliği.
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla)
Hayır, yani buna katılmıyorum Yine siz sözünüzde ısrar
edebilirsiniz. Yani Parlamento -burada
her şey açık- niye alet olacak? Yani bir şey mi
kaçırıyoruz, bir şey mi kaptırıyoruz? Niye alet
oluyoruz? Yani, kimsenin göremediği öyle gizli mizli bir hesap yok, bütün
süreci şeffaflığıyla anlattık burada. Yani, bunu
ikinci defa söylediğiniz için söz almak gereğini duydum.
Bir de dönüp dolaşıp şeye dolaşıyorsunuz,
bu geçici maddedeki seçim hikâyesi. Bu seçim işi sizi niye bu kadar
rahatsız ediyor?
OKTAY VURAL (İzmir) Çünkü daha önce müdahale ettiniz.
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) Daha
önce yok, ben yeni bir başlangıç yapmak istiyorum, bunu anlatmaya
çalışıyorum size.
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Kongresini
yapmış bir federasyonu seçime niye zorluyorsunuz?
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) Bir
dakika
Bir dakika
Dinleyin bir dakika, müdahale etmeyin.
BAŞKAN Sayın Akcan, müdahale etmeyin.
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) Yani,
siz ısrarla bu maddedeki seçim lafı kalksın diyorsunuz, ondan
sonra her şeye tamam diyorsunuz.
OKTAY VURAL (İzmir) Her şeye tamam demiyoruz.
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) Biz de
diyoruz ki sevgili arkadaşlarım, biz de şunu diyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir) Önce seçim
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) Burada
yazmış olduğumuz seçim lafı bir buyurganlık
değildir, bir dikte değildir. Diyoruz ki: Ey Genel Kurul, senin
görevin çok önemli. Bu kadar yetkiden vazgeçmişiz. Trilyonluk bütçesi olan
bir organizasyonun delegesisiniz. Hem millî takım hem de futbolun ikinci
devredeki yönetimi konusunda tarihî bir karar vereceksin. Onun için, bu seçimin
yapılıp yapılmayacağını senin iradene soruyoruz.
Eğer o sorumluluğunu idrak edip, Hayır, ben seçim konusunda bir
irade beyan etmiyorum. derse yolu açık olsun. Ama derse ki Evet, bu
kadar kurul değişti, yeni kurumlar geldi, 2006daki iradeyi yeniden
benim gözden geçirmem lazım. Devrettiğim yetkilerin
kullanılması konusunda benim irademin şu şekilde tecelli
etmesi lazım. Bir güvenoyu konusunda irade beyan edince, bırakın
seçim yapsın. Seçimden niye korkuyoruz? İkide bir
Seçim
noktasında, halka gitme konusunda hepimizin arzusu var. Bu, şeye
benziyor: Parlamento seçimi yapılmış
Delege yapısı
değişiyor çünkü.
OKTAY VURAL (İzmir) Cumhurbaşkanını niye
seçtirmediniz?
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) - Parlamento
seçimi yapılmış, Millî Eğitim Komisyonu devam etsin
diyorsunuz.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Her yıl seçmen de
değişiyor.
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) Genel
Kurul değişmiş, Hükûmet devam etsin diyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir) Seçmenler de değişiyor.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) Her yıl seçmen
değişiyor, her yıl seçim yapalım!
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) Müsaade
edin, müsaade edin arkadaşlarım. Yani ben
İyi niyetimi
biliyorsunuz. Sağ olun, teşekkür ediyorum, bunu teslim ettiniz de.
Yani dönüp dolaşıp bu noktaya gelmenin manası yok. Bir kere
söylersiniz, iki kere söylersiniz. Yani burada herkes belli bir bilinç
seviyesinde, algılama durumunda olan arkadaşlarımız.
İllaki siz böyle söylediniz diye, o maddenin oradan çıkması diye
bir şey yok. Yani Parlamentonun alet edilmesi, bilmem töhmet altında
bırakılması
Bunlar yanlış şeyler. Yani çok
masumane, çok demokratik. Diyoruz ki Genel Kurula: Seçimin yapılıp
yapılmayacağına karar ver arkadaş.
SÜLEYMAN NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Maç başladıktan
sonra oyunun kuralı değişiyor Sayın Başkan.
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla)
Hayır, hiç yok. Lütfen, hiç
Yani, ben şunu da söyleyeyim: Milliyetçi
Hareket Partisinin bir konuda bu kadar ısrarlı olduğunu da
Böyle bir konuda anlaşma sağlayabileceğini, uzlaşma
sağlayabileceğini
Bu kadar da direnmesini, açıkçası,
anlayamıyorum.
OKTAY VURAL (İzmir) Spora siyaseti bulaştırmamak
lazım.
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla)
Hayır, hiç spora burada siyaset girmiyor.
OKTAY VURAL (İzmir) Spordan siyasetçi elini çeksin. Genel
kurulların AKP genel kurulu olmasını istemiyoruz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Biz çektirmeye
uğraşıyoruz, siz çektirmemeye uğraşıyorsunuz.
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla)
Hayır, hiç siyasetle de ilgisi yok. Onun için, görüşlerinizi mutlaka
söyleyeceksiniz. Ama, Parlamentoyu töhmet altında bırakmak veyahut da
alet etmek gibi ifadelere katılmadığımı arz ediyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
AK Parti Grubu adına, Grup Başkan Vekili ve Kayseri
Milletvekili Sayın Mustafa Elitaş.
Sayın Elitaş, buyurun. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu tasarıyla ilgili tarihçeyi ve grupların bu konu
üzerinde yaptığı görüşmeleri Grup Başkan Vekilimiz,
Yozgat Milletvekilimiz Sayın Bozdağ açıkladılar. Sayın
Şandır, bu konunun, bu sürecin böyle devam ettiği konusunda
değerli arkadaşımızın ve diğer siyasi parti grup
başkan vekillerinin yaptığı görüşmeleri ve bu
yasanın çıkması üzerinde yapılması gereken
katkıyı sağladıklarını biliyoruz, kendilerine de
teşekkür ediyoruz. Dün, telefonla yaptığımız
istişare sırasında Sayın Vural, Sayın
Şandır, Sayın Hakkı Suha Bey ve bizim
arkadaşlarımız bu konuyla ilgili düzenlemenin
yapılması konusunda, Danışma Kurulu kararı konusunda
uzlaştık. Ama, çeşitli sebeplerden dolayı, bugün
Danışma Kurulu kararının
uzlaşılamayacağıyla ilgili önergemiz, grup önergemiz geldi
ve oyladık. Demokratik bir haktır, İç Tüzükün verdiği bir
haktır.
Biraz önce, adı güzel kardeşim Beytullah Bey burada bir
meseleyi zikrederken Geçici 1inci maddeyi değiştirin,
diğerleriyle tamamen mutabıkız. diye ifade etti. 5inci maddede
ifade edilen bir hüküm var, aslında oraya bağlantı kurmaya
çalışıyor. 5inci maddede, üyelerin yüzde 40ı noter
tasdikli olarak karar verirlerse, seçimli genel kurul yapılır
deniliyor. Şimdi, aynı fikirdeyiz, aynı şeyi ifade etmeye
çalışıyoruz. Geçici 1inci maddede ne diyoruz? Bakın,
2/11/2007 tarihinde, Türkiye Futbol Federasyonunun Sayın Murat
Başesgioğlu Devlet Bakanı spordan sorumlu diye gönderdiği,
bu Yasa ile ilgili yapılması gereken değişiklik teklifleri
var. 2/11/2007 tarihinde yaptığı bütün önermelerin büyük bir kısmı
bu tasarıda yer almış. Sadece, geçici 1inci maddedeki ifade
edilen nokta ne? FIFA kurallarına uygun hâle getirilen bu düzenlemenin
-hakikaten çok önemli düzenlemeler yapılıyor- futbolun daha iyi bir
şekilde olması, futbolun üzerindeki
Bugüne kadar hep
eleştirilen, Siyasetin eli sporun üzerinde. diye söylenen,
eleştirilen konuların ortadan kaldırılması adına,
iktidarda olmasına rağmen, bu süreç içerisinde, AK Parti, bundan
sonraki süreçte de dâhil olmak üzere, spora, hiç kimse, hiçbir siyasi parti elini
uzatmasın diye bir karar alıyor.
Geçici maddedeki ifade ettiğimiz mesele şu: Madem bu
kadar güzel değişiklikler yapıyoruz, bu güzel
değişikliklerle birlikte biz, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere
-Sayın Beytullah Asil Bey de ifade ediyor, geçici 1in (a)sı- mevcut
ana statüyü Genel Kurulun bilgisine sunalım. Genel Kurul toplanacak
mademki, o Genel Kurul toplandığı anda, sizin 5inci maddede
ifade ettiğiniz, noter tasdiki olmadan Genel Kurul üyeleri demokratik haklarını
kullanarak seçime karar verirlerse o şekilde, yüzde 40ının
fazlasıyla tamam dedikleri, seçime karar verdikleri andan itibaren seçim
yapmış olunacak.
KAMER GENÇ (Tunceli) Geçici 1inci madde öyle değil.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Bugüne kadarki yapılan
Yönetim Kurulu da bir manada güven tazelemesi yapmış olacak, güven
oylaması yapmış olacak.
KAMER GENÇ (Tunceli) Maddeyi dahi
anlayamamışsınız.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Şimdi, grup başkan
vekili arkadaşlarımız, ilk yaptıkları
görüşmelerde, bizim grup başkan vekiliyle
yaptığımız görüşmede mutabıklardı. Hatta, bu
maddenin üzerinde, geçen bir aylık sürenin, iki ay artı iki ay
şekline gelmesini ifade ettiler. Birinci kısımdaki bir ay
olsun, ikinci kısımdaki on beş günlük süre de iki ay olsun
dediler. Sizin grup başkan vekillerinizin istediği süre doksan
günlüktü, AK Parti, Cumhuriyet Halk Partisi ve diğer siyasi partinin grup
başkan vekilinin istediği süre de altmış gündü.
İşte, bu altmış günlük süreyle o doksan günlük süre arasındaki
bir uzlaşmazlık çıktı. Fakat Grup Başkan Vekilimiz de
burada açıkladılar, dediler ki: Bizim Komisyon üyesi
arkadaşlarımız muhalefet şerhi koyduklarından
dolayı, o arkadaşlarımızın görüşlerini almadan
biz buna karar veremeyiz. Saygı duyuyoruz.
Değerli arkadaşlar, sizin istediğinizle bizim
burada getirdiğimiz arasında bir fark yok. Sadece, sizin
istediğinizde şu fark var: Genel Kurulu toplama kararı noter
onaylı isteniyor. Siz de Genel Kurulun toplanmasını
istiyorsunuz, bu statünün nasıl olduğunu, Genel Kurula bilgi vermek
amacıyla yapılması konusunda. Mademki toplanmış bir
Genel Kurul, niye noter tasdikini isteyelim?
BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) İstemeyelim
canım, kendileri arzu ediyorlarsa yapsınlar.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) İşte, istemeyelim.
BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) Toplanacak Genel Kurul.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Hayır, maddede noter
tasdiki var, maddede noter tasdiki var.
BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) Şimdi, bir on dakika
ara verelim, tartışalım o zaman, uzlaşalım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Şimdi, Sayın Asil,
bakın, bu söylediğimiz maddede Genel Kurul zaten toplanıyor, siz
de kabul ediyorsunuz. Toplanan Genel Kurul eğer yüzde 40ıyla seçim
yapılmasını kabul ederse, arzu ederse amenna diyoruz, seçim
yapıyoruz.
HÜSNÜ ORDU (Kütahya) Aynı şey!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Yapılmazsa zaten kendi
kendisine güven oylaması yapmış oluyor.
KAMER GENÇ (Tunceli) Geçici 1inci madde öyle değil Seçimi
Genel Kurul yapar. diyor ya!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Lütfen siz bu konuyu bir
düşünün. Zaten konuşmalarımız devam ediyor. Bu konuyu
düşünüp grup başkan vekili arkadaşlarımızla
istişare ederseniz aynı kanaatte olacağımıza
inanıyorum. Grup başkan vekili arkadaşlarımız da sizi
kırmamak adına, bu sürecin bu şekilde devam etmesini
düşünüyorlar, saygı duyuyorum. Önemli bir şeydir, grup üyesi
arkadaşımızın bu şekilde düşünmeleri de önemli
bir şeydir.
İnşallah, Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan
Vekilleri ve Komisyon üyesi arkadaşlarımız, aynı şeyi
düşündüğümüzü anlayacaklar, idrak edecekler. Gereksiz yere, son
maddeye kadar olan kısmı, yani bizim dediğimiz olsun
amacıyla değil de burada uzlaşarak Türk futbolu üzerindeki
siyaset elinin çekilmesine hızlı bir şekilde karar verelim
diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şahsı adına, Kayseri Milletvekili Ahmet Öksüzkaya.
Buyurun Sayın Öksüzkaya. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
AHMET ÖKSÜZKAYA (Kayseri) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 64 sıra sayılı Türkiye Futbol Federasyonu
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 6ncı maddesi
hakkında söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisimizi
saygıyla selamlıyorum.
Ben de bu akşam Futbol Federasyonuyla ilgili kanunu
görüştüğümüz sırada Beşiktaş futbol kulübümüzün bize
2-1 galibiyet yaşatarak bizleri sevince boğmasını ve
kendilerini kutluyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Hiç şüphesiz ki spor ve özellikle futbol faaliyetleri,
günümüzde geniş kitlelere ulaşan, ülkelerin uluslararası
ilişkilerinde önemli rol oynayan, dünya barışına önemli
katkılarda bulunan evrensel bir faaliyettir. Uluslararası
ilişkilerde spor, bugün, toplumların aynası olarak kabul
edilmektedir. Dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de bu konuda
hızlı bir gelişim süreci yaşanmaktadır. Türkiyede
yaşanan bu gelişim süreci, tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizin
tanıtımı ve gelişiminde çok önemli katkıları olan
sporun, özellikle de futbolun meslek olarak seçilmesini gündeme getirmiş,
bu gelişme sonucunda da sporun bilimsel yöntemlerle incelenmesi ve
yazılı hukuk kurallarıyla düzenlenmesi ihtiyacı
kaçınılmaz olmuştur.
Bilindiği gibi, ülkemizde profesyonel futbol faaliyetleri
3813 sayılı Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanun uyarınca kurulmuş bulunan Türkiye Futbol
Federasyonu tarafından yürütülmektedir. 3813 sayılı Kanunun 1inci
maddesine göre Futbol faaliyetleri millî ve milletlerarası kurallara göre
yürütülür, teşkilatlandırılır ve geliştirilir.
denilmektedir. Uluslararası spor örgütlerine üye olan ülkeler, bu
kuruluşların benimsediği ilkelere ve talimatlara
uyacaklarını kabul etmişlerdir. Futbolun sürekli gelişmesi
ve uluslararası niteliği nedeniyle süratle değişen
şartlara uyumunun sağlanabilmesi için anılan Kanunda
değişiklikler yapılması zorunlu hâle gelmiştir.
Değerli milletvekilleri, Tahkim Kurulunun oluşumu bu
kanun ile yeniden düzenlendiğinden, 5inci madde ile Genel Kurulun
görevleri arasından Tahkim Kurulunu seçme görevi madde metninden
çıkarılmıştır. Tahkim Kurulunun yapısı
değiştirilmiştir. Bu değişiklikle, Kurul Başkan
ve üyeleri için en az beş yıllık meslekî tecrübeye sahip hukukçu
olması şartı yanında, Kurulun görev süresinin Federasyon
Başkanının görev süresine kadar olacağı
belirtilmiştir. Bu vesileyle, Tahkim Kurulu, İtirazları
İnceleme Kurulu olarak görev yapacaktır. Bu değişiklikteki asıl amaç,
özerkliği güçlendirmek, sorunları futbol ailesi içinde çözebilecek
bir mekanizma oluşturmaktır.
6ncı maddeyle de Başkanın görevleri arasına
Tahkim Kurulu Başkan ve üyeleri ve Uyuşmazlık Çözüm Kurulu
Başkanını Yönetim Kuruluna teklif etme görevi eklenmiştir.
Sayın Başkan ve değerli milletvekilleri; bu
maddelerin yüce Meclisimiz tarafından kabulünü temenni ediyor, yüce
Meclisimize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Öksüzkaya.
Şahsı adına, Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu.
Buyurun Sayın Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum.
Beşiktaşımıza başarı dileklerimi
iletiyorum. İnanıyorum ki bu gruptan çıkacaktır.
Ayrıca, Fenerbahçe de -dün mağlup oldu ama- önümüzdeki maçta galip
gelip yine Türkiyeyi başarıyla temsil edecektir. Ayrıca,
Galatasraya da yarınki maçında başarılar diliyorum. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
Şimdi, burada, tabii, bazı sorumluluklar var. Bir kere,
gerek Federasyon gerekse spordan sorumlu Bakanlık -bazı konular
hassas konular- burada bazen etki altında kalıp cevap vermiyorlar.
İçimde kalan bu ukdeyi söylemek benim görevim.
Sayın Bakanım, bir kere, Birinci Ligde tek kulüp olur,
bir kulübün iki takımı olmaz. Bunun adı hatır şikesi
olur. Bunu hepiniz, herkes çok iyi biliyordu geçen dönem. Örneğin,
Bursaspor
Bursa Milletvekilim burada mı?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Burada, burada.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Bir dönem Birinci
Lige çıktı, genç takımı, yani ikinci takımı,
Ben, Bursasporum var Birinci Ligde, oynamayacağım. dedi.
Çıkartmadılar, ama, ne hikmetse bazı kulüpler geçen yıl
görmezlikten gelindi ve Federasyon da defalarca müracaat etmemize rağmen
cevap vermedi. Hayır arkadaş, buna kimsenin hakkı yoktur! Cevap
vereceksin! Cevap vereceksin! Ve aynı kulüp çatısı altında
isim vermek istemiyorum- bir takımın gerek idari gerek mali her
türlü, birleşik kulüptü, sonradan şeklî olarak ayırdılar.
Hayır arkadaşlar, Birinci Ligde, bunu nereye koyacaksak
koyalım, bir kulübün bir takımı olur.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Süper Ligde, Birinci Ligde
değil.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Süper Ligde, özür
diliyorum.
Ve aynı ligde, hatta diğer liglerde bile bir kulübün bir
takımı olur, yoksa, Türkiyede temiz futbolu, Türkiyede bazı
şeyleri önleyemeyiz. Onun için, Beşiktaş tüm bu şeylerden
gelerek başarı kazanmıştır. Tüm kulüplerimize tekrar
başarılar diliyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu.
Sayın milletvekilleri, soru-cevap işlemi
gerçekleştireceğiz.
Sayın Cengiz, buyurun.
MUSTAFA KEMAL CENGİZ (Çanakkale) Sayın Bakanım,
4üncü maddenin yine (ı) fıkrasına
bakıldığında, kanunu yapan mimarlar ve savunucuları,
Kulüpler ağırlığında bir kanun, kulüplerin
ağırlığı hissedilecek bir kanun. demesine
rağmen, (ı) fıkrasında, en az 75 defa (A) Millî olmuş
ve Genel Kurul tarihinden en az altı ay önce faal sporculuğu
bırakmış futbolcuların da Genel Kurul üyeliği ifade
edilmektedir. Dolayısıyla, zaman içinde, sekiz on yıl içinde bu
kanunu değiştiremediğimiz takdirde, Genel Kurul üyeliği
sayısı, (A) Millî olmuş ve 75in üzerinde (A) Millî
Takımın maç yapma sayısı, son günlerde Avrupa ve dünya kupasına
bakıldığında, özel maçlara
bakıldığında, hızlı bir şekilde 75 kez millî
olma sayısı artan futbolcuların ferdi ve bağımsız
olarak üye olma fazlalığı arttığından
dolayı, acaba, burada bu madde kulüplerin etkisini azaltmayacak mı?
Bu mutlaka
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Taner, buyurun.
RECEP TANER (Aydın) Sayın Başkanım,
aracılığınızla Sayın Bakanıma sormak
istiyorum: Bugünkü Hürriyet gazetesinde bir haber vardı spor
sayfasında. Yurt dışındaki yurttaşlarımız,
millî heyecanı yaşayamadıklarını,
dolayısıyla, oradaki, yaşadıkları ülkelerde televizyon
izlemekte sıkıntılar yaşadıkları ve imza
topladıklarından bahsediyordu. Bu konuda Bakanlık olarak
girişimde bulunmayı düşünüyor musunuz? Gerek RTÜK nezdinde
gerekse Federasyon nezdinde girişimleriniz olacak mı?
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Taner.
Sayın Barış
TANSEL BARIŞ (Kırklareli) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, biraz önceki sorularıma maalesef
cevap alamadık. Bu nedenle tekrar sormak zorundayım. Biraz önce,
amatör takımlarımıza ve Üçüncü Lig takımlarımıza
daha çok yardım sözü veriyor musunuz diye sormuştum. Cevap
alamadım. Bu nedenle yeniden soruyorum:
Futbol Federasyonunun 2006-2007 sezonunda elde ettiği
gelirlerle oluşturduğu havuzda ne kadar kaynak birikmiştir?
Bu havuzdan Süper Lig takımları, Birinci Lig,
İkinci Lig, Üçüncü Lig takımları ne kadar pay
almıştır? Toplam 151 takım.
Üçüncü sorum: Binlerce takımın oluşturduğu
Amatör Lige havuzdan kaynak aktarılıyor mu? Aktarılıyorsa,
ne kadar aktarılıyor? Aktarılmıyorsa, neden?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Barış.
Sayın Akçay
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Yine soru yarım kalmıştı, devam ediyorum
4üncü maddeyle ilgili olarak. Genel Kurul üyelerinin
ağırlıklı olarak profesyonel futbol temsilcilerinden
oluştuğunu görüyoruz. Âdeta Türkiye Futbol Federasyonu, profesyonel
futbol federasyonu niteliğine bürünmüş bir durumda ve binlerce amatör
futbol kulübünün olduğu ülkemizde, sadece Türkiye Amatör Spor Kulüpleri
Konfederasyonu Genel Başkanı ve 4 temsilciyle olmak üzere, toplam 5
temsilciyle Genel Kurul üyelerinin temsil edilmesi, amatör spor kulüplerine
verilen önemin bir göstergesi değil midir? Bu sayıyı yükseltmek
gerekmez mi?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Akçay.
Sayın Çelik
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakanıma, ben de özellikle 4üncü maddeyle ilgili
olarak
Anadolunun Federasyon Genel Kurulunda güçlü bir şekilde temsil
edilebilmesi için illerde kurulu bulunan ve sporun bütün yönlerini yöneten,
yönlendiren, denetleyen il gençlik spor kurulları var. Bu kurulların
söz konusu Genel Kurulda temsili niçin düşünülmedi? Onu sormak istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Çelik.
Sayın Hıdır
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Sayın Bakanım, bu
maddelerle, yasanın ülkemize ve ülkemizin Avrupada uluslararası
standartlara göre temsil edilmesine dair gösterdiğiniz gayretlerden
dolayı teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Bakanım, buyurun.
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Soru soran arkadaşlara da teşekkür ediyorum.
75 defa millî olma kıstası yerinde midir, değil
midir? Millî Takımımızın müsabaka yapma kapasitesi
arttıkça bu sayı artabilir de. 25 ile başlamıştı
bu konu, ama şu anda öyle dengeyi bozacak veyahut da Ya ne kadar çok
millî sporcu girdi. diyecek bir durum değil. Bu, bir müddet daha, en
azından kabul edilebilir bir sayı olarak devam eder diye
düşünüyorum.
Amatör spor -bir iki defa daha söyledim- tabii mutlaka en çok
desteklenmesi gereken, kaynak aktarmamız gereken alanlardan birisi. Ama
bugün, gerek Federasyon imkânlarını gerekse diğer genel bütçe
imkânlarını ne kadar zorlasak amatör spora yeterince tam kaynak
ayıramadığımız da bir gerçek.
Şimdi, bunun tabii yerel yönetimler tarafından
benimsenmesi lazım, il özel idare tarafından benimsenmesi lazım.
Valilerimizin, kaymakamlarımızın bu konudaki
duyarlılıklarını biraz daha artırmalarını
arzu ediyoruz. Evet, bir köye yol yapmak, altyapı yapmak önemli, ama
neticede amatör spora, sporculara verilecek destek de insana yapılan bir
yatırım. O bakımdan diğer yatırımlarla birlikte
bu amatör spora, spor tesislerine de kaynak aktarmaları konusunda
kendilerini uyaracağız. İmkânlarını bir adalet
içerisinde bu alanlara da, amatör spora da aktarmalarını
kendilerinden bekliyoruz. Gençlik Spor Genel Müdürlüğü olarak gerek ayni
gerekse nakdî yardım konusunda 2008 bütçesinde ayrılan payı daha
düzgün bir şekilde dağıtmanın gayreti içerisinde
olacağız.
Tabii bu Genel Kurul delegeliği konusu, değerli
arkadaşlarım, çeşitli yönlerden bakmaya müsait bir konu. Tabii
arzu eder ki, yani sporla ilgisi olan bütün aktörlerin Genel Kurulda temsil
edilmesi lazım. Bu bağlamda il gençlik merkezleri, spor Behiç Beyin
söylediği- müdürlerinin olması lazım. Bu yasanın ilk
zamanında Gençlik Spor temsilcileri Genel Kurul üyesi idi. Aslında
bana sorarsanız, Gençlik Spor genel müdürleri, Spor
Bakanlığı yapmış arkadaşlarımızın
da bu Genel Kurulda temsil edilmesi lazım. Belki hiç kimse söylemedi bunu,
yani siyasetçiye olan şeyden dolayı. Aman, siyasetçi bir yere
sürülürse acaba bir söz mü gelir diye. Hâlbuki şu
saydıklarınız arasında, geçmişte Millî Eğitim
Gençlik ve Spor Bakanlığı yapmış bütün
arkadaşların bu Genel Kurulda yer alması lazım. Ama biz,
siyasetçi olarak kendimizi, maalesef hiçbir klasmana sokmuyoruz. Bu, genel bir
hastalıktır, bu dönemin hastalığı değildir.
Siyasetçinin kendi kendine yaptığı bir
haksızlıktır bunlar yani. Onun için, yani bu konuda, Siyaset
şuraya müdahale ediyor, siyaset buraya müdahale ediyor
Bu konuyu da
irdelerken daha şey olmamız lazım. Yani, neticede her şey
dönüp dolaşıp siyasetçiye dolaşıyor. Federasyon özerk
diyoruz, dönüyorlar Şuraya para ver. diyorlar devlete, Şu tesisi
yap. diyorlar. O zaman şunu sormak lazım: Bu kadar kaynak
ayıran bir otorite, en azından bu kaynağın nasıl
kullanıldığını bir sorması lazım.
Arkadaşım söylüyor, 75 trilyon lira Gençlik ve Spor bütçesinden
kaynak aktarılıyor. Tamam, bu yeter ki şey olsun, biz bunu
sormayız. Yani sorun değil, 75 de olur, 100 de olur, 150 de olur,
ama, yani Siyaset müdahale ediyor noktasındaki şeyin dengesini iyi
kurmamız gerektiğini ifade ediyorum. Yani, siyasetçi hep kendi
şeyinden ödün vererek belli bir noktaya varamaz. Yani, siyasetçinin kendi
sırtından popülizm yapması kimseye bir şey
kazandırmaz. Yani, kendi kendimizi yargılayarak
Haklıysa,
siyasetin bu hakkını teslim etmemiz lazım. Demek istediğim
budur.
Evet, diğer sorulara da yazılı cevap vermek
istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 01.11
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 01.29
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yaşar
TÜZÜN (Bilecik) Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 26ncı Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
64 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Tasarının 7nci maddesini okutuyorum:
MADDE 7- 3813 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin sonuna
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
Yönetim Kurulu üyeleri; üyelikleri süresince Denetleme Kurulu,
Tahkim Kurulu, Uyuşmazlık Çözüm Kurulu, Merkez Hakem Kurulu ve
disiplin kurullarında görev alamazlar.
BAŞKAN Madde üzerinde, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Grup Başkan Vekili ve İzmir Milletvekili Oktay Vural.
Buyurun Sayın Vural. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA OKTAY VURAL (İzmir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Tabii, bu maddeler üzerinde görüşlerimizi ifade ederken
aslında bu kanun tasarısıyla getirilmek istenen uyumun
sağlanmasını, bu irademizi ortaya koyarken aynı zamanda bu
Futbol Federasyonunun özerkliğine ve gündemine de müdahale edilmemesi
gerektiğini ifade ediyoruz. Bu özellikle son derece önemli. Bunları
ifade ederken de grubumuz adına konuşan Sayın Milletvekilimizin
bu konuda alet olmayalım ifadesini Parlamento hiçbir şeye alet
olmaz diyerek Sayın Bakan, yani bu alet olmayı açıkçası
sağlıklı bir değerlendirme yapılması ve özellikle
kamuoyu tarafından yanlış algılanmaması
bakımından milletvekillerimize yaptığı bir uyarı
olduğunu dikkate almak lazım. Şimdi, alet olmayın dersek,
daha önce orada söylemiştim, yani bu Parlamentodan iki tane GSM
şirketinin birleşmesi için bile karar çıktı, yabancı
şirketlerin kurtarılması operasyonu yapıldı. Nereye
alet olduk biz şimdi? Kime alet olduk? Şimdi soruyorum size. Yani,
alet oluyor. Peki, Mavi Akımı hatırlarsınız, bu
konuda Parlamentodan uluslararası sözleşme geçti diye ihalesiz
inşaat ihaleleri verildi, değil mi? Alet olmadı mı
işte? Bu konudaki uyarılar Parlamentoyu bir başka genel kurulun
vereceği bir karara müdahale edebilecek bir alet olarak kullanılmasın,
kim karar verecekse versin.
Değerli milletvekilleri, şimdi, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kurulu, Genel Kurul, millî hâkimiyetin tesis ettiği bir
genel kurul, bir federasyonun genel kuruluna, gündemine, seçimin olup
olmayacağı konusunda karar ver diye müdahale ediyor. Nasıl
özerklik? Yani, şimdi kalksak, birinin federasyon başkanı olup
olmayacağına dair karar ver desek, efendim, onlar karar verecek, bu
son derece demokratiktir diyebilir miyiz? Efendim, zaten kararı onlar
verecek... Siz müdahale ediyorsunuz. Genel Kurulun neyi yapıp
yapmayacağına, neye karar verip vermeyeceğine, gündemine hâkim
olup olmayacağına Genel Kurul karar verecek. Efendim, bu konuda
zaten onlar karar verecek... O zaman ben de diyorum ki, geçici maddeye
koyalım, birkaç tane federasyon başkan ismi koyalım, bunlar
hakkında da karar ver. Sonra kalkıp desek ki, canım, karar ver
demiyoruz ki, federasyon başkanı olup olmayacağına dair
karar ver, son derece demokratiktir diyebilir miyiz? Diyemeyiz. Onun için,
Türkiye Büyük Millet Meclisi bir başka genel kurula bir tavsiyede
bulunmasın. Madem diyorsunuz özerk olmalı, işte, futbol
adamları olmalı, onlar yönetmeli; o zaman, niye seçimle ilgili bir
şeyi
İlla bu konuda karar vereceksiniz diye bir dayatma yapmak
doğru değildir. Tabii olan nedir? Genel Kurul toplanır, ister
karar verir ister vermez, yüzde 40 şeyi vardır.
Yani, eğer Parlamento
Bakın, söylüyorum, biz
Parlamentoysak, Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
diyorsak, koyarız maddeyi, Genel Kurulu yap deriz, yap deriz. Bir irade
olacaksa, bu irade yap arkadaş deriz. Yapıp yapmayacağına
karar ver... Zaten karar verebilir. Bunu oraya zikretmenin manası nedir?
Bu nedir? Doğrudan doğruya siyasi bir müdahale ve yönlendirmedir. O
zaman yapar diye getirin. Genel Kurul seçimle olur. Bunu söylemiyorsunuz,
yapıp yapmayacağına karar ver, yani benim kararım
aslında gündeme alın
Seçimin gündeme alınmasını
diyorsanız, seçimin yapılmaması konusunda değil de
yapılması konusunda bir irade beyanı değil midir?
İrade beyanıdır. Bu bakımdan, bu oldukça tehlikelidir,
spora siyaset bulaşmamalıdır.
Şimdi, seçimden niye kaçıyorsunuz
Seçilmiş
kimseden niye kaçıyorsunuz? diye sormak lazım. Yani, asıl
sorulması gereken o. (MHP sıralarından alkışlar)
Seçilmiş kimseden niye kaçıyorsunuz ya? Seçilmiş adam. Oradan
buradan müdahale edip
İçimize sindirmeliyiz. Yüzde 47 oy
aldınız, yüzde 15 oy aldık. Demokrasi bu. Demokrasinin
gereği. Onlar karar verirler, onlar yaparlar. Seçilmiş kimseden niye
kaçıyorsunuz? O zaman, bu müdahale gerçekten doğru değildir.
MHPnin bu kadar, bu kanunla, seçimle ilgilenmesi neden?
Değerli arkadaşlarım, özellikle son beş yıl içerisinde
AKPnin yaptığı uygulamalarla, medya üzerindeki
baskıyı, sivil toplum örgütleri üzerindeki baskıyı dikkate
aldığımız zaman
Yani, spor bir özgürlük alanı ya.
Takımımız vardır. Kim hangi partiden olursa olsun, bir
özgürlük alanı. Yani, özgürlüğün en önemli genişlemesi gereken
alan spor. Spora siyaset bulaşmasın istiyoruz, yeter artık! Her
yere müdahale. Şu sivil toplum örgütünün
TOBB genel kuruluna müdahale,
şuraya müdahale, buraya müdahale
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) Sizden öğrendik.
OKTAY VURAL (Devamla) - Bırakın da, hiç olmazsa spor
vasıtasıyla birbirimizle tanışalım, görüşelim.
Niye illa siyasileştiriyorsunuz? Spora siyaset bulaştırmak istemiyoruz.
Spor bir özgürlük alanı, demokrasinin olduğu bir yer.
Bırakınız, ne karar verirse versin, ne yaparsa yapsın.
Nedir bu derin istek? Niye? Neden? Bir yıl sonra olsa, üç ay sonra olsa,
beş ay sonra olsa ne olacak? Onun için, değerli milletvekillerimizin
asıl amacı nedir? Değerli arkadaşlar, biz burada neden
toplandık? Türkiye Büyük Millet Meclisi neden karar alıyor? FIFAya
uyumlu hâle getirmektir, bizim asıl amacımız budur. FIFAya
uyumlu hâle getirmek suretiyle, özellikle Türkiyenin uluslararası bir
yaptırımla karşılaşmamasını temin etmek için
yapıyoruz. Onun dışında bana ne ya, Ulusoy olmuş,
Ahmet olmuş, Mehmet olmuş, kim olursa olsun! Bana ne ya! Niye
müdahale ediyorsunuz? Bizim burada amacımız, acaba, Federasyonun bir
seçim yapması mıdır, yoksa bunun FIFA kurallarına uygun
olup olmadığına dair bir ana statünün ilkelerini benimsemek
midir? Ee, bunları bırakıyoruz seçimle ilgili müdahale
yapıyoruz. Gerek yok. Genel Kurul gündemine hâkimdir, son derece açık
bir şekilde -burada değerli futbol adamları da var, gerçekten
anlamakta zorluk çekiyorlar- mevcut Genel Kurulda delege yapısı
oluşur, ana statü bu delege yapısına sunulur, ana statüye uygun
hâle getirilir, o Genel Kurulda eğer yüzde 40la seçimin gündeme
alınmasını istiyorlarsa gündeme gelir ve seçim
yapılır. Bu kadar açık, seçik, basit bir olay. Şimdi, bu
kadar açık, seçik, basit bir olayı, bir Genel Kurulun kendi uhdesinde
olan bir iradeyi bizim buradan yönlendirmemiz ne derece demokratiktir?
Gerçekten bunu düşünmek lazım. Bize ne! Burası Türkiye Futbol
Federasyonu Genel Kurulu değil, Türkiye Futbol Federasyonunun Genel Kurulu
olarak seçimi yap-yapma konusunda bir irade beyanında bulunacak yer
değil, onlar ne yapıyorsa yapsınlar. Haa, efendim özerklik
olmuyorsa, denetimden de kaçıyorsak, o zaman yapmayalım bunları,
FIFAya uyumlu hâle getirmeyelim, atamayla yapalım Federasyon
Başkanını, hepsini yapalım. Dolayısıyla, bu
konuda bu eleştirileri de, açıkçası, canım, FIFA,
uluslararası maçlar, şunlar bunlar bizi ilgilendirmez diyelim,
istediğimizi yapalım. Eğer istediğimizi yapamıyorsak,
o zaman, bu konuda yapmamamız gerekiyorsa yapamıyorsak değil,
bu Meclis elbette her şeye muktedir bir Meclistir, irade olarak, ama bunun
doğru olmadığından dolayı yapmıyorsak-
bırakın da Genel Kurul karar versin buna. Basit. Yani, bizim
Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu seçim maddesiyle ilgilenmiş
olmamızın temel sebebi, doğrudan doğruya sivil toplum
örgütlerine yönelik siyasileştirme operasyonunun spora
bulaşmaması açısındandır. Amacımız ve
hedefimiz budur, başka bir amacımız da yok. O bakımdan da,
futbolu, Türkiyenin geleceğini bir Federasyon Başkanı ile bir
Hükûmetin çekişmesine kurban etmeyelim! Önemli olan budur. Kurban
etmeyelim. (MHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan,
üzerinde uzlaştığımız önergeyi dikkate almadan mı
konuşuyorsunuz?
OKTAY VURAL (Devamla) Bizi de ilgilendirmiyor. Getirirsiniz,
desteklersiniz, yönlendirirsiniz, ne yaparsanız yapın, bununla ilgili
kararı Genel Kurul verir. Dolayısıyla, bu kadar açık ve
nettir teklifimiz. Çok açık ve net.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Üzerinde
uzlaştığımız önergeyi dikkate almadan mı
konuşuyorsunuz?
OKTAY VURAL (Devamla) Bundaki amacımız,
tamamıyla, dediğim gibi, spora siyasi irade olarak müdahale
etmeyelim, bunun yerine delegeleri etkilesin arkadaşlar, kim ne
yapıyorsa, delegelerin iradesiyle, kendiliğinden gelişen bir
süreç olsun.
Sayın Elitaş orada önergeyi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Üzerinde
uzlaştığımız önergeyi dikkate almadan mı konuşuyorsunuz?
BAŞKAN Sayın Vural, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
OKTAY VURAL (Devamla) Evet, önergenin sırası gelmedi.
İşte, zaten bu önergeye ihtiyaç duyulması bile kanun
tasarısının ne kadar yanlış olduğunu da ortaya
koyuyor. Dolayısıyla, bu da açıkçası kanun
tasarısının doğrudan doğruya Genel Kurula müdahil
olması konusundaki endişeler açısından da bir önerge
getirdi ama bu önerge, bakın, söylüyorum, bir Genel Kurula seçimin yapılıp
yapılmayacağına karar ver demek, Genel Kurulun gündemine müdahil
olmak demektir. Biz de diyoruz ki, müdahil olmayalım, Genel Kurul üyeleri
kendileri karar versin. Bu kadar açık.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Önerge de bunu diyor.
OKTAY VURAL (Devamla) Burası da Türkiye Futbol Federasyonu
Genel Kurulu değildir. Bu bakımdan da o Genel Kurula da buradan
müdahale etmeyelim.
Hepinize saygılarımı arz ediyorum. Teşekkür
ederim efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şahsı adına Amasya Milletvekili Avni Erdemir,
buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AVNİ ERDEMİR (Amasya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 64 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 7nci maddesiyle ilgili görüşlerimi
açıklamak üzere söz almış bulunuyorum.
Bu tasarının 7nci maddesiyle, 3813 sayılı
Kanunun 9uncu maddesinin sonuna bir fıkra ekleniyor sadece. Eklenen bu
fıkrayla, Yönetim Kuruluna kısıtlama getiriliyor, ilave görev
alamayacağı belirtiliyor. Yönetim Kurulu üyelerinin, üyelikleri
süresince Denetleme Kurulunda, Tahkim Kurulunda, Uyuşmazlık Çözüm
Kurulunda, Merkez Hakem Kurulu ve Disiplin Kurullarında görev
alamayacağı belirtiliyor. Bu kurulun sağlıklı
yürüyebilmesi için gerçekten Yönetim Kurulu üyelerinin bu görevi almaması
gerektiğine inanıyor, tasarının hayırlı
olmasını diliyorum efendim. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şahsı adına Samsun Milletvekili Fatih Öztürk.
Buyurun Sayın Öztürk. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
FATİH ÖZTÜRK (Samsun) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; gecenin bu ilerleyen saatinde hâlâ futbolun problemlerini konuşuyor,
futbolun sorunlarını tartışıyorsak demek ki bazı
eksiklikler var. Biz de bu eksiklikleri gidermek adına bu ilerleyen
saatlerde mücadele veriyoruz.
Tabii, arkadaşların eleştirilerini dikkatle
dinliyoruz, fakat ben bu süre içerisinde, geç saatlerde fazla
sınırları zorlamak istemiyorum, ama şunu özellikle
belirtmek istiyorum: Biz, futbolu önemsiyoruz, futbolun sorunlarını
gidermek adına büyük çaba gösteriyoruz, önündeki engelleri de
kaldırmak adına mücadele veriyoruz. Asla polemiğe girmek gibi
bir niyetimiz yok, böyle bir polemiğe de girmedik, girmeyeceğiz de.
Ama değerli arkadaşlar, şunu burada belirtmek istiyorum: Ne
Federasyon Başkanımız ne Federasyon yönetimiyle hiçbir
polemiğimiz olmamıştır. Hatta ben, Avrupa
Şampiyonasında, ülkemizin millî takımını Avrupa
şampiyonasına taşıyan, başta Değerli Federasyon
Başkanı ve Yönetim Kurulu, teknik kadrosundan futbolcu kadrosuna
kadar, hatta malzemecisine kadar emeği geçen herkese ayrı ayrı
teşekkür ediyorum. 2002 yılında yaşatılan zaferin daha
da gelişmiş şekline, inşallah, Avrupa
Şampiyonasına bu arkadaşlarımız
taşıyacaklardır.
Herkese teşekkür ediyorum ve de bu yasanın bu maddesinin
de hayırlı olmasını diliyorum, sağ olun. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, madde üzerinde soru-cevap işlemi
gerçekleştireceğiz.
Ekranda şu anda iki arkadaşımın ismini
görüyorum.
Sayın Cengiz, buyurun.
MUSTAFA KEMAL CENGİZ (Çanakkale) Sayın Bakanım,
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, Kanunları yapanlar önemli değil,
icrasını yapacaklar önemlidir. demiştir. Dolayısıyla,
ulusal ve uluslararası düzeyde futbol mevzuatlarını bilen ve bu
konuda otorite sayılan ve bunları yorumlayacak ve uygulayacak olan,
1) Futbol Federasyonu,
2) UEFA Başkanı ve uluslararası temsilcimiz
Şenes Erzik Bey,
3) Türkiye Kulüpler Birliği,
4) Türkiye Spor Yazarları Derneği,
5) Profesyonel Futbolcular Derneği,
6) Faal Hakemler Derneği,
Gibi otoritelerden ve kuruluşlardan, bu kanunu bizatihi
uygulayacak olan bu kuruluşlardan görüş, öneri alındı
mı, tecrübelerinden yararlanıldı mı ve bu kanun
hakkında bunlara mütalaa soruldu mu?
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Korkmaz
SÜLEYMAN NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan,
aracılığınızla, Sayın Bakana yöneltmek
istediğim soru: Bugün itibarıyla, hepinizin malumu olduğu üzere,
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgemizde yer alan ki, Sivasspor
dışında- hiçbir vilayetimizin, hiçbir vilayet
takımımızın Süper Ligde takımı
bulunmamaktadır. Bu illerimizde yaşayan insanlarımızın
ülkemizin spor gündeminden uzak kalmaması, futbol denen büyülü
dünyanın ülkemizin her tarafına götürülüp insanlarımızda
futbol sevgisi ve bilinci geliştirme amaçlarıyla bu vilayetlerimizin
futbol takımlarının Süper Ligde yer alabilmesi için yeterli maddi
kaynaklara kavuşturulması ve diğer çözümler üzerinde herhangi
bir çalışmanız var mı? Yoksa, projeleriniz arasında
böyle bir proje üretmeyi düşünüyor musunuz?
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Bulut
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) Sayın
Başkanım, aracılığınızla Sayın
Bakanıma soruyorum:
Futbolda, zaman zaman virüs gibi nükseden şike hadiseleri
sebebiyle, yetkilerimizi, Sayın Bakan yetkilerini Federasyona
aktarırken, bu konuda denetim haklarımızı da Federasyona
mı devrediyoruz? Kimler bu konuda denetim yapacak?
Arz ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Bakanım, buyurun.
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. Soru soran
arkadaşlarıma da teşekkür ediyorum.
Tabii, Anadolu kulüplerinin Süper Ligde yer alması,
sayılarının artması hepimizin arzusu. Ligde kaliteli bir
yarışmanın olması, bu ligleri daha heyecanlı ve cazip
hale getirir. Ama, dönüp dolaşıp iş, tabii, kurumsal
yapılanmaya, ekonomik sorunlara dayanıyor. Bunu sadece bu yönüyle
değil, çok kapsamlı bir şekilde masanın üzerine
yatırmamız lazım. Onun için de, benim şahsi görüşüm,
bir kere Türkiyedeki profesyonel kulüp sayılarının
çokluğuna işaret etmek istiyorum. Yani, bu kadar çok profesyonel
kulüp sayısını bu lig taşıyamaz yahut da bu ekonomi,
futbol ekonomisi bunu taşıyamaz. Bölgesel ligler kurmak suretiyle,
profesyonel lig sayısını daha disipline edecek bir
anlayışa girmemiz lazım. Onun dışında, kulüplerin
yönetimi, kulüplerin maddi kaynaklarının çeşitlendirilmesi gibi,
hem kamunun hem de spor kulüplerimizin, yerel idarecilerin bu anlamda gayret
sarf etmesiyle ancak Anadoludaki kulüp sayılarımızı
artırabiliriz diye düşünüyorum. Önümüzdeki süreçte, zaten futbolun
gelişimi, stratejisi konusunda geniş bir arama konferansı
Zaten
Federasyon da bu şekilde bir çalışma başlattı, biz de
ona destek vereceğiz. Yani, önümüzdeki yirmi otuz yıl içerisinde
futbolun geleceğini bilimsel verilere dayalı bir konsepte
oturtmamız lazım. Yani, artık bu iş Yolda göç
toparlanır. hesabı değil, bilimsel referanslara dayalı bir
anlayış içerisinde gidiyor. Düşüncemiz budur. Bu konuda tabii,
Parlamentonun da, siz değerli milletvekillerimizin de yardımına
ihtiyacımız var.
Yine, bir sayın milletvekilimiz Yasalaşma sürecinde
spor otoriteleriyle görüşüldü mü? diye sordu. Bunu daha önce de
yanıtlamıştım ama bir kez daha cevaplayayım:
Doğrudur, bu saydığınız isimlerin çoğuyla
görüşüldü, ben bizzat görüştüm. Ayrıca, şu anda huzurda
tartıştığımız bu tasarı, Futbol Federasyonu
Genel Kurulunda tartışılmış ve kabul edilmiş bir
tasarıdır. Orada da futbol adamları bu tasarıya değerli
görüşlerini aktarmışlardır.
Yine, bir sayın üyemiz şike konusunu sordu. Son derece
önemli bir konu. Şu anda Federasyon bünyesinde Şike Tahkik Kurulu
var. Ayrıca, bizim Ceza Kanunumuzda pek tanımlanmamış
hâlde. Dolandırıcılıktı, diğer suç
vasıfları şeklinde tanımlanmış hâlde denetlenmesi
mümkün değil, ama gerçek anlamıyla sorarsanız, bu şike
konusu tam bizim mevzuatımıza dercedilmemiş. Bunun da yasal
formatını yapmamız lazım, bu konuda da bir
çalışmaya ihtiyaç var.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
Görüşmeler tamamlanmıştır.
KAMER GENÇ (Tunceli) Oylamada karar yeter sayısı
istiyorum.
BAŞKAN Karar yeter sayısı istiyorsunuz. Karar
yeter sayısını arayacağım oylama sırasında.
Evet, 7nci maddeyi oylarınıza sunup karar yeter
sayısını arayacağım. Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir, karar yetersayısı vardır.
8inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 8- 3813 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin birinci
fıkrasının (l) bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve fıkraya aşağıdaki bent
eklenmiştir.
l) Uyuşmazlık Çözüm Kurulu ve disiplin
kurullarının görev ve yetkileri dışında kalan
hususlarda; kulüpler, futbolcular, teknik yönetici ve öğreticiler,
hakemler, müsabaka görevlileri ile futbol alanında görevli diğer
ilgililerin başvurularını karara bağlamak,
v) Başkan tarafından teklif edilen Tahkim Kurulu
Başkan ve üyeleri ile Uyuşmazlık Çözüm Kurulu
Başkanını atamak.
BAŞKAN Madde üzerinde, şahsı adına Kütahya
Milletvekili Hüsnü Ordu.
Sayın Ordu, buyurun. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
HÜSNÜ ORDU (Kütahya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; gecenin bu saatinde, Sayın Bakanımız ve
grubumuz, hâlâ daha bu tasarıyla ilgili, bütün samimiyetleriyle bu konuda
gayret sarf etmesine rağmen, sadece benim anlayamadığım -bir
maddede özellikle- zannederim, kanaatlerimizi birbirimize tam ya ifade
edemiyoruz veya ifade etmekte zorluk çekiyoruz.
Şimdi, ilk kanun taslağında Seçimli Genel Kurul
toplantısı yapılır. ifadesiyle, sanki biraz daha net bir
ifade var idi tasarıda. Ama, daha sonraki geliştirilen Genel
Kuruldaki görüşmeler ve istişarelerle, mevcut ana statüyle ilgili,
yeni yapıyla ana statü Genel Kurulun onayına sunulduktan sonra,
önergenin (b) şıkkında Genel Kurulca seçimlerin yapılmasına
karar verilmesi hâlinde dediğiniz zaman, bir anlamda, Türk Ticaret
Yasası gereğince de bütün iradeyi, yetkiyi Genel Kurula
bıraktığımız hâlde, bu konuda, maalesef konu üzerinde
henüz bir mutabakat sağlanamıyor. Acaba Genel Kurula bir irade
verilmesinin mahzuru ne diye baktığımızda -konuşmalardan
bazen ben şöyle notlar çıkarmışım- acaba böyle bir
endişe mi var, diye insan düşünüyor. Genel Kurulun yapısı
değişiyor -bazı konuşmacı
arkadaşlarımız bunları ifade etmiş- delegelerin yüzde
88i kulüplerden geliyor, kulüplerin de yüzde 60ı belediye
bağlantılı. Dolayısıyla, siyaset girmiş olacak
gibi bir endişe. Bu, tabii, gelen bilgiyle ilgili, ama bu bilginin
kesinlikle yanlış olduğunu söyleyebilirim. Kulüplerin genel
yapısına baktığımız zaman, belediye
bağlantılı kulüplerimiz -bugün Sayın Bakanımız da
aldığı bilgiyle ifade etti- bırakın yüzde 60ı,
çok daha düşük yüzdelerle ifade edilebilecek bir düzeydedir.
Dolayısıyla, bu Parlamentoya şu
haksızlığı yapmayalım değerli arkadaşlar:
Yani Bu Parlamento dolaylı siyaset yaparak, Genel Kurulda da yapıyı
değiştiriyor, delege yapısını. Bunların üzerinde
de belediyeler var. Belediyeler de siyasetçi bir kurumdur.
Dolayısıyla, Genel Kurulun iradesine siyaset karışır.
mantığını anlamakta gerçekten zorluk çekiyorum. Biz,
kendimize siyaset kurumu olarak zaman zaman bu haksızlığı
çok defa yapıyoruz. Bu haksızlığı bu Parlamentoya
yapmayalım. Burada siyaset dahlinin kesinlikle olacağı
kanaatinde değilim. Oraya gelen, Genel Kurul iradesinin tamamı kulüp
yöneticileridir. Kendi gelecekleriyle ilgili karar vermekte daha özgür hareket
ederler diye düşünüyorum.
Bu yasanın ülkemize hayırlı olmasını
diliyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ordu.
Şahsı adına Kocaeli Milletvekili Sayın Fikri
Işık, buyurun.
FİKRİ IŞIK (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 64 sıra sayılı -3813
sayılı Kanunda değişiklik yapılmasına
ilişkin- Kanun Tasarısının 8inci maddesi üzerinde
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bu madde, Federasyonun Yönetim Kurulunun görevlerini madde
üzerinde yapılan değişiklikler muvacehesinde yeniden düzenlemeyi
amaçlamaktadır. Uyuşmazlık Çözüm Kurulunun görev
sahasının dışında kalan konuları, yine Federasyon
Yönetim Kurulunun sorumluluğuna bırakma, bir de Tahkim Kurulunun
başkan ve Yönetim Kurulu üyelerinin, Federasyon Başkanının
teklifi ve Yönetim Kurulunun onayıyla atanmasını
sağlamaktadır.
Maddenin hayırlı olmasını temenni ediyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Işık.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
9uncu maddeyi okutuyorum:
MADDE 9- 3813 sayılı Kanuna 12 nci maddesinden sonra
gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir.
Uyuşmazlık Çözüm Kurulu
MADDE 12/A- Uyuşmazlık Çözüm Kurulu; Federasyon Yönetim
Kurulunun belirlediği Kurul Başkanı ile Kulüpler Birliği
Vakfının, Profesyonel Futbolcular Derneğinin ve Türkiye Futbol
Antrenörleri Derneğinin her birinin belirleyeceği beşer üye
olmak üzere onbeş üyeden oluşur. Kurulun Başkan ve üyelerinin en
az beş yıllık meslekî tecrübeye sahip hukukçu olması
şarttır. Kurulun görev süresi, Federasyon Başkanının
görev süresi kadardır.
Kurul, beş kişilik heyetler hâlinde
çalışır, kararlar oy çokluğu ile alınır.
Heyetler, Kurulun Başkanı ile Kulüpler Birliği
Vakfını temsilen iki üye ve uyuşmazlığın konusuna
göre dernekleri temsilen iki üyeden oluşur.
Kurul, görevinde bağımsızdır. Kurulun hiçbir
üyesi Uyuşmazlık Çözüm Kurulu ve Tahkim Kurulu önünde herhangi bir
tarafın vekili sıfatıyla görev yapamaz. Üyeler istifa etmedikçe
veya istifa etmiş sayılmadıkça yerlerine yenisi atanamaz.
İstifa eden veya istifa etmiş sayılan üyenin yerine, birinci
fıkrada belirtilen Vakıf veya derneklerce yeni üye bildirilir.
Uyuşmazlık Çözüm Kurulu;
a) Kulüpler ile kulüpler,
b) Kulüpler ile futbolcular, teknik direktörler, antrenörler,
oyuncu temsilcileri, masörler ve müsabaka organizatörleri,
c) Oyuncu temsilcileri ile futbolcular, teknik direktörler,
antrenörler,
arasında her türlü sözleşmeden doğan veya futbolla
ilgili olan uyuşmazlıkları, taraflarının
başvurusu üzerine münhasıran yetkili olarak inceler ve karara
bağlar.
BAŞKAN Madde üzerinde şahsı adına Sinop
Milletvekili Abdurrahman Dodurgalı.
Sayın Dodurgalı, buyurun. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
ABDURRAHMAN DODURGALI (Sinop) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 64 sıra
sayılı, Türkiye Futbol Federasyonu Kanununu değiştiren
Kanun Tasarısının 9uncu maddesi üzerinde söz almış
bulunuyorum.
Kanunun tüm halkımıza, profesyonel kulüplerimize,
sporcularımıza hayırlı olmasını dilerim.
Saygılar sunarım. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şahsı adına ikinci konuşmacı
Gümüşhane Milletvekili Kemallettin Aydın.
Sayın Aydın, buyurun. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
KEMALETTİN AYDIN (Gümüşhane) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 64 sıra
sayılı kanunun ek maddeleri üzerinde söz almış bulunuyorum.
4 büyük kulübün dışındaki 151 profesyonel kulüpte
hizmet eden 214 bin sporcuya da Millet Meclisi adına teşekkür ediyor,
Türk gençliğine hayırlı olmasını temenni ediyor,
saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 3813 sayılı Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 9. md son fıkrasına aşağıda
yer alan hükmün eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Uyuşmazlık Çözüm Kurulunun kesinleşmiş
kararları ilan hükmünde sayılır.
|
|
Hasan Özdemir |
Murat Özkan |
M. Akif Paksoy |
|
|
|
Gaziantep |
Giresun |
Kahramanmaraş |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Abdülkadir Akcan |
|
Mustafa Enöz |
|
|
|
Afyonkarahisar |
|
Manisa |
|
BAŞKAN Komisyon?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
OKTAY VURAL ( İzmir ) Gerekçe efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Uyuşmazlık Çözüm Kurulu kararlarının ilan
hükmünde sayılacağına dair hüküm konulmazsa, kurulun
kararlarının yargıya taşımak Federasyon kendi
işlerini yürütebilmek prensibine aykırı olacaktır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
10uncu maddeyi okutuyorum:
MADDE 10- 3813 sayılı Kanunun 13 üncü maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
MADDE 13- Tahkim Kurulu; Federasyon Başkanının
teklifi ve Yönetim Kurulunun kararı ile en az beş yıllık
meslekî tecrübeye sahip hukukçular arasından bir Başkan, altı
asıl ve altı yedek üyeden oluşturulur. Üyelerin belirlenmesinde
FIFA ve UEFAnın kuralları esas alınır.
Tahkim Kurulunun görev süresi, Federasyon
Başkanının görev süresi kadardır. Üyeler kendi aralarından
bir Başkan Vekili ve bir Raportör seçer.
Özerk federasyonların veya spor kulüplerinin
kurullarında görev alanlar ile ceza veya disiplin kurullarınca
altı aydan fazla ceza alanlar, Tahkim Kurulu üyeliği yapamazlar.
Kurul, görevinde bağımsızdır. Üyeler istifa
etmedikçe veya istifa etmiş sayılmadıkça yerlerine yeni üye
görevlendirilemez. Herhangi bir nedenle boşalan asıl üyeliğe,
yedek üyeler sırasıyla görevlendirilmiş sayılır. Bu
fıkra uyarınca seçilen yedek üyeler, kalan süre kadar görev yapar.
Kurulun toplantı yeter sayısı beştir. Kararlar
toplantıda hazır bulunan üyelerin oy çokluğu ile
alınır. Oyların eşitliği hâlinde Başkanın
oyu belirleyicidir.
BAŞKAN - Madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulut? Yok.
Şahsı adına Antalya Milletvekili Abdurrahman
Arıcı.
Buyurun Sayın Arıcı. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
ABDURRAHMAN ARICI (Antalya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Tahkim Kurulunun kuruluşu yeniden düzenlenmektedir. Daha
önce Genel Kurula verilen yetki, bu maddeyle Başkana ve Yönetim Kuruluna
verilmiştir.
Hayırlı olması dileğiyle, saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şahsı adına Sivas Milletvekili Hamza Yerlikaya. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
Sayın Yerlikaya, buyurun.
HAMZA YERLİKAYA (Sivas) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bu kanuna AK Parti adına evet oyu
veriyoruz.
Hayırlı akşamlar diliyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Ekranda Sayın Cengizin ismini görüyorum; bir soru mu
yönelteceksiniz Sayın Cengiz?
MUSTAFA KEMAL CENGİZ (Çanakkale) Evet.
BAŞKAN Buyurun.
MUSTAFA KEMAL CENGİZ (Çanakkale) Sayın Bakanım,
bu uyuşmazlıkla ilgili konularda kulüpler arası veya kulüpler
ile futbolcular veya teknik direktörler ve temsilcileri arasındaki
anlaşmazlıkların Uyuşmazlık Çözüm Kurulunda bir
tarafın hakkını alamadığını iddia etmesiyle
birlikte yargıya başvurup vuramayacakları veya bunun
hakkını arayacak bir yargı kuruluşu var mıdır,
başvurma hakkı olacak mıdır haksızlığa
uğradığını iddia eden kulübün, futbolcunun veya
temsilcinin?
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Cengiz.
Sayın Bakanım, buyurun.
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul)
Teşekkür ediyorum, Sayın Cengize de teşekkür ediyorum.
Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar;
Uyuşmazlık Çözüm Kurulu mevzuata yeni giren bir spor mahkemesi, spor
yargısı. İstinaf mahkemesi gibi algılayabilirsiniz, yani
temyizden bir önceki mahkemedir. Burada verilen kararlara karşı
tahkime gitme imkânı var. Yani burada hakkının tam teslim
edilmediğine inanan kulüp, yönetici varsa tahkime gidebilir, orada
yargının veyahut da uyuşmazlığın çözümü yoluna
gidilebilir.
Spor konusunda genel yargıya gitme konusunda FIFAnın
öngördüğü bir şey var, yani spor ihtilafını genel
yargıya gitme konusunda FIFAnın öngördüğü bir şey var.
Yani, spor ihtilafını genel yargı mahkemelerine
taşıyamıyoruz. Belki ileride müstakil spor mahkemeleri, ihtisas
mahkemeleri kurulabilirse, o zaman daha sağlıklı olur diye
düşünüyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
Madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutup işleme
alacağım.
Buyurun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 64 sıra sayılı yasa
tasarısının 10. maddesinde geçen (en az beş) ifadesinin en
az (on) olarak değiştirilmesini saygılarımla arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Genç, buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli
üyeler; benim önergem, 10uncu maddede Tahkim Kurulu
Başkanlığına gösterilecek aday
Madde mesleki tecrübe sahibi
beş yıllık bir hukukçuyu öneriyor. Biliyorsunuz, bu kanunla
tahkim sistemi getiriliyor. Aslında bu kanunun Türk futboluna fayda
mı getireceğini zarar mı getireceğini uygulamada
göreceğiz. Türk yargısının yetkisini
kaldırıyoruz, Tahkim Kuruluna veriyoruz. Tahkim Kuruluna da
atayacağımız kişilerin uluslararası hukukta,
uluslararası kurullarda kabul görmesi lazım. Biliyorsunuz, Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesine 3 tane üye gönderdiniz ve Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi Türk Hükûmetinin gönderdiği 3 tane üyeyi kabul
etmedi. Niye etmedi? Niye etmediğini sizler de biliyorsunuz. Şimdi
burada diyoruz ki: Üyelerin belirlenmesinde FIFA ve UEFAnın
kuralları esas alınır. Şimdi sizin buraya göre
belirleyeceğiniz kişinin mesela bir Avrupa hukukunu iyi bilmesi
lazım başkanın, bir dünya futbol kurallarını çok iyi
bilmesi lazım, bu konularda hakikaten temayüz etmiş hukukçuların
ve tahkim kurullarında karar alan kişilerin, deneyimli kişilerin
olması lazım. Bunları, çok böyle, birtakım rijit, daha
doğrusu kurallar koymazsanız, o zaman yine, Türkiyenin Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesine belirlediği üyenin Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi tarafından seçilmemesini gerektirdiği duruma
düşer. Onun için, diyoruz ki, tecrübe beş yılda kazanılmaz,
tecrübe en azından bir on yıllık bir süreyle
kazanılır. Yoksa, burada da beş yıl, hakikaten
Maalesef
işte, bizde, hukuk fakültelerinden mezun olan
arkadaşlarımız, ki birçok hukuk fakültesinde hukuku dahi
öğrenmiyor insanlarımız. Ben Danıştayda,
aşağı yukarı on üç-on dört sene hâkimlik, savcılık
yaptım, avukat arkadaşlarımızın bir kısmı,
geliyor, daha dilekçe yazmasını beceremiyor. Yani, bu da nihayet
hukuktan şey etmiş
Yani, tabii hepsi değil ama
En
azından, buraya bir mesleki deneyimi önüne koymak lazım.
Şimdi, sayın milletvekilleri, bakıyorum,
arkadaşlarımız, AKPli arkadaşlarımız, hem ille
bu kanunu bitirelim diyorsunuz hem de çalışmaktan rahatsız
oluyorsunuz! Şimdi bakın, Türkiye Büyük Millet Meclisi böyle
çalıştırılmaz ve yöneticileriniz gitmiş evde uyuyor,
işte Hükûmet sıralarında kimse yok ve ille deniliyor ki, efendim
bu kanunu çıkaracaksınız. Bu, Parlamentoya karşı bir
saygısızlıktır. Bu Parlamentonun
Bakın, bu gibi
kanunların burada tartışılmadan çıkması bu
memlekete fayda getirmez, zarar getirir. Yani neyi kaçırıyoruz,
kimden kaçırıyoruz? Bakın, Türk futbolunu getiriyoruz,
yabancı tahkim heyetlerine teslim ediyoruz. Denetimi, getiriyoruz,
yabancı denetim şirketlerine veriyoruz. Yabancı denetim
şirketlerinin de
Yani, siz Avrupalıların,
Amerikalıların, Türk halkına, Türkiye Cumhuriyeti devletine
nasıl şaşı baktığını, nasıl en
haklı davalarını kaybettirdiğini biliyorsunuz. Şimdi,
bunlar
Zaten, Türkiye, vahşi kapitalizmin merhametsiz pençeleri
altına terk edilmek isteniyor ve bu kanunlar da bunlara birer vasıta
oluyor. Onun için, bunları, burada keyifle çıkarıyorsunuz ama
Türkiyeye neye mal olduğunu, ne maliyetler getireceğini ileride
görürüz. Keşke, bu kanunlar sizin zamanınızda gelseydi buralara.
Yani sizin muhalefette olduğunuz zamanda gelseydi, hele ne laflar
söyleyecektiniz burada. Hele Siyonist uşakları mı denilmezdi!
Hele vay sizi, diyeceklerdi; Avrupanın, Batının bilmem
uşakları mı, denilmezdi! Yani neler denilmezdi, neler
denilmezdi! Ama, maalesef, buradan buraya geçince insanların kafası
da değişiyor, bilmem birçok şeyleri değişiyor. Tabii,
bunlar değişiyorsa
O bakımdan, bence, aslında
değişmemesi lazım. Yani gerçek gerçektir. Gerçek burada oturunca
başka, orada oturunca başka olmaz.
Bakın, liderler
Bizim en birinci sorunumuz,
milletvekilliğini kişilik sahibi bir duruma kavuşturmamız
lazım. Bunun da tek yolu Siyasi Partiler Kanununu değiştirerek,
dar bölge sistemini getirerek, milletvekilini kendi hür vicdanıyla hareket
edecek bir seçim sistemine kavuşturulmasıdır. Yoksa, milletvekili,
önümüzdeki seçimde Ya acaba ben Genel Başkanın hoşuna gider
miyim, gitmez miyim. korkusu içinde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Tahkim Kurulu kurmamız
lazım.
BAŞKAN Buyurun Sayın Genç, konuşmanızı
tamamlayınız.
KAMER GENÇ (Tunceli)
daima vicdanının sesi yerine,
birtakım, işte, genel başkanın, parti yöneticilerinin
sesini dinler. Onun için, böyle bir düşünce tarzı ile alınan
kararlar, takip edilen yollar, ne millete ne ülkeye ne de o kararı veren
insanlara fayda getirir. Bakın, bunlar, benim uzun bir tecrübe sonucu
edindiğim kanaatlerdir. Bu saatlere kadar bu kadar insanın burada
kalması, bu milletvekilleri için en büyük eziyettir, en büyük insan
hakkı ihlalidir. Böyle, kanunlar çıkarılmaz.
Benim önergem, beş yılın, on yıla
çıkarılmasıdır. Deneyimli anlamı da bunu ifade eder.
Yoksa, hukuk fakültesini bitiren bir kişi beş yılda deneyimli
olmaz.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
11inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 11- 3813 sayılı Kanunun 14 üncü maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
MADDE 14- Tahkim Kurulu,
a) Federasyon ile kulüpler, hakemler, futbolcular, teknik
direktörler, antrenörler, oyuncu temsilcileri ile diğer görevliler
arasında çıkan ihtilaflar hakkında Yönetim Kurulu
tarafından verilecek kararları,
b) Amatör ve profesyonel disiplin kurulları
kararlarını,
c) Uyuşmazlık Çözüm Kurulu kararlarını,
taraflarının
itirazı üzerine inceleyerek kesin olarak karara bağlar.
Sporcuların transfer, lisans ve sözleşmelerinden
kaynaklanan ihtilaflar ile teknik direktörler ve antrenörlerin
sözleşmelerinden kaynaklanan ihtilaflar hakkındaki Tahkim Kurulu
kararlarına karşı, tarafların Spor Tahkim Mahkemesine
başvurma hakkı saklıdır.
Tahkim Kurulunun çalışma usul ve esasları talimatla
belirlenir.
BAŞKAN Madde üzerinde şahsı adına, Amasya
Milletvekili Avni Erdemir.
AVNİ ERDEMİR (Amasya) Konuşmayacağım Sayın
Başkan.
BAŞKAN Konuşmuyorsunuz.
Samsun Milletvekili Fatih Öztürk.
Buyurun.
FATİH ÖZTÜRK (Samsun) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu maddenin de Türk futboluna hayırlar getirmesini
diliyorum.
Hayırlı akşamlar diliyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
12nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 12- 3813
sayılı Kanunun 15 inci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
MADDE 15- Merkez Hakem Kurulu, Başkanın teklifi ve
yönetim kurulunun onayı ile faal hakemliğini genel kurul tarihinden
bir yıl ve daha öncesinde bırakmış olanlar arasından,
biri başkan olmak üzere dokuz asil ve dokuz yedek üyeden oluşur.
Kurul görevinde bağımsızdır. Üyeler istifa
etmedikçe veya çekilmiş sayılmadıkça yerlerine yenisi atanamaz.
BAŞKAN Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına, Bilecik Milletvekili Sayın Yaşar Tüzün.
Sayın Tüzün buyurun.
CHP GRUBU ADINA YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; evet, bugünkü
tasarının 12nci maddesinde yeni bir uygulama
başlatılmıştır. Dolayısıyla, bu konuda görüşlerimi
açıklamak üzere grubum adına söz aldım.
Değerli arkadaşlarım, bildiğiniz gibi, bizler,
yine, 22nci Dönemde 28 Nisan 2005 tarihinde çıkartmış
olduğumuz kanunla merkez hakem kurullarının görev şeklini
belirlemiştik. Bu Kanun, yani 3813 sayılı bu Kanun, Merkez
Hakem Kurulu Başkanının teklifi ve Yönetim Kurulunun onayı
ile biri başkan olmak üzere 9 üyeden oluşur. Aynı sayıda ve
aynı usulde yedek üye seçilir, üyelerin 7si faal olmayan hakemlerden,
2si ise spor alanında en az on yıl mesleki deneyimi olan kişilerden
belirlenir. diyor. Yani, 9 üyenin 7 tanesi hakem kökenli üyeden oluşuyor,
2 tanesi ise spor konusunda deneyimli, bilgili, birikimli insanlardan
oluşur, diyerek 2005 yılında kanun
çıkartmıştık. Şimdi, bu maddeyle bunu
değiştiriyoruz, tamamını hakem kökenli insanlardan
yapıyoruz. Yani, bu anlaşılabilir gibi değil.
Değerli arkadaşlarım, bakın, tasarıya
baktığımızda, Hükûmetin tasarı metninde bu yok,
Federasyonun bize göndermiş olduğu taslakta da yok; bu, Komisyonda
değiştiriliyor, 2 spor adamı bu kuruldan
çıkartılıyor, dolayısıyla, 9unun da hakem kökenli
olması isteniliyor.
Değerli arkadaşlarım, bakınız, tarihi
şöyle bir göz önünde bulundurduğumuzda, ben de çok iyi
hatırlıyorum ki hakem kökenli olmayıp Merkez Hakem Kurulu
Başkanlığı yapan, bu ülkede çok değerli
arkadaşlarımız vardır. Yani, bunlar, hakem kökenli
değildir, faal hakem değildir ama Merkez Hakem Kurulu
Başkanlığı yapmışlardır ve tarihe iz
bırakmışladır. Bunlardan bir tanesi -Sayın
Bakanım da hatırlar- Halim Çorbalı ağabeyimiz, örneğin
Tapu ve Kadastro Genel Müdürüydü ama Hakem Kurulu Başkanı olarak
tarihe iz bıraktı. Yine, diğerleri, aklıma gelenleri
söylüyorum şimdi: Ufuk Özertem Bey, yine, tarihe iz bırakan
değerli Hakem Kurulu Başkanlarımızdan; yine, Ahmet Güvener
Bey, yine, Hakem Kurulu Başkanlarımızdan. Bu
arkadaşlarımız, hakem kökenli olmadığı hâlde,
Merkez Hakem Kurulunun Başkanlıklarını yapıp tarihe iz
bırakmış ve gerçekten, dürüst, bilgili, birikimli, çok
değerli arkadaşlarımızdır.
Dolayısıyla, yani, biz, siyaset yapıyoruz, siyaset
yapan herkesin siyasi bilimler fakültesi mezunu olması mı gerekiyor?
Dolayısıyla, bu Kurulda, 7 tane hakem kökenli
arkadaşımız var, 2 tane de spor konusunda deneyimli, bilgili,
tecrübeli
En az on yıl bu konuda ihtisas sahibi olmuş insanlardan
da üye olur. Diyor. Yani bunu değiştirmenin mantığı
ne, ben bunu anlamış değilim. Bu konuda, tasarıyı
hazırlayan değerli vekilimizle de az önce görüştüm Efendim,
FIFAnın ana statüsünde bu var. Gittim, az önce, vermiş
olduğumuz molada, İnternetten baktım, FIFAnın ana statüsü
yani hakem kurullarıyla ilgili 46ncı maddesini sizlere okuyorum:
Hakem kurulları, futbol kurallarının uygulanmasını
sağlar, müsabakalara hakem atar, federasyon içindeki hakemlik
konularını federasyon yönetimiyle iş birliği içinde
düzenler ve hakemlerin eğitim ve antrenmanlarını denetler.
Sayısını da ulusal federasyonlara bırakıyor yani
Türkiye Cumhuriyetinin Futbol Federasyonu, bu Kurulun üye
sayısını belirliyor. Dolayısıyla, tamamen bunu
dışlamanın anlamı olmadığını
düşünüyorum.
Efendim, bu konuda, FIFAnın bir yönetmeliği var,
diyorsanız gelin, bunu, burada birlikte inceleyelim. Peki, diyelim ki var,
bir de işin diğer tarafını, bu olayı bir
değerlendirelim arkadaşlarım. Bildiğiniz gibi, Şenes
Erzik Bey, daha önceden, FIFAda, eski Hakem Kurulu Başkanı.
Şenes Bey eski Hakem Kurulu Başkanı, hakem kökenli değil.
Şu anda Şenes Beyin görevinin ne olduğunu hepiniz biliyorsunuz.
UEFAnın İkinci Asbaşkanı ve aynı zamanda Hakem
Kurulunun Başkanı. Eğer UEFA, kendisi
uygulamadığı
Hakem kökenli değilse Şenes Erzik
nasıl İkinci Asbaşkan oluyor? Dolayısıyla, kendi
uygulamadığı bir yönetmeliği bizden istemesi son derece
yanlıştır diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlarım, gecenin bu ilerleyen
saatlerinde fazla vaktinizi almayacağım. Sonuç itibarıyla
şunu söylüyoruz: Biz -az sonra verdiğimiz önerge de okunacak- bu
konuda, eskisi gibi, yani 9 üyenin 7 tanesi hakem kökenli, 2 tanesiyse spor
konusunda ihtisas yapmış, en az on yıl deneyimli insanlardan
oluşmasını istiyoruz. Daha önceki, zaten, 15inci maddede bu aynı
anlamda, aynı içerikte. Bunun eski hâliyle kalması konusunda bir
önergemiz var. Bu konuda da az sonra düşüncelerimi
açıklayacağım.
Şimdilik, beni dinlediğiniz için teşekkür eder,
Genel Kurula saygılar sunarım.
BAŞKAN Sayın Tüzün, teşekkür ediyorum.
Şahsı adına Antalya Milletvekili Abdurrahman
Arıcı, buyurun.
ABDURRAHMAN ARICI (Antalya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; benim Komisyonda verdiğim önergede FIFAnın ulusal
federasyonlarına sirküler no 763; 23/07/2001 tarihli Ulusal
Federasyonlarda Hakemliğin Organizasyonu başlığı adı
altında ikinci paragrafta Hakem komitesinin oluşumu: Hakem komitesi
deneyimli eski maç görevlilerinden oluşması gereken özel bir
komitedir. Üyeleri, kulüplerle -üzerine basa basa söylüyorum- kulüplerle veya
liglerle doğrudan bağlantılı olmamalıdır. Aktif
hakemler ve yardımcı hakemler komite üyesi olmamalıdır.
denilen bir ibare var.
Maalesef, Federasyon, her zaman olduğu gibi, bazı gelen
sirkülerleri masa üzerinde, diğer bazı sirkülerleri de, işine
gelmediği için sümen altında bırakırlar. Bu sirküler 2001
yılında geldiği hâlde, maalesef, ne Bakanlığa ne de
diğer ilgili kuruşlara bununla ilgili hiçbir yaptırım ve
istekte bulunmamıştır. Bu yüzden, eski bir hakem olarak,
hakemlikte, apayrı melekeler isteyen ve bunun eğitimini
almış kişiler tarafından eğitim verilmesi
gerektiğinden 9 üyenin de hakem olması gerektiği kanaatindeyim.
Teşekkür ederim. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şahsı adına, Kocaeli Milletvekili Sayın Fikri
Işık.
FİKRİ IŞIK (Kocaeli)
Konuşmayacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN Konuşmuyorsunuz.
Madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi okutup
işleme alacağım.
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 64 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 12. maddesiyle değiştirilen 3813
sayılı Kanunun 15 inci maddesinin birinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
|
Yaşar Tüzün |
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
Vahap Seçer |
|
|
Bilecik |
Malatya |
Mersin |
|
|
Tansel Barış |
|
Sacid Yıldız |
|
|
Kırklareli |
|
İstanbul |
Merkez Hakem Kurulu, Başkanın teklifi ve yönetim
kurulunun onayı ile yedisi faal hakemliğini genel kurul tarihinden
bir yıl ve daha öncesinde bırakmış olanlar arasından,
ikisi ise spor alanında en az on yıl mesleki deneyimi olan
kişiler arasından, biri başkan olmak üzere dokuz asıl
üyeden oluşur. Aynı sayıda ve aynı usulle yedek üye de
seçilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Tüzün, konuşacak
mısınız?
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) Konuşacağım Sayın
Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; vermiş olduğum önergenin lehinde
söz aldım.
Az önce sayın hakem arkadaşımızın, bu
konuda deneyimli, bilgili arkadaşımızın tabii ki elindeki
yönetmeliğin nereden, ne şekilde geldiğini, tarih,
sayısını bilme şansım yok ama şunu söylüyorum:
Yani, FİFAnın ana statüsünün 46ncı maddesi hakem
kurullarının şeklini belirliyor ve İnternete
girdiğinizde bu 46ncı madde açık ve net şekilde belli.
Peki, ben şunu söylemek istiyorum: Yani, şu an
itibarıyla, bugün itibarıyla, bu saat itibarıyla, Şenes
Erzik Bey UEFAnın İkinci Asbaşkanı, daha önceki görevi de
FIFAnın eski Hakem Kurulu Başkanı arkadaşlar ve Şenes
Bey hakem kökenli değil, faal hakemlik yapmamış.
Şunu söylemeye çalışıyorum: Yani, bu FIFA veya
UEFA bizden istediği yönetmeliği kendisi niçin uygulamıyor?
Problem burada. Yoksa 7 tane hakem olmuş veya 5 tane hakem olmayan arkadaş
olmuş, yani, bu çok önemli bir şey değil. Ama, biz, Türkiye
Büyük Millet Meclisi olarak doğruyu mu yapacağız, yoksa,
dışarıdan birilerinin her istediğini burada uygulamak
zorunda mı kalacağız?
Sonuç itibarıyla ben şunu söylüyorum: 9 tane üyenin 7
tanesi hakem kökenli olabilir, 2 tanesi de ihtisaslaşmış, bu
konuda en az on yıl tecrübeli insanlardan oluşmasında fayda
vardır diye düşündük ve bu konuda önerge hazırladık.
Takdiri yüce Meclise bırakıyorum, Genel Kurala bırakıyorum.
Beni dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyorum.
Ben önergeme kabul oyumu vereceğimi bildiriyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Biri de milletvekili
olabilir değil mi?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
13üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 13- 3813 sayılı Kanuna 16 ncı maddesinden
sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir.
Disiplin kurulları
MADDE 16/A- Disiplin kurulları, il disiplin kurulları,
Amatör Futbol Disiplin Kurulu ve Profesyonel Futbol Disiplin Kurulundan
oluşur.
Amatör Futbol Disiplin Kurulu ile Profesyonel Futbol Disiplin
Kurulu; Federasyon Başkanının teklifi ve Federasyon Yönetim
Kurulunun onayıyla; il disiplin kurulları ise Amatör İşler
Kurulunun teklifi ve Yönetim Kurulunun onayıyla Başkanın görev
süresi kadar görev yapmak üzere atanan, birer başkan ve altışar
asıl üyeden oluşur. Kurullara aynı usulle üçer yedek üye
atanır.
Atanacak asıl ve yedek üyelerin fakülte veya yüksek okul
mezunu olmaları gerekir. Başkan, başkanvekili ve raportör olarak
görev yapacak olanların hukuk fakültesi mezunu olması
şarttır.
Disiplin kurullarının çalışma usul ve
esasları talimatla belirlenir.
BAŞKAN Madde üzerinde, şahsı adına
Sayın Kemalettin Aydın, Gümüşhane
Yok.
Sayın Hakkâri Milletvekili Rüstem Zeydan
Yok.
Madde üzerinde iki adet önerge vardır. Önergeleri geliş
sıralarına göre okutup, aykırılık durumlarına
göre işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 64 sıra sayılı "Türkiye
Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın Çerçeve 13 üncü maddesi ile 3813 sayılı
Kanuna ilave edilen 16/A maddesinin ikinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
|
Nihat Ergün |
Bekir Bozdağ |
Hayrettin Çakmak |
|
|
Kocaeli |
Yozgat |
Bursa |
|
|
Orhan Karasayar |
|
Ayhan Sefer Üstün |
|
|
Hatay |
|
Sakarya |
"Amatör Futbol Disiplin Kurulu ile Profesyonel Futbol
Disiplin Kurulu; Federasyon Başkanının teklifi, Yönetim Kurulu
kararı ile il disiplin kurulları ise; Amatör İşler
Kurulunun teklifi ve Federasyon Başkanının onayı ile
atanır. Amatör ve Profesyonel Disiplin Kurulu bir Başkan ve
altışar üyeden, il disiplin kurulu ise; bir başkan ve illerin
sportif faaliyetlerine göre en az iki, en fazla dört üyeden oluşur.
KuruIIara asıl üye kadar yedek üye atanır. Disiplin kurulları,
Başkanın görevde kaldığı süre ile
sınırlı olarak görev yaparlar."
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 64 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 13. çerçeve maddesiyle 3813 sayılı Yasaya
eklenen MADDE 16/Adaki
il disiplin kurulları ise Amatör İşler
Kurulunun teklifi ve Yönetim Kurulunun onayıyla Başkanın görev
süresi kadar görev yapmak üzere atanan, birer başkan ve altışar
asıl üyeden oluşur. ibaresinin il disiplin kurulları ise
Amatör İşler Kurulunun teklifi ve Yönetim Kurulunun onayıyla
talimatla belirlenir. şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
|
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
Osman Kaptan |
Tayfur Süner |
|
|
Malatya |
Antalya |
Antalya |
|
|
Sacid Yıldız |
|
Atila Emek |
|
|
İstanbul |
|
Antalya |
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Önergemizi geri
çekiyoruz.
BAŞKAN Önergeyi geri çekiyorsunuz.
Önerge geri çekilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 64 sıra sayılı "Türkiye
Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı"nın Çerçeve 13 üncü maddesi ile 3813 sayılı
Kanuna ilave edilen 16/A maddesinin ikinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Nihat
Ergün (Kocaeli) ve arkadaşları
"Amatör Futbol Disiplin Kurulu ile Profesyonel Futbol
Disiplin Kurulu; Federasyon Başkanının teklifi, Yönetim Kurulu
kararı ile il disiplin kurulları ise; Amatör İşler
Kurulunun teklifi ve Federasyon Başkanının onayı ile
atanır. Amatör ve Profesyonel Disiplin Kurulu bir Başkan ve
altışar üyeden, il disiplin kurulu ise; bir başkan ve illerin
sportif faaliyetlerine göre en az iki, en fazla dört üyeden oluşur.
KuruIIara asıl üye kadar yedek üye atanır. Disiplin kurulları,
Başkanın görevde kaldığı süre ile
sınırlı olarak görev yaparlar."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR
KOMİSYONU BAŞKANI MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş)
Katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
DEVLET BAKANI MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul)
Katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Amatör ve profesyonel disiplin kuruIIarının oluşumu
yeniden düzenlenmiş, il disiplin kurullarının üye
sayısı illerin sportif faaliyetlerine göre belirleneceği,
disiplin kurullarının görev süresinin Başkanın görevde
kaldığı süreyle sınırlı olduğu
düzenlenmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde 13üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
14üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 14- 3813 sayılı Kanunun 17 nci maddesinin ikinci
fıkrasına (j) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki
(k) bendi eklenmiş ve mevcut ( k) bendi
(l) bendi olarak teselsül ettirilmiştir.
k) Hakem, Gözlemci ve Temsilci Eğitim Kurulu
BAŞKAN Madde üzerinde söz talebi yoktur.
Önerge de yoktur.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
15inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 15- 3813 sayılı Kanunun 31 inci maddesi
başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Denetim
MADDE 31- Federasyonun hesapları ve malî durumu,
uluslararası spor sektöründe denetim tecrübesi bulunan
bağımsız denetim kuruluşlarına denetletilir. Denetim
raporları kamuoyuna duyurulur. Rapor, Genel Kurul tarihinden en az bir ay
önce Genel Kurul üyelerine gönderilir ve ayrıca Genel Kurula sunulur.
Aynı şirket aralıksız olarak beş
yıldan fazla denetim görevi yapamaz.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Elitaş, talebiniz bu madde üzerinde
mi?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Evet efendim, önergemizde
elektronik cihazla yoklama yapılmasını talep ediyoruz.
BAŞKAN Oylamaya geçtim şu anda. İzninizle, bu
talebinizi 16ncı madde üzerinde uygulayayım, olur mu?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Arkadaşlar
15inci maddede kalacağız dediler.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Ara veriniz Sayın Başkan.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, birleşime beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 02.37
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 02.41
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yaşar
TÜZÜN (Bilecik), Fatma SALMAN KOTAN
(Ağrı)
BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 26ncı Birleşiminin Yedinci Oturumunu
açıyorum.
64 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Yok.
Tasarının görüşülmesi ertelenmiştir.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, gecenin
bu saatlerine kadar yoğun bir şekilde çalıştık, daha
doğrusu yeni bir güne girdik.
Bu saatten sonra da Komisyonun ve Hükûmetin
olamayacağını dikkate alarak, kanun tasarı ve tekliflerini
sırasıyla görüşmek için 29 Kasım 2007 Perşembe günü,
yani bugün, alınan karar gereğince, saat 14.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum; katkılarından dolayı bütün
arkadaşlarıma, grup başkan vekillerimize teşekkür ediyorum.
Sizlere ve bizleri izleyen vatandaşlarımıza hayırlı
geceler diliyorum.
Kapanma Saati: 02.42