DÖNEM: 23 CİLT: 6 YASAMA YILI: 2
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
27nci
Birleşim
29 Kasım 2007 Perşembe
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III.
- YOKLAMA
IV.
- GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- İstanbul Milletvekili Güldal
Akşitin, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı
Uluslararası Mücadele Gününe ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Kars
Milletvekili Gürcan Dağdaşın, Kars Şeker
Fabrikasının özelleştirme programına alınmasına
ilişkin gündem dışı konuşması ve Sağlık
Bakanı Recep Akdağın cevabı
3.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, 4 Aralık Dünya Madenciler Gününe
ilişkin gündem dışı konuşması ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Gülerin cevabı
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe ve 23 milletvekilinin, Eber
Gölündeki çevre kirliliğinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/62)
2.- Antalya
Milletvekili Tayfur Süner ve 26 milletvekilinin, deprem riskinin ve
alınması gereken önlemlerin araştırılması
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/63)
3.- İzmir Milletvekili
Mehmet Ali Susam ve 29 milletvekilinin, altın arama faaliyetlerinin hukuki
durumu ile çevreye etkilerinin araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/64)
B) Tezkereler
1.- Makedonyaya
resmî ziyarette bulunan Sağlık Bakanı Recep Akdağa refakat
eden heyete katılmaları uygun görülen milletvekillerine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/231)
2.- 3-6
Kasım 2007 tarihlerinde Amerika Birleşik Devletlerine resmî
ziyarette bulunan Başbakan Recep Tayyip Erdoğana refakat eden heyete
katılmaları uygun görülen milletvekillerine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/232)
VI.-
ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- Gündemdeki
sıralama ile Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine
ilişkin AK Parti Grubu önerisi
VII.-
USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Muhalefet
şerhi eklenmeksizin bastırılan ve gelen kâğıtlarda yer
alan 65 sıra sayılı Raporun gündeme alınmasına dair
grup önerisinin oylanamayacağına ilişkin
VIII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Tanık
Koruma Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/346) (S.
Sayısı: 34)
2.- Türkiye
Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/452) (S.
Sayısı: 64)
IX.-
SORULAR VE CEVAPLAR
A) Yazılı Sorular ve Cevapları
1.- Tokat
Milletvekili Orhan Ziya Direnin, küçük sanayi sitelerindeki elektrik
tarifelerine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal
Unakıtanın cevabı (7/447)
2.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, Çinden ithal edilen tekstil ürünlerine
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Kürşad Tüzmenin cevabı
(7/565)
3.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, TOKİden ihale alan bir şirketin Kozan
esnafını mağdur etmesine ilişkin Başbakandan sorusu ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin
cevabı (7/571)
4.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, Mersin Limanı güvenlik otomasyonu
işinin verildiği şirkete ilişkin Başbakandan sorusu ve
Maliye Bakanı Kemal Unakıtanın cevabı (7/716)
5.- Amasya
Milletvekili Hüseyin Ünsalın, Mersin Limanının güvenlik
otomasyon işini alan şirkete ilişkin sorusu ve Maliye
Bakanı Kemal Unakıtanın cevabı (7/734)
6.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, Devlet Şeref Madalyasının verilme
yöntemine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/763)
7.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, özelleştirilen bir kuruluşa mal
satan şirkette çocuklarının ortaklığı olup
olmadığına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal
Unakıtanın cevabı (7/830)
8.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, vekâleten görev yapan personelden asaleten
atananlara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Cemil Çiçekin cevabı (7/856)
I.
- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 14.04te açılarak yedi oturum yaptı.
İstanbul
Milletvekili Lokman Ayvanın, 3 Aralık Dünya Özürlüler Gününe
ilişkin gündem dışı konuşmasına, Devlet
Bakanı Nimet Çubukçu,
Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın, Burdurun hayvancılık ve
mermercilik sektöründe yaşadığı sorunlara ilişkin
gündem dışı konuşmasına, Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehmet Mehdi Eker,
Cevap verdi.
Siirt
Milletvekili Memet Yılmaz Helvacıoğlu, 2002-2007 tarihleri
arasında Siirtte gerçekleştirilen ve gerçekleştirilmesi
planlanan projelere ilişkin gündem dışı bir konuşma
yaptı.
2008
Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2006
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının
Genel Kurulda görüşme programının bastırılıp
dağıtıldığına ve bütçeler üzerinde
şahısları adına söz almak isteyen milletvekillerinin söz
kayıt işlemlerine ilişkin Başkanlıkça duyuruda
bulunuldu.
İzmir
Milletvekili Selçuk Ayhan ve 25 milletvekilinin, balık çiftliklerinin
çevreye ve turizme olumsuz etkilerinin araştırılarak su ürünleri
yetiştiriciliğinin çevreyle uyumlu gerçekleştirilmesi için
(10/59),
İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal ve 21 milletvekilinin, İstanbulda depreme
yönelik çalışmaların araştırılarak (10/60),
Muğla
Milletvekili Ali Arslan ve 24 milletvekilinin, balıkçılık
sektörünün sorunlarının araştırılarak (10/61),
Alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu;
önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin
sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı Köksal Toptanın, Kuveyt Meclis
Başkanı Casım El Horafinin davetine icabet etmek üzere,
beraberinde Parlamento heyetiyle Kuveyte resmî ziyarette bulunmasına
ilişkin Başkanlık tezkeresi;
3-4 Kasım
2007 tarihlerinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine resmî ziyarette
bulunan Sağlık Bakanı Recep Akdağa,
22-23 Ekim 2007
tarihlerinde İngiltereye resmî ziyarette bulunan Başbakan Recep
Tayyip Erdoğana,
Refakat eden
heyetlere katılmaları uygun görülen milletvekillerine ilişkin
Başbakanlık tezkereleri;
27/11/2007
tarihli gelen kâğıtlar listesinde yayımlanan ve
bastırılarak dağıtılan 64 sıra sayılı
Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının kırk sekiz saat geçmeden gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının 2nci sırasına alınmasına ve
diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesine; 28/11/2007 Çarşamba günkü birleşimde
çalışmaların 64 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerinin bitimine kadar devam etmesine
ilişkin AK Parti Grubu önerisi, yapılan görüşmelerden sonra,
Kabul edildi.
Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır, Yozgat Milletvekili Bekir
Bozdağın,
Maliye
Bakanı Kemal Unakıtan, İstanbul Milletvekili Hasan Macitin,
Konuşmalarında
şahıslarına,
Ankara
Milletvekili Hakkı Suha Okay, Kocaeli Milletvekili Fikri
Işıkın, konuşmasında partisine,
Sataştıkları
iddiasıyla birer konuşma yaptılar.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kararlaştırılmış olan Tanık Koruma Kanunu
Tasarısı (1/346) (S. Sayısı: 34),
2nci
sırasına alınan, Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve
Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı (1/452) (S. Sayısı: 64) 16ncı
maddesine kadar kabul edildi. Birleşime verilen aradan sonra,
İlgili
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadıklarından
ertelendi.
29 Kasım
2007 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 14.00te
toplanmak üzere, birleşime 02.42de son verildi.
Nevzat
PAKDİL
Başkan Vekili
Yaşar TÜZÜN Fatma SALMAN
KOTAN
Bilecik
Ağrı
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Harun TÜFEKCİ Yusuf
COŞKUN
Konya Bingöl
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
II. - GELEN KÂĞITLAR No.: 41
29 Kasım 2007 Perşembe
Rapor
1.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun; 2802
Sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/63) (S.
Sayısı: 65) (Dağıtma
tarihi: 29.11.2007) (GÜNDEME)
Meclis Araştırması
Önergeleri
1.- Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe ve 23
Milletvekilinin, Eber Gölündeki çevre kirliliğinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/62) (Başkanlığa
geliş tarihi: 23/11/2007)
2.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner ve 26 Milletvekilinin,
deprem riskinin ve alınması gereken önlemlerin
araştırılması amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/63)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23/11/2007)
3.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam ve 29
Milletvekilinin, altın arama faaliyetlerinin hukuki durumu ile çevreye
etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve
105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/64) (Başkanlığa
geliş tarihi: 29/11/2007)
Süresi İçinde
Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- Muğla Milletvekili Ali Arslanın, Muğla Dalaman
yolunun şerit çizgilerine ilişkin Bayındırlık ve
İskan Bakanından yazılı soru önergesi (7/229)
2.- Aydın Milletvekili Mehmet Fatih Atayın,
Başbakanlığa yeni bir uçak alınacağı
iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/414)
3.- Antalya Milletvekili Osman Kaptanın, yeşilkart
uygulamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/415)
4.- Ankara Milletvekili Tekin Bingölün, Özel Sağlık
Kurum veya Kuruluşlarından Sağlık Hizmeti Satın Alma
Sözleşmesinin bir maddesine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/417)
5.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, Tuzladaki
bir arsanın imar durumunda yapılan değişikliğe
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/418)
6.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın,
İstanbulda yaşanan sel felaketine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/420)
7.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, İstanbul
Büyükşehir Belediye Meclisi üyelerine ulaştırılan bir
gönderiye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/421)
8.- Adana Milletvekili Tacidar Seyhanın,
Cumhurbaşkanının kızının düğünündeki
bazı uygulamalara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/422)
9.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandırın, Anamur
İlçesinde baraj yapımına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/423)
10.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, Seyhan
Belediyesinden beklenen bazı hizmetlere ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/424)
11.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun kolera
vakalarına ve alınan önlemlere ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/426)
12.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, Alibeyköy
Deresindeki ıslah çalışmalarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/427)
13.- Konya Milletvekili Atilla Kartın,
Başbakanlıkta görevli bir şahısla ilgili bazı
iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/428)
14.- Kocaeli Milletvekili Cevdet Selvinin, mahalli idareler
seçimlerine yönelik bazı çalışmalar olup
olmadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/429)
15.- Bursa Milletvekili Kemal Demirelin, bir köyün gölet
ihtiyacına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı
soru önergesi (7/437)
16.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Yenişehir Kocasu Deresindeki kirliliğe
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/438)
17.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, Gediz Havzasındaki çevre koruma ve
ıslah çalışmalarına ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/440)
18.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, orman yangınlarına ve
ağaçlandırma çalışmalarına ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/441)
19.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Bursadaki orman yangınlarına ve
ağaçlandırma çalışmalarına ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/442)
20.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Ufuk Urasın, Kaz Dağlarındaki
maden arama çalışmalarına ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/443)
21.- Artvin
Milletvekili Metin Arifağaoğlunun, Karadeniz Bakır
İşletmelerinin atık sularının Murgul
Irmağını kirletmesine ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/444)
22.-
Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaşın, Kaz
Dağlarındaki madencilik faaliyetlerine ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/448)
23.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, Adananın trafik sorununa ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/449)
24.-
İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgilin, İstanbul
Büyükşehir Belediyesinin otopark işletmeciliği yapan bir
iştirakine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/450)
25.-
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın,
İstanbuldaki dere ıslahı ve altyapı
çalışmalarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/451)
26.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Ali Özpolatın, İstanbuldaki bir
kuduz vakasına ve kuduza karşı alınan önlemlere
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/452)
27.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, Diyarbakır Yenişehir Belediyesinin
ihalelerine ve çocuk korosu ile ilgili iddialara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/453)
28.-
Şırnak Milletvekili Sevahir Bayındırın, bölücü terör
örgütü üyesi bir şahsa ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/454)
29.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, İstanbul-Beykozda polis
hakkındaki bir hakaret ve darp iddiasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/455)
30.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, sit alanı ilan edilen Adana
Tepebağın değerlendirilmesine ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/456)
31.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, uluslar arası bir kitap
fuarında Mevlananın tanıtımına ayrılan
standın boş bırakılmasına ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/457)
32.- Mersin
Milletvekili İsa Gökün, yurt dışındaki kitap
fuarlarında ve bir gecede dağıtılan bazı kitaplara
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/458)
33.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, Muğlada bazı köylerin arazilerinin
kamulaştırılmasına ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/459)
34.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, eğitim kurumlarına yönetici
atamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/464)
35.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, dava konusu olan görevden alma ve yer
değiştirme işlemlerine ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/465)
36.- Muğla
Milletvekili Ali Arslanın, Ankaranın şebeke suyunun kalitesine
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/469)
37.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, İstanbuldaki bir kuduz
vakasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/470)
38.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, Anamur İlçesinin içme
suyunun kalitesine ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/471)
39.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, sahipsiz hayvanlara yönelik belediye
hizmetlerine ve hayvan barınaklarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/472)
40.-
Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaşın, SSPE
hastalarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/473)
41.-
İstanbul Milletvekili Sacid Yıldızın, üniversite
hastanelerinin mali kaynak sorununa ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/474)
42.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, PTTde mahkeme kararına
rağmen atanmayan bürokratlara ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/480)
43.- İzmir
Milletvekili Kamil Erdal Sipahinin, İzmir İlinde ulaşım
konusundaki bazı çalışmalara ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/481)
44.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Rize-İkizdere-İspir-Erzurum yoluna
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/482)
45.-
Eskişehir Milletvekili Fehmi Murat Sönmezin, Beylikova tren istasyonuna
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/483)
46.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, İSKİ ihalelerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/486)
47.- Uşak
Milletvekili Osman Coşkunoğlunun, iletişim
altyapısının güvenliğine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/489)
48.- Isparta
Milletvekili Mevlüt Coşkunerin, Danıştay kararına
rağmen TMSFnin devraldığı şirketlere ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/490)
49.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, bir inşaat şirketine verilen
kamu ihalelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/493)
50.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, Irak Devlet Başkan
Yardımcısının bir açıklamasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/494)
51.- Hatay Milletvekili
Süleyman Turan Çirkinin, Irakla imzalanan Terörle Mücadele
Anlaşmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/495)
52.- İzmir
Milletvekili Canan Arıtmanın, şehit aileleri ve gazilere
sağlanan haklara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/496)
53.-
İstanbul Milletvekili Fatma Nur Serterin, Hakkârideki terör
saldırısı ile ilgili olarak RTÜKün yayın durdurma
kararına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/497)
54.- Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmakın, Çine Barajı projesine ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/500)
55.- Edirne
Milletvekili Bilgin Paçarızın, DSİnin Edirnedeki projelerine
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/501)
56.-
İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgilin, KÖYDES projelerine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/502)
57.-
İstanbul Milletvekili Ümit Şafakın, İstanbuldaki su
baskınlarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/503)
58.- İzmir
Milletvekili Canan Arıtmanın, okula gönderilmeyen çocuklara ve
eğitime katkı paylarına ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/505)
59.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Kütahya bağlantılı
karayollarına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/510)
60.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekicinin, Gaziantepte internet ve telefon
bağlantılarındaki aksaklıklara ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/512)
61.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, müzik ve sinema eserleri
sahiplerinin haklarının korunmasına ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/515)
62.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, altın rezervine ilişkin Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/516)
63.-
İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlunun, Hopa
Kemalpaşa-Sarp karayolunun ihale ve yapım sürecine ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/518)
29 Kasım 2007 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.06
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı),
Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 27nci
Birleşimini açıyorum.
III. - YOKLAMA
BAŞKAN
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için iki
dakika süre vereceğim.
Yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, kadına yönelik şiddet konusunda söz
isteyen İstanbul Milletvekili Güldal Akşite aittir.
Sayın
Akşit, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Sayın
Akşit, süreniz beş dakika.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- İstanbul Milletvekili Güldal Akşitin, 25
Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası
Mücadele Gününe ilişkin gündem dışı konuşması
GÜLDAL
AKŞİT (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime, tüm
dünyada Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası
Dayanışma Günü olarak kabul edilen 25 Kasım günü münasebetiyle
sizlere hitap etme fırsatını veren Başkanlık
Divanına teşekkür ederek başlamak istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, fiziksel, cinsel, ekonomik ve psikolojik biçimleriyle ortaya
çıkan kadına yönelik şiddet, eğitim, sosyoekonomik durum,
sınır, milliyet, din, dil, sınıf farkı gözetmeksizin
tüm insanlığın yaşamakta olduğu en önemli sorunlardan
biridir.
Henüz aile
ortamındayken şiddete maruz kalan veya şiddete şahit olan
çocukların psikososyal gelişimleri olumsuz etkilenmekte, bu çocuklar
yetişkin olduklarında birer şiddet uygulayıcısı
olarak toplumda yer almaktadırlar.
Sonuç olarak,
şiddetin sadece bireyler değil, aile ve toplum yapısındaki
yıkıcı etkileri bugün hemen her alanda karşımıza
çıkmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, uluslararası kadın hareketinin uzun soluklu
mücadelesi sonucunda kadına karşı ayrımcılık ve
şiddet konularındaki bilinçlenme, ilk kez, 1993 yılında
Viyanada toplanan Dünya İnsan Hakları Konferansında
uluslararası hukuka yansımıştır. Bu anlayış
ve mücadele sonucunda, özellikle Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi
gibi uluslararası kuruluşların öncülüğünde girişimler
ve bağlayıcı belgeler, sözleşmeler
oluşturulmuştur.
Ayrıca,
Avrupa Konseyi, 2002 yılında, kadınlara yönelik şiddeti,
16-44 yaş kadınları için ölüme esas oluşturan bir neden ve
iş göremezlik nedeni olarak ilan etmiş, acil bir halk
sağlığı sorunu olarak adlandırmıştır. Yine,
Konsey kararıyla üye ülkeler nezdinde Kasım 2006 Mart 2008
tarihleri arasında yürütülecek olan aile içi şiddet dâhil,
kadınlara yönelik şiddetle mücadele kampanyaları
sürdürülmektedir.
Değerli
milletvekilleri, ülkemizde ise kadına yönelik şiddet hâlâ toplumun
önemli bir kesimini doğrudan ya da dolaylı olarak etkileyen, acil
önlemler alınmasını gerektiren yaşamsal sorun
niteliğini korumaktadır. Bu sorun, kadınları ve
çocukları ağır biçimde örselemektedir.
Ülkemizde
1990lı yıllardan itibaren kamuoyunun gündemine giren kadına
yönelik şiddet olgusu toplumsal yaşamda giderek görünür
kılınmış, tartışılmaya ve çözümler
üretilmeye başlanmıştır. Türkiye, kadının
ilerlemesi ve güçlenmesi amacıyla uluslararası alanda birçok
sözleşmeye imza koymuş, taahhütte bulunmuş, ulusal
mevzuatımızda da birçok önemli düzenlemeleri hayata geçirmiştir.
Örneğin, ülkemiz, Birleşmiş Milletler Kadınlara
Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi
Sözleşmesini 1985 yılında imzalamış, sözleşme
1986 yılında yürürlüğe girmiştir. 1995 yılında
gerçekleştirilen 4üncü Dünya Kadın Konferansı sonuç belgelerine
hiç çekince koymaksızın taahhütte bulunulmuş, 2000 ve 2005
yıllarında bu taahhütlerini yinelemiştir.
Ulusal
mevzuatımızda ise 1998 yılında yürürlüğe giren ve aile
içi şiddeti önlemeyi hedefleyen 4320 sayılı Ailenin
Korunmasına Dair Kanun, 2002 yılında yürürlüğe giren yeni
Türk Medeni Kanunu ve 1 Haziran 2005te yürürlüğe giren yeni Türk Ceza
Kanunu getirdiği hükümler bakımından önemli yasal
düzenlemelerdir. 2004 yılında yürürlüğe giren Belediye Kanunu
ile kadın ve çocuklarımıza yönelik sosyal destek
mekanizmalarının daha da güçlendirilmesi imkânı
sağlanmıştır. Gerçekleştirilen yasal düzenlemelerin
ardından, yapılması gereken, uygulamaların yasalarla
paralel hâle gelmesinin sağlanmasıdır; bu da ancak kadına
karşı şiddetle mücadele edilmesini sağlayacak toplumsal
bilincin oluşmasıyla başarılabilecektir. Bu çerçevede
kadının insan haklarının korunması, geliştirilmesi
ve kadına yönelik şiddetin önlenmesinin devlet politikası hâline
getirilmesinin
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Akşit, bir dakikalık süre içerisinde
konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
GÜLDAL
AKŞİT (Devamla) Tabii Başkanım.
açık
göstergesi olan çocuk ve kadınlara yönelik şiddet hareketleri ile töre
ve namus cinayetlerinin önlenmesi için alınacak tedbirler konulu 2006/17
sayılı Başbakanlık Genelgesi yayımlanarak
yürürlüğe girmiştir. Genelgede yer alan tedbirlere ilişkin
başta kamu kurum ve kuruluşları, yerel yönetimler,
üniversiteler, sivil toplum örgütleri ve medya olmak üzere ilgili tüm taraflara
görev ve sorumluluklar düşmektedir. Hükûmetimiz büyük bir
kararlılıkla bu sorunla çeşitli kampanyalar, projeler ve
çalışmalar yoluyla mücadele etmektedir.
Sözlerime son
verirken, bir insan hakları ihlali olan kadına karşı
şiddetle mücadelede en önemli aracın toplumsal farkındalık
ve duyarlılık yaratılması olduğunu bir kez daha
vurgulamak isterim ve bu konuda siz sayın milletvekillerine de çok büyük
görev düştüğünü ifade eder, hepinizi, beni dinlediğiniz için
saygıyla selamlar, teşekkür ederim. Sağ olun. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Akşit.
Gündem
dışı ikinci söz, Kars Şeker Fabrikasının
özelleştirme programına alınması hakkında söz isteyen
Kars Milletvekili Gürcan Dağdaşa aittir.
Sayın
Dağdaş, buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş
dakika.
2.- Kars Milletvekili Gürcan Dağdaşın, Kars
Şeker Fabrikasının özelleştirme programına
alınmasına ilişkin gündem dışı
konuşması ve Sağlık Bakanı Recep Akdağın
cevabı
GÜRCAN
DAĞDAŞ (Kars) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Kars Şeker Fabrikasının özelleştirme programına
alınması münasebetiyle gündem dışı söz aldım.
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, vaktin elverdiği ölçüde sizlere serhat ilimiz
Karsın hâlini, sınır bekçisi Karslının
feryadını duyurmak istiyorum. İlin giriş ve
çıkışında Doğunun uygar kenti yazılı
tabelalar bulunan Kars, uygar insanların yaşadığı
ancak yaşam imkânlarının uygar olmadığı, kaderine
terk edilmiş serhat şehrimizdir.
287 bin
kişinin yaşadığı Karsın millî gelirden
aldığı pay 886 dolar ve nüfusunun yüzde 25i işsizdir. 2004
yılında 5 bin olan esnaf sayısı 2006 yılında 4
bine düşmüştür.
Tarım ve
hayvancılıkla uğraşan nüfusun yarısına
yakını icra dairelerinin kapılarında ve tefeci elinde
çırpınmaktadır. Karsın ektiği, biçtiği ve
hayvanı para etmemektedir. Karsın ürettikleri için pazar ve rekabet
şansı yok olmuştur. Maalesef, tarım ve hayvancılıkla
anılan Kars, Fransanın Danonesinin satıldığı
pazara dönmüştür.
Yurt genelinde
yapılan sınavlarda başarı oranı çok düşüktür. 81
il içinde en başarısız 8 ilin arasına gerileyen Karsta
eğitimin altyapısı çökmüştür.
Başarısızlığın kader olmadığı
bilinciyle yarınını inşa etmeye çalışan binlerce
öğrenciye adaletli eğitim sağlanamamıştır. Kafkas
Üniversitesinin yöneticileri ve eğitmenleri imkânsızlıkla
boğuşurken, öğrencilerimiz de barınmadan sosyal hayata
kadar birçok konuda problem yaşamaktadır. Bir nebze de olsun
şehrin ekonomik, sosyal ve kültürel hayatına katkı sağlamaya
çalışan üniversitemiz, yerleşke, personel ve öğrenci
sayısı açısından arzu edilen düzeyin
sınırına bile yaklaşamamıştır.
Karsın
sağlık konusu başlı başına bir dramdır.
Tıp fakültesi açılmasına rağmen, araştırma
hastanesi olmayan bir garabetin yaşandığı Karsta,
sağlık hizmetlerinin standartların çok altında olduğu
izlenmektedir. Erzuruma hastamızı yetiştirmeye
çalışırken yolda ölüyoruz. diye feryat figan eden
hemşehrilerimizin sayısı azımsanmayacak kadar yüksektir.
7 ilçe, 386 köy
ve 49 mahalleden oluşan Kars ilimizin alt ve üst yapılanması
televizyon ekranlarına yansıyan Afganistan görüntülerini aratmayacak
durumdadır. Köy yollarının tamamına yakını
topraktır. Köylerdeki yollarda yürümek dahi
zorlaşmıştır. Köyleri ana yollara bağlayan yollar ise
ağırlıklı olarak toprak, kısmen de stabilizedir.
İlçeleri merkeze bağlayan yollar standardı düşük
asfalttır. Asfalt olan yollar ise köstebek yuvasına dönmüştür.
Köylerin büyük
bir bölümünde yaşanan su sıkıntısı Karacaören köyünde
Kerbelayı hatırlatacak düzeye gelmiştir. Devletin
yaptığı süt fabrikasıyla, et kombinası
özelleştirilmiştir. Özelleştirilmiş olan bu tesisler daha
sonra kapanmıştır.
Yine, devletin
yaptığı çimento fabrikası, yem fabrikası ve
ayakkabı fabrikası özelleştirilmiştir. Özelleştirilen yem
fabrikasıyla, ayakkabı fabrikası daha sonra
kapanmıştır. Karslının elinde sadece şeker
fabrikası kalmıştır.
Cumhuriyetimizin
kuruluşundan bugüne kadar devletin kurduğu 6 tesisten 4ü
kapanmıştır. Sanayileşmenin sıfır düzeyinde
kaldığı, organize sanayi bölgesinin terk edilmiş bir alana
döndüğü, yüksek oranda işsizliğin yaşandığı
Karsta
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Dağdaş, bir dakika süre veriyorum,
konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun efendim.
GÜRCAN
DAĞDAŞ (Devamla)
endüstrinin ayağı olan tarım ve
hayvancılık sektöründeki tesisler kapanınca Kars insanı
büyük şehirlere göç etmeye mecbur kalmıştır.
Sınırı bekleyen insanların göç etmesinin, cepheden
ayrılan asker anlamına geldiğini göremeyen yöneticiler, ne
yazık ki Karsın stratejik öneminden ve üzerine yapılan
hesaplardan da bihaberdir.
Değerli
milletvekilleri, Karsın pürmelalini bir nebze de olsa dikkatinize
getirmek istedim; acı, ama gerçek bu. Tüm bu güç şartlara, yoksulluk
ve yoksunluğa rağmen umudunu yitirmeyen Karslının
şeker fabrikasındaki çalışan 415 kişinin, 1.168
şeker pancarı üreticisinin iktidardan talebi, şeker
fabrikasının özelleştirme programı dışında
tutulmasıdır, şeker fabrikasının Karslının
elinden alınmamasıdır, Karsın var olan
sıkıntılarının ortadan kalkması için
iktidarın gereğini yapmasıdır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÜRCAN
DAĞDAŞ (Devamla) - Karslının iktidardan ve yüce
Meclisimizden talebi, arzı, Ankaranın şefkatini göstermesi,
Karslının serhaddi bekleyen askerler olduğunu
unutmamasıdır.
Yüce heyetinizi
saygıyla selamlarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Dağdaş.
Gündem
dışı konuşmaya Sağlık Bakanı Sayın
Recep Akdağ cevap vereceklerdir.
Buyurun
Sayın Akdağ. (AK Parti sıralarından alkışlar)
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Saygıdeğer Başkanım,
yüce Meclisimizin değerli üyeleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Kars
Milletvekilimiz Sayın Dağdaşın, Karsla ilgili, kendi
seçim bölgesiyle ilgili taleplerini dile getirmesinden kuşkusuz memnun olduk
Hükûmet olarak. Mutlaka, ülkemizin her bölgesine olduğu gibi, yıllar
boyunca yatırımların veya diğer hizmetlerin yeterince
götürülemediği Doğu Anadolu Bölgesine hizmetleri daha da
artırarak götürmeliyiz. Ancak, Sayın Dağdaş, aslında,
Karsta nereden nereye gelindiğini keşke mukayeseli olarak bize
anlatsaydı, biraz daha meseleyi iyi anlardık. Özellikle
sağlık konusunda da bazı hususlara değindiği için, ben
burada cevap verme gereğini hissettim. Afganistana benzer, işte,
bazı yerler olduğundan ifade etti, bazı yerler olduğundan
bahsetti Sayın Dağdaş. Tesadüfe bakın ki, Afganlı
Sayın Bakan üç gündür benim misafirim, dün akşam da birlikteydik,
Afganistandaki sağlık durumunu, Afganistandaki sağlık
göstergelerini konuştuk.
MUSTAFA ENÖZ
(Manisa) Karsa gitti mi?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Afganistanda, değerli
milletvekilleri, her 100 bin hamileden, maalesef, 1.650 tanesi
hayatını kaybediyor. Yanlış işitmediniz, her 100 bin
anneden 1.650 tanesi hayatını kaybediyor.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Karsa gel, Karsa.
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, böyle, burada
Afganistanla falan mukayeseler yapıp, sonra da laf atmakla bunlar olmaz.
Onun için önce
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) Karstan bahsedin.
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) Karstan ben bahsederim, Karsta çok büyük
hizmetler yaptık. Bakın, biz geldiğimizde, bir önceki iktidar
döneminde, maalesef, yarım bırakılmış bir hastaneyle
karşılaştık. Ondan önce, daha önce başlamış
olan bir inşaattı bu. Yani, bir önceki dönemden daha önce
başlamış bir inşaat, Karsta yarım olarak duruyordu.
Biz, bu hastaneyi tamamladık, bitirdik ve bugün Karslımızın
hizmetine, mükemmel bir hizmet alanı olarak soktuk. Bu vazifemizdi, tabii
ki yapacaktık.
Ben, Sayın
Dağdaşa 2002 yılında, bu ülkede, bu arada Karsta, kaç
tane uzman hekim vardı şimdi kaç tane uzman hekim var, kaç tane
pratisyen hekim vardı bugün kaç tane pratisyen hekim var, sağlık
personelinin sayısı nereden nereye yükseldi, kırsala verilen
ambulans hizmetleri, gezici sağlık hizmetleri nereden nereye
yükseldi, önce bu rakamları inceleyip, daha sonra mukayeseler
yapmasını tavsiye ediyorum.
Kuşkusuz
daha yapılacak çok işimiz var, ülkenin her bölgesinde, bu arada
Karsta da. Ama, gerek KÖYDESle köylere yaptığımız yollar
ve içme suları, gerek sağlık ve eğitim hizmetlerinde Kars
ilimizde aldığımız mesafe gerçekten çok önemli bir
mesafedir. Dolayısıyla, mukayeseli olarak konuşmazsak, tabii ki,
şimdiki mevcut durumun eksiklerini ortaya koyabiliriz. Nereden nereye
geldiğini hizmetlerin, bütün ülkede olduğu gibi, Karsta da mutlaka
mukayese etmek lazım.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Bakan, nerede olması gerekiyor?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) Değerli milletvekilleri,
bakınız, biz, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadoluda bir
kalkınma hamlesi başlattık. Buralarda, gerçekten, yollarla
ilgili olarak -köy yolları- içme sularıyla ilgili olarak,
okullaşma oranları, dersliklerle ilgili olarak, sağlık
yapıları, sağlık ekipmanları ve insan
kaynaklarıyla ilgili olarak çok ciddi mesafeler aldık. Bundan sonra
da bütün ülkeye olduğu gibi, Karslımıza da Erzurumlumuza da
Hataylımıza da Edirnelimize de, Sinoplumuza da hizmet etmeyi bir
şeref bileceğiz ve geçmiş beş yılda olduğu gibi
önümüzdeki beş yıl içerisinde de hizmetlerimizi katlayarak
artıracağız.
Ben, yüce
Meclisinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
GÜRCAN
DAĞDAŞ (Kars) Sayın Başkan
BAŞKAN
Efendim...
OKTAY VURAL
(İzmir) Söz isteyen arkadaşımız teşekkür edecek
herhâlde Sayın Bakana da, duymadınız.
BAŞKAN
Sayın Vural, bir şey demedi. Sayın Bakan sadece konuyla ilgili
açıklamalarda bulundu, başka bir husus yok.
OKTAY VURAL
(İzmir) Teşekkür etmesi için fırsat
GÜRCAN
DAĞDAŞ (Kars) - Karsta yapılanlardan bahsetti Sayın Bakan.
BAŞKAN
Sayın Dağdaş, kendinize uygun olarak siz eksiklikleri
belirttiniz. Sayın Bakan da nereden nereye gelindiğini, kendi
ölçüleri içerisinde izah etti. Burada bir sataşma, herhangi bir şey
söz konusu değildir.
Teşekkür
ederim.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Eksiğe eksikle cevap verdi Sayın Bakan.
Hastane bitirmiş mi, açmış mı?
OKTAY VURAL
(İzmir) Kendisi bilmiyor mu Sayın Bakan?
BAŞKAN
Gündem dışı üçüncü söz Dünya Madenciler Günü münasebetiyle söz
isteyen Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürke aittir.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Mutlaka sağlıktan bahset, Sayın Bakan kalksın, bilgi versin.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Hastaneyi açmış, ne kadar para vermiş?
Hastaneye ne para vermiş, biz ne vermişiz?
BAŞKAN -
Sayın Öztürk, buyurun efendim.
3.- Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, 4
Aralık Dünya Madenciler Gününe ilişkin gündem dışı
konuşması ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi
Gülerin cevabı
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yılın her günü hemen hemen belirli, önemli olaylara tahsis
edilmiş. Bu anlamda, 4 Aralık günü de madencilerin piri Santa
Barbaraya tahsis edilmiş ve 4 Aralık Dünya Madencilik Günü olarak
kabul edilmiş. 4 Aralıkta bütçe görüşmeleri olduğu için,
bugün Dünya Madenciler Bayramı nedeniyle söz almış bulunuyorum.
Dünya Madencilik
Günü Santa Barbara isimli bir kıza tahsis edilmiş. Bunun hikâyesi
şudur: Roma İmparatorluğunda, bugünkü adıyla İzmitte
bir soylu, Dioscorius adlı bir soylu bürokrat yaşıyormuş.
Bunun da bir kızı varmış, Santa Barbara. Bunun eğitimi
için babası 2 tane öğretmen görevlendirmiş. Öğretmenlerden
birisi, dış akımlara kapılarak Hristiyanlık
akımına kapılmış, bu kıza eğitim
öğretim vereceğine vaftizlemiş, Hristiyan yapmış.
Kayıtlara göre uzun boylu, esmer, yeşil gözlü olan Santa Barbara,
babasının gazabından bıkmış. Çünkü, babası
Hristiyan bir kızım olacağına hiç olmasın.
demiş ve bu kızcağız babasının gazabından
kaçarak, madencilerin çalıştığı bir galeriye,
mağaraya sığınmış. Madenciler, o günden bu yana,
madencilerin koruyucu azizesi olarak Santa Barbarayı kabul etmişler,
Santa Barbara nedeniyle de 4 Aralık, Madenciler Günü olmuş.
4 Aralık
Madenciler Bayramı, Türkiye Maden Mühendisleri Odası tarafından,
ülkemizin belli başlı metropollerinde ve önemli madencilik
işletmelerinin bulunduğu merkezlerde her yıl 4 Aralıkta
çeşitli etkinliklerle kutlanmaktadır.
Ben, buradan
Zonguldak, Kilimli, Karadon, Amasra, Üzülmez ocaklarında yerin metrelerce
derinliklerinde, sabahleyin yer altı galerilerine giderken, eşiyle,
çocuklarıyla helalleşerek çalışmaya inen tüm
madencilerimize, metal madende çalışan tüm madencilerimize selam
gönderiyorum.
Dünya Madencilik
Günü nedeniyle, bizim, Türkiyedeki madencilik sektörünün
sorunlarının çözülemediğini, madencilik sektöründe
çalışan işverenlerin, madencilik sektöründe çalışan
maden mühendislerinin, işçilerinin bir sürü sorunu olduğunu üzülerek
görmekteyiz. Kalkınabilir, sürdürülebilir bir madencilik
politikasının temeli, o sorunların çözülmesidir. Bugün,
ülkemizde madencilik sektörünü yasa dışı bir faaliyet,
madencileri de yasa dışı faaliyet gösteren kişiler gibi
gören yanlış anlayışlar da vardır. Kalkınabilir
madencilik ve enerji politikasının içerisinde Ya çevre ya
madencilik diye bir dayatma yoktur. Kalkınabilir madencilik
politikası, çevre ve madenciliğin birlikte yürütüldüğü,
dengelerin gözetildiği bir politikadır. 21inci yüzyılda
madenciliğin çevreye etkilerini yadsımak mümkün değildir. Ancak,
çevre ve insan odaklı politikalarla, işletme sürecinde çevrenin
korunması, işletme sürecinden sonra da yine çevrenin yeniden
kazanılmasına uygun yöntemlerin uygulanması suretiyle çevreye
zarar verilmeden de madencilik yapılabilir. Tüm faaliyetlerde olduğu
gibi, madenciliğin esas amacı da insan mutluluğunun ve
refahının artırılmasıdır. Bizim madencilik
anlayışımız, madencilik görüşümüz, insanın
mutluluğunu, insanın refahını artıracak, insan
odaklı bir madencilik politikası olmalıdır. Biz ulusal madencilik
ve ulusal enerji politikalarını oluşturmak durumundayız,
merkezî ve stratejik planlar yapmak durumundayız.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Öztürk,
konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
ALİ RIZA
ÖZTÜRK (Devamla) Yıllarca oluşan madenlerimizin, aldıktan
sonra, tükettikten sonra bir daha yerine konulma olanağı yoktur. O
nedenle, verimli, etkin madencilik politikasını esas
almalıyız.
Ben, bu
vesileyle, bu sektörde çalışan, bu sektöre yatırım yapan
tüm işverenlerimize, bu sektörde çalışan çilekeş,
yiğit maden işçilerine, maden mühendislerine, tüm personeline
selamlarımı yolluyorum, saygılarımı ve sevgilerimi
yolluyorum.
Dünya Madencilik
Günü tüm madencilere kutlu olsun diyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Gündem
dışı konuşmaya Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Mehmet
Hilmi Güler cevap vereceklerdir.
Buyurun
Sayın Bakan.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyet Halk
Partisi Mersin Milletvekili Sayın Ali Rıza Öztürk Beyin Dünya
Madenciler Günü konulu konuşmasıyla ilgili olarak da, ben de bütün
iyi dileklerimle konuşmasına ayrıca katılıyorum.
Ekmeğini
Yüzlerce, hatta binlerce metre toprağın altında
çalışarak maden çıkaran, amansız doğa
şartlarında maden arayan, çıkardıkları maden ve
endüstriyel minerallerle evlerin, otomobillerin, yolların ve
hayatımızı kolaylaştıran tüm aletlerin,
cihazların yapımına katkıda bulunan madencilerimizin
bayramını kutluyorum. Bu vesileyle Türkiye Büyük Millet Meclisi,
Hükûmetimiz, Bakanlığım ve şahsım adına da
madencilerin bu güzel gününü kutluyorum.
Ayrıca, bu
Santa Barbaranın bir güzel özelliği de var, aynı zamanda
memleketimizde, İzmitte uzun süre yaşamış. Madencilerin
piri sayılan Santa Barbaranın İzmitte yaşaması,
ülkemizde faaliyetlerini sürdürmesi de ayrıca anlamlı. Bu
bakımdan, 4 Aralık Madencilik Günü hem madenciler hem de ülkemiz için
hayırlı olsun diyorum.
Şimdi,
burada şunu ifade etmek istiyorum özellikle: Madenciliği, gerçekten,
emeğin cisimleşmiş hâli diye ben tanımlıyorum. Çünkü,
gerçekten, emeğin malzemeye dönüştüğü, güzel minerallere
dönüştüğü bir hizmet bu. Bu bakımdan, fedakârca
çalışmaların sürdürüldüğü bir alan.
Biz, bu noktada,
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı olarak ve Hükûmet olarak
neler yapıyoruz, onlara layık olabiliyor muyuz, bu noktada birkaç
cümle ifade etmek istiyorum.
Onlardan önce,
MTAnın aynı zamanda kurucusu olan Ulu Önder Atatürkün MTAnın
kuruluşuyla ilgili cümlesini size bir anımsatmak istiyorum:
Memleketin diğer meçhul servetlerini jeolojik bakımdan
araştırıp bulma görevini MTA'ya verdik,
çalışacaklardır. Kendilerine mesut sürprizler dileriz. diyor.
Buradaki mesut
sürprizler kelimesi, gerçekten çok duyarlı, çok duygulu bir ifade ve biz
ondan sonra gelen nesiller olarak ve daha sonraki nesillere devredeceğimiz
bir dünyada çevreye duyarlı bir faaliyeti sürdürerek madenciliği
ilerletmek istiyoruz.
Yine, Ulu Önder
Atatürk İstikbal göklerdedir. demişti. Ben o sözden ilham alarak,
ben de İstikbal derinlerdedir. diyorum ve bunun için de yerin
derinliklerine, çok daha derinlere inerek zenginliklerimizi bulmak
arzusundayız ve bu gayretin neticelerini de çok şükür güzel bir
şekilde alıyoruz.
Size şöyle
ortalama bir rakam vermek istiyorum: Maden Tetkik ve Arama Enstitüsünün
yaptığı sondajların ortalama olarak miktarı 120 metre
derinlik ifade ediyor. Hâlbuki Avrupa Birliğinin ortalaması 1.200
metre. Şimdi, kaba bir mukayese yapacak olursak, 10 kat fazla. Şimdi,
düşünün ki, Türkiyenin yüzeyini şu elim gibi kabul edecek olursak,
120 metre aşağıya kadar indiğiniz zaman o tabakada
bulacağınız maden ve minerallerle, 10 kat aşağıya
indiğiniz zaman, 1.200 metreye indiğiniz zaman
bulacağınız maden ve endüstriyel minerallerin oranları
tabii ki, fazladır. Burada tabii 10 kat olacak diye de bir ifade yok, ama
en azından 120 metrelik bir tabakada bulacağınızdan kat kat
daha fazla olacaktır.
Onun için biz
yeni bir politika olarak, daha derinlere inecek bir maden faaliyetlerini
öngörüyoruz ve bununla ilgili olarak da
çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Burada hem maden
sondajları hem jeotermal sondajlar çok büyük bir önem arz etmekte.
Jeotermal kaynaklar açısından Türkiye çok zengin, rezervler
açısından Avrupada birinci, dünyada yedinci sırada. Ancak, bu
rezervlerden bahsetmek yetmiyor. Bununla ilgili faaliyetleri sürdürmek
lazımdı. Biz bunun gereği olarak Türkiyenin jeotermal
haritasını çıkardık, tıpkı rüzgâr haritası
gibi. Rüzgâr haritasını çıkarınca herkes kasabasında,
ilinde, bölgesinde hatta köyünde hangi hızla rüzgârın estiğini
gördü ve rüzgâr enerjisinde büyük bir artış oldu ve bu noktada,
rüzgâr enerjisine yatırım yapanların, müracaat edenlerin
sayısında büyük bir artış oldu.
Şimdi,
aynı şeyi jeotermalde yapıyoruz. Bununla ilgili Jeotermal
Yasasını çıkardık sizlerin de değerli
katkılarıyla. Biz, ayrıca Türkiyenin jeotermal envanterini
çıkardık. Son derece zengin bir kaynak bu. 700 sayfalık bir el
kitabı çıkardık. Burada bütün kaynakların
sıcaklıkları dâhil, debileri dâhil bunları tespit ettik ve
şimdi yatırıma hazır hâle getirdik.
Ayrıca da
Türkiye jeotermal haritasını çıkardık. Bununla da
zenginliklerimizi milletimizin hizmetine sunmak amacıyla bunları
açık hâle getirdik. Eskiden bunlar MTAda gizli arşivler listesinde
duruyordu, raflarda duruyordu. Biz bunları hizmete açtık.
Dolayısıyla jeotermalde başta Ege Bölgesi olmak üzere çok büyük
bir atılım meydana geldi ve burada sondajlar birbiri peşine, Ulu
Önder Atatürkün tabiriyle mesut sürprizlerin gerçekleşmesine döndü.
Bu bakımdan
şimdi buralarda seracılıkta büyük bir atılım meydana
geldi. Mesela Dikilideki bir serayı gezdim. Hepinizi de gezmeye davet
ediyorum, tavsiye ediyorum görmenizi. Gerçekten dünya çapında harikulade
bir tesis ve İngiliz kraliyet ailesinin biberleri ve domatesleri oradan
gidiyor ve çok da modern bir tesis. Jeotermal kaynaklarla
ısıtılıyor.
Aynı
şekilde, Aydın bölgesi dâhil olmak üzere, neredeyse orada doğal
gazla rekabet edebilecek bir zenginlik var. Bunu Samsunda Havza dâhil olmak
üzere oralara doğru da yayıyoruz.
Şimdi,
başlattığımız bir yeni çalışma da sondaj
makinelerinin imalatçılarıyla görüşerek, onlara bazı
tavsiyelerde ve desteklerde bulunarak, bunların daha derine inecek sondaj
makinelerini yapmalarını sağlamak. Çünkü, biz göreve
geldiğimizde toplam sondaj miktarı 130 bin metreydi. Şimdi, biz
bunu 400 bin metreye çıkardık. Bunu da yeterli görmüyoruz. Bu
rakamı çok çok daha fazla
1 milyon metre hedefini koyduk. Bunu
yaptığımız zaman Türkiyenin yer altında bulunan bu
enerji kaynaklarını çok verimli bir şekilde hizmete sunmak
istiyoruz.
Madenler için de
yoğun bir çalışma içindeyiz. Daha evvelden çıkarılan
madenlerin ruhsat sayısı çok düşüktü, yılda 5 bin
civarındaydı ortalama olarak. Şu anda bu 18 bine çıktı
ve bunları otomatiğe bağladık. Bilgisayardan da bunlara
girmek mümkün. Yani, çok uğraşarak
Birtakım bürokratik
engellerle bu iş zorlaştırılmıştı, zordu.
Şimdi bunu kolay bir hâle getirdik. Yeni maden yasasıyla da bunu daha
pratik bir hâle getireceğiz ve bazı sıkıntıları
da, taşocakları da dâhil olmak üzere, bunları da çözme
durumundayız. Bu yeni düzenlemeyi de yapıyoruz.
Tabii, Türkiye
maden bakımından zengin bir ülke. Ancak, bu yeterince
kullanılmamış. Biz göreve geldiğimizde toplam ihracat 600
milyon dolar civarındaydı, bunun altındaydı. Şimdi bu
yılın sonunda 2,4 milyar dolara çıkacak. Bu rakamı belki
küçümseyebilirsiniz. Türkiyenin ticaret hacminde, dış ticaret
hacminde belki küçümseyebilirsiniz ama, bu net rakamdır. Yani, bir
otomotiv sektöründe belki 20 milyar dolarlık yaklaşık ithalat ve
ihracat var ama, aradaki fark aşağı yukarı 500 milyon dolar
civarında. Hâlbuki buradaki 2 milyar dolar nettir. Yani,
dolayısıyla, bu rakamı diğer kalemlerle mukayese ederken en
az beşle çarpmanız lazım. Bu bakımdan, madencilikteki bu
gelişmeleri takdirle karşılıyoruz ve bundan da mutluluk
duyuyoruz. Bunun içinde de en önemli kalem doğal taşlar, mermer.
Burada da, yarın bununla ilgili Antalyada önemli bir toplantı
olacak. Türkiye burada da İtalyayla yarışıyor. Eskiden
ithal mermerler girerken şimdi biz mermerimizi ihraç ediyoruz ve daha ince
tabakalar hâlinde, daha kullanışlı bir şekilde bunları
üretiyoruz. Aynı zamanda da, bir mermer makine, daha doğrusu, mermer
işleyen makineler sektöründe de önemli bir sektör oluştu, bundan
dolayı da ayrıca mutluyuz.
Tabii, bir
farkımız da bizim eski iktidarlardan, mostra madenciliği yerine
derin saha madenciliği yapıyoruz, yani daha derinlere inerek bu
çalışmaları sürdürüyoruz. Bir ikinci konsept farkımız
da, kavram farkımız da şu: Madenleri ham madde hâlinde satmak
yerine, uç ürünlere dönüştürerek, katma değeri yüksek uç ürünlere
dönüştürerek satıyoruz ve madencilikten kimyasallara geçiyoruz. Bunun
en bariz örneğini borda yaptık. Bor Araştırma Enstitüsünde,
gene -Türkiye Büyük Millet Meclisinde sizlerin de katkılarıyla
Yasayı çıkardıktan sonra- Bor Araştırmada, bor
ürünlerine yeni katma değerler katan ürünler geliştirdik ve bunun
yansımaları, inşallah yakın bir gelecekte, tarımda
mikro besleyici olarak, buğday artışlarıyla ve diğer
tarım ürünlerindeki artışlarla hayatımıza
yansıyacak. Onun dışında, borlu çimento üreterek depreme
daha dayanıklı, daha ekonomik çimentolar üretilmesinde
Türk tipi bir
çimento üretiminde bunu gerçekleştiriyoruz. Şu anda
yaptığımız denemeler iyi sonuç verirse, belki asfalt
yolların betona dönüştürülmesi de mümkün olacak. Bu
çalışmaların dışında, metalik bor, hegzagonal bor
gibi, makine sanayisinde kullanılabilecek ürünler deneniyor, bunlar da
madencilikten kimyasallara geçişi mümkün kılıyor. Bunlar bizim
çok önemli hedeflerimizdi, çok şükür bunları yapmak bizlere nasip
oldu.
Şimdi,
bundan sonra, kömür dâhil olmak üzere çalışmalarımızı
sürdüreceğiz. Ben burada bir müjde de size vermek istiyorum. Bundan daha
evvelden de bahsetmiştim, ama şimdi daha da netleşti. 800 milyon
ton ilave linyit rezervi bulduk çalışmalarımızda, bu bizim
için çok önemli. 800 milyon ton, yani bu, kömür santralleri kurulmasında
bize büyük bir katkı sağlayacak. Burada yeni olan ikinci kalem de 600
milyon ton da buna ilave yapmak üzereyiz şu anda. Dolayısıyla,
yeni bulduğumuz ispatlanmış kömür rezervimiz 1,4 milyar tonu
bulacak. Bu, yeni kömür santralleri, yeni enerji kaynakları ve aynı
zamanda da dışa bağımlılığımızı
azaltacak yeni faaliyetler olarak ortaya çıkmaktadır. Bu
bakımdan, başta MTA olmak üzere, onunla eş güdüm hâlinde
çalışan Eti Madenciliğin, hatta Türkiye Petrollerinin,
TKİnin, TTKnın bütün çalışanlarını kutluyorum.
TPAOdan
bahsettim. Burada ne alakası vardır diyebilirsiniz. Bir
değişik model uyguladık biz. Türkiye Petrolleri, daha evvelden
görevi icabı petrol ve doğal gaz arayan bir kurumumuz. Fakat, 3.300
sondaj yapmış, bu 3.300 sondaj sırasında, sadece petrol ve
doğal gazı hedeflediği için, biz, onun bütün numunelerini tekrar
masaya yatırdık. TKİnin mühendislerini, jeologlarını,
jeofizikçilerini, TTKnınkileri, Eti Madenciliğinkini hepsini bir
araya getirdik, masaya yatırdık MTAnınkilerle, bir daha
inceledik. Yeni yeni madenler bulduk, bu arada kömür de çıktı.
Dolayısıyla, şimdi hem Türkiye Petrolleri hem TKİ hem TTK
hem Eti Madencilik, MTA, hepsi bir eş güdüm hâlinde
çalışıyorlar ve yeni kaynaklarla, Ulu Önder Atatürkün o mesut
sürprizlerini bir yerde gerçekleştirmiş oluyoruz, bu da bizi
ayrıca mutlu ediyor. Dolayısıyla, bugün kutladığımız
4 Aralık Madencilik Gününü, böyle somut başarılarla sizlerle
paylaşmak bizi ayrıca mutlu ediyor.
Şimdi,
bundan sonra yapacağımız çalışmalarda esas hedefimiz
jeotermallerdir, diğer metalik madenlerdir, altındır. Altın
konusunda da -tekrar altını çizerek söyleyeyim- Türkiye, mevcut
potansiyeller açısından, ispatlanmamış rezervler
açısından dünyada 9uncu. Bu önemli bir rakam, fakat bu
rakamları ispatlanmış hâle getirdiğimiz zaman dünya 2ncisi
olacağız, bu bakımdan mühim. Bunu yaptığımız
zaman, aynı zamanda, altın ithal eden bir ülke olarak ve buna 5
milyar dolar para harcayan bir ülke olarak, tabii ki bu ithalatı
azaltmış olacağız bulduğumuz nispette. Bir de bunu
işleyerek satınca, 2 kat katkıda bulunacak ülkemize.
Bu bakımdan,
altın konusundaki bazı çevrelerin çevreci hassasiyetini takdirle
karşılamakla beraber -ki aynı düşüncedeyiz, çevreye
duyarlıyız ve bu noktada taviz vermeyecek kadar hassasız- ancak
bir yandan da böyle, diğer madenlere gösterilmeyen hassasiyetin
altına gösterilmesini de dikkatlerinize, takdirlerinize sunuyorum, böyle
bir, dünya piyasasını etkileme şansımız olduğu
için. Bu bakımdan, biz, çevreyi bozmadan, çevreye en ufacık bir zarar
vermeden ve bu saygıyı da çalışmalarımıza
yansıtarak altın madenciliğine, gümüş madenciliğine,
diğer metalik madenlere de aynı hassasiyetle yaklaşan bir
politikayı uygulamakta kararlıyız. Bunu yaparken de yeni
kaynaklar bulduğumuzu da ifade etmek isterim. Bunlardan, Ordu Gölköy ve
çeşitli ruhsat sahalarımızda yeni, altın, bakır,
kurşun ve çinko madenleri bulduk. Ayrıca, Çanakkale, Gümüşhane,
Sivasta önemli altın yatakları belirlendi ve bunlar Maden
İşleri Genel Müdürlüğüne devredildi. Erzurum, Adıyaman,
Erzincan, Balıkesir, Malatyada gene önemli miktarda, bakır,
kurşun, çinko, molibden ve altın açısından potansiyel
alanlar belirlendi, şimdi, bunlar ruhsatlandı ve sondajlar
sürdürülüyor. Ayrıca, Kayseri Adana arasında demir
açısından önemli olabilecek potansiyel alanlarda detay
çalışmalar yapılıyor ve maden jeolojisi noktasında
önemli adımlar atılıyor ve 2003-2007 arasında da toplam
yirmi ruhsat sahasında çalışmalar tamamlandı, bu maden
rezervleri tespit edilerek Maden İşleri Genel Müdürlüğüne
devredildi. Bunun neticesi olarak, çalışmalarımızı
yeni sahalara kaydırarak sürdürüyoruz.
Biz, bu, yerli
kaynaklara bağlı politikamızla, şimdi, sondaj makineleri
sektöründe ki, Türkiyede sekiz üretici var- bunlar 500-600 metreye kadar
inebilecek sondaj makineleri yapıyor. Şimdiki hedefimiz 2.500
metredir. Bu 2.500 metreye inebilecek sondaj makineleri
yaptığımız zaman, biz, daha derinlerde yeni ürünler, yeni
metaller, yeni endüstriyel mineraller bulacağız. Bunlar da hem bize
arzu ettiğimiz, layık olduğumuz seviyeye ulaşmakta önemli
katkılarda bulunacak hem istihdam sağlayacak. Çünkü, madencilikte her
bir çalışan için 10 ila 12 arasında değişen de yan
sahalar çıkıyor. Taşıması, nakliyesi dâhil olmak
üzere, bunlar önemli bir istihdam sahası oluşturuyor. Sadece kömürde
yaptıklarımızla biz 14 bin kişiye ilave iş imkânı
oluşturduk. Sadece Somada 50 bin kişi sigortalı oldu. Sigorta
dışıydı bunlar. 50 bin kişi çoluğuyla
çocuğuyla sigorta imkânlarından faydalanıyor. Özel sektöre de
kömürü açtığımız için maliyetler yedide 1 düştü,
üretim 20 kat arttı.
Bunlar işte
somut sonuçlar ve bunun neticesinde zarar etmekte olan ve zarar etme ihtimali
olan diğer kurumları da bir yerde kâra geçirmiş olduk.
Ayrıca da
çıkardığımız kömürleri kırarak, yıkayarak,
paketleyerek, taşını toprağını da o bölgede
bırakarak, dar gelirli vatandaşlarımıza da
dağıtıyoruz. 6 milyon ton kömür dağıtıldı
dar gelirli vatandaşlara. 6 ton değil, 6 milyon ton.
FEVZİ TOPUZ
(Muğla) Bedava mı dağıttınız?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) Ve
bunlar adreslerinde onlara teslim edildi. Böylece, soğuk kış
günlerini sıcacık odalarında geçiriyorlar mutlu bir
şekilde. Onlar da ayrıca bizi mutlu ediyor.
Bu bakımdan,
bu 4 Aralık Madencilik Günü bu somut sonuçlarla bizim için çok daha güzel
oldu. İnşallah gelecek günlerdeki 4 Aralık Madencilik Günleri
daha da güzel olacak.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
Sayın
milletvekilleri, birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.54
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.08
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı),
Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 27nci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge
vardır, okutuyorum:
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepe ve 23
milletvekilinin, Eber Gölündeki çevre kirliliğinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/62)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Afyonkarahisar
ili Bolvadin ilçesinde bulunan Eber Gölünde meydana gelen kirliliğin ve
çevresel etkilerinin araştırılması, alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca Meclis
Araştırması açılmasını arz ederim.
1) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
2) Ali Arslan (Muğla)
3) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
4) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
5) Şevket Köse (Adıyaman)
6) Ensar Öğüt (Ardahan)
7) Hulusi Güvel (Adana)
8) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
9) Fehmi Murat Sönmez (Eskişehir)
10) Ali
İhsan Köktürk (Zonguldak)
11) Suat Binici (Samsun)
12) Akif Ekici (Gaziantep)
13) Turgut Dibek (Kırklareli)
14) Muhammet
Rıza Yalçınkaya (Bartın)
15) Birgen
Keleş (İstanbul)
16) Nesrin Baytok
(Ankara)
17) Tekin Bingöl (Ankara)
18) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
19) Canan
Arıtman (İzmir)
20) Gürol Ergin (Muğla)
21) Gökhan Durgun
(Hatay)
22) Fevzi Topuz (Muğla)
23) Mehmet
Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
24) Vahap Seçer (Mersin)
Gerekçe:
20 Kilometre
çevre uzunIuğuna ve yaklaşık 19.500 hektar alana sahip Eber
Gölü, büyük bir bölümü Afyon'un Bolvadin ilçesi sınırlarında yer
almakla birlikte çay ve Sultandağı İlçelerinin de doğal
sınırını oluşturmaktadır. Tektonik bir göl olup,
Akarçay ve Sultandağlarının kaynak sulan ile beslenmektedir.
Ahır Dağlarından doğan ve Eber Gölüne dökülen Akarçay, bu
gölü besleyen tek akarsudur.
Kıyılarında
17 yerleşim birimi bulunan Eber Gölü, çevresinde bulunan Bolvadin, Çay ve
Sultandağı ilçelerinin turizmi ve ekonomisinde önemli bir yere
sahiptir. Göl çevresinde yaşayan halkın büyük bir bölümü balıkçılık
ve göl kamışı yetiştiriciliği ile geçimini
sağlamaktadır.
Yakın zamana
kadar sazlığı, yüzen adacıkları ve balık
avcılığı ile ünlü olan bu göl, son zamanlarda yanına
yaklaşılmayacak kadar ciddi bir şekilde kirlenmiştir. 20
yıl öncesine kadar flamingoların geldiği bu gölde, balık
çeşitliliği ve miktarı yok denecek kadar
azalmıştır. Özellikle, Akarçay'ın göle döküldüğü
noktada balık ölümleri yoğun bir şekilde görülmektedir. Gölün
yüzeyinin balık ölüleri nedeniyle zaman zaman beyaz bir örtü ile kaplandığı
görülmektedir. Yaşamını bu gölde veya çevresinde sürdüren
bazı kuş türleri ile diğer canlılar da aynı
akıbete uğramaktadır.
Gölde meydana
gelen yoğun kirlenmenin yanında su seviyesi de % 3'e kadar
düşmüş, gölün en derin yeri 21 metreden 1,5-2 metreye kadar
gerilemiştir. Gölün bugün içerisine düştüğü kötü durumda;
Akarçay yoluyla göle ulaşan endüstriyel kirlilik, şehir
atıkları, kuraklık, gölün suyunu besleyen kaynakların her
geçen gün azalması ve gölden bilinçsiz bir şekilde tarımsal
amaçlı su çekilmesi etkili olmaktadır.
Göl çevresine
yerleşmiş 17 yerleşim biriminde yaşayan
insanlarımızın büyük bir bölümü geçimini yine bu göl sayesinde
sağlamaktadır. Bir kısmı göl
kamışlarını keserek yaşamını sürdürmeye
çalışırken bir kısmı ise balıkçılık ile
geçimini sağlamaktadır. Bu bakımdan bölgede yaşayan insanlarımız
Eber Gölüne ekonomik olarak bağımlı durumdadırlar. Bu
nedenle gölün aşırı bir şekilde kirlenmiş olması
yöre halkını doğrudan olumsuz etkilemektedir.
Zengin yer
altı su kaynaklarına sahip bulunan Bolvadin ilçemiz Termal Turizm
açısından gelecek vaadetmektedir. Bu nedenle bu ilçemizin çevresiyle,
doğasıyla, kültürel ve turistik varlıkları ile
sağlıklı bir bütün oluşturması gerekmektedir. Ancak
gölün son durumu, bu sağlıklı yapıyı sağlayacak
Yerel Yönetim Örgütlerinin olanaklarını aşmaktadır.
Ekolojik
yaşamın neredeyse bitmek üzere olduğu gölde, özellikle yaz
aylarında artan su kaybı ile birlikte çevreye pis kokular
artmaktadır. Aşırı kirlenme bu bölgedeki doğal
yaşamı, insan ve çevre sağlığını ciddi
şekilde tehdit eder duruma gelmiştir. Bu nedenle, gerek insan
sağlığına olan olumsuz etkisi, gerekse doğal
yaşamın yok olmasının önlenmesi bakımından
ivedilikle hareket edilmesi gerekmektedir. Eber Gölünün temizlenmesi konusunda,
başta gölün bugünkü duruma gelmesinde payı olanlar olmak üzere bu göl
çevresinde yaşayan herkes elinden geleni yapacaktır. Çünkü artık
bu gölün yaşatılmasının kendi yaşamları ile
doğrudan ilişkili olduğunun farkına
varmışlardır.
Akılcı
ve gerçekçi bir yaklaşımla kirliliğin sebeplerinin
araştırılarak gerekli önlemlerin alınması, Eber Gölü
ile iç içe yaşayan insanlarımızın
sağlığının ve doğal hayatın korunması
bakımından çok önemlidir. Eber Gölünün kurtarılması sadece
bugün için değil, gelecek kuşaklar için de büyük bir hizmet
olacaktır. Ayrıca küreselleşen dünyada, ekonomik kalkınmanın,
bölgesel kalkınmadan geçtiği ve Eber Gölünün de bölge ekonomisi için
taşıdığı önem düşünüldüğünde kirliliğin
önlenmesi kaçınılmaz bir gereklilik halini almaktadır.
2.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner ve 26
milletvekilinin, deprem riskinin ve alınması gereken önlemlerin
araştırılması amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/63)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizde
önümüzdeki yıllarda yaşanacak olası bir deprem felaketi
öncesinde alınabilecek tedbirlerin belirlenmesi amacıyla,
Anayasanın 98'inci, T.B.M.M. içtüzüğünün 104 ve 105'inci maddeleri
uyarınca "Meclis Araştırması"
açılmasını saygılarımızla arz ederiz.
1) Tayfur Süner (Antalya)
2) Turgut Dibek (Kırklareli)
3) Ali Arslan (Muğla)
4) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
5) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
6) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
7) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
8) Hulusi Güvel (Adana)
9) Ensar Öğüt (Ardahan)
10) Ali
İhsan Köktürk (Zonguldak)
11) Şevket
Köse (Adıyaman)
12) Ali Rıza
Öztürk (Mersin)
13) Halil
Ünlütepe (Afyonkarahisar)
14) Akif Ekici (Gaziantep)
15) Birgen
Keleş (İstanbul)
16) Fehmi Murat
Sönmez (Eskişehir)
17) Nesrin Baytok
(Ankara)
18) Suat Binici (Samsun)
19) Ahmet Ersin (İzmir)
20) Mehmet Ali
Özpolat (İstanbul)
21) Tekin Bingöl (Ankara)
22) Canan
Arıtman (İzmir)
23) Gürol Ergin (Muğla)
24) Gökhan Durgun
(Hatay)
25) Fevzi Topuz (Muğla)
26) Mehmet
Şevki Kulkuloğlu (Kayseri)
27) Vahap Seçer (Mersin)
Gerekçe:
1999
Depremlerinin üzerinden geçen onca seneye rağmen, AKP iktidarı deprem
konusunda kılını kıpırdatmamaktadır. 2004'te
Deprem Şurası toplanmış, ancak şuranın
kararları bugüne kadar uygulanmamıştır. 2007-2013
yıllarını kapsayan Dokuzuncu Kalkınma Planı'nda
depremin adı bile geçmemektedir. Başta, İmar ve Yapı
Denetim Kanunları olmak üzere mevzuatta yapılması gereken
değişiklikler bir an önce hayata geçirilmezse, yalnız bugünü
değil geleceği de kaybedeceğimiz açıktır. Okullar,
hastaneler, yurtlar, köprü ve viyadükler tehlike altındadır. Binlerce
insan deprem tehlikesiyle baş başa
bırakılmıştır. Ülkemiz her geçen gün deprem
tehlikesiyle karşı karşıyadır. Nüfusunun yüzde 98'i
deprem tehlikesi altında yaşayan bir ülkede, depreme karşı
önlem almamak cinayetle eşdeğerdir. Önemli olan iş işten
geçmeden adım atmaktır. Yoksa 1999'da yaşanan
sıkıntıları yaşamak işten değildir. Depreme
karşı alınacak önlemler bellidir. Kimse mucizevi çözümler
peşinde değildir. Depremden sonra oluşturulan ve raporunu 2002
yılında kamuoyuyla paylaşan Deprem Konseyi'nin görüş ve
önerileri yol haritası için yeterlidir.
AKP
İktidarının 2004 yılında topladığı ve
önemli kararların alındığı Deprem Şurası
sonuçları uygulanmayı beklemektedir. İktidarın elinde
nelerin yapılacağına, nelerin değiştirilmesi
gerektiğine ilişkin yeteri kadar çalışma mevcuttur. Konsey
raporunun üzerinden beş, Şura kararlarının üzerinden ise 3
yıl geçmiştir. Ancak siyasi iktidar, bırakalım adım
atmayı, Şura kararlarını rafa kaldırmış,
hatta Deprem Konseyi'ni lağvetmiştir. Bu Şurada AKP Hükümeti,
"21. Yüzyıl Cumhuriyet Türkiye'sinin artık deprem manzarası
yaşamaması" gerektiğini belirtmiş, ancak bu sözlerin
hiç bir inandırıcılığının
olmadığı, 1 Temmuz 2006 tarihinde yayımlanan "Dokuzuncu
Kalkınma Planı"nda, afete karşı hazırlık ve
afet zararlarıyla mücadele konusuna yer verilmemesinden
anlaşılmaktadır. Hükümet deprem tehlikesini yok
saymaktadır. 2007-2013 yıllarının temel hedefleri
arasında deprem ve depreme karşı alınacak önlemler yoktur.
Deprem Şurasında alınan kararların uygulanmaması,
iktidar tarafından insana verilen değeri göstermektedir. AKP İktidarının hükümet
politikalarına bakıldığı zaman insan faktörünün
değeri olmadığı çok açık belli olmaktadır. Gerçi
iktidar daha önceki hükümetlerin programlarında da buna önem
vereceğini belirtecektir. Ama hala onların da beş yıldır
insanlarımıza bakış açısında maalesef bir
ilerleme olmadığı da görülmektedir.
Depremle ilgili
hemen her konunun ayrı bir önemi bulunmaktadır ama geleceğe daha
güvenli bakmak açısından yapı denetim sistemini işlerli
hale getirmek zorunluluğu bulunmaktadır. Çünkü mevcut mevzuat ve
uygulamaların, güçlendirme çalışmalarının pek
çoğu geçmişte yapılan hataların yol açtığı
veya açacağı zararı azaltmaya yöneliktir. Eğer Yapı
Denetim Yasası'nda gerekli değişiklikleri yapmaz, yasayı
zafiyete yol açacak özelliklerinden arındırmazsak, on yıl sonra
aynı sorunla tekrar karşı karşıya
kalacağımız açıktır. Bir doğa olayı olan
depremin, can ve mal kaybına yol açmamasını sağlamanın
yolu, yapı denetim sisteminden geçmektedir. Çünkü ihtiyacımız
budur; yapı denetim sisteminin tam anlamıyla işlerliğe
kavuşturulması, yarınların güvencesi olacaktır.
Doğal afet riskinin en az düzeyde olduğu Avrupa ülkelerinde bile
yapı denetimi konusunda kurallar getirilmişken, büyük depremleri
yaşayan ülkemizde konu gerek kamuoyu gerekse siyasi erk nezdinde hak
ettiği ilgiyi görememektedir. Çünkü ekonomik ve siyasal sistemimiz
denetimi değil, denetimsizliği teşvik etmektedir. Siyasi
iktidarın harekete geçmesi için daha kaç insanımızın ölmesi
gerekmektedir? Verilen sözler tutulmalıdır. Aksi taktirde
yaşanacak acıların vebalini kimse taşıyamaz.
Yukarıda
belirtilen gerekçelerle, ülkemizde önümüzdeki yıllarda yaşanacak
olası bir deprem felaketi öncesinde alınabilecek tedbirlerin Yüce
Meclisimizce tespiti amacıyla bir Meclis Araştırma Komisyonu
kurulması yerinde olacaktır.
3.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam ve 29
milletvekilinin, altın arama faaliyetlerinin hukuki durumu ile çevreye
etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/64)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye'de
yaklaşık 15 yıldır siyanür liçi yöntemiyle altın
çıkarılma girişimine ve bu girişime karşı yöre
halkının mücadelesine tanık olmaktayız.
Yaşadıkları yerde siyanür istemeyen Bergemalıların mücadelesi,
süreç içerisinde çeşitli mahkeme kararlarıyla zaferle
sonuçlanmış olsa da bu mahkeme kararları hiçe
sayılmış, hukuk ayaklar altına alınarak maden
çıkarma faaliyetleri sürdürülmüştür. En son Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesinin Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Bergamalı
köylülere tazminat ödemeye mahkum etmesine rağmen Bergama'daki madenIerde
altın çıkarma faaliyetleri durdurulmamış ve maden bitene
kadar faaliyetler devam ettirilmiştir.
Bergama'da
altınlı toprak bitince bölgeyi ağaçlandırıp, rehabilite
etmeleri gereken şirketlerin Gümüşhane'den bu bölgeye
altınlı toprak taşımaya başladıkları,
Havran-Küçükdere'de Koza Madencilik firmasının. altın
işletme tesisini bütün mahkeme kararlarına rağmen
çalıştırdığı, altın cevheri içeren
toprağın, Küçükdere'den Bergama'ya kamyonlarla taşınarak
Bergama'da işlendiği kamuoyunca bilinmektedir.
Bununla birlikte.
Uşak'ın Eşme ilçesinde, yargı kararı sonucu
ağustos ayında ocakları mühürlenen ve üretimi durdurulan
Kışladağ Altın Madeni'nde işletmeci firmanın
siyanür liçi sahasını genişlettiği iddiaları da
kamuoyuna yansımaktadır.
Eldorado-TÜPRAG
şirketinin işlettiği Kışladağ Altın Madeni,
19.8.2007 tarihinde Danıştay tarafından verilen izinlerin
yürütmesinin durdurulması kararı ile kapatıldığı
halde, gizli gizli çalıştırılmaktadır.
"Söğütlü köyü muhtarı ile şirket yetkililerinin Ulubey
kaymakamı şahitliğinde yaptığı rüşvet gibi
protokol sonrası şirkete kiralanan 160 hektarlık alanın,
maden kapatıldıktan sonra tıraşlanıp, siyanürle
işleme hazır hale getirildiği" iddiaları kamuoyuna
yansımıştır.
"Söğütlü
köyü ile Orman Bakanlığı arasında mahkemelik olan köy
merasını konu alan söz konusu protokolün, köy muhtarı ve TÜPRAG
Halkla İlişkiler müdürü tarafından imzalandığı,
madene işçi alımı ve köye 125 bin YTL verilmesi gibi maddeler
sonrası meranın şirkete kiralanmasını içerdiği,
Ulubey kaymakamının da protokolün altına imza
attığı" bilgileri iddialar arasında yer
almıştır. Ayrıca maden kapalıyken yapılan bu
çalışmalar Ulubey Sulh Yargıcı tarafından belirlenen
iki bilirkişiye de tespit ettirilmiştir. Bu tespitte madenin liç
alanının büyütüldüğü, makilerin kesildiği,
toprağın taşlandığı, ayrıca madene yeni
araçlar alındığı belirlenmiştir.
Bu bağlamda;
1) Altın
madeni bulunan yörelerde bugüne kadar yapılan faaliyetlerin yasalara ve
mahkeme kararlarına uygunluğunun tespit edilmesi,
2) Yasalara ve
mahkeme kararlarına aykırı olarak siyanür liçi yöntemiyle
altın çıkarma faaliyetlerini sürdüren maden şirketlerinin yöre
halkı, bitki örtüsü ve hayvan popülasyonu ile su ve hava tabakasında
oluşturduğu olumsuz etkilerin tespitinin yapılması,
3) Mahkeme
kararlarına rağmen söz konusu maden şirketlerinin faaliyetlerini
nasıl sürdürebildikleri ile varsa kamu idarecilerinin bu konuda görev ihmalleri
ve kusurlarının tespitinin yapılması,
4) Bergama'daki
madenlerde altınlı toprak bitmesine rağmen neden buraların
yeşillendirilme çalışmalarının
yapılmadığı ve dışarıdan taşınan
altınlı toprakların siyanür liçi ile burada işlenmesine
nasıl göz yumulduğunun belirlenebilmesi,
5) Bu bölgelerde
faaliyet gösteren yabancı altın madeni şirketlerinin veya yerli
şirketlerin yabancı ortaklarının, diğer ülkelerdeki
faaliyetlerinin ve bu faaliyetler sırasında maden bölgelerinde oluşturdukları
tahribatın araştırılabilmesi,
6) Yürürlükte
olan "Maden Yasası"nın oluşturduğu hukuksal
boşlukların tespiti ve bu yasa nedeniyle yapılan maden
uygulamalarının çevreye verdiği zararların tespit
edilebilmesi amacı ile;
Anayasamızın
98. İçtüzüğümüzün 104 ve 105. maddeleri gereğince
Araştırma Komisyonu kurularak konunun
araştırılmasını saygılarımızla arz
ederiz.
1) Mehmet Ali Susam (İzmir)
2) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
3) Abdurrezzak Erten (İzmir)
4) Tacidar Seyhan (Adana)
5) Nesrin Baytok (Ankara)
6) Turgut Dibek (Kırklareli)
7) Gürol Ergin (Muğla)
8) İsa Gök (Mersin)
9) Ahmet Ersin (İzmir)
10) Tansel
Barış (Kırklareli)
11) Zekeriya
Akıncı (Ankara)
12) Ergün
Aydoğan (Balıkesir)
13) Selçuk Ayhan (İzmir)
14) Atilla Kart (Konya)
15) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
16) Esfender
Korkmaz (İstanbul)
17) Faik Öztrak (Tekirdağ)
18) Orhan Ziya
Diren (Tokat)
19) Osman
Kaptan (Antalya)
20) Abdülaziz
Yazar (Hatay)
21) Fehmi Murat
Sönmez (Eskişehir)
22) Eşref
Karaibrahim (Giresun)
23) Akif Ekici (Gaziantep)
24) Tekin Bingöl (Ankara)
25) Vahap Seçer (Mersin)
26) Atila Emek (Antalya)
27) Mevlüt
Coşkuner (Isparta)
28) Mehmet Ali
Özpolat (İstanbul)
29) Şevket
Köse (Adıyaman)
30) Fatma Nur
Serter (İstanbul)
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki ön görüşmeler,
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Başbakanlığın
Anayasanın 82nci maddesine göre verilmiş iki tezkeresi vardır,
ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım.
B) Tezkereler
1.- Makedonyaya resmî ziyarette bulunan Sağlık
Bakanı Recep Akdağa refakat eden heyete katılmaları uygun
görülen milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/231)
28/11/2007
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Sağlık Bakanı Recep Akdağın,
görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte Makedonyaya
yaptığı resmî ziyarete, İstanbul Milletvekili Mehmet
Müezzinoğlunun da iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki
Bakanlar Kurulu Kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Karar yeter sayısı
Sayın Başkan.
BAŞKAN Tamam Başkanım.
Evet, tezkereyi oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısını arayacağım.
Tezkereyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.24
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 15.33
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Fatma SALMAN
KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 27nci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Başbakanlığın
Anayasanın 82nci maddesine göre verilmiş olan tezkeresinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi tezkereyi
tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım.
Tezkereyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Tezkere kabul
edilmiştir. Karar yeter sayısı vardır.
İkinci
tezkereyi okutuyorum:
2.- 3-6 Kasım 2007 tarihlerinde Amerika Birleşik
Devletlerine resmî ziyarette bulunan Başbakan Recep Tayyip Erdoğana
refakat eden heyete katılmaları uygun görülen milletvekillerine
ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/232)
28/11/2007
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte 3-6
Kasım 2007 tarihlerinde Amerika Birleşik Devletlerine
yaptığım resmi ziyarete İstanbul Milletvekili Egemen
Bağışın da iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu
konudaki Bakanlar Kurulu Kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır; okutup, oylarınıza
sunacağım.
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- Gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun
çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin AK
Parti Grubu önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulu 29.11.2007 Perşembe günü (bugün) yaptığı
toplantıda siyasi parti grupları arasında oybirliği
sağlanamadığından, İçtüzüğün 19 uncu maddesi
gereğince, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Bekir
Bozdağ
Yozgat
AK
Parti Grubu Başkan Vekili
Öneri
29.11.2007
tarihli Gelen Kağıtlar listesinde yayınlanan ve
bastırılarak dağıtılan 65 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 48 saat geçmeden Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmının 3.
sırasına alınması ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun
29.11.2007 Perşembe günkü (bugün) birleşimde 64 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar çalışmalarına devam etmesi,
ayrıca 30.11.2007 Cuma günü Genel Kurulun saat 14.00te toplanması ve
bu birleşimde kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülerek 65
sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar çalışmaların sürdürülmesi, aynı
birleşimde çalışmaların tamamlanamaması halinde
31.11.2007 Cumartesi günü de Genel Kurulun saat 14.00te toplanması ve bu
birleşimde de kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülerek 65
sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar çalışmalara devam edilmesi
önerilmiştir.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Kasım 31 çekmiyor.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Söz istiyoruz efendim.
BAŞKAN
Aleyhte çok talep vardır. Aleyhte talepleri bir değerlendirelim.
Birkaç dakikanızı rica edeyim.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Ya, biraz ciddi olalım Sayın Başkan!
BAŞKAN
Efendim?
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Ciddi olalım.
Şimdi, söz
istedik. 31 yazıyor burada, onu düzeltiyorlar herhâlde.
BAŞKAN
Tamam.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Doğru yazmak lazım oraya. Bu ay 30 çekiyor
arkadaşlar.
BAŞKAN
Sayın Başkanım, Kasım zaten 30 çekiyor, 31 çekmiyor.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, aleyhte olan söz taleplerinin
sıralamasını okuyorum: Aleyhte, Hakkı Suha Okay, Ankara;
Oktay Vural, İzmir; Kemal Anadol, İzmir; Hasan Macit, İstanbul;
Kamer Genç, Tunceli; -bunlar
sıralama aynı zamanda- Hasip Kaplan, Şırnak; Kemal
Kılıçdaroğlu, İstanbul.
Evet, ilk söz
aleyhte, Ankara Milletvekili Hakkı Suha Okaya aittir.
Sayın Okay,
buyurun.
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Sözü Sayın Anadola devrettim efendim.
BAŞKAN
Evet, grup önerisinin aleyhinde, İzmir Milletvekili Kemal Anadol.
Burada, grup
önerisinde bir düzeltme var, Kasım ayı 30 çekiyor zaten, bir sonraki
gün 1/12 olduğu için, 12 olarak düzelttik.
Buyurun
Sayın Başkan.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Sayın Başkan, yüce Meclisin saygıdeğer üyeleri;
Cumhuriyet Halk Partisi adına, Adalet ve Kalkınma Partisinin biraz
önce okunan grup önerisinin aleyhinde söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle yüce Meclise saygılar sunuyorum.
Değerli
arkadaşlar, olay nedir, mahiyetini bilmeyen veya
anlatamadığımız kamuoyunun da anlaması nedeniyle
kısaca özetliyorum.
Bartın
Milletvekili Yılmaz Tunçun 2802 sayılı Hâkimler ve
Savcılar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi
Bu, teklif-tasarı arası, yine Adalet ve Kalkınma
Partisinin geçen dönemden başlayan ve dozunu git gide artıran İç
Tüzük dışı uygulamalarının bir somut örneği.
Arkadaşlar,
bir milletvekili tek başına yasa önerisi verir. Bu öneri, bizim
bildiğimiz, şimdiye kadarki uygulamada, sırasını
bekler, büyük olasılıkla kadük olur, bir türlü sıra gelmez,
komisyonda görüşülmez, kırk beş gün içinde görüşülmedi diye
o milletvekili Genel Kurula yasa önerisini indirtmek zorunda kalır.
Bunlar, şimdiye kadar Meclisteki uygulamalar. Ama, bu öyle olmadı.
Bu
arkadaşımız 14 Kasım günü bu yasa önerisini kendi partisinin
grubuna sunmuş. Gruptan çıkmış; hızla, 19 Kasım
günü Adalet Komisyonu Başkanı gündeme almış. 22 Kasım
günü müzakere başlamış ve müzakereler sırasında dün
öğrendik ki, Adalet Bakanı Sayın Mehmet Ali Şahin, bu
Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç arkadaşımızın bu
önerisini hazırlarken, Adalet Bakanlığı
bürokratlarından destek aldığı, yardım gördüğü,
karşılıklı tartıştığı ve Adalet
Bakanlığının malı hâline gelen bir teklifi ortaya
koymuş. Telif hakkı kime ait bilmiyorum. Ve, bir gizli tasarıyla
karşı karşıya geldik. Özü ne? Özünü gündeme geldiğinde
uzun boylu tartışırız. Kısaca onu da söyleyeyim:
Değerli
arkadaşlarım, bu teklife göre mesleğe alınacak hâkim ve
savcılar ve idari hâkimler, tamamen Adalet Bakanlığı
memurlarından, üst bürokrasisinden oluşan bir komisyon
tarafından sınava tabi tutulacaklar. Bu sınav o şekilde bir
sınav ki, yazılıda 100 puan alan, gerçekten bu mesleği
bildiğini ve fakülteyi liyakatle bitirdiğini, üstün bir hukukçu
olmaya aday olduğunu, yazılı sınavında 100 puanla
kanıtlayan birisi, bu dediğimiz heyet tarafından yapılacak
mülakatta her zaman kaybedebilir ve böyle bir, kaybetmeye aday olarak
sınava girecektir, mülakata girecektir.
Örneğin,
bütün devlet memurları gibi tam teşekküllü hastaneden
sağlık kurulu raporuyla, bir devlet memuru olarak -bütün devlet
memurları gibi- bir hâkim adayı olarak yazılıyı
kazanmış, sınava girmiş, ama mülakatta dış
görünüş diye bir madde var. Sağlık kurulundan, tam
teşekküllü hastaneden rapor almış
İHSAN KOCA
(Malatya) Sizin dönem de aynısıydı.
K. KEMAL ANADOL
(Devamla) Yahu, bizim dönemde olduysa -bizim dönem falan değil de-
yanlış olmuş.
İHSAN KOCA
(Malatya) O zaman...
K. KEMAL ANADOL
(Devamla) Kötü misal emsal olmaz.
İHSAN KOCA
(Malatya) O zaman yanlışlığı düzeltmek size
düşerdi.
K. KEMAL ANADOL
(Devamla) - Şimdi, şimdi
Bağırıp
çağırmayın.
BAŞKAN -
Sayın Koca, lütfen.
K. KEMAL ANADOL
(Devamla) Bağırıp çağırmayın.
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Müdahale etme! Müdahale etme!
BAŞKAN
Hatibe müdahale etmeyelim.
K. KEMAL ANADOL
(Devamla) Bağırıp çağırmayın. Hani, siz
demokrasiden yanaydınız? Sivil anayasa üretiyorsunuz.
Katılımcılıktan yanaydınız? (AK Parti ve CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Arkadaşlar, lütfen.
Sayın Koca,
lütfen.
MUHAMMET RIZA
YALÇINKAYA (Bartın) Bir saygı göster. Konuşuyor, bir
saygı gösterin ya!
AKİF
EKİCİ (Gaziantep) Adabı bozma... Adabını bozdunuz,
köy kahvesi gibi oldu burası, Meclisten başka her şeye benzedi.
(AK Parti ve CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sükûneti sağlayalım.
Sayın
Anadol, buyurun efendim.
AKİF
EKİCİ (Gaziantep) Dinle! Dinle orayı!
BAŞKAN -
Arkadaşlar, hatibi dinleyelim. Sayın milletvekilleri
K. KEMAL ANADOL
(Devamla) Şimdi, bu dış görünüş ne?
Yakışıklılık mı arıyor? Veya çok güzel bir
bayan mı olması lazım? Yakışıklı bir
delikanlı mı olması lazım? Ne bu dış
görünüş? Filan
Bunlara itiraz ettik.
Özü gelince
tartışacağız, ama onların ötesinde başka bir
şey var. Dün Komisyonda bu tartışıldı ve Komisyonda
Komisyon Başkanı dedi ki çıkarken: Size iki saat, muhalefet
şerhi yazmanız için izin veriyorum. Bu İç Tüzükte böyle bir,
Komisyon Başkanına izin veren, süre verme yetkisi veren bir madde var
mı? Var diyen varsa gelsin, çıksın var desin. Yok.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Var, var
K. KEMAL ANADOL
(Devamla) Kaçıncı madde? Söyle
BEKİR BOZDAĞ
(Yozgat) Söyleyeceğim
K. KEMAL ANADOL
(Devamla) - Söyle Sayın Başkan, söyle...
BAŞKAN
Sayın Başkanlar, karşılıklı
konuşmayalım.
K. KEMAL ANADOL
(Devamla) Yok öyle bir şey.
Dedik ki
kendisine: Yarın saat 13.00e kadar çalışma yapacağız
ve muhalefet şerhimizi vereceğiz. Ama ne gördük? 23 Nisan 1920
tarihinden, yani, Türkiye Büyük Millet Meclisinin açıldığı
tarihten bugüne kadar olmayan bir uygulama gördük. Biz muhalefet şerhimizi
vermeden, o yok sayıldı ve bu gece, nasıl olduysa, kalp para
gibi, hiçbir hükmü olmayan, hiçbir geçerlilik taşımayan şu
rapor, 65 sayılı evrak -rapor demeyeyim- rapor adı
altında basıldı.
ŞAHİN
MENGÜ (Manisa) Varak-vare
K. KEMAL ANADOL
(Devamla) Varak-vare
Varak-vare
Ve Sayın
Başkana gittik. Nedir bu? Var mı böyle bir yetkiniz? Hayır
dedi. Ee, niye bastırdınız bunu? Sayın Meclis
Başkanına, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına telefon
ettik, söyledik. El koyacağını söyledi Sayın Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı. Ve saat 13.00te, basınla beraber,
komisyon üyeleri, milletvekilleri gittik, söz verdiğimiz saatte, muhalefet
şerhimizi kapsayan raporu Adalet Komisyonuna bıraktık.
Başkan yoktu. Orada bir yazıyla karşılaştık.
Sayın Komisyon Başkanı diyor ki: -Millet Meclisi
Başkanına yazmış- Her ne kadar böyle olduysa da biz,
yeniden basılması için, Cumhuriyet Halk Partili üyelerin muhalefet
şerhlerinin basılması için emir verdik, talimat verdik, o
basılacak. diyor. Şimdi hâlâ basılıyor galiba. Bu ne oldu?
Bu hükümsüz, böyle bir şey yok. Basılacak, bizim üyelerimizin
muhalefet şerhini kapsayan yeni rapor basılacak, buraya gelecek,
ondan sonra tartışacağız. Bu olmadığı
takdirde, şu müzakereler bile muhal müzakerelerdir, olmayan, olmaması
gereken müzakerelerdir. Böyle bir şey olmaz! Böyle bir şey olmaz!
Peki, olmayan bir raporu nasıl gündeminize alıyorsunuz? Yani, bu,
tamamen, bu Danışma Kurulu önerisi yüce Meclis tarafından kabul
edilse bile, geçersiz bir
Neden? Rapor yok ortada. Bu grup önerisi kabul
edilse bile, Meclis tarafından onaylansa bile geçerli olmayan bir
öneridir. Neden? Geçerli bir rapor yok, ortada rapor yok. Ancak bizim rapor
gelecek, basılacak, burada müzakere edilecek, oylanacak, ondan sonra
işlem tekâmül edilecek.
Şimdi,
İç Tüzükte hüküm var. Geçerli bir rapor gelecek, şöyle bir rapor:
Meclis karar verebilir, kırk sekiz saatten önce görüşülemez, ancak
Meclis kararıyla, Danışma Kurulu kararıyla o kırk
sekiz saat geçerli olmaz, öne alınabilir. Şimdi, siz geçen sene hep
böyle yaptınız, hep böyle yaptınız. Ama bu dönem, 23üncü
Dönem terakki kaydediyorsunuz. Şimdi, olmayan raporları
oylattırıyorsunuz. Eskiden kırk sekiz saat geçmeden,
milletvekilleri doğru dürüst bu raporları tetkik etmeden
müzakerelerin sağlıksız olmasına yol açıyordunuz.
Anlamadan dinlemeden, uzmanlara danışmadan, milletvekili
inceleyemeden gelsin Meclise, elini kaldırıp indirsin, öyle bir
mekanizma getirmiştiniz 22nci Dönemde. Şimdi? Şimdi onu da
geçtiniz, şimdi diyorsunuz ki: Rapora da gerek yok, hiçbir şeye
gerek yok, biz Danışma Kurulu teklifini yaparız, herkes elini
kaldırır, olmayan raporu da oylatırız, ondan sonra gündeme
alırız. Olmaz böyle bir şey arkadaşlar, olmaz; bu rapor
geçerli değildir, geçersizdir. Çünkü bir yandan rapor
bastırıyor, Türkiye Büyük Millet Meclisi matbaasında raporu
bastırılıyor. Onun için, bu oylama için Sayın
Başkanı da bir milletvekili olarak, bir grup başkan vekili
olarak uyarıyorum, olmayan bir raporu oylatırsa bu geçersiz olur,
içinden çıkılmayan hukuki tartışmalar doğar,
yarınki müzakereler olmaz, meşruiyetine gölge düşer. Bu
uyarılarda bulunuyorum.
Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Anadol.
Grup önerisinin
lehinde Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Sayın
Bozdağ, buyurun.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK
Parti grup önerisinin lehinde şahsım adına söz aldım. Bu
vesileyle yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Neden böyle bir
grup önerisine ihtiyaç duyuldu? Esasında, biz, bunu Danışma Kurulu
önerisi olarak huzurlarınıza getirip, mutabakatla
tartışmadan yana idik. Ancak, Danışma Kurulu önerimiz kabul
edilmediği için grup önerisi olarak getirdik. Peki, ne getiriyor bu?
Sayın Anadol kısmen değindi, ona ufacık bir atıfta
bulunmak istiyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Rapor var mı, rapor?
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) Şu anda idari yargı hâkim ve
savcılık sınavı yapılmış. Nasıl
yapılmış? Şimdiye kadar hangi usul ile yapıldıysa
öyle yapılmış. Bu kanunları da AK Parti
çıkarmadı. Hangi anayasa yürürlükteyse o anayasaya göre
yapılmış. Bu Anayasayı da biz çıkarmadık.
Danıştayın ve Anayasa Mahkemesinin müteaddit defalar bu usulün
Anayasaya ve yasaya uygunluğuna dair kararları varken
Yarın
belki bunları burada teker teker konuşacağız,
okuduğunuzda da nasıl bir hukuk devletinde
yaşadığını her arkadaşım düşünecek. Ben
okuduğum zaman bir hukukçu olarak çok rahatsız oldum bu kararlardan,
eminim siz de olacaksınız. Danıştay, 2004e kadar buralarda
hukuka aykırılık olmadığını söylüyor. Daha
dün Anayasa Mahkemesinin gerekçesi yayınlanan kararında aynı
şey söyleniyor. Bütün bunlara rağmen ortada bir mahkeme kararı
var. Biz de bu karara uymak zorundayız. Neden? Çünkü, Türkiye bir hukuk
devleti ve Anayasa ve yasalara göre yönetiliyor. Biz, bu kararı
uygulamakla mükellefiz.
Peki,
uygulayınca ne olacak biliyor musunuz? Dört aydır idari yargı
hâkim ve savcı adaylığı sınavını
başarmış ve adaylığa başlamış, dört
aydır da Adalet Akademisinde staj gören 99 tane hâkim ve savcı
adayının göreviyle ilişiği kesilecek.
ŞAHİN
MENGÜ (Manisa) Kimin aklına gelmiş bunlar ya?
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) Yapma ya! değil, ortada; mahkeme kararı,
bunu ben demiyorum. Ayın 5inde bu çocukların ilişiği
kesilecek. Şimdi ben soruyorum: Bunlar, bu çocuklar, bu kararı veren
hâkimlerin girdiği usulden sınava girmişler
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hâkimler Savcılar Kurulu
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) -
aynı yöntemle sınavı
kazanmışlar ve orada kurs görüyorlar.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Danıştay iptal etti.
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) - Şimdi böylesi bir hukuki problem var ortada,
böylesi bir mağduriyet var ortada.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Yanlış
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) - Bu mağduriyetleri gidermek Meclisin görevidir.
Bizim vazifemizdir bu. Toplumsal bir ihtiyacı karşılıyor,
bu bir.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Danıştay yönetmeliği iptal etti.
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) - İki: Peki,
burada Görüşülemez bir rapor var. diyor Sayın Anadol. Doğru
mu? Doğru değil. Neden doğru değil? Ben şimdi rapora
bakıyorum, imzalar kısmını açıyorum. Bu raporun
altında kimlerin imzası var diye okuduğum zaman, CHPli üyelere
bakıyorum. Şimdi, onlardan Halil Ünlütepe, imzası var
Muhalifim. diyor. Şimdi, okuyorum: Ali Rıza Öztürk, imzası var
Muhalifim. diyor. Okuyorum: Ali İhsan Köktürk, imzası var
Muhalifim
Hepsinin imzası var ve Muhalifim. diyor.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) İç Tüzük 42nci maddeyi oku!
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) - Dolayısıyla, bu raporu imzalamışlar
ve Ben muhalifim. demişler. Artı, komisyonlarda da bu rapor
müzakere edilmiş.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) 42yi oku, 42yi!
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) - Müzakereler içerisinde de muhalefetlerinin hepsini
kayda geçirmişler. Peki efendim, muhalefet şerhi yer almadan komisyon
raporu yayınlanabilir mi yayınlanamaz mı? Yayınlanamaz.
diyor Yok hükmündedir
Ben bilmiyorum, İç Tüzükte veya Anayasa
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) 42
42
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) İşte soruyorum, cevap verirsiniz. İç
Tüzükün herhangi bir maddesinde
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) 42
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) -
veya Anayasanın herhangi bir maddesinde,
muhalefet şerhi komisyon raporunun kurucu unsurudur
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) 42nci maddeye bak!
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) -
böyle bir şerh olmazsa komisyon raporu yok
hükmündedir, diye bir şey var mı? Yok.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Var, var
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) - Peki, dayanakları bir madde var. Nedir o? İç
Tüzükün 42nci maddesi.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Niye yeniden basıyorsunuz?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Yahu, niye yeniden basıyorsunuz?
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) - Bakın, ben 42nci maddeyi okuyorum ve sizin vicdanlarınıza
emanet ediyorum.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Niye yeniden basıyorsunuz?
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) - Bakın Sayın Başkan, siz konuştunuz
BAŞKAN
Sayın Bozdağ, siz Genel Kurula hitap edin.
Arkadaşlar,
sükûneti sağlayalım.
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) - Ben okuyorum. Şimdi diyor ki İç Tüzükün
42nci maddesinin dördüncü fıkrası, aynen okuyorum değerli
arkadaşlar: Daha önceki
toplantılara katılmış olup tasarı veya teklifin
tümünün son oylamasında hazır bulunamayan komisyon üyeleri varsa
gerekçeli muhalefetlerini de yazarak raporu imzalayabilirler. Bu durumda olan
üyelerin son toplantıya katılamadıkları da belirtilir.
Devam ediyoruz.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Öyle bir şey yok.
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) Efendim, ben İç Tüzükten okuyorum.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Hayır, katılamayan üye yok ya!
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) Okuyorum işte, devamını dinleyin
bakayım, arkası ne geliyor. Siz, sadece bir kısmını
okuyorsunuz, arkası yok.
Yani, bakın,
altıncı fıkrası ne diyor, devam ediyor: Komisyon raporunun
tümüne veya belli kısımlarına çekimser veya muhalif kalan
komisyon üyeleri rapora çekimserlik veya aykırılık
görüşlerini eklemek hakkına sahiptirler. Böyle bir hakkı var.
Bu üyeler, raporda tasarı veya teklifin hangi maddesine aykırı olduklarını da
yazmak zorundadırlar.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Niye yazmıyorsunuz?
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) Efendim, dinleyin, dinleyin.
Yani, siz Namaza
yaklaşmayın. ifadesini alıp arkasını dinlemiyorsunuz
BAŞKAN
Sayın Bozdağ, lütfen Genel Kurula hitap ediniz efendim.
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla)
bir arkasına gelin. Hangi hâlde ne olmaz, onu bir
göreceksiniz.
Bakın, son
fıkra ne diyor devamında: Üyeler, komisyon raporuna katılmakla
beraber, raporda yer almayan görüşlerini rapora eklemek hakkına da
sahiptirler. Şu kadar ki
Burayı bir dinleyin. Ne diyor:
Şu
kadar ki, bu haklarını Komisyon Başkanının
belirleyeceği uygun süre içinde kullanmaları gerekir. Bunu ben mi
diyorum?
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) İki saat uygun süre
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) Hayır, kime vermiş? Bunu İç Tüzük diyor.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Yok ya! Yirmi dakika olsun o zaman, beş dakika olsun.
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) Siz işinize gelen kısmını
okuyorsunuz okuyorsunuz, işinize gelmeyen kısmını okumuyorsunuz.
Bunu ben mi
yazdım?
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Olur mu canım öyle şey ya?
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) Bunu ben mi yazdım? Bu İç Tüzük yazıyor.
Ne diyor: Efendim, muhalefet şerhi yazabilir, aykırılık
görüşlerini yazabilir. Bunlar komisyon üyelerinin hakkıdır. Bu
hakkı ben tanıyorum. Ancak, bu hakkı kullanmaları da
Komisyon Başkanının belirleyeceği süreyle
sınırlıdır. Buradaki hüküm de buyurgan bir hükümdür
Komisyon Başkanının takdir hakkından sonra.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Beş dakika derse ne olacaktı, beş dakika?
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) Peki, Komisyon Başkanı ne yapmış?
Şimdi,
Başkanım, Komisyon Başkanı ne yapmış? Ahmet
İyimaya iyi bir hukukçu. Peki ne yapmış? Bakıyorum
şimdi, merak ettim, tutanakları aldım. Komisyon
Başkanı diyor ki: Değerli arkadaşlar, muhalefet
şerhini arkadaşlarımızdan iki saat içerisinde getirmelerini
istiyorum.
Saygılar
sunuyorum. diyor.
Komisyon
Başkanı ne yapmış? İç Tüzüke uymuş, İki
saat içerisinde muhalefet şerhinizi yazın getirin. demiş.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Ya yirmi saniye deseydi
Yirmi saniye daha güzel!
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) Peki, yazıp getirmiş mi? Getirmemiş.
Daha sonra Sayın Anadol arıyor, diyor ki: Sayın
Başkanım, bizim süreye ihtiyacımız var. Sayın
Başkan diyor ki: 22.00ye kadar
Ben her ne kadar iki saat dedimse,
getirin. 22.00de de gelmedi, saat 13.00te geldi.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Hayır, 13.00te dedik kendisine.
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) Peki, değerli arkadaşlar, bu görüşülen
kanun teklifi kaç madde, biliyor musunuz? Altı madde. Altı maddeye ne
kadar muhalefet şerhi var, biliyor musunuz? Tam 163 sayfa. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Az, az!
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) - Yani, yetiştirememişler, hazır bir
muhalefet şerhini yetiştirememişler anlaşılan. Ama
şu anda komisyon raporu dağıtıldı, burada bu muhalefet
şerhi de
İç Tüzüke uygun bir şekilde görevini yapmayan,
verilen İç Tüzükün hükümleri gereğince süresi içerisinde vazifesini
yapmayan, sonra gelip burada bu raporun yok hükmünde olduğunu söyleyemez.
Siz önce görevinizi yapın, sonra buradan gelin bunu söyleyin. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Yok, yok! Yok öyle şey!
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) - Bir başka şey: Milletvekilleri kanun teklifi
verme hakkına sahip midir? Anayasa bu hakkı veriyor mu? Hükûmet de
kanun tasarısı verebilir mi? Verebilir. Siz muhalefet olarak veyahut
da iktidarda olan bir milletvekili, istediği zaman istediği uzman
kişilerin bilgisinden, uzmanlık görüşünden istifade etmesi ayıp
bir şey mi? Doğru bir şey, bilenlerine danışacak,
istişare edecek.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Niye tasarı vermiyorsun Hükûmet olarak?
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) - Milletvekilleri imzalarıyla verdikleri kanun
tekliflerinde yaptıkları şey milletin hakkını,
hukukunu korumaktır. Siz, milletin hakkını koruyan, milletten
aldığı yetkiyle burada kanun teklifi veren bir
arkadaşı itham edemezsiniz, demokrasinin Meclisidir burası,
beşiğidir burası. Burada alkışlanacak bir durumdur,
bir milletvekili teklif veriyor, onun teklifi görüşülüyor. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Peki, Meclis niye
bu teklifi öne çekti? Neden biz öne çektik Grup olarak? Sebebi şu: Ortada
bir ihtiyaç var, ortada bir problem var, biraz da bir empati kurun, kendi
kendinize yapın, o çocuklardan birinin oğlunuz,
kızınız olduğunu düşünün ve bayrama girecekler
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Aklın neredeydi? Aklınız neredeydi?
BEKİR
BOZDAĞ (Devamla) -
bayramda görevlerine son verildiğini,
yılbaşına girecekler, görevlerine son verildiğini
düşünün. Biraz da vicdan, biraz da merhamet diyorum, ama bunu yapmak bizim
vazifemiz, Meclisin hepsinin vazifesi.
Yarın da
konuşacağız, başka, bu konu üzerinde öyle ki çok
konuşacağız, ama bu konuda siyasallaşma sözü söyleyecek en
son parti Cumhuriyet Halk Partisidir. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Önerimizin kabul
edilmesini diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önerinin
aleyhinde, İzmir Milletvekili Oktay Vural
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Ben konuşacağım.
BAŞKAN
Mersin Milletvekili Mehmet Şandır.
Buyurun
Sayın Şandır. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
aslında, Adalet ve Kalkınma Partisinin Danışma Kurulu
önerisi üzerine söz aldım ama, zannediyorum, aslında
konuştuğumuz konu, Tüzükün 63üncü maddesine göre usul hakkında
konuşuyoruz. Sayın Başkanın bu hususu dikkatine sunuyorum.
Usul
hakkındaki konuşma tüm konuşmaların önüne
alınması İç Tüzükün amir hükmüdür. Burada, hukuki bir konuda
bir tartışma var, bu tartışmayı netleştirmek
lazım. Gerek iktidar partisinin gerek ana muhalefet partisinin
birbirleriyle uyuşmayan tezleri mutlaka usulen
tartışılmalı ve bir karara bağlanmalıdır.
Değerli
milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz öncelikle bir meseleyi
dikkatinize sunmak istiyoruz. Daha önce de ifade ettik, yeni bir dönemin
başındayız ve millet bizden hizmet bekliyor.
Değerli
iktidar partisinin sözcüleri -değerli bakanlara da hitabım- tabii,
millet, Türk milleti, Türk halkı, size bu ülkeyi yönetme yetkisi verirken,
doğruları yapmak görevini verdi. Başkasının
yanlışını kendinize gerekçe yaparak veya geçmişte
yapılamayanlarla mukayese ederek bugünü anlatmanız bir hak
değildir, millete karşı da bana göre dürüstçe bir davranış
olmaz. Geçmişte yanlış yapılmış, şimdi
doğru yapmak sizin göreviniz. Mahkeme karar vermiş, zamanında
yapmak sizin göreviniz.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Bir ay
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) Dolayısıyla, bakınız, daha yeni bir
dönemin başındayız, başımız dönmeye
başladı. Danışma Kurulu, bir liste çıkarttım ben
buraya gelirken, bugüne kadar 18 toplantı yapmış. Bunun 17sinde
oy birliğiyle gelmişiz huzurunuza. Muhalefet partileri olarak biz her
defasında bir iyi niyet gösterisi yapmışız. Demişiz
ki: Meclisimiz çalışsın, ülkemizin ihtiyaçları,
halkımızın beklentileri doğrultusunda, Hükûmetimizin
öncelikleri doğrultusunda kanunlar görüşülsün. Sizin
kararınıza biz evet demişiz oy birliğiyle, gelmişiz
burada katkı vermeye çalışmışız.
Burada bir hususu
söyleyeyim: Siyaset burada üretilecek. Siyaseti başka zeminlerde üretmeye
zorlarsanız ülkeye zarar verirsiniz. Bu sebeple, bırakınız,
muhalefet partisi veya milletvekilleri konuşsunlar. Konuşmaya,
araştırmaya imkân verin, zaman verin. Bu acelecilik niye? Niye bu
ikide bir karar değiştirmek, hangi gerekçeyle? Bu noktada,
farkında mısınız, üzerinizde şüpheler gelişiyor.
Hiç hak etmediği hâlde dün görüşmekte olduğumuz kanunla ilgili
Sayın Bakan burada gerçekten üzüldü. Ama birtakım şüpheler
oluşturuyorsunuz. Niye bu değişiklik?
Bakın, geçen
haftanın Danışma Kurulunda, pazartesi günü veya salı
günüydü, tam hatırlamıyorum, o toplantıya katılan
arkadaşımız aranızdan kimdi hatırlamıyorum, iki
haftalık program yaptınız. Ben itiraz ettim: Niye iki
haftalık? Bu haftanın programını yapalım. Hayır
efendim, iki haftalık yapalım, hatta üç kanunu da temel kanun
yapalım. Aciliyeti var, hızlı görüşelim... Eyvallah dedik.
Geldik, arkadaşlarımızı görevlendirdik. Herkes görevine
çalıştı katkı vermek için. Ama niye
değiştiriliyor? İkinci defa değiştiriyoruz şimdi.
Bir dünkü 64 sıra sayılı kanunla, bir de bugünkü. Bugünle ilgili
şunu yadırgadım: Altı maddelik bir kanuna iki yüz
sayfalık muhalefet şerhi konulamaz mı? Bunun demokratik
sorgulamasını yapıyorsunuz. Yani siz görüşlere
sınırlama koyarken demokratik mi oluyorsunuz? Cumhuriyet Halk
Partisinin, Milliyetçi Hareket Partisinin muhalefet şerhi yazması
için yeterli süreyi vermek niye antidemokratiklik oluyor veya niye bu konu
tenkit konusu oluyor? Değerli dostlar, sizi suhulete, sükûnete davet
ediyorum. Bu yaklaşım size de fayda getirmez, ülkemize de fayda
getirmez. Birtakım gerekçeleriniz olabilir, bunu gelip burada
anlatabilirsiniz ve biz bu gerekçelere katılırız, sizin
beklentiniz, sizin programınız doğrultusunda daha önce
olduğu gibi- katkı veririz. Ama düşünebiliyor musunuz dünden bu
yana yaşadığımız hadise gerçekten Meclisimize
yakışmıyor. Milletimiz bizi ibretle izliyor şimdi, ne
oluyor bunlara, niye bu tartışmalar diye. Bana göre de önemli bir
kanun tasarısı getiriyorsunuz
Kanun teklifini getiriyorsunuz,
Hükûmet de yoğun bir destek verdiği için bir anlamda kanun
tasarısı şeklinde buraya geliyor. Komisyonda yeterince
tartışılmıyor, alt komisyon teklifi kabul edilmiyor,
muhalefet partisinin komisyon üyeleri muhalif olduklarını ifade
ediyorlar, muhalefet şerhi yazılması için süre isteniyor,
yeterli süre verilmiyor veya yazılan muhalefet şerhini teklifin
altına eklemeden baskıya veriyorsunuz, kırk sekiz saati
başlatmaya çalışıyorsunuz.
Değerli
arkadaşlar, zorunluluklar aciliyetler geliştirebilir ama geliniz bunu
şeffaflık içinde paylaşarak yapalım, birbirimizden
saklayacağımız bir husus olmamalı. Aynı
sorumluluğun altındayız. İktidarıyla muhalefetiyle
ülkeye, millete hizmet etmek için seçildik ve buraya geldik. Son birkaç gündür
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun tabii, Hükûmetten gelen
baskılar, talepler olabilir, onları da kapsayacak şekilde
söylüyorum- bu yaklaşımını anlamakta zorlanıyoruz.
Bundan dolayı, Türkiye Büyük Millet Meclisini geriyorsunuz. Bu
tartışmalar, bu başlangıçta böyle devam ederse sonucu güzel
olmaz, faydalı olmaz.
Bu sebeple, getirdiğiniz
Danışma Kurulu o kadar aceleyle hazırlanmış ki,
kasım ayını uzattınız, 31e
çıkarttınız. Yani, sehven olabilir, ama mutlaka kendinize zaman
tanımış olup da -yani muhalefete
tanımadığınız zamanı kendinize
tanımış olup da- üzerinde düşünmüş olsaydınız
böyle bir basit yanlış da olmazdı.
Değerli
milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, öncelikle biz sizi bu
noktada uyarmaya çalışıyoruz. Biz çalışmaya
hazırız. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu Meclisin,
milletvekillerinin dayanma gücünü zorlayarak sonuna kadar
çalışmasını destekliyoruz. Ülkemizin öncelikleri konusunda
sorumluluk iktidarındır, gündemi belirlemek noktasında karar
onlarındır, ama bu kararın gerekçelerini bizlerle tartışmazsanız,
üzerinize oluşacak şüphelerin zararı hepimize olur, bu Meclise
olur.
Şimdi,
bugün, dünden kalan bir aceleciliğin tartışmasına devam
edeceğiz. Yarın ve cumartesi günü de bir başka konudaki, yani
hâkimler ve savcılar gibi, mülkün temelinin adalet olduğu, adaletin
işleyeceği, yönetileceği bir kurumun kanununu
çıkartırken başlangıç noktasındaki bu
tartışmaları
Yani, ihtiyaç beyan ettiniz: Öğrenciler
bekliyor, mağdur olacaklar. Onlara da haksızlık
yapıyorsunuz. Bu tartışmalarla çıkacak kanun akamete
uğrarsa, fayda mı hasıl olur yoksa çok düşündüğünüz o öğrencilere
zarar vermiş mi olursunuz? Ee, şimdi, söylediğiniz sözde
tutarlılık yok Sayın Grup Başkan Vekili. Yani, İç
Tüzükümüzün 42nci maddesinde okudunuz ama komisyon üyelerinin muhalefet
şerhi yazmak, yazdırmak haklarının olduğunu, bunu da
komisyon başkanının makul bir sürede yazılmasını
isteyebileceğini ifade ettiniz. Ee, ama, şimdi, muhalefet şerhi
yazılmadan kanun teklifinin metni sıra numarası alarak Genel
Kurula indi. Kırk sekiz saati ne zaman başlatacaksınız?
Diyorsunuz ki: Muhalefet şerhi olmasa da olur.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Bir yandan basılıyor şu anda canım, onu da
basıyorlar!
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) - Muhalefet şerhi olmasa da olur diyorsunuz. Ee,
ama, şimdi bastırıyorsunuz muhalefet şerhini, yeniden
bastırıyorsunuz kanun teklifini.
Dolayısıyla,
arkadaşlar, tabii -Sayın Meclis
Başkanlığımızdan da istirham ediyorum- bir defa, bu
Meclisi çalıştırmak sorumlusu iktidar partisinin grubudur, ama
bu sorumluluğun yerine getirilmesi, İç Tüzük hükümlerine uygun, yani,
hukuka uygun yönetilmesi de Meclis
Başkanlığımızın sorumluluğundadır.
İç Tüzükün amir hükmüne rağmen eğer bir kanun teklifi veya
tasarısı tekâmül etmeden Genel Kurula indiriliyorsa, bunun kabul
edilmemesi veya
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Şandır, bir dakikalık sürenizi vereyim.
Buyurun.
MEHMET
ŞANDIR (Devamla)
görüşmeye açılmamasını Meclis
Başkanlığının başlangıçta
sağlaması, böyle bir usulsüzlüğe, böyle bir hukuksuzluğa
engel olması lazım. Şimdi, bu konuyu, yani, bu Danışma
Kurulunu oylarınızla kabul edeceksiniz ve bu Danışma Kurulu
kararına dayalı olarak da bir kanun görüşeceğiz. Gerek
İç Tüzükün 42nci maddesine göre gerek şu usul
tartışmalarının usulüne uygun yapılmamasından
dolayı, bu görüşmeler, daha sonra, hukuki meşruiyet
noktasında tartışılır bir kadere sahip olacak.
Geliniz, bu aceleye
Yani, acele etmek sonuç almayı getirmiyor. Biz,
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, özellikle iktidar partisi grubuna ve
yöneticilerine ülkemizi yönetmek sorumluluğunda olduğunuzu
hatırlatarak, başlangıçta bizim de yoğun
katkımızla ortaya koyduğumuz uzlaşmanın devamına
katkı vermenizi diliyoruz ve gerçekten bu Danışma Kurulu
kararı noktasındaki bu aciliyetinizi anlamadığımızı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) Bitti galiba değil mi?
BAŞKAN
Süreniz tamamlandı Sayın Şandır, evet.
MEHMET
ŞANDIR (Devamla)
tekrar ifade ediyor, muhterem heyetinize saygılar
sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Son
konuşmacı, lehte, Kocaeli Milletvekili Nihat Ergün
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan
BAŞKAN
Efendim?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, tutumunuzla ilgili bir cümle söylemek
istiyorum.
BAŞKAN
Evet.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Şimdi, grup önerisi üzerinde söz isteyen arkadaşlarımız
önünüzde yazılı. Birinci sırada Sayın CHPdeki
arkadaşımız vardı, üçüncü sırada Sayın Kemal
Anadol vardı. Değil mi?
BAŞKAN
Evet.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Şimdi, arkadaşımız, Suha Bey onunla yer
değiştirdi.
BAŞKAN
Evet efendim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Arkasından Sayın Oktay Beyin ikinci sırada söz
sırası vardı, fakat Sayın
Şandırın orada söz sırası yoktu.
Dolayısıyla bu, kişisel söz, grup sözü değil.
OKTAY VURAL
(İzmir) Hayır, ben devrettim efendim, devrettim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Kendisi, Sayın Oktay konuşmadığına göre,
sıradakinin konuşması lazım.
OKTAY VURAL
(İzmir) Devrettim efendim, ben devrettim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Getirdiniz başka bir kişiye verdiniz. Böyle keyfîlik olur
mu Sayın Başkan!
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ama teşekkür etmeyin, doğrusunu yapın efendim.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, bu durumda sıra bizdedir,
altıncı sırada biz geliyoruz, ikinci aleyhte konuşacak olan
biziz.
BAŞKAN
Evet, lehte Kocaeli Milletvekili Nihat Ergün.
Buyurun
Sayın Ergün. (AK Parti sıralarından alkışlar)
NİHAT ERGÜN
(Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Grubumuzun
önerisi lehinde söz almış bulunuyorum.
Öncelikle
Sayın Şandıra, verdiği bilgilerden dolayı çok
teşekkür ederim. 18 Danışma Kurulu toplantısının
17si uzlaşmayla sonuçlanmış ve demek ki AK Parti Grubu,
İktidarı, Parlamentodaki bütün siyasi parti gruplarıyla yasama
faaliyetlerini bir uzlaşma anlayışı içerisinde götürmek
istediğini çok açık bir şekilde ortaya koymuş. Bu
uzlaşma isteğine, muhalefet partilerimizin de, gerek Cumhuriyet Halk
Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi ve DTP Gruplarının da
anlayış göstermesi ve katılması gerçekten çok güzel bir
tablo oluşturmuş. 17 Danışma Kurulunda mutabakat
sağlamışız.
İki
haftalık Danışma Kurulunda da mutabakat sağladık,
birlikte görüştük arkadaşlarımızla. Fakat, bu hafta gelen
biri tasarı, biri de teklif, bazı
sıkışıklıklardan dolayı ister istemez gündeme
geldi ve uzlaşma sağlayamadık. Dün gündeme gelen tasarı,
mademki bir uyum tasarısı hazırlıyoruz Federasyonla ilgili,
bunlar liglerin devre arasında yeni uyuma göre kendi
hazırlıklarını yapsınlar, ligler bittikten sonra
Avrupa Şampiyonası başlayacak, tam bu şampiyona
başlarken bu işlerle ilgili bir hengâmenin içine girilmesin
Bu
düşünceyle bunu öne aldık. Daha sonra da öne alabilirdik, önümüzdeki
hafta da konuşabilirdik, ama önümüzdeki hafta bütçe takvimi bizi
sıkıştırdı. Salı gününden itibaren on-on bir
günlük bir bütçe maratonuna devam ediyoruz. Ondan sonraki günlere kalması
ise bizim programımızı aksatacaktı.
Yine bugün
gündeme gelen, gündeme almaya çalıştığımız
hâkimler, savcılarla ilgili bir arkadaşımızın kanun
teklifi de
5 Aralık itibarıyla Bekir Bey anlattı- 100 kadar
hâkim, savcı adayının mağduriyeti söz konusu. Bir ay önce
yönetmeliği Danıştay iptal etmiş, bu arada itirazlar söz
konusu olmuş ve şimdi
KAMER GENÇ
(Tunceli) Yanlış bilgi veriyorsun arkadaşım, böyle bir
şey yok.
NİHAT ERGÜN
(Devamla) Biz, önümüzdeki hafta da bunu konuşabilirdik, ama, önümüzdeki
hafta yine bütçeyle alakalı takvim bizi bir
sıkışıklığın içerisine soktu ve önümüzdeki
hafta görüşmesi mümkün olan konuları, bu hafta, Danışma
Kurulu önerisiyle getirmek istedik, uzlaşamadık.
Tabii ki her
zaman uzlaşmak mümkün olmayabilir. O zaman, Parlamento, gruplar ve
hükûmet, esaslı olarak çalışan bir mekanizmadır. Yasama
faaliyetlerinde işin ana merkezinde gruplar vardır ve hükûmet
vardır. Kuşkusuz, milletvekili arkadaşlarımızın bireysel
olarak yasama faaliyetlerine katılması da önemlidir. Elbette, grubu
bulunmayan siyasi partilerin yasama faaliyetlerinde de önemli bir yeri
vardır, ama, Parlamentoda yasama faaliyetlerinde gruplar ve hükûmet
merkezli bir çalışma esastır. Bu nedenle de grupların söz
hakkıyla şahısların söz hakkı farklıdır, komisyonlarda
da farklıdır, Genel Kurulda da farklıdır.
Biz AK Parti
Grubuyuz, Parlamentoyu bizim çalıştırmamız lazım.
Nasıl, zaman zaman karar yeter sayısı istiyor arkadaşlar
haklı olarak; bakıyorlar, bizim grubumuzda bir azalma söz konusuysa
iktidar partisi burada yokken, niye, muhalefet partisi orada
çoğunluğu temin etmek mecburiyetinde miyiz? diye düşünerek
karar yeter sayısı istiyorlar, çok da haklı olarak istiyorlar.
Karar yeter sayısı bulamadığımız zaman sorumluluk
bize aittir, bizim milletvekili arkadaşlarımıza aittir. Biz de
milletvekili arkadaşlarımıza, bu konudaki
sorumluluklarını sürekli hatırlatıyoruz. Muhalefetten,
burada çoğunluğu oluşturmalarını elbette beklemiyoruz,
iktidar partisi grubu bu çoğunluğu oluşturacaktır.
Bu nedenle,
değerli arkadaşlar, Hükûmetimiz de bir milletvekili
arkadaşımızın teklifinin ön plana alınmasını
istemiş. Peki, şimdi, burada iktidar bir başka grup
olsaydı, Cumhuriyet Halk Partisi Grubundan hükûmet olsaydı,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu kendi hükûmetinin öne almak istediği bir
kanun tasarısı ya da teklifine ret cevabı mı verecekti?
Hayır, bunu biz öne alamayız mı diyecekti? Elbette
demeyecekti, demesini de beklemeyiz.
Değerli arkadaşlar, aslında
konuştuğumuz şey, belki yöntemle ilgili, gündemle ilgili,
Meclisin gündemiyle ilgili, çalışma takvimiyle ilgili, ama, esas bu
gündeme almaya çalıştığımız yasayla ilgili.
Bakın,
muhterem, değerli sözcüler, Cumhuriyet Halk Partisi sözcüleri bugün bu
yasayla ilgili çok önemli konuşmalar yapmışlar, çok da veciz
konuşmalar yapmışlar. Sayın Anadol olsun, diğer
sözcüler olsun, 163 sayfalık rapordaki görüş ve düşünceleri çok
veciz bir şekilde basın toplantısında on dakika içerisinde
özetlemişler. Çok güzel bir konuşma, ben okudum.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Sizi galiba 163 rahatsız ediyor, madde, madde.
NİHAT ERGÜN
(Devamla) Aslında, bu veciz konuşma rapor hâlinde de birkaç sayfa
içerisinde yazılabilir ve rapora eklenebilirdi. Ama, benim
konuşmalardan anladığım kadarıyla, amaç, burada
raporun olmaması değil. Zaten, 42nci maddede, Sayın Başkan
iki saatlik süre vermiş rapor için. Bu iki saatlik sürede rapor
yazılmamış. Bu on dakikalık veciz konuşma, bu iki
saatlik sürede rapora eklenebilirdi.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Yirmi dakika da olabilirdi.
NİHAT ERGÜN
(Devamla) Rapora muhalefet yazma hakkınızı
kullanmamışsınız.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Yirmi dakika olabilirdi.
NİHAT ERGÜN
(Devamla) Şimdi kullanmak istiyorsunuz. Sayın Başkan da
sonradan size bu hakkı kullanma imkânını vermiş.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Niye şimdi basılıyor bu?
NİHAT ERGÜN
(Devamla) Eminim, teklif gündeme geldiğinde bu sizin raporunuz da
gündeme gelmiş olacaktır. Ama, amaç raporun olmaması falan
değildir. Amaç, belli ki, Cumhuriyet Halk Partisi, bu teklife kökten
karşıdır, bu teklifin Parlamento gündemine girmesini,
konuşulmasını, yasalaşmasını istemiyor.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Esasına gelince konuşuruz onu.
NİHAT ERGÜN
(Devamla) Yarın onu da konuşacağız. Bu teklif gündeme
alındığında onu da konuşacağız.
Şimdi,
arkadaşlar diyorlar ki: Bu teklifle, sınavı kazanan hâkim ve
savcı adaylarının başarısı, eğer AK Partili
değilse bu adaylar, mülakat marifetiyle ortadan
kaldırılacaktır. Demek ki, bugün görev yapan hâkim ve
savcıların başarıları, geçmişte yapılan,
iktidar partilerinin hükûmette olduğu zamanlarda ortadan
kaldırılmış, şimdiki hâkim ve savcılar
aslında başarısız adamlar ve mülakat sebebiyle, iktidarda kimse, onlar
tarafından alınmış ve bugün kendilerini işe alan
hâkim, savcı yapan hükûmetlerin, siyasilerin emri altında
çalışan adamlar mıdır? Evvela, bu ifadeler, bugün görev
yapan hâkim ve savcılara yönelik büyük ithamlardır. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
O zaman
şöyle söyleyelim: 2005 Ağustosunda Sayın Moğultayın,
Tabii, hâkim ve savcıları parti örgütüme sorarak alacağım.
Milliyetçi Hareket Partisine mi soracaktım? 2 bin tane hâkim ve
savcıyı böyle aldım. dediği
(CHP sıralarından
gürültüler)
Şimdi, on
iki yıldır görevde olan
Hepsi hâkim ve savcı değil, bir
kısmı infaz koruma memuru, ama 2 bin tanesi hâkim ve savcı
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Ya, biz Şevket Kazandan bahsediyor muyuz? Şevket
Kazan da sizin bakanınızdı.
NİHAT ERGÜN
(Devamla) Müsaade edin!
Ben, o gün göreve
gelmiş olan hâkim ve savcıların
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) - Şevket Kazan ne kadar sizin Bakanınızsa,
Moğultay da bizim Bakanımızdır.
NİHAT ERGÜN
(Devamla) - On iki yıldır bunlar görevdeler. On iki yıldır
görevde olan bu hâkim ve savcılar, bugün Cumhuriyet Halk Partisinin
militanı olarak mı çalışıyorlar? Böyle mi
çalışıyorlar? (AK Parti sıralarından
alkışlar)
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Şevket Kazandan bahsediyor musunuz?
NİHAT ERGÜN
(Devamla) Yarınki tasarı hakkında, bana sorarsanız, siz
hiç konuşmayın. (AK Parti sıralarından alkışlar)
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Şevket Kazan!
NİHAT ERGÜN
(Devamla) - Bugün yaptığınız açıklamalarla kifayet
edin, yarın bu teklif hakkında hiç konuşmayın, hakikaten
çok mahcup olursunuz, çok.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Ya, Şevket Kazandan bahsediyor muyuz biz? O zaman onlar da
sizinkileri aldılar işe. O zaman sessizlik, Şevket Kazan deyince
sessizlik!
NİHAT ERGÜN
(Devamla) Değerli arkadaşlar, yasama ne yapıyor? Yasama,
şu anda, Danıştayın yürütmesini durdurduğu, iptal
ettiği yönetmeliği, ikide bir Danıştayın önüne bunlar
gitmesin diye yasa maddesinin içerisine koyuyor. Diyor ki, mülakat
esaslarını yasa maddesinin içerisine koyacağız.
Danıştay, şimdiye kadar bütün mülakatları kabul etmiş,
ama yeni içtihat değiştirmiş Danıştay. Mülakatla
hâkim, savcı alınması şimdiye kadar normaldi, bugünden
itibaren normal değil.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Haa, Danıştay kararları da ikiye
ayrılıyor: Hoşunuza giden Danıştay kararları,
gitmeyen Danıştay kararları.
NİHAT ERGÜN
(Devamla) 1934ten beri normal. Bak, 1934 yılındaki Kanun normal
diyor. (AK Parti sıralarından alkışlar) Danıştaya
ne oldu? Yasamadaki bozulmadan söz ediyoruz zaman zaman, yozlaşmadan.
Yürütmedeki yozlaşmadan söz ediyoruz, yarın yargıdaki bozulmadan
söz edeceğiz, yarın.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Demek ki Danıştayı da ele geçirmeniz lazım
değil mi?
NİHAT ERGÜN
(Devamla) Yarın yargıdaki bozulmadan söz edeceğiz. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Demek ki, Danıştayı da ele geçireceksiniz,
amacınız o.
NİHAT ERGÜN
(Devamla) Onun için, değerli arkadaşlar, kadrolaşma
iddiaları eskiden beri yapılan iddialardır. Kadrolaşma
nerede olur biliyor musunuz? Bir, onaya tabi olmayan; iki, idari veya
yargısal denetime tabi olmayan yerlerde olur.
Hükûmetin bütün
icraatları, atamaları onaya ve yargısal denetime tabidir.
OKTAY VURAL
(İzmir) Mahkeme kararlarını uygulamıyorsunuz be!
NİHAT ERGÜN
(Devamla) Ama, onaya ve yargısal denetime tabi olmayan yerlerin
başında Cumhurbaşkanlığı gelmektedir. Sayın
Demirelin yedi yıllık Cumhurbaşkanlığı
döneminde
Cumhuriyet Halk Partisinin, o günkü SHPnin büyük desteğiyle
Cumhurbaşkanı olmuştu. Ama Allah için, yedi yıl boyunca sol
tandanslı atamalara damgasını vurdu, hiç itiraz eden
olmadı. (AK Parti sıralarından alkışlar)
NESRİN
BAYTOK (Ankara) Hangilerini diyorsunuz? Yakın siyasi tarihi
bilmiyorsunuz.
NİHAT ERGÜN
(Devamla) Sonra, yedi yıl boyunca Sayın Sezer, özellikle sanki
Cumhuriyet Halk Partili aradı atamak için. Birçok atamalarında bu
özellik çok açık
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Ergün, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
NİHAT ERGÜN
(Devamla) Bu atamalarında
Hatta bazı kişiler Ben Cumhuriyet
Halk Partiliyim, yanlış yapıyorsunuz. diye atamayı geri
çevirdiler ve yasama
Hiçbir zaman onaya tabi olmayan, yargı denetimine
tabi olmayan yerlerde çok önemli kadrolaşmalar oldu.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Bundan sonra siz de MHPlileri mi
atayacaksınız?
NİHAT ERGÜN
(Devamla) Şimdi, değerli arkadaşlar, bunlar
yakışık almayan işlerdir. Bunların hepsini,
yarın, hep beraber, bu teklif konuşulurken ele alacağız.
Yasamada bir bozulma var mı, yargıda bir bozulma var mı,
yürütmede bir bozulma var mı, kim siyasallaşıyor, kim politik
davranıyor, bunların hepsini bu Mecliste çözmüş
olacağız. Bu Mecliste eşkıyalık falan yoktur. Bu yasa
eşkıyalık ürünüdür, eşkıyalıkla
çıkartılmıştır. diyor. Bu yasa
eşkıyalıksa, 50-60 kişiyle Komisyonu basmak ne? O ne? (AK
Parti sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
ŞAHİN
MENGÜ (Manisa) O benim yasal hakkım, yasal. O benim hakkım.
ALİ KOÇAL
(Zonguldak) Bizim yasal hakkımız o.
NESRİN
BAYTOK (Ankara) Demokrasi var.
ŞAHİN
MENGÜ (Manisa) Yasal hakkımı kullanmayacak mıyım?
NİHAT ERGÜN
(Devamla) Yasama faaliyetlerine 50-60 kişilik baskınla engel olmaya
çalışmak ne?
Değerli
arkadaşlar, birbirimizi böyle itham ederek bir yere varamayız.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Ya, bastı diye itham ediyorsun ya! İnsaf!
NİHAT ERGÜN (Devamla) Onun için,
Danışma Kurulunda yapamadığımız bu öneriyi grup
önerisi şeklinde getirdik.
Değerli
arkadaşlar, hepinize teşekkür ediyorum
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NİHAT ERGÜN
(Devamla)
Önerinin geçeceğine olan inancımı belirtiyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Okay, bir dilekçe göndermişsiniz, diyorsunuz ki: Oylamaya
geçmeden önce İç Tüzükün 63üncü maddesine göre söz istiyorum.
Şimdi,
Danışma Kurulu veya grup önerisinin iki lehte, iki aleyhte zaten usul
tartışmaları devam ediyor ve 2 kişiye lehte, 2 kişiye
aleyhte verdim. Sizin kastettiğiniz husus ne, ne hususta
konuşacaksınız?
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Şimdi, efendim, bu Danışma Kurulunun önerisi
BAŞKAN
Grup önerisi.
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Grup önerisi ve sizin tutumunuzla ilgili.
Aslında,
şu an oylanacak olan grup önerisinin dayanağı yok. Bu konuda da
açıklamada bulunmak zorundayım.
BAŞKAN
Nasıl dayanağı yok?
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Yok.
BAŞKAN Ha,
siz öyle düşünüyorsunuz.
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Efendim, ben böyle düşünmüyorum -şu an
basılıyor- Sayın Meclis Başkanı da böyle
düşünüyor, Danışma Kurulunda da bu konuşuldu, bunu
açıklamak zorundayız. Siz Meclis Başkanına vekâleten orada
oturuyorsunuz. O hususu da açıklamak zorundayım. O nedenle de, sizin
çalışma usulünüze ilişkin açıklamada bulunacağım,
usul hakkında. İç Tüzük 63 de buna müsait. İzin verin.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) En doğal hakkı.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Usule
aykırı bir şey yok Sayın Başkan.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Ya, niye? Böyle şey olur mu?
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan
BAŞKAN
Evet Sayın Kaplan.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Böyle şey olur mu ya?
BAŞKAN Bir
dakika
2 kişiyle birden konuşamam, bir dakika efendim.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Önergenin lehinde ve aleyhinde ikişer kişi söz
alır. deniliyor İç Tüzükte.
BAŞKAN
Sayın Kaplan, biraz önce konuştuk. Lütfen efendim, şu konuyu
bağlayalım. Bakınız, bir arkadaşımla
konuşuyorum.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Ayrıca, MHPden Sayın Oktay Vural söz
hakkını devretmiştir, söz hakkı olmayan bir
arkadaşımız konuşmuştur, o sırada söz hakkı
bize gelmiştir, sıra bize gelmiştir tekrar.
BAŞKAN
Bakınız Sayın Kaplan
Sayın Kaplan
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Burada bizim konuşmamız gerekirken, aleyhe
BAŞKAN
Hayır efendim, siz aynı şeyi iddia ediyorsunuz.
Bakınız
HASİP KAPLAN
(Şırnak)
söz verilmesi gerekirken verilmedi. Kişisel söz
almalarda, İç Tüzüke göre söz hakkının devri söz konusu olamaz.
Grup adına alınan sözlerde devir olabilir Sayın Başkan.
Burada usulsüzlük yapıp burada konuşmamızı
engelleyemezsiniz. Yani, burada söz hakkımız
BAŞKAN
Sayın Kaplan, siz hep
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Kurayla çekilmiş, sıra gelmiş
BAŞKAN
Sayın Kaplan, bakınız, siz bir
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Kişisel söz hakkı devredilemez Sayın
Başkanım. Hangi kanuna, hangi iç tüzüğe göre, neye göre söz
hakkı devrediliyor, kişisel söz hakkı?
OKTAY VURAL
(İzmir) 61in son fıkrası
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Kişisel diyor.
BAŞKAN
Sayın Kaplan, oturur musunuz. Hep siz mi konuşursunuz hayatta,
lütfen
Bakınız, bir arkadaşımız söz talebinde
bulundu, biz onunla müzakere ederken konuştunuz.
Ben şunu
izah edeyim: Bakınız Sayın Kaplan
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Yazılı veriyoruz, para etmiyor;
konuşuyoruz, söz anlatamıyoruz. Burada nasıl
anlatacağız sözümüzü o zaman, söyler misiniz?
BAŞKAN
Efendim, gruplarla ilgili olan hususlar belli.
Bakınız,
buradaki husus şu, biraz önce bir arkadaşımız da izah etti:
O dilekçede 2 arkadaşımız talepte bulundu. Aynı zamanda,
bu, mevcut olarak söz istemiş olan arkadaşlarımızın
kura çekimidir. Sonradan bir arkadaş söz isteyebilir, ondan önce söz
istemiş olan arkadaşlar konuşma taleplerini yerine
getirmeyebilir, örneğinde olduğu gibi. Dolayısıyla, bir
arkadaşımız, Sayın Şandır söz talebinde bulunur,
öbür arkadaşımız da ona devreder. Burada
yaptığımızda hiçbir usul hatası yoktur.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) O zaman niye kura çekiyorsunuz efendim?
BAŞKAN -
Gruplar adına bir konuşma yoktur.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Neden kura çektiniz o zaman? Niye bizi
sıraladınız? Niye konuşma hakkımıza
altıncı sıra dediniz? Niye o zaman hem lehte hem aleyhte söz
alanların -listesi orada- listesi oradayken, Sayın Başkan,
nasıl bizi atlarsınız da söz istemeyen birisine söz verirsiniz?
BAŞKAN Söz
hakkı vermek vardır. Oturur musunuz
Teşekkür ederim Sayın
Kaplan.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Biz burada konuşmak için geldik.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkanım
Sayın Başkanım
BAŞKAN
Evet.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Bir söz istiyorum, kısa bir söz.
İç Tüzükün
61inci maddesinin
HASİP KAPLAN
(Şırnak) O zaman kura çekmeyelim, söz de vermeyelim.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) İç Tüzükün 61inci maddesinin son
fıkrasını okuyorum efendim. Diyor ki burada
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Sayın Başkan, benim dilekçem ne oldu?
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Bir milletvekili, söz sırasını
diğerine verebilir.
BAŞKAN
Arkadaşlar
Sayın Bozdağ, ben biliyorum konuyu. Lütfen efendim
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan
BAŞKAN -
Hayır, konuyu biliyorum. Benim yaptığım uygulamada bir hata
yoktur. Lütfen.
Sayın Okay,
bakınız, buradaki olay şu: Ben kimsenin söz hakkını
kesmiyorum, konuşturuyorum. Ama, Danışma Kurulu iki lehte, iki
aleyhte konuşuldu, konular tartışıldı. Şimdi bu
hususta Genel Kurulun kararını alacağım.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Oylama yapmayın.
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Sayın Başkanım
BAŞKAN
Efendim
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Sayın Başkanım, ben grup önerisiyle ilintili söz
istemiyorum. Ben İç Tüzük 63 uyarınca söz istiyorum. Bu İç Tüzük
63 uyarınca istediğim sözün temelinde de Meclis Başkanlık
Divanının Meclis Başkanlık uygulamasıyla ilgili
açıklamada bulunacağım ve İç Tüzük 63 bunu amirdir. Bana
izin verin.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Oylama yapmayın.
MEHMET CEMAL
ÖZTAYLAN (Balıkesir) Biz de söz istiyoruz 63e göre Sayın
Başkan.
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Ayrıca, değerli arkadaşlarım da merak ediyorsa
63e göre, onlar da söz alabilir. Ama, ben uygulamayla ilgili açıklamada
bulanacağım.
BAŞKAN
Evet
Size söz vereceğim.
Buyurun
Sayın Okay. (CHP sıralarından alkışlar)
VII.- USUL HAKKINDA
GÖRÜŞMELER
1.- Muhalefet şerhi eklenmeksizin bastırılan
ve gelen kâğıtlarda yer alan 65 sıra sayılı Raporun
gündeme alınmasına dair grup önerisinin oylanamayacağına
ilişkin
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Değerli milletvekilleri, bugün görüşmekte olduğumuz
Adalet ve Kalkınma Partisinin Grup önerisiyle, yarın saat 14.00te
Meclis Genel Kurulunu gün olarak toplantı çağrısı var ve bu
çağrının içerisinde de Hâkimler ve Savcılar Kanunundaki
değişiklikler görüşülecek. deniliyor. Evet, bu metin bunu amir.
Ancak, bugün, biz, iki Danışma Kurulu toplantısı
yaptık. Birinci Danışma Kurulu toplantısında Adalet ve
Kalkınma Partisinin Değerli Grup Başkan Vekili, bugün, öncelikle
Hâkimler ve Savcılar Kanunu görüşülmek üzere bizi
çağırdı ve Sayın Meclis Başkanının
başkanlığında yaptığımız
toplantıda, bu dağıtılan kanun teklifi raporunun İç
Tüzüke aykırı olduğunu ve yok hükmünde olduğunu
konuştuk.
MEHMET ALTAN
KARAPAŞAOĞLU (Bursa) Bunlar konuşuldu.
HAKKI SUHA OKAY
(Devamla) Dinleyin
Dinleyin
Anlayacaksın, dinle. Sabret
Sabret
Müdahale etme.
Sayın
Başkana biz şunu söyledik: Bakın, bu, muhalefet şerhi
olmadan dağıtıldı. Oysa, İç Tüzük 42nci madde
altıncı fıkra uyarınca, muhalefet şerhiyle birlikte
dağıtılma zorunluluğu var. O nedenle, biz, bu Danışma Kurulu
toplantısında bu yasayı perşembe günü görüşmemiz
mümkün değildir
Sayın Başkan ve diğer grup başkan
vekilleri bu konuda bir ortak anlayışa ulaşıp, Cumhuriyet
Halk Partisinin muhalefet şerhi de eklenerek yeniden bu raporun
dağıtımına karar verildi ve şu
dağıtılan, ekinde muhalefet şerhi olmayan rapor, yok
hükmünde sayıldı.
Şimdi, yok
hükmünde sayılan, ekinde muhalefet şerhi olmayan bir raporu bir
kenara koyduktan sonra, yarınki toplantıya geliyoruz. Nedir öneri? 30
Kasım günü saat 14.00te Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu
toplansın. Toplansın
Niçin? Hâkimler ve Savcılar Kanunundaki
değişiklik için. Ama, elimizde İç Tüzüke uygun olarak
dağıtılmış, içinde muhalefet şerhini de içeren
bir rapor yok. O hâlde, Sayın Meclis Başkanının
kabullendiği, benimsediği, yeniden basılmasına gerek
gördüğü bir raporun henüz basım işlemi bitmeden, Meclis Genel
Kurulu toplanıp, biz ola ki basılacak, ola ki elimize geçecek bir
rapora dayalı olarak yarın için muhtemel, varsayıma dayalı
bir Genel Kurul toplantısı çağrısında bulunuyoruz. Bu
bağlamda, söz alışımın temelinde yatan Sayın
Başkanın, Meclis Başkanlığının
uygulamasını da göz önüne alarak bu konuda bir oylamaya geçmemesi
gerektiği yönündedir. Kaldı ki, biraz evvel değerli Grup
Başkan Vekili, On dakikaya
sığdırdığınızı niye 163 sayfa hâline
getirdiniz? dedi. Çok doğal, teknik bir konu, hukuki bir konu ve
Türkiyenin geleceğiyle ilgili bir konu. Biz onları yazdık ki, o
raporlar tüm milletvekili arkadaşlarımızın eline
ulaşsın, okusunlar, iddiayı, savunmayı, siyasal
iktidarın görüşünü, muhalefetin görüşünü paylaşsınlar
ve farklı düşünceleri birlikte değerlendirsinler. Bir yasa
tartışması
Şunu
anlamakta zorluk çekiyorum: Niye 50-60 kişi gittiniz? Çok doğal,
İç Tüzük şu kadar kişiyle sınırlı mı diyor
komisyonlara? Siz de buyurun. 338 kişiyle siz de gelin. Niye
gelmiyorsunuz?
Ha, şimdi
şunu söyleyeyim, bakın: Demokrasilerde her zaman iktidarın
yanında muhalefet vardır ama muhalefeti olmayan yönetimler demokrasi
değildir. Öncelikle muhalefete tahammül göstermek zorunluluğunuz var.
Biz, muhalefet görevimizi yapıyoruz. Yasaya ilişkin olarak yarın
eğer getirirseniz ki, İç Tüzüke aykırı olarak gelecektir-
bu değerlendirmelerde bulunurum. Ama şunu söyleyeyim: Ne olur
geçmişi çok fazla karıştırmayalım. Eğrisiyle
doğrusuyla, hatasıyla sevabıyla bunun geçmişine
baktığınızda, çok geriye gitmeyin, dört ay önce bu gençleri
yanlış olarak alıp Danıştaydan geri dönünce, yönetmelikle
ilgili yürütmeyi durdurma kararı verilince yasa önerisiyle geliyorsunuz.
Eğer hukukun kurum ve kurallarını içinize sindiriyorsanız,
zamanında bunları getireceksiniz. Ama, zamanında bunları
getirirken kuvvetler ayrılığına
Yargıyı
kuşatmayı, yargıda kadrolaşmayı da
düşünmeyeceksiniz. Bu yasa sadece 100 idari hâkim adayı, savcı
adayının yasası değil. Bu yasa öyle bir yol açacak ki,
binlerle, 10 binlerle hâkim ve savcının yolunu açacak. Şu an
yargıdaki açık 4.062. 10 bin hâkim ve savcı var, 14 bine ihtiyaç
var. Sadece böyle buz dağının üzerindeki bölümü gösterip de
aşağısını saklamayalım. Ve bunların hepsini
konuşacağız. Sayın Ergünün söylediği gibi, Anayasa
Mahkemesinin kararını da konuşacağız,
Danıştayın kararını da konuşacağız.
Ama, bunları konuşurken, Danıştay kararında ulemaya
sorunu, Anayasa Mahkemesi kararında, Anayasaya kurşun
attığını da söyleyeceğiz, hep bunları
konuşacağız. Ama, şunu ifade edeyim. Sayın
Başkan, Sayın Meclis Başkanının uygulamasını
göz ardı edemezsiniz. Sayın Meclis Başkanının
uygulaması ortada olduğu sürece, bu konuda bu grup önerisini
oylayamazsınız diyorum, bu fırsatı verdiğiniz için de
teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Okay.
Aleyhte
Şırnak Milletvekili Sayın Hasip Kaplan.
Buyurun
Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, değerli üyeler; dün Genel
Kurula gelirken tanık koruma yasasıyla ilgili bir çalışma
yapmıştık, hazırlanmıştık, geldik. Fakat,
çalışmalarımızı sürdürürken hemen AK Parti Grubu bir
önerge vererek 64 sıra sayılı Tasarıyı, Futbol
Federasyonunun kuruluşuyla ilgili yasa tasarısını gündeme
getirdi. Dün bu yasa tasarısı görüşülürken bu Mecliste, bir
hukukçu üye olarak, İç Tüzükün işleyişini de çok iyi bilen bir
arkadaşınız olarak sadece üzüldüm. Bir yasa tasarısı
komisyondan geliyorsa, bunun basılıp üyelerin eline verilmesi,
üyelerin Genel Kuruldan en az bir iki gün önce üzerinde çalışma
imkânının sağlanması ve ondan sonra katılımcı
demokrasinin, çoğulculuğun fikirlerinin konulması doğru
olanıdır. Fakat biz bunun tartışmasını daha
aşmadan, bugün Genel Kurula geldiğimizde, bu sefer de bir önerge
önümüze geldi. Önergeye bakıyorum, bir iktidar partisine
yakışmayacak, gayriciddi, karalamalı, üzeri çizilmiş
karmakarışık bir önerge. Şuna bakın, Genel Kurulda
buna herkes ibretle bakmalı: 31 Kasım için, yani takvimde olmayan bir
gün için öneri veren AKP İktidarı, yarın, 30 Şubat için de
önerge verir! Artık, buna saygıya davet ediyorum. (DTP sıralarından
alkışlar) Biraz ciddiyet diyorum. Biraz hukuka saygı diyorum.
Biraz demokrasiyi içselleştirelim diyorum.
Dün burada,
gerçekten Mecliste tanık koruma yasasıyla ilgili görevimi beklerken,
elbette ki serden bir hukukçu olarak Adalet Komisyonuna gidip hâkim ve
savcıların yasasıyla ilgili görüşlerimi açıklamak
isterdim ama iki tercih arasında kaldığınız zaman
birini tercih ediyorsunuz, birine hazırlıklıysanız ona
gidiyorsunuz. Nasılsa, Komisyon bunu tartışır, sonunda bir
rapor hazırlanır, buna da muhalefet şerhini koyar. O komisyonun
muhalefet şerhli taslağı da önümüze gelir, onu inceleme
imkânını buluruz, okuruz, üzerinde bir araştırma
yaparız, Kurula da hazırlıklı geliriz, bu konudaki
önerilerimizi sunarız. İktidar partisi bunu kabul eder, etmez ama bu
tutanaklara, bizim sorumluluğumuzu yerine getirdiğimiz, bizim tarihî
uyarıları yaptığımız, bunun da böyle olması
gerektiğini söylemek istediğimiz geçer. Yarın, tarihin önünde
hesap verme durumumuz vardır, bunun için, biz, her şeyin doğru
dürüst burada tartışılmasını istiyoruz.
Burada, üzülerek
izlediğim bir konuya değinmek istiyorum: Hukukçu olan grup
başkan vekili arkadaşlarım diyor ki... İç Tüzükü okuyor ve
muhalefete dönüyor -üç tane grubu olan parti var burada- diyor ki Muhalefet
şerhi için uygun bir süre verilir. Ve Sayın hukukçu olan Adalet Komisyonu
Başkanı, Türkiyenin bağımsız yargısını
son derece ilgilendiren, bağımsız yargıda partizanca
kadrolaşmaya açık bir mevzuatı tartışmaya açarken iki
saat süre veriyor. Bunda, vicdan ve insaf sınırları
aşılıyor. Bırakın hukuku, bırakın
demokrasiyi, bırakın Anayasayı, bırakın
katılımcılığı, bırakın
çoğulculuğu; hangi hukukçu vicdanında iki saat muhalefet
şerhi yazma süresi verilmiştir? Meclis tarihinde iki saat süre verilen
başka bir örnek var mıdır diye soruyorum. (DTP ve CHP
sıralarından alkışlar)
Bu kafa,
Brükselde, Strasbourgda Türkiye Cumhuriyetinin ulusal onurlarını
ayaklar altına almıştır. 3 tane yargıç
adayını sizler bu kafayla seçtiniz, Brüksele gönderdiniz. Avrupa
Konseyinde, Avrupa Parlamentosu 3 tane yargıcınızı da size
iade etti. Bunun tekrar yaşanmasını mı istiyorsunuz? (DTP
ve CHP sıralarından alkışlar; AK Parti
sıralarından Niye bağırıyorsun? sesleri, gürültüler)
Arkadaşlar,
bu kürsüde söz alana kadar yirmi defa Başkanlık Divanına geldim.
Bu kürsüde benim söz hakkım sırası geldiği hâlde söz
alamadım önerge aleyhinde konuşmaya. Ben, burada usulün ilgili
maddesi uyarınca, usule uygun bir tartışma zemini
açılmasını isterken, şunu söylemek istiyorum: Futbol yasa
tasarısında da, hâkim ve savcıların atanmasına
ilişkin yasada da ne yapmak istiyorsunuz? Bu, yangından mal
kaçırma aceleniz ne? Geçen günlerde niye bunu getirmediniz? Bunca zaman
çuvala mı girdi? Zamanında getirin. Zamanında
tartışmaya açın. Bu tür yasa teklifleri ki Yeni bir anayasa yapacağız.
deniliyor. AK Parti İktidarı, 15 Aralıkta yeni anayasa
taslağını koyacak. Yeni anayasa taslağında
bağımsız yargı en önemli hükmü teşkil ediyor.
Bağımsız yargının en önemli hükmü teşkil
ettiği, hâkimin, savcının, savunmanın
tartışılacağı, silahların eşitliğinin
tartışılacağı böylesi önemli bir takvimde bu
acelecilik nedir diye sorma hakkını muhalefet olarak kendi uhdemde
hissediyorum. Hiçbir kurulu, baroları, üniversiteleri, Hâkim ve
Savcılar Yüksek Kurulunu, Yargıtayı, Danıştayı,
bütün üst yargı kurumlarını, Anayasa Mahkemesini hâkim ve savcı
tayinine ilişkin hükümleri oluştururken
çağırmayacaksınız, düşüncesini
almayacaksınız, görüşünü sormayacaksınız, ondan sonra
da alelacele çıkaracaksınız; çıkardığınız
yasayı da kırk sekiz saat geçmeden getirip, bize okutturmadan,
incelettirmeden, araştırılmadan, üzerinde konuşturulmadan
onaylatmaya kalkacaksınız! Hangi hukukta Hukuk kötüye kullanmak için
vardır diye yazıyor, bana bunu söyleyebilir misiniz? (DTP ve CHP
sıralarından alkışlar; AK Parti sıralarından
Bağırma sesleri, gürültüler) Hukuk kötüye kullanılmak için
değildir. Demokrasi de çoğulculuğun tahakkümü değildir.
Eğer böyle düşünüyorsanız, tarihte bunun çok büyük
yanılgılarını yaşayan kanun çıkaranları
görürsünüz. Robespierre de giyotin yasasını
çıkarmıştı ama ne yazık ki Robespierre, o giyotin
yasasıyla giyotine vuruldu. Yarın çıkaracağınız
bu yasa, bu partizanca atamalara, bu, direkt Bakanlığın
Müsteşarına, genel müdürlerin mülakatına tabi olacak, gencecik,
vicdan sahibi olacak yargıçlarımızı ve
savcılarımızı, bu şekilde, yürütme seçerek güçler
ayrılığını ayaklar altına alamaz. Hangi devirde
yaşıyoruz? 21inci yüzyılda yaşıyoruz. Hukuk
devletini, bu kafa, bu mantık, yeni Anayasa taslağıyla da
Türkiyeye demokrasi getiremez.
İşte,
ben, bu noktada, gerçekten, şuna dikkat çekmek istiyorum: Yapmayın,
bu İç Tüzükü, ben, tek bir milletvekili olarak öyle kötüye kullanabilirim
ki AK Parti İktidarını çalıştırmam, tek
başıma. (AK Parti sıralarından Ne alakası var.
sesleri)
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Boş konuşma!
HASİP KAPLAN
(Devamla) Bırakın grubu, tek milletvekili olarak otuz maddede, otuz
tane teklif veririm, her teklifte çıkar, beş dakika, on dakika
konuşurum, sizi sabaha kadar burada tutarım, hiçbir şey yapmasam
sizi sabahlatırım
FATİH ÖZTÜRK
(Samsun) Tehdit etme, boş konuşma.
HASİP KAPLAN
(Devamla) - Ama on tane yasayı da iki günde çıkaramazsınız,
on iki ayda çıkarırsınız.
AHMET
AYDOĞMUŞ (Çorum) Önce kendin öğren, sonra burada konuş.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Sizi, ciddiyete davet ediyorum, sorumluluğa davet ediyorum,
hukuka davet ediyorum, demokrasiye davet ediyorum, yüce Meclisin iradesine
saygıya davet ediyorum.
Bu gerekçeyle,
Sayın Başkan, bunu oylatmayın, bunu, usulüne göre, 31
Kasıma erteleyin, takvimde olmayan güne! (DTP sıralarından
alkışlar)
Zamanı
gelsin, usul usul tartışalım; anlaşalım, usul usul,
Türkiyenin bağımsız yargısına muhalefet de katkı
sunsun, sizin de katkınız olsun, bundan hepimiz onur duyalım.
Bu duyguyla,
sizi, bir daha uyararak saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür
ederim. (DTP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
63üncü madde
gereğince usul hakkındaki konuşmalar
tamamlanmıştır.
Başkanlığın
tutumunda bir değişiklik yoktur.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Bu basılan rapor ne olacak Sayın Başkan? O rapor
ne olacak?
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- Gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun
çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin AK
Parti Grubu önerisi (Devam)
BAŞKAN -
Grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime,
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.50
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Fatma SALMAN
KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 27nci
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan, Tanık Koruma Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Tanık Koruma Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/346) (S. Sayısı: 34)
BAŞKAN
Komisyon?
Ertelenmiştir.
2nci sırada
yer alan, Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu
Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
2.- Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu
Raporu (1/452) (S. Sayısı: 64) (x)
BAŞKAN
Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
16ncı
maddeyi okutuyorum.
MADDE 16- 3813
sayılı Kanunun 7 nci maddesinin birinci fıkrasının son
cümlesi ile 17 nci maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi
yürürlükten kaldırılmıştır.
BAŞKAN
Madde üzerinde, şahsı adına, Kocaeli Milletvekili Fikri
Işık ve Amasya Milletvekili Avni Erdemirin söz talepleri
vardır.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, geçici 1inci maddede MHP Grubu
adına konuşmacımız var efendim.
BAŞKAN
Sayın Işık, buyurun. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
FİKRİ
IŞIK (Kocaeli) Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; tasarının 16ncı maddesinde iki konu metinden
çıkarılıyor. Bunlardan bir tanesi, yan kol olarak sayılan
disiplin kurulları asıl teşkilatı bünyesine
alındığı için maddeden, yan kollardan
çıkartılıyor.
İkincisi de,
bir federasyon başkanının peş peşe ya da
aralıklarla en fazla 3 defa seçilebileceği hükmü tasarıdan
çıkarılıyor. Burada, mevcut
Federasyon Başkanımızın bu üçüncü dönemi olduğu
biliniyor. Eğer, Hükûmetin veya iktidarın mevcut başkana
karşı bir tavrı olmuş olsaydı, sayın
başkanın bu son dönemi olması hasebiyle, bu madde -FIFAnın
da olmazsa olmaz noktasında bir talebi olmadığı için-
yürürlükte kalırdı ve Federasyon Başkanımız bir
sonraki dönemde görevine devam
(x)
64 S. Sayılı Basmayazı 28/11/2007 tarihli 26 ncı
Birleşim Tutanağına eklidir.
edemeyebilirdi. Ancak, bu kısıtlama
kalktı. Bundan sonra Federasyon başkanlarının seçiminde bir
kısıtlama, adaylığında bir kısıtlama ortadan
kaldırılmıştır.
Kanun
tasarısının hayırlı olmasını temenni ediyor,
saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Işık.
Sayın Avni
Erdemir, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AVNİ ERDEMİR
(Amasya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Futbol
Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda
değişiklik öngören tasarının 16ncı maddesiyle ilgili
söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum
efendim.
Bu maddeyle birlikte
yürürlükten kaldırılan bir fıkra ve bir cümle var değerli
arkadaşlar. Evet, yan kuruluşlar arasında bulunan disiplin
kurulu, asli kurullar arasına alınıyor, yan kuruluşlardan
çıkartılıyor. Yine, var olan Kanunun 7nci maddesinin birinci
fıkrasının son cümlesi tasarıdan
kaldırılıyor. Nedir bu cümle? Başkan üst üste ya da
aralıklarla en fazla üç defa seçilir. hükmü var. Hangi yasada? Var olan
Yasada. Evet, bugünkü tasarıyla bu hüküm ortadan kaldırılıyor,
bundan sonra dileyen, dilediği kadar başkan seçilebiliyor, Genel
Kurul isterse.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum efendim. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
16ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Geçici madde 1i
okutuyorum:
GEÇİCİ
MADDE 1- Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç otuz
gün son-ra seçimli Genel Kurul toplantısı yapılır. Bu Genel
Kurul toplantısında seçilecek Federasyon Baş-kanı, Yönetim
Kurulu ile Denetleme Kurulunun görev süresi, olağanüstü toplantılarda
seçim ya-pılması hâli hariç olmak üzere, 3813 sayılı
Kanunun bu Kanunla değiştirilen 5 inci maddesinin dördüncü
fıkrasına göre 2011 yılında futbol liglerinin tescili
tarihinden itibaren en geç kırkbeş gün içinde yapılacak seçimli
Genel Kurul toplantısına kadar devam eder.
BAŞKAN
Madde üzerinde, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına, Eskişehir
Milletvekili
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) Ali Uzunırmaka devrediyorum efendim.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Ali Uzunırmak konuşacak.
BAŞKAN
Tamam.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına, Aydın Milletvekili Sayın Ali
Uzunırmak, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu tasarının en önemli maddesine geldik.
Kıymetli
arkadaşlar, bu tasarıyı tanımlamak gerektiğinde, Türk
futbolunun FIFA kurallarına uyarlanması konusunda
değişiklik tasarısı olarak adlandırılabilir. Ama
burada gözden kaçmayacak derecede bir operasyon yapılıyor, futbolun
kurallarını FIFAya uyduralım derken, şu arada bir de bu
Federasyonu bir uyduralım noktasına gelmiş, bir geçmişin
hesaplaşması yapılıyor.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Sayın Başkan, biraz ifadeleri uygun
kaçmıyor efendim.
ALİ
UZUNIRMAK (Devamla) Ona ben karar vereyim
Ona ben karar vereyim
Kıymetli
arkadaşlar, yönetmek, problem yaratıp problem çözmek olarak hiçbir
zaman gündemimizde olmamalı; mümkünse yönetmek, problem yaratmadan çözmek
olmalı.
Kıymetli
arkadaşlar, biz yasama organıyız. Yasamanın, kanunun
yapılmasının ve uygulamasının bir
mantığı vardır. Ben hukukçu değilim ama bir
mantık olarak değerlendirdiğimizde, düşünün ki bir suçlu
bile, suçu işlediği tarihteki kanun lehinde ise, değişen
kanun aleyhinde ise, suçu işlediği tarihteki kanunla yargılanır,
eğer değişen kanun lehinde ise değişen kanunla yargılanır.
2006
yılında demokratik olarak seçim yapmış bir federasyonu,
burada çıkardığımız yasayla, biz, yeni uygulamayla
haksız bir uygulamanın içerisine iterek birtakım
haklarını elinden alıyoruz. Hâlbuki yasa koyucunun ve yasa
uygulayıcının mantığında, mutlaka ve mutlaka,
yeni yasanın muhatabının lehinde olanının
uygulanması lazım. Ee, burada, biz, eskiden, Sayın Bakanın
istediği zaman Federasyonu Genel Kurula götürme yetkisini, bir hülle
yoluyla Bakanın elinden alarak -FIFAnın uyarılarını,
ters düşmeyecek şekilde bir hülle yoluyla- Bakanın,
Parlamentodaki çoğunluk olan grubunun siyasi iradesiyle Futbol
Federasyonunu zoraki bir genel kurula götürüyoruz. Yani, bir siyasi
baskıyla, bir kanun zoruyla, kazanılmış bir kongreyi,
tekrar bir zorlamaya getiriyoruz. Bu konuda elimde bir önerge var. Bu önerge
çeşitli değişikliklere uğradı. Hükûmet
kanadındaki arkadaşlarımız bu önergeyi veriyor.
Kıymetli
arkadaşlar, ne demek, bir genel kurula ad okuma ve yoklamasıyla bir
tavır tespit etmeye
Yani, eskiden açık oy-gizli tasnif diye siyasi
hayatımızda bazı tanımlar vardı. Herhâlde bu
gidişle Türkiye, Nazi Almanyasına dönecek. Bunu demokrasi
açısından, çok ama çok zedeleyici buluyorum.
Teklif ediyoruz
arkadaşlarımıza, diyoruz ki: Arkadaşlar, bu konuyu tabii
seyrine, tabii mecrasına bırakalım. ve verdiğimiz
önergeler var, diyoruz ki: Haziran ayında Futbol Federasyonunun Genel
Kurulu toplanacak, Mali Genel Kurulu. Bu Mali Genel Kurulu seçimli değil
ama o şekle getirelim ki Mali Genel Kurula gelinceye kadar Futbol
Federasyonu ana statüsünü ve aynı zamanda delege yapısını,
yeni çıkardığımız yasayı uyarlanmış
hâle getirsin ve haziran ayındaki Mali Genel Kurulunda yüzde 40
çoğunlukta bir oyla olağanüstü toplama yetkisi var ve haziran
ayındaki Mali Genel Kurulunda, isterse orada olağanüstü toplama
yetkisini alır ve orada kararını alır.
Bu, çeşitli
açılardan faydalı olacaktır kıymetli arkadaşlar. Hangi
açılardan? Burada dünden beridir konuşuyoruz. Diyoruz ki:
Arkadaşlar, ligin ortasında
Klasmandaki Üçüncü Ligdeki ilk 5
takım
deniyor. Şimdi, lig, aralık olarak 17sinde falan
bitiyor Üçüncü Lig. 17li olan grup var, bunun yanında 16lı olan
gruplar var ve dolayısıyla, aralık ayında lig
kesildiğinde, birinci devre oynandığında sıralama
ortaya çıkar veya mayıs ayındaki lig sonunda sıralama
ortaya çıkar. Şimdi, hangi anda, ligin hangi
sıralamasındaki takımı, siz, ligi bitmemiş, hak
ettiği noktada olup olmadığı belirlenmemiş bir kulübü
seçme yetkisi veriyorsunuz? Ligin sonunda bu işin başarılı
ve başarısız olanı ortaya çıkar.
Dolayısıyla, Futbol Federasyonunun delege yapısına uygun
hazırun listesini hazırlayabilmesi ya Aralık 17'deki ligin
birinci devresi bittiğinde mümkün olur ya da mayısın sonunda
ligin ikinci devresiyle beraber bittiğindeki sıralama esas olarak
alınarak hazırlanır.
Bütün
bunları dikkate almadan, Dediğim dedik çaldığım
düdük
Parlamentodaki çoğunluk bir rahatlık sağlayabilir.
Buradan uyarıyoruz, diyoruz ki: Kıymetli arkadaşlar, FIFA'dan
gelen uyarılar var. Tamam, "Egemenlik kayıtsız
şartsız milletindir." Biz, Kurtuluş Savaşı
vermiş bir Meclisiz, buranın üyeleriyiz. Bunlar gayet doğru.
Bunları hepimiz, hep birlikte savunageldik ama uymak istediğimiz,
uluslararası üye olduğumuz kuruluşlarda mutlaka ki bu
sonuçların bazılarını tanımayacaklarını,
hatta ve hatta millî takımın bile bu yarıştan oyun
kurucular tarafından oyun dışı
bırakılabileceği noktasına varıncaya kadar
birtakım uyarılar var.
Şimdi,
buradan söylüyorum, bundan iki gün önce FIFA Başkanı Sayın
Blatter'in Güney Afrika'da bir açıklamasının olduğu
söyleniyor. Türkiye'deki bu gelişmeleri takip ettiğini ve FIFA olarak
bunları tanımayacağı noktasında bir
açıklamasının olduğundan bahsediliyor. Bundan iki üç gün
önce, Sayın Şenes Erzik'in, bu gibi, seçim gibi birtakım
konuları tanımayacağından bahsediliyor.
Kıymetli
arkadaşlar, biz acaba niçin direniyoruz bu seçimde? İktidardaki
arkadaşlarımız niçin bu seçimde direniyorlar? Görülmek istenen
bir hesap mı var? Böyle şüpheli birtakım durumlardan önce imtina
etmesi gereken bu arkadaşlarımız, çünkü itham altında olan
onlar.
Dolayısıyla
bu rahatlığı verebilmek için bu maddede bizim iki önergemiz var.
Bunlardan bir tanesi, seçim maddesi yasadan çıkarılsın veya
ikinci önergemiz, eğer bu mümkün olmuyorsa, tabii seyrine bırakılamıyorsa
bu işler, haziran ayındaki genel kurula kadar biz burada
kuralları koyalım, statü, ana statü ve delege yapısı
belirlenmiş şekilde haziran ayında yapılacak olan Mali
Genel Kurulda Genel Kurulun iradesine kongreyi bırakalım. Yani, bu
demektir ki, o zaman bu iş tabii mecrasında gelişir. Hem
uluslararası üyesi olduğumuz kuruluşlar, uluslararası
halkoyu, futbol ailesi, futbol ailesinin ülke içindeki aktörleri, bunlar,
kanunla kendilerinin hak ve hukuka dayalı teminat altına
alındığından, siyasi bir iradenin baskısıyla,
mülahazasıyla, değerlendirmeleriyle değil, futbolun
kuralları içerisinde kurumlaşacaklarını bilirler ve
önlerine de ona göre bakarlar.
Kıymetli
arkadaşlar, bir defa ben şunu anlamaya zorlanıyorum: Burada
muhalefetin söylediği hiçbir şey doğru olmaz mı ya? En
yanlış saat bile, en yanlış saat bile yirmi dört saatte
mecburiyetten 2 defa doğruyu gösteriyor, yirmi iki saat yanlış
gösterse de 2 defa doğruyu göstermek mecburiyetinde. En yanlış
saat bile tesadüf ediyor doğruya.
Ee, burada
muhalefetin hiçbir dediği dikkate alınmıyorsa, muhalefetin
dediği hiçbir şey doğru değil gibi görünüyorsa, o zaman
arkadaşlar, vahiy mi geliyor birtakım arkadaşlara da her
şey onların dediği noktasında doğru oluyor? Bunu çok
yanlış bir tavır olarak algılıyoruz ve bu
yanlışlık sporu yaralıyor, Türkiyenin uluslararası
kuruluşlardaki imajını yaralıyor.
FIFA,
yarınlarda tekrar yaptırımlarla bizi yola getirmeye
çalışırsa, acaba, çoğunluğa dayalı, rahat olmak
isteyen arkadaşlarımız rahat olacaklar mı, vicdanen rahat
olacaklar mı?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Uzunırmak, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
ALİ
UZUNIRMAK (Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Onun için, bu
iş burada aklıselimle, olgunlukla,
ağırbaşlılıkla
Bir hasetle, bir ön yargıyla, bir
öç duygusuyla neticelendirilmemeye çalışılmalıdır.
Hepimiz bu ülkenin insanlarıyız, Futbol Federasyonunun seçilmiş
üyeleri de bu ülkenin insanları.
Ee, işte,
Efendim, biz, 3 defa seçilme yetkisi veriyoruz... Verilebilir. 3 defa seçilme
yetkisi vermiş olmak demek, öteki taraftan, başka siyasi iradeyle bir
zorlamayı ortadan kaldırıyor demek değil kıymetli
arkadaşlar. Onun için, bazı şeyler veriliyor gibi gösterilerek
başka neticeleri doğuracak sebepleri ortaya sürmek bir hata olur
kanaatini taşıyorum.
Kanunumuz,
inşallah hayırlı, uğurlu olur.
Teşekkür
ediyorum, sağ olun, var olun. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Uzunırmak.
Şahsı
adına, Antalya Milletvekili Abdurrahman Arıcı.
Sayın
Arıcı, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
ABDURRAHMAN ARICI
(Antalya) Sayın Başkan, değerli üyeler; FIFA Başkanı
Sepp Blatter uyardı. Evet, Güney Afrikadan Blatterin demecinde
Bazı üyelerimiz iyi organize olmadığı için siyasetin
futbola müdahalesi var. İyi organize olurlarsa müdahale olmaz.
demektedir. Eğer Blatter müdahale ediyorsa burada müdahale ediyor. Biz,
üyelere kendi kendilerini yönetme sürecini başlatıyoruz. Siyasetin
oradaki vesayetini, baskısını kaldırıyoruz. Burada,
aynen Blatter gibi biz de düşünüyoruz. Blatterin demeci burada.
Genel Kurul bir
ay sonra yapılacak. Biz Genel Kurulu öneriyoruz ve Genel Kurulda eğer
üyeler kendi özgür iradeleriyle seçimli Genel Kurul yapmak istiyorlarsa
kendileri yapacaklar. Bunu oraya koyarak, onların özgür iradelerine zaten
sunuyoruz.
Biraz önce,
Sayın Kulüpler Birliği Başkanı Özhan Canaydın bizleri
ziyaret etti. Kendini kutluyorum, tekrar Kulüpler Birliği
Başkanı seçildi. Kendisi konuşmasında, aynı
şekilde, yasayı desteklediklerini ve yasanın, inşallah,
bundan sonra Türk futbolunu, kulüpleri daha iyi bir yere getireceğine
inandıklarını söylediler. Aynı şekilde, biz
komisyonlarda görüşürken Futbol Federasyonunu temsilen Yönetim Kurulu
üyesi ve Futbol Federasyonunun hukukçusu bizleri ziyaret etti. Hem
Başkanımız hem de Bakanımız ve daha sonra da
komisyonda konuştular. Zaman zaman kendi görüşlerine de
başvurduk orada. O görüşleri ışığında
faydalandık, faydalanmadık; koyduk, koymadık. Ama, orada o
arkadaşlarımızı da konuşturduk. Çünkü, bizim
elimizdeki doneler, onların bize verdiği doneler üzerinde
çalışarak bugünkü kanunlaşacak -biraz sonra hepimizin
oylarıyla inşallah kanunlaşacak- oluşumu meydana getirdik.
Bizim
amacımız, iki günden beri söylediğimiz gibi, hiçbir zaman
müdahale etmek değil. Yalnız daha önce 2006 Ocak ayında
yapılan Genel Kurulda Tahkim Kurulunun ataması
yapılmıyordu, Tahkim Kurulu seçimle işbaşına
geliyordu. Uyuşmazlık Çözüm Kurulu diye bir kurul yoktu. Yeni yasada
konulan bunların bir an önce göreve başlamaları gerekiyor. Bir
ay içerisinde çünkü, yazıyor yasada- göreve başlayacaklar. Eğer
bunlar başlamazlarsa görevlerine, çeşitli, işte o kendi üzerine
düşen görevlerde, işte futbolcularla idareciler, teknik adamlarla
idareciler, idarecilerle diğer idarecilerin arasındaki
uyuşmazlıkları çözecek kurul göreve başlamazsa daha büyük
bir kaos olacak.
Avrupada veya
dünyada biraz önce Kulüpler Birliği Başkanımız da dile
getirdi- bu uyum yasaları çıktıktan sonra futbol
federasyonları kendileri seçimli genel kurula gidiyorlar, çünkü, uyum
yasalarıyla beraber yeni bir süreç başlamış oluyor.
Kendileri genel kurulu çağırarak seçimli bir genel kurul
yaptıklarını Sayın Başkanımız dile getirdi.
Biz, genel kurul çağrısı yapıyoruz, delegelerin hür
iradesine bırakıyoruz. Orada seçimini yapar, yapmaz; delegelerin
kendi hür iradesine bağlıdır.
İnşallah,
bundan sonraki süreçte futbolumuz daha iyi yerlere gelir. Millî
takımımızı, diğer kulüplerimizi daha iyi yerlerde
görürüz. Bu dileklerle Galatasarayımıza da başarılar
diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Arıcı.
Şahsı
adına, Kütahya Milletvekili Hüsnü Ordu.
Sayın Ordu,
buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
HÜSNÜ ORDU
(Kütahya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
şahsım adına Futbol Federasyonu Kanunundaki yapılacak
değişiklik tasarısıyla ilgili geçici 1inci madde
hakkında söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu süreç
içerisinde üzerinde en fazla tartışılan konulardan bir tanesi,
bu geçici madde. Ne söyleniyor çok özet olarak? Siyaset, yani Parlamento veya
AK Parti Grubu -bir anlamda söylenen bu- Federasyon seçimleriyle ilgili veya
Genel Kurulla ilgili veya bu noktadaki yapılan değişikliklerle
ilgili siyaseten bu işe müdahale etmek istiyor. Ey AK Parti, siyaseten
siz bu işten elinizi çekin. diyorlar. Bizim
algıladığımız bu, iddia bu.
Şimdi,
yapılan şey ne? Ortada, FİFAnın ve Federasyonun bir
talebiyle yeniden düzenlenen bir kanun var. Bu kanunla ilgili de Federasyonun
bir Genel Kurul kararıyla ancak, ona verilen yetkiyle bu kanunda öngörülen
değişiklikleri ana statüsüne geçirmek için bir genel kurul
yapması şart, başka türlü olmuyor.
Şimdi, biz
ne yapıyoruz? Bu Genel Kurul toplandığında -mecburen
toplanacak- Türkiyede şöyle bir spor kamuoyuna bir bakalım, statlara
bir gidelim. Değerli arkadaşlar, ne söylüyor statlar, kulüpler ne
söylüyor; altı aydır, bir senedir ne söylüyor? Bu, Federasyonla
ilgili -doğru yanlış- yapılan, Merkez Hakem Komitesinin
aldığı kararlarla ilgili, disiplin cezalarıyla ilgili, her
gün televizyonlarda, basında, spor kamuoyunda yapılan
tartışmaları, biz, Allah aşkına hiç görmüyor muyuz?
Hiç duymuyor muyuz?
Şimdi, biz,
bunun üzerine diyoruz ki bu federasyona, bu statüyle yeni yetkiler veriyoruz
FIFAnın talebi ve Federasyonun talebiyle. Ana yapısında yeni
yetkiler veriyoruz, daha özerk, daha inanılmaz yetkiler veriyoruz ve bu
kadar tartışma içerisinde, zaten spor kamuoyunda bu var,
doğrudur, yanlıştır, biz bunları yorumlamayız ama
bu noktada tartışmalar olduğu bir gerçek. Bu
tartışmalar böyle dururken, bir taraftan, siz, bu tartışmalar
devam ederken, yeniden yeni yeni haklar ve görevler, yetkiler veriyorsunuz.
Biz, genel kurul toplandığında diyoruz ki: Demokrasinin
anlamı nedir, ben anlayamadım. Siyasetçiysen, benim
algıladığım millete gitmektir, halka gitmektir. 22 Temmuzda
bu yapıldı.
AHMET ORHAN
(Manisa) Lafı nasıl 22 Temmuza bağlayacaksın diye merak
ediyordum, bravo!
HÜSNÜ ORDU
(Devamla) Gidildi Ey millet, siz, bu konuda ne karar veriyorsunuz? diye
soruldu. Bu tür konularda da nasıl siyasetçi millete, meydana, halka
gidiyorsa, burada gidilecek bir tek kurul vardır arkadaşlar, bu kadar
yetkilerle donanmış federasyon başkanı ve mevcut yönetimle
ilgili Ey genel kurul, kanunda bunlar öngörüldü, verildi ama bu irade, bu
karar sizin yeniden ihdas edeceğiniz bir genel kurul kararıyla ancak
olabilir. diyoruz. Bundan daha iyi demokrasi olur mu ya? Bu kararı
desteklemesi gereken kurul, değerli arkadaşlar, genel kuruldur.
Başka hiçbir kurul burada yoktur. Bu Genel Kurulda gelecek, bu yeni
yetkilerle beraber diyecek ki Federasyon Başkanımıza, yönetimime
Hiç gerek yok, bu yetkilerle beraber biz sizin devam etmenizi istiyoruz, Allah
yolunuzu açık etsin, başımızın üstünde yeri var.
Genel Kurul iradesine bırakıyoruz, başka hiçbir şey
değil. Veya derse ki
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) Açık oyla!
HÜSNÜ ORDU
(Devamla) Hayır, orada verilen önergeyle, genel kurul kararına
bırakılıyor. İster açık oy, ad okuma, ister gizli oy,
buna Genel Kurul karar verecek. Önergeden bilginiz yok, Genel Kurul karar
verecek.
ŞAHİN
MENGÜ (Manisa) Genel Kurul yapmazsa ne olacak?
HÜSNÜ ORDU
(Devamla) Genel Kurul, bu noktada, nasıl biz millete gittik, millet bu
iradeyi gösterdi, bu iradenin, bu kararlarla verilen yetkilerin bu Genel
Kuruldan geçmesi lazım. İster der ki: Yolun açık olsun ey
Federasyon Başkanı, ey yönetim, devam et. Ama, yok, Genel Kurul bu
iradeyi göstermiyorsa biz, bu hakkı onlara vermek durumundayız. Ben
sizi gerçekten anlayamıyorum. Gerçekten anlayamıyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Aydın) Gelecek seçimleri de böyle gizli tasnif açık
oy şeklinde mi düşünüyorsunuz?
BAŞKAN
Sayın Ordu, konuşmanızı tamamlayınız, sakin
olunuz.
Buyurun.
HÜSNÜ ORDU
(Devamla) Siz verilen önergeden bilgi sahibi olmayabilirsiniz. Verilen
önergede, o ad okuma veya gizli oyla ilgili kararı tamamen Genel Kurul
kararına bırakıyoruz.
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) Bizde bu var, onu göndermediniz.
HÜSNÜ ORDU
(Devamla) - Burada, bu kararı verecek olan Genel Kuruldur.
Gerçekten, bu
noktada, bütün samimiyetimle söylüyorum, demokraside yapılması
gereken Genel Kurulun iradesine başvurmaktır. Dünyada yapılan bu
tür ana statü değişikliklerinde, FIFAnın uyarısıyla
yapılan değişikliklerde, genelde bununla beraber yeni seçimler
yapılmış. Türkiyede de benim konuştuğum, benim
bildiğim bütün spor kamuoyu bunun doğru olduğuna inanıyor.
Biz de Parlamento olarak doğru şey yapıyoruz.
Bu yasanın,
bu tasarının spor kamuoyuna hayırlı olmasını
temenni ediyorum. Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Madde üzerinde
soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.
Sayın
Barış
TANSEL BARIŞ
(Kırklareli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, okula, kışlaya ve camiye siyaseti sokmuyoruz. Hepimiz
bunu istiyoruz. Ama elbette ki, spora da siyaseti bulaştırmayalım.
Ama UEFA ve FIFA diyor ki: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti futbol
takımları ile Türk takımları antrenman maçı dahi
yapamaz. Bu ahlaki mi? Bu etik mi? Buraya siyaset bulaşmıyor mu? Bu
konuda ne diyorsunuz ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine bu spor
ambargosunun kalkması için ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Barış.
Başka soru
şu anda yok Sayın Bakanım.
Buyurun.
DEVLET BAKANI
MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Sayın Barışa
da çok teşekkür ediyorum, gerçekten çok önemli bir konuya temas ettiler.
Sporla birlikte diplomasinin ve uluslararası ilişkilerin nasıl
harmanlanacağı veyahut da bizden istenilen evrensel kuralların
bize de uygulanmasını talep etmek gibi çok haklı bir noktada
görüşlerini dile getirdiler.
Biz tabii,
Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin hem uluslararası alanda diplomatik
anlamda tanınması hem de kültürel ve sportif alanlarda da
bağımsız bir devlet olarak uluslararası arenada yerini
almak için sportif alanda federasyonlarımız temasta bulunuyor.
Uluslararası organizasyonların Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde
yapılması konusunda gayretleri var. Önümüzdeki dönemde de bu
gayretlerimize devam edeceğiz.
Ama
dediğiniz doğrudur, yani bu zaman zaman çifte standartla
karşılaştığımız hususlardan biridir ülke
olarak, sadece bu sporda değil. Bu konuda bizim sağlam durmamız
lazım, kendimize güvenmemiz lazım, komplekse düşmememiz
lazım. İşte şuradan böyle bir şey geldi deyip, onu
sorgulamadan, dünyadaki evrensel süreci iyi takip etmeden, başka ülkelerin
başından nasıl bir süreç geçmiş bunlara bakmadan hazır
bir şekilde kabul etmememiz gerçeğini bize bir kez daha gösteriyor.
Bu konuda bugüne kadar dikkatli olduk, bundan sonra da aynı dikkatimizi
Parlamento olarak devam ettirmemiz gerekir diye düşünüyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Madde üzerinde
dört adet önerge vardır. Önce, geliş sıralarına göre
okutup, aykırılık derecelerine göre işleme
alacağım.
Buyurun:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 1/452 sıra sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş
ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının Çerçeve Geçici 1 inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Bekir
Bozdağ Selahattin
Demirtaş
Malatya Yozgat Diyarbakır
Ayhan
Sefer Üstün Hüsnü
Ordu
Sakarya Kütahya
Geçici Madde 1-
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç otuz gün içinde
3813 sayılı Kanunun bu Kanunla değiştirilen 5 inci
maddesinde belirtilen üyelerin katılımı ile Genel Kurul
toplantısı yapılır. Bu toplantıda;
a) Mevcut Ana
Statü, bu Kanunla getirilen düzenlemelere uyumlu hale getirilir ve Genel
Kurulun onayına sunulur,
b) Federasyon
Başkanı, Yönetim Kurulu ve Denetleme Kurulunun seçimlerinin yenilenip
yenilenmeyeceği, ad okunmak suretiyle veya gizli oylama ile
yapılır. Oylamanın nasıl yapılacağına Genel
Kurul karar verir.
Genel Kurulca
Federasyon Başkanı, Yönetim Kurulu ve Denetleme Kurulunun
seçimlerinin yapılmasına karar verilmesi halinde, bu karardan
itibaren en geç otuz gün içinde 3813 sayılı Kanunun bu Kanunla
değiştirilen 5 inci maddesi hükümlerine göre seçimler
yapılır. Bu seçimler sonucunda seçilecek Federasyon
Başkanı, Yönetim Kurulu ile Denetleme Kurulunun görev süresi,
olağanüstü toplantılarda seçim yapılması hali hariç olmak
üzere, 3813 sayılı Kanunun bu Kanunla değişik 5 inci
maddesinin dördüncü fıkrasına göre 2011 yılında futbol
liglerinin tescil tarihinden itibaren en geç kırk beş gün içinde
yapılacak seçimli Genel Kurul toplantısına kadar devam eder.
Bu maddeye göre
yapılacak genel kurul veya kurullarda oy kullanacak delegelerin
belirlenmesi, yapılacak itirazlar, itirazların karara
bağlanması, genel kurul ilanı ve çağrı gibi
hazırlıklarla ilgili süreler bu maddede belirtilen 30 günlük süreyi aşmamak
kaydıyla Yönetim Kurullarınca kısaltılabilir.
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 64 sıra sayılı yasanın çerçeve geçici 1. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu Muharrem
İnce
Malatya
Yalova
1- Bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç otuz gün içinde 3813
sayılı kanunun bu Kanunla değiştirilen 5 inci maddesinde
belirtilen üyelerin katılımı ile Genel Kurulu
toplantısı yapılır. Bu toplantıda;
a) Mevcut Ana
Statü, bu kanunla getirilen düzenlemelere uygunlu hale getirilir ve Genel
Kurulun onayına sunulur,
b) a bendindeki
hususların tamamlandıktan sonra ilk yapılacak Olağan Genel
Kurulda seçimin yapılıp yapılmamasına ilişkin husus
Genel Kurulun onayına sunulur.
Genel Kurul
Federasyon başkanı, Yönetim Kurulu ve Denetleme Kurulunun
seçimlerinin yapılmasına karar verilmesi halinde, yasanın
öngördüğü işlemlerin yapılması hususuna ilişkin süre
sonunda 3813 sayılı Kanunun bu Kanunla değiştirilen 5 inci
maddesi hükümlerine göre seçimler yapılır. Bu seçimler sonucunda
seçilecek Federasyon Başkanı, Yönetim Kurulu ile Denetleme Kurulunun
görev süresi, olağanüstü toplantılarda seçim yapılması hali
hariç olmak üzere, 3813 sayılı Kanunun bu kanunla değişik 5
inci maddesinin dördüncü fıkrasına göre 2011 yılında Futbol
liglerinin tescil tarihinden itibaren en geç kırkbeş gün içinde yapılacak
seçimli genel kurul toplantısına kadar devam eder.
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 64 Sıra Sayılı Kanunda Değişiklik yapan
Tasarının geçici 1. Md. aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ediyoruz.
Beytullah Asil Akif Akkuş Ali Uzunırmak
Eskişehir Mersin Aydın
Ahmet
Duran Bulut Oktay
Vural
Balıkesir
İzmir
GM 1. Bu kanun yürürlüğe girdiğini takibeden Haziran
ayındaki Türkiye Futbol Federasyonu Mali genel Kurulunda yeni delege ve
statüye uygunlaştırılarak yapılacak olan yeni Genel Kurul seçimi
kararını alabilir.
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 64 Sıra Sayılı Kanunda
Değişiklik yapan Tasarının geçici 1. maddesinin tasarı
metninden çıkarılmasını arz ediyoruz.
Beytullah Asil Oktay Vural Ali Uzunırmak
Eskişehir İzmir Aydın
Akif
Akkuş Ahmet
Duran Bulut
Mersin
Balıkesir
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI
MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Konuşacak mı önerge sahipleri, gerekçeyi mi okutayım?
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Ali Uzunırmak Bey konuşacak.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Uzunırmak. (MHP sıralarından
alkışlar)
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
teşekkür ediyorum.
Kıymetli
arkadaşlar, her şeyden önce Kulüpler Birliği
Başkanımızı böyle bir tartışmanın içerisine
çekmek istemiyorum. Bugün ziyaretlerinden dolayı teşekkür ediyorum.
Sağlıklarına kavuşmuşlar Geçmiş olsun. diledik
kendilerine. Uzun yıllardır Türk sporuna hizmet etmiş ve hizmet
etme kararlılığında olan bir insan.
Tabii ki, ben
Beşiktaşın kongre üyesiyim, ama Sayın Başkana ve
Galatasaraya bu akşam da başarılar diliyorum.
Kıymetli
arkadaşlar, biz, bugüne kadar Seçim yapılmasın. demedik,
Seçim tabii seyrinde yapılsın. diyoruz. Bunu, birtakım
uyarılar da aynı şekilde diyor. Seçimden kaçan falan yok. Ama
bir kanunla kazanılmış bir hakkını bir
vatandaşın elinden almak çok yanlış bir davranış.
Kanunla kazanılmış bir hakkı elinden alıyorsunuz.
Kendinizi, o Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının yerine koyun,
seçilmişlerin. Kanunla yeni bir düzenleme yapıyorsunuz,
seçildiğiniz zamanki kanun değil, bu yeni bir düzenlemeyle, yeni bir
kanunla kazanılmış hakkını,
vatandaşınızın elinden alıyorsunuz. Böyle bir
Parlamento mantığı, böyle bir kanun yapma mantığı
olabilir mi arkadaşlar ya? Hangi devirde yaşıyoruz, hangi ülkede
yaşıyoruz. Böyle bir mantıktan ben aklıselimle dönülmesi gerektiği
kanaatini taşıyorum kıymetli arkadaşlar. Eğer bu temin
edilmezse Türkiye uluslararası alanda da farklı bir konumda görülür.
Bakın, bu bir ibret vesikasıdır arkadaşlar, kıymetli
arkadaşlar. Verilen önerge, çeşitli düzeltmelerle üzerinde oynanarak
bir şeylere sığdırılmaya
çalışılmış. Federasyon Başkanı ve Yönetim
Kurulu ve Denetleme Kurulunun seçimleri yenilenip yenilenmeyeceği ad
okunmak suretiyle veya gizli oylamayla yapılır. Bir Parlamentonun bu
kadar kural koyarak seçilmiş bir adamın elinden yetkiyi almak için
bir kanun çıkarması, ibret vesikasıdır kıymetli arkadaşlar.
Böyle bir mantık olmaz, böyle bir anlayış olmaz. Ne demek gizli
oyla veya açık oyla? Bir Parlamentonun bu kadar teferruata dayalı bir
yasayla, kazanılmış bir hakkı elinden almaya çalışmasına
ne ad konur demokrasi tarihinde? Ben bu ismi koyamıyorum. Bunu,
aklıselim insanlar koysunlar, vatandaş koysun, milletvekilleri
koysun, uygulayıcılar koysun, hukukçular koysun, kim koyarsa koysun.
Böyle bir ibret vesikası olur mu kıymetli arkadaşlar ya? Yani,
siz herhangi bir alanda bir kulüp başkanısınız, gideceksiniz,
oradaki katıldığınız kongrede bir taraf
olduğunuzu ad okunma usulüyle yapılan bir oylamada belirleyeceksiniz.
Kimi baskı altına almaya çalışıyorlar? Hangi demokrasi
kuralı bu? Ha, bunu bugünkü Federasyon veya seçilmişler yapmak istese
ben onun da karşısında olurum, o da yanlış. Bu, kim
tarafından yapılırsa yapılsın yanlış.
Açık oylamalar olabilir. Açık oylamaların olduğu alanlar,
açık oylamaların olduğu zamanlar belirli zamanlardır. Ama
böyle bir olağanüstü hâlde bir Futbol Federasyonunun seçiminde bunun
yapılmasını ben uygun görmüyorum. Kanunla da seçim
yaptırmayı uygun görmüyorum. Statüler değişmiş
olabilir, delege yapısı değişmiş olabilir. Biz bunlara
itiraz etmiyoruz. Ama buna, tabii mecrası içerisinde, hazirandaki Futbol
Federasyonunun Genel Kurulunda aktörlerin kendileri karar versin. Zaten yüzde
40 oyla istedikleri zaman Futbol Federasyonu Genel Kurulunu olağanüstü
toplamaya yetkileri var delegelerin. Ee, dolayısıyla, bu otuz gün
içerisinde, kırk beş gün içerisinde Federasyonun delege
yapısı ve ana statüsü uyumlu hâle getirildiğinde, hazirandaki
mali Genel Kurulda yüzde 40la, isterlerse, seçim kararı alırlar. Biz
bunlara karşı değiliz, ama bu tabii mecranın
dışına çıkartmak istemenin anlamı ne? Bir belediye
seçimleri geliyor, o belediye seçimleri gelmeden önce, bu rakip görünen Futbol
Federasyonunu da şöyle bir halledelim mi görünüyor bu işin içinde?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Uzunırmak, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
ALİ
UZUNIRMAK (Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Tabii ki,
eğer bu konuda bu kadar ısrar edilirse ben ön yargılı
davranmak istemem ama- ihtimalleri sıralamaya başlarım; acaba,
neden bu işte bu kadar ısrar ediliyor, neden bu kadar tabii
mecranın dışına çıkartılmaya
çalışılıyor? Dolayısıyla, kıymetli
arkadaşlar, bu ısrar, çoğunluğa dayalı doğrunun
karşısındaki yanlış uygulamanın ısrarı,
demokrasi açısından doğru neticeler doğurmaz.
Şahsi
dostluklarımız var, arkadaşlıklarımız var,
hiçbirisine halel getirmeyiz, ama bu kürsüler, bu uygulamaları, bizim,
devlet adamı olarak, ülke insanı olarak, kanun koyucu olarak dikkatle
irdelememiz gerektiği konular olduğu kanaatini taşıyorum.
Teşekkür
ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Uzunırmak.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 64 Sıra Sayılı Kanunda Değişiklik yapan
Tasarının geçici 1. maddesinin tasarının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ediyoruz.
Beytullah
Asil (Eskişehir) ve arkadaşları
Geçici Madde 1-
Bu Kanun, yürürlüğe girdiği tarihten Haziran ayındaki Türkiye
Futbol Federasyonu mali genel kurulunda yeni delege ve statüye
uygunlaştırılarak yapılacak olan yeni Genel Kurul seçim
kararını alabilir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLİ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?..
DEVLET BAKANI
MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi mi okutayım, konuşacak mısınız?
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Sayın Başkan, çoğunluk hitabı
anlamıyor, onun için gerekçeyi okutunuz efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
FIFAnın
uyarıları doğrultusunda yeni delege yapısı ve statüler
oluşmuştur.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 64. sıra sayılı yasanın çerçeve geçici 1. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşları
1- Bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç otuz gün içinde 3813
sayılı kanunun bu Kanunla değiştirilen 5 inci maddesinde
belirtilen üyelerin katılımı ile Genel Kurulu
toplantısı yapılır. Bu toplantıda;
a) Mevcut Ana
Statü, bu kanunla getirilen düzenlemelere uygunlu hale getirilir ve Genel
Kurulun onayına sunulur,
b) a bendindeki
hususların tamamlandıktan sonra ilk yapılacak Olağan Genel
Kurulda seçimin yapılıp yapılmamasına ilişkin husus
Genel Kurulun onayına sunulur.
Genel Kurul
Federasyon başkanı, Yönetim Kurulu ve Denetleme Kurulunun
seçimlerinin yapılmasına karar verilmesi halinde, yasanın ön
gördüğü işlemlerin yapılması hususuna ilişkin süre
sonunda 3813 sayılı Kanunun bu Kanunla değiştirilen 5 inci
maddesi hükümlerine göre seçimler yapılır. Bu seçimler sonucunda
seçilecek Federasyon Başkanı, Yönetim Kurulu ile Denetleme Kurulunun
görev süresi, olağanüstü toplantılarda seçim yapılması hali
hariç olmak üzere, 3813 sayılı Kanunun bu kanunla değişik 5
inci maddesinin dördüncü fıkrasına göre 2011 yılında Futbol
liglerinin tescil tarihinden itibaren en geç kırkbeş gün içinde
yapılacak seçimli genel kurul toplantısına kadar devam eder.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI
MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN-
Sayın Aslanoğlu?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Konuşacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekillerim; hepinize saygılar sunuyorum.
Bu yasadaki amaç
özerk federasyondu. Bu önergede dediğimiz şuydu: Özerk Federasyon
kendisi karar versin, biz karar vermeyelim. Oylamanın nasıl
yapılacağına, Genel Kurulun nasıl
yapılacağına kendisi karar versin. Fakat gruplar arasında
bir mutabakat sağlamak amacıyla bir başka önerge
Ama, burada
esas dediğimiz, biz karışmayalım, her şeye kendisi
karar versin. Oylamanın şekline de, Genel Kurulun ne zaman
yapılacağına da
Bu önergede bunu diyoruz, demin Sayın
Uzunırmakın dediği gibi, özerk Federasyon.
Sayın
milletvekillerim, dünden beri konuşuyoruz, ama yine söylüyorum, özerk
federasyonlar özerk kulüplerle oluşur. Kulüpler özerk olmazsa, kulüplerin
mali bağımsızlığı olmazsa Federasyon özerk
olamaz. Federasyon, kulüplerin mali bağımsızlığına
yönelik tüm kulüpleri kendi kaderine terk ederse, sadece Süper Lig kulüplerine,
yayın gelirlerinden dolayı onu dağıtıp, özellikle
İkinci, Üçüncü ve Birinci Ligdeki takımları kaderine terk
ederse ve bunlara sahip çıkmazsa bu Federasyon ilelebet özerk olamaz. O zaman,
sadece Süper Lige gelen parayı yöneten bir kulüp olur.
Sayın
milletvekilleri, dün söyledim, yine söylüyorum: Kulüplerin sırtındaki
en ağır sorun vergi ve sigorta borçlarıdır. Ben, size
bunları affedin demiyorum, silin demiyorum, ama 6189 sayılı Yasa
aylık yüzde kaç faiz yediriyor? Bir sene almazsanız bile o faiz
çalışıyor, aylık yüzde 3 çalışıyor.
Aylık yüzde 3 demek, yaklaşık bunun bileşik faizi 45i
buluyor. Yani, 2 milyar bir borcu olan kulübün gelecek sene 3,5 milyar borcu
oluyor arkadaşlar. Gelin, bunu -on yıla mı, beş yıla
mı, üç yıla mı- enflasyona endeksli bir şey hâline
getirelim arkadaşlar, bunu söylüyorum. Birçok milletvekilimin ilindeki
futbol kulüpleri bu sorunla karşı karşıya, gelin, buna da
duyarlı olalım, bu da bizim görevimiz, Federasyonu özerk yapmak kadar
bu da bizim sorunumuz. Dünden beri söylüyorum, ama ne Çalışma
Bakanım ne Maliye Bakanım, bir şekilde
En azından bizlere
gelsin desin ki: Arkadaşlar, faiz çalışıyor.
Arkadaşlar, bu hepimizin sorunu, bu ülkedeki sporun sorunu. Spor özerk
olmalı, kulüpler özerk olmalı. Bunun için, bunu söylüyoruz.
Kamu vicdanı
her zaman kolaylık yapar insanlarına, vicdanlara kolaylık yapar
kamu vicdanı. Kulüplerin hangi durumda olduğunu hepiniz çok iyi
biliyorsunuz, ama her nedense, maalesef, bu konuda biraz duyarsız
kalıyoruz. Sadece Federasyonu özerk yapmak için
çalışıyoruz. Arkadaşlar, gelin, kulüpleri de özerk
yapalım.
Enerji
Bakanım demin buradaydı galiba, burada gördüm galiba, gitti galiba,
yoksa, bir şey söyleyecektim ona da. Arkadaşlar, kamu, insanına
her zaman yardım eder. Çok üzüldüğüm bir olayı kendisine
iletecektim ama dışarı çıktı. Bir üniversitenin
elektriğini devlet kesmez. Sadece bunu söylüyorum.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 1/452 sıra sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş
ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının Çerçeve Geçici 1 inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşları
Geçici Madde 1-
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç otuz gün içinde
3813 sayılı Kanunun bu Kanunla değiştirilen 5 inci
maddesinde belirtilen üyelerin katılımı ile Genel Kurul
toplantısı yapılır. Bu toplantıda;
c) Mevcut Ana
Statü, bu Kanunla getirilen düzenlemelere uyumlu hale getirilir ve Genel
Kurulun onayına sunulur,
d) Federasyon
Başkanı, Yönetim Kurulu ve Denetleme Kurulunun seçimlerinin yenilenip
yenilenmeyeceği, ad okunmak suretiyle veya gizli oylama ile
yapılır. Oylamanın nasıl yapılacağına Genel
Kurul karar verir.
Genel Kurulca
Federasyon Başkanı, Yönetim Kurulu ve Denetleme Kurulunun seçimlerinin
yapılmasına karar verilmesi halinde, bu karardan itibaren en geç otuz
gün içinde 3813 sayılı Kanunun bu Kanunla değiştirilen 5
inci maddesi hükümlerine göre seçimler yapılır. Bu seçimler sonucunda
seçilecek Federasyon Başkanı, Yönetim Kurulu ile Denetleme Kurulunun
görev süresi, olağanüstü toplantılarda seçim yapılması hali
hariç olmak üzere, 3813 sayılı Kanunun bu Kanunla değişik 5
inci maddesinin dördüncü fıkrasına göre 2011 yılında futbol
liglerinin tescil tarihinden itibaren en geç kırk beş gün içinde
yapılacak seçimli Genel Kurul toplantısına kadar devam eder.
Bu maddeye göre
yapılacak genel kurul veya kurullarda oy kullanacak delegelerin
belirlenmesi, yapılacak itirazlar, itirazların karara
bağlanması, genel kurul ilanı ve çağrı gibi
hazırlıklarla ilgili süreler bu maddede belirtilen 30 günlük süreyi aşmamak
kaydıyla Yönetim Kurullarınca kısaltılabilir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş) - Katılıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN -
Hükûmet?
DEVLET BAKANI
MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN -
Gerekçeyi mi okutayım Sayın Aslanoğlu?
Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Seçimlerin
yenilenip yenilenmeyeceği hususunun Genel Kurul kararı ile
belirlenmesini teminen, önerge ile geçici 1 inci madde yeniden
düzenlenmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen
önerge istikametinde geçici madde 1i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Geçici madde 2yi
okutuyorum:
GEÇİCİ
MADDE 2- Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte görevde bulunan Tahkim
Kurulu, geçici 1 inci maddeye göre seçilecek Federasyon Başkanı ile
Yönetim Kurulu tarafından Tahkim Kurulu oluşturulana kadar görev
yapmaya devam eder.
Uyuşmazlık
Çözüm Kurulu, geçici 1 inci maddeye göre yapılacak seçimlerden itibaren en
geç otuz gün içinde oluşturulur.
BAŞKAN
Madde üzerinde, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili
Akif Akkuş.
Sayın
Akkuş, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
AKİF AKKUŞ (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu yasa gerçekten çok vaktimizi aldı. Ancak her yasa gibi
bu da, gelecekte Türk futbolunun daha iyiye gitmesi, daha başarılı
olması için yapılan değişikliklerden ibaret. Biz, iki
gündür bu yasanın eksiklikleriyle ilgili birtakım öneriler ileriye
sürdük ama bunların hiçbirisi, maalesef, rağbet görmedi, özellikle
iktidar partisi tarafından. Tabii, bu, yeni bir milletvekili olarak beni
gerçekten üzdü. Yani, biz burada sanki Futbol Federasyonunun bu ülkeye
faydası olmasın diye çalışıyormuşuz gibi bir
intiba uyandı bende, hâlbuki böyle bir şey yok. Biz bu ülkeyi
seviyoruz, bu ülkenin insanlarını seviyoruz ve Futbol Federasyonunun
da bu ülkeye faydalı olacağı kanaatindeyiz.
Tabii, bu geçen
kısa dönem içerisinde özellikle şunu izledim: İktidar partisi,
bir şey ortaya konduğunda, bir şey söylendiğinde, bir iddia
ortaya konulduğunda hep diyor ki: Eski dönemde yapıldı, eski
dönemde şöyleydi, böyleydi. Bu da üzücü bir durum. Çünkü, o günkü
şartlar içerisinde birtakım şeyler eksik yapılmış
olabilir ve biz bunları düzeltmek için zaten varız. Devletin
yapısında bir mütekabiliyet var, yani o günkü şartlar
değişince, bugünkü şartlar yeni birtakım ihtiyaçları
doğuracaktır. Tabii, bu iddialar da, ayrıca, doğru mu
yanlış mı onlar konusunda da fazla bunların üzerinde
durmuyorum.
Ancak, burada
şunu da belirtmek isterim: Bugün bu yasa acelecilikle ortaya kondu.
Gerçekten cuma günü bu yasa metni elimize geçti, pazartesi günü de
toplantıya çağrıldık. Tabii, bu esnada da her birimiz
birtakım planlar, programlar yapmıştık bu hafta sonuyla
ilgili; kimi yerlere sözler vermiştik, hatta biletlerimizi almıştık.
Dolaysıyla buralara gitmek mecburiyetinde kaldık ve o yasa üzerinde
gereği gibi çalışamadık, gereği gibi düşünemedik
ve Komisyona gittik ve Komisyonda da -yine, tabii, üzerinde
çalışıp çalışmadığımız,
çalışamadığımız- bu yasa ile ilgili fazla bir
şey ortaya koyamadık ve hemen Meclise geldi. Daha önce görüşmesi
başlamış bir yasa çekilerek bu yasa gündeme getirildi. Tabii,
bunu da anlamak oldukça güç geldi bana ve bazı iddiaları da bu yüzden
Acaba mı? diye düşünmeye başladım.
Tabii, bu
acelecilik beraberinde birtakım eksiklikleri getirecektir. Gerek
Milliyetçi Hareket Partisinin burada konuşan hatipleri gerek diğer
partilerin burada konuşan hatipleri bu eksiklikleri ortaya koydu.
Önümüzdeki yıllarda, önümüzdeki günlerde bugün üzerinde
durmadığımız, tabiri caizse es geçtiğimiz konular
önemli olaylara gebe olacak diye belirtiyorum. Bu yüzden de bu yasanın
yeniden gözden geçirilmesi gerektiği kanaatindeyim.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye Futbol Federasyonuyla ilgili önemli bir yasanın
görüşüldüğü bu birleşimlerde, Futbol Federasyonu
Başkanı veya bir yetkilisinin de burada olması gerekirdi
kanaatindeyim. Zaman zaman, ihtiyaç duyulduğunda, onlara da birtakım
şeyler sorulabilirdi. Çünkü, bakıyorum, burada kanun maddeleri
görüşülürken, ilgili bakanlıkların, ilgili
kuruluşların elemanları buraya geliyor ve yetkili bakanın
yahut komisyon başkanının arkasındaki sırada oturuyor.
Futbol Federasyonu Başkanı da bu şekilde gelebilirdi. Bunu da
bir eksiklik olarak görüyorum.
Tabii, yasa öyle
bir aceleye getirilmiş ki, futbolun vazgeçilmez ögelerinden olan hakemlerin
Genel Kurul üyeliği yahut da Genel Kurulda üye olarak temsil edilmeleriyle
ilgili, oy kullanmalarıyla ilgili bir madde yok. Neyse ki, bu
noksanlık, Milliyetçi Hareket Partisinin uyarısı ve
katkısıyla giderildi. Buradan Milliyetçi Hareket Partisinin bu uyarıyı
yapan vekillerine teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Bu yasa, aslında, Türkiye
Futbol Federasyonunun yasasını FIFA ve UEFAnın istekleriyle
uyumlu hâle getirmek için hazırlandı. deniliyor. Ancak,
UEFAnın isteklerine uymayan maddeleri de içerdiği yine bu
yapılan konuşmalar sırasında ortaya kondu. Kısaca, bu
yasanın geri çekilmesi daha uygun olacaktır. Geçici 2nci maddeye
göre, kanunun yürürlüğe girmesiyle, Federasyon Başkanı yeniden
seçilecek, ama onun atadığı, ortaya çıkardığı
Tahkim Kurulu yeni bir Tahkim Kurulu oluşturuluncaya kadar görev yapmaya
devam edecektir deniliyor. Bu da
FİKRİ
IŞIK (Kocaeli) Beraber.
AKİF
AKKUŞ (Devamla) Öyle mi? Peki, değiştirilmiştir.
Teşekkür ediyorum, yani, eğer böyle bir değişiklik varsa.
Çünkü az önce okuyarak geldim buraya.
Sonuç olarak, bu
yasa Türk futbolunu daha ileriye götürmeyecek kanaatindeyim.
Yüce Meclisinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Akkuş.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Ahmet Ersin.
Sayın Ersin,
buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
AHMET ERSİN (İzmir) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; sözlerime başlarken hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Futbol
Federasyonunun yapısında, kuruluşunda ve Genel Kurulun
yapılanmasında değişiklik içeren yasa
tasarısının geçici 2nci maddesiyle ilgili söz aldım.
Aslında biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu tasarıya olumlu oy
veriyoruz başından beri. İtiraz ettiğimiz geçici 1inci
maddedeki değişiklik de yapıldıktan sonra, bizim
açımızdan bir mahzuru kalmadı. Ancak tabii, bu kürsüye
gelmişken, sporun, futbolun ve genel olarak da sporun içinde
bulunduğu bazı sorunları sizlerle paylaşmak isterim.
Değerli
arkadaşlarım, dün Sayın Bakan bu kürsüde konuşurken Genel
Kurulu, daha doğrusu Genel Kurul delegelerinin siyasetle
ilişkilerinin olamayacağını, belediye kulüplerinin sahip
olduğu delege sayısının Genel Kurul delege sayısı
itibarıyla fazla da önemli olmadığını, esasen yirmi üç
tane, Süper Lig, Birinci Lig, İkinci Lig ve Üçüncü Ligde toplam yirmi üç
tane belediye futbol kulübü olduğunu söyledi.
Şimdi,
sayın milletvekilleri, Sayın Bakan bu göreve, tabii, yeni geldi,
başarılı olmasını da diliyorum. Çünkü, eskiden beri
tanıdığım, çalışkanlığını bildiğim,
samimiyetini bildiğim bir Sayın Bakanımızdır. Ancak,
Belediye futbol kulübü olarak yirmi üç tane, bütün liglerde toplam yirmi üç
tane var. derken, sanıyorum, çok da doğruyu söylemedi.
Şimdi, bu
yirmi üç tane kulübü, belediye kulübünü sayarken Sayın Bakan, acaba,
adında belediye eki olmadan, ama, belediyelerden katkı alan,
yardım alan ve belediyelerin denetiminde olan kulüpleri de saydı
mı? Yani, yirmi üçün içinde bunlar da var mı? Örneğin,
Ankaraspor var mı? Örneğin, Konyaspor var mı? Örneğin, Gaziantepspor,
Yimpaş Yozgatspor
Daha, bunların sayısı
artırılabilir. Bu Yirmi üç belediye kulübü diye tanımlanan
sayı içinde bunların da yeri var mı yok mu, onu tabii ki,
Sayın Bakan bir açıklarsa memnun olurum.
Ayrıca,
devletten, resmî kurumlardan ihale alan kişilerin kulüp yöneticisi
olduğu o spor kulüpleri de bu yirmi üçün içinde var mı? Yani,
şunu söylemek istiyorum: Devletten ihale alan, devletle iş yapan
kişilerin yönetici olduğu kulüplerin, acaba, delegelerinin siyasetten
arınmış olduğunu ya da o kulüplerin siyasetten
arınmış olduğunu söylemek mümkün müdür? Ve elbette ki,
bunları, bu yirmi üçün içinde Sayın Bakan ifade etmedi, bundan
kesinlikle eminim.
Şimdi, bu,
Federasyonla ilgili bu yasa tasarısı hazırlanırken -biraz
önce yapılan değişiklikten önceki süreci söylüyorum- bu
vesileyle, bu yasa tasarısı vesilesiyle Futbol Federasyonunu da
nasıl göndeririz diye bir arayışın içine girdiler ve belki
de futbola çok olumlu katkılar yapacak olan, FIFAnın, UEFAnın
da onayını alacak olan bu tasarının içine, Futbol
Federasyonunu da göndermenin yollarını açan bir madde, geçici madde
ekleyiverdiler. Ama, her şeye rağmen, bu düzeltme
yapıldığına göre, artık bu konudaki endişeler de
giderilmiş olur. Ancak, şimdi, gerek Sayın Başesgioğlu
gerekse ondan önceki Sayın Bakan, nedense seçildiği günden beri hep
Futbol Federasyonuyla ilgilendi ama, diğer branşlarda neler olup
bittiğine ilişkin herhangi bir çalışmaları
olmadı. Mesela, bir şey sormak istiyorum. Eski bir güreşçimiz,
şimdi sizin milletvekiliniz. O, aktif spor yaptığı dönemde,
hatta yanılmıyorsam bir şampiyona sonucunda, şöyle bir söz
söyledi ve bütün basında, bazı basında manşetten yer
aldı: Ben kızımı spora vermem. dedi. Bildiğim
bazı şeyler var, kızımı spora vermem. dedi.
Şimdi, o yazıyı okuyunca ben, tabii, kafam çok
karıştı. Geçen yıl da, yine bu kürsüden önceki Sayın
Bakana sormuştum acaba ne demek istiyor? diye. Şimdi Sayın
Başesgioğluna da soruyorum: Acaba Sayın Milletvekilinizle
görüştünüz mü? Bu Sayın Milletvekiliniz, eski millî güreşçimiz,
bu sözleriyle ne anlatmak istedi? (AK Parti sıralarından
gürültüler)
AGÂH KAFKAS
(Çorum) Sen gidip sorsaydın!
MURAT YILDIRIM
(Çorum) Sana ne?
AHMET ERSİN
(Devamla) Bana sorun demiyorum. Benim muhatabım Sayın Bakan. Ben
Sayın Bakana söylüyorum. Sizin kızmanıza gerek yok.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, sakin olunuz lütfen. Arkadaşlar
AHMET KOCA
(Afyonkarahisar) Çok para verirlerse
AGÂH KAFKAS
(Çorum) Sen sorsaydın!
AHMET ERSİN
(Devamla) İşte, burada olduğu için, yani cevap verir diye
söylüyorum ben de, o açıdan söylüyorum. Çünkü, bu sözünü ben gazetelerde
okudum, kendisiyle görüşmedim.
Dolayısıyla,
böyle bir söz söylediyse ve aradan bir yıl geçmesine karşın bir düzeltme
de yapılmadığına göre ve önceki Bakana bunu ben sordum.
Yine bu kürsüden sordum. Bir cevap vermediler, bir gelişme olmadı.
Şimdiki Sayın Bakana tekrar sorma gereğini duyuyorum. Bir
şey sorayım
AHMET KOCA
(Afyonkarahisar) Hamza burada, sorsaydın.
AHMET ERSİN
(Devamla) Ya, uzatma
Uzatma, anladık, tamam.
BAŞKAN
Sayın Koca
AHMET KOCA
(Afyonkarahisar) Çok merak ediyorsan sor.
AHMET ERSİN
(Devamla) Uzatma
BAŞKAN
Arkadaşlar lütfen
AHMET ERSİN
(Devamla) Senin sorduğun şeyi ben söyledim. Yani, burada gelip
açıklama yapabilir diye söyledim. Onu söyledim.
Şimdi,
Sayın Bakana sormak isterim: Futbol Federasyonuyla ilgili
çalışmalar yapıyorsunuz. Peki, diğer branşlarda neler
oluyor? Mesela, bazı branşlarda Türkiye çok kötü sonuçlar
alıyor, uluslararası yarışmalardan çok kötü sonuçlar
alıyor. Bu federasyonlarla ilgili bir çalışmanız var
mı?
Mesela, hangi
branşta Türkiye uluslararası yarışmalardan aforoz edildi?
Hangi branşta Türkiye uluslararası spor kuruluşları
tarafından aforoz edildi? Uluslararası yarışmalardan hangi
branşta Türkiye ihraç edildi ve hangi branşta Türkiye 100 bin dolar
ceza aldı ve bu ceza ödendi mi, kim ödedi? Bunları bilmek
hakkımız değil mi?
Değerli
arkadaşlarım, spor elbette ki bir ülkenin tanıtımı
için çok önemli. Eğer iyi yönetiliyorsa ve eğer
başarılı olması için gerekli altyapı
çalışmaları da yapılıyorsa elbette bu
alkışlanır. Örneğin, millî takımımızın
2008deki Avrupa finallerine katılıyor olması hepimizi mutlu
etti. Keşke diğer branşlarda da böyle mutlu sonuçlar alsak diye
hepimiz bekliyoruz. Ama maalesef, üzülerek belirtmek isterim ki, Türk sporu
ehil ellerin elinde değil, sorun da bu zaten.
Yani,
hatırlarsınız, iki üç yıl önce bazı
federasyonların seçimleri yapılmıştı, federasyon
başkanları seçimleri yapılmıştı. O zaman
yaşanan olumsuzlukları bu kürsüden ben gündeme getirdim ve bana da
bir dava da açıldı, tazminat davası açtılar. O dava henüz
devam ediyor, o konuya girmiyorum. Ama gerçekten çok ciddi, yani sporumuza
dinamit koymaya benzeyen girişimler yapıldı o dönemde ve o
girişimler ondan sonra da devam etti ve bugün maalesef, işte, Türkiye
hemen hemen her branşta dünyadaki yarışmalardan ya ihraç
ediliyor ya olumsuz sonuçlar alınıyor.
Mesela, sormak
isterim: Bizim o Millî Atletimiz Süreyya Ayhan neden böyle bu durumlara
düştü? O Cep Herkülü nerelerde? O Cep Herkülünü televizyonda
ağlatan, o Cep Herkülünün, bütün dünyanın önünde diz çöktüğü
Cep Herkülünün televizyonda ağlamasına sebep olan gerekçeler neydi,
sorunlar neydi? Bunlar açığa çıkarıldı mı? Bütün
her şey, olumsuzluklar yerli yerinde duruyor ve biz burada yasalar
çıkarıyoruz, uygulanmayan yasalar ya da uygulanmamak üzere
çıkarılan yasalar. Burada görüşüyoruz, konuşuyoruz,
tartışıyoruz, yürürlüğe koyuyoruz ama uygulaması yok.
Örneğin,
maçlardaki o şiddet, şike iddiaları. Bununla ilgili komisyon
kuruldu bu Mecliste, ben de o Komisyonun üyesiydim. Bir rapor
çıkardık ortaya, yasal düzenlemeler yapıldı.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Ersin, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
AHMET ERSİN
(Devamla) Ama, hepiniz biliyorsunuz ki, futbolda şike de devam ediyor ve
hepimiz yaşıyoruz ki, maçlarda şiddet de devam ediyor. Yani,
yasa çıkarmak yeterli olmuyor değerli arkadaşlarım, bunu
anlatmaya çalışıyorum, bir de irade olması lazım. O yasayı
uygulayan iradenin de ortaya konulması lazım. İşte, bu
iradeyi şimdiye kadar göremedik. Umarım, Sayın
Başesgioğlunun yönetiminde, geçen dönemlerle kıyaslanmayacak
daha iyi bir yönetim ortaya çıkar ve sporda hepimizi gururlandıran
sonuçlar alırız, başarılara imza atarız.
Hepinize
saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ersin.
Şahsı
adına Amasya Milletvekili Avni Erdemir. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
AVNİ
ERDEMİR (Amasya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
64 sıra sayılı Kanun Tasarısının geçici 2nci
maddesiyle ilgili söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum efendim.
İki gündür
tartışıyoruz. Ama, hepimiz biliyoruz ki, bu tasarı bir
uzlaşı tasarısıdır, bir özerklik
tasarısıdır ve bu tasarı bir uyum
tasarısıdır. Buraya nereden geldik? Niçin bu tasarı bir
uzlaşı tasarısıdır, niçin özerklik
tasarısıdır, niçin uyum tasarısıdır?
Değerli
arkadaşlarım, var olan bir Kanunumuz var -3813 sayılı
Kanun- ve Futbol Federasyonumuz buna göre şekillenmiş, Türkiyede
futbol buna göre yürüyor ve bir tarafta da üyesi bulunduğumuz FIFA var.
FIFA dünyaya Gelin, dünyada bir uyum sağlayalım,
yasalarımızı ortak hâle getirelim. diyor ve tüm ülkelere
olduğu gibi bizim ülkemize de önerilerini, taleplerini bildiriyor.
Türkiye Futbol
Federasyonumuz FIFAdan gelen bu talepler doğrultusunda bir taslak
hazırlıyor. Evet, Hükûmetimiz de Futbol Federasyonumuzun, Türkiye
Futbol Federasyonunun hazırladığı taslağı esas
alarak bir kanun tasarısı hazırlıyor. İnanın,
Futbol Federasyonunun hazırladığı taslakla Hükûmetimizin
hazırladığı tasarıyı satır satır
inceledim. Sadece ve sadece üç alanda fark görüyoruz. Nedir bu farklar?
Bir:
Olağanüstü toplantı nisabıyla ilgili fark. Evet, var olan
Kanunumuzda, bugünkü mevzuatta olağanüstü toplantı nisabı yüzde
40. Fakat, her nedense, Futbol Federasyonu hazırladığı
taslakta üçte 2 olağanüstü toplantı nisabını ortaya
koyuyor. Hükûmetimiz de, evet, daha demokratik bir yasa olsun diyerek, denetime
daha açık bir yasa olsun diyerek tasarısını
hazırlarken, olağanüstü toplantı nisabını yüzde 40
olarak hazırlıyor.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Hayırlı olsun, hayırlı olsun!
AVNİ
ERDEMİR (Devamla) Evet, farklı olan diğer bir husus Genel
Kurulun oluşumu. Genel Kurul oluşumunda da, Hükûmetimiz, futbolun en
asli unsurları olan kulüpleri esas alan ve kulüplerin
ağırlıklı üye olduğu bir madde hazırlıyor.
Diğer husus,
tartıştığımız geçici 1inci madde. Evet, nedir
bu? Genel Kurulun otuz gün içinde toplanması ve güven tazelemesi
öngörülüyor.
Değerli
arkadaşlarım, iki gündür söz ediyoruz Siyasi baskı var.
diyoruz. Allah aşkına, nerede var siyasi baskı? Bu kanun
tasarısı için söylenemeyecek iki kelime varsa o da siyasi
baskı kelime grubudur. Allah aşkına, nerede siyasi baskı,
tekrar soruyorum? Yasada var olan Bakanın Genel Kurulu olağanüstü
toplama yetkisinin kaldırılması mı siyasi baskı? Genel
Kurulu futbolun en önemli unsurlarıyla oluşturmak mı siyasi
baskı? Tasarıyla başkana 3 defadan fazla seçilme
hakkının verilmesi mi siyasi baskı? Ey Genel Kurul, istersen
başkanını yeniden seçebilirsin. demek mi siyasi baskı?
Kısaca
tekrar ediyorum: Bu tasarı bir uzlaşı
tasarısıdır, bir uyum tasarısıdır, bir özerklik
tasarısıdır.
Yasanın Türk
sporuna, uzlaşı, barış getirmesini, başarı
getirmesini diliyor, hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum efendim.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Erdemir.
Şahsı
adına Samsun Milletvekili Fatih Öztürk.
Buyurun. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
FATİH ÖZTÜRK
(Samsun) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, iki gündür, yoğun bir şekilde bu yasayla
alakalı tartışıyoruz, konuşuyoruz. Fakat, dikkatimi
çeken bir konu var; aynı dili konuşmamıza rağmen,
zannedersem, arkadaşlarla bir nüans farkımız var.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Olabilir.
FATİH ÖZTÜRK
(Devamla) Fazla bir fark yok, o yüzden değiniyorum. Bu nüans
farkını kapatabileceğimize inanıyorum. Çünkü, asla ve asla
art niyet aramaksızın, Türk futbolunu en az bizim kadar
sevdiğinizi çok iyi biliyorum.
EŞREF
KARAİBRAHİM (Giresun) Daha fazla
FATİH ÖZTÜRK
(Devamla) Türk futbolunun, en az bizim kadar, en iyi yere ulaşması
noktasında mücadele ettiğinizi de biliyorum. Demek ki, aramızda
bir fark yok. Biz Türk futbolunu hep birlikte seviyoruz.
AHMET ERSİN
(İzmir) Sizden biraz fazla
EŞREF
KARAİBRAHİM (Giresun) Biraz fazla
FATİH ÖZTÜRK
(Devamla) Türk futbolunu hep birlikte bir yere getireceğiz. Ben buna
yürekten inanıyorum.
Şuna da
inanıyorum ki, bu kanun bu Meclisten yine sizlerin desteğiyle
birlikte çıkacak. Bu kanun bu Meclisten sizin o önemli
oylarınızla çıkacak ve bundan sonra, futbol tabiriyle, top
olması gerekenin elinde olacak. İnşallah, topun sahibi olanlar
bizim çıkardığımız kanundan sonra bu işi en iyi
şekilde yerine getirecekler. Buna yürekten inanıyorum.
Bu maddenin de
Türk futboluna hayırlar getirmesini diliyorum.
Saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Madde üzerinde
soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.
Sayın
Doğru, buyurun.
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Sayın Başkan, Sayın Bakan nezdinde Hükûmete
sormak istiyorum: Geçtiğimiz günlerde önümüzdeki dünya kupasıyla
ilgili kuralar çekildi. Kuralarda bizim grubumuza da Ermenistan futbol
takımı çıktı.
Tabii, Ermenistanla
Türkiye arasında birçok problem var. Özellikle Karabağ ve
Azerbaycanın üçte 1 bölümü Ermeniler tarafından işgal
edilmiştir. Bu bölgeden de yaklaşık olarak 1 milyonun üzerinde
insan, perişan bir şekilde, Baküdeki reyonlarda
yaşamaktadır. Ayrıca, beraberinde Hocalıda çok büyük bir
katliam yapılmış ve de orada soykırım
uygulanmıştır.
Bu şekildeki
bir devletle, biz, futbol takımımızla orada nasıl maça
çıkacağız? Bu konuda verilmiş bir karar var
mıdır? Bunu öğrenmek istiyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Doğru.
Sayın
Bakanım...
DEVLET BAKANI
MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) Sayın Doğruya,
Sayın Bakanımıza teşekkür ediyorum.
Dünya Kupası
eleme gruplarında kuralar çekildi ve şahsen benim de umutlu
olduğum bir gruba düştük. Ancak, bu ülkeler içerisinde Ermenistan da
var ve Sayın Bakanın ifade ettiği gibi, Ermenistan ile hem Azeri
kardeşlerimizin hem de bizim devam eden ihtilaflarımız var. Biz Ermenistanı tanıyan bir
ülkeyiz, ama diplomatik ilişkilerimiz olmayan bir ülkeyiz. Bu uluslararası
hukuku ilgilendiren bir konu.
Şimdi, iki
gündür tartışıyoruz. Tabii, siyaset spora
karışmasın. Bu şimdi tam kitabın orta yerinden bir
soru. Sporun evrensel kaideleri var, uluslararası kaideleri var. Millî
takım bu ülkeyle maç yapmasa, yaptırımları var,
uygulaması var.
Şimdi,
şahsen şöyle düşünüyorum, bu, Hükûmet görüşü değil,
benim şahsi görüşümdür: Biz Ermenistana karşı olan
rezervlerimizi, karşı çıkışlarımızı
uluslararası arenada elbette sonuna kadar hakkımızı
arayacağız, Azeri kardeşlerimizin mağduriyetlerini sonuna
kadar onların yanında olarak arayacağız. Bunu,
açıkçası Dışişleri Bakanlığı ile
görüşme imkânı olmadı. Bunu görüşeceğiz. Önümüzdeki
günlerde geleceğimiz noktayı umarım sizlerle ve kamuoyuyla
birlikte paylaşacağız diyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
Madde üzerinde
bir adet önerge vardır, okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 1/452 sıra sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş
ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının çerçeve Geçici 2 nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Nihat Ergün Bekir Bozdağ Hayrettin Çakmak
Kocaeli Yozgat Bursa
Ayhan
Sefer Üstün Orhan
Karasayar
Sakarya
Hatay
Geçici Madde 2-
Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte görevde bulunan Tahkim Kurulu
ile disiplin kurulları geçici 1inci maddesi gereğince seçimlerin
yenilenmesine karar verilmesi halinde, yeni seçilecek Federasyon
Başkanı ile Yönetim Kurulu tarafından seçimlerin yenilenmesinin
reddedilmesi halinde ise, ret kararından itibaren otuz gün içinde
Federasyon Başkanının teklifi ve Yönetim Kurulu kararı ile
kurullar oluşturulur. Bu kurullar oluşturulana kadar mevcut kurullar
görevine devam eder.
Uyuşmazlık
Çözüm Kurulu, geçici 1 inci madde hükmüne göre seçimlerin yenilenmesine karar
verilmesi halinde bu seçimlerden itibaren, seçimlerin yenilenmesinin
reddedilmesi halinde ise ret kararından itibaren en geç otuz gün içinde
oluşturulur.
Merkez Hakem
Kurulu atanıncaya kadar mevcut Kurul görevlerini yapmaya devam eder.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ
EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU BAŞKANI
MEHMET SAĞLAM (Kahramanmaraş) Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
DEVLET BAKANI
MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) Katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tahkim Kurulu,
Disiplin kurulları ile Merkez Hakem Kurulunun oluşturuluncaya kadar
görevlerini mevcut kurulların yapacağı öngörülmüştür.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Kabul edilen
önerge istikametinde geçici madde 2yi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 17yi
okutuyorum:
MADDE 17- Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
Madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Balıkesir
Milletvekili Ahmet Duran Bulut. (MHP sıralarından alkışlar)
Sayın Bulut,
buyurun.
MHP GRUBU ADINA
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 64 sıra sayılı Türkiye Futbol Federasyonu
Kanunuyla ilgili hazırlanan geçici yasa hakkında partimin 17nci
madde hakkındaki görüşlerini sizlere sunmak üzere
huzurunuzdayım. Şahsım ve grubum adına hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Dün akşam
ülkemize büyük sevinç yaşatan Beşiktaş kulübünü kutluyor,
Galatasaraya ve Fenerbahçeye de başarılar diliyorum.
Yüce Meclisin
sporun siyasetini yapmak, ancak siyaseti spora karıştırtmamak
gibi etik bir misyonu olmalıdır diye düşünüyoruz. Futbol
Federasyonu, işlevleri ve yapısı itibarıyla toplumun ve
siyasetin hep gündemini işgal etmiştir. Geniş halk kitlelerinin
en çok ilgilendiği bir endüstri hâline gelen futbol ister istemez ilgili
kurum ve kuruluşların ilgi odağı olmuştur. Ancak,
bilindiği gibi, pazartesi günü Komisyondan geçen ve dün Meclise getirilen,
dünden beri de gece geç vakitlere kadar tartışmalı bir
şekilde -olması gereken de bu- geçip bugün inşallah sonuçlanacak
olan, Avrupa Futbol Federasyonları Birliği, Uluslararası Futbol
Federasyonu Birliği kurallarına Türk Futbol Federasyonunu uydurmak,
uyum sağlamak adına hazırlanmış olan bu
tasarının içerisine tartışmalara konu olan maddeler
yerleştirilmiş, dünden beri uyum içerisinde geçmesi gereken bu
yasada, tamamen, istenen amaçla değil, Hükûmetin kendi
katkılarıyla itiraza sebep olan bu iki maddenin
tartışmasına yol açılmıştır.
Değerli
milletvekilleri, grubumuz ve muhalefet partileri bu hususlardaki
uyarılarını ciddi bir şekilde yaparak, önümüzdeki günlerde
bu çıkacak yasanın doğuracağı sakıncaların,
yaratacağı tartışmaların, yasanın iptali
konusunda yapılacak girişimlerin tekrar Meclis gündemine getirilerek
Meclisin yeniden gündeminin işgal edilmesinin önlenmesi adına
Hükûmetimizi ve yüce Meclisi bunları dikkate almaya, değerlendirmeye
tabi tutmaya davet ediyoruz.
Tasarının
girişi, tabii ki bunun ötesinde toplanmadaki yüzdeler ve deminki
değerli konuşmacının Genel Kurulun kongre istemesi,
değişim istemesi noktasındaki oradaki birinci toplantıda
yüzde 51, ikincisinde üçte 1, üçüncüsünde kim gelirse
katılımcıların oylarıyla yönetimi değiştirme
noktasındaki iradenin, Futbol Federasyonu gibi, hükmettiği çok önemli
bir maddiyatın, hükmettiği, hâkim olduğu çok büyük bir gücün ve
hâkimiyeti altında, etkisi altında bulunan bir geniş
camianın kaderini belli etme noktasında, bu katılımın
demokratik olmasının, bu Genel Kurul delegelerinin yüzde 51den
aşağıya düşmemesi noktasında demokrasinin genel
kuralıdır. Gelecek olan bir azınlığın bu
noktadaki seçimlerinin demokratik olmayacağı bizce
değerlendirilmektedir.
Değerli
milletvekilleri, tabii ki spora siyasetin
karıştırılmaması etik olandır. Federasyonumuzun
burada çıkacak olan kanununun ana hatlarını Meclisin
belirlemesi, kanunun teferruatını yönetmeliklerle, tüzüklerle
Federasyonun şekillendirmesi, bu şekillendirmede ana anahtarın,
ana haritanın Meclis tarafından belirlenmesi, teferruata girilmemesi;
dün kongresini yaparak yönetimini oluşturmuş olan Futbol
Federasyonunun delegasyonuna bizim, bir ay sonra toplanıp kongreni yap
şeklindeki dayatmamızın onların iradelerine ipotek koymak,
saygısızlık yapmak anlamına getirilebileceği, böyle
bir dayatmanın içinde olmayarak, zaman içerisinde, Genel Kurulun
kararıyla, kendi iradeleriyle bu kongreyi yapmaları -zaten,
denetimleri ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından yapılmakta-
Federasyonun çalışmalarına Hükûmetin de yardımcı
olması, destek vermesiyle ülkemizde sporun alması gereken mesafenin
çoğaltılması adına sporda ihtiyaç olan saha, antrenör,
maddi kaynak noktasında değerli Bakanlığımızın,
Hükûmetimizin projeler üretmesi, belediyelerin destekleri değerli
konuşmacılar tarafından değerlendirildi. Amatör kulüplere,
Üçüncü Ligde görev yapan, çalışan kulüplere belediyeler görev
yapmaya, yardım etmeye mecburdurlar. Oralardaki kulüpler bunların
yardımına, desteğine muhtaçtırlar. Bunu
yapmalıdırlar. Ancak, büyük şehirlerde profesyonel kulüpler
kurarak, belediye başkanlarının asli görevlerini yapmaları
dururken belediyenin kulübü şeklinde lanse edilerek, kendi nefislerini,
hırslarını tatmin noktasında, bu gücü mevcut olan
diğer kulüplere vermesi, kullanması, sporun güçlenmesi adına
kullanması gerektiği hâlde, onlarla yarışır bir
mahiyette, o şehirlerin, büyük şehirlerin güçlerini, belediyenin
imkânlarını sadece kendilerinin destekledikleri kulübe aktarmak gibi
bir yanlış yolu ifade ediyorum. Bunu yapmak yerine, sokak
aralarında taşlarla kaleler kurarak oyun oynayan çocuklara semt
sahaları oluşturarak, bunu sadece futbola indirgeyip, futbol
şeklinde sporu değerlendirmeyip ülkenin önünü açacak -demin
değerli konuşmacının ifade ettiği gibi- diğer
federasyonların Türkiyede etki alanlarını da geliştirecek,
millî politikaları değerli Meclisimizin gündeme getirmesini ben
istiyorum.
Türkiye, 7.333
kilometrelik bir sahil şeridine sahiptir. Türkiyede, sahil
şeritlerinde, denizde yüzmeyi bilmeyen, tekneye binmeyen, tekne
kullanmayı bilmeyen, denizden korkan, onun için denize yatırım
yapamayan, onun için deniz sektöründeki cılız yapımızla
Yunanistanla baş edemeyip Yunanlıları armatör yapma
noktasında, temelini denizcilik, yelkencilik sporundan alan ve Türkiyede
gerçekten arkasında ciddi bir destek bulmayan, sahil kentlerindeki
okullarda bununla ilgili hiçbir eğitim almayan bir eksikliği dile
getirerek, eğitim-öğretimde, mevcut kulüplerde sporcuların
eğitimi, güzel ahlaka kavuşmaları, sahalarda seyirciyle,
birbiriyle oynamak değil, topla oynamak noktasında tercih ve karar
edinmeleri
Türk insanına yakışır, sportmence, sevginin,
kardeşliğin, dostluğun bileşkesinde buluşup
İlçeler arası kavga eden, şehirler arası düşman olan,
bölgeler arası çatışan, amacı dostluk olması gereken
sporun kavganın sebebi olan
Zaman içerisinde Sivas-Kayseri
kavgalarını unutmadığımız, böyle
çatışmaların, stadyumlardaki maçlarda edilen küfürlerin, kötü
davranışların, kötü tezahüratların önüne geçme
noktasında spor ahlakının düzenlenmesi adına, spor
kulüplerince bir eğitici tarafından sporcuların,
taraftarların eğitilmesi adına bir görevlendirme
yapılması
Anadoluda kulüplerde bu konuda çok eğitimsiz, sadece
futbol oynamakla becerisini ortaya koyan, ama spor ahlakı, spor
eğitimi, bilgisi noktasında becerisi olmayan kişilere mecburen
antrenörlük yaptırılıyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Bulut, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
AHMET DURAN BULUT
(Devamla) Türkiyede yükseköğrenim mezunu, üniversitelerimizin beden
eğitimi bölümlerinden mezun gençlerimize bu noktada istihdam imkânı
sağlanarak sporun kalitesinin yükselmesi, gençlerin güzel ahlaklı
yetişmesi noktasında düşünceleri, değerlendirmeleri yüce
Meclisin bundan sonra gündeme getirmesini, mevcut Yasanın her şeye
rağmen ülkemizin spor sahasında ilerlemesine, sporumuza katkıda
bulunmasını diliyor, ümit ediyor, bu duygularla yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bulut.
Şahsı
adına, Sinop Milletvekili Abdurrahman Dodurgalı.
Buyurun
Sayın Dodurgalı. (AK Parti sıralarından alkışlar)
ABDURRAHMAN
DODURGALI (Sinop) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Dün akşamki
konuşmamda, konuşmamın başında, Galatasarayı
zikretmediğim için bazı eleştiriler aldım. Onun için,
uyaran arkadaşlarıma, dostlarıma teşekkür ediyorum. Ben de
konuşmama bu akşam Galatasarayımıza üstün
başarılar dileyerek başlıyorum.
İki gündür
yapılan müzakereler, hatta komisyon üyelerinin daha önceki günlerde de
aşağı yukarı bir günü alan müzakerelerle bugün güzel,
hayırlı bir sonuca ulaştığımızı tespit
ediyorum. Bu müzakereler sonucunda bazı değişiklikler ortaya
çıktı. Bunlar da hem bu yasada daha demokratik adımlar
atmamızı sağladı hem de zaman zaman, bir uyum içinde,
yasaya herkesin destek vermesini sağladı.
Efendim, seçim
yapıp yapmama konusunda üzerinde çokça durulan ad okunarak seçim
yapılmasının önündeki mahzurlar, gizli seçim yapma imkânı
da getirilmek suretiyle ortadan kaldırıldı.
Gene, kulüplere
Genel Kurulda daha güçlü bir durum sağlanarak kulüplerin bir bakıma
önü açılmış oldu. Burada gene sık sık zikredilen,
Federasyonun özerkliği ancak kulüplerin mali özerkliğiyle olur,
tespiti de
İnşallah, bu atılan önemli adımdan sonra
atılacak olan adımlarla, kulüplerin mali özerkliği de
sağlanır. Bugün yaptığımız bu güzel işin
ileride böyle bir hayırlı sonuca ulaşmasını da
inşallah- diliyorum.
Gene, zaman
zaman, arkadaşlarımızın, muhalefet partilerinin, bizim
yapmaya çalıştığımız bu yasa da belediyeler ile kulüpler
arasındaki ilişkiyi ve seçim yapılması isteğimizi,
yetkileri artırılmış bir Federasyonun yeni bir onaydan
geçerek daha güçlü bir şekilde durmasını sağlamak arzumuzu,
hep, siyasetin spora hâkim olma isteğiyle yorumlamalarının önüne
geçilmesini de ben bu arkadaşlarımızdan istirham ediyorum. Fatih
Öztürk Beyin güzel bir temennisi oldu, bir durum tespiti oldu, Biz sizin en
az bizim kadar spora gönül verdiğinizi ve futbolun önünü açmak
istediğinizi biliyorum. dedi. Ben de buna şu cümleyle bir katkı
sağlamak istiyorum: Siz de bu grubun en az sizin kadar spora gönül
verdiğini, futbolun önünü açmak için
çalıştığını düşünmenizi arzu ediyorum.
Bu duygular
içinde, yeni çıkan kanunun hepimize, gençlerimize, çocuklarımıza
hayırlı olmasını diliyorum, emek veren herkese de
teşekkür ediyorum. Saygılar sunuyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Dodurgalı.
Gümüşhane
Milletvekili Kemalettin Aydın.
Sayın
Aydın, buyurun efendim. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
KEMALETTİN
AYDIN (Gümüşhane) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 17nci maddesi üzerinde şahsım adına
söz almış bulunuyorum.
Şahsım
adına söz almış bulunduğum bu noktada, yüce Meclisin siz
saygıdeğer milletvekilleri adına ve şahsım adına
birkaç teşekkür ederek fazla sürenizi almayacağım.
Futbol kültürünün
etkisinde kalarak iki gündür, dört büyük kulübü tartışıyor
gibiyiz. Ben, şahsım olarak Trabzonspor, Beşiktaş, Galatasaray
ve Fenerbahçeye teşekkür ettikten sonra -bu teşekkürümü de- özellikle
Türk gençliğinin ruhsal ve bedensel olarak iyi gelişmesine katkı
sağlamalarında bunların dışında olan, kendi
ilimin, Gümüşhanesporun, Üçüncü Lig ikinci grupta, 8 puanla on ikinci
sırada olmasına rağmen ve onun gibi, Batman Petrolspor,
Cizrespor, Kastamonuspor, Ofspor, Muğlaspor, Yeni Burdurspor ve Yalovaspor
gibi, toplam 151 kulüpte 4.600 profesyonel futbolcu ve bunların binlerce
idarecisine ve bunun yanında 214 bin amatör sporla uğraşan
gençlere hizmet eden tüm spor camiasına, birinci olarak teşekkür
ediyorum.
İkinci
olarak, üç hafta önceye kadar Türkiyenin dört büyük kulübünün yüzde 50sinin
antrenörü olan Ziya Doğan ve Ertuğrul Sağlam, Gümüşhane
doğumlu, anne babaları Gümüşhaneli oldukları için,
Gümüşhaneyi de sert ve mert delikanlılar olarak temsil ettikleri
için kendilerine şahsım adına teşekkür ediyorum.
Son olarak da
yüce Meclisin, bu yüce çatı altında, Türk sporunun bu güzel kanununu
ve bu güzel kanunuyla Türk gençliğinin sağlıklı ve ruhsal
olarak bedensel olarak sağlıklı yetişerek
gelişmiş Batı toplumlarındaki gençlik seviyesinde spor
yapmalarına izin verecek olan bu güzel kanunu hepimizin oy birliğiyle
geçirmemiz doğrultusunda şükranlarımı ve
saygılarımı sunuyorum. Hayırlı uğurlu olsun. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Aydın.
17nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 18i
okutuyorum.
MADDE 18- Bu
Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN
Madde üzerinde, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Eskişehir
Milletvekili Beytullah Asil.
Sayın Asil,
buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 64 sıra sayılı Türkiye Futbol Federasyonu
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 18inci maddesi
üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, Türkiye Futbol Federasyonu Yasasında
değişiklik yapan kanun tasarısı üzerinde gördüğümüz
eksiklikleri dile getirmeye çalıştık. Bazılarını
dikkate aldınız, değiştirdik. Bu konuda gösterdiğiniz
hassasiyet için ayrıca teşekkür ediyorum. Bazı
değişikliklerde ise tatmin olmadık, ama biz bunun Türk futbolu
adına, Türk futboluna getireceği olumsuzluklar adına
duyduğumuz kaygıyı ifade ettik. Sorumluluğumuzu yerine
getirdik diye düşünüyorum.
Bu esnada
bazı sözlerimize bilhassa Sayın Bakanımız alındı.
O sözlerimiz tamamen Türk futbolunu daha iyi bir yere getirmek, yasa üzerinde
var olan eksiklikleri dile getirmek anlamındaydı. Yoksa, Sayın
Bakanın şahsında kesinlikle onu töhmet altına
düşürecek hiçbir isnatta bulunmadık. Bunu da burada
açıklıkla ifade ediyorum.
İnşallah
biraz sonra bu yüce heyetin oylarıyla kabul edilecek bu kanun
tasarısı Türk futboluna hayırlar getirir, Türk futbolunu dünya
futbol camiası içerisinde layık olduğu yere taşır,
bizler de gerek millî takımımızın gerek diğer kulüp takımlarımızın
dünyada gösterdikleri başarı karşısında
gururlanır ve bundan Türk gençliğinin spora ilgisinin artarak daha
fazla olmasını sağlarız, o gençlerimizin de sağlıklı
bir nesil olarak yetişmesine katkıda bulunuruz diyor, bu vesileyle
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Asil.
Şahsı
adına, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa.
Buyurun
Sayın Fatsa, kürsüyü özlemişsinizdir. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
EYÜP FATSA (Ordu)
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
Tasarısının yürütme maddesinde şahsım adına söz
aldım. Bu vesileyle Başkanlık makamını ve Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, üzerinde çok tartışılan bir konuyla
alakalı bir düzenleme yapılıyor. Lehinde, aleyhinde çok
şeyler söylendi. Söylenenleri tekrar etmek istemiyorum. Bakanın
vesayetinden Başbakanlık denetiminin kaldırılmasına,
Genel Kurulun nasıl toplanacağına, hangi nisapta
toplanacağından seçim kararını nasıl, hangi yüzdeyle
alacağına, Tahkim Kurulunda görev alacakların kimlerden
oluşacağına dair büyük ölçüde lehte aleyhte konuşmalar
yapılmış olsa bile iktidar ve muhalefet bir anlayış
birliği içerisinde yasayı kanunlaştırıyoruz, iki
günden beri de üzerinde konuşuluyor.
Ben, bu
vesileyle, söz konusu Türk futbolu
Türk futbolundan, geleceğinden,
durumundan hep söz edildi, ama konuşmalar daha çok Federasyonun, Genel
Kurulun nasıl yapılanacağı üzerinde
yoğunlaştı. Evet, Federasyonun yapısı elbette ki futbol
için önemlidir, önemlidir ama son birkaç yıldan beri, özellikle son iki
yıldan beri Türk futbolunun yaşamış olduğu
sıkıntılar her gün televizyon ekranlarında, gazete
manşetlerinde, kulüplerle alakalı, hakemlerle alakalı,
yöneticilerle alakalı, futbolcularla alakalı, özellikle hafta
sonlarında, işte, televizyonların spor programlarında,
âdeta, böyle bir divanıharp kuruluyor, bazıları infaz ediliyor,
bazıları da beraat ediyor gibi çok şeyler konuşuldu.
Aslında ben biraz da arkadaşlarımızın, iktidar ve muhalefet
adına söz alan, gruplar veya şahısları adına söz alan
arkadaşlarımızın bu konularla ilgili de düşüncelerini
ve beklentilerini bu kürsüde dile getirmelerini isterdim.
Türk futbolu,
Türk futbolunu söylüyoruz. Değerli arkadaşlar, Türk futbolu
dediğimiz zaman, artık aklımıza kulüplerin paf
takımları ve bir de Anadoludaki amatör takımlar geliyor. Büyük
kulüplerimize bakın. Geçen akşam Inter-Fenerbahçe maçını
seyrediyoruz, Sayın Mustafa Denizli diyor ki: Sanki Inter-Fenerbahçe
maçı değil, Brezilya karması. Her seferinde kulüpler, 6
yabancıyı nasıl 7ye çıkartırız, 7
yabancıyı nasıl 8e çıkartabiliriz, acaba hangisini Türk
vatandaşı yapmak suretiyle bir başka Türk gencinin gelişmesinin
önüne engel koyabiliriz
Bunları tartışırken, hiç kimse
bunları konuşmadı burada.
Millî takıma
oyuncu aranacak, kulüplerden gelmiyor, büyük kulüplerde yok.
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) İşte, biz güzel bir yasa
çıkaracağız ki onlar değerlendirecek.
EYÜP FATSA
(Devamla) Müsaade edin, müsaade edin
Müsaade edin
Efendim, acaba
hangi yabancı futbolcuyu Türk lisansı vermek suretiyle, Türk
kimliği vermek suretiyle millî takımın hangi kademesinde
oynatabiliriz? Bunların hesaplarını yapıyoruz.
Bunların hesaplarını yapıyoruz, hiç kimse bunları
konuşmuyor.
Şimdi,
Anadoluda kulüplere bakın veya belli başlı büyük kulüplere
bakın. Anadoludaki bütün kulüpler, büyük kulüplerin altyapısı
gibi çalışıyor. İşte, Sivasspor örneği. Çok büyük
de bir performans gösterdi. İnşallah lider de olur. Bütün Anadolu da
destekliyor Sivassporu, ama yetiştirdiği değerli
futbolcuları, kıymetli futbolcuları, performansı yüksek
futbolcuları sene sonunda Anadoludaki kulüpler elinde tutamıyor.
Niye? Büyük takımlar alıyor. Oynatıyor mu? Oynatmıyor.
Dışarıdan yabancıyı getiriyor, onun yedeğinde
bekletiyor, başka bir takımda oynamasına engel olduğu gibi,
kendi takımında da oynatmıyor. Peki, Türk futbolu nasıl
gelişecek? Türkiyede sporcu, futbolcu nasıl yetişecek?
Nasıl yetişecek?
Gelirlerin
paylaşılmasına bakın. İşte, yayın gelirleri,
havuz gelirleri, bilmem ne gelirleri. Kaç tane takım alıyor bunu, kaç
tane takım? Dört tane, beş tane takımı geçmiyor.
Diğer, Anadoludaki bütün takımlar buradan
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Fatsa, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun, bir
dakikalık süreniz.
EYÜP FATSA
(Devamla) Anadoludaki bütün takımlar fakruzaruret içerisinde, borç
bataklığında; sezonun yarısında oyuncusu gidiyor,
sezonun yarısında hocası gidiyor. Niye? Parasını
ödeyemiyor. Yani, bütün bunların da burada enine boyuna
tartışılması gerekirdi.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Hep bunu söyledik.
EYÜP FATSA
(Devamla) Enine boyuna tartışılması gerekirdi.
Şimdi, her
kulüp dışarıdan kendi ekonomik gücüne göre bir futbolcu buluyor.
Efendim, bu Türk futboluna veya gittiği kulübe bir imkân sağlar
mı sağlamaz mı, buna bakılmıyor. Ama bunların da
mutlaka bir standardının olması lazım. Nasıl? En
azından eğer bizim ülkemize dışarıdan bir futbolcu
gelecekse bulunduğu ülkenin millî takımında oynama
başarısını göstermesi lazım, gelsin bize bir
faydası olsun. Bizim oyuncularımızdan daha az performansa sahip
olan oyuncuları getiriyoruz, kendi
oyuncularımıza gelişme ve kendini ispat etme, kendini ortaya
koyma imkânı veremediğimiz gibi Türk futboluna da doğrusunu
isterseniz bir katkı sağlamış olmuyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
EYÜP FATSA
(Devamla) Sayın Başkan müsaade ederseniz bir cümle
BAŞKAN
Sistemimi bozamam. ("Ver ver" sesleri)
Bütün Genel
Kurulun isteği üzerine, buyurun efendim.
EYÜP FATSA
(Devamla) Teşekkür ediyorum.
Hocalarımızla
ilgili durum da budur. Sezonun sonunda veya ortasında, başında
bir yerde bizim yerli antrenörlerin hepsi saf dışı ediliyor, hiç
ismi, adı sanı duyulmamış hocalar getiriliyor, onların
başına konuluyor. Onların başına konuluyor.
BAŞKAN
Sayın Fatsa, konuşmayı tamamlayınız lütfen. Bir dakika
içinde keserim sözünüzü.
EYÜP FATSA
(Devamla) Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Değerli
arkadaşlar, aslında söylenecek çok şey var ama
Hakemlerle
ilgili meseleler, şike, bahis, iddialarla ilgili. Yahu geçtiğimiz
sene İtalya'da koca koca, devasa dünya kulüplerinin nasıl kümeden
düşürüldüğünü, nasıl
cezalandırıldıklarını görmedik mi? (AK Parti
sıralarından alkışlar) Her şey ekranlarda, televizyon
ekranlarında, 70 milyonun gözü önünde oluyor, ama biz gücümüzün
yettiği takımlara saha kapatma cezası veriyoruz, seyircisiz
oynama cezası veriyoruz sadece. Yani, bütün bunlara bir çare olmanın,
bütün bu dedikoduların Türk futbolu adına bu olumsuz
gidişatın ve kötü gidişatın giderilmesi noktasında da
en az bu yasada, Futbol Federasyonu Genel Kurulu nasıl toplanıp
nasıl karar alacağı kadar arkadaşlarımızın
kafa yorması, burada düşünce üretmesi, fikir üretmesi gerekirdi diye
düşünüyorum.
BAŞKAN
Sayın Fatsa, teşekkür ediyorum.
EYÜP FATSA
(Devamla) Anadolu'da belki birçok takım ikinci devre
takımını sahadan çekecektir. Niye? Hepsi borç
batağında.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Fatsa.
EYÜP FATSA
(Devamla) Ben bu duygu ve düşüncelerle görüşülen ve kanunlaşan
tasarının hayırlı olmasını diliyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN
Evet, madde üzerinde, Hükûmet adına, Devlet Bakanı Sayın Murat
Başesgioğlu.
Buyurun
Sayın Bakanım. (AK Parti sıralarından alkışlar)
DEVLET BAKANI
MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bu son maddede hem şahsıma yöneltilen
soruların bir bölümüne cevap vermek hem de yasalaşma sürecinde olumlu
aktif katkılarıyla tasarıya yardım eden değerli
arkadaşlarıma teşekkür etmek istedim.
Sayın Ersin,
haklı olarak, sadece futbol branşının ön planda olduğu,
diğer branşların onun gölgesinde olduğu konusunda bir
tespit yaptı. Doğrudur, maalesef ülkemizde ve dünyadaki spor
kompozisyonu futbolun egemenliği altında geçmektedir. Bu demek
değildir ki diğer branşları ihmal edeceğiz. Belki bu
çarkı biraz daha diğer branşlara ağırlık verecek
şekilde imkânlarımızı zorlamamız lazım,
politikalarımızı buna göre dizayn etmemiz gerekiyor. Şahsen
ben o inançtayım. İlk gün de söyledim: Sadece, görevim, futbolla
ilgili değil, sporun bütün branşlarına hak ettiği
değeri vermenin gayreti içerisinde olacağız. Bu, tabii,
söylendiği kadar kolay bir iş değil, bunu da biliyorum. Ama
şu anda 57 civarında spor branşı var, mutlaka hepsine elden
gelen imkânlar içerisinde yardımcı olacağız. Bunu bu
şekilde ifade etmek istiyorum.
Bir branşımız,
bir federasyonumuz ceza aldı, doğrudur, dopingden dolayı. Bunu
asla tasvip etmiyoruz, temiz sporu sonuna kadar savunuyoruz. Eğer bizim
çocuklarımız öyle hileli hurdalı madalya alacaklarsa almasınlar.
Temiz ayaklarla, çıplak ayaklarla koşsunlar sırtımızda
taşıyalım, ama spora ve centilmenliğe uymayan öyle hileli
yollarla bizim onlardan madalya veyahut da ödül isteğimiz yok. Bu konuda
gerekli soruşturma yapılmıştır. Ödenmiş olan
paranın geri alınması için de ilgililer hakkında dava
açılmış bulunmaktadır.
Ülkemiz madalya
açısından güzel bir performans göstermiştir. 2000 Sidney
Olimpiyatlarında toplam 5 madalya almış, 2004 Atina
Olimpiyatlarında 10 madalya almış, 21inci sırada
olmuşuz, 2001 Akdeniz Oyunlarında toplam 64 madalya
almışız, 2007 Karadeniz Oyunlarında 120 madalyayla
Rusyanın ardından 2nci durumdayız.
Önümüzdeki
süreçte ülkemizde çok büyük uluslararası organizasyonlar
gerçekleştirilecek. 2009 yılında UEFA Kupası finali
İstanbulda Fenerbahçe Stadında oynanacak, 2009 Avrupa Erkekler Voleybol
Şampiyonası finalleri ülkemizde olacak, 2010 Dünya Basketbol
Şampiyonası ülkemizde gerçekleştirilecek, 2011 Üniversiteler
Kış Oyunları Erzurumda yapılacak, 2011 Gençlik
Olimpiyatları Trabzonda, 2011 Dünya Tenis Şampiyonası
İstanbulda, 2012 Dünya Salon Atletizm Şampiyonası yine
İstanbulda gerçekleşecek.
Bunlardan sonra
ulaşmamız gereken hedef, 2020 Olimpiyatlarının
İstanbulda yapılmasıdır. Bu, spor camiası olarak
bizim arzu ettiğimiz en büyük hedeftir. Ülkemizi cumhuriyetimizin 100üncü
yılına giderken dünya olimpiyatlarına ev sahipliği
yapmış bir ülke konumuna ve prestijine ulaştırmak
istiyoruz. Bu konuda hepimizin tabii, gayret etmesi gerekiyor.
Değerli
arkadaşlarım, aslında spor konusunda çok konuşmak mümkün.
Sabrınızı zorlamak istemiyorum. İki gündür zaten sizi çok
yorduğumun da farkındayım. Şunu yapmaya
çalışıyoruz: Şu ana kadar devletimizin ilgili
kurumlarında ortaya çıkmış spor politikamızı
revize etmek, güncelleştirmek, bilimsel referanslarla buluşturmak ve
potansiyelimizi buna göre hazırlamak durumundayız. Bizim
çağımızdaki metotlar artık gündem dışı
kaldı. Şimdi, çocukların hangi spor branşında
kabiliyetli oldukları beş ila yedi yaşında belli oluyor. O
dönemde çocuğu yakalayamazsanız, beş ila yedi yaşında
yakalayamazsanız, ileride seçmiş olduğu branşın
yanlışlığının faturasını, hem kendisi
ödüyor hem de o spor branşı ödüyor. Onun için, tarama süreci
dediğimiz bir sürecin başlatılması lazım. Kabiliyetli
çocuklarımızı kabiliyeti olan branşlara
hazırlamamız gerekiyor. Kısaca, bir spor politikası, revize
edilmiş bir spor politikası ve spor kültürü yerleştirmenin
gayreti içerisinde olacağız.
Futbolumuzun ve
sporumuzun güncel sorunları var. Değerli Grup Başkan Vekilimiz
biraz evvel burada ifade etti. Bunları biliyoruz, ama, artık çözüm
zamanının geldiğine ve bu çözümü Parlamentomuzla birlikte
üretmemiz gerektiğine inanıyorum. Sizlerden ricam, spora olan
desteklerinizi bizden esirgemeyin. Hem kendi seçim bölgelerinizde hem de tüm
ülkemizde spora karşı olan duyarlılığımızı
devam ettirelim. Spor hayatımızın ayrılmaz bir
parçası. Gençlerimizin motivasyonu konusunda, onları kendilerine
güvenen insanlar yapma açısından, paylaşmayı, sevinci ve
üzüntüyü tatmaları açısından çok önemli bir eğitim kurumu.
Şimdi, bunu önemli ölçüde kulüplerimiz yapıyor. Bunu daha
yaygınlaştırmamız ve okul sporlarına daha çok önem
vermemiz gerektiğine inanıyorum.
Sayın
Başkanım, değerli arkadaşlar
AHMET ERSİN
(İzmir) Sayın Başkan
DEVLET BAKANI
MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) Kemalettin Bey, bitiriyorum
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen Sayın Bakanı dinleyelim efendim.
Buyurun.
DEVLET BAKANI
MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) Sayın Başkanım,
değerli arkadaşlarım; izninizle birkaç cümle de mevcut
tasarı hakkında ifade etmek istiyorum.
Evet, bu ana
kadar söylenmesi gereken her şey söylendi, çok değerli katkılar
oldu. Biz bunlardan istifade ettik. Önergeleri bizzat kabul etmesek bile
değişik formatlarda bu ileri sürülen görüşlerden istifade ettik.
Şimdi, bu
konuda üzerinde yoğunlaşılan nokta geçici 1inci maddedir. Her
şey tamam. Aşağı yukarı buna kimsenin itirazı
yok. Ama, geçici 1de seçimlerin yenilenip yenilenmeyeceğinin Genel
Kurulun iradesine sorulması noktasında bazı
arkadaşlarımızla görüş birliğine varamadık.
Şimdi, bu
konu şöyle değerli arkadaşlarım, bir kez daha izah edeyim:
Futbol Federasyonunun yönetimi parlamenter sisteme benziyor. Genel Kurulu
yasama, Yönetim Kurulu icra veyahut da Hükûmet; mahkemeleri de Tahkim, Disiplin
Kurulu ve Uyuşmazlık Çözüm Kurulu. Şimdi, biz, yapmış
olduğumuz bu düzenlemeyle parlamenter sistemden başkanlık
sistemine geçtik. Çünkü, Futbol Federasyonu Genel Kurulunun seçeceği
birçok kurul, artık, bizzat Başkan tarafından ya başkan
atanacak veyahut da Başkan tarafından oluşturulacak. Şimdi,
belki tabirim veyahut da mukayese tam oturmayabilir ama, parlamenter sistemden
başkanlık sistemine geçmiş bir düzende hâlâ Başbakanın
görevde kalması veyahut da Bakanlar Kurulunun görevde kalmasını
herhâlde savunamayız, yani, bu böyle bir husus veyahut da Parlamentonun
büyük bir bölümü yenilenmiş, ama diyoruz ki Millî Eğitim Gençlik ve
Spor Komisyonu görevine devam etsin.
Seçimle
verilmiş bir hakkı kanunla alıyorsunuz. gibi bir ifade oldu.
Hayır, böyle bir şey yok. Şimdi 5 tane
arkadaşımız veyahut da 15 tane arkadaşımız
veyahut da bir siyasi parti grubumuz Anayasa Komisyonuna bir seçim önergesi
verse, Ben seçimlerin yenilenmesini istiyorum. dese, bu önerge prosedür
gereği buraya gelecek. Burada değerli milletvekillerine sorulacak:
Seçimler yenilensin mi yenilenmesin mi? O zaman biz itiraz edebilecek miyiz?
Biz daha yeni seçildik, 2002de Seçim Kanunuyla biz parlamenter olduk, daha
durun bakalım, yerimize ısınmadan nereden bu Seçim Kanunu
yenilenmesi çıktı? diye soramayız. Görüşlerimizi
bildiririz, başka enstrümanları söyleriz de, demokrasinin özünde buna
karşı çıkışı makul görecek bir durum yok.
Korkmayın, yani, hemen seçim lafı gelince şey oldu da
Bu
Parlamentoya, gerçi, ne zaman erken seçim lafı gelse arkası
geliyor, devam ediyor.
Tabii, arzumuz
şu: Yani, yönetimde istikrar olsun, Parlamentoda istikrar olsun ve yasama
mec-lislerimiz sonuna kadar bu görevlerini tamamlasınlar. Yani,
Federasyonun bu yapısal değişikliğinden sonra böyle bir
durumla karşı karşıyayız. Yoksa, bizim, bu yasayla
kesinlikle bir seçim yapılsın şeklinde bir buyurgan ifademiz yok.
Başlangıçta belki o ifade, ilk Komisyona sunduğumuz ifade bu
anlama gelebilirdi. Arkadaşlarımızın ikazları
doğrultusunda bunu değiştirdik. Yani, şöyle işleyecek
prosedür: Yasa sizin onayınızdan geçerse, otuz gün içerisinde Genel
Kurullarını toplayacaklar ve FIFAnın öngördüğü ana statü
değişikliklerini, kendi ana statülerine dâhil edecekler.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
DEVLET BAKANI
MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) Sayın Başkanım, iki
dakika daha izin verirseniz.
BAŞKAN
Sayın Bakanım, buyurun. Konuşmanızı
tamamlayınız.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Kulüplerle ilgili vergi, sigortayla ilgili hiçbir
şey söylemediniz.
DEVLET BAKANI
MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) Vergi, sigortaya beraber
çalışacağız. Yani, ilgili bakanlarımız da yok herhâlde
burada zaten.
Bir ay içerisinde
bunu yapacak, statü değişikliğini yapacak. Zaten FIFAnın
da Federasyonumuzdan istediği budur. Önce statü
değişikliğini yap, ondan sonra diğer prosedürleri
işlet. diyor.
İkinci
aşamasında, aynı Genel Kurul toplantısında, Genel
Kurul üyelerine, demin arz etmeye çalıştığım espri
içerisinde ve diğer enstrümanlar çerçevesinde bu kadar yapısal
değişikliğe uğramış bir genel kurul
yapısından sonra, bir seçimlerin yenilenmesi kararına ihtiyaç
var mı yok mu, bunu Genel Kurula sorun diyoruz. Yoksa, illaki seçim yap
diye bir dayatmamız yok.
Burada oylama
şekline itiraz var. Niye ad okunmak suretiyle -siz tarif ediyorsunuz-
veyahut da niye gizli olsun diye şey yapıyorsunuz.
Şimdi,
değerli arkadaşlarım, ben yirmi yıldır aktif siyasetteyim.
Siyasette en çok nefret ettiğim şey, insanın vicdanından
geçen tercihini açıkça söyleyememesidir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Bakanım
DEVLET BAKANI
MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) Şunu arz ediyorum. Bunu ben
istedim. Şunu arz ediyorum: Futbol Federasyonu gibi önemli, saygın
bir organizasyonun Genel Kurul üyesi, hiç yalpa yapmadan, vicdanından ne
geçiyorsa, ayakları yere sağlam basarak orada haykırsın.
Ben bunu istiyorum.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Onu kanunla yapacaksınız.
DEVLET BAKANI
MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) Bunu söyleyemeyecek adam Genel
Kurul delegesi olmasın.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Kanunla yapacaksınız.
DEVLET BAKANI
MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla) Bunu kabul etmediler, ikinci
alternatif gizli oy diyoruz. Çünkü, bizim, Federasyonun Genel Kurulunda
yargı denetimi yok, hükûmet komiseri yok. Bugüne kadar olan dört beş
tane Genel Kurulun hepsi mahkemelik.
Şimdi,
değerli arkadaşlarım, Türk futbolu bir yol ayrımında.
Bu, iyi niyetlerimizle çıkardığımız yasayla birlikte
futbolu kaostan kurtarabilirler. Hayır, bu doğrultuda
düşünceleri birleşmezse, futbolu kaosa götürmek de onların
elinde. Yani, uluslararası kuruluşlardan, şuradan buradan hiç
çare aramaya gerek yok. Bizim onlara, önüne koyduğumuz yasa gerçekten
futbolu kaostan kurtaracak bir yasadır ve bu yasa hem mevcut yönetim için
hem de bu yönetime talip olmayı aklından geçiren herkes için
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
DEVLET BAKANI
MURAT BAŞESGİOĞLU (Devamla)
çok demokratik bir platformdur. Kendine
güvenen, gücüne güvenen, delegeye derdini arz eder, orası kimi seçerse
bizim başımızın üzerinde yeri vardır diyorum.
Hepinize, bütün gruplarımıza, arkadaşlarımıza çok
teşekkür ediyorum. Hayırlı, uğurlu olsun diyorum. (AK
Parti, CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
Şahsı
adına Kocaeli Milletvekili Fikri Işık. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Sayın
arkadaşlar, Genel Kurulun sabrını fazla zorlamayalım.
Buyurun.
FİKRİ
IŞIK (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşmekte olduğumuz 64 sıra sayılı Türkiye Futbol
Federasyonunun Kuruluş ve Görevlerini Düzenleyen Kanunda
değişiklik öngören yasa tasarısının yürütme maddesi
üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, çok güzel, gerçekten, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yasa
yapımında bana göre örnek olabilecek bir yasa
tasarısını biraz sonra yasalaştıracağız.
Hükûmet, bir tasarıyı Millî Eğitim, Kültür, Gençlik, Spor
Komisyonuna havale etti görüşülmek üzere. Bu Komisyonda -adını
özellikle anmak bir görev olarak addediyorum- Abdurrahman Arıcı
Beyin ve iktidar olsun muhalefet olsun değerli
arkadaşlarımızın katkılarıyla tasarı biraz
daha olgunlaştı, ama dün gece geç saatlere kadar ve bugün şu ana
kadar, gerek iktidar partimiz gerekse muhalefet partilerimizin değerli
temsilcilerinin verdiği önergeler, yaptığı eleştiriler
sonucunda bana göre yasa tasarısı tam anlamıyla
olgunlaştı. Birtakım düzenlemeler de ilave edildi. Bir güzel
yasa tasarısı biraz sonra sizin oylarınızla
yasalaşmış olacak.
Ben, bu
tasarının
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Ancak
FİKRİ
IŞIK (Devamla)
hazırlanmasında emeği geçen, başta
Sayın Bakanımız, onun çok değerli çalışma
arkadaşları, Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonumuz
ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna teşekkür ediyorum.
Yasanın
şimdiden hayırlı olmasını temenni ediyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Işık.
Madde üzerinde
soru-cevap işlemi var.
Sayın
Sipahi, buyurun efendim.
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) Sayın Bakan, sayın komisyon üyeleri;
ben, dün, Türkçenin doğru kullanımıyla ilgili bir öneride
bulundum. Ben veya herhangi bir arkadaşım, şu anda, sizlere
karşı Mister Bakan, mister komisyon üyesi veya Mister Genel
Müdür diye hitap etsek, bunu bir istihza, hatta haklı olarak hakaret
kabul edersiniz, ama, siz, Türk dil bilgisi kurallarına ihanet ederek,
Türkçe terimlerin yanına İngilizce kısaltmalar
yazdınız.
Bu da yetmedi,
spor ahlak kuralları gibi çok güzel bir Türkçenin
karşılığı yerine, fair play yazdınız, yani
müstemleke Türkçesini resmîleştirdiniz,
yasalaştırdınız. Benim bunu kabul etmem mümkün değil.
Türkiye Büyük Millet Meclisi yazışma ve konuşma
lisanlarında örnek olmak zorundadır. Hayırlı olsun diyorum
ve bunun vebalini, kabul edenlere bırakıyorum.
Bu arada,
Sayın Fatsanın haklı olarak belirttiği bir konuyu ben size
soru olarak yönelteceğim. Yabancı sporculara Türk kimliği
sağlayarak, efendim, Türkleştirme konusundaki şikâyete ben de
katılıyorum. Yalnız, bu konudaki soruyu, Sayın Fatsa, sizin
yerinize Sayın Bakanımıza yönelteceğim. Brezilyalı
Vedersonu Gökçek Vederson yapan kişi hangi partinin belediye
başkanıdır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Sipahi.
Sayın Asil,
buyurun.
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) Sayın Bakanım, verdiğiniz örnek
Parlamentonun kendi iradesi üzerindeki verdiği karar idi. İşte,
bütün bu geçici madde itirazımızda bunu ifade ettik. Dedik ki: Bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç otuz gün içinde
3813 sayılı Kanunun bu Kanunla değiştirilen 5inci
maddesinde belirtilen üyelerin katılımıyla Genel Kurul
toplantısı yapılır. Bu toplantıda ana statü bu
Kanunla getirilen düzenlemelere uyumlu hâle getirilir. Bunu
yaptıralım. Ondan sonra da bu Genel Kurul arzu ediyorsa, kendi
üyelerinin, tam sizin verdiğiniz örnekte olduğu gibi
Bu heyetin
içerisinden, Parlamentonun içerisinden bazı arkadaşlarımızın
bir teklif verip, onu Parlamentoda yasalaştırdığını
ifade ettiniz. İşte, biz de aynısını, bunu istedik
sizden. Bunu bu şekilde yapalım. Kendileri arzu ediyorlarsa, erken
seçim mi yapacaklar, geç seçim mi yapacaklar; buna özgür iradeleriyle
-nasıl ki, Parlamentoda karar verildiyse- bu şekilde verilsin.
dedik. Esasında, işte bütün itiraz noktamız buradaydı. Bunu
da kendi dilinizle, esas arzu ettiğinizi, olması gerekeni bu
örneği vermekle yaptınız.
Ben yüce heyetin
dikkatini çekmek için bu sözü aldım.
Çok teşekkür
ediyorum.
Yasa Türk futboluna
hayırlar getirsin temennisini tekrarlıyor, hepinize saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Hıdır
MEHMET NİL
HIDIR (Muğla) Teşekkür ederim Başkanım.
Sayın
Bakanım, sporu
Gençlerimizin fikren, bedenen ve ahlaken yücelmesi için,
üzüntü ve sevinç duygularını öğrenmesi ve kişiliğinin
oluşması için çok üstün gayret sarf ettiğinizi biliyoruz ve bunu
kürsüden ikrar etmenizden dolayı da son derece memnunuz.
Bu
çalışmalarınızdan dolayı tekrar teşekkür ediyor,
başarılarınızın devamını diliyoruz.
BAŞKAN
Sağ olun. Teşekkür ederim Sayın Hıdır.
Buyurun
Sayın Özdemir.
HASAN
ÖZDEMİR (Gaziantep) Sayın Başkan, Sayın Bakanıma
şu kısa soruyu sormak istiyorum:
3813
sayılı Yasaya yeni getirilen düzenlemeyle, Futbol Federasyonu Tahkim
ve Disiplin Kurulu üyeleri için atama esası getirilmiştir. Bu durum
da son derece sakıncalıdır. Başkan tarafından
atanmış Tahkim ve Disiplin Kurulu üyeleri aynı paralelde hareket
edeceklerinden, bu durum menfi sonuçlar doğurmayacak mıdır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Özdemir.
Sayın
Bakanım, buyurun.
DEVLET BAKANI
MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım, soru soran değerli milletvekillerimize de
çok teşekkür ediyorum.
Türkçenin
kullanılmasındaki hassasiyeti ben de yürekten paylaşıyorum.
Ancak burada bir iletişimsizlik oldu herhâlde. Yani bu,
karşılığı tam bulunamadığı için, Türk
Dil Kurumundaki karşılıklara da arkadaşlarımız
baktılar, ondan da bizi tatmin edecek bir karşılık
olmadığı için, bu evrensel bir terim olduğu için bu şekilde
kullanıldı. Yani, bunu ihanet olarak falan algılamak
ağır bir şey. Yani Meclisin bütün parlamenterleri, bütün
arkadaşlarımız Türkçenin kullanılması konusunda
hassastır. Ama bu, küreselleşmeyle birlikte kültürel
hayatımıza, sosyal hayatımıza giren bir iştir.
Şekilden ziyade, toplumumuzun bu uluslararası dalgada ayakta
kalabilmesi için, köklerinin sağlam olabilmesi için başka gayretlere
ihtiyaç vardır. Şekilci çıkışlardan ziyade daha
muhtevalı çıkışlara ihtiyaç vardır diye
düşünüyorum.
3813
sayılı Yasa ve Tahkim ve Disiplin Kurulu Başkan tarafından
atanacak noktasında Sayın Özdemirin sorusu oldu. Bu, tabii,
FIFAnın Standart Statüde istediği, Federasyon Genel Kurulumuzun da
kabul ettiği bir husus. Bunu, önümüzdeki süreçte işleyişini
göreceğiz. Bizim herhangi bir şahsi tercihimiz değil. Standart
Statüye uyma konusunda yapmış olduğumuz bir düzenleme.
Erken seçim
örneği bizim arzumuza uyuyor. dendi. Benim maksadım şudur
veyahut da tekrar altını çizelim, yanlış anlamalara neden
olmasın, yarın işte Bakan şöyle dedi, böyle dedi
Yasaya
koymuş olduğumuz Genel Kurul iradesine başvurma tercihi, yine
Genel Kurulun kendi iradesini, özgürce verebileceği bir karardır,
yani oraya seçimlerin yenilenme lafının konması, hiçbir
şekilde Genel Kurulun iradesinin maniple edilmesi anlamına
gelmemektedir. Yani aslında sizinle farklı şeyi söylemiyoruz,
ama siz bu seçim konusu olunca biraz ona bir takıntı oldu.
Ben şuna
inanıyorum: Futbol ailesi yine tabii mecrasını bulacak sizin
ifadenizle
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) Müdahale ettik. Keşke etmeseydik.
DEVLET BAKANI
MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) Yani, biz belki burada biraz
da lüzumsuz tartışıyor olabiliriz. Onlar aklıselim
insanlar, sorumlu insanlar. Umarım sizin tarafınızdan dile
getirilen endişeler de ortadan kalkar diyorum.
Ben bu süreçte,
tekrar etmem gerekirse, Sayın Komisyon Başkanımıza, Gençlik
Spor teşkilatımıza, siyasi partiler grup başkan
vekillerimize, Başkanlık Divanımıza, değerli
milletvekillerimize, Sayın Şenes Erzike, Levent Bıçakçıya
ve değerli spor adamlarımıza, bu süreçte yasanın
olgunlaşması adına yapmış olduğu katkılardan
dolayı teşekkür ediyorum.
Tekrar
hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
18inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, tasarının tümünün oylamasından önce, İç
Tüzük 86ncı maddeye göre oyunun rengini belirtmek üzere lehte ve aleyhte
iki talep vardır.
Aleyhte Kamer
Genç, Tunceli Milletvekili
Yok.
Lehte Ayhan Sefer
Üstün, Sakarya Milletvekili, buyurun. (AK Parti sıralarından
alkışlar.
AYHAN SEFER ÜSTÜN
(Sakarya) Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekillerim; 64
sıra sayılı Kanun Tasarısında, İç Tüzükün
86ncı maddesine göre oyumun rengini belirtmek üzere söz aldım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime
başlamadan önce, değerli arkadaşlar, oyumun renginin kabul
olduğunu belirtmek istiyorum.
Evet,
sabrınızın sonuna geldik gerçekten ama, Meclisimizin de
demokrasimizin de değerini bilmek durumundayız. Gerçekten, iki günden
beri burada, yoğun bir şekilde, sporu, futbolu
tartışıyoruz. Tahmin ediyorum ki, herhâlde, futbolcular veya
futbol adamları, spor adamları bu konuyu bu kadar uzun
tartışmamışlardır.
Değerli
arkadaşlar, bu bir Hükûmet tasarısıdır. Hükûmetimiz sevk
etmiştir Meclisimize ve tasarıyı Sayın Cemil Çiçek
açıkladıktan sonra, Federasyon Başkanımız, Evet,
Hükûmetimize teşekkür ediyoruz, bu tasarıyla birlikte futbolumuz tam
bağımsız ve özerk hâle gelecektir. demiştir. Gerçekten de
şu anda futbolumuz, inşallah biraz sonra vereceğiniz oylarla,
tam bağımsız ve özerk hâle gelecektir. Devlet
yapımızda birçok kurum vardır, kuruluş vardır. Hiçbir
kurum, bundan sonra, Futbol Federasyonu kadar ne bağımsız
olacaktır ne de özerk olacaktır. Tabii, bu
bağımsızlık ve bu özerklik, mutlaka, kendisine de
birtakım sorumluluklar yüklemektedir.
Değerli
arkadaşlar, burada zaman zaman, kanun konuşulurken, hakikaten çok
değerli katkılar sunuldu, ben teşekkür ediyorum, ama, zaman
zaman da bazı konuşmacılar, hiç kanunu okumadan gelmişler
-burada bir Tahkim Kurulu var- Tahkim Kurulunu uluslararası tahkimle
karıştırdılar.
RAMAZAN
KERİM ÖZKAN (Burdur) Oralara girme, oralara girme, boşver.
BAŞKAN
Sayın Üstün, son aşamadayız, güzelce bağlayalım
şu işi.
Buyurun.
AYHAN SEFER ÜSTÜN
(Devamla) Evet
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sakaryasporun vergi borcu var mı yok mu, onu
söyle.
AYHAN SEFER ÜSTÜN
(Devamla) Sayın Başkanım, ayrıca, ilaveten şunu
söylüyorum: Bakın, burada, çok değerli bir güreşçimiz var,
Saygıdeğer Milletvekilimiz var. İki günden beri konuşuyoruz,
futbolu konuşuyoruz, futbolda en fazla elde ettiğimiz
başarı bir bronz madalya. Bu arkadaşımız
uluslararası camiada ülkemize yirmi üç tane altın madalya
kazandırmıştır. Bu arkadaşımıza, oradan
buradan söz atılmıştır. Ben bu arkadaşımıza,
kürsüden, gönüllerim ile alkışlarımı sunuyorum. Kendisini
sizlerin de alkışlamasını arzu ediyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Evet, öyle veya
böyle bu kanun geçecektir. Ben sporumuza, futbolumuza hayırlı
olmasını diler, oyumun tekrar beyaz olduğunu, kabul
olduğunu söyler, saygılar sunarım arkadaşlar (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, görüşmeler
tamamlanmıştır.
Tasarının
tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir
ve kanunlaşmıştır.
Kanunun Türk
spor camiası için, futbol camiası için ve milletimiz için
hayırlar getirmesini diliyorum.
Saygıdeğer
milletvekilleri, alınan karar gereğince, kanun tasarı ve
tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 30 Kasım 2007 Cuma
günü saat 14.00te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.
Sizlere ve
bizleri izleyen vatandaşlarımıza hayırlı akşamlar
diliyorum.
Kapanma Saati:19.26