DÖNEM: 23                                                                    YASAMA YILI: 2

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

CİLT : 8

30’uncu Birleşim

5 Aralık 2007 Çarşamba

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

   I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI

1.- TBMM Başkan Vekili Meral Akşener’in, 5 Aralık Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının verilişinin 73’üncü yıl dönümü dolayısıyla konuşması

 

IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) TEZKERELER

1.- Avusturya Millî Meclisi Başkanlığı tarafından 4 Aralık 2007 tarihinde Viyana’da düzenlenecek foruma iştirak edecek olan Parlamento heyetini oluşturmak üzere siyasi parti gruplarınca bildirilen isimlere ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/236)

2.- Makedonya Cumhuriyeti Meclisi Avrupa Birliği İşleri Komisyonu Başkanı Tito Petkovski ve komisyon üyelerinden oluşan Parlamento heyetinin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin konuğu olarak resmî temaslarda bulunmak üzere ülkemizi ziyaretinin uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/237)

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ

1.- 2008 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ve Bütçe Komisyonu Raporları (1/426) (S. Sayısı: 57)

2.- 2006 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı ile Merkezi Yönetim Bütçesi Kapsamındaki İdare ve Kurumların 2006 Bütçe Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarılarına Ait Genel Uygunluk Bildirimi ve Eki Raporlarının Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporları (1/267, 3/191) (S. Sayısı: 58)

A) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı  2008 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı  2006 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

B) RADYO VE TELEVİZYON ÜST KURULU

1.- Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2008 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2006 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

C) CUMHURBAŞKANLIĞI

1.- Cumhurbaşkanlığı 2008 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Cumhurbaşkanlığı 2006 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

D) SAYIŞTAY BAŞKANLIĞI

1.- Sayıştay Başkanlığı  2008 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Sayıştay Başkanlığı  2006 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

E) ANAYASA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI

1.- Anayasa Mahkemesi Başkanlığı  2008 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Anayasa Mahkemesi Başkanlığı  2006 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

F) BAŞBAKANLIK

1.- Başbakanlık 2008 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Başbakanlık 2006 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

G) MİLLÎ İSTİHBARAT TEŞKİLATI MÜSTEŞARLIĞI

1.- Millî İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı  2008 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Millî İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı 2006 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

H) MİLLÎ GÜVENLİK KURULU GENEL SEKRETERLİĞİ

1.- Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği  2008 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği 2006 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

I) TÜRK İŞBİRLİĞİ VE KALKINMA İDARESİ BAŞKANLIĞI

1.- Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı  2008 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı 2006 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

İ) DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI

1.- Diyanet İşleri Başkanlığı 2008 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Diyanet İşleri Başkanlığı 2006 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

 

VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR VE AÇIKLAMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, İstanbul Milletvekili Halide İncekara’nın, konuşmasında partisine sataşması nedeniyle konuşması

2.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, İstanbul Milletvekili Halide İncekara’nın, konuşmasında partisine sataşması nedeniyle konuşması

3.- İstanbul Milletvekili Reha Çamuroğlu’nun, Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis’in, konuşmasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması

 

VII.- SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan’ın, Ilısu Barajı Projesi’ne ve Hasankeyf’in korunmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/58)

* Ek cevap

2.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Kaz Dağlarındaki altın arama çalışmasına ilişkin sorusu ve  Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/533)

3.- Adana Milletvekili Nevingaye Erbatur’un, DSİ VI. Bölge Müdürlüğünün projelerine ilişkin sorusu ve  Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/535)

4.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin, bir hizmet alım ihalesine yönelik soruşturmaya ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın cevabı (7/543)

5.- Muğla Milletvekili Metin Ergun’un, Muğla’da yangın mağduru köylülerin desteklenmesine ilişkin sorusu ve  Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/578)

6.- Muğla Milletvekili Metin Ergun’un, Muğla’nın bazı köylerinde tarım alanlarının yanmasına ilişkin sorusu ve  Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun cevabı (7/579)

7.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Ardahan'da vergisiz mazot ithalatına izin verilip verilmeyeceğine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen’in cevabı (7/616)

8.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkaya’nın, basamak yükseltmenin aylıklara etkisine ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı  Faruk Çelik’in cevabı (7/627)

9.- Sivas Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu’nun, Bağ-Kur emeklileri arasındaki maaş farkına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı  Faruk Çelik’in cevabı (7/628)

10.- Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman’ın, zeytin ihracatının geliştirilmesine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen’in cevabı (7/752)

11.- İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam’ın, zabıta memurlarına fiilî hizmet zammı verilmesine ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı  Faruk Çelik’in cevabı (7/765)

12.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, İşsizlik Sigortası Fonuna ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı  Faruk Çelik’in cevabı (7/766)

13.- Bursa Milletvekili Kemal Demirel’in, vekâleten görev yapan personelden asaleten atananlara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı  Faruk Çelik’in cevabı (7/794)

14.- İstanbul Milletvekili Süleyman Yağız’ın, kayıt dışı istihdama ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı  Faruk Çelik’in cevabı (7/888)

15.- Gaziantep Milletvekili Akif Ekici’nin, Bağ-Kur sigortalılarının sağlık hizmetlerinden yararlanma şartlarına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı  Faruk Çelik’in cevabı (7/920)

 

I- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 11.00’de açılarak üç oturum yaptı.

 

2008 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun (1/426) (S. Sayısı: 57),

2006 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı ile Merkezi Yönetim Bütçesi Kapsamındaki İdare ve Kurumların 2006 Bütçe Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarılarına Ait Genel Uygunluk Bildirimi ve Eki Raporlarının Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu’nun (1/267, 3/191) (S. Sayısı: 58)

Tümü Üzerindeki görüşmeler tamamlanarak maddelerine geçilmesi kabul edildi ve tasarıların 1’inci maddeleri okundu.

 

Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın,

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın,

Konuşmalarında şahıslarına sataştıkları iddiasıyla birer konuşma yaptılar.

 

Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun konuşmasında geçen bir ifadeyle ilgili açıklamada bulundu.

 

5 Aralık 2007 Çarşamba günü, alınan karar gereğince saat 11.00’de toplanmak üzere, birleşime 19.08’de son verildi.

 

                                                           Köksal TOPTAN

                                                                  Başkan

 

           Fatoş GÜRKAN                                                                        Yusuf COŞKUN

                  Adana                                                                                     Bingöl

               Kâtip Üye                                                                               Kâtip Üye

 

                                                            Murat ÖZKAN

                                                                 Giresun

                                                               Kâtip Üye

                                                                                                                                                No.: 45

II.- GELEN KÂĞITLAR

5 Aralık 2007 Çarşamba

Tezkereler

 

1.- Niğde Milletvekili Mümin İnan’ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/234) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.11.2007)

2.- Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk’un Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/235) (Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.11.2007)

Rapor

1.- Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/335) (S. Sayısı: 56) (Dağıtma tarihi: 5.12.2007) (GÜNDEME)

Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri

1.- Mersin Milletvekili Mehmet Şandır’ın, Kuzey Irak ile ticari ilişkilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/522)

2.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, Antalya’da yayalara yönelik trafik altyapısına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/523)

3.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, Antalya’da yıkım kararı verilen iki binaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/524)

4.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin’in, son günlerdeki terör olaylarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/527)

5.- İstanbul Milletvekili Hasan Macit’in, akaryakıt kaçakçılığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/528)

6.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal’ın, RTÜK’ün terör konusundaki bir yayın durdurma kararına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/529)

7.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un, Çankaya Köşkünün tadilat ve dekorasyonuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/532)

8.- İstanbul Milletvekili Hasan Macit’in, bazı deniz araçlarına ÖTV’siz akaryakıt kullandırılmasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/539)

9.- Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek’in, Kırklareli İl Özel İdaresinin iş akitlerini fesh ettiği işçilere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/541)

10.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, turizmde ölü sezondaki istihdama ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/542)

11.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, Antalya Devlet Tiyatrosunun yeni mekan ihtiyacına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/544)

12.- Aydın Milletvekili Mehmet Fatih Atay’ın, Çankaya Köşkünün tadilatına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/545)

13.- Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz’ün, Türk Telekom’daki greve ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/550)

14.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllü’nün, Antalya Batı Çevre yolu projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/551)

15.- Kocaeli Milletvekili Hikmet Erenkaya’nın, İzmit-Yalova bölünmüş yol çalışmalarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/552)

16.- Antalya Milletvekili Tayfur Süner’in, Antalya’daki kamu hastanelerinin yeni doğan ünitelerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/554)

17.- Aydın Milletvekili Özlem Çerçioğlu’nun, kuraklıktan etkilenen çiftçilerin desteklenmesine ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Şimşek) yazılı soru önergesi (7/559)

5 Ara­lık 2007 Çar­şam­ba

Bİ­RİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Saa­ti: 11.08

BAŞ­KAN : Baş­kan Ve­ki­li Me­ral AK­ŞE­NER

K­TİP ÜYE­LER: Ya­şar TÜ­ZÜN (Bi­le­cik), Mu­rat ÖZ­KAN (Gi­re­sun)

 

 

BAŞ­KAN – Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 30’un­cu Bir­le­şi­mi­ni açı­yo­rum.

Top­lan­tı ye­ter sa­yı­sı var­dır, gö­rüş­me­le­re baş­lı­yo­ruz.

II­I.- OTU­RUM BAŞ­KAN­LA­RI­NIN KO­NUŞ­MA­LA­RI

1.- TBMM Baş­kan Ve­ki­li Me­ral Ak­şe­ne­r’­in, 5 Ara­lık Türk ka­dı­nı­na seç­me ve se­çil­me hak­kı­nın ve­ri­li­şi­nin 73’ün­cü yıl dö­nü­mü do­la­yı­sıy­la ko­nuş­ma­sı

BAŞ­KAN – Bu­gün Türk ka­dı­nı­nın seç­me ve se­çil­me hak­kı­nı al­ma­sı­nın 73’ün­cü yıl dö­nü­mü­nü kut­lu­yo­ruz.

Bü­tün ka­dın­la­rı­mı­za tek­rar kut­lu ol­sun.

Bu ko­nu­da eme­ği ge­çen, baş­ta Bü­yük Ata­türk ol­mak üze­re, onun­la bir­lik­te ebe­di­ye­te in­ti­kal et­miş bü­tün emek sa­hip­le­ri­ni say­gıy­la, min­net­le, rah­met­le, şük­ran­la anı­yo­rum.

Bu­gün iti­ba­rıy­la ka­dın-er­kek eşit­li­ği ko­nu­sun­da üs­tün ça­lış­ma­lar ya­pan bü­tün si­ya­set­çi­le­re, bü­tün üni­ver­si­te men­sup­la­rı­na, si­vil top­lum ör­gü­tü men­sup­la­rı­na, ya­zar­la­ra te­şek­kür­le­ri­mi su­nu­yo­rum.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, gün­de­mi­mi­ze gö­re 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ile 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin­he­sap Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı üze­rin­de­ki gö­rüş­me­le­re de­vam ede­ce­ğiz.

An­cak gö­rüş­me­le­re baş­la­ma­dan ön­ce Baş­kan­lı­ğın Ge­nel Ku­ru­la iki su­nu­şu var­dır, oku­tu­yo­rum:

IV.- BAŞ­KAN­LI­ĞIN GE­NEL KU­RU­LA SU­NUŞ­LA­RI

A) TEZKERELER

1.- Avus­tur­ya Mil­lî Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan 4 Ara­lık 2007 ta­ri­hin­de Vi­ya­na­’da dü­zen­le­ne­cek fo­ru­ma iş­ti­rak ede­cek olan Par­la­men­to he­ye­ti­ni oluş­tur­mak üze­re si­ya­si par­ti grup­la­rın­ca bil­di­ri­len isim­le­re iliş­kin Baş­kan­lık tez­ke­re­si (3/236)

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Ge­nel Ku­ru­lu­na

Avus­tur­ya Mil­li Mec­lis Baş­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan 4 Ara­lık 2007 ta­ri­hin­de Vi­ya­na­’da “Kit­le im­ha si­lah­la­rı­nın ya­sak­lan­ma­sı­” ko­nu­lu Ulus­la­ra­ra­sı Par­la­men­ter Fo­ru­ma iş­ti­rak edil­me­si Ge­nel Ku­ru­l’­un 27 Ka­sım 2007 ta­rih ve 25 sa­yı­lı Bir­le­şi­min­de ka­bul edil­miş­tir.

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin Dış İliş­ki­le­ri­nin Dü­zen­len­me­si Hak­kın­da 3620 sa­yı­lı Ka­nu­n’­un ikin­ci mad­de­si uya­rın­ca he­ye­ti oluş­tur­mak üze­re si­ya­si par­ti grup­la­rı­nın bil­dir­miş ol­du­ğu isim­ler Ge­nel Ku­ru­l’­un bil­gi­le­ri­ne su­nu­lur.                

                                                                                                            Kök­sal Top­tan

                                                                                             Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si

                                                                                                                          Baş­ka­nı

Onur Öy­men Bur­sa Mil­let­ve­ki­li

Va­hit Er­dem Kı­rık­ka­le Mil­let­ve­ki­li

2.- Ma­ke­don­ya Cum­hu­ri­ye­ti Mec­li­si Av­ru­pa Bir­li­ği İş­le­ri Ko­mis­yo­nu Baş­ka­nı Ti­to Pet­kovs­ki ve ko­mis­yon üye­le­rin­den olu­şan Par­la­men­to he­ye­ti­nin, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin ko­nu­ğu ola­rak res­mî te­mas­lar­da bu­lun­mak üze­re ül­ke­mi­zi zi­ya­re­ti­nin uy­gun bu­lun­du­ğu­na iliş­kin Baş­kan­lık tez­ke­re­si (3/237)

 

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Ge­nel Ku­ru­lu­na

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lık Di­va­nı­’nın 26 Ka­sım 2007 ta­rih ve 12 sa­yı­lı Ka­ra­rı ile, Ma­ke­don­ya Cum­hu­ri­ye­ti Mec­li­si Av­ru­pa Bir­li­ği İş­le­ri Ko­mis­yo­nu Baş­ka­nı Ti­to Pet­kovs­ki ve Ko­mis­yon Üye­le­rin­den olu­şan bir Par­la­men­to He­ye­ti­nin Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­’nin ko­nu­ğu ola­rak res­mi te­mas­lar­da bu­lun­mak üze­re ül­ke­mi­zi zi­ya­re­ti uy­gun bu­lun­muş­tur.

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­’nin Dış İliş­ki­le­ri­nin Dü­zen­len­me­si Hak­kın­da 3620 Sa­yı­lı Ka­nu­n’­un 7. Mad­de­si ge­re­ğin­ce Ge­nel Ku­ru­l’­un bil­gi­si­ne su­nu­lur.

                                                                                                              Kök­sal Top­tan

                                                                                               Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si

                                                                                                                   Baş­ka­nı

BAŞ­KAN – Bil­gi­le­ri­ni­ze su­nul­muş­tur.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, şim­di büt­çe gö­rüş­me­le­ri­ne baş­lı­yo­ruz.

Prog­ram uya­rın­ca bu­gün iki tur gö­rüş­me ya­pa­ca­ğız. Bi­rin­ci tur­da Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı, Rad­yo ve Te­le­viz­yon Üst Ku­ru­lu, Cum­hur­baş­kan­lı­ğı, Sa­yış­tay Baş­kan­lı­ğı, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si Baş­kan­lı­ğı büt­çe­le­ri yer al­mak­ta­dır.

V.- KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN

GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER

A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ

1.- 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ve Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/426) (S. Sa­yı­sı:57) (x)

2.- 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sap Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ile Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si Kap­sa­mın­da­ki İda­re ve Ku­rum­la­rın 2006 Büt­çe Yı­lı Ke­sin He­sap Ta­sa­rı­sı­na Ait Ge­nel Uy­gun­luk Bil­di­ri­mi ve Eki Ra­por­la­rı­nın Su­nul­du­ğu­na Da­ir Sa­yış­tay Baş­kan­lı­ğı Tez­ke­re­si ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/267, 3/191) (S. Sa­yı­sı: 58) (x)

A) TÜR­Kİ­YE BÜ­YÜK MİL­LET MEC­Lİ­Sİ BAŞ­KAN­LI­ĞI

1.- Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı  2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Bütçe­si

2.- Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı  2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

B) RAD­YO VE TE­LE­VİZ­YON ÜST KU­RU­LU

1.- Rad­yo ve Te­le­viz­yon Üst Ku­ru­lu  2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Rad­yo ve Te­le­viz­yon Üst Ku­ru­lu  2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sabı

C) CUM­HUR­BAŞ­KAN­LI­ĞI

1.- Cum­hur­baş­kan­lı­ğı  2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Cum­hur­baş­kan­lı­ğı   2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

D) SA­YIŞ­TAY BAŞ­KAN­LI­ĞI

1.- Sa­yış­tay Baş­kan­lı­ğı  2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Sa­yış­tay Baş­kan­lı­ğı  2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

E) ANA­YA­SA MAH­KE­ME­Sİ BAŞ­KAN­LI­ĞI

1.- Ana­ya­sa Mah­ke­me­si Baş­kan­lı­ğı  2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Ana­ya­sa Mah­ke­me­si Baş­kan­lı­ğı  2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

BAŞ­KAN – Ko­mis­yon? Bu­ra­da.

Hü­kû­met? Bu­ra­da.

 

                       

(x) 57, 58 S.Sa­yı­lı Bas­ma­ya­zı­lar ve Öde­nek Cet­vel­le­ri 4/12/2007 ta­rih­li 29’un­cu Bir­le­şim Tu­ta­na­ğı­’na ek­li­dir.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, 27/11/2007 ta­rih­li 25’in­ci Bir­le­şim­de büt­çe gö­rüş­me­le­rin­de so­ru­la­rın ge­rek­çe­siz ola­rak ye­rin­den so­rul­ma­sı ve her tur için so­ru-ce­vap iş­le­mi­nin on beş da­ki­kay­la sı­nır­lan­dı­rıl­ma­sı ka­rar­laş­tı­rıl­mış­tır. Bu­na gö­re, tur­da yer alan büt­çe­ler­le il­gi­li ola­rak so­ru sor­mak is­te­yen mil­let­ve­kil­le­ri­nin, gö­rüş­me­le­rin bi­ti­mi­ne ka­dar şif­re­le­ri­ni ya­zıp par­mak iz­le­ri­ni ta­nıt­tık­tan son­ra ek­ran­da­ki söz is­te­me bu­to­nu­na bas­ma­la­rı ge­rek­mek­te­dir. Mik­ro­fon­la­rın­da­ki kır­mı­zı ışık­la­rı ya­nıp sön­me­ye baş­la­yan mil­let­ve­kil­le­ri­nin söz ta­lep­le­ri ka­bul edil­miş ola­cak­tır.

Tur üze­rin­de­ki gö­rüş­me­ler bit­tik­ten son­ra, so­ru sa­hip­le­ri, ek­ran­da­ki sı­ra­ya gö­re so­ru­la­rı­nı yer­le­rin­den so­ra­cak­lar­dır. So­ru sor­ma iş­le­mi ye­di bu­çuk da­ki­ka için­de ta­mam­la­na­cak­tır. Ce­vap iş­le­mi için de ye­di bu­çuk da­ki­ka sü­re ve­ri­le­cek­tir. Ce­vap iş­le­mi ye­di bu­çuk da­ki­ka­dan ön­ce bi­ti­ril­di­ği tak­dir­de ge­ri ka­lan sü­re için sı­ra­da­ki so­ru sa­hip­le­ri­ne söz ve­ri­le­cek­tir.

Bil­gi­le­ri­ni­ze su­nu­lur.

Bi­rin­ci tur­da, grup­la­rı ve şa­hıs­la­rı adı­na söz alan sa­yın üye­le­rin isim­le­ri­ni oku­yo­rum:

De­mok­ra­tik Top­lum Par­ti­si Gru­bu adı­na: Sa­yın Sır­rı Sa­kık, Muş Mil­let­ve­ki­li; Sa­yın Se­la­hat­tin De­mir­taş, Di­yar­ba­kır Mil­let­ve­ki­li.

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na: Sa­yın Mus­ta­fa Öz­yü­rek, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li; Sa­yın Nes­rin Bay­tok, An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li; Sa­yın Ha­lil Ün­lü­te­pe, Af­yon­ka­ra­hi­sar Mil­let­ve­ki­li.

Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu adı­na: Sa­yın Ha­san Ça­lış, Ka­ra­man Mil­let­ve­ki­li; Sa­yın Rıd­van Yal­çın, Or­du Mil­let­ve­ki­li; Sa­yın Yıl­maz Tan­kut, Ada­na Mil­let­ve­ki­li; Sa­yın Sü­ley­man Nev­zat Kork­maz, Is­par­ta Mil­let­ve­ki­li.

Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Gru­bu adı­na: Sa­yın Ha­san Sön­mez, Gi­re­sun Mil­let­ve­ki­li; Sa­yın Ha­li­de İn­ce­ka­ra, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li; Sa­yın Sa­dık Ya­kut, Kay­se­ri Mil­let­ve­ki­li; Sa­yın Fah­ret­tin Poy­raz, Bi­le­cik Mil­let­ve­ki­li; Sa­yın Meh­met Da­niş, Ça­nak­ka­le Mil­let­ve­ki­li.

Şa­hıs­la­rı adı­na: Le­hin­de, Sa­yın Nu­ri Us­lu, Uşak Mil­let­ve­ki­li; Sa­yın Re­cai Bir­gün, İz­mir Mil­let­ve­ki­li. Aley­hin­de Sa­yın Mu­har­rem İn­ce, Ya­lo­va Mil­let­ve­ki­li.

Şim­di, De­mok­ra­tik Top­lum Par­ti­si Gru­bu adı­na Sa­yın Sır­rı Sa­kık, Muş Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Sa­kık. (DTP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Ya­rı ya­rı­ya kul­la­na­cak­sı­nız, de­ğil mi?

SIR­RI SA­KIK (Muş) – Ya­rı ya­rı­ya.

BAŞ­KAN – Sü­re­niz on ye­di bu­çuk da­ki­ka.

DTP GRU­BU ADI­NA SIR­RI SA­KIK (Muş) – Te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Di­van, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 2008 ma­li yı­lı Rad­yo ve Te­le­viz­yon Üst Ku­ru­lu (RTÜK) ile Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı büt­çe­le­ri hak­kın­da De­mok­ra­tik Top­lum Par­ti­si Gru­bu­nun gö­rüş­le­ri­ni ve dü­şün­ce­le­ri­ni siz­ler­le pay­laş­mak üze­re bu­ra­da­yım. Bu ve­si­ley­le, Yü­ce Di­va­nı, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, he­pi­ni­zi say­gıy­la, sev­giy­le se­lam­lı­yo­rum.

Ön­ce­lik­le Rad­yo Te­le­viz­yon Üst Ku­ru­lu (RTÜK) gi­bi ol­duk­ça önem­li bir ku­ru­mu­muz­la bu işe baş­la­mak is­ti­yo­rum. Tüm hı­zıy­la ge­liş­mek­te olan med­ya ve bi­li­şim tek­no­lo­ji­si, ile­ti­şim ça­ğı ola­rak ad­lan­dı­rı­lan için­de bu­lun­du­ğu­muz yüz­yıl­da in­san ha­ya­tı­nı her açı­dan et­ki­le­mek­te ve yön­len­dir­mek­te­dir. İn­san­lık ta­ri­hi bel­ki de en ola­ğa­nüs­tü ay­gıt­la­rın ba­şın­da ge­len te­le­viz­yon, uy­du, İn­ter­net tek­no­lo­ji­si­nin ge­liş­me­siy­le ulu­sal sı­nır­la­rı aşan ve bu kap­sam­da kü­re­sel­le­şen bir hâl al­mış­tır. Kuş­ku­suz bu tek­no­lo­jik dü­zey, uy­gar­lı­ğın iler­le­me­si ve çağ­daş­laş­ma­sı an­la­mın­da mu­az­zam de­re­ce­de po­tan­si­ye­li olan ta­ri­hî bir im­kân­dır. Öy­le ki de­ği­şik kül­tür­le­rin, ge­le­nek­le­rin, dil­le­rin, ya­şam tarz­la­rı­nın bir­bi­ri­ni ta­nı­ma­sı, halk­la­rın bir­bi­ri­ne kar­şı bes­le­dik­le­ri ön yar­gı­la­rın ye­ri­ni sem­pa­ti ve ta­nış­ma me­ra­kı­na bı­rak­ma­sı, bi­rey­le­rin bil­gi, kül­tür ka­pa­si­te­le­ri­nin ge­liş­ti­ril­me­si ba­kı­mın­dan ta­ri­hî bir mu­ci­ze­dir. Fa­kat, dün­ya sis­te­mi­nin ve muk­te­dir­le­ri­nin çı­kar­la­rı doğ­rul­tu­sun­da kul­la­nı­la­rak, in­sa­nı ne dü­zey­de edil­gen­leş­tir­di­ği­ni, bü­tün hâl ve ha­re­ket­le­ri­ni na­sıl et­ki­le­di­ği­ni, po­pü­ler kül­tür ve tü­ke­tim ca­na­var­lı­ğı­nı ne de­re­ce­de doğ­ru te­tik­le­di­ği­ni, ma­ale­sef, gün­lük ya­şan­tı­mı­zın içe­ri­sin­de gün­be­gün de­ne­yim­le­ye­rek ta­nık olu­yo­ruz.

Med­ya ve do­la­yı­sıy­la ko­nuş­ma­mız bağ­la­mın­da il­gi­li iki ana öğe­si olan te­le­viz­yon­lar ve rad­yo­lar, ya­yın amaç­la­rı, prog­ram­la­rı, ni­te­lik­le­ri, bağ­la­mın­da hi­tap et­ti­ği yurt­taş­la­rı­mı­zın ya­şam tarz­la­rı­nı, tü­ke­tim dav­ra­nış­la­rı­nı, de­ğer­len­dir­me ve yak­la­şım bi­çim­le­ri­ni bir bü­tün et­ki­le­mek­te ve yön­len­dir­mek­te­dir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ko­nuş­mam için­de yer alan, ba­zı za­man di­li­mi içe­ri­sin­de, bir­çok nok­ta­da siz­ler­le pay­laş­mak is­te­di­ğim ko­nu­lar var: Bu med­ya tar­zı, ma­ale­sef ka­pi­ta­liz­me bir an ön­ce en­teg­re ol­mak için, her anı en iyi şe­kil­de de­ğer­len­di­ren AKP Hü­kû­met­le­ri­nin son al­tı yı­lın­da ül­ke­miz­de iyi­ce ku­rum­sal­laş­tı­rıl­mış­tır. Özel­lik­le RTÜK ve TRT ta­ra­fın­dan -di­ğer ulu­sal ve ye­rel te­le­viz­yon­lar, rad­yo­lar- ör­nek alı­na­bi­li­ne­cek dü­zey­de ya­yın­lar ve prog­ram­lar ya­pıl­ma­sı bek­le­nir­ken, TRT, ül­ke­nin en es­ki, de­ne­yim­li ka­na­lı ola­rak, ser­best pi­ya­sa­nın med­ya ya­rış­ma­cı­lı­ğı­na en­gel ol­ma­mak üze­re di­zayn edil­miş­tir.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, özel­lik­le bir­kaç ay­da et­nik öte­ki­leş­tir­me ve kim­lik­sel teh­li­ke ko­nu­lu ha­ber, di­zi, tar­tış­ma ve mil­li­yet­çi-şo­ve­nist ya­yın­lar, halk­la­rı kar­şı kar­şı­ya ge­ti­re­cek dü­zey­de bir ger­gin­lik ve ça­tış­ma do­ğur­muş­tur. He­pi­mi­zi de­rin­den üzen ve bir­çok yurt­ta­şı­mı­zın mağ­dur ol­ma­sı­na se­be­bi­yet ve­ren mil­li­yet­çi ve şo­ve­nist or­tam, ma­ale­sef, RTÜ­K’­ün göz­le­ri önün­de, adım adım ge­li­şe­rek bu so­nu­ca ulaş­mış­tır. Ku­ru­luş ama­cı ve il­ke­le­rin­de be­lir­til­di­ği üze­re, ül­ke­nin bir­li­ği, bü­tün­lü­ğü, hu­zu­ru ve ka­mu ya­ra­rı­nı esas ala­cak şe­kil­de prog­ram­la­rı de­net­le­me­si ve ye­ni prog­ram­lar oluş­tu­rul­ma­sı­nı teş­vik et­me­si ge­re­ken RTÜK, an­cak son an­da du­ru­ma, san­sür koy­mak su­re­tiy­le mü­da­ha­le et­ti. El­bet­te me­se­le san­sür koy­mak­la çö­zül­mez. Ba­sın öz­gür­lü­ğü ih­lal edil­me­den, fa­kat mil­li­yet­çi-şo­ven ya­yın­la­ra ka­mu ya­ra­rı adı­na mü­da­ha­le ede­rek so­run­la­rın bu rad­de­ye ka­dar gel­me­si en­gel­le­ne­bi­lir­di.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bil­di­ği­niz gi­bi, üç yıl ön­ce, TRT’­de, haf­ta­da 1 ke­re ol­mak üze­re, ya­rım sa­at de ol­sa Kürt­çe ya­yın ya­pıl­ma­ya baş­lan­dı. Bu sü­re­cin yo­ğun tar­tış­ma­la­ra ne­den ol­du­ğu, ül­ke­yi bö­le­ce­ği yö­nün­de­ki de­ği­şik fe­ve­ran, fi­gan­lar, TRT’­nin to­pu RTÜ­K’­e, RTÜ­K’­ün Hü­kû­me­te, Hü­kû­me­tin bir baş­ka ala­na it­ti­ği ko­mis­yon­lar­la na­sıl bir ce­bel­leş­me sü­re­ci ya­şan­dı­ğı­na he­pi­miz ta­nık­lık et­tik. Oy­sa­ki, bu ya­yın­lar ya­pıl­dı­ğı za­man ne ül­ke bö­lün­dü ne de ül­ke par­ça­lan­dı. 2004 yı­lın­da ya­pı­lan ve Res­mî Ga­ze­te­’de ya­yım­la­nan Türk Va­tan­daş­la­rı­nın Gün­lük Ya­şam­la­rın­da Ge­le­nek­sel Ola­rak Kul­lan­dık­la­rı Fark­lı Dil ve Leh­çe­ler­de Ya­pı­la­cak Rad­yo ve Te­le­viz­yon Ya­yın­la­rı Hak­kın­da Yö­net­me­li­k’­le, bu ya­yın­la­rı dü­zen­le­yen bu ge­liş­me­nin so­nu­cun­da bu ül­ke ne bö­lün­dü ne de par­ça­lan­dı ne de si­ya­si bir kriz mey­da­na gel­di. Ana di­li Kürt­çe olan va­tan­daş­la­rı­mı­zın, ül­ke­nin de­mok­ra­tik­le­şe­ce­ği­ne ve kül­tü­rel, dil­sel hak­la­rı önün­de­ki en­gel­le­rin bir an ön­ce kalk­ma­sı için bu­na yö­ne­lik umut­la­rı art­tı. Fa­kat ara­dan ge­çen on­ca za­ma­na rağ­men ya­rım sa­at­lik ya­yın dı­şın­da hiç­bir ge­liş­me­nin ol­ma­yı­şı Hü­kû­me­tin de­mok­ra­si­yi iç­sel­leş­ti­re­me­di­ği­nin so­mut ifa­de­si­dir.

Şim­di, ba­kı­nız de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, si­ze tra­ji­ko­mik bir tab­lo çiz­me­yi dü­şü­nü­yo­rum: Bu ül­ke­de 15-20 mil­yon in­san ya­şa­mak­ta­dır. Bu in­san­la­rın ana di­li Kürt­çe­dir, bun­lar Kür­t’­tür­ler. Bu in­san­lar ken­di dil­le­ri­ni, na­sıl ya­rım sa­at içe­ri­sin­de ifa­de ede­bi­le­cek­ler­dir? Bir mik­tar em­pa­ti yap­ma­lı­yız, İn­gi­liz­ce adı “em­path­y”­dir, Türk­çe adı “Ken­di­ni be­nim ye­ri­me koy.”, Kürt­çe­si “nef­sü kı­ya­s”­tır. Dü­şü­ne­lim, Türk­çe bu­ra­da ege­men dil de­ğil Kürt­çe ege­men dil­dir. Kürt­çe, her gün yüz­ler­ce te­le­viz­yon­da ya­yın­lar ya­pıl­mak­ta­dır, ama Türk­çe ya­pıl­ma­mak­ta­dır. Sa­de­ce Türk­çe, gün­de ya­rım sa­at ya­yın ya­pıl­dı­ğı za­man, siz bu­nu na­sıl içi­ni­ze sin­di­re­bi­lir­si­niz? (DTP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Hiç bu nok­ta­da vic­da­nı­nı­za kar­şı sa­nık san­dal­ye­si­ne otur­du­nuz mu? Hiç öte­ki­leş­me­yi bey­ni­niz­den ge­çir­di­niz mi? Hiç­bir dö­nem ken­di­ni­zi Kürt­le­rin ye­ri­ne koy­du­nuz mu? Şu an­da bu­ra­da Türk­çe ya­yın ya­pan bu te­le­viz­yo­nu­muz, aca­ba Kürt­çe de ya­yın yap­mış ol­say­dı ne olur­du, kı­ya­met mi ko­par­dı?

Ha­ni bir­lik­te bu ül­ke­yi kur­duk ha­ni bir­lik­te bu ül­ke­yi in­şa et­tik ha­ni Mus­ta­fa Ke­mal bu kür­sü­de “Bu ül­ke Türk­le­rin, Kürt­le­rin or­tak va­ta­nı­dır.” de­di. (DTP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Ni­ye bu­nun ge­re­ği­ni yap­mı­yo­ruz? Ni­ye bu­na uy­gun dav­ran­mı­yo­ruz? Ni­ye bir­bi­ri­mi­zi öte­ki­leş­ti­ri­yo­ruz? Onun için em­pa­ti yap­ma­lı­yız, onun için de­mok­ra­si­yi in­şa et­me­li­yiz. Bu Par­la­men­to­da bun­la­rı he­pi­mi­zin ha­ya­ta ge­çir­me­si ge­rek­ti­ği­ni dü­şü­nü­yo­ruz. Eğer kar­deş­lik­se, bir kar­de­şin 100 te­le­viz­yo­nu, bir kar­de­şin de gün­de ya­rım sa­at te­le­viz­yo­nu ol­ma­ma­lı­dır. Şim­di, hâ­len RTÜK bu nok­ta­da ya­sak­la­yı­cı man­tı­ğıy­la de­vam edi­yor. Hâ­len, rad­yo­lar gün­de ya­rım sa­at ya­yın yap­tı­ğı için, Kürt­çe ya­yın yap­tı­ğı için ve­ya­hut Kürt­çe şar­kı, tür­kü söy­le­di­ği için RTÜK ta­ra­fın­dan ya­sak uy­gu­la­nı­yor.

Ba­kın, dün Av­ru­pa İn­san Hak­la­rı Mah­ke­me­sin­den çı­kan bir ka­ra­ra ba­kın: Bir rad­yo­da, sa­de­ce, Kürt­çe ya­yın ya­pıl­dı di­ye RTÜK ce­za ve­ri­yor du­rum­dan va­zi­fe çı­ka­ra­rak. Oy­sa­ki, Av­ru­pa Bir­li­ği sü­re­cin­de Kürt­çe­nin ya­sak ol­ma­dı­ğı­nı he­pi­miz söy­lü­yo­ruz. Çok ya­kın bir ta­rih­te Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­mız Brük­se­l’­de yap­tı­ğı top­lan­tı­da, Kürt­çe rad­yo-te­le­viz­yo­nun çok ra­hat­lık­la ken­di­si­ni ifa­de et­ti­ği­ni, Kürt­çe rad­yo, te­le­viz­yon, der­gi­le­rin, ga­ze­te­le­rin Tür­ki­ye­’de ya­yın­lan­dı­ğı­nı söy­lü­yor­du. Oy­sa­ki, RTÜ­K’­ün al­dı­ğı ka­rar­la Cum­hur­baş­ka­nı­mı­zın Brük­se­l’­de söy­le­di­ği şey ara­sın­da bü­yük bir te­zat var­dır.

O ve­si­ley­le, bir an ön­ce bu ya­sak­çı man­tık­tan kur­tul­ma­lı­yız. RTÜ­K’­ü sa­de­ce si­ya­si par­ti­le­rin de­ne­ti­min­de olan bir ku­rum ol­mak­tan çı­kar­ma­lı­yız. Öz­gür ol­ma­lı­dır RTÜK. Ya­ni, si­ya­si par­ti­le­re gö­re ken­di­si­ni di­zayn et­me­me­li­dir RTÜK.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ya­sak­la­rın ve bas­kı­nın hiç­bir şe­ye çö­züm ol­ma­dı­ğı­nı ta­rih he­pi­mi­ze gös­ter­di. Eğer ya­sak­lar çö­züm ol­muş ol­say­dı, eğer bas­kı­lar so­nuç al­mış ol­say­dı biz bu­gün bu­ra­lar­da ol­ma­ya­cak­tık. Biz, 1994’lü yıl­lar­da bu Par­la­men­to­dan alı­nıp ce­za­evi­ne doğ­ru bir yol­cu­lu­ğa çık­tık. Oy­sa­ki, bü­tün su­çu­muz, bu ül­ke­de Kürt­ler var, Kürt­ler de bir halk­tır de­di­ği­miz için­di. Ne si­lah var­dı ne de şid­det var­dı.

Şim­di, bu­nu ni­çin söy­lü­yo­rum?

HA­LİL AY­DO­ĞAN (Af­yon­ka­ra­hi­sar) – Var­dı var­dı.

HÜ­SE­YİN GÜL­SÜN (To­kat) – Ya­lan söy­le­me, var­dı, o za­man da var­dı.

SIR­RI SA­KIK (De­vam­la) – Bu­nu ni­çin söy­lü­yo­rum? Bu­gün de Par­la­men­to­da, bu kür­sü do­ku­nul­maz­lı­ğı hi­çe sa­yı­la­rak, mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mı­zın hak­kın­da ya­sal iş­lem­ler de­vam et­mek­te­dir. Par­la­men­to se­yir­ci, Mec­lis Baş­ka­nı­mız se­yir­ci, Hü­kû­met se­yir­ci. Ama bu­nu na­sıl içi­ni­ze sin­di­re­cek­si­niz?

ALİ KO­YUN­CU (Bur­sa) – Siz de te­rö­rist­le­re se­yir­ci­si­niz. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan “Ay­nen öy­le­” ses­le­ri, al­kış­lar)

SIR­RI SA­KIK (De­vam­la) - Biz hiç­bir alan­da, bi­z…

HÜ­SE­YİN GÜL­SÜN (To­kat) – Te­rö­rist ör­gü­te “te­rö­ris­t” di­ye­me­di­niz.

SIR­RI SA­KIK (De­vam­la) - Siz lüt­fen bir din­ler mi­si­ni­z… Siz lüt­fen din­ler mi­si­ni­z…

Ba­kı­nız, si­ze bir şey söy­le­ye­yim: Eğer biz 1994’lü yıl­lar­da tu­tuk­la­nıp ce­za­evi­ne git­me­sey­di­k… O dö­nem bi­zim hak­kı­mız­da ka­pa­tıl­ma da­va­sı açıl­dı, mil­let­ve­kil­lik­le­ri­miz dü­şü­rül­dü, biz ce­za­evin­dey­dik ve dö­ne­min Mec­lis Baş­ka­nı bi­ze el­çi­ler gön­der­di “Mil­let­ve­kil­li­ği­ni­zin dü­şü­rül­me­me­si için şu di­lek­çe­le­rin al­tı­nı im­za­la­yın.” de­di. Ama biz, “Biz fe­da kül­tü­rün­den ge­li­yo­ruz, di­lek­çe­nin mi­lek­çe­nin al­tı­nı im­za­la­ma­yız. Eğer an­ti­de­mok­ra­tik ya­sa­lar ve Ana­ya­sa var­sa bun­la­rı de­ğiş­tir­mek Mec­li­sin gö­re­vi­dir.” de­dik ve o gün red­det­tik (DTP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) ve biz Par­la­men­to­dan ce­za­evi­ne gö­tü­rü­lür­ken, hem par­ti­miz ka­pa­tıl­dı hem mil­let­ve­kil­li­ği­miz dü­şü­rül­dü.

Son­ra ne ol­du bi­li­yor mu­su­nuz sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri? Son­ra, Av­ru­pa İn­san Hak­la­rı Mah­ke­me­sin­den, o meş­hur, 84’ün­cü ya­sa, Ana­ya­sa­’da­ki mil­let­ve­kil­le­ri­nin ve par­ti­le­rin ka­pa­tıl­ma­sıy­la il­gi­li an­ti­de­mok­ra­tik ya­sa na­sıl de­ğiş­ti bi­li­yor mu­su­nuz? Biz­den do­la­yı de­ğiş­ti. Son­ra ne ol­du? Re­fah Par­ti­si hak­kın­da ka­pa­tıl­ma da­va­sı açıl­dı. Eğer o ya­sa de­ğiş­me­miş ol­say­dı, Re­fah Par­ti­si­nin bü­tün mil­let­ve­kil­le­ri­nin mil­let­ve­kil­li­ği dü­şe­cek­ti. Son­ra ne ola­cak­tı? Siz bu­ra­da ol­ma­ya­cak­tı­nız, AK Par­ti di­ye bir par­ti ol­ma­ya­cak­tı. (DTP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Baş­ba­kan ol­ma­ya­cak­tı, hat­ta Cum­hur­baş­ka­nı ol­ma­ya­cak­tı. İş­te, de­mok­ra­si böy­le be­del is­ti­yor ve böy­le bir fe­da kül­tü­rün­den ge­len bir gru­buz biz. Onun için, bi­zi şid­det­le fa­lan sus­tur­ma­ya ça­lı­şa­cak­sa­nız bun­da ya­nı­lır­sı­nız.

NU­RET­TİN CA­NİK­Lİ (Gi­re­sun) – Kim şid­det uy­gu­lu­yor?

SIR­RI SA­KIK (De­vam­la) – Biz, de­mok­ra­tik ala­nı kul­lan­ma­ya so­nu­na ka­dar va­rız. Ba­rış­çıl yol­lar­la, bu yo­lu, yön­te­mi kul­lan­ma­ya­… İlk gün­den be­ri, gel­di­ği­miz gün­den bu­gü­ne ka­dar na­sıl adım at­tıy­sak ba­rış için, öy­le de­vam ede­ce­ğiz. Ama bi­zim zo­ra, zul­me bo­yun eğe­ce­ği­mi­zi dü­şü­nü­yor­sa­nız ya­nı­lı­yor­su­nuz.

ASIM AY­KAN (Trab­zon) – PKK’­ya kar­şı mı­sı­nız de­ğil mi­si­niz, onu söy­le­yin.

SIR­RI SA­KIK (De­vam­la) - Bi­zi dost da bi­lir düş­man da bi­lir. Biz de­mok­ra­si mü­ca­de­le­si için va­rız, ne bu kol­tuk­lar ne mev­ki ne ma­kam için de­ği­liz. Biz de­mok­ra­si kül­tü­rü­nü böy­le al­gı­lı­yo­ruz. Sa­de­ce, si­zin bi­zi sa­hip­len­me­ni­zi is­te­mi­yo­ruz. Böy­le bir şe­ye ih­ti­ya­cı­mız da yok. Biz, de­mok­ra­si­ye sa­hip çı­kıl­sın di­yo­ruz. Biz di­yo­ruz ki: Eğer, hâ­len, Mec­lis­te mil­let­ve­kil­le­ri­nin do­ku­nul­maz­lık­la­rı Ge­nel Ku­ru­la in­di­ril­me­den ba­zı yar­gıç­lar du­rum­dan va­zi­fe çı­ka­rı­yor­sa, bu­nun adı hu­kuk de­ğil­dir. Ba­na söy­le­ye­bi­lir mi­si­niz, cum­hu­ri­ye­tin ku­ru­lu­şun­dan bu­gü­ne ka­dar ve çok par­ti­li sis­tem­de, han­gi mil­let­ve­ki­li­nin do­ku­nul­maz­lı­ğı kal­dı­rıl­ma­dan yar­gıç­lar yar­gı­la­ma sü­re­si­ni de­vam et­tir­di­ler? Söy­le­ye­bi­lir mi­si­niz? Şek­len de ol­sa, 1994’te, şek­len de ol­sa, hiç ol­maz­sa bu sü­reç iş­le­til­di, bi­zim do­ku­nul­maz­lı­ğı­mız kal­dı­rıl­dı. Şu aşa­ma­da bu­na da bir ge­rek du­yul­mu­yor, bir ih­ti­yaç du­yul­mu­yor. Bu­nu söy­ler­ken, baş­ta da söy­le­dim, ya­ni DTP’­nin kim­se­den mer­ha­met fa­lan bek­le­di­ği yok. DTP, de­mok­ra­si­ye sa­hip çı­kıl­ma­sı­nı is­ti­yor, eğer de­mok­rat­sa­nız, de­mok­ra­si­ye sa­hip çı­ka­cak­sı­nız. Yok de­mok­rat de­ğil­sek, o za­man mev­cut sta­tü­yü sür­dü­re­cek­si­niz. (DTP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

 Biz, bu­ra­da, gel­di­ği­miz gün­den be­ri­… Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı se­çim­le­rin­den he­men son­ra, bu kür­sü­de Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­mız çok önem­li bir şey söy­le­di. De­di ki: “Fark­lı­lık­la­rı­mız bi­zim zen­gin­li­ği­miz­dir. Bü­tün  dü­şün­ce­ler ken­di­le­ri­ni bu­ra­da öz­gür­ce ifa­de ede­bil­me­li­dir.” Ama­…

AV­Nİ ER­DE­MİR (Amas­ya) – Dü­şün­ce­le­r…

HA­LİL AY­DO­ĞAN (Af­yon­ka­ra­hi­sar) – Ye­mi­ne sa­dık ol­mak kay­dıy­la.

HA­SİP KAP­LAN (Şır­nak) – Din­le­yin, din­le­yin!

SIR­RI SA­KIK (De­vam­la) – Biz siz­den da­ha faz­la sa­dı­ğız. Hiç bu ko­nu­da­…

Ba­kı­nız biz ne söy­lü­yo­ruz Sa­yın Baş­ba­ka­nın de­di­ği şe­ye: Evet, va­ta­nın bü­tün­lü­ğü­ne, bay­ra­ğın tek­li­ği­ne, üni­ter ya­pı­ya say­gı­lı­yız ve sa­hip çı­kı­yo­ruz. Ama, tek mil­let ol­gu­su­na, as­la, as­la­… (DTP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AH­MET DU­RAN BU­LUT (Ba­lı­ke­sir) – Tek mil­let ya­zı­yor ora­da tek mil­let.

NE­CA­Tİ ÖZEN­SOY (Bur­sa) – Şo­ve­nist yak­la­şım.

SIR­RI SA­KIK (De­vam­la) – Onun için, bu­ra­da, ha­ma­si nu­tuk­lar­la, kim­se­nin, çı­kıp, bi­zi fark­lı alan­la­ra it­me­ye hak­kı yok­tur.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­mız bu­ra­da bu­nu söy­le­di.

BAY­RAM ALİ BAY­RA­MOĞ­LU (Ri­ze) – Tek mil­le­te kar­şı çık­mak ne de­mek, açık­lar mı­sı­nız?

SIR­RI SA­KIK (De­vam­la) – Par­don?..

BAY­RAM ALİ BAY­RA­MOĞ­LU (Ri­ze) – Tek mil­le­te kar­şı çık­mak ne de­mek? Tek mil­let de­ğil mi bu­ra­da­ki in­san­lar?

SIR­RI SA­KIK (De­vam­la) - Din­ler­se­niz ben açık­la­ya­ca­ğım.

HA­SİP KAP­LAN (Şır­nak) – Din­le­me­si­ni öğ­ren! Din­le!

SIR­RI SA­KIK (De­vam­la) - Din­ler­se­niz açık­la­ya­ca­ğım.

Şim­di, Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­mız “Fark­lı­lık­la­rı­mız bi­zim zen­gin­li­ği­miz­dir.” de­di. Sev­gi­li Mec­lis Baş­ka­nı­mız da “Fark­lı­lık­la­rı­mız bi­zim zen­gin­li­ği­miz­dir.” de­di. Bu fark­lı­lık­lar el­bi­se, giy­si, kra­vat de­ğil; fark­lı­lık­lar bir dil­dir, bir kül­tür­dür. Evet, iş­te di­li­mi­ze, kül­tü­rü­mü­ze, kim­li­ği­mi­ze say­gı­lı ola­lım di­yo­ruz. İş­te, Cum­hur­baş­ka­nı­nın o ses­len­dir­di­ği o ru­hu ha­ya­ta ge­çi­re­lim, Mec­lis Baş­ka­nı­mı­zın ses­len­dir­di­ği o ru­hu ha­ya­ta ge­çi­re­lim.

Sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım, Si­ya­si Par­ti­ler Ya­sa­sı­’nı, Se­çim Ka­nu­nu­’nu bir an ön­ce de­ğiş­ti­re­lim, öz­gür ira­de­miz­le bu­ra­da ola­lım. He­men, bu Mec­li­sin dı­şın­da fark­lı şey­ler söy­le­yip, ge­lip bu­ra­da ge­nel baş­kan­lar eğer göz­le­ri­ni­zin içi­ne ba­kıp da dü­şün­ce­le­ri­ni­zi de­ğiş­ti­ri­yor­sa­nız bu­nun adı de­mok­ra­si de­ğil. Onun için Si­ya­si Par­ti­ler Ya­sa­sı ve Se­çim Ka­nu­nu, yüz­de 10’luk ba­raj bir an ön­ce de­ğiş­me­li­dir. Dün­ya­nın hiç­bir ye­rin­de ör­ne­ği yok­tur yüz­de 10’luk ba­ra­jın ve Si­ya­si Par­ti­ler Ka­nu­nu, bu Ka­nun dün­ya­nın hiç­bir ye­rin­de yok­tur, onun için de­ğiş­tir­me­li­yiz. Onun için de­mok­ra­si­yi bu­ra­da, eğer bu Par­la­men­to­da in­şa ede­mez­sek ha­ya­tın hiç­bir ala­nın­da de­mok­ra­si­den, öz­gür­lük­ler­den bah­se­de­me­yiz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Sa­yın Baş­ba­kan ulus­la­ra­ra­sı plat­form­da, git­ti­ği her yer­de di­yor ki “Be­nim 75 ta­ne Kürt mil­let­ve­ki­lim var.” Ee, uçak­tay­ken Kürt­lük ak­lı­na ge­li­yor, ulus­la­ra­ra­sı plat­form­da Kürt­lük ak­lı­na ge­li­yor.

GÜ­ROL ER­GİN (Muğ­la) – Bak bu­nu doğ­ru söy­le­din, sağ ol.

SIR­RI SA­KIK (De­vam­la) - Ama bu­ra­da Kürt­le­rin di­li ve Kürt­le­rin kül­tü­rü de­yin­ce siz ni­ye ra­hat­sız olu­yor­su­nuz?

Sev­gi­li 75 ta­ne Kürt mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, si­zin se­si­niz ni­ye çık­mı­yor?

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

NU­RET­TİN CA­NİK­Lİ (Gi­re­sun) – Te­rör­den bah­set, te­rör­den. On­lar te­rö­rü des­tek­le­mi­yor.

BAŞ­KAN – Sa­yın Sa­kık, bir da­ki­ka ek­li­yo­rum.

Lüt­fen ta­mam­la­yın.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – PKK’­dan hiç bah­set­me­ye­cek mi­si­niz?

HA­SİP KAP­LAN (Şır­nak) – Ha­ma­s’­tan da Hiz­bul­la­h’­tan da her­ke­si de ko­nu­şur, bu Mec­lis hep­si­ni ko­nu­şur.

SIR­RI SA­KIK (De­vam­la) – Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, PKK bu ül­ke­nin bir ger­çe­ği. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler) Evet, bir ger­çek. Şim­di, de­ğil mi ya­ni “Ha­yı­r” mı di­ye­lim? Ame­ri­ka­’da tar­tı­şı­yor. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – “Ha­yı­r” di­ye­cek­si­niz.

SIR­RI SA­KIK (De­vam­la) – Şim­di, din­le­ye­cek­si­ni­z… Din­le­ye­cek­si­ni­z…

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – “Ha­yı­r” di­ye­cek­si­niz!

NU­RET­TİN CA­NİK­Lİ (Gi­re­sun) –  Ko­nuş­man için ön­ce te­rö­re kar­şı çı­ka­cak­sın.

SIR­RI SA­KIK (De­vam­la) – Ba­kın, sev­gi­li kar­deş­le­rim, din­le­ye­cek­si­ni­z… (AKP sı­ra­la­rın­dan “Kar­şı mı­sın de­ğil mi­si­n” ses­le­ri) Ba­kın, din­le­ye­cek­si­ni­z…

MEH­MET SA­LİH ER­DO­ĞAN (De­niz­li) – Ki­min ya­nın­da­sı­nız?

SIR­RI SA­KIK (De­vam­la) – Ben, bir du­rum tes­pi­ti ya­pı­yo­rum. Eğer, Ame­ri­ka­’da Bus­h’­la baş ba­şa PKK’­yi ko­nu­şu­yor­sa­nız, biz de bu­ra­da ko­nuş­ma­lı­yız.(DTP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) So­ru­nu­muz­dur ve onu si­lah­sız­lan­dır­mak bi­zim boy­nu­mu­zun bor­cu­dur. Si­lah­tan, şid­det­ten, kan­dan ha­yat doğ­ma­dı­ğı­nı bi­li­yo­ruz. Biz si­la­hı, şid­de­ti sa­vun­mu­yo­ruz. Onun içi­n… Ama si­la­hın, şid­de­tin de kar­şı­sın­da­yız. Onu da bir an ön­ce si­lah­tan, şid­det­ten arın­dır­mak da bi­zim gö­re­vi­miz­se ko­nu­şa­rak bu­nu çö­züm­le­me­li­yiz.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Sa­kık.

SIR­RI SA­KIK (De­vam­la) – Sa­yın Baş­kan, bir da­ki­ka­…

BAŞ­KAN – Ben si­ze bir bu­çuk da­ki­ka faz­la sü­re ver­dim.

SIR­RI SA­KIK (De­vam­la) - Ar­ka­da­şı­mın iki da­ki­ka­lık sü­re­si­ni kul­lan­mak is­ti­yo­rum, eğer mü­sa­ade eder­se.

BAŞ­KAN – Pe­ki.

 Bu­yu­run Sa­yın Sa­kık.

SIR­RI SA­KIK (De­vam­la) – Ve as­lın­da, Mec­li­sin gö­rev­le­riy­le il­gi­li bir mik­tar ça­lış­ma­la­rım var­dı, ama so­ru­nu böy­le tar­tış­ma­ya baş­la­yın­ca on­la­rın bir kıs­mı­nı ih­mal et­tim. Ama, özel­lik­le şu­ra­da, Mec­lis­te ça­lı­şan, 4/C sta­tü­sün­de olan iş­çi kar­deş­le­ri­mi­zin cid­di sı­kın­tı­la­rı var­dır. O sı­kın­tı­la­rın bir an ön­ce gi­de­ril­me­si ge­re­kir. Emek­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mı­zın cid­di sı­kın­tı­la­rı var­dır. Mec­lis, bir an ön­ce on­la­rı da gi­der­me­li­dir, on­lar­la il­gi­li olum­lu şey­le­ri ha­ya­ta ge­çir­me­li­dir.

Ben, ça­tış­ma­nın, kav­ga­nın, şid­de­tin ol­ma­dı­ğı bir Tür­ki­ye di­li­yo­rum, öy­le bir Tür­ki­ye öz­lü­yo­rum. Ve biz, hiç­bir dö­nem şid­det­ten, kan­dan si­ya­sal bir rant el­de et­me­dik, et­me­yiz de. Biz, 2007 se­çim­le­rin­de hal­kın ira­de­siy­le bu­ra­ya gel­dik. Za­man za­man bu Hü­kû­met -Hü­kû­me­tin kol­tuk­la­rın­dan- Sa­yın Baş­ba­kan­dan ba­zı ba­kan­la­ra ka­dar bu kür­sü­ye ge­lip bu­ra­da biz­le­ri teh­dit eder­ce­si­ne, ha­ka­re­te va­rır­ca­sı­na bi­ze ha­ka­ret et­me hak­kı­nı hiç kim­se on­la­ra ver­me­di. On­la­rı bu Par­la­men­to­ya ta­şı­yan ira­de ne ise, DTP Gru­bu­nu da bu­ra­ya ge­ti­ren ira­de odur. Si­ze na­sıl say­gı du­yu­lu­yor­sa bi­ze de o ka­dar say­gı duy­ma­lı­sı­nız. Bi­zim se­çil­me­miz­de ne Dün­ya Ban­ka­sı­nın fon­la­rı ne Av­ru­pa Bir­li­ği fon­la­rı ne KÖY­DES ne BEL­DES ne dev­le­tin im­kân­la­rı ne de ha­zi­ne­den al­dı­ğı­mız -2007 yı­lın­da­ki 200 tril­yo­na ya­kın, AK­P’­nin, CHP’­nin, MHP’­nin ve di­ğer par­ti­le­rin- bir tek li­ra yok­tur. Sa­de­ce, kli­şe­siz, hi­le­siz bir halk des­te­ği var­dır ar­ka­mız­da.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

VEY­Sİ KAY­NAK (Kah­ra­man­ma­raş) – Ka­ra pa­ra, ka­ra pa­ra!

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Sa­kık. (DTP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

SIR­RI SA­KIK (De­vam­la) – Son sö­züm, bi­ti­ri­yo­rum ve di­yo­rum ki: De­mok­ra­si­nin, ba­rı­şın ege­men ol­du­ğu bir Par­la­men­to di­li­yo­rum. Hal­kın ira­de­si­ne say­gı du­yan her­ke­se say­gı­lar su­nu­yo­rum, te­şek­kür edi­yo­rum. (DTP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – De­mok­ra­tik Top­lum Par­ti­si Gru­bu adı­na Sa­yın Se­la­hat­tin De­mir­taş, Di­yar­ba­kır Mil­let­ve­ki­li.

Sü­re­niz on beş bu­çuk da­ki­ka. (DTP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

DTP GRU­BU ADI­NA SE­LA­HAT­TİN DE­MİR­TAŞ (Di­yar­ba­kır) – Te­şek­kür­ler Sa­yın Baş­kan.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; gö­rü­şül­mek­te olan 2008 yı­lı büt­çe ta­sa­rı­sın­da yer alan Cum­hur­baş­kan­lı­ğı, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si ve Sa­yış­tay büt­çe­le­ri­ne da­ir DTP Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. Ön­ce­lik­le şah­sım ve gru­bum adı­na he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, her bi­ri as­lın­da, de­mok­ra­si­mi­zin vaz­ge­çil­me­zi olan söz ko­nu­su ku­rum­la­rı­mı­za ait büt­çe­le­re da­ir gö­rüş­le­ri­mi­zi be­lir­tir­ken, mü­sa­ade­niz­le, bu üç ku­ru­ma da­ir de ge­nel ola­rak ba­kış açı­mı­zı, fi­kir­le­ri­mi­zi, eleş­ti­ri­le­ri­mi­zi siz­ler­le pay­laş­mak is­te­riz.

Par­la­men­ter re­jim­ler­de ola­ğan bir şe­kil­de iş­le­me­si ge­re­ken Cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çim­le­ri­nin, Tür­ki­ye­’de he­men her de­fa­sın­da si­ya­si bir kri­ze dö­nüş­me­sin­de et­ki­li olan iki fak­tör­den söz et­mek müm­kün­dür. Bir­bi­riy­le bağ­lan­tı­lı olan fak­tör­ler­den bi­ri Türk si­ya­si sis­te­mi­nin ni­te­li­ğiy­le, di­ğe­ri ise Cum­hur­baş­ka­nı­nın ana­ya­sal ko­nu­muy­la il­gi­li­dir.

Her şey­den ön­ce, Tür­ki­ye­’de si­ya­si sis­tem ve­sa­yet­çi bir özel­li­ğe sa­hip­tir. Bu özel­lik ken­di­si­ni pra­tik­te “dev­let ik­ti­da­rı, si­ya­sı ik­ti­da­r” ay­rı­mı şek­lin­de gös­ter­mek­te­dir. De­mok­ra­tik an­la­yış açı­sın­dan ka­bul edi­le­mez olan böy­le bir ay­rım, te­mel­le­ri­ni Os­man­lı-Cum­hu­ri­yet dev­let ge­le­ne­ği ve bu ge­le­ne­ğin şe­kil­len­dir­di­ği oto­ri­ter mo­dern­leş­me pro­je­sin­de bu­lu­yor. Hal­ka ve onun ter­cih­le­ri­ne olan gü­ven­siz­lik­ten kay­nak­la­nan seç­kin­ci bir yak­la­şı­mı tem­sil eden bu pro­je, ni­hai he­def ola­rak gös­te­ri­len mua­sır me­de­ni­yet se­vi­ye­si­ne ula­şın­ca­ya ka­dar, si­ya­si mer­ke­zi elin­de bu­lun­du­ran dev­let­çi seç­kin­le­rin, bü­rok­ra­tik ku­rum­lar ara­cı­lı­ğıy­la, de­mok­ra­tik ku­rum­la­rı ve­sa­yet al­tın­da tut­ma­sı­nı ön­gö­rü­yor. Mua­sır me­de­ni­yet se­vi­ye­si­ne ne za­man ula­şıl­mış ola­ca­ğı­na da bü­rok­ra­tik elit­ler ka­rar ve­re­ce­ğin­den, ve­sa­yet­te sü­rek­li­lik ka­çı­nıl­maz bir ol­gu ola­rak or­ta­ya çı­kı­yor.

Bu ve­sa­yet­çi ya­pı ilk kez 61 Ana­ya­sa­sı­’y­la bir­lik­te ana­ya­sal te­mi­nat al­tı­na alın­dı. Ana­ya­sa­’y­la, de­mok­ra­tik meş­ru­iye­te sa­hip se­çil­miş or­gan­la­rın ira­de­si­ni sı­nır­la­ya­cak, on­la­rı ta­ras­sut al­tın­da tu­ta­cak bir dev­let ik­ti­da­rı ala­nı ya­ra­tıl­dı. Se­na­to, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si, Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu, üni­ver­si­te ve TRT’­den olu­şan so­rum­suz dev­let ik­ti­da­rı blo­ku, muh­te­mel de­mok­ra­tik sap­ma­la­ra kar­şı bi­rer em­ni­yet su­pap­la­rı ola­rak dü­şü­nül­dü. Cum­hur­baş­kan­lı­ğı ma­ka­mı­nın da dev­let ik­ti­da­rı blo­ku için­de de­ğer­len­di­ril­me­si­ne kar­şın, bu ma­ka­mın ana­ya­sal ko­nu­mu­nu güç­len­dir­me yo­lu­na gi­dil­me­di. Bu­nun ye­ri­ne, Cum­hur­baş­kan­lı­ğı ma­ka­mı­nın ta­rih­sel ve sem­bo­lik gü­cün­den ha­re­ket­le, dev­le­ti, re­ji­mi kol­la­ma mis­yo­nu­nu ye­ri­ne ge­tir­me­si bek­len­ti­si içi­ne gi­ril­di. An­cak, bu dö­nem­de gö­rev ya­pan cum­hur­baş­kan­la­rı ço­ğun­luk­la bek­len­ti­le­re kar­şı­lık ve­re­me­di­ler. Bu tu­tum­la­rın­da baş­ka fak­tör­le­rin ya­nı sı­ra, Cum­hur­baş­kan­lı­ğı­nı kla­sik par­la­men­ter sis­te­min man­tı­ğı­na uy­gun bir şe­kil­de, yet­ki­siz ve so­rum­suz bir ma­kam ola­rak ön­gö­ren 61 Ana­ya­sa­sı­’nın yak­la­şı­mı da et­ki­li ol­du. 61 Ana­ya­sa­sı dö­ne­min­de Cum­hur­baş­kan­lı­ğı ma­ka­mı­nın ken­din­den bek­le­nen mis­yo­nu ye­ri­ne ge­tir­me nok­ta­sın­da ye­ter­siz gö­rül­me­si ve ye­ni ana­ya­sal sis­tem içe­ri­sin­de dev­let ik­ti­da­rı­nı tah­kim et­me ar­zu­su, 82 Ana­ya­sa­sı­’n­da bu ma­ka­mın ana­ya­sal yet­ki­le­ri­nin ar­tı­rıl­ma­sı so­nu­cu­nu do­ğur­du. Ana­ya­sa ko­yu­cu, kla­sik par­la­men­ter sis­te­min man­tı­ğı­nı zor­la­yan öl­çü­de Cum­hur­baş­ka­nı­na ya­sa­ma, yü­rüt­me ve yar­gı alan­la­rı­na iliş­kin ge­niş yet­ki­ler ta­nı­ya­rak, onu, âde­ta, bir ik­ti­dar oda­ğı hâ­li­ne ge­tir­di. Böy­le­lik­le, Cum­hur­baş­kan­lı­ğı ma­ka­mı Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu, Yük­se­köğ­re­tim Ku­ru­lu, üni­ver­si­te­ler, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si ve di­ğer yük­sek yar­gı or­gan­la­rı­nın ya­nı sı­ra, dev­let ik­ti­da­rı­nın et­kin bir par­ça­sı kı­lın­dı. Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu­nu top­lan­tı­ya ça­ğır­ma ve ona baş­kan­lık et­me, Yük­se­köğ­re­tim Ku­ru­lu ve Ana­ya­sa Mah­ke­me­si üye­le­ri ile bir kı­sım yük­sek yar­gı or­gan­la­rı­nın üye­le­ri­ni seç­me gi­bi yet­ki­ler­le do­na­tıl­dı­ğı dik­ka­te alın­dı­ğın­da, Cum­hur­baş­ka­nı­nın ana­ya­sal sis­tem içe­ri­sin­de­ki ki­lit ko­nu­mu da­ha iyi an­la­şıl­mak­ta­dır. Bu ya­pı, âde­ta, Cum­hur­baş­kan­lı­ğı­nı ve­sa­yet ku­rum­la­rı­na ve­sa­yet eden bir ma­kam hâ­li­ne ge­tir­mek­te­dir.

So­ru­nun ka­lı­cı çö­zü­mü için kri­ze yol açan fak­tör­le­ri tes­pit edip, bun­lar­dan ha­re­ket­le bir ara­yış içi­ne gi­ril­me­li­dir. Kri­ze yol açan fak­tör­ler­den ön­de ge­le­ni olan Türk si­ya­si sis­te­mi­nin ve­sa­yet­çi ni­te­li­ği, ki­mi za­man ve yer yer po­zi­tif hu­kuk­tan güç al­sa da, esa­sen fii­lî bir du­ru­mu yan­sı­tı­yor. Do­la­yı­sıy­la, tek ba­şı­na hu­ku­ki ted­bir­ler­le so­na er­di­ri­le­bi­le­cek bir ol­gu de­ğil­dir. Ve­sa­yet pra­ti­ği­nin hu­ku­ki yön­tem­ler­le or­ta­dan kal­dı­rı­la­ma­ya­ca­ğı­nı si­vil-as­ker iliş­ki­le­ri­nin de­mok­ra­tik­leş­ti­ril­me­si­ne yö­ne­lik ger­çek­leş­ti­ri­len re­form­lar son­ra­sı ya­şa­nan ge­liş­me­ler­den de an­la­mak müm­kün­dür. Ken­di­le­ri ta­ra­fın­dan res­mî ide­olo­ji ek­se­nin­de yü­rü­tü­len ve­sa­ye­ti de­ğil, bu­nun ye­ri­ne hu­ku­kun üs­tün­lü­ğü­nü ve in­san hak­la­rı­na da­ya­lı bir ço­ğul­cu de­mok­ra­si­nin il­ke­le­ri doğ­rul­tu­sun­da si­ya­si par­ti­ler, si­vil top­lum ör­güt­le­ri ve ba­ğım­sız yar­gı ma­ri­fe­tiy­le ger­çek­leş­ti­ri­le­cek yay­gın ve et­kin bir de­ne­tim ka­bul edil­me­li­dir. Çağ­daş de­mok­ra­si­ler­de asıl gü­ven­ce­nin bu me­ka­niz­ma­lar ol­du­ğu ger­çe­ği yal­nız­ca ve­sa­yet­çi güç­ler­ce de­ğil, bü­tün top­lum­sal ve si­ya­si ak­tör­ler­ce iç­sel­leş­ti­ri­lip or­tak bir ka­bu­le dö­nüş­tü­rül­me­li­dir.

Söz ko­nu­su me­ka­niz­ma­la­rın gü­ven­ce iş­le­vi gö­re­bil­me­si için, baş­ta ifa­de ve ör­güt­len­me öz­gür­lü­ğü ol­mak üze­re, bü­tün te­mel hak ve öz­gür­lük­le­rin yay­gın kul­la­nım ola­na­ğı­na sa­hip ola­ca­ğı ve yar­gı­nın bü­tün ik­ti­dar odak­la­rı kar­şı­sın­da ba­ğım­sız­lı­ğı­nı ve ta­raf­sız­lı­ğı­nı ko­ru­ya­ca­ğı bir hu­ku­ki ze­min ha­zır­lan­ma­lı­dır. Bu ko­nu­da­ki ek­sik­lik­le­ri gi­der­mek si­ya­si ik­ti­dar­la­rın bi­rin­cil he­de­fi ol­ma­lı­dır.

Kri­zi de­rin­leş­ti­ri­ci bir özel­li­ği olan ikin­ci fak­tör hü­kû­met sis­te­mi tar­tış­ma­la­rıy­la il­gi­li­dir. Bu­nun için 1970’li yıl­la­rın son­la­rın­da baş­la­yıp bu­gü­ne ka­dar de­vam eden hü­kû­met sis­te­mi tar­tış­ma ve ara­yış­la­rı­na dik­kat çek­mek ge­re­ki­yor.

Eğer hü­kû­met sis­te­mi ter­ci­hin­de bir de­ği­şik­lik ya­pıl­ma­ya­cak ve par­la­men­ter sis­tem­den ya­na “de­va­m” ka­ra­rı alı­na­cak­sa, bu du­rum­da Cum­hur­baş­ka­nı­nın yet­ki­le­ri, mut­la­ka bu sis­te­min man­tı­ğı­na uy­gun bir şe­kil­de dü­zen­len­me­li­dir. Yü­rür­lük­te­ki sis­tem içe­ri­sin­de tar­tış­ma­la­ra yol açan Cum­hur­baş­ka­nı­nın ana­ya­sal yet­ki­le­ri­ne son ve­ril­me­li, Cum­hur­baş­ka­nı sem­bo­lik yet­ki­ler­le do­na­tıl­ma­lı­dır. Ak­si tak­dir­de, Cum­hur­baş­ka­nı­nın si­ya­si ta­raf­sız­lı­ğı­nı sağ­la­mak güç­le­şe­ce­ğin­den, on­dan ta­raf­sız bir ha­kem ro­lü­nü, uz­laş­tı­rı­cı iş­le­vi­ni ye­ri­ne ge­tir­me­si­ni bek­le­mek de müm­kün ol­ma­ya­cak­tır.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Ana­ya­sa­’mı­za gö­re Sa­yış­tay, dev­le­tin ge­lir gi­der ve mal­la­rı­nı Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si adı­na ba­ğım­sız ve ta­raf­sız ola­rak de­net­le­yen, so­rum­lu­la­rın he­sap ve iş­lem­le­ri­ni yar­gı­la­ma yo­luy­la ke­sin hük­me bağ­la­yan, de­ne­tim araç­la­rı­nı Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­ne ra­por­la­mak su­re­tiy­le, dev­le­tin ma­li ya­pı­sı­nın sağ­lık­lı, dü­zen­li, hu­ku­ki ve ve­rim­li iş­le­til­me­si­ne kat­kı­da bu­lu­nan yük­sek de­ne­tim gö­re­vi­ni üst­len­miş ana­ya­sal bir ku­rum­dur.

Ka­mu ma­li yö­ne­ti­mi­nin en önem­li un­sur­la­rın­dan bi­ri, he­sap ve­ri­le­bi­lir­li­ğin ve say­dam­lı­ğın sağ­lan­mış ol­ma­sı­dır. Bu­nu sağ­la­ma­nın te­mel araç­la­rın­dan bi­ri de el­bet­te ki de­ne­tim an­la­yı­şı­dır. Her ka­mu ku­ru­mu­nun bir­den faz­la ge­lir ve gi­der ni­te­li­ği­ne sa­hip ol­du­ğu bi­li­nen bir ger­çek­tir. Son za­man­lar­da ka­mu ma­li sis­te­mi­nin der­le­nip, to­par­lan­ma­sı­na yö­ne­lik bir­ta­kım ça­lış­ma­lar ya­pıl­mış ise de, bu ko­nu­da he­nüz ni­hai ve ar­zu edi­len de­re­ce­de so­nuç­lar alın­ma­dı­ğı açık­tır.

Bu çer­çe­ve­de ka­mu ma­li sis­te­mi­nin ye­ni­den ya­pı­lan­ma­sı­na yö­ne­lik ça­lış­ma­la­rın en önem­li bo­yut­la­rın­dan bi­ri­ni oluş­tu­ran ye­ni Sa­yış­tay ka­nu­nu bir an ön­ce Mec­lis gün­de­mi­ne ge­ti­ril­mek zo­run­da­dır. Sa­yış­ta­yın ge­niş­le­yen rol ve so­rum­lu­luk­la­rı­na pa­ra­lel ola­rak or­ga­ni­zas­yon ya­pı­sı­nı ye­ni­den şe­kil­len­dir­mek, ulus­la­ra­ra­sı stan­dart­lar­la uyum­lu ola­rak çağ­daş de­ne­tim tek­nik­le­ri­nin da­ha yay­gın ola­rak uy­gu­la­ma­ya ge­çi­ril­me­si­ni sağ­la­mak, ka­mu fon­la­rı­nın kul­la­nıl­dı­ğı tüm alan­la­rın Sa­yış­tay de­ne­ti­mi­ne ta­bi ol­ma­sı­nı sağ­la­mak, Sa­yış­tay yar­gı­sı­nı gü­nün ko­şul­la­rı doğ­rul­tu­sun­da da­ha et­kin kıl­mak ama­cıy­la Sa­yış­tay ka­nu­nu bir an ön­ce çı­ka­rıl­mak zo­run­da­dır.

An­cak, her yar­gı ve de­ne­tim or­ga­nın­da ol­du­ğu gi­bi Sa­yış­tay için de en önem­li un­sur­lar­dan bi­ri ba­ğım­sız­lık­tır. Sa­yış­tay üye­le­ri­nin bü­yük bir kıs­mı­nın Hü­kû­met ta­ra­fın­dan doğ­ru­dan se­çi­le­cek ol­ma­sı, as­lın­da de­ne­tim yet­ki­si­ni Par­la­men­to adı­na kul­lan­mak du­ru­mun­da olan Sa­yış­ta­yın ba­ğım­sız ni­te­li­ği­ni önem­li öl­çü­de ze­de­le­ye­cek­tir. Bu du­ru­mun, her dö­nem­de Sa­yış­tay için par­ti­zan­ca yak­la­şım­la­rın bi­raz da­ha güç­len­me­si­ne ve Sa­yış­ta­yın asıl iş­le­vi olan ba­ğım­sız de­ne­tim gö­re­vin­den gi­de­rek uzak­laş­ma­sı­na yol aça­ca­ğı gö­rül­me­li­dir.

Gü­nü­müz­de sa­yış­tay­lar par­la­men­toy­la da­ha ya­kın bir iliş­ki içe­ri­sin­de ça­lış­mak­ta, par­la­men­to­lar de­ne­tim iş­le­vi­ni sa­yış­tay ra­por­la­rı ara­cı­lı­ğıy­la ye­ri­ne ge­tir­mek­te­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Sa­yış­tay, gü­nü­müz­de ger­çek­leş­tir­di­ği de­ne­tim­ler ve yar­gı fonk­si­yo­nu ara­cı­lı­ğıy­la ger­çek­te hal­ka ait olan ka­mu kay­nak­la­rı­nın en yük­sek çık­tı­la­ra ulaş­ma­sı­nı sağ­la­ya­cak şe­kil­de kul­la­nıl­ma­sı­nı teş­vik et­mek­te, ka­mu ida­re­le­ri­nin et­kin, hu­ku­ka ve etik de­ğer­le­re uy­gun bi­çim­de ça­lış­ma­sı­nı gö­zet­mek­te, ka­mu ma­li yö­ne­ti­min­de say­dam­lı­ğın, he­sap ver­me so­rum­lu­lu­ğu­nun güç­len­di­ril­me­si­ni sağ­la­mak­ta, ka­mu kay­nak­la­rı­nın be­lir­le­nen amaç ve he­def­ler doğ­rul­tu­sun­da ve hu­ku­kî dü­zen­le­me­le­re uy­gun ola­rak el­de edil­me­si, sak­lan­ma­sı ve kul­la­nıl­ma­sı­nı gü­ven­ce al­tı­na al­mak­ta­dır. Yol­suz­luk­la­ra ve kö­tü yö­ne­ti­me set çek­mek­te, öde­dik­le­ri her ku­ruş ver­gi­nin he­sa­bı­nı bil­mek is­te­yen va­tan­daş­lar için de bir gü­ven­ce oluş­tur­mak­ta­dır. Kı­sa­ca­sı, dev­let ha­zi­ne­si­nin bek­çi­li­ği gö­re­vi­ni üst­len­mek­te­dir.

Sa­yış­tay ra­por­la­rı 1923 yı­lın­dan iti­ba­ren Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de özel bir ko­mis­yon­ca de­ğer­len­di­ril­miş, 20 ki­şi­den olu­şan Sa­yış­tay Ko­mis­yo­nu 1973 yı­lı­na ka­dar Sa­yış­tay ra­por­la­rı­nın gö­rü­şül­dü­ğü mer­ci ol­muş­tur. Ne ya­zık ki, bu ta­rih­te Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de ko­mis­yon­la­rın bir­leş­ti­ril­me­si ça­lış­ma­la­rı sı­ra­sın­da Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu­nun var­lı­ğı dik­ka­te alı­na­rak Sa­yış­tay Ko­mis­yo­nu­nun kal­dı­rıl­ma­sı­na ka­rar ve­ril­miş­tir.

1996 yı­lın­da ise Sa­yış­tay Ka­nu­nu­’n­da ya­pı­lan bir de­ği­şik­lik­le Sa­yış­tay ra­por­la­rı­nın Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nun­da gö­rü­şü­le­ce­ği ve ko­mis­yon öne­ri­siy­le bir­lik­te Mec­lis Ge­nel Ku­ru­lu­na su­nu­la­ca­ğı hük­me bağ­lan­mış­tır. An­cak, Mec­lis İç Tü­zü­ğü­’n­de ge­rek­li de­ği­şik­li­ğin ya­pıl­ma­mış ol­ma­sı ve il­gi­li ko­mis­yo­nun yo­ğun iş hac­mi ne­de­niy­le bu hü­küm ye­te­rin­ce iş­ler­lik ka­zan­ma­mış­tır.

Bu so­ru­nu­nun çö­zü­me ka­vuş­tu­rul­ma­sı için bu­gün ya­pıl­ma­sı ge­re­ken şey, Sa­yış­tay Ko­mis­yo­nu­nun ye­ni­den ku­rul­ma­sı­dır. Sa­yış­tay ka­nu­nu tek­li­fi­nin de bir an ön­ce ya­sa­laş­ma­sı ise, sa­de­ce Sa­yış­ta­yın iç sü­reç­le­ri için de­ğil, ma­li yö­ne­tim sis­te­mi­mi­zin sağ­lık­lı bir şe­kil­de ya­pı­lan­dı­rıl­ma­sın­da ve sağ­lık­lı bir şe­kil­de iş­le­me­sin­de ha­ya­ti bir rol oy­na­ya­cak­tır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; yar­gı­la­ma gö­re­vi­ni ye­ri­ne ge­ti­ren me­ka­niz­ma­la­rın var­lı­ğı çok es­ki dö­nem­le­re ka­dar uzan­mak­la bir­lik­te, ya­sa­ma or­ga­nı­nın iş­lem­le­ri­nin ana­ya­sa­ya uy­gun­luk de­ne­ti­mi­ne ta­bi tu­tul­ma­sı ya­kın geç­miş­te or­ta­ya çık­mış­tır. Gü­nü­müz­de hâ­kim olan hu­kuk dev­le­ti an­la­yı­şı, ana­ya­sa yar­gı­sı­nın var­lı­ğı­nı ge­rek­li kıl­mak­ta­dır. Zi­ra hu­kuk dev­le­ti il­ke­si, te­mel­de dev­le­tin tüm iş­lem ve ey­lem­le­ri­nin hu­kuk ku­ral­la­rı­na uy­gun ol­ma­sı­nı ve bun­la­rın yar­gı de­ne­ti­mi­ne ta­bi tu­tul­ma­sı­nı ge­rek­ti­rir.

61 Ana­ya­sa­sı­’y­la ad­li sis­te­mi­mi­ze dâ­hil olan Ana­ya­sa Mah­ke­me­siy­le be­ra­ber ilk de­fa ya­sa­ma or­ga­nı­nın iş­lem­le­ri­ni de­net­le­yen bir ad­li me­ka­niz­ma oluş­tu­rul­muş­tur. Av­ru­pa ül­ke­le­rin­de­ki ba­zı mo­del­ler esas alı­na­rak oluş­tu­ru­lan Ana­ya­sa Mah­ke­me­si sis­te­mi, di­ğer bir­çok me­ka­niz­ma­da ol­du­ğu gi­bi, da­ha olu­şum aşa­ma­sın­da Av­ru­pa­’da­ki em­sal­le­rin­den çok fark­lı bir ro­le ve iş­le­ve bü­rün­müş­tür. Şüp­he­siz ki, mil­let adı­na ba­ğım­sız ve ta­raf­sız bir şe­kil­de ev­ren­sel hu­kuk, in­san hak­la­rı ve öz­gür­lük­ler çer­çe­ve­sin­de yar­gı de­ne­ti­mi gö­re­vi­ni sür­dü­ren, ya­sa­ma or­ga­nı­nın fa­ali­yet­le­ri­ni bu il­ke­ler dâ­hi­lin­de ir­de­le­yen bir yük­sek yar­gı or­ga­nı de­mok­ra­tik iş­le­yi­şe güç ka­ta­cak bir me­ka­niz­ma­dır. An­cak, bu me­ka­niz­ma­nın olu­şum ama­cı, üye­le­ri­nin se­çim yön­te­mi ve yet­ki­le­ri gi­bi te­mel hu­sus­lar­da sı­kın­tı­lar var­sa, do­ğal ola­rak bu me­ka­niz­ma­nın iş­le­yi­şi de sü­reç içe­ri­sin­de cid­di sı­kın­tı­la­ra yol aç­mak­ta­dır ve yol aça­cak­tır.

Te­mel­de ya­sa­ma or­ga­nı­nın fa­ali­yet­le­ri­ni bi­re­yin hak ve öz­gür­lük­le­ri le­hi­ne ko­ru­mak­la gö­rev­li ol­ma­sı ge­re­ken bu or­gan, da­ha ku­ru­lu­şun­dan iti­ba­ren ya­pı­lan mü­da­ha­le­ler­le ken­di­ni sa­de­ce dev­le­tin ali men­fa­at­le­ri­ni ko­ru­mak­la mü­kel­lef sa­yan, bu­nun için ya­pıl­ma­sı ge­re­ken ne var­sa yap­mak­tan im­ti­na et­me­yen, özel­lik­le, 12 Ey­lül­den son­ra da dar­be­nin ya­rat­tı­ğı hu­ku­ku ko­ru­ma­yı ne­re­dey­se tek gö­rev ola­rak be­lir­le­yen bir ya­pı­ya dö­nüş­tü­rül­me­ye ça­lı­şıl­mış­tır.

Bu va­him du­rum, as­lın­da mah­ke­me­nin en önem­li gö­re­vi olan ka­nu­nun hu­ku­ka uy­gun­lu­ğu­nu de­net­le­me fa­ali­ye­ti­ni yap­ma­nın öte­si­ne ge­çe­rek, ka­nu­nun içer­di­ği si­ya­si ter­cih­le­ri ge­çer­siz ya da iş­lev­siz kıl­mak su­re­tiy­le doğ­ru­dan doğ­ru­ya ka­mu si­ya­se­ti­ni be­lir­le­me he­ve­siy­le or­ta­ya çık­mış­tır. De­mok­ra­tik dü­zen­ler­de as­lo­lan mil­le­tin ger­çek ve mut­lak ege­men­li­ği ise ve tem­si­lî sis­tem­ler­de bu­nun te­za­hü­rü par­la­men­toy­sa, o hâl­de par­la­men­to­la­rın ya­sa ya­pı­cı fa­ali­yet­le­ri­nin sa­de­ce hu­ku­ka uy­gun­luk açı­sın­dan de­ne­tim­le­ri­ne izin ve­ril­me­li­dir. Ak­si tak­dir­de, se­çim­le iş­ba­şı­na ge­len ve ül­ke­nin si­ya­se­ti­ne yön ver­me hak­kı­na sa­hip olan par­la­men­to­lar, ata­may­la gö­rev al­mış ka­mu gö­rev­li­le­ri­nin si­ya­sal ina­nış­la­rıy­la sı­nır­lı bir fa­ali­ye­tin dı­şı­na çı­ka­maz­lar. Bu­na ba­zı­la­rı­nız em­ni­yet su­pa­bı­ di­ye­bi­lir, hat­ta bu uy­gu­la­ma­nın, özel­lik­le bu dö­nem­de, farz ol­du­ğu­nu da sa­vu­na­bi­lir. Bu­nun sa­vu­nul­ma­sı anor­mal bir yak­la­şım de­ğil­dir. Dü­şün­ce ve ifa­de öz­gür­lü­ğü çer­çe­ve­sin­de, el­bet­te ki sa­vu­nul­ma­sın­da bir sa­kın­ca gör­me­yiz. An­cak bu­nu sa­vu­nan­la­rın, bu­nun­la bir­lik­te ve ay­nı za­man­da de­mok­ra­si­yi ve hal­kın ege­men­li­ği­ni sa­vun­ma­sı­nı bü­yük bir çe­liş­ki ola­rak de­ğer­len­di­ri­riz. Ya de­mok­rat olur­su­nuz ve her si­ya­si ik­lim­de, her si­ya­si ik­ti­dar dö­ne­min­de ay­nı il­ke­sel tu­tum içe­ri­sin­de de­mok­ra­si­yi sa­vu­nur­su­nuz ya da kon­jonk­tü­re gö­re ha­re­ket eden bir tu­tum­la dev­let yö­ne­ti­min­de oli­gar­şi­yi sa­vu­nur­su­nuz. Bu­nun ara­sı, or­ta­sı ya da iki­si bir­de­ni yok­tur. Bu ne­den­le, de­mok­ra­si­ler­de önem­li iş­lev­le­re sa­hip olan böy­le­si ku­rum­la­rı tü­müy­le si­ya­si ge­liş­me­ler­den ba­ğım­sız, ta­raf­sız ve il­ke­li bi­rer ku­ru­ma dö­nüş­tür­mek ye­ni Ana­ya­sa­’da ele alın­ma­sı ge­re­ken ha­ya­ti bir ko­nu­dur.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, özel­lik­le son dö­nem­ler­de ver­di­ği ba­zı ka­rar­lar ile hu­kuk dün­ya­sın­da ha­yal kı­rık­lı­ğı ya­ra­tan Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­nin, önü­müz­de­ki dö­nem­de hak et­ti­ği say­gın­lı­ğı güç­len­dir­me­si için ye­ni dü­zen­le­me­ler ile des­tek­len­me­ye ih­ti­ya­cı ol­du­ğu inan­cın­da­yız. Bu doğ­rul­tu­da, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si üye­le­ri­nin sa­de­ce Cum­hur­baş­ka­nı ta­ra­fın­dan se­çil­me­si ye­ri­ne, di­ğer yük­sek yar­gı or­gan­la­rı ve Ba­ro­lar Bir­li­ği­nin doğ­ru­dan se­çim ya­pa­bil­me­le­ri, ay­rı­ca Par­la­men­to­nun da yi­ne bu ku­rum­lar­ca ve üni­ver­si­te­ler­ce gös­te­ri­le­cek aday­lar ara­sın­dan ni­te­lik­li ço­ğun­luk­la se­çe­ce­ği üye­ler­den oluş­ma­sı sağ­lan­ma­lı­dır.

Yi­ne, baş­ta yük­sek yar­gı men­sup­la­rı ol­mak üze­re, tüm yar­gı ça­lı­şan­la­rı­nın öz­lük hak­la­rın­da hak et­tik­le­ri iyi­leş­tir­me­nin ger­çek­leş­ti­ril­me­si ve mes­le­ğin say­gın­lı­ğı­na uy­gun bir ha­yat stan­dar­dı­nı sağ­la­ya­cak ge­rek­li ya­sal dü­zen­le­me­le­rin ya­pıl­ma­sı zo­run­lu­dur. Öy­le ki, ye­ni gö­re­ve baş­la­yan bir hâ­kim da­hi ka­mu­da gö­rev­li en yük­sek ma­aş alan ka­mu gö­rev­li­sin­den çok da ge­ri­de kal­ma­ma­lı­dır. Ay­rı­ca, yar­gı­da­ki iş yü­kü­nün azal­tıl­ma­sı için, hâ­kim ve sav­cı açı­ğı, bi­na ve per­so­nel açı­ğı mut­lak su­ret­te gi­de­ril­mek du­ru­mun­da­dır. Unu­tul­ma­ma­lı­dır ki, bu­gün yar­gı­da ya­şa­nan so­run­la­rın da si­ya­si so­rum­lu­su ve çöz­mek zo­run­da ola­nı ön­ce­lik­le hü­kû­met­ler­dir. Bu ku­rum­la­rı­mı­zın da hal­kın ver­gi­le­riy­le oluş­tu­ru­la­n…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

SE­LA­HA­TİN DE­MİR­TAŞ (De­vam­la) – Bir­kaç sa­ni­ye­ye ih­ti­ya­cım var.

BAŞ­KAN – Sa­yın De­mir­taş, bir da­ki­ka ek­li­yo­rum, ta­mam­la­yın lüt­fen.

SE­LA­HAT­TİN DE­MİR­TAŞ (De­vam­la) – Bu ku­rum­la­rı­mı­zın da, hal­kın ver­gi­le­riy­le oluş­tu­ru­lan büt­çe­le­ri­ni yi­ne hal­kın men­fa­at­le­ri­ne kul­la­na­cak­la­rı inan­cıy­la, 2008 yı­lı büt­çe­si­nin ha­yır­lı ol­ma­sı­nı te­men­ni edi­yor, he­pi­ni­zi say­gıy­la, sev­giy­le se­lam­lı­yo­rum. (DTP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın De­mir­taş.

Şim­di, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na Sa­yın Mus­ta­fa Öz­yü­rek, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

On beş da­ki­ka sü­re­niz var.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (İs­tan­bul) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si adı­na he­pi­ni­zi say­gıy­la, sev­giy­le se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Cum­hur­baş­kan­lı­ğı büt­çe­siy­le il­gi­li ba­zı ko­nu­la­ra de­ğin­mek is­ti­yo­rum. Ka­mu­oyu­nun ha­tır­la­ya­ca­ğı gi­bi, biz, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ola­rak, Sa­yın Gü­l’­ün Cum­hur­baş­ka­nı se­çil­me­si­ne kar­şı çık­mış­tık. Şöy­le bir ha­tır­lar­sak, bu kar­şı çı­kı­şı­mı­zın te­mel ne­den­le­rin­den bi­ri, Sa­yın Gü­l’­ün geç­miş­te­ki söy­lem­le­riy­le Ata­türk il­ke­le­ri­ne ve la­ik de­mok­ra­tik cum­hu­ri­ye­te inan­ma­dı­ğı­nı gös­ter­me­si idi. Bir­kaç sö­zü­nü anım­sa­ta­yım: “Tür­ki­ye­’nin bü­tün­lü­ğü­nü teh­dit eden, tah­rip eden, la­ik­lik il­ke­si­dir.” de­miş­ti Sa­yın Gül. “‘Ne mut­lu Tür­küm di­ye­ne.’ la­fı­nı her ye­re ya­za ya­za, Tür­ki­ye, il­kel hâ­le dö­nüş­müş­tür.” de­miş­ti Sa­yın Gül. Ve biz, Cum­hur­baş­kan­lı­ğı­nın bir uz­laş­ma ma­ka­mı ol­du­ğu­nu ve uz­laş­ma ile se­çil­me­si ge­rek­ti­ği­ni ifa­de et­miş­tik. Sa­yın Baş­ba­kan da, se­çim­le­rin ya­pıl­dı­ğı gü­nün ak­şa­mı yap­tı­ğı ko­nuş­ma­da, bu uz­laş­ma ta­lep­le­ri­mi­ze ka­tıl­mış­tı, ama ne ya­zık ki, da­ha son­ra, Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si­nin otu­rum­la­ra ka­tı­la­ca­ğı­nı açık­la­ma­sı so­nu­cu bir uz­laş­ma ara­yı­şı en­gel­len­miş ve Sa­yın Gül se­çil­miş­tir.

Sa­yın Gü­l’­ün se­çil­me­sin­den iti­ba­ren, bi­zim tah­min et­ti­ği­miz ve ka­mu­oyu­na açık­la­dı­ğı­mız gi­bi, Tür­ki­ye­’de yer­leş­miş olan pek çok ku­ral, il­ke ve ge­le­nek al­tüst ol­ma­ya baş­la­mış­tır.

NU­RET­TİN CA­NİK­Lİ (Gi­re­sun) – Sa­yın Öz­yü­rek, büt­çe ko­nu­şu­yo­ruz, büt­çe!

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) - Da­ha ye­min tö­re­nin­de Ge­nel­kur­may Baş­ka­nı ve kuv­vet ko­mu­tan­la­rı ye­min tö­re­ni­ne ka­tıl­ma­mış­tır. Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ye­min tö­re­nin­de ha­zır bu­lun­ma­mış­tır.

MEH­MET NİL HI­DIR (Muğ­la) – Ne­den ka­tı­la­ma­dık­la­rı­nı bi­li­yor mu­sun?

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) - Yıl­lar­dır ge­le­nek­sel­le­şe­n…

BE­KİR BOZ­DAĞ (Yoz­gat) - Mil­let ira­de­si­ne say­gı­lı olun.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) - 29 Ni­sa­n…

MEH­MET NİL HI­DIR (Muğ­la) – Sap­tı­rı­yor­su­nuz me­se­le­le­ri, cum­hu­ri­ye­tin en üst ma­ka­mı­nı ren­ci­de edi­yor­su­nuz.

BAŞ­KAN – Lüt­fe­n… Lüt­fe­n…

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) - Sa­yın Baş­kan, ben, bü­tün ar­ka­daş­la­rı­ma ce­vap ve­re­cek ye­te­nek­te ve ka­bi­li­yet­te­yim ama za­man so­ru­num var. Eğer, za­ma­na ila­ve eder­se­niz, mem­nu­ni­yet­le, ar­ka­daş­lar­la bir mü­za­ke­re­yi ba­şa­rıy­la yü­rü­tü­rüz. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fen, ha­ti­be mü­da­ha­le et­me­yin, lüt­fen.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) – De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, yıl­lar­dır, 29 Ekim­de, köşk­te, eş­li ola­rak pro­to­ko­le bir re­sep­si­yon ve­ri­lir­di. Bu kez ne ol­du? O re­sep­si­yon ip­tal edil­di, onun ye­ri­ne, gün­düz vak­ti A pro­to­ko­lü­ne, eş­siz da­vet ve­ril­me­ye baş­lan­dı.

LÜT­Fİ ÇI­RA­KOĞ­LU (Ri­ze) – Ge­ne kış­kırt­ma gö­re­vi­ni­zi ya­pı­yor­su­nuz.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) - Ya­ni, Ab­dul­lah Gül, dev­le­tin yer­leş­miş ge­le­nek­le­ri­ni ter­si­ne çe­vir­di, on­la­ra uy­mak ye­ri­ne, ku­ral­la­rı ken­di­si­ne uy­dur­ma­ya baş­la­dı.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, unut­ma­ya­lım ki dev­let­ler, ge­le­nek­le­ri­ne, ku­ral­la­rı­na say­gı duy­duk­ça bü­yür­ler ve geç­miş bü­tün Cum­hur­baş­kan­la­rı -on Cum­hur­baş­ka­nı da- bu ge­le­nek­le­re, bu ku­ral­la­ra uy­muş­tur. Şim­di, öy­le an­la­şı­lı­yor ki fark­lı bir Cum­hur­baş­ka­nıy­la kar­şı kar­şı­ya­yız ve Tür­ki­ye­’nin pek çok ku­ra­lı, pek çok ge­le­ne­ği de­ği­şe­cek­tir.

Ge­ne bu çer­çe­ve­de, bu­gü­ne ka­dar, bü­tün Cum­hur­baş­kan­la­rı, yurt dı­şın­dan ge­len dev­let adam­la­rıy­la köşk­te gö­rüş­müş­ler­dir ama Sa­yın Gül, Baş­ba­kan­la bir­lik­te, Suu­di Ara­bis­tan Kra­lı­nın aya­ğı­na git­miş, onun­la ote­lin­de gö­rüş­müş ve tu­haf gö­rün­tü­ler oluş­tu­ran poz­lar, her­ke­se ve­ril­miş­tir.

MEH­MET NİL HI­DIR (Muğ­la) – Bu bir tea­mül­dür, öğ­re­nin de ge­lin!

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bir tek ör­nek gös­te­re­mez­si­niz ki­…

BAŞ­KAN – Lüt­fen, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ha­ti­be mü­da­ha­le et­me­yin, lüt­fen.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) - …geç­miş on Cum­hur­baş­ka­nın­dan her­han­gi bi­ri­si, bir baş­ka cum­hur­baş­ka­nı ile otel­de gö­rüş­müş­tür.

MEH­MET NİL HI­DIR (Muğ­la) – Ya­lan söy­lü­yor!

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fen.

MEH­MET NİL HI­DIR (Muğ­la) – Ya­lan söy­lü­yor, gö­zü­mü­ze ba­ka ba­ka ya­lan söy­lü­yor!

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) - Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, öy­le an­la­şı­lı­yor ki Sa­yın Gül, AK­P’­nin “tüc­car si­ya­se­t” an­la­yı­şı­nı, Cum­hur­baş­kan­lı­ğı ma­ka­mı­na ta­şı­mak­ta­dır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Ana­ya­sa­’mı­za gö­re, Cum­hur­baş­kan­la­rı, cum­hu­ri­ye­tin ve mil­le­tin bir­li­ği­ni tem­sil et­mek­le, dev­le­tin ku­ral­la­rı­na uy­mak­la, dev­le­tin iti­ba­rı­nı yük­selt­mek­le gö­rev­li­dir. Sa­yın Gül, Cum­hur­baş­ka­nı olur ol­maz, san­ki, köş­ke bir ya­sa­ma­tik koy­muş gi­bi, ya­sa­lar anın­da ge­li­yor ve bir sa­at son­ra, o ya­sa­ma­tik­ten çı­kı­yor.

NU­RET­TİN CA­NİK­Lİ (Gi­re­sun) – Dev­let ça­lı­şı­yor.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) – De­ğer­li ar­ka­daş­la­rı­m…

AH­MET ER­TÜRK (Ay­dın) – Adam işi­ni ya­pı­yor.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) – …Cum­hur­baş­kan­lı­ğın­da çok de­ğer­li hu­kuk­çu­lar var, Cum­hur­baş­kan­lı­ğın­da uz­man­lar var. Siz, bun­la­rın hiç­bi­ri­ni de­ğer­len­dir­me­ye­cek­si­niz, bun­la­ra hiç­bir şe­kil­de ra­por is­te­me­ye­cek­si­niz ve ge­len ya­sa­la­rı, ya­sa­ma­tik­ten ge­çi­rir gi­bi, bir sa­at için­de onay­la­ya­cak­sı­nız.

MEH­MET NİL HI­DIR (Muğ­la) – Sa­yın Bay­ka­l’­a sor­ma­lı bu­nun ce­va­bı­nı!

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) – Bu, doğ­ru de­ğil­dir de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

MEH­MET NİL HI­DIR (De­vam­la) – Sa­yın Bay­ka­l…

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) – Ge­ne, ata­ma­…

De­ğer­li ar­ka­da­şım, ba­şı­na, Bay­kal ka­dar taş düş­sün! (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) – Bay­ka­l’­la ta­şı öz­deş­leş­ti­ri­yor mu­su­nuz?

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) – Şim­di, ge­ne, ata­ma ka­rar­na­me­le­ri­ni anın­da im­za­la­mış­tır ve hiç­bi­ri­ni in­ce­le­me­miş­tir.

Şim­di, ben, Hü­kû­me­te sor­mak is­ti­yo­rum çün­kü bu ka­rar­na­me­le­ri sevk eden ma­kam Hü­kû­met­tir: Da­ha ön­ce, Sa­yın Nec­det Se­zer, han­gi ge­rek­çe­ler­le ba­zı ata­ma­la­rı im­za­la­ma­mış­tır? Şim­di, Sa­yın Se­ze­r’­in sa­kın­ca­lı bul­du­ğu ata­ma­la­rı, han­gi bil­gi ve ge­rek­çe­ler­le Sa­yın Gül im­za­la­mış­tır? Dev­let­te sü­rek­li­lik esas­tır. Ne­dir? Ya­ni, Mİ­T’­in gön­der­di­ği, çe­şit­li ku­rum­la­rın gön­der­di­ği ge­rek­çe­ler, Sa­yın Gül ta­ra­fın­dan yok mu sa­yıl­mış­tır?

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ge­ne bu çer­çe­ve­de, AKP Hü­kû­me­ti­nin Kİ­T’­le­ri tek­rar ar­pa­lık hâ­li­ne ge­tir­me­ye ça­lış­tı­ğı, ya­ni se­çi­le­me­yen mil­let­ve­kil­le­ri­nin KİT yö­ne­tim ku­ral­la­rı­na atan­ma­sı­na iliş­kin ka­rar­na­me­le­ri de anın­da im­za­la­mış­tır ve pek çok bü­rok­rat, baş­ka par­ti­ler­den aday olan pek çok bü­rok­rat, hak­kı ol­du­ğu kad­ro­la­ra dön­dü­rül­mez­ken AK­P’­li se­çi­le­me­yen aday­lar, Kİ­T’­le­re, ar­pa­lık şek­li­ne dö­nüş­tür­mek su­re­tiy­le atan­mış­tır.

Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­na bun­lar ya­kış­mı­yor. Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­nın, mil­le­tin Cum­hur­baş­ka­nı ol­ma­sı ge­re­kir, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti­’nin Cum­hur­baş­ka­nı ol­ma­sı ge­re­kir ama ne ya­zık ki, Sa­yın Gül, AK­P’­nin Cum­hur­baş­ka­nı ol­ma­ya de­vam et­mek­te­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, YAŞ ka­rar­la­rı­… Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı YAŞ ka­rar­la­rı­nı hiç­bir şerh koy­ma­dan im­za­la­dı, pek çok çev­re bun­dan mem­nun ol­du­ğu­nu ifa­de et­ti. Ama, aca­ba Sa­yın Gül Baş­ba­kan­ken o ir­ti­ca­ya ka­rı­şan su­bay­la­rın ih­raç edil­di­ği YAŞ ka­rar­la­rı­na ni­çin şerh koy­muş­tu, şim­di  Cum­hur­baş­ka­nı ola­rak ni­çin o şer­hi koy­ma ge­re­ği­ni his­set­mi­yor?

MEH­MET NİL HI­DIR (Muğ­la) – Oy­sa, se­vi­ne­cek­si­niz.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) – Ya­ni, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Baş­ba­kan­ken mi doğ­ru dü­şü­nü­yor­du, Cum­hur­baş­ka­nıy­ken mi doğ­ru dü­şü­nü­yor­du? Bu­nu, ka­mu­oyu ola­rak, mil­let­ve­kil­le­ri ola­rak öğ­ren­mek bi­zim hak­kı­mız­dır.

YA­ŞAR KA­RA­YEL (Kay­se­ri) – Her iki hâl­de de, her iki hâl­de de­…

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) – De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, yi­ne Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı YÖ­K’­le il­gi­li önem­li bir açık­la­ma yap­tı, de­di ki: “YÖ­K’­le il­gi­li ata­ma dos­ya­sı ba­na gel­di, için­de üç isim var ve bir ih­bar no­tu var. Not­ta de­ni­li­yor ki, aday­lar­dan bi­ri­nin eşi ka­ra çar­şaf­lı­dır.” Bu va­him bir du­rum­dur de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Ve bu dos­ya­nın YÖ­K’­ten gel­di­ği­ni uça­ğı­na al­dı­ğı ga­ze­te­ci­le­re söy­le­di ve on­la­rın hep­si de man­şet­ten bu ha­be­ri ver­di­ler. YÖK Baş­ka­nı er­te­si gün çık­tı, net bir şe­kil­de, YÖ­K’­ün böy­le bir not gön­der­me­di­ği­ni, za­ten hiç­bir za­man da böy­le bir not dos­ya­da bu­lun­ma­dı­ğı­nı ifa­de eder et­mez Köş­k’­ten bir açık­la­ma: “Ben YÖ­K’­ü kas­tet­me­dim.”

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ya­nı­nız­da uça­ğı­nı­za alıp özel se­çe­rek gö­tür­dü­ğü­nüz bü­tün ga­ze­te­ci­ler ya­lan mı yaz­dı­lar? O za­man, ben Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­na öne­ri­yo­rum, bun­dan son­ra uça­ğı­na ala­ca­ğı ga­ze­te­ci­le­ri bi­raz da­ha dik­kat­li seç­sin. De­mek ki, onun söy­le­dik­le­ri­ni an­la­ya­ma­mış­lar.

GÜ­ROL ER­GİN (Muğ­la) – Ya da dik­kat­li ko­nuş­sun, dik­kat­li­…

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) – Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Cum­hur­baş­kan­lı­ğı ma­ka­mı de­di­ko­du üret­me ye­ri de­ğil­dir.

NU­RET­TİN CA­NİK­Lİ (Gi­re­sun) – Sa­yın Baş­kan, büt­çe­yi ko­nu­şu­yo­ruz, Cum­hur­baş­kan­lı­ğı­nın büt­çe­si­ni ko­nu­şu­yo­ruz şu an­da.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) – Onun için, Cum­hur­baş­kan­la­rı­nın bu de­di­ko­du üre­ti­min­den vaz­ge­çip Tür­ki­ye­’nin so­run­la­rı­na eğil­me­si ge­re­kir.

NU­RET­TİN CA­NİK­Lİ (Gi­re­sun) – Ma­ga­zin­leş­tir­dik iyi­ce!

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) – Ana­ya­sa­’nın ön­gör­dü­ğü çer­çe­ve­de ana­ya­sal ku­rum­lar ara­sın­da uyu­mu sağ­la­yan bir Cum­hur­baş­ka­nı hâ­li­ne bir an ön­ce dö­nüş­me­si ge­rek­ti­ği­ni dü­şü­nü­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, de­di­ğim gi­bi, cum­hur­baş­kan­la­rı de­di­ko­du üret­mez­ler, cum­hur­baş­kan­la­rı ana­ya­sal ku­rum­lar­la kav­ga et­mez­ler. Cum­hur­baş­ka­nı­nın Ana­ya­sa­’ya gö­re gö­re­vi, ana­ya­sal ku­rum­lar ara­sın­da uyu­mu ve eş gü­dü­mü sağ­la­mak­tır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Cum­hur­baş­kan­lı­ğı büt­çe­si çok eleş­ti­ril­di. 2007 yı­lı öde­nek­le­ri­ne gö­re 2008 yı­lın­da yüz­de 64 öde­nek ar­tı­şı ön­gö­rül­dü. Fa­iz dı­şı har­ca­ma­la­rı dik­ka­te al­dı­ğı­mız­da, büt­çe­mi­zin yüz­de 8 ora­nın­da ar­tı­rıl­dı­ğı, me­mur­la­rı­mı­za ve emek­li­le­ri­mi­ze yüz­de 2+yüz­de 2 zam ve­ril­di­ği bir or­tam­da, Cum­hur­baş­kan­lı­ğı büt­çe­si­nin yüz­de 64 gi­bi yük­sek bir oran­da ar­tı­rıl­ma­sı el­bet­te dik­kat çe­ki­ci­dir.

Şim­di, bu eleş­ti­ri­ler üze­ri­ne, Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­na ya­kın çev­re­ler ra­hat­sız ol­du­lar, çe­şit­li açık­la­ma­lar­da bu­lun­du­lar, eleş­ti­ri ya­zı­la­rı ya­zan ya­zar­la­rı Köş­k’­e da­vet et­ti­ler. Öy­le ga­rip ifa­de­ler or­ta­da do­la­şı­yor ki, de­ni­li­yor ki: “Ya­ban­cı dev­let baş­kan­la­rı­nın kul­la­na­bi­le­ce­ği ka­li­te­de tu­va­let bi­le yok Cum­hur­baş­kan­lı­ğın­da.”

MEH­MET NİL HI­DIR (Muğ­la) – De­di­ko­du yap­ma­yın.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) – Ha­yı­r…

MEH­MET NİL HI­DIR (Muğ­la) – Az ön­ce sen di­yor­dun “de­di­ko­du­” di­ye, şim­di sen söy­lü­yor­sun.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) – Bu­… Bu her yer­de söy­len­di.

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım...

MEH­MET NİL HI­DIR (Muğ­la) – Bu Mec­lis­te de­di­ko­duy­la Cum­hur­baş­ka­nı­na ha­ka­ret ede­mez­si­niz.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) – Ve Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­mı­zın eşi ha­nı­me­fen­di da­ha Cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çi­mi ya­pı­lır ya­pıl­maz Köş­k’­e git­ti, “Bu mo­bil­ya­lar de­ği­şe­cek, bu bi­na­lar el­den ge­çe­cek, res­to­re edi­le­cek.” de­di..

MEH­MET NİL HI­DIR (Muğ­la) – Hâ­lâ de­di­ko­du­ya de­vam edi­yor­sun.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) – …ve onun üze­ri­ne büt­çe ha­zır­lan­dı, çok cid­di şe­kil­de öde­nek ar­tı­şı ko­nul­du.

Pe­ki, biz, Cum­hur­baş­kan­lı­ğı Köş­kü­’n­de ta­mi­rat ge­re­ki­yor­sa, ta­di­lat ge­re­ki­yor­sa ya­pıl­ma­sın­dan ya­na­yız, ama, bun­la­rın hep­si­nin bir yıl­da ya­pıl­ma­sı­na ge­rek yok, bun­lar za­ma­na ya­yı­la­bi­lir­di ve ay­rı­ca, gö­rü­yo­ruz ki büt­çe­de, 2009’da da çok cid­di bir ar­tış var, 2010’da da bi­r…

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, cum­hur­baş­kan­la­rı, baş­ba­kan­lar, mil­le­te ör­nek ol­ma­sı ge­re­ken ki­şi­ler­dir. Eğer, Cum­hur­baş­ka­nı, Baş­ba­kan tu­tum­lu dav­ran­maz­sa, dev­let pa­ra­sı­nı he­sap­lı har­ca­maz­sa, top­lu­ma, mil­le­te çok kö­tü ör­nek olur.

Öy­le an­la­şı­lı­yor ki, Sa­yın Se­zer gi­bi mü­te­va­zı, tu­tum­lu, dev­let pa­ra­sı­nı, ay­rı­lan öde­nek­le­rin ne­re­dey­se ya­rı­sı­nı ta­sar­ruf eden bir Cum­hur­baş­ka­nın­dan son­ra, Ab­dul­lah Gül, Sa­yın Ab­dul­lah Gül şa­ta­fat­lı, gös­te­riş­li bir Cum­hur­baş­ka­nı ol­ma­ya ni­yet­li­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu ül­ke, fa­kir in­san­la­rın, yok­sul in­san­la­rın, Sa­yın Baş­ba­ka­nın de­yi­miy­le “ga­rip gu­re­ba­”nın ül­ke­si­dir. Bu ül­ke­de Cum­hur­baş­kan­la­rı­nın dev­let pa­ra­sıy­la gös­te­ri­şe, şa­ta­fa­ta kaç­ma­sı doğ­ru de­ğil­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bir so­ru­yu da bu­ra­da sor­mak is­ti­yo­rum: Sa­yın Ab­dul­lah Gü­l’­ün kı­zı ev­len­di. Saa­det­ler di­li­yo­rum ve­…

MEH­MET NİL HI­DIR (Muğ­la) – Ma­ga­zin ya!

BAŞ­KAN – Sa­yın Hı­dır, lüt­fe­n…

MEH­MET NİL HI­DIR (Muğ­la) – Ta­ma­men ma­ga­zin!

BAŞ­KAN – Lüt­fe­n…

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) – …400 bin YTL ta­kı ta­kıl­dı­ğı Hür­ri­yet ga­ze­te­si­nin 16 Ekim ta­rih­li­…

FAH­RET­TİN POY­RAZ (Bi­le­cik) – Sa­na ne!

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) – De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Cum­hur­baş­ka­nı, ka­mu­oyu­nun önün­de­ki ki­şi­dir.

MEH­MET Çİ­ÇEK (Yoz­gat) – Ayıp, ayıp!

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) – Bü­tün ic­ra­atıy­la hal­kın önün­de­dir.

MEH­MET Çİ­ÇEK (Yoz­gat) – Ger­çek­ten çok ayıp! Si­zin gi­bi tec­rü­be­li bir mil­let­ve­ki­li­ne ya­kış­mı­yor.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) – Ve, Hür­ri­yet ga­ze­te­sin­de bu ha­ber çık­mış­tır.

MEH­MET Çİ­ÇEK (Yoz­gat) – Bu­gü­ne ka­dar kim­se­ye laf at­ma­dım, ama, çok ayıp!

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) – Ben, şim­di bir so­ru sor­mak is­ti­yo­rum. Şim­di, bir so­ru sor­ma­k…

HA­LİL AY­DO­ĞAN (Af­yon­ka­ra­hi­sar) – So­ru so­ra­maz­sın!

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) – Ra­hat­sız ol­ma­yan de­ğer­li ar­ka­daş­la­rı­m… (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri­…

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) – Şim­di, bir so­ru sor­mak is­ti­yo­rum. So­ru şu­dur: De­nil­di ki­…

MEH­MET Çİ­ÇEK (Yoz­gat) – Ayıp!

BAŞ­KAN – Sa­yın Çi­çe­k…

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) – Hü­kû­me­te so­ru­yo­ru­m… Hü­kû­me­te so­ru­yo­ru­m… (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri­…

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) – Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rı­m…

MEH­MET Çİ­ÇEK (Yoz­gat) – Sa­yın Baş­kan, lüt­fen mü­da­ha­le edin. Özel ha­ya­ta mü­da­ha­le edi­li­yor.

BAŞ­KAN – Sa­yın Çi­çe­k…

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) – 400 bin YTL…

MEH­MET Çİ­ÇEK (Yoz­gat) – Sa­yın Baş­ka­n…

BAŞ­KAN – Sa­yın Çi­çe­k…

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) – 400 bi­n… (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri­…

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) – De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu­ra­da ne ko­nu­şa­ca­ğı­mı siz mi ka­rar­laş­tı­ra­cak­sı­nız, ben mi ka­rar­laş­tı­ra­ca­ğım?

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri­… Sa­yın Öz­yü­re­k…

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) – Bu top­lan­tı­yı siz mi ida­re ede­cek­si­niz, Baş­kan mı ida­re ede­cek? (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri­… Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fe­n…

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) – Ba­na say­gı gös­ter­mi­yor­su­nuz, Baş­ka­na say­gı gös­te­rin. Bu ne bi­çim iş! (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

MEH­MET DA­NİŞ (Ça­nak­ka­le) – Se­nin yap­tı­ğın na­sıl iş!

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri­…

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) – Ne­ye çe­vi­ri­yor­su­nuz bu­ra­yı?

MEH­MET DA­NİŞ (Ça­nak­ka­le) – Ha­di ora­dan!

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) – Ben gö­rüş­le­ri­mi açık­lı­yo­rum. Fark­lı dü­şü­nen var­sa, ge­lir bu­ra­da açık­lar.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) – De­di­ko­du ya­pı­yor, de­di­ko­du­…

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) – 400 bin YTL ta­kı ta­kıl­dı. De­nil­di ki: “200 bin YTL’­si­ni biz şe­hit ai­le­le­ri­ne ba­ğış­la­ya­ca­ğız.”

NU­RET­TİN CA­NİK­Lİ (Gi­re­sun) – Bu­nun büt­çey­le ne ala­ka­sı var? Büt­çe ko­nu­şu­yo­ruz Sa­yın Baş­kan.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) – So­ru şu: Bu 200 bin YTL şe­hit ai­le­le­ri­ne ba­ğış­lan­dı mı ba­ğış­lan­ma­dı mı? (CHP sı­ra­la­rın­dan "Bra­vo" ses­le­ri, al­kış­lar) Vaz­geç­ti­niz mi geç­me­di­niz mi? So­ru bu.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Sa­na ne! Se­ni ni­ye il­gi­len­di­ri­yor?

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) – De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Cum­hur­baş­ka­nı söz ve­ri­yor­sa sö­zü­nün ar­ka­sın­da dur­mak zo­run­da­dır.

MEH­MET NİL HI­DIR (Muğ­la) – Cum­hur­baş­kan­lı­ğı büt­çe­si­ni gö­rü­şü­yo­ruz, Cum­hur­baş­ka­nı­nın büt­çe­si­ni de­ğil.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) – De­ğer­li ar­ka­daş­la­rı­m… De­ğer­li ar­ka­daş­la­rı­m…

MEH­MET NİL HI­DIR (Muğ­la) – Bu­ra­sı ma­ga­zin ye­ri de de­ğil!

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Ma­ga­zin ya­pı­yor­sun!

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) – Ma­ga­zin ye­ri de­ğil. Ha­ber­ler, doğ­ru­la­r… Ra­hat­sız ol­ma­yın de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. “200 bin YTL'yi şe­hit ai­le­le­ri­ne ba­ğış­la­ya­ca­ğım.” der­ken Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı dü­şün­mek zo­run­day­dı.

NU­RET­TİN CA­NİK­Lİ (Gi­re­sun) – Ne­re­den bi­li­yor­su­nuz Sa­yın Öz­yü­rek?

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) – Ya ge­re­ği­ni ya­pa­cak ya ge­re­ği­ni ya­pa­cak. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Cum­hur­baş­kan­la­rı için ve­ri­le­n…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

NU­RET­TİN CA­NİK­Lİ (Gi­re­sun) – Ne­re­den bi­li­yor­su­nuz ba­ğış­la­ma­dı­ğı­nı? Bu ilan edil­mez ki!

BAŞ­KAN – Sa­yın Öz­yü­rek, bir da­ki­ka ek sü­re ve­ri­yo­rum, lüt­fen ta­mam­la­yın.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rı­m…

YA­ŞAR KA­RA­YEL (Kay­se­ri) – Sa­yın Öz­yü­rek, si­ze ya­kış­mı­yor!

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) – Ge­lir­si­niz bu­ra­da, 200 bin YTL…

OS­MAN GA­Zİ YAĞ­MUR­DE­RE­Lİ (İs­tan­bul) – Ne ala­ka­sı var!

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri­…

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) – …şe­hit ai­le­le­ri­ne ve­ril­miş­tir der­si­niz, ben söy­le­dik­le­ri­min hep­si­ni ge­ri alı­rım.

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si büt­çe­siy­le il­gi­li bir iki şey söy­le­mek is­ti­yo­rum.

MEH­MET NİL HI­DIR (Muğ­la) – Ni­ha­yet! Ni­ha­yet!

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) – Uzun za­man­dır ge­rek Mec­lis Baş­ka­nı ge­rek­se Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Baş­ka­nı gö­rev­le­ri­ni su­is­ti­mal et­mek­te­dir­ler. Çün­kü 2006 yı­lı­nın ocak ayın­da Sa­yış­ta­yın be­lir­le­di­ği 28 ta­ne üye ada­yı Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­ne gön­de­ril­miş­tir ama ara­dan ge­çen ne­re­dey­se iki yı­la ya­kın sü­re­de bu se­çim ya­pıl­ma­mış­tır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, iki yıl bir se­çi­mi bek­let­me­ye ne Mec­lis Baş­ka­nı­nın ne Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Baş­ka­nı­nın hak­kı yok­tur. Bu­nun se­be­bi­ni he­pi­miz bi­li­yo­ruz, bu­nun se­be­bi, o aday­la­rın için­de­…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Öz­yü­rek.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) – …AKP'nin ken­di­ne uy­gun in­san bu­lun­ma­yı­şı­dır. Böy­le­si­ne par­ti­zan­lık ol­maz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de bu ko­nuş­ma­mı ta­mam­lar­ke­n…

HA­LİL AY­DO­ĞAN (Af­yon­ka­ra­hi­sar) – Za­ma­nı çok ve­rim­siz kul­lan­dı­nız!

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) – …büt­çe­nin he­pi­mi­ze ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum, say­gı­lar  su­nu­yo­rum.  (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Ne an­lat­tın? Ma­ga­zi­n…

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (İs­tan­bul) – An­la­ma­sı­nı bi­len­ler için çok ya­rar­lı ol­du.

BAŞ­KAN – Lüt­fen sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri­…

Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Öz­yü­rek.

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na Sa­yın Nes­rin Bay­tok, An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Bay­tok. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

On da­ki­ka sü­re­niz var.

CHP GRU­BU ADI­NA NES­RİN BAY­TOK (An­ka­ra) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Rad­yo ve Te­le­viz­yon Üst Ku­ru­lu­nun 2008 yı­lı büt­çe­siy­le il­gi­li Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin gö­rüş­le­ri­ni ifa­de et­mek için söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ta­ri­hî bir dö­nem­den ge­çi­yo­ruz. Bu­ra­da yü­ce Mec­li­sin kür­sü­sün­de bu ko­nuş­ma­la­rı ya­par­ken, için­den geç­ti­ği­miz dö­ne­me iliş­kin de gö­re­vi­mi­zi ye­ri­ne ge­ti­ri­yo­ruz. Tür­ki­ye­’nin te­mel­le­ri­ni oluş­tu­ran bü­tün de­ğer­le­rin sor­gu­lan­dı­ğı, ye­ni baş­tan ele alı­nıp dü­zen­len­mek is­ten­di­ği, sil baş­tan ya­pıl­mak is­ten­di­ği, Ana­ya­sa­’nın da sil baş­tan ye­ni­den ya­zıl­mak is­ten­di­ği, bu sa­ye­de ül­ke­nin fark­lı bir şek­le dö­nüş­tü­rül­me­ye ça­lı­şıl­dı­ğı bir dö­ne­min uy­gu­la­ma­la­rı hak­kın­da ana mu­ha­le­fet par­ti­si ola­rak gö­rüş­le­ri­mi­zi ve uya­rı­la­rı­mı­zı söy­le­ye­rek va­tan­daş­la­rı­mı­za kar­şı so­rum­lu­lu­ğu­mu­zun ge­re­ği­ni ya­pı­yo­ruz.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, rad­yo ve te­le­viz­yon ya­yın­la­rı­nın de­net­len­me­si ve dü­zen­len­me­si gö­re­vi­ni yap­ma­sı ge­re­ken RTÜ­K’­ü ko­nu­şu­yo­ruz. Ça­lış­ma­la­ra bak­tı­ğı­mız­da, bu de­ne­tim işi­nin adil bi­çim­de yü­rü­tül­me­di­ği­ni be­lir­gin ola­rak gö­re­bi­li­yo­ruz. Sa­de­ce çıp­lak göz­le bi­le se­çim dö­ne­min­de­ki ya­yın­la­rın ne ka­dar ta­raf­lı ol­du­ğu­nu he­pi­miz tes­pit et­tik. RTÜK de bu du­ru­mu sey­ret­ti. Öy­le bir ik­ti­dar an­la­yı­şıy­la kar­şı kar­şı­ya­yız ki, bi­at kül­tü­rün­den ge­len, mu­ha­le­fe­tin se­si­ni as­la duy­mak is­te­me­yen bir an­la­yış. Bu an­la­yış, za­ten bas­kı­cı ve da­yat­ma­cı bir uy­gu­la­may­la de­mok­ra­si­mi­zi teh­dit eden çe­şit­li fa­ali­yet­ler için­de. Ku­rum­lar da bu bas­kı­cı ve da­yat­ma­cı uy­gu­la­ma­la­rı ger­çek­leş­tir­mek is­te­yen ik­ti­da­rın eli­ni güç­len­di­rir­se, or­ta­da de­mok­ra­si kal­maz. Ga­ze­te­ci­le­ri öy­le­si­ne kor­kut­muş bir Baş­ba­kan var ki, so­ru bi­le so­ra­mı­yor­lar. Bu Mec­lis­te hiç kim­se çı­kıp şu­nu id­di­a ede­mez: İs­te­yen ga­ze­te­ci, Sa­yın Baş­ba­ka­na is­te­di­ği so­ru­yu so­ra­bi­lir. So­ra­maz. Bu­nu göz­le­ri­miz­le ek­ran­lar­da gö­rü­yo­ruz. Ga­ze­te­ci­ler Sa­yın Baş­ba­ka­nın kar­şı­sı­na ge­çi­yor, en na­zik, en an­la­yış­lı, en ha­fif, en su­ya sa­bu­na do­kun­ma­yan so­ru­lar­la du­ru­mu ida­re edi­yor. Bu du­rum, o ga­ze­te­ci­le­rin ek­sik­li­ğin­den de­ğil, Sa­yın Baş­ba­ka­nın an­la­yış ek­sik­li­ğin­den do­ğu­yor.

HA­Lİ­DE İN­CE­KA­RA (İs­tan­bul) – Ayıp olu­yor! Ger­çek­ten çok ayıp!

NES­RİN BAY­TOK (De­vam­la)– Bü­yük bir se­vinç­le gö­rü­yo­ruz ki, med­ya­nın için­de onu­ruy­la, ba­şı dik ga­ze­te­ci­lik ya­pan ga­ze­te­ci­le­ri­miz hâ­lâ var. Ay­rı­ca çok ra­hat­lık­la ifa­de ede­bi­li­rim ki Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin Ge­nel Baş­ka­nı Sa­yın De­niz Bay­ka­l’­a, is­te­yen ga­ze­te­ci is­te­di­ği so­ru­yu so­ra­bi­lir. Şim­di­ye ka­dar hiç­bir ga­ze­te­ciy­le, ga­ze­te­ci­nin şah­sıy­la uğ­raş­ma­mış­tır.

He­pi­miz çok ya­kın­dan bi­li­yo­ruz ki, Sa­yın Baş­ba­kan, ki­mi ga­ze­te­ci­le­ri işin­den eder, ki­mi­le­ri­ni ül­ke dı­şı­na sür­mek is­ter. Bu an­la­yış­ta­ki Baş­ba­ka­nın kar­şı­sın­da ne mut­lu ki med­ya­ya say­gı­lı bir ana mu­ha­le­fet li­de­ri var. Sa­yın Baş­ba­ka­nın med­ya­ya dö­nük ola­rak şu söz­le­ri söy­le­di­ği ka­yıt­lar­da­dır: “Ham mey­ve­yi ko­par­maz­sı­nız, bek­le­yin ol­gun­laş­sın, on­dan son­ra.”

Yan­daş med­ya ara­yış­la­rı­nı do­ru­ğa çı­kar­mış bir ik­ti­dar uy­gu­la­ma­sıy­la kar­şı kar­şı­ya­yız. Med­ya ku­ru­luş­la­rı­nın el de­ğiş­tir­me­sin­de RTÜK hiç mi et­ki sa­hi­bi de­ğil? Ka­rar alır­ken ne­ye gö­re alı­yor? TGRT bir­den Fox Te­le­viz­yo­nu olu­yor. Bir ke­re, Türk­çe ka­rak­ter içer­me­yen bir is­mi na­sıl onay­la­dı­nız? İkin­ci­si, sa­hi­bi kim, ya­ban­cı or­tak­lı­ğı ne ka­dar? Ka­na­lın adı­na ba­ka­rak sa­hi­bi­ni tah­min edin?

Ha­ni eleş­tir­me­ye­lim di­yo­ruz. Ama, al­fa­be­mi­zin harf­le­ri­nin bi­le sor­gu­lan­dı­ğı, de­ğiş­ti­ril­mek is­ten­di­ği bir dö­nem­den geç­mek­te ol­du­ğu­mu­zu söy­le­me­den de ge­çe­me­yiz. Ney­miş? X, W, Q harf­le­ri al­fa­be­ye ko­nu­la­cak­mış. Bun­la­rı ifa­de ede­cek harf­le­ri­miz yok mu? “İ-k-s” ya­zın­ca “x” ol­maz mı?

Ba­kın, bu­gün Sa­bah-ATV iha­le­si ya­pıl­dı. Da­ha doğ­ru­su mi­na­re­yi ça­la­nın kı­lı­fı­nı ha­zır­la­dı­ğı gi­bi bir şov ya­pıl­dı. İha­le­ye gir­me­yi dü­şü­ne­bi­le­cek fir­ma­lar çe­şit­li yol­lar­la iha­le­den cay­dı­rıl­dı. Bu­na rağ­men yi­ne gi­re­ce­ği­ni açık­la­yan iki fir­ma son an­da gir­me­ye­ce­ği­ni açık­la­dı. Ne­den çe­kil­di­ler?

OS­MAN GA­Zİ YAĞ­MUR­DE­RE­Lİ (İs­tan­bul) – Siz bi­li­yor­sa­nız söy­le­yin.

NES­RİN BAY­TOK (De­vam­la) – İha­le, Baş­ba­ka­nın da­ma­dı­nın yö­ne­ti­min­de­ki şir­ke­te ve­ril­di. Ne­ler olu­yor Sa­yın Baş­ba­kan?

MEH­MET NİL HI­DIR (Muğ­la) – Cum­hu­ri­yet sav­cı­lı­ğı ora­da!

NES­RİN BAY­TOK (De­vam­la) – Ey Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si, ila­hi siz, ar­tık iha­le ya­pı­yo­ruz di­ye or­ta­ya çık­ma­nı­za da ge­rek yok as­lın­da. Bu ka­dar mas­ra­fa, bu ka­dar te­le­viz­yon­la­rın can­lı ya­yın­la­rı­na ne ge­rek var­dı? TMSF’­nin bir kü­çük oda­sın­da al­dık ver­dik ya­pa­bi­lir­di­niz.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (Bi­le­cik) – Siz öy­le yap­tı­nı­z…

NES­RİN BAY­TOK (De­vam­la) - De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bu iha­le ip­tal edil­me­li­dir. Bu­nun ne­re­si iha­le Al­lah aş­kı­na? İk­ti­dar par­ti­si­ne bi­raz iti­dal, bi­raz da sağ­du­yu öne­ri­yo­ruz. Ne­dir bu gi­diş? Ne­re­ye doğ­ru bir gi­diş­tir? Na­sıl bir gi­diş­tir dört­na­la böy­le?

Öte yan­dan, bir RTÜK Ya­sa­sı ha­zır­lı­ğı var. Bu­na gö­re ye­ni ya­sa­da ya­ban­cı pa­yı­nın yüz­de 25’ten yüz­de 50’ye çı­ka­rıl­ma­sı plan­la­nı­yor. Eğer ay­nı fir­ma ikin­ci bir ka­nal sa­hi­bi de ol­mak is­ter­se yüz­de 25 his­se hak­kı da ora­da ve­ri­le­cek. Bir ke­re biz Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ola­rak med­ya­nın ya­ban­cı­la­ra sa­tıl­ma­sı­na kar­şı­yız. Bir ül­ke­nin en na­zik, en in­ce, en yön­len­di­ri­le­bi­lir ol­du­ğu ko­nu­lar­dan bi­ri­si bu­dur, med­ya ara­cı­lı­ğıy­la yön­len­dir­me­dir. Ya­ban­cı­la­rın bir ül­ke­de ya­pa­cak­la­rı ya­tı­rım­lar var­dır, ya­pa­ma­ya­cak­la­rı ya­tı­rım­lar var­dır. “Bı­ra­kı­nız yap­sın­lar, bı­ra­kı­nız geç­sin­ler.” di­ye­me­yiz. Ban­ka­la­rı­nız­da­ki ya­ban­cı his­se pa­yı sı­nır­lı ol­ma­lı­dır. Med­ya, yi­ne öy­le, sı­nır­lı ol­ma­lı­dır. İk­ti­dar par­ti­si, az ön­ce be­lirt­ti­ğim gi­bi, ya­ban­cı pa­yı­nı yüz­de 50’ye çı­ka­ra­cak bir dü­zen­le­me ha­zır­lı­yor. Bir ba­kı­yo­ruz, bu dü­zen­le­me bek­le­ti­li­yor. Aca­ba ne­yi bek­li­yor? Sa­bah-ATV iha­le­si­nin so­nuç­lan­ma­sı­nı mı?

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ik­ti­dar par­ti­si­nin de­ğer­li üye­le­ri; ül­ke­yi yö­ne­ti­yor­su­nuz. 70 mil­yon için ka­rar­lar alı­yor­su­nuz. Üç beş ki­şi için ka­rar al­ma­yın. Med­ya­yı sus­tu­rup ya­za­maz, söy­le­ye­mez hâ­le ge­tir­mek kim­se­ye ya­ra­maz. Tür­ki­ye­’ye hiç ya­ra­maz. İk­ti­da­rın gö­re­vi ül­ke­nin ya­ra­rı pen­ce­re­sin­den ba­ka­rak ül­ke­yi yö­net­mek­tir. Ne ya­zık ki, bu an­la­yı­şı gö­re­mi­yo­ruz.

Ba­kın, ge­çen­ler­de IMF Tür­ki­ye Ma­sa­sı Şe­fi Gi­or­gi­an­ni bir açık­la­ma yap­tı, Tür­ki­ye eko­no­mi­si­ni de­ğer­len­dir­di. O açık­la­ma­da ca­ri açık hak­kın­da bir şey söy­le­di. Di­yor ki: “Ca­ri açık Tür­ki­ye eko­no­mi­si için Aşi­l’­in to­pu­ğu­dur.” Bi­li­yor­su­nuz, Aşil mi­to­lo­ji­de ye­nil­mez, güç­lü bir kah­ra­man­dır. Tek za­yıf ye­ri Aşil ten­do­nu­dur ve ora­dan öl­dü­rü­lür. De­mok­ra­si­miz için de Aşi­l’­in to­pu­ğu med­ya­dır. Med­ya öz­gür ol­maz­sa de­mok­ra­si yü­rü­mez.

De­mok­ra­si için ha­ya­ti önem­de bir di­ğer ko­nu da yar­gı ba­ğım­sız­lı­ğı­dır. O ko­nu­da na­sıl ka­rar al­dı­ğı­nı­zı ge­çen haf­ta gör­dük. Bir hâ­kim ada­yı ya­zı­lı sı­nav­dan 100 al­sa bi­le mü­la­kat­ta 69 al­dı­ğın­da sı­na­vı ge­çe­me­ye­cek. O mü­la­ka­tı da za­ten ik­ti­da­rın ata­dı­ğı bü­rok­rat­lar ya­pa­cak. Yar­gı ba­ğım­sız­lı­ğı da, med­ya öz­gür­lü­ğü gi­bi, de­mok­ra­si için Aşi­l’­in to­pu­ğu­dur. De­mok­ra­si­yi araç ola­rak gö­rü­yor­sa­nız o baş­ka el­bet­te. An­cak, bu dö­nem­de o ka­dar çok de­mok­ra­si­den bah­se­di­li­yor ki, bu ve­si­ley­le de­mok­ra­si­yi Aşil ten­do­nun­dan vu­ra­cak uy­gu­la­ma­lar ya­pıl­dı­ğı­nı ha­tır­lat­mak is­te­dim.

Med­ya­yı de­net­le­yip dü­zen­le­me­si bek­le­nen RTÜK gö­re­vi­ni doğ­ru yap­maz­sa, yan­daş med­ya­yı ka­yı­rır di­ğe­ri­nin üze­ri­ne gi­der­se bun­dan kim­se ya­rar­lan­maz. RTÜK, gö­re­vi olan iş­le­ri bı­ra­kı­yor, gö­re­vi ol­ma­yan iş­le­re mi yö­ne­li­yor? RTÜK Baş­ka­nı, te­le­viz­yo­nu ol­ma­yan on do­kuz ile de te­le­viz­yon ku­ru­la­ca­ğı­nı açık­la­mış. Bu­nu RTÜK mü ku­ra­cak? RTÜ­K’­ün gö­rev­le­ri ara­sın­da te­le­viz­yon kur­mak var mı? Öte yan­dan, fre­kans ve bant iha­le­le­ri ne du­rum­da, ne­yi bek­li­yor? Bir rey­ting işi tut­tu­rul­muş gi­di­yor. Özel rad­yo ve te­le­viz­yon­la­rın içe­rik de­ne­tim­le­ri ye­te­rin­ce ya­pı­lı­yor mu? Eğer ya­pı­lı­yor­sa eği­tim ve sağ­lık ko­nu­sun­da ya­yın­la­ra ne­den rast­la­mı­yo­ruz? Bir te­le­vo­le kül­tü­rü ege­men ol­du.

Ba­kın, ge­çen haf­ta so­nu bir uçak ka­za­sı ol­du ve 57 va­tan­da­şı­mı­zı kay­bet­tik. Ölen­le­re Al­la­h’­tan rah­met, ya­kın­la­rı­na sa­bır di­li­yo­rum. Med­ya ge­re­ken il­gi­yi gös­ter­di ve ya­yın­lar­la ne­ler ol­du­ğu­nu bü­tün Tür­ki­ye anın­da iz­le­me fır­sa­tı bul­du. Önü­müz­de Kur­ban Bay­ra­mı var. Tra­fik ka­za­la­rı bü­tün yıl bo­yun­ca can al­dı­ğı gi­bi, hız kes­me­yip ar­tı­ra­cak ve or­ta­la­ma 100 ci­va­rın­da ka­yıp ve­re­ce­ğiz, her yıl ol­du­ğu gi­bi. Te­le­viz­yon­la­rın ya­yın içe­ri­ği son de­re­ce önem­li. Böy­le­si­ne önem­li ve ha­ya­ti bir ko­nu­da, RTÜK, te­le­viz­yon­la­rı­mı­za eği­ti­ci, öğ­re­ti­ci, tra­fik bil­gi­le­ri içe­ren kı­sa film­ler ya­yın­la­ta­maz mı? Bir ka­na­la ce­za ve­ri­yor­sa bu ce­za böy­le film­ler ola­maz mı?

Sa­yın Baş­ba­kan dün ko­nuş­ma­sın­da mu­ha­le­fe­ti öy­le­si­ne ya­rar­sız ta­rif et­miş­ti ki hiç­bir öne­ri ge­tir­me­den eleş­ti­ri­yor di­ye, iş­te si­ze öne­ri. Biz, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ola­rak her za­man Tür­ki­ye­’nin ya­ra­rı­nı gö­zet­tik, va­tan­daş­la­rı­mı­zın ya­ra­rı­nı gö­zet­tik. Bu an­la­yış­la bu­ra­da­yız. Mu­ha­le­fet de­mok­ra­si­nin çok önem­li bir aya­ğı­dır. İk­ti­dar de­mok­ra­tik du­yar­lı­lık gös­te­rir­se, en baş­ta ken­di­si bun­dan ya­rar­la­nır. Med­ya önem­li­dir, de­mok­ra­si için ha­ya­ti­dir.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Bay­tok, bir da­ki­ka ek sü­re ve­ri­yo­rum. Lüt­fen ta­mam­la­yın.

NES­RİN BAY­TOK (De­vam­la) – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Öz­gür­lü­ğü­nü ko­ru­ya­lım, med­ya te­ke­li ya­rat­ma­ya­lım. Sa­bah ve ATV iha­le­si ip­tal edil­me­li­dir.

Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Bay­tok.

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na, şim­di, söz, Sa­yın Ha­lil Ün­lü­te­pe, Af­yon­ka­ra­hi­sar Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Ün­lü­te­pe. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sü­re­niz on da­ki­ka.

CHP GRU­BU ADI­NA HA­LİL ÜN­LÜ­TE­PE (Af­yon­ka­ra­hi­sar) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li üye­ler; Sa­yış­tay ve Ana­ya­sa Mah­ke­me­si Baş­kan­lık­la­rı büt­çe­si üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Gru­bu­muz ve şah­sım adı­na Ge­nel Ku­ru­lu say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li üye­ler, her iki ku­rum da ana­ya­sal ku­ru­luş­tur. Sa­yış­tay dev­le­tin ge­lir ve gi­de­ri­ni Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si adı­na ba­ğım­sız ve ta­raf­sız ola­rak de­net­le­yen, so­rum­lu­la­rın he­sap ve iş­lem­le­ri­ni ke­sin hük­me bağ­la­yan ana­ya­sal bir ku­ru­luş­tur. Bi­lin­di­ği gi­bi, büt­çe­ler, ya­sa­ma or­ga­nın­ca yü­rüt­me or­ga­nı­na har­ca­ma­la­rın ya­pıl­ma­sı ko­nu­sun­da yet­ki ve­ren bel­ge­ler­dir. Ya­sa­ma or­ga­nı­nın yü­rüt­me or­ga­nı­na ver­miş ol­du­ğu bu yet­ki­yi, ver­di­ği sı­nır­lar çer­çe­ve­sin­de kul­la­nıp kul­lan­ma­dı­ğı­nı Sa­yış­tay ka­na­lıy­la kon­trol eder. Ya­ni Sa­yış­tay, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si adı­na de­ne­tim ya­par. Sa­yış­tay üye­lik­le­rin­de çok uzun bir dö­nem­dir ek­sik­lik bu­lun­mak­ta­dır. 56 üye­li Ge­nel Ku­ru­lun hâ­len 12 üye­si, kad­ro­su boş bu­lun­mak­ta­dır. Ku­ru­mun ar­tan iş hac­mi­ni kar­şı­la­ya­bil­me­si için ek­sik kad­ro­la­rın ta­mam­lan­ma­sı ge­re­ği tar­tı­şıl­maz. Bu­na rağ­men, Sa­yış­tay­da boş bu­lu­nan üye­le­rin se­çi­mi Sa­yış­tay Ge­nel Ku­ru­lun­ca ya­pı­lır. Her boş bu­lu­nan üye­lik için Sa­yış­tay Ge­nel Ku­ru­lun­ca 4 ka­tı aday tes­pit edi­lir. Tes­pit olu­nan aday lis­te­si, Sa­yış­tay Baş­kan­lı­ğın­ca Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si ka­na­lıy­la Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Baş­kan­lı­ğı­na gön­de­ri­lir. Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Ge­nel Ku­ru­lu da Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nun­da tes­pit edi­len üye­le­rin ya­rı­sı­nı se­çe­rek Sa­yış­tay üye­li­ği se­çi­mi ta­mam­lan­mış olur.

Sa­yış­tay Ge­nel Ku­ru­lu, bi­raz ön­ce açık­la­dı­ğım ko­nu­lar­da­ki ek­sik­lik­le­ri ta­mam­la­mış, ek­sik bu­lu­nan 7 üye için 28 üye­nin se­çi­mi­ni yap­mış­tır. 6 Ocak 2006 ta­ri­hin­de, yak­la­şık iki yıl ön­ce Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na bil­dir­miş­tir. Baş­kan­lık, Ko­mis­yo­na 20 Ocak 2006 ta­ri­hin­de lis­te­yi gön­der­miş­tir. Ko­mis­yon, iki yı­la ya­kın bir za­man­dır Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Ge­nel Ku­ru­lu­na su­nul­mak üze­re boş üye­lik sa­yı­sı­nın 2 ka­tı ada­yı bu­gü­ne ka­dar be­lir­le­ye­me­miş­tir. Ya­ni, Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu iki yı­la ya­kın bir sü­re­de ge­rek­li se­çi­mi ya­pıp 14 ada­yın is­mi­ni Ge­nel Ku­ru­la bil­dir­me­di­ği için se­çim ta­mam­la­na­ma­mış­tır. Ana­ya­sal bir ku­ru­luş, key­fî bir uy­gu­la­ma so­nu­cu gö­re­vi­ni ya­pa­maz, ek­sik ya­par bir hâ­le dö­nüş­tü­rül­müş­tür.

Hâl­bu­ki, bu, Sa­yış­ta­yın se­çim­le­riy­le il­gi­li, ör­ne­ğin 1990 yı­lın­da 9 üye­lik bo­şal­mış, se­çi­mi için Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu­na 19 Ka­sım 1990 ta­ri­hin­de ya­zı gel­miş, iki gün son­ra Sa­yış­tay, üye­le­ri­ni seç­miş­tir. Ge­ne, ke­za 1998 ta­ri­hin­de, Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu­na Sa­yış­tay Baş­kan­lı­ğı ya­zı­sı ha­va­le edil­miş, iki bu­çuk ay son­ra 15 üye­nin se­çi­mi ya­pıl­mış­tır. Şim­di ise, ara­dan iki yı­la ya­kın sü­re geç­miş ol­ma­sı­na rağ­men Sa­yış­tay üye­le­ri se­çi­le­me­miş­tir. Her tür­lü uya­rı ve ika­za rağ­men Ko­mis­yon gün­de­mi­ne alın­ma­mış­tır. Sa­yış­tay üye­le­ri­nin se­çi­mi­nin ya­pıl­ma­ma­sı için gay­ret sarf edil­miş­tir. Es­ki Mec­lis Baş­ka­nı­mız bu uy­gu­la­ma­yı ya­dır­ga­dı­ğı­nı açık­ça söy­le­miş­tir. Sa­yış­tay Ge­nel Ku­ru­lu­nun seç­ti­ği aday­lar fark­lı dü­şün­ce­den ol­duk­la­rı için, ya­ni, Hü­kû­me­tin Sa­yış­tay Ge­nel Ku­ru­lu bün­ye­sin­de ya­pı­lan aday tes­pit­le­rin­den hoş­nut ol­ma­ma­sı ne­de­niy­le se­çi­min Ko­mis­yon gün­de­mi­ne alın­ma­dı­ğı ka­mu­oyun­da tar­tı­şıl­mak­ta­dır.

Sa­yış­tay yüz el­li yı­la yak­la­şan ma­zi­siy­le, ba­ğım­sız sta­tü­süy­le ve ta­raf­sız ko­nu­muy­la hu­kuk dev­le­ti­nin te­mel taş­la­rın­dan bi­ri­dir. Ba­ğım­sız de­net­çi kim­li­ği Sa­yış­ta­yın ik­ti­dar ta­ra­fın­dan is­ten­me­di­ği­ni or­ta­ya koy­mak­ta­dır. Her tür­lü de­ne­ti­me kar­şı olan AKP Sa­yış­ta­yı is­ten­me­yen bir ku­rum hâ­li­ne dö­nüş­tür­müş­tür.

Sa­yış­tay üye­le­ri­nin kim ola­ca­ğı­nı Sa­yış­tay ku­ru­mu be­lir­le­sin. Fa­kat, ye­ni Sa­yış­tay Ya­sa Ta­sa­rı­sı­’na gö­re Sa­yış­ta­yın bü­tün üye­le­ri­ni Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin seç­me­si öne­ri­li­yor. Mec­li­sin ço­ğun­lu­ğu Sa­yış­tay üye­le­ri­ni se­çe­cek, son­ra Sa­yış­tay üye­le­ri ken­di­le­ri­ni ata­yan ik­ti­da­rın he­sap­la­rı­nı de­net­le­ye­cek. Bu­nun adı şef­faf­lık ola­cak. Bu uy­gu­la­ma, si­ya­si ik­ti­da­rın Sa­yış­ta­yı ku­şat­ma ve si­ya­sal­laş­tır­ma ça­ba­la­rın­dan bi­ri­si­dir. Ken­di dü­şün­ce­le­rin­de ol­ma­dı­ğı için Sa­yış­tay üye­le­ri­nin se­çi­mi yap­tı­rıl­ma­ya­cak, Sa­yış­tay ce­za­lan­dı­rı­la­cak­tır. Açık­ça­sı, key­fî ve par­ti­zan­ca bir uy­gu­la­ma so­na er­me­li­dir.

Şim­di, Mec­lis Baş­kan­lı­ğı­mız 1 Ekim 2007 ta­ri­hin­de tek­rar Sa­yış­tay üye­le­ri­nin se­çi­mi için ya­zı­yı Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu­na gön­der­miş­tir. Di­le­rim, ge­çen dö­nem­ki ay­maz tu­tum­dan bu dö­nem kur­tu­lu­ruz di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

Ada­let bir ül­ke­nin ba­ğım­sız­lı­ğı­nın ol­maz­sa ol­maz ko­şul­la­rın­dan bi­ri­dir. Ana­ya­sa­’mız­da ifa­de­si­ni bu­lan de­mok­ra­tik, la­ik ve sos­yal hu­kuk dev­le­ti­nin tam ola­rak te­si­si için yar­gı ba­ğım­sız­lı­ğı­nın ko­run­ma­sı ge­re­kir. Si­ya­si ik­ti­da­rın son iki dö­nem­dir yar­gı­yı ku­şat­ma, yar­gı­da kad­ro­laş­ma, yar­gı­yı si­ya­sal­laş­tır­ma uy­gu­la­ma­la­rı yar­gı ba­ğım­sız­lı­ğı­nı Tür­ki­ye­’de en çok tar­tı­şı­lan ko­nu­lar­dan bi­ri hâ­li­ne ge­tir­miş­tir. Yar­gı­nın adil ve ba­ğım­sız ol­ma­ma­sı hâ­lin­de yü­rüt­me ve ya­sa­ma­nın iş­le­yi­şin­de­ki hak­sız­lık­la­rın önü­ne geç­mek müm­kün ola­maz. De­mok­ra­tik top­lum­lar­da hu­ku­kun üs­tün­lü­ğü il­ke­si esas­tır. Ka­mu­sal gö­rev ve yet­ki­le­rin kay­na­ğı Ana­ya­sa ve di­ğer hu­kuk ku­ral­la­rı­dır. Dev­let or­gan­la­rı­nın gö­rev ve yet­ki­le­ri hu­kuk­la sı­nır­lan­dı­rıl­mış­tır. Par­la­men­ter re­jim­ler­de ço­ğun­lu­ğun ik­ti­da­rı­nı sı­nır­la­yan en et­kin un­sur­lar Ana­ya­sa yar­gı­sı, ba­ğım­sız yar­gı ve ana­ya­sal re­ji­mi özüm­se­miş, güç­lü si­vil top­lum ör­güt­le­ri­dir.

Si­ya­si ik­ti­dar yö­ne­ti­ci­le­ri­nin dav­ra­nış­la­rı, açık­la­ma­la­rı ba­ğım­sız yar­gı­yı içi­ne sin­di­re­me­dik­le­ri­ni or­ta­ya koy­mak­ta­dır. Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­nin ver­di­ği bir ka­rar üze­ri­ne Sa­yın es­ki Mec­lis Baş­ka­nı­mı­zın “A­na­ya­sa Mah­ke­me­si­nin kal­dı­rı­la­bi­le­ce­ği, üye sa­yı­sı­nın de­ğiş­ti­ri­le­bi­le­ce­ği, her ya­sa­nın Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­ne git­me­si­nin en­gel­le­ne­bi­le­ce­ği­” tü­rü yap­tı­ğı açık­la­ma­lar, Sa­yın Baş­ba­ka­nın bir Ana­ya­sa Mah­ke­me­si ka­ra­rın­dan son­ra “Bu, de­mok­ra­si­ye sı­kıl­mış bir kur­şun­dur. Söz söy­le­me hak­kı din ule­ma­sı­nın­dır. O di­nin men­su­bu­na so­rar­sın.” tü­rü açık­la­ma­lar; il­gi­li­le­rin bu tür açık­la­ma­la­rı bu­lun­duk­la­rı so­rum­lu­luk­la da bağ­daş­ma­mak­ta­dır. Top­lu­mu ger­me­ye yö­ne­lik, yar­gı­yı he­def gös­ter­me­ye yö­ne­lik açık­la­ma­lar mey­ve­si­ni ver­miş ve ilk de­fa yük­sek mah­ke­me men­fur bir sal­dı­rı­ya uğ­ra­mış­tır.

Yük­sek yar­gı or­gan­la­rı­nın ver­di­ği ka­rar­la­rın ya­sa­ma­ya mü­da­ha­le ve­ya ulu­sal ira­de­ye mü­da­ha­le ola­rak yo­rum­lan­ma­sı, yar­gı ba­ğım­sız­lı­ğı­nın ve hu­kuk dev­le­ti il­ke­le­ri­nin sin­di­ri­le­me­di­ği­nin bir gös­ter­ge­si­dir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li üye­ler; Ana­ya­sa Mah­ke­me­si “Yü­ce Di­va­n” sı­fa­tıy­la yar­gı­lar, ip­tal ve iti­raz da­va­la­rı­na ve ay­rı­ca, si­ya­si par­ti­le­rin ma­li de­ne­ti­mi ile ka­pa­tıl­ma da­va­la­rı­na ba­kar. İş yü­kü çok faz­la­dır. He­le he­le bu ik­ti­dar dö­ne­min­de hu­kuk­suz­lu­ğu açık­ça bel­li olan, Ana­ya­sa­ya ay­kı­rı­lı­ğı or­ta­da olan ya­sa­la­rın yo­ğun­luk­la çı­kar­tıl­ma­sı da yük­sek mah­ke­me­nin iş yü­kü­nü ar­tır­mış­tır. Pek çok ya­sa­nın Ana­ya­sa­’ya ay­kı­rı­lık ge­rek­çe­siy­le Ana­ya­sa Mah­ke­me­sin­den ge­ri dön­dü­ğü bi­lin­mek­te­dir.

Ye­ni ana­ya­sa ça­lış­ma­la­rıy­la il­gi­li ola­rak, her ne ka­dar Ana­ya­sa tas­la­ğı ka­mu­oyuy­la pay­la­şıl­ma­mış­sa da ya­pı­lan ba­zı açık­la­ma­lar yar­gı­nın  ta­ma­men ku­şat­ma al­tı­na alı­na­ca­ğı­nı or­ta­ya koy­mak­ta­dır. Ana­ya­sa Mah­ke­me­si, Da­nış­tay gi­bi yük­sek mah­ke­me­ler ile Hâ­kim­ler ve Sav­cı­lar Yük­sek Ku­ru­lu üye­le­ri­nin se­çim sis­te­mi en­di­şe­le­ri­mi­zi ar­tır­mak­ta­dır. Yar­gı ta­ma­men si­ya­sal­la­şır. Bel­ki ya­pa­ca­ğı­nız bu tür de­ği­şik­lik­ler­le et­kin­lik ala­nı­nı­zı ge­niş­le­te­bi­lir­si­niz, fa­kat uzun za­man­da top­lu­ma yap­tı­ğı­nız za­ra­rı gö­re­ce­ği­niz­den emi­nim. Yar­gıy­la oy­na­yan­lar hep kay­bet­miş­tir. Bi­lin ki siz de kay­be­de­cek­si­niz. Yar­gı­nın so­run­la­rı, sa­de­ce yar­gı­nın de­ğil, hu­kuk dev­le­ti an­la­yı­şı­nın ve yar­gı ba­ğım­sız­lı­ğı­nın so­ru­nu­dur.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li üye­ler; par­la­men­ter sis­te­min en önem­li un­su­ru kuv­vet­ler ay­rı­lı­ğı sis­te­mi­dir, ya­ni ya­sa­ma, yü­rüt­me ve yar­gı. Ge­çen dö­nem, yü­rüt­me ya­sa­ma­yı bay­pas et­me­ye ça­lış­tı, ço­ğun­lu­ğu­na gü­ve­ne­rek ya­sa­ma ça­lış­ma­la­rı­nı et­ki­le­di. Şim­di de yar­gı­yı et­ki­siz­leş­ti­re­rek kuv­vet­ler ay­rı­lı­ğı­nı kuv­vet­ler bir­li­ği­ne dö­nüş­tür­me­ye ça­lı­şı­yor­su­nuz. Her hâl­de bu­nun adı “ço­ğun­lu­ğun dik­ta­tör­lü­ğü­”dür.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Ün­lü­te­pe, bir da­ki­ka ek sü­re ve­ri­yo­rum, lüt­fen ta­mam­la­yın.

HA­LİL ÜN­LÜ­TE­PE (De­vam­la) – Ta­mam­la­ma­ya ça­lı­şa­ca­ğım Sa­yın Baş­ka­nım.

Son çı­kar­tı­lan Hâ­kim­ler ve Sav­cı­lar Ka­nu­nu­’n­da­ki de­ği­şik­lik, yar­gı­yı ku­şat­ma­nın ve yar­gı­yı si­ya­sal­laş­tır­ma­nın bir uzan­tı­sı­dır.

Sa­yış­tay ve Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­nin büt­çe­sin­de­ki öde­ne­ğin ye­ter­li ol­ma­dı­ğı­nı gö­rü­yo­ruz. Bu­nun­la il­gi­li bir ör­nek de ver­mek is­ti­yo­rum: Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­mız, bu dö­nem büt­çe ça­lış­ma­la­rı sı­ra­sın­da öde­ne­ğin ye­ter­siz­li­ğin­den ya­kı­na­rak yüz­de 65 ora­nın­da büt­çe­de bir ar­tı­şa git­miş­tir.

Bir şe­yi söy­le­ye­rek söz­le­ri­me son ver­mek is­ti­yo­rum: Ge­çen dö­nem­ki Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı Se­zer öde­nek faz­la­lık­la­rı­nı ia­de eder­ken ye­ri­ne se­çi­len Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­nın öde­nek az­lı­ğın­dan ya­kın­ma­sı dik­ka­ti çe­ke­cek olan bir hu­sus­tur di­yo­rum ve bu büt­çe­le­rin ül­ke­mi­ze ve mil­le­ti­mi­ze ha­yır­lı ol­ma­sı di­le­ğiy­le say­gı­lar su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ün­lü­te­pe.

Şim­di, Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu adı­na Sa­yın Ha­san Ça­lış, Ka­ra­man Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Ça­lış (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sü­re­niz on da­ki­ka.

MHP GRU­BU ADI­NA HA­SAN ÇA­LIŞ (Ka­ra­man) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­mız büt­çe­siy­le il­gi­li ola­rak Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Bu ve­si­ley­le yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gı­la­rım­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bil­di­ği­miz gi­bi, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si 1920’de ku­rul­du­ğu gün­den be­ri Türk mil­le­ti­nin ka­de­ri­ni be­lir­le­yen çok önem­li iş­ler yap­mış­tır. İs­tik­lal Har­bi­’mi­zin ka­za­nıl­ma­sı, cum­hu­ri­ye­ti­mi­zin ku­rul­ma­sı, cum­hu­ri­ye­ti­mi­zin ku­rum­la­rı­nın ku­rul­ma­sı ve ku­rum­sal­laş­tı­rıl­ma­sı, mil­le­ti­mi­zin çağ­daş bir top­lum ol­ma ya­rı­şın­da mo­dern il­mi ya­ka­la­ma­sı ko­nu­sun­da, bi­lim ve tek­no­lo­ji­yi ya­ka­la­ma­sı ko­nu­la­rın­da çok önem­li ça­lış­ma­lar yap­mış­tır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ma­ale­sef, za­man za­man, mil­let­ten al­dı­ğı yet­ki­le­ri ye­te­rin­ce kul­la­na­ma­dı­ğı ge­rek­çe­siy­le bu kut­sal ça­tı­nın ça­lış­ma­la­rı­na, cum­hu­ri­ye­ti kol­la­ma ve ko­ru­ma ge­rek­çe­siy­le mü­da­ha­le­ler ya­pıl­mış­tır. Ama, yi­ne mil­le­ti­mi­zin sağ­du­yu­su, de­mok­ra­si­ye ve cum­hu­ri­ye­te sa­hip çık­ma­sı, cum­hu­ri­ye­ti­nin de­ğer­le­ri­ne sa­hip çık­ma­sı ne­ti­ce­sin­de, bu yü­ce Mec­lis ça­lış­ma­la­rı­na de­vam et­mek­te­dir, ebe­di­yen de de­vam ede­cek­tir.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, he­pi­mi­zin bil­di­ği gi­bi, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Ge­nel Ku­rul ça­lış­ma­la­rı dı­şın­da, ça­lış­ma­la­rı te­le­viz­yon ka­nal­la­rı ara­cı­lı­ğıy­la nak­len ya­yın­la­nan, bir ne­vi top­lu­mun de­ne­ti­mi­ne açık cum­hu­ri­ye­ti­mi­zin baş­ka hiç­bir ku­rum ve­ya ku­ru­lu­şu yok­tur. Bu­nun gü­zel ta­ra­fı ne­dir de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım? Cid­di bir iz­le­yi­ci kit­le­si var­dır, va­tan­daş­la­rı­mı­zın de­ği­şik ko­nu­lar­da bil­gi­len­me­si­ne im­kân sağ­lı­yor, ay­rı­ca mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mı­zın me­saj­la­rı­nı di­rekt mu­ha­tap­la­rı­na ilet­me­si­ne de im­kân sağ­lı­yor de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Ama işin bir de öbür ta­ra­fı var ki ko­nuş­ma­la­rı­mı­za, otur­ma­mız­dan kalk­ma­la­rı­mı­za, po­le­mik­le­ri­mi­ze, sa­taş­ma­la­rı­mı­za, ba­zen üzü­le­rek de ol­sa iz­le­di­ği­miz itiş ka­kış­la­rı­mı­za, kav­ga­la­rı­mı­za ka­dar her şey mil­le­ti­mi­zin gö­zü önün­de de­vam et­mek­te­dir ve bun­lar da bu kut­sal ça­tı­nın  say­gın­lı­ğı­na fay­da sağ­la­ma­mak­ta­dır de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

Öne­mi tar­tış­ma­ya yer bı­rak­ma­ya­cak ka­dar açık olan bu ku­ru­mu ze­de­le­me­ye, ka­mu­oyu önün­de tar­tı­şı­lır hâ­le ge­tir­me­ye, bu kut­sal ça­tı al­tın­da gö­rev ya­pan hiç­bi­ri­mi­zin hak­kı ol­ma­dı­ğı­na ina­nı­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

Bu­ra­da gö­rev ya­pan ar­ka­daş­la­rı­mı­zın si­ya­set ön­ce­si yap­tık­la­rı iş­ler yö­nüy­le bir in­ce­le­me ya­par­sak gör­dü­ğü­müz şu­dur: Bu­ra­ya ge­len ar­ka­daş­la­rı­mı­zın bir kıs­mı mer­kez ve­ya taş­ra­da bü­rok­ra­si­nin de­ği­şik ka­de­me­le­rin­de ve­ya özel sek­tör­de tec­rü­be­le­riy­le, uz­man­lık­la­rıy­la par­ti­le­ri­mi­zin ge­nel mer­kez­le­ri ve taş­ra­la­rı ta­ra­fın­dan ih­ti­yaç du­yu­lan ar­ka­daş­la­rı­mız. Di­ğer ar­ka­daş­la­rı­mız da ge­nel­lik­le par­ti teş­ki­lat­la­rın­da ken­di­si­ni ye­tiş­tir­miş ar­ka­daş­la­rı­mız­dır. Ama hep­si­nin or­tak bir özel­li­ği var­dır de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım: Hep­si say­gın­dır, hep­si de­ğer­li­dir, hep­si kıy­met­li in­san­lar­dır. Ama de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu ka­dar seç­kin in­san­dan olu­şan bir top­lu­luk, ne ya­zık ki bu kut­sal ça­tı­nın al­tın­da top­la­nır top­lan­maz tar­tı­şı­lır hâ­le ge­le­bi­li­yor, ka­mu­oyun­da ör­se­len­me­ye ça­lı­şı­la­bi­li­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, gü­ve­ni­lir­lik an­ket­le­rin­de, ka­mu­oyu yok­la­ma­la­rın­da Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin bir ku­rum ola­rak alt sı­ra­la­ra düş­me­si he­pi­mi­zi dü­şün­dür­me­li­dir. He­pi­miz bu ko­nu­da ken­di­mi­zi so­rum­lu his­set­me­miz ge­rek­mek­te­dir.

Bir­kaç ola­yı ha­tır­lat­mak is­ti­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım: Bir no­te­re git­ti­ği­ni­zi dü­şü­nün ve­ya bir baş­ka da­ire­ye git­ti­ği­ni­zi dü­şü­nün, siz­den ika­met­gâh il­mü­ha­be­ri, nü­fus cüz­da­nı ör­ne­ği ve kim­lik kar­tı­nız is­ten­sin. Siz de Baş­kan­lı­ğı­mı­zın tak­dim et­ti­ği kim­lik kar­tı­mız­la ve Öz­lük İş­le­rin­den al­dı­ğı­nız bel­ge­ler­le gi­di­niz. Muh­te­me­len siz­le­re de­ne­cek­tir ki: “Lüt­fen, muh­tar­dan onay­lı bel­ge­ler­le, nü­fus cüz­da­nı­nı­zı ve­ya eh­li­ye­ti­ni­zi ge­ti­rin.”

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu, ba­sit ama önem­li bir hu­sus­tur. Bu­nun ör­nek­le­ri­ni ço­ğal­ta­bi­li­riz: Ve­ya An­ka­ra­’dan çık­tı­nız se­çim böl­ge­ni­ze gi­di­yor­su­nuz, yol­da sey­ri­niz­den, ka­tıl­dı­ğı­nız top­lan­tı­lar­dan, bü­rok­rat­lar­la ve­ya si­vil top­lum ku­ru­luş­la­rı­nın yet­ki­li­le­riy­le yap­tı­ğı­nız top­lan­tı­lar­dan ge­ri­ye dö­ner­ken mil­let­ve­ki­li­nin say­gın­lı­ğı nok­ta­sın­da “Mut­lu mu­yum?” di­ye ken­di­ni­ze so­run de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ge­nel­lik­le mut­lu ol­ma­dı­ğı­nı­zı gö­re­cek­si­niz. Bu­nun da üze­rin­de dur­mak la­zım.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, do­kuz on met­re­ka­re­lik mü­te­va­zı oda­lar­da hiz­met ver­me­ye ça­lı­şı­yo­ruz, mi­sa­fir­le­ri­mi­zi ağır­la­ma­ya ça­lı­şı­yo­ruz, Ge­nel Ku­ru­la, ba­kan­lık­la­ra, sa­ğa so­la ko­şu­yo­ruz. Ba­zı mi­sa­fir­le­ri­miz ça­lış­ma or­ta­mı­mı­za ba­kı­yor, loj­man gi­bi, şo­för gi­bi im­kân­la­rı­mı­za ba­kı­yor ve ha­yal kı­rık­lı­ğı­nı giz­le­mi­yor­lar, çün­kü ka­mu­oyun­da sa­nı­lı­yor ki  mil­let­ve­ki­li­nin bir eli yağ­da, bir eli bal­da de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Oran Ma­hal­le­si­’n­de mil­let­ve­ki­li loj­man­la­rı­mız var­dı, sa­tıl­dı. Sa­tıl­sın. Mil­le­ti­min der­di­ne de­va ola­cak­sa fe­da ol­sun, ca­nı­mız da fe­da ol­sun. Ama ora­da, bi­zim Mec­lis per­so­ne­li­mi­zin kul­lan­dı­ğı loj­man­lar dâ­hil, şu an­da se­kiz bi­nin üze­rin­de loj­man du­ru­yor. Keş­ke, bu baş­la­mış­ken Tür­ki­ye ge­ne­lin­de­ki bü­tün loj­man prob­le­mi­ni çö­ze­bil­sey­dik! O gün, yan­lış ha­tır­la­mı­yor­sam, da­ha mil­let­ve­ki­li ol­ma­mış­tı Sa­yın Baş­ba­kan, şu sa­lon­da bu­lu­nan de­ğer­li ar­ka­daş­la­rı­mın bir kıs­mı da da­ha bu sa­lo­na gir­me­miş­ti, Bil­kent Otel­de bu ka­ra­rı ayak­ta al­kış­la­mış­lar­dı. Keş­ke bu­nun de­va­mı­nı da ayak­ta ta­kip et­sey­di­niz de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bir di­ğer hu­sus, do­ku­nul­maz­lık­lar.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, biz Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si ola­rak kür­sü do­ku­nul­maz­lı­ğı is­ti­yo­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ge­ne siz­le­re so­ru­yo­rum: Kür­sü do­ku­nul­maz­lı­ğı dı­şın­da şu gü­zi­de Mec­li­sin içe­ri­sin­de kaç ki­şi­nin baş­ka do­ku­nul­maz­lık­la­ra ih­ti­ya­cı var? Şim­di, açı­lan dos­ya­la­ra ba­kı­yo­ruz. Ne­dir? Se­çim ya­sak­la­rı­na uy­ma­mak ve­sa­ire, ama bir kıs­mı da cid­di. Bir kıs­mı Ana­ya­sa­’ya kas­te­di­yor, mil­le­ti­min bö­lün­mez bü­tün­lü­ğü­ne kas­te­di­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ge­lin, o za­man bu do­ku­nul­maz­lı­ğı kür­sü do­ku­nul­maz­lı­ğı dı­şın­da kal­dı­ra­lım, cid­di bir su­çu ol­ma­yan ar­ka­daş­la­rı­mı­zın ak­lan­ma­sı­na fır­sat ve­re­lim. Ama Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti­’nin te­mel­le­ri­ne kas­tet­miş­sek, cid­di su­çu olan in­san­lar var­sa, lüt­fen, bu in­san­lar da bu kut­sal ça­tı­yı töh­met al­tın­da bı­rak­ma­sın de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Türk mil­le­ti­nin ta­nı­mı ga­yet açık­tır. Türk mil­le­ti­nin ta­nı­mı et­nik bir ta­nım de­ğil­dir. Ken­di­ni Türk his­se­de­bi­len, bun­dan gu­rur du­ya­bi­len her­kes Türk­tür bi­zim gö­zü­müz­de. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Biz, bu kür­sü­le­ri kul­la­na­rak mil­let­ve­kil­le­ri­nin et­nik ya­pı­la­rı­na gö­re ay­rıl­ma­sı­nı, tas­nif edil­me­si­ni doğ­ru bul­mu­yo­ruz. Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu ola­rak bu­nu kı­nı­yo­ruz de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Baş­ka bir şe­yi da­ha kı­nı­yo­ruz: Otuz beş et­nik grup ol­du­ğun­dan söz aça­rak bu­gün bu prob­le­mi bu­ra­ya ta­şı­yan­la­rı da hal­kı­mı­za şi­kâ­yet edi­yor ve kı­nı­yo­ruz de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ça­lış­ma or­ta­mı­mız bel­li. Bu­ra­da alt­ya­pı­nın ge­liş­ti­ril­me­si la­zım, ar-ge ça­lış­ma­la­rı­nın ge­liş­ti­ril­me­si la­zım. Bu ko­nu­da Mec­lis Baş­kan­lı­ğı­mı­zı ted­bir al­ma­ya da­vet edi­yo­rum.

Yi­ne, Ana­ya­sa ça­lış­ma­la­rı iz­li­yo­ruz ay­lar­dı­r…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Ça­lış, bir da­ki­ka ila­ve edi­yo­rum, lüt­fen ta­mam­la­yın.

HA­SAN ÇA­LIŞ (De­vam­la) – Ta­mam Sa­yın Baş­ka­nım.

Ana­ya­sa ça­lış­ma­la­rı otel lo­bi­le­rin­de, sağ­da sol­da de­vam edi­yor de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Ya­sa­da ça­lış­ma­la­rın ne­re­de ya­pı­la­ca­ğı bel­li­dir, ki­min çı­ka­ra­ca­ğı da bel­li­dir. Bu­nu ben Türk mil­le­ti­ne ve bu yü­ce Mec­li­se bir say­gı­sız­lık ola­rak ad­de­di­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­lar. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ba­sın ve med­ya ku­ru­luş­la­rı­nın tu­tu­mu bel­li. Üzü­lü­yo­ruz, bu­ra­ya gel­me­den siz­le­ri, biz­le­ri bas­kı al­tı­na al­ma­ya ça­lı­şı­yor­lar. Lüt­fen, hep be­ra­ber ted­bir ala­lım.

Yi­ne, bu Mec­li­si­miz­de de­ği­şik sta­tü­ler­de, de­ği­şik kad­ro­lar­da ça­lı­şan ar­ka­daş­la­rı­mız var, bun­la­rın prob­lem­le­ri­ne el ata­lım. Tür­ki­ye ge­ne­lin­de ka­na­yan ya­ra olan 4/C’­yi, 4/C sta­tü­sün­de ça­lı­şan­la­rı, bu­ra­dan baş­la­ya­rak prob­lem­le­ri çö­ze­lim de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Ken­di prob­le­mi­mi­zi çö­ze­mez­sek dı­şa­rı­ya kar­şı inan­dı­rı­cı­lı­ğı­mız ol­maz di­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, lüt­fen eli­ni­zi vic­da­nı­nı­za ko­yun ve dü­şü­nün.

Bu duy­gu­lar­la Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si büt­çe­si­nin ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum, yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gı­la­rım­la se­lam­lı­yo­rum. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ça­lış.

Şim­di, Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu adı­na Sa­yın Rıd­van Yal­çın, Or­du Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Yal­çın. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Se­kiz da­ki­ka­nız var.

MHP GRU­BU ADI­NA RID­VAN YAL­ÇIN (Or­du) – Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; Rad­yo ve Te­le­viz­yon Üst Ku­ru­lu büt­çe­si üze­rin­de Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Mec­lis Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Bu ve­si­ley­le yü­ce he­ye­ti­ni­zi gru­bum ve şah­sım adı­na say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Türk ka­dı­nı­na seç­me ve se­çil­me hak­kı ve­ril­me­si­nin yıl dö­nü­mün­de Baş­kan­lık kür­sü­sün­de bir sa­yın ha­nı­me­fen­di­nin otur­ma­sı­nı ne gü­zel bir te­sa­düf ola­rak de­ğer­len­di­ri­yor, şah­sın­da bü­tün Türk ka­dın­la­rı­nı teb­rik edi­yo­rum.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, bil­di­ği­niz üze­re Rad­yo ve Te­le­viz­yon Üst Ku­ru­lu, rad­yo ve te­le­viz­yon­la­rın içe­rik, tek­nik, ida­ri ve ma­li yön­den de­ne­ti­mi­ni yap­mak­la gö­rev­li ol­du­ğu ka­dar, ya­yın­la­rın ya­sa­lar­la be­lir­le­nen ya­yın il­ke­le­ri­ne uy­gun­lu­ğu ba­kı­mın­dan da iz­le­me ve de­net­le­me gö­rev­le­ri­ni yap­mak ve mev­zu­ata uy­ma­yan ku­ru­luş­la­ra da yet­ki­sin­de ka­lan mü­ey­yi­de­le­ri uy­gu­la­mak­la gö­rev­li­dir. Rad­yo ve Te­le­viz­yon Üst Ku­ru­lu bu gö­re­vi­ni ya­par­ken ya­yın­cı­la­rın hu­ku­kun üs­tün­lü­ğü­ne, Ana­ya­sa­’nın ge­nel il­ke­le­ri­ne, te­mel hak ve öz­gür­lük­le­re, mil­lî gü­ven­li­ğe ve ah­la­ka uy­gun ya­yın yap­ma­sı­nı de­net­ler­ken, Ana­ya­sa­’da te­mi­nat al­tı­na alın­mış ba­sın öz­gür­lü­ğü­nü de gö­ze­te­cek­tir.

An­cak, uy­gu­la­ma­da, özel­lik­le se­çim dö­nem­le­rin­de Ku­ru­lun ya­sa­dan kay­nak­la­nan yet­ki­le­ri­ni kul­lan­mak­ta za­fi­yet gös­ter­di­ği, ki­mi ya­yın­cı ku­ru­luş­la­rın hü­kû­me­te kar­şı tu­tu­mu­na gö­re ce­za­lan­dı­rıl­ma­sı ge­re­ken ya­yın­la­rın hoş gö­rül­dü­ğü, top­lum­sal bi­linç­len­me­yi amaç­la­yan ya­yın­lar se­be­biy­le de ki­mi ku­ru­luş­la­rın ce­za­ya ta­bi tu­tul­du­ğu ya­şa­na­bil­mek­te­dir.

Bir ön­ce­ki yıl RTÜK ile TÜ­Bİ­TAK ara­sın­da or­tak­la­şa bir ça­lış­ma ya­pı­la­rak bü­tün ya­yın­la­rın An­ka­ra­’dan iz­le­ne­ce­ği, ka­yıt edi­le­ce­ği ve de­net­le­ne­ce­ği be­lir­til­me­si­ne rağ­men öy­le an­la­şı­lı­yor ki bu ça­lış­ma ya ta­mam­la­na­ma­mış­tır ya da Ku­rul de­ne­tim gö­re­vi­ni la­yı­kıy­la ye­ri­ne ge­ti­re­me­mek­te­dir.

Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti dev­le­ti­nin var­lık ve ba­ğım­sız­lı­ğı­na, dev­le­tin ül­ke­si ve mil­le­tiy­le bö­lün­mez bü­tün­lü­ğü­ne, Ata­türk il­ke ve in­kı­lap­la­rı­na ay­kı­rı ya­yın ya­pıl­ma­ma­sı bir ya­yın il­ke­si ola­rak be­lir­len­miş­ken, RTÜK bu il­ke­nin per­va­sız­ca ih­la­li­ne göz yum­mak­ta­dır.

Top­lu­mu şid­de­te, te­rö­re, et­nik ay­rım­cı­lı­ğa sevk eden ve­ya hal­kı sı­nıf, ırk, din, dil, mez­hep ve böl­ge far­kı gö­ze­te­rek kin ve düş­man­lı­ğa tah­rik eden ya­yın­la­ra mey­dan ve­ril­me­me­si il­ke­si her gün ih­lal edil­mek­te, te­rör ör­gü­tü ve yan­daş­la­rı­nın ör­tü­lü ya da açık pro­pa­gan­da­sı­na ses çı­ka­rıl­ma­mak­ta iken, şe­hit ce­na­ze­le­ri­nin ha­ber ya­pıl­ma­sı­nın is­ten­me­yi­şi acı bir ger­çek ola­rak kar­şı­mız­da dur­mak­ta­dır. Hü­kû­me­tin bu an­la­yı­şın­dan Ku­ru­lun da et­ki­len­me­si üzü­cü­dür.

“Ya­yın­cı­lı­ğın, ya­yın or­ga­nı ve sa­hip­le­ri ile ya­kın­la­rı­nın hak­sız çı­kar­la­rı doğ­rul­tu­sun­da kul­la­nıl­ma­ma­sı­” il­ke­si ya­sa­da yer al­mak­ta iken ba­zı med­ya pat­ron­la­rı­nın dev­let­le iliş­ki­le­rin­de -açık­tan ol­ma­sa da- ya­yın ku­ru­luş­la­rı­nı hü­kû­me­ti bir ka­rar al­ma­ya, bir ka­rar­dan vaz­ge­çir­me­ye na­sıl zor­la­dık­la­rı ve so­nuç al­dık­la­rı bü­tün va­tan­daş­la­rı­mı­zın ma­lu­mu­dur.

Ne ga­rip­tir ki ya­yın ku­ru­lu­şu his­se­da­rı ol­ma­nın ko­şul­la­rı ya­say­la be­lir­len­miş ol­ma­sı­na rağ­men ül­ke­miz­de han­gi ki­şi­le­re, han­gi odak­la­ra, han­gi ku­rum­la­ra ait ol­duk­la­rı her­kes­çe bi­li­nen ya­yın ku­ru­luş­la­rı­nın kâ­ğıt üze­rin­de mu­va­za­alı ki­şi­le­re ait ol­du­ğu ger­çe­ği bel­li ki bu du­rum­dan ya­rar­la­nan çev­re­le­ri ra­hat­sız et­me­mek­te­dir.

“Ya­yın­la­rın top­lu­mun mil­lî ve ma­ne­vi de­ğer­le­ri­ne ve Türk ai­le ya­pı­sı­na ay­kı­rı ol­ma­ma­sı­” il­ke­si de ne ya­zık ki en yo­ğun ih­lal edi­len il­ke ol­muş­tur.

Özel­lik­le ço­cuk­la­rın ve ev ha­nım­la­rı­nın te­le­viz­yon iz­le­di­ği sa­at­ler­de bir­bir­le­ri­nin ben­ze­ri ni­te­lik­siz, dü­zey­siz, in­san­la­rın özel ya­şam­la­rı­nı ko­nu edi­nen ve bir­çok in­sa­nın ölü­mü­ne ve sal­dı­rı­ya uğ­ra­ma­sı­na ne­den olan prog­ram­la­ra gös­te­ri­len mü­sa­ma­ha hâ­len sür­mek­te­dir.

“K­li­p” adıy­la Türk ai­le ya­pı­sı­na ay­kı­rı, müs­teh­cen, ço­cuk ve genç­le­ri­mi­zin ge­li­şi­mi­ni olum­suz et­ki­le­ye­cek ya­yın­lar ya­pıl­mak­ta, “ma­ga­zi­n” adıy­la da çar­pık iliş­ki­ler Türk top­lu­mu­nun nor­mal öl­çü­le­riy­miş gi­bi tak­dim edil­mek­te ve bu prog­ram­lar haf­ta son­la­rı gün­düz, ak­şam­la­rı da er­ken sa­at­ler­de ya­yın­la­na­bil­mek­te­dir.

Ya­sa­da ku­ral­la­rı bo­zul­ma­dan ko­nu­şul­ma­sı, mil­lî bir­li­ği­mi­zin te­mel un­sur­la­rın­dan olan Türk­çe­mi­zin kül­tür, eği­tim ve bi­lim di­li ola­rak ge­liş­me­si­nin sağ­lan­ma­sı ön­gö­rü­lür­ken, bu il­ke­ye özel ve ye­rel ka­nal­lar­da ria­yet edil­me­di­ği ve hat­ta di­li­mi­zin gü­zel­li­ği­nin bo­zul­ma­sı­nın mo­da hâ­li­ne ge­ti­ril­di­ği de üzü­le­rek ta­kip edil­mek­te­dir.

Yi­ne bir­çok ya­yın ku­ru­lu­şu ya­yın­cı­lı­ğı hak­sız re­ka­be­te yol aça­cak şe­kil­de sür­dür­mek­te, suç­lu­lu­ğu ke­sin­leş­me­miş in­san­lar suç­lu gi­bi gös­te­ri­lir­ken mah­kû­mi­ye­ti ke­sin­leş­miş­ler kah­ra­man ola­rak gös­te­ri­le­bil­mek­te­dir.

Si­ya­si par­ti­ler ve de­mok­ra­tik ku­rum­lar ara­sın­da fır­sat eşit­li­ği sağ­lan­ma­sı, tek yön­lü, ta­raf tu­tan ya­yın ya­pıl­ma­ma­sı, se­çim dö­nem­le­rin­de be­lir­le­nen se­çim ya­sak­la­rıy­la il­gi­li il­ke­le­re ay­kı­rı dav­ra­nıl­ma­ma­sı bir ya­yın il­ke­si ola­rak be­lir­len­miş ol­ma­sı­na rağ­men ka­nu­nun en çok ih­lal edi­len il­ke­si ol­muş­tur. Bu­nun en so­mut ör­ne­ği­ni 22 Tem­muz se­çim­le­rin­de ya­şa­dık. Fır­sat eşit­li­ği için te­le­viz­yon­lar­da rek­la­mı ya­sak­la­yan Ku­rul, âde­ta ör­tü­lü rek­lam ni­te­li­ği ta­şı­yan ve ik­ti­dar dı­şın­da di­ğer si­ya­si par­ti­le­rin mi­ting gi­bi ha­ber ni­te­li­ği tar­tı­şıl­maz fa­ali­yet­le­ri­ne bi­le yer ver­me­yen ya­yın­cı ku­ru­luş­la­ra se­yir­ci kal­mış­tır ve çok il­ginç­tir, Rad­yo ve Te­le­viz­yon Üst Ku­ru­lu se­çim ya­sak­la­rı­nı de­net­le­mey­le gö­rev­liy­ken Yük­sek Se­çim Ku­ru­lu ta­ra­fın­dan se­çim ya­sak­la­rı­nı ih­lal et­ti­ği için cum­hu­ri­yet sav­cı­lı­ğı­na hak­kın­da suç du­yu­ru­sun­da bu­lu­nul­muş­tur.

Özel­lik­le ye­rel med­ya­da, ik­ti­dar gü­cü ve men­fa­at fak­tö­rü ne­de­niy­le ne­re­dey­se se­çim bo­yun­ca tek yan­lı ya­yın­lar ya­pıl­mış­tır. Türk med­ya hu­ku­ku­nun bu bağ­lam­da en bü­yük ek­si­ği, ha­ber ni­te­li­ği olan po­li­tik fa­ali­yet­le­rin ya­yın akı­şın­da de­ğer­len­di­ril­me­si­nin top­lu­mun ha­ber al­ma hak­kı­nın bir un­su­ru ola­rak dü­zen­len­me­miş olu­şu­dur.

Bir­çok ya­yın il­ke­sin­de de hem ge­nel ola­rak hem de özel­lik­le ka­dı­na, güç­sü­ze ve kü­çük­le­re kar­şı şid­det eği­li­mi­ni kö­rük­le­ye­cek ya­yın­la­rın ya­pıl­ma­sı ya­sak­lan­mış­sa da, bu ko­nu­da da ne ya­zık ki ya­yın ku­ru­luş­la­rı ge­re­ken has­sa­si­ye­ti gös­ter­me­di­ği gi­bi, Ku­rul da gö­re­vi­ni za­man za­man cid­di­yet­le ya­pa­ma­mak­ta­dır.

Ge­lir da­ğı­lı­mın­da­ki bo­zuk­luk, bi­linç­siz göç, ya­sa­la­rın sos­yal do­ku­muz­la uyuş­ma­ma­sı gi­bi se­bep­ler­le ar­tan şid­det olay­la­rın­da, sa­nı­rım, şid­de­ti bir kah­ra­man­lık gi­bi tak­dim eden ve suç ör­güt­le­ri­ni kor­ku­tu­cu, yıl­dı­rı­cı ve za­man za­man da özen­di­ri­ci bo­yu­tuy­la ek­ran­la­rın­da gös­te­ren ya­yın­la­rın da et­ki­si ol­du­ğu unu­tul­ma­ma­lı­dır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Bir da­ki­ka ek sü­re ve­ri­yo­rum, lüt­fen ta­mam­la­yın.

RID­VAN YAL­ÇIN (De­vam­la) – Ta­mam­lı­yo­rum.

Üst Ku­ru­lun üye se­çi­min­de Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lık Di­va­nı olu­şu­mu­na gö­re üye se­çil­di­ği­ne gö­re, Ku­ru­lun gö­rev sü­re­si ile Mec­li­sin gö­rev sü­re­si uyum­lu hâ­le ge­ti­ril­me­li­dir.

Bi­lin­di­ği gi­bi, ül­ke­mi­zin en bü­yük ikin­ci med­ya gru­bu uzun sü­re­dir TMSF’­nin kon­tro­lün­de­dir. Bir­çok ta­lip­li­nin ol­du­ğu bir iha­le bek­le­nir­ken, ka­la ka­la, Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mı­za ya­kın­lı­ğıy­la bi­li­nen bir grup kal­mış­tır, di­ğer ta­lip­li­le­rin­se fark­lı yön­tem­ler­le ge­ri çe­kil­mek du­ru­mun­da kal­dı­ğı ko­nu­şul­mak­ta­dır. Bu­gün ya­pı­lan iha­le­de bu gru­ba sa­tı­şın ya­pıl­dı­ğı­nı öğ­re­ni­yo­ruz. Tek ki­şi­lik bir re­ka­bet na­sıl ola­cak, bu­nu da ka­mu­oyu dik­kat­le ta­kip edi­yor.

Hü­kû­me­tin, bu iha­le­ye il­gi­nin az­lı­ğı­nı ba­ha­ne gös­te­re­rek med­ya­da yüz­de 25 olan ya­ban­cı­la­rın sa­hip­lik oran­la­rı­nı ar­tı­ra­ca­ğı­na iliş­kin bir ça­lış­ma­dan ha­ber­dar olu­yo­ruz. Di­le­rim, bor­sa­mı­zın, ban­ka­la­rı­mı­zın, si­gor­ta sek­tö­rü­nün, ener­ji sek­tö­rü­nün ya­ban­cı­laş­tı­ğı bir dö­nem­de, hü­kû­met içe­ri­sin­de­ki akil in­san­lar bu­na fır­sat ver­mez­ler di­yor, yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Yal­çın.

Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu adı­na şim­di söz sı­ra­sı Ada­na Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Yıl­maz Tan­ku­t’­ta.

Bu­yu­run Sa­yın Tan­kut, do­kuz da­ki­ka vak­ti­niz var. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MHP GRU­BU ADI­NA YIL­MAZ TAN­KUT (Ada­na) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 2008 ma­li yı­lı Cum­hur­baş­kan­lı­ğı büt­çe­si üze­rin­de Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si­nin gö­rüş­le­ri­ni arz et­mek üze­re söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Bu ve­si­ley­le he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, he­pi­ni­zin ma­lu­mu ol­du­ğu üze­re, Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si ola­rak, se­çim so­nuç­la­rı­nın bel­li ol­du­ğu ilk gün­le­rin he­men aka­bin­de, Cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çi­min­de­ki tav­rı­mız ve iz­le­ye­ce­ği­miz yol biz­zat Sa­yın Ge­nel Baş­ka­nı­mız ta­ra­fın­dan açık­la­na­rak, ba­şın­dan be­ri AK­P’­nin yap­mak­ta ol­du­ğu mağ­du­ri­yet ve maz­lu­mi­yet kum­pan­ya­la­rı­nı so­na er­dir­miş ve bu ko­nu­nun is­tis­ma­rı­nı ya­pan bü­tün ke­sim­le­ri sa­mi­mi­ye­te da­vet et­miş­tik. 22 Tem­muz se­çim­le­rin­den ön­ce Cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çim­le­riy­le il­gi­li ne söy­le­miş­sek, se­çim­ler­den son­ra da söy­le­dik­le­ri­miz­den hiç ta­viz ver­me­den, cid­di, il­ke­li, se­vi­ye­li ve ka­rar­lı si­ya­set an­la­yı­şı­mı­zı bir kez da­ha yü­ce mil­le­ti­mi­zin tak­dir­le­ri­ne sun­muş ol­duk.

Cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çi­min­de Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de ha­zır bu­lu­na­rak, ken­di ada­yı­mı­zı des­tek­le­ye­rek, 22 Tem­muz se­çim­le­rin­den ay­lar ön­ce söy­le­dik­le­ri­mi­ze bi­na­en dü­rüst si­ya­set an­la­yı­şı­mı­zın bir so­nu­cu ola­rak, Par­la­men­to­mu­zun say­gın­lı­ğı­nı yi­tir­me­den önü­nün tı­kan­ma­sı­nı is­te­yen zih­ni­yet­le­ri de bu ham­le­miz ile mağ­lup et­miş ol­duk. Bu sa­ye­de cum­hu­ri­ye­ti­mi­zin te­mel ta­şı olan Mec­li­si­mi­zi ça­lış­tır­dık ve mev­cut par­la­men­ter sis­te­mi­mi­zin za­fi­ye­te uğ­ra­ma­sı­nın önü­ne ge­çe­rek Türk de­mok­ra­si­si­ne bü­yük bir hiz­me­ti ger­çek­leş­tir­dik. Do­la­yı­sıy­la, Cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çim­le­ri­ni is­tis­mar ede­rek, Cum­hur­baş­kan­lı­ğı ma­ka­mı­nı tar­tış­ma ko­nu­su ya­pa­rak ken­di­le­ri­ne si­ya­si rant sağ­la­ma pe­şin­de olan ve ger­çek gün­dem­le­ri sak­la­mak su­re­tiy­le mil­le­ti­mi­zi al­da­tan bü­tün ta­raf­la­ra da izin ver­me­miş ol­duk.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bi­ze gö­re Cum­hur­baş­kan­lı­ğı bir si­ya­si par­ti­nin ira­de­si­nin ve hü­kû­met ol­ma me­se­le­si­nin dı­şın­da ve üs­tün­de, bü­tün Tür­ki­ye­’yi tem­sil eden en yük­sek ve önem­li bir ma­kam­dır. Baş­ka bir ifa­dey­le, ül­ke­mi­zin ve mil­le­ti­mi­zin bir­li­ği­nin ve bö­lün­mez bü­tün­lü­ğü­nün sem­bo­li­ze edil­di­ği en önem­li ku­rum­la­rı­mız­dan bir ta­ne­si­dir. Bu ma­ka­mın, par­ti­le­rin kü­çük he­sap­la­rı­nın ve si­ya­si ih­ti­ras­la­rı­nın de­ğil, de­mok­ra­tik kül­tür ve si­ya­set ah­la­kı­nın öne çık­ma­sı­na ne­den ola­cak bir uz­laş­ma­nın ze­mi­ni ol­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni dü­şü­nü­yo­ruz. Çün­kü, Cum­hur­baş­kan­lı­ğı yü­ce bir ma­kam­dır ve her tür­lü si­ya­si mü­la­ha­za­nın üs­tün­de­dir. Ka­ti su­ret­te, mil­le­ti­mi­zin ak­lı­nı ka­rış­tı­ra­cak, po­le­mik ko­nu­su ola­cak her tür­lü su­ni ve si­ya­si tar­tış­ma­nın dı­şın­da bı­ra­kıl­ma­sı ge­re­ken çok önem­li bir ma­kam­dır. Bun­la­rın sağ­lan­ma­sı için hem se­çi­len Cum­hur­baş­ka­nı hem onu se­çen­ler hem de se­çil­me­si­ne sı­cak bak­ma­yan­lar ti­tiz­lik­le bu hu­sus­la­ra dik­kat et­me­li­dir­ler.

Öbür yan­dan, Cum­hur­baş­kan­lı­ğı ma­ka­mı, Hü­kû­me­tin sa­yı­sal ço­ğun­lu­ğu ile Mec­lis­ten ge­çir­di­ği bü­tün ya­sa­la­rı, da­ha ön­ce söz ko­nu­su Hü­kû­me­tin ve­ya par­ti­nin üye­si da­hi ol­sa, ik­ti­dar par­ti­si­nin bir no­te­ri gö­rün­tü­sü ile anın­da onay­la­yan bir ma­kam da de­ğil­dir.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Malat­ya) – Öy­le ol­mu­yor mu?

YIL­MAZ TAN­KUT (De­vam­la) - Çün­kü, Cum­hur­baş­ka­nı, han­gi si­ya­si dü­şün­ce ve­ya olu­şum­dan ge­lir­se gel­sin, se­çil­dik­ten son­ra ken­di­si­ni des­tek­le­me­yen­le­rin de Cum­hur­baş­ka­nı ol­du­ğu­nu unut­ma­ma­lı­dır. Ak­si hâl­de, bir­li­ği­mi­zin tem­sil­ci­si ko­nu­mun­da olan bu ma­ka­mı da si­ya­sal­laş­tır­mış olur ki do­ğa­bi­le­cek sı­kın­tı­lar ve ge­liş­me­ler üni­ter ya­pı­mı­zı ve cum­hu­ri­ye­ti­mi­zi te­la­fi­si im­kân­sız bir şe­kil­de ze­de­le­miş olur.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Cum­hur­baş­ka­nı dev­le­tin ba­şı­dır. Bu sı­fat­la, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti­’nin ve Türk mil­le­ti­nin bir­li­ği­ni tem­sil et­mek­te­dir. Ana­ya­sa­’nın uy­gu­lan­ma­sı­nı, dev­let or­gan­la­rı­nın dü­zen­li ve uyum­lu ça­lış­ma­sı­nı gö­ze­tir ve gö­re­ve baş­lar­ken şöy­le ye­min eder: “Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti­’nin şan ve şe­re­fi­ni ko­ru­mak, yü­celt­mek ve üze­ri­me al­dı­ğım gö­re­vi ta­raf­sız­lık­la ye­ri­ne ge­tir­mek için bü­tün gü­cüm­le ça­lı­şa­ca­ğı­ma, bü­yük Türk mil­le­ti ve ta­rih hu­zu­run­da, na­mu­sum ve şe­re­fim üze­ri­ne ant içe­rim.” Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­mız bu ye­mi­ni Mec­li­si­miz­de yap­mış ve gö­re­vi­ne baş­la­mış­tır. Ye­min met­nin­de de be­lir­til­di­ği gi­bi, hem ye­mi­ni ya­pan Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­mız hem de onun şah­sın­da Cum­hur­baş­kan­lı­ğı ma­ka­mı ta­raf­sız ol­mak mec­bu­ri­ye­tin­de­dir. Ama bu­gün AKP İk­ti­da­rı­nın çı­kar­dı­ğı bü­tün ya­sa­la­rın, mu­ha­le­fe­tin hak­lı ge­rek­çe­ler­le iti­raz et­ti­ği il­gi­li mad­de­le­rin da­hi in­ce­len­me­den, dik­ka­te alın­ma­dan, jet hı­zıy­la onay­lan­ma­sı ne ya­zık ki Cum­hur­baş­kan­lı­ğı ma­ka­mı­nın ta­raf­sız­lı­ğı­na göl­ge dü­şür­mek­te ve his­set­ti­ril­me­den ya­vaş ya­vaş si­ya­sal­laş­ma­sı­na ye­şil ışık ya­kıl­ma­sı ko­nu­sun­da en­di­şe­ye se­bep ol­mak­ta­dır. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Ar­tık, Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı, da­ha ön­ce gö­rev yap­tı­ğı par­ti­nin de­ğil, bü­tün mil­le­tin ve bü­tün par­ti­le­ri­mi­zin Cum­hur­baş­ka­nı ol­du­ğu­nu hiç unut­ma­ma­lı­dır. Ya­ni, her­ke­se ve her ke­si­me eşit me­sa­fe­de bu­lu­nan bir ma­kam ol­mak zo­run­da­dır. Eğer böy­le ol­maz ise ve­re­ce­ği bü­tün ka­rar­lar hep tar­tı­şı­la­cak ve en­di­şe­le­re ne­den ola­cak­tır.

Öte yan­dan, Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı, tem­sil­ci­si ol­du­ğu Türk mil­le­ti­nin ve Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti dev­le­ti­nin şan ve şe­re­fi­ni ko­ru­ya­ca­ğı­na da­ir de ye­mi­ni­ni hiç unut­ma­ma­lı­dır. Do­lar ve pet­rol zen­gi­ni dev­let­le­rin baş­kan ve kral­la­rı­nın ül­ke­mi­zi zi­ya­ret­le­ri es­na­sın­da on­la­rın ko­nak­la­dık­la­rı otel­ler­de on­la­rı zi­ya­ret eder­ken dev­le­ti­mi­zin ve mil­le­ti­mi­zin onu­ru­nu ve hay­si­ye­ti­ni tem­sil et­tik­le­ri­ni de hiç unut­ma­ma­lı­dır­lar. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Ay­rı­ca ken­di dev­le­ti­nin ku­rum ve yö­ne­ti­ci­le­ri­ni ba­sı­na şi­kâ­yet ede­rek, san­ki bir po­li­ti­ka­cı ve­ya si­ya­si bir akı­mın söz­cü­süy­müş gi­bi dav­ra­nış­lar­da bu­lun­ma­sı da ke­sin­lik­le doğ­ru de­ğil­dir. Cum­hur­baş­ka­nı ola­rak gör­müş ol­du­ğu yan­lış­lık ve ek­sik­lik­le­ri biz­zat il­gi­li ku­rum ve yö­ne­ti­ci­le­re ken­di­le­ri bil­dir­me­li ve as­la ba­sın yo­luy­la me­saj ilet­me­me­li­dir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bu ma­kam he­pi­mi­zin bil­di­ği gi­bi bir­ta­kım ge­rek­çe­ler­le yıp­ra­tıl­ma­ya ça­lı­şıl­mış­tır, ama özel­lik­le de büt­çe ça­lış­ma­la­rıy­la ta­ma­men yıp­ra­tıl­ma­ya açık bir hâ­le ge­ti­ril­miş­tir.

2005 yı­lın­dan iti­ba­ren Cum­hur­baş­kan­lı­ğı için büt­çe­den ay­rı­lan öde­nek­ler bir ön­ce­ki yıl­la­ra gö­re or­ta­la­ma yüz­de 4 ve 6 ara­sın­da ar­tı­rıl­mış­tır. An­cak 2008 yı­lı için büt­çe­den ay­rı­lan öde­nek âde­ta bir hid­ro­lik sıç­ra­ma ya­pa­rak, yüz­de 64’e ya­kın bir oran­da ar­tı­rı­la­rak 55 mil­yon 561 bin YTL ola­rak be­lir­len­miş ve Plan ve Büt­çe­de de ka­bul edil­miş­tir. Ör­nek ol­ma­sı ge­re­ken, ta­sar­ru­fu ön­ce­lik­le ken­di­si­nin yap­ma­sı ge­re­ken bir ku­ru­mun ve bu ku­rum­da dev­le­ti­mi­zi tem­sil eden­le­rin har­ca­ma­la­rı­nın bir­den­bi­re bu ka­dar yük­sek oran­da ar­tı­rıl­ma­sı tek ke­li­mey­le ka­mu vic­da­nı­nı ya­ra­la­mış­tır.

Ay­rı­ca yü­ce di­ni­mi­zin, is­ra­fın ha­ram ol­du­ğu­nu ve ina­nan­la­rın gös­te­riş, deb­de­be ve şa­ta­fat­tan da uzak dur­ma­la­rı la­zım gel­di­ği ko­nu­sun­da­ki emir­le­ri­ni, her­ke­sin  de çok iyi bil­me­si ge­rek­mek­te­dir.

Do­la­yı­sıy­la Cum­hur­baş­kan­lı­ğı büt­çe­si­nin ge­çen yı­la gö­re böy­le bu ka­dar yük­sek ol­ma­sı biz­ce hiç de ör­nek alı­na­cak ve ör­nek olu­na­cak bir du­rum de­ğil­dir. Ba­sın­da çı­kan ve ger­çek ol­ma­ma­sı­nı di­le­di­ği­miz ba­zı ha­ber­le­rin, ba­zı ye­ni­lik­le­rin ve dü­zen­le­me­le­rin ya­pı­la­cak­mış gi­bi bir in­ti­ba ve­ril­me­si, bu ha­ber­le­ri ber­ta­raf ede­cek cid­di açık­la­ma­la­rın ya­pıl­ma­ma­sı, bu yü­ce ma­ka­mı ma­ale­sef yıp­rat­mak­ta­dır. El­bet­te ki Cum­hur­baş­kan­lı­ğı ma­ka­mı ör­nek gös­te­ri­len bir ma­kam ol­ma­lı ve yo­ğun is­ra­fın ya­şan­dı­ğı bir ma­kam ol­ma­ma­lı­dır. Mü­te­va­zı­lı­ğı el­den bı­rak­ma­dan, yok­luk ve yok­sul­luk­la bo­ğu­şan aziz mil­le­ti­mi­zi de in­cit­me­me­li­dir.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Bir sa­ni­ye Sa­yın Tan­kut.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, prog­ra­ma gö­re sa­at 13.00’te ara ver­mem ge­re­ki­yor. An­cak, gru­bun büt­çe­ler üze­rin­de­ki gö­rüş­me­le­ri­nin bü­tün­lü­ğü açı­sın­dan, Sa­yın Kork­ma­z’­ın ko­nuş­ma­sı­nın bi­ti­mi­ne ka­dar sü­re­nin uza­tıl­ma­sı için ka­ra­rı­nı­zı ala­ca­ğım.

Sa­yın Kork­ma­z’­ın ko­nuş­ma­sı­nın bi­ti­mi­ne ka­dar sü­re­nin uza­tıl­ma­sı­nı ka­bul eden­le­r… Ka­bul et­me­yen­le­r… Ka­bul edil­miş­tir.

Sa­yın Tan­kut, si­ze bir da­ki­ka ek sü­re ve­re­ce­ğim, lüt­fen ta­mam­la­yın.

YIL­MAZ TAN­KUT (De­vam­la) – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım.

Bu­gün, Ame­ri­ka, Av­ru­pa ve baş­ka ül­ke­ler­de de cum­hur­baş­kan­la­rı­nın ko­nut­la­rı bel­li sü­re­ler­de de­net­le­ni­yor, el­den ge­çi­ri­li­yor, var­sa ek­sik ge­dik gi­de­ri­li­yor ya da ani bir bo­zul­ma­da he­men ona­rım ya­pı­lı­yor. Ama, hiç­bi­rin­de, ye­ni bir cum­hur­baş­ka­nı se­çil­di­ğin­de ko­nut baş­tan so­na el­den geç­mi­yor, za­ten bu­ra­ya se­çi­len in­san­la­rın da ak­lı­na gel­mi­yor. Çün­kü, on­lar bil­mek­te­ler ki, o köşk­le­rin ba­kım­la­rı sü­rek­li ya­pıl­mak­ta­dır ve so­nuç­ta da bu dav­ra­nış­lar, ne ya­zık ki, bu ma­kam­la­rın yıp­ran­ma­sı­na ve­si­le ol­mak­ta­dır.

2008 büt­çe­sin­de çok yük­sek olan tef­ri­şat gi­de­ri­nin 2009 ve 2010 yıl­la­rın­da da aza­la­ca­ğı ya da da­ha da art­ma­sı­nı an­la­mak­ta biz­ler güç­lük çe­ki­yo­ruz. Bu ra­kam­la­ra bak­tı­ğı­mız za­man, san­ki köşk otu­ru­la­maz ve bü­tün fonk­si­yon­la­rı ye­ter­siz hâ­le gel­miş gi­bi bir iz­le­nim bı­ra­kı­yor.

So­nuç ola­rak: Har­ca­ma ka­lem­le­ri­ne bi­raz da­ha dik­kat edil­me­li ve Cum­hur­baş­kan­lı­ğı ma­ka­mı ke­sin­lik­le yıp­ra­tıl­ma­ma­lı­dır di­yor, bu duy­gu ve dü­şün­ce­ler­le 2008 yı­lı büt­çe­mi­zin mil­le­ti­mi­ze ve ül­ke­mi­ze ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yor, he­pi­ni­ze say­gı­la­rı­mı su­nu­yo­rum. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Tan­kut.

Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu adı­na, Is­par­ta Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Sü­ley­man Nev­zat Kork­maz; bu­yu­run. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sa­yın Kork­maz, se­kiz da­ki­ka­nız var.

MHP GRU­BU ADI­NA SÜ­LEY­MAN NEV­ZAT KORK­MAZ (Is­par­ta) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Ana­ya­sa Mah­ke­me­si ve Sa­yış­ta­yın 2008 yı­lı büt­çe­si üze­rin­de Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si­nin gö­rüş­le­ri­ni açık­la­mak üze­re hu­zu­ru­nuz­da­yım. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Ge­çen haf­ta içe­ri­sin­de ya­şa­dı­ğı­mız elim uçak ka­za­sı do­la­yı­sıy­la ha­ya­tı­nı kay­be­den tüm hem­şeh­ri­le­ri­mi­ze, va­tan­daş­la­rı­mı­za Al­la­h’­tan rah­met di­li­yo­rum, ya­kın­la­rı­na ve mil­le­ti­mi­ze baş­sağ­lı­ğı di­lek­le­ri­mi ile­ti­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si ana­ya­sal yar­gı gö­re­vi­ni üst­len­miş, son yıl­lar­da özel­lik­le AKP dö­ne­min­de ya­pı­lan Ana­ya­sa­’ya ay­kı­rı ya­sa­la­rın ip­ta­li ya da yü­rüt­me­nin dur­du­rul­ma­sı ka­rar­la­rıy­la sık­ça gün­de­me gel­miş ve her ka­ra­rın­da, âde­ta, ik­ti­dar par­ti­sin­ce ka­mu­oyu önün­de fü­tur­suz­ca eleş­ti­ri­le­rek hır­pa­lan­ma­ya ça­lı­şıl­mış­tır. Şu söz­ler, ge­çen yıl­ki büt­çe gö­rüş­me­le­rin­de gö­rev­len­di­ri­len bir AKP mil­let­ve­ki­li­ne ait­tir; Ana­ya­sa Mah­ke­me­si üye­le­ri­ni kas­te­de­rek, “Bun­lar, enin­de so­nun­da bel­li sa­yı­da hâ­kim­ler­den iba­ret. Bu hâ­kim­ler gök­ten in­miş in­san­lar de­ğil, mev­zu­atın, ya­sa­nın ip­ta­li ve ben­ze­ri ko­nu­lar­da çok ke­re yo­rum ya­pı­yor. Ana­ya­sa­’nın te­sis et­ti­ği baş­ka yet­ki­li or­gan­lar -Ana­ya­sa Mah­ke­me­si gi­bi ku­rum­la­rı kas­te­di­yor- Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin eşi­ti de­ğil­dir.” gi­bi, par­la­men­ter sis­te­min en has­sas pren­si­bi olan güç­ler ay­rı­lı­ğı pren­si­biy­le, hem esa­sen hem de ne­za­ke­ten bağ­daş­ma­yan söz­ler sarf edi­yor.

Baş­ba­kan, Mec­li­sin top­lan­ma ye­ter sa­yı­sıy­la il­gi­li Ana­ya­sa Mah­ke­me­sin­ce ve­ri­len ka­rar­dan son­ra fe­ve­ran edi­yor “De­mok­ra­si­ye kur­şun sı­kıl­mış­tır.” di­ye. Ana­ya­sal sis­te­mi ko­ru­mak­la gö­rev­li Baş­ba­kan, işi­ne gel­me­yen bir ka­rar­da eşi ben­ze­ri gö­rül­me­miş söz­ler­le Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­nin say­gın­lı­ğı­na göl­ge dü­şü­rü­yor. Tra­ji­ko­mik bir bi­çim­de, âde­ta, mil­let, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­ni Baş­ba­ka­na kar­şı ko­ru­mak için ha­re­ke­te ge­çi­yor.

Ya bir ön­ce­ki Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­ka­nı­nın söz­le­ri­ne ne de­me­li? “Bu Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­ni, ben, Mec­li­sin ya­pa­bi­le­ce­ği bir Ana­ya­sa de­ği­şik­li­ğiy­le kal­dı­ra­bi­lir mi­yim?” Ce­vap ve­ri­yor: “Kal­dı­ra­bi­li­rim.” “Ü­ye sa­yı­sı­nı de­ğiş­ti­re­bi­lir mi­yiz? De­ğiş­ti­re­bi­li­riz. Yü­ce Di­van yet­ki­si­ni ala­bi­lir mi­yiz? Ala­bi­li­riz. Her ya­sa­nın Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­ne git­me­si­ni en­gel­le­ye­bi­lir mi­yiz? En­gel­le­ye­bi­li­riz. Her şe­yi ya­pa­rım, ben Mec­li­sim.” di­yor.

AB­DUL­KE­RİM AY­DE­MİR (Ağ­rı) – Doğ­ru.

SÜ­LEY­MAN NEV­ZAT KORK­MAZ (De­vam­la) – “Doğ­ru­” söz­le­ri ge­li­yor ar­ka­daş­lar. Sa­yın Ve­ki­lin bir hu­kuk­çu ol­du­ğu­nu üzün­tüy­le siz­le­re ha­tır­lat­mak is­ti­yo­rum -es­ki Mec­lis Baş­ka­nı­mı­zı- ve “Doğ­ru­” di­yen ar­ka­daş­la­rı­mı­za da şu­nu ha­tır­lat­mak is­ti­yo­ru­m…

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Bak, ar­ka­da da ya­zı­lı.

SÜ­LEY­MAN NEV­ZAT KORK­MAZ (De­vam­la) - Ar­ka­daş­lar, bu söz­ler, iki yüz­yıl ön­ce­ki köh­ne­miş “Ço­ğun­luk her şey­dir.” dü­şün­ce­si­nin ka­lın­tı­la­rı. Za­man de­ğiş­ti. He­pi­ni­zi me­de­ni­ye­te da­vet edi­yo­rum. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Ar­ka­da ne ya­zı­yor, gö­rü­yor mu­sun?

SÜ­LEY­MAN NEV­ZAT KORK­MAZ (De­vam­la) – Bu dü­şün­ce­ler, de­mok­ra­si­le­rin ge­liş­me­si açı­sın­dan sağ­lık­lı dü­şün­ce­ler de­ğil­dir. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler) Bu söz­le­r…

MEH­MET DA­NİŞ (Ça­nak­ka­le) – Yal­nız, Sa­yın Baş­ka­n…

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri­…Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri­…

SÜ­LEY­MAN NEV­ZAT KORK­MAZ (De­vam­la) – Bu söz­le­r…

NE­CA­Tİ ÖZEN­SOY (Bur­sa) – Te­tik­çi mi­sin sen? Te­tik­çi mi­sin sen? Sen­den baş­ka var mı?

MEH­MET DA­NİŞ (Ça­nak­ka­le) – Siz öy­le mi ol­du­nuz?

SÜ­LEY­MAN NEV­ZAT KORK­MAZ (De­vam­la) – Bu sü­re­le­ri is­ti­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım mü­sa­ade­le­ri­niz­le.

BAŞ­KAN – Sa­yın Kork­maz, lüt­fen de­vam edin siz.

SÜ­LEY­MAN NEV­ZAT KORK­MAZ (De­vam­la) – Bu dü­şün­ce­ler, de­mok­ra­si­le­rin ge­liş­me­si açı­sın­dan sağ­lık­lı dü­şün­ce­ler de­ğil­dir. Bu söz­ler, “Bu mem­le­ket­te ezi­len si­yah Türk­ler var.” di­ye is­tis­mar­lar­la ik­ti­da­ra gel­miş AK­P’­nin ço­ğun­luk ta­hak­kü­mü­ne doğ­ru git­ti­ği­nin işa­ret­le­ri­dir. Son gün­ler­de, bu zih­ni­yet, Mec­lis kür­sü­sün­den “Yüz­de 47’y­le ik­ti­da­ra gel­dik, siz de kim olu­yor­su­nuz?” gi­bi mey­dan oku­yu­şu­nu sık­ça dil­len­dir­mek­te­dir. Unut­ma­ya­lım ki, hiç kim­se ama hiç kim­se mil­let ira­de­si­ne ipo­tek ko­ya­maz. Bu mil­let si­zi na­sıl yüz­de 47’ler­le ik­ti­da­ra ge­tir­miş­se, bu şı­ma­rık­lı­ğı­nı­zın be­de­li ola­rak ba­ra­jın al­tı­na çek­me­si­ni de bi­le­cek­tir. (MHP sı­ra­la­rın­dan “B­ra­vo­” ses­le­ri, al­kış­lar; AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

MEH­MET DA­NİŞ (Ça­nak­ka­le) – Sa­yın Baş­kan, böy­le şey olur mu?

BE­KİR BOZ­DAĞ (Yoz­gat) – Sa­yın Baş­ka­n…

SÜ­LEY­MAN NEV­ZAT KORK­MAZ (De­vam­la) – Hu­kuk dev­le­ti­ne yat­kın­lı­ğı­nız, ço­ğun­luk­ta ol­du­ğu­nuz Mec­lis­te çı­kar­dı­ğı­nı­z…

BE­KİR BOZ­DAĞ (Yoz­gat) – Sa­yın Baş­ka­n…

BAŞ­KAN – Lüt­fen sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri­… Lüt­fe­n…

BE­KİR BOZ­DAĞ (Yoz­gat) – Sa­yın Baş­kan, ko­nuş­ma­cı ifa­de­le­rin­de ar­go ke­li­me­ler kul­la­nı­yor ve kür­sü­ye ya­kış­ma­yan ifa­de­ler­de bu­lu­yor. Bu­na, Baş­kan­lık Di­va­nı ola­rak lüt­fen mü­da­ha­le edin.

BAŞ­KAN – Lüt­fen, ha­ti­be mü­da­hil ol­ma­yın. Yan­lış bir şey söy­le­diy­se, tu­ta­nak­la­ra ba­kar, dü­zelt­ti­ri­riz. Lüt­fe­n… Lüt­fen sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri­…

BİL­GİN PA­ÇA­RIZ (Edir­ne) – Ga­yet do­ğal ko­nu­şu­yor efen­dim, de­vam et­sin.

SÜ­LEY­MAN NEV­ZAT KORK­MAZ (De­vam­la) – Hu­kuk dev­le­ti­ne yat­kın­lı­ğı­nız, ço­ğun­luk­ta ol­du­ğu­nuz Mec­lis­te çı­kar­dı­ğı­nız bir­çok ka­nu­nun Ana­ya­sa Mah­ke­me­sin­den dön­me­sin­den bel­li. Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­ne ta­kıl­ma­nı­zı, ar­ka­daş­lar, he­men şu Mec­lis sı­ra­la­rın­da bu­lun­ma­nı­za, boş­luk­la­rı­nı­za ba­ka­rak de­ğer­len­dir­mek is­ti­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Ye­ter sa­yı yok­la­ma­la­rın­da, zor­la ku­lis­ler­den içe­ri siz­le­ri çe­ki­yo­ruz, ha­ki­ka­ten zor­la­nı­yo­ruz ar­ka­daş­lar. Yal­nız, mil­le­ti­mi­zin si­zi bu sı­ra­la­ra ne için gön­der­di­ği­ni unut­ma­yın lüt­fen. Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si sı­ra­la­rı her Ge­nel Ku­rul top­lan­tı­la­rın­da do­lu. Bu­nu, bu hu­su­su, yü­ce mil­le­ti­mi­zin tak­di­ri­ne arz edi­yo­rum. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) İş­te bu tab­lo, ya­ni, ya­sa­ma fa­ali­ye­tin­de ge­rek­li ih­ti­ma­mı gös­ter­me­yi­şi­niz­dir ki, ya­sa­la­rı­nı­zın Ana­ya­sa Mah­ke­me­sin­den dön­me­si­nin en bü­yük se­be­bi. Bu­gün de bu öze­ni gös­ter­me­di­ği­ni­zi gö­rü­yo­rum. Son de­re­ce mu­ha­le­fe­tin ya­pı­cı öne­ri­le­ri­ni bi­le dik­ka­te al­ma­mak­ta­sı­nız. “A­na­ya­sa Mah­ke­me­si ka­rar­la­rı­mı­zı ge­ri gön­de­ri­yor.” di­ye yü­ce Mah­ke­me­den ra­hat­sız olu­yor­su­nuz. Ben­ce asıl ra­hat­sız­lık duy­ma­nız ge­re­ken hu­sus, si­zin ira­de­ni­zi -evet siz­ler de dâ­hil­si­niz bu­na de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri- hi­çe sa­yan çe­kir­dek bir kad­ro­nun önü­nü­ze koy­du­ğu me­tin­le­re sa­de­ce el kal­dır­ma­nı­zı is­te­yen ira­de de­ğil mi­dir? (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) İçi­niz­den bi­ri­le­rin­den “Ne ya­pı­yo­ruz?”u sor­gu­la­ma­nı­zı bek­li­yo­ruz. Açık­ça­sı, ya­pı­lan, adam gi­bi ka­nun yap­mak ye­ri­ne, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­nin üye ya­pı­sı­nı de­ğiş­tir­mek için start ve­ri­len ka­nun tek­lif ve ta­sa­rı­la­rı ha­zır­la­mak.

NU­RET­TİN CA­NİK­Lİ (Gi­re­sun) – Bu Mec­lis adam gi­bi ka­nun ya­pı­yor Sa­yın Baş­kan. “A­dam gi­bi­” di­ye­rek ha­ka­ret edi­yor, hem Mec­li­se hem gru­bu­ma ha­ka­ret edi­yor. (MHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

MU­HAR­REM VAR­LI (Ada­na) – Otur! Zıp­la­ma!

SÜ­LEY­MAN NEV­ZAT KORK­MAZ (De­vam­la) – Ben Mec­li­si kas­tet­mi­yo­rum Be­ye­fen­di. Lüt­fen otu­run.

BAŞ­KAN – Sa­yın Ca­nik­li­…

Sa­yın Kork­ma­z…

SÜ­LEY­MAN NEV­ZAT KORK­MAZ (De­vam­la) – Ben Mec­li­si kas­tet­mi­yo­rum.

BAŞ­KAN – Sa­yın Kork­ma­z…

HA­Lİ­DE İN­CE­KA­RA (İs­tan­bul) – Bu mu se­vi­ye? Ya­kı­şı­yor mu!

SÜ­LEY­MAN NEV­ZAT KORK­MAZ (De­vam­la) – Dü­zel­ti­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım.

BAŞ­KAN – Sa­yın Kork­maz, lüt­fen dü­zel­tin.

SÜ­LEY­MAN NEV­ZAT KORK­MAZ (De­vam­la) – Ben Mec­li­si kas­tet­mi­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Sa­de­ce, bu­ra­da bu­lu­nan ar­ka­daş­la­rın han­gi pren­sip­le­re uy­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni söy­lü­yo­rum.

HA­Lİ­DE İN­CE­KA­RA (İs­tan­bul) – MHP bu mu ya­a! MHP’­yi bu mu tem­sil edi­yor?

BAŞ­KAN – Sa­yın İn­ce­ka­ra, lüt­fe­n…

HA­Lİ­DE İN­CE­KA­RA (İs­tan­bul) – Bra­vo! Ben al­kış­lı­yo­rum si­zi!

SÜ­LEY­MAN NEV­ZAT KORK­MAZ (De­vam­la) – Hu­kuk ve hu­kuk dev­le­ti her­ke­se la­zım. İşi­ni­ze gel­di­ğin­de “Ya­şa­sın ba­ğım­sız mah­ke­me­ler.”, he­sap ver­me­ni­zi is­te­dik­le­rin­de “Si­ya­sal­laş­tı­rıl­mış hu­kuk.” Bu­gün ada­le­te sır­tı­nı çe­vir­miş yö­ne­ti­ci­le­rin, ya­rın hiç­bir şe­kil­de sız­lan­ma­ya hak­kı ola­maz. Bu ba­kım­dan, gü­cü elin­de tu­tan ik­ti­da­rı, ik­ti­dar par­ti­si­ni Ana­ya­sa­’ya ve ana­ya­sal yar­gı­ya say­gı­ya da­vet edi­yo­rum.

Son gün­ler­de ye­ni bir Ana­ya­sa tar­tış­ma­sı baş­la­tıl­mış du­rum­da. An­cak, her ne hik­met­se, Mec­lis­te bu­lu­nan tüm par­ti­ler, si­vil, de­mok­ra­tik ve bi­re­yin ge­li­şi­mi­ni he­def­le­yen Ana­ya­sa­’ya kar­şı ol­ma­dık­la­rı­nı açık­la­ma­sı­na rağ­men, AKP bu ça­lış­ma­yı Mec­lis dı­şı­na ta­şı­mış, Mec­lis­te uz­la­şı ara­mak ye­ri­ne ta­raf­la­rı şim­di­den ku­tup­laş­tır­ma gay­ret­le­ri içi­ne gir­miş­tir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, an­la­şı­lı­yor ki ni­yet üzüm ye­mek de­ğil, bağ­cı­yı döv­mek­tir. Yak­la­şan ye­rel se­çim­ler için sa­nı­yo­rum Ana­ya­sa ko­nu­sun­da da is­tis­mar tre­ni­ne yol ver­di­niz de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Bu tas­la­ğın Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­nin üye ya­pı­sı­nı de­ğiş­ti­re­rek si­ya­sal­laş­tı­rıl­ma­sı pro­je­si­ni de içer­di­ği­ni gö­rü­yo­ruz. Hu­ku­kun si­ya­sal­laş­ma­sı kar­şı­sın­da so­nu­na ka­dar di­re­ne­ce­ği­mi­zi aziz mil­le­ti­mi­zin bil­me­si­ni is­ti­yo­ruz.

Ay­rı­ca, söz sı­ra­sı gel­miş­ken, Ge­nel Ku­ru­la, Ana­ya­sa Ko­mis­yo­nu­nun ye­te­ri ka­dar ça­lış­tı­rıl­ma­dı­ğı­nı, bir Ana­ya­sa Ko­mis­yo­nu üye­si ola­rak, bu­gü­ne ka­dar sa­de­ce iki top­lan­tı ya­pı­la­bil­di­ği­ni, Ko­mis­yo­nun ça­lış­tı­rıl­ma­ma­sı se­be­bi­nin de ço­ğun­luk par­ti­si olan AK­P’­ye ait ol­du­ğu­nu be­lirt­mek is­ti­yo­rum.

 (Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Kork­maz, bir da­ki­ka ek sü­re­niz var, lüt­fen ta­mam­la­yın söz­le­ri­ni­zi.

SÜ­LEY­MAN NEV­ZAT KORK­MAZ (De­vam­la) - Ko­nuş­ma­mın ge­ri ka­lan kıs­mın­da da Sa­yış­tay üze­rin­de gö­rüş ifa­de ede­ce­ğim.

Dev­le­tin ge­lir-gi­der ve mal­la­rı­nı Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si adı­na ba­ğım­sız ve ta­raf­sız ola­rak de­net­le­yip so­rum­lu­la­rın he­sap ve iş­lem­le­ri­ni yar­gı­la­ma yo­luy­la ke­sin hük­me bağ­la­yan Sa­yış­tay, bu ge­le­nek­sel gö­re­vi­nin ya­nın­da, ulus­la­ra­ra­sı de­ne­tim stan­dart­la­rı­na uy­gun ma­li ve per­for­mans de­ne­tim­le­ri yap­mak ve so­nuç­la­rı­nı Mec­li­se ra­por et­mek gö­re­viy­le gö­rev­len­di­ril­miş­tir. An­cak, usu­lü­ne uy­gun ola­rak ha­zır­lan­mış Sa­yış­tay ka­nu­nu Ge­nel Ku­ru­la AKP ta­ra­fın­dan ge­ti­ril­me­mek­te­dir. Sa­yış­tay ta­ra­fın­dan ha­zır­lan­ma­sı ge­re­ken ra­por­lar, do­la­yı­sıy­la Ge­nel Ku­ru­la in­di­ri­le­me­mek­te­dir. Gö­rül­mek­te­dir ki, AKP, kat­ril­yon­lar­ca li­ra­lık har­ca­ma­la­rın, ka­mu adı­na de­ne­tim ya­pan Sa­yış­tay­ca de­net­len­me­si­ni is­te­me­mek­te­dir. “De­ne­ti­mi çağ­daş­laş­tı­ra­ca­ğız ve Av­ru­pa Bir­li­ği norm­la­rı­na uy­du­ra­ca­ğız.”di­ye bu id­di­alar­la de­ne­tim re­for­mu pa­ke­ti­ni açan AKP, bu­gün ül­ke­yi de­ne­tim­siz bı­rak­mış­tır. Mer­ke­zî ida­re de­net­le­ne­me­mek­te­dir, ye­rel yö­ne­tim­ler de­net­le­ne­me­mek­te­dir. Bu de­ne­tim­siz­lik hu­ku­ka ve de­mok­ra­si­ye uy­gun de­ğil­dir di­yor, he­pi­ni­zi say­gı­la­rım­la se­lam­lı­yo­rum. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Kork­maz.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, sa­at 14.00’te top­lan­mak üze­re bir­le­şi­me ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Saas­ti: 13.14

 

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.07

BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER

KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Murat ÖZKAN (Giresun)

 

 

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 30’uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

2008 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2006 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı üzerindeki görüşmelere devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet burada.

Şimdi, birinci turda yer alan bütçeler üzerinde söz sırası, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Giresun Milletvekili Sayın Hasan Sönmez’e aittir.

Buyurun Sayın Sönmez. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz yedi dakika.

HACI HASAN SÖNMEZ (Giresun) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisinin 2008 mali yılı bütçesi hakkında Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, Anayasa’yla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilen yetki ve görevlerin ifasında Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına, Başkanlık Divanına, komisyonlara ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerine her türlü idari desteği vermek, Türkiye Büyük Millet Meclisinin tesislerini her an hizmete hazır bulundurmak, Türkiye Büyük Millet Meclisi yönetiminde bulunan millî saray, köşk, kasır ve müştemilatının bakım, onarım ve muhafazasıyla ilgili hizmetleri yapmak, milletvekillerinin veya Genel Sekreterlik teşkilatı kadrolarında görevli personelin; personel, sağlık ve sosyal hizmet faaliyetlerini düzenlemek ve yürütmek ve özel kanununda belirtilen diğer görevleri yapmak üzere, 2919 sayılı Kanun’la Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreterliği Teşkilatı kurulmuştur.

Genel Sekreterlikçe, 475 bin metrekarelik bir arazi üzerinde, 19 bin metrekarelik kısmı ana bina olmak üzere, toplam 56 bin metrekare kapalı alanda hizmet verilmektedir. Ayrıca, Orman Bakanlığının bulvar üzerindeki eski taş binası da ek hizmet binası olarak kullanılmaktadır. Öte yandan, İstanbul’da Türkiye Büyük Millet Meclisinin yönetiminde bulunan millî saray, köşk ve kasırların bakım, onarım ve muhafazası da Genel Sekreterliğin görev ve hizmet alanındadır.

Genel Sekreterlik teşkilatında değişik statü ve unvanlarda toplam 4.723 personel çalışmaktadır. Bu rakama milletvekili danışmanları ve geçici görevli personel dâhildir.

Sayın milletvekilleri, bu kısa açıklamadan sonra Türkiye Büyük Millet Meclisinin 2008 mali yılı bütçesi üzerinde durmak istiyorum. Ancak, karşılaştırma açısından önce Meclisin 2007 yılı bütçe rakamlarına bir göz atmak istiyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin 2007 yılı bütçesi 361 milyon 725 bin yeni Türk lirasıdır. Bu rakamın yüzde 49,7’si personel giderlerinden, yüzde 16,7’si mal ve hizmet alımlarından, yüzde 9,6’sı ödenecek sosyal güvenlik primlerinden, yüzde 12,1’i cari transferlerden, yüzde 11,9’u sermaye giderlerinden oluşmaktadır.

Görüldüğü üzere, Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçesinin yaklaşık yarısı personel gideridir. 30 Kasım 2007 tarihi itibarıyla 2007 yılı bütçesinin yüzde 74’ü harcanmış olup yıl sonu harcama tahmini yüzde 81 olarak öngörülmektedir.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin 2008 mali yılı bütçesi 2007 yılı bütçesine göre yüzde 10,3 artırılarak 420 milyon 17 bin yeni Türk lirası olarak teklif edilmektedir. Bu rakamın da yüzde 47,4’ü personel giderlerinden, yüzde 5,4’ü ödenecek sosyal güvenlik primlerinden, yüzde 17,3’ü mal ve hizmet alımlarından, yüzde 12,8’i cari transferlerden ve yüzde 17’si sermaye giderlerinden oluşmaktadır.

Yine, personel giderleri bütçenin yaklaşık yarısını teşkil etmekte olup, bu kapsamda, milletvekili ödenekleri ile yollukları, tedavi giderleri, personelin maaş, tedavi, sosyal güvenlik primi gibi kalemler yer almaktadır.

Bütçe harcamalarında Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının tasarrufa azami ölçüde riayet ettiğini memnuniyetle görmekteyiz.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; burada, Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevlerini daha etkin, verimli ve ekonomik olarak yerine getirebilmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığınca yürütülen çalışmalardan da söz etmek istiyorum.

22’nci Dönemde, dönemin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Bülent Arınç tarafından başlatılan Tutanak Otomasyon Projesi ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Dijital Arşiv Projesi tamamlanmış, bu kapsamda, 23 Nisan 1920’den bu yana toplam 1 milyon 200 bin sayfa tutanağın tamamı ve yine, Türkiye Büyük Millet Meclisi arşivinde bulunan 11 milyon 300 bin sayfa arşiv evrakının tamamı elektronik ortama alınmış olup, devam eden kontrol ve indeksleme işlemlerinin ardından, İntranet ortamında en kısa sürede milletvekillerinin hizmetine açılacaktır.

Keza, yürürlükteki tüm kanun, kanun hükmünde kararname ve Türkiye Büyük Millet Meclisi kararlarına madde bazında ulaşılmasını sağlayan Mevzuat Bilgi Sistemi Projesi de tamamlanarak, İntranet ortamında milletvekillerinin hizmetine sunulmuştur.

Önümüzdeki süreçte, inşaatı bitmek üzere olan ziyaretçi kabul salonu binası hizmete açılacak, Meclis Enformasyon Telekomünikasyon Sistemleri Projesi’yle, -ki, kısa adı METSİS Projesi’dir- 1990’lardan beri hizmette bulunan ve ekonomik ömrünü tamamlamış olan Meclisin kablolama altyapısı yenilenecek, telefon santrali ve makineleri değiştirilecek, kablosuz İntranet ağı ile Meclis içinde her alanda İnternete bağlanılabilecek, Meclis kampüsünün tamamı 191 güvenlik kamerasıyla izlenebilecektir.

Türkiye Büyük Millet Meclisine Anayasa ile verilen yetki ve görevlerin etkin, verimli, süratli ve ekonomik olarak ifası için Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı bir dizi çalışma yapmış ve yapmaktadır. Başkanlık Divanına ve özverili çalışmalarından dolayı Türkiye Büyük Millet Meclisi personeline teşekkür ediyorum.

Hâlen Anayasa Komisyonunda bulunan Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğü Değişiklik Teklifi’nin görüşülerek kabul edilmesi hâlinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmalarına olumlu katkı sağlayacağı da bir gerçektir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; demokrasimizin kalbi, milletimizin göz bebeği Türkiye Büyük Millet Meclisinin itibarını ve saygınlığını korumak en önemli görevimizdir. Şurası unutulmamalıdır ki, Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygınlığının korunması, yapılan bu çalışmalar yanında, başta milletvekilleri olmak üzere, tüm Parlamento personelinin çalışmalarında ve davranışlarında göstereceği dikkat ve özene bağlıdır.

Bilindiği gibi, her gün yurdun dört bir yanından ortalama 5-6 bin kişi Türkiye Büyük Millet Meclisini ziyaret etmektedir. Yine bilindiği üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmaları televizyondan naklen yayınlanmakta, ulusal ve uluslararası düzeyde izlenmektedir.

Bu nedenle, Türkiye Büyük Millet Meclisi içinde ve dışında milletvekili ve Parlamento çalışanları olarak herkesten daha dikkatli davranılması, böylece milletimiz ve uluslararası camia önünde Türkiye Büyük Millet Meclisinin…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Sönmez, bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.

HACI HASAN SÖNMEZ (Devamla) – …saygınlığına halel getirilmemesi ve bu yüce kurumun saygınlığının korunması gerektiğine inanıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; her şeyden önce, göreve başlarken bu kürsüde devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletinin bölünmez bütünlüğünü koruyacağımıza bir yemin ettik. Bu kutsal çatı altında görev yapan herkesin, yaptığı bu yemine sadık kalması gerekmektedir. Devletin ve milletin bölünmez bütünlüğüne kasteden PKK terör örgütüne karşı herkesin, yemini gereği açıkça tavır alması gerekir. Aksini yapanları bu millet affetmeyecektir.

Yine, yasama yetkisi, hepimizin bildiği gibi, Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetkiyi Türkiye Büyük Millet Meclisi, Anayasa ve İç Tüzük’e göre kullanmaktadır. Bu yetki kullanılırken çıkarılan kanunlara başka bir ad takmak, başka bir adla bunları isimlendirmek, doğrusu kınanacak bir durumdur. Bu, Yüce Meclise saygısızlıktır.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Sönmez.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına ikinci söz, Sayın Halide İncekara’da, İstanbul milletvekili. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Buyurun Sayın İncekara.

Yedi dakika süreniz var.

AK PARTİ GRUBU ADINA HALİDE İNCEKARA (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 2008 yılı Radyo ve Televizyon Üst Kurulu bütçesi üzerinde söz almış bulunuyorum.

Çok istedim bu konuda söz almayı. Bugün sizleri dinledikten sonra ne kadar iyi bir şey yaptığımı daha da bir iyi anlamış bulunuyorum. Çünkü, bu kutsal çatı altında bu kadar konuşma üslubunun bozuk, hakarete dönüşmüş bir şekilde, hiçbir anne-babanın çocuğu eğittiğini düşünmüyorum. Öğretmenleriniz de bunları size öğretmemiştir. Olsa olsa, bu etkilenme, biraz sonra konuşacağımız televizyon ekranlarından olmuştur diye düşünüyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Halide Hanım, Sayın Başbakanına söyle sen onu!

SÜLEYMAN NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Hanımefendi, Sayın Başbakana mı söylüyorsunuz?

HALİDE İNCEKARA (Devamla) – Arkadaşlar, sözlerimizi kesmeyelim.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri… Sayın milletvekilleri, lütfen…

HALİDE İNCEKARA (Devamla) – RTÜK’ün önemi, misyonu tartışma kabul etmez. Çünkü, neredeyse, bir insanı yetiştirirken, şekillendirirken, “Ya, her şeyin başı eğitim.” dediğimiz yerde eğitimi sadece okul-sınıf çatısı altında öğretmen önünde beklemenin çok haksızlık olduğunu, sadece, Millî Eğitim Bakanlığı ile Kültür Bakanlığının dışında, neredeyse bir düğme kadar bize yakın olan radyo ve televizyonların hayatımızın büyük bir parçasını işgal ettiğini hepimiz biliyoruz.

Yapılan istatistiklerde çocuklarımızın yüzde 64’lük vaktini ders ve okumanın dışında ekran başında geçirdiğini düşündüğümüzde, yılda 900 saatini okulda, 1.500 saatini ekran başında geçirdiğini düşündüğümüzde, her 5 çocuktan 1’inin odasında ya televizyon olduğunu ya da çocuklarımızın televizyon başında uyuyakaldığını düşündüğümüzde, izleme yaşının, sizleri ve bizleri izleyenlerin de iki buçuk ve üç yaşına kadar düştüğünü düşündüğümüzde RTÜK’ün sorumluluğunun ne kadar önemli olduğu sanıyorum dikkatlere değerdir.

Aileler ve çocukların aynı zamanda izlediği ve aynı zamanda eğitim aldığı, zaman zaman eğlence, zaman zaman bilgi edinme, zaman zaman da siyaseti yakından izleme fırsatı buldukları ekranlarda çocuklarımız ve ailelerimiz en büyük dezavantajlı grubu oluşturmaktadır ve çocuklarımızın yüzde 82’si hangi programı izleyeceğine kendileri karar vermektedir.

Büyük şehirlerde ulaşım zorluğundan, küçük şehirlerdeki imkânsızlıklardan dolayı televizyon ve radyolar hayatımızın vazgeçilmez birer unsuru olmuştur. Yani toplum hayatını, yani kınanan davranışı sergileyen sizlerle bizleri şekillendiren maalesef o radyo ve televizyonlardır.

Sokaklarda zaman zaman hepimize “RTÜK nerede?” diye soruyorlar. Ben de RTÜK’e dönüyorum, “Neredesiniz?” diye soruyorum. Onlar da benim önüme bir sürü evrak çıkarıyorlar. Diyorlar ki: “Ben, sokağın, annenin, babanın kınadığı programlarla ilgili denetleme görevimi yaptım, cezamı verdim. Ama, bilirsiniz ki, bütün denetimlerimiz yargı kararlarına açıktır.” Yargıya gidersiniz. Soruyorum yargıya: “Yargı, siz neredesiniz? Şurada bir şey var RTÜK’ün sorumlulukları içinde: ‘Yayınların toplumun millî ve manevi değerlerine ve Türk aile yapısına aykırı olmaması, Türk millî eğitiminin genel amaçlarının, temel ilkelerinin ve millî kültürün geliştirilmesi…’ gibi devam eden çok güzel ifadeler var.” Yargı da cevap verir bana: “Efendim, ben ne yapabilirim ki? Ben döndüm bilirkişi seçtim, bilirkişi de bu programı…” Bu programdan özellikle kastediyorum, yıllarca hiçbirinizin tüyünü örçürtmeden seyrettiğiniz, bir köpek rolü ailenin babasına verilmiştir ve bu, yargıda yıllarca sürmüştür. Televizyon kanalı, bir kanaldan çıkarmış bu programı ve başka bir kanalda, başka bir saatte yayınlamaya devam etmiştir. Bilirkişi, nedense, sizinle bana uymayan, bana göre aile yapıma uymaz dediğim, yargıya uyuyor, RTÜK’e uyuyor, bilirkişiye uyuyor. Demek ki denetim görevi aslında sadece RTÜK çatısı altında değil, denetim, yargı, bilirkişi, RTÜK ve reklam verenler arasında gidip gelmektedir. Onun için, RTÜK’ün yetkilerinin daha hızlı, daha etkin, programın zararlarının millete ulaşmadan önce verilmesi üzere yeni düzenlemelerinin yapılmasını, acilen, bir anne olarak izliyorum.

Bir anne olarak derken arkadaşlar, yani hiç konuşmak istemiyorum, sizlere cevap vermek istemiyorum, ama yani izlerken insan gerçekten üzülüyor. Benim, şu anda, sekiz yaşında kızım ekran başında beni izliyor. Sanıyorum siz konuşurken sizin çocuklarınız da sizleri izliyorlardı. Şimdi, bu kürsüye gelip de, bu çatı altında millet adına vazife yapan insanlara “şımarık” diyenlerin çocuklarının okulda arkadaşlarına nasıl davranacağını düşünmek bile istemiyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

GÖKHAN DURGUN (Hatay) – Sen Başbakanın üslubuna bak!

HALİDE İNCEKARA (Devamla) – Demokrasi diyorsunuz ya! Demokrasi diyorsunuz, bayılıyorum, ağzınızdan bal akıyor arkadaşlar. Geçen dönemlerde, hatırlıyor musunuz, Cumhurbaşkanlığına aday olduğu için insanların Meclis çatısı altında yumruklanıp horlanıp kovalandığını hep birlikte seyretmedik mi? (AK Parti sıralarından alkışlar)

Bir yabancı lafına takmış gidiyoruz, bayılıyorum; aynı düşünüyorum, ama bugün şikâyet ettiğiniz o televizyon ekranlarını yönetenlerin adı Hans mı, Jozef mi? Onların adı Ahmet, Mehmet, sizden, bizden biri değil mi arkadaşlar?

MUHARREM VARLI (Adana) – Kafalar Jozef!

HALİDE İNCEKARA (Devamla) – Haa, insanların dili veya adı yabancı, yerli olmaz, beyinlerinin yerli olması lazım, beyinlerinin ve yüreklerinin yerli olması lazım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

MUHARREM VARLI (Adana) – Beyinleri yerli değil, problem orada.

BAŞKAN – Lütfen, sayın milletvekilleri…

HALİDE İNCEKARA (Devamla) – Bu arada, sevgili arkadaşlarım, geldiler, burada, ihaleleri… Tabii ki ben buradaki iktidar partisi… Hani “şımarık” dediğiniz, milletin sevgisinden şımarmayı onur kabul ettiğim bu kürsüde… İhaleleri…

MUHARREM VARLI (Adana) – Haa, şımarıklığı kabul ediyorsunuz!

HALİDE İNCEKARA (Devamla) – …istiyorum ki, burada, seviyeli, gerçekten, tartışmalar yapsınlar, ama hatırlıyor musunuz arkadaşlar…

GÜROL ERGİN (Muğla) – Hanımefendi, sizin konuşmada seviye var mı? (AK Parti sıralarından gürültüler)

HALİDE İNCEKARA (Devamla) – Seçim öncesinde bir partinin… (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)

GÜROL ERGİN (Muğla) – Şu konuşmada seviye var mı! (AK Parti sıralarından gürültüler)

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Seviyesiz sensin!

GÜROL ERGİN (Muğla) – Bana bak! Seviyeyi tartışman için önce senin adam olman lazım, adam! Konuşuyorsun oradan!

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sen adam ol be! Utanmaz herif!

GÜROL ERGİN (Muğla) – Terbiyesiz!

HALİDE İNCEKARA (Devamla) – … kasasından, makbuzla, telif adına televizyonlara para aktarıldığına sizler şahit değil misiniz? (AK Parti sıralarından alkışlar) “Türk dilinin hassasiyeti.” dediler. Allah razı olsun. Gerçekten Türk dilinin korunması için gövdemi basarım…

GÜROL ERGİN (Muğla) – Şurada seviye var mı, şu konuşmada?

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Terbiyesiz! Yakışıyor mu yaptığın!

HALİDE İNCEKARA (Devamla) – Dinleyin beni, dinleyin beyler!

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…

HALİDE İNCEKARA (Devamla) – Ama, Atatürk’ün bıraktığı mirası yıllardır Türk Dil ve Tarih Kurumuna vermeyerek mahkemelerde süründüren sizler değil misiniz Allah aşkına! (AK Parti sıralarından alkışlar)

AHMET ERSİN (İzmir) - Atatürk’ü ağzına alma!

HALİDE İNCEKARA (Devamla) – Sokaklarda, geçenlerde CHP’ye genel başkan olmak isteyen birisi de söyledi, MHP’li dostlarımız var, onlar da söylediler, dediler ki: “Biz arazide CHP’yle iş birliği yaptık. CHP’ye oy atılmayan yerlerde oylar MHP’ye verilecek.”

AHMET ERSİN (İzmir) – Kim yapmış onu! Yapmayın… Yanlış hatırlıyorsunuz.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Siz de DTP’yle yaptınız!

HALİDE İNCEKARA (Devamla) – Haluk Bey de söyledi, söylediler. Lakin, sokaktaki iş birliğinin Meclis çatısı altına taşındığını görüyorum. İtham… Metinleri bölüşmüşsünüz aranızda…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Halide Hanım, çocuğunuz sizi izliyor yalnız, dikkat edin!

MUHARREM İNCE (Yalova) – Siz, DTP’yle iş birliği yaptıysanız, biz de MHP’yle yapmışız.

OKTAY VURAL (İzmir) – DTP’yle koalisyon kuracaktınız hani?

BAŞKAN – Sayın İncekara, bir dakika ek süre verdim, lütfen tamamlayın.

HALİDE İNCEKARA (Devamla) – Efendim, metinleri bölüşmüşler aralarında bütçe çalışması yapılırken, demişler ki CHP’ye “İtham, iftira, demagoji ve dedikodu sizin olsun. Hakaret, küfür bizim olsun.” demişler. Ben gerçekten yakıştıramıyorum. (MHP sıralarından gürültüler)

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Evet, gerçekten bir hanımefendiye yakışmıyor.

OKTAY VURAL (İzmir) – Yakışmıyor size.

GÜROL ERGİN (Muğla) – Hayır, yakışıyor! Çok yakışıyor!

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan, böyle bir…

BAŞKAN – Sayın Şandır…

HALİDE İNCEKARA (Devamla) – İçinizde çok sevdiğim arkadaşlarım var.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Şu hâlinize bakın!

HALİDE İNCEKARA (Devamla) – Bu üslubu hiçbirinize yakıştıramıyorum.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Bakın Hanımefendi…

HALİDE İNCEKARA (Devamla) - Keşke, bu refleksi demin arkadaşımız arkadaşlarına “Şımarık” derken kullansaydınız.

BAŞKAN – Sayın Şandır…

OKTAY VURAL (İzmir) – Gruba bakarak konuşmayın, Meclise bakarak konuşun!

MEHMEN ŞANDIR (Mersin) – Bakın Hanımefendi…

BAŞKAN – Sayın Şandır…

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Bakın, bu üslup…

BAŞKAN – Sayın Şandır, sizi dinleyeceğim.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Sayın Şandır…

HALİDE İNCEKARA (Devamla) – Keşke, özür dileme şansına sahip olsaydınız.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Hanımefendi, bakın…

OKTAY VURAL (İzmir) – Çukur bile daha seviyeli sizden!

BAŞKAN – Sayın İncekara…

HALİDE İNCEKARA (Devamla) - Efendim, ben RTÜK’ün bütçesinin görüşmesinde, kaynakların, devlet yönetilirken daha etkin kullanılması…

GÜROL ERGİN (Muğla) – Mahalle kavgasına çevirdin Meclisi! Yazık!

DEVLET BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (İstanbul) – Kadın olduğu için mi “Mahalle kavgasına çevirdin!” dediniz. Ayıp ya!

HALİDE İNCEKARA (Devamla) - …gelecekte yayıncılık ve yayın yapan kurumların hem oluşumu hem denetlemesini yapan bu Kurumun, en başta, terör illetinin verdiği zararlar…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın İncekara.

HALİDE İNCEKARA (Devamla) – Bütçenin hayırlı olmasını diliyorum.

Teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar, CHP ve MHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN- Teşekkür ederim Sayın İncekara.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkanım…

BAŞKAN - Buyurun Sayın Şandır.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Milletvekili Hanımefendi, bizim, milletvekili arkadaşımızın “şımarık” kelimesine alınmış, ama buradaki üslubuyla, yalnız şımarık değil, terbiyesiz (x) olduğunu da ifade etti! Böyle bir üslup olmaz! (MHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar, AK Parti sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)

AHMET YENİ (Samsun) – Hadi be! Utanmaz adam!

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Hanımefendi terbiyesizlik yapmıştır! (AK Parti sıralarından gürültüler)

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan, sözünü geri alsın!

AHMET YENİ (Samsun) - Bağırma, bağırma!

BAŞKAN –Sayın milletvekilleri… Sayın milletvekilleri…

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Bağırırım, otur oturduğun yerde!

BAŞKAN - Sayın Şandır, lütfen.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkanım, hiç kimseye hakaret etme hakkı yoktur, lütfen sözünü geri alsın ve özür dilesin!

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Bakın, bu zeminde, bu salonda, bugüne kadar, beyler konuştu, hanımefendiler konuştu, ama bu tartışmaya sebep olan hiçbir milletvekili olmadı. Kalkıp buraya gelerek, gelip buraya, benim partimi ilzam edici laf etmeye hiç kimsenin hakkı da yok, haddi de yok! Telin ediyorum, kınıyorum Sayın İncekara’yı!(MHP sıralarından alkışlar)

AHMET YENİ (Samsun) – Millet seni kınıyor, millet!

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkanım, yapılan hakareti aynen iade ediyoruz kendisine.

BAŞKAN - Sayın Canikli, lütfen…

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan…

BAŞKAN – Evet, buyurun Sayın Kılıçdaroğlu.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Türk Dil ve Türk Tarih Kurumuyla ilgili olarak Sayın İncekara yanlış bilgilendirdi Parlamentoyu. Bu parayı ilgili kuruluşlara aktarmak durumunda olan CHP‘dir, doğru bilgiyi aktarmak istiyorum.

BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) – Sakin olun!

MEHMET ŞANDIR(Mersin) – Ne sakin olması! Siz, önce, kendinize gelin!

OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Edep, edep!

MEHMET ŞANDIR(Mersin) – Edebe gelin. Biz size hiçbir şey söylemiyoruz. Buraya gelip… Lütfen Halide Hanım, bu heyetin huzurunu bozmaya hakkınız yok!

BAŞKAN – Sayın Kılıçdaroğlu, yeni bir sataşmaya yol açmamak kaydıyla üç dakika, size cevap verme hakkı tanıyorum.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR VE AÇIKLAMALAR

1.- İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nun, İstanbul Milletvekili Halide İncekara’nın, konuşmasında partisine sataşması nedeniyle konuşması

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın İncekara, Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumuna CHP’nin para aktarmadığını ve bu nedenle de CHP’nin yanlış yaptığı gibi bir sonucu değerli milletvekillerine aktardı. Önce, şunu söyleyeyim: Atatürk’ün mirasında, verdiği vasiyette, paranın, Türk Dil Derneği ve Türk Tarih Kurumu Derneğine ödenmesini öngörüyor. 1980 askerî darbesi, Atatürk’ün mirasını çiğneyerek iki kuruluşu devlet dairesi hâline dönüştürdü. CHP olarak biz şunu söyledik: Bu parayı asla kullanmadık. Bu para, yine fon olarak tutuldu ve dedik ki: “Anayasa’daki düzenleme bir vasiyete aykırıdır, bir kanunla bir kişinin vasiyetini değiştiremezsiniz. Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu, Atatürk’ün vasiyetine uygun olarak tekrar dernek hâline dönüştürülsün, bu para onlara verilecektir.” Ama, yargıya gidildi, yargıda “Hayır, siz, bu parayı ödeyeceksiniz.” dendi ve son kuruşuna kadar da para ödendi.

1980 askerî darbesine AKP’nin bu kadar sahip çıkmasının mantığını şu ana kadar anlamış değilim… (AK Parti sıralarından gürültüler)

MÜJDAT KUŞKU (Çanakkale) – Kaç lira para alıyorsunuz?

ABDULKERİM AYDEMİR (Ağrı) – Ne kadar süre bekledi?

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Gerçekten de anlamış değilim. Siz, bir kişinin vasiyetini, üstelik, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda en büyük etkinliği oynayan bir kişinin vasiyetini bir yasa değişikliğiyle ayaklar altına alacaksınız, bunu Anayasa hükmü hâline getireceksiniz, bu hükmün vasiyete uygun olmasını isteyen, dileyen bir partiye de gelip burada suçlama yapacaksınız! Bu doğru değil, bu doğru değil.

Bir arkadaşımız “Kaç lira para alıyorsunuz?” diye bir soru sordu. Onu da burada, bütün milletvekillerimiz gayet iyi bilsin diye söylüyorum, Atatürk’ün vasiyeti dolayısıyla, İş Bankasında, sadece ve sadece, CHP’nin temsil yetkisi vardır, hisseler CHP’ye ait değildir.

ABDULLAH ÇETİNKAYA (Konya) – Millete devredin!

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) – Sadece temsil yetkisi vardır. O temsil yetkisi dolayısıyla da İş Bankasından Cumhuriyet Halk Partisine, şu ana kadar, kuruluşundan şu ana kadar beş kuruş para dahi gelmiş değildir, zaten alamayız da, böyle bir şey de mümkün değildir. Eğer, bunun aksini ispat eden varsa, zaten, siz Hükûmettesiniz, bankalar emrinizde, BDDK orada, gidersiniz, ispat edersiniz, ortaya koyarsınız. (AK Parti sıralarından gürültüler)

Efendim “Devredin millete...” Bakın, arkadaşımız bir soru soruyor. Siz, bir vasiyet dolayısıyla, millete devredildiğini nereden duydunuz? Vasiyet böyleyse ne diyeceksiniz? Siz, bir insanın… Hem diyorsunuz ki, insana saygı duyacağız, hukuka saygı duyacağız. (AK Parti sıralarından gürültüler)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) – Ölen insanın en azından mirasına saygı duymak lazım. Siz, bir insanın mirasına dahi saygı duymuyorsunuz. Niçin böyle yapıyorsunuz değerli arkadaşlar? Mirasa saygı duymak en tabii, en doğal hak değil midir? (AK Parti sıralarından gürültüler)

GÜROL ERGİN (Muğla) – Allah aşkına, kime anlatıyorsun? Bırak ya.

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) – Bir değerli arkadaşımız da diyor ki: “12 Eylülde…”

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kılıçdaroğlu.

GÜROL ERGİN (Muğla) – Kendini boşuna yorma Sayın Kılıçdaroğlu.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) – Çok teşekkürler değerli arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Kürsüye çıkan hatipler, yerinde oturan arkadaşlar açısından bundan sonra daha dikkatli bir dil kullanmalarını rica ediyorum. Aksi takdirde ara vereceğim.

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ (Devam)

1.- 2008 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/426) (S. Sayısı: 57) (Devam)

2.- 2006 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı ile Merkezi Yönetim Bütçesi Kapsamındaki İdare ve Kurumların 2006 Bütçe Yılı Kesin Hesap Tasarısına Ait Genel Uygunluk Bildirimi ve Eki Raporlarının Sunulduğuna Dair Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/267, 3/191)  (S. Sayısı: 58) (Devam)

A) TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI (Devam)

1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı  2008 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı  2006 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

B) RADYO VE TELEVİZYON ÜST KURULU (Devam)

1.- Radyo ve Televizyon Üst Kurulu  2008 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Radyo ve Televizyon Üst Kurulu  2006 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

C) CUMHURBAŞKANLIĞI (Devam)

1.- Cumhurbaşkanlığı  2008 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Cumhurbaşkanlığı   2006 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

D) SAYIŞTAY BAŞKANLIĞI (Devam)

1.- Sayıştay Başkanlığı  2008 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Sayıştay Başkanlığı  2006 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

E) ANAYASA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI (Devam)

1.- Anayasa Mahkemesi Başkanlığı  2008 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

2.- Anayasa Mahkemesi Başkanlığı  2006 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN - Şimdi, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına, Kayseri Milletvekili Sayın Sadık Yakut.

Buyurun Sayın Yakut. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz yedi dakika.

AK PARTİ GRUBU ADINA SADIK YAKUT (Kayseri) – Sayın Başkan, Sayın Mehmet Daniş’in iki dakikasını da kullanacağım.

BAŞKAN – Peki.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, şu Meclis çalışanlarına da bir değinsen iyi olur.

SADIK YAKUT (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2008 yılı bütçe kanununun Cumhurbaşkanlığı bütçesiyle ilgili Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına ve şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, yapılan eleştirilere cevap vermek istiyorum. Cumhuriyet Halk Partisi gibi köklü siyasi geçmişi bulunan ana muhalefet partimizin sayın sözcüsünden, bugünkü Cumhurbaşkanlığının mevcut anayasal sistem içerisindeki yerini irdelemesini, değişen ve gelişen Türkiye’de yeni yapılacak Anayasa’da Cumhurbaşkanının konumu, yetkileriyle ilgili projeksiyon tutmalarını ve bu konuda Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini belirtmesini beklerdim. Ama, maalesef, dedikodu ve magazinsel bir konuşma yaptı.

Şimdi, soruluyor: “Sayın Cumhurbaşkanı niye çabuk imzalıyor?” İzah ediyorum: Cumhurbaşkanlığında, Genel Sekreterlikte ve Kanunlar Kararlarda kendi içerisinde yeni yapılanma yapıldı. Meclisten gelen bütün kanunlar hukukçular tarafından incelenip rapora bağlandıktan sonra imzaya sunulur.

RIDVAN YALÇIN (Ordu) – Cumhurbaşkanlığı sözcüsü müsünüz Sayın Yakut?

SADIK YAKUT (Devamla) – Cumhurbaşkanı Kanunlar Kararlar Başkanlığı, Türkiye Büyük Millet Meclisinde yasa yapılırken o yasayla ilgili çalışmaları aynı anda başlatmaktadır. Geçmişten farklı olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi burada çalışırken, o yasayla ilgili Kanunlar Kararlar Başkanlığı da Cumhurbaşkanlığında çalışmakta.

Hükûmetten gelen bütün üst düzey atamalarla ilgili güvenlik birimlerinden rapor istenmekte ve gelen teklifler, Sayın Cumhurbaşkanı tarafından değerlendirilmektedir. Sayın Sezer, atamalarla ilgili, Anayasa Mahkemesi üyesiyken altında imzası bulunan 1993 tarihli bir kararında, Cumhurbaşkanının hukuki denetim yapacağı, yerindelik denetimi yapamayacağını belirtmişti, ancak, Cumhurbaşkanı olduktan sonra, yerindelik denetimi yaparak imzaları bekletmekte ve reddetmekteydi. Önceki dönemde maksat, bağcıyı dövmekti ama şimdi çabuk imzalanmasındaki maksat ise üzüm yemektir, bağcı dövmek değildir. (AK Parti sıralarından alkışlar)

GÜROL ERGİN (Muğla) – Yiyin, yiyin… Sayın Yakut, yiyin…

SADIK YAKUT (Devamla) – Tabii ki, Sayın Cumhurbaşkanı imza yetkisini hiç kimseye sormadan kullanacaktır ve yapılan eleştirilerden birisi de, şatafattan bahsedildi. Tabii ki, Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanlığı görkemli olacak, ihtişamlı olacak. Onun için, paraların harcanmasında hiçbir beis görmüyorum.

Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. Anayasa’mızın değişmez hükümleriyle belirlenmiş olan bu nitelikler bir bütündür ve cumhuriyetin temel değerleridir. Demokrasi egemenliğin millete ait olduğu bir siyasi rejimdir. Demokrasilerde nihai karar ve uygulama yetkisi, önceden belirlenmiş hukuk kuralları içinde seçimle oluşturulan organ ve kurumlarındır. Yetkisini millet iradesinden alan siyasal çoğunluğun, hukuka, Anayasa’ya, evrensel hak ve özgürlüklere bağlı kalarak sorumluluğunu taşıdığı kararları alma yetkisi, kullanma yetkisi tartışılamaz, ancak, demokrasi bir çoğunluk yönetimi olduğu kadar çoğulcu bir yönetimdir.

Demokratik anlamda çoğulculuğun en üst düzeyde realizesinin olmazsa olmazı da, siyasal kararların olabilecek en geniş danışma ve uzlaşma zemininde oluşturulmasıdır. Bu uzlaşma ihtiyacı, iktidarlar için katılımcı bir uygulamanın sürekli geliştirilmesini ve kurumların oluşturulmasını gerekli kılar. Bu bağlamda, demokrasilerde iktidarlar kadar, eleştiri ve önerileriyle yönetimi etkilemeye çalışan muhalefet kurumları da önemli ve halka karşı sorumludurlar.

Sayın milletvekilleri, demokrasi bir hak ve özgürlükler rejimidir. Bütün bu ilke ve kuralların temeli, hukuk devletidir. Hukukun üstünlüğünü esas alan bir devlet, vatandaşlarının hak ve özgürlüklerinin de teminatıdır. Demokratik hukuk devletinde hukukun evrensel ilkelerine saygı, hak arama yollarının açıklığı, kanun önünde eşitlik, bireysel hak ve özgürlüklerin korunması, devletin hukuka bağlılığının güvence altına alınması vazgeçilmez temel değerlerdir.

Anayasa’da ifadesini bulan bu temel değerler, Adalet ve Kalkınma Partisinin siyaset anlayışının da temeli ve ana hedefleridir. Bu temel ve ana hedefler, ilkeler çerçevesinde, iktidarımız demokrasinin güçlendirilmesine öncelik vermiş ve gerçekleştirdiği hukuk reformlarıyla Türk demokrasisini evrensel standartlar çizgisine ulaştırmıştır.

Bu noktadan hareketle, geliniz, yakın tarihimizdeki Cumhurbaşkanlığı seçimlerine hep birlikte göz atalım. Değerli bir akademisyenimizin tespitinde, bir siyasetçimizden alıntı yaparak ileri sürdüğü gibi, Cumhuriyetimizin kurucusu yüce Atatürk’ün Cumhurbaşkanlığı seçimleri de dâhil olmak üzere Türkiye’de Cumhurbaşkanı seçimi sadece seçmeye yeterli oyun bulunması olayından ibaret olmamıştır. Bugüne değin Cumhurbaşkanlığı seçimi siyaset kurumunun yanı sıra Türkiye’ye özgü bir konum teşkil eden askerî bürokrasinin de etkili katılımıyla belirli aralıklarla alınması zorunlu bir devlet kararı niteliğindeyken, son Cumhurbaşkanlığı seçimi, değişen ve demokratik anlamda gelişen günün koşullarına paralel bir şekilde devlet kararının alınması öncesinde erkene alınan genel seçimler münasebetiyle âdeta bir halk oylamasına dönüşmüş ve sandığa yansıyan bir millet iradesinin tecellisiyle millet kararına dönüşmüştür. Takiben en son yapılan Anayasa değişikliğiyle de doğrudan halk tarafından yapılacak seçimle Cumhurbaşkanının seçilmesi referandum sonucu büyük bir çoğunlukla kabul edilmiştir. Kişilere ve sembollere yönelik itirazlar, millet nezdinde itibar görmemiş ve kayıtsız ve şartsız egemenliğin sahibi olan millet iradesi bu yönde gerçekleşmiştir.

1923'te cumhuriyetin ilanıyla ilk Cumhurbaşkanlığı seçimi o tarihte birinci adam veya kurucu lider için yapılan bir tescil işlemi olarak Yüce Atatürk'ün şahsında gerçekleşmiş ve ölümüne değin yapılan seçimlerde ise ulus adına İstiklal Savaşı Başkomutanına ve cumhuriyetin kurucusuna yönelik Türk Parlamentosunun şükran kararı damgasını vurmuştur.

İnönü'nün seçimi, kurucu liderin ölümü sonrası sergilenen muhteşem bir basiretin doğal sonucu olarak kurultay modelinin devreye girmesiyle seçimidir.

1950 seçimi, genel seçimden sonra zaferle çıkan bir siyasi liderin devlet  başkanlığına seçilmesi türünde bir örnektir.

1961 seçimi, o günün koşullarında gerçekleştirilen bir baskı seçimidir.

1966 seçimi, tarihî bir uzlaşıyla baskı seçimini engelleyen, asker-sivil uzlaşı seçimidir.

Aynı zamanda, 1973 seçimi de baskıya karşı iki büyük siyasi partinin birleşen iradeleri ile oluşturdukları blok galip gelmiş, Anayasal imkânlar dâhilinde mevcut kriz askerî liderliğin de benimseyeceği bir demokratik formülle aşılarak çözüme ulaşılmıştır.

1982 seçimi ordunun fiilî iktidarının Anayasa referandumuna ekledikleri bir maddeyle yeni dönemin Cumhurbaşkanıyla devamına imkân sağlayan bir geçiş seçimidir.

1989 ve1993 seçimleri ilk kez devlet kararı alınmasında geniş uzlaşı ve mutabakatın aranmasından vazgeçilme sürecinin başlatıldığı seçimlerdir. Muhalefetle uzlaşmadan kendi parti gruplarına ve konjonktür itibarıyla erken seçim ve koalisyon bozulması dayatmalarına dayalı seçimler olarak tarihte yerlerini almışlardır.

En son 2000 yılında yapılan seçimde ise tıkanıklık büyük uzlaşı kararıyla aşılmış bugünlere gelinmiştir. Son seçimlerde baskı, muhalefetle uzlaşamama, Anayasa yargısıyla köşeye sıkıştırma, erken seçim, e-muhtıra gibi…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Yakut, bir dakika ek süre veriyorum, lütfen tamamlayın.

SADIK YAKUT (Devamla) – …birçok argümanın devrede olduğu tıkanıklık, Adalet ve Kalkınma Partisinin büyük bir medeni cesaretle ve basiretle, dayatmacı bir karar alma süreci yerine son söz sahibi millete gitme yolunu tercih ederek, cumhuriyet tarihinde bu anlamda da bir ilki gerçekleştirmenin yolunu açmıştır. O da Cumhurbaşkanının millet tarafından seçilmesidir. Bundan böyle, Türkiye, 500 dönümden ibaret, 900 rakımlı dar alana hapsedilemeyecektir. Çankaya, artık ülkenin küresel sıçrama noktalarından birisidir. Millet için hayırlı uğurlu olsun. (AK Parti sıralarından alkışlar) 

Bu değişiklik, sadece AK Partinin kişisel menfaatleri için yapılan bir istekle değil, cumhuriyetimizin kurucusu Yüce Atatürk’ün hayata geçiremediği çok az sayıda tarihî ve millî bir vasiyetin de yerine getirilmesidir. Her ne kadar bugüne değin gerçekleştirilen uygulamada Cumhurbaşkanının Meclis tarafından seçilmesi Kemalist geleneğin doğal bir sonucu olarak kabul görmekte ise de üçüncü Cumhurbaşkanı Celal Bayar’a dayandırılan ve Atatürk’ün Cumhurbaşkanı seçiminin doğrudan halk tarafından yapılmasını düşündüğüne dair birçok iddia…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yakut.

SADIK YAKUT (Devamla) – Saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Sayın Fahrettin Poyraz, Bilecik Milletvekili.

Yedi dakika süreniz var.

Buyurun Sayın Poyraz. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2008 mali yılı bütçesi görüşmeleri kapsamında anayasal yüksek denetleme ve yargı organımız olan Sayıştayın bütçesi hakkında grubumun ve şahsımın görüşlerini ifade etmek üzere söz almış bulunuyorum. Hepinizi şahsım ve grubum adına saygıyla selamlıyorum.

Saygıdeğer milletvekilleri, tarihsel açıdan parlamento kurumunun gelişmesiyle başlayan demokratik yönetim anlayışı, temel olarak, yönetenlerin her türlü eylem ve işlemlerinin milletin denetimine açık olması ilkesine dayanmaktadır. Millet adına denetim ilkesi, başlangıçta parlamentoların en kapsamlı etkinliğini oluşturmuş ise de zamanla parlamentoların icra ettikleri fonksiyonların genişlemesi ve her alanda olduğu gibi denetim alanında da uzmanlaşmış kurumlara ihtiyaç duyulmasının bir sonucu olarak sayıştaylar kurulmuş ve demokratik devlet yapımızın vazgeçilmez unsurları arasında yer almışlardır.

Milletin egemenliğinin bir unsuru olarak, Parlamento tarafından bütçeyle hükûmete verilen kaynakların, yine milletin egemenliğinin bir yansıması olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından denetlenmesi ve bu denetimin Sayıştay tarafından yerine getirilmesi, demokratik devlet yapısının temel fonksiyonlarından bir tanesidir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Sayıştayı, 1862 yılında kurulmuş ve cumhuriyetin ilanıyla, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bizlere miras bıraktığı demokratik parlamenter rejimin köklü kuruluşlarından biri olarak, günümüze kadar, kamu maliyesi alanındaki rolünü etkin bir şekilde yerine getirmiştir. Şeffaflığın, hesap verilebilirliğin ve saydamlığın sağlanarak kamu kaynaklarının etkin ve verimli bir şekilde kullanılabilmesini gerçekleştirmek, Türkiye Büyük Millet Meclisinin ve adına denetim yapan Sayıştayın temel işlevlerindendir.

Hatırlandığı üzere, bu işlevlerin tam olarak yerine getirilebilmesi amacıyla, 58’inci ve 59’uncu Hükûmet döneminde, önemli anayasal ve yasal değişiklikler yapılmış, Sayıştay meslek mensuplarının özlük haklarına ilişkin olarak da önemli iyileştirmeler gerçekleştirilmişti.

22’nci Dönemde yaptığımız Anayasa değişikliği ile Sayıştayın denetim alanını sınırlandıran birtakım engeller kaldırılmış, askerî hesapların ve malların denetimi Sayıştay denetimine tabi kılınmış ve Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile yapılan değişikliklerle de Sayıştayın görevleri arasına merkezi yönetim bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarının bütün gelir ve giderleri ile mallarını denetlemek de eklenmiştir.

Ayrıca, 30 Temmuz 2003 tarihinde yine Meclis olarak yaptığımız değişiklik ile 832 sayılı Sayıştay Kanunu’na 12’nci maddeyi ekleyerek bu kanuna Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmalarında, gerek ihtisas komisyonlarının çalışmalarında ve gerekse araştırma ve soruşturma komisyonu çalışmalarında bu komisyonların aldığı karar üzere Sayıştaydan belirlenen hususlarda inceleme ve denetim yapma ve yaptırma hususu kanuna eklenmiştir ve yine, ayrıca bu çalışmalarda Sayıştayın uzun yıllardır sahip olduğu uzman birikiminden de yararlanma imkânı yine Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonlarına tanınmıştır.

Yukarıda az önce zikrettiğim Sayıştayı kamu mali yönetimi ve denetimi alanında güçlendiren yasal düzenlemelerin dışında, Sayıştay mensuplarının özlük haklarında da gerekli olan iyileştirmeler yapılmış ve Sayıştay meslek mensuplarının artık hâkim ve savcılar gibi mi olacak veya başka bir şekilde tanımlanacak başka bir statü mü bulunacak tartışmalarına son verilerek, bundan sonraki tüm özlük düzenlemelerinin hepsinde hâkim ve savcıların özlük haklarına bire bir eşitleyen düzenlemeler yapılmıştır.

Yine, bu dönemde, Sayıştay denetçilerinin mesleki gelişimlerine katkıda bulunmak üzere Sayıştayımız da ciddi çalışmalar yapmıştır ve bu çalışmalar çerçevesinde üç yıldır belirlenen bir program çerçevesinde Avrupa Birliği katılım sürecine uygun paralel olarak Sayıştay meslek mensuplarının yurt dışında ciddi eğitimler almasına olanak sağlanmış. Ayrıca, Sayıştayın denetim kapasitesini güçlendirmek anlamında da, gerek hizmet içi ve gerekse diğer ülke sayıştaylarıyla iş birliği anlamında ciddi eğitim çalışmalarına başlanılmıştır.

Bütün bu imkân ve düzenlemeler Hükûmetimizin Sayıştaya ve kamu mali yönetiminde şeffaflık ve hesap verilebilirlik ilkesine verdiğimiz önemin bir sonucudur. Bu cümleden olmak üzere, geçtiğimiz dönem yeni Sayıştay kanun teklifinde imzası bulunan bir parlamenter arkadaşınız olarak belirtmek isterim ki, bir yüksek denetim ve yargı organı olan Sayıştayımızın Türkiye Büyük Millet Meclisine sunduğu raporların güvenilir olması ve kamu mali yönetimi iyileştirmesine katkı sağlayabilmesi, Sayıştayın denetim yetkisinin tüm kamu yönetimini kapsaması ve uluslararası denetim standartlarına uygun bir denetimi gerçekleştirmesi ve önümüzdeki dönemde kendisinden beklenen fonksiyonları yerine getirebilmesi için yine Meclisimize önemli işler düşmektedir. Bu dönemde yapmamız gereken, şu anda, Sayıştayın, tabiri caizse, kendisine dar gelen 832 sayılı Sayıştay Kanunu yerine önündeki denetim engellerini kaldıracak yeni Sayıştay kanununun önümüzdeki dönem Türkiye Büyük Millet Meclisinden çıkartılması olacaktır.

Değerli arkadaşlar, bu teklifin yasalaşması ne getirecek, ben bir iki cümleyle bundan bahsetmek istiyorum vaktimin elverdiği müddetçe. Az önce bahsettim; mevcut hâliyle şeffaflığın sağlanması, saydamlığın sağlanması, hesap verilebilirliğin sağlanması anlamında şu anda gerek Meclis denetiminin ve gerekse buna bağlı Sayıştay denetiminin önünde çeşitli  yasal engeller vardır. Bu teklifle birlikte bir taraftan geçtiğimiz dönem yapmış olduğumuz Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’yla getirilen birtakım düzenlemelere paralellik sağlandığı gibi, aynı zamanda…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Poyraz, bir dakika ek süre veriyorum, lütfen tamamlayın sözlerinizi.

FAHRETTİN POYRAZ (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Makro mali disiplinin sağlanması, dağıtılan kaynakların verimli ve etkin kullanımı, etkin bir hesap verme sorumluluğu sisteminin kurulması ve mali yönetimde saydamlık ve hesap verilebilirlik ilkelerinin tam anlamıyla uygulamaya geçirilebilmesi sağlanacaktır. Ayrıca, Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ve Avrupa Birliği mevzuat uyumunun yanı sıra da INTOSAI, yani, Dünya Sayıştaylar Birliğinin de kabul ettiği standartların yakalanması mümkün olacaktır.

Değerli arkadaşlar, ben sözümü fazla uzatmayacağım. Ama, sonuç olarak söylemek istediğim önemli husus, demokratik sistemlerin gelişmesinde ve geliştirilmesinde en önemli olan husus, hesap verilebilirliğin ve millet adına görev yapan milletvekillerinin, parlamentoların mali sistemi denetleyebilmesidir. Bu anlamda Sayıştaylara önemli yükümlülük düşmektedir, Türk Sayıştayına olduğu gibi bütün Sayıştaylara. Türk Sayıştayımız yeni dönemde inanıyorum ki kendine verilen görevleri yerine getirecektir.

Ben bu dilek ve düşüncelerle hepinize saygılar sunuyorum, çalışmalarımızda başarılar diliyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Poyraz.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına şimdi söz, Sayın Mehmet Daniş, Çanakkale Milletvekilinde. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakika.

AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET DANİŞ (Çanakkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasa Mahkemesi Başkanlığının 2008 malî yılı bütçesi üzerinde AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Anayasa özel koşullar altında meydana gelen, oluşturulan, devletin egemenliğine ve değerler düzenine ilişkin temel ilkeleri içeren ve devletin vatandaşlarıyla olan ilişkilerini tek elden düzenleyen, zor koşullar altında değiştirilebilen, en yüksek dereceli hukuk kuralları olarak tanımlanmaktadır.

Türkiye’nin çok partili siyasi yaşama geçtiği 1945 sonrası bağımsız bir anayasa mahkemesi kurulması yolunda artan teklifler, 1961 yılında kabul edilen cumhuriyet tarihinin ikinci Anayasası’yla hayata aktarılmış ve 1962 tarihinde de resmen Anayasa Mahkemesi kurulmuştur ve bu da Avrupa’da ilklerdendir.

Anayasa Mahkemesi kanun hükmünde kararnameleri, kanunları denetlediği gibi, Yüce Divan olarak da görev yapmaktadır hepinizin bildiği gibi. Yaklaşık çeyrek asırlık bir süre içerisinde ülkemizde pek çok siyasi, hukuki, kurumsal sorunlar yaşanmıştır. 82 Anayasası’nın ilk yürürlüğe girdiği zamanlarda sınırlı siyasete izin verilmesi, siyasi yasaklar, askerî darbeyi yapan Konseyin Başkanına, yani sonraki Cumhurbaşkanına tanınan olağan dışı özel yetkiler, yirmi yıldır devam eden üniversitelerin yönetimlerine dair sorunlar, ekonomik hayatın düzenlenmesinde, özelleştirme, hükûmetin ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin yetkilerine dair tartışmalar, Millî Güvenlik Kurulunun yetki alanının ne olduğu, bağımsız özerk kurumlar sorunu, Cumhurbaşkanının yetkileri ve son olarak da Cumhurbaşkanı seçimine dair yaşanan sorunlar, büyüyüp krize dönüşen tartışmalar, Anayasa Mahkemesinin yasama organına, Danıştayın yürütme organına bir demokratik hukuk devletinde olağan karşılanmayacak müdahaleleri, çeyrek asırlık süreçte yaşanan ciddi tartışmalardan ana başlıklarıdır.

Anayasa Mahkemesi kararlarının herkes için bağlayıcı olduğu, onun üzerinde bir merci bulunmadığı gerçeğinden yola çıkarak değerlendirdiğimizde, bir yüksek yargı kurulunun problem hâline gelmesinin ne kadar derin sancı oluşturacağını görmek zor olmaz. Anayasa Mahkemesi gibi yüksek bir yargı organı derin tartışmaların konusu olmamalıdır, ama olmuştur, dünden bugüne de zaman zaman olmaktadır.

Öyleyse, yüksek mahkemeyi böylesine tartışmalardan kurtaracak bir hukuksal yapıya ihtiyaç vardır. Bu noktada, hem görev kapsamının daha net tayini hem de üye yapısının daha sağlıklı hâle gelmesi kaçınılmaz olmuştur. Bir de dava yoğunluğunun altından kalkabilecek bir yapılanma gereği ortaya çıkmıştır. Bu, aslında, daha önce Anayasa Mahkemesi üyeleri tarafından da gündeme getirilmiştir. Mesela, teklif edilen çerçeve içinde üye sayısının artırılması ve üyelerin bir kısmının Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından seçilmesi öngörülmüştür.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; anayasalar insan ürünü metinlerdir. Tüm insan ürünü gibi tartışmaya ve değişmeye açık olmalıdır. Yaşadığımız olumsuzlukların, yaşanan görüntülerin kaynağı maalesef 82 Anayasası’nın kendinde, temelinde yatmaktadır. Türkiye’de münferit krizler yoktur, siyasi, hukuki sorunlar yoktur, topyekûn bir Anayasa sorunu vardır. 82 Anayasası’nın geçirdiği olumlu değişikliklere rağmen otoriter, vesayetçi ve devletçi zihniyetinden tümüyle kurtulunamadığı, bu nedenle yeni bir anayasaya ihtiyaç duyulduğu da genel kabul gören bir iddiadır.

Yukarıda değindiğim konular da TÜSİAD’ın, TOBB’un, Türkiye Barolar Birliğinin özellikle 2001 ve 2007 taslaklarında mevcut eleştirilerdir. Dolayısıyla, ülkemiz sivil bir anayasayı fazlasıyla hak etmektedir. Partimiz, yeni anayasanın devlet, toplum, birey arasındaki ilişkileri, hak, özgürlük ve sorumluluk temelinde düzenleyen bir toplumsal sözleşme niteliğinde olmasından yanadır. Yeni anayasa, cumhuriyetimizin değiştirilmez temel nitelikleri olan demokratik, laik ve sosyal, hukuk devleti ilkelerini tam olarak hayata geçirmeli, bireylerin haklarını en etkili şekilde korumalı, temel hak ve özgürlükleri İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin getirdiği ilke ve standartlarda güvence altına almalıdır. Hazırlanacak yeni anayasa kısa, öz ve açık olmalı, yasama, yürütme ve yargı erkleri arasında ilişkiler, parlamenter sistem esas alınarak açık, net ve anlaşılabilir bir şekilde belirlenmelidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum. Lütfen tamamlayın.

MEHMET DANİŞ (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Bu çerçevede, Cumhurbaşkanının konumu ve yetkileri yeniden tanımlanmalı, temsilî demokrasiden katılımcı demokrasiye geçiş sağlanmalı, yeni anayasa en geniş toplumsal uzlaşmayla hazırlanmalıdır.

Yargı, her şeyin bittiği yerde güven duyulması gereken kurumdur. Orada da sorun başlarsa toplum nereye gidecektir? Anayasa Mahkemesinin özellikle 1 Mayıs 2007’de açıklanan kararı sadece Türk kamuoyunda değil, dünya kamuoyunda da Türkiye’nin anayasal demokrasi olarak tanımlanmasının mümkün olup olmadığını tartıştırmıştır. Türk anayasa düzeninin devletin üç temel organına ne tür yetkiler sunduğu ve bu yetkilerin neler olduğu, yargının gerçekten bağımsız bir güç olarak hukukun sınırları içinde mi hareket ettiği, yoksa siyasal konjonktüre göre mi karar ürettiği ve nihayet Türkiye’nin bir  hukuk devleti olarak tanımlanıp tanımlanamayacağı gibi birçok hayati konu üzerinde soru işaretleri oluşturmuştur. Mahkemede bir kamplaşma vardır, kararlar o kamplaşma çerçevesinde oluşmaktadır. Bu kanaat doğru mu yanlış mı, tabii ki tartışılabilir; bu kanaate itiraz edilebilir, ama bir şeyin şüyuu vukuundan beterdir.

Ben, sözlerimi burada bitirirken, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum ve bütçenin hayırlı olmasını diliyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Daniş.

Şimdi, şahısları adına, lehte, Sayın Nuri Uslu, Uşak Milletvekili. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Beş dakika süreniz var.

NURİ USLU (Uşak) – Sayın Başkan, yüce Meclisin saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Cumhurbaşkanlığı, Sayıştay Başkanlığı, Anayasa Mahkemesi Başkanlığı 2008 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2006 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı üzerine lehte söz almış bulunuyorum.

Değerli milletvekilleri, milletimizin kalbinin attığı bu yüce Meclis Türk milletiyle var olmuş ve var olmaya da devam edecektir. Milletimizin özü olan bu Meclis, milletimizin umutlarını bağladığı, ülkemizi aydınlık yarınlara taşıyacağına inandığı kahraman ve gazi bir Meclistir. Kuruluşundan bugüne kadar bu yüce çatı altında görev yapmış olan tüm üyelerinden ahirete irtihal edenlere rahmet, hayatta olanlara da sağlık ve mutluluk diliyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmaları bugüne kadar zaman zaman maalesef kesintiye uğramışsa da başarılı çalışmalarını sürdürmüş ve milletimiz için çok önemli olan yasama ve denetim görevlerini yerine getirmiştir. Bu görevleri de şüphesiz iktidarı ve muhalefetiyle birlikte yapmıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; milletimiz 21 Ekim referandumunda vermiş olduğu yeni kararıyla bir kez daha egemenliğin kesinlikle kendisine ait olduğunu teyit etmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi de “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” meşalesini gönüllerde yakmada hiçbir zaman ödün vermediği gibi bundan sonra da asla vermeyecektir. Hepimizin  bildiği üzere, milletin iradesine saygı duymayanlar hukuku eğip bükerek yüce Meclisin Cumhurbaşkanını seçmesine mâni olmaya çalışmışlardır. Ancak, 22 Temmuzda milletin iradesi sonucunda oluşan Parlamento Cumhurbaşkanını başarıyla seçmiştir. Artık, Cumhurbaşkanlığı, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkesin kalbinin attığı, kendi varlığını görebildiği ve sahip olduğu değerlerinin topyekûn kucaklandığını bildiği bir yer olacaktır. Geçmiş yıllarda yaşadığımız, millete, milletin temsilcilerine ve onların çıkardığı yasalara muhalefet eden bir Cumhurbaşkanlığı bundan sonra artık olmayacaktır.

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Yeni şeyler söyle!

NURİ USLU (Devamla) – Çünkü, bundan sonra milletimiz Cumhurbaşkanını kendi eliyle ve kendi reyleriyle seçecektir. Bu tarihî gelişim ve değişim milletimize hayırlı, uğurlu olsun.

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Daha yeni mi fark ettin? Yeni mi fark ettin?

NURİ USLU (Devamla) – Sayın milletvekilleri, geçmişten günümüze bu aziz milleti sahip olduğu değerlere yabancılaştırmaya çalışanlar, milletimizin karakterinde var olan yüksek değerleri hiçbir zaman değiştirememişlerdir. Şunu artık herkes bilmelidir ki, milletin değerlerini hor görmeye, yok saymaya ve hafife almaya hiç kimsenin hakkı ve gücü yoktur.

Sayın milletvekilleri, ülkemizde yasamanın hukuki denetimini yapan tek organ Anayasa Mahkemesidir. Anayasa Mahkememizin modeli hukuk devletleri normlarına uygundur. Ancak, içerik ve uygulamalar yönüyle bakıldığında, özellikle insan hak ve özgürlüklerinin daha ağırlıklı olarak korunması yönünde değerlendirmelerini yapması ve sahip olduğu saygınlığı mutlaka koruması gerekmektedir. Şunu da belirtmeliyim ki, egemenlik hakkı, devletleri kuran, kendisine uygun yönetim şeklini her zaman seçme ve değiştirme hakkına sahip olan milletimize aittir. Bu gerçek hiçbir zaman unutulmamalıdır.

Sayın milletvekilleri, milletimizin sosyal, kültürel ve ekonomik yönden topyekûn gelişmesinde son derece önemli rol oynadığı bilinen basılı ve görsel yayınlar, mutlaka milletin sahip olduğu kültürel ve ahlaki değer yargılarıyla uyumlu, eğitici, geliştirici ve yönlendirici olmalıdır. Bu bağlamda Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, bu gerçeği her zaman göz önünde bulundurmalı ve Türk milletini yeni ufuklara doğru güvenle taşıyacak yayınların yapılmasının sorumluluğunu hissettirmelidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Yeni genel müdürle olmaz bu, yeni genel müdürle!

BAŞKAN – Bir dakika ek süre veriyorum, lütfen tamamlayın Sayın Uslu.

NURİ USLU (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Aynı şekilde, tüm kamu kurumlarının mali yapılarının denetlenmesinde en yetkin kurumumuz olan Sayıştay da kamusal hesap verme sorumluluğunu bağımsız, tarafsız ve objektif uygulamalarında ortaya koymaya devam etmelidir. Unutulmamalıdır ki, yolsuzlukların asıl nedeni, gerekli ve yeterli denetimin olmadığı ortamda zuhur eden bir ahlak bozukluğudur.

Ben, tüm kurumlarımızın sağlanan bu bütçelerle desteklenen mali yapılarıyla etkin ve verimli çalışacağına gönülden inanıyor, bütçelerinin hayırlı olmasını diliyorum.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Uslu.

Aleyhte söz isteyen Sayın Muharrem İnce, Yalova Milletvekili.

Buyurun Sayın İnce. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz beş dakika.

MUHARREM İNCE (Yalova) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle belirtmeliyim ki, Büyük Millet Meclisi bütçesi hakkında konuşurken, bu Meclisin, Kurtuluş Savaşı’na karargâhlık etmiş, Millî Mücadele’yi yönetmiş gazi bir meclis olduğunun farkında olarak eleştirilerimi yapacağım.

Bu Meclisi yüceltmek hepimizin görevidir, en başta da tabii ki Büyük Millet Meclisi Başkanının görevidir. 23’üncü Dönemde, şu ana kadar -dün itibarıyla- 1.029 yazılı soru önergesi verilmiş, bunlardan 233 tanesi zamanında yanıtlanmamış. Zamanında yanıtlanmayınca ne oluyor? Meclisin İnternet sitesinde yayınlanmıyor bunlar, dolayısıyla vatandaşlarımızın, halkımızın bilgilendirilmesini engellemiş oluyoruz. İşte bunu engellemek Meclis Başkanının görevidir, ama ne yazık ki Sayın Meclis Başkanı, geçen dönemde olduğu gibi bu dönemde de görevini yapmıyor. Bakanlar soru önergelerine, yazılı soru önergelerine zamanında cevap vermeyerek görevini kötüye kullanıyorlar, ama ne yazık ki Meclis Başkanı duyarsız kalıyor.

Dün burada, Sayın Başbakan, muhalefetin sürekli eleştirdiğini, hiçbir öneri getirmediğini söyledi. Değerli arkadaşlarım, muhalefet, önerilerini bir kanun teklifiyle getirebilir. Siz, bana, 2002-3 Kasımından bu yana muhalefetten gelmiş bir tane kanun teklifini kabul ettiğinizi söylerseniz Sayın Başbakanı haklı çıkarırım. Ama, siz, bir tane dahi kanun teklifini kabul etmeyeceksiniz, sonra diyeceksiniz ki: ”Muhalefetten hiç öneri gelmiyor.” Bu, samimiyetsizliktir. Bunu takdirlerinize sunuyorum.

2002 Kasımından bu yana sürekli olarak muhalefetin sesini kısmak istiyorsunuz. Çok maddeli yasaları temel yasa olarak görüşmek istiyorsunuz. Danışma Kurulu önerisiyle, grup önerisiyle Meclis gündemini sürekli değiştiriyorsunuz. Muhalefet yokmuş gibi davranıyorsunuz. Oysa, iktidar bütün rejimlerde vardır, muhalefet yalnızca demokrasilerde vardır ve temel hak ve özgürlükler güvence altına alınmıştır demokrasilerde. Ama ne yazık ki, bunlara duyarsız kalıyorsunuz.

Meclisin saygınlığını artırmanın hepimizin görevi olduğunu söylemiştim. Bu kürsüye çıkan milletvekillerinin en özgür bir şekilde konuşmalarının önünü açalım, dilediklerini söylesinler, arkasında duralım. Meclisin saygınlığını bu artıracaktır. Ama rüşvet, yolsuzluk, ihaleye fesat karıştırma, kamu biletlerinde yolsuzluk gibi, cürüm işlemek için organize suç örgütü kurmak gibi suçlardan yargılananları hâkim karşısına çıkarmak da bu Meclisin saygınlığını artıracaktır.

Geçen dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi kalite belgesi aldı. Meclis kalite belgesini çay ocaklarıyla, berberleriyle, lokantalarıyla aldı. Yasama faaliyetiyle, denetim faaliyetiyle kalite belgesini almasını isterdim bu Meclisin ben. Ama, çay ocaklarıyla alınan kalite belgesini…

RECEP KORAL (İstanbul) – 22 Temmuzda verdi millet…

MUHARREM İNCE (Devamla) – Ayrıca, Meclis sicili temiz personel çalıştırmakla da kalite belgesi almalıdır. Bakın, Meclis Genel Sekreteri -şu anda- yargılandı, Yargıtay onadı ve bir ceza aldı, sonra bu ceza paraya dönüştürüldü. Bu cezayı neden aldığını, bu milletin kürsüsünden benim dilim söylemeye varmıyor. Lütfen, bu yargı kararını, Yargıtayın onadığı bu kararı okuyunuz. Meclisin Genel Sekreteri, şu andaki görev başındaki Genel Sekreteri hangi cezayı almıştır? Ben, bunu bu kürsüden söyleyemem. Takdir sizindir.

Meclisin paraları çarçur edildi. Geçen dönem promosyon olarak İş Bankası turnike sistemleri, kart sistemleri yaptı. Bizim paramızdı bunlar. Yeni Başkan hepsini kaldırdı. Bence iyi de etti. Geçen dönem yapılanlar yanlıştı. Beş yıldır bu Meclisteyim, sürekli inşaat var. Böyle bir şey olamaz. Sanki yeni imara açılan bir yer burası. Yani, bitmedi mi elli yıldır buranın inşaatı? Doktorluk binasını yıkacağınızı söylüyorsunuz, 3 kere onarım yapıyorsunuz; çerçevelerini değiştiriyorsunuz, zeminlerini değiştiriyorsunuz.

Bakın, Orman Bakanlığının binasına 2 trilyon 470 milyon lira masraf ettiniz. Bir yıllığına kiralanacak burası.

Sayın Bülent Arınç’ın yeğeni Burcu Arınç, hiçbir sınava girmeden peyzaj mimarı olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Millî Saraylarında çalışıyor. Geçen dönem Başkan Vekili İsmail Alptekin’in oğlu Türkiye Büyük Millet Meclisi personeli olarak çalışıyor, Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in gelini radyoloji teknisyeni olarak çalışıyor. Bu milletin, fakir fukaranın çocukları KPSS’ye hazırlanırken, burada dershanelere giderken…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın İnce, bir dakika ek süre veriyorum, lütfen tamamlayın.

MUHARREM İNCE (Devamla) – Sayın Cumhurbaşkanına da şunu hatırlatmak istiyorum: Sayın Cumhurbaşkanı siz başkomutansınız. Şu andaki Koruma Müdür Vekiliniz –emniyet amiri olduğu için müdür yapamıyor- askerlik yaptı mı yapmadı mı? Koruma Müdürü askerlik yaptı mı yapmadı mı, başkomutanın Koruma Müdürü?

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Yapmadı.

MUHARREM İNCE (Devamla) – Ben, YÖK’ü töhmet altında bırakarak… Ben de, Cumhurbaşkanını töhmet altında bırakmıyorum. Ben bilerek konuşuyorum. Bu bilgiyi öğrenmek istiyorum.

Meclis Başkanımızdan da şunu istiyorum: Geçen dönem, Meclis Başkanının emekli maaşı iki katına çıktı, ölünce de devlet mezarlığına gömülecek. Dünyayı halletti, öbür dünyayı da halletti. Şimdi, personelin sorunları var; Sayın Toptan, lütfen Meclis personelinin sorunlarını çözün.

Saygılar sunuyorum Yüce Meclise. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın İnce.

Sayın milletvekilleri, birinci turdaki görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi sorulara geçiyoruz. Yedi buçuk dakikalık süreyi, birer dakika soru sorma hakkı tanıyarak… Daha fazla milletvekiline imkân tanımak için birer dakikayla sınırladık. 

İlk söz, ilk soru, Sayın Aslanoğlu’nun.

Buyurun Sayın Aslanoğlu.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – Sayın Başkan, çok hızlı geçeceğim.

Mecliste 4/C, 4/B, 4/A değil, aynı işi yapan insanlar “Biz bu Meclisin insanlarıyız -biz 4/A, 4/B, 4C değil- biz bu Meclisin en çalışkan insanlarıyız, bizi ayırmayın.” diyorlar.

2) Meclis Başkanımız acaba grupları dinledi mi? Çalışanları, her grubu ayrı ayrı… Bunların sorunlarını dinledi mi?

3) Özellikle geçici personel, kırk beş saat olmasına rağmen, altmış saat çalışıyor. Bunlara ayrıca hiçbir ödenek verilmiyor.

4) İş Bankasından alınan promosyon bedelleri bunlara niçin ödenmiyor?

5) Her blokta, üç bankoya bakan 3 garson var, yetmiyor.

6) Geçici personel sağlık yardımından yararlanamıyor. Benim sekreterim eğer geçici personelse veya benim danışmanım gününü -bir gün, iki gün- hastanelerde çocuklarına baktırmakla geçiriyor ve bu insanlar “Biz artık, çocuklarımızı en azından bu hastanelerde baktırmak istiyoruz”. diyorlar.

Bir dakikaya ancak bu kadar soruyu sığdırabildim.

Bu personel bu Meclisin temel personelidir. Meclis Başkanının hassaten -yeni başladı- bunların sorunlarıyla mutlaka ilgilenmesi ve adil olan, objektif olan her şeyi yapmasını diliyorum.

Teşekkür ediyorum…

BAŞKAN – Sayın Gök…

İSA GÖK (Mersin) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Efendim, yargı bağımsızlığında anlaşamadığımız muhakkak. Anayasa Mahkemesinin bütçesi görüşülüyor. Yüksek yargının bir ita amirliğine kavuşturulmasını, yüksek yargının en ufacık harcama için Hükûmetin peşinde, yürütmenin peşinde koşturmamasını sağlayacak bir formül düşünüyor musunuz?

Artı, Anayasa Mahkemesi spesifik davalara bakıyor, bu konuda yardımcı personel sorununu çözmeyi düşünüyor musunuz?

Diğer taraftan, Meclis emekçileri için söyleyeceğim: Mecliste servis yok. Yüzlerce insan çalışıyor, mesai gece yarılarına kadar sürüyor. Lütfen, servis sorununu çözümleyin. Düşünür müsünüz?

Mecliste uzun yıllardır çalışan insanlar var. Bunlar geçici personel olarak çalışıyorlar. Farklı kurumlardan geldiler, 92 yılında sınavla giren insanlar. Hâlâ Meclis personeli değiller bunlar. Bu insanların kadro sorunlarını çözmeyi düşünüyor musunuz?

Yardımcı hizmetler sınıfında çalışan yüzlerce insan var. Genel idare hizmetleri sınıfında…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Özensoy.

NECATİ ÖZENSOY (Bursa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben, RTÜK’le ilgili soru sormak istiyorum. Bunu KİT Komisyonunda da gündeme getirdik, ama bir de Genel Kurulun kayıtlarına geçmesini de istiyorum. Ekran kirliliği hâlâ devam ediyor. Haberlerden programlara kadar, şiddet, cinsel tahrip, argo, aile ve çocuk hayatını yanlış yönlendirmeler, kadının rating amaçlı kullanılması, özel hayatın kullanımı gibi konular devam ediyor. RTÜK bunun için, bugüne kadar ne yaptı? Yeni yasayla neyi hedefliyor? Özel TV’ler mi daha çok korunacak yoksa izleyici mi?

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Sayın Akçay…

ERKAN AKÇAY (Manisa) – Teşekkür ediyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından seçilecek Sayıştay üyesi adayları, Sayıştay Genel Kurulu tarafından belirlenerek Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunuldu. Ancak, bir türlü komisyonca seçimler yapılarak Genel Kurul gündemine alınamadı. Sayıştay üyelerinin seçimi ne zaman yapılacak ve bununla, Sayıştay Kanunu’yla ilgili olarak da yeni Sayıştay Kanunu Tasarısı Meclis gündemine ne zaman alınacak? Konu hangi safhadadır?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Sayın Paksoy…

MEHMET AKİF PAKSOY (Kahramanmaraş) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkanım, Meclis çalışanlarından unvan alamayan ve en az kadro derecesi 1 - 2 olan personel için kadro karşılığı sözleşme yapmayı düşünüyor musunuz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Korkmaz…

SÜLEYMAN NEVZAT KORKMAZ (Isparta) – Sayın Başkanım, Meclis tarafından göreve getirilmesinden günümüze kadar geçen süre içerisinde kendisine bağlı olarak görev yapan, neredeyse özel sektör dışındaki resmî, yarı resmî tüm kuruluşlar ile STK’ları denetlemeye yetkili olan Devlet Denetleme Kuruluna Sayın Cumhurbaşkanı tarafından herhangi bir inceleme ya da denetleme talimatı verilmiş midir?

BAŞKAN – Sayın Özdemir…

HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) – Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkanım, aracılığınızla Sayın Bakanıma sormak istiyorum: Başta, terörle ilgili bombalama olayları sonrası oluşan kötü görüntüler ve Türk kültürünü dejenere eden, maalesef bu iktidar döneminde daha da artış gösteren televole kültürüne ne zaman müdahale edeceksiniz?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Durmuş…

Sayın Taner…

RECEP TANER (Aydın) – Sayın Başkanım, aracılığınızla Sayın Bakana sormak istiyorum, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, mevcut yapısı itibarıyla tarafsız ve yansız karar alabileceğine inanıyor musunuz?

İkinci sorum: Televizyon yayınlarındaki Türkçenin kötü kullanımı hakkında ne gibi yaptırımlar uygulamaktasınız?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Şafak…

ÜMİT ŞAFAK (İstanbul) – Sayın Başkan, aracılığınızla sormak istiyorum: 22’nci Dönemin başında Mecliste çalışan kaç personel vardı, kaç personel çıkartıldı, kaç yeni personel alındı, bunu öğrenmek istiyorum?

Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Sayın Türkeş…

YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) – Sayın Başkan, Sayıştayla ilgili bir sorum var. Her gün, basın ve yayın organlarında, çeşitli usulsüz eylem ve işlemleriyle yer bulan Ankara Büyükşehir Belediyesi hakkında Sayıştay herhangi bir özel inceleme yapmış mıdır bugüne kadar? Sayıştayın bu belediye hakkında tespit ettiği herhangi bir usulsüz eylem ve işlem bulunmuş mudur?

BAŞKAN – Sayın Bulut…

AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Sayın Başkanım, radyo ve televizyonlarda yayımlanan yayınların, Türk örf, âdet ve geleneklerine aykırı olarak yayımlanması televizyonlarda, radyolarda sunuculuk yapanların, Türk dilini güzel kullanmayarak, bazen katlederek yaptıkları yayınlar hakkında ne gibi tedbir almayı düşünüyorsunuz?

BAŞKAN – Sayın Homriş…

Sayın Akkuş…

AKİF AKKUŞ (Mersin) – Sayın Başkan, son günlerde medyada bir kara çarşaf söz konusu. Cumhurbaşkanına takdim edilen dosyadaki bu ihbarı dosyaya kim koymuştur, nasıl koymuştur, vatandaşlardan gelen yoğun istek üzerine öğrenmek istiyorum.

BAŞKAN – Sayın Çalış…

HASAN ÇALIŞ (Karaman) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Bir medya kuruluşunun 1,5 katrilyonluk vergi borcunun 250 milyara indirilmesi ve hâlâ tahsil edilmemiş olması, objektif yayıncılık ve doğru habercilik açısından doğru mudur?

İki: Genel Kuruldaki telefonların görüşmeye kapatılması doğru ama özellikle AKP sıralarından sık sık telefonlar çalıyor. Bir özellik mi var acaba? (AK Parti sıralarından gülüşmeler)

BAŞKAN – Evet, sorulan sorular faslı bitti, şimdi cevap kısmına geçiyoruz.

Sayın Bakan buyurun.

DEVLET BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; mümkün olduğu kadar Radyo ve Televizyon Üst Kurulu üzerindeki sorulara ve diğer konulara cevap vermeye çalışacağım. Bunun dışında, cevap veremediğim konular varsa, ki kalacaktır, bunları yazılı olarak Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Cumhurbaşkanlığımız ve Meclis Başkan Vekilimiz cevaplandıracaktır.

Öncelikle Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun en çok eleştirildiği, en çok soruya muhatap olduğu bir gerçek. Özellikle denetim görevinin en iyi şekilde yapılamadığı kaygısı ve endişesiyle iletiliyor bu sorular. Elbette ki yayınlar ve yayınlardaki… Başta iyi Türkçe kullanılması olmak üzere, gerçekten aile yapımıza, ülkemizin bazı değerlerine aykırı yayınlar yapıldığı bir gerçek. Fakat takdir edersiniz ki, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu bağımsız bir üst kurul olmasının yanı sıra, bir hukuk devletinde olması gerektiği gibi, yasalar çerçevesinde görevini ifa eder. Anayasa’nın yayınlara ilişkin genel kuralı çerçevesinde hiçbir yayın önceden denetlenemez ve yayın durdurulamaz.

Dolayısıyla bu çerçeve doğrultusunda temel insan haklarından olan haberleşme özgürlüğü çerçevesinde dizayn edilen bu kurallar, bugün görüyorum ki Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun bütçesi görüşülürken bir tartışma konusu olmuştur. İrade Parlamentonundur, bu yasaları yapan Parlamentodur, yeniden değiştirmek de Parlamentonundur. Daha önceden, uygulamada, televizyon kapatma ve yayınların durdurulması kararları da verilebiliyordu. Bugün artık, para cezası şeklinde cereyan eden bir uygulama var. Yüce Meclis eğer iradesini, Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun denetim görevini daha farklı bir şekilde gerçekleştirmesi konusunda ortaya koyarsa, bu bağımsız Üst Kurul yasalar çerçevesinde de görevini en iyi şekilde yerine getirecektir. Bugüne kadar yasanın kendilerine verdiği haklar çerçevesinde çeşitli yayın kuruluşlarına yayın durdurma, yayından kaldırma, para cezası gibi cezalar verdiği de bilinmektedir.

Sorulan sorulardan bir diğeri: Devlet Denetleme Kuruluna Sayın Cumhurbaşkanı henüz bir inceleme ve denetleme talimatı vermemiştir bugüne kadar. Bir sorunun cevabı olarak…

Anayasa Mahkemesinin ita amiri olduğu ve bütçesinin Hükûmete bağlı olduğu doğrultusunda yöneltilen bir eleştiri ve soruya yönelik olarak: 5018 sayılı Yasa gereği Anayasa Mahkemesinin ita amiri Mahkeme Genel Sekreteridir ve Anayasa Mahkemesinin bütçesi merkezî yönetimin bütçesi içerisinde yer almakla birlikte, Mahkeme kendi bütçesini yönetmektedir.

Mahkemenin faaliyetlerinde ihtiyaç duyduğu personel temini: Anayasa Mahkemesi Yüce Divan faaliyetini sürdürürken de geçici olarak uzman çalıştırabilmektedir. Yüce Divan sıfatıyla görevi sırasında da gerekli olan her türlü teknik eleman ve gerekli ihtiyaçları da Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından ve Başbakanlık tarafından karşılanmaktadır.

Anayasa Mahkemesinin yeni hizmet binasının inşaatının da temeli 29 Ekim 2006 tarihinde atılmış ve 2008 tarihinde Mahkemenin yeni hizmet binası göreve başlayacaktır.

Özellikle şehit cenazeleri ve teröre ilişkin haberlerde… Şehit cenazeleri haberlerine ilişkin herhangi bir kısıtlama getirilmediği ve böyle bir engellenmenin uygulanmadığı da ifade edilmekte ve bu yöndeki olumsuz yayınlara kesinlikle müsamaha gösterilmediği de ifade edilmektedir.

Sırrı Sakık’ın, zannediyorum, bir sorusu veya konuşmasında geçen bir konu: Mart 2006 yılında Diyarbakır Söz TV, Gün TV, Çağrı FM, Medya FM Şanlıurfa, Özel Radyo ve Televizyon Kuruluşu -Aralık 2007 yılında Muş’ta Muş FM- kuruluşlara yerel dil ve lehçelerde -Kırmançi, Zazaca- ilgili yönetmelik çerçevesinde yayın izni verildiği... Söz TV yayına başladıktan bir süre sonra, farklı dil ve lehçede yayını sürdüremeyeceğini beyan etmiştir ve bugüne kadar bu yayın kuruluşlarına ait yayınlarından dolayı da farklı dil ve lehçedeki yayınları nedeniyle herhangi bir müeyyide uygulanmadığı da Radyo Televizyon Üst Kurulu tarafından bildirilmiştir.

BAŞKAN – Sayın Bakan, Meclis Başkan Vekiline iki dakika süre kaldı, isterseniz diğerlerini …

DEVLET BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (Devamla) – Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN – Buyurun Sayın Pakdil.

TBMM BAŞKAN VEKİLİ NEVZAT PAKDİL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; öncelikle bütçenin milletimize hayırlar getirmesini temenni ediyorum.

Saygıdeğer arkadaşlarım, bu soru önergelerine verilen cevaplarla ilgili olarak şu hususu belirtmem gerekiyor: Bunlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tarafından ilgili bakanlıklara iletiliyor ve zaman içinde de ikaz ediliyor. Burada, cevap verip vermeme takdiri Hükûmetin kendisine aittir. Bazen bu soru önergeleri yazılı olarak da cevaplandırılıyor ve yazılı olarak cevap veriyor. Burada Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, bizler, Hükûmetle iletişim konusunda üzerimize düşen görevi sonuna kadar yerine getirdiğimiz kanaatindeyim. İç Tüzük’ün 99’uncu maddesi gereği bütün görevler yerine getirilmiştir. Heyetinize arz ediyorum.

Burada önemli bir husus, arkadaşlarımızın sorduğu, bu Sayıştay Başkanlığındaki seçimlerle ilgilidir. Geçen dönem bu konu Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonuna havale edilmiştir.

ATİLLA KART (Konya) – İki yıl oldu Sayın Başkan!

TBMM BAŞKAN VEKİLİ NEVZAT PAKDİL (Devamla) – Orada neticelenmemiş, 23’üncü Yasama Döneminde de aynı şekilde Plan ve Bütçe Komisyonuna havale edilmiştir ve Plan ve Bütçe Komisyonuyla yaptığımız… Aldığımız bilgiler çerçevesinde en kısa zamanda bu seçimler neticelendirilecektir. Bunu bilgilerinize arz ediyorum.

GÜROL ERGİN (Muğla) – “En kısa zaman” kaç yıl oluyor Sayın Başkan?

TBMM BAŞKAN VEKİLİ NEVZAT PAKDİL (Kahramanmaraş) – Efendim?

GÜROL ERGİN (Muğla) – “En kısa zaman” kaç yıl anlamına geliyor, kaç yıl? 2006 yılı başında geldi bu. O zaman da “En kısa zaman” dendi, şimdi de “En kısa zaman…”

TBMM BAŞKAN VEKİLİ NEVZAT PAKDİL (Kahramanmaraş) – Evet. Zaman olarak sizler ile bizler arasında fark yok. Saat, dakika, gün, ay… Hep aynı şeyleri düşünüyoruz, aynı şeyleri hep biliyoruz.

Geçici personel haftada kırk beş saat olarak çalışmaktadır. Bunun üzerinde çalıştığında ya ilgililere izin verilmektedir yahut da çalışmalarının karşılığı olarak fazla mesai ödenmektedir. Bunu bilgilerinize sunuyorum.

Bu servisler konusunda: Çalışan ve gece kalan arkadaşlara Türkiye Büyük Millet Meclisi servis hizmeti sunmaktadır. Bunu da bilgilerinize arz ediyorum.

O sağlık hizmetinden, SSK’ya tabi olduklarından dolayı, SSK mensupları gibi, arkadaşlarımız faydalanmaktadır.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) – O zaman, SSK burada bir dispanser açsın, kolay gitsin gelsin insanlar.

TBMM BAŞKAN VEKİLİ NEVZAT PAKDİL (Kahramanmaraş) – Saygıdeğer arkadaşlarım…

BAŞKAN – Sayın Pakdil, tamamlayın lütfen.

TBMM BAŞKAN VEKİLİ NEVZAT PAKDİL (Kahramanmaraş) – Sayın Başkan, tamamlayacağım.

Yalnız, soru sormanın, cevap vermenin belirli bir usulü vardır. Yani, biz burada sabırla dinliyoruz. Çok eleştiriler yapılıyor, çok muhatap olmamamız gereken ifadelerle karşılaşıyoruz ama burası Türkiye Büyük Millet Meclisinin meclisidir, bizim dinleme sorumluluğumuz olduğu gibi, soru soran arkadaşlarımızın da cevaplarını dinleme keyfiyetleri vardır yani. Bunu heyetinize arz ediyorum.

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Orada bu uyarıyı yapma hakkınız yok, Meclis Başkanı yapar!

TBMM BAŞKAN VEKİLİ NEVZAT PAKDİL (Kahramanmaraş) – Efendim?

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) – Sizin oradan o uyarıyı yapma hakkınız yok!

TBMM BAŞKAN VEKİLİ NEVZAT PAKDİL (Kahramanmaraş) – Sayın Hacaloğlu, yeni bir iç tüzük ihdas ediyorsanız kendiniz, ona bir sözüm yok benim.

BAŞKAN – Sayın Pakdil, süre doldu, teşekkür ederim.

OKTAY VURAL (İzmir) – Milletvekillerinin suallerine cevap vermek yerine, polemik konusu yapmanın, diyalog yapmanın hiçbir faydası yok.

BAŞKAN – Şimdi sırasıyla…

GÜROL ERGİN (Muğla) – Sayın Başkan, bir dakika…

TBMM BAŞKAN VEKİLİ NEVZAT PAKDİL (Kahramanmaraş) – Sayın Vural, hiçbir zaman hayatımda polemik yapmadım. Böyle bir iddiam yok.

BAŞKAN – Sayın Pakdil…

TBMM BAŞKAN VEKİLİ NEVZAT PAKDİL (Kahramanmaraş) – Diğer arkadaşlara da o zaman, Sayın Başkan, madem ifade ediyorsunuz, yazılı olarak cevap vereyim.

Teşekkür ederim.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Sayın Başkan, Sayın Pakdil açıklama yaparken, “Milletvekillerinin soru önergelerine cevap verip vermeme olayı Hükûmetin takdirindedir.” diye bir ifade kullandı. Eğer soru önergelerine cevap verme bir takdir olayıysa, Parlamento denetim işlevini hiçbir zaman yapamaz. Sanıyorum tutanaklara yanlış geçti.

TBMM BAŞKAN VEKİLİ NEVZAT PAKDİL (Kahramanmaraş) – Sayın Kılıçdaroğlu, benim ifade etmek istediğim husus şudur: Bu sorulara Meclis cevap vermeyecektir, Hükûmet cevap verecektir şeklindedir. Bunu ifade ediyorum.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Hah, tamam. Hükûmetin takdir yetkisi yoktur, Hükûmet, bu konuda, soru önergelerine cevap vermek zorundadır.

TBMM BAŞKAN VEKİLİ NEVZAT PAKDİL (Kahramanmaraş) - Takdir yetkisinden kastımız cevap verme keyfiyetinin Hükûmete ait olduğudur.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Tamam.

Teşekkür ederim.

TBMM BAŞKAN VEKİLİ NEVZAT PAKDİL (Kahramanmaraş) - Teşekkür ederim.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Şimdi sırasıyla birinci turda yer alan bütçelerin bölümlerine geçilmesi hususunu ve bölümlerini ayrı ayrı okutup, oylarınıza sunacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi 2008 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

02- TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI

1.– Türkiye Büyük Millet Meclisi 2008 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

A – C E T V E L İ

KODU                              Açıklama                                (YTL)

01                    Genel Kamu Hizmetleri                         419.611.248

BAŞKAN– Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

02                    Savunma Hizmetleri                              2.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

07                    Sağlık Hizmetleri                                   403.752

BAŞKAN– Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir

                        TOPLAM                                 420.017.000

 

BAŞKAN– Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi 2008 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi 2006 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2.– Türkiye Büyük Millet Meclisi 2006 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN– (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi 2006 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

A  –  C E T V E L İ

                                                                                        (YTL)

- Genel Ödenek Toplamı                             :    346.113.223,21

- Toplam Harcama                       :  268.045.603,69   

- İptal Edilen Ödenek                  :                   75.408.479,77     

- Ertesi Yıla Devreden Ödenek            :          4.729.426,15       

BAŞKAN– (A) cetvelini kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi 2006 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabının bölümleri kabul edilmiştir.

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2008 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

42.01 – RADYO VE TELEVİZYON ÜST KURULU

1.– Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2008 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

A – C E T V E L İ

KODU              Açıklama                               (YTL)

01                    Genel Kamu Hizmetleri         98.885.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

02                    Savunma Hizmetleri              1.097.500

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

08                    Dinlenme, Kültür ve

                        Din Hizmetleri                       50.894.500

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

                        TOPLAM                 150.877.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2008 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

(B) cetvelini okutuyorum:

B – C E T V E L İ

KODU              Açıklama                                                (YTL)

03                    Teşebbüs ve Mülkiyet Gelirleri            200.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

05                    Diğer Gelirler                                         150.677.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

                        TOPLAM                                 150.877.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

3984 sayılı Kanun’un 12’nci maddesine göre Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun 2008 yılı için merkez ve taşra teşkilatına ait kadro cetvelleri Plan ve Bütçe Komisyonunda karara bağlanmıştır.

Şimdi, Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun merkez teşkilatında 572, taşra teşkilatında 98 olmak üzere, toplam 670 kadroyla ilgili kadro cetvellerini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2008 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesinin bölümleri ile kadro cetvelleri kabul edilmiştir.

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2006 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2.– Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2006 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN– (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2006 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

A  –  C E T V E L İ

                                                                        (YTL)

- Genel Ödenek Toplamı                               :100.767.375,00  

- Toplam Harcama                                          :   89.959.816,83    

- İptal Edilen Ödenek                                     :   10.807.558,17    

BAŞKAN– (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir. (B) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

B  –  C E T V E L İ

                                                        YTL

- Bütçe geliri tahmini    :               100.767.375,00

- Yılı tahsilatı                   :                90.855.512,05

BAŞKAN–  (B) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 2006 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabının bölümleri kabul edilmiştir.

Cumhurbaşkanlığı 2008 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesinin bölümlerine geçilmesini…

KAMER GENÇ (Tunceli) – Karar yeter sayısını istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN – Arayacağım.

…oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Karar yeter sayısı arayacağım. Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir, karar yeter sayısı vardır.

Bölümleri okutuyorum:

01 - CUMHURBAŞKANLIĞI

1.– Cumhurbaşkanlığı 2008 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

A – C E T V E L İ

KODU                              Açıklama                (YTL)

01                    Genel Kamu Hizmetleri         55.561.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

                        TOPLAM                 55.561.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Cumhurbaşkanlığı 2008 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Cumhurbaşkanlığı 2006 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2.– Cumhurbaşkanlığı 2006 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN– (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

Cumhurbaşkanlığı 2006 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

A  –  C E T V E L İ

                                                        (YTL)

- Genel Ödenek Toplamı                :               32.396.685,00

- Toplam Harcama         :               25.516.928,22

- İptal Edilen Ödenek    :               6.879.756,78

BAŞKAN– (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Cumhurbaşkanlığı 2006 Mali Yılı Kesin Hesabının bölümleri kabul edilmiştir.

Sayıştay Başkanlığı 2008 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

06-  SAYIŞTAY BAŞKANLIĞI

1.– Sayıştay Başkanlığı 2008 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

A – C E T V E L İ

KODU              Açıklama                                (YTL)

01                    Genel Kamu Hizmetleri         11.814.500

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

02                    Savunma Hizmetleri              45.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

03                    Kamu Düzeni ve Güvenlik

                        Hizmetleri                              78.172.850

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

09                    Eğitim Hizmetleri                  170.000

                        TOPLAM                 90.202.350

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayıştay Başkanlığı 2008 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesinin bölümleri  kabul edilmiştir.

Sayıştay Başkanlığı 2006 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2.– Sayıştay Başkanlığı 2006 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN– (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

Sayıştay Başkanlığı 2006 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

A  –  C E T V E L İ

                                                        (YTL)

- Genel Ödenek Toplamı                :               54.431.000,00

- Toplam Harcama         :               48.411.023,28

- İptal Edilen Ödenek    :               6.019.976,72

BAŞKAN– (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Sayıştay Başkanlığı 2006 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabının bölümleri  kabul edilmiştir.

Anayasa Mahkemesi Başkanlığı 2008 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Bölümleri okutuyorum:

03 -  ANAYASA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI

1.– Anayasa Mahkemesi Başkanlığı 2008 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi

A – C E T V E L İ

KODU              Açıklama                                (YTL)

01                    Genel Kamu Hizmetleri         2.814.400

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

03                    Kamu Düzeni ve Güvenlik

                        Hizmetleri                              14.287.600

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

                        TOPLAM                 17.102.000

BAŞKAN– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Anayasa Mahkemesi Başkanlığı 2008 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.

Anayasa Mahkemesi Başkanlığı 2006 Malî Yılı Kesin Hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

2.– Anayasa Mahkemesi Başkanlığı 2006 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

BAŞKAN – (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:

Anayasa Mahkemesi Başkanlığı 2006 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

A  –  C E T V E L İ

                                                        (YTL)

- Genel Ödenek Toplamı                :               12.227.000,00

- Toplam Harcama         :               4.824.033,08

- İptal Edilen Ödenek    :               7.402.966,92

BAŞKAN– (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Anayasa Mahkemesi Başkanlığı 2006 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabının bölümleri kabul edilmiştir.

Böylece Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Cumhurbaşkanlığı, Sayıştay Başkanlığı ve Anayasa Mahkemesi Başkanlığının 2008 yılı bütçeleriyle 2006 yılı kesin hesapları kabul edilmiştir. Hayırlı olmalarını temenni ediyorum.

Sayın milletvekilleri, birinci tur görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi birleşime on dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 15.39

 

ÜÇÜN­CÜ OTU­RUM

Açıl­ma Saa­ti: 15.54

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li Me­ral AK­ŞE­NER

K­TİP ÜYE­LER: Fa­toş GÜR­KAN (Ada­na), Ya­şar TÜ­ZÜN (Bi­le­cik)

 

 

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 30’un­cu Bir­le­şi­mi­nin Üçün­cü Otu­ru­mu­nu açı­yo­rum.

2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ile 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sap Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı üze­rin­de­ki gö­rüş­me­le­re de­vam ede­ce­ğiz.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, şim­di ikin­ci tur gö­rüş­me­le­re baş­la­ya­ca­ğız. İkin­ci tur­da Baş­ba­kan­lık, Mil­lî İs­tih­ba­rat Teş­ki­la­tı Müs­te­şar­lı­ğı, Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu Ge­nel Sek­re­ter­li­ği, Türk İş­bir­li­ği ve Kal­kın­ma İda­re­si Baş­kan­lı­ğı, Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı büt­çe­le­ri yer al­mak­ta­dır.

V.- KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN

GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER (De­vam)

A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ (De­vam)

1.- 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ve Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/426) (S. Sa­yı­sı: 57) (De­vam)

2.- 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sap Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ile Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si Kap­sa­mın­da­ki İda­re ve Ku­rum­la­rın 2006 Büt­çe Yı­lı Ke­sin He­sap Ta­sa­rı­sı­na Ait Ge­nel Uy­gun­luk Bil­di­ri­mi ve Eki Ra­por­la­rı­nın Su­nul­du­ğu­na Da­ir Sa­yış­tay Baş­kan­lı­ğı Tez­ke­re­si ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/267, 3/191)  (S. Sa­yı­sı: 58) (De­vam)

F) BAŞ­BA­KAN­LIK

1.- Baş­ba­kan­lık 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Baş­ba­kan­lık 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

G) MİL­LÎ İS­TİH­BA­RAT TEŞ­Kİ­LA­TI MÜS­TE­ŞAR­LI­ĞI

1.- Mil­lî İs­tih­ba­rat Teş­ki­la­tı Müs­te­şar­lı­ğı  2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Mil­lî İs­tih­ba­rat Teş­ki­la­tı Müs­te­şar­lı­ğı 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

H) MİL­LÎ GÜ­VEN­LİK KU­RU­LU GE­NEL SEK­RE­TER­Lİ­Ğİ

1.- Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu Ge­nel Sek­re­ter­li­ği  2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu Ge­nel Sek­re­ter­li­ği 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sabı

I) TÜRK İŞ­BİR­Lİ­Ğİ VE KAL­KIN­MA İDA­RE­Sİ BAŞ­KAN­LI­ĞI

1.- Türk İş­bir­li­ği ve Kal­kın­ma İda­re­si Baş­kan­lı­ğı  2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Türk İş­bir­li­ği ve Kal­kın­ma İda­re­si Baş­kan­lı­ğı 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

İ) Dİ­YA­NET İŞ­LE­Rİ BAŞ­KAN­LI­ĞI

1.- Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

BAŞ­KAN – Ko­mis­yon? Bu­ra­da.

Hü­kû­met? Bu­ra­da.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, 27/11/2007 ta­rih­li 25’in­ci Bir­le­şim­de büt­çe gö­rüş­me­le­rin­de so­ru­la­rın ge­rek­çe­siz ola­rak ye­rin­den so­rul­ma­sı ve her tur için so­ru-ce­vap iş­le­mi­nin on beş da­ki­ka ile sı­nır­lan­dı­rıl­ma­sı ka­rar­laş­tı­rıl­mış­tır. Bu­na gö­re, tur­da yer alan büt­çe­ler­le il­gi­li ola­rak so­ru sor­mak is­te­yen mil­let­ve­kil­le­ri­nin, gö­rüş­me­le­rin bi­ti­mi­ne ka­dar şif­re­le­ri­ni ya­zıp par­mak iz­le­ri­ni ta­nıt­tık­tan son­ra, ek­ran­da­ki söz is­te­me bu­to­nu­na bas­ma­la­rı ge­rek­mek­te­dir. Mik­ro­fon­la­rın­da­ki kır­mı­zı ışık­la­rı ya­nıp sön­me­ye baş­la­yan mil­let­ve­kil­le­ri­nin söz ta­lep­le­ri ka­bul edil­miş ola­cak­tır.

Tur üze­rin­de­ki gö­rüş­me­ler bit­tik­ten son­ra, so­ru sa­hip­le­ri, ek­ran­da­ki sı­ra­ya gö­re so­ru­la­rı­nı yer­le­rin­den so­ra­cak­lar­dır. So­ru sor­ma iş­le­mi ye­di bu­çuk da­ki­ka için­de ta­mam­la­na­cak­tır. Ce­vap ver­me iş­le­mi için de ye­di bu­çuk da­ki­ka sü­re ve­ri­le­cek­tir. Ce­vap iş­le­mi ye­di bu­çuk da­ki­ka­dan ön­ce bi­ti­ril­di­ği tak­dir­de, ge­ri ka­lan sü­re için sı­ra­da­ki so­ru sa­hip­le­ri­ne söz ve­ri­le­cek­tir.

Bil­gi­le­ri­ni­ze su­nu­lur.

İkin­ci tur­da, grup­la­rı ve şa­hıs­la­rı adı­na söz alan sa­yın üye­le­rin isim­le­ri­ni oku­yo­rum:

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na, Sa­yın Al­gan Ha­ca­loğ­lu, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li; Sa­yın Atil­la Kart, Kon­ya Mil­let­ve­ki­li; Sa­yın Ati­la Emek, An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li.

Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu adı­na, Sa­yın Mus­ta­fa Ka­lay­cı, Kon­ya Mil­let­ve­ki­li; Sa­yın Be­hiç Çe­lik, Mer­sin Mil­let­ve­ki­li; Sa­yın Re­şat Doğ­ru, To­kat Mil­let­ve­ki­li; Sa­yın Re­cep Ta­ner, Ay­dın Mil­let­ve­ki­li.

Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Gru­bu adı­na, Sa­yın Akif Gül­le, Amas­ya Mil­let­ve­ki­li; Sa­yın İs­ma­il Hak­kı Bi­çer, Kü­tah­ya Mil­let­ve­ki­li; Sa­yın Meh­met Yük­sel, De­niz­li Mil­let­ve­ki­li; Sa­yın Mev­lüt Ak­gün, Ka­ra­man Mil­let­ve­ki­li; Sa­yın Meh­met Çi­çek, Yoz­gat Mil­let­ve­ki­li.

De­mok­ra­tik Top­lum Par­ti­si Gru­bu adı­na, Sa­yın Ben­gi Yıl­dız, Bat­man Mil­let­ve­ki­li; Sa­yın Şe­ra­fet­tin Ha­lis, Tun­ce­li Mil­let­ve­ki­li.

Şa­hıs­la­rı adı­na: Le­hin­de, Sa­yın Ali Kul, Bur­sa Mil­let­ve­ki­li; Sa­yın Ab­dur­rah­man Do­dur­ga­lı, Si­nop Mil­let­ve­ki­li; Sa­yın Se­ra­cet­tin Ka­ra­ya­ğız, Muş Mil­let­ve­ki­li; aleyh­te, Sa­yın Hü­se­yin Mert, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li.

Grup­lar adı­na ilk söz, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na Sa­yın Al­gan Ha­ca­loğ­lu­’nun, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Ha­ca­loğ­lu. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sü­re­niz on üç da­ki­ka.

CHP GRU­BU ADI­NA AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (İs­tan­bul) – Sa­yın Baş­kan, çok de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, son al­tı yıl­dır ül­ke­miz­de ye­ter­siz, de­fo­lu bir eko­no­mik bü­yü­me mo­de­li iz­len­mek­te­dir. AKP İk­ti­da­rıy­la ül­ke­mi­zin pu­su­la­sı bo­zul­muş, ro­ta­sı sap­mış, viz­yo­nu çar­pı­tıl­mış­tır. Bu kı­sır ve çar­pık tab­lo­nun baş mi­ma­rı ve so­rum­lu­su, do­ğal ola­rak, ön­ce Sa­yın Baş­ba­kan, son­ra da Tür­ki­ye­’de bu­gü­ne ka­dar ben­ze­ri­ne hiç rast­la­ma­dı­ğı­mız Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı­mız­dır.

Eko­no­mi­de Hü­kû­me­tin iz­le­mek­te ol­du­ğu bü­yü­me mo­de­liy­le ye­te­rin­ce is­tih­dam ya­ra­tı­la­ma­mak­ta, iş­siz­lik yay­gın­laş­mak­ta­dır. Bu çar­pık bü­yü­me mo­de­liy­le re­fah ar­tı­şı top­lu­mun çok dar bir ke­si­mi­ne yan­sı­mak­ta, bu ne­den­le, yok­sul­luk aza­la­ca­ğı­na da­ha da yay­gın­laş­mak­ta­dır. Bu sa­de­ce bir avuç ke­si­mi pa­laz­lan­dı­ran bü­yü­me mo­de­li ile dev­le­tin iç borç­la­rı, özel ke­si­min dış borç­la­rı sü­rek­li tır­man­mak­ta, ül­ke­mi­zin içi­ne so­kul­du­ğu borç ba­ta­ğı sü­rek­li de­rin­leş­mek­te, yurt­taş­la­rı­mı­zın bi­rey­sel borç­la­rı pat­la­mak­ta­dır.

Res­mî ra­kam­la­ra gö­re, en az 1 mil­yon yurt­ta­şı­mız ya­ta­ğa aç gir­mek­te, en az 20 mil­yon yurt­ta­şı­mız yok­sul­luk ko­şul­la­rın­da ya­şa­ma tu­tun­ma­ya ça­lış­mak­ta­dır. İş­siz­lik top­lum­sal afet ko­nu­mu­na ulaş­mış­tır. Her 5 yurt­ta­şı­mız­dan 1’i, her 3 gen­ci­miz­den 1’i iş­siz­dir. İş­siz­lik ora­nı si­zin, AK­P’­nin id­di­a et­ti­ği gi­bi yüz­de 9 ve­ya 10 de­ğil­dir, bu­nun 2 ka­tı­dır. Ra­kam­la­rın per­de ar­ka­sı­nı giz­ler­se­niz, evet, yüz­de 9’dur. An­cak, iş ara­mak­tan yo­ru­lan­la­rı, bı­kan­la­rı, mev­sim­sel ça­lı­şan­la­rı ve­ya iş gü­cü­ne şu ve­ya bu şe­kil­de dâ­hil edil­me­yen­le­ri dik­ka­te alır­sa­nız ger­çek iş­siz­lik ra­ka­mı­nın yüz­de 20’le­re da­yan­dı­ğı­nı gö­rür­sü­nüz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Hü­kû­met ka­mu­nun ya­tı­rım gü­cü­nü bu­da­mış, ka­mu ya­tı­rım­la­rı­nı bü­yük öl­çü­de as­kı­ya al­mış­tır. AK­P’­nin IM­F’­nin da­yat­ma­sı olan bu zih­ni­ye­ti 2008 yı­lı prog­ra­mı­na da yan­sı­mış­tır. 2008 yı­lın­da 11,8 mil­yar YTL ola­rak be­lir­le­nen ka­mu ya­tı­rım­la­rı­nın 2007 yı­lı­na gö­re sa­bit fi­yat­lar­la yüz­de 3,9 ora­nın­da ge­ri­le­me­si ön­gö­rül­mek­te­dir.

2008 yı­lı fa­iz har­ca­ma­la­rı­nın büt­çe için­de­ki pa­yı yüz­de 25,2. Ya­tı­rım­la­rın pa­yı ise onun an­cak beş­te 1’i­dir. Böy­le­si­ne çar­pık ön­ce­lik­ler­le ne ül­ke­miz­de atı­lım sağ­la­na­bi­lir ne Do­ğu ve Gü­ney­do­ğu Ana­do­lu­’da sos­yal ve eko­no­mik olum­suz­luk­lar aşı­la­bi­lir ne de top­lum­sal re­fah ge­liş­ti­ri­le­bi­lir.

Sa­yın Baş­ba­kan Er­do­ğan “E­ko­no­mi­de ar­tık sağ­lam ayak­lar üze­rin­de du­ran, kı­rıl­gan­lı­ğı­nı at­mış, bü­yü­me is­tik­ra­rı­nı sür­dü­ren bir ya­pı oluş­muş du­rum­da.” di­yor.

2002 yı­lın­da dış ti­ca­ret açı­ğı 15,5 mil­yar do­lar­dı. Dün de bun­lar ko­nu­şul­du, ba­zı­la­rı­nı bir da­ha vur­gu­la­mak is­ti­yo­rum. 2007 Ey­lül so­nu iti­ba­rıy­la üçe kat­lan­dı, 45,5 mil­yar do­la­ra tır­man­dı. Yıl so­nu­na ka­dar 60 mil­yar do­la­rı aşa­rak, cum­hu­ri­yet ta­ri­hi re­ko­ru­na tır­ma­na­cak­tır.

Ke­za, 2002 yı­lın­da ca­ri açık 1,5 mil­yar do­lar­dı. Bu yıl so­nun­da yak­la­şık 25 kat ar­ta­rak 36 mil­yar do­la­ra tır­ma­na­cak ve bi­zim­le ben­zer ge­li­şen ül­ke­ler ara­sın­da bi­rin­ci sı­ra­ya otu­ra­cak­tır ül­ke­miz.

Ül­ke­mi­ze gi­ren, dur­du­ğu yer­de eko­no­mi­mi­zin kay­ma­ğı­nı yi­yen spe­kü­la­tif ya­ban­cı ser­ma­ye sı­cak pa­ra 2002 yı­lın­da 8,2 mil­yar do­lar­dı. 2007 yı­lı ekim ayı so­nu iti­ba­rıy­la 13 kat ar­ta­rak 108 mil­yar do­la­ra tır­man­dı.

Ke­za, Mer­kez Ban­ka­sı fa­iz ora­nı yüz­de 16,25 ile dün­ya­da en yük­sek fa­iz ora­nı ol­ma özel­li­ği­ni sür­dür­mek­te.

Sa­yın Baş­ba­kan, ger­çek­ten sor­mak is­ti­yo­rum si­ze. Ken­di­si bu­ra­da de­ğil, ama onun ye­ri­ne tem­sil et­mek­te olan Sa­yın Ba­ka­na: Bu tab­lo ile mi kı­rıl­gan­lı­ğı aşa­cak ül­ke­miz? Bu ayak bağ­la­rıy­la mı düz­lü­ğe çı­ka­ca­ğız?

Bi­zim söz­le­ri­miz­den ra­hat­sız­lık du­ya­bi­lir­si­niz. Dün­kü büt­çe gö­rüş­me­le­rin­de ko­nuş­ma­la­rı­nız­dan bu­nu çok açık ola­rak gör­dük. Ba­ri ken­di ata­dı­ğı­nız Mer­kez Ban­ka­sı­nın bu ko­nu­da­ki uya­rı­la­rı­nı dik­ka­te alın.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu uy­gu­la­ma­lar so­nu­cu dış et­ki­le­re gi­de­rek da­ha çok tes­lim ol­muş bir eko­no­mi hâ­li­ne dö­nüş­mek­te­yiz. Bu va­him bir tab­lo­dur. Hü­kû­me­tin yük­sek re­el fa­iz, dü­şük kur ve sı­cak pa­ra­ya hiç kon­trol­süz tes­li­mi­yet­çi po­li­ti­ka­la­rı eş­li­ğin­de sür­dür­mek­te ol­du­ğu borç­lan­ma po­li­ti­ka­sı eko­no­mi­de­ki den­ge­le­ri gi­de­rek boz­mak­ta­dır.

Yıl­lar­dır büt­çe­de sür­dü­rü­len re­kor dü­zey­de yük­sek fa­iz dı­şı uy­gu­la­ma­la­rı­na, ka­mu ça­lı­şan­la­rı ve emek­çi­le­rin gös­ter­miş ol­duk­la­rı bun­ca öz­ve­ri­ye rağ­men, dev­le­tin iç borç­la­rı sü­rek­li art­mak­ta­dır. Top­lam ka­mu iç bor­cu, 2002 Ka­sım ayı so­nun­da 89 mil­yar do­lar­dı. 2007 Ka­sım ayı so­nun­da ise, 139 mil­yar do­lar ar­ta­rak -bu dö­nem­de- 228 mil­yar do­la­ra tır­man­mış, ya­ni tam 3 kat kat­lan­mış­tır. Ka­mu­nun iç borç­la­rın­da olum­suz­luk bu­nun­la da sı­nır­lı de­ğil­dir. Za­ma­nı­mı dik­kat­li kul­lan­mak için özet ge­çi­yo­rum. Ka­mu iç borç­la­rın­da hem sü­re kı­sal­mış, yir­mi al­tı aya ge­ri­le­miş hem fa­iz ora­nı yük­sel­miş, yüz­de 10,1’dir tem­muz ayı iti­ba­rıy­la.

Bir yan­dan “Fa­iz ha­ram­dır.” di­yor­su­nuz de­ğer­li AK­P’­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, de­ğer­li Hü­kû­met. Fai­ze ha­ram di­yen İs­la­mi ban­ka­cı­lı­ğa ül­ke­miz­de ge­niş ola­nak­lar ta­nı­yor­su­nuz. Veh­ha­bî ban­ka­cı­lı­ğın­dan fey­zal­mış ki­şi­le­ri Cum­hur­baş­kan­lı­ğı­na, Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­na, TMSF Baş­kan­lı­ğı­na di­ğer kri­tik ka­mu gö­rev­le­ri­ne ta­şı­yor­su­nuz. Son­ra da ül­ke­miz­de fa­iz ve rant eko­no­mi­si­ne yel­ken açı­yor­su­nuz.

Dı­şa­rı­dan ge­len spe­kü­la­tif sı­cak pa­ra­ya dün­ya­nın en yük­sek re­el fa­izi­ni ödü­yor­su­nuz. 2008 yı­lın­da -bu yıl- 56 mil­yar do­lar fa­iz öde­me­yi prog­ram­la­mış du­rum­da­sı­nız. Son beş yıl­da öde­di­ği­niz fa­iz ise, 161 mil­yar do­la­rı aş­tı. Dev­let büt­çe­si­nin dört­te 1’i­ni fa­iz ke­sim­le­ri­ne ak­ta­rı­yor­su­nuz. Üre­tim eko­no­mi­si­ne ise, üvey ev­lat mu­ame­le­si ya­pı­yor­su­nuz. Ger­çek sa­na­yi­ci­le­ri, ulu­sal sa­na­yi­ci­le­ri, bu sa­na­yi­le­re üre­tim yap­ma ça­ba­sı için­de olan KO­Bİ­’le­ri dış­lı­yor­su­nuz, ce­za­lan­dı­rı­yor­su­nuz. İş­te, si­zin “a­dil dü­ze­n” de­di­ği­niz bu. Eğer, böy­ley­se ger­çek­ten ken­di ken­di­ni­zi kan­dır­mak­ta­sı­nız.

Sa­yın Una­kı­tan, “Ül­ke­de dö­nü­şüm ya­pa­ca­ğız, yük­sek kat­ma de­ğer­li sa­na­yi­de pat­la­ma ya­pa­ca­ğız.” di­yor. Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı afa­ki ko­nuş­mak­ta­dır de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Tür­ki­ye­’de ar­tık sa­na­yi­ye, ya­ni dış re­ka­be­te açık ke­sim­le­re ya­tı­rım yap­mak ca­zi­be­si­ni kay­bet­miş­tir. TOBB Baş­ka­nı Hi­sar­cık­lı­oğ­lu ya­kı­nı­yor, dün ga­ze­te­ler­dey­di: “Tür­ki­ye­’yi ge­zer­ken iç pi­ya­sa­ya hiz­met ve­ren bü­tün sek­tör­le­rin ağ­la­dı­ğı­nı gö­rü­yo­rum.” di­yor. İs­tih­dam üze­rin­de yüz­de 42,2 ile dün­ya­da en yük­sek ver­gi yü­kü olan bir ül­ke­yiz. As­ga­ri üc­re­tin sa­na­yi­ye ma­li­ye­ti 645 YTL, as­ga­ri üc­ret­le ça­lı­şa­nın eli­ne ge­çen ise sa­de­ce 380 YTL. Bu ko­şul­lar­da özel sek­tör dış bor­cu tır­ma­nı­yor. 2002 yı­lın­da 29 mil­yar do­lar­dı, Ha­zi­ran 2007’de ise 102 mil­yar do­la­ra tır­man­dı. Ya­ni, beş yıl­da 3 kat­tan faz­la art­tı.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Hü­kû­met ta­rı­mı IM­F’­ye mah­kûm et­miş, çift­çi­yi unut­muş­tur. Ta­rım son beş yıl­da or­ta­la­ma yüz­de 2,94 ora­nın­da bü­yü­müş­tür. Bu yı­lın so­nun­da al­tı yıl­lık or­ta­la­ma bü­yü­me ra­ka­mı­nın yüz­de 2,7 ola­rak ger­çek­leş­me­si bek­le­ni­yor. Nü­fu­sun her yıl kır­sal ke­sim­de yüz­de 2’nin üze­rin­de bü­yü­mek­te ol­du­ğu dik­ka­te alı­nır­sa, bu fii­len çift­çi­le­ri­mi­zin, kır­sal ke­sim­de ya­şa­yan yurt­taş­la­rı­mı­zın yıl­lar­dır yıl­lar­dır re­fah­la­rın­da bir ar­tış ol­ma­dı­ğı an­la­mı­nı, so­nu­cu­nu çı­kar­mak­ta­dır. Bu tab­lo AKP İk­ti­da­rı­nın ayı­bı­dır de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, si­ya­set­te piş­kin­li­ğe yer yok­tur. He­le Baş­ba­kan­sa­nız piş­kin ol­ma­ya hiç hak­kı­nız yok­tur. Mal var­lı­ğı­nız so­rul­du­ğu za­man ku­ru­şu­na ka­dar açık­la­mak zo­run­da­sı­nız. Ne za­man ve na­sıl ka­zan­dı­ğı­nı­zı hal­kı­mı­zın önü­ne koy­mak zo­run­da­sı­nız. Hem ken­di­ni­ze ait ola­nı hem de ai­le­ni­ze ait ola­nı. Hem gö­rü­nür olan­la­rı hem de gö­rün­me­yen­le­ri, ör­tü­lü olan­la­rı. “Be­nim özel iliş­ki­le­ri­me, ço­cuk­la­rı­mın ka­zanç­la­rı­na ne ka­rı­şı­yor­su­nuz?” di­ye­mez­si­niz, bu­nu de­me hak­kı­nız yok­tur. Çün­kü, siz top­lu­ma ait­si­niz; çün­kü, Baş­ba­kan ola­rak si­ze tüm ye­tim­le­rin hak­kı, ka­mu­nun kay­nak­la­rı, dev­le­tin ha­zi­ne­si tes­lim edil­miş du­rum­da­dır. O ne­den­le, si­zin, ne oğ­lu­nu­zun ve­ya da­ma­dı­nı­zın iş­le­riy­le il­gi­li so­ru so­rul­du­ğu za­man kız­ma­ya hak­kı­nız var­dır ne de “İ­ki yıl ha­pis ce­za­sı al­mış bir sah­te­kâ­ra Baş­ba­kan­lık ör­tü­lü öde­ne­ği­ni na­sıl tes­lim eder­si­niz?” di­ye so­rul­du­ğu za­man sus­ma­ya hak­kı­nız var­dır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, si­ya­set­te kap­ri­se, ki­ne yer yok­tur. He­le baş­ba­kan ise­niz kap­ris­li ol­ma­ya hiç hak­kı­nız yok­tur. Her­ke­se kar­şı adil ve hoş­gö­rü­lü ol­mak zo­run­da­sı­nız. Siz ve ba­kan­la­rı­nız hal­kı­mı­zın so­run­la­rı­nı çöz­mek için, en azın­dan dert­le­ri­ni din­le­mek, on­la­rın ıs­tı­ra­bı­na ku­lak ver­mek için se­çil­di­niz. İş­çi ola­rak gi­dip Al­man­ya­’da ai­le­si­ne ye­ni bir ha­yat kur­mak için öm­rü­nü tü­ket­miş, an­cak, tüm bi­ri­ki­mi­ni, var­lı­ğı­nı “Fa­iz ha­ram­dır.” di­ye­rek ken­di­si­ni do­lan­dı­ran din ta­cir­le­ri­ne, İs­la­mi hol­ding ya­pı­sı al­tın­da ör­güt­le­nen vur­gun­cu­la­ra kap­tır­mış olan gur­bet­çi­le­rin şi­kâ­ye­ti­ni de din­le­mek zo­run­da­sı­nız. “Pa­ra­nı­zı ba­na mı so­rup da ver­di­niz?” di­ye Al­man­ya­’da on­la­rı ters­le­me­ye hiç hak­kı­nız yok­tur. Gur­bet­çi­yi do­lan­dır­ma su­çun­dan al­dı­ğı ha­pis ce­za­sı­na rağ­men ba­zı ya­kın si­ya­set ar­ka­daş­la­rı­nız­la re­sim çek­tir­di­ği, eli­ni ko­lu­nu sal­la­ya­rak do­laş­tı­ğı hâl­de bir tür­lü ya­ka­la­na­ma­yan İs­la­mi hol­ding sa­hip­le­ri­ni gör­mez­li­ğe hiç hak­kı­nız yok­tur. He­le bu vur­gu­na per­de ar­ka­sın­dan omuz ver­miş, mil­lî gö­rüş­ten fey­zal­mış si­ya­set dün­ya­sı ve med­ya­dan ar­ka­daş­la­rı­nı­zı gör­mez­lik­ten gel­me­ye hiç ama hiç hak­kı­nız yok­tur.

Sa­yın Baş­ba­kan 13 Ka­sım ta­rih­li AKP grup top­lan­tı­sın­da yap­tı­ğı ko­nuş­ma­da “Mil­le­ti­miz da­ha ye­ni, 22 Tem­muz se­çim­le­rin­de Sa­yın Bay­kal ve ar­ka­daş­la­rı­nı si­ya­si ah­lak der­sin­den sı­nıf­ta bı­rak­ma­dı mı?” di­ye sor­muş. Ki­min si­ya­si ah­lak­tan söz et­me­ye hak­kı ol­du­ğu­nu hal­kı­mız çok iyi bi­li­yor. Ge­çen ya­sa­ma dö­ne­min­de 130 mil­let­ve­ki­liy­le be­ra­ber ver­di­ği­miz si­ya­si etik (ah­lak) ya­sa­sı­nı beş yıl raf­lar­da çü­rüt­tü­nüz. Bık­ma­dık, bu dö­nem tek­rar ver­dik. Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si ya­sa tek­lif­le­ri ara­sın­da 1’in­ci sı­ra­da şu an­da yer al­mak­ta. He­de­fi­miz, Tür­ki­ye si­ya­se­tin­de etik (ah­lak) ku­ral­la­rı­nı AB ül­ke­le­ri norm­la­rı­na, dü­zey­le­ri­ne çı­kar­mak. Eğer ger­çek­ten ken­di­ni­ze gü­ve­ni­yor­sa­nız, eğer ger­çek­ten AB’­ye gir­mek is­ti­yor­sa­nız, bu de­fa kös­tek ol­maz, bi­ze des­tek olur­su­nuz.

Ge­nel Baş­ka­nı­mız Bay­kal dün yap­tı­ğı büt­çe ko­nuş­ma­sın­da “Tür­ki­ye, Bü­yük Or­ta Do­ğu Pro­je­si­’y­le de­ğil Gü­ney­do­ğu Ana­do­lu Pro­je­si­’y­le, BOP ile de­ğil GAP ile kal­kı­nır.” de­di. Ne­den­se Sa­yın Baş­ba­kan bu söz­ler­den son de­re­ce ra­hat­sız ol­du. “Tür­ki­ye­’nin der­di GAP de­ğil, CHP’­dir. Tür­ki­ye­’ye hiç­bir hay­rı ol­ma­dı.” di­ye­rek çok ta­lih­siz bir açık­la­ma yap­tı. De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Tür­ki­ye­’nin der­di hiç­bir si­ya­si par­ti de­ğil­dir. Prog­ram­la­rı fark­lı ol­sa da­hi tüm si­ya­si par­ti­ler, Ana­ya­sa­’nın te­mel ni­te­lik­le­ri­ni ve ulu­sal çı­kar­la­rı­mı­zı ko­ru­mak için, hal­ka hiz­met için ku­ru­lur­lar.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Ha­ca­loğ­lu, bir da­ki­ka ek sü­re ve­ri­yo­rum, lüt­fen ta­mam­la­yın.

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (De­vam­la) – Çok mer­si efen­dim.

Tür­ki­ye­’nin der­di, bu du­yar­lı­lık­la­rı iç­le­ri­ne sin­di­re­me­yen si­ya­si ki­şi­ler­dir. Tür­ki­ye­’nin der­di, iş­le­dik­le­ri adi suç­lar kar­şı­sın­da do­ku­nul­maz­lık zır­hı­na sı­ğı­nan si­ya­set­çi­ler­dir. Tür­ki­ye­’nin der­di, çev­re­sin­de yer alan, bo­ğa­zı­na ka­dar yol­suz­lu­ğa bat­mış dost­la­rı­na kol ka­nat ge­ren si­ya­si li­der­ler­dir. Tür­ki­ye­’nin der­di, ulu­sal ba­ğım­sız­lı­ğı­mız ye­ri­ne, Bü­yük Or­ta Do­ğu Pro­je­si­’ni sa­hip­le­nen­ler­dir. Tür­ki­ye­’nin der­di, Ata­türk cum­hu­ri­ye­ti­ne ılım­lı İs­lam göm­le­ği giy­dir­mek is­te­yen­ler­dir.

Par­ti­le­rin ki­mi­si da­ha ço­cuk yaş­ta­dır, Mus­ta­fa Ke­mal Ata­tür­k’­ün kur­du­ğu CHP ise sek­sen dört ya­şın­da­dır. Sa­yın Baş­ba­ka­na tav­si­ye ede­rim, sa­kın ha bir da­ha bu tür söz­ler söy­le­me du­ru­mu­na düş­me­yin; yok­sa, la­ik de­mok­ra­tik cum­hu­ri­ye­ti­mi­zin yıl­maz bek­çi­le­ri­nin, ulu­sal­cı­la­rın, dev­rim­ci­le­rin, sos­yal de­mok­rat­la­rın, tüm yurt­se­ver­le­rin vic­da­nın­da bo­ğu­lur­su­nuz.

Büt­çe­nin ha­yır­lı ol­ma­sı di­le­ğiy­le say­gı­la­rı­mı su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ha­ca­loğ­lu.

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na, şim­di söz, Kon­ya Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Atil­la Kar­t’­ta.

Bu­yu­run Sa­yın Kart. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

On üç da­ki­ka­nız var.

CHP GRU­BU ADI­NA ATİL­LA KART (Kon­ya) – Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; Baş­ba­kan­lık ve bağ­lı bi­rim­ler­le il­gi­li ola­rak, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. Ge­nel Ku­ru­lu say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, dün, Sa­yın Baş­ba­ka­nı din­ler­ken, ül­ke­mi­zin ge­le­ce­ği adı­na bir kez da­ha kay­gı­lan­dım. Yü­zey­sel de­ğer­len­dir­me­ler ya­pan, ucuz po­le­mik­le­re te­nez­zül eden ve o anı kur­tar­mak adı­na ger­çek­le­ri çar­pı­tan bir Baş­ba­kan kim­li­ğiy­le kar­şı kar­şı­ya gel­dik. Bu göz­lem ve de­ğer­len­dir­me­le­ri­mi doğ­ru­la­yan Tür­ki­ye fo­toğ­ra­fı­nı bi­raz son­ra, ge­niş bir şe­kil­de ana baş­lık­la­rıy­la an­la­ta­ca­ğım.

Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; ara­dan ge­çen beş yıl, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si­nin yö­ne­tim an­la­yı­şın­da ve he­def­le­rin­de hiç­bir de­ği­şim ve ge­liş­me­nin ol­ma­dı­ğı­nı gös­te­ri­yor. Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si­nin, ba­kı­yo­ruz, 2002 yı­lın­dan ev­vel, Acil Ey­lem Prog­ra­mı­’n­da, bir yıl için­de ka­mu gö­rev­li­le­ri­ne yö­ne­lik ola­rak, ka­mu yö­ne­ti­mi­ne yö­ne­lik ola­rak, adil, den­ge­li, kı­dem ve li­ya­ka­ti esas alan bir ka­mu per­so­nel re­ji­mi ta­sa­rı­sı­nı gün­de­me ge­ti­re­ce­ği­ni, bu nok­ta­da ta­ah­hüt­te bu­lun­du­ğu­nu ha­tır­lı­yo­ruz. 2003 yı­lın­da, tem­muz ayın­da bu ko­nu ta­ra­fı­mız­dan il­gi­li Ba­kan olan Sa­yın Meh­met Ali Şa­hi­n’­e Mec­lis­te yö­nel­til­miş, Sa­yın Ba­kan, 2003 yı­lı so­nu­na ka­dar bu ça­lış­ma­la­rın bi­te­ce­ği­ni ifa­de et­miş­tir. 2004 yı­lı tem­muz ayın­da ay­nı so­ru yi­ne yö­nel­til­miş, Sa­yın Ba­kan, âde­ta bir ref­leks­le, 2004 yı­lı so­nun­da bu ça­lış­ma­la­rın bi­te­ce­ği­ni tek­rar­la­dı. 2006 yı­lın­da ay­nı ko­nu ta­ra­fı­mız­dan ta­kip edil­di. Sa­yın Ba­kan, ken­din­den emin bir gö­rün­tüy­le, emin bir eday­la bu ça­lış­ma­la­rın 2006 yı­lı so­nun­da bi­te­ce­ği­ni, ko­nuy­la Sa­yın Baş­ba­ka­nın biz­zat il­gi­len­di­ği­ni, bir iki mad­de üze­rin­de de­ğer­len­dir­me yap­tı­ğı­nı­…

Sa­yın Baş­kan, Hü­kû­met sı­ra­la­rı­nı lüt­fen uya­rır mı­sı­nız.

Sa­yın Ba­kan, ko­nuş­ma­mı et­ki­li­yor­su­nuz, bo­zu­yor­su­nuz. O iş gö­rüş­me­si­ni dı­şa­rı­da ya­pın. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Sa­yın Ha­tip, Ge­nel Ku­ru­la­…

MİL­LÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) – Pe­ki efen­dim.

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (Kay­se­ri) – Uyar­ma gö­re­vi si­ze ait. Ko­nuş­ma­cı ne ya­pı­yor bu­ra­da!

BAŞ­KAN – Sa­yın Ha­tip, Ge­nel Ku­ru­la hi­tap edin lüt­fen.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fe­n…

ATİL­LA KART (De­vam­la) – Sa­yın Baş­ba­ka­nın biz­zat il­gi­len­di­ği­ni­…

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (Kay­se­ri) – Bu­nu ta­kip ede­cek olan Sa­yın Baş­kan­dır.

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri­…

ATİL­LA KART (De­vam­la) – …bir iki nok­ta­da de­ğer­len­dir­me yap­tı­ğı­nı ifa­de edi­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, gel­di­ği­miz aşa­ma­da, bu ko­nu­da hiç­bir cid­di ça­lış­ma­nın ol­ma­dı­ğı or­ta­ya çı­kı­yor. (Gü­rül­tü­ler)

FA­TİH ME­TİN (Bo­lu) – Kim­se­ye ta­li­mat ve­re­mez­si­niz.

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fe­n…

ATİL­LA KART (De­vam­la) – As­lın­da, sö­zün bit­ti­ği yer­de­yiz. Hü­kû­met, ka­mu­oyu­nu al­dat­mış­tır, Sa­yın Şa­hin, bi­le­rek ger­çek dı­şı be­yan­da bu­lun­muş­tur.

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (Kay­se­ri) – 22 Tem­muz­da ce­va­bı­nı­zı al­dı­nız.

ATİL­LA KART (De­vam­la) – Ka­bul et­mek ge­re­kir ki­…

Bu de­dik­le­ri­me ce­vap ve­ri­niz, on­la­rı ay­rı ze­min­de ko­nu­şu­ruz ama si­ze, ba­kın, Baş­ba­kan­lık büt­çe­si üze­rin­de, ka­mu per­so­nel re­ji­mi üze­rin­de, so­mut eleş­ti­ri­ler ge­ti­ri­yo­rum, bun­la­ra ce­vap ve­ri­niz.

Ka­bul et­mek ge­re­kir ki­…

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (Kay­se­ri) – 22 Tem­muz­da da çok kay­gı­la­rı­nız var­dı, kay­gı­la­rı­nı­zın ge­rek­siz ol­du­ğu­nun ce­va­bı­nı ver­di.

BAŞ­KAN – Lüt­fen ha­ti­be mü­da­ha­le et­me­yin.

ATİL­LA KART (De­vam­la) – …ka­mu yö­ne­ti­min­de­ki hak­sız­lık ve eşit­siz­lik­le­ri gi­de­re­cek bir ka­mu per­so­nel ta­sa­rı­sı­nı­…

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (Kay­se­ri) – Si­zin gö­re­vi­ni­zi ye­ri­ne ge­ti­ri­yo­ruz Sa­yın Baş­ka­nım.

BAŞ­KAN – Lüt­fe­n…

ATİL­LA KART (De­vam­la) – …ha­ya­ta ge­çi­re­cek olan bir si­ya­si ik­ti­dar, ül­ke­mi­ze ya­pı­la­cak en bü­yük hiz­met­ler­den bi­ri­si­ni ba­şar­mış ola­cak­tır. An­cak, an­la­tı­mı­nı yap­tı­ğı­mız sü­reç, AKP Hü­kû­met­le­ri­nin böy­le­si­ne önem­li bir ko­nu­da, son de­re­ce gay­ri­cid­di ve ka­mu­oyu­nu al­da­tan bir yak­la­şım için­de ol­duk­la­rı­nı gös­te­ri­yor.

Esa­sen, ka­mu yö­ne­ti­min­de, re­form­dan öte, ger­çek an­lam­da dev­rim et­ki­si ya­ra­ta­cak böy­le bir ça­lış­ma­yı, bu an­la­yı­şa sa­hip olan -bi­raz ev­vel an­la­tı­mı­nı yap­tı­ğım, bi­raz son­ra ay­rın­tı­lı ola­rak açık­la­ya­ca­ğım- bir kad­ro­nun ger­çek­leş­tir­me­si bek­le­ne­mez­di. Zi­ra, bu yön­de­ki bir ça­lış­ma, bu kad­ro­nun, bu si­ya­si yö­ne­ti­min mis­yo­nuy­la bağ­da­şa­maz­dı.

Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; bu ya­pı­lan­ma ger­çek­leş­ti­ril­me­di­ği gi­bi, ak­si­ne, ka­rar­lı bir şe­kil­de, ve­kâ­le­ten yö­ne­tim yo­luy­la, müs­te­şar, ge­nel mü­dür, il mü­dü­rü dü­ze­yin­de, ta­ma­men yan­daş ve si­ya­si re­fe­rans­lar için­de, va­sıf­sız bir kad­ro­laş­ma­nın ya­pıl­dı­ğı­nı gö­rü­yo­ruz. Ar­tık, ka­mu yö­ne­ti­min­de, dev­let me­mu­ru ka­mu gö­rev­li­si de­ğil, par­ti me­mu­ru kav­ra­mı ve uy­gu­la­ma­sı yer­leş­miş­tir. Par­ti me­mu­ru için ise ka­mu hiz­me­ti ve­rim­li­li­ği önem­li de­ğil­dir, ku­ru­mun iş­le­me­si, iş­le­vi­ni ye­ri­ne ge­tir­me­si önem­li de­ğil­dir. Önem­li olan, ka­mu yet­ki­si ve gü­cü ara­cı­lı­ğıy­la, si­ya­si ik­ti­da­rı ba­şa­rı­lı gös­ter­me gay­ret­keş­li­ği­dir. Bu sü­re­cin so­nun­da, do­ğal ola­rak ka­mu ku­rum­la­rı iş­le­vi­ni kay­bet­me­ye baş­la­mış­tır. Tür­ki­ye­’de, bu sü­reç, bü­tün tah­ri­ba­tıy­la ya­şan­mak­ta­dır.

Par­ti dev­le­ti ya­rat­ma sü­re­cin­de­ki son en­gel ise de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çim­le­riy­le aşıl­mış du­rum­da­dır. Cum­hur­baş­kan­lı­ğı ma­ka­mı, ar­tık, AKP ic­ra­at­la­rı­nın ta­mam­la­yı­cı bir me­ka­niz­ma­sı ola­rak dev­re­ye gir­mek­te­dir. Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­nın, Pa­kis­tan zi­ya­re­ti es­na­sın­da YÖK ile il­gi­li ola­rak ya­rat­tı­ğı po­le­mi­ği ve Hâ­kim­ler ve Sav­cı­lar Ka­nu­nu de­ği­şik­li­ği­ni onay­la­ma sü­re­ci­ni, va­him ve so­rum­suz bir ge­liş­me ola­rak gör­dü­ğü­mü­zü ve Cum­hur­baş­kan­lı­ğı ma­ka­mı­nın iş­le­viy­le bağ­daş­tı­ra­ma­dı­ğı­mı­zı üzü­le­rek ifa­de edi­yo­ruz. Ke­za, Sa­yın Baş­ba­ka­nın, dün yap­tı­ğı ko­nuş­ma­da: “On be­şin­ci gü­nün son da­ki­ka­sı­na ka­dar bek­le­til­dik, şim­di de ne ka­dar sü­rat­le­nir­se o ka­dar hay­rı­na­dır.” di­ye­rek in­ti­kam alır­ca­sı­na bu ola­yı sa­hip­len­me­si, top­lum­sal ba­rış ve ge­le­ce­ği­miz adı­na kay­gı ve­ri­ci­dir.

Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; an­la­tı­mı­nı yap­tı­ğı­mız bu ya­pı­lan­ma, do­ğal ola­rak yol­suz­luk­la­rın ve hu­kuk­suz­luk­la­rın giz­len­me­si­ni ve de­net­le­ne­mez hâ­le gel­me­si­ni sağ­la­mak­ta­dır. Ta­ri­kat ve ce­ma­at iliş­ki­le­ri­nin, yan­daş ve si­ya­si ör­güt­len­mey­le bir­lik­te yü­rü­me­si so­nu­cun­da, top­lum ya­şa­mın­da eko­no­mik ve sos­yal dö­nü­şüm baş­la­mış­tır. İha­le sü­reç­le­rin­de bu iliş­ki ve re­fe­rans­la­rın et­ki­li ve be­lir­le­yi­ci ol­du­ğu, ik­ti­dar mil­let­ve­kil­le­ri­nin be­yan­la­rı, açık­la­ma­la­rı, kü­çük Di­la­ra­’nın ölü­mün­de­ki iliş­ki­ler, mü­hen­dis Gül­se­ren­le­rin ölü­mün­de­ki iliş­ki­ler ve en ni­ha­yet, Is­par­ta­’da­ki uçak ka­za­sın­da­ki iliş­ki­ler­le, un­sur­lar­la, var­lı­ğı­nı bir kez da­ha gös­ter­di. Ye­ri gel­miş­ken ifa­de edi­yo­rum, is­tis­mar edil­me­me­si ama­cıy­la ifa­de edi­yo­rum: Fi­kir ve dü­şün­ce öz­gür­lü­ğü kap­sa­mın­da ve ana­ya­sal sı­nır­lar için­de, bi­rey öz­gür­lü­ğüy­le il­gi­li olan ta­ri­kat an­la­yı­şı­nı bu­ra­da sor­gu­la­mı­yo­rum. Bu kut­sal de­ğer­le­ri kul­la­na­rak ka­mu yö­ne­ti­mi­ne ege­men ol­ma ve top­lu­mu ay­rış­tı­ran bir an­la­yı­şı sor­gu­lu­yo­rum, yan­lış ve teh­li­ke­li ola­nın bu ol­du­ğu­nu özel­lik­le ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Tür­ki­ye­’de, ba­kın, şöy­le bir sü­reç ya­şa­nı­yor: Bu an­lat­tı­ğım va­sıf­sız kad­ro­laş­ma se­be­biy­le, bu an­lat­tı­ğım par­ti me­mu­ru ya­pı­lan­ma­sı se­be­biy­le, ba­kı­yo­ruz, bu­nun­la bağ­lan­tı­lı ola­rak tef­tiş ku­rul­la­rı­nın ve üst ku­rul­la­rın ya­pı­lan­ma­sı­na yö­ne­lik mü­da­ha­le­le­rin baş­la­dı­ğı­nı gö­rü­yo­ruz. Sa­yış­tay se­çim­le­ri­nin, iki yıl­dan bu ya­na, Plan Büt­çe Ko­mis­yo­nu ta­ra­fın­dan, gö­re­vi kö­tü­ye kul­lan­mak pa­ha­sı­na en­gel­len­di­ği­ni bi­li­yo­ruz. Üst ma­li ku­rul ya­pı­lan­ma­sı yö­nün­de ça­lış­ma­lar ya­pıl­dı­ğı­nı bi­li­yo­ruz, “so­ruş­tur­ma iz­ni­” kav­ra­mı­nın par­ti­zan­ca yak­la­şım­lar­la kö­tü­ye kul­la­nıl­dı­ğı­nı bi­li­yo­ruz ve ni­ha­yet, YÖK ya­pı­lan­ma­sı­na yö­ne­lik mü­da­ha­le­ler ve pro­vo­kas­yon­lar.

Yar­gı ya­pı­lan­ma­sı­na yö­ne­lik mü­da­ha­le­ler ve ça­lış­ma­la­r… Bun­la­rın ay­rın­tı­la­rı­nı bu­ra­da an­lat­mak is­te­mi­yo­rum, ama, bu ça­lış­ma­lar ka­mu­oyu­nun gün­de­min­de.

Bu ça­lış­ma­lar hep bir­lik­te de­ğer­len­di­ril­di­ğin­de or­ta­ya çı­kan tab­lo şu: Par­ti dev­le­ti ya­pı­lan­ma­sı­nın ayak­la­rı de­di­ği­miz un­sur­la­rın us­ta­lık­la ger­çek­leş­ti­ril­di­ği­ni gö­rü­yo­ruz. “Dev­let eli­ti ve bü­rok­ra­tik oli­gar­şi­yi kı­ra­ca­ğız, yok ede­ce­ğiz.” di­yen­le­rin si­vil klep­tok­ra­si­yi ku­rum­sal­laş­tır­ma ve de­net­le­ne­mez hâ­le ge­tir­me ko­nu­sun­da cid­di bir me­sa­fe al­dık­la­rı­nı gö­rü­yo­ruz.

Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; Baş­ba­kan­lı­ğın hu­kuk dı­şı uy­gu­la­ma­la­rı ka­yıt dı­şı ya­pı­lan­ma­yı ku­rum­sal­laş­tı­rı­yor. Unut­ma­ya­lım ki, ka­yıt dı­şı­lı­ğın ol­du­ğu yer­de hak­sız ka­zanç ve yol­suz­luk var de­mek­tir.

Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı her ne ka­dar bu ko­nu­da da bir ba­şa­rı sağ­lan­dı­ğı yo­lun­da açık­la­ma­lar ya­pı­yor ise de, Sa­yın Ali Ba­ba­can, ka­yıt dı­şıy­la mü­ca­de­le­de hiç­bir me­sa­fe­nin alın­ma­dı­ğı­nı, dört yı­lın so­nun­da hiç­bir me­sa­fe­nin alın­ma­dı­ğı­nı açık bir şe­kil­de, dü­rüst bir şe­kil­de ifa­de ve ka­bul et­ti.

Yol­suz­luk iliş­ki­le­ri ve id­di­ala­rı­… Ba­kı­yo­ruz, bir Ke­mal Una­kı­tan kla­si­ği hâ­li­ne ge­len Ma­li­ye Ba­ka­nı­na, Sa­yın Baş­ba­ka­nın ka­rar­lı bir şe­kil­de sa­hip çık­tı­ğı­nı gö­rü­yo­ruz. Bu­nu en son Te­kel yol­suz­lu­ğu ola­yın­da gör­dük de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

Sa­yın Baş­ba­kan, siz bir yar­gı mer­ci­si de­ğil­si­niz. Siz Baş­ba­kan­lık Ha­zi­ne Baş­kon­tro­lör­lü­ğü ta­ra­fın­dan ha­zır­la­nan ra­po­run ida­ri ve ad­li ge­re­ği­ni yap­mak zo­run­da­sı­nız. 3 Ni­san 2007 ta­rih­li ra­po­ru, Baş­ba­kan­lık bün­ye­sin­de ha­zır­la­nan ra­po­ru ara­dan ge­çen ye­di se­kiz aya rağ­men ne­den sü­men al­tın­da tu­tu­yor­su­nuz? Efen­dim, “Suç du­yu­ru­sun­da bu­lu­nun.” di­ye­rek, bu­nu ge­çiş­ti­re­mez­si­niz. El­bet­te suç du­yu­ru­mu­zu ya­pa­ca­ğız, ama, siz Baş­ba­kan ola­rak, si­zin uh­de­niz­de, si­zin bün­ye­niz­de ha­zır­la­nan bu ra­po­run ida­ri ve ad­li ge­re­ği­ni ne­den yap­mı­yor­su­nuz? Bu­nun he­sa­bı­nı ver­mek, bu­nun açık­la­ma­sı­nı yap­mak zo­run­da­sı­nız.

As­lın­da, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ta­bi­i, bu ola­yın sa­de­ce Ma­li­ye Ba­ka­nı­nın oğ­luy­la sı­nır­lı ol­ma­dı­ğı, 187 say­fa­lık ra­por­da ay­rın­tı­lı ola­rak açık­lan­dı­ğı üze­re, Hü­kû­met ta­ra­fın­dan bu gi­bi ko­nu­lar­da hi­ma­ye edil­di­ği bi­li­nen Fa­mily Fi­nans Gru­bu ve Ül­ker Gru­bu bağ­lan­tı­la­rı se­be­biy­le de bu ra­po­run sü­men al­tı edil­di­ği acı bir ger­çek ola­rak kar­şı­mı­za çı­kı­yor de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Öy­le an­la­şı­lı­yor ki, Sa­yın Ge­nel Baş­ka­nı­mı­zın ifa­de­siy­le, mah­dum­lar­dan son­ra bel­li ser­ma­ye grup­la­rı­nın da do­ku­nul­maz­lı­ğı var de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Bu ra­por, bu tab­lo bu­nu or­ta­ya ko­yu­yor. Bun­lar te­sa­düf ola­bi­lir mi? Ba­kı­yor­su­nuz bu iliş­ki­ler­de özel­lik­le bel­li ban­ka, bel­li fi­nans grup­la­rı hep mer­ke­zî bir rol üst­le­ni­yor. Bun­la­rı lüt­fen sor­gu­la­yın ar­tık. Bun­la­rı sor­gu­la­mak bi­zim ka­dar si­zin de gö­re­vi­niz, si­zin de so­rum­lu­lu­ğu­nuz. Bun­la­ra han­gi kav­ram­lar adı­na sa­hip çı­kı­yor­su­nuz, han­gi de­ğer­ler adı­na sa­hip çı­kı­yor­su­nuz?

Tek­rar ifa­de edi­yo­rum: Baş­ba­kan­lık bün­ye­sin­de­ki bir ra­por­dan söz edi­yo­rum, so­yut bir ev­rak­tan, so­yut bir id­di­adan söz et­mi­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Siz yol­suz­luk­lar­la mü­ca­de­le ko­nu­sun­da, hu­kuk dev­le­ti ya­pı­lan­ma­sı ko­nu­sun­da sa­mi­miy­se­niz, dü­rüst ise­niz, bun­la­rın ge­re­ği­ni ya­par­sı­nız. De­ma­go­ji yap­ma­dan, he­def sap­tır­ma­dan bun­la­rın ge­re­ği­ni ya­par­sı­nız.

RE­CEP KO­RAL (İs­tan­bul) – Si­zin yap­tı­ğı­nı­zı yap­ma­dan ya­ni.

ATİL­LA KART (De­vam­la) – Ba­kın, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ne­yi gö­rü­yo­ruz? Ör­tü­lü öde­ne­ğin ba­şın­da, sah­te­ci­lik­ten mah­kûm olan bir ki­şi­nin ara­dan ge­çen dört yı­la rağ­men gö­rev yap­tı­ğı­nı gö­rü­yo­ruz. Bu, şek­len bel­ki o bir yıl­lık, iki yıl­lık ha­pis ce­za­la­rı­nın al­tın­da kal­mış ola­bi­lir. Ta­bi­i, bu­ra­da hu­kuk­çu ar­ka­daş­la­rı­mın şa­şır­dı­ğı­nı his­se­di­yo­rum, ama, ger­çek bu de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

Ta­ma­men gü­ven ve li­ya­kat ge­rek­ti­ren böy­le bir öde­ne­ğin ba­şın­da, sah­te­ci­lik­ten mah­kûm olan bir ki­şi­yi han­gi özel ge­rek­çey­le hâ­len gö­rev­de tu­tu­yor­su­nuz? Bun­la­rı so­ra­ca­ğız. Bun­la­rı iz­ni­niz­le so­ra­ca­ğız ve sor­gu­la­ya­ca­ğız de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

MEH­MET NİL HI­DIR (Muğ­la) – Mah­ke­me­de is­pat­lan­ma­mış.

ATİL­LA KART (De­vam­la) – De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bir gü­ven­den söz edi­yo­rum. Bir li­ya­kat­ten söz edi­yo­rum. Bir etik­ten söz edi­yo­rum. Onu da ifa­de edi­yo­rum, ama, ka­mu yö­ne­ti­min­de­ki­…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Kart, bir da­ki­ka ek sü­re ve­ri­yo­rum. Lüt­fen ta­mam­la­yın.

ATİL­LA KART (De­vam­la) – De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Sa­yın Baş­ba­kan, as­lın­da gel­di­ği­miz aşa­ma­da Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti­’nin bü­tün yurt­taş­la­rı­nın Baş­ba­ka­nı ol­du­ğu­nun id­ra­kin­de de­ğil. Li­se öğ­ren­ci­si Tev­hi­de­’nin tür­ba­nı üze­rin­den mağ­du­ri­yet ro­lü­nü oy­na­ma­ya de­vam eden Sa­yın Baş­ba­ka­nın, bu po­li­ti­ka­la­rı­nın çok teh­li­ke­li bir sü­re­ci be­ra­be­rin­de ge­tir­di­ği ve top­lum­sal bö­lün­me­yi hız­lan­dır­dı­ğı­nı ar­tık gör­me­miz ge­re­ki­yor.

22 Tem­muz se­çim­le­rin­den son­ra “Her­ke­sin Baş­ba­ka­nı ola­ca­ğım. Her­ke­si ku­cak­la­ya­ca­ğım.” di­yen Baş­ba­ka­nın bu söy­le­mi­nin, her za­man­ki gi­bi ve ma­ale­sef, sa­mi­mi ve dü­rüst ol­ma­dı­ğı, cid­di­yet­ten uzak ol­du­ğu ve bir gö­rün­tü ver­mek­ten iba­ret ol­du­ğu bir kez da­ha or­ta­ya çı­kı­yor.

An­la­tı­la­cak çok şey­ler var, ama, şu­nu özet ola­rak ifa­de et­mek is­ti­yo­rum: Ki­fa­yet­siz ve muh­te­ris bir kad­ro­nun Go­eb­bels pro­pa­gan­da­sı ve Mac­hi­avel­li yön­tem­le­riy­le Tür­ki­ye­’yi esen­li­ğe ulaş­tır­ma­sı söz ko­nu­su ola­maz. Bu kad­ro­nun, bu an­la­yış ve uy­gu­la­ma­lar­la Tür­ki­ye­’yi par­ti dev­le­ti ve müs­tem­le­ke bir ül­ke hâ­li­ne ge­tir­me­si ka­çı­nıl­maz­dır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

ATİL­LA KART (De­vam­la) – Bu uya­rı ve kay­gı­lar­la Hü­kû­me­ti bir kez da­ha so­rum­lu ol­ma­ya, sağ­du­yu­lu dav­ran­ma­ya da­vet edi­yor, büt­çe­nin ya­rar­lı ol­ma­sı­nı di­li­yor, Ge­nel Ku­ru­lu say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ASIM AY­KAN (Trab­zon) – “Müs­tem­le­ke­”yi dü­zelt­sen iyi olur. “Müs­tem­le­ke­” hiç ya­kış­ma­dı!

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Kart.

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na, Sa­yın Ati­la Emek, An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li.

Sü­re­niz do­kuz da­ki­ka.

Bu­yu­run Sa­yın Emek. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı­nın 2008 yı­lı büt­çe­siy­le il­gi­li Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu­nun gö­rüş­le­ri­ni sun­mak üze­re söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Gru­bum ve şah­sım adı­na yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­la­rım.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı­nın te­mel iş­le­vi, top­lu­mu­mu­zu din ko­nu­sun­da bil­gi­len­dir­mek, ay­dın­lat­mak ve  din hiz­met­le­ri­ni ver­mek­tir. Tak­dir edi­le­ce­ği gi­bi bu çok zor ve has­sas bir gö­rev­dir. Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı bu hiz­met­le­ri Ana­ya­sa'nın 136'ncı mad­de­si­ne bağ­lı ka­la­rak ver­mek du­ru­mun­da­dır. Bu bağ­lam­da, her si­ya­si gö­rüş sa­hi­bi yurt­ta­şı­mı­zın bu hiz­met­ler­den eşit ola­rak ya­rar­lan­ma­sı ge­re­kir. Hiz­met ve­ren din gö­rev­li­le­ri­miz de her tür­lü si­ya­si gö­rüş ve dü­şün­ce­nin dı­şın­da bir an­la­yış­la yan­sız ve ta­raf­sız bu hiz­met­le­ri ver­me­li­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı­nın ya­yın­la­rı bu hiz­met­le­rin ve­ril­me­sin­de önem­li bir et­ken­dir. Özel­lik­le genç ku­şak­la­rı­mı­zın bu ya­yın­lar­dan da­ha çok ya­rar­lan­ma­sı için kul­la­nı­lan di­lin da­ha sa­de ve gü­nü­müz Türk­çe­si­ne uy­gun ol­ma­sı ge­rek­mek­te­dir. Bu ko­nu­da Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı­mı­zın ge­re­ken du­yar­lı­lı­ğı ve öze­ni gös­ter­me­si­ni öne­ri­yo­ruz. Şu an­da Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı gö­re­vi­ni yü­rüt­mek­te olan Sa­yın Ali Bar­da­koğ­lu'nun ça­lış­ma­la­rı­nı Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ola­rak tak­dir­de kar­şı­lı­yo­ruz.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı­nın ala­nı­na gi­ren ve top­lum­da so­run ola­rak gün­de­mi teş­kil eden ko­nu­la­rın doğ­ru, ka­lı­cı, top­lum­sal bir­lik ve bü­tün­lü­ğü pe­kiş­ti­re­cek çö­züm­le­ri­ne Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu ola­rak kat­kı ya­pa­ca­ğı­mı­zı ifa­de eder, bu yön­de za­man kay­be­dil­mek­si­zin ça­lış­ma­la­rın ya­pı­lıp Par­la­men­to­da çö­züm üre­til­me­si ge­rek­ti­ği­ne inan­mak­ta­yız.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı­nın büt­çe­sin­den ya­pı­lan har­ca­ma­la­rın ne­re­dey­se ta­ma­mı­na ya­kı­nı top­lu­mun bir inanç ke­si­mi­ne ya­pı­lan hiz­met­le­re ay­rı­lır­ken, top­lu­mun önem­li bir inanç ke­si­mi bu hiz­met­ler­den ge­rek­ti­ği gi­bi pay ala­ma­mak­ta­dır. Geç­miş ya­sa­ma dö­nem­le­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si mil­let­ve­kil­le­ri, bu eşit­siz­lik ve hak­sız­lı­ğın gi­de­ril­me­si yö­nün­de Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de de­fa­lar­ca ce­mev­le­ri­nin iba­det ye­ri ola­rak ka­bul edil­me­si için ko­nuş­ma yap­tı­lar, ka­nun tek­li­fi ver­di­ler. Bü­tün bun­la­ra AKP ço­ğun­lu­ğu kar­şı çık­tı ve red­det­ti. AKP ik­ti­dar ola­na ka­dar büt­çe­den ce­mev­le­ri­ne ve Ale­vi der­nek­le­ri­ne pay ay­rı­lı­yor­du, bu yar­dım­lar da ke­sil­di.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, top­lu­mu­mu­zun nü­fus iti­ba­rıy­la önem­li bir ço­ğun­lu­ğu­nu teş­kil eden Ale­vi inan­cı­na bağ­lı yurt­taş­la­rı­mı­zın bu ül­ke­nin as­li un­sur­la­rı ola­rak la­ik cum­hu­ri­ye­te, Ata­türk dü­şün­ce­si­ne, va­ta­nın bö­lün­mez bü­tün­lü­ğü­ne, ulus dev­let ve üni­ter ya­pı­ya bü­tün var­lık­la­rıy­la bağ­lı, ay­dın dü­şün­ce­li in­san­lar ola­rak inanç­la­rı­nı her yurt­taş gi­bi öz­gür­ce ya­şa­mak hak­la­rı­dır. Esa­sen, bü­yük bir im­pa­ra­tor­lu­ğun için­den çık­mış ve Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti ulus dev­le­ti­ni kur­muş bir mil­let ola­rak bu ül­ke­de ya­şa­yan her yurt­ta­şı­mı­zın inan­cı­nı gü­ven için­de, hu­zur için­de öz­gür­ce ya­şa­ma hak­kı cum­hu­ri­yet ta­ra­fın­dan te­mi­nat al­tı­na alın­mış­tır.

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si, la­ik de­mok­ra­tik cum­hu­ri­ye­tin sağ­la­dı­ğı bu hak­kın yurt­taş­la­rı­mız ta­ra­fın­dan kul­la­nıl­ma­sı­nın gü­ven­ce­si ol­ma­ya de­vam ede­cek­tir. Bu alan si­ya­se­tin gir­me­ye­ce­ği, ta­as­sup ve hu­ra­fe­nin inan­ca et­ki et­me­ye­ce­ği bir alan­dır. Açık ifa­de­siy­le, din ve inanç üze­rin­den si­ya­set ya­pıl­ma­ma­lı, hu­ra­fe­nin ve yo­baz­lı­ğın et­ki­sin­den yü­ce di­ni­miz her za­man ko­run­ma­lı­dır. Bu bağ­lam­da, inanç­la­ra dı­şa­rı­dan mü­da­ha­le edil­me­me­li, Ale­vi yurt­taş­la­rı­mı­zın ken­di inanç­la­rı­nı öz­gür­ce ya­şa­ma­la­rı sağ­lan­ma­lı, on­la­rı ren­ci­de eden ve is­tis­mar eden her tür­lü be­yan ve açık­la­ma ve si­ya­si çı­kar sağ­la­ma­ya yö­ne­lik gi­ri­şim­ler son bul­ma­lı­dır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; mil­let ola­rak he­pi­mi­zi üzen Si­vas Ma­dı­mak Ote­lin­de can­la­rın ya­kıl­ma­sı ola­yı­nın acı­la­rı he­pi­mi­zin yü­re­ğin­de­dir. Ale­vi yurt­taş­la­rı­mız, bi­ze bu acı­yı ya­şa­tan ola­yın ce­re­yan et­ti­ği Ma­dı­mak Ote­li­nin mü­ze ya­pıl­ma­sı­nı is­te­mek­te­dir­ler. Bu ko­nu­da ge­re­ken ya­pıl­ma­lı­dır. Ya­sal dü­zen­le­me ge­rek­li ise bu­nu Par­la­men­to­muz ger­çek­leş­tir­me­li­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, son gün­ler­de ka­mu­oyu önün­de Ale­vi inan­cıy­la il­gi­li ki­mi bi­rey­sel gi­ri­şim­le­rin ve “a­çı­lı­m” adı al­tın­da tar­tı­şı­lan ko­nu­la­ra da de­ğin­mek is­te­rim. Ale­vi yurt­taş­la­rı­mı­zın bu tür ya­pay gi­ri­şim­ler­le is­tis­mar edil­me­si­ne, on­la­rın ku­şa­tıl­ma­sı­na yö­ne­lik gi­ri­şim­le­ri ye­rin­de bul­mu­yo­ruz. So­run, Ale­vi yurt­taş­la­rı­mız­la if­tar aç­mak de­ği­l…

İB­RA­HİM Yİ­ĞİT (İs­tan­bul) – Ale­vi­ler adı­na ko­nu­şa­maz­sın! Lüt­fen! Se­nin hak­kın yok bu ko­nuş­ma­ya!

ATİ­LA EMEK (De­vam­la) - …aç­mak de­ğil, Ale­vi yurt­taş­la­rı­mı­zın hak­la­rı olan çö­züm­le­ri üret­mek­tir.

İB­RA­HİM Yİ­ĞİT (İs­tan­bul) – Otur ye­ri­ne! Ale­vi­ler adı­na ko­nu­şa­maz­sın! (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN – Sa­yın Mil­let­ve­ki­li, lüt­fen ha­ti­be mü­da­ha­le et­me­yin.

BİL­GİN PA­ÇA­RIZ (Edir­ne) – Gel sen ko­nuş, sen! İzin al da ko­nuş!

GÜ­ROL ER­GİN (Muğ­la) – Ne ol­du?

ATİ­LA EMEK (De­vam­la) – Bu da sa­lon­lar­da ya­pı­la­cak bir iş de­ğil, Par­la­men­to­da ya­sal dü­zen­le­mey­le ger­çek­leş­ti­ril­me­li­dir. Bu bağ­lam­da, Ale­vi yurt­taş­la­rı­mı­zın ta­lep­le­ri ara­sın­da bu­lu­nan ce­mev­le­ri­nin iba­det­ha­ne sa­yıl­ma­sı için ge­rek­li ya­sal dü­zen­le­me­ler ve ka­rar­lar alın­ma­lı­dır. Ce­mev­le­ri iba­det­ha­ne sa­yıl­ma­dı­ğı için kul­la­nı­lan elek­trik ve su­yun pa­ra­sı da Ale­vi yurt­taş­la­rı­mız ta­ra­fın­dan öden­mek­te­dir. Tüm bu so­run­la­rın çö­zü­mü ye­ri­ne, son gün­ler­de ka­mu­oyu­na yan­sı­yan Ale­vi ke­si­mi­ni ku­şat­ma gi­ri­şim­le­ri, AK­P’­nin top­lu­mun di­ğer alan­la­rın­da yap­tı­ğı ve ya­rat­tı­ğı ku­şat­ma­la­rın bir baş­ka ör­ne­ği­ni teş­kil et­mek­te­dir.

Geç­miş­te ya­şa­nan acı olay­la­rı ha­tır­la­yıp üzül­mek ye­ri­ne, gü­nü­müz­de he­pi­mi­ze ve özel­lik­le AKP İk­ti­da­rı­na dü­şen gö­rev, bu inanç ke­si­miy­le il­gi­li çö­züm üret­mek­tir. Ke­li­me oyun­la­rıy­la Ale­vi yurt­taş­la­rı­mı­zın so­run­la­rı­nın is­tis­ma­rı­nı ka­bul et­mi­yo­ruz.

Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nun­da Ale­vi inan­cıy­la il­gi­li hak­lı ve ye­rin­de is­tek­le­rin çö­zü­mü öne­ri­lir­ken bir AKP mil­let­ve­ki­li­nin “Bel­ki Ale­vi­lik kap­sa­mı içe­ri­si­ne alın­ma­ya­cak ama Me­cu­si­ler, Ba­ha­iler, sa­ta­nist­ler, Ye­zi­di­ler de ben­zer ta­lep­ler­le ge­le­bi­lir. Bu du­rum­da Ale­vi­le­rin ya da ‘A­le­vi­yi­m’ di­yen in­san­la­rın bu ta­lep­le­ri­ni na­sıl kar­şı­la­mak ge­re­ki­yor, doğ­ru­su ben bil­mi­yo­rum.” şek­lin­de­ki söz­le­ri, Ale­vi yurt­taş­la­rı­mı­zı mak­sa­dı­nı aşa­rak top­lum­da tar­tış­ma ya­ra­ta­cak bi­çim­de sa­ta­nist­ler­le bir tut­ma de­ğer­len­dir­me­si­ni ye­rin­de bul­mu­yor, şid­det­le red­de­di­yo­ruz. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

NEC­DET ÜNÜ­VAR (Ada­na) – Ne ala­ka­sı var?

ATİ­LA EMEK (De­vam­la) – Bu ko­nu­lar­da her­ke­sin so­rum­lu ve dik­kat­li ko­nuş­ma­la­rı, top­lum­da tar­tış­ma ya­ra­ta­cak be­yan­lar­dan ka­çı­nıl­ma­sı ge­re­kir. So­run­la­rın çö­zü­mü, inanç­la­rı et­ki­le­me, dö­nüş­tür­me, is­tis­mar po­li­ti­ka­la­rıy­la de­ğil, ger­çe­ği ve doğ­ru­yu ka­bul ede­rek çö­züm üret­mek­ten ge­çer.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Av­ru­pa Bir­li­ği­nin 17 Ara­lık 2004 ta­rih­li iler­le­me ra­po­run­da Ale­vi yurt­taş­la­rı­mı­zın azın­lık ola­rak gös­te­ril­me­si ça­ba­la­rı­na bu yurt­taş­la­rı­mı­zın gös­ter­dik­le­ri tep­ki iyi de­ğer­len­di­ril­me­li­dir. Av­ru­pa Bir­li­ği­ne “Ben bu mil­le­tin ve ül­ke­nin as­li un­su­ru­yum.” di­ye­rek ulus dev­let ya­pı­sı­na, üni­ter ya­pı­ya ve la­ik de­mok­ra­tik Ata­türk cum­hu­ri­ye­ti­ne bağ­lı­lık­la­rı tak­dir edil­me­li­dir.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Emek, bir da­ki­ka ek sü­re ve­ri­yo­rum. Lüt­fen ta­mam­la­yın.

ATİ­LA EMEK (De­vam­la) – Te­şek­kür edi­yo­rum efen­dim.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ba­kı­nız, cum­hu­ri­ye­tin ilk ku­ru­luş yıl­la­rın­da Bü­yük Ata­türk Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı­nı kur­muş ve hem­şeh­ri­miz olan din âli­mi El­ma­lı­lı Ham­di Ya­zı­r’­a –ken­di­si­ni rah­met­le anı­yo­rum- kut­sal ki­ta­bı­mız Ku­r’­an-ı Ke­ri­m’­in Türk­çe me­ali­ni ha­zır­lat­mış­tır. Türk­ler­de bir ilk böy­le ger­çek­leş­miş­tir. Di­li­miz Türk­çe­siy­le yü­ce ki­ta­bı­mı­zın mea­lin­den öğ­re­ne­bil­me ola­na­ğı­na bu yol­dan ka­vuş­muş bu­lun­mak­ta­yız.

Gü­nü­müz­de bu ko­nu­da Di­ya­net İş­le­ri­nin elin­de bü­yük ola­nak­lar var­dır, bun­lar de­ğer­len­di­ril­me­li­dir. Ale­vi ol­sun Sün­ni ol­sun, tüm inanç sa­hip­le­ri­nin bil­gi­len­di­ril­me­si ko­nu­sun­da ge­rek­li ça­lış­ma­lar ya­pıl­ma­lı­dır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; cum­hu­ri­ye­tin ku­ru­luş yıl­la­rın­da 442 sa­yı­lı Köy Ka­nu­nu ya­pı­lır­ken köy­de öğ­ret­men ile imam köy ih­ti­yar mec­li­si­nin ta­bii üye­si sa­yıl­mış­lar­dır. Bu ne ka­dar an­lam­lı ve ile­ri bir ön­gö­rü­dür. Köy­de imam ve öğ­ret­men iki ay­dı­n…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Emek.

ATİ­LA EMEK (De­vam­la) – Te­şek­kür ede­yim.

BAŞ­KAN – Öy­le bir usu­lü­müz yok. Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Emek.

ATİ­LA EMEK (De­vam­la) – Evet, büt­çe­nin ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­ler, he­pi­ni­ze say­gı­lar su­na­rım. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu adı­na­…

İB­RA­HİM Yİ­ĞİT (İs­tan­bul) – Sa­yın Baş­kan, bir sa­taş­ma var, söz is­ti­yo­rum.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) – Ne sa­taş­ma­sı?

BAŞ­KAN – Sa­yın Yi­ği­t… Sa­yın Yi­ği­t…

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (İs­tan­bul) – Asıl sa­ta­şan ken­di­si.

GÜ­ROL ER­GİN (Muğ­la) – Sa­taş­tıy­san sen sa­taş­tın kar­de­şim. Sa­na kim sa­taş­tı? Hay­ret bir şey ya!

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (Kay­se­ri) – Sa­yın Baş­kan, Sa­yın Mil­let­ve­ki­li­miz sa­taş­may­la il­gi­li bir mü­ra­ca­at­ta bu­lu­nu­yor si­ze.

OK­TAY VU­RAL (İz­mir) – Ken­di­si sa­taş­tı.

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) – Siz ora­dan laf at­tı­nız, be­nim sö­zü­mü kes­ti­niz.

BAŞ­KAN - Tu­ta­nak­la­rı ge­tir­te­ce­ğim, ba­ka­ca­ğım. On­dan son­ra da ken­di­si­ne, eğer ge­re­ki­yor­sa, söz ve­re­ce­ğim Sa­yın Grup Baş­kan Ve­ki­li.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu adı­na, Sa­yın Mus­ta­fa Ka­lay­cı, Kon­ya Mil­let­ve­ki­li.

On da­ki­ka sü­re­niz var.

Bu­yu­run Sa­yın Ka­lay­cı. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MHP GRU­BU ADI­NA MUS­TA­FA KA­LAY­CI (Kon­ya) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Baş­ba­kan­lık büt­çe­si hak­kın­da Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu adı­na gö­rüş­le­ri­mi açık­la­mak ama­cıy­la hu­zu­ru­nuz­da bu­lu­nu­yo­rum. Bu ve­si­ley­le yü­ce Mec­li­sin de­ğer­li üye­le­ri­ni say­gı­la­rım­la se­lam­lı­yo­rum.

Ön­ce­lik­le dün Sa­yın Baş­ba­ka­nın ifa­de et­ti­ği ba­zı ko­nu­la­ra kı­sa­ca de­ğin­mek is­ti­yo­rum. Sa­yın Ge­nel Baş­ka­nım Dev­let Bah­çe­li­’nin ay­rın­tı­lı açık­la­ma­la­rı­na rağ­men, Sa­yın Baş­ba­kan, BDDK ra­po­run­da yer alan ba­tık ban­ka­la­rın 57’n­ci Hü­kû­met dö­ne­min­de Fo­na dev­re­dil­di­ği ifa­de­si­ni bel­ge di­ye gös­te­re­rek en ha­fif ta­bir­le si­ya­si etik­le bağ­daş­ma­yan sap­tır­ma­sı­nı ve if­ti­ra kam­pan­ya­sı­nı de­vam et­tir­miş­tir. Sa­yın Baş­ba­kan BDDK ra­por­la­rı­nı iyi oku­say­dı han­gi dö­nem­de ne ya­pıl­dı­ğı­nı da­ha iyi gö­rür­dü. O dö­nem­de bu ban­ka­lar­da na­sıl bir soy­gun dü­ze­ni ku­rul­du­ğu or­ta­ya çı­ka­rıl­mış, so­rum­lu­lar hak­kın­da ala­cak da­va­la­rı ve şah­si if­las da­va­la­rı açıl­mış, so­rum­lu­la­rın mal­la­rı üze­ri­ne ih­ti­ya­ti ted­bir ko­nul­muş ve yurt dı­şı­na çık­ma­la­rı da mah­ke­me­ler­ce ya­sak­lan­mış­tır. Pe­ki siz ne yap­tı­nız? Bu­ra­da siz­le­re, Sa­yın Baş­ba­ka­nın Bo­zü­yü­k’­te ba­tık ban­ka pat­ron­la­rıy­la yap­tı­ğı top­lan­tı­yı ve dö­ne­mi­niz­de bir­çok hor­tum­cu­nun ver­gi borç­la­rı­nın ver­gi ba­rı­şı kap­sa­mın­da na­sıl af­fe­dil­di­ği­ni ha­zin bir ib­ret ve­si­ka­sı ola­rak ben de ha­tır­lat­mak is­ti­yo­rum.

Sa­yın Baş­ba­kan ken­di­le­rin­den ön­ce ya­pı­lan­la­rı yok say­ma an­la­yı­şı­nı yi­ne de­vam et­tir­miş­tir. Ön­ce­lik­le şu­nu be­lir­te­yim: Plan  Büt­çe Ko­mis­yo­nun­da ya­pı­lan gö­rüş­me­ler­de eko­no­mi­den so­rum­lu iki Ba­ka­nın, Sa­yın Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı Na­zım Ek­ren ve Dev­let Ba­ka­nı Meh­met Şim­şe­k’­in bir­lik­te bu­lun­du­ğu top­lan­tı­da, ken­di­le­ri­ne AKP dö­ne­min­de han­gi ya­pı­sal re­form­la­rın ger­çek­leş­ti­ril­di­ği so­rul­muş­tur. Sa­yın Meh­met Şim­şek ta­ra­fın­dan ve­ri­len ce­vap -za­bıt­lar da bu­ra­da- za­bıt­lar­dan oku­yo­rum:

“1- Ver­gi re­for­mu ya­pıl­dı.” Du­ya­nı­nız var mı bil­mi­yo­rum. Öy­le bir re­form ya­pıl­dı mı?

“2- Sos­yal gü­ven­lik re­for­mu.” Öy­le er­te­li­yo­ruz, ya­ni 57’n­ci Hü­kû­met dö­ne­min­de ya­pı­lan sos­yal gü­ven­lik re­for­mu üze­ri­ne he­nüz bir şey ko­nul­ma­dı.

Di­ğer­le­ri­ni sa­yı­yor: “Ka­mu Ma­lî Yö­ne­ti­mi ve Kon­trol Ka­nu­nu, Ka­mu İha­le Ka­nu­nu, Ban­ka­cı­lık Ka­nu­nu, ka­mu ban­ka­la­rı re­for­mu, Mort­ga­ge Ka­nu­nu, ya­tı­rım or­ta­mı­nın iyi­leş­ti­ril­me­si.”

Ar­ka­daş­lar, bu söy­le­nen­le­rin bir kıs­mı he­nüz ya­pıl­ma­dı -in­şal­lah bir an ön­ce de ya­par­sı­nız- bir kıs­mı da 57’n­ci Hü­kû­met dö­ne­min­de, 2000-2002 yıl­la­rın­da ya­pıl­dı. Ge­lin, ger­çek­le­ri gö­re­lim. Sa­yın Baş­ba­kan söy­le­yin­ce va­tan­daş­la­rı­mız doğ­ru zan­ne­di­yor. Geç­mi­şi in­kâr et­me­ye­lim, te­şek­kür et­me­si­ni de bi­le­lim.

Bir di­ğer ko­nu: Sa­yın Baş­ba­kan 2007 yı­lın­da mil­lî ge­li­rin 489 mil­yar do­la­ra doğ­ru git­ti­ği­ni, yet­miş do­kuz yıl­da el­de edi­len 181 mil­yar do­la­rın üze­ri­ne beş yıl­da 308 mil­yar do­la­rın ila­ve edil­di­ği­ni be­lir­te­rek, bu mil­lî ge­lir ra­kam­la­rı­na oran­la he­sap­la­nan ba­zı gös­ter­ge­ler­de­ki iyi­leş­me­le­ri bal­lan­dı­ra bal­lan­dı­ra ifa­de et­miş­tir.

Ar­ka­daş­lar, va­tan­daş­lar ge­li­ri­ni ve har­ca­ma­sı­nı do­lar­la yap­mı­yor ki. 2002 yı­lın­da 181 mil­yar do­lar olan mil­lî ge­li­ri­miz 2006 yı­lın­da 402 mil­yar do­la­ra yük­sel­di, doğ­ru. Ya­ni, dört yıl­da do­lar ba­zın­da yüz­de 122 ora­nın­da ar­tış gö­rül­mek­te­dir. Hâl­bu­ki mil­lî ge­li­ri­miz YTL ba­zın­da, ay­nı dö­nem­de, sa­bit fi­yat­la 116 mil­yar YTL’­den 154 mil­yar YTL’­ye yük­sel­miş olup dört yıl­lık ar­tış yüz­de 32,6 dü­ze­yin­de­dir. Ya­ni, mil­lî ge­li­ri­miz dört yıl­da, sa­bit fi­yat­la, YTL ba­zın­da yüz­de 32,6 ora­nın­da ar­tar­ken, do­lar ba­zın­da yüz­de 122 ora­nın­da art­mış gö­rün­mek­te­dir. Ay­nı şe­kil­de, ki­şi ba­şı­na mil­lî ge­li­ri­miz ise sa­bit fi­yat­la yüz­de 27 ora­nın­da art­mak­la bir­lik­te, do­lar ba­zın­da yüz­de 111 ora­nın­da art­mış gö­rün­mek­te­dir.

Do­la­yı­sıy­la, do­lar ba­zın­da­ki mil­lî ge­lir baz alı­na­rak he­sap­la­nan tüm gös­ter­ge­ler ya­nıl­tı­cı, sa­nal so­nuç­lar ver­mek­te­dir. İş­te, bi­zim söy­le­di­ği­miz bu, Türk li­ra­sın­da­ki aşı­rı de­ğer­le­me­nin so­nu­cu bu. Yi­ne, Sa­yın Baş­ba­kan Türk li­ra­sı­nın de­ğer­le­me­sin­den ra­hat­sız­lık du­yan­la­ra ta­ac­cüp et­ti­ği­ni be­lir­te­rek, “Mil­li­yet­çi kar­deş­le­ri­miz ni­ye ra­hat­sız­lık du­yu­yor?” di­ye sor­du, “Bu­nu an­la­mak­ta zor­la­nı­yo­rum.” de­di. An­la­ya­maz­sın Sa­yın Baş­ba­kan. Mil­li­yet­çi­li­ği an­la­ma­nı za­ten bek­le­mi­yo­ruz. Azı­cık da ol­sa mil­lî po­li­ti­ka­la­rı uy­gu­la­yın, biz bun­lar­dan mem­nun olu­ruz.

Uy­gu­la­dı­ğı­nız yük­sek fa­iz, dü­şük kur po­li­ti­ka­sı ne­de­niy­le ül­ke­miz it­hal mal­lar cen­ne­ti­ne dön­dü. Sa­na­yi­ci­miz, üre­ti­ci­miz zor du­rum­da, re­ka­bet gü­cü kal­ma­dı. Sı­cak pa­ra yo­luy­la res­men bir  soy­gun var ül­ke­miz­de. Ül­ke­mi­ze, mil­lî sa­na­yi­mi­ze, sa­na­yi­ci­mi­ze ve üre­ti­ci­mi­ze sa­hip çık­mak ta­bi­i ki mil­li­yet­çi­li­ğin bir ge­re­ği­dir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Baş­ba­kan­lı­ğın te­mel gö­re­vi, ba­kan­lık­lar ara­sı uyum, ko­or­di­nas­yon ve iş bir­li­ği­nin sağ­lan­ma­sı, dev­let teş­ki­la­tı­nın dü­zen­li ve et­kin iş­le­me­si için ge­rek­li sis­tem ve pren­sip­le­rin ge­liş­ti­ril­me­si ve uy­gu­lan­ma­sı­nın te­mi­ni ile ha­zır­la­nan dü­zen­le­me­le­rin mev­zu­ata, kal­kın­ma, plan ve prog­ra­mı­na uy­gun­lu­ğun sağ­lan­ma­sı­dır. An­cak Baş­ba­kan­lık bu gö­rev­le­ri­ni ye­ter­li et­kin­lik­te ye­ri­ne ge­ti­re­me­mek­te­dir. Baş­ba­kan­lık, teş­ki­lat ya­pı­sı, bağ­lı ve il­gi­li ku­ru­luş­lar ve per­so­nel sa­yı­sıy­la bir hiz­met ba­kan­lı­ğı şek­lin­de ya­pı­lan­mış­tır. AK­P’­nin par­ti prog­ra­mı, se­çim be­yan­na­me­si, Acil Ey­lem Pla­nı­’n­da “Baş­ba­kan­lık dev bir hiz­met ba­kan­lı­ğı gö­rü­nü­mün­den çı­ka­rı­la­cak.” de­nil­miş, ha­tır­lar­sa­nız Sa­yın Baş­ba­kan ta­ra­fın­dan da bu ko­nu sık­lık­la di­le ge­ti­ril­miş­tir. An­cak, şu an­da Baş­ba­kan­lı­ğın bağ­lı ve il­gi­li ku­ru­luş­la­rı­na ba­kar­sa­nız, bir­kaç ka­pa­tı­lan ve dev­re­di­len ku­rum dı­şın­da söy­le­nen­le­rin laf­ta kal­dı­ğı­nı gö­rür­sü­nüz. Hâ­len her bi­ri de­ği­şik alan­lar­da hiz­met ve­ren 40’ın üze­rin­de bağ­lı ve il­gi­li ku­ru­luş bu­lun­mak­ta­dır. Bu­gü­ne ka­dar ka­mu yö­ne­ti­mi ala­nın­da ya­pı­lan­lar, ka­mu yö­ne­ti­min­de bir­lik ve bü­tün­lük il­ke­sin­den ta­ma­men uzak, te­mel den­ge­le­ri tah­rip eden, eşit­li­ği ze­de­le­yen, ada­let­siz­li­ğe yol açan dü­zen­le­me­ler­dir.

Acil Ey­lem Pla­nı­’n­da ön­ce­lik­li he­def­ler­den ol­ma­sı­na rağ­men, İda­ri Usul Ya­sa­sı bu­gü­ne ka­dar çı­kar­tıl­ma­mış­tır.

Beş yıl­dır Hü­kû­met bir yan­dan ka­mu yö­ne­ti­min­de­ki den­ge­siz­lik, ve­rim­siz­lik ve ka­li­te­siz­lik­ten, bü­rok­ra­tik oli­gar­şi­den şi­kâ­yet et­miş, bir yan­dan da bu dü­zen­siz­lik­le­ri gi­der­mek ye­ri­ne, kul­lan­mak, bun­dan si­ya­se­ten ya­rar­lan­mak yo­lu­nu ter­cih et­miş­tir.

Ge­çen dö­nem “Ka­mu Yö­ne­ti­min­de Ye­ni­den Ya­pı­lan­ma­” adı al­tın­da ha­zır­la­nan, an­cak Cum­hur­baş­ka­nı ta­ra­fın­dan ve­to edi­len dü­zen­le­me, hu­ku­ki ve tek­nik ye­ter­li­li­ğe sa­hip bu­lun­ma­dı­ğı gi­bi, üni­ter ya­pı­mı­zın tah­ri­bi­ne alt­ya­pı ha­zır­lar ni­te­lik ta­şı­mış­tır.

İda­ri ya­pı­mız­da­ki esas prob­lem, dev­le­tin te­mel ni­te­lik­le­ri ya da ida­re­nin ka­rar al­ma ve de­ne­tim yet­ki­sin­den kay­nak­lan­ma­mak­ta­dır. Oy­sa, ya­pı­lan dü­zen­le­me­le­re ba­kıl­dı­ğın­da, so­run ola­rak dev­le­tin bu te­mel di­na­mik­le­ri­nin gö­rül­dü­ğü an­la­şıl­mak­ta­dır. Bir­çok dü­zen­le­me­nin ge­rek­çe­le­rin­de ve Acil Ey­lem Pla­nı­’n­da, ka­mu ku­ru­luş­la­rı­nın gö­rev ve yet­ki ge­çiş­le­ri­nin ön­len­me­si ve bir ko­or­di­nas­yon için­de ku­rum­la­rın iş­le­til­me­si ön­gö­rül­mek­te­dir. An­cak uy­gu­la­ma­da gö­rül­mek­te­dir ki ay­nı ko­nu­da ya­pı­lan dü­zen­le­me­ler ara­sın­da bi­le uyum­suz­luk bu­lun­mak­ta­dır.

Ya­pı­lan dü­zen­le­me­ler, ka­mu yö­ne­ti­mi­nin iyi­leş­ti­ril­me­si ve kay­nak is­ra­fı­nın ön­len­me­si­ne yö­ne­lik ol­mak ye­ri­ne, “Ka­mu ara­zi­le­ri ve mal­la­rı na­sıl pa­zar­la­nır?”, “Kad­ro­laş­ma na­sıl sağ­la­na­bi­lir?”, “İ­ha­le mev­zu­atı ve büt­çe dı­şı­na na­sıl çı­kı­la­bi­lir?” ve “Dev­let­le kav­ga­lı olan­lar na­sıl af­fe­di­le­bi­lir?”e hiz­met eden dü­zen­le­me­ler ol­muş­tur.

Bir yan­dan büt­çe bir­li­ğin­den, ma­li di­sip­lin­den söz edi­lir­ken, di­ğer yan­dan rant da­ğı­tan ku­rum­lar büt­çe dı­şı­na çı­ka­rıl­mak­ta­dır. 2003 yı­lın­da çı­ka­rı­lan Ka­mu Ma­li Yö­ne­ti­mi ve Kon­trol Ka­nu­nu kap­sa­mın­da yer alan TO­Kİ, TMSF, TRT, Mil­lî Pi­yan­go Ge­nel Mü­dür­lü­ğü gi­bi ku­rum­lar, 22/12/2005 ta­rih 5436 sa­yı­lı Ka­nu­n’­la ya­pı­lan de­ği­şik­lik so­nu­cu büt­çe kap­sa­mın­dan çı­ka­rıl­mış­tır.

Baş­ba­kan­lı­ğın ka­mu ku­rum­la­rı ve gü­ven­lik bi­rim­le­ri ara­sın­da ko­or­di­nas­yon sağ­la­ma gö­re­vi ol­ma­sı­na rağ­men, ken­di gü­ven­li­ği­ni te­min ede­me­miş­tir. Bil­gi gü­ven­li­ği­nin en üst dü­zey­de sağ­lan­ma­sı ge­re­ken Baş­ba­kan­lık, bu alan­da da za­af için­de ol­muş­tur. Ey­lül ayın­da Baş­kan­lı­ğın web si­te­si bir sü­re dev­re dı­şı kal­mış ve si­te­yi açan­lar kar­şı­la­rın­da “İ­ma­na ge­lin ho­ca­lar, üç se­ne­dir si­te­niz­de açık var di­ye yır­tı­nı­yo­rum, ama ta­kan yok.” not­la­rıy­la kar­şı­laş­mış­lar­dır. Bu du­rum baş­ka ül­ke­ler­de skan­dal ola­rak ni­te­len­di­ri­le­cek bir olay­dır ar­ka­daş­lar.

Baş­ba­kan­lık­ta son beş yıl­lık dö­nem­de Hü­kû­me­tin vü­cut di­lin­den an­la­ma­yan per­so­nel ta­ciz edil­miş, yıl­dır­ma po­li­ti­ka­sı uy­gu­lan­mış­tır. Gö­rev­den alı­nan ve mah­ke­me ka­ra­rıy­la dö­nen bir­çok ka­mu gö­rev­li­si su­dan ba­ha­ne­ler­le tek­rar tek­rar gö­rev­le­rin­den alın­mış­tır.

Ka­mu yö­ne­ti­min­de­ki yol­suz­luk ve yoz­laş­ma bü­yük bo­yut­la­ra ulaş­mış, iş­ler ço­ğu za­man meş­ru ze­min­de yü­rür gi­bi ol­muş­tur. Bu­gü­ne ka­dar yol­suz­luk su­çu­nu oluş­tu­ran hâl­ler ile yol­suz­luk­la mü­ca­de­le­de uy­gu­la­na­cak usul ve esas­la­rın be­lir­len­di­ği bir dü­zen­le­me ya­pıl­ma­mış­tır. Ulus­la­ra­ra­sı Şef­faf­lık Ör­gü­tü­nün bu yıl açık­la­nan ra­po­run­da yol­suz­lu­ğu en az olan­dan çok olan ül­ke­le­re gö­re ya­pı­lan sı­ra­la­ma­da, Tür­ki­ye, ge­çen yı­la gö­re dört sı­ra ge­ri­le­ye­rek 64’ün­cü ol­muş­tur.

Yi­ne, AK­P’­nin prog­ram, se­çim be­yan­na­me­si, Acil Ey­lem Pla­nı­’n­da “Dev­let Per­so­nel Re­jim Re­for­mu ile bü­tün ka­mu ku­rum, ku­ru­luş­la­rın­da norm kad­ro uy­gu­la­ma­sı­na ge­çi­le­cek, gö­re­ve al­ma ve yük­sel­me­de ob­jek­tif kri­ter­ler ge­ti­ri­le­cek, sta­tü­ler azal­tı­la­cak ve­…”

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Bir da­ki­ka ek sü­re ve­ri­yo­rum Sa­yın Ka­lay­cı. Lüt­fen ta­mam­la­yın.

MUS­TA­FA KA­LAY­CI (De­vam­la) – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

“…­ben­zer sta­tü­ler ara­sın­da­ki eko­no­mik ve sos­yal fark­lar gi­de­ri­le­cek, ma­aş ve üc­ret sis­te­mi sa­de­leş­ti­ri­le­cek ve den­ge­siz­lik gi­de­ri­le­cek.” de­nil­miş­tir. An­cak, bu ko­nu­lar­da hiç­bir dü­zen­le­me ge­ti­ril­me­miş­tir. Tam ak­si­ne, ka­mu hiz­me­ti­ne gi­riş­te li­ya­ka­ti ve hak­ka­ni­ye­ti te­min mak­sa­dıy­la çı­ka­rı­lan mer­ke­zî sı­nav ve gö­rev­de yük­sel­me uy­gu­la­ma­sı, ya­pı­lan is­tis­na­lar­la süb­jek­tif de­ğer­len­dir­me­le­re açık hâ­le ge­ti­ril­miş­tir.

Ana sis­tem­den uzak­la­şı­la­rak, söz­leş­me­li ve ge­çi­ci is­tih­dam yön­tem­le­ri, ama­cı dı­şın­da, yan­daş­la­rı işe yer­leş­tir­me ara­cı ola­rak kul­la­nıl­mış­tır. Eşit işe eşit üc­ret sağ­la­mak­tan söz eden­ler, baş­ta ku­rum­la­rın teş­ki­lat ka­nun­la­rı ol­mak üze­re bir­çok ka­nun­da ya­pı­lan mün­fe­rit dü­zen­le­me­ler­le ku­rum­lar ve un­van­lar ara­sı üc­ret den­ge­si­ni da­ha da boz­muş­lar, üc­ret ada­let­siz­li­ği­ni ar­tır­mış­lar­dır.

Bağ­lı ku­ru­luş­lar­dan Özel­leş­tir­me İda­re­si, TO­Kİ ve TO­DA­İE hiz­met ba­kan­lık­la­rıy­la il­gi­len­di­ril­miş ol­mak­la bir­lik­te, TO­Kİ ve TO­DA­İE da­ha son­ra ye­ni­den Baş­ba­kan­lı­ğa bağ­lan­mış­tır. Bu bağ­lan­tı­la­rın gü­nü­bir­lik, ki­şi­ye öz­gü ne­den­ler­le de­ğil, hiz­me­tin ge­re­ği ola­rak tes­pi­ti ge­rek­mek­te­dir.

Büt­çe­mi­zin ha­yır­lı ol­ma­sı di­le­ğiy­le, say­gı­lar su­nu­yo­rum. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ka­lay­cı.

Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu adı­na, şim­di söz Sa­yın Be­hiç Çe­lik, Mer­sin Mil­let­ve­ki­lin­de.

Bu­yu­run Sa­yın Çe­lik. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sü­re­niz do­kuz da­ki­ka.

MHP GRU­BU ADI­NA BE­HİÇ ÇE­LİK (Mer­sin) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Ge­nel Ku­ru­lu­muz­da gö­rü­şül­mek­te olan Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu Ge­nel Sek­re­ter­li­ği ve Mil­lî İs­tih­ba­rat Teş­ki­la­tı Müs­te­şar­lı­ğı büt­çe­le­ri hak­kın­da ko­nuş­mak üze­re Gru­bum adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum.

2008 ma­li yı­lın­da Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu Ge­nel Sek­re­ter­li­ği için ön­gö­rül­müş olan öde­nek 13 mil­yon 70 bin YTL ola­rak tek­lif edil­miş ve 11 mil­yon 36 bin YTL ola­rak be­nim­sen­miş­tir.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, bi­lin­di­ği üze­re, her dev­let ken­di var­lı­ğı­na yö­ne­lik de­vam­lı­lı­ğı­nı, bü­tün­lü­ğü­nü he­def alan iç ve dış teh­dit­le­re kar­şı va­ro­lu­şun­dan iti­ba­ren bir mil­lî gü­ven­lik si­ya­se­ti tes­pit et­mek ve bu­nu uy­gu­la­mak du­ru­mun­da­dır. Mil­lî gü­ven­lik si­ya­se­ti­nin tes­pi­tin­de ulu­sal, böl­ge­sel ve ulus­la­ra­ra­sı kon­jonk­tür­de­ki de­ği­şim­ler ve ge­liş­me­ler dik­ka­te alı­nır­ken, ön­ce­den be­lir­len­miş olan mil­lî men­fa­at ve mil­lî he­def­le­rin de dik­ka­te alın­ma­sı ge­re­kir. An­cak, böl­ge­sel ve özel­lik­le ulus­la­ra­ra­sı iliş­ki­ler­de­ki çağ­daş de­ği­şik­lik­ler ve ge­liş­me­ler de as­la ih­mal edil­me­me­li­dir. Bu ne­den­le, özün­de ül­ke­nin mil­lî men­fa­ati­ni ze­de­le­me­yen fa­kat de­ği­şik­lik­le­re ve ge­liş­me­le­re açık ve ona gö­re şe­kil­len­di­ril­miş bir mil­lî gü­ven­lik si­ya­se­ti­nin be­lir­len­me­si, akıl­cı bir yön­tem­le ya­pıl­ma­lı­dır.

Mil­lî gü­ven­lik si­ya­se­ti­nin be­lir­len­me­sin­de ev­ren­sel de­ğer­ler ve kri­ter­ler de göz ar­dı edil­me­me­li­dir. Çağ­daş dev­let an­la­yı­şı­nın bü­tü­nü ile hâ­kim ola­ca­ğı bir mil­lî gü­ven­lik si­ya­se­ti ile ül­ke, ulus­la­ra­ra­sı iliş­ki­ler­de say­gın ve gü­ve­ni­lir bir ye­re sa­hip olur­ken, mil­lî var­lı­ğın ve bü­tün­lü­ğün ulus­la­ra­ra­sı alan­da si­ya­si, sos­yal, kül­tü­rel ve eko­no­mik dâ­hil bü­tün men­fa­at­le­rin ve ah­dî hu­ku­ku­nun her tür­lü iç ve dış teh­dit­le­re kar­şı ko­run­ma­sı­nı da ko­run­ma­sı­nın den­ge­si­ni de sağ­la­mış ola­cak­tır.

Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu, yü­rüt­me sis­te­mi içe­ri­sin­de Cum­hur­baş­ka­nı ve Ba­kan­lar Ku­ru­lu alt sis­tem­le­ri­ne yar­dım­cı, da­nış­ma or­ga­nı ni­te­li­ğin­de, ana­ya­sal bir ku­ru­luş­tur.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, mil­lî gü­ven­lik kav­ra­mı, sa­de­ce dış­tan ge­le­bi­le­cek sal­dı­rı ve teh­li­ke­ler­den ko­run­ma­yı, ya­ni dış gü­ven­li­ği ifa­de et­me­mek­te, ay­nı za­man­da ül­ke­nin için­de çı­ka­bi­le­cek kar­ga­şa ve teh­li­ke­ler­den ko­run­ma­yı, ya­ni iç gü­ven­li­ği de kap­sa­mak­ta­dır. An­cak, ül­ke­nin için­de or­ta­ya çı­ka­bi­le­cek her­han­gi bir kar­ga­şa­nın mil­lî gü­ven­lik kav­ra­mı­na dâ­hil edi­le­bil­me­si için, bu kar­ga­şa­nın ül­ke ve dev­le­tin mil­lî bir­lik ve bü­tün­lü­ğü­ne yö­ne­lik ol­ma­sı ge­re­kir. Ni­te­kim, mil­lî gü­ven­lik, 2945 sa­yı­lı Ka­nu­n’­da dış ve iç gü­ven­li­ği kap­sa­ya­cak şe­kil­de ta­nım­lan­mış­tır.

Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu, ik­ti­dar­ca çı­ka­rı­lan 4963 sa­yı­lı Ka­nun ge­re­ğin­ce, tav­si­ye ka­rar­la­rı al­ma ve ge­rek­li ko­or­di­nas­yo­nun sağ­lan­ma­sı için gö­rüş tes­pit et­me, bu tav­si­ye ka­rar­la­rı­nı ve gö­rüş­le­ri­ni Ba­kan­lar Ku­ru­lu­na bil­dir­me ve ka­nun­lar­la ve­ri­len gö­rev­le­ri ye­ri­ne ge­tir­me gö­rev­le­ri uh­de­si­ne ve­ril­miş­tir. Be­lir­ti­len Ka­nun çer­çe­ve­sin­de, Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu gö­re­vi ic­rai bo­yut­la­rın ta­ma­men dı­şı­na çı­ka­rı­la­rak, is­ti­şa­ri ala­na hap­se­di­le­rek da­ral­tıl­mış­tır.

Her dev­let, ken­di var­lı­ğı­na yö­ne­lik de­vam­lı­lı­ğı­nı ve bü­tün­lü­ğü­nü he­def alan iç ve dış teh­dit­le­re kar­şı bir mil­lî gü­ven­lik si­ya­se­ti tes­pit et­mek ve uy­gu­la­mak du­ru­mun­da­dır. Tür­ki­ye­’de mil­lî gü­ven­lik si­ya­se­ti­nin ta­yi­ni, tes­pi­ti ve uy­gu­lan­ma­sıy­la il­gi­li tav­si­ye ka­rar­la­rı­nın alın­ma­sı ve ge­rek­li ko­or­di­nas­yo­nun sağ­lan­ma­sı için gö­rüş tes­pit et­me gö­rev­le­ri Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu­na ve­ril­miş­tir. 4709 sa­yı­lı Ka­nu­n’­la ya­pı­lan de­ği­şik­lik so­nu­cu, Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu ka­rar­la­rı­nın tav­si­ye ni­te­li­ğin­de ola­ca­ğı, alı­nan ka­rar­la­rın Ba­kan­lar Ku­ru­lun­ca de­ğer­len­di­ri­le­ce­ği be­lir­ti­le­rek, Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu­nun da­nış­ma or­ga­nı ol­ma ni­te­li­ği özel­lik­le vur­gu­lan­mış­tır. Tav­si­ye ni­te­li­ğin­de­ki bu ka­rar­lar, Ba­kan­lar Ku­ru­lun­ca be­nim­sen­di­ği öl­çü­de hu­kuk­sal de­ğer ka­za­na­cak­tır. Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu ül­ke­miz­de, 1920 yı­lın­dan bu ya­na, çe­şit­li isim­ler al­tın­da, de­ği­şik şe­kil­ler­de yer al­mış­tır. Türk dev­let ör­gü­tü için­de za­man za­man Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu­nun ya­pı­sı, iş­le­vi ve ka­rar­la­rı­nın hu­ku­ki ni­te­li­ği ko­nu­sun­da tar­tış­ma­lar ol­muş, gü­nü­müz­de de bu tar­tış­ma­lar Av­ru­pa Bir­li­ği­ne uyum çer­çe­ve­sin­de de­vam eder hâ­le gel­miş­tir. Oy­sa­ki Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu sa­de­ce ül­ke­mi­ze öz­gü bir ku­ru­luş de­ğil­dir.

So­nuç ola­rak, ta­ri­hî sü­reç in­ce­len­di­ğin­de, Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu, mil­lî gü­ven­lik­le il­gi­li ka­rar­la­rın alın­ma­sı ve bu ko­nu­da­ki ko­or­di­nas­yo­nun sağ­lan­ma­sın­da Cum­hur­baş­ka­nı ve Ba­kan­lar Ku­ru­lu­na yar­dım­cı ol­mak üze­re ku­rul­muş, dev­le­te yar­dım­cı bir ku­ru­luş­tur. Ül­ke­mi­zin je­opo­li­ti­ği ve de­vam eden kon­jonk­tü­rü de­ğiş­me­di­ği sü­re­ce, Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu­nun iş­lev ve ta­nı­mı­nı ge­niş tu­ta­rak, mev­cu­di­ye­ti­ni sür­dür­me­si ge­rek­ti­ği gö­rü­şün­de­yiz.

Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; Tür­ki­ye­’de, Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu­nun iş­le­vi­ni, di­ğer dev­let­le­rin dü­şün­ce ku­ru­luş­la­rıy­la en­teg­re ola­rak ça­lış­mak üze­re, ye­ni­den şe­kil­le­nen si­vil top­lum ör­güt­le­ri ta­ra­fın­dan ye­ri­ne ge­ti­ril­me­si plan­lan­mak­ta ve Tür­ki­ye­’nin gü­ven­lik, sa­vun­ma po­li­ti­ka­la­rı­nın kü­re­sel he­ge­mon­lar­la uyum­lu ola­cak bir bi­çim­de bu ya­pı­lar ta­ra­fın­dan şe­kil­len­di­ril­me­si ön­gö­rül­mek­te­dir. Bu yan­lış yol­dan der­hâl dö­nül­me­li­dir. AKP İk­ti­da­rı­nın mil­lî gü­ven­lik ko­nu­la­rı­na du­yar­sız­lı­ğı, ha­ri­cî psi­ko­lo­jik ha­re­ket et­ki­le­ri­ne mil­le­ti­mi­zi ma­ruz bı­rak­ma­sı, hal­kın ma­ne­vi­ya­tı­nın aşın­dı­rıl­ma­sı as­la ka­bul edi­le­mez.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ko­nuş­ma­mın bu bö­lü­mün­de Mil­lî İs­tih­ba­rat Teş­ki­la­tı ile il­gi­li de­ğer­len­dir­me­ler­de bu­lun­mak is­ti­yo­rum. Mil­lî İs­tih­ba­rat Teş­ki­la­tı­mı­zın ta­lep et­miş bu­lun­du­ğu öde­nek ta­ma­mıy­la büt­çe­de kar­şı­lan­mak­ta­dır, bu şe­kil­de be­nim­sen­miş­tir.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­kil­le­ri, bi­lin­di­ği üze­re, dev­let­le­rin var­lık­la­rı­nın de­va­mı ve in­san­la­rın ül­ke sı­nır­la­rı içe­ri­sin­de hu­zur ve gü­ven içe­ri­sin­de ya­şa­ya­bil­me­si, ken­di­si­ne yö­ne­lik iç ve dış teh­dit­le­re kar­şı ge­rek­li sa­vun­ma ve cay­dı­rı­cı me­ka­niz­ma­la­rı ge­liş­tir­me­si­ne bağ­lı­dır. Dev­let­ler, dış­tan ge­le­bi­le­cek açık teh­dit­le­re kar­şı si­lah­lı kuv­vet­le­riy­le bir­lik­te ge­rek­li ted­bir­le­ri alır. Bir dev­le­tin di­ğer bir hü­küm­dar dev­le­ti yı­kıp çö­kert­ti­ği, ken­di­si­ne ta­bi kıl­dı­ğı ta­rih­te gö­rül­müş­tür, an­cak gü­nü­müz­de mil­let­le­ra­ra­sı po­li­ti­ka, İkin­ci Dün­ya Sa­va­şı so­nu­cu mey­da­na gel­miş bu­lu­nan kuv­vet den­ge­si ar­tık bu­gün dip­lo­ma­si ve zo­ra baş­vur­ma me­tot­la­rı­nı pek ge­çer­li ol­mak­tan uzak­laş­tır­mış­sa da yı­kı­cı fa­ali­yet­ler yo­luy­la bir ül­ke­yi iç­ten yık­ma ve bu fa­ali­ye­ti giz­li fa­ali­yet­le­rin ge­nel il­ke­le­ri­ne uy­gun şe­kil­de yü­rüt­me, hâ­len dün­ya sah­ne­sin­de oy­nan­mak­ta olan oyun­la­rın te­mel il­ke­si ola­rak kar­şı­mız­da bu­lun­mak­ta­dır. Sa­vaş­la­rın top­ye­kûn­luk ka­zan­dı­ğı ve “bil­gi ça­ğı­” de­ni­len, dev­let­le­rin bir­bi­ri­ne ma­ki­ne ya da araç­tan çok bil­gi sa­ta­rak pa­ra ka­zan­dı­ğı ve bu bil­gi­le­rin kay­na­ğı olan dev­let­le­ri­n…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Çe­lik, bir da­ki­ka ek sü­re ve­ri­yo­rum, lüt­fen ta­mam­la­yı­nız.

BE­HİÇ ÇE­LİK (De­vam­la) – Te­şek­kür ede­rim.

…en güç­lü dev­let­ler ola­rak anıl­dı­ğı gü­nü­müz­de, olu­şan bu ye­ni şart­lar do­la­yı­sıy­la is­tih­ba­ra­ta, özel­lik­le ge­niş çap­lı ve çok yön­lü bir is­tih­ba­ra­ta da­ha faz­la ih­ti­yaç du­yul­du­ğu mu­hak­kak­tır.

So­nuç ola­rak her dev­let, iç ve dış gü­ven­li­ği­ni sağ­la­mak, va­tan­daş­la­rı­nın mal ve can em­ni­ye­ti­ni te­sis et­mek, ge­rek­li po­li­ti­ka­la­rı ge­liş­tir­mek ve teş­ki­lat­la­rı­nı kur­mak zo­run­da ol­du­ğu gi­bi teh­dit un­sur­la­rı hak­kın­da da ge­rek­li is­tih­ba­ri fa­ali­yet­le­ri or­ga­ni­ze et­mek ve dü­zen­le­mek zo­run­da­dır.

Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; tam bu nok­ta­da biz AK­P’­yi ikaz et­mek is­ti­yo­ruz. Ül­ke­miz­de fa­ali­yet­te bu­lu­nan iş bir­lik­çi tüm or­ga­ni­zas­yon­la­rın mil­le­ti­miz üze­rin­de uy­gu­la­dı­ğı psi­ko­lo­jik ha­re­kât ve pro­pa­gan­da sa­va­şın­da kit­le ile­ti­şim araç­la­rıy­la mil­le­ti­mi­zin men­fi pro­pa­gan­da­ya ma­ruz kal­ma­sı­na kar­şı her tür­lü ted­bi­rin alın­ma­sı ge­re­ki­yor.

Her iki teş­ki­la­tın büt­çe­si ha­yır­lı ol­sun di­yo­rum, say­gı­lar su­nu­yo­rum. MİT men­sup­la­rı­na ba­şa­rı­lar di­li­yo­rum. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Çe­lik.

Mer­sin Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Şan­dı­r’­ın, bir ön­ce­ki otu­rum­da sarf et­ti­ği bir sö­zün kas­tı­nı aş­tı­ğı ge­rek­çe­siy­le bir söz is­te­mi var­dır. Ye­rin­den ken­di­si­ne söz ve­re­ce­ğim.

Bu­yu­run Sa­yın Şan­dır.

VI.- SA­TAŞ­MA­LA­RA İLİŞ­KİN KO­NUŞ­MA­LAR VE AÇIK­LA­MA­LAR (De­vam)

2.- Mer­sin Mil­let­ve­ki­li Meh­met Şan­dı­r’­ın, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Ha­li­de İn­ce­ka­ra­’nın, ko­nuş­ma­sın­da par­ti­si­ne sa­taş­ma­sı ne­de­niy­le ko­nuş­ma­sı

MEH­MET ŞAN­DIR (Mer­sin) – Sa­yın Baş­kan, tu­ta­nak­la­rı ge­tir­dim, oku­dum. Ger­çek­ten, bi­raz ön­ce kul­lan­mış ol­du­ğum söz ağır ol­muş. Sa­yın Ha­li­de İn­ce­ka­ra­’nın Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si­ni il­zam eden, CHP’y­le otu­rup an­laş­tı­ğı­mız, ha­ka­ret, kü­für gö­re­vi­ni yap­ma­mız yö­nün­de bir ka­ra­rı­mız ol­du­ğu yö­nün­de­ki be­yan­la­rı par­tim hak­kın­da bir töh­met­tir, if­ti­ra­dır. Bu­na ce­va­ben ver­di­ğim, ko­nuş­ma­da kul­lan­dı­ğım “ter­bi­ye­si­z” sö­zü Mec­li­si­mi­ze ya­kış­ma­mış­tır. Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­den özür di­li­yo­rum. (AK Par­ti ve CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Bu sö­zün tu­ta­nak­lar­dan çı­kar­tıl­ma­sı­nı is­ti­yo­rum. Bu Mec­lis, ger­çek­ten mil­le­tin hiz­me­tin­de el bir­li­ğiy­le gö­re­vi­ni yap­ma­lı­dır. Ama par­ti­le­ri­mi­zi il­zam edi­ci bu tür­lü if­ti­ra­lar­dan da, özel­lik­le par­tim için söy­lü­yo­rum, Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si­nin böy­le bir üs­lu­bu, böy­le bir usu­lü yok­tur.

Sa­yın Ko­nuş­ma­cı, Sa­yın İn­ce­ka­ra, Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si­nin CHP ile otu­ra­rak ha­ka­ret ve kü­für et­mek nok­ta­sın­da bir gö­rev üst­len­di­ği­ni ne­re­den öğ­ren­miş­tir? Ken­di­si böy­le bir top­lan­tı­da bu­lun­muş mu­dur? Han­gi bel­ge­ye da­ya­lı­dır? Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si­ne -es­ki bir ül­kü­cü, muh­te­me­len de be­nim öğ­ren­cim olan Ha­nı­me­fen­di- böy­le bir töh­met­le if­ti­ra et­miş ol­ma­sı­nı ka­bul­len­me­miz müm­kün de­ğil. Ama ce­va­bı­mın ağır ol­du­ğu­nu ka­bul­le­ni­yo­rum, sö­zü­mü ge­ri alı­yo­rum. Böy­le bir sö­zün Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de söy­len­miş ol­ma­sın­dan üzün­tü­le­ri­mi ifa­de edi­yor, Ge­nel Ku­rul­dan özür di­li­yo­rum. (MHP, CHP ve AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Şan­dır.

V.- KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN

GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER (De­vam)

A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ (Devam)

1.- 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ve Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/426) (S.Sa­yı­sı: 57) (De­vam)

2.- 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sap Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ile Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si Kap­sa­mın­da­ki İda­re ve Ku­rum­la­rın 2006 Büt­çe Yı­lı Ke­sin He­sap Ta­sa­rı­sı­na Ait Ge­nel Uy­gun­luk Bil­di­ri­mi ve Eki Ra­por­la­rı­nın Su­nul­du­ğu­na Da­ir Sa­yış­tay Baş­kan­lı­ğı Tez­ke­re­si ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/267, 3/191)  (S.Sa­yı­sı: 58) (De­vam)

F) BAŞ­BA­KAN­LIK (De­vam)

1.- Baş­ba­kan­lık 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Baş­ba­kan­lık 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

G) MİL­LÎ İS­TİH­BA­RAT TEŞ­Kİ­LA­TI MÜS­TE­ŞAR­LI­ĞI (De­vam)

1.- Mil­lî İs­tih­ba­rat Teş­ki­la­tı Müs­te­şar­lı­ğı  2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Mil­lî İs­tih­ba­rat Teş­ki­la­tı Müs­te­şar­lı­ğı 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

H) MİL­LÎ GÜ­VEN­LİK KU­RU­LU GE­NEL SEK­RE­TER­Lİ­Ğİ (De­vam)

1.- Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu Ge­nel Sek­re­ter­li­ği  2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu Ge­nel Sek­re­ter­li­ği 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sabı

I) TÜRK İŞ­BİR­Lİ­Ğİ VE KAL­KIN­MA İDA­RE­Sİ BAŞ­KAN­LI­ĞI (De­vam)

1.- Türk İş­bir­li­ği ve Kal­kın­ma İda­re­si Baş­kan­lı­ğı  2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Türk İş­bir­li­ği ve Kal­kın­ma İda­re­si Baş­kan­lı­ğı 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

İ) Dİ­YA­NET İŞ­LE­Rİ BAŞ­KAN­LI­ĞI (De­vam)

1.- Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

BAŞ­KAN – Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu adı­na Sa­yın Re­şat Doğ­ru, To­kat Mil­let­ve­ki­li. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Bu­yu­run Sa­yın Doğ­ru, se­kiz da­ki­ka­nız var.

MHP GRU­BU ADI­NA RE­ŞAT DOĞ­RU (To­kat) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Türk İş­bir­li­ği ve Kal­kın­ma İda­re­si Baş­kan­lı­ğı­nın 2008 yı­lı büt­çe ta­sa­rı­sı hak­kın­da Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce Mec­li­si gru­bum ve şah­sım adı­na say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Sov­yet­ler Bir­li­ği­’nin 1990’lı yıl­la­rın ba­şın­da da­ğıl­ma­sıy­la be­ra­ber, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti dev­le­ti, bu­ra­lar­la iliş­ki­le­ri­ni ge­liş­tir­mek ve yar­dım fa­ali­yet­le­rin­de bu­lun­mak için “Tİ­KA­” isim­li ku­ru­lu­şu kur­muş­tur. Bu ku­rum ku­rul­du­ğu gün­den 2003 yı­lı­na ka­dar ve son­ra­sın­da da çok önem­li fa­ali­yet­ler­de bu­lun­muş­tur. Bu fa­ali­yet­le­re bak­tı­ğı­mız­da, 2002 yı­lı­na ka­dar ya­pı­lan­la­rın ba­zı­la­rı şun­lar­dır: Mo­ğo­lis­tan Türk Anıt­la­rı Pro­je­si, Ho­ca Ah­met Ye­se­vi Tür­be­si ve Kül­li­ye­si res­to­ras­yo­nu, Sul­tan Sen­cer Tür­be­si ve Kül­li­ye­si res­to­ras­yo­nu, Kı­rım Türk­le­ri­ne Ko­nut Edin­dir­me Pro­je­si, Ga­ga­uz Ye­ri İç­me Su­yu Pro­je­si, Ta­ci­kis­ta­n’­da Şe­hir­le­re Su Ge­tir­me Pro­je­si, Azer­bay­ca­n’­da Haç­maz Böl­ge­si­’ne Nu­mu­ne Ta­rım Çift­lik­le­ri ve Yay­gın Çift­çi Eği­tim Pro­je­si, Kır­gı­zis­tan Biş­ke­k’­te Nu­mu­ne KO­Bİ Ya­tı­rım­la­rı Pro­je­si sa­yı­la­bi­lir. Bun­la­rın ya­nın­da, çe­şit­li uz­man­lık eği­tim­le­ri, TÖ­MER gi­bi Türk­çe eği­tim mer­kez­le­ri­ne yar­dım­lar da sa­yı­la­bi­lir. O dö­nem­ler­de Türk dün­ya­sı­nın her ta­ra­fı­na ula­şıl­ma­ya ça­lı­şıl­mış­tır.

An­cak, Tİ­KA fa­ali­yet­le­rin­de AKP İk­ti­da­rıy­la bir­lik­te önem­li bir yön de­ği­şik­li­ği de gö­rül­mek­te­dir. Şöy­le ki: Tİ­KA­’nın ku­ru­luş ama­cı in­ce­len­di­ğin­de, fa­ali­yet ala­nı­nın, Türk di­li­nin ko­nu­şul­du­ğu cum­hu­ri­yet­ler ve ak­ra­ba top­lu­luk­la­ra  yar­dım ve ko­or­di­nas­yon di­ye gö­rür­sü­nüz. Bu­ra­da top­lu­luk ola­rak an­la­tı­lan, ba­ğım­sız dev­let ol­ma­yan Türk top­lum­la­rı­dır.

An­cak, Tİ­KA, ku­ru­luş ka­nu­nu­nun ama­cın­da­ki ko­nu­lar ak­si­ne, kal­kın­mak­ta olan tüm ül­ke ve top­lu­luk­la­ra yar­dım şek­lin­de bir mis­yo­na bü­rün­müş, bu yön­lü fa­ali­yet ya­par ko­nu­ma gel­miş­tir. Bun­dan do­la­yı da Tİ­KA ko­or­di­nas­yon ofis­le­ri, Su­da­n’­dan Se­ne­ga­l’­e, Eti­yop­ya­’ya, Af­ga­nis­ta­n’­a  ka­dar çe­şit­li yer­ler­de açıl­mış­tır.

Tİ­KA, Fi­lis­ti­n’­de ol­ma­lı, an­cak Ira­k’­ta, Ker­kü­k’­te, Mu­su­l’­da, Te­la­fe­r’­de, Su­ri­ye­’de Ha­le­p’­te, Lüb­na­n’­da Bey­ru­t’­ta, Do­ğu Tür­kis­ta­n’­da Sin­can böl­ge­sin­de de bu­lun­ma­lı, o böl­ge­le­re yar­dım yap­ma­lı, ofis de aç­ma­lı­dır.

Tİ­KA ta­ra­fın­dan yü­rü­tü­len pro­je ça­lış­ma­la­rı­na ba­kıl­dı­ğın­da, Kaf­kas­ya ve Or­ta As­ya­’da­ki ar­tı­şın 2006 yı­lın­da yüz­de 129, Bal­kan­lar ve Do­ğu Av­ru­pa­’da yüz­de 179 ar­tış gö­rü­lür­ken, Or­ta Do­ğu ve Af­ri­ka­’ya açı­lım pla­nı çer­çe­ve­sin­de pro­je sa­yı­sın­da yüz­de 233 ar­tış gö­rül­mek­te­dir. Bu da ale­nen gös­te­ri­yor ki, Tİ­KA, fa­ali­yet­le­ri­ni ya­vaş ya­vaş, Türk dün­ya­sın­dan Af­ri­ka ül­ke­le­ri­ne kay­dır­mak­ta­dır.

An­cak, bü­tün dün­ya ül­ke­le­ri Or­ta As­ya­’da üs­tün­lük ve ener­ji kay­nak­la­rı­na eri­şim mü­ca­de­le­si ve­rir­ken biz ne­den böy­le ya­pı­yor, po­li­ti­ka de­ğiş­ti­ri­yo­ruz, an­la­mak da çok zor­dur.

Ay­rı­ca, Tİ­KA fa­ali­yet­le­ri­nin ba­zı­la­rı­nın si­vil top­lum ör­güt­le­riy­le bir­lik­te yü­rü­tül­dü­ğü ra­por­la­rın­da ya­zıl­mak­ta­dır. Aca­ba bu si­vil top­lum ör­güt­le­ri han­gi­le­ri­dir? Geç­miş­te, ya­kın za­man­lar­da si­vil top­lum ör­güt­le­ri adıy­la So­ros gi­bi ba­zı ku­ru­luş­la­rın Or­ta As­ya­’da sa­rı, tu­run­cu dev­rim­ler yap­tık­la­rı unu­tul­ma­ma­lı­dır. Tİ­KA­’nın fa­ali­yet­le­rin­de  kas­te­di­len­le­rin bun­lar ol­ma­dı­ğı­nı ümit et­mek­le bir­lik­te Sa­yın Ba­kan­dan da duy­mak is­ti­yo­ruz.

Tİ­KA fa­ali­yet­le­ri içe­ri­sin­de kal­kın­ma yar­dım­la­rın­dan da bah­se­dil­mek­te­dir. 2003 yı­lın­da ya­pı­lan kal­kın­ma yar­dım­la­rı, 2000, 2001, 2002 ta­rih­le­rin­de­kin­den da­ha dü­şük­tür. 2004 yı­lın­dan iti­ba­ren ba­zı si­vil top­lum ör­güt­le­ri ve Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­ri­nin Af­ga­nis­tan, Bos­na Her­sek, Ko­so­va, Lüb­na­n’­da ba­rı­şı ya­pı­lan­dır­ma ope­ras­yon­la­rın­dan do­la­yı bü­yü­me gö­rül­mek­te­dir. En bü­yük yar­dım da Af­ga­nis­ta­n’­da gö­rü­lü­yor. 2006 yı­lın­da­ki ra­por­da gö­rü­len 1 mil­yar 700 mil­yon do­lar kal­kın­ma yar­dı­mı­nın 994 mil­yon do­la­rı­nın özel sek­tör ta­ra­fın­dan ya­pı­lan doğ­ru­dan ya­tı­rım­lar ol­du­ğu da gö­rül­mek­te­dir. An­cak, 1990’lı yıl­lar­da Exim­bank kre­di­le­ri­nin bu ül­ke­le­re açıl­mış mik­ta­rı­nın AKP İk­ti­da­rı dö­ne­min­de ya­pı­lan­la­ra gö­re ne ka­dar faz­la ol­du­ğu, bu­na bi­le ula­şı­la­ma­dı­ğı da gö­rül­mek­te­dir. An­cak, bu dö­nem­de Er­me­nis­ta­n’­a 790 bin do­lar yar­dım ya­pıl­dı­ğı fa­ali­yet ra­por­la­rın­da yer al­mış­tır. Bu yar­dı­mın ne­den ya­pıl­dı­ğı­nı da an­la­ya­mı­yo­ruz, çün­kü Azer­bay­ca­n’­ın, Ka­ra­bağ dâ­hil, top­rak­la­rı­nın 1/3’ü Er­me­nis­tan ta­ra­fın­dan iş­gal al­tın­da­dır. İş­gal al­tın­da ka­lan top­rak­lar­dan atı­lan Azer­bay­can Türk­le­ri çok zor şart­lar al­tın­da Ba­kü ve­ya çev­re­sin­de ya­şa­mak­ta­dır. Er­me­nis­ta­n’­a yar­dım ya­pı­lır­ken aca­ba Azer­bay­can Türk­le­ri­ne ne ka­dar yar­dım ya­pıl­mış­tır? Geç­miş­te bu ko­nu­da çok bü­yük yar­dım­lar var­dır. Ira­k’­ta Türk­men­ler, Azer­bay­ca­n’­da Aze­ri Türk­le­ri, Do­ğu Tür­kis­ta­n’­da­ki Uy­gur Türk­le­ri bi­zim kar­deş­le­ri­miz­dir. Bu­ra­la­ra da şef­kat eli­miz uzan­ma­lı ve yar­dım ya­pıl­ma­lı­dır. Özel­lik­le, yurt­la­rın­dan Sta­lin ta­ra­fın­dan atı­lan, şim­di de Gür­cis­tan dev­le­ti ta­ra­fın­dan ge­ri dö­nüş­le­ri ka­bul edi­len Ahıs­ka Türk­le­ri­ne yar­dım ya­pıl­ma­lı­dır. Ahıs­ka Türk­le­ri­ne de ko­nut edin­me pro­je­si ya­pıl­ma­lı ve de uy­gu­lan­ma­lı­dır.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Türk dün­ya­sı söz ko­nu­su olun­ca kar­şı­mı­za Türk­çe ger­çe­ği çık­mak­ta­dır. Bal­kan­lar­dan Çi­n’­e ka­dar uza­nan coğ­raf­ya­da ya­şa­yan Türk­ler fark­lı leh­çe­ler­le ko­nuş­mak­ta­dır. Bu ko­nu­da da, Tİ­KA ma­ri­fe­tiy­le, dil­de, iş­te, fi­kir­de bir­lik şia­rıy­la or­tak dil ve al­fa­be oluş­tur­ma­lı­yız. Tİ­KA, or­tak ede­bi­yat, or­tak ta­rih ve or­tak dil ve al­fa­be pro­je­le­ri­ni baş­lat­ma­lı ve kül­tür araş­tır­ma­la­rı­na da de­vam et­me­li­dir. Bu amaç­la da, Türk dün­ya­sı kül­tü­rel mi­ras en­van­te­ri çı­ka­rı­la­rak, or­tak kül­tür mi­ras­la­rı tes­pit edil­me­li­dir.

Tür­ki­ye­’nin, Türk dün­ya­sı­na yö­ne­lik geç­miş­te yap­tı­ğı, şu an­da da ba­şa­rı­lı olan bir pro­je­si de, Bü­yük Öğ­ren­ci Pro­je­si­’dir. Türk dün­ya­sın­dan bin­ler­ce ço­cuk ül­ke­mi­ze gel­mek­te ve oku­mak­ta­dır. Bu ço­cuk­la­ra yö­ne­lik de Tİ­KA pro­je­le­ri ge­liş­ti­ril­me­li­dir. Geç­miş hü­kû­met­ler za­ma­nın­da ya­pı­lan Türk dün­ya­sı genç­lik ku­rul­tay­la­rı, o za­man­ki gi­bi de­ği­şik il­ler­de ya­pıl­ma­lı, Tür­ki­ye Türk­le­ri öğ­ren­ci­le­riy­le kay­naş­ma­la­rı sağ­lan­ma­lı­dır.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Türk dün­ya­sıy­la iliş­ki­ler, bi­lim­sel gö­rüş­le­re ve ger­çek­le­re say­gı du­yu­la­rak bü­tün­lük içe­ri­sin­de ol­ma­lı­dır. Tür­ki­ye­’de bir­çok ku­rum ve ku­ru­lu­şun bu ül­ke­ler­le iliş­ki­si var­dır. Bu iliş­ki­ler­den kim­se­nin ha­be­ri ol­ma­mak­ta ve bü­yük bir ko­or­di­nas­yon­suz­luk ya­şan­mak­ta­dır, bun­dan do­la­yı da Türk dün­ya­sın­da is­te­ni­len et­kin­lik sağ­la­na­ma­mak­ta­dır. Bu amaç­la, bü­tün dün­ya­da ben­zer­le­ri­nin ol­du­ğu ic­ra­cı bir ba­kan­lık ku­rul­ma­lı­dır. An­cak, 58’in­ci Hü­kû­met­le be­ra­ber, Dev­let Ba­kan­lı­ğı bün­ye­sin­de bu­lu­nan Türk dün­ya­sı ba­kan­lı­ğı ka­pa­tıl­mış­tır, bu da unu­tul­ma­ma­lı­dır. Ku­ru­la­cak olan ba­kan­lı­ğın adı, Türk dün­ya­sı ba­kan­lı­ğı­…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Doğ­ru, bir da­ki­ka ek sü­re ve­ri­yo­rum, lüt­fen ta­mam­la­yın.

RE­ŞAT DOĞ­RU (De­vam­la) – Te­şek­kür edi­yo­rum.

…Or­ta As­ya dev­let­le­ri ile iliş­ki­ler ba­kan­lı­ğı, adıy­la da ola­bi­lir. Bu du­rum, key­fî po­li­ti­ka­la­rı kal­dı­rır­ken, ku­rum­sal­laş­mış bir kim­li­ği be­ra­be­rin­de ge­ti­rir.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, son za­man­lar­da bak­tı­ğı­mız­da, AKP İk­ti­da­rın­da çok önem­li, cid­di, bü­yük pro­je­ler bu böl­ge­ler için gö­rül­me­mek­te­dir.

Ma­nas Üni­ver­si­te­si, Ah­met Ye­se­vi Üni­ver­si­te­si gi­bi bü­yük pro­je­ler bu coğ­raf­ya için ya­pı­la­bi­lir. Çün­kü Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti­’nin ge­le­ce­ği bu­ra­lar­da aran­ma­lı, Ka­za­kis­tan Dev­let Baş­ka­nı­nın dün­ya­ya du­yur­du­ğu Türk bir­li­ği­nin ku­rul­ma­sı için ak­ti­vi­yet gös­te­ril­me­li­dir.

Türk dün­ya­sı­nın ge­le­ce­ği olan ço­cuk­la­ra ait pro­je­ler de mut­la­ka ya­pıl­ma­lı­dır. Bu­gün Do­ğu Tür­kis­ta­n’­da in­san­lar, nük­le­er de­ne­me­le­rin o böl­ge­de ya­pıl­ma­sın­dan do­la­yı sa­kat ço­cuk do­ğum­la­rıy­la kar­şı kar­şı­ya­dır. Bun­lar da göz ar­dı edil­me­me­li­dir.

Türk cum­hu­ri­yet­le­ri ile iliş­ki­ler, ege­men­lik, eşit­lik, or­tak çı­kar ve kar­şı­lık­lı ya­rar te­me­lin­de her alan­da ge­liş­ti­ril­me­li ve stra­te­jik de­rin­lik ka­zan­ma­lı­dır.

O böl­ge­le­re baş­ka­la­rı­nın pro­je­le­ri ile de­ğil, ken­di pro­je­le­ri­miz­le git­ti­ği­miz za­man da­ha iyi olur di­yor, he­pi­ni­zi en de­rin say­gı­la­rım­la se­lam­lı­yo­rum. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Doğ­ru.

Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu adı­na Sa­yın Re­cep Ta­ner, Ay­dın Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Ta­ner. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Se­kiz da­ki­ka sü­re­niz var.

MHP GRU­BU ADI­NA RE­CEP TA­NER (Ay­dın) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Baş­ba­kan­lı­ğa bağ­lı Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı­nın 2008 ma­li yı­lı büt­çe­siy­le il­gi­li Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. Şah­sım ve gru­bu­muz adı­na siz­le­ri say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, söz­le­ri­me baş­la­ma­dan ön­ce, dün Şır­na­k’­ta şe­hit ver­di­ği­miz su­ba­yı­mı­za Al­la­h’­tan rah­met, ke­der­li ai­le­si­ne ve ya­kın­la­rı­na me­ta­net, Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­ri­ne ve Türk mil­le­ti­ne de baş­sağ­lı­ğı di­lek­le­ri­mi ile­ti­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı çok önem­li gö­rev­ler üst­len­miş bir Ana­ya­sal ku­ru­lu­şu­muz­dur. Baş­kan­lı­ğın şu an­da­ki en önem­li so­ru­nu, gü­nün şart­la­rı­na uy­gun bir teş­ki­lat ka­nu­nu­na sa­hip ol­ma­ma­sı­dır. Otuz yı­la ya­kın­dır teş­ki­lat ka­nu­nun­dan yok­sun bir şe­kil­de fa­ali­yet gös­te­ren Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı­nın ya­pı­la­cak olan ye­ni teş­ki­lat ka­nu­nu­nun dü­zen­len­me­si­ne Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si ola­rak kat­kı sağ­la­ma­ya, des­tek ver­me­ye ha­zır ol­du­ğu­mu­zu da be­lirt­mek is­te­rim.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı, yak­la­şık 90 bin per­so­ne­liy­le, zor şart­lar al­tın­da, yurt için­de ve yurt dı­şın­da soy­daş ve din­daş­la­rı­mı­za hiz­met ve­ren bir ku­ru­luş­tur. Büt­çe gö­rüş­me­le­ri sı­ra­sın­da be­lir­til­di­ği­ne gö­re, 80 bin ca­mi­de 60 bin imam-ha­tip ve 10 bin ci­va­rın­da da mü­ez­zin kad­ro­su var­dır. Bu­nun ma­na­sı şu­dur: Ca­mi­le­ri­miz­de ve­ri­len hiz­me­tin yüz­de 20’si­nin Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğın­ca gö­rev­len­di­ri­len ele­man­lar ta­ra­fın­dan ye­ri­ne ge­ti­ril­me­di­ği ger­çe­ği­dir. Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğın­ca dol­du­ru­la­ma­yan bu boş­luk çe­şit­li gö­nül­lü­ler­ce dol­du­rul­mak­ta­dır. Bu gö­nül­lü­ler, ma­ale­sef, ba­zı yer­ler­de ce­ma­at­le­re ve ta­ri­kat­la­ra, ba­zı yer­ler­de ise ir­ti­cai ve bö­lü­cü amaç­lı grup­la­ra ya­kın ol­mak­ta­dır. Bu ge­rek­çe­ler­le ce­ma­at ara­sın­da ay­rı­lık­lar oluş­mak­ta­dır. Bu­nun ön­le­ne­bil­me­si için de Sa­yın Baş­kan­lı­ğın bir an ön­ce ek­sik kad­ro­la­rı­nı ta­mam­la­ma­sı ge­rek­mek­te­dir.

Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti dev­le­ti­nin en üc­ra köy ve bel­de­le­rin­de din adam­la­rı­mız ve öğ­ret­men­le­ri­miz tem­sil­ci­le­ri­miz­dir. Ta­şı­ma­lı eği­tim ge­rek­çe­siy­le ka­pa­tı­lan köy okul­la­rın­dan son­ra köy­ler­de­ki tem­sil­ci­miz hâ­li­ne ge­len imam­la­rı­mız, do­ğu­mu­muz­da ku­la­ğa oku­nan ezan­la baş­la­yan va­zi­fe­le­ri ve­fat­la mu­sal­la ta­şın­da ce­na­ze na­ma­zı kıl­dır­ma­ya ka­dar de­vam eden bir gö­rev­de­dir­ler.

Din gö­rev­li­le­ri­nin, bay­ram ta­ti­li ve me­sai mef­hu­mu ol­ma­dan, üç yüz alt­mış beş gün, yir­mi dört sa­at gö­rev ba­şın­da ol­duk­la­rı da unu­tul­ma­ma­lı­dır.

Din gö­rev­li­le­ri­miz, sek­sen yıl ön­ce Tür­ki­ye­’nin en say­gın ve ge­lir se­vi­ye­si en iyi olan ke­sim ol­ma­sı­na rağ­men, bu­gün al­dık­la­rı ma­aş ve öz­lük hak­la­rı iti­ba­rıy­la sı­kın­tı­lı du­rum­da­dır­lar. Do­la­yı­sıy­la:

1) Din gö­rev­li­le­ri, mes­le­ği­nin iti­ba­rı­na uy­gun bir maa­şı mut­la­ka ol­ma­lı­dır.

2) Köy­ler­de hiz­met su­nan din gö­rev­li­le­ri­ne “mah­ru­mi­yet taz­mi­na­tı­” adı al­tın­da ek öde­me­ler ya­pıl­ma­lı­dır.

3) En te­mel in­san hak­kı olan izin ko­nu­su prob­lem ol­mak­tan çı­ka­rıl­ma­lı­dır.

4) Bay­ram ve res­mî ta­til gün­le­rin­de gö­rev ba­şın­da olan din gö­rev­li­le­ri­nin faz­la ça­lış­ma üc­re­tiy­le il­gi­li dü­zen­le­me bir an ön­ce ha­ya­ta ge­çi­ril­me­li­dir.

5) Öde­nek yok­lu­ğu ba­ha­ne­siy­le te­da­vi amaç­lı il dı­şı­na çı­kan per­so­ne­lin ala­cak­lı ol­duk­la­rı te­da­vi yol­luk­la­rı­nın öden­me­si için ha­re­ke­te ge­çi­le­rek mağ­du­ri­yet­le­ri gi­de­ril­me­li­dir.

6) Yir­mi beş yıl­dır hac or­ga­ni­ze­si dü­zen­le­yen bir ku­rum­da gü­ven sağ­la­ya­cak ku­ral ve ka­ide­ler ol­ma­dı­ğı için gö­rev­li­le­ri­nin bir kıs­mı hac­ca gi­de­me­den emek­li olu­yor­lar­sa ve bun­dan do­la­yı ku­ru­ma kar­şı olum­suz ta­vır alı­nı­yor­sa, ku­rum yö­ne­ti­ci­le­ri ken­di­le­ri­ni göz­den ge­çir­me­li­dir.

7) Ek ve ku­rum­sal öde­me­le­ri ol­ma­yan Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı per­so­ne­li­ne ve emek­li­le­ri­ne den­ge taz­mi­nat­la­rı ar­tı­rı­la­rak öden­me­li­dir.

8) Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğın­ca 657 sa­yı­lı Dev­let Me­mur­la­rı Ka­nu­nu­’nun 4/C ve 4/B mad­de­si­ne gö­re ata­nan­la­rın kad­ro­la­rı bir an ön­ce ve­ril­me­li­dir.

Di­ye dü­şün­mek­te­yiz.

Bu ara­da, yap­mış ol­du­ğu ba­şa­rı­lı ça­lış­ma­lar­la bu yıl hac ko­ta­sı­nı ar­tı­ran, ar­tı­rıl­ma­sın­da bü­yük pa­yı olan Di­ya­net İş­le­ri Baş­ka­nı­mız Sa­yın Ali Bar­da­koğ­lu­’na da hu­zur­la­rı­nız­da te­şek­kü­rü bir borç bi­li­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; beş yıl­lık AKP Hü­kû­me­ti dö­ne­min­de Av­ru­pa Bir­li­ği sev­da­sıy­la ya­pı­lan dü­zen­le­me­ler ne­ti­ce­sin­de ye­ni TCK’y­la zi­na suç ol­mak­tan çı­ka­rıl­mış­tır. Nü­fus cüz­dan­la­rın­da­ki din ha­ne­si şim­di­lik is­te­ğe bağ­lı hâ­le ge­ti­ril­miş­tir. Mi­na­re­le­ri­miz­de­ki ezan se­si Av­ru­pa norm­la­rı­na gö­re kı­sıl­mış, Pa­pa Be­ne­dict, Fe­ner Rum Pat­rik­ha­ne­si­ni ekü­me­nik ilan ede­bil­me ce­sa­re­ti­ni gös­ter­miş­tir. İç­ki­li yer açı­lış­la­rın­da­ki okul­la­ra ve ca­mi­ye olan me­sa­fe ne­re­dey­se ta­ma­men kal­dı­rıl­mış­tır. Ta­lep­le­ri­nin iti­raz­sız ye­ri­ne gel­di­ği­ni gö­ren Av­ru­pa Bir­li­ği de cu­ma hut­be­le­rin­de oku­nan “Al­lah ka­tın­da tek din İs­lam­dı­r” aye­ti­nin okun­ma­ma­sı­nı, il­köğ­re­tim din kül­tü­rü ve ah­lak ki­tap­la­rın­da­ki di­nî bil­gi­le­re mü­da­ha­le ta­lep ede­bil­me ce­sa­re­ti­ni gös­ter­miş­ler­dir.

Yi­ne AB sev­da­sı ile, Der­nek­ler Ka­nu­nu­’n­da ya­pı­lan dü­zen­le­me­ler­le mis­yo­ner fa­ali­yet­le­ri­ni yü­rü­ten çok sa­yı­da ya­ban­cı der­ne­ğin Tür­ki­ye­’de şu­be aç­ma­sı­na fır­sat ta­nın­mış, Hris­ti­yan­lık pro­pa­gan­da­sı ya­pıl­ma­sı için or­tam ya­ra­tıl­mış­tır. Mis­yo­ner fa­ali­yet­le­ri­nin böy­le­si­ne art­tı­ğı bir dö­nem­de, her fır­sat­ta mey­dan­lar­da gör­dü­ğü­müz mis­yo­ner­ler­ce da­ğı­tı­lan be­da­va İn­cil­le­re kar­şı­lık Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı­mı­zın ne ka­dar Ku­r’­an-ı Ke­rim Türk­çe mea­li da­ğıt­tı­ğı­nı da me­rak et­mek­te­yim.

Son yıl­lar­da sık sık duy­ma­ya baş­la­dı­ğı­mız “Din­ler ara­sı di­ya­lo­g” adı al­tın­da baş­ka din­ler­le ara­nan di­ya­lo­ğun ön­ce ken­di va­tan­daş­la­rı­mız­la aran­ma­sı ge­rek­ti­ği­ne ina­nı­yo­rum. Ye­ri gel­di­ğin­de nü­fu­su­mu­zun yüz­de 99’u­nun Müs­lü­man ol­ma­sıy­la övü­nür­ken, o yüz­de 99 Müs­lü­man­la­rın için­de olan Ale­vi­le­rin so­run­la­rı­nın ve ta­lep­le­ri­nin de de­ğer­len­di­ril­me­si ge­rek­ti­ği­ne inan­mak­ta­yım.

İs­lam din adam­lı­ğı­nı Hris­ti­yan ruh­ban­lı­ğıy­la ka­rış­tı­ran ba­zı be­yin­ler, imam-ha­tip li­se­si me­zun­la­rı­nın imam­lık­tan baş­ka bir mes­le­ğe gi­re­me­ye­cek­le­ri­ni söy­le­ye­bil­mek­te.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Ta­ner, bir da­ki­ka ek sü­re ve­ri­yo­rum, lüt­fen ta­mam­la­yın.

RE­CEP TA­NER (De­vam­la) – Ve imam-ha­tip okul­la­rı ge­rek­çe­siy­le ül­ke­miz­de mes­lek li­se­le­ri­ne kar­şı olum­suz bir ba­kış açı­sı ser­gi­len­mek­te­dir. İmam-ha­tip li­se­le­ri­ni ar­ka bah­çe ede­bi­ya­tı ile si­ya­se­te alet eden­ler de, oy al­dık­la­rı için, oy al­dık­la­rı kit­le­yi kay­bet­me­mek için, ma­ale­sef, so­ru­nun dü­zel­me­si için gay­ret sarf et­me­mek­te­dir­ler. Ama unu­tul­ma­ma­sı ge­re­ken asıl ol­gu, va­tan­daş­la­rı­mı­zın ço­cuk­la­rı­nı o di­nî bil­gi­le­ri o okul­lar­dan al­ma­sı için imam-ha­tip okul­la­rı­na gön­der­di­ği ger­çe­ği­dir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­rim, Kıy­met­li Baş­kan; bu duy­gu ve dü­şün­ce­ler­le, gö­rü­şül­mek­te olan Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı büt­çe­si­nin Türk mil­le­ti­ne ha­yır­lı ol­ma­sı di­le­ğiy­le, yü­ce he­ye­ti­ni­zi en iç­ten say­gı­la­rım­la se­lam­lı­yo­rum. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ta­ner.

 Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Gru­bu adı­na Sa­yın Akif Gül­le, Amas­ya Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Gül­le. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Ye­di da­ki­ka sü­re­niz var.

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA AKİF GÜL­LE (Amas­ya) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; Baş­ba­kan­lık büt­çe­si üze­rin­de AK Par­ti Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­la­rım.

Bil­di­ği­niz gi­bi Baş­ba­kan­lık, ida­re ya­pı­mı­zın en üst ku­rum­la­rın­dan bir ta­ne­si­dir. İda­ri gö­rev­ler­den zi­ya­de, ko­or­di­nas­yon iş­lem­le­ri de iş­le­ri­nin çok da­ha faz­la ala­nı­nı ih­ti­va et­mek­te­dir. Va­tan­daş­la­rı­mı­zın ha­ya­tı­nı ko­lay­laş­tır­mak, hiz­met ka­li­te­si­ni yük­selt­mek ön­ce­lik­li gö­rev­le­ri ara­sın­da­dır. Baş­ba­kan­lık mer­kez teş­ki­la­tı­nın ulaş­mak is­te­di­ği amaç, ka­mu ida­re­le­ri­nin sü­rek­li ge­li­şi­mi­ni müm­kün kı­lan ya­pı­ya ka­vuş­ma­la­rı­nı sağ­la­mak­tır. De­ği­şim, dö­nü­şüm ve ye­ni­len­me de bu sü­re­cin he­def­le­ri ara­sın­da­dır. Bu an­lam­da­ki gay­ret­le­rin­den do­la­yı, Baş­ba­kan­lık mer­kez teş­ki­la­tın­da ça­lı­şan bü­tün ar­ka­daş­la­rı­mı teb­rik edi­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ko­nuş­ma­la­rı­mız ve ta­vır­la­rı­mız doğ­ru ol­ma­lı. El­bet­te, da­yan­dı­ğı yer­le­ri de gü­ven­le bil­me­li­yiz, da­yan­dı­ğı yer­ler de gü­ven­li ol­ma­lı. “Ben yap­tım ol­du, ben söy­le­dim din­len­di.” de­mek ye­ri­ne, ön­ce ken­di­miz, duy­gu­sal de­ğil, rea­list ola­rak inan­ma­mı­zın ge­rek­ti­ğin­den de as­la uzak ol­ma­mak du­ru­mun­da­yız.

Ba­kı­nız, si­zin­le bir ko­nu­yu pay­laş­mak is­ti­yo­rum: Es­ki İn­gil­te­re Baş­ba­kan­la­rın­dan Mar­ga­ret Thatc­he­r’­in baş­ba­kan­lık­tan son­ra yaz­mış ol­du­ğu ha­tı­ra ki­ta­bın­da bir bö­lü­mü var. Bu bö­lüm­de “Be­ni se­vin­di­ren, Baş­ba­kan­lık ma­ka­mı­na otur­du­ğum­da, Baş­ba­kan­lık hiz­met­le­ri­ni yü­rü­te­cek 70 ci­va­rın­da ele­ma­nın var ol­ma­sı­dır.” de­miş­tir. Ay­nı öl­çü­de, ay­nı an­lam­da, Al­man­ya Baş­ba­kan­lı­ğın­da da 400’ün üze­rin­de ele­ma­nın ça­lış­tı­ğı açık­ça ifa­de edil­mek­te­dir. Pe­ki, biz­de du­rum: Baş­ba­kan­lı­ğı­mız­da 1.600 kad­ro var. Da­ha ya­kın za­ma­na ka­dar, ya­ni AK Par­ti ik­ti­da­ra ge­le­ne ka­dar, 900 ci­va­rın­da da di­ğer ba­kan­lık­lar­dan ge­çi­ci gö­rev­len­dir­mey­le ça­lı­şan per­so­nel Baş­ba­kan­lık bün­ye­sin­de mev­cut­tu, bu­lu­nu­yor­du.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ge­çen beş yıl­da ge­çi­ci gö­rev­len­dir­me­le­rin 700 ade­di ba­kan­lık­la­rı­na ia­de edil­di. Ay­rı­ca, kad­ro­lu ça­lı­şan­lar­da da sa­yı 1.400’e düş­tü, 200’ün üze­rin­de azal­ma da ge­nel kad­ro­lar üze­rin­de ken­di­si­ni gös­ter­di. Ya­ni, ba­kan­lık sa­yı­sı­nın azal­dı­ğı gi­bi, Baş­ba­kan­lık bün­ye­sin­de ça­lı­şan­la­rın da bel­li bir oran­da azal­dık­la­rı­nı ra­hat­lık­la gö­re­bil­me im­kâ­nı­mız var.

Bir di­ğer önem­li ko­nu da Baş­ba­kan­lık halk­la iliş­ki­le­ri­dir. El­bet­te bu ko­nu­da en bü­yük et­ken, Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mı­zın, yıl­la­ra da­ya­lı, aziz mil­le­ti­mi­zin bü­tün fert­le­ri­ne çok ya­kın olan il­gi ve ala­ka­sı­dır, on­la­rı din­le­me ve dert­leş­me duy­gu­suy­la ken­di­si­nin dop­do­lu ol­ma­sı­nın se­be­bi­dir. Baş­ba­kan­lık İle­ti­şim Mer­ke­zi (Bİ­MER), de­ğer­li ar­ka­daş­lar, 2006 yı­lın­da 129.461 adet va­tan­da­şı­mı­zın ta­le­biy­le kar­şı­laş­mış­tır. 2007 yı­lın­da, ya­ni için­de bu­lun­du­ğu­muz yıl­da, bu­gü­ne ka­dar ay­nı ku­ru­ma ula­şan ki­şi sa­yı­sı 168.622’dir. Baş­ba­kan­lı­ğa ula­şan va­tan­daş­la­rı­mız, ya bir prob­lem­le­ri­nin çö­zü­mü­nü is­te­miş­ler­dir ve­ya ül­ke­mi­zin bir ko­nu­suy­la ala­ka­lı öne­ri­le­ri­ni ifa­de et­miş­ler­dir. Ama bir di­ğer ger­çek de şu­dur ki, Baş­ba­kan­lı­ğa ula­şan hiç­bir va­tan­da­şı­mız as­la yal­nız kal­ma­mış ve ken­di­si­ne, mut­la­ka ce­vap ola­rak da tek­rar ula­şıl­mış­tır.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, yi­ne ge­çen beş yıl­da dev­let ar­şiv­le­ri üze­rin­de ol­duk­ça cid­di ça­lış­ma­lar ger­çek­leş­ti­ril­miş, dok­san dört ül­ke­den is­te­yen her­ke­se, dev­le­ti­mi­zin ar­şi­vi ko­nu­sun­da bil­gi sa­hi­bi ol­mak is­te­yen her­ke­se, ka­vu­şa­bil­me ve ula­şa­bil­me ka­pı­la­rı so­nu­na ka­dar açıl­mış­tır.

Ay­rı­ca, yü­ce dev­le­ti­mi­zin aley­hi­ne kul­la­nıl­mak is­te­nen, ma­ale­sef, söz­de Er­me­ni ta­sa­rı­sı ko­nu­sun­da yir­mi se­kiz cilt ki­tap ha­zır­la­na­rak, olay bü­tün  açık­lı­ğıy­la, sa­de­ce ül­ke­mi­ze de­ğil bü­tün dün­ya­ya du­yu­rul­muş, açık­ça ilan edil­miş­tir.

Ay­rı­ca, Gü­ven­lik İş­le­ri Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün ye­ni­den ya­pı­lan­dı­rıl­ma­sı da ge­çen beş yıl­lık sü­re içe­ri­sin­de ger­çek­leş­ti­ril­miş olan bir di­ğer ko­nu­dur.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bu aziz mil­le­ti­miz, tek dev­let, tek bay­rak, tek top­rak an­la­yı­şı ile ay­nı ke­der, ay­nı ta­sa, ay­nı se­vinç duy­gu­la­rıy­la ta­ri­hin de­rin­lik­le­rin­den bu­gün­le­re ka­dar gel­miş­tir. El­bet­te, ay­nı an­la­yış­la ay­dın­lık ya­rın­la­ra, ay­nı güç ve kud­ret­le bu yü­ce mil­le­ti­miz gi­de­cek­tir.

Yü­ce Mec­li­si­miz­de bu­lu­nan he­pi­mi­zin gö­re­vi de bu gi­di­şe “du­r” de­mek de­ğil, el­bet­te, yo­lu­nu aç­ma ko­nu­sun­da var olan gü­cü­mü­zü so­nu­na ka­dar kul­lan­mak azim ve ira­de­mi­zi bu nok­ta­da per­çin­leş­tir­mek­ten iba­ret­tir.

Ara­mız­da bu­lu­nan Baş­ba­kan­lık men­sup­la­rı­nın ve bü­tün bü­rok­rat ar­ka­daş­la­rı­mı­zın da ay­nı duy­guy­la yük­lü, ay­nı duy­guy­la dop­do­lu ol­du­ğun­dan as­la şüp­he­miz de yok­tur, bir fark­lı dü­şün­ce­mi­zin de ola­ma­ya­ca­ğı­nı bu yü­ce Mec­lis­te ifa­de et­me­miz ge­re­kir. He­pi­mi­z…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Gül­le, bir da­ki­ka ek sü­re ve­ri­yo­rum, lüt­fen ta­mam­la­yın.

AKİF GÜL­LE (De­vam­la) – Pe­ki efen­dim.

He­pi­miz bir elin par­mak­la­rı man­tı­ğıy­la, hu­kuk, ada­let, sev­gi ve say­gı an­la­yı­şıy­la yü­rü­mek zo­run­da­yız. Son beş yıl­da, baş­ta Baş­ba­kan­lık ma­ka­mı ve ku­ru­mu ol­mak üze­re, ül­ke­miz­de sağ­la­nan her alan­da­ki olum­lu ge­liş­me­le­ri fark et­mek zo­run­da­yız. Bu­nu fark ede­me­yen­ler, if­ti­ra, de­di­ko­du ve ya­lan ha­ber­le­re iti­bar eden­ler ise, yap­tık­la­rı yan­lı­şın al­tın­da ke­sin­lik­le ka­la­cak olan in­san­lar­dır. Ama, akıl ve er­de­mi olan­la­rın ço­ğun­lu­ğu­na olan inan­cım ve gü­ve­nim­le, Baş­ba­kan­lık büt­çe­si­nin ül­ke­mi­ze ve mil­le­ti­mi­ze ha­yır­lı ol­ma­sı­nı te­men­ni edi­yo­rum. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. Çok te­şek­kür ede­rim, sağ olu­nuz. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Gül­le.

Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Gru­bu adı­na, şim­di söz Sa­yın İs­ma­il Hak­kı Bi­çer, Kü­tah­ya Mil­let­ve­kil­lin­de.

Bu­yu­run Sa­yın Bi­çer. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Ye­di da­ki­ka sü­re­niz var.

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA İS­MA­İL HAK­KI Bİ­ÇER (Kü­tah­ya) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Mil­lî İs­tih­ba­rat Teş­ki­la­tı Müs­te­şar­lı­ğı­nın 2008 ma­li yı­lı büt­çe­si üze­rin­de Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Gru­bu adı­na ko­nuş­mak üze­re söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. He­pi­ni­zi, şah­sım ve gru­bum adı­na say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, dün­ya üze­rin­de­ki tüm dev­let­ler, ül­ke gü­ven­li­ği­ne yö­ne­lik iç ve dış teh­dit­le­ri ön­ce­den tes­pit ede­rek ge­rek­li ted­bir­le­ri al­mak zo­run­lu­lu­ğu içe­ri­sin­de­dir­ler. Os­man­lı Dev­le­ti­’n­den, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti dev­le­ti­ne uza­nan ta­rih­sel sü­reç­te bu zo­run­lu­luk “Teş­ki­la­tı Mah­su­sa, Ka­ra­kol Ce­mi­ye­ti, Za­bi­tan, Ya­vuz, Mü­sel­lah Mü­da­fa­ai Mil­li­ye­” gi­bi is­tih­ba­rat grup­la­rı va­sı­ta­sıy­la kar­şı­lan­ma­ya ça­lı­şıl­mış­tır. Te­mel­le­ri, 1927 yı­lın­da Mil­lî Em­ni­yet Hiz­met­le­ri adıy­la ku­ru­lan teş­ki­lat yo­luy­la atı­lan Mil­lî İs­tih­ba­rat Teş­ki­la­tı 6 Tem­muz 1965 ta­rih ve 644 sa­yı­lı Ka­nun ile ku­rul­muş­tur. İler­le­yen sü­reç­te 644 sa­yı­lı Ka­nu­n’­da gü­nün de­ği­şen ko­şul­la­rı­na uyum sağ­la­mak ama­cıy­la, 2937 sa­yı­lı Dev­let İs­tih­ba­rat Hiz­met­le­ri ve Mil­lî İs­tih­ba­rat Teş­ki­la­tı Ka­nu­nu oluş­tu­rul­muş ve Teş­ki­la­tın ku­ru­lu­şu ve ana gö­rev­le­ri ge­nel hat­la­rıy­la be­lir­til­miş; bi­rim­le­rin sa­yı­sı, ad­la­rı, ay­rın­tı­lı gö­rev­le­ri ve iç ör­güt­len­mey­le il­gi­li di­ğer hu­sus­lar Baş­ba­ka­nın onay­la­ya­ca­ğı giz­li yö­net­me­lik­le­re bı­ra­kıl­mak su­re­tiy­le giz­li­lik sağ­lan­mış ve doğ­ru­dan Baş­ba­ka­na bağ­lan­mış­tır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; da­ha ön­ce­ki yıl­lar­da Baş­ba­kan­lık büt­çe­si içe­ri­sin­de yer alan Mil­lî İs­tih­ba­rat Teş­ki­la­tı büt­çe­si­nin 5018 sa­yı­lı Ka­mu Ma­li Yö­ne­ti­mi ve Kon­trol Ka­nu­nu­’nun uy­gu­la­ma­ya ko­nul­ma­sıy­la be­ra­ber, il­gi­li Ka­nu­n’­un 12’n­ci mad­de­si doğ­rul­tu­sun­da, Baş­ba­kan­lı­ğa bağ­lı di­ğer ku­ru­luş­lar gi­bi ay­rı büt­çe­len­di­ril­me­si ön­gö­rül­müş, Mil­lî İs­tih­ba­rat Teş­ki­la­tı Müs­te­şar­lı­ğı­nın 2008 yı­lı büt­çe ta­sa­rı­sı da bu doğ­rul­tu­da ha­zır­lan­mış­tır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; te­mel ama­cı Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti dev­le­ti­nin mil­lî gü­ven­li­ği­ne kar­şı mev­cut ve muh­te­mel teh­dit­le­re yö­ne­lik ge­liş­me­le­ri il­gi­li ma­kam­la­ra za­ma­nın­da bil­dir­mek olan Mil­lî İs­tih­ba­rat Teş­ki­la­tı­nın gö­rev­le­ri şu şe­kil­de özet­le­ne­bi­lir:

1) Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti­’nin ül­ke­si ve mil­le­tiy­le bö­lün­mez bü­tün­lü­ğü­ne, var­lı­ğı­na, ba­ğım­sız­lı­ğı­na, gü­ven­li­ği­ne, ana­ya­sal dü­ze­ni­ne ve mil­lî gü­cü mey­da­na ge­ti­ren bü­tün un­sur­la­ra kar­şı iç­ten ve dış­tan yö­nel­ti­len mev­cut ve muh­te­mel fa­ali­yet­ler hak­kın­da mil­lî gü­ven­lik is­tih­ba­ra­tı­nı dev­let ça­pın­da oluş­tur­mak ve bu is­tih­ba­ra­tı ül­ke bü­tün­lü­ğü­nü sağ­la­yan ma­kam ve ku­ru­luş­la­ra ulaş­tır­mak,

2) Dev­le­tin mil­lî gü­ven­lik si­ya­se­tiy­le il­gi­li plan­la­rın ha­zır­lan­ma­sı ve yü­rü­tül­me­sin­de Cum­hur­baş­ka­nı, Baş­ba­kan, Ge­nel­kur­may Baş­ka­nı, Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu Ge­nel Sek­re­te­ri ile, il­gi­li ba­kan­lık­la­rın is­tih­ba­rat is­tek ve ih­ti­yaç­la­rı­nı kar­şı­la­mak,

3) Ka­mu ku­rum ve ku­ru­luş­la­rı­nın is­tih­ba­rat fa­ali­yet­le­ri­nin yön­len­di­ril­me­si için Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu ve Baş­ba­kan­lı­ğa tek­lif­te bu­lun­mak.

4) Ka­mu ku­rum ve ku­ru­luş­la­rı­nın is­tih­ba­rat ve is­tih­ba­ra­ta kar­şı koy­ma fa­ali­yet­le­ri­ne tek­nik ko­nu­lar­da mü­şa­vir­lik yap­mak ve ko­or­di­nas­yo­nun sağ­lan­ma­sı­na yar­dım­cı ol­mak,

5) Ge­nel­kur­may Baş­kan­lı­ğın­ca si­lah­lı kuv­vet­ler için lü­zum­lu gö­rü­le­cek ha­ber ve is­tih­ba­ra­tı, ya­pı­la­cak pro­to­ko­le gö­re Ge­nel­kur­may Baş­kan­lı­ğı­na ulaş­tır­mak,

6) Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lun­ca be­lir­le­ne­cek di­ğer gö­rev­le­ri yap­mak,

Ola­rak özet­le­ne­bi­lir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Mil­lî İs­tih­ba­rat Teş­ki­la­tı men­sup­la­rı­na, hiz­met­le­rin ye­ri­ne ge­ti­ril­me­si sı­ra­sın­da ba­kan­lık­lar ile di­ğer ka­mu ku­rum ve ku­ru­luş­la­rı ge­re­ken her tür­lü yar­dım ve ko­lay­lı­ğı gös­ter­mek­le yü­küm­lü­dür. Ba­kan­lık­lar ile di­ğer ka­mu ku­rum ve ku­ru­luş­la­rı­nın yu­ka­rı­da be­lir­ti­len gö­rev ve yü­küm­lü­lük­le­ri­nin ye­ri­ne ge­ti­ril­me­siy­le il­gi­li ko­or­di­nas­yo­nun sağ­lan­ma­sı, is­tih­ba­rat ça­lış­ma­la­rı­nın yön­len­di­ril­me­si, te­mel gö­rüş­le­ri oluş­tur­mak üze­re Mil­lî İs­tih­ba­rat Teş­ki­la­tı Müs­te­şar­lı­ğı Baş­kan­lı­ğın­da “Mil­lî İs­tih­ba­rat Ko­or­di­nas­yon Ku­ru­lu­” oluş­tu­rul­muş­tur.

Mil­lî İs­tih­ba­rat Teş­ki­la­tı­na bu gö­rev­le­rin dı­şın­da gö­rev ve­ri­le­mez ve bu Teş­ki­lat dev­le­tin gü­ven­li­ğiy­le il­gi­li is­tih­ba­rat hiz­met­le­rin­den baş­ka hiz­met is­ti­ka­met­le­ri­ne yö­nel­ti­le­mez.

Mil­lî İs­tih­ba­rat Teş­ki­la­tı­nın gö­rev­le­ri­nin giz­li bir hü­vi­yet ta­şı­ma­sı ne­de­niy­le ka­mu­oyun­da ba­zen de­ği­şik yo­rum­lar ya­pıl­mak­ta, spe­kü­las­yon­lar oluş­tu­rul­mak­ta­dır. Dev­let bi­rim­le­ri­nin ken­di gö­rev­le­ri dı­şın­da gay­ri­meş­ru, ka­nun­suz ve an­ti­de­mok­ra­tik fa­ali­yet­ler­de bu­lun­ma­sı ka­bul edi­le­mez. Bu şe­kil­de de­di­ko­du­la­ra da mey­dan ver­me­me­miz ge­re­kir. Bu gi­bi it­ham­lar­la ül­ke­nin gü­ven­li­ği ve bö­lün­mez bü­tün­lü­ğü­nün te­mi­na­tı olan ku­ru­luş­la­rı ve bu ara­da Mil­lî İs­tih­ba­rat Teş­ki­la­tı­nı yıp­rat­mak­tan ka­çın­mak ge­re­kir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Mil­lî İs­tih­ba­rat Teş­ki­la­tı Müs­te­şa­rı ka­nun­lar­da be­lir­ti­len gö­rev­le­rin ye­ri­ne ge­ti­ril­me­sin­den Baş­ba­ka­na kar­şı so­rum­lu olup Baş­ba­ka­nın dı­şın­da her­han­gi bir ki­şi ve­ya ma­ka­ma kar­şı so­rum­lu de­ğil­dir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; yu­ka­rı­da ifa­de et­ti­ğim gö­rev­le­ri ve fonk­si­yon­la­rı yü­rü­ten Mil­lî İs­tih­ba­rat Teş­ki­la­tı­nın 2008 yı­lı büt­çe ta­sa­rı­sı şu şe­kil­de be­lir­len­miş­tir: 2008 yı­lı top­lam büt­çe öde­ne­ği 423 mil­yon 557 bin ye­ni Türk li­ra­sı olup bu­nun 299 mil­yo­nu per­so­nel gi­der­le­ri­ne, 28 mil­yo­nu sos­yal gü­ven­lik ku­rum­la­rı­na prim öde­me­le­ri­ne, 52 mil­yo­nu mal ve hiz­met alım­la­rı­na, 43 mil­yon ye­ni Türk li­ra­sı ise ser­ma­ye gi­der­le­ri ola­rak ay­rıl­mış­tır. Mil­lî İs­tih­ba­rat Teş­ki­la­tı­mı­zın büt­çe­miz­den al­dı­ğı oran, aşa­ğı yu­ka­rı son dört beş yıl­da ay­nı olup, bin­de 2’ler ci­va­rın­da­dır. Bu­ra­dan ha­re­ket­le, Mil­lî İs­tih­ba­rat Teş­ki­la­tı­mı­zın, ken­di­si­ne ay­rı­lan büt­çe doğ­rul­tu­sun­da ken­di­si­ni ye­ni­le­me ve ça­ğın ge­rek­tir­di­ği şart­la­rı ye­ri­ne ge­tir­me ça­ba­la­rı­nı sür­dü­ren Mil­lî İs­tih­ba­rat Teş­ki­la­tı­nın, hal­kı­nın hiz­me­tin­de ve hal­kı­nın de­ğer­le­ri­ne say­gı du­yan, bu de­ğer­le­ri ko­ru­ma­ya yö­ne­lik ola­rak gay­ret sarf eden bir an­la­yış­la ül­ke­nin ve mil­le­tin bö­lün­mez bü­tün­lü­ğü­nü sağ­la­ya­ca­ğı­nı te­men­ni edi­yo­rum.

Söz­le­ri­mi bi­ti­rir­ken, Mil­lî İs­tih­ba­rat Teş­ki­la­tı­nın 2008 yı­lı büt­çe­si­nin mil­le­ti­mi­ze ve ül­ke­mi­ze ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yor, bu ku­ru­mu­mu­za ba­şa­rı­lı ça­lış­ma­la­rı­nın de­va­mı­nı tek­rar te­men­ni edi­yor, he­pi­ni­ze say­gı­lar, sev­gi­ler su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Bi­çer.

Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Gru­bu adı­na şim­di söz De­niz­li Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Meh­met Yük­se­l’­de.

Bu­yu­run Sa­yın Yük­sel. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sü­re­niz ye­di da­ki­ka.

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA MEH­MET YÜK­SEL (De­niz­li) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Baş­ba­kan­lık Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu Ge­nel Sek­re­ter­li­ği­nin 2008 ma­li yı­lı büt­çe­si üze­rin­de AK Par­ti Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu, 1933 yı­lın­da mil­lî se­fer­ber­lik ru­hu­na gö­re oluş­tu­ru­lan ve gö­rev­len­di­ri­len Mil­lî Mü­da­fa­a Mec­li­si ve Umu­mi Kâ­tip­li­ği; İkin­ci Dün­ya Sa­va­şın­dan son­ra da top­ye­kûn sa­vun­ma an­la­yı­şı­na gö­re “mil­lî sa­vun­ma­” kav­ra­mı esas alı­na­rak Mil­lî Sa­vun­ma Yük­sek Ku­ru­lu ve Ge­nel Sek­re­ter­li­ği şek­lin­de dü­zen­len­miş ve gö­rev­len­di­ril­miş­tir.

Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu ya­sa da­ya­na­ğı­nı 1982 Ana­ya­sa­sı­’nın 118’in­ci mad­de­sin­den ve 2945 sa­yı­lı Ka­nu­n’­dan al­mış­tır. Bu­gün an­la­dı­ğı­mız ma­na­da “mil­lî gü­ven­li­k” kav­ra­mı­nın ev­ren­sel bo­yut ka­zan­ma­sı İkin­ci Dün­ya Sa­va­şı­’y­la baş­la­mış­tır.

Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu, dev­le­tin mil­lî gü­ven­lik si­ya­se­ti­nin ta­yi­ni, tes­pi­ti ve uy­gu­lan­masıy­la il­gi­li, dev­le­tin ana­ya­sal dü­ze­ni­nin, mil­lî var­lı­ğı­nın, bü­tün­lü­ğü­nün, mil­let­le­ra­ra­sı alan­da si­ya­si, sos­yal, kül­tü­rel ve eko­no­mik bü­tün men­fa­at­le­ri­nin ve ah­di hu­ku­ku­nun her tür­lü dış ve iç teh­dit­le­re kar­şı ko­run­ma­sı ve kol­lan­ma­sı ko­nu­la­rın­da tav­si­ye ka­rar­la­rı alır ve ge­rek­li ko­or­di­nas­yo­nun sağ­lan­ma­sı için gö­rüş tes­pit eder.

He­pi­mi­zin bil­di­ği gi­bi, 1999 Av­ru­pa Bir­li­ği Hel­sin­ki Zir­ve­si­’n­den son­ra, ül­ke­miz­de de ulu­sal gü­ven­lik po­li­ti­ka­la­rı­nı da­ha de­mok­ra­tik bir çer­çe­ve­ye otur­ta­bil­me an­la­yı­şı bir zo­run­lu­luk hâ­li­ne gel­miş­tir.

Hü­kû­me­ti­miz, ül­ke­mi­zin ya­pı­sal so­run­la­rıy­la il­gi­li te­mel ya­sa­la­rı, Av­ru­pa Bir­li­ği sü­re­ciy­le il­gi­li uyum pa­ket­le­ri­ni çı­kar­mış­tır. Yi­ne Hü­kû­me­ti­miz, ay­nı ya­pı­sal re­form­lar kap­sa­mın­da, si­vil-as­ker iliş­ki­le­ri­ni Av­ru­pa Bir­li­ği üye­si ül­ke­ler­de­ki uy­gu­la­ma­la­ra yak­laş­tı­ra­bil­mek ve de­mok­ra­tik açı­lım­la­rı sağ­la­ya­bil­mek için Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu ve Ge­nel Sek­re­ter­li­ği Ya­sa­sı­’n­da de­ği­şik­lik­le­re git­miş­tir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bu­gün ge­li­nen nok­ta­da, Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu­nu doğ­ru­dan il­gi­len­di­ren 2945 sa­yı­lı Ya­sa­’da ya­pı­lan de­ği­şik­lik­le­ri ve dü­zen­le­me­le­ri üç kı­sım­da in­ce­le­ye­bi­li­riz.

Bu de­ği­şik­lik­le­rin ba­şın­da, Cum­hur­baş­ka­nı­nın baş­kan­lı­ğın­da, Baş­ba­kan, Ge­nel­kur­may Baş­ka­nı, Mil­lî Sa­vun­ma Ba­ka­nı, İçiş­le­ri Ba­ka­nı, Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı, Ka­ra, De­niz, Ha­va ve Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­tan­la­rın­dan olu­şan Ku­ru­la Baş­ba­kan Yar­dım­cı­la­rı ve Ada­let Ba­ka­nı da ta­bii üye ola­rak alın­mış­tır.

Di­ğer bir dü­zen­le­me ise, Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu ve Ge­nel Sek­re­ter­li­ği Ka­nu­nu­’nun Ana­ya­sa­’ya uyum­lu hâ­le ge­ti­ri­le­bil­me­si için ya­pı­lan de­ği­şik­lik­ler­dir. On­lar­da, bu dü­zen­le­me­ler­de, Ge­nel Sek­re­te­rin Baş­ba­kan ta­ra­fın­dan tek­li­fi, Cum­hur­baş­ka­nı­nın ona­yıy­la atan­ma­sı sağ­lan­mış, per­so­nel ve teş­ki­lat ya­pı­lan­ma­sı­na gi­dil­miş­tir. Ge­nel Sek­re­ter­li­ğin yet­ki­le­ri ye­ni­den dü­zen­len­miş­tir. Bu­nun ya­nın­da, yü­rüt­me­nin iş­lev­sel­li­ği­nin sağ­lan­ma­sı ama­cıy­la da Ku­rul top­lan­tı­la­rı­nın ay­da bir ye­ri­ne iki ay­da bir ya­pı­la­ca­ğı hük­me bağ­lan­mış­tır. Yi­ne, Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu ka­rar­la­rı­nın Ba­kan­lar Ku­ru­lu ta­ra­fın­dan de­ğer­len­di­ril­me­si ön­gö­rül­müş ve bu ka­rar­la­rın tav­si­ye ni­te­li­ği ta­şı­dı­ğı vur­gu­lan­mış­tır.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, gü­ven­lik, in­san­la­rın top­lu ola­rak ya­şa­ma­ya baş­la­ma­la­rı ve dev­let kur­ma­la­rıy­la bir ih­ti­yaç ola­rak or­ta­ya çık­mış, kav­ram ola­rak ise an­cak İkin­ci Dün­ya Sa­va­şı­’n­dan son­ra bi­lim­sel ça­lış­ma­la­ra ko­nu ola­bil­miş­tir. Yi­ne, İkin­ci Dün­ya Sa­va­şı­’n­dan son­ra ara­la­rın­da Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri, Fran­sa ve İtal­ya­’nın da bu­lun­du­ğu dün­ya­nın bir­çok ül­ke­sin­de si­ya­si ik­ti­da­ra da­nış­man­lık yap­mak ve si­vil­ler ile as­ker­ler ara­sın­da eş gü­dü­mü sağ­la­mak üze­re yük­sek ku­rul­lar oluş­tu­rul­muş­tur. Do­la­yı­sıy­la, hâ­len, İn­gil­te­re­’nin dı­şın­da he­men he­men tüm ül­ke­ler­de Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu ben­ze­ri olu­şum­lar bu­lun­mak­ta­dır. Ba­tı ül­ke­le­rin­de ise bu ku­rul­la­ra, as­ker­ler, ku­rul üye­si ol­mak­tan da­ha çok da­nış­man­lık hiz­me­ti sun­mak­ta­dır.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ül­ke­mi­zin bu­lun­du­ğu coğ­raf­ya ve stra­te­jik ko­nu­mu­muz ne­de­niy­le Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti dev­le­ti­nin be­ka­sı va­tan­daş­la­rı­mı­zın hür, mut­lu, hu­zur­lu ve adil ya­şa­ma­sın­dan, mil­le­ti­mi­zin bir­lik ve be­ra­ber­li­ğin­den, ül­ke­mi­zin zen­gin­li­ğin­den, dev­le­ti­mi­zin ve or­du­mu­zun güç­lü ol­ma­sın­dan geç­mek­te­dir. Bu­gün gel­di­ği­miz nok­ta­da, va­tan­da­şı­mı­zın hiç­bir ay­rı­ma ta­bi tu­tul­mak­sı­nız be­ra­ber­li­ği­ne, mil­le­ti­mi­zin bir­li­ği­ne, çağ­daş ve mo­dern bir dev­le­tin ge­rek­le­ri­ne uy­gun ola­rak in­sa­nı­mı­zın ye­te­nek­le­ri­ni ve özel­lik­le­ri­ni na­sıl or­ta­ya çı­ka­ra­bi­le­ce­ği­mi­zi, ka­mu kay­nak­la­rı­nı en ras­yo­nel şe­kil­de na­sıl de­ğer­len­di­re­bi­le­ce­ği­mi­zi, en üret­ken ve ve­rim­li bir ya­pı­lan­ma­yı na­sıl ger­çek­leş­ti­re­bi­le­ce­ği­mi­zi iyi dü­şü­nüp doğ­ru ka­rar ver­mek her Türk va­tan­da­şı­nın gö­re­vi ol­ma­lı­dır.

İk­ti­da­ra gel­di­ği gün­den bu­gü­ne ka­dar Av­ru­pa Bir­li­ği­ne gi­riş için ta­ri­hî adım­lar atan Hü­kû­me­ti­mi­zin bu gay­re­ti­nin ne­den­le­ri­nin ba­şın­da va­tan­daş­la­rı­mı­zın ha­ya­tı­nı her alan­da en yük­sek stan­dart­la­ra ulaş­tır­ma, ül­ke­mi­zi da­ha öz­gür da­ha de­mok­ra­tik bir ya­pı­ya ka­vuş­tur­ma he­def­le­ri gel­mek­te­dir. Bi­zim in­sa­nı­mı­zın da ge­liş­miş ül­ke­ler­de­ki re­fah se­vi­ye­sin­de ya­şa­ya­bil­me­le­ri ve yük­sek tek­no­lo­ji­nin in­sa­nı­mı­zın hiz­me­ti­ne su­nul­ma­sı da he­pi­miz için ye­ri­ne ge­ti­ril­me­si zo­run­lu bir gö­rev­dir.

Bu de­ği­şik­lik­ler, Av­ru­pa Bir­li­ği is­te­di­ği için de­ğil, bi­zim in­sa­nı­mı­zın bu gü­zel­lik­le­re la­yık ol­du­ğu, bu gü­zel­lik­ler hak­kı ol­du­ğu için ya­pıl­mak­ta­dır. Bu şu­ur­la, bu de­ği­şik­lik­ler özü­müz­den ve kül­tü­rü­müz­den ta­viz ver­me­den ya­pıl­ma­ya de­vam edil­me­li­dir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, gru­bu­muz adı­na söz al­dı­ğım Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu büt­çe­si hak­kın­da da kı­sa­ca bil­gi­ler ver­mek is­ti­yo­rum. Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu Ge­nel Sek­re­ter­li­ği­nin büt­çe ra­kam­la­rı 2008 yı­lı için 11 mil­yon 36 bin YTL ola­rak ön­gö­rül­müş­tür. Tah­sis edi­len öde­ne­ğin 8 mil­yon 94 bin YTL’­si per­so­nel gi­der­le­ri­ne, 1 mil­yon 997 bin YTL’­si mal ve hiz­met alım gi­der­le­ri­ne­…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Yük­sel, bir da­ki­ka ek sü­re ve­ri­yo­rum, ta­mam­la­yın lüt­fen.

MEH­MET YÜK­SEL (De­vam­la) – …570 bin YTL’­si sos­yal gü­ven­lik ku­rum­la­rı­na dev­let prim­le­ri gi­der­le­ri ola­rak ve 375 bin YTL’­si ser­ma­ye gi­der­le­ri için ay­rıl­mış­tır. 2008 ma­li yı­lı büt­çe­si­nin ge­ne­li­ne ba­kıl­dı­ğın­da, büt­çe­nin yüz­de 73,34’ü­nün per­so­nel gi­der­le­ri­ne, yüz­de 18’i­nin mal ve hiz­met alım gi­der­le­ri­ne, yüz­de 5,16’sı­nın Sos­yal Gü­ven­lik Ku­ru­mu­na dev­let pri­mi gi­der­le­ri ola­rak, yüz­de 3,40’ı­nın ise ser­ma­ye gi­der­le­ri­ne ay­rıl­dı­ğı gö­rül­mek­te­dir.

Bu duy­gu ve dü­şün­ce­ler­le Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu Ge­nel Sek­re­ter­li­ği­nin 2008 ma­li yı­lı büt­çe­si­nin ül­ke­mi­ze, mil­le­ti­mi­ze ha­yır­la­ra ve­si­le ol­ma­sı­nı di­li­yor, yü­ce he­ye­ti­ni­ze en de­rin sev­gi­le­ri­mi, say­gı­la­rı­mı su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Yük­sel.

Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Gru­bu adı­na şim­di söz Ka­ra­man Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Mev­lüt Ak­gü­n’­de.

Bu­yu­run Sa­yın Ak­gün.(AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sü­re­niz ye­di da­ki­ka.

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA MEV­LÜT AK­GÜN (Ka­ra­man) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Türk İş­bir­li­ği ve Kal­kın­ma İda­re­si (Tİ­KA) Büt­çe­si hak­kın­da AK Par­ti Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. Bu ve­si­ley­le yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Kıy­met­li ar­ka­daş­la­rım, 1990’lı yıl­la­rın ba­şın­da Sov­yet­ler Bir­li­ği­nin da­ğıl­ma­sıy­la Tür­ki­ye ta­ri­hî bir fır­sat ya­ka­la­mış­tır. Bu ge­liş­me Türk dün­ya­sı üze­rin­de yüz­yıl­lar­dır de­vam eden ör­tü­yü kal­dır­mış ve Ad­ri­ya­ti­k’­ten Çin Sed­di­’ne ka­dar 11 mil­yon met­re­ka­re coğ­raf­ya üze­rin­de Türk di­li­ni ko­nu­şan 21 boy­dan olu­şan bir Türk dün­ya­sı ger­çe­ği­ni or­ta­ya çı­kar­mış­tır. Ay­nı za­man­da, bu ge­liş­mey­le, so­ğuk sa­va­şın so­na er­me­siy­le ar­tık Tür­ki­ye­’nin öne­mi­nin kal­ma­dı­ğı­nın dü­şü­nül­me­ye baş­lan­dı­ğı bir dö­nem­de Türk dün­ya­sı­nın or­ta­ya çı­kı­şı, Tür­ki­ye­’yi dış po­li­ti­ka­da yal­nız­lık­tan ve he­def­siz­lik­ten alı­koy­muş­tur.

Kar­deş ve dost Türk dün­ya­sıy­la baş­lan­gıç­ta ro­man­tiz­me ve ütop­ya­ya da­ya­lı bir­ta­kım gö­rüş­ler ser­gi­len­miş, ağıt­lar ya­kıl­mış­tır. An­cak, ara­dan ge­çen za­man gös­ter­miş­tir ki, ar­tık ağıt düz­me­nin, ha­yal kur­ma­nın za­ma­nı de­ğil­dir. Bu ge­niş coğ­raf­ya üze­rin­de­ki iliş­ki­ler “Çır­pı­nır­dı Ka­ra­de­niz/ Ba­kıp Tür­k’­ün  bay­ra­ğı­na/ Ah öl­me­den bir gör­sey­dim/ Dü­şe­bil­sem top­ra­ğı­na­” di­ze­le­rin­de­ki bü­yük öz­lem­le ve­ya “Ad­ri­ya­ti­k’­ten Çin Sed­di­’ne ka­dar bü­yük Türk dün­ya­sı­” gi­bi söy­lem­ler­le de tek ba­şı­na ta­nım­la­na­bi­le­cek iliş­ki­ler de­ğil­dir.

Da­ha Mus­ta­fa Ke­mal Pa­şa 1930’lu yıl­lar­da Sov­yet­ler Bir­li­ği­nin ile­ri­de par­ça­la­na­bi­le­ce­ği­ni, bu tür ge­liş­me­le­re Tür­ki­ye­’nin ha­zır­lık­lı ol­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni ifa­de ede­rek, bu ge­liş­me­ye ha­zır­lı­ğın ma­ne­vi köp­rü­le­ri olan dil, inanç ve ta­rih bir­li­ği­ni can­lı tu­ta­rak bü­tün­leş­me­nin ge­re­ğin­den bah­set­miş­tir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; iş­te Tİ­KA, ya­ni Türk İş­bir­li­ği ve Kal­kın­ma İda­re­si Baş­kan­lı­ğı, Do­ğu Blo­ku ve Sov­yet­le­rin da­ğıl­ma­sı so­nu­cu Or­ta As­ya, Kaf­kas­lar ve Bal­kan­lar­da or­ta­ya çı­kan ye­ni şart ve ih­ti­yaç­la­rın Tür­ki­ye­’ye yük­le­di­ği ye­ni gö­rev ve so­rum­lu­luk­la­rı ye­ri­ne ge­tir­mek üze­re 1992 yı­lın­da ku­rul­muş­tur.

Tİ­KA­’nın ku­ru­luş ama­cı, baş­ta Türk di­li­nin ko­nu­şul­du­ğu ül­ke­ler ol­mak üze­re, ge­liş­me yo­lun­da­ki ül­ke­le­rin kal­kın­ma­la­rı­na yar­dım­cı ol­mak, bu ül­ke­le­re eko­no­mik, ti­ca­ri, tek­nik, sos­yal, kül­tü­rel ve eği­tim alan­la­rın­da iş bir­li­ği­ni ar­tı­ran pro­je­ler ve prog­ram­lar ge­liş­tir­mek­tir.

Tür­ki­ye, son yıl­lar­da sa­de­ce ge­liş­miş ül­ke­ler­den yar­dım alan bir ül­ke ko­nu­mun­dan çı­ka­rak, ge­liş­mek­te olan ül­ke­le­re yar­dım sağ­la­yan bir ül­ke ko­nu­mu­na gel­miş­tir. Hü­kû­me­ti­mi­zin iş­ba­şı­na gel­me­siy­le Türk dış po­li­ti­ka­sı ge­liş­miş ve çe­şit­len­miş­tir. Dış po­li­ti­ka­da Av­ru­pa Bir­li­ği ağır­lık­lı mer­kez mu­ha­fa­za edi­lir­ken, kü­re­sel ge­liş­me­le­re pa­ra­lel ola­rak Or­ta As­ya, Or­ta Do­ğu, Bal­kan­lar ve Af­ri­ka­’da ye­ni açı­lım­lar ger­çek­leş­ti­ri­le­rek tüm dün­ya­yı ku­şa­tan bir yak­la­şım be­nim­sen­miş­tir. Tİ­KA da, dış po­li­ti­ka­da­ki bu ge­liş­me­le­re pa­ra­lel ola­rak 20 ül­ke­de prog­ram ko­or­di­na­tör­lü­ğü bu­lun­dur­du­ğu gi­bi, 100’e ya­kın ül­ke­ye yar­dım eli­ni uzat­mış­tır. Bu amaç­la, ta­rım ve hay­van­cı­lık, çev­re ve or­man­cı­lık, alt­ya­pı­la­rın iyi­leş­ti­ril­me­si, sos­yal kal­kın­ma ve ya­şam stan­dart­la­rı­nın iyi­leş­ti­ril­me­si, mes­lek edin­dir­me ve is­tih­da­mın sağ­lan­ma­sı, or­tak ta­rih ve kül­tür var­lık­la­rı­nın ko­run­ma­sı, Türk­çe­nin kul­la­nı­mı­nın yay­gın­laş­tı­rıl­ma­sı, kül­tü­rel iliş­ki­le­rin ge­liş­ti­ril­me­si, in­sa­ni yar­dım, en­for­mas­yon, ta­nı­tım ve ya­yın fa­ali­yet­le­ri gi­bi ça­lış­ma­lar yü­rü­tül­mek­te­dir.

Kıy­met­li ar­ka­daş­la­rım, 57’n­ci Hü­kû­met dö­ne­min­de, ya­ni 1992-2003 yıl­la­rı ara­sın­da top­lam 2.506 pro­je ve fa­ali­yet Tİ­KA ta­ra­fın­dan ger­çek­leş­ti­ril­miş iken, 2004 yı­lın­da 486, 2005 yı­lın­da 562, 2006 yı­lın­da ise 1.452 fa­ali­yet ve pro­je ger­çek­leş­ti­ril­mek su­re­tiy­le Tİ­KA­’nın ça­lış­ma­la­rı Hü­kû­me­ti­miz dö­ne­min­de yüz­de 172 ora­nın­da ar­tı­rıl­mış­tır. 2007 yı­lın­da bu sa­yı art­ma­ya de­vam et­mek­te­dir. Bu ar­tış­la­rın Hü­kû­me­ti­mi­zin ak­tif dış po­li­ti­ka ça­lış­ma­la­rı­na pa­ra­lel yü­rü­dü­ğü gö­rül­mek­te­dir. Pro­je­le­rin yüz­de 48’i Kaf­kas­lar ve Or­ta As­ya­’da, yüz­de 31,3’ü Bal­kan­lar ve Do­ğu Av­ru­pa­’da, yüz­de 15,6’sı Af­ri­ka ve Or­ta Do­ğu­’da ger­çek­leş­mek­te­dir. Tİ­KA bu ça­lış­ma­la­rı­nı 150 ci­va­rın­da ça­lı­şa­nı ve ol­duk­ça mü­te­va­zı büt­çe kay­nak­la­rıy­la yü­rüt­mek­te­dir. Hu­zu­ru­nuz­da, baş­ta Sa­yın Ba­ka­nı­mız ol­mak üze­re bü­tün Tİ­KA ça­lı­şan­la­rı­na ba­şa­rı­la­rın­dan ötü­rü te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; Tİ­KA­’nın ör­nek sa­yı­la­bi­le­cek pro­je­le­ri ara­sın­da Af­ga­nis­tan imar pro­je­le­ri, Mol­do­va iç­me su­yu pro­je­si, Mo­ğo­lis­tan ka­ra yo­lu pro­je­si, Azer­bay­can Or­ga­ni­ze Sa­na­yi Böl­ge­si fi­zi­bi­li­te ça­lış­ma­sı, Azer­bay­can Dev­let İs­ta­tis­tik Ko­mi­te­si­ne Des­tek Pro­je­si, Kı­rım Ta­tar­la­rı­na Ko­nut Edin­dir­me Pro­je­si, Eti­yop­ya­’da iç­me su­yu pro­je­si, Ta­ci­kis­tan Dev­let Ekim ve De­ne­me İs­tas­yo­nu Pro­je­si, Mol­do­va Ga­ga­vuz Ye­ri Rad­yo ve Te­le­viz­yo­nu Pro­je­si, Türk­me­nis­tan Sul­tan San­car Tür­be­si­’nin ona­rıl­ma­sı, Mo­ğo­lis­ta­n’­da Türk Anıt­la­rı Pro­je­si ve en önem­li­si, Tür­ko­lo­ji Pro­je­si, ya­ni Türk­çe­nin öğ­re­til­me­si pro­je­si.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bü­yük da­va ada­mı İs­ma­il Gas­pı­ra­lı, Türk dün­ya­sı için dil­de bir­lik, iş­te bir­lik, fi­kir­de bir­lik ül­kü­sü­nü or­ta­ya ko­ya­rak, dil me­se­le­sin­de, “Bir­bi­ri­mi­zi an­la­ya­bi­le­cek şe­kil­de dil­de­ki iş bir­li­ği­ni ar­tır­ma­lı­yız. Ka­zak step­le­rin­de­ki ha­mal­la Ga­la­ta­’da­ki ha­mal bir­bi­ri­ni an­lar du­ru­ma gel­di­ği za­man dil­de bir­lik ol­muş­tu­r” der. Ger­çek­ten, Türk dün­ya­sı­nın bir­li­ği için ya­pıl­ma­sı ge­re­ken en önem­li iş, bü­tün Türk soy­lu halk­la­rın or­tak al­fa­be­ye geç­me­si ol­ma­lı­dır. Kı­sa za­man­da or­tak bir La­tin al­fa­be­si­ne ge­çil­me­li­dir. Bu amaç­la, Tİ­KA bir­çok üni­ver­si­te­de Tür­ko­lo­ji bö­lü­mü açıl­ma­sı­na ve­si­le ol­muş, 18 ül­ke ve 2 özerk cum­hu­ri­yet­te açı­lan Tür­ko­lo­ji bö­lüm­le­ri­ne Türk di­li ve ede­bi­ya­tı bö­lü­mün­den öğ­re­tim üye­si gön­de­ril­miş­tir.

Ye­ri gel­miş­ken, Ka­ra­ma­noğ­lu Meh­met Bey ta­ra­fın­dan, 13 Ma­yıs 1299 yı­lın­da Türk­çe­nin dev­let di­li ola­rak ilan edil­me­si, her yıl, Ka­ra­ma­n’­da, 13 Ma­yı­s’­ta Türk Dil Bay­ra­mı ola­rak kut­lan­mak­ta­dır. Türk Dil Bay­ra­mı et­kin­lik­le­ri­ne des­tek ve­ren Tİ­KA­’ya, Ka­ra­man Mil­let­ve­ki­li ola­rak ay­rı­ca te­şek­kür et­me­yi bir borç ola­rak gö­rü­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; Hü­kû­me­ti­miz dö­ne­min­de Türk ku­rul­tay­la­rı­nın ye­ni­den baş­la­ma­sı­nın ma­ni­dar ol­du­ğu­nu dü­şü­nü­yo­rum.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Ak­gün, bir da­ki­ka sü­re ve­ri­yo­rum, lüt­fen, ta­mam­la­yın.

MEV­LÜT AK­GÜN (De­vam­la) – Te­şek­kür edi­yo­rum efen­dim.

Di­ğer yan­dan, Tİ­KA ta­ra­fın­dan, I. Ahıs­ka Türk­le­ri Ku­rul­ta­yı­’nın Azer­bay­ca­n’­da top­lan­ma­sı­na da ön­cü­lük edil­di­ği­ni ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; on beş yıl­lık tec­rü­be­si ve uy­gu­la­dı­ğı 5.000’den faz­la pro­je ve fa­ali­yet ile Tİ­KA­’nın viz­yo­nu, Tür­ki­ye­’nin ta­rih­sel so­rum­lu­luk ve mis­yo­nu­na uy­gun ola­rak ulus­la­ra­ra­sı stan­dart­lar­da hiz­met ve­ren et­kin ve tek­nik yar­dım ku­ru­lu­şu ol­mak­tır.

Türk İş­bir­li­ği ve Kal­kın­ma İda­re­si­nin 2008 yı­lı büt­çe­si­nin ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­ler­ken ko­nuş­ma­mı De­de Kor­ku­t’­un söz­le­riy­le ta­mam­la­mak is­te­rim: “Göl­ge­li ağa­cı­mız ke­sil­me­sin, or­man­la­rı­mız sey­rel­me­sin, çağ­lak akan su­la­rı­mız ku­ru­ma­sın, ümi­di­miz azal­ma­sın, ka­nat­la­rı­mız kı­rıl­ma­sın, oca­ğı­mız ya­nar dur­sun, ça­na­ğı­mız her va­kit sön­me­sin.”

Yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti ve MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ak­gün.

Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Gru­bu adı­na Sa­yın Meh­met Çi­çek, Yoz­gat Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Çi­çek. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sü­re­niz ye­di da­ki­ka.

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA MEH­MET Çİ­ÇEK (Yoz­gat) – Sa­yın Baş­ka­nım, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı­nın 2008 büt­çe­si hak­kın­da gru­bum adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

633 sa­yı­lı Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı Ku­ru­luş ve Teş­ki­lat Ka­nu­nu­’n­da, İs­lam di­ni­nin inanç­la­rı, iba­det ve ah­lak esas­la­rı ile il­gi­li iş­le­ri yü­rüt­mek, din ko­nu­sun­da top­lu­mu ay­dın­lat­mak ve iba­det yer­le­ri­ni yö­net­mek gö­re­vi, Ana­ya­sa­’mız­ca Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı­na ve­ril­miş­tir.

Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı, bu­gün, her tür­lü si­ya­si gö­rüş ve dü­şün­ce­nin üs­tün­de ka­la­rak mil­lî bir­lik ve da­ya­nış­ma­yı te­min et­me­yi, kar­deş­lik, yar­dım­laş­ma ve fe­da­kâr­lık baş­ta ol­mak üze­re, di­ni­mi­zin yü­ce pren­sip­le­ri­ni va­tan­da­şı­mı­za ta­nıt­ma­yı, din ko­nu­sun­da mil­le­ti­mi­zi doğ­ru bil­gi­len­dir­me­yi, mil­le­ti­mi­zin ma­ne­vi ve ah­la­ki de­ğer­le­ri­ne bağ­lı­lı­ğı ar­tır­ma­yı amaç edin­miş­tir.

Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı, ül­ke­miz­de ya­şa­nan İs­la­m’­ın her tür­lü yo­ru­mu­nun üst şem­si­ye­si­dir. Baş­kan­lık, Sün­ni­’si, Ale­vi­’siy­le, Mev­le­vi­’si, Bek­ta­şi­’siy­le bü­tün Müs­lü­man­la­rın şem­si­ye teş­ki­la­tı­dır. Kim­se ken­di­si­ni bu şem­si­ye­nin dı­şın­da gör­me­me­li­dir.

Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı, Türk mil­le­ti­nin ve bü­yük dev­le­ti­mi­zin asır­la­rın im­bi­ğin­den sü­zü­len di­nî alan­da­ki tec­rü­be­le­ri­ni, bi­ri­kim­le­ri­ni  dün­ya­nın dört bu­ca­ğın­da­ki in­san­la­ra ak­tar­mak­ta, İs­lam di­ni­nin doğ­ru an­la­şıl­ma­sı ve uy­gu­lan­ma­sı­na reh­ber­lik et­mek­te­dir.

Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı, İs­lam ül­ke­le­riy­le iş bir­li­ği ya­pa­rak, dün­ya Müs­lü­man­la­rı­nın her tür­lü prob­lem­le­ri­ni çöz­mek için İs­lam ül­ke­le­ri­nin il­gi­li ku­ru­luş­la­rıy­la bir ara­ya gel­me­si­nin ön­cü­lü­ğü­nü yap­mak­ta­dır.

Bun­dan do­la­yı, Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı ye­di yıl­dır Av­ras­ya İs­lam Şû­ra­sı­nı top­la­mak­ta­dır. Ay­rı­ca, Türk cum­hu­ri­yet­le­ri­nin her bi­riy­le de il­gi­len­mek­te, bu ül­ke­le­rin di­nî mü­es­se­se­le­ri­nin ya­pı­lan­dı­rıl­ma­sın­da, di­nî me­se­le­le­ri­nin çö­zü­mün­de alı­nan ka­rar­la­rın bir­lik­te uy­gu­lan­ma­sın­da bu ül­ke­le­re reh­ber­lik et­mek­te­dir. Bu doğ­rul­tu­da, Av­ras­ya İs­lam Şû­ra­sı 6 de­fa top­lan­mış­tır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; eğer dün­ya coğ­raf­ya­sın­da geç­miş­te­ki şan­lı ma­zi­mi­ze uy­gun yer edin­mek is­ti­yor­sak, si­ya­si, as­ke­rî, kül­tü­rel, eko­no­mik, sos­yal alan­da la­yık ol­du­ğu­muz ye­ri al­mak is­ti­yor­sak, hiç şüp­he­siz, bu ko­nu­da dev­le­ti­mi­zin ön­cü teş­ki­lat­la­rın­dan bi­ri olan Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı­na ge­rek­li ehem­mi­ye­ti ver­me­miz ve so­rum­lu­lu­ğu ona yük­le­me­miz ge­re­kir.

Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı­nın fa­ali­yet­le­ri ül­ke­miz­de, ül­ke­mi­zin dı­şın­da da­ha güç­lü, da­ha or­ga­ni­ze­li, da­ha bi­lim­sel ve yay­gın hâ­le ge­ti­ril­me­li­dir. Son za­man­lar­da, asır­lar­ca bir­bir­le­riy­le ça­tış­mış, sa­vaş­mış Hris­ti­yan mez­hep­le­ri­nin di­nî li­der­le­ri bir ara­ya ge­le­rek ara­la­rın­da­ki asır­lık hu­su­met­le­ri­ni bir ya­na bı­ra­kıp, dün­ya üze­rin­de Müs­lü­man­lı­ğın ya­yıl­ma­sı­nı ön­le­mek için kut­sal it­ti­fak oluş­tur­muş­lar­dır. Hris­ti­yan­lı­ğın ve Ya­hu­di­li­ğin ta­rih bo­yu ra­ki­bi Müs­lü­man­lık ol­muş­tur. Müs­lü­man­lı­ğı ka­bul et­ti­ği­miz­den bu ya­na, Müs­lü­man­lı­ğın as­lı­na uy­gun ya­şan­ma­sı­nı ve dün­ya­ya ta­nı­tıl­ma­sı­nı şe­ref­le ve şan­la yü­ce Türk mil­le­ti ger­çek­leş­tir­miş­tir. Bu­nun için, ta­rih bo­yu Haç­lı se­fer­le­ri­nin di­rekt mu­ha­ta­bı hep Türk mil­le­ti ve Türk dev­let­le­ri ol­muş­tur. Bu­gün, din­ler ara­sın­da­ki re­ka­be­tin di­ni­miz le­hi­ne so­nuç­lan­ma­sı için ra­kip­le­ri­miz­den da­ha or­ga­ni­ze­li ve da­ha do­na­nım­lı bir Di­ya­net teş­ki­la­tı­nın ku­rul­ma­sı, yö­ne­til­me­si ve ge­liş­ti­ril­me­si za­ru­ri­dir. Bu ba­şa­rı, bil­gi­li, ka­bi­li­yet­li, as­rın her tür­lü tek­no­lo­jik ve bi­lim­sel im­kân­la­rıy­la do­na­tıl­mış, eh­li­yet­li Di­ya­net gö­rev­li­le­ri­nin ça­tı­sı al­tın­da yö­ne­ti­len Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı teş­ki­la­tıy­la sağ­la­na­bi­lir.

Mis­yo­ner­le­rin ül­ke­miz­de ve Türk cum­hu­ri­yet­le­rin­de fa­ali­yet gös­te­ren yüz­ler­ce te­le­viz­yon ve rad­yo­su, bin­ler­ce le­gal ve il­le­gal ku­ru­lu­şu ve yıl­da tah­mi­nen 15 mil­yar do­lar ci­va­rın­da ma­li kay­na­ğı var­dır.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ba­zı de­ğer­ler var­dır, bu de­ğer­ler, top­lu­mun or­tak ma­lı­dır, bu de­ğer­ler üze­rin­de top­lu­mun her bir bi­re­yi eşit hak­ka sa­hip­tir. Bu de­ğer­ler­le il­gi­li, bir ki­şi, bir ku­ru­luş, ce­ma­at, ce­mi­yet, der­nek, par­ti ve­ya şa­hıs, di­ğe­rin­den da­ha faz­la hak sa­hi­bi ol­du­ğu­nu id­di­a ede­mez. Bu de­ğer­ler, din, va­tan, bay­rak gi­bi de­ğer­ler­dir.

Din, el­bet­te, bu de­ğer­le­rin ba­şın­da gel­mek­te­dir. İs­lam di­ni, ül­ke­miz­de­ki in­san­la­rın hep­si­nin müş­te­rek de­ğe­ri­dir. Di­ya­net teş­ki­la­tı da top­lu­mun bü­tün ke­sim­le­ri­ne böy­le bak­ma­lı­dır. Ca­mi­de­ki imam, ar­ka­sın­da­ki ce­ma­atin, ır­kı­na, ren­gi­ne, mil­le­ti­ne, mez­he­bi­ne, ce­mi­ye­ti­ne, ka­dın­lı­ğı­na, er­kek­li­ği­ne bak­ma­dan “Ba­na ta­bi olan­la­ra imam ol­dum.” di­ye ni­yet eder. O, her­ke­sin ima­mı­dır, ör­nek ki­şi­dir, İs­la­m’­ın ya­şa­yan yü­zü­dür, her­kes, onun şah­sın­da yü­ce İs­lam di­ni­ni gö­rür. Ar­tık, her­kes, di­nî prob­lem­le­rin çö­züm ye­ri­nin, ül­ke­miz­de, Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı ol­du­ğu­nu ke­sin­lik­le bil­me­li­dir.

Bi­ri­le­ri ca­mi­le­ri dev­le­te, mil­le­te, cum­hu­ri­ye­tin te­mel il­ke­le­ri­ne düş­man üre­ten yer­ler ola­rak gör­me ba­si­ret­siz­li­ğin­den ke­sin­lik­le vaz­geç­me­li­dir. Dev­le­ti­miz, yü­ce İs­lam di­ni­ni le­gal ola­rak ken­di ku­ru­luş­la­rın­da ve di­nin as­lı­na uy­gun tarz­da öğ­re­te­mez­se ehil ol­ma­yan ki­şi ve ku­ru­luş­lar ço­ğa­lır; din, as­li kay­na­ğın­dan uzak­la­şır; hu­ra­fe­ler, di­ni bo­ğar, yoz­laş­tı­rır; bir sü­rü, mad­ra­baz, din sah­te­kâ­rı tü­rer. Ca­hil, yo­baz, bağ­naz in­san tip­le­ri yü­ce di­ni­mi­zi ba­ba­la­rı­nın tar­la­la­rı gi­bi par­sel­le­ye­rek cen­net, ce­hen­nem sat­ma­ya baş­lar­lar. Di­ya­net gö­re­vi­ni yap­maz­sa, ya­pa­maz­sa mey­dan bu mad­ra­baz­la­ra ka­lır, sah­te­kâr­la­ra ka­lır. Bu se­bep­le­…

Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı­mı­zın teş­ki­lat ka­nu­nu hâ­lâ çı­ka­rı­la­ma­mış­tır. Ge­çen dö­nem, Ge­nel Ku­ru­lu­mu­za in­di­ril­me ça­lış­ma­la­rı var­dı, önü­müz­de­ki gün­ler­de, yi­ne, Ge­nel Ku­ru­lu­mu­za ge­le­rek ka­nun çı­ka­rı­la­cak­tır. Par­la­men­to­da gru­bu bu­lu­nan, bu­lun­ma­yan bü­tün par­ti­le­rin kat­kı­sıy­la aci­len bu ka­nun çı­ka­rıl­ma­lı­dır. Yet­ki­siz so­rum­lu­luk ol­maz, Baş­kan­lı­ğa yet­ki ve­ril­me­li, do­na­nım­lı hâ­le ge­ti­ril­me­li, bun­dan son­ra da ül­ke­miz­de­ki bü­tün di­nî me­se­le­le­rin so­rum­lu­lu­ğu Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı­na yük­len­me­li­dir.

Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı­nın yir­mi dört sa­at ya­yın ya­pan bir te­le­viz­yo­nu ol­ma­lı­dır. Bi­lin­di­ği gi­bi, ne­re­dey­se, nü­fu­su­mu­zun ya­rı­sı ka­dın­lar­dan oluş­mak­ta­dır. Yu­ka­rı­da zik­ret­ti­ğim bü­tün fa­ali­yet­ler­de mad­di ve ma­ne­vi des­te­ği­ni Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğın­dan hiç esir­ge­me­yen Di­ya­net İş­le­ri Vak­fıy­la yar­dım­la­şa­rak din eği­ti­mi­ne önem ve­ril­me­li­dir. Di­ya­net per­so­ne­li­nin ma­li im­kân­la­rı, öz­lük hak­la­rı ge­liş­ti­ril­me­li­dir.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Çi­çek, bir da­ki­ka ek­li­yo­rum, lüt­fen ta­mam­la­yın.

MEH­MET Çİ­ÇEK (De­vam­la) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; biz, 81 ilin­de, 850 il­çe­sin­de, 3.227 bel­de­sin­de ve 3 ha­ne­li bir yer­le­şim bi­ri­min­de, ay­rı­ca, dün­ya­nın bir­çok ül­ke­sin­de tem­sil­ci­si olan, 79.600 ca­mi­de ve bin­ler­ce mes­ci­din­de ezan oku­nan, na­maz kı­lı­nan, bay­ram na­ma­zın­da 30 mil­yon, cu­ma na­maz­la­rın­da 25 mil­yon Müs­lü­ma­n’­ın na­maz kıl­dı­ğı, Ha­ne­fi­’si, Şa­fi­i’­si, Han­be­li­’si, Ma­li­ki­’si, Mev­le­vi­’si, Ale­vi­’si, Nak­şi­’si, Ka­di­ri­’si; Tür­k’­ü, Kür­t’­ü, La­z’­ı, Çer­ke­z’­iy­le, yüz­de 99’u Müs­lü­man olan Tür­ki­ye­’yiz. Bir­bir­le­ri­ne asır­lar­ca din, kan kar­deş­li­ği ol­muş, sar­sıl­maz bir ima­nın ha­ya­tı hâ­li­ne gel­miş olan Tür­ki­ye­’yiz. Dün­ya coğ­raf­ya­sı­nın en je­os­tra­te­jik ve po­li­tik mer­ke­zi, do­ğu­dan ba­tı­ya, gü­ney­den ku­ze­ye, dün­ya­nın en can alı­cı ül­ke­si­yiz. Asır­lar­ca, in­san­lı­ğa, in­san­ca ya­şa­ma­nın ör­nek­le­ri­ni ser­gi­le­mi­şiz. Biz, on al­tı Türk dev­le­ti­nin vâ­ri­si, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti­’yiz ve Tür­ki­ye­’yiz. Bu yü­ce mil­le­ti, bu kut­sal va­ta­nı ve yü­ce İs­lam di­ni­ni kı­ya­me­te ka­dar ya­şa­ta­cak ne­sil­le­re gü­zel şey­ler bı­rak­ma­lı­yız.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Çi­çek.

MEH­MET Çİ­ÇEK (De­vam­la) – Bu ve­si­ley­le, ik­ti­dar-mu­ha­le­fet bü­tün si­ya­si par­ti­le­ri­mi­zin üs­tü­ne tit­re­di­ği, za­rar gör­me­si­ni is­te­me­di­ği top­lu­mu­mu­zun mo­za­iği olan Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı büt­çe­mi­zin ül­ke­mi­ze, mem­le­ke­ti­mi­ze ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yor, say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Çi­çek.

Şim­di, bir­le­şi­me on da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Saa­ti : 18.04

DÖR­DÜN­CÜ OTU­RUM

Açıl­ma Saa­ti: 18.18

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li Me­ral AK­ŞE­NER

K­TİP ÜYE­LER: Fat­ma SAL­MAN KO­TAN (Ağ­rı), Ha­run TÜ­FEK­Cİ (Kon­ya)

 

 

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 30’un­cu Bir­le­şi­mi­nin Dör­dün­cü Otu­ru­mu­nu açı­yo­rum.

2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ile 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sap Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı üze­rin­de­ki gö­rüş­me­le­re de­vam ede­ce­ğiz.

Ko­mis­yon? Bu­ra­da.

Hü­kû­met? Bu­ra­da.

Şim­di, söz sı­ra­sı, De­mok­ra­tik Top­lum Par­ti­si Gru­bu adı­na Bat­man Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Ben­gi Yıl­dı­z’­da.

Bu­yu­run Sa­yın Yıl­dız. (DTP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

DTP GRU­BU ADI­NA BEN­Gİ YIL­DIZ (Bat­man) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Mil­lî İs­tih­ba­rat Teş­ki­la­tı ve Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu Ge­nel Sek­re­ter­li­ği büt­çe­le­ri ko­nu­sun­da De­mok­ra­tik Top­lum Par­ti­si­nin gö­rüş­le­ri­ni sun­mak üze­re hu­zu­ru­nuz­da­yım. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Yü­ce hal­kı­mı­zın alın te­ri ve eme­ği so­nu­cu ya­ra­tı­lan de­ğer­ler­le fi­nan­se edi­len ku­rum­la­rın ne de­re­ce hal­kın hiz­me­tin­de ol­duk­la­rı ve ya­sa­lar­la ne ka­dar bağ­lı ol­duk­la­rı me­rak ko­nu­su­dur. Me­se­la, Mil­lî İs­tih­ba­rat Teş­ki­la­tı ya­sa­lar­la ku­ru­lan ve ele­man­la­rı, büt­çe­si ya­sa­lar­la be­lir­le­nen bir ku­ru­luş. El­de et­ti­ği is­tih­ba­ri bil­gi­le­ri Cum­hur­baş­kan­lı­ğı­na, Baş­ba­ka­na, Ge­nel­kur­may Baş­kan­lı­ğı­na ve Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu Ge­nel Sek­re­ter­li­ği ile ge­rek­li ku­ru­luş­la­ra ulaş­tır­ma gö­re­vi var­dır.

Bil­di­ği­miz ka­da­rıy­la, MİT dı­şın­da Ge­nel­kur­may Baş­kan­lı­ğı­nın ve de gay­ri­res­mî de ol­sa Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­tan­lı­ğı­nın da is­tih­ba­rat bi­rim­le­ri var­dır. Mil­lî İs­tih­ba­rat Teş­ki­la­tı­nın bil­gi­le­ri Ge­nel­kur­may Baş­kan­lı­ğı­na ve Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­tan­lı­ğı­na ver­di­ği, ya­sa­la­rın amir hük­mü ge­re­ği­dir. Ül­ke­nin Cum­hur­baş­ka­nı­nı, Baş­ba­ka­nı­nı tat­min eden bil­gi­ler, say­dı­ğı­mız ku­rum­la­rı tat­min et­mi­yor ola­cak ki ay­rı is­tih­ba­ri ça­lış­ma­la­ra gi­di­yor­lar. Aca­ba bu ku­rum­lar da el­de et­tik­le­ri bil­gi­le­ri si­vil ma­kam­lar­la pay­la­şı­yor­lar mı, da­ha doğ­ru­su bu ku­rum­la­rı si­vil yet­ki­li­ler de­net­le­ye­bi­li­yor­lar mı? Me­se­la Jİ­TEM var mı­dır, yok mu­dur? Jİ­TE­M’­e bağ­lı ça­lı­şan on­lar­ca in­sa­nın açık­la­ma­la­rı­na rağ­men bu ya­pı­lan­ma ka­bul edil­mi­yor, çün­kü, ka­nun dı­şı bir ya­pı­lan­ma.

Bat­man es­ki Va­li­si Sa­lih Şar­man, 17/04/2006 ta­rih­li Sa­bah ga­ze­te­sin­de şöy­le di­yor: “Jİ­TE­M’­le bir­lik­te çok iyi ça­lış­tık. Ne­den ‘yo­k’ de­di­ler, hiç an­la­ya­ma­dım. Var­dı ve fay­da­lıy­dı. Bi­ze gö­re mo­del doğ­ruy­du, ye­ni­den uy­gu­la­na­bi­lir.”

Yi­ne, Di­yar­ba­kır 3. Ağır Ce­za Mah­ke­me­si, Di­yar­ba­kır, Mar­din ve Bat­ma­n’­da öl­dür­me, kun­dak­la­ma ve bom­ba­la­ma ey­lem­le­ri ger­çek­leş­tir­dik­le­ri ile­ri sü­rü­len 11 ki­şi­yi Jİ­TEM ele­man­la­rı ve as­ker ol­duk­la­rı için, dos­ya­da gö­rev­siz­lik ka­ra­rı ve­re­rek, dos­ya­yı as­ke­rî mah­ke­me­ye gön­de­ri­yor.

Jİ­TEM ko­nu­su, Kut­lu Sa­va­ş’­ın ha­zır­la­dı­ğı Su­sur­luk Ra­po­ru­’na da yan­sı­mış­tı.

Yi­ne, en son ge­liş­me, 01/12/2007 ta­rih­li Ta­raf ga­ze­te­si­nin ha­be­ri­ne gö­re, Di­yar­ba­kır 7. Ko­lor­du Ko­mu­tan­lı­ğı As­ke­rî Mah­ke­me­si, Jİ­TE­M’­in var­lı­ğı­nı ka­bul ede­rek, ara­la­rın­da dev­let övünç ma­dal­ya­sı sa­hi­bi es­ki Böl­ge Jan­dar­ma İs­tih­ba­rat Grup Ko­mu­ta­nı emek­li Al­bay Ab­dül­ke­rim Kır­ca ve “Ye­şi­l” kod ad­lı Mah­mut Yıl­dı­rı­m’­ın da bu­lun­du­ğu 8 ki­şi­yi mü­eb­bet ha­pis ce­za­sı is­te­miy­le yar­gı­lı­yor. Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­tan­lı­ğı­nın is­tih­ba­rat fa­ali­yet­le­ri­ni, is­tih­ba­rat dai­re baş­kan­lı­ğı gi­bi ken­di için­de jan­dar­ma is­tih­ba­rat tim­le­rin­ce yap­tı­ğı res­mî ola­rak da ka­bul edil­mek­te­dir za­ten. Bir de­mok­ra­tik hu­kuk dev­le­tin­de bu tür is­tih­ba­ri bil­gi­le­rin hu­ku­ka ve si­ya­se­ten hal­ka he­sap ve­ren hü­kû­met­le­rin kon­tro­lün­de ol­ma­sı ge­rek­ti­ği tar­tı­şıl­maz­dır.

MİT açı­sın­dan, tüm de­mok­ra­tik ül­ke­ler­de ol­du­ğu gi­bi, biz­de de za­man aşı­mı­na uğ­ra­mış ve is­tih­ba­ri bil­gi ol­mak­tan çık­mış dos­ya­la­rın ka­mu­oyu­na açık­lan­ma­sı ge­rek­mek­te­dir. Me­se­la, Na­zım Hik­met, Sa­ba­hat­tin Ali, Ad­nan Men­de­res, De­niz Gez­miş ve ben­zer­le­ri­nin dos­ya­la­rı­nın tüm ka­mu­oyuy­la pay­la­şıl­ma­sın­da ne gi­bi sa­kın­ca ola­bi­lir ki?

Av­ru­pa Bir­li­ği iler­le­me ra­por­la­rın­da Mil­lî Gü­ven­lik Si­ya­set Bel­ge­si­’nin Par­la­men­to­da tar­tı­şıl­ma­ma­sı eleş­ti­ri­li­yor ve Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­ri­nin si­ya­set üze­rin­de­ki et­ki­si­nin sür­dü­ğü­ne vur­gu ya­pı­lı­yor. Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­ri ta­ra­fın­dan ya­pı­la­cak açık­la­ma­la­rın an­cak as­ke­rî, sa­vun­ma ve gü­ven­lik ko­nu­la­rıy­la sı­nır­lı ol­ma­sı ge­rek­ti­ği ve bu açık­la­ma­la­rın da Hü­kû­me­tin bil­gi­si dâ­hi­lin­de ya­pıl­ma­sı ge­rek­ti­ği be­lir­ti­li­yor. Hâl­bu­ki, as­ker­ler, he­men her gün, her ko­nu­da si­ya­si açık­la­ma ya­pı­yor, hem de Hü­kû­me­te ters dü­şe­rek bu­nu ya­pı­yor­lar. Sa­nal ve sa­nal ol­ma­yan bil­di­ri­ler ya­yın­lı­yor­lar; mil­lî eği­tim­den tür­ba­na, cum­hur­baş­ka­nı se­çi­min­den si­ya­si par­ti­le­rin ka­pa­tıl­ma­sı­na ka­dar her ko­nu­ya mü­da­hil olu­yor­lar.

Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lun­da as­ker si­ya­set ya­pı­yor, hem de en üst de­re­ce­de bu­nu ya­pı­yor. Hâl­bu­ki, Ata­türk, İt­ti­hat ve Te­rak­ki Kon­gre­si­’n­de si­ya­se­te ka­rış­ma­nın or­du­yu za­yıf­la­ta­ca­ğı ve po­li­ti­ka yap­mak is­te­yen­le­rin üni­for­ma­la­rı­nı çı­kar­ma­la­rı­nı di­le ge­tir­miş­tir.

Ye­ni Ana­ya­sa­’da Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu­nun mut­la­ka kal­dı­rıl­ma­sı ge­re­kir. “A­B’­ye uyu­m” adı al­tın­da sa­de­ce ge­nel sek­re­ter­le­rin si­vil ol­ma­sı gi­bi MGK Ge­nel Sek­re­ter­li­ği Ya­sa­sı'nda de­ği­şik­lik yap­mak ye­ter­li ol­maz. MGK kalk­ma­dan, as­ke­rin si­ya­set­ten kış­la­ya dön­me­si söz ko­nu­su ola­maz. Me­se­la, As­ke­rî Ce­za Ya­sa­sı'nın 148'in­ci mad­de­si­ne gö­re, si­ya­si tel­kin­de bu­lun­mak bir suç­tur. Bu­gü­ne ka­dar si­ya­si tel­kin­de bu­lu­nan­lar ve si­ya­si açık­la­ma­lar ya­pan­lar hak­kın­da ne tür bir so­ruş­tur­ma açıl­mış­tır? Di­ğer ül­ke­ler­de de mil­lî gü­ven­lik­le il­gi­li ku­rul­lar var an­cak on­lar sa­de­ce dış gü­ven­lik­le il­gi­li ku­rul­lar­dır. Biz­de­ki gi­bi özel­leş­tir­me­den mil­lî eği­ti­me ka­dar her işe ka­rış­maz­lar. Biz­de­ki Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu, si­ya­se­tin üre­til­di­ği, si­ya­si çö­züm­le­rin tar­tı­şıl­dı­ğı bir yer. As­ker bu­ra­da bir si­ya­si par­ti gi­bi ça­lı­şı­yor. As­ke­rin si­ya­se­te mü­da­ha­le­si it­ti­hat ve te­rak­ki ge­le­ne­ği­nin bir de­va­mı­dır. 1905'ten be­ri or­du si­ya­se­te mü­da­ha­le edi­yor. Mus­ta­fa Ke­mal, or­du­nun si­ya­se­tin dı­şı­na çık­ma­sı­nı an­cak 1960 dar­be­si­ne ka­dar ön­le­ye­bil­miş­tir ve Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu 61 Ana­ya­sa­sı'yla ha­ya­tı­mı­za gir­di, 71'de güç­len­di ve 82 Ana­ya­sa­sı'yla si­ya­se­tin be­lir­le­ye­ni ol­du. As­ke­rin si­ya­se­te ka­rış­ma­sı na­sıl Bi­rin­ci Dün­ya Sa­va­şı'nda bir fe­la­ke­te yol aç­mış­sa, cum­hu­ri­yet ta­ri­hi bo­yun­ca yap­tı­ğı mü­da­ha­le­ler­le çok par­ti­li si­ya­sal ya­şa­mın sek­te­ye uğ­ra­ma­sı­na ve si­ya­sal ya­şa­mın gü­dük kal­ma­sı­na ne­den ol­muş­tur. Si­ya­se­ti­mi­zin en te­mel çık­ma­zı, as­ke­rî ve­sa­yet re­ji­mi gö­rün­tü­sün­den kur­tu­la­ma­ma­mız­dır.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, öy­kü­yü bi­lir­si­niz, Kon­füç­yüs öğ­ren­ci­le­riy­le bir­lik­te Tha­i Da­ğı'nın etek­le­rin­de ge­zi­nir­ken ağ­la­yan bir ka­dın gö­rür. Öğ­ren­ci­le­rin­den bi­ri ka­dı­na ne­den ağ­la­dı­ğı­nı so­rar. Ka­dın: "Çok acı çe­ki­yo­rum, bu çev­re­de bir kap­lan var. Ön­ce kay­na­ta­mı par­ça­la­yıp ye­di,  son­ra ko­ca­mı, şim­di de oğ­lu­mu öl­dür­dü." der. Kon­füç­yüs sö­ze ka­rı­şır ve "Öy­ley­se, ni­çin bir baş­ka ye­re git­mi­yor­sun?" di­ye so­rar. Ka­dın şu il­ginç ce­va­bı ve­rir: “Çün­kü bu­ra­da in­san­la­ra bas­kı ya­pan bir dev­let yok.” der. O za­man, bil­ge Kon­füç­yüs, öğ­ren­ci­le­ri­ne şun­la­rı söy­ler: “Ka­dın­ca­ğız hak­lı ço­cuk­la­rım, bas­kı ya­pan dev­let­ler kap­lan­lar­dan da­ha kor­kunç­tur. Bu­nu hiç unut­ma­yı­nız.”

Hu­kuk dev­le­ti, dev­le­tin ken­di­si­ni hu­kuk­la sı­nır­la­dı­ğı, hu­ku­kun en üs­tün de­ğer ol­du­ğu, hak ve öz­gür­lük­le­rin dev­le­tin bir ih­sa­nı de­ğil ta­nı­nıp gü­ven­ce al­tı­na alın­dı­ğı dev­le­tin adı­dır. Ça­ğı­mız­da az dev­let, çok hu­kuk di­ye özet­le­ne­bi­len hu­kuk dev­le­ti­nin hu­kuk ço­ğal­dık­ça dev­le­tin meş­ru­lu­ğu ve say­gın­lı­ğı da ar­tar.

Av­ru­pa iler­le­me ra­por­la­rın­da -aşa­ğı yu­ka­rı hep­sin­de- Gü­ven­lik Si­ya­set Bel­ge­si­’nin Par­la­men­to­da tar­tı­şıl­ma­ma­sı ve Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­ri­nin si­ya­set üze­rin­de­ki et­ki­le­ri ko­nu­su eleş­ti­ri­li­yor. Av­ru­pa Bir­li­ği­nin bu ko­nu­da­ki has­sa­si­ye­ti ne­den kay­nak­lan­mak­ta­dır? Bu so­ru­yu an­cak göz­le­ri­mi­zi dün­ya­ya çe­vi­re­rek ya­nıt­la­ya­bi­li­riz.

Dün­ya ge­ne­lin­de ya­şa­nan de­ne­yim­ler açık­ça or­ta­ya koy­mak­ta­dır ki, or­du­nun po­li­ti­ze bir ni­te­li­ğe sa­hip ol­du­ğu ül­ke­ler­de de­mok­ra­si, ge­liş­me, hat­ta ki­mi za­man ne­fes al­ma ola­na­ğı­nı bi­le bu­la­ma­mış­tır. Po­li­ti­ze bir or­du­ya sa­hip olan Şi­li­’de Pi­noc­het, 1973 yı­lın­da ger­çek­leş­tir­di­ği bir dar­bey­le Al­len­de'yi de­vi­rip yö­ne­ti­mi ele ge­çir­miş­tir. Po­li­ti­ze bir or­du­su olan Ar­jan­tin, 24 Mart 1976’da ya­pı­lan bir dar­bey­le ik­ti­da­ra ta­şı­yan as­ke­rî dar­be­nin iz­le­ri otuz yıl son­ra da­hi si­li­ne­me­miş du­rum­da­dır. Yi­ne, as­ke­rî dar­be de­yin­ce ak­la ge­len ül­ke­ler­den bi­ri­si de Yu­na­nis­ta­n’­a bak­tı­ğı­mız­da gö­rü­yo­ruz ki, dar­be sı­ra­sın­da bu ül­ke­nin or­du­su da po­li­ti­ze bir or­du du­ru­mun­day­dı.

De­ğer­li ve­kil­ler, Tür­ki­ye, he­pi­miz bi­li­yo­ruz ki, bir dar­be­ler ül­ke­si­dir; 27 Ma­yıs dar­be­si, 12 Mart dar­be­si, 12 Ey­lül dar­be­si. Fa­kat da­ha da kö­tü ola­nı, Tür­ki­ye si­ya­set ge­le­ne­ği­nin as­ke­rî oto­ri­te­le­re hep bir kur­ta­rı­cı gö­züy­le bak­ma­sı­dır. Sol­cu­lar 27 Ma­yı­sı olum­lu bu­lur­ken, sağ­cı­lar 12 Mar­tı olum­lu bul­mak­ta­dır­lar. Tür­ki­ye­’de­ki dar­be­le­ri ve ana­ya­sal sü­reç­le­ri, ol­duk­ça sap­lan­tı­lı bir bi­çim­de, 19’un­cu yüz­yı­lın ikin­ci ya­rı­sın­da Fran­sa­’da­ki sü­reç­le­re ben­ze­ten­ler bi­le var. Bu an­la­yış, si­vil si­ya­set alan­la­rı­nın as­ke­rî mü­da­ha­le­le­re hep açık olu­şu­na bir meş­ru­iyet ka­zan­dır­mak­ta­dır.

Ar­tık far­kı­na va­rıl­ma­lı­dır ki dar­be­nin iyi­si ve kö­tü­sü ol­maz. Bir ül­ke­de dar­be ola­sı­lı­ğı ve as­ke­rî oto­ri­te­le­rin si­ya­set ala­nı­na ör­tük ya da açık mü­da­ha­le­le­ri söz ko­nu­suy­sa, o ül­ke­de de­mok­ra­tik­leş­me ve si­vil­leş­me sü­rek­li teh­dit al­tın­da­dır.

Tür­ki­ye­’de, hâ­li­ha­zır­da as­ke­rî oto­ri­te­ye ül­ke­nin te­mel si­ya­se­ti­ni be­lir­le­me­sin­de ta­yin edi­ci ro­lü ve­ren ku­rum­la­rın ba­şın­da şüp­he­siz ki Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu gel­mek­te­dir. Or­du, Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu ka­na­lıy­la ül­ke­nin te­mel si­ya­se­ti­nin be­lir­len­me­sin­de et­kin bir rol al­mak­ta, bu uy­gu­la­ma­la­ra yö­ne­lik ka­rar ve dav­ra­nış­lar­da bu­lun­mak­ta­dır. Tür­ki­ye­’de Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu uy­gu­la­ma­la­rı, dev­let­te hâ­kim olan si­ya­si kül­tü­rün de­rin iz­le­ri­ni ta­şı­mak­ta­dır.

Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu, ilk kez 1961 Ana­ya­sa­sı­’y­la ana­ya­sal bir ku­rum hâ­li­ne ge­ti­ril­miş­tir. Tür­ki­ye­’yi bu tür bir ku­rum ara­yı­şı­na gö­tü­ren fak­tör­ler, sa­de­ce iç si­ya­sal ge­liş­me­ler ve den­ge­ler de­ğil­dir. Bun­la­rın ya­nı sı­ra dış di­na­mik­ler ve kon­jonk­tü­rün de MGK’­nin doğ­ma­sın­da önem­li rol­le­ri ol­muş­tur. Pek çok ül­ke­de esas ni­te­li­ği “bil­gi ver­me or­ga­nı ol­ma­” özel­li­ği­ni kat­be­kat aşan MGK, “mil­lî gü­ven­li­k” kav­ra­mı­nın sı­nır­la­rı­nı zor­la­yan ka­rar­lar al­dı­ğı yö­nün­de eleş­ti­ri­ler hep ta­ze­li­ği­ni ko­ru­muş­tur.

Tür­ki­ye ta­ri­hi­ne bak­tı­ğı­mız­da da 60, 71 ve 80 mü­da­ha­le­le­ri­nin, top­lum­sal de­ği­şi­min ge­tir­di­ği ta­lep ar­tı­şı­nın ve kar­ga­şa­nın, si­ya­sal kri­zi sis­te­mik kri­ze sok­tu­ğu­nu gö­rü­yo­ruz. Za­ten, Tür­ki­ye­’de Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu­nun ta­ri­hi­ne bak­tı­ğı­mız­da, MGK’­nin yet­ki ve iş­ler­lik ala­nı­nın her dar­be­de bi­raz da­ha ge­niş­le­til­miş, 12 Ey­lül dar­be­si so­nu­cu çı­ka­rı­lan Ana­ya­sa­’y­la da ne­re­dey­se her şe­ye mü­da­ha­le et­me er­kiy­le do­na­tıl­mış ol­du­ğu­nu gö­rü­yo­ruz.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; gü­nü­müz­de bir­çok ül­ke­de ulu­sal sa­vun­ma ya da ulu­sal gü­ven­lik ko­nu­la­rın­da yü­rüt­me or­ga­nı­na yar­dım­cı olan ve ona da­nış­man­lık hiz­me­ti sağ­la­yan or­gan­lar bu­lun­mak­ta­dır. Ku­rul ti­pi ör­güt­le­nen, ku­rul, kon­sey ve­ya ko­mi­te ola­rak ad­lan­dı­rı­lan ve iş­lev­le­ri ül­ke­den ül­ke­ye fark­lı­lık­lar gös­te­ren bu or­gan­lar özel­lik­le İkin­ci Dün­ya Sa­va­şı­’n­dan son­ra yay­gın­laş­mış­tır. Sa­vaş son­ra­sın­da ABD Ulu­sal Gü­ven­lik Kon­se­yi­nin, ulu­sal gü­ven­lik ku­rul­la­rı­nın yay­gın­laş­ma­sın­da ön­cü rol oy­na­dı­ğı ka­bul edil­mek­te­dir.

Tür­ki­ye­’de 61 Ana­ya­sa­sı dö­ne­min­de ön­ce 30 Ma­yıs 1949 ta­rih ve 5399 sa­yı­lı Ya­sa­’y­la ku­rul­muş olan ve MGK’y­le ara­sın­da ku­ru­luş ve yet­ki­ler ba­kı­mın­dan ben­zer­lik bu­lu­nan Mil­lî Sa­vun­ma Yük­sek Ku­ru­lu bu­lun­mak­tay­dı. Bu ku­ru­lu­şun ku­ru­luş ama­cı il­gi­li ka­nu­nun 1’in­ci mad­de­sin­de dev­let iş­le­ri­nin en ba­şın­da ge­len top­ye­kûn mil­lî sa­vun­ma gö­rev­le­ri­ni ye­ri­ne ge­tir­mek ola­rak be­lir­len­miş­tir. Yer­leş­miş bir kad­ro­su ve uz­man­la­rı ola­ma­yan ve yal­nız mil­lî sa­vun­ma iş­le­riy­le gö­rev­li olan bu ku­rul 1949 yı­lın­dan 1961 yı­lı­na ka­dar el­li ci­va­rın­da ka­rar al­mış­tır. Ku­ru­lun ya­pı­sı ve iş­le­viy­le il­gi­li dört özel­li­ği dik­kat çek­mek­te­dir. Bun­lar: Ku­ru­lun ana­ya­sal de­ğil ya­sal dü­zey­de olu­şu, adı­nın “mil­lî gü­ven­li­k” de­ğil “mil­lî sa­vun­ma­” ol­ma­sı, ku­ru­la as­ke­rî üye ola­rak sa­de­ce Ge­nel­kur­may Baş­ka­nı­nın ka­tıl­ma­sı ve bu­nun ya­nın­da çok sa­yı­da si­vil ba­ka­nın bu­lun­ma­sı.

Bu­gün, fii­lî du­rum iti­ba­rıy­la as­ker­le­rin sis­tem üze­rin­de­ki ve­sa­ye­ti­ni meş­ru­laş­tı­ran, as­ke­rî ve­sa­ye­ti ya­sal kis­ve­ye bü­rün­dü­ren bir ay­gıt ola­rak ka­bul edi­le­bi­le­cek olan MGK’­nin ge­çir­di­ği ev­rim­de ül­ke­de ya­şa­nan as­ke­rî dar­be­ler ve mü­da­ha­le­ler be­lir­le­yi­ci ol­muş­tur. Ku­rul 60 yı­lın­da­ki as­ke­rî dar­be­yi iz­le­yen dö­nem­de çı­ka­rı­lan 61 Ana­ya­sa­sı­’y­la ku­rul­muş, 71 as­ke­rî mü­da­ha­le­siy­le ba­zı de­ği­şik­lik­le­re uğ­ra­mış­tır. An­cak asıl ra­di­kal dö­nü­şüm 1980 dar­be­si­ni iz­le­yen dö­nem­de çı­ka­rı­lan 82 Ana­ya­sa­sı­’y­la ol­muş­tur; kap­sa­mı­na he­men her şe­yin gi­re­bi­le­ce­ği “mil­lî gü­ven­li­k” ola­rak de­ğiş­ti­ril­miş­tir. 61 Ana­ya­sa­sı, Mil­lî Gü­ven­lik Kon­se­yi­ni ya­rı as­ke­rî bir dev­let kon­se­yi ola­rak ku­rum­laş­tır­mış, as­ke­rî bü­rok­ra­si­yi Cum­hur­baş­ka­nı ve Ba­kan­lar Ku­ru­luy­la be­ra­ber yü­rüt­me­nin üçün­cü ba­şı hâ­li­ne ge­tir­miş, bu ya­pı 1982 Ana­ya­sa­sı­’y­la pe­kiş­miş­tir. Ku­rul, si­lah­lı kuv­vet­le­rin üst ka­de­me ko­mu­tan­la­rı ile yü­rüt­me­den so­rum­lu Cum­hur­baş­ka­nı ve ba­zı ba­kan­la­rı bir ara­ya ge­tir­mek­te ve böy­le­ce si­lah­lı kuv­vet­le­rin si­ya­sal sü­re­ce bir öl­çü­de ka­tıl­ma­sı­nı ku­rum­laş­tır­mak­ta ve meş­ru­laş­tır­mak­ta­dır. Bu hâ­liy­le, MGK, as­ke­rî bü­rok­ra­si­nin yü­rüt­me ay­gı­tı için­de­ki ay­rı­ca­lık­lı ye­ri­nin ve­ya bir öl­çü­de dev­let ya­pı­sı­nı mi­li­ta­ri­ze et­me­nin bir gös­ter­ge­si­dir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; “mil­lî gü­ven­li­k” kav­ra­mıy­la il­gi­li mev­zu­at­ta­ki bir ta­nım 2945 sa­yı­lı MGK ve MGK Ge­nel Sek­re­ter­li­ği Ka­nu­nu­’n­da mev­cut­tur. Bu­na gö­re, mil­lî gü­ven­lik, dev­le­tin ana­ya­sal dü­ze­ni­nin, mil­lî var­lı­ğı­nın, bü­tün­lü­ğü­nün, mil­let­le­ra­ra­sı alan­da si­ya­si, kül­tü­rel ve eko­no­mik dâ­hil bü­tün men­fa­at­le­ri­nin ve ah­di hu­ku­kun her tür­lü iç ve dış teh­dit­le­re kar­şı ko­run­ma­sı ve kol­lan­ma­sı­nı ifa­de et­mek­te­dir. Ya­sa ko­yu­cu­nun mil­lî gü­ven­lik ko­nu­su­nu bu şe­kil­de ta­nım­la­ma­sı kar­şı­sın­da MGK’­nin gö­rev ala­nı­na gir­me­yen ko­nu kal­ma­mış gi­bi­dir. Böy­le­ce, dev­le­tin mil­lî gü­ven­lik si­ya­se­ti adı al­tın­da, esa­sen, dev­le­tin her ala­nı kap­sa­yan dev­let si­ya­se­ti or­ta­ya çık­mak­ta­dır. Mil­lî gü­ven­lik kap­sa­mı­nın çok ge­niş tu­tul­ma­sı, MGK’­nin ge­nel oya ve si­ya­sal par­ti re­ji­mi­ne kar­şı du­yu­lan gü­ven­siz­lik so­nu­cu ku­rul­du­ğu te­zi­ni güç­len­dir­mek­te­dir. Böy­le­ce, Mec­lis, ege­men­li­ği­ni kul­la­nan tek or­gan de­ğil, bu or­gan­lar­dan yal­nız­ca bir ta­ne­si ko­nu­mu­na dü­şü­rül­müş­tür.

Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu, Hü­kû­me­tin ve Par­la­men­to­nun üs­tün­de, dev­le­tin ka­de­rin­de söz sa­hi­bi olan fa­kat hiç­bir si­ya­sal so­rum­lu­luk ta­şı­ma­yan bü­rok­ra­tik bir üst ku­rum ni­te­li­ğin­de­dir. Dev­let iş­le­ri esas ola­rak bu ku­rul­da yü­rü­tül­mek­te­dir. Ül­ke­nin eko­no­mik, sos­yal, si­ya­sal, kül­tü­rel ve as­ke­rî her tür­lü ka­ra­rı ön­ce bu­ra­da alın­mak­ta, Hü­kû­me­tin ic­ra­atı bu Ku­rul­da alı­nan ka­rar­lar doğ­rul­tu­sun­da sür­dü­rül­mek­te­dir. Uy­gu­la­ma­da, kırk yı­la yak­la­şan pra­ti­ğin­de Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu yal­nız­ca sı­kı­yö­ne­tim, ola­ğa­nüs­tü hâl gi­bi iç gü­ven­lik­le ya da Çe­kiç Güç gi­bi dış gü­ven­lik­le il­gi­li ru­tin­leş­miş ko­nu­lar­da tav­si­ye ka­ra­rı al­mak­la kal­ma­mış­tır. Bu­gü­ne ka­dar­ki Ba­kan­lar Ku­ru­lu ta­ra­fın­dan ek­sik­siz ola­rak ka­bul edi­len MGK tav­si­ye­le­ri eko­no­mi, dış po­li­ti­ka, eği­tim, in­san hak­la­rı, üni­ver­si­te, aka­de­mik ça­lış­ma­lar gi­bi bü­tün ko­nu­la­rı kap­sa­mak­ta­dır.

İda­re­nin bü­tün­lü­ğü için­de mü­ta­la­a edi­len Ku­rul ba­kan­lık­la­rın hi­ye­rar­şi­si­ne ta­bi ol­ma­dı­ğı ve is­ti­şa­ri or­gan sa­yıl­dı­ğı için, tü­zel ki­şi­li­ği ol­ma­yan bir ku­ru­luş­tur; hiç­bir ku­ru­mun de­ne­ti­mi­ne ta­bi ol­ma­dı­ğı için de özerk ni­te­lik­te ka­bul edil­mek­te­dir. Ku­ru­lun bu özerk­li­ği ona ser­best­çe ira­de oluş­tur­ma hak­kı ta­nı­mak­ta, bu­na kar­şın tü­zel ki­şi­li­ği ol­ma­dı­ğı için her­han­gi bir so­rum­lu­lu­ğu ol­ma­mak­ta­dır.

3 Ekim 2001 ta­rih ve 4709 sa­yı­lı Ka­nu­n’­la ya­pı­lan Ana­ya­sa de­ği­şik­li­ği, Ana­ya­sa­’nın 118’in­ci mad­de­sin­de yer alan Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­luy­la il­gi­li dü­zen­le­me­le­ri de kap­sa­mak­ta­dır. Son de­ği­şik­lik­le, Baş­ba­kan Yar­dım­cı­la­rı ve Ada­let Ba­ka­nı Ku­ru­la dâ­hil edil­mek­le, Ku­ru­lun si­vil top­lam üye sa­yı­sı ar­tı­rıl­mış­tır. Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu, mil­lî gü­ven­lik si­ya­se­ti­nin be­lir­le­yi­ci­si de­ğil, Ba­kan­lar Ku­ru­lu­nun, Hü­kû­me­tin ge­nel si­ya­se­ti için­de­…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Yıl­dız, bir da­ki­ka ek sü­re ve­ri­yo­rum, lüt­fen ta­mam­la­yın.

BEN­Gİ YIL­DIZ (De­vam­la) – Ana­ya­sa­’nın 125’n­ci mad­de­si­nin bi­rin­ci fık­ra­sın­da “İ­da­re­nin her tür­lü ey­lem ve iş­lem­le­ri­ne kar­şı yar­gı yo­lu açık­tır.” hük­mü ge­re­ği, giz­li­li­ği or­ta­dan kal­dı­ran iş­lem­le­rin ba­ğım­sız yar­gı ta­ra­fın­dan de­net­len­me­si de müm­kün ola­bi­le­ce­ğin­den, söz ko­nu­su dü­zen­le­me olum­lu bir ge­liş­me ola­rak ka­bul edil­mek­te­dir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; si­ya­sal li­te­ra­tür­de ege­men “is­tis­na­ya ka­rar ve­re­n” bi­çi­min­de ta­nım­lan­mak­ta­dır. Bu ise ken­di hu­kuk sis­te­mi­ni as­kı­ya ala­bi­len, bu gü­ce sa­hip ola­nın ege­men ol­du­ğu an­la­mı­na gel­mek­te­dir. Mev­cut ana­ya­sa­la­rı ayak­lar al­tı­na alan, üç dar­bey­le iki bu­çuk ana­ya­sa ya­pan, bu­nu da İç Hiz­met Ka­nu­nu­’na da­yan­dır­ma ra­hat­lı­ğı­nı ken­din­de gö­ren gü­cü sor­gu­la­ya­bil­dik mi? “E­ge­men­lik, ka­yıt­sız şart­sız mil­le­tin­dir.” di­yen, cum­hu­ri­ye­ti ku­ran Ga­zi Mus­ta­fa Ke­ma­l’­dir. Yi­ne, “As­ker si­ya­se­te ka­rış­ma­ma­lı­dır. Si­ya­set yap­mak is­te­yen­ler üni­for­ma­la­rı­nı çı­ka­rıp öy­le si­ya­set yap­sın­lar.” di­yen de Mus­ta­fa Ke­ma­l’­dir.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Yıl­dız.

BEN­Gİ YIL­DIZ (De­vam­la) – Mus­ta­fa Ke­ma­l’­in bu is­tek­le­ri­nin ege­men ol­du­ğu bir Mec­lis ve Tür­ki­ye di­le­ğiy­le yü­ce Mec­li­si­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (DTP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – De­mok­ra­tik Top­lum Par­ti­si Gru­bu adı­na ikin­ci söz, Sa­yın Şe­ra­fet­tin Ha­lis, Tun­ce­li Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Ha­lis.

On beş da­ki­ka sü­re­niz var.

DTP GRU­BU ADI­NA ŞE­RA­FET­TİN HA­LİS (Tun­ce­li) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı­nın 2008 ma­li yı­lı büt­çe­siy­le il­gi­li De­mok­ra­tik Top­lum Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

İn­sa­nın ma­ne­vi dün­ya­sı­nın te­mel öge­le­ri­nin ba­şın­da din ge­lir. Bu­gün büt­çe­si­ni gö­rüş­tü­ğü­müz Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı­nın gö­re­vi, din­le il­gi­li so­run­la­rı çöz­mek­tir. Bir baş­ka gö­re­vi de in­san için bu ka­dar önem arz eden din­ler ve inanç­lar ara­sın­da di­ya­lo­ğu, hoş­gö­rü­yü ve ba­rı­şı sağ­la­mak ol­ma­lı­dır. Bu, o inanç­la­ra ve inanç sa­hip­le­ri­ne du­yu­lan say­gı­nın bir ge­re­ği­dir.

Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı­nı tüm inanç grup­la­rı­na eşit me­sa­fe­de du­ra­rak ça­lış­ma­sı­nı yü­rü­te­bi­le­cek bir ya­pı­ya ka­vuş­tur­mak da biz­le­rin gö­re­vi­dir. Bu da de­mok­ra­tik, la­ik ve sos­yal bir hu­kuk dev­le­ti ol­ma­nın ge­re­ği­dir. Ana­ya­sa­’nın 2’n­ci mad­de­si “Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti­… de­mok­ra­tik, la­ik ve sos­yal bir hu­kuk dev­le­ti­dir.” de­se de, cum­hu­ri­yet­ten gü­nü­mü­ze la­ik­lik hep bir so­run ola­rak var ola­gel­miş­tir. La­ik­li­ği din­siz­lik ola­rak gö­ren­ler ile la­ik­li­ği sa­de­ce din ve dev­let iş­le­ri­nin bir­bi­rin­den ay­rı tu­tul­ma­sı ol­du­ğu­nu söy­le­yen­le­rin ara­sın­da­ki kör dö­vüş, si­ya­set ve top­lum sah­ne­sin­de hiç ek­sik ol­ma­mış­tır.

La­ik­li­ğin din ve vic­dan ve ka­na­at öz­gür­lü­ğü ol­du­ğu­nu, bu öz­gür­lü­ğün dev­let ta­ra­fın­dan te­mi­nat al­tı­na alı­na­rak, fark­lı din ve inanç grup­la­rı­na kar­şı eşit me­sa­fe­de du­rul­ma­sı yö­nü al­gı­lan­ma­mış ya da al­gı­lan­mak is­ten­me­miş­tir.

Ül­ke­miz­de var olan la­ik­lik so­ru­nu, Or­ta Do­ğu, İran-İs­lam coğ­raf­ya­sı­nın yak­la­şık son otuz yıl­lık kon­jonk­tü­rün­den da­ha da bes­len­miş, özel­lik­le de son Cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çi­mi ar­dın­dan da­ha da ür­kü­tü­cü bir hâl al­mış­tır. Öy­le ki bu ür­kü­tü­cü­lük, si­ya­sal li­te­ra­tü­rü­mü­ze ge­le­ce­ğe, va­ha­met sa­yı­la­bi­le­cek “ma­hal­le bas­kı­sı­” kav­ra­mı­nı ka­zan­dır­mış­tır.

AK Par­ti­nin ik­ti­dar­laş­ma­sıy­la be­ra­ber, ken­di­si­ni sı­nır­lı alan­lar­da gös­te­ren din­sel mo­tif­li bu ha­re­ket­len­me­ler, Cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çi­mi­nin he­men aka­bin­de, ya­şa­mın her ala­nın­da da­ha ce­sa­ret­li bir şe­kil­de boy ver­me­ye baş­la­mış­lar­dır. Bu ge­liş­me­ler, is­ter is­te­mez ül­ke­miz­de, baş­ta Ale­vi­ler ol­mak üze­re fark­lı inanç grup­la­rın­da ve Tür­ki­ye'yi de­mok­ra­tik, ay­dın ya­rın­la­ra ta­şı­mak is­te­yen­ler­de kay­gı, hat­ta kor­ku­la­rın doğ­ma­sı­na ne­den ol­muş­tur.

Ana­ya­sa­’nın 10’un­cu mad­de­si “Her­kes, dil, din, ırk, renk, cin­si­yet, si­ya­si dü­şün­ce, fel­se­fi inanç, mez­hep ve ben­ze­ri se­bep­ler­le ayı­rım gö­ze­til­mek­si­zin ka­nun önün­de eşit­tir.” der.

Yi­ne, 17’n­ci mad­de­de “Her­kes, ya­şa­ma, mad­di ve ma­ne­vi var­lı­ğı­nı ko­ru­ma ve ge­liş­tir­me hak­kı­na sa­hip­tir.” di­ye ya­zar.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, gö­re­vi din iş­le­ri­ni yü­rüt­mek olan Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı­nın, için­de tü­yü bit­me­miş ye­ti­min hak­kı­nın da bu­lun­du­ğu mil­yar­lar­ca YTL’y­le te­laf­fuz edi­len büt­çe­si­nin gö­rü­şül­dü­ğü bu otu­rum­da, bu ku­ru­mu Ana­ya­sa­’nın be­lirt­ti­ği bu il­ke­ler ışı­ğın­da ir­de­le­mek ve de­ğer­len­dir­mek du­ru­mun­da­yız. An­cak, bu ir­de­le­me ve de­ğer­len­dir­me­nin an­la­şı­lır ola­bil­me­si için çok ge­ri­le­re de­ğil, ta­ri­hin or­ta ve ya­kın ar­ka pla­nın­da bi­raz ge­zin­mek­te ya­rar ol­du­ğu­na ina­nı­yo­rum.

Bi­lin­di­ği gi­bi, Türk ulus dev­le­ti, çok din­li, çok ulus­lu, Os­man­lı im­pa­ra­tor­lu­ğun­dan do­ğar. Os­man­lı­la­rın ken­di için­de­ki fark­lı­lık­la­ra hoş­gö­rüy­le ba­kıl­dı­ğı söy­len­se de bu ge­nel bir doğ­ru­dur an­cak Ale­vi­ler için ge­çer­li de­ğil­dir. Ço­ğu ta­rih ki­tap­la­rı­nın yaz­dı­ğı kı­yım­lar bu­nun açık bir ör­ne­ği­dir.

Geç­miş­te, Os­man­lı­dan çok çek­miş olan Ale­vi­ler için genç cum­hu­ri­yet bir umut olur. Da­ha Kur­tu­luş Sa­va­şı gün­le­rin­de Ha­cı Bek­taş Ve­li Der­gâ­hı ara­cı­lı­ğıy­la Ale­vi­le­rin  des­te­ği­ni al­mış olan Mus­ta­fa Ke­mal, Bi­rin­ci Mec­li­se, ne ya­zık ki, nü­fu­sun yak­la­şık üç­te 1’i­ni oluş­tu­ran Ale­vi­ler­den çok az sa­yı­da me­bus alır. Bu, Ale­vi­le­rin cum­hu­ri­yet dö­ne­mi bo­yun­ca na­sıl ol­ma­sı ge­rek­ti­ği­nin ilk işa­re­ti gi­bi­dir.

1924 Ana­ya­sa­sı­’na “Dev­le­tin di­ni İs­lam­dır.” iba­re­si ko­nur. Bu, is­ter is­te­mez di­ğer inanç grup­la­rı kar­şı­sın­da Sün­ni İs­la­m’­a bir im­ti­yaz hak­kı do­ğu­rur. Oy­sa­ki, de­mok­ra­si­ler­de dev­le­tin di­ni ol­maz.

3 Mart 1924’te ya­ni hi­la­fe­tin kal­dı­rıl­dı­ğı gün, o gün için la­ik bir sı­fat yük­len­me­se de Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı ku­ru­lur. O gü­nün ko­şul­la­rın­da ir­ti­cai teh­li­ke­le­re kar­şı dev­let gü­cü­ne da­ya­lı gö­rev yap­ma­sı bir ih­ti­ya­ca ce­vap­mış gi­bi gö­rün­se de 1937 yı­lın­da Ana­ya­sa­’da ya­pı­lan dü­zen­le­mey­le la­ik­lik il­ke­si­nin be­nim­sen­me­sin­den son­ra da bu ku­ru­mun iş­le­vin­de bir de­ği­şik­lik ol­ma­mış­tır. Din iş­le­ri, Os­man­lı­da ol­du­ğu gi­bi, yi­ne dev­le­tin te­ke­lin­de ka­lır. Böy­le­ce, ne­vi şah­sı­na mün­ha­sır bir la­ik­lik do­ğar. Genç cum­hu­ri­yet Ale­vi­le­rin umut­la­rı­na kar­şı­lık ver­mez, bir top­lu­luk ola­rak on­la­ra si­ya­si ve di­nî düz­lem­de hiç­bir il­gi gös­ter­mez. Ale­vi­le­re ait ta­nım­la­na­bi­le­cek dav­ra­nış, im­ge ve söy­lem yok­tur. An­cak, Os­man­lı dö­ne­min­den kal­ma if­ti­ra, ka­ra­la­ma ve ha­ka­ret­ler hep de­vam eder. Cum­hu­ri­yet ede­bi­ya­tın­da bu ka­ra­la­ma­lar ko­nu edi­lir. Ya­kup Kad­ri­’nin Ale­vi­le­re ağır ha­ka­ret­ler eden “Nur Ba­ba­” ro­ma­nı on­lar­ca ro­man ve ben­ze­ri ya­pıt­lar­dan sa­de­ce bir ta­ne­si­dir ki bu ro­man, 12 Ey­lül son­ra­sı hü­kû­met­ler dö­ne­min­de Mil­lî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan okul­lar­da oku­tul­ma­sı tav­si­ye edi­len ki­tap­lar lis­te­sin­de yer al­mış­tır.

Tek par­ti­li dö­nem­de, bı­ra­kı­nız Ale­vi­le­re hak ver­me­yi, bu inanç top­lu­lu­ğu hep kuş­kuy­la ba­kı­lan po­tan­si­yel bir teh­li­ke ola­rak gö­rü­lür. Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin giz­li tut­tu­ğu, 1949 yı­lın­da dö­ne­min Ma­raş Mil­let­ve­ki­li Ha­san Re­şit Tan­ku­t’­un ka­le­me al­dı­ğı ra­por­da, Ale­vi­ler ara­sın­da kök sa­la­ma­dık­la­rı ya­zı­lı­dır. Bu, bir iti­raf­na­me gi­bi­dir. Bir yıl son­ra, 1950 se­çim­le­rin­de Ale­vi­le­rin De­mok­rat Par­ti­ye yü­zü­nü dön­me­le­ri bu ra­po­ru doğ­ru­lar du­rum­da­dır.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, çok par­ti­li sis­te­me ge­çiş ikin­ci bir umut dö­ne­me­ci­dir. Çok par­ti­li sis­tem­le bir­lik­te, ne hik­met­se Ale­vi­ler bir­den de­ğer ka­za­nır. Bu­ra­da­ki de­ğe­ri tır­nak için­de söy­le­di­ği­mi ay­rı­ca be­lirt­mek is­ti­yo­rum. Par­ti­ler bu ke­sim üze­rin­de ya­rı­şa gi­rer­ler. Bu­ra­da çok önem­li bir sap­ta­ma­nın al­tı­nı da çiz­mek is­ti­yo­rum: Bu ya­rış, Tür­ki­ye­’de fark­lı­lık­la­rın si­ya­sal­laş­ma sü­re­ci­ni de açı­ğa çı­kar­mış­tır. Ya­rı­şa gi­ren bu par­ti­ler, Sün­ni bir söy­lem­le Ale­vi bir söy­le­mi bir tür­lü bu­luş­tu­rup sen­tez­le­ye­mez­ler. Bu zor­lan­ma üze­ri­ne De­mok­rat Par­ti ve da­ha son­ra ge­len ar­dıl­la­rı, sağ­cı, Sün­ni bir söy­le­mi be­nim­ser­ler, ta­ri­kat­la­ra göz kırp­ma­ya baş­lar­lar. Bu ne­den­le­dir ki yü­zü­nü De­mok­rat Par­ti­ye dön­müş Ale­vi­ler yön de­ğiş­ti­rir­ler, ye­ni­den Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­ne git­mek­ten baş­ka da ça­re­le­ri yok­tur za­ten. Bu ça­re­siz­lik gün­le­rin­de ön­le­ri­ne üçün­cü bir umut dö­ne­me­ci çı­kar. 1960 dar­be­si. 61 Ana­ya­sa­sı­’nın kon­jonk­tü­rel mec­bu­ri­yet­ten do­la­yı ge­tir­miş ol­du­ğu kıs­mi de­mok­ra­tik ra­hat­la­ma sol si­ya­sal par­ti­le­rin ve grup­la­rın doğ­ma­sı­na yol açar. Ale­vi­ler, ta­rih­ten ge­len top­lum­sal kül­tür­le­rin­den do­la­yı so­lu ken­di­si­ne da­ha ya­kın bu­lur­lar. Sol cep­he­de var­lık gös­ter­me­ye baş­lar­lar.

Bu, kı­rıl­ma, dö­kül­me, ağır ak­sak gi­den sü­reç­ten son­ra kar­şı­la­rı­na çı­kan 12 Ey­lül dar­be­si Ale­vi­ler için dör­dün­cü dö­ne­meç olur ki, bu, so­nu ba­şın­dan bel­li olan açık bir yı­kım sü­re­ci­dir. 12 Ey­lü­lün ik­ti­dar ve ik­ti­dar­lar üze­rin­de açık iz­le­ri­nin ol­du­ğu bir sü­reç­te Ale­vi köy­le­ri­ne ca­mi­ler yap­tı­rı­lır, ço­cuk­lar zor­la imam-ha­tip­le­re ve ben­ze­ri kurs­la­ra gön­de­ri­lir. Bu kit­le­nin yo­ğun­luk­lu ya­şa­dı­ğı alan­la­ra Sün­ni İs­la­m’ı yay­ma­ya ça­lı­şan ik­na he­yet­le­ri gön­de­ri­lir. As­ke­rî ta­li­mat­lar­la bu böl­ge­le­re gön­de­ri­len bu grup­lar Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan or­ga­ni­ze edi­lir.

Ge­li­yo­ruz bu­gü­ne. Ba­zı­la­rı Ale­vi­ler ile Ale­vi­li­ği, an­la­şıl­ma­sı güç, sı­nır­la­rı zor çi­zi­len bir top­lu­luk ola­rak gös­te­rir. Doğ­ru­luk pa­yı var­dır. Dev­le­tin ka­rar­lı, tek tip­çi po­li­ti­ka­la­rı bu top­lu­lu­ğu is­ta­tis­ti­ki açı­dan gö­rün­mez ve kav­ran­maz kıl­mış­tır. Ör­ne­ğin, 1965 yı­lı­na ka­dar ya­pı­lan nü­fus sa­yım­la­rın­da beş inanç top­lu­lu­ğu ta­nım­la­nır­dı: Müs­lü­man­lar, Hris­ti­yan­lar, Ya­hu­di­ler, din­siz­ler ve di­ğer­le­ri. Hris­ti­yan­lar ken­di için­de Or­to­doks, Ka­to­lik, Pro­tes­tan ve Gre­gor­yen ola­rak mez­hep­le­re ay­rı­lır­ken, Müs­lü­man­lar­da böy­le bir ay­rım yok­tur. Bu­ra­da, hiç­bir ka­te­go­ri­de Ale­vi­lik gö­rül­me­di­ği için bu inanç gru­bu ya din­siz­ler ya da di­ğer­le­ri için­de al­gı­lan­ma­ya baş­la­mış, yol aç­mış­tır. Hris­ti­yan­la­ra, Ya­hu­di­le­re ve­ri­len kıs­mi hak­lar Ale­vi­le­re ve­ril­me­miş­tir. Ne­den ve­ril­me­di? İk­ti­dar­lar ver­mek is­te­me­di de on­dan. Çün­kü, Os­man­lı­dan ge­len an­la­yış buy­du, bu an­la­yı­şı kır­ma­ya da hiç kim­se ya­naş­ma­mış­tı, ya­naş­mak is­te­me­miş­ti.

Şim­di ik­ti­dar­da AK Par­ti var. AK Par­ti bir­den­bi­re, du­rup du­rur­ken “Bay­ram de­ğil, sey­ran de­ğil, eniş­tem be­ni ni­ye öp­tü?” mi­sa­li bir Ale­vi açı­lı­mı or­ta­ya at­tı. Or­ta­ya at­tı da ne ol­du? Kim inan­dı? Ki­mi inan­dır­ma­ya ça­lış­tı­lar? Doğ­ru­su kim­se­yi inan­dı­ra­ma­dı­lar, kim­se­ye gü­ven ve­ri­ci gel­me­di. Keş­ke Ale­vi­ler gü­ve­nip ina­na­bil­se­ler­di di­yo­rum. An­cak, mil­yon­lar­la ifa­de­si­ni bu­lan bu top­lu­luk ina­nıp gü­ve­ne­mi­yor­sa bu­nun çok açık ve so­mut ger­çek­le­re da­ya­nan ne­den­le­ri var­dır.

Geç­mi­şi bir ya­na bı­ra­ka­lım, AK Par­ti­nin için­den ko­pup gel­di­ği ge­le­ne­ğe ve son on beş yıl­lık ik­ti­dar­da­ki yak­la­şım­la­rı­na ba­kı­lır­sa her şey da­ha net al­gı­la­nır ve an­la­şı­lır. Si­vas Ma­dı­mak Otel, 37 in­sa­nın di­ri di­ri ya­kıl­dı­ğı olay, hiç­bir ya­nı ve yö­nü giz­li ol­ma­yan, cel­lat­la­rı ve kur­ban­la­rı bel­li olan bir vah­şet­tir. Bu 37 sa­yı­sı da­ha çok da ola­bi­lir­di. Bu, in­san­la­rı ya­kan gü­ru­hun avu­kat­lı­ğı­na gö­nül­lü ta­lip olan Sa­yın Şev­ket Ka­zan, Re­fah Par­ti­si­nin Ada­let Ba­kan­lı­ğı sı­ra­sın­da da bu gü­ru­hu ce­za­evin­de zi­ya­ret ede­rek ce­sa­ret ve umut ver­miş­tir. Cel­la­dın da sa­vun­ma hak­kı var­dır, bu­na iti­ra­zı­mız yok an­cak, böy­le­si bir olay­da ül­ke­nin ka­de­rin­de rol alan, al­mak is­te­yen bir si­ya­si par­ti ve si­ya­set ak­tö­rü var­sa, or­ta­da bir va­ha­met var de­mek­tir.

Sa­yın Şev­ket Ka­zan, eleş­ti­ri­le­re, sav­sak­la­yan alay­cı bir üs­lup­la ay­nen şöy­le ce­vap ve­rir: “Ben, Ada­let Ba­kan­lı­ğı şap­ka­mı çı­kar­dım, va­tan­daş Şev­ket şap­ka­mı ta­ka­rak ce­za­evi­ne git­tim.” der. Ay­nı Şev­ket Ka­zan ba­kan­lı­ğı dö­ne­min­de, Ale­vi­le­ri ağır ha­ka­ret­ler­le it­ham eder. Bun­la­rı Şev­ket Ka­za­n’­a sor­mak bir ya­na, Si­vas olay­la­rı­nı yön­len­di­riş­li­… Dö­ne­min Si­vas Be­le­di­ye Baş­ka­nı Te­mel Ka­ra­mol­la­oğ­lu, mil­let­ve­ki­li ya­pı­la­rak par­ti­si ta­ra­fın­dan ödül­len­di­ri­lir.

MEH­MET NİL HI­DIR (Muğ­la) – On se­ne ge­ri­den ge­li­yor­sun ar­ka­da­şım!

ŞE­RA­FET­TİN HA­LİS (De­vam­la) – Din­le­yin! Din­le­yin! Ta­ri­hi bil­mek zo­run­da­sı­nız, din­le­yin!

BAŞ­KAN – Lüt­fe­n…

ŞE­RA­FET­TİN HA­LİS (De­vam­la) – AK Par­ti, es­ki ge­le­ne­ğin­den mu­ha­lif bir ay­rış­ma id­di­asıy­la gel­miş ol­sa da Ale­vi­le­re yö­ne­lik dü­şün­ce­le­rin­de bir de­ği­şik­lik ol­maz. “A­le­vi­ler Müs­lü­ma­n’­sa ca­mi­ye git­sin­ler, ce­mev­le­ri cüm­büş ev­le­ri­dir.” di­yen bir Baş­ba­kan, AİHM ka­rar­la­rı­na rağ­men ve AB İler­le­me Ra­po­ru­’n­da hiç düş­me­yen, din ders­le­ri­nin her­ke­se zo­run­lu oku­tul­ma­sın­da­ki ıs­rar, “İ­nanç­la­rı­nı Ale­vi­ler yaz­sın­lar.” is­te­mi­ne kar­şı, “Biz, Or­to­doks­lu­ğu Bart­ho­lo­me­os’­a yaz­dı­rı­yor mu­yuz ki Ale­vi­li­ği de Ale­vi­le­re yaz­dı­ra­lım.” di­yen bir Ba­kan ve Ale­vi­li­ği sa­ta­nist­lik­le eş de­ğer gö­ren  bir mil­let­ve­ki­li. Bun­lar, AK Par­ti için ve­ril­miş sa­de­ce bir­kaç ör­nek. Ale­vi­le­rin böy­le bir ik­ti­da­ra gü­ven­me­le­ri bek­le­ne­bi­lir mi?

 Da­ha do­kuz, on gün ön­ce­si­ne ka­dar bu par­ti­nin yak­la­şı­mı böy­ley­ken ne ol­du da bir­den­bi­re bir Ale­vi açı­lı­mıy­la or­ta­ya çık­tı­lar? Böy­le bir açı­lı­ma doğ­ru­su Tür­ki­ye­’nin ih­ti­ya­cı var an­cak, bu açı­lı­mın, la­ik, sos­yal bir hu­kuk dev­le­ti ol­ma­nın bir ge­re­ği için ya­pıl­mış ola­bi­le­ce­ği ko­nu­sun­da cid­di kuş­ku­la­rı­mız var.

Ba­sın­dan öğ­re­ni­yo­ruz. Ge­nel bir doğ­ru­dur, ya­yın­la­nan bir ha­be­rin ter­si il­gi­li ki­şi ve ku­rum­lar ta­ra­fın­dan söy­len­me­dik­çe, o ya­yın ko­nu­su doğ­ru ka­bul edi­lir. Bu­ra­dan ha­re­ket­le, AK Par­ti Ge­nel Mer­ke­zin­de, Baş­ba­kan­lık oda­sı­nın bu­lun­du­ğu se­ki­zin­ci kat­ta, Ale­vi mil­let­ve­ki­li Sa­yın Re­ha Ça­mu­roğ­lu­’na, Ale­vi­lik­le il­gi­li ça­lış­ma­sı­nı yü­rüt­mek için bir oda ve­ri­li­yor. Ola­bi­lir, bu­ra­ya ka­dar bir so­run yok. Ge­ri­si­ni Sa­yın Ça­mu­roğ­lu­’n­dan din­le­ye­lim: “Mu­har­rem ayın­da, if­ta­ra bin Ale­vi da­vet edi­le­cek ve da­vet­te Baş­ba­kan Sa­yın Er­do­ğan da bu­lu­na­cak. Ale­vi­lik tüm yurt­taş­la­rı­mı­zın prob­le­mi­dir. Me­se­le­yi sos­yal bir me­se­le ola­rak ele alı­yo­ruz, te­olo­jik bo­yu­tuy­la ele al­mı­yo­ruz.” Bu­ra­ya ka­dar da her şey nor­mal. Muh­te­mel­dir ki tüm gi­der­le­ri­ni AK Par­ti­nin kar­şı­la­ya­ca­ğı bu if­tar ye­me­ği­ne ça­ğı­rı­la­cak bin ki­şi­nin kim­ler ol­du­ğu so­rul­du­ğun­da Sa­yın Ça­mu­roğ­lu ay­nen şöy­le di­yor: “A­le­vi­li­ği İs­lam içi gö­ren­ler da­vet­li­dir.” İş­te, tam da bu nok­ta­da tak­ke dü­şü­yor, kel gö­rü­nü­yor. Ha­ni, Ale­vi­lik tüm yurt­taş­la­rı­nı­zın prob­le­miy­di? Ha­ni, me­se­le, sa­de­ce sos­yal bir me­se­ley­di?

ALA­AT­TİN BÜ­YÜK­KA­YA (İs­tan­bul) – İs­lam dı­şı mı?

ŞE­RA­FET­TİN HA­LİS (De­vam­la) – Ha­ni, so­ru­nu te­olo­jik bo­yu­tuy­la ele al­mı­yor­du­nuz? Şim­di, bir de top­lum­sal ve si­ya­sal ah­lak ve so­rum­lu­luk açı­sın­dan so­ra­lım: Ale­vi­le­ri İs­lam içi ve İs­lam dı­şı gör­me hak­kı­nı ve had­di­ni ne­re­den ve kim­den alı­yor­su­nuz? (DTP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Bu­nu, bu top­lu­mun ba­rı­şı için, bu top­lu­mun top­lum­lar ara­sı di­ya­lo­ğu için önem­le arz edi­yo­ruz ve bir da­ha söy­lü­yo­ruz: Böy­le bir had­di ve had­siz­li­ği hiç kim­se ken­di­sin­de gör­me­me­li­dir. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler) Bu, ol­sa ol­sa si­ya­se­te tüc­car man­tı­ğıy­la ba­kan bir zih­ni­ye­tin, bu inanç top­lu­lu­ğu için­de pa­zar­la­na­bi­le­cek in­san­la­rın da ola­bi­le­ce­ği üze­ri­ne ya­pı­lan bir tas­nif­tir. Söy­le­ye­lim: O bi­na­nın se­ki­zin­ci ka­tın­da ya­pı­lan pa­zar­la­ma he­sap­la­rı tut­ma­ya­cak­tır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Ha­lis, bir da­ki­ka ek sü­re ve­ri­yo­rum, lüt­fen ta­mam­la­yın.

HA­LİL AY­DO­ĞAN (Af­yon­ka­ra­hi­sar) - Ra­hat­sız­lık ni­ye, ni­ye ra­hat­sız­lık du­yu­yor­su­nuz?

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Ni­ye ra­hat­sız ol­du­nuz?

ŞE­RA­FET­TİN HA­LİS (De­vam­la) – Kı­sa tu­ta­ca­ğım, za­ma­nım ol­ma­dı­ğı için, is­ter is­te­mez si­ze ce­vap ve­re­me­ye­ce­ğim.

Do­ğal­dır ki fark­lı inanç ya­pı­sı­na sa­hip böy­le bir zih­ni­yet­le yak­la­şan AK Par­ti­nin, ye­ni ana­ya­sa oluş­tu­rur­ken de ay­nı zih­ni­yet­le, bu­gün­kün­den da­ha da fark­lı ol­ma­ya­cak bir ana­ya­sa yap­ma­da ıs­rar­lı ola­bi­le­cek­le­ri­nin do­ğur­du­ğu kay­gı ve kuş­ku­dur.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı­nın büt­çe­si, na­sıl ki et­nik, din­sel, cin­sel kim­li­ği­ne ba­kıl­mak­sı­zın yurt­taş­lar­dan top­la­nan ver­gi­ler­le top­la­nı­yor­sa, bu ku­ru­mun iş­le­vi­ni ye­ri­ne ge­ti­rir­ken de inanç kim­lik­le­ri ne olur­sa ol­sun -bu­na din­siz­ler de dâ­hil­dir- her ke­si­me ay­nı eşit­lik­te du­ra­cak de­mok­ra­tik bir ka­rak­ter ka­zan­dır­mak için ye­ni­den ya­pı­lan­dı­rıl­ma­sı zo­run­lu bir hâl al­mış­tır.

Bu ya­pı­lan­may­la her­ke­sin eşit yurt­taş hak­la­rı te­me­lin­de ba­rış ve ge­le­ce­ğe gü­ven için­de ya­şa­ma­sı di­lek­le­rim­le say­gı­lar su­nu­yo­rum. (DTP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ha­lis.

Sa­taş­ma ne­de­niy­le Sa­yın Re­ha Ça­mu­roğ­lu­’nun söz ta­le­bi var­dır. Ken­di­si­ne, açık­lık ge­tir­mek üze­re, Sa­yın Ha­ti­bin söz­le­ri­ne açık­lık ge­tir­mek üze­re ve ye­ni bir sa­taş­ma­ya mey­dan ver­me­mek üze­re üç da­ki­ka­lık söz hak­kı ve­ri­yo­rum, ek bir sü­re ta­nı­ma­ya­ca­ğım.

Lüt­fen, bu­yu­run Sa­yın Ça­mu­roğ­lu. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) – Ale­vi­le­rin hak­kı­nı ko­ru­mak için mi söz al­dı?

NU­RET­TİN CA­NİK­Lİ (Gi­re­sun) – Ha­yır, is­mi be­lir­ti­le­rek şah­sı­na sa­ta­şıl­dı.

BAŞ­KAN – Lüt­fen Ha­ti­be mü­da­hil ol­ma­yın, lüt­fen.

VI.- SA­TAŞ­MA­LA­RA İLİŞ­KİN KO­NUŞ­MA­LAR VE AÇIK­LA­MA­LAR

3.- İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Re­ha Ça­mu­roğ­lu­’nun, Tun­ce­li Mil­let­ve­ki­li Şe­ra­fet­tin Ha­li­s’­in, ko­nuş­ma­sın­da şah­sı­na sa­taş­ma­sı ne­de­niy­le ko­nuş­ma­sı

RE­HA ÇA­MU­ROĞ­LU (İs­tan­bul) – Te­şek­kür­ler Sa­yın Baş­kan.

De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, sa­taş­ma ne­de­niy­le söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Bu ve­si­ley­le he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Bü­yük bir ra­hat­sız­lık ya­rat­tı­ğı­mı­zı gö­rü­yo­ruz ve biz, bu ra­hat­sız­lık­la­rı ya­rat­ma­ya ma­ale­sef de­vam ede­ce­ğiz, çün­kü ül­ke­mi­zin hay­rı için ça­lı­şı­yo­ruz, mil­le­ti­mi­zin hay­rı için ça­lı­şı­yo­ruz. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Bu ül­ke­de hiç­bir ar­ka bah­çe bı­rak­ma­ya­ca­ğız. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Bü­tün bah­çe­ler­de mey­ve yi­ye­ce­ğiz, lok­ma yi­ye­ce­ğiz, tür­kü çı­ğı­ra­ca­ğız. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Ben­den ön­ce­ki Sa­yın Ko­nuş­ma­cı Ar­ka­da­şı­mız, is­mi­mi kul­la­na­rak, as­lın­da be­ni açık­la­ma­ya da­vet et­ti. Bu ne­den­le, ken­di­si­ne te­şek­kür­le­ri­mi arz ede­rim.

Biz, bu ye­me­ği bir Ale­vi ini­si­ya­tif ola­rak, bir dü­zen­le­me ko­mi­te­si ola­rak bu if­tar ye­me­ği­ni, bu ma­tem ye­me­ği­ni dü­zen­li­yo­ruz ve Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mız bu­ra­da mih­man­dır, ken­di­si mih­ma­nı­mız ola­cak­tır. Bu ye­mek, bu if­tar ye­me­ği Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si­nin dü­zen­le­di­ği bir if­tar ye­me­ği de­ğil­dir, bir Ale­vi ini­si­ya­ti­fin dü­zen­le­di­ği bir ye­mek­tir. Bu ne­den­le, si­vil ve özel olan bu ala­na da­vet­le­ri­mi­zi biz is­te­di­ği­miz kri­ter­de, is­te­di­ği­miz şe­kil­de ya­pa­rız. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Biz, Ale­vi­li­ğin İs­lam içi ol­du­ğu­nu, biz­le­rin Müs­lü­man ol­du­ğu­nu -bin yıl­dır ol­du­ğu gi­bi- id­di­a eden, ina­nan in­san­lar ola­rak el­bet­te ki da­ve­ti­mi­zi bu kri­ter­le ya­pa­rız, bu kri­ter­den kal­ka­rak ya­pa­rız. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Fa­kat, Ale­vi­lik­le il­gi­li prob­lem­le­ri ma­sa­ya ya­tır­ma, çöz­me nok­ta­sın­da, ta­bi­idir ki, ken­di­si­ni Ale­vi ola­rak ni­te­le­yen bü­tün va­tan­daş­la­rı­mız mu­ha­ta­bı­mız­dır.

Bu ala­nı iki şe­kil­de ayır­mak, vur­gu­la­mak zo­run­da­yız. Biz, bü­tün mil­le­te hiz­met ver­mek için bu­ra­da­yız, bu alan­da ay­rım yap­ma­yız, ama özel ve si­vil bir da­vet­te, biz, ken­di kri­ter­le­ri­mi­zi uy­gu­la­ma hür­ri­ye­ti­ne sa­hi­biz.

Bu ko­nu­ya açık­lık ge­tir­mek için söz al­mış bu­lu­nu­yor­dum. He­pi­ni­zi say­gı ve sev­giy­le se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ça­mu­roğ­lu.

V.- KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN

GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER (De­vam)

A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ (De­vam)

1.- 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ve Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/426) (S. Sa­yı­sı: 57) (De­vam)

2.- 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sap Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ile Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si Kap­sa­mın­da­ki İda­re ve Ku­rum­la­rın 2006 Büt­çe Yı­lı Ke­sin He­sap Ta­sa­rı­sı­na Ait Ge­nel Uy­gun­luk Bil­di­ri­mi ve Eki Ra­por­la­rı­nın Su­nul­du­ğu­na Da­ir Sa­yış­tay Baş­kan­lı­ğı Tez­ke­re­si ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/267, 3/191)  (S. Sa­yı­sı: 58) (De­vam)

F) BAŞ­BA­KAN­LIK (De­vam)

1.- Baş­ba­kan­lık 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Baş­ba­kan­lık 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

G) MİL­LÎ İS­TİH­BA­RAT TEŞ­Kİ­LA­TI MÜS­TE­ŞAR­LI­ĞI (De­vam)

1.- Mil­lî İs­tih­ba­rat Teş­ki­la­tı Müs­te­şar­lı­ğı  2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Mil­lî İs­tih­ba­rat Teş­ki­la­tı Müs­te­şar­lı­ğı 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

H) MİL­LÎ GÜ­VEN­LİK KU­RU­LU GE­NEL SEK­RE­TER­Lİ­Ğİ (De­vam)

1.- Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu Ge­nel Sek­re­ter­li­ği  2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu Ge­nel Sek­re­ter­li­ği 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sabı

I) TÜRK İŞ­BİR­Lİ­Ğİ VE KAL­KIN­MA İDA­RE­Sİ BAŞ­KAN­LI­ĞI (De­vam)

1.- Türk İş­bir­li­ği ve Kal­kın­ma İda­re­si Baş­kan­lı­ğı  2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Türk İş­bir­li­ği ve Kal­kın­ma İda­re­si Baş­kan­lı­ğı 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

İ) Dİ­YA­NET İŞ­LE­Rİ BAŞ­KAN­LI­ĞI (De­vam)

1.- Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

BAŞ­KAN – Şim­di, ta­sa­rı­nın le­hin­de söz is­te­yen Sa­yın Ali Kul, Bur­sa Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Kul. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Beş da­ki­ka sü­re­niz var.

ALİ KUL (Bur­sa) – Sa­yın Baş­kan, çok de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­rim; 2008 ma­li yı­lı büt­çe­sin­de Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı büt­çe­si üze­rin­de leh­te gö­rüş­le­ri­mi açık­la­mak üze­re söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Bu ve­si­ley­le he­pi­ni­zi sev­gi ve say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Ge­çen haf­ta, elim bir uçak ka­za­sın­da 56 kar­de­şi­mi­zi kay­bet­tik. Dün, bu va­tan için gö­zü­nü kırp­ma­dan ha­ya­tı­nı fe­da eden bir yüz­ba­şı­mı­zı top­ra­ğa göm­dük. Bu ve­si­ley­le tüm şe­hit­le­ri­mi­zi, bu­gü­ne ka­dar bu va­tan için ha­yat­la­rı­nı fe­da eden tüm şe­hit­le­ri­mi­zi rah­met ve min­net­le anı­yo­rum.

Ka­dın­la­ra seç­me ve se­çil­me hak­kı­nın ve­ri­li­şi­nin 73’ün­cü yıl dö­nü­mü­nü kut­lu­yo­ruz. Bu ve­si­ley­le bu hak­kı lüt­fe­den, baş­ta Ga­zi Mus­ta­fa Ke­mal Ata­türk ol­mak üze­re, hiz­me­ti ge­çen her­ke­si hu­zu­ru­nuz­da min­net ve şük­ran­la anı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan “B­ra­vo Ho­ca­m” ses­le­ri, al­kış­lar)

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Di­ya­net İş­le­ri teş­ki­la­tı, cum­hu­ri­ye­ti­mi­zin ilk ku­ru­lan mü­es­se­se­le­rin­den bi­ri­si. 1920 yı­lın­da ku­ru­lan, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Hü­kû­me­tin­de Şe­ri­ye ve Ev­kâf Ve­kâ­le­ti adıy­la ba­kan­lık ola­rak yer al­mış, 1923’te ku­ru­lan cum­hu­ri­yet dö­ne­min­de de bu sta­tü ay­nen mu­ha­fa­za edil­miş, an­cak 3 Mart 1924 ta­ri­hin­de ba­kan­lık vas­fı kal­dı­rıl­mış, 429 sa­yı­lı Ka­nu­n’­la Di­ya­net Re­is­li­ği ol­muş ve aka­bin­de de Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı adı al­tın­da gü­nü­mü­ze ka­dar gel­miş­tir. Bu­gün bu gü­zi­de teş­ki­la­tı­mı­zın da­yan­dı­ğı kay­nak Ana­ya­sa mad­de­si 136… Bu ve­si­ley­le, bu gü­zi­de teş­ki­la­tı­mı­zın ba­şın­da ge­ce­si­ni gün­dü­zü­ne ka­ta­rak hiç­bir ay­rım yap­ma­dan, ya­ra­tıl­mı­şı da Ya­ra­da­n’­dan ötü­rü hoş gör­me to­le­ran­sı içe­ri­sin­de ha­re­ket eden, baş­ta de­ğer­li Baş­ka­nı­mız Pro­fe­sör Dok­tor Ali Bar­da­koğ­lu ve eki­bi­ne hu­zu­ru­nuz­da te­şek­kür edi­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, top­lu­mu din ko­nu­sun­da ay­dın­la­tır­ken, di­nin iki te­mel kay­na­ğı olan Ku­r’­an-ı Ke­rim ve sün­ne­te da­ya­lı sağ­lam bil­gi­yi esas al­mak, Müs­lü­man­la­rın on dört asır­lık di­nî tec­rü­be­si­ni göz önün­de bu­lun­dur­mak su­re­tiy­le, bu­nun ya­nın­da mo­dern ha­ya­tı ve in­san­lı­ğın or­tak bi­ri­ki­mi­ni göz ar­dı et­me­mek mec­bu­ri­ye­tin­de­yiz. Yi­ne, Di­ya­ne­tin te­mel il­ke ve he­def­le­ri doğ­rul­tu­sun­da, din ko­nu­sun­da mez­hep, an­la­yış ve uy­gu­la­ma ay­rı­mı yap­ma­dan, va­tan­daş­lık esa­sı­na gö­re hiz­met sun­mak, sü­rek­li bil­gi üret­mek, bil­gi­yi top­lum­la pay­laş­mak ve gün­cel so­run­lar hak­kın­da ye­rin­de ve za­ma­nın­da açık­la­ma yap­mak, top­lu­mun ya­rı­sı­nı oluş­tu­ran ka­dın­la­rı din hiz­met­le­ri­nin te­mel öğe­si ola­rak ka­bul et­mek, ka­dın hak­la­rı, tö­re ve na­mus ci­na­yet­le­ri, kız ço­cuk­la­rı­na yö­ne­lik ay­rım­cı­lık, kız ço­cuk­la­rı­nın eği­ti­mi, zor­la ev­len­di­ril­me­si gi­bi ko­nu­lar­da top­lum­sal bi­lin­ci oluş­tur­mak. Adı­nı söy­ler­ken şu­na da te­mas et­me­den ge­çe­me­ye­ce­ği­miz, ba­kın, bu­gün Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı teş­ki­la­tı­mız­da 7 ta­ne il müf­tü yar­dım­cı­mız var, ba­yan ola­rak, 234 ta­ne ba­yan va­ize­miz var, 62 ta­ne din hiz­met­le­ri uz­ma­nı­mız var, ba­yan ola­rak ve yi­ne 4/B sta­tü­sün­de 6.286 Ku­r’­an kur­su öğ­re­ti­ci­si gö­rev yap­mak­ta­dır.

2006 yı­lın­da ba­yan­la­ra yö­ne­lik ola­rak 5.975 va­az ya­pıl­mış, 842 kon­fe­rans ya­pıl­mış; 2007 yı­lı­nın ilk al­tı ayın­da 3.031 va­az, 324 kon­fe­rans, 33 ta­ne pa­nel dü­zen­len­miş­tir. Bu, mem­le­ke­ti­mi­zin mu­kad­de­ra­tın­da bu mem­le­ke­te sa­hip ola­cak yav­ru­la­rı do­ğu­ran ana­la­ra yö­ne­lik ya­pı­lan en gü­zel ic­ra­at de­ğil de ne­dir? (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan “B­ra­vo­” ses­le­ri, al­kış­lar)

Sev­gi­li mil­let­ve­kil­le­ri, za­ma­nı­mız kı­sa, şu­nu da arz et­mek is­ti­yo­rum: İs­la­m’­ın iti­ka­di ve ame­lî il­ke­le­ri­ni özüm­se­miş, eği­tim ve kül­tür se­vi­ye­le­ri yük­sek, ken­di­siy­le ve top­lum­la ba­rı­şık, be­şe­rî iliş­ki­ler­de top­lu­ma ön­cü, mu­ha­ta­bı­nı an­la­yan, di­nî so­run­la­rı­na pra­tik çö­züm­ler üre­te­bi­len, di­nî ve il­mî ve­ri­le­ri bir­lik­te kul­la­na­bi­len söz ve dav­ra­nış­la­rıy­la ör­nek bir ha­yat …

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Kul, bir da­ki­ka ek sü­re ve­ri­yo­rum, lüt­fen ta­mam­la­yın.

ALİ KUL (De­vam­la) – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

… ser­gi­le­ye­bi­len, ya­ni ru­hun­da ru­tu­bet ol­ma­yan, ol­du­ğu gi­bi gö­zü­ken ve yurt dı­şın­da­ki va­tan­daş­la­rı­mı­zın asi­mi­le ol­ma­dan, ken­di öz kim­lik­le­ri­ne bağ­lı kal­ma­la­rı­na ve ya­şa­dık­la­rı top­lu­ma uyum için­de ol­ma­la­rı­na kat­kı sağ­la­mak ama­cıy­la bu teş­ki­la­tı­mız çok bü­yük gay­ret gös­ter­mek­te­dir.

Sev­gi­li mil­let­ve­kil­le­ri, bu va­tan bi­zim. He­pi­miz da­ha çok hiz­met et­me­nin mü­ca­de­le­si­ni ve­ri­yo­ruz. Ama öy­le gü­zel bir ül­ke­de ya­şı­yo­ruz ki, şa­ir di­yor ki:

“A­zı­cık kur­ca­la top­rak­la­rı, sey­ret ne çı­ka­r…

Dip­çik al­tın­da ezil­miş, par­ça­lan­mış ka­fa­lar!

Be­re­den ren­gi hü­vi­yet­le­ri uç­muş yüz­ler!

Bem­be­yaz saç­la­rı kat­ran­la­ra bat­mış de­de­ler!

Göğ­sü bal­tay­la kı­rıl­mış me­me­siz va­li­de­ler!

İş­te bun­lar o fe­la­ket­ze­de­ler­dir ki, dü­şün,

Ku­ru­muş ot gi­bi doğ­ran­dı bı­çak­lar­la bü­tün!”

Ni­çin? Bi­zim için.

Sev­gi­li mil­let­ve­kil­le­rim, bu büt­çe­nin mil­le­ti­mi­ze, teş­ki­la­tı­mı­za ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­ler­ken, di­ya­net teş­ki­la­tı­mız­da gö­rev ya­pan ar­ka­daş­la­rı­mı­zın öz­lük hak­la­rı­nın ge­liş­ti­ril­me­si hu­su­sun­da gay­ret­le­ri­ni­zi ve teş­ki­lat ya­sa­mı­zın çık­ma­sın­da ge­re­ği­ni umu­yor, he­pi­ni­zi sev­gi ve say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Kul.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Hü­kû­met adı­na, Dev­let Ba­ka­nı ve Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı Sa­yın Na­zım Ek­ren ve Dev­let Ba­ka­nı Sa­yın Mus­ta­fa Sa­id Ya­zı­cı­oğ­lu söz is­te­miş­ler­dir.

İlk sö­zü Sa­yın Na­zım Ek­re­n’­e ve­ri­yo­rum.

Bu­yu­run Sa­yın Ba­kan. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Söz sü­re­niz yir­mi da­ki­ka.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI NA­ZIM EK­REN (İs­tan­bul) – Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; Baş­ba­kan­lık büt­çe­si ve Baş­ba­kan­lı­ğa bağ­lı bi­rim­ler­le il­gi­li büt­çe gö­rüş­me­le­ri sı­ra­sın­da gün­de­me ge­ti­ri­len, ifa­de edi­len ba­zı hu­sus­lar­da açık­la­ma yap­mak için söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce Mec­li­si ve siz­le­ri en de­rin sev­gi ve say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

El­bet­te, bu­ra­da­ki ko­nuş­ma­la­rın, de­ğer­len­dir­me­le­rin ve ifa­de­le­rin ya­pı­cı eleş­ti­ri ve kat­kı içer­me­si özel bir önem ta­şı­mak­ta. Bu çer­çe­ve­de, biz­le­re bu açı­dan eleş­ti­ri ve kat­kı­da bu­lu­nan mil­let­ve­kil­le­ri­ne de tek­rar te­şek­kür ede­rim.

De­ğer­len­dir­me­le­ri­mi ba­na ay­rı­lan sü­re için­de, özel­lik­le üç ko­nu­da yo­ğun­laş­tır­mak is­ti­yo­rum. Bir ta­ne­si eko­no­mik de­ğer­len­dir­me­dir, bir di­ğe­ri hu­ku­ki de­ğer­len­dir­me­dir ve son ola­rak da si­ya­si de­ğer­len­dir­me­ler ko­nu­sun­da Hü­kû­me­ti­mi­zin ka­na­at­le­ri­ni ve yak­la­şım­la­rı­nı siz­ler­le pay­laş­mak is­te­rim.

De­ğer­len­dir­me­le­ri­miz­de, ça­tı­sı al­tın­da gö­rüş alış­ve­ri­şin­de bu­lun­du­ğu­muz, eleş­ti­ri­le­ri­mi­zi ve kat­kı­la­rı­mı­zı sun­du­ğu­muz bu yü­ce Mec­li­sin şah­si­ye­ti­ne ve kim­lik­le­ri­mi­ze uy­gun kav­ram ve ifa­de­ler kul­lan­mak zo­run­da ol­du­ğu­mu­zu da bir kez siz­le­re ve va­tan­daş­la­rı­ma ha­tır­lat­mak is­ti­yo­rum.

Eko­no­mik açı­dan ya­pa­ca­ğım de­ğer­len­dir­me­ler, özel­lik­le CHP’­li mil­let­ve­kil­le­ri­nin de­ğin­di­ği eko­no­mik per­for­mans ve Tür­ki­ye eko­no­mi­sin­de ya­şa­nan son beş yıl­lık ge­liş­me­ler ko­nu­sun­da ola­cak­tır. CHP’­li mil­let­ve­kil­le­ri­nin ana­liz ve de­ğer­len­dir­me­le­ri­nin içe­ri­ği­nin kul­lan­dık­la­rı ta­nım­la­ma ve suç­la­ma­lar ta­şı­dı­ğı­nı şim­di siz­le­re arz ede­ce­ğim. Ken­di ifa­de­le­riy­le de­fo­lu, ki­fa­yet­siz ve yü­zey­sel de­ğer­len­dir­me­le­ri as­lın­da ken­di­le­ri­nin yap­tı­ğı­nı bi­raz son­ra si­ze ba­zı ra­kam­lar­la da arz et­miş ola­ca­ğım.

El­bet­te bir­çok ra­kam söy­le­ne­bi­lir, çok de­ği­şik de­tay­lar da ve­ri­le­bi­lir, fa­kat CHP’­li mil­let­ve­kil­le­ri­nin Türk li­ra­sı kul­lan­mak ge­re­kir, aşı­rı de­ğer­li dö­viz ko­nu­sun­dan ha­re­ket­le, ko­lay an­la­şıl­ma­sı­nı sağ­la­mak için, eko­no­mi­de­ki yer­le­şik ka­na­at­le­rin yan­lış ol­du­ğu­nu vur­gu­la­mak için üç ta­ne te­mel gös­ter­ge­den bah­set­mek is­ti­yo­rum.

Bun­lar­dan bir ta­ne­si, ki­şi ba­şı­na dü­şen ge­lir­dir. İkin­ci­si, ki­şi ba­şı­na dü­şen top­lam borç­tur. Üçün­cü­sü, ki­şi ba­şı­na dü­şen top­lam ka­mu bor­cu­dur ve son ola­rak da, yi­ne, ki­şi ba­şı­na dü­şen sa­bit ser­ma­ye ya­tı­rım­la­rı­dır.

Şim­di ifa­de ede­ce­ğim bü­tün ra­kam­la­rı Türk li­ra­sı ola­rak ifa­de edi­yo­rum, her­han­gi bir yan­lış de­ğer­len­dir­me­den, iç ve dış kon­jonk­tü­rün or­ta­ya çı­kart­tı­ğı yi­ne yan­lış yo­rum­la­ma­lar­dan uzak kal­ma­sı ama­cıy­la.

2002 yı­lın­da 3.950 olan ki­şi ba­şı­na dü­şen ge­lir, YTL cin­sin­den, 2006 yı­lı so­nun­da 7.890 ol­muş­tur. Ay­nı dö­nem­de ki­şi ba­şı­na top­lam ka­mu bor­cu 4.016’dan 6.293’e, ki­şi ba­şı­na ka­mu bor­cu 3.689’dan 4.996’ya, ki­şi ba­şı­na top­lam sa­bit ser­ma­ye ya­tı­rı­mı da 682’den 1.693’e çık­mış­tır.

Siz­le­re arz ede­ce­ğim en çar­pı­cı tab­lo şu: Ki­şi ba­şı­na dü­şen ge­li­re oran­la ki­şi ba­şı­na top­lam borç azal­mış­tır. Azal­ma se­vi­ye­si 1,02’den 0,80’dir. Ay­nı şe­kil­de, ki­şi ba­şı­na dü­şen ge­li­re oran­la ki­şi ba­şı­na ka­mu bor­cu da azal­mış­tır, azal­ma ora­nı 0,93’ten, 0,63’e. Ben­zer şe­kil­de ki­şi ba­şı­na dü­şen ge­li­re oran­la, ki­şi ba­şı­na dü­şen sa­bit ser­ma­ye ya­tı­rı­mı da ar­tış gös­ter­miş­tir, 0,17’den, 0,22’ye.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, “Tür­ki­ye­’de ge­li­rin art­ma­dı­ğı, ka­mu borç­la­rı­nın azal­ma­dı­ğı ve ya­tı­rı­mın ya­pıl­ma­dı­ğı­…” şek­lin­de­ki ta­raf­lı, yan­lı ve hak­sız ifa­de­le­rin Türk li­ra­sı cin­sin­den siz­le­re sun­du­ğum bu tab­lo­dan son­ra bir da­ha gün­de­me ge­ti­ril­me­ye­ce­ği­ni de te­men­ni edi­yo­rum.

İkin­ci önem­li nok­ta; TMSF ile TMSF’­den son­ra­ki ban­ka­la­rın du­ru­muy­la il­gi­li ya­pı­lan de­ğer­len­dir­me­dir. Bu ko­nu­da da, yi­ne Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mı­zın dün, ya­ni gö­rüş­me­le­rin Mec­lis­te­ki bi­rin­ci gü­nün­de, Mec­li­se tak­dim et­ti­ği tab­lo­yu yan­lış oku­ma­mak la­zım. Ora­da vur­gu­la­dı­ğı te­mel hu­sus; sü­reç­le­rin ge­liş­me aşa­ma­sın­dan da­ha çok, TMSF’­ye ak­ta­rıl­ma ka­ra­rı­nın alın­dı­ğı ta­rih­te­ki hü­kû­met ve o ta­rih­tir.

Do­la­yı­sıy­la, bu­ra­da da­ha ön­ce iş­len­miş, da­ha ön­ce de­vam eden ba­zı fi­nan­sal ol­ma­yan, et­kin ol­ma­yan ka­rar ve uy­gu­la­ma­la­rı­nın so­nuç­la­rı­nın bu ta­ri­he gel­miş ol­ma­sı­nı tar­tış­mak ay­rı bir ko­nu­dur. Ama, özel­lik­le şu­nu be­lirt­mek la­zım: Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si dö­ne­min­de 5020 sa­yı­lı Ka­nun geç­mi­şe dö­nük ola­rak tah­sil edi­le­me­yen bu tür bü­tün ala­cak­la­rın tah­si­li­ni es­ki­ye mu­ka­ye­se edi­le­me­ye­cek şe­kil­de hız­lan­dır­mış­tır. Do­la­yı­sıy­la, TMSF’­yi yo­rum­lar­ken ya da TMSF’­ye ak­ta­rı­lan ban­ka­la­rı de­ğer­len­di­rir­ken, geç­miş­te alın­mış ka­rar­la­rın da -eğer si­ya­si ira­de is­ti­yor ise, al­dı­ğı bir ka­rar­la- tah­si­la­tı hız­lan­dı­ra­bi­le­ce­ği­ni de siz­ler­le pay­laş­mak is­ti­yo­rum.

Hu­ku­ki açı­dan şu­nu söy­le­mek la­zım: Se­çil­miş ve atan­mış her bi­re­yin se­çil­me ve atan­ma sü­re­ci, gö­rev, yet­ki ve so­rum­lu­lu­ğu, de­ne­ti­mi, yar­gı­lan­ma­sı, mah­kû­mi­ye­ti ve ak­lan­ma­sı cum­hu­ri­ye­ti­mi­zin yü­rür­lük­te­ki ya­sal çer­çe­ve­si için­de baş­la­mak­ta ve ne­ti­ce­len­di­ril­mek­te­dir.

Yi­ne, Sa­yın CHP’­li mil­let­ve­kil­le­ri­nin, Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­mı­za ve Baş­ba­ka­nı­mı­za, ka­mu gö­rev­li­le­ri­ne yö­ne­lik ifa­de­le­ri­ni bu açı­dan hak­sız, çir­kin ifa­de­ler ola­rak gö­rü­yor, ya­kış­tı­ra­ma­dı­ğı­mı da özel­lik­le be­lirt­mek is­ti­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Kal­dı ki, bu tür bir yo­rum­la­ma ve de­ğer­len­dir­me­nin, sa­de­ce mu­ha­tap al­dık­la­rı ki­şi­le­ri de­ğil, bu sü­re­ci yö­ne­ten ve de­net­le­yen ki­şi ve ku­rum­la­rı da töh­met al­tın­da tut­tu­ğu­nu unut­ma­mak ve göz­den ka­çır­ma­mak ge­re­kir.

Bu­nu as­lın­da, de­mok­ra­si­mi­zi sin­di­re­me­yen, de­mok­ra­si­nin hal­kı­mı­zın, top­lu­mu­mu­zun her ke­si­mi­ne yay­gın­laş­ma­sı ve bun­la­rın ka­tı­lı­mı­nın sin­di­ri­le­me­di­ği, bu­na alı­şık olu­na­ma­dı­ğı ve ta­ham­mül edi­le­me­di­ği­nin de bir işa­re­ti ola­rak gör­dü­ğü­mü siz­ler­le pay­laş­mak is­te­rim.

Si­ya­si ola­rak da ya­pa­ca­ğım son de­ğer­len­dir­me, yi­ne, özel­lik­le CHP’­li mil­let­ve­kil­le­ri­nin kul­lan­dı­ğı kav­ram­lar­la il­gi­li ola­cak­tır. Özel­lik­le “par­ti me­mu­ru­” -par­ti ifa­de­si- “müs­tem­le­ke ül­ke­” “men­fa­at iliş­ki­le­ri­” gi­bi kav­ram­lar, bu­nu kul­la­nan ve­kil­le­ri­mi­zin bi­rey­sel ve ku­rum­sal bil­gi bi­ri­ki­mi, tec­rü­be ve uy­gu­la­ma­la­rı­nın da bir yan­sı­ma­sı ola­rak gö­rü­yo­rum.

Si­ya­si ah­lak ve yet­kin­li­ğin öl­çü­sün­den ve bu­nu ki­min be­lir­le­ye­ce­ğin­den bah­se­der­ken, tek kri­te­rin ve be­lir­le­yi­ci­nin hal­kı­mız ol­du­ğu açık­tır. Özel­lik­le 22 Tem­muz se­çim­le­ri ve re­fe­ran­dum so­nu­cu­nun da bu açı­dan de­ğer­len­di­ril­me­si­nin önem ka­zan­dı­ğı­nı, yi­ne siz­le­re arz et­mek is­ti­yo­rum. “Biz al­da­tan ve al­da­tı­lan ol­ma­dık ve ol­ma­ya­ca­ğız.” pren­si­bi­mi­zin hal­kı­mız ta­ra­fın­dan çok açık bir şe­kil­de onay­lan­dı­ğı­nı da gös­te­ren bir tab­lo­dur.

Son ola­rak, Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­luy­la il­gi­li ya da Mil­lî İs­tih­ba­rat Ku­ru­luy­la il­gi­li ge­nel bir de­ğer­len­dir­me­mi­zi de siz­ler­le pay­laş­mak is­te­rim. Her sek­tör­de ol­du­ğu gi­bi, ka­mu­da da, dev­let­te de ka­rar al­ma ve uy­gu­la­ma­lar­da ve­ri ve bil­gi der­le­me ve to­par­la­ma, de­ğer­len­dir­me iş­le­vi, ya­ni is­tih­ba­rat, son de­re­ce önem­li ve ha­ya­ti bir fonk­si­yon­dur. Kü­re­sel­leş­me­nin ve lo­kal­leş­me­nin fark­lı bo­yut­lar ka­zan­dı­ğı, re­ka­bet ve ta­mam­la­yı­cı­lı­ğın önem ka­zan­dı­ğı bir or­tam­da bu ko­nu­da ge­rek­li du­yar­lı­lı­ğı gös­ter­mek el­bet­te ka­mu­nun te­mel gö­re­vi­dir. Ka­mu­nun yar­gı, yü­rüt­me ve ya­sa­ma sü­re­cin­de bi­rey­le­rin, fir­ma­la­rın, top­lu­mun ve dev­le­tin her alan­da ve her se­vi­ye­de gü­ven­lik ve sa­vun­ma kon­sep­ti­ni oluş­tur­ma­sı ve ye­ri­ne ge­tir­me­si ka­çı­nıl­maz bir gö­rev­dir.

Her alan­da ol­du­ğu gi­bi, de­mok­ra­tik­leş­me, hu­kuk­sal ya­pı­mı­zı mua­sır me­de­ni­yet se­vi­ye­si­nin üze­ri­ne çı­kar­ma he­de­fi­miz ev­ren­sel stan­dart­la­rı ya­ka­la­ma ve bu­nu ko­ru­ma­da önem­li yol gös­te­ri­ci he­de­fi­miz ola­cak­tır.

Bu ve­si­ley­le yü­ce Mec­li­si tek­rar say­gıy­la se­lam­lı­yor, büt­çe­mi­zin ha­yır­la­ra ve­si­le ol­ma­sı­nı te­men­ni edi­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ba­kan.

Hü­kû­met adı­na ikin­ci söz, Dev­let Ba­ka­nı Sa­yın Mus­ta­fa Sa­id Ya­zı­cı­oğ­lu­’na ait­tir.

Bu­yu­run Sa­yın Ya­zı­cı­oğ­lu. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

DEV­LET BA­KA­NI MUS­TA­FA SA­İD YA­ZI­CI­OĞ­LU (An­ka­ra) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; hu­zur­la­rı­nı­za, özel­lik­le ba­zı de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­ma ce­vap ver­mek ama­cıy­la de­ğil, ila­ve bil­gi­ler sun­mak ve ba­zı yan­lış bil­gi­le­ri dü­zelt­mek ama­cıy­la gel­miş bu­lu­nu­yo­rum. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Tİ­KA­’y­la il­gi­li bir dö­nem mu­ka­ye­se­si­ne gi­re­cek de­ği­lim. Çün­kü mu­ka­ye­se, ben­zer, bir­bi­ri­ne ben­zer ve­ya­hut da bir­bi­ri­ne ya­kın iki şey ara­sın­da olur. Bir­bi­riy­le hiç il­gi­si ol­ma­yan, bi­ri­si yu­ka­rı­da bi­ri­si aşa­ğı­da iki şey mu­ka­ye­se edil­mez. 2002’ye ka­dar olan dö­nem içe­ri­sin­de ba­zı mad­de­ler bu­ra­da sa­yıl­dı, ya­pı­lan ic­ra­at­lar sa­yıl­dı. Şim­di ben bu­ra­da, 2003’ten bu ya­na ya­pıl­mış olan­la­rı say­ma­ya kalk­sam bir­kaç sa­ati­ni­zi alı­rım. Onun için, böy­le bir say­ma­ya kal­ka­cak de­ği­lim. An­cak bu­ra­da şu­nu da ifa­de et­mem ge­re­kir: O dö­nem­ler­de bir­kaç mil­yon do­lar olan Tİ­KA­’nın büt­çe­si bu­gün 100 mil­yon do­lar­la­rı aş­mış­sa iki dö­nem ara­sın­da mu­ka­ye­se yap­ma­nın hiç­bir an­la­mı ol­maz. Onun için böy­le bir alt al­ta sı­ra­la­ma­ya gir­me­ye­lim, bu ko­nu­la­rı bu­ra­da gün­de­me ge­ti­ren­ler mah­cup olur, öy­le bir ni­ye­tim de yok.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu­ra­da den­di ki: “Tİ­KA­’nın hiz­met­le­ri ko­nu­sun­da her­han­gi bir po­li­ti­ka de­ği­şik­li­ği mi söz ko­nu­su?” Bir po­li­ti­ka de­ği­şik­li­ği söz ko­nu­su de­ğil. Tİ­KA, im­kân­la­rı­na pa­ra­lel ge­niş­le­yen, fa­ali­yet ala­nı bü­tün dün­ya­ya ya­yı­lan bir ku­ru­lu­şu­muz hâ­li­ne gel­miş­tir. Türk dün­ya­sı ve ak­ra­ba top­lu­luk­la­rı­na ya­pı­lan pro­je ve fa­ali­yet­ler­de ön­ce­lik de­vam et­mek­te­dir, bu­ra­da bir de­ği­şik­lik söz ko­nu­su de­ğil­dir. 2006 yı­lın­da en çok yar­dım alan ül­ke­le­ri sı­ra­la­dı­ğım za­man şöy­le bir tab­lo çı­kar: Azer­bay­can, Uk­ray­na, Kı­rım, Af­ga­nis­tan, Kır­gı­zis­tan, Ma­ke­don­ya, Ar­na­vut­luk, Gür­cis­tan, Ka­za­kis­tan, Ko­so­va, Öz­be­kis­tan. 2006 yı­lın­da ger­çek­leş­ti­ri­len 1.440 pro­je ve fa­ali­ye­tin 727’si Kaf­kas­ya ve Or­ta As­ya ül­ke­le­rin­de, 550’si Bal­kan­lar­da ger­çek­leş­ti­ril­miş­tir. Do­la­yı­sıy­la, Tİ­KA, ku­ru­luş ama­cı­na uy­gun fa­ali­yet­le­ri­ne bü­tün hı­zıy­la de­vam et­mek­te­dir. Azer­bay­ca­n’­a uy­gu­la­nan pro­je sa­yı­sı da, bu ara­da, 132’dir.

Bu­ra­da söz ko­nu­su edi­len hu­su­sun Af­ri­ka­’ya açı­lım ol­du­ğu­nu ben tah­min edi­yo­rum. Bu, Tİ­KA­’nın ya­sa­sı ge­re­ği yap­tı­ğı bir fa­ali­yet­tir. Tİ­KA­’nın ku­ru­luş ya­sa­sı, 4668 sa­yı­lı ku­ru­luş Ya­sa­sı­’n­da, Tİ­KA, baş­ta Türk di­li­nin ko­nu­şul­du­ğu ül­ke­ler ve Tür­ki­ye­’ye kom­şu ül­ke­ler ol­mak üze­re -bi­raz ön­ce ifa­de et­tim ora­la­ra ya­pı­lan hiz­met­le­ri- bir de ge­liş­me yo­lun­da­ki ül­ke­le­rin kal­kın­ma­sı­na yar­dım­cı ol­mak ama­cıy­la ku­rul­muş­tur di­ye ku­ru­luş ka­nu­nun­da ifa­de edi­lir. Do­la­yı­sıy­la, bu Türk ve ak­ra­ba top­lu­luk­la­rı­nın dı­şın­da, kal­kın­mak­ta olan ül­ke­le­rin, ge­liş­me yo­lun­da­ki ül­ke­le­rin kal­kın­ma­sı­na da yar­dım­cı ol­mak Tİ­KA­’nın ya­sal gö­rev­le­ri ara­sın­da­dır, Af­ri­ka­’ya bu kap­sam­da açı­lın­mış­tır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ulus­la­ra­ra­sı re­ka­bet çok kı­zış­mış­tır ve zor­laş­mış­tır. Tür­ki­ye, bi­lin­di­ği gi­bi, 2008 yı­lın­da Bir­leş­miş Mil­let­ler Gü­ven­lik Kon­se­yi ge­çi­ci üye­li­ği­ne aday­dır, bir se­çim ya­pı­la­cak­tır. Do­la­yı­sıy­la, ulus­la­ra­ra­sı re­ka­be­tin kı­zış­tı­ğı bu or­tam­da, her tür­lü im­kâ­nı de­ne­ye­rek ve Af­ri­ka­’da­ki ger­çek­ten çok zor şart­lar al­tın­da ya­şa­yan in­san­la­ra da yar­dım eli­ni uzat­mak ama­cıy­la ora­da üç ofis açıl­mış­tır. Bu ofis­ler çer­çe­ve­si içe­ri­sin­de o kı­ta­ya da yar­dım ya­pıl­mak­ta­dır. Af­ri­ka­’y­la olan iliş­ki­le­ri­miz son dö­nem­de önem­li ge­liş­me­ler kay­det­miş­tir. Bü­tün dün­ya ül­ke­le­ri Af­ri­ka­’y­la olan iliş­ki­le­ri­ni gün­den gü­ne ge­liş­tir­mek­te­dir­ler. Dün, İs­tan­bu­l’­da II­I. Türk-Af­ri­ka Ulus­la­ra­ra­sı Kon­gre­si­’nin açı­lı­şı­nı yap­tık. Ya­ni, ar­tık, Tür­ki­ye bü­yük bir dev­let de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, her kı­ta­da fa­ali­yet­le­ri var, her kı­ta­da yap­tı­ğı hiz­met­ler var. Tİ­KA da bu­na pa­ra­lel ola­rak hiz­met­le­ri­ni el­bet­te ge­liş­ti­ri­yor. Bil­di­ği­niz gi­bi, Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı­mız da 2006 yı­lın­da Af­ri­ka ül­ke­le­ri di­nî ku­rum­lar top­lan­tı­sı dü­zen­le­miş ve Af­ri­ka­’da­ki hiz­met­le­re bü­yük oran­da kat­kı sağ­la­mış­tır.

Er­me­nis­ta­n’­a yar­dım ko­nu­su bu­ra­da gün­de­me ge­ti­ril­di. De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Er­me­nis­ta­n’­dan Tür­ki­ye­’ye il­ti­ca eden bin ci­va­rın­da­ki mül­te­ci­ye, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti dev­le­ti­nin il­gi­li ku­rum­la­rı ta­ra­fın­dan, ia­şe, iba­te ve ge­ri gön­de­ril­me­le­ri­ne ma­tuf yar­dım­lar ya­pıl­mış­tır, in­sa­ni yar­dım ya­pıl­mış­tır. Bu, OECD kri­ter­le­ri­ne gö­re tek­nik ve in­sa­ni yar­dım ola­rak de­ğer­len­di­ri­lir, ad­lan­dı­rı­lır, her ül­ke­nin bir yü­küm­lü­lü­ğü­dür. Er­me­nis­ta­n’­a doğ­ru­dan ya­pı­lan bir yar­dım ke­sin­lik­le söz ko­nu­su de­ğil­dir. Ay­nı dö­nem­de Azer­bay­ca­n’­a 37 mil­yon do­lar­lık yar­dım ya­pıl­mış­tır ve bu, en çok yar­dım ya­pı­lan ül­ke­ler kap­sa­mı­na sok­muş­tur Azer­bay­ca­n’­ı.

Bu­nun dı­şın­da Su­ri­ye­’de, Ira­k’­ta fa­ali­yet gös­te­ril­mek­te­dir. Su­ri­ye­’de, özel­lik­le ve pek çok ül­ke­de Tür­ko­lo­ji ala­nın­da ça­lış­ma­lar ya­pıl­mak­ta­dır. Bu­gün, Mo­ğo­lis­ta­n’­dan Ye­me­n’­e ka­dar yir­mi iki ül­ke­ye Tür­ko­lo­ji ko­nu­sun­da yar­dım ve des­tek ya­pıl­mış­tır ve ya­pıl­ma­ya da de­vam edil­mek­te­dir. Su­ri­ye­’de ol­sun, Ira­k’­ta ol­sun -bun­la­rı bu­ra­da sa­ya­cak de­ği­lim, baş­ta da ifa­de et­ti­ğim gi­bi za­ma­nı­mız bu­na yet­mez- Tür­ko­lo­ji Pro­je­si ol­mak üze­re di­ğer pek çok ko­nu­da Te­la­fe­r’­de Ker­kük Türk­le­ri­ne im­kân­lar öl­çü­sün­de tüm yar­dım­lar ya­pıl­mak­ta­dır. So­nuç­ta, bu yar­dım­lar so­nu­cun­da, OECD de­ğer­len­dir­me­le­ri­ne gö­re Tür­ki­ye, yük­se­len do­nör­ler ya­ni ba­ğış­çı­lar ara­sın­da zik­re­dil­mek­te­dir, Tür­ki­ye­’nin is­mi ar­tık yük­se­len do­nör­ler ara­sın­da geç­mek­te­dir. Bu so­nuç, Tİ­KA­’nın ça­lış­ma­la­rı so­nu­cu el­de edi­len bir so­nuç­tur, bü­yük oran­da Tİ­KA­’nın ça­lış­ma­la­rı so­nu­cu el­de edi­len bir so­nuç­tur.

Ahıs­ka Türk­le­riy­le il­gi­li ge­çen­ler­de ya­pı­lan bir ko­nuş­ma­ya, gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­ya ce­vap ver­mek ama­cıy­la o ko­nu­da da bi­raz bil­gi ver­miş­tim, ama tek­rar bu­ra­da gün­de­me gel­di. Ahıs­ka Türk­le­riy­le il­gi­li ge­re­ken her tür­lü yar­dım ve des­tek, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, sağ­lan­mak­ta­dır. Ahıs­ka Türk­le­ri­ne ya­pı­lan yar­dım ko­lay bir yar­dım de­ğil­dir, zor bir yar­dım­dır, çün­kü Ahıs­ka Türk­le­ri dün­ya­nın pek çok de­ği­şik ül­ke­le­ri­ne ya­yıl­mış­lar­dır. Do­la­yı­sıy­la, bu ka­dar yay­gın bir coğ­raf­ya­da hiz­met ver­me­nin zor­lu­ğu­nu tak­dir­le­ri­ni­ze su­nu­yo­rum. Ama, bü­tün bu­na rağ­men, ana va­tan­la­rı­na dö­nüş ko­nu­sun­da ça­lış­ma­lar hız­la yü­rü­tül­mek­te­dir. Kı­rım Ta­tar­la­rı için uy­gu­la­nan pro­je­le­re ben­zer pro­je ve fa­ali­yet­ler Ahıs­ka Türk­le­ri için de gün­dem­de­dir, yü­rü­tül­me­ye de­vam edil­mek­te­dir.

Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğıy­la il­gi­li bir iki hu­su­sa te­mas edip hu­zur­la­rı­nız­dan ay­rı­la­ca­ğım. Ta­bii ki, ya­sa ko­nu­su bu­ra­da gün­de­me gel­di. El­bet­te, ya­sa ko­nu­su Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı­nın en önem­li so­ru­nu­dur. Ama, ça­lış­ma­la­rı­mız bit­miş­tir. Büt­çe­den son­ra, in­şal­lah en kı­sa sü­re­de, hu­zu­ru­nu­za ge­le­cek ve siz­le­rin tas­vip­le­riy­le bu bü­yük ku­ru­lu­şu­muz çok da­ha efek­tif hiz­met ve­re­bi­le­cek, çok da­ha uy­gun şart­lar­da hiz­met ve­re­bi­le­cek bir ya­sa­ya in­şal­lah ka­vu­şa­cak­tır.

Ek­sik kad­ro­lar­dan bah­se­dil­di. Ta­bi­i, Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı­nın yıl­lar bo­yun­ca bü­yük oran­da kad­ro­la­rın­da ek­sik­lik ol­muş­tur. Ay­rı­lan gö­rev­li­le­rin ye­ri­ne ye­ni kad­ro ve­ril­me­miş­tir. Do­la­yı­sıy­la, aşa­ğı yu­ka­rı 13 bin ci­va­rın­da­ki ek­sik­lik bu­gün 2 bin­le­re düş­müş­tür; ge­çen Hü­kû­met dö­ne­min­de, 59’un­cu Hü­kû­met dö­ne­min­de özel­lik­le, 2 bin­le­re ka­dar düş­müş­tür. Bu ko­nu­da, o dö­ne­min so­rum­lu­luk alan Dev­let Ba­ka­nı De­ğer­li ar­ka­da­şım Meh­met Ay­dı­n’­a ve Di­ya­net yet­ki­li­le­ri­ne bu­ra­da te­şek­kür et­mek is­ti­yo­rum. Aşa­ğı yu­ka­rı önem­li mik­tar­da boş­luk azal­mış­tır. Önü­müz­de­ki dö­nem­de bu mev­cut boş­luk­la­rın da gi­de­ril­me­si ko­nu­sun­da ça­lış­ma­la­rı­mız de­vam et­mek­te­dir. Kad­ro ko­nu­sun­da el­bet­te sı­kın­tı var­dır. Kad­ro ko­nu­sun­da­ki sı­kın­tı­yı, in­şal­lah, siz­le­rin de des­te­ğiy­le, za­ma­nı ge­lin­ce aş­ma­ya ça­lı­şa­ca­ğız.

4/B ve 4/C’y­le il­gi­li hu­sus­lar­la il­gi­li­… De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, 2008 yı­lın­da bu iş dü­ze­li­yor. 4/C’­ler 4/B’­ye ge­çi­ril­mek su­re­tiy­le bu hu­sus­lar yo­lu­na gir­miş ola­cak. Bu ko­nuy­la il­gi­li du­yu­ru­lar ya­pıl­dı ve iş­lem­ler baş­la­tıl­mış­tır.

Bu­ra­da bir kı­sım şey­ler ifa­de edil­di; ezan se­si­sin kı­sıl­ma­sı, iş­te “Hak din İs­la­m’­dır.” ifa­de­si­nin hut­be­ler­den çı­ka­rıl­ma­sı gi­bi hu­sus­lar. De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bun­lar de­fa­lar­ca di­le ge­ti­ril­di ve Di­ya­net İş­le­ri Baş­ka­nı­mız da de­fa­lar­ca bun­la­rı ya­lan­la­dı. Bü­tün bun­la­ra rağ­men, yi­ne, bel­li za­man­lar­da, bel­li şe­kil­ler­de bun­lar gün­de­me ge­ti­ri­li­yor. Se­çim or­ta­mın­da bun­la­rı biz çok din­le­dik. Ar­tık se­çim or­ta­mı­nı ge­ri­de bı­rak­tık. Ama, ar­tık, lüt­fen, bu tür as­lı ol­ma­yan ifa­de­le­ri bı­ra­ka­lım, da­ha cid­di yak­la­şım­lar­la, da­ha der­li top­lu fi­kir­ler or­ta­ya atar­sak ku­rum açı­sın­dan da ül­ke­miz açı­sın­dan da çok da­ha is­ti­fa­de­li olur.

Hris­ti­yan­lık, mis­yo­ner­lik fa­ali­yet­le­riy­le il­gi­li bir şey­ler söy­len­di. Bu ko­nu­da, bu­ra­da, ko­nuş­ma­ya vak­ti­miz mü­sa­it de­ğil. De­ğer­li ar­ka­daş­lar, mis­yo­ner­lik, bun­lar, ta­bi­i, Av­ru­pa Bir­li­ği mük­te­se­ba­tı içe­ri­sin­de, ül­ke­mi­zin yap­tı­ğı bir kı­sım ya­sal dü­zen­le­me­ler so­nu­cu bu nok­ta­ya ge­lin­di­ği kas­te­di­li­yor bu ifa­de­ler­le. An­cak bu­ra­da, bu­nu söy­le­mek du­ru­mun­da­yım. Ta­bi­i, önem­li bir ko­nu­dur bu ko­nu, fa­kat bu ko­nu­nun, ar­tık, ya­sak­la­ma­lar­la, ya­sal bir kı­sım dü­zen­le­me­ler­le, bun­la­rın, bu tür ey­lem­le­rin önü­ne geç­me im­kâ­nı yok­tur. İle­ti­şi­min akıl al­maz bir nok­ta­ya gel­di­ği ça­ğı­mız­da, bir şey­le­ri ya­sak­la­ya­rak, bir şey­le­rin üs­tü­nü ör­te­rek bun­lar­la mü­ca­de­le im­kâ­nı çok ge­ri­de kal­mış­tır. Bun­lar­la mü­ca­de­le­de­ki anah­tar cüm­le, Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı gö­rev­li­le­ri­nin, men­sup­la­rı­nın eği­tim se­vi­ye­si­ni en üst dü­ze­ye çı­kar­mak­tır, on­la­rı bil­gi­li, do­na­nım­lı kıl­mak­tır. Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı­nın bu­nun­la il­gi­li fa­ali­yet­le­ri­ni bi­li­yor­su­nuz

OK­TAY VU­RAL (İz­mir) – Di­ya­net po­li­ti­ka­sı de­ğil Sa­yın Ba­kan, Hü­kû­met po­li­ti­ka­sı.

DEV­LET BA­KA­NI MUS­TA­FA SA­İD YA­ZI­CI­OĞ­LU (De­vam­la) – Es­tağ­fu­rul­lah, ben, her­han­gi kim­se­yi suç­lu­yor de­ği­lim.

OK­TAY VU­RAL (İz­mir) – Di­ya­ne­ti ten­zih edi­yo­ruz, Hü­kû­me­tin, bu ko­nu­da­ki po­li­ti­ka­la­rı­… El­bet­te mis­yo­ner­lik­le il­gi­li, Di­ya­ne­ti­mi­ze at­fe­di­le­cek bir ku­sur yok­tur her­hâl­de.

DEV­LET BA­KA­NI MUS­TA­FA SA­İD YA­ZI­CI­OĞ­LU (De­vam­la) – Hü­kû­me­tin bu ko­nu­da­ki po­li­ti­ka­la­rın­da bir ak­sak­lık yok­tur Sa­yın Vu­ral. Ya­ni Hü­kû­me­ti­miz, Av­ru­pa Bir­li­ği bağ­la­mın­da bir kı­sım ya­sal dü­zen­le­me­ler ya­pı­yor, bun­la­rın, bun­la­ra yol aç­tı­ğı­nı ifa­de et­mek is­ti­yor­su­nuz ama de­ğil. Ben, si­ze işin özü­nü söy­lü­yo­rum bu­ra­da. Ba­kı­nız, önem­li olan, yü­ce di­ni­mi­zin, her şey­den, her inanç­tan üs­tün ol­du­ğu­na inan­dı­ğı­mız yü­ce di­ni­mi­zin pren­sip­le­ri­nin, top­lu­mu­mu­za, in­sa­nı­mı­za en iyi şe­kil­de ve­ril­me­si­dir, ola­yın özü bu­ra­da ya­tar. Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı­mız da za­ten, bu­nu sağ­la­mak ama­cıy­la -onu ifa­de için söy­le­dim- men­sup­la­rı­nın eği­tim se­vi­ye­si­ni üst dü­zey­le­re çı­kar­mak için yıl­lar­dan be­ri uy­gu­la­dı­ğı pro­je­yi ba­şa­rı ile de­vam et­ti­ri­yor. Do­la­yı­sıy­la, önem­li olan ka­li­te­dir, in­san­la­ra su­num­dur. Der­me çat­ma bil­gi­le­ri in­san­la­rı­mız al­maz, on­la­ra ve­ri­len ka­li­te­li bil­gi­le­ri alır, şa­yet on­la­rı on­la­ra ve­rir­se­niz. Do­la­yı­sıy­la, bu ko­nu uzun boy­lu tar­tı­şı­la­bi­le­cek bir ko­nu­dur ama bu ka­dar­la bu­ra­da ik­ti­fa ede­yim.

Din­ler ara­sı di­ya­lo­ğa atıf­ta bu­lu­nul­du, ken­di in­sa­nı­mız­la di­ya­log kur­ma­nın da önem­li ol­du­ğu söy­len­di. Doğ­ru­dur, el­bet­te, önem­li bir tes­pit­tir, doğ­ru bir tes­pit­tir. Bu­ra­da, ta­bi­i, Ale­vi va­tan­daş­la­rı­mız­la il­gi­li hu­sus­lar di­le ge­ti­ril­di bu bağ­lam­da. Ben, An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li­miz Sa­yın Ati­la Emek Be­y’­in ve DTP söz­cü­sü Sa­yın Ha­li­s’­in di­le ge­tir­di­ği ko­nu­lar­la il­gi­li bir iki hu­su­sa te­mas et­mek is­ti­yo­rum, faz­la uzat­mak ni­ye­tin­de de de­ği­lim.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Ale­vi va­tan­daş­la­rı­mız­la il­gi­li, son gün­ler­de, son haf­ta­lar­da, “ye­ni bir açı­lı­m” ifa­de­si et­ra­fın­da, bir kı­sım tar­tış­ma­lar ce­re­yan edi­yor. Bir yer­de bir so­run var­sa onun çö­zü­müy­le il­gi­li ça­lış­ma­lar yap­mak, hem mil­let­ve­kil­le­ri­nin hem de hü­kû­met­le­rin gö­re­vi­dir. Bu çer­çe­ve­de, son haf­ta­lar­da ko­nu­nun tar­tı­şıl­ma­sı­nı ben olum­lu de­ğer­len­di­ri­yo­rum. Bu nok­ta­da si­ya­set yap­mak, doğ­ru ve uy­gun bir dav­ra­nış de­ğil­dir de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Kim ne bi­li­yor­sa, bu ko­nu­nun çö­zü­müy­le il­gi­li, kim ne bi­li­yor­sa, onu or­ta­ya koy­mak du­ru­mun­da­dır, çün­kü bu­ra­da bir so­run var, bu so­ru­nun var­lı­ğı­nı he­pi­miz ka­bul edi­yo­ruz, bu­nu çöz­mek du­ru­mun­da­yız. Bu­nu çöz­mek için, her­kes, el bir­li­ğiy­le, olum­lu, po­zi­tif kat­kı­la­rı­nı or­ta­ya koy­mak du­ru­mun­da­dır. Bu tür inanç ko­nu­la­rı­nı, si­ya­si bir kı­sım dü­şün­ce­le­re bağ­la­ya­rak ifa­de et­mek doğ­ru de­ğil, bun­la­rın dı­şın­da bu iş­le­ri ele al­ma­mız la­zım. Böy­le ya­par­sak şa­yet, çö­züm çok da­ha ko­lay­la­şır. Do­la­yı­sıy­la, son haf­ta­lar­da­ki tar­tış­ma­la­rı bu çer­çe­ve­de gö­rüp olum­lu kat­kı ver­mek ge­re­ği­ne ina­nı­yo­rum. Bir de­fa da­ha, Plan Büt­çe Ko­mis­yo­nun­da ifa­de et­ti­ğim hu­su­sun al­tı­nı çi­ze­rek bu­ra­da tek­rar ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bi­zim, kim­se­yi et­ki­le­me, de­ğiş­tir­me ve dö­nüş­tür­me­ye ni­ye­ti­miz yok. Bi­zim en­di­şe­si­ni ta­şı­dı­ğı­mız şey, ulaş­mak is­te­di­ği­miz nok­ta, her­ke­sin, ken­di dü­şün­ce­si ve inan­cı içe­ri­sin­de, bu ül­ke­de mut­lu ya­şa­ma­sı­nı te­min et­mek­tir. Bu­nun için, ge­rek Ale­vi va­tan­daş­la­rı­mız­la il­gi­li ol­sun ge­rek di­ğer, han­gi ke­sim­le il­gi­li olur­sa ol­sun, ken­di dü­şün­ce ya­pı­sı içe­ri­sin­de, bu ül­ke­de hu­zur­lu ve mut­lu ya­şa­ma­sı te­mel he­de­fi­miz­dir. Do­la­yı­sıy­la, bu ko­nuy­la il­gi­li ya­pı­la­bi­le­cek olan bü­tün kat­kı­la­rı say­gıy­la kar­şı­la­rız, tak­dir­le kar­şı­la­rız, çö­zü­me kat­kı­sı olur dü­şün­ce­siy­le yak­la­şır ve on­la­rı de­ğer­len­di­ri­riz.

Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı­mız, za­ten, bu ko­nu­da -Büt­çe Plan Ko­mis­yo­nun­da da ifa­de et­miş­tim- ge­rek­li bir kı­sım ça­lış­ma­la­rı baş­lat­mış­tır. Ale­vi va­tan­daş­la­rı­mı­zın ken­di­le­ri­nin de ona­yı alın­mak su­re­tiy­le, iti­bar et­tik­le­ri te­mel kay­nak­lar ba­sıl­mak su­re­tiy­le on­la­rın is­ti­fa­de­le­ri­ne su­nul­muş­tur. Her­ke­sin is­ti­fa­de­si­ne su­nul­muş­tur, her­ke­sin ya­rar­la­na­bi­le­ce­ği kay­nak­lar­dır; Ale­vi­’si, Sün­ni­’si, her­ke­sin ya­rar­la­na­bi­le­ce­ği kay­nak­lar­dır bun­lar. Bun­la­rın dı­şın­da baş­ka fa­ali­yet­le­ri de var­dır.

Bü­tün bun­lar­dan he­def, bu va­tan­daş­la­rı­mı­zın da, ül­ke­miz­de, ken­di inanç­la­rı içe­ri­sin­de mut­lu bir şe­kil­de ya­şa­ma­la­rı­nı sağ­la­mak. Çün­kü, ül­ke­miz­de mut­suz ve­ya­hut da sı­kın­tı­lı in­san ol­duk­ça he­pi­miz sı­kın­tı du­ya­rız, he­pi­miz sı­kın­tı çe­ke­riz. Za­ma­nın­da bel­ki bu va­tan­daş­la­rı­mı­za biz bir el­bi­se biç­me­ye ça­lış­tık, ama el­bi­se uy­ma­dı, uy­ma­dı­ğı­nı gör­dük. Şim­di, bir­lik­te, hep bir­lik­te ye­ni bir el­bi­se di­kip on­la­rın da hu­zur­lu ve mut­lu bir şe­kil­de ya­şa­ma­la­rı­nı sağ­la­mak te­mel gö­re­vi­miz­dir.

Taş­ra teş­ki­la­tıy­la il­gi­li bir kı­sım sı­kın­tı­lar bu­ra­da di­le ge­ti­ril­di. Te­da­vi gi­der­le­riy­le il­gi­li, elek­trik, su ve ya­ka­cak gi­der­le­ri­ne da­ir bi­ri­ken borç­lar ye­dek öde­nek ter­ti­bin­den kar­şı­la­na­cak­tır. Bu­nun­la il­gi­li ge­re­ken­ler ya­pıl­mış­tır. Önü­müz­de­ki bir­kaç gün içe­ri­sin­de bu öde­me­ler baş­la­ya­cak­tır.

Ya­pı­lan bir kı­sım mis­yo­ner­lik fa­ali­yet­le­ri kar­şı­sın­da ki­tap ve Ku­r’­an-ı Ke­rim da­ğı­tı­mı ko­nu­su gün­de­me gel­di.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, üc­ret­siz ki­tap ve Ku­r’­an-ı Ke­rim da­ğı­tı­mı 58’in­ci, 59’un­cu ve 60’ın­cı Hü­kû­met dö­ne­min­de ya­pı­lan bir uy­gu­la­ma­dır. Da­ha ön­ce pek ya­pı­lan bir uy­gu­la­ma de­ğil­di. Ra­kam ola­rak -çok faz­la de­ta­ya gir­me­den-2003 ile 2007 yıl­la­rı ara­sın­da 15 mil­yon YTL’­lik ve sa­yı ola­rak da aşa­ğı yu­ka­rı 10 mil­yo­na ya­kın ki­tap da­ğı­tı­mı ya­pıl­mış­tır. Bu hiz­met de ya­pıl­ma­ya de­vam edil­mek­te­dir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; her hü­kû­met ken­di dö­ne­mi­nin şart­la­rı­na ve im­kân­la­rı­na gö­re hiz­met­ler ver­miş­tir. Her­ke­sin bu ül­ke­ye hiz­me­ti ve kat­kı­sı var­dır. Hiz­met ve­ren her­kes­ten Al­lah ra­zı ol­sun. Hiz­met ay­nı za­man­da bir ya­rış­tır. Her dö­ne­min şart­la­rı fark­lı­dır, im­kân­la­rı fark­lı­dır. Biz id­di­a edi­yo­ruz, di­yo­ruz ki, ge­çen dö­nem­ler­de ya­pı­lan hiz­met­le­ri bir­kaç kat kat­la­ya­rak ge­çen hü­kû­met­ler dö­ne­min­de yap­tık ve bu Hü­kû­met dö­ne­min­de de yap­ma­ya de­vam ede­ce­ğiz.

Bu hiz­met ya­rı­şı­nın ob­jek­tif dö­kü­mü her­kes ta­ra­fın­dan ya­pı­la­bi­lir. Dev­le­tin ka­yıt­la­rı, bel­ge­le­ri her­ke­se açık­tır. Her­kes mü­ra­ca­at et­ti­ği za­man ne za­man ne ya­pıl­mış onun ke­sin kay­dı­nı ala­bi­lir. Ni­hai de­ğer­len­dir­me­yi za­ten ta­rih ya­pa­cak­tır.

Ben, bu­ra­da, bu ve­si­ley­le, kat­kı­da bu­lu­nan tüm mil­let­ve­kil­le­ri­mi­ze te­şek­kür edi­yo­rum, olum­lu eleş­ti­ri­le­ri mut­la­ka dik­ka­te alı­na­cak­tır.

Bu ve­si­ley­le, he­pi­ni­zi sev­gi ve say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ba­kan.

Ta­sa­rı aley­hin­de, Sa­yın Hü­se­yin Mert, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Mert. (DSP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sü­re­niz beş da­ki­ka.

HÜ­SE­YİN MERT (İs­tan­bul) – Sa­yın Baş­ka­nım, sa­yın mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; Baş­ba­kan­lık ve bağ­lı ku­rum­la­rın 2008 yı­lı büt­çe­si hak­kın­da söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. He­pi­ni­ze, şah­sım ve De­mok­ra­tik Sol Par­ti adı­na say­gı­lar su­nu­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, dün, Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı­nı, Sa­yın Baş­ba­ka­nı ve bi­raz ön­ce de sa­yın ba­kan­la­rı­mı­zı hep bir­lik­te din­le­dik. Şüp­he­siz an­lat­tık­la­rın­dan an­la­dık­la­rı­mız da ol­du, fa­kat an­la­ya­ma­dık­la­rı­mız da ol­du. Ör­ne­ğin eko­no­mi­de her şe­yin iyi git­ti­ği­ni an­la­dık, an­cak, her şe­yi iyi gi­den eko­no­mi­nin ne­den hâ­lâ bor­cu­nun yük­sel­di­ği­ni bir tür­lü an­la­ya­ma­dık. Tüm var­lık­la­rı­mı­zı hız­la ve ba­şa­rıy­la sat­tı­ğı­mı­zı an­la­dık, an­cak, ne­den or­ta­da hâ­lâ bir ya­tı­rım ol­ma­dı­ğı­nı ve bu­ra­dan el­de edi­len pa­ra­la­rın ne­re­ye git­ti­ği­ni an­la­ya­ma­dık, ne­den hâ­lâ Tür­ki­ye­’nin bir nu­ma­ra­lı so­ru­nu­nun iş­siz­lik ol­du­ğu­nu an­la­ya­ma­dık.

Biz­ler bir­bi­ri­mi­zi an­la­ya­ma­dık, an­cak, Dün­ya Ban­ka­sı ba­zı şey­le­ri an­la­mış. Ba­kın, yok­sul nü­fus, ada­let­siz ge­lir da­ğı­lı­mı, ço­cuk­la­rın kö­tü bes­len­me­si, ço­cuk ölüm­le­ri, il­ko­kul­dan me­zun ol­ma oran­la­rı ve do­ğum­da an­ne ka­yıp­la­rı gi­bi is­ta­tis­tik­ler­de Ce­za­yir, Sri Lan­ka, Ja­ma­ika, İran, Kır­gı­zis­tan, Ma­lez­ya, Ken­ya, Mol­dav­ya, Mo­ğo­lis­tan gi­bi ül­ke­le­rin ge­ri­sin­de kal­dı­ğı­mı­zı, ya­ni, say­dı­ğı­mız ko­nu­lar­da ül­ke­mi­zin sı­nıf­ta kal­dı­ğı­nı ve bu gös­ter­ge­le­rin han­gi eko­no­mik ge­liş­miş­lik se­vi­ye­sin­de ol­du­ğu­nu Dün­ya Ban­ka­sı an­la­dı, biz an­la­ya­ma­dık.

İş­te, bu ger­çek­le­rin ışı­ğın­da 2008 yı­lı büt­çe­si­ni ya­pı­yo­ruz. Bu­ra­da Baş­ba­kan­lı­ğın büt­çe­si, ge­nel büt­çe ar­tış ora­nı­nın he­men he­men ay­nı­sı ka­dar. Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı­mı­zın büt­çe­si yak­la­şık 2,5 ka­tı ka­dar art­mış. Mil­lî İs­tih­ba­rat Teş­ki­la­tı­mız ve MGK Ge­nel Sek­re­ter­li­ği­mi­zin büt­çe­le­ri ise geç­ti­ği­miz yı­la gö­re bı­ra­kın art­ma­yı, ge­çen yı­la gö­re da­ha da dü­şük kal­mış, azal­mış­tır.

Ta­bi­i, bu son de­re­ce do­ğal­dır, çün­kü, Bü­yük Or­ta Do­ğu Pro­je­si Baş­ka­nıy­la Bü­yük Or­ta Do­ğu Pro­je­si Eş Baş­ka­nı­nın ara­sın­da ge­çen ko­nuş­ma­lar, Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mı­zın ken­di de­yi­miy­le mah­rem olan ko­nuş­ma­lar, sa­nı­yo­ruz ki, MİT ve MGK Ge­nel Sek­re­ter­li­ği ta­ra­fın­dan da tam ola­rak pay­la­şı­la­ma­dı, çün­kü, ba­sın­dan iz­le­di­ği­miz ka­da­rıy­la, bu gö­rüş­me­le­rin krip­to­la­rı, ya­ni tu­ta­nak­la­rı da­hi tu­tul­ma­mış. Ta­bi­i, tu­ta­nak al­tı­na alı­nan gö­rüş­me­ler­de, Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri, Ira­k’­ın ku­ze­yi ve PKK’y­la il­gi­li bir­ta­kım is­tih­ba­rat des­te­ği­ni Tür­ki­ye­’ye ve­re­ce­ği­ni söy­le­miş. Bun­lar tu­ta­nak al­tın­da ta­bii ki.

Te­rör­le mü­ca­de­le ko­nu­sun­da is­tih­ba­rat hiz­met­le­ri­ni Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri­nin is­tih­ba­ra­tı­na ema­net et­miş du­rum­da­yız. Za­ten, ar­tık so­run, bü­yü­kel­çi­le­rin, bü­yü­kel­çi­lik­le­rin kah­val­tı ve ak­şam ye­mek­le­ri sof­ra­la­rın­da tar­tı­şı­lır hâ­le gel­miş­tir.

Ar­tık, gö­nül ra­hat­lı­ğıy­la, ül­ke­nin tüm stra­te­jik ku­rum­la­rı­nı özel­leş­tir­di­ği­miz gi­bi, Mil­lî İs­tih­ba­rat Teş­ki­la­tı­nı da özel­leş­ti­re­bi­li­riz. Av­ru­pa Bir­li­ği­nin is­te­ğiy­le lağ­vet­ti­ği­miz Psi­ko­lo­jik Ha­re­kât Da­ire­si gi­bi, si­vil­leş­tir­di­ği­miz MGK’­yı da ta­ma­men or­ta­dan kal­dı­ra­bi­li­riz. Özel­le­şen MİT de “E­şi çar­şaf­lı­dır.” ih­ba­rı ya­pı­lan yö­ne­ti­ci aday­la­rı­nın ger­çek­ten ev­li mi, yok­sa be­kâr mı ol­du­ğu araş­tır­ma­la­rı­nı ya­par di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­lar; Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı bu se­ne de ge­nel büt­çe­den pa­yı­nı ye­te­rin­ce al­mış gör­dü­ğüm ka­da­rıy­la. Ge­nel büt­çe ar­tış ora­nı­nın yak­la­şık 2,5 ka­tı ka­dar bir ar­tış­la, 2 mil­yar YTL’­lik bir pay al­mak­ta.

Şüp­he­siz ki, in­sa­nı­mı­zın, bü­tün in­san­la­rı­mı­zın iba­det ih­ti­yaç­la­rı­nı so­nu­na ka­dar kar­şı­la­mak du­ru­mun­da­yız. Yal­nız, ko­nu iba­det ol­du­ğun­da iki ta­ne tes­pi­ti yap­mak du­ru­mun­da­yım: Bi­rin­ci­si, bu ku­ru­lu­şun büt­çe­si­nin, kad­ro­su­nun bü­yük­lü­ğü ve per­so­ne­li­nin özel ya­pı­sı Hü­kû­me­tin bu ku­rum üze­rin­de çe­şit­li ba­kan­lık­la­ra çok ra­hat per­so­nel ak­tar­ma­sı­na ola­nak sağ­la­mak­ta­dır. AKP hü­kû­met­le­ri dö­ne­min­de Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı em­rin­de ça­lış­mak­ta iken di­ğer ku­rum­la­ra ya­tay ge­çiş ya­pan per­so­nel sa­yı­sı 1.978'dir. Ay­nı dö­nem içe­ri­sin­de açık­tan ata­ma yön­te­miy­le 10.004 per­so­nel ku­ru­ma alın­mış­tır. Bir yan­dan açık­tan ata­ma yön­te­miy­le ku­ru­ma per­so­nel ala­cak­sı­nız, di­ğer yan­dan yüz­de 20'si gi­bi hiç kü­çüm­sen­me­ye­cek bir per­so­ne­lin baş­ka bir ku­ru­ma ge­çiş yap­ma­sı­nı sağ­la­ya­cak­sı­nız. Bu, en ha­fif de­yi­miy­le dev­let­te kad­ro­la­şa­bil­mek için Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı­nı bir ge­çiş nok­ta­sı ola­rak kul­lan­mak de­mek­tir.

Bir di­ğer önem­li tes­pit­se ba­na gö­re şu­dur: Bil­di­ği­niz gi­bi Ana­ya­sa'mı­zın 136'ncı mad­de­si Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı­na, la­ik­lik il­ke­si doğ­rul­tu­sun­da bü­tün si­ya­si gö­rüş ve dü­şün­ce­le­rin dı­şın­da ka­la­rak ve mil­let­çe da­ya­nış­ma ve bü­tün­leş­me­yi amaç edi­ne­rek gö­rev yap­mak so­rum­lu­lu­ğu ver­miş­tir. Di­ğer yan­dan, Ana­ya­sa'nın 10'un­cu mad­de­si, her­ke­sin, dil, ırk, renk, cin­si­yet, si­ya­si dü­şün­ce, fel­se­fi inanç, din, mez­hep ve ben­ze­ri se­bep­ler­le ay­rım gö­ze­til­mek­si­zin eşit ol­du­ğu­na hük­met­mek­te­dir.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Bir da­ki­ka ek sü­re ve­ri­yo­rum Sa­yın Mert, lüt­fen ta­mam­la­yın.

HÜ­SE­YİN MERT (De­vam­la) – He­pi­miz Tür­ki­ye'de bir ger­çe­ği bi­li­yo­ruz ve za­man za­man da di­le ge­ti­ri­yo­ruz. Ale­vi yurt­taş­la­rı­mız bu ül­ke­de ken­di iba­det ge­rek­si­nim­le­ri­ni ken­di iba­det yön­tem­le­riy­le kar­şı­la­mak­ta zor­lan­mak­ta­dır­lar. Son gün­ler­de or­ta­ya atı­lan -bi­raz ön­ce Sa­yın Ba­ka­nı­mız da bah­set­ti, pro­je­nin sa­hi­bi Sa­yın Mil­let­ve­ki­li Ar­ka­da­şı­mız da bah­set­ti- bir pro­je söz ko­nu­su. Ba­sın­dan iz­le­ye­bil­di­ği­miz ka­da­rıy­la bu, Hü­kû­me­tin pro­je­siy­miş gi­bi gös­te­ril­di, an­cak ay­nı Ana­ya­sa tas­la­ğın­da ol­du­ğu gi­bi bir Hü­kû­met üye­si ya da AKP'li bir yö­ne­ti­ci ar­ka­da­şı­mız ta­ra­fın­dan sa­hip­le­nil­me­di.

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (Kay­se­ri) – Bu­nu o ar­ka­daş­la ko­nuş­sa­nız da­ha iyi ol­maz mı?

HÜ­SE­YİN MERT (De­vam­la) – Eğer Hü­kû­me­tin ger­çek­ten böy­le bir ni­ye­ti var­sa hiç za­man ge­çir­me­den ce­mev­le­ri­nin iba­det ve kül­tü­rel yön­le­rin­den ta­nı­mı­nı yap­ma­lı ve Tür­ki­ye'de­ki iba­det yer­le­ri­ne sağ­la­nan hak­la­rı ce­mev­le­ri­ne de sağ­la­ma­lı di­ye dü­şü­nü­yo­rum. Böy­le bir adım Ale­vi yurt­taş­la­rı­mız ta­ra­fın­dan so­ru­nun ger­çek­ten ve ka­lı­cı ola­rak çö­zü­le­bi­le­ce­ği­ne da­ir bir iyi ni­yet yak­la­şı­mı ola­rak al­gı­la­na­cak­tır di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

Ben büt­çe­nin ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yor, say­gı­lar su­nu­yo­rum. (DSP ve CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Mert.

Sa­yın Mil­let­ve­kil­le­ri, ikin­ci tur­da­ki gö­rüş­me­ler ta­mam­lan­mış­tır.

Şim­di so­ru­la­ra ge­çi­yo­ruz.

On beş da­ki­ka sü­re­nin ye­di bu­çuk da­ki­ka­sı so­ru­la­ra, ye­di bu­çuk da­ki­ka­sı ce­vap­la­ra ay­rıl­mış­tır.

Sa­yın As­la­noğ­lu­…

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) – Efen­dim, ben, Di­ya­net İş­le­riy­le il­gi­li­…

Sa­yın Ba­ka­nım, de­min ko­nuş­tu­nuz. İnanç ko­nu­la­rı­nı çöz­mek si­ya­set­çi­nin gö­re­vi de­ğil­dir. Bu gö­rev Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı­nın gö­re­vi­dir. Ye­ni bir el­bi­se dik­mek ha­ki­ka­ten bi­ze ya­kış­mı­yor. “Ye­ni el­bi­se­yi dik­me­k” ta­bi­ri­ni, ina­nın, Ale­vi Bek­ta­şi va­tan­daş­lar adı­na ha­ki­ka­ten ka­bul­le­ne­mi­yo­rum. Ye­ni el­bi­se­yi an­cak Ale­vi Bek­ta­şi va­tan­daş­la­rı­mız ken­di­le­ri di­ker­ler.

Ül­ke­mi­zin bö­lün­mez bü­tün­lü­ğü, ül­ke­miz­de ya­şa­yan tüm va­tan­daş­la­rı­mı­zın mil­lî bir­lik be­ra­ber­li­ği için, tüm va­tan­daş­la­rı­mı­zın inanç öz­gür­lü­ğü için, geç­ti­ği­miz beş büt­çe­de bu­ra­da otu­ran Sa­yın Ba­kan, Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı­nın te­mel ya­sa­sı­nın, şu an­da­ki mev­cut ce­mev­le­ri­nin iba­det ye­ri sa­yıl­ma­ya­ca­ğı­na ve Ale­vi va­tan­daş­la­rı­ma yar­dım edi­le­me­ye­ce­ği­ni söy­le­di.

De­min bah­set­ti­niz “Ya­sa­yı de­ğiş­ti­ri­yo­ruz.” de­di­niz. Bu ya­sa­da ce­mev­le­ri iba­det ye­ri sa­yı­la­cak mı, Ale­vi va­tan­daş­la­rı­mız Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı­nın büt­çe­sin­den ya­rar­la­na­cak mı? Bu so­ru­yu çok açık ve net so­ru­yo­rum.

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN – Sa­yın Us­lu...

CE­MA­LED­DİN US­LU (Edir­ne) – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­ka­nım.

Be­nim so­rum Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğıy­la il­gi­li ola­cak.

Sa­yın Ba­ka­nım, Or­to­doks Rum Pat­ri­ği­nin ekü­men­lik id­di­ala­rı kar­şı­sın­da ne dü­şün­mek­te­si­niz? Di­ğer ta­raf­tan, Pat­rik­ha­ne et­ra­fın­da­ki ar­sa­la­rın el de­ğiş­tir­di­ği bi­lin­mek­te­dir. Ora­da bir Va­ti­kan oluş­tur­ma gay­re­ti mi var­dır? Bu ko­nu­da­ki dü­şün­ce­le­ri­niz ne­ler­dir?

Ay­rı­ca, Ale­vi va­tan­daş­la­rı­mı­zı azın­lık ola­rak ni­te­len­di­ren AB ra­po­ru­na “den­ge­li ve olum­lu­” di­yen Baş­ba­ka­nın bu ifa­de­si­ni na­sıl de­ğer­len­di­ri­yor­su­nuz?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN – Sa­yın Doğ­ru­… Yok.

Sa­yın Pak­so­y…

MEH­MET AKİF PAK­SOY (Kah­ra­man­ma­raş) – Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Ba­ka­nım, Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mız, he­pi­mi­zin bil­di­ği gi­bi, ço­cuk­la­ra oyun­cak­lar, pa­ra, he­di­ye da­ğıt­mak­ta, fa­kir zi­ya­re­ti adı al­tın­da, te­le­viz­yon ka­me­ra­la­rı eş­li­ğin­de gös­te­riş­li bir şe­kil­de gı­da po­şet­le­ri da­ğıt­mak­ta­dır. Bun­la­rın be­de­li­ni ken­di­le­ri mi kar­şı­lı­yor, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­sin­den mi kar­şı­la­nı­yor, yok­sa dev­let büt­çe­sin­den mi kar­şı­la­nı­yor? Eğer dev­let büt­çe­sin­den kar­şı­la­nı­yor­sa han­gi ka­lem­den kar­şı­la­nı­yor? 2007 yı­lın­da bu­gü­ne ka­dar ya­pı­lan har­ca­ma ne ka­dar­dır?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN – Sa­yın Vu­ra­l…

OK­TAY VU­RAL (İz­mir) – So­rum: Mil­lî İs­tih­ba­rat Teş­ki­la­tı­nın mis­yo­ner­lik fa­ali­yet­le­riy­le il­gi­li her­han­gi bir ra­po­ru ol­muş mu­dur? Ken­di­si­ni “mu­ha­fa­za­kâr de­mok­ra­t” ad­lan­dı­ran bir ik­ti­dar beş al­tı yıl­dır ik­ti­dar­da­dır. Ama, bu dö­nem­de özel­lik­le mis­yo­ner­li­ğin art­ma­sı, ki­li­se­le­rin art­ma­sı ah­la­ki de­ğer­le­rin yoz­laş­ma­sı an­la­mın­da cin­sel is­tis­mar ve müs­teh­cen­lik suç­la­rı­nın art­ma­sı­nı, bu al­tı yıl­lık mu­ha­fa­za­kâr ik­ti­dar dö­ne­miy­le na­sıl bağ­daş­tı­rı­yor­lar?

Bir di­ğer so­rum da, Sa­yın Ba­kan “yü­ce di­ni­mi­zin esas­la­rı­nı öğ­ret­me­k” de­di­ler. Mil­lî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı ki­tap­la­rın­da ba­zı ayet­le­ri­mi­zin içe­ri­sin­den ba­zı hü­küm­le­rin çı­kar­tıl­ma­sı­nı aca­ba na­sıl kar­şı­lı­yor­lar?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN – Sa­yın Or­ha­n…

AH­MET OR­HAN (Ma­ni­sa) – Te­şek­kür ede­rim.

Şah­sı­ma da he­di­ye edil­miş olan, Di­ya­net teş­ki­la­tı­nın ha­zır­la­yıp ya­yın­la­dı­ğı “Ku­r’­an Yo­lu­” ad­lı beş cilt­lik tef­sir ki­ta­bın­da di­ğer pey­gam­ber­ler ko­nu­sun­da bu­gün­kü İn­cil ve Tev­ra­t’ı kay­nak gös­te­re­ce­ği­ni hiç­bir Müs­lü­man tah­min ede­mez­di. Yü­ce Pey­gam­be­ri­miz­den ön­ce gel­miş olan tüm pey­gam­ber­ler­le il­gi­li bü­tün ayet­ler­de “Ba­kı­nız Le­vi­li­ler, Mat­ta, Lu­ka, Yu­han­na­” de­ni­le­rek dip­not ve­ril­me­si tef­sir ala­nın­da İs­lam dün­ya­sın­da bir ilk­tir. Bu, Ku­r’­an tef­si­ri­ni oku­yan Müs­lü­ma­n’­ı, Hris­ti­yan­lı­ğa yön­len­dir­me ve­ya sem­pa­ti gös­ter­me de­ğil­dir de ne­dir? Yok­sa mev­cut İn­cil­le­rin ve Tev­ra­t’­ın hak ol­du­ğu mu dü­şü­nül­mek­te­dir? Bu tef­si­ri aka­de­mis­yen­ler yaz­dı. Ola­bi­lir. Oku­yup in­ce­le­yen­ler bu­nu na­sıl fark et­mez­ler? Yok­sa bu dip­no­tu ko­yan­lar bah­set­ti­ğim ki­tap­la­rı kay­nak gös­ter­me­se­ler yü­ce ki­ta­bı­mız Ku­r’­an’­ın de­dik­le­ri, me­sa­jı ye­te­rin­ce ina­nan­lar­da et­ki ya­ra­ta­maz mı de­mek is­te­di­ler?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN – Sa­yın Ça­lış...

HA­SAN ÇA­LIŞ (Ka­ra­man) – Sa­yın Baş­ka­nım, te­şek­kür edi­yo­rum.

Ara­cı­lı­ğı­nız­la Sa­yın Ba­ka­nım­dan öğ­ren­mek is­ti­yo­rum. Sa­yın Baş­ba­ka­nın Özel Ka­le­mi­ne 2006 yı­lı büt­çe­sin­de 27,1 mil­yon YTL öde­nek tah­sis edil­miş, da­ha son­ra 250,9 mil­yon YTL’­ye yük­sel­til­miş, har­ca­ma ise 249,5 mil­yon YTL ol­muş­tur. Yi­ne 2007 büt­çe­sin­de 31,8 mil­yon YTL öde­nek ön­gö­rül­müş, Ağus­tos 2007 iti­ba­rıy­la 158,9 mil­yon YTL har­ca­ma ya­pıl­mış­tır. 2008 büt­çe­sin­de ise 30,9 mil­yon YTL öde­nek ön­gö­rül­müş­tür.

Gö­rül­dü­ğü üze­re, büt­çey­le ve­ri­len baş­lan­gıç öde­nek­le­ri­nin 10 ka­tı­na va­ran har­ca­ma ya­pıl­mış­tır. Baş­ba­kan­lı­ğın ma­li du­rum ra­po­run­da bu har­ca­ma­la­rın gö­rev har­ca­ma­sı ol­du­ğu be­lir­ti­li­yor. Bah­se­di­len gö­rev ne­dir? Bu har­ca­ma­la­rın ay­rın­tı­la­rı ne­ler­dir? Ni­ye öde­nek ay­rı­lır­ken dü­şük gös­te­ri­lip so­nun­da öde­nek ar­tır­ma ih­ti­ya­cı his­se­dil­miş, öğ­ren­mek is­ti­yo­rum.

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN – Sa­yın Tor­la­k…

DUR­MU­ŞA­Lİ TOR­LAK (İs­tan­bul) – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Sa­yın Ba­kan, AKP Hü­kû­me­ti ik­ti­dar dö­ne­mi olan beş yıl­lık sü­reç­te kaç ki­şi­yi Baş­ba­kan­lık mü­şa­vir­li­ği­ne ata­mış­tır?

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN – Sa­yın Bü­yü­ka­ta­ma­n…

İS­MET BÜ­YÜ­KA­TA­MAN (Bur­sa) – Te­şek­kür edi­yo­rum.

Ge­çen haf­ta es­ki MİT Müs­te­şa­rı Sön­mez Kök­sal bir ga­ze­te­ye ver­di­ği mü­la­kat­ta Mİ­T’­in kon­tres­pi­yo­naj ça­lış­ma­la­rı­nın za­yıf ol­du­ğu­nu söy­le­di. Ay­rı­ca, ya­ban­cı is­tih­ba­rat ele­man­la­rı­nın ül­ke­miz­de ci­rit at­tı­ğı­na da­ir de­ğer­len­dir­me­ler ve ha­ber­ler med­ya­mız­da za­man za­man yer al­mak­ta­dır. Bu çok va­him teh­li­key­le il­gi­li Hü­kû­me­ti­miz bir ted­bir al­ma­yı dü­şün­mek­te mi­dir? Ay­rı­ca, Ira­k’­ın ku­ze­yin­den kay­nak­la­nan ül­ke­miz gü­ven­li­ği­ne ve bü­tün­lü­ğü­nü boz­ma­ya yö­ne­lik bö­lü­cü fa­ali­yet ve sal­dı­rı­la­rıy­la il­gi­li is­tih­ba­rat ça­lış­ma­la­rı ye­ter­siz ol­du­ğu için mi Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri­’n­den kat­kı ta­le­bin­de bu­lu­nul­muş­tur?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN – Sa­yın Enö­z…

MUS­TA­FA ENÖZ (Ma­ni­sa) – Sa­yın Baş­ka­nım, Di­ya­net­te taş­ra teş­ki­la­tı öde­nek yok­lu­ğu se­be­biy­le elek­trik, su ve ki­ra be­del­le­ri­ni öde­ye­me­mek­te­dir. Bu se­bep­le, mah­ke­me­ler­ce bu be­del­ler ge­cik­me fai­ziy­le bir­lik­te öden­me­si ta­lep edil­mek­te­dir. Bu ka­bil borç­lar ne ka­dar­dır? Bu ko­nu­da ne gi­bi ted­bir­ler al­dı­nız?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim.

Za­man dol­du.

KA­MER GENÇ (Tun­ce­li) – Sa­yın Baş­kan, da­ha baş­lar baş­la­maz ben söz al­dı­m… Ya­ni, böy­le bir şey olur mu efen­dim? (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN – Sa­yın Gen­ç…

KA­MER GENÇ (Tun­ce­li) – …Dev­le­ti if­las et­tir­miş­le­r…

BAŞ­KAN – Sa­yın Genç lüt­fen din­ler mi­si­niz. Bu­ra­dan de­fa­lar­ca Mec­li­si yö­net­ti­niz ve bu ci­haz­la ol­du­ğu­nu bi­li­yor­su­nuz.

KA­MER GENÇ (Tun­ce­li) – Mil­let­ve­kil­le­ri­ni ko­nuş­tur­ma­mak ol­maz. Biz bu­ra­ya ko­nuş­mak için gel­dik. Mil­let aç­lık­tan, se­fa­let­ten kı­rı­lı­yor.

BAŞ­KAN – An­la­dım da­… Elek­tro­nik sis­te­me gi­ren­le­rin hep­si­ne çok hız­lı hız­lı söz ver­me­ye gay­ret et­tim.

KA­MER GENÇ (Tun­ce­li) – Ba­kı­n…

BAŞ­KAN – Evet, şim­di ce­vap­la­rı ala­lım.

DEV­LET BA­KA­NI MUS­TA­FA SA­İD YA­ZI­CI­OĞ­LU (An­ka­ra) – Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

Kı­sa­ca şöy­le ce­vap­la­ya­yım: Sa­yın As­la­noğ­lu “İ­nanç ko­nu­la­rı­nı çöz­mek si­ya­set­çi­nin işi de­ğil.” de­di­ler. El­bet­te, il­gi­li ku­rum­lar ko­nu üze­rin­de ça­lı­şı­yor­lar, ama si­ya­set­çi ül­ke­de so­run olan her şe­yin çö­zü­mü­ne kat­kı­da bu­lun­mak için elin­den ge­len gay­re­ti de gös­te­rir, dü­şün­ce­si­ni de ifa­de eder; bun­da ya­dır­ga­na­cak bir hu­sus yok.

Ya­sa­’da, Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı Ya­sa­sı­’n­da, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ya­sa mez­hep ve meş­rep üze­ri­ne ya­pı­lan bir ya­sa de­ğil, ha­zır­lık­lar o şe­kil­de ya­pıl­mı­yor. Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı Ya­sa­sı, ül­ke­miz­de ya­şa­yan her­ke­sin di­nî ve­ci­be­le­ri­ni, di­nî gö­rev­le­ri­ni, din ko­nu­sun­da­ki sı­kın­tı­la­rı­nı gi­de­re­bi­le­cek bir üs­lup içe­ri­sin­de ça­lı­şı­lıp ha­zır­la­nı­yor. Biz mez­hep ve meş­rep bağ­la­mın­da bir ha­zır­lık söz ko­nu­su de­ğil.

KA­MER GENÇ (Tun­ce­li) – Yal­nız, hiç­bir şe­y…

DEV­LET BA­KA­NI MUS­TA­FA SA­İD YA­ZI­CI­OĞ­LU (An­ka­ra) – Sa­yın Us­lu­… Sa­yın Us­lu­…

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (Kay­se­ri) – Sa­yın Ba­kan, siz de­vam edin, dik­ka­te al­ma­yın onu.

BAŞ­KAN – Sa­yın Genç, lüt­fe­n… Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri­…

Sa­yın Ba­kan, lüt­fen de­vam edin.

DEV­LET BA­KA­NI MUS­TA­FA SA­İD YA­ZI­CI­OĞ­LU (An­ka­ra) – Sa­yın Us­lu ekü­me­nik­lik ko­nu­sun­da dü­şün­ce­le­ri­mi sor­du. Ekü­me­nik­lik ko­nu­su, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu­ra­da bir­kaç cüm­ley­le ifa­de edi­le­bi­le­cek bir hu­sus de­ğil. Do­la­yı­sıy­la, il­gi­li ar­ka­da­şı­mız­la her za­man her yer­de bu­nu ko­nu­şup tar­tı­şa­bi­li­riz, ya­zı­lı ola­rak so­rar­sa ona da ce­vap ve­re­bi­li­riz. An­cak şu ka­da­rı­nı ifa­de ede­yim: Ya­ni, dün­ya­da­ki Or­to­doks­lar, al­tı ci­va­rın­da Or­to­doks mer­ke­zi, bir iki is­tis­na ha­riç, İs­tan­bu­l’­da­ki Or­to­doks­luk Pat­ri­ği­ni eşit­ler ara­sın­da bi­rin­ci ola­rak gö­rür­ler. Bu on­la­rın ken­di so­ru­nu­dur, ama bi­z… Za­ten, la­ik bir hü­kû­met her­han­gi bir ru­ha­ni pa­ye ver­me yet­ki­si­ne de sa­hip de­ğil­dir. Ken­di ara­la­rın­da­ki tas­nif­ler de bi­zi çok faz­la il­gi­len­dir­mi­yor.

Ale­vi­lik­le­… Zan­ne­di­yo­rum, Sa­yın Baş­ba­kan­la il­gi­li söy­le­nen hu­sus da din ders­le­ri aley­hi­ne açı­lan bir da­vay­la il­gi­li -çok iyi al­gı­la­ya­ma­dım- sa­nı­yo­rum on­dan bah­set­ti ar­ka­da­şı­mız. Ora­da çı­kan ka­rar da, ders­le­rin ve­ril­me­siy­le de­ğil de, muh­te­va­sıy­la, içe­rik­le il­gi­li, müf­re­dat­la il­gi­li bir ka­rar­dı. Onun üze­ri­ne, ben de aşa­ğı yu­ka­rı ben­zer ifa­de­yi kul­lan­dım. Ya­ni, çok önem­li bir şey de­ğil. “Muh­te­vay­la il­gi­li, içe­rik­le il­gi­li, müf­re­dat­la il­gi­li dü­zen­le­me­ler her za­man ya­pı­la­bi­lir.” şek­lin­de bir ifa­dem ol­muş­tu be­nim de. Sa­nı­yo­rum o kas­te­dil­di. Çok da net kav­ra­ya­ma­dım.

Sa­yın Vu­ral, ba­zı ayet­ler­den ba­zı hü­küm­le­rin çı­ka­rıl­ma­sı ko­nu­su­nu se­çim­ler­den ön­ce çok din­le­dik, çok bro­şür­ler­de de ya­zıl­dı, ama bu­ra­da ifa­de ede­yi­m…

OK­TAY VU­RAL (İz­mir) – Mil­let onay­lı­yor mu ya­ni?

DEV­LET BA­KA­NI MUS­TA­FA SA­İD YA­ZI­CI­OĞ­LU (An­ka­ra) – Bir da­ki­ka­… Ma­dem sor­du­nuz, ce­vap ve­ri­yo­rum şim­di si­ze.

Bir: Din Kül­tü­rü ve Ah­lak Bil­gi­si ki­ta­bın­da­n…

ER­TUĞ­RUL KUM­CU­OĞ­LU (Ay­dın) – Si­nir­len­me Sa­yın Ba­kan.

DEV­LET BA­KA­NI MUS­TA­FA SA­İD YA­ZI­CI­OĞ­LU (An­ka­ra) – Si­nir­len­mi­yo­rum.

Din Kül­tü­rü ve Ah­lak Bil­gi­si ki­ta­bın­da­ki bir ifa­de. Ora­da, ke­li­me­itev­hit ve ke­li­me­işe­ha­de­ti an­la­tı­yor. Ke­li­me­itev­hit de­di­ği­miz “La ila­he il­lal­la­h”,  ke­li­me­işe­ha­det “La ila­he il­lal­lah, Mu­ham­me­den Re­su­lul­lah.” Şim­di, bir ta­ra­fı bı­ra­kı­yor, öbü­rü­nü alı­yor, di­yor ki: “Ba­kın, bu­ra­dan bu çık­mış.” Hâl­bu­ki, ora­da bir kav­ram ifa­de edi­li­yor, bir kav­ram an­la­tı­lı­yor. Ya­ni, ke­li­me­itev­hit di­ye bir kav­ram var, onu an­la­tı­yor. O da “La ila­he il­lal­la­h”­tır, o ka­dar­dır. Ke­li­me­işe­ha­det de ar­ka­sın­dan ge­li­yor, fa­kat o alın­mı­yor, öbü­rü alı­nı­yor, di­yor ki: “Ba­kın, bu­nun ya­rı­sı git­ti.”

İki: Ku­r’­an’­dan dua­lar. Bir üni­te­nin baş­lı­ğı “Ku­r’­an’­dan dua­lar.” Şim­di, Ku­r’­an’­da du­a ayet­le­ri var­dır, ama on­lar ço­ğu za­man çok uzun­dur. Uzun bir aye­tin için­de sa­de­ce du­a kıs­mı­nı al­mış, ör­nek ola­rak onu ora­ya koy­muş, onun için­de baş­ka un­sur­lar da var. On­dan son­ra de­ni­yor ki: “Ba­kın, bu çık­mış.”

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bun­lar uy­gun dav­ra­nış­lar de­ğil.

Üçün­cü hu­sus: Bu ki­tap­lar, bu hü­kû­met­ler­den ön­ce­ki dö­nem­de çı­ka­rı­lan ki­tap­lar­dır ve biz bu ki­tap­la­rın yan­lış ol­ma­dı­ğı­nı, sa­vu­na­dur­duk se­çim es­na­sın­da. Ya­ni, siz­le­rin ve­ya­hut da da­ha ön­ce­ki dö­nem­ler­de ba­sı­lan ki­tap­lar­da­ki ifa­de­le­ri­n…

OK­TAY VU­RAL (İz­mir) – Ben ye­ni ki­tap­lar­dan si­ze ör­nek gön­de­re­yim de­…

DEV­LET BA­KA­NI MUS­TA­FA SA­İD YA­ZI­CI­OĞ­LU (An­ka­ra) – …yan­lış ol­ma­dı­ğı­nı biz uzun sü­re an­lat­ma­ya ça­lış­tık. Şim­di de ay­nı şe­yi söy­lü­yo­rum.

OK­TAY VU­RAL (İz­mir) – Ben, si­ze ye­ni ki­tap­lar­dan ör­nek gön­de­re­yim de ne­le­rin çı­kar­tıl­dı­ğı­nı bel­ki tav­zih eder­si­niz.

DEV­LET BA­KA­NI MUS­TA­FA SA­İD YA­ZI­CI­OĞ­LU (An­ka­ra) – Gön­de­rin, tav­zih edil­me­si ge­re­ken hu­sus var­sa, hiç çe­kin­mem tav­zih ede­rim. Te­şek­kür ede­rim.

Bi­raz ön­ce de ifa­de edil­di. Ben De­ğer­li, Sa­yın Ba­ka­nı­ma da va­kit bı­rak­mak açı­sın­da­n… Elek­trik, su borç­la­rı­… Bi­raz ön­ce ifa­de et­tim, do­la­yı­sıy­la ora­da da ce­vap­la­mış ol­dum.

Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI NA­ZIM EK­REN (İs­tan­bul) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; so­ru­lar­dan do­la­yı özel­lik­le te­şek­kür ede­rim. Ger­çek­ten de bi­zim için önem arz eden so­ru­lar so­rul­du. Ben, va­kit el­ver­di­ği öl­çü­de ce­vap­la­ma­ya ça­lı­şa­ca­ğım.

İlk ola­rak, ben­den son­ra­ki ko­nuş­ma­cı­nın ifa­de et­ti­ği, BOP Eş Baş­kan­lı­ğı ko­nu­su­na açık­lık ge­tir­me­miz ge­re­kir. Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mı­zın böy­le bir sı­fa­tı ve böy­le bir gö­re­vi yok, onu ön­ce­lik­le be­lirt­mem la­zım. İkin­ci önem­li nok­ta, ko­nuş­mam­da hız­la geç­miş ol­ma­ma rağ­me­n…

MU­HAR­REM VAR­LI (Ada­na) – An­la­şıl­ma­dı Sa­yın Ba­kan, ora­sı an­la­şıl­ma­dı.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI NA­ZIM EK­REN (İs­tan­bul) – Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mı­zın BOP Eş Baş­kan­lı­ğı gö­re­vi yok­tur, onu ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

MU­HAR­REM VAR­LI (Ada­na) – Ken­di ifa­de­si Sa­yın Baş­ba­ka­nın.

OK­TAY VU­RAL (İz­mir) – Gö­rev­den al­dı­nız mı?

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI NA­ZIM EK­REN (İs­tan­bul) – İkin­ci önem­li hu­sus, ya­tı­rım­lar ve is­tih­dam ko­nu­sun­da­ki yan­lış ra­kam­lar­dır. 2002-2006 dö­ne­mi­ni kap­sa­yan sü­re için­de, özel sa­bit ser­ma­ye ya­tı­rım­la­rı yüz­de 208 art­mış, is­tih­dam ise 21 mil­yon 354’ten 23 mil­yon 548’e çık­mış­tır. 59’un­cu ve 60’ın­cı Hü­kû­met dö­nem­le­rin­de, 11 adet Baş­ba­kan­lık mü­şa­vi­ri atan­mış­tır. Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mı­zın zi­ya­ret­le­rin­de ver­di­ği he­di­ye­ler için Baş­ba­kan­lık büt­çe­sin­de her­han­gi bir öde­nek ay­rıl­ma­mış­tır.

Di­ğer­le­ri­ne de ya­zı­lı ce­vap ve­re­ce­ğim.

Tek­rar te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim.

Şim­di, sı­ra­sıy­la ikin­ci tur­da yer alan büt­çe­le­rin bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si hu­su­su­nu ve bö­lüm­le­ri­ni ay­rı ay­rı oku­tup oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım.

Baş­ba­kan­lık 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Bö­lüm­le­ri oku­tu­yo­rum:

07 -  BAŞ­BA­KAN­LIK

1.– Baş­ba­kan­lık 2008 Yı­lı Mer­ke­zî Yö­ne­tim Büt­çe­si

A – C E T V E L İ

KO­DU            Açık­la­ma                                              (YTL)

01                    Ge­nel Ka­mu Hiz­met­le­ri  1.589.530.850

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

02                    Sa­vun­ma Hiz­met­le­ri       23.207.600

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

03                    Ka­mu Dü­ze­ni ve Gü­ven­lik

                        Hiz­met­le­ri                          2.275.750

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

04                    Eko­no­mik İş­ler ve Hiz­met­ler         48.706.000

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

07                    Sağ­lık Hiz­met­le­ri                              620.300

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

08                    Din­len­me, Kül­tür ve

                        Din Hiz­met­le­ri                   1.869.500

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

                        TOP­LAM                               1.666.210.000

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Baş­ba­kan­lık 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri ka­bul edil­miş­tir.

Baş­ba­kan­lık 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı­nın bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

2.– Baş­ba­kan­lık 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

BAŞ­KA­N– (A) cet­ve­li­nin ge­nel top­la­mı­nı oku­tu­yo­rum:

Baş­ba­kan­lık 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

A  –  C E T V E L İ

                                                        (YTL)

- Ge­nel Öde­nek Top­la­mı          :               1.593.355.939,87

- Top­lam Har­ca­ma     :               1.570.697.389,80

- İp­tal Edi­len Öde­nek :               22.658.548,84

- Er­te­si Yı­la Dev­re­den Öde­nek             :               1,23

BAŞ­KA­N– (A) cet­ve­li­ni ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Baş­ba­kan­lık 2006 yı­lı mer­ke­zi yö­ne­tim ke­sin he­sa­bı­nın bö­lüm­le­ri ka­bul edil­miş­tir.

Mil­lî İs­tih­ba­rat Teş­ki­la­tı Müş­te­şar­lı­ğı 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Bö­lüm­le­ri oku­tu­yo­rum:

07.75- MİL­LÎ İS­TİH­BA­RAT TEŞ­Kİ­LA­TI MÜŞ­TE­ŞAR­LI­ĞI

1.– Mil­lî İs­tih­ba­rat Teş­ki­la­tı Müş­te­şar­lı­ğı 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

A – C E T V E L İ

KO­DU            Açık­la­ma                                            (YTL)

03                    Ka­mu Dü­ze­ni ve Gü­ven­lik Hiz­met­le­ri       423.557.000

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

                        TOP­LAM                                               423.557.000

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Mil­lî İs­tih­ba­rat Teş­ki­la­tı Müş­te­şar­lı­ğı 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri ka­bul edil­miş­tir.

Mil­lî İs­tih­ba­rat Teş­ki­la­tı Müs­te­şar­lı­ğı 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı­nın bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

2.– Mil­lî İs­tih­ba­rat Teş­ki­la­tı Müş­te­şar­lı­ğı 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

BAŞ­KA­N– (A) cet­ve­li­nin ge­nel top­la­mı­nı oku­tu­yo­rum:

Mil­lî İs­tih­ba­rat Teş­ki­la­tı Müş­te­şar­lı­ğı 2006 Yı­lı Mer­ke­zî Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

A  –  C E T V E L İ

                                                        (YTL)

- Ge­nel Öde­nek Top­la­mı          :               320.980.229,31

- Top­lam Har­ca­ma     :               308.406.038,28

- İp­tal Edi­len Öde­nek :               12.574.191,03

- Er­te­si Yı­la Dev­re­den Öde­nek             :               579.167,07

BAŞ­KA­N– (A) cet­ve­li­ni ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Mil­lî İs­ti­ba­rat Teş­ki­la­tı Müş­te­şar­lı­ğı 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı­nın bö­lüm­le­ri ka­bul edil­miş­tir.

Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu Ge­nel Sek­re­ter­li­ği 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Bö­lüm­le­ri oku­tu­yo­rum:

07.76- MİL­LÎ GÜ­VEN­LİK KU­RU­LU GE­NEL SEK­RE­TER­Lİ­Ğİ

1.– Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu Ge­nel Sek­re­ter­li­ği 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

A – C E T V E L İ

KO­DU                            Açık­la­ma                              (YTL)

01                    Ge­nel Ka­mu Hiz­met­le­ri  11.036.000

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

                        TOP­LAM                               11.036.000

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu Ge­nel Sek­re­ter­li­ği 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri  ka­bul edil­miş­tir.

Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu Ge­nel Sek­re­ter­li­ği 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı­nın bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

2.– Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu Ge­nel Sek­re­ter­li­ği 2006 Yı­lı Mer­ke­zî Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

BAŞ­KA­N– (A) cet­ve­li­nin ge­nel top­la­mı­nı oku­tu­yo­rum:

Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu Ge­nel Sek­re­ter­li­ği 2006 Yı­lı Mer­ke­zî Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

A  –  C E T V E L İ

                                                        (YTL)

- Ge­nel Öde­nek Top­la­mı          :               10.984.000,00

- Top­lam Har­ca­ma     :               9.639.770,99

- Öde­nek Dı­şı Har­ca­ma            :               1.693,27

- İp­tal Edi­len Öde­nek :               1.345.922,28

BAŞ­KA­N– (A) cet­ve­li­ni ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu Ge­nel Sek­re­ter­li­ği 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı­nın bö­lüm­le­ri ka­bul edil­miş­tir.

Türk İş­bir­li­ği ve Kal­kın­ma İda­re­si Baş­kan­lı­ğı  2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Bö­lüm­le­ri oku­tu­yo­rum:

40.32 - TÜRK İŞ­BİR­Lİ­Ğİ VE KAL­KIN­MA İDA­RE­Sİ BAŞ­KAN­LI­ĞI

1.– Türk İş­bir­li­ği ve Kal­kın­ma İda­re­si Baş­kan­lı­ğı 2008 Yı­lı Mer­ke­zî Yö­ne­tim Büt­çe­si

A – C E T V E L İ

Ko­du                              Açık­la­ma                              (YTL)

01                    Ge­nel Ka­mu Hiz­met­le­ri  44.966.000

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

                        TOP­LAM                               44.966.000

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

(B) cet­ve­li­ni oku­tu­yo­rum:

B – C E T V E L İ

KOD                Açık­la­ma                              (YTL)

04                    Alı­nan Ba­ğış ve Yar­dım­lar

                        ile Özel Ge­lirler                     44.966.000

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

                        TOP­LAM                               44.966.000

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Türk İş­bir­li­ği ve Kal­kın­ma İda­re­si Baş­kan­lı­ğı 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri ka­bul edil­miş­tir.

Türk İş­bir­li­ği ve Kal­kın­ma İda­re­si Baş­kan­lı­ğı 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı­nın bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

2.– Türk İş­bir­li­ği ve Kal­kın­ma İda­re­si Baş­kanl­ğı 2006 Yı­lı Mer­ke­zî Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

BAŞ­KA­N– (A) cet­ve­li­nin ge­nel top­la­mı­nı oku­tu­yo­rum:

Türk İş­bir­li­ği ve Kal­kın­ma İda­re­si Baş­kan­lı­ğı 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

A  –  C E T V E L İ

                                                        (YTL)

- Ge­nel Öde­nek Top­la­mı          :               52.252.311,45

- Top­lam Har­ca­ma     :               48.705.819,26

- İp­tal Edi­len Öde­nek :               3.546.492,19

BAŞ­KA­N– (A) cet­ve­li­ni ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

(B) cet­ve­li­nin ge­nel top­la­mı­nı oku­tu­yo­rum:

B  –  C E T V E L İ

                                                        YTL

- Büt­çe tah­mi­ni          :               43.025.000,00

- Yı­lı tah­si­la­tı                             :               49.043.061,45

BAŞ­KA­N–  (B) cet­ve­li­ni ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Türk İş­bir­li­ği ve Kal­kın­ma İda­re­si Baş­kan­lı­ğı 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı­nın bö­lüm­le­ri ka­bul edil­miş­tir.

Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Bö­lüm­le­ri oku­tu­yo­rum:

07.86 - Dİ­YA­NET İŞ­LE­Rİ BAŞ­KAN­LI­ĞI

1.– Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

A – C E T V E L İ

Fonk­si­yo­nel

Kod                 Açık­la­ma                                                              (YTL)

01                    Ge­nel Ka­mu Hiz­met­le­ri                  13.453.180

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

02                    Sa­vun­ma Hiz­met­le­ri                       191.840

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

03                    Ka­mu Dü­ze­ni ve Gü­ven­lik Hizmet­le­ri        700.000

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

07                    Sağ­lık Hiz­met­le­ri                                              286.235

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

08    Din­len­me, Kül­tür ve Din Hiz­metle­ri                              1.983.489.840

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

09                    Eği­tim Hiz­met­le­ri                                             291.500

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

                        TOP­LAM                                               1.998.412.595

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri ka­bul edil­miş­tir.

Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı­nın bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

2.- Diyanet İşleri Başkanlığı 2006 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı

BAŞ­KA­N– (A) cet­ve­li­nin ge­nel top­la­mı­nı oku­tu­yo­rum:

Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

A  –  C E T V E L İ

                                                        (YTL)

- Ge­nel Öde­nek Top­la­mı          :               1.307.348.693,00

- Top­lam Har­ca­ma     :               1.452.774.315,53

- Öde­nek Dı­şı Har­ca­ma            :               150.621.534,81

- İp­tal Edi­len Öde­nek :               5.195.912,28

BAŞ­KA­N– (A) cet­ve­li­ni ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı­nın bö­lüm­le­ri ka­bul edil­miş­tir.

Böy­le­ce Baş­ba­kan­lık, Mil­lî İs­tih­ba­rat Teş­ki­la­tı Müs­te­şar­lı­ğı, Mil­lî Gü­ven­lik Ku­ru­lu Ge­nel Sek­re­ter­li­ği, Türk İş­bir­li­ği ve Kal­kın­ma İda­re­si Baş­kan­lı­ğı ve Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı­nın 2008 yı­lı büt­çe­le­ri ile 2006 yı­lı ke­sin he­sap­la­rı ka­bul edil­miş­tir. Ha­yır­lı ol­ma­la­rı­nı te­men­ni ede­rim.

Prog­ra­ma gö­re, ku­ru­luş­la­rın büt­çe ve ke­sin he­sap­la­rı­nı sı­ra­sıy­la gö­rüş­mek için, 6 Ara­lık 2007 Per­şem­be gü­nü sa­at 11.00’de top­lan­mak üze­re bir­le­şi­mi ka­pa­tı­yo­rum.

Ka­pan­ma Saa­ti: 20.09