DÖNEM: 23                               CİLT: 8                         YASAMA YILI: 2

 

 

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

33’üncü Birleşim

8 Aralık 2007 Cumartesi

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

 

   I. - GE­ÇEN TU­TA­NAK ÖZE­Tİ

  II. - GE­LEN K­ĞIT­LAR

II­I. - KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER

A) KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ

 

1.- 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ve Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/426) (S. Sa­yı­sı: 57)

 

2.- 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sap Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ile Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si Kap­sa­mın­da­ki İda­re ve Ku­rum­la­rın 2006 Büt­çe Yı­lı Ke­sin He­sap Ta­sa­rı­sı­na Ait Ge­nel Uy­gun­luk Bil­di­ri­mi ve Eki Ra­por­la­rı­nın  Su­nul­du­ğu­na Da­ir Sa­yış­tay Baş­kan­lı­ğı Tez­ke­re­si ile Plan ve  Büt­çe Ko­mis­yo­nu  Ra­po­ru ( 1/267, 3/191) (S. Sa­yı­sı: 58)

 

 

A) SOS­YAL HİZ­MET­LER VE ÇO­CUK ESİR­GE­ME KU­RU­MU GE­NEL MÜ­DÜR­LÜ­ĞÜ

1.- Sos­yal Hiz­met­ler ve Ço­cuk Esir­ge­me Ku­ru­mu Ge­nel Mü­dür­lü­ğü  2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Sos­yal Hiz­met­ler ve Ço­cuk Esir­ge­me Ku­ru­mu Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

B) ÖZÜR­LÜ­LER İDA­RE­Sİ BAŞ­KAN­LI­ĞI

1.- Özür­lü­ler İda­re­si Baş­kan­lı­ğı 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Özür­lü­ler İda­re­si Baş­kan­lı­ğı 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

C) Aİ­LE VE SOS­YAL ARAŞ­TIR­MA­LAR GE­NEL MÜ­DÜR­LÜ­ĞÜ

1.- Ai­le ve Sos­yal Araş­tır­ma­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Ai­le ve Sos­yal Araş­tır­ma­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

D) KA­DI­NIN STA­TÜ­SÜ GE­NEL MÜ­DÜR­LÜ­ĞÜ

1.- Ka­dı­nın Sta­tü­sü Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim    Büt­çe­si

2.- Ka­dı­nın Sta­tü­sü Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim     Ke­sin He­sa­bı

E) ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL GÜ­VEN­LİK BA­KAN­LI­ĞI

1.- Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­kan­lı­ğı 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­kan­lı­ğı 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

F) SOS­YAL GÜ­VEN­LİK KU­RU­MU BAŞ­KAN­LI­ĞI

1.- Sos­yal Gü­ven­lik Ku­ru­mu Baş­kan­lı­ğı 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

G) MES­LE­Kİ YE­TER­Lİ­LİK KU­RU­MU BAŞ­KAN­LI­ĞI

1.- Mes­le­ki Ye­ter­li­lik Ku­ru­mu Baş­kan­lı­ğı  2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

H) SAĞ­LIK BA­KAN­LI­ĞI

 

1.- Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

 

2.- Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı  2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

 

I) HU­DUT VE SA­HİL­LER SAĞ­LIK GE­NEL MÜ­DÜR­LÜ­ĞÜ

 

1.- Hu­dut ve Sa­hil­ler Sağ­lık Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

 

2.- Hu­dut ve Sa­hil­ler Sağ­lık Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

İ) İÇİŞ­LE­Rİ  BA­KAN­LI­ĞI

 

1.- İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı  2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

 

2.- İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı  2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

 

J) EM­Nİ­YET  GE­NEL MÜ­DÜR­LÜ­ĞÜ

 

1.- Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

 

2.- Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

 

K) JAN­DAR­MA GE­NEL KO­MU­TAN­LI­ĞI

 

1.- Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­tan­lı­ğı 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

 

2.- Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­tan­lı­ğı 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin   He­sa­bı

 

L) SA­HİL GÜ­VEN­LİK KO­MU­TAN­LI­ĞI­

 

1.- Sa­hil Gü­ven­lik Ko­mu­tan­lı­ğı 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

 

2.- Sa­hil Gü­ven­lik Ko­mu­tan­lı­ğı 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin     He­sa­bı

 

IV.- BAŞ­KAN­LI­ĞIN GE­NEL KU­RU­LA SU­NUŞ­LA­RI

A) TEZ­KE­RE­LER

1.- 2007 yı­lı Ha­zi­ran ayın­da ya­pı­lan 96’n­cı Ulus­la­ra­ra­sı Ça­lış­ma Kon­fe­ran­sı­’n­da ka­bul edi­len 188 sa­yı­lı Ba­lık­çı­lık Sek­tö­rün­de Ça­lış­ma­ya İliş­kin Söz­leş­me ile 199 sa­yı­lı Ba­lık­çı­lık Sek­tö­rün­de Ça­lış­ma­ya İliş­kin Tav­si­ye Ka­ra­rı hak­kın­da Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­ka­nı ta­ra­fın­dan büt­çe mü­za­ke­re­le­ri sı­ra­sın­da Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­ne bil­gi su­nul­ma­sı­na iliş­kin Baş­ba­kan­lık tez­ke­re­si (3/243)

V.- SA­TAŞ­MA­LA­RA İLİŞ­KİN KO­NUŞ­MA­LAR VE AÇIK­LA­MA­LAR

1.- Trab­zon Mil­let­ve­ki­li Cev­det Er­dö­l’­ün, Muğ­la Mil­let­ve­ki­li Ali Ars­la­n’­ın ko­nuş­ma­sın­da şah­sı­na sa­taş­ma­sı ne­de­niy­le ko­nuş­ma­sı

2.- İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Es­fen­der Kork­ma­z’­ın, Sağ­lık Ba­ka­nı Re­cep Ak­da­ğ’­ın ko­nuş­ma­sın­da şah­sı­na sa­taş­ma­sı ne­de­niy­le ko­nuş­ma­sı

 

I.- GE­ÇEN TU­TA­NAK ÖZE­Tİ

TBMM Ge­nel Ku­ru­lu sa­at 11.04’te açı­la­rak al­tı otu­rum yap­tı.

 

Ar­na­vut­luk Mec­lis Baş­ka­nı Jo­ze­fi­na To­pal­lı Ço­ba ve be­ra­be­rin­de­ki he­ye­tin ül­ke­mi­zi zi­ya­ret et­me­si­nin uy­gun bu­lun­du­ğu­na,

Slo­ven­ya Mec­li­si Dış İliş­ki­ler Ko­mis­yo­nu­nun va­ki da­ve­ti­ne is­ti­na­den, 11-14 Ara­lık 2007 ta­rih­le­ri ara­sın­da bu ül­ke­ye res­mî zi­ya­ret­te bu­lu­na­cak olan TBMM Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu üye­le­rin­den olu­şan he­ye­ti be­lir­le­mek üze­re, si­ya­si par­ti grup­la­rın­ca bil­di­ri­len isim­le­re,

İliş­kin Baş­kan­lık tez­ke­re­le­ri Ge­nel Ku­ru­lun bil­gi­si­ne su­nul­du.

 

2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun (1/426) (S. Sayısı: 57),

 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sap Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ile Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si Kap­sa­mın­da­ki İda­re ve Ku­rum­la­rın 2006 Büt­çe Yı­lı Ke­sin He­sap Ta­sa­rı­sı­na Ait Ge­nel Uy­gun­luk Bil­di­ri­mi ve Eki Ra­por­la­rı­nın Su­nul­du­ğu­na Da­ir Sa­yış­tay Baş­kan­lı­ğı Tez­ke­re­si­ ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun (1/267, 3/191) (S. Sa­yı­sı: 58) ,

Görüşmelerine devam edilerek;

Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü,

Dev­let Per­so­nel Baş­kan­lı­ğı,

Baş­ba­kan­lık Yük­sek De­net­le­me Ku­ru­lu,

Tü­tün, Tü­tün Ma­mûl­le­ri ve Al­kol­lü İç­ki­ler Pi­ya­sa­sı Dü­zen­le­me Ku­ru­mu,

Tür­ki­ye ve Or­ta-Do­ğu Am­me İda­re­si Ens­ti­tü­sü,

Ha­zi­ne Müs­te­şar­lı­ğı,

Ba­sın-Ya­yın ve En­for­mas­yon Ge­nel Mü­dür­lü­ğü,

Tür­ki­ye Bi­lim­sel ve Tek­no­lo­jik Araş­tır­ma Ku­ru­mu Baş­kan­lı­ğı,

Tür­ki­ye Bi­lim­ler Aka­de­mi­si Baş­kan­lı­ğı,

Ata­türk Kül­tür, Dil ve Ta­rih Yük­sek Ku­ru­mu Baş­kan­lı­ğı,

2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­le­ri ve 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sap­la­rı ka­bul edil­di.

 

Tun­ce­li Mil­let­ve­ki­li Ka­mer Genç, Dev­let Ba­ka­nı ve Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı Ce­mil Çi­çe­k’­in,

Uşak Mil­let­ve­ki­li Os­man Coş­ku­noğ­lu, Dev­let Ba­ka­nı Meh­met Ay­dı­n’­ın,

Ko­nuş­ma­la­rın­da şa­hıs­la­rı­na sa­taş­tık­la­rı id­di­a­sıy­la bi­rer ko­nuş­ma yap­tı­lar.

 

Alı­nan ka­rar ge­re­ğin­ce, 8 Ara­lık 2007 Cu­mar­te­si gü­nü sa­at 11.00’de top­lan­mak üze­re, bir­le­şi­me 21.41’de son ve­ril­di.

Şük­ran Gül­dal MUM­CU

Baş­kan Ve­ki­li

                    Ha­run TÜ­FEK­Cİ                                              Ca­nan CAN­DE­MİR ÇE­LİK

                            Kon­ya                                                                      Bur­sa

                        Kâ­tip Üye                                                              Kâ­tip Üye

No.: 48

II.- GE­LEN K­ĞIT­LAR

8 Ara­lık 2007 Cu­mar­te­si

Ra­por­

1.- Ka­lı­cı Or­ga­nik Kir­le­ti­ci­le­re İliş­kin Stok­holm Söz­leş­me­si­nin Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Çev­re ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yon­la­rı Ra­por­la­rı (1/412) (S. Sa­yı­sı: 76) (Da­ğıt­ma ta­ri­hi: 8.12.2007) (GÜN­DE­ME)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

8 Ara­lık 2007 Cu­mar­te­si

Bİ­RİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Saa­ti: 11.00

BAŞ­KAN : Baş­kan Ve­ki­li Nev­zat PAK­DİL

K­TİP ÜYE­LER: Fat­ma SAL­MAN KO­TAN (Ağ­rı), Fa­toş GÜR­KAN (Ada­na)

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 33’ün­cü Bir­le­şi­mi­ni açı­yo­rum.

Top­lan­tı ye­ter sa­yı­sı var­dır, gö­rüş­me­le­re baş­lı­yo­ruz.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­kil­le­ri, 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ile 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sap Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı üze­rin­de­ki gö­rüş­me­le­re de­vam ede­ce­ğiz.

Prog­ram uya­rın­ca bu­gün iki tur gö­rüş­me ya­pa­ca­ğız. Ye­din­ci tur­da Sos­yal Hiz­met­ler ve Ço­cuk Esir­ge­me Ku­ru­mu Ge­nel Mü­dür­lü­ğü, Özür­lü­ler İda­re­si Baş­kan­lı­ğı, Ai­le ve Sos­yal Araş­tır­ma­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü, Ka­dı­nın Sta­tü­sü Ge­nel Mü­dür­lü­ğü, Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­kan­lı­ğı, Sos­yal Gü­ven­lik Ku­ru­mu Baş­kan­lı­ğı, Mes­le­ki Ye­ter­li­lik Ku­ru­mu Baş­kan­lı­ğı büt­çe­le­ri yer al­mak­ta­dır.

II­I. - KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN

GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER

A) KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ

1.- 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ve Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/426) (S. Sa­yı­sı: 57) (x)

2.- 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sap Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ile Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si Kap­sa­mın­da­ki İda­re ve Ku­rum­la­rın 2006 Büt­çe Yı­lı Ke­sin He­sap Ta­sa­rı­sı­na Ait Ge­nel Uy­gun­luk Bil­di­ri­mi ve Eki Ra­por­la­rı­nın  Su­nul­du­ğu­na Da­ir Sa­yış­tay Baş­kan­lı­ğı Tez­ke­re­si ile Plan ve  Büt­çe Ko­mis­yo­nu  Ra­po­ru ( 1/267, 3/191) (S. Sa­yı­sı: 58) (x)

A) SOS­YAL HİZ­MET­LER VE ÇO­CUK ESİR­GE­ME KU­RU­MU GE­NEL MÜ­DÜR­LÜ­ĞÜ

1.- Sos­yal Hiz­met­ler ve Ço­cuk Esir­ge­me Ku­ru­mu Ge­nel Mü­dür­lü­ğü  2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Sos­yal Hiz­met­ler ve Ço­cuk Esir­ge­me Ku­ru­mu Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

B) ÖZÜR­LÜ­LER İDA­RE­Sİ BAŞ­KAN­LI­ĞI

1.- Özür­lü­ler İda­re­si Baş­kan­lı­ğı 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Özür­lü­ler İda­re­si Baş­kan­lı­ğı 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

C) Aİ­LE VE SOS­YAL ARAŞ­TIR­MA­LAR GE­NEL MÜ­DÜR­LÜ­ĞÜ

1.- Ai­le ve Sos­yal Araş­tır­ma­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Ai­le ve Sos­yal Araş­tır­ma­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

D) KA­DI­NIN STA­TÜ­SÜ GE­NEL MÜ­DÜR­LÜ­ĞÜ

1.- Ka­dı­nın Sta­tü­sü Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Ka­dı­nın Sta­tü­sü Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

E) ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL GÜ­VEN­LİK BA­KAN­LI­ĞI

1.- Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­kan­lı­ğı 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­kan­lı­ğı 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

                                        

(x) 57, 58 S. Sayılı Basmayazılar ve Ödenek Cetvelleri 04/12/2008 tarihli 29’uncu Birleşim Tutanağına eklidir.

F) SOS­YAL GÜ­VEN­LİK KU­RU­MU BAŞ­KAN­LI­ĞI

1.- Sos­yal Gü­ven­lik Ku­ru­mu Baş­kan­lı­ğı 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

G) MES­LE­Kİ YE­TER­Lİ­LİK KU­RU­MU BAŞ­KAN­LI­ĞI

1.- Mes­le­ki Ye­ter­li­lik Ku­ru­mu Baş­kan­lı­ğı  2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

BAŞ­KAN – Ko­mis­yon ye­rin­de.

Hü­kû­met ye­rin­de.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, 27/11/2007 ta­rih­li 25’in­ci Bir­le­şim­de, büt­çe gö­rüş­me­le­rin­de so­ru­la­rın ge­rek­çe­siz ola­rak ye­rin­den so­rul­ma­sı ve her tur için so­ru-ce­vap iş­le­mi­nin on beş da­ki­kay­la sı­nır­lan­dı­rıl­ma­sı ka­rar­laş­tı­rıl­mış­tır. Bu­na gö­re, tur­da yer alan büt­çe­ler­le il­gi­li ola­rak so­ru sor­mak is­te­yen mil­let­ve­kil­le­ri­nin gö­rüş­me­le­rin bi­ti­mi­ne ka­dar şif­re­le­ri­ni ya­zıp par­mak iz­le­ri­ni ta­nıt­tık­tan son­ra ek­ran­da­ki söz is­te­me bu­to­nu­na bas­ma­la­rı ge­rek­mek­te­dir. Mik­ro­fon­la­rın­da­ki kır­mı­zı ışık­lar ya­nıp sön­me­ye baş­la­yan mil­let­ve­kil­le­ri­nin söz ta­lep­le­ri ka­bul edil­miş ve sı­ra­ya gir­miş ola­cak­tır.

Tur üze­rin­de­ki gö­rüş­me­ler bit­tik­ten son­ra, so­ru sa­hip­le­ri ek­ran­da­ki sı­ra­ya gö­re so­ru­la­rı­nı yer­le­rin­den so­ra­cak­lar­dır. So­ru sor­ma iş­le­mi ye­di bu­çuk da­ki­ka için­de ta­mam­la­na­cak­tır. Ce­vap iş­le­mi için de ye­di bu­çuk da­ki­ka sü­re ve­ri­le­cek­tir. Ce­vap iş­le­mi ye­di bu­çuk da­ki­ka­dan ön­ce bi­ti­ril­di­ği tak­dir­de ge­ri ka­lan sü­re için sı­ra­da­ki so­ru sa­hip­le­ri­ne söz ve­ri­le­cek­tir.

Bil­gi­le­ri­ni­ze su­nu­lur.

Say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rım, grup­la­rı adı­na ve­ya şa­hıs­la­rı adı­na ko­nu­şa­cak olan -ha­tip olan- mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­ra, bü­tün ar­ka­daş­la­rı­mı­zın yap­tı­ğı gi­bi, sa­de­ce bir da­ki­ka ek sü­re ve­ri­le­cek­tir. Bu­nun ha­ri­cin­de ar­ka­daş­la­rı­mı­zın lüt­fen ek sü­re is­te­me­me­le­ri­ni is­tir­ham edi­yo­rum. Eğer so­ru so­ra­cak olan ar­ka­daş­lar 7 ki­şi ve faz­la olur­lar­sa, ar­ka­daş­la­ra, oto­ma­tik ola­rak ci­ha­zı ayar­la­ya­ca­ğım, sa­de­ce bir da­ki­ka so­ru sor­ma fır­sa­tı ve­ri­le­cek­tir bü­tün ar­ka­daş­la­rı­mı­zın so­ru sor­ma­sı için.

Ye­din­ci tur­da grup­la­rı ve şa­hıs­la­rı adı­na söz alan sa­yın üye­le­rin isim­le­ri­ni oku­yo­rum:

Grup­lar:

Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu: Meh­met Eki­ci, Yoz­gat Mil­let­ve­ki­li, on dört da­ki­ka; Sü­ley­man La­tif Yu­nu­soğ­lu, Trab­zon Mil­let­ve­ki­li, on da­ki­ka; Şe­nol Bal, İz­mir Mil­let­ve­ki­li, on bir da­ki­ka.

AK Par­ti: İd­ris Gül­lü­ce, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li; Ca­fer Tat­lı­bal, Kah­ra­man­ma­raş Mil­let­ve­ki­li; Gül­şen Or­han, Van Mil­let­ve­ki­li; Di­lek Yük­sel, To­kat Mil­let­ve­ki­li; Eyüp Ayar, Ko­ca­eli Mil­let­ve­ki­li; Agâh Kaf­kas, Ço­rum Mil­let­ve­ki­li; Fa­zi­let Dağ­cı Çığ­lık, Er­zu­rum Mil­let­ve­ki­li. Be­şer da­ki­ka.

De­mok­ra­tik Top­lum Par­ti­si: Se­va­hir Ba­yın­dır, Şır­nak Mil­let­ve­ki­li, yir­mi da­ki­ka; Gül­tan Kı­şa­nak, Di­yar­ba­kır Mil­let­ve­ki­li, on beş da­ki­ka.

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu: Sa­cid Yıl­dız, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li, on bir da­ki­ka; Ne­vin Ga­ye Er­ba­tur, Ada­na Mil­let­ve­ki­li, on bir da­ki­ka; Cev­det Sel­vi, Ko­ca­eli Mil­let­ve­ki­li, on üç da­ki­ka.

Şa­hıs­la­rı adı­na, le­hin­de, Ay­şe Ja­le Ağır­baş, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li; Or­han Er­dem, Kon­ya Mil­let­ve­ki­li. Aley­hin­de, Mu­har­rem Var­lı, Ada­na Mil­let­ve­ki­li.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ilk söz, Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu adı­na, Yoz­gat Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Meh­met Eki­ci­’ye ait­tir.

Sa­yın Eki­ci, bu­yu­run efen­dim. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MHP GRU­BU ADI­NA MEH­MET EKİ­Cİ (Yoz­gat) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­kan­lı­ğı büt­çe­si üze­rin­de söz al­dım. Bu ve­si­ley­le, Ge­nel Ku­ru­lu en de­rin say­gı­la­rım­la se­lam­lı­yo­rum.

Sa­yın Ba­kan, Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­ka­nı, Büt­çe ve Plan Ko­mis­yo­nun­da yap­tı­ğı su­nuş ko­nuş­ma­sın­da “Tür­ki­ye, 2003’ten bu ya­na, et­ki­le­yi­ci bir bü­yü­me ger­çek­leş­tir­miş­tir, or­ta­la­ma yüz­de 6-7 se­vi­ye­le­rin­de bir eko­no­mik bü­yü­me ya­ka­la­mış­tır.” di­ye­rek ve de­vam­la “İş­siz­lik so­ru­nu­nu  aş­mak için, Hü­kû­me­ti­miz, eko­no­mi po­li­ti­ka­sı­nın te­me­li­ne eko­no­mik bü­yü­me­nin ya­nı sı­ra bü­yü­me­nin is­tih­da­ma yan­sı­ma­sı­nı sağ­la­ya­cak, is­tih­dam odak­lı bü­yü­me­yi koy­du.” de­mek­te­dir.

Ta­bi­i, Tür­ki­ye, muz cum­hu­ri­ye­ti de­ğil­dir. Sek­sen yı­lı aş­kın cum­hu­ri­yet, çok önem­li sos­yal ve eko­no­mik ka­za­nım­lar sağ­la­mış­tır. Bu ge­liş­me­ler­de eme­ği ge­çen her­ke­si min­net­le, ölen­le­ri rah­met­le an­ma­dan ge­çe­me­ye­ce­ğim. Bu­gün, Tür­ki­ye, gel­di­ği nok­ta iti­ba­rıy­la, kriz­de iken bi­le bü­yü­me sağ­la­ma­yı be­ce­re­bi­len bü­yük bir eko­no­mik ya­pı­ya ve po­tan­si­ye­le sa­hip­tir, an­cak beş yıl­lık AKP ik­ti­dar­la­rı dö­ne­min­de mey­da­na ge­len bü­yü­me, sı­cak pa­ray­la fi­nan­se edi­len, it­ha­la­ta ve tü­ke­ti­me da­ya­lı sa­nal bir bü­yü­me­dir. Bü­yü­me pa­ra­met­re­le­ri dik­kat­le in­ce­le­nir­se bu ger­çek bü­tün çıp­lak­lı­ğıy­la or­ta­ya çı­kar. Do­la­yı­sıy­la, ik­ti­da­rı­nız­da sağ­la­nan bü­yü­me, üret­ken is­tih­dam mey­da­na ge­ti­re­mez. Bu ko­nu­da, Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­nın büt­çe su­nu­şun­da ya­yım­la­dı­ğı eko­no­mik ra­po­ru in­ce­le­me­niz, ora­da­ki pa­ra­met­re­le­ri gör­me­niz, ye­ter­li fi­kir ver­mek ba­kı­mın­dan önem­li­dir. Bu ne­den­le, mev­cut büt­çe ya­pı­sı ve Hü­kû­met per­for­man­sı­nı dik­ka­te alır­sa­nız yu­ka­rı­da sö­zü­nü et­ti­ği­niz is­tih­dam odak­lı bü­yü­me, ha­yal­ci­lik­ten baş­ka bir an­lam ta­şı­maz.

2008 büt­çe­miz­de, hem re­el hem de ca­ri ola­rak ya­tı­rım­la­rın azal­dı­ğı ger­çe­ği or­ta­da iken “ü­ret­ken is­tih­da­m” -bu ke­li­me­yi özel­lik­le se­çi­yo­rum- na­sıl mey­da­na ge­ti­ri­le­bi­lir! 2008 top­lam ka­mu ya­tı­rım he­de­fi ne­ga­tif ise, ka­mu alt­ya­pı ya­tı­rı­mı­nı azal­tır­sa­nız, özel sek­tö­re de ya­tı­rım or­ta­mı ha­zır­la­na­ma­mış ve is­tih­dam sağ­la­na­ma­mış olur. Ke­za, ba­zı il­ler­de uy­gu­la­nan teş­vik po­li­ti­ka­la­rı­nın, ba­zı il­le­ri­mi­zi sı­kın­tı­ya sok­tu­ğu ger­çe­ği­ni de göz önü­ne al­ma­nız ge­re­kir. İt­ha­lat ca­zip ol­du­ğun­da -ki “TL çok de­ğer­li, dik­kat edin.” de­di­ği­miz­de bo­zu­lu­yor­su­nuz- ara ma­lı it­ha­la­tı, içe­ri­de­ki fab­ri­ka­la­rın ka­pan­ma­sı­na ve is­tih­dam kay­bı­na ne­den ol­mak­ta­dır.

Şim­di, muh­te­rem Ge­nel Ku­ru­la so­ru­yo­rum: Na­sıl, is­tih­dam odak­lı bü­yü­me sağ­la­ya­cak­sı­nız? Bu­gün, yu­ka­rı­da arz et­ti­ği­miz ne­den­ler­le, mev­cut eko­no­mi yö­ne­tim an­la­yı­şı ile is­tih­dam ya­ra­tı­cı bir per­for­mans ya­ka­la­na­maz. An­lam­lı bir bü­yü­me­den an­cak üret­ken is­tih­dam sağ­la­dı­ğı öl­çü­de söz edi­le­bi­lir.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, bir baş­ka iş­siz­lik tü­rü de özel­leş­tir­mey­le ge­len iş­siz­lik­tir. Bu iş­siz­lik tü­rü, AKP dö­ne­mi­ne öz­gü bir iş­siz­lik tü­rü­dür. Bir yan­dan AKP Hü­kû­met­le­ri is­tih­dam ya­ra­tı­cı bü­yü­me­den bah­se­der­ken, di­ğer yan­dan,  yap­tık­la­rı özel­leş­tir­me uy­gu­la­ma­la­rıy­la iş­siz­li­ği kö­rük­le­mek­te­dir. Bü­tün dün­ya­da özel­leş­tir­me­nin tek ga­ye­si var­dır: Özel­leş­tir­me büt­çe açık­la­rı­nı ka­pat­mak için ya­pıl­maz bü­tün dün­ya­da; bü­tün dün­ya­da­ki ga­ye­si, yük­sek ve­rim­li­lik ve tam is­tih­da­mı ya­ka­la­mak­tır. An­cak, Hü­kû­me­ti­niz za­ma­nın­da hem ka­mu­dan özel sek­tö­re dev­ret­tik­le­ri iş­yer­le­rin­de iş­siz­lik doğ­ma­sı­na ne­den olun­mak­ta ve bu mey­da­na ge­tir­dik­le­ri ye­ni iş­siz­lik du­ru­mun­dan da as­la vic­dan aza­bı duy­ma­mak­ta­dır­lar.

Ra­kam­la­ra bo­ğu­lan uzun su­num­lar­la 2002-2007 ara­sın­da ne ka­dar is­tih­dam mey­da­na ge­ti­ril­di­ği an­la­tı­lı­yor bu kür­sü­ler­den. Ama, han­gi sö­ze ina­na­ca­ğı­mı­zı şa­şır­dık. Ka­bi­ne­nin en renk­li üye­le­rin­den Ma­li­ye Ba­ka­nı 25 Ekim Büt­çe Plan su­num ko­nuş­ma­sın­da “Ta­rım dı­şı sek­tör­ler­de 2003 yı­lın­dan iti­ba­ren 2 mil­yon 300 bin ki­şi­lik is­tih­dam sağ­la­dık.” der­ken, ay­nı Ba­kan, 4 Ara­lık 2002, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de büt­çe su­nu­şun­da -ki­tap­çı­ğın 13’ün­cü say­fa­sı­na ba­kın- “He­pi­ni­zin bil­di­ği gi­bi de­…” di­ye­rek -ne­yi bi­li­yor­sak- 3 mil­yon ki­şi­nin is­tih­dam edil­di­ğin­den bah­se­di­yor. Ya­ni, otuz do­kuz gün­de, ho­kus po­kus, 700 bin ye­ni is­tih­dam! Böy­le, ra­kam­la­ra bo­ğa­rak, ra­kam­la­rı dans et­ti­re­rek bir is­tih­dam var­lı­ğı söz ko­nu­su bi­le edi­le­mez.

Ama, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, bu özel­leş­tir­me so­nu­cu iş­le­rin­den olan­la­rın ses­le­ri­ne de ar­tık ku­lak ver­me­nin za­ma­nı gel­miş­tir. Ma­ale­sef, Hü­kû­met bu ko­nu­da du­yar­sız­dır. Bu du­yar­sız­lık­la Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Ana­ya­sa­sı­’nın 2, 5 ve 49’un­cu mad­de­le­ri açık­ça ih­lal edil­mek­te­dir. 59’un­cu Hü­kû­met ta­ra­fın­dan çı­ka­rı­lan 657’nin 4/C mad­de­siy­le özel­leş­ti­ri­len iş yer­le­rin­de­ki iş­çi­le­ri işe yer­leş­ti­re­rek bir çö­züm aran­mış­tır, fa­kat bü­tün uy­gu­la­ma­lar­da ka­rak­te­ris­tik hâ­li­ne ge­len dü­şün­me­den ve ale­la­ce­le tav­rı­nız­la, Ana­ya­sa ve hu­ku­ka ay­kı­rı­lık­lar­la do­lu bir ka­nun­la iş­ten çı­ka­rı­lan­la­ra ölü­mü gös­te­rip sıt­ma­ya ra­zı et­ti­niz.

İş­te, bu ka­nun­la mağ­dur edi­len in­san­la­rı, bir ma­li yıl­da on ayı geç­me­den is­tih­dam edil­me­ye, on ay­lık ma­aş­la­rı tah­sil de­re­ce­le­ri­ne gö­re 460; 525; 575 YTL öde­ye­rek on iki aya böl­dü­ğü­nüz­de as­ga­ri üc­re­tin al­tın­da bir üc­re­te, bun­dan son­ra­ki ça­lış­ma ha­yat­la­rın­da emek­li­lik taz­mi­na­tı ala­ma­ya­cak­la­rı bir ça­lış­ma ze­mi­ni­ne, sta­tü­le­ri bel­li ol­ma­dan ida­ri yön­den 657, sos­yal gü­ven­lik yö­nün­den 506 sa­yı­lı Ka­nu­n’­a ta­bi, an­cak bun­la­rın hak­la­rın­dan fay­da­la­na­ma­yan bir ça­lış­ma gru­bu­na, ça­lı­şan her­ke­sin ör­güt­len­me hak­kı Ana­ya­sa te­mi­na­tı al­tın­da ol­ma­sı­na rağ­men, sen­di­ka­la­ra üye ol­ma­yan çağ­daş esir­ler hâ­li­ne ge­tir­di­niz.

Bu ara­da, en bü­yük aş­kı­nız hâ­li­ne ge­len Av­ru­pa Bir­li­ği­nin Av­ru­pa İn­san Hak­la­rı Söz­leş­me­si­’ne, Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­’na, Ki­şi­sel ve Si­ya­sal Hak­lar Ulus­la­ra­ra­sı Söz­leş­me­si­’ne, ILO ve Av­ru­pa Kon­se­yi söz­leş­me­le­riy­le Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Ana­ya­sa­sı­’na top­tan ay­kı­rı bir tu­tum içe­ri­sin­de­si­niz.

Bu çar­pık du­rum der­hâl dü­zel­til­me­li­dir ve bu ko­nu­da ya­pa­ca­ğı­nız ve yu­ka­rı­da say­dı­ğım ak­sak­lık­la­rı gi­de­re­cek her tür­lü ya­pı­cı ça­lış­ma­lar­da Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si ola­rak her za­man des­tek ve kat­kı ver­me­ye ha­zır ol­du­ğu­mu­zu be­yan et­mek is­te­rim. An­cak, bü­tün iyi ni­ye­ti­mi­ze rağ­men çar­pık özel­leş­tir­me man­tı­ğı­nı­zın de­vam ede­ce­ği de gö­rül­mek­te­dir.

Çok ya­kın­da Şe­ker Fab­ri­ka­la­rı­nın özel­leş­ti­ril­me­si gün­dem­de­dir, Te­kel fab­ri­ka­la­rı­nın özel­leş­ti­ril­me­si gün­dem­de­dir, li­man­lar gi­bi özel­leş­tir­me­ler sı­ra­da­dır. Kor­ka­rım Yoz­gat Bi­ra Fab­ri­ka­sı iş­çi­le­ri­nin uğ­ra­dı­ğı akı­bet, Şe­ker ve Te­kel iş­çi­le­ri­ni de bek­le­mek­te­dir. Yoz­gat Bi­ra Fab­ri­ka­sı, ka­nu­nun­da, söz­leş­me­sin­de beş yıl ça­lış­tır­mak mec­bu­ri­ye­ti ol­du­ğu hâl­de, özel­leş­tir­me so­nu­cu ka­pa­tıl­mış bir fab­ri­ka­dır. Ay­nı akı­be­ti, sos­yal amaç­lı ku­ru­lan Şe­ker Fab­ri­ka­la­rı bek­le­mek­te­dir. Bu­gün Te­kel iş­çi­le­ri el­le­ri yü­re­ğin­de özel­leş­tir­me so­nu­cu­nu bek­le­mek­te­dir­ler.

Sa­yın Ba­kan, de­ğer­li AKP mil­let­ve­kil­le­ri; ama­cı­mız sa­de­ce mu­ha­le­fet yap­mak­tan iba­ret de­ğil­dir. Ge­lin, hep bir­lik­te bu çar­pık is­tih­dam po­li­ti­ka­sı­na son ve­re­lim. İş­siz­li­ği, yok­sul­luk ya­ra­ta­rak çöz­me yak­la­şı­mı doğ­ru bir yak­la­şım da de­ğil­dir. Ge­lin, hep bir­lik­te “As­ker­li­ği­mi bi­tir­dik­ten son­ra yir­mi iki ya­şım­da dev­le­ti­mi­ze gü­ve­ne­rek, dev­let ka­pı­sı­na işe gir­dik. Ama, bu gü­ven­di­ği­miz dev­le­ti­miz, kırk ya­şın­da bi­zi ka­pı önü­ne koy­du. Bu yaş­tan son­ra özel sek­tör­de de iş bu­la­mı­yo­rum.” di­yen Ela­zığ­lı özel­leş­tir­me mağ­dur­la­rı­nın se­si­ne hep bir­lik­te ku­lak ve­re­lim.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bir baş­ka sı­kın­tı­lı iş de Sos­yal Gü­ven­lik Ku­ru­mu Baş­kan­lı­ğı­dır. Ace­le­ci­lik ve “ben yap­tım, ol­du­” man­tı­ğı bu ku­ru­lu­şun mey­da­na ge­ti­ril­me­sin­de de or­ta­ya çık­mış­tır. 16/5/2006 ta­rih ve 5502 sa­yı­lı Ya­sa­’y­la SSK, Bağ-Kur ve Emek­li San­dı­ğı bir­leş­ti­ril­miş­tir ve Sos­yal Gü­ven­lik Ku­ru­mu 24/11/2006 ta­ri­hin­de Bi­rin­ci Ola­ğan Ge­nel Ku­ru­luy­la fii­len ça­lış­ma­ya baş­la­mış­tır.

Geç­mi­şi çok es­ki­le­re da­ya­nan, ken­di­le­ri­ne gö­re kül­tür­le­ri olu­şan bu ku­rum­la­rı tek ça­tı al­tın­da sı­kın­tı­sız top­la­mak, “ben yap­tım, ol­du­” man­tı­ğıy­la el­bet­te müm­kün de­ğil­dir. Oy­sa, böy­le ale­la­ce­le bir­leş­tir­me ye­ri­ne, ya­sa çı­ka­ran­lar ön­le­ri­ni gö­re­bil­me adı­na en azın­dan pi­lot bir uy­gu­la­ma ya­pa­bil­sey­di, ih­ti­yaç­la­rı, ak­sa­ma­la­rı, su­nu­la­cak hiz­met­le­rin ka­li­te­si­ni, hiz­met su­nu­mu­nu ger­çek­leş­ti­ren ku­rum ça­lı­şan­la­rı­nın per­for­mans­la­rı­nı pi­lot uy­gu­la­may­la iz­le­ye­bi­lir, bu­na gö­re bir­leş­me da­ha sağ­lık­lı ger­çek­le­şe­bi­lir­di. Ya­sa­’nın çı­kı­şın­dan bir yıl se­kiz ay geç­me­si­ne rağ­men, bı­ra­kın taş­ra­yı, An­ka­ra­’da ge­nel mü­dür­lük­ler ba­zın­da bi­le bir­leş­me sağ­la­na­ma­dı, ki bu gi­diş­le per­so­nel ve alt­ya­pı ek­sik­lik­le­ri de dik­ka­te alı­nır­sa fii­len bir­leş­me­nin da­ha uzun za­man ala­ca­ğı aşi­kâr­dır.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Sos­yal Gü­ven­lik Ku­ru­mu­na baş­kan ve baş­kan yar­dım­cı­sı her ne­den­se da­yan­ma­mak­ta­dır. Ön­ce gö­rev ve­ri­li­yor, bi­raz de­ne­yim ve tec­rü­be ka­za­nı­yor­lar, tam işe baş­la­mak üze­rey­ken  gö­rev­den alı­nı­yor­lar. Sos­yal gü­ven­li­ğin için­den ge­len, Ku­ru­mun ya­pı­sı­nı bi­len, bu ko­nu­da tec­rü­be sa­hi­bi olan, ku­rum­la­rın ak­tü­er he­sap­la­rı­na vâ­kıf olan­la­rı de­ğer­len­dir­mek ye­ri­ne sos­yal gü­ven­lik­le hiç ala­ka­sı ol­ma­yan ve tec­rü­be­si bu­lun­ma­yan Ha­zi­ne, DPT, Ma­li­ye gi­bi ala­ka­sız ku­rum­lar­dan muh­te­me­len AKP yan­da­şı in­san­la­rı ku­rum yö­ne­ti­ci­li­ği­ne atı­yor­su­nuz. Po­lis Aka­de­mi­si me­zu­nu bir dos­tu­mu­zu baş­kan yar­dım­cı­sı ola­rak ata­ma­nız Ku­rum çev­re­le­rin­de "AKP iç gü­ven­lik iş­le­riy­le sos­yal gü­ven­lik iş­le­ri­ni bir­bi­ri­ne ka­rış­tır­mış" es­pri­si­ne ne­den olu­yor. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Yi­ne, Art­vin Yu­su­fe­li­li ol­ma­nın avan­taj­la­rı ko­nu­şu­lu­yor, AKP mil­let­ve­ki­li aday­la­rı­nı ata­ma ya­pı­lı­yor.

Şim­di bu­ra­da Sa­yın Ba­ka­nı­mı Ge­nel Ku­rul hu­zu­run­da ikaz edi­yo­rum. Ku­ru­mun sa­tın al­mış ol­du­ğu sağ­lık be­del­le­ri öde­me­sin­de sı­kın­tı var­dır, da­ha doğ­ru­su şai­be var­dır, lüt­fen dik­kat­li olun. Dev­re­di­len SSK Di­yar­ba­kır Sağ­lık İş­le­ri İl Mü­dür­lü­ğü öde­me­le­rin­de şai­be var­dır. An­tal­ya Sağ­lık İş­le­ri İl Mü­dür­lü­ğün­de ay­nı ko­nu­da  sı­kın­tı­lar var­dır. Sağ­lık hiz­me­ti su­nu­cu­la­rı ile si­ya­set­çi, bü­rok­rat iş­bir­li­ği ay­yu­ka çık­mış­tır. Bu ko­nu­da ka­rar­lı­lık gös­te­ren he­kim ve ec­za­cı­lar ce­za­lan­dı­rı­lıp sür­gün edil­miş­tir. Me­se­la, bir üni­te­de­ki he­kim­le­rin ta­ma­mı An­ka­ra'ya alın­mış­tır ve hâ­len yer­le­ri­ne ia­de edil­me­miş­tir. Bir yer­ler­den des­tek alan ba­zı yö­ne­ti­ci­ler so­ruş­tur­may­la suç­lu­luk­la­rı çı­kın­ca is­ti­fa edi­yor­lar. Gö­rev­de Yük­sel­me ve Un­van De­ği­şik­li­ği Yö­net­me­li­ği Ku­rum­da bü­yük hu­zur­suz­lu­ğa ne­den olu­yor. Yö­net­me­lik'in 25'in­ci mad­de­si­nin (b) fık­ra­sıy­la sı­na­va ta­bi ol­ma­dan di­ğer ku­ru­luş­lar­dan Ku­ru­ma ge­çiş­le­rin önü açıl­mak­ta­dır. Bu bir kad­ro ça­lış­ma­sı iz­le­ni­mi ver­mek­te­dir.

Şim­di, Sa­yın Ba­ka­na so­ru­yo­rum: 2007 yı­lın­da şef ol­muş, is­mi biz­ce ma­lum bir şah­sı AS­Kİ­’ye gön­der­dik­ten son­ra tek­rar Ku­ru­ma ala­cak mı­sı­nız? Bu şe­kil­de gön­de­ri­len şa­hıs­la­rı tek­rar Ku­ru­ma ala­cak mı­sı­nız? Emin olun, bu şa­hıs­la­rı ta­kip edi­yo­ruz.

Yi­ne, yö­ne­ti­ci­le­rin si­ya­sal ay­rım­cı­lık ve sen­di­kal ay­rım­cı­lık yap­ma­ma­la­rı ko­nu­sun­da ve İs­tan­bul ili­ne ta­nı­nan ek öde­me­le­rin An­ka­ra, İz­mir gi­bi bü­yük şe­hir­le­re ta­nın­ma­sın­da ya­rar gö­rü­yo­ruz.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, vak­tim ta­mam­lan­mak üze­re, son öne­ri­le­ri­mi ya­pı­yo­rum.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Eki­ci, bir da­ki­ka­lık sü­re için­de ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

MEH­MET EKİ­Cİ (De­vam­la) – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Sos­yal gü­ven­li­ğin te­me­li olan sis­tem­ler­den sos­yal hiz­met­ler ve sos­yal yar­dım­lar mut­la­ka AKP kri­ter­le­riy­le de­ğil, bi­li­min ışı­ğın­da, ül­ke ger­çek­le­ri dik­ka­te alı­na­rak ya­pı­lan­dı­rıl­ma­lı­dır. Sos­yal si­gor­ta sis­te­mi, prim­li sis­tem ola­rak de­vam et­me­li­dir. Prim­li sis­tem içe­ri­sin­de ni­met-kül­fet den­ge­sin­de çok önem­li ye­ri olan ya­şa­ma sü­re­si­ni be­lir­le­mek mak­sa­dıy­la ül­ke­mi­ze ait ya­şam tab­lo­la­rı oluş­tu­rul­ma­lı­dır. Uzun va­de­li si­gor­ta branş­la­rı ile kı­sa va­de­li si­gor­ta branş­la­rı mut­la­ka ay­rı ola­rak ele alın­ma­lı ve bun­la­rın fi­nans­ma­nı ay­rı sağ­lan­ma­lı­dır. Enf­las­yon ve kal­kın­ma hı­zı, prim ve ay­lık­la­rın tes­pi­tin­de be­lir­le­yi­ci ol­ma­lı­dır ve si­ya­set el­bet­te ku­rum­la­rı yö­ne­te­cek­tir ama si­ya­set ku­rum­la­rın için­den eli­ni çek­me­li­dir.

Büt­çe­mi­zin mil­le­ti­mi­ze ha­yır­la­ra ve­si­le ol­ma­sı di­le­ğiy­le, Sa­yın Ge­nel Ku­ru­lu en yük­sek duy­gu­la­rım­la se­lam­lı­yo­rum. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Eki­ci.

Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu adı­na ikin­ci ko­nuş­ma­cı, Trab­zon Mil­let­ve­ki­li Sü­ley­man La­tif Yu­nu­soğ­lu.

Sa­yın Yu­nu­soğ­lu, bu­yu­run. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sü­re­niz on da­ki­ka Sa­yın Yu­nu­soğ­lu.

MHP GRU­BU ADI­NA SÜ­LEY­MAN LA­TİF YU­NU­SOĞ­LU (Trab­zon) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Sos­yal Hiz­met­ler ve Ço­cuk Esir­ge­me Ku­ru­mu ile Özür­lü­ler İda­re­si Baş­kan­lı­ğı büt­çe­le­ri üze­rin­de Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Gru­bum ve şah­sım adı­na yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Yurt­la­rı­mız­da ko­run­ma­ya muh­taç kim­se­siz ço­cuk­la­rı­mız kal­mak­ta­dır. Dev­let, dev­le­tin ku­ru­mu olan Sos­yal Hiz­met­ler ve Ço­cuk Esir­ge­me Ku­ru­mu bu ço­cuk­la­rı­mı­zın ha­mi­si­dir. Sos­yal Hiz­met­ler ve Ço­cuk Esir­ge­me Ku­ru­mu­na bağ­lı yurt­lar­da ve özel yurt­lar­da ka­lan ço­cuk­la­rı­mız­la il­gi­li son dö­nem­ler­de gün­de­me ge­len ha­ber­ler, oku­duk­la­rı­mız, gör­dük­le­ri­miz yü­re­ği­mi­zi sız­lat­mak­ta­dır. Sos­yal Hiz­met­ler ve Ço­cuk Esir­ge­me Ku­ru­mu­na bağ­lı ço­cuk yu­va­la­rın­da, Ma­lat­ya­’da, Er­zin­ca­n’­da, İs­tan­bu­l’­da ve Ada­na­’da ya­şa­nan olay­la­rı, he­pi­miz, acı içe­ri­sin­de, ga­ze­te­ler­den oku­duk, te­le­viz­yon­lar­dan gör­dük. Med­ya­nın or­ta­ya çı­kar­dı­ğı bu ha­di­se­ler­den son­ra, uma­rım, Sa­yın Ba­kan, bir da­ha bu vah­şet gö­rün­tü­le­rin ya­şan­ma­ma­sı için ge­rek­li ted­bir­le­ri al­mış­tır.

Bu yurt­la­rı­mız­da ka­lan ço­cuk­la­ra ”ö­te­ki ço­cu­k” mu­ame­le­si yap­mak ne cum­hu­ri­ye­te ne de sos­yal dev­le­te ya­kış­maz. Bu se­bep­le, yurt­la­rı­mız­da ba­rın­dır­dı­ğı­mız ço­cuk­la­rı­mı­zı, ken­di ev­lat­la­rı­mız gi­bi gö­rüp, ai­le­le­rin­den ko­puk ol­ma­la­rı­nın ek­sik­li­ği­ni his­set­me­me­le­ri­ni sağ­la­ma­lı­yız. An­cak bu şe­kil­de, ço­cuk­la­rı­mı­zın psi­ko­lo­jik tah­ri­ba­tı­nın önü­ne ge­çe­bi­lir, top­lu­ma ka­zan­dı­ra­bi­li­riz.

Bu­nu ba­şa­ra­bil­mek için, bu ku­rum­lar kad­ro­laş­ma ala­nı ola­rak gö­rül­me­me­li, ço­cuk­la­rı­mı­za ai­le or­ta­mı­nı ha­zır­la­ya­bi­le­cek, ço­cuk psi­ko­lo­ji­sin­den, ço­cuk ge­li­şi­min­den an­la­yan, ken­di ço­cu­ğu­na gös­ter­di­ği il­gi­yi, şef­ka­ti yu­va­lar­da­ki ço­cuk­la­rı­mız­dan esir­ge­me­ye­cek ki­şi­ler yö­ne­ti­ci ola­rak atan­ma­lı­dır. Ço­cuk­la­ra sev­gi gös­ter­me­yen, on­lar­dan şef­ka­ti esir­ge­yen ka­mu yö­ne­ti­ci­le­ri­nin yü­re­ğin­de ço­cuk sev­gi­si ol­ma­dık­tan son­ra ne çı­ka­rı­lan ka­nun­lar işe ya­rar ne de açı­lan sev­gi ev­le­ri.

Ba­kan­lı­ğı­mız, ço­cuk­la­rı ko­ru­mak, ço­cuk­la­rı şid­det­ten uzak tut­mak yö­nün­de tu­tar­lı, cid­di ve ger­çek­çi bir po­li­ti­ka oluş­tur­ma­lı­dır.

Sa­yın Ba­ka­nı­mız, “Cum­hu­ri­yet, bil­has­sa kim­se­siz­le­rin kim­se­si­dir.” sö­zü­nün id­ra­ki için­de, ço­cuk­la­rı­mı­za kar­şı dev­le­tin şef­kat­li kol­la­rı­nı tem­sil eden bir ko­num­da ol­ma­lı­dır. Özel­lik­le sos­yal hiz­met ku­ru­luş­la­rın­da ça­lı­şan ida­re­ci­le­rin si­ya­si ih­ti­ras­la­ra kur­ban edil­me­me­si, “hiz­met alı­mı­” adı al­tın­da ya­pı­lan per­so­nel alım­la­rı­nın si­ya­si ter­cih­ler doğ­rul­tu­sun­da de­ğil, ku­ru­luş ida­re­ci­le­ri­nin tes­pit ede­ce­ği va­sıf­lar ve eği­tim dü­zey­le­ri doğ­rul­tu­sun­da alın­ma­sı sağ­lan­ma­lı­dır.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ço­cuk­la­rı­mı­zın su­ça, so­ka­ğa itil­me­le­ri, mad­de ba­ğım­lı­lı­ğı­na yö­nel­me­le­ri de ön­len­me­li­dir. Bu gö­rev, bu­gün büt­çe­le­ri­ni gö­rüş­tü­ğü­müz ku­rum­la­rı­mı­zın­dır. An­cak üzü­le­rek söy­le­me­li­yim ki, bı­ra­kın so­kak­ta­ki ço­cu­ğu, Sos­yal Hiz­met­ler ve Ço­cuk Esir­ge­me Ku­ru­mu­nun yurt­la­rın­da, yu­va­la­rın­da ka­lan ço­cuk­la­rı­mı­zı bi­le ko­ru­ya­mı­yo­ruz. Sa­yın Ba­ka­nı­mı­zın da be­yan­la­rın­da be­lirt­ti­ği gi­bi, yurt­lar­dan ka­çan ço­cuk­la­rın ba­zı art ni­yet­li ki­şi­ler ta­ra­fın­dan on­la­rın te­si­ri al­tın­da ka­la­rak gay­ri­meş­ru iş­ler­de kul­la­nıl­ma­sı ke­sin­lik­le ön­len­me­li­dir.

Ço­cuk­lar­da ve genç­ler­de ar­tan şid­det eği­li­mi ile okul­lar­da mey­da­na ge­len olay­la­rın araş­tı­rı­la­rak alın­ma­sı ge­re­ken ted­bir­le­rin be­lir­len­me­si ama­cıy­la 14/12/2006 ta­ri­hin­de ku­ru­lan Mec­lis Araş­tır­ma­sı Ko­mis­yo­nu­nun Ra­po­ru “Ül­ke­miz­de ço­cuk ve genç­ler ara­sın­da şid­de­tin bir top­lum­sal so­run hâ­li­ne gel­di­ği gö­rül­mek­te­dir.” tes­pi­ti­ni yap­mış­tır. Ba­kan­lık ola­rak Ko­mis­yo­nun bu tes­pi­ti­ne kar­şı han­gi ted­bir­le­rin alın­dı­ğı­nı me­rak edi­yo­rum.

Sos­yal Hiz­met­ler ve Ço­cuk Esir­ge­me Ku­ru­mu bün­ye­sin­de­ki ak­sak­lık­la­rın gi­de­ril­me­si için, hem per­so­ne­le hem de ço­cuk­la­ra yö­ne­lik öne­ri­le­ri­mi­zi dik­kat­le­ri­ne sun­mak is­ti­yo­rum: Fark­lı üc­ret po­li­ti­ka­la­rı, söz­leş­me­li ve ay­rı­ca­lık­lı per­so­ne­lin is­tih­dam edil­me­si iş ba­rı­şı­nı olum­suz et­ki­le­mek­te ve sos­yal hiz­met­ler­den ka­çı­şı ya da re­ha­bi­li­tas­yon mer­kez­le­ri­ne yo­ğun­laş­ma­yı teş­vik et­mek­te­dir. Ge­rek ku­ru­luş­lar ara­sın­da ge­rek­se ku­ru­luş­lar bün­ye­sin­de­ki tüm fark­lı üc­ret öde­me­le­ri­nin kal­dı­rı­la­rak sos­yal hiz­met­ler­de ça­lı­şan per­so­ne­lin iş güç­lü­ğü, yıp­ran­ma pa­yı dik­ka­te alı­na­rak ma­kul bir sos­yal hiz­met taz­mi­na­tı, sı­nıf gö­zet­mek­si­zin, tüm per­so­ne­le de­re­ce­si dik­ka­te alı­na­rak öden­me­li ve mut­la­ka kat­sa­yı­ya bağ­lan­ma­lı­dır. Sos­yal hiz­met ça­lı­şan­la­rı­nın iş güç­lü­ğü dik­ka­te alı­na­rak emek­li­lik sü­re­le­ri tek­rar göz­den ge­çi­ril­me­li­dir. Di­nî bay­ram gün­le­rin­de per­so­ne­lin mo­ti­vas­yo­nu­nu ve per­for­man­sı­nı ar­tır­mak için yıl­da iki de­fa “sos­yal hiz­met ik­ra­mi­ye­si­” adı al­tın­da bir üc­ret ve­ril­me­li ve her yıl bu oran enf­las­yon ora­nın­da ar­tı­rıl­ma­lı­dır. Sos­yal hiz­met ça­lı­şan­la­rı­nın yıl­lık izin­le­rin­de, sos­yal hiz­met        bün­ye­sin­de­ki iş güç­lü­ğü ve yıp­ran­ma­la­rı göz önü­ne alı­na­rak, Ge­nel Mü­dür­lü­ğün an­laş­ma­ya va­ra­ca­ğı tu­rizm mer­kez­le­rin­de­ki sos­yal te­sis­ler­de üc­ret­siz ta­til yap­ma­la­rı­na ze­min ha­zır­lan­ma­lı­dır.

Sos­yal hiz­met­ler bün­ye­sin­de ba­kı­lıp top­lu­ma ka­zan­dı­rıl­ma­ya ça­lı­şı­lan ço­cuk­la­rı­mız ai­le or­ta­mın­da ol­du­ğu gi­bi mil­lî ve ma­ne­vi de­ğer­ler­le ye­tiş­ti­ri­le­me­dik­le­ri, her öğ­ret­me­ne gö­re fark­lı eği­tim ve fark­lı ki­şi­lik ka­rak­te­riy­le ha­zır­lan­dık­la­rı, de­ği­şen öğ­ret­men­le­re gö­re fark­lı ka­rak­ter­ler ve eği­tim an­la­yış­la­rı ara­sın­da sı­kı­şan ço­cuk ve genç­le­rin, ma­ale­sef, ki­şi­lik bo­zuk­luk­la­rıy­la yüz yü­ze gel­dik­le­ri so­nu­cu­nu do­ğur­mak­ta­dır. Ay­rı­ca, ev­lat edin­dir­me hiz­met­le­ri yan­lış uy­gu­la­ma­lar se­be­biy­le ama­cın­dan sap­tı­ğı ya da ama­cı­na ula­şa­ma­dı­ğı göz­len­mek­te­dir.

Sos­yal Hiz­met­ler ve Ço­cuk Esir­ge­me Ku­ru­mu Ge­nel Mü­dür­lü­ğün­de bir eği­tim ve araş­tır­ma şu­be­si ku­ru­la­rak ço­cuk ve genç­le­rin mil­lî ve ma­ne­vi de­ğer­ler çer­çe­ve­sin­de ye­tiş­ti­ri­lip top­lu­ma sağ­lık­lı bi­rey­ler ola­rak ka­zan­dı­rıl­ma­sı­na yö­ne­lik prog­ram­lar ha­zır­la­na­rak uy­gu­lat­tı­rıl­ma­sı, do­la­yı­sıy­la, ço­cuk­la­rın va­ta­nı­na ve mil­le­ti­ne kar­şı sağ­lık­lı bi­rey ola­rak ye­tiş­ti­ril­me­si, kül­tü­rel mi­ra­sı­mı­zı ta­nı­mak,  ta­ri­hî olay­la­ra ta­nık­lık yap­mak ve Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti dev­le­ti­nin ku­rul­ma­sı­na ka­dar ge­çen aşa­ma­la­rı öğ­ren­mek ama­cıy­la tüm ku­ru­luş­la­ra yö­ne­lik prog­ram­lar ha­zır­la­na­rak mil­lî ve di­nî me­kân­la­rın grup­lar hâ­lin­de zi­ya­ret edil­me­si sağ­lan­ma­lı­dır.

İş­çi ço­cuk­lar­la okul ço­cuk­la­rı­nın mut­la­ka ay­rı ay­rı ku­ru­luş­lar­da is­tih­dam edil­me­si, do­la­yı­sıy­la, oku­la gi­den ço­cuk­la­rın iş­çi gru­bu ço­cuk­la­rın al­dık­la­rı ma­aş­la­ra öze­ne­rek oku­lu bı­rak­ma­la­rı en­gel­len­me­li­dir.

Ev­lat edin­dir­me hiz­met­le­ri­nin ba­zı il­ler­de beş al­tı yı­la ka­dar sür­dü­ğü ve bu bek­le­yiş ai­le­le­rin kon­san­tras­yo­nu­nu ve mo­ti­vas­yo­nu­nu olum­suz et­ki­le­di­ği göz önü­ne alı­na­rak bu iş­lem­le­re aci­li­yet ka­zan­dı­rıl­ma­sı sağ­lan­ma­lı­dır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Tür­ki­ye­’de özür­lü­ler­le il­gi­li ça­lış­ma­lar 1889 yı­lın­da baş­la­mış­tır. O ta­rih­te İs­tan­bu­l’­da açı­lan Sa­ğır­lar İl­ko­ku­lu bu alan­da ül­ke­miz­de ya­pı­lan ilk­tir. O gün­den bu­gü­ne tam yüz on se­kiz yıl geç­miş. Özür­lü­le­rin so­run­la­rı­nın çö­zü­mün­de bir tür­lü is­te­ni­len dü­ze­ye ula­şa­ma­dık. El­bet­te ki bu za­man di­li­min­de bir­çok şey ya­pıl­dı, ya­sa­lar çı­ka­rıl­dı, yö­net­me­lik­ler ya­yın­lan­dı, ama ya­pı­lan­lar so­ru­nu or­ta­dan kal­dır­ma­ya yö­ne­lik ol­ma­dı, so­ru­nu çöz­me­ye yet­me­di. Gü­nü kur­tar­ma üze­ri­ne ku­ru­lan po­li­ti­ka­lar, ge­çi­ci çö­züm­ler­le için­den çı­kıl­ma­yan so­run­lar­la kar­şı kar­şı­ya kal­dık. Kı­sa­ca­sı, özür­lü­ler kar­şı­sın­da özür­lü bir ka­mu yö­ne­ti­mi ol­ma­yı ba­şar­dık.

Bir de­fa biz, ül­ke­miz­de kaç özür­lü yurt­ta­şı­mız var, onu bi­le tes­pit ede­bil­miş de­ği­liz. Dün­ya Sağ­lık Ör­gü­tü ta­ra­fın­dan ya­yın­la­nan ra­por­da, Tür­ki­ye­’de özür­lü sa­yı­sı 7,5 mil­yon, an­cak Hü­kû­met ta­ra­fın­dan Mec­li­se su­nu­lan ka­nun ge­rek­çe­sin­de 8,5 mil­yon özür­lü­mü­zün ol­du­ğu söy­len­mek­te­dir. 2005 yı­lın­da çı­ka­rı­lan 5378 sa­yı­lı Özür­lü­ler Ka­nu­nu Hü­kû­met ta­ra­fın­dan bir dev­rim ola­rak tak­dim edil­mek­te­dir. An­cak, bu Ka­nu­n’­un 3’ün­cü mad­de­si “Bü­yük­şe­hir be­le­di­ye­le­ri ve be­le­di­ye­ler şe­hir için­de ken­di­le­rin­ce su­nu­lan ya da de­ne­ti­min­de olan top­lu ta­şı­ma hiz­met­le­ri­nin özür­lü­le­rin eri­şi­le­bi­lir­li­ği­ne uy­gun ol­ma­sı için ge­re­ken ted­bir­le­ri alır, mev­cut özel ve ka­mu top­lu ta­şı­ma araç­la­rı bu Ka­nu­n’­un yü­rür­lü­ğe gir­di­ği ta­rih­ten iti­ba­ren ye­di yıl için­de özür­lü­ler için eri­şi­le­bi­lir du­ru­ma ge­ti­rir.” de­mek­te­dir. Dev­rim ola­rak su­nu­lan bu Ka­nun, özür­lü­le­ri­mi­ze “ye­di yıl bek­le­yi­n” di­ye­cek ka­dar özür­lü­dür. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Yu­nu­soğ­lu, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

SÜ­LEY­MAN LA­TİF YU­NU­SOĞ­LU (De­vam­la) – Özür­lü­ler için son on yıl­da ül­ke­miz­de ya­pı­lan en önem­li iş­ler, ya­sa­lar­da­ki ba­zı olum­lu dü­zen­le­me­ler­dir. Gün­lük ha­yat­ta ise özür­lü­ler için pek bir şe­yin de­ğiş­ti­ği­ni söy­le­ye­me­yiz. Ül­ke­miz­de özür­lü yurt­taş­la­rı­mız fi­zi­ki, mi­ma­ri en­gel­ler­le ev­le­ri­ne âde­ta hap­so­lun­mak­ta­dır. Sa­de­ce özür­lü ça­lış­tır­ma ko­ta­sıy­la sı­nır­lı ola­rak ça­lış­tı­rı­la­bil­mek­te­dir­ler. Esa­sen, özür­le­ri se­be­biy­le as­ga­ri bir eği­tim se­vi­ye­si­nin öte­si­ne ula­şa­ma­dık­la­rı için bir iş bul­ma­la­rı da güç­leş­mek­te­dir.

Çağ­daş dev­let, yurt­taş­la­rı­nın bu­gü­nü­nü ve ya­rı­nı­nı gü­ven­ce­ye al­mak­la so­rum­lu­dur. Ül­ke­miz­de her in­san risk al­tın­da­dır. Tür­ki­ye, özür­lü ol­ma­nın se­bep­le­ri­ni or­ta­dan kal­dır­ma­yı ya da en aza in­dir­me­yi ma­ale­sef ba­şa­ra­ma­mış­tır. Özel­lik­le tra­fik ka­za­la­rın­da her yıl bin­ler­ce özür­lü in­san bu­lun­mak­ta, 17 Ağus­tos dep­re­mi ise 100 bin­den faz­la in­sa­nı­mı­zın özür­lü ola­rak ha­yat­la­rı­nı sür­dür­me­le­ri­ne se­bep ol­mak­ta­dır.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri­…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

SÜ­LEY­MAN LA­TİF YU­NU­SOĞ­LU (De­vam­la) – …ö­zür­lü­ler­le il­gi­li di­le ge­ti­ril­me­si ge­re­ken di­ğer bir hu­sus da ver­gi in­di­ri­mi­dir. Bu ko­nu­da da Ba­kan­lı­ğı­mı­zın yap­ma­sı ge­re­ken bir­çok iş­le­rin bu­lun­du­ğu­na ina­nı­yo­rum.

Büt­çe­nin kim­se­siz ço­cuk­la­rı­mı­za ve özür­lü­le­ri­mi­ze ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yor, yü­ce Mec­li­si­mi­zi say­gı­la­rım­la se­lam­lı­yo­rum. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Yu­nu­soğ­lu.

Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu adı­na üçün­cü ko­nuş­ma­cı İz­mir Mil­let­ve­ki­li Şe­nol Bal.

Sa­yın Bal, bu­yu­run efen­dim. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MHP GRU­BU ADI­NA ŞE­NOL BAL (İz­mir) – Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; Ka­dı­nın Sta­tü­sü Ge­nel Mü­dür­lü­ğü ile Ai­le ve Sos­yal Araş­tır­ma­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü büt­çe­si üze­rin­de Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gu­ru­bu adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. Bu ve­si­ley­le, yü­ce Mec­li­si ve siz­le­ri sev­gi ve say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ka­dın­la­ra iç hu­kuk dü­zen­le­me­le­ri, di­ni, ta­ri­hî ve ulus­la­ra­ra­sı re­fe­rans­lar­la ne ka­dar hak ta­nı­nır­sa ta­nın­sın so­run da­ha çok kül­tü­rel de­je­ne­ras­yon so­nu­cu olu­şan alış­kan­lık­lar ve ez­ber­ler­le ala­ka­lı­dır. Evet, gü­nü­müz­de si­ya­set­te, sa­nat­ta, ça­lış­ma ha­ya­tı­nın her ala­nın­da ba­şa­rı­lı ol­muş ka­dın­la­rı­mız var­dır. An­cak, de­ği­şen top­lum­sal ya­pı­da ka­dı­nın la­yık ol­du­ğu ko­nu­ma ulaş­ma­sı için ge­rek­li im­kân, bil­gi, be­ce­ri ve fır­sat eşit­li­ği­ni bü­yük bir ke­sim ka­dı­nı­mız el­de ede­me­miş­tir. Ka­dın­la­ra ya­sal çer­çe­ve­de ta­nı­nan hak­lar sos­yal, eko­no­mik ve kül­tü­rel ha­yat­ta ken­di­ni ger­çek­leş­tir­me fır­sa­tıy­la des­tek­len­me­dik­çe an­lam­lı ol­ma­mak­ta­dır.

Türk ka­dı­nı­nın la­yık ol­du­ğu ko­nu­ma ve hak­la­ra ka­vuş­ma is­te­ği­nin en bü­yük da­ya­na­ğı ta­ri­hî mi­ras olan ka­dın de­ğer­le­ri­miz­dir. Bü­yük Ön­de­ri­miz Mus­ta­fa Ke­mal Ata­tür­k’­ün Türk ka­dı­nı­na o gün­kü or­tam ve şart­lar­da ver­di­ği hak­la­rı, şuu­ru ve il­ke­le­ri ma­ale­sef top­lum­ca iyi de­ğer­len­di­re­me­dik ve iler­le­te­me­dik. Ata­tür­k’­ümü­zün va­si­ye­ti­ne rağ­men, ül­ke­miz­de bü­yük bir ke­sim ka­dın, sos­yal, eko­no­mik ve si­ya­si ha­ya­tın dı­şı­na itil­miş­tir. Böy­le­ce, ül­ke­nin ge­le­ce­ği­ne pran­ga vu­rul­muş­tur ve ge­le­cek ne­sil­le­re de hak­sız­lık ya­pıl­mış­tır.

Bu­gün, ka­dın hak­la­rı ko­nu­sun­da ulus­la­ra­ra­sı ku­ru­luş­la­rın, Av­ru­pa Bir­li­ği­nin, Bir­leş­miş Mil­let­le­rin ve AB­D’­nin yap­tı­rım­la­rı ve söy­lem­le­rin­den me­det umar hâ­le gel­dik. Ulus­la­ra­ra­sı plat­form­lar­da su­nu­lan ve ka­dın­la­rı­mı­zın çö­zü­le­me­yen so­run­la­rı­nı ifa­de eden ra­por­la­rın Tür­ki­ye­’yi ge­ri kal­mış ül­ke­ler po­zis­yo­nu­na dü­şür­me­si, Ata­türk Tür­ki­ye­si için he­pi­mi­zi dü­şün­dür­me­li­dir. Al­tı­na im­za at­tı­ğı­mız Bir­leş­miş Mil­let­le­rin Ka­dın­la­ra Kar­şı Her Tür­lü Ay­rım­cı­lı­ğın Ön­len­me­si Söz­leş­me­si (CE­DAW) için bu­gün­ler­de ha­zır­lan­mak­ta olan ül­ke ra­po­run­da ta­ah­hüt­le­ri­mi­zi ye­ri­ne ge­ti­rip ge­tir­me­di­ği­mi­zi an­lat­mak için çır­pı­nış­la­rı­mız ger­çek­ten çok üzü­cü.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ül­ke­miz­de bil­has­sa AKP İk­ti­dar­la­rı dö­ne­min­de mil­lî ve ma­ne­vi de­ğer­le­ri­miz is­tis­mar edi­lip si­ya­se­te alet edil­miş­tir. Baş­ta si­ya­set ku­ru­mu ol­mak üze­re, top­lu­mun eko­no­mik, kül­tü­rel, sos­yal, il­mî ve ida­rî bir­çok ala­nın­da yoz­laş­ma kül­tü­rü­nün ar­ta­rak de­vam et­ti­ği gün­le­ri ya­şı­yo­ruz. Bu du­rum, iş­siz­lik ve ge­lir da­ğı­lı­mı ada­let­siz­li­ği gi­bi sos­yo­eko­no­mik so­run­lar­la bir­lik­te top­lum­da gü­ven bu­na­lı­mı­na, kay­gı, kor­ku ve umut­suz­lu­ğa yol açı­yor. Eği­tim sis­te­min­de­ki çar­pık­lık­lar, hu­kuk sis­te­mi­miz­de­ki be­lir­siz­lik ve boş­luk­lar ile de­mok­ra­si kül­tü­rü­nün ye­te­rin­ce yer­leş­me­miş ol­ma­sı da bo­zul­ma için uy­gun or­ta­mı ha­zır­lı­yor. Mil­lî kay­nak­la­rı­mı­zın fü­tur­suz­ca ta­lan edil­di­ği, iç ve dış borç ye­kû­nu­nun her ge­çen gün art­tı­ğı, yol­suz­luk­lar­dan ve yoz­laş­ma­lar­dan bir tür­lü kur­tu­la­ma­yan 22 mil­yon­dan faz­la in­sa­nın yok­sul­luk sı­nı­rı al­tın­da ya­şa­dı­ğı, gü­ven­lik so­ru­nu­nun gi­de­rek art­tı­ğı ül­ke­miz­de sa­na­yi­de­ki, ta­rım­da­ki sı­kın­tı­lar­dan, iş­siz­lik­ten ve ge­lir da­ğı­lı­mın­da­ki ada­let­siz­lik­ten ta­bi­i ki en faz­la et­ki­le­nen ke­sim ka­dın­lar ve ço­cuk­lar­dır. Her ko­nu­da ol­du­ğu gi­bi ka­dın­lar ile il­gi­li ulu­sal ve­ya ulus­la­ra­ra­sı bir­çok bel­ge­nin im­za­lan­mış ol­ma­sı ve­ya gir­mek için çır­pın­dı­ğı­nız, ta­viz üze­ri­ne ta­viz ver­di­ği­niz ama gi­re­me­di­ği­miz ve hat­ta as­la gi­re­me­ye­ce­ği­miz Av­ru­pa Bir­li­ği için an­laş­ma hü­küm­le­ri­ne ya­sa­lar­da yer ver­miş ol­ma­nız ka­dın prob­lem­le­ri­ni çöz­mü­yor. En iyim­ser ba­kış­la, 5 ka­dın­dan 1’nin okur­ya­zar ol­ma­dı­ğı, okur­ya­zar olan­lar­dan her 5 ka­dın­dan 1’i­nin dip­lo­ma­sız ol­du­ğu, hâ­len okul­laş­ma ora­nı­nın tüm ta­ah­hüt­le­re rağ­men yüz­de 100’e ulaş­ma­dı­ğı, ka­dın­la­rın is­tih­da­ma ka­tı­lım oran­la­rı­nın her yıl dü­şe­rek yüz­de 22’le­re ge­ri­le­di­ği, ta­rım­da ça­lı­şan her 100 ka­dın­dan 99’u­nun sos­yal gü­ven­ce­den yok­sun bı­ra­kıl­dı­ğı, ül­ke öl­çe­ğin­de yüz­de 52’le­re va­ran ka­yıt dı­şı­lı­ğın yüz­de 70’i­ni ka­dın­la­rın teş­kil et­ti­ği bu sos­yal ve eko­no­mik ya­pı­da ka­dı­nın ko­nu­mu­nu na­sıl de­ğer­len­di­re­ce­ğiz?

Ül­ke­mi­zin te­mel prob­lem­le­ri­ni çöz­me­den, top­lu­ma ye­ni­den mil­lî bir ruh ver­me­den, sır­ça köşk­ler­de ve lüks otel sa­lon­la­rın­da top­lan­tı­lar dü­zen­le­ye­rek, bir kı­sım dış bağ­lan­tı­lı ka­dın ku­ru­lu­şu­nun söz­de du­rum ra­por­la­rıy­la ka­dın­la­rı­mı­zın so­run­la­rı­na ça­re bu­la­maz­sı­nız, ka­dı­nı­mı­zın sta­tü­sü­nü yük­sel­te­mez­si­niz.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ka­dı­nın so­run­la­rı az­mış gi­bi, üs­tü­ne üst­lük bu so­run­lar si­ya­se­te de alet edi­lip için­den çı­kıl­maz bir hâ­le dö­nüş­mek­te­dir. Ka­dın so­run­la­rı ma­su­ma­ne bir şe­kil­de or­ta­ya ko­nu­lup, us­ta­ca, et­nik ve ide­olo­jik bö­lü­cü­lük adı­na kul­la­nıl­mak­ta­dır. Za­man za­man ulus­la­ra­ra­sı plat­form­lar­da bir kı­sım ka­dın ku­ru­lu­şu­muz da bu et­nik ve ide­olo­jik bö­lü­cü­lü­ğe far­kın­da ol­ma­dan alet ol­mak­ta­dır.

Ye­ri gel­miş­ken, Sa­yın Baş­ba­kan da olur ol­maz za­man ve me­kân­lar­da, yer­li yer­siz, top­lu­mu­mu­zun otuz al­tı et­nik grup­tan mü­te­şek­kil ol­du­ğu­nu söy­le­ye­rek bu et­nik ay­rım­cı­lı­ğa or­tam ha­zır­la­mak­ta, âde­ta des­tek ve prim ver­mek­te­dir. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Şim­di so­ru­yo­rum: Sa­yın Baş­ba­kan, bu­nu bi­le­rek mi ya­pı­yor­su­nuz, yok­sa ne yap­tı­ğı­nı­zın far­kın­da mı de­ğil­si­niz? Bu­ra­dan ilan edi­yo­rum: Bu dü­şün­ce­le­ri­ni­zi şid­det­le red­de­di­yo­ruz ve kı­nı­yo­ruz. Bir şe­yin bi­lin­me­si­ni is­ti­yo­ruz: Bu mil­le­tin adı “Türk mil­le­ti­”dir. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Ka­dı­nın Sta­tü­sü Ge­nel Mü­dür­lü­ğü ka­dı­nı­mı­zın sta­tü­sü­nü yük­sel­te­bi­le­cek ka­dın si­vil top­lum ku­ru­luş­la­rı­na des­tek ol­ma­lı­dır. Ulu­sal kay­nak­la­rı ha­re­ke­te ge­çir­me­li, fon ya­rat­ma­lı­dır. Ay­nı za­man­da, ül­ke­nin sos­yal ya­pı­sı­nın çök­me­si­ni is­te­mi­yor­sa özel sek­tör de eli­ni ta­şın al­tı­na koy­ma­lı­dır. Yi­ne, Ge­nel Mü­dür­lü­ğün, gö­nül­lü ka­dın ku­ru­luş­la­rı­nın doğ­ru ve uy­gun gö­rü­len ulus­la­ra­ra­sı kay­nak­la­rı kul­la­na­bil­me­si­ni sağ­la­yı­cı et­kin bir ara­cı­lık me­ka­niz­ma­sı­nı oluş­tur­ma­sı ge­re­kir, yok­sa gö­nül­lü ka­dın ku­ru­luş­la­rı­nı, ne­ye hiz­met et­ti­ği biz­ce ma­lum ulus­la­ra­ra­sı ku­ru­luş­la­rın,   So­ro­s’­un, NDI­’la­rın, ya­ban­cı ül­ke bü­yü­kel­çi­lik­le­ri­nin fon­la­rıy­la on­la­rın kon­trol­le­ri­ne bı­ra­kır ve is­te­ni­len doğ­rul­tu­da­ki pro­je­ler­le bu ül­ke­nin ge­le­ce­ği­ne ipo­tek ko­nul­ma­sı­na yar­dım­cı olur­su­nuz, ta­bii si­zin için önem­liy­se.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, AKP, ik­ti­dar ol­du­ğu gün­ler­den be­ri, ai­le mer­kez­li po­li­ti­ka­la­ra ön­ce­lik ve­re­ce­ği­ni ifa­de et­mek­te­dir, ama ai­le ku­ru­mu en faz­la bu dö­nem­de yıp­ran­mış ve iş­lev­le­ri­ni ye­ri­ne ge­ti­re­mez hâ­le gel­miş­tir. Kül­tü­rel ve sos­yo­eko­no­mik hat­ta si­ya­sal so­run­la­rın doğ­ru­dan et­ki­le­di­ği ku­rum­la­rın ba­şın­da, top­lu­mun te­me­li­ni oluş­tu­ran ve in­sa­ni de­ğer­le­rin en sağ­lam ya­şa­tı­cı­sı olan ai­le ku­ru­mu gel­mek­te­dir ve bu büt­çe ra­kam­la­rı­nız, Hü­kû­me­tin ai­le ve ka­dın so­ru­nu­nu ne ka­dar sa­hip­len­di­ği­ni ve ne ka­dar cid­di­ye al­dı­ğı­nı so­mut bir şe­kil­de ifa­de edi­yor. Ül­ke­mi­zin için­de bu­lun­du­ğu bu du­rum­da sos­yal pat­la­ma ya­şan­mı­yor­sa, bu­nun ne­de­ni top­lum­sal ve kül­tü­rel ya­pı­mız­dır. Şük­ret­me ge­le­ne­ği ve özel­lik­le ai­le da­ya­nış­ma­sı, sos­yal pat­la­ma­yı en­gel­le­mek­te­dir, an­cak bu, top­lum­sal ya­pı­mı­zın her za­man sos­yal risk­le­ri ve teh­li­ke­yi fren­le­ye­ce­ği an­la­mı­na gel­mez.

Ai­le içi şid­de­tin ve bo­şan­ma oran­la­rı­nın her yıl gi­de­rek art­ma­sı­nın en önem­li ne­de­ni eko­no­mik sı­kın­tı­lar ve yok­sul­luk­tur. İk­ti­dar ola­rak şöy­le di­ye­bi­lir­si­niz: Biz, yok­sul ai­le­le­re ön­ce­lik­le yar­dım edi­yo­ruz. Pe­ki, kaç ki­şi­ye ula­şa­bi­li­yor­su­nuz ki? Ulaş­sa­nız da ça­lış­ma ve üret­me kül­tü­rüy­le bes­len­me­yen in­san­la­rın, sü­rek­li iyi ni­yet ya da oya tah­vi­li is­te­nen mak­sat­lı yar­dım al­ma­la­rı­nın sos­yo­lo­jik ye­ni so­run­la­rı or­ta­ya çı­ka­ra­ca­ğı­nı bil­mi­yor mu­su­nuz? Ai­le içi şid­det, ül­ke­mi­zin önem­li so­run­la­rın­dan bi­ri. Ka­dı­na ve ço­cuk­la­ra yö­ne­lik fi­zik­sel ve söz­lü şid­det, med­ya­dan ta­kip et­ti­ği­miz ka­da­rıy­la, gi­de­rek ar­tı­yor. Dik­ka­ti­mi­zi çe­ken bir ko­nu da res­mî kay­nak­la­rın bu ko­nu­da kap­sam­lı bir araş­tır­ma­sı­nın ol­ma­ma­sı­dır. Ka­dı­nın Sta­tü­sü Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün 2007 ya­yın­la­rın­da res­mî ve­ri­ler 1994 yı­lı araş­tır­ma­la­rın­dan alın­tı­dır.

Ai­le ve Sos­yal Araş­tır­ma­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü, top­lum­da ya­şa­nan sos­yal so­run­la­rın tes­pi­ti ve çö­züm öne­ri­le­ri ge­liş­tir­mek gi­bi bir mis­yo­na sa­hip­tir ama bu mis­yo­nu ye­ri­ne ge­ti­re­bi­le­cek bir do­na­nım ve yet­kiy­le ku­rul­ma­mış­tır. Sos­yal so­run­la­rın gi­de­rek çığ gi­bi bü­yü­dü­ğü, ya­zı­lı ve gör­sel ba­sın­dan her ge­çen gün dra­ma­tik ai­le ha­ber­le­ri­nin du­yul­du­ğu, sos­yal çö­zül­me­ye iliş­kin on­lar­ca ola­yın ya­şan­dı­ğı, bo­şan­ma­la­rın hız­la ar­tış gös­ter­me­si­ne kar­şı­lık ev­len­me­le­rin azal­dı­ğı, tek ebe­veyn­li ai­le sa­yı­sı­nın faz­la­laş­tı­ğı, suç tür­le­ri­nin ve iş­le­nen suç sa­yı­sı­nın sü­rek­li art­tı­ğı, genç­ler­de cid­di kim­lik ve psi­ko­lo­jik so­run­la­rın boy gös­ter­di­ği bir or­tam­da Ai­le ve Sos­yal Araş­tır­ma­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü ken­di­sin­den bek­le­nen so­rum­lu­luk­la­rı ye­ri­ne ge­ti­re­me­mek­te­dir. Bu ku­ru­lu­şu­muz ta­ra­fın­dan ye­ter­li ol­ma­sa da ge­liş­tir­me­ye ça­lış­tı­ğı çö­züm öne­ri­le­ri­nin ne ka­mu ku­rum­la­rı ne ye­rel yö­ne­tim­ler içi­n…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Bal, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

ŞE­NOL BAL (De­vam­la) – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

…ne med­ya ne de gö­nül­lü ku­ru­luş­lar için bağ­la­yı­cı yap­tı­rı­mı ve de­ne­ti­mi bu­lun­ma­mak­ta­dır. ASA­GE­M’­in ai­le ya­pı­sı ve ai­le de­ğer­le­ri ko­nu­sun­da ol­duk­ça kon­trol­süz ve so­run­suz ya­yın yap­mak­ta olan med­ya ku­ru­luş­la­rı­nın de­net­len­me­sin­de ve za­rar­lı ya­yın­la­rın ön­len­me­sin­de dev­le­tin di­ğer ku­rum­la­rıy­la or­tak­la­şa yet­ki­si ol­ma­lı­dır. Üni­ver­si­te­ler ile iş bir­li­ği­ni ve uz­man kad­ro sa­yı­sı­nı art­tır­ma­lı­dır ve ai­le da­nış­ma mer­kez­le­ri her alan­da uz­man­laş­mış kad­ro­la­rıy­la hiz­met bi­rim­le­ri­ne dö­nüş­me­li­dir. Tür­ki­ye, an­ne-ba­ba eği­ti­min­de­ki açık­la­rı, ço­cuk­la­rı­mı­zın eği­ti­min­de­ki ek­sik ve yan­lış uy­gu­la­ma­la­rı, eş­ler ara­sın­da­ki ile­ti­şim so­run­la­rı­nı sü­rat­le or­ta­dan kal­dır­mak için ön­lem­ler al­mak zo­run­da­dır. Yok­sa, övünç duy­du­ğu­muz ai­le ku­ru­mu kan kay­bet­me­ye de­vam edi­yor.

Yü­ce Mec­li­si say­gı­la­rım­la se­lam­lı­yo­rum. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Bal.

Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu adı­na ko­nuş­ma­lar ta­mam­lan­mış­tır.

AK Par­ti Gru­bu adı­na ilk ko­nuş­ma­cı, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li İd­ris Gül­lü­ce.

Sa­yın Gül­lü­ce, bu­yu­run efen­dim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sa­yın Gül­lü­ce, sü­re­niz beş da­ki­ka.

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA İD­RİS GÜL­LÜ­CE (İs­tan­bul) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. Sos­yal Hiz­met­ler ve Ço­cuk Esir­ge­me Ku­ru­mu hak­kın­da söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum.

Mil­le­ti­miz, ta­ri­hi bo­yun­ca, pay­laş­ma, da­ya­nış­ma ör­ne­ği­ni hep gös­ter­miş­tir. Ço­cuk, ye­tim, ök­süz, genç, yaş­lı, sa­hip­siz, yol­cu, en­gel­li ve muh­taç­la­ra ta­rih bo­yu her za­man ve her yer­de sa­hip çık­mış­tır. Bu­nu, bir in­san­lık gö­re­vi ola­rak yap­mış, fert ola­rak yap­mış­tır, va­kıf ola­rak yap­mış­tır, dev­le­ti ara­cı­lı­ğıy­la yap­mış­tır. Pay­laş­ma­yı, da­ya­nış­ma­yı, sev­me­yi hiç­bir bek­len­ti­ye gir­me­den ha­ya­tı­nın ama­cı yap­mış, in­san­lı­ğa mü­kem­mel bir ör­nek ol­muş­tur. Ge­liş­miş ül­ke­le­rin bu­gün gel­di­ği nok­ta­ya bak­tı­ğı­mız­da, bun­la­rın hep­si­nin Tür­ki­ye­’den, Türk mil­le­tin­den kop­ya edil­di­ği­ni gö­rü­yo­ruz. Sos­yal yar­dı­mı ala­nın bu yar­dı­mı al­ma­sı­nın onun hak­kı ol­du­ğu an­la­yı­şı dün­ya­da ilk de­fa biz­de ger­çek­leş­miş­tir. “Yar­dım de­ğil, hak­kı­nı alı­yor.” an­la­yı­şı­nın biz­de asır­lar ön­ce ger­çek­leş­ti­ği bir ger­çek­tir.

Ku­rum­laş­ma ih­ti­ya­cı­nı fark eden Os­man­lı Dev­le­ti, 1913’te Da­rül­hayr-ı Ali­yi, meş­ru­ti­yet dö­ne­min­de Da­rü­ley­ta­mı, 1917’de de sa­vaş­lar do­la­yı­sıy­la ye­tim­le­rin ço­ğal­ma­sı se­be­biy­le Hi­ma­ye-i Et­fal Ce­mi­ye­ti­ni kur­muş­tur. 30 Ha­zi­ran 1921’de An­ka­ra Hü­kû­me­ti, Kur­tu­luş Sa­va­şı ver­mek­te ve bir hay­li ye­tim­le mu­ha­tap ol­mak­ta. Ye­ni bir Hi­ma­ye-i Et­fal Ce­mi­ye­ti ku­ru­yor. 1935’te Mus­ta­fa Ke­mal     Ata­tür­k’­ün de bü­yük des­tek­le­riy­le bu Ku­rum “Ço­cuk Esir­ge­me Ku­ru­mu­” adı­nı alı­yor ve bü­tün ül­ke ge­ne­lin­de teş­ki­lat­la­nı­yor. Ni­ha­yet 1983’te Ku­ru­mun adı “Sos­yal Hiz­met­ler ve Ço­cuk Esir­ge­me       Ku­ru­mu­” ol­muş­tur.

Bu Ku­rum, sa­de­ce ço­cuk­la­ra de­ğil, muh­taç olan her yaş­ta in­sa­na tam gün hiz­met ver­mek­te­dir. Hu­zu­re­vi, ev­lat edin­me, ko­ru­yu­cu ai­le, so­kak ço­cuk­la­rı­na yö­ne­lik hiz­met­ler, en­gel­li­le­re ba­kım hiz­me­ti de ve­ril­mek­te­dir. Sos­yal dev­let, sos­yal hiz­met­le­ri bir hak ola­rak ka­bul et­mek zo­run­da­dır. Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti bu­nu ka­bul et­miş­tir. Ku­rum da bu ka­bul­den yo­la çı­ka­rak hiz­met­le­ri­ni, hiz­met çe­şit­le­ri­ni, hiz­met ka­li­te­si­ni her yıl ar­tı­ra­rak de­vam et­tir­mek­te­dir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, her ne ka­dar tek­no­lo­jik ge­liş­me tüm hı­zıy­la de­vam edi­yor­sa da in­sa­noğ­lu­nun gö­nül ışı­ğı, sev­gi ışı­ğı, pay­la­şım duy­gu­su her ge­çen gün azal­mak­ta­dır. Kü­re­sel­leş­me, asır­lar­dır olu­şan bu yü­ce de­ğer­le­ri­mi­zi tör­pü­le­mek­te­dir. Bu du­rum, Ku­ru­mun ne den­li önem­li ol­du­ğu­nu bir da­ha or­ta­ya koy­mak­ta­dır.

Dün­ya­ya bak­tı­ğı­mız­da sa­vun­ma­sız­lar için hoş ol­ma­yan bir du­rum ol­du­ğu­nu gö­rü­rüz. Aç­lık­tan, ilaç­sız­lık­tan, dok­tor­suz­luk­tan, sa­vaş­lar­dan her yıl çok sa­yı­da in­san ha­ya­tı­nı kay­bet­mek­te­dir. Se­vi­ne­lim ki Tür­ki­ye­’miz­de kim­se­siz­le­rin ki­mi ol­mak is­te­yen in­san­la­rın, si­vil ku­ru­luş­la­rın sa­yı­sı her gün art­mak­ta­dır. Bir­çok va­kıf, der­nek, be­le­di­ye bu “kim­se­siz­le­rin ki­mi ol­ma­” şe­ref­li hiz­me­ti­ni yap­mak­ta­dır. Bu ko­nu­da eği­tim, bil­gi­len­dir­me kam­pan­ya­sı ya­pıl­ma­lı­dır. Eği­tim ve bil­gi­len­dir­me ya­pıl­dık­ça gö­nül­lü in­san­la­rın sa­yı­sı da ar­ta­cak­tır. Be­le­di­ye­ler, mi­mar­lar bu eği­ti­mi özel­lik­le al­ma­lı­dır ve her­ke­sin de bir gün ken­di­si­ni yir­mi dört sa­at, en­gel­liy­miş­ce­si­ne, ha­ya­tın na­sıl ol­du­ğu­nu fark et­me­si için yir­mi dört sa­at bir en­gel­li gi­bi ya­şa­mak su­re­tiy­le ken­di­ni test et­me­li­dir.

Ta­bii ki bu bil­gi­len­dir­me med­ya­ya da düş­mek­te­dir. Yar­dım­laş­ma nok­ta­sın­da İs­tan­bu­l’­u ör­nek  ve­re­cek olur­sak, İs­tan­bul Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye­si her yıl bin­ler­ce ye­tim ve ök­sü­ze, özür­lü­ye, yaş­lı­ya, muh­ta­ca bak­mak­ta, il­çe- bel­de be­le­di­ye­le­ri ye­tim­ler yar­dım­laş­ma ve da­ya­nış­ma der­ne­ği gi­bi ku­rul­lar çok et­kin bir şe­kil­de sos­yal hiz­met­ler­de bu­lun­mak­ta­dır. 

Bu yü­ce hiz­met­le­ri ye­ri­ne ge­ti­ren baş­ta Ço­cuk Esir­ge­me Ku­ru­mu­nun bü­tün ça­lı­şan­la­rı­na, bü­tün va­kıf, der­nek, be­le­di­ye men­sup­la­rı­na, yar­dım­se­ver in­san­la­ra ço­cuk­lar adı­na, kim­se­siz­ler adı­na, so­kak ço­cuk­la­rı adı­na, yaş­lı­lar adı­na, muh­taç­lar adı­na, en­gel­li­ler adı­na te­şek­kür edi­yo­rum.

Bu­ra­da bir çağ­rı­da, bir de te­men­ni­de bu­lun­mak is­ti­yo­rum.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Gül­lü­ce, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

İD­RİS GÜL­LÜ­CE (De­vam­la) – Çağ­rım şu: Her yaş­ta, her eko­no­mi­de, her ko­num­da olan her­kes ama her­kes bir en­gel­li­ye, bir sa­hip­si­ze, bir so­kak ço­cu­ğu­na, bir ye­ti­me, bir yaş­lı­ya dost ol­sun, ar­ka­daş ol­sun, ağa­bey ol­sun, ab­la ol­sun, kar­deş ol­sun, oğul ol­sun, kız ol­sun.

Te­men­nim de şu: Yü­ce Al­la­h’­ım bu mil­le­ti öy­le güç­lü kıl­sın, öy­le güç­lü kıl­sın, öy­le güç­lü kıl­sın ki Tür­ki­ye­’de de­ğil bü­tün dün­ya­da el uzat­ma­dı­ğı­mız, hiz­met et­me­di­ği­miz, der­diy­le dert­len­me­di­ği­miz, sev­gi köp­rü­sü kur­ma­dı­ğı­mız tek bir ta­ne ço­cuk, ye­tim, ök­süz, kim­se­siz, aç, en­gel­li, ba­kı­ma muh­taç in­san kal­ma­sın.

Büt­çe­mi­zin ül­ke­mi­ze ve in­san­lı­ğa ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yor, he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Gül­lü­ce.

AK Par­ti Gru­bu adı­na ikin­ci ko­nuş­ma­cı Kah­ra­man­ma­raş Mil­let­ve­ki­li Ca­fer Tat­lı­bal.

Sa­yın Tat­lı­bal, bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA CA­FER TAT­LI­BAL (Kah­ra­man­ma­raş) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­rim; Özür­lü­ler İda­re­si Baş­kan­lı­ğı­nın büt­çe­si üze­rin­de AK Par­ti Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım.

Dün­ya öl­çe­ğin­de özür­lü­le­re yö­ne­lik ya­pı­lan her tür­lü ça­lış­ma­nın ana he­de­fi, özür­lü­le­rin top­lum­sal ya­şa­ma tam ve eşit ka­tı­lı­mı­nın sağ­lan­ma­sı ve güç­len­di­ril­me­si­dir. İn­san hak­la­rı, te­mel öz­gür­lük­le­rin tam ola­rak ha­ya­ta ge­çi­ril­me­si, özür­lü­le­rin eşit fır­sat­la­ra sa­hip ol­ma­la­rı ve güç­len­di­ril­me­le­ri esas­tır. Özür­lü ol­mak­la hiç kim­se­nin ba­ğım­sız ya­şa­ma hak­kı, ya­şam­dan haz duy­ma hak­kı, ken­di ter­cih­le­ri­ni kul­lan­ma hak­kı, top­lu­ma kat­kı­da bu­lun­ma hak­kı, bir mes­lek sa­hi­bi ol­ma hak­kı; eko­no­mik, si­ya­si, sos­yal, kül­tü­rel ve eğit­sel alan­lar­dan ya­rar­lan­ma hak­kı, fır­sat eşit­li­ği, tam ka­tı­lım, is­tih­dam, iyi bir ya­şam stan­dar­dı­na ulaş­ma ve ken­di­ne ye­ter­li ol­ma hak­kı, ken­di so­run­la­rı­nın çö­zü­müy­le il­gi­li ko­nu­lar­da söz ve ka­rar sa­hi­bi ol­ma hak­kı kı­sıt­la­na­maz ve en­gel­le­ne­mez. Özür­lü­le­rin, ken­di­ne ye­ter­li, top­lum­la kay­na­şa­bi­len, üre­ti­ci bi­rey­ler ola­rak ye­tiş­me­le­ri­ni sağ­la­mak için eğit­sel, kül­tü­rel, eko­no­mik ve sos­yal ih­ti­yaç­la­rı­nın kar­şı­lan­ma­sı ge­re­kir. Bü­tün hiz­met­ler, ola­nak­lar, avan­taj­lar, özür­lü­le­rin top­lum­la kay­naş­ma­la­rı­nı en­gel­le­me­ye­cek bi­çim­de ve on­la­rın du­rum­la­rı­na ve ih­ti­yaç­la­rı­na uy­gun ko­şul­lar­da dü­zen­len­me­li­dir. Özür­lü­ler için asıl prob­lem, sa­de­ce öz­rün ken­di­si de­ğil, top­lu­mun özür­lü­le­re iliş­kin yan­lış an­la­yış ve ön yar­gı­la­rıy­la, sağ­la­nan ola­nak­la­rın ye­ter­siz­li­ği­dir.

Her alan­da ye­ter­li ola­nak­lar ve fır­sat eşit­li­ği sağ­lan­dı­ğı, ay­rım­cı uy­gu­la­ma­lar or­ta­dan kal­dı­rıl­dı­ğı tak­dir­de özür­lü­ler de di­ğer in­san­lar­la ay­nı dü­zey­de ba­şa­rı­lı ola­bi­lir­ler ve özür­lü ol­mak o in­san­lar için ba­sit bir fi­zik­sel prob­lem dü­ze­yi­ne ine­bi­lir. Bir ki­şi ya­şa­mın her ala­nın­da en­gel­ler­le ne ka­dar az kar­şı­la­şır­sa özür­lü­lü­ğü­nü de o ka­dar az his­se­der.

Tür­ki­ye özür­lü­ler araş­tır­ma­sı­na gö­re ül­ke­miz­de 8,5 mil­yon özür­lü va­tan­da­şı­mız bu­lun­mak­ta­dır. 8,5 mil­yon özür­lü va­tan­daş de­mek 8,5 mil­yon ai­le de­mek­tir ve her ai­le­nin de psi­ko­lo­jik yön­den has­ta ol­du­ğu­nu bu­ra­da be­lirt­mek­te ya­rar var di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

Dev­let ve mil­let ola­rak bi­ze dü­şen gö­rev ise, bu va­tan­daş­la­rı­mı­zın ha­yat­la­rı­nı müm­kün ol­du­ğun­ca ya­şa­na­bi­lir kıl­mak­tır. Özür­lü­le­rin top­lum­sal ya­şa­mın her ala­nın­da onur­lu ve üret­ken bir bi­rey ola­rak yer al­ma­la­rı için özel­lik­le AK Par­ti hü­kû­met­le­ri dö­nem­le­rin­de pek çok iler­le­me kay­de­dil­miş­tir. Ör­ne­ğin, son 2008 yı­lı büt­çe­sin­de özür­lü­ler için 696 mil­yon YTL öde­nek ay­rıl­mış­tır. Özür­lü­ler İda­re­si Baş­kan­lı­ğı­nın ha­zır­la­dı­ğı ve cum­hu­ri­yet ta­ri­hi­miz­de bir ilk olan Özür­lü­ler Ka­nu­nu­’nun yü­rür­lü­ğe gir­me­siy­le sağ­lık, eği­tim, is­tih­dam, sos­yal yar­dım, ba­kım ve ula­şa­bi­lir­lik alan­la­rın­da­ki tüm hiz­met­ler iyi­leş­ti­ril­miş, ba­zı­la­rı da ye­ni­den dü­zen­len­miş­tir. Bu Ka­nu­n’­la, te­mel­de özür­lü­le­rin ha­ya­tı­nı zor­laş­tı­ran et­ken­le­rin ba­şın­da ge­len fi­zi­ki çev­re dü­zen­le­me­le­ri, bi­na­la­rın ve top­lu ta­şım araç­la­rı­nın özür­lü­le­rin kul­la­nı­mı­na uy­gun ol­ma­ma­sı so­run­la­rı­na çö­züm ge­ti­ril­miş­tir. Bu doğ­rul­tu­da, bü­yük­şe­hir ve be­le­di­ye­le­ri ve di­ğer be­le­di­ye­le­rin şe­hir için­de ken­di­le­rin­ce su­nu­lan ya da de­ne­tim­le­rin­de olan top­lu ta­şı­ma hiz­met­le­ri­nin ye­di yıl içe­ri­sin­de özür­lü­le­rin eri­şe­bi­lir­li­ği­ne uy­gun­laş­tı­rıl­ma­sı zo­run­lu kı­lın­mış­tır. Ay­rı­ca, özür­lü­le­re kar­şı ay­rım­cı uy­gu­la­ma­la­rın ya­pı­la­ma­ya­ca­ğı te­mi­nat al­tı­na alın­mış ve bu­na ak­si dav­ra­nan­lar için Türk Ce­za Ka­nu­nu­’na ce­zai hü­küm­ler ko­nul­muş­tur. Top­lu­mu­mu­zun ka­na­yan ya­ra­la­rın­dan bi­ri olan ve yü­kün bü­yük kıs­mı­nın ai­le­le­rin om­zun­da ol­du­ğu ağır özür­lü­le­rin ba­kı­mı ko­nu­sun­da kök­lü dü­zen­le­me­ler ya­pıl­mış­tır. Böy­le­lik­le, ağır özür­lü­le­ri­mi­ze özel ba­kım mer­kez­le­rin­de ve­ya ev­le­rin­de ba­kıl­mak­ta ve bu­na iliş­kin gi­der­ler dev­le­ti­miz­ce kar­şı­lan­mak­ta­dır. Özür­lü­sü­ne ken­di­si ba­kan ebe­veyn­le­re de ba­kım öde­me­si ya­pı­la­rak büt­çe­le­ri des­tek­len­mek­te­dir. Eko­no­mik ve sos­yal yok­sul­luk için­de bu­lu­nan ve ba­kı­ma muh­taç özür­lü­le­ri­mi­zin ba­kım ih­ti­ya­cı­nın kar­şı­lan­ma­sı, sos­yal dev­let il­ke­si­nin ge­re­ği­dir. Ül­ke­miz­de, çok ye­ter­siz olan ba­kım hiz­me­ti ka­pa­si­te­si­nin ar­tı­rıl­ma­sı ka­çı­nıl­maz ola­rak de­ğer­len­di­ril­miş ve bu­nun için, Sos­yal Hiz­met­ler ve Ço­cuk Esir­ge­me Ku­ru­mu ta­ra­fın­dan hiz­met sa­tın alın­ma­sı­nın yo­lu açıl­mış­tır. Bu kap­sam­da, ba­kı­ma muh­taç özür­lü­le­re, ev­de ve Ku­rum­da ba­kım hiz­me­ti ve­ril­mek­te olup bu hiz­met­le­rin iki as­ga­ri üc­ret tu­ta­rı­na ka­dar olan kıs­mı, Sos­yal Hiz­met­ler ve Ço­cuk Esir­ge­me Ku­ru­mu ta­ra­fın­dan öden­mek­te­dir.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Tat­lı­bal, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

CA­FER TAT­LI­BAL (De­vam­la) – Bü­tün bun­lar Özür­lü­ler Ka­nu­nu­’nun çer­çe­ve­sin­de oluş­tu­ru­lan hiz­met­ler­den sa­de­ce bu­ra­da sa­ya­bil­dik­le­ri­miz­dir. Ka­nu­n’­un yü­rür­lük ta­ri­hi­nin 2005 yı­lı­nın Tem­muz ayı ol­du­ğu göz önü­ne alı­nır­sa kı­sa za­man­da ne ka­dar bü­yük iş­le­rin ge­çek­leş­ti­ril­di­ği da­ha iyi an­la­şı­la­cak­tır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 8,5 mil­yon in­sa­nı­mı­zın so­run­la­rı­nın çö­zü­mü için ça­lı­şan Özür­lü­ler İda­re­si Baş­kan­lı­ğı­nın, ku­rum­sal ve be­şe­ri ka­pa­si­te­si­nin ar­tı­rıl­ma­sı, yet­ki­le­ri­nin ge­niş­le­til­me­si, ça­lı­şan­la­rı­nın öz­lük hak­la­rı­nın iyi­leş­ti­ril­me­si­nin ya­pıl­ma­sı gi­bi önem­li ko­nu­lar­da des­tek­len­me­si ge­rek­li­dir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Baş­kan­lı­ğın gö­rev ve yet­ki­si­nin özür­lü­le­re su­nu­lan hiz­met­le­rin ko­or­di­nas­yo­nuy­la sı­nır­lı tu­tul­ma­sı­dır. Plan­la­nan ve mev­zu­at­la­rı oluş­tu­ru­la­rak su­nu­lan hiz­met­ler ko­nu­sun­da, Baş­kan­lı­ğın ta­kip ve de­net­le­me yet­ki­si bu­lun­ma­mak­ta­dır. Bu da hiz­met­le­rin umu­lan ni­te­lik­te ger­çek­leş­me­si­ni en­gel­le­mek­te­dir. Bu ek­sik­le­rin de bir an ön­ce ta­mam­la­na­rak Özür­lü­ler İda­re­si Baş­kan­lı­ğı­nın güç­len­di­ril­me­siy­le, özür­lü­lük ala­nın­da ya­pı­la­cak­la­ra ye­ni bir iv­me ka­zan­dı­ra­ca­ğı­na olan inan­cım­la he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Tat­lı­bal.

AK Par­ti Gru­bu adı­na üçün­cü ko­nuş­ma­cı, Van Mil­let­ve­ki­li Gül­şen Or­han.

Sa­yın Or­han, bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA GÜL­ŞEN OR­HAN (Van) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 2008 ma­li yı­lı Ai­le ve Sos­yal Araş­tır­ma­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü büt­çe­si üze­rin­de, AK Par­ti Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

1989 yı­lın­da, Baş­ba­kan­lı­ğa bağ­lı ola­rak ku­ru­lan Ai­le Araş­tır­ma Ku­ru­mu Baş­kan­lı­ğı, 2004 yı­lın­da, Ai­le ve Sos­yal Araş­tır­ma­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü bi­çi­min­de ye­ni­den ya­pı­lan­dı­rıl­mış­tır. Ai­le ve Sos­yal Araş­tır­ma­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün ku­ru­luş ama­cı, ül­ke­miz­de­ki sos­yal so­run­la­rın tes­pi­ti­ni yap­mak, ai­le­nin bü­tün­lü­ğü­nü ko­ru­mak, güç­len­dir­mek ve sos­yal re­fa­hı­nın ar­tı­rıl­ma­sı­na yö­ne­lik ulu­sal ve ulus­la­ra­ra­sı bi­lim­sel araş­tır­ma­lar yap­mak, pro­je­ler ge­liş­tir­mek, des­tek­le­mek ve bun­la­rın uy­gu­la­ma­ya ko­nul­ma­sı­nı sağ­la­mak­tır.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, şim­di, ai­le ku­ru­mu ne­den önem­li­dir, bi­raz bu­nun üze­rin­de dur­mak is­ti­yo­rum. Bir ül­ke­nin re­fa­hı, o top­lum­da var olan bi­rey­le­rin mut­lu­lu­ğu, so­rum­lu­lu­ğu, re­fa­hıy­la ya­kın­dan il­gi­li­dir. Mut­lu, so­rum­lu bi­rey­ler, ai­le­le­ri ve sos­yal çev­re­le­riy­le bir­lik­te, on­la­rın et­ki­le­rin­de ge­li­şir ve şe­kil­le­nir­ler. Ül­ke­le­rin en kü­çük ko­lek­tif bi­rim­le­ri olan ai­le­ler, tek tek, bu­lun­duk­la­rı ül­ke­nin de­ğer­le­ri­ni ve kal­kın­mış­lı­ğı­nı mik­ro dü­zey­de tem­sil eder­ler. Ki­şi, bir va­tan­daş ola­rak ai­le­de ne ka­dar mut­luy­sa ül­ke­nin bir va­tan­da­şı ola­rak kal­kın­mış­lık­tan ve re­fah­tan o de­re­ce na­sip­le­nir. Top­lu­mun kül­tü­rü­nü, de­ğer­le­ri­ni, inanç­la­rı­nı ve ül­ke va­tan­daş­la­rı­nı bir­bi­ri­ne ke­net­le­yen di­ğer bü­tün mef­hum­la­rı­nı, ai­le­ler ba­rın­dır­dı­ğı bi­rey­le­re ka­zan­dı­rır ve bi­rey­ler, ai­le­den al­dık­la­rı bu de­ğer yar­gı­la­rıy­la yoğ­ru­lur­lar, şe­kil­le­nir­ler.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, gü­nü­müz dün­ya­sı, bil­gi ve bi­li­şim ça­ğı­na, ay­nı za­man­da, kü­re­sel­leş­me­nin yö­rün­ge­si­ne gir­miş bir dün­ya­dır. Kü­re­sel­leş­me­den ka­çış, onu red­det­mek im­kâ­nı­mız yok­tur. Bi­li­şim ham­le­le­riy­le sıç­ra­ma­lar ya­şa­yan kü­re­miz, kü­re­sel­leş­me­nin bir­çok müs­pet ta­raf­la­rıy­la bir re­fah dün­ya­sı va­at et­ti­ği gi­bi, bel­li sa­kın­ca­la­rı da is­ter is­te­mez be­ra­be­rin­de ge­tir­mek­te­dir. Bun­la­rın en önem­li­si, biz­ce, ai­le mef­hu­mu­nun de­je­ne­re ol­ma­sı teh­li­ke­si­dir. Ken­di de­ğer­le­ri­ni ko­ru­yup yü­celt­miş olan top­lum­lar ta­rih­te en uzun ya­şa­mış dev­let­le­ri in­şa eden top­lum­lar­dır. Ken­di de­ğer­le­riy­le ba­rı­şa­ma­yan top­lum­lar­sa ta­rih sah­ne­sin­den si­li­nip git­miş­ler­dir. Bu, bo­zul­ma­yan bir ku­ral­dır. İş­te bu nok­ta­da ai­le ku­ru­mu­nun öne­mi bir kez da­ha his­se­dil­mek­te­dir.

Biz ken­di­mi­ze has de­ğer­le­ri­mi­zi, has­let­le­ri­mi­zi dev­ret­ti­ği­miz öl­çü­de güç­lü bir top­lum ola­bi­li­riz. Ne­dir bu de­ğer­le­ri­miz? Bu de­ğer­le­ri­miz, bi­ze Mev­lâ­n⭒nın öğüt­le­di­ği sev­gi, hoş­gö­rü, in­san­lık ve kar­deş­lik­tir. Bu de­ğer­le­ri­miz, ken­din­den son­ra­ki­le­re adan­mış ha­yat­la­rın ta­ri­hi­dir. Bu de­ğer­le­ri­miz, ge­niş bir ai­le içe­ri­sin­de yaş­lı­sıy­la gen­ciy­le fi­zi­ki ola­rak ol­ma­sa da ma­ne­vi ola­rak ya­şa­mak, bay­ram­lar­da bir ara­ya gel­mek­tir. Bü­yük­le­ri­mi­zin de­ne­yim­le­ri­ne de­ğer ve­rip on­la­ra yas­lan­mak­tır. On­la­ra ha­yat­la­rı­nın son­ba­ha­rın­da hak et­tik­le­ri sev­gi ve say­gı­yı gös­te­rip on­la­rın tec­rü­be ha­zi­ne­le­rin­den ya­rar­lan­mak­tır. Bay­ram­laş­ma­ya ge­len ço­cuk­la­rı­mı­zı apart­man ka­pı­la­rın­da ka­pı­cı­lar­la kar­şı­la­mak de­ğil, on­la­rı ken­di el­le­ri­miz­le, te­bes­süm­le­ri­miz­le se­vin­dir­mek­tir. O de­ğer­le­ri­miz, ken­di re­fa­hın­dan kom­şu­la­rı­nı da his­se­dar et­mek­tir. Ben­cil­ce tü­ke­tip pay­laş­ma duy­gu­sun­dan yok­sun ola­rak et­ra­fı­nı mah­rum bı­rak­mak bi­zim de­ğer­le­ri­miz ola­maz. Ken­di kö­şe­si­ne çe­ki­lip, bi­rey­sel du­var­lar örüp ken­di­ni ora­ya hap­set­mek bi­zim de­ğer­le­ri­miz ola­maz. Bi­zim de­ğer­le­ri­miz, son­suz sev­gi ve hoş­gö­rü an­la­yı­şıy­la te­sis ede­ce­ği­miz yurt­ta sul­hun ci­ha­na taş­ma­sı­na gö­nül­den ça­ba sarf et­mek­tir.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ai­le bi­na­nın en ha­ya­ti sü­tu­nu­nu teş­kil eder. Ai­le­de ya­ban­cı­laş­ma di­ğer bü­tün ku­rum­la­rı ve ya­pı­la­rı içe­ri­den çü­rü­tür. Ku­şak­tan ku­şa­ğa ak­ta­rı­lan de­ğer­le­rin ve al­gı­la­rın de­je­ne­re ol­ma­dan ça­ğa uy­du­rul­ma­sı, top­lu­mun bir bü­tün ola­rak dö­nü­şüm ve ge­li­şi­mi­nin anah­ta­rı da yi­ne ai­le­den ge­çer. Her bi­ri­mi­zin men­su­bu ol­du­ğu­muz ai­le ku­ru­mu­nun biz­den son­ra­ki ku­şa­ğa bi­zim mil­lî ve top­lum­sal de­ğer­le­ri­mi­zi ak­tar­ma­sı sü­re­ci içe­ri­sin­de ya­şa­na­bi­le­cek ha­sar­la­rın mi­ni­mum dü­zey­de ger­çek­leş­me­si, do­la­yı­sıy­la, sos­yal ve psi­ko­lo­jik an­lam­da sağ­lık­lı ku­şak­la­rın ye­ti­şe­bil­me­si için sos­yal dev­le­tin bu alan­da mü­da­ha­le­si ka­çı­nıl­maz­dır. Bi­ze gö­re, dev­le­tin ai­le­ye yö­ne­lik fa­ali­yet­le­ri, dev­le­tin en ön­de ge­len fa­ali­yet alan­la­rın­dan bi­ri­dir. Ai­le­ye yö­ne­lik ça­lış­ma­lar ya­pan tek ku­rum olan Ai­le ve Sos­yal Araş­tır­ma­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün 2008 ma­li yı­lı büt­çe­si 4 mil­yon 720 bin YTL’­dir.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Or­han, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

GÜL­ŞEN OR­HAN (De­vam­la) – 2007 yı­lı­na gö­re yak­la­şık yüz­de 12 ar­tış gös­ter­miş olan bu ra­kam, ta­bii ki, ye­ter­li de­ğil­dir, an­cak ora­nın bu de­re­ce art­mış ol­ma­sı AK Par­ti Hü­kû­me­ti­nin bu ko­nu­da­ki du­yar­lı­lı­ğı­nı or­ta­ya koy­mak­ta­dır.

Ko­nuş­ma­ma son ve­rir­ken, tek tek ai­le­le­ri­mi­zin ve bir bü­tün ola­rak Tür­ki­ye ai­le­si­nin de­ğer­le­riy­le bir­lik­te ya­rı­na sağ­lam adım­lar­la yü­rü­me­si­ni te­men­ni eder, he­pi­ni­ze say­gı­la­rı­mı su­nu­yo­rum. (AK Par­ti ve DTP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Or­han.

AK Par­ti Gru­bu adı­na dör­dün­cü ko­nuş­ma­cı, To­kat Mil­let­ve­ki­li Di­lek Yük­sel.

Sa­yın Yük­sel, bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA Dİ­LEK YÜK­SEL (To­kat) – Sa­yın Baş­kan ve de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Ka­dı­nın Sta­tü­sü Ge­nel Mü­dür­lü­ğü, ka­dın­la­ra eşit­lik için­de sos­yal, eko­no­mik, kül­tü­rel ve si­ya­si alan­lar­da hak et­tik­le­ri sta­tü­yü ka­zan­ma­la­rı ama­cıy­la ça­lış­ma­lar yap­mak üze­re 1990 yı­lın­da ku­rul­muş­tur. Ge­nel Mü­dür­lü­ğün ön­ce­lik­li gö­re­vi, ka­dın­la­ra kar­şı ay­rım­cı­lı­ğın ön­len­me­si, ka­dın-er­kek eşit­li­ği an­la­yı­şı­nın ka­mu plan ve po­li­ti­ka­la­rı­na yer­leş­ti­ril­me­si­dir.

Ön­ce­lik­le şu­nu be­lirt­mek is­ti­yo­rum: AK Par­ti İk­ti­da­rı dö­ne­min­de ka­dın­la­rı­mız­la il­gi­li en önem­li ge­liş­me, ka­dın mil­let­ve­kil­le­ri­mi­zin Mec­lis­te hem sa­yı­sal hem de oran­sal ola­rak art­ma­sı­dır. 5 Ara­lık gü­nü ka­dın­la­ra seç­me ve se­çil­me hak­kı­nın ve­ri­liş yıl dö­nü­mü­nü kut­la­dık. 1935 yı­lın­da ka­bul edi­len Ka­nu­n’­un çık­tı­ğı yıl ya­pı­lan ge­nel se­çim so­nu­cun­da TBMM’­ye 18 ka­dın mil­let­ve­ki­li se­çil­di. Ka­dın mil­let­ve­ki­li­nin top­lam mil­let­ve­ki­li­ne ora­nı 1935 yı­lın­da yüz­de 4,6’dır. Bu oran da­ha son­ra­ki yıl­lar­da sü­rek­li ola­rak düş­müş­tür. Gü­nü­müz­de bu sa­yı 50 mil­let­ve­ki­li­dir ve ve yüz­de 10 ra­ka­mı ya­ka­lan­mış­tır.

As­lın­da, Türk top­lu­mun­da ka­dın her za­man hak et­ti­ği ko­num­day­dı. Söz­lü ve ge­le­nek­sel hu­ku­ka da­ya­lı olan bu hak­lar cum­hu­ri­yet­le bir­lik­te ya­zı­lı hu­ku­ka da geç­miş­tir. Türk ka­dı­nı ge­rek­ti­ğin­de eşiy­le bir­lik­te ça­lış­mış, ge­rek­ti­ğin­de sa­vaş­mış, ge­rek­ti­ğin­de ise ör­güt­ler kur­muş­tur.

Türk ka­dı­nı kah­ra­man­dır de­dik: Kah­ra­man Türk ka­dı­nı­nın sim­ge­le­rin­den olan Ne­ne Ha­tun, iki ço­cu­ğu­nu ev­de bı­ra­ka­rak, düş­ma­na kar­şı çar­pış­mış ve bir kah­ra­man­lık des­ta­nı yaz­mış­tır.

Türk ka­dı­nı ör­güt­çü de­dik: Ana­do­lu­’nun Mo­ğol­lar ta­ra­fın­dan ta­lan edil­di­ği yıl­lar­da Ba­ci­ya­ni Rum Ör­gü­tü­nü gö­rü­yo­ruz. Gü­nü­müz Türk­çe­siy­le “A­na­do­lu Ba­cı­la­rı­” an­la­mı­na ge­len bu ör­güt, Ana­do­lu ka­dı­nı­nı ör­güt­le­miş, zor za­man­lar­da bir­lik ve be­ra­ber­lik sağ­la­mış, top­lum mü­hen­dis­li­ği gö­re­vi yap­mış­tır. Bu ör­gü­tün ba­şın­da­ki Fat­ma Ba­cı, Ana­do­lu es­na­fı­nı ör­güt­le­yen Ahi Ev­ra­n’­ın eşi­dir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Ka­dı­nın Sta­tü­sü Ge­nel Mü­dür­lü­ğü, ha­ya­tın her aşa­ma­sın­da eşi­ne des­tek olan, ço­cuk­la­rı­na kol ka­nat ge­ren ka­dın­la­rı­mı­zı hak et­ti­ği ko­nu­ma ge­tir­mek için mü­ca­de­le ver­mek­te­dir. Ül­ke­miz­de ka­dın is­tih­da­mı her ge­çen gün art­mak­ta­dır. Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu­nun ha­ne hal­kı iş gü­cü araş­tır­ma­sı­na gö­re, 73 mil­yon­luk nü­fu­sun 26,3 mil­yo­nu­nu on beş yaş ve üze­rin­de­ki ka­dın­lar oluş­tu­ru­yor. Ka­dın­la­rı­mı­zın iş gü­cü­ne ka­tı­lım ora­nı yüz­de 23’e yük­sel­miş­tir. Bu ra­kam­lar önü­müz­de­ki yıl­lar­da yük­sel­me­ye de­vam ede­cek­tir.

Ka­dın­la­rı­mız sa­de­ce ça­lı­şan ola­rak kal­ma­mak­ta­dır. İs­tih­dam alan­la­rı oluş­tu­ran ya­tı­rım­lar da yap­mak­ta­dır. Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­müz bu hu­sus­ta si­vil top­lum ör­güt­le­riy­le or­tak ça­lış­ma­lar yap­mak­ta, pro­je­ler yü­rüt­mek­te­dir. Bun­lar­dan bi­ri­si de mik­ro kre­di uy­gu­la­ma­la­rı­dır. Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­müz, mik­ro kre­di­le­rin tüm il­le­re yay­gın­laş­tı­rıl­ma­sı hu­su­sun­da yo­ğun ça­ba içe­ri­sin­de­dir.

Yi­ne, eko­no­mik de­ğer oluş­tu­ran ka­dın gi­ri­şim­ci sa­yı­sı­nı ar­tır­ma­ya yö­ne­lik eği­tim ça­lış­ma­la­rı da de­vam et­mek­te­dir. Bu eği­tim­ler­de, var olan ka­dın gi­ri­şim­ci­le­ri güç­len­dir­mek, Türk ka­dın gi­ri­şim­ci­le­rin dün­yay­la bü­tün­leş­me­si­ni sağ­la­mak ve Tür­ki­ye­’nin sos­yal ve eko­no­mik ge­li­şi­mi­ne kat­kı­da bu­lun­mak baş­lık­la­rı da yer al­mak­ta­dır.

Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­müz ça­lış­ma­la­rı ya­par­ken si­vil top­lum ör­güt­le­riy­le bir­lik­te ha­re­ket et­mek­te­dir. Eğer siz bu sü­reç­te si­vil top­lum ör­güt­le­ri­ni bir ya­na bı­ra­kır­sa­nız, ba­şa­rı­ya ula­şa­maz­sı­nız. Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­müz bun­dan son­ra­ki ça­lış­ma­la­rı­nı da si­vil top­lum ör­güt­le­riy­le iş bir­li­ği için­de yü­rü­te­cek­tir. Eği­ti­min öne­mi her ge­çen gün art­mak­ta­dır. Bu ko­nu­da, Ka­dı­nın Sta­tü­sü Ge­nel Mü­dür­lü­ğü aka­de­mik iş bir­li­ği ve araş­tır­ma­lar ne­ti­ce­sin­de el­de edi­len bil­gi bi­ri­ki­mi­ni hal­ka sun­ma nok­ta­sın­da ulus­la­ra­ra­sı ku­ru­luş­lar­dan da kay­nak­lar kul­lan­mak­ta­dır.

Ka­dı­nın Sta­tü­sü Ge­nel Mü­dür­lü­ğü ko­or­di­na­tör­lü­ğün­de Ka­dın­la­ra Yö­ne­lik Şid­det İz­le­me          Ko­mi­te­si ku­rul­muş­tur. Bu Ko­mi­te­nin yıl­da iki kez top­lan­ma­sı plan­lan­mak­ta­dır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Dev­let Ba­kan­lı­ğı­mız ko­or­di­nas­yo­nun­da yü­rü­tü­len, üni­ver­si­te­ler, ka­mu ku­rum ve ku­ru­luş­la­rı, si­vil top­lum ör­güt­le­ri, özel sek­tör ve ye­rel yö­ne­tim­le­ri de kap­sa­ya­cak şe­kil­de 2006-2010 yıl­la­rı ara­sın­da Ka­dı­na Yö­ne­lik Şid­de­tin Ön­len­me­si Ey­lem Pla­nı ha­zır­lan­mış­tır ve uy­gu­la­ma­ya ko­nul­muş­tur.

Ka­dı­nın Sta­tü­sü Ge­nel Mü­dür­lü­ğü, yap­tı­ğı fa­ali­yet­le­ri ka­mu­oyu­na du­yu­ra­bil­mek için, Gü­ney Do­ğu Ana­do­lu Böl­ge­si'ne ya­pı­lan ça­lış­ma­la­rın böl­ge­ye ka­zan­dır­dı­ğı de­ğer­le­rin an­la­tıl­ma­sı ve yö­re hal­kı­nın bil­gi­len­di­ril­me­si için al­tı bö­lüm­den olu­şan bir bel­ge­sel film ha­zır­la­mış­tır. Ko­nuy­la il­gi­li ola­rak TRT'yle im­za­la­nan pro­to­kol yü­rür­lü­ğe gir­miş­tir. 2007 yı­lın­da dü­zen­le­nen Gör­me En­gel­li Ka­dın­lar Ku­rul­ta­yı'nın 2'nci­si 2008 yı­lın­da ger­çek­leş­ti­ri­le­cek­tir. En­gel­li ka­dın­la­rı­mı­za yö­ne­lik ça­lış­ma­lar sa­de­ce gör­me en­gel­li­ler­le sı­nır­lı kal­ma­ya­cak­tır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Yük­sel, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

Dİ­LEK YÜK­SEL (De­vam­la) – Ka­dı­nın Sta­tü­sü Ge­nel Mü­dür­lü­ğü, tüm ça­lış­ma­la­rın­da sev­gi­yi ve say­gı­yı ön pla­na çı­kar­mak­ta­dır. Ne ka­dar ça­lı­şır­sa­nız ça­lı­şın eğer sev­gi­niz yok­sa ba­şa­rı­yı ya­ka­la­ma şa­nı­sı­nız yok­tur. Mev­zu­atın so­ğuk du­var­la­rı ka­dın­la­rı­mı­za hiz­met ver­mek­ten uzak­tır, biz bu­nun bi­lin­cin­de­yiz.

So­nuç ola­rak, ya­pı­lan­lar ye­ter­li mi­dir? Ta­bii ki de­ğil­dir. Biz, kıt kay­nak­lar­la da­ha gü­zel ne ya­pı­lır, na­sıl ya­pı­lır, bun­la­rın plan­la­ma­sı­nı ya­pa­ca­ğız. Türk ka­dı­nı her za­man ai­le­si­nin, ül­ke­si­nin kal­kın­ma­sı için ol­ma­sı ge­re­ken yer­de ol­muş­tur, bun­dan son­ra da ola­cak­tır. Türk ka­dı­nı ça­lış­kan­dır, ve­fa­kâr­dır, azim­li­dir. Bir ata­sö­zü­müz var­dır "Yu­va­yı diş ku­şu ya­par." di­ye. Evet, yu­va­mı­zı da ya­pa­ca­ğız, ül­ke­mi­zi de her açı­dan ge­liş­miş ül­ke­ler se­vi­ye­si­ne ge­ti­re­ce­ğiz.

Büt­çe­miz ha­yır­la­ra ve­si­le ol­sun. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN –Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Yük­sel.

AK Par­ti Gru­bu adı­na be­şin­ci ko­nuş­ma­cı, Ko­ca­eli Mil­let­ve­ki­li Eyüp Ayar.

Sa­yın Ayar, bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA EYÜP AYAR (Ko­ca­eli) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­kan­lı­ğı­nın 2008 ma­li yı­lı büt­çe­si hak­kın­da söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. Bu ve­si­ley­le yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­kan­lı­ğı de­yin­ce, ça­lı­şa­nıy­la ça­lış­ma­ya­nıy­la, emek­li­siy­le, top­lu­mun bü­yük ke­sim­le­ri­ne hiz­met eden önem­li bir Ba­kan­lı­ğı­mız. Tür­ki­ye, Av­ru­pa içe­ri­sin­de en genç nü­fu­sa sa­hip ol­ma­sı­na rağ­men, ma­ale­sef geç­miş yıl­lar­da­ki po­pü­list po­li­ti­ka­lar yü­zün­den sis­tem âde­ta çök­müş, ak­tü­er­yal den­ge­ler bo­zul­muş ve genç yaş­ta emek­li­lik­ler, otuz se­kiz-kırk yaş­la­rın­da, doğ­ru dü­rüst prim öde­me­den, geç­mi­şe yö­ne­lik borç­lan­ma­lar­la be­ra­ber sis­tem tı­kan­ma nok­ta­sı­na gel­miş­tir.

İk­ti­da­ra gel­di­ği­miz­de, Bağ-Kur, SSK, İŞ­KUR gi­bi de­va­sa ku­ru­luş­la­rın ka­nu­nu yok­tu; is­raf, yol­suz­luk, key­fi­lik had saf­ha­ya ulaş­mış­tı ve Ba­kan­lık, ça­lı­şan­la­rın ma­aşı­nı öde­mek­te ve sağ­lık hiz­met­le­ri­ni ver­mek­te ger­çek­ten güç­lük çe­ki­yor­du.

İk­ti­da­ra gel­di­ği­miz­de, Tür­ki­ye­’ye bir bak­tı­ğı­mız za­man, o gün­le­ri an­la­tır­ken ba­zı­la­rı ra­hat­sız­lık du­yu­yor­lar. Ku­su­ra bak­ma­sın­lar, o gü­nü, 2000 yı­lı­nı or­ta­ya koy­ma­dan bu­gü­nü da­ha ra­hat an­la­ta­mı­yo­ruz.

BEY­TUL­LAH ASİL (Es­ki­şe­hir) – An­lat an­lat, ra­hat­lar­sı­nız!

EYÜP AYAR (De­vam­la) – Ya­ni, 2002 yı­lın­da­ki mil­lî ge­li­rin 181 mil­yar do­lar ol­du­ğu­nu söy­le­me­miz ge­re­kir ki, bu­gün mil­lî ge­li­rin 490 mil­ya­ra gel­di­ği­nin ne de­mek ol­du­ğu da­ha iyi an­la­şı­la­bil­sin.

NE­CA­Tİ ÖZEN­SOY (Bur­sa) – Borç ne ka­dar, borç, borç?

EYÜP AYAR (De­vam­la) - Bu­gün, as­ga­ri üc­ret net 419 YTL. Ger­çek­ten az, ama bu­nun 2002 yı­lın­da 190 YTL ol­du­ğu­nu söy­le­me­li­yiz ki ara­da­ki far­kı or­ta­ya ko­ya­bi­le­lim. Keş­ke, 2002 yı­lın­da bu ra­kam 400 YTL ol­say­dı da biz de bu­nu bu­gün bin YTL’­le­re çı­kar­mış ol­say­dık.

ŞE­NOL BAL (İz­mir) – Borç­la­rı söy­le, borç­la­rı.

EYÜP AYAR (De­vam­la) – AK Par­ti dö­ne­min­de her şey iyi­ye gi­di­yor ve bu­nu mil­le­ti­miz ya­ki­nen gö­rü­yor.

OS­MAN DUR­MUŞ (Kı­rık­ka­le) – Ma­şal­lah! Ma­şal­lah!

EYÜP AYAR (De­vam­la) – Da­ha ön­ce­ki hü­kû­me­tin yap­tık­la­rı­nı, o gün­le­ri çok iyi ha­tır­lı­yo­ruz.

AKİF AK­KUŞ (Mer­sin) – Ya­kın­da top­la­nıp ge­le­cek­ler Mec­li­se doğ­ru.

EYÜP AYAR (De­vam­la) – Büt­çe­nin ta­ma­mı­na ya­kı­nı, ver­gi­le­rin ta­ma­mı­na ya­kı­nı fa­iz gi­der­le­ri­ne ne­re­dey­se gi­di­yor­du, büt­çe­nin üç­te 1’i açık­tı. Her gün han­gi yol­suz­luk­la uya­na­ca­ğı­mı­zı bek­li­yor­duk. Tür­ki­ye, o ka­ra gün­le­ri in­şal­lah bir da­ha gör­mez.

BEY­TUL­LAH ASİL (Es­ki­şe­hir) – Ola­cak­la­rı söy­le, ola­cak­la­rı.

EYÜP AYAR (De­vam­la) - Za­ten, iş­ler iyi git­me­di­ğin­den do­la­yı üç bu­çuk yıl içe­ri­sin­de bir er­ken se­çim ka­ra­rıy­la be­ra­ber o gün­kü par­la­men­to git­ti, gi­diş o gi­diş.

Şim­di, bu­gü­ne ba­ka­cak olur­sa­k…

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (İs­tan­bul) – Yol­suz­luk­ta bir ek­sik­lik yok, ay­nen de­vam edi­yor.

EYÜP AYAR (De­vam­la) – De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, iş­siz­lik, Tür­ki­ye­’nin en önem­li so­run­la­rı­nın ba­şın­da ge­li­yor. Bu so­run, bu­gün­kü bü­tün dün­ya ül­ke­le­ri­nin de so­ru­nu­dur. Biz ik­ti­da­ra gel­di­ği­miz­de yüz­de 10,3 olan iş­siz­lik ora­nı­nı, bü­tün gay­ret­le­ri­mi­ze rağ­men, Ağus­tos 2007 ta­ri­hi iti­ba­rıy­la yüz­de 9,2’ye dü­şü­re­bil­dik. Tür­ki­ye çok genç bir nü­fu­sa sa­hip. Yüz bin­ler­ce ye­ni gen­ci­miz is­tih­dam ala­nı­na gi­ri­yor. Ta­rım­dan, kır­sal­dan kent­le­re yo­ğun bir göç var.

BEY­TUL­LAH ASİL (Es­ki­şe­hir) – Gö­çün se­bep­le­ri­ni söy­le.

OS­MAN DUR­MUŞ (Kı­rık­ka­le) – Va­roş­tan ma­kar­na top­la­ma­ya ge­li­yor­lar.

EYÜP AYAR (De­vam­la) – Bü­tün bun­la­ra rağ­men iş­siz­lik­te de AK Par­ti İk­ti­da­rı bir ba­şa­rı sağ­la­mış­tır.

Teş­vik­ler ver­dik, kırk do­kuz ile teş­vik ver­dik. Bu dö­nem sek­tö­rel ve böl­ge­sel baz­da teş­vik­ler ve­ri­le­cek. As­ga­ri üc­re­ti­n…

SÜ­LEY­MAN LA­TİF YU­NU­SOĞ­LU (Trab­zon) – Ne fay­da gör­dü­nüz?

EYÜP AYAR (De­vam­la) – Ne fay­da mı gör­dük? 230 bin in­sa­nı­mız bu böl­ge­ler­de ye­ni­den işe baş­la­mış ol­du. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

OS­MAN DUR­MUŞ (Kı­rık­ka­le) – Kaç mil­yon ki­şi­ye ma­kar­na ver­di­niz?

EYÜP AYAR (De­vam­la) – İs­tih­da­mın üze­rin­de­ki ye­ni yük­le­ri kal­dı­rı­yo­ruz, ağır yük­le­ri kal­dı­rı­yo­ruz.

OS­MAN DUR­MUŞ (Kı­rık­ka­le) – Ma­kar­na pa­ke­ti­ni kaç mil­yon ki­şi­ye ver­di­niz?

EYÜP AYAR (De­vam­la) - Ba­kı­nız, sa­nal bir as­ga­ri üc­ret var­dı. Ben o iş­le­ri iyi bi­li­rim. Yir­mi se­ne ser­best mu­ha­se­be­ci­lik yap­mı­şım, ben ara­zi­den ge­li­yo­rum.

BEY­TUL­LAH ASİL (Es­ki­şe­hir) – Bel­li, bel­li!

EYÜP AYAR (De­vam­la) Sa­nal as­ga­ri üc­ret var­dı. Biz bu­nu ger­çek as­ga­ri üc­ret­le denk­leş­tir­dik ve bu 7 pu­an bir prim al­ma­mak de­mek­tir.

AKİF AK­KUŞ (Mer­sin) - Sa­nal fa­tu­ra da ha­zır­la­dı­nız mı?

OS­MAN DUR­MUŞ (Kı­rık­ka­le) – Nay­lon, nay­lon!

EYÜP AYAR (De­vam­la) – Beş yıl, dö­nem içe­ri­sin­de yap­mış ol­du­ğu­muz bu teş­vik­ler­de, ku­rum 14,4 mil­yar YTL prim al­ma­mış­tır. Bu da bü­yük bir kat­kı­dır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Ayar, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız lüt­fen.

Bu­yu­run.

EYÜP AYAR (De­vam­la) – Ka­yıt dı­şı mü­ca­de­le ger­çek­ten önem­li bir so­run­dur. Ku­rum,  KA­DİM Pro­je­si­’y­le be­ra­ber bu ko­nu­da cid­di ça­lış­ma­lar yap­mak­ta­dır ve yüz­de 52 olan ka­yıt dı­şı is­tih­da­mı yüz­de 48’le­re in­dir­dik. Ama, ta­bii ki, bu ye­ter­li de­ğil. Tür­ki­ye­’de ma­ale­sef ça­lı­şan­la­rın yüz­de 27’si prim öde­ye­bi­li­yor ve sos­yal gü­ven­lik açık­la­rı büt­çe üze­rin­de bü­yük yük­ler oluş­tur­mak­ta­dır. Bu yıl 26,4 mil­yar YTL, önü­müz­de­ki yıl 28,8 YTL sos­yal gü­ven­lik açık­la­rın­dan do­la­yı büt­çe­ye bir yük ge­li­yor. Bu, ta­bii ki sür­dü­rü­le­bi­lir bir tab­lo de­ğil­dir. Ça­lış­ma ve sos­yal gü­ven­lik ha­ya­tın­da re­form­lar ya­pı­yo­ruz. Ya­pa­cak ol­du­ğu­muz kök­lü de­ği­şik­lik­ler­dir. Ma­li yön­den sür­dü­rü­le­bi­lir­li­lik, ge­nel sağ­lık si­gor­ta­sı­nın ha­ya­ta geç­me­si ve tek emek­li­lik, tek ça­tı al­tın­da bir norm ve stan­dart bir­li­ği­ni oluş­tur­mak için Ba­kan­lı­ğı­mız ve Hü­kû­me­ti­miz ça­lış­ma­la­rı­na de­vam edi­yor.

Ben, Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­kan­lı­ğı­nın büt­çe­si­nin, hem Ba­kan­lık men­sup­la­rı­na hem ül­ke­mi­ze ha­yır­lar ge­tir­me­si­ni te­men­ni edi­yor, yü­ce Mec­li­si bir kez da­ha say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ayar.

AK Par­ti Gru­bu adı­na al­tın­cı ko­nuş­ma­cı Ço­rum Mil­let­ve­ki­li Agâh Kaf­kas.

Sa­yın Kaf­kas, bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA AGÂH KAF­KAS (Ço­rum) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Sos­yal Gü­ven­lik Ku­ru­mu Baş­kan­lı­ğı büt­çe­si üze­ri­ne AK Par­ti Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Üze­rin­de ko­nuş­tu­ğu­muz ku­rum 20 Ma­yıs 2006’da ku­rul­muş genç bir ku­rum. Ama, sos­yal gü­ven­lik sis­te­mi­mi­zin ta­ri­hi­ne ba­kar­sa­nız 1936’da ilk de­fa İş Ka­nu­nu­’y­la Türk hu­kuk mev­zu­atı­na gir­miş, 1946’da İş­çi Si­gor­ta­la­rı Ku­ru­mu ola­rak ilk de­fa ku­rum­sal ya­pı­ya ka­vuş­muş alt­mış yıl­lık bir ku­ru­mun ma­zi­si­ni ko­nu­şu­yo­ruz. An­cak, beş ta­ne te­mel ka­nun sos­yal gü­ven­lik sis­te­mi­miz­de or­ta­ya ko­nul­muş; bu, iki yü­zü aş­kın de­ği­şik­li­ğe uğ­ra­mış ve ar­tık, ge­li­nen nok­ta­da özü­nü ve te­mel he­def­le­ri­ni ne­re­dey­se yi­ti­re­cek hâ­le gel­di­ği bir sis­tem­den, AK Par­ti İk­ti­da­rıy­la, bu­gü­ne ka­dar si­ya­set adı­na ko­nu­şan her­ke­sin “Ar­tık, sos­yal gü­ven­lik sis­te­mi­miz sür­dü­rü­le­bi­lir ol­ma şan­sı­nı kay­bet­miş­tir. Çağ­daş norm­lar­la, eşit, adil, sür­dü­rü­le­bi­lir bir sos­yal gü­ven­lik sis­te­mi, norm ve stan­dart bir­li­ği içe­ri­sin­de tek ça­tı al­tın­da ku­rul­sun.” id­di­ası­nı AK Par­ti İk­ti­da­rı, ge­çen dö­nem, bi­rin­ci AK Par­ti İk­ti­da­rın­da uzun bir uğ­raş­la ve ola­bil­di­ğin­ce sos­yal ta­raf­la­rın ka­tı­lı­mı­nı sağ­la­ya­rak bir sos­yal gü­ven­lik re­for­mu­nu ha­ya­ta ge­çir­miş­tik. Ha­ya­ta ge­çi­ri­len sos­yal gü­ven­lik re­for­mu ni­ye ha­ya­ta ge­çi­ril­di? Bi­raz ön­ce  söy­le­di­ğim gi­bi, ar­tık, sür­dü­rü­le­bil­me şan­sı­nı kay­bet­miş, ak­tü­er­yal den­ge­si­ni ta­ma­men yi­tir­miş.

Bu­gün fo­toğ­ra­fa bak­tı­ğı­nız za­man, Emek­li San­dı­ğın­da, SSK’­da ve Bağ-Ku­r’­da­ki ça­lı­şan ak­tif si­gor­ta­lı­la­rı top­lar­sa­nız yak­la­şık 15 mil­yon­dur; emek­li­le­rin sa­yı­sı­nı bu üç ku­rum­da top­lar­sa­nız 7,5 mil­yon ki­şi­yi kap­sa­mak­ta­dır, ka­ba­ca söy­le­di­ği­niz tak­dir­de. Bü­tün çağ­daş dün­ya­da, yaş­lı nü­fu­sun ol­du­ğu Av­ru­pa­’da bi­le 4 ki­şi­ye 1 ki­şi­nin düş­tü­ğü ak­tü­er­yal den­ge he­sa­bın­da biz­de ne­re­dey­se -2 ki­şi­ye 1 ki­şi­den da­ha az- 1,99’a düş­müş­tür. Böy­le­si­ne sür­dü­rü­le­bil­me şan­sı­nın ol­ma­dı­ğı bir ya­pı­nın içe­ri­sin­de sos­yal gü­ven­lik re­for­mu­nu ha­ya­ta ge­çir­dik, ama, ma­ale­sef, hu­kuk­sal bir iş ka­za­sı ya­şa­dı. Ana mu­ha­le­fet par­ti­mi­zin ve Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­mı­zın Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­ne gö­tü­re­rek ka­nu­nun      ba­zı mad­de­le­ri­ni ip­tal et­me­si, ki, bu­ra­da eşit­siz­lik­te eşit­li­ği bul­ma gay­re­ti gi­bi yo­rum­la­na­bi­le­cek bir hu­kuk ka­za­sı ya­şan­mış­tır, çün­kü, bu­gü­ne ka­dar Ana­ya­sa­’nın te­mel il­ke­si eşit­lik il­ke­si çer­çe­ve­sin­dey­ken, bu­gün bak­tı­ğı­nız za­man, me­mur­la­ra da­ha fark­lı, da­ha bir eşit­lik, baş­ka bir eşit­lik çer­çe­ve­sin­de ba­ka­cak­sı­nız gi­bi bir du­ru­mun or­ta­ya çık­ma­sı, sos­yal gü­ven­lik sis­te­mi­mi­zin bu dö­nem, yıl­ba­şın­da yü­rür­lü­ğe gi­re­cek sis­tem ve şu an­da me­sa­fe kay­de­de­ce­ği­miz ya­pı­yı ye­ni­den ba­şa dön­dür­müş ve şu an­da bu ko­nu­da de­ği­şik­lik­ler üze­ri­ne Hü­kû­me­ti­miz ge­rek­li ha­zır­lık­la­rı yap­mış­tır. Ça­lış­ma, Ai­le, Sağ­lık ve Sos­yal İş­ler Ko­mis­yo­nu­muz bü­tü­nü üze­rin­de gö­rü­şe­rek Plan Büt­çe Ko­mis­yo­nu­na bu ya­sa­yı in­ti­kal et­tir­miş­tir.

Ta­ri­hin önem­li bir kav­şa­ğın­da­yız sos­yal gü­ven­lik açı­sın­dan. Bu­ra­da, ik­ti­da­rıy­la mu­ha­le­fe­tiy­le, bü­tün top­lum ke­sim­le­ri ge­re­ken des­te­ği ve­rip sağ­lık­lı bir sos­yal gü­ven­lik ya­pı­lan­dır­ma­sı­nı ha­ya­ta ge­çir­mek mec­bu­ri­ye­tin­de­yiz, çün­kü, bu ül­ke­nin ol­maz­sa ol­ma­zı­dır. 70 mil­yon in­sa­nın do­ğu­mun­dan ölü­mü­ne ka­dar ve on­dan son­ra­ki ne­sil­le­ri­nin ha­yat­ta­ki ya­şam stan­dar­dı­nı be­lir­le­ye­cek en önem­li dü­zen­le­me­dir ve ilk de­fa, cum­hu­ri­yet ta­ri­hin­de bir ya­sa­yı ha­zır­lar­ken, önü­müz­de­ki el­li yıl­lık bir pers­pek­tif­te, bir viz­yon­da el­li yı­lı Tür­ki­ye­’nin ya­rı­nı­na yö­ne­lik bir ha­zır­lık ve bir ça­lış­ma or­ta­ya ko­nul­muş­tur. Bu­nun ha­ya­ta geç­me­sin­de her­kes ge­re­ken des­te­ği ver­me­li­dir di­yo­rum.

Şu an­da Türk-İş’­in Ge­nel Ku­ru­lu de­vam edi­yor. Sa­yın Ge­nel Baş­ka­nı­mız Türk-İş’­in Ge­nel Ku­ru­lun­da söy­le­di­ği gi­bi, sos­yal gü­ven­lik sis­te­mi­mi­zin de sağ­lık­lı iş­le­me­si­nin yo­lu, ça­lı­şan­la­rın sağ­lık­lı bir şe­kil­de ör­güt­len­me­si, ör­güt­len­me­nin önün­de­ki en­gel­le­rin or­ta­dan kal­dı­rı­la­rak sağ­lık­lı bir ya­pı içe­ri­sin­de ör­güt­le­me­le­ri­ni sağ­la­ya­rak ka­yıt dı­şı­nın ön­len­me­si­ne kat­kı ver­me­le­ri­ni or­ta­ya koy­mak du­ru­mun­da­yız. Bu ne­den­le de, Ça­lış­ma Ba­kan­lı­ğı­mız bir an ön­ce 2821 sa­yı­lı Sen­di­ka­lar Ka­nu­nu, 2822 sa­yı­lı Top­lu İş Söz­leş­me­si­…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN –Sa­yın Kaf­kas, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) – … Grev ve Lo­kavt Ka­nu­nu­’nu bir an ön­ce Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­ne ge­tir­me­li­dir. Sos­yal ta­raf­la­rın mu­ta­ba­ka­tıy­la, çağ­daş norm­lar­la ça­lış­ma ha­ya­tı­nı, İş Ka­nu­nu­’nu na­sıl dü­zen­le­miş­sek ça­lış­ma ha­ya­tı­nı da çağ­daş norm­lar­la dü­zen­le­ye­rek, ka­yıt dı­şıy­la mü­ca­de­le­de da­ha so­mut adım­lar at­ma­lı­yız ve sos­yal gü­ven­lik sis­te­mi­mi­zin da­ha iyi iş­le­me­si­ne kat­kı ver­me­li­yiz di­ye dü­şü­nü­yo­rum ve bu ne­den­le, eme­ği ge­çen her­ke­se say­gı­la­rı­mı su­nu­yo­rum.

Kı­sa sü­re içe­ri­sin­de Ku­ru­mu­muz ye­ni bir ya­pı­ya ka­vuş­muş­tur ve Ku­ru­mu­mu­zun ye­ni tek­no­lo­ji­ler de kul­la­na­rak ka­yıt dı­şıy­la mü­ca­de­le ko­nu­sun­da da bun­dan son­ra­ki sü­reç­te ge­rek­li kat­kı­yı ve­re­ce­ği­ne ina­nı­yo­rum. Yü­ce he­ye­ti say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Kaf­kas.

AK Par­ti Gru­bu adı­na son ko­nuş­ma­cı Er­zu­rum Mil­let­ve­ki­li Fa­zi­let Dağ­cı Çığ­lık.

Bu­yu­run Sa­yın Çığ­lık. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AKP GRU­BU ADI­NA FA­Zİ­LET DAĞ­CI ÇIĞ­LIK (Er­zu­rum) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 2008 yı­lı büt­çe gö­rüş­me­le­rin­de, Mes­le­ki Ye­ter­li­lik Ku­ru­mu hak­kın­da ko­nuş­mak üze­re, gru­bum adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Bu ve­si­ley­le yü­ce Par­la­men­to­mu­zu ve aziz mil­le­ti­mi­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ül­ke­mi­zin en bü­yük zen­gin­lik­le­rin­den bi­ri olan genç­le­ri­miz ve genç nü­fu­su­muz, ge­le­cek­te bi­lim ve tek­no­lo­ji ya­rı­şın­da ül­ke­mi­zi en ön­de ta­şı­ya­cak bü­yük de­ğer­ler­dir. Bu de­ğer­le­rin her alan­da ge­liş­me­si ve kü­re­sel re­ka­bet­te ye­ri­ni ala­bil­me­si, dün­ya ül­ke­le­riy­le bi­lim, tek­no­lo­ji ve bi­li­şim ala­nın­da me­sa­fe­yi ka­pat­ma­sı, an­cak eği­ti­me ya­pı­lan ya­tı­rım­la müm­kün­dür.

Bu ba­kış açı­sıy­la, tek­no­lo­ji­nin baş dön­dü­rü­cü bir bi­çim­de ge­liş­ti­ği dün­ya­da in­sa­nı­mı­zın bu ya­rış­ta var ol­ma­sı, iyi do­na­nım­lı ye­tiş­me­siy­le doğ­ru oran­tı­lı­dır. Mo­dern dün­ya­da ik­ti­sa­di kal­kın­mış­lı­ğın güç kay­na­ğı, iyi ye­tiş­miş, mes­le­ki branş­lar­da ye­ter­li eği­ti­mi al­mış in­san ol­du­ğu hu­su­sun­da oto­ri­te­le­rin dü­şün­ce­le­ri ol­du­ğu da ke­sin­dir. Bu açı­dan, ül­ke­ler sa­de­ce pet­rol, kö­mür, al­tın ve­sa­ire gi­bi mad­de­le­re sa­hip ol­duk­la­rın­dan do­la­yı de­ğil, iyi eği­tim­li, ça­lış­kan ve di­na­mik yurt­taş­la­ra sa­hip ol­duk­la­rı için zen­gin­le­şip güç­le­nir­ler.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bu­gü­ne ka­dar fark­lı ik­ti­dar­la­rın kı­sa va­de­li eği­tim po­li­ti­ka­la­rıy­la bu ül­ke bü­yük bir za­man kay­bı ya­şa­mış­tır. Özel­lik­le mes­le­ki ye­ter­li­lik ala­nın­da uy­gu­lan­ma­mış pro­je­ler ve ne­ti­ce­sin­de, bi­rik­miş prob­lem­ler bu­gü­ne yö­ne­lik iş­le­ri ağır­laş­tır­mış­tır. Bu kay­be­dil­miş yıl­la­rın ağır yü­kü­nü bu­gün Hü­kû­met ola­rak kal­dır­mak için var gü­cü­müz­le ça­lı­şı­yo­ruz. Özel­lik­le ye­ni­den ya­pı­lan­ma çer­çe­ve­sin­de, ül­ke­mi­zin sos­yo­po­li­tik ve je­opo­li­tik im­kân­la­rı ve genç nü­fu­su bu an­lam­da ele alı­na­rak Mes­le­ki Ye­ter­li­lik Ku­ru­mu­nun güç­len­di­ril­me­si en bü­yük he­def­le­ri­miz ara­sın­da­dır. Özel­lik­le bu alan­da ya­pıl­mak­ta olan eği­tim ve is­tih­dam ara­sın­da doğ­ru iliş­ki­nin ku­rul­ma­sı, po­tan­si­ye­li de­ğer­len­dir­me açı­sın­dan önem­li bir ça­lış­ma­dır. Bu ça­lış­ma­lar ne­ti­ce­sin­de için­de bu­lun­du­ğu­muz şart­lar de­ğer­len­di­ril­di­ğin­de iş gü­cü pi­ya­sa­sı­nın ih­ti­yaç duy­du­ğu ni­te­lik­le­rin sü­rek­li de­ğiş­ti­ği­ni gö­rü­yo­ruz.

Mes­le­ki ye­ter­li­li­ğin gün­cel ih­ti­yaç­la­ra gö­re te­mi­ni­nin sağ­lan­ma­sı ar­tık ka­çı­nıl­maz ol­muş­tur. Bu da in­sa­nı­mız­da, ye­ni mes­lek­ler­de iş bul­ma, özel­lik­le de­ği­şen tek­no­lo­ji­ye uyum sağ­la­ma, ye­ni be­ce­ri­ler edin­me ve sü­rek­li ken­di­ni ge­liş­tir­me adı­na önem­li bir ka­za­nım­dır. Bu nok­ta­dan ba­kıl­dı­ğın­da, mes­le­ki ye­ter­li­lik eği­ti­mi­ni ka­mu­oyu­na ta­nıt­mak, il­gi ve is­te­ği ar­tır­mak, ül­ke için çok önem­li eği­tim kol­la­rın­dan bi­ri ol­du­ğu­nu bil­mek ve des­tek­le­mek her­ke­sin or­tak dü­şün­ce­si ol­ma­lı­dır. Bu des­tek ve­ril­di­ğin­de ka­li­te­nin üre­ti­me yan­sı­tıl­ma­sı gö­rü­le­cek­tir. Her tür­lü üre­ti­min stan­dart­la­ra ulaş­tı­rıl­ma­sı or­ta­ya çı­ka­cak­tır. Pi­ya­sa­nın ulus­la­ra­ra­sı fir­ma­lar­la re­ka­bet ede­bi­le­cek şe­kil­de ge­liş­me­si sağ­la­na­cak­tır ve tek­nik ara in­san gü­cü kay­nak­la­rı­nın top­lu­mun hiz­me­ti­ne su­nul­ma­sı var ola­cak­tır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ül­ke­miz­de ulu­sal ye­ter­li­lik sis­te­mi­nin ku­rul­ma­sı­na yö­ne­lik ça­lış­ma­lar 1980’li yıl­la­rın so­nun­da baş­la­tıl­mış ise de geç­ti­ği­miz yı­la ka­dar bu alan­da ya­sal dü­zen­le­me yap­mak müm­kün ol­ma­mış­tır. Mes­le­ki Ye­ter­li­lik Ku­ru­mu, Av­ru­pa Bir­li­ği mük­te­se­ba­tıy­la uyum­lu ulu­sal ye­ter­li­lik sis­te­mi­ni kur­mak üze­re 21 Ey­lül 2006 ta­ri­hin­de yü­ce Mec­li­si­miz­de ka­bul edi­len 5544 Sa­yı­lı Ka­nu­n’­la ça­lış­ma ha­ya­tı­mı­za ka­zan­dı­rıl­mış­tır.

Mes­le­ki Ye­ter­li­lik Ku­ru­mu­nun ana gö­rev­le­ri şun­lar­dır:

Ulu­sal mes­le­ki ye­ter­li­lik sis­te­mi­nin esas­la­rı­nı be­lir­le­mek, ulu­sal mes­lek stan­dart­la­rı­nın ha­zır­lan­ma­sı­nı sağ­la­mak, mes­lek stan­dart­la­rı­na gö­re eği­tim ve­ril­me­si için Mil­lî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı ve Yük­sek Öğ­re­tim Ku­ru­luy­la iş bir­li­ği yap­mak, mes­le­ki ye­ter­li­lik ala­nın­da sı­nav ve bel­ge­len­dir­me sis­te­mi­ni kur­mak ve iş­let­mek, ha­yat bo­yu öğ­ren­me­yi des­tek­le­mek, edi­nil­miş mes­lek be­ce­ri­le­ri­nin bel­ge­len­di­ril­me­si­ni sağ­la­mak, bi­rey­le­rin al­dık­la­rı ye­ter­li­lik bel­ge­le­ri­nin baş­ta Av­ru­pa Bir­li­ği ol­mak üze­re yurt dı­şın­da ta­nı­nır­lı­ğı­nı sağ­la­mak ve Tür­ki­ye­’de ça­lı­şa­cak ya­ban­cı­la­rın mes­le­ki ye­ter­li­lik bel­ge­si­ni doğ­ru­la­mak­tır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; özet­le­mem ge­re­kir­se, mes­lek ala­nın­da eği­tim ve­ren ku­rum­lar, ma­ale­sef dün­ya pa­zar­la­rın­da re­ka­bet ede­bi­le­cek ni­te­lik­li ara ele­man­la­rın ye­tiş­ti­ril­me­si­ni ger­çek­leş­ti­re­me­miş­tir. Ni­te­lik­li mal ve hiz­met üre­ti­mi he­def­le­yen iş pi­ya­sa­sı va­sıf­sız ola­rak me­zun olan bu ke­si­me ge­rek­li il­gi­yi gös­te­re­me­miş­tir. Bu­nun ne­ti­ce­si, me­zun­lar ge­nel­lik­le branş dı­şı alan­lar­da as­ga­ri üc­ret kar­şı­lı­ğın­da is­tih­dam edil­miş­ler­dir. Tür­ki­ye, ar­tık tek­nik eği­ti­me yö­ne­lik bu sis­te­miy­le yü­kü­nü kal­dı­ra­maz hâ­le gel­miş­tir ve ne­ti­ce­sin­de, eği­ti­min uzun bir sü­reç ol­du­ğu­nu bi­le­rek, geç­miş dö­nem­ler­de uy­gu­la­nan mes­lek li­se­le­ri­ni dip­lo­ma fab­ri­ka­sı sta­tü­sün­den çı­kar­mak ve üni­ver­si­te          ka­pı­la­rın­da­ki yı­ğıl­ma­yı ön­le­mek için Hü­kû­met ola­rak “Mes­le­ki Eği­tim Re­for­mu­”y­la tüm bun­la­rı sağ­la­ya­cak, bu ya­ra­yı sa­ra­cak, ül­ke için ye­ni ufuk­lar aç­ma­ya ve­si­le ola­cak­tır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Çığ­lık, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

FA­Zİ­LET DAĞ­CI ÇIĞ­LIK (Er­zu­rum) – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Ge­rek­li des­tek ve­ri­lip sa­bır­lı olun­du­ğun­da Mes­le­ki Ye­ter­li­lik Ku­ru­mu­nun ka­nun­la ve­ri­len gö­rev­le­ri­ni ba­şa­rıy­la ye­ri­ne ge­ti­re­ce­ği­ne ina­nı­yo­rum.

Bu duy­gu ve dü­şün­ce­ler­le tüm ka­mu ku­rum ve ku­ru­luş­la­rı­mı­zın büt­çe­le­ri­nin ül­ke­miz, mil­le­ti­miz için ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum. Yü­ce Mec­li­si­mi­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Çığ­lık.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, AK Par­ti Gru­bu adı­na ko­nuş­ma­lar ta­mam­lan­mış­tır.

De­mok­ra­tik Top­lum Par­ti­si Gru­bu adı­na ilk ko­nuş­ma­cı, Şır­nak Mil­let­ve­ki­li Se­va­hir Ba­yın­dır.

Bu­yu­run Sa­yın Ba­yın­dır. (DTP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sü­re­niz yir­mi da­ki­ka.

DTP GRU­BU ADI­NA SE­VA­HİR BA­YIN­DIR (Şır­nak) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 2008 büt­çe gö­rüş­me­le­ri­nin ya­pıl­dı­ğı bu­gün ka­dın, ço­cuk, en­gel­li va­tan­daş­la­rı­mı­za ay­rı­lan büt­çey­le il­gi­li DTP Gru­bu adı­na ko­nuş­ma yap­mak üze­re hu­zur­la­rı­nız­da­yım. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Do­ğum­dan ölü­me ka­dar, sa­vaş za­ma­nın­da ol­du­ğu ka­dar ba­rış za­ma­nın­da da ka­dın­lar, dev­let, top­lum ve ai­le­le­ri­nin el­le­rin­de şid­det ve ay­rım­cı­lı­ğa ma­ruz kal­mak­ta­dır. Ka­dın­la­ra yö­ne­lik şid­det, ev­ren­sel ol­mak­la bir­lik­te bir­çok ka­dın, et­nik kö­ke­ni, sı­nı­fı, kül­tü­rü, cin­sel kim­li­ği ne­de­niy­le de ay­rı­ca he­def se­çil­mek­te­dir. Ka­dın­lar mi­li­ta­riz­me, dev­let şid­de­ti­ne, ai­le içi şid­de­te, na­mus adı al­tın­da iş­le­nen ci­na­yet­le­re, ta­ci­ze, te­ca­vü­ze, cin­si­yet­çi­li­ğe, emek­le­ri­nin sö­mü­rül­me­si­ne, cin­sel kim­lik­le­re kar­şı ay­rım­cı­lı­ğa, zor­la ev­len­di­ril­me­ye; kı­sa­ca­sı ka­dı­na yö­ne­lik fi­zik­sel, cin­sel, psi­ko­lo­jik, eko­no­mik şid­de­te kar­şı mü­ca­de­le et­mek­te­dir­ler. An­cak, bu ye­ter­li de­ğil­dir. Ka­dı­na yö­ne­lik şid­det­le mü­ca­de­le baş­ta dev­let ol­mak üze­re en üst dü­zey yet­ki­li­ler­den ba­ğım­sız ki­şi­le­re ka­dar her­ke­sin so­rum­lu­lu­ğun­da­dır. Çün­kü, top­lum­sal cin­si­yet eşit­li­ği ol­ma­dan, ger­çek an­lam­da eşit­lik­çi, ço­ğul­cu, de­mok­ra­tik bir sis­tem­den söz edi­le­mez.

Tür­ki­ye ge­ne­li­ne bak­tı­ğı­mız­da, is­ta­tis­tik­le­rin kor­kunç bo­yut­la­ra ulaş­tı­ğı­nı gör­mek­te­yiz. Ba­ğım­sız bir ka­dın ku­ru­lu­şu olan KA-DER, yap­tı­ğı bir ça­lış­ma­da be­lirt­ti­ği üze­re, her 4 ka­dın­dan 1’i dö­vül­mek­te, cin­sel iliş­ki­ye zor­lan­mak­ta ya da ta­ciz edil­mek­te­dir. Ci­na­yet so­nu­cu ölen ka­dın­la­rın yüz­de 40 ila 70’i part­ner­le­ri ta­ra­fın­dan öl­dü­rül­mek­te­dir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li  mil­let­ve­kil­le­ri; şid­det, bi­re­ye za­rar ver­mek ve­ya sin­dir­mek için ya­pı­lan tüm fi­zik­sel, psi­ko­lo­jik, eko­no­mik ve sos­yal dav­ra­nış­la­rın bü­tü­nü­dür. Bu bağ­lam­da, ka­dı­nın iş ve eği­tim ha­ya­tın­dan ko­pa­rı­lıp eve mah­kûm edil­me­si en bü­yük şid­det­tir. İs­ta­tis­tik­le­re gö­re, gü­nü­müz­de oku­ma yaz­ma bil­me­yen va­tan­daş­la­rı­mı­zın yüz­de 75’i ka­dın iken, yüz­de 25’i er­kek­tir. Ül­ke­miz­de on beş yaş üs­tü ka­dın­la­rın yal­nız­ca yüz­de 24,8’i iş gü­cü­ne ka­tı­lır­ken, er­kek­ler­de bu oran yüz­de 72,2’dir. Par­la­men­to­da tem­sil ora­nı, he­nüz, ne ya­zık ki, sa­de­ce yüz­de 10’la­ra ulaş­mak­ta­dır. Bu, bu­gü­ne ka­dar­ki en yük­sek tem­sil ora­nı­dır. Tür­ki­ye­’de, bu­gü­ne ka­dar, hiç­bir hü­kû­met­te 2’den faz­la ka­dın ba­kan ol­ma­mış­tır. Ana­ya­sa ve si­ya­si par­ti ya­sa­la­rın­da ya­pı­la­cak de­ği­şik­lik­ler­le, ka­dın ko­ta­sı ana­ya­sal bir zo­run­lu­luk hâ­li­ne ge­ti­ril­me­li­dir. Ko­ta uy­gu­la­ma­la­rı sa­de­ce si­ya­sal alan­la sı­nır­lı tu­tul­ma­ma­lı, tüm ça­lış­ma ya­şa­mın­da da ha­ya­ta ge­çi­ril­me­li­dir.

Ül­ke­mi­zin 1986 yı­lın­da im­za­la­mış ol­du­ğu bir Bir­leş­miş Mil­let­ler söz­leş­me­si olan CE­DA­W’­a gö­re dev­let­ler, ka­dın­la­rın eşit­lik, ya­şam, eği­tim, ça­lış­ma, öz­gür­lük ve gü­ven­lik hak­la­rı­nı, ay­rım­cı­lık, iş­ken­ce ve za­li­ma­ne, in­san­lık dı­şı ya da onur kı­rı­cı mu­ame­le­ye ma­ruz kal­ma­ma hak­kı­nı gü­ven­ce al­tı­na al­mak için ge­re­ken ön­lem­le­ri al­mak zo­run­da­dır. Ka­dın-er­kek eşit­siz­li­ği­ni gi­de­re­bil­mek ve ka­dı­na kar­şı şid­de­ti ön­le­ye­bil­mek için, ön­ce­lik­le ya­sal dü­zen­le­me­ler ta­mam­lan­ma­lı ve bir an ön­ce ha­ya­ta ge­çi­ril­me­li­dir. Aci­len ha­ya­ta ge­çi­ril­me­si­ni ön­gör­dü­ğü­müz ön­lem­le­rin ba­zı­la­rı şun­lar­dır:

2006/H7 sa­yı­lı Baş­ba­kan­lık Ge­nel­ge­si olum­lu bir ge­liş­me­li­dir. An­cak ge­nel­ge­le­rin ha­ya­ta ge­çi­ril­me­si ve iz­len­me­si önem­li­dir. Ge­nel­ge­ler­le so­rum­lu­luk ver­mek uy­gu­la­ma­ya iliş­kin ola­bi­lir, an­cak, ön­ce­lik­le ya­sa­la­rın bu doğ­rul­tu­da dü­zel­til­me­si ge­rek­mek­te­dir. Ha­ya­ta ge­çir­me ise an­cak ya­sal dü­zen­le­me­ler­le olur.

Er­kek ege­men zih­ni­ye­tin tas­fi­ye­si­ni sağ­la­mak üze­re, top­lum­sal cin­si­yet eşit­li­ği ko­mi­te­si bir an ön­ce ku­rul­ma­lı ve bu ko­mi­te­ye uy­gu­la­ma­la­rı de­net­le­me yet­ki­si ve­ril­me­li­dir. Top­lu­mu­mu­zun ya­rı­sı­nı oluş­tu­ran ve pek çok so­run­la mü­ca­de­le et­mek zo­run­da ka­lan ka­dın­lar ve ya­şa­dık­la­rı zor­luk­la­rın Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si bün­ye­sin­de, Ai­le, Sağ­lık, Ça­lış­ma ve Sos­yal İş­ler Ko­mis­yo­nun­da ele alın­ma­sı ye­ter­li de­ğil­dir. Bir an ön­ce, yal­nız­ca ka­dın so­run­la­rıy­la il­gi­le­nen, 17’n­ci ko­mis­yon olan ka­dın ko­mis­yo­nu oluş­tu­rul­ma­lı­dır.

Ka­dın-er­kek eşit­li­ği­nin ana po­li­ti­ka­la­ra yer­leş­ti­ri­le­bil­me­si için üç ana un­sur mut­la­ka göz önün­de bu­lun­du­rul­ma­lı ve ha­ya­ta ge­çir­mek için ka­dın-er­kek eşit­li­ği sağ­la­na­na dek ge­çi­ci özel ön­lem­ler alın­ma­lı­dır. Bu un­sur­lar: Kay­nak da­ğı­lı­mı, hak da­ğı­lı­mı ve so­rum­lu­luk pay­la­şı­mı­dı­r… Ka­dın so­ru­nu si­zi il­gi­len­dir­mi­yor ga­li­ba­… Bun­la­rın ha­ya­tın her ala­nın­da den­ge­li bir bi­çim­de uy­gu­la­na­bi­lir­li­ği için, her ba­kan­lık ken­di bün­ye­sin­de ka­dın ça­lış­ma­la­rı­na iliş­kin fon ayır­ma­lı ve ya­pı­lan ça­lış­ma­lar her yıl Baş­ba­kan­lı­ğa ak­ta­rıl­ma­lı­dır. Baş­ba­ka­nın biz­zat ka­mu­oyu­na da açık­la­ya­ca­ğı so­nuç­lar ba­ğım­sız ka­dın ör­güt­le­ri ta­ra­fın­dan de­ğer­len­di­ril­me­li­dir.

Ka­rar me­ka­niz­ma­la­rın­da ka­dı­nın ro­lü­nün eşit­li­ği ve iyi­leş­ti­ril­me­si için uy­gu­la­ma­la­rı ve bu ko­nu­da en­gel­le­rin kal­dı­rıl­ma­sı­na iliş­kin ça­lış­ma­lar ya­pıl­ma­lı­dır. Bu ça­lış­ma­lar­dan ba­zı­la­rı; ço­cuk, has­ta, yaş­lı ve en­gel­li hiz­met­le­ri yay­gın­laş­tı­rıl­ma­lı­dır.

CE­DAW ve bu ra­po­run 5’in­ci mad­de­le­rin­de yer alan ge­le­nek­sel cin­si­yet rol­le­ri ve ka­lıp­laş­mış de­ğer yar­gı­la­rı­nın dö­nüş­tü­rül­me­si için ebe­veyn izin­le­ri ya­sa­sı çı­ka­rıl­ma­lı­dır.

CE­DAW “her alan­da ge­çi­ci ön­lem alı­nı­r” ifa­de­li 4’ün­cü mad­de­si­ne da­ya­na­rak ka­nun önün­de ve top­lum­sal ya­şam­da fii­lî eşit­lik sağ­la­nın­ca­ya ka­dar, baş­ta Ana­ya­sa ol­mak üze­re ya­şa­mı dü­zen­le­yen tüm ya­sa­lar­da ge­çi­ci özel ön­lem po­li­ti­ka­sı olan ko­ta­nın yer al­ma­sı ve uy­gu­la­ma­ya ge­çi­ril­me­si ge­rek­mek­te­dir.

Ka­dın is­ta­tis­tik­le­ri­nin bu­lun­ma­yı­şı ve var olan­la­ra ulaş­ma zor­lu­ğu he­nüz hal­le­dil­me­miş te­mel bir so­run ola­rak gö­rül­müş­tür.

Si­ya­si Par­ti­ler ve Se­çim Ya­sa­sı­’nın cin­si­yet eşit­li­ği sağ­la­yı­cı dü­zen­le­me­ler içer­me­si ge­rek­mek­te­dir. Ül­ke­miz­de 5393 sa­yı­lı Be­le­di­ye­ler Ya­sa­sı 14’ün­cü mad­de­sin­de “Bü­yük­şe­hir be­le­di­ye­le­ri ile nü­fu­su 50 bi­ni ge­çen be­le­di­ye­ler, ka­dın­lar ve ço­cuk­lar için ko­ru­ma­ev­le­ri açar.” hük­mü­ne rağ­men, bu yay­gın ola­rak uy­gu­lan­ma­mak­ta­dır. Ye­rel yö­ne­tim­le­re bağ­lı ka­dın mü­dür­lük­le­ri var­dır. An­cak, yet­ki­le­ri­ni ve so­rum­lu­luk­la­rı­nı be­lir­le­yen yö­net­me­lik­ler çı­ka­rıl­ma­dı­ğı için iş­lev­siz du­rum­da­dır­lar. İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­nın ge­rek­li yö­net­me­lik­le­ri bir an ön­ce çı­kar­ma­sı şart­tır. Bu ne­den­le, be­le­di­ye­le­rin ve SHÇE­K’­in aç­tı­ğı sı­ğı­nak­lar ye­ter­siz kal­mak­ta ve pek çok ka­dı­nın can gü­ven­li­ği sağ­la­na­ma­mak­ta­dır. Top­lam otuz üç adet ka­dın sı­ğın­ma evi­nin sa­yı­la­rı­nın ar­tı­rıl­ma­sı ça­lış­ma­la­rı de­vam et­mek­te­dir. An­cak, büt­çe­den ay­rı­lan kı­sıt­lı mik­tar­la bu­nu ba­şa­rı­lı kıl­mak çok da müm­kün ol­ma­ya­cak­tır. Ha­zi­ne yü­kü­nü azal­tı­la­bil­mek için, SHÇEK ve­ya ba­ğım­sız ka­dın ku­ru­luş­la­rı­na bağ­lı ka­dın sı­ğın­ma ev­le­ri­ne ma­li des­tek ve­ren fir­ma­la­ra ver­dik­le­ri des­tek öl­çü­sün­de ver­gi in­di­ri­mi sağ­lan­ma­lı­dır.

Ev ka­dın­la­rı­nın emek­le­ri­nin gö­rü­nür kı­lın­ma­sı için ge­rek­li ça­lış­ma­lar ya­pıl­ma­lı, sos­yal gü­ven­ce ve emek­li­lik hak­kı­na ka­vuş­tu­rul­ma­la­rı için bir öde­nek ay­rıl­ma­lı­dır.

Av­ru­pa Bir­li­ği 2007 İler­le­me Ra­po­ru­’n­da da be­lir­til­di­ği gi­bi, özel­lik­le kır­sal ke­sim­de il­köğ­re­tim se­vi­ye­sin­de­ki kız ço­cuk­la­rı okul bı­rak­ma du­ru­mun­da kal­mak­ta­dır. Her ne ka­dar kız ço­cuk­la­rı­nın il­köğ­re­tim dü­ze­yin­de okul­laş­ma ora­nı art­tıy­sa da kız ve er­kek ço­cuk­la­rı ara­sın­da or­ta­öğ­re­tim dü­ze­yin­de­ki bü­yük fark de­vam et­mek­te­dir.

Ay­rı­ca, ye­tiş­kin ka­dın eği­tim­le­ri­ne de ge­re­ken önem ve­ril­me­li, ha­yat bo­yu eği­tim an­la­yı­şı çer­çe­ve­sin­de ça­lış­ma­lar ya­pıl­ma­lı, mes­lek eği­tim­le­ri ve­ril­me­li ve is­tih­dam ola­nak­la­rı ya­ra­tıl­ma­lı­dır. Şid­de­te uğ­ra­yan ka­dın­lar iş ve be­ce­ri eği­tim­le­rin­den üc­ret­siz ya­rar­lan­ma­lı ve işe yer­leş­tir­me­de bu ka­dın­la­ra po­zi­tif ay­rım­cı­lık uy­gu­lan­ma­lı­dır.

Bu ara­da, ka­dın ve ço­cuk­la­rın ge­çim gi­der­le­ri için İŞ­KU­R’­da ge­rek­li dü­zen­le­me­ler ya­pıl­ma­lı, bu­nun için bir fon ay­rıl­ma­lı­dır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ka­dı­na yö­ne­lik şid­det ata­er­kil zih­ni­yet­ten kay­na­ğı­nı al­mak­ta­dır. Av­ru­pa Bir­li­ği mük­te­se­ba­tı ge­re­ği de ola­rak ka­dın-er­kek eşit­li­ği çer­çe­ve ya­sa­sı bir an ön­ce çı­ka­rıl­ma­lı­dır. Oy­sa, 2007 yı­lın­da baş­la­mış olan Top­lum­sal Cin­si­yet Eşit­li­ği­nin Ge­liş­ti­ril­me­si Pro­je­si kap­sa­mın­da 2008 yı­lı için ön­gö­rü­len ça­lış­ma, top­lum­sal cin­si­yet eşit­li­ği ku­ru­mu tas­lak mo­de­li­nin oluş­tu­rul­ma­sı­dır. Bu du­rum­da, pro­je­nin ha­ya­ta geç­me­si en az iki yıl da­ha sü­re­cek­tir. Ça­lış­ma­lar ol­duk­ça ya­vaş yü­rü­mek­te­dir.

Ya­pıl­ma­sı ge­re­ken­le­rin bun­lar­la kı­sıt­lı ol­ma­dı­ğı, an­cak, sa­de­ce yu­ka­rı­da say­dı­ğı­mız ön­lem­le­ri bi­le ger­çek­leş­ti­re­bil­mek için SHÇEK ve Ka­dı­nın Sta­tü­sü Ge­nel Mü­dür­lü­ğü için ön­gö­rü­len büt­çe pa­yı­nın ne ka­dar az ol­du­ğu or­ta­da­dır. Hem ulus­la­ra­ra­sı ça­lış­ma­lar yap­ma­sı hem de ka­dın so­run­la­rı­na iliş­kin po­li­ti­ka­lar üret­me­si bek­le­nen Ka­dı­nın Sta­tü­sü Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün top­lam büt­çe­den al­dı­ğı pay sa­de­ce 3 mil­yon 592 bin YTL’­dir.

Yu­ka­rı­da da be­lirt­ti­ği­miz gi­bi her ba­kan­lık için­de oluş­tu­ru­la­cak olan ka­dın-er­kek eşit­li­ği bi­rim­le­ri ku­ru­lur ve kay­nak, ya­ni büt­çe da­ğı­lı­mın­da da eşit­lik sağ­la­nır­sa tüm ka­dın ça­lış­ma­la­rı­nın bu ufak büt­çe­nin içi­ne sığ­dı­rıl­ma­ya ça­lı­şıl­ma­sı­na ge­rek kal­ma­ya­cak­tır.

Dev­let­ler, ger­çek an­lam­da ile­ri­yi gö­ren, eşit­lik­çi ve ya­ra­tı­cı po­li­ti­ka­lar üre­tip bu po­li­ti­ka­la­rı il­gi­li ya­sa ve yö­net­me­lik­ler­le des­tek­le­mek zo­run­da­dır­lar. Yok­sa, bu­gün ya­pıl­dı­ğı gi­bi kı­sa bir sü­re için­de so­na eren ve ulus­la­ra­ra­sı ku­ru­luş­la­ra iha­le edi­len kam­pan­ya­lar po­li­ti­ka ya­rat­mak an­la­mı­na gel­me­ye­cek­tir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ele al­mak is­te­di­ği­miz bir di­ğer ko­nu da en­gel­li va­tan­daş­la­rı­mız­la il­gi­li ya­pı­lan ça­lış­ma­lar ve büt­çe­den ay­rı­lan pay­dır. Ha­tır­la­ya­cak olur­sak, AKP Hü­kû­me­ti se­çim ön­ce­si, Se­çim Be­yan­na­me­si­’n­de en­gel­li­le­re ge­niş yer ayır­mış ve en­gel­li va­tan­daş­la­rı­mı­za ev­le­rin­de ba­kıl­ma­la­rı hâ­lin­de yak­la­şık 403 YTL, özel ba­kım mer­kez­le­rin­de ba­kıl­ma­la­rı hâ­lin­de ise ay­lık 806 YTL öden­me­si uy­gu­la­ma­sı baş­lat­mış­tır. 2007 yı­lı için 65 bin en­gel­li­mi­zin bu im­kân­dan ya­rar­lan­ma­sı prog­ram­lan­mış­tı. Bu­gün AKP Hü­kû­me­ti en­gel­li ço­cuk­la­ra eği­tim ve­ren özel eği­tim ve re­ha­bi­li­tas­yon ku­rum­la­rı­na ver­di­ği öde­ne­ği, eği­tim mas­raf­la­rı­nın çok art­tı­ğı ve uy­gu­la­ma­nın is­tis­ma­ra uğ­ra­dı­ğı ge­rek­çe­siy­le bü­yük bir öl­çü­de ge­ri çek­mek­te­dir. İs­tis­mar­la­rı ön­le­mek için po­li­ti­ka üret­mek ye­ri­ne ve­ri­len hak­la­rı ge­ri al­mak, en­gel­li va­tan­daş­la­rı­mı­zı ol­du­ğu ka­dar sek­tö­re ya­tı­rım ya­pan pek çok in­sa­nı, eğit­men­le­ri ve di­ğer ça­lı­şan­la­rı da mağ­dur et­mek­ten baş­ka bir işe ya­ra­maz. Böy­le­si­ne önem­li bir so­ru­nu özel sek­tö­rün in­sa­fı­na bı­rak­mak ye­ri­ne, sos­yal dev­let so­rum­lu­lu­ğu kap­sa­mın­da ge­rek­li hiz­met­ler ve­ril­me­li­dir. 2006 yı­lın­da ya­pı­lan de­ği­şik­lik­ler­le, en­gel­li­le­rin özel eği­tim ve re­ha­bi­li­tas­yon mer­kez­le­rin­den eği­tim al­ma­sı hâ­lin­de eği­tim gi­der­le­ri­nin kar­şı­lan­ma­sı ve en­gel­li ço­cuk ba­şı­na 388,8 YTL öde­me ya­pıl­ma­sı­na ka­rar ve­ril­miş­ti. Bu de­ği­şik­lik­le be­ra­ber, eği­tim gö­ren ço­cuk sa­yı­sı 67 bin­den 161 bi­ne ulaş­mış­tır. An­cak, 20 Ka­sım­da ya­yım­la­nan ve 1 Ocak­ta yü­rür­lü­ğe gi­re­cek olan bu dü­zen­le­mey­le öde­me­le­ri ge­ri çe­ki­le­cek, en­gel­li öğ­ren­ci­ler nor­mal okul­la­ra yön­len­di­ri­le­rek on­la­rın oku­la gi­de­bil­me­le­ri için her tür­lü ted­bi­rin okul bün­ye­sin­de alın­ma­sı sağ­lan­ma­ya ça­lı­şı­la­cak­tır.

Ay­rı­ca, 5378 sa­yı­lı Ka­nu­n’­un ge­çi­ci 2’n­ci mad­de­sin­de de be­lir­til­di­ği üze­re, özür­lü yurt­taş­la­rı­mız için tüm fi­zi­ki en­gel­le­rin en geç ye­di yıl için­de kal­dı­rı­la­ca­ğı be­lir­til­miş­ken, bu ko­nu­da ya­pı­lan ça­lış­ma­la­rın ol­duk­ça ye­ter­siz ol­du­ğu or­ta­da­dır. Es­ki ka­mu bi­na­la­rı­nı, yol­la­rı, kal­dı­rım­la­rı ye­ni­le­mek bir ya­na dur­sun, ye­ni ya­pı­lan bi­na­la­rın ço­ğun­da da en­gel­li va­tan­daş­la­rı­mız göz ar­dı edil­miş­tir.         “Ö­nü­müz­de­ki yıl için ön­gö­rü­len en­gel­siz kent­ler için ula­şı­la­bi­lir­lik kı­la­vu­zu oluş­tu­rul­ma­sı pro­je­si isim­li ça­lış­ma için 4 mil­yon 255 YTL’­lik kı­sıt­lı büt­çe­den ne ka­dar pay ay­rıl­mış­tır?” so­ru­su da ya­nı­tı­nı he­nüz bu­la­ma­mış­tır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ye­ter­siz dev­let po­li­ti­ka­la­rı ve uy­gu­la­ma­la­rıy­la en­gel­len­miş olan en­gel­li va­tan­daş­la­rı­mı­zın da tüm di­ğer in­san­lar­la bir­lik­te eşit ya­şam hak­kı­na sa­hip ol­duk­la­rı göz ar­dı edil­me­me­li ve in­san­ca ya­şa­ma­la­rı için ge­rek­li dü­zen­le­me­ler bir an ön­ce ya­pıl­ma­lı­dır. Bu bağ­lam­da, en­gel­li­le­re bağ­la­nan 153 YTL’­den 230 YTL’­ye çı­ka­rı­lan ay­lık en azın­dan as­ga­ri üc­ret se­vi­ye­si­ne çe­kil­me­li­dir. 8,5 mil­yon en­gel­li va­tan­da­şı­mı­zın ya­şa­dı­ğı ül­ke­miz­de ay­lık ala­bi­len­le­rin sa­yı­sı ol­duk­ça az­dır. Ay­lık al­ma şan­sı­na sa­hip olan­la­rın da yak­la­şık bir yıl ka­dar bek­le­til­dik­le­ri göz önün­de bu­lun­du­ru­lur­sa, ya­sa­la­rı uy­gu­la­ma za­afı­nın bu ala­na da sıç­ra­dı­ğı or­ta­da­dır. Ay­rı­ca, her­han­gi bir sos­yal gü­ven­lik şem­si­ye­si al­tın­da bu­lu­nan en­gel­li­le­re de bu ma­aş ve­ril­me­mek­te­dir. Şu an­da sos­yal gü­ven­li­ği olan ve ay­nı za­man­da ma­aş alan en­gel­li va­tan­daş­la­rı­mız­dan dev­let pa­ra­la­rı ge­ri is­ten­mek­te­dir. Ol­duk­ça mağ­dur olan yak­la­şık 7 bin en­gel­li­ye ic­ra da­va­sı açıl­mış ve Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­na ya­pı­lan bir ke­re­ye mah­sus af çağ­rı­sı da red­de­dil­miş­tir.

Ye­ni çı­ka­cak sos­yal gü­ven­lik ya­sa­sıy­la bir­lik­te en­gel­li va­tan­daş­la­rı­mız­dan da prim ke­sin­ti­si ya­pı­la­cak, kul­lan­mak zo­run­da kal­dık­la­rı pro­tez­ler­den de kat­kı pa­yı alı­na­cak­tır.

Bir­leş­miş Mil­let­ler Özür­lü Ki­şi­le­rin Hak­la­rı Söz­leş­me­si­’ni ilk im­za­la­yan ül­ke­ler­den bi­ri olan Tür­ki­ye -ki, bu söz­leş­me hâ­lâ Mec­lis gün­de­mi­ne ge­ti­ril­me­miş­tir- sağ­lık ala­nın­da ya­pa­ca­ğı bu uy­gu­la­ma­la­rı, onay­la­dı­ğı bu an­laş­may­la na­sıl bağ­daş­tı­ra­cak­tır?

Ana­ya­sal hak­la­rı­nı kul­lan­mak is­te­yen en­gel­li va­tan­daş­la­rı­mı­za onur­lu, eşit ko­şul­lar­da iş im­kân­la­rı sağ­lan­ma­lı­dır. Bu bir sa­da­ka de­ğil, in­san ol­ma­la­rın­dan do­la­yı sa­hip ol­duk­la­rı bir hak­tır. İş yer­le­rin­de­ki ko­ta uy­gu­la­ma­la­rı ba­şa­rı­sız ol­muş, bu­nun üze­ri­ne teş­vik ama­cıy­la bü­tün en­gel­li ça­lı­şan­la­rın sos­yal si­gor­ta prim­le­ri­nin ha­zi­ne­ce kar­şı­la­na­ca­ğı be­lir­til­miş­tir. Özel sek­tör­den bek­len­ti içi­ne gir­me­den, ön­ce dev­let, ka­mu ku­ru­luş­la­rın­da ya­sa­lar­la ön­gör­dü­ğü en­gel­li va­tan­daş­la­rı­mı­zı is­tih­dam et­me­li­dir. Ka­mu ku­ru­luş­la­rın­da yak­la­şık 48 bin en­gel­li kon­ten­ja­nı hâ­lâ açık­tır.

Ele alın­ma­sı ge­re­ken bir di­ğer so­run da, ba­kım hiz­met­le­ri­ne ay­rı­lan öde­nek­tir. Sa­de­ce 65 bin en­gel­li va­tan­da­şı­mı­zın ya­rar­la­na­bil­di­ği bu hiz­met için de yet­ki­li ku­rum­lar ol­duk­ça bü­yük zor­luk­lar çı­kar­mak­ta­dır. Ba­kım hiz­met­le­ri için pa­ra ta­le­bin­de bu­lu­nan ai­le­le­rin ev­le­ri kon­trol edil­mek­te, te­le­viz­yon sa­hi­bi ol­mak bi­le öde­me yap­ma­mak için bir ba­ha­ne hâ­li­ne ge­ti­ril­mek­te­dir.

Tüm bu so­run­la­rın göl­ge­sin­de en­gel­li va­tan­daş­la­rı­mız dört du­var ara­sı­na ka­pa­tıl­ma­dan, sağ­lık, iş ve eği­tim ve­sa­ire so­run­la­rıy­la bo­ğuş­ma­dan ya­şa­mak için mü­ca­de­le et­mek­te­dir. Umu­yo­ruz ki bü­tün bu ça­ba­lar so­nuç ve­rir ve Par­la­men­to da üze­ri­ne dü­şen gö­re­vi ya­pa­rak, ül­ke­miz­de ha­yat, on­lar için de ya­şa­na­bi­lir hâ­le ge­ti­ri­lir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; son ola­rak ço­cuk­lar ko­nu­sun­da ya­pı­lan ça­lış­ma­lar­la il­gi­li fi­kir­le­ri­mi­zi sun­mak is­ti­yo­rum. Bir­leş­miş Mil­let­ler Ço­cuk Hak­la­rı Ko­mi­te­si­nin 2003 yı­lı 34 no’­lu otu­ru­mun­da ya­yın­la­dı­ğı, Ço­cuk Hak­la­rı­na Da­ir Söz­leş­me­’nin uy­gu­lan­ma­sı­na iliş­kin ge­nel ted­bir­ler­de ge­çen şu cüm­le dik­kat çe­ki­ci­dir: "Dev­let­le­rin, sos­yal sek­tö­re ve bu­nun içe­ri­sin­de ço­cuk­la­ra doğ­ru­dan ya da do­lay­lı tah­sis et­ti­ği ulu­sal ve di­ğer büt­çe­yi be­lir­le­ye­bil­me­si ge­re­kir. Bu­nu yap­ma­dı­ğı sü­re­ce, hiç­bir dev­let, ço­cuk­la­rın eko­no­mik, sos­yal, kül­tü­rel hak­la­rı­nı, Söz­leş­me'nin 4’ün­cü mad­de­si al­tın­da­ki ‘el­de­ki kay­nak­la­rı ola­bil­di­ğin­ce ge­niş tu­ta­ra­k’ ye­ri­ne ge­tir­me yü­küm­lü­lü­ğü­ne gö­re ger­çek­leş­tir­di­ği­ni söy­le­ye­mez."

Bu çer­çe­ve­de, ço­cuk­la­ra ay­rı­lan kay­nak­la­rın ye­ter­li ve gö­rü­nür ol­ma­dı­ğı bir ül­ke­de, ço­cuk hak­la­rı­nın ge­li­şi­min­den bah­set­mek ola­sı de­ğil­dir. Bu bağ­lam­da, ül­ke­miz­de­ki ba­zı ve­ri­le­ri ha­tır­la­mak ye­rin­de ola­cak­tır.

Ka­mu eği­tim har­ca­ma­la­rı, is­tik­rar prog­ram­la­rı uy­gu­la­ma­sı bo­yun­ca sü­rek­li düş­mek­te, öğ­ren­ci ba­şı­na har­ca­ma­lar ye­ter­siz kal­mak­ta ve böl­ge­sel dü­zey­de önem­li fark­lı­lık­lar gös­ter­mek­te­dir. OECD 2005 ve­ri­le­ri­ne gö­re, ki­şi ba­şı­na ko­ru­yu­cu ni­te­lik­te halk sağ­lı­ğı­na yö­ne­lik ya­pı­lan har­ca­ma­lar dü­ze­yi­nin en dü­şük ol­du­ğu ül­ke Tür­ki­ye'dir. 1999 yı­lın­da ki­şi ba­şı­na 5 do­lar dü­ze­yin­de olan ko­ru­yu­cu sağ­lık har­ca­ma­sı, 2003 yı­lın­da 4,8 do­la­ra düş­müş­tür. Bu ge­ri­le­me­den en çok et­ki­le­nen ço­cuk­lar­dır.

Ço­cuk­la­ra yö­ne­lik sos­yal har­ca­ma­la­rı ya­pan te­mel ku­rum­lar, Mil­lî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı, Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı, SHÇEK ve ye­rel yö­ne­tim­ler­dir. Bu ku­rum­la­rın 2004 ve 2005 yıl­la­rın­da yap­mış ol­du­ğu, ço­cuk­la­ra iliş­kin sos­yal ko­ru­ma har­ca­ma­la­rı­nın gay­ri­sa­fi yurt içi ha­sı­la­ya ora­nı, or­ta­la­ma ola­rak on bin­de 4 ora­nın­da he­sap­lan­mış­tır. AB ül­ke­le­rin­de, bu fonk­si­yo­na yö­ne­lik ola­rak -özel sek­tör dâ­hil- top­lam ay­rı­lan kay­na­ğın gay­ri­sa­fi yurt içi ha­sı­la­nın yüz­de 2,2'si­ne ulaş­ma­sı, Tür­ki­ye'de­ki har­ca­ma dü­ze­yi­nin ne ka­dar dü­şük ol­du­ğu­nu açık­ça or­ta­ya koy­mak­ta­dır.

Sos­yal ko­ru­ma har­ca­ma­la­rı açı­sın­dan üs­tün­de du­rul­ma­sı ge­re­ken bir di­ğer nok­ta da 2004 ve 2005 yıl­la­rın­da, baş­ta SHÇEK ol­mak üze­re, bu ku­rum­la­ra ay­rı­lan öde­nek­le­rin, yıl so­nun­da ta­ma­mı­nın kul­la­nı­la­ma­ma­sı­dır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Ba­yın­dır, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

Bir da­ki­ka­lık sü­re ve­ri­yo­rum si­ze.

SE­VA­HİR BA­YIN­DIR (De­vam­la) - Özel­lik­le yok­sul­luk sı­nı­rı al­tın­da ya­şa­yan ço­cuk­la­ra yö­ne­lik po­li­ti­ka­lar, kay­nak tah­sis sü­re­cin­de bi­ri­ken so­run­la­rın da et­ki­siy­le ge­re­ken ön­ce­li­ği al­ma­mak­ta­dır. Ço­cuk­la­ra yö­ne­lik ola­rak ya­pıl­mak­tan vaz­ge­çi­len, er­te­le­nen her har­ca­ma, 20 mil­yo­nun üs­tün­de ço­cu­ğun ol­du­ğu, hız­lı bir iç göç sü­re­ci­ni ya­şa­yan top­lum­da ge­le­ce­ğe yö­ne­lik önem­li bir risk ta­şın­ma­sı an­la­mı­na gel­mek­te­dir. Sos­yal har­ca­ma­la­rın art­ma­sı, is­tik­rar prog­ra­mı­nın ye­din­ci yı­lı­nı dol­dur­du­ğu bu dö­nem­de, top­lum­sal ve eko­no­mik den­ge­le­rin ko­run­ma­sı açı­sın­dan çok da­ha önem arz et­mek­te­dir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Kürt­çe­de ka­dın “ji­n” ya­ni ya­şam de­mek­tir. Ya­şa­mın adı olan ka­dı­nın ge­liş­miş­lik dü­ze­yi, top­lu­mun ge­liş­miş­lik dü­ze­yi­ni gös­ter­mek­te­dir. Top­lum­sal ge­liş­miş­lik gös­ter­ge­si, baş­ta ka­dın­lar ol­mak üze­re top­lu­mun dış­lan­mış, ay­rım­cı­lı­ğa ma­ruz kal­mış tüm dil­le­rin, din­le­rin, tüm kül­tür­le­rin ve cins­le­re ya­pı­lan bu ay­rım­cı­lı­ğın tas­fi­ye­siy­le an­cak eşit ve öz­gür dü­ze­yi ya­ka­la­ya­bi­lir.

Bu an­lam­da, öz­gür­lük ve eşit­lik mü­ca­de­le­si ve­ren tüm öz­gür­lük ara­yış­çı­la­rı­nı say­gıy­la anı­yor, 2008 büt­çe­si­nin, po­zi­tif ay­rım­cı­lık il­ke­si te­me­lin­de uy­gu­lan­ma­sı di­le­ğiy­le, yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (DTP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ba­yın­dır.

De­mok­ra­tik Top­lum Par­ti­si adı­na, ikin­ci ko­nuş­ma­cı, Di­yar­ba­kır Mil­let­ve­ki­li Gül­tan Kı­şa­nak.

Bu­yu­run Sa­yın Kı­şa­nak. (DTP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sü­re­niz on beş da­ki­ka.

Sa­yın Kı­şa­nak, bir­kaç sa­ni­ye­…

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şı­mız on beş da­ki­ka ko­nu­şa­cak. Sü­re­mi­zin nor­mal­de 13.00’te bit­me­si ge­re­kir. Onun için, Sa­yın Kı­şa­na­k’­ın ko­nuş­ma­sı­nı ta­mam­la­ma­sı­na ka­dar sü­re­nin uza­tıl­ma­sı­nı oy­la­rı­nı­za arz edi­yo­rum: Ka­bul eden­le­r… Ka­bul et­me­yen­le­r… Ka­bul edil­miş­tir.

Sa­yın Kı­şa­nak, bu­yu­run efen­dim.

DTP GRU­BU ADI­NA GÜL­TAN KI­ŞA­NAK (Di­yar­ba­kır) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­kan­lı­ğı büt­çe­si üze­rin­de, De­mok­ra­tik Top­lum Par­ti­si­nin gö­rüş­le­ri­ni açık­la­mak üze­re söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­kan­lı­ğı, iş­çi­si, ka­mu emek­çi­si, es­na­fı, emek­li­si, iş­ve­re­niy­le tüm hal­kı­mı­zın ka­de­rin­de çok önem­li bir yer tu­tan önem­li bir ba­kan­lık­tır ve bu­gün AK Par­ti Hü­kû­me­ti­nin çı­kar­ma­ya ça­lış­tı­ğı 5510 sa­yı­lı Sos­yal Si­gor­ta­lar ve Ge­nel Sağ­lık Si­gor­ta­sı Ya­sa­sı­’y­la tüm hal­kı­mı­zın ge­le­ce­ği IMF po­li­ti­ka­la­rı­na kur­ban edil­mek is­ten­mek­te­dir.

Sa­yın Ba­kan “Bu ya­say­la, açık ve­ren bir sis­tem­den hu­zur ve­ren bir sis­te­me ge­çiş sağ­la­na­cak­tır.” di­yor. Pe­ki, ki­min hu­zu­ru? Bu ya­sa çı­kar­sa kim hu­zu­ra ere­cek? İş­çi­ler mi, emek­çi­ler mi, emek­li­ler mi? Ha­yır. Bu ya­sa çı­kar­sa, Tür­ki­ye­’yi borç fai­zi öde­me­ye mah­kûm eden IMF hu­zu­ra ere­cek. Bu ya­sa çı­kar­sa, IM­F’­nin di­rek­tif­le­ri­ni ye­ri­ne ge­ti­ren ve ten­kit al­mak­tan kur­tu­lan AK Par­ti Hü­kû­me­ti hu­zu­ra ere­cek. Bü­tün bir hal­kın hu­zur­suz­lu­ğu­na kar­şı­lık IMF ve Hü­kû­met hu­zu­ra er­sin di­ye bu ka­dar an­ti­de­mok­ra­tik, bu ka­dar hak gas­bı içe­ren bir ya­sa çı­ka­rı­la­bi­lir mi?

Bu ya­sa­nın bu ül­ke­nin in­san­la­rı­nın hu­zu­ru­nu sağ­la­mak­la hiç­bir il­gi­si yok­tur. Hü­kû­met, bu ya­sa­yı, sos­yal gü­ven­lik sis­te­mi­nin ver­di­ği açı­ğın sür­dü­rü­le­mez ol­du­ğu ge­rek­çe­siy­le sa­vu­nu­yor. Oy­sa, biz bi­li­yo­ruz ki, iş­çi­si­ne, emek­çi­si­ne, emek­li­si­ne önem ve­ren çağ­daş her ül­ke­de, üye ol­ma­yı he­def­le­di­ği­miz Av­ru­pa Bir­li­ği­ne üye bü­tün ül­ke­ler­de sos­yal gü­ven­lik sis­te­mi ka­mu des­te­ğiy­le sür­dü­rül­mek­te­dir. Da­ha da önem­li­si, bu­gün açık ver­di­ği öne sü­rü­len sos­yal gü­ven­lik sis­te­min­de har­ca­ma ka­lem­le­ri­nin yük­sel­me­si­nin ne­de­ni de geç­miş hü­kû­met­ler ve son ola­rak da AK Par­ti Hü­kû­me­ti­nin yap­tı­ğı uy­gu­la­ma­lar­dır.

Bu­gün sis­tem­de ak­tif-pa­sif ora­nı­nın 2’ye ka­dar düş­tü­ğü ve bu yüz­den de emek­li­lik öden­ti­le­ri­nin sür­dü­rü­le­mez ol­du­ğu ile­ri sü­rü­lü­yor. Oy­sa, har­ca­ma­lar­da­ki ar­tı­şa ba­kıl­dı­ğın­da, emek­li ay­lık öden­ti­le­ri­nin son üç yıl­lık ar­tı­şı sa­de­ce yüz­de 10. AK Par­ti Hü­kû­me­ti dö­ne­min­de ya­pı­lan uy­gu­la­ma­lar­la ise, son üç yıl­da özel­leş­ti­ri­len sağ­lık hiz­met­le­ri­nin har­ca­ma­la­rı yüz­de 300 art­mış­tır. Ya­ni bu­gün sür­dü­rü­le­mez de­nen, ka­ra de­li­ğe dö­nü­şen sos­yal gü­ven­lik açı­ğı, esas ola­rak emek­li­lik öden­ti­le­rin­den de­ğil, özel­leş­ti­ri­len sağ­lık har­ca­ma­la­rın­dan kay­nak­la­nan ve bu Hü­kû­me­tin so­rum­lu ol­du­ğu bir du­rum­dur. Sağ­lık har­ca­ma­la­rı­nın yük­sek­li­ği ba­ha­ne­siy­le bü­tün sis­te­mi ye­ni­den dü­zen­le­me­ye kal­kan Hü­kû­me­tin, sağ­lık sek­tö­rü­nün 2005 yı­lın­dan bu ya­na uy­gu­la­dı­ğı ön­gö­rü­süz pi­ya­sa­cı po­li­ti­ka­lar, har­ca­ma­la­rın bu den­li kon­trol­süz art­ma­sıy­la art­mış­tır.

Sağ­lık har­ca­ma­la­rı sa­ye­sin­de bu den­li bü­yü­yen açı­ğın fai­li AKP Hü­kû­me­ti­dir. Şim­di de bir ta­raf­tan sos­yal gü­ven­lik hak­la­rı­nı kı­sa­rak, bir ta­raf­tan da sağ­lık har­ca­ma­la­rı­na kat­kı pa­yı ge­ti­re­rek bu fa­tu­ra­yı hal­kın sır­tı­na yük­le­me­ye ça­lı­şı­yor­su­nuz. Bu ya­say­la, emek­çi­le­re “me­zar­da emek­li­li­k”, tüm hal­kı­mı­za da “ne ka­dar pa­ra, o ka­dar sağ­lı­k” di­yor­su­nuz. Üs­te­lik bu ka­dar önem­li bir ya­sa­yı ta­raf­la­rın mu­ta­ba­ka­tı­nı al­ma­dan çı­kar­ma­ya ça­lı­şı­yor­su­nuz.

“İl­gi­li ku­ru­luş­la­rın gö­rü­şü­nü al­dık.” di­yor­su­nuz. Ta­bi­i, bi­li­yo­ruz, alı­yor­su­nuz gö­rüş­le­ri­ni, ama bu gö­rüş­le­ri alıp bir ke­na­ra bı­ra­kıp, san­ki su­ya ya­zıl­mış söz­ler­miş gi­bi hi­çe sa­yıp bil­di­ği­ni­zi oku­yor­su­nuz. Du­rum böy­le ol­du­ğu için de, bu ya­sa­nın ta­ra­fı olan on dört mes­lek ör­gü­tü, sen­di­ka ve si­vil top­lum ör­gü­tü mey­dan­la­ra çık­ma­ya ha­zır­la­nı­yor. Biz­ler de De­mok­ra­tik Top­lum Par­ti­si ola­rak, bu kür­sü­den se­si­mi­zi emek­çi­le­rin se­si­ne ka­tı­yo­ruz ve AK Par­ti Hü­kû­me­ti­ni bu ya­sa­yı der­hâl ge­ri çek­me­ye ça­ğı­rı­yo­ruz. (DTP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

5510 sa­yı­lı Ya­sa­’y­la AK Par­ti Hü­kû­me­ti­nin ama­cı, hal­kın ge­çi­mi­ni, ge­le­ce­ği­ni ve sağ­lı­ğı­nı iyi­leş­tir­mek de­ğil­dir. Amaç, sos­yal gü­ven­lik hak­kı­nı kı­sıt­la­mak, emek­li ay­lık­la­rı­nı dü­şür­mek, sağ­lık hak­kı­nı uzun va­de­de tü­müy­le pa­ra­lı hâ­le dö­nüş­tür­mek­tir. Hü­kû­met ül­ke­yi ucuz iş gü­cü cen­ne­ti­ne dö­nüş­tü­re­rek, hal­kı ucuz iş gü­cü ola­rak ulus­la­ra­ra­sı ser­ma­ye­ye pa­zar­la­ya­rak, sağ­lık hiz­met­le­ri­ni de bir ti­ca­ret ko­nu­su­na dö­nüş­tü­re­rek, hal­kı­mı­zın bek­len­ti­le­ri­ne ve umut­la­rı­na ta­ma­men, ta­ban ta­ba­na zıt bir uy­gu­la­ma içe­ri­sin­de­dir. Bu yak­la­şım­dan bir an ev­vel ge­ri dö­nül­me­li ve sü­reç ye­ni­den baş­la­tı­la­rak, tüm ta­raf­la­rın şef­faf ve açık ka­tı­lı­mıy­la ya­sa, halk ya­ra­rı­nı gö­ze­te­cek şe­kil­de ye­ni­den dü­zen­len­me­li­dir.

Bu­gün Tür­ki­ye­’de ça­lı­şan­la­rın ne­re­dey­se ya­rı­sı sos­yal gü­ven­lik sis­te­mi­nin dı­şın­da­dır. Hü­kû­met bu ke­si­mi na­sıl ka­yıt al­tı­na ala­ca­ğı­na ka­fa yor­mu­yor, tam ter­si­ne, ka­yıt al­tın­da­ki da­ha kü­çük bir ke­si­min sos­yal hak­la­rı­na göz di­ki­yor. Sos­yal gü­ven­lik açı­ğı ka­pa­tıl­mak is­te­ni­yor­sa, ön­ce­lik­le ka­yıt dı­şı is­tih­dam­la mü­ca­de­le edil­me­si ve bu so­ru­na bir çö­züm bu­lun­ma­sı ge­re­kir. Oy­sa, ka­yıt dı­şıy­la mü­ca­de­le et­mek bir ya­na, son çı­ka­rıl­mak is­te­nen 5510 sa­yı­lı Ya­sa ka­yıt dı­şı ça­lış­ma­yı da teş­vik ede­cek­tir. Bu ya­say­la bir­lik­te ka­yıt al­tı­na alı­nıp, ön­gö­re­me­di­ği bir ta­rih­te emek­li ol­ma­yı bek­le­mek­ten­se, in­san­lar ka­yıt dı­şı ça­lış­ma­yı ter­cih ede­cek­tir.

Za­ten res­mî ra­kam­la­ra ba­kıl­dı­ğın­da da, AKP Hü­kû­me­ti dö­ne­min­de ka­yıt dı­şıy­la hiç­bir şe­kil­de mü­ca­de­le edil­me­di­ği or­ta­ya çı­kı­yor. Ta­rım dı­şı sek­tör­de 2002 yı­lın­da 4 mil­yon 409 bin ki­şi ka­yıt­sız ça­lı­şır­ken, 2006 yı­lın­da bu sa­yı 1 mil­yon 99 bin ki­şi ar­ta­rak, 5 mil­yon 508 bin ki­şi­ye ulaş­mış­tır.      Ya­ni, AK Par­ti Hü­kû­me­ti dö­ne­min­de her 2 ki­şi­den 1’i ka­yıt dı­şı ça­lış­ma­ya ra­zı ol­muş­tur.

Pe­ki, tab­lo bu ka­dar kö­tüy­ken Hü­kû­met ne ya­pı­yor? “Ka­yıt dı­şı is­tih­da­mı ön­le­me­ye ça­lı­şır­sak iş­siz­lik ar­ta­r” ba­ha­ne­si­nin ar­ka­sı­na sı­ğı­na­rak ka­yıt dı­şı is­tih­da­ma göz yu­mu­yor. Ka­yıt dı­şı is­tih­da­ma göz yu­ma­rak, ay­nı za­man­da ka­yıt dı­şı eko­no­mi­ye göz yu­mu­yor. Ka­yıt dı­şı is­tih­da­ma göz yu­man Hü­kû­met, ay­nı za­man­da as­ga­ri üc­re­ti de dü­şük tut­ma­ya bir ge­rek­çe bu­lu­yor: "As­ga­ri üc­re­ti yük­sel­tir­sek is­tih­dam ka­yıt dı­şı­na ka­yar." di­ye söy­lü­yor. Oy­sa Tür­ki­ye, ka­yıt dı­şı eko­no­mi­nin ve ka­yıt dı­şı ça­lı­şan­la­rın ora­nı­nı her yıl 2 pu­an aşa­ğı­ya çek­me­yi ba­şa­rır­sa on yıl içe­ri­sin­de ver­gi ve si­gor­ta pri­mi ola­rak top­lam 232 mil­yar YTL kâr sağ­la­ya­cak­tır, bir kay­nak or­ta­ya çı­ka­cak­tır. Bu kay­nak da sos­yal gü­ven­lik sis­te­mi­nin açı­ğı­nı  ka­pat­ma­ya ye­te­cek­tir ama Hü­kû­met  bu yo­lu de­ne­mek ye­ri­ne emek­çi­le­rin hak­la­rı­nı gas­bet­mek yo­lu­nu ter­cih edi­yor.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ça­lış­ma ha­ya­tı­na iliş­kin en önem­li prob­lem­ler­den bi­ri de ka­dın is­tih­da­mı­nın gi­de­rek azal­ma­sı­dır. 2001 kri­zi­nin özel­lik­le ka­dın is­tih­da­mı­nın en yo­ğun ol­du­ğu ban­ka­cı­lık sek­tö­rü­nü vur­ma­sıy­la ka­dın is­tih­da­mın­da cid­di bir ge­ri­le­me gö­rül­müş­tür. Bu yı­lı ta­kip eden di­ğer yıl­lar­da da sü­rek­li bir azal­ma iv­me­si gös­te­re­rek 2004 yı­lı iti­ba­rıy­la Tür­ki­ye, OECD ül­ke­le­ri içe­ri­sin­de ka­dın is­tih­da­mı en dü­şük ül­ke du­ru­mu­na gel­miş­tir. Res­mî ve­ri­le­re gö­re Tür­ki­ye'de ça­lı­şa­bi­len ka­dın nü­fu­su­nun sa­de­ce yüz­de 24'ü is­tih­dam edi­le­bil­mek­te­dir ve ka­dın­lar ge­nel­lik­le dü­şük sta­tü­lü, az ge­lir ge­ti­ren iş­ler­de ça­lış­mak­ta­dır. Ka­dın­la­rın eği­tim dü­ze­yi art­tık­ça iş gü­cü­ne ka­tı­lım oran­la­rı­nın yük­sel­di­ği bir ger­çek­tir. An­cak, ka­dın is­tih­dam so­ru­nu­na sa­de­ce eği­tim so­ru­nu ola­rak bak­mak doğ­ru de­ğil­dir. Eği­tim­li ve genç ka­dın nü­fus­ta da iş­siz­lik ora­nı ol­duk­ça yük­sek­tir. En az li­se me­zu­nu genç ka­dın nü­fus­ta­ki iş­siz­lik ora­nı ay­nı du­rum­da­ki er­kek­le­re oran­la­ra 2 kat da­ha faz­la­dır.

Sa­yın Ça­lış­ma Ba­ka­nı­mız, ka­dın is­tih­da­mı­nın gi­de­rek azal­ma­sı­nı bir so­run ola­rak da­hi gör­me­miş, büt­çe su­nuş ko­nuş­ma­sın­da bu ko­nu­ya bir sa­tır­la bi­le ol­sa yer ayır­ma­mış­tır. Bu du­ru­mu eleş­ti­ri­yor ve Ba­kan­lı­ğı­mı­zı ka­dın is­tih­da­mı­nı ar­tı­rı­cı ön­lem­ler üze­rin­de ça­lış­ma­ya, bu ko­nu­da da ka­dın ör­güt­le­riy­le iş bir­li­ği yap­ma­ya ça­ğı­rı­yo­ruz.

Ka­dın is­tih­da­mı­nın ar­tı­rıl­ma­sı için, ön­ce­lik­le, ge­le­nek­sel er­kek işi-ka­dın işi ay­rı­mı­nı or­ta­dan kal­dı­ra­cak ça­lış­ma­lar yü­rü­tül­me­li­dir. Ay­rı­ca, ço­cuk, yaş­lı ve has­ta ba­kı­mı­nın yü­kü ka­dı­nın sır­tın­dan alın­ma­lı, dev­let bu ko­nu­da so­rum­lu­luk üst­len­me­li­dir. Ge­çi­ci ve yev­mi­ye­li ola­rak ev hiz­me­tin­de ça­lı­şan ka­dın­lar, sos­yal gü­ven­lik şem­si­ye­si­ne alın­ma­lı­dır. Ka­dın­la­rın ağır­lık­lı ola­rak ça­lış­tı­ğı ta­rım sek­tö­rün­de bir an ön­ce Ta­rım İş Ya­sa­sı ça­lış­tı­rı­la­rak sos­yal gü­ven­lik şem­si­ye­si ge­liş­ti­ril­me­li­dir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bu ka­dar kı­sıt­lı bir sü­re­de emek­çi­le­rin dert­le­ri­ni an­lat­mak ger­çek­ten pek de müm­kün de­ğil. Bu ne­den­le, ge­ri ka­lan sü­re­mi Ba­kan­lı­ğı­mı­za bir­kaç so­ru yö­nel­te­rek kul­lan­mak is­ti­yo­rum.

ILO’­nun ör­güt­len­me ve grev hak­kı­nı dü­zen­le­yen 87 sa­yı­lı Söz­leş­me­’si ile top­lu pa­zar­lık hak­kı­nı dü­zen­le­yen 98 sa­yı­lı Söz­leş­me­’si, Tür­ki­ye ta­ra­fın­dan da onay­lan­mış­tır. Bu iki söz­leş­me, tüm ça­lı­şan­la­ra ay­rım­sız bir şe­kil­de hak do­ğur­mak­ta­dır ve grev­li top­lu söz­leş­me hak­kı ön­gör­mek­te­dir.

Sa­yın Ba­ka­nı­mı­za so­ru­yo­ruz: Yıl­lar­dır çok yo­ğun bir mü­ca­de­le ve­ren ka­mu emek­çi­le­ri­ne grev­li, top­lu söz­leş­me­li sen­di­ka hak­kı ve­ren ya­sal bir dü­zen­le­me yap­ma­yı dü­şü­nü­yor mu­su­nuz?

Ta­rım sek­tö­rün­de hız­lı bir şe­kil­de üc­ret­siz ai­le iş­çi­li­ğin­den üc­ret­li iş­çi­li­ğe doğ­ru bir kay­ma var­dır an­cak, tüm ta­rım iş­çi­le­ri­ni kap­sa­ya­cak bir ya­sal dü­zen­le­me he­nüz mev­cut de­ğil­dir. Var olan ya­sal dü­zen­le­me, sa­de­ce 50’den faz­la ta­rım iş­çi­si ça­lış­tı­ran bü­yük iş­let­me­le­ri kap­sa­mak­ta­dır. Mil­yon­lar­ca ta­rım iş­çi­si sos­yal gü­ven­lik­ten yok­sun bir şe­kil­de kö­le­lik ko­şul­la­rın­da ça­lış­mak­ta­dır. Her yıl, ne­re­dey­se ye­di se­kiz ay il il do­la­şa­rak, in­san­lık dı­şı ko­şul­lar­da, ge­çi­ci, mev­sim­lik iş­çi ola­rak ça­lı­şan, mev­sim­lik ta­rım iş­çi­le­ri­nin ko­şul­la­rı da or­ta­da­dır. Bu ko­şul­la­rı dü­zelt­mek üze­re bir ya­sal dü­zen­le­me, bir ça­lış­ma yap­ma­yı dü­şü­nü­yor mu­su­nuz?

Ül­ke­miz­de eko­no­mik fa­ali­yet­ler­de ça­lı­şan ço­cuk sa­yı­sı­nın gi­de­rek azal­dı­ğı ile­ri sü­rü­lü­yor. An­cak, res­mî ve­ri­le­rin bi­le ay­rın­tı­la­rı­na ba­kıl­dı­ğın­da, kır­dan ken­te yo­ğun göç ne­de­niy­le ta­rım sek­tö­rün­de ça­lı­şan ço­cuk sa­yı­sı­nın kıs­men azal­dı­ğı, bu­na kar­şı­lık kü­çük ve or­ta öl­çek­li iş­let­me­ler­de ça­lı­şan ço­cuk iş­çi­le­rin sa­yı­sı­nın art­tı­ğı gö­rül­mek­te­dir. So­kak­ta ça­lı­şan ço­cuk­la­rın sa­yı­sı­na iliş­kin ise sağ­lık­lı bir ve­ri bi­le bu­lun­ma­mak­ta­dır.

2002 yı­lın­da Ça­lış­ma Ba­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan “Za­ma­na Bağ­lı Po­li­ti­ka ve Prog­ram Çer­çe­ve­si­” adı al­tın­da bir prog­ram ge­liş­ti­ril­miş­ti ve bu prog­ra­ma gö­re on yıl içe­ri­sin­de Tür­ki­ye­’de ço­cuk iş­çi­li­ği so­na ere­cek­ti. Bu prog­ra­mın üze­rin­den beş yıl geç­ti. Ba­ka­na so­ru­yo­ruz: Ço­cuk iş­çi­li­ği­nin ön­len­me­si ko­nu­sun­da ne ka­dar yol alın­dı?

Bir baş­ka şey, ya­sa­la­rı­mı­zın ne ka­dar uy­gu­lan­dı­ğıy­la il­gi­li. Di­yar­ba­kı­r’­da bir yıl­dan be­ri grev­de olan Ak­yıl iş­çi­le­ri­nin öy­kü­sü­nü kı­sa­ca an­lat­mak is­ti­yo­rum. Göz­de Teks­til­de ça­lı­şan 500 iş­çi­den 305’i­nin üye kay­dı­nı ya­pan Teks­til-İş Sen­di­ka­sı, Ba­kan­lı­ğa baş­vu­ra­rak iş ye­rin­de yet­ki al­mış­tır. İş­ve­ren bu yet­ki üze­ri­ne der­hal iş­let­me­nin adı­nı “Gev­ran Teks­ti­l” ola­rak de­ğiş­tir­miş ve mah­ke­me­ye de baş­vu­ra­rak yet­ki bel­ge­si­nin ip­ta­li­ni is­te­miş­ti­r…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Kı­şa­nak, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

GÜL­TAN KI­ŞA­NAK (De­vam­la) – Te­şek­kür edi­yo­rum Baş­ka­nım.

Mah­ke­me iş­ve­re­ni hak­sız bul­muş­tur. İş­çi­ler, bir kez da­ha Ça­lış­ma Ba­kan­lı­ğı­na baş­vu­ra­rak, yi­ne, yet­ki­le­ri­nin ge­çer­li olup ol­ma­dı­ğı­nı sor­muş­tur, bir kez da­ha yet­ki bel­ge­si al­mış­lar­dır.  Da­ha son­ra, Ba­kan­lık­tan ara bu­lu­cu ta­yin et­me­si­ni ta­lep et­miş­ler­dir, ara bu­lu­cu da ta­yin edil­miş­tir. Ara bu­lu­cu­luk sü­re­cin­den de bir so­nuç alı­na­ma­dı­ğı için iş­çi­ler gre­ve çık­mış­tır. Bir yıl­dır bu iş­çi­ler grev­de, fa­kat söz ko­nu­su iş­ve­ren grev­de­ki iş­çi­le­rin ye­ri­ne ya­sa dı­şı bir şe­kil­de iş­çi ala­rak üre­ti­mi­ne de­vam et­mek­te­dir ve ne ya­zık ki, bu du­rum, Ça­lış­ma Ba­kan­lı­ğı­nın mü­fet­tiş­le­ri ta­ra­fın­dan da tes­pit edil­miş­tir. Hat­ta, Ça­lış­ma Ba­kan­lı­ğı­nın mü­fet­tiş­le­ri bu iş ye­rin­de gre­ve ay­kı­rı ola­rak grev­de­ki iş­çi­ler ye­ri­ne ye­ni iş­çi­ler alın­dı­ğı­nın tes­pi­ti­nin ya­nı sı­ra, ka­yıt dı­şı iş­çi ça­lış­tı­rıl­dı­ğı­nı da tes­pit et­miş­tir­ler. Ge­ce var­di­ya­sın­da ço­cuk ça­lış­tı­rıl­dı­ğı­nı da tes­pit et­miş­tir­ler.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

GÜL­TAN KI­ŞA­NAK (De­vam­la) - Ama, bu iş­let­me bu­gün ça­lış­ma­sı­na de­vam et­mek­te, grev­de­ki iş­çi­ler ise pe­ri­şan bir şe­kil­de­dir.

Ba­ka­nı­mı­za so­ru­yo­rum -ko­mis­yon­da da  bu ko­nu­yu gün­de­me ge­tir­dik- aca­ba grev­de­ki iş­çi­le­rin bir gün bı­kıp, usa­nıp, aç­lık­tan pes ede­ce­ği gü­nü mü bek­li­yo­ruz?

BAŞ­KAN – Sa­yın Kı­şa­nak, te­şek­kür edi­yo­rum siz­le­re.

GÜL­TAN KI­ŞA­NAK (De­vam­la) - Ne­den bu so­ru­na mü­da­ha­le et­mi­yo­ruz?

He­pi­ni­ze te­şek­kür edi­yo­rum, say­gı­lar su­nu­yo­rum. (DTP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, De­mok­ra­tik Top­lum Par­ti­si adı­na ko­nuş­ma­lar ta­mam­lan­mış­tır.

Bir­le­şi­me bir sa­at ara ve­ri­yo­rum.

 

                Ka­pan­ma Saa­ti: 13.12

 

 

 

 

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.13

BAŞKAN : Başkan Vekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Fatoş GÜRKAN (Adana), Fatma SALMAN KOTAN (Ağrı)

BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 33’üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

2008 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2006 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Komisyon ve Hükûmet yerinde.

Şimdi söz sırası Cumhuriyet Halk Partisi Grubunda.

İlk söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız’a aittir.

Sayın Yıldız, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz on bir dakika.

CHP GRUBU ADINA SACİD YILDIZ (İstanbul) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu ile Özürlüler İdaresi Başkanlığının bütçeleri hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşünü açıklamak üzere söz almış bulunuyorum. Heyetinizi grubum ve şahsım adına saygıyla selamlıyorum.

Sağlıklı bir toplum ve mutlu yarınlar için en değerli varlıklarımız çocuklarımızdır. Değerli milletvekilleri, Çocuk Esirgeme Kurumunun öncelikli hedefi, korunmaya muhtaç çocuklardır. Bu çocukların yanında, gene, korunmaya muhtaç, bazen de bakıma muhtaç olan gençler, yaşlılar, kadınlar ve özürlüler bulunmaktadır. Çocuk Esirgeme Kurumu, bu varlıklarımızı koruma altına almak, sorunlarına çözüm getirebilmek amacıyla, Atatürk ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin bazı üyelerinin de girişimiyle, 1921’de, ülkemiz ulusal Kurtuluş Savaşını yaparken cephede şehit düşen ailelerin çocukları için kurulmuştur. Bu kutsal kurum, AKP Hükûmetinin girişimleriyle amacından uzaklaşmıştır. Yönetmeliklerde yapılan değişiklikler ve yöntem yanlışlıkları ve uygun olmayan atamalar nedeniyle hedefinden sapmış bir kurum olmanın ötesine geçememiştir.

Koruma altına alınan çocuklara yeterli hizmet verilememektedir. Ayrıca, bu çocuklar değerli devlet büyüklerinin karşılama törenlerinde, Başbakanın ve bakanların karşılama törenlerinde de değerlendirilip siyasallaştırılmaktadır. Çocuklar uzman personel yerine niteliksiz, ehliyetsiz, hatta onlar için tehlike teşkil eden kişilere emanet edilmiştir. Kurumların başındaki kişiler yetersiz, deneyimsiz ve çocuk eğitimi hakkında bilgi sahibi olmayan kişilerdir. Bu yanlış kadrolaşmanın kötü sonuçları, çok değil, birkaç yıl önce çocuk yuvaları ve yaşlı bakımevlerinde uygulanan şiddet olaylarıyla gündemimizdeydi. Bu, Malatya’da, Erzincan’da, Adana’da oldu. Bunlar üzerine Sayın Bakan herkesi duygulandıran bir söz etmişti: “Bir tek çocuğun gözyaşı için gerekirse makamımı bırakırım.” demişti. Bu, herkesin kalbini kazandığı güzel bir söz, bir anne olarak da iyi bir söz fakat arkasından, İstanbul Bahçelievler Atatürk Kız Yurdunda gece çocukların yerinde olmayıp fuhuş çeteleri tarafından alındığını, gene AKP Milletvekili Sayın Turhan Çömez belgeledi, destekledi. Gene, Turhan Çömez -o sırada söylediği- Türkiye’deki yurtlarda 1.400 çocuğun yerinde olmadığını da belirtti. Bunun üzerine Sayın Başbakan, Turhan Çömez’e teşekkür edip bu araştırması için onu belki ödüllendirip onurlandıracağına, işte “O saatte orada işin neydi? Nimet Hanım’la niye bu kadar uğraşıyorsun.” diye ifade etti. Bunlar, gazete sayfalarında, haberlerde yer aldı. Yani, Turhan Çömez bir hekim, Başbakanın yakınında bulunmuş bir kimse ve milletvekili olarak denetlemeye gidiyor,         görevini yapıyor, ama sonunda azar işitiyor. Bunun üzerine de Bakan, herhâlde o çocukların gözyaşlarını gözyaşı saymadı veya gözyaşı dökmediklerini farz etti. AKP Hükûmeti her şeyin üzerini o kadar güzel kapatmasını biliyor ki kısa süre sonra bu haberler basında yer almaz oldu, basının kontrolü sonucunda.

Bir diğer sorun da: Burada yetişen çocuklarımızın Kurumdan çıktıktan sonra sokaklara terk edilmesidir. Sizce de bu çocuklara daha Kurum çatısı altındayken bir iş güvencesi sağlanması daha uygun değil midir?

Türkiye’nin diğer büyük sorunu da sokakta yaşayan çocuklardır. Gün geçtikçe sayısı artmakta olan bu çocuklar için yeterli çalışmalar yapılmamaktadır. Bunlar, genellikle göç etmiş, maddi sıkıntılar çeken, AKP’nin ekonomi politikaları nedeniyle daha da yoksullaşmış ailelerin çocuklarıdır. Kimi aileleri tarafından kimi ise çeteler tarafından suça teşvik edilmektedirler. Bu çocukların çoğu okul çağındadır ve olmaları gereken yer kesinlikle sokaklar değildir. Sokaklarda onları bekleyen tehlikeleri kimse göz ardı etmemelidir. Bir süre sonra kötü emelli insanların maşası hâline gelen sokakta yaşayan çocukları topluma kazandırmak adına yapılan çalışmalar yetersiz kalmaktadır.

Sosyal hizmetler, bir ülkenin sosyal devlet olduğunun ana göstergesidir. Devlet, sosyal kurumların sorunlarına çözüm getiremiyorsa, yaşlılarına gereken özeni gösteremiyorsa, ülkesinin geleceği olan çocukların ve gençlerin güvenliğini sağlayamıyorsa, o devlet görevlerini yerine getiremiyor, yetkilerini başka yönde kullanıyor demektir.

Değerli milletvekilleri, konuşmamın bu kısmında özürlülerin sorunlarına değinmek istiyorum: Özürlülük, -belki buna Özürlüler İdaresi Başkanlığı deniyor ama engelli demek daha doğru deyim olacaktır sanıyorum- günlük yaşama katılmayı engelleyen fiziksel işlevlerdeki bir sınırlılık hâlidir. Doğuştan, doğum sırasında ve sonradan oluşabilmektedir. Bizim, bunların hepsinin oluşmasını önleyen çalışmalar yapmamız gerekmektedir.

30 Mart 2007 tarihinde Birleşmiş Milletler Özürlü Kişilerin Hakları Sözleşmesi’ni imzalamış olmaktan özürlüler ve ülkemiz adına mutluluk duyuyorum. Ayrıca, Özürlüler İdaresi Başkanlığı tarafından hazırlanan Engelsiz Türkiye Projesi’ni de önemsiyorum. Bu vesileyle, Ampute Millî Takımımızın başarılarını da buradan kutluyorum.

Daha beş gün önce 3 Aralık Dünya Özürlüler Günü’ydü. Bu günde özürlü ailelerinin ve özürlülerin feryatlarını televizyon ekranlarında işittiniz, gazete sayfalarından okudunuz. Bunlar neydi? Biraz evvel DTP Milletvekili Sayın Bayındır ifade etti ayrıntısıyla. Özürlülerin eğitimi için özel okullara verilen destek ortadan kaldırılmıştır. Haziran 2006’da verilen bu destekle 161 bin kişi bundan yararlanıyordu. Ama, 20 Kasım 2007’de bu destek geri çekildi. Arkasından, 29 Kasımda bir genelgeyle biraz düzeltildi ama gene de epeyce özürlü kimse mağdur oldu. Yönetmelikte, Dünya Sağlık Örgütünün gösterdiği Baltazar Cetveli’ne göre özürlülük derecesi değerlendirildi, daha evvel özürlü sayılanlar özürlü olmaktan çıkarıldı. Mesela, bir kolu, bir bacağı yoksa, bu özürlü olmadı, bunlara destek verilmez oldu.

Değerli milletvekilleri, hukukta “kazanılmış hak” diye bir kavram vardır. Yeni yönetmelik değişikliği çağdaş dünyayla uyum için gerekli olabilir. Bunun geçmişe dönük değil, bundan sonraki uygulamalarda göz önüne alınması gerekir.

Özürlüler için eğitim çok önemlidir. Bunların eğitiminin desteklenmesi gerekir. Çünkü, özürlülerin en önemli sorunu eğitimsizlik, yoksulluk, işsizlik, istihdam edilememe, üretken olamama durumlarıdır. Zaten, burada da eğer özürlü bir kimse, engelli bir kimse eğitilmemişse iş de bulamamaktadır, iş bulamayınca yoksullaşmaktadır. Bunlar, aynı zamanda rehabilitasyon merkezlerine de gidememektedir maddi sıkıntıları olduğu için. Bunların hepsi birbiriyle bağlantı şeyler.      Bunları eğer eğitirsek… Kimse, eğitilmemiş, belli bir becerisi olmayan özürlüyü işe almak istemez. Onun için, bunların eğitim sorunu, beraberinde yoksulluğu ve işsizliği de önleyeceği için çok önemlidir.

Bunların toplumla bütünleşmesi için de rehabilitasyon eksikliklerinin, fiziksel çevrenin, ulaşım araçlarının, iş yerlerinin ve konutların elverişsizliği giderilmelidir. Bunlar giderilmelidir ki bunlar toplumla bütünleşsinler, normal vatandaşlar gibi her yere rahat gidebilsinler, her aktiviteye katılabilsinler.

Bu planlamaları gerçekleştirmek için, Avrupa standartlarına ulaşmak için Özürlüler İdaresi Başkanlığının 2008 mali yılı bütçesindeki 4 milyon 255 bin YTL ödeneğin yeterli olmadığı kanaatindeyim. Niye yeterli değil? Çünkü, geçen yıl bu ödenek 4 milyon 322 bin. Bu sene özürlü sayısı mı azaldı? Türkiye’nin nüfusu mu azaldı? Geçen seneki rakama göre daha aşağıya inmiştir. Bu, yetersizdir bunların desteği için.

Özürlülerin eğitimi, bakımı, istihdamı kadar özürlülükten korunmanın önemini vurgulamak istiyorum. Bu cümleden olmak üzere, terör ve silahlanmanın önüne geçilmesini -bu şekilde çok özürlü olmaktadır- depreme dayanıklı konutlar yapılmasını -yine özürlü sayısını artırmaktadır bu- trafik kazalarının önlenmesi için tedbirler alınmasını, akraba evliliklerinden kaçınılmasını, eğer akraba evliliği gerçekleştirilmişse daha gebelik döneminde tıbbi genetik araştırmaların yapılması ve sakıncalı gebeliklerin sonlandırılmasını uygun buluyorum.

Amaç, özürlülere acımak, farklı davranmak değil, onları engelsiz vatandaşlar gibi toplumla bütünleştirmek, eğitmektir, istihdamda değerlendirmektir, üretken kılmaktır. Bunun için de sosyal devletin, gereğini yerine getirmesini beklemektedirler. Dünya Özürlüler Günü’nde bunlar, diğer vatandaşlarla bir olduklarını, hemfikir olduklarını, aynı duygu ve düşüncede olduklarını göstermek için, Dünya Özürlüler Günü’nde engelliler Mersin’de organ bağışında bulunarak bu toplumun duyarlı ve sorumlu bireyleri olduklarını bizlere kanıtlamışlardır.

Ama özürlüler için -gene öğreniyorum basından- iki gün evvel İstanbul’da bir özürlüler kongresi düzenlendi. Maalesef bu, Askerî Müzede düzenlendi, Askerî Müze ve Kültür Evinde.

DEVLET BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (İstanbul) – Harbiye’de.

SACİD YILDIZ (Devamla) – Harbiye’de evet. Orada düzenlendi ama buralara giriş çıkışlar da çok sıkıntılıydı. Orayı ben biliyorum, birkaç kere orada ben de kongreye katıldım. Buralara özürlüler girip çıkmakta çok sıkıntı çektiler. Bunları da ekranlarda hepiniz gördünüz. Yani bu -hem onlar için, katılması için kongre düzenleniyor ve o da yanlış bir yer seçiliyor- İstanbul’da daha başka yerlerde olabilirdi. Bunu da buradan söylemek istiyorum.

DEVLET BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (İstanbul) – Biz yapmadık onu.

SACİD YILDIZ (Devamla) – Unutmayın, herkes bir gün engelli olabilir. Yarın, kimsenin engelli olmayacağının garantisi yoktur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu duygu ve düşüncelerle 2008 yılı bütçesinin hayırlı olmasını diler, yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım. (CHP ve DTP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Yıldız.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına ikinci konuşmacı, Adana Milletvekili Nevingaye Erbatur.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın milletvekilinin tamamlamadığı süreyi size ilave ediyorum Sayın Erbatur.

Buyurun efendim.

CHP GRUBU ADINA NEVİNGAYE ERBATUR (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü ile Kadının Statüsü Genel Müdürlüğünün bütçeleri üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisimizi saygıyla selamlarım.

Çağdaş cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün devrimleri, kadınlarımızın, cumhuriyetin onurlu, eşit hak ve özgürlüklerle donanmış bireyleri olarak, sosyal, ekonomik, kültürel ve siyasal yaşamda var olmasının önünü açmıştır. Ancak, ülkemizde bugün, hâlâ kadınlarımız eşit hak mücadelesini sürdürmekte ve sahip olduğu haklarının elinden alınacağı kaygısını yaşamaktadırlar.

Dünya Ekonomik Forumu tarafından açıklanan Küresel Cinsiyet Uçurumu 2007 Raporu’na göre Türkiye, kadın-erkek eşitliğinde 128 ülke arasında 121’inci sırada yer almaktadır. Bu durumun bir yansıması olarak, kadınların tamamına yakını hayatlarında en az bir defa cinsiyet temelli ayrımcılığa uğramaktadır. Parlamentoda kadın milletvekili oranı yüzde 9, çalışma yaşamına katılan kadın oranı yüzde 24 ve kadınlar hâlâ namus cinayetlerine kurban gitmektedir.

Üyesi olduğumuz Birleşmiş Milletler Kadının Statüsü Komisyonu, 2008 yılındaki oturumunu, toplumsal cinsiyet eşitliği için bütçelendirme ve kadınların güçlendirilmesi üzerine gerçekleştirecektir. Bu oturumda Türkiye, kadına duyarlı bütçeleme konusunda attığı adımları anlatmak durumunda kalacaktır. Ancak ne yazık ki dünyanın gündeminde on beş senedir yer etmiş olan kadına duyarlı bütçeleme konusu, Türkiye'nin gündemine henüz gelememiştir.

Kadına duyarlı bütçeleme, ulusal bütçenin her kaleminde, kadınların o kalemden dolayı maruz kaldıkları etkilerin analiz edilmesi ve bu etkilere bağlı olarak kadınlar için her bir kalemden bütçe ayrılması anlamına gelmektedir.

Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğüne ayrılan 4 milyon 720 bin YTL’nin toplam bütçeye oranı yüz milyonda 22’dir. KSGM’nin bütçesine baktığımızda ise durum daha da vahimdir. KSGM’ye ayrılan 3 milyon 592 bin YTL’nin genel bütçe toplamına oranı ise sadece yüz milyonda 16’dır. Hükûmetin hazırladığı 2008 yılı bütçesinde kadına ve aileye verilen önem ortadadır. Bu rakamların çok büyük bir kısmı da ele alınan dönemde gayrisafi millî hasılaya katkıda bulunan ancak o dönemde tüketilen, ileriye dönük olumlu ve görünür katkı yaratmayan cari harcamalardan oluşmaktadır.

Bütçenin ayrıntılı incelemesine geçtiğimiz de ise ilk gözümüze çarpan, KSGM’nin ve Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğünün kadrolarıdır. Ben, bu konuyu iki kurumun kanununun çıkarılması aşamasında da dile getirmiş, KSGM ve Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğünün, ilgili alanlarda lisansüstü eğitim almış kadrolara sahip olması gerektiğinde ısrar etmiştim ancak bu, maalesef gerçekleştirilememiştir. Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğünün son yaptığı uzman yardımcılığı sınavının, yeterliliğe göre değil siyasi yakınlığa bakılarak gerçekleştirildiği için yargıya intikal ettiği doğru mudur? Bu iki kuruma son yıllarda alınan kişiler, başka kurumlara geçmek için bu kuruluşları kullanmakta mıdırlar? Çünkü bunlar, konunun uzmanı değillerdir. Son yıllarda giriş yapanlardan, muvafakat isteyerek ya da istifa ederek başka kamu kurumlarına ya da özel sektöre geçiş yapan personel sayısı kaçtır?

Şimdi sizlere, kısıtlı bir süre içinde, kadın ve aile politikalarında Türkiye’nin eksik ve geride olduğu konulara değinip, kısa kısa çözüm önerilerinden bahsetmek istiyorum:

Özellikle Anayasa’nın amir 10’uncu ve 90’ıncı maddeleri çerçevesinde, kadın-erkek eşitliğinin öncelikle ulusal mevzuatımıza yerleştirilmesi, devamı olarak da bu eşitliğin yaşama geçirilmesi gerekmektedir. Bu eşitliğin hayata geçirilebilmesi için, kadının ekonomik yaşamda görünür kılınması kadar kadının karar alma mekanizmalarında ulusal ve yerel ölçekte yer alması da son derece önemlidir. Ancak, siyasette kadın kotası konusunda ülkemiz sınıfta kalmaya devam etmektedir. Bir an evvel, pozitif ayrımcılık, fırsat eşitliği, kota -ne diyorsak- yasal olarak ülkemizde uygulanmaya konulmalıdır.

Ayrıca, “şiddete sıfır tolerans” ilkesi çerçevesinde, kadınlara uygulanan her türlü şiddete, töreler gerekçe edilerek uygulanan vahşete karşı kararlılıkla mücadele edilmeli; kadına karşı şiddetle mücadele ulusal eylem planı oluşturulup, kararlılıkla uygulanmalıdır.

Sığınma evleri yaygınlaştırılmalı, ücretsiz danışmanlık, psikolojik destek ve yasal yardım yapılması sağlanmalıdır. Dün, 10’uncu Sığınma Evleri Kurultayı gerçekleştirildi. Kadına yönelik şiddeti önleme açısından büyük öneme sahip kadın sığınma evlerinin sayısının otuz beş civarında olduğunu biliyoruz.

DEVLET BAKANI NİMET ÇUBUKÇU (İstanbul) – Otuz sekiz.

NEVİNGAYE ERBATUR (Devamla) – Otuz sekize yükselmiş, ne iyi.

Bu evlerden her birinin, aşağı yukarı, 20 kişilik kapasitesi olduğunu düşündüğümüzde, bu sayının gereksinimleri karşılamaya yetmeyeceği açıktır. Genel olarak 7.500 kadına 1 sığınma evi olması gerekmektedir.

Kadının ekonomik yaşamda görünür kılınması için önümüzdeki her tür engel kaldırılmalıdır. Örneğin, analık izni ödenekleri artırılmalıdır. Doğum sonrası işten çıkarmalar detaylı olarak incelenip engellenmeli, kamu ve özel sektör bünyesinde her kurum, kuruluş ve şirket yapısında, okul öncesi eğitim çerçevesinde, kreşler oluşturulmalıdır. Şu anda bile, gerekli personel sayısına sahip olmasına rağmen, kreşi olmayan o kadar çok kamu kurumu bulunmaktadır ki… Ebeveyn izni bir an önce yasalaşmalıdır.

Ülke geneli için baktığımızda, istihdam zaten başlı başına bir sosyal sorunken kadınlar istihdama katılım bakımından dezavantajlı konumlarını sürdürmektedirler. Cumhuriyet atılımlarıyla birlikte kadının iş gücüne katılımı da artış göstermiştir. Ancak, günümüzde kadın, hizmet sektöründe ve çoğunlukla da iş güvencesi olmadan, iş güvencesi talep edemeden var olmaya çabalamaktadır. Kadınların iş gücüne katılım oranı, 2000 yılı verilerine göre, yüzde 24’tür. Bu oran, OECD ülkeleri içinde yüzde 50,7 ile en düşük kadın istihdam oranına sahip olan İtalya’yla kıyaslandığında dahi, gelişmiş ülkelerin hâlen çok gerisinde olduğumuzun bir göstergesi olmaktadır. Bu konuda Avrupa Birliğinin 2010 yılı hedefi yüzde 60’tır. Bunu nasıl sağlayacağız? Kamu sektöründe kadınların oranına baktığımızda ise bakanlıklar ve bağlı kuruluşlarda toplam çalışan içinde kadın oranı, sadece yüzde 28, KİT’lerde ise bu oran sadece yüzde 7’dir, üst yönetimde ise kadın neredeyse yoktur.

Kadının toplum genelinde görünür kılınması önündeki engellerden biri de kız çocukların nüfusa kaydının yapılmaması ya da geç yapılmasıdır. Bu konu da öncelikli olarak ele alınmalıdır. Kadınların nüfusa kayıt olmaları ve resmî evlilikleri tüm toplumu kapsar şekilde yaygınlaştırılarak bütün kadınların yurttaşlık haklarından eksiksiz yararlanmaları sağlanmalıdır. Bu uygulamaya paralel biçimde, kız çocuklarının, özellikle kırsal bölgede okullaşması üzerinde çalışılmalıdır. Ancak, bu konuda, genellikle yanıltıcı bir bilgi olarak, okula başlama oranı üzerinde tartışılmaktadır; üzerinde konuşulması gereken esas rakam ise okula devam oranıdır. Bu rakam, maalesef, ülkemizde okula başlama oranına göre son derece düşüktür. Kız çocuklarımız çeşitli sebeplerle eğitim hayatlarını tamamlayamamaktadır. Sosyal devlet, bu konuda üzerine düşeni yapmalıdır. Buradan sormak istiyorum: Haydi Kızlar Okula Kampanyası’yla okula başlayan kız çocuklarının ne kadarı okula devam etmektedir?

Kadının ekonomik yaşamda görünür kılınması için kadınların mesleki eğitim olanaklarına erişimi sağlanmalıdır. 1995 yılından beri GAP bölgesindeki dokuz ilde (Adıyaman, Batman, Diyarbakır, Gaziantep, Kilis,  Mardin, Siirt, Şanlıurfa ve Şırnak) toplam otuz dört adet çok amaçlı toplum merkezi (ÇATOM) açılmıştır. Bunlar başarılı örneklerdir. ÇATOM’lar kadınlara ve genç kızlara yönelik olarak, kadın hakları, okuma yazma, genel sağlık, ana çocuk sağlığı, beslenme, gelir elde etmeye yönelik beceri kazanma konularında eğitim programları uygulamaktadır ve topluma dayalı merkezler olarak kadının toplum yaşamında söz sahibi olabilmesi ve görünür hâle gelebilmesi için uygun örnek olarak yaygınlaştırılmalıdır. Ayrıca, halk eğitim merkezlerinin yaygınlaştırılması ve her yaşta kadının eğitime devam edebilmesi de önemli bir aşama olacaktır.

Birleşmiş Milletler Uluslararası Kalkınma Örgütünün Kasım 2007’de açıkladığı İnsani Gelişme Raporu, Türkiye için karanlık bir tablo çizmektedir. Ülkelerin 2005 yılı istatistiklerine dayanan rapora göre, Türkiye, kişi başına düşen ulusal gelir dışında eğitim, yaşam süresi gibi ölçütlerle oluşan insani gelişmişlik endeksinde 84’üncü sırada, ekonomik gelişmişlik açısından ise 66’ncı sıradadır.  Burada bir çarpıklık vardır, insani gelişmişlikte 84’üncü sırada olmanın ilk ve ortaöğretime kayıtlılık açısından 108’inci sırada olmasıyla açıklanabileceğini düşünüyorum ben. Ayrıca, Türkiye’de genel olarak her alanda kadın-erkek eşitsizliğinin daha yoksul ülkelerden bile büyük olması ülkeyi insani gelişmişlikte gerilere çekmektedir. Toplumsal Cinsiyet Gelişme Endeksi’nin İnsani Gelişme Endeksi’ne bölünerek bulunan oranlamada ise Türkiye 112’nci sıradadır.

Burada bir kez daha durup düşünmenizi istediğim nokta şudur: Kadın sorunu kadınların sorunu değil, bir insani gelişme kriteri ve kadın-erkek herkesin sorunudur.

Raporun bize göstermek istediği sonuç şudur ki: Kadın sorunu Türkiye'nin sorunudur. Kadın-erkek eşitsizliği eğitimden politik temsile bu kadar büyük oldukça, ekonomik büyüme ve başarı Türkiye'nin dünya gelişmişlik sıralamasında yükselmesini sağlamaya yetmez.

Kadın sorunlarının çözümünde toplumsal cinsiyet bakış açısının ana politikalara yerleştirilmesi sırasında KSGM’nin diğer kamu kurum ve kuruluşları ile iş birliği içerisinde hareket etmesi son derece önemlidir. Bu da ancak, Mecliste bir kadın-erkek eşitliği komisyonunun kurulmasıyla sağlanabilir. Geçen yıldan bu yana bu konuda hangi çalışmalar yapılmıştır? Hükûmetin bir hazırlığı var mıdır?

Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü yaptığı araştırmalarda Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’yi dikkate almakta mıdır? Çünkü ülkemizde hâlen çocuklar konusunda yapılan kimi çalışmalarda çocukların kendisine sorunlarının çözümü için ne istediği sorulmamaktadır.

Kadının ve çocuğun ailede söz hakkı kazanabilmesi konusunda da önemli adımlar atılmalıdır. Toplumun en temel demokratik ögesi olması gereken aile kurumu bu niteliği hâlen kazanabilmiş değildir. Kadın, aile içinde görünür kılınmadığı müddetçe toplum içinde de görünür hâle geçemez. Aynı şey çocuk için de geçerlidir. Sosyoekonomik ve kültürel gelişmişlik hedeflerimize paralel olarak, çocuklarımıza yaşlarının gerektirdiği çocuklukları yaşama…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Erbatur, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

NEVİNGAYE ERBATUR (Devamla) - … ve ileri ülkeler seviyesinde eğitim hakları ile bedensel ve ruhsal yapılarına uygun ortam ve koşulları sağlamak görevimiz olmalıdır. Çünkü bir toplumun geleceği, günümüzün çocuklarına sunabileceğimiz imkânlar çerçevesinde şekillenecektir. Ancak, kadın ve çocuk toplumsal yapının devamlılığı için son derece önemliyken, en fazla şiddete ve sömürüye maruz kalan kesimler de gene çocuk ve kadın olmaktadır. Çocuklar sokakta çalıştırılmakta ve enseste maruz kalmaktadır. Ensest konusunda yapılan araştırmalar var mıdır ülkemizde? Çocuklarımızın haklarını öğrenmesi için araştırmalar yapılmakta mıdır?

Sözlerime son verirken, Cumhuriyet Halk Partisinin kadın hak ve özgürlüklerinin en güçlü teminatı ve kadın devriminin güvencesi olduğunu, kadınlarımızı çağdaş değerlerden uzaklaştıran ve toplumsal yaşamdan dışlayan hiçbir uygulamayı kabul etmeyeceğimizi, üzerinde konuştuğumuz kurumların bütçelerinin kadının eşitlik mücadelesi için yeterli olmadığını bir kez daha dile getirmek istiyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Erbatur.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına son konuşmacı, Kocaeli Milletvekili Cevdet Selvi.

Sayın Selvi, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA M. CEVDET SELVİ (Kocaeli) – Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin değerli üyeleri; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bütçesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisinin görüş ve düşüncelerini sunmak üzere huzurunuzdayım. Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlarım.

Bu Çalışma Bakanlığının bütçesine gelmeden önce, hepimizin dikkatle tekrar bir bakması ve bu 2008 bütçesinin önemini kavraması ve dikkatle izlenmesi bakımından şu noktaların altını çizmek istiyorum ilk önce: Bu bütçe, diğer bütçelerden farklı bir bütçe, çünkü tek başına, üçte 2 Meclis       çoğunluğuyla, altı yıldan beri, beş yılı geçmiş süreden beri iktidar olan tek parti iktidarının altıncı bütçesi. Bu bütçe çıkmadan önce defalarca seçim bildirgesi, defalarca Hükûmet Programı, uygulama planları, acil eylem planları çıkmıştır ve beş yılda her istediğini yapma gücüne, çoğunluğuna sahip, her dediğini gerçekleştirme, politikalarını, uygulamalarını yapma gücüne sahip, Meclis gücüne sahip bir iktidarın bütçesi olması nedeniyle, yaşananlarla, gelişmelerle, rakamlarla bütçeyi karşılaştırmanın daha gerçekçi ve daha doğru olacağı kanaatindeyim.

Çalışma Bakanlığı bütçesine gelince: Bütçelerin içerisinde en önemli bütçelerden bir tanesi. Çünkü, çalışma hayatı, endüstriyel ilişkiler bir ülkenin ekonomik, sosyal ve siyasal durumunun kesin, açık belirleyicisidir. Tüm halkı yakından ilgilendiren geniş, dinamik bir alandır. Üretimi, verimi, kaliteyi, iş huzurunu, toplumsal huzuru yakından ilgilendiren bir bakanlık bütçesidir. Bir ülkenin demokrasi düzeyi, insan hakları ve özgürlükleri, hukuk ve adalet anlayışı, özetle, ekonomik, sosyal ve siyasal durumun somut ve gerçek göstergesidir Çalışma Bakanlığının bütçesi.

Ülkemizin içinde bulunduğu koşullardan uzaklaşmadan bu bütçeyi değerlendirirsek çok yararlı olacağı kanaatindeyim. Beş yıldır uygulamaların yapıldığını söyledim. Ama, ne yazık ki, verilen sözler, hâlâ bugün tekrarlanan vaatler maalesef gerçekleşmedi ve tam tersine, çalışma hayatı, endüstriyel ilişkiler âdeta bir kaos, âdeta bir karmaşa içerisine sürüklendi. Gelir gelmez işsizliğin yok edileceği söylenerek, gelir gelmez “Özgürlükler, sendikalaşma, örgütlenme hakkı mutlak gerçekleşecek.” denmesine rağmen, “Kayıt dışının önlenmesi zorunlu.” denmesine rağmen hiçbiri gerçekleşmedi.

Ülkemizde, şöyle baktığımızda, geçen beş yıl rahat bir iktidar dönemi sonucunda sosyoekonomik sorunu olan ve acil çözüm bekleyen işsizlik sorunu alabildiğine yükseldi, en yüksek işsizlik de on sekiz-otuz yaş arasındaki kuşakta, grupta. Her ailede ve yakınında, bir iki işsiz; âdeta, bir bunalım içinde. Yıllarca bütün bunların düzeltilmesi, iyileştirilmesi söylenmesine rağmen, iktidarının dördüncü yılında saygıdeğer bir Bakan, Kabine üyesi Sayın Ali Babacan, işsizlikte başaralı olamadığını söyledi, dört yıl sonra.

FİKRİ IŞIK (Kocaeli) – Yeterince başarılı…

M. CEVDET SELVİ (Devamla) - Doğrudur, yeterince başarılı olamadığını söylemiştir. Hâl böyle olunca 2004 yılında, 59’uncu Hükûmet, işsizlikle mücadele yılı olarak kampanyalar başlatmıştır. Bu kampanyalar da, ne yazık ki göstermelik ve oyalamadan ileriye gidememiş, işsizliği önlemek mümkün olmamış, azaltmaksa hiç mümkün olmamıştır. Bunu başaramayan o günkü, yani bugünkü Hükûmet, olayın kolayına gitmiştir. TÜİK marifetiyle de işsizlik rakamları çarpıtılmış, işsizliğin hesaplanmasında da Avrupa şartları gibi düşüncelerle hesaplamanın değiştirildiği açıkça ortaya çıkmıştır, resmen de bu açıklanmıştır. Çünkü iş gücüne katılım oranı düşürülerek işsizlik oranının da iyileştirilmesi gayreti gösterilmiştir. Son ve övünerek söylenen 8,8 oranındaki işsizlik, TÜİK’in rakamlarına ve gerçek rakamlara bakıldığı zaman, en az yüzde 15,3 düzeyindedir. İşte, söylenenler, vaat edilenler gerçekleşmeyince maalesef hesaplarda, maalesef rakamlarda oynamak alışkanlığı devam etmektedir. Bunlar, resmî kurumların, devletin rakamlarıdır; bunlar, çalışanların, o işin sorumlularının verdiği gerçek rakamlardır.

Tabii, çalışma hayatının en önemli unsurlarından bir tanesi de emeklilerdir. Ne yazık ki, hayatını, gençliğini, ömrünü, sağlığını, üretim araçları başında geçiren, günü gününe, kuruşuna kadar en yüksek vergiyi ödeyen, dünyanın en fazla sosyal güvenlik primini ödeyen işçiler, emekli olduktan sonra, ya ikinci iş aramak zorunda ya torununa, çocuğuna muhtaç duruma düşmektedir. Bu konuda, son derece, verilmiş, defalarca tekrarlanmış sözlerine rağmen, intibak yasası denen, içinde, bünyesinde bir haksızlık barındıran yasa değişikliği, verilen sözlere rağmen yapılmamış; TÜFE farkı, yargı kararlarıyla emekliler tarafından kazanılmış olmasına rağmen ödenmemiş; refah payında da hiç hesaplanmayacak şekilde düzenlemeler yapılmıştır.

Sorunlar böyle devam ederken, sanayicisinden çiftçisine, KOBİ’lerden esnafa, işçisine ve memuruna, yani bu endüstriyel ilişkiler içerisinde önemli yer tutan sosyal ve ekonomik grupların hepsi sıkıntı içinde kalmış, umutla bekledikleri, yılları geçirdikleri, iyi niyetle destekledikleri hâlde, beklenenin olmadığını, bu politikalarla bugün Türkiye’nin bu olumsuz noktaya gelmesi bir tarafa, geleceğe dönük de umutları kalmamıştır.

Şimdi, gelindiğinde, vergi ve millî gelir dağılımındaki adaletsizlik uçurum boyutuna dönüşmüştür ve bunu düzelteceğini söyleyen Hükûmet, hiç oralı olmamış, bireyler arasında, bölgeler arasında, alabildiğine, millî gelir dağılımındaki ve vergideki adaletsizlik devam etmiştir. Sosyal Sigortalar primi, sosyal güvenlik primi ve vergiler, kayıt dışı önlenmek yerine, kayıt dışı teşvik edildiği için uygulamalarla, istihdam vergisi, sermayesini de, işçisini de güç durumda bırakmıştır.

Değerli arkadaşlarım, “özelleştirme” adı altında babalar gibi yapılan satışların sonunda, orada ömrünü veren işçiler sokaklarda kalmış, 4/C ve benzeri gerçek olmayan önlemlerse onların mağduriyetini giderememiştir. Seçim yaklaştığında geçici işçiler kadroya alınırken, seçim dikkate alındığı için adaletsiz bir uygulama yapılmış, bütün mücadelemize rağmen, Cumhuriyet Halk Partisinin gayretine rağmen, ne yazık ki, on yıl, on beş yıl, yirmi yıl çalışanlar bir tarafa itilmiş, 2006 yılında AKP’nin kendisinin işe aldığı, sadece altı aylık emeği olanlar kadroya geçirilmiş, diğerleri ise mağdur edilmiştir, şimdi hâlâ güç durumdadırlar.

AGÂH KAFKAS (Çorum) – Sayın Selvi, birilerine haksızlık bu söylediğiniz.

M. CEVDET SELVİ (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, örgütlenme önünde var olan engellerin kalkacağı, Avrupa Birliğine girmek, uluslararası sözleşmeleri uygulamak sözlerinin yanında, ne yazık ki, örgütlenme ve sendikalaşma önündeki hiçbir engel kaldırılmamış, tam tersine, daha fazla bu hakkı, bu demokratik hakkı kullanmak isteyenler, ailesiyle on binlerce işçi, çalışan aç bırakılmıştır. Neye rağmen aç bırakılmıştır? Anayasa’nın 51’inci ve 90’ıncı maddelerine göre çalışanların özgürce sendikalaşabileceği ve kimsenin engel olamayacağı net, açık söylenmiş olmasına rağmen bu uygulama yapılmıştır.

Bu yeterli değildir, 2821 sayılı Yasa’nın 22’nci ve 31’inci maddelerinde açık seçik bu hakkın kullanılacağı belirtilmiş, düzenlenmiş olmasına rağmen, on binlerce aile, bu hakkı kullanmak istediği için, bir ücretle çalışma koşullarında hiçbir talebi olmadığı hâlde, önlenmiş ve aç bırakılmıştır. İşin ötesi, Türk Ceza Yasası’nda bu özgürce temel hakkını kullanmak, örgütlenme hakkını kullanmak isteyenlere, sendikalaşma hakkını kullanmak isteyenlere engel olanlar, Türk Ceza Yasası’na göre suç işlemiş sayılacak ve hapis cezası da var olmasına rağmen, bu geçen sürede binlerce, on binlerce işçi hakkından edilmiştir.

AGÂH KAFKAS (Çorum) – Kim çıkardı bunu?

M. CEVDET SELVİ (Devamla) – Defalarca, kamu çalışanlarının sözleşmeli, toplu iş sözleşmeli ve grev hakkı verilecektir denmesine rağmen, kesinlikle bu konuda adım atılmamış, Avrupa Birliği Gözden Geçirilmiş Sosyal Şartı’nda da halka özgürlükten, insan haklarından, demokrasiden bahsedenler, beş maddesini burada, Meclis çoğunluğu nedeniyle kesinlikle kabul etmemiş, çekinceyle ortaya çıkarmıştır.

Avrupa Birliği 2007 raporlarında, geçmişte olduğu gibi, işçi ve çalışanların haklarına riayet edilmediği, kamu çalışanlarına grevli, toplu iş sözleşmeli hak verilmediği, ILO sözleşmeleri burada onaylanmış -yani, Büyük Millet Meclisinde onaylanmış- olmasına rağmen uygulanmadığı eleştirilerek devam etmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Selvi, konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun efendim.

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Sos­yal gü­ven­lik ve ge­nel sağ­lık si­gor­ta­sı hak­kın­da çı­ka­rı­la­ma­yan, üze­rin­de çe­şit­li oyun­lar oy­na­nan, sos­yal dev­let il­ke­si ve an­la­yı­şın­dan uzak­la­şı­lan, emek­li olun­ma­sı müm­kün ol­ma­yan bir ya­sa, 5510 sa­yı­lı Ya­sa ge­ti­ril­mek is­ten­mek­te­dir. Si­vil top­lum ör­güt­le­ri, Türk Ta­bip­ler Bir­li­ği ve di­ğer de­mok­ra­tik kit­le ör­güt­le­ri her tür­lü eleş­ti­re­rek bu teh­li­ke­li gi­ri­şi­me en­gel olun­ma­sı­nı is­te­mek­te­dir. Eğer müm­kün­se, Tür­ki­ye­’de çok çar­pı­cı ve ra­hat­sız edi­ci bir sos­yal pat­la­ma­nın, bir sos­yal hu­zur­suz­lu­ğun, da­ha dö­ne­min ba­şın­da is­ten­mi­yor­sa si­vil top­lum ör­güt­le­riy­le, mes­lek ku­ru­luş­la­rıy­la otu­ra­rak ye­ni­den dü­zen­le­me ya­pıl­ma­lı­dır. Bu, ül­ke­nin ya­ra­rı­na­dır, sos­yal ya­şa­mı­mı­zın ya­ra­rı­na­dır, bu­nun ger­çek­leş­me­si la­zım­dır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Sel­vi, te­şek­kür ede­rim.

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – He­men bi­ti­ri­yo­rum.

Her­ke­se her ko­nu­da di­ya­log, ile­ti­şim, her­ke­se so­rul­du de­nil­me­si­ne rağ­men, bü­tün si­vil top­lum ör­güt­le­ri ken­di­le­ri­nin kul­la­nıl­dı­ğı­nı, hiç­bir ta­lep­le­ri­nin ger­çek­leş­ti­ril­me­di­ği­ni açık se­çik söy­le­mek­te­dir.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Sel­vi.

M.CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Ben te­şek­kür edi­yo­rum, sağ olun. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim, sağ olun.

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na ko­nuş­ma­lar ta­mam­lan­mış­tır.

Şa­hıs­la­rı adı­na leh­te ve aleyh­te ol­mak üze­re iki mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şı­ma söz ve­re­ce­ğim.

İlk ko­nuş­ma­cı, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Ay­şe Ja­le Ağır­baş, le­hin­de.

Sa­yın Ağır­baş, bu­yu­run. (DSP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AY­ŞE JA­LE AĞIR­BAŞ (İs­tan­bul) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ye­din­ci tur­da yer alan ku­rum­la­rın büt­çe­si üze­ri­ne gö­rüş­le­ri­mi be­lirt­mek üze­re söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce he­ye­ti­ni­zi De­mok­ra­tik Sol Par­ti ve şah­sım adı­na se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, nü­fu­su­mu­zun ya­rı­sı­nı teş­kil eden ka­dın­la­rı­mız, ay­rım­cı­lık, bas­kı ve şid­det içe­ren uy­gu­la­ma­lar­la kar­şı kar­şı­ya kal­mak­ta, eği­tim de dâ­hil ol­mak üze­re, ki­mi top­lum­sal hiz­met­le­re ulaş­mak­ta zor­lan­mak­ta­dır­lar. Bu so­run­la­ra son ve­re­cek dü­zen­le­me­le­ri Hü­kû­me­tin bir an ön­ce yap­ma­sı ge­re­kir­ken büt­çe­den ka­dın­lar­la il­gi­li ku­rum­la­ra ye­te­ri öde­nek ay­rıl­ma­dı­ğı­nı gör­mek­te­yiz. Bir baş­ka ifa­dey­le, Hü­kû­me­tin ka­dın­lar­la il­gi­li ça­lış­ma­la­rı şe­kil­ci­lik­ten öte­ye git­me­mek­te­dir.

Bu dö­nem­de, ka­dın­la­rı top­lum­sal ha­ya­tın dı­şı­na çı­ka­ran, on­la­rın is­tih­da­mı­nı cay­dı­ran pek çok uy­gu­la­ma var­dır. OEC­D’­nin 2007 İs­tih­dam Ra­po­ru ve­ri­le­ri­ne gö­re Tür­ki­ye, ka­dın iş­siz­li­ği­nin en yük­sek ol­du­ğu ül­ke­ler ara­sın­da 17'nci sı­ra­dan 6'ncı sı­ra­ya yük­sel­miş­tir. Hü­kû­met, ka­dın­la­rın eko­no­mi­ye en­teg­re ol­ma­sı, is­tih­da­ma ka­tıl­ma­sı yö­nün­de bu­gü­ne ka­dar cid­di bir des­tek ver­me­miş­tir.

Ba­kın, Sos­yal Gü­ven­lik Ya­sa Ta­sa­rı­sı'yla ka­dın­lar eve mah­kûm edil­mek is­ten­mek­te­dir. Ka­dı­nın eko­no­mik ha­ya­ta ka­tı­lı­mı­nın ar­tı­rıl­ma­sı ko­nu­sun­da Hü­kû­me­tin her­han­gi bir ön­ce­li­ği bu­lun­ma­mak­ta­dır. Sı­ğın­ma ev­le­ri, da­nış­ma mer­kez­le­ri ken­di im­kân­la­rı öl­çü­sün­de gö­re­vi­ni ye­ri­ne ge­tir­me­ye ça­lı­şı­yor­lar. Ka­nun­la be­le­di­ye­le­re, ka­dın­lar ve ço­cuk­lar için ko­ru­ma ev­le­ri aç­ma zo­run­lu­lu­ğu ge­ti­ril­me­si­ne rağ­men be­le­di­ye­ler bu ko­nu­da is­tek­siz dav­ran­mak­ta­dır. Hü­kû­met  de bu ko­nu­da ses­siz kal­ma­yı ter­cih et­mek­te­dir.

İB­RA­HİM Yİ­ĞİT (İs­tan­bul) – Leh­te ko­nu­şun, leh­te!

AY­ŞE JA­LE AĞIR­BAŞ (De­vam­la) – Av­ru­pa fon­la­rı ile se­kiz adet ka­dın sı­ğın­ma evi ya­pı­la­cak­tı. O pro­je­ye ne ol­du, han­gi aşa­ma­da, hiç kim­se bil­mi­yor.

Ül­ke­mi­zin ka­na­yan ya­ra­la­rın­dan bi­ri de özür­lü va­tan­daş­la­rı­mı­zın du­ru­mu­dur. Bu­gü­ne ka­dar özür­lü­le­rin so­run­la­rı­nın çö­züm­len­me­si, üret­ken bi­rey­ler hâ­li­ne ge­le­rek baş­ka­la­rı­na muh­taç ol­ma­dan ken­di ken­di­le­ri­ne ye­te­bil­me­le­ri ve sos­yal ha­ya­ta eşit bir bi­çim­de ka­tıl­ma­la­rı­nın sağ­lan­ma­sı için ye­ter­li ça­lış­ma­lar ya­pıl­ma­mış­tır. Bu­gün sos­yal gü­ven­ce­si ol­ma­yan ağır de­re­ce­de­ki özür­lü­ye or­ta­la­ma 220 YTL ma­aş ve­ril­mek­te­dir. Bu tu­ta­rın özür­lü­le­rin ra­hat­ça ya­şa­ya­bi­le­ce­ği bir dü­ze­ye çe­kil­me­si ko­nu­sun­da ge­re­ken­ler ya­pıl­ma­lı­dır. Di­ğer ta­raf­tan, özür­lü­lük mey­da­na gel­me­den ön­ce ön­le­yi­ci ted­bir­le­rin alın­ma­sı, özür­lü­lük du­ru­mu mey­da­na gel­dik­ten son­ra da on­la­rın top­lu­ma ka­zan­dı­rıl­ma­sı ve is­tih­dam­la­rı­nın ar­tı­rıl­ma­sı ko­nu­sun­da ye­ni fi­kir­le­rin ge­liş­ti­ril­me­si za­ru­ri­dir.

Özür­lü­le­re ba­kış açı­mı­zı bu çer­çe­ve­de be­lir­le­me­miz ge­re­kir­ken, ba­kı­yo­ruz, Hü­kû­met ge­çen dö­nem­de özür­lü­le­re ve­ri­len hak­la­rı el­le­rin­den alı­yor. Des­tek eği­ti­mi al­mak için özel eği­tim ku­rum­la­rı­na gi­den en­gel­li öğ­ren­ci­le­rin mas­raf­la­rı­nı ar­tık kar­şı­la­ma­ma ka­ra­rı alın­mış­tır. En­gel­li va­tan­daş­la­rı­mı­zı mağ­dur eden yan­lış ka­ra­rın bir an ön­ce dü­zel­til­me­si ge­rek­mek­te­dir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Ço­cuk Esir­ge­me Ku­ru­mu büt­çe­si­nin de ye­ter­siz ol­du­ğu, bu Ku­ru­mun as­li gö­rev­le­ri­ni tam an­la­mıy­la ye­ri­ne ge­tir­me­si­ne im­kân ver­me­ye­ce­ği aşi­kâr­dır. Hü­kû­met, Ku­ru­mun yü­rüt­tü­ğü hiz­met­le­rin ye­rel yö­ne­tim­le­re, özel ve tü­zel ki­şi­le­re dev­ri­ni amaç­la­mak­ta­dır. Bir baş­ka ifa­dey­le, bu hiz­met­le­rin özel­leş­ti­ril­me­si ta­sar­lan­mak­ta­dır. Âde­ta top­lum­da “Bu işi dev­let ya­pa­mı­yor, bu işi ye­rel yö­ne­tim­le­re, si­vil top­lum ku­ru­luş­la­rı­na, va­kıf­la­ra dev­ret­me­li­yi­z” dü­şün­ce­si ge­ti­ril­me­ye ça­lı­şı­lı­yor. Bu­na şid­det­le kar­şı çık­ma­lı­yız. Za­ten büt­çe­si­nin dört­te 1’i­ni fa­iz öde­me­le­ri­ne ayır­mak zo­run­da ka­lan Hü­kû­met­ten da­ha faz­la­sı da bek­le­ne­mez­di. Or­ta­ya ko­nu­lan bu ra­kam­lar­la, bu büt­çe­ler­le, bu so­run­la­rın üs­te­sin­den ge­lin­me­si­nin müm­kün ol­ma­dı­ğı­na ina­nı­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Hü­kû­me­tin eko­no­mi­de pem­be tab­lo­lar çi­zen söy­le­mi­nin ter­si­ne, va­tan­daş pen­ce­re­sin­den ola­ya bak­tı­ğı­mız za­man, so­run­lar yu­ma­ğıy­la kar­şı­la­şı­yo­ruz. Hal­kı­mız, tü­ke­tim ih­ti­yaç­la­rı­nı kar­şı­la­mak için ban­ka­la­ra, bak­kal­la­ra, ma­ğa­za­la­ra borç­lan­mak­ta­dır. 2002 yı­lın­dan son­ra va­tan­daş­la­rın ban­ka­la­ra olan tü­ke­ti­ci kre­di borç­la­rı 26 kat, kre­di kart­la­rı borç­la­rı da 12 kat art­mış­tır.

İş­siz­lik gi­de­rek art­mak­ta­dır. Yıl­da 1 mil­yon, her da­ki­ka ise 2 ki­şi­…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Ağır­baş, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

AY­ŞE JA­LE AĞIR­BAŞ (De­vam­la) – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım.

İB­RA­HİM Yİ­ĞİT (İs­tan­bul) – Sa­yın Söz­cü, bir da­ki­ka da leh­te ko­nu­şun!

AY­ŞE JA­LE AĞIR­BAŞ (De­vam­la) – 2008 büt­çe­si­nin, so­run­lar­la ya­şa­ma mec­bu­ri­ye­ti­ni içi­ne sin­dir­miş, çö­züm üret­mek­ten uzak, iş­siz­lik­le, üre­tim­siz­lik­le, ya­tı­rım­sız­lık­la Tür­ki­ye­’yi yö­net­me id­di­asın­da olan, sos­yal bo­yu­tu ih­mal edil­miş bir büt­çe ol­du­ğu­nu dü­şü­nü­yo­rum.

Söz­le­ri­me son ve­rir­ken, bu büt­çe­nin ha­yır­lı uğur­lu ol­ma­sı­nı di­li­yor, yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (Al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim.

Hü­kû­met adı­na ilk ko­nuş­ma­cı, Dev­let Ba­ka­nı Sa­yın Ni­met Çu­buk­çu.

Sa­yın Ba­kan, bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sü­re­niz on se­kiz da­ki­ka.

DEV­LET BA­KA­NI Nİ­MET ÇU­BUK­ÇU (İs­tan­bul) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; yü­ce Mec­li­si­mi­ze, 2008 yı­lı ma­li büt­çe gö­rüş­me­le­ri çer­çe­ve­sin­de, Ba­kan­lı­ğı­ma bağ­lı ku­ru­luş­lar ve gö­rev alan­la­rı, fa­ali­yet­le­ri ko­nu­sun­da bil­gi ver­me­den ön­ce he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­la­mak is­ti­yo­rum.

Gö­rev ala­nı­ma gi­ren Ba­kan­lı­ğı­ma bağ­lı ku­ru­luş­lar büt­çe­si üze­rin­de söz alan, ko­nuş­ma ve eleş­ti­ri­le­riy­le kat­kı ve­ren tüm mil­let­ve­kil­le­ri­mi­ze ön­ce­lik­le te­şek­kür et­mek is­ti­yo­rum. Bu de­ğer­li gö­rüş­le­ri­nin uy­gu­la­ma­la­rı­mız­da da bi­ze yol gös­te­re­ce­ği­ni ifa­de et­mek is­te­rim. Ama, bir ta­raf­tan da söz alan mil­let­ve­kil­le­ri­mi­zin bir­ço­ğu­nun, bel­ki bir kö­tü ni­yet yok ise, bil­gi ek­sik­li­ğiy­le ha­re­ket et­ti­ği­ni dü­şü­nü­yo­rum ve ve­ri­len ra­kam­lar, uy­gu­la­nan hiz­met­ler­le ço­ğu­nun doğ­ru oran­tı­lı ol­ma­dı­ğı­nı ifa­de ede­rek kı­sa­ca si­zi bil­gi­len­dir­mek is­ti­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; özel­lik­le sos­yal hiz­met­ler ala­nın­da çağ­daş dün­yay­la en­teg­re ola­cak şe­kil­de bir hiz­met an­la­yı­şı­nı yü­rür­lü­ğe koy­du­ğu­mu­zu ve 2002’den bu­gü­ne ka­dar büt­çe­mi­zin, 2002’de 121 mil­yon 589 bin YTL olan büt­çe­nin, bu­gün yüz­de 700 ar­tış­la 853 mil­yon YTL’­ye çık­tı­ğı­nı, Tür­ki­ye­’nin var olan büt­çe şart­la­rı içe­ri­sin­de en ola­bi­lir ve en yük­sek dü­zey­de, ko­run­ma­ya muh­taç ço­cuk­la­ra ver­di­ği­miz önem ne­de­niy­le hiz­met yel­pa­ze­mi­ze kat­tı­ğı­mı­zı söy­le­mek is­te­rim.

De­ği­şen ko­şul­lar çer­çe­ve­sin­de tüm dün­ya­da sos­yal hiz­met an­la­yı­şı, özel­lik­le ai­le odak­lı, ai­le­ye des­tek odak­lı ve ko­run­ma­ya muh­taç ço­cuk­la­rın ai­le ba­kım mo­de­li ter­cih edi­lir­ken ül­ke­miz­de ku­rum­sal bir şe­kil­de ba­kım hiz­met­le­ri­nin ve­ri­li­yor ol­ma­sı ger­çek­ten ge­liş­miş­lik­le doğ­ru oran­tı­lı de­ğil­di. Bu se­bep­le, 2005 yı­lın­da baş­lat­tı­ğı­mız “A­ile­ye Dö­nüş Pro­je­si­” çer­çe­ve­sin­de ço­cuk­la­rı­mı­zın 5 bi­ne ya­kı­nı bu­gün Ku­rum ba­kı­mı al­tın­dan ken­di ai­le­le­ri­nin ya­nı­na gel­di­ler ve ay­ni, nak­dî yar­dım­la des­tek­le­di­ği­miz bu ço­cuk­la­rı­mız bu­gün ken­di ai­le­le­ri­nin ya­nın­da ba­kı­lı­yor­lar. Ve özel­lik­le Hü­kû­me­ti­miz dö­ne­min­de, ku­ru­luş ba­kı­mı al­tın­da­ki mo­de­lin en son ter­cih edi­le­cek mo­del ol­du­ğun­dan ha­re­ket­le, ikin­ci aşa­ma­da ko­ru­yu­cu ai­le mo­de­li­ni yay­gın­laş­tır­ma­ya ça­lı­şı­yo­ruz ve bi­ne ya­kın da ko­ru­yu­cu         ai­le­miz var şu an­da.

Hü­kû­me­ti­miz dö­ne­min­de hiz­met ön­ce­lik­le­ri­miz­den bi­ri­si olan Ku­rum ba­kı­mı al­tın­da­ki ço­cuk­la­rı­mı­zın sa­yı­sı­nın azal­tıl­ma­sı, ai­le ya­nın­da ba­kı­mı­nın he­def­len­me­si doğ­rul­tu­sun­da bu­gün yüz­de 33 ora­nın­da Ku­rum ba­kı­mı al­tın­da­ki ço­cuk­la­rı­mı­zın sa­yı­sı azal­mış­ken ço­cuk­la­rı­mı­za ba­kan hiz­met per­so­ne­li­nin sa­yı­sı son de­re­ce yük­sek bir şe­kil­de ar­tı­rıl­mış­tır.

Hü­kû­me­ti­miz sa­de­ce ula­şı­la­na de­ğil, hiz­met hak­kı olan ve ula­şıl­ma­sı ge­re­ke­ne ula­şa­rak bir hiz­met mo­de­li­ni ter­cih edi­yor ve bu şe­kil­de ko­ru­yu­cu ai­le­le­re de ver­di­ği­miz des­tek or­ta­la­ma­sı ay­lık 550 mil­yon ci­va­rın­da yük­sel­til­miş­tir. Bu­gü­ne ka­dar ev­lat edin­me hiz­met­le­rin­den de ku­ru­luş ba­kı­mı al­tı­na alı­nıp ev­lat edin­di­ri­len ço­cuk­la­rın sa­yı­sı 9.105 ci­va­rın­da­dır. Do­la­yı­sıy­la, ev­lat edin­me hiz­met­le­ri­nin de son de­re­ce hız­lı ve sü­rat­li bir şe­kil­de sür­dü­ğü­nü­… Ama tak­dir eder­si­niz ki, ev­lat edin­me iş­le­mi ay­nı za­man­da yar­gı­sal bir sü­reç­tir ve hu­kuk­sal ola­rak yar­gı­sal sü­re­cin de ta­mam­lan­ma­sı bel­li bir za­ma­nı al­mak­ta­dır. Özel­lik­le ev­de ba­kım mo­de­li­ne uy­gun hiz­me­tin ve ai­le ya­nın­da ba­kı­mın he­def­len­me­si­ne rağ­men, her şe­ye rağ­men ku­ru­luş ba­kı­mı al­tın­da kal­mak du­ru­mun­da olan ço­cuk­la­rı­mız için de ai­le ba­kı­mı­na en ya­kın mo­del olan sev­gi ev­le­ri ve ço­cuk ev­le­ri mo­de­li­ni hiz­me­te ge­çir­dik ki, bu­gün, şu an­da Tür­ki­ye­’nin her ye­rin­de sü­ren sev­gi ev­le­ri­nin in­şa­atı ha­yır­se­ver­le­ri­miz, be­le­di­ye­le­ri­miz, il özel ida­re­si ve ge­nel büt­çe­den ay­rı­lan kay­nak­lar­la son de­re­ce sü­rat­li bir şe­kil­de sür­mek­te­dir.

Fi­zik­sel me­kân­lar­da ya­pı­lan bu de­ği­şik­lik­le­rin ya­nı sı­ra, ço­cuk­la­rı­mı­zın ki­şi­lik­le­ri­nin, mad­di ve ma­ne­vi var­lık­la­rı­nın en iyi şe­kil­de ge­liş­ti­ri­le­bi­le­ce­ği bir mo­del de on­la­ra ba­kan per­so­ne­lin, hem sa­yı­sal ola­rak hem de ni­te­lik ola­rak ye­tiş­miş in­san gü­cü ola­rak çok art­tı­ğı­nı söy­le­ye­bi­li­rim. Bu­gün bu­ra­da di­le ge­ti­ri­len gö­rüş­ler içe­ri­sin­de da­ha eği­tim­li olan­la­rın ço­cuk­la­ra hiz­met ver­me­si gün­de­me gel­di ki, biz za­ten ge­çen yıl ve 2006 yı­lın­da ço­cuk­la­rı­mı­zın hiz­met per­so­ne­li­nin ba­kım ve te­miz­lik per­so­ne­li ola­rak iha­le­le­ri­ni ayır­dık. Ba­kım per­so­ne­li­mi­zin ço­cuk ge­li­şi­mi bö­lü­mü me­zu­nu ol­ma­sı­na ve ço­cuk ge­li­şi­mi bö­lü­mü ala­nın­da, en azın­dan bu alan­da ser­ti­fi­ka prog­ram­la­rı­na dâ­hil ol­muş olan­la­rı ter­cih edi­yo­ruz. Kim­se­siz ço­cuk­la­rı­mı­zın ba­kım per­so­ne­li sa­yı­sı gö­re­ve gel­di­ği­miz­de 20-25 ci­va­rın­da 1 ço­cu­ğa 1 per­so­nel dü­şer­ken, bu­gün 2 ve 8 ki­şi­lik oda­lar­da en faz­la 8 ço­cu­ğa 1 per­so­ne­lin düş­tü­ğü ve bu ba­kım per­so­ne­li­nin de ço­cuk ge­li­şi­mi me­zun­la­rın­dan oluş­tu­ğu­nu ifa­de et­mek is­te­rim. Özel­lik­le 2002 yı­lın­da kad­ro­lu ve hiz­met alı­mı per­so­ne­li­nin top­la­mı 12.505, ku­ru­luş­lar­da­ki ba­kım al­tın­da­ki ço­cuk­la­rın sa­yı­sı 20 bin ci­va­rın­da. Bu­gün ku­ru­luş ba­kı­mı al­tın­da­ki ço­cuk­la­rın sa­yı­sı 12 bin ci­va­rın­da, ba­kım ve hiz­met per­so­ne­li top­la­mı da 18.503. Bu­ra­da ra­kam­lar ko­nu­şu­yor ve ra­kam­lar bu per­so­ne­lin da­ha az sa­yı­da ço­cu­ğa çok da­ha ni­te­lik­li hiz­met ver­di­ği­nin bir ka­nı­tı. Ni­te­kim, ver­di­ği­miz bu hiz­met­ler ne­ti­ce­sin­de, ger­çek­ten, ço­cuk­la­rı­mı­za gös­ter­di­ği­miz bu bi­re bir il­gi­ni­n… Ben, ço­cuk   ge­li­şi­mi bö­lü­mü me­zun­la­rıy­la bir­lik­te tüm fe­da­kâr ku­ru­luş per­so­ne­li­mi­ze de te­şek­kür et­mek is­ti­yo­rum. Ço­cuk­la­rı­mı­zın 2002 yı­lı­na gö­re üni­ver­si­te­ye gi­riş­te ve ba­şa­rı oran­la­rın­da son de­re­ce cid­di bir ar­tış var­dır ve üni­ver­si­te sı­na­vın­da bu yıl yüz­de 53 ora­nın­da ço­cuk­la­rı­mız ba­şa­rı­lı ol­muş­tur.

Dün­ya­da­ki spor mü­sa­ba­ka­la­rın­da, üni­ver­si­te­ye gi­riş­te ve bir­çok alan­da çok önem­li ba­şa­rı­lar el­de et­me­le­ri­ne rağ­men, ma­ale­sef, hâ­lâ ka­mu­oyun­da ba­şa­rı hi­kâ­ye­le­riy­le de­ğil kö­tü hi­kâ­ye­ler­le anı­lı­yor. Bu­gün bu­ra­da bir mil­let­ve­ki­li­mi­zin da­ha ku­ru­luş is­mi zik­re­de­rek an­dı­ğı yer­de genç kız­la­rı­mız ya­şı­yor. Ben ge­çen yıl büt­çe gö­rüş­me­le­rin­de de ri­ca et­tim. Eğer, UNI­CE­F’­in med­ya etik il­ke­le­ri­ni ele alır­sa­nız, bi­zim bu­ra­da med­ya üze­rin­de top­lum­sal bir bas­kı uy­gu­la­mak, si­ya­sal bir bas­kı uy­gu­la­mak de­ğil, ama, söz ko­nu­su olan ço­cuk­lar, he­le he­le ka­mu­sal ba­kım al­tın­da­ki ço­cuk­lar söz ko­nu­su ol­du­ğun­da, on­la­ra ha­zır­la­ma­yı dü­şün­dü­ğü­müz o ge­le­cek ve top­lum­la bü­tün­leş­me­le­ri­ni sağ­la­ya­cak sos­yal im­kân­la­rın ta­ma­men bu olum­suz ha­ber­ler­le yer­le bir edil­di­ği­ni bi­li­yo­ruz. Özel­lik­le ye­tiş­me ça­ğın­da, er­gen­lik ça­ğın­da, li­se­ye gi­den, üni­ver­si­te­ye ha­zır­la­nan bu kız ço­cuk­la­rı­mı­zın yurt­la­rıy­la il­gi­li çı­kan ha­ber­ler­den son­ra en az 2-3 öğ­ren­ci­mi­zin in­ti­ha­ra kal­kış­tı­ğı­nı, haf­ta­lar­ca okul­la­rı­na gi­de­me­dik­le­ri­ni, okul­da sı­nıf ar­ka­daş­la­rın­dan ve öğ­ret­men­le­rin­den, bu­gün bu­ra­da ifa­de ede­me­ye­ce­ğim, ama, yü­zü­mü­zü kı­zar­tan, on­la­rı da utan­dı­ran so­ru­lar­la mu­ha­tap ol­duk­la­rı­nı söy­le­mek is­te­rim. Lüt­fen, bir ku­ru­luş­la il­gi­li, özel­lik­le isim zik­re­de­rek ver­di­ği­niz za­man, bu ço­cuk­la­rın git­ti­ği okul­lar­da ken­di­le­ri­ni son de­re­ce zor ve sa­vun­ma­sız his­se­di­yor­lar.

Ku­ru­luş ba­kı­mı al­tın­da­ki ço­cuk­la­rın bel­ki de en önem­li prob­le­mi, top­lum­sal ha­ya­ta ka­tı­lı­mın­da top­lu­mun ken­di­le­ri­ne duy­ma­sı­nı bek­le­dik­le­ri gü­ven. Ço­cuk­la­rı­mız üze­rin­de yap­tır­dı­ğı­mız araş­tır­ma­da gör­dük ki, ken­di­le­ri, hiç­bir şe­kil­de top­lu­mun ken­di­le­ri­ne gü­ven­me­di­ği­ni dü­şü­nü­yor­lar ve bu oran çok yük­sek. Yüz­de 87’si okul­la­rı­nı bi­ti­re­ne ka­dar hiç­bir di­sip­lin ce­za­sı al­ma­dık­la­rı hâl­de, okul­da ce­re­yan eden her kö­tü ha­di­se­den bu ço­cuk­lar so­rum­lu tu­tu­lu­yor. İş­te, bu an­la­yış, bu­gün bu­ra­da di­le ge­ti­ri­len, ku­ru­luş isim­le­ri ve­ri­le­rek dam­ga­lan­ma­ya ça­lı­şı­lan bu ço­cuk­la­rın ha­ya­tın­da son de­re­ce yı­kı­cı bir et­ki ya­ra­tı­yor. Ama­cı­mız, ül­ke­mi­zin “kim­se­siz ve sa­hip­si­z” di­ye ni­te­len­di­ri­len bu ço­cuk­la­rı­nı, bu ül­ke­nin en şans­lı ço­cuk­la­rı yap­ma­ya ça­lı­şı­yo­ruz ve or­ta­la­ma bir ai­le­nin eli­ne ge­çe­cek im­kân­lar­dan da­ha faz­la im­kân sağ­la­ya­rak, on­la­rın ba­şa­rı­lı bi­rer genç ve ül­ke ya­ra­rı­na ça­lı­şa­bi­le­cek bi­rey­ler ol­ma­la­rı için mü­ca­de­le edi­yo­ruz ve az ön­ce söy­le­di­ğim gi­bi de, ni­te­kim, bu ço­cuk­la­rın üni­ver­si­te­ye gi­riş ba­şa­rı ora­nın­da­ki yüz­de 53’e va­ran ar­tış bu ça­ba­la­rı­mı­zın bir so­nu­cu­dur.

Ay­nı şe­kil­de, ku­ru­luş ba­kı­mı al­tın­da olan özür­lü ço­cuk­la­rı­mız ve özür­lü va­tan­daş­la­rı­mız için de sev­gi ev­le­ri­ne ben­zer en­gel­siz ya­şam mer­kez­le­ri ku­ru­yo­ruz. En faz­la 12 özür­lü­ye hiz­met ve­re­cek olan bu ku­ru­luş­la­rın şu an­da ül­ke ge­ne­lin­de 2.028 ci­va­rın­da özür­lü­mü­ze hiz­met su­na­cak 19 en­gel­siz ya­şam mer­ke­zi bün­ye­sin­de, 169 ya­şam evi­nin in­şa­atı sür­mek­te­dir ve bu­gün, ay­nı za­man­da yaş­lı hiz­met­le­rin­de de hiz­met­le­ri­mi­zi son de­re­ce ba­şa­rı­lı bir şe­kil­de sür­dü­rü­yo­ruz ve on­la­rın da özel­lik­le sev­gi ev­le­ri in­şa et­ti­ği­miz yer­ler­de, ço­cuk­lar­la bir­lik­te, on­la­ra des­tek ola­cak şe­kil­de kar­şı­lık­lı top­lum­sal da­ya­nış­ma­yı sağ­la­ya­cak şe­kil­de in­şa edi­yo­ruz ve ev ti­pi ya­şam mer­kez­le­ri in­şa edi­yo­ruz.

Bu­gün bu­ra­da yi­ne di­le ge­ti­ril­di­ği üze­re, top­lum mer­kez­le­ri ço­cuk ve genç­lik mer­kez­le­ri ve ai­le da­nış­ma mer­kez­le­ri ka­na­lıy­la da sos­yal hiz­met­ler­de ön­le­yi­ci hiz­met­le­ri su­nu­yo­ruz. Ön­le­yi­ci sos­yal hiz­met­ler ne de­mek? Tüm dün­ya­da ol­du­ğu gi­bi, sos­yal açı­dan risk al­tın­da olan top­lu­mun bu ke­sim­le­ri­ne ve­ri­le­cek des­tek­le on­la­rın her­han­gi bir ku­rum­sal ba­kı­ma ih­ti­yaç duy­ma­dan des­tek­len­me­si­dir. Bu­gün 39 ai­le da­nış­ma mer­ke­zi­miz­de ve 22 ta­ne Sos­yal Hiz­met­le­re bağ­lı ol­mak üze­re, 38 sı­ğın­ma evin­de ka­dın­la­ra hiz­met ve­ri­li­yor. Bir ta­raf­tan da top­lum­da sos­yal so­rum­lu­luk bi­lin­ci­nin ge­liş­ti­ril­me­siy­le, bu Ku­rum ba­kı­mı al­tın­da­ki ço­cuk ve genç­le­ri­mi­ze top­lu­mun yar­dı­mı­nı da, des­te­ği­ni de al­ma­ya ça­lı­şı­yo­ruz.

Hü­kû­me­ti­miz yok­sul ve güç şart­lar­da olan va­tan­daş­la­rı­mı­za yar­dım edil­me­si­ne de bü­yük önem ver­mek­te­dir. Ni­te­kim, dev­let hi­ma­ye­si­ne muh­taç, sos­yal gü­ven­lik şem­si­ye­si al­tın­da yer al­ma­yan va­tan­daş­la­rı­mı­za ula­şa­bil­mek için de bu büt­çe­nin ar­tı­rıl­ma­sı­na önem ve­ril­miş­tir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bu­gün bu­ra­da, yi­ne, gün­de­me alı­nan en önem­li ko­nu­lar­dan bi­ri­si Ka­dı­nın Sta­tü­sü Ge­nel Mü­dür­lü­ğü ve büt­çe­siy­le il­gi­li ko­nuş­ma­lar­dı.

Ön­ce­lik­le şu­nu söy­le­mek is­te­rim ki, 6 Ka­sım 2004 ta­ri­hin­de teş­ki­lat ya­sa­sı çı­ka­rı­la­rak dö­ne­mi­miz­de ya­sal bir sta­tü­ye ka­vu­şan bir ku­ru­luş­tan bah­se­di­yo­ruz. On yı­la ya­kın bir sü­re teş­ki­lat ya­sa­sı çı­ka­rıl­ma­mış ve Ku­rum, le­gal ol­ma­yan bir şe­kil­de hiz­met ver­miş­tir. Bu­gün, dö­ne­mi­miz­de ilk ola­rak teş­ki­lat ya­sa­sı çı­ka­rı­lan bu ku­ru­lu­şun ça­lış­ma­la­rı son de­re­ce hız­lı bir şe­kil­de sür­mek­te­dir.

Dö­ne­mi­miz­de ka­dın­la­ra yö­ne­lik ola­rak çı­ka­rı­lan ya­sa­lar, Ana­ya­sa­’nın 10’un­cu mad­de­sin­den baş­la­ya­rak, Ana­ya­sa­’nın 90’ın­cı mad­de­si, Türk Ce­za Ka­nu­nu, İş Ka­nu­nu gi­bi de­ği­şik­lik­ler, ka­dın­la­rın ha­ya­tın­da, cum­hu­ri­ye­tin ilk dö­ne­min­den son­ra ikin­ci dev­rim ni­te­li­ğin­de ya­sal de­ği­şik­lik­le­re be­şik­lik et­miş­tir. Bu Par­la­men­to­ya bu ça­lış­ma­la­rı ne­de­niy­le de te­şek­kür et­mek is­ti­yo­rum.

Özel­lik­le, Ka­dı­nın Sta­tü­sü Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün büt­çe­si ko­nu­sun­da alı­nan söz­ler­de, eleş­ti­ri ya­pı­lan ko­nu­la­rın en önem­li­si de Ka­dı­nın Sta­tü­sü Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün büt­çe­si doğ­rul­tu­sun­day­dı.

Ön­ce­lik­le şu­nu söy­le­mek is­te­rim ki, Ka­dı­nın Sta­tü­sü Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün kul­lan­dı­ğı büt­çe­nin çok da­ha üs­tü­nü Av­ru­pa Bir­li­ği fon­la­rı ve pro­je­le­ri kul­lan­mak­ta­dır. Ba­kan­lı­ğı­mız yap­tı­ğı Top­lum­sal Cin­si­yet Eşit­li­ği­ni Yay­gın­laş­tır­ma Pro­je­si çer­çe­ve­sin­de, 1 mil­yon 600 bin eu­ro ge­liş­tir­me pro­je­si­ne, ka­dı­na yö­ne­lik şid­det­le mü­ca­de­le­de 2 mil­yon 970 bin eu­ro ve şid­det alan araş­tır­ma­sı için de 2,5 mil­yon eu­ro büt­çe kul­lan­mak­ta­dır ki, bu, yak­la­şık Ku­rum büt­çe­si­nin 3 ka­tı ka­dar da Av­ru­pa Bir­li­ği fon­la­rın­dan pro­je ola­rak ya­rar­lan­mak­ta­dır.

Bir ta­raf­tan Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mı­zın 4 Tem­muz ta­ri­hin­de ya­yım­lan­dı­ğı Baş­ba­kan­lık ge­nel­ge­si doğ­rul­tu­sun­da ka­dın­la­ra ve ço­cuk­la­ra yö­ne­lik şid­de­tin ön­len­me­si ko­nu­sun­da kap­sam­lı bir ge­nel­ge­nin ya­şa­ma ge­çi­ril­me­si yo­lun­da ey­lem pla­nı ça­lış­ma­la­rı ta­mam­lan­mış­tır.

Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­müz, ay­nı za­man­da, uy­gu­la­ma­ya yö­ne­lik ola­rak son de­re­ce yay­gın ça­lış­ma­lar ya­pı­yor. Bu­nu, bü­tün ba­sın­dan da bi­li­yor­su­nuz. Ge­nel­kur­may Baş­kan­lı­ğı­mız baş­ta ol­mak üze­re, po­li­sin eği­ti­mi, sağ­lık per­so­ne­li­nin eği­ti­mi; Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı­mız­la yap­tı­ğı­mız iş bir­li­ği so­nu­cun­da, ka­dı­na yö­ne­lik şid­de­tin ön­len­me­si ko­nu­sun­da son de­re­ce kap­sam­lı ça­lış­ma­lar ya­pı­yo­ruz.

Bir ta­raf­tan da ka­dın is­tih­da­mı­nın ar­tı­rıl­ma­sı için, ka­dın yok­sul­lu­ğu­nun azal­tıl­ma­sı için mik­ro kre­di uy­gu­la­ma­la­rı­na bu dö­nem de ağır­lık ve­re­ce­ğiz.

Yi­ne, ay­nı şe­kil­de, Ai­le Araş­tır­ma Ku­ru­mu ta­ra­fın­dan da­… Ai­le, top­lu­mu­mu­zun ger­çek­ten gü­ven ve is­tik­rar kay­na­ğı­dır. Şu ana ka­dar, bel­ki de, di­le ge­ti­ri­len bü­tün so­run­la­rın çö­zü­mün­de hiç­bir dev­let me­ka­niz­ma­sı­nın ye­ri­ne ge­çe­me­ye­ce­ği ka­dar mü­kem­mel bir ku­rum­sal me­ka­niz­ma olan ai­le­yi ko­ru­mak, ai­le­ye ver­di­ği­miz des­te­ği ar­tır­mak son de­re­ce önem­li­dir. Ve ASA­GEM, ku­ru­luş iti­ba­rıy­la bu yön­de araş­tır­ma­lar ya­pan, bu ça­lış­ma­la­rı or­ta­ya ko­yan bir ku­ru­luş­tur.

Özel­lik­le ba­zı ko­nu­lar da ger­çek­ten gün­de­me ge­ti­ril­di­ği için ben de ce­vap ver­mek is­ti­yo­rum. Bo­şan­ma­la­rın bi­zim dö­ne­mi­miz­de pat­la­dı­ğı­na iliş­kin bir ko­nuş­ma ya­pıl­dı. Ben, gra­fik de ve­ri­yo­rum. Ger­çek­ten, Tür­ki­ye­’de bo­şan­ma oran­la­rı­nın çok ağır bir sıç­ra­ma yap­tı­ğı bir dö­nem var. O dö­nem, ta­rih ola­rak 2000-2001 ta­rih­le­ri­dir. 2002 ta­ri­hin­de bir sıç­ra­ma da­ha yap­mış. On­dan son­ra da sta­bil bir şe­kil­de, var olan şe­kil­de gi­di­yor. Ra­kam­lar bu­ra­da. Bo­şan­ma oran­la­rın­da dö­ne­mi­miz­de bir ar­tış ol­ma­dı­ğı gi­bi, bo­şan­ma oran­la­rın­da Tür­ki­ye­’de­ki ar­tı­şın pat­la­dı­ğı dö­nem, eko­no­mik kriz­le­rin ya­şan­dı­ğı dö­nem ol­muş­tur. Ra­kam­lar bu­ra­da. Do­la­yı­sıy­la, bu gra­fik­le­ri, özel­lik­le bu ko­nu­da ay­rın­tı­lı ola­rak bil­gi sa­hi­bi ol­mak is­te­yen ar­ka­daş­la­ra mem­nu­ni­yet­le ve­re­bi­li­rim.

Bu­nun dı­şın­da, özür­lü­ler ko­nu­sun­da, ger­çek­ten bu­ra­da di­le ge­ti­ri­len­le­rin bir­ço­ğu­nun, ben, mil­let­ve­kil­le­ri­miz ta­ra­fın­dan bi­lin­me­di­ği ve bu ne­den­le böy­le di­le ge­ti­ril­di­ği­ni dü­şü­nü­yo­rum. Zi­ra bu dö­nem­de özür­lü­le­re yö­ne­lik ola­rak Hü­kû­me­ti­miz dö­ne­min­de ya­pı­lan ça­lış­ma­lar ger­çek­ten kı­yas­la­na­ma­ya­cak öl­çü­de, di­ğer dö­nem­ler­le kı­yas­la­na­ma­ya­cak öl­çü­de önem­li ça­lış­ma­lar. 2005 yı­lın­da çı­kar­dı­ğı­mız Özür­lü­ler Ya­sa­sı­’n­dan son­ra, büt­çe­ye yak­la­şık -or­ta­la­ma ola­rak söy­lü­yo­rum ge­nel­de- 1 kat­ril­yon ci­va­rın­da yük ek­le­me­si­ne rağ­men, biz bu hiz­met­le­ri top­lu­mu­mu­zun de­za­van­taj­lı ke­sim­le­ri­ne top­lum­sal ha­ya­ta tam ve eşit, en­gel­siz ola­rak ka­tıl­ma­la­rı­nı sağ­la­mak üze­re yap­tık. Bu­gün bir özür­lü va­tan­da­şın al­dı­ğı ma­aş­lar­da­ki ar­tış yüz­de 200 ile 300 ci­va­rın­da de­ğiş­mek­te, ilk kez on se­kiz yaş al­tın­da ço­cuk­la­ra özür­lü maa­şı bağ­lan­mak­ta, özür­lü ço­cuk­la­rı­mı­zın eği­tim gi­der­le­ri­nin ta­ma­mı dev­let ta­ra­fın­dan kar­şı­lan­mak­ta ve kar­şı­lan­ma­ya de­vam edi­li­yor. Bu­ra­da az ön­ce söz alan ar­ka­daş­lar, ve­ri­len des­tek­le­rin ke­sil­di­ği­ni söy­le­di­ler. Bun­lar ta­ma­men, hiç­bir da­ya­na­ğı ol­ma­yan, ger­çek dı­şı ve bir büt­çe ko­nuş­ma­sı­nın, doğ­ru­su, sa­de­ce ba­sın­dan oku­ya­rak bu­ra­da di­le ge­ti­ril­me­si­ni çok bü­yük bir hak­sız­lık ola­rak gö­rü­yo­rum.

SE­VA­HİR BA­YIN­DIR (Şır­nak) – Ba­sın­dan de­ğil.

DEV­LET BA­KA­NI Nİ­MET ÇU­BUK­ÇU (De­vam­la) - Bi­ze sor­say­dı­nız biz bun­la­rın si­ze ne ol­du­ğu­nu çok ra­hat­lık­la açık­lar­dık.

Özür­lü ço­cuk­la­rın eği­tim gi­der­le­ri­nin kar­şı­lan­ma­sı­na de­vam edi­le­ce­ği gi­bi, dö­ne­mi­miz­de yak­la­şık 200 bi­ne ya­kın özür­lü ço­cuk eği­ti­mi­ne de­vam edi­yor. Bir ta­raf­tan da ço­cuk­la­rı­mı­zın eği­tim gi­der­le­ri­ni kar­şı­la­mak­la be­ra­ber okul­la­ra eri­şim üc­ret­le­ri­ni de dev­let ola­rak biz kar­şı­lı­yo­ruz.

Bu­nun ya­nı sı­ra, ev­de ba­kım hiz­met­le­ri­ne de­ği­nil­di. Bir mil­let­ve­ki­li­miz “Ev­de te­le­viz­yon var mı yok mu, bu kon­trol edi­li­yor. Ev­de in­ce­le­me ya­pı­lı­yor.” de­di. Bir özür­lü­nün ev­de ba­kı­mı için dev­le­tin öde­ye­ce­ği üc­ret as­ga­ri üc­ret tu­ta­rın­da­dır. Özel bir ba­kım evi­ne ai­le­nin ya­tır­ma­sı du­ru­mun­da iki as­ga­ri üc­ret tu­ta­rın­da­dır. El­bet­te ki, tak­dir eder­si­niz ki, ai­le­nin bu ço­cu­ğa bak­ma ko­şul­la­rı­nın olup ol­ma­dı­ğı için ev­de bir sos­yal in­ce­le­me ya­pıl­ma­sı son de­re­ce do­ğal­dır.  Bı­ra­kın te­le­viz­yon olup ol­ma­dı­ğı­nı, ilk kez biz, her­han­gi bir sos­yal gü­ven­lik ku­ru­mu­na ta­bi olan­la­rın ya­rar­la­na­ma­ma­sı du­ru­mun­da ai­le­ler mağ­dur olur di­ye ilk kez “sos­yal yok­sun­lu­k” ta­nı­mı­nı ge­tir­dik ve ya­sal de­ği­şik­lik yap­tık ge­çen dö­nem­de. Do­la­yı­sıy­la eğer bir ev­de ya­şa­yan bi­rey­le­rin ki­şi ba­şı­na dü­şen üc­re­ti bir as­ga­ri üc­re­tin üç­te 2’sin­den da­ha az ise -ya­ni 286 mil­yon ci­va­rın­da ol­ma­sı la­zım- bu hiz­met­ten ya­rar­la­nı­yor. 4 ki­şi­lik bir ai­le­de bu oran 1 mil­yar 111 mil­yon ci­va­rın­da, ya­ni bun­dan da­ha faz­la ge­çi­yor­sa öde­mi­yo­ruz. Do­la­yı­sıy­la eli­miz­de­ki bu im­kân­lar doğ­rul­tu­sun­da ai­le­le­re ver­di­ği­miz bu des­tek, özür­lü ai­le­le­ri­ne ver­di­ği­miz bu des­tek­le, şöy­le bir so­ru­nu, yıl­lar­ca di­le ge­ti­ri­len “Ben öl­dü­ğüm za­man be­nim ço­cu­ğu­ma ne ola­ca­k” kay­gı­sı­nı top­lu­mun, ai­le­le­rin, an­ne­le­rin, ba­ba­la­rın omuz­la­rın­dan al­dık biz ve biz bi­li­yo­ruz ki, özür­lü­ler bü­tün bu hiz­met­le­ri­miz­den son der­ce mem­nun ve biz bi­li­yo­ruz ki, özür­lü­ler bu hiz­met­le­ri­miz için bi­ze her gün te­şek­kür edi­yor­lar.

Ül­ke­miz­de mev­cut bu­lu­nan 8,5 mil­yon özür­lü­… Bu ra­kam­lar üze­rin­de de an­la­şa­ma­dı­ğı­mız   söy­len­di­…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Ba­ka­nım, bir da­ki­ka­lık ek sü­re­ni­zi baş­la­tı­yo­rum, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

DEV­LET BA­KA­NI Nİ­MET ÇU­BUK­ÇU (De­vam­la) – …a­ma Tür­ki­ye'de, ken­di dö­ne­mi­miz­de ilk kez bu yön­de bir araş­tır­ma ya­pıl­dı, bun­dan ön­ce her­han­gi bir araş­tır­ma yok­tu. Kalp pi­li ta­kı­lan, çok kü­çük di­ye ta­nım­la­nan, halk ara­sın­da bel­ki özür ola­rak ka­bul edil­me­yen, ama ka­nu­nen özür ola­rak ka­bul edi­len, ra­kam 8,5 mil­yon ci­va­rın­da­dır, ama fi­zi­ki en­gel­li de­di­ği­miz, bel­ki de hal­kın an­la­dı­ğı an­lam­da­ki özür­lü­le­rin ora­nı 2 mil­yon ci­va­rın­da­dır.

Eri­şi­le­bi­lir­lik ko­nu­sun­da iti­raz­lar var. Eri­şi­le­bi­lir­lik ko­nu­sun­da be­le­di­ye­le­re ta­nı­nan sü­re ye­di yıl. Do­la­yı­sıy­la, bir top­lu­mun, ya­pı­laş­mış kent­le­rin dö­nü­şü­mü için de bu ger­çek­ten önem­li bir dö­nem.

Özel­lik­le, be­le­di­ye­le­ri­mi­zin, sı­ğın­ma ev­le­ri ko­nu­sun­da da ay­nı has­sa­si­yet­le adım at­ma­la­rı­nı ben bek­li­yo­rum so­rum­lu ve il­gi­li Ba­kan ola­rak. Bu­ra­da özel­lik­le bu­na de­ği­nen mil­let­ve­kil­le­ri­mi­zin men­sup ol­duk­la­rı par­ti­le­rin de be­le­di­ye­le­rin­den ay­nı has­sa­si­ye­ti bek­le­di­ği­mi vur­gu­la­mak is­ti­yo­rum, çün­kü bu ko­nu­da, bu ka­dar çok di­le ge­tir­di­ği­miz ko­nu­lar ve so­run ola­rak gör­dü­ğü­müz alan­lar­da hep bir­lik­te ay­nı du­yar­lı­lık­la ha­re­ket et­me­li­yiz di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Ba­ka­nım, ko­nuş­ma ta­mam­lan­dı. Te­şek­kür ede­rim.

DEV­LET BA­KA­NI Nİ­MET ÇU­BUK­ÇU (De­vam­la) – Te­şek­kür edi­yo­rum. Say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ba­ka­nım.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, şim­di, Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­ka­nı­mı­za söz ve­re­ce­ğim. An­cak, Sa­yın Ba­ka­na söz ver­me­den ön­ce oku­ta­ca­ğı­mız bir Baş­ba­kan­lık tez­ke­re­si var­dır.

Bu tez­ke­re, ül­ke­mi­zin de üye­si bu­lun­du­ğu Ulus­la­ra­ra­sı Ça­lış­ma Teş­ki­la­tı (ILO) Ana­ya­sa­sı­’nın 19’un­cu mad­de­si­nin 5/b ve 6/b bent­le­ri ge­re­ğin­ce hü­kû­met­le­rin  ulus­la­ra­ra­sı ça­lış­ma kon­fe­rans­la­rın­da ka­bul edi­len söz­leş­me ve tav­si­ye ka­rar­la­rı hak­kın­da ya­sa­ma or­ga­nı­na bil­gi sun­ma­sı­na da­ir­dir.

Baş­ba­kan­lık tez­ke­re­si­ni oku­tu­yo­rum:

IV.- BAŞ­KAN­LI­ĞIN GE­NEL KU­RU­LA SU­NUŞ­LA­RI

A) TEZ­KE­RE­LER

1.- 2007 yı­lı Ha­zi­ran ayın­da ya­pı­lan 96’n­cı Ulus­la­ra­ra­sı Ça­lış­ma Kon­fe­ran­sı­’n­da ka­bul edi­len 188 sa­yı­lı Ba­lık­çı­lık Sek­tö­rün­de Ça­lış­ma­ya İliş­kin Söz­leş­me ile 199 sa­yı­lı Ba­lık­çı­lık Sek­tö­rün­de Ça­lış­ma­ya İliş­kin Tav­si­ye Ka­ra­rı hak­kın­da Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­ka­nı ta­ra­fın­dan büt­çe mü­za­ke­re­le­ri sı­ra­sın­da Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­ne bil­gi su­nul­ma­sı­na iliş­kin Baş­ba­kan­lık tez­ke­re­si (3/243)

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

İl­gi : 9/11/2007 ta­rih­li ve B.13.0.YİH.0.11.00.00-730.02.ILO/6372-050114 sa­yı­lı ya­zı.

2007 yı­lı Ha­zi­ran ayın­da ya­pı­lan 96. Ulus­la­ra­ra­sı Ça­lış­ma Kon­fe­ran­sı­’n­da ka­bul edi­len, 188 sa­yı­lı “Ba­lık­çı­lık Sek­tö­rün­de Ça­lış­ma­ya İliş­kin Söz­leş­me­” ile 199 sa­yı­lı “Ba­lık­çı­lık Sek­tö­rün­de Ça­lış­ma­ya İliş­kin Tav­si­ye Ka­ra­rı­” hak­kın­da Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­ka­nı ta­ra­fın­dan büt­çe mü­za­ke­re­le­ri sı­ra­sın­da Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­’ne bil­gi su­nul­ma­sı­na iliş­kin il­gi ya­zı ve eki­nin su­ret­le­ri ili­şik­te gön­de­ril­miş­tir.

Ge­re­ği­ni arz ede­rim.

                                                                                                Re­cep Tay­yip Er­do­ğan

                                                                                                            Baş­ba­kan

BAŞ­KAN – Bil­gi­le­ri­ni­ze su­nul­muş­tur.

Bu­yu­run Sa­yın Ba­ka­nım. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sa­yın Ba­ka­nım, tez­ke­rey­le il­gi­li bil­gi­yi ver­dik­ten son­ra, sü­re­ni­zi tek­rar baş­la­ta­ca­ğım.

Bu­yu­run.

ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL GÜ­VEN­LİK BA­KA­NI FA­RUK ÇE­LİK (Bur­sa) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Ulus­la­ra­ra­sı Ça­lış­ma Ör­gü­tü (ILO) Ana Söz­leş­me­si­’nin 19’un­cu mad­de­si uya­rın­ca ILO Ge­nel Kon­fe­rans­la­rı ta­ra­fın­dan ka­bul edi­len söz­leş­me ve tav­si­ye ka­rar­la­rı hak­kın­da üye ül­ke­le­rin ken­di yet­ki­li ma­kam­la­rı­na bil­gi ver­me yü­küm­lü­lü­ğü bu­lun­mak­ta­dır. Bu iti­bar­la, 2007 yı­lın­da ya­pı­lan 96’n­cı ILO Ge­nel Kon­fe­ran­sı­’n­da ka­bul edi­len 188 sa­yı­lı Ba­lık­çı­lık Sek­tö­rün­de Ça­lış­ma­ya İliş­kin Söz­leş­me ile 199 sa­yı­lı Ba­lık­çı­lık Sek­tö­rün­de Ça­lış­ma­ya İliş­kin Tav­si­ye Ka­ra­rı hak­kın­da aşa­ğı­da­ki bil­gi­le­ri yü­ce Mec­li­si­mi­ze su­nu­yo­rum.

188 sa­yı­lı Ba­lık­çı­lık Sek­tö­rün­de Ça­lış­ma­ya İliş­kin Söz­leş­me­’nin “Ta­nım­lar ve Kap­sa­m” baş­lık­lı bö­lü­mün­de, Söz­leş­me­’de ge­çen “ti­ca­ri ba­lık­çı­lı­k”, “yet­ki­li ma­ka­m”, “da­nış­ma­”, “ba­lık­çı tek­ne­si sa­hi­bi­”, “ba­lık­çı­”, “ba­lık­çı­nın iş söz­leş­me­si­”, “ba­lık­çı ge­mi­si­”, “g­ros to­ni­la­to­”, “ön­gö­rü­len ge­mi uzun­lu­ğu­”,         “i­şe al­ma ve yer­leş­tir­me hiz­me­ti­”, “ba­lık­çı ge­mi­si kap­ta­nı­” te­rim­le­ri­nin ta­nı­mı ya­pıl­mak­ta, Söz­leş­me kap­sa­mın­da söz­leş­me­nin uy­gu­la­na­ca­ğı ki­şi­ler­le söz­leş­me­nin uy­gu­la­na­ca­ğı ge­mi­ler ko­nu­sun­da te­red­düt­le­rin na­sıl çö­zü­le­ce­ği gi­bi hu­sus­lar yer al­mak­ta­dır.

Söz­leş­me­’nin uy­gu­lan­ma­sı­na yö­ne­lik hü­küm­ler­de, üye ül­ke­le­rin Söz­leş­me ile yük­len­dik­le­ri ta­ah­hüt­le­ri ye­ri­ne ge­ti­re­bil­me­le­ri için ge­rek­li ka­nun, yö­net­me­lik ve di­ğer ted­bir­le­ri yü­rür­lü­ğe koy­ma­la­rı ge­re­ği vur­gu­lan­mak­ta­dır. Ay­rı­ca üye ül­ke­ler­den, yet­ki­li oto­ri­te­nin kim ola­ca­ğı­nı be­lir­le­me­le­ri ve ba­lık­çı­lık sek­tö­rü ile il­gi­li ku­ru­luş­lar ara­sın­da eş­gü­dü­mü sağ­la­mak için ge­rek­li me­ka­niz­ma­la­rı kur­ma­la­rı is­ten­mek­te, ba­lık­çı ge­mi­si sa­hi­bi, kap­tan ve ba­lık­çı­la­rın so­rum­lu­luk­la­rı ana hat­la­rı ile be­lir­til­mek­te­dir.

Söz­leş­me­’de ba­lık­çı ge­mi­le­rin­de ça­lış­mak için as­ga­ri yaş on al­tı ola­rak ka­bul edil­mek­te, on beş ya­şın­da olan­la­rın ça­lı­şa­bil­me­le­ri için ge­rek­li şart­lar ay­rın­tı­lı ola­rak dü­zen­len­mek­te­dir. Yi­ne ba­lık­çı ge­mi­le­rin­de ça­lı­şa­bil­mek için tıb­bi mu­aye­ne­nin zo­run­lu­lu­ğu­na dik­kat çe­ki­le­rek yet­ki­li oto­ri­te­nin bu zo­run­lu­lu­ğa is­tis­na ge­ti­re­bil­me yet­ki­si­ne de­ği­nil­mek­te­dir. Ül­ke­le­rin tıb­bi mu­aye­ne ile il­gi­li ka­nun ve yö­net­me­lik­le­ri çı­kar­ma yü­küm­lü­lü­ğü be­lir­ti­le­rek bu tür dü­zen­le­me­ler­de yer al­ma­sı ge­re­ken hu­sus­lar ay­rın­tı­lı şe­kil­de açık­lan­mak­ta­dır.

Söz­leş­me­’de, ge­mi­ye tay­fa al­ma ve din­len­me sa­at­le­ri ile il­gi­li dü­zen­le­me­ler de yer al­mak­ta­dır. Yi­ne ge­mi­de ça­lı­şan ba­lık­çı­lar­la Söz­leş­me hü­küm­le­ri­ne uy­gun iş söz­leş­me­si ya­pıl­ma­sı ve ay­rı­ca ge­mi­de ça­lı­şan ba­lık­çı­la­rın bir lis­te­si­nin ge­mi­de bu­lun­du­rul­ma­sı zo­run­lu tu­tul­mak­ta­dır.

Ulus­la­ra­ra­sı se­fe­re çı­kan ba­lık­çı ge­mi­le­rin­de ça­lı­şan ba­lık­çı­la­ra yur­da ia­de ko­şul­la­rı, işe al­ma ve yer­leş­tir­me hiz­met­le­ri ba­kı­mın­dan de­niz­ci­le­re sağ­la­nan hak­lar­dan da­ha azı­nın ta­nın­ma­ma­sı ge­rek­ti­ği be­lir­til­mek­te, ba­lık­çı­la­ra ay­lık ya da dü­zen­li bir üc­ret öde­me­si­nin ya­pıl­ma­sı ge­re­ği vur­gu­lan­mak­ta­dır.

Söz­leş­me­’nin “Sağ­lı­ğın Ko­run­ma­sı, Tıb­bi Ba­kım ve Sos­yal Gü­ven­li­k” baş­lık­lı bö­lü­mün­de, ba­lık­çı ge­mi­le­rin­de, ba­lık­çı­la­rın sa­yı­sı­nı, fa­ali­yet ala­nı­nı ve se­fe­rin sü­re­si­ni dik­ka­te ala­rak uy­gun tıb­bi ekip­man ve mal­ze­me bu­lun­du­rul­ma­sı­nın ya­nı sı­ra ba­lık­çı­la­rın ilk yar­dım ve tıb­bi ba­kım ko­nu­la­rın­da eği­tim al­mış ol­ma­la­rı­na ya da bu ko­nu­lar­da ye­ter­li do­na­nı­ma sa­hip en az bir ki­şi­nin ge­mi­de ça­lış­tı­rıl­ma­sı­na dik­kat çe­kil­mek­te, ay­rı­ca ba­lık­çı ge­mi­le­ri­nin rad­yo ya da uy­du ile­ti­şi­mi­ni sağ­la­ya­cak ekip­man­la do­na­tıl­ma­sı­nın ge­re­ği vur­gu­lan­mak­ta­dır.

Sos­yal gü­ven­lik­le­ri ba­kı­mın­dan ba­lık­çı­la­ra da di­ğer iş­çi­le­re uy­gu­la­nan sos­yal gü­ven­lik ko­ru­ma­sın­dan da­ha dü­şük ol­ma­yan bir ko­ru­ma­nın sağ­lan­ma­sı ön­gö­rül­mek­te, iki­li, çok ta­raf­lı an­laş­ma­lar ve di­ğer dü­zen­le­me­ler­le söz ko­nu­su sos­yal gü­ven­lik kap­sa­mı­nın eşit mu­ame­le il­ke­si ge­re­ğin­ce ba­lık­çı­la­rı da kap­sa­ya­cak şe­kil­de ge­niş­le­til­me­si ve ka­za­nıl­mış sos­yal gü­ven­lik hak­la­rı­nın ko­run­ma­sı için üye ül­ke­le­rin ge­rek­li ted­bir­le­ri al­ma­sı ön­gö­rül­mek­te­dir.

Ay­rı­ca “İş­ten Kay­nak­la­nan Has­ta­lık, Ya­ra­lan­ma ve Ölüm­ler­den Ko­ru­ma­” baş­lık­lı mad­de­le­rin­de, üye ül­ke­le­re bu ko­nu­lar­da uy­gun ted­bir­ler al­ma yü­küm­lü­lü­ğü ge­ti­ri­lir­ken, iş ka­za­sı ya da has­ta­lık se­be­biy­le ya­ra­lan­ma­lar­da, ba­lık­çı­nın tıb­bi ba­kım gör­me ve uy­gun taz­mi­nat al­ma hak­kı­nın ol­ma­sı ge­rek­ti­ği vur­gu­lan­mak­ta ve bu ko­ru­ma­nın, ba­lık­çı ge­mi­si sa­hip­le­ri­nin so­rum­lu­lu­ğu­na da­ya­nan bir sis­tem ile ve­ya zo­run­lu si­gor­ta ve iş­çi­le­rin taz­mi­ni gi­bi yön­tem­ler­le ya da di­ğer şe­kil­ler­de ye­ri­ne ge­ti­ril­me­si ge­rek­ti­ği­ne de­ği­nil­mek­te­dir.

Söz­leş­me­’de, üye ül­ke­le­rin Söz­leş­me hü­küm­le­ri­ne uyul­ma­sı­nı sağ­la­mak için ulu­sal mev­zu­at ve yö­net­me­lik­le­re gö­re de­ne­tim, ra­por ver­me, iz­le­me, uy­gun ce­za­lar ver­me ve dü­zel­ti­ci ted­bir­ler koy­ma­yı içe­ren bir sis­tem kur­ma­la­rı ge­rek­ti­ği be­lir­til­mek­te, ba­lık­çı ge­mi­sin­de­ki ya­şam ve ça­lış­ma ko­şul­la­rı­nın de­ne­tim­le­ri için yet­ki­li ma­ka­mın ye­ter­li sa­yı­da mü­fet­tiş ta­yin et­me­si, bu ko­nu­da alı­nan şi­kâ­yet ve bul­gu­la­rı de­ğer­len­dir­me­si is­te­nil­mek­te­dir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; şim­di de 199 sa­yı­lı Ba­lık­çı­lık Sek­tö­rün­de Ça­lış­ma­ya İliş­kin Tav­si­ye Ka­ra­rı hak­kın­da bil­gi arz et­mek is­ti­yo­rum.

Tav­si­ye Ka­ra­rı­’nın “Genç­le­rin Ko­run­ma­sı­” baş­lık­lı bö­lü­mün­de, üye ül­ke­ler­den ba­lık­çı ge­mi­le­rin­de ça­lı­şa­cak on al­tı-on se­kiz yaş­la­rı ara­sın­da­ki genç­ler  için de­ni­ze açıl­ma­dan ön­ce ulus­la­ra­ra­sı bel­ge­ler­de ön­gö­rü­len ge­ce ça­lış­ma­sı, za­rar­lı gö­rev­ler, teh­li­ke­li ma­ki­ne­ler­le ça­lış­ma, el­le yük kal­dır­ma ve ağır yük­le­rin ta­şın­ma­sı, faz­la me­sai ve ben­ze­ri iş sağ­lı­ğı ve gü­ven­li­ği­ni il­gi­len­di­ren ko­nu­lar­da mes­le­ki eği­tim gör­me­le­ri­ni sağ­la­ya­cak ko­şul­la­rın oluş­tu­rul­ma­sı, on al­tı-on se­kiz yaş ara­sı mes­le­ki eği­tim gö­ren genç­le­rin yet­ki­li ma­kam­la­rın kon­tro­lün­de ge­nel eği­tim­le­ri­nin dı­şın­da çı­rak­lık eği­ti­mi­ne ve­ya onay­lan­mış di­ğer mes­le­ki eği­tim prog­ram­la­rı­na ka­tıl­ma­la­rı­nın sağ­lan­ma­sı is­ten­mek­te­dir.

Ay­nı bö­lüm­de ba­lık­çı ge­mi­le­rin­de ça­lı­şan­la­rın ulus­la­ra­ra­sı bel­ge ve ta­li­mat­la­ra uy­gun şe­kil­de tıb­bi mu­aye­ne­ye ta­bi tu­tu­lup, mu­aye­ne son­ra­sı işe uy­gun olup ol­ma­dık­la­rı­nın tes­pi­ti ön­gö­rül­mek­te­dir.

Ba­lık­çı ge­mi­le­rin­de ça­lı­şa­cak kap­tan­la­rın, dü­men­ci­le­rin, mü­hen­dis­le­rin ve di­ğer ki­şi­le­rin ye­ter­li­lik­le­ri ve ba­lık­çı­la­rın mes­le­ki eği­tim­le­ri ko­nu­sun­da ulus­la­ra­ra­sı stan­dart­la­rın dik­ka­te alın­ma­sı, bu ko­nu­da her­han­gi bir ay­rım ya­pıl­ma­ma­sı is­ten­mek­te­dir.

Söz ko­nu­su Tav­si­ye Ka­ra­rı­’n­da her iş ak­di son­ra­sı il­gi­li kim­se­nin hiz­met ka­yıt­la­rı­nın tu­tul­ma­sı; yet­ki­li ma­kam ta­ra­fın­dan, Söz­leş­me­’nin kap­sa­mı dı­şın­da bı­ra­kı­lan ba­lık­çı­la­rın ça­lış­ma şart­la­rı ve or­ta­ya çı­ka­cak iş uyuş­maz­lık­la­rı­nın çö­zü­mü ko­nu­la­rın­da ted­bir­ler alın­ma­sı, ba­lık­çı­la­ra iş akit­le­ri­ne gö­re be­lir­le­nen şart­lar­da pe­şin öde­me­ler ya­pıl­ma­sı, 24 met­re ve üze­ri ba­lık­çı ge­mi­le­rin­de ba­lık­çı­lar için ulu­sal mev­zu­ata ve­ya top­lu söz­leş­me­le­re gö­re as­ga­ri öde­me­nin ya­pıl­ma­sı ön­gö­rül­mek­te­dir.

Tav­si­ye Ka­ra­rı­’nın “Ba­rın­ma­” baş­lık­lı bö­lü­mün­de ba­lık­çı ge­mi­le­rin­de ya­şa­yan ya da ça­lı­şan kim­se­le­rin ba­rın­ma, yi­ye­cek, sağ­lık ve hij­yen ko­şul­la­rı ile il­gi­li dü­zen­le­me­ler yer al­mak­ta­dır.

“Tıb­bi Ba­kım, Sağ­lı­ğın Ko­run­ma­sı ve Sos­yal Gü­ven­li­k” adı­nı ta­şı­yan bö­lüm­de ise ka­dın­la­rın sıh­hi ba­kım araç­la­rı da dâ­hil ba­lık­çı ge­mi­le­rin­de­ki risk­ler­le il­gi­li uy­gun tıb­bi do­na­nım lis­te­si­nin oluş­tu­rul­ma­sı, 100’den faz­la ki­şi­nin gö­rev yap­tı­ğı ulus­la­ra­ra­sı su­lar­da fa­ali­yet gös­te­ren ba­lık­çı ge­mi­le­rin­de bir tıp dok­to­ru bu­lun­du­rul­ma­sı, ba­lık­çı­la­ra ilk yar­dım eği­ti­mi sağ­lan­ma­sı ve yet­ki­li ma­kam ta­ra­fın­dan ba­lık­çı ge­mi­le­rin­de bu­lun­du­rul­ma­sı ön­gö­rü­len tıb­bi mal­ze­me ve ekip­ma­nın bir lis­te­si ha­zır­la­na­rak;

ILO, Ulus­la­ra­ra­sı De­niz­ci­lik Ör­gü­tü ve Dün­ya Sağ­lık Ör­gü­tü ta­ra­fın­dan be­lir­le­nen “Ge­mi­ler­de Ça­lı­şan­lar İçin Ulus­la­ra­ra­sı Tıb­bi Ba­kım Kı­la­vu­zu­” ile “Ge­rek­li İlaç­lar Lis­te­si­” gi­bi ulus­la­ra­ra­sı bel­ge­le­ri dik­ka­te ala­rak ge­rek­li tıb­bi ekip­man ve mal­ze­me­nin ge­mi­ler­de ta­şın­ma­sı­nın sağ­lan­ma­sı,

Tıb­bi ekip­man ve mal­ze­me­le­rin tef­ti­şi­nin ya­pıl­ma­sı, ilaç­la­rın son kul­lan­ma ta­rih­le­ri­nin kon­trol edil­me­si, söz ko­nu­su mal­ze­me­le­rin isim­len­di­ril­me­si, de­po­la­ma ve sak­la­ma ko­şul­la­rı­nın tet­kik ve de­ne­ti­mi­nin ya­pıl­ma­sı,

Ge­mi­de has­ta­la­nan ya da ya­ra­la­nan kim­se­ler için dok­to­run dı­şın­da ya­pı­la­bi­le­cek mü­da­ha­le­ler­de kul­la­nı­la­cak tıb­bi mal­ze­me ve ekip­ma­nın açık­lan­ma­sı, bu ko­nu­da ulus­la­ra­ra­sı ilk yar­dım kı­la­vu­zu­nun dik­ka­te alın­ma­sı,

Öne­ril­mek­te­dir.

Ay­nı bö­lü­mün iş sağ­lı­ğı ve gü­ven­li­ğiy­le il­gi­li hü­küm­le­rin­de, ulu­sal ve ulus­la­ra­ra­sı ve di­ğer ge­liş­me­le­ri dik­ka­te ala­rak ge­rek­li ön­lem­le­rin alın­ma­sı, ge­mi sa­hip­le­ri, dü­men­ci­ler, ba­lık­çı­lar ve di­ğer il­gi­li kim­se­ler için uy­gun ve ye­ter­li mes­le­ki eği­tim araç ve ge­reç­le­ri hak­kın­da bil­gi sağ­lan­ma­sı, teh­li­ke­li atık­lar­la il­gi­li bil­gi­le­rin ta­li­mat­na­me, kı­la­vuz ve ben­ze­ri araç­lar­la ba­lık­çı­la­rın dik­ka­ti­ne ge­ti­ril­me­si, kı­yı­da ve ba­lık­çı ge­mi­le­rin­de sos­yal ta­raf­la­ra da­nış­mak su­re­tiy­le or­tak ko­mi­te­le­rin ku­rul­ma­sı tav­si­ye edil­mek­te­dir.

Üye ül­ke­le­rin dik­ka­te al­ma­sı ge­re­ken sağ­lık ve gü­ven­lik ko­nu­la­rı ay­rın­tı­lı ola­rak sa­yıl­mak­ta ve ay­rı­ca ba­lık­çı­lar ve tem­sil­ci­le­ri­nin ka­tı­lı­mıy­la ba­lık­çı­lık­la il­gi­li risk de­ğer­len­dir­me­si­nin ya­pıl­ma­sı ge­rek­li­li­ği vur­gu­lan­mak­ta, ba­lık­çı­lık sek­tö­rün­de uy­gu­la­na­bi­le­cek ko­şul­lar­la il­gi­li tek­nik özel­lik­le­rin be­lir­len­me­si ön­gö­rül­mek­te­dir.

“Sos­yal Gü­ven­li­k” baş­lı­ğı­nı ta­şı­yan mad­de­ler­de ise bü­tün ba­lık­çı­la­ra ar­tan şe­kil­de sos­yal ko­ru­ma sağ­lan­ma­sı­nın öne­mi­ne dik­kat çe­kil­mek­te, üye ül­ke­le­rin ya­ban­cı uy­ruk­lu ba­lık­çı­la­ra da ko­ru­ma sağ­la­mak üze­re ge­rek­li adım­la­rı at­ma­la­rı is­ten­mek­te­dir.

Anı­lan Tav­si­ye Ka­ra­rı­’nın son bö­lü­mün­de kı­yı dev­le­ti ola­rak bir üye ül­ke­nin ken­di eko­no­mik böl­ge­sin­de ba­lık­çı­lık li­san­sı ver­di­ği ba­lık­çı ge­mi­sin­den bu söz­leş­me hü­küm­le­ri­ne uy­ma­sı is­te­ne­bi­le­ce­ği be­lir­til­mek­te, bel­ge ve ser­ti­fi­ka­la­rın ge­çer­li­lik­le­ri­nin o ül­ke yet­ki­li ma­ka­mı ta­ra­fın­dan tef­tiş edil­me­si ön­gö­rül­mek­te­dir.

Say­gı­la­rım­la yü­ce Mec­li­se arz ede­rim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ba­ka­nım.

Büt­çe gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam edi­yo­ruz.

II­I. - KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN

GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER (Devam)

A) KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ (Devam)

1.- 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ve Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/426) (S. Sa­yı­sı:57) (Devam)

2.- 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sap Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ile Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si Kap­sa­mın­da­ki İda­re ve Ku­rum­la­rın 2006 Büt­çe Yı­lı Ke­sin He­sap Ta­sa­rı­sı­na Ait Ge­nel Uy­gun­luk Bil­di­ri­mi ve Eki Ra­por­la­rı­nın  Su­nul­du­ğu­na Da­ir Sa­yış­tay Baş­kan­lı­ğı Tez­ke­re­si ile Plan ve  Büt­çe Ko­mis­yo­nu  Ra­po­ru ( 1/267, 3/191) (S. Sa­yı­sı: 58) (Devam)

A) SOS­YAL HİZ­MET­LER VE ÇO­CUK ESİR­GE­ME KU­RU­MU GE­NEL MÜ­DÜR­LÜ­ĞÜ (Devam)

1.- Sos­yal Hiz­met­ler ve Ço­cuk Esir­ge­me Ku­ru­mu Ge­nel Mü­dür­lü­ğü  2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Sos­yal Hiz­met­ler ve Ço­cuk Esir­ge­me Ku­ru­mu Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

B) ÖZÜR­LÜ­LER İDA­RE­Sİ BAŞ­KAN­LI­ĞI (Devam)

1.- Özür­lü­ler İda­re­si Baş­kan­lı­ğı 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Özür­lü­ler İda­re­si Baş­kan­lı­ğı 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

C) Aİ­LE VE SOS­YAL ARAŞ­TIR­MA­LAR GE­NEL MÜ­DÜR­LÜ­ĞÜ (Devam)

1.- Ai­le ve Sos­yal Araş­tır­ma­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Ai­le ve Sos­yal Araş­tır­ma­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

D) KA­DI­NIN STA­TÜ­SÜ GE­NEL MÜ­DÜR­LÜ­ĞÜ (Devam)

1.- Ka­dı­nın Sta­tü­sü Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Ka­dı­nın Sta­tü­sü Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

E) ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL GÜ­VEN­LİK BA­KAN­LI­ĞI (Devam)

1.- Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­kan­lı­ğı 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­kan­lı­ğı 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

F) SOS­YAL GÜ­VEN­LİK KU­RU­MU BAŞ­KAN­LI­ĞI (Devam)

1.- Sos­yal Gü­ven­lik Ku­ru­mu Baş­kan­lı­ğı 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

G) MES­LE­Kİ YE­TER­Lİ­LİK KU­RU­MU BAŞ­KAN­LI­ĞI (Devam)

1.- Mes­le­ki Ye­ter­li­lik Ku­ru­mu Baş­kan­lı­ğı  2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

Büt­çe üze­rin­de­ki gö­rüş­me­ni­zi ya­pa­bi­lir­si­niz.

Bu­yu­run Sa­yın Ba­ka­nım.

ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL GÜ­VEN­LİK BA­KA­NI FA­RUK ÇE­LİK (Bur­sa) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 2008 yı­lı Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı gö­rüş­me­le­ri do­la­yı­sıy­la Ba­kan­lı­ğı­mın büt­çe­siy­le il­gi­li ola­rak de­ğer­len­dir­me­ler ya­pan bü­tün mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­ma çok te­şek­kür edi­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ça­lış­ma ha­ya­tı, top­lu­mun bü­yük ke­si­mi­nin eko­no­mik ve sos­yal ya­şa­mı­nı, bil­di­ği­niz gi­bi, ya­kın­dan il­gi­len­dir­mek­te­dir. Ça­lış­ma ha­ya­tı­na iliş­kin mev­zu­atı­mız, de­ği­şen ve ge­li­şen stan­dart­la­rı ya­ka­la­mak ama­cıy­la, sos­yal ta­raf­la­rın da gö­rüş ve öne­ri­le­ri dik­ka­te alı­na­rak sü­rek­li ola­rak ye­ni­len­mek­te­dir.

Ça­lış­ma ha­ya­tı­na iliş­kin en önem­li gös­ter­ge­ler­den bi­ri, bil­di­ği­niz gi­bi, sen­di­kal fa­ali­yet­ler­dir. Bu çer­çe­ve­de, de­ği­şen şart­lar, Av­ru­pa Bir­li­ği İler­le­me Ra­po­ru ve ILO norm­la­rı göz önün­de bu­lun­du­ru­la­rak Ba­kan­lı­ğı­mız­ca 2821 sa­yı­lı Sen­di­ka­lar Ka­nu­nu ile 2822 sa­yı­lı Top­lu İş Söz­leş­me­si, Grev ve Lo­kavt Ka­nu­nu­’n­da de­ği­şik­lik ön­gö­ren ta­sa­rı tas­lak­la­rı ha­zır­lan­mış ve bu tas­lak­lar üze­rin­de sos­yal ta­raf­lar­la bir­lik­te üç­lü da­nış­ma ku­ru­lu çer­çe­ve­sin­de ça­lış­ma­la­rı­mı­zı sür­dür­mek­te­yiz. Öy­le ina­nı­yo­rum ki ye­ni yıl­la bir­lik­te sen­di­ka­lar­la il­gi­li dü­zen­le­me­ler yü­ce Mec­li­sin hu­zu­ru­na ge­le­cek­tir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Ara­lık 2002 dö­ne­min­de brüt 250 YTL olan as­ga­ri üc­ret, bu­gün iti­ba­rıy­la 585 YTL’­ye yük­sel­miş, beş yıl­lık dö­nem içe­ri­sin­de­ki ar­tış ora­nı yüz­de 134 ol­muş­tur. Ay­nı dö­nem­de top­lam enf­las­yon ise bil­di­ği­niz gi­bi yüz­de 59,3 ola­rak ger­çek­leş­miş­tir. 2008 yı­lı için uy­gu­la­na­cak as­ga­ri üc­ret ça­lış­ma­la­rı­na baş­la­nıl­mış ve ko­mis­yon, ilk top­lan­tı­sı­nı 3 Ara­lık 2007 ta­ri­hin­de yap­mış olup gö­rüş­me­ler sür­dü­rül­mek­te­dir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; gü­nü­müz tek­no­lo­ji­si ve ça­lış­ma ko­şul­la­rın­da iş sağ­lı­ğı ve gü­ven­li­ği­ni sağ­la­ya­cak ça­lış­ma­la­rın, ha­yat se­vi­ye­si­ni yük­sel­te­cek, is­tih­da­mı ve ve­rim­li ça­lış­ma­yı ge­liş­ti­re­cek ted­bir­le­ri al­mak ve ça­lış­ma ba­rı­şı­nı ko­ru­mak Ba­kan­lı­ğı­mı­zın ön­ce­lik­li gö­rev­le­ri ara­sın­da yer al­mak­ta­dır.

Ül­ke­mi­zin te­mel sek­tör­le­ri ara­sın­da önem­li bir yer teş­kil eden in­şa­at ve ma­den gi­bi özel risk­ler ta­şı­yan sek­tör­le­ri­miz­le il­gi­li, sos­yal ta­raf­lar­la bir­lik­te iş sağ­lı­ğı ve gü­ven­li­ği kam­pan­ya­la­rı dü­zen­len­mek­te­dir. Bu kap­sam­da, Ba­kan­lı­ğı­mız ile Ma­den Mü­hen­dis­le­ri Oda­sı ara­sın­da, ma­den­ci­lik sek­tö­rün­de iş sağ­lı­ğı ve gü­ven­li­ği ko­şul­la­rı­nın iyi­leş­ti­ril­me­siy­le il­gi­li bir pro­to­kol ger­çek­leş­ti­ril­miş­tir. İş sağ­lı­ğı ve gü­ven­li­ği kam­pan­ya­mı­zın ta­nı­tım ba­sın top­lan­tı­sı­nı, ma­den­ci­lik­te önem­li ili­miz olan Zon­gul­dak ilin­de ger­çek­leş­tir­dik. Koz­lu Mü­es­se­si­ne bağ­lı kö­mür oca­ğı­mız­da, ye­rin 560 met­re al­tı­na ini­le­rek iş­çi­le­rin ça­lış­ma şart­la­rı ve iş sağ­lı­ğı ve gü­ven­li­ği ko­nu­sun­da­ki ted­bir­le­ri, biz­zat ye­rin­de gör­me ve mü­şa­he­de et­me im­kâ­nı bul­dum. Di­ğer yan­dan, mey­da­na ge­len iş ka­za­la­rı ile il­gi­li ye­rin­de in­ce­le­me­ler­de bu­lun­mak ama­cıy­la, Tuz­la özel ter­sa­ne­ler böl­ge­si­ni zi­ya­ret et­tim. Ba­kan­lık ola­rak sos­yal or­tak­la­rı­mız­la be­ra­ber, so­run­la­rı bu­lu­nan sek­tör­le­ri­miz­de ben­zer ça­lış­ma­la­rı sür­dür­mek ka­rar­lı­lı­ğın­da­yız.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bil­di­ği­niz gi­bi, ül­ke­miz eko­no­mi­si­nin en önem­li prob­lem­le­rin­den bi­ri, yük­sek oran­da sey­re­den ka­yıt dı­şı is­tih­dam­dır. Ka­yıt dı­şı is­tih­da­mın ön­len­me­si ama­cıy­la, Ba­kan­lı­ğı­mız­ca, Ka­yıt Dı­şı İs­tih­dam­la Mü­ca­de­le (KA­DİM) Pro­je­si ha­zır­lan­mış­tır. Pro­je çer­çe­ve­sin­de önem­li ça­lış­ma­lar 2006-2007 yıl­la­rın­da ger­çek­leş­ti­ril­miş ve top­lam 680.036 ça­lı­şan bil­gi­len­di­ril­miş, ya­pı­lan zi­ya­ret ve de­ne­tim­ler so­nu­cu 40 bin ki­şi­nin ka­yıt dı­şı ça­lış­tı­ğı tes­pit edil­miş­tir. Pro­je kap­sa­mın­da, şu ana ka­dar 79.400 ki­şi­ye, si­gor­ta­lı­lık bi­lin­ci­nin ar­tı­rıl­ma­sı ko­nu­la­rın­da eği­tim ve­ril­miş. Ay­rı­ca, is­tih­dam üze­rin­de­ki yük­le­ri azalt­ma­ya yö­ne­lik ted­bir­ler içe­ren ve 2008 yı­lın­da yü­rür­lü­ğe koy­ma­yı plan­la­dı­ğı­mız is­tih­dam pa­ke­ti­miz­le de ka­yıt dı­şı is­tih­da­mı azalt­ma­yı amaç­la­mak­ta­yız.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; sos­yal gü­ven­lik sis­te­mi, he­pi­miz tak­dir edi­yo­ruz ki son de­re­ce, ül­ke­miz için de dün­ya için de in­san­lık için de önem arz eden bir sis­tem­dir. Bu ko­nuy­la il­gi­li, Hü­kû­met ola­rak çok önem­li ça­lış­ma­la­rı ger­çek­leş­tir­dik. Bun­la­rın bi­rin­ci­si, bil­di­ği­niz gi­bi, Sos­yal Gü­ven­lik Ku­ru­mu Ka­nu­nu idi, 2006 yı­lın­da Par­la­men­to­dan geç­ti ve yü­rür­lü­ğe gir­di. “Tek ça­tı­” di­ye ta­bir edi­len, SSK, Bağ-Kur ve Emek­li San­dı­ğı­nı tek ça­tı­da top­la­ma ya­sa­sı şu an­da yü­rür­lük­te. Bu­nun de­va­mı ola­rak Sos­yal Si­gor­ta­lar ve ge­nel sağ­lık si­gor­ta­sıy­la il­gi­li ya­sal dü­zen­le­me­nin sü­reç­le­ri­ni he­pi­niz ta­kip et­ti­niz, he­pi­niz bi­li­yor­su­nuz. Bu sü­reç, üç dört yıl­lık bir sü­reç. Ya­ni, 22’n­ci Dö­ne­min          ta­ma­mın­da eni­ne bo­yu­na tar­tı­şı­lan bir ko­nu­dur sos­yal gü­ven­lik sis­te­mi ve bu çer­çe­ve­de önem­li dü­zen­le­me­ler ya­pıl­dı, Par­la­men­to­ya gel­di, 5510 sa­yı­lı Ya­sa bu­ra­dan geç­ti. Da­ha son­ra, bil­di­ği­niz gi­bi, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si ta­ra­fın­dan ba­zı mad­de­le­ri ip­tal edil­di ve bu ko­nuy­la il­gi­li de ye­ni dö­nem­de, 23’ün­cü Dö­nem­de, bu Ya­sa, tek­rar, Ba­kan­lı­ğı­mız ta­ra­fın­dan ele alı­na­rak bir tas­lak üze­rin­de, sos­yal ta­raf­lar­la çok cid­di ça­lış­ma­lar ger­çek­leş­ti­ril­di, tüm ta­raf­la­rın gö­rüş ve öne­ri­le­ri alın­dı ve Ya­sa, ta­sa­rı ola­rak Par­la­men­to­ya gön­de­ril­di. Bu haf­ta içe­ri­sin­de, ta­li ko­mis­yon­da bu Ya­sa­’yı de­ğer­len­dir­dik, gö­rüş­tük ve önü­müz­de­ki haf­ta içe­ri­sin­de de umu­yo­rum ki esas ko­mis­yon olan Plan Büt­çe Ko­mis­yo­nun­da ta­sa­rı­yı ele alıp ne­ti­ce­len­dir­miş ola­ca­ğız.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu­ra­da, ta­bi­i, sos­yal gü­ven­lik­le il­gi­li, sis­tem­le il­gi­li çok şey­ler söy­len­di. Fa­kat, ben bu­nun çok te­fer­ru­atı­na dal­ma­dan bir­kaç şey ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

Şim­di, olay yal­nız fi­nans­man mı? Ta­bii ki ola­ya yal­nız fi­nans­man bo­yu­tuy­la bak­mak doğ­ru de­ğil. Sos­yal gü­ven­lik açık­la­rı za­ten ola­cak, ta­bii ki ola­cak. Sos­yal gü­ven­lik açık­la­rı ko­nu­sun­da, efen­dim, sı­fır­lan­sın, hiç ol­ma­yı­ver­sin ar­zu­su ola­bi­lir, ama sos­yal dev­let il­ke­si çer­çe­ve­sin­de bu­nun ol­ma­sı çok da müm­kün de­ğil. Ama, sos­yal dev­let ola­cak isek, sos­yal dev­let­te sos­yal gü­ven­lik açık­la­rı­nın han­gi se­vi­ye­de ol­ma­sı son de­re­ce önem­li­dir. Bi­zim id­di­amız, bi­zim söy­le­mi­miz şu­dur: Sos­yal gü­ven­lik açık­la­rı sür­dü­rü­le­bi­lir açık­lar ol­ma­lı­dır.

Şim­di, ko­nu­ya bu açı­dan, bu cep­he­den bak­tı­ğı­mız za­man, Tür­ki­ye­’de sü­re­ci şöy­le ra­kam­sal ola­rak ele al­dı­ğı­mız­da, 1991 yı­lın­da 300 mil­yar açık ve­ren sos­yal gü­ven­lik sis­te­mi­miz, 1994 yı­lın­da   39 tril­yon, 1995 yı­lın­da 108 tril­yon, 1996’da 335 tril­yon, 1997’de 740 tril­yon, 1998’de 1,5 kat­ril­yon, 1999’da 3 kat­ril­yon, 2000’de 3,2 kat­ril­yon, 2001’de 5,5 kat­ril­yon, 2002’de 9,5 kat­ril­yon, 2003’te  15 kat­ril­yon, 2004’te 18 kat­ril­yon, 2005’te 23 kat­ril­yon, 2006’da 22,8 kat­ril­yon ve 2007’de de tah­mi­nî ola­rak 33 kat­ril­yon li­ra­lık bir açık.

“Bu­na ka­ra de­lik de­me­ye­lim, bu açık­la­rı sos­yal dev­le­tin nor­mal, fi­nan­se edi­le­bi­lir açık­la­rı ola­rak gö­re­lim.” di­ye ifa­de eden ar­ka­daş­la­rı­mız var, “Bu doğ­ru de­ğil­dir.” di­yen ar­ka­daş­la­rı­mı­z… No­mi­nal ola­rak bu­nun de­ğe­ri 138 kat­ril­yon­dur. Kü­mü­la­tif ola­rak bak­tı­ğı­mız za­man bu­nun Tür­ki­ye­’ye ma­li­ye­ti, 1994’le 97’nin ma­li­ye­ti 851 kat­ril­yon­dur. Bi­zim gay­ri­sa­fi mil­lî ha­sı­la­mız 2007 so­nu iti­ba­rıy­la 640 kat­ril­yon, ama sos­yal gü­ven­li­ğin kü­mü­la­tif açık­la­rı 851 kat­ril­yon.

Şim­di, bu me­se­ley­le il­gi­li ola­rak, bu ko­nuy­la il­gi­li ola­rak, bu ka­dar önem­li bir ko­nuy­la il­gi­li ola­rak si­ya­set­çi­le­rin bir dev­let adam­lı­ğı so­rum­lu­lu­ğu içe­ri­sin­de, si­ya­si par­ti­le­rin bü­yük bir so­rum­lu­luk içe­ri­sin­de ha­re­ket et­me­si­nin ye­rin­de ola­ca­ğı­nı söy­lü­yo­ruz.

Bu­ra­da, ta­bii ki po­li­tik an­lam­da söy­le­ne­cek şey­ler de ola­bi­lir, bu­na say­gı du­ya­rız, fa­kat bu ka­dar önem­li, yıl­lar iti­ba­rıy­la han­gi ik­ti­dar­lar, han­gi hü­kû­met­ler di­ye bu ola­ya bak­ma­yı da ben doğ­ru bul­mu­yo­rum. Han­gi ik­ti­dar olur­sa ol­sun, ne­ti­ce iti­ba­rıy­la, 91’den, 94’ten bu­gü­ne bir­çok par­ti de ik­ti­dar­da ol­muş­tur, ama bu­nun her yıl iki­ye kat­lan­ma­sı da ma­ale­sef ön­le­ne­me­miş­tir, en­gel­le­ne­me­miş­tir. O hâl­de, bu gi­di­şat böy­le gel­di böy­le git­sin de­me lük­sü­ne sa­hip de­ği­liz. Ge­le­cek ne­sil­le­rin mi­ra­sı­nı rast­ge­le kul­lan­ma hak­kı­na sa­hip ol­ma­dı­ğı­mız dü­şün­ce­sin­de­yim.

Bu­gün bu ül­ke bi­ze ge­le­cek ne­sil­le­rin ema­ne­ti­dir. Bu ema­ne­ti ge­le­cek ne­sil­le­re sağ­lık­lı dev­ret­me so­rum­lu­lu­ğu­muz var­dır ve yap­tı­ğı­mız dü­zen­le­me, yap­tı­ğı­mız ça­lış­ma­lar, şu­nu net bir şe­kil­de ifa­de et­mek is­ti­yo­rum ki, si­ya­si ik­ti­dar ola­rak bi­zim bu­gün­den ya­rı­na bek­le­di­ği­miz rant­lar içe­ren, si­ya­si rant içe­ren bir dü­zen­le­me de­ğil­dir. Ge­le­ce­ği dü­zen­le­yen, ge­le­cek ne­sil­le­re, ço­cuk­la­rı­mı­za ve to­run­la­rı­mı­za dö­nük bir dü­zen­le­me­yi ve bu sür­dü­rü­le­bi­lir­li­ği mut­la­ka ger­çek­leş­tir­me­miz ge­re­ki­yor.

Eğer bu çer­çe­ve­de ba­kar­sak, ta­bii ki bu­nun -alan açı­sın­dan söy­lü­yo­rum, so­kak­lar açı­sın­dan söy­lü­yo­rum- alan­la­ra ta­şın­ma­sı, so­kak­la­ra ta­şın­ma­sı ge­re­ken bir ko­nu ol­ma­dı­ğı­nı, ama yet­ki­li ku­rul­lar­da, il­gi­li ku­rul­lar­da, ko­mis­yon­lar­da so­nu­na ka­dar, bu ta­sa­rı­nın a’­sın­dan z’­si­ne ka­dar her ko­nu­yu tar­tış­ma­ya açık ol­du­ğu­mu­zu da her plat­form­da ben ifa­de et­tim. Bu­yu­run kat­kı­la­rı­nı­zı ala­lım, ne tür kat­kı­la­rı­nız var­sa. Hat­ta, çı­kış nok­ta­sı olan, bu ta­sa­rı­nın dü­zen­le­me­sin­de çı­kış nok­ta­la­rı­mız var, ana pa­ra­met­re­le­ri­miz var, ana kri­ter­le­ri­miz var, bun­la­rı bi­le tar­tış­ma­ya açı­ğız, bu­yu­run; ama ge­le­ce­ği ka­rart­ma­ya­lım, ge­le­ce­ği bu­nalt­ma­ya­lım, Tür­ki­ye­’nin ge­le­ce­ği­ni ay­dın­lık kı­la­lım an­la­mın­da net şey­ler ifa­de edi­yo­rum ve sos­yal ta­raf­lar cid­di kat­kı­lar sağ­la­dı­lar, bu kat­kı­la­rı al­dık ve biz bu­nun önem­li bö­lü­mü­nü de ta­sa­rı­ya iş­le­dik. Hâ­len de si­ya­si par­ti­le­ri­miz­den ve di­ğer si­vil top­lum ku­ru­luş­la­rın­dan bu kat­kı­la­rı bek­li­yo­ruz.

Önü­müz­de­ki pa­zar­te­si gü­nü tüm sos­yal ta­raf­la­rı tek­rar Ba­kan­lı­ğa da­vet et­tik. Ora­da da ko­nu­şa­ca­ğız. İla­ve edil­me­si ge­re­ken şey­ler var­sa, kat­kı sağ­lan­ma­sı ge­re­ken şey­ler var­sa bun­la­rı da kat­kı ola­rak alıp, Ko­mis­yon­da, Plan Büt­çe­de bü­yük ih­ti­mal­le -uma­rım alt ko­mis­yon ku­ru­lur, ku­ru­lur­sa ora­da- bu ko­nu­lar eni­ne bo­yu­na de­ğer­len­di­ri­lip tüm kat­kı­lar alın­ma­ya ça­lı­şı­la­cak­tır.

Eğer bu ka­dar önem­li, bü­yük açık­la­ra ve bir­çok alan­da Tür­ki­ye­’nin önü­nü ka­rar­tan, eli­ni ko­lu­nu bağ­la­yan bu ve ben­ze­ri bir­kaç ka­lem­de­ki açık­la­ra bir­lik­te bir çö­züm üre­te­bi­lir­sek şu­nu da açık­ça ifa­de edi­yo­rum, bu kür­sü­ler­den çı­kıp çok me­de­ni bir şe­kil­de bu kat­kı sağ­la­yan­la­rı da ifa­de et­me­miz, on­la­rı tak­dir et­me­miz, on­la­ra te­şek­kür et­me­miz he­pi­mi­zin gö­re­vi­dir, çün­kü bu he­pi­mi­zin me­se­le­si­dir. Ola­ya böy­le ba­kıl­ma­sı­nı bir kez da­ha ben is­tir­ham edi­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, bu­ra­da, gö­rüş­me­ler­de önem­li ko­nu­la­ra da te­mas edil­di. Şim­di, IMF ile il­gi­li, iş­te “IMF bu ta­li­ma­tı ver­di, do­la­yı­sıy­la siz de ya­pı­yor­su­nu­z…­” Ben Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti­’nin Ba­ka­nı­yım. Böy­le bir şey ol­sa, böy­le bir du­rum ol­sa, ina­nın bu­ra­da açık­ça söy­le­rim. Ama bu ra­kam­la­rı gör­dük­ten son­ra, eğer bi­ri­si, ana mu­ha­le­fet par­ti­si, mu­ha­le­fet par­ti­le­ri­miz ve­ya bir bi­lim çev­re­le­ri ve­ya si­vil top­lum ör­güt­le­ri di­yor­sa ki “bu gi­di­şat gi­di­şat de­ği­l” ve bun­la­rın içe­ri­sin­de IMF de di­yor­sa ki “bu gi­di­şat gi­di­şat de­ğil,” kim der­se doğ­ru söy­lü­yor. Ya­ni, bu­nu ki­min söy­le­di­ği çok önem­li de­ğil. Doğ­ru söy­lü­yor mu, söy­le­mi­yor mu ona bak­mak ge­re­ki­yor. Ya­ni, bu doğ­ru mu­dur ya­pı­lan? Bu ya­pıl­ma­sı ge­re­ken doğ­ru­dur. Bu re­form mut­la­ka ya­pıl­ma­lı, bu dö­nü­şüm mut­la­ka ger­çek­leş­ti­ril­me­li. O hâl­de, bu­nun baş­ka ta­raf­la­ra çe­ki­lip bu­na baş­ka yo­rum­lar ge­tir­me­yi ben şah­sen doğ­ru bul­mu­yo­rum.

“Sos­yal ta­raf­la­rın mu­ta­ba­ka­tı alın­ma­dı.” de­ni­yor. Ha­yır. Ya­sa çı­kın­ca­ya ka­dar, Ge­nel Ku­rul saf­ha­sın­da da dâ­hil, ye­ter ki Tür­ki­ye­’nin ge­le­ce­ği­ne bir tuğ­la koy­sun. O kat­kı­yı al­ma sa­mi­mi­ye­ti içe­ri­sin­de ol­du­ğu­mu­zu bir kez da­ha ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bu­ra­da iş­siz­lik­le il­gi­li ve­ya “E­fen­dim sos­yal gü­ven­lik açık­la­rı, as­lın­da emek­li ay­lık­la­rıy­la bir il­gi­si yok. Baş­ka se­bep­ler­den kay­nak­la­nı­yor." şek­lin­de gö­rüş­ler ser­de­dil­di. Bir­çok se­be­bi var ta­bi­i. Ka­yıt dı­şı­lık da bu se­bep­ler­den  bir ta­ne­si, doğ­ru, ama şu ra­ka­mı da ver­mek is­ti­yo­rum: Sos­yal gü­ven­li­ğin top­lam ge­lir­le­ri 56 kat­ril­yon, gi­der­le­ri 82 kat­ril­yon -kü­su­ra­tı­nı söy­le­mi­yo­rum- emek­li ay­lık gi­der­le­ri 52 kat­ril­yon, prim ge­lir­le­ri 44 kat­ril­yon. Ya­ni, bu­ra­da ay­lık­lar da fak­tör. Ne­den fak­tör? Ak­tü­er­yal den­ge bo­zuk. 2'ye 1 emek­li. 2 ça­lı­şan 1 emek­li ora­nı ol­du­ğu sü­re­ce bu sı­kın­tı­lar ya­şa­na­cak­tır. Bun­lar -tek­rar söy­lü­yo­rum- bu­gü­nün so­run­la­rı de­ğil. Bun­lar ta 1969 yı­lın­dan ge­len yan­lış po­li­ti­ka­la­rın, po­pü­list po­li­ti­ka­la­rın, mev­sim­lik po­li­ti­ka­la­rın gü­nü kur­tar­ma, se­çi­mi kur­tar­ma po­li­ti­ka­la­rı­nın ne­ti­ce­le­ri­dir, ama on­la­rı da çok­ça ko­nuş­ma­mı­zın bir fay­da­sı ola­ca­ğı ka­na­atin­de de­ği­lim. Çün­kü o ik­ti­dar­lar da ül­ke­ye bir kat­kı sağ­la­ma, bir taş üze­ri­ne taş koy­ma ama­cıy­la gel­miş­ler­dir, ama ne­ti­ce iti­ba­rıy­la si­ya­si is­tik­rar­sız­lık­lar Tür­ki­ye'ye ağır be­del­ler, ağır fa­tu­ra­lar ödet­miş­tir. Bu çer­çe­ve­de, bu­gün olu­şan si­ya­si is­tik­rar çer­çe­ve­sin­de bu avan­taj­lı du­ru­mu, Par­la­men­to­da­ki bu avan­taj­lı du­ru­mu ik­ti­dar par­ti­si açı­sın­dan bir risk oluş­tur­sa da ül­ke­nin ge­le­ce­ği açı­sın­dan kul­lan­ma­mı­zın doğ­ru ola­ca­ğı dü­şün­ce­sin­de­yim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bir baş­ka ko­nu: İş gü­cün­de­ki ka­dın ça­lı­şan ora­nı­nın dü­şük­lü­ğün­den bah­se­dil­di, doğ­ru­dur. Bu çer­çe­ve­de, bil­di­ği­niz gi­bi, 2004 yı­lın­da Sa­yın Baş­ba­kan­lı­ğın bir ge­nel­ge­si var­dı, ku­rum ve ku­ru­luş­la­rın per­so­nel te­mi­nin­de eşit­lik il­ke­si­ne uyul­ma­sıy­la il­gi­li bir ge­nel­ge. Da­ha son­ra İŞ­KUR'un bir teb­li­ği ya­yın­lan­dı ve ay­nen şu­nu di­yor: " Ka­mu iş yer­le­ri­ne iş­çi sta­tü­sün­de per­so­nel ta­le­bin­de cin­si­yet ay­rım­cı­lı­ğı ya­pı­lan ta­lep­ler ka­bul edil­me­ye­cek, dik­ka­te alın­ma­ya­cak." Ar­ka­sın­dan bu ko­nu­lar­la il­gi­li Av­ru­pa Bir­li­ğin­den el­de edi­len hi­be­ler, ya­ni is­tih­dam­la il­gi­li el­de edi­len hi­be­ler­de de çok cid­di me­sa­fe­ler ka­te­dil­di. Son 32 mil­yon av­ro­luk kul­la­nı­lan hi­be kre­di­den 19.900 ka­dın bu kre­di­le­rin pro­je­le­ri­ne ka­tıl­mış­tır ve bu çer­çe­ve­de is­tih­dam edi­len 7.500 ki­şi içe­ri­sin­de 4.023’ü­nü ha­nım kar­deş­le­ri­miz, ba­yan­lar oluş­tur­mak­ta­dır.

Yi­ne, İŞ­KUR bün­ye­sin­de 2008 yı­lın­da uy­gu­la­ya­ca­ğı­mız top­lam 20 mil­yon av­ro­luk pro­je­de he­def kit­le­miz, iş­te az ön­ce ifa­de edi­len on se­kiz-otuz yaş ara­sı genç nü­fus ve ka­dın­lar ola­cak­tır. Bu ko­nu­da­ki du­yar­lı­lık­la­ra çok te­şek­kür edi­yo­ruz. Ay­nı has­sa­si­ye­ti Ba­kan­lık ola­rak bi­zim de gös­ter­di­ği­mi­zi ve gös­te­re­ce­ği­mi­zi de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mı­zın bil­me­si­ni is­tir­ham edi­yo­rum.

Baş­ka so­ru­lar da var­dı, fa­kat bu so­ru­la­rı ya­zı­lı ola­rak ce­vap­lan­dır­mam ge­re­ki­yor za­man dar­lı­ğın­dan do­la­yı. Şu­nu söy­le­mem ge­re­ki­yor: İş­siz­lik­le il­gi­li yi­ne bu­ra­da bir­çok şey söy­len­di.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, 2002 yı­lın­da top­lam is­tih­dam 21 mil­yon 354 bin ki­şi, 2007 yı­lın­da 23 mil­yon 548 bin ki­şi­…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Ba­ka­nım, bir da­ki­ka­lık ek sü­re ve­ri­yo­rum, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız. 

Bu­yu­run.

ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL GÜ­VEN­LİK BA­KA­NI FA­RUK ÇE­LİK (De­vam­la) – …fark, 2 mil­yon 194 bin ki­şi. Ya­ni bu sü­reç­te, bu beş yıl­lık dö­nem içe­ri­sin­de 2 mil­yon 198 bin ki­şi is­tih­dam edil­miş. Bir baş­ka ifa­dey­le, ye­ni iş gü­cü­ne ka­tı­lan or­ta­la­ma 600 bin ki­şi her yıl is­tih­dam edil­miş.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Tür­ki­ye, yüz­de 5 ve­ya 5,5 her yıl or­ta­la­ma bü­yür­se, ye­ni iş gü­cü­ne ka­tı­lan genç nü­fu­sa is­tih­dam im­kâ­nı an­cak aça­bi­li­yor. De­mek ki, yüz­de 5’in üze­rin­de bü­yü­me­miz ge­re­ki­yor ki bu de­po­da­ki iş­siz­lik ora­nı­nı hal­le­de­lim. Son dö­nem­ler­de Tür­ki­ye­’nin bu bü­yü­me­si, yüz­de 7’le­re va­ran bü­yü­me­siy­le bu 2 mil­yon ki­şi is­tih­dam edi­le­bil­miş­tir. Bu bü­yü­me­yi, bu ge­liş­me­yi de­vam et­tir­me­miz ge­rek­ti­ği­nin de açık bir gös­ter­ge­si­dir.

Özel­leş­tir­mey­le il­gi­li Al­lah aş­kı­na söy­le­me­ye­lim. Özel­leş­tir­me, bü­tün ik­ti­dar­la­rın uy­gu­la­dı­ğı ve hiç­bi­ri­si­nin özel­leş­tir­me­nin ka­pı­sı­na ki­lit vur­ma­dı­ğı bir ku­rum. Bun­dan son­ra da özel­leş­tir­me ku­ru­mu de­vam ede­cek. Bu sü­re içe­ri­sin­de bi­zim dö­ne­mi­miz­de çok gü­zel şey­ler ya­pıl­dı, çok cid­di atı­lım­lar ger­çek­leş­ti­ril­di. Do­la­yı­sıy­la bu ko­nu­da­…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL GÜ­VEN­LİK BA­KA­NI FA­RUK ÇE­LİK (De­vam­la) – Son cüm­le­mi söy­lü­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN – Sa­yın Ba­ka­nım, sü­re­miz ta­mam­lan­dı; te­şek­kür edi­yo­rum.

ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL GÜ­VEN­LİK BA­KA­NI FA­RUK ÇE­LİK (De­vam­la) – Mü­sa­ade eder­se­niz son cüm­le­mi­…

BAŞ­KAN – Bir cüm­le­ni­zi ala­lım.

KE­MA­LET­TİN GÖK­TAŞ (Trab­zon) – Say­gı­la­rı­nı sun­sun Sa­yın Baş­kan, say­gı­la­rı­nı sun­sun.

BAŞ­KAN – Say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rım, baş­la­dı­ğı­mız za­man ada­let­li mu­ame­le­yi her­ke­se yap­ma­mız la­zım, yok­sa işin içe­ri­sin­den çı­ka­ma­yız.

Sa­yın Gök­taş, lüt­fen.

ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL GÜ­VEN­LİK BA­KA­NI FA­RUK ÇE­LİK (De­vam­la) – Şu­nu ifa­de edi­yo­rum: 4/C kap­sa­mıy­la il­gi­li söy­len­di. Özel­leş­tir­me içe­ri­sin­de, ba­kı­nız, ik­ti­da­ra gel­di­ği­miz­de -ben de çok iyi ha­tır­lı­yo­rum, grup baş­kan ve­ki­li ola­rak bu ar­ka­daş­lar­la çok gö­rüş­me­ler yap­tım- 4/C kap­sa­mı di­ye bir şey yok­tu, “ö­zel­leş­tir­me mağ­dur­la­rı­” di­ye bir şey­ler var­dı. Bu ar­ka­daş­la­rı­mı­zı al­dık, 4/C kap­sa­mın­da yi­ne is­tih­dam et­tik, şu an­da ça­lış­ma­la­rı­nı sür­dü­rü­yor­lar. Ye­ter­li mi? On ay de­ğil, on iki ay ça­lış­sın­lar. Bu ta­lep­le­ri­ne say­gı du­yu­yo­ruz. Bu­nun­la il­gi­li de de­ğer­len­dir­me­mi­zi ya­pa­ca­ğız di­yo­rum.

Büt­çe­nin ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yor, he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ba­ka­nım.

Bu tur­da son ko­nuş­ma, Ada­na Mil­let­ve­ki­li Mu­har­rem Var­lı­’ya ait­tir, şah­sı adı­na.

Bu­yu­run Sa­yın Var­lı. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MU­HAR­REM VAR­LI (Ada­na) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Sos­yal Hiz­met­ler ve Ço­cuk Esir­ge­me Ku­ru­mu 2008 büt­çe­si hak­kın­da aleyh­te ki­şi­sel gö­rüş­le­ri­mi be­lirt­mek üze­re, MHP mil­let­ve­ki­li ola­rak söz al­dım. He­pi­ni­zi say­gı­la­rım­la se­lam­la­rım.

Sos­yal Hiz­met­ler ve Ço­cuk Esir­ge­me Ku­ru­mu, Tür­ki­ye ge­ne­lin­de, 2007 Ey­lül ayı iti­ba­rıy­la, top­lam 545 bi­rim­de 22.037’si ya­tı­lı, 55.376’sı da gün­düz­lü ol­mak üze­re, ço­cuk, kim­se­siz ve yaş­lı­lar­dan olu­şan yak­la­şık 80 bin ki­şi­ye hiz­met ver­mek­te­dir. Bu sa­yı ül­ke nü­fu­su­nun yak­la­şık bin­de     1’i­dir. Ay­rı­ca, 0-12 yaş ara­sı 46 ço­cuk evi, 13-18 yaş ara­sı da 15 ço­cuk evin­de 300’e ya­kın ço­cu­ğu­mu­zu da ba­rın­dır­mak­ta­dır.

Yar­dım ve sev­gi­ye muh­taç, ai­le­sin­den ay­rı, ko­run­ma ve ba­kım ih­ti­ya­cı bu­lu­nan va­tan­daş­la­rı­mı­zın hiz­met al­ma­sı ge­re­ken, sos­yal dev­let an­la­yı­şı­nın bir ürü­nü olan çok önem­li bir ku­ru­mun büt­çe­si­nin de ol­duk­ça önem­li ol­du­ğu bir ger­çek­tir. Az ön­ce Sa­yın Ba­kan ko­nuş­ma­sın­da 2002 ile 2008 yı­lı ara­sın­da­ki büt­çe­de­ki ar­tı­şı be­lirt­ti. Ama, bi­zim al­dı­ğı­mız ra­kam­la­ra gö­re ge­çen yıl­la bu yıl ara­sın­da­ki ar­tı­şı de­ğer­len­dir­me­nin da­ha doğ­ru ola­ca­ğı ka­na­atin­de­yiz. 2007 yı­lın­da 791 mil­yon 595 bin YTL olan büt­çe­si 2008 yı­lın­da sa­de­ce yüz­de 7,8 ora­nın­da ar­tı­rı­la­rak 853 mil­yon 152 bin YTL’­ye çı­kar­tıl­mış­tır. Ya­ni, 2002 ile 2007 ara­sın­da kos­ko­ca ye­di yıl, se­kiz yıl geç­miş, ama ora­na bak­tı­ğı­mız za­man, ar­tış her yıl yüz­de 7 ora­nı­nı geç­me­miş.

Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2005 yı­lı ve­ri­le­ri­ne gö­re Tür­ki­ye­’de yak­la­şık 9 mil­yon ço­cu­ğu­mu­zun yok­sul­luk sı­nı­rı al­tın­da ya­şa­dı­ğı ve yak­la­şık 500 bin ço­cu­ğu­mu­zun so­kak­ta ça­lış­tı­ğı bil­di­ril­miş­tir. So­kak­ta ça­lı­şan­la­rın bü­yük ço­ğun­lu­ğu eko­no­mik ne­den­ler­le ve­ya is­te­me­dik­le­ri için okul­la­rı­nı terk et­mek zo­run­da kal­mış­lar­dır. Bu ço­cuk­la­rın an­ne­le­ri­nin yüz­de 92’si, ba­ba­la­rı­nın ise sa­de­ce yüz­de 21’i ça­lış­mak­ta­dır. Yi­ne, ebe­veyn­le­ri­nin de sa­de­ce yüz­de 74’ü­nün sos­yal gü­ven­ce­si bu­lun­mak­ta­dır. Bu ço­cuk­lar, ne ya­zık ki zo­ra­ki ola­rak di­len­ci­li­ğe, fuh­şa, uyuş­tu­ru­cu ba­ğım­lı­lı­ğı­na ve suç iş­le­me­ye mü­sa­it hâ­le ge­ti­ril­miş­ler­dir. Bu is­ta­tis­tik­ler de gös­ter­mek­te­dir ki an­ne­si ça­lı­şan ve ba­ba­la­rı­nın ço­ğu iş­siz olan ço­cuk­la­rı­mız so­kak­ta, ça­lış­mak mec­bu­ri­ye­tin­de kal­mış­tır. Gü­nü­müz­de bu du­ru­mun da­ha da kö­tü­leş­ti­ği bir ger­çek­tir. Cum­hu­ri­ye­ti­mi­zin ku­ru­cu­su Ulu Ön­der Ata­tür­k’­ün ge­le­ce­ği­mi­zi ema­net et­ti­ği ço­cuk­la­rı­mı­zın ve genç­le­ri­mi­zin bu­gün­kü du­ru­mu ne ya­zık ki iç­ler acı­sı­dır.

Sos­yal dev­let an­la­yı­şı ge­re­ğin­ce kim­se­siz ço­cuk­la­rı­mı­zı ve ka­dın­la­rı­mı­zı, yar­dı­ma muh­taç yaş­lı­la­rı­mı­zı, en­gel­li­le­ri­mi­zi ko­ru­yup kol­la­ma gö­re­vi­nin ve­ril­di­ği Sos­yal Hiz­met­ler ve Ço­cuk Esir­ge­me Ku­ru­mu büt­çe­si ge­çen yı­la gö­re –az ön­ce de söy­le­dik- sa­de­ce yüz­de 7,8 ora­nın­da ar­tı­rı­lır­ken, geç­miş yıl­lar­da ti­tiz­lik­le ba­kı­lan, fi­zi­ki do­na­nım­la­rı ye­ni­le­nen ba­zı ma­kam­la­rın büt­çe­si­nin ay­nı dö­nem­de yüz­de 60’lar ora­nın­da ar­tı­rıl­ma­sı­nı yü­ce Mec­li­si­mi­zin ve mil­le­ti­mi­zin tak­di­ri­ne su­nu­yo­rum.

Bu­ra­da şu­nu da be­lirt­mek is­te­rim ki, biz­le­ri ba­kıp bü­yü­ten an­ne ve ba­ba­la­rı­mız, ge­rek ev­lat­la­rı ola­rak ge­rek­se inan­cı­mız ge­re­ği ömür­le­ri­nin so­nu­na ka­dar bak­mak­la yü­küm­lü ol­du­ğu­muz el­le­ri öpü­le­si bü­yük­le­ri­miz­dir. Cen­ne­tin ayak­la­rı­nın al­tın­da ol­du­ğu müj­de­le­nen ana­la­rı­mız ve her şe­yi­ni biz­ler için fe­da eden ba­ba­la­rı­mı­zın so­ka­ğa terk edi­le­rek açık­ta bı­ra­kıl­ma­la­rı ve in­ci­til­me­le­ri ne kul­la­rı ne de kul­la­rı­nı ya­ra­tan Ce­na­bı Al­lah ta­ra­fın­dan hoş kar­şı­lan­ma­ya­cak­tır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Var­lı, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız, bu­yu­run.

MU­HAR­REM VAR­LI (De­vam­la) – Bu, ve­bal­siz de kal­ma­ya­cak­tır. Bu ve­bal de baş­ta yü­rüt­me­den so­rum­lu Hü­kû­met ol­mak üze­re he­pi­mi­zin­dir. Ta­bi­i, Sa­yın Ba­ka­nın an­lat­tık­la­rı­na gö­re ya­pı­lan çok gü­zel şey­ler de var, ama bun­lar ye­ter­li mi? Ye­ter­li de­ğil, çün­kü bu ço­cuk­lar, bu genç­ler bi­zim çi­çek­le­ri­miz, ül­ke­mi­zin ge­le­ce­ği. Bun­la­rı en iyi şe­kil­de ko­ru­yup kol­la­mak, gö­zet­mek hem dev­let ola­rak hem mil­let­ve­kil­le­ri ola­rak he­pi­mi­zin gö­re­vi­dir.

Bu ma­na­da­ki duy­gu ve dü­şün­ce­le­ri­mi ak­tar­dım. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Var­lı.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ye­din­ci tur­da­ki gö­rüş­me­ler ta­mam­lan­mış­tır.

Şim­di so­ru­la­ra ge­çi­yo­ruz.

Ek­ran­da be­nim gör­dü­ğüm, on beş­ten faz­la ar­ka­da­şı­mı­zın söz ta­le­bi var­dı, ama, so­ru-ce­va­bı iki­ye tak­sim eder­sek, ya­rım­la­rı da ta­ma ib­lağ eder­sek, se­kiz ar­ka­da­şı­ma bi­rer da­ki­ka­lık sü­re için­de söz ve­re­ce­ğim. Eğer on­lar­dan ar­ta­ka­lan va­kit olur­sa di­ğer ar­ka­daş­la­rı­ma da söz ver­me­ye, so­ru sor­ma­la­rı­na im­kân ta­nı­ma­ya ça­lı­şa­ca­ğım.

Sa­yın Kork­maz, bu­yu­run efen­dim.

ES­FEN­DER KORK­MAZ (İs­tan­bul) – Te­şek­kür ede­rim. Say­gı­lar su­nu­yo­rum.

Efen­dim, so­rum Sa­yın Ba­kan Çu­buk­çu­ya.

Mil­lî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı zi­hin­sel en­gel­li­le­rin eği­ti­mi­ni ak­sa­ta­cak bir ge­nel­ge çı­kar­dı. Bu ge­nel­ge­ye gö­re, dev­let has­ta­ne­le­rin­den zi­hin­sel en­gel­li ra­po­ru alan­la­rın bu ra­por­la­rı ge­çer­siz sa­yı­lı­yor. Re­ha­bi­li­tas­yon mer­kez­le­ri­nin ye­ri­ne okul ya­pıl­ma­sı ön­gö­rü­lü­yor, an­cak, bu ge­çiş dö­ne­min­de zi­hin­sel en­gel­li­le­rin eği­ti­min­de ak­sa­ma ka­çı­nıl­maz olu­yor. Siz, ge­rek zi­hin­sel en­gel­li olan­la­rı ve ge­rek­se ya­tı­rım­cı­la­rı zo­ra so­ka­cak bu ge­nel­gey­le il­gi­li bir ön­lem al­dı­nız mı?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Kork­maz.

Sa­yın Ça­lış...

HA­SAN ÇA­LIŞ (Ka­ra­man) – Sa­yın Baş­ka­nım, ara­cı­lı­ğı­nız­la Ça­lış­ma Ba­ka­nı­mı­za so­rum ola­cak.

Sa­yın Ba­ka­nım, iş­çi­le­ri­miz­de özel sek­tör­de ça­lı­şan­lar­da sen­di­ka­laş­ma ora­nı­nın si­zin su­nuş no­tu­nuz­da yüz­de 58,40 ol­du­ğu, ka­mu­da yüz­de 52,88 ol­du­ğu gö­rü­lü­yor. Bu ora­nı yük­selt­mek için bir pro­je­niz var mı?

İkin­ci so­rum: Me­mur sen­di­ka­la­rı­mı­zın grev­li söz­leş­me hak­kı el­de et­me­siy­le il­gi­li bir ça­lış­ma­nız ola­cak mı?

Üçün­cü so­rum: Av­ru­pa Bir­li­ği­nin söz ve­rip de ye­ri­ne ge­tir­me­di­ği, iş­çi­le­ri­mi­zin ser­best do­la­şı­mıy­la il­gi­li bir ta­ah­hü­dü­nüz ola­cak mı?

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ça­lış.

Sa­yın Asi­l…

BEY­TUL­LAH ASİL (Es­ki­şe­hir) – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Sa­yın Ba­ka­nım, “SS­K’­ya fa­hiş fi­yat­la ilaç alın­ma­sıy­la il­gi­li da­va­da yar­gı­la­nan, iki ay­dan faz­la sü­re­de tu­tuk­lu ka­lan Ku­rum dai­re baş­kan­la­rın­dan H.Ö. ter­fi et­ti. H.Ö. dev­le­tin 10 mil­yar do­la­rı bu­lan ilaç öde­me­le­ri­ne ka­rar ve­re­cek kri­tik öne­me sa­hip üst ko­mis­yon­da üye, alt ko­mis­yon­da da baş­kan ol­du. H.֒nün da­va­sı ise hâ­len ağır ce­za­da de­vam edi­yor.” Hür­ri­yet ga­ze­te­si, 5 Ara­lık 2007.

Az son­ra ka­bu­lü­nü ya­pıp Baş­kan­lı­ğı­nı­za tes­lim ede­ce­ği­niz büt­çe­nin içe­ri­sin­de tü­yü bit­me­dik ye­ti­min hak­kı­nın ol­du­ğu­nu bi­li­yor mu­su­nuz?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Asil.

Sa­yın Gü­vel...

HU­LU­Sİ GÜ­VEL (Ada­na) – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım.

Sa­yın Ba­kan, An­tal­ya­’da özel bir has­ta­ne­de bir se­fer kul­la­nıl­ma­sı ge­re­ken tıb­bi mal­ze­me­le­rin bir­den faz­la si­gor­ta­lı­da kul­la­nıl­dı­ğı dok­tor ra­por­la­rıy­la ke­sin­leş­miş­tir. An­cak, bu özel has­ta­ney­le il­gi­li söz­leş­me de­vam et­mek­te­dir, ya­ni olay bi­linç­li ola­rak, gö­rül­me­mek­te­dir. Ne­de­ni­ni öğ­re­ne­bi­lir mi­yiz?

Dev­let Ba­ka­nı Sa­yın Meh­met Şim­şek dün ko­nuş­ma­sın­da, Tür­ki­ye­’de­ki üc­ret­le­rin yük­sek ol­du­ğu­nu söy­le­di. Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­ka­nı ola­rak, siz de Tür­ki­ye­’de üc­ret­le­rin yük­sek ol­du­ğu­na ina­nı­yor mu­su­nuz?

Sa­yın Ni­met Çu­buk­çu­’ya bir so­rum ola­cak efen­dim.

Sa­yın Ba­kan, Tür­ki­ye­’de­ki so­kak ço­cuk­la­rı­nın sa­yı­sı ne ka­dar­dır? Bu ço­cuk­la­rın ne ka­da­rı dev­let­çe ko­ru­ma al­tı­na alın­mış­tır?

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Gü­vel.

Sa­yın Özen­so­y…

NE­CA­Tİ ÖZEN­SOY (Bur­sa) – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­ka­nım.

Sa­yın Ba­ka­nı­mız Fa­ruk Çe­lik Bey, is­tih­dam ra­kam­la­rı­nı ve­rir­ken özel­lik­le iş gü­cü ar­tı­şın­da 2 mil­yon ci­va­rın­dan bah­set­ti. Ben, 28 Ekim ta­rih­li Ba­kan­lar Ku­ru­lu Ka­ra­rı Res­mî Ga­ze­te­’den, 13’ün­cü say­fa­dan ra­kam­lar söy­le­ye­ce­ğim:

Ça­lış­ma ça­ğın­da­ki nü­fus­ta ar­tış 3 mil­yon 627, an­cak bu­na kar­şı­lık iş gü­cü­ne ka­tı­lım 958 bin ol­muş, -dört yıl, 2002-2006 ara­sın­da­ki ra­kam­la­rı söy­lü­yo­rum- iş gü­cü­ne ka­tı­lım ora­nı bu dö­nem içe­ri­sin­de yüz­de 25. İş gü­cü­ne ka­tı­lım ora­nı aşa­ğı­da­ki bü­tün tab­lo­lar­da yüz­de 49-48’ler ci­va­rın­da ol­ma­sı­na rağ­men, bu ra­kam­da­ki çe­liş­ki­le­r… Ya­ni, ger­çek ra­kam­la­rı yan­sıt­ma­yan bir­ta­kım de­ğiş­ken­ler üze­rin­de oy­na­ya­rak iş­siz­lik ora­nı­nın dü­şü­rül­dü­ğü bu­ra­da açık ve net bir şe­kil­de gö­rül­mek­te­dir.

Ben, Bur­sa İŞ­KU­R’­un res­mî ra­kam­la­rın­dan da siz­le­re söz et­mek is­ti­yo­rum. 2006 yı­lın­da 32 bin ki­şi iş­ten çı­ka­rıl­mış, yak­la­şık 8 bin ki­şi işe baş­la­mış. 2007 yı­lı on bir ay­lık dö­nem­de 38.615 ki­şi iş­ten çı­ka­rıl­mış, 7.908 ki­şi işe alın­mış. Bu çe­liş­ki­le­ri ne­ye bağ­lı­yo­ruz? Ne yap­mak ge­re­kir di­ye so­ru­yo­rum.

Bir de Bağ-Kur ça­lı­şan­la­rı, prim borç­la­rın­dan do­la­yı sağ­lık hiz­met­le­rin­den, bir ay­lık prim bor­cu da­hi ol­sa, ya­rar­la­na­mı­yor­lar. İn­san­la­rın sağ­lık­la­rı­nı ön­le­ri­ne ko­yup prim borç­la­rı­nı tah­sil et­me­de teh­dit gi­bi gös­ter­me­nin doğ­ru ol­ma­dı­ğı­nı dü­şü­nü­yo­rum.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Özen­soy, te­şek­kür edi­yo­rum.

So­ru sor­ma­nın öbür ta­ra­fın­da, ta­bii bil­gi ak­ta­rı­mı­na da kat­kı­ya da gir­di­niz.

NE­CA­Tİ ÖZEN­SOY (Bur­sa) – Ted­bir ne­dir, di­yo­rum.

BAŞ­KAN – Sa­yın Ba­ka­nım ona ce­vap ve­rir.

Sa­yın Işı­k…

ALİM IŞIK (Kü­tah­ya) – Sa­yın Baş­ka­nım, ara­cı­lı­ğı­nız­la, Sa­yın Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­ka­nı­mı­za sor­mak is­ti­yo­rum.

Yak­la­şık 600 adet de­mir yo­lu iş­çi­si 2006 yı­lın­da ön­gö­rü­len ye­ter­li sü­re­de ça­lış­mış ol­ma­la­rı­na rağ­men, vi­ze­siz ol­duk­la­rı ve afet kap­sa­mın­da ça­lış­tı­rıl­dık­la­rı için 59’un­cu Hü­kû­met ta­ra­fın­dan 22 Tem­muz 2007 se­çim­le­ri ön­ce­sin­de ve­ri­len dai­mî kad­ro­la­ra ata­na­ma­ya­rak mağ­dur edil­miş­ler­dir. Ay­rı­ca, bu iş­çi­ler yıl­da yüz yet­miş do­kuz gün­den faz­la da ça­lı­şa­ma­mak­ta­dır­lar. Bu du­rum­da­ki­le­rin mağ­du­ri­yet­le­ri­nin gi­de­ril­me­si ko­nu­sun­da na­sıl bir çö­züm dü­şün­mek­te­si­niz?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Işık.

Sa­yın Ak­ku­ş…

AKİF AK­KUŞ (Mer­sin) – Sa­yın Baş­kan, Sa­yın Çu­buk­çu­’ya so­ru­yo­rum:

Te­le­viz­yon­la­rın özel­lik­le sa­bah prog­ram­la­rı, yay­gın söy­lem­le “ka­dın prog­ram­la­rı­” adı al­tın­da Türk ai­le ya­pı­sı ve ge­le­nek­le­riy­le uyuş­ma­yan söy­lem ve uy­gu­la­ma­lar içe­ri­sin­de­dir. Özel­lik­le “med­yu­m” adı al­tın­da çı­ka­rı­lan bir kı­sım ze­va­tın âde­ta rek­la­mı ya­pıl­mak­ta­dır. Bu ko­nu­da ya­lan, yan­lış ve uy­du­ruk bil­gi­ler­den te­le­viz­yon­lar ne za­man te­miz­le­ne­cek? Böy­le bir ça­lış­ma var mı?

Bir ikin­ci so­ru: Si­zin Ba­kan­lık dö­ne­mi­niz­de Ço­cuk Esir­ge­me Ku­ru­mu yurt­la­rın­da bir­çok olay ce­re­yan et­ti. Bu olay­lar ve­ya nor­mal ta­yin, ata­ma ile bu yurt­la­rın yö­ne­ti­ci­le­rin­den kaç ta­ne­si baş­ka yer­le­re gön­de­ril­di? Ye­ni ata­nan­la­rın yurt yö­ne­ti­mi­ne yö­ne­lik bir eği­tim­le­ri bu­lun­mak­ta mı­dır?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ak­kuş.

Sa­yın Öz­de­mi­r…

HA­SAN ÖZ­DE­MİR (Ga­zi­an­tep) – Sa­yın Ba­ka­nım, bil­di­ği­niz gi­bi Bağ-Kur emek­li­le­ri her­han­gi bir iş ye­ri aç­ma­sı du­ru­mun­da, hâ­len yak­la­şık 60 YTL, 2008 yı­lı ba­şın­dan iti­ba­ren de yak­la­şık 1/3 emek­li maa­şı ora­nın­da ke­sin­ti­ye uğ­ra­tı­la­cak­lar­dır. Sos­yal Si­gor­ta­lar ve Emek­li San­dı­ğı emek­li­le­rin­de ise böy­le bir ke­sin­ti ya­pıl­ma­mak­ta­dır. Bu, ada­let­siz bir uy­gu­la­ma de­ğil mi­dir? Bu ke­sin­ti­nin kal­dı­rıl­ma­sı için bir ça­lış­ma­nız var mı­dır?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Öz­de­mir.

Evet, sü­re­miz ta­mam­lan­dı.

Sa­yın Ba­kan­la­rı­mı­za söz ve­re­ce­ğim.

Bu­yu­run.

DEV­LET BA­KA­NI Nİ­MET ÇU­BUK­ÇU (İs­tan­bul) – Te­şek­kür­ler Sa­yın Baş­kan.

Ön­ce­lik­le, Sa­yın Kork­ma­z’­ın so­ru­suy­la baş­la­mak is­ti­yo­rum. Sa­yın Kork­maz “Mil­lî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı ge­nel­ge­siy­le dev­let has­ta­ne­le­rin­den alı­nan ra­po­run ge­çer­li ol­ma­dı­ğı­nı ve zi­hin­sel en­gel­li­le­rin eği­ti­mi­ni en­gel­le­ye­ce­ği­ni­” söy­le­di.

Mil­lî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı­nın ge­nel­ge­si­nin ger­çek­ten ka­mu­oyun­da ben yan­lış an­la­şıl­dı­ğı­nı dü­şü­nü­yo­rum. Ha­ber­ler yo­luy­la da bu bi­raz böy­le ol­du ama da­ha son­ra ger­çi dü­zel­til­di. Özel­lik­le zi­hin­sel en­gel­li­le­rin eği­ti­mi, re­ha­bi­li­tas­yo­nu ve ra­po­ru­na yö­ne­lik bir dü­zen­le­me yok za­ten bu ge­nel­ge­de. Hiç­bir kı­sıt­la­ma ol­mak­sı­zın, zi­hin­sel en­gel­li­le­rin yaş kı­sıt­la­ma­sı da ol­mak­sı­zın eği­tim­le­ri­ne de­vam edi­yor­lar.

Sa­yın Gü­ve­l’­in öne sür­dü­ğü so­kak ço­cuk­la­rı­na iliş­kin so­ru, ger­çek­ten ko­nuş­mam­da, su­nuş ko­nuş­mam­da çok de­ği­ne­me­di­ğim ama son de­re­ce önem­se­di­ğim, gö­re­ve gel­di­ği­miz gün­den bu­gü­ne, bu alan­da da hiz­met ola­rak son de­re­ce önem­li bir aşa­ma kay­det­ti­ği­miz bir alan. Bu­gün, Tür­ki­ye ge­ne­lin­de so­kak ço­cuk­la­rı­nı il il, tek tek tes­pit ede­rek, Sa­yın Baş­ba­ka­nın ge­nel­ge­si doğ­rul­tu­sun­da oluş­tu­ru­lan 5 ki­şi­lik ba­kan gru­buy­la he­men he­men her şe­hir­de­ki ço­cuk­la­rı­mız hiz­met mo­de­li ola­rak, so­kak­ta ça­lı­şan ço­cuk­lar, so­kak­ta ya­şa­yan ço­cuk­lar ve mad­de ba­ğım­lı­sı ço­cuk­lar ol­mak üze­re üçe ay­rıl­mış ve uz­man­lık alan­la­rı­na gö­re ça­lış­ma­lar sür­dü­rül­müş­tür.

Özel­lik­le, so­kak­ta ça­lı­şan ço­cuk­lar üze­rin­de uy­gu­la­dı­ğı­mız pro­je­de ba­şa­rı ora­nı­mız ne­re­dey­se 100’e yü­ze ya­kın ol­muş ve ni­te­kim ILO, ço­cuk iş­çi­li­ği­nin azal­tıl­ma­sı ko­nu­sun­da Tür­ki­ye'yi de ör­nek ül­ke ola­rak gös­ter­miş­tir ra­po­run­da.

Bu­nun ya­nı sı­ra, so­kak­ta ol­ma­sı­na rağ­men bir şe­kil­de eği­ti­me ka­zan­dı­rı­lan ço­cuk sa­yı­sı 8.172 ci­va­rın­da ol­muş­tur. Ger­çek­ten, so­kak­ta ça­lı­şan ço­cuk­la­rın, ya­şa­yan ço­cuk­la­ra oran­la mes­le­ki eği­ti­me yön­len­di­ril­me­le­ri du­ru­mun­da çok da­ha hız­lı bir şe­kil­de eği­tim­le­ri­ne ka­zan­dı­rıl­dı­ğı­nı biz bi­li­yo­ruz ve bu­gün bü­yük kent­le­ri­miz­de özel­lik­le mo­bil ekip­ler­le, ge­ce ba­rı­nak­la­rıy­la ve re­ha­bi­li­tas­yon mer­kez­le­riy­le ulaş­tı­ğı­mız ço­cuk sa­yı­sı 16 bi­nin üze­rin­de­dir. Şu an­da tüm Tür­ki­ye'de, özel­lik­le so­kak­ta ya­şa­yan ço­cuk sa­yı­sı 1.200 ci­va­rın­da­dır. En azın­dan, Tür­ki­ye'de, so­kak­ta ya­şa­yan, so­kak­ta ça­lı­şan ço­cuk­lar so­ru­nu­nu­… Ben çok id­di­alı bir şe­kil­de çı­kıp “Bu me­se­le­nin kö­kü­nü ka­zı­ya­ca­ğız.” gi­bi bir cüm­le sarf et­mi­yo­rum il­gi­li Ba­kan ola­rak. Çün­kü sos­yal bir ya­ra­nın çö­zü­mü bir an­da ol­maz, ama onu bes­le­yen se­bep­ler sür­dü­ğü sü­re­ce so­run sü­re­bi­lir, ama bu­gün 1.200 ci­va­rı­na dü­şür­dü­ğü­müz, kon­trol al­tı­na al­dı­ğı­mız ve çok önem­li ba­şa­rı el­de et­ti­ği­miz bir alan­dır, top­lum­sal bir so­run ol­mak­tan çı­kar­dık, top­lu­mun gün­de­min­den dü­şür­dük. Ni­te­kim, bu­gün med­ya­da da ar­tık bu me­se­le çok ele alın­mı­yor. Sa­at on­dan son­ra özel­lik­le ço­cuk­la­rı­mı­zı risk al­tın­da bı­rak­ma­yıp ge­ce ba­rı­nak­la­rı­na alı­yo­ruz. Çok kap­sam­lı bir ça­lış­ma.

Ben bu an­lam­da­ki ça­lış­ma­la­rı­mı­zı ay­rın­tı­lı ola­rak mil­let­ve­kil­le­ri­mi­ze de gön­der­me­yi dü­şü­nü­yo­rum. En azın­dan çok da­ha, bu ko­nu­da bil­gi­len­me ve bi­zim ça­lış­ma­la­rı­mı­za des­tek ol­ma ko­nu­sun­da önem­li gö­rev­le­ri olur di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

Bu­gün, her tür­lü hiz­me­te ve ça­ba­mı­za rağ­men, so­kak­ta ya­şa­ma­yı bir ya­şam bi­çi­mi ola­rak se­çen ço­cuk­la­rı­mız­la il­gi­li ça­lış­ma­la­rı­mız da sü­rü­yor ve özel­lik­le risk al­tın­da bul­du­ğu­muz ve so­ka­ğa çık­ma ih­ti­ma­li ol­du­ğu­nu dü­şün­dü­ğü­müz ço­cuk­la­ra ye­rel­de çok hiz­met gö­tü­rü­yo­ruz. Bu, çok önem­li bir ça­lış­ma. Yak­la­şık 16 bin ci­va­rın­da ai­le­yi bu şe­kil­de des­tek­li­yo­ruz. Ço­cuk­la­rı­mı­zı, ön­ce­lik­le ai­le­le­ri­nin ya­nın­da, ev­le­rin­de tut­ma­yı ba­şar­ma­ya ça­lı­şı­yo­ruz; ol­ma­dı­ğı tak­dir­de ma­hal­le­le­rin­de, so­kak­la­rın­da; ol­ma­dı­ğı tak­dir­de il­çe­le­rin­de, şe­hir­le­rin­de. En azın­dan bir baş­ka şe­hir­den bir baş­ka şeh­re ge­çer­ken, is­tis­mar edil­me ih­ti­mal­le­ri­nin de son de­re­ce yük­sek ol­du­ğu­nu bi­li­yo­ruz. Bu şe­kil­de, ço­cuk­la­ra yö­ne­lik ça­lış­ma­la­rı, za­man sı­nı­rı ne­de­niy­le kı­sa­ca söy­le­miş ola­yım.

Sa­yın Ak­ku­ş’­un ka­dın prog­ram­la­rı ko­nu­sun­da­ki iti­raz­la­rı... Ger­çek­ten, ço­cuk­lar ve ka­dın­lar, ai­le üze­rin­de­ki et­ki­le­ri­ni ölç­mek ama­cıy­la, Rad­yo ve Te­le­viz­yon Üst Ku­ru­luy­la sü­rek­li te­mas­ta ve or­tak ça­lış­ma­lar yü­rü­ten bir Ba­kan­lı­ğız. Ve so­nuç ola­rak, Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­müz ve Rad­yo ve Te­le­viz­yon Üst Ku­ru­lu, iş bir­li­ği hâ­lin­de ça­lış­ma ka­ra­rı al­mış ve bu ko­nu­da tav­si­ye ya­zı­la­rı al­mış­tır. Bi­ze ula­şan şi­kâ­yet­ler ve­ya bi­zim gör­dü­ğü­müz şi­kâ­yet­ler ko­nu­sun­da da ge­nel­lik­le biz, Rad­yo ve Te­le­viz­yon Üst Ku­ru­lu­na di­rekt ya­zı­lar ya­zı­yo­ruz, ama, da­ha­… Rad­yo ve Te­le­viz­yon Üst Ku­ru­lu büt­çe­si gö­rü­şü­lür­ken de te­sa­dü­fen ben bu­ra­day­dım, ben­zer so­ru­lar gel­di. Tak­dir eder­si­niz ki, Rad­yo ve Te­le­viz­yon Üst Ku­ru­lu, yü­rür­lük­te­ki ya­sa­la­ra gö­re de­ne­tim gö­re­vi­ni gö­rü­yor. Şu an­da, ön­ce­den ön­le­me ve ka­pat­ma gi­bi yet­ki­le­ri yok; do­la­yı­sıy­la, bu yet­ki­le­rin ken­di­le­ri­ne ya­sal ola­rak ve­ril­me­si du­ru­mun­da gö­rev­le­ri­ni çok da­ha iyi şe­kil­de on­lar da ic­ra ede­cek­ler­dir di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Ba­ka­nım, bu­yu­run.

ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL GÜ­VEN­LİK BA­KA­NI FA­RUK ÇE­LİK (Bur­sa) – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım.

Ön­ce­lik­le, Dev­let De­mir­yol­la­rın­da ça­lı­şan iş­çi­le­ri­miz­le, vi­ze­siz ça­lı­şan iş­çi­le­ri­miz­le il­gi­li bir so­ru var. Bu­nun­la il­gi­li, Ba­kan­lar Ku­ru­lu ka­ra­rıy­la bir de­ği­şik­lik ön­gö­rü­lü­yor. Bu­nun­la il­gi­li bir ça­lış­ma­yı şu an­da baş­lat­mış bu­lu­nu­yo­ruz. Ba­kan­lar Ku­ru­lun­da da bu ko­nu­yu gö­rü­şe­ce­ği­mi­zi ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

İkin­ci­si, “Bağ-Kur emek­li­le­ri­nin emek­li ay­lık­la­rın­dan yüz­de 10, şu an­da, uy­gu­la­ma­da ke­si­li­yor, Sos­yal Si­gor­ta­la­rın emek­li­le­rin­den bir ke­sin­ti ya­pıl­mı­yor.” di­ye bir so­ru tev­cih edil­di. Bu­nun­la il­gi­li de, SSK emek­li­le­ri, emek­li ol­duk­tan son­ra ye­ni bir iş­te ça­lı­şır­lar­sa yüz­de 30 des­tek pri­mi ke­si­li­yor, ça­lış­tık­la­rı iş­ten, şu an­da­ki uy­gu­la­ma böy­le. “SS­K’­lı­lar­dan ke­sil­mi­yor, Bağ-Ku­r’­lu­lar­dan ke­si­li­yo­r” gi­bi bir yak­la­şım çok doğ­ru de­ğil, o an­lam­da söy­lü­yo­rum.

Ne­ca­ti Özen­soy Be­y’­in so­ru­sun­da ise, bel­ki de ben kür­sü­de ifa­de eder­ken is­tih­dam edi­len­le­rin ra­ka­mı di­ye bel­ki söy­le­me­dim, ora­da bir ifa­de yan­lış­lı­ğın­dan kay­nak­la­nan şey ola­bi­lir. Ama ben ra­kam­la­rıy­la si­ze ver­mek is­ti­yo­rum: İs­tih­dam edi­len­le­rin sa­yı­sı 2002’de 21 mil­yon 354 bin, 2007’de 23 mil­yon 545 bin, fark, ça­lı­şan, ya­ni bu sü­reç içe­ri­sin­de is­tih­dam edi­len 2 mil­yon 194 bin, iş­siz­lik ora­nı yüz­de 9,2; iş­siz sa­yı­sı 2 mil­yon 383 bi­n…

NE­CA­Tİ ÖZEN­SOY (Bur­sa) – 2007’de 1 mil­yon ki­şi mi is­tih­dam edil­di Sa­yın Ba­ka­nım?

ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL GÜ­VEN­LİK BA­KA­NI FA­RUK ÇE­LİK (Bur­sa) - Bu ra­kam­lar­la il­gi­li te­fer­ru­at­lı ya­zı­lı ola­rak da bil­gi ve­re­bi­li­riz.

Bu H.֒y­le il­gi­li bir so­ru so­rul­du. Doğ­ru­su, bu ku­ru­lan tek­nik bir alt ko­mis­yon, tek­nik amaç­lı bir alt ko­mis­yon, bu ko­mis­yo­na bir dai­re baş­ka­nı ata­na­cak, ata­nın­ca bu sü­reç ka­pan­mış ola­cak, onu ifa­de et­mek is­ti­yo­rum. Biz de bu ko­nu­da med­ya va­sı­ta­sıy­la bil­gi al­dık­tan son­ra ge­rek­li ça­lış­ma­yı baş­lat­mış bu­lu­nu­yo­ruz.

Bir di­ğer ko­nu sen­di­ka­lar­la il­gi­li. Bu oran­lar, bil­di­ği­niz gi­bi, Ba­kan­lı­ğı­mız­da­ki ka­yıt­lar çer­çe­ve­sin­de ya­pı­lan oran­lar, ya­ni ge­nel nü­fu­sa ya­pı­lan oran­lar de­ğil, o çer­çe­ve­den dü­şük bu­lu­na­bi­lir, doğ­ru­dur. Ör­güt­lü top­lu­mun önün­de­ki en­gel­le­ri kal­dır­ma­dan ya­na­yız. Bu 2821, 2822 sa­yı­lı Ya­sa­lar­da sos­yal ta­raf­lar­la bu gö­rüş­me­le­ri ya­pı­yo­ruz. İna­nı­yo­rum ki, bu dü­zen­le­me­ler ya­pı­lın­ca ör­güt­lü top­lum ol­ma ko­nu­sun­da çok da­ha gü­zel ra­kam­la­ra ulaş­mış ola­ca­ğız.

Ka­mu gö­rev­li­le­riy­le il­gi­li ise, bu­nun, bil­di­ği­niz gi­bi, ka­mu re­for­mu ve per­so­nel re­for­muy­la il­gi­li de­ğer­len­di­ril­me­si ge­re­ki­yor, bu ko­nu üze­rin­de ça­lış­ma­la­rı­mı­zın ol­du­ğu­nu bil­me­ni­zi is­ti­yo­rum.

Di­ğer so­ru­la­rı da ya­zı­lı ola­rak ce­vap­lan­dı­ra­ca­ğım.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ba­kan.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, so­ru ce­vap-iş­le­mi ta­mam­lan­mış­tır.

Kat­kı­da bu­lu­nan mil­let­ve­kil­le­ri­mi­ze ve ce­vap ve­ren sa­yın ba­kan­la­rı­mı­za te­şek­kür edi­yo­rum.

Şim­di sı­ra­sıy­la, ye­din­ci tur­da yer alan büt­çe­le­rin bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si hu­su­su­nu ve bö­lüm­le­ri­ni ay­rı ay­rı oku­tup oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım.

Sos­yal Hiz­met­ler ve Ço­cuk Esir­ge­me Ku­ru­mu Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Bö­lüm­le­ri oku­tu­yo­rum:

07.93 - SOS­YAL HİZ­MET­LER VE ÇO­CUK ESİR­GE­ME KU­RU­MU GE­NEL MÜ­DÜR­LÜ­ĞÜ

1.– Sos­yal Hiz­met­ler ve Ço­cuk Esir­ge­me Ku­ru­mu Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

A – C E T V E L İ

Ko­du                                                          Açık­la­ma                                        (YTL)

01                             Ge­nel Ka­mu Hiz­met­le­ri                                      10.751.000

BAŞ­KAN – Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

03                             Ka­mu Dü­ze­ni ve Gü­ven­lik Hiz­met­le­ri             5.040.000

BAŞ­KAN – Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

10                             Sos­yal Gü­ven­lik ve Sos­yal Yar­dım Hiz­met­le­ri 837.361.000

BAŞ­KAN – Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

                                  TOP­LAM                                                                  853.152.000

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Sos­yal Hiz­met­ler ve Ço­cuk Esir­ge­me Ku­ru­mu Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri ka­bul edil­miş­tir.

Sos­yal Hiz­met­ler ve Ço­cuk Esir­ge­me Ku­ru­mu Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı­nın bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

2.– Sos­yal Hiz­met­ler ve Ço­cuk Esir­ge­me Ku­ru­mu Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim  Ke­sin He­sa­bı

BAŞ­KAN – (A) cet­ve­li­nin ge­nel top­la­mı­nı oku­tu­yo­rum:

Sos­yal Hiz­met­ler ve Ço­cuk Esir­ge­me Ku­ru­mu Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2006 Yı­lı Mer­ke­zi  Ke­sin He­sa­bı

A  –  C E T V E L İ

                                                                                                                        (YTL)

- Ge­nel Öde­nek Top­la­mı                                  :                      464.427.419,73

- Top­lam Har­ca­ma                                            :                      441.152.535,06

- Öde­nek Dı­şı Har­ca­ma                                    :                                  4.697,95

- İp­tal Edi­len Öde­nek                                        :                        23.148.118,50

- Er­te­si Yı­la Dev­re­den Öde­nek                    :                              131.464,12

BAŞ­KAN – (A) cet­ve­li­ni ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Sos­yal Hiz­met­ler ve Ço­cuk Esir­ge­me Ku­ru­mu Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı­nın bö­lüm­le­ri ka­bul edil­miş­tir.

Özür­lü­ler İda­re­si Baş­kan­lı­ğı 2008 Yı­lı Büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Bö­lüm­le­ri oku­tu­yo­rum:

07.87 - ÖZÜR­LÜ­LER İDA­RE­Sİ BAŞ­KAN­LI­ĞI

1.– Özür­lü­ler İda­re­si Baş­kan­lı­ğı 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

A – C E T V E L İ

Ko­du                                                          Açık­la­ma                                        (YTL)

01                          Ge­nel Ka­mu Hiz­met­le­ri                                          1.031.490

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

02                          Sa­vun­ma Hiz­met­le­ri                                                     46.160

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

03                          Ka­mu Dü­ze­ni ve Gü­ven­lik Hiz­met­le­ri                   110.000

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

10                          Sos­yal Gü­ven­lik ve Sos­yal Yar­dım Hiz­met­le­ri  3.067.350

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

                              TOP­LAM                                                                        4.255.000

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Özür­lü­ler İda­re­si Baş­kan­lı­ğı 2008 Yı­lı Büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri ka­bul edil­miş­tir.

Özür­lü­ler İda­re­si Baş­kan­lı­ğı 2006 Yı­lı Ke­sin He­sa­bı­nın bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

2.– Özür­lü­ler İda­re­si  Baş­kan­lı­ğı 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim  Ke­sin He­sa­bı

BAŞ­KA­N– (A) cet­ve­li­nin ge­nel top­la­mı­nı oku­tu­yo­rum:

Özür­lü­ler İda­re­si   Baş­kan­lı­ğı 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

A  –  C E T V E L İ

                                                                                                                        (YTL)

- Ge­nel Öde­nek Top­la­mı                     :                                        3.638.100,00

- Top­lam Har­ca­ma                               :                                        3.305.262,74

- İp­tal Edi­len Öde­nek                           :                                           332.837,26

BAŞ­KA­N– (A) cet­ve­li­ni ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Özür­lül­ler İda­re­si   Baş­kan­lı­ğı 2006 Yı­lı Ke­sin He­sa­bı­nın bö­lüm­le­ri ka­bul edil­miş­tir.

Ai­le ve Sos­yal Araş­tır­ma­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2008 Yı­lı Büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Bö­lüm­le­ri oku­tu­yo­rum:

07.88 - Aİ­LE VE SOS­YAL ARAŞ­TIR­MA­LAR GE­NEL MÜ­DÜR­LÜ­ĞÜ

1.– Ai­le ve Sos­yal Araş­tır­ma­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

A – C E T V E L İ

Ko­du                                                          Açık­la­ma                                        (YTL)

01                                     Ge­nel Ka­mu Hiz­met­le­ri                               4.680.000

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

03                                     Ka­mu Dü­ze­ni ve Gü­ven­lik Hiz­met­le­ri          40.000

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

                                          TOP­LAM                                                             4.720.000

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Ai­le ve Sos­yal Araş­tır­ma­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2008 Yı­lı Büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri ka­bul edil­miş­tir.

Ai­le ve Sos­yal Araş­tır­ma­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2006 Yı­lı Ke­sin He­sa­bı­nın bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

2.– Ai­le ve Sos­yal Araş­tır­ma­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim  Ke­sin He­sa­bı

BAŞ­KA­N– (A) cet­ve­li­nin ge­nel top­la­mı­nı oku­tu­yo­rum:

Ai­le ve Sos­yal Araş­tır­ma­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü

2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

A  –  C E T V E L İ

                                                                                                                        (YTL)

- Ge­nel Öde­nek Top­la­mı                     :                                      3.450.000,00

- Top­lam Har­ca­ma                                :                                      2.742.054,78

- İp­tal Edi­len Öde­nek                           :                                         707.945,22

BAŞ­KA­N– (A) cet­ve­li­ni ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Ai­le ve Sos­yal Araş­tır­ma­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim  Ke­sin He­sa­bı­nın bö­lüm­le­ri ka­bul edil­miş­tir.

Ka­dı­nın Sta­tü­sü Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2008 Yı­lı Büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Bö­lüm­le­ri oku­tu­yo­rum:

07.89 - KA­DI­NIN STA­TÜ­SÜ GE­NEL MÜ­DÜR­LÜ­ĞÜ

1.– Ka­dı­nın Sta­tü­sü Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

A – C E T V E L İ

Ko­du                                                          Açık­la­ma                                        (YTL)

01                                               Ge­nel Ka­mu Hiz­met­le­ri                     3.592.000

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

                                                   TOP­LAM                                                   3.592.000

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Ka­dı­nın Sta­tü­sü Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2008 Yı­lı Büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri ka­bul edil­miş­tir.

Ka­dı­nın Sta­tü­sü Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2006 Yı­lı Ke­sin He­sa­bı­nın bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

2.– Ka­dı­nın Sta­tü­sü Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim  Ke­sin He­sa­bı

BAŞ­KA­N– (A) cet­ve­li­nin ge­nel top­la­mı­nı oku­tu­yo­rum:

Ka­dı­nın Sta­tü­sü Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

A  –  C E T V E L İ

                                                                                                                        (YTL)

- Ge­nel Öde­nek Top­la­mı                     :                                       2.644.703,00

- Top­lam Har­ca­ma                                :                                       2.047.838,98

- İp­tal Edi­len Öde­nek                           :                                          596.864,02

BAŞ­KA­N– (A) cet­ve­li­ni ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Ka­dı­nın Sta­tü­sü Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2006 Yı­lı Ke­sin He­sa­bı­nın bö­lüm­le­ri ka­bul edil­miş­tir.

Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­kan­lı­ğı 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Bö­lüm­le­ri oku­tu­yo­rum:

18 - ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL GÜ­VEN­LİK BA­KAN­LI­ĞI

1.– Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­kan­lı­ğı 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

A – C E T V E L İ

Ko­du                                                          Açık­la­ma                                        (YTL)

01                         Ge­nel Ka­mu Hiz­met­le­ri                                        20.530.300

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

02                         Sa­vun­ma Hiz­met­le­ri                                               1.022.000

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

03                         Ka­mu Dü­ze­ni ve Gü­ven­lik Hiz­met­le­ri                  426.000

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

04                         Eko­no­mik İş­ler ve Hiz­met­ler                            141.458.700

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

10                         Sos­yal Gü­ven­lik ve Sos­yal Yar­dım Hiz­met­le­ri 28.804.000.000

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

                              TOP­LAM                                                              28.967.437.000

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­kan­lı­ğı 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri ka­bul edil­miş­tir.

Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­kan­lı­ğı 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı­nın bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

2.– Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­kan­lı­ğı 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim  Ke­sin He­sa­bı

BAŞ­KA­N– (A) cet­ve­li­nin ge­nel top­la­mı­nı oku­tu­yo­rum:

Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­kan­lı­ğı 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

A  –  C E T V E L İ

                                                                                                                        (YTL)

- Ge­nel Öde­nek Top­la­mı                      :                                    78.045.712,00

- Top­lam Har­ca­ma                                :                                    76.308.932,64

- İp­tal Edi­len Öde­nek                            :                                      1.736.779,36

BAŞ­KA­N– (A) cet­ve­li­ni ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­kan­lı­ğı 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı­nın bö­lüm­le­ri ka­bul edil­miş­tir.

Sos­yal Gü­ven­lik Ku­ru­mu Baş­kan­lı­ğı 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim ke­sin he­sa­bı­nın bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI

1.- Sos­yal Gü­ven­lik Ku­ru­mu Baş­kan­lı­ğı 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim  Ke­sin He­sa­bı

BAŞ­KA­N– (A) cet­ve­li­nin ge­nel top­la­mı­nı oku­tu­yo­rum:

Sos­yal Gü­ven­lik Ku­ru­mu Baş­kan­lı­ğı 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim  Ke­sin He­sa­bı

A  –  C E T V E L İ

                                                                                                                        (YTL)

- Ge­nel Öde­nek Top­la­mı                      :                             12.930.481.250,00

- Top­lam Har­ca­ma                                :                             12.914.461.666,07

- İp­tal Edi­len Öde­nek                            :                                    16.019.583,93

BAŞ­KA­N– (A) cet­ve­li­ni ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Sos­yal Gü­ven­lik Ku­ru­mu Baş­kan­lı­ğı 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı­nın bö­lüm­le­ri ka­bul edil­miş­tir.

Mes­le­ki Ye­ter­li­lik Ku­ru­mu Baş­kanl­ğı  2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Bö­lüm­le­ri oku­tu­yo­rum:

40.50-MES­LE­Kİ YE­TER­Lİ­LİK KU­RU­MU BAŞ­KAN­LI­ĞI

1.– Mes­le­ki Ye­ter­li­lik Ku­ru­mu Baş­kan­lı­ğı 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

A – C E T V E L İ

Ko­du                                                          Açık­la­ma                                        (YTL)

01                                      Ge­nel Ka­mu Hiz­met­le­ri                              3.040.500

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

04                                      Eko­no­mik İş­ler ve Hiz­met­ler                     2.214.500

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

                                          TOP­LAM                                                            5.255.000

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

(B) cet­ve­li­ni oku­tu­yo­rum:

B – C E T V E L İ

Ko­du                                                          Açık­la­ma                                        (YTL)

03                                      Te­şeb­büs ve Mül­ki­yet Ge­lir­le­ri                   500.000

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

05                                      Di­ğer Ge­lir­ler                                                  4.755.000

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

                                          TOP­LAM                                                            5.255.000

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Mes­le­ki Ye­ter­li­lik Ku­ru­mu Baş­kan­lı­ğı 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri ka­bul edil­miş­tir.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, böy­le­ce, Sos­yal Hiz­met­ler ve Ço­cuk Esir­ge­me Ku­ru­mu Ge­nel Mü­dür­lü­ğü, Özür­lü­ler İda­re­si Baş­kan­lı­ğı, Ai­le ve Sos­yal Araş­tır­ma­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü, Ka­dı­nın Sta­tü­sü Ge­nel Mü­dür­lü­ğü, Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­kan­lı­ğı ve Mes­le­ki Ye­ter­li­lik Ku­ru­mu Baş­kan­lı­ğı­nın 2008 yı­lı büt­çe­le­ri ile Sos­yal Hiz­met­ler ve Ço­cuk Esir­ge­me Ku­ru­mu Ge­nel Mü­dür­lü­ğü, Özür­lü­ler İda­re­si Baş­kan­lı­ğı, Ai­le ve Sos­yal Araş­tır­ma­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü, Ka­dı­nın Sta­tü­sü Ge­nel Mü­dür­lü­ğü, Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­kan­lı­ğı, Sos­yal Gü­ven­lik Ku­ru­mu Baş­kan­lı­ğı­nın 2006 yı­lı Ke­sin He­sap­la­rı ka­bul edil­miş­tir. Ba­kan­lık­la­rı­mız ve mil­le­ti­miz için ha­yır­lı ol­ma­la­rı­nı te­men­ni edi­yo­rum.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ye­din­ci tur gö­rüş­me­ler ta­mam­lan­mış­tır.

Bir­le­şi­me on da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

 

Ka­pan­ma Saa­ti: 16.30

 

 

 

 

 

 

ÜÇÜN­CÜ OTU­RUM

Açıl­ma Saa­ti: 16.44

BAŞ­KAN : Baş­kan Ve­ki­li Nev­zat PAK­DİL

K­TİP ÜYE­LER: Fat­ma SAL­MAN KO­TAN (Ağ­rı), Fa­toş GÜR­KAN (Ada­na)

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 33’ün­cü Bir­le­şi­mi­nin Üçün­cü Otu­ru­mu­nu açı­yo­rum.

2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ile 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sap Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı­’nın gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

II­I. - KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN

GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER (Devam)

A) KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ (Devam)

1.- 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ve Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/426) (S. Sa­yı­sı:57) (Devam)

2.- 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sap Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ile Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si Kap­sa­mın­da­ki İda­re ve Ku­rum­la­rın 2006 Büt­çe Yı­lı Ke­sin He­sap Ta­sa­rı­sı­na Ait Ge­nel Uy­gun­luk Bil­di­ri­mi ve Eki Ra­por­la­rı­nın  Su­nul­du­ğu­na Da­ir Sa­yış­tay Baş­kan­lı­ğı Tez­ke­re­si ile Plan ve  Büt­çe Ko­mis­yo­nu  Ra­po­ru ( 1/267, 3/191) (S. Sa­yı­sı: 58) (Devam)

H) SAĞ­LIK BA­KAN­LI­ĞI

1.- Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı  2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

I) HU­DUT VE SA­HİL­LER SAĞ­LIK GE­NEL MÜ­DÜR­LÜ­ĞÜ

1.- Hu­dut ve Sa­hil­ler Sağ­lık Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Hu­dut ve Sa­hil­ler Sağ­lık Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

İ) İÇİŞ­LE­Rİ  BA­KAN­LI­ĞI

1.- İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı  2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı  2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

J) EM­Nİ­YET  GE­NEL MÜ­DÜR­LÜ­ĞÜ

1.- Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

K) JAN­DAR­MA GE­NEL KO­MU­TAN­LI­ĞI

1.- Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­tan­lı­ğı 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­tan­lı­ğı 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

L) SA­HİL GÜ­VEN­LİK KO­MU­TAN­LI­ĞI­

1.- Sa­hil Gü­ven­lik Ko­mu­tan­lı­ğı 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Sa­hil Gü­ven­lik Ko­mu­tan­lı­ğı 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

BAŞ­KAN – Ko­mis­yon ve Hü­kû­met ye­rin­de.

Şim­di, se­ki­zin­ci tur gö­rüş­me­le­re baş­lı­yo­ruz.

Se­ki­zin­ci tur­da, Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı, Hu­dut ve Sa­hil­ler Sağ­lık Ge­nel Mü­dür­lü­ğü, İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı, Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü, Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­tan­lı­ğı, Sa­hil Gü­ven­lik Ko­mu­tan­lı­ğı büt­çe­le­ri­ni gö­rü­şe­ce­ğiz.

Grup­lar adı­na söz alan mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mı­zın isim­le­ri­ni oku­yo­rum:

AK Par­ti Gru­bu adı­na: Nec­det Ünü­var, Ada­na Mil­let­ve­ki­li; Fey­zi İş­ba­şa­ran, Elâ­zığ Mil­let­ve­ki­li; Meh­met Çer­çi, Ma­ni­sa Mil­let­ve­ki­li; Öz­lem Pil­ta­noğ­lu Tür­kö­ne, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li; Emin Ne­dim Öz­türk, Es­ki­şe­hir Mil­let­ve­ki­li; Nu­ret­tin Ak­man, Çan­kı­rı Mil­let­ve­ki­li; İs­ma­il Gök­sel, Niğ­de Mil­let­ve­ki­li. Bü­tün mil­let­ve­kil­le­ri­nin sü­re­le­ri be­şer da­ki­ka­dır.

De­mok­ra­tik Top­lum Par­ti­si adı­na: Os­man Öz­çe­lik, Si­irt Mil­let­ve­ki­li, on beş da­ki­ka; Nu­ri Ya­man, Muş Mil­let­ve­ki­li, yir­mi da­ki­ka.

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na: Ali Ars­lan, Muğ­la Mil­let­ve­ki­li, on iki da­ki­ka; Ya­şar       Tü­zün, Bi­le­cik Mil­let­ve­ki­li, on iki da­ki­ka; Ra­sim Ça­kır, Edir­ne Mil­let­ve­ki­li, on bir da­ki­ka.

Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu adı­na: Os­man Dur­muş, Kı­rık­ka­le Mil­let­ve­ki­li, on üç da­ki­ka; Be­kir Ak­soy, An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li, on üç da­ki­ka; Ham­za Ha­mit Hom­riş, Bur­sa Mil­let­ve­ki­li; do­kuz da­ki­ka.

Şa­hıs­lar adı­na: Le­hin­de, Ab­dül­ha­di Kah­ya, Ha­tay Mil­let­ve­ki­li; Öz­nur Ça­lık, Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li; Mu­zaf­fer Gül­yurt, Er­zu­rum Mil­let­ve­ki­li; Rüs­tem Zey­dan, Hak­kâ­ri Mil­let­ve­ki­li; Ab­dur­rah­man Arı­cı, An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li; aley­hin­de, Ha­san Öz­de­mir, Ga­zi­an­tep Mil­let­ve­ki­li; Re­cai Bir­gün, İz­mir Mil­let­ve­ki­li.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ilk söz, AK Par­ti Gru­bu adı­na, Ada­na Mil­let­ve­ki­li Nec­det Ünü­va­r’­a ait­tir.

Sa­yın Ünü­var, bu­yu­run efen­dim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sü­re­niz beş da­ki­ka Sa­yın Ünü­var.

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA NEC­DET ÜNÜ­VAR (Ada­na) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı büt­çe­si hak­kın­da AK Par­ti Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­kil­le­ri, sağ­lı­ğın öne­mi­ni he­pi­miz çok ya­kın­dan bi­li­yo­ruz, her­kes için her za­man ön­ce­lik ta­şır; ya­pı­lan­lar da bu yüz­den çok önem­li. Bir ik­ti­dar yap­tık­la­rı­nı ön­ce­ki dö­nem­ler­de ya­pı­lan­lar­la mu­ka­ye­se ede­rek an­la­tır. An­cak -ba­zen Plan Büt­çe­de de gö­rü­yo­ruz- 2002 ile mu­ka­ye­se et­ti­ği­miz za­man ba­zı ar­ka­daş­la­rı­mız tep­ki gös­te­ri­yor­lar. O yüz­den ben ko­nuş­mam­da mu­ka­ye­se yap­ma­ma­ya ça­lı­şa­ca­ğım ve ilk de­fa AK Par­ti Hü­kû­me­ti dö­ne­min­de yü­rür­lü­ğe ko­nu­lan ilk­ler­den bah­se­de­ce­ğim.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, et­ki­li ve ka­li­te­li bir sağ­lık hiz­me­ti için fi­zi­ki ya­pı, do­na­nım ve in­san gü­cü çok önem­li; ama, ka­bul et­mek la­zım ki, bun­la­rın için­de en önem­li­si in­san gü­cü. Ül­ke­miz­de sağ­lık in­san gü­cü hem sa­yı ola­rak az hem de da­ğı­lım­da bir den­ge­siz­lik söz ko­nu­su. Bu yüz­den AK Par­ti ola­rak ilk yap­tı­ğı­mız şey­ler­den bi­ri­si, ata­ma ve ta­yin­ler­de ob­jek­tif esas­la­ra da­ya­lı bir hiz­met pua­nı ku­ra­lı­nı ge­tir­mek­ti. Bu­nun­la Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı ça­lı­şan­la­rı­nı ob­jek­tif esas­la­ra da­ya­lı ola­rak, den­ge­li bir şe­kil­de da­ğıt­ma­ya ça­lış­tık ve bu­nun­la Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı ata­ma­la­rı için her­kes­ten hep duy­du­ğu­muz renk­li anek­dot­lar or­ta­dan kalk­tı. Ar­tık, in­san­lar ob­jek­tif ola­rak ve ku­ral­la­ra uy­gun ola­rak ata­nı­yor­lar.

Yi­ne bir baş­ka ye­ni­lik, ih­ti­yaç du­yu­lan böl­ge­ler­de ça­kı­lı sta­tü­de ve söz­leş­me­li sağ­lık per­so­ne­li ata­ma­sıy­dı. Bu­nun­la pek çok Do­ğu ve Gü­ney­do­ğu ili­miz ilk de­fa ba­zı uz­man­lık alan­la­rıy­la ta­nış­tı. Hak­kâ­ri be­yin cer­ra­hı ve nö­ro­lo­ji uz­ma­nıy­la, Ağ­rı plas­tik cer­ra­hi uz­ma­nıy­la, Muş pa­to­lo­ji ve mik­ro­bi­yo­lo­ji uz­ma­nıy­la; Si­irt, Tun­ce­li, Bit­lis, bir­çok ili­miz pek çok ye­ni uz­man­lık alan­la­rıy­la ta­nış­tı.

Yi­ne bir baş­ka ilk uy­gu­la­ma, sağ­lık­ta per­for­mans uy­gu­la­ma­sı. Bu­nun­la sağ­lık ça­lı­şan­la­rı­mız hem da­ha çok ça­lı­şı­yor­lar hem de da­ha çok ka­za­nı­yor­lar. Bu uy­gu­la­may­la pek çok dok­to­ru­muz mu­aye­ne­ha­ne­le­ri­ni ka­pat­tı. Tam za­man­lı ka­mu­da ça­lış­ma yüz­de 11’ler­den yüz­de 64’le­re çık­tı.

Yi­ne bir baş­ka ye­ni­lik, sağ­lık hiz­met­le­rin­de hiz­met alı­mı yön­te­mi. Bu yön­tem­le, ar­tık MR, to­mog­ra­fi ran­de­vu­la­rı ay­lar­la de­ğil gün­ler­le ifa­de edi­len gün­ler­de ve­ri­li­yor. 

Yi­ne ko­ru­yu­cu sağ­lık hiz­met­le­rin­de aşı tak­vi­mi­miz de­ğiş­ti. Da­ha ön­ce aşı tak­vi­min­de ol­ma­yan kı­za­mık­çık, ka­ba­ku­lak, me­nen­jit aşı­la­rı ar­tık aşı tak­vi­min­de var. İn­gil­te­re'de, Al­man­ya'da, Fran­sa'da han­gi aşı­lar uy­gu­la­nı­yor­sa bi­zim yav­ru­la­rı­mız da ay­nı aşı­lar­la ko­ru­nu­yor.

Cum­hu­ri­yet ta­ri­hi­nin en bü­yük kı­za­mık aşı kam­pan­ya­sı­nı yap­tık ve bu­nun so­nu­cu­nu da al­dık. 2001'de yak­la­şık 31 bin olan kı­za­mık va­ka sa­yı­sı bu­gün iti­ba­rıy­la, bu yıl için­de sa­de­ce 3.

Yi­ne, be­bek­le­ri­mi­ze üc­ret­siz D vi­ta­mi­ni, be­bek ve ge­be­le­ri­mi­ze üc­ret­siz de­mir ve­ri­yo­ruz. Bu­nun­la da­ha sağ­lık­lı bir ne­sil ye­tiş­ti­re­ce­ğiz.

Am­bu­lans sa­yı­sın­da şüp­he­siz çok cid­di ar­tış­lar ol­du. Ama yüz­de 20'ler­de olan kır­sal­dan 112'yi ara­ma bu­gün iti­ba­rıy­la yüz­de 97'ye ulaş­tı. Şe­hir­le­ri­miz­de de in­san­lar 112'yi çe­vir­di­ği za­man, yüz­de 92, on da­ki­ka­nın al­tın­da am­bu­lans­la kar­şı­la­şı­yor ve has­ta­ne­ye çok ra­hat bir şe­kil­de gi­di­yor.

Bir baş­ka uy­gu­la­ma -do­ğu il­le­ri­mi­zin mil­let­ve­kil­le­ri çok iyi bi­le­cek­tir- ar­tık kı­zak­la has­ta­la­rı­mı­zı ta­şı­mı­yo­ruz. Kar pa­let­li am­bu­lans­la­rı­mız var. Al­tı ta­ne has­ta ka­bin­li kar ara­cı­mız var. Yi­ne de­niz­de dört ta­ne de­niz am­bu­lan­sı­mız var. 2008'de in­şal­lah ha­va am­bu­lan­sı­nı da ko­ya­ca­ğız. Ya­ni, ha­va­da, ka­ra­da ve de­niz­de ar­tık has­ta­la­rı­mı­za, acil has­ta­la­rı­mı­za çok ra­hat ula­şa­bi­le­ce­ğiz.

Di­ya­liz has­ta­la­rı­mı­zı evin­den alıp di­ya­liz hiz­me­ti ve­ril­dik­ten son­ra yi­ne evi­ne bı­ra­kı­yo­ruz ve bu yi­ne üc­ret­siz ola­rak ya­pı­lı­yor.

Bir baş­ka ye­ni­lik, sek­sen bir il­de 2.500 ki­şi­den olu­şan ulu­sal me­di­kal kur­tar­ma eki­bi. Bun­lar, sa­de­ce ül­ke­miz­de­ki afet­ler­de de­ğil, İran'da, Pa­kis­tan'da, En­do­nez­ya'da bay­ra­ğı­mı­zı dal­ga­lan­dı­ra­rak bi­zim göğ­sü­mü­zü ka­bar­tan ba­şa­rı­lar ge­tir­di­ler.

2005 yı­lın­da bir baş­ka ye­ni­lik, yak­la­şık yir­mi yıl ko­nu­şul­duk­tan son­ra ai­le he­kim­li­ğiy­le ta­nış­tı Tür­ki­ye.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Ünü­var, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

NEC­DET ÜNÜ­VAR (De­vam­la) – On üç il­de 10 mil­yon va­tan­da­şı­mı­zın ar­tık ai­le fo­toğ­raf­la­rın­da he­kim­le­ri de yer alı­yor.

İlaç fi­yat­la­rı pa­zar­lık usu­lüy­le de­ğil, ob­jek­tif esas­lar­la, beş yıl ön­ce ha­yal da­hi edi­le­me­ye­cek in­di­rim­le­re ka­vuş­tu va­tan­daş­la­rı­mız. SSK ve ye­şil kart­lı va­tan­daş­la­rı­mız, yi­ne ilaç­la­rı­nı siz­ler gi­bi ec­za­ne­ler­den gi­dip alı­yor­lar, di­le­di­ği has­ta­ne­den hiz­met alı­yor­lar.

Yi­ne önü­müz­de­ki bir­kaç yıl için­de bü­tün Tür­ki­ye ai­le he­ki­mi­ne ka­vu­şa­cak.

İs­tan­bul, An­ka­ra, İz­mir ve ta­bii ki Ada­na gi­bi bü­yük il­le­ri­miz­de baş­la­mak üze­re, önün­de he­li­kop­ter pis­ti, için­de her tür­lü ile­ri tek­no­lo­ji ba­rın­dı­ran sağ­lık kam­püs­le­ri ya­pı­la­cak. Has­ta­ne yö­ne­ti­mi, bir­lik­ler şek­lin­de mo­dern bir yö­ne­tim tar­zı­na ka­vu­şa­cak.

Bu ve­si­ley­le, Ba­kan­lık büt­çe­mi­zin ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yor, Ba­ka­nı­mız baş­ta ol­mak üze­re, bü­tün Ba­kan­lık ça­lı­şan­la­rı­mı­za üs­tün ba­şa­rı­la­rı­nın de­va­mı­nı di­le­ye­rek he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ünü­var.

AK Par­ti Gru­bu adı­na ikin­ci ko­nuş­ma­cı, Elâ­zığ Mil­let­ve­ki­li Fey­zi İş­ba­şa­ran.

Bu­yu­run Sa­yın İş­ba­şa­ran. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA FEY­Zİ İŞ­BA­ŞA­RAN (Elâ­zığ) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; AK Par­ti Gru­bu adı­na Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­nın büt­çe­si üze­rin­de söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

58’in­ci ve 59’un­cu AK Par­ti Hü­kû­met­le­ri dö­ne­min­de Sağ­lık­ta Dö­nü­şüm Prog­ra­mı­’nın ve Tür­ki­ye'nin ar­zu­la­dı­ğı de­ği­şi­min sağ­lan­ma­sı ko­nu­sun­da Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­mız ve Hü­kû­me­ti­miz önem­li me­sa­fe­ler ka­tet­miş­tir. Hü­kû­me­ti­miz, son beş yıl­da cid­di bir dö­nü­şüm ve de­ği­şim prog­ra­mı baş­lat­mış ve bu prog­ra­mı ha­zır­lar­ken kav­ram­sal an­lam­da Dün­ya Sağ­lık Ör­gü­tü­nün sağ­lı­ğı ta­nım­la­ma­sın­dan  yo­la çık­mış­tır.

Sağ­lık, be­de­nen, ru­hen ve sos­yal açı­dan tam bir iyi­lik hâ­li ola­rak ta­nım­la­nı­yor. Hü­kû­me­ti­mi­zin ve Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­mı­zın ça­lış­ma­la­rıy­la bir­lik­te, va­tan­daş­la­rı­mı­zın ken­di sağ­lık­la­rıy­la il­gi­len­me­le­ri bi­lin­ci art­mış­tır. Hü­kû­me­ti­mi­zin "İn­sa­nı ya­şat ki dev­let ya­şa­sın." man­tı­ğıy­la yo­la çı­ka­rak sür­dür­mek­te ol­du­ğu de­ği­şim ve dö­nü­şüm prog­ra­mı­nın ba­şa­rıy­la yü­rü­tül­me­sin­den mem­nu­ni­yet du­yu­yo­ruz.

Bu prog­ra­mın te­mel man­tı­ğı, fik­ri, ana te­ma­sı, in­san odak­lı de­ği­şik­li­ği ger­çek­leş­tir­me­yi       amaç­la­ma­sı­dır.

Beş yıl ön­ce­si­ne dö­nüp bak­tı­ğı­mız­da; ka­mu has­ta­ne­le­ri, dev­le­tin sağ­lık ku­ru­luş­la­rı hiz­met nok­ta­sın­da im­kân­sız­lık­lar için­dey­di. Va­tan­da­şın, çö­zü­mü ço­ğun­luk­la dı­şa­rı­da ara­dı­ğı bir sis­tem mev­cut­tu. Ko­ru­yu­cu sağ­lık hiz­met­le­ri­nin ve­ril­me­sin­de cid­di so­run­lar ya­şan­mak­ta idi. Te­da­vi edi­ci sağ­lık hiz­met­le­ri­ni de ce­bin­den kar­şı­la­mak­ta, ka­mu­nun has­ta­ne­le­ri dı­şın­da baş­ka ad­res­le­re git­mek­te, ma­ale­sef ne­re­dey­se hiz­met ala­maz hâ­le gel­miş­ti. Özel­lik­le cid­di has­ta­lık­lar için bu böy­ley­di. So­nuç iti­ba­rıy­la, içi­miz­den her­kes, hat­ta sağ­lık­la il­gi­le­nen in­san­lar bi­le ken­di ya­kın­la­rı için bu söy­le­di­ği­mi bel­ki de­fa­lar­ca ya­şa­mış­lar­dır.

De­ği­şim ve dö­nü­şüm prog­ra­mı, bü­tün bu ak­sak­lık­lar göz önü­ne alı­na­rak ha­zır­lan­mış­tır. Emi­nim ki Hü­kû­me­ti­miz ve Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­mız ge­çen beş yıl­lık tec­rü­be ışı­ğın­da bu de­ği­şim ve dö­nü­şüm prog­ra­mı­nı önü­müz­de­ki dö­nem­de de ge­niş­le­te­rek ba­şa­rıy­la uy­gu­la­ya­cak­tır.

Da­ha iyi bir ge­le­cek, sağ­lı­ğın ge­liş­ti­ril­me­si ve sağ­lık­lı ha­yat prog­ra­mı kap­sa­mın­da va­tan­da­şın bil­gi­len­dir­me­si, eği­til­me­si, sağ­lık far­kın­da­lı­ğı­nın art­tı­rıl­ma­sı ile müm­kün ola­cak­tır. Bu ko­nu­lar­la bir­lik­te va­tan­daş­la­rı­mı­zın ken­di sağ­lık­la­rıy­la il­gi­li dav­ra­nış­lar­da gös­ter­di­ği ge­liş­me, bu de­ği­şim ve      dö­nü­şüm prog­ra­mı­nın ana he­de­fi­dir.

Bu tür kök­lü de­ği­şim ve dö­nü­şüm içe­ren prog­ram­la­rın ne­ti­ce­le­ri­ni kı­sa za­man­da al­mak müm­kün ol­ma­ya­bi­li­yor. An­cak, uzun va­de­de is­te­nen ne­ti­ce alı­na­cak­tır. Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­mı­zın, prog­ra­mın sür­dü­rü­le­bi­lir­li­ği için bir dai­re baş­kan­lı­ğı kur­ma­sı bu prog­ra­mın uy­gu­lan­ma­sın­da bü­yük bir hız ka­zan­dı­ra­cak­tır.

Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­mı­zın 2008 yı­lı içe­ri­sin­de çok plan­lı ve cid­di bir ey­lem pla­nı­nı ge­niş bir çer­çe­ve ile, tak­vi­mi ile, bü­tün iş plan­la­rıy­la he­def­le­me­si mem­nu­ni­yet ve­ri­ci­dir.

Sağ­lı­ğın de­ği­şim ve dö­nü­şü­mün­de­ki en önem­li ko­nu, bi­re­yin sağ­lık­la il­gi­li be­ce­ri­le­ri­ni ge­liş­tir­me­de ve bi­linç­len­dir­me­de uy­gu­la­nan prog­ra­mın eği­tim­le ko­or­di­ne­li ol­ma­sı ge­rek­li­li­ği­dir. Bu kap­sam­da in­sa­nı­mı­zı bi­linç­len­dir­mek için ya­zı­lı ve gör­sel med­ya­dan ve okul­la­rı­mız­dan aza­mi öl­çü­de fay­da­lan­ma­mız ge­re­ki­yor.

Ül­ke­miz­de be­bek ölüm hı­zı­nın ge­çen beş yıl için­de bin­de 30’lar­dan bin­de 20’le­rin al­tı­na düş­me­si mem­nu­ni­yet ve­ri­ci­dir. Ba­kan­lı­ğı­mı­zın, 2008 yı­lı için­de, be­bek ölüm hı­zı­nın bin­de 15’le­rin al­tı­na çek­me ve an­ne ölüm hı­zı­nın da yüz bin­de 15’in al­tı­na dü­şü­rül­me­si he­de­fi­ni se­vin­di­ri­ci bu­lu­yo­ruz.

Tür­ki­ye'de Ba­kan­lı­ğı­mı­zın yap­mış ol­du­ğu araş­tır­ma­lar­da ço­cuk­la­rı­mı­zın yüz­de 30'un­dan da­ha faz­la­sın­da de­mir ek­sik­li­ği ol­du­ğu gö­rül­müş­tür. Bu ek­sik­lik ma­ale­sef yav­ru­la­rı­mı­zın ze­kâ po­tan­si­ye­li­ni olum­suz et­ki­le­yen bir fak­tör­dür. Ba­kan­lı­ğı­mı­zın ge­çen beş yıl­lık ça­lış­ma­la­rın­da ço­cuk­la­rı­mı­za üc­ret­siz de­mir dam­la­sı da­ğıt­ma­sı so­nu­cu bu ora­nın yüz­de 30’lar­dan yüz­de 7’le­re çe­kil­miş ol­ma­sı­nı çok bü­yük bir ba­şa­rı ola­rak gö­rü­yo­ruz.

Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­mı­zın ge­çen beş yıl için­de 112 hiz­met­le­rin­de çok cid­di ge­liş­me sağ­la­dı­ğı­nı he­pi­miz se­çim böl­ge­le­ri­miz­de his­se­di­yo­ruz. Hü­kû­me­ti­mi­zin 2002'de 481 ola­rak dev­ral­dı­ğı 112 hiz­met mer­kez­le­ri­nin sa­yı­sı­nı 1.221'e, ya­ni 2,5 ka­tı­na çı­kar­ma­sı çok bü­yük ba­şa­rı­dır.

Ge­çen yıl­lar­da bü­tün dün­ya­da ol­du­ğu gi­bi Tür­ki­ye­’de de ya­şa­nan kuş gri­bi va­ka­la­rı ile il­gi­li Ba­kan­lı­ğı­mı­zın za­ma­nın­da ve uy­gun mü­da­ha­le­si bü­tün dün­ya­nın tak­di­ri­ni top­la­mış­tır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Hü­kû­me­ti­miz dö­ne­min­de Emek­li San­dı­ğı, SSK, Bağ-Kur, ye­şil kart­lı va­tan­daş­la­rı­mı­zın ta­ma­mı ka­mu, üni­ver­si­te ve özel has­ta­ne­ler­den is­ti­fa­de ede­bil­mek­te­dir­ler. İlaç­la­rı­nı ec­za­ne­den ra­hat­lık­la ala­bil­mek­te­dir­ler. Va­tan­daş­la­rı­mı­zın bu mem­nu­ni­ye­ti­ni he­pi­miz se­çim böl­ge­le­ri­miz­de gör­mek­te­yiz. Bu ba­kım­dan, Hü­kû­me­ti­mi­ze, Sa­yın Ba­ka­nı­mı­za ve me­sai ar­ka­daş­la­rı­na te­şek­kür­le­ri­mi­zi su­nu­yo­ruz.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; büt­çe gö­rüş­me­le­rin­den son­ra Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­kan­lı­ğı­mı­zın Mec­li­se ge­ti­re­ce­ği­…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın İş­ba­şa­ran, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

FEY­Zİ İŞ­BA­ŞA­RAN (De­vam­la) – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

…ya­sa ile Tür­ki­ye ge­nel sağ­lık si­gor­ta­sı sis­te­mi­ne adım at­mış ola­cak­tır. Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­mı­zın da bu ya­sa­ya kat­kı­la­rıy­la Tür­ki­ye­’de sağ­lık­ta kök­lü bir de­ği­şim ve dö­nü­şüm ya­şa­na­cak­tır.

Büt­çe­nin tüm sağ­lık ça­lı­şan­la­rı­na ve Tür­ki­ye­’ye ha­yır­lı uğur­lu ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum. Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın İş­ba­şa­ran.

AK Par­ti Gru­bu adı­na üçün­cü ko­nuş­ma­cı, Ma­ni­sa Mil­let­ve­ki­li Meh­met Çer­çi.

Sa­yın Çer­çi, bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) – Sa­yın Baş­kan, çok de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı, Hu­dut ve Sa­hil­ler Sağ­lık Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2008 Yı­lı Mer­ke­zî Yö­ne­tim Büt­çe­si üze­ri­ne AK Par­ti Gru­bu adı­na hu­zur­la­rı­nız­da­yım. He­pi­ni­ze bu ve­si­ley­le say­gı­la­rı­mı su­nu­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bil­di­ği­niz gi­bi, son beş yıl­da sağ­lık­ta önem­li bir de­ği­şim sü­re­ci ya­şı­yo­ruz. Bu­ra­da te­mel çı­kış nok­ta­sı, te­mel ba­kış açı­sı, in­san­la­rı­mı­zın, hal­kı­mı­zın hiz­me­te da­ha ko­lay eri­şe­bil­me­si ve bu me­yan­da hiz­me­ti ve­ren mes­lek­taş­la­rı­mı­zın ve sağ­lık ça­lı­şan­la­rı­nın da mem­nu­ni­ye­ti­ni sağ­la­mak ve Tür­ki­ye­’de­ki sağ­lık sis­te­min­de fi­zi­ki alt­ya­pı­yı ye­ter­li hâ­le ge­tir­mek şek­lin­de özet­le­ne­bi­lir­di. Ger­çek­ten bu ko­nu­lar­da son beş yıl­da çok cid­di bir me­sa­fe alın­dı. Ön­ce­ki yıl­lar­la kı­yas­lan­dı­ğın­da, mes­lek­taş­la­rı­mız, ger­çek­ten, es­ki yıl­la­ra gö­re eko­no­mik ola­rak çok bü­yük bir ra­hat­la­ma içe­ri­sin­de ol­du­lar. Özel­lik­le dö­ner ser­ma­ye per­for­mans yö­ne­ti­mi ile on­la­ra cid­di kay­nak­lar ak­ta­rıl­dı.

Yi­ne, Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­nın 2002 yı­lın­da top­lam gi­ren has­ta sa­yı­sı­na bak­tı­ğı­mız­da, bu yıl­da he­men he­men yüz­de 100’ün üze­rin­de Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı has­ta­la­rın­da bir ar­tış mev­cut. Özel­lik­le SSK has­ta­ne­le­ri­nin de sis­te­min içe­ri­si­ne dâ­hil edil­me­siy­le, ger­çek­ten, in­san­la­rı­mız bu­gün çok da­ha ko­lay hiz­me­te ula­şa­bi­li­yor­lar. Yi­ne sis­te­min bir baş­ka nok­ta­sı, özel­lik­le Bağ-Ku­r’­lu, ye­şil kart­lı, SSK’­lı has­ta­la­rı­mı­zın ec­za­ne­ler­den da­ha ko­lay hiz­met ala­bil­me­si on­la­ra ay­rı bir ra­hat­lık ge­tir­di ve ilaç fi­yat­la­rın­da son bir­kaç yıl­da ya­pı­lan in­di­rim­ler, ge­liş­me­ler ve ilaç fi­yat­la­rı­nın da­ha iyi yö­ne­til­me­si, ilaç ar­tı­şı ol­ma­sı­na rağ­men, ilaç tü­ke­ti­mi­nin art­ma­sı­na rağ­men ilaç fi­yat­la­rın­da cid­di bir in­di­ri­min ol­du­ğu­nu göz­ler önü­ne se­ri­yor ve bu ko­nu­da da çok cid­di bir ba­şa­rı sağ­lan­dı. Ke­za, yi­ne, Ba­kan­lı­ğı­mı­zın özel­lik­le ko­ru­yu­cu he­kim­lik uy­gu­la­ma­la­rı, ai­le he­kim­li­ği ve ko­ru­yu­cu he­kim­lik, aşı uy­gu­la­ma­la­rı­na yö­ne­lik uy­gu­la­ma­la­rı çok cid­di ge­liş­me­ler içe­ri­yor. Aşı­la­ma oran­la­rı yüz­de 93’le­re var­dı. Ai­le he­kim­li­ği pi­lot uy­gu­la­ma­sı aşa­ğı yu­ka­rı yıl­ba­şın­da 30 ili ge­çe­cek. Ya­vaş ya­vaş Tür­ki­ye­’de ka­bul gö­rü­yor ve yay­gın­la­şı­yor ve in­san­la­rı­mı­zın bi­re bir he­ki­me ulaş­ma­sı nok­ta­sın­da bü­yük bir dev­rim ni­te­li­ğin­de. Sağ­lık sis­te­mi içe­ri­sin­de, çağ­daş, mo­dern sağ­lık sis­te­mi­nin in­san­la­rı­mı­za ve­ril­me­si nok­ta­sın­da Tür­ki­ye­’ye ye­ni bir ba­kış açı­sı ge­ti­ri­yor.

Yi­ne, za­man za­man eleş­ti­ri­len bir ko­nu var, Tür­ki­ye­’de yıl­la­rın prob­le­mi. He­kim da­ğı­lı­mı nok­ta­sın­da, uz­man ve pra­tis­yen he­kim da­ğı­lı­mı prob­le­mi ya­şa­nı­yor bu ül­ke­de. Bu ko­nu­da da yi­ne Ba­kan­lı­ğı­mı­zın ra­kam­la­rı­na ba­kıl­dı­ğı za­man, dos­ya­lar in­ce­len­di­ği za­man, özel­lik­le do­ğu, gü­ney­do­ğu gi­bi il­le­ri­miz­de bil­has­sa uz­man he­kim nok­ta­sın­da cid­di bir ar­tış ve ba­şa­rı­nın ol­du­ğu ve has­ta­ne­ler­de he­kim ba­şı­na dü­şen po­lik­li­nik sa­yı­sı, has­ta sa­yı­sı nok­ta­sın­da bü­yük bir ba­şa­rı­nın ol­du­ğu göz­len­mek­te.

Bü­tün bun­la­rı ele al­dı­ğı­mız za­man, özel­lik­le özel sek­tö­rün de dev­re­ye alın­ma­sıy­la, Tür­ki­ye­’de sağ­lık sis­te­min­de son üç dört yıl­da, beş yıl­da müt­hiş bir ener­ji­nin, müt­hiş bir de­vi­ni­min, dö­nü­şü­mün ya­şan­dı­ğı­nı, eğer ide­olo­jik bir ön­yar­gı­ya sa­hip de­ğil­se­niz, ba­ğım­sız bir göz­le ba­ka­bi­li­yor­sa­nız göz­lem­le­mek müm­kün. Bu ba­şa­rı bu ül­ke­nin ba­şa­rı­sı, bu mil­le­tin ba­şa­rı­sı, bu Hü­kû­me­tin ba­şa­rı­sı, Tür­ki­ye­’nin ba­şa­rı­sı­dır. İn­san­la­rı­mı­zın sağ­lık sis­te­min­den da­ha ko­lay hiz­met ala­bil­me­si, hiz­me­te da­ha ra­hat eri­şe­bil­me­si­nin önün­de­ki en­gel­le­rin kal­dı­rıl­ma­sı, da­ha çağ­daş bir sağ­lık hiz­me­ti ala­bil­me­si el­bet­te he­pi­mi­zi mem­nun et­me­li, mut­lu et­me­li­dir di­ye dü­şü­nü­yo­rum ve ta­bii ki, sis­te­min so­run­la­rı var­dır, sis­te­min çö­zül­me­si ge­re­ken prob­lem­le­ri var. Bun­la­rın da ya­vaş ya­vaş, bu dö­nem­de, 23’ün­cü Par­la­men­to Dö­ne­min­de çö­zü­le­ce­ği­ni dü­şü­nü­yo­rum.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Çer­çi, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız, bu­yu­run.

MEH­MET ÇER­Çİ (De­vam­la) - Ta­mam­lı­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Hu­dut ve sa­hil­ler me­se­le­si­ne ge­lir­sek, özel­lik­le glo­bal bir dün­ya­da hu­dut ve sa­hil­le­rin sağ­lık açı­sın­dan de­net­le­me­si, güm­rük­le­rin, gi­riş is­tas­yon­la­rı­nın, çı­kış is­tas­yon­la­rı­nın ulus­la­ra­ra­sı has­ta­lık­la­rın ve bu­la­şı­cı has­ta­lık­la­rın gi­riş çı­kı­şı ko­nu­sun­da iyi kon­trol edil­me­si, ta­bii ki çok önem arz edi­yor. Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­mı­zın bu ko­nu­da da yi­ne çok önem­li ça­lış­ma­la­rı ve gay­ret­le­ri ol­du­ğu­nu bi­li­yo­ruz.

Önü­müz­de­ki sü­reç­te, bu Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­mü­zün ba­zı ya­sal ta­lep­le­riy­le il­gi­li ça­lış­ma­lar ola­cak ve­ya bun­la­rın teş­ki­lat ka­nu­nu­nun da ya­sa­laş­ma­sı için yü­ce Mec­li­si­mi­zin gay­ret ede­ce­ği­ni bi­li­yo­ruz ve ken­di­le­ri­ne eli­miz­den ge­len des­te­ği ve­re­ce­ği­mi­zi söy­lü­yo­ruz.

Bu büt­çe­nin, tek­rar, ül­ke­mi­ze, mil­le­ti­mi­ze ha­yır­lı ol­ma­sı­nı te­men­ni edi­yor, he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AKP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim.

AK Par­ti Gru­bu adı­na dör­dün­cü ko­nuş­ma­cı, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Öz­lem Pil­ta­noğ­lu Tür­kö­ne.

Sa­yın Tür­kö­ne, bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA ÖZ­LEM PİL­TA­NOĞ­LU TÜR­KÖ­NE (İs­tan­bul) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­nın 2008 yı­lı ma­li büt­çe­siy­le il­gi­li ola­rak, AK Par­ti Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. Bu ve­si­ley­le, yü­ce Mec­li­si hu­zur­la­rı­nız­da tek­rar say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, son yıl­lar­da, ka­mu yö­ne­ti­min­de or­ta­ya çı­kan çağ­daş ge­liş­me­ler ışı­ğın­da stra­te­jik yö­ne­tim, yö­ne­ti­şim, so­nu­ca odak­lı yö­ne­tim gi­bi an­la­yış­lar gün­de­me gel­miş­tir. Bu ye­ni­lik­ler yö­nün­de ül­ke­miz­de ye­ni­den ya­pı­lan­ma­ya iliş­kin cid­di ya­sal ve ida­ri dü­zen­le­me­ler de ya­pıl­mış­tır. Ne­dir bu ya­sal dü­zen­le­me­ler? Ör­ne­ğin 5216 sa­yı­lı Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye Ka­nu­nu, 5393 sa­yı­lı Be­le­di­ye Ka­nu­nu, 5302 sa­yı­lı İl Özel İda­re­si Ka­nu­nu ve en son ola­rak da Ma­hal­li İda­re Bir­lik­le­ri Ka­nu­nu gi­bi ka­nun­lar ik­ti­da­rı­mız dö­ne­min­de ya­sa­laş­mış­tır.

Ay­rı­ca, 2003 yı­lın­dan bu ya­na kent­sel dö­nü­şüm pro­je­le­riy­le, hem şe­hir­le­ri­mi­ze da­ha mo­dern ve sağ­lık­lı bir ya­pı ka­zan­dı­rıl­mak­ta hem de oluş­tu­ru­lan ye­ni yer­le­şim çev­re­si su­ça ka­rı­şan ki­şi­le­re ve    ai­le­le­re düz­gün bir ha­ya­ta ka­vu­şa­bil­me fır­sa­tı­nı da ver­mek­te­dir.

Di­ğer bir hu­sus, 1972 yı­lın­da bir fi­kir ola­rak or­ta­ya çı­kan ve ki­mi  ne­den­ler­den do­la­yı tam otuz bir yıl bo­yun­ca uy­gu­lan­ma­sı ger­çek­ten bir tür­lü ger­çek­le­şe­me­yen MER­NİS Pro­je­si­’dir ve 2003 ta­ri­hi iti­ba­riy­le, yi­ne bi­zim ik­ti­da­rı­mız dö­ne­min­de uy­gu­lan­ma­ya baş­lan­mış­tır.

Ne­dir MER­NİS? Tüm va­tan­daş­la­rın ai­le ve nü­fus bil­gi­le­ri­nin ka­yıt al­tı­na alın­dı­ğı, her tür­lü ma­li, gü­ven­lik, sos­yal gü­ven­lik, ver­gi, hat­ta ta­şı­nır ta­şın­maz mal­la­rı­nın lis­te­si­nin yer al­dı­ğı, tra­fik ce­za­la­rı­na ka­dar bel­ki bir gün or­tak bir bil­gi ban­ka­sın­da top­lan­ma­sı­nın he­def­len­di­ği ve hal­kı­mı­za tek bir “tı­k”­la müt­hiş bir hiz­met ay­rı­ca­lı­ğı ya­şat­ma­yı va­at eden bir pro­je­dir. Es­ki­den gün­ler sü­ren bir nü­fus cüz­da­nı­nı al­ma iş­le­mi bu­gün bir da­ki­ka el­li iki sa­ni­ye­ye in­miş­tir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, tra­fik me­se­le­si­nin can kay­bı yö­nün­den te­rör­den bi­le sa­yı­ca ön­de ol­du­ğu ül­ke­miz­de siz­le­re ga­yet sı­cak bir ge­liş­me­yi de açık­la­mak is­te­rim. En son Sa­yın Ba­ka­nı­mız Be­şir Ata­la­y’­ın 5 Ara­lık gü­nü bir ba­sın top­lan­tı­sıy­la ta­nı­tı­lan tra­fik gü­ven­li­ğin­de ye­ni açı­lım­lar, he­def­ler ve çö­züm pro­je­le­ri­nin ya­sal pro­se­dü­rü­nün ta­mam­lan­ma­sı du­ru­mun­da, mad­di ha­sar­lı tra­fik ka­za­la­rı­nın de­ğer­len­di­ril­me­si ve tes­pi­ti si­gor­ta şir­ket­le­ri ta­ra­fın­dan ya­pı­la­cak; hat­ta, alt­mış ya­şı­na ka­dar on yıl­da bir, alt­mış ya­şın­dan son­ra ise beş yıl­da bir, her sü­rü­cü, sağ­lık kon­tro­lün­den de ge­çi­ri­le­cek­tir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; fi­ili­ya­ta dö­kü­len her söz, AK Par­ti ola­rak biz­le­re ta­rif­siz bir an­lat­ma key­fi ver­mek­te­dir. Bu se­bep­le, sü­rem dol­ma­dan, ben ki­şi­sel ola­rak da fay­da­la­rı­nı çok ya­kın­dan göz­lem­le­di­ğim ve AK Par­ti­nin pro­je­si ola­rak ad­lan­dır­dı­ğım ve cum­hu­ri­yet ta­ri­hi bo­yun­ca Ata­tür­k’­ün “Mil­le­tin efen­di­si­dir.” de­di­ği kır­sal ke­si­me uy­gu­la­nan en bü­yük pro­je­den, KÖY­DE­S’­ten de bah­set­mek is­ti­yo­rum.

Ne­dir KÖY­DES? Köy­le­rin alt­ya­pı­la­rı­nı in­şa et­me pro­je­si­dir. Pe­ki, kim ta­ra­fın­dan yü­rü­tü­lü­yor? Köy­le­re hiz­met gö­tür­me bir­lik­le­ri ta­ra­fın­dan. Bu bir­lik­le­rin ya­pı­sı­na bak­tı­ğı­mız­da şu­nu gö­rü­yo­ruz: Bir kay­ma­ka­mın ko­or­di­na­tör­lü­ğün­de muh­tar ve il ge­nel mec­li­si üye­le­rin­den olu­şan bir bir­lik. Ya­ni, di­ğer bir ifa­dey­le, han­gi kö­ye, na­sıl, ne za­man, ne şe­kil­de pro­je ya­pı­la­ca­ğı­na ve ne ka­dar pa­ra ak­ta­rı­la­ca­ğı­na o ye­rin se­çil­miş tem­sil­ci­le­ri kay­ma­ka­mın ön­der­li­ğin­de bir­lik­te ka­rar ve­ri­yor. Son üç se­ne­de ya­pı­lan yol­la­ra bir ba­ka­lım.

RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) – İha­le ya­pı­yor­lar mı, iha­le?

ÖZ­LEM PİL­TA­NOĞ­LU TÜR­KÖ­NE (De­vam­la) – 39.405 ki­lo­met­re sta­bi­li­ze, 47.882 ki­lo­met­re as­falt.

RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) – İha­le ya­pı­yor­lar mı, yok­sa iha­le­siz mi ve­ri­yor­lar?

ÖZ­LEM PİL­TA­NOĞ­LU TÜR­KÖ­NE (De­vam­la) - Ne ka­dar iç­me su­yu gö­tü­rül­müş köy­le­re bi­li­yor mu­su­nuz? 2.699 kö­ye ve bağ­lı­sı­na iç­me su­yu gö­tü­rül­müş. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Şim­di, ma­te­ma­ti­ği bir ke­na­ra bı­ra­kır­sak eğer, bu ne de­mek bi­li­yor mu­su­nuz? Te­miz iç­me su­yu tü­ke­ten be­bek­ler de­mek, sağ­lık­lı be­bek­ler de­mek. Köy­le­rin­den il­çe mer­ke­zi­ne ta­şı­ma­lı sis­tem­le ge­len ço­cuk­la­rın yol gü­ven­li­ği de­mek.

Şim­di, ki­mi­le­ri “E­fen­dim, Köy Hiz­met­le­ri Ge­nel Mü­dür­lü­ğü lağ­ve­dil­di. Siz de bu­nun ye­ri­ne KÖY­DE­S’i oluş­tur­du­nuz; iş­te, sa­ğa so­la, yan­daş­la­rı­nı­za da iha­le edi­yor­su­nuz.” di­yor. Ba­kın, aca­ba ra­kam­lar öy­le mi söy­lü­yor?

OS­MAN DUR­MUŞ (Kı­rık­ka­le) – Ken­di­niz söy­ler ken­di­niz ce­vap ve­rir­si­ni­z…

ÖZ­LEM PİL­TA­NOĞ­LU TÜR­KÖ­NE (De­vam­la) - Köy Hiz­met­le­ri lağ­ve­di­lir­ken, ba­kın, lağ­ve­dil­me­den ön­ce, Tür­ki­ye­’de or­ta­la­ma bir il­de 50 ki­lo­met­re an­cak yol ya­pı­lı­yor­du. Bu­gün bir il­çe­de or­ta­la­ma 30 ki­lo­met­re as­falt dö­kü­lü­yor. Ya­ni bi­ri­nin bir il­de yap­tı­ğı­nı bu­gün KÖY­DES bir il­çe­de ya­pı­yor.

Evet, bir­lik­ler İha­le Ka­nu­nu­’na ta­bi de­ğil. Ba­kın, ama ken­di har­ca­ma yö­net­me­lik­le­ri var, hat­ta da­ha öte­si bu­gün Dev­let Mal­ze­me Ofi­si de­…

RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) – 2008 büt­çe­sin­de KÖY­DE­S’­e ne ka­dar pa­ra ay­rıl­dı aca­ba?

ÖZ­LEM PİL­TA­NOĞ­LU TÜR­KÖ­NE (De­vam­la) – Ba­kın, Dev­let Mal­ze­me Ofi­si de İha­le Ka­nu­nu­’na ta­bi de­ğil. Mil­lî Sa­vun­ma Ba­kan­lı­ğı­nın si­lah, mü­him­mat, he­li­kop­ter, uçak alı­mı da İha­le Ka­nu­nu­’na ta­bi de­ğil.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) – 2008 büt­çe­sin­de KÖY­DE­S’­e ne ka­dar pa­ra ay­rıl­dı aca­ba?

BAŞ­KAN – Sa­yın Tür­kö­ne, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

ÖZ­LEM PİL­TA­NOĞ­LU TÜR­KÖ­NE (De­vam­la) – Ne ya­ni! Say­dı­ğım iha­le­ler, say­dı­ğım iha­le­ler İha­le Ka­nu­nu­’na ta­bi de­ğil di­ye yan­daş­la­ra mı peş­keş çe­kil­miş olu­yor? (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) – Ay­nen öy­le olu­yor.

ÖZ­LEM PİL­TA­NOĞ­LU TÜR­KÖ­NE (De­vam­la) -  Öy­le mi?

RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) – Ay­nen öy­le olu­yor.

ÖZ­LEM PİL­TA­NOĞ­LU TÜR­KÖ­NE (De­vam­la) -  Ba­kın, KÖY­DE­S’i uy­gu­la­yan ve mil­le­tin önün­de bir kez da­ha ono­re olan ve yü­rek­le­nen bu kay­ma­kam, va­li yar­dım­cı­sı ve va­li­le­ri­mi­zi töh­met al­tın­da bı­rak­ma­yın. Lüt­fen, bı­rak­ma­yın.

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (İs­tan­bul) – Ka­nıt­lı­yo­ruz ha­nı­me­fen­di, ka­nıt­lı­yo­ruz.

ÖZ­LEM PİL­TA­NOĞ­LU TÜR­KÖ­NE (De­vam­la) -  De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, onun için, ne­re­de köy var­sa biz ora­ya git­mek­ten, yal­nız­ca git­mek­ten de­ğil ora­da kal­mak­tan bah­se­di­yo­ruz ve bu se­bep­le di­yo­ruz ki, oray­la biz ba­rış­mak­tan bah­se­di­yo­ruz. Biz, te­rör­le mü­ca­de­le­de bu işin si­ya­si, eko­no­mik ve sos­yal yön­le­ri­ni de gö­rü­yo­ruz. KÖY­DES bi­zim için bu de­mek.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bu­nun için, de­mok­ra­si­nin ya­nın­da te­rör­le de mü­ca­de­le eder­ken, iş­ken­ce ve kö­tü mu­ame­le­ye kar­şı da sı­fır to­le­rans­tan ya­na­yız. Bun­la­rın hep­si­ni gö­rü­yo­ruz, iz­li­yo­ruz ve bir­lik­te de­ğer­len­di­ri­yo­ruz.

OS­MAN DUR­MUŞ (Kı­rık­ka­le) – Ya­rın da ge­nel af çı­ka­rır­sı­nız!

ÖZ­LEM PİL­TA­NOĞ­LU TÜR­KÖ­NE (De­vam­la) – Ben, 2008 yı­lı büt­çe­si­nin ha­yır­la­ra ve­si­le ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum. He­pi­ni­ze te­şek­kür edi­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim.

AK Par­ti Gru­bu adı­na Es­ki­şe­hir Mil­let­ve­ki­li Emin Ne­dim Öz­türk.

Sa­yın Öz­türk, bu­yu­run efen­dim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA EMİN NE­DİM ÖZ­TÜRK (Es­ki­şe­hir) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün 2008 yı­lı büt­çe­si hak­kın­da, AK Par­ti Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. Bu ve­si­ley­le yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, dev­le­tin en önem­li ödev­le­rin­den bi­ri va­tan­daş­la­rın hu­zur ve gü­ve­ni­ni sağ­la­mak­tır. İn­san hak ve öz­gür­lük­le­ri­nin kul­la­nı­la­bil­me­si için te­mel ko­şul­lar­dan bi­ri­si, gü­ven­li­ğin ol­ma­sı­dır. Gü­ven­li­ğin ol­ma­dı­ğı bir yer­de hak ve öz­gür­lük­le­rin kul­la­nıl­ma­sı müm­kün de­ğil­dir.

İş­te bu amaç­la gü­ven­lik güç­le­ri­miz bü­yük bir fe­da­kâr­lık­la ka­mu dü­ze­ni­ni sağ­la­mak için ça­lış­mak­ta­dır­lar. Suç iş­len­me­si­ni ön­le­mek, suç­lu­la­rı ta­kip et­mek ve her tür­lü te­rör­le, ka­çak­çı­lık ve or­ga­ni­ze suç­lar­la mü­ca­de­le­si­ni sür­dür­mek­te­dir­ler.

Po­li­si­mi­zin son dö­nem­de yap­tı­ğı öz­ve­ri­li ve gay­ret­li ça­lış­ma­lar so­nu­cu baş­ta hır­sız­lık, gasp, kap­kaç, yan ke­si­ci­lik ve do­lan­dı­rı­cı­lık gi­bi, şe­hir­ler­de va­tan­da­şı­mı­zı ra­hat­sız eden asa­yi­şe mü­es­sir olay­lar­da önem­li öl­çü­de azal­ma­lar mey­da­na gel­miş­tir. Ger­çek­leş­ti­ri­len bü­yük ope­ras­yon­lar ile te­rör ve or­ga­ni­ze suç­lar­la mü­ca­de­le ala­nın­da önem­li ba­şa­rı­lar el­de edil­miş­tir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, dev­let me­mur­la­rı gün­de se­kiz sa­at, haf­ta­da kırk sa­at ve ay­da yüz alt­mış sa­at me­sai yap­mak­ta­dır­lar; ama em­ni­yet teş­ki­la­tı men­sup­la­rı bir dev­let me­mu­ru ol­ma­la­rı­na rağ­men gün­de on iki sa­at, haf­ta­da yet­miş iki sa­at ve ay­da iki yüz sek­sen se­kiz sa­at me­sa­i yap­mak­ta­dır­lar. Top­lum­sal olay­la­rı, spor­tif fa­ali­yet­le­ri ve ben­ze­ri et­kin­lik­ler­de ta­til ve bay­ram gün­le­rin­de de ge­ce­le­ri da­hi gö­rev ya­pan po­lis­ler, di­ğer me­mur­la­rı­mı­za gö­re or­ta­la­ma yüz­de 60 da­ha faz­la me­sai yap­mak­ta­dır­lar. Fe­da­kâr­ca ça­lı­şa­rak, bu ge­ce ve gün­düz ça­lış­ma sis­te­mi için­de, gö­re­vin ni­te­li­ğin­den kay­nak­la­nan bu faz­la me­sa­iler, hiç şüp­he­siz, po­li­si­mi­zin, eş ve ço­cuk­la­rı ile sos­yal ya­şan­tı­sı­na ye­te­ri ka­dar za­man ayı­ra­ma­ma­sı­na ne­den ol­mak­ta­dır. Di­ğer yan­dan, yüz­de 60 faz­la me­sa­i ya­pan em­ni­yet teş­ki­la­tı men­sup­la­rı­nın, gö­rev­le­ri ge­re­ği üst­len­di­ği risk­le­rin kar­şı­lı­ğın­da adil bir üc­ret al­ma­sı, on­la­rın da bir hak­kı ol­du­ğu ger­çe­ği­dir. Bu ko­nu­nun öne­mi­nin Hü­kû­me­ti­miz­ce bi­lin­di­ği­ni ve tak­dir edil­di­ği­ni, ge­rek­li ön­lem­le­rin alın­ma­sı üze­rin­de has­sa­si­yet­le du­rul­du­ğu­nu gör­mek­ten duy­du­ğum mem­nu­ni­ye­ti be­lirt­mek is­ti­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, yi­ne be­lir­til­me­si ge­re­ken önem­li hu­sus­lar­dan bi­ri­si de AB sü­re­ci dâ­hi­lin­de em­ni­yet teş­ki­la­tı­mız­da hâ­li­ha­zır­da ya­pıl­ma­ya ça­lı­şı­lan re­form­la­rın hız kes­me­den de­vam et­ti­ği­dir. Bu bağ­lam­da bir­çok pro­je de­vam et­mek­te ve em­ni­yet teş­ki­la­tı­mı­zın re­or­ga­ni­zas­yo­nu adı­na ya­pı­lan ça­lış­ma­lar sür­mek­te­dir. Yak­la­şık ola­rak 200 bin per­so­ne­li olan bu teş­ki­la­tı­mız, ken­di için­de de önem­li or­ga­ni­zas­yon­lar ya­pa­rak teş­ki­la­tı­nı güç­len­dir­me­ye ça­lış­mak­ta­dır.

Bu­nun­la bir­lik­te, suç ve suç­lu­luk­la mü­ca­de­le­de et­kin­li­ğin ar­tı­rıl­ma­sı ama­cıy­la, ki­şi hak ve öz­gür­lük­le­ri­ni ön plan­da tu­ta­rak, va­tan­da­şa en hız­lı ve en iyi hiz­me­ti sun­mak ama­cıy­la “MO­BE­SE­” de­di­ği­miz pro­je­yi ha­ya­ta ge­çir­miş­tir. Ay­rı­ca, Gü­ven­li Okul, Gü­ven­li Eği­tim Pro­je­si, Yıl­dı­rım Ekip­ler Pro­je­si gi­bi ba­şa­rı­lı ça­lış­ma­la­rın­dan ötü­rü Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü teş­ki­la­tı­nı kut­lu­yo­rum.

Suç­la mü­ca­de­le ön­ce­li­ği­miz, su­çun iş­len­me­si­ni ön­le­ye­cek me­ka­niz­ma­la­rı ge­liş­tir­mek­tir. Şu çok iyi bi­lin­me­li­dir ki, su­çu ön­le­mek, su­çu so­ruş­tur­mak­tan da­ha önem­li ve da­ha az ma­li­yet­li­dir. Bu yak­la­şım doğ­rul­tu­sun­da, suç ön­le­me ve is­tih­ba­rat odak­lı po­lis­lik an­la­yı­şı­nı asa­yiş ala­nı­na uyar­la­yan ve tek­no­lo­ji des­tek­li bil­gi sis­te­mi alt­ya­pı­sı­na da­yan­dı­ran ye­ni bir mo­del oluş­tur­mak ve bu­nu ge­liş­tir­mek ama­cın­da­yız. Sa­yın Ba­ka­nı­mız, ge­çen­ler­de yap­tı­ğı bir top­lan­tı­da, bu ko­nu­da önem­li ge­liş­me­ler ola­ca­ğı­nın müj­de­si­ni ver­miş­tir. Bu an­lam­da, Sa­yın Ba­ka­nı­ma da te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ne ya­zık ki, ba­zı ba­sın ya­yın or­gan­la­rın­da fark­lı kay­gı­lar­la po­li­si de­ğil, teş­ki­la­tı suç­lu gös­te­ren yak­la­şım­lar göz­len­mek­te­dir. Asıl va­him ola­nı ise mil­le­tin kür­sü­sün­den, ya­ni bu kür­sü­den, bir olay­dan do­la­yı bü­tün teş­ki­la­tı zan al­tın­da bı­ra­kan bir tav­rın ser­gi­len­me­si­ni ka­bul et­mek müm­kün de­ğil­dir. Bu­nun han­gi amaç­la ya­pıl­dı­ğı bir ya­na, em­ni­yet teş­ki­la­tı­nı yıp­rat­mak­la ki­min elin ne ge­çe­ce­ği­ni ya da ne sağ­la­na­ca­ğı­nı ger­çek­ten çok me­rak edi­yo­rum. El­bet­te her ku­rum­da ol­du­ğu gi­bi, po­li­sin için­de de di­sip­lin­siz dav­ra­nış­lar­da bu­lu­nan ya da suç sa­yı­lan hu­sus­la­rı ger­çek­leş­ti­ren po­lis­ler mev­cut­tur.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Öz­türk, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

EMİN NE­DİM ÖZ­TÜRK (De­vam­la) – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

An­cak, bun­lar ku­rum ta­ra­fın­dan sü­rat­le ayık­lan­mak­ta­dır. Ya­pı­lan mün­fe­rit olay­lar­la bir ku­ru­mu ol­du­ğu gi­bi suç­lu gös­ter­mek kim­se­ye ya­rar sağ­la­maz. Gü­ven­lik güç­le­ri­mi­zin mo­ra­li­ni bo­za­cak ifa­de­ler­de bu­lun­ma­nın an­cak suç ve suç­lu­la­ra ya­ra­ya­ca­ğı unu­tul­ma­ma­lı­dır.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bu ve­si­ley­le, gö­re­vi ba­şın­da şe­hit olan gü­ven­lik güç­le­ri­mi­zi rah­met­le anı­yo­rum. Bu büt­çe­nin gö­rev­de olan yö­ne­tim ta­ra­fın­dan çok iyi kul­la­nı­la­ca­ğı­na inan­cım tam­dır. Sa­yın Ba­ka­nı­mı­zın emir ve di­rek­tif­le­riy­le, tak­dir et­ti­ğim ve ba­şa­rı­lı ça­lış­ma­la­rıy­la ken­di­ni is­pat­la­mış dö­nem ar­ka­da­şım Sa­yın Ge­nel Mü­dü­rü­mü­zün di­sip­lin­li ve tec­rü­be­li yö­ne­ti­miy­le bu ku­ru­mun önü­müz­de­ki dö­nem­ler­de ba­şa­rı­la­rı­nı art­tı­ra­ca­ğı ka­na­atin­de­yim.

Bu duy­gu ve dü­şün­ce­ler­le büt­çe­mi­zin mil­le­ti­mi­ze ve dev­le­ti­mi­ze ha­yır­la­ra ve­si­le ol­ma­sı­nı di­li­yor, yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Öz­türk.

AK Par­ti Gru­bu adı­na, Çan­kı­rı Mil­let­ve­ki­li Nu­ret­tin Ak­man.

Sa­yın Ak­man, bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA NU­RET­TİN AK­MAN (Çan­kı­rı) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; gö­rü­şül­mek­te olan 2008 yı­lı büt­çe ka­nu­nu ta­sa­rı­sıy­la il­gi­li ola­rak Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­tan­lı­ğı büt­çe­si üze­rin­de gö­rüş­le­ri­mi açık­la­mak üze­re gru­bum adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum, yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Dün­ya mil­let­le­riy­le mu­ka­ye­se edil­di­ği za­man, dai­ma mun­ta­zam ve uzun ömür­lü dev­let­ler kur­ma kud­ret ve ka­bi­li­ye­ti­ni gös­ter­miş olan ec­da­dı­mız, ta­rih sah­ne­sin­de gö­rün­dük­le­ri 2005 yıl ön­ce­sin­den bu ya­na dü­zen­li dev­let an­la­yış­la­rı ya­nı sı­ra, yurt­la­rın­da iç gü­ven­lik ve esen­li­ğin sağ­lan­ma­sı yo­lun­da koy­duk­la­rı ya­sa­lar ve tö­re­ler ile ta­ri­hin en il­gi çe­ki­ci ka­vim­le­rin­den bi­ri ol­muş­lar­dır. Türk­ler İs­la­mi­ye­t’i ka­bul et­tik­ten son­ra da Türk tö­re­si ile İs­lam ah­la­kı­nı en gü­zel şek­liy­le bir­leş­tir­miş, dün­ya ku­rul­du ku­ru­la­lı em­sa­li gö­rül­me­miş en ku­sur­suz ada­le­ti, en ide­al dev­let oto­ri­te­si­ni, hu­zur ve gü­ven­li­ğin en gü­ze­li­ni üç kı­ta­ya gö­tür­müş­ler­dir. Bu yüz­den, ta­ri­hin hiç­bir dö­ne­min­de ege­men­lik­le­ri­ni, say­gın­lık­la­rı­nı yi­tir­me­miş­ler­dir. İs­ter Or­hun Anıt­la­rı­’n­da ol­du­ğu gi­bi “yar­ga­n”, is­ter Sel­çuk­lu­lar­da ol­du­ğu gi­bi “sur­ta­” ve­ya “şah­na­” de­nil­sin, is­ter Os­man­lı İm­pa­ra­tor­lu­ğu dö­ne­min­de ol­du­ğu gi­bi “su­ba­şı­”, “ka­ra­kul­luk­çu­”, “za­bı­ta­” de­nil­sin, gü­ven­lik kuv­vet­le­ri­nin, jan­dar­ma­nın va­ro­lu­şu Türk ulu­su­nun şe­ce­re­siy­le bir­lik­te baş­lar; de­ği­şen sa­de­ce is­mi­dir, za­ma­nın akı­şı­na uy­du­ru­lan va­zi­fe özel­li­ği ve an­la­yı­şı­dır.

Ül­ke­miz açı­sın­dan top­lu­mun hu­zu­ru öy­le­si­ne önem­li­dir ki, Ana­ya­sa­’mı­zın 1’in­ci mad­de­sin­de Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti­’nin en önem­li il­ke­si ola­rak top­lu­mun hu­zu­ru esas alın­mış­tır, 5’in­ci mad­de­sin­de ise top­lu­mun re­fa­hı, hu­zur ve mut­lu­lu­ğu­nu sağ­la­mak dev­le­tin te­mel amaç ve gö­rev­le­ri ara­sın­da sa­yıl­mış­tır. Ül­ke­nin hu­zur ve gü­ven­li­ği ne ka­dar iyi se­vi­ye­de ise, hal­kın hu­zur ve re­fa­hı ne ka­dar emin ve gü­ven­ce al­tın­da ise dev­le­tin eko­no­mi­de, dış si­ya­set­te ba­şa­rı­sı da o de­re­ce güç­lü­dür. Ya­kın ta­ri­hi­miz­de ya­şa­nan olay­lar bu­nun en gü­zel gös­ter­ge­le­ri­dir.

Ül­ke­miz sı­nır­la­rı içe­ri­sin­de em­ni­yet ve asa­yi­şi sağ­la­ma gö­re­vi, İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı Teş­ki­lat ve Gö­rev­le­ri Hak­kın­da Ka­nun ile Em­ni­yet Teş­ki­la­tı Ka­nu­nu­’na gö­re İçiş­le­ri Ba­ka­nı­mı­za ve­ril­miş­tir. İçiş­le­ri Ba­ka­nı­mız yü­rüt­me araç­la­rı ola­rak, şe­hir mer­kez­le­rin­de bu gö­rev po­lis, kır­sal ke­sim­de ise jan­dar­ma ma­ri­fe­tiy­le yü­rü­tül­mek­te­dir.

Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­tan­lı­ğı­nın gö­rev, yet­ki ve so­rum­lu­luk­la­rı, bağ­lı­lık ve iliş­ki­le­ri, teş­ki­lat ve ko­ru­nu­şu­na ait esas ve usul­ler, 3 Ekim 1983 ta­ri­hin­de ka­bul edi­len 2803 sa­yı­lı Jan­dar­ma Teş­ki­lat, Gö­rev ve Yet­ki­le­ri Ka­nu­nu­’y­la dü­zen­len­miş­tir. Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Jan­dar­ma­sı, em­ni­yet ve asa­yiş ile ka­mu dü­ze­ni­nin ko­run­ma­sı­nı sağ­la­yan di­ğer ka­nun ve yö­net­me­lik­le­rin ver­di­ği gö­rev­le­ri ye­ri­ne ge­ti­ren si­lah­lı, as­ke­rî bir gü­ven­lik ve kol­luk kuv­ve­ti­dir. Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­tan­lı­ğı, Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­ri­nin bir par­ça­sı olup si­lah­lı kuv­vet­ler­le il­gi­li gö­rev­le­ri ile eği­tim ve öğ­re­tim ba­kı­mın­dan Ge­nel­kur­may Baş­kan­lı­ğı­na, em­ni­yet ve asa­yiş iş­le­ri ile di­ğer gö­rev ve hiz­met­le­rin ic­ra­sı yö­nün­den İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­na bağ­lı­dır; an­cak, Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­ta­nı Ba­ka­na kar­şı so­rum­lu­dur. Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­tan­lı­ğı ba­rış dö­ne­min­de İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­na bağ­lı ola­rak gö­rev ya­par­ken se­fer du­ru­mun­da Ka­ra Kuv­vet­le­ri Ko­mu­tan­lı­ğı bün­ye­si­ne dâ­hil olur.

Jan­dar­ma­nın ge­nel ola­rak gö­rev ve so­rum­lu­luk ala­nı po­lis gö­rev sa­ha­sı dı­şı olup bu alan­lar il ve il­çe be­le­di­ye hu­dut­la­rı ha­ri­cin­de  ka­lan ve po­lis teş­ki­la­tı bu­lun­ma­yan yer­ler­dir.

Jan­dar­ma­nın so­rum­lu­luk ala­nı Tür­ki­ye yü­zöl­çü­mü­nün yüz­de 92’si­ni kap­sa­mak­ta­dır. Hâ­len kır­sal alan­da ya­şa­yan nü­fus 23 mil­yon olup bu ra­kam ül­ke top­lam nü­fu­su­nun yüz­de 34’ü­nü oluş­tur­mak­ta­dır.

Jan­dar­ma, so­rum­lu­luk ala­nın­da, mül­ki, ad­li ve as­ke­rî gö­rev­le­ri ile ya­sa­la­rın ken­di­si­ne ver­di­ği gö­rev­le­ri ye­ri­ne ge­tir­mek­te­dir.

Jan­dar­ma bir­lik­le­ri, Ge­nel­kur­may Baş­kan­lı­ğın­ca lü­zum gö­rü­len hâl­ler­de, sı­kı­yö­ne­tim, se­fer­ber­lik ve sa­vaş hâl­le­rin­de ge­rek­li olan bö­lü­müy­le kuv­vet ko­mu­tan­lık­la­rı em­ri­ne gi­rer, ka­lan bö­lü­müy­le Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­tan­lı­ğı em­rin­de nor­mal gö­rev­le­ri­ne de­vam eder­ler.

Teş­ki­lat ya­pı­sı iti­ba­rıy­la Jan­dar­ma, ka­rar­gâh ve bağ­lı bir­lik­le­ri, iç gü­ven­lik bir­lik­le­ri, sı­nır eği­tim bir­lik­le­ri, okul­la­rı, ida­ri lo­jis­tik des­tek bir­lik­le­rin­den oluş­mak­ta­dır. Em­ni­yet ve asa­yiş gö­rev­le­ri­ni hi­ye­rar­şik bir ya­pı içe­ri­sin­de ken­di­si­ne bağ­lı böl­ge, alay, il­çe ve bel­de jan­dar­ma ko­mu­tan­lık­la­rıy­la köy­le­re ka­dar uza­yan bir or­ga­nik ya­pı içe­ri­sin­de yü­rüt­mek­te­dir.

Per­so­nel ya­pı­sı: Su­bay, ast­su­bay, uz­man ça­vuş, uz­man jan­dar­ma, er ve si­vil me­mur ile iş­çi­ler­den oluş­mak­ta­dır. Jan­dar­ma su­bay ve ast­su­bay­la­rı­nın eği­tim ve ye­tiş­ti­ril­me­le­ri, ter­fi ve izin iş­lem­le­ri 926 sa­yı­lı Per­so­nel Ka­nu­nu hü­küm­le­ri­ne gö­re ya­pıl­mak­ta­dır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Ak­man, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

NU­RET­TİN AK­MAN (De­vam­la) – Bu­gün 300 bin ci­va­rın­da Jan­dar­ma per­so­ne­li bu­lun­mak­ta­dır.

Do­ğu ve Gü­ney­do­ğu Ana­do­lu Böl­ge­le­ri­miz­de mey­da­na ge­len bö­lü­cü te­rör ha­re­ke­ti­nin baş­lan­gı­cın­dan bu ya­na, jan­dar­ma­mız fe­da­kâ­ra­ne gö­rev­ler ic­ra et­miş, şe­hit­ler ver­miş­tir. Dev­le­ti­miz bu mü­ca­de­le­de her tür­lü im­kâ­nı Jan­dar­ma­mı­zın em­ri­ne ver­mek su­re­tiy­le ih­ti­yaç du­yu­lan tek­nik do­na­nı­ma ka­vuş­ma­sı­nı sağ­la­mış­tır. Bu büt­çe­miz­le ay­rı­lan mik­tar 3 mil­yar 128 mil­yon 378 li­ra­dır. Sağ­la­na­cak bu öde­nek­ler­le, ül­ke gü­ven­li­ği­nin sağ­lan­ma­sın­da özel ha­re­kât tim­le­ri ve jan­dar­ma ko­man­do per­so­ne­li­nin pro­fes­yo­nel hâ­le ge­ti­ril­me­si, araç ge­reç yö­nün­den tak­vi­ye­si, kır­sal ke­sim­de jan­dar­ma en­teg­re mu­ha­be­re sis­te­mi­nin ku­rul­ma­sı gi­bi ko­nu­lar­da et­kin gö­rev­le­rin yü­rü­tül­me­si­ni sağ­la­ya­cak esas­lar ha­ya­ta ge­çe­cek­tir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ver­miş ol­du­ğu­nuz kat­kı­dan do­la­yı şük­ran­la­rı­mı su­nu­yor, bu ve­si­ley­le, mem­le­ke­ti­mi­zin en üc­ra kö­şe­sin­de çok zor şart­lar al­tın­da gö­rev ifa eden jan­dar­ma per­so­ne­li­mi­ze şük­ran­la­rı­mı­zı su­nu­yor, şe­hit­le­ri­mi­zi rah­met­le, ga­zi­le­ri­mi­zi min­net­le anı­yor, he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ak­man.

AK Par­ti Gru­bu adı­na son ko­nuş­ma­cı Niğ­de Mil­let­ve­ki­li İs­ma­il Gök­sel.

Sa­yın Gök­sel, bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA İS­MA­İL GÖK­SEL (Niğ­de) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­mı­zın içe­ri­sin­de bu­lu­nan ve o büt­çe için­de yer alan Sa­hil Gü­ven­lik Ko­mu­tan­lı­ğı büt­çe­si hak­kın­da gru­bum adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Gru­bum ve şah­sım adı­na he­pi­ni­zi say­gı ve sev­giy­le se­lam­lı­yo­rum.

Yüz­yı­lı­mız­da em­ni­yet, gü­ven­lik, sa­vun­ma kav­ram­la­rı ara­sın­da gü­ven­lik ön pla­na çık­mak­ta­dır. De­niz­le­ri­miz­de gü­ven­li­ği sağ­la­yan, do­ğal zen­gin­lik­le­ri­mi­zi ko­ru­yan, de­niz­de her za­man yar­dı­ma ha­zır olan ve bu yıl yir­mi be­şin­ci yı­lı­nı kut­la­dı­ğı­mız Sa­hil Gü­ven­lik Ko­mu­tan­lı­ğı­nın öne­mi her ge­çen gün da­ha da art­mak­ta­dır. Viz­yo­nu de­niz­le­ri­miz­de kor­ku­lan de­ğil, se­vi­len, sa­yı­lan, gü­ven ve­ren, et­kin ve dün­ya­da ör­nek alı­nan bir ko­mu­tan­lık ol­mak olan Sa­hil Gü­ven­lik Ko­mu­tan­lı­ğı, 2003 yı­lın­da ya­pı­lan ya­sal dü­zen­le­mey­le Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­tan­lı­ğıy­la ay­nı sta­tü­de fa­kat ba­ğım­sız bir per­so­nel ya­pı­sı­na sa­hip ol­muş­tur.

De­niz yet­ki alan­la­rı­mız­da ulu­sal ve ulus­la­ra­ra­sı hu­ku­ku, et­kin ola­rak can ve mal gü­ven­li­ği­ni sağ­la­ma­yı mis­yon edi­nen Sa­hil Gü­ven­lik Ko­mu­tan­lı­ğı, Gür­cis­tan sı­nı­rın­da­ki Ho­pa­’dan Bul­ga­ris­tan sı­nı­rın­da­ki İğ­ne­ada’­ya, Yu­na­nis­tan sı­nı­rın­da­ki Ene­z’­den Su­ri­ye sı­nı­rın­da­ki Çev­li­k’­e ka­dar 65 üs, li­man ve yer­le­şim ye­rin­de ko­nuş­lan­mış muh­te­lif bü­yük­lük­te sa­hil gü­ven­lik bo­tu, mo­bil ra­dar, he­li­kop­ter ve uçak­la­ra sa­hip­tir.

Bu alan Tür­ki­ye yüz öl­çü­mü­nün ya­rı­sı ka­dar­dır. Kı­sa­ca “De­niz­de­ki jan­dar­ma­mız.” di­ye­bi­li­riz ken­di­le­ri­ne. Si­lah­lı kuv­vet­le­ri­mi­zin ve de­niz kuv­vet­le­ri­mi­zin ay­rıl­maz bir par­ça­sı olan ve ay­nı di­sip­lin­de ye­ti­şen Sa­hil Gü­ven­lik Ko­mu­tan­lı­ğı per­so­ne­li bu gö­re­vi­ni “Ma­vi Va­ta­n” de­ni­len su­la­rı­mız­da yap­mak­ta­dır.

Sa­hil Gü­ven­lik Ko­mu­tan­lı­ğı­mız­ca yıl­ba­şın­dan bu ya­na bu gö­rev­le­ri çer­çe­ve­sin­de ya­pı­lan et­kin­lik­le­ri ba­zı ra­kam­lar­la si­ze açık­la­mak is­ti­yo­rum: 403 adet ara­ma ve kur­tar­ma ola­yın­da 3.076 va­tan­da­şı­mı­zın ha­ya­tı kur­ta­rıl­mış ve yi­ne 70 tek­ne­nin za­yi­atı ön­len­miş­tir. 34.769 adet ge­mi kon­trol edi­le­rek, bun­lar­dan ya­sa dı­şı olay­la­ra ka­rı­şan 4.265 ge­mi sav­cı­lık­la­ra sevk edil­miş­tir. De­niz te­miz­li­ği ve çev­re ko­ru­ma gö­re­vi kap­sa­mın­da, de­niz kir­li­li­ği­ne sa­hip olan 44 adet de­niz ara­cı­na 250.614 YTL ida­ri pa­ra ce­za­sı uy­gu­lan­mış ve tes­pit edi­len 130 adet de­niz kir­li­li­ği ya­sal iş­lem ya­pıl­mak üze­re yet­ki­li mer­ci­le­re sevk edil­miş­tir. Ke­za, ya­sa dı­şı su ürün­le­ri av­cı­lı­ğı ya­pan 936 tek­ne ve ki­şi­ye yak­la­şık 1 mil­yon 259 bin 132 YTL ida­ri pa­ra ce­za­sı uy­gu­lan­mış­tır. 4.669 ya­sa dı­şı göç­men, 259 ton mo­to­rin, 200 ton fu­el oil, 8 ki­log­ram 250 gram ko­ka­in, çok mik­tar­da güm­rük­süz mal­ze­me ya­ka­lan­mış­tır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Sa­hil Gü­ven­lik Ko­mu­tan­lı­ğı­mı­zın, genç bir ko­mu­tan­lık ol­ma­sı se­be­biy­le ih­ti­yaç­la­rı da çok­tur. Zi­ra, alt­ya­pı­sı ta­mam­lan­mak üze­re öde­nek­le­rin ço­ğu har­can­mak­ta­dır. En baş­ta sa­yı­la­cak uz­man­lı­ğın ya­nı sı­ra, pro­fes­yo­nel bir an­la­yış­la ça­lı­şıl­ma­sı ge­re­ken çev­re, su ürün­le­ri, hu­kuk, bil­gi­sa­yar gi­bi alan­lar­da­ki si­vil me­mur ih­ti­ya­cı ol­mak üze­re, mo­dern ge­mi, he­li­kop­ter, ke­şif ve gö­zet­le­me, is­tih­ba­rat sis­tem­le­ri­nin ya­nı sı­ra, per­so­nel için -bu ka­dar ge­niş sa­ha­da- özel­lik­le, her gün gö­rev­le­ri ica­bı, ka­çak­çıy­la, tek­ne­ciy­le, ba­lık­çıy­la mü­ca­de­le­de, bu per­so­ne­lin, on­lar­dan ba­ğım­sız ola­rak ya­şa­ya­bi­le­cek­le­ri loj­man­la­ra sa­hip ol­ma­sı ge­re­kir.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Gök­sel, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

İS­MA­İL GÖK­SEL (De­vam­la) – Hü­kû­me­ti­miz ve Baş­ba­ka­nı­mız, İçiş­le­ri Ba­ka­nı­mız, ge­rek­li des­te­ği sağ­la­mak­ta­dır. Yük­sek de­re­ce­de bir me­su­li­ye­ti, böy­le bir so­rum­lu­lu­ğu üst­le­nen, gü­zel va­ta­nı­mı­za, yü­ce mil­le­ti­mi­ze hiz­met et­me­yi ken­di­si­ne şi­ar edi­nen, de­niz­le­ri­mi­zi ko­ru­yan, so­rum­lu­lu­ğu­nu la­yı­kıy­la ye­ri­ne ge­ti­ren tüm gö­rev­li­le­ri­mi­zi kut­lu­yor ve teb­rik edi­yo­rum. Bu uğur­da şe­hit olan ve rah­me­te ka­vu­şan tüm şe­hit­le­ri­mi­zin ai­le­le­ri­ne baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­rum.

2008 yı­lı büt­çe­si­nin ül­ke­mi­ze ha­yır­lı ol­ma­sı­nı te­men­ni edi­yo­rum.

Sağ olun, var olun. (Al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Gök­sel.

AK Par­ti Gru­bu adı­na ko­nuş­ma­lar ta­mam­lan­mış­tır.

De­mok­ra­tik Top­lum Par­ti­si adı­na ilk ko­nuş­ma­cı, Si­irt Mil­let­ve­ki­li Os­man Öz­çe­lik.

Sa­yın Öz­çe­lik, bu­yu­run efen­dim. (DTP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sü­re­niz on beş da­ki­ka.

DTP GRU­BU ADI­NA OS­MAN ÖZ­ÇE­LİK (Si­irt) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı büt­çe­si üze­rin­de, De­mok­ra­tik Top­lum Par­ti­si Gru­bu­nun gö­rüş­le­ri­ni siz­ler­le pay­laş­mak üze­re söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Bu ve­si­ley­le, he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yor, büt­çe­nin ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, İn­san Hak­la­rı Ev­ren­sel Be­yan­na­me­si: “Her­ke­sin, ken­di­si­nin ve ai­le­si­nin sağ­lık ve re­fa­hı için bes­len­me, gi­yim, ko­nut ve tıb­bi ba­kım hak­kı var­dır. Her­kes, iş­siz­lik, has­ta­lık, sa­kat­lık, dul­luk, yaş­lı­lık ve ken­di ira­de­si dı­şın­da­ki ko­şul­lar­dan do­ğan ge­çim sı­kın­tı­sı du­ru­mun­da gü­ven­lik hak­kı­na sa­hip­tir.” der. Ana­ya­sa­’nın 56’n­cı mad­de­si: “Her­kes, sağ­lık­lı ve den­ge­li bir çev­re­de ya­şa­ma hak­kı­na sa­hip­tir.” der. Ana­ya­sa­’nın 60’ın­cı mad­de­si ise “Her­kes, sos­yal gü­ven­lik hak­kı­na    sa­hip­tir.” de­mek­te­dir.

İn­san­la­rın sağ­lık­lı ve sos­yal gü­ven­ce için­de ya­şa­ma­sı, te­mel in­san hak­la­rın­dan bi­ri­dir ve bu­nu sağ­la­mak dev­le­tin gö­rev­le­ri ara­sın­da gös­te­ril­mek­te­dir. Sağ­lık de­ni­lin­ce ilk ak­la ge­len, ge­nel­lik­le be­den­sel sağ­lık­tır. Oy­sa, Dün­ya Sağ­lık Teş­ki­la­tı, sağ­lı­ğı, fi­zik­sel, zi­hin­sel ve sos­yal tam bir iyi­lik hâ­li ola­rak ta­nım­la­mak­ta­dır. Tür­ki­ye gi­bi, bir ya­nı kal­kın­mak­ta bir ya­nı da ge­ri kal­mış ül­ke­ler­de, sağ­lık po­li­ti­ka­la­rı ağır­lık­lı ola­rak fi­zik­sel sağ­lık so­run­la­rı­nın çö­zü­mü­ne yö­nel­mek­te, sağ­lık büt­çe­le­ri­ni bu an­la­yış­la dü­zen­le­mek­te­dir­ler. Fi­zik­sel sağ­lık so­run­la­rı­nın çö­zü­mün­de de te­da­vi edi­ci sağ­lık hiz­met­le­ri öne çık­mak­ta, çok da­ha eko­no­mik an­cak sü­reç içe­ri­sin­de et­ki­le­ri gö­rü­le­bi­len ko­ru­yu­cu sağ­lık hiz­met­le­ri göz ar­dı edil­mek­te­dir. Hü­kû­met­ler, da­ha zi­ya­de, kı­sa va­de­li, po­pü­list ter­cih­ler­den ya­na ta­vır al­mak­ta ve po­li­ti­ka­lar ge­liş­tir­mek­te, ken­di­le­ri­ni bun­dan alı­ko­ya­ma­mak­ta­dır­lar.

Her ne ka­dar AK Par­ti Hü­kû­me­ti  “Sağ­lık­ta Dö­nü­şüm Prog­ra­mı­” adı al­tın­da sağ­lık sis­te­min­de ye­ni yak­la­şım­lar ara­yı­şı için­dey­se de, ge­rek Sağ­lık­ta Dö­nü­şüm Prog­ra­mı­’nın he­nüz ta­mam­lan­mış ol­ma­sı ge­rek­se de uy­gu­la­ma­da or­ta­ya çı­kan so­run­lar ve bu so­run­la­rın çö­züm­len­me­miş ol­ma­sı, geç­miş dö­nem­ler­de ya­şa­nan so­run­la­rın tü­müy­le aşı­la­bi­le­ce­ği umu­du ver­me­mek­te­dir.

Sağ­lık ko­nu­su­nun çok kap­sam­lı, zor bir alan ol­du­ğu bir ger­çek­tir. Sağ­lık ala­nı, ekip ça­lış­ma­sı ge­rek­ti­ren, hem­şi­re­sin­den he­ki­me ka­dar ekip yar­dım­laş­ma­sı ve da­ya­nış­ma­sı, iş bir­li­ği ge­rek­ti­ren bir sis­tem­dir. Bi­rey ve top­lum sağ­lı­ğı­nın ko­run­ma­sın­da be­nim­se­nen po­li­ti­ka, or­ga­ni­zas­yon ve ma­li kay­nak­lar, çok do­ğal ola­rak, be­lir­le­yi­ci bir rol oy­na­mak­ta­dır.

Pe­ki, bu alan­da hiz­met ve­ren sağ­lık mes­lek men­sup­la­rı­nın ro­lü yad­sı­na­bi­lir mi? Ko­nu­ya iliş­kin ka­rar­lar alı­nır­ken, po­li­ti­ka oluş­tu­rur­ken, de­mok­ra­tik, ka­tı­lım­cı an­la­yış­tan uzak­la­şa­rak, mes­lek men­sup­la­rı­nın öne­ri­le­ri, ta­lep­le­ri, ön­gö­rü­le­ri dik­ka­te alın­ma­dan, va­tan­da­şın mem­nu­ni­ye­ti esas alın­ma­dan, sa­de­ce Ma­li­ye Ba­ka­nı­nın ku­ru ra­kam­la­rıy­la so­ru­na sağ­lık­lı çö­züm üre­te­bi­lir mi­si­niz? Sağ­lık mes­lek men­sup­la­rı, he­kim­ler, ec­za­cı­lar, diş he­kim­le­ri, hem­şi­re­ler, ebe­ler ve sağ­lık me­mur­la­rı ile di­ğer yar­dım­cı per­so­nel ile ida­ri per­so­ne­lin ça­lış­ma ko­şul­la­rı, öz­lük hak­la­rı dik­ka­te alın­ma­dan ba­şa­rı­lı bir sağ­lık po­li­ti­ka­sı, ba­şa­rı­lı bir sağ­lık prog­ra­mı yü­rü­tü­le­bi­lir mi?

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, AK Par­ti Hü­kû­met­le­ri yo­ğun bir özel­leş­tir­me prog­ra­mı uy­gu­la­mak­ta­dır. Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı, büt­çe su­nuş ko­nuş­ma­sın­da, 2003 yı­lın­dan 2007 Ka­sım ayı so­nu­na ka­dar top­lam 40 mil­yar do­la­rı aşan dü­zey­de bir özel­leş­tir­me ger­çek­leş­ti­ril­di­ği­ni ifa­de et­miş ve özel­leş­tir­me prog­ra­mı­na de­vam ede­ce­ği­ni söy­le­miş­tir. Ül­ke emek­çi­le­ri ye­me­di­ler, iç­me­di­ler, ke­mer sı­ka­rak yok­sul­lu­ğa rı­za gös­ter­di­ler, ül­ke­nin se­la­me­ti ve ay­dın­lık gün­le­ri umu­duy­la sek­sen yıl­da ka­mu­sal de­ğer­ler ya­rat­tı­lar. Şim­di, tüm bu de­ğer­ler ha­raç me­zat sa­tı­lı­yor. Özel­leş­tir­me­den el­de edi­len kay­nak­la­rın yok­sul halk ke­sim­le­ri­nin ya­şam stan­dart­la­rın­da her­han­gi olum­lu bir kat­kı sağ­la­dı­ğı­nı gö­re­me­dik; gör­dü­ğü­müz, ye­ni yet­me do­lar mil­yar­der­le­ri­dir. Ül­ke, mah­dum­lar, da­mat­lar, bir kı­sım ta­ri­kat mü­rit­le­ri için ger­çek­ten cen­ne­te dön­müş­tür.

AK Par­ti, özel­leş­tir­me­de hı­zı­nı ala­ma­mış, eği­tim, sağ­lık gi­bi dev­le­tin te­mel hiz­met alan­la­rı­na da el at­mış, ne bu­lur­sa ve ne fi­yat bi­çi­lir­se sa­tan bir mi­ras­ye­di sa­vur­gan­lı­ğıy­la dav­ran­mak­ta. Her de­ni­zin bit­ti­ği bir yer var. Bu de­niz de bi­te­cek ve siz­ler, bu yok­sul halk­lı ka­ra­ya oturt­tuk­tan son­ra, emi­nim he­sap gü­nün­de adil yar­gı­la­ma, de­mok­ra­si ta­lep ede­cek­si­niz. İna­nın, o gün, halk yi­ne de si­ze adil dav­ra­na­cak ve hak­sız­lı­ğa uğ­ra­ma­nız hâ­lin­de hak­la­rı­nı­zı yi­ne biz sa­vu­na­ca­ğız. (DTP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Dev­let, sa­de­ce çok pa­ra­sı ola­na de­ğil, ge­lir du­ru­mu ne olur­sa ol­sun, her yurt­ta­şın, do­ğum­dan ölü­mü­ne ka­dar ge­rek ko­ru­yu­cu sağ­lık ge­rek te­da­vi ve re­ha­bi­li­tas­yon hiz­met­le­ri­ne anın­da ula­şa­bil­me­le­ri ve eşit ola­rak ya­rar­la­na­bil­me­le­ri­ni sağ­la­yı­cı ön­lem­le­ri al­mak zo­run­da­dır.

Sağ­lık, ya­ni ya­şam, alı­nıp  sa­tı­la­bi­len bir ti­ca­ri me­ta ola­rak al­gı­la­na­maz. Sağ­lık hiz­met­le­ri­nin ti­ca­ri an­la­yış­la ve kâr amaç­lı sağ­lık iş­let­me­le­ri ara­cı­lı­ğıy­la yü­rü­tül­me­si son de­re­ce teh­li­ke­li ve is­tis­ma­ra, kö­tü kul­la­nı­ma açık bir alan­dır. Sağ­lık hiz­met­le­ri­nin tü­mü­nün dev­let eliy­le yü­rü­tül­me­si, sağ­lık­ta özel sek­tö­rün dış­lan­ma­sı gi­bi bir gö­rüş sa­hi­bi de­ği­liz. Bu­ra­da vur­gu­la­mak is­te­di­ği­miz ko­nu, dar ge­lir­li ve yok­sul in­san­la­rın gü­ven­ce­siz kal­ma­ma­sı­dır. Sos­yal Gü­ven­lik Ku­ru­mu Ya­sa Ta­sa­rı­sı son hâ­liy­le ya­kın bir za­man­da Mec­lis gün­de­mi­ne ge­ti­ril­di­ğin­de ta­sa­rı hak­kın­da­ki gö­rüş­le­ri­mi­zi siz­ler­le pay­la­şa­ca­ğız. An­cak, ya­sa ta­sa­rı­sıy­la dar ge­lir­li ve yok­sul­la­rın ya­şa­mı­nı ko­lay­laş­tır­mak­tan uzak, ne­re­dey­se her­ke­si pri­me bağ­la­yan, va­tan­da­şın pa­ra­sı ka­dar sağ­lık hiz­me­ti ala­bil­di­ği bir pi­ya­sa ku­ra­lı ge­ti­ri­li­yor. Sos­yal gü­ven­lik har­ca­ma­la­rı­nı büt­çe­nin ka­ra de­li­ği ola­rak gö­ren an­la­yış­la, dev­le­tin va­tan­da­şa kar­şı olan yü­küm­lü­lü­ğü va­tan­da­şın sır­tı­na yük­le­ni­yor. Böy­le bir sis­tem ge­liş­ti­ri­li­yor. Va­tan­da­şın ilaç­ta ka­tıl­dı­ğı kat­kı pa­yı­na ek ola­rak mu­aye­ne, tah­lil, tet­kik, ayak­ta te­da­vi gi­bi gi­der­le­ri­ne de kat­kı pa­yı alı­na­cak, bu kat­kı pay­la­rı yüz­de 50’le­re va­ra­cak­tır.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­kan­lı­ğı, hiz­met üret­mek ye­ri­ne sağ­lık hiz­met­le­rin­de or­ga­ni­zas­yon gö­re­vi üst­len­me ve hiz­me­ti özel sağ­lık ala­nın­dan sa­tın al­ma yo­lu­na gi­di­yor, ka­mu sağ­lık ala­nı­nı da iş­let­me­ler hâ­li­ne ge­ti­ri­yor. İş­let­me­ler­de kâr esas ol­du­ğun­dan, hiz­me­ti alan va­tan­daş müş­te­ri du­ru­mu­na dü­şü­rü­lü­yor.

Ka­mu sağ­lık ala­nın­da ça­lı­şan­la­ra per­for­man­sa da­ya­lı dö­ner ser­ma­ye ödül­len­dir­me sis­te­mi ge­ti­ri­li­yor. Dö­ner ser­ma­ye uy­gu­la­ma­sı ka­mu­da ça­lı­şan he­kim­le­re gö­re­ce­li bir şe­kil­de eko­no­mik kat­kı sağ­lı­yor­sa da, ba­kın, Di­yar­ba­kır Ta­bip Oda­sı, uy­gu­la­ma­nın bi­lim­sel, etik, de­on­to­lo­jik, mes­le­ki ve in­sa­ni olum­suz­luk­la­ra ne­den ol­du­ğu­na işa­ret et­mek­te­dir. Türk Ta­bip­ler Bir­li­ği fer­yat et­mek­te­dir, “Mes­le­ği­miz, mes­lek onu­ru­muz, sağ­lık hak­kı­mız, ka­mu sağ­lık ku­rum­la­rı­mız için meş­ru sa­vun­ma hak­kı­mı­zı kul­la­na­ca­ğız.” de­mek­te­ler. Bu bir fer­yat­tır ve kim­se bu fer­ya­da ku­la­ğı­nı tı­ka­ya­maz.

Türk Ta­bip­ler Bir­li­ği “Her­ke­sin eşit ve üc­ret­siz sağ­lık hiz­me­ti al­ma­ya hak­kı var­dır. Sağ­lık hiz­me­ti dev­le­tin vaz­ge­çe­me­ye­ce­ği gö­rev­le­rin ba­şın­da­dır. Ül­ke­mi­zin sağ­lık ala­nın­da­ki te­mel ih­ti­ya­cı, ge­nel ver­gi­ler yo­luy­la fi­nan­se edi­len ka­mu­sal bir sağ­lık sis­te­mi­nin ku­rul­ma­sı ve ulu­sal ge­lir­den sağ­lık için ye­ter­li pa­yın ay­rıl­ma­sı­dır. Sağ­lık hiz­met­le­ri­ni ko­lay ula­şı­la­bi­lir hâ­le ge­tir­mek için ka­de­me­li sağ­lık hiz­me­ti ve sevk zin­ci­ri uy­gu­lan­ma­lı­dır." de­mek­te­dir.

Sağ­lık ala­nın­da bir di­ğer fer­yat da di­ğer sağ­lık emek­çi­le­rin­den yük­sel­mek­te­dir. Sağ­lık emek­çi­le­ri, yıl­lar­dır, ör­güt­len­dik­le­ri sen­di­ka­la­rı yo­luy­la in­san­ca ya­şa­ya­bi­le­cek­le­ri bir üc­ret için grev­li-top­lu söz­leş­me­li sen­di­kal hak­la­rı için ka­mu emek­çi­le­ri kon­fe­de­ras­yon­la­rın­da ör­güt­len­mek­te­dir­ler, hak ara­ma mü­ca­de­le­si ver­mek­te­dir­ler. An­cak bu­gü­ne ka­dar ala­bil­dik­le­ri tek şey, Kı­zı­lay Mey­da­nı­’n­da po­lis co­pu ve bir kent­ten bir baş­ka ken­te sür­gün ol­mak­tır.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, otuz yı­lı aş­kın bir sü­re­dir  ser­best ec­za­cı­lık yap­mak­ta­yım. Yıl­lar­ca, İs­tan­bul Ec­za­cı Oda­sı, Tür­ki­ye Ec­za­cı­lar Ce­mi­ye­ti yö­ne­tim­le­rin­de bu­lun­dum. Mes­le­ğe baş­la­dı­ğım ilk gün mes­le­ği­mi­zin so­run­la­rı ne ise ne­re­dey­se bu­gün ay­nı so­run­la­rı ya­şı­yo­ruz; her­han­gi bir iyi­leş­me gö­rül­me­di, bir ar­pa bo­yu yol alın­ma­dı.

Bu­ra­da mes­lek­taş­la­rı­mın so­run­la­rı­na de­ğin­mek is­ti­yo­rum.  Tür­ki­ye'de her yıl ec­za­cı­lık fa­kül­te­le­ri 900 bin ci­va­rın­da ec­za­cı me­zun et­mek­te. İlaç sa­na­yi­si ucuz iş gü­cü ter­cih et­ti­ğin­den ec­za­cı­la­rı sa­de­ce zo­run­lu ol­duk­la­rı üni­te­ler­de is­tih­dam et­mek­te, ge­ri­ye ka­lan ec­za­cı­lar  baş­ka bir ça­lış­ma ala­nı da bu­la­ma­dık­la­rın­dan ser­best ec­za­ne ec­za­cı­lı­ğı­na yö­nel­mek­te­dir­ler.

Hâ­len, şu an­da Tür­ki­ye'de yak­la­şık 23 bin ser­best ec­za­ne var­dır. Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­ri­nin ile­ri­sin­de ol­du­ğu­muz tek ko­nu bu.  Ba­kın, Hol­lan­da 17 mil­yon nü­fu­suy­la 1.600 ec­za­ne­ye sa­hip. İs­tan­bul'un da­ha az nü­fu­su var, -12 mil­yon ci­va­rın­da de­ni­li­yor- İs­tan­bu­l’­da 5 bin ec­za­ne var. Ec­za­cı­lık fa­kül­te­le­ri­ne öğ­ren­ci alı­mı dü­şü­rül­me­li ve­ya ilaç sa­na­yi­sin­de ec­za­cı is­tih­da­mı zo­run­lu hâ­le ge­ti­ril­me­li, ec­za­ne aç­ma­da nü­fus ve­ya me­sa­fe tah­di­di ko­nul­ma­lı­dır. Ec­za­ne aç­ma ruh­sat­la­rı­nın sağ­lık mü­dür­lük­le­rin­den ec­za­cı oda­la­rı­na dev­re­di­le­rek mu­va­za­alı ec­za­ne açıl­ma­sı­nın önü­ne ge­çi­le­bi­lir. Mu­va­za­alı ec­za­ne­ler, bir ta­raf­tan halk sağ­lı­ğı­nı teh­dit eder­ken, hak­sız re­ka­be­te yol aç­mak­ta, de­on­to­lo­jik ku­ral­la­rın aşın­ma­sı­na ne­den ol­mak­ta­dır­lar.

Ye­şil kart ve kon­so­li­de büt­çe­ye ta­bi ku­rum­lar, tip pro­to­ko­le gö­re, ec­za­ne öde­me­le­ri­ni kırk-kırk beş gün­de yap­ma­la­rı ko­nu­sun­da zo­run­lu­luk var iken, öde­me­ler, ki­mi za­man dört ay, beş ay, hat­ta al­tı ayı aşan sü­re­ler­de ya­pıl­mak­ta­dır. Dev­let, ken­di ala­cak­la­rı­na şa­hin, ve­re­cek­le­ri­ne kar­ga gi­bi dav­ra­nı­yor. Bir gün­lük ge­cik­me hâ­lin­de bi­le fa­iz uy­gu­la­ma­sı uy­gu­la­yan dev­let, ec­za­cı­la­rın dört ay, beş ay, al­tı ay ilaç öde­me­le­ri­ni, fa­tu­ra kar­şı­lık­la­rı­nı öde­me­de ge­cik­me­de bir be­is gör­mü­yor. Ec­za de­po­la­rı, ilaç sa­na­yi­ci­le­ri, öde­me­le­rin ge­cik­me­si hâ­lin­de, ec­za­cı­la­rın fa­tu­ra­la­rı­na ila­ve et­tik­le­ri fa­iz oran­la­rı ve­ya is­kon­to dü­şüm­le­ri ban­ka fa­iz oran­la­rı­nın çok üs­tün­de. Da­ha ben­zer bir­çok so­run ya­şı­yor ser­best ec­za­cı­lar. Has­ta ka­tı­lım pay­la­rı­nın ec­za­ne he­sa­bı­na ak­ta­rı­mı çok geç ya­pıl­mak­ta, ec­za­cı bu­nun ta­ki­bi­ni yap­mak­ta zor­luk çek­mek­te. Za­man dar­lı­ğı ne­de­niy­le di­ğer so­run­la­ra de­ği­ne­me­ye­ce­ğim.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; top­lum­sal ba­rı­şın te­me­li eşit­lik­tir; bi­rey­ler ara­sın­da eşit­lik, sı­nıf­lar ara­sı eşit­lik ve böl­ge­ler ara­sı eşit­lik. Ne ya­zık ki bu­gü­ne ka­dar uy­gu­la­nan res­mî dev­let po­li­ti­ka­la­rı, ana­ya­sal hü­küm ol­ma­sı­na kar­şın, eşit­lik­çi yak­la­şım­lar yok. Bu so­run AK Par­ti ile sı­nır­lan­dı­rı­la­maz ta­bii ki. Gel­miş geç­miş tüm hü­kû­met­le­rin bir dev­let po­li­ti­ka­sı ola­rak iz­le­di­ği bir yol­dur bu. Hat­ta, di­ğer hü­kû­met­le­re oran­la AK Par­ti­nin da­ha az so­rum­lu tu­tu­la­bi­le­ce­ği bir alan ol­du­ğu­nu söy­le­mek müm­kün. Son otuz yı­lın, hat­ta son kırk, el­li yı­lı­n…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Öz­çe­lik ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

OS­MAN ÖZ­ÇE­LİK (De­vam­la) – Sü­rem bi­ti­yor mu efen­dim?

BAŞ­KAN – Bir da­ki­ka ila­ve sü­re ver­dim si­ze efen­dim.

Bu­yu­run.

OS­MAN ÖZ­ÇE­LİK (De­vam­la) –…­hü­kû­met prog­ram­la­rı­na ba­kın, tü­mün­de yak­la­şık ay­nı ifa­de­le­ri bu­lur­su­nuz: “Do­ğu ve Gü­ney­do­ğu Böl­ge­le­ri­miz ih­mal edil­miş­tir.”, “Bu böl­ge­ye kal­kın­ma­da ön­ce­lik ta­nı­ya­ca­ğız.” “On­lar da bi­rin­ci sı­nıf va­tan­daş ola­cak­tır.”, “Böl­ge­yi bir sür­gün bel­ge­si ol­mak­tan çı­ka­ra­ca­ğız.”, “İs­tan­bu­l’­da ne var­sa ora­da da on­lar ola­cak.” Ama, böl­ge­nin ka­de­ri hiç de­ğiş­mi­yor. Her ye­ni ge­len hü­kû­met ay­nı tes­pit­le­ri ya­pı­yor, ay­nı söy­le­mi tek­rar edi­yor. Her hü­kû­me­tin bir son­ra­ki hü­kû­me­te bı­rak­tı­ğı en de­ğer­li mi­ras, bu tes­pit ve söy­lem­ler olu­yor.

BAY­RAM ÖZ­ÇE­LİK (Bur­dur) – AK Par­ti ha­riç.

SE­LA­HAT­TİN DE­MİR­TAŞ (Di­yar­ba­kır) – AK Par­ti dâ­hil.

OS­MAN ÖZ­ÇE­LİK (De­vam­la) - Böl­ge in­sa­nı bun­la­rı gö­rü­yor. O ka­dar ba­riz ki bu du­rum, böl­ge in­sa­nı hak­lı ola­rak bu­nun ne­den­le­ri­ni sor­gu­lu­yor. Sor­gu­la­ma­ya baş­la­yan her­ke­si bek­le­yen tek şey, bö­lü­cü­lük­le suç­lan­mak olu­yor.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, bir tek öl­çüt, evet bir tek öl­çüt du­ru­mun va­ha­me­ti­ni or­ta­ya koy­ma­ya ye­ti­yor: Ye­şil kart da­ğı­lım den­ge­si. Ye­şil kart, ya­ni yok­sul­luk bel­ge­si. Tür­ki­ye­’de da­ğı­tı­lan ye­şil kart sa­yı­la­rı önem­li bir gös­ter­ge. Böl­ge in­sa­nı­nı­n…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Öz­çe­lik, te­şek­kür ede­rim.

OS­MAN ÖZ­ÇE­LİK (De­vam­la) – Sü­rem bit­ti mi efen­dim?

BAŞ­KAN – Evet efen­dim, bü­tün sü­re­ni­zi kul­lan­dı­nız.

OS­MAN ÖZ­ÇE­LİK (De­vam­la) – İki cüm­le da­ha Sa­yın Baş­ka­n…

BAŞ­KAN – Ha­yır, ek sü­re ver­mem ge­re­kir­se ar­ka­da­şı­nı­zın vak­tin­den si­ze ver­mem la­zım. Eğer Sa­yın Ya­ma­n…

OS­MAN ÖZ­ÇE­LİK (De­vam­la) – Sa­yın Baş­kan, ar­ka­da­şı­mız­dan bir da­ki­ka ve­rir­si­niz.

BAŞ­KAN - Ve­re­bi­lir mi­yiz Sa­yın Ya­man?

Sa­yın Ya­man, “Ben kul­la­na­ca­ğı­m” di­yor.

Sa­yın Öz­çe­lik, te­şek­kür edi­yo­rum siz­le­re.

SIR­RI SA­KIK (Muş) – Baş­ka­nım, iki da­ki­ka ve­ri­yor.

OS­MAN ÖZ­ÇE­LİK (De­vam­la) – Sa­yın Baş­kan, iki cüm­le söy­le­mek is­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN – Efen­dim, pren­sip­le­ri ih­lal et­tir­me­yi­niz, lüt­fen. Te­şek­kür ede­rim, bu­yu­run.

OS­MAN ÖZ­ÇE­LİK (De­vam­la) – Di­ğer ko­nuş­ma­cı­lar ken­di ar­ka­daş­la­rı­nın sü­re­le­ri­ni al­dı­lar. Ben de ar­ka­da­şı­mın sü­re­si­ni iki cüm­ley­le kul­lan­mak is­ti­yo­rum, cüm­le­mi ta­mam­la­mak is­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN – Yok, sa­de­ce bir Sa­yın Ba­ka­na yir­mi sa­ni­ye­lik bir ek sü­re ver­miş­tim, cüm­le­si ya­rım kal­mış­tı. Onun ha­ri­cin­de ve­re­mem.

Pe­ki, te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Öz­çe­lik, bu­yu­run efen­dim.

HA­SİP KAP­LAN (Şır­nak) – Sa­yın Baş­kan, iki da­ki­ka ve­ri­yor Nu­ri Bey.

BAŞ­KAN – Ve­ri­yor mu?

SIR­RI SA­KIK (Muş) – Evet, ve­ri­yor.

BAŞ­KAN – Ta­mam o za­man, bu­yu­run.

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (Kay­se­ri) – Ar­ka­da­şı­nız “ver­mi­yo­ru­m” di­ye işa­ret et­ti.

OS­MAN ÖZ­ÇE­LİK (De­vam­la) – Ha­yır, ve­ri­yor efen­dim.

BAŞ­KAN – Bu­yu­run.

OS­MAN ÖZ­ÇE­LİK (De­vam­la) – Pe­ki.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, böl­ge so­ru­nu­nu asa­yiş so­ru­nu ola­rak gör­me yan­lış­lı­ğın­dan vaz­geç­mek du­ru­mun­da­yız. So­run, ta­rih­sel, sos­yo­lo­jik, kül­tü­rel, eko­no­mik bo­yut­la­rı olan si­ya­sal bir iç so­run­dur. Sa­yın Baş­ba­ka­nın da ifa­de et­ti­ği gi­bi, so­ru­nun doğ­ru adı Kürt so­ru­nu­dur. So­ru­nun adı­nı, ta­nı­sı­nı doğ­ru koy­mak­tan ka­çı­nır­sak so­ru­nu çö­ze­me­yiz. Çö­züm de­mok­ra­si­de, çö­züm ba­rış­ta, bir­bi­ri­mi­zi an­la­ma­da ve sev­giy­le yak­la­şı­mı bil­me­de­dir. Ge­lin, hep be­ra­ber, hoş­gö­rü­yü, sev­gi­yi, ba­rı­şı ve de­mok­ra­si­yi yü­cel­te­lim.

Say­gı­lar su­nu­yo­rum efen­dim. (DTP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim.

De­mok­ra­tik Top­lum Par­ti­si adı­na ikin­ci ko­nuş­ma­cı, Muş Mil­let­ve­ki­li Nu­ri Ya­man.

Sa­yın Ya­man, bu­yu­run. (DTP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Ar­ka­da­şı­nız, ver­di­ği­niz bir da­ki­ka­lık sü­re­yi ek­sik kul­lan­dı. Ben onu si­ze ve­ri­yo­rum.

Bu­yu­run efen­dim.

Sü­re­niz on do­kuz da­ki­ka.

DTP GRU­BU ADI­NA M. NU­Rİ YA­MAN (Muş) – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­ka­nım.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ül­ke­miz yö­ne­ti­min­de önem­li bir ye­ri bu­lu­nan İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­nın 2008 yı­lı büt­çe­si üze­rin­de de­ğer­len­dir­me­ler­de bu­lun­mak üze­re De­mok­ra­tik Top­lum Par­ti­si adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Bu ne­den­le, he­pi­ni­zi en iç­ten duy­gu­la­rım­la se­lam­lı­yo­rum.

Ön­ce, söz ko­nu­su ve men­su­bu ol­du­ğum Ba­kan­lı­ğın Ku­ru­luş Ya­sa­sı­’n­da be­lir­le­nen önem­li gö­rev­le­ri­ni sa­de­ce sa­tır baş­la­rıy­la geç­tik­ten son­ra di­ğer de­ğer­len­dir­me­le­ri, za­man öl­çü­sü için­de, kı­sa­ca yap­mış ola­ca­ğım.

İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı 3152 sa­yı­lı Ku­ru­luş Ka­nu­nu­’na gö­re te­mel gö­rev­le­ri­nin ba­şın­da, yur­dun iç gü­ven­li­ği ve asa­yi­şi­nin sağ­lan­ma­sı, ka­mu dü­ze­ni ve ge­nel ah­la­kın ko­run­ma­sı, sı­nır, kı­yı ve ka­ra su­la­rı­nın ko­run­ma­sı ve em­ni­ye­ti­nin sağ­lan­ma­sı, ka­ra yol­la­rın­da­ki tra­fik dü­ze­ni ve de­ne­ti­mi, suç iş­len­me­si­nin ön­len­me­si, suç­lu­la­rın ta­kip ve ya­ka­lan­ma­sı, her tür­lü ka­çak­çı­lı­ğın men ve ta­ki­bi, ül­ke dü­ze­yin­de­ki si­vil sa­vun­ma hiz­met­le­ri­nin yü­rü­tül­me­si ile ko­or­di­ne­si, ma­hal­lî ida­re­le­rin yön­len­di­ril­me­si ve ana­ya­sal ve­sa­yet yet­ki­si kap­sa­mın­da da bun­la­rın iç de­ne­ti­mi­nin ya­pı­lan­ma­sı ve ya­pıl­ma­sı    sı­ra­lan­mış­tır. Yi­ne, Ana­ya­sa­mız­da da hak ve öz­gür­lük­le­rin ül­ke ge­ne­lin­de ko­run­ma­sın­dan so­rum­lu bir ba­kan­lık ola­rak gö­rev­len­di­ril­miş­tir. Ba­kan­lı­ğı­mız bu hiz­met­le­ri 81 il, 850 il­çe, 81 il özel ida­re­si, 3.225 be­le­di­ye, 35.145 köy, 1.549 ma­hal­li ida­re bir­li­ği­nin bu­lun­du­ğu bir alan­da yü­rüt­mek­te­dir.

Ül­ke­miz yö­ne­ti­mi­nin için­de önem­li gö­rev­le­ri­ni vur­gu­la­dı­ğım Ba­kan­lı­ğın bu hiz­met­le­ri yü­rüt­mek­le gö­rev­li mül­ki ida­re amir­le­ri ile mer­kez ve taş­ra teş­ki­la­tın­da gö­rev ya­pan per­so­ne­lin ko­nu­mu­nun de­ğer­len­di­ril­me­sin­den son­ra bu hiz­met­ler­de­ki gör­dü­ğüm ek­sik­lik ve yet­mez­lik­le­ri siz­ler­le pay­la­şa­ca­ğım.

Bi­lin­di­ği gi­bi, cum­hu­ri­ye­tin ila­nın­dan son­ra mo­dern dev­le­tin yö­ne­tim sis­te­mi be­lir­le­nir­ken, 1949 yı­lın­da çı­kar­tı­lıp yü­rür­lü­ğe gi­ren 5442 sa­yı­lı İl İda­re­si Ka­nu­nu ile mer­ke­zî hü­kû­me­tin taş­ra­da­ki tüm yet­ki­le­ri il va­li­le­rin­de top­lan­mış, bu su­ret­le de tüm ba­kan­lık­la­rın il dü­ze­yin­de­ki bi­rim­le­ri üze­rin­de  -ad­li ve as­ke­rî ku­rum­lar­da sı­nır­lı ol­mak üze­re- gö­ze­tim, yön­len­dir­me, eş­gü­düm ve iz­le­me gö­rev­le­ri­nin ta­ma­mı bu­ra­da­ki mül­ki ida­re amir­le­ri ta­ra­fın­dan ye­ri­ne ge­ti­ril­me­si be­nim­sen­miş­tir.

Bu ne­den­le, cum­hu­ri­ye­tin ku­ru­lu­şun­dan gü­nü­mü­ze ka­dar, ül­ke­nin çağ­daş uy­gar­lık dü­ze­yi­ne ulaş­ma­sı ve hız­la kal­kın­ma­sı ça­ba­la­rın­da mül­ki ida­re amir­le­ri bu ön­cü rol­le­ri­ni bu­gü­ne ka­dar de­vam et­tir­miş­ler­dir. Bu bi­rim­ler­de gö­rev ya­pan mül­ki ida­re amir­le­ri, ge­nel hu­zur ve asa­yi­şin sağ­lan­ma­sı ya­nın­da, bu yer­ler­de­ki yol, su, elek­trik, okul, kül­tür, sağ­lık, imar gi­bi hiz­met­le­rin de ye­ri­ne ge­ti­ril­me­sin­de, ül­ke­nin sa­na­yi­leş­me­siy­le ta­rım­sal po­tan­si­ye­li­nin de­ğer­len­di­ril­me­sin­de de önem­li gö­rev­ler üst­len­miş­ler­dir. Bu bağ­lam­da, hâ­len ül­ke­nin her kö­şe­sin­de çağ­daş dev­le­tin te­mel ama­cı olan eko­no­mik ve top­lum­sal kal­kın­ma­nın ger­çek­leş­ti­ril­me­si kap­sa­mın­da bir­çok ba­şa­rı­lı ça­lış­ma ör­nek­le­ri­ni gör­mek müm­kün­dür. Siz­le­rin de ha­ya­tı­nı­zı sür­dü­ğü­nüz bir­çok il­ler­de bu de­ğer­li mül­ki ida­re amir­le­ri­nin adıy­la anı­lan çok sa­yı­da eği­tim, sağ­lık, kül­tür ku­ru­mu ile sa­na­yi te­si­si ve ben­ze­ri eser­le­rin ör­nek­le­ri­ne, her yer­de rast­la­mak ola­nak dâ­hi­lin­de­dir.

Tüm bu ça­lış­ma­lar­da gö­rev üst­le­nen mül­ki ida­re amir­le­ri­nin ki­şi­sel ba­şa­rı­la­rı­nın ya­nın­da, Ba­kan­lı­ğın mer­kez ve taş­ra teş­ki­la­tın­da­ki per­so­ne­li­nin de çok bü­yük kat­kı­sı ol­du­ğu mu­hak­kak­tır.

An­cak gü­nü­mü­ze ge­lin­di­ğin­de, Ba­kan­lı­ğı­mız mer­kez ve taş­ra teş­ki­la­tın­da sö­zü edi­len bu ba­şa­rı­lı mül­ki ida­re amir­le­riy­le bir­lik­te hiz­met ve­ren per­so­ne­lin eko­no­mik ve sos­yal so­run­la­rı­nın bu­gün hâ­len çö­zül­me­di­ği ve ar­tık çö­zü­le­mez bir hal al­dı­ğı­nı da be­lirt­mek is­te­rim. Her ne ka­dar mül­ki ida­re amir­le­ri­nin ma­aş ve üc­ret ye­ter­siz­lik­le­ri 2006 Ha­zi­ran ayın­da çı­ka­rı­lan Bi­rin­ci Sı­nıf Mül­ki İda­re Amir­li­ği Ka­nu­nu­’y­la bir ba­kı­ma or­ta­dan kal­dı­rıl­mış­sa da an­cak mer­kez ve taş­ra­da­ki per­so­ne­lin bu so­run­la­rı ha­len de­vam et­mek­te­dir. Bu ara­da, Bi­rin­ci Sı­nıf Mül­ki İda­re Amir­li­ği Ka­nu­nu­’nun ge­çen yıl çı­ka­rıl­ma­sın­da kat­kı­sı bu­lu­nan za­ma­nın İçiş­le­ri Ba­ka­nı Sa­yın Ab­dül­ka­dir Ak­su ile bu ko­nu­da önem­li gö­rev­le­ri ve gay­ret­le­ri bu­lu­nan hâ­li­ha­zır­da­ki Bur­sa Va­li­si, za­ma­nın Müs­te­şa­rı­na, yi­ne bu yü­ce Mec­li­sin İçiş­le­ri Ko­mis­yo­nu­nun bu gay­ret­li ça­lış­ma­la­rı­nı sağ­la­yan de­ğer­li Ko­mis­yon Baş­ka­nı­na, bu mes­lek­taş­la­rım adı­na te­şek­kür edi­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) An­cak, Ba­kan­lı­ğın mer­kez bi­rim­le­ri ile va­li­lik ve kay­ma­kam­lık bü­ro­la­rın­da ça­lı­şan mev­cut per­so­nel ile bu Ba­kan­lı­ğın bün­ye­si için­de bu­lu­nan Nü­fus ve Va­tan­daş­lık Mü­dür­lü­ğü, Si­vil Sa­vun­ma Mü­dür­lü­ğü ve İl Özel İda­re Mü­dür­lü­ğü per­so­ne­li­nin ye­ter­siz ma­aş ve üc­ret ada­let­siz­li­ği­nin de va­kit ge­çi­ril­me­den gi­de­ril­me­si­ni bek­ler­ken, bu üc­ret ada­let­siz­li­ği­ni be­lirt­mek ba­kı­mın­dan, taş­ra­da­ki ben­zer hiz­met­le­ri ya­pan di­ğer ba­kan­lık­la­rın ay­nı ko­num ve sta­tü­de­ki gö­rev­li­le­riy­le il­gi­li, al­dık­la­rı ma­aş­lar hak­kın­da bir ör­nek de si­ze sun­mak­ta ya­rar gö­rü­yo­rum:

Ör­ne­ğin, İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğın­da ça­lı­şan bir il mü­dü­rü, şu an­da 1.350 YTL ma­aş alır­ken, ay­nı il­de­ki Sos­yal Si­gor­ta­lar Ku­ru­mu il mü­dü­rü­nün 1.963 YTL, ver­gi da­ire­si mü­dü­rü 1.929 YTL, Bağ-Kur il mü­dü­rü 1.960 YTL, İŞ-KUR mü­dü­rü­nün­se yi­ne 1.960 YTL ma­aş al­mak­ta ol­du­ğu, bu ma­aş far­kı­nın, alt bi­rim­ler­de, şef ve yar­dım­cı hiz­met­ler­de had saf­ha­da ol­du­ğu­nu vur­gu­la­mak is­te­rim.

Bu ne­den­le de bu kad­ro­lar­da ye­ti­şen ve taş­ra­da­ki va­li­lik ve kay­ma­kam­lık bü­ro­la­rın­da ça­lı­şan o de­ğer­li per­so­nel, bu ya­kın­ma­dan do­la­yı da eroz­yo­na uğ­ra­mak­ta ve baş­ka kad­ro­la­ra geç­mek zo­run­da kal­mış­tır. Bu ne­den­le de bu bi­rim­ler­de gö­rev ya­pan Ba­kan­lık per­so­ne­li et­kin ve ve­rim­li hiz­met üre­te­me­mek­te ve bu­ra­lar­da ka­li­te­li per­so­nel bul­ma im­kâ­nı da kal­ma­mış­tır.

Sa­yın Ba­ka­nı­mız­dan, bu ye­ter­siz ma­aş ve üc­ret ada­let­siz­li­ği­ni, ay­nı hiz­me­ti gö­ren per­so­nel ara­sın­da­ki özel hiz­met ve ek gös­ter­ge fark­la­rı ile faz­la me­sa­i, dö­ner ser­ma­ye­den ya­rar­lan­ma ve ben­ze­ri ko­nu­lar­da ge­rek­li dü­zen­le­me­le­rin bir an ön­ce ya­pı­lıp ha­ya­ta ge­çi­ril­me­si­ni bu de­ğer­li İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı per­so­ne­li adı­na is­ter­ken, bu hu­zur­suz­luk­la­rı­nın da en kı­sa sü­re­de gi­de­ri­le­ce­ği­ni be­lirt­mek is­ti­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; yu­ka­rı­da de­ği­ni­len ye­ter­siz ma­aş ve üc­ret so­ru­nu Ba­kan­lı­ğı­mı­zın bir baş­ka ku­ru­mu olan Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü için de söz ko­nu­su­dur. Bu bi­rim­de­ki mü­dür ve po­lis me­mur­la­rı­nın da ben­zer so­run­la­rı­nın en kı­sa sü­re için­de dü­zel­til­me­si­ni bek­ler­ken, Sa­yın Baş­ba­ka­nın, 22 Tem­muz se­çim­le­rin­den ön­ce, 181 bin per­so­ne­li bu­lu­nan em­ni­yet men­sup­la­rı için ver­miş ol­du­ğu bu sö­zün ha­ya­ta ge­çi­ril­me­si­ni ve bu sö­zün üze­rin­den beş ay geç­me­si­ne rağ­men her­han­gi bir iş­le­min de ya­pıl­ma­mış ol­du­ğu­nu hu­zur­la­rı­nız­da be­lirt­mek is­te­rim.

Ba­kan­lı­ğı­mı­zın kır­sal ala­nın­da em­ni­yet ve asa­yiş hiz­met­le­ri ile mül­ki gö­rev­le­ri yü­rü­ten ve Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­tan­lı­ğı­na bağ­lı il ve il­çe jan­dar­ma ko­mu­tan­lık­la­rı ile em­ni­yet ve asa­yiş ile ka­mu dü­ze­niy­le il­gi­li gö­rev­le­rin­de em­ni­yet bi­ri­mi ile jan­dar­ma ara­sın­da­ki gö­rev ay­rı­mı­nı be­lir­le­yen pro­to­ko­lün iki kol­luk kuv­ve­ti­ni kar­şı kar­şı­ya ge­tir­me­ye­cek şe­kil­de dü­zen­len­me­si ve yet­ki ça­tış­ma­sı­na gö­tür­me­ye­cek bir sis­te­me ka­vuş­tu­rul­ma­sı hu­su­su­nun da mu­hak­kak ye­ri­ne ge­ti­ril­me­si­ni­… Çün­kü de­ne­tim­ler­de, bu ko­nu­lar­da iki bi­rim ara­sın­da ne­re­dey­se “se­nin ala­nın, be­nim ala­nım­dır.” di­ye çe­liş­ki­le­rin doğ­du­ğu za­man za­man gö­rül­dü­ğün­den, bu hu­su­sun da Ba­kan­lı­ğı­mız­ca de­ğer­len­di­ril­me­si ge­rek­ti­ği­ni yi­ne be­lirt­mek is­ti­yo­rum.

İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­na bağ­lı di­ğer önem­li bir ku­ru­luş olan, ka­ra su­la­rı­mız ve Türk mün­ha­sır eko­no­mik ve Türk ara­ma kur­tar­ma sa­ha­sı kap­sa­mın­da bu­lu­nan 377.714 ki­lo­met­re­ka­re­lik so­rum­lu­luk sa­ha­sı­na sa­hip Sa­hil Gü­ven­lik Ko­mu­tan­lı­ğı­nın da ger­çek­ten, bi­raz ön­ce, bu kür­sü­de sa­yın ha­ti­bin, sa­yın bir mil­let­ve­ki­li­nin de­ğer­len­dir­di­ği ve be­lirt­ti­ği gi­bi çok önem­li so­run­la­rı var­dır. Bu so­run­la­rı­nın da Ba­kan­lık­ça üvey ev­lat mu­ame­le­si­ne ta­bi tu­tul­ma­dan, hem büt­çe ba­kı­mın­dan hem de di­ğer mal­ze­me ve ih­ti­ya­cı olan loj­man ve ben­ze­ri per­so­nel so­run­la­rı­nın gi­de­ril­me­si ge­rek­ti­ği­ni de hu­zur­la­rı­nız­da be­lirt­mek is­ti­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ilk kez 2007 yı­lı için­de uy­gu­la­nan BEL­DES pro­je­si ve uy­gu­lan­mak­ta olan KÖY­DES pro­je­le­rin­de ül­ke ge­ne­lin­de çok önem­li hiz­met­le­rin yü­rü­tül­dü­ğü­nü be­lirt­me­me rağ­men, an­cak BEL­DES pro­je­siy­le il­gi­li nü­fu­su 10 bi­nin al­tın­da bu­lu­nan bel­de­le­ri­mi­zin bu öde­nek­le­rin har­can­ma­sın­da bü­yük sı­kın­tı­lar­la kar­şı kar­şı­ya kal­dı­ğı­nı, KÖY­DES pro­je­si kap­sa­mın­da ise, bu pro­je­le­rin uy­gu­lan­ma­sın­da her ne ka­dar taş­ra­da­ki mül­ki ida­re amir­le­ri­nin mev­cut kay­nak­la­rı en et­kin bi­çim­de kul­la­na­rak ma­li­yet­le­ri en aza in­dir­me­le­ri­ne rağ­men, bil­has­sa do­ğu böl­ge­sin­de köy yol­la­rı­nın as­falt kap­la­ma ça­lış­ma­la­rın­da iş­le­rin mev­sim­siz dö­nem­ler­de ya­pıl­mış ol­ma­sın­dan kay­nak­la­nan bi­rin­ci kat ve ikin­ci kat as­falt­la­rın tek­nik şart­la­rı­na uyul­ma­dan ya­pıl­dı­ğı ve üze­rin­den bir kış mev­si­mi geç­tik­ten son­ra da kul­la­nı­la­maz du­ru­ma gel­di­ği­ni de bu­ra­da vur­gu­la­mak is­te­rim.

Za­man dar­lı­ğın­dan do­la­yı 5233 sa­yı­lı Te­rör ve Te­rör­le Mü­ca­de­le­den Do­ğan Za­rar­la­rın Kar­şı­lan­ma­sı Ya­sa­sı­’nın uy­gu­lan­ma­sın­da­ki ek­sik­lik­le­re ma­ale­sef de­ğin­me­den ge­çe­ce­ğim. Bu ko­nu­da bir­çok dos­ya­nın hâ­len iş­le­me alın­ma­dı­ğı, şu ana ka­dar baş­vu­ru­da bu­lu­nan, 275 bin baş­vu­ru­dan an­cak 97 bi­ni­nin so­nuç­lan­dı­rıl­dı­ğı, ge­ri­ye ka­lan 170 bi­nin üze­rin­de­ki dos­ya­nın da en kı­sa sü­re­de ke­şif­le­ri yap­tı­rı­la­rak tek­nik ve ye­rel bi­lir­ki­şi ma­ri­fe­tiy­le ra­po­ra bağ­la­nıp taz­min ko­mis­yon­la­rın­ca so­nuç­lan­dı­rıl­ma­sı­nın sağ­lan­ma­sı ve hal­kı­mı­zın, bu olay­dan za­rar gö­ren in­san­la­rın bek­len­ti­si ola­rak be­lirt­mek is­te­rim.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li  mil­let­ve­kil­le­ri; son gün­ler­de ka­mu­oyu­nu faz­la­sıy­la meş­gul eden po­lis kay­nak­lı şid­det olay­la­rın­dan he­pi­mi­zin ha­be­ri var. En son 24 Ka­sım 2007 ta­ri­hin­de yir­mi ya­şın­da­ki Ba­ran Tur­su­n’­un ba­şı­na ge­len olay­lar ar­tık her­kes ta­ra­fın­dan bi­lin­mek­te­dir. Bu olay­lar, in­san hak­la­rı­na ay­kı­rı dav­ra­nış­lar­da bu­lu­nul­du­ğu yö­nün­de­ki ka­mu­oyun­da var olan an­la­yış­la­rı da güç­len­dir­miş­tir. Ben­zer olay­la­rın da­ha iki gün ön­ce de de­vam et­mek­te ol­ma­sı da ola­yın ele alın­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni acil hâ­le ge­tir­miş­tir.

Özel­lik­le 13 Ha­zi­ran 2007 ta­ri­hin­de onay­la­na­rak yü­rür­lü­ğe gi­ren ye­ni Po­lis Va­zi­fe ve Se­la­hi­yet Ka­nu­nu­’n­da­ki de­ği­şik­lik­ler so­nu­cu, son beş ay­da po­lis kay­nak­lı ya­ra­lan­ma ve ölüm­ler­de cid­di bir    ar­tış ol­muş, yu­ka­rı­da de­ği­ni­len söz ko­nu­su Ka­nu­n’­da­ki de­ği­şik­lik­ten son­ra da tu­tu­lan ka­yıt­lar­da 5’i ölüm­lü so­nuç­la­nan 7 ola­yın ger­çek­leş­ti­ği tes­pi­ti ya­pıl­mış­tır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li  mil­let­ve­kil­le­ri; Ba­kan­lı­ğın ve­sa­yet de­ne­ti­mi kap­sa­mın­da, be­le­di­ye­ler­le il­gi­li bir­kaç ko­nu­yu da bil­gi­le­ri­ni­ze sun­mak is­te­rim. Son beş yıl için­de İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan Ana­ya­sa­’nın il­gi­li mad­de­si­nin ta­nı­dı­ğı ida­ri ve­sa­yet yet­ki­si ta­raf­lı ola­rak kul­la­nıl­mış, bu kap­sam­da, mu­ha­le­fe­te ait be­le­di­ye­ler ile De­mok­ra­tik Top­lum Par­ti­si­ne men­sup be­le­di­ye baş­kan­la­rı hak­kın­da bir­çok so­ruş­tur­ma iş­lem­le­ri­nin yü­rü­tül­dü­ğü ve hat­ta bir­çok be­le­di­ye baş­ka­nıy­la il­gi­li bir­den çok so­ruş­tur­ma­nın açıl­dı­ğı, bu yol ile de söz ko­nu­su be­le­di­ye­le­rin ça­lı­şa­maz ko­nu­ma ge­ti­ril­mek is­ten­di­ği göz­lem­len­mek­te­dir. Hâ­len De­mok­ra­tik Top­lum Par­ti­sin­den 2 be­le­di­ye baş­ka­nı uzun sü­re­den be­ri açı­ğa alın­mış, 1 be­le­di­ye baş­ka­nı­nın da, yi­ne Ana­ya­sa­’nın sö­zü edi­len bu mad­de­si, hu­ku­ki dü­zen­le­me zor­la­na­rak, gö­re­vi­ne son ve­ril­miş­tir. Bun­lar­dan, ben­zer ne­den­ler­le açı­ğa alı­nan be­le­di­ye baş­kan­la­rı­nın sa­yı­sı bu­gün 15’e yak­laş­mak­ta­dır.

Gö­re­vi­ne son ve­ri­len Di­yar­ba­kır Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye­si Su­ri­çi ilk ka­de­me be­le­di­ye baş­ka­nıy­la il­gi­li iş­lem­ler­de, hu­kuk âde­ta zor­la­na­rak, gö­re­ve son ve­ril­me iş­le­mi Da­nış­tay ta­ra­fın­dan da ye­ri­ne ge­ti­ril­miş­tir. As­lın­da, söz ko­nu­su be­le­di­ye baş­ka­nı­nın yap­mak is­te­di­ği iş, sa­de­ce Be­le­di­ye Ka­nu­nu­’nun 13’ün­cü mad­de­sin­de be­lir­ti­len hem­şeh­ri hu­ku­ku­nu ve Av­ru­pa Kon­se­yi Ye­rel Yö­ne­tim­ler Özerk­lik Şar­tı­’nın met­ne dâ­hil “Baş­lan­gı­ç” bö­lü­mü ile 3/1’in­ci mad­de­sin­de­ki dü­zen­le­me­yi ha­ya­ta ge­çir­mek­ten iba­ret­tir.

Bi­lin­di­ği gi­bi, Av­ru­pa Kon­se­yi, ye­rel yö­ne­tim­le­rin güç­len­di­ril­me­si, bu ida­re­le­rin özerk­lik­le­ri­nin sağ­lan­ma­sı ve ye­rin­den yö­ne­ti­me, de­mok­ra­si­nin bu bi­rim­ler­de yer­leş­ti­ril­me­si için özerk­lik şar­tı­nı ka­bul et­miş ve ül­ke­miz de 1 Ni­san 1993 ta­ri­hin­den iti­ba­ren bu söz­leş­me­ye uy­ma­ya baş­la­mış­tır. Bu söz­leş­me­nin “Baş­lan­gı­ç” bö­lü­mün­de, va­tan­daş­la­rın ka­mu iş­le­ri­nin sevk ve ida­re­si­ne ka­tıl­ma­sı­nın de­mok­ra­tik hak ol­du­ğu, bu hak­kın doğ­ru­dan kul­la­nım ala­nı­nın ise ye­rel yö­ne­tim­ler ol­du­ğu be­lir­til­miş­tir. Yi­ne, ay­nı söz­leş­me­nin 3/1’in­ci mad­de­sin­de de, özerk ye­rel yö­ne­tim kav­ra­mı­nın, ka­nun­la be­lir­le­nen sı­nır­lar çer­çe­ve­sin­de, ka­mu iş­le­ri­nin, ye­rel nü­fu­sun çı­kar­la­rı doğ­rul­tu­sun­da, hak­kı ve im­kâ­nı ol­du­ğu vur­gu­lan­mış­tır. 13’ün­cü mad­de­sin­de de bu­na ben­zer dü­zen­le­me­ler ya­pıl­mış­tır.

Av­ru­pa Kon­se­yi ye­rel yö­ne­tim, böl­ge­sel yö­ne­tim kon­se­yin­ce çok kı­sa bir sü­re ön­ce dü­zen­le­nen ra­po­run­da­…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Ya­man, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run efen­dim.

M. NU­Rİ YA­MAN (De­vam­la) – …çok dil­li be­le­di­ye­ci­lik ka­ra­rı ne­de­niy­le gö­re­vin­den alın­ma­nın an­ti­de­mok­ra­tik bir uy­gu­la­ma ola­rak de­ğer­len­di­ril­di­ği­ni be­lirt­miş­tir. As­lın­da, Su­ri­çi Be­le­di­ye­si Baş­kan­lı­ğın­ca ha­ya­ta ge­çi­ril­mek is­te­nen çok dil­li be­le­di­ye­ci­lik iş­le­mi, iki gün ön­ce bu kür­sü­den Ba­kan­lı­ğı­nın büt­çe­siy­le il­gi­li ko­nuş­ma ya­pan Kül­tür ve Tu­rizm Ba­ka­nı Sa­yın Er­tuğ­rul Gü­na­y’­ın da be­lirt­ti­ği, Tür­ki­ye­’de­ki kül­tür­le­rin ve bu­nun ba­şın­da ge­len fark­lı dil­le­rin ge­liş­ti­ril­me­siy­le il­gi­li söy­le­di­ği ve Mec­li­sin ka­yıt­la­rı­na da ge­çen “Türk­çe­yi, Kürt­çe­yi ve bü­tün zen­gin­lik­le­ri­mi­zi, ya­ni Tür­ki­ye­’de var olan top­ra­ğı­mız­da­ki bir tek çi­çe­ği bi­le sol­dur­ma­ya­ca­ğız, bun­la­rı bir ahenk ve eb­ru gü­zel­li­ği için­de ye­rel­den ulu­sa­la, ulu­sal­dan ulus­la­ra­ra­sı­na ta­şı­ya­ca­ğız.” an­la­yı­şı­nın, bir ba­kı­ma Su­ri­çi Be­le­di­ye­sin­ce uy­gu­lan­ma­sı­nın ve ha­ya­ta ge­çi­ril­me­si­nin bir ör­ne­ği de­ğil de ne­dir?

Sü­re­min kı­sa­lı­ğı ne­de­niy­le de­ği­ne­me­di­ğim ko­nu­lar­dan do­la­yı siz­ler­den özür di­ler­ken, 2008 ma­li yı­lı büt­çe­si­nin Ba­kan­lı­ğı­mı­za ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­ler, he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­la­rım. (DTP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ya­man.

De­mok­ra­tik Top­lum Par­ti­si adı­na ko­nuş­ma­lar ta­mam­lan­mış­tır.

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si adı­na üç ko­nuş­ma­cı var­dır. Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na ilk ko­nuş­ma­cı, Muğ­la Mil­let­ve­ki­li Ali Ars­lan.

Sa­yın Ars­lan, bu­yu­run. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sü­re­niz on iki da­ki­ka.

CHP GRU­BU ADI­NA ALİ ARS­LAN (Muğ­la) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; gö­rü­şül­mek­te olan 2008 yı­lı Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı büt­çe­si üze­ri­ne Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Söz­le­ri­me baş­la­ma­dan ön­ce yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, son beş yıl­dan be­ri Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­siy­le sağ­lı­ğı yan ya­na ge­ti­rin­ce ak­lı­mı­za ilk ge­len Sağ­lık­ta Dö­nü­şüm Pro­je­si. Bal­lan­dı­ra bal­lan­dı­ra Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si söz­cü­le­ri an­la­tı­yor, ne­ler ya­pıl­dı, ne gi­bi dö­nü­şüm­ler var ve özel­lik­le de bu­nun Tür­ki­ye'nin ih­ti­yaç­la­rın­dan kay­nak­la­nan ulu­sal bir pro­je ol­du­ğu söz­cü­ler ta­ra­fın­dan ıs­rar­la söy­le­ni­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ne­dir Sağ­lık­ta Dö­nü­şüm Pro­je­si? Sağ­lık­ta Dö­nü­şüm Pro­je­si, as­lın­da sağ­lı­ğın özel­leş­me­si­dir. Son yir­mi beş yıl­dan be­ri, özel­lik­le ilaç sa­na­yi­sin­de ve tek­no­lo­ji­de çok baş dön­dü­ren ge­liş­me­ler ne­de­niy­le, sağ­lık ala­nı bü­yük bir eko­no­mik pas­ta hâ­li­ne gel­miş­tir. Ulus­la­ra­ra­sı ser­ma­ye, sa­de­ce Tür­ki­ye­’de de­ğil dün­ya­nın her ye­rin­de ulus­la­rın sağ­lık pas­ta­la­rı­na göz dik­miş du­rum­da­dır. Ba­kın, 1995 yı­lın­da Dün­ya Ti­ca­ret Ör­gü­tüy­le im­za­la­dı­ğı­mız bir an­laş­ma var, GATS an­laş­ma­sı. O An­laş­ma­’da, baş­ka hiz­met­ler gi­bi, eği­tim gi­bi sağ­lı­ğın da ar­tık ana­ya­sal bir hak ol­mak­tan çı­ka­rı­lıp, pa­ray­la alı­nıp sa­tı­lır bir hiz­met hâ­li­ne ge­ti­ril­me­si için ül­ke­le­rin ya­sal dü­zen­le­me­ler yap­ma­sı zo­run­lu kı­lın­mak­ta­dır. Sağ­lık­ta Dö­nü­şüm Pro­je­si de bu an­laş­ma­la­rın de­va­mı­dır. Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­sin­den ön­ce­ki hü­kû­met­ler dö­ne­min­de de bu yön­de, sağ­lı­ğın özel­leş­ti­ril­me­si yö­nün­de önem­li ya­sal dü­zen­le­me­ler ya­pıl­mış­tır. An­cak, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si­nin bu ko­nu­da hak­kı­nı tes­lim et­mek la­zım, iç­le­rin­de en hız­lı çı­ka­nı Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si­dir. Sa­nı­yo­rum, bu da tek par­ti ik­ti­da­rı ol­ma­sın­dan kay­nak­la­nan bir avan­taj­dır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, an­cak Sağ­lık­ta Dö­nü­şüm Pro­je­si Türk hal­kı­nın be­de­ni­ne uy­ma­mak­ta­dır. Za­man za­man bu ko­nu­da ya­sa­lar çı­ka­rı­yo­ruz, son­ra­dan vaz­ge­çi­yo­ruz. Geç­ti­ği­miz dö­nem­de bir­lik­te ça­lış­tı­ğı­mız ar­ka­daş­lar ta­nık­tır; iş­te dü­ğün­le, bay­ram­la Mec­bu­ri Hiz­met Ya­sa­sı­’nı kal­dır­dık, ha­tır­lar­sı­nız, iki yıl bi­le dol­ma­dan Mec­bu­ri Hiz­met Ya­sa­sı­’nı ye­ni­den ge­tir­mek zo­run­da kal­dık. Baş­ka? Bir ter­kin ya­sa­sı var­dır meş­hur, bi­lir­si­niz, dev­let has­ta­ne­le­ri­nin sos­yal gü­ven­lik ku­ru­mun­dan ala­cak­la­rı­nı sil­dik. Bir sü­re son­ra bu dev­let has­ta­ne­le­ri ya­tı­rım ya­pa­maz hâ­le gel­di, da­va­lı hâ­le gel­di­ler, ic­ra­lık hâ­le gel­di­ler; tek­rar, sil­di­ği­miz borç­la­rı öde­mek üze­re bir ter­kin ya­sa­sı çı­kar­dık. Be­de­ne uy­mu­yor, çı­ka­rı­yo­ruz ez­ber­den bir ya­sa, ba­kı­yo­ruz son­ra yan­lış ol­du, yap­boz oyu­nu gi­bi, ya­pı­yo­ruz, bo­zu­yo­ruz, tek­rar ya­pı­yo­ruz. Çün­kü, bu pro­je, Türk hal­kı­nın ih­ti­yaç­la­rın­dan kay­nak­la­nan bir pro­je de­ğil, Türk hal­kı­nın be­de­ni­ne uyan bir göm­lek de­ğil de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

Ne­dir Sağ­lık­ta Dö­nü­şüm Pro­je­si­’nin bi­le­şen­le­ri? He­pi­ni­zin bil­di­ği gi­bi, bir, ai­le he­kim­li­ği, ya­ni bi­rin­ci ba­sa­ma­ğın özel­leş­ti­ril­me­si. İkin­ci­si, ikin­ci ve üçün­cü ba­sa­mak­ta­ki has­ta­ne­le­rin iş­let­me hâ­li­ne ge­ti­ril­me­si.

İlk “iş­let­me­” de­di­ği­miz­de utan­gaç bir şe­kil­de her­kes kar­şı çı­kı­yor­du, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si söz­cü­le­ri, ama ar­tık, geç­ti­ği­miz gün Ko­mis­yon­da De­ğer­li ar­ka­da­şım Sağ­lık Ko­mis­yo­nu Baş­ka­nı­mız Sa­yın Cev­det Er­döl “Ha­yır, iş­let­me­dir bun­lar.” de­di, ıs­rar­la da iş­let­me ol­du­ğu­nu id­di­a et­ti.

Ar­ka­daş­lar, iş­let­me ne­dir? Ba­kın, Türk Dil Ku­ru­mu­nun söz­lü­ğün­de iş­let­me­nin ta­nı­mı: “Ta­rım, sa­na­yi, ti­ca­ret, ban­ka­cı­lık vb. iş alan­la­rın­da, kâr ama­cıy­la bir ser­ma­ye ya­tı­rı­la­rak ku­ru­lan ku­rum.” di­yor. Ya­ni, Ana­ya­sa­’mız­da, İn­san Hak­la­rı Ev­ren­sel Be­yan­na­me­si­’n­de, bir­çok im­za­la­dı­ğı­mız an­laş­ma­lar­da ana­ya­sal bir hak olan, yurt­ta­şın doğ­du­ğu, doğ­ma­dan ön­ce hat­ta, öle­ne ka­dar dev­le­tin sun­mak­la mec­bur ol­du­ğu hak­kı, ar­tık siz kâr ama­cı gü­dü­len bir hiz­met hâ­li­ne ge­ti­ri­yor­su­nuz. Bu ko­nu­da, ba­kın, Dün­ya Ban­ka­sı, za­ten bu Pro­je ha­zır­la­nır­ken si­ze tek­nik des­tek de ver­di, eko­no­mik des­tek de ver­di. Za­man za­man IM­F’y­le stand-by an­laş­ma­la­rın­da sağ­lık hak­kın­da ya­pı­lan de­ği­şik­lik­le­ri tar­tı­şı­yor­su­nuz, ka­ra­ra bağ­lı­yor­su­nuz, an­laş­ma­la­ra ya­zı­yor­su­nuz. Ya­ni, Sağ­lık­ta Dö­nü­şüm Pro­je­si bir özel­leş­tir­me pro­je­si. İş­te, fi­nans­ma­nı­nı da ge­nel sağ­lık si­gor­ta­sın­dan kar­şı­la­ya­cak­sı­nız. Ko­mis­yon­lar­da gö­rü­şül­me­ye baş­la­dı. Sa­nı­yo­rum, asıl güm­bür­tü de za­ten ge­nel sağ­lık si­gor­ta­sı gö­rü­şü­lür­ken çı­ka­cak.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu özel­leş­tir­me­yi biz id­di­a et­ti­ği­miz­de Sa­yın Ba­kan şid­det­le kar­şı çı­kı­yor. Ge­çen gün ge­ne Ka­mu Has­ta­ne Bir­lik­le­ri Ya­sa Ta­sa­rı­sı gö­rü­şü­lür­ken Ko­mis­yon­da, bi­li­yor ne di­ye­ce­ği­ni mu­ha­le­fet söz­cü­le­ri­ni­n… Türk Ta­bip­ler Bir­li­ği yıl­lar­dan be­ri di­le ge­ti­ri­yor, biz bu kür­sü­den yıl­lar­dan be­ri söy­le­dik “Sağ­lık­ta Dö­nü­şüm Pro­je­si özel­leş­tir­me pro­je­si­dir.” di­ye. Bil­di­ği için bu­nu “Şim­di mu­ha­le­fet söz­cü­le­ri, bu­na, efen­dim iş­te özel­leş­tir­me­dir, fa­lan di­ye­cek, oy­sa bu, özel­leş­tir­me de­ğil özerk­leş­tir­me­dir.” de­di. Mu­ha­le­fe­tin önü­nü kes­me­ye ça­lı­şı­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ba­kın, Ka­mu Has­ta­ne Bir­lik­le­ri Ya­sa Ta­sa­rı­sı­’n­dan si­ze bir mad­de oku­ya­ca­ğım. Bu özel­leş­me mi­dir, özerk­leş­me mi­dir bir gö­re­lim. Ne di­yor: “Ba­kan­lık­ça be­lir­le­nen usul ve esas­la­ra gö­re –bu, ka­mu has­ta­ne bir­lik­le­ri­nin yö­ne­tim ku­ru­lu­nun gö­rev­le­ri, yet­ki­le­ri- bir­li­ğin her tür­lü araç, ge­reç, mal­ze­me, ta­şı­nır­la­rı ve ta­pu­da bir­lik adı­na ka­yıt­lı ta­şın­maz­la­rı -Ne­dir bun­lar, has­ta­ne mi­dir? Has­ta­ne­ler­dir- üze­rin­de­ki ya­pı ve te­sis­le­riy­le bir­lik­te sat­mak, ki­ra­ya ver­mek, de­vir ve ta­kas iş­lem­le­ri­ni yü­rüt­mek, ha­zi­ne­ye ait bir­li­ğe tah­sis­li ta­şın­maz­lar üze­rin­de­ki ya­pı ve te­sis­ler­le bir­lik­te tah­sis ama­cı doğ­rul­tu­sun­da ki­ra­ya ver­mek, iş­let­mek, iş­let­tir­mek.”

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu­nun adı özel­leş­me­dir. Sağ­lık­ta Dö­nü­şüm Pro­je­si sağ­lı­ğın özel­leş­me­si­dir. Ha, ola­bi­lir, siz özel­leş­me­ye ina­nı­yor­su­nuz, bu­nu ce­sa­ret­le söy­ler­si­niz. Ama da­ha baş­tan “Yok efen­dim, özel­leş­me de­ğil, ne­re­den çı­ka­rı­yor­su­nuz?” De­mek ki, yap­tı­ğı­nız işin doğ­ru ol­ma­dı­ğı­nı siz de bi­li­yor­su­nuz.

Ben, bu Sağ­lık­ta Dö­nü­şüm Pro­je­si ko­nu­sun­da Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­nın, Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­nın biz­zat ken­di­si­nin, ça­lı­şan­la­rı­nın yo­ğun emek har­ca­dı­ğı­nı bi­li­yo­rum. Hat­ta on gün ka­dar ön­ce Sa­yın Müs­te­şa­rı ara­dım te­le­fon­la, hâ­lâ te­le­fo­nu­ma dö­ne­cek, o ka­dar çok ki iş­le­ri.

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu, özel­leş­me.

Ha, özel­leş­me­ye siz de kar­şıy­sa­nız ha­ki­ka­ten eme­ği­ni­ze ya­zık; ha, bu özel­leş­me de siz bu­nu top­lum­dan sak­la­ma­ya ça­lı­şı­yor­sa­nız, o za­man ken­di­ni­ze ya­zık Sa­yın Ba­kan.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, sağ­lık­ta pi­ya­sa­laş­ma ol­maz, sağ­lık pi­ya­sa­ya terk edi­le­me­ye­cek ka­dar önem­li bir alan. Özel­lik­le Tür­ki­ye gi­bi do­ğu­sun­da, ba­tı­sın­da, ken­tin­de, kö­yün­de ge­lir da­ğı­lı­mı­nın bo­zuk ol­du­ğu ül­ke­ler­de sağ­lı­ğın pi­ya­sa­laş­ma­sı ka­dar teh­li­ke­li bir şey yok. El­bet­te, özel has­ta­ne­le­ri­miz bu ül­ke­de yıl­lar­dan be­ri çok gü­zel gö­rev­ler ya­pı­yor­lar, hiç­bir iti­ra­zı­mız yok. An­cak sağ­lık ala­nı­nın sa­de­ce öze­le terk edil­me­si Tür­ki­ye gi­bi ül­ke­ler­de va­him so­nuç­lar do­ğu­rur.

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu­nu Türk hal­kı­nın red­de­de­ce­ği­ni siz de bi­li­yor­su­nuz. Se­çim­ler yak­la­şın­ca, ol­ma­dık yön­tem­ler­le bu vah­şe­ti, bu uy­gu­lan­ma­ya ça­lı­şı­lan özel­leş­tir­me vah­şe­ti­ni hal­kı­mız­dan giz­le­me­ye ça­lı­şı­yor­su­nuz. Al­dı­ğı­nız, yıl­lar­ca emek ver­di­ği­niz, har­ca­dı­ğı­nız ka­rar­la­rı ken­di­niz son­ra­dan boz­mak zo­run­da ka­lı­yor­su­nuz.

Ba­kın, bir ye­şil kart­lı­lar ola­yı var. He­pi­mi­zin gö­zü önün­de ol­du. Ben­de bir ha­ri­ta var, gös­te­ri­rim si­ze. Ye­şil kart­tan en çok ya­rar­la­nan il­ler­le, se­çim so­nuç­la­rı­nı kar­şı­laş­tı­ran ay­nı ha­ri­ta­yı kar­şı­laş­tır­dı­ğı­nız­da se­çim so­nu­cu ney­se, ha­ri­ta o. Ye­şil kart­lı­la­rın çok ol­du­ğu yer­ler­de Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si­nin oyu çok yük­sek.

MEH­MET EMİN EK­MEN (Bat­man) – Va­tan­daş hiz­me­te oy ve­ri­yor.

ALİ ARS­LAN (De­vam­la) - Ba­kın de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, se­çim ön­ce­si siz ye­şil kart­lı sa­yı­sı­nı ar­tır­dı­nız, se­çim geç­ti, ağus­tos ayın­da 5 mil­yon ye­şil kart­lı­nın ye­şil kar­tı­nı ip­tal et­ti­niz. Ya­zık! Ye­şil kart­lı­yı bi­le kul­lan­dı­nız se­çim­ler­de. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

Ba­kın de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, sevk zin­ci­ri me­se­le­si. Geç­ti­ği­miz dö­nem, ha­tır­lar­sı­nız, ai­le he­kim­li­ği çı­kar­ken ha­ra­ret­le sa­vun­du­ğu­nuz ai­le he­kim­li­ği­nin bir avan­ta­jı var­dı. Ney­di? Has­ta­la­ra ka­yıt tu­ta­cak­sı­nız, her has­ta­nın kay­dı ola­cak ve sevk zin­ci­ri iş­le­te­rek bi­rin­ci ba­sa­mak­ta has­ta­lık­la­rın bü­yük bir bö­lü­mü­nü çö­ze­cek­si­niz, ikin­ci ba­sa­mak­ta­ki yı­ğıl­ma­la­rı en­gel­le­ye­cek­si­niz. De­ğil miy­di, ama­cı­nız o de­ğil miy­di? Siz ne yap­tı­nız? Se­çim ka­ra­rı alın­dık­tan son­ra 25 Ma­yıs gü­nü­… De­ğil mi? Se­çim ka­ra­rı alın­dık­tan son­ra 25 Ma­yıs gü­nü bir teb­liğ çı­kar­dı­nız: “16 Ha­zi­ran­dan son­ra sevk yok, sev­ke ge­rek yok, is­te­yen is­te­di­ği dok­to­ra git­sin.” Ya ina­na­cak­sı­nız yap­tı­ğı­nı­za ya da hiç yap­ma­ya­cak­sı­nız. Ben ina­nı­yo­rum ki, kı­sa bir sü­re son­ra bu sevk zin­ci­ri ola­yı tek­rar Türk hal­kı­nın önü­ne ge­le­cek. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan “Bek­le!” se­si) Za­ten işin doğ­ru­su da bu. Eğer siz ai­le he­ki­mi­ne ka­yıt tut­tu­rur­sa­nız, ai­le he­ki­mi­nin has­ta­la­rı sevk et­me­si­ni sağ­lar­sa­nız hem eko­no­mik hem de hal­kın sağ­lı­ğı açı­sın­dan önem­li bir iş yap­mış olur­su­nuz. An­cak, se­çim­de oy ala­bil­mek için sevk zin­ci­ri me­se­le­sin­den vaz­geç­ti­niz. Her şe­yi giz­li­yor­su­nuz.

Ba­kın baş­ka bir şey; he­pi­ni­zin ba­şı­na gel­miş­tir, yurt­taş­la­rı­mı­zın ba­şı­na ge­li­yor, özel has­ta­ne­ler­de kat­kı pa­yı alın­ma­sı. San­ki Sa­yın Ba­ka­nın bu ko­nu­da hiç­bir gü­na­hı yok! Di­yor ki: “Ya­hu bun­lar açar­ken ba­na söz ve­ri­yor­du ‘Kat­kı pa­yı al­ma­ya­ca­ğı­z’ di­ye. Ama şa­kır şa­kır kat­kı pa­yı alı­yor­lar. Biz bu işe kar­şı­yız.” Ba­kın ar­ka­daş­lar, elim­de ge­ne Sos­yal Gü­ven­lik Ku­ru­mu­nun bir teb­li­ği, si­zin Hü­kû­me­ti­ni­zin. “Sağ­lık ku­ru­mu ku­ru­lu­şu, mu­aye­ne, tet­kik ve te­da­vi ama­cıy­la ya­pı­la­cak her iş­lem ön­ce­sin­de has­ta ve has­ta ya­kı­nı­nın ya­zı­lı ona­yı­nı ala­rak Ku­rum­ca öde­ne­cek üc­ret dı­şın­da ila­ve üc­ret öde­me­si ta­le­bin­de bu­lu­na­bi­lir.” San­ki, Ba­kan, böy­le bir teb­liğ yok­muş gi­bi mil­le­te ca­ka sa­tı­yor. “Ya­a biz­den ha­ber­siz alı­yor­lar. Açar­lar­ken bi­ze di­yor­lar ki ‘al­ma­ya­ca­ğı­z’ aç­tık­tan son­ra vaz­ge­çi­yor­lar.” Böy­le bir şey yok. Bu hak­kı, siz, Hü­kû­met ola­rak za­ten ver­miş­si­niz özel has­ta­ne­le­re.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ba­kın, sağ­lık­ta dö­nü­şü­mün en çok ezi­yet çe­ken­le­ri sağ­lık ça­lı­şan­la­rı. Bil­di­ği­niz gi­bi, bir mec­bu­ri hiz­met so­ru­nu çı­kar­dı­nız gel­di­niz, son­ra çö­zül­dü[!] Baş­la­rı­na gel­me­dik yok. Şim­di, önü­müz­de­ki gün­ler­de, Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı, söz­leş­me­li diş he­ki­mi ve ec­za­cı ala­cak. Ko­şul­lar ne bi­li­yor mu­su­nuz ar­ka­daş­lar? Sağ­lık so­ru­nu ne­de­niy­le ta­yin is­te­me­ye­cek­sin! Ya­ni an­nem, ba­bam, ak­ra­bam has­ta ol­du, ya­ta­lak, bak­mak zo­run­da­yım di­ye ta­yin is­te­mek yok. Ya olur­sa? Eği­tim du­ru­mu ne­de­niy­le ta­yin is­te­me­ye­cek­sin. Ee ola­bi­lir, bel­ki, oku­ma­yı­ver­sin, ne ya­pa­lım ya­ni, ye­ter o ka­dar; za­ten, ec­za­cı ol­muş, diş he­ki­mi ol­muş, bir da­ha oku­ma­sın. Baş­ka? Eş du­ru­mu ne­de­niy­le de ta­yin is­te­ye­me­ye­cek­sin. Ee ya­hu kar­de­şim, hiç ev­len­me­ye­cek mi­yim? Eşim baş­ka bir il­de olur­sa ne ya­pa­ca­ğım ya­ni? Sağ­lık ça­lı­şan­la­rı, bu, Sağ­lık­ta Dö­nü­şüm Pro­je­si­’nin en çok ezi­yet çe­ken­le­ri­dir.

Şim­di, va­tan­daş mem­nun gi­bi gö­rü­nü­yor de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Ni­ye? Doğ­ru bir şe­kil­de yap­tı­nız, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin de pro­je­si­di­r…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Ars­lan, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run efen­dim.

ALİ ARS­LAN (De­vam­la) – Has­ta­ne­le­rin bir­leş­me pro­je­si, ser­best ec­za­ne­ler­den ilaç alın­ma­sı, doğ­ru şey­ler.

HA­LİL AY­DO­ĞAN (Af­yon­ka­ra­hi­sar) – Siz kar­şı çık­tı­nız.

ALİ ARS­LAN (De­vam­la) – Ama ba­kın, ya­rın, ge­nel sağ­lık si­gor­ta­sı çık­tı­ğın­da, kat­kı pay­la­rı öden­me­ye baş­lan­dı­ğın­da, te­mi­nat pa­ket­le­ri uy­gu­lan­ma­ya baş­la­dı­ğın­da, pri­mi­ni ya­tır­ma­dıy­sa sağ­lık hiz­me­ti al­ma­ma­ya baş­la­dı­ğın­da, asıl güm­bür­tü o za­man ko­pa­cak­tır, o za­man gö­re­ce­ğiz.

AB­DUR­RAH­MAN DO­DUR­GA­LI (Si­nop) – Gö­rür­sün ca­nım!

ALİ ARS­LAN (De­vam­la) – Şim­di, mem­nun gi­bi gö­rü­nü­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ba­kın, Sa­yın Ba­kan di­yor ki: “Az pa­ray­la çok iş­ler yap­tık.” Bi­ze da­ğıt­tı­ğı şey­ler­de öy­le. Bi­li­yor­su­nuz, SSK, dev­let has­ta­ne­le­riy­le bir­leş­ti­ril­di, SSK’­nın kay­nak­la­rı­nı da kul­la­nı­yo­ruz. Şim­di, 2002 yı­lın­da büt­çe­den ka­mu har­ca­ma­la­rı için­de sağ­lı­ğa ay­rı­lan pay yüz­de 15 ci­va­rın­da, bu, yüz­de 10’a düş­müş, 2002 yı­lın­da yüz­de 35 olan SSK’­nın pa­yı yüz­de 35’e çık­mış. Siz, az pa­ra har­ca­mı­yor­su­nuz, SSK’­nın pa­ra­sı­nı da har­cı­yor­su­nuz. Baş­ka? Ya­tak­lı te­da­vi ku­rum­la­rın­da­ki dö­ner ser­ma­ye ge­lir­le­ri, yüz­de 6’dan yüz­de 12’ye çık­mış. Dö­ner ser­ma­ye di­ye, has­ta­ne­le­rin ka­zan­dı­ğı pa­ra­yı da siz har­cı­yor­su­nuz, ya­ni az pa­ray­la yap­mı­yor­su­nuz işi. Hiç öy­le, an­lat­tı­ğı­nız gi­bi de de­ğil.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Ars­lan, te­şek­kür ede­rim.

ALİ ARS­LAN (De­vam­la) – Bağ­la­ya­ca­ğım Baş­ka­nım.

BAŞ­KAN - Sağ olun.

ALİ ARS­LAN (De­vam­la) – Te­şek­kür ede­ce­ğim.

KA­MER GENÇ (Tun­ce­li) – Sa­yın Baş­kan, AK­P’­li­le­re ve­ri­yor­su­nuz ye­di da­ki­ka faz­la, bi­ze de ol­mu­yor!

ALİ ARS­LAN (De­vam­la) – Bu büt­çe, in­şal­lah, Türk hal­kı­na sağ­lık­lar ge­ti­rir.

Bu duy­gu­lar­la, he­pi­ni­zi say­gıy­la, sev­giy­le se­lam­lı­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

KA­MER GENÇ (Tun­ce­li) – AK­P’­li­ler ye­di da­ki­ka faz­la ko­nuş­tu. Za­ten, büt­çe­de ko­nuş­tur­mak is­te­mi­yor­su­nuz bi­zi!

BAŞ­KAN – Say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rım, ko­nuş­ma­cı olan bü­tün mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­ma, bir da­ki­ka faz­la söz ve­ri­yo­rum, doğ­ru­dur.

RA­MA­ZAN KE­RİM ÖZ­KAN (Bur­dur) – 5’e bö­lün­ce bi­rer da­ki­ka­da­n…

KA­MER GENÇ (Tun­ce­li) – Ama on­lar 7 ki­şi ko­nu­şu­yor­lar Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN – Say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rım, 7’ye tak­sim edi­yor­lar­sa o, on­la­rın­dır. Di­ğer grup­lar 7 ko­nuş­ma­cı ya­par­sa on­lar da ko­nu­şur. Hat­ta, Da­nış­ma Ku­ru­lu top­lan­tı­sın­da, ar­ka­daş­la­rı­mız da bu­ra­da, ben, kırk da­ki­ka ar­ka­daş­lar ko­nuş­sun, hiç kim­se­nin sö­zü­nü uzat­ma­ya­lım de­dim; grup baş­kan ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mız, baş­ka bir tek­lif­te bu­lun­du­lar, biz de onu ka­bul et­tik, baş­ka bir şey yok.

CEV­DET ER­DÖL (Trab­zon) – Sa­yın Baş­ka­n…

BAŞ­KAN – Sa­yın Er­döl, ney­le il­gi­li açık­la­ma ya­pa­cak­sı­nız?

CEV­DET ER­DÖL (Trab­zon) – Sa­yın Ars­lan, ko­nuş­ma­sın­da­…

BAŞ­KAN – Si­zin ifa­de et­ti­ği­ni­zin dı­şın­da bir gö­rüş mü be­yan et­ti?

CEV­DET ER­DÖL (Trab­zon) – Evet.

BAŞ­KAN – Bu­yu­run, si­ze iki da­ki­ka sü­re ve­re­ce­ğim, iki da­ki­ka açık­la­yın.

Bu­yu­ru­n…

BİL­GİN PA­ÇA­RIZ (Edir­ne) – Ha­yır efen­dim, ve­re­mez­si­niz!

YA­ŞAR TÜ­ZÜN (Bi­le­cik) – Sa­yın Baş­kan, grup ko­nuş­ma­sı­nı böl­me­yin.

OS­MAN DUR­MUŞ (Kı­rık­ka­le) – Böy­le bir uy­gu­la­ma yok!

YA­ŞAR TÜ­ZÜN (Bi­le­cik) – Grup ko­nuş­ma­sın­dan son­ra ve­rin!

BAŞ­KAN – Ar­ka­daş­lar “Be­nim ifa­de et­ti­ği­min dı­şın­da bir ifa­de kul­la­nıl­dı­” de­di. Dik­kat eder­se­niz, dün­kü otu­ru­mu yö­ne­ten Sa­yın Baş­kan Ve­ki­li ça­ğı­ra­rak yap­tı­…

BİL­GİN PA­ÇA­RIZ (Edir­ne) – Efen­dim, böy­le bir usul yok ki!

BAŞ­KAN – Ar­ka­daş­lar, be­nim yap­tı­ğım­da bir ha­ta yok­tur, İç Tü­zü­k’­ü uy­gu­lu­yo­rum. Evet, iki da­ki­ka söz hak­kı ve­ri­yo­rum ar­ka­da­şa açık­la­ma­sı için.

BİL­GİN PA­ÇA­RIZ (Edir­ne) – CHP Gru­bu­nun ko­nuş­ma­sı bit­sin, on­dan son­ra.

BAŞ­KAN - Evet, yap­tı­ğım uy­gu­la­ma ye­rin­de­dir.

Bu­yu­run Sa­yın Er­döl.

V.- SA­TAŞ­MA­LA­RA İLİŞ­KİN KO­NUŞ­MA­LAR VE AÇIK­LA­MA­LAR

1.- Trab­zon Mil­let­ve­ki­li Cev­det Er­dö­l’­ün, Muğ­la Mil­let­ve­ki­li Ali Ars­la­n’­ın ko­nuş­ma­sın­da şah­sı­na sa­taş­ma­sı ne­de­niy­le ko­nuş­ma­sı

CEV­DET ER­DÖL (Trab­zon) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Ali Ars­lan ar­ka­da­şım, ko­nuş­ma­sı sı­ra­sın­da, Ka­mu Has­ta­ne Bir­lik­le­ri Ka­nu­nu gö­rüş­me­le­ri sı­ra­sın­da, ko­mis­yon­da, “Bu Ka­nu­n’­un has­ta­ne­le­ri iş­let­me­ye çe­vir­di­ği­ni ve kâr ama­cı güt­tü­ğü­nü söy­le­di.” As­la böy­le bir şe­yi ben söy­le­me­dim.

ALİ ARS­LAN (Muğ­la) – Tu­ta­nak­la­ra ba­ka­rız Baş­kan.

CEV­DET ER­DÖL (De­vam­la) – Bu­nun, man­tık ola­rak iş­let­me man­tı­ğı ol­du­ğu­nu, iş­let­me man­tı­ğıy­la has­ta­ne­le­rin yö­ne­ti­le­ce­ği­ni ama as­la kâr ama­cı güt­me­ye­ce­ği­ni ben söy­le­dim, tu­ta­nak­lar­da var­dır. Özel­leş­me de­ğil, özerk­leş­me ol­du­ğu­nu söy­le­dim.

Bu yan­lış an­la­şıl­ma­ya ma­hal ver­me­mek için dü­zelt­me ih­ti­ya­cı his­set­tim. Bu ve­si­ley­le, Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­mı­zın büt­çe­si­nin mem­le­ke­ti­mi­ze, mil­le­ti­mi­ze ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yor, Ge­nel Ku­ru­lu say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim.

KA­MER GENÇ (Tun­ce­li) – Onu o söy­le­di ca­nım, ken­di­si söy­le­di.

BİL­GİN PA­ÇA­RIZ (Edir­ne) – Sa­yın Baş­kan, fark­lı bir şey söy­le­me­di ki.

ALİ ARS­LAN (Muğ­la) – Tu­ta­nak­la­ra ba­kın Baş­kan.

BAŞ­KAN – Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na ikin­ci ko­nuş­ma­cı­…

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (İs­tan­bul) – Sa­yın Baş­ka­n…

BAŞ­KAN – Bu­yu­run Sa­yın Kı­lıç­da­roğ­lu.

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (İs­tan­bul) – Çok özür di­le­ye­rek, gru­bu­muz adı­na ko­nu­şan Sa­yın Ali Ars­lan, Sa­yın Cev­det Er­dö­l’­ün söy­le­dik­le­rin­den çok fark­lı bir şey söy­le­me­miş­tir.

CEV­DET ER­DÖL (Trab­zon) – Bir da­ha izah ede­bi­li­rim Sa­yın Baş­ka­nım, an­la­şı­la­ma­dı ga­li­ba.

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (İs­tan­bul) – Ha­yır efen­dim.

Do­la­yı­sıy­la, iş­let­me ola­yı­nı za­ten des­tek­le­miş­tir, “İş­let­me hâ­li­ne ge­ti­ri­yor.” de­miş­tir. Do­la­yı­sıy­la, ken­di­si­ne her­han­gi bir sa­taş­ma da söz ko­nu­su de­ğil­dir. Ya­ni, söz hak­kı ver­me­niz doğ­ru bir uy­gu­la­ma de­ğil­di.

BAŞ­KAN – Sa­yın Kı­lıç­da­roğ­lu, söz­le­ri­niz tu­ta­nak­la­ra geç­miş­tir.

Evet, iki ar­ka­da­şı­mız da ko­nuş­tu, tak­dir din­le­yen­le­rin ve mil­let­ve­kil­le­ri­mi­zin­dir, Ge­nel Ku­ru­lun­dur.

II­I. - KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN

GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER (Devam)

A) KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ (Devam)

1.- 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ve Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/426) (S. Sa­yı­sı:57) (Devam)

2.- 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sap Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ile Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si Kap­sa­mın­da­ki İda­re ve Ku­rum­la­rın 2006 Büt­çe Yı­lı Ke­sin He­sap Ta­sa­rı­sı­na Ait Ge­nel Uy­gun­luk Bil­di­ri­mi ve Eki Ra­por­la­rı­nın  Su­nul­du­ğu­na Da­ir Sa­yış­tay Baş­kan­lı­ğı Tez­ke­re­si ile Plan ve  Büt­çe Ko­mis­yo­nu  Ra­po­ru ( 1/267, 3/191) (S. Sa­yı­sı: 58) (Devam)

H) SAĞ­LIK BA­KAN­LI­ĞI (Devam)

1.- Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı  2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

I) HU­DUT VE SA­HİL­LER SAĞ­LIK GE­NEL MÜ­DÜR­LÜ­ĞÜ (Devam)

1.- Hu­dut ve Sa­hil­ler Sağ­lık Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Hu­dut ve Sa­hil­ler Sağ­lık Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

İ) İÇİŞ­LE­Rİ  BA­KAN­LI­ĞI (Devam)

1.- İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı  2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı  2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

J) EM­Nİ­YET  GE­NEL MÜ­DÜR­LÜ­ĞÜ (Devam)

1.- Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

K) JAN­DAR­MA GE­NEL KO­MU­TAN­LI­ĞI (Devam)

1.- Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­tan­lı­ğı 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­tan­lı­ğı 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

L) SA­HİL GÜ­VEN­LİK KO­MU­TAN­LI­ĞI­ (Devam)

1.- Sa­hil Gü­ven­lik Ko­mu­tan­lı­ğı 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Sa­hil Gü­ven­lik Ko­mu­tan­lı­ğı 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

BAŞ­KAN – Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na ikin­ci ko­nuş­ma, Bi­le­cik Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Ya­şar Tü­zü­n’­e ait­tir.

Sa­yın Tü­zün, bu­yu­run efen­dim. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sü­re­niz on iki da­ki­ka.

CHP GRU­BU ADI­NA YA­ŞAR TÜ­ZÜN (Bi­le­cik) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı ve Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü büt­çe­si üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu ve şah­sım adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum.

Evet, ar­ka­daş­la­rım, bu­gün, bu­ra­da, ka­mu yö­ne­ti­min­den so­rum­lu son de­re­ce önem­li bir ba­kan­lı­ğın büt­çe­si­ni gö­rü­şü­yo­ruz. İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı, Türk ida­re sis­te­mi­nin en önem­li un­su­ru ol­ma­sı­na rağ­men, özel­lik­le AKP İk­ti­da­rı dö­ne­min­de ya­pı­lan de­ği­şik­lik­ler Türk ida­re sis­te­mi­ne bü­yük dar­be­ler vur­muş­tur. Taş­ra­da dev­le­tin tem­sil­ci­si olan va­li­le­ri­mi­zin ko­nu­mu­nu za­yıf­la­ta­rak, dev­let za­yıf du­ru­ma dü­şü­rül­müş­tür. Va­li­le­ri­miz ve ye­rel yö­ne­ti­ci­ler, dev­le­tin ve top­lu­mun ge­nel ya­rar­la­rı ile ye­rel top­lu­mun çı­kar­la­rı ara­sın­da bir den­ge un­su­ru­dur. Ya­pı­lan de­ği­şik­lik­ler­le, ma­ale­sef, bu den­ge bo­zul­muş­tur. Oy­sa, Tür­ki­ye gi­bi kül­tü­rel zen­gin­li­ğe sa­hip bir ül­ke­de ve bu ül­ke ko­şul­la­rın­da dev­let ya­ra­rı-ye­rel yö­ne­tim çı­kar­la­rı den­ge­si son de­re­ce önem arz et­mek­te­dir. Son de­ği­şik­lik­ler­le, va­li­le­rin bu den­ge­yi kur­ma­la­rı ve geç­miş­te ol­du­ğu gi­bi ko­ru­ma­la­rı ma­ale­sef müm­kün de­ğil­dir. Bu du­rum, özel­lik­le, ar­ka­daş­la­rım, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti dev­le­ti­ni kü­çült­mek is­te­yen, güç­süz­leş­tir­mek is­te­yen ve top­lum ve dev­let aley­hi­ne oyun­lar ser­gi­le­mek is­te­yen­le­rin işi­ne gel­miş­tir.

Bu­gün için­de bu­lun­du­ğu­muz ko­şul­lar, dev­le­tin taş­ra­da­ki tem­sil­ci­le­ri, ya­ni va­li­le­rin ve kay­ma­kam­la­rın be­lir­len­me­sin­de ara­na­cak ni­te­lik­le­ri de çok önem­li kıl­mak­ta­dır. Bu gö­rev­le­re ata­na­cak ki­şi­ler, mut­la­ka ama mut­la­ka, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti­’ni be­nim­se­miş, onun te­mel ni­te­lik­le­ri­ni ko­ru­ya­cak, dev­le­ti tem­sil et­me özel­lik­le­ri­ne sa­hip olan in­san­lar ol­ma­lı­dır. Ama ge­ri­de bı­rak­tı­ğı­mız beş yıl­lık dö­ne­me bak­tı­ğı­mız­da, bu­nun ak­si bir şe­kil­de dav­ra­nıl­dı­ğı­nı gö­rü­yo­ruz. Bun­lar tüm çar­pık­lı­ğıy­la ve çıp­lak­lı­ğıy­la or­ta­da­dır de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

Ba­kı­nız, dev­let, AK­P’­ye mülk de­ğil­dir. Bu dev­le­tin is­mi Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti dev­le­ti­dir. Hiç­bir za­man da par­ti dev­le­ti ol­ma­ya­cak­tır. Bu ko­nu­da ka­fa­sın­da te­red­düt ola­n… (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

VEY­Sİ KAY­NAK (Kah­ra­man­ma­raş) – Par­ti dev­le­ti CHP dö­ne­min­dey­di.

AB­DUR­RAH­MAN DO­DUR­GA­LI (Si­nop) – CHP Gru­bu­na söy­le­…

YA­ŞAR TÜ­ZÜN (De­vam­la) – Bu ko­nu­da ka­fa­sın­da her kim te­red­düt var ise, mut­la­ka ama bu­nu mut­la­ka sil­sin, az son­ra ve­re­ce­ğim ör­nek­ler­le de bun­la­rı so­mut­laş­tı­ra­ca­ğım.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ba­kı­nız, ya­pı­lan de­ği­şik­lik­ler­le özel ida­re­nin ba­şın­da bu­lu­nan va­li­yi alı­yor­su­nuz, si­ya­si bir yö­ne­ti­me bı­ra­kı­yor­su­nuz.

MEH­MET EMİN EK­MEN (Bat­man) – Mil­le­te ve seç­tik­le­ri­ne gü­ven.

YA­ŞAR TÜ­ZÜN (De­vam­la) – Şim­di, KÖY­DES di­ye üç yıl­dır, dört yıl­dır övü­ne­rek an­lat­tı­ğı­nız bir pro­je var. El­bet­te, biz köy­le­ri­mi­ze, bel­de­le­ri­mi­ze bu hiz­met­le­rin git­me­si­ne as­la kar­şı de­ği­liz. Ama, bu hiz­met­le­rin kim­ler ta­ra­fın­dan, na­sıl ve ne şe­kil­de ya­pıl­dı­ğı­nı he­pi­niz ben­den da­ha iyi bi­li­yor­su­nuz.

MEH­MET EMİN EK­MEN (Bat­man) – Mil­let de çok iyi bi­li­yor!

YA­ŞAR TÜ­ZÜN (De­vam­la) – Do­la­yı­sıy­la, va­li­yi bu gö­rev­den dis­ka­li­fi­ye edip, Kö­ye Hiz­met Gö­tür­me Bir­li­ği adı al­tın­da bu pro­je­le­ri, sa­de­ce bu kay­nak­la­rı va­li­nin ve kay­ma­ka­mın em­ri­ne ya­rat­ma­nız ve bu­nun em­ri­ne sun­ma­nız son de­re­ce yan­lış ol­muş­tur.

RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) – AK­P’­li il ge­nel mec­li­si üye­le­ri de var.

YA­ŞAR TÜ­ZÜN (De­vam­la) – Ba­kı­nız de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu pro­je, il ge­nel mec­li­si baş­kan­la­rı ta­sar­ru­fun­da ol­ma­dı. Di­rekt va­li­ler ve kay­ma­kam­lar ta­sar­ru­fun­da ol­du. Do­la­yı­sıy­la, sağ ol­sun sa­yın va­li­le­ri­miz, kay­ma­kam­la­rı­mız bu pro­je­yi uy­gu­lar­ken, san­ki Al­la­h’­ın gü­nü bit­miş de, 20 Tem­muz-21 Tem­muz gü­nün­de bu pro­je­yi ha­ya­ta ge­çir­mek is­te­miş­ler­dir; ya­ni, se­çi­me bir gün ka­la, iki gün ka­la­… (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler) Ar­ka­daş­la­rım, ben bo­şa ko­nuş­mu­yo­rum, ör­ne­ği var. Ba­kı­nı­z… Ba­kı­nı­z… Lüt­fe­n… (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, mü­da­ha­le et­me­ye­lim.

YA­ŞAR TÜ­ZÜN (De­vam­la) – Sa­yın Baş­ka­nım, sü­re hak­kı­mı is­ti­yo­rum; ba­kın.

BAŞ­KAN – Evet.

YA­ŞAR TÜ­ZÜN (De­vam­la) – Ben ken­di se­çim böl­gem­den söy­lü­yo­rum. Bi­le­cik ili­nin mer­ke­zin­de 20 ve 21 Tem­muz gün­le­ri 17 ta­ne kö­ye as­falt gö­tü­rül­dü ar­ka­daş­lar. En so­mut ör­ne­ği.

VEY­Sİ KAY­NAK (Kah­ra­man­ma­raş) – O gün me­sai var­dı.

YA­ŞAR TÜ­ZÜN (De­vam­la) – Ya­ni, ni­ye bu, 30 Ha­zi­ran­da de­ğil de 20-21 Tem­muz­da?

Ba­kı­nız, iş­te, dev­le­ti­mi­zi tem­sil eden sa­yın va­li­le­ri­mi­zi ve kay­ma­kam­la­rı­mı­zı ne ka­dar is­tis­mar et­ti­ği­ni­zin en so­mut ör­ne­ği­dir.

ALİ KO­YUN­CU (Bur­sa) – Hiz­met var, hiz­me­t… Hiz­met ve­ri­yor­lar.

YA­ŞAR TÜ­ZÜN (De­vam­la) – Ger­çi bu ya­pı­lan hiz­met­ler, ta­bi­i, si­ya­si hiz­met ol­du­ğu içi­n…

MEH­MET EMİN EK­MEN (Bat­man) – Hiz­me­tin si­ya­si­si ol­maz. Hiz­met, hiz­met­tir!

YA­ŞAR TÜ­ZÜN (De­vam­la) – 20 Tem­muz­da, 21 Tem­muz­da dö­kü­len as­falt ma­ale­sef bu­gün kalk­mış du­rum­da. İki ay sü­re­si var­dı. İki ay kul­la­nıl­dı, ma­ale­sef kul­la­nıl­mı­yor.

ALİ KO­YUN­CU (Bur­sa) – Hiz­met­ten ra­hat­sız olu­yor­su­nuz.

YA­ŞAR TÜ­ZÜN (De­vam­la) – Şim­di, bir de bir BEL­DES ger­çe­ği­miz var.

AH­MET ER­TÜRK (Ay­dın) – Ya­şar, köy­lü­ler se­ni din­li­yor.

YA­ŞAR TÜ­ZÜN (De­vam­la) – Ba­kı­nız, nü­fu­su 10 bi­nin üze­rin­de olan bel­de be­le­di­ye­le­rin san­ki eko­no­mik du­rum­la­rı çok iyi de, bun­la­rı bu pro­je­ler­den fay­da­lan­dırt­mı­yor­su­nuz.

MEH­MET EMİN EK­MEN (Bat­man) – Fay­da­la­nın­ca si­ya­si olu­yor!

YA­ŞAR TÜ­ZÜN (De­vam­la) – De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Ma­hal­li İda­re­ler Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­müz, Ba­kan­lı­ğa bağ­lı bu­lu­nan bu Ge­nel Mü­dür­lü­ğe bü­yük gö­rev düş­mek­te­dir. Özel­lik­le geç­ti­ği­miz dö­nem yi­ne İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­nın ma­li de­ne­tim yet­ki­si­ni Sa­yış­ta­ya dev­ret­ti­niz.

Şim­di ben bu­ra­dan so­ru­yo­rum Sa­yın Ba­ka­na: Ma­li ol­ma­yan ko­nu­lar­da ya­pı­lan de­ne­tim­le­rin so­nu­cu­nu iz­li­yor mu­su­nuz? Bu, çok önem­li. Özel­lik­le al­tı­nı çi­ze­rek söy­lü­yo­rum, imar ko­nu­sun­da ya­pı­lan eleş­ti­ri­ler dik­ka­te alı­nıp ta­kip edi­li­yor mu, yok­sa ha­ki­ka­ten ih­mal mi edi­li­yor? Baş­ta bü­yük şe­hir­le­ri­miz ve baş­ta İs­tan­bul ol­mak üze­re ya­pı­lan bu imar pla­nı de­ği­şik­lik­le­ri­nin han­gi amaç­la ya­pıl­dı­ğı ve ka­mu­oyun­da çı­kan, te­le­viz­yon­lar­da ve ga­ze­te­ler­de çı­kan bu ha­ber­ler dik­ka­te alı­nı­yor mu? Bu çok önem­li, ger­çek­ten çok önem­li. En son so­mut ör­ne­ği­ni ve­re­bi­li­rim Sa­yın Ba­ka­nım. İs­mi­ni   bi­le ağ­zı­ma al­mak­tan im­ti­na et­ti­ği­miz İs­tan­bul'da­ki bir ara­zi­nin sa­tı­şı­nı yap­tı­nız, da­ha doğ­ru­su be­le­di­ye yap­tı. Şim­di, te­mi­nat  ya­tı­rıl­dı, iha­le ya­pıl­dı, sü­re­si bel­liy­di. Bu sü­re içe­ri­sin­de bu il­gi­li fir­ma ma­ale­sef so­rum­lu­luk­la­rı­nı ye­ri­ne ge­tir­me­di. Bu ko­nu­da va­li­li­ğe suç du­yu­ru­sun­da bu­lu­nul­du, Ba­kan­lı­ğa suç du­yu­ru­sun­da bu­lu­nul­du.

Şim­di bu­ra­dan so­ru­yo­rum: Bu, İs­tan­bul'un en de­ğer­li ara­zi­si­nin son du­ru­mu ne­dir Sa­yın Ba­ka­nım? Ya­ni, siz Ma­hal­li İda­re­le­ri bu ko­nu­da ge­rek­li so­ruş­tur­ma yap­ma­sı ko­nu­sun­da yet­ki­li kıl­dı­nız mı? Özel­lik­le il­le­ri­miz­de bu­lu­nan, il­çe­le­ri­miz­de  bu­lu­nan sav­cı­la­rı­mı­za, AKP'li be­le­di­ye baş­kan­la­rı­nın suç du­yu­ru­la­rı­na ma­ale­sef Ma­hal­li İda­re­ler Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­müz so­ruş­tur­ma iz­ni ver­me­mek­te­dir. Bu ko­nu­da üç ay­dır, bir yıl­dır, iki yıl­dır so­ruş­tur­ma iz­ni bek­le­nen bir­çok cum­hu­ri­yet sav­cı­mız var­dır. Ma­hal­li İda­re­ler Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­mü­zü bu ko­nu­da da­ha du­yar­lı ol­ma­ya da­vet edi­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

Ma­hal­li İda­re­ler Ge­nel Mü­dür­lü­ğü ta­ra­fın­dan ne ka­dar in­ce­le­nen be­le­di­ye var? Özel­lik­le yi­ne Ma­hal­li İda­re­ler kon­tro­lör­le­ri, her­han­gi bir ek öde­me ala­ma­mak­ta­dır. Do­la­yı­sıy­la, en dü­şük maa­şı alan de­ne­tim ele­ma­nı gru­bun­da yer al­mak­ta­dır. Ma­hal­li İda­re­ler kon­tro­lör­le­ri, ma­hal­li ida­re­ler üze­rin­de mül­ki­ye mü­fet­tiş­le­ri gi­bi tef­tiş ve so­ruş­tur­ma yap­mak­ta­dır an­cak bun­la­rın öz­lük hak­la­rı ma­ale­sef ye­ri­ne ge­ti­ri­le­me­miş­tir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, yi­ne özel­lik­le AKP İk­ti­da­rı dö­ne­min­de bir­ta­kım, Tür­ki­ye­’de­ki İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­na bağ­lı so­mut ko­nu­la­ra da de­ğin­mek is­ti­yo­rum. Ma­la kar­şı iş­le­nen suç ora­nın­da yüz­de 60, şah­sa kar­şı iş­le­nen suç­lar­da ise yüz­de 64 ora­nın­da bir ar­tış söz ko­nu­su­dur. Şu an­da ül­ke­mi­zin en bü­yük prob­lem­le­ri­nin ba­şın­da te­rör ve asa­yiş ko­nu­su gel­mek­te­dir. 2002 yı­lın­da te­rör olay­la­rı iyi­ce azal­dı, bit­ti di­ye se­vi­nir­ken, ma­ale­sef AKP İk­ti­da­rı dö­ne­min­de ye­ni­den alev­len­me­ye ve Türk hal­kı­nın ca­nı­nı ve ma­lı­nı yak­ma­ya tüm hı­zıy­la de­vam et­mek­te. Kent­le­ri­miz­de­ki te­rör olay­la­rı, kap­kaç olay­la­rı, he­pi­niz ta­ra­fın­dan çok iyi bi­lin­mek­te­dir. Sa­de­ce, Ba­kan­lık, Ba­kan­lar Ku­ru­lu top­lan­tı­la­rın­da ta­li­mat­lar al­mış, bir­ta­kım di­rek­tif­ler al­mış, sa­de­ce bu di­rek­tif­le­ri ma­ale­sef ic­ra­ata ge­çi­re­me­miş­tir.

Özel­lik­le te­rör olay­la­rı­na kı­sa­ca de­ğin­mek is­ti­yo­rum. Bu­ra­dan Sa­yın Ba­ka­nı­mı­za, il­gi­li­le­re, Hü­kû­me­te sor­mak is­ti­yo­rum: Sa­yın Ba­ka­nım, Ba­kan­lı­ğı­nı­zın iç gü­ven­lik po­li­ti­ka­sı­nın ku­rum­sal ya­pı­sı­nı na­sıl oluş­tu­ru­yor­su­nuz? Ba­kın, bu­ra­sı çok önem­li. Bu ku­rum­sal ya­pı na­sıl oluş­tu­ru­lu­yor ar­ka­daş­lar? İç gü­ven­lik po­li­ti­ka­sı­nın İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan bir si­vil or­ga­ni­zas­yon mu, em­ni­yet mi, yok­sa bu or­ga­ni­zas­yon Baş­ba­kan­lık­ta mı olu­şu­yor? Ba­kan­lık ola­rak bu yet­ki­ni­zi ni­ye Baş­ba­kan­lı­ğa dev­re­di­yor­su­nuz? Ma­ale­sef, bu or­ga­ni­zas­yon şu an­da Baş­ba­kan­lık ta­ra­fın­dan ya­pıl­mak­ta­dır.

RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) – Baş­ba­kan İçiş­le­ri Ba­ka­nı­na gü­ven­mi­yor da onun için.

YA­ŞAR TÜ­ZÜN (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, gü­ney­do­ğu­da ya­şa­nan te­rör mü­ca­de­le­sin­de -yak­la­şık- tez­ke­re­nin geç­me­sin­den kırk beş gün gi­bi bir sü­re geç­ti. Bu­na rağ­men, kış kı­ya­met gü­nün­de as­ke­re ver­di­ği­niz yet­ki dı­şın­da ne tür po­li­ti­ka­nız var? Yü­rüt­tü­ğü­nüz gü­ney­do­ğu an­la­yı­şı­nın if­las et­ti­ği­ni ön­ce­lik­le ka­bul edi­yor mu­su­nuz?

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ba­kı­nız, Tür­ki­ye­’de suç is­ta­tis­tik­le­ri­ne bak­tı­ğı­mız­da, ha­ki­ka­ten bü­yük ar­tış var. Her otuz do­kuz sa­ni­ye­de bir suç iş­le­ni­yor. Tek­rar söy­lü­yo­rum: Her otuz do­kuz sa­ni­ye­de bir suç iş­le­ni­yor. Geç­ti­ği­miz yıl­la­ra bak­tı­ğı­mız­da bu ora­nın çok da­ha dü­şük ol­du­ğu­nu söy­le­ye­bi­li­rim.

Evet, yi­ne bu ko­nu­da­…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Tü­zün, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

Sü­re­ni­zi ve­ri­yo­rum.

YA­ŞAR TÜ­ZÜN (De­vam­la) – So­nuç ola­rak, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, tüm bu olum­suz­luk­la­ra rağ­men ül­ke­miz­de ku­rul­muş dü­ze­nin bo­zul­ma­ma­sı için ge­ce gün­düz de­me­den, var gü­cüy­le ça­lı­şan em­ni­yet men­sup­la­rı­mı­zı unut­ma­ma­mız ge­re­ki­yor. Em­ni­yet men­sup­la­rı­mı­zın öz­lük hak­la­rı, ma­aş­la­rı ger­çek­ten çok ye­ter­siz. Özel­lik­le emek­li olan po­lis­le­ri­miz çok zor du­rum­da­lar. Gö­rev yap­tı­ğı sü­re içe­ri­sin­de­ki al­mış ol­du­ğu maa­şın emek­li ol­duk­tan son­ra ya­rı­sı­nı bi­le ala­ma­mak­ta­dır­lar. Bu ko­nu­da, ge­çen Par­la­men­to dö­ne­min­de, yi­ne 10 Ni­san Po­lis Haf­ta­sı, po­lis teş­ki­la­tı­nın ku­ru­luş yıl­dö­nü­mün­de ge­rek­li du­yar­lı­lı­ğı­mı­zı söy­le­dik. Ma­ale­sef, geç­ti­ği­miz beş yıl içe­ri­sin­de bu ko­nu­da her­han­gi bir iyi­leş­tir­me ya­pıl­ma­dı.

Sü­re­min kı­sıt­lı ol­ma­sı ne­de­niy­le bu de­tay­la­ra gi­re­me­dim. Ama, Sa­yın Ba­ka­nı­mı­zın ve Ba­kan­lık per­so­ne­li­mi­zin Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­ne ve baş­ta ça­lı­şan­la­ra ge­rek­li du­yar­lı­lı­ğı gös­te­re­ce­ği­ni tah­min edi­yo­rum.

Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Tü­zün.

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na son ko­nuş­ma­cı Edir­ne Mil­let­ve­ki­li Ra­sim Ça­kır.

Sa­yın Ça­kır, bu­yu­run efen­dim. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; büt­çe gö­rüş­me­le­ri­nin se­ki­zin­ci tu­run­da, Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­tan­lı­ğı ve Sa­hil Gü­ven­lik Ko­mu­tan­lı­ğı büt­çe­le­riy­le il­gi­li, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum.  He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Tür­ki­ye üç ta­ra­fı de­niz­ler­le çev­ri­li bir de­niz ül­ke­si. Ka­ra su­la­rı­mı­zın em­ni­ye­ti­ni sağ­la­ma­da da Sa­hil Gü­ven­lik Ko­mu­tan­lı­ğı­mız gö­rev­li. Dün­ya kon­jonk­tü­rün­de­ki hız­lı de­ği­şim, ya­şa­dı­ğı­mız kü­re­sel­leş­me ol­gu­su ve tek­no­lo­ji­de­ki baş dön­dü­rü­cü ge­liş­me­ler so­nu­cu bir­çok yön­den ulu­sal sı­nır­la­rın öne­mi azal­sa da, bir­çok ne­den­le de ulu­sal sı­nır­la­rı­mı­zı da­ha güç­lü bir şe­kil­de ko­ru­ma­yı vaz­ge­çil­mez bir zo­run­lu­luk hâ­li­ne ge­tir­mek­te­dir. Ül­ke­ler ara­sın­da­ki ge­liş­miş­lik dü­ze­yin­de­ki fark­lı­lık­lar ya­sa dı­şı göç olay­la­rı­nı hız­lan­dır­mış, sa­na­yi ve ti­ca­ret­te­ki ge­liş­me­ler dış kay­nak­lar­dan çev­re­mi­zin ve de­niz­le­ri­mi­zin kir­len­me­si­ni ar­tır­mış, eko­no­mik rant, ya­sa dı­şı ba­lık­çı­lık av­cı­lı­ğı­nı kö­rük­le­miş ve hep­sin­den önem­li­si de de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ka­çak­çı­lık Tür­ki­ye­’de­ki te­rör fa­ali­yet­le­ri­ne eko­no­mik kay­nak sağ­la­yan en önem­li bir ara­ca dö­nüş­müş­tür. Uyuş­tu­ru­cu üre­ti­mi ve ti­ca­re­ti­nin te­rö­re önem­li bir kay­nak sağ­la­dı­ğı dev­le­tin ra­kam­la­rın­da bel­li­dir. Bü­tün bun­lar Sa­hil Gü­ven­lik Ko­mu­tan­lı­ğı­mı­za tek­no­lo­jik do­na­nım ve ka­pa­si­te­si­nin ge­liş­ti­ril­me­si için da­ha faz­la kay­nak ayır­ma­mız ge­rek­ti­ği­ni bi­ze gös­ter­mek­te­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ül­ke­miz yak­la­şık 780 bin ki­lo­met­re­ka­re­lik yüz öl­çü­mü ve 72 mil­yon­luk nü­fu­su ile asa­yi­şin sağ­lan­ma­sın­da zor­luk­la­rı olan çok ge­niş bir alan­dır. Yüz öl­çü­mü­nün yüz­de 92’sin­de asa­yi­şi sağ­la­ma gö­re­vi Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­tan­lı­ğı­na ait­tir. Ay­rı­ca, ya­şa­dı­ğı­mız sos­yal so­run­lar, ge­lir da­ğı­lı­mın­da­ki den­ge­siz­lik­ler, iş­siz­lik ve yok­sul­lu­ğun art­ma­sı, eği­tim ala­nın­da­ki ye­ter­siz­li­ği­miz de bu­na ek­le­nin­ce bu nü­fus ya­pı­sıy­la asa­yi­şi te­min et­me­de kar­şı­laş­tı­ğı­mız so­run­lar her ge­çen gün art­mak­ta­dır. Bu da, bi­ze, da­ha mo­dern ve et­ki­li, güç­lü bir jan­dar­ma ya­pı­sı­nı oluş­tur­ma­mı­zı zo­run­lu kıl­mak­ta­dır.

Jan­dar­ma­dan söz açıl­mış­ken 22’n­ci Dö­nem Par­la­men­to ça­lış­ma­la­rı dö­ne­min­de jan­dar­ma­da gö­rev ya­pan uz­man ça­vuş, ça­vuş, ast­su­bay ve emek­li ast­su­bay­la­rın, ay­rı­ca, ga­zi, şe­hit ya­kın­la­rı­nın eko­no­mik dü­zey­le­ri­ni ar­tır­mak, öz­lük hak­la­rı­nı ge­niş­let­me­ye yö­ne­lik ola­rak, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ola­rak ver­di­ği­miz ka­nun tek­lif­le­ri ma­ale­sef 22’n­ci dö­nem AKP Gru­bu­nun en­gel­le­riy­le kar­şı­laş­mış ve olum­lu bir ne­ti­ce­ye ulaş­ma­mış­tır. Ver­di­ği­miz ya­sa tek­lif­le­ri­nin gün­de­me alın­ma­sı­na “E­ve­t” de­nil­me­si­ne rağ­men, gün­dem­de ön­ce­lik­li gö­rü­şül­me­si tek­li­fi­mi­ze “Ha­yı­r” de­ni­le­rek ta­ki­ye ya­pı­la­rak bin­ler­ce uz­man ça­vuş, ast­su­bay, emek­li, dul ve ye­tim umut­la­rı ma­ale­sef kö­rel­miş­tir.

Jan­dar­ma gü­cü­müz­de ça­lı­şan per­so­nel yir­mi dört sa­at esa­sı­na gö­re ça­lış­mak­ta­dır, me­sa­i mef­hu­mu ta­nı­ma­mak­ta­dır. Özel­lik­le alt rüt­be­de­ki uz­man ça­vuş ve ast­su­bay gö­re­vi ya­pan­lar eko­no­mik ve öz­lük hak­la­rı açı­sın­dan cid­di sı­kın­tı­lar­la kar­şı kar­şı­ya­dır­lar. Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ola­rak bu dö­nem­de de bu so­run­la­rın çö­zül­me­si­ne yö­ne­lik ka­nun tek­lif­le­ri­miz ola­cak­tır. Di­li­yo­rum, bu dö­nem, ge­çen dö­nem ba­şa­ra­ma­dı­ğı­mı­zı hep be­ra­ber ba­şa­rı­rız.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bü­tün bu kay­nak­la­rı ayır­sak bi­le, bü­tün bu ön­lem­le­ri al­sak bi­le ül­ke­miz­de ya­şa­nan asa­yiş so­run­la­rı­nı çö­ze­bil­mek için ön­ce­lik­le iş­siz­li­ği, yok­sul­laş­ma­yı, eği­tim ye­ter­siz­li­ği­ni çöz­mek zo­run­da ol­du­ğu­mu­zu he­pi­miz çok iyi bi­li­yo­ruz. Bu da ik­ti­dar par­ti­si­nin önün­de du­ran en te­mel gö­rev­ler­den bi­ri­dir. Suç ve suç­lu ora­nın­da­ki ar­tış­la­ra, AK­P’­nin ya­rat­mış ol­du­ğu iş­siz­lik, yok­sul­laş­ma ve ge­lir da­ğı­lı­mın­da­ki den­ge­siz­li­ğin yol aç­tı­ğı or­ta­da­dır. Bir an ön­ce, asa­yiş so­run­la­rı­nın aza­lıp art­ma­sı, top­lu­mun din­sel inanç­la­rı­na olan bağ­lı­lı­ğa bağ­la­yan de­ğer yar­gı­nı­zı terk ede­rek, te­mel po­li­ti­ka ola­rak yok­sul­luk, iş­siz­lik ve ge­lir da­ğı­lı­mın­da­ki den­ge­siz­lik so­ru­nu­nun çö­zül­me­si­ne da­ha faz­la ener­ji har­ca­mak zo­run­da ol­du­ğu­nu­zu siz­le­re ha­tır­la­tı­rım.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ulus ola­rak uzun­ca bir sü­re­dir te­rör di­ye bir be­lay­la kar­şı kar­şı­ya­yız. Bu­gü­ne ka­dar bu so­ru­nun ne­de­ni­ni an­la­ma­da ma­ale­sef ye­te­ri ka­dar ka­fa yo­rup çö­züm üre­te­me­dik. Ya­ni, has­ta­lı­ğı doğ­ru teş­his ede­me­dik. Do­la­yı­sıy­la, kul­lan­dı­ğı­mız ilaç­lar da has­ta­nın iyi­leş­me­me­si ve hat­ta da­ha çok has­ta ol­ma­sı­na se­bep ol­muş­tur. Bü­tün dün­ya­da te­rö­rün ger­çek se­be­bi eko­no­mik­tir. Tür­ki­ye­’de de sı­kın­tı, do­ğu ve gü­ney­do­ğu­da­ki feo­dal üre­tim iliş­ki­le­rin­den ka­pi­ta­list üre­tim iliş­ki­le­ri­ne sağ­lık­lı bir şe­kil­de ge­çiş ya­pa­ma­yı­şı­mız­dır. Son yıl­lar­da ta­rı­ma ay­rı­lan des­te­ğin azal­ma­sı, ta­rım ürün­le­ri ile sa­na­yi ürün­le­ri­nin ara­sın­da­ki kor­kunç fi­yat fark­lı­lık­la­rı te­mel se­bep­ler­den bir ta­ne­si­dir.

Te­rör ırk, din, ide­olo­ji gi­bi ar­gü­man­la­rı sa­de­ce ama­ca ulaş­mak için bir araç ola­rak kul­la­nır. Te­rö­rist su­da ya­şa­yan bir ba­lık gi­bi­dir. Su da halk­tır. Ba­lı­ğı su­dan çı­kar­ma­yı ba­şa­ra­ma­dı­ğı­mız müd­det­çe yok ede­me­yiz. Te­rö­rü ya­şa­dı­ğı­mız böl­ge hal­kı­nın ta­ma­mı­nı maa­şa bağ­la­yıp ce­bi­ne pa­ra dol­dur­sa­nız bi­le te­rö­rü ön­le­ye­mez­si­niz. Önem­li olan hal­kı üre­ti­me kat­mak ve sos­yal ya­pıy­la bü­tün­leş­tir­mek­tir. Ör­ne­ğin, do­ğu ve gü­ney­do­ğu­da pan­car üre­ti­ci­le­riy­le il­gi­li ya­pı­lan bir an­ket ça­lış­ma­sın­da, pan­car üre­ti­ci­le­ri­nin te­rö­re faz­la iti­bar et­me­di­ği or­ta­ya çık­mış­tır, ama, biz, son yıl­lar­da üret­ti­ği­miz şe­ke­ri dün­ya fi­yat­la­rıy­la mu­ka­ye­se ede­rek şe­ker fab­ri­ka­la­rı­nı özel­leş­ti­rip pan­car ekim alan­la­rı­nı da­ralt­tık. Hal­kın eko­no­mik ve sos­yal so­run­la­rı­nın çö­zül­me­di­ği bir nok­ta­da, bü­tün si­lah­lı gü­cü­nü­zü de Cu­di ve Ga­ba­r’­a top­la­sa­nız, te­rör­le mü­ca­de­le­de ka­lı­cı, uzun sü­re­li bir ne­ti­ce el­de ede­mez­si­niz. Si­lah­lı mü­ca­de­le, te­rör­le mü­ca­de­le­nin sa­de­ce bir par­ça­sı­dır. Te­rör­le mü­ca­de­le­nin asıl sa­hi­bi si­lah­lı güç­ler de­ğil Baş­ba­kan­dır, Ba­kan­lar Ku­ru­lu­dur. Bu­gün ya­şa­dı­ğı­mız te­rör­le mü­ca­de­le­nin şek­li­ni ve kap­sa­mı­nı Ame­ri­kan Dev­let Baş­ka­nı Bus­h’­un iz­ni­ne ve kon­tro­lü­ne bağ­lı bir bi­çi­me dö­nüş­tür­müş ol­ma­nız bu ül­ke­ye yap­tı­ğı­nız en bü­yük kö­tü­lük­tür. Sa­de­ce as­ke­rî ted­bir­ler­le te­rör­den so­nuç alı­na­bil­miş ol­say­dı, Ame­ri­ka bu­gün te­rör­le uğ­raş­mı­yor olur­du. Bu­gün ya­şa­dı­ğı­mız, Ame­ri­ka­’nın izin ver­di­ği öl­çü­de sı­nır öte­si ope­ras­yon ve sı­nır­la­rı­mız içe­ri­sin­de­ki Si­lah­lı Kuv­vet­le­rin yo­ğun gay­re­ti­nin -di­le­ği­miz o de­ğil ama- uzun dö­nem­li, ka­lı­cı bir çö­zü­me ulaş­ma­ya­ca­ğı apa­çık or­ta­da­dır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, eko­no­mik ne­den­ler­le ya­şa­dı­ğı­mız iç göç ve in­san­la­rın met­ro­pol­ler­de yo­ğun­laş­ma­sı, ora­da ka­rın­la­rı­nı do­yur­ma­la­rı­nı sağ­la­mak hem ma­li­ye­ti yük­sek bir iş­tir hem de ile­ri­ki sü­reç­ler­de te­rö­rün bi­çim de­ğiş­tir­me­si du­ru­mun­da, yu­mu­şak kar­nın met­ro­pol­ler­de oluş­ma­sı­na se­bep ola­cak bir ge­liş­me­dir. Doğ­ru olan po­li­ti­ka, in­san­la­rın doğ­du­ğu yer­ler­de ka­rın­la­rı­nı do­yur­ma­yı be­ce­re­bil­mek­tir. Bi­lim­sel ola­rak te­rör­le mü­ca­de­le­nin yu­mu­şak kar­nı dağ­lar de­ğil, met­ro­pol­ler­dir. Po­li­ti­ka­la­rı­mı­zı ge­le­cek­te bu risk fak­tö­rü­ne gö­re oluş­tur­mak mec­bu­ri­ye­tin­de­yiz.

22’n­ci Dö­nem Par­la­men­to­sun­da ka­bul edi­len kırk iki ili­mi­ze yö­ne­lik Teş­vik Ya­sa­sı Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin bü­tün iti­raz­la­rı­na rağ­men çı­ka­rıl­mış, sek­tör ba­zın­da teş­vi­ki ön­gör­me­yen bu ya­sa bü­tün iti­raz­la­rı­mı­za rağ­men çı­ka­rıl­mış ve yan­lış­lı­ğı­nı hep be­ra­ber bu­gün ya­şı­yo­ruz. Bu ya­sa­nın ül­ke­nin ih­ti­yaç­la­rı­na yö­ne­lik de­ğil, AK­P’­nin oy al­ma he­sap­la­rı­na yö­ne­lik çı­ka­rıl­dı­ğı or­ta­da­dır ve bu­nun so­nuç­la­rı hep be­ra­ber gö­rül­mek­te­dir. Par­ti­de et­ki­li olan mil­let­ve­kil­le­ri böl­ge­le­ri­nin bas­kı­sıy­la teş­vik kap­sa­mı­na so­ka­bil­miş­ler­dir. Bu da esas ola­rak olum­lu bir so­nuç do­ğur­ma­mış­tır.

As­lın­da, doğ­ru olan in­san­la­rın doğ­du­ğu yer­ler­de ka­rın­la­rı­nı do­yu­ra­bil­me­le­ri­dir. Dü­şü­nü­nüz,  Şır­na­k’­ta bir va­tan­da­şı­mız İs­tan­bu­l’­a gi­di­yor, ayak­ka­bı sek­tö­rün­de ça­lı­şı­yor, üre­ti­yor ve üret­ti­ği ayak­ka­bı İs­tan­bu­l’­dan Şır­na­k’­a gö­tü­rü­lüp ora­da sa­tı­lı­yor. Teş­vik Ya­sa­sı­’nın te­rö­rü ön­le­me­ye yö­ne­lik ye­ni­den ele alın­ma­sı ge­rek­mek­te­dir. Özel­lik­le te­rö­rün ol­du­ğu böl­ge­ler­de sek­tör ba­zın­da, hat­ta, özel şir­ket­le­re yö­ne­lik mu­afi­yet ve avan­taj­lar sağ­lan­ma­lı, bu böl­ge­ler­de stra­te­jik ama­cı olan, sa­de­ce kâr el­de et­me de­ğil stra­te­jik ama­cı da olan şir­ket­le­ri oluş­tu­ra­bil­me­li­yiz. Bu şir­ket­le­ri si­gor­ta mu­afi­ye­ti, ver­gi mu­afi­ye­ti ve ih­ra­cat ko­lay­lı­ğı gi­bi ted­bir­ler­le des­tek­le­me­li­yiz. An­cak bu ted­bir­ler, bi­ze, ba­lı­ğın su­dan çık­ma­sı so­nu­cu­nu do­ğu­rur ki, bu böl­ge­ler­de yap­tı­ğı­mız üre­tim­le Çi­n’­le bi­le re­ka­bet et­me fır­sa­tı­nı da ya­ka­la­ya­bi­li­riz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ko­nu çok önem­li ve ge­niş ve bu ko­nu­da söy­le­ne­cek de çok sö­zü­müz var.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Ça­kır, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

RA­SİM ÇA­KIR (De­vam­la) – Eğer fır­sat ve­rir­se­niz, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si bu bi­ri­kim­le­rin­den siz­le­ri her za­man ya­rar­lan­dır­ma­ya ha­zır­dır.

Bu ara­da, son gün­ler­de med­ya­yı ya­sak­la­ya­rak, med­ya­ya san­sür ko­ya­rak te­rör­le mü­ca­de­le­nin yön­te­mi­ni bu nok­ta­la­ra ka­dar ta­şı­ma gay­re­ti­niz de dik­kat­le­ri­miz­den kaç­mış de­ğil­dir. Bu şe­kil­de ba­şa­rı­lı ola­maz­sı­nız. Bu şe­kil­de, sa­de­ce so­ru­nu bi­raz öte­le­miş olur­su­nuz, ama, so­run da­ha bü­yük bi­çim­de ya­rın­lar­da tek­rar he­pi­mi­zin kar­şı­sı­na ge­lir di­ki­lir.

Bu ve­si­ley­le, Sa­hil Gü­ven­lik Ko­mu­tan­lı­ğı­mı­zın ve Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­tan­lı­ğı­mı­zın 2008 yı­lı büt­çe­si­nin ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum.

Yü­ce he­ye­ti­ni­zi, he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ça­kır.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na ko­nuş­ma­lar ta­mam­lan­mış­tır.

Şim­di, Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu adı­na ilk  ko­nuş­ma­cı, Kı­rık­ka­le Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Os­man Dur­muş.

Bu­yu­run Sa­yın Dur­muş. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MHP GRU­BU ADI­NA OS­MAN DUR­MUŞ (Kı­rık­ka­le) – Sa­yın Baş­kan, say­gı­de­ğer mil­let­ve­kil­le­ri; Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu adı­na Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı büt­çe­siy­le il­gi­li gö­rüş­le­ri­mi­zi be­lirt­mek üze­re söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. Yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si, mil­lî de­ğer­le­ri­mi­ze da­ya­nan me­de­ni­yet an­la­yı­şı­mız doğ­rul­tu­sun­da, kü­re­sel ve top­lum­sal so­rum­lu­luk bi­lin­ciy­le mil­le­ti­mi­zin sağ­lı­ğı­nı, re­fa­hı­nı ve ha­yat ka­li­te­si­ni yük­selt­me­yi ar­zu et­mek­te­dir. Bü­tün va­tan­daş­la­rı­mı­za in­san onu­ru­na ya­kı­şan, yük­sek stan­dart­ta bir sağ­lık hiz­me­ti su­nul­ma­sı­nı da on­la­rın te­mel in­san hak­kı ola­rak gör­mek­te­dir. Onun için, öde­me gü­cü ol­ma­yan va­tan­da­şı­mı­zın pri­mi­ni dev­le­tin öde­di­ği bir ge­nel sağ­lık si­gor­ta­sı is­ti­yo­ruz. SSK, Bağ-Kur, Emek­li San­dı­ğı, iş­siz her Türk va­tan­da­şı­nın sağ­lı­ğı­nın gü­ven­ce al­tı­na alın­ma­sı­nın dev­le­tin as­li gö­re­vi ol­du­ğu­nu dü­şü­nü­yo­ruz.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, AKP İk­ti­da­rın­da Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı mil­le­ti­miz için or­ta­ya ko­nu­lan te­mel stra­te­ji­ler­den sap­ma gös­ter­miş­tir. Hü­kû­met, sağ­lı­ğın ko­run­ma­sın­dan çok has­ta­la­rın mu­aye­ne ve te­da­vi­le­rin­de kul­la­nı­la­cak pa­ra­nın ki­min ce­bi­ne gi­re­ce­ğiy­le il­gi­li­dir. Bü­yü­me­yi olum­lu et­ki­le­yen sağ­lık sek­tö­rü­nün sa­de­ce pi­ya­sa­ya bı­ra­kıl­ma­ya­cak çok te­mel bir alan ol­du­ğu, ar­tık bi­li­nen bir ger­çek­tir. AK­P’­nin sağ­lık sek­tö­rün­de bir­çok yan­da­şı yer al­dı­ğı gi­bi, ka­mu ku­ru­luş­la­rı­nın da özel sek­tö­re dev­ri prog­ram­la­rın ni­hai he­de­fi­dir. Ku­rum­la­rın kim­le­rin elin­de ol­ma­sı ge­rek­ti­ği, sağ­lık büt­çe­si­ni kim­ler ara­sın­da pay et­me­si ge­re­ki­yor gi­bi ko­nu­lar­la il­gi­li­ler. Bu­nun için, ön­ce, Ye­rel Yö­ne­tim­ler Ya­sa­sı’n­da be­le­di­ye­le­re dev­ri dü­şü­nü­yor­lar­dı. Tep­ki­ler üze­ri­ne, özel ida­re; ol­ma­dı, şim­di has­ta­ne bir­lik­le­ri ile has­ta­ne yö­ne­ti­mi­ni ele ge­çi­re­rek ke­sin çö­zü­mü kay­na­ğın ba­şı­na geç­mek­te bul­mak­ta­dır­lar.

Hiz­me­tin sa­tın alın­ma­sı uy­gu­la­ma­sı özel sağ­lık ku­ru­luş­la­rı­nın sa­yı­sı­nı ar­tır­mış, sağ­lık per­so­ne­li ih­ti­ya­cı­nın ve sağ­lık har­ca­ma­la­rı­nın da­ha faz­la art­ma­sı­na yol aç­mış­tır. Dün “Da­ğı­lım bo­zuk­lu­ğu va­r” di­yen Ba­kan, bu yan­lı­şı dü­zel­te­ce­ği­ne “100 bin ye­ni dok­to­ra ih­ti­yaç va­r” di­yor. YÖ­K’­ten ri­ca edi­yo­rum, ye­ni tıp fa­kül­te­le­ri açın, 100 bin ye­ni dok­to­ru AK­P’­ye ve­rin; sağ­lık sis­te­mi­ni yü­rü­te­bi­le­cek­ler mi, bir­lik­te gö­re­lim.

Sağ­lık har­ca­ma­la­rı ve sos­yal gü­ven­lik açık­la­rı bir ar­tış eği­li­min­de­dir. Ba­kan­lık, Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı sı­fa­tın­dan so­yun­du­rul­muş, âde­ta bir has­ta­lık ba­kan­lı­ğı­na dö­nüş­tü­rül­müş­tür. Doğ­ru ve el­zem olan ke­sin teş­his ve te­da­viy­le has­ta­yı has­ta­lık­tan arın­dır­ma ol­du­ğu hâl­de, ucuz halk­çı­lık ya­pa­rak has­ta mem­nu­ni­ye­ti­ni bi­rin­ci ön­ce­lik ola­rak sun­mak­ta, on­da da yüz­de 55’le­rin üze­ri­ne çı­ka­ma­mak­ta­dır.

Sağ­lık­ta doğ­ru hiz­me­tin ve­ril­di­ği­ni en iyi kim de­net­ler? He­kim­ler, mü­fet­tiş­ler, de­net­çi. Bu dö­nem­de en çok sür­gün ve kı­yı­ma uğ­ra­yan mes­lek men­sup­la­rı kim­ler? De­net­çi­ler.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ger­çek­te hal­kı­mız üç ka­pı­da pe­ri­şan ol­mak­ta­dır, çi­le çe­ki­yor: Bi­rin­ci­si has­ta­ne ka­pı­sı, ikin­ci­si mah­ke­me ka­pı­sı, üçün­cü­sü de ha­pis­ha­ne ka­pı­sı­dır.

Has­ta­ne­ler­de­ki kuy­ruk çi­le­si­ni 2000 yı­lın­da var­di­yay­la biz kal­dır­dık. Var­di­ya­yı biz, yet­miş al­tı has­ta­ne ve otuz al­tı il­de baş­lat­tık. Sa­at 24.00’e ka­dar ça­lı­şan uz­man dok­to­ru­muz var­dı. Biz ge­tir­dik di­ye kal­dır­dı­lar. Şim­di, tam gün ça­lış­ma­yı ge­tir­mek için uğ­ra­şı­yor­lar. Has­ta­ne­ler­de­ki re­hin kal­ma­yı biz kal­dır­dık. Sos­yal gü­ven­ce­si ol­ma­yan yok­su­lun pa­ra­sı­nı Sos­yal Yar­dım­laş­ma Fo­nu­’na öde­ti­yor­duk. Ye­ni do­ğan, ye­şil kart­lı­nın be­be­ği­nin de ye­şil kart­lı iş­le­mi gör­me­si için il­gi­li ba­kan­la pro­to­kol im­za­la­dık. Ha­san Ge­mi­ci öl­me­di, hâ­lâ ya­şı­yor. Sağ­lık Ba­ka­nı şim­di bu­nu ken­di­si­nin yap­tı­ğı­nı söy­lü­yor.

AKP dö­ne­min­de, bor­cu­nu öde­ye­me­yen an­ne ya pen­ce­re­den ka­çar­ken dü­şüp ba­ca­ğı­nı kı­rı­yor ve­ya bor­cu­nu öde­ye­me­yen­le­ri ka­rı ko­ca hap­se atı­yor­lar. Re­hin dö­ne­mi ha­pis dö­ne­mi­ne dö­nüş­tü. An­ne­ler öl­me­sin, be­bek­le­r…

AH­MET KO­CA (Af­yon­ka­ra­hi­sar) – Al­lah Al­lah!

OS­MAN DUR­MUŞ (De­vam­la) – Bel­ge­le­ri bu­ra­da, ve­ri­rim si­ze. Sa­bır­lı olun.

NUS­RET BAY­RAK­TAR (İs­tan­bul) – Si­ze ya­kış­ma­dı.

OS­MAN DUR­MUŞ (De­vam­la) – “An­ne­ler öl­me­sin, be­bek­ler ya­şa­sı­n” di­ye üre­me sağ­lı­ğı kam­pan­ya­la­rıy­la “Her an­ne öl­mek is­te­mi­yor­sa ya da be­be­ği ya­şa­sın is­ti­yor­sa en er­ken üç yıl­da bir do­ğur­sun ve has­ta­ne­de do­ğur­sun.” di­yor­duk, AK­P’­li Ba­kan “Her­kes di­le­di­ği ka­dar do­ğur­su­n” kam­pan­ya­sı baş­lat­tı. An­ne ölüm­le­ri­…

Ra­kam­la­rı­nız da en­te­re­san. Şu, Ba­kan­lı­ğın 2003’te ya­yım­la­dı­ğı is­ta­tis­tik bil­gi­le­ri­… Ba­kan, yu­ka­rı­da, 52 bin ti­fo­lu ol­du­ğu­nu söy­lü­yor, bu­ra­da bu ra­kam hiç 25 bi­ni geç­mi­yor. Si­zin is­ta­tis­tik ve­ri­le­ri­niz si­ze özel ga­li­ba, Tür­ki­ye­’yi tem­sil et­mi­yor.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, 2002’de An­ka­ra­’da an­ne ölüm­le­ri yüz bin­de 11, 2006’nın ilk do­kuz ayın­da yüz bin­de 25. Şim­di, An­ka­ra­’da böy­ley­se Tür­ki­ye­’de ne hâl­de? Ku­vöz­ler­de top­lu be­bek ölüm­le­ri bu dö­ne­min özel­li­ği. Ba­kan, ola­ğan ha­di­se­ler ola­rak gö­rü­yor bu­nu, ku­vöz­de top­lu be­bek ölüm­le­ri­ni. Şim­di so­ru­yo­rum: “Ne­re­den ne­re­ye­” di­ye slo­gan atan­lar, ku­vöz­ler­den rö­gar­la­ra uza­nan be­bek ve ço­cuk ölüm­le­ri­ni gö­re­rek be­le­di­ye­ci­lik­te ve me­de­ni­yet­te han­gi dü­zey­de ol­duk­la­rı­nı unut­ma­ya­cak­lar.

AH­MET KO­CA (Af­yon­ka­ra­hi­sar) – Bağ­lan­tı­sı ne?

OS­MAN DUR­MUŞ (De­vam­la) – Bağ­lan­tı­yı söy­le­rim.

Ge­ce­kon­du has­ta­ne­ler­den akıl­lı has­ta­ne­ler dö­ne­mi­ne ge­çi­şi biz sağ­la­dık. Ata­türk Has­ta­ne­si­ni, beş yüz ya­tak­lı, 32 tril­yo­na, on iki ay­da biz bi­tir­dik. Bağ­cı­lar, beş yüz ya­tak­lı has­ta­ne, 34 tril­yo­na iha­le et­tik, “Yol­suz­luk var.” di­ye iki yıl er­te­le­di­ler, 9 tril­yon ce­za ver­di­ler ve 43 tril­yo­na çı­kar­dı­lar. Ka­mu­yu 9 tril­yon za­ra­ra uğ­ra­tan bu Ba­kan için Yar­gı­tay baş­sav­cı­sı­na -so­ruş­tur­ma aça­bi­le­ce­ği için- bu­ra­dan bil­gi ve­ri­yo­rum. Ada­na Sey­han Has­ta­ne­si, üç yüz ya­tak­lı, 17 tril­yo­na iha­le edil­di, on iki ay­da bit­ti, üç yıl ol­du, hâ­lâ tam ma­na­sıy­la fa­al de­ğil. Er­zu­ru­m’­da bir on­ko­lo­ji has­ta­ne­si ya­pıl­ma­sı is­ten­di, baş­lan­dı. 87 tril­yo­na iha­le et­ti­ler. Biz üs­te­le­yin­ce ip­ta­le kal­kış­tı­lar, son­ra 78 tril­yo­na bağ­la­dı­lar. An­tal­ya Dev­let Has­ta­ne­si 60 tril­yon. Eli­niz­de­ki Ata­türk Has­ta­ne­si­nin ma­hal lis­te­le­ri ve bi­rim fi­yat­la­rı var­ken ül­ke­yi 2 kat, 3 kat fi­yat­lar­la ne­den soy­du­ru­yor­su­nuz? On yıl­da de­ğil, on ay­da üç­te 1 ma­li­ye­te has­ta­ne­le­ri biz yap­tık.

İha­le­ler İn­ter­ne­t’­ten ya­yın­la­nı­yor­du, her­ke­se ve her ku­ru­ma açık ve şef­faf ya­pı­lı­yor­du. Ci­haz ve alet­le­rin, am­bu­lans­la­rın tek­nik şart­na­me­le­ri, iha­le ilan­la­rı ve so­nuç­la­rı İn­ter­ne­t’­te ya­yın­la­nı­yor­du, Sağ­lık Ba­kan­lı­ğın­da ya­yın­la­nı­yor­du. Bü­tün bun­lar yok sa­yıl­dı. Giz­li ka­pak­lı, yan­daş ka­yır­ma­lar dö­ne­mi baş­la­tıl­dı. Ka­mu, dev­let eliy­le soy­du­ru­lu­yor. Şim­di so­ru­yo­rum: 4,6 mil­yar do­lar YTL’­ye ula­şan mal ve hiz­met alım­la­rın­da 4-5 de­fa ip­tal edi­len iha­le­ler ni­çin ka­pa­lı ka­pı­lar ar­dın­da ya­pı­lı­yor ve iha­le ye­ni­len­me­den ilk ala­na de­vam et­ti­ri­li­yor? Has­ta­ne te­miz­lik fir­ma­la­rı, has­ta­ne ye­mek fir­ma­la­rı, bir­ço­ğu­… Sa­de­ce Kı­rık­ka­le Yük­sek İh­ti­sas Has­ta­ne­si­nin ay­lık bu gi­de­ri, hiz­met alım gi­de­ri, 250 mil­yar. İki bu­çuk ay­da yüz el­li ya­tak­lı Çan­kı­rı Has­ta­ne­si 7,2 tril­yon, o fi­ya­ta ge­li­yor, ama Çan­kı­rı Has­ta­ne­si, biz baş­lat­tık di­ye bi­ti­ril­mi­yor.

Cum­hu­ri­yet dö­ne­min­de em­sa­li gö­rül­me­miş yol­suz­luk re­kor­la­rı kı­rıl­mış­tır. 160 tril­yon­luk iha­le yol­suz­luk da­va­la­rı, dos­ya­la­rı ha­va­da uçu­şu­yor, bi­ri­le­ri ört­bas et­mek için can­hı­raş ça­lı­şı­yor. Yol­suz­lu­ğa bu­la­şan dai­re baş­kan­la­rı­na mü­kâ­fat ola­rak tef­tiş ku­ru­lu baş­kan yar­dım­cı­lı­ğı ve­ri­li­yor. Ha­sa­n… Sa­yın Me­zar­cı bu şe­kil­de. Yol­suz­lu­ğu ört­bas ede­ne­… (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri­…

ER­TE­KİN ÇO­LAK (Art­vin) – Si­zin dö­ne­mi­niz­le ka­rış­tı­rı­yor­su­nuz!

ZE­Kİ KA­RA­BA­YIR (Kars) – Si­zin Ba­kan­lı­ğı­nız dö­ne­min­de­…

OS­MAN DUR­MUŞ (De­vam­la) - Baş­kan­lık bu dö­ne­min özel­li­ği­dir.

Sağ­lık ocak­la­rın­da baş­la­yan dö­ner ser­ma­ye uy­gu­la­ma­sıy­la, pra­tis­yen he­kim­le­rin has­ta­ne­le­re bir akı­şı var­dı. O dö­ner ser­ma­ye uy­gu­la­ma­sıy­la has­ta­ne­ye ta­yin is­tek­le­ri azal­dı. Sağ­lık ça­lı­şan­la­rı­nın Tür­ki­ye'nin her ye­rin­de gö­rev yap­ma­sı­nı biz sağ­la­dık. Hâ­len sağ­lık ocak­la­rı­nın ve sağ­lı­kev­le­ri­nin do­na­nım ve he­kim yö­nün­den cid­di ek­sik­le­ri var. Gi­din Kı­rık­ka­le­’nin Hü­se­yin­be­yo­ba­sı­’n­da­ki sağ­lık oca­ğı­na, ha­ra­be hâ­lin­de. Bi­zim dö­ne­mi­miz­de ya­pıl­mış ye­ni sağ­lık oca­ğı Fa­raş­lı­’da ha­ra­be hâ­lin­de. Ni­ye? Ba­kan­lık bak­mı­yor da on­dan. Sağ­lık ocak­la­rı­nı ka­pa­tı­yor­lar, ”Ai­le he­kim­li­ği­ne geç­tik.” di­yor­lar, dört yıl­lık ai­le he­kim­li­ği ih­ti­sa­sı­nı yok sa­yıp pra­tis­yen he­kim­le­re bas­kı ya­pa­rak “Siz ai­le he­ki­mi­si­niz.” di­yor­lar. Ai­le he­ki­mi­nin ko­ru­yu­cu hiz­met­te­ki açı­ğı­nı ka­pat­mak için ise “top­lum sağ­lı­ğı mer­ke­zi­” di­ye bir şey­ler açı­yor­lar, ora­la­ra da dok­tor ver­mi­yor­lar. Ön­ce Es­ki­şe­hi­r’­de dört ta­ne aç­tı­lar, son­ra üçe dü­şür­dü­ler. Ül­ke­nin be­şin­ci, al­tın­cı kal­kın­ma dü­ze­yin­de­ki böl­ge­le­ri­ne he­kim gön­der­mek için mec­bu­ri hiz­me­ti biz tek­rar baş­lat­tık. De­mir­ci, Se­len­di, Gül­nar, Mut, Yük­se­ko­va, Pü­lü­mür, Taş­lı­çay, Kür­tün, Yağ­lı­de­re, Yu­su­fe­li ve ben­ze­ri il­çe­ler ilk de­fa dok­to­ra ka­vuş­muş­tu. He­kim has­ta­nın aya­ğı­na gön­de­ril­di, bü­yük şe­hir­le­re has­ta gö­çü ön­le­nil­me­ye ça­lı­şıl­dı.

MEH­MET EMİN EK­MEN (Bat­man) – 22 Tem­mu­z’­da an­la­ta­cak­tı­nız bun­la­rı!

OS­MAN DUR­MUŞ (De­vam­la) – Mec­bu­ri hiz­me­te “çağ dı­şı­” de­di­niz, uy­gu­la­ma­dan kal­dır­dı­nız. Pe­ki, yir­mi üç ay son­ra han­gi yüz­le ge­tir­di­niz? İl ve il­çe­le­ri iki yıl he­kim­siz bı­rak­tı­nız, aşı­la­ma oran­la­rı­nı dü­şür­dü­nüz. Son­ra, AK­P’­li mil­let­ve­kil­le­ri­nin bas­kı­sı­na da­ya­nı­la­ma­dı, on­la­rın tek­li­fiy­le, Ba­kan­lı­ğın tek­li­fiy­le de­ğil, Mec­bu­ri Hiz­met Ya­sa­sı ye­ni­den baş­la­tıl­dı.

2002 yı­lın­da her ili­miz­de he­yet ku­ru­lu­yor­du. Sağ­lık mü­dür­le­ri­ne, ata­ma, na­kil­de plan­la­ma yet­ki­si ve­ril­miş­ti. İs­te­me­di­ği dok­to­ru baş­ka ile gön­der­mi­yor­du, “İh­ti­ya­cım var, tek nö­ro­lo­ğum var, gön­der­mi­yo­rum.” di­yor­du. Bu Ba­ka­nı­mı­zın uy­gu­la­ma­sıy­la he­kim­ler taş­ra­dan bü­yük mer­kez­le­re ta­şın­dı­lar. Taş­ra­da he­yet ku­ru­la­ma­yın­ca he­yet ra­po­ru ye­ri­ne tek he­kim ra­po­ru ve­ri­yo­ruz. “İş­le­ri ko­lay­laş­tır­dık.” di­ye övü­nü­yor­su­nuz. Ek­sik­lik­le­ri­ni ko­lay­lık di­ye tak­dim edi­yor­lar. Bu­gün, sa­ra­lı, renk kö­rü, işit­me en­gel­li in­san­la­ra tek he­kim­le eh­li­yet ra­po­ru ve­re­rek tra­fik­te ölüm­cül ka­za­la­ra ka­pı ara­la­dı­nız.

Ço­cuk fel­ci­ni Tür­ki­ye­’de biz yok et­tik, kı­za­mı­ğı yok et­me prog­ra­mı­nı da biz baş­lat­tık. Ön­ce kı­za­mık prog­ra­mın­da, biz baş­lat­tı­ğı­mız için “Yol­suz­luk var.” de­di­ler. Dün­ya Ban­ka­sıy­la bir­lik­te baş­lat­tı­ğı­mız bu prog­ram, 2007 yı­lın­da ço­cuk fel­ci gi­bi kı­za­mı­ğı Tür­ki­ye­’de yok ede­cek­ti. Mec­bu­ri hiz­me­ti kal­dır­dık­la­rı için iki yıl için­de aşı­la­ma prog­ra­mı ya­rı ya­rı­ya düş­tü, şim­di “Kı­za­mık era­di­kas­yon prog­ra­mı 2010’da bi­te­cek.” di­yor­lar, “Biz kı­za­mı­ğı azalt­tık.” di­ye de övü­nü­yor­lar. Yok et­me­liy­di­niz. O prog­ra­mın ama­cı 2007’de yok et­mek­ti, azalt­mak de­ğil­di.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, biz, aşı prog­ra­mı­mız­da tüm aşı­la­ra, 2003 prog­ra­mı­na 22 tril­yon büt­çe koy­duk. On­lar 156 tril­yo­na çı­ka­rıp, “Biz da­ha çok ko­ru­yu­cu hiz­me­te önem ve­ri­yo­ruz.” di­yor­lar. Ül­ke­miz­de aşı­la­na­cak ço­cuk sa­yı­sı 6 kat mı art­tı da 22 tril­yon ye­ri­ne 156 tril­yon ve­ri­yor­su­nuz? Ta­bii ki art­ma­dı. Ül­ke­yi soy­du­ru­yor­su­nuz. Çok pa­ra har­ca­ya­rak iyi sağ­lık hiz­me­ti ve­ril­di­ği dü­şün­ce­si de bu­gün dün­ya­da ka­bul gör­me­mek­te­dir. Eğer ka­bul gör­sey­di, dün­ya zen­gi­ni Ame­ri­ka 46 mil­yon sağ­lık hiz­me­ti ba­kı­mın­dan mah­rum in­san­la­ra sa­hip ol­maz­dı.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Dur­muş, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

OS­MAN DUR­MUŞ (De­vam­la) – Te­şek­kür ede­rim Baş­ka­nım.

Ül­ke­de ko­ru­yu­cu he­kim­lik, aşı­la­ma ih­mal edil­di. An­ka­ra­’da ve İs­tan­bu­l’­da bu­gün hâ­lâ ba­zı has­ta­ne­ler acil has­ta­la­rı ka­bul et­mi­yor. Can hav­liy­le has­ta ulaş­tı­ğın­da, acil­de mu­ha­tap bu­la­mı­yor. İki yıl yüz­de 50’le­rin al­tı­na aşı düş­tü. Sal­gın­lar, An­ka­ra­’da, Ma­lat­ya­’da, Şır­na­k’­ta, Ya­ta­ğa­n’­da can al­ma­ya baş­la­dı. Yüz­ler­ce, bin­ler­ce in­san -7.800 ki­şi sa­de­ce Ma­lat­ya­’da- sal­gın­dan yat­tı.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ko­nuş­ma­mı bi­raz at­la­ya­rak gi­di­yo­rum.

Biz has­ta­ne­ler­de re­hin kal­ma­yı kal­dır­dık, AKP ha­pis dö­ne­mi­ni baş­lat­tı de­dim. Do­ğum­dan on bir ay son­ra Kes­ki­n’­in Ca­ba­to­ba­sı­’n­da an­ne-ba­ba has­ta­ne ala­ca­ğı­nı öde­me­di di­ye be­be­ğin­den ay­rı­lıp içe­ri atıl­mış­tır. Amas­ya­’da, An­tal­ya­’da bu ör­nek­le­ri ço­ğal­ta­bi­li­riz.

Sa­yın Baş­ba­kan di­yor ki, dev­let has­ta­ne­le­ri­ne sert uya­rı ya­pı­yor: “Has­ta­la­rı re­hin al­ma­ya, ka­pı­dan çe­vir­me­ye hak­kı­nız yok. Ya­tak­la­rı­nız do­luy­sa ye­re ki­lim se­rip öy­le te­da­vi edin.”

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

OS­MAN DUR­MUŞ (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, has­ta­ne­le­rin acil ser­vis­le­rin­de “Bu ge­ce has­ta­ne­miz­de şu ka­dar boş ya­tak var­dır.” di­ye mec­bu­ri ilan var­dı, kal­dır­dı­lar. Ye­re ki­lim se­re­cek­ler. Te­da­vi an­la­yış­la­rı bu! (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Sa­yın Dur­muş, sü­re­miz dol­du.

Te­şek­kür ede­rim.

OS­MAN DUR­MUŞ (De­vam­la) - Şim­di, asıl dik­ka­ti­ni­ze sun­mak is­te­di­ğim: İla­ca ve­ri­len pa­ra      5 mil­yar do­lar bi­zim za­ma­nı­mız­da, tüm Tür­ki­ye'de­ki ilaç pa­za­rı 5 mil­yar do­lar. Bu­gün 10 mil­yar do­lar, 10’u da aş­mış. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan “Si­zin dö­ne­mi­ni­zi de gör­dük.” ses­le­ri)

AH­MET KO­CA (Af­yon­ka­ra­hi­sar) – Si­zin Ba­kan­lı­ğı­nı­zı da gör­dük.

BAŞ­KAN – Ar­ka­daş­lar, lüt­fe­n…

OS­MAN DUR­MUŞ (De­vam­la) - Ba­kan di­yor ki: “Biz ila­cı ucuz­lat­tık.”

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Ni­ye ba­ra­jın al­tın­da kal­dı­nız?

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri­…

OS­MAN DUR­MUŞ (De­vam­la) - 5 mil­yar do­lar mı çok, 10 mil­yar do­lar mı çok?

BAŞ­KAN - Sa­yın Dur­muş, sü­re­miz dol­du efen­dim, te­şek­kür ede­rim. Ek sü­re­miz de ta­mam­lan­dı.

OS­MAN DUR­MUŞ (De­vam­la) – Bi­tir­di­niz mi Baş­ka­nım? Ben de bi­ti­ri­yo­rum. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Evet, ek sü­re­yi de ver­miş­tim.

Te­şek­kür ede­rim efen­dim.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Ni­ye ba­ra­jın al­tın­da kal­dı­nız?

BAŞ­KAN – Sa­yın Ye­ni, lüt­fe­n…

OS­MAN DUR­MUŞ (De­vam­la) – Eme­vi­ler de çok ba­şa­rı­lıy­dı, ama Ab­ba­si­ler gel­di on­dan son­ra. Me­rak et­me­yin.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Ni­ye ba­ra­jın al­tın­da kal­dı­nız?

OS­MAN DUR­MUŞ (De­vam­la) – Siz Mu­avi­ye dü­şün­ce­sin­de­si­niz.

BAŞ­KAN – Sa­yın Dur­muş, te­şek­kür ede­rim.

Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu adı­na ikin­ci ko­nuş­ma­cı An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Be­kir Ak­soy.

Sa­yın Ak­soy, bu­yu­run efen­dim. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sa­yın Ak­soy, sü­re­niz on üç da­ki­ka efen­dim.

MHP GRU­BU ADI­NA BE­KİR AK­SOY (An­ka­ra) – Sa­yın Baş­kan, muh­te­rem mil­let­ve­kil­le­ri; İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı ve Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü büt­çe­le­ri hak­kın­da Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu adı­na ko­nuş­mak üze­re söz al­dım. Siz­le­ri se­lam­lı­yo­rum.

İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı, ka­mu dü­ze­ni, ka­mu gü­ven­li­ği ve ka­mu esen­li­ği­ni sağ­la­mak­la gö­rev­li bir ba­kan­lık­tır. Bu gö­rev­le­rin ya­nın­da, si­vil sa­vun­ma hiz­met­le­ri, ma­hal­lî ida­re hiz­met­le­ri, nü­fus hiz­met­le­ri, sevk ve il­hak­la­rı yö­ne­ten İl­ler İda­re­si Ge­nel Mü­dür­lü­ğü hiz­met­le­ri­ni yü­rüt­mek­le de gö­rev­li­dir.

Bu ge­nel mü­dür­lük­ler­le ala­ka­lı, vak­tin dar­lı­ğı ne­de­niy­le, faz­la bir şey söy­le­ye­me­ye­ce­ğim. An­cak bu ko­nu­da Sa­yın Ba­kan­dan bir ri­cam var: Bu ge­nel mü­dür­lük­ler­de ça­lı­şan per­so­ne­lin, İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­nın mer­kez ve taş­ra teş­ki­la­tın­da ça­lı­şan ge­nel ida­re hiz­met­le­rin­de­ki per­so­ne­lin du­ru­mu ger­çek­ten kö­tü du­rum­da­dır. Di­ğer ba­kan­lık­lar­da çe­şit­li nam al­tın­da öde­me­ler ya­pı­lır­ken, bu ar­ka­daş­la­rı­mız mev­cut ma­aş­la­rın­dan baş­ka hiç­bir şey ala­ma­mak­ta ve zor­luk içe­ri­sin­de ça­lış­mak­ta­dır. İn­şal­lah, bu ko­nu­da bir dü­zen­le­me yap­ma­la­rı­nı umu­yor ve bek­li­yo­rum.

Ma­hal­lî ida­re­ler­le il­gi­li ola­rak 60’ın­cı Hü­kû­me­tin prog­ra­mın­da, “Be­le­di­ye ve il özel ida­re­le­ri­ni Ana­ya­sa­’mız­da be­lir­ti­len ye­rin­den yö­ne­tim il­ke­si­ne uy­gun ola­rak ye­ni­den ele al­dık ve çok te­mel so­run­la­rı çö­zü­me ka­vuş­tur­duk.” de­nil­mek­te­dir. Bi­ze gö­re, bu te­mel so­run­lar çö­zü­me ka­vuş­mak ye­ri­ne te­mel so­run­lar çı­kar­dı. Ne­dir bun­lar? Özel­lik­le ma­li de­ne­ti­min İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğın­dan ay­rıl­ma­sın­dan son­ra pek çok be­le­di­ye­de ay­yu­ka çı­kan yol­suz­luk­lar bu sa­ye­de da­ha da, da­ha da ra­hat ya­pıl­ma­ya baş­lan­dı. Da­ha da önem­li­si, özel­lik­le do­ğu ve gü­ney­do­ğu­da­ki pek çok be­le­di­ye­de âde­ta ye­rel ik­ti­dar­lar oluş­tu. Pek çok be­le­di­ye baş­ka­nı ör­güt söz­cü­lü­ğü­ne so­yun­du. Bun­lar­la il­gi­li son beş yıl­da     İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı, Ana­ya­sa­’nın 127’n­ci mad­de­si­nin ver­di­ği yet­ki­yi özel­lik­le kul­lan­mak­tan ka­çın­dı. Sa­yın Ba­kan, ida­re­nin bü­tün­lü­ğü il­ke­si­ne ay­kı­rı dav­ra­nan, hiz­met ye­ri­ne ör­güt söz­cü­lü­ğü­ne so­yu­nan, va­zi­fe­le­ri­nin ica­bı­nı tak­dir ve ifa­da mü­sa­ma­ha gös­te­ren, ha­ta ya­pan, suç iş­le­yen­le­re kar­şı Ana­ya­sa­’nın si­ze ver­miş ol­du­ğu yet­ki­yi kul­lan­ma­nı­zı mut­la­ka bek­li­yo­ruz.

Di­ğer ta­raf­tan, be­le­di­ye­ler­de­ki yol­suz­luk­la­rın kay­na­ğı da­… Be­le­di­ye şir­ket­le­ri­nin, bun­la­rın kon­trol al­tı­na alın­ma­sıy­la müm­kün­dür. Be­le­di­ye şir­ket­le­ri iyi­ce kon­trol­süz hâ­le gel­miş­tir.

İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­nın en önem­li gö­re­vi, ka­mu dü­ze­ni­ni sağ­la­mak, ka­mu oto­ri­te­si­ni ta­raf­sız­lık için­de hâ­kim kıl­mak­tır, ya­ni gü­ven­lik gö­re­vi­dir. Gü­ven­lik gö­re­vi gö­rev­le­rin ana­sı­dır. Çün­kü, bir ül­ke­de her ile­ri ham­le­nin özün­de gü­ven­lik ya­tar. Bu çer­çe­ve­de du­ru­mu asa­yi­şi mu­hil suç­lar ve te­rör­le mü­ca­de­le açı­sın­dan in­ce­le­ye­lim.

Asa­yi­şi mu­hil suç­lar açı­sın­dan bak­tı­ğı­mız­da, he­nüz eli­miz­de 2006 suç is­ta­tis­tik­le­ri ve­ri­le­ri var. Bu­na gö­re, şah­sa kar­şı iş­le­nen suç­lar 2006’da 322 bin, ma­la kar­şı iş­le­nen suç­lar 2006’da 464 bin, tra­fik ka­za­la­rı 666 bin. Bu kor­kunç bir tab­lo. Bu tab­lo kar­şı­sın­da özel­lik­le bü­yük şe­hir­ler­de va­tan­da­şın hu­zur ve gü­ve­ni teh­dit al­tın­da­dır. Va­tan­daş her an bir olay­la kar­şı­laş­ma en­di­şe­si içe­ri­sin­de­dir. Ni­ye bu hâ­le gel­dik di­ye so­rar­sak, iki şe­kil­de açık­lı­yo­ruz. Bi­ri eko­no­mik ne­den­ler, ikin­ci­si de po­li­sin du­ru­mu. Eko­no­mik ne­den­ler­de, bir tür­lü ta­ba­na ya­ya­ma­dı­ğı­nız o re­fah, ikin­ci­si iş­siz­lik, yol­suz­luk, yok­sul­luk.

İkin­ci­si, po­li­sin du­ru­mu. Av­ru­pa Bir­li­ği uyum ya­sa­la­rı bağ­la­mın­da çı­ka­rı­lan ya­sa­lar âde­ta po­li­sin eli­ni ko­lu­nu bağ­la­mış­tır. Po­lis olay­la­ra mü­da­ha­le­de, hak­lı ola­rak, aca­ba ba­şı­ma bir şey ge­le­cek mi en­di­şe­si­ni ta­şı­mak­ta­dır.

Asa­yi­şi mu­hil suç­lar­da da­ha et­kin mü­ca­de­le için ge­rek­li ya­sal dü­zen­le­me­ler der­hâl çı­kar­tıl­ma­lı.

İkin­ci­si, po­lis, öz­lük hak­la­rı yö­nün­den çok mağ­dur­dur, me­sai mef­hu­mu ta­nı­ma­dan ça­lış­mak­ta­dır. Gün­lük, her bir po­lis on iki sa­at ça­lış­mak­ta­dır. Bun­la­rı ra­hat­la­ta­cak, mo­ti­ve ede­cek ted­bir­ler aci­len alın­ma­lı­dır. Si­lah­lı güç olan po­li­sin bu alan­da­ki du­ru­mu­nu 657 sa­yı­lı Ka­nun çer­çe­ve­sin­de çöz­mek müm­kün de­ğil­dir. Onun için, 50-60 mad­de­lik -bu­nun bir ha­zır­lı­ğı da var­dır Sa­yın Ba­kan- em­ni­yet teş­ki­la­tı per­so­nel ka­nu­nu mut­la­ka çı­kar­tıl­ma­lı­dır. Po­li­sin, özel­lik­le amir sı­nı­fın­da­ki yı­ğıl­ma­la­rın ön­len­me­si için, Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­ri Per­so­nel Ka­nu­nu­’na ben­zer, kad­ro­suz­luk­tan emek­li olan­la­ra da­ir uy­gu­la­nan sis­tem po­lis­te de der­hâl uy­gu­la­ma­ya ge­çi­ril­me­li, bu­nun için ya­sal dü­zen­le­me ya­pıl­ma­lı­dır.

Gü­ven­lik ko­nu­su çer­çe­ve­sin­de, bö­lü­cü te­rör­le mü­ca­de­le­ye bir ba­ka­lım.

Muh­te­rem ar­ka­daş­la­rım, te­rör­le mü­ca­de­le­de, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti­’nin be­ka­sı­nın, üni­ter dev­let ya­pı­sı­nın, bö­lün­mez bü­tün­lü­ğü­nün te­mi­ni­nin ve ile­le­bet de­va­mı­nın za­ru­ri ve meş­ru kıl­dı­ğı hâl­le­rin ica­bı ne ise o ya­pıl­ma­lı­dır.

Şim­di, hâl ne­dir, icap ne­dir, onu bir in­ce­le­ye­lim. Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti, bö­lü­cü te­rör teh­di­diy­le kar­şı kar­şı­ya­dır. Bö­lü­cü te­rö­rün stra­te­jik he­def­le­ri ne­dir, un­sur­la­rı ne­dir, des­tek­le­ri ne­dir, bun­la­rı bil­mek la­zım. Bö­lü­cü te­rö­rün stra­te­jik he­def­le­ri dört ka­de­me­dir. Bi­rin­ci­si, “kül­tü­rel hak­la­r” adı al­tın­da, et­nik bağ­lam­da ko­lek­tif kim­lik oluş­tur­mak. İkin­ci­si, özerk­lik. Üçün­cü­sü, fe­de­ras­yon. Dör­dün­cü­sü, ba­ğım­sız­lık. Bu bö­lü­cü ör­gü­tün un­sur­la­rı da üç ana un­sur­dan olu­şu­yor. Bir, dağ­da­ki si­lah­lı mi­li­tan. İki, şe­hir­de­ki, ka­sa­ba­da­ki, köy­de­ki yar­dım, ya­tak­lık ya­pan­lar. Bun­lar, za­man za­man kar­şı­mı­za iş ada­mı ola­rak çı­kar, za­man za­man ka­çak­çı ola­rak çı­kar, za­man za­man ye­rel yö­ne­ti­ci ola­rak çı­kar. Üçün­cü­sü de bun­la­rı fik­rî ze­min­de des­tek­le­yen, ken­di­ni ay­dın ola­rak ilan eden nu­ma­ra­lı cum­hu­ri­yet­çi­ler­dir.

Pe­ki, bö­lü­cü te­rö­rü des­tek­le­yen iç ve dış un­sur­lar, bun­la­ra mev­zi ka­zan­dı­ran söy­lem­ler var mı?

Dış un­sur­lar­dan Av­ru­pa Bir­li­ği: Bi­ze da­yat­tık­la­rı si­ya­si kri­ter­ler, PKK’­nın stra­te­jik he­def­le­ri­ne hiz­met edi­yor. Gü­ya, PKK’­yı ya­sa dı­şı ilan edi­yor­lar, kır­mı­zı bül­ten­le ara­nan ki­şi­yi Av­ru­pa Par­la­men­to­sun­da ko­nuş­tu­ru­yor­lar.

Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri: Kar­şıy­mış gi­bi gö­rü­nü­yor, elin­de tu­tu­yor.

Ku­zey Ira­k’­ta­ki aşi­ret ağa­la­rı: Bun­lar bi­ze ne di­yor? “Çö­züm si­ya­si­dir.” di­yor.

Pe­ki, bö­lü­cü ör­gü­te mev­zi ka­zan­dı­ran söy­lem­ler ne­dir? Za­ma­nın­da bi­ri­le­ri çık­tı “Fe­de­ras­yo­n” de­di, mev­zi ka­zan­dır­dı. Za­ma­nın­da bi­ri­le­ri çık­tı “Re­ali­te­si­ni ta­nı­yo­ruz.” de­di, mev­zi ka­zan­dır­dı. Za­ma­nın­da bi­ri­le­ri çık­tı “Av­ru­pa Bir­li­ği­nin yo­lu Di­yar­ba­kı­r’­dan ge­çer.” de­di, mev­zi ka­zan­dır­dı ve        ni­ha­yet, za­ma­nın­da bi­ri­le­ri çık­tı “Tür­ki­ye­li­li­k” di­ye ucu­be bir kav­ram çı­kart­tı, kim­lik ara­yı­şı­na kalk­tı, te­rör ör­gü­tü­ne mev­zi ka­zan­dır­dı.

Hâl bu, bö­lü­cü te­rör­le var­lı­ğı­mı­zı teh­dit edi­yor. Bu hâ­le kar­şı iki yol var: Ya mü­za­ke­re, ya mü­ca­de­le. Mü­ca­de­le ye­ri­ne mü­za­ke­re ter­cih edil­di­ğin­de önü­mü­ze PKK’­nın stra­te­jik he­def­le­ri­ni ko­ya­ca­ğız, bir ta­ra­fa da bi­zim or­tak pay­da­mız olan tek dev­let, tek mil­let, tek bay­rak, tek va­tan, tek dil ve Ana­ya­sa­’mı­zın 3’ün­cü mad­de­sin­de sa­yı­lan esas­la­rı mü­za­ke­re et­me­miz ge­re­ki­yor. Bu­nu yap­mak müm­kün de­ğil. Zin­har, kim­se de böy­le bir he­ve­se ka­pıl­ma­sın.

Bu teh­di­de kar­şı ikin­ci yol da, ya­ni hâ­lin ica­bı da mü­ca­de­le­dir, baş­ka da ça­re yok­tur. Bu mü­ca­de­le ya­pı­lır­ken iş­te sa­de­ce dağ­da­ki te­rö­rist de­ğil, te­rö­rün un­sur­la­rı­na kar­şı dev­le­tin bü­tün ku­rum­la­rıy­la, dev­le­tin bü­tün im­kân ve ka­bi­li­yet­le­riy­le git­mek ge­re­ki­yor. Bu­nun için han­gi ya­sa ge­re­ki­yor ise o der­hâl çı­kar­tıl­ma­lı­dır.

Bi­ze “si­ya­si çö­zü­m” di­yen­ler, te­rör­le mü­ca­de­le adı­na Af­ga­nis­ta­n’ı ve Ira­k’ı kan gö­lü­ne dön­dü­ren­le­re bak­ma­mak, on­la­rı din­le­me­mek ge­re­ki­yor; bi­ze de­mok­ra­si der­si ver­me­ye kal­kan Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­rin­den İs­pan­ya­’da, İn­gil­te­re­’de, Fran­sa­’da ne yap­tık­la­rı­nı sor­mak ge­re­ki­yor ve ni­ha­yet, dev­le­ti yö­ne­ten­le­rin, bö­lü­cü te­rö­re mev­zi ka­zan­dı­ra­cak ve mü­ca­de­le­yi zaa­fa uğ­ra­ta­cak söy­lem­ler­den özen­le ka­çın­ma­la­rı ge­re­ki­yor.

Bu mü­ca­de­le ya­pı­lır­ken psi­ko­lo­jik ha­re­kâ­ta çok önem ve­ril­me­li­dir. Ma­ale­sef, bu işi la­yı­kıy­la ya­pa­cak bir teş­ki­lat­lan­ma da yok­tur. Bu­nun üze­rin­de Ba­kan­lı­ğın cid­di­yet­le dur­ma­sı la­zım­dır. Yi­ne bu mü­ca­de­le ya­pı­lır­ken böl­ge için cid­di eko­no­mik ve sos­yal pa­ket de be­ra­be­rin­de yü­rü­tül­me­li­dir. Bu ara­da, Ira­k’­ın ku­ze­yin­de mey­da­na ge­len ya­pı­lan­ma dik­kat­le ta­kip edil­me­li, Ira­k’ı iş­gal eden­le­rin iş bir­lik­çi­si aşi­ret ağa­la­rı­na meş­ru­iyet ka­zan­dı­ra­cak söy­lem ve ey­lem­ler­den ka­çı­nıl­ma­lı, ora­da bir dev­le­tin olu­şu­mu­nun, bi­ze si­ra­ye­ti­nin ge­ti­re­ce­ği teh­li­ke­le­ri gö­re­rek ha­re­ket edil­me­li­dir.

Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri Bü­yü­kel­çi­si­nin, müs­tem­le­ke va­li­si gi­bi dav­ra­nıp, bi­ri­le­ri­ni ye­me­ğe da­vet edip, ma­lum ko­nu­da Tür­ki­ye adı­na çö­züm ara­ma­sı bi­zi ya­ra­la­mış­tır. Hü­kû­me­tin bu­na bir tep­ki koy­ma­sı ge­re­kir. Türk Bü­yü­kel­çi­si Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri­’ne bu­nu yap­say­dı, ora­da­ki His­pa­nik­le­ri ça­ğı­rıp “Si­zin hak­kı­nı­zı ko­ru­ya­ca­ğım, çö­züm arı­yo­rum.” de­sey­di, o gün der­hal Tür­ki­ye Bü­yü­kel­çi­si is­ten­me­yen adam ilan edi­lir, Tür­ki­ye­’ye ge­ri gön­de­ri­lir­di. Şu ana ka­dar bu ko­nu­da her­han­gi bir tep­ki gör­me­dik. Di­ğer ta­raf­tan, bu da­ve­te ica­bet eden­ler de ba­na mü­ta­re­ke dö­ne­min­de İn­gi­liz Mu­hip­ler Ce­mi­ye­ti­nin üye­le­ri­ni ha­tır­la­tı­yor. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Muh­te­rem ar­ka­daş­la­rım, va­ta­nın bir­li­ği, dir­li­ği, bö­lün­mez bü­tün­lü­ğü için şe­hit olan Meh­met­çik­le­ri­min, po­lis­le­ri­min, ko­ru­cu­la­rı­mın, öğ­ret­men­le­ri­min hep­si­nin ru­hu şad ol­sun di­yo­rum, hep­si­ne Al­lah rah­met ey­le­sin. On­lar va­tan için öl­dü­ler, va­tan top­ra­ğı­na gö­mül­dü­ler. Ay­rı­ca, hâ­len de­vam eden te­rör­le mü­ca­de­le­de gö­rev alan po­lis­le­ri­mi­ze, as­ke­ri­mi­ze, jan­dar­ma­mı­za, ko­ru­cu­la­rı­mı­za ve di­ğer gö­rev­li­le­re ba­şa­rı­lar di­li­yo­rum, Al­lah iş­le­rin­de yar­dım et­sin di­yo­rum.

Muh­te­rem ar­ka­daş­la­rım, bu ve­si­ley­le, İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı ve Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü büt­çe­si­nin ha­yır­la­ra ve­si­le ol­ma­sı­nı te­men­ni edi­yor, he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ak­soy.

Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu adı­na son ko­nuş­ma­cı, Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Ham­za Ha­mit Hom­riş.

Bu­yu­run Sa­yın Hom­riş. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sa­yın Ak­so­y’­dan ar­tan sü­re­yi de ila­ve edi­yo­rum si­ze.

MHP GRU­BU ADI­NA H. HA­MİT HOM­RİŞ (Bur­sa) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­tan­lı­ğı ve Sa­hil Gü­ven­lik Ko­mu­tan­lı­ğı büt­çe­le­riy­le il­gi­li Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si­nin gö­rüş­le­ri­ni su­na­ca­ğım. Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Söz­le­ri­me baş­lar­ken, va­ta­nı­mı­zın bö­lün­mez bü­tün­lü­ğü için bu kış şart­la­rın­da mü­ca­de­le eden jan­dar­ma ve di­ğer kah­ra­man­la­rı say­gıy­la ve şük­ran­la se­lam­lı­yo­rum.

Ku­ru­lu­şu 1846’ya da­ya­nan kah­ra­man Türk jan­dar­ma­sı­nın so­rum­lu­luk ala­nı, ül­ke­miz yüz öl­çü­mü­nün yüz­de 92’si­ni kap­sa­mak­ta, il ve il­çe be­le­di­ye sı­nır­la­rı dı­şın­da ka­lan yer­ler ya­nın­da, po­lis teş­ki­la­tı ku­ru­la­ma­yan il­çe mer­kez­le­ri­ni de kap­sa­mak­ta­dır. Mül­ki, ad­li ve as­ke­rî gö­rev­le­riy­le as­ga­ri üç ba­kan­lı­ğın yet­ki ala­nın­da gö­rev alan Türk jan­dar­ma­sı, bir yan­dan bu gö­rev ve yet­ki kar­ga­şa­sı için­dey­ken di­ğer yan­dan 1988 yı­lın­da 3497 sa­yı­lı Ya­sa­’y­la ka­ra sı­nır­la­rı ile il­gi­li so­rum­lu­lu­ğu Ka­ra Kuv­vet­le­ri Ko­mu­tan­lı­ğı­na dev­ret­me­si ge­re­kir­ken, ka­ra sı­nı­rı­mı­zın en zor ve so­run­lu olan Irak sı­nı­rı­nın ta­ma­mı ile İran sı­nı­rı­nın bir bö­lü­mün­de gö­rev yap­ma­ya de­vam et­mek­te, te­rör­le mü­ca­de­le­de ise önem­li bir kıs­mıy­la Ka­ra Kuv­vet­le­ri Ko­mu­tan­lı­ğı ha­re­kât kon­tro­lün­de uzun yıl­lar­dır yer al­mak­ta­dır.

Jan­dar­ma per­so­ne­li, di­ğer kuv­vet­ler­de­ki ar­ka­daş­la­rı bir iki de­fa şark ve te­rör­le mü­ca­de­le gö­re­vi alır­ken, as­ga­ri dört beş de­fa ben­ze­ri gö­rev­ler­de bu­lun­mak­ta, ka­lan sü­re­le­ri­nin ço­ğu­nu da kü­çük yer­le­şim bi­rim­le­rin­de ben­zer güç­lük­ler için­de, ai­le­le­ri de mes­lek bo­yu ay­nı ka­de­ri pay­la­şa­rak, ül­ke­mi­zin en fe­da­kâr, en ce­fa­kâr, bu­na kar­şı­lık en ve­fa­kâr kah­ra­man­la­rı­nı oluş­tur­mak­ta­dır.

Bu yet­ki ve gö­rev kar­ga­şa­sı için­de­ki ül­ke­nin en zor gö­rev­le­ri­ni yü­rü­ten jan­dar­ma su­bay­la­rı­nın önem­li bir bö­lü­mü, kah­ra­man jan­dar­ma ast­su­bay­la­rı ve uz­man­la­rın ta­ma­mı fa­kir­lik sı­nı­rı al­tın­da üc­ret al­mak­ta olup, aci­len ve ön­ce­lik­le, mad­di so­run­la­rı­na faz­la­sıy­la la­yık ol­duk­la­rı çö­züm­ler bu­lun­ma­lı­dır.

Bu ara­da, jan­dar­ma uz­man per­so­ne­li­nin ter­fi ve sos­yal hak­lar­dan is­ti­fa­de ko­nu­sun­da­ki so­run­la­rı mut­la­ka çö­züm­len­me­li, yi­ne jan­dar­ma teş­ki­la­tı so­rum­lu­lu­ğun­da bu­lu­nan ve şim­di­ye­dek bö­lü­cü te­rö­re kar­şı 1.300 şe­hit ve­ren ge­çi­ci köy ko­ru­cu­la­rı­nın du­rum­la­rı da dü­zel­til­me­li­dir.

Ge­rek te­rör­le mü­ca­de­le ge­rek­se di­ğer za­bı­ta gö­rev­le­rin­de kı­sıt­lan­mış yet­ki­ler, Av­ru­pa Bir­li­ği­ne kur­ban edil­miş, ya­ban­cı is­tek­le­ri­ne peş­keş çe­kil­miş, ya­sal mev­zu­at­la âde­ta eli ko­lu bağ­lan­mış ola­rak mü­ca­de­le­ye zor­la­nır­ken, hu­kuk, de­mok­ra­si ve in­san hak­la­rı gi­bi kut­sal kav­ram­la­rı ya­ban­cı iş bir­lik­çi­li­ği, iha­net iş bir­lik­çi­li­ği hâ­li­ne ge­tir­miş olan­lar­ca za­man za­man hak­sız, in­saf­sız, ha­yâ­sız suç­la­ma ve sal­dı­rı­la­ra ma­ruz kal­mak­ta­dır­lar ve AKP İk­ti­da­rı bu suç­la­ma ve sal­dı­rı­la­ra se­yir­ci kal­mak­ta, kah­ra­man­lar­la ha­in­ler ara­sın­da an­la­şıl­maz bir ta­raf­sız­lık ko­me­di­si oy­na­mak­ta, Tür­ki­ye coğ­raf­ya­sı üze­rin­de se­nar­yo­lar ku­ran dış güç­ler­le, içer­de­ki hı­ya­net şe­be­ke­le­ri­ne de ce­sa­ret ver­mek­te­dir.

Di­ğer yan­dan, 1992 yı­lın­da 2682 sa­yı­lı Ya­sa ile kı­yı ve ka­ra su­la­rı­nın ko­run­ma­sı gö­re­vi Sa­hil Gü­ven­lik Ko­mu­tan­lı­ğı­na dev­re­dil­miş ol­ma­sı­na rağ­men, kı­yı ve ka­ra su­la­rın ko­run­ma­sı Jan­dar­ma, Sa­hil Gü­ven­lik Ko­mu­tan­lı­ğı ve şe­hir­ler­de po­li­si­mi­zin de ila­ve­siy­le, yer yer De­niz Kuv­vet­le­ri­nin kon­trol, kon­tri­büs­yon kav­ra­mı için­de kar­ga­şa yu­ma­ğı oluş­tur­mak­ta­dır. Ben­zer ola­rak, ka­ra sı­nır­la­rın­da Ka­ra Kuv­vet­le­ri, Jan­dar­ma Sı­nır Bir­lik­le­riy­le Mül­ki Jan­dar­ma Teş­ki­la­tı ara­sın­da baş­ka bir kar­ga­şa ala­nı ya­ra­tıl­mak­ta­dır.

Ad­li gö­re­vi, suç­la­rın iş­len­me­si­ni mü­te­akip suç ve suç­lu­la­rın or­ta­ya çı­ka­rıl­ma­sı, ya­ka­lan­ma­sı ve suç de­lil­le­riy­le bir­lik­te ad­li ma­kam­la­ra in­ti­kal et­tir­mek­ten iba­ret olan jan­dar­ma, ad­li  za­bı­ta ku­ru­la­ma­dı­ğı için be­le­di­ye sı­nı­rı içi ol­sun ve­ya ol­ma­sın, ce­za in­faz ku­rum­la­rı ve tu­tu­kev­le­ri­nin de  dış ko­ru­ma­sı­nı da Tür­ki­ye'nin her ye­rin­de sağ­la­mak­ta­dır.

Jan­dar­ma per­so­ne­li, bil­di­ği­niz gi­bi Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­ri men­su­bu­dur, as­ker­dir. Yer yer emir ko­mu­ta, yer yer gar­ni­zon ko­mu­tan­lı­ğı bağ­la­mın­da as­ke­rî ko­mu­ta­na bağ­lı­dır. Mül­ki an­lam­da va­li­ye, kay­ma­ka­ma bağ­lı­dır. Ad­li gö­rev­ler yö­nüy­le ise cum­hu­ri­yet sav­cı­sı­na bağ­lı­dır. Ta­bii bir de ken­di do­ğal emir ko­mu­ta ya­pı­sı mev­cut­tur. Ya bu kar­ga­şa or­ta­mı kal­dı­rıl­ma­lı, en azın­dan azal­tıl­ma­lı ya da bun­lar sağ­la­na­na ka­dar bu kah­ra­man ve ce­fa­kâr in­san­la­ra ben­zer­le­rin­den fark­lı ve faz­la im­kân­lar su­nul­ma­lı­dır. Bu ara­da, ay­nı kah­ra­man­la­ra sa­hip çık­ma, ar­ka­sın­da yer al­ma ce­sa­ret ve ba­si­re­ti gös­te­ril­me­li, iha­net şe­be­ke­le­ri­ne şi­rin gö­rün­me po­li­ti­ka­sın­dan vaz­ge­çil­me­li­dir.

1984'te baş­la­yan bö­lü­cü te­rör­le 1986 yı­lı­na ka­dar sı­kı­yö­ne­tim kap­sa­mı için­de mü­ca­de­le edil­miş, bu ta­rih­te ilan edi­len ola­ğa­nüs­tü hâl uy­gu­la­ma­sı kap­sa­mın­da jan­dar­ma asa­yiş ko­mu­tan­lı­ğı ku­rul­muş ve bu ko­mu­tan­lık 1996 yı­lı­na ka­dar Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­tan­lı­ğı­na bağ­lı ola­rak mü­ca­de­le­yi yü­rüt­müş­tür. Ya­ni, 1986-1996 ara­sın­da­ki te­rör­le mü­ca­de­le Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­tan­lı­ğı so­rum­lu­lu­ğun­da ol­muş­tur. 1996'dan iti­ba­ren jan­dar­ma asa­yiş ko­mu­tan­lı­ğı dâ­hil böl­ge­de­ki jan­dar­ma bir­lik­le­ri Ka­ra Kuv­vet­le­ri Ko­mu­tan­lı­ğı ha­re­kât kon­tro­lün­de te­rör­le mü­ca­de­le­ye de­vam et­mek­te­dir.

Jan­dar­ma bir­lik­le­ri, 1984'ten gü­nü­mü­ze ka­dar ge­çen sü­re­de baş­ta bö­lü­cü te­rö­re kar­şı özel­lik­le Do­ğu, Gü­ney­do­ğu Ana­do­lu Böl­ge­le­rin­de ve ül­ke sat­hın­da te­rör­le mü­ca­de­le­nin en önem­li un­su­ru ol­muş­tur. Bu uğur­da pek çok şe­hit ve ga­zi ve­ren kah­ra­man Türk jan­dar­ma­sı­nın  bü­tün şe­hit­le­ri­ni rah­met­le ve say­gıy­la bu kür­sü­den anı­yo­rum, ga­zi­le­ri­ni se­lam­lı­yo­rum.

Bu ça­ba­lar ve ka­yıp­lar so­nu­cu 2002’de bit­me­ye yüz tut­muş bir te­rör ol­gu­su dev­ra­lan AKP İk­ti­da­rı, dı­şa­rı­da acz, kor­kak­lık ve ba­si­ret­siz­lik po­li­ti­ka­la­rıy­la, içe­ri­de ise et­nik ay­rım­cı­lık­la­rı ka­şı­ya­rak ve te­rö­rün in­sa­fa gel­me­si­ni bek­le­ye­rek, bö­lü­cü te­rö­rü hem si­ya­si an­lam­da hem te­rör bo­yu­tun­da ül­ke­nin tek­rar ana gün­de­mi hâ­li­ne ge­tir­me gaf­le­ti­ni gös­te­re­bil­miş­tir.

Tür­ki­ye­’nin bö­lün­mez bü­tün­lü­ğü AK­P’­nin sa­dık dost ve müt­te­fik­le­ri­nin Ana­do­lu coğ­raf­ya­sın­da ye­ni ha­ri­ta­lar ve böl­me plan­la­rı­na peş­keş çe­kil­miş, Peş­mer­ge bo­zun­tu­la­rı­nın Tür­ki­ye­’yi teh­dit ve hat­ta alay et­me cü­re­ti­ne bi­gâ­ne ka­lın­mış, şe­hir­ler­de­ki bö­lü­cü is­yan ve kal­kış­ma pro­va­la­rı­na AB ve ABD tav­si­ye­le­ri doğ­rul­tu­sun­da de­mok­ra­si ve in­san hak­la­rı kı­lı­fı giy­di­ril­me­ye ça­lı­şıl­mış, PKK’­nın tü­ken­me nok­ta­sı­na gel­miş dağ kad­ro­la­rı ise çı­ka­rı­lan af­lar­la tak­vi­ye edil­miş ve ta­mam­lan­mış­tır.

Cum­hu­ri­yet ta­ri­hi­nin bu­gün­kü en va­him tab­lo­su­nun ya­ra­tı­cı­sı ve so­rum­lu­su bu ma­na­da AK­P’­dir. 507 mil­let­ve­ki­li­nin des­tek­le­di­ği sı­nır öte­si ope­ras­yon yet­ki­si ise, 8 as­ke­rin re­zil tes­lim se­nar­yo­su aka­bin­de ba­şı ön­de gi­di­len Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri ge­zi­sin­de Baş­kan Bus­h’­un in­saf, mü­sa­ade ve ini­si­ya­ti­fi­ne bı­ra­kıl­mış­tır.

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (Kay­se­ri) – Ba­şı her za­man dik­tir Türk Mil­le­ti­’nin, ba­şı her za­man dik.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Apo­’yu ne yap­tı­nız?

H. HA­MİT HOM­RİŞ (De­vam­la) – Apo­’yu biz tes­lim al­ma­dık.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Onu söy­le­yin onu!

H. HA­MİT HOM­RİŞ (De­vam­la) – Onu söy­lü­yo­rum iş­te!

BAŞ­KAN – Sa­yın Ye­ni, lüt­fe­n…

H. HA­MİT HOM­RİŞ (De­vam­la) – Apo­’yu biz tes­lim al­ma­dık.

BAŞ­KAN - Sa­yın Hom­riş, Ge­nel Ku­ru­la hi­tap edin.

H. HA­MİT HOM­RİŞ (De­vam­la) - Ta­ri­he bak, an­lar­sın!

ZE­Kİ KA­RA­BA­YIR (Kars) – Al­ma­dı­nız za­ten, on­lar ver­di­ler!

BAŞ­KAN – Ar­ka­daş­lar, lüt­fe­n…

H. HA­MİT HOM­RİŞ (De­vam­la) - Ön­ce geç­mi­şi öğ­ren!

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Onu an­lat, onu!

H. HA­MİT HOM­RİŞ (De­vam­la) – Ya­hu, an­la­ta­cak bir şey yok, biz tes­lim al­ma­dık Apo­’yu.

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (Kay­se­ri) – Tes­lim et­ti­ler!

H. HA­MİT HOM­RİŞ (De­vam­la) – Söy­lü­yo­ru­m… 

CE­MA­LED­DİN US­LU (Edir­ne) – Akıl­la­rı yet­mi­yor!

H. HA­MİT HOM­RİŞ (De­vam­la) – Sa­de­ce te­rör bo­yu­tuy­la gös­te­ri­len PKK, ger­çek­te, özel­lik­le bü­yük şe­hir­ler­de kap­kaç­tan uyuş­tu­ru­cu ka­çak­çı­lı­ğı­na, in­san ti­ca­re­tin­den ka­dın ti­ca­re­ti­ne her tür­lü za­bı­ta ola­yı­nın için­de yer alan bir et­nik maf­ya şe­be­ke­si­dir. Te­rör ya­nın­da bu et­nik maf­ya­nın önem­li bö­lü­müy­le mü­ca­de­le de Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­tan­lı­ğı­nın so­rum­lu­lu­ğu için­de­dir. Ko­nu bu bo­yu­tuy­la da de­ğer­len­di­ril­me­li­dir.

Sa­hil Gü­ven­lik Ko­mu­tan­lı­ğı ile il­gi­li de, bir de­niz coğ­raf­ya­sın­da yer alan ül­ke­miz çev­re­sin­de­ki bü­tün de­niz­le­ri­miz­de, bo­ğaz­la­rı­mız­da gü­ven­li­ği sağ­la­mak, hü­küm­ran­lık hak­la­rı­na sa­hip ol­du­ğu­muz de­niz­ler­de bu hak ve yet­ki­le­rin De­niz Kuv­vet­le­ri Ko­mu­tan­lı­ğı­nın ge­nel so­rum­lu­lu­ğu dı­şın­da ka­lan­la­rı kul­lan­mak, de­niz yo­luy­la ya­pı­lan her tür­lü ka­çak­çı­lı­ğı ön­le­mek ve iz­le­mek ama­cıy­la, 1982 yı­lın­da 2682 sa­yı­lı Ya­sa ile ku­rul­muş­tur. Bu Ya­sa ile 8.333 ki­lo­met­re uzun­lu­ğun­da­ki kı­yı ve ka­ra su­la­rı­mı­zın ko­run­ma­sı­…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Hom­riş, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

H. HA­MİT HOM­RİŞ (De­vam­la) – …Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­tan­lı­ğın­dan Sa­hil Gü­ven­lik Ko­mu­tan­lı­ğı­na dev­re­dil­miş­tir.

Son yıl­lar­da, baş­ta de­niz­ler­de­ki akar­ya­kıt ka­çak­çı­lı­ğı ol­mak üze­re ül­ke eko­no­mi­si mil­yar do­lar­lar­la ifa­de edi­len za­ra­ra uğ­ra­mak­ta, ya­ban­cı ge­mi­le­rin Türk ka­ra su­la­rı­nı kir­let­me­si, özel­lik­le Ege sa­hil­le­rin­de, tu­rizm de da­hil, çev­re ve in­san sağ­lı­ğı­nı cid­di ola­rak teh­dit et­mek­te­dir. Mü­ca­de­le eden­ler­den dev­let im­kân­la­rı esir­ge­nir­ken bu ma­li­ye­tin yüz­ler­ce ka­tı eko­no­mik ka­yıp ya­şan­mak­ta­dır. İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­nın, bu çar­pık­lık­la­ra çö­züm ge­ti­re­cek pro­je ve pla­nı ise or­ta­da gö­rün­me­mek­te­dir.

Za­man ye­ter­siz­li­ğe ne­de­niy­le bu iki gü­zi­de ku­ru­lu­şu­mu­zun so­run­la­rı­na an­cak bu ka­dar yer       ve­re­bil­dim.

Söz­le­ri­me son ve­rir­ken yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Hom­riş.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si Gru­bu adı­na ko­nuş­ma­lar ta­mam­lan­mış­tır.

Bu tur­da şah­sı adı­na, leh­te, Ha­tay Mil­let­ve­ki­li Ab­dül­ha­di Kah­ya.

Ko­nu­şa­cak mı­sı­nız?

AB­DÜL­HA­Dİ KAH­YA (Ha­tay) – Evet.

BAŞ­KAN – Bu­yu­run Sa­yın Kah­ya. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sü­re­niz beş da­ki­ka.

AB­DÜL­HA­Dİ KAH­YA (Ha­tay) – Sa­yın Baş­kan, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin de­ğer­li üye­le­ri; İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı büt­çe­si üze­rin­de şah­sım adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. Bu ve­si­ley­le yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­mız, iç gü­ven­li­ğin ve asa­yi­şin sağ­lan­ma­sın­da, ka­mu dü­ze­ni­nin ve ge­nel ah­la­kın ko­run­ma­sın­da, va­tan­da­şı­mı­zın hu­zur ve gü­ve­ni, sağ­lı­ğı, re­fa­hı ve çağ­daş dün­ya içe­ri­sin­de ye­ri­ni ala­bil­me­si için fev­ka­la­de önem­li bir ba­kan­lı­ğı­mız­dır. Bir yan­dan iç gü­ven­lik ku­ru­luş­la­rı­nı ida­re et­mek su­re­tiy­le yurt­ta hu­zur ve em­ni­ye­ti te­min et­mek, ka­mu dü­ze­ni­ni ve ge­nel ah­la­kı sağ­la­mak, Ana­ya­sa­’da ya­zı­lı olan hak ve hür­ri­yet­le­ri ko­ru­mak, İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­nın önem­li gö­rev­le­ri ve he­def­le­ri ara­sın­da­dır.

İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­nın ta­rih bo­yun­ca ül­ke­mi­zin dev­let yö­ne­ti­min­de fev­ka­la­de önem­li ye­ri ol­muş­tur ve ol­ma­ya da de­vam ede­cek­tir. Bu iti­bar­la, özel­lik­le ve ön­ce­lik­le bu Ba­kan­lık­ta gö­rev yap­mak­ta olan va­li ve kay­ma­kam­lar baş­ta ol­mak üze­re, gü­ven­lik­ten so­rum­lu olan Jan­dar­ma, Em­ni­yet ve Sa­hil Gü­ven­lik Ko­mu­tan­lı­ğı men­sup­la­rı­na, özet­le tüm İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı men­sup­la­rı­na gay­ret­le­rin­den do­la­yı teb­rik ve ba­şa­rı di­lek­le­ri­mi ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

Ay­rı­ca, bu ül­ke­nin dev­le­ti ve mil­le­tiy­le bö­lün­mez bü­tün­lü­ğü ko­nu­sun­da­ki gös­ter­dik­le­ri has­sa­si­yet sı­ra­sın­da, em­ni­yet ve asa­yi­şin te­mi­ni sı­ra­sın­da gö­rev­le­ri­ni ya­par­ken, özel­lik­le bir kı­sım va­zi­fe­le­ri­ni ve so­rum­lu­luk­la­rı­nı ye­ri­ne ge­ti­rir­ken şe­hit olan­la­rı da rah­met ve min­net­le anı­yo­rum. Ga­zi­le­ri­mi­zi, yi­ne şük­ran­la yâd edi­yor ve şe­hit ai­le­le­ri­mi­zi de say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ar­tık “yö­ne­ti­m” kav­ra­mın­dan “yö­ne­ti­şi­m” kav­ra­mı­na ge­çil­miş­tir. İn­san­la­rı ida­re et­me zih­ni­ye­ti ye­ri­ne, prob­le­mi or­tak­la­şa ta­nım­la­ma ve çöz­me yak­la­şı­mı gü­nü­müz­de hâ­kim­dir. Top­lu­mun ta­lep­le­ri­ne du­yar­lı ve ka­tı­lım­cı­lı­ğa önem ve­ren bir yö­ne­tim an­la­yı­şı gü­nü­müz­de hâ­kim­dir. Kü­re­sel­leş­miş dün­ya­mız­da yö­ne­tim­le­rin te­mel özel­li­ği, şef­faf, de­mok­ra­tik, ka­tı­lım­cı, in­san hak ve öz­gür­lük­le­ri­ne say­gı­lı, kı­sa­ca­sı in­san mer­kez­li ol­ma­la­rı­dır.

So­ğuk sa­va­şın 1990’lı yıl­lar­da son bul­ma­sıy­la dün­ya­ya ya­yı­lan dör­dün­cü de­mok­ra­si dal­ga­sı ne­ti­ce­sin­de, bu­gün öy­le ve­ya böy­le de­mok­ra­tik sa­yı­lan ül­ke sa­yı­sı ta­rih­te ol­ma­dı­ğı ka­dar ço­ğal­mış­tır. Ar­tık de­mok­ra­si sı­fa­tı tek ba­şı­na ye­ter­li gel­me­mek­te, na­sıl bir de­mok­ra­si ol­du­ğu önem ka­zan­mak­ta­dır. De­mok­ra­si­yi içi boş bir kav­ram ol­mak­tan çı­ka­rıp bü­tün ku­rum ve ku­ral­la­rıy­la yer­leş­ti­ği, in­san hak ve öz­gür­lük­le­ri­nin ga­ran­ti al­tı­na alın­dı­ğı ka­tı­lım­cı yö­ne­ti­min ara­cı hâ­li­ne ge­tir­me­li­yiz. Bi­zim de­mok­ra­si­miz­de ya­şa­yan in­san­lar mut­lu ve ken­din­den emin ol­ma­lı ve bu sa­ye­de ül­ke­mi­zi bü­tün böl­ge­de, hat­ta dün­ya­da ya­şan­mak is­te­nen bir yer hâ­li­ne ge­tir­me­li­yiz.

Bu ve­si­ley­le, bir hu­su­su da şu­ra­da ifa­de et­mek is­ti­yo­rum. De­mok­ra­si­si­ni te­sis ede­me­yen­le­rin, par­ti içi de­mok­ra­si­si­ni te­sis ede­me­yen­le­rin, Mec­li­sin ira­de­si­ne göl­ge dü­şü­ren­le­rin de bu mil­le­tin kür­sü­sün­den de­mok­ra­si­den bah­se­dip ah­kâm kes­me­le­ri­ni aziz mil­le­ti­miz de ib­ret­le iz­le­mek­te­dir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, özel­lik­le te­rör me­se­le­sin­den do­la­yı, ül­ke­miz, son otuz yıl­da çok cid­di sı­kın­tı­lar ya­şa­mış ve çek­miş­tir. Dün­ya­nın hiç­bir ül­ke­sin­de gö­rül­me­yen te­rör olay­la­rı, ma­ale­sef, ül­ke­mi­zin en önem­li gün­dem mad­de­si hâ­li­ne gel­miş­tir. An­cak, AK Par­ti dö­ne­min­de gö­rü­yo­ruz ki, son olay­la­rı is­tis­na tut­tu­ğu­muz­da, ar­tık, Tür­ki­ye, hu­zur ve gü­ven­lik açı­sın­dan dün­ya­nın en hu­zur­lu ve en gü­ven­li ül­ke­le­ri­nin ba­şın­da gel­mek­te­dir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bi­lim ve tek­no­lo­ji­nin hız­la ge­liş­ti­ği, bir­çok alan­da de­ği­şi­min ya­şan­dı­ğı için­de bu­lun­du­ğu­muz sü­reç­te ül­ke­mi­zin ve ku­rum­la­rı­mı­zın bu de­ği­şim sü­re­ci­nin olum­suz­luk­la­rı­na kar­şı ko­ya­bil­me­si ve olum­lu yön­le­rin­den ya­rar­la­na­bil­me­si, de­mok­ra­tik bir top­lum bi­lin­ci­nin oluş­tu­rul­ma­sıy­la müm­kün­dür. Bu ne­den­le, bü­tün top­lum ke­sim­le­ri­nin öz­lem ve ta­lep­le­ri­ni dik­ka­te ala­rak te­mel hak ve hür­ri­yet­le­ri esas alan, de­mok­ra­tik, ni­te­lik­li hiz­met üre­ten, sos­yal ada­le­ti ve ge­liş­me­yi gö­ze­ten bir yö­ne­tim ya­pı­sı­nı ve iş­le­yi­şi­ni ger­çek­leş­tir­mek du­ru­mun­da­yız.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Kah­ya, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız, bu­yu­run.

AB­DÜL­HA­Dİ KAH­YA (De­vam­la) - Bu çer­çe­ve­de, Ba­kan­lı­ğı­mız gö­rev alan­la­rı­nı il­gi­len­di­ren ko­nu­lar­da AK Par­ti dö­ne­min­de hu­kuk dev­le­ti ve in­san hak­la­rı­nı esas alan çok önem­li re­form ve ça­lış­ma­lar ger­çek­leş­ti­ril­miş­tir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; dev­let ve va­tan­daş ara­sın­da­ki gü­ven ba­ğı­nı ze­de­le­yen or­ga­ni­ze suç ör­güt­le­riy­le ve her tür­lü ka­çak­çı­lık suç­la­rıy­la aman­sız mü­ca­de­le­ye ka­rar­lı­lık içe­ri­sin­de de­vam edil­mek­te­dir. Top­lum­sal hu­zu­ru de­rin­den et­ki­le­ye­rek bo­zan suç ör­güt­le­ri et­ki­siz hâ­le ge­ti­ril­miş, va­tan­da­şın dev­le­te gü­ve­ni bu ge­çen sü­reç içe­ri­sin­de art­mış­tır.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­mız bu­gü­ne ka­dar bir­çok hiz­met­le­ri za­ten ye­ri­ne ge­tir­miş­tir. O ko­nu­la­rı Sa­yın Ba­ka­nı­mız mu­hak­kak ki bu­ra­da di­le ge­ti­re­cek, an­cak, ben bu ve­si­ley­le, bu duy­gu ve dü­şün­ce­ler içe­ri­sin­de, 2008 Ma­lî Yı­lı Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı­’nın ve İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­mı­zın büt­çe­si­nin Hü­kû­me­ti­mi­ze ve mil­le­ti­mi­ze ha­yır­lı uğur­lu ol­ma­sı­nı di­li­yor, yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Kah­ya.

Hü­kû­met adı­na ilk ko­nuş­ma­cı, Sağ­lık Ba­ka­nı Sa­yın Re­cep Ak­dağ.

Sa­yın Ak­dağ, bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum)  - Say­gı­de­ğer Baş­ka­nım, yü­ce Mec­li­si­mi­zin de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­mı­zın 2008 yı­lı ma­lî büt­çe­si üze­rin­de­ki gö­rüş­le­ri­mi ifa­de et­mek üze­re hu­zu­ru­nuz­da­yım.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, he­pi­ni­zin bil­di­ği gi­bi, sağ­lık­ta önem­li bir dö­nü­şüm prog­ra­mı yü­rü­tü­yo­ruz. Bu prog­ram, 58 ve 59’un­cu Cum­hu­ri­yet Hü­kû­met­le­ri dö­ne­min­de çer­çe­ve­si be­lir­le­nen ve ge­liş­ti­ri­len bir prog­ram ola­rak te­mel­de bir zih­ni­yet dö­nü­şü­mü­nü or­ta­ya koy­du. Bu zih­ni­yet dö­nü­şü­mü, bi­zim ata­la­rı­mız­dan mi­ras al­dı­ğı­mız “in­sa­nı ya­şat ki dev­let ya­şa­sın, in­sa­nı yü­celt ki dev­let yü­cel­si­n” man­tı­ğıy­la or­ta­ya kon­muş, in­san odak­lı bir prog­ram­dır. Ön­ce­lik­le bu­nu siz­le­re ifa­de et­mek is­te­rim.

Ko­ru­yu­cu ve te­da­vi edi­ci hiz­met­le­rin la­yı­kıy­la su­nu­la­ma­dı­ğı bir dö­nem­de gö­re­vi dev­ral­dık. Bu la­yı­kıy­la su­nu­la­ma­ma du­ru­mu, sa­de­ce o gün­kü hü­kû­met­le­rin bir ba­şa­rı­sız­lı­ğı de­ğil, ay­nı za­man­da sağ­lık sis­te­mi­nin öte­den be­ri gü­nü­mü­ze ta­şı­dı­ğı olum­suz­luk­lar se­be­biy­ley­di.

Adil, hak­ka­ni­yet­li, gü­ler yüz­lü bir sis­te­me ge­çiş, kuş­ku­suz ki ko­lay de­ğil­di. Yıl­la­rın kö­tü alış­kan­lık­la­rı­nı de­ğiş­tir­mek ge­re­ki­yor­du. Çı­kar­la­rı­nı ko­ru­mak is­te­yen çev­re­le­rin bu­na di­re­ne­ce­ği­ni bi­li­yor­duk. Ay­rı­ca bil­gi­siz­lik ve ba­zen de ide­olo­jik sap­lan­tı­lar­la kar­şı­mı­za çı­ka­cak­lar­dan da ha­ber­dar­dık.

Ka­rar­lı ol­mak ge­re­ki­yor­du, ce­sur ol­mak ge­re­ki­yor­du. Bu ka­rar­lı­lı­ğı ve ce­sa­re­ti baş­ta yü­ce Mec­li­si­mi­zin des­te­ğiy­le, Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mı­zın ve Hü­kû­me­tin des­te­ğiy­le or­ta­ya koy­duk ve Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti hü­kû­met­le­ri, ger­çek­ten kap­sam­lı bir dö­nü­şüm prog­ra­mı­nı geç­ti­ği­miz beş yıl­lık dö­nem­de ger­çek­leş­ti­re­bil­di. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Şüp­he­siz, en ön­de, mil­le­ti­mi­zin des­te­ği ge­re­ki­yor­du. Mil­le­ti­mi­zin des­te­ği­ni as­lın­da, tıp­kı 2002 Ka­sı­mın­da al­dı­ğı­mız gi­bi, 22 Tem­muz 2007’de de al­dı­ğı­mız için bu prog­ra­mın doğ­ru yü­rü­dü­ğü­ne da­ir inan­cı­mız da­ha da pe­kiş­ti. Şim­di, prog­ra­mın ikin­ci dö­ne­mi­ni, ikin­ci beş yıl­lık ey­lem plan­la­rı­mı­zı ya­pı­yo­ruz.

Bu sü­reç içe­ri­sin­de, ikin­ci dö­nem­de, özel­lik­le sağ­lık­lı ya­şa­ma­nın teş­vi­ki üze­rin­de önem­li prog­ram­lar yü­rü­te­ce­ğiz. Kuş­ku­suz hü­kû­met­le­rin, sağ­lık ba­kan­lık­la­rı­nın ko­ru­yu­cu sağ­lık ve te­da­vi edi­ci sağ­lık hiz­met­le­ri an­la­mın­da ya­pa­ca­ğı çok iş var, ama va­tan­da­şın da mut­la­ka bi­linç­len­me­si­nin art­ma­sı ge­re­ki­yor, va­tan­da­şın far­kın­da­lı­ğı­nın art­ma­sı ge­re­ki­yor ve va­tan­da­şın ken­di dav­ra­nış bi­çi­mi­ni de de­ğiş­tir­me­si ge­re­ki­yor.

Bu prog­ram­la­rı önü­müz­de­ki dö­nem­de yü­rü­te­ce­ğiz. Ko­ru­yu­cu sağ­lık hiz­met­le­ri­mi­zi ge­liş­tir­me­ye de­vam ede­ce­ğiz. Ai­le he­kim­li­ği­mi­zi yay­gın­laş­tı­ra­ca­ğız. Has­ta­ne bi­na­la­rı­nın ye­ni­len­me­si, çağ­daş has­ta­ne kam­püs­le­ri­nin oluş­tu­rul­ma­sı ko­nu­sun­da­ki ham­le­le­ri­miz de de­vam ede­cek. Ay­nı za­man­da, has­ta­ne yö­ne­ti­mi­nin da­ha çağ­daş bir hâ­le ge­ti­ril­me­si için ça­ba­la­rı­mız da de­vam ede­cek.

Bu­gün, ar­tık ha­mi­le­le­ri­mi­zi ve be­bek­le­ri­mi­zi çok da­ha ya­kın­dan ta­kip edi­yo­ruz. He­de­fi­miz, bü­tün ha­mi­le­le­rin dü­zen­li ta­ki­bi ve do­ğum­la­rı­nın has­ta­ne­de ya­pıl­dı­ğı bir dö­ne­me ulaş­mak­tır. 2007 ve 2013 dö­ne­mi­ni böy­le bir dö­nem ola­rak dü­şü­nü­yo­ruz. Böy­le­ce, an­ne ölüm­le­ri­ni da­ha da azal­ta­rak yüz bin­de 15’le­rin al­tı­na­… Bu he­def­le­ri yü­ce Mec­li­si­mi­ze, yü­ce mil­le­tin hu­zu­run­da ifa­de et­mek is­ti­yo­rum. Bun­la­rı ken­di önü­mü­ze, bel­ki ba­şa­rıl­ma­sı çok ko­lay ol­ma­sa bi­le, he­def­ler ola­rak koy­mak zo­run­da­yız. An­ne ölüm­le­ri­ni yüz bin­de 15’in, be­bek ölüm­le­ri­ni de bin­de 15’in al­tı­na in­dir­mek, önü­müz­de­ki dö­nem­de­ki he­def­le­ri­miz ara­sın­da­dır. Şu an­da, her iki­si için de 20 ra­kam­la­rı ci­va­rın­da­yız; yüz bin­de 20’ler ve bin­de 20’ler ci­va­rın­da­yız.

Be­bek­le­ri­mi­zin do­ğu­mu­nu uy­gun şart­lar­da yap­tır­mak, mü­da­ha­le­le­ri ge­rek­ti­ğin­de uy­gun bi­çim­de yap­mak, on­la­rın ta­ra­ma test­le­ri­ni uy­gun bi­çim­de yap­tır­mak, an­ne sü­tü­nü teş­vik et­mek, D vi­ta­mi­ni ve de­mir des­tek­le­ri ya­pa­rak bes­len­me­le­ri­ni des­tek­le­mek ko­nu­sun­da­ki prog­ram­la­rı­mı­zı de­vam et­ti­re­ce­ğiz.

Kır­sa­la ge­zi­ci hiz­me­te bü­yük önem ve­ri­yo­ruz. Dö­ne­mi­miz­de, bir ön­ce­ki dö­nem­den dev­ral­dı­ğı­mız yüz­de 20’lik ora­nı yüz­de 90’la­ra, yüz­de 95’le­re ulaş­tır­mış du­rum­da­yız. Bü­tün kır­sa­lı­mı­za ge­zi­ci hiz­met ve­re­rek, hem ha­mi­le­le­ri­mi­ze hem be­bek­le­ri­mi­ze hem aşı­la­ma ça­lış­ma­la­rı­mı­za hem de ya­ta­lak has­ta­la­rı­mı­za des­tek ver­me­ye de­vam ede­ce­ğiz.

Su­dan bu­la­şan has­ta­lık­lar­la mü­ca­de­le­ye de­vam ede­ce­ğiz. Ben­den ön­ce ko­nu­şan bir de­ğer­li ko­nuş­ma­cı, Tür­ki­ye­’de 2002’li yıl­lar­da ti­fo sa­yı­sı­nın 25 bin ol­du­ğun­dan bah­set­ti, bi­zim de 50 bin­li ra­kam­lar­dan bah­set­ti­ği­mi­zi söy­le­di. Doğ­ru, 50 bin ra­ka­mı da doğ­ru, 25 bin de doğ­ru. Çün­kü, bi­zim bah­set­ti­ği­miz ra­kam­lar, ti­fo ve di­zan­te­ri or­tak ra­kam­la­rı­dır. De­ğer­li ko­nuş­ma­cı sa­de­ce ti­fo ra­kam­la­rın­dan bah­set­ti. İş­te, bu 50 bin­le­rin üze­rin­de olan ra­kam­lar bu­gün 7 bin­le­re in­di. Ama, çağ­daş ve ge­liş­miş bir Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti için biz bu 7 bin ra­kam­la­rı­nı da çok uy­gun gör­mü­yo­ruz. Önü­müz­de­ki yıl­lar­da bu ra­kam­la­rı mut­la­ka 3 bin­le­rin al­tı­na çek­miş ola­ca­ğız.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, sıt­ma, ül­ke­miz­de 10 bin­li ra­kam­lar­dan 200’lü, 300’lü ra­kam­la­ra in­di­ril­di dö­ne­mi­miz­de.

Kı­za­mık, 10 bin­li, 20 bin­li sal­gın ra­kam­la­rın­dan, bu­gün 10’un al­tın­da ifa­de et­ti­ği­miz ra­kam­lar­da tes­pit ede­bil­di­ği­miz va­ka sa­yı­sı bu se­ne 3’tür, 2007’de. Bu ra­kam­la­ra ka­dar in­di­ril­miş ol­du.

112 Acil Ser­vis ka­pa­si­te­mi­zi 3 ka­tı­na çı­kar­mış ol­duk. Önü­müz­de­ki yıl ala­ca­ğı­mız araç­lar­la, Tür­ki­ye­’de hiz­met ve­ren 60 ta­ne kar pa­let­li ara­cı­mız ola­cak, 10 ta­ne de­niz ara­cı­mız ola­cak ve önü­müz­de­ki yıl ha­va am­bu­lans sis­te­mi­mi­zi de baş­lat­mış ola­ca­ğız.

İki üç yıl içe­ri­sin­de Av­ru­pa­’nın en bü­yük me­di­kal kur­tar­ma eki­bi­ni kur­duk. Bu­gün gö­nül­lü­ler­den olu­şan ve 11 böl­ge­de or­ga­ni­ze ol­muş olan bu ekip­ler, önü­müz­de­ki yıl­lar­dan iti­ba­ren 3.500 sa­yı­sı­na çı­ka­rıl­mak su­re­tiy­le, Al­lah ko­ru­sun, her­han­gi bir afet du­ru­mun­da, çok do­na­nım­lı bir sağ­lık per­so­ne­li hiz­me­ti­ni va­tan­daş­la­rı­mı­za su­na­bil­miş ola­ca­ğız.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, as­lın­da bu­ra­da­ki ko­nuş­ma­la­rı, ben­den ön­ce ko­nu­şan mu­ha­le­fet par­ti­le­ri­nin de­ğer­li söz­cü­le­ri­nin ko­nuş­ma­la­rı­nı ümit edi­yo­rum aziz mil­le­ti­miz ta­kip et­miş­tir. Çün­kü, bi­ri­le­ri “Bi­zim dö­ne­mi­miz­de kuy­ruk­la­rı kal­dır­mış­tık.” de­di­ler. Efen­dim “Bi­zim dö­ne­mi­miz­de re­hin kal­ma olay­la­rı bit­miş.” de­di­ler. Her­hâl­de mil­le­tin ha­fı­za­sı­nı kay­bet­ti­ği­ni zan­ne­di­yor­lar. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Mil­let, ha­fı­za­sı­nı kay­bet­me­di­ği­ni, tek­rar­lı­yo­rum, hem 2002 Ka­sım se­çim­le­rin­de hem de 2007 Tem­muz se­çim­le­rin­de pe­kâ­lâ gös­ter­di ve her­ke­se no­tu­nu ver­di.

YA­ŞAR AĞ­YÜZ (Ga­zi­an­tep) – Ye­şil kar­ta ge­le­lim, ye­şil kar­ta!

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (De­vam­la) – Şim­di, no­tu­nu mil­let­ten alan­la­rın böy­le ağız­la­rı­nı dol­du­ra­rak, bu­ra­da ge­lip olur ol­ma­dık ifa­de­ler­le, ya­pı­lan hiz­met­le­ri kü­çüm­se­me­ye ça­lış­ma­sı­nı, ya­ni en azın­dan çok ga­rip­si­yo­rum doğ­ru­su.

YA­ŞAR AĞ­YÜZ (Ga­zi­an­tep) – 22 Tem­muz­dan ön­ce ye­şil kar­tı ni­ye ip­tal et­ti­niz?

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (De­vam­la) –  Do­la­yı­sıy­la, mil­le­tin ver­di­ği not, hem en adil not­tur hem de en de­ğer­li not­tur. Laf­la pey­nir ge­mi­si yü­rü­mü­yor. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

YA­ŞAR AĞ­YÜZ (Ga­zi­an­tep) – 22 Tem­muz­dan ön­ce ye­şil kar­tı ni­ye ip­tal et­ti­niz, ni­ye?..

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (De­vam­la) –  De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bi­rin­ci ba­sa­mak sağ­lık hiz­me­ti ku­ru­luş­la­rı­mız­da 5 bin­ler­de al­dı­ğı­mız ak­tif sağ­lık oca­ğı sa­yı­sı­nı 6.600’le­re ulaş­tır­mış du­rum­da­yız; sağ­lık oca­ğı, ai­le he­kim­li­ği mer­kez­le­ri ve top­lum sağ­lı­ğı mer­kez­le­ri. Da­ha­sı, bu oda­lar­da has­ta mu­aye­ne edi­le­bi­le­cek oda sa­yı­sı 6 bin­ler­den 15 bin­le­re çı­ka­rıl­dı ve bi­rin­ci ba­sa­mak­ta ya­pı­lan mu­aye­ne sa­yı­la­rı 2002 ile kı­yas­lan­dı­ğın­da 75 mil­yon­lar­dan 140 mil­yo­na çık­tı, iki­ye kat­la­dı ya­ni. Va­tan­da­şı­mız o za­man mu­aye­ne ola­ma­dı­ğın­da ne ya­pı­yor­du? Ta­bii ki, ya sağ­lık oca­ğı­nın ka­pı­sın­da ya has­ta­ne­nin ka­pı­sın­da bek­leş­mek­ten baş­ka ya­pa­bi­le­ce­ği bir şey yok­tu. Ha, ce­bin­de pa­ra var­sa bel­ki gi­dip bir mu­aye­ne­ha­ne­den bu hiz­me­ti al­ma­ya ça­lı­şı­yor­du.

OS­MAN DUR­MUŞ (Kı­rık­ka­le) – Ge­ce on iki­de has­ta­ne­de mu­aye­ne olu­yor­du.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (De­vam­la) – Yi­ne, de­ğer­li ko­nuş­ma­cı­lar bu ger­çek­le­ri göz ar­dı et­mek su­re­tiy­le pi­ya­sa­laş­ma­dan fa­lan bah­se­di­yor­lar, bi­zim iş­te, sağ­lı­ğı özel­leş­ti­re­ce­ği­miz­den, pi­ya­sa­laş­tı­ra­ca­ğı­mız­dan. De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, beş se­ne­dir bun­la­rı ko­nu­şu­yor­lar. Bir ta­ne sağ­lık ku­ru­lu­şu­nun özel­leş­ti­ril­di­ği­ni de­li­kan­lıy­sa gel­sin bu kür­sü­de söy­le­sin­ler. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Beş se­ne geç­ti. Ay­nı te­ra­ne­le­ri, ay­nı hi­kâ­ye­le­ri din­le­yip du­ru­yo­ruz.

Biz ıs­rar­la di­yo­ruz ki: Biz ka­mu­da­ki sağ­lık ku­ru­luş­la­rı­nı kuv­vet­len­di­ri­yo­ruz, kuv­vet­len­dir­me­ye de­vam ede­ce­ğiz.

YA­ŞAR AĞ­YÜZ (Ga­zi­an­tep) – Uz­man dok­tor kal­ma­dı, uz­man dok­tor!

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (De­vam­la) – Üs­tü­ne üst­lük özel sağ­lık ku­ru­luş­la­rı­nın mil­le­te hiz­met et­me­si­nin önü­nü aç­tık. Bu­nu da de­vam et­ti­re­ce­ğiz.

Ha, şu­nu da söy­lü­yo­ruz: Özel sağ­lık ku­ru­luş­la­rı mil­le­te hiz­met eder­ken, ila­ve üc­ret al­ma ko­nu­sun­da ger­çek­ten –bir kıs­mı için en azın­dan söy­lü­yo­rum- öl­çü­yü ka­çır­ma eği­li­mi­ne gir­di­ler. Ne ya­pı­yo­ruz şim­di? Ye­ni Sos­yal Gü­ven­lik Ya­sa­mız­da bu­na bir ta­van ge­ti­ri­yo­ruz, Sos­yal Gü­ven­lik Ku­ru­mu­nun öde­ye­ce­ği mik­tar­lar­dan yal­nız­ca yüz­de 20’lik bir fark üze­ri­ne ko­ya­rak ala­bi­le­cek­ler. Ge­len ta­sa­rı, şu an­da Plan Büt­çe Ko­mis­yo­nu­nun önün­de­ki ta­sa­rı bu şe­kil­de­dir. Böy­le­ce bu iş de ta­ma­men dü­zen­len­miş bir bi­çim­de yo­lu­mu­za de­vam ede­ce­ğiz.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, sağ­lık ocak­la­rın­dan has­ta­ne­le­re sevk ora­nı­nı yüz­de 20’ler­den 3’le­re dü­şür­mü­şüz.

Kır­sal­da­ki şef­kat eli sağ­lı­kev­le­ri­ne gel­di­ği­miz za­man: 1.500 ta­ne sağ­lı­ke­vi bu ül­ke­de fa­al­di, ça­lı­şır du­rum­day­dı. Bu­gün 4.500 sağ­lı­ke­vi fa­al du­rum­da­dır. 2008 he­de­fi­miz 6 bin ra­ka­mı­dır. 5.950 ra­ka­mı­na bu­nu ulaş­tı­ra­ca­ğız ki, ül­ke­nin ih­ti­ya­cı olan da bu­dur. Da­ha faz­la­sı­na ih­ti­ya­cı ol­ma­dı­ğı­nı da bi­li­yo­ruz.

Şim­di, za­man za­man bu kür­sü­den de söy­len­di, da­ha ön­ce baş­ka yer­ler­de de söy­len­di “Siz ne ka­dar ya­tı­rım yap­tı­nız, ne yap­tı­nız? Biz çok ya­tı­rım yap­tık.” fa­lan di­yor­lar. De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ra­kam­lar­la ko­nuş­mak her za­man da­ha ga­ran­ti­li bir iş­tir, de­ğil mi? Onun için, ben si­ze ra­kam­lar­dan bah­se­de­ce­ğim. Ba­kı­nız, 57’n­ci Hü­kû­met dö­ne­min­de top­lam 4.680 ta­ne has­ta ya­ta­ğı ka­zan­dı­rıl­mış ül­ke­ye. 57’n­ci Hü­kû­met dö­ne­min­de ül­ke­ye ka­zan­dı­rı­lan has­ta ya­ta­ğı sa­yı­sı 4.680’dir. Bun­lar­dan, 57’n­ci Hü­kû­met dö­ne­min­de baş­la­nan ve -bi­ti­ri­len ya­tı­rım­lar açı­sın­dan söy­lü­yo­rum- bi­ti­ri­len, hiz­me­te so­ku­lan has­ta ya­ta­ğı sa­yı­sı da 1.050’dir. Ya­ni, ba­zen şöy­le söy­le­ni­yor: “Siz ra­kam­la­rı ifa­de edi­yor­su­nuz ama es­ki-ye­ni ra­kam­la­rı bir­lik­te söy­lü­yor­su­nuz, ken­di dö­ne­mi­niz­den ön­ce baş­la­yan has­ta­ne­le­ri de söy­lü­yor­su­nuz.” San­ki söy­le­me­ye­ce­ğiz. 90’lı yıl­lar­da te­mel­le­ri atıl­mış da bu ül­ke­de yüz­ler­ce bi­ti­ril­me­miş du­rum­da olan has­ta­ne is­ke­le­ti var­dı gel­di­ği­miz­de, san­ki bun­la­rı hiz­me­te sok­mak kü­çük bir iş­miş gi­bi söy­lü­yor­lar ama, ol­sun, biz yi­ne de bu ay­rı­mı ya­pa­rak ko­nu­şa­lım. Ya­ni, 4.680 ya­tak ya­pıl­mış üç bu­çuk se­ne­de, bun­la­rın sa­de­ce 1.050 ta­ne­si de 57’n­ci Hü­kû­met dö­ne­min­de baş­lan­mış ve bi­ti­ril­miş.

Şim­di dö­ne­mi­mi­ze ge­li­yo­rum. 18.104 ya­tak bi­tir­mi­şiz de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım beş yıl­da. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Mil­le­ti­mi­zin hiz­me­ti­ne sok­mu­şuz ve bu 18.104 ya­ta­ğın 7.049’u ken­di dö­ne­mi­miz­de baş­lan­mış ve bi­ti­ril­miş has­ta­ne­ler­den kay­nak­la­nı­yor. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Da­ha­sı var. Bir ön­ce­ki hü­kû­met dö­ne­min­de va­tan­da­şın hiz­me­ti­ne su­nu­lan has­ta ya­tak­la­rı­nın sa­de­ce yüz­de 12’sin­de bu ya­tak­lar bir oda­da ban­yo ve tu­va­let­ten is­ti­fa­de ede­bi­li­yor­lar; su­nu­lan, o gün ya­pı­lan,    ta­mam­la­nan has­ta ya­tak­la­rın­da. Dö­ne­mi­miz­de ya­pı­lan, ta­mam­la­nan ve va­tan­da­şın hiz­me­ti­ne su­nu­lan ya­tak­la­rın yüz­de 66’sı bu im­kâ­na sa­hip. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) “Ni­çin yüz­de 100’ü böy­le de­ğil?” di­ye­bi­lir­si­niz, çün­kü, yüz­de 100’ü­nün böy­le ol­ma­sı ge­re­ki­yor eğer çağ­daş bir ül­ke­nin has­ta­ne­le­rin­den bah­se­di­yor­sa­nız; çün­kü pro­je­le­rin bir kıs­mı­na, ma­ale­sef, on­la­rı re­vi­ze ede­bi­le­cek bir se­vi­ye­de ye­ti­şe­me­dik, on­la­rı de­ğiş­ti­re­me­dik, ama, önü­müz­de­ki dö­nem­de ya­pa­ca­ğı­mız bü­tün has­ta­ne­ler­de va­tan­daş­la­rı­mız bu im­kân­la­ra sa­hip ola­cak­lar­dır.

 Bir önem­li id­di­a da –bu­na, her üç mu­ha­le­fet par­ti­sin­den mil­let­ve­kil­le­ri­miz de te­mas et­ti­ler- “Siz has­ta­ne bir­lik­le­ri ka­nu­nu ya­pı­yor­su­nuz, siz has­ta­ne­le­ri özel­leş­ti­re­cek­si­niz, bun­lar bu­nun ha­zır­lı­ğı­dır.” fa­lan.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu ni­yet oku­ma alış­kan­lık­la­rın­dan bi­ri­le­ri vaz­geç­me­li. Biz beş se­ne ik­ti­dar ol­duk, biz ik­ti­da­rı­mı­zın be­şin­ci haf­ta­sın­da ve be­şin­ci ayın­da de­ği­liz ki. Ba­kın, bi­raz ön­ce de söy­le­dim, han­gi has­ta­ne­yi özel­leş­tir­mi­şiz?

ES­FEN­DER KORK­MAZ (İs­tan­bul) – Hiz­me­ti özel­leş­tir­di­niz.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (De­vam­la) – Biz has­ta­ne­le­ri abad et­mi­şiz, biz has­ta­ne­le­ri abad et­mi­şiz.

ES­FEN­DER KORK­MAZ (İs­tan­bul) – Sa­yın Ba­kan, hiz­me­ti, sağ­lık hiz­me­ti­ni özel­leş­tir­di­niz, yö­ne­ti­mi özel­leş­tir­di­niz.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (De­vam­la) – Ho­ca, bu­ra­sı se­nin kür­sün de­ğil.

BAŞ­KAN – Kar­şı­lık­lı ko­nuş­ma­yın Sa­yın Kork­maz.

ES­FEN­DER KORK­MAZ (İs­tan­bul) – Sa­yın Ba­kan, ya­pa­cak­la­rı­nı­zı söy­le­yin.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (De­vam­la) – Bak, se­nin üni­ver­si­te­de­ki kür­sün de­ğil, bu­ra­sı mil­le­tin kür­sü­sü, din­le­me­yi bi­le­cek­sin. Bu­ra­sı mil­le­tin kür­sü­sü. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (İs­tan­bul) – Bir da­ki­ka­… Bir da­ki­ka­… Bir da­ki­ka Sa­yın Ba­ka­n… Sa­yın Ba­ka­n…­Bu Par­la­men­to­da gö­rev ya­pan her­kes ko­nu­şa­bi­lir.

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) – Din­le, din­le!

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (De­vam­la) – De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ba­kı­nız ka­mu has­ta­ne bir­lik­le­ri ya­sa ta­sa­rı­mı­z…

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (İs­tan­bul) – Siz Hit­ler man­tı­ğıy­la ko­nu­şa­maz­sı­nız bu­ra­da! Siz Hit­ler mi­si­niz?

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (De­vam­la) – Sa­yın Kı­lıç­da­roğ­lu, siz de din­le­me­yi öğ­re­ne­cek­si­niz!

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (İs­tan­bul) – Evet, din­le­me­yi öğ­re­ne­cek­si­niz! Ha­ka­ret et­me­ye­cek­si­niz kim­se­ye!

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (De­vam­la) – Bu kür­sü­de ko­nu­şan ko­nuş­ma­cı­yı din­le­me­yi bir par­ti­nin Grup Baş­kan Ve­ki­li ola­rak siz de öğ­re­ne­cek­si­niz. Lüt­fen ye­ri­ni­ze otu­run ve be­ni din­le­yin. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Lüt­fen ye­ri­ni­ze otu­run ve be­ni din­le­yin!

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (İs­tan­bul) – Siz de AK­P’­nin Ba­ka­nı ola­rak öğ­re­ne­cek­si­niz! Ba­kan­sı­nız, aka­de­mik kim­li­ği­niz var!

MEH­MET ŞAN­DIR (Mer­sin) – Ya­kış­mı­yor Sa­yın Ba­kan, ya­kış­mı­yor!

BAŞ­KAN – Sa­yın Ba­kan, Sa­yın Baş­kan, kar­şı­lık­lı ko­nuş­ma­ya­lım.

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (İs­tan­bul) – Ağ­zı­nız­dan çı­ka­nı ku­la­ğı­nı­zın duy­ma­sı la­zım. Olur mu öy­le şey?

BAŞ­KAN – Sa­yın Ba­ka­nı­m… Sa­yın Ba­ka­nım, Sa­yın Kı­lıç­da­ro­ğu, lüt­fen kar­şı­lık­lı ko­nuş­ma­ya­lı­m…

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (De­vam­la) – Sa­yın Baş­kan, lüt­fen bun­la­rı da ko­nuş­ma sü­re­me ek­le­me­ni­zi is­tir­ham ede­ce­ğim.

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (İs­tan­bul) – Ha­yır efen­dim. Ha­yır efen­dim. Mil­le­tin kür­sü­sü si­ze ipo­tek edil­me­di!

BAŞ­KAN – Sa­yın Ba­ka­nım, lüt­fen Ge­nel Ku­ru­la hi­tap edin.

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) – Sa­yın Baş­kan, mü­da­ha­le edin! Ko­nuş­tur­mu­yor­lar Sa­yın Ba­ka­nı.

BAŞ­KAN – Sa­yın Çer­çi, otur!

Sa­yın Ba­ka­nım, Ge­nel Ku­ru­la hi­tap edin. Bu­yu­run.

OS­MAN DUR­MUŞ (Kı­rık­ka­le) – O kol­tuk­lar ba­ba­sı­nın kol­tu­ğu de­ğil, mil­le­tin kol­tu­ğu!

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (De­vam­la) – De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, evet, bu kür­sü mil­le­tin kür­sü­sü­dür, tek­rar­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (İs­tan­bul) – Evet, mil­le­tin kür­sü­sü­dür!

OS­MAN DUR­MUŞ (Kı­rık­ka­le) – Ba­ba­nı­zın kol­tu­ğu de­ğil!

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (İs­tan­bul) – O mil­le­tin kür­sü­sün­de 550 ki­şi de ko­nu­şa­bi­lir, si­ze tah­sis edil­miş de­ğil!

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (De­vam­la) – Ka­mu has­ta­ne bir­lik­le­ri ya­sa ta­sa­rı­sı bir özel­leş­tir­me ya­sa ta­sa­rı­sı de­ğil­dir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ka­mu has­ta­ne bir­lik­le­ri ya­sa ta­sa­rı­sıy­la, biz şu­nu ya­pı­yo­ru­z… (CHP ve MHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN – Ar­ka­daş­lar, Sa­yın Ba­ka­nın ko­nuş­ma­sı­nı en­gel­le­me­yin lüt­fen.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (De­vam­la) – Ye­rin­den yö­ne­ti­len ka­mu has­ta­ne­le­ri oluş­tu­ru­yo­ruz. Siz de­ğil mi­si­niz yıl­lar­dır kad­ro­laş­ma­dan bah­se­den? Biz kad­ro­laş­ma­dık ama bun­dan son­ra ge­le­cek bü­tün ik­ti­dar­lar için de kad­ro­laş­ma ih­ti­ma­li­nin bi­le önü­nü ke­sen çağ­daş bir yö­ne­tim an­la­yı­şı ge­ti­ri­yo­ruz has­ta­ne­le­re. Ne ya­pı­yo­ruz? Has­ta­ne­le­rin yö­ne­ti­mi­ni, ye­rin­de oluş­tu­ru­lan, il ge­nel mec­lis­le­ri­nin ora­ya üye ve­re­ce­ği, Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­nın da üye ve­re­ce­ği özel yö­ne­tim ku­rul­la­rın­ca yö­ne­ti­le­cek olan ka­mu has­ta­ne bir­lik­le­ri­ne, ye­rin­den yö­ne­ti­me dö­nüş­tü­rü­yo­ruz. Ba­kın, biz Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı ola­rak, Hü­kû­met ola­rak ken­di eli­miz­de­ki yö­ne­ti­ci ata­ma yet­ki­si­ni ye­re­le bı­ra­kı­yo­ruz, ye­rin­den yö­ne­ti­me bı­ra­kı­yo­ruz da­ha doğ­ru­su. Ta­bii ki, bu işi bi­len her­kes ka­mu yö­ne­ti­mi­ni bi­len her­kes bu tarz yö­ne­tim­le­rin Ba­tı­’da çok­tan ya­pıl­ma­ya baş­lan­mış, çağ­daş, mo­dern dö­ne­min yö­ne­tim tar­zı ol­du­ğu­nu, yö­ne­tim an­la­yı­şı ol­du­ğu­nu bi­lir.

Pe­ki, bu şe­kil­de yap­mak, aca­ba bun­la­rı sa­tıp sav­mak an­la­mı­na mı ge­li­yor? El­bet­te de­ğil. Ba­kı­nız, bir­lik ta­şı­nır ve ta­şın­maz­la­rı­na ta­sar­ruf et­me yet­ki­si­nin yö­ne­tim ku­ru­lu­na dev­ri, hu­ku­ken özerk ku­rum ol­ma­nın bir ge­re­ği­dir. Bü­tün özerk ku­rum­lar­da ben­ze­ri özel­lik­le­rin ol­du­ğu­nu he­pi­miz bi­li­yo­ruz. Yö­ne­tim ku­rul­la­rı ve­ya ben­ze­ri ku­rul­lar bu özerk ku­ru­luş­la­rı yö­ne­tir­ler. Üs­te­lik, Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı, Mil­lî Em­la­k’­in üze­rin­de olan bu mal­la­rı bu­gün Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­na tah­sis et­miş, ya­rın bu özerk bir­lik­le­re tah­si­si ede­cek. On­la­rın sa­ta­bi­le­ce­ği mal­lar de­ğil ki bun­lar. Ama, ken­di­le­ri bir mal edin­miş­ler­se son­ra­dan, ken­di dö­ner ser­ma­ye ça­lış­ma­la­rıy­la bir mal edin­miş­ler­se, kuş­ku­suz ki, bu­nu da alıp sa­ta­bil­me­le­ri, ki­ra­la­ya­bil­me­le­ri la­zım ki özerk bir yö­ne­ti­min ne an­la­ma gel­di­ği şek­lin­de­ki uy­gu­la­ma­lar ye­ri­ni bul­muş ol­sun.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, as­lın­da şu­nu özel­lik­le söy­le­mem icap edi­yor: Mil­le­tin, ger­çek­ten mil­le­tin not ver­di­ği yer­de baş­ka­la­rı­nın not ver­me­si­nin çok kıy­me­ti yok, ben hep böy­le de­ğer­len­di­ri­yo­rum me­se­le­yi.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

OS­MAN DUR­MUŞ (Kı­rık­ka­le) – Öza­l’­a da ver­miş­ti o no­tu, De­mi­re­l’­e de ver­miş­ti! Sı­ra si­ze de ge­le­cek.

SU­AT KI­LIÇ (Sam­sun) – Si­ze ver­me­di, si­ze ver­me­di ama!

OS­MAN DUR­MUŞ (Kı­rık­ka­le) – Si­ze de ge­le­cek sı­ra­… Ge­le­cek, ge­le­ce­k…

BAŞ­KAN – Sa­yın Ba­kan, bir da­ki­ka­lık ek sü­re ve­ri­yo­rum, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız efen­dim.

Bu­yu­run.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (De­vam­la) – “Ül­ke­yi soy­dur­du­nuz.” laf­la­rı­nı söy­le­yen­le­re şim­di şu­nu söy­le­mek is­ti­yo­rum: De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, siz de­ğil miy­di­niz 2001 kri­zi­ne yol açan Hü­kû­met? Siz de­ğil miy­di­niz mil­le­tin bir gün­de pa­ra­sı­nı, bir ge­ce­de ya­rı­ya dü­şü­ren Hü­kû­met? (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Siz de­ğil miy­di­niz 10’lar­la ifa­de edi­len ban­ka­la­rın bat­ma­sı­na yol açan Hü­kû­met?

OS­MAN DUR­MUŞ (Kı­rık­ka­le) – 28 Şu­ba­t… Siz­di­niz siz!

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (De­vam­la) – Bu yol­suz­luk id­di­ala­rı­nı ve yol­suz­luk laf­la­rı­nı, bun­la­rı ifa­de eden­le­re ia­de edi­yo­rum ve bun­la­rı is­pat­la­ya­ma­ya­cak­lar ve is­pat­la­ya­ma­dık­la­rı sü­re­ce de­…

OS­MAN DUR­MUŞ (Kı­rık­ka­le) – Her ye­re ban­ka açan siz­di­niz.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (De­vam­la) - … ken­di­le­ri­ni mil­le­tin nez­din­de “müf­te­ri­” ola­rak ilan edi­yo­rum! (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan “B­ra­vo­” ses­le­ri, al­kış­lar)

OS­MAN DUR­MUŞ (Kı­rık­ka­le) – Her ye­re ban­ka yet­ki­si ve­ren, soy­du­ran siz­di­niz!

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (De­vam­la) -  En has­sas ol­du­ğu­muz ko­nu­lar­dan bi­ri­si, Hü­kû­met ola­rak, yol­suz­luk­tu­r…

OS­MAN DUR­MUŞ (Kı­rık­ka­le) – Ban­ka yet­ki­le­ri­ni ve­ren siz­di­niz! Soy­du­ran siz­di­niz! So­yan da siz­si­niz! Ha­len so­yu­yor­su­nuz!

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (De­vam­la) - …ve ken­di dö­nem­le­rin­de ka­ra tab­lo­lar­la mil­le­ti uçu­ru­mun ke­na­rı­na ge­ti­ren­ler bu­gün yol­suz­luk­tan bah­se­de­mez­ler!

OS­MAN DUR­MUŞ (Kı­rık­ka­le) – Bi­zim do­ku­nul­maz­lı­ğı­mız yok­tu, ni­çin üze­ri­mi­ze gel­me­di­niz?

NE­CA­Tİ ÖZEN­SOY (Bur­sa) – Cum­hur­baş­ka­nı se­çi­min­de bi­ze du­a edin, bi­ze.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (De­vam­la) -  De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bu ko­nuş­ma­yı en­gel­le­mek için ar­ka­daş­la­rın na­sıl gay­ret için­de ol­duk­la­rı açık. Bu­nu da ta­bii kar­şı­lı­yo­rum. Çün­kü, doğ­ru­la­rın söy­len­me­si­…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Ba­ka­nım, te­şek­kür edi­yo­rum.

YA­ŞAR AĞ­YÜZ (Ga­zi­an­tep) – Tah­rik eden siz­si­niz Sa­yın Ba­kan, kim­se­ye ça­mur at­ma­yın!

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (De­vam­la) - Bu kür­sü­ye çı­kıp her sö­zü söy­le­yip Hü­kû­met adı­na ce­vap ve­rin­ce de ta­ham­mül ede­me­ye­cek­si­niz!

BAŞ­KAN – Sa­yın Ba­ka­nım, sü­re­niz dol­du efen­dim.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (De­vam­la) -  Bu, de­mok­ra­si kül­tü­rüy­le, de­mok­ra­si man­tı­ğıy­la bağ­daş­mı­yor.

BAŞ­KAN – Sa­yın Ba­ka­nım, mik­ro­fon ka­pa­lı, sü­re­niz dol­du.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (De­vam­la) -  He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (İs­tan­bul) – Sa­yın Baş­ka­n…

ES­FEN­DER KORK­MAZ (İs­tan­bul) – Sa­yın Baş­ka­n…

BAŞ­KAN – Hü­kû­met adı­na ikin­ci ko­nuş­ma­cı, İçiş­le­ri Ba­ka­nı Sa­yın Be­şir Ata­lay.

Sa­yın Ba­ka­nım, bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (İs­tan­bul) – Sa­yın Baş­ka­n…

ES­FEN­DER KORK­MAZ (İs­tan­bul) – Sa­yın Baş­kan, 69’un­cu mad­de­ye gö­re söz is­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN – Sa­yın Ba­ka­nım, bu­yu­run efen­dim.

ES­FEN­DER KORK­MAZ (İs­tan­bul) – İç Tü­zük 69’un­cu mad­de­ye gö­re söz is­ti­yo­rum, ye­rim­den bir da­ki­ka­lık söz is­ti­yo­rum. Sa­yın Ba­kan sa­taş­ma­da bu­lun­du, ce­vap ver­mek is­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN – Sa­yın Kork­maz, ben si­zi din­le­ye­ce­ğim.

Sa­yın Ba­ka­nı kür­sü­ye da­vet et­tim, ko­nuş­sun, son­ra ko­nu­nu­zu de­ğer­len­di­re­lim Sa­yın Kı­lıç­da­roğ­lu. Sa­yın Ba­ka­nı ça­ğır­dım, ko­nuş­sun.

Bu­yu­run.

İÇİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (An­ka­ra) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; ön­ce he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Ba­kan­lı­ğım ve bağ­lı ku­ru­luş­la­rı­mın büt­çe­si­nin gö­rü­şül­me­si sı­ra­sın­da bu­ra­da söz alan, de­ğer­len­dir­me­de bu­lu­nan, öne­ri ge­ti­ren, eleş­ti­ri ge­ti­ren bü­tün ar­ka­daş­la­rı­ma te­şek­kür edi­yo­rum ve bun­lar­dan bir kıs­mıy­la il­gi­li, vak­ti­miz el­ver­di­ğin­ce ba­zı açık­la­ma­lar ge­ti­re­ce­ğim, ba­zı­la­rı­nı ce­vap­la­ma im­kâ­nı­nı bu­la­ca­ğım. Ama, şu­nu ön­ce­lik­le ifa­de ede­yim: Söy­le­nen her şe­yi dik­kat­le not al­dık, önem­si­yo­ruz, de­ğer­len­di­ri­yo­ruz, de­ğer­len­di­re­ce­ğiz.

MEH­MET ŞAN­DIR (Mer­sin) – Azar­la­ma­ya­cak mı­sı­nız Sa­yın Ba­kan siz de? Di­ğer ar­ka­da­şı­nız gi­bi söz­le azar­la­ma­ya­cak mı­sı­nız efen­dim? Mu­ha­le­fe­ti azar­la­ma­ya­cak mı­sı­nız siz de di­ğer Ba­ka­nı­nız gi­bi?

İÇİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (De­vam­la) – Siz­le­rin de ya­kın­dan bil­di­ği­niz gi­bi, İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı, dev­let ve top­lum ya­şa­mın­da çok önem­li gö­rev­ler üst­len­miş te­mel ba­kan­lık­lar­dan bir ta­ne­si­dir. İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı, iç gü­ven­lik ku­ru­luş­la­rı va­sı­ta­sıy­la, gü­ven­lik ve asa­yi­şi, ka­mu dü­ze­ni­ni ve ge­nel ah­la­kı, te­mel hak ve hür­ri­yet­le­ri ko­ru­mak, suç iş­len­me­si­ni ön­le­mek, suç­lu­la­rı ta­kip edip ya­ka­la­mak, her tür­lü te­rör­le, ka­çak­çı­lık­la ve or­ga­ni­ze suç­lar­la mü­ca­de­le et­mek, ay­rı­ca, si­vil sa­vun­ma ile nü­fus ve va­tan­daş­lık hiz­met­le­ri­ni yü­rüt­mek, il­le­rin ge­nel ida­re ala­nın­da­ki hiz­met esas­la­rı­nı be­lir­le­mek, ma­hal­lî ida­re hiz­met­le­ri­nin yurt sat­hın­da ve ida­re­nin bü­tün­lü­ğü il­ke­si çer­çe­ve­sin­de ve­rim­li ve et­kin bir bi­çim­de yü­rü­tül­me­si­ni sağ­la­mak gi­bi dev­le­tin en te­mel, en yay­gın gö­rev ve so­rum­lu­luk­la­rı­nı üst­len­miş ve ye­ri­ne ge­tir­me gay­re­ti içe­ri­sin­de­dir.

İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı, ken­di­si­ne ve­ri­len bu gö­rev­le­ri, Ba­kan­lık mer­kez teş­ki­la­tın­da­ki ana hiz­met bi­rim­le­ri, yar­dım­cı hiz­met bi­rim­le­ri, da­nış­ma ve de­ne­tim bi­rim­le­ri, em­ni­yet, jan­dar­ma ve sa­hil gü­ven­lik teş­ki­lat­la­rı, taş­ra­da 81 il va­li­li­ği, 850 il­çe kay­ma­kam­lı­ğıy­la yurt sat­hın­da sun­ma ça­ba­sı için­de­dir. Ay­rı­ca, 3.225 be­le­di­ye, 81 il özel ida­re­si, 1.612 ma­hal­lî ida­re bir­li­ği üze­rin­de mer­ke­zî Hü­kû­me­tin Ana­ya­sa­’da ta­nım­la­nan ve­sa­yet yet­ki­si­ni kul­lan­mak­ta­dır ve özel­lik­le KÖY­DES ve BEL­DES pro­je­le­ri­nin ko­or­di­nas­yo­nu yi­ne Ba­kan­lı­ğım­da­dır. Ay­rı­ca, bü­tün sos­yal yar­dım­laş­ma, da­ya­nış­ma va­kıf­la­rı­nın ül­ke­miz ge­ne­lin­de yü­rüt­tü­ğü ça­lış­ma­lar, bi­lin­di­ği gi­bi, va­li­le­ri­miz, kay­ma­kam­la­rı­mı­zın baş­kan­lı­ğın­da­ki va­kıf­lar­ca ye­ri­ne ge­ti­ril­mek­te­dir.

Şu­ra­da ge­nel ola­rak ifa­de et­ti­ğim gi­bi, Ba­kan­lı­ğı­mın böy­le, çok ge­niş bir hiz­met ala­nı var­dır. Ta­bi­i, biz bun­la­rın bi­lin­cin­de­yiz, so­rum­lu­luk­la­rı­mı­zı ve ne ya­pa­ca­ğı­mı­zı bi­li­yo­ruz, biz der­si­mi­zi iyi ça­lı­şı­rız, ça­lı­şı­yo­ruz. Ge­rek mer­kez ve taş­ra teş­ki­lat­la­rı­mız ge­rek­se bağ­lı ku­ru­luş­la­rı­mız­la bir­lik­te, yük­len­di­ği­miz bu bü­yük ve mu­kad­des gö­re­vi ye­ri­ne ge­tir­me­ye ça­lı­şı­yo­ruz. Bü­tün ama­cı­mız, tec­rü­be­mi­zi, bi­ri­ki­mi­mi­zi dev­le­ti­mi­ze ve mil­le­ti­mi­ze hiz­met için sun­mak­tır.

İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı, bi­lin­di­ği gi­bi, en es­ki ba­kan­lık­la­rı­mız­dan, en kök­lü ba­kan­lık­la­rı­mız­dan ve ge­le­ne­ği de en güç­lü ba­kan­lık­la­rı­mız­dan­dır. Bu ma­na­da, çok cid­di bir, ye­tiş­miş in­san gü­cü bi­ri­ki­mi de var­dır. Ay­rı­ca, üç gü­ven­lik bi­ri­mi­miz -bağ­lı ku­ru­luş­la­rı­mız- için de ay­nı şe­yi ifa­de ede­bi­li­rim.

Ay­rı­ca, ta­bi­i, bir ça­ba­mı­z… Bu­ra­da ana nok­ta­lar ola­rak bir­kaç hu­su­sa de­ği­nip son­ra özel­lik­le de­ğer­li ko­nuş­ma­cı­la­rın söy­le­dik­le­ri­ne gel­mek is­ti­yo­rum.

De­mok­ra­tik bir top­lum bi­lin­ci­nin oluş­tu­rul­ma­sı yö­nün­de İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­na çok bü­yük iş düş­mek­te­dir ve biz de bu­nun bi­lin­cin­de­yiz, bu yön­de çok cid­di bir ça­ba har­cı­yo­ruz bü­tün bi­rim­le­ri­miz­le. Özel­lik­le si­vil top­lum ör­güt­le­ri­nin güç­len­di­ril­me­si, her aşa­ma­da halk ka­tı­lı­mı­nın sağ­lan­ma­sı, iş­ken­ce­nin ön­len­me­si, ne­za­ret­ha­ne ve ifa­de al­ma oda­la­rı­nın Av­ru­pa stan­dart­la­rı­na ka­vuş­tu­rul­ma­sı gi­bi ça­lış­ma­lar­la, top­lu­mun hu­zu­ru ve bi­rey­le­rin de­mok­ra­tik hak ve öz­gür­lük­le­rin­den ge­re­ği gi­bi ya­rar­lan­ma­la­rı için her tür­lü ted­bi­ri alı­yo­ruz. Hü­kû­met ola­rak ve Ba­kan­lık ola­rak ka­rar­lı­lık­la ar­ka­sın­da dur­du­ğu­muz “iş­ken­ce ve kö­tü mu­ame­le­ye sı­fır to­le­ran­s” yak­la­şı­mı­mız ulu­sal ve ulus­la­ra­ra­sı ka­mu­oyun­ca da gıp­tay­la iz­len­mek­te­dir ve bu­nu ya­kın­dan ta­kip eden her­kes bil­mek­te­dir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ta­bi­i, dev­le­tin ön­ce­lik­li gö­re­vi, va­tan­daş­la­rın hu­zur ve gü­ven içe­ri­sin­de ya­şa­ma­sı­nı sağ­la­mak­tır. Bu, hem öz­gür­lük ta­nım­la­ma­sın­da hem dev­let ta­nım­la­ma ve tas­ni­fin­de en baş­ta ge­len özel­lik­tir. Gü­ven­li­ğin ol­ma­dı­ğı bir or­tam­da ne eko­no­mik kal­kın­ma et­ki­le­ri­ni gös­te­re­bi­lir ne de top­lum­da hu­zur sağ­la­na­bi­lir. İş­te Ba­kan­lı­ğı­mız, mer­kez ve taş­ra teş­ki­lat­la­rıy­la bu yön­de elin­den ge­len ça­ba­yı gös­ter­mek­te­dir.

Bu­ra­da bir ifa­de kul­la­nıl­dı, onu bu ve­si­ley­le ce­vap­la­mak is­ti­yo­rum, iç gü­ven­lik­le il­gi­li, Baş­ba­kan­lı­ğın gö­rev­len­di­ril­di­ği ve­ya Baş­ba­kan­lı­ğın bu gö­re­vi yü­rüt­tü­ğü gi­bi. İç gü­ven­lik, bil­di­ği­niz gi­bi, za­ten, Ana­ya­sa­’da, ku­ru­luş ka­nu­nun­da İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­na ve­ril­miş­tir de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Baş­ba­kan­lık bün­ye­sin­de, bir Te­rör­le Mü­ca­de­le Yük­sek Ku­ru­lu var­dır. Ül­ke­miz, bu­ra­da, bu­gün çok­ça üze­rin­de du­ru­lan, ma­ale­sef, çey­rek asır­dır bir te­rör be­la­sıy­la mü­ca­de­le edi­yor. 59’un­cu Hü­kû­met dö­ne­min­de, te­rör­le da­ha et­ki­li mü­ca­de­le ve dev­le­ti­mi­zin bü­tün ku­rum­la­rı­nı bir ara­ya ge­ti­re­rek ko­or­di­ne et­mek için, Baş­ba­kan­lık bün­ye­sin­de, o za­man Baş­ba­kan Yar­dım­cı­mız ve Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı­mı­zın baş­kan­lı­ğın­da -şim­di­ki Cum­hur­baş­ka­nı­mı­zın baş­kan­lı­ğın­da- böy­le bir ku­rul oluş­tu­rul­muş­tur ve bu çok ve­rim­li ça­lış­mış­tır. Bu­nun için­de Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı da var­dır, hat­ta, Ma­li­ye Ba­ka­nı bu ku­ru­lun üye­si­dir, ma­li bo­yut­la­rı var­dır. Bu, çok önem­li ve fonk­si­yo­nel bir ku­rul­dur. Bu­nun fa­ali­yet ala­nı da te­rö­rün bü­tün bo­yut­la­rıy­la de­ğer­len­di­ril­me­si ve ge­rek­li ted­bir­le­rin bü­tün ku­rum­la­rın ko­or­di­nas­yo­nuy­la sağ­lan­ma­sı­dır. Yan­lış bir de­ğer­len­dir­me­ye mey­dan ver­me­mek la­zım.

Bu­ra­da, ta­bi­i, çok­ça, te­rör­le mü­ca­de­le­ye de­ği­nil­di, ko­nuş­ma­cı­lar bi­raz da ile­ri ifa­de­ler kul­la­na­rak. Ben, bu­ra­da, ta­bi­i, sü­re­ci tek­rar an­lat­mak is­te­mi­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, te­rör­le mü­ca­de­le, şu an­da, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti dev­le­ti­nin bü­tün ku­rum­la­rıy­la en ön­ce­lik­li ko­nu­su­dur ve Hü­kû­me­ti­mi­zin de en ön­ce­lik­li ko­nu­su­dur, bun­da hiç­bir te­red­düt yok­tur ve bu dö­nem­de­ki ka­dar ka­rar­lı­lık hiç­bir za­man gö­rül­me­miş­tir, bu­nu açık­ça ifa­de ede­rim ben ve ay­rı­ca, bu dö­nem­de­ki ka­dar, dev­le­tin bü­tün ka­de­me­le­riy­le, bü­tün ku­rum­la­rıy­la, tam bir ahenk için­de her şe­yi tam pay­la­şa­rak ve bu tu­tar­lı­lık ve ka­rar­lı­lık için­de te­rör­le mü­ca­de­le hiç­bir dö­nem­de yü­rü­tül­me­miş­tir. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Bu­ra­da, ana mu­ha­le­fet par­ti­miz, ta­bi­i, da­ha ye­ni ye­ni ba­zı şey­le­ri fark edi­yor. As­lın­da, biz, AK Par­ti Hü­kû­met­le­ri ola­rak bu­nu beş yıl­dır -al­tın­cı yı­lı­mı­za gir­dik- uy­gu­lu­yo­ruz, te­rör­le mü­ca­de­le­ye bir bü­tün ola­rak bak­mak ve özel­lik­le de böl­ge­ye dö­nük eko­no­mik fa­ali­yet­ler, ya­tı­rım­lar, sos­yal po­li­ti­ka­la­rın da­ha faz­la gö­tü­rül­me­si, va­tan­daş­la­rı­mı­zın dev­le­te bağ­lı­lı­ğı­nın ar­tı­rıl­ma­sı, te­rö­rün ze­mi­ni­nin za­yıf­la­tıl­ma­sı, yok edil­me­si gi­bi po­li­ti­ka­lar, bi­zim ta­bi­i, bü­tün­cül ba­kı­şı­mı­zın bo­yut­la­rı­dır, esas­la­rı­dır. Biz te­rö­re hiç­bir za­man tek bo­yut­lu fa­lan bak­ma­dık, biz bu ko­nu­la­rı cid­di­ye alı­yo­ruz ar­ka­daş­lar, öy­le, ha­ma­set­le ve dol­du­ru­şa ge­le­rek fa­lan da ha­re­ket et­mi­yo­ruz. Bü­tün bo­yut­la­rıy­la, en ile­ri şe­kil­de ana­liz ede­rek, hiç­bir ala­nı ek­sik bı­rak­ma­dan, cid­di, bü­yük bir dev­le­te ya­kı­şır bir po­li­ti­ka iz­li­yo­ruz, ulus­la­ra­ra­sı bo­yu­tuy­la ve iç bo­yu­tuy­la; öy­le, rast­ge­le fa­lan da ka­rar ver­mi­yo­ruz. Ta­bi­i, ba­zı­la­rı, bu­nu an­la­mak­ta bi­le zor­la­nı­yor.

Ta­bi­i, şu­nu özel­lik­le ifa­de ede­yim: Te­rör­le, te­rö­rist­le va­tan­daş­la­rı­mı­zı ayır­mak en önem­li ko­nu­lar­dan ar­ka­daş­lar. Bu­ra­da çok üze­rin­de du­rul­du­ğu için, ben di­ğer ko­nu­la­ra bu­nu ön­ce­le­miş ol­dum. Biz bu­na çok has­sa­si­yet gös­te­ri­yo­ruz. Ba­kın, bi­zim bü­tün­lü­ğü­müz var ya, bö­lün­mez bü­tün­lü­ğü­müz, va­tan­daş­lar ara­sın­da­ki bö­lün­mez bü­tün­lük­ten ve kar­deş­lik­ten ge­çer. Bu­nu sağ­la­mak du­ru­mun­da­yız. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Bu­nu ze­de­le­yen, bu yön­de pro­vo­kas­yon­lar ya­pan, tah­rik­ler ge­liş­ti­ren­ler, bö­lün­mez bü­tün­lü­ğü­mü­ze en faz­la za­ra­rı ve­ri­yor­lar. Ba­kın, ekim ayın­da, ül­ke­miz ge­ne­lin­de, o acı ka­yıp­la­rı­mız­dan son­ra, rah­met­le an­dı­ğı­mız, min­net­le an­dı­ğı­mız şe­hit­le­ri­mi­zin uğur­lan­dı­ğı gün­ler­de ül­ke­miz ge­ne­lin­de, hak­lı ola­rak he­pi­mi­zin pay­laş­tı­ğı­mız in­fi­al­ler mey­da­na gel­di. Biz de o in­fi­ali pay­laş­tık. O he­pi­mi­zin in­fi­aliy­di. Ama, o sü­reç­te ba­zı acı ör­nek­ler de ya­şa­dık. Ba­zı il­le­ri­miz­de, kö­ken­le­ri­ne ba­ka­rak va­tan­daş­la­rı­mı­za kar­şı ba­zı olum­suz ta­vır­lar ol­du. Biz bun­la­rı bi­li­yo­ruz. Ya­ni, İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı ola­rak, ne­re­de, han­gi der­nek, han­gi va­kıf, han­gi si­vil ve res­mî ki­şi­ler ne­le­ri yap­tı­lar, han­gi tah­rik­ler­de bu­lun­du­lar, bun­la­rın da ka­yıt­la­rı var eli­miz­de, bil­gi­le­ri de var. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

SIR­RI SA­KIK (Muş) – Açık­la­yın Sa­yın Ba­ka­nım, açık­la­yı­n…

HA­SİP KAP­LAN (Şır­nak) – Sa­yın Ba­ka­nım, açık­la­yın da her­kes bil­sin.

İÇİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (De­vam­la) – Ama, bun­lar çok teh­li­ke­li, bun­lar çok teh­li­ke­li. Biz bu ko­nu­lar­da has­sa­si­ye­ti­mi­zi sür­dü­rü­yo­ruz ve bu kar­deş­li­ği biz sağ­lı­yo­ruz.

Ba­kın, da­ha iki haf­ta ön­ce, böl­ge­de, va­li­le­ri­miz­le, bü­tün em­ni­yet güç­le­ri­mi­zin yö­ne­ti­ci­le­riy­le top­lan­tı yap­tım. Hep­si­ni din­le­dim, tek tek. Hep­si şu­nu di­yor: “Böl­ge­ye da­ha faz­la hiz­met, va­tan­da­şı­mı­za  da­ha faz­la sev­gi ve şef­kat, da­ha faz­la eko­no­mik ya­tı­rım, da­ha faz­la sağ­lık ya­tı­rı­mı, da­ha faz­la eği­tim, ço­cuk­la­rı mut­la­ka eğit­me­li­yi­z…­” Her­kes bu­nu söy­lü­yor. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Ama, te­rö­rist­le ve te­rör ör­gü­tüy­le mü­ca­de­le­ye de, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti dev­le­ti, bü­tün im­kân­la­rıy­la, gü­ven­lik güç­le­ri­mi­zin bü­tün fe­da­kâr­lı­ğıy­la de­vam edi­yor ve ede­cek ki, on­da da hiç­bir te­red­düt yok. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Bu­ra­da, ta­bi­i, çok ile­ri şey­le­r… Ben on­la­rı tek­rar­la­mak bi­le is­te­mi­yo­rum ve ya­kış­tı­ra­mı­yo­rum da. Efen­dim, iş­te, Ame­ri­ka­’dan ba­şı­nı öne eğip dön­mek, et­nik ay­rım­cı­lı­ğı ka­şı­mak gi­bi fa­la­n…

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bun­la­rın, bun­la­rın, var ya, Mec­lis or­ta­mın­da Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti­’nin Baş­ba­ka­nı­na, Hü­kû­me­ti­ne kar­şı söy­len­me­si­ni, ger­çek­ten, ben esef­le kar­şı­lı­yo­rum! Da­ha ile­ri ifa­de­ler de kul­lan­mak is­te­mi­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) AK Par­ti ve AK Par­ti Hü­kû­met­le­ri Tür­ki­ye­’nin ba­şı­nı dik et­miş­tir. Biz Tür­ki­ye­’nin onu­ru­nu yük­selt­tik, Tür­ki­ye­’yi bü­yük ül­ke yap­tık. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Eko­no­mi­siy­le, de­mok­ra­si­siy­le, in­san hak­la­rıy­la, biz, Tür­ki­ye­’yi, he­pi­mi­zin yurt dı­şın­da gu­rur­la, onur­la tem­sil ede­ce­ği­miz bir ül­ke hâ­li­ne ge­tir­dik. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Bun­dan hiç şüp­he­miz yok. Her yurt dı­şı­na gi­den bu­nu gö­rü­yor. He­pi­miz ulus­la­ra­ra­sı plat­form­lar­da, top­lan­tı­lar­da bu­lu­nu­yo­ruz. Bun­la­rı, ne olur, söy­le­ye­lim. Sırf mu­ha­le­fet yap­mak için ül­ke­mi­zi, Hü­kû­me­ti­mi­zi bu de­re­ce olum­suz şey­ler­le fa­lan da suç­la­ma­ya­lım, ya­zık­tır.

MEH­MET ŞAN­DIR (Mer­sin) – Türk as­ke­ri­nin ba­şı­na çu­val si­zin dö­ne­mi­niz­de ge­çi­ril­di.

İÇİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (De­vam­la) – Bu­ra­da bir ko­nu­ya da­ha, ta­bi­i, de­ğin­mek is­ti­yo­rum. Vak­tim çok sı­nır­lı. Efen­di­m…

OS­MAN DUR­MUŞ (Kı­rık­ka­le) – Sa­yın Ba­kan, Türk as­ke­ri­nin ba­şı­na çu­val si­zin dö­ne­mi­niz­de ge­çi­ril­di.

İÇİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (De­vam­la) – Efen­dim, şu­na da­…

OS­MAN DUR­MUŞ (Kı­rık­ka­le) – Baş­ba­kan PKK’­ya af çı­ka­ra­cak mı Sa­yın Ba­kan?

İÇİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (De­vam­la) – Bu­ra­da­… Bu­ra­da, va­kit kı­sa, bir ko­nu­ya da­ha de­ği­ne­ce­ğim.

Bu­ra­da, de­ğer­li ana mu­ha­le­fet par­ti­si­nin söz­cü­sü, va­li­le­ri­mi­zin du­ru­mun­dan, efen­dim, il­le­ri­miz­de­ki, iş­te, va­li­le­ri­mi­zin ko­nu­mu­nun za­yıf­la­tıl­ma­sın­dan bah­set­ti­ler.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ba­kın, bu­ra­sı Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti­’nin Par­la­men­to­su. Se­çil­miş ar­ka­daş­la­rı­mız bu­ra­da­ki­ler ve de­mok­ra­si­nin be­şi­ği bu­ra­sı, de­mok­ra­si­nin ka­le­si ol­ma­sı ge­re­ki­yor. Ne yap­tık biz İl Özel İda­re­si Ka­nu­nu­’y­la? Ne yap­tık? Par­la­men­to bu Ka­nu­n’­u çı­kar­dı ge­çen dö­nem. İl ge­nel mec­li­si­nin baş­kan­la­rı de­dik, se­çil­miş ki­şi­ler­den oluş­sun; bu­gü­ne ka­dar va­li­le­ri­miz­di, se­çil­miş ki­şi­ler­den oluş­sun ve o şe­kil­de yü­rü­yor. Cum­hu­ri­ye­tin ilk yıl­la­rı böy­ley­di, Ata­tür­k’­ün dö­ne­mi. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Şim­di, bi­zim CHP’­miz -ben, ta­bi­i, on­lar bi­zi eleş­tir­di­ler, mü­sa­ade et­sin­ler biz de bu ka­da­rı­nı söy­le­ye­lim- 1930’lar­da kal­dı, çok es­ki­ler­de kal­dı. Ya­ni, hâ­len tek par­ti, dev­let de tek par­ti fa­lan, böy­le bir şey. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) O yıl­lar geç­ti, de­mok­ra­si sü­rek­li­… Ar­tık, bi­li­yor­su­nuz “yö­ne­ti­m” ye­ri­ne “yö­ne­ti­şi­m” kul­la­nı­lı­yor, ar­tık de­mok­ra­tik ka­tı­lım, va­tan­da­şın ka­tı­lı­mı kul­la­nı­lı­yor ve bu­gün bel­ki ba­zı so­run­lar var, bi­li­yo­ruz. Ba­kan­lı­ğım­la ir­ti­bat­lı ol­du­ğu için il özel ida­re­le­ri­ni ya­kın­dan da ta­kip edi­yo­rum, il ge­nel mec­lis­le­ri­ni. Ama da­ha 2004’te baş­la­dı ye­ni se­çi­len­ler, ilk dö­ne­mi­ni ya­şı­yo­ruz de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

De­mok­ra­si­den kork­ma­mak la­zım. Ba­kın, bu ge­çiş sü­re­ci­nin ken­di­ne has so­run­la­rı ola­cak­tır. Ama, her ye­ni uy­gu­la­ma ba­zı so­run­lar ge­ti­rir. Va­li­le­ri­mi­zin oto­ri­te­si­ne hiç­bir şey ol­ma­mış­tır. Va­li­le­ri­miz il ida­re­si­nin ba­şı­dır ve bü­tün ko­or­di­nas­yon, bü­tün yet­ki on­lar­da­dır, ama, Mec­li­si­mi­zin de tak­di­riy­le ne­yi ka­rar­laş­tır­dık o za­man? Ay­nen mer­kez­de ol­du­ğu gi­bi il­de de ya­sa­ma ile yü­rüt­me bi­raz­cık ay­rıl­sın ve gi­de­rek bu ku­rum­laş­sın. Ya­rın ye­ni se­çi­len­ler­le, ye­ni tec­rü­be­ler­le he­pi­miz bu­nun­la övü­ne­ce­ğiz. Ya­ni, de­mok­ra­si­den öy­le çok faz­la kork­ma­mak la­zım. Ben onu tek­rar bu­ra­da ifa­de edi­yo­rum. Bun­lar ül­ke­miz için ha­yır­lı ge­liş­me­ler­dir.

Ta­bi­i, bir de son ko­nu ola­rak, suç­la­rın art­tı­ğın­dan söz edil­di. De­ğer­li ar­ka­daş­lar, eli­miz­de is­ta­tis­tik­ler var. İs­te­yen var­sa, biz İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı ola­rak bu­nu ve­ri­riz. Sa­de­ce 2005’ten 2006’ya ge­çiş­te suç ta­nım­la­rı ve tas­nif­le­ri de­ğiş­ti­ği için is­ta­tis­tik­ler­de bi­raz faz­la ka­bar­ma ol­du. Ba­kın, ka­ba­rık­lık gö­rü­lür.

Suç ta­nım­la­rı de­ğiş­miş­tir. Ye­ni ifa­de­len­dir­me­ler ol­muş­tur. Bu­nu biz açık­la­ya­bi­li­riz, ama, şu­nu da ifa­de ede­yim: Şu an­da şe­hir­le­ri­miz­de, öy­le, kap­kaç fa­lan art­mı­yor. Bu­nu va­tan­daş his­se­di­yor. As­lın­da her­ke­sin his­set­me­si la­zım. Kap­kaç fa­lan ar­tık kay­bo­lu­yor; yüz­de 65 azal­dı, 65 art­ma­dı. 2006’ya gö­re bu se­ne yüz­de 65 azal­dı, azal­dı­… (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Ve şun­da ka­rar­lı­yı­z…

HU­LU­Sİ GÜ­VEL (Ada­na) – Özel gü­ven­lik tut­mak zo­run­da ka­lı­yor­lar.

İÇİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (De­vam­la) – Şun­da ka­rar­lı­yı­z…T­ra­fi­ğiy­le­… Tra­fi­ği dü­ze­ne ko­ya­ca­ğız. Tür­ki­ye­’de va­tan­da­şı­mız evin­de hır­sız­lık ol­ma­sın­dan, so­kak­ta kap­kaç ol­ma­sın­dan kor­ku­suz ya­şa­ya­cak. Bu­nu sağ­la­ya­ca­ğız. Bu­nun için hiç­bir ma­ze­re­ti­miz yok. So­nu­na ka­dar bu­nun pe­şin­de­yiz ve sağ­la­ya­ca­ğız.

Çe­te­le­r… Her ay bir­kaç çe­te ya­ka­la­nı­yor ve bu kap­ka­çın fa­lan ar­ka­sın­da, her adi su­çun bi­le ar­ka­sın­da Tür­ki­ye­’de çe­te bu­lu­nu­yor. Bi­rey­sel fa­lan de­ğil.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Ba­ka­nım, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run, bir da­ki­ka­lık sü­re ve­ri­yo­rum.

İÇİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (De­vam­la) – Öy­le, de­di­ği­niz gi­bi, sa­nıl­dı­ğı gi­bi öy­le yok­sul­luk­la fa­lan da ir­ti­ba­tı yok bü­yük kıs­mı­nın.

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (İs­tan­bul) – Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün İn­ter­net si­te­sin­de ni­ye bu suç­lar­la il­gi­li ra­kam­la­rı ya­yın­la­ma­dı­nız?

İÇİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (De­vam­la) – Uyuş­tu­ru­cuy­la mü­ca­de­le edi­yo­ruz. İki haf­ta son­ra pa­ke­ti­mi­zi açık­lı­yo­ruz. As­lın­da Tür­ki­ye uyuş­tu­ru­cu gü­zer­gâ­hı ol­mak­tan çı­kı­yor ve çı­ka­cak; bun­la­rı sağ­la­ya­ca­ğız. Biz, gü­ven­lik ala­nın­da, iç gü­ven­lik ala­nın­da va­tan­da­şı­mı­zın ge­ce yas­tı­ğın­da ba­şı ra­hat bir şe­kil­de yat­ma­sı­nı sağ­la­ya­ca­ğız. Hiç kim­se evim­de hır­sız­lık ola­bi­lir kor­ku­su ta­şı­ma­ya­cak. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Bu eği­lim var. Şu an­da ye­ni ted­bir­le­ri­miz var. İn­şal­lah, ge­le­cek yı­lın ilk­ba­ha­rın­da fa­lan çok fark­lı gös­ter­ge­ler ola­cak önü­müz­de, onu gö­re­ce­ğiz. Tra­fik­te da­ha hu­zur­lu ola­ca­ğız, efen­dim, asa­yiş yö­nün­den da­ha hu­zur­lu ola­ca­ğız.

Be­nim ta­bi­i, bu­ra­da söy­le­nen çok şey var, hep­si­ne as­lın­da ve­re­ce­ğim ce­vap­lar da var, ama vak­tim de bit­ti. He­pi­ni­ze çok te­şek­kür edi­yo­rum, say­gı­lar su­nu­yo­rum, büt­çe­miz ha­yır­lı ol­sun. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ba­ka­nım.

ES­FEN­DER KORK­MAZ (İs­tan­bul) – Sa­yın Baş­ka­n…

BAŞ­KAN – Sa­yın Kork­maz, bu­yu­run efen­dim.

ES­FEN­DER KORK­MAZ (İs­tan­bul) – Kür­sü­de­n…

BAŞ­KAN – Ha­yır, bir da­ki­ka­… Sa­yın Kork­maz, bir din­le­ye­yim efen­dim. Ba­kı­nız, siz bi­raz ön­ce­… (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler) Ar­ka­daş­lar, lüt­fe­n… Bey­le­r… Say­gı­de­ğer mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fen otur­du­ğu­nuz yer­den kür­sü­yü, Baş­kan­lı­ğı fa­lan yö­net­me­ye kal­kış­ma­yın lüt­fen.

ES­FEN­DER KORK­MAZ (İs­tan­bul) – 69'a gö­re iki da­ki­ka kür­sü­den ko­nuş­mak is­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN – Şim­di, ba­kı­nız, Sa­yın Kork­maz, be­nim tes­pit­le­ri­min dı­şın­da bir hu­sus var­sa onu söy­le­yin. Siz, Sa­yın Ba­ka­na bir izah­ta bu­lun­du­nuz, "özel­leş­ti­ri­yor­su­nuz" fa­lan ifa­de­si­…

ES­FEN­DER KORK­MAZ (İs­tan­bul) – Evet.

BAŞ­KAN –  Ben, tam tes­pit ede­me­dim onu.

ES­FEN­DER KORK­MAZ (İs­tan­bul) – Tek­nik bir izah.

BAŞ­KAN –  Sa­yın Ba­kan da si­ze: "Sa­yın Ho­cam, bu­ra­sı si­zin kür­sü­nüz de­ğil, mil­le­tin kür­sü­sü­dür." de­di.

ES­FEN­DER KORK­MAZ (İs­tan­bul) – Ona ce­vap ve­re­ce­ğim.

BAŞ­KAN –  Bu­nun dı­şın­da bir şey var mı?

ES­FEN­DER KORK­MAZ (İs­tan­bul) – Ha­yır, ona ce­vap ve­re­ce­ğim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN – Ha­yır, ne ce­va­bı ve­re­cek­si­niz?

ES­FEN­DER KORK­MAZ (İs­tan­bul) – Kür­sü­de ce­vap ve­ri­rim Sa­yın Baş­kan.

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (İs­tan­bul) – Sa­yın Baş­ka­n…

BAŞ­KAN – O za­man, ye­ri­niz­den kı­sa bir açık­la­ma için mik­ro­fo­nu­nu­zu aça­ca­ğım.

Bu­yu­run.

ES­FEN­DER KORK­MAZ (İs­tan­bul) – "Se­nin kür­sün" der­ken, zım­ni ola­rak o kür­sü­yü kö­tü­le­miş­tir, o kür­sü­ye ha­ka­ret et­miş­tir. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN – Yo­k… Yo­k…

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Yok ya!

ES­FEN­DER KORK­MAZ (İs­tan­bul) – O kür­süy­le il­gi­li ce­vap ve­re­ce­ğim.

BAŞ­KAN – Şim­di, ba­kı­nız, Sa­yın Ho­ca­m…

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (İs­tan­bul) – Sa­yın  Baş­ka­n… Sa­yın Baş­ka­n…

ES­FEN­DER KORK­MAZ (İs­tan­bul) – Ora­sı da be­nim kür­süm de­ğil, ora­sı da top­lu­mun, hal­kın kür­sü­sü. Lüt­fe­n… Ce­vap ve­re­ce­ğim Sa­yın  Baş­kan.

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (İs­tan­bul) – Sa­yın Baş­ka­n…

BAŞ­KAN – Ha­yır, ba­kı­nız, bi­raz ön­ce siz ba­na ifa­de­niz­de de­di­niz ki: "Ye­rim­den kı­sa bir açık­la­ma ya­pa­ca­ğım."

ES­FEN­DER KORK­MAZ (İs­tan­bul) – Ye­rim­den ya­pa­yım ta­mam.

BAŞ­KAN – Mik­ro­fo­nu­nu­zu aç­tır­dım, ye­ri­niz­den kı­sa açık­la­ma­yı ya­pın lüt­fen.

Bu­yu­run.

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (İs­tan­bul) – Sa­yın Baş­kan, ma­dem ki ora­sı hal­kın kür­sü­sü, bı­ra­kın mil­let­ve­ki­li­miz de hal­kın kür­sü­sün­den ce­vap ver­sin. Ne sa­kın­ca­sı ola­bi­lir?

BAŞ­KAN – Ha­yır, bir şey de­mi­yo­rum. Sa­yın Kı­lıç­da­roğ­lu, ba­kı­nız, ilk ifa­de­sin­de Sa­yın Kork­maz -ben ho­ca­la­rı­mı­zın ara­sı­na gir­me­ye­yim- "Ye­rim­den kı­sa bir açık­la­ma ya­pa­ca­ğım." de­di. O açık­la­ma­yı yap­sın.

Bu­yu­run Sa­yın Kork­maz.

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (İs­tan­bul) – Sa­yın Baş­kan, bu ko­nu­da özel­lik­le si­zin du­yar­lı ol­ma­nız ge­re­ki­yor.

BAŞ­KAN –Ta­mam, doğ­ru­dur.

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (İs­tan­bul) – Ne­den? Çün­kü, hal­kın kür­sü­sü­dür.

BAŞ­KAN – Ha­yı­r… Mik­ro­fo­nu­nu aç­tım, ba­kın, ora­dan açık­la­ma­sı­nı ya­pa­cak.

Bu­yu­run Sa­yın Kork­maz.

V.- SA­TAŞ­MA­LA­RA İLİŞ­KİN KO­NUŞ­MA­LAR VE AÇIK­LA­MA­LAR (Devam)

2.- İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Es­fen­der Kork­ma­z’­ın, Sağ­lık Ba­ka­nı Re­cep Ak­da­ğ’­ın ko­nuş­ma­sın­da şah­sı­na sa­taş­ma­sı ne­de­niy­le ko­nuş­ma­sı

ES­FEN­DER KORK­MAZ (İs­tan­bul) – Efen­dim, te­şek­kür ede­rim.

Efen­dim, mil­le­tin kür­sü­sü, ik­ti­da­rın da kür­sü­sü­dür. Mu­ha­le­fe­tin de kür­sü­sü­dür. Mil­le­tin kür­sü­sü, yal­nız ik­ti­da­rın kür­sü­sü de­ğil. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN – Ar­ka­daş­la­r…

ES­FEN­DER KORK­MAZ (İs­tan­bul) – Eğer siz oy­la­rı zım­ni bas­kı hâ­li­ne ge­ti­rir­se­niz, mu­ha­le­fe­te bas­kı ola­rak kul­la­nır­sa­nız al­dı­ğı­nız oy­la­rı iki­de bir, bu Hit­ler de ay­nı ola­yı yap­mış­tı ve do­la­yı­sıy­la bu bir dik­ta­tör­lü­ğe ka­dar gi­der. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (Kay­se­ri) – Sa­yın Baş­ka­n… Sa­yın Baş­ka­n…

ES­FEN­DER KORK­MAZ (İs­tan­bul) – Ar­ka­daş­lar, mil­le­tin ver­di­ği­…

BAŞ­KAN – Ho­cam, te­şek­kür ede­rim.

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (Kay­se­ri) – Sa­yın Baş­kan, Sa­yın Mil­let­ve­ki­li bir ko­nu­da dü­zelt­me ya­par­ken fark­lı ko­nu­la­ra gi­ri­yor. Lüt­fe­n….

BAŞ­KAN – Sa­yın Kork­maz, mak­sat ha­sıl ol­muş­tur. Yal­nız, o ifa­de et­ti­ği­niz, ya­ni geç­miş dö­nem­de­ki bir dik­ta­tö­rün -siz söy­le­di­ği­niz için ben de söy­le­ye­yim- Hit­le­r’­in yak­la­şı­mı­nı bu­ra­ya ta­şı­mak, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin ira­de­si­ne ya­kış­mı­yor. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

NUS­RET BAY­RAK­TAR (İs­tan­bul) – Ge­ri al­sı­n…

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (Kay­se­ri) – Mil­le­tin ve­ki­li­ne bu ya­kış­maz!

BAŞ­KAN - Onun için, bu hu­sus­ta her­hâl­de kas­tı aşan bir cüm­le­niz ol­du. Ben onu da ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

II­I. - KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN

GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER (Devam)

A) KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ (Devam)

1.- 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ve Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/426) (S. Sa­yı­sı:57) (Devam)

2.- 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sap Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ile Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si Kap­sa­mın­da­ki İda­re ve Ku­rum­la­rın 2006 Büt­çe Yı­lı Ke­sin He­sap Ta­sa­rı­sı­na Ait Ge­nel Uy­gun­luk Bil­di­ri­mi ve Eki Ra­por­la­rı­nın  Su­nul­du­ğu­na Da­ir Sa­yış­tay Baş­kan­lı­ğı Tez­ke­re­si ile Plan ve  Büt­çe Ko­mis­yo­nu  Ra­po­ru ( 1/267, 3/191) (S. Sa­yı­sı: 58) (Devam)

H) SAĞ­LIK BA­KAN­LI­ĞI (Devam)

1.- Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı  2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

I) HU­DUT VE SA­HİL­LER SAĞ­LIK GE­NEL MÜ­DÜR­LÜ­ĞÜ (Devam)

1.- Hu­dut ve Sa­hil­ler Sağ­lık Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Hu­dut ve Sa­hil­ler Sağ­lık Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

İ) İÇİŞ­LE­Rİ  BA­KAN­LI­ĞI (Devam)

1.- İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı  2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı  2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

J) EM­Nİ­YET  GE­NEL MÜ­DÜR­LÜ­ĞÜ (Devam)

1.- Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

K) JAN­DAR­MA GE­NEL KO­MU­TAN­LI­ĞI (Devam)

1.- Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­tan­lı­ğı 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­tan­lı­ğı 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

L) SA­HİL GÜ­VEN­LİK KO­MU­TAN­LI­ĞI­ (Devam)

1.- Sa­hil Gü­ven­lik Ko­mu­tan­lı­ğı 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Sa­hil Gü­ven­lik Ko­mu­tan­lı­ğı 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Ke­sin He­sa­bı

BAŞ­KAN – Evet, son ko­nuş­ma­cı, şah­sı adı­na aleyh­te, Ga­zi­an­tep Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Ha­san      Öz­de­mir.

Sa­yın Öz­de­mir, bu­yu­run efen­dim.

Sa­yın Öz­de­mir, sü­re­niz beş da­ki­ka efen­dim.

HA­SAN ÖZ­DE­MİR (Ga­zi­an­tep) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 2008 yı­lı Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü büt­çe­si üze­rin­de şah­sım adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Em­ni­yet teş­ki­la­tı, dev­le­ti­mi­zin en kök­lü ku­ru­luş­la­rın­dan bi­ri­si olup, 200 bi­ne ya­kın per­so­ne­liy­le ül­ke­miz­de hu­zur ve gü­ve­nin sağ­lan­ma­sın­da can­la­rı pa­ha­sı­na hiz­met ve­ren bü­yük bir teş­ki­lat­tır. Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si ola­rak, tüm gü­ven­lik güç­le­ri­mi­ze şük­ran­la­rı­mı­zı su­nu­yo­ruz. İçin­de bu­lun­du­ğu zor ko­şul­la­ra ve ye­ter­siz im­kân­la­ra rağ­men, em­ni­yet teş­ki­la­tı per­so­ne­li­nin, su­çun iş­len­me­sin­den ön­ce yap­mış ol­du­ğu ön­le­yi­ci za­bı­ta hiz­met­le­rin­de­ki ba­şa­rı­sı ya­nın­da, iş­len­miş suç­lar­da, su­çun ay­dın­la­tıl­ma­sı ve fa­il­le­ri­nin ya­ka­lan­ma­sın­da­ki ba­şa­rı­sı­nın Av­ru­pa ül­ke­le­ri dü­ze­yin­de ol­du­ğu, hat­ta ço­ğu ül­ke po­lis teş­ki­la­tın­dan da­ha ba­şa­rı­lı hiz­met ver­di­ği bi­li­nen bir ger­çek­tir. Bu­na rağ­men, AK­P’­nin ik­ti­da­ra gel­di­ği 2002 yı­lın­dan iti­ba­ren, AB is­tek­le­ri­ne gö­re, alt­ya­pı­la­rı oluş­tu­rul­ma­dan çı­ka­rı­lan ka­nun­lar­la suç oran­la­rın­da önem­li ar­tış­lar dik­ka­ti çek­mek­te­dir. Beş yıl­da hır­sız­lık, yan­ke­si­ci­lik, kap­kaç, darp, ya­ra­la­ma ve ma­la za­rar ver­me, en çok iş­le­nen suç­lar ara­sın­da­dır. Bu beş yıl içe­ri­sin­de ma­la za­rar ver­me suç­la­rın­da yüz­de 718,5, yan­ke­si­ci­lik ve kap­kaç­ta yüz­de 215,7, ya­ra­la­ma suç­la­rın­da yüz­de 99,2 ar­tış ya­şan­mış, ruh­sat­sız si­lah ta­şı­ma ve mes­kûn ma­hal­de ha­va­ya ateş et­me suç­la­rın­da beş yıl­da ar­tış yüz­de 137,8 ol­muş­tur. Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün açık­la­dı­ğı is­ta­tis­tik­le­re gö­re, 2006 yı­lın­da suç oran­la­rın­da bir ön­ce­ki yı­la na­za­ran yüz­de 60 ci­va­rın­da ar­tış ol­du­ğu gö­rül­mek­te­dir.

Bü­yük emek, pa­ra ve hep­sin­den önem­li­si şe­hit­ler ve­re­rek 2000 yı­lın­da bit­me nok­ta­sı­na ge­len bö­lü­cü te­rör, ma­ale­sef, AKP ik­ti­da­ra gel­di­ği gün­den be­ri ar­ta­rak de­vam et­miş, atı­lan yan­lış adım­lar so­nu­cu âde­ta bö­lü­cü te­rör hort­la­tıl­mış­tır. Tür­ki­ye, te­rö­re 2005 yı­lın­da 92; 2006 yı­lın­da 87; 2007 yı­lı­nın ilk on ayın­da 114 şe­hit ver­miş ve şe­hit ver­me­ye de­vam et­mek­te­yiz. Ma­ale­sef, AKP dö­ne­min­de, top­lam, te­rö­re 487 ev­la­dı­mı­zı şe­hit ver­dik. Ruh­la­rı şad ol­sun. An­cak, bun­la­rın hiç­bi­ri­nin ka­nı yer­de kal­ma­ya­cak­tır! (MHP sı­ra­la­rın­dan “B­ra­vo­” ses­le­ri, al­kış­lar)

ER­TE­KİN ÇO­LAK (Art­vin) – 30 bin şe­hi­di ne za­man ver­dik?

HA­SAN ÖZ­DE­MİR (De­vam­la) – Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü per­so­ne­li­nin için­de bu­lun­du­ğu zor ko­şul­lar­dan da bah­set­mek is­ti­yo­rum. Hız­la ar­tan nü­fu­sa rağ­men po­li­si­mi­zin sa­yı­sı ye­te­ri ka­dar art­ma­mış­tır. Bu ne­den­le, İs­tan­bul, İz­mir, Ada­na, Bur­sa gi­bi bü­yük şe­hir­ler­de po­li­sin sa­yı­sı ye­ter­li ol­ma­dı­ğın­dan iş yo­ğun­lu­ğu ala­bil­di­ği­ne art­mış­tır. Dün­ya stan­dart­la­rı­na ba­kıl­dı­ğın­da po­li­si­mi­zin ye­ter­siz kad­ro­lar­la fe­da­kâr­ca hiz­met ver­di­ği gö­rül­mek­te­dir. Ör­ne­ğin, Ro­ma­’da 86 ki­şi­ye 1 po­lis dü­şer­ken, An­ka­ra­’da 297, İz­mi­r’­de 426, İs­tan­bu­l’­da 458 ki­şi­ye 1 po­lis düş­mek­te­dir.

Büt­çe im­kân­la­rı­nın az­lı­ğı, araç, ge­reç, mal­ze­me ve özel­lik­le ya­kıt ye­ter­siz­li­ği, em­ni­yet teş­ki­la­tı­na, hiz­me­tin­de son de­re­ce olum­suz yan­sı­mak­ta­dır. Uz­man­lar, po­lis oto­la­rı­nın nor­mal­de üç yıl­da bir ye­ni­len­me­si­nin uy­gun ola­ca­ğı­nı be­lirt­mek­te­dir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bı­ra­kın araç ye­ni­le­me­yi, po­li­si­miz mo­bil dev­ri­ye hiz­met­le­ri için bi­le ben­zin bu­la­ma­mak­ta­dır. Bu­ra­dan çık­tık­tan son­ra, ba­kı­nız, han­gi şe­hir­de olur­sa ol­sun, tra­fik ekip­le­ri, asa­yiş ekip­le­ri, ta­ma­men ka­lo­ri­fe­ri yok­tur, en kö­tü ara­ba­lar­dır. Bu ara­ba­la­rın aci­len de­ğiş­ti­ril­me­si ge­re­kir. Po­lis bun­lar­la gö­rev ya­pa­maz. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ER­TE­KİN ÇO­LAK (Art­vin) – Geç­miş­te de öy­ley­di, si­zin dö­ne­mi­niz­de­…

HA­SAN ÖZ­DE­MİR (De­vam­la) – Teb­li­gat iş­lem­le­ri, ad­res ve kim­lik iş­lem­le­ri, sos­yal ve eko­no­mik du­rum araş­tır­ma­sı, as­ker­lik sevk iş­lem­le­ri­…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Öz­de­mir, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run, sü­re­ni­zi ve­ri­yo­rum.

HA­SAN ÖZ­DE­MİR (De­vam­la) – Alt­mış ka­mu ku­rum ve ku­ru­lu­şu ta­ma­men po­li­sin ken­di­si bun­la­rı ta­kip et­mek­te­dir. Bun­la­rı ta­kip et­ti­ğin­den do­la­yı asa­yiş hiz­met­le­ri­ne va­kit ayı­ra­ma­mak­ta­dır. 300 bi­ni aş­kın gü­ven­lik ça­lı­şa­nı sek­tö­re gir­me­si­ne rağ­men hâ­lâ 20 bin do­la­yın­da po­lis, bi­na, ki­şi ve be­lir­li köp­rü ko­ru­mak­ta­dır. Bun­la­rın aci­len kal­dı­rıl­ma­sı ge­re­kir.

Po­lis­ler 657 sa­yı­lı Dev­let Me­mur­la­rı­na gö­re gö­rev ya­par­lar. Dev­let me­mur­la­rı se­kiz sa­at, haf­ta­da kırk sa­at, ay­da yüz alt­mış sa­at ça­lı­şır; em­ni­yet teş­ki­la­tı ay­da iki yüz sek­sen se­kiz sa­at ça­lı­şır ve em­ni­yet teş­ki­la­tı, bak­tı­ğı­mız za­man, bun­la­rın öz­lük hak­la­rın­da son de­re­ce iyi­leş­tir­me­ler ge­re­kir ve bu­gün bak­tı­ğı­mız za­man, bir po­lis me­mu­ru 1.400 YTL al­mak­ta­dır ve emek­li ol­du­ğun­da 800 YTL al­mak­ta­dır. Bir baş­ko­mi­ser 1.500 YTL al­mak­ta­dır ve­…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Öz­de­mir, sü­re­niz ta­mam­lan­dı, te­şek­kür edi­yo­rum ben siz­le­re.

HA­SAN ÖZ­DE­MİR (De­vam­la) – Ben te­şek­kür edi­yo­rum efen­dim.

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (MHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, şa­hıs­lar adı­na da ko­nuş­ma­lar ta­mam­lan­mış­tır.

Şim­di on beş da­ki­ka sü­rey­le so­ru-ce­vap iş­le­mi ger­çek­leş­ti­re­ce­ğiz.

Evet, za­ma­nı ye­di bu­çuk da­ki­ka ye­di bu­çuk da­ki­ka böl­dü­ğü­müz de ya­rı­mı ta­ma­ma ib­lağ ede­ce­ğim ve se­kiz da­ki­ka sü­rey­le so­ru, se­kiz da­ki­ka sü­rey­le ce­vap ger­çek­leş­ti­re­ce­ğiz.

Evet, bu­ra­da ek­ra­na gi­ren ar­ka­daş­la­rı­mı­zı gö­rü­yo­rum ben.

Bu­yu­run Sa­yın Özen­soy.

NE­CA­Tİ ÖZEN­SOY (Bur­sa) – Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

Hü­kû­me­tin yap­ma­sı ge­re­ken bir dü­zelt­mey­le bir­lik­te so­ru­mu so­ru­yo­rum: Geç­ti­ği­miz gün­ler­de bir ko­nuş­ma­cı Jİ­TE­M’­den ba­his­le, Ab­dül­ke­rim Kır­ca­’nın Ye­şi­l’­le bir­lik­te mü­eb­bet is­te­miy­le yar­gı­lan­dı­ğın­dan bah­set­ti. Ab­dül­ke­rim Kır­ca, 1997 yı­lın­da gö­re­vi ba­şın­da PKK ta­ra­fın­dan ya­ra­la­na­rak ha­ya­tı­nı te­ker­lek­li san­dal­ye­de, re­ha­bi­li­tas­yon mer­kez­le­rin­de ida­me et­ti­ren de­ğer­li bir ga­zi jan­dar­ma ko­mu­ta­nı­dır ve sa­mi­mi bir dos­tu­mun da ağa­be­yi­dir. 2004 yı­lın­da Cum­hur­baş­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan üs­tün hiz­met ma­dal­ya­sı ve­ril­me­sin­den son­ra, PKK iti­raf­çı­sı olan Ab­dül­ka­dir Ay­gan ta­ra­fın­dan ka­rı­sı ve ço­cuk­la­rı ka­çı­rıl­mak su­re­tiy­le yaz­dı­rı­lan “Bir Jİ­TE­M’­ci­nin İti­raf­la­rı­” ki­ta­bı mes­net gös­te­ri­le­rek Di­yar­ba­kır Ba­ro­su ta­ra­fın­dan suç du­yu­ru­sun­da bu­lu­nul­du. Bu ki­ta­bın na­sıl mes­net ka­bul edil­di­ği­ni me­rak edi­yo­rum. Ab­dül­ke­rim Kır­ca gi­bi on bin­ler­ce de­ğer­li va­tan ev­la­dı­nı sa­kat bı­ra­kan ve şe­hit eden kaç PKK’­lı Eve Dö­nüş Ya­sa­sı­’n­dan is­ti­fa­de et­miş­tir?

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Bir­gü­n…

RE­CA­İ BİR­GÜN (İz­mir) – Sa­yın Ba­ka­nım, se­çim­den ön­ce Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mı­zın mey­dan­lar­da ver­di­ği bir zam sö­zü var­dı. Em­ni­yet teş­ki­la­tı­nın he­men he­men ta­ma­mı bi­zi bu ko­nu­da sı­kış­tır­mak­ta. Bu zam ve­ri­le­cek mi, ve­ril­me­ye­cek mi di­ye bir ce­vap bek­le­mek­te­dir.

Ay­rı­ca, nor­mal ka­mu gö­rev­li­le­ri­ne gö­re yüz­de 60 faz­la me­sai ya­pan po­lis teş­ki­la­tı­nın me­sa­i üc­ret­le­rin­de bir dü­zen­le­me yap­ma­yı dü­şü­nü­yor mu­su­nuz?

Yi­ne, bir il­de em­ni­yet mü­dü­rü ola­rak gö­rev ya­pan ve ay­nı gö­re­vi yü­rü­ten di­ğer ka­mu gö­rev­li­le­ri ara­sın­da bir il em­ni­yet mü­dü­rü­nün bin YTL az ma­aş al­dı­ğı­nı gö­rü­yo­ruz. Bu ada­let­siz­li­ği gi­der­me­yi dü­şü­nü­yor mu­yuz?

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Bir­gün.

Sa­yın Işı­k…

ALİM IŞIK (Kü­tah­ya) – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­ka­nım.

Ara­cı­lı­ğı­nız­la, Sa­yın İçiş­le­ri Ba­ka­nı­mı­za so­ra­ca­ğım iki so­rum var.

1- İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı ge­nel ida­re hiz­met­le­ri sı­nı­fın­da is­tih­dam edi­len per­so­nel ile di­ğer ba­kan­lık­lar­da ay­nı se­vi­ye­de ça­lı­şan per­so­ne­lin al­dı­ğı üc­ret­ler ara­sın­da cid­di fark­lar bu­lun­mak­ta­dır. Bu fark­la­rın or­ta­dan kal­dı­rıl­ma­sı ko­nu­sun­da kı­sa va­de­de ne­ti­ce ve­re­cek bir ha­zır­lı­ğı­nız var mı­dır?

2- 1700 sa­yı­lı Da­hi­li­ye Me­mur­la­rı Ka­nu­nu­’n­da ya­pı­lan dü­zen­le­mey­le bi­rin­ci sı­nıf mül­ki ida­re amir­li­ği ih­das edil­miş ve va­li ata­ma­la­rın­da bi­rin­ci sı­nı­fa ay­rıl­mış ol­mak bir şart ola­rak ge­ti­ril­miş­tir. Ye­ni ata­nan va­li­le­ri­mi­zin bu ata­ma­la­rın­da bi­rin­ci sı­nı­fa ay­rıl­ma­da ve­ri­len not­lar ve ba­şa­rı öl­çü­le­ri ne de­re­ce dik­ka­te alın­mış­tır?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Işık?

Sa­yın Ağ­yü­z…

YA­ŞAR AĞ­YÜZ (Ga­zi­an­tep) – Sağ­lık­ta özel­leş­tir­me­yi özen­di­ren, şim­di göz, ku­lak, bu­run ve bo­ğaz dok­to­ru bu­la­ma­yan has­ta­ne­le­rin­de ve bu top­lan­tı­ya ge­len Sağ­lık Ba­ka­nı­na is­ti­ra­hat ve te­da­vi öne­ri­yo­rum. Ay­rı­ca da ye­şil kart so­ru­la­rı­mı­za ni­ye ce­vap ver­me­di­ği­ni bil­mek is­ti­yo­rum. Bu­nu da ken­di­si­ne tak­dim ede­ce­ğim.

Ay­rı­ca, Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­mü­zün geç­miş yıl­la­ra ait suç is­ta­tis­tik­le­ri İn­ter­net say­fa­sın­da ya­yın­la­nı­yor­du, şim­di ni­ye ya­yın­lan­mı­yor?

Bu yıl ya­pı­lan po­lis oku­lu sı­nav­la­rın­da ka­mu­oyu­na kar­şı bir şüp­he var­dır. Bu­nun için ne ya­pıl­mış­tır? Ni­ye ya­pıl­mı­yor?

Böl­gem­de Ki­lis Be­le­di­ye Baş­ka­nı öl­dü­rül­dü, Oğu­ze­li Be­le­di­ye Baş­ka­nı öl­dü­rül­dü. Oğu­ze­li Be­le­di­ye Baş­ka­nı­nın fai­li meç­hul. Ki­lis Be­le­di­ye Baş­ka­nı­nı öl­dü­ren fa­il kır­mı­zı bül­ten­le aran­ma­sı­na rağ­men hâ­len bu­lu­na­mı­yor. Bu­nun için özel bir ça­lış­ma, özel bir grup ku­ru­la­maz mı?

Ay­rı­ca, 5510 sa­yı­lı Ya­sa­’y­la sağ­lık pa­ra­lı hâ­le ge­ti­ri­lir­ken, Sağ­lık Ba­ka­nı­mı­zın ora­da “sağ­lı­ğı özel­leş­tir­me­di­m” de­me­si­ni ben an­la­mış de­ği­lim.

Bun­la­ra ce­vap bek­li­yo­rum. Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ağ­yüz.

Sa­yın Asi­l…

BEY­TUL­LAH ASİL (Es­ki­şe­hir) – Sa­yın Ba­ka­nım, sağ­lık ku­rum­la­rın­da rönt­gen üni­te­le­rin­de ça­lı­şan per­so­ne­lin ça­lış­ma sü­re­le­ri­ni uzat­ma­nız­la il­gi­li ya­kın­ma­la­rı var­dır. Bu per­so­ne­lin rad­yo­ak­tif et­ki­len­me­ler­den ko­run­ma­sı için ça­lış­ma sa­at­le­ri­nin ulus­la­ra­ra­sı norm­la­ra uy­gun hâ­le ge­ti­ril­me­si için bir dü­zen­le­me dü­şü­nü­yor mu­su­nuz?

İkin­ci so­rum: 4/B sta­tü­sün­de söz­leş­me­li ça­lı­şan sağ­lık per­so­ne­li­nin eş du­ru­mu ta­yin hak­la­rı­nın ol­ma­ma­sı­nın yu­va­la­rın yı­kıl­ma­sı­na ne­den ol­ma­ya baş­la­dı­ğı­na şa­hit olu­yo­ruz. Sos­yal ya­ra­ya dö­nüş­me­ye baş­la­yan bu du­ru­mu dü­zelt­me adı­na bir ted­bir dü­şü­nü­yor mu­su­nuz?

Bir so­rum da Sa­yın İçiş­le­ri Ba­ka­nı­ma var: Dö­ne­mi­niz­de 437 gü­ven­lik gö­rev­li­si şe­hit edil­di, 50 va­tan­da­şı­mız kat­le­dil­di. Sı­fır te­rör­le tes­lim al­dı­ğı­nız ül­ke­yi ge­tir­di­ği­niz du­ru­mu ifa­de et­ti­ği­miz­de de si­nir­le­ni­yor­su­nuz. Bun­la­rı söy­le­me­ye­lim mi?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Asil.

Sa­yın Pak­soy...

MEH­MET AKİF PAK­SOY (Kah­ra­man­ma­raş) – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­ka­nım.

Her iki Ba­ka­nı­ma da bi­rer so­ru sor­mak is­ti­yo­rum. Ön­ce Sağ­lık Ba­ka­nı­ma sor­mak is­ti­yo­rum: Ka­mu Per­so­nel Sı­na­vın­da, sı­fır ile 35 pu­an alan sağ­lık ça­lı­şa­nı gö­re­ve atan­dı mı? 7 he­kim ku­ray­la atan­ma­dan ön­ce, no­ter­den bir haf­ta ön­ce o he­kim­le­rin atan­dı­ğı ya­zı­lı ba­sın­da çık­tı. Ob­jek­tif kri­ter­le­re uyu­yor mu bu ta­yin şek­li di­ye so­ru­yo­rum.

Bir de İçiş­le­ri Ba­ka­nı­mı­za sor­mak is­ti­yo­rum: Baş­ta İs­tan­bul ol­mak üze­re, bü­yük­şe­hir­le­ri­miz­de kap­kaç, hır­sız­lık, gasp, te­rör ve asa­yiş­siz­lik tır­ma­na­rak de­vam et­mek­te­dir. Va­tan­daş ca­nın­dan, ma­lın­dan emin de­ğil. Em­ni­yet ted­bir­le­ri ye­ter­li de­ğil mi? Bu ted­bir­le­rin ye­ter­li ol­ma­ma­sı CMUK ya­sa­la­rı­na mı bağ­lı?

Ay­rı­ca, za­ma­nı­nız­da özel gü­ven­lik teş­ki­la­tı 300 bi­ne çık­tı. Bu­nun se­bep­le­ri, aca­ba, alt­ya­pı­sı­nı oluş­tur­ma­dan, Av­ru­pa Bir­li­ği­nin is­te­di­ği ve bir ge­ce­de çı­ka­rı­lan ya­sa­lar mı­dır? Bu ko­nu­da ne dü­şü­nü­yor­su­nuz?

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Kap­la­n…

HA­SİP KAP­LAN (Şır­nak) – Ön­ce­lik­le, İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­na ve men­sup­la­rı­na Sür­ya­ni ra­hip ka­çı­rıl­ma­sı ola­yın­da­ki ba­şa­rı­la­rın­dan do­la­yı te­şek­kür et­mek is­ti­yo­rum. Ne ya­zık ki Hrant Dink, Ma­lat­ya ve Trab­zo­n’­da bu­nu gö­re­me­dik, an­cak fa­il­le­rin yar­gı­lan­ma­sı ko­nu­sun­da bir ça­ba var mı onu me­rak edi­yo­rum.

Bir de 5510 sa­yı­lı Ya­sa­’y­la sos­yal gü­ven­lik ko­nu­sun­da sağ­lık pa­ra­lı hâ­le ge­ti­ri­li­yor. Ye­ni prim, ila­ve üc­ret, kat­kı pa­yı, bı­çak pa­ra­sı ge­tir.” di­yor. Da­ğı­tı­lan ki­tap­çık­ta, bak­tım, bir tek pa­ra­sız ko­nu var, o da sün­net ola­yı, sün­net be­de­lin­den pa­ra alın­ma­ya­cak. Dev­let ba­ba kir­ve mi ola­cak bun­dan son­ra? On iki mes­lek ör­gü­tü, Türk Ta­bip­ler Bir­li­ği baş­ta ol­mak üze­re, bu­na şid­det­le tep­ki gös­te­ri­yor. Bu ko­nu­da ne ya­pı­lı­yor?

Bir de Şır­nak İl Sağ­lık Mü­dür­lü­ğü­nün is­te­di­ği, açık bu­lu­nan uz­man sa­yı­sı 54, pra­tis­yen sa­yı­sı 58. Ka­pa­lı sağ­lık ocak­la­rı­nı söy­lü­yo­rum: Özel­lik­le Ulu­de­re, An­daç, Or­ta­bağ, Uzun­ge­çit, Or­ta­köy, Hi­lal sağ­lık ocak­la­rı ka­pa­lı ta­ma­me­n…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

HA­SİP KAP­LAN (Şır­nak) – Bir­kaç il­çe da­ha var­dı ka­pa­lı olan, on­la­rı da söy­le­ye­cek­tim.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Kap­tan.

Sa­yın Sa­kı­k…

SIR­RI SA­KIK (Muş) – Te­şek­kür edi­yo­rum Baş­kan.

Ben de he­men Sa­yın Sağ­lık Ba­ka­nı­ma sor­mak is­ti­yo­rum. Çok gül­lük gü­lis­tan­lık bir tab­lo çiz­di­ler. Oy­sa, her gün, me­se­la, se­çim böl­ge­miz­den on­lar­ca has­ta An­ka­ra­’da. Eğer has­ta­ne­ler bu ka­dar iyiy­se, in­san­lar 1.000 ki­lo­met­re­lik yo­lu key­fî ola­rak mı ge­li­yor­lar?

İkin­ci so­rum da, böl­ge­de am­bu­lans­lar­la na­kil ya­pı­lan has­ta­la­rın bir­ço­ğu­nun ya­şam­la­rı­nı yi­tir­di­ği­ni, özel­lik­le Ağ­rı, Muş, Bit­lis böl­ge­sin­de. En son ör­ne­ği de Or­han Do­ğan, es­ki DEP mil­let­ve­ki­li, Ağ­rı­’da bir kalp kri­zi ge­çir­miş­ti, am­bu­lans­lar­da­ki ci­haz­la­rın ye­ter­siz­li­ğin­den do­la­yı ya­şa­mı­nı yi­tir­miş­ti. Bu ko­nu­da ne ya­pı­lı­yor?

İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­na da bir so­rum ola­cak. Kö­ye Dö­nüş Pro­je­si­’y­le il­gi­li key­fî bir pa­zar­lık var. O ko­mis­yon­lar böy­le key­fî dav­ra­nı­yor ve öde­me­ler­le il­gi­li ne­den bu ka­dar ge­cik­me var?

Son ola­rak da linç kül­tü­rüy­le il­gi­li gös­ter­miş ol­du­ğu du­yar­lı­lık­tan do­la­yı Sa­yın Ba­ka­nı­ma te­şek­kür edi­yo­rum.

Sağ olun.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim.

KA­MER GENÇ (Tun­ce­li) – Sa­yın Baş­kan, ben ka­çın­cı sı­ra­da­yım. Ben en baş­ta gel­dim Re­cai Be­y’­le bir­lik­te. Ken­di­si şa­hit bu­ra­da. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­lüş­me­ler)

BAŞ­KAN – Ar­ka­daş­la­r…

KA­MER GENÇ (Tun­ce­li) - Gü­lü­yor­su­nuz uta­na­ca­ğı­nı­za. Gül­me­yin. Ne gü­lü­yor­su­nuz!

Re­cai Be­y’­le be­ra­ber gel­dik. Böy­le bir şey ol­maz ya.

BAŞ­KAN – Sa­yın Gen­ç…

KA­MER GENÇ (Tun­ce­li) – Böy­le gü­ve­nil­mez bir in­san­sın. Sa­na hiç gü­ven­mi­yo­rum.

BAŞ­KAN – Sa­yın Kork­maz, bu­yu­run.

SÜ­LEY­MAN NEV­ZAT KORK­MAZ (Is­par­ta) – Sa­yın Sağ­lık Ba­ka­nı­mı­za şu so­ru­yu yö­nelt­mek is­ti­yo­rum: Sağ­lık ala­nın­da çağ at­lat­tı­ğı­nı söy­le­di­ği­niz ül­ke­mi­zin en ba­tı­sın­da yer alan bir il­den bah­set­mek is­ti­yo­rum, Is­par­ta­’dan. Is­par­ta ilin­de uz­man he­kim sa­yı­sı 183, pra­tis­yen he­kim sa­yı­sı 204’tür. İl­çe­le­ri­miz­den Süt­çü­ler, Ulu­bor­lu, Se­nir­kent, Ke­çi­bor­lu, Ata­bey, Ak­su ve Ye­ni­şar­ba­dem­li­’de uz­man he­kim bu­lun­ma­mak­ta­dır. Uz­man he­kim bu­lun­ma­yan ve yak­la­şık 120 bin ki­şi­nin ya­şa­dı­ğı bu il­çe­le­ri ne za­man uz­man he­kim ya da he­kim­ler­le ta­nış­tır­ma­yı dü­şü­nü­yor­su­nuz?

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim.

Say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rım, ba­kı­nız, bir kı­sım ar­ka­daş­la­rı­mız her şe­ye iti­raz ede­rek söz hak­kı fa­lan ala­maz­lar. Bu­ra­da gö­rev­li ar­ka­daş­la­rı­mız var. Sı­ra­sıy­la de­vam edip, ge­li­yo­ruz. Me­se­la, şu an­da so­ru sor­ma sı­ra­sı, bit­ti. İkin­ci sı­ra­day­dı iti­raz eden sa­yın mil­let­ve­ki­li­miz, Sa­yın Genç. Bi­raz ön­ce, so­ru sor­ma baş­la­ma­dan ön­ce Sa­yın Sa­kık bu­ra­ya ge­lip “Par­ma­ğı­nın oku­ma­dı­ğı­nı­” ifa­de ede­rek bi­zim kâ­tip üye­le­ri­mi­ze ve gö­rev­li olan ar­ka­daş­la­rı­mı­za “Çok zor oku­du­ğu­nu­” ifa­de et­ti “Ben so­ru hak­kı­mı baş­la­dı­ğı za­man kul­lan­mak is­ti­yo­ru­m” de­miş ve ge­tir­miş ver­miş­tir. Bu ol­muş­tur. Yok­sa kim­se­nin hak­kı­nın ha­lel­dar edil­di­ği fa­lan müm­kün de­ğil­dir.

KA­MER GENÇ (Tun­ce­li) – Sa­yın Baş­kan, baş­tan, ar­ka­daş­la­rın isim­le­ri­ni açık­la­yın.

BAŞ­KAN - Ha, şu­nu da ifa­de et­mek is­ti­yo­rum: Eğer ar­ka­daş­la­rı­mız sa­de­ce bir tek so­ru ve­ya iki tek so­ru­yu yo­rum yap­ma­dan sor­sa­lar bu­ra­da ek­ra­na gi­ren bü­tün ar­ka­daş­la­rı­mı­zın so­ru sor­ma hak­kı de­vam eder.

KA­MER GENÇ (Tun­ce­li) – Bun­dan son­ra açık­la­yın on­la­rı. Açık­la­yı­n… So­ru sor­ma sı­ra­sı­nı açık­la­yın.

BAŞ­KAN – Açık­la­ma is­ti­yor­sa­nız, bu­yu­run: Sa­yın Nec­la Aras, Sa­yın Genç, Sa­yın Us­lu, Sa­yın Öz­çe­lik, Sa­yın Er­ba­tur, Sa­yın Yıl­dız, Sa­yın Kö­se, Sa­yın Öz­trak.

KA­MER GENÇ (Tun­ce­li) – Baş­tan, baş­tan, en baş­ta­n…

BAŞ­KAN – Say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rım, ba­kı­nız, bu­ra­da her­kes var­dır ve beş yıl­dır ben bu gö­re­vi ya­pı­yo­rum ve ada­let­li uy­gu­la­dı­ğı­ma da ina­nı­yo­rum ve bu hu­sus­ta hiç­bir ar­ka­da­şı­mı­za da il­ti­mas geç­mem. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

KA­MER GENÇ (Tun­ce­li) – Böy­le bir şey ol­maz ya!

BAŞ­KAN - Bi­raz ön­ce dik­kat eder­se­niz, mu­ha­le­fet par­ti­si­ne men­sup olan ar­ka­daş­la­rı­mız dâ­hil eğer bir ön­ce­ki so­ru hak­kı­nı, ko­nuş­ma hak­kı­nı kul­lan­ma­mış­sa di­ğe­ri­ne ila­ve et­tim hiç­bir şey söy­le­me­den.

Evet, te­şek­kür edi­yo­rum.

KA­MER GENÇ (Tun­ce­li) – Mil­let­ve­kil­le­ri eşit­tir. Ni­ye be­nim ko­nuş­mam si­zi o ka­dar çıl­dır­tı­yor?

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rım; şim­di sa­yın ba­kan­la­rı­mı­za ce­vap için mik­ro­fo­nu aça­ca­ğım, sa­yın ba­kan­la­rı­mız ce­vap ve­re­cek­ler.

Bu­yu­run Sa­yın Ba­ka­nım.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) – De­ğer­li Baş­ka­nım, te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Ağ­yüz, ye­şil kart so­ru­la­rı­na ni­çin ce­vap ver­me­di­ği­mi­” sor­du­lar, he­men ce­vap ve­re­yim; çün­kü va­kit yok­tu kür­sü­de.

Baş­ka söy­le­di­ği hu­sus­la­rı­… Ha­ni, or­ta­mı ger­mek­ten bah­set­ti. Ben ger­me­mek için on­la­ra ce­vap ver­me­ye­ce­ğim.

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (İs­tan­bul) – Ol­mu­yor!

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) – Ya­ni, sor­du­ğu­nuz so­ru­ya ce­vap ve­rir­ken da­ha da ge­ri­le­bi­lir ama...

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (İs­tan­bul) –  Sa­yın Ba­kan, ol­mu­yor; eğer özür di­ler­se­niz, çok mak­bu­le ge­çe­cek.

BAŞ­KAN – Bu­yu­run.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) – Ye­şil kart­la il­gi­li ola­rak şu­nu ifa­de edi­yo­ru­m…

MEH­MET ŞAN­DIR (Mer­sin) – Sü­rek­li kav­ga et­me­ye de­vam edin Sa­yın Ba­ka­nım!

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) – Ye­şil kart­la il­gi­li ola­ra­k…

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım ba­kın, bir şe­yin ger­çe­ği­ni bil­me­den sağ­da sol­da ko­nu­şu­lan­la­ra ve­ya ba­zı­la­rı­nın ya­zıp çiz­di­ği­ne ba­ka­rak ka­rar ver­me­mek la­zım.

YA­ŞAR AĞ­YÜZ (Ga­zi­an­tep) – Si­zin gö­re­vi­niz ders ver­mek de­ğil be­ye­fen­di!

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) –  Tür­ki­ye'de ip­tal edil­miş, özel ola­rak ip­tal edil­miş ye­şil kart fa­lan yok. Bu yaz mev­si­mi­ne ka­dar, ağus­tos ayı­na ka­dar ye­şil kart­lı­lar­da gün­cel­le­me­le­ri ya­pa­bi­le­cek bir elek­tro­nik sis­tem yok­tu. Bir de­fa sis­te­me gi­ren ye­şil kart­lı gö­rü­nü­yor­du. Şim­di ise­…

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (İs­tan­bul) – Doğ­ru­yu söy­le­mi­yor­su­nuz Sa­yın Ba­kan, doğ­ru­yu söy­le­mi­yor­su­nuz.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) –  Kı­lıç­da­roğ­lu, ben doğ­ru­yu söy­lü­yo­rum, ama se­ni­n…

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (İs­tan­bul) – Ha­yır, söy­le­mi­yor­sun. Se­çim­ler­den ön­ce, elek­tro­nik sis­tem­le­ri, gi­dip ora­da gö­re­cek­ti­niz. Se­çim­ler­den ön­ce...

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) –  …se­nin de­mok­ra­si kül­tü­rün din­le­me­yi ma­ale­sef müm­kün kıl­mı­yor.

BAŞ­KAN – Ar­ka­daş­la­r…

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (İs­tan­bul) – Eve­t…

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) –  So­ru sor­du­nuz, ce­va­bı­nı alın ca­nım!

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (İs­tan­bul) – Eğer, siz, Ba­kan ola­rak gö­re­vi yap­maz­sa­nız, biz, mil­let­ve­ki­li ola­rak ya­pa­ca­ğız.

BAŞ­KAN – Ar­ka­daş­lar, Sa­yın Ba­ka­nı din­le­ye­lim, ce­vap ver­sin.

Bu­yu­run Sa­yın Ba­ka­nım.

MEH­MET ŞAN­DIR (Mer­sin) – Sa­yın Ba­ka­n…

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (İs­tan­bul) -  Çı­kıp siz özür di­le­ye­cek­si­niz!

MEH­MET ŞAN­DIR (Mer­sin) – …so­ru da sor­ma­ya­ca­ğız.

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fe­n…

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) –  Biz doğ­ru söy­le­me­yi de bi­li­yo­ruz. Özür di­le­ye­cek bi­ri­si var­sa siz­si­niz.

BAŞ­KAN – Sa­yın Ba­ka­nım, lüt­fen Ge­nel Ku­ru­la ce­vap ve­ri­niz.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) –  De­ğer­li Baş­ka­nım, ye­şil kart­la il­gi­li ola­rak me­se­le­…

MEH­MET ŞAN­DIR (Mer­sin) – Sa­yın Baş­kan, Sa­yın Ba­ka­nın bu azar­la­ma üs­lu­bu de­vam et­ti­ği sü­re­ce, mu­ha­le­fet par­ti­si ola­rak, ne ko­nu­şu­ruz ne so­ru so­ra­rız. Böy­le bir üs­lup ol­maz!

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) –  De­ğer­li Baş­ka­nım, siz sor­ma­ya­bi­lir­si­ni­z…

YA­ŞAR AĞ­YÜZ (Ga­zi­an­tep) – Bun­dan böy­le de ce­va­bı­nı­zı bek­le­mi­yo­ruz.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - Siz azar­la­ya­cak­sı­nız, siz ha­ka­ret ede­cek­si­niz, biz ce­vap ver­me­ye­ce­ğiz; böy­le şey ola­maz, lüt­fe­n…

MEH­MET ŞAN­DIR (Mer­sin) – Ha­yı­r…

YA­ŞAR AĞ­YÜZ (Ga­zi­an­tep) – Kar­şı­nız­da ço­cuk yok!

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (İs­tan­bul) – Sa­yın Ba­kan, si­ze oy ve­ren Türk mil­le­ti de oy ver­me­yen­ler Türk mil­le­ti de­ğil mi? Si­ze oy ver­me­ye­n…

MEH­MET ŞAN­DIR (Mer­sin) – Sa­yın Baş­ka­n…

BAŞ­KAN – Sa­yın Şan­dır, Sa­yın Ba­kan ce­vap ver­sin efen­dim.

Bu­yu­run.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) –  Sağ­lı­ğın pa­ra­lı hâ­le ge­ti­ril­di­ği ile il­gi­li id­di­alar ta­ma­men yer­siz­dir. Tür­ki­ye'de öte­den be­ri ilaç­ta ve­ya di­ğer ba­zı hiz­met­ler­de­…

MEH­MET ŞAN­DIR (Mer­sin)  – Si­zi pro­tes­to edi­yo­ruz!

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) –  …va­tan­daş­la­rın kat­kı­la­rı alın­mak­ta­dır. Bun­dan son­ra da ta­bii ki alı­na­bi­lir. Her­kes, AK Par­ti Hü­kû­met­le­ri­nin sağ­lık­ta va­tan­da­şın işi­ni na­sıl ko­lay­laş­tır­dı­ğı­nı bi­li­yor, va­tan­da­şı na­sıl mu­aye­ne­ha­ne kö­şe­le­rin­den kur­tar­dı­ğı­nı çok iyi bi­li­yor. Ye­ni ge­len ya­sa da bu man­tık üze­ri­ne in­şa edil­miş­tir.

Sa­yın Ha­sip rönt­gen per­so­ne­li­nin ça­lış­ma sa­at­le­rin­den bah­set­ti. Rönt­gen per­so­ne­li­nin Av­ru­pa norm­la­rın­da ça­lış­ma sa­at­le­ri, al­dık­la­rı şu­a doz­la­rıy­la ala­ka­lı­dır. Tür­ki­ye'de beş sa­at ça­lış­mak­tay­dı­lar, bu­nu se­kiz sa­at ola­rak be­lir­le­me­yi dü­şü­nü­yo­ruz. Bu şe­kil­de bir ka­nu­ni de­ği­şik­lik de yap­tık, an­cak kuş­ku­suz ki, on­la­rın ge­rek­siz ve faz­la şu­a al­ma­sı­nı, rönt­gen al­ma­sı­nı ön­le­ye­cek ted­bir­le­ri­miz de mev­cut.

4/B’y­le il­gi­li ola­rak, eş du­ru­mu hu­su­sun­da ye­ni bir dü­zen­le­me yap­ma­yı dü­şün­mü­yo­ruz. 4/B ta­yin­le­ri, va­tan­da­şı­mı­zın per­so­ne­le ih­ti­yaç duy­du­ğu böl­ge­de, bu ih­ti­ya­cı kar­şı­la­mak üze­re ya­pıl­mak­ta­dır ve 4/B ta­yin­le­ri­ne ta­lip olan de­ğer­li mes­lek­taş­lar, de­ğer­li sağ­lık ça­lı­şan­la­rı da bu şart­la­rı bi­le­rek bu kad­ro­la­ra gel­mek­te­dir­ler. Do­la­yı­sıy­la, o kla­sik, bil­di­ği­miz 657’y­le, va­tan­da­şı, ül­ke­nin ih­ti­yaç gö­rü­len böl­ge­le­rin­de mah­rum et­me dü­şün­ce­sin­de de­ği­liz biz. Bir şe­kil­de, bir ka­pı bu­la­rak, dev­le­te me­mur olup da­ha son­ra da Do­ğu­’dan, Gü­ney­do­ğu­’dan, Or­ta Ana­do­lu­’dan, kır­sal­dan bü­yük şe­hir­le­re, sa­hil ke­sim­le­ri­ne me­mur trans­fe­ri gi­bi bir uy­gu­la­ma­yı sür­dür­me­ye ni­ye­ti­miz yok. Ya­ni, 4/B’y­le il­gi­li uy­gu­la­ma­nın bir mak­sa­dı var, va­tan­da­şa hiz­met ver­mek­tir ve bu mak­sat bu­gün ye­ri­ne ge­ti­ril­mek­te­dir.

Sa­yın Pak­so­y’­un sor­du­ğu so­ru­lar çok es­ki ko­nu­lar ve de­fa­lar­ca ka­mu­oyu­nun hu­zu­run­da bun­la­ra ce­vap ver­dik. Za­ma­nın­da, bun­dan dört beş se­ne ön­ce yap­tı­ğı­mız bir yer­leş­tir­me sı­ra­sın­da, as­lın­da dü­şük pu­an­lı olup da yer­le­şen­ler, o ken­di ter­cih nok­ta­la­rı­na ter­cih ya­pıl­ma­dı­ğı için yer­le­şen­ler­dir. Ya­ni, o böl­ge­le­re da­ha yük­sek pu­an­lı bi­ri­le­ri ter­cih yap­mış da yer­leş­ti­ril­me­miş fa­lan de­ğil­dir.

Ay­rı­ca, bir­ta­kım he­kim­ler için “No­ter­den bel­ge fa­lan alın­dı ne­re­ye

gi­de­cek­le­ri­ne da­ir.” de­ni­yor, böy­le bir şey de hiç bu­gü­ne ka­dar ol­ma­mış­tır.

BAŞ­KAN – Sa­yın Ba­ka­nım, is­ter­se­ni­z…

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) – Ben Sa­yın Ba­ka­nı­ma bı­ra­kı­yo­rum; ge­ri ka­lan so­ru­la­ra ya­zı­lı ola­rak ce­vap ve­re­ce­ğiz.

BAŞ­KAN – Ya­zı­lı ce­vap ve­re­cek­si­niz, evet.

Bu­yu­run Sa­yın Ba­ka­nım.

SIR­RI SA­KIK (Muş) – Önem­li so­ru­lar sor­duk Sa­yın Ba­kan, ni­ye ce­vap ver­mi­yor­su­nuz?

İÇİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (An­ka­ra) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­lar; so­ru­la­ra şöy­le, müm­kün ola­bi­len­le­re kı­sa kı­sa, müm­kün ol­ma­yan­la­ra ya­zı­lı ola­rak ce­vap ve­re­ce­ğiz.

MEH­MET EMİN EK­MEN (Bat­man) – So­ru so­ran­lar dı­şa­rı çık­tı.

BAŞ­KAN – Sa­yın Ba­ka­nı din­le­ye­lim efen­dim.

İÇİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (An­ka­ra) – Ön­ce, po­li­si­mi­zin öz­lük hak­la­rıy­la il­gi­li hu­sus­lar da­ha ön­ce de di­le ge­ti­ril­di, ben ko­nuş­mam­da va­kit kal­ma­dı­ğı için yer ve­re­me­dim. Po­li­si­mi­zin fe­da­kâr­lı­ğı­nı, öz­ve­ri­si­ni en çok biz bi­li­yo­ruz ve on­la­rın ne ka­dar bü­yük gay­ret­le ve ne ka­dar yo­ğun bir me­sa­iy­le ça­lış­tı­ğı­nı bi­li­yo­ruz. Ge­çen hü­kü­met dö­ne­mi­miz­de, 59’un­cu Hü­kû­met dö­ne­min­de bel­li bir iyi­leş­tir­me ya­pıl­dı ama bu­ra­da da ifa­de edil­di­ği gi­bi, Baş­ba­ka­nı­mı­zın, Hü­kû­me­ti­mi­zin, he­pi­mi­zin bu yön­de tes­pi­ti var, ka­ra­rı­mız var, ni­ye­ti­miz var. Bu ko­nu­da Hü­kû­met ola­rak biz ka­rar­lı­yız, far­kın­da­yız, sa­de­ce bu­nun za­ma­nı ve sü­re­ci be­lir­len­me­miş du­rum­da, bu­nu tek­rar bu­ra­da ifa­de et­miş ola­yım. Ama, şu­nu ka­bul et­mi­yo­rum: Sa­yın Öz­de­mir, mes­le­ğin için­den ge­li­yor, ta­bi­i, ön­ce­ki ko­nuş­ma­sın­da ifa­de et­ti, iş­te “A­ra­ba­la­rım ben­zin pa­ra­sı bu­la­mı­yo­r” fa­lan gi­bi ifa­de­ler. Öy­le bir şey söz ko­nu­su ola­maz, çok es­ki­ler­de kal­dı on­lar. Em­ni­yet güç­le­ri­mi­zin tek­no­lo­ji­si de ye­ni­le­ni­yor. Ba­kın, dün ifa­de et­tik tra­fik­le il­gi­li; ar­tık, tab­let bil­gi­sa­yar­lar­la fa­lan ça­lı­şa­cak, şim­di, önü­müz­de­ki yıl hep­si­ni ye­ni­li­yo­ruz. İki yüz ta­ne di­ji­tal ye­ni ra­dar sis­te­mi alı­yo­ruz, ta­bii şu da de­mek bu: Da­ha çok de­ne­tim ya­pa­ca­ğız. Ar­tık, yü­rü­yen ara­cı da hiç­bir yer­de bek­le­me­den da­ha iyi de­net­le­ye­ce­ğiz. Ya­ni tek­no­lo­ji­yi de ye­ni­li­yo­ruz, im­kân­la­rı da ye­ni­li­yo­ruz.

Di­ğer bir so­ru, bu mül­ki ida­re sı­nı­fın­dan ge­len­ler için; doğ­ru­dur, ya­ni bi­rin­ci sı­nıf mül­ki ida­re gru­bun­dan ol­ma­sı la­zım. Mül­ki ida­re amir­li­ğiy­le il­gi­li ola­rak bu doğ­ru­dur, ama va­li­le­ri­miz­den bir ta­ne­si -bu dö­nem ata­dı­ğı­mız- mül­ki ida­re­nin dı­şın­dan, ge­nel ida­re­de bir üst yö­ne­ti­ci­lik­ten, ge­nel mü­dür­lük­ten ge­li­yor, sa­de­ce onun için ge­çer­li ol­ma­mış­tı. İs­ta­tis­tik ve­ri­le­ri­miz yıl so­nun­da yıl­lık ola­rak web si­te­mi­ze de ko­na­cak, ama suç is­ta­tis­tik­le­riy­le il­gi­li bil­gi is­te­yen mil­let­ve­kil­le­ri­mi­ze he­men gön­de­re­bi­li­riz.

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (İs­tan­bul) – Sa­yın Ba­kan, er­ken ol­ma­sı­nın bir sa­kın­ca­sı var mı?

İÇİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (An­ka­ra) – Ben, bu­ra­da bir ko­nu bel­ki­… Evet, Sür­ya­ni ra­hip­le il­gi­li -bi­zim va­tan­da­şı­mız­dır, hep­si bi­zim va­tan­da­şı­mız- çok cid­di bir ça­lış­ma yap­tık ge­ce bo­yu ve za­ten ge­ce be­lir­gin­leş­miş­ti, hem jan­dar­ma­mız­la hem em­ni­ye­ti­miz­le bir­lik­te biz­zat Em­ni­yet Ge­nel Mü­dü­rü­müz, Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­ta­nı­mız, he­pi­miz, ora­da iyi bir ça­lış­ma yap­tık.

Bi­zim bu ko­nu­lar­da sak­la­ya­cak hiç­bir şe­yi­miz yok. So­ru­nun de­va­mıy­dı. Ben­ze­ri her olay­da İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı ola­rak da­ha şef­faf ola­ca­ğız, şef­faf­lı­ğa önem ve­re­ce­ğiz.

Ba­kın, şu gün­ler­de ba­sın­da fa­lan yer alan hu­sus­lar var. Hep­si­nin biz far­kın­da­yız, de­ğer­len­dir­dik; ço­ğu yan­lış şey­ler ya­zı­lı­yor, po­li­si­mi­zin son gün­ler­de­ki tu­tu­muy­la il­gi­li hak­sız eleş­ti­ri­ler var. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Ma­lat­ya­’y­la il­gi­li yan­lış bil­gi­le­r… Ço­cuk oyun­ca­ğı ta­ban­cay­la il­gi­li bu­gün ga­ze­te­ler­de bir ha­be­r… Ço­cuk oyun­ca­ğı ta­ban­ca bun­lar. Ya­ni, hep­si de şu an­da sav­cı­lı­ğın elin­de.

Şun­dan emin olu­nuz: Ba­kan­lık ola­rak şef­faf­lı­ğı ar­tı­ra­ca­ğız, yıl ba­şın­dan iti­ba­ren, 1 Ocak­tan iti­ba­ren ba­sın söz­cü­lü­ğü baş­la­tı­yo­ruz. Bü­tün gü­ven­lik bi­rim­le­ri­miz­den ge­len bil­gi­ler anın­da ba­sın­la pay­la­şı­la­cak, va­tan­da­şı­mız­la pay­la­şı­la­cak. Çe­te­ler­le il­gi­li, uyuş­tu­ru­cuy­la il­gi­li ar­tık bü­tün ra­kam­la­rı ve­re­ce­ğiz, hiç­bir giz­li şey kal­ma­ya­cak; ne­re­de, ne ka­dar, ne ya­pıl­dı, ne ya­ka­lan­dı, mü­ca­de­le na­sıl sü­rü­yor va­tan­da­şı­mız bil­sin.

Okul gü­ven­li­ğiy­le il­gi­li, eği­tim gü­ven­li­ğiy­le il­gi­li­… Ba­kın, okul­lar açıl­dı ey­lü­lün or­ta­sın­da, bu­gü­ne ka­dar hiç­bi­ri­mi­zi üzen bir olay ol­ma­mış­tır. Çün­kü, biz açık­ça ilan et­tik; si­vil bi­rim per­so­ne­li­miz­le, si­vil un­sur­lar­la çok yo­ğun de­net­le­ye­ce­ğiz, okul çev­re­sin­de ço­cuk­la­rı­mı­zı za­rar­lı alış­kan­lık­la­ra da­vet eden­le­re fır­sat ve­ril­me­ye­cek ve ba­şa­rı­yo­ruz, çok da iyi gi­di­yor; sö­mest­rde de­ğer­len­di­re­ce­ğiz.

So­ru­lan so­ru­lar her­hâl­de bu ama izin ve­rir­se­niz, ya­rım da­ki­ka, te­rör­den za­rar gö­ren­le­rin za­ra­rı­nın öden­me­si­… Bi­li­yor­su­nuz 2004 yı­lın­da bu­nun ya­sa­sı­nı çı­kar­dık. Şu ana ka­dar 281 bin baş­vu­ru ol­du, bu­nun 101 bi­ni de­ğer­len­di­ril­di, bun­lar için 390 mil­yon 718 bin 783 li­ra şu ana ka­dar öden­di. De­ğer­len­dir­me­ler ni­çin ya­vaş gi­di­yor? As­lın­da tak­vi­ye et­tik o bi­rim­le­ri. Ben böl­ge top­lan­tı­sı­na git­ti­ğim­de onu bi­raz da­ha vur­gu­la­dım. Ama, bun­lar on yıl, on beş yıl, yir­mi yıl ön­ce­si­ne ait baş­vu­ru­lar, ço­ğu bel­ge­le­ne­mi­yor; yı­kıl­mış, ara­zi­le­rin ya­pı­sı de­ğiş­miş, ko­nut­lar de­ğiş­miş; onun için de de­ğer­len­dir­me­si ge­ci­ki­yor. Bü­tün me­se­le bu­dur.

He­pi­ni­ze tek­rar te­şek­kür edi­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ba­ka­nım.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, şim­di sı­ra­sıy­la se­ki­zin­ci tur­da yer ala­n…

KA­MER GENÇ (Tun­ce­li) – Sa­yın Baş­kan, ka­rar ye­ter sa­yı­sı is­ti­yo­rum oy­la­ma­da.

BAŞ­KAN - …büt­çe­le­rin bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si hu­su­su­nu ve bö­lüm­le­ri­ni ay­rı ay­rı oku­tup oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım ve bu hu­sus­ta bir ka­rar ye­ter sa­yı­sı ta­le­bi var­dır, onu da ara­ya­ca­ğım.

Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı 2008 Yı­lı Büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir, ka­rar ye­ter sa­yı­sı var­dır.

Bö­lüm­le­ri oku­tu­yo­rum:

15-  SAĞ­LIK BA­KAN­LI­ĞI

1.– Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

A – C E T V E L İ

Ko­du                                                      Açık­la­ma                                        (YTL)

01                                    Ge­nel Ka­mu Hiz­met­le­ri                          32.810.000

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

02                                    Sa­vun­ma Hiz­met­le­ri                                    296.000

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

03                                    Ka­mu Dü­ze­ni ve Gü­ven­lik Hiz­met­le­ri    685.000

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

07                                    Sağ­lık Hiz­met­le­ri                              10.794.279.000

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

                                        TOP­LAM                                                10.828.070.000

BAŞ­KAN – Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı 2008 Yı­lı Büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri ka­bul edil­miş­tir.

Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı 2006 Yı­lı Ke­sin He­sa­bı­nın bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

2.– Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim  Ke­sin He­sa­bı

BAŞ­KA­N– (A) cet­ve­li­nin ge­nel top­la­mı­nı oku­tu­yo­rum:

Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim  Ke­sin He­sa­bı

A  –  C E T V E L İ

                                                                                                                         (YTL)

- Ge­nel Öde­nek Top­la­mı                      :                                7.966.724.272,09

- Top­lam Har­ca­ma                                :                                8.535.953.434,09

- Öde­nek Dı­şı Har­ca­ma                        :                                   843.786.672,24

- İp­tal Edi­len Öde­nek                            :                                   274.540.366,70

- Er­te­si Yı­la Dev­re­den Öde­nek        :                                   100.654.952,27

BAŞ­KA­N– (A) cet­ve­li­ni ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı 2006 Yı­lı Ke­sin He­sa­bı­nın bö­lüm­le­ri ka­bul edil­miş­tir.

Hu­dut ve Sa­hil­ler Sağ­lık Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2008 Yı­lı Büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Bö­lüm­le­ri oku­tu­yo­rum:

40.19 - HU­DUT VE SA­HiL­LER SAĞ­LIK GE­NEL MÜ­DÜR­LÜ­ĞÜ

1.– Hu­dut ve Sa­hil­ler Sağ­lık Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

A – C E T V E L İ

Ko­du                                                      Açık­la­ma                                        (YTL)

01                                       Ge­nel Ka­mu Hiz­met­le­ri                         5.033.000

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

02                                       Sa­vun­ma Hiz­met­le­ri                                    99.000

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

03                                       Ka­mu Dü­ze­ni ve Gü­ven­lik Hiz­met­le­ri 1.025.000

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

07                                       Sağ­lık Hiz­met­le­ri                                   90.780.000

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

                                           TOP­LAM                                                     96.937.000

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

(B) cet­ve­li­ni oku­tu­yo­rum:

B – C E T V E L İ

Ko­du                                                      Açık­la­ma                                        (YTL)

01                                       Ver­gi Ge­lir­le­ri                                        85.500.000

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

03                                       Te­şeb­büs ve Mül­ki­yet Ge­lir­le­ri             721.000

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

05                                       Di­ğer Ge­lir­ler                                                779.000

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

                                           TOP­LAM                                                     87.000.000

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Hu­dut ve Sa­hil­ler Sağ­lık Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2008 Yı­lı Büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri ka­bul edil­miş­tir.

Hu­dut ve Sa­hil­ler Sağ­lık Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2006 Yı­lı Ke­sin He­sa­bı­nın bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

2.– Hu­dut ve Sa­hil­ler Sağ­lık Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim  Ke­sin He­sa­bı

BAŞ­KA­N– (A) cet­ve­li­nin ge­nel top­la­mı­nı oku­tu­yo­rum:

Hu­dut ve Sa­hil­ler Sağ­lık Ge­nel Mü­dür­lü­ğü

2006 Yı­lı Ke­sin He­sa­bı

A  –  C E T V E L İ

                                                                                                                         (YTL)

- Ge­nel Öde­nek Top­la­mı                      :                                  137.500.536,94

- Top­lam Har­ca­ma                                :                                     92.897.738,36

- İp­tal Edi­len Öde­nek                            :                                     44.602.798,58

- Er­te­si Yı­la Dev­re­den Öde­nek        :                                       8.036.125,50

BAŞ­KA­N– (A) cet­ve­li­ni ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

(B) cet­ve­li­nin ge­nel top­la­mı­nı oku­tu­yo­rum:

B  –  C E T V E L İ

                                                                                                                            Lira

- Büt­çe tah­mi­ni                                     :                                      60.000.000,00

- Yı­lı tah­si­la­tı                                        :                                      84.837.971,63

BAŞ­KA­N–  (B) cet­ve­li­ni ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Hu­dut ve Sa­hil­ler Sağ­lık Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2006 Yı­lı Ke­sin He­sa­bı­nın bö­lüm­le­ri ka­bul edil­miş­tir.

İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı 2008 Yı­lı Büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Bö­lüm­le­ri oku­tu­yo­rum:

10- İÇİŞ­LE­Rİ BA­KAN­LI­ĞI

1.– İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

A – C E T V E L İ

Ko­du                                                      Açık­la­ma                                        (YTL)

01                                    Ge­nel Ka­mu Hiz­met­le­ri                    1.138.094.000

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

02                                    Sa­vun­ma Hiz­met­le­ri                               86.415.000

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

03                                    Ka­mu Dü­ze­ni ve Gü­ven­lik Hiz­met­le­ri 2.436.000

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

06                                    İs­kan ve Top­lum Re­fa­hı Hiz­met­le­ri 120.000.000

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir

                                         TOP­LAM                                                  1.346.945.000

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı 2008 Yı­lı Büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri ka­bul edil­miş­tir.

İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı 2006 Yı­lı Ke­sin He­sa­bı­nın bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

2.– İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı 2006 Yı­lı Ke­sin He­sa­bı

BAŞ­KA­N– (A) cet­ve­li­nin ge­nel top­la­mı­nı oku­tu­yo­rum:

İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim  Ke­sin­he­sa­bı

A  –  C E T V E L İ

                                                                                                                         (YTL)

- Ge­nel Öde­nek Top­la­mı                      :                              1.107.893.983,00

- Top­lam Har­ca­ma                                :                              1.148.328.729,36

- Öde­nek Dı­şı Har­ca­ma                       :                                    67.168.879,54

- İp­tal Edi­len Öde­nek                            :                                    26.734.133,18

BAŞ­KA­N– (A) cet­ve­li­ni ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı 2006 Yı­lı Ke­sin He­sa­bı­nın bö­lüm­le­ri  ka­bul edil­miş­tir.

Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2008 Yı­lı Büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Bö­lüm­le­ri oku­tu­yo­rum:

10.82- EM­Nİ­YET GE­NEL MÜ­DÜR­LÜ­ĞÜ

1.– Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

A – C E T V E L İ

Ko­du                                                      Açık­la­ma                                        (YTL)

01                                      Ge­nel Ka­mu Hiz­met­le­ri                      153.382.000

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

02                                      Sa­vun­ma Hiz­met­le­ri                                  260.000

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

03                                      Ka­mu Dü­ze­ni ve Gü­ven­lik Hiz­met­le­ri 6.237.264.500

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

07                                      Sağ­lık Hiz­met­le­ri                                      2.882.000

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir

09                                      Eği­tim Hiz­met­le­ri                                202.674.500

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

                                          TOP­LAM                                                6.596.463.000

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2006 Yı­lı Ke­sin He­sa­bı­nın bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

2.– Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim  Ke­sin He­sa­bı

BAŞ­KA­N– (A) cet­ve­li­nin ge­nel top­la­mı­nı oku­tu­yo­rum:

Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim  Ke­sin He­sa­bı

A  –  C E T V E L İ

                                                                                                                         (YTL)

- Ge­nel Öde­nek Top­la­mı                      :                               4.875.778.103,65

- Top­lam Har­ca­ma                                :                               5.161.780.833,70

- Öde­nek Dı­şı Har­ca­ma                       :                                  366.731.682,33

- İp­tal Edi­len Öde­nek                            :                                    80.695.955,02

- Er­te­si Yı­la Dev­re­den Öde­nek                                             21.991.937,17

BAŞ­KA­N– (A) cet­ve­li­ni ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2006 Yı­lı Ke­sin He­sa­bı­nın bö­lüm­le­ri ka­bul edil­miş­tir.

Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­tan­lı­ğı 2008 Yı­lı Büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Bö­lüm­le­ri oku­tu­yo­rum:

10.81- JAN­DAR­MA GE­NEL KO­MU­TAN­LI­ĞI

1.– Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­tan­lı­ğı 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

A – C E T V E L İ

Ko­du                                                      Açık­la­ma                                        (YTL)

03                                  Ka­mu Dü­ze­ni ve Gü­ven­lik Hiz­met­le­ri 3.128.378.000

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

                                       TOP­LAM                                                    3.128.378.000

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­tan­lı­ğı 2008 Yı­lı Büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri ka­bul edil­miş­tir.

Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­tan­lı­ğı 2006 Yı­lı Ke­sin He­sa­bı­nın bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

2.– Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­tan­lı­ğı 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim  Ke­sin He­sa­bı

BAŞ­KA­N– (A) cet­ve­li­nin ge­nel top­la­mı­nı oku­tu­yo­rum:

Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­tan­lı­ğı 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim  Ke­sin He­sa­bı

A  –  C E T V E L İ

                                                                                                                         (YTL)

- Ge­nel Öde­nek Top­la­mı                     :                                2.707.254.056,97

- Top­lam Har­ca­ma                                :                                2.629.821.703,80

- Öde­nek Dı­şı Har­ca­ma                       :                                     98.089.371,15

- İp­tal Edi­len Öde­nek                           :                                   175.221.938,82

- Er­te­si Yı­la Dev­re­den Öde­nek        :                                   159.911.901,24

BAŞ­KA­N– (A) cet­ve­li­ni ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­tan­lı­ğı 2006 Yı­lı Ke­sin He­sa­bı­nın bö­lüm­le­ri ka­bul edil­miş­tir.

Sa­hil Gü­ven­lik Ko­mu­tan­lı­ğı 2008 Yı­lı Büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Bö­lüm­le­ri oku­tu­yo­rum:

10.83- SA­HİL GÜ­VEN­LİK KO­MU­TAN­LI­ĞI

1.– Sa­hil Gü­ven­lik Ko­mu­tan­lı­ğı 2008 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si

A – C E T V E L İ

Ko­du                                                      Açık­la­ma                                        (YTL)

03                                 Ka­mu Dü­ze­ni ve Gü­ven­lik Hiz­met­le­ri 233.317.000

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

                                     TOP­LAM                                                        233.317.000

BAŞ­KA­N– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Sa­hil Gü­ven­lik Ko­mu­tan­lı­ğı 2008 Yı­lı Büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri ka­bul edil­miş­tir.

Sa­hil Gü­ven­lik Ko­mu­tan­lı­ğı 2006 Yı­lı Ke­sin He­sa­bı­nın bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

2.– Sa­hil Gü­ven­lik Ko­mu­tan­lı­ğı 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim  Ke­sin He­sa­bı

BAŞ­KA­N– (A) cet­ve­li­nin ge­nel top­la­mı­nı oku­tu­yo­rum:

Sa­hil Gü­ven­lik Ko­mu­tan­lı­ğı 2006 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim  Ke­sin He­sa­bı

A  –  C E T V E L İ

                                                                                                                         (YTL)

- Ge­nel Öde­nek Top­la­mı                     :                                  155.337.326,10

- Top­lam Har­ca­ma                                :                                  116.533.528,82

- Öde­nek Dı­şı Har­ca­ma                       :                                            20.362,81

- İp­tal Edi­len Öde­nek                           :                                    38.824.160,09

- Er­te­si Yı­la Dev­re­den Öde­nek        :                                    33.170.993,39

BAŞ­KA­N– (A) cet­ve­li­ni ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Sa­hil Gü­ven­lik Ko­mu­tan­lı­ğı 2006 Yı­lı Ke­sin He­sa­bı­nın bö­lüm­le­ri ka­bul edil­miş­tir.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­kil­le­ri, böy­le­ce, se­ki­zin­ci tur­da, Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı, Hu­dut ve Sa­hil­ler Sağ­lık Ge­nel Mü­dür­lü­ğü, İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı, Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü, Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­tan­lı­ğı ve  Sa­hil Gü­ven­lik Ko­mu­tan­lı­ğı­nın 2008 yı­lı büt­çe­le­ri ile 2006 yı­lı ke­sin he­sap­la­rı ka­bul edil­miş­tir.      Ba­kan­lık­la­rı­mız için ve mil­le­ti­miz için ha­yır­lar ge­tir­me­si­ni di­li­yo­rum.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­kil­le­ri, prog­ra­ma gö­re ku­ru­luş­la­rın büt­çe ve ke­sin he­sap­la­rı­nı sı­ra­sıy­la gö­rüş­mek için, 9 Ara­lık 2007 Pa­zar gü­nü sa­at 11.00’de top­lan­mak üze­re bir­le­şi­mi ka­pa­tı­yo­rum ve siz­le­re ha­yır­lı ak­şam­lar di­li­yo­rum.

 

Ka­pan­ma Saa­ti: 21.06