DÖNEM: 23 YASAMA
YILI: 2
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
CİLT
: 11
43üncü Birleşim
27 Aralık 2007 Perşembe
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III.
- YOKLAMALAR
IV.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- TBMM
Başkan Vekili Nevzat Pakdilin, Ankara Balâda meydana gelen deprem;
Atatürkün Ankaraya gelişinin yıl dönümü; İstiklal
Marşımızın şairi Mehmet Âkif Ersoyun ölüm yıl
dönümü ve yaklaşmakta olan 2008 yılı nedeniyle
konuşması
V.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- Samsun
Milletvekili Ahmet Yeninin, Mehmet Âkif Ersoyun ölümünün 71inci yıl
dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Mersin
Milletvekili Kadir Uralın , Millî Eğitim
Bakanlığının yönetici atamalarına ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, üniversitelerin sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR VE AÇIKLAMALAR
1.- Ankara
Milletvekili Mehmet Emrehan Halıcının, Ankara Balâda meydana
gelen depreme ilişkin açıklaması
2.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, mahkeme
başkanlığı ve cumhuriyet
başsavcılıklarınca gönderilen ve Başkanlıkça
bilgiye sunulan belgelerin, Genel Kurula sunulmadan öncelikle Anayasa ve Adalet
Karma Komisyonuna gönderilmesi gerektiğine; yapılan uygulamanın
doğru olmadığına ilişkin açıklaması
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
DUYURULAR
1.-
Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk ile İstanbul Milletvekili
Sebahat Tuncel haklarında İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi
Başkanlığının, Diyarbakır Cumhuriyet
Başsavcılığının ve Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığının bildirmiş olduğu
dosyaların Anayasanın 83üncü maddesinin ikinci fıkrası
gereğince Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgisine sunulmasına
ilişkin duyuru
B)
MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin ve 22 milletvekilinin, polislerin mesleki ve sosyal
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/74)
2.- Muğla
Milletvekili Metin Ergun ve 29 milletvekilinin, mermercilik sektöründeki
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/75)
3.- Gaziantep
Milletvekili Mehmet Erdoğan ve 26 milletvekilinin, Nemrut Dağı
Millî Parkındaki sorunların araştırılarak tarihî
eserlerin korunması ve turizmde etkin değerlendirilmesi için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/76)
C)
ÖNERGELER
1.- AK Parti,
CHP, MHP, DTP Grubu başkan vekilleri ile İzmir Milletvekili Recai
Birgünün; dost ve kardeş Pakistanda düzenlenen menfur bir terör
saldırısı sonucu, çok sayıda Pakistan
vatandaşıyla birlikte, eski başbakanlardan Benazir Buttonun da
hayatını kaybetmesi nedeniyle kardeş Pakistanın birlik ve
bütünlüğünü, demokrasi ve istikrarını hedef alan bu menfur
saldırıyı ve bütün terör saldırılarını
şiddetle lanetlediklerine; Pakistan halkının huzur,
barış ve ülke istikrarını bozmak isteyenlere fırsat vermeyeceğine,
bütün sorunlarını demokrasi ve hukukun içinde kalarak çözeceğine
olan inançlarını bir kez daha vurgulamak istediklerine ve başta
Benazir Butto olmak üzere hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet, yakınlarına
ve Pakistan halkına başsağlığı dilediklerine
ilişkin müşterek bildirileri
VIII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A)
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
1.- Tanık
Koruma Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/346) (S.
Sayısı: 34)
2.- Ses ve Gaz
Fişeği Atabilen Silahlar Hakkında Kanun Tasarısı ve
İçişleri Komisyonu Raporu (1/437) (S. Sayısı: 54)
3.- Temel Ceza
Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Adalet Komisyonu Raporu (1/335) (S. Sayısı: 56)
4.- Trabzon Milletvekili
Cevdet Erdöl ve Adana Milletvekili Necdet Ünüvarın; Sağlık
Hizmetleri Temel Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ile Sağlık, Aile, Çalışma ve
Sosyal İşler Komisyonu Raporu (2/65) (S. Sayısı: 72)
5.- Trabzon
Milletvekili Cevdet Erdölün; Tütün Mamullerinin Zararlarının
Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/9) (S. Sayısı: 55)
IX.-
TEŞEKKÜR, TEBRİK, TEMENNİ VE TAZİYELER
1.- Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli, İzmir Milletvekili Oktay Vural,
İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, Van Milletvekili
Fatma Kurtulan, İzmir Milletvekili Recai Birgün ve Tunceli Milletvekili
Kamer Gençin, Pakistanda bir suikast sonucu vefat eden Benazir Buttoya
Allahtan rahmet, Pakistan halkına başsağlığı
dileyen konuşmaları
X.-
OYLAMALAR
1.- Tanık
Koruma Kanunu Tasarısının oylaması
XI.-
SORULAR VE CEVAPLAR
A)
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun, Ceyhan ilçesinin adliye binası
ihtiyacına ilişkin Başbakandan sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahinin
cevabı (7/416)
2.- İstanbul
Milletvekili Fatma Nur Serterin, Şemdinli olaylarıyla ilgili
iddianameye ilişkin Başbakandan sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahinin
cevabı (7/491)
3.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, Torbalı ilçesinin adliye
binası ihtiyacına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahinin
cevabı (7/575)
4.- Edirne
Milletvekili Rasim Çakırın, emeklilerin sendikalaşmasına yönelik
düzenleme çalışmasına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahinin
cevabı (7/576)
5.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, Bursa Senfoni Orkestrasına müzik
aleti alım ihalesindeki usulsüzlük iddiasına ilişkin sorusu ve
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı (7/822)
6.- Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, turizm sektörünün çeşitli yönlerden
desteklenmesine ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günayın cevabı (7/915)
7.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Ufuk Urasın, Allianoi antik sağlık
merkezine ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul
Günayın cevabı (7/952)
8.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, Antalyanın turizm master planına
ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın
cevabı (7/953)
9.- Samsun
Milletvekili Osman Çakırın, özel tiyatrolara verilen devlet
desteğine ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günayın cevabı (7/1002)
10.- Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, Antalyada turizmin
yaygınlaştırılmasına ilişkin sorusu ve Kültür ve
Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı (7/1003)
11.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, panelvan tipi araç sahiplerine verilen geriye
dönük vergi cezasına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal
Unakıtanın cevabı (7/1006)
12.-
İstanbul Milletvekili Hasan Macitin, Tekelin alkollü içkiler bölümünün
satışına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal
Unakıtanın cevabı (7/1008)
13.- Ankara
Milletvekili Nesrin Baytokun, hediye tabancalara ve ilgili soru önergesine
ilişkin sorusu ve Millî Savunma
Bakanı M. Vecdi Gönülün cevabı (7/1027)
14.- Aydın
Milletvekili Mehmet Fatih Atayın, özürlü istihdamına ilişkin
sorusu ve Devlet Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı (7/1129)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 14.04te açılarak beş oturum yaptı.
İstanbul
Milletvekili Mustafa Şükrü Elekdağın, Hristiyan rahiplere
yönelik saldırılara ilişkin gündem dışı
konuşmasına, Devlet Bakanı Mustafa Said
Yazıcıoğlu cevap verdi.
Ankara
Milletvekili Yıldırım Tuğrul Türkeş, Atatürkün
Ankaraya gelişinin 88inci yıl dönümüne,
Malatya
Milletvekili Mahmut Mücahit Fındıklı, Malatya ve çevresindeki
kara yollarının yapımına ve bakanlıkların
faaliyetlerine,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Artvin
Milletvekili Metin Arifağaoğlu ve 23 milletvekilinin, Artvin Cerattepedeki
madencilik faaliyetlerinin çevreye etkilerinin (10/71),
Aydın
Milletvekili Mehmet Fatih Atay ve 21 milletvekilinin, eğitim
kurumlarında tarikat örgütlenmesi iddialarının (10/72),
Bursa
Milletvekili Necati Özensoy ve 28 milletvekilinin, baz istasyonlarının
yer seçimindeki sorunların ve halk sağlığına
etkilerinin (10/73),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı
ve ön görüşmelerinin sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
24-26 Ekim 2007
tarihlerinde Romanyaya,
14-17 Kasım
2007 tarihlerinde Çek Cumhuriyeti ve Azerbaycana,
6-8 Kasım
2007 tarihlerinde İtalyaya,
Resmî ziyarette
bulunan Başbakan Recep Tayyip Erdoğana refakat eden heyetlere
katılmaları uygun görülen milletvekillerine ilişkin
Başbakanlık tezkereleri kabul edildi.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kararlaştırılmış olan Tanık Koruma Kanunu
Tasarısının (1/346) (S. Sayısı: 34) görüşmelerine
devam edilerek ikinci bölümü üzerinde bir süre görüşüldü; birleşime
verilen aradan sonra ilgili Komisyon ve Hükûmet yetkilileri Genel Kurulda
hazır bulunmadıklarından ertelendi.
27 Aralık
Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 14.00te toplanmak
üzere, birleşime 19.54te son verildi.
Nevzat PAKDİL
Başkan Vekili
Fatoş
GÜRKAN Canan
CANDEMİR ÇELİK
Adana Bursa
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Harun TÜFEKCİ
Konya
Kâtip Üye
No.: 58
II.- GELEN KÂĞITLAR
27 Aralık 2007 Perşembe
Teklifler
1.- Mersin
Milletvekili İsa Gök ve 21 Milletvekilinin; Polis Vazife ve Selahiyet
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/105) (İçişleri ile
Adalet Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12.12.2007)
2.- İzmir
Milletvekili Harun Öztürk ve 11 Milletvekilinin; 25.8.1999 Tarihli ve 4447
Sayılı İşsizlik Sigortası Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/106)
(Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan
ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.12.2007)
Rapor
1.- Malatya
Milletvekili Mahmut Mücahit Fındıklı ve 7 Milletvekilinin;
Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG)
Piyasası Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ve Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydının; 24.06.2006 Tarih ve 5522 Sayılı
Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG)
Piyasası Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifi ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar,
Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (2/103, 2/104) (S. Sayısı: 86)
(Dağıtma tarihi: 27.12.2007) (GÜNDEME)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin ve 22 Milletvekilinin, polislerin mesleki ve sosyal
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/74) (Başkanlığa geliş
tarihi: 03/12/2007)
2.- Muğla
Milletvekili Metin Ergun ve 29 Milletvekilinin, mermercilik sektöründeki
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/75)
(Başkanlığa geliş tarihi: 06/12/2007)
3.- Gaziantep
Milletvekili Mehmet Erdoğan ve 26 Milletvekilinin, Nemrut Dağı
Milli Parkındaki sorunların araştırılarak tarihi
eserlerin korunması ve turizmde etkin değerlendirilmesi için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın
98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/76) (Başkanlığa geliş
tarihi: 07/12/2007)
Süresi İçinde Cevaplandırılmayan
Yazılı Soru Önergeleri
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa
Özyürekin, AİHMne bildirilen Türk yargıç adaylarının
reddedilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/265)
2.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, Türk
Tarih Kurumu Başkanının bazı açıklamalarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/865)
3.- Aydın Milletvekili Mehmet Fatih
Atayın, ABD Başkanı ile yaptığı görüşmeye
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/868)
4.- İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının, doğalgaz dağıtım şirketleriyle
ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/869)
5.- Kırklareli Milletvekili Tansel
Barışın, doğalgaz dağıtım şirketiyle
ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/870)
6.- Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncünün,
Suudi Arabistan Kralına Devlet Şeref Madalyası verilmesine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/871)
7.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersinin,
İncirlik Üssünün kullanımıyla ilgili bazı iddialara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/872)
8.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuzun,
afetlere karşı alınan önlemlere ve afet
mağdurlarının zararlarının giderilmesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/873)
9.- İzmir Milletvekili Kemal Anadolun,
THYnin bir sempozyuma sponsor olmasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/876)
10.- Kırklareli Milletvekili Tansel
Barışın, Başbakanın bir yakınının evinin
bulunduğu sokakta polis ekiplerine nöbet tutturulduğu iddiasına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/891)
11.- Aydın Milletvekili Özlem
Çerçioğlunun, bireysel silahlanmaya ve kamu personelinin silah
taşımasına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/892)
12.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun,
Adananın aldığı göçe ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/893)
13.- Ankara Milletvekili Yılmaz
Ateşin, Ankarada otobüs
duraklarının yenilenmesine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/894)
14.- İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının, tüzel kişiliği sona erecek olan belediyelere,
mahalli idarelerin gelir kaynaklarına ve Bulgaristan göçmenlerinin
vatandaşlık başvurularına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/895)
15.- Mersin Milletvekili İsa Gökün,
okulların depreme karşı güçlendirilmesi için ayrılan
ödeneğe ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/897)
16.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun,
diyabet hastası çocukların sorunlarına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/903)
17.- İstanbul Milletvekili Sacid
Yıldızın, hastanelerde alınması gereken güvenlik önlemlerine
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/904)
18.- Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzünün,
geçici ve sözleşmeli sağlık personeli alımına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/905)
19.- İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının, İzmirdeki hastane ve sağlık
ocaklarının depreme karşı güçlendirilmesine ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/906)
20.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğütün,
Ardahandaki telefon santrallerine ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/910)
21.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankutun,
Pozantı-Ankara otoyolu projesine ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/911)
22.- Kocaeli Milletvekili Hikmet Erenkayanın,
Körfez-Gebze arasındaki karayolu çalışmalarına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/912)
23.- İstanbul Milletvekili Bihlun
Tamaylıgilin, izinsiz halka arz gerçekleştiren şirketlere
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Nazım Ekren) yazılı soru önergesi (7/914)
24.- Muğla Milletvekili Metin Ergunun, mermer
sektörünün sorunlarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/917)
25.- İstanbul Milletvekili Hasan Macitin,
İstanbul ve Tekirdağda yaşanan sel baskınlarına
ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından
yazılı soru önergesi (7/918)
27 Aralık 2007 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa),
Fatoş GÜRKAN (Adana)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 43üncü
Birleşimini açıyorum.
III. -YOKLAMA
BAŞKAN -
Elektronik cihazla yoklama yapacağım.
Yoklama için dört
dakika süre vereceğim.
Yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, yoklama süresi bitti. Niye hâlâ yoklama
pusulalarını arkadaşlara veriyorsunuz!
BAŞKAN
Sayın Genç, hitap tarzlarımızda Genel Kurul içerisinde dikkatli
olalım. Başkanlık Divanı gereğini yapacaktır,
lütfen
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkanlık Divanı, yoklama süresi
içerisinde sonucu panoya aktaracaksınız, biz de göreceğiz!
BAŞKAN
Evet, Meclis Başkanlık
KAMER GENÇ
(Tunceli) O panoya aktarın!
BAŞKAN
Lütfen, yüksek sesle konuşmayınız, yerinize oturunuz ve
Başkanlık Divanının neticesini dinleyiniz!
KAMER GENÇ
(Tunceli) O panoya aktarın bakalım, aktarın panoya!
BAŞKAN
Başkanlık Divanının ne yapacağını İç
Tüzük belirliyor.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, bilmiyor Başkanlık Divanı.
BAŞKAN -
Oturunuz yerinize lütfen! Oturunuz!
KAMER GENÇ
(Tunceli) Panoya aktarın bakalım!
BAŞKAN Saygıdeğer
milletvekilleri, toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati : 14.09
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.20
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa),
Fatoş GÜRKAN (Adana)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 43üncü
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN
Açılışta yapılan yoklamada toplantı yeter
sayısı bulunamamıştı, şimdi yoklama işlemini
tekrar edeceğim.
Yoklama için dört
dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, toplantı yeter
sayısı vardır, gündeme geçiyoruz.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- TBMM Başkan Vekili Nevzat Pakdilin, Ankara
Balâda meydana gelen deprem; Atatürkün Ankaraya gelişinin yıl
dönümü; İstiklal Marşımızın şairi Mehmet Âkif
Ersoyun ölüm yıl dönümü ve yaklaşmakta olan 2008 yılı
nedeniyle konuşması
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekilleri, bugün, 2007 yılının son
yasama çalışmasını yapacağız ve nasip olursa,
önümüzdeki hafta da yeni yıla girmiş olacağız. Bu
vesileyle, 2008 yılının Türk milleti için, İslam âlemi için
ve bütün insanlık âlemi için hayırlar getirmesini diliyorum, sizlere
de hayırlı yıllar diliyorum.
Ayrıca,
bugün sabah Balâda bir deprem yaşadık. Bütün milletimize ve özelde
Balâlılara geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Ayrıca,
bugün, Atatürkün Ankaraya gelişinin yıl dönümüdür. Bu vesileyle,
Mustafa Kemal Atatürkü ve silah arkadaşlarını da bir kez daha
rahmetle, minnetle anıyorum.
Ayrıca,
İstiklal Marşımızın şairi büyük insan Mehmet
Âkif Ersoyun da ölüm yıl dönümüdür. Bu vesileyle, Mehmet Âkif Ersoya ve
Birinci Büyük Millet Meclisinde bulunan bütün milletvekillerine Allahtan
rahmet, minnet ve şükran duygularımızı da ifade ediyorum.
Sayın
milletvekilleri, gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem
dışı söz vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, Mehmet Âkif Ersoyun ölüm yıl dönümü
münasebetiyle söz isteyen Samsun Milletvekili Ahmet Yeniye aittir.
Sayın Yeni,
buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALARI
1.- Samsun Milletvekili Ahmet Yeninin, Mehmet Âkif
Ersoyun ölümünün 71inci yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
AHMET YENİ
(Samsun) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 27 Aralık
Atatürkün Ankaraya gelişinin 88inci yılı münasebetiyle
Ankarada birçok kutlama programları yapılmaktadır. Bu çok
önemli günü ben de kutlayarak sözlerime başlamak istiyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hayatı boyunca milleti ve
ülkesi için göstermiş olduğu millî mücadelede şahsiyeti ve
maneviyatını özüyle ve sözüyle de ortaya koyan İstiklal
Marşımızın şairi millî şairimiz Mehmet Âkif
Ersoyu vefatının 71inci yıl dönümünde anmak, bu nadide
değerlerimizin şahsiyetini, bırakmış olduğu
birçok eseriyle birlikte gelecek nesillerimize anlatmak ve aktarmak
maksadıyla vefatının yıl dönümü olan bugün gündem
dışı söz almış bulunmaktayım. Bu vesile ile yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; birlik ve beraberliğimizi
ortaya koyduğumuz, aynı zamanda tarihi şanlı zaferlerle
dolu aziz milletimizin, vatanımız ve bağımsızlık
mücadelemizin kazanılmasını her zaman dosta düşmana
göğsünü gere gere haykırdığı İstiklal
Marşımızın şairi Mehmet Âkif Ersoyu anma vazifemizi
yerine getirmede gösterilen hassasiyet ve bu ilgi dolayısıyla da
sayın Başkanlığa ve yüce Meclisimize
şükranlarımı arz ediyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; millî şairimiz Mehmet Âkif
Ersoy müstesna bir şahsiyet olarak yaşatmamız ve yâd etmemiz
gereken millî değerlerimizdendir. Kalabalıkları millet yapan en
önemli unsur millî şuurdur. Milletler kendilerine vücut veren
değerlere sahip çıktıkça kimliklerini ve devlet olarak
bağımsızlıklarını korurlar. Tarih sahnesinde
manevi önderleri, millî kahramanları ve kültür şahsiyetlerine sahip
çıkan milletlerin yaşama hakkı vardır.
Mehmet Âkif Ersoy
ömrü boyunca milletimizin yararına olanı dile getirmiştir. Bir eylem
adamı olarak söylediğini bizzat kendi özünde de
yaşamıştır. Toplumun çözüm bekleyen yığınla
meselesi karşısında hareket ve heyecan adamı olarak ortaya
çıkmış, gücünü halktan almış ve bunu bir hayat
tarzı hâline getirmiştir. Millete inanmış ve güvenmiştir.
Mehmet Âkif Ersoy
her yönüyle mükemmel, dört başı mamur bir insandı. Üstün
şahsiyetine örnek oluşturan davranışları,
dostlarıyla münasebetleri ve ideali için yaptığı
fedakârlıklar, Kurtuluş Savaşındaki eşsiz gayretleri,
gurbet hayatı, sanatı, sanatının özellikleri,
şiirimize getirdiği yeni yaklaşımlarıyla hayatı
birçok bakımdan örnektir. Kendisinden alacağımız dersler ve
öğreneceğimiz birçok hususlar mevcuttur. Ahlakı, karakteri,
meşrebi, kişiliği, mizacı, yani seciyesi yüksek bir
insandı.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Mehmet Âkif Ersoyun şahsı
manevisini ve göstermiş olduğu mütevazı kişiliğin
ortaya koyduğu örnek bir olayı, hafızalarınızı
tazelemek için arz etmek istiyorum:
Mehmet Âkif Ersoy
İstiklal Harbimizi sevk ve idare eden siyasi tarihimizin yüz akı
Birinci Meclisimizde Burdur Milletvekilimizdir. Yazmış olduğu
İstiklal Marşımız büyük bir coşkuyla kabul
edilmiştir ve 724 şairin katıldığı bu müsabaka
için konulan mükâfat 500 liradır. Mehmet Âkif Ersoy mükâfat almak
istemediği için evvela iştirak etmemiştir. Maarif
Nazırı Hamdullah Suphi Tanrıöver Beyin Mükâfatı
almazsınız, fakat iştirak ediniz. ricası üzerine buna
katılmıştır. Âkif, bu 500 liralık mükâfatı
Şarkışla Hastanesindeki yaralı gazilere hibe etmiştir.
İşte, kendisini vatanına, milletine adamış olan önder
bir şahsiyet.
Mehmet Âkif Ersoy
için tek mukaddes olan dinin yanında dil de çok mühimdir. Din, bütün kutsi
duyguları, düşünceleri insana telkin eder. Bu duygu ve
düşüncelerin tebliği ise dil vasıtasıyla olur. Mehmet Âkif
Ersoy, ömrünü yüksek bir ideal peşinde, inanç ve cihat ruhu içerisinde
geçirmiştir. Üstadın Asım daki şu beyitleri bize ne güzel
istikametler göstermektedir:
"Zulmü
alkışlayamam, zalimi asla sevemem;
Gelenin keyfi
için geçmişe kalkıp sövemem.
Biri
ecdadıma saldırdı mı, hatta, boğarım...
-
Boğamazsın ki!
- Hiç olmazsa
yanımdan kovarım!
Üçbuçuk soysuzun
ardında zağarlık yapamam;
Hele, hak
namına haksızlığa, ölsem tapamam.
Doğduğumdan
beridir aşığım istiklale,
Bana hiç
tasmalık etmiş değil altın lale.
Yumuşak
başlı isem, kim dedi uysal koyunum.
Kesilir belki,
fakat çekmeye gelmez boynum.
Kanayan bir yara
gördüm mü yanar ta ciğerim,
Onu dindirmek
için kamçı yerim, çifte yerim.
Adam,
aldırma da geç git diyemem, aldırırım.
Çiğnerim,
çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım.
Zalimin
hasmıyım amma, severim mazlumu..."
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Yeni, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
AHMET YENİ
(Devamla) Sayın Başkan, müsaadenizle bir kıta da İstiklal
Marşından okumak istiyorum:
Dalgalan sen de
şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık
dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana
yok, ırkıma yok izmihlal.
Hakkıdır,
hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır,
Hakk'a tapan milletimin istiklal."
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; nitelikli insanımız en
büyük hazinemizdir. Tarihî şahsiyetlerimize sahip çıkar, onları
yaşatırsak ve onların yaşayışıyla
yaşarsak, hem borcumuzu ödemiş hem de geleceğimizi teminat
altına almış oluruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AHMET YENİ
(Devamla) Vatandaşlarımızın geçmiş Kurban
Bayramını tebrik ediyorum. Tekrar, 2008 yılının
barış, huzur ve başarılarla dolu bir yıl olması
dileklerimle hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Yeni.
Gündem
dışı ikinci söz, Millî Eğitim Bakanlığı
yönetici atamaları hakkında söz isteyen Mersin Milletvekili Kadir
Urala aittir.
Sayın Ural,
buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
2.- Mersin Milletvekili Kadir Uralın, Millî
Eğitim Bakanlığının yönetici atamalarına
ilişkin gündem dışı konuşması
KADİR URAL
(Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Danıştay 2. Dairesi tarafından iptal edilen Millî Eğitim
Bakanlığı eğitim kurumları yöneticilerinin atama
yönetmelikleri ve bu konudaki sıkıntılarını Meclis
kürsüsünden dile getirmek üzere gündem dışı söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi, ekranları başından bizleri izleyen
bütün vatandaşlarımızı ve özellikle bir öğretmen
olarak içlerinde yetişmekle gurur duyduğum, geleceğimizi emanet
ettiğimiz eğitim camiamızı saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum.
Sözlerime
başlamadan önce, 27 Aralık Tarsus ilçemizin ve 3 Ocak güzel
Mersinimizin düşman işgalinden kurtuluş günlerini kutluyor,
bütün hemşehrilerime bu gurur dolu günlerinde selam ve saygılarımı
iletiyorum. Bu vesileyle, kutsal vatan topraklarımızda gözleri olan
bütün düşmanlarımıza ve içerideki iş birlikçilerine Türk
milletinin şanlı tarihini yeniden okumalarını tavsiye
ediyor, yeni bir Kurtuluş Savaşı yapılması gerekiyorsa
da, Türk milletinin onurlu tarihinden ve damarlarındaki asil kandan
aldığı güç ve kudretle bunu başarıyla
yapacağı inancımızı da buradan bütün dünyaya
duyuruyorum.
Bu duygu ve
düşüncelerle, İstiklal Marşı şairimiz Mehmet Âkif
Ersoyu saygıyla anıyor, marşımızın on bir
kıtasındaki bütün duygu ve düşüncelerine katılıyor,
bugün bu duygu ve düşüncelere daha fazla ihtiyaç duyduğumuzu da
belirtmek istiyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; son yıllarda Millî Eğitim
Bakanlığımız, sanki hiçbir hükûmetin ya da Millî
Eğitim Bakanlığının aklına gelmemiş gibi
yönetici, okul müdürü ve müdür yardımcısı atama
yönetmeliğindeki, kısaca beş yılını dolduran okul
müdürlerinin yerlerini değiştirme maddesini keyfî uygulamalarla
yapmaya başladı. Bütün tepkilere ve bir hukuk devleti olan Türkiye
Cumhuriyeti Yargı ve Danıştayından bu uygulamaların
döneceğini bile bile, okul müdürlerinin yerleri, hukuk tanımaz bir
aymazlıkla, vurdumduymazlıkla ve inatla değiştirildi.
Tabii, adaletsiz olan bu uygulamalar bir iki defa Türk yüksek
yargısından geriye döndü, yürütmeyi durdurma kararları
alındı, işlemler iptal edildi.
Millî Eğitim
Bakanlığımız, sanki eğitimcilerimizden ve
yöneticilerimizden intikam alır gibi 4/3/2006 tarih ve 26.098
sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren hizmet
puanı, sözlü sınav ve komisyonların takdir puanlarını
göz önüne alarak tercih yapma sistemli bir yönetmelik daha çıkardı.
Bu yönetmeliğe göre, yine okul müdür ve
yardımcılarının yerleri bir kez daha değiştirildi.
Örnek vermek gerekirse, Mersin ili Tarsus ilçesinde görev yapan bir okul müdürü
bu yönetmeliğe göre
Buraya kadar her
şey güzel, fakat bu yönetmelik, Bakanlığın kadrolaşma
isteğine uygun olarak hazırlanmış ve hiçbir objektif
kritere yer vermeyen bir yönetmelik olduğundan, bir eğitim
sendikası, yönetmeliğe yönelik yürütmeyi durdurma talepli
Danıştaya dava açtı. Sonuç ne? Danıştay 2. Dairesi
2007/2002 sayılı kararıyla bu yönetmeliği iptal etti. Bu
yönetmeliğe göre yapılan bütün atamalarda yürütmeyi durdurma
kararı aldı ve bunu Millî Eğitim Bakanlığına
bildirdi. Bakanlık da 2007/84 sayılı genelgeyle bu kararı
valiliklere gönderdi ve bütün idarecilerinin eski görev yerlerine
gönderilmesini istedi.
Şimdi
Tarsustan Anamura gelen müdür ne olacak? Mecburen geriye dönecek. Yani o
kadar şeylerini bırakacak, tekrar geriye dönecek. Bunun gibi 5 bin
tane eğitimci arkadaşımızın maalesef bu konuda
sıkıntıları var. Bu yaptığınız
şimdi hak mı, adalet mi, Allahtan reva mıdır Sayın
Bakan? Yıllarını eğitim ve öğretime adamış
bu insanlara yapılan zulüm değil midir? Bu insanların
eşlerinin ve çocuklarının vebalini nasıl çekeceksiniz?
Şimdi,
sormak gerekiyor: Sizin Bakanlığınızda hukuk
danışmanlarınız, bürokratlarınız ne iş
yapar? Bu yönetmelikleri hazırlayanlar ya
Bakanlığınızı yan gelip yatma yeri olarak görüyorlar
ve uygulamaların yargı kararlarına rağmen
yapılamayacağını size söylemiyorlar ya da bunların
yanlış olduğunu size iletiyorlar, fakat siz, buna rağmen
Ben, bildiğimi yaparım. Dediğim dedik, çaldığım
flüt diyerek yargıdan bu kararların döneceğini bile bile
eğitimi katletme uğruna bunları yapıyorsunuz.
Kaldı ki,
şu anda Ankaradaki bir okula kadrolu bir yönetici atayacak bir
yönetmeliğiniz dahi yok, çünkü Danıştay, bu keyfî
uygulamalı yönetmeliklerin maddelerinin hepsini iptal etti. Bunlardan daha
vahimi ne olacak şimdi? Aldığımız bilgi ve duyumlara
göre, AKPnin bazı il, ilçe ve belde teşkilatları işin
kolayını bulmuşlar, durumdan vazife çıkartarak yönetici
arkadaşlara, yandaşınız olduğu söylenen sendikaya
geçerlerse, bağlı oldukları sendikadan istifa ederlerse,
vekâleten atama yaptıracaklarını söyleyerek,
yandaşınız olduğu söylenilen sendikaya kaymalar
sağlanıyormuş.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Ural konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
KADİR URAL
(Devamla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve Sayın
Bakanımız; burada olsaydınız, bunları da dinlemenizi
isterdim.
Eğitimcilerimizi
ne hâle getirdiniz. Ailesinden, yuvasından, zar zor sağladığı
yaşam koşullarından koparttınız. Kutsal mesleklerinden
soğuttunuz. Dönem ortasında okul idarecilerini
değiştirerek, idarecilerimizin, öğretmenlerimizin,
öğrencilerimizin, velilerimizin psikolojilerini bozdunuz. Eğitime
destek olacağınıza sekte vurdunuz. Oysa, eğitimcilerimizin
işi, Türk millî eğitiminin temel ilkelerinde belirtildiği gibi,
Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı, Türk örf, âdet ve
gelenek ve göreneklerine göre Türk milliyetçiliği ruhuyla yetişmiş
nesiller mi yetiştirmek olmalıydı, sizin partizanca tavır
ve yönetmeliklerinizle uğraşmak mı olmalıydı?
Şimdi,
şapkayı önünüze koyup düşünmeniz gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti
Millî Eğitim Bakanlığına yakışır bir
yönetmelik çıkartarak bu sorunları çözmenizi istiyoruz. Bugün
geldiğimiz noktaya bakacak olursak, zaten bu sorunlar bir bakanı
rahatlıkla koltuğundan edebilecek durumdayken, Sayın
Bakanın hâlâ o koltukta oturmasını da doğrusu
anlayabilmiş değilim. Millî Eğitim Bakanı, eğer Kadir
Ural olarak ben olsaydım, zaten şimdiye kadar çoktan istifa ederdim.
Sözlerime son
verirken, millî eğitim camiası içinde görev yapan bütün idareci,
öğretmen ve yönetici arkadaşlarıma selam ve
saygılarımı iletiyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür
ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ural.
Gündem
dışı üçüncü söz, üniversitelerin sorunlarıyla ilgili söz
isteyen Tunceli Milletvekili Kamer Gençe aittir.
Buyurun
Sayın Genç.
3.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, üniversitelerin
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bugün Balâda
meydana gelen deprem nedeniyle Balâlı hemşehrilerimize geçmiş
olsun diyoruz, gerçi deprem Ankarada da hissedildi.
Ayrıca,
İstiklal Marşımızın yazarı Sayın Mehmet
Âkif Ersoyu şükran ve minnetle anıyorum.
Değerli
milletvekilleri, benim gündem dışı konuşmamın konusu
üniversiteler. Üniversite gençliği bir ülkenin şah
damarıdır, can damarıdır. Bu gençliğin en iyi
şekilde en iyi öğretim kurumlarında okuması, orada devletin
bütün olanaklarının bunlara kanalize edilmesi, teknoloji ve bilimin
en büyük imkânlarından bunların faydalanması için gerekli
olanakların hazırlanması hâlinde, bu gençlerin en iyi şekilde
eğitim göreceği şüphesizdir.
Daha önce de ben
burada konuştum. Tunceli ilinde bir tek meslek yüksekokulu var ve bir tek
yurt yok dedim. Tabii, bu kürsüye eğer bu Hükûmet saygı duyuyorsa, bu
kürsüde dile getirilen konularda bu Hükûmetin eğer kulağı
sağır değilse, bununla ilgilenmesi lazım, ama, maalesef,
hâlâ Tuncelide, 510 tane yükseköğretim öğrencisinin okuduğu bir
yerde, bu insanların kalacağı bir yurt yok, bundan sonra da
böyle anlamaz bir Hükûmete bu konuda bir laf
söylemek de istemiyorum, kendileri bilirler.
Değerli
milletvekilleri, tabii, bu Hükûmet ve bu arada Çankayaya seçilen zat bir YÖK
Başkanını atadı
BAŞKAN
Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim, bir dakika
ÖMER FARUK ÖZ
(Malatya) Sözlerine dikkat et Sayın Genç!
AHMET YENİ
(Samsun) Düzgün konuş!
BAŞKAN
Lütfen
Sayın Cumhurbaşkanımız zat değildir efendim,
Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanıdır, böyle bir ifade olmaz.
Lütfen
KAMER GENÇ
(Devamla) Anladım canım, Allah Allah! Siz öyle zannedersiniz.
YÖK
Başkanını atadı. Bakın, YÖK Başkanını
atadı. YÖK Başkanı, önce dedi ki, geldi Türkiye Büyük Millet
Meclisinde
Yani, bakın, bir üniversite gençliğinin
sağlıklı bir eğitim görebilmesi için o eğitimin
başında bulunan insanların sağlıklı insan
olması lazım. Yani, bilimi, teknolojiyi, aklı, izanı
kavramaları lazım. Yani, aklı, bilimi diğer her şeyin
önünde tutması lazım.
Şimdi, ne
diyor Meclisin Sayın Başkanıyla konuşurken? Diyor ki:
Efendim, Tayyip Erdoğan ile Abdullah Gül dediler ki, sakın
bunları dışarıda açıklama, ipimizi çekerler.
Şimdi, bunu kime söylüyor? Meclisin Başkanına söylüyor. Meclis
Başkanı da kendi makamına televizyoncuları almıyor,
Meclisin televizyoncularını oraya getiriyor -yani, bir
kapışma olmasın diye- ve bu alınan görüntüler öteki televizyonlara
servis yapılıyor. Şimdi, burada sanki bu hizmeti yapan insanlar
suç işlemiş gibi Meclis Başkanının bunlar
hakkında soruşturma açmasını bir defa kınıyorum.
Bir an önce o soruşturmayı da geri almasını diliyorum.
Şimdi, YÖK
Başkanlığına getirilen kişi diyor ki: Efendim,
Anayasa Mahkemesinin kararları üniversite dışında
konmuş yasaklardır. Bunun verdiği beyanatı.
Sayın
milletvekilleri, Anayasanın 134üncü maddesine göre, mahkeme
kararlarına yargı, yasama ve tüm kurumlar uymak zorundadır.
AHMET
İYİMAYA (Ankara) 138.
KAMER GENÇ
(Devamla) 138, neyse, biraz sizin gibi azalttık sayıları.
Ondan sonra, bu
diyor ki: Efendim, rektörler uymasınlar buna. Rektörler
uymasınlar. Rektörler uymadığı takdirde, bu rektörler
soruşturmaya tabi tutmadıkları taktirde, burada bu yasaklar
artık kendi hâlinde kalkacaktır. diyor.
Şimdi,
eğer bir memlekette mahkeme kararları uygulanmayacaksa, o zaman
mahkemeleri de kaldıralım. Sizin gücünüz yetiyor. Buyurun
kaldırın.
Şimdi, ben,
evvelsi gün burada bir konuşma yaptım. 5 tane üniversite rektörü
Otuz küsur gündür, Hacettepe, Galatasaray, Selçuk, Bilecik -bir iki yer daha
vardı, şu anda hatırlayamadım- rektörleri bir aydan fazla
bekliyor orada. Orada Bilecike atanan kişinin size tarifini yapayım:
Bu kişinin İslam dininde reform olmaz diye bir yazısı
var, başka bir şeyi yok. Yani bir ilahiyat fakültesi kökenli.
Şimdi,
bakın, siz devletin hele üniversitelerini hem din odaklı hem dini
düşünceler odaklı bir yapılandırmaya götürürseniz, bu
üniversitelere çok kötülük yapmış olursunuz. Bilim yönünden,
teknoloji yönünden, insanlığa hizmet etmiş nice nice bilim
adamlarımız var. YÖK Başkanlığı, 105 tane
üniversitenin rektörünün başına getiriyorsunuz. Ee, şimdi, bu
adam diyor Mahkeme kararlarına riayet etmeyin. Bilecik Rektörlüğüne
gelen kişi de diyor ki İslam dininde reform olmaz. Böyle bir
şey olur mu?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Genç, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
KAMER GENÇ
(Devamla) Peki, böyle bir insanı bu üniversitelerin başına
getirirseniz, bu üniversitelerden ne bekliyorsunuz siz? Siz, tamamen dini bir
yapılanmayı yükseköğretimde öne getiriyorsunuz. İstanbul
Üniversitesinde, bugün gazetelerde yazıyor. Efendim, işte, bir
tarikat liderine karşı yazı yazan öğrenciler dövülüyor,
otuza yakın öğrenci gözetim altına alınıyor, üçü
yaralı. Ee, şimdi, üniversitelerde böyle tarikatlar hâkim olursa,
böyle bir üniversitede bilim, teknoloji, eğitim olur mu? Olmaz. Yani, onun
için, sayın milletvekilleri, tabii, bundan sonra da düşüncelerimizi
dile getireceğiz, zamanımız da çok az. Bana göre çok büyük
yanlışlıklar yapılıyor. Birileri, Abdullah Gül ve
bazıları, bu memlekette, olabilir, yani din odaklı bir devlet
yönetimi isteyebilirler. Suudi Arabistan Kralını getirip de onun
dizlerinin önünde oturup, onun fotoğrafının önünde
oturabilirler. Ama bu Türkiye Cumhuriyeti devleti bu zihniyetle yönetilemez.
Yönetildiği takdirde, bunun en büyük sıkıntısını
bu yöneticiler göreceklerdir.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
KAYHAN
TÜRKMENOĞLU (Van) Başın göğe erdi!..
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Saygıdeğer
arkadaşlarım, konuşan bütün milletvekili
arkadaşlarımızın kürsü masuniyeti vardır,
doğrudur. Hiçbirisine saygısızlık yapmak kimsenin haddi
değildir. Fakat, millet iradesiyle seçilmiş bir Millet Meclisinin
seçmiş olduğu bir Cumhurbaşkanına hitap tarzı,
doğrusu, çok yadırgayıcı olmaktadır; yani
yanıltıcı olmaktır. Böyle bir ifade olamaz.
ASIM AYKAN
(Trabzon) Meclise yakışmıyor, Meclise
BAŞKAN
Filan kişiler beğendi, filan beğenmedi; ayrı bir şey
yani, millet iradesi böyle tecelli etmiştir. Başka zaman başka
şekilde tecelli eder, ama bugün Sayın Abdullah Gül bizim
Cumhurbaşkanımızdır, Recep Tayyip Erdoğan da bizim
Başbakanımızdır. (AK Parti sıralarından
alkışlar) Birileri sevmedi, beğenmedi vesaire diye böyle bir
ifade olmaz arkadaşlar. Türkiye Cumhuriyetini korumak
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, nerede ve ne zaman konuşacağımı iyi bilen
bir insanım
DURDU MEHMET
KASTAL (Osmaniye) Hadi oradan!
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, tarafsız olarak görev yapılırsa saygı
duyarım, yoksa duymam efendim.
BAŞKAN
Sayın Genç
ASIM AYKAN
(Trabzon) Sayın Başkan, yetkinizi kullanın yetkinizi
BAŞKAN
Hayır, burada biz, Türkiye Cumhuriyetinin tarafı olduğumuzu
belirtmişizdir. Bu makamlarda, Türkiye Cumhuriyetini Başkomutan
olarak da temsil eden bir zatı muhterem hakkında böyle ifadeler de
kullanamazsınız.
Takdiri
milletimize ve Meclisimize arz ediyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Yarın, millete gittiğimiz zaman bana mı değer
verir onlara mı değer verir. İşte, Anayasaya göre
Cumhurbaşkanını halkın seçmesi lazım; seçtirelim
Cumhurbaşkanını halka, buyurun, Anayasanın hükmüdür.
BAŞKAN
Millete ne zaman gidileceğini Meclis belirliyor zaten. Meclis belirlerse
tekrar millete gidilir.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Muhatap almayın Sayın Başkan.
BAŞKAN
Evet, Balâ depremiyle ilgili olarak Sayın Emrehan
Halıcının bir söz talebi vardır.
Sayın
Halıcı, buyurun.
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR VE AÇIKLAMALAR
1.- Ankara Milletvekili Mehmet Emrehan
Halıcının, Ankara Balâda meydana gelen depreme ilişkin
açıklaması
MEHMET EMREHAN
HALICI (Ankara) Sayın Başkanım, söz verdiğiniz için çok
teşekkür ediyorum.
Hepinizin
bildiği gibi bayramın ilk günü Ankara Balâda bir deprem
yaşadık. Depremin hemen sonrasında biz Balâya gittik ve
vatandaşlarımızla görüştük. Onların isteklerini,
beklentilerini ilgililere, yetkililere ilettik.
Ancak, maalesef
dün akşam saat ikide bir deprem daha oldu ve gece saat üçten dokuza kadar
biz deprem yerindeydik Sayın Genel Başkanımızla birlikte.
Orada maalesef üzülerek gördük ki, vatandaşlarımızın
kuşkuları, korkuları devam ediyor. Herhangi bir can kaybı
olmaması son derece sevindiricidir, ama bildiğiniz gibi depremlerin
sadece fiziksel etkileri değil, ondan belki daha da önemli olan psikolojik
etkileri ve psikolojik hasarları vardır. Depremle iç içe olan
ülkemizde, deprem riskini her zaman yaşadığımız
ülkemizde, başkentimizde, bir deprem sonrasında
vatandaşlarımızın isteklerine, beklentilerine hep birlikte
daha hızlı ve daha verimli bir çözüm getirmek zorundayız. Sabaha
kadar orada o şoku, onlarla beraber yaşadık ve onların
istedikleri, Ankarada, milletvekillerimizin, yetkililerimizin bu konuya daha
özenli, daha ilgili bir biçimde davranmasıdır. Maalesef, çadır
sayısı yeterli değildir, ısınma problemleri
vardır.
Ben, söz
verdiğiniz için teşekkür ediyorum. Burada, bütün milletvekillerimizi,
bir kez daha, bu konuya duyarlı olmaya davet ediyorum. Herkes tabii ki çok
üzüntülü ve üzüntülerini dile getiriyorlar, ama ben vatandaşlarıma
söz verdim, bu meseleyi burada dile getireceğim diye.
Bir daha bu tür
felaketlerin olmamasını tabii ki temenni ediyorum ve 2008
yılının da sağlıklı, mutlu bir yıl
olmasını dileyerek, hepinize teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Evet, depremi biz
de hissettik. Gece programlarında ben de takip ettim. Sayın Ankara
Valisiyle, kaymakam beyle temaslar kuruldu. Ümit ediyoruz, ilgili Afet
İşleri Genel Müdürlüğü ve benzeri kuruluşlar en kısa
zamanda gereken tedbirleri alacaklar. Ben de
duyarlılığınız için sizlere teşekkür ediyorum.
Sayın
milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) DUYURULAR
1.- Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk ile
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel haklarında İstanbul 10.
Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığının, Diyarbakır
Cumhuriyet Başsavcılığının ve Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığının bildirmiş olduğu
dosyaların Anayasanın 83üncü maddesinin ikinci fıkrası
gereğince Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgisine sunulmasına
ilişkin duyuru
BAŞKAN -
Saygıdeğer milletvekilleri, İstanbul 10. Ağır Ceza
Mahkemesi Başkanlığınca;
Diyarbakır
Milletvekili Aysel Tuğluk hakkında, 3713 Sayılı Kanunun
7/2nci maddesi gereğince açılan iki dava ile 3713 Sayılı
Kanunun 6/1inci maddesi gereğince açılan bir davanın;
İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel hakkında, Türk Ceza Kanununun
314/2 ve 3713 sayılı Kanunun 5inci maddeleri gereğince
açılan bir davanın hâlen derdest bulunduğu,
Diyarbakır
Cumhuriyet Başsavcılığınca, Diyarbakır
Milletvekili Aysel Tuğluk hakkında Diyarbakır 4. Ağır
Ceza Mahkemesinde Türk Ceza Kanununun 220/3 ve 53üncü maddeleri
gereğince açılan bir davanın hâlen derdest bulunduğu,
Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığınca, Diyarbakır Milletvekili Aysel
Tuğluk hakkında, 3713 sayılı Kanunun 7/2nci maddesinde
yazılı suç nedeniyle soruşturma yapılmakta olduğu,
Anayasanın
83üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince Türkiye Büyük Millet
Meclisine bildirilmiştir.
Bilgilerinize
sunulur.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan
BAŞKAN
Efendim.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) - Bu sunuşlarla ilgili, usule ilişkin bir söz
almak istiyorum. Meclis Başkanlığının bu
sunuşlarıyla ilgili, usule göre, İç Tüzükün, 63üncü maddesine
göre söz almak istiyorum efendim.
BAŞKAN Ben
şu önergeyi okutayım, sonra değerlendireyim.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge
vardır, önergeleri okutuyorum
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Efendim, Meclis Başkanlığının
demin okunan sunuşlarına ilişkin söz almak istiyorum.
BAŞKAN
Anladım, ben değerlendireceğim
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Geçmeden önce efendim, şimdi.
BAŞKAN Yok,
değerlendireceğim, oturum devam ediyor
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Bütün milletvekilleriyle ilgili fezlekeler geliyor;
yolsuzluktan geliyor, ihaleye fesat karıştırmaktan geliyor, her
çeşit yolsuzluk önergeleri geliyor. Niye bu Mecliste okunmuyor da, sadece,
özellikle seçilmiş olarak DTP milletvekilleriyle ilgili geliyor?
Lütfen, bu konuda
söz almak istiyorum.
AHMET YENİ
(Samsun) Hepsi okunuyor.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Bu Mecliste bütün üyelere karşı eşit uygulama
yapılması lazım. Komisyona gelen her fezleke
dosyasının, hırsızlık, gasp, suça karışma,
kalkışma, çete suçlarına karışma, ne varsa bu
Mecliste, bütün halkın bunu bilme hakkı var.
DURDU MEHMET
KASTAL (Osmaniye) Böyle bir şey var mı? Allah, Allah, böyle bir
şey yok!
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, lütfen
Söz almak istiyorum.
BAŞKAN
Sayın Kaplan
Efendim, oturur musunuz lütfen. Bakın, ben sözünüzü
HASİP KAPLAN
(Şırnak) - Anayasanın 83üncü maddesine göre söz almak
istiyorum, İç Tüzük çok açık efendim.
BAŞKAN
Efendim, bir dakika. 83üncü maddeyi okuyacağım, bir dakika, bir
dakika
HASİP KAPLAN
(Şırnak) - Böyle sunuş olmaz; yapılacaksa, eşit
yapılır. Ama, lütfen söz istedim ben, öyle şey olur mu?
BAŞKAN
Sayın Kaplan, bir dakika.
Sayın milletvekilleri,
yasama dokunulmazlığıyla ilgili 83üncü maddeyi okuyorum
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Efendim, bugüne kadar altmış tane fezleke
gelmiş Meclis Başkanlığına, niye altmış
tanesi okunmuyor?
BAŞKAN
Sayın Kaplan, lütfen efendim siz
Tamam, efendim.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Bu, usule aykırı.
BAŞKAN -
Sayın Kaplan, böyle bir usul yok efendim, oturun siz.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) 63üncü madde, İç Tüzük açıktır; bununla
ilgili söz istiyorum efendim.
BAŞKAN
Efendim, bakınız
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Altmış tane fezleke geldi. Diğer
milletvekilleri neyle suçlanıyor, 73 milyon insanın bilme hakkı
vardır.
BAŞKAN
Sayın Kaplan, oturur musunuz lütfen.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Ama, bununla ilgili söz istiyorum efendim.
DURDU MEHMET
KASTAL (Osmaniye) - Tamam, istiyorsan iste, Allah Allah.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, madde 83 Anayasanın maddesi, ikinci
fıkrası: Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri
sürülen bir milletvekili, Meclisin kararı olmadıkça tutulamaz,
sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz. Ağır
cezayı gerektiren suçüstü hâli ve seçimden önce soruşturmasına
başlanılmış olmak kaydıyla Anayasanın 14üncü
maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır. Ancak
HASİP KAPLAN
(Şırnak) 14üncü madde hükmünde bir açıklama yok ki.
Düşünce açıklamaları bugün buraya getiriliyor efendim,
düşünce açıklamaları. Hiçbirisi 14üncü madde kapsamında
değil. Meclis Başkanı bunu takdir yeri değil efendim. Usule
göre söz istiyorum.
BAŞKAN
Sayın Kaplan, siz
HASİP KAPLAN
(Şırnak) 63e göre istiyorum efendim.
BAŞKAN
Efendim, siz avukatsınız; hâkimler, savcılar konuştuğu
zaman veya karşı avukatı hiç dinlemiyor musunuz onları?
Lütfen efendim, ben bir okuyayım.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Ama efendim, bana 83üncü maddenin
BAŞKAN
Efendim
HASİP KAPLAN
(Şırnak) 14üncü maddede takdir yetkisi Meclis Başkanlık
Divanında değil.
BAŞKAN
Sayın Kaplan, lütfen efendim
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Gider ilgili komisyonlara, bugüne kadar
dokunulmazlıklarla ilgili uygulama
BAŞKAN
Sayın Kaplan, lütfen oturur musunuz.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Hayır efendim! Mehmet Ağar Susurluk çetesinden
burada iki dönem yargılanamadı
(AK Parti sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN
Sayın Kaplan, lütfen.
SUAT KILIÇ
(Samsun) Şov yapma, şov! Otur yerine!
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) Sen kabadayı mısın?
HASİP KAPLAN
(Şırnak)
hırsızlıklara karışanlar
yargılanamadı, cinayet işleyenler yargılanamadı
BAŞKAN
Ancak, bu hâlde yetkili makam, durumu hemen ve doğrudan doğruya
Türkiye Büyük Millet Meclisine bildirmek zorundadır.
HASİP KAPLAN
(Şırnak)
orada cinayet işlediği mahkeme kararıyla
sabit olanlar işlenemedi. Ya bu hüküm eşit uygulanacak ya da
eşit uygulanacak! Anayasa bunu gerektiriyor. Yok öyle şey!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri ) Anayasa maddesini oku!
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Düşüncesini açıkladığı zaman bir
ipi çekemezsiniz. Hayır!
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Otur yerine, otur!
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, usule aykırı bir durum yoktur.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, 63 çok açık; 63e göre söz
istiyorum.
BAŞKAN Meclis
araştırması açılmasına ait önergeleri okutuyorum.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Burada sadece DTP milletvekillerinin fezlekesini
okuyamazsınız; eşit olacak, bütün üyeler için eşit. (AK
Parti sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Buyurun efendim.
B) MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin ve 22
milletvekilinin, polislerin mesleki ve sosyal sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/74)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Kent
merkezlerinde, vatandaşın can ve mal güvenliğinden sorumlu olan
Emniyet Teşkilatı mensubu polislerin, görev sırasındaki
tutum ve davranışları kamuoyunda
tartışılmaktadır.
Asıl olarak,
yasaları ihlal edenleri etkisiz duruma getirerek, yargıya teslim
etmekle görevli olmalarına karşın görev aşamasında
orantısız güç kullandıkları ve hatta kolaylıkla silaha
başvurduklarının örnekleri son zamanlarda artmıştır.
Polisin, yasaları uygulayarak değil, korku salarak güvenliği
sağlaması kabul edilemez. Ayrıca, bazı emniyet
mensuplarının organize suç örgütleri ile bağlantılı
oldukları iddiaları da zaman zaman gündeme gelmektedir. Emniyet
Teşkilatına duyulan güveni önemli ölçüde erozyona uğratan bu
olumsuz gelişmeler, ortada ciddi bazı sorunların olduğunu
göstermektedir.
Bu
sorunların, polislerin eğitimlerinin yetersiz ve yanlış
olmasından ve 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyetleri
Yasasından kaynaklandığını ileri sürenler olduğu
gibi, çalışma koşullarının ağır olduğu
ve bunun sonucu aile hayatlarının düzenli olmadığı ve
geçim sıkıntısı yaşadıkları nedeniyle
aşırı stres ve gerginliklerinden kaynaklandığı
iddiaları da vardır. Gerçekten de polisler asli görevleri
dışında, kamu ve özel binaların ve kişilerin
korunmasında, bir sandviç karşılığı maçlarda,
konserlerde ve bazı düğünlerde de görevlendirilmekte ve çoğu
zaman postacı olarak da görev yapmaktadırlar. Yani zihinsel ve
fiziksel yorgunlukları gözardı edilemez.
Nitekim, Emniyet
Teşkilatında 2006 yılı sonu itibariyle, son 5 yılda
328 polis istifa etmiş, işledikleri suçlar nedeniyle 1306 polis
Devlet Memurluğundan ve meslekten çıkarılmış, 869'u
psikolojik tedavi görmüş ve 122 personel intihar etmiştir. Bu arada
40 personel şehit olmuştur. Kaç polisin aile bütünlüğünün
bozulduğunun sayısı belli değildir.
Dolayısıyla,
sorunun eğitimden ve 2559 sayılı yasadaki yetkilerin ölçüsüz
kullanılması dışında, psikolojik ve sosyal
yanının da olduğu görülmektedir. Elbette, son yıllarda
hızla artan siyasi ve cemaat kadrolaşması, teşkilattaki
sorunların ve huzursuzluğun üzerine tuz-biber ekmiştir. Ve
giderek Emniyet Teşkilatında çürümeye yol açabilecek bu tehlikeli
gidiş, böyle devam edemez.
Sunulan
nedenlerle, vatandaşın can ve mal güvenliğinden sorumlu olan
Emniyet Teşkilatındaki kadrolaşma sorunları ile polislerin
orantısız güç ve silah kullanmalarının yanlış
veya yetersiz eğitimden mi, 2559 sayılı Polis Vazife ve
Salahiyetleri Yasasından mı, çalışma koşulları ve
ücret dengesizliğinden kaynaklanan psikolojik ve sosyal nedenlerden mi
yoksa hepsinden mi kaynaklandığının tespiti ve
alınması gereken önlemler hakkında, Anayasanın 98 ve
İçtüzüğün 104. maddeleri gereğince bir Meclis
araştırması açılmasını talep ederim.
1) Ahmet Ersin (İzmir)
2) Çetin Soysal (İstanbul)
3) Malik Ecder Özdemir (Sivas)
4) Ali Rıza Ertemur (Denizli)
5) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
6) Şevket Köse (Adıyaman)
7) Hulusi Güvel (Adana)
8) Faik Öztrak (Tekirdağ)
9) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
10) Muharrem İnce (Yalova)
11) Eşref Karaibrahim (Giresun)
12) Zekeriya Akıncı (Ankara)
13) Nesrin Baytok (Ankara)
14) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
15) Akif Ekici (Gaziantep)
16) Turgut Dibek (Kırklareli)
17) Ali Koçal (Zonguldak)
18) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
19) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
20) Fatma Nur Serter (İstanbul)
21) Şahin Mengü (Manisa)
22) Esfender Korkmaz (İstanbul)
23) Mustafa Özyürek (İstanbul)
2.- Muğla Milletvekili Metin
Ergun ve 29 milletvekilinin, mermercilik sektöründeki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/75)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemiz mermercilik sektörünün gelişmesi, dünyadaki hak
ettiği yere gelebilmesi ve ihracatın artmasıyla Ülke ekonomisine
önemli katkı sağlaması bakımından, mermercilik
sektöründe yaşanan sorunların çözüm yolları için,
Anayasa'nın 98. Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğü'nün 104
ve 105. Maddeleri gereği Meclis Araştırması açılmasını
arz ederim. 06.12.2007
1) Metin Ergun (Muğla)
2) Mustafa Enöz (Manisa)
3) Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar)
4) Meral Akşener (İstanbul)
5) Murat Özkan (Giresun)
6) Ali Torlak (İstanbul)
7) Osman Durmuş (Kırıkkale)
8) Hamza Hamit Homriş (Bursa)
9) Bekir Aksoy (Ankara)
10) Metin Çobanoğlu (Kırşehir)
11) Rıdvan Yalçın (Ordu)
12) Mustafa Kalaycı (Konya)
13) Mümin İnan (Niğde)
14) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
15) Mehmet Şandır (Mersin)
16) Ertuğrul Kumcuoğlu (Aydın)
17) Alim Işık (Kütahya)
18) Gündüz Suphi Aktan (İstanbul)
19) Behiç Çelik (Mersin)
20) Ahmet Duran Bulut (Balıkesir)
21) Necati Özensoy (Bursa)
22) Beytullah Asil (Eskişehir)
23) Hakan Coşkun (Osmaniye)
24) Hüseyin Yıldız (Antalya)
25) Hasan Özdemir (Gaziantep)
26) Recep Taner (Aydın)
27) Yılmaz Tankut (Adana)
28) Süleyman Turan Çirkin (Hatay)
29) Mehmet Günal (Antalya)
30) Sabahattin Çakmakoğlu (Kayseri)
Gerekçe
Gelişmiş
ülkelerin bugünkü mevcut ekonomik güçlerine sahip olmalarında doğal
kaynaklarını en etkin şekilde kullanmaları büyük rol
oynamıştır.
Ülkemizde mermer
sektörünün 1985 yılından bu yana 22 yıllık bir geçmişi
bulunmaktadır. Ülkemizde faaliyet gösteren 1000 ocak, 1500 fabrika ve
7500ün üzerinde atölyelerde toplam 250 bin kişi
çalışmaktadır. Ülke ekonomisine 900 bin doları ihracat
olmak üzere toplam 1 milyar 500 milyon dolarlık bir katma değer
sağlamaktadır.
Mermer sektörü
%100e yakın yerli girdi ile çalışmakta ve çok fazla istihdam
sağlamaktadır.
Ülkemiz zengin
maden ve mermer yataklarına sahip olmasına karşın uluslararası
piyasada istediği yere gelememiş ve yeteri kadar ihracata
yönelememiştir. Doğaltaş ihracatı, maden ihracatı
grubundan miktar olarak %17, değer olarak %37lik bir paya sahiptir.
Rezerv bakımından ise ülkemiz dünyada 5 milyar metreküple birinci
sıradadır. Ancak mermer rezervlerinin bugüne kadar %12 ile %15lik
bir bölümü işletilmektedir.
Dünya
rezervlerinin %35lik bölümüne tek başına sahip olan ülkemiz, 2010
yılında 2,5 milyar dolar, 2015 yılında yine 5 milyar dolar
mermer ve doğaltaş ihracatına ulaşabilecektir.
Rezerv %12 ile
%15lik bir bölümü işlenerek bu hedeflere
ulaşıldığına göre ve ülkemiz ekonomisine turizm ve
otomotivden sonra en fazla döviz girdisi sağlayan bu sektöre yeteri kadar
destek ve ilgi gösterilmemiştir.
Mermer rezervleri
bakımından son derece önemli bir potansiyele sahip olan mermercilik
ve doğaltaş sektörü uygulanan yanlış politikalar ve
yoğun bürokrasi nedeniyle yeteri kadar gelişmemiştir. Bu
sektörün gelişmesi için mevcut sorunlarının bir an evvel
çözülmesi gerekmektedir.
Öncelikli olarak
yatırıma başlamadan önce ÇED Raporunu almak pek çok bürokratik
engellerle karşılaşılması firmaları
yatırım yapmaktan vazgeçirmekte ve bu yüzden pek çok ocak atıl
durumda beklemektedir. Bu Ocakları faal duruma getirmek için çaba
harcanmalıdır.
Ülkemiz
mermerlerine rakip olarak ortaya çıkan Çin' den ithal edilen granit
miktarı her geçen gün artmaktadır. Mermerciliğimizin
gelişimini engelleyen bu ithalatın kısıtlanması mermer
sektörünü rahatlatacağı gibi, Ülke ekonomisi açısından da
önemli bir kazanç sağlanmış olacaktır.
Halen
uygulanmakta olan Bölgesel Teşvik mermer sektörünü
sıkıntıya sokmaktadır. Bugün 55 ilde teşvik
uygulanırken, bu İllerin yalnızca 5 tanesinde doğaltaş
ve mermer üretilmektedir. "Bölgesel Teşvik yerine "Sektörel
Teşvik" uygulanması gerekmektedir.
Sektörde motorin
ve enerji ciddi girdi maliyetlerini oluşturmaktadır. Dolaylı
vergiler toplam maliyetin içerisinde %63 'lük bir paya ulaşmaktadır.
Bu oranla diğer ülkelerle rekabet edilmesi mümkün değildir. Enerji ve
motorin girdi fiyatlarındaki ÖTV oranlarının düşürülmesi
sektörü oldukça rahatlatacaktır.
Avrupa'da
özellikle İtalya'da Mermer Fakülteleri bulunmaktadır. Pisa
Üniversitesi'nde Mermer Jeologları yetiştiriliyor. Ülkemizde ise
yeteri kadar Meslek Okulları dahi bulunmamaktadır.
Sektörü
uluslararası pazarda tanıtmak için fuar, sergi, panel, sempozyum gibi
etkinlikler arttırılmalı ve bu etkinlikler devlet
tarafından desteklenmelidir.
3.- Gaziantep Milletvekili Mehmet Erdoğan ve 26
milletvekilinin, Nemrut Dağı Millî Parkındaki sorunların
araştırılarak tarihî eserlerin korunması ve turizmde etkin
değerlendirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/76)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
İnsanlık,
Uygarlık ve Türkiye Tarihinin önemli bir istisnası olarak Nemrut
Dağı Millî Parkı öne çıkmaktadır. Bu harika emanete
ulaşım hiç de kolay olmamaktadır.
Adıyaman ili
Kâhta ilçesi sınırları içerisinde yer alan; İnsanlık,
Uygarlık ve Türkiye Tarihinin en önemli kalıntılarından
Dünyanın Sekizinci Harikası diyebileceğimiz; Nemrut
Dağı ve Kommagene Kralı Antiochosa ait Tümülüs ve Kutsal
Alanlar, Nemrut Dağı Millî Parkının ana özelliğini
teşkil etmektedir. Bu tarihî turistik ve çok önemli yere Millî Park
özelliği kazandırılmasına karşın, gelecek
nesillerin bu eşsiz ve benzersiz emanetlerine sahiplikte yetersiz
kalınmaktadır. İvmelenmiş olan yok oluşunu tabiat
şartları da hızlandırmaktadır.
İnsanlık,
Uygarlık ve Türkiyenin bu kıymetli hazinesinin layık
olduğu değere taşınabilmesi, korunabilmesi, gelecek
nesillere tahripsiz ulaşabilmesi, var olan sorunlarının
giderilmesi ve gereken önlemlerin acilen alınması maksadıyla;
Anayasanın 98 inci ve İçtüzüğün 104 ve 105 inci Maddelerince
Meclis Araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1) Mehmet
Erdoğan (Gaziantep)
2) Fehmi Hüsrev
Kutlu (Adıyaman)
3) Halil
Mazıcıoğlu (Gaziantep)
4) Fatma
Şahin (Gaziantep)
5) Özlem
Müftüoğlu (Gaziantep)
6) Mahmut Durdu (Gaziantep)
7) Mehmet
Sarı (Gaziantep)
8) Mehmet
Erdoğan (Adıyaman)
9) Gülşen
Orhan (Van)
10) Şevket
Gürsoy (Adıyaman)
11) Abdullah
Çalışkan (Kırşehir)
12) Çağla
Aktemur Özyavuz (Şanlıurfa)
13) Öznur
Çalık (Malatya)
14) Hasan Kara (Kilis)
15) Hüseyin
Devecioğlu (Kilis)
16) Fevzi
Şanverdi (Hatay)
17) Ali
Küçükaydın (Adana)
18) Mehmet Emin
Ekmen (Batman)
19) Hasan Ali
Çelik (Sakarya)
20) Hacı
Hasan Sönmez (Giresun)
21) Orhan
Karasayar (Hatay)
22) İhsan
Koca (Malatya)
23) Mehmet
Şahin (Malatya)
24) Mücahit
Fındıklı (Malatya)
25) Canan
Kalsın (İstanbul)
26) Mahmut Dede (Nevşehir)
27) Hasan Fehmi
Kinay (Kütahya)
Gerekçe
Güneydoğu
Anadolu Bölgemizde hemen hemen tüm dünyaca bilinen, Yazılı Tarihin
kayıtlarında ilk kez MÖ. 850 yıllarında
karşılaştığımız, yaklaşık 3000
yıllık, farklı kültürleri, gelenekleri ve dilleri
kaynaştıran; İnsanlık, Uygarlık ve Türkiye Tarihi için
son derece önemli, ayrıca tarihi ve turistik değeri de asla göz
ardı edilemeyecek, Nemrut Milli Parkı, Dünyanın Sekizinci
Harikası olarak çok büyük bir öneme sahiptir.
Bu Tarihi
Tapınak
Karl Sester
tarafından 19. yy. da keşfedilmiş, Osman Hamdi Bey Dağdaki
ilk kazıyı keşiften sonra başlatmıştır.
Dağda;
Doğu, Batı ve Kuzey olarak üç Teras vardır. Nemrut
Dağının tepesindeki Tümülüs
Üç Kral
Mezarında, mezar odası Tümülüs içinde kalan masif kayanın içine
oyulmuştur.
Bu önemli eserin;
beklenenin tersine, büyük tehlikeleri savarak, ümitsiz durumunun üstesinden
gelinmesini ve uzun yıllar boyunca gelecek nesillere
tanıtılması, zamanın ve doğanın tahribine
dirençli hale getirilmesi gerekmektedir.
Bu düzenlemelerin
daimi olması için aklıselim kişilerin konuyu sahiplenmeleri
elzemdir. Burası, bizlerin onuruna yaraşır biçimde, buraya gelen
ve gelecek olan yerli ve yabancı ziyaretçilere büyük bir ihtimam ve eski
ihtişamıyla karşılayacak hale acilen getirilmelidir.
Bundan maada,
gelecek nesillerin hakkını korumak ve bu eseri layık olduğu
seviyeye (ulaşım, koruma, ziyaretçilerin eserlere temasını
engelleme, ziyaret, konaklama vs. gibi) taşımak, en kısa zamanda
etkili ve muteber önlemler alınarak gereklerinin acilen uygulanması
için Meclis Araştırmasını önermekteyiz.
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması
konusundaki ön görüşmeler, sırası geldiğinde
yapılacaktır.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.08
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 15.23
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa),
Fatoş GÜRKAN (Adana)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 43üncü
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Şırnak
Milletvekili Sayın Hasip Kaplanın, 60ıncı maddeye göre,
yerinden, çok kısa bir söz talebi, açıklama talebi vardır.
Mikrofonunuzu
açtırdım, buyurun Sayın Kaplan.
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR VE AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın,
mahkeme başkanlığı ve cumhuriyet
başsavcılıklarınca gönderilen ve Başkanlıkça
bilgiye sunulan belgelerin, Genel Kurula sunulmadan öncelikle Anayasa ve Adalet
Karma Komisyonuna gönderilmesi gerektiğine; yapılan uygulamanın
doğru olmadığına ilişkin açıklaması
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Biraz önce Meclis
Başkanlık sunuşlarında Parlamento üyesi arkadaşlarımızla
ilgili sunum yapılmıştı. Aslında benim tepkim, Anayasa
ve İç Tüzük gereği, yasama Meclisinin üyeleri ve iç
işleyişi ve hukukuyla ilgili bir konuda İç Tüzük hükümlerinin
işletilmesi, Anayasa ve Adalet Karma Komisyonunda görüşmeler
yapılması, bu görüşmeler sonrası çıkacak
kararların usulüne uygun bir şekilde Meclise sunulması
gerektiği yönündeydi. Bugüne kadar olan uygulamada sürekli olarak güçler
ayrılığı ilkesi, yargı, yasama, yürütme arasında
böyle işlemiştir. Böylesi bir durumda Karma Komisyonun ve Anayasa
Komisyonunun kendi iç kurullarında halledeceği bir konuyu
tartışmadan Meclis Kuruluna sunmanın doğru
olmadığını ve diğer üyelerle ilgili de çokça bu tür
gelen öneri ve yazılar olduğu dikkate
alındığında, Anayasa 83üncü maddesindeki Meclise
bildirilir sözünün bilgilenme olduğunu, Meclis Kuruluna sunulma
anlamına gelmeyeceğini
Bu nedenle Başkanlık Divanına
burada bir çağrıda bulunuyorum ve diğer tüm parti
gruplarına, bu konuda, üye ve dokunulmazlıklar konusunda iç
işleyişimize, iç hukukumuza sahip çıkalım. Bu konuyu
Başkanlık Divanında çözmeye davet ediyorum.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
Sayın
milletvekilleri, gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan, Tanık Koruma Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
1.- Tanık Koruma Kanunu Tasarısı ve Adalet
Komisyonu Raporu (1/346) (S. Sayısı: 34) (x)
(x)
34 S. Sayılı Basmayazı 27/11/2007 tarihli 25inci Birleşim
Tutanağına eklidir.
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
İkinci bölüm
üzerindeki görüşmelerde söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına ve
şahsı adına Zonguldak Milletvekili Sayın Ali İhsan
Köktürke aittir.
Sayın
Köktürk buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on
beş dakika.
CHP GRUBU ADINA
ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Tanık Koruma Yasa Tasarısının ikinci
bölümünün kapsadığı 17den 27e kadar olan maddeler üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubumuzun görüşlerini açıklamak üzere söz
almış bulunuyorum. Öncelikle, yüce Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum. Ayrıca, ulusal
bağımsızlığımızın ay
yıldızlı bayrağımızla birlikte simgesi olan
İstiklal Marşımızın şairi Mehmet Âkif Ersoyun ölüm
yıldönümü nedeniyle kendisini saygı ve şükranla anıyorum.
Ankarada yaşadığımız depremler nedeniyle de tüm Ankara
halkına geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum. Bugünkü oturumumuzun da
geride bıraktığımız yılın son oturumu
olması nedeniyle tüm milletvekillerimizin yeni yılını
kutluyor, gelecek yılın aydınlık günler getirmesini
diliyorum.
Tanık Koruma
Yasa Tasarısı hakkında benden önce konuşan tüm
milletvekillerimizin belirttiği üzere, çağdaş ceza
yargılamasında tanıklık ve dolayısıyla tanık
beyanı vazgeçilmez bir delil olma özelliğini korumaktadır.
Yargılamanın kesin hükümle sonuçlanmasına kadar her aşamada
tanık delili gerçeğin yakalanmasında çok önemli bir işleve
sahiptir. Yine hepimizce bilindiği üzere, tanıklık da
karşılıksız olarak yerine getirilmesi gereken zorunlu bir
kamu görevidir. Buna karşılık, verdiği bilgilerden
dolayı tanığın zarara uğramasına karşı
gerekli önlemleri almak da devletin görev ve sorumluluğundadır.
Dolayısıyla, suç ve suçlulukla mücadelede önemli koşullardan
birisi de tanıkların ve yakınlarının güvence
altına alınmasını sağlamaktan geçmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; dün de tasarının
kapsamı konusunda burada, milletvekillerimizce, siyasi parti
gruplarımızca tartışmalar yaşandı. Yasanın
kapsamıyla ilgili öncelikle bir yargıya varabilmemiz için, Tanık
Koruma Yasa Tasarısının ilk çıktığı
ülkelerdeki çıkış nedenlerine ve uygulama biçimlerine de
kısaca bakmamız gerektiğini düşünüyorum.
Bugün
görüştüğümüz Tanık Koruma Yasa Tasarısı, ilk kez
Amerika Birleşik Devletlerinde mafyayla mücadele için geliştirildi.
1967 yılında mafya çatışmalarının bütün ülkeyi
kasıp kavurduğu bir süreçte Amerika Birleşik Devletleri çözümü,
mafya içerisindeki kişilerin, daha doğrusu muhbirlerin
konuşturulmasında buldu. Ancak, mafyadan olup da konuşmak da o
kadar kolay değildi. Çünkü, mafyaya egemen olan suskunluk yasası
kuralını bozanlar, bu kuralın dışına
çıkanlar mafya tarafından öldürülüyordu. Dolayısıyla tek
çare, muhbirlerin ve ailelerinin kimliklerinin değiştirilmesi,
estetik ameliyatla tanınmayacak hâle getirilerek korunmaya
alınmasıydı. ABD Hükûmeti Federal Tanık Koruma
Programını işte bu nedenle yaptı. Bugün de Amerikan Ceza
Usul Kanununa göre Tanık Koruma Programı son derece ciddi ve
organize suçlarda uygulanmaktadır. Yine, mukayeseli hukuka
baktığımızda, Alman Tanık Koruma Uyum Kanununda da tanık
koruma hükümlerinin organize ve ciddi suçlarda uygulanması hüküm
altına alınmıştır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sonuç olarak, kapsamını
tartıştığımız yasanın, günümüzde de dünyada
terör örgütlerinin ve suç işlemek amacıyla kurulmuş diğer
örgütlerin her geçen gün artan ve gelişen etki alanları, sahip
oldukları güç ve kullandıkları yöntemler
karşısında mevcut yasalar ve klasik ceza yöntemlerinin yeterli
olmadığı konusunda, sanıyorum, tüm siyasi parti
grupları olarak müttefikiz. Ülkemizde de, cumhuriyet değerlerini
koruma mücadelesi veren pek çok aydınımız örgütlü cinayetler
sonucunda yaşamını yitirmiş, ancak failler çoğu zaman
bilinmesine rağmen olaylar aydınlatılamamıştır.
Başta
Uğur Mumcu, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Ahmet Taner
Kışlalı, Necip Hablemitoğlu olmak üzere, cumhuriyet
değerleri için yaşamını yitiren bu önemli
kişiliklerimizi ve kanlı, bölücü terör örgütünün
saldırıları sonucu yaşamlarını yitiren gencecik
evlatlarımızı bu vesileyle bir kez daha sevgi ve saygıyla
anıyorum.
Ayrıca,
bölücü terörün içinden geçtiğimiz süreçte de devam ettiğine üzüntüyle
tanık oluyoruz.
Yine, olayın
bir başka penceresinden baktığımızda, tüm devletimizi
sarmalayan Susurluk gibi organize çete vakaları da bugünkü
belleğimizde ta ilk günkü tazeliğini korumaktadır.
Bütün bunlara
paralel olarak ve uluslararası sözleşmelerde de yer
aldığı üzere, örgütlü suçlarda tanık koruma tedbirlerinin
alınması ve buna yönelik düzenlemelerin gerçekleştirilmesi bizce
de gereklidir. Ancak, zorunlu ve gerekli olan düzenlemelerin ihtiyaçlarla
paralel olarak gerçekleştirilmesi ve ceza yargılamasının
temel prensiplerinin de mümkün olduğunca korunması gerekirken, bunu
ilk uygulayan ülkelerdeki düzenlemelerin kapsamını bile çok fazla
aşacak bir şekilde Tanık Koruma Yasası Tasarısının
kapsamı genişletilerek, yerinde olmayan birtakım gerekçelerle,
örgütlü olmayan suçların da tanık koruma yasası kapsamına
alınması, pek çok adi ve alt sınırı düşük olan
suç yargılamasının bu tasarıya dâhil edilmesi, bu şekilde
tanığın dinlenmesindeki açıklık, silahların
eşitliği ve yüz yüzelik ilkelerinin önemli ölçüde bertaraf
edilmesi, savunma hakkını büyük ölçüde
sınırlandırdığı gibi, ceza muhakemesi hukukumuzu
da önemli ölçüde otoriter hâle getirmektedir.
Ayrıca,
korunacak kişilerin kapsamının da oldukça geniş
tutulması, uygulamada zorluklara neden olabilecek ve keyfîliği de
beraberinde getirebilecek bir olgu olarak karşımıza
çıkmaktadır.
Bunlara yönelik
eleştirilerimiz ve parti görüşümüz, yasa tasarısının
geneli ve birinci bölümü hakkında konuşan
arkadaşlarımızca kapsamlı olarak ifade edilmiştir.
İkinci
bölümde de tartışmaya açık veya en azından Genel Kurulda
değerlendirilmesi gereken düzenlemeler yer almaktadır. Genel bir
bakış açısıyla, tanığın korunması
kapsamında alınması gereken tedbirlerin uygulanma biçiminin
büyük ölçüde yönetmeliklere bırakılması, harcamaların
örtülü ödenekten yapılması, Kamu İhale Yasasının
uygulanmaması gibi unsurlar, bunlara yönelik geçmiş uygulamalara ve
yaşanan birtakım olumsuzluklara bakıldığında
bazı kuşkuları beraberinde getirmektedir.
Yasa
tasarısının 19uncu maddesinde, bu kanun uyarınca
alınacak koruma tedbirlerinin yerine getirilmesine ilişkin
giderlerinin İçişleri Bakanlığı bütçesine konulacak
ödenekten 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun 24üncü
maddesinde belirtilen esaslar doğrultusunda karşılanacağı
belirtilmiştir. Bu madde örtülü ödeneğe yönelik olup, 24üncü maddeye
göre örtülü ödenek, Kapalı istihbarat ve kapalı savunma hizmetleri,
Devletin millî güvenliği ve yüksek menfaatleri ile Devlet
itibarının gerekleri, siyasi, sosyal ve kültürel amaçlar ve
olağanüstü hizmetlerle ilgili Hükûmet icapları için kullanılmak
üzere Başbakanlık bütçesine konulan ödenektir.
Örtülü ödenek, bu
amaçlar dışında ve Başbakanın ve ailesinin
kişisel harcamaları ile siyasi partilerin idare, propaganda ve seçim
ihtiyaçlarında kullanılamaz. Bugün görüştüğümüz Tanık
Koruma Yasa Tasarısında da tüm giderlerin İçişleri
Bakanlığı bütçesine konulacak örtülü ödenekten
karşılanması öngörülmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; örtülü ödeneğin
kullanılması, 24üncü madde uyarınca birtakım
sınırlamalara ve koşullara tabi kılınmışsa
da uygulamada bu böyle olmamış, örtülü ödeneğin denetiminin
olmaması, ülkemizde yıllardır hiç bitmeyen tartışmalara
ve yasaya aykırı kullanımlara neden olmuştur. Bu durum,
devletimizin çoğu zaman ciddi zararlar görmesine yol açtığı
gibi, bazen de yöneticilerin ağır suçlamalarla karşı
karşıya kalması sonucunu doğurmuştur. Türkiye
tarihinde ilk örtülü ödenek harcamalarıyla ilgili dava 27 Mayıs
ihtilalinden sonra açılmıştır. 1995 yılında ise
emekli Orgeneral Necdet Öztorunun sesinin taklit edilmesi suretiyle, dönemin
Başbakanının, Selçuk Parsadan tarafından aranarak 5,5
milyar lira verilmesinin istendiğini hepimiz biliyoruz ve
anımsıyoruz. Bu para, yine hepimizin bildiği üzere, Parsadana
Sayın Başbakan tarafından verilmiştir. Daha
açıkçası, Parsadanın, sözde, Öztorun adına istediği
bu para örtülü ödenekten, Örtülü Ödenek Yasasına aykırı olarak
verilmiştir. Olayın ortaya çıkması üzerine yapılan
yargılama sonucu Selçuk Parsadanın mahkûmiyetini onaylayan
Yargıtay 6. Ceza Dairesi örtülü ödeneğin 5,5 milyar lira
dolandırıldığını da tescil etmiştir.
Sayın Başbakanın sorumluluğu ise mahkeme safahatında
dile getirilmiş, ancak bu fasıldan yapılan harcamalarla ilgili
olarak başbakanlara suç yüklenemeyeceği için daha ileri bir
soruşturmaya ve yargılamaya gidilememiştir.
Yine, aynı
Başbakanımızın Başbakanlık görevini
bıraktığı günlerde de çok büyük miktarda bir örtülü ödeme
yaptığı, bir siyasi parti genel başkanı
tarafından dile getirilmiş Ödemenin kime
yapıldığını açıkla. Hayır,
açıklayamam. Açıklarsam devlet zor durumda kalır.
tartışmaları uzun yıllar, uzun günler ülke gündemini
meşgul etmiş ve kamu vicdanını yaralamıştır.
Değerli
milletvekilleri, geçmişte yaşanan olumsuzlukları bugün Meclis Genel
Kurulunda dile getirmek bizi de mutlu kılmıyor. Ancak,
görüştüğümüz yasa tasarısının en uygun biçimiyle
Meclisten çıkması için, aynı konuya ilişkin geçmiş
uygulamalardan ders almamız ve tasarının
sakıncalarından arınmamız gerekiyor. Bugün
baktığımızda ise, devletin en önemli ve gizli bazı
işleri için harcanan Başbakanlık örtülü ödeneğinin
başında, sahte belge tanzim etmekten yargılanan, Ankara 9.
Ağır Ceza Mahkemesi tarafından iki yıl hapis cezasına
mahkûm edilen ve bu nedenle görevden el çektirilmesi gereken bir kişinin
bulunuyor olması da bu konuda hâlen daha süregelen keyfîliği de
açık bir şekilde göstermektedir. Oysaki, örtülü ödeneğin
devletin en gizli ve ciddi faaliyetleri için düzenlenmiş olmasına karşın
bu keyfîliğin var olması, bundan sonraki örtülü ödenek
uygulamaları için olumlu düşüncelerimizi ve beklentilerimizi
engellemektedir.
Ayrıca, her
ne kadar bu konuda tanık koruma prosedürünün gizliliğinden yola
çıkılarak düzenleme yapılmışsa da,
Başbakanlık örtülü ödeneğinde geçmişten günümüze yaşanan,
daha doğrusu bütün bu olumsuzluklar yaşanırken bu yasa
tasarısıyla İçişleri Bakanlığı bütçesine
konularak yeni bir örtülü ödenek yaratılıyor olmasının
dikkatli ve hassas bir şekilde değerlendirilmesi gerektiği
kanısındayız.
Ayrıca,
ülkemizde 20 milyonun üzerindeki insanımızın yoksulluk
sınırının altında yaşadığı, 1
milyonun üzerindeki insanımızın her gece yatağa aç
girdiği, emeklilerimizin yoksulluk sınırının
altında maaş aldığı ve keza işsizliğin resmî
rakamlara göre yüzde 9lara, ancak gayriresmî rakamlara göre yüzde 15lere
ulaştığı, tarım emekçilerimizin tükendiği bir
süreçten geçerken, yasa tasarısının kapsamının ve
kapsamına aldığı suç tiplerinin oldukça genişletilerek
ve örtülü ödenek kapsamına alınarak devlet kaynaklarının da
gerekli olmayan bir şekilde kullanılmasını da vicdanen
kabul etmemiz mümkün bulunmamaktadır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; son olarak değinmek
istediğim konu bu kanun tasarısında Kamu İhale
Yasasının uygulanmamasıdır. Kanun
tasarısının 23üncü maddesiyle 4734 sayılı Kamu
İhale Kanununun 3üncü maddesinin birinci fıkrasına
tanıkların korunmasına ilişkin mevzuat hükümlerine göre
alınacak koruma tedbirlerinin uygulanması için gerekli olan mal ve
hizmet alımları cümlesi eklenmiştir. 4734 sayılı Kamu
İhale Kanununun 3üncü maddesine baktığımızda,
birtakım alım ve yapım işlerinin Devlet İhale
Yasasına tabi olmadığını düzenlediğini
görmekteyiz. Dolayısıyla, yapılan eklemeyle de tanık koruma
yasası kapsamında yapılacak harcamalar Kamu İhale
Yasası kapsamı dışına çıkartılmıştır.
Tanık koruma
yasasının kapsamına aldığı suçların
genişliği, korunacak tanıkların, görevlilerin ve hatta
müştekinin yakınlarının ve ilişki içerisinde
oldukları kişilerin oldukça çokluğu ve dolayısıyla,
yapılacak masrafların çok büyük miktarlara ulaşması göz
önünde bulundurulduğunda, harcamaların, Kamu İhale Yasası
dışında tutularak örtülü ödenek yaratılarak
yapılıyor olması, geçmişteki uygulamalar göz önünde
bulundurulduğunda kuşkularımızı ciddi bir şekilde
artırmaktadır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sonuç olarak, az önce ifade
ettiğimiz gibi, çoğu yönleriyle bu Tanık Koruma Yasa
Tasarısında aşırılığa kaçılması
belirttiğimiz sakıncaları doğurmakta, hukuk devleti
normlarını zorlamakta ve bu normların dışına
çıkmaktadır. Bu yönleriyle, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak
yasaya itiraz ediyoruz.
Bu duygu ve
düşüncelerle, Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyoruz. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Köktürk.
Şahsı
adına Bursa Milletvekili Mehmet Tunçak. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
MEHMET TUNÇAK
(Bursa) Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri;
Tanık Koruma Kanunu Tasarısı ikinci bölümü hakkında
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyeti
saygıyla selamlarım.
Tanık, ceza
ve hukuk yargılaması sırasında olayla ilgili bilgileri olan
ve bu bilgiler hakkında beyanda bulunan üçüncü kişiler.
Dolayısıyla, adil yargılama ve neticeten adaletin tecelli etmesi
anlamında tanığın yargılamanın ne kadar önemli
bir unsuru olduğu açık. Özellikle tanıkların, tanık
beyanlarının sarih ve doğru şekilde alınabilmesi için
ve bu beyanlara karşı herhangi bir durdurma eylemine
girişilmemesi için, devletlerin geldiği düzeyde, çağdaş
ceza yargılaması düzeyinde belli tedbirler alınmış.
Ülkemizde de bu
alınan tedbirlerin bazı örnekleri var, bazı
kanunlarımızda tanık korumayla alakalı bazı
düzenlemelere gidilmiş. Tanık koruma yasamızla bugüne kadar
yapılmış olan düzenlemeler belli bir çerçeveye
alınmış ve az önce ifade etmeye
çalıştığımız gibi, çağdaş
yargılama esaslarına uygun düzenlemeler içermekte.
Tasarının
düzenlediği alanlar neler? Özellikle 3üncü maddesiyle 26/9/2004 tarihli
Türk Ceza Kanununda
ağırlaştırılmış müebbet
hapis, müebbet hapis ve alt sınırı on yıl veya daha fazla
hapis cezasını gerektiren suçlar,
Kanunun suç
saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan bir örgütün
faaliyeti çerçevesinde işlenen alt sınırı iki yıl veya
daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar ile terör örgütünün
faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; gerek kanun metninde ifade bulan
örgüt ibaresi, gerekse bu kanunun görüşülmesi sırasında
bazı sözcüler tarafından ifade edilen örgüt kelimesi siyasal bir
örgütlenmeyi değil ya da bir siyasi partinin teşkilat ya da örgütünü
değil, örnek olarak, eli kanlı, bölücü PKK terör örgütünü, bu
şekliyle örgütleri ifade etmektedir. Bunu da buradan ayrıca
belirtmekte yarar olduğu kanaatindeyim.
Tasarı hangi
ihtiyaçlar nedeniyle düzenlenmiş? Tanıklar, sunduğu ya da
sunacağı bilgiler nedeniyle suç örgütleri tarafından
sıklıkla tehditlere ve saldırılara maruz kalmaktadır.
Öncelikle, bu tehdit ve saldırılara karşı tanık
beyanlarını korumak asıldır, devletin asli görevidir.
Düzenlemenin esas amaçlarından biri budur.
Bununla birlikte,
ülkemiz değişik milletlerarası sözleşmelere ve protokollere
taraf olmuştur. Milletlerarası sözleşmeler ve protokoller
gereği bu kanunun düzenlenmesine ayrıca ihtiyaç vardı.
Ayrıca, 4422
sayılı Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanunu
23/3/2005 tarihli ve 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük
ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 18inci maddesiyle yürürlükten
kaldırıldığından, bu kanun kapsamında korunanlar
bakımından hukuki boşluk meydana gelmiştir. Bu
boşluğun doldurulması için de ayrıca bu kanuna ihtiyaç
vardı.
Tasarıyla,
maruz kalınan tehditler veya duyulan korku nedeniyle tanıklıktan
çekinen vatandaşlarımızın mahkemede tanıklık
yapmasının sağlanabileceği, yapmış oldukları
tanıklık nedeniyle hayatı veya mal güvenliği tehlike
altına giren tanık ve yakınlarının devlet
tarafından etkin bir şekilde korunmasının
sağlanması, vatandaşların endişelerinin bertaraf
edilerek tanıklık yapmalarının sağlanması ve
neticeten özellikle terör suçları ve örgütlü suçların aydınlatılması
ve bu suçlarla mücadele ve örgütlerin çökertilmesinde büyük katkılar
sağlanacağı öngörülmektedir.
Şu ana kadar
tanık koruma kanunu ile ilgili bazı eleştiriler, bazı
katkılar oldu. Tüm eleştirilere ve katkılara da bu şekliyle
teşekkür ediyoruz. Bazı hususları burada değerlendirmek
isterim. Özellikle, tanık koruma kanunu ile ilgili sanığın
yokluğunda tanıkların ifadesinin alınmasının,
savunma hakkını zedeleyip zedelemeyeceği konusu
tartışma konusu olarak ortaya kondu.
Takdir edersiniz,
hâlihazır 5271 sayılı Ceza Kanununun 58inci madde, 3üncü
fıkrasında, belli şartlar dâhilinde hâkim hazır bulunma
hakkına sahip bulunanlar olmadan da tanığı dinleyebilir,
diyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Tunçak, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
MEHMET TUNÇAK
(Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ayrıca,
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarına göre, kimliği
açıklanmayan tanıklar tarafından yapılan beyanlar, Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/3-D maddesine aykırı
görülmemektedir. Nitekim, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 20
Kasım 1989 tarihli Kosowsky Kararında ve yine Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi 27 Mart 1996 tarihli Doorson Kararında, belli
şartlar altında bu savunmanın ihlal edilmeyeceğine,
zedelenmeyeceğine ilişkin kararlar düzenlemiştir. Dolayısıyla,
silahların eşitliğine yönelik yapılan eleştirilerin
geçersiz olduğunu ve ayrıca gizliliğe yönelik eleştirilerin
de yeterli olmadığını, dolayısıyla tanık
koruma kanununa taraf olan bir kişinin, gizliliği bertaraf etmeye
yönelik her türlü hususu desteklemesi gerektiğini buradan ifade etmek
gerekiyor. Tanık koruma mantığının asli unsuru
gizliliktir.
Bu şekliyle
kanunun ülkemizin yargı sistemine hayırlı olması
temennisiyle yüce heyeti saygıyla selamlarım. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tunçak.
Sayın
milletvekilleri, ikinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi,
ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge
işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
17nci maddenin
başlığını okutuyorum:
ALTINCI BÖLÜM
Çeşitli ve
Son Hükümler
Yabancı
tanıkların korunmasında uluslararası işbirliği ve
yardımlaşma
MADDE 17 -
BAŞKAN
Madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Tanık Koruma Kanunu Tasarısının 17 nci maddesinin 1.
fıkrasının birinci cümlesindeki bir yabancı
tanığın ibaresinden önceki kısmın metinden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan Sevahir
Bayındır Ay
Şırnak Şırnak Batman
Şerafettin
Halis Fatma
Kurtulan
Tunceli Van
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılmıyoruz efendim.
AY
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Ceza yargılamasında ayrımcılık
yapılamaz. Adil yargılama için kişinin tabiiyeti önemli
değildir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
18inci maddenin başlığını okutuyorum:
Gizlilik Kuralı
MADDE 18.-
BAŞKAN Madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi
okutuyorum.
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan Tanık Koruma Kanunu
Tasarısının 18 inci maddesinde 1. fıkranın ikinci
cümlesinin Gizlilik, tedbir sona erdikten 10 yıl sonra son bulur. olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan Sevahir
Bayındır Şerafettin
Halis
Şırnak Şırnak Tunceli
Ay
Batman Van
BAŞKAN
Komisyon, önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de katılamıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Gizlilik
sınırsız olmaz, mutlaka sınır konmalı.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
19uncu maddenin
başlığını okutuyorum:
Tanık koruma
giderlerinin karşılanması ve tazminat
MADDE 19-
BAŞKAN
Madde üzerinde dört önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Tanık Koruma Kanun tasarısının 19 uncu maddesindeki
(İçişleri Bakanlığı bütçesine konulacak ödenekten)
ibaresindeki İçişleri Bakanlığı ibaresinin Adalet
Bakanlığı olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Hasip
Kaplan Şerafettin
Halis Sevahir
Bayındır
Şırnak Tunceli Şırnak
Fatma
Kurtulan Ay
Van Batman
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Genel Kurul gündeminde görüşülmekte olan Tanık Koruma
Kanunu Tasarısının 19 uncu maddesinin ikinci
fıkrasındaki İçişleri Bakanlığınca
ibaresinin
İçişleri Bakanlığı ile
, Gümrük
Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Devlet
Bakanlığınca şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederim.
Kemal
Kılıçdaroğlu İsa
Gök Şevket
Köse
İstanbul Mersin Adıyaman
Turgut
Dibek Hulusi Güvel Ali İhsan
Köktürk
Kırklareli Adana Zonguldak
Sacid
Yıldız
İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 34 sıra sayılı Tanık
Koruma Kanununun 19. maddesinin 1. fıkrasında bulunan konulacak
kelimesi dahil olmak üzere geriye kalan ibarenin metinden çıkarılarak
yerine konulur. ibaresinin eklenmesini; aynı fıkraya Bu kanunla
uygulanan tedbirler ile yapılan harcama kalemleri hakkında bir rapor
gizlilik esasını ortadan kaldırmadan ilgili bakanlıkça TBMM
genel kuruluna sunulmak üzere TBMM başkanlığına her
yıl ocak ayında sunulur cümlesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Faruk
Bal Rıdvan
Yalçın Behiç
Çelik
Konya Ordu Mersin
Oktay
Vural Recep Taner Akif Akkuş
İzmir Aydın Mersin
Beytullah
Asil
Eskişehir
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
34 Sıra Sayı ile görüşülmekte olan Kanun
Tasarısının 19 uncu maddesinin kenar
başlığında yeralan tazminat ibaresi, tazminatlar
şeklinde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki
üçüncü fıkra eklenmiştir.
Nurettin
Canikli Bekir Bozdağ Turan
Kıratlı
Giresun Yozgat Kırıkkale
A. Sibel
Gönül Metin
Kaşıkoğlu Orhan
Karasayar
Kocaeli Düzce Hatay
(3) Bu Kanun
hükümlerine göre korunanın, koruma konusu tehlike sebebiyle ölümü,
sakatlanması veya malvarlığını kısmen yahut
tamamen yitirmesi hallerinde oluşan zararlar, genel hükümlere göre devlet
tarafından tazmin olunur.
BAŞKAN
Komisyon önerge katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) Takdire
bırakıyoruz efendim nisap olmadığı için.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN
Sayın Bozdağ, gerekçeyi mi okutayım?
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Gerekçe efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Aslolan, koruma
altına alınan kişilerin can ve malvarlıklarının
zarar görmemesidir. Ancak korumaya gerekçe oluşturan risk, korumaya
rağmen veya önlemlerin gerektiği gibi alınamaması yahut
benzeri sebeplerle gerçekleşmiş ve -söz gelimi- korunan;
yaşamını veya vücut bütünlüğünü yahut
malvarlığını yitirmiş ise, gerçek bir koruma kanunu,
bu zararların tazminini düzenlemezlik edemez. Sorun, hizmet kusuru veya
sosyal risk kuramının içtihadi belirsizliğine terk olunamaz.
Duruma göre destekten yoksun kalma, iş göremezlik,
malvarlığı giderimleri ve manevi zararlar; bu hüküm yoluyla
hukuk devletinin somut güvencesine kavuşturulmuş olmaktadır.
Hükmün, yasanın 22/1 maddesindeki koruma öznelerini de
kapsadığı açıktır. Genel hükümler referansı,
BK. 41 ve devamı maddelerdeki sorumluluk hukuku standartlarını
anlatır.
Düzenleme
alanında öngörülen tazminat modelinin delil elde etme kapasitesini
artırıcı; güvenlik duygusunu ve toplumsal huzuru besleyici
özelliği gözardı edilemez. Esasen düzenleme özelinde tazminat,
yaşama ve mülkiyet gibi iki temel hakkın ve sosyal devlet ilkesinin
de kaçınılmaz sonucudur.(Any. Md. 17, 35, 2)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 34 sıra sayılı Tanık Koruma Kanununun 19. maddesinin
1. fıkrasında bulunan Konulacak kelimesi dahil olmak üzere geriye
kalan ibarenin metinden çıkarılarak yerine Konulur. ibaresinin
eklenmesini;
aynı
fıkraya Bu Kanunla uygulanan tedbirler ile yapılacak harcama
kalemleri hakkında bir rapor gizlilik esasını ortadan
kaldırmadan ilgili bakanlıkça TBMM genel kuruluna sunulmak üzere TBMM
başkanlığına her yıl ocak ayında sunulur
cümlesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Faruk
Bal (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Sayın Şandır
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Önerge
ile bir yandan tanığın korunmasına ilişkin gizlilik
keyfiyeti muhafaza edilmekte, diğer yandan idarenin hesap verme ve
meclisin denetim yetkisi hayata geçirilmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Genel Kurul
gündeminde görüşülmekte olan Tanık Koruma Kanunu
Tasarısının 19 uncu maddesinin ikinci fıkrasındaki
İçişleri Bakanlığınca ibaresinin
İçişleri Bakanlığı ile
, Gümrük
Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Devlet
Bakanlığınca şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederim.
Kemal
Kılıçdaroğlu (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de katılamıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Sayın Kılıçdaroğlu
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının 11 inci maddesine göre, Gümrük
Müsteşarlığı Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğü
bünyesinde de Tanık Koruma Birimi oluşturulması nedeniyle,
diğer tanık koruma birimi oluşturulan kurumlarda görev alan
personele benzer şekilde, Gümrük Müsteşarlığı
Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğü tanık koruma biriminde fiilen
görev alan personele de, yapmış oldukları görev ve hizmetin hal
ve şartları dikkate alınarak tazminat ödenmesi gerekmektedir.
BAŞKAN -
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Tanık Koruma Kanun tasarısının 19 uncu maddesindeki
(İçişleri Bakanlığı bütçesine konulacak ödenekten)
ibaresindeki İçişleri Bakanlığı ibaresinin Adalet
Bakanlığı olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Hasip
Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de katılmıyoruz
efendim.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Konuşacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, değerli üyeler; bugün, biraz
önce, dost ve kardeş Pakistan halkının, Pakistan devletinde elim
bir saldırı sonucu yaşamını yitiren Benazir Butto ve
partili arkadaşları nedeniyle, bu acı nedeniyle Pakistan
halkına başsağlığı diliyor, Pakistanın, bu
dost ve tarihî kardeşliğimiz olan ülkenin bir an önce bu acı
olaylardan sıyrılıp demokratik bir hukuk devletine evrilmesini
diliyoruz. Bu duygularımı ifade etmek istedim.
Sayın
Başkan, burada, 19uncu maddeyle ilgili, gerçekten, kafaları
karıştıran bir durum var. Yani, İçişleri
Bakanlığı bütçesine, tanık koruma nedeniyle para
ayıracaksak, bu bütçe konusunda İçişleri
Bakanlığı bu görevi üstlenecekse, o zaman, bugün bu yasayı
burada tartışırken de komisyonda İçişleri
Komisyonunun, bakan olarak da İçişleri Bakanının
olması gerekirdi. Yani, bu tanık koruma konusu güvenlik konusu
değil, adalet konusudur.
Tanıklık,
adalete yardımcı olmak üzere ceza usulünde yer alan bir
uygulamadır. Böyle olunca, akçeli işlerde, Adalet
Bakanlığımızın, bütçenin harcanması konusundaki
denetimi ve yapılan işlerin de aynı şekilde vazifelerin de
yasaya uygun yapılıp yapılmadığı konusunda Adalet
Bakanlığını güçlendirecek bir duruma gelir bütçenin Adalet Bakanlığına
ayrılması. Neden diyeceksiniz. Bu çok açık. Adalet reformunda,
hepimiz biliyoruz, çok ciddi bir konu var, adli kolluğu
oluşturacağız. Bu adli kolluğun içinde polis de var,
jandarma da var. Avrupa Birliğinin İlerleme Raporunda, son
İlerleme Raporunda ve daha önceki, 2005, 2003 İlerleme Raporunda da
adli hizmetlerin hızlı ve sağlıklı görülmesinde,
özellikle polis ve jandarma kolluk etiği yasasının
çıkarılması, kolluk etiği yasasıyla beraber
modernizasyonunun sağlanması hedeflenmiş. Eğer böyle bir
düzenleme gündemimizdeyse -ki gündemimizdedir, yakın zamanda da bunun
geçeceğini düşünüyorum- o zaman, Adalet Bakanlığı,
kendi adli kolluğu içinde çok sağlıklı bir tanık
koruma uygulaması yapabilir. Çünkü tanık koruma
uygulamasını yapacak kişilerin, hâkim sınıfından
gelmesi, savcılık mesleğinden gelmesi, hukukçu olması,
adalet duygusu, tecrübeleri, o konudaki daha adil karar verme sürecini
hazırlayacaktır.
Bu yönüyle Adalet
Bakanlığımızı güçlendirmediğimiz zaman, eğer
tanık koruma programında görev alacak olan adli kolluğun da
terfi ve düzenlemesinde liyakat durumuna göre denetlenmesi
sağlanmadığı zaman, bu yasanın amacına uygun
işlemesi de mümkün değildir. Kaldı ki ikinci fıkrada,
tazminat ödenmesini, yani tanık korumada görev alacak olan elemanlarla, personelle
ilgili ayrıca bir tazminat ödenmesini anlamış değilim. Niye
tazminat ödüyoruz? Farklı bir görev mi, farklı bir risk mi
üstleniliyor? Farklı bir risk üstleniliyorsa anlaşılır bir
şeydir ama eğer normal görev icra ediliyorsa bu normal göreve, derecelerine
göre devlet memurlarının aldığı hak ve istihkaklardan
görevlilerin yararlanması da doğru olandır. Bunu böyle yaparsak,
bu tanık koruma birimini torpilli, ayrıcalıklı, fazla ücret
alan, fazla tazminat alan, fazla para alan, herkesin torpille girmeye
çalıştığı bir kurul hâline getiririz ki, bu kurulu
başında işlemez duruma getiririz.
Bu kaygılar
nedeniyle böyle bir önerge verdik, bunun dikkate alınmasını
diliyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Kaplan, ek sürenizi kullanmadınız.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Bir önerge kabul
edilmişti, kabul edilen önerge doğrultusunda 19uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
20nci maddenin
başlığını okutuyorum:
Suç,
yaptırım ve soruşturma usulü
MADDE 20-
BAŞKAN
Madde üzerinde üç adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 34 sıra sayılı yasa tasarısının 20.
maddesinin (2) nolu bendinde geçen müsteşarlar, valiler ve kaymakamlar
hariç olmak üzere ifadesinin bent metninden çıkarılmasını
saygılarımla arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının 20. maddesine,
(2) bu kanun
kapsamında olup da, Türk Ceza Kanununun 257 nci ve 272 nci maddelerinde
belirtilen fiilleri işleyenler hakkında cezalar, yarı
oranında artırılarak hükmolunur.
Fıkrasının
eklenmesini ve fıkra numaralarının teselsül ettirilmesini arz
ederiz.
Faruk
Bal Prof. Dr. Alim
Işık Hasan
Çalış
Konya Kütahya Karaman
Abdülkadir
Akcan Mümin İnan Şenol
Bal
Afyonkarahisar Niğde İzmir
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Tanık Koruma Kanunu
Tasarısının 20 nci maddesinin tasarıdan
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan Şerafettin
Halis Nuri
Yaman
Şırnak Tunceli Muş
İbrahim
Binici Aysel
Tuğluk
Şanlıurfa Diyarbakır
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Suç,
yaptırım ve soruşturmasında ayrımcılık
yapılamaz.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının 20. maddesine,
(2) bu kanun
kapsamında olup da, Türk Ceza Kanununun 257 nci ve 272 nci maddelerinde
belirtilen fiilleri işleyenler hakkında cezalar, yarı
oranında artırılarak hükmolunur.
Fıkrasının
eklenmesini ve fıkra numaralarının teselsül ettirilmesini arz
ederiz.
Faruk
Bal (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının
hedef aldığı suç ortamı ile mücadelede başarının
sağlanabilmesi için, kamu görevlilerinin de aynı hassasiyetle hareket
etmesi gerekmektedir. Bu kanun kapsamına giren suçları
işleyenlere verilecek cezanın 1/2 oranında
artırılması suretiyle
caydırıcılığın artırılması
amacı ile bu önerge verilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 34 sıra sayılı yasa tasarısının 20.
maddesinin (2) nolu bendinde geçen müsteşarlar, valiler ve kaymakamlar
hariç olmak üzere ifadesinin bent metninden çıkarılmasını
saygılarımla arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Adı geçen
bürokratlara böyle bir ayrıcalık tanınması hukuka
aykırıdır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
kabul edilmemiştir.
20nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
21inci maddenin
başlığını okutuyorum:
Tanığa
rücu edilmesi
MADDE 21-
BAŞKAN
Madde üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 34 sıra sayılı yasa tasarısının 21.
maddesinde geçen (b ve ç) ifadesinin (b, c ve ç) olarak
değiştirilmesini saygılarımla arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Tanık Koruma Kanunu Tasarısının 21 inci maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan Şerafettin
Halis Nuri
Yaman
Şırnak Tunceli Muş
İbrahim
Binici Aysel
Tuğluk
Şanlıurfa Diyarbakır
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN
(Antalya) Biz de
katılmıyoruz efendim.
AY
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Gerçeğe
aykırı tanıklık yapanlar ile ilgili hükümler TCK'da yer
aldığından yeniden düzenleme yapılması gereksizdir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 34 sıra sayılı yasa tasarısının 21.
maddesinde geçen (b ve ç) ifadesinin (b, c ve
ç) olarak değiştirilmesini saygılarımla arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN
(Antalya) Biz de
katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
İfadeye
8'inci maddenin (c) bendi de ilave edilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
21'inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
22'nci maddenin
başlığını okutuyorum:
Tanık koruma
biriminde görev yapanlar, diğer görevliler, suçun
aydınlatılmasında yardımcı olanlar ve
yakınlarının korunması
MADDE 22-
BAŞKAN
Madde üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısının 22 nci maddesinin birinci
fıkrasında geçen "bu Kanun kapsamına giren suçlara ait
istihbaratta veya soruşturmada" ibaresinin "bu Kanun
kapsamına giren suçlara ait istihbaratta, soruşturmada veya
kovuşturmada" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Nurettin
Canikli Bekir Bozdağ Turan
Kıratlı
Giresun Yozgat Kırıkkale
A. Sibel
Gönül Metin
Kaşıkoğlu Orhan
Karasayar
Kocaeli
Düzce Hatay
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Tanık Koruma Kanunu
Tasarısının 22'nci maddesinin çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan Fatma Kurtulan M. Nezir Karabaş
Şırnak Van Bitlis
Nuri
Yaman Ay
Muş
Batman Tunceli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Görev gereği olan korumanın, koruması olmaz.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 22 nci
maddesinin birinci fıkrasında geçen bu Kanun kapsamına giren
suçlara ait istihbaratta veya soruşturmada ibaresinin bu Kanun
kapsamına giren suçlara ait istihbaratta, soruşturmada veya
kovuşturmada şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Nurettin
Canikli (Giresun) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Takdire sunuyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının 22nci madde düzenlemesinde; Tasarı
kapsamına, tanık koruma biriminde görev yapan personel, Tasarı
kapsamına giren suçlara ait istihbaratta veya soruşturmada görev alan
kolluk amir ve memurları ile diğer kamu görevlileri, bu suçlarda
kullanılan gizli soruşturmacı, bu suçların ortaya
çıkartılmasında yardımcı olan muhbirler ile
bunların yakınları da dahil edilmektedir. Ancak bu tedbirlere
kovuşturma aşamasında da hükmedilebileceği dikkate
alındığında, bu evrede görev yapan personelin de söz konusu
koruma tedbirlerinden yararlandırılmasında fayda
görüldüğünden işbu önerge verilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde 22nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
23üncü maddenin başlığını okutuyorum:
Askeri ceza muhakemesinde uygulama
MADDE 23-
BAŞKAN Madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan Tanık Koruma Kanunu
Tasarısının 23 üncü maddesinin
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan Fatma Kurtulan Nuri Yaman
Şırnak Van Muş
Sevahir
Bayındır Şerafettin
Halis Nezir
Karabaş
Şırnak Tunceli Bitlis
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yargı birliğini zedeleyen bir hükümdür.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
23üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
24üncü maddenin başlığını okutuyorum:
Değiştirilen hükümler
MADDE 24-
BAŞKAN Madde üzerinde iki önerge vardır, önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Genel Kurul gündeminde görüşülmekte olan Tanık Koruma
Kanunu Tasarısının 24 üncü maddesinin b fıkrasındaki
İçişleri Bakanlıklarınca ibaresinin İçişleri
Bakanlıkları ile Gümrük Müsteşarlığının
bağlı bulunduğu Devlet Bakanlığınca
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kemal
Kılıçdaroğlu İsa
Gök Şevket
Köse
İstanbul Mersin Adıyaman
Sacid
Yıldız Turgut
Dibek Hulusi
Güvel
İstanbul Kırklareli Adana
Ali
İhsan Köktürk
Zonguldak
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan Tanık Koruma Kanunu
Tasarısının 24.ncü maddesinin tasarıdan
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan Şerafettin
Halis Nuri Yaman
Şırnak Tunceli Muş
İbrahim
Binici Aysel
Tuğluk
Şanlıurfa Diyarbakır
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Tanıkların korunması için ayrıca
ihale yasa ve yönetmeliği çıkarılmasına gerek yoktur.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Genel Kurul gündeminde görüşülmekte olan Tanık Koruma
Kanunu Tasarısının 24 üncü maddesinin b fıkrasındaki
İçişleri Bakanlıklarınca ibaresinin İçişleri
Bakanlıkları ile Gümrük Müsteşarlığının
bağlı bulunduğu Devlet Bakanlığınca
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kemal
Kılıçdaroğlu (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Tasarının 13 üncü madde metnine
bakıldığında Tanık Koruma Kurulunu oluşturan
birimler arasında Gümrük Müsteşarlığı Gümrükler
Muhafaza Genel Müdürlüğünün de bulunması, ayrıca tanık
koruma tedbirinin uygulanması için gerekli olan mal ve hizmet
alımlarının Gümrük Müsteşarlığı Gümrükler
Muhafaza Genel Müdürlüğü tarafından da gerçekleştirilecek
olması hususları göz önüne alındığında, konuyla
ilgili yönetmeliğin hazırlanmasında Gümrük
Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Devlet
Bakanlığının da yer alması gerekmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Komisyonun bir tashih talebi var, düzeltme.
Buyurun.
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara)
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Komisyonun düzeltme talebi doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
25inci maddenin başlığını okutuyorum:
Yönetmelik
MADDE 25-
BAŞKAN Madde üzerinde üç önerge vardır, önergeleri
okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 34 sıra sayılı yasa
tasarısının 25 inci maddesinde geçen altı ay ibaresinin
dört ay olarak değiştirilmesini saygılarımla arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Genel Kurul gündeminde görüşülmekte olan Tanık Koruma
Kanunu Tasarısının 25 inci maddesinde
İçişleri
Bakanlıkları ile
ibaresinden sonra gelmek üzere ,Gümrük
Müsteşarlığının bağlı bulunduğu
Bakanlıkça ibarelerinin eklenmesini arz ve teklif ederim.
Kemal
Kılıçdaroğlu İsa
Gök Ali
İhsan Köktürk
İstanbul Mersin Zonguldak
Şevket
Köse Hulusi Güvel Turgut Dibek
Adıyaman Adana Kırklareli
Sacid
Yıldız
İstanbul
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan Tanık Koruma Kanunu
Tasarısının 25 inci maddesinin tasarıdan
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan Şerafettin
Halis Nuri
Yaman
Şırnak Tunceli Muş
İbrahim
Binici Aysel
Tuğluk
Şanlıurfa Diyarbakır
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de katılmıyoruz
efendim.
Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Kanunla
düzenlenen bir konuda, yönetmelikle düzenleme yapılamaz.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Genel Kurul
gündeminde görüşülmekte olan Tanık Koruma Kanunu
Tasarısının 25 inci maddesinde
İçişleri
Bakanlıkları ile
ibaresinden sonra gelmek üzere ,Gümrük
Müsteşarlığının bağlı bulunduğu
Bakanlıkça ibarelerinin eklenmesini arz ve teklif ederim.
Kemal
Kılıçdaroğlu (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının
13 üncü madde metnine bakıldığında Tanık Koruma
Kurulunu oluşturan birimler arasında Gümrük
Müsteşarlığı Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğünün de
bulunduğu, ayrıca Kanunla birlikte Gümrük
Müsteşarlığı Gümrükler Muhafaza Genel Müdürlüğünde
tanık koruma birimi oluşturulması ve bu kapsamda tanık
koruma tedbirlerini uygulayacak olması hususları göz önüne
alındığında, Kanun hükümlerine göre
çıkarılması gereken yönetmeliklerin hazırlanmasında
Gümrük Müsteşarlığının bağlı bulunduğu
Bakanlığın da görev alması gerekmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 34 sıra sayılı yasa tasarısının 25 inci
maddesinde geçen altı ay ibaresinin dört ay olarak
değiştirilmesini saygılarımla arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Sayın Genç?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Konuşacağım.
BAŞKAN
Buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aslında
tabii çok önemli, temel hak ve özgürlüklerle ilgili bir kanun görüşüyoruz.
Ben dün İstanbulda bir televizyon programına katılmam
dolayısıyla bu kanunun müzakerelerine pek katılmadım.
Birkaç tane önergem de vardı, onlarda da konuşma imkânını
bulamadım.
Aslında, bir
Tunceli milletvekili olarak bu pişmanlık yasasının ve
özellikle bu surette beyan
İnsanlar aleyhine, o kişilerle ilgili
ifade veren insanların, zaman zaman ne kadar masum insanları zan
altında bıraktıkları ve belli bir aşamadan sonra,
aleyhine ifade verdikleri kişilerden yüklü miktarda para almak, talepte
bulunmak suretiyle ifadelerini, yani, bir kısım ifadelerini
değiştirmek için de para istediklerini, birçok olayı bilen bir
insanım.
Şimdi, bu
tanık koruma kanunuyla acaba insanlara iyilik mi ediyoruz, kötülük mü
yapıyoruz, o da çok müphem bir konu. Yani, Türkiyede hakikaten gerçekleri
ortaya koymak için, sağduyunun hâkim olacağı,
doğruların söyleneceği bir sistem oluşturulmasını
isteyen bir insanım, ama öyle bir olgu var ki Türkiyede, işte,
adamın hoşuna gitmedi mi gidiyor iftira atıyor. Bu iftira
sonucunda o masum insanların da büyük ceza görme durumu ortaya
çıkıyor. Bu, bir memlekette temel hak ve özgürlüklere, bana göre,
vurulabilecek en büyük darbedir. Bu enine boyuna tabii,
tartışılmadı. Bence, bu kanunu hemen de yürürlüğe de
koymamak gerekir, bana göre, belli bir süre beklemek lazım.
Ben, tabii
altı ay yerine dört ay istedim. Sebebi de şu: Mademki bu kadar insan
Temel hak ve özgürlüklerle ilgili bir kanun yapıyoruz. Hükûmetin zaten bu
konuda yeterli hazırlığı yapması lazım. Bu kanun
uygulamaya girerken bununla ilgili yönetmeliklerin de uzun zaman gecikmeden
çıkarılması lazım. Ama, tabii Hükûmet ve özellikle Komisyonumuz
öyle bir sistem geliştirdi ki, yeni bir Meclis seçilmiş, yeni bir
Parlamento gelmiş, Efendim, ben daha önceki komisyonun
aldığı kararı uygularım, ondan sonra da Parlamentoda
yasama tasarrufuna riayet ederim. Efendim, yanlışlıklar varsa
Parlamentoda düzelsin. diyor. Bilmiyorum burada kaç tane yanlışlık
düzeltildi, ben yok olduğum için
Bunların
hepsi bu ülkeye, bana göre, yapılacak önemli zararlardır. Yani,
kelimeleri ifade ederken de birilerini de, tabii acıtmak da istemiyorum.
Ama, yani zamanında böyle temel hak ve özgürlükleri çok yakından
ilgilendiren konularda kanun çıkarırken bence Parlamento üyelerinin
çok hassas olması lazım. Bu hassasiyeti nasıl göstereceksiniz?
Bu hassasiyeti, kendi kafanızda belirli kanunları
uygulayacaksınız
Mesela, şimdi birisi beğenmediği
birisine iftira atabilir. Sonra, yani, işte, geçen gün birisi bana telefon
ediyor, diyor ki: Efendim, beni güya koruyacaklar diye atmışlar, kaç
gündür içerideyim. Kimse benim hâl hatırımı sormuyor. Yani bu
tanık koruma kanununun uygulamasının kime ne getireceği, ne
götüreceği de çok açık ve belli değildir.
Uygulayıcılara bağlıdır. Uygulayıcılar da
eğer hakikaten masum insanlar aleyhine tanıklık yapan
insanların tanıklık yapması hâlinde o masum insanların
cezalandırılmasına sebep verirse onun günahı kimin olur?
İşte bu kanunu çıkaranların olur. Bence bu konular çok
enine boyuna tartışılmadı, böyle bir kanun
çıkarıldı. Birilerinin, işte, telkiniyle böyle kanunlar
çıkarıyoruz ama bu kanunların memlekete çok fayda getirdiğine
de inanmıyorum. Özellikle Yargıtay 9. Dairesi bu terör olayları nedeniyle
hakikaten çok ağır kararlar vermektedir o yardım, yataklıktan dolayı.
Yani, o kadar masum insanlar mahkûm oldu ki
Yolda gidiyor, yolda önünü
kesiyor, arabasının aküsünü alıyor dağdaki terörist
-almış adam, aküyü aldığı kesin, gidiyor kendisi de
haber veriyor- ama buna rağmen, işte, orada, yardım ve
yataklıktan üç sene dokuz ay hapis cezası veriliyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Genç, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
KAMER GENÇ
(Devamla) Bu kanunda -işte, bu terörle mücadele konusunda belki
sağlıklı bir sonuç doğurabilir mi bilinmez ama onu
uygulamayla göreceğiz- şöyle düşünülebilir: Evet, bir süre bu
kanunu uygulayalım, eğer hakikaten uygulamada çok kötü sonuçlar
alınırsa o zaman da değiştirilme imkânları olabilir.
Ama bence bu kanun hakikaten birçok insana da sıkıntı
yaratabilecek bir kanundur. Yani, böyle, masa başında birtakım
sağlıklı tedbirler aldığımız konusunda ben
çok emin değilim.
Dilerim, temenni
ederim, bu kanunla, Türkiyede terörün önlenmesi konusunda ciddi adımlar
atılsın, ama bu ciddi adımlar atılırken de masum
insanlar haksız yere zarar görmesin.
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, geçici madde eklenmesine dair bir önerge vardır, önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Kanun Tasarısına aşağıdaki geçici maddenin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli Bekir Bozdağ Turan
Kıratlı
Giresun Yozgat Kırıkkale
A. Sibel
Gönül Metin
Kaşıkoğlu Orhan
Karasayar
Kocaeli Düzce Hatay
Kurulun oluşturulması
Geçici Madde 1- (1) Bu Kanunun 13üncü maddesiyle kurulan
Tanık Koruma Kurulunda üye olarak görev alacak temsilciler, maddede
belirtilen kurumlar tarafından Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihten itibaren bir ay içinde belirlenerek İçişleri
Bakanlığına bildirilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının 13üncü maddeyle kurulması öngörülen Tanık
Koruma Kurulu üyelerinin bir an evvel belirlenmesi ve atama işlemlerinin
sürüncemede bırakılmaması amacı ile iş bu önerge
verilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
26ncı maddenin başlığını
okutuyorum:
Yürürlük
MADDE 26-
BAŞKAN Madde üzerinde bir önerge vardır, önergeyi
okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşmekte olduğumuz 34 sıra sayılı kanun
tasarısının 26ncı maddesinin altı ay ibaresinin üç
ay olarak düzeltilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Şandır Hasan
Çalış Cemaleddin
Uslu
Mersin Karaman Edirne
Cumali
Durmuş Mustafa
Enöz
Kocaeli Manisa
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA
(Ankara) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Sayın Şandır, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
ülkemiz için gerçekten önemine yürekten inandığımız bir kanun
tasarısının görüşülmesinin sonuna yaklaşmış
bulunuyoruz. Bu sebeple, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
aldım. Önerge vererek konuşma fırsatı, imkânı
olduğu için de böyle bir önerge verdim. Bu vesileyle, bu sebeple muhterem
heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Tabii,
önergemizde ifade ettiğimiz hususun gerekçesi, bu kanunun getiriliş
sebebiyle bire bir örtüşmektedir. Türkiye'nin suç ve suçluyla mücadele
etmek kararlılığını ifade eden, bunun teknik
altyapısı açısından önem teşkil eden tanık koruma
kanunu, suçun ve suçlunun açığa çıkartılması için çok
önemli bir imkân olan tanıkların korunması için birlikte
çıkarttığımız bu kanunun bir an önce yürürlüğe
girmesi, bir an önce uygulamaya geçmesi, gerçekten bu kanunun esas gerekçesi.
Türkiye'de sebepleri
tartışılabilir, ama asayişsizlik konusunda, bölücülük
konusunda, örgütlü suç konusunda istatistiğin rakamlarına
baktığınızda, gerçekten Türkiye'ye, Türk toplumuna
yakışmaz rakamlarla karşılaşırız, çok ciddi
miktarda artışlar var. Dolayısıyla, bununla mücadele etmek
için bir kararlılık göstergesi olan bu kanun, Hükûmetin bu noktadaki
siyasi tavrını ifade eden bu kanun bir an önce yürürlüğe
girmelidir, önergemizin gerekçesi bu, ama, biz, Milliyetçi Hareket Partisi
olarak, bu kanunun birçok konuda yeterli olmadığını, suçtan
suçluya doğru bir yöneliş getirdiğini, bunun hukuk
mantığına, suçla mücadele mantığına,
pratiğine uygun düşmediğini
Bize göre suç tanımları
yapılmalı, bu suç tanımları için tanık korumanın
imkânları ve şartları bu kanunla oluşturulmalıydı.
Hâlbuki cezaya göre tanımlar geliştirilmiş. Aslında, ceza
ve ceza kanunları bir siyasi tavır olması gerekir. Siyaseten
hangi suça karşı kararlı bir mücadele tavrınız varsa,
ona karşı cezayı belirlersiniz, o cezaların gerekçesini
oluşturursunuz. O suçların ve suçluların ortaya
çıkartılmasında katkı vermesi için tanıkları
korumaya çalışırsınız. Dolayısıyla, bir
siyasi tavır olarak, bence eksik olan, bizce Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu olarak eksik gördüğümüz ve önergelerimizle tamamlamaya
çalıştığımız husus, siyaseten Türk toplumu için,
ülkemiz, milletimiz için gerçekten önemsediğimiz bazı suçları
tanımlayarak, o suçlarla ilgili suçluları tanımak, yargıda
cezalandırmak için ona tanıklık yapacak insanların
korunmasının bu kanunla sağlanmasını çok önemsedik, bu
yönde önergeler verdik.
Mesela, bu insan
kaçakçılığıyla ilgili, bu çocukların suça teşvik
edilmesi, fuhuşta kullanılmasıyla ilgili suçları eğer
siyaseten önemsiyorsak -olumlu yönüyle bakalım- onunla ilgili cezaları
biz bu tanık korumaya almalıydık. Ama, ceza baremlerine göre
tanık korumayı tanımlarsanız
Sonuçta, bazı hususlar
istemeden bu kanunun kapsamı dışında kaldı. Belki
böyle bir arzunuz yoktu, ama yapılan kanun bu yönüyle eksik olmuştur.
Buna rağmen yürürlülüğünün erkene alınmasını teklif ediyoruz.
Ama ne yazık ki Hükûmetimiz, Komisyonumuz katılıyorum
diyemiyor her defasında. Hâlbuki doğru doğrudur. Bu memleket, bu
toplum hepimizin. Bu toplumun faydasına olan bir teklife bir siyasi
asabiyetle katılmıyorum demeyi, kişilik olarak Sayın Komisyon
Başkanına, Sayın Bakanımıza biz doğrusu
yakıştıramıyoruz. Ama, bu, AKP Grubunun da maalesef veya
Hükûmetimizin de böyle bir kararı mıdır? Bunu da endişeyle
izliyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Şandır, konuşmanızı tamamlayınız.
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) - Bugün burada üst üste koyarsak muhtemel 50den fazla
önerge verildi. En fazla önerge alan kanunlardan biri bu. Ama, bu önergelerden
bir tanesi dahi
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Bir tanesi geçti.
MEHMET
ŞANDIR (Devamla) Bir tanesi mi geçti? Hele şükür.
Yani,
muhalefetten katkıya bu kadar kapalı bir iktidar uygulaması,
zannediyorum bu döneme has bir hadise. Sonra töhmet altında
kalırsınız. Derler ki Bu kanun sizin değil
başkalarının, virgülüne bile dokunamıyorsunuz diye sizi
suçlarlar; sizi uyarıyorum.
Sizin
getirdiğiniz kanunun gerekçesine uygun bir önerge veriyoruz, üç ay sonra
yürürlüğe konulsun diye. Bu anlayışla bu önergeyi verdik.
Kabulünü istirham ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Şandır.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
27nci maddenin
başlığını okutuyorum:
Yürütme
MADDE 27 -
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, oyumun rengini belirtmek üzere aleyhte söz istiyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, tasarının görüşmeleri
tamamlanmıştır.
Evet, ikinci
bölümde yer alan maddelerin de oylamalarını tamamlamış
bulunuyoruz.
Şimdi,
oyunun rengini belirtmek üzere, Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Genç.
Sayın Genç,
buyurun.
Aleyhte
değil mi Sayın Genç?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Aleyhte.
BAŞKAN
Buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tanık
Koruma Kanunu Tasarısının son oylaması yapılmadan
önce, bu kanuna karşı oy kullanacağım için oyumun rengini
belirtmek üzere söz almış bulunuyorum.
Biraz önce de
belirttiğim üzere, bu kanun temel hak ve özgürlükleri çok yakından
ilgilendiren ve birçok masum insanın mahkûmiyetini yalan ve yalan
beyanlarla, yalan şahitliklerle sağlayabilecek bir kanun olduğu
için ve çok da iyi incelenmeden burada geçtiği için ben bu kanuna
karşıyım.
Bir defa, bu
Tanık koruma tedbiri alınması gereken suçlar konusu çok
muğlak. Yani burada bence, hangi suçların tanık koruma
kapsamı içine alındığının bu maddede ayrı
ayrı belirtilmesi gerekirdi. İki fıkradan biri, (b)
fıkrasında: Kanunun suç saydığı fiilleri işlemek
amacıyla kurulan bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen alt
sınırı iki yıl ve daha fazla hapis cezasını
gerektiren suçlar ile terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde işlenen
suçlar.
Şimdi,
mesela bireysel suçlar da var, yani örgütsel kullanmadığı
Mesela birisi kara parayı aklıyor, ama
Kara parayı
aklıyor, eroin, afyon kaçakçılığı,
kaçakçılık yapıyor. Bunlar da
İcabında örgütsel
olarak, örgüt içinde yapılmayan, ama ülkeye çok büyük zarar veren suçlar
da var. Bunlar niye bunların kapsamı içine alınmadı?
Yani, Türkiye'de
kanunları çok muğlak yazdığınız takdirde
uygulayıcılar bu konuda çok büyük sıkıntı çekiyorlar.
Özellikle yargı yerlerinde de bu kanunlar, çok değişik
değişik kararlar çıkarıyorlar. İşte, bir
bakıyorsunuz, bir dairede başka bir karar çıkıyor,
aynı suçla ilgili olarak başka bir dairede başka bir karar
çıkıyor; birisi beraat ediyor, ötekisi ceza alıyor. Bu nedendir?
Kanunların çok sağlıklı bir şekilde,
çıkışı sırasında incelenmemesindendir,
sağlıklı gerekçelerinin olmamasındandır,
sağlıklı olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinde müzakere
edilmemesinden kaynaklanmaktadır.
Dolayısıyla,
tabii AKP Hükûmetinin ve İktidarının bir
hastalığı var: Kanunlar buraya gelince hemen bunların
müzakeresini istemiyorlar, temel kanun kapsamına alıyorlar. Hâlbuki
bu kanunun temel kanunla ilgisi yok sevgili milletvekilleri. Yani, burada
insanların hak ve özgürlükleriyle çok yakından ilgisi olan bir
kanunun, siz otuz maddesini bir madde hâlinde görüşür ve onların
üzerinde tartışma açmazsanız orada, bu memlekete
sağlıklı bir hizmet etmiş olmazsınız. Yani,
insanın hayatıyla, geleceğiyle, özgürlüğüyle, istikbaliyle
en yakın olan bir kanunu getiriyorsunuz, ama bu kanunun ne olduğunu
burada tartışmıyorsunuz. Bu, bana göre, bu memlekete faydadan
ziyade zarar getiren bir taktiktir. O, işte, iki bölüm hâlinde
yaptığınız bu temel kanunun, onun da kişisel sözlerini
de kapatıyorsunuz, ondan sonra da -yani, işte, benim bu kanunun
burada müzakeresine katılmamamın tek nedenlerinden birisi de bu- bakıyoruz,
orada oturuyoruz, söz sırası gelmiyor, bir şey de gelmiyor,
dolayısıyla burada oturmanın da bir anlamı yok. Onun için,
bundan sonra, bunun başka bir taktiğini bulacağız, sizin
taktiklerinize karşı taktik geliştireceğiz, sizin bu
taktiklerinizi bozmaya çalışacağız.
Ben,
inşallah, diliyorum ki bu kanunu çıkaranlar bu kanunla getirilen
tuzaklara kendileri düşmezler. Yani, düşerseniz, o zaman Kendi
düşen ağlamaz. diyorlar ve birisi de çıkıp da, yani sizin
işlemediğiniz bir suçtan dolayı sizin aleyhinize bir ifade
verir
Çünkü, o kadar bir sistem getirilmiş ki yani, tanıklık
yapan adamın, kişinin mahkeme huzurunda ifadesi alınmayacak.
Şimdi, mahkeme huzurunda ifade alınırken o kişinin mesela
fiziki yapısına bakarsınız, bilmem, duruşuna
bakarsınız, ciddi mi o ifade
Yani, bir insanın fizik
yapısını, karşı taraf bunu kontrol ettiği zaman,
hakikaten doğru mu ifade veriyor, yanlış mı ifade veriyor,
iftira mı atıyor, bunu ifade sırasında anlayabilirsiniz.
İki tarafı karşı karşıya, avukatlar veyahut da
suçluyu karşı karşıya oturtacaksınız, onlar
birbirine
Yani, orada bir cümleyi sarf edecek, o cümlenin
karşıtını, insanlar, karşı taraf, yani aleyhine
ifade verilen kişiye
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Konuşmanızı tamamlayınız Sayın Genç.
Buyurun.
KAMER GENÇ
(Devamla)
ona karşı savunma hakkı verilmeden alınan
böyle bir ifade bence adalete sağlıklı bir hizmet etmez,
adalete, bilakis, sağlıklı bir adaletin tecellisine engel olan
bir davranış biçimidir.
Ben bu kanunla,
gerçekten, bir tane masum insan da mahkûm olsa, getirilen bu kanunla bir tane
masum insan da mahkûm olsa onun masumiyeti nedeniyle mahkûm edilmesine
karşıyım. Bu nedenle kanuna karşıyım.
Saygılar
sunuyorum efendim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Tasarının
görüşmeleri tamamlanmıştır.
Sayın
milletvekilleri, tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Oylama için dört
dakika süre vereceğim ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN -
Sayın milletvekilleri, Tanık Koruma Kanunu
Tasarısının açık oylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 270
Kabul : 230
Ret : 39
Çekimser : 1
(x)
Böylece,
tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Yargı camiasına ve milletimize hayırlar getirmesini temenni
ediyorum.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Sayın Başkan, kısa
bir teşekkür konuşması yapmak istiyorum.
BAŞKAN
Sayın Bakanın kısa bir teşekkür konuşması olacak.
Buyurun. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Sayın Başkanım,
değerli milletvekili arkadaşlarım; iki nedenle
huzurunuzdayım. Biri, bir hükûmet tasarısının
yasalaşmasına vermiş olduğunuz destek nedeniyle
iktidar-muhalefet tüm partilerimize ve bu partilerimize mensup milletvekili
arkadaşlarımıza şükranlarımı sunmak.
İkincisi de büyük bir üzüntüyü sizlerle paylaşmak. Sanıyorum,
bugün insanlık tarihi açısından çok acı bir gün. Dost ve
kardeş Pakistanda terör çirkin yüzünü bir kez daha göstermiştir.
Pakistanın eski Başbakanlarından Sayın Butto, bugün, bir
miting esnasında bir terör saldırısına muhatap olmuş,
kendisi ve -almış olduğumuz ilk bilgilere göre- 120yi
aşkın Pakistanlı bu terör saldırısı sonucu
hayatını kaybetmiştir.
Kuşkusuz,
Türk milleti olarak, daima dost ve kardeş olarak gördüğümüz Pakistan
halkının bu acısını yürekten paylaşıyoruz.
Hayatını kaybeden Sayın Benazir Butto ve 120yi aşkın
Pakistanlı kardeşimize Cenabıhaktan rahmetler diliyoruz.
Yaralılar da vardır kuşkusuz, onlara da acil şifalar
temenni ediyoruz.
Tabii bir
temennimiz de Pakistanın bir an önce normal bir demokratik düzene
geçmesini temenni etmektir. Pakistan, uzun süredir bunun
sancılarını yaşamaktadır. Aslında oradan çıkarılacak
sonuçlar da vardır. Bunlardan bir tanesi de oturmuş, işleyen bir
demokratik düzene sahip olmanın ne büyük bir nimet olduğu
gerçeğini de görüyoruz. O bakımdan, Türkiye Cumhuriyeti devletinin
bir vatandaşı olmaktan gurur duymalıyız ve demokrasimizi
daha da geliştirmek için hep birlikte elimizden gelen gayreti
göstermeliyiz.
Biraz önce de
ifade etmiştim. Gerçekten, uzun süredir yasalarımızda
uygulanmakta olan tanık korumayla ilgili bir düzenlemeyi, şimdi
müstakil bir yasayla düzenler hâle getirdik biraz önceki oylarınızla.
Hem Terörle Mücadele Yasasının 20nci maddesinde hem de Ceza
Muhakemesi Kanununun 58inci maddesinde aslında tanık korumayla
ilgili düzenlemeler vardı. Hatta, 58inci maddesinin son fıkrasında,
bu konuda özel bir kanunun çıkarılmasına da işaret
edilmiştir. İşte, şu anda yapmış olduğumuz,
iki sene önce yürürlüğe girmiş olan bir yasadaki bir işareti,
daha doğrusu bir temenniyi yerine getirdik ve tabii ki altına imza
koymuş olduğumuz uluslararası anlaşmaların da
ülkemize, Türkiyeye yüklemiş olduğu bir vecibeyi yerine
getirmiş olduk.
Bazı
arkadaşlarımız endişeler ifade ettiler. Biraz önce
konuşan milletvekili arkadaşımız da Bu istismar
edilebilir, birtakım masum insanlar yalan beyanlarla ve şahitliklerle
mağdur edilebilir. ifadesini kullandılar. Aslında bu yasa
tasarısı içerisinde bunların önlemleri de var. O nedenle,
yasayı bir bütün olarak değerlendirdiğimizde, bütün bu
ihtimallerle ilgili düzenlemelerin yasa içerisinde var olduğunu da
göreceksiniz.
Kıymetli
vakitlerinizi fazla almayacağım. Çünkü, bir kanun teklifi var,
sanıyorum hemen görüşmeleri başlayacak. Ben, değerli
milletvekili arkadaşlarıma, sizlere, vermiş olduğunuz
destekten dolayı, hoşgörünüzden dolayı yeniden teşekkür
ediyorum ve Pakistan halkına hem şahsım adına hem Hükûmetim
adına hem Türkiye Büyük Millet Meclisi adına yeniden
başsağlığı diliyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.52
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.17
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa),
Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 43üncü
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
2nci
sıradaki Ses ve Gaz Fişeği Atabilen Silahlar Hakkında Kanun
Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
2.- Ses ve Gaz Fişeği Atabilen Silahlar
Hakkında Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu
(1/437) (S. Sayısı: 54)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü
sıradaki Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
3.- Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla
Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/335) (S. Sayısı: 56)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü
sırada bulunan, Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ve Adana Milletvekili
Necdet Ünüvarın; Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
4.- Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ve Adana Milletvekili
Necdet Ünüvarın; Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu
Raporu (2/65) (S. Sayısı: 72)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5inci
sırada bulunan, Trabzon Milletvekili Cevdet Erdölün; Tütün Mamullerinin
Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
5.- Trabzon Milletvekili Cevdet Erdölün; Tütün
Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Adalet
Komisyonu Raporu (2/9) (S. Sayısı: 55) (x)
BAŞKAN
Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu
55 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Teklifin tümü
üzerinde, AK Parti Grubu adına Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl.
Sayın Erdöl,
buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
(x)
55 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
AK PARTİ
GRUBU ADINA CEVDET ERDÖL (Trabzon) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Geçmiş
Kurban Bayramınızı tebrik ediyorum. Yeni
yılınızı kutlarken, 2008 yılının tüm
ülkemize, insanlığa huzur, barış, bereket ve
sağlık getirmesini temenni ediyorum.
Bugün, Atatürkün
Ankaraya gelişinin 88inci yılı ve aynı zamanda
İstiklal Marşı Şairimiz Mehmet Âkif Ersoyun da ölüm
yıl dönümü.
Bu anlamlı
günlerin yanı sıra, bugün çok üzücü bir olayla da
karşılaştık. Maalesef, dost ve kardeş Pakistanda,
Sayın Butto menfur bir cinayete, suikasta kurban gitti ve yanında pek
çok kişi de maalesef yaşamlarını yitirdiler. Ben, dost,
kardeş Pakistan halkına başsağlığı
diliyorum, yaralılara da acil şifalar diliyorum.
Bugün, çok önemli
iki kanunun birisini komisyonumuzda görüştük, birisini de şimdi Genel
Kurulda görüşmeye başlıyoruz. Değerli arkadaşlar, bu önemli
kanunlardan birisi, halk arasında tinerciler olarak bilinen
Tiner ve
diğer yapıştırıcıların ilköğretimde,
ortaöğretimde ağırlıklı olmak üzere
kullanımına tahdit getiren bir kanunu komisyonumuz kabul etti,
yakında, inşallah yüce Meclisimize gelecektir, onda da,
desteklerinizi şimdiden beklediğimizi belirtirim.
Çok önemli,
gerçekten koruyucu halk sağlığı tedbirleri
bakımından yapılması gereken en önemli kanun olduğunu
düşündüğümüz tütünle ilgili kanun hakkında grubumuz adına
görüşlerimizi belirtmek isterim.
Bizler, tabii, bu
kanuna neden ihtiyaç duyduğumuzu düşünürken, nereden
başladığımızı da mutlaka hatırlamamız
gerekiyor. Bizler, hastanede yatan hastalara doktorların lüzum ettiği
kadarıyla sigara reçete edebileceği bir anlayıştan, bugün,
insanlara çok zararlı olduğu ve birçok alanda kısıtlama
getirilmesinin gerekli olduğu bir anlayışa geldik. Yani,
1934teki çıkan kanunu, biz, hastalara sigara reçete edilebileceğine
dair kanunu bu kasım ayında hep birlikte kaldırdık.
Dolayısıyla, bu kanunda da bazı şeyler çok irdelemeyince
belki aklımıza yatmıyor gibi gelebilir ama bunun
mantığını ve neden buna ihtiyaç duyulduğunu biraz
sonra Genel Kurula arz edeceğim efendim.
Kanun
değişikliğinin bir sağlıkla ilgili önemli
yükümlülükleri var, getirileri var, bir de uluslararası
sorumluluğumuz bakımından, uluslararası anlaşmalarla
bizi bağlayan, yapmamız gereken hükümler ve yükümlülükler var.
Sağlık olarak bir hekimin görevi insanların
sağlığını korumaktır. Şöyle
baktığımız zaman, şu anda ve önümüzdeki yirmi yıl
içerisinde insanları en çok öldürecek olan hastalıklar kalp, damar
hastalıkları. İkincisi kanserler. Peki, bunları
engelleyelim, önleyelim mi? Önleyelim. Nasıl önleyeceğiz?
Engellenebilir, önlenebilir sebeplerin birincisi sigara, bütün bilim
adamlarının söylediği bu. O zaman demek ki bundan başlamak
gerekiyor. Bizim yapmak istediğimiz de zaten bu. Sadece kalp, damar
hastalıkları, felçler vesair değil, aynı zamanda
uyuşturucuyla da direkt bağlantısı var sigaranın.
Yani, dünyada uyuşturucu kullanan bütün herkes, yüzde 99,9u öncesinde
içiciliğe sigarayla başlıyorlar. Dolayısıyla,
uyuşturucu bataklığının asıl membaı da
sigara. Sigarayı önlemedikten sonra uyuşturucuyla mücadele etmek,
bataklık yerine sivrisinekle mücadele etmek gibidir. Onun için
Sadece bu
mu? Yangınlar mesela, ev yangınlarının da orman
yangınlarının da yüzde 50si sigaraya bağlı. Bu,
bilimsel bir gerçek, ama ekonomik yangın daha fazla, insanlar ceplerinden
bir sürü parayı -ki, ülkemizde yaklaşık 20 milyar doları-
havayı kirletmek için kullanıyoruz. Bu çok ciddi bir problemdir
değerli arkadaşlar.
Sigaraya bir
başka hastalık gözüyle baktığımız zaman, görsel
yolla, özentiyle bulaşan bir bulaşıcı hastalık olarak
da bunu görebiliriz. Mesela, bir çocuk, önce anne, babasını görüyor
sigaraya bulaşıyor, daha sonra okulda öğretmenini görüyor,
hastanede doktorunu görüyor, siyasetçiyi görüyor, sporcuyu, sanatçıyı
görüyor, televizyonda görüyor, İnternette görüyor, gördükçe
bulaşıyor. İşte, bu, elektronik yolla da bulaşabilen
bulaşıcı bir hastalık, bununla da sebebini hissederek ve
bilerek buna göre mücadele etmemiz lazım.
Uluslararası
yükümlülüklerine baktığımız zaman, 2003 yılında,
Dünya Sağlık Örgütü, Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesini imzaya
açtı. 2004 yılında Sayın Profesör Recep Akdağ, Sağlık
Bakanımız, New Yorkta bunu Türkiye adına imzaladı ve bu,
Türkiye için bir dönüm noktası oldu. Daha sonra, 2004 Aralıkta biz
bunu Meclisimizden -bu uluslararası anlaşmayı-
kanunlaştırarak geçirdik ve 2006 yılının
ocağından itibaren, imzalayan bütün ülkelerde yürürlüğe giren
bir uluslararası anlaşma oldu.
Yine,
uluslararası anlaşmalar ve uluslararası deklarasyon, yeni bin
yılda doğan her çocuğun kalp, damar hastalıklarına
yakalanmadan altmış beş yaşına kadar
yaşamasının sağlanmasını emrediyor amir bir hükmü
olarak. Yani, bunu kabul ediyoruz. Bunun için de gerekli tedbirleri
almamız lazım diyoruz. Bunun için, 2006 yılında Sayın
Başbakanımızın imzasıyla, tütün mamullerinin
nasıl önlenebileceğine, çocukların nasıl
korunabileceğine dair bir genelge yayınlandı ve yine 2007
yılında Ulusal Tütün Kontrol Programını 12 Aralıkta
Sayın Başbakanımız, Sayın Sağlık
Bakanımız ilan ettiler. Gerçekten Türkiye için dönüm noktası
bunlar.
Yine, biz, Türk
Kardiyoloji Derneğinin öncülüğünde, Sayın Sağlık
Bakanımızın verdiği direktifler doğrultusunda, ulusal
kalp sağlığı politikasını çalıştık
ve burada da gördük ki, bütün bilim adamlarının söylediği, kalp,
damar hastalıklarını engellemek için birinci sebep olarak bilinen
sigarayla mücadele etmek gerekiyor. Yine, bunu, 25 Aralık 2007de Avrupa Kalp
Sağlığı Deklarasyonuna imza koyan değerli bilim
derneklerimiz de bunu Sağlık Bakanlığımızla
birlikte açıkladılar.
Bu kanunu
çıkarmak için niye bunu amaçladık, niye uğraştık?
Dünya Sağlık Örgütü Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesi henüz
yayınlanmamışken, özellikle mahalle aralarında gençlerimize
ve çocuklarımıza tek tek satılan sigaraları acaba
engellersek nasıl olur diye. Çünkü, çoğu insan, çoğu çocuk,
çoğu genç okuldan gelirken veya giderken bir sigara alıyor bakkaldan,
ona belki daha fazla para veriyor, ama bakkalın da işine geliyor bu,
çocuğun da işine geliyor. Annesine, babasına yakalanmıyor,
okulda öğretmenine yakalanmıyor ve oradan bir bulaşıyor.
Bulaştıktan sonra alışıyor, alıştıktan
sonra alışkanlık ve nihayet onu o tatmin etmemeye, başka
alışkanlıklara, kötü alışkanlıklara sürüklemeye
başlıyor. İşte bunu engellememiz lazım. Bunu
düşündük ve televizyon yayınlarında şu gün ayda doksan
dakika, çocukları, insanları sigaranın zararlarından,
tütünün zararlarından korumaya yönelik yayın yapmak gerekiyor. Fakat,
bakıyoruz ki, gece üçte, dörtte, iki buçukta yapıyorlar bu
yayınları. Bunu nasıl engelleriz diye çalışmaya
başladık. Pek çok bürokrat arkadaşım, pek çok
Sağlık Bakanlığının bürokratı, Adalet
Bakanlığının bürokratı çalıştık,
derken, işte, bahsettiğim biraz
önceki süreci Sağlık Bakanımız başlattı ve
amaçlarımız baktık ki örtüşüyor, her şey birbirine
denk ve bundan sonra, bu kanun teklifini uzun uğraşlardan sonra
huzurlarınıza getirmiş olduk.
Gördüğüm
şudur ki -ben yaklaşık yirmi altı yıllık hekimim,
beş yıldır da Meclisteyiz milletvekili olarak- yapmış
olduğumuz sağlıkla ilgili -koruyucu hekimlik
bakımından- bütün düzenlemelerden bu tütünle ilgili
yapacağımız bu kanun daha değerli, daha halkın
sağlığını koruyucu daha fazla özelliklere sahip.
Yani burada
yaptığımız en önemli iş, demek ki, bir kere,
bulaşmasını önlemek -tütünün bu içicilik
bulaşıcılığını engellemek- teminini
güçleştirmek ve başlayan insanların bırakmasını
teşvik etmek, kolaylaştırmak. Yaptığımız
aslında budur, bütün dünyanın da yapmış olduğu budur,
Dünya Sağlık Örgütünün önerdiği de budur.
Bunun için,
tabii, sadece ceza vermek yeterli değil, mantık da ceza verme üzerine
kurulu değil zaten. Esas itibarıyla, eğitim yapmamız
gerekiyor, insanları eğitmemiz, buna inandırmamız
gerekiyor, bunun zararlı bir şey olduğuna inandırmamız
gerekiyor. Yoksa bu, sadece yasak kavramıyla geçiştirilecek bir
kanun değil. Onun için, bizim, kesilen cezaların bir
kısmının Sağlık Bakanlığına bir
kısmının Millî Eğitim Bakanlığına
bırakılmasını istememizin gayesi de, bu eğitim
faaliyetini bu iki bakanlığımız el ele vererek yapabilsin
diye. Yani yoksa, biz yasak kelimesine karşıyız bu kanunda,
bu, özgürlüklerin paylaşımı demek lazım. Ben hep öyle söylüyorum:
Özgürlük, sigara içmek de bir özgürlüktür, ama temiz hava solumak da bir
özgürlüktür. Hiçbir kimsenin, kendi çocuğu bile olsa, onu kanser ve kalp,
damar hastalığı riski ile karşı karşıya
bırakmaya hakkı yok, velev ki doğmamış bir bebek olsun,
anne karnında bir bebek olsun. Onun için, buna bu yönüyle bakmak
lazım.
Türkiyenin peki
ödediği bedel nedir? Yani yaklaşık 20 milyar dolar
yıllık bedelden bahsetmiyorum. Günde 300 kişi beklenenden erken
ölüyor. Peki, 100 bin kişi ediyor yıllık, 100 bin! 10-15 bin
pasif içici beklenenden erken ölüyor, 5-6 bin de çocuk, masum yavrular ölüyor,
sakat kalıyor, özürlü kalıyor.
Peki, ben size
şunu sorarım: Her gün 300 kişi herhangi bir stadyumda kavga
etse, bırakın Allah korusun ölmesini, burnu kanasa, ikinci gün yine
300 kişi kavga etse burnu kanasa,
üçüncü gün yine öyle olsa, dördüncü gün hangimiz o statta maç oynanmasına
müsaade edebiliriz, ederiz, etmemiz mi gerekir veya? Dolayısıyla,
buna bu gözle bakmak lazım. Türkiyeye olan bedeli çok ağır. Bir
paket sigaranın ekonomiye bedeli 7,2 dolardır, uluslararası
hesaplamaları budur.
Bir başka
şey söyleyeyim: Mesela, elinizde bir parfüm, böyle sıka sıka
geziyorsunuz. Çocuklar var. Ama, biliniyor ki bu parfüm kanser yapıyor.
Öyle bir parfüm olsa, hanginiz çocuğunuzun yanında bu güzel kokulu
parfümü sıktırmak ister? Hiç kimse. E, peki, böyle çok da güzel
kokmayan -kötü kokar demeyeyim de, sigara içenleri üzmeyelim- bir şeye
niye o zaman -kanser yapıyor
aynı zamanda- biz zevk diye bakıyoruz, zevkim var diye
başkalarını riske ediyoruz, başkalarının
hayatını riske ediyoruz? Bu hakkı nereden buluyoruz kendimizde?
Pasif içici dediğimiz, içenin değil de yanında içilen
kişinin zarar görmesidir. Demek ki, çok ciddi bir
sıkıntıyla karşı karşıyayız. Sırf
zevkle bunu izah edemeyiz. Çünkü, biz, görüyoruz, hep misal veriyoruz,
sırf zevk alıyor diye okulların yanından giden insanlara
bu zevk alıyor, bu süratli gitsin diyor muyuz? Onlara tahdit koyuyoruz,
okul var burada, çocuklar var diyoruz, yavaş gitmeniz gerekir diyoruz.
Dolayısıyla, bu zevki de bir anlamamız lazım. Ama, hiçbir
zevk insan sağlığından değerli değil.
Değerli
milletvekilleri, tekrar altını çizerek söylüyorum, hiçbir zevk insan
sağlığından değerli değil. Bir hekim olarak bana
böyle geliyor ve ayrıca, hele çocuklar için
Bir çocuğun değeri
asla tartışılamaz. (AK Parti sıralarından
alkışlar) Hiçbir zevk, bir çocuğun, bir masum yavrunun
gülümsemesi kadar zevkli değildir. Onun için, buna bu gözle bak
Efendim, ben gördüm, benim Mehmet Amcam
seksen yaşında, ama hâlâ fosur fosur sigara içiyor, ama hiçbir
şey olmuyor. Olabilir. Yani, yaklaşık 20 kişi Boğaz
Köprüsünden atlamış ve şimdiye kadar sağ kalmış,
hangi yakınınıza siz Boğaz Köprüsünden atlayın da,
sağ kalma ihtimaliniz vardır. dersiniz? Bunun mantığı
yok. İlme kılıç çekilmez arkadaşlar. İlim böyle diyor.
Bu, kapalı yerlerde yasaklanmalıdır. diyor.
Değerli
arkadaşlar, peki, en çok sıkıntımız şu olacak,
söylenen: Cezalar uygulanabilir mi? Cezalar uygulanabilir, ama farklı
farklı. İçene ceza farklı, içirene farklı, üreten firmalara
farklı, bir de bu yayıncılara farklı farklı.
Bunların cezaları kanunda açık açık
yazılmıştır. Bunların neler olduğu belli. Ama,
kapalı yerler yanında, açık olan yerlerde bir yere istisna
getiriyoruz, ki açık alanlarında da yasak diyoruz:
İlköğretim ve ortaöğretim kurumları.
Çocuklarımıza ne kadar değer verdiğimizi buradan
anlayabilirsiniz, hedefimizin ne olduğunu buradan anlayabilirsiniz.
Diyoruz ki: Öğretmen öğrencisine kötü örnek olmasın. Doktor
hastanede hastasına kötü örnek olmasın. Ben içiyorum, ama sen içme.
Hiç kimse inanmaz buna, bir hekim olarak önce ben bunu söylüyorum. Bir hekim
olarak benim demem lazım ki: Ben sigara içmiyorum, siz de içmeyin.
Dolayısıyla,
burada bir diğer konu da: Efendim, şimdiye kadar uygulanmadı,
kamu görevlileri filan, bu uygulanmasa ne olur, ne yapılır?
Getirdiğimiz kanunda, eğer kamu görevlisi cezayı
uygulamıyor ise ona ait de cezai tedbirler ve disiplin hükümleri
uygulanıyor. Dolayısıyla, cezayı uygulamayana da ceza
uygulanacak. Bu işi biz sıkı tutuyoruz bu sefer.
Burada, cezalar
Kabahatler Kanununa göre verilecek. Belediye encümenine, belediye
zabıtasına, mahallî mülki amire, Tütün-Alkol Piyasası Denetleme
Kuruluna verilen yetkiler var, RTÜKe verilen yetkiler var, genel kolluğa
verilen yetkiler var vesair. Yani, cezaların nasıl verileceği
tadat edilmiş. Bu, 4207 sayılı, bir önceki, mevcut,
değiştirmeyi düşündüğümüz Kanunla
karıştırılıyor. O Kanundaki mantık ceza vermeyi
değil, caydırmayı öngören bir kanun mantığıydı.
Yani, kişiye, sigara içene gelecek, diyeceksiniz ki: Burada sigara içme.
Bir daha söyleyeceksiniz, bir daha söyleyeceksiniz. Olmadı, polisi
çağıracaksınız, o onu oradan uzaklaştıracak.
Olmadı, valiye haber vereceksiniz, vali ceza kesecek. Yani, bu, ceza
kesmekten ziyade caydırıcılık mantığıyla
kurgulanmıştı. Ama görevini yaptı mı? Yaptı.
Bugün otobüslerde sigara içilmiyorsa, bugün uçaklarda sigara içilmiyorsa bu
Kanuna borçluyuz. O zaman, biz bu borcumuzu bir eda edelim, diyelim ki: Bu
Kanunu hazırlayanlara biz müteşekkiriz toplum olarak. Bunlar:
Değerli dostumuz, bir hekim olan, eski milletvekilimiz Doktor Ahmet Feyzi
İnceözü burada hatırlamadan geçemeyeceğiz. Eski
Sağlık Bakanlarımızdan Sayın Bülent
Akarcalıyı anmadan geçemeyeceğiz. Aynı şekilde, o
dönemin Adalet Komisyonu Başkanı, çok değerli milletvekilimiz,
şimdi partimizin Genel Başkan Yardımcısı Necati
Çetinkayayı anmamız gerekiyor. Kanunu imzalayan,
Cumhurbaşkanı olarak imzalayan Sayın Süleyman Demireli de
anmamız gerekiyor. Çünkü, marifet iltifata tabi. Bizim,
arkadaşlarımızın bu iyiliklerini ve değerli
büyüklerimizin yaptıklarını anlatmamız gerekiyor.
Peki, bu kanun
buraya gelirken nasıl hazırlandı, onun için de bir iki kelam
yapmam gerekiyor. Bu kanunu biz hazırlarken
arkadaşlarımızla birlikte hazırladık, ben hepsinin
emeğine teşekkür ediyorum. Çok bürokrat arkadaşımız
yardım etti, tek tek saymak, belki unuttuğum olursa olmaz, onun için
hiçbirini saymayayım diyorum, hepsine teşekkür edeyim. Yalnız,
Sedat Pekel ve arkadaşları vardı, Cumhuriyet Halk Partisinin
Balıkesir Milletvekili. Şimdi bunu anmasak olmaz. O
arkadaşımız da geçen dönem kanun teklifi verdi ve biz komisyonda
bunları birleştirecektik. Bir de Adana Milletvekili Atilla
Başoğlu arkadaşımızın verdiği teklif
vardı. Bunları birleştirecektik, fakat Sedat Pekel Bey, kanunun,
kırk beş gün içinde komisyonda görüşülmediği gerekçesiyle,
komisyondan Genel Kurula inmesi için önerge verdi, Meclis
Başkanlığımıza dilekçe verdi ve biz komisyonda bunu
ayırmak durumunda kaldık. Ama, gene de bizim bunu, bu
kadirşinaslığı göstermemiz lazım, anmamız
lazım.
Değerli
arkadaşlarım, 22nci Dönemde, biz, Sağlık Komisyonuna gelen
bu kanunda alt komisyon kurduk. Kocaeli Milletvekilimiz Nevzat Doğan
arkadaşımız burada çok çalıştı, bunu ve
diğer arkadaşlarımızı hatırlamamız
gerekiyor. Adalet Komisyonunda alt komisyonu yöneten Recep Özel
arkadaşımızı, Isparta Milletvekilimizi anmamız
gerekiyor ve Komisyon Başkan Vekilimiz ve şu anda burada oturan
Hakkı Köylü arkadaşımızı anmamak olmaz. Ama, her
şeyden önce, Adalet Komisyonundan bunun bir bütün olarak, delinmeden ve
iyi bir şekilde çıkmasını sağlayan şu andaki
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanımız -o zaman Adalet
Komisyonu Başkanıydı- Sayın Köksal Toptanı burada
ismen zikretmek isterim. Her şeyden önce, o dönemdeki Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkan Vekillerini ve gruptaki tüm üyelerini, Anavatan Partisi
Grubunu, Grup Başkan Vekillerini ve üyelerini burada bir
kadirşinaslık olarak anmak istiyorum, çünkü hepsi desteklediler;
açık ve net söylüyorum. Cumhuriyet Halk Partisi ve Anavatan Partisi Grup
Başkan Vekilleri çok istekli olarak bu kanunun çıkmasını arzu
ettiler, ama, geçtiğimiz dönem, 22nci Dönemde bunu başaramadık.
Şimdi, eminim ki, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve Grup Başkan
Vekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu ve Grup Başkan Vekilleri ve
Demokratik Toplum Partisi Grubu ve Grup Başkan Vekilleri ve elbette ki AK
Parti Grubu ve Grup Başkan Vekilleri
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Erdöl, ben de merak ettim, acaba süreyi yanlış mı
verdim diye. Sonra buraya baktım, doğru vermişim. Tarihçe çok
hızlı geçti. Neyse, bir dakika vereceğim sana.
Buyurun.
CEVDET ERDÖL
(Devamla) Ben, vereceğiniz desteğe şimdiden teşekkür
ediyorum, ama, Komisyon Başkanlığını yürüten
Sayın Ahmet İyimaya büyüğümüze de buradan
katkılarından dolayı teşekkür ediyorum. Bütün milletvekili
arkadaşlarıma bu kanunun çıkması sırasında
verecekleri desteklerden dolayı teşekkür ediyorum. Yalnız, ben,
iki ayrı teşekkürü, lütfen bağışlayın, bunu
kompliman olarak algılamayın ama, Sayın Profesör Recep
Akdağa, Sağlık Bakanımıza, bu kanunun
çıkmasındaki en büyük emek onundur, ona teşekkür ediyorum. Ama,
Sayın Başbakanımız, gerçekten, siyasi iradeyi temsilen bu
kanunu desteklemeseydi bu kanunun çıkması mümkün olmazdı.
Ben, değerli
arkadaşlarım, bir Trabzon Milletvekili olarak, Trabzonda doğan
bir büyük padişahın sözüyle sözlerimi aslında sonlandırmak
istiyorum. Kanunî Sultan Süleyman, Muhibbî olarak divanı olan Kanuni
Sultan Süleyman:
Halk içinde
muteber bir nesne yok devlet gibi,
Olmaya devlet
cihanda bir nefes sıhhat gibi.
Demiş ve en
güzel ifadeyi bizce
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CEVDET ERDÖL
(Devamla) Sayın Başkanım
BAŞKAN
Neyse. Kanunî Sultan Süleymanın sözünü söyledin bari. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Teşekkür
ederim Sayın Erdöl.
CEVDET ERDÖL
(Devamla) Ve nihayet, Kemal Atatürk Hâkimiyet kayıtsız
şartsız milletindir. demiştir.
YAŞAR TÜZÜN
(Bilecik) Cumhurbaşkanına teşekkür etmedin bak, darılacak
Cumhurbaşkanı, ona göre.
CEVDET ERDÖL
(Devamla) - Biz de milletin temsilcileri olarak sizlerden destek bekliyoruz.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum, yeni yılınızı
şimdiden kutluyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teklifin tümü üzerinde, Demokratik Toplum Partisi Grubu adına
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan.
Sayın
Kaplan, buyurun.
DTP GRUBU ADINA
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün görüşülmekte olan Tütün Mamullerinin
Zararlarının Önlenmesine Dair Kanun değişikliği
konusunda Demokratik Toplum Partisinin görüşlerini açıklamak üzere
söz almış bulunmaktayım.
Doğrusu, bu
yasa tasarısının kısmen yetersizlikleri ve ceza
uygulamasındaki belirsizlikleri dışındaki
kaygılarımızla beraber, böylesi bir yasanın
çıkarılmasının ihtiyaç olduğunu düşünüyor, biz de
Demokratik Toplum Partisi olarak bu yasanın lehinde oy
kullanacağımızı ifade etmek istiyoruz.
Dünya
Sağlık Örgütünün ve Tütün Mamullerinin Kontrolüyle İlgili
Çerçeve Sözleşmesinin gerekleriyle ilgili açıklamalar bir yana, son
olarak, özellikle ABDde, Kuzey Avrupa ülkelerinde ve yakın zamanda
Akdeniz ülkelerinde, özellikle İtalyada, tütün mamullerinin kontrolü,
önlenmesi, koruyucu sağlık hizmetleri konusunda ciddi önlemlerin
alındığını hepimiz biliyoruz.
Geçen 2005
Aralık ayında Stockholma gittiğim gün İsveçte bütün
alanlarda; iş yerleri, okul, hastane ve buna bağlı olarak evin
içinde dahi sigaranın içilmesinin yasaklandığı bir günde
ben Stockholma gitmiştim. Gerçekten bunun kontrolünün ve
yasağının şüphesiz koruyucu sağlık hizmetlerinde sağlıklı
birey, sağlıklı toplum açısından önemi
vurgulanırken, ülkemizin de biraz gerçeklerine dikkat çekmekte yarar
vardır. Şayet yasaklar etkili olmuş olsaydı; ki, daha önce
4207 sayılı Yasa çıkarılmıştı ve bütün resmî
dairelerin duvarlarında sigara içmenin yasak olduğu ve sigara
içilmeyen alanlarda sigara içenlere ceza kesileceği yasa hükmü vardı;
ancak, takdir edersiniz ki, bu Yasa hükmü Türkiyede bugüne kadar
sağlıklı olarak uygulanmadığı gibi, eğer,
Adalet Bakanlığı bir istatistik çıkarırsa, 100
rakamını geçmeyecek kadar ceza ve tedbirin uygulandığı
görülür. Ancak, bu tür zararlı alışkanlıklarla mücadelede,
sağlık ve tıbbi olarak bir önceki konuşmacının
belirttiği kaygılar bir yana, özellikle bu tür zararlı
alışkanlıkların geliştirilmesinde sigara
firmalarının, tütün mamullerini üretenlerin, sponsorluk, reklam ve
özellikle yarışmalar, konserler gibi benzeri teşvik edici
aktivitelerine karşı önlemler alındığı zaman bu
teşvik isteğinin kırılacağı deneyimlerle ortaya
çıkmıştı. Bir gerçek daha var ki, sadece Orta Doğuda,
Avrupayla Asya arasında yer alan ülkemizde, doğuya doğru
gidildiği sürece bu tür sigara alışkanlığı gibi
zararlı alışkanlıkların da yaygınlık
kazandığı dikkate alındığında, bu yasa
tasarısında kısmen içme alanlarının düzenlenmesi
suretiyle ülkemiz gerçekleri dikkate alınmışsa da, bir gerçeklik
var ki, özellikle televizyon ve radyo, yazılı ve görsel
yayınlarda getirilen yükümlülüğün -ki, ayda altmış dakika
olarak konulandan öte getirilen yükümlülüğün- gerçekten etkili
olabilmesinin tek koşulu yine 7nci maddede getirilen RTÜKün ulusal ve
bölgesel yerel yayın yapan bütün televizyonlarda ve radyolarda bu sürenin
artırılması dışında bu programların da
bilimsel olarak hazırlanması, yani bu programları
hazırlayan kurum ve kuruluşların uzmanların denetiminden
geçen programların yayınlanmasında büyük yarar bulunmaktadır.
Özellikle, sakız, şeker, çerez, oyuncak, kıyafet, takı,
aksesuar gibi konuların dışında, bunlar, bu tür
reklamların dışında safariler düzenlenmesi ve bazı tütün mamulü üreten firmaların, örneğin -isimlendirmek belki doğru
değil ama- bazı firmaların logolarının tütün mamulü
olarak yer almadan- özellikle bazı aktivitelerde, spor
müsabakalarında kullanıldığı gerçeğinin
altını çiziyor bilim insanları. Eğer, böyle bir tehlike,
logoyla bu tür bir teşvik durumu varsa, yasanın
caydırıcılığında uygulayıcıların
bu konuda çok dikkatli olması gerektiği şüphesizdir. Ancak
uygulamada şöyle sıkıntılar da var: Bilindiği gibi,
ülkemizde, eğer tütün yasağıyla ilgili konuşulacak olursa,
Avrupa ülkelerinden önce IV. Murat zamanında ilk tütün yasağı
çıktığında, henüz ne Amerika vardı ne de Avrupadaki
Habsburg imparatorluğu ne de Rusya imparatorluğu, Slav
imparatorluğunda bu alışkanlıklarla ilgili henüz
müeyyideler konuşulmamıştı.
Ancak bu
uygulamada, bu, bir yönetmelik konusu ile de çözümlenebilir. Kolluk, belediye
ve mülki amirler bu yasağı ve cezaları uyguladıkları
zaman, bir hukuk devletinde, özellikle keyfîliği önleyici bir şekilde
bir düzenleme yapma zorunluluğu ortaya çıkıyor, çünkü ülkemizde
yaygın olan bu alışkanlık konusunda sadece Sağlık
Bakanlığının değil, Adalet
Bakanlığının yanı sıra Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonunun çok düzenli bir
çalışmayla eğitim çalışmalarına
ağırlık verilmesi gerekiyor.
Yapılan
istatistikler gösteriyor ki, alışkanlık çağının
ortaöğrenimde başladığı gözüküyor. Ne yazık ki,
ortaöğrenimde sigarayla birlikte, son zamanlarda, bu zararlı
alışkanlık tütünle beraber uyuşturucu hap ve diğer
alışkanlıklar kadar o yelpazede bir artma oranının
ortaya çıktığı görülüyor. Bu da ortaöğretimde,
aynı zamanda bu zararlı alışkanlıklar yanında
şiddeti de özendirici, biraz da filmlere özendirici zararlı sonuçlara
yöneltmektedir.
Yasak
anlayışı yerine eğitim anlayışını,
tüketimde reklam yasağı yerine denetim
alışkanlığını
Çünkü, bilinen bir gerçek var ki,
tütün üreten firmaların kullandıkları çok farklı faktörlü
kimyasal maddelerle zehir atığına kadar çok yönlü
alaşımları kullandıkları bilinmektedir.
Bir gerçeğe
daha dikkat çekmek gerekiyor. Bu zararlı alışkanlık
konusunda mücadele ederken, tütün mamullerine karşı vergi
politikamızın ne kadar sağlıklı olduğu konusu da
ayrıca üzerinde durulması gereken bir konu. Çünkü, tütün, bir devlet
gelirler politikasının içinde önemli bir dilim tutuyor ve tütün
mamullerine konulan vergilerle birlikte, bu gelir kaynağı dilimiyle
beraber, âdeta devletin maliye politikasında da bu kaynağın da
kurutulmaması gibi bir anlayış hâkim. Eğer bir yerden gelir
elde ediyorsanız onun üretim ve
yaygınlaştırılması için de bir taraftan ruhsat
veriyorsunuz. Bu oranı, bu denklemi kurmak da icra organlarının,
hükûmetlerin görevidir. Sadece yasa tasarısı getirmek, yasa yapmakla
bu önlemler etkili sonuç doğurmuyor.
Sağlıklı
bir toplumda sağlık konusu tabii ki sadece
cezalandırıcı, önleyici önlemlerle yeterli olmuyor. O hâlde,
bunun karşısında farklı özendirici aktivitelerin
teşvik edilmesi konusunda da bir çabanın gösterilmesi gerekiyor. Bu
konuda, bu yasa hükmünde böyle bir çaba yok. Ancak, bu, yine Hükûmetin ilgili
bakanlıklarının zaman zaman birtakım çalışmalar
yapmalarını önleyici bir durum yaratmıyor.
Özellikle Tütün,
Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulu
oluşturulduktan sonra ülkemizde, bunun sadece aritmetik yanıyla,
gelir-gider hesabı yanıyla ilgilenen bir kurul, denetim ve düzenleme
olmaması gerektiği de diğer bir gerçektir. Buna da dikkat çekmek
istiyoruz.
Bu yönüyle,
getirilen yasanın toplumun sağlığına, bireyin
sağlığına katkı sunacağı
inancımızla, grubumuz lehe oy kullanacaktır.
Saygılarımızla.
(DTP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sacid Yıldız.
Sayın
Yıldız, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
SACİD YILDIZ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 55 sıra sayılı Tütün Mamullerinin
Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisinin görüşünü açıklamak üzere huzurunuzdayım. Yüce
heyetinizi grubum ve şahsım adına saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerime
başlarken, bugün, Büyük Atatürkün Ankaraya gelişinin 88inci
yıl dönümü, bunu anıyorum. Ve aynı zamanda Mehmet Âkif Ersoyun
da ölüm yıl dönümü. Birisi büyük ulusal kahramanımız, bir
diğeri de ulusal marşımızın yazarı, ozan.
Ayrıca,
Pakistandaki olayları -diğer arkadaşlarımız da
söyledi- ben de bu telin saldırıyı kınıyorum, Pakistan
halkına başsağlığı diliyorum. Başta Benazir
Butto olmak üzere ölenlere rahmet diliyorum, yaralılara da acil
şifalar diliyorum.
Değerli
milletvekilleri, sigara tiryakiliği en öldürücü toplumsal zehirlenme
olayıdır. Dünyada yılda 5 milyon kişi sigaranın zararları
nedeniyle ölmektedir. Eğer önlem alınmazsa yakında bu 10 milyona
çıkacaktır.
Ölüm, sigara
yüzünden oluşan hastalıklar sonucu gelişir. Her sigarada vücut
için zehirli, tahriş edici, kanser yapıcı ya da kanserin ortaya
çıkmasını kolaylaştırıcı 4 binden fazla
kimyasal madde bulunmaktadır. Bunlardan 50 tanesinin doğrudan kansere
neden olduğu ispatlanmıştır. Ama, Sayın Cevdet Beyin
de dediği gibi, işte, yıllardır sigara içiyorum, hiçbir
şey olmuyor
Bunlar, yanlış inanışlardır,
doğru değildir, bilimsel olarak doğruluğu
kanıtlanmamıştır.
İnsanları
sigaraya bağımlı hâle getiren madde nikotindir. Nikotin,
ayrıca kalp atışlarını hızlandırır,
tansiyonu yükseltir, kanın pıhtılaşma riskini
artırır, tütündeki nikotin ciddi bağımlılık yapma
özelliğine sahiptir. Nikotin, çok güçlü, psikoaktif, yani psikolojik
uyarıcı bir ajandır. Bağımlılık ortaya
çıkarma özelliği açısından eroin, kokain ve alkolden hiçbir
farkı yoktur. Sigarayı ilk kez deneyen üç kişiden biri, bir
sigara ile bağımlı hâle gelmektedir. Diğer uyuşturucuların
önü de yine sigarayla başlamaktadır, diğer uyuşturuculara
bağımlı olanlar da önceden sigara içmişlerdir. Dumandaki
karbonmonoksit gazı kanın oksijen taşıma kapasitesini azaltır.
Dokular yeterince oksijen alamadığından egzersizde çabuk yorulma
ortaya çıkar.
Erkeklerde tüm
kansere bağlı ölümlerin yüzde 35i, kadınlarda ise kansere
bağlı ölümlerin yüzde 15inin nedeni sigaradır. Akciğer
kanserine bağlı ölümlerin yüzde 90ının nedeni
sigaradır. Sigara içmeyen, ancak dumanına maruz kalanlarda
akciğer kanseri riski üç kat artmıştır. Bunları yüce
heyetiniz ve herkes bunları biliyor, malumumuz. Burada getirilen şey
sigara yasağı değildir, sigara içmeyeni dumandan
korumaktır, sigara içmeyeni maruz olduğu dumandan korumaktır.
Onun için, bu kamuoyunda sigara yasağı gibi algılanıyor.
Bir yasak yok, isteyen kendisi içebilecek, ama içmeyenin
sağlığını korumak esastır. Çünkü, pasif
içicilerde de önemli sağlık sorunlarının ortaya çıktığı
gösterilmiştir.
Sigara içenlerde
akciğer kanseri dışında ağız, dil, dudak,
gırtlak, yemek borusu, pankreas, mesane, böbrek, rahim ağzı
kanseri riski de artmıştır. Ben üroloji hekimiyim. Bunlardan
mesane ve böbrek kanserleri hakikaten benim pratik hayatımda da çok
görülür. Bizim mesane kanseri gördüğümüz hasta eğer sigara içmeye
devam ederse bu nükseder. Sigara içmediği takdirde bu mesane kanserlerinin
önemli bir kısmı nüksetmez. Çünkü, biz bu hastalara mutlaka
sigarayı bırakmasını öneririz. Pratik hayatımızda
da bunu gördüm.
Aynı zamanda
sigara, kronik bronşit, amfizem gibi nefes darlığı yapan
akciğer hastalıklarının en önde gelen sebebidir. Sigara
içiminin ve içilen sigara dumanına maruz kalmanın önlenmesiyle,
toplumun yüzde 77si nefes borusu ve akciğer kanserinden, yüzde 52si
akciğer hastalıklarından korunmuş olacaktır. Bu
hastalıklarda ölüm riski, içmeyenlerden 40 kat fazladır. Sigara
içenlerde kalp krizi geçirme riski 3 kat artmaktadır. Kan
dolaşımı ve damar üzerine etkileri nedeniyle beyin damar
hastalıkları ve felç riski artar, bacak kangrenine neden olur, bu
nedenle bacak kesilmeleri, ayak kesilmeleri nedeniyle sakatlıklar,
engellilikler ortaya çıkar. Bu da toplum için yükü ağır olan bir
fatura getirir.
Kadınlarda
düşük yapma, erken doğum, normal zamanında olsa bile düşük
doğum ağırlıklı bebek doğurma,
kısırlık, doğum kontrol hapı kullananlarda kalp krizi
geçirme riski yüksektir.
Erkeklerde
kısırlık ve iktidarsızlığa neden olur. Gene bu da
benim- ürolojinin konularından biri. Bu konularda, işte, paketlerde
yazıyorlar, iktidarsızlık yapar veya öldürür diye, herkes
bilir, belli fıkra var, onu söylemek istemiyorum, ama artık
şimdi sadece yazıyla değil, yurt dışında
-Belçikada bunu resimlemişler; yani, sigara içen bir karı koca,
işte yatakta birbirlerine ters şekilde bakıyorlar, bu,
resimlenmiş- görüntülerle de halka
ulaşmaya çalışıyorlar.
Ülkemizde de 18
yaş üstündekilerin yüzde 33ü sigara kullanmaktadır. Bu 18 yaş
üstünde yüzde 33 sigara kullanımı, çok büyük bir orandır.
Ülkemizde her yıl yaklaşık 100 bin kişi sigara ve tütüne
bağlı hastalıklar yüzünden ölmektedir. 10 bin kişi de pasif
içicilikten dolayı ölmektedir. Hiçbir günahı olmadan, sadece sigara
içenlerin yanında olduğu için ölmektedir. Trafik kazalarında
ölenlerin 10-15 katıdır bu oran. Tütün dumanında bulunan
binlerce kimyasal maddenin, kendisi içmeyen, ama içenlerin dumanını
soluyan insanlara da büyük zararlar verdiğini araştırmalar
kanıtlamıştır.
Başta
hamilelerin ve çocukların olmak üzere, tüm insanların
sağlık ve hayat haklarını korumak ve kollamak devletimizin,
Hükûmetimizin ve hepimizin görevidir. Sigara içmeyen kişilerin,
çocukların, hamile kadınların, herkese açık alanlarda
başkasının içtiği sigara ve tütün dumanından
korunması gerekmektedir ve bu alanlarda sigara içilmesi tamamen
yasaklanmalıdır. Bu yasaklar, Avrupa ülkelerinin çoğunda
-İngilterede, İrlandada, Belçikada vardır-
başlamıştır. ABDnin bir sürü eyaletinde, birçok eyaletinde
katı şekilde uygulanmaktadır. İsveçte iki yılını
tamamlamıştır sigara yasakları ve iki yıl sonunda,
araştırmalar göstermiştir ki, sigaraya bağlı
hastalıklar önemli oranda, istatistiki oranda azalmıştır ve
bundan yakınanlar olarak da işverenlerin sadece yüzde 6sı
memnun değildir. İsveçte işverenlerin yüzde 94ü sigara
yasağına karşı çıkmamıştır. Bizde büyük
bir karşı çıkma var. Sanki işte, açık alanda bilmem
falanca takım gol attığı zaman gel de sigara içmesin diye.
Bunlara taviz vermemek lazım, alanlarının ayrılması
lazım. Açık alanda veya kültürel alanlarda gene ayrılması
lazım. Çünkü, Açık havada sigara içiyoruz. diyor, sizin
yanınıza, önünüze geldiği zaman duman doğrudan sizin
önünüze geliyor. Bunlara da dikkat etmek lazım.
Fransada gene 1
Ocakta bütün kapalı alanlarda sigara yasağı getirilmekte ve
Fransada sigara içenlerin de rehabilitasyonu, sigarayı bırakmaları
için devlet desteği getirilmekte. Belki önerimiz, bundan sonraki
adım, sigara içenlere de bu şekilde bir devlet desteği
getirilebilir sigara bırakma konusunda.
Gene, sigara
içilen kapalı alanlarda duyuru için özel telefon hattı, yangın
hattı gibi veya işte diğer sağlık hattı gibi özel
telefon hattı getirilmekte Fransada.
Amerika
Birleşik Devletlerinde, gene, sigara yasağı getirilmiş,
fakat karşı çıkan kuruluşlar altı ay sonra bu
yasağı kaldırmışlar. Fakat,
araştırılmıştır ki, bu sigara yasağının
uygulandığı altı ay içinde kalp-damar
hastalıklarında önemli oranda azalma görülmüş. Bilimsel olarak
gösterilmiş bu da.
Ülkemizde de -biz
Mecliste yeni tartışıyoruz- daha yeni, yakın günlerde
Aydın ili Koçarlı ilçesi Çakırbeyli köyünde yapılan halk oylamasına
katılanların yüzde 98i kahvehanelerde sigara yasağını
onayladı ve beş kahvede sigara içilmesi yasaklandı. Bundan evvel
-ben biliyorum, iki yıldır devam ediyor bu- ayrıca
Afyonkarahisar ilinin Sandıklı ilçesi Sorkun beldesinde ve
Sultandağı ilçesi Yeşilçiftlik beldesinde sigara yasakları
kahvelerde getirilmiş ve iki yıldır başarıyla
uygulanmaktadır buralarda da. Biz, belki de geç kaldık bu
açıdan; beldelerimiz, kırsal alanlarımız daha
hızlı davrandı.
Kanunlar ve
kanıtlanmış yöntemlerle halkın sağlığının
sigara ve tütünden korunması için herkesi göreve
çağırıyorum kendim ve partimiz adına.
Mevcut yasa,
kapalı alanların yüzde yüz dumansız hâle getirilmesi konusunda
ülkemizin de imza koyduğu Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesinin
5inci ve 8inci maddelerini tam olarak karşılamamaktadır. Yani
4207 sayılı Yasa, bizim imza koyduğumuz tütün çerçeve
sözleşmesini tam olarak karşılamamaktadır, onun için de
-zaten imza koymuşuz uluslararası anlaşmaya- bunu getirmemiz
gerekir. Bu, mesela, 8inci maddeyi bir okuyayım. Sigara içmeyenleri tütün
dumanının zararlarından korumak, tütün dumanından korunmak
için yüzde yüz sigarasız alan gerekiyor. Pasif sigara dumanını
solumak kanser dâhil birçok solunum hastalıklarından sorumludur.
Kapalı alanlarda bölüm ayırmanın hiçbir faydası
olmadığı gösterilmiş. Yani, kapalı alanda bir bölüm
ayrılıyor, bunun sigara dumanına maruz kalmaya karşı
bir faydası yok, bu gösterilmiş. Sigara dumanının güvenli
bir dozu da yoktur. Tütün dumanı maruziyetini azaltan tedbirler
geçersizdir. Havalandırma, filtre, sigara içilen ve içilmeyen bölüm
ayrımı yararsız yöntemler olarak gösterilmiştir. Yasa
tekliflerinin, yüzde yüz dumansız kapalı alanlar hedefine uygun
olarak, restoranlar ve kahvehaneleri içine alacak şekilde
geliştirilebilmesi, var olan 4207 sayılı Yasanın gerisine
düşülmemesi gerektiğini, bilgilenme ve bu sürece müdahale etme
gerekliliğini ve bu amaçla hepimizin çok etkin olarak her düzeyde
çalışmamız gerektiğini ifade ediyorum. Gene, yazılı
ve görsel basında da bunların dile getirilmesi -zaten var-
gerekmektedir.
Değerli
milletvekilleri, geçtiğimiz on yıllık dönemde, ülkemizde tütün
kontrolü bakımından olumlu gelişmeler gözlenmekle birlikte, bu
alanda daha fazla çaba gösterilmesi gerekmektedir. Bu teklifin de ana
amacı budur. Özellikle, uluslararası tütün endüstrisinin ülkemize
yönelik etkinliklerinin kontrol edilmesi büyük önem
taşımaktadır. Gene hepinizin malumudur, uluslararası tütün
endüstrisi, gelişmiş ülkelerde değil, gelişmekte olan ülkelerde
pazar payını genişletme ve yeni pazar alanları
oluşturmaktadır, ülkemiz de bu açıdan önemli bir pazar
alanıdır onlar için.
Ülkemizde tütün
kullanımının yaygınlığı dikkate
alındığında, tütün kontrolü
çalışmalarının ülkemiz açısından
taşıdığı önem açıktır. Öte yandan,
Türkiyede sigara içen 20 milyon dolayındaki kişinin yalnızca
sigara satın almak için harcadığı paranın
yıllık tutarı Sağlık Bakanlığı
bütçesinin çok üzerindedir. Sigaradan alınan vergilerin artırılmasıyla
sigara içenlerin oranının azaldığı, buna
karşılık vergi kaybının da meydana gelmediği,
bilinen bir husustur. Kaldı ki, sigaranın ülkemize getirdiği
yıllık 20 milyar dolarlık yük önemli ölçüde
azaldığında birçok sektöre olumlu etki de ortaya
çıkacaktır. Sigaraya harcanan paralar ile her gün
Bu nedenle
Sağlık Bakanlığımızın sekreteryasında
Dünya Sağlık Örgütünün desteğiyle yürütülen Ulusal Tütün Kontrol
Programı çalışmaları ve kanun çıkması, ülkemiz
insanlarının bu tehditten korunmasına ve ülkemizde yürütülen
sigarayla mücadele çalışmalarına önemli katkı
sağlayacaktır. Buna ek olarak, yani sigaranın doğrudan
ekonomiye getirdiği yük dışında buna ek olarak, sigara
kullanımının neden olduğu sağlık sorunları,
bu sağlık sorunlarının tanı ve tedavisinin yol
açtığı ekonomik yük ve bu nedenlerle olan yaşam
kayıplarının neden olduğu acılar, sakatlıklar
dikkate alındığında sigara kullanımının
kontrol edilmesi çok önem arz etmektedir. İş gücü
kayıpları, sakatlıklar, erken ölümler... Hepimiz yakın
kişilerimizi biliyoruz, sigara nedeniyle ölenler çok ünlü kimseler,
politikacılar. Bunları hepimiz biliyoruz, bunların da örnek
olmaması gerekiyor. Sırf Amerika Birleşik Devletlerinde sigara nedeniyle
olan sağlık harcamaları yılda 75 milyar dolar ve gene orada
bazı sigorta şirketleri -bizim ülkemizde de muhtemelen bu gelecektir-
sigaraya bağlı hastalıklara karşı sigorta
etmemektedir, eğer kişi sigara içiyorsa, akciğer kanserine
karşı örneğin veya kalp damar hastalığına
karşı sağlık sigortası yapmamaktadır sigara içen
bir kimseyi.
Ayrıca daha
evvel Cevdet Bey de bahsetti. Birçok orman yangınının nedeni de
sigaradan kaynaklanmaktadır. Sadece İstanbuldaki
yangınların yaklaşık yüzde 40ı sigara nedeniyledir.
Türkiye, Avrupa
ülkeleri arasında sigara tüketiminde üçüncü sırada, dünya ülkeleri
arasında yedinci sıradadır. 2003 yılında,
Sağlık Bakanlığı tarafından gerçekleştirilen
Küresel Gençlik Tütün Araştırmasında 13-15 yaş grubundaki
çocukların yüzde 10unun her gün sigara içtiği ve sigara içen
çocukların yüzde 33ünün 10 yaşından önce sigaraya
başladığı tespit edilmiştir. Bu, korkunç bir
şeydir değerli arkadaşlar.
Günümüzde,
kapalı mekânlarda sigara dumanını temizleyecek yeterlilikte bir
havalandırma sistemi bulunmamaktadır.
Sigarayı
bırakmak, kişinin sağlığında belirgin
iyileşmeler sağlamaktadır. Sigarayı bıraktıktan
sonra beş yıl içinde kalp krizi riski yarı yarıya
azalırken, on yıl sonra hiç içmemiş bir kişinin riskiyle
aynı orana düşmekte, akciğer kanseri riski yüzde 50
oranında azalmaktadır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; dünya genelinde sigara tüketiminin
yüzde 50 oranında azaltılması hâlinde, 2050 yılına
kadar, en az 200 milyon kişinin sigaradan ölümü engellenebilecektir.
Diğer taraftan, tütün salgını uluslararası bir sorundur ve
özellikle gelişmekte olan ülkelerde çok daha önemlidir, bunu
söylemiştim.
Avrupa ve Kuzey
Amerikada sigara karşıtı düzenlemelerin artışı,
sigara içmenin sağlık üzerindeki olumsuz etkileri konusundaki bilinçlenme
ve sigara satışlarının azalması, sigara üreten çok
uluslu şirketlerin ve küresel tütün endüstrisinin faaliyetlerini, yeni
pazarlar bulmak amacıyla, bizim gibi ülkelere yöneltmiştir.
Ülkemiz, en son
olarak 30 Haziran-6 Temmuz 2007 tarihleri arasında Bangkokta düzenlenen
İkinci Taraflar Toplantısında Tütün Kontrolü Çevre
Sözleşmesi Avrupa Bölgesi Koordinatörlüğüne seçilmiştir. Bu da
bizim için önemli bir şeydir, önemsiyorum.
Tütün
kullanımıyla mücadelede uluslararası harekete, ulusal
politikalara ve programlara ihtiyaç duyulmaktadır. Bu amaçla, ülkeler,
tütün tüketimini, nikotin bağımlılığını ve
tütün dumanına maruz kalmayı önlemeye yönelik uygun politikalar ve
ulusal eylem planları hazırlamaya başlamışlardır.
Bu ne gurur verici bir şey! Parlamentoda bütün gruplar da bunu
benimsemiştir. Bu da onur verici, gurur verici bir şey.
Yasanın
hedefi, sigara içmeyenleri tütün dumanının zararlarından
korumaktır, öncelikle sigara içmeyenleri. Mesela, bir düşünün,
lokantada çalışıyor, bar sahibi veya başka, restoran
sahibi; gelen sigara içiyor; o çalışanı korumak çok önemli,
bunun için bu önemli. Neden böyle bir yasa? Temiz hava, temiz su gibi
insanlık hakkıdır; kimsenin, başkasının
havasını kirletmeye hakkı yoktur değerli milletvekilleri.
Restoran, bar ve
kafe çalışanları, eğlence yerleri, aynı zamanda burada
çalışanların iş yeridir, iş güvenliği ve iş
sağlığı yasalarının geçerli olduğu alanlardır.
Asbest ile çalışan işçinin korunması gibi bu bireylerin de
korunması gerekmektedir.
Yasaya karşı
çıkmak anlamsızdır çünkü yasaya karşı çıkmak,
sağlığın korunmasına karşı çıkmak
demektir, kanser yapıcı bir maddeye insanları maruz
bırakmak demektir. Nasıl, çocukların aşı
yapılmasına karşı çıkılmıyorsa temiz hava
soluma hakkına da karşı çıkılamaz; nasıl,
başka birinin suyunu kirletemiyorsanız, havasını da
kirletmeye hakkınız yoktur.
2004
yılında yürürlüğe giren ve Türkiyenin taraf olarak imza
koyduğu Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesine zaten imza attık
dediğim gibi, onun için bu yasanın da çıkması önemlidir.
Fakat bu yasanın çıkmasıyla yetmiyor tabii, bu yasanın
uygulanmasında, yetkililerin, hükûmetin, karar organlarının
tutarlı olması lazım, kararlı olması lazım. Tütün
ve tütün mamulleriyle mücadelede kararlılık çok önemlidir, bu, yurt
dışında da gösterilmiştir. Başbakanlar, bakanlar
kararlı olduklarında bu yasak işlemiştir ama biz,
işte, yasağı görmezden gelelim, sigarayı görmezden gelelim
dersek işlemiyor, bu şekilde bu yasak işlemez, insan
sağlığına zararlı ve önemli halk
sağlığı sorunu olduğunu vurgulamak gerekir bütün
yazılı ve sözlü basında.
Bu mücadelede her
kurumun üzerine düşen görevi yerine getirmesi gerekir. Sigara
fiyatlarına, ek fon ve vergilerle yapılacak artışların
sigarayla mücadelede önemli bir unsur olduğu da malumunuzdur. Sigara dumanına
pasif maruziyetin, bizzat sigara içmek kadar tehlikeli olduğu ve bu
nedenle, kahvehaneler ve restoranlar dâhil olmak üzere kapalı alanlarda
sigara içilmemesinin gerekliliği sık sık
vurgulanmalıdır, yani bunun sık sık söylenmesi gerekir.
Aslolan, hiç sigaraya başlamamaktır; ancak, içenlerin, geçen süre ne
kadar olursa olsun sigarayı bırakmaları için hâlâ çok nedenleri
bulunmaktadır; kendi sağlıkları,
yakınlarının ve sevdiklerinin sağlıkları, ülke
yararı için bu önemlidir. Bu nedenle, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak
teklifi destekliyoruz.
Yüce Meclis
üyelerinin yeni yılını kutluyorum, saygılarımı
sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Yıldız, teşekkür ederim.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Trabzon Milletvekili Süleyman Latif
Yunusoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
SÜLEYMAN LATİF YUNUSOĞLU (Trabzon) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Tütün Mamullerinin Zararlarının
Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum.
Yaklaşmakta
olan 2008 yılının ülkemiz ve milletimiz için hayırlar
getirmesini temenni ediyor, yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Ayrıca,
menfur bir saldırı sonucu hayatını kaybeden Pakistan eski
Başbakanı Benazir Buttoya Allahtan rahmet, bu menfur
saldırı sonucunda yaralananlara acil şifalar, Pakistan
halkına da başsağlığı temenni ediyor; dost ve
kardeş Pakistan halkını kendi emelleri uğruna, kendi çıkarları
doğrultusunda kontrol etmek isteyen emperyalistlere karşı Pakistan
halkının birlik ve beraberliğini tesis etmesini de arzu
ettiğimizi ifade etmek istiyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; dünya sigara üretimi 5 trilyon 771
milyar adet olup Türkiye, yaklaşık 110 milyar adetlik üretim ve
tüketim miktarları ile yedinci sırada yer almaktadır. 110 milyar
adet, 5,5 milyar pakete tekabül etmektedir. Tütün mamulleri tüketimi, özellikle
sigara tüketimi, çok yaygın bir bağımlılık çeşidi
olmasının yanı sıra, dumanında bulunan maddelerin
insan sağlığı üzerine yaptığı olumsuz
etkiler sebebiyle dünyanın ve Türkiyenin en önemli sağlık
sorunlarından biridir.
Kanun teklifinin
genel gerekçesinde de ifade edildiği gibi, her yıl, Amerika
Birleşik Devletlerinde 440 bin, Almanyada 140 bin, İngilterede 120
bin, ülkemizde 160 bin, dünya genelindeyse 13 milyon kişi sigara sebebiyle
ölmektedir. 1 sigara, insan hayatından 5,5 dakika götürmektedir.
Türkiyede 1984 sonrası dönemde sigara tüketimi yüzde 80 oranında
artmıştır. Oysa, aynı dönemde Amerika Birleşik
Devletlerinde sigara tüketimi yüzde 30 oranında
azalmıştır. Bugün dünyada, 800 milyonu gelişmekte olan
ülkelerde olmak üzere, toplam 1 milyar 100 milyon kişi sigara içmektedir.
Dünya Sağlık Örgütünün kabul ettiği hesaplamayla,
yaklaşık olarak her 1 milyar adetlik sigara tüketimi bin kişinin
vakitsiz ölümüne yol açmaktadır. Sağlık
Bakanlığının raporlarına göre, tütün mamulleri
tüketimi Türkiyede yılda -sağlık, iş gücü ve bunun gibi-
yaklaşık 3 milyar dolarlık ekonomik kayba ve yaklaşık
olarak 160 bin kişinin zamansız ve erken ölmesine sebep
olmaktadır. Bu sayı, Türkiyede bir yılda ölen anne, bebek ve
çocuk sayısının yaklaşık 3 katıdır. Trafik
kazalarında oluşan can kaybını yıllık 3 bin
kişi olarak kabul ettiğimizde, bu rakamın da yaklaşık
53 katıdır. Raporlarda, sigaraya başlama yaşının
12ye kadar indiği ve sigara içmeyen akciğer kanserli hastaların
yüzde 33ünün sigara içen bir kişiyle birlikte
yaşadığı ifade edilmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sigaranın sağlık ile
birlikte aile bütçesine de büyük zarar verdiğini ifade etmek gerekiyor.
Ebeveynlerimiz sigarayı bırakarak, hem çocuklarının ileride
sigara içmesini önlemekle kalmayıp aile bütçesine de önemli ölçüde
katkıda bulunmuş olacaklardır. Günde en az 1 paket sigara içen
bir aile reisinin aylık sigara masrafı ortalama 100 YTLyi
geçmektedir. Bu rakam, ev hanımının ve de yetişkin
çocukların da sigara içmesiyle birlikte 2-3 katına çıkabiliyor.
Sayısız zararlarıyla birlikte aile bütçesine böyle bir yükün de
gelmesi, sigaranın ne kadar büyük bir düşman olduğunu ortaya
koyuyor. Aile büyüklerinin bu illeti bırakarak, hem çocuklarını
bu zararlı alışkanlıktan koruması hem de aile
bütçesinin rahat bir nefes alması sağlıklı bir toplum için
gereklidir.
Sigarayı
bırakma konusunda ailelere büyük görev düşmekte. Çocukların
sigaraya başlamasını önleme konusunda Yeşilay ne kadar
okullarda eğitimler verip afiş ve broşürler dağıtmakta
ise de, ebeveynlerin bu konudaki desteği büyük önem taşımaktadır.
Çocuk okulda aldığı bu bilgiler
ışığında bilinçleniyor ama eve gelip anne
babasının sigara içtiğini gördüğünde kafasındaki
bilgiler bulanıyor. Başta devlet sorumlularımız olmak
üzere, eğitimcilerimize, halkımıza, yazılı ve
görüntülü medyamıza bu ölümcül alışkanlıkla mücadele
konusunda büyük görev ve sorumluluklar düşmektedir.
Değerli
milletvekilleri, başkalarının içtiği tütün mamullerinden
dolayı kişinin tütün içeriğine maruz kalması pasif
içicilik olarak tanımlanmaktadır. Ayrıca, annenin aktif veya
pasif içici olmasına bağlı olarak çocuğun tütün
içeriğine maruz kalması da pasif içiciliktir. Ülkemizde halka
açık alanlarda pasif içicilik yaygındır ve kontrol problemleri
vardır. Kamu kurum ve kuruluşları, eğitim kurumları,
özel ve tüzel iş yerleri, toplu taşıma araçları, lokanta,
bar, pastane, kafe, kıraathane, alışveriş merkezleri ile
oteller ve diğer konaklama tesisleri, sinemalar, tiyatrolar, konser salon
ve alanları, terminaller, spor alanlarında sigara içilmekte ve sigara
içmeyen yurttaşlarımız da bu yerlerde pasif içici durumuna
düşmektedirler.
Avrupa Birliği
Komisyonu kamuya açık yerlerde sigara yasağı uygulayan ülkeleri
desteklemekte ve diğer üye ülkelerin de bu tür uygulamaya yönelmesini
teşvik etmektedir. Ürettiği ve ihraç ettiği purolar önemli gelir
kaynağı olan Kübada bile kamuya açık yerlerde tütün mamullerinin
tüketilmesi 7 Şubat 2005ten itibaren yasaklanmıştır. Dünya
Sağlık Örgütünün 21 Mayıs 2003 tarihinde yapılan
56ncı Dünya Sağlık Asamblesi Toplantısında kabul
edilen ve Türkiye adına 28 Nisan 2004 tarihinde New York'ta imzalanan
Dünya Sağlık Örgütü Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesi,
30/11/2004 tarihindeki Resmî Gazete'de yayınlanıp yürürlüğe
giren 5261 sayılı Kanun'la da onaylanmıştır.
Dünya
Sağlık Örgütü Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesi, tütün ve tütün
mamullerinin vergilendirilmesi ve fiyatlandırılması, sigara ve
diğer tütün mamullerinin kullanımının önlenmesi ve
tedavisi, tütün ve tütün mamullerinin yasa dışı ticaretinin
önlenmesi, reklam, sponsorluk ve promosyonlar ile paket ve etiketlemeyi de
içerecek şekilde ürün düzenlenmesine ilişkin hükümler içermektedir.
Yine, sigarayla mücadele konusunda 2005 yılında yürürlüğe giren
Kabahatler Kanunu'nun 39'uncu maddesi de önemli bir adım
olmuştur.
Değerli
milletvekilleri, tütün mamulleri, insan sağlığına zarar
veren maddelerin başında gelmektedir. Gelişmiş toplumlar
bunun farkındadır. Sağlığını düşünen
her insan tütün mamullerinden uzak durmalıdır. İnsan vücudu da
toplum da artık sigarayı reddetmektedir. İnsan sağlığı
ve hayat kalitesi çok önemlidir. Tütün mamulleri tüketimi, bireylerin kendi
kendilerine verdiği zararın ötesinde, toplum
sağlığını ve toplumun geleceğini doğrudan
ilgilendirmektedir.
Tütün ve tütün
mamullerinde arsenik, benzen, kadmiyum, amonyak, propilen glikol gibi 4 bin
civarında kanserojen ve toksik madde olduğu bilinmektedir. Tütün mamullerinin, insan vücudunda
zararının dokunmadığı organ yok gibidir. Özellikle
hamileler, çocuklar ve hastalar tütün mamullerini kendileri tüketmeseler de
yanlarında içildiği takdirde pasif olarak etkilenmektedirler. Tütün
mamullerinin kullanımı, gençler için diğer uyuşturuculara
bir basamak teşkil etmektedir. Başta akciğer kanseri ve
çeşitli hastalıkların sebepleri arasında tütün mamullerinin
hatırı sayılır bir yeri vardır.
Tütün mamulleri,
ülkemizin sağlığa ilişkin zararlarının yanı
sıra ülkemizde ciddi boyutta yangın ve çevre kirliliğine de
sebep olduğu bilinmektedir. Mesela, İstanbulda 2005
yılında çıkan yangınların yüzde 38i sigara
kaynaklıdır ve 2005 yılında ülkemizde sigaranın sebep
olduğu 90 orman yangınında toplam
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sigara üreticisi firmalar, sigara
ile soğukkanlılık, kararlılık, incelik, güç ve öfkenin
kontrol altına alınması arasında ilişki olduğuna
insanları inandırmak için milyonlarca dolarlık reklam yapmakta,
filmlerde önemli karakterlerin kendi sigaralarını içmeleri için yüz
binlerce dolar ödemektedirler. Amerika gibi ülkelerde sigara içmek kontrol
altına alındığından sigaralarını
gelişmekte olan ülkelerde pazarlamakta ve insanların genç yaşta
sigaraya başlayıp devam etmeleri için her yolu denemektedirler.
Sigaraya alıştırdıkları kişinin bütçesinden her
ay düzenli bir bölüme de el koymaktadırlar.
Sigara
kullanımı ölümle sonuçlanabilir. Ayrıca diş ve diş eti
hastalıkları; kulak, burun, boğaz hastalıkları; kalp
ve damar hastalıkları; yüksek kan basıncı, damar
tıkanıklıkları, beyin hücrelerinde tahribat, solunum
rahatsızlıkları, mide rahatsızlıkları gibi
rahatsızlıkların kaynağı da yine sigaradır.
Bir
araştırmaya göre, akciğer kanserinin yüzde 85i, kronik
bronşitin yüzde 75i, kalp hastalıklarının yüzde 25i
sigaradan kaynaklanmaktadır. Uzmanlar, hiç sigara içmeyenlerin kansere
yakalanma oranının yüzde 3-4, günde 1 paket sigara içenlerde yüzde
61, 1-2 paket içenlerde yüzde 143, günde 2 paket ya da daha fazla içenlerde
yüzde 217 olduğuna dikkat çekmektedirler.
Sayın
milletvekilleri, bu kanun teklifiyle, insan sağlığı
üzerinde büyük ölçüde olumsuz etkilerde bulunan tütün ve tütün mamullerinin
kullanımı sınırlandırılmakta,
tanıtımı ve reklamı önlenmektedir. Sigara içmemeyi özendirmek,
sigara içmeyenlerin tütün dumanına maruz kalmalarını önlemek
için yasa çıkarmak halk sağlığı için gereklidir.
Sigara
yalancı mutluluk sağlar, geçici huzur verir. Yoksunluk etkileri
nedeniyle çok hızlı olarak sigaraya geri dönülebileceğinden,
kişinin her zaman yeniden başlamak için zayıf anını
kollar. Başlatmak için bir yöntem bulacağı da göz ardı
edilmemeli. Bir nefes çekmek bile tedavinin sıfırdan yeniden
başlamasına yol açar. Stres faktörü olduğunda kişiler
eskisinden daha yoğun kullanma alışkanlığına
başlıyor. Çok hassas bir dönemde olduklarına inananlar ise
uzmana gittiklerinde yeniden başlamadan bu dönemi atlatabilirler.
Sigara
bırakılınca kilo alınıyor, aslında
yanlış da değil. Sigara içmenin kilo almayı engelleyici bir
etkisi olduğu biliniyor. Nikotin beyindeki iştah merkezini etkisi
altına alıyor ve yemek yeme zevkini de köreltiyor, fazla kalori
harcanması konusunda metabolizmayı harekete geçiriyor. Neyse ki
vücudumuzdaki tüm bu değişimler zaman içinde kendiliğinden yok
oluyor ve metabolizma bir süre sonra normal temposuna dönüşüyor.
Kanun teklifinin
genel gerekçesinde de ifade edildiği gibi, Anayasamızın 56ncı
maddesinde herkesin sağlıklı ve dengeli yaşama hakkına
sahip olduğu belirtilmektedir.
Sigara
kullanımıyla mücadelede eğitim son derece önemlidir. Diğer
bir deyişle, sadece polisiye tedbirlerle, yasaklayıcı yasalarla
sigara kullanımını önlemek mümkün değildir. Sigaranın
zararları konusunda, gençlere, okul yönetimlerine, ailelere ve toplumun
tümüne yönelik eğitimler verilmesi gerekmektedir.
Bağımlılık
yapıcı maddelere karşı verilecek mücadelede uygulanacak
stratejiler gençliğin caydırma, bilgilendirme, kişisel ve sosyal
becerileri artırma gibi faaliyetlerle bu zararlı maddelere
karşı yönelmesinin önlenmesi, bu zararlı maddelere
ulaşılabilirliğin zorlaştırılması ve
bulaşmışsa bundan kurtarılması yani rehabilite
edilmesi hususlarını içermektedir.
Tütün ve tütün
mamulleri bağımlılığıyla mücadele, Millî
Eğitim, Sağlık, İçişleri
Bakanlıklarının işbirliğiyle sistemli ve etkin bir
şekilde yapılmalıdır.
Okul
müfredatı gözden geçirilerek uyuşturucu
bağımlılığı, alkol ve sigara kullanımı
gibi konularda yılda bir iki saatlik dersler değil, sürekli bir
eğitim tercih edilmelidir.
Anayasamızın
58inci maddesinde Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden,
uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü
alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri
alır. denilmektedir. Anayasadaki bu emredici hükmün gereği olarak
on sekiz yaş altındaki kimselere alkol ve sigara
satışının mutlaka önüne geçilmelidir.
Resmî Gazetede
yayımlanan Ulusal Tütün Kontrol Programı hakkındaki
Başbakanlık genelgesine göre 2010 yılına kadar toplumun
yüzde 90ında sigara karşıtı tutum oluşturmak
amacı güdülmektedir. Genelgede, 2010 yılına kadar toplumda
sigara bırakma oranını yüzde 40ın üzerine çıkarmak,
2008 yılı sonuna kadar sağlık personelinde bırakma
oranını yüzde 50nin üzerine çıkarmak, 2010 yılına
kadar öğretmenler, din görevlileri ve yönetici görevde
bağlantılı meslek mensuplarında sigara bırakma
oranını yüzde 50nin üzerine çıkarmak, 2008 yılına
kadar da hamilelik döneminde sigarayı bırakmış olma
oranını yüzde 90ın üzerine çıkarmak hedeflenmektedir.
Tütün
alışkanlığı dünyada görülen en yaygın
alışkanlıktır. Dünya Sağlık
Teşkilatının yayınlarına göre kişi
başına en fazla tütün tüketen ülkelerin başında da Türkiye
gelmektedir. Bu kanun teklifinin, tütün ve tütün mamulleri
kullanımının, bağımlılığının
azalmasına katkı sağlayacağına inanıyorum.
Unutulmamalıdır ki, her insan için temiz hava solumak bir
haktır. Sigarasız alan tam sigara yasağıyla
sağlanır. Bu bağlamda, havalandırma sistemlerinin işe
yaramadığı görülmüştür. Bu sebeple, yasa metnindeki
kapalı alanlarda izin verilen yerler ibaresi kesinlikle yasadan
çıkartılmalı, tam sigara yasağı
sağlanmalıdır.
Sigara
endüstrisinin promosyon ve sponsorluk istemi reklam amaçlıdır.
Kesinlikle izin verilmemelidir. Zaten sigara şirketlerinin her tür reklam,
promosyon ve sponsorluğu hâlen yürürlükte olan 4207 sayılı
Yasayla yasaklanmıştır. Sponsorluk bir reklamdır.
Eğer, sigara endüstrisinin sahipleri para ödemek istiyorlarsa Maliye
Bakanlığının vergileri yükseltmesine karşı
çıkmamalıdırlar. Oysa biz biliyoruz ki her yıl Maliye
Bakanlığıyla vergilerin indirilmesi konusunda pazarlık
yapmaktadırlar.
Sigara
satışları tümüyle görünmez olmalıdır. Sigara
endüstrisinin önerisi olan satış noktası sergileri de bir
reklamdır. Kesinlikle izin verilmemelidir.
Sonuç olarak,
sigaranın sağlığa zararları bütün millet
tarafından bilinmekte olup bu konuda alınacak tedbirlere bütünüyle
destek verdiğimizi ifade etmek istiyorum.
Ayrıca, bir
önemli konuya daha dikkatinizi çekmek istiyorum. Ülkemizde Marmara, Ege, orta
ve doğu Karadeniz ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde de
tütün üretimi yapılmaktadır. Tütün, üretim, tüketim, ihracat, ithalat
bakımından ayrı ayrı değerlendirildiğinde Türk
ekonomisinin vazgeçilmez parçalarından biri olduğu da
tartışılmaz bir üründür.
Tütün
mamullerinin sağlığa zararlı olduğu nasıl bir
gerçekse diğer bir gerçek de 70 milyonluk nüfusuyla ülkemizin büyük bir
tütün pazarı olduğudur. Ne yapılırsa yapılsın,
ülkemizde ve dünyada insanlar sigara içmeye ve tütün tüketmeye devam edecektir.
O hâlde tüketilen tütünü ülkemizde üretmek, ithal edilen tütünü de ülkemizde
üretmeye çalışmak ülkemizin temel hedefi olmalıdır.
Aynı şekilde, ihracat payımızı düşürmeden, hatta
artırmaya yönelik kaliteli tütün ve tütün mamullü üretimine devam
etmeliyiz.
Tütün Kontrol
Çerçeve Sözleşmesi uygulamaları yapılırken bu durumlar göz
ardı edilmemelidir. Tütün üretimi devam etmeli ve ülkemiz ekonomisine
zarar verebilecek uygulamalara dikkat edilmelidir. Tütün üreticisi olmayan
ülkelerin çok sert önlemler öngördüğü, bazı ülkelerin daha
ılımlı yaklaştığı sözleşmeye, son
derece dikkatli ve uygun çözümlerle katkıda bulunma gayreti içerisinde
olmamız gerekmektedir.
Dolayısıyla,
tütün üretiminden geçimini temin eden Türk üreticisinin de hakları korunmalı
ve vermiş olduğu zahmetlerin karşılığı da
kendilerine ödenmelidir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Yunusoğlu, devam edin.
SÜLEYMAN
LATİF YUNUSOĞLU (Devamla) Bu kanun teklifinin tütün mamulleri
kullanımını ve bağımlılığını
azaltmasına katkı sağlayacağına inanıyor, bu
konuda Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun destek vereceğini ifade ediyor
ve yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Yunusoğlu.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, Pakistanda meydana gelen menfur
saldırıyla ilgili olarak Mecliste temsil edilen grubu bulanan veya
bulunmayan milletvekili arkadaşlarımızın, grup başkan
vekillerimizin bu hassasiyetlerini ifade etmek için Başkanlığa
bir müracaatları olmuştur.
Ben, şimdi,
kısaca, arkadaşlarımın mikrofonlarını
açacağım ve kendilerinin bu husustaki duygularını
alacağım.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, kürsüde konuşsunlar.
BAŞKAN - Sayın Canikli buyurun efendim.
IX.- TEŞEKKÜR, TEBRİK, TEMENNİ VE
TAZİYELER
1.- Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, İzmir
Milletvekili Oktay Vural, İstanbul Milletvekili Kemal
Kılıçdaroğlu, Van Milletvekili Fatma Kurtulan, İzmir
Milletvekili Recai Birgün ve Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, Pakistanda bir
suikast sonucu vefat eden Benazir Buttoya Allahtan rahmet, Pakistan
halkına başsağlığı dileyen konuşmaları
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
arkadaşlar, hepinizin bildiği gibi bugün dost ve kardeş
Pakistanda eski siyasetçilerden ve aynı zamanda Pakistan siyasetinin
ileri gelenlerinden Sayın Buttonun ve 120 Pakistan
vatandaşının ölümüyle sonuçlanan menfur bir terörist
saldırı meydana gelmiştir. Öncelikle, bu saldırıyı,
AK Parti Grubu olarak, bütün samimiyetimizle kınıyoruz, telin
ediyoruz.
Uluslararası
ilişkilerde çıkar esastır ama bizim Pakistanla
ilişkilerimiz çok farklı bir ortamda ve platformda, düzlemde
yürütülür. Bir dostluk, bir samimiyet, bir kardeşlik
Hiçbir çıkar
ilişkisi olmadan, beklemeden bütün Türk milletini ve Türk milletinin tüm
unsurlarını samimiyetle bağrına basan bir toplum.
Gittiğiniz zaman, gördüğünüz zaman, kendi kardeşinden daha
yakın gören bir toplum. Böyle bir kardeşlik örneği hiçbir yerde
yoktur uluslararası ilişkilerde. Böyle yakın dost bildiğimiz
bir ülkede, son derece acı, benzer bu tür bir terör
saldırısı elbette hepimizi, bütün Türk milletini derinden
yaralamıştır.
Temenni ediyoruz,
inşallah, birlik beraberliği hedef alan, Pakistanın birlik ve
beraberliğini hedef alan bu tür saldırılar amaca ulaşmaz ve
demokrasi ve hukuk içerisinde, Pakistan, barış içerisinde bu
birlikteliğini yürütür.
Biz de AK Parti
Grubu olarak, bu mücadelesine destek veriyoruz. Başta Sayın Butto,
yakınlarına ve hayatını kaybeden 120den fazla Pakistan
vatandaşına Cenabıhaktan rahmet diliyoruz, bütün Pakistan
halkına başsağlığı diliyoruz, geçmiş olsun
dileklerimizi iletiyoruz. İnşallah, Pakistan bir daha böyle
acılı günler yaşamaz.
Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Canikli.
Sayın Vural
OKTAY VURAL
(İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu olarak, kardeş ve dost Pakistanda yaşanan bu
terör olayını şiddetle kınıyor ve bu menfur olayı
gerçekleştirenleri lanetliyoruz. Bu saldırıda hayatını
kaybeden, başta eski başbakanlardan Sayın Benazir Butto olmak
üzere, tüm Pakistan vatandaşlarına yüce Allahtan rahmetler,
yaralananlara da acil şifalar diliyoruz.
Terör, sebebi ne
olursa olsun, kim yaparsa yapsın, bir insanlık suçudur.
Kardeşimiz Pakistanın yaşadığı terör bizim de
düşmanımızdır. Terör örgütlerini, teröristleri, terörü
destekleyenleri, teröre yataklık yapanları bu olay
dolayısıyla bir kere daha şiddetle ve nefretle
kınıyoruz.
Pakistanın
birlik ve bütünlük içerisinde sorunlarını çözeceğine olan
inancımızı yeniliyoruz ve kendilerine güveniyoruz. Tüm
insanlığın ve Pakistan halkının başı
sağ olsun.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Vural.
Sayın
Kılıçdaroğlu, buyurun.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Pakistanın
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde çok özel ve önemli bir yeri var. Pakistan, ulusal
Kurtuluş Savaşı sırasında Türkiye Cumhuriyetine
hiçbir karşılık beklemeden destek veren, üstelik hem maddi hem
manevi destek veren bir ülke. Dolayısıyla, dost, kardeş
Pakistanda bu denli büyük bir terör olayının meydana gelmesi ve
sadece Pakistan için değil, bütün dünya için önemli olan bir siyaset
liderinin, bir kadının terör saldırısı sonucu
yaşamını yitirmesi gerçekten de bizleri derinden üzmüştür.
Terör nereden ve
kimden gelirse gelsin, teröre karşı ortak tavır takınmak
insanlığın bir borcudur. Türkiye Büyük Millet Meclisinin de
teröre karşı ortak duruş, ortak bir karar sergilemesi, terör
konusunda Türkiyenin kararlılığını vurgulaması
açısından çok önemlidir.
Ben de bu
vesileyle, CHP Grubu olarak dost Pakistan halkına
başsağlığı diliyorum; ölenlere Allahtan rahmet
diliyoruz, yaralıların da bir an önce tedavi olup aileleriyle beraber
yine demokrasi mücadelelerini vermelerini diliyor ve temenni ediyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kılıçdaroğlu.
Sayın
Kurtulan, buyurun.
FATMA KURTULAN
(Van) Teşekkürler Sayın Başkan.
Biz de DTP
olarak, yıllardır yorulmadan, bıkmadan, korkmadan büyük bir
mücadelenin sahibi olan bir kadını yitirmenin üzüntüsünü
yaşıyoruz. Olayın sorumlusu olarak
Demokrasiden medet
beklemeden, yıllardır dikta rejimlerinin uyguladığı,
başvurduğu bir yöntem olarak, bir âcizlik olarak
değerlendiriyoruz.
Sayın
Bakanımızın da belirttiği gibi, bu olaydan sonra tüm
dünyada ve ülkemizde de eksik demokrasimizin bir an önce tesisinin
sağlanması temennisinde bulunarak, tüm Pakistan halkının ve
biz kadınların başı sağ olsun diyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Birgün, buyurun.
RECAİ
BİRGÜN (İzmir) Sayın Başkan, değerli üyeler;
Demokratik Sol Parti adına, tüm tarih boyunca, özellikle Kurtuluş
Savaşı döneminde Kurtuluş Savaşımıza maddi,
manevi destek veren Pakistan halkının iç düzenini bozmaya yönelik
olan bu terör saldırısını esefle kınıyor ve
Pakistan halkına başsağlığı diliyoruz. Bu
saldırının Pakistan halkı için bir dönüm noktası
olmasını temenni ediyoruz.
Terörü, her kim
tarafından yapılırsa ve nerede yapılırsa
yapılsın, karşı olma bilinciyle lanetliyoruz. Terörden çok
çeken bir toplum olarak, her zaman Pakistan halkının yanında
olduğumuzu da belirtmek istiyoruz.
Pakistan
halkının dışarıdan yapılan tahriklere gelmemesini
ve iç huzurunu bir an önce sağlamasını diliyor, aynı
zamanda Türkiyede yaşayan Pakistanlılara da
başsağlığı diliyorum.
Saygılarımla.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Birgün.
Sayın Genç,
bağımsız üyeler adına bir konuşma talebiniz var
galiba.
Buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Evet, Sayın Başkan.
Ben de gerçekten
yıllarca dost ve kardeş Pakistan halkının
Bu elem verici,
bu insanlık dışı saldırısını
şiddetle ve nefretle kınıyorum. Bu bir terör ve kökten
dinciliğe dayanan bir terör. Kadına toplumda hayat hakkı
tanımayan bir terör. İşte, kökten dinciliğe dayalı bir
anlayışın, toplumlarda ne kadar acımasız olarak masum
insanları öldürdüğünün çok bariz bir örneği. Sayın Butto
bir hanım olarak başbakanlık yapmıştı ama,
maalesef bazı kökten dinciler Hanımdan imam olmaz.
düşüncesiyle, bu nedenle, bu kökten dinci ve insanlığa uymayan
bu anlayışla bu hanımı ve onun yanında birçok masum
insanı katletmişlerdir. Şiddetle kınıyorum. Allah rahmet
eylesin.
Diliyorum ki
dünyada artık, İslam dininin, o kutsal, o mukaddes İslam dininin
böyle hunharca yorumlamasına giden
Kitleler bunu her yerde lanetlerler,
bir daha bunun benzeri olaylar olmaz.
Yine, Pakistan
halkının başının sağ olmasını diliyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, Mecliste grubu bulunan veya bulunmayan
siyasi partilerimize mensup grup başkan vekili ve milletvekili
arkadaşlarımızın ortak bir çalışması, duyuru
metni Başkanlığımıza intikal etmiştir.
Şimdi, grup
başkan vekili arkadaşlarım ve bu metne imza atan
arkadaşlarımız adına bu hassasiyetlerini dile getiriyorum.
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
(Devam)
C) ÖNERGELER
1.- AK Parti, CHP, MHP, DTP Grubu başkan vekilleri ile
İzmir Milletvekili Recai Birgünün; dost ve kardeş Pakistanda
düzenlenen menfur bir terör saldırısı sonucu, çok sayıda
Pakistan vatandaşıyla birlikte, eski başbakanlardan Benazir
Buttonun da hayatını kaybetmesi nedeniyle kardeş
Pakistanın birlik ve bütünlüğünü, demokrasi ve istikrarını
hedef alan bu menfur saldırıyı ve bütün terör
saldırılarını şiddetle lanetlediklerine; Pakistan
halkının huzur, barış ve ülke istikrarını bozmak
isteyenlere fırsat vermeyeceğine, bütün sorunlarını
demokrasi ve hukukun içinde kalarak çözeceğine olan inançlarını
bir kez daha vurgulamak istediklerine ve başta Benazir Butto olmak üzere
hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet, yakınlarına ve
Pakistan halkına başsağlığı dilediklerine
ilişkin müşterek bildirileri
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Dost ve
kardeş Pakistanda düzenlenen menfur bir terör saldırısı
sonucu çok sayıda Pakistan vatandaşı ile birlikte eski
başbakanlardan Benazir Buttonun da hayatını kaybettiğini
büyük bir üzüntüyle öğrenmiş bulunuyoruz.
Kardeş
Pakistanın birlik ve bütünlüğünü, demokrasi ve istikrarını
hedef alan bu menfur saldırıyı ve bütün terör
saldırılarını şiddetle lanetliyor ve Türk milletinin
temsilcileri olarak Pakistan halkının acısını
yüreğimizde hissediyoruz.
TBMM olarak; dost
ve kardeş Pakistan halkının her zaman birlik ve bütünlüğüne
sahip çıkacağına, huzur, barış ve ülke
istikrarını bozmak isteyenlere fırsat vermeyeceğine, bütün
sorunlarını demokrasi ve hukukun içinde kalarak çözeceğine olan
inancımızı bir kez daha vurgulamak isteriz.
Saldırının
faillerinin bir an önce bulunmasını diliyor; başta Benazir Butto
olmak üzere hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet,
yakınlarına ve Pakistan halkına
başsağlığı diliyoruz.
Nurettin Canikli Kemal
Kılıçdaroğlu Mehmet
Şandır
Giresun İstanbul
Mersin
AK Parti Grup Başkan
Vekili CHP Grup Başkan Vekili MHP Grup Başkan Vekili
Bekir Bozdağ Oktay Vural Fatma Kurtulan
Yozgat İzmir Van
AK Parti Grup Başkan
Vekili MHP Grup Başkan Vekili DTP Grup Başkan Vekili
Recai
Birgün
İzmir
BAŞKAN
Tekrar Pakistan halkına ve bütün insanlığa
başsağlığı diliyoruz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, aslında, bu üzüntünün Pakistan
Parlamentosuna bildirilmesi gerektiği konusunda bir ibare olması
lazım. Çünkü, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
kanalıyla Pakistan Meclisine
BAŞKAN O
hususta gerekenler de yapılır Sayın Genç.
Teşekkür
ederim duyarlılığınız için.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ (Devam)
5.- Trabzon Milletvekili Cevdet Erdölün; Tütün
Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Adalet
Komisyonu Raporu (2/9) (S. Sayısı: 55) (Devam)
BAŞKAN
Evet, şahsı adına, Burdur Milletvekili Bayram Özçelik.
Sayın
Özçelik, buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAYRAM
ÖZÇELİK (Burdur) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; 55 sıra sayılı Kanun Teklifinin tümü
üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sigara
kullanımı ve pasif olarak sigara dumanına maruz kalmak halk
sağlığı açısından ciddi sonuçları olan
küresel bir problemdir. Zehirli ve kanserojen olduğu ortaya konan sigara
kullanımı ve sigara dumanına pasif maruziyetle pek çok ölümcül
hastalık meydana gelmektedir.
Dünya genelinde
yılda 5 milyon kişi sigaraya bağlı hastalıklardan
ölmekte, mevcut eğilim herhangi bir müdahale olmaksızın devam
ederse 2030 yılında ölümler yılda 10 milyona çıkacak ve bu
ölümlerin yüzde 70i de gelişmekte olan ülkelerde görülecektir.
Türkiye, Avrupa
ülkeleri arasında sigara tüketiminde üçüncü sırada, dünya ülkeleri
arasında ise yedinci sıradadır. Ayrıca, ülkemizde çok
sayıda insan hiç sigara kullanmadığı hâlde sigara
dumanına pasif olarak maruz kalmaktadır. 2006 yılında
gerçekleştirilen aile yapısı araştırmasına göre,
Türkiye genelinde 18 ve daha yukarı yaştaki bireylerin yüzde 33,4ü
sigara kullanmaktadır. Erkeklerde sigara kullanım oranı yüzde
50,6 iken, kadınlarda bu oran yüzde 16,6dır. Araştırma
sonuçlarına göre, ülkemizde yaklaşık 17 milyon kişinin
sigara içtiği ve her yıl 160 bin kişinin de sigaraya
bağlı nedenlerle hayatını kaybettiğini biliyoruz.
2005
yılında Avrupa Birliği kamuoyu araştırması
çalışmasına göre, Türk halkının yüzde 80i pasif
olarak sigara dumanına da maruz kalmaktadır.
Değerli
arkadaşlar, ben çok fazla vaktimi doldurmak da istemiyorum. Birçok,
gruplar adına yapılan konuşmalarda da çok geniş
kapsamlı bir şekilde ifade edildi. Kısa kısa
notlarımı aktarmak istiyorum.
Sigara içiminin
ve sigara dumanına pasif maruziyetin önlenmesiyle toplumun yüzde 77si
nefes borusu ve akciğer kanserinden, yüzde 46sı yemek borusu
kanserinden, yüzde 52si kronik akciğer hastalığından ve
yüzde 16sı kalp-damar hastalığından korunabilecektir.
Sigaradan
alınan vergilerin artırılmasıyla sigara içenlerin
oranının azaldığı, buna karşılık vergi
kaybının da meydana gelmediği bilinen bir husustur. Kaldı
ki sigaranın ülkemize getirdiği yıllık 20 milyar
dolarlık yük önemli ölçüde azaldığında birçok sektöre
olumlu etki de meydana gelecektir. Sigaraya harcanan paralar ile her gün
Sigaraya harcanan
para, Millî Savunma Bakanlığı bütçesinin 2 katına,
Sağlık Bakanlığı bütçesinin 4 katına, Çevre
Bakanlığı bütçesinin ise 20 katına denktir. Tüm kamu
sağlık harcamalarının ise üçte 2sine eşittir.
Ülkemizde
sigaraya bir günde harcanan para ile 7.500 asgari ücretlinin bir
yıllık maaşı karşılanabilir.
Peki, dünyada
sigara yasağı koyan ülkeler, arkadaşlarımız biraz önce
ifade ettiler: Kenya, Uruguay, Brezilya, İtalya, İsveç,
İngiltere, İskoçya, İspanya, Amerika Birleşik Devletleri,
İrlanda. Bu ülkelerde sigara nerelerde yasak? Kapalı alanlarda yasak,
açık yerlerde dahi yasak Kenyada ve taksilerde yasak Bangkokta.
Sigara
içimlerinde bağımlılık ifadesi farklı bir
şekilde değerlendirilmektedir. Ağır
bağımlı ifadesi şu manaya gelmektedir: Uykudan uyanır
uyanmaz sigara içmek isteyenler ağır bağımlı olarak da
ifade edilmektedir.
Sigara yasağı
konmak istendiğinde, birçok alanlarda mazeretler üretilir. Biraz önce de,
bu tasarı görüşülmeye başlayınca, sigara içen
arkadaşlarımızdan bazıları gelerek, bu kanunun
bazı maddelerinin içeriğinde değişiklik yapılması
gibi teklifleri olabileceğini ifade ettiler. Tabii bunlar, bu kanun
görüşülürken, diğer ülkelerde de yasak konur iken, mazeret olarak
ortaya konulmuş şeyler. Bakın, neler söylenmiş: Yerel ve
genel seçimlerde oy kaybedersiniz. , Sadece içki satılan yerlerde yasak
getirilsin. demişler. İki yıllık geçiş süresi, üç
yıllık geçiş süresi bırakın. demişler. 5ten
fazla kişi çalışmayan yerler, küçük yerler kanun
dışı tutulmalıdır. demişler. Yasaklanacak
yerlerde bilimsel araştırmaların mutlaka yapılması
gerekli. demişler. Sigara içilen iş yerlerinin gelirleri
düşer. demişler. Kapalı yerlerde iyi havalandırmalarla bu
işin çözülebileceğini ifade etmişler.
Sigara
yasağına en büyük destek: Mutlaka medya desteği şart fakat
medyanın da reklamla, sigara endüstrisiyle reklam parası konusunda çok
büyük ilişkileri olduğu için, bu ayrıca değerlendirilmeli.
Denetim yeteri kadar olmalı, denetimciye yeterli güç verilmeli. En
önemlisi değerli arkadaşlar, bakanlar, özellikle Sağlık
Bakanı, Başbakan, siyasi parti liderleri, kesinlikle bu yasaya destek
verdiklerini ifade etmelidir -ki, biz, malum, Hükûmetimiz tüm desteğini bu
yasaya vermektedir- ve halk desteği de şarttır.
Sigara
yasağı kanununda amaç, insanların içinden gelen hareketleri
değiştirmedir, sigara bırakanlara yardım etmektir, pasif
içicilere yardım etmektir ve çocuklara yönelik adımları
atmaktır. Peki, bunu önlemek için en önemli sıralama nedir? Her
şeyden önce, sigaranın fiyatı üzerinde çok iyi bir
değerlendirme yapılmalıdır, fiyatlama çok önemlidir.
İş yeri, kapalı alana yasak getirilmelidir. Reklam
yasağı mutlaka olmalıdır. Eğitim mutlaka
gerçekleştirilmelidir ve sigara uyarı yazısı ve biraz önce
arkadaşımızın da ifade ettiği gibi, bazı
ülkelerde, Belçikada, sigara uyarı yazısından ziyade şimdi
fotoğraflarla -geçen yıldan itibaren- uygulanmaya
başlamış. 2008 yılından itibaren de İngilterede
de aynı şekilde resimlerle sigara yasağı uygulamaya
başlanmış.
Türkiyede en
fazla tartışılan konu, kahvehanelerde acaba bu uygulanabilir mi
diye düşünülüyor. Ki, kahvehaneye giden insanların özellikle büyük
bir çoğunluğunun da, Anadoluda, oyun oynamaya gittiğini de
hepimiz biliyoruz.
Sigara
firmalarının sahipleri, değerli arkadaşlar, üst düzey
çalışanlarının bile sigara içmediği görülmüştür.
İkinci Dünya
Savaşında 413 bin kişi ölürken -biraz önce ifade edildi-
Türkiyede yılda 160 bin kişi, Amerika Birleşik Devletlerinde
ise 440 bin kişi sigaradan ölmektedir.
Tabii, sigara
içenlerin sigaranın içerisindeki dört bine yakın zehirli maddeyi
bildiklerini düşünüyoruz veya mutlaka bir yerlerden okumuşlardır.
Ben, sadece, tütünün içerisindeki dört bine yakın zehrin birkaç tanesini
ifade etmek istiyorum. Nikotin, kanserojen madde; polonyum 210, kanserojen;
radon, radyasyon; metanol, füze yakıtı; toluen, tiner; kadmiyum, akü
metali; bütan, tüp gaz; DDT, böcek öldürücü; hidrojen siyanür, gaz odaları
zehri; aseton, oje sökücü; naftalin, güve kovucu; arsenik, fare zehri; amonyak,
tuvalet temizleyicisi; karbon, egzoz monoksit gazı ve bunun yanında
3.885 ayrı toksik madde.
Sigara
kullanımına giderek
Özellikle Türkiyede, tütün kontrolü
çalışmaları konusunda, geleceğe yönelik planlar yapmak
bakımından geçmişten bugüne yaşanan olayların
değerlendirilmesinde yarar vardır ve Türkiyede tütün kontrolü
konusunda yaşanan olaylar içinde en önemlisi, 1996 yılında
çıkarılan 4207 sayılı Tütün Mamullerinin
Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunun yürürlüğe girmiş
olmasıdır.
Ben, bu kanun
teklifinin ülkemize hayırlı olmasını diliyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Özçelik, teşekkür ediyorum.
Şahsı
adına, Kocaeli Milletvekili Azize Sibel Gönül
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Yok.
BAŞKAN
Yok.
Sayın Recai
Birgün
Sayın
Birgün, buyurun.
SIRRI SAKIK
(Muş) Siz sigara içmiyor musunuz?
RECAİ
BİRGÜN (İzmir) Sayın Başkan, değerli üyeler; 55
sıra sayılı kanun tasarısı hakkında
şahsım adına söz almış bulunmaktayım.
Ben oradan
yürürken bir arkadaş Siz sigara içmiyor muydunuz? dedi. Sigara içen
herkes, bence, sigara içilmesine karşı içmesine rağmen. Evet,
ben sigara içen birisiyim maalesef, ama sigara içilmesine de
karşıyım.
Şimdi,
Meclise geldiğimiz günden beri ilk defa hem muhalefetin hem de
iktidarın hemfikir olduğu ve herkesin de çok güzel konuşmalar
yaptığı bir kanun tasarısı üzerinde söz
aldığım için de ayrıca mutluyum. Çünkü sigaranın öyle
veya böyle yasaklanmasını, sanıyorum bütün herkes memnuniyetle
karşılayacaktır, sigara içenler dâhil, ben de sigara içenlerden
birisiyim.
Yalnız,
burada birkaç maddede belki biraz değişiklik yapmak gerekebilir diye
fikirlerimi beyan etmek istiyorum. 3üncü maddede birçok şey
sayılmış ve burada
sağlığını
tehlikeye düşürmeyecek tarzda ve kullanım alanının
yarısından az olmamak üzere, tütün dumanından ve kokusundan
havalandırma ve benzeri yollarla arındırılmış
ayrı yerler düzenlenir. deniliyor. Bence, bu yarısından
tabiri biraz daha artırılmalıydı yani sigara içilmeyen
alanları biraz daha artırmak gerekiyordu, sigara içilen alanları
daraltmak gerekiyordu. Çünkü, lokantalara gittiğimizde, lokantaların
yarı yarıya bölündüğünü görüyoruz ve yarı tarafta sigara
içenlerin dumanları sigara içmeyen tarafa aynı şekilde geliyor.
Yani, sigara içilen alanları toplu kullanım alanlarında biraz
daha azaltmak gerektiği kanaatindeyim.
Yine, 3üncü
maddede bir sürü şeyler sayıldıktan sonra Bu fıkra hükmü,
belediye sınırları dışındaki kahvehanelerle
ilgili olarak uygulanmaz... Doğrusu, ben neden böyle bir madde
konulduğunu algılayamadım. Eğer bu gerçekten
sağlığa zararlıysa -ve buraya gelen bütün herkes de
sigaranın zararlarını, hem maddi zararlarını hem
ekonomiye zararlarını hem sağlığa
zararlarını saydı- burayı niye ayırdık? Onu
anlamış değilim. Belki, buradan çıkartılabilir bu.
Yine, çok uzun
süreden beri uygulanan bir sigara yasağı var. Bu bahsettiğimiz
tabelalar her yerde var. Özellikle Ankara Şehirler Arası Terminal
İşletmelerine, yani AŞTİye gittiğinizde o
yazıları bol bol görürsünüz her yerde. Fakat, herkes, âdeta
inadına o tabelaların altında sigara içerler ve onlara da kimse
müdahale etmez. Çünkü, kim müdahale edeceğini bilmez orada, polis mi
müdahale edecek, belediye zabıtası mı müdahale edecek yoksa
oranın kendisinin oluşturduğu özel güvenlik birimi mi müdahale
edecek? Bu konuda ben kanunda bir açıklık göremedim. Hiç değilse
içenlere yasak getirildiği gibi, içenleri engellemekle görevli olanlara da
bir cezai müeyyide getirilirse belki -AŞTİden örnek veriyorum
sadece- orada özel güvenlik görevlilerinin görevi aynı zamanda sigara
içenlere cezai müeyyide uygulamaksa bunu yapmıyorsa, yerine getirmiyorsa
orada da bir cezai müeyyide
uygulanmalıydı diye düşünüyorum.
Ben,
hayatımda 2 kere sigara bırakmaya karar verdim. Bunlardan birisinde
Sigarayla Savaşanlar Vakfı diye bir vakıfla
tanıştım. Vakfa bunun için bilgi almaya gittiğimde
-sanıyorum bundan altı sene önceydi- benden çok fahiş bir para
istendi. O zamanki ekonomik gücüm benim oradaki tedaviyi almaya yetmediği
için ertelemek zorunda kaldım. Eğer gerçekten buna inanıyorsak
-ki hepimiz inanıyoruz, bunda hemfikiriz- o hâlde -bir konuşmacı
bahsetmişti, devlet desteği diye bir şey- belki devlet
hastanelerine bu alet getirilebilir. Çok basit bir alet, ben gördüm de. Bu alet
vasıtasıyla günde sadece yirmi dakikadan... Toplam altmış
dakikadır tedavi süresi. Sonradan ben bunun için paramı
ayırdım ve gittim oraya da, yine o parayı ödedim. Gerçekten çok
büyük bir paraydı benim için, hâlen de büyük bir para ve ben on ay yüzde
yüz sigarayı bıraktım. Daha sonra sigaraya başlamamın
sebebi de sadece sigara içenlerdir, onu da belirtmek isterim. Belki bu devlet
desteğini, hiç değilse tedavi aşamasında, devlet
hastanelerinde sağlamak mümkün.
Tabii, toplumda
yer alan birçok deyişler var, burada çok detaya girmedim ama, Sigara
erkeğin süsüdür. gibi laflar var. Ne yazık ki, artık, toplumda
görüyorum ben, bayanlar daha çok sigara içiyorlar erkeklerden ve önceden
bayanların yolda yürürken sigara içmeleri pek hoş
karşılanmazdı, ama son günlerde görüyorum ki, son zamanlarda
erkekler artık yolda yürürken çok az sigara içiyorlar, ama sanki bayanların
sayısında bir artış var gibi.
Tabii, bu kanun
muhakkak çok önemli bir kanun. Ancak, bu kanun görüşülmeden önce
sırası atlanan ses ve gaz fişeği atabilen silahlarla ilgili
bir kanun tasarısı vardı, o atlanarak buna geldi. Keşke o
atlanmadan buna gelebilseydik belki daha iyi olurdu. Çünkü, onda da yine
toplumun başka kesimlerini rahatsız eden kısımlar var.
Umarım, o zaman yine bunları konuşma şansımız
olur.
Tabii, burada
herkes sigaranın zararlarından bahsetti, içmemek gerektiğinden
bahsetti, ama sigarayı toplum ne için içiyor, bunun cevabını
kimse aramadı. Yani, bir insan niye sigara içer? Bu yasağı
getirmekle sigara içmeyi gerçekten durdurabilecek miyiz? Çünkü, insanlar sigara
serbest olduğu için sigara içmiyorlar, onun altında yatan psikolojik
sebepler var. İşte, gençler bir erkeklik göstergesi olduğu için
sigara içiyorlar, birbirlerini tahrik ediyorlar Sen erkek adam değil
misin, yak bir sigara. diye. Bu sebepleri belki ortadan kaldırmak
lazım ve yine ucuz olduğu için de insanlar sigara içmiyorlar.
Sayın
Başbakanımız geçenlerde sigaraya yapılan zammı soran
bir gazeteci arkadaşa Ben halkımı seviyorum, sigaraya zam
yapıyorum ki vatandaş sigara içmesin, böylece sağlıklı
kalsın diye. Tabii, insanlar sigaraya gerçekten ucuz olduğu için
içmiyorlar, başka sıkıntıları var, onun için
içiyorlar. Onun için, eğer, gerçekten halkın
sağlığını düşünen bir Başbakanımız
varsa, o zaman halkın rahatlığını, huzurunu
sağlayacak tedbirleri de alması gerekir.
Bu kanun
tasarısı görüşülürken dışarı bir çay
molasına çıkmıştım. Bir arkadaşımız
bana sordu, dedi ki: Sizin verdiğiniz bir yazılı soru önergesi
vardı. Emniyet teşkilatına verilen zamlar, Sayın
Başbakanın verdiği sözler vardı. Bu sözler hâlen yerine
gelmedi. Ne oldu? Siz sormuşsunuz, cevabı geldi mi? Ben de
Cevabı gelmedi, zaman aşımına da uğradı, artık
cevap da gelmeyecek. Onun için, siz, bu zam işini unuttun. dedim
arkadaşlara. Tüh dediler ve hemen birer sigara yaktılar. Yani,
insanlar bazen üzüldüğü zaman da sigara yakıyor. Sayın
Başbakandan, bu arada, bu vesileyle de, emniyet teşkilatına
verdiği sözü yerine getirmesini talep ediyorum ki, belki,
aldıkları zammı sigaraya değil, başka şeylere
harcarlar ve Tüh, desene bir zam daha suya yattı. diye sigara yakmazlar.
Evet efendim,
saygılar sunuyorum hepinize. (DSP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Birgün.
Saygıdeğer
milletvekilleri, madde üzerinde soru-cevap işlemi
gerçekleştireceğiz.
Sayın Akçay
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
4207
sayılı Kanun uyarınca sigara içme yasağına
uyulmaması nedeniyle bugüne kadar kaç kişiye, toplam ne tutarda para
cezası verildi, ne kadarı tahsil edildi?
Yine, bu teklif
ile, ülkemizdeki tütün üreticileri bir gelir kaybına uğrayacak
mı? Doğabilecek gelir kaybını nasıl telafi etmeyi
düşünüyorsunuz ve bu kanunla ilgili düzenleyici etki analizi
yapılmış mıdır ve bu analizin sonucu nedir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Akçay.
Sayın Bulut
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) Sayın Bakanım, Türkiyede üretilen sigara
miktarı ile ithal edilen sigara oranı nedir? Sigara ithalatına
ödediğimiz miktar ne kadardır?
Bir de, bu sigara
içmenin önlenmesi konusunda belediyelerde belediye encümenleri görevlendiriliyor.
Halkın oyuyla seçilmiş bu kişilerin halkın
yapacağı bu cezalara uygulanabilirliği ne derecedir?
Şimdiye kadarki yürürlükte olan yasada uygulanabilirlik oranının
çok düşük olduğu değerlendirilirse bunun
yaptırımı nasıl olabilir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bulut.
Sayın Asil
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın
Bakanım, sağlık sektöründen hizmetin çok büyük bir bölümünü
devlet satın almaktadır. Tütün ürünlerinin, başta kanser olmak
üzere kalp ve damar hastalıkları, hipertansiyon gibi
rahatsızlıklara neden olduğu bilinen bir gerçektir. Sigara
üreticilerine, sigaranın neden olduğu hastalıklara yakalananlara
devletin ödediği tedavi masrafları veya hayatını
kaybedenler için bugüne kadar herhangi bir kamu davası
açılmış mıdır veya
Bakanlığınızın bu konuyla ilgili bir
çalışması var mıdır?
Teşekkür
ediyorum efendim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Asil.
Sayın Enöz
MUSTAFA ENÖZ
(Manisa) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Başkanım, aracılığınızla Sayın
Bakanıma soruyorum: Kaçak ve sahte sigaradan dolayı devletimiz her
yıl 2,5 milyar dolar vergi kaybına uğrarken
insanlarımız sağlıklarını kaybediyor. Öbür yandan
ise yasa dışı örgütler bu yöntemle ciddi lojistik destek
sağlıyor. Bu bağlamda, ülkemize özellikle ve en çok nereden ve
hangi yollarla kaçak sigara girmektedir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Enöz.
Sayın
Çalış
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Sayın Başkanım,
aracılığınızla Sayın Bakanıma sormak
istiyorum.
Sayın
Bakanım, sigara içme oranı ülkemizde istatistiki verilere göre yüzde
kaçtır? Bu yasa neticesinde kısa vadede ve uzun vadede yüzde kaçlara
düşürmeyi hedefliyoruz?
İkinci
sorum: Bu yasa gönlümüzdeki gibi hedefini bulursa, görülüyor ki, tütün
ekicilerimiz sıkıntıya düşecek. Tütün ekimiyle geçimini
sağlayan çiftçilerimizi koruyacak tedbirlerimiz nelerdir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Çalış.
Sayın Akcan
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) Sayın Başkanım,
aracılığınızla, ben de Sayın
Çalışın sormak istediği soruyu sormak arzusundaydım.
Sigara içmek
tütüne taleptir. Bir de bunun arz boyutu vardır. Talebi
kıstığınız zaman, arz edilen tütünün üretimine
alışmış olan çiftçinin ne duruma düşeceğini
düşünmek lazım. Bu çerçevede hem sigaranın zararları hem de
tütünün yerine alternatif olarak ekilebilecek bitki çeşitlerini Türk
çiftçisine ektirir hâle getirmek için, özellikle RTÜK tarafından
yasaklanmış yayın dönemlerinde televizyonlarda eğitim
programı yaptırılması hususunu Hükûmet bir
çalışma olarak düşünür mü?
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Akcan.
Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben bu kanuna
karşı değilim de, yalnız, tabii, bu kanunla yasaklama
getirilirken
Biliyorsunuz, eskiden Bafra vardı, Gelincik vardı,
Samsun vardı ve bunlar Türk köylüsünün ürettiği mahsullerdi.
Keşke, bu kanunla Türkiyede üretilen sigaralarda Türk tütünü kullanma
zorunluluğu getirilseydi daha isabetli olurdu.
Efendim, kanun,
bir defa kanun tekniği bakımından çok hatalı. Mesela, Ceza
hükümleri diyor. Bu Kanunun 2 nci maddesinin birinci ve dördüncü
fıkralarında
3 üncü maddenin ikinci fıkrasında
Ben, 2nci ve
3üncü maddelerde fıkra görmedim. Yani, biliyorsunuz, kanun tekniği
bakımından (1) benttir. (1)den sonra gelen (a), (b), (c) alt
benttir. Burada, zaten, madde 2 (1) ile başlamış.
Dolayısıyla, bu, benttir. Yani, bu, uygulayıcılar
bakımından çok hatalı bir düzenlemedir. O bakımdan, ya bu
(1)leri kaldırmak lazım
(1)i kaldırdıktan sonra,
işte
.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Arkadaşlarım
da bilgi veriyorlar. Bu kanun tekniğiyle ilgili olarak Avrupa Birliği
uyum yasaları çerçevesinde bu maddelerin de sıralanışı
ve düzenlenişinde bir kısım numara alınmasında
değişiklikler olmuş, daha doğrusu oldu. Onu da heyetin
takdirlerine sunuyorum.
Evet, Sayın
Bakanım
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Değerli Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Şu anda,
tütünle ilgili kanun itibarıyla kaç kişiye para cezası
verilmiş ve kaç lira tahsil edilmiştir? Rakamlar bende yok. Bunu
Sayın Milletvekilimize yazılı olarak verebiliriz. Ancak,
şunu ifade etmeliyim ki, şimdi yapılan yeni kanunla,
aslında ceza tahsil etmek de mümkün hâle gelebilecek. Birincisi, kanunun
mevcut hâlinde hem ceza çok yüksek hem de tahsiliyle ilgili birçok zorluk var.
Şimdi Kabahatler Kanunu ile de bir ilişki kuruluyor hem ceza da
aşağıya çekiliyor, uygulanabilir bir ceza hâline getiriliyor.
Dolayısıyla, cezalar uygulanabilir hâle gelecektir, ama tabiî
kanundan maksat, aslında, herhangi bir vatandaşımıza ceza
vermek değil. Sonuç itibarıyla kanunun ruhu da ceza vermekten çok,
sigara içmeyenlerin özgürlük alanını genişletmekle ilgili.
Tütün
üreticileri bir gelir kaybına uğrayacak mı? Aslında,
Çerçeve Tütün Kontrolü Sözleşmesine bütün dünyada -biz de buna imza
attık- hemen hemen bütün ülkeler imza koydular, tütün üretilen
alanların belli bir süreç içerisinde, üreticilere de zarar vermeden
daraltılmasıyla ilgili hükümler getiriyor. Aslında,
Sağlık Bakanlığı olarak oluşturduğumuz tütün
kontrol programında, Tarım Bakanlığımızın bu
hususta çalışmalar yapacağı ve ne şekilde
çalışmalar yapacağının da ilkeleri belirlenmiş
durumda. Kuşkusuz, tütün üreticilerimizi mağdur etmeyecek ve zaman
içerisinde alternatif ürünlerle de bu mağduriyeti önleyecek ciddi bir
program yürütülecek. Aslında, ifade etmeye
çalıştığım gibi tütün kontrolü bir program hâlinde
yürütülecek bir iş Türkiyede. Sağlık Bakanlığı,
diğer bakanlıklar, birçok kurum bu programa katkı verecek. Bugün
birlikte oluşturduğumuz, yaptığımız bu kanun da
bu programın önemli parçalarından biri. Yani, kanun her şeyi
bitiren veya her şeyi düzenleyen bir kanun değil. Kuşkusuz, öyle
olmasını da beklemiyoruz.
Türkiyede
üretilen ve ithal edilen sigara miktarları ve ödenen parayla ilgili
hususta da yazılı olarak milletvekilimize cevap verelim.
Halkın
oyuyla seçilen meclisler acaba ceza verebilir mi? diye bir soru geldi.
Aslında belediye meclisleri, benzeri birçok konuda ceza uygulamaları
yapıyorlar. Diğer konularda nasıl yapıyorlarsa, bu konuda
da bu uygulamaları yapabileceklerini düşünüyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Meclisin değil, encümenin yapması lazım.
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Sigara üreticilerine bir kamu davası
bugüne kadar açılmış değil.
Bakanlığımızın da bir çalışması yok, ama bu soru aslında gerçekten
enteresan bir soru, önümüze yararlı ufuklar da açabilecek bir soru. Çünkü,
gelişmiş Batı Avrupa ülkelerinde ve Amerika Birleşik
Devletlerinde bazı tazminat davaları
açıldığını ve bunlardan sonuç
alındığını da biliyoruz; üzerinde çalışmaya
değer bir konu olarak değerlendirdiğimi ifade etmek isterim.
Kaçak ve sahte
sigaradan dolayı vergi kaybının -tabii, bu tahminî bir
değerlendirme olacaktır- ne kadar olduğunu da yine
yazılı olarak cevaplandırmaya çalışalım. Ancak,
şunu ifade edeyim, bu kanun Meclisimize, komisyonlarımıza
geldiği günlerde Maliye Bakanlığımız da bir bandrol
uygulaması başlatmak üzere bir çalışmaya başladı.
Öyle zannediyorum ki, 2008in ilk aylarında sigarayla ilgili bu bandrol
uygulaması yürürlüğe girecek. Üretimden itibaren, ithal edilmiş
ürünün Türkiyeye girişinden itibaren bu bandrollerle sigaralar
satıldıkları yerlerde takip edilecekler. Bunun da bu kaçak ve
sahte sigarayla mücadelede çok önemli bir araç olacağını
düşünüyorum.
Sigara içme
oranı Türkiyede, maalesef -bunu maalesef diye ifade etmem lazım-
erkeklerde yüzde 50, kadınlarda da yüzde 16lar civarında.
Farklı araştırmaların farklı sonuçlar da
verebildiğini biliyoruz, ama 2006da yapılmış son bir
araştırmada sonuçları erkek ve kadın birlikte
düşündüğümüzde yüzde 33 civarında bir oranda
vatandaşımızın sigara içtiğini gösteriyor. Biraz önce
yine ifade ettiğim gibi, Ulusal Tütün Kontrol Programıyla -ki, bu
yasa tasarısı da bu programın bir parçası olarak
değerlendirilmelidir- 2010 yılına kadar ülkemizde on beş
yaş üzerinde sigara içmeyenlerin oranını yüzde 80lere ulaştırmak
istiyoruz. Yani, bu yüzde 33lük sigara içme oranını yüzde 20lere
kadar çekmeyi planlıyoruz. Bu, tabii, iddialı ve büyük bir hedef.
Bunun için çok ciddi çalışmalar yapmamız gerekecek. On beş
yaşın altında ise sigara içmeyenlerin oranını yüzde
100lere yaklaştırmak istiyoruz. Çünkü, gerçekten sigara içenlere
sigarayı bıraktırmak zor, ama başlamamış
yavrularımızın, gençlerimizin, bu açıdan alınan
tedbirlerle onların sigaraya başlamamalarını temin etmek
biraz daha kolay görünüyor.
Birtakım
cezalar veriliyor medya organlarına, televizyonlara. Bu
cezalandırmaların yapıldığı, yayının
yasaklandığı dönemlerde tütün veya benzeri konularda halkı
bilgilendirici yayın yaptırması konusunda RTÜKle bir
çalışmamız var. Esasen bu kanunda da dikkatinizi mutlaka
çekmiştir, bir önergeyle bunun artırılmasının
düşünüldüğünü de biliyorum. Her bir yayın kuruluşuna ayda
altmış dakika -ki, önergeyle bu artırılacak, öyle ümit
ediyorum, doksan dakikaya çıkarılacağını ümit
ediyorum- bir süreyle, yine Sağlık Bakanlığıyla ortak
hazırlanmış programlar çerçevesinde sigaraya karşı
programlar yaptırılması da bir esas olarak getiriliyor. Bunun
çok yararlı sonuçlar vereceğini düşünüyorum.
Teşekkür
ediyorum Değerli Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, maddelerine geçilmeden önce karar yeter
sayısı istiyorum efendim.
BAŞKAN
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, teklifin tümü
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi
okutuyorum:
TÜTÜN MAMULLERİNİN ZARARLARININ ÖNLENMESİNE
DAİR KANUNDA
DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA
KANUN TEKLİFİ
MADDE 1-
7/11/1996 tarihli ve 4207 sayılı Tütün Mamullerinin
Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunun adı "Tütün ve Tütün
Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında
Kanun" şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN
Madde üzerinde, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili
Ahmet Orhan, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Tekin
Bingöl; şahıslar adına, Samsun Milletvekili Suat
Kılıç, Düzce Milletvekili Celal Erbay ve İstanbul Milletvekili
Hasan Macitin söz talepleri vardır.
İlk söz,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili Ahmet Orhana
aittir.
Sayın Orhan,
buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
AHMET ORHAN (Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 55
sıra sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının
Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 1inci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Tütün tüketimi,
Amerika Kıtasının keşfinden sonra Avrupada 16ncı
yüzyılda başlamış ve oradan alınarak tütün üretimi ve
kullanımına yönelik çalışmalar sonucunda tüm dünyaya
yayılmıştır. Avrupalı tacirler, Osmanlı
topraklarına, 17nci yüzyılın başlarında, ticaret
gemileriyle tütünle ilgili birtakım ürünler getirmişler ve bunun
sonucunda, insanlarımızın tütün tüketim
alışkanlıkları ortaya çıkmaya
başlamıştır.
Tütünü, uluslararası
anlamda, dört ana başlıkta değerlendirmek faydalı
olacaktır. Bunlar sağlık, sosyal konum, ekonomi ve çevredir.
Sağlık alanında tütün ve tütünden elde edilen sigara
hakkında herhangi bir şey söylememize gerek olmamakla birlikte,
tütünün ve tütün mamulü olan sigaranın insan sağlığı
için ne kadar zararlı olduğu bilinmekte olup, ama her zaman bu
zararları tekrar etmenin de faydalı olacağı kanaatindeyim.
Bu telkin, sigarayı kullanan sevdiklerimizi bu hastalık verici kötü
alışkanlıktan kurtarmamızda belki etkili olabilecektir.
Dünyada 1,5
milyar insan sigara içmektedir. Buna karşılık, bu sigara içen
insanların içerisinde yılda toplam 5 milyon insan sigaradan ileri
gelen hastalıklar sonucunda ölmektedir. Ülkemizde ise yılda 150 bin
insanımız sigaradan ve sigaranın neden olduğu
hastalıklardan dolayı maalesef hayatını kaybetmektedir.
Koroner kalp hastalıklarından ölen kırk elli yaş
arasındaki genç diyebileceğimiz erkeklerde hastalık nedeni yüzde
80 sigaradır. Sigara içen babaların çocukları kanseri önleyici
genden mahrumdur. Bunlar bilimsel birer tespittir. Ayrıca, hamileyken
sigara kullanan annelerin doğan bebekleri yüzde 10-15 oranında hem
kilo eksikliğiyle dünyaya gelmekte hem de yine yüzde 10-15 oranında
zekâ eksikliği göstermektedir.
Ülkemizde
yetişkin nüfusun yüzde 60ı sigara içmektedir, hâlbuki bu oran
Avrupada ve gelişmiş ülkelerde, Amerikada yüzde 20
civarındadır. Genç nüfus maalesef erken dönemlerinde, on dört
yaşın altında sigara alışkanlığına
maruz kalmaktadır. Ülkemizde bununla ilgili olarak 1996 yılında
4207 sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine
Dair Kanun çıkarılmıştır, ancak bu Kanun
bilindiği üzere çok iyi uygulanamamıştır. Tabii, burada
ekonomi açısından konuya bakıldığında, ülkemizde
tütün ve sigaranın birtakım olumsuz yönlerinin olduğunu ifade
etmek istiyorum.
Özellikle
gelişmekte olan ülkelerde, o ülkede yaşayan insanların yüzde
60ı yıllık gelirlerinin yüzde 5ini sigaraya
ayırmaktadır. Tütünün insan sağlığına olan
zararları ve bunun için alınan tedbirler, yapılan tedaviler sonucu
ülkemizde yılda 3 milyar dolar para harcanmaktadır ki, bu da ekonomik
açıdan ülkemiz adına oldukça büyük bir kayıptır.
Tütün
kullanımının dünya çapında sağlığı
tehdit etmesi, tütün şirketlerinin, özellikle gelişmekte olan
ülkelerde pazar oluşturma konusundaki stratejik uygulamaları,
uluslararası alanda bir düzenleme ihtiyacını ortaya
çıkarmıştır.
Dünya
Sağlık Örgütü öncülüğünde 1999 yılında
başlanılan ve hazırlanan bir sözleşmeyle tütünün
zararları önlenmeye çalışılmaktadır. Ülkemizde 4207
sayılı Kanundan sonra en önemli adım bu sözleşmenin
imzalanması olmuştur.
Değerli
milletvekilleri, tütünün üretiminin kontrol altına alınmasına
bağlı olarak bazı endişeler ve gerçekler de vardır.
Bugün, ülkemizde, sayıları giderek düşmekle birlikte 300 bin
civarında aile tütün üretimi yapmaktadır. Bu 300 bin aile -her bir
aileyi beş kişi olarak hesaplarsak- 1,5 milyon nüfus etmektedir.
Tütün ve tütün
mamullerinin tüketilmesinden toplum korunması amaçlanmakla birlikte,
konunun diğer bir tarafının, yani tütün üreticilerinin durumunun
gözden geçirilmesi bu vesileyle faydalı olacaktır. Özellikle,
kırsal kesimin susuz tarım alanlarının en önemli geçim
kaynağı olan tütün tarımı, uygulanan politikalar
neticesinde terk edilme, tamamen bırakılma noktasındadır.
Ülkemizin tütün
üretiminin en önemli bir kısmı Ege Bölgesinde
gerçekleşmektedir. Dünyada şark tipi tütün türünün en aranan
çeşidi olan Türk tütünü, esasen Ege Bölgesinde üretilen tütündür. Manisa
ilimiz Ege Bölgesinin en büyük tütün üreticisi olma özelliğini korumakla
birlikte, gerek üretim miktarı gerekse tütün ziraatı yapan nüfus
itibarıyla azalmalar devam etmektedir. 2003 yılında 110 bin olan
tütün üreticisi sayısı, 2006 yılında 80 bin seviyelerine
gerilemiştir. 1997 yılı baz alındığında, Ege
Bölgesi tütün üretimi 159 bin ton iken 2007 yılında alımı
tamamlanan sözleşmeli üretim rakamlarına
bakıldığında 54 bin tona gerilediği görülmektedir.
Henüz alımı başlanmayan 2007 mahsulünün ise 45-46 bin ton
seviyesinde olacağı öngörülmektedir. Oysa, konuyla ilgili
olanların bildiği gibi, Ege Bölgesi tütünlerinin 100 bin tonluk
ihracat kapasitesi söz konusudur. Netice olarak, 1997 yılı üretimi
ile 2006 yılı üretimi kıyaslandığında, tütün
miktarlarında yüzde 70lik azalma söz konusudur.
Tütün
tarımı yapan nüfusun yüzde 65lere varan oranlarda
azalmasının temel nedeni, destekleme alımlarının
kalkması ve yürütülmekte olan sözleşmeli üretime geçilmesidir. Tüm
bunların yanı sıra, yaprak tütün fiyatlarındaki
artış oranlarının tarımsal girdi
fiyatlarının artış oranlarının altında kalması
da tütün üreticileri için indirici darbe olmuştur. Uzun
yıllardır yerli tütün üreticilerini korumaya yönelik olarak
uygulanmasına devam edilen Tütün Fonu nedeniyle, şark tipi tütün ve
sigara ithal etmek ekonomik açıdan kârlı olmadığı için
dış alım yapılmamıştır, ancak şimdi,
yani onun, Tütün Fonunun kaldırılması gündemdedir. Birkaç tür
tarımsal ürün dışında olduğu gibi, Türk çiftçisi
kaderine terk edilmektedir. Tütün üreticileri için ifade edilen, kıraç
toprakların yarı aç insanları tabiri, kıraç toprakların
aç insanları hâline gelmiştir. Birçok ilimizin yanı sıra
Manisa da bundan ziyadesiyle etkilenmektedir. Bu açıdan
bakıldığında, Manisanın geri kalmış yoksul
bölgeleri Gördes, Demirci, Selendi başta olmak üzere Kula,
Köprübaşı ve Gölmarmarada yaşayan, geçimini temin edemeyen
insanları bölgeyi terk etmeye zorlamaktadır. Maalesef, hiç arzu
edilmemekle birlikte sigara tüketimi yurdumuzda artmaya devam etmekte, tütün
üreticisi Türk çiftçisinin bundan aldığı pay da azalmış,
Türk çiftçisi alternatif tarım ürünlerinin ikame edilmesinin oldukça zor
olduğu söz konusu bölgelerde süratle yoksullaşarak evini
barkını terk etmek zorunda kalmaktadır. Bu yeni göç şekli,
kişi başına millî gelirin 2 bin dolar seviyesinde olduğu
Manisada, il içi diye tanımlanabilecek bir tür olarak ortaya
çıkmaktadır. Her ne kadar siyasi iktidar tarafından
sanayileşmenin sonucu olarak hatta, tarımdan geçinen nüfusun
azaltılması olarak takdim edilse bile, bu gelişme, ihtiyaç
duyulan sektörlerin talebi sonucunda ortaya çıkmamaktadır. Bu,
tamamen, Türk tütünü yerine Amerikan tütünü tüketiminin teşvik edilmesi
sonucunda yoksullaştırılan Türk çiftçisinin, köklerinden,
evinden, yurtlarından koparılmasından başka bir şey
değildir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sigaranın
bağımlılık yapıcı özelliklerini de içeren ve
sağlık risklerini belirten, onları ifade eden etkili ve
kapsamlı eğitici çalışmaların yapılması
zorunluluktur. Bu programların da yaygın bir şekilde bütün
insanlarımıza ulaştırılması da büyük bir
gerekliliktir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Orhan, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
AHMET ORHAN
(Devamla) - Bu amaçla, 4207 sayılı Tütün Mamullerinin
Zararlarının Önlenmesine Dair Yasa konusunda yeni bir düzenlemenin,
kuvvetli yaptırımları ihtiva etmesi bakımından
faydalı olduğunu, tekrar yüce Meclisin çatısı altında
vurgulamak isterim.
Ayrıca,
eğitim kurumlarımız, sağlık hizmeti veren
kurumlarımız, iş yerleri ve spor merkezleri gibi yerler ile
eğlence merkezlerinde, tütün kullanımını
bırakmayı özendirici etkin uygulamalar yapılmalıdır.
İnsanlarımız bu tür yerlerde göreceği yazılı veya
görsel birtakım mesajlarla tütün ve sigaranın zararları
konusunda aydınlatılmalı ve bu manada kendilerinin tütünden uzak
durması için gayret gösterilmelidir.
Sağlıklı
bir Türk milleti ve sağlıklı bir dünya umuduyla, sizleri
saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Orhan.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Tekin Bingöl.
Buyurun
Sayın Bingöl. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
TEKİN BİNGÖL (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tütün mamullerinin zararlarının önlenmesine dair
kanunun 1inci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlarım.
Değerli
milletvekilleri, şu ana kadar konuşan tüm milletvekili
arkadaşlarım tütün mamulleri ve tütün mamullerinin yol
açtığı zararlarla ilgili çok önemli tespitlerde bulundular.
Şu ana kadar dünyada binlerce bilimsel araştırma ve on binlerce
yazı söz konusu tütün mamulleri ve zararları üzerine. Bu bilimsel
araştırmaların tamamında ama tamamında
görülmüştür ki, tütün mamulleri insan sağlığına son
derece zararlı maddeler içermektedir. Bu maddeler, telaffuz edildiğinde
dahi insanı ürküten zehirli maddeler, toksinlerdir. Polonyum, radyum,
arsenik, metanol, nikotin, naftalin, DDT, karbon, siyanür gibi insan
hayatına kasteden çok önemli zehirli maddeler ihtiva etmektedir.
Değerli
milletvekilleri, bilimsel araştırmaların
karşısında sigara şirketleri de Acaba sigaranın
birtakım yararlarını bulabilir miyiz? Biz de bu zararları
öne çıkaran sağlık örgütlerinin karşısında bunu
kullanalım. diye araştırmalar yapmışlar, ama hiçbir
sigara şirketinin yapmış olduğu araştırmanın
sonucunda sigaranın en ufak bir yararının olduğu tespit
edilememiştir.
Değerli
milletvekilleri, yapılan bu araştırmalar sonucunda tütün
mamullerinin 3.885 adet zehirli madde ihtiva ettiği ortaya
çıkmıştır. Düşünün ki, sigara içme özgürlüğünü
kullanan bir vatandaş bu zehirleri soluduğu gibi, etrafını,
kendi ailesini ve insanları bu zehri solumakla karşı
karşıya bırakmaktadır. Hiçbir kimsenin ama hiçbir
insanın, başkasının yaşama hakkını
engelleyecek bir tavır koymaya hakkının olmadığı
da bir gerçektir.
Değerli
milletvekilleri, kapalı mekânlarda sigara kullanmak, tütün mamullerini
kullanmak son derece zararlıdır. Zira, az önce bahsettiğim bu
zehirli maddeler çok uzun süre o kapalı mekândaki eşyalara sinmekte
ve o eşyalar üzerinde uzun süre etkisini sürdürebilmektedir. Bir
kapalı ortamda içilen sigaranın yaydığı zehir oradaki
perdede sekiz saat muhafaza olmakta ve orada yaşayan insanlar
tarafından solunabilmektedir.
Değerli
milletvekilleri, sigarayla ilgili bu yasaların çıkarılması
son derece önemlidir. Ama, aslolan, çıkarılan bu yasaların
uygulanabilirliğinin olmasıdır. Bu nedenle, bu yasalar
doğrultusunda halkın bilinçlendirilmesi, bilgilendirilmesi ve
duyarlı kılınması çok daha önem arz etmektedir.
Bu yasa önemlidir
ve biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu yasayı destekliyoruz.
Değerli
milletvekilleri, 550 milletvekilinin sigara içmediği bir Parlamento
özlemiyle hepinizin yeni yılını kutluyor, saygılar
sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bingöl.
Biz de sizin
temennilerinize canıgönülden iştirak ediyoruz.
Şahsı
adına Bayram Özçelik, Burdur Milletvekili.
Sayın
Özçelik, buyurun.
BAYRAM
ÖZÇELİK (Burdur) Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
40 ülkenin
imzalamasını takiben 27 Şubat 2005 tarihinde yürürlüğe
giren sözleşmeyi 26 Kasım 2007 tarihi itibarıyla 151 ülke
imzalayarak sözleşmenin tarafı hâline gelmiştir. Türkiye
sözleşmeyi imzalayan 43üncü ülkedir.
Ülkemiz,
sözleşme görüşmelerine başladığı 1998
yılından itibaren tüm görüşmelere Sağlık
Bakanlığı başkanlığındaki heyetlerle aktif
olarak katılmıştır.
"Sigara iç
dedene kavuş, sigara içme torununa kavuş."
Teşekkür
ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Şahsı
adına Düzce Milletvekili Celal Erbay. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
CELAL ERBAY
(Düzce) Sayın Başkan, değerli üyeler; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Efendim ben,
sigara içme olgusunun hukuki tahlilini yapacağım. Bir kere,
Anayasa'mızın bize tanımış olduğu en temel hak
yaşama hakkıdır, hayat hakkıdır. Buna ilaveten
Anayasa'mızın 56'ncı maddesi: "Herkes,
sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına
sahiptir." diyerek, yaşamış olduğumuz ortamın
özelliğini belirlemiştir ve bunun altını
çizmiştir. Tabii ki bu doğrultuda
yine Anayasa'mızın 56'ncı maddesi, her birimizin
yaşamış olduğumuz çevreyi yaşanabilir kılma
sorumluğunu bize yüklemektedir ve yine Anayasa'nın 56'ncı
maddesi, çevre sağlığını korumak ve çevrenin
kirlenmesini önlemek sorumluluğunu ve görevini hem devlete yüklemektedir
hem fert olarak bize yüklemektedir. Dolayısıyla, sigara içmemek suretiyle bulunmuş olduğu
yeri yaşanabilir kılmak Anayasa'mızın bize yüklemiş
olduğu bir sorumluluktur, bir görevdir. Nitekim, 7/11/1996 tarih, 4207
sayılı Kanun, belli yerlerde sigara içmenin yasak olduğunu
belirlemek suretiyle belli yerlerde sigara içme olgusunun, fiilinin suç
olduğunu deklare etmiştir ve ilan etmiştir.
Peki, niçin
suçtur? Çevreyi kirletiyor, bir. Bir de bizim yaşama olgumuzu,
hakkımızı zedeliyor. Elbette ki, her birimiz, çok güzel, temiz,
nezih bir havayı teneffüs etmeyi arzu ederiz. Nitekim, tatillerde, efendim,
sahillere, ormanlık diyarlara gitmek suretiyle, şöyle kolumuzu gerip
ciğerimize ciğerimize nefes aldıktan sonra, oh dediğimizi
her birimiz hatırlıyoruz. Tabii ki gönlümüz arzu eder ki, her yerde
derinden nefes alalım ve ondan sonra oh hava ne temizmiş yahu
diyelim, fakat diyemiyoruz.
Tabip
arkadaşlarım meseleyi ortaya koydular. Onların sahası, ben
fazla girmek istemiyorum, başaramam. Pasif içicilerin kanser ve benzeri
hastalıklara yakalanma oranının da yüzde 40 olduğunu
altını çizerek ifade ettiler. Hiç kimsenin, bakın, hiç kimsenin,
yaşadığı yeri, çevreyi kanser gibi zararlı bir
hastalığın üretim organı zemini kılmaya hakkı
yoktur, velev ki bu oran yüzde 40 dahi olsa. Kaldı ki bu çevrede bizim
sevdiklerimiz var, babamız var, anamız var, oğlumuz var, torunumuz
var. Biraz önce arkadaşımın ifade ettiği gibi, iç dedene
kavuş, içme torun sana kavuşsun.
Şimdi, çok
enteresan, bir arkadaşımız -bundan yirmi beş sene önce
yaşanmış bir hadise- otuz yaşında, gençliğin,
delikanlılığın vermiş olduğu rahatlık
içerisinde çıkartıyor sigarasını çakmağıyla
-beraber- yakıyor. Dört yaşında çok uyanık bir çocuğu
var yanında. Oğlu diyor ki: Baba, bir tane de bana verir misin?
Arkadaşın kafası duvara yanaşmadan duvara vuruyor. Diyor
ki: Evladım, sigara içmek çok zararlıdır. Öyleyse, baba, sen
niçin içiyorsun? Peki evladım, şu andan itibaren ben de içmiyorum.
diyor, hakikaten -tabii, o zaman kalorifer falan filan gelişmemiş-
sigarasını sobaya atıyor ve sigara içmiyor, çocuğuna örnek
oluyor.
Bu kanunun
getirdiği en önemli yenilik, bir eğitimci olarak şunu söylüyorum
ki, eğitim kurumlarının, efendim, sağlık
kurumlarının, ibadethanelerin hem dâhilinde hem de
müştemilatında sigara içmeyi yasaklıyor.
Biz öğretim
üyesi olarak, öğretmen olarak
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CELAL ERBAY
(Devamla) -
sağlık hizmeti sunan ekip olarak ister doktor ister
hemşire, hangi kademede olursa olsun, efendim, ibadethanede, insanı
yaratıcıya yönlendiren, onun ruhunu nezih bir ortamda canlı
tutma görevini üstlenen kişiler olarak bir kere çevremize,
etrafımıza örnek olmak mecburiyetindeyiz. Ben öğretmen olarak
öğrencime örnek olmak mecburiyetindeyim.
Biraz önce
vermiş olduğum misal doğrultusunda babanın,
öğretmenin, eğiticinin, tabibin hastasına, talebesine,
oğluna, evladına Sigara içme. demesi yeterli değil. Oğul
babasını sigara içmeyerek görecek, hoca talebesinin sigara içmesini
istemiyorsa önce sigara içmeyen bir hoca olarak, öğretmen olarak ona örnek
olacak, tabip hastasına örnek olacak ve böylece bulunmuş
olduğumuz ortam güzelleşecek, yaşamaya uygun vaziyete gelecek,
Türkiye güzelleşecek, hepimiz güzelleşeceğiz, hep birlikte gönül
huzuru içerisinde istikbale doğru gideceğiz. Yolunuz açık olsun.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, karar yeter sayısı
BAŞKAN
Soru-cevap işlemi var Sayın Genç, daha vakit var.
Madde üzerinde
soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.
Sayın Asil
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın
Bakanım, sorumu dikkate alarak üzerinde
çalışacağınızı ifade etmenizden kamu adına
mutluluk duydum. Gösterdiğiniz hassasiyete de yine kamu adına
teşekkür ediyorum.
Sigaranın
yol açtığı hastalıklar nedeniyle sektöre ödenen tedavi
masraflarının kamuya maliyetiyle ilgili bir çalışma bugüne
kadar yapılmış mıdır? Yapılmamış ise bu
tür çalışmaların yapılarak kamuoyuna açıklanmasının
sigara üzerinde caydırıcı etkisi olacağını
düşünür, bu konuyla ilgili bir çalışma
yapacağınızı da ifade edebilir misiniz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Asil teşekkür ediyorum.
Sayın Gök...
İSA GÖK
(Mersin) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sıra
gelmeyeceği için ileri maddelerin sorularını ben
soracağım.
Sayın Bakan,
çerçeve madde 4, kod madde 3ün altıncı fıkrasında,
televizyonda yayınlanan filmlerde tütün ürünleri görüntülerine yer
verilemez diyor. Bu durumda, ünlü sanat yapıtı, Humphrey Bogartın,
Kazablanka filmini yasaklayacak mısınız? Belgesel olarak ise
Büyük Önder Atatürkün sigaralı belgesellerini televizyonlarda
göstermeyecek misiniz?
Diğer bir
sorum, çerçeve 8inci madde, kod 7nci madde de müsadere maddesi. Bu maddede,
mahalli mülki amir tarafından müsadere kararı verileceği beyan
ediliyor. Oysa ki, sigaralar biliyorsunuz paket, kutu, box olarak geçiyor.
Müsadere konusunda -kaçakçılıkla mücadele- 5607 sayılı
Kanundaki sistemi uygulayarak, yani cumhuriyet savcısının
talebi üzerine sulh ceza mahkemesince müsadere kararı verilmesi konusunda
bir önerge gerekirse buna tavrınız nasıl olur? Zira, bu maddede
hakikaten müsadere çok yanlış noktalara gidebilir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Gök.
Sayın
Barış
TANSEL BARIŞ
(Kırklareli) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Öncelikle, terör
saldırısında hayatını kaybeden Benazir Buttoya
Allahtan rahmet diliyorum ve Pakistan halkının başı
sağ olsun diyorum.
Sayın
Bakanım, yasa teklifini tüm kalbimle destekliyorum.
Benim sorum çok
kısa ve net. Bu kadar konuşmadan sonra, bu kadar güzel
konuşmadan sonra sorum: Bakanlar Kurulunda kaç bakanımız sigara
içiyor?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Barış.
Sayın
Bakanım, buyurun.
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Sayın Asilin yine bence katkı
verici, değerli bir sorusu oldu. Doğrusu kamuya ait, metodolojisi çok
iyi planlanmış bir araştırma yapılmış
değil. Farklı araştırmalar var, çünkü, burada sigaranın
doğrudan ve dolaylı etkilerinin ne olduğunu tespit etmek
lazım. Yani, şimdi sigara içen birinin yirmi sene sonra kanser
olması da sonuçta veya yirmi sene önce sigara içen birinin bugün kanser
olması da kamuya bir maliyet, ama gerçekten üzerinde çalışılmaya
değer. Yani diğer bahsettiğiniz konuyla birlikte biz bu konuyu
çalışalım. Zaten, Ulusal Tütün Kontrolü Programımızda
ölçme ve değerlendirmeyle ilgili özel çalışmalar yapacağımıza
dair eylem planımız var. Bunu da onun içine alabiliriz diye
düşünüyorum.
Sayın Gök
Televizyonlarda gösterilen filmlerde veya diğer gösterilerde tütün
ürünlerinin gösterilmemesi lazım. Nasıl olacak bu? dediler.
Aslında, bugün de bu kısmen yapılıyor biliyorsunuz.
İşte, bulanık bir şekilde, buzlanma vesaire suretiyle.
Artık, bir şekilde, yönetmelikler yapılırken bunların
detayları mutlaka belirlenecek. Ama şunu kastediyorsanız, yani
işin sanatsal tarafını yok etmemek açısından bunlar
yerinde dursun diyorsanız, biz burada daha çok çocukları ve gençleri
koruma amaçlı yapıyoruz. Dolayısıyla, televizyon, çocuk ve
gençlerin, herkesin birlikte seyredebileceği, görebileceği bir alan
olduğu için, bir iletişim alanı olduğu için buna benzer
tedbirleri almak gerektiğini düşünüyorum.
Bu müsadereyle
ilgili olarak, burada mülkiyetin kamuya geçirilmesi konusu var. Kabahatler
Kanununun 18inci maddesine göre mahalli mülki amir bu kararı verecek. On
beş gün içinde de 26ncı
maddeye göre sulh ceza mahkemesine itiraz hakkı var. Dolayısıyla
burada bir yargı güvencesi yine devam etmiş oluyor.
Bakanlar
Kurulunda kaç bakan sigara içiyor? Şunu söyleyebilirim: Türkiyedeki
yüzde 33lük sigara içme oranıyla
kıyasladığınızda hemen hemen hiç kimse sigara içmiyor
diyebilirim. Ben ümit ediyorum ki, -biraz önce değerli Komisyon
Başkanımızla konuştuk, Meclisimizde de bu oran düşük
aslında, yani toplumla kıyasladığımızda- bir
anket çalışması Meclisimize de yapacağız. Bu soru
hatırımıza onu da getirdi.
Yani bizim,
tabii, topluma çok haklısınız- siyaset yapan kişiler
olarak veya siyasi önderler olarak mutlaka örnek teşkil etmemiz gerekiyor.
Ben
sorularınız için teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
Madde üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 2- 4207
sayılı Kanunun 1 inci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"MADDE 1-
(1) Bu Kanunun amacı; kişileri ve gelecek nesilleri tütün ürünlerinin
zararlarından, bunların alışkanlıklarını
özendirici reklam, tanıtım ve teşvik kampanyalarından
koruyucu tertip ve tedbirleri almak ve herkesin temiz hava soluyabilmesinin
sağlanması yönünde
düzenlemeler yapmaktır."
BAŞKAN
Madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Kırıkkale
Milletvekili Sayın Osman Durmuş, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Kırklareli Milletvekili Sayın Turgut Dibek;
şahsı adına Burdur Milletvekili Bayram Özçelik, İstanbul
Milletvekili Nursuna Memecan ve İstanbul Milletvekili Hasan Macitin söz
talepleri vardır. Bu süre içerisinde bir arkadaşıma söz verme
durumu var.
İlk söz,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Kırıkkale Milletvekili
Sayın Osman Durmuşa ait. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tütün mamullerinin zararlarının önlenmesine dair
kanunun 2nci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Saygıdeğer
milletvekilleri, benden önce konuşan tüm arkadaşlarımız
sigaranın ekonomik, sağlıkla ilgili zararlarından
bahsettiler. İzninizle, ben, birkaç tane görüntüyü size göstermek
istiyorum.
Sigara gerçekten
dünya ekonomisinde ciddi bir yer işgal ediyor. Şu saatte bu kanun
burada çıkmıyorsa, çıkamıyorsa, korkarım ki,
çıkamayabilir. Çünkü, burada, samimi, gönüllü, Türk insanının,
gençliğimizin, geleceğimizin sağlığını
korumak isteyen temennilerle bir kanun tasarısı gelmiş durumda.
Ama tütünden ve sigaradan geçinen lobiler o kadar büyük ki, Türkiyedeki tütüne
dayalı ekonomik kaynakların birçoğunu ele geçirdiler.
Sayın Erdöl
bu konuda gayret gösterenlerden bahsederken herhâlde dikkatinden kaçtı.
Bakın, Türkiyede bir Formula yarışı var. Bu Formula
yarışlarıyla ilgili öyle baskılar aldık, öyle
baskılar aldık ki
Biz bir şart koştuk: Türkiye Formula
yarışlarında tütün ve mamullerinin reklamı yapılamaz.
Bu şartla evet dedik. İzleyin, bir tek, Türkiyede Formula
yarışlarında sigara reklamı yoktur.
Değerli
arkadaşlarım, Türkiyede Tekelin belli bölümleri, kârlı
bölümleri satıldı, birileri aldı. Keşke zaman yeterli
olsaydı da, bu kanun şurada çıksaydı, ama kanunları
çıkarmak her zaman yeterli olmuyor.
Sigarayla ilgili
birçok örnek verildi. Bunun içindeki nikotinin 1 gramının ellide 1i,
yani 20 miligramı, damar yoluyla tiryaki olmayan kime verilirse verilsin,
birkaç dakika içinde ölür. Zehrin kuvvetini ifade için söylüyorum: 1
gramın ellide 1i, yani 20 miligram, damar yoluyla verilirse, tiryaki
olmayan birkaç dakika içinde ölür. Tehdidin boyutunu bilmeniz
bakımından, ne kuvvetli bir zehir olduğunu bilmeniz bakımından
Bir diğer
örnek: Benim evimde sigara içilmez. Çocuklar dört-altı yaş
grubundaydı. Misafirim geldi. Bizde kül tablası da yoktur. Misafir,
cebinden sigarasını çıkardı, yaktı, ama sigarayı
gerçekten içmedi, yedi resmen. Öyle bir içim, öyle bir haz, öyle hoş bir
görüntü ki, bir baktım hem kızım hem oğlum gıptayla
misafire bakıyorlar. Eyvah dedim, Kaybettik çocukları. Gözünün
içine bakıyorlar, dikkatlerini ayırmıyorlar. Keşke benim
babam da böyle olsa der gibi bir hâl. Misafir, bir sigara da bana ver. dedim.
Sigara yok bizde. Verdi, yaktık. Kızım gel, -küçük- al bu
sigarayı iç. Gıpta ediyor, onu orada test etmem lazım. Verdim,
üflüyor, bilmiyor. Olmaz, sigaranın dumanını içine çekeceksin,
em. dedim. Emdi, öksürdü, gitti. O -çocuk yaştaki- tadı ve lezzeti
çok çirkin, onun damak tadı ona uygun değil. Sonra, Oğlum, sen
gel. dedim. Hiç itiraz etmedi, o da geldi. Hadi oğlum iç. O da üflüyor.
Hayır, emeceksin, içine çekeceksin. dedim. Çekti, öksürdü,
bağırdı, gitti. O gün bugündür içmiyorlar.
İkinci bir
tablo: Yaşıyorsa Allah uzun ömür versin, vefat ettiyse rahmet
eylesin, Profesör Doktor Orhan Bumin Hocamız, polikliniğe aldı
bizi götürdü. Stajyeriz genel cerrahide; bir Kastamonulu hasta, hastanın
iki bacağı yok.
MUSA
SIVACIOĞLU (Kastamonu) Başka yerliymiş Hocam.
OSMAN DURMUŞ
(Devamla) Kastamonulu.
İki
bacağı yok. İki elinin parmaklarının büyük ekseriyeti
siyahlaşmış, kangren başlamış. Bizlere sordu: Bu
hastalığın adı ne? Genel cerrahi eğitimi alanlar
biraz bilir. Damarları tıkayan, uçtan merkeze doğru tıkayan
bir hastalığımız var, tromboanjitis obliterans diyoruz biz,
Latincesi. Yani, damarı trombüslerle merkeze doğru tıkayan,
diğer adıyla da burger.
Şimdi,
adamcağıza sordu: Sana sigara içme demedi mi doktorlar?
Hayır. dedi. Adamın önce ayakları kesilmiş, sonra
bacakları kesilmiş, sıra kollarına gelmiş; takoz
olacak, sigara için yalan söylüyor. Başka bir şey için söylemez.
İnanın söylemez. Hanımını boşar, ama o evlendiği
sigarayı asla boşayamaz.
Değerli
arkadaşlarım, şu gördüğünüz bizim havamız, tertemiz,
beyaz bir kâğıt. Şimdi, bunu bir katlayalım.
Alışkanlıklar katlanmış kâğıt gibidir
değerli arkadaşlarım, ne kadar ütüleseniz izi kalır.
Sigara
tiryakileri sözüm size. Sigarayı bırakabilirsiniz. Bu kampanyalarda,
bırakma kampanyalarında yüzde 24ün kalıcı olarak
bıraktığını biliyoruz. Ancak bir şey var, sizin
müthiş propagandistleriniz var. Kimdir bunlar? Bunlar sigara içicileri,
arkadaşlarınız, yakınlarınız. Bırak
kardeşim, sigara içen de ölüyor içmeyen de ölüyor. Al şu
sigarayı yak. Zorlarlar. Askere gidersiniz, alıştırmaya
çalışırlar. Ben bir şey söylüyorum. Bu iz, sizinle mezara
gidecek. Ama, sizin iradeniz bunu bırakmaya yeter.
Arkadaşınızı sigara için reddedeceksiniz: Hayır
kardeşim, dostum değilsin.
Bir şey daha
söyleyeyim: Samimiyetle, bırakacak mısınız
bırakmayacak mısınız? Bunun kararını siz
vereceksiniz. Hekim size faydalı olamaz, akupunktur olmaz. Karar sizin.
Bunu bırakacaksanız, bilin ki, tekrar başladığınızda
bıraktığınız yerde sizi kabul etmeyecek, nikotine
alıştığınız dozun biraz daha üstünde, 2 paketse
2,5 yapacak. Efendim, ben incesini içiyorum, bunun nikotini azmış.
BAYRAM ALİ
BAYRAMOĞLU (Rize) İncesi daha zararlı.
OSMAN DURMUŞ
(Devamla) Kardeşim, sen, onun o nikotin doyum oranı kadar paketini
artırırsın. Bu inandırıcı değil. Çünkü, seni
bağımlı yapan nikotin. Peki, sana elektronik nikotin
sigarası versek, o bağımlı olduğun şeyi bir süre
kullansan, ama, kanser yapan katrandan vazgeçsen. Ya, olur mu, falan
Ya, bunun
ucu da kızarıyor, dumanı da çıkıyor. Senin
alıştığın ne var? İki parmak,
tutacaksın. Onu da öyle
gösterişli tutar ki.
Bu sigarayı
en güzel içen kişi kimdir? İnşallah, dinlemiyordur, Sayın
Devlet Bahçelidir. Kardeşim, bir sigara içişi var, imrenirsiniz. Bu
kadar güzel bir sigara içilebilir mi? Yanında da bir kahve söyler.
Sayın
Bölükbaşı diyor ki -sürem de bitiyor- sigara bırakma
kampanyası başlattık
Sayın Bahçelinin yanına girdi.
Otuz saniyede geri çıktı. diyor. Sordum, sigara
bıraktırmak için gelmişler, çıkarttım
dışarı dedi. diyor. Şimdi, Bölükbaşı
sigarayı bırakmamak için gerekçe arıyor. Keşke, o gün
Bahçeli bıraksaydı, keşke bugün Bölükbaşı
bıraksa.
Ben, şimdi
-Başkanım, biliyorum, yoklama yapma hakkı senin- bir anket
yapmak istiyorum, samimi bir anket.
BAŞKAN Bir
dakika o zaman Hocam, birkaç saniye
Evet, Sayın
Durmuşun konuşmasının tamamlanmasına kadar
çalışma süremizin uzatılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
OSMAN DURMUŞ
(Devamla) Çok teşekkür ediyorum.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sigara içenlere de söz hakkı doğuyor
Sayın Başkan.
OSMAN DURMUŞ
(Devamla) - Efendim, Meclis Genel Kurulunda sigara içmeyen -içen dersem
yanlış anlaşılır- arkadaşlarımız lütfen
işaret buyursunlar
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OSMAN DURMUŞ
(Devamla) - Sigara içenleri değil, sigara içmeyenleri söylüyorum.
Maşallah! İşte Türk milletinin sizi örnek alması
lazım. (Alkışlar)
O içen
arkadaşlardan istirham ediyorum. O sigara içen arkadaşlarımdan
istirham ediyorum. Topluma örnek olacaksınız. Geleceği siz
burada kararlaştırıyorsunuz ve bu kanunla netice
alacaksınız. O hâlde, burada sigara içenler, Türk milletinin
huzurunda -eğer iradenize güveniyorsanız, güvenmiyorsanız bunun
pazarlığı olmaz- bize bir söz verebiliyor musunuz? Bu sözü
istiyoruz.
Bakın, çok
geç olacak. Size benim meslektaşlarım bu sigarayı
bıraktıracak. Ne zaman? Koroner damarlarınız
tıkanacak, böbrek damarlarınız tıkanacak, tansiyonunuz
yükselecek sigarayı bırak diyecek, bu sefer sıkıyönetimle
bırakacaksınız. Niye sağlıklı iken
bırakmıyoruz?
Bizi izleyen
gençler varsa, sevgili gençler, modernliğin ölçüsü sigara içmek
değildir. Dün, 12-18 yaş grubu Ben artık büyüdüm, erkek oldum,
hanım arkadaşım olabilir. diye birbirimize caka satmak için
sigaraya başlıyorduk. Ama bugün modernliğin ölçüsü, temiz havada
bir kız arkadaşla sigara içmeden gezebilmek, yürüyebilmektir. Bugün
modern Batı toplumları elinde sigara olan insanı uzaktan bakarak
ayıplıyor.
Sözümü
bitiriyorum Sayın Başkanım.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Sayın Bahçelinin sigarayı bıraktığını
da ifade et.
OSMAN DURMUŞ
(Devamla) Sayın Bahçeli sigarayı bıraktı.
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) Sıkıyönetimle mi?
OSMAN DURMUŞ
(Devamla) Bıraktı. Kaynaşlıda, önünde pirzolalar falan
yiyor Osman Bey, altı tane sigara içmeyecektim, beni niye ameliyat
ettirdin? dedi. Öfkenizi anlıyorum efendim, isterseniz gelin beni bir
tokatlayın
Estağfurullah dedi, çok kibar bir insan.
Bir şey
söylüyorum: Yarın geç olmadan, bazı mazeret ve savunma
imkânlarına müracaat etmeyin, gelin hanımefendileri de kastediyorum-
bir erkekçe tavır gösterin Boşadım sigara seni. deyin ve
topluma da burada bir söz verin. Bulunduğunuz her toplumda sigara sadece
sağlığa zararlı değil, aldanmayın, sigara
öldürür. Ölen bir nesil istemiyorsanız sigaraya başlatmayın ve
bunun arkasından Sayın Bakandan da istirham ediyorum
Bu
kararlılık ister.
Ameliyathaneye
girdim, göz gözü görmüyor. Levha var Sigara içilmez burada. diye, Gazi
Üniversitesinde. Sabah, ameliyathanenin bir kantini vardır, oraya girdim,
göz gözü görmüyor. Yani, ben eğer erken ölürsem sigara içen
arkadaşlarımın kirlettiği havadan çok soludum, gerek
kahvehanede gerek oturdukları yerde, onların da payı
olacaktır, bundan emin olunuz.
Ben burada
şunu söylemek istiyorum: Sigarayı bırakalım.
NURETTİN
CANİKLİ (Giresun) Doktorlar niye içiyor?
OSMAN DURMUŞ
(Devamla) Doktor olamamışlar.
Kararlılıkla
arkasında durursak zararlı ve öldürücü olanın peşinden
gitmeyiz. Ama sigara maddedir, alışkanlık yapan bir maddedir.
Tüm alışkanlık yapan maddelerin öncüsü sigaradır. Yeşilay
yazar Bütün kötülüklerin anası içkidir. diye; hayır, anası da
babası da sigaradır, onlar arkadan gelir.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Durmuş.
OSMAN DURMUŞ
(Devamla) Onun için sigara içmeyen, sigara içirtmeyen bir toplum diliyorum.
Varşovada
yapılan toplantıda elli bir ülke var, sigarasız bir dünya için
toplanmışız, Alman Sağlık Bakanına rica edildi
Ben ülkemde sigara makinelerini kaldıramam. Siz benim ülkemin
bağımsızlığına müdahale ediyorsunuz. dedi.
Umarım Meclisimiz, çarşamba günü geldiğinde bu kanunu bitirir.
Sayın Başkanım, istirham ediyorum, bu kanunu, sigara lobilerine
karşı, bitirebilecek bir Meclis gücü gösterelim diyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
Yeni
yılın sigarasız bir dünya getirmesini diliyorum.
Saygılarımla
efendim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Saygıdeğer
arkadaşlarım, biz de bütün dünyaya sigarasız bir dünya temenni
ediyoruz.
Evet, bu
vesileyle, idrak edeceğimiz 2008 yılının milletimize,
insanlığa hayırlar getirmesini diliyorum.
Sözlü soru
önergeleri ile kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla
görüşmek için, 2 Ocak 2008 Çarşamba günü saat 15.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum, hayırlı akşamlar
diliyorum.
Kapanma Saati: 20.06