DÖNEM: 23 CİLT: 11 YASAMA YILI: 2
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
44üncü
Birleşim
2 Ocak 2008 Çarşamba
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III.
- YOKLAMA
IV. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- İstanbul
Milletvekili Atila Kayanın, Sarıkamış
Harekâtının 93üncü yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Samsun
Milletvekili Osman Çakırın, Samsun Çarşamba Belediyesinde
çalışan işçilerin işten çıkarılmasına
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Sivas
Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlunun, Tekelin
satılmasına, satılmasından sonra
çalışanların durumuna ve 4/C statüsünde
çalışanların sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
V.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR VE AÇIKLAMALAR
1.- Mersin
Milletvekili Kadir Uralın, Mersinin düşman işgalinden
kurtuluşunun 86ncı yıl dönümüne ilişkin
konuşması
2.- Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Gülerin, Tunceli Milletvekili Kamer
Gençin konuşmasında Hükûmete sataşması nedeniyle
konuşması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- İran
İslami Danışma Meclisi Ulusal Güvenlik ve Dış Politika
Komisyonu Başkanının davetine istinaden, İrana resmî
ziyarette bulunacak olan TBMM Dışişleri Komisyonu üyelerinden
oluşan heyeti belirlemek üzere, siyasi parti gruplarınca bildirilen
isimlere ilişkin Başkanlık Tezkeresi (3/258)
B) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı ve 32 milletvekilinin, Rahip Santoro ve Hrant
Dink cinayetleri ile Malatyadaki bir yayınevinde gerçekleştirilen
cinayetlerin araştırılması amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/77)
2.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal ve 21 milletvekilinin, İstanbuldaki imar
uygulamaları ve plan tadilatlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/78)
3.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan ve 20 milletvekilinin, fındık
tarımı ve piyasasındaki sorunların
araştırılarak ürünün verimli değerlendirilmesi için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/79)
VII.-
ÖNERİLER
A) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Gündemdeki
sıralama ve çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesi ile Genel
Kurulun 2/1/2008 ve 9/1/2008 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü
soruların görüşülmemesine; 8/1/2008 Salı günkü birleşimde
ise bir saat sözlü sorulardan sonra diğer denetim konularının
görüşülmeyerek kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine
ilişkin Danışma Kurulu önerisi
VIII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Trabzon
Milletvekili Cevdet Erdölün; Tütün Mamullerinin Zararlarının
Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/9) (S. Sayısı: 55)
IX.-
SORULAR VE CEVAPLAR
A) Yazılı Sorular ve Cevapları
1.- Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, bir törendeki protestoya polis müdahalesine
ilişkin sorusu ve Adalet
Bakanı Mehmet Ali Şahinin cevabı (7/661)
2.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, Bodrumda deniz dolgusuyla yapılacak bir
turistik tesise ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günayın cevabı (7/823)
3.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, Urla Adliye Sarayı
yapımına ilişkin sorusu ve
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahinin cevabı (7/878)
4.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, Irakta çalıştırılmak üzere
paralı asker arandığı haberine ilişkin
Başbakandan sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı (7/922)
5.- Samsun
Milletvekili Osman Çakırın, Futbol Federasyonunun yayın
gelirlerine ve amatör futbol takımlarına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Murat Başesgioğlunun
cevabı (7/974)
6.- Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, turizm sektöründeki kaçak işçi sorununa
ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı (7/988)
7.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, Bilişim Vadisi Projesine
ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer
Çağlayanın cevabı (7/1019)
8.- Isparta
Milletvekili Mevlüt Coşkunerin, Isparta Deri Organize Sanayi Bölgesine
ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer
Çağlayanın cevabı (7/1020)
9.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağızın, kadın istihdamına
ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı (7/1041)
10.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlunun, aile reisi olmadıkları
gerekçesiyle 2926 sayılı Kanuna göre sigortalı
sayılmayanlara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelikin cevabı
(7/1050)
11.- Mersin
Milletvekili Mehmet Şandırın, sosyal güvenlik prim
borçlarına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelikin cevabı
(7/1051)
12.-
Diyarbakır Milletvekili Selahattin Demirtaşın, GAP
yatırımlarının gerçekleşme oranlarına
ilişkin sorusu ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekrenin cevabı (7/1053)
13.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün, Filyos ve çevresindeki turizm
potansiyelinin değerlendirilmesine ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı (7/1058)
14.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoyun, Kahramanmaraşta
sanayicilere ödenmesi gereken enerji destek primlerine ilişkin sorusu ve
Devlet Bakanı Mehmet Şimşekin cevabı (7/1083)
15.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, Giresunun futbol sahası ihtiyacına
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Murat Başesgioğlunun
cevabı (7/1126)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 14.00te açılarak dört oturum yaptı.
Oturum
Başkanı ve TBMM Başkan Vekili Nevzat Pakdil, Ankara Balâda
meydana gelen deprem; Atatürkün Ankaraya gelişinin yıl dönümü;
İstiklal Marşımızın şairi Mehmet Âkif Ersoyun
ölüm yıl dönümü ve yaklaşmakta olan 2008 yılı nedeniyle bir
konuşma yaptı.
Samsun
Milletvekili Ahmet Yeni, Mehmet Âkif Ersoyun ölümünün 71inci yıl
dönümüne,
Mersin
Milletvekili Kadir Ural, Millî Eğitim Bakanlığının
yönetici atamalarına,
Tunceli
Milletvekili Kamer Genç, üniversitelerin sorunlarına,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Ankara
Milletvekili Mehmet Emrehan Halıcı, Ankara Balâda meydana gelen
depreme ilişkin bir konuşma yaptı.
Anayasanın
83üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince Türkiye Büyük Millet
Meclisine Bildirilen:
İstanbul 10.
Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığınca,
Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk ile İstanbul Milletvekili
Sebahat Tuncel haklarında,
Diyarbakır
Cumhuriyet Başsavcılığınca, Diyarbakır
Milletvekili Aysel Tuğluk hakkında,
açılan
davaların halen derdest bulunduğuna,
Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığınca, Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk
hakkında soruşturma yapılmakta olduğuna,
İlişkin
duyuru bilgiye sunuldu.
Şırnak
Milletvekili Hasip Kaplan, mahkeme başkanlığı ve cumhuriyet
başsavcılıklarınca gönderilen ve Başkanlıkça
bilgiye sunulan belgelerin, Genel Kurula sunulmadan öncelikle Anayasa ve Adalet
Karma Komisyonuna gönderilmesi gerektiğine; yapılan uygulamanın
doğru olmadığına ilişkin bir konuşma yaptı.
İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin ve 22 milletvekilinin, polislerin mesleki ve sosyal
sorunlarının araştırılarak (10/74),
Muğla Milletvekili
Metin Ergun ve 29 milletvekilinin, mermercilik sektöründeki sorunların
araştırılarak (10/75),
Gaziantep
Milletvekili Mehmet Erdoğan ve 26 milletvekilinin, Nemrut Dağı
Millî Parkındaki sorunların araştırılarak tarihî
eserlerin korunması ve turizmde etkin değerlendirilmesi için (10/76),
Alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu;
önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin sırası
geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kararlaştırılmış olan Tanık Koruma Kanunu
Tasarısı (1/346) (S. Sayısı: 34) görüşmeleri
tamamlanarak, yapılan açık oylamadan sonra, kabul edildi.
2nci
sırasında bulunan, Ses ve Gaz Fişeği Atabilen Silahlar
Hakkında (1/437) (S. Sayısı: 54),
3üncü
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kararlaştırılmış olan Temel Ceza Kanunlarına Uyum
Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair (1/335) (S. Sayısı: 56),
4üncü
sırasında bulunan, Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ve Adana
Milletvekili Necdet Ünüvarın, Sağlık Hizmetleri Temel Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında (2/65) (S.
Sayısı: 72),
Kanun
Tasarıları ve Teklifi, ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda
hazır bulunmadıklarından ertelendi.
5inci
sırasında bulunan, Trabzon Milletvekili Cevdet Erdölün, Tütün
Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/9)
(S. Sayısı: 55) tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanarak 1inci
madddesi kabul edildi; 2nci maddesi üzerinde bir süre görüşüldü.
Giresun
Milletvekili Nurettin Canikli,
İzmir
Milletvekili Oktay Vural,
İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu,
Van Milletvekili
Fatma Kurtulan,
İzmir
Milletvekili Recai Birgün ve
Tunceli
Milletvekili Kamer Genç,
Pakistanda bir
suikast sonucu vefat eden Benazir Buttoya Allahtan rahmet, Pakistan
halkına başsağlığı dileyen birer konuşma
yaptılar.
AK Parti, CHP,
MHP, DTP Grubu başkan vekilleri ile İzmir Milletvekili Recai Birgünün;
Dost ve
kardeş Pakistanda düzenlenen menfur bir terör saldırısı
sonucu, çok sayıda Pakistan vatandaşıyla birlikte, eski
başbakanlardan Benazir Buttonun da hayatını kaybetmesi
nedeniyle kardeş Pakistanın birlik ve bütünlüğünü, demokrasi ve
istikrarını hedef alan bu menfur saldırıyı ve bütün
terör saldırılarını şiddetle lanetlediklerine;
Pakistan halkının huzur, barış ve ülke
istikrarını bozmak isteyenlere fırsat vermeyeceğine, bütün
sorunlarını demokrasi ve hukukun içinde kalarak çözeceğine olan
inançlarını bir kez daha vurgulamak istediklerine ve başta
Benazir Butto olmak üzere hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet,
yakınlarına ve Pakistan halkına
başsağlığı dilediklerine ilişkin müşterek
bildirileri okundu.
2 Ocak 2008
Çarşamba günü saat 15.00te toplanmak üzere, birleşime 20.06da son
verildi.
Nevzat PAKDİL
Başkan
Vekili
Canan
CANDEMİR ÇELİK Fatoş
GÜRKAN
Bursa Adana
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Harun TÜFEKCİ
Konya
Kâtip Üye
No.: 59
II.- GELEN KÂĞITLAR
28 Aralık 2007 Cuma
Tasarı
1.- Türk Ticaret Kanununun
Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun Tasarısı
(1/487) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi:
13.12.2007)
Teklifler
1.-
Kırklareli Milletvekili Tansel Barışın; Yoksul Ailelerin
Çocukları ile İlköğretim Okulu Öğrencilerine Süt
Yardımının Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/107)
(İçişleri, Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14.12.2007)
2.- Sivas
Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlunun; Milli Eğitim Temel
Kanunu ve Devlet Memurları Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/108) (Plan ve Bütçe ile
Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
17.12.2007)
Tezkere
1.- Türkiye Büyük
Millet Meclisinin Denetimine Tabi Kuruluşların 2006 Yılı
Faaliyetleri, Bilanço, Kâr ve Zarar Hesaplarına Ait Raporların
Sunulduğuna İlişkin Başbakanlık Tezkeresi (3/251)
(Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonuna) (Başkanlığa
geliş tarihi: 24.12.2007)
No.: 60
31 Aralık 2007 Pazartesi
Tasarı
1.- Türkiye Cumhuriyeti
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Yemen Cumhuriyeti
Balıkçılık Bakanlığı Arasında
Balıkçılık ve Su Ürünleri Alanlarında Teknik, Bilimsel ve
Ekonomik İşbirliği Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/488) (Tarım, Orman ve Köyişleri ile Dışişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 24.12.2007)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünde
nitelikli personel istihdamına ilişkin Ulaştırma
Bakanından sözlü soru önergesi (6/302) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12/12/2007)
2.-
Balıkesir Milletvekili Ergün Aydoğanın, bir okul müdürü
hakkındaki iddiaya ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü
soru önergesi (6/303) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007)
3.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, Antalya Toptancı Halindeki iş
yerlerinin kira artışına ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/304) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12/12/2007)
4.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, ülkemiz üzerinden yapılan
insan kaçakçılığına ilişkin İçişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/305) (Başkanlığa
geliş tarihi: 12/12/2007)
5.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, Sarıveliler ilçesine yeni bir
lise yapılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü
soru önergesi (6/306) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007)
6.-
Çankırı Milletvekili Ahmet Bukanın, Çankırı Belediye
Başkanı hakkındaki soruşturma iznine ilişkin
İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/307)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007)
7.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın terör mağduru
öğretmenlere ilişkin Milli Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/308) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007)
8.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Alpu Barajı inşaatına
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/309)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007)
9.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, keçi yetiştiricilerinin
desteklenmesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi
(6/310) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007)
10.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, primlerini ödeyemeyen
BAĞKURlulara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından sözlü soru önergesi (6/311) (Başkanlığa
geliş tarihi: 14/12/2007)
11.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, Sarıveliler ilçesinin banka
şubesi ihtiyacına ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Nazım Ekren) sözlü soru önergesi
(6/312) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağızın, medya ve siyaset
ilişkilerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/1228) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007)
2.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürkün,
Zonguldaktaki bir yatırım projesine izin verilmemesine ve
bazı iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/1229) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007)
3.- Edirne
Milletvekili Bilgin Paçarızın, Trakyadaki sel felaketinin
oluşturduğu zararlara ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/1230) (Başkanlığa geliş tarihi:
12/12/2007)
4.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, bir araştırma şirketinden
hizmet satın alımlarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1231) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/12/2007)
5.- Kocaeli
Milletvekili Hikmet Erenkayanın, Kocaeli il Milli Eğitim
Müdürlüğünün uyguladığı seviye tespit sınavına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1232)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007)
6.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, bir grup Başbakanlık personeline örtülü
ödenekten yardım yapılacağı iddiasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1233)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/12/2007)
7.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, YÖK Başkanı atamasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1234)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/12/2007)
8.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, Pişmanlık Yasası uygulamasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1235)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/12/2007)
9.- Amasya
Milletvekili Hüseyin Ünsalın, terör örgütü mensuplarının
Pişmanlık Yasasından yararlanmasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1236)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/12/2007)
10.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Ufuk Urasın, iklim değişikliği ile
ilgili uluslararası toplantılara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1237) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14/12/2007)
11.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, Adana ve Mersin illerindeki işsizlik
sorununa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1238)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007)
12.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, beyin göçüne ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1239) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14/12/2007)
13.-
Kırklareli Milletvekili Tansel Barışın ithal edilen
siyanüre ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1240)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007)
14.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, kaçak ve sahte sigaralara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1241)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007)
15.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, toplumsal cinsiyete duyarlı bütçe
oluşturulmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/1242) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007)
16.- Adana Milletvekili
Yılmaz Tankutun, Adanada TOKİnin yaptığı bir
sitenin yönetimi ile ilgili iddialara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1243) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14/12/2007)
17.- Edirne
Milletvekili Cemaleddin Uslunun, Yabancı Diller Yüksekokulu ikinci
öğretim ücretlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/1244) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007)
18.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, atama kararnamelerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1245)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007)
19.- Bursa
Milletvekili Hamza Hamit Homrişin, Karacabeydeki bir köyde
kurulması planlanan kireç tesisine ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1246)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007)
20.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, Derince Barajı ihalesine ilişkin Çevre
ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/1247)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007)
21.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, ormanlık alanlarda verilen maden arama
izinlerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1248) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007)
22.- Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, Hurma ve Lara arıtma tesislerine
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1249) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/12/2007)
23.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, Milas Akgedik Barajına ilişkin Çevre ve
Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/1250)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007)
24.- Samsun
Milletvekili Suat Binicinin, Havza, Vezirköprü ve Bafrada doğalgaz
kullanımına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1251) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/12/2007)
25.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Samsun-Ceyhan petrol boru hattı ve Nabucco
doğalgaz boru hattına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1252)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/12/2007)
26.- Niğde
Milletvekili Mümin İnanın, tarımsal sulama elektrik borcu olan
çiftçilere ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1253) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14/12/2007)
27.- Niğde
Milletvekili Mümin İnanın, Bor ilçesindeki petrol arama
çalışmalarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1254)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007)
28.- Aydın
Milletvekili Özlem Çerçioğlunun, kadınların iş
hayatına katılımına ilişkin Devlet Bakanından
(Nimet Çubukçu) yazılı soru önergesi (7/1255)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/12/2007)
29.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, kadın istihdamının
artırılmasına ilişkin Devlet Bakanından (Nimet
Çubukçu) yazılı soru önergesi (7/1256) (Başkanlığa
geliş tarihi: 14/12/2007)
30.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, çocuk haklarına ilişkin Devlet
Bakanından (Nimet Çubukçu) yazılı soru önergesi (7/1257)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007)
31.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, Kadının Statüsü Genel
Müdürlüğü kütüphanesine ilişkin Devlet Bakanından (Nimet
Çubukçu) yazılı soru önergesi (7/1258) (Başkanlığa
geliş tarihi: 14/12/2007)
32.- Ankara
Milletvekili Tekin Bingölün, Ankarada zabıta personelinin ücretsiz
taşımadan yararlandırılmamasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1259)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007)
33.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin yasadışı göçmen trafiğine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1260) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007)
34.- Aydın
Milletvekili Özlem Çerçioğlunun, yasadışı göçmen
trafiğine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/1261) (Başkanlığa geliş tarihi:
12/12/2007)
35.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, Ankaranın içme suyunun kalitesine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1262) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007)
36.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, taksici esnafın sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1263) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007)
37.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin, Karamürsel Kaymakamının bayram
kutlamasıyla ilgili yazısına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1264)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007)
38.- Amasya
Milletvekili Hüseyin Ünsalın, memur maaşlarına enflasyon
farkının yansıtılıp
yansıtılmayacağına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1265) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13/12/2007)
39.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, mükelleflerin bilinçlendirilmesine
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/1266)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007)
40.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun vergi gelirlerindeki hedef sapmasına
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/1267)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007)
41.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, fiş ve fatura
karşılığı vergi iadesinin
kaldırılmasının vergi tahsilatına etkisine
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/1268)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007)
42.-
İstanbul Milletvekili Hasan Macitin, deniz araçlarına ÖTVsiz
akaryakıt kullandırılmasına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1269)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007)
43.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yamanın, Malazgirt-Erzurum ile
Muş-Ağrı karayollarına ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1270)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007)
44.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, Konya Havaalanının
donanımına ve Konya uçuşlarına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1271)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007)
45.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Adananın ulaşım alanındaki
ihtiyaçlarına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1272) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/12/2007)
46.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun posta
dağıtıcılarının fiili hizmet zammına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1273) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007)
47.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Adana-Bağdat seferi yapan uçağın
düşmesi ile ilgili bazı iddialara ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1274)
(Başkanlığa geliş tarihi: 13/12/2007)
48.-
Kırklareli Milletvekili Tansel Barışın, THYnin bir
sempozyuma sponsorluğuna ve
bazı seferlerine ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1275) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13/12/2007)
49.- İzmir
Milletvekili Kemal Anadolun Adnan Menderes Havaalanına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1276)
(Başkanlığa geliş tarihi:14/12/2007)
50.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkayanın, Bartındaki
bazı karayollarına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1277) (Başkanlığa geliş
tarihi: 14/12/2007)
51.- Niğde
Milletvekili Mümin İnanın, Ankara-Pozantı otoyoluna
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1278) (Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007)
52.- Muş
Milletvekili M. Nuri Yamanın, Malazgirt Adalet Sarayına ilişkin
Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/1279)
(Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007)
53.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, bazı üst düzey yönetici
görevlendirmelerine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1280) (Başkanlığa geliş
tarihi:12/12/2007)
54.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, narenciye üretimine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1281) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12/12/2007)
55.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, Türk vatandaşlarının yabancı
ülke askeri olmasının sonuçlarına ilişkin Dışişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1282) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13/12/2007)
56.- Zonguldak Milletvekili Ali İhsan
Köktürkün, Diyanet İşleri Başkanlığına personel
alımı ile ilgili bir iddiaya ilişkin Devlet Bakanından
(Mustafa Said Yazıcıoğlu) yazılı soru önergesi
(7/1283) (Başkanlığa geliş tarihi: 13/12/2007)
57.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, pamuk
primlerine ve beyaz sinekle mücadeleye ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1284)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007)
58.- Edirne Milletvekili Cemaleddin Uslunun,
Yabancı Diller Yüksekokulunun ikinci öğretim ücretlerine ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1285)
(Başkanlığa geliş tarihi: 14/12/2007)
59.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin,
büyüme oranı hesaplamalarına ilişkin Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısından (Nazım Ekren) yazılı
soru önergesi (7/1286) (Başkanlığa geliş tarihi:
14/12/2007)
No.: 61
2 Ocak 2008 Çarşamba
Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı ve 32 Milletvekilinin, Rahip Santoro ve Hrant
Dink cinayetleri ile Malatyadaki bir yayınevinde gerçekleştirilen
cinayetlerin araştırılması amacıyla Anayasanın 98
inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/77)
(Başkanlığa geliş tarihi: 10/12/2007)
2.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal ve 21 Milletvekilinin, İstanbuldaki imar
uygulamaları ve plan tadilatlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/78) (Başkanlığa geliş tarihi:
10/12/2007)
3.- Giresun
Milletvekili Murat Özkan ve 20 Milletvekilinin, fındık
tarımı ve piyasasındaki sorunların
araştırılarak ürünün verimli değerlendirilmesi için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/79) (Başkanlığa geliş tarihi: 11/12/2007)
2 Ocak 2008 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Fatoş GÜRKAN (Adana), Fatma SALMAN
KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 44üncü Birleşimini açıyorum.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN -
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için
beş dakika süre vereceğim.
Sayın
milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını
bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen
milletvekillerinin, salonda hazır bulunan teknik personelden yardım
istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise, yoklama
pusulalarını, görevli personel aracılığıyla,
beş dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, Sarıkamış şehitlerimizi anma
yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın
Atila Kayaya aittir.
Buyurun
Sayın Kaya. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakika.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin
Gündem Dışı Konuşmaları
1.- İstanbul Milletvekili Atila Kayanın,
Sarıkamış Harekâtının 93üncü yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
ATİLA KAYA
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime
başlarken, henüz yeni girmiş bulunduğumuz 2008
yılının, milletimiz ve bütün insanlık açısından
da hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Bu vesileyle, hem
yüce Meclisimize hem de siz değerli milletvekili arkadaşlarıma,
2008 yılındaki faaliyetlerimizde başarılar diliyorum.
Değerli
milletvekilleri, bugün Sarıkamış Harekâtının 93üncü
yıl dönümü münasebetiyle söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle,
Sarıkamış şehitlerini, Sarıkamış
Harekâtının
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen uğultuyu keserseniz hatibi dinlememiz
daha kolay olacak.
ATİLA KAYA
(Devamla) -
bu 93üncü yıl dönümü münasebetiyle bir kere daha rahmet,
minnet, şükran ve dua niyazlarıyla yâd ediyorum ve aziz
hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum.
Değerli
milletvekilleri, özellikle son dönemlerde milletimizin hayatında önemli
yere sahip olan tarihsel olayların anılması noktasında çok
geniş katılımlı faaliyetler düzenlenmektedir. Bu vesileyle,
Kars Valiliğinin ve muhtelif sivil toplum kuruluşlarının
son yıllarda daha fazla bir kültürel etkinlik çerçevesi içerisinde
başladıkları bu Sarıkamış şehitlerini anma
programlarından, faaliyetlerinden dolayı hem sivil toplum
kuruluşlarımızı hem de Kars Valiliğimizi tebrik etmek
istiyorum. Elbette ki, bu tür, milletimizin hayatında önemli yere sahip olan tarihsel hadiseleri
gerçekleşmiş oldukları tarihî mekânlarda anma programları
düzenlemek, yeni yetişen nesillerimiz açısından tarih bilincinin
yerleşmesi, tarih bilincine sahip yeni kuşakların yetişmesi
anlamında önemli faaliyetlerdir. Bu tür faaliyetlerin artarak ve daha
geniş kapsamlı olarak düzenlenmesi temennimi de, bu vesileyle ifade
etmek istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, Sarıkamış Harekâtı ve bu harekâtı
yürüten dönemin Genelkurmay Başkanı olan Enver Paşa, üzerlerinde
en çok yorum yapılan tarihsel olaylar ve tarihsel şahsiyetlerden
birisidir. Sarıkamış Harekâtını
yorumladığımız zaman, daha doğrusu, bizim için bugün
bir tarih olan Sarıkamış Harekâtını
değerlendirdiğimizde kanaatimce çıkarmamız gereken sonucun
şu olduğunu düşünüyorum: Hepinizin bildiği gibi, her
şeyden önce tarih bize vazgeçilmez iki önemli ihtiyacımızı
karşılamak için lazımdır. Bunlardan birincisi, millî
kimliğimizin köklerini, kaynaklarını ve moral değerlerimizi
tarihten çıkarırız. İkinci önemli sonuç ise, tarihi, bir
ders ve tecrübe kaynağı olarak ele almamız gerçeğidir.
İşte,
Sarıkamış olaylarına, Sarıkamış hadisesine
bu açıdan yaklaştığımız zaman
çıkaracağımız en önemli derslerden birisinin şu
olduğunu düşünüyorum: Son derece zor tabiat şartlarına
rağmen, bölgede yaşanan ağır kış
şartlarına rağmen Türk askerinin ortaya koymuş olduğu
cesareti, mukavemeti, dirayeti ve kahramanlığı göstermesi
bakımından çok önemli bir olaydır Sarıkamış
Harekâtı ve oradan bugüne döndüğümüz zaman, bugün yine, ülkemizin
savunmasını zor şartlar altında kahramanca yerine getiren
Mehmetçiğimiz, işte, ecdadımızın bu şanlı
mücadelesinden almış olduğu ilhamla, bugün, vatan mücadelesini,
müdafaasını ve topraklarımızın bütünlüğü
savaşını başarıyla yürütmektedir.
Değerli
milletvekilleri, yine, bu Sarıkamış olayları vesile
kılınmak suretiyle çok sık dile getirilen, daha doğrusu,
tarihin yanlış okunması, tarihin yanlış
değerlendirilmesinin tipik bir örneği olan bir hususa da
dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Çeşitli çevreler tarafından çok
sıkça dile getirilen husus şudur: Sarıkamış
olayları vesile edilmek suretiyle, Türk dünyasına her türlü
yöneliş, Türk birliğini dile getiren her türlü yaklaşım ve
çağrışım, âdeta, bu Sarıkamış dramı
vesile kılınmak suretiyle geçmişte mahkûm edilmeye
çalışılmıştır. Hâlbuki, bugün geldiğimiz
nokta itibarıyla baktığımızda, ülkemizin
geleceğinin
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Kaya, bir dakikalık ek süre veriyorum, lütfen tamamlayın.
ATİLA KAYA
(Devamla) Teşekkür ederim.
daha
doğrusu, tarihin temel doğrultudaki akışının Türk
birliği yönünde olduğu gerçeğini bütün bu iddiaların
değiştiremeyeceği gerçeğini burada bir kere daha dile
getiriyorum ve bu vesileyle, Sarıkamış şehitlerini bir kere
daha rahmetle, duayla, şükranla yâd ediyorum ve yine,
Sarıkamış Harekâtının döneminde Genelkurmay
Başkanlığı görevini yürüten şehit Enver
Paşayı da bu vesileyle bir kere daha saygıyla yâd ediyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kaya.
Sayın
milletvekilleri, çok ciddi bir uğultu var, lütfen, bu konuda dikkatinizi
çekmek istiyorum hatibin dinlenmesi açısından.Tebrikleşmeyi daha
sonraya bırakırsanız çok iyi olacak.
Gündem
dışı ikinci söz, Samsun Çarşamba Belediyesinde
çalışan işçilerin işten çıkarılması
hakkında söz isteyen Samsun Milletvekili Sayın Osman Çakıra
aittir.
Buyurun
Sayın Çakır. (MHP sıralarından alkışlar)
Beş dakika
süreniz var.
2.- Samsun Milletvekili Osman Çakırın, Samsun
Çarşamba Belediyesinde çalışan işçilerin işten
çıkarılmasına ilişkin gündem dışı
konuşması
OSMAN ÇAKIR
(Samsun) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2008
yılının bu ilk toplantısında konuşmama
başlarken öncelikle hepinizin yeni yılını kutlar,
çalışmalarınızda başarılar diler, saygılar
sunarım.
Yeni
yılın başlangıcında biraz daha iyimser ve herkese
hoş gelecek konulardan bahsetmek isterdim ancak ne yazık ki Samsunda
şahit olduğum gelişmeler buna imkân vermemektedir. Samsun
Çarşamba Belediyesinde çalışmakta olan 126 işçinin
Belediye-İş Sendikasına üye olmalarının hemen
ardından ekonomik sebep gerekçe gösterilerek 12 Aralık 2007 tarihinde
Belediye Başkanlığı tarafından işlerine son
verilmiştir. Çarşamba ilçesinin AKPli Belediye Başkanı her
ne kadar ısrarla geçici işçi tabirini kullansa da 21 Nisan 2007
tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren geçici
işçilere kadro yasası ile bu arkadaşlarımız daimî
işçi, yani kadrolu işçi hakkını
kazanmışlardır. Dolayısıyla şu anda işine
son verilen geçici işçiler ya da mevsimlik işçiler değil kadrolu
işçilerdir. Belediye Başkanı ekonomik nedenleri gerekçe olarak
göstererek İş akitlerini feshettim, dese de asıl maksadın
bu olmadığı, işçilerin Belediye-İş
Sendikasına üye olduğunu bildiren dilekçelerinin Çarşamba
Belediyesine gelmesiyle birlikte belediye yönetimi tarafından bazı
daire amirleri vasıtasıyla işçilere istifa et yoksa işine
son verilecektir şeklinde tehdit ve baskılar
yapıldığı, bu baskılar sonucunda 5 işçinin
sendikadan istifa ettiği bütün belediye personeli ve Çarşamba kamuoyu
tarafından bilinmektedir.
İşçiler,
amirler tarafından kendilerine karşı rencide edici ve tehditkâr
ifadelerin kullanıldığını, sendika üyeliğinden
istifa edecek işçilerin noter masraflarının belediye tarafından
da ödeneceğini ifade etmişlerdir. Mevcut iş
yasalarımıza göre, on beş gün önceden işçilere işine
son verileceği ihbarı ve resmî çıkış tebligatı
yapılmadan, işçileri, sözle, tek taraflı olarak İşten
attım. diyerek ve akabinde hiçbir iş vermeyerek işten
çıkarmak yasa dışı bir eylemdir. Şu ana kadar kime
çıkış verilip kime verilmediğini işçiler de, sendika
yöneticileri de resmî olarak bilmemektedir. Sadece sözlü olarak Sen
çalış; sen çalışma, atıldın. denerek, iş
verilmemektedir. Yapılan işlemin hukuki tabanı belirsizdir. Bu
işçiler işten atıldıysa, neden hiçbir işçinin elinde
yazılı bir belge yoktur?
Sayın
Başkan, değerli üyeler; Türkiye Cumhuriyeti, bir hukuk devletidir,
ben yaptım oldu devleti değildir. Belediyenin her türlü hizmetini
yerine getiren, görevlerinde bir ihmal veya eksiklik olmayan, gerektiğinde
mesai saatleri dışında ve hafta sonları bile fazladan ücret
ödenmeden çalışan bu işçilerin sendikaya üye olmak en doğal
ve temel anayasal haklarıdır. Nitekim bu hakkı engellemek, ceza
kanunlarımıza göre de suçtur. Yasal olarak işçilerin sahip
olduğu ve ülkemizin de bu konuda uluslararası hukuk
sözleşmelerinin altına imza atarak güvence altına
aldığı bu hak, adaleti temsil ettiğini iddia eden iktidar
partisinin belediye başkanı tarafından kullandırılmak
istenmiyor ve işçiler işlerinden atılarak, hakları engellenmeye
çalışılıyor.
Bu işçilerin
önemli bir bölümü bu kurumda yıllardan beri çalışan
işçilerdir. Hatta bunların bazılarının emekliliği
dahi yaklaşmıştır. Kurban Bayramı arifesinde
sokağa dökülen bu işçiler, haftalardır, Çarşamba belediye
binasının kapısında, soğuk ve yağmur altında
aileleriyle beklemektedir. Kurban Bayramını huzursuz, mutsuz ve
endişe içerisinde belediye önünde geçiren bu insanlarımız, yeni
yılı da huzursuzluk, endişe ve çaresizlikleriyle
karşılamışlardır.
Tek amaçları
çalışmak, emeğini kazanmak ve Çarşambaya hizmet etmek olan
bu işçi arkadaşlarımız, geçen yıldan ötelenen
zamların yağmuru altında, karda, kışta, belediye
meydanında çoluk çocuğuyla beklerken, yetkililer ve yöneticiler,
acaba, sıcak mekânlarında, vicdanları hiç sızlamadan rahat
bir Kurban Bayramı geçirebildi mi?
Bunun
yanında, özelleştirme kapsamına alınan ve ihaleye
çıkılarak satılacak olan sigara fabrikalarından olan Tokat
ve Samsun Ballıca Sigara Fabrikalarının önünde de, bayram günü,
yüzlerce işçi, akıbetlerinin ne olacağını ve
çalıştıkları fabrikalar satıldıktan sonra,
iş yerleri kapandıktan sonra nelerle
karşılaşacağını düşünmektedir. 4/C gibi
kadrolarda belirli sürelerde çalışıp, az bir maaşla
nasıl geçineceklerini, gidecekleri yerlerde nerede
barınacaklarını, yani, yakın bir gelecekte ne
olacaklarını kara kara düşünmektedirler. Özlük
haklarının korunması konusunda Hükûmetten çözüm
beklemektedirler.
Samsunda
yaşanan bu tablolar bu şekilde devam ederken
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum Sayın Çakır, lütfen tamamlayın.
OSMAN ÇAKIR
(Devamla) Tamam efendim.
geçen ay
yapılan Türk-İş Genel Kurulunda, Sayın Başbakan
Artık Ankarada işçi dostu bir hükûmetin, işçinin
arasından gelen bir Başbakanın olduğunu, İstanbulda
İETTde işçi olarak çalıştığını,
sendikanın tarafında yer aldığını ve masanın
iki tarafında da oturduğunu
söylemiştir. Şimdi bu
vesileyle soruyorum: Sayın Başbakanım, Çarşamba
Belediyesinde çalışırken Kadro Kanunu kapsamına giren ve
sendika üyesi oldukları için de sözde ekonomik gerekçelerle işten
çıkarılan bu işçilerimize ne zaman sahip
çıkacaksınız? Çalışmaktan ve geçimini temin etmek için
emeğinden başka sermayesi olmayan ve iktidar partisi olan AKPye
mensup bir belediye tarafından büyük bir haksızlığa
uğratılan bu işçilerimize ne zaman sahip çıkıp,
sıkıntılarını ne zaman çözeceksiniz? Özelleştirme
mağdurlarının dertlerine ne zaman çözüm bulacaksınız?
2002den bu yana tek başına sürdürdüğünüz ve altıncı
yılına girdiğiniz iktidarınızda, mazeretleri ve oyalamaları,
gerçek yaşamın dışındaki rakamları,
tabloları ve oranları bir tarafa
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Çakır.
OSMAN ÇAKIR
(Devamla) Çok teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Gündem dışı üçüncü söz, Tekelin özelleştirilmesi,
özelleştirilme sonrasında çalışanların durumu ve 4/C
kapsamında çalışanların sorunlarıyla ilgili söz
isteyen Sivas Milletvekili Sayın Muhsin Yazıcıoğluna
aittir.
Buyurun
Sayın Yazıcıoğlu.
Süreniz beş
dakika.
3.- Sivas Milletvekili Muhsin
Yazıcıoğlunun, Tekelin satılmasına,
satılmasından sonra çalışanların durumuna ve 4/C
statüsünde çalışanların sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
MUHSİN
YAZICIOĞLU (Sivas) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Tekelin satılması ve satılmasından sonra
çalışanların durumları ve bu bağlamda 657
sayılı Devlet Memurları Kanununun 4/C kapsamında
çalışanların sorunları hakkında söz almış
bulunuyorum.
Bu konularda
hepimize değişik zamanlarda gelen yakınmalar ve yardım
talepleri bulunmaktadır. Bu mesele bir an evvel el birliğiyle çözüme
kavuşturulmalıdır. Hükûmet, hızlı bir şekilde
özelleştirmelere ve satışa devam etmektedir, sırada Tekel
vardır. Cumhuriyetimizin millî, iktisadi kâr eden kuruluşu Tekelin özelleştirme
adı altında satışının ülkemize, devletimize ve
tütün üreticimize bir faydası var mı, yoksa zararı olacak
mı? Analitik olarak inceleyecek olursak şöyle bir durum
çıkıyor: Tekel, 2007 yılında, 2006 yılı ürünü
olarak 145.658 üreticiden 34 milyon 155 bin kilogram tütünü 147 milyon 824 bin
292 YTL bedel karşılığında satın
almıştır. Bu hâliyle mevcut üreticilerin yüzde 67sinin tütününü
almıştır. Tekel, 2006 yılında 55 milyon dolarlık
tütün ihraç etmiştir; 13.164 personeli, 6 sigara fabrikası, 39 adet
pazarlama ve dağıtım başmüdürlüğü, 57 adet yaprak
tütün işletme müdürlüğü bulunmaktadır. Tekelin tütün mamulleri
pazarında payı 2001 yılında yüzde 68,8 iken
özelleştirme kapsam ve programına alındıktan sonra
hızla düşmeye başlamış ve 2006 yılı sonu
itibarıyla yüzde 37,5 civarına inmiştir. Tekel, uzun yıllar
Türkiyenin yıllık 500 firması arasında yer
almıştır; 891 milyon YTL ile otuz dördüncü sırada
bulunmaktadır. 2006 yılında 30 milyon avroluk yatırım
yapan, 2007 yılında ise 88 milyon avroluk yatırım planlayan
Tekel, 2006 yılında 199 milyon YTL kâr etmiş bir kurumdur.
Tekelin
özelleştirilmesi, yani satışından sonra doğacak
zararlar ve sıkıntıları çok yönlüdür. Tekel, Türk tütün
üreticisinin ürününü değerlendirmek suretiyle piyasada dengeleyici aktör
olmaktadır. Tekeli satın alacak yabancı firmalar, sigara
üretimini, yüzde 75 - 90 oranında Amerikan Blend olarak bilinen Virginia
ve Burley tütünlerine sos vererek meydana getireceği
karışımdan oluşturacaktır. Böylece, Türk tütünü
kullanılmak suretiyle yabancı tütün ithalatı yapılmak
durumunda kalınacaktır.
Dahası var:
Başka hiçbir tarım ürününün yetişmediği Adıyaman,
Batman, Muş, Hatay, Bitlis ve diğer güneydoğu illerimizde
kıraç topraklarda tütün üretimi yapan yoksul insanlar ve aileleri zaten
yoksulluk içerisinde yaşamlarını sürdürmeye
çalışırken geçim kaynaklarını yitirmiş
olacaklardır. Geçim kaynağını yitiren tütün üreticisi ve
aileleri büyük kentlerin varoşlarına göç edeceklerdir. Burada da
geçim kaynağı bulamayan bu insanlar şehir terörüne altyapı
oluşturacaklardır.
Manisa,
İzmir ve Denizlide tütün üreticisinin durumu ne olacak? Tütün
ziraatına alışmış, tütünden rızkını
temin eden Ege Bölgesi tütün üreticisi de mağdur olacaktır.
Şimdi
gelelim 4/C konusuna: Tütün üreticisinin durumu böyleyken, peki, Tekel
fabrikalarında çalışanların durumu ne olacak? Bu soruyu
buradan sormak istiyorum. Tekel çalışanları özelleştirme
yapılmasın demiyorlar. Çünkü, onlar zaten sonuçlarını
bekliyor. Onlar, özelleştirmeden sonra işsiz kalmaktan korkuyorlar.
Çalıştıkları kurumdan, yaptıkları işten
başka bir şey bilmeyen ve yaşları otuz beş yaş
üstü olan bu insanlar işsiz kalınca ne yapacaklar? Satıştan
kazanılacak paralar hesap edilirken bunun da hesaba katılması
gerekir. Yine, yeni bir 4/C mağdurları mı meydana getirilecektir?
Yine sokağa mı atılacaklar? Onların çocukları,
aileleri bir lokma ekmeğe muhtaç hâle geleceklerdir.
Şimdi
özelleştirme uygulamalarında işsiz kalanlar başka yerlere
gönderiliyorlar, orada da 4/C kapsamına alınarak yılda on ay
çalıştırılıyor, geri çıkartılıyorlar.
Böyle hesap edilince aylıkları 475 YTLye geliyor, bununla geçinmek
zorunda kalıyorlar. Bu mağdurların izin hakları yoktur,
hastalanma hakları yoktur. Bu mağdurlar, sosyal anlayış
içerisinde, sosyal ve maddi haklarını mutlaka geri
almalıdırlar.
Yine, Türkiyede,
İstatistik Kurumunda, Millî Eğitim Bakanlığında,
üniversiteler, belediyeler, Sağlık Bakanlığı ve
diğer kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan 4/C
mağdurları bulunmaktadır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Yazıcıoğlu, bir dakika ek süre veriyorum, lütfen
tamamlayınız.
MUHSİN
YAZICIOĞLU (Devamla) Bunlar, bulundukları iş yerlerinde
diğerlerinden hiç farklı konumda değiller;
çalışırken eşit iş yapıyorlar, aynı
işleri yapıyorlar, ama hastalanma hakları olmuyor, izin
hakları yoktur ve dolayısıyla da güvenceleri yoktur, gelecekleri
yoktur, bundan dolayı mağdur durumdalar.
Sonuç olarak, 4/C
kapsamında çalıştırılan tüm personele insan
izzetinefsine ve onuruna göre yaşayabilecekleri ücret, iş garantisi
ve hastalanma hakkı, yıllık izin hakkı verilmelidir. Bu
kadrolarda bulunan vatandaşlarımız, ya bir önceki gibi kanun
çıkararak hiç olmazsa onların, yani 4/Bdekilerin statüsüne
götürülmeli ve iyileştirilmeli. Böyle bir iyileştirme bütçeye çok
fazla yük getirmeyecektir, aksine, çalışma şartları
iyileşen personel de daha verimli, daha üretken
çalışacağı için ekonomik faydası da olacaktır,
büyük Türk devletine de bu yakışır diye düşünüyorum.
Buna çözüm
üretilmesini bekliyor, hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Yazıcıoğlu.
Mersin
Milletvekili Sayın Kadir Uralın pek kısa bir söz talebi
vardır.
Buyurun Sayın
Ural.
Bir
dakikalık sürede buyurun.
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR VE AÇIKLAMALAR
1.- Mersin Milletvekili Kadir Uralın, Mersinin
düşman işgalinden kurtuluşunun 86ncı yıl dönümüne
ilişkin konuşması
KADİR URAL
(Mersin) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; öncelikle, 2008
yılının Türk milletine, tüm insanlığa mutlu ve umutlu
güzel günler getirmesini diliyorum.
3 Ocak 1922
tarihi, güzel Mersinimizin düşman işgalinden kurtuluş
tarihidir. Yarın Kurtuluş Günü kutlamalarına
katılacağımdan dolayı, bugünden Türkiye Büyük Millet
Meclisinde bu kutlamayı yapma ihtiyacı hissettim.
Mersinin
düşman işgalinden kurtuluşu, Mersinin yeniden doğuşu,
Türkiye Cumhuriyeti devletimizin bir kat daha güçlü olması demektir.
Mersine bakarken bu gözle bakılması gerekir.
Şanlı
tarihimiz karşısında duymakta olduğumuz gurur ve onura
layık olabilmek için Türk milleti ve Mersinliler olarak birlik ve
beraberliğimizi korumalı, aziz şehitlerimizin emaneti olan
kutsal vatanımıza sahip çıkmalı ve ülkemizi çok daha güzel
yarınlara taşıma gayreti içinde olmalıyız diyor, bu
duygu ve düşüncelerle bütün Mersinli hemşehrilerimin ve Türk
milletinin 3 Ocak kurtuluş günlerini kutluyor, aziz şehitlerimizi
rahmet ve minnetle anıyor, bütün Mersinlilere selam ve sevgilerimi
iletiyorum.
Saygılar
sunuyor, teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ural.
Gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır,
okutup bilgilerinize sunacağım:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- İran İslami Danışma Meclisi Ulusal
Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Başkanının davetine
istinaden, İrana resmî ziyarette bulunacak olan TBMM
Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan heyeti belirlemek
üzere, siyasi parti gruplarınca bildirilen isimlere ilişkin
Başkanlık Tezkeresi (3/258)
31
Aralık 2007
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna
İran
İslami Danışma Meclisi Ulusal Güvenlik ve Dış Politika
Komisyonu Başkanının davetine istinaden, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Dışişleri Komisyonu heyetinin İrana resmî bir
ziyarette bulunması, Genel Kurulun 25 Aralık 2007 tarihli 41.
birleşiminde kabul edilmiştir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
hakkında 3620 Sayılı Kanunun ikinci maddesi uyarınca heyeti
oluşturmak üzere siyasi parti gruplarının bildirmiş
olduğu isimler Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
Köksal
Toptan
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
Murat Mercan Eskişehir
Milletvekili
İlhan Kesici İstanbul
Milletvekili
Mehmet Tekelioğlu İzmir
Milletvekili
Mehmet Şahin Malatya
Milletvekili
Metin Ergun Muğla
Milletvekili
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge
vardır. Önergeleri sırasıyla okutuyorum:
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı ve 32
milletvekilinin, Rahip Santoro ve Hrant Dink cinayetleri ile Malatyadaki bir
yayınevinde gerçekleştirilen cinayetlerin
araştırılması amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/77)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Bakanlığına
Ülkemiz son iki
yılda toplumu derinden sarsan cinayetlere sahne olmuştur. 5
Şubat 2006 tarihinde Trabzon'da Santa Maria Katolik Kilisesi Rahibi Andrea
Santoro'nun öldürülmesiyle başlayıp 19 Ocak 2007'de Hrant Dink'in
katledilmesi ve 18 Nisan 2007'de Malatya'da Zirve yayınevi
baskını ile devam eden bu süreç toplumda büyük bir infiale ve
huzursuzluğa yol açmıştır.
Her üç olay
sonrasında da failler yakalanmış ve kısa bir süre içinde
yargı önüne çıkarılmışlardır. Ancak gerek
soruşturma sırasında gerekse yargılama sürecinde ortaya
çıkan gelişmeler olayların arkasında yer alan sis perdesini
aralamak bir yana daha da karartma şüphelerine yol
açmıştır.
Rahip Santoro
cinayeti davasında görgü tanığı olan Gülhan
Kılıç'ın, Samsun'da Fransız Rahip Pierre Brunissen'in
bıçaklanması olayında da görgü tanığı
olması, İskenderun ve Adana'daki Kiliselerde görülmesi, Yargıtay
tarafından 18 yıl hapis cezası onaylanan Oğuzhan Akdil'in
babasını olaydan 3 gün önce ziyaret etmesi, olayda kullanılan
tabancanın terör örgütleri tarafından kullanılıyor
olması, cinayet üzerindeki soru işaretleri olarak durmaya devam
etmektedir.
Malatya'da biri
Alman uyruklu üç kişinin vahşice öldürüldüğü misyoner
katliamıyla ilgili davanın dosyasından çıkan yeni bilgiler
ise, katliamın planlama ve uygulama sürecinde yaşananların Hrant
Dink cinayetiyle büyük benzerlikler taşıdığını
ortaya koymuştur.
Malatya'daki
katliamın bir numaralı sanığı Emre
Günaydın'ın ilk sorgusunu yapan yargıca, "Türkiye'yi
bunlara teslim edemezdik" ifadesi, Hrant Dink cinayeti sürecinde eski
Trabzon TEM Şube Müdürü'nün söylediği öne sürülen "Bayrak yere
düştü, onu Erhan ve Yasin kaldıracak" sözü ve katil
zanlısı Ogün Samast'ın "Vatan toprağı
kutsaldır, kaderine terk edilemez" yazılı bayrak önündeki
pozlarını hatırlatmaktadır.
Emre
Günaydın'ın da Ogün Samast gibi bir başka partinin gençlik
örgütüne üye olması, O.S. gibi yakın dövüş eğitimi
alması, şehir dışında silah talimi yapması her
iki sanığın da kişilik olarak benzerliklerini ortaya
koymaktadır.
Malatya
katliamından önce beş cevşen alınması ve Ogün
Samast'ın cebinden bayrak çıkması da birbirini
andırmaktadır.
Hrant Dink
suikastına karışan kişilerden Yasin Hayal'in akrabası
Coşkun İğci polise verdiği ifadede, Hayal'in Dink'i
öldüreceğini Jandarma istihbarat görevlilerine söylediği
belirtilmiş, halen tutuklu bulunan Erhan Tuncel'in de güvenlik
birimleriyle muhbir olarak ilişki içinde olduğu ortaya
çıkmıştı. Bu gelişmelerden sonra Dink'in avukatı
Fethiye Çetin "cinayetin Emniyet ve Jandarma tarafından
bilindiğini ve bunların önleyici görevini yerine
getirmediği" iddiasında bulunmuştur.
Malatya
katliamı sanıklarının da katliamdan önceki 6 ayda
savcı, polis ve askerlerin de aralarında bulunduğu çok
sayıda kişi ile telefonla görüşmüş olması, 106
farklı cep telefonu kullanılması, azmettirenler ve telefonlarda
adı geçenlerle ilgili bilgilere ihbarlar sonucu ulaşılması
müdahil avukatlar tarafından "sanıkların çevresinin
yapılanması ile ilgili ciddi araştırma yapılmamıştır"
iddiasını güçlendirmektedir.
Dink cinayetinin
işlendiği yerdeki kameranın sabah ile öğle arasındaki
kayıtlarının kaybolduğu, savcının
kayıtları istediği ama kayıtların
bulunamadığı basına yansımıştı. Malatya
olayında da Emre Günaydın'ın odasına yerleştirilen
kamera kayıt sisteminin ses alma ve kendi hafızası
dışında bir kaynağa kopyalanabilme özelliğinin
bulunmadığı anlaşılmıştır. Yani
cinayetten sonraki on günlük sürede kayıt
yapılamamıştır.
Hrant Dink
cinayetinde olduğu gibi Malatya katliamı sonrasında da emniyet
ve jandarma mensupları hakkında görevlerini ihmal ve suçun önlenmesi
sorumluluğunun yerine getirilmediği iddiası ile soruşturma
yapılması istenmiştir.
Her üç
olayın bir diğer ortak noktası ise öldürülenlerin etnik köken ve
inanç bakımından farklı kültürlerden olmasıdır.
Ayrıca, yargılama sürecinde yaşanan gelişmeler ve
öldürülenlerin avukatları tarafından yapılan açıklamalar,
toplumda Susurluk benzeri yeni bir yapılanma konusunda ciddi
kuşkular yaratmaktadır.
Uluslararası
çevreler tarafından da yakından izlenen bu gelişmeler, toplumda
devlete karşı bir güven bunalımına yol açmakta, hukukun
üstünlüğüne dayanan, çoğulcu, demokratik ve laik Türkiye Cumhuriyeti
kimliğini erozyona uğratmaktadır.
Bütün bu
gelişmeler ışığında yargı tarafından
sonuca bağlanmış olan Rahip Andrea Santoro cinayeti dahil, Hrant
Dink ve Malatya katliamının birbirleriyle bağlantılı
bir şekilde geniş kapsamlı ele alınması, olaylarla
ilgili hangi görevde olursa olsun resmî ya da sivil bütün adı geçenler
üzerinde soruşturma yapılması, cinayetlerin bütün yönleriyle
açığa çıkarılması, toplumda oluşan
kuşkuların dağıtılması için elde edilen
sonuçların kamuoyu tarafından paylaşılması ve benzeri
olayların tekrarlanmaması için gerekli önlemlerin alınması
amacıyla Anayasanın 98. İçtüzüğün 104. ve 105. maddeleri
gereğince bir Meclis Araştırması açılmasını
arz ederiz.
Saygılarımızla.
1) Bülent Baratalı (İzmir)
2) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (
Malatya)
3) Tayfur Süner (Antalya)
4) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
5) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
6) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
7) Ali Rıza Ertemur (Denizli)
8) Selçuk Ayhan (İzmir)
9) Hulusi Güvel (Adana)
10) Fevzi Topuz (Muğla)
11) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
12) Akif Ekici (Gaziantep)
13) Esfender Korkmaz (İstanbul)
14) Rahmi Güner (Ordu)
15) Şahin Mengü (Manisa)
16) Ahmet Küçük (Çanakkale)
17) Ali Oksal (Mersin)
18) Rasim Çakır (Edirne)
19) Gürol Ergin (Muğla)
20) Fehmi Murat Sönmez (Eskişehir)
21) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
22) Bilgin Paçarız (Edirne)
23) Tansel Barış (Kırklareli)
24) Vahap Seçer (Mersin)
25) Bihlun Tamaylıgil (İstanbul)
26) Osman Coşkunooğlu (Uşak)
27) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
28) Turgut Dibek (Kırklareli)
29) Hüseyin Ünsal (Amasya)
30) Ahmet Ersin (İzmir)
31) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
32) Şevket Köse (Adıyaman)
33) Ensar Öğüt (Ardahan)
2.- İstanbul Milletvekili Çetin Soysal ve 21
milletvekilinin, İstanbuldaki imar uygulamaları ve plan
tadilatlarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/78)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
İstanbul'da,
Büyükşehir kapsamına alınan beldeler de göz önüne
alındığında planlı bir kent dokusu yerine, çarpık
bir yapılaşma ortaya çıkmaktadır. Hızla artan nüfus,
plansız yapılaşma ve trafik gibi sıkıntılar
birçok alanda yaşamı olumsuz etkilemektedir.
İstanbul
Büyükşehir Belediyesi varolan sıkıntıları çözmek
yerine, yaşamı daha da olumsuz etkileyecek uygulamalar
sergilemektedir. Trafiği yoğunlaştıran, yeşil
alanları yok eden, tarihi ve kültürel silüeti bozan plan
tadilatlarıyla İstanbul'da hızlı ve plansız bir
yapılaşmanın önü açılmıştır.
80'li
yıllarda parsel bazında yapılan plan tadilatı
sayısı 400, 90'lı yıllarda 450, 2000'li yıllarda 850
civarındayken, son 3,5 yıl içinde parsel bazında yapılan
plan tadilatı sayısı 3800 dolayındadır.
Yapılan plan
tadilatlarıyla, sosyal alanlar için ayrılması gereken yerler
konut alanı olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunun
sonucunda ise trafik yoğunlaşmakta, yaşam kalitesi düşmekte
ve yeşil alanlar rant merkezi haline gelmektedir.
Basında
çeşitli şekillerde yer bulan komisyon kararlarından birkaç
tanesi şöyle:
İETT'nin
Levent'teki arazisi, imar planı değişikliği mevzuata
aykırı olarak yapılmıştır.
Gülen Cemaati'ne
yakın Çağ Eğitim Hizmetleri A.Ş' ye tahsis edilen
Hazine'nin Yenibosna'daki 114 dönümlük arazisi. Ağaçlandırılacak
alan niteliğindeki araziye 30 dönümü, iki emsal ile 60 bin m2 inşaat
izni verilmiştir.
Şişli
Ayazağa, 2 pafta, 11 ada, 80 parsel, 30.11.2007 tarihinde 7357 dosya
sayısı ile Büyükşehir Belediyesi'nce
onaylanmıştır. Sözkonusu yerin eski imar durumunda % 54'ü
yeşil alan olarak ayrılmıştır. Bu yerle ilgili olarak
Park Bahçeler Müdürlüğü, nüfus yoğunluğunu
arttırıcı, plan bütünlüğünü bozucu, yeşil alan
donatısını azaltıcı şekilde olumsuz görüşler
bildirilmiştir.
Yukarıda
sayılan plan tadilatları dışında verilebilecek
yüzlerce örnek mevcuttur.
Bu plan
tadilatlarının neye göre yapıldığı belirsizdir.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Planlama Müdürlüğü, ilgili kurum
ve kuruluşlar plan tadilatlarının çoğunda olumsuz
görüş bildirmektedir. Buna rağmen plan değişiklikleri
komisyondan çıkmaktadır. Bu durumda komisyonun ilgili kurum ve kuruluşların
görüşlerini değerlendirmeye almadığı anlaşılmaktadır.
Hatta kimi plan tadilatlarında ilk önce yapılması gereken
incelemeler, binalar bittikten sonra yapılmaktadır. 14.09.2007
tarihinde, İmar Komisyonu'nda 71 numaralı raporda, Kiptaş
Ümraniye Yeşil Vadi Konakları'yla ilgili olarak zemin etüt raporuna
göre uygulama yapılacaktır denilmektedir. Ancak lüks viIIalar zaten
bitmiş durumdadır. Zeminin bozuk olması durumunda ne
olacağı ise belirsizdir.
Çarpıcı
bir başka örnek ise Çatalca Durusu'da Orman Bakanlığı'na
ait 250 dönümlük arazi ile ilgilidir. Söz konusu yer Terkos Deniz Suyu
Arıtma Tesisi için kullanılacaktır. Orman alanına,
arıtma tesisi yapılacaktır. Burada hangi kamu
yararının ağır bastığını doğru
tespit etmek gerekmektedir. Söz konusu arıtma tesisi başka yere
yapılabilir ancak yüzlerce ağacı bir başka yerde yeniden
yetiştirmek yıllar alacaktır. Ayrıca böyle bir tesisi
burada inşa ederek ormanın sağlayacağı faydaları
da yok etmiş olmak işin başka bir boyutudur.
Sonuçta kenti
yoğunlaştıran, yeşil alanları imara açan,
İstanbul'u bir alışveriş ve rezidans
çılgınlığına iten bu durum şehri daha da
yaşanılmaz bir hale getirmekten başka bir amaca hizmet
etmemektedir.
İstanbul
Büyükşehir Belediyesi, yaptığı bölge planlarını,
yine kendisinin yaptığı parsel bazında plan
tadilatlarıyla bozmaktadır. Kamu yararı içermeyen, şirkete
ya da kişiye özel, parsel bazında yapılan plan
tadilatlarıyla İstanbul rant pazarlıklarının konusu
haline getirilmiştir. Bu nedenle Büyükşehir Belediyesi İmar
Komisyonu tarafından yapılan plan tadilatlarının ivedilikle
incelenmesi gerekmektedir.
İstanbul'da,
Büyükşehir Belediyesi İmar Komisyonu'nda yapılan plan
değişiklikleri, bu değişikliklerin ortaya
çıkardığı sonuçlar ve alınacak tedbirlerin tespiti
amacıyla, Anayasa'nın 98. ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğü'nün 104. ve 105. maddeleri gereğince meclis
araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Çetin Soysal (İstanbul)
2) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
3) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
4) Bihlun Tamaylıgil (İstanbul)
5) Vahap Seçer (Mersin)
6) Tayfur Süner (Antalya)
7) Gürol Ergin (Muğla)
8) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
9) Selçuk Ayhan (İzmir)
10) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
11) Fevzi Topuz (Muğla)
12) Turgut Dibek (Kırklareli)
13) Bilgin Paçarız (Edirne)
14) Tansel Barış (Kırklareli)
15) Rahmi Güner (Ordu)
16) Bülent Baratalı (İzmir)
17) Osman Coşkunoğlu (Uşak)
18) Hüseyin Ünsal (Amasya)
19) Ahmet Küçük (Çanakkale)
20) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
21) Ahmet Ersin (İzmir)
22) Şevket Köse (Adıyaman)
3.- Giresun Milletvekili Murat Özkan ve 20 milletvekilinin,
fındık tarımı ve piyasasındaki sorunların
araştırılarak ürünün verimli değerlendirilmesi için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/79)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Fındık,
Karadeniz Bölgesinin temel, Türkiye'nin önemli tarım ürünlerindendir.
Fındığın bahçede yetiştirmeden başlayıp
toplama, işleme, depolama, tüketim iç ve dış ticaret, fiyat
oluşumuyla sürüp giden çeşitli sorunları bulunmaktadır.
Fındık tarımı ve piyasasındaki sorunların
araştırılarak, ürünün ekonomik ve sosyal olarak en verimli
şekilde değerlendirilebilmesi için alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasını arz ederiz.
1) Murat Özkan (Giresun)
2) Mehmet Şandır (Mersin)
3) Abdülkadir Akcan (Afyonkarahisar)
4) Bekir Aksoy (Ankara)
5) Oktay Vural (İzmir)
6) Süleyman Latif Yunusoğlu (Trabzon)
7) S. Nevzat Korkmaz (Isparta)
8) Cemaleddin Uslu (Edirne)
9) Akif Akkuş (Mersin)
10) BeytuIIah Asil (Eskişehir)
11) Mehmet Serdaroğlu (Kastamonu)
12) Alim Işık (Kütahya)
13) Hüseyin Yıldız (Antalya)
14) Mustafa Kalaycı (Konya)
15) Osman Ertuğrul (Aksaray)
16) Osman Durmuş (Kırıkkale)
17) Behiç Çelik (Mersin)
18) H. Hamit Homriş (Bursa)
19) Necati Özensoy (Bursa)
20) Mehmet Akif Paksoy (Kahramanmaraş)
21) Kemalettin Nalcı (Tekirdağ)
Gerekçe:
Türkiye
fındık piyasasında dünyada önemli
ağırlığı olan bir ülke olmasına rağmen
ürününü gerektiği biçimde değerlendirememektedir.
Ülkemizdeki
fındık ekim alanları 16.06.1983 tarih ve 2844 sayılı
yasa uygulanmadığı için her geçen gün artarak 650.000 hektara
ulaşmıştır. Bir dönem fındığın
satış garantisinin olması, yüksek taban fiyatı ile
desteklenmesi özellikle Batı Karadeniz bölgesinin verimli, düz ve az
meyilli arazilerinde de üretilmesine yol açmıştır.
Yeni üretim
alanlarıyla birlikte üretim miktarı tabiat koşullarına
bağlı olmakla birlikte yıllık 550-650 bin ton düzeyine
çıkmıştır. Dünya fındık üretimi ise 800-900 bin
ton olup, bizden sonra en fazla fındık üreten ülke 120 bin ton ile
İtalya'dır. Görüldüğü gibi Türkiye dünya üretiminin yüzde 75'ini
gerçekleştirmektedir.
Fındık
bir orman bitkisi olarak, Doğu Karadeniz'in eğimli ve erozyona
açık sahalarında başarılı bir koruma
sağlaması nedeniyle bu bölgemiz açısından çok önemli bir
fonksiyon icra etmektedir.
Ürünün ihracat
fiyatı rekolte ile doğrudan ilişkili değildir.
Fındığın dış fiyatı pazarlama stratejisi ile
ilgilidir.
Fındığın
bahçeden toplanıp ihraç aşamasına kadar geçen sürede;
manavın ve ihracatçının ürünü alıp işlemesi için
önemli bir sermayeye ihtiyacı vardır. Bu sermaye çok az sayıda
yurt dışı bağlantılı kişilerin elinde
bulunmasından dolayı bir ihracat tekeli oluşmuştur. Bu
tekelin kırılması için fındık ihracatının
Eximbank (Türkiye İhracat Kredi Bankası A.Ş) kredileri ile
desteklenmesi, ayrıca alivre satışların önlenmesi için
önemli bir rahatlama sağlayacaktır. Bu nedenden dolayı
fındık ihracatının Eximbank kredisiyle desteklenmesi
gerekmektedir.
Fındığın
iç piyasada da yeterince tüketildiği söylenemez. Yaygın bir
şekilde üretilen fındığın iç pazarda tüketimini artıracak
tanıtım kampanyaları afrodizyak düzeyine düşürülmemelidir.
Ürünün işlenerek satılması, çeşitlendirilmesi ve kalite
artırımına ilişkin etkin çalışmaların
yapılması gerekmektedir.
Fındığın
yoğun olarak kullanıldığı çikolata sanayi bölgesel ve
sektörel olarak teşvik kapsamına alınmalı,
fındığın tek ürün olduğu Doğu Karadeniz
bölgesinde işsizliği önlemede önemli katkı
sağlanacaktır.
Geçimini
fındıktan temin eden yaklaşık 8 milyon insan,
yanlış icraatlar ve fındık alım politikaları
yüzünden, bugüne kadar hep sıkıntılı ve çaresiz dönemler
yaşamışlardır. Yalnız fındık üreticisi
değil buna bağlı olarak esnaf, sanatkâr, küçük sanayici ve bütün
yatırımcılar, ekonomik güçlük içerisindedir. Karadeniz
Bölgesinin bütün ekonomik dinamiklerini harekete geçirecek olan
fındık için ödenen bedellerle gerekli maliyetler bile
karşılanamamaktadır.
Fiyat tespitinde
fındığın maliyetinin dikkate alınarak, üreticiye uygun
kâr sağlanması ve ihracatta güçlükler yaratmaması esas
alınmalıdır. Asgari ihraç fiyatları tespit edilirken rakip
ülkelerin fiyatları, dünya piyasası, dünya fındık üretimi
ve ülkelerin tüketim eğilimleri dikkatle izlenmelidir. Asgari ihraç
fiyatı en fazla fındık ihraç edebileceğimiz en yüksek fiyat
olmalıdır. Fındık ithalatçısı konumundaki
firmalar fındığın oynayan fiyatları
karşısında Antepfıstığı, badem, ceviz ve
yerfıstığına kayabilmektedir. Onun için
fındığın dış fiyatı dolar bazında sabit
ve istikrarlı olmalıdır.
Her yıl
fındık zamanı gelince, neredeyse tüm doğu illerinden
Karadeniz'e fındık toplamak için mevsimlik işçiler gelmektedir.
Uzun ve tehlikeli bir karayolu ulaşımından sonra olumsuz hava
şartları, göçebe çadırlarındaki kalabalık yaşam,
elektriksizlik ve diğer zor şartlar bu işçilerin ve ailelerinin
durumunu içler acısı kılmaktadır. Mevsimlik işçilerin
yıllardır süren sorunlarına da çözüm üretilmelidir.
Fındık
Tarım Satış Kooperatifleri, fındıktaki sorunları
azaltacak önlemleri almada başarılı
olamamışlardır. Fiskobirlik fındık piyasasındaki
temel fonksiyonlarını yeteri kadar yerine getirememektedir.
Fındıkta fiyat dalgalanmalarının önlenerek istikrarlı
bir yapıya kavuşturulabilmesi için üretici birlikleri güçlü bir
yapıya kavuşturulmalıdır. Fiskobirlik yüksek kâr
ettiği dönemlerde işletme giderleri haricindeki kazançtan
ortaklarına kâr payı dağıtımı şansına
sahip olacaktır. Birliğin siyasi polemik ve tartışmalara
çekilmemesine de gereken hassasiyet gösterilmelidir.
Fındıkta
bir araştırma enstitüsü ihtiyacı iyiden iyiye hissedilmektedir.
Ziraatından pazarlanmasına, endüstriyel ürün çeşitlendirmesinden
fiyat politikasına, doğurduğu istihdamdan sosyal etkilerine
kadar, fındıkla ilgili tüm unsurların akademisyen ve
uzmanların yer aldığı Fındık Enstitüsünde ele
alınması faydalı olacaktır. Üretici, tüccar ve sanayiciye
doğrudan destek verebilecek bir AR-GE üssü, fındığın
stratejik yönetimine önemli destek sağlayacaktır.
Tüm bu
sorunları ve konunun üzerine eğilince ortaya çıkabilecek
fındıkla ilgili tüm başka sorunları incelemek üzere bir
Araştırma komisyonu kurulmasına ihtiyaç vardır.
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusunda öngörüşmeler sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Danışma
Kurulunun bir önerisi vardır, okutup oylarınıza
sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Danışma
Kurulu Önerileri
1.- Gündemdeki sıralama ve çalışma
saatlerinin yeniden düzenlenmesi ile Genel Kurulun 2/1/2008 ve 9/1/2008
Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü soruların
görüşülmemesine; 8/1/2008 Salı günkü birleşimde ise bir saat
sözlü sorulardan sonra diğer denetim konularının
görüşülmeyerek kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine
ilişkin Danışma Kurulu önerisi
Danışma
Kurulu Önerisi
No: 20 Tarihi:
02.01.2008
Danışma
Kurulunun 02.01.2008 Çarşamba günü (bugün) yaptığı
toplantıda aşağıdaki önerilerin Genel Kurulun onayına
sunulması uygun görülmüştür.
Köksal
Toptan
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Sadullah Ergin Hakkı
Suha Okay
Adalet ve Kalkınma
Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi
Grubu Başkan
Vekili Grubu
Başkan Vekili
Oktay Vural Selahattin
Demirtaş
Milliyetçi Hareket
Partisi Demokratik
Toplum Partisi
Grubu Başkan
Vekili Grubu
Başkan Vekili
Öneriler:
1. Gündemin
Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmının 31 ve 37 nci sıralarında yer
alan 68 ve 77 sıra sayılı kanun Tasarılarının, bu
kısmın 4 ve 5 inci sıralarına alınması ve
diğer kanun tasarı ve tekliflerinin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesi,
2. Genel Kurulun;
2.1.2008 ve 9.1.2008 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü
soruların görüşülmemesi, 8.1.2008 Salı günkü Birleşimde ise
bir saat sözlü sorulardan sonra diğer denetim konularının
görüşülmeyerek kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi,
3. Genel Kurulun;
2.1.2008 Çarşamba günkü (bugün) Birleşimde 15.00-20.00, 3.1.2008
Perşembe günkü birleşimde 14.00-20.00, 8.1.2008 Salı günkü
Birleşimde 15.00-23.00, 9.1.2008 Çarşamba günkü Birleşimde
14.00-23.00 ve 10.1.2008 Perşembe günkü Birleşimde ise 14.00-21.00
saatleri arasında çalışmalarını sürdürmesi,
Önerilmiştir.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Öneri üzerinde söz istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Lehte, aleyhte?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Aleyhte.
BAŞKAN -
Buyurun Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Yeni
yılın, hepimize, milletimize, halkımıza,
insanlarımıza saadet ve mutluluklar getirmesini diliyorum. Yeni
yılda Parlamentomuzun ülkemize ve milletimize faydalı, yararlı
yasalar çıkarmasını temenni ediyorum.
Değerli
milletvekilleri, işte her hafta başı hemen bir Danışma
Kurulu kararı geliyor ve Danışma Kurulunda
Bir defa soru
konusunda bu Hükûmet sorulara hep kaçamak cevap veriyor. Doğru dürüst,
milletvekilinin sorduğu sorulara cevap vermiyor. Geçen gün burada Cemil
Çiçek benim dokuz tane soruma birden cevap verdi ve Meclis Başkanlık
Divanında oturan kişi
Şimdi, soru müessesesi şöyle
değerli milletvekilleri: İlgili hükûmet üyesi çıkacak, soruya
cevap verecek. Cevap verse dahi, milletvekili buna karşı da bir
karşı cevap verecek, gerekirse bakan da çıkıp buna bir
cevap verecek. Bizi hiç burada kale almadılar.
Ben, şimdi,
o sorulardan birinde dedim ki: Tayyip Erdoğan Washington seyahati
sırasında dört gün Washingtonda kaldı, aşağı
yukarı yedi gün de New Yorkta kaldı. Aslında New Yorka
gitmesine de gerek yoktu. Birleşmiş Milletler toplantısı
vardı, orası bir bakan seviyesinde de temsil edilebilir bir
şeydi. Bunun o Washingtona gidilen seyahati tamamen torunu ziyaret
seyahati idi. Bu para kimin tarafından ödendi, o masraf, yani otel
parası? Orada iftarlar verildi, birtakım toplantılar
yapıldı.
Şimdi,
burada denildi ki bana: Efendim, o dört günlük masrafı Tayyip
Erdoğan kendi cebinden ödemiştir.
Ben
faturasını istiyorum. Yani, o fatura hangi tarih ve hangi numarayla
ve hangi otele kaç lira ödendiğinin faturasını istiyorum. Ben
milletvekili olarak doğru dürüst bir cevap almak istiyorum.
Mesela, Tuzla
tersanelerinde 12 tane işçi öldüğü hâlde, burada Cemil Çiçek diyor
ki: 5 tane işçi ölmüş.
Böyle şey
olur mu sayın milletvekilleri? Yani, soru önergesine eğer bir hükûmet
mensubu doğru cevap vermezse, ben burada söylenen sözlerin hangisine
inanayım? Bunların sözüne inanılmaz ki! Yani, böyle hükûmet de
olmaz! Hükûmet dediğin, milletvekiline açık, net, konularda
doğru bilgi vermesi lazım.
Tayyip
Erdoğan çıkıyor, diyor ki: Ey valim, benim vatandaşım
onurludur ha, senin kapına gelip de kömür istemez, yiyecek istemez. Ee
ne? Kamyonun şoför mahalline bin ey kaymakam, ey vali, git de ki:
Vatandaşım kömüre ihtiyacın var mı?
Yani,
değerli milletvekilleri, bu memlekette, siz, valiyi, kaymakamı
şoför muavini durumuna düşürebilir misiniz? Şimdi, vali ve
kaymakam şoför muavini yerine şoförün yanına binecek, ondan
sonra, şoför kapının önüne gelince Hop hop, vali bey, hele in,
kamyon geriye gidiyor, bir takoz koy mu diyecek? Yani, böyle bir şey olur
mu arkadaşlar? Yani, böyle, bir vatandaş
Bu devletin valisine, bu
devletine kaymakamına, sen gel, şoför muavini sıfatıyla bin
şoför mahalline ve git vatandaşa kömür
Hem nasıl kömür biliyor
musunuz; yanmayan kömür
BAŞKAN
Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Devamla) - Efendim, işte Meclis çalışmasıyla ilgili
BAŞKAN -
Danışma Kurulu hakkındaki aleyhte sözünüze dönün lütfen.
KAMER GENÇ (Devamla)
- Efendim, Sayın Başkan, bunlar işte gündemle ilgili konular,
yani Meclisin çalışmasında nelere dikkat etmesi gerektiğini
söylüyorum
AHMET YENİ
(Samsun) Ne alakası var?
BAŞKAN Söz
aldığınız konuya dönün lütfen.
KAMER GENÇ
(Devamla) Sayın Başkan, ben bunların hepsini de gayet iyi
biliyorum, çünkü, Danışma Kurulu önerisi Meclisin çalışma
sistemini kurala bağlayan bir kurul önerisidir. Dolayısıyla, bu
kurul önerisinde Meclisin nasıl çalışması gerektiğini
ben sayın milletvekillerine izah ediyorum, yani diyorum ki, bakın,
Hükûmeti idare eden adam valisine diyor ki: Sen devletin valisi değil,
gideceksin şoför mahallinde muavin makamında oturacaksın ve
şoför
(AK Parti sıralarından Olur mu öyle şey sesleri)
Böyle şey olur. Olur mu arkadaşlar; yanmayan kömürü getiriyorsunuz,
vatandaşlara dağıtıyorsunuz.
Hâlbuki, Türk
milleti onurludur, soyludur, üreticidir. Dolayısıyla, siz, bu
insanları sadaka kültürüyle büyütüp de, bunlara, böyle, dilenci durumuna
sokacak davranışlarda bulunacağınıza, bu
insanları üretici yapın, bunlara iş sahasını temin
edin, bu insanlar gitsin bir yerlerde çalışsın. Şimdi,
vatandaş diyor ki; Ben çalışmayacağım, nasıl
olsa kömürüm de geliyor, yiyeceğim de geliyor
Yarın belediyelerde
de dağıtacaksınız, oy alacaksınız. Böyle bir
şey olur mu?
Şimdi, Seçim
Kanunu geliyor. 651 maddelik 56 sıra sayılı bir kanun
getirmişsiniz. Yiğitliğiniz varsa, vatandaşın oyunu
parayla almaya talip olan siyasi partinin para dağıtan, menfaat
dağıtan kişilerini, bir önerge veriyorum -verdim de ben bir önerge-
öyle bir suçu tespit edilenlerin orada seçime girmesini yasaklayalım.
Yani, o seçim bölgesinde gidip de, vatandaşın oyu, namusu ve
şerefi ise, onun namusu, şerefiyle oynayıp da ondan oy almaya
çalışan siyasi partiler hangileriyse, biz onları seçimden orada
men edelim. Yani, efendim vatandaş çalışmasın, ondan sonra
gideceksiniz iane dağıtacaksınız. Bu, olmaz sayın
milletvekilleri.
Şimdi, geçen
gün, yine, tabii, Tayyip Erdoğanın bir konuşması var.
Efendim diyor -YÖK Başkanına diyor- yahu, üniversite açmak benim
işim, ama üniversite görevlisini yetiştirmek de senin görevin. E,
yetiştirmezsen ben yetiştireyim. Maşallah, yani bir
BAŞKAN
Sayın Genç, söz aldığınız konuya dönün lütfen.
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim, konuya dönüyorum; Sayın Başkan, yani
BAŞKAN
Gelemediniz konuya bir türlü Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Devamla) Üniversitede eğitimin nasıl geliştirilmesi
lazım, öğretim görevlisinin nasıl yetiştirilmesi gerekir, o
konuda bilgi veriyorum.
BAŞKAN
Siz, çok tecrübeli bir başkan vekilisiniz, çok tecrübeli de bir
milletvekilisiniz.
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim, ben tecrübemi zaten konuşturuyorum, tecrübesizim diye
konuşmuyorum. (AK Parti sıralarından gülüşmeler, CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Evet, onun için, konuya gelirseniz, iyi olur.
KAMER GENÇ
(Devamla) Rica ediyorum. Şimdi, Sayın Başkanım, rica
ediyorum; ben, bu konularda birilerine ders vermeye çalışıyorum.
LÜTFİ
ÇIRAKOĞLU (Rize) Yirmi beş yıldır ne yaptın
Tunceliye, boşa kürek sallamışsın!
KAMER GENÇ
(Devamla) Yani, bir memleketin Başbakanı çıkacak, YÖK
Başkanına diyecek ki: Yahu, sen üniversite öğretim görevlisini
yetiştirmiyorsun, ben sana yetiştireyim. Böyle bir yetkisi var
mı arkadaşlar? Böyle bir yetkisi var mı?
LÜTFİ
ÇIRAKOĞLU (Rize) Yirmi beş yıldır milletvekillisin, ne
iş yaptın? Boşa kürek salladın.
KAMER GENÇ
(Devamla) İktidarınız zamanında üniversitelere kaç tane
araştırma görevlisi kadrosu verdiniz? Vermediniz. Üniversiteleri
âdeta çalışamaz, üretemez bir duruma düşürdünüz, ödenek
vermediniz. Ondan sonra, araştırma görevlisi yetiştirmek için
üniversitelere gerekli şeyleri vermediniz. İşte, geçen gün
Bilecik Rektörü, efendim, ilahiyat fakültesi mezunu ve bir yazısı
var, diyor ki: Efendim İslam dininde reform olmaz. İşte,
üniversiteleri getirmeye çalıştığınız,
şekillendirmeye çalıştığınız ve orada görmek
istediğiniz kadro tipi bu. E, bu kadro tipiyle, böyle bir
yapılanmayla siz hangi üniversitede bilim ve teknoloji konusunda ileriye
gidilmesini sağlayacaksınız? Üniversitede önemli olan akıl
ve bilimdir. Din kuralları üniversitede işlemez ki! Din
kuralları, camide insanların ibadeti için getirilmiş
kurallardır. Bunlar, ilim ve bilime etkisi olmayan kurallardır.
Şimdi burada
da getirilen Danışma Kurulu kararında
Şimdi, sayın
milletvekilleri, bakın, insanlar çok uzun zaman
çalıştığı zaman dikkatleri dağılıyor.
Bakın, çok ciddi kanunlar getirmişsiniz. Bu kanunların içinde
çok tuzak maddeler var. Ben biliyorum, hele bu Hükûmetin bakanlarının
büyük bir kısmının geçmişi kirli. Kirliliklerini öyle
maddeler arasına, öyle tuzak maddelere işletiyorlar, koyuyorlar ki,
bir af getiriyorlar. Şimdi, siz 651 tane kanun maddesi getirmişsiniz,
651 maddenin hepsi cezayla ilgili ve bunların içinde vergi cezası
var, işte, Türk Ceza Kanunuyla ilgili maddeler var, Enerji Piyasası
Düzenleme Kuruluyla ilgili maddeler var. Biliyorsunuz, o Enerji Piyasası
Düzenleme Kurulundan 1 katrilyon 600 trilyon lira ceza gelmişti.
Şimdi, bunların hangisine sizin af getirdiğinizi, bir Maliye
Bakanının veyahut da Tayyip Erdoğanın veya diğer bir
bakanın geçmişte yaptığı suçların affı
konusunda oraya bir tuzak madde koymadığınızı
nasıl bileceğiz? Bunları burada incelememiz lazım, enine
boyuna tartışmamız lazım. Niye böyle yapıyorsunuz?
Otuz tane maddeyi bir tek beş dakikalık bir görüşmeyle kanun mu
yapılır sayın milletvekilleri? Ben şahsen muhalefet
partilerinin de bu durumlarını hoş
karşılamıyorum. Yani, biz buraya niye geldik? Yani, bizim
işimiz yoksa arkadaşlar, hiç de milletten maaş da
almayalım, Meclisi de feshedelim. Nasıl olsa, Tayyip Erdoğan ile
Abdullah Gül bu devleti yönetiyor, ondan sonra da şey edelim! Yani,
bunların artık yardımcıya da çok ihtiyaçları yok,
birisi yazsın, birisi de yayınlasın kanun maddesini! Böyle bir
parlamento olmaz. Parlamentonun saygınlığı, buradan
çıkan kanunların sağlıklı ve ülke gerçeklerine uygun
olmasına bağlı.
Siz şimdi
Parlamentoda kanunları enine boyuna tartışmazsınız.
Saat 14.00te başlayacaksınız, 2300e kadar devam edeceksiniz.
Şimdi, değerli milletvekilleri, bu kadar süre zarfında
milletvekilinin o kanunlar üzerinde enine boyuna tartışma
yapması, araştırma yapması, konuşma yapması
mümkün değil. Yani, getirdikleri kanunların, şimdi,
inanınız ki, ne maddesi belli, ne fıkrası belli, ne bendi
belli. Daha kanun tekniğini bilmiyorlar. Hele bir Adalet Komisyonu var,
beyefendiler, efendim, 77nci maddeye sığınıyorlar, 650
maddelik kanunu incelemiyor. Şimdi ben soruyorum Adalet Komisyonu
üyelerine: Bu 651 maddelik kanunun siz hangi maddesini biliyorsunuz? Bunun
içinde eğer Türkiyeye çok ciddi sıkıntılar yaratacak
maddeler varsa bunun günahı kime ait olur? Kendi meslek
gruplarınıza ilişkin olarak çok böyle
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Genç, bir dakika ekliyorum, lütfen tamamlayın.
KAMER GENÇ
(Devamla) Kendi meslek gruplarınızla ilgili gelecekte kendinize
birtakım avantajlar sağlayabilecek tuzak hükümler var.
İşte, belli meslek gruplarını, ben biliyorum, ama o
kanunlar buraya geldiği zaman burada da söyleyeceğim; hangi tuzak
maddeler olduğunu, kimlere ne menfaatler
sağladığını burada söyleyeceğim. Ama, tabii, bu
kadar bir kanunu enine boyuna tartışmadan o zaman nasıl
çıkarıyorsunuz arkadaşlar? Yani, siz halkın
karşısına çıktığınız zaman, halk size Ey
sayın milletvekilim, yahu şu kanunu çıkardın, şu kanun
ne getiriyor Allahını seversen. dese ve siz bir tek şey
söylemediğiniz zaman bu insanlar size ne der? Yahu, biz sizi niye seçtik
oraya gönderdik kardeşim? Çıkardığınız kanundan
haberiniz yok, parmak kaldırdığınız kanunlardan yok!
Ee, yine, vergi
suçu işliyor bakanlarınız, onları korsan bir maddeyle
affediyorsunuz. Böyle şey olur mu? İhaleye fesat
karıştıranları korsan bir maddeyle affediyorsunuz. Ee,
peki, o zaman bu memlekette suç işleyen kişi, eğer böyle bir
görevde değilse, o niye ceza alsın? Onları da affedelim. Bir
kanun çıkaralım: Bütün suçlular affedilmiştir. Değil mi
arkadaşlar?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Devamla) Daha kestirme yoldur.
Önerinin
aleyhindeyim efendim.
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Hükûmet adına, İç Tüzükün 69uncu maddesine göre, açıklama
yapmak üzere söz talebi vardır, Enerji Bakanı Sayın Hilmi Güler.
Üç dakika söz
süresi veriyorum.
Buyurun
Sayın Güler. (AK Parti sıralarından alkışlar)
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR VE AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi
Gülerin, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin konuşmasında Hükûmete
sataşması nedeniyle konuşması
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın Kamer
Gençin biraz önce yanmayan kömürleri halka dağıtıyorsunuz
ifadesini ve ona bağlı olarak cümlelerini ifade etmek istiyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Bakan, ispat edersek ne yapacaksınız?
İspat edebiliriz.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) Biz,
şu ana kadar, geldiğimiz günden bu ana kadar, 6 milyon ton kömür
dağıttık, her sene dağıtılıyor bu. Bu
kömürler, bizim yerli kömürümüz; çıkarılıyor, bunlar
yıkanıyor, taşı toprağı orada kalıyor, daha
sonra paketleniyor çevre kirlenmesin diye ve üstelik de evlere kadar
dağıtılarak dar gelirli vatandaşlarımıza
veriliyor; böylece, soğuk kış günlerini sıcacık
odalarında geçirme imkânı buluyorlar. Bu kömürler, bizim yerli kömür
ve bundan dolayı da ayrıca 14 bin kişiye de iş imkânı
çıktı, sadece Soma bölgesinde -bunlar resmiyete de intikal
ettiği için- 50 bin kişi de sigortalı oldu çoluğuyla
çocuğuyla. Bu kömür dağıtılmamış olsaydı,
yerin altında duracaktı, o fakir fukara, dar gelirli
vatandaşlarımız da üşüyeceklerdi. Bu, bir sosyal projedir.
Bu, aynı zamanda, sosyal devlet kuralının, özelliğinin bir
yansımasıdır ve biz bu bilinçle bu hizmeti yapıyoruz. Daha
evvelden, bu ithal ediliyordu ve üstelik de dağıtılmıyordu,
evlere dahi gitmiyordu. Şimdi, bunu, kaymakamlarımız,
valilerimiz, hiçbir ayrım gözetmeden veriyorlar. Bu, bir seçim
yatırımı gibi söylendi. Niye ağustos ayında, seçim
döneminde, temmuz ayında bu dağıtıldı? dendi. Biz
tedbirli insanlarız. Kış gelmeden bunları
dağıttık. Her sene böyle yaptık. Biz üstelik erken seçim
olacağını da bilmeden bunu dağıttık. Zaten
kış gelince dağıtırsanız yetiştiremezsiniz.
1,5 milyon tonu gözünüzün önüne getirin.
TURGUT DİBEK
(Kırklareli) Sayın Bakan, kişi başı millî gelir 6
bin dolar.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) 6
milyon ton bu şekilde dağıtılmıştır ve
bunların kalorisi ve kükürt oranı, karbondioksit oranı da il
hıfzıssıhha kurullarının özelliklerine göre tespit
edilmiştir ve sırf bundan dolayı da Türkiyede
kapısına kilit vurulmuş maden ocakları, kömür ocakları
işletmeye açılmıştır. Bunlar daha evvelden terk
edilmiş ocaklardı ve bunlara aynı zamanda iş imkânı...
Biraz önce milletvekilimizle beraberdik. Şırnakta bu böyle, Çorumda
böyle yani buralarda kapatılmıştı, bu yerli
kaynaklarımızı kullanamıyorduk. Yani şimdi sizin biraz
önceki söylediğiniz sözlerden bir tanesi bu şekildeyse
Artık
demin bir sürü şeyler söylediniz, bunu da ben milletimizin takdirine
bırakıyorum. Hiç olmazsa milletin burada zamanını ziyan
etmeyelim; daha güzel, daha verimli, daha hayırlı hizmetler
yapalım.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakan.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Danışma
Kurulu Önerileri (Devam)
1.- Gündemdeki sıralama ve çalışma
saatlerinin yeniden düzenlenmesi ile Genel Kurulun 2/1/2008 ve 9/1/2008
Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü soruların
görüşülmemesine; 8/1/2008 Salı günkü birleşimde ise bir saat
sözlü sorulardan sonra diğer denetim konularının
görüşülmeyerek kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine
ilişkin Danışma Kurulu önerisi (Devam)
BAŞKAN -
Danışma Kurulu önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
HASAN MACİT
(İstanbul) Öneri üzerinde söz istiyorum.
BAŞKAN
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
HASAN MACİT
(İstanbul) Efendim, oylamaya geçmeden önce söz istedim.
BAŞKAN
Oylamaya geçmiş oldum.
HASAN MACİT
(İstanbul) Sayın Başkan, oylamaya geçmeden önce söz istedim.
BAŞKAN - Bir
dahaki konuda söz alırsınız.
Alınan karar
gereğince sözlü soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan Trabzon Milletvekili Cevdet Erdölün Tütün Mamullerinin
Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Trabzon Milletvekili Cevdet Erdölün; Tütün Mamullerinin
Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu
(2/9) (S. Sayısı: 55) (x)
BAŞKAN -
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Geçen
birleşimde 2nci madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına, Sayın Osman Durmuş konuşmuştu.
Şimdi söz
sırası Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Kırklareli
Milletvekili Sayın Turgut Dibeke aittir.
Buyurun
Sayın Dibek. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
TURGUT DİBEK (Kırklareli) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri, ben de, yeni yılın bu ilk toplantısı
nedeniyle, öncelikle gerek vatandaşlarımızın gerekse
sizlerin yeni yılını kutluyorum. 2008 yılının,
inşallah, yıl sonunda, 2008 yılı sonu geldiğinde,
güzelliklerle hatırlanan bir yıl olmasını ben de diliyorum
ve hepinize saygılarımı sunuyorum.
Yılbaşıyla
ilgili bir iki şey daha söylemek istiyorum: Yani, yıllardan bu yana,
biz, ısrarla, yılbaşı geceleri bir şey görüyoruz ve 1
Ocak tarihli televizyonlar ve gazetelerde de, İstanbulda, ülkemizi
gezmeye gelmiş olan turistlere, turist bayanlara, kadınlara -ve
sadece onlara da değil tabii; bizim yerli, kendi
vatandaşlarımız için de aynı şey geçerli- bir taciz
saldırısı, kitlesel hâlde ortaya çıkan bir taciz
saldırısıyla karşılaşıyoruz. Bu hiç
eksilmiyor, artarak devam eden bir davranış olarak görüyoruz. Bir
önlem de yok maalesef. Bu konudaki üzüntülerimi burada, sizlerin huzurunda, söz
almışken dile getirmek istiyorum. Gerçi, bunu, bugün soru önergesi
olarak da Sayın Başbakanımıza sordum. Yani, bu konuda niye
yetkililer önlem almıyor, her yıl bu konu tekrarlanıyor? 2010
yılı Avrupa Kültür Başkenti olarak İstanbul seçildi. Bu
konuda yasa da çıkardık kasım ayının
başında. İstanbula yakışmıyor. Talebim,
isteğim, sanıyorum, tüm vatandaşlarımızın da,
Meclisteki tüm milletvekili arkadaşlarımızın da talebi
odur; bu olayların önümüzdeki yıl kesinlikle yaşanmaması.
Değerli
arkadaşlar, ben, görüşülmekte olan yasanın, 55 sıra
sayılı tütün mamullerinin zararlarına ilişkin yasanın
2nci maddesiyle ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz
aldım.
Tabii, öyle bir
yasa görüşüyoruz ki, yani tüm yasalar aynı böyle görüşülse, tüm
yasalar da böyle, Meclisin tüm gruplarının, iktidar, muhalefet
gruplarının da desteğini alan yasalar olsa. Çünkü, en son
kaldığımız maddelerde gerçekten tüm milletvekili
arkadaşlarımız, tüm muhalefet partileri de, biz de dâhil olmak
üzere, bu yasanın çıkmasına destek veriyoruz. Sanıyorum,
sigara içen milletvekillerimiz ve sigara içen vatandaşlarımız da
bu yasanın çıkmasına destek veriyorlar, her ne kadar
kendilerinin haklarının kısıtlanacağını
görseler dahi. Çünkü sigara içmeyen insanlarımızın sağlıklarını
ve onların haklarını koruyan, onların özgürlük
alanlarına saldırıyı kendi özgürlükleri olarak görmeyen
vatandaşlarımız, onlar da destek veriyorlar. Yani yararlı
bir kanun çıkarıyoruz.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, gün geçmesin ki veya gün olmasın ki iktidar
partisinin, kendi yakınlarına, kendine yakın olan kişilere
de yararlı birtakım işleri olmasın. Yani şu kanunu
-yararlı bir kanun- çıkarırken, maalesef, birazdan sizlere arz
edeceğim, belki dikkatinizi de çekeceğini düşündüğüm
yararlı bir konu daha var. Nedir diye arkadaşlarımız
düşünüyorlardır. Biliyorsunuz, az önce, gerçi, Sivas Milletvekili
Sayın Yazıcıoğlu Tekelin özelleştirmesinden bahsetti
ama orada daha çok çalışanlarla ilgili konulara girdi, ben
farklı bir şeye gireceğim.
Tekel, yeni
yılla özelleştirilecek, daha doğrusu, Tekelin sigara bölümü yeni
yılda özelleştirilecek. İçki, biliyorsunuz daha önce
özelleştirilmişti, şu anda hangi noktada, nerelere
geldiğini de hep beraber takip ediyoruz gerçi. Sigarada, basında da
yer alan bir haber vardı geçen hafta içerisinde. Sanıyorum 24 Aralık
günüydü, Nedim Şener imzalı, Milliyet gazetesinde bir haber
vardı. Sanıyorum, takip edildi ama şu ana kadar bu konular
konuşulurken, maalesef, kimse bu konudan bahsetmedi.Tekelden kız
kaçırma başlığıyla yayınlandı. Biraz sonra,
anlattığımda, sizler de konunun ne olduğunu
anlayacaksınız.
Yani Tekelin
sigara bölümü özelleştirilecek. Tekelin 65 adet, 65 ayrı,
değişik markada sigarası var, arazileri var ve aynı zamanda
fabrikaları var; bunların tümü, Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı tarafından satışa
çıkarılıyor. Gelin görün ki bir tane sigara markası
Hanımeli 1926 tarihinde çıkmaya başlamış olan,
belki, daha çok bayan sigara kullanıcılarının tercih
ettiği bir sigara olan Hanımeliyi, Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı, Tekelin sigara bölümünü özelleştirirken
ihale şartnamesi içerisine almamış, yok.
Şimdi,
haberde diyor ki 65 sigaranın diğerleri, daha önce
markalarının tescili yapılmış, daha önce onların
tescilleri söz konusu. Son 22 tane kalmış, 2007 yılı içinde
de bunlardan 21 tanesinin yine Patent Enstitüsüne, Tekel tarafından, bize
ait sigara, bizim sattığımız, bizim markamız olan
sigara diye tescili yapılmış. Bir tanesi
yapılmamış, Hanımeli. Hadi unutulmuştur, işte, ya
arada fark edilmemiştir denebilir ama gelin görün, birileri, bir
şirket, bu Hanımelinin, kendi şirketleri adına tescili
için ilgili kuruluşa ne zaman başvurmuş? 3 Temmuz 2007
tarihinde, Türk Patent Enstitüsüne başvurmuş.
Şimdi, bu
şirket kim? Basında yer aldı, isimler var ama ben isimlerden
bahsetmeyeyim, AKPli, 2004 yerel seçimlerinde Mersin Büyükşehir Belediye
Başkanlığı adayının, AKPnin Büyükşehir
Belediye Başkan adayının danışmanı olan
kişi. O kişinin kurduğu bir şirket, bu Hanımelinin,
kendi şirketi adına tescili için başvurmuş değerli
arkadaşlar. Tesadüf bu! Tabii, bu başvuru üzerine de bu, 27
Kasım 2007 tarihinde askıya çıkarılmış. Yasal
olarak bunlar, bu patent için başvurular yapıldığında,
üç aylık bir askı süresi var. Bu süre içerisinde askıya
çıkıyor, itiraz olmadığı takdirde, üç ayın
sonunda, o da hangi aya ve hangi güne geliyor arkadaşlar, 27 Şubat.
Yaklaşık, bir buçuk ay veya işte, iki aylık bir süremiz
var. 27 Şubat 2008 tarihinde, bu üç aylık süre içerisinde kimse
itiraz etmezse, Hanımeli bu şirketin olacak. Yani tabii, bu
basında yer aldı ve belgeleri de var yani şirketin, tesciliyle
ilgili başvurusunun metni de fotokopisi de burada.
Değerli
arkadaşlar, bunu, böyle yararlı bir, gerçekten, Türkiyeye,
vatandaşlarımıza yararlı bir yasayı görüşürken
anlatmayı aslında ben de arzu etmezdim, ben de istemezdim ama gelin
görün ki, belki rahatsız oluyor arkadaşlarımız, maalesef,
bu konularla çok sık karşılaşıyoruz.
Değerli
arkadaşlar, buradan ne olabilir diyebilirsiniz. Şimdi, seksen bir
yıllık bir sigara markası. Bunu, Tekel, 1926da çıkarmaya
başlamış, aralıksız çıkıyor yani bir
değeri var ekonomik olarak, maddi olarak bir değeri var. Diğer
64 tane sigaranın tescili yapılmış, bir tanesi
yapılmamış. Yapılmaması için kim araya girmiş?
Kimin talebi var? Yani, acaba
Gerçi burada Sayın Maliye Bakanımız
yok, Hazineden sorumlu Devlet Bakanımız da burada yok. Ama,
birilerinin bu konuda bir talebi olması gerekir diye düşünüyoruz.
Tekel Müdürü diyor ki: Şartnameyi Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı yaptı. Dolayısıyla, bu
Hanımeli sigarasının -yani bu Hanımeli markasına ait
olan sigaranın- sigaranın özelleştirilmesiyle ilgili olan ihalede
şartnamede yer almaması konusunda bizim bir bilgimiz yok ama bize ait
olan bir markanın başkası tarafından tescili de mümkün
değildir. Ama böyle. Tabii, Özelleştirme İdaresi
Başkanının açıklaması yok. O da acaba şöyle mi
diyor: Ya, bize de Tekelden gelen 21 tane veya 64 tane marka. Bize ne
geldiyse, biz şartnameyi ona göre hazırladık. Ama, arada
Hanımeli gitmiş oluyor.
Değerli
arkadaşlar, bu konuya mutlaka ilgili Bakanlığın el
atması lazım. Türk Patent Enstitüsüne bu konuda mutlaka itirazın
yapılması lazım ve bu şirketin
Yani bu şirketin de
iktidar partisine ait olan bir belediye başkan adayının
danışmanının şirketi olduğu çok açık
yazıyor.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Böyle saçmalık olur mu?
TURGUT DİBEK
(Devamla) Efendim?
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Belediye başkan adayının
danışmanı diyorsunuz.
TURGUT DİBEK
(Devamla) Bakın, isterseniz, isimleri vereyim. Bakın, şimdi
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Partiyle ne alakası var? Danışman
diyorsunuz.
TURGUT DİBEK
(Devamla) Ama, bakın, burada, bu, kamuoyuna açıklanmış
olan bir olay. Büyükşehir Belediye Başkanı ciddiye
almadığınız bir kişi midir? AKPnin Büyükşehir
Başkan adayı, Mersinde, 2004 yerel seçimlerinde
Bu kişi sizler
tarafından önemsiz bir kişi midir?
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) Hayır.
TURGUT DİBEK
(Devamla) Değerli arkadaşlar, bu arkadaşımızın
danışmanlığını yapan ve onun şirketinin
dağıtımını üstlenen diğer şirket
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Danışman diyorsunuz.
TURGUT DİBEK
(Devamla) İsimler de var, isimleri de verebiliriz. Basına
yansımış durumda.
Şimdi,
bundan ziyade, bana göre, sizin şunun üzerinde durmanız gerekir:
Değerli arkadaşlar, burada kamunun
ÜNAL KACIR
(İstanbul) İkazınıza teşekkür ederiz ama niye
partiyle bağlantı kuruyorsunuz?
TURGUT DİBEK
(Devamla) Bakın, bu markalar, kamuya mal olmuş, hazineye mal
olmuş. Kamunun bir zararı var mı? Yani, biz, emanet olarak
aldığımız seksen bir yıllık bir markayı
birilerine peşkeş çekiyor muyuz acaba ya da birilerine peşkeş
çekiliyor mu acaba diye kaygı duymanız gerekir. Kaygı
duymanız gerekir.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Tamam, kaygı duyuyoruz ama Turgut Bey, niye
bağlantı kuruyorsunuz?
TURGUT DİBEK
(Devamla) Şimdi, bu konunun incelenmesi lazım. Zaten bizim Grup
Başkan Vekilimiz Sayın Kemal Anadolun geçen hafta bu konuyla ilgili
Meclis Başkanlığına ve ilgili Bakanlığa
vermiş olduğu bir soru önergesi var. O soru önergesinde
ayrıntılı olarak bu sorular zaten soruluyor. Ama, burada bir
zarar var ise, bu zararın mutlaka önlenmesi gerekir. Çünkü, daha henüz
süreç sonuçlanmamış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum Sayın Dibek.
Buyurun.
TURGUT DİBEK
(Devamla) Değerli arkadaşlar
ÜNAL KACIR
(İstanbul) İkaz güzel, teşekkür ediyoruz ama
bağlantı kurmanızı isabetli görmüyoruz.
TURGUT DİBEK
(Devamla) Tabii, rahatsız edebilir ama buradan şunu da takdir
edersiniz: Sayın Başbakanımızın ve Maliye
Bakanının, ısrarla, her çıktıkları konuşmada
ve toplantıda Bizim dönemimizde -yani, sizin iktidarda olduğunuz
dönemde- yolsuzlukların hortumunu kestik. diye beyanları var. Tabii,
aslında, bana göre bu beyanlar eksik. Şimdi, Kestik, virgül, bizim
arkadaşlarımıza bağladık
filan denmesi gerekiyor.
Çünkü, tablo onu gösteriyor. Tablo onu gösteriyor.
Yani, ben, tabii,
sözlerimi bitirirken şunu da söylemek istiyorum:
Vatandaşlarımızı sigaranın zararlarından
korurken, anlaşılan o ki, yine ülkemizi ve ekonomimizi,
halkımızın bizlere emanet ettiği bu değerlerimizi de
AKPnin bu fırsatçılığından ve bu
davranışlarından da korumamız gerekir diyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Dibek.
Şahısları
adına söz talepleri vardır.
Sayın Bayram
Özçelik, Burdur Milletvekili; Sayın Nursuna Memecan, İstanbul
Milletvekili; Sayın Hasan Macit, İstanbul Milletvekili.
Birinci söz,
Burdur Milletvekili Sayın Bayram Özçelike aittir.
Buyurunuz
Sayın Özçelik. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAYRAM
ÖZÇELİK (Burdur) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
55 sıra sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesinde
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu kanunun amacı bu maddede ifade edilmiş. Esas yasa
çıkarken, özellikle kamuoyunda, sanki, sigara içenleri tamamen tecrit
etmek, sigara içenlerle mücadele etmek gibi bir algılama söz konusu.
Aslında, bu, bu noktada, bu içerikte değil. Amacımız,
özellikle pasif içicileri korumak, bunun yanında sigara endüstrisinin yeni
tüketiciler kazanmaması için mücadele etmek ve
çocuklarımızı da bu yasa tasarısıyla
koruyabilmek.
Sigara
tiryakileri sigara içme isteklerini genellikle şöyle açıklarlar:
Gergin olduğum zaman içiyorum., Dikkatimi toplamak için içiyorum.,
Canım sıkkın olduğu zaman içiyorum., Üzgün olduğum
zaman içiyorum., Sinirli olduğum zaman yatışmak için
içiyorum. Yalnızca bir sigara bu kadar şey verebilir mi? Bu sorunun
cevabı, sigaranın barındırdığı kimyasal
maddelerin psikolojik etkilerinde yatıyor.
Sigara
bağımlılarını kendisine bağlayan nikotin, kokain
ya da amfetamin kadar güçlü ve onlara benzer bir uyarıcıdır,
tiryakiye sürekli sigara içme isteği veren şey de odur. Nikotin,
sigara içen kişiyi uyarır, kalp çarpıntısına, yüksek
tansiyona, kişinin nefes alıp verişinin hızlanmasına
sebep olur. Ne yazık ki bu etkiler yirmi dakika içinde kaybolur ve tiryaki
bir sigara daha yakar. Önünde sonunda sigara kullanan herkes, nikotin
ihtiyacı duymaya başlar. Nikotin güçlü bir uyuşturucudur ve
mutlaka bağımlılık yapacaktır. Nikotine bağlanan
bir vücut beyne sürekli "nikotin istiyorum" mesajı yollayacak ve
bağımlı kişi sigara üstüne sigara yakmaya
başlayacaktır.
Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Özçelik.
Şahıslar
adına ikinci söz Sayın Nursuna Memecan, İstanbul Milletvekili.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın
Memecan.
NURSUNA MEMECAN
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinize saygıyla selamlıyorum.
Bu seneye,
hepimizin, çoluk çocuğumuzun sağlığını ve
geleceğini yakından ilgilendiren böyle bir kanunla
başladığımız için çok mutlu olduğumu belirtmek
istiyorum. Ayrıca, yüce heyetinizin aşağı yukarı bütün
milletvekillerinin mutabık olduğu bir kanunla da
başladığımız için bunu güzel bir başlangıç,
hayırlı bir başlangıç olarak görüyorum. Yeni
yılın hepimize hayırlara vesile olmasını, güzel,
huzurlu ve mutlu bir sene geçirmemizi diliyorum hep beraber inşallah.
Sigara ve
diğer tütün ürünlerinin kullanımını azaltmayla ilgili bütün
girişimleri takdir ediyorum ve bütün gücümle destekliyorum. Sigara
kullanımıyla getirilen yeni düzenlemenin ilk günden uygulamaya
geçirilmesi ve taviz verilmemesi çok etkili olacaktır. Mesuliyet sahibi
herkesin kanunun uygulanmasını yaygınlaştırmada
kendini sorumlu hissetmesi gerekir diye düşünüyorum.
Bilimsel
araştırmalar, sigaranın zararları konusunda hep aynı
sonuca vardılar. Sigaranın hiçbir yararı belirlenemedi ama insan
vücudu için gayet zararlı ve daha fenası alışkanlık
yapan bir madde olduğu defalarca tespit edildi. Sigara içen kadar
çevresindeki insanlar da dumandan zarar görüyorlar. Bunlar da bilimsel olarak
defalarca kanıtlandı.
Bizde sigara
kullanımı maalesef çok çok yaygın. Toplumun tüm kesimlerinde
yoğun, kontrolsüz ve de hatta biraz da bilinçsiz bir sigara
kullanımı var. Memleketimizde çocukların gittikçe küçülen
yaşlarda sigaraya başlamaları bence çok acıklı.
Öğrencilerin sigara içmeyi su içmek kadar normal algılamaları
çok üzücü. Acilen önleyici ve eğitici uygulamaların gündeme
alınmasında aktif olmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu
konuda da hepimize teker teker görev düştüğünü, biz büyükler olarak
hepimize teker teker görevler düştüğünü düşünüyorum.
Yurt
dışından Türkiyeye girildiğinde, havaalanlarından
başlayıp taksilerde ve restoranlarda devam eden sigara dumanı
maalesef insanı hemen çarpıyor ve maalesef, turistlerin memleketimiz
hakkında aklında kalan Türkiye hatıralarından biri
oluyordu. Memleketimiz, hatırlanacak binbir güzel özelliği
arasında böyle bir konu olmasını da hiç hak etmiyordu.
İnşallah, yeni uygulamayla bundan sonra böyle olmayacak, temiz ve
güzel bir Türkiye hatırlanacak.
Biz, bu durumda
olmak zorunda hiç değiliz, duman altında yaşamak zorunda
olmamalıyız. Sigara dumanlı bir hayat, içen için de içmeyen için
de bir mecburiyet değil. Dumansız bir hayata, temiz havalı bir
hayata geçmek, istersek bizim elimizde. Küçük yaştan itibaren sürekli
olarak sigara özeni ve özentisiyle değil de sigara gerçeğiyle
karşılaşılan toplumlardaki çocuklar, sigaraya hiç
başlamayabiliyorlar. Çocuklara küçük yaştan itibaren sigara ile
ilgili bilgiler verilip, zararları örneklerle, istatistiklerle, filmlerle
anlatılınca çocuklar sigaranın özenilecek bir şey
olmadığını öğrenebiliyorlar; sigaranın statü
sembolü olacak bir şey olmayı hak etmediğini anlayabiliyorlar;
öz güvenleri için bir katkısı olmayacağını
görebiliyorlar; kendilerini, boğazını yakan kötü bir dumana
alıştırmaya uğraşmıyorlar, sigara içen tek tük
arkadaşlarına da özenti ile beğeni ile bakmıyorlar. Sigara
bağımlısı olan büyükler de bu tür pozitif önlemlerden
etkilenebiliyor ve daha da bir bilinçle sigarayı bırakma konusunda
kararlı olabiliyorlar.
Bu tür pozitif
önlemler, bugün görüşmekte olduğumuz kanun gibi yasaklayıcı
ve sınırlayıcı önlemlerle de desteklenince daha da etkili
oluyor.
Başka
ülkelerde de kapalı yerlerle ilgili yasa çıktıktan sonra sigara
tüketiminde büyük azalmalar oldu, inşallah bizde de olacak.
Yasaklayıcı önlemler zaten önlem almak isteyen iş yeri sahibi,
restoran sahibi, taksici, otobüs şoförü gibi, topluluklara hizmet verenler
için çok büyük rahatlık sağlıyor. Uygulamanın
yaptırımı olması toplu yerlerde hizmet verenler için
gerekçe oluyor. Taksisinde sigara içilmesini zaten istemeyen taksici,
sigarasını yakmak üzere olan müşteriye nasıl
söyleyeceğini bilemezken, şimdi bu kanun olursa yasa ve ceza
uygulaması ile yeterli gerekçeye sahip olmuş olacak, daha kolay yaptırımda
bulunabilecek.
Bu konudaki
caydırıcı önlemler ilk başta, sanki
alınamazmış gibi görünse de dünyanın pek çok ülkesinde, hiç
beklemediğimiz ülkelerde dahi örneklerinde olduğu gibi gayet
başarı ile uygulanabiliyor.
Amerikada sigara
içmek ile ilgili eğitimler, sınırlayıcı,
yasaklayıcı önlemlerle sigara tüketimi yirmi yılda yüzde 10
azalma göstermiş. Amerikada da restoranlarda, barlarda sigaranın
yasaklanacağı haberi ilk çıktığında sigara içen
insanların perişan olacağı, birçok restoran, barın
kapanacağı, işsiz kalacağı zannedilmişti. Hâlbuki
hiç öyle olmadı, uygulama gayet başarılı oldu, temiz
havalı restoranlarda yemek de sohbet de çok daha tatlı oldu.
Californiada bugün, kapalı yerlerde sigara içmek yasak.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Memecan, bir dakika ekledim.
Tamamlayınız
lütfen.
NURSUNA MEMECAN
(Devamla) Yirmi şehirde ise parklarda ve plajlarda da sigara içmek
yasak.
Bu konuda tabii,
cezanın büyüklüğü küçüklüğü kadar bireylerin kanuna saygı
anlayışı da kanunun uygulamasında çok etkili oluyor. Hiçbir
bireyin, konumundan, mevkisinden ötürü sigara içilmemesi gereken bir yerde
sigarasını yakmaması, müdahale edene de müdahale etmemesi
gerekiyor. Sigara içilmiyor ise orada sigara içilmemesine öncelikle antrenör,
öğretmen, iş yeri sahibi, bakan, milletvekili gibi toplumda rol
sahibi kişilerin örnek olmaları yararlı olacak diye
düşünüyorum.
Kanunun hepimize
hayırlı olmasını diliyorum. Sigara içilmemesiyle ilgili
yasakların sıfır toleransla uygulanmasına hepimizin dikkat
etmesi gerektiğine inanıyorum.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum, teşekkürler. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Memecan.
Şimdi, madde
üzerinde soru-cevap işlemi yapacağız.
İlk soru,
Sayın Uslu.
CEMALEDDİN
USLU (Edirne) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bugün
basınımızda, 2007nin en çok konuşulan icraatlarından
elektronik sigaranın Türkiyeye böcek ilacı olarak girdiği ve
böcek ilacı lisansıyla satıldığı ifadeleri yer
almıştır. Hâl böyle ise bu ürünün ithalatına ne zaman, kim
izin vermiştir? Toplamda ne kadarlık ithalat
yapılmıştır? Şimdi, ithalatın
yasaklanmasını kim istemektedir? Bu ürünün kullanılmasından
dolayı sağlık yönüyle uğranılan zararın boyutu
nedir? Telafisi ne şekilde olacaktır? Ayrıca, bu bir skandal ise
müsebbipleri hakkında bir işlem başlatılacak mı?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Efendim,
aslında kanun, kanun tekniğine uygun olarak düzenlenmemiş.
Biliyorsunuz, kanunlarda önce amaç maddesi, sonra kapsam maddesi
Şimdi, bu
kanunda amaç maddesi 1inci maddede belirtilmiş. Ama, 3üncü maddede diyor
ki: Tütün ürünlerinin içilmesi yasaklanan yerler. Onun (6) numaralı
bendi var. Orada da Bu Kanunun uygulanmasında tütün ürünü ibaresinden,
tüttürülerek kullanılmak üzere tamamı veya kısmen tütün
yaprağından imal edilmiş madde sayılıyor.
Aslında bunun kapsam maddesi olması lazım. Yani, tütün mamulleri
nedir, neyi kapsıyor?
Şimdi,
Sayın Başkan, kanunda ayrıca, biliyorsunuz kanun tekniğinde
1, 2, 3 bent, ondan sonra eğer maddenin başlığında 1,
2, 3 yoksa o fıkradır. Şimdi, mesela cezayla ilgili 5inci
maddeyi alıyoruz: Bu Kanunun 2nci maddesinin birinci ve dördüncü
fıkralarında belirtilen hallerde diyor. Bu 2nci maddenin (1)inci
ve (4)üncü fıkrası hangisidir? Komisyon bize izah etsin. Yani,
Adalet Komisyonu hep İç Tüzükün 77nci maddesine
sığınarak
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Barış.
TANSEL BARIŞ
(Kırklareli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Öncelikle
halkımızın yeni yılını kutluyorum.
Sayın
Bakanım, coğrafi olarak yedi bölgeye ayrılan ülkemizde, sigara
en çok hangi bölgede tüketilmektedir?
Gelir durumuna
göre hangi kesim daha çok sigara tüketmektedir?
Sayın
Bakanım, akciğer kanseri ve mesane kanserleri en çok hangi bölgelerde
ve hangi gelir grubunda görülmektedir ve bu kanserler sigara tüketimiyle
doğru orantılı mıdır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Tankut.
YILMAZ TANKUT
(Adana) Sayın Başkanım teşekkür ediyorum.
Sigara içmenin
ziyanlarından bahsedildi. O manada da ziyanın ne olduğunu
hemen hemen bütün konuşmacılara tek tek ifade ettiler. Bu konuda da
herkes mutabık kaldı.
Ben Sayın
Bakanımıza sormak istiyorum, belki daha önce de sorulmuştur ama
yine de sormak istiyorum: Acaba aktif ve pasif sigara içicilerinin bir
yılda toplam olarak sağlık sektörüne olan ekonomik
maliyetleriyle ilgili bir hesaplama yapılmış mıdır?
Yapılmış ise bunun tutarı ne kadardır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Enöz.
MUSTAFA ENÖZ
(Manisa) Sayın Başkanım,
aracılığınızla Sayın Bakanıma soruyorum:
Getirilen yasa ile özellikle kahvehanelerde de sigara yasaklanacaktır.
Kahvehanelerin birçoğu da bu durumda kapanma tehlikesiyle karşı
karşıya kalacaklardır. Bununla ilgili olarak bir rehabilitasyon
çalışması var mıdır? Etki analizi
yapılmış mıdır?
Bu cümleden
olarak, kahvehanelerde, yasaya uygun hâle getirilmesi için, dönüştürülmesi
için bir kredi desteği düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Akkuş.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Sayın Başkan, yasada köy kahveleri,
kahvehanelerdeki sigara yasağı kapsamının
dışında tutulmaktadır. Bu nasıl bir
anlayışın ürünü? Sigaranın köydeki vatandaşlara
zararı yok mu?
BAŞKAN
Sayın Yunusoğlu.
SÜLEYMAN
LATİF YUNUSOĞLU (Trabzon) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın
Bakanım, halkımızı tütün ve tütün mamullerinin
zararlarından koruyan yasa tasarısını görüşüyoruz ve
bu kanun maddesinin çıkmasını da destekliyoruz, fevkalade önemli
ve halkımızı koruyucu bir kanun olduğuna inanıyoruz.
Ancak başkentte de olmak üzere, birçok ilimizde ve ilçemizde nargile
evleri vardır. Bu kanunlaştığı zaman bu nargile
tiryakileri ve nargile evleri hakkında ne tür tedbirler düşünülüyor?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Birgün.
RECAİ
BİRGÜN (İzmir) Sayın Başkan, Sayın Bakana
Bu getirilen yasa
ile sigara içenlere kurallara uymadığı zaman bir cezai müeyyide
öngörülmüş ancak sigara içilmesi yasak olan yerlerin sahipleri bu kanun
kapsamı dışında bırakılmış yani
kahvehanede bir şahıs sigara içiyorsa cezaya muhatap oluyor ama
kahvehane sahibi sanki bunun dışında bırakılıyor
gibi. Bunu düzeltmeyi düşünüyorlar mı?
BAŞKAN Sayın
Hıdır.
MEHMET NİL
HIDIR (Muğla) Sayın Bakanım, özellikle kardiyovasküler sistemi
ve beyin damarlarını tıkadığını
bildiğimiz tütün ve tütün mamullerinden dolayı Türkiyede ölüm
sayısı ne kadardır?
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Buyurun
Sayın Bakanım.
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Sayın Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Öncelikle, bu
elektronik sigara meselesiyle ilgili soruya cevap vermek istiyorum çünkü
şu anda güncel durumda bir konu. Bazı ülkelerde nikotin
sakızları, nikotin bantları gibi ürünler sigarayı
bıraktırmak için yardımcı araçlar olarak
kullanılıyor. Bizim ülkemizde de bunlar,
Bakanlığımızın İlaç ve Eczacılık Genel
Müdürlüğünden ruhsat ve izin almaktadır. Bazı ülkelerde de
işte, şu anda halkımız tarafından elektronik sigara
diye bilinen nikotin buharı kullanılmaktadır. Bunlar son
zamanlarda bu ülkelerde de yaygınlaşmaya
başlamıştır. Ancak bunların Dünya Sağlık
Örgütü ve ilgili bilim adamlarının incelemeleri sonucunda resmi
olarak tavsiye edilen bir yöntem olmadığını da biliyoruz.
Dolayısıyla, bu ürünlerin içeriklerinin ve dozlarının
belirlenmesi için Sağlık Bakanlığımızın
yetkili olması gerektiğini düşünüyoruz.
Şimdi,
piyasada, satılan bu ürünler Sağlık Bakanlığından
herhangi bir izin almamış ürünler ve ülkeye girişleri de
farklı şekillerde olmuş. Mesela, gümrük tarifeleri
itibarıyla, haşere ilaçları maddesinin altında bile ülkeye
girdiğini tespit ettik. Dolayısıyla, bu tespitler
yapıldıktan sonra, İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğümüz
konuyu bilim adamlarına inceletti ve 31/12/2007 tarihi itibarıyla
-ilgili komisyonlar- bu ürünlerin izin alınmadığı sürece
yasaklanması ve özendirici olması dolayısıyla da hiçbir
zaman reklamlarına müsaade edilmemesi şeklinde Sanayi ve Ticaret
Bakanlığımıza bir yazı yazdık. Bugün,
basında, bazı gazetelerde, bazı basın-yayın
organlarında, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının
Bakanlığımızın bu talebini uygun
bulmadığı şeklinde ifadeler var. Bunlar gerçekle
bağdaşmıyor. Henüz Ticaret ve Sanayi Bakanlığına
yeni yazılmış bir yazının nasıl uygun
bulunmadığını söyleyebiliriz?
Bakanlığımız, diğer kurumlarla olduğu gibi,
Sanayi ve Ticaret Bakanlığıyla da bu hususta yakın bir
iş birliği içinde çalışıyor.
Bu hususta, bir
skandaldan bahsetmek de mümkün değil. Ürünlerin güvenilirliği ve
sigarayı bıraktırma konusundaki bilimselliği yeterli
görülmediği için Bakanlığımız böyle bir kararı
alıyor. Dolayısıyla, bir mevzuat boşluğundan
doğan bir sıkıntının vatandaşlarımız
açısından yaşanmaması için bu tedbirleri almış
bulunuyoruz.
Sigaranın
hangi bölgede, gelir durumuna göre nasıl tüketildiğiyle ilgili
hususlara yazılı olarak, müsaade ederseniz, cevap verelim.
Ancak -yine
soruların içerisinde vardı- sigara veya başka şekilde tütün
kullanımının akciğer ve mesane kanserleriyle çok yakın
ilişkisini biliyoruz. Akciğer kanseri olan insanların yüzde
90ının tütün kullanan kişiler olduğunu, geride kalan yüzde
10un da çok büyük bir kısmının tütüne pasif biçimde maruz kalan
insanlar olduğunu biliyoruz.
BAŞKAN
Sayın Bakan, Komisyona bir soru sorulmuştu. Süreyi tamamlamak
üzereyiz.
SAĞLIK BAKANI
RECEP AKDAĞ (Erzurum) Tamam, ben hemen kısa süre içerisinde
bitireceğim.
Kahvehaneler
açısından, geçiş dönemi için bir süre verilmesini
düşündüren, yani böyle öngören bir önerge
hazırlandığını biliyorum kanunla alakalı olarak.
Dolayısıyla, köy kahvehaneleri bu Kanunun kapsamı
dışında tutulmayacak, ama kendilerine bütün kahvehaneler,
restoranlar ve köy kahvehaneleri için bir geçiş süreci koymuş
olacağız. Nargile evleri için hiçbir şey düşünmüyoruz, çünkü
bunların gerçekten kapalı ortamda içilmemesi lazım.
Diğer
sorulara müsaade ederseniz yazılı olarak cevap vereyim. Ben, Komisyon
Başkanımıza sözü bırakayım.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakan.
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Kamer
Genç, sanıyorum 2002den sonra milletvekili olmadı, olmadık. O
dönemden sonra parlamento hukukunda, yasama tekniğinde gelişmeler
oldu ve fıkra numaraları, parantez içerisinde numaralar şeklinde
numaralandı. Bu madde tek fıkradan ibaret, 2nci madde tek
fıkradan ibaret. Ancak bundan sonraki değişikliklerde,
olası fıkraların eklenmesi durumunda bütünlüğü
sağlamak için, (2), (3), (4) devam edecek.
2nci maddeyle
ilgili, yani değiştirilen, muaddel, kanunun 2nci maddesiyle ilgili
bir sorusu var. Erken sorudur, madde sırası geldiği zaman
cevaplandıracağım.
Teşekkür
ediyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, bana sataştı, söz istiyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3- 4207
sayılı Kanunun 2 nci maddesi başlığı ile birlikte
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Tütün
ürünlerinin içilmesi yasaklanan yerler
MADDE 2 (1) Tütün
ürünleri;
a) Kamu hizmet
binalarının kapalı alanlarında,
b)
Koridorları dahil olmak üzere, her türlü eğitim, sağlık,
ticaret, sosyal, kültürel, spor, eğlence ve benzeri amaçlı özel hukuk
kişilerine ait olan ve birden çok sayıda kişinin
girebileceği konutlar hariç, binaların kapalı alanlarında,
c) Taksi hizmeti
verenler de dahil olmak üzere, karayolu, demiryolu, denizyolu ve havayolu toplu
taşıma araçlarında,
ç) Okul öncesi
eğitim kurumlarının, dershaneler dahil olmak üzere ilk ve orta
öğrenim kurumlarının, onsekiz yaşını
doldurmamış kişilere yönelik kültür ve sosyal hizmet
binalarının, sağlık hizmetlerinin verildiği
kurumların ve ibadethanelerin müştemilâtı mahiyetindeki
açık alanlarında,
tüketilemez.
(2) Ancak,
a) Kamu hizmet
binalarında,
b) Birden çok
sayıda kişinin istihdam edildiği çalışma
alanlarında,
c) Özel hukuk
kişilerine ait olan lokantalar ile kahvehane, kafeterya, birahane gibi
eğlence hizmeti verilen işletmelerde,
ç)
Şehirlerarası veya uluslararası güzergâhlarda yolcu
taşıyan demiryolu ve denizyolu araçlarında,
tütün ürünleri
tüketilmesine mahsus alanlar oluşturulur. Bu alanlara onsekiz
yaşını doldurmamış kişiler giremez.
(3) Otelcilik
hizmeti verilen işletmelerde, tütün ürünleri tüketilemez. Ancak, bu
ürünleri tüketen müşterilerin konaklamasına tahsis edilmiş
kısımlar oluşturulur.
(4) Açık
havada yapılan her türlü spor, kültür, sanat ve eğlence
faaliyetlerinin yapıldığı yerler ile bunların seyir
yerlerinde tütün ürünleri kullanılamaz. Ancak bu tesislerde, tütün
ürünlerinin tüketilmesine mahsus alanlar oluşturulur.
(5) Tütün
ürünleri tüketilmesine tahsis edilen kapalı alanların koku ve duman
geçişini önleyecek şekilde tecrit edilmesi ve havalandırma
tertibatı ile donatılması gerekir. Ancak, ikinci
fıkranın (c) bendi kapsamına giren işletmelerin kapalı
alanlarında tütün ürünleri kullanmayanların sağlığını
tehlikeye düşürmeyecek tarzda ve kullanım alanlarının
yarısından az olmamak üzere tütün dumanından ve kokusundan
havalandırma ve benzeri yollarla arındırılmış
ayrı yerler düzenlenir. Bu düzenlemeyi yapmayan veya yapamayan yerlerin
tamamında tütün ürünleri içilemez. Bu fıkra hükmü, belediye
sınırları dışındaki kahvehanelerle ilgili olarak
uygulanmaz. Ancak, bu kahvehanelerde yeterli havalandırma tertibatı
oluşturulur.
(6) Bu Kanunun
uygulanmasında "tütün ürünü" ibaresinden, tüttürülerek
kullanılmak üzere tamamen veya kısmen tütün yaprağından
imal edilmiş madde anlaşılır."
BAŞKAN
Madde üzerinde gruplar adına söz talebi vardır.
İlk söz,
Milliyetçi Hareket Partisi adına Ordu Milletvekili Sayın Rıdvan
Yalçına aittir.
Buyurun
Sayın Yalçın. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on
dakika.
MHP GRUBU ADINA
RIDVAN YALÇIN (Ordu) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
görüşülmekte olan 55 sıra sayılı Tütün Mamullerinin
Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 3üncü maddesi üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi Meclis Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Geçmiş nesillerin gururlanacağı, gelecek nesillerin
örnek alacağı başarılarla dolu yeni yıllar ümidiyle,
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle ifade
etmeliyim ki milletimizin varlık ve bekasını ancak
sağlıklı nesiller yetiştirebilirsek
sağlayabileceğimize inanan ve toplum
sağlığını güvenlik kadar önemseyen bir parti
adına burada konuşuyorum.
Sigara, teklif
üzerinde konuşan teklif sahibi ve diğer konuşmacıların
da belirttiği üzere, binlerce zehri bünyesinde barındıran,
özellikle kalp-damar hastalıkları ve kanser
hastalığının doğrudan nedeni olarak kabul edilen,
zararları benim gibi içenler tarafından da kabul edilen bir maddedir.
Ancak, bu gerçekler ülkemizin diğer gerçeklerini kapatmıyor
değerli arkadaşlarım. Tütün zararlarının önlenmesi
hususunda, en azından pasif içicilerin korunması bakımından
ciddi önlemler alınması gerektiğine ben de
katılıyorum. Ancak, bir yasanın en önemli özelliği, bana
göre, uygulanabilirliğidir. Günlük yaşamda uygulanabilir bir yasa
çıkaramayan bir Meclis saygınlığını ve
inandırıcılığını kaybetme riskiyle
karşı karşıya kalır.
Yürürlükteki 4207
Sayılı Yasada 5 kişiden fazla kişinin bulunduğu
yerlerde sigara içilmesi, zaten yasaklanmış durumda. Aynı
Yasada, on sekiz yaşından küçüklere de sigara satılması
yasak. Zannediyorum, ülkemizde en çok ihlal edilen yasa bu Yasa olmasına
rağmen, yanılmıyorsam, sadece 4 kez müeyyide uygulanmıştır.
Ancak, bu yasayı küçümsemiyorum. Neticede, toplu taşım
araçlarında getirdiği yasak da başarıyla
uygulanmış, toplumca da benimsenmiştir.
Ülkemizde on
sekiz yaş altı çocukların -değerli arkadaşlarım,
burası çok önemli- yasak olmasına rağmen, yüzde 90ı
bayilerden sigara alırken bir problem yaşamıyor ve hatta ne
üzücüdür, ana babalar çocuklarını, küçücük çocuklarını
bakkala, markete sigara almaya gönderiyor ve onlar da çok rahatlıkla
sigarayı alıp eve getirebiliyorlar. Daha üzücü bir rakam var
önümüzde: On sekiz yaş altına sigara satılması yasak
olmasına rağmen ülkemizdeki gençlerimizin,
çocuklarımızın yüzde 90a yakını on sekiz ve daha alt
yaş gruplarında sigarayla tanışıyor.
Şimdi,
değerli arkadaşlarım, biz, mevcut Yasayı, mevcut
yasakları uygulayamamışken ve ne yazık ki,
bırakın sigarayla uğraşmayı, okul önlerinde ekmek
arası uyuşturucu satılmasına şahit olurken,
şimdi, ölçüsüz bir genişletmeyle bu Yasanın kapsamını
daha da genişletmeye kalkıyoruz. Bu yasada, 5 kişilik
yasağı uygulayamadığımız bir Yasanın
kapsamını bütün kamu kurumu alanlarına şamil ediyoruz. Ee,
şimdi, sigara tiryakisi bir sayın vali, bir cumhuriyet
başsavcısı ve hatta bir milletvekili kendi makam odasında
bu yasağa uymayacaksa bunun denetimini kim yapacak, kim ceza kesecek? Bir
yakınını kaybetmiş bir insan o üzüntü içerisinde tiryakisi
olduğu sigarayı hastanenin
bahçesinde, açık alanda içiyorsa, buna acaba o psikoloji içerisinde
kim gidip mani olacak? Stadyumda, açık hava konserlerinde aynı anda
on binlerce kişinin bu yasağı ihlal etme
olasılığını acaba hiç düşündük mü?
Değerli arkadaşlarım,
ülkemizde 400 bin tane kahvehane var, binlerce eğlence yeri var, nargile
salonları var ve benzer işletmeler bu yasaklardan etkilenecekler.
Peki, buraların biz denetimini hangi personelle yapmayı düşünüyoruz?
Akıl hastaneleri ve cezaevlerinde bu yasağın
uygulanabileceğine acaba, bu teklifin sahipleri inanabiliyorlar mı?
Değerli
arkadaşlarım, biz, bir parlamenter heyetle İrlandaya bu konuyla
ilgili bir araştırmaya gitmiştik. Çok ilginçtir İrlandada
sigara yasağı talebi bar çalışanlarından gelmiş.
Orada bar çalışanlarının üyesi olduğu çok güçlü bir
sendika var, bu konu ilk, toplumun gündemine bu kanalla gelmiş ve uzun
zamandır da uygulanıyor. Fakat İrlandada bir şey
yapılmış; aylarca sendikalarla, bar işletenleriyle, sivil
toplum kuruluşlarıyla ortaklaşa çalışmalar
yapılmış, kamuoyu desteği alınmış,
medyanın desteği alınmış. İrlandada en ucuz
sigara 7 euro.
Şimdi,
ülkemize gelirsek değerli arkadaşlarım, bu yasadan toplum hâlâ
haberdar değil. Biraz magazin boyutuyla toplum ilgili gibi gözüküyor ve
çok ciddiye de almıyor. Bu yasa, bu teklif önümüze gelmeden, hangi
sendikayla, hangi sivil toplum kuruluşlarıyla, esnaf odalarıyla,
sağlık kuruluşlarıyla bir çalışma
yapılmıştır; bunlardan biz mi haberdar değiliz diye
merak ediyorum.
Değerli
arkadaşlarım, milyonlarca insanın yaşamını direkt
etkileyecek böyle bir yasağı uygulamak, bu konunun
taraflarının desteğini almadan mümkün olamaz. Bu, sadece ceza
tehdidi ve zabıta gücüyle yapılacak bir mücadele değildir.
Bize
İrlandada sigara yasağına ilişkin önerilen ilk ciddi
teklif, fiyatların yükseltilmesi olmuştur değerli
arkadaşlarım. Şimdi, asgari ücretin 435 YTL olduğu bir
ülkede sigara fiyatlarını ne kadar yükseltmek adil olacaktır?
Bunu da takdirlerinize sunuyorum.
Değerli
arkadaşlarım, teklifte sigara firmalarının reklam ve
sponsorlukları da yasaklanıyor. Ne yazık ki -burayı da
özellikle dikkatlerinize arz ediyorum- sigara yasağını en
katı uygulayan ülkelerde bile sigara tüketimi ya hiç düşmüyor ya da
anlamlı şekilde düşmüyor. Bana göre, sigaranın bir mamul
olarak reklama ihtiyacının olmadığını
düşünüyorum arkadaşlar, belki markalarının reklama
ihtiyacı olabilir ama sigaranın bir mamul olarak reklama
ihtiyacı yok. Eğer işe yarayacaksa Milliyetçi Hareket Partisi
olarak sigara ve tütün kelimelerinin sözlüklerden
çıkarılmasına da varız, ama bunu bu yasakla
yapamayacağımızı biliyorum.
Şimdi,
eğer tüketim düşmeyecekse gerçekten -ülkemizde de bunu
yaşayacağız- biz sigara firmalarının çok daha iyi
işlerde kullandıkları paraları da kendilerine iade etmiyor muyuz?
Reklam gelirlerini, reklam alanların aleyhine genişletmiyor muyuz?
Benim önerim, benim teklifim, böyle bir yasak yerine, isimlerini kullanmadan,
sigara firmalarının cirolarının belli bir
kısmını, eğitim, sağlık ve kültür işlerine
harcama mecburiyeti getirilmesi şeklinde olacaktır.
Değerli
arkadaşlarım, değinilmeyen bir kısmı bu teklifin: Ne
yazık ki, Orduya her gittiğimde, Bağ-Kurunu ödeyebilen daha az
esnafa rastlıyorum. Lütfen, sizler de illerinizde zahmet buyurun, sorun,
tapu daireleri, son iki aydır özellikle, haciz işlemekten tapu
işlemleri yapamıyor. Bu teklifin esnaflar üzerine de birtakım
yükümlülükler getirdiğini görüyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bütün bu anlattıklarım sigarayı
savunduğumuz anlamına gelmemelidir. Yalnızca, ülkemiz gerçekleriyle
örtüşen, sonuç almamızı sağlayabilecek bir yasa istiyoruz.
İşte bunun için, kamuoyunda ve konunun taraflarıyla yeterince
tartışılmadan önümüze getirilmiş bu teklifin geri
çekilerek, kamuoyu desteği sağlandıktan sonra, daha ciddi ve
sonuç almaya dönük bir teklif olarak huzurlarınıza getirilmesinin
daha doğru olduğunu düşünüyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bu teklifte, sigarayı bırakmak isteyenlere
karşı devletin görevleri de yer almalıdır. Gerçekten
çocuklarımızın sigaraya başlamaması
amaçlanıyorsa, okul idareleri, okul aile birlikleri ve aileler
arasında bir çalışma öngörülmelidir. Biraz önce anlattım,
çocukların yüzde 85i on sekiz ve altı yaşlarda, yani sigara
satın almalarının yasak olduğu dönemde sigaraya
başlıyorlarsa ve bu yasak hâlen var ve biz bunu uygulayamıyorsak,
bu konuda çok daha ciddi çalışmalar yapmamız gerektiğini
düşünüyorum.
Değerli
arkadaşlarım, yasaklamak yerine, özellikle okul öğrencilerinin
enerjilerini olumlu alanlarda harcayabilecekleri, boş
zamanlarını bir kültürel, sportif ya da bilimsel aktiviteyle
doldurabilecekleri, sınıf geçme koşulunun yalnızca ders
başarısı değil bir hobi başarısına da
bağlanarak bu konudaki eksikliği giderilebileceğimizi ümit
ediyorum.
Sonuç olarak, ölü
doğacak bir kanun yapmak istemiyorsanız değerli arkadaşlarım,
bu yasayı, gelin, bütün taraflarıyla kamuoyu desteğini alacak
şekilde yeniden gözden geçirip Genel Kurula öyle arz edelim ve sonuç
alalım temennisinde bulunuyor, hepinizin yeni yılını
kutluyorum, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Yalçın.
Şimdi,
birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.56
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.13
BAŞKAN : Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER : Fatoş GÜRKAN (Adana), Fatma SALMAN
KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 44üncü
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
55 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Komisyon ve
Hükûmet burada.
Teklifin 3üncü
maddesi üzerinde söz sırası, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Mersin Milletvekili Sayın Vahap Seçerde. (CHP sıralarından
alkışlar)
Buyurun
Sayın Seçer.
CHP GRUBU ADINA
VAHAP SEÇER (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 55
sıra sayılı kanun değişikliği teklifinin 3üncü
maddesi hakkında grubum Cumhuriyet Halk Partisi adına söz
almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ayrıca, 3
Ocak Mersinin düşman işgalinden kurtuluşunun 86ncı
yıl dönümünde, bu vatan uğruna canlarını feda eden
atalarımızı rahmet ve saygıyla anıyor, sevgili
Mersinli hemşehrilerimin bu onurlu gününü kutluyorum.
Değerli
milletvekilleri, görüştüğümüz kanun değişikliği
teklifi, iktidarın, muhalefetin üzerinde hemfikir olduğu,
dolayısıyla direkt toplum sağlığını tehdit
eden bir unsur olduğu için tütün mamulleri, hem iktidar hem de muhalefet
bu konuda ortak bir tavır sergilemekte ve bu kanun
değişikliği teklifinin bir an önce geçmesi için de gerekli
çabaları göstermektedir.
Sigaranın
sağlığa zararı, toplum sağlığına, birey
sağlığına zararı tartışılmaz bir gerçektir.
Batılı gelişmiş ülkeler bu gerçeğin farkına
bizden çok daha yıllar önce varmışlar ve bu konuda, toplumun
sağlığını koruyucu tedbirler alma adına bundan
çok yıllar evvel gerekli tedbirleri almışlardır.
Daha önce
çıkan 7/11/1996 tarihli 4207 sayılı Yasanın, özellikle
uygulamada yetersiz kaldığı hepimizce aşikârdır. Bu
sebeple, böyle bir kanun
değişikliği teklifi Meclis Genel Kurulu gündemine
gelmiştir. Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz de bunun geçmesi
taraftarıyız ve bu yasa değişikliği teklifini olumlu
buluyoruz, onaylıyoruz. Ancak, 3üncü maddede bazı konularda,
bazı alt maddelerde, Dünya Sağlık Örgütü Tütün Kontrol Çerçeve
Sözleşmesi hükümlerine uygun hâle getirilerek özellikle yaşlı
bakımevlerinde, ruh ve sinir hastalıkları hastanelerinde ve
cezaevlerinde tütün kullanımı konusunda istisnalar getirilmesinin
gerektiğini düşünüyoruz .
Değerli
arkadaşlarım, tütün mamullerinin topluma verdiği zararları
önleme konusunda tedbirler alırken bireylerin temel hak ve özgürlüklerine
de zarar getirmeden, zeval getirmeden birtakım tedbirlerin
alınması gerektiğini düşünüyorum. Elbette ki, sigara,
direkt kullanıcısına zarar verdiği gibi çevresinde bulunan
fertlere, bireylere de tartışılmaz zararlar veriyor. Bizim
buradaki asıl amacımız, sigara kullananları, cazip hâle
getirilen birtakım eylemlerden uzak tutmak -reklam gibi, promosyon gibi-
ayrıca pasif içici konumundaki bireyleri de, vatandaşları da
dolaylı olarak sigaranın zararlarından korumaktır.
Bu duygu ve
düşüncelerle, Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu yasa
değişikliği teklifinin kanunlaşması için destek
olduğumuzu belirtiyoruz.
Toplum
sağlığını tehdit eden önemli konulardan diğer bir
husus da, maalesef toplumumuzda son günlerde önemli bir artış
gösteren uyuşturucu kullanımı konusudur. Toplum öyle bir duruma
geldi ki ilköğretim seviyesinde, ilköğretim okulları önünde
çocuklarımıza, evlatlarımıza, maalesef uyuşturucu
satılır hâle geldi.
Elbette ki
emniyet güçleri, kolluk güçleri, bu konuda çalışmalar yapan narkotik
şube müdürlükleri ellerinden gelen gayreti gösteriyorlar. Bu konuda
yoğun çalışmalar içerisinde olduklarını hepimiz
biliyoruz, ama maalesef bunun önünü almakta da zorluk çektiğimizi
görüyoruz.
Tabii ki bu
sosyolojik bir mesele. Bu meseleleri önlemek kolay hadiseler olmasa gerek.
Nitekim, son yıllarda Türk toplumu hızlı bir şekilde
kırdan kente göçün neticesinde, özellikle büyük metropollerde gecekondu
tabir ettiğimiz yerlerde gerekli altyapıların olmamasından
kaynaklanan, emniyet güçlerinin kontrolünü güçleştirecek birtakım
yapılaşmadan kaynaklanan bir otorite boşluğuna maruz
kalmış durumda. Özellikle bu uyuşturucu tacirlerinin faaliyet
göstermesinde en mümbit alanlar bu gecekondu alanları. Bu bölgelerde,
özellikle taşradan bu metropollere göç eden ailelerin, yoksul ailelerin
çocukları, zaten geçimlerini zar zor temin eden ailelerin çocukları
olduğu için okuldan da uzak kalıyorlar. Bu çocuklarımız
sokaklarda, maalesef, çalışmak zorunda kalıyor, yaşamak
zorunda kalıyor. İşte, bu esnada bu uyuşturucu tacirlerinin
eline düşüyorlar. Öncelikle, bu konuda faaliyet gösteren örgütler,
uyuşturucu örgütleri, bu çocuklarımızı uyuşturucuya
alıştırmak suretiyle kendi ağlarına düşürüyorlar
ve uyuşturucuya
bağımlı hâle geldikten sonra, o çocukları da, bir kurye
gibi, bir satıcı gibi, çok rahat kullanabiliyorlar. Bu konuda
hükûmetlerimizin çok ciddi tedbirler alması gerektiğini
düşünüyoruz. Çünkü, bu gençler, bu çocuklar, uyuşturucu kullanan bu
evlatlarımız bizim yarınımızın,
geleceğimizin temelini teşkil ediyorlar. O anlamda, bu konuları
önemsememiz gerektiğini düşünüyorum.
Özellikle
tarımsal üretim yapılan bölgelerde -Çukurova gibi, Trakya gibi,
Güneydoğu Anadolu Bölgesi gibi- enteresan bir esrar
yetiştiriciliği şekli ortaya çıktı, bunu da yüce Meclisle
paylaşmak istiyorum. Tarımsal üretim yapılan bölgelerde,
özellikle boy olarak
Değerli
arkadaşlarım, tabii ki, gelecekte sağlıklı nesiller
yetiştirme anlamında tütün ve tütün mamullerinin
zararlarının bilinci içerisinde, bunların hem etkilerini,
zararlarını topluma doğru anlatabilmek hem
çıkardığımız bu yasaların
uygulanabilirliğini sağlayabilmek anlamında yürütmenin bu konuda
daha dikkatli davranması gerektiğini düşünüyorum. Zira, mesele,
yasaları çıkarmakla bitmiyor, bu yasaların pratikte
uygulanabilmesi de çok önemli. İşte, daha önce çıkan 4207
sayılı Yasada bu gibi sıkıntıların olduğunu
hep beraber gördük. Umut ediyorum, diliyorum, bu
çıkaracağımız yeni yasa, yeni yasa
değişikliği bu sıkıntıları ortadan
kaldırır, daha sağlıklı, daha zinde toplumlar
yetiştiririz diyorum, hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Seçer.
Şimdi söz,
Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Diyarbakır Milletvekili
Sayın Selahattin Demirtaşta.
Buyurun
Sayın Demirtaş. (DTP sıralarından alkışlar)
Süreniz on
dakika.
DTP GRUBU ADINA
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Ben de, yeni yılın ülkemize ve tüm toplumumuza
hayırlı olması dileklerimle başlamak istiyorum.
Görüşülmekte
olan 55 sıra sayılı yasayla ilgili, Demokratik Toplum Partisi
adına 3üncü madde üzerinde görüşlerimizi belirtmek üzere söz
almış bulunmaktayım.
Değerli
arkadaşlar, bu yasa teklifi görüşülmeye
başlandığı andan bu yana bu kürsüden çok değerli
konuşmalar yapıldı. Toplum olarak son derece hassas
olduğumuz, önemli bulduğumuz bir konu üzerinde Meclis olarak da her
birimiz kendi grubumuz adına hassasiyetlerimizi belirtiyor ve bu yasanın,
mümkün olan en makul şekliyle, en uygulanabilir şekliyle
çıkması için de muhalefet olarak katkı sunmaya
çalışıyoruz.
Doğrusu,
biraz önce bir değerli milletvekilinin de ifade ettiği gibi,
özellikle bu yasanın bazı maddelerinin uygulanabilmesi bir hayli zor
görünüyor. Şimdi, bu maddelerden biri de üstünde görüşmekte
olduğumuz 3üncü madde. Özellikle bazı fıkraları pratikte
neredeyse hiç uygulanamaz, Türkiye gerçekliği göz önünde
bulundurulduğunda neredeyse uygulanması imkânsız hâle gelecek ve
ölü doğacak bir yasa maddesi ve fıkraları gibi duruyor. Fakat
şu da bir gerçekliktir ki, bazı yasalar toplumda
tartışmalarla olgunlaşır ve yasa koyucu toplumdaki bu
hassasiyetleri, tartışmaları, beklentileri dikkate alarak buna
uygun yasalar yapma gayreti içerisinde olur. Ama bazen de -özellikle bu gibi
yasalarda- toplumda bu konuda geniş bir konsensüs oluşmasa bile, en
azından bu gibi kötü alışkanlıkları önleme konusunda
bir kültür yaratma açısından önleyici tedbirler almak mutlaka ki
katkı sunacaktır. En azından, 4207 sayılı Yasada bu
yönlü değişiklikler yapıldıktan sonra, sigara içmenin,
tütün mamullerinin tüketilmesinin yasak olduğu yerler kanun
tarafından net ve açık bir şekilde ifade edildikten sonra, o yerlerde
hemen yasa çıktıktan sonra uygulanması mümkün olmasa bile
toplumda yeni bir tartışmanın, birbirini etkilemenin, birbirini
denetlemenin önü açılmış olacak. Dolayısıyla böylesi
de bir faydasına inanıyoruz bu yasanın.
Hepimiz
hatırlarız ki, daha kısa süre önce, 4207 sayılı Yasa
çıkmadan önce de toplu taşıma araçlarında, otobüslerde,
uçaklarda sigara içilebiliyordu, şimdi en azından o Yasa sayesinde
yürütülen tartışmalar üzerine toplu taşıma araçlarında
sigara içme fikri insanların aklından çıkmış durumda.
Böylesi bir durumun, toplu taşıma araçlarında sigara içmenin
artık son derece abes bir durum olduğu, bırakın yasaya
aykırılığı, etiğe, ahlaka aykırı
olduğu şeklinde bir kültür oluşmuş durumda.
Dolayısıyla bu yasanın da sigara içilmesinin
yasaklandığı yerler kapsamının genişlemesi
vesilesiyle bu tartışma kültürüne ve bu birbirini denetleme, öz
denetim kültürüne katkı sunacağına inanıyoruz.
Değerli
arkadaşlar, şimdi, AK Parti Grubunun, zannedersem, 3üncü maddeyle
ilgili bir değişiklik önergesi olacak. O önergeyle ilgili
arkadaşlarımız, gerekçelerini herhâlde ifade edecekler, ama
3üncü maddenin yasaklar kısmında, giriş kısmında bir
değişiklik yok. Ancak 2nci fıkrada düzenlenmiş olan
istisnalarla, tütün mamullerinin tüketildiği kapalı mekânlar da oluşturulacak.
Sigara içilebilecek mekânlara dair yeni düzenlemeler var ve önemli
değişiklikler var. Şimdi, arkadaşlarımız, orada
nasıl ifade edecekler bilmiyorum ama, örneğin, kamu hizmet
binalarında, birden çok sayıda kişinin istihdam edildiği
çalışma alanlarında, kahvehane, kafeterya, birahane gibi
eğlence hizmeti veren işletmelerde sigara içilmesine ayrılan
yerler, tahsis edilen yerler ibaresi çıkarılmış olacak
verilen değişiklik önergesiyle. Dolayısıyla oralarda sigara
içilmeye mahsus yerler olmayacak.
Az önce ifade
ettiğim gibi, yasanın uygulanması zaten zor olacak, ama bu gibi
mekânlarda tütün mamullerinin tüketilmesine mahsus yerler de ayrılmazsa,
özellikle kafeterya, kahvehane, birahane gibi yerlerde bu yasanın
uygulanması imkânsız hâle gelecek. Eğer ayrı bir mekân
olmazsa, sigara içilmesi için ayrı bir mekân ayrılmazsa, ya insanlar
bu yasağı tanımayacaklar, kuralı tanımayacaklar ya da
bu mekânlar sürekli problem yaratan mekânlara dönüşecek; müşteriler
arasında, işletmeci ile müşteri arasında vesaire sık
sık ciddi sorunlarla karşılaşma ihtimali ortaya çıkacak.
Dolayısıyla kanun koyucu, bir alanı düzenleyip
karmaşayı önleyeyim derken, yeni bir kaosa veya toplumda yeni bir
şiddet kültürüne yol açma gibi bir -istemediği hâlde- duruma
düşebilir.
Değerli
arkadaşlar, ayrıca, şehirler arası veya uluslararası
güzergâhlarda yolcu taşıyan deniz yolu araçlarının
güvertelerinde sadece sigara içilebilecek mekânların
ayrılabileceği ifade edilmiş değişiklik önergesinde.
Bu da, tartışma yaratacak, toplumda da tartışma yaratacak
bir konudur bize göre. Önceki, yani, Adalet Komisyonunun kabul ettiği
metinde olduğu gibi Şehirlerarası ve uluslararası
güzergâhlarda yolcu taşıyan demir yolu ve deniz yolu araçlarında
özel sigara içme mekânlarının ayrılması
ibaresi bizce
yeterliydi. Şimdi, demir yollarının çıkarılarak, deniz
yolu araçlarının sadece güvertelerinde sigara içme bölümlerinin
ayrılması, yine, uygulaması neredeyse imkânsız gibi bir
durumdur diye düşünüyoruz.
Bir başka
yeni değişiklik de, yaşlı bakım evlerinde, ruh ve
sinir hastalıkları hastanelerinde ve cezaevlerinde sigara içme
bölümleri ayrılacakmış. Yaşlı bakım evleri, ruh
ve sinir hastalıkları hastanelerinde belki bu olanaklı
kılınabilir ama cezaevlerinde sigara içmeye mahsus alanların
tahsis edilmesi, bizce, yine uygulanması imkânsız bir düzenleme
getirecektir. Şimdi, cezaevleri zaten kişilerin hürriyetinden mahrum
bırakıldığı mekânlar, yerlerdir. Orada zaten isteyen
insanlar istediği saatte gidip sigara içilen mekânları
kullanabilseydi ismi cezaevi olmazdı. Cezaevinin içinde istediği
şekilde, istediği saatte dolaşabilecekse problem yok, ama Ceza
İnfaz Yasamızla
karşılaştırdığımızda bu hüküm her
hâlükârda işlevsiz hâle gelecektir. Tek başına eğer
kişiler hücrelerinde kalıyorsa belki problem yaratmayacak, sigara
içmek istiyorsa, ama birden fazla kişinin kaldığı, tutuklu
veya hükümlünün kaldığı hücreler açısından sigara
içmek problem yaratacak. Nasıl? Şimdi, Ceza İnfaz Yasamızda
tutuklu ve hükümlülerin aile, avukat görüş saatlerinden ortak iş
alanlarına, kütüphaneyi kullanma saatlerine kadar detaylı
düzenlemeler var. Bunların uygulanması bile, pratikte, cezaevlerinin
altyapısının uygun olmadığı gerekçesiyle yerine
getirilemiyor. İşlik alanları, ortak faaliyetlerin
yürütüldüğü, resim, müzik faaliyetlerinin yürütüldüğü alan bile,
zaman yetmiyor gerekçesiyle uygulanmıyor. Şimdi, buna, bir de, sigara
içme mekânı ve ortak sigara içme saatleri gibi düzenlemeler eklenirse,
cezaevlerindeki uygulama açısından en azından kaos içinden
çıkılmaz hâle gelecek. Dolayısıyla, cezaevlerinde özel sigara
içme mekânlarının yaratılması fikri en azından pratik
açıdan imkânsızdır gibi düşünüyoruz. Ama, değerli
arkadaşlar, özellikle otellerde yurt dışında da -giden
arkadaşlarımız görmüştür- sigara içilen odalar kesinlikle
ayrıdır ve sigara içilmeyen mekânlardan bağımsız,
birbirini etkileyemeyecek şekilde düzenlenmiştir. Türkiyede de buna
ihtiyaç olduğu kanısındayız. Bu düzenlemenin daha net
vurgulanması ve odalar oluşturulabilir şeklinde
değişiklik önergesiyle güçlendirilmesi de bizce yerinde olmuştur.
Bunun dışında, köy kahvehaneleriyle ilgili düzenleme
çıkarılmış durumda. Sayın Bakan ifade etmişti,
kahvehanelerin özellikle bu geçiş sürecini tamamlayabilmeleri
açısından bir süre tanınacağı belirtilmişti.
3üncü maddede bu değişiklik önergesinde bu öneriyi görmedik,
herhâlde önümüzdeki maddelerde düşünüyorlar. O önerinin de mutlaka gelmesi
gerektiği düşüncesindeyiz.
Bu duygularla,
grubum ve şahsım adına hepinizi sevgiyle, saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür
ediyorum. (DTP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Demirtaş.
Şahıslar
adına söz talepleri vardır madde üzerinde: Sayın Bayram Özçelik,
Burdur; Sayın Ahmet Yeni, Samsun; Sayın Hasan Macit, İstanbul
Milletvekilleri.
Burdur
Milletvekili Sayın Bayram Özçelik.
Buyurun
Sayın Özçelik. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakika.
BAYRAM
ÖZÇELİK (Burdur) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
3üncü maddede şahsım adına söz almış bulunuyorum.
Değerli
milletvekilleri, tütün, ülkemize yaklaşık dört yüz yıl kadar
önce ticari seferler sırasında İngilizler tarafından
getirilmiş. Biraz önce konuşan arkadaşlar da ifade ettiler,
gerçekten, çıkarılacak bu sigara kanunuyla bu mücadele
gerçekleştirilebilir mi diye kafalarda birtakım istifhamlar var.
Fakat Türkiyeye bu noktada dört yüz yıl önce gelmiş, ama ondan
sonraki süreçte de sigarayı teşvikle ilgili birtakım
adımlar atılmış.
Bakın,
1934te çıkan kanunda Hastalara,
revirde, hastanelerde yatan hastalara tabibin lüzum ettiği miktarda sigara
verilir. Yani, 1934te, biz, hastanede yatan hastalara sigara vermenin iyi bir
şey olduğunu düşünen bir mantıktan geliyoruz. 1954te de,
çıkan Orman Kanununda da, yangın söndürmeye gidenlere bedava sigara
verilmesi gibi bir kanunla karşılaşmışız.
Şimdi, bu
kanuna gelinceye kadar sanki bir şey yapılmamış, Türkiyede
birtakım adımlar atılmamış gibi bir görüş de
serdedilmeye çalışıldı. Halbuki böyle değil. Daha
önceki çıkan kanunlarda, arkadaşlarımız birkaç defa ifade
ettiler, bakın, Kontrol Programının Resmî Gazetede
yayımlanmasından itibaren günümüze kadar tütünle mücadele konusunda
atılan adımlar şunlar: Sağlık
Bakanlığınca yayımlanan genelgeyle sağlık
kuruluşlarında sigara içilmemesi, Millî Eğitim
Bakanlığınca yayımlanan genelgeyle okullarda sigara
içilmemesi, tütünle mücadele altyapısını güçlendirmek
amacıyla Sağlık Bakanlığı bünyesinde tütün ve
diğer bağımlılık yapıcı maddelerle mücadele
daire başkanlığının kurulması, tüm illerde il
tütün koordinasyon kurullarının oluşturulması. Başta
Dünya Sağlık Örgütü olmak üzere konuyla ilgili uluslararası
örgütlerle iş birliği geliştirildi ve değişik ülke
örnekleri incelendi. Kontrol Programının
tamamlayıcısı olan eylem planları hazırlandı.
4207 sayılı Kanunda değişiklik yapılmasıyla
ilgili çalışmalara destek sağlandı. Kamuoyu bilgilendirme
çalışmalarına ağırlık verilmeye
çalışıldı. Son olarak da Ulusal Tütün Kontrol
Programı, 2008-2012 eylem planı, tütün kullanımı ve sigara
dumanından korunmayı amaçlayan Ulusal Tütün Kontrol Programı
stratejilerinin uygulamaya geçmesi amacıyla hazırlanmış bir
yol haritası ve taahhüt belgesidir.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Özçelik.
İkinci söz,
Samsun Milletvekili Sayın Ahmet Yeninin.
Buyurun
Sayın Yeni. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AHMET YENİ
(Samsun) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte
olan Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 3üncü
maddesi üzerinde şahsım adına söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Dünyanın ve
ülkemizin en önemli sağlık sorunlarından biri hâline gelen
sigara, içinde bulunan zehirli maddeler nedeniyle birçok hastalığa
yol açmaktadır. Resmî verilere göre, ülkemizde birçok kişi
akciğer kanseri, damar tıkanıklığı, nefes
darlığı gibi hastalıklara sigara sebebiyle
yakalanmaktadır. Sigara, yol açtığı sağlık
sorunlarından başka, ekonomik kayıplara da neden
olmaktadır. Bunun yanında, sigara içmeyen, fakat içilen ortamda
bulunan pek çok kişi de sigaranın zararlarından etkilenmektedir.
Dünyanın en yetkili kurumlarınca her türlü zararlı
alışkanlıklar arasında en fazla ölüme ve
hastalıklara sebep olan madde
olarak nitelenen sigara, her yıl Amerika Birleşik Devletlerinde 440
bin, Almanyada 140 bin, İngilterede 120 bin, ülkemizde ise 160 bin,
dünya genelinde ise en az 13 milyon kişinin ölümüne ve çok daha fazla
insanın da hasta ve ömür boyu sakat kalmasına sebep olmaktadır.
Bu bağlamda, kişisel ve toplumsal zararları artık
yaygın olarak bilinmekte olan sigara tüketiminin azaltılması
için tüm dünya ülkeleri çeşitli tedbirler almaktadır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; teklif ile insan
sağlığına, toplum sağlığına,
sağlık hizmetlerimize faydalar sağlanmakta, nihayetinde bu
yönüyle de sağlıklı, bilinçli bir toplum
oluşturulmaktadır.
Kanun
kapsamının genişletilmesi ve uygulanabilir tedbirlerin
alınmasıyla, insanoğlu için değeri asla biçilemeyen
sağlığın göz göre göre zarar görmesi, bile bile
kaybedilmesi önlenecek, aynı zamanda, kişilerin beşerî
ilişkilerinde bu konuda da uyması gereken kuralların
varlığı daha etkili olarak ortaya koyulacaktır.
Bu konuda daha
duyarlı ve bilinçli bir toplum hâline gelinmesi, sebep-sonuç
ilişkileri de kurulduğunda, ülke ekonomisine ne denli
katkıların sağlanacağı önemli bir yasa olacaktır.
Kanuni düzenleme
kimseye yasak getirmemektedir. Yasaklamadan ziyade, geleceğimize,
gençliğimize, insanımıza daha sağlıklı bir
gelecek sağlanacaktır. Kişilerin sağlık haklarına
sahip çıkılmakta, bu konudaki sorumluluklar ve haklar
belirlenmektedir.
Tütün ve tütün
mamullerini kullanmayan insanımızın, küçük
çocuklarımızın sigara dumanından etkilenmemesi
sağlanacaktır. Sigara içmeyen ve dumanının tesirli
olduğu yerlerde pasif içici olarak nitelendirilen kişilerin sigara
dumanının zararlarına karşı korunması
sağlanacaktır. Tekrar düzenlenen bu yasanın uygulamasına da
daha ciddi olarak önem verilecek, sigara içenlerin cezasını,
istenmeyen olumsuz sonuçlarını içmeyen insanlara çektirmemek için
daha kapsamlı, yaptırımcı bir uygulama olacaktır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tütün kullanımı çok
yaygın bir bağımlılık çeşidi olmasının
yanı sıra, tütün ve dumanında bulunan maddelerin insan
sağlığı üzerinde yaptığı olumsuz etkiler
nedeniyle dünyanın ve ülkemizin en önemli ve önlenebilir toplum
sağlığı sorunlarından biridir. Toplum
sağlığı bizim en temel meselelerimizden biridir. Burada
halkımızın sağlığı, halk
sağlığı söz konusudur.
Teklifin 3üncü
maddesi ile kamu binalarında her türlü eğitim, sağlık,
ticaret, sosyal, kültürel, spor, eğlence ve benzeri amaçlı özel hukuk
kişilerine ait olan ve çok sayıda kişinin girebileceği
konutlar hariç, binaların kapalı alanlarında, toplu
taşıma araçlarında, eğitim kurumlarının,
dershanelerin dâhil olmak üzere, ilk ve ortaöğrenim
kurumlarının, on sekiz yaşını doldurmamış
kişilere yönelik kültür ve sosyal hizmet binalarının,
sağlık hizmetlerinin verildiği kurumların ve
ibadethanelerin müştemilatı mahiyetindeki açık alanlarda tütün
ürünlerinin içilmesi yasaklanmaktadır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; özellikle şu hususta
dikkatinizi ve hassasiyetinizi çekmek istiyorum: Ülkemiz ve milletimiz için
çıkardığımız bu kanuna, öncelikle siz değerli
milletvekillerimizin, bürokratlarımızın, özellikle sözleri ve
icraatları her zaman ön planda olan değerli şahsiyetlerimizin,
önder ve örnek kişilik kazanmış tüm yazar, çizer, aydın,
liderlerimizin, milletvekilinden seçmenine, öğretmeninden
öğrencisine, patronundan işçisine, amirinden memuruna, imamından
cemaatine kadar her vatandaşımızın her zaman ve her yerde
kanunen ve vicdanen riayet etmeleri gereken çok önemli bir vazife ve mecburiyettir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu kanun teklifi kabul edilip
yasalaşacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, lütfen tamamlayın.
AHMET YENİ
(Devamla) İstikbalimiz olan evlatlarımızın, gençlerimizin
ve tüm vatandaşlarımızın daha duyarlı
olacağı faydalı bir kanun olacaktır. Yapılan yasal
düzenlemenin, başta sağlık alanında ve olumsuz etkilerinin
görüleceği tüm alanlardaki getirilerini hep birlikte göreceğiz.
Kanunun
hayırlı olması dileklerimle, 2008 yılının daha
sağlıklı, daha huzurlu, başarılarla dolu bir yıl
olmasını diliyorum.
Yüce heyetinizi
ve vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Yeni.
Şimdi, madde
üzerinde soru-cevap işlemine geçiyorum.
Sayın Genç,
buyurun.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biraz önce seksen
yıllık uygulamanın Komisyon tarafından
değiştirildiğini söyledim. Sayın Başkan, aslında
bundan önceki yasama düzenlemelerinde eğer (1), (2) gibi rakam yoksa,
fıkra addediliyordu. (1) varsa, bent; ondan sonra (a), (b) falan varsa,
alt bentti. Ama, Komisyonumuz ve AKP yeni bir icatta bulunmuş. Hangi
tarihte bu icatta bulunmuşlarsa onu da bize söylesinler. Çünkü, bu 55
sıra sayılı Kanun Tasarısı, ama 56 sıra
sayılı Kanun Tasarısında böyle bir düzenleme yok.
Bir de, Komisyon
burada yetkisini aşmış Sayın Başkan. İç Tüzükün
35inci maddesine göre komisyonlar kanun teklif edemezler. Kendilerine teklif
edilen kanunları aynen veya değiştirerek kabul ederler. Burada
2nci maddeye baktığınız zaman, bir sürü ilave
yapmışlar.
Ayrıca,
kanunda o kadar çok madde o kadar kötü düzenlenmiş ki, mesela bu,
Komisyonun dediğine göre, 3 ve 4ncü fıkraların 1inci
fıkranın devamına alınması lazım ve ondan sonra
da 3 ve 4ü kaldırmak lazım.
On sekiz
yaşındaki çocuklar birinci fıkrada
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, izin verin sorumu tamamlayayım.
BAŞKAN
Sayın Genç, tekrar söz isteyin. Buradan göremiyoruz çünkü. Söz
vereceğim size, tekrar sisteme girin Sayın Genç.
Buyurun
Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, şöyle: Sayın Başkanım, şimdi, bu
3 ve 4 no. lu fıkraların 1in altına gelmesi lazım. Ondan
sonra
Orada da çünkü
tütün ürünleri tüketilmesine mahsus alanlar
oluşturulur. demiş. Ancak, bu ürünleri tüketen müşterilerin
konaklamasına tahsis edilmiş kısımlar oluşturulur.
diyor 2den sonra. Bir de Bu alanlara onsekiz yaşını
doldurmamış kişiler giremez. diyor 1inci fıkranın o
istisnaları dışında.
Peki, bir aile
gitti, çocuklarıyla beraber bir lokantada oturdu. Beş
yaşında, altı yaşında çocukları var. Sigara
içilen bir yere oturdular. Yani, gidip Ya, kardeşim, şu
çocukları götürün, başka bir mekânda oturtun. mu denilecek? Yani,
böyle saçma sapan düşünce olmaz. Onun için, böyle, Türkiyenin gerçekten
kanunlarını düzenleyelim derken, insanların
yaşamlarını çekilemez duruma koymamak lazım.
Madde çok kötü
düzenlenmiş Sayın Başkan, ama tabii, zamanımız da
olmadığı için
Bunun yeniden düzenlenmesi lazım.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Genç.
Sayın Macit,
buyurun.
HASAN MACİT
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Kanun
tekliflerinin düzenlenmesinde Türkçe dil kurallarına çok fazla dikkat
edilmediği kanısındayım. Örneğin, 3üncü maddenin (b)
fıkrasında
birden çok
sayıda kişinin girebileceği konutlar hariç
derken birden çok
sayıda sözcüğünün fazla olduğunu, gereksiz olduğunu
düşünüyorum. Acaba, Komisyon bu sözcüğü çıkarmayı
düşünür mü?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bakan.
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Değerli Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Sayın
Gençin, kanunun tekniğiyle ilgili, teknik hususta ifade ettiklerine
Değerli Komisyon Başkanımız cevap verecekler.
Sayın
Macitin Türkçe konusundaki hassasiyetine de teşekkür ediyoruz. Bu madde
üzerinde bir önerge var, o önerge üzerinde bu durumun düzeltilebileceğini
biliyorum.
Ben Değerli
Komisyon Başkanımıza sözü bırakıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakan.
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Gerçekten,
İç Tüzükümüzde, madde dışındaki alt bölümlerin nasıl
düzenleneceği noktasında bir hüküm yoktur. Doktrinde fıkra,
paragraf, bent düzeni kapsamında, düzleminde çeşitli görüşler
var. Avrupa Birliği normlarında bu fıkra düzeni tek
fıkradan, tek paragraftan olsa dahi parantez içerisinde mutlaka 1
numarasının verilmesi sonraki yasama tasarruflarına
kolaylık sağlamak içindir; ikinci, üçüncü, dördüncü fıkralar
eklenebilecektir.
Komisyonumuz,
ayrıca doğrudan bir teklif geliştirmiş veya müdahale
edemeyeceği bir norm ortaya koymuş değildir. Ayrıca, Adalet
Komisyonumuz, bu dönemde, daha önceki dönemde sonuçlanan tekliflerin,
tasarıların, komisyon raporlarının genel olarak
benimsenmesi yoluyla müzakereyi sürdürüyoruz ve zaten her maddede düzeltici
önergeler gelecek.
Bu
tasarının gerçekten Türkçe düzeni bakımından
katılmadığım bölümler yok değil, hukuk terimleri
bakımından katılmadığım düzenlemeler yok
değil. Olabildiğince, arkadaşlarımız
değişiklik önergesi verdiler. Yine İç Tüzüke göre, Komisyon
olarak genel görüşme yoluyla kabul ettiğimiz komisyon
raporlarına dahi Genel Kurulda önerge verme hakkımız yok, çünkü,
muhalefet şerhi koymamız lazımdı.
Teşekkür
ediyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, o zaman Komisyon
BAŞKAN Bir
saniye Sayın Genç.
Şimdi,
fıkraların nümerik düzende olması için AB standartlarına
uyum amacıyla Başbakanlık tarafından 2002 yılında
mevzuat hazırlama yönetmeliği değiştirilerek yürürlüğe
girmiş. Dolayısıyla, Komisyonun da belirttiği gibi,
Komisyonunun bu konuda herhangi bir icadı yok.
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) Fiilî uygulama
var.
BAŞKAN -
Sizin bilgilerinize sunuyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan,
müsaade ederseniz, daha soru-cevap süresi var.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Bu yapılan değişiklik bir kolaylık getiriyor,
ben bir şey demiyorum, ama bundan öncekilerde bir şaşırma
getiriyor, bir.
İkincisi,
yani, Komisyon Başkanı diyor ki: Biz bunu görüşmedik
Komisyonda, Genel Kurulda düzeltilsin. Yani, Komisyon o zaman ne görevi
yapıyor Sayın Başkan? Yani, İç Tüzükün 35inci maddesine
göre, komisyonlar kanun teklif edemezler. Teklif edilen metinleri,
tasarıları aynen veya değiştirerek kabul edebilir. 2nci
maddeye baktığınız zaman, çok değişiklik
yapılmış.
Bir de, sorumuza
cevap vermiyorlar. Diyorum ki: Bir kişi, on sekiz yaşındaki
küçük çocuklarıyla, beş altı yaşındaki küçük
çocuklarıyla restorana gitti. Orada sigara içilen bölüme oturdu, çocuklar
da yanında oturdu. Ne olacak şimdi bu çocukların vaziyeti?
İlle sen kalkıp gideceksin, o çocuklara diyeceksin, sigara içilmeyen
yere mi gidip oturacaksın? Yani, böyle saçma sapan düzenleme olur mu
Sayın Başkanım? Yani, bir şeyler getirirken uygulamayı
da bilmek lazım.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bakan.
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Değerli Başkanım, Sayın
Kamer Genç yine kendi üslubunca saçma sapan falan gibi ifadeler
kullanıyor.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Doğru.
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Şimdi, çok yanlış bir
şey söylüyor. Siz çocuğunuzu korumak zorundasınız.
Çocuğunuzla gidip, herhâlde sigara içilen yere oturacak hâliniz yok
canım. Bu kadar basit bu yani. O gün de eğer çocuğunuzu
restorana götürmüşseniz, sigara içilmeyen yere oturuvereceksiniz yani, bu
kadar basit.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Adam sigara içiyorsa ne olacak?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Bunu burada, şu Meclisin huzurunda bu
kadar açık seçik, bir ilkokul öğrencisinin bile anlayacağı
bir meseleyi böyle uzatıp götürmenin bir anlamı yok ki. (AK Parti
sıralarından alkışlar) Bir de saçma sapan diyerek hele
götürmenin hiçbir anlamı yok yani.
Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun Sayın İyimaya.
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) Değerli
Başkanım, komisyon, Türkiye Büyük Millet Meclisinin kabul
ettiği, yürürlüğe konan İç Tüzüke göre faaliyette bulunur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi kabul ettiği İç Tüzükte, önceki
dönemlerde benimsenen raporların tekrar müzakeresini oy çokluğuna
bağlı olarak önlemiştir. Bu, kurumsallaşmanın ve
kurumsal aklın bir gereğidir. Biz o Parlamentoda yoktuk ama o
Parlamento da bizim Parlamentomuzdu ve bizi bağlar.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Madde üzerinde iki adet önerge vardır.
Önergeleri önce
geliş sıralarına göre okutacağım, sonra
aykırılıklarına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 55 sıra nolu Tütün Mamullerinin Önlenmesine dair kanununda
değişiklik yapılmasına dair kanun
tasarısının 3 üncü maddesiyle değiştirilen 2 nci
maddenin başlığının tütün ürünleri ve elektronik
sigaranın içilmesi yasaklanan yerler olarak değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Hasip Kaplan M. Nezir Karabaş Sevahir Bayındır
Şırnak Bitlis Şırnak
Şerafettin
Halis Nuri Yaman Osman Özçelik
Tunceli Muş Siirt
Aysel
Tuğluk
Diyarbakır
BAŞKAN
Şimdi okutacağım önerge, maddeye en aykırı önerge
olduğundan okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 1109 sıra sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının
Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin çerçeve 3 üncü maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Nurettin Canikli Bekir Bozdağ Ünal Kacır
Giresun Yozgat İstanbul
Bayram Özçelik Afif Demirkıran Mehmet Ceylan
Burdur Siirt Karabük
Öznur
Çalık
Malatya
Madde 3.- 4207
sayılı Kanunun 2 nci maddesi başlığı ile birlikte
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Tütün
ürünlerinin yasaklanması
Madde 2.- (1)
Tütün ürünleri;
a) Kamu hizmet
binalarının kapalı alanlarında,
b)
Koridorları dahil olmak üzere, her türlü eğitim, sağlık,
üretim, ticaret, sosyal, kültürel, spor, eğlence ve benzeri amaçlı
özel hukuk kişilerine ait olan ve birden çok sayıda kişinin
girebileceği (ikamete mahsus konutlar hariç) binaların kapalı
alanlarında,
c) Taksi hizmeti
verenler dahil olmak üzere, karayolu, demiryolu, denizyolu ve havayolu toplu
taşıma araçlarında,
ç) Okul öncesi
eğitim kurumlarının, dershaneler dahil olmak üzere ilk ve orta
öğrenim kurumlarının kültür ve sosyal hizmet
binalarının kapalı ve açık alanlarında,
d) Özel hukuk
kişilerine ait olan lokantalar ile kahvehane, kafeterya, birahane gibi
eğlence hizmeti verilen işletmelerde,
tüketilemez.
(2) Ancak,
a)
Yaşlı bakım evlerinde, ruh ve sinir hastalıkları
hastanelerinde, cezaevlerinde,
b)
Şehirlerarası veya uluslararası güzergâhlarda yolcu
taşıyan denizyolu araçlarının güvertelerinde,
Tütün ürünleri
tüketilmesine mahsus alanlar oluşturulabilir. Bu alanlara onsekiz
yaşını doldurmamış kişiler giremez.
3) Otelcilik
hizmeti verilen işletmelerde, tütün ürünleri tüketen müşterilerin
konaklanmasına tahsis edilmiş odalar oluşturulabilir.
4) Açık
havada yapılan her türlü spor, kültür, sanat ve eğlence
faaliyetlerinin yapıldığı yerler ile bunların seyir
yerlerinde tütün ürünleri kullanılamaz. Ancak bu tesislerde tütün
ürünlerinin tüketilmesine mahsus alanlar oluşturulabilir.
5) Bu Kanunun
tütün ürünleri tüketilmesine tahsis edilen kapalı alanlarının
koku ve duman geçişini önleyecek şekilde tecrit edilmesi ve
havalandırma tertibatı ile donatılması gerekir.
6) Bu Kanunun
uygulanmasında tütün ürünü ibaresi, tüttürme, emme, çiğneme ya da
buruna çekerek kullanılmak üzere üretilmiş, ham madde olarak tamamen
veya kısmen tütün yaprağından imal edilmiş maddeyi ifade
eder.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) Takdire
bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılıyoruz Değerli
Başkanım.
BAŞKAN
Önerge sahibi
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkanım, ondan önce bir önergemiz
vardı birbiriyle bağlantılı. Bizim önerge madde
başlığının değiştirilmesiyle ilgili.
Şayet bu önerge önceden oylanırsa bizim önergemizin bir anlamı kalmaz. O
açıdan, öncelikli bir önerge. Üzerinde konuşmak istiyorum. Birbiriyle
bağlantılı bir önerge, o açıdan
BAŞKAN
Şimdi, en aykırı önerge, bu şimdi okuttuğum önerge
olduğu için
Yani, usule uygun davranmak durumundayız Sayın
Kaplan.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Anlıyorum. Maddenin başlığıyla
ilgili değişiklik önergemiz var ama
BAŞKAN
Anladım da
En aykırı önerge bu okuttuğumuz önergeydi, onu
işleme alıyoruz. Şimdi oylama yapacağım.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Peki, ondan sonra bizimki
BAŞKAN
Gerekçeyi mi okutayım?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Buyurun, gerekçeyi okuyun:
Gerekçe:
Metin, Dünya
Sağlık Örgütü önerileri ile Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesi
hükümlerine uygun hale getirilmiştir. Özellikle yaşlı bakım
evlerinde, ruh ve sinir hastalıkları hastanelerinde ve cezaevlerinde
tütün kullanımı konusunda istisna getirilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Şimdi, kabul
edilen bu önerge sebebiyle, teknik olarak, sizin verdiğiniz önergeyi
tekrar işleme koyma imkânımız yok.
Şimdi, kabul
edilen önergenin değişikliği ışığında,
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
4üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 4- 4207
sayılı Kanunun 3 üncü maddesi başlığı ile
birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Diğer
koruyucu önlemler
MADDE 3- (1)
Tütün ürünlerinin ve üretici firmaların isim, marka veya alâmetleri
kullanılarak her ne suretle olursa olsun reklam ve tanıtımı
yapılamaz. Bu ürünlerin kullanılmasını özendiren veya
teşvik eden kampanyalar düzenlenemez. Tütün ürünleri üreten ve
pazarlamasını yapan firmalar, her ne surette olursa olsun hiçbir
etkinliğe isimlerini, amblemlerini veya ürünlerinin marka ya da
işaretlerini kullanarak destek olamazlar.
(2) Tütün
ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmaların isimleri, amblemleri veya
ürünlerinin marka ya da işaretleri veya bunları
çağrıştıracak alâmetleri kıyafet, takı ve
aksesuar olarak taşınamaz.
(3) Tütün
ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmalara ait araçlarda bu ürünlere
ilişkin markaların tanınmasını sağlayacak bir
uygulamaya gidilemez.
(4) Firmalar her
ne amaçla olursa olsun üretilen ve pazarlaması yapılan tütün ürünlerini bayilere veya tüketicilere,
teşvik, hediye, eşantiyon, promosyon, bedelsiz veya yardım
olarak dağıtamazlar.
(5) Her ne amaçla
olursa olsun, tütün ürünlerinin isim, logo veya amblemleri kullanılarak
bildirim yapılamaz, basınyayın organlarına ilân verilemez.
(6) Televizyonda
yayınlanan programlarda, filmlerde, dizilerde, müzik kliplerinde, reklam
ve tanıtım filmlerinde tütün ürünleri kullanılamaz,
görüntülerine yer verilemez.
(7)
Sağlık, eğitim ve öğretim, kültür ve spor hizmeti verilen
yerlerde tütün ürünlerinin satışı yapılamaz.
(8) Tütün
ürünleri onsekiz yaşını doldurmamış kişilere
satılamaz ve tüketimlerine sunulamaz.
(9) Onsekiz
yaşını doldurmamış kişiler, tütün ürünü
işletmelerinde, pazarlanmasında ve satışında istihdam
edilemez.
(10) Tütün
ürünleri, paket açılarak adet şeklinde veya daha küçük paketlere
bölünerek satılamaz.
(11) Tütün
ürünleri, yetkili satıcı olan yerlerin dışında;
otomatik makinelerle, telefon, televizyon ve internet gibi elektronik
ortamlarla satılamaz ve satış amacıyla kargo yoluyla
taşınamaz.
(12) Tütün
ürünleriyle ilgili izmarit, paket, ağızlık, kağıt ve
benzeri atıklar çevreye atılamaz.
(13) Tütün
ürünleri, onsekiz yaşını doldurmamış kişilerin
doğrudan ulaşacağı ve işletme dışından
görülecek şekilde satışa arz edilemez. Tütün ürünleri
satış belgesi olmaksızın ve satış belgesinde
belirtilen yerin dışında satışa sunulamaz.
(14) Her türlü
sakız, şeker, çerez, oyuncak, kıyafet, takı, aksesuar ve
benzeri ürünler tütün ürünlerine benzeyecek veya markasını
çağrıştıracak şekilde üretilemez,
dağıtılamaz ve satılamaz."
BAŞKAN
Madde üzerinde gruplar adına söz talebi vardır.
İlk söz,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Karaman Milletvekili Sayın
Hasan Çalışta.
Buyurun
Sayın Çalış. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on
dakika.
MHP GRUBU ADINA
HASAN ÇALIŞ (Karaman) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Trabzon Milletvekili Sayın Erdölün Tütün Mamullerinin
Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkındaki Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu
Raporunun 4üncü maddesiyle ilgili olarak, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlarken yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu vesileyle, siz
değerli arkadaşlarımın ve bizleri izleyen değerli
izleyicilerimizin yeni yılını kutluyorum. Yeni yılın
herkes için yeni umutlara, yeni beklentilere cevap olduğu güzel bir
yıl olmasını diliyorum.
Değerli
arkadaşlarım, ben, öncelikle, sözlerime başlarken,
takıldığım bir yeri, zabıtlara geçmesi
açısından, belirterek başlamak istiyorum. Teklif,
Başkanlıkça tali olarak Sağlık, Aile, Çalışma ve
Sosyal İşler Komisyonuna, esas olarak da Adalet Komisyonuna havale
edilmiştir.
Değerli
arkadaşlarım, gerçekten, komisyonlarımızın hepsi
birbirinden değerlidir. Ancak, insan sağlığını bu
kadar ilgilendiren, insanımıza bu kadar zararlı etkileri olan ve
bu kadar yaygın tüketilen bir ürünle ilgili bir teklif niye esas komisyon olarak Adalet Komisyonuna
gönderildi diye birazcık kafa yordum. Tabii ki Adalet Komisyonumuzun
değerli üyeleri yanlış anlamasınlar, şahıs olarak
hepsi birbirinden kıymetlidir, ama, komisyonlarımıza havale eden
makamlarda çalışan arkadaşlarımızın daha dikkatli
olması açısından, Meclis Başkanımız adına
görev yapan bu arkadaşlarımızın daha dikkatli olması
açısından bu uyarıyı yapma ihtiyacı hissettim.
Değerli
arkadaşlarım, bu mantığı ben şöyle anlayabildim:
Sigara içmek, tütün mamullerini tüketmek, üretmek herhâlde bir suç olmalı,
bunu tüketenler de suçlu olmalı, suçlunun da bir cezası olmalı.
Böyle bir mantıkla yaklaşılmış olmalı ki esas
komisyon olarak Adalet Komisyonu düşünülmüş olmalı.
Başkanlık makamının bu konularda, şahsım ve
Grubum adına, bir milletvekili olarak milletvekili arkadaşlarım
adına, daha dikkatli olmasını diliyorum değerli
arkadaşlarım.
Tabii ki böyle
bir çalışmayı yapan, emek veren Sayın Erdölü tebrik
ediyorum, gerçekten güzel bir çalışma. Ama, bu çalışma
yarın yeni günün ihtiyaçlarına cevap vermeyebilir mi? Vermeyebilir. O
zaman yeni teklifler getirilir, eksikler bir daha tamamlanır. Ama,
gerçekten güzel çalışılmış, emek verilmiş,
kendilerini kutluyorum. Ayrıca, devamında gelen uyuşturucu
maddelerle ilgili kanun teklifinden dolayı da kutluyorum. İkisi de
gerçekten toplumun belli bir konsensüs sağlayabileceği, Tamam, bu
olmalıydı. diyebileceği teklifler.
Fakat, burada
küçük bir sitemim var, onu da belirteyim arkadaşlar. Bu kanun teklifinde
de yine 77nci maddeden istifade edilmiş. Tabii ki 77nci madde İç
Tüzükümüzün verdiği bir haktır. Bunu arzu eden kullanabilir. Ama,
tabii ki geçen dönem çalışan değerli
arkadaşlarımızın fikirleri, düşünceleri önemlidir,
fakat bu dönem komisyonlarda görev arkadaşlarımızın da
fikirlerinin, görüşlerinin alınması, en azından 77nci
maddenin verdiği pratikliği, hızı kullanmak istiyorsak
bile, ilgili komisyonlarda bir usul tartışmasıyla geçilmesi daha
uygun olurdu diye düşünüyorum, Sağlık Komisyonunun bir üyesi
olarak.
Değerli
arkadaşlarım, şimdi sizlere sorsak: Sigaranın faydası
var mı? Gerçekten, verilecek cevap enteresandır. Ne denebilir?
İşte, efkâr basıyor Sıkıntıyı
dağıtıyorum Rahatlıyorum gibi, işte birazcık
kendi kendimizi tatmin edecek birkaç cümlenin dışında
verebileceğimiz bir cevap yok. Ama Sigaranın zararları nedir
arkadaşlarım? dersek, bunlara cevap verebilmek için doktor olmaya
gerek yok. Herkesin zararlar konusunda bir fikri vardır. Ama, bu kadar
yaygın fikre rağmen bu kadar yaygın tüketilen bir ürün
olması gerçekten düşünülmesi gereken, üzerinde kafa yorulması
gereken bir husustur değerli arkadaşlarım.
Tabi ki meseleye
böyle bir gözle baktığımız zaman ve böyle bir
çıkış noktasından hareket ettiğimiz zaman,
değerli arkadaşlarım, o zaman ne yapmak gerekiyor, mücadeleyi
kanunların yanında nereye oturtmak gerekiyor? Sigaraya
başlamakta ve devam etmekte etkili olan sosyolojik ve sosyopsikolojik
nedenler üzerinde, eğitim üzerinde, kültür üzerinde durmak gerekiyor
değerli arkadaşlarım.
Daha önceki
konuşmacı arkadaşlarım, özellikle hekimlik mesleğinden
gelen değerli meslektaşlarım, tütünün içerisinde
bulundurduğu nikotin, kanserojen maddeler, iritan maddeler, karbonmonoksit
gibi pek çok zararlı maddeden bahsettiler. Ben bunların
detaylarına girmek istemiyorum. Sindirim sistemi, dolaşım
sistemi, özellikle solunum sistemi üzerindeki etkileri üzerinde de fazla durmak
istemiyorum, kanserojen etkileri üzerinde de fazla durmak istemiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, içen arkadaşlarımız bunu bile bile
içiyor. Bile bile içiyor değerli arkadaşlarım.
Bakınız, sigaraya başlamada en etkili olan şey nedir?
Yanlış örneklerdir. Çocukların doğduktan sonraki belli bir
yaşa kadar örnek aldıkları kişiler kimdir? Anneleridir,
babalarıdır. Belli bir aşamadan sonra kimleri örnek
alırlar? Öğretmenlerini örnek alırlar. Belli bir aşamadan
sonra kimleri örnek alırlar? Toplumda beğenilen, yer sahibi
olmuş, önemli mevkileri işgal eden kişileri,
sanatçıları örnek alabilirler. Değerli arkadaşlar,
düşünün, hastasını muayene eden bir hekim, parmakları
sigaranın renginden değişmiş, dişlerinin rengi
artık sigaranın rengi olmuş ve hastasına tavsiyede
bulunuyor: Arkadaşım, bundan sonra sigara içmemelisin. Bir baba
düşünün, sigarayı bir yandan çekiyor öbür taraftan oğluna diyor
ki: Sigara içersen kafanı kırarım, bu zararlı bir
şeydir. Değerli arkadaşlar, bunun ne etkisi olur?
Bölgelerimize
gidiyoruz, değişik toplantılara katılıyoruz.
Değerli arkadaşlarım, bazen öyle zamanlar gelir ki, -ben iyi bir
Yeşilaycı olduğumu düşünüyorum, ama iyi tütün tüketicisi
olan arkadaşlarımız da vardır- içinizden gelir, şurada
bir sigara yakılır. Lütfen, yakacağınız zaman, sizi
örnek alan, sizden dolayı, yarın bu örneklikten dolayı sigaraya
başlayacak çocuklara ne kadar kötülük yaptığınızı
lütfen düşünün. Evlerimizde heyecanla çocuklarımızın izlediği
dizilerde, çocuklarımızın, kendilerine örnek olarak seçtikleri
sanatçılarımızın duruşundan, yürüyüşünden, sigara
içişinden nasıl etkilendiklerini düşünün değerli
arkadaşlarım. Bu kanunun bütün yararlarını bir kenara
koysak, gerçekten, televizyonlar ve gazeteler aracılığıyla
reklamın veya reklam olabilecek kötü örneklerin
kaldırılmasına katkısından dolayı bile bu kanunun
arkasında durmak gerekir değerli arkadaşlarım.
Tabii ki bu
kanunla ilgili söylenebilecek çok şey vardır. Ülkemize tütünün
gelişiyle bugünü arasındaki dört yüz yıllık sürede 600 bin
kişi tütün ekiminden geçimini sağlar hâle geldiyse, 22 milyon
kişi ülkemizde sigara içer hâle gelebilmişse, tütünü,
sağlık yönünden zararlarının yanında, ülkemiz için
ekonomik yönüyle de değerlendirmemiz gerekiyor.
Değerli
arkadaşlarım, özellikle son yıllarda özelleştirmeyle ilgili
politikalar, uygulamalar ne yazık ki üreticiyi mağdur etmiştir.
Üreticilerimizi en azından alternatif ekimler konusunda, asgari
kazancı daha iyi şartlarda elde edebilecekleri durumlar konusunda
bilgilendirmemiz gerekiyor, eğitmemiz gerekiyor, kendilerine
kolaylıklar sağlamamız gerekiyor değerli
arkadaşlarım.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum Sayın Çalış, lütfen tamamlayın.
HASAN ÇALIŞ
(Devamla) - Değerli arkadaşlarım, sözlerimi bitirirken
şunları söylemek istiyorum: Bu kanun gerçekten önemli, ama bundan
daha önemli bir şey var. Değerli arkadaşlar, sigaraya
başlamada psikolojik nedenler, sosyolojik nedenler, kültürel nedenler ne
kadar önemliyse, sigarayı bırakmada da o kadar önemlidir.
Benim sizlerden
ve bizleri izleyen değerli izleyicilerimizden istirhamım şudur:
Arkadaşlar, sigarayı bırakmak kanunla falan olmaz, iradeyle
olur. Önce, akşam eve gidince paketleri atalım. Bir yerden başlayalım,
Anam öldü dayanıyorsam, babam öldü dayanıyorsam, sigaraya da
dayanırım arkadaş. deyip bırakalım.
Hayırlı,
uğurlu olsun arkadaşlar. İnşallah hayırlı
neticeler verir diyorum, hepinize saygılarımı sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Çalış.
Şimdi,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Ferit Mevlüt
Aslanoğlu, Malatya Milletvekili.
Buyurun
Sayın Aslanoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on
dakika.
CHP GRUBU ADINA
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, hepimize, hepinize, ülkemize iyi yıllar
diliyorum, yüce Tanrıdan sağlık ve sıhhat dileklerimi
iletiyorum.
Değerli
arkadaşlar, ben sigara içen bir milletvekiliyim. Herhâlde yol göründü,
bana da sigarayı bıraktıracaksınız, öyle gibi geliyor
yani.
Şimdi,
tabii, burada, bu yasa üretimden bahsediyor. Bu maddenin başında,
üretim, isim, marka, alametifarika
Bunlar tabii çok güzel. Yani bu maddenin
başında bunlar geçiyor ve amaç, zararı önlemek. Nedir?
İnsana verilen zararı
Ama size bir şey söyleyeceğim:
Evvelsi gün Maliye Bakanlığı bir genelge yayımladı.
Finansal kiralama şirketleri, yani leasing, ülkemizdeki özellikle küçük
sanayiciye, bu markayı yarattıran, bu markalara uzun vadeli finansman
bulan ve -ülkemizde genelde bankalar uzun vadeli finansman
sağlamıyor- ülkemizin sanayileşmesinde, özellikle küçük ve orta
işletmelerdeki makine, ekipman yatırımında Türkiyede en
önemli bir finansman modelidir finansal kiralama veya leasing dediğimiz.
Arkadaşlar,
hiç kimseye sormadan, sektörün bilgisini almadan, sektöre sormadan, bir gecede,
uygulanan yüzde 1lik KDVyi yüzde 18e çektiler. Arkadaşlar, üretimde
çektiler! Bir tarafta, tüketimde yüzde 18lik KDVyi sen düşürüyorsun,
tüketimi arttırıyorsun, ama bunlara, üretim için makine, ekipman,
özellikle parası olmayan ve az parası olan bu
kurumlarımıza, şirketlerimize, KOBİlerimize beş
yıl vadeye kadar finansal hizmet veren bu finansal şirketlerimiz
birdenbire, arkadaşlar, yok edildi. Yani biz ülkemize üretim, marka
diyoruz ama bir tarafta bunları yaratan bir finansman modelini yok
ediyoruz. Dikkatinizi çekiyorum, hepinizin bilgisine sunuyorum:
Arkadaşlar, bu bir katliamdır. Türkiyenin yatırımında
çok önemli bir finansman modeli olan, leasing dediğimiz yani, finansal
kiralama sistemi yok edilmiştir. Artık bundan sonra küçük
sanayicinin, orta sanayicinin üretim yapmasına imkân yoktur, yüzde 18
pahalandırmıştır yani. Bu şartlarla nasıl
üretimde biz rekabet edeceğiz, nasıl marka yaratacağız,
nasıl alametifarika yaratacağız arkadaşlar? Ben bunu
hepinizin dikkatinize sunuyorum ve bunun özellikle bu Meclis tarafından
mutlaka sorgulanmasını istiyorum, ülkemizin ulusal üretimi ve ulusal
ihracatı açısından.
Değerli
arkadaşlarım, hepinizin bilgisine sunuyorum. Bu benim görevim. Bir
gecede oldu arkadaşlar. Gelin, önce bunu, bu kararnameyi ve genelgeyi
çıkaran Maliye Bakanına bunu soralım. Arkadaş, bu ülkede
sen üretimi bu kadar pahalandırırsan
Yatırım indirimi yok,
hiçbir şey kalmadı. Nasıl üreteceğiz arkadaşlar?
Nasıl üreteceğiz? Ben hepinizin vicdanına sunuyorum. Ülkemizin
üretimden sorumlu bir bireyi olarak hepimize görev düşüyor. Takdirlerinize
sunuyorum. Gelin, bunu hep beraber sorgulayalım. Onun için bir tarafta
insan sağlığını düşünmemiz gayet doğal.
Hepinize teşekkür ediyorum ama burada insana ekmek sağlayan, insana
aş veren, ekmek veren kurumları da yok etmek herhâlde bu Meclisin
görevi değildir.
Teşekkür
ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu.
Şimdi,
Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Şırnak Milletvekili
Sayın Hasip Kaplanda söz.
Buyurun
Sayın Kaplan.
Süreniz on
dakika.
DTP GRUBU ADINA
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2008 yılının ülkemize barış, huzur ve
refah getirmesini, demokrasisinin daha da güçlü olmasını diliyorum.
Gerçekten, bugün,
üzerinde tartıştığımız yasayla ilgili, tütün
mamullerinin önlenmesine dair kanun teklifiyle ilgili Grup adına
yaptığımız bir konuşmada da ifade ettiğimiz gibi,
bu tasarının yasalaşmasından yanayız. Ancak, arada
iktidar partisinin getirdiği önergelerle bu tasarının da yönü
zikzak çizmeye başladı.
Demin, 2nci
maddeyle ilgili bir bizim önergemiz vardı, değişiklik önergesi.
Burada, tütün mamullerinin yasaklanmasına ilişkin önergemizde çok
açık demiştik ki: Tütün ürünleri ve elektronik sigaranın da
yasaklanması
Yani, yasaklanacak yerler kapsamı sayılırken
tütün ürünleriyle beraber elektronik sigara da yasaklansın. Ancak, iktidar
partisi AKP bir önerge verdi ve İç Tüzüke göre en aykırı önerge
olduğu için -bizimki üzerinde ne konuşabildik ne de oylanabildi- en
aykırı önerge de kabul edildiği için 2nci madde bu şekilde
geçiverdi ve şimdi elektronik sigara Türkiyede içmek serbest.
Tıpkı reklamlarda belirttiği gibi her yerde içebilirsiniz,
ayrıca nikotinden de kurtulabilirsiniz. Şimdi, bu yasa
taslağıyla bu mantığı bağdaştırmak ne
kadar inandırıcıdır? Biraz kendi kendimizi
sorgulamamızda yarar var.
Biliyoruz, Hong
Kongda bir firma elektronik sigarayı, e-sigarayı üretiyor. E-sigara
üretiliyor, bir buçuk yıldır Türkiyeye geliyor, Türkiyede büyük bir
meslek örgütümüzün başkanlığını yapan bir kişi
basında reklamını yapıyor, önemli bazı siyasilerin de
ellerinde görülüyor. Önce e-sigara, dumansız sigara, ondan sonra e-puro,
ondan sonra e-pipo. Bunların hepsinin ortak özelliği, içindeki
alaşımlarda nikotin var. Yani duman çıkarmasa da o nikotin
bağımlılığını sağlayacak.
Düşünebiliyor
musunuz, şimdi, biz, sigaranın yasaklanması olarak kamuoyunda
bilinen bu tasarı -ki tütün mamullerinin yasaklanması geniş
kapsamıyla- bu taslağı çıkardığımız
zaman
Demin AK Parti Grubunun verdiği önergede geçen bazı yerler
var: Resmî kurumlar, okullar, sağlık ocakları. Yani, bir okulda
sigara yasağı var ama bir beyefendi veya hanımefendi duman
çıkarmayan e-sigarayla dolaşıyor okulun içinde,
-düşünebiliyor musunuz- veya sigaranın yasaklandığı
bir yerde, bir resmî dairede e-pipoyla dolaşıyor bir beyefendi veya
hanımefendi. Bırakın onu, hastanede nikotinin
zararlarını, kanserdeki yerini anlatan doktorlar bir yana, hastanenin
içinde dolaşan birinin elinde bir e-sigara -duman çıkarmıyor-
dolaşıyor. Bu yasanın varacağı sonuç bu
olmamalıdır. Ne kendimizi kandırmalıyız ne de
halkı kandırmalıyız. Eğer, etkili mücadeleyi
düşünüyorsak soracağız kendi kendimize: Bir buçuk
yıldır e-sigara nasıl oluyor Türkiyeye girdi? Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığından C belgesini nasıl aldı? Kim
ruhsat verdi? Döneceğim, dolaşacağım
Sağlık
Bakanlığının Kanserle Savaş Dairesi Başkanının
bütün itirazlarına rağmen, elektronik sigara sigara içmeyi
özendiriyor, bunun içindeki orana göre sigaradan bir farkı yok, aynı
zararları ihtiva ediyor denilmesine rağmen bir buçuk senedir piyasada
bu sigara niye rahat rahat dolaşıp satılıyor?
Yine, göğüs
hastalıkları hastanesinden bir öğretim üyesi,
kandırıcı etkisine dikkat çekiyor. Yine, bir başka yerde,
reklamda Uçakta da içebilirsiniz, uçağın lavabosuna gidersiniz,
duman çekmez, orada da içebilirsiniz. diye reklam yapılıyor.
Şimdi, bir
tarafta bu gerçekler, bir tarafta üzerinde
çalıştığımız yasa taslağı. Biz bu
şekilde inandırıcı olabilir miyiz?
Şimdi, bu
konuda bir önerge getirdik: E-sigara yasak olsun. E-sigara yasak olsun
önergesini çoğunluk grubu, iktidar partisi önlüyor. Buradan açıkça
soruyorum şimdi: Sizler e-sigaradan, e-purodan, e-pipodan yana
mısınız? Değilseniz, gelin, bugün, bu yasa
tasarısı bu Meclisten çıkacak, bunları da kapsama dâhil
edelim. Bu, bu kadar açık, çok da uzağa gitmeye gerek yok. Öyle,
Sayın Bakan diyecek ki: Ben yasakladım. Evet, basından
bakıyorum, elektronik sigaradan normal sigaraya geçişin yüzde 100
olduğu doğrultusunda bilim adamlarının
açıklamaları var. Yine, yarar-zarar denkleminde
bağımlılığı artırdığını
söylüyorlar bilim adamları. E, peki, mademki böyle, tedavide önce 16
miligram nikotinden
Sonra bir sürü aksesuarı var bunun, temizlenmesi var,
üç dozu var. Bilmem, farklı farklı, hekim kontrolü gerektiren
yanları olan bu zararlı e-sigaraya neden serbestî tanıyoruz diye
kendi kendimize burada sormamız gerekiyor. Hangi firmaları zengin
ediyoruz? Hangi firmalar bunu getiriyor? Hangi firmalar bunu ne kadar
satıyor, ne kadar rahatlıkla satabiliyor? Eğer bir ülke
kuralsızsa, bir ülkede yasalar uygulanmıyorsa, birisi Hong Kongdan
daha başka şeyler de üretip getirip bu ülkede rahatlıkla
satabilir. Bir buçuk yıl boyunca piyasada satılan bir e-sigaranın,
e-piponun, e-puronun eğer hukuku yoksa, eğer hâlâ Sağlık
Bakanlığının ilgili birimleri bu konuda aralık
ayı içinde ancak durumdan bihaber olur gibi davranıp bunu Sanayi ve
Ticaret Odasının ihracat kapsamındaki prosedürlerine
bağlamaya kalkarsa bizim sigarayla ilgili -zararlarıyla ilgili-
konuşmalarımızın da
inandırıcılığı kalmaz.
Burada çok
açık olarak bunu ifade ettikten sonra şunu demek istiyorum ki,
Milanoda bir yüksek ceza mahkemesinin duvarına yazılmış:
No fumare
Ondan sonrasını, ben dil bilmediğim için
İtalyanca Türk kelimesini görünce yakaladım oradaki bir
yargıcı, Ne yazıyor duvarda? dedim, Türk gibi sigara içme,
diye yazıyor dedi. Ve İtalyanın resmî dairelerinde, yüksek mahkemelerinde Sigara içme Türk gibi
tabelasının asılı olduğunu biliyor mu acaba
Bakanlığımız ve yetkililerimiz? Onu da buradan ifade etmek
istiyorum. Bu, yarın, e-sigara Türkiyede serbesttir diye bu sözü
doğru çıkartmaz umarım.
Ve burada bir iki
dakika içinde de 4üncü maddede önemli bulduğum bir konuya değinmek
istiyorum, o konuda da önergemiz var. Bunu da sanıyorum -aykırı
önergeleri- inşallah iktidar partisi baypas etmez. Çünkü Televizyonda
yayımlanan programlar, filmler, diziler, kliplerde görüntülere yer
verilemez. diyor. Şimdi, bir gerçek: Sanat, kültür yaşamı
apayrı bir dünya. Bunu zorla, yasakla, sansürle boğmaya
kalkarsanız, sanatı boğarsınız, kültürü
boğarsınız. Geçmiş yıllarımızdaki
filmlerimize bakalım. Yani, bunlar
Yüzlerce film var, yüzlerce belgesel
var veya bir filmi düşünelim, sigaranın zararlarını
anlatacak. Eroinin zararlarını anlatan filmler gibi veya
uyuşturucunun farklı versiyonlarının zararlarını
anlatan filmler gibi, o filmlerde bunu içeni anlatıp gerçekliğini
anlatamasa onun zararlı olduğunu nasıl anlatacak? O zaman buna
yasak mı koyacağız? İşte, bu konuda bir barem
tutturmak gerekiyor. O da bir ölçüdür. Bu ölçüde de
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASİP KAPLAN
(Devamla) Bir dakika istiyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum.
Buyurun.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Böylesi bir durumda kültür sanat dünyamızın sansür ve
yasak korkusunu aşmak için en azından bir önerge verdik, dedik ki:
Kültür Bakanlığının ilgili birimlerinin onay verdiği
filmler, diziler, belgeseller bunun haricinde tutulsun. Yani, Kültür
Bakanlığının alanıdır, onların işidir,
onlar yasağını koyarken dikkat ederler buna. Bunu da Genel
Kurulun dikkatine sunuyorum. Bari burada bir hata yapmayalım.
E-sigara AKPnin
sayesinde serbest kaldı diyeceğim. Bunu yasaklayana kadar AKP, bunu
böyle bilesiniz.
Biz bu yasaya
destek verdik. Doğru olanlarına destek verdik, aykırı olan,
önergelerle eğriltilen konulara vermedik.
Bu duygularla
hepinizi selamlıyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
Madde üzerinde
şahıslar adına söz talepleri vardır.
Sayın Bayram
Özçelik, Burdur Milletvekili; Sayın Lütfi Çırakoğlu, Rize
Milletvekili; Sayın Hasan Macit, İstanbul Milletvekili.
İlk söz
Burdur Milletvekili Sayın Bayram Özçelikin.
Buyurun
Sayın Özçelik.
Süreniz beş
dakika.
BAYRAM
ÖZÇELİK (Burdur) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
4üncü maddede şahsım adına söz almış bulunuyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Aslında
benim anlayamadığım bir konu, bu maddeye kadar çok detaylı
bir şekilde yasanın içeriği, tekniği konusunda gerekli
açıklamalarda bulunuldu. Özellikle gruplar anlaşmış olarak
beyan ettiler ama hâlâ maddeler üzerinde şahsı adına
konuşmalara devam ediyoruz. Bundan sonraki maddelerde eğer grup
başkan vekillerimiz bir karar alırlarsa bir buçuk saat içerisinde bu
kanunu bugün çıkarırsak çok daha iyi olacağını
düşünüyorum.
OKTAY VURAL
(İzmir) Şahsınız adına konuşun canım, grup
başkan vekilleri ne yapacağını bilirler.
BAYRAM
ÖZÇELİK (Devamla) Biraz önce Sigaranın yararlarıyla ilgili
acaba ne var? diye sormuştu değerli milletvekilimiz. Halk,
sigaranın yaralarını şöyle ifade ediyor: Sigara içenin
evine hırsız girmez çünkü sabaha kadar öksürür, sigara içen
yaşlanmaz çünkü genç yaşta ölür, sigara içen alçak gönüllüdür çünkü
herkesten kolayca sigara ister, sigara içen bonkördür çünkü sigara
dumanını herkese ikram etmekten kaçınmaz. Bu arada nargile ile
de ilgili bir soru sorulmuştu, bunu da halkımız yıllarca
kendi deyişinin içerisine koymuş, yerleştirmiştir:
"Sigara içeni nargile paklar, nargile içeni gabak suyu paklar."
Teşekkür
ederim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Teneşir paklar.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Özçelik.
İkinci söz
Sayın Lütfi Çırakloğlu, Rize Milletvekilinde.
Buyurun
Sayın Çırakoğlu. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş
dakika.
LÜTFİ
ÇIRAKOĞLU (Rize) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan kanunun 4'üncu maddesi hakkında söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sessiz intihar
olarak da ifade edilen sigara kullanımıyla insanlar arasında çok
ilginç ilişki bulunmaktadır. Bu
hain, ikiyüzlü arkadaşlığın yüz yıllar öncesine
dayanan geçmişi vardır. Hain,
çünkü arkadaşını arkadan hançerliyor. Hain ve ikiyüzlü, çünkü
herkesin gözü önünde işlediği cinayetlerin sorumluluğunu kabul etmiyor.
Âdeta tek başına terörist gibi
her yıl 100 binden fazla insanımızın canına
kıyıyor. İnsanlık, özellikle son yıllarda bu illetin
sağlığa verdiği zararlar üzerinde ciddi olarak
eğilmiş ve önemli mesafeler katetmiştir.
Sigaranın
insan organizmasına zarar vermediği hiçbir organ ve hücre yoktur.
Trilyonlarca vücut hücremizin her birine sigara, toksik etki yapmakta ve birçok
organda çeşitli hastalıklara sebep olmaktadır. Sigara beyin
hücrelerinden, akciğer, kalp, damar ve üretim sistemi hücrelerine kadar hemen hemen her hücreye etki etmekte,
kanserden kısırlığa kadar birçok hastalığa sebep
olmaktadır. Sigara yandığı zaman bin santigrat
ısı oluşturmakta, sigara dumanında 4 bin ila 6 bin
civarında madde ortaya çıkmakta, bunun 40 ila 50 kadarının
kansere sebep olduğu bilinmektedir. Nikotin bilinen en önemli madde
olmakla birlikte, sigara dumanında DDTten fare zehri olarak bilinen
coumadine kadar binlerce madde ortaya çıkmakta.
Unutmayalım,
her sigara bir Çernobil demektir. Nikotin, bağımlılık yapan
ve bu nedenle Dünya Sağlık Örgütü tarafından uyuşturucu
kapsamına alınmasına neden olan maddedir. Koroner kalp damar
hastalıklarından en önemli sorun olarak bahsedilmekte ve 3 kat daha
fazla koroner kalp hastalığına sebep olmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, çağımızın en korkutucu
hastalıklarının başında kanser gelmektedir. Sigara,
akciğer kanserlerinin yüzde 90ının sebebidir ve bütün
akciğer hastalıklarından ölümlerin de yüzde 90 sebebidir. Keza,
gırtlak, ağız dudak, yemek borusu, mesane kanserleri ve lösemi sebebi
olarak sigara çok önemli bir yer işgal etmektedir.
Sigara içen
annelerin çocuklarının daha çok prematüre dediğimiz
gelişmemiş ve zekâ geriliğiyle ilgili bir sürü
sıkıntılar yaşadığını bilmekteyiz ve
yenidoğan tümörlerinin 3 kat daha fazla görüldüğünü tıp izah
etmektedir.
Sigara içen
bayanlarda özellikle cilt kırışıklıkları daha
erken yaşta başlamakta ve pasif içici olarak bahsedilen bütün sigara
içilen alanlarda oturanların da aynı hastalığın riski
altında olduğu bilinmektedir. Aynı zamanda, sigara içen
bayanlarda rahim kanserleri daha çok görülmektedir.
Sigara,
akciğer hastalıklarından ölümlerin, bahsettiğimiz gibi,
yüzde 90ının sorumlusu olarak görülmekte. Dünyada 5 milyon,
ülkemizde de her yıl 100 bin insan sigaranın meydana getirdiği
hastalıklardan ölmektedir. Ortalama yetmiş yıllık ömrü olan
bir insanın otuz yıl sigara içmesi hâlinde beş yılı
kayba uğramaktadır yani beş yıl eksik
yaşamaktadır.
Ülkemizde sigara
kullanım oranlarıyla alakalı çok bilgiler verilmiştir ama
20 milyon civarında insanımızın sigara
kullandığı bilinmektedir. Özellikle on beş yaşın
üstündeki oran, erkeklerde yüzde 57, kadınlarda yüzde 16
civarındadır. Her geçen gün, maalesef, kadınlarımızda
sigara içme oranı artmakta, bu nedenle, bayanlarda az görülen akciğer
kanseri de sigara içme oranıyla paralel olarak artmaktadır.
Yapılan
araştırmalarda ülkemiz sigara tüketiminde dünyada yedinci
sırada, AB ülkeleri arasında üçüncü sırada yer almaktadır.
Sigara aynı
zamanda uyuşturucunun da en önemli basamağı olarak kabul
edilmiştir. Dünya Sağlık Örgütü zaten sigarayı
uyuşturucu kapsamına almıştır artık.
Uyuşturucu mafyasının hedefinde olan on bir-on yedi yaş
grubu alkol, uyuşturucu ve sigarada en önemli yaş grubu olarak kabul
edilmekte ve dolayısıyla sigara, alkol ve uyuşturucuyu eş
zamanlı olarak düşünmek gerekmektedir, mücadele açısından
söylüyorum.
Değerli
milletvekilleri, gelişmiş ülkelerde modern tıbbın ana
hedeflerinden biri olan koruyucu hekimliğin öne
çıkarıldığını hepimiz biliyoruz. Sigara bu
bakımdan da, sadece yasak açısından değil aynı zamanda
koruyucu hekimlik açısından da dikkate alındığında,
çok önemli bir kanun maddesini görüştüğümüzü ifade edebilirim.
Ülkemizde
yılda yaklaşık 120 bin ton sigara tüketilmekte ve sigaranın
sebep olduğu hastalıklardan, bahsettiğimiz gibi yüz binlerce
insanımız canını kaybetmekte, ortalama 12 ile 15 bin dolar
civarında kayba uğramaktayız.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakikalık ek süre veriyorum, tamamlayın.
LÜTFİ
ÇIRAKOĞLU (Devamla) Dünyadaki sigara pastası dikkate
alındığında, gelişmiş ülkeler kendi ülkelerindeki
insanları korumasına rağmen, geri kalmış ülkelerde
sigara tüketimini teşvik etmekteler ve bu bakımdan, genellikle geri
kalmış ülkelerde kullanımın dünya sigara tüketiminin yüzde
75ini teşkil ettiğini düşünürsek, bunun çok önemli bir sigara
pastası olduğunu görüyoruz.
Kanunlarla,
elbette mücadele şart ama özellikle eğitimde bunun vurgusunu yapmak
lazım. Anne ve babaların bu konuda önemi çok büyük, görsel medya çok
etkili olmakta, her kesimin kendisine düşen görevi yapması
gerekmektedir.
Bu bakımdan,
bu çalışmayı yapan değerli milletvekillerimize ve
bakanlarımıza huzurlarınızda teşekkür ediyorum.
Özellikle Yeşilay cemiyetinin yıllardır devam ettirdiği bu,
sigara, uyuşturucu ve alkolle ilgili çalışmasını
tebrik ediyorum.
2008
yılının ve takip eden yılların ülkemize ve bütün dünya
insanlığına hayırlar getirmesini temenni ediyorum ve
teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Çırakoğlu.
Şimdi, madde
üzerinde soru-cevap işlemi yapacağız.
Sayın
Doğru
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Sayın Başkanım,
aracılığınızla Sayın Bakana sormak istiyorum:
Sigara fabrikalarında üretim esnasında, çok büyük oranda, tozdan ve
sigaranın yapmış olduğu zararlardan dolayı,
çalışan insanlarda da büyük sıkıntılar vardır.
Özellikle Tokat Sigara Fabrikasında kronik obstrüktif akciğer
hastalığına yakalanmış, 1.500ün üzerindeki
çalışanın içerisinde yaklaşık olarak bine yakın
insan vardır. Bunlarla ilgili bir çalışma yapılmakta
mıdır? Sigara Fabrikasında çalışan insanlardan sigara
içmeyenlerin bile çok büyük oranda etkilenmiş olduğu düşülürse,
bu yönde bir tedbir alınacak mıdır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bakan.
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Değerli Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Sayın
Doğrunun tarafımıza yönelttiği soru, daha ziyade iş
güvenliğiyle ilgili bir soru ve önemli bir konuya temas ediyor Sayın
Milletvekilimiz.
Bugünkü mevcut
mevzuat, aslında sadece sigara üreten iş yerlerinde değil, bütün
iş yerlerinde işçi sağlığının öne
alınmasını ve dikkate alınmasını öngörmektedir.
Bu konuyla ilgili olarak Sayın Milletvekilimizin bu sorusu ve
dolayısıyla uyarısıyla ilgili olarak ben de bir
değerlendirme ve araştırma yaptıracağım. Ama,
normalde, buralarda çalışan vatandaşların, işçilerin
sağlığının korunması, işçi
sağlığıyla ilgili genel hükümler çerçevesinde
düşünülmesi gereken bir iştir ve o iş yerinin de
sorumluluğu içerisindedir.
Ben, Değerli
Milletvekilimize teşekkür ediyorum.
BAŞKAN -
Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Madde üzerinde
iki adet önerge vardır.
Önergeleri önce
geliş sıralarına göre okutacağım, sonra
aykırılıklarına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi
okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 55 sıra nolu, Tütün Mamullerinin Önlenmesine dair Kanunda
değişiklik yapılmasına dair kanun
tasarısının 4 üncü maddesinin 6 ncı
fıkrasının başına
Kültür ve Turizm
Bakanlığından onay almış, televizyonda yayınlanan
programlar, filmler, diziler, müzik klipleri hariç
ibaresinin eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
Hasip Kaplan M. Nezir Karabaş Sevahir Bayındır
Şırnak Bitlis Şırnak
Şerafettin
Halis Osman Özçelik Nuri Yaman
Tunceli Siirt Muş
Aysel
Tuğluk
Diyarbakır
BAŞKAN
Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
55 sıra
sayılı kanun teklifinin çerçeve 4. maddesi ile değişik 3.
maddesinin (9) numaralı fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Onaltı
yaşını doldurmamış kişiler, tütün ürünü
işletmelerinde, pazarlamasında ve satışında istihdam
edilemez.
Harun Öztürk Hasan Macit Recai Birgün
İzmir İstanbul İzmir
Hüseyin Mert Ayşe Jale
Ağırbaş Süleyman
Yağız
İstanbul İstanbul İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılmıyoruz Değerli
Başkanım.
BAŞKAN
Gerekçesini mi okutalım, söz mü alacaksınız?
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Konuşacağım.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Öztürk. (DSP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakika.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; kanun teklifinin
4üncü maddesiyle ilgili olarak vermiş olduğumuz önergeyi
açıklamak üzere söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, bu
önergeyi verirken şunu düşündük: Hiçbir zaman Demokratik Sol Parti
olarak çocuk işçiliğinin hiçbir şekilde teşvik edilmesi
gibi bir amacımızın olmadığını öncelikle
belirtmeliyiz. Ancak geçtiğimiz
günlerde izlediniz ve 16 lira zam yaptığımız asgari ücreti
biz, on altı yaşından büyük işçiler için tespit ediyoruz ve
yasal olarak da on altı yaşından büyük işçiler istihdam
edilebiliyorlar.
Şimdi, bu
şekilde on altı ile on sekiz yaş arasındaki kişilerin
istihdamını engellememek amacıyla bu önergeyi vermiş
bulunuyoruz. Türkiyenin gerçeğini göz önünde bulundurursanız,
Anadoluda bakkal dükkânında aşağı yukarı günün yirmi
dört saatine yakın, vatandaşlarımız geçimlerini
sağlamak üzere para kazanmaya çalışıyorlar ve
dolayısıyla arada sırada işleri
çıktığında da on altı yaşından büyük aile
bireylerini de işlerinin başında bırakma mecburiyetinde
kalabiliyorlar. Dolayısıyla, bu hükmün on altı yaşına
çekilmesi hem yasanın uygulanabilirliğini kolaylaştıracak
hem de söylediğim gibi bu gruptaki çalışanlar arasında bir
istihdam daraltması sonucunu doğurmayacak.
Değerli
milletvekilleri, toplum ve bireyler olarak zararları bilimsel olarak
kanıtlanmış hususlara bakış açımızı
değiştirmemiz gerekiyor. Sigara zararlı, bunu bileceksiniz. Bu
gerçeği bile bile Bana bir şey olmaz. diyerek, sadece kendinize
değil, çocuklarınıza, çevrenize zarar vermeye devam edeceksiniz.
Bu anlayışı değiştirme olgunluğuna
ulaşmamıza vesile olması dileğiyle yasanın ülkemize
hayırlı olmasını diliyorum ve bu arada bir başka
şeyi daha diliyorum: Ülkemizin gerçeklerine ve ihtiyaçlarına uygun,
sadece iktidar partisi milletvekilleri tarafından değil, muhalefet
milletvekilleri tarafından verilmiş olan kanun tekliflerinin de
aynı hassasiyetle Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine getirilmesini
diler, yüce heyetinizi saygıyla selamlarım. (DSP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
reddedilmiştir.
Diğer
önergeyi işleme alıyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 55 sıra nolu, Tütün Mamullerinin Önlenmesine dair Kanunda
değişiklik yapılmasına dair kanun
tasarısının 4 üncü maddesinin 6 ncı
fıkrasının başına
Kültür ve Turizm
Bakanlığından onay almış, televizyonda yayınlanan
programlar, filmler, diziler, müzik klipleri hariç
ibaresinin eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılmıyoruz Değerli
Başkanım.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Kaplan.
Süreniz beş
dakika.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, değerli üyeler; bugün
görüştüğümüz yasa tasarısı herhâlde zararlarını
en çok sağlık alanında değil kültür ve sanat alanında
hissettirecek gibi gözüküyor. Çünkü yasa çok açık: Tütün ürünleri
kullanılamaz, görüntülerine yer verilemez. Hepiniz bir
hafızalarınızı tazeleyin, izlediğiniz filmlere bir
bakın. Casablanca sahnesini demiyorum, Yılmaz Güneyin ilk dönem
filmlerine de götürmüyorum sizi veya Baba filmindeki purolara da götürmeyeceğim
sizi, ama her sahnesinde, her dizide
Bana bir tane örnek gösterin, deyin ki:
Şu an Türkiyede televizyonlarda oynayan dizilerin bir tekinde tütün
mamulü kullanılmıyor. O zaman ya bunların hepsini
yasaklayacaksınız
Bu yasa bunu ifade ediyor. Bütün dizileri
yasaklayacak bir iktidar, bütün filmleri yasaklayacak bir iktidar, bütün müzik
kliplerini yasaklayacak bir iktidar gelmedi Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bu
Meclise. AKP de bunu beceremeyecek. Yasayı geçirebilirsiniz, buyurun.
Yarın, sanat dünyasıyla, kültür dünyasıyla, sinema dünyasıyla,
tiyatro dünyasıyla, müzik dünyasıyla artık siz bunu
konuşun.
Eğer Kültür
Bakanlığımız varsa, o Kültür
Bakanlığımızdan bandrol ve izin alınıyorsa, o
Kültür Bakanlığımızın Telif Hakları ve Sinema
Genel Müdürlüğüne niye güvenmeyeceğiz? Yani, Kültür
Bakanlığı muhalefetin bir bakanlığı değil
ki, 60ıncı Hükûmetin bir bakanlığıdır. Biz de
diyoruz ki bu teklifi verirken: Kendi bakanlığınızın
uzmanlık alanına giriyor. Kendi bakanlığınıza
güvenin, muhalefeti bırakın bir kenara. Gerçekten, bu, çok ciddi
sıkıntılara ve sorunlara yol açacaktır. Hiçbir TV dizisi,
yabancı, yerli
Bunu, sadece Türkiyedeki ulusal dizilere hasretmiyorum
olayı. Yani, hayatın gerçekliği içinde zararlı da olsa
Yani, et faydalıdır, ama 60 kilo et yeseniz zararlı duruma da
gelebilir, yani bu da bir gerçekliktir.
Yani, bu tütün
mamulleriyle ilgili, sanat, kültür dünyasının olumlu veya olumsuz
eleştirilerinin yer alacağı sanat eserlerini yasaklayan bir
madde şu an söz konusu. Yani, Bunu muhalefet söylüyor, doğru
söylüyor, ama onlar söylüyor diye biz, bu doğruyu yapmayacağız.
derseniz işte, en büyük hatayı yaparsınız. Yani, biz Allah
birdir, peygamberi Hazreti Muhammeddir dediğimiz zaman, bir önergeyle de
gelsek Muhalefet doğru söylüyor, ama muhalefetin dediği
olmasın. diye farklı yollara saparsak, yani gerçekten ülkemizdeki
demokrasiye, demokrasi kültürüne, çoğulculuğa,
katılımcılığa, zarar veririz. Şu an, ben, bu
teklifin üzerinde konuşma gereğini duyarken gerçekten Türkiyenin
tiyatro dünyasını, sinema dünyasını, müzik dünyasını,
belgesel dünyasını, yani sanat ve kültür alanında Türkiye'nin
tanıtımıyla ilgili bütün bu kültür faaliyetlerinin hepsini bir
bütün olarak düşünüyorum.
Burada, tolerans
yok yasaklama var, külliyen yasaklama var. Yani, bir dizi filmde, o anda
efkârlanmış bir sigara içen veya gerçekten zararlı olduğunu
bile bile bu eylemi yapan bir kişinin rolü gereği o filmi yasaklama
gibi bir sonuca gidiyoruz. Sinemayı yasaklıyoruz, kültürü
yasaklıyoruz, sanatı yasaklıyoruz, ama e-sigaraya yeşil
ışık yakıyoruz. Yeşilaya da bunu bir sorsak,
Yeşilay ne der diye düşünürdüm. Sanata yasak, e-sigaraya evet. Yok bu
kadar demokrasi. Bu kadar da çoğulculuk anlayışı,
demokrasiye sigaradan daha fazla zarar veriyor, iktidar partisini
uyarıyorum.
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Sayın Başkan, bu konuşma
için yerimden kısa bir açıklama yapabilir miyim?
BAŞKAN
Buyurun.
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Değerli Başkanım, sayın
milletvekilleri; Sayın Kaplanın açıklamalarına
karşılık benim de bazı şeyler söylemem gerekti, onun
için kısaca yerimden bu açıklamaları yapacağım.
BAŞKAN
Yalnız çok kısa lütfen Sayın Bakan.
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Çok kısa efendim.
Bir defa bu
kanunun bir amacı var, çocukları ve gençleri korumak. Sayın
Kaplan sanattan bahsetti, efendim, işte, özgürlüklerden bahsetti, bunlara
eyvallah, bunlara hiçbir şey söylediğimiz yok, ama şu anda bile
duyarlı televizyonlar -belki Sayın Kaplanın dikkatinden
kaçıyor- bu çeşit sigara görüntülerini buzlayarak, bir şekilde
gölgeleyerek filmlerin o kısımlarında,
yayınlarını sürdürüyorlar. Dolayısıyla, bunlar bundan
sonra da, bu kanun çıktıktan sonra da daha kararlı bir biçimde
yapılabilecektir, ne sanat engellenmiş oluyor ne de özgürlükler
engellenmiş oluyor. Burada önemli olan, toplumu ve sigara içme riski olan,
sigaraya başlama yaşındaki çocukları, gençleri
korumaktır ve maksat çok açıktır.
Teşekkür
ediyorum Değerli Başkan.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.53
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.10
BAŞKAN : Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER : Harun TÜFEKCİ (Konya), Fatma
SALMAN KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 44üncü
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
55 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Komisyon ve
Hükûmet burada.
Teklifin 5inci
maddesini okutuyorum:
MADDE 5 - 4207 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi
başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Kontrolün
sağlanması
MADDE 4 (1) Tütün
ürünlerinin içilmesinin yasaklandığı yerlerde, yasal düzenleme
ve buna uymamanın cezai sonuçlarını belirten uyarılar;
salonlarda asgari on santimetrelik puntolarla, toplu taşım
araçlarında üç santimetrelik puntolarla herkes tarafından görülebilir
yerlere asılır. Ayrıca, tütün ürünlerinin tüketilmesine tahsis
edilen alanlar ile nargile içilen mekanlarda tütün ürünleri
kullanımının tehlikelerini anlatan sağlık uyarıları
herkes tarafından görülebilir yerlere asılır.
(2) Tütün
ürünlerinin satışının serbest olduğu yerlere en az
beş santimetrelik puntolarla, beyaz zemin üzerine büyük harfler ve siyah
yazı rengi ile, "Yasal Uyarı: 18 yaşını
doldurmayanlara sigara ve diğer tütün ürünleri satılamaz; satanlar
hakkında yasal işlem yapılır." ibaresi yazılarak,
rahatlıkla görülebilen ve okunabilen yerlere asılır.
(3) Türkiye'de
üretilen veya ithal edilen tütün ürünleri paketlerinin üzerine, en geniş
iki yüzünden, bir yüzüne toplam alanın yüzde kırkından,
diğer yüzüne yüzde otuzundan az olmamak üzere özel çerçeve içinde tütün
ürünlerinin zararlarını belirten yazılı uyarılar veya
mesajlar konulur. Bu uyarı yazılarının aynı
şekilde, birden fazla paketi bir arada bulunduran tütün ürünleri
kutuları üzerine de yazılması zorunludur. Uyarı
mesajları resim, şekil veya grafik biçimlerinde de olabilir.
Uyarı mesajlarını taşımayan tütün ürünleri ithal
edilemez veya satışa çıkarılamaz.
(4) Tütün
ürünlerinin paketlerinde ve etiketlerinde, bu ürünlerin özellikleri,
sağlığa etkileri, tehlikeleri veya emisyonları ile ilgili
yanlış ve eksik bilgi verilemez, aldatıcı tanımlama,
marka, renk, figür veya işaret kullanılamaz.
(5) Bu Kanunda
sözü edilen yasal uyarı yazıları, resim, şekil veya grafik
mesajlarıyla ilgili hususlar yönetmelikle düzenlenir. Bu yönetmelik
Sağlık Bakanlığının uygun görüşü
alınarak Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası
Düzenleme Kurumu tarafından çıkarılır.
(6) Tütün
ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmalar, ürün, üretim, pazarlama ve
diğer aktiviteleri ile ilgili her türlü bilgiyi istenildiği takdirde
onbeş gün içerisinde Sağlık Bakanlığına ve Tütün,
Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumuna vermek
zorundadır.
(7) Türkiye Radyo
ve Televizyon Kurumu ile ulusal, bölgesel ve yerel yayın yapan özel
televizyon kuruluşları ve radyolar, ayda en az altmış
dakika tütün ürünleri alışkanlığının
zararları konusunda uyarıcı eğitici mahiyette yayınlar
yapmak zorundadır. Bu yayınlar, 08:00-22:00 saatleri arasında
yapılır ve yayınların kopyaları her ay düzenli olarak
Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna teslim edilir. Bu saatler
dışında yapılan yayınlar, aylık altmış
dakikalık süreye dahil edilmez. Bu süreler, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu
tarafından denetlenir. Bu programlar, Sağlık
Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı, Radyo ve
Televizyon Üst Kurulu, Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası
Düzenleme Kurumu, bilimsel kuruluşlar ve sivil toplum örgütleri
tarafından hazırlanır veya hazırlattırılır.
Hazırlanan programlar, Sağlık Bakanlığının
olumlu görüşü alındıktan sonra Radyo ve Televizyon Üst Kurulu
tarafından yayımlanması sağlanır.
(8) Tütün
ürünleri tüketiminin ve tütün dumanına maruz kalmanın
oluşturduğu sağlık riskleri konusunda çocukları ve
gençleri bilinçlendirmek üzere ilgili kuruluşlar ve sivil toplum
örgütlerinin görüşleri alınarak Millî Eğitim
Bakanlığı tarafından bir müfredat hazırlanır.
(9) Tütün
ürünleri alışkanlığının
bırakılmasını özendirici programlar ve tütün
bağımlılığının ilaç ile tedavisinin
ulaşılabilir olması için gerekli çalışmalar
Sağlık Bakanlığı tarafından yapılır.
(10) Bu maddenin
yedinci, sekizinci ve dokuzuncu fıkralarında yer alan
programların finansmanına yönelik olarak her yıl Millî
Eğitim Bakanlığı ve Sağlık
Bakanlığı bütçesine yeterli ödenek konulur.
(11) Tütün
ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmaların bu Kanunda yasaklanan
faaliyetler ile ilgili olarak yaptıkları harcamalar yıllık
gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak
gösterilemez."
BAŞKAN
Madde üzerinde, gruplar adına söz talebi vardır.
İlk söz,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili Sayın
Mustafa Enöze ait.
Buyurun
Sayın Enöz.
Süreniz on
dakika.
MHP GRUBU ADINA
MUSTAFA ENÖZ (Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 55 sıra sayılı Tütün Mamullerinin
Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 5inci maddesi üzerine söz
almış bulunmaktayım. Yüce heyeti, Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına saygıyla selamlıyorum.
Ben de 2008
yılında ve daima, ülkemiz için birlik, düzenlik, dirlik, bolluk ve
bereket ile dünyamız için de barışlar temenni ediyorum.
Değerli
milletvekilleri, dünya coğrafyasında siyasal sınır
tanımayan tek konu sağlıktır. Dünyada yaşanan
hızlı gelişmeler, siyasal, ekonomik ve kültürel dengeleri çok
derinden etkilemektedir. İnsan yaşamının vazgeçilmez unsuru
olan sağlık alanında da değişim ve gelişmeler,
global hareket edilmesini gerekli kılmaktadır. Herhangi bir ülkede
bir hastalık salgını, komşu ülkelere ve hatta
ulaşımın hızlı olduğu dünyamızda daha uzak
ülkelere kadar gitmektedir. Bu açıdan, ülkelerin, yalnız kendilerine
özgü sağlık sorunlarıyla değil, genel olarak dünyadaki
sağlık sorunlarıyla da ilgilenmeleri zorunluluğu ortaya
çıkmaktadır. Türkiye, Dünya Sağlık Örgütünün
kurucuları arasında yer almıştır, bugüne kadar da bu
kuruluşlarla daima sıkı bir iş birliği içerisindedir.
Sayın
milletvekilleri, tütün içimi Amerikada başlamış, oradan
Avrupaya, Kâtip Çelebiye göre de tütün 1601 tarihinde İngilizler
vasıtasıyla İstanbula getirilmiştir. Bu dönemde bazı
göğüs hastalıklarına iyi geldiği söylentisiyle tütün içimi
hızla yayılmıştır. Tütün içimi 19uncu yüzyıldan
itibaren ince kâğıda sarılarak sigara hâlinde kullanılmaya
başlanmıştır. Tütün alışkanlığı
dünyada görülen en yaygın alışkanlıktır. Dünya
Sağlık Teşkilatının yayınlarına göre,
kişi başına en fazla tütün tüketen ülkelerin başında,
maalesef, Türkiye gelmektedir. Sigaranın zararları geç
anlaşılmış ve ondan sonra da aleyhine kampanyalar
başlatılmıştır. Ancak, ekonomik nedenlerden
dolayı yeterince istenen neticeler alınamamıştır.
Dünya Sağlık Teşkilatı, sigara içmeyi salgın bir
hastalık olarak nitelemektedir.
Sayın
milletvekilleri, yapılan istatistikler göstermiştir ki, sigara
içenlerde alkol ve uyuşturucu kullanma eğilimi daha fazla
olmaktadır. Sigara insanları irade zayıflamasına, tembellik
ve rehavete alıştırmaktadır. Sigara
alışkanlığı milyonlarca kişinin
hayatını kaybetmesine ve çok daha fazlasının da sakat
kalmasına yol açmaktadır. Dünya genelinde
baktığımızda, sigara yüzünden her yıl 13 milyon
kişi hayatını kaybetmektedir. Çabuk ulaşılabilir
olması sebebiyle, gençler arasında sigara içmek oldukça
yaygındır. Gelişmiş ülkelerde on iki-on yedi yaş
arasındaki her 5 ergenden 1inin sigara tiryakisi olduğu tahmin
edilmektedir. Ülkemizde ise bu oran daha da yüksektir.
Sigara
alışkanlığı, özellikle gençlerimizin, öteki kötü alışkanlıklara
karşı direncini de azaltmaktadır. Sigaraya gençlik döneminde
alışmayan bir kişinin tiryaki olması
zorlaşmaktadır. Çünkü, sigara içenlerin yüzde 95i sigaraya yirmi bir
yaşına kadar başlamaktadırlar.
Tütün ya da
sigara içiminin sağlığa olan zararları yanında
ekonomiye olan zararları da azımsanmayacak boyuttadır. Tütün
tiryakisi, kendisine, aile fertlerine ve kapalı yerlerde diğer
insanlara hastalık ve bu yolla akla gelmedik tedavi masrafları yüklemektedir.
Sayın
milletvekilleri, ülkemizde sigara kaçakçılığı yoluyla
yarı fiyatına sigara satılmaktadır.
Çocuklarımızın erken yaşlarda sigaraya
alışması için neredeyse her türlü ortam
hazırlanmaktadır. Türkiyede yaklaşık 20 milyon tütün
mamulleri içicisi, bir yılda 17 milyar YTLlik tütün mamulü tüketmektedir.
Türkiyede yatırım ve üretim faaliyetlerine devam eden ve bugün
sayıları altıyı bulan çok uluslu sigara şirketleri,
maalesef, Dünya Sağlık Örgütünün hazırlamış
olduğu ve Türkiye'nin de imza koyarak
kanunlaştırdığı Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesine
ve buna dayalı olarak çıkarılan Ulusal Tütün Kontrol
Programının özellikle reklam, promosyon ve sponsorluk ile ilgili
hükümlerine uymamaktadırlar. ABDde sigara içmenin zararları
hakkında halkı kandırmak suçundan, AB ülkelerinde ise sigara
kaçakçılığı davalarından dolayı
sorumluluklarını kabul eden çok uluslu sigara şirketleri bu
ülkelerde ciddi tazminatlar ödemeye mahkûm edilmişlerdir. Her geçen
yıl Avrupa ve Amerikada satışları azalan bu
şirketler, ülkemize gelince kanunları ve kurumları yok sayarak
yasa dışı reklam ve promosyon çalışmaları
yapmaktadırlar. Burada asıl amaç, Tekelin piyasa payını
azaltarak, kendi ülkelerinde kaybettikleri pazar paylarını
gençlerimizin ve çocuklarımızın ciğerlerini kullanarak
telafi etme peşinde olmalarıdır. Bu anlamda, Tekelin
özelleştirilmesine karşı çıkmak ve bunu savunmak,
insanımızın sağlığı ve geleceğini
savunma ile eş anlamlıdır.
Sayın
milletvekilleri, günümüzde özellikle gençlere yöneltilen sinsi sigara
reklamlarının da katkılarıyla, ülkemizde, sosyal ve ekonomik
bu felaketi uzun yıllardır artarak yaşamaktayız. Her
yıl binlerce insanımız akciğer kanserinden
yaşamını yitirmektedir. Akciğer kanserine ek olarak, 3-4
katı kadar insanımız da başta kalp-damar
hastalıkları ve akciğer hastalıkları olmak üzere
yaşamlarını kaybetmektedirler. Sigara ile ilgili birçok ekonomik
raporda, 1 dolarlık sigara girdisinin ekonomide 2 veya 4 katı zarara
yol açtığı bildirilmekte, sigaranın özellikle
gelişmekte olan ülkeler için kalkınmanın önündeki en önemli
ekonomik engellerden biri olduğu belirtilmektedir. Dünya Bankası
raporuna göre, dünyadaki tütün kaynaklı ekonomik zarar yaklaşık
200 milyar ABD dolarıdır. Aynı rapor, sağlık için en
etkin harcamaların başında sigara içiminin önlenmesi için
yapılanların geldiğini bildirmektedir.
Sayın
milletvekilleri, bilimsel araştırmalarda da gösterildiği gibi,
ulusal tütün tekellerini kaybeden, özelleştiren ülkelerde sigara tüketimi
artmakta, dolayısıyla zararlarının boyutu da
katlanmaktadır. Batılı ülkeler hızla bilimsel bir
şekilde sigara karşıtı çalışmalar yürütürken,
sokaklarda bile sigara içimi yasaklanırken bizde tüketim artmaktadır.
Devletin denetleyici ve koruyucu eli insanlarımız üzerinde mutlaka
etkisini hissettirmelidir.
Sayın
milletvekilleri, bu vesile ile ülkemizdeki sigara kaçakçılığından
da bahsetmek istiyorum. Türkiyedeki kaçak sigara piyasası
uluslararası tütün tekelleri tarafından işletilmektedir. Resmî
kayıtlar dışında, araçların zula tabir edilen
bölgelerine yerleştirilmiş kaçak sigaraların, bildirilenlerin 10
katı olduğu tahmin edilmektedir. Yani, bu yöntemle Türkiye'ye sokulan
sigara miktarı yılda 500 milyon paketi bulmakta olup, bu rakam
satılan sigara miktarının yüzde 10una tekabül etmektedir. Bütün
bunlar ülkemiz için hem ekonomik hem de sağlık anlamında büyük
kayıplara yol açmaktadır.
Sigara
kaçakçılığı, gerek maliyetinin ucuz, getirisinin silah ya
da uyuşturucuya oranla çok daha fazla olması gerekse mevcut kanunlara
göre cezasının yok denecek kadar az olması sebebiyle
uyuşturucuya göre daha risksiz ve daha kolay yapılmaktadır. Bir
yandan devletimiz her yıl 2,5 milyar dolar civarında vergi
kaybına uğrarken insanlarımız
sağlıklarını kaybediyor, öbür yandan ise yasa
dışı örgütler bu yöntemle ciddi lojistik destek
sağlıyorlar. Konu ile ilgili bu durum hepimizi derinden üzmekte.
Beklentimiz, Hükûmetin bu konudaki tedbirlerini acilen almasıdır.
Sayın
milletvekilleri, konu tütün olunca üreticilerimizle ilgili olarak da birkaç
şey söylemek istiyorum. Bütün olumsuzluklara rağmen, ülkemizde 400
binin üzerinde insanımız tütün
tarımıyla uğraşmakta olup bu da 2 milyon
vatandaşımızın geçim kaynağıdır.
Yıllardır 100 bin ton civarında gerçekleşen üretimimiz
dikkate alındığında, Türkiye, şark tipi oryantal tütün
ihracatında dünya birinciliğini tartışmasız
sürdürmektedir. Tokat, Samsun, Adıyaman, Bitlis, Batman gibi illerimizle
beraber ülkemizin tütün üretiminin önemli bir kısmı Ege Bölgesinde
gerçekleştirilmektedir. Dünya tütün piyasalarında Türk tütünü
olarak bilinen tütün bu bölgede yetişen tütünlerdir. Seçim bölgem olan
Manisada tütün bu bölgenin miktar ve kalite açısından en önemli
üretim noktası olması özelliğini yıllardan beri
korumaktadır. Yerli ve yabancı alıcıların rağbet
ettiği ve sigara üreticilerinin harmanlarında olmazsa olmaz bir yere
sahip olma özelliğini korumuştur. Tütün üreticilerimiz, bizlerden,
sorunlarıyla ilgilenilmesini ve bu sorunların dile getirilmesini
talep etmektedirler. Hükûmetten, tütün üreticilerimizin sorunlarının
giderilmesi için daha radikal tedbirler almasını bekliyoruz.
Sayın
milletvekilleri, son olarak konulan müeyyidelerin dışında,
Sağlık Bakanlığı, Millî Eğitim
Bakanlığı ve üniversitelerin, konunun önemine binaen ortak
projelerle, ilköğretimden başlamak üzere gerekli eğitimlerin
çocuklarımıza verilmesinin sağlanması gerekmektedir.
Bu duygu ve
düşüncelerle, bu kanunun uygulanmasında insanlarımızın
sağlıkları için çok daha duyarlı davranacaklarını
ümit ediyor ve yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Enöz.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına, Adıyaman Milletvekili Sayın Şevket
Köse.
Buyurun
Sayın Köse. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on
dakika.
CHP GRUBU ADINA
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sözlerime başlarken hepinizi en içten saygı ve
sevgilerimle selamlıyorum.
Tütün
Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 5inci
maddesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Tam on üç fıkradan oluşan 5inci maddenin genel
içeriği, tütün mamullerinin zararlarından insanları koruyan
uyarıları ayrıntılı olarak yasa güvencesine
bağlamaktadır. Bu uyarılar, yasada oldukça geniş bir çerçevede
değerlendirilmektedir. Sigara paketlerinin üzerindeki yazılardan
kamuya açık alanlardaki yazılara ve hatta radyo-televizyon
yayınlarına kadar geniş bir alanda, tütün mamullerinin olumsuz
etkilerini uyarı yoluyla topluma anlatmak oldukça etkili bir yoldur, ancak
bu uyarılar tek başına yeterli değildir. Tütün mamullerinin zararlarının
anlatılması daha geniş kapsamlı bir çalışmayla
yapılabilir. Bunun sonuçları gelecek kuşakları
ilgilendirdiğinden konu daha da önem kazanmaktadır. Sigara içmek
öldürür uyarısını hepimiz yakından bilmekteyiz. Fakat,
ülkemizde ise, sigara ya da tütün mamulleri sadece içenleri değil tütün
üreticilerini de öldürmektedir.
Şüphesiz,
tütün mamullerinin yan etkileri topluma anlatılmalı, bunun
kullanımının azaltılması ve sağlıklı
kuşakların yetiştirilmesi için gerekli çalışmalar
yapılmalıdır. Bu konudaki çalışmalar yalnız halk
sağlığı ile ilgili düzenlemeler değil, bu aynı
zamanda ülkemiz tütününü yabancı firmaların kullanım
alanına terk eden düzenlemelerdir, buna da dikkat etmek gerekir.
Bakınız,
1998 yılında 25 bin ton olarak üretilen Adıyaman tütününün 2006
yılında 7 bin tona geriletilmesinin açıklaması acaba ne
olabilir? Tütün üretiminin kotalarla, fiili engellerle azaltılması
tek yöntem değil elbette. Elde yine çok güçlü bir silah daha var, o da
özelleştirme silahıdır. Türkiyede tütünle geçimini
sağlayan yaklaşık 1 milyon aile özelleştirmeler sonucu ne
duruma düşecektir hiç düşünüldü mü acaba? Türkiyede ilk 500
kuruluş arasında yer alan ve kâr eden Tekel neden
özelleştirilmeye çalışılıyor? Bunun ekonomik bir
açıklaması olabilir mi? Bu özelleştirmenin amacı, ihracatta
birinci olduğumuz Şark tipi tütünün yerine Amerika tütününü
geçirmektir.
Ülkemizde
yabancı firmalarca üretilen Amerikan blend sigara harmanlarında
kullanılan Virginia ve Burley tütünleri 70 milyon kilogram olup bunun
yüzde 90ı ithal edilmektedir. Bu ithalat sonucunda yaklaşık 220
milyon dolar yurt dışına transfer edilmektedir. Bunun amacı
tütün üreticisini yoksullaştırmak ve yok etmektir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tütün üretimi konusu sosyoekonomik
olarak da oldukça önemlidir. Esas amaç, kotalar, fiili kısıtlamalar
ve özelleştirmeler gibi uygulamalarla tütün üreticisini yok etmek,
dolayısıyla yerli piyasaya yabancı şirketlerin
egemenliğini sağlamaktır. Tütün üreticisini yok etmek ülke
ekonomisine de darbe vurmak demektir. Hele Adıyaman halkı için tütün
hayati değere sahiptir. Çünkü endüstriyel bitkilere
baktığımızda, Adıyamanda en büyük paya sahip ürün
olarak tütünü görmekteyiz. Adıyaman köylüsü tütünden geçimini sağlamaktadır.
Ancak tütün üretimi izninin çıkmamış olması üreticileri
tedirgin etmektedir. Bu iznin acilen çıkması en büyük
dileğimdir. Peki, Adıyaman köylüsünün elinden tütünü
alırsanız ne olur? 29 bin aile açlığa terk edilir.
Değerli arkadaşlarım, siz Malatyada kayısıya kota
getiremiyorsanız, Rizede çaya kota getiremiyorsanız, başka bir
yerde pamuğa kota getiremiyorsanız
Tek geçim kaynağı olan
ve ayrıca -özellikle bunu bildirmek istiyorum- alternatif ürünü olmayan,
alternatif ürün yetişmeyen Adıyamanda tütünü yok etmek, gerçekten
düşündürücü bir olaydır. Zaten Adıyaman halkı fakir bir
durumdadır, zor şartlarda ekmeğini çıkarıyor. Bu
insanlara yardımcı olmamız gerekiyor. Dolayısıyla
halkın gelirini sağlayan ürünü elinden almamak lazım diye
düşünüyorum. En azından, işlerliği olan ve yaşama
geçirilebilen bir alternatif ürün projesi uygulanmalıdır. Alternatif
ürün projesi gerçekleşene kadar Adıyamanda tütünün desteklenmesini
diliyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sigara içmeyi yasaklamak, tütün
üretimini yok etmeyi gerektirmiyor. Tütün üreticisi mağdur edilmeden de
sigara yasakları uygulanabilir. Biz, tüm toplumun
sağlığını ilgilendiren hassas bir konuda
çalışma yapıyoruz. Bu demektir ki, gelecek kuşakların
sağlıklı yaşamasına katkı yapmaya
çalışıyoruz. Yalnız, bunu yaparken, tütün üreticilerinin yaşamını
da ellerinden almamak gerekiyor.
Bu
düşüncelerle yeni yılda hepinize sağlık ve mutluluk
diliyorum, hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Köse.
Madde üzerinde
şahıslar adına söz talepleri vardır: Sayın Bayram
Özçelik, Burdur Milletvekili; Sayın Kemalettin Aydın, Gümüşhane
Milletvekili; Sayın Hasan Macit, İstanbul Milletvekili.
İlk söz,
Sayın Bayram Özçelik, Burdur Milletvekili.
Buyurun
Sayın Özçelik.
Süreniz beş
dakika.
BAYRAM
ÖZÇELİK (Burdur) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
öncelikle hepinizi saygı ve hürmetle selamlıyorum.
Sigarayı
bıraktıktan sonra insan vücudunda nasıl bir gelişme oluyor?
Yirmi dakika sonra tansiyon normale dönüyor, bir gün sonra kalp krizi riski
azalmaya başlıyor, iki gün sonra nikotin vücuttan atılmaya
başlıyor, bir ay sonra ciğer kapasitesi yüzde 30 artıyor,
bir yıl sonra kalp krizi riski yüzde 50 azalıyor, üç yıl sonra
kalp krizi riski hiç sigara içmemiş insanlarla aynı oluyor.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Özçelik.
Sayın
Kemalettin Aydın, Gümüşhane Milletvekili.
Buyurun
Sayın Aydın.
Süreniz beş
dakika.
KEMALETTİN
AYDIN (Gümüşhane) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri,
55 sıra sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesi üzerinde
şahsım adına söz almış bulunuyorum.
Sayın
Başkan, iki gündür -geçtiğimiz perşembe ve bugün- sürekli
sigara, sağlık üzerine konuşuluyordu ama izninizle, ben, kanun teklifi üzerinde konuşmayıp
kitle imha silahı imalatı üzerine konuşmamı sürdürmek
istiyorum. Ayrıca, izniniz için teşekkür ederim.
Şimdi,
sigaranın birçok zararları ve içinde birçok maddeler olduğunu
söylemiştik ama bu kitle imha silahını imal edebiliriz burada.
Küçük bir kâğıt alıp bunun içerisine biraz böcek ilacı,
biraz fare zehri, biraz dezenfektan -tuvalet temizliğinde kullanılan
dezenfektan-, biraz oje çıkarıcı, biraz roket benzini, biraz
tiner, biraz radyoaktif madde, biraz da hidrojen siyanid ekleyerek ve
yaklaşık 4 bin toksik maddeden oluşan bir madde imal edebiliriz.
Bunu imal ettiğimizde ne yapabiliriz dünya toplumunda? Damar
tıkanıklığının, boğaz kanserlerinin,
amfizemin, prostat kanserlerinin önemli bir oranda oluşmasına neden
olabiliriz. Ayrıca rahim kanserlerini 4 kat artırabiliriz. Mide
kanserlerini 2 kat, göğüs kanserlerini 3 kat, gırtlak kanserlerini 30
kat, ani ölümleri de 10 kat artırabiliriz bu elde ettiğimiz silahla.
Sadece bunlarla kalmaz, solunum yolu hastalıkları ve özellikle
Türkiyede çok önemli bir problem olan, gittikçe küçülen yaşlara inen
KOAH dediğimiz ve 2020de ilk üç sırada ölüm nedenlerinden biri
olacak solunum yolu hastalıklarına; erken yaşlanma, geç
iyileşme gibi nedenlere neden olabilecek bir silah imal edebiliriz.
Türkiyede her yıl yaklaşık 150 bin kişinin -ki beş on
yıl sona bunu 250 bin, 300 bin kişiye taşıyabiliriz- ve
dünyada da milyonlarca kişinin ölümüne neden olabilecek bu silahın,
aslında, adı, sigara işte. Bu nedenle de, bu sigarayı,
Dünya Sağlık Örgütü, dünyanın en büyük sağlık sorunu
olarak ilan etmiştir ve dünyanın da en büyük bulaşıcı
hastalığı olarak ilan etmiştir.
Gerçekten,
uzmanlık alanım olan bulaşıcı hastalıkların
önlenebilir birçok önlemi olmasına rağmen, sigarada -bugüne kadar
bunu başaramayıp- Türkiyeyi dünyada 7nci pazar haline
getirmişiz. Diler ki gönül, bu yasayla beraber, bu pazarda, Türkiye,
17nci, 77nci veya 177nci ülke durumuna gelsin.
Bir tütün
şirketinin otuz yıl önceki bir raporuyla sözlerime devam etmek
istiyorum. Ergenlik çağındaki çocuklar, özgürlüklerini bir sembolle
ortaya koymaktadır. derler ve sigara, yetişkinlikle
özdeşleştiği için ve yetişkinler sigarayı çocuklara
yasakladığı için, çocuklar için en önemli yetişkinlik
sembolü olduğunu ileri sürerek, 1977den itibaren, on iki yaşa kadar,
on bir yaşa kadar hedef kitlelerini indirmişlerdir. Biz de, bu hedef
kitlenin yoğunluklu olduğu Türkiye Cumhuriyeti insanlarında,
sizlerin kabul oylarıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi üzerine düşen
görevi yerine getirecektir ve biz de Haydi büyükler, sigarasız
kampanyaya. diyeceğiz. Eğer bunu büyükler başarmazsa, bir gün
çocuklarımızı tetikleyeceğiz ve
çocuklarımızın, bu kampanyada, büyükleri sigarayı
bırakma kampanyasına taşımalarını
sağlayacağız.
Düşüncelerimi
bu şekilde tamamlamadan önce, Türkiye Cumhuriyetinin en önemli
tutanağı olduğunu düşündüğüm ve bunun üzerinde tutanak
olmadığını düşündüğüm Meclis tutanaklarında,
27/12/2007 tarihinde, eski Sağlık Bakanlığı
yapmış olan bir milletvekili arkadaşımız, kendisine
sorulan bir soruya, Doktorlar niye sigara içiyor? sorusuna, Doktor
olamamışlar. gibi bir cümle kullanmıştır. Bunun
tutanaklardan düzeltilmesi adına kendi düşüncelerimi de söylemek
istiyorum: Bir başkası da çıkar, Hastasının derdini
dert etmeyen doktor da sigara içmez diyebilir, böyle bir mantık söz
konusu değildir. Türkiye Cumhuriyetinde sivil toplum yüzde 57
oranında sigara içerken, doktorlar, mutlaka, bu toplumun
insanlarıdır -onaylamıyorum, doğru bulmuyorum,
bırakmaları gerekir, içmemeleri gerekir- onlar da yüzde 40
oranında bu sigarayı içmektedirler. Ki, bu yasadan sonra onlar da
içmeyecektir. Ama bir kişinin iyi doktor olup olmaması o kişinin
sigara içmesiyle alakalı değildir. Ben de, bir bakanın iyi bakan
olup olmamasını, onun uygun olmayan bir davranışıyla
kıyaslarsam doğru olmaz. Sadece şu cümlelerle doktorların
hangi sıkıntılar içerisinde olduğunu söyleyebilirim: Gün
aşırı nöbet tutmaktayız biz arkadaşlar. Gün
aşırı nöbet dediğiniz zaman, bir ayda, bir memurun
çalıştığının yanında, bir işçinin,
artı, bir memurun çalıştığı kadar daha
çalışan insanların bir sigara içmesinden dolayı İyi
doktor olamamışlar. tanımlamasını doğru
bulmuyor, tutanaklarda da kendi düşüncelerimin kayıtlı
olmasını arzu ettiğim için bunu söylüyor, saygıyla hepinizi
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Aydın.
Şimdi, madde
üzerinde soru-cevap işlemine geçeceğiz.
Buyurun
Sayın Doğru.
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Sayın Başkanım,
aracılığınızla Komisyon Başkanımıza
sormak istiyorum: Sigara fabrikalarında işçiler, memurlar
çalışıyorlar ve çalışanların büyük bir
kısmı da çok çeşitli problemlerle karşı
karşıyalar. Bunların başında, işte, akciğer
hastalıkları geliyor, hatta, rayaud hastalığı
dediğimiz damar hastalığına kadar, yani, kangrene kadar
ulaşan hastalıklarla karşı karşıya bulunuyoruz.
Ben Sayın Başkana sormak istiyorum: Acaba bu
çalışanların hukuki olarak bir hakları var mıdır,
yok mudur? Bu hususta veyahut da bu kanunda olsun veyahut da daha önceki
kanunlarda bununla ilgili, yani, hakları var mıdır, yok mudur?
Onu öğrenmek istedim.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Paksoy.
MEHMET AKİF
PAKSOY (Kahramanmaraş) Teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanım, iki sorum var size: Kısırlık ve ana rahmindeki
yavruya sigaranın olumsuz etkileri üzerine yapılmış
tıbbi ve istatistiki çalışmalar var mıdır? Varsa,
yüzdeleri nelerdir?
İkinci sorum:
Ülkemizde sigara piyasasının yüzde kaçı yabancı
firmaların kontrolündedir? Yine, sigara piyasasının
yıllık bilançosu nedir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Öztürk
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakana
ve Komisyon Başkanına sormak istiyorum: Görüşülmekte olan kanun
teklifinin çerçeve 5inci maddesiyle değişik 4üncü maddesinin yedi,
sekiz ve dokuzuncu fıkralarında Millî Eğitim ve Sağlık
Bakanlıklarına program yapma konusunda yetki verilmektedir. Yasa ile
verilen bu görevler nedeniyle Bakanlık bütçelerine yeteri kadar ödenek
koymaları zaten mümkün iken, temenni mahiyetinde onuncu fıkra hükmüne
niye gerek duyuldu? Eğer düşünceniz bütçeye asgari tutarda bir ödenek
konulmasını amaçlamak ise, onuncu fıkranın bu amaca uygun
olarak düzenlenmesi gerekmez miydi? Yoksa, kanun tekniği
açısından Fazla mal göz çıkarmaz. anlayışı ile
mi bu fıkraya ihtiyaç duydunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Bakan
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Değerli Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Sigaranın,
özellikle anne rahmindeki çocuklara ciddi zararları olduğunu
biliyoruz. Bunların arasında erken doğumlar, düşük kilolu
doğumlar ve başka zararları da var. Bunların
detaylarıyla ilgili bilgileri Sayın Milletvekilimize yazılı
olarak verelim.
Sigaranın
yabancı firmaların kontrolündeki miktarlarını ve 2007
yılındaki yıllık sigara harcamasını da Sayın
Milletvekilimize yazılı olarak vermenin daha uygun olduğunu
düşünüyorum.
Onuncu fıkra
hükmüne neden ihtiyaç duyuldu? Evet, bu tekit amaçlı olarak
konmuştur. Yani, biz, özellikle sigara mücadelesiyle ilgili olarak
bütçemize, bütçeyi hazırlarken Maliye Bakanlığımızdan
ilave bir para isteyeceğiz, bunu tekit amaçlı olarak
konulmuştur.
Ben değerli
milletvekillerimize teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Sayın
Komisyon
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Bir sigara
fabrikasında hizmet akdine bağlı olarak işçi
niteliğiyle çalışanın çalışma
şartlarından dolayı yakalandığı hastalık,
sosyal güvenlik hukuku anlamında bir meslek
hastalığıdır. Sosyal Sigortalar Kurumuna
başvurması halinde, iş göremezlik derecesinin yüzde 10u da
aşması halinde yaşlılık sigortası
dışında, ayrıca bir maluliyet, iş göremezlik, iş
kazası ve meslek hastalığı sigortasından maaş
bağlanması imkânı vardır. Riskin böylece bertaraf edilmesi,
sonuçlarının, mümkündür.
Ayrıca,
sorumluluk hukukumuz kapsamından, ilgili kişi, iş
sözleşmesine dayanarak iş mahkemesinde bir maddi ve manevi tazminat
davası açar. Ölüm halinde de aynı konu, aynı hak söz konusudur.
Fakat, memurlar hukuku bakımından Türk hukukunda böylesi bir
düzenleme yoktur. Yani, sigara fabrikasında bir kamu statüsüne
bağlı olarak çalışan kişinin meslek
hastalığına veya çalışma hastalığına
veya çalışma şartlarından kaynaklanan bir vücut
sakatlığına yakalanması, tutulması, maruz kalması
hâlinde idari mali içtihatları kapsamında bir hak elde etmesi mümkün
değildir. Temenni ederim ki, ilerideki düzenlemelerde, bu kanunda, memur
olsun, diğer kişiler, işçi olsun veya olmasın diğer
kişilerin sigara sebebiyle yakalandığı hastalıklardan,
yakalandığı arazlardan veya ölümlerden dolayı hak
sahipleri, sigara üreticilerine, dış satıcılara ve Türkiye
temsilcilerine karşı bir tazminat davası açma hakkı
tanınsın. Böyle bir hak bu kanunu gerçekte ayağı üstünde,
önleyici ve önlemlendirici bir yasa haline getirir.
Teşekkür
ediyorum sorularından dolayı.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Madde üzerinde
dört adet önerge vardır.
Önergeleri önce
geliş sıralarına göre okutacağım, sonra
aykırılıklarına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 55 sıra sayılı yasa teklifinin 5. maddesinin (7) nolu
bendinde geçen (altmış) ibaresinin (otuz) olarak
değiştirilmesini arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 55 sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 5inci maddesinin
(11) numaralı fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Oktay Vural Kemal
Kılıçdaroğlu
Giresun İzmir İstanbul
Agâh
Kafkas Cahit
Bağcı
Çorum Çorum
(11) 31/12/1960
tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 41 inci maddesinin
birinci fıkrasının (7) numaralı bendinde belirtilen ilan ve
reklam giderleri gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde
gider olarak gösterilemez.
TBMM
Başkanlığına
55 Sıra
Sayılı Kanun teklifinin 5. maddesine; Tütün ürünleri sektöründe
faaliyet gösteren firmalar yıllık gelirlerinin binde birini okul
yapılması amacıyla Millî Eğitim Bakanlığı
bütçesine ödenek kaydedilmek üzere Hazineye aktarırlar. Aktarılma
usul ve esaslarını Maliye Bakanlığı ve Hazineden
sorumlu bakanlıklar birlikte belirler. ibaresinin
12. fıkra
olarak eklenmesini arz ve teklif ederiz. 02.01.2008
Hasan Macit Ahmet Tan Recai Birgün
İstanbul İstanbul İzmir
Harun
Öztürk Hüseyin
Mert
İzmir İstanbul
BAŞKAN
Şimdi, en son ve en aykırı önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 1109 sıra sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının
Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin çerçeve 5 inci maddesi ile değiştirilen 4207
sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin:
(1) numaralı fıkrasındaki alanlar
ile nargile içilen mekanlarda ibaresinin alanlarda olarak
değiştirilmesini,
(3) numaralı
fıkrasındaki zararlarını belirten ibaresinden sonra
gelmek üzere Türkçe ibaresinin metne eklenmesini,
(7) numaralı
fıkrasındaki altmış ibarelerinin doksan olarak değiştirilmesini, birinci
cümlesindeki tütün ürünleri ibaresinden sonra gelmek üzere ve
sağlığa zararlı diğer ibaresinin eklenmesini,
sonrasında gelen alışkanlığının ibaresinin
alışkanlıkların olarak değiştirilmesini ve Bu
yayınlar. ibaresinden sonra gelmek üzere asgari 30 dakikası
17:00-22:00 saatleri arasında olmak üzere ibaresinin metne eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli Bekir Bozdağ Öznur Çalık
Giresun Yozgat Malatya
Afif Demirkıran Bayram Özçelik Mehmet Ceylan
Siirt Burdur Karabük
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, benim önergem daha aykırı
efendim. Çünkü ben altmış dakikayı otuza indirmek istiyorum.
BAŞKAN
Sayın Genç, bu işleri hepimizden daha iyi biliyorsunuz ama neyse...
KAMER GENÇ
(Tunceli) - En aykırı benim önergem.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) Takdire
bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ(Erzurum) Katılıyoruz Değerli
Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi
SADULLAH
ERGİN (Hatay) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Buyurun, gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tütün ürünü
tanımının içine nargile de girmektedir. Bu nedenle nargile
ibaresi metinden çıkarılmıştır. Uyarı
mesajlarının Türkçe yazılması
sağlanmıştır. Ayrıca, Kanunun öneminin eğitici
programlarda daha uzun süre yayın yapılarak belirtilmesi ve bu
yayınların asgari 30 dakikasının 17:00-22:00 saatleri
arasında yapılarak özellikle çocukların bu yayınları
izleyebilmelerinin sağlanması amaçlanmıştır. Önerge
ile yayınların tütün ürünleri dışında diğer
zararlı alışkanlıkların zararlarının da
vurgulanacak şekilde yapılması da öngörülmüştür.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Diğer
önergeyi işleme alıyorum:
TBMM
Başkanlığına
55 Sıra
Sayılı Kanun teklifinin 5. maddesine; Tütün ürünleri sektöründe
faaliyet gösteren firmalar yıllık gelirlerinin binde birini okul
yapılması amacıyla Millî Eğitim Bakanlığı
bütçesine ödenek kaydedilmek üzere Hazineye aktarırlar. Aktarılma
usul ve esaslarını Maliye Bakanlığı ve Hazineden
sorumlu bakanlıklar birlikte belirler. ibaresinin
12. fıkra
olarak eklenmesini arz ve teklif ederiz. 02.01.2008
Hasan
Macit (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ(Erzurum) Katılmıyoruz Değerli
Başkan.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Macit.
Süreniz beş
dakika.
HASAN MACİT
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
şahsım ve Demokratik Sol Parti adına yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum ve 2008 yılının
barış, mutluluk dolu, yokluğun, yoksulluğun yok olduğu
bir yıl olması, bu kararların alınması ve
uygulanması dileklerimle yeni yılınızı kutluyorum.
Değerli
arkadaşlar, 2002den bu tarafa baktığımızda, Tekel
işletmesinin sigara üretiminde ve pazarlamasında yüzde 30dan fazla
bir pazar payını yabancı sermayeye
kaptırdığı, yani küresel firmalara
kaptırdığı görülüyor. Burada çalışan yönetici
arkadaşlarımızın bu anlamdaki
çalışmalarını yeterince yapmadıkları veyahut da
sektörde yabancı sermayenin, yabancı firmaların rekabetine
karşı koymadıkları için, pazar payını ne
yazık ki yüzde 30 oranında yabancı firmalar lehine
kaybetmiş durumdadır ve bu, kaybetmesine neden olan, Tekeldeki
Sayın Genel Müdür de vücut diline uygun hareket ettiği için, bugün
bir başka kurumda genel müdür olarak görev yapmaktadır.
Şuraya
gelmek istiyorum: Sigara sektöründeki firmalar milyar dolarlarla ciro yapmakta,
milyar dolarlarla ifade edilen gelirleri bulunmaktadır. Elbette ki bu
yasa, sağlık anlamında ve halkımızın
sağlığını koruma anlamında çok yararlı bir
yasadır ve bu yasa gerçekten geç kalınmış, daha önceden
çıkarılması gereken bir yasadır. Ama, bu sektörde faaliyet
gösteren ve milyar dolarlar kazanan bu firmaların da hiç olmazsa
gelirlerinden bir kısmını Millî Eğitim
Bakanlığının bütçesine aktarmasının ve burada da
okulsuz olan köylerimize veya okulsuz olan yerleşim yerlerimize okul
yapılmasının daha yararlı olacağını
düşünüyoruz. Halkın tüketiminden kazanmış oldukları bu
paraları bu halkın yararına, binde 1 oranında da olsa,
katkı koymalarının önünü açacak bir önerge verdik. Ben de ümit
ediyorum ve güveniyorum ki, iktidara mensup sayın milletvekilleri ve
diğer milletvekili arkadaşlarımız bu önergeye destek
olacaklar. Çünkü, bu önergeyle ne maliyeye ne bütçemize ek bir külfet
gelmeyecek, aksine, Türkiyeden milyar dolarlar kazanan uluslararası
firmaların Türk millî eğitimine bir katkısı olacaktır.
Bunu amaçlayarak böyle bir önerge verdik.
Bu önergeyi,
gerçekten samimiyetle sizlere inanıyorum ki, destekleyeceğinizi
düşünüyorum. Yoksa, bu binde 1lik bir kârın
aktarılmış olması ne firmalara caydırıcı
veyahut da zarar getirici bir önlemdir, bir masraftır ne de bir başka
anlamda pazarda caydırıcı bir rol oynayacaktır. Aksine,
eğitimimize büyük katkılar sağlayacak, büyük yararlar
sağlayacaktır diye düşünüyorum ve bu bağlamdaki vermiş
olduğumuz bu önergeye de destek olacağınızı ümit
ediyoruz. Yoksa, bu dolarlar, bir şekilde başka ülkelere transfer
edilecek, Türkiyede de kalmayacaktır diye düşünüyorum.
Bu yasanın
yararlı olması anlamında gerçekten destekliyoruz, yararlı,
ama Tekelin özelleştirilmesinden sonra, iki ay sonra getirilseydi Türkiye
açısından daha yararlı olurdu diye düşünüyorum.
Önergemize
desteklerinizi bekliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (DSP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Macit.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
reddedilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 55 sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 5 inci maddesinin
(11) numaralı fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin Canikli (Giresun) ve
arkadaşları
(11) 31/12/1960
tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 41 inci maddesinin
birinci fıkrasının (7) numaralı bendinde belirtilen ilan ve
reklam giderleri gelir ve kurumlar vergisi matrahının tespitinde
gider olarak gösterilemez.
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) Yüksek takdire
bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılıyoruz efendim.
SADULLAH
ERGİN (Hatay) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Söz konusu
fıkranın vergi tekniğine uygun hale getirilmesi
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, Giresun Milletvekili Sayın Nurettin Canikli ve
arkadaşları tarafından verilen ve kabul edilen ilk önerge
nedeniyle Tunceli Milletvekili Sayın Kamer Gençin önergesini işleme
koymamız teknik yönden mümkün değildir.
Kabul edilen
önergeler doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Çalışma
süremiz dolmak üzeredir.
Kanun tasarı
ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 3 Ocak 2008
Perşembe günü saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati: 19.56