DÖNEM: 23 CİLT: 11 YASAMA YILI: 2
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
45inci
Birleşim
3 Ocak 2008 Perşembe
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- YOKLAMA
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALARI
1.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, Adananın düşman işgalinden
kurtuluşunun 86ncı yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Adananın düşman işgalinden
kurtuluşunun 86ncı yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Muş
Milletvekili Sırrı Sakıkın, Benazir Buttonun bir suikast
sonucu ölümüne ilişkin gündem dışı konuşması
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR VE AÇIKLAMALAR
1.- Niğde
Milletvekili Mümin İnanın, Niğdede tarımsal sulamada
kullanılan elektrik borçlarını ödeyemeyen çiftçilerin durumuna
ilişkin açıklaması
2.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, Alman televizyonunda Alevi inançlı
vatandaşlarımızı aşağılatan yayın
yapılmasına ilişkin açıklaması
3.- İstanbul
Milletvekili Bayram Ali Meralin, Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahinin
konuşmasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
4.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokat Milletvekili Zeyid Aslanın,
konuşmasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) ÖNERGELER
1.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun (6/236) esas numaralı sözlü
sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/10)
B) MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 21 milletvekilinin, spor
kulüplerinin mali sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/80)
2.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy ve 26 milletvekilinin,
tekstil sektörünün sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/81)
3.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Ufuk Uras ve 19 milletvekilinin, altın
madenciliğinin bütün yönleriyle araştırılması
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/82)
C) TEZKERELER
1.- 25-27
Kasım 2007 tarihlerinde Fransaya giden Cumhurbaşkanı Abdullah
Güle refakat eden heyete katılması uygun görülen milletvekillerine
ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/259)
D) ÇEŞİTLİ İŞLER
1.- Genel Kurulu
ziyaret eden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı
Mehmet Ali Talata Başkanlıkça Hoş geldiniz denilmesi
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
1.- Trabzon
Milletvekili Cevdet Erdölün; Tütün Mamullerinin Zararlarının
Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi ve Adalet Komisyonu Raporu (2/9) (S. Sayısı: 55)
2.- Ses ve Gaz
Fişeği Atabilen Silahlar Hakkında Kanun Tasarısı ve İçişleri
Komisyonu Raporu (1/437) (S. Sayısı: 54)
3.- Temel Ceza
Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Adalet Komisyonu Raporu (1/335) (S. Sayısı: 56)
VIII.- OYLAMALAR
1.- Tütün
Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
oylaması
IX.- SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın, öğretmenlerin
özlük haklarına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelikin cevabı (7/1010)
2.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, öğretmenlerin özlük
haklarının iyileştirilmesine ilişkin sorusu ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı (7/1012)
3.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysalın, Amasyadaki bir lisede bazı
öğrencilere baskı uygulandığı iddialarına
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin
cevabı (7/1015)
4.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, öğretmenlerin özlük haklarının
iyileştirilmesine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelikin cevabı (7/1028)
5.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağızın, atama kararnamelerine
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin
cevabı (7/1031)
6.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, Cumhurbaşkanlığı Köşkündeki
tadilat ve tefrişata ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin
cevabı (7/1040)
7.- Mersin
Milletvekili İsa Gökün, Ispartada görev yapan bir öğretmen
hakkındaki soruşturmaya ilişkin sorusu ve Millî Eğitim
Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı (7/1065)
8.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, uzman öğretmenlik ve
başöğretmenlik sınavlarına ilişkin sorusu ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı (7/1066)
9.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, İzmirdeki bir okulda
dağıtıldığı iddia edilen malzemelere ilişkin
sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı (7/1067)
10.- Tokat
Milletvekili Orhan Ziya Direnin, Tokat Sigara Fabrikasının
özelleştirilmesine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtanın
cevabı (7/1110)
11.- Aydın
Milletvekili Özlem Çerçioğlunun, Nazilli Halk Eğitim Merkeziyle
ilgili bir iddiaya ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin
Çelikin cevabı (7/1111)
12.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, 100 Temel Eser dizisindeki bir
kitaba ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin
cevabı (7/1114)
13.- Edirne
Milletvekili Rasim Çakırın, üniversite öğrenci yurtlarına
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin
cevabı (7/1151)
14.-
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın,
Erzurum Sosyal Hizmetler İl Müdürü olarak atanan şahsa ilişkin
sorusu ve Devlet Bakanı Nimet Çubukçunun cevabı (7/1170)
15.-
İstanbul Milletvekili Hüseyin Mertin, okullarda ulusal yazılım
ve iletişim sistemi kullanılmasına ilişkin sorusu ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı (7/1172)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel
Kurulu saat 15.03te açılarak üç oturum yaptı.
İstanbul
Milletvekili Atila Kaya, Sarıkamış
Harekâtının 93üncü yıl dönümüne,
Samsun
Milletvekili Osman Çakır, Samsun Çarşamba Belediyesinde
çalışan işçilerin işten
çıkarılmasına,
Sivas
Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu, Tekelin
satılmasına, satılmasından sonra
çalışanların durumuna ve 4/C statüsünde
çalışanların sorunlarına,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Mersin
Milletvekili Kadir Ural, Mersinin düşman işgalinden
kurtuluşunun 86ncı yıl dönümüne ilişkin bir
konuşma yaptı.
İran
İslami Danışma Meclisi Ulusal Güvenlik ve Dış
Politika Komisyonu Başkanının davetine istinaden,
İrana resmî ziyarette bulunacak olan TBMM
Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan heyeti
belirlemek üzere, siyasi parti gruplarınca bildirilen
isimlere ilişkin Başkanlık Tezkeresi Genel Kurulun
bilgisine sunuldu.
İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı ve 32 milletvekilinin, Rahip
Santora ve Hrant Dink cinayetleri ile Malatyadaki bir
yayınevinde gerçekleştirilen cinayetlerin
araştırılması (10/77),
İstanbul
Milletvekili Çetin Soysal ve 21 milletvekilinin,
İstanbuldaki imar uygulamaları ve plan
tadilatlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi (10/78),
Giresun
Milletvekili Murat Özkan ve 20 milletvekilinin, fındık
tarımı ve piyasasındaki sorunların
araştırılarak ürünün verimli değerlendirilmesi
için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi (10/79),
Amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin
gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin
sırası geldiğinde yapılacağı
açıklandı.
Gündemin
Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmının 31 ve 37nci
sıralarında yer alan 68 ve 77 sıra sayılı
Kanun Tasarılarının, bu kısmın 4 ve 5inci
sıralarına alınmasına ve diğer kanun
tasarı ve tekliflerinin sırasının buna göre
teselsül ettirilmesine; Genel Kurulun 2/1/2008 ve 9/1/2008
Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü soruların
görüşülmemesine; 8/1/2008 Salı günkü birleşimde ise
bir saat sözlü sorulardan sonra diğer denetim
konularının görüşülmeyerek kanun tasarı ve
tekliflerinin görüşülmesine; Genel Kurulun 2/1/2008 Çarşamba
günkü birleşiminde 15.00-20.00, 3/1/2008 Perşembe günkü
birleşiminde 14.00-20.00, 8/1/2008 Salı günkü
birleşiminde 15.00-23.00, 9/1/2008 Çarşamba günkü
birleşiminde 14.00-23.00 ve 10/1/2008 Perşembe günkü
birleşiminde ise 14.00-21.00 saatleri arasında
çalışmalarını sürdürmesine ilişkin
Danışma Kurulu önerisi, yapılan görüşmelerden
sonra, kabul edildi.
Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet
Hilmi Güler, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin
konuşmasında Hükûmete sataştığı
iddiasıyla bir konuşma yaptı.
Gündemin
Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmının:
1inci
sırasında bulunan, Trabzon Milletvekili Cevdet
Erdölün, Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine
Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin (2/9) (S. Sayısı: 55) görüşmelerine
devam edilerek 6ncı maddesine kadar kabul edildi.
3 Ocak 2008
Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 14.00te
toplanmak üzere, birleşime 19.56da son verildi.
Meral AKŞENER
Başkan
Vekili
Fatoş GÜRKAN Fatma SALMAN KOTAN
Adana Ağrı
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Harun TÜFEKCİ
Konya
Kâtip Üye
No.: 62
II.- GELEN KÂĞITLAR
3 Ocak 2008 Perşembe
Tasarı
1.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile İslam Ülkeleri İstatistik, Ekonomik ve
Sosyal Araştırmalar ve Eğitim Merkezi (SESRTCIC) Arasında
Ankara/Oran Diplomatik Sitede Arsa Tahsisine İlişkin Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/489) (Dışişleri Komisyonuna) (Başkanlığa
geliş tarihi: 24.12.2007)
Teklifler
1.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 24 Milletvekilinin; 5411
Sayılı Bankacılık Kanununun Geçici 7 nci Maddesinin
Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/109) (Sağlık,
Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.12.2007)
2.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalı ve 9 Milletvekilinin; Büyükşehir
Belediyesi Kanununa Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/110)
(İçişleri; Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27.12.2007)
3.- Zonguldak
Milletvekili Ali İhsan Köktürk ve 17 Milletvekilinin; 01.07.1976 Tarihli
2022 Sayılı Kanuna Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun
Teklifi (2/111) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27.12.2007)
Rapor
1.- Denizde Seyir
Güvenliğine Karşı Yasadışı Eylemlerin Önlenmesine
Dair Sözleşmeye Ait 2005 Protokolünün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/379) (S. Sayısı: 87) (Dağıtma tarihi: 3.1.2008)
(GÜNDEME)
Sözlü Soru Önergeleri
1.- Antalya Milletvekili Tayfur Sünerin,
Antalya-Yamansaz bölgesindeki yapılaşmaya ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından sözlü soru önergesi
(6/313) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/12/2007)
2.- Antalya Milletvekili Tayfur Sünerin, Serik
Tapu Müdürlüğüne ilişkin Bayındırlık ve İskân
Bakanından sözlü soru önergesi (6/314) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17/12/2007)
3.- Ordu Milletvekili Rahmi Günerin, Orduya
havaalanı, liman ve çevre yolları yapımına ilişkin
Ulaştırma Bakanından sözlü soru önergesi (6/315)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/12/2007)
4.- Balıkesir Milletvekili Ergün
Aydoğanın, Ulusal Bor Araştırma Enstitüsüne ve Eti Bor
Genel Müdürlüğüne ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
sözlü soru önergesi (6/316) (Başkanlığa geliş tarihi:
17/12/2007)
5.- Balıkesir Milletvekili Ergün
Aydoğanın, karayollarındaki bakım ve onarım
çalışmalarına ilişkin Ulaştırma Bakanından
sözlü soru önergesi (6/317) (Başkanlığa geliş tarihi:
17/12/2007)
6.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalışın, işsizlik oranına ve işsizlikle
mücadeleye ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Nazım Ekren) sözlü soru önergesi (6/318)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/12/2007)
7.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalışın, yurtiçi uçuşlardaki genel bilgi toplama
uygulamasına ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/319) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/12/2007)
8.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalışın, gıda ürünlerinde üretimden tüketime kadar
oluşan fiyata ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
sözlü soru önergesi (6/320) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/12/2007)
9.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalışın, hayvancılık politikasına ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/321)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/12/2007)
10.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalışın, ABnin Katılım Öncesi Mali
Aracının kullanılacağı illere ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi
(6/322) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/12/2007)
11.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalışın, banka kredilerini ödeyemeyenlerin mağduriyetine
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Nazım Ekren) sözlü soru önergesi (6/323) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17/12/2007)
12.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalışın, kayıp ve kaçak elektriğe ilişkin Maliye
Bakanından sözlü soru önergesi (6/324) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17/12/2007)
13.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalışın, satın alma gücüne ilişkin Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısından (Nazım Ekren) sözlü soru
önergesi (6/325) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/12/2007)
14.- Antalya Milletvekili Tayfur Sünerin,
Antalya-Yamansaz bölgesinin korunmasına ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından sözlü soru önergesi (6/326) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18/12/2007)
15.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, THYnin
Elazığ uçuşlarındaki bir uygulamaya ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/327) (Başkanlığa
geliş tarihi: 19/12/2007)
16.- Karaman Milletvekili Hasan
Çalışın, SSK ve Emekli Sandığı mensubu
hastaların işitme cihazlarının
karşılanmamasına ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/328) (Başkanlığa
geliş tarihi: 24/12/2007)
Yazılı Soru Önergeleri
1.- Yalova Milletvekili Muharrem İncenin,
bir şirkete yaptırılan araştırmaya ilişkin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru
önergesi (7/1287) (Başkanlığa geliş tarihi: 12/12/2007)
2.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuzun,
Yasama dokunulmazlığının kaldırılması talep
edilen milletvekillerine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanından yazılı soru önergesi (7/1288)
(Başkanlığa geliş tarihi: 30/11/2007)
3.- İstanbul Milletvekili Süleyman
Yağızın, kamu kurum ve kuruluşlarındaki yolsuzluk
iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/1289) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/12/2007)
4.- İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının, gaziler ve şehit yakınlarının
kurdukları derneklerin protokol sırasına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1290)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/12/2007)
5.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersinin, YÖK
Başkanına söylediği iddia edilen bir sözüne ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1291)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/12/2007)
6.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin,
Mersin Limanı güvenlik otomasyon işini alan firmaya ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1292)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/12/2007)
7.- Antalya Milletvekili Hüsnü Çöllünün, Suudi
Arabistan Kralının hediye verip vermediğine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1293)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/12/2007)
8.- Hatay Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin,
Abdullah Öcalanın avukatlarıyla yaptığı
görüşmelere ve adıyla yayınlanan kitaplara ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1294)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/12/2007)
9.- Balıkesir Milletvekili Hüseyin
Pazarcının, sınav kaybeden idari hakim adaylarının
yeniden mülakata çağrılmasına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1295) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17/12/2007)
10.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersinin,
İzmir kıyılarındaki balık çiftliklerine ilişkin
Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/1296)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/12/2007)
11.- Muğla Milletvekili Metin Ergunun,
Bodrum-İçmeler mevkiindeki arıtma tesisine ilişkin Çevre ve
Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/1297)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/12/2007)
12.- Muğla Milletvekili Metin Ergunun, Girma
Barajı Projesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1298) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/12/2007)
13.- Muğla Milletvekili Metin Ergunun,
Karamuğla Deresi Taşkın ve Rusubat Kontrolü işine
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1299) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/12/2007)
14.- Muğla Milletvekili Metin Ergunun,
Fethiye-Eşen Beldesi Sulama İkmali işine ilişkin Çevre ve
Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/1300)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/12/2007)
15.- Aydın Milletvekili Özlem
Çerçioğlunun, RTÜKün bir kanala verdiği gelir getirici yayın
yasağına ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın)
yazılı soru önergesi (7/1301) (Başkanlığa geliş
tarihi: 13/12/2007)
16.- İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigenin,
TRTnin yılbaşı gecesi için anlaştığı
sanatçıya ve ödenecek ücrete ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet
Aydın) yazılı soru önergesi (7/1302) (Başkanlığa
geliş tarihi: 17/12/2007)
17.- Adana Milletvekili Tacidar Seyhanın, bir
üretim tesisine usulsüz ruhsat verildiği iddiasına ilişkin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1303) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/12/2007)
18.- Balıkesir Milletvekili Ergün
Aydoğanın, Ulusal Bor Araştırma Enstitüsünün
faaliyetlerine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1304) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/12/2007)
19.- Gaziantep Milletvekili Yaşar
Ağyüzün, bir cinayet dosyasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1305)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/12/2007)
20.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun,
Emniyet mensuplarının psikolojik rehabilitasyonuna ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1306)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/12/2007)
21.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateşin,
Karşıyaka Mezarlığındaki anıt mezarlara
yapılan saldırılara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1307) (Başkanlığa
geliş tarihi: 18/12/2007)
22.- Trabzon Milletvekli M.Akif Hamzaçebinin,
basında çıkan bazı polis memurları hakkındaki
soruşturmaya ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1308) (Başkanlığa geliş
tarihi: 18/12/2007)
23.- Gaziantep Milletvekili Yaşar
Ağyüzün, bir silahlı saldırı olayının
aydınlatılmasına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1309) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/12/2007)
24.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersinin, bir
şirket arazisine verilen imar izni ile ilgili iddialara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1310)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/12/2007)
25.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersinin, bir
arazideki imar değişikliğine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1311)
(Başkanlığa geliş tarihi: 24/12/2007)
26.- Aydın Milletvekili Özlem
Çerçioğlunun, kurban bedeli bağışı toplayan
hayır kurumlarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1312) (Başkanlığa geliş tarihi:
24/12/2007)
27.- Muğla Milletvekili Metin Ergunun,
Milas-Fesleğen kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgesine
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1313) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/12/2007)
28.- Muğla Milletvekili Metin Ergunun, Milas
halılarının değerlendirilmesine ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/1314)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/12/2007)
29.- İstanbul Milletvekili Süleyman
Yağızın, kültürel değerlerin etkinleştirilmesine
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1315) (Başkanlığa geliş tarihi: 18/12/2007)
30.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuzun, turizm
beldelerindeki konutlarını kiraya veren yabancıların
vergilendirilmesine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1316) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/12/2007)
31.- Muğla Milletvekili Metin Ergunun, Bodrum
Yarımadasındaki elektrik kesintilerine ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1317)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/12/2007)
32.- Ordu Milletvekili Rahmi Günerin, Çamaş
İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü idari kadrosunda yapılan
değişikliklere ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1318) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/12/2007)
33.- Yalova Milletvekili Muharrem İncenin,
satın alınan okul arsalarına ve arsası başka kurum ve
kişilere ait okullara ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1319) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/12/2007)
34.- Yalova Milletvekili Muharrem İncenin,
Mesleki Eğitim ve Öğretim Sisteminin Güçlendirilmesi Projesine
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1320) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/12/2007)
35.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersinin,
İstanbuldaki bir kolejle ilgili bazı iddialara ilişkin Milli
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1321)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/12/2007)
36.- Aydın Milletvekili Özlem
Çerçioğlunun, okullardaki resim ve müzik eğitimine ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1322)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18/12/2007)
37.- İzmir Milletvekili Bülent
Baratalının, Sanayi Tezleri Programına ilişkin Sanayi ve
Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/1323)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/12/2007)
38.- Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun,
kloroflorokarbonlu soğutuculara ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1324)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/12/2007)
39.- İstanbul Milletvekili Hasan Macitin,
Dünya Ticaret Örgütüyle yapılan Tarım Anlaşması
müzakerelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1325) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/12/2007)
40.- Muğla Milletvekili Metin Ergunun,
Muğlada süt inekçiliği ve buzağı teşvik primleri
ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1326) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/12/2007)
41.- Muğla Milletvekili Metin Ergunun,
Muğlada süt teşvik primleri ödemelerine ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1327)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/12/2007)
42.- Muğla Milletvekili Metin Ergunun,
zeytinyağı üretiminin
desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1328) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/12/2007)
43.- İstanbul Milletvekili Hasan Macitin,
Dünya Ticaret Örgütüyle yapılan Tarım Anlaşması
müzakerelerine ilişkin Devlet Bakanından (Kürşad Tüzmen)
yazılı soru önergesi (7/1329) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/12/2007)
44.- İzmir Milletvekili Canan Arıtmanın,
TOKİ ile SHÇEK arasında yapılan protokole ve Atatürk Çocuk
Yuvasına ilişkin Devlet Bakanından (Nimet ÇUBUKÇU)
yazılı soru önergesi (7/1330) (Başkanlığa geliş
tarihi: 17/12/2007)
45.- Muğla Milletvekili Fevzi Topuzun,
yabancı gerçek kişilerin ve tüzel kişiliğe sahip ticaret
şirketlerinin taşınmaz edinimlerine ilişkin
Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1331) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/12/2007)
46.- Ankara Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun,
hastanelerde kullanılan kloroflorokarbonlu soğutuculara ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1332)
(Başkanlığa geliş tarihi: 17/12/2007)
47.- Balıkesir Milletvekili Ergün
Aydoğanın, işçi emeklilerinin özlük haklarına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1333) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/12/2007)
48.- Muğla Milletvekili Metin Ergunun,
turistlerin karavanlarını ülkemizde bırakabilmelerine imkan
verilmesine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi
(7/1334) (Başkanlığa geliş tarihi: 17/12/2007)
49.- İzmir Milletvekili Kemal Anadolun, bir
gazetenin logo değişikliği ile ilgili iddialara ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Nazım
Ekren) yazılı soru önergesi (7/1335) (Başkanlığa
geliş tarihi: 24/12/2007)
50.- Aydın Milletvekili Özlem
Çerçioğlunun, Suudi Arabistan Kralının hediye verip
vermediğine ilişkin Dışişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1336) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/12/2007)
51.- Aydın Milletvekili Özlem
Çerçioğlunun, Türk Telekomun internet sitesindeki bilinmeyen numara
sorgulama linkine ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1337) (Başkanlığa geliş
tarihi: 24/12/2007)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 21 Milletvekilinin, spor
klüplerinin mali sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/80) (Başkanlığa geliş tarihi:
12/12/2007)
2.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy ve 26 Milletvekilinin,
tekstil sektörünün sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/81) (Başkanlığa geliş tarihi:
12/12/2007)
3.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Ufuk Uras ve 19 Milletvekilinin, altın
madenciliğinin bütün yönleriyle araştırılması
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/82) (Başkanlığa
geliş tarihi: 14/12/2007)
3 Ocak 2008 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Fatma SALMAN
KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 45inci Birleşimini açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN -
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için
beş dakika süre vereceğim.
Sayın
milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını
bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen
milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden yardım
istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise yoklama pusulalarını
görevli personel aracılığıyla, beş dakikalık süre
içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica
ediyorum.
Yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır.
Gündeme geçmeden
önce, üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, Adananın kurtuluş yıl dönümü
münasebetiyle söz isteyen Adana Milletvekili Sayın Yılmaz Tankuta
aittir.
Buyurun
Sayın Tankut. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakika.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALARI
1.- Adana Milletvekili Yılmaz Tankutun,
Adananın düşman işgalinden kurtuluşunun 86ncı
yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
YILMAZ TANKUT
(Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
22 Temmuz seçimlerinde
güvenlerine mazhar olmakla kendimi bahtiyar hissettiğim Adanalı
kardeşlerimin ve hemşehrilerimin yaşadığı
sorunları ve Adananın geldiği sıkıntılı
konumu bugün huzurlarınızda sizlerle paylaşmak istiyorum. Ama,
daha önce, Adanamızın düşman işgalinden kurtuluşunu,
kurtuluş bayramını hatırlatmak istiyorum.
Adanamız,
iki gün sonra, inşallah, diğer milletvekillerimizle bizim de
katılacağımız 5 Ocak Cumartesi günü düşman
işgalinden kurtuluşunun 86ncı yıl dönümünü
kutlayacaktır. Ben de buradan değerli hemşehrilerimin
kurtuluş bayramını kutluyor, Cenabı Allah bir daha
Adanamızı ve bütün ülkemizi kurtuluş destanları yazmaya
mecbur bırakmasın diyorum ve bugün dahi eserleriyle yaşayan
Çukurovanın Türkleşmesine önderlik eden Ramazanoğullarına,
ay yıldızlı bayrağımız altında, binbir
yokluğa rağmen işgalci, sömürgeci güçlere boyun eğmeyerek
canı pahasına, canıyla, malıyla savaşıp
Adanamızı zilletten kurtaran Sinan Tekelioğlu, Şeyh Cemil
Nardalı, Karaisalılı İbo Osman, Mehmet Ağa,
Yüzbaşı Selahattin, Süleyman Cerdun, Hasan Akıncı, Niyazi
Ramazanoğlu, Yusuf Çavuş ve daha nice isimlerini
sayamadığımız kahramanlarımıza, dağlarda,
vagon içinde Yeni Adana gazetesini basıp katırlarla dağıtarak
millî mücadelede ayrı bir yer edinen Ahmet Remzi Yüreğire,
Adananın kurtuluş mücadelesini Bayrak şiirine esin
kaynağı yapan Bayrak şairimiz merhum Arif Nihat Asyaya ve
elbette Büyük Kumandan, Büyük Devlet Adamı Mustafa Kemal Atatürke Yüce
Allahtan sonsuz rahmetler diliyor, ruhları şad olsun diyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tarihte birçok medeniyete ev
sahipliği yapmış olan ve ebet müddet Türk şehri olarak
kalacağından asla şüphemiz bulunmayan Adana, millî mücadelemizde
ve cumhuriyete geçiş sürecinde çok önemli bir yere sahiptir.
Büyük Önder
Mustafa Kemal Atatürk, bu önemi, Bende bu vakayiin ilk hissi teşebbüsü bu
memlekette, bu güzel Adanada vücut bulmuştur. sözleriyle bizzat ifade
etmiştir. Bu bakımdan, Türk millî mücadele fikrinin ilk
doğduğu yer olarak bilinen Adanada Atatürk, bugün de
güncelliğini yitirmeyen başka mesajlar da vermiştir.
İşte onlardan bazıları şunlardır:
Bu memleketin
efendisi, çiftçi ve köylülerdir.
Sebep ne olursa
olsun, vatandaşın derdine çare bulmak, ona yardım etmek,
cumhuriyet hükûmetinin üstleneceği bir görevdir.
Devlet iradesi
felce uğrarsa, fertlerin hürriyetini koruyacak hiçbir kuvvet ve
vasıta kalmaz. Bu bakımdan, hürriyeti yalnız tek taraflı
değil, iki taraflı düşünmek lazımdır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiyenin doğu ile
batısını, kuzeyi ile güneyini birbirine bağlayan,
Ortadoğuya köprü vazifesi gören, Türk sanayisine beşiklik eden,
toprağından bolluk ve bereket fışkıran toprakları
ile güneyin incisi olarak nüfusumuzun doyurulmasına katkı sağlayan
Adanamızın parlak günleri ne yazık ki geride kalmış
ve bugün, dünü aratır bir hâle gelmiştir.
Sporda, sanatta,
kültürde, sanayide, hemen her alanda ülkemize nice marka isimler
yetiştiren, birçok sanatçıya, yazara ilham kaynağı olan,
cumhuriyetimizin kuruluşuna temel olan Türk milliyetçiliği
felsefesini siyasi organizasyona dönüştüren, Milliyetçi Hareketin
kuruluşuna tanıklık eden Adananın ağalık,
zenginlik ve bolluk günleri, maalesef, sadece siyah beyazlı filmlerde
kalmıştır.
Dün, Türk
İstiklal Savaşına meşale yakarak bugünün bazı
mandacı zihniyetlerinin örnek alması gereken Adana, ne yazık ki
hızla yoksullaşmakta ve gerilemektedir. Bugün, kişi
başı millî gelirin 5.950 dolar olduğu ifade edilmektedir. Ancak
Adanada kişi başına gelir ortalama 2 bin dolar
civarındadır. Niteliksiz göçün de etkisiyle Adana her geçen gün daha
da fakirleşmektedir.
Uygulanan
teşvik politikalarında ise, ne acıdır ki Adana göz
ardı edilmiş ve başta tekstil olmak üzere sanayisinin olumsuz
etkilenmesine, son beş yıldır, AKP İktidarı
tarafından âdeta göz yumulmuştur. Teşvikten mahrum edilen bir
kent olarak artık Adana yatırımcıların cazibe merkezi
olmaktan çıkmış bulunmaktadır. Mevcut
yatırımcı ve sanayiciler ise başka yerlere
taşınma ve yatırım yapma arayışı içerisine
girmişlerdir.
Esnafımız
ise ülkemizin pek çok bölgesinde olduğu gibi siftahsız kepenk
kapatmaktadır. Türkiye İstatistik Kurumunun geçen ay
açıkladığı rakamlara göre, Adanamız işsizlikte
yüzde 16,2 ile rekor kırmak suretiyle Türkiyede birinci sırayı
almıştır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum Sayın Tankut, lütfen tamamlayın.
YILMAZ TANKUT
(Devamla) Bu oran, haklı olarak hiç hizmet ve yatırım
alamadıklarından şikâyetçi olan Iğdır ve Ardahan
illerimizden bile 3 kat daha fazladır.
DPT verilerine
göre kamu yatırımlarında Adana, 2000 yılında 3üncü
sırada iken ne yazık ki bu sıralama AKP ile birlikte hızla
gerilemiş ve geçtiğimiz yıl 15inci sıraya
düşmüştür. Bu durumun sorumlusu elbette ki siyasi iktidardır.
Bu vesileyle, AKP
İktidarına buradan bir çağrıda bulunmak istiyorum:
Çukurovanın kalbi, Türkiyenin en önemli tarım ve enerji bölgesi
olan Adanayı artık, daha fazla ihmal etmeyiniz. Teşvik
politikalarınızı yeniden gözden geçiriniz ve lütfen adil olunuz.
Aldığı niteliksiz iç göçün olumsuz etkilerini unutmadan, Adananın
kamu yatırımlarından daha fazla pay almasını
sağlayınız. Narenciyeden, pamuktan, buğdaydan
kaçışı önleyiniz. Hasat zamanlarında çiftçimizi yok edecek
ve kendi yakınlarınızı zengin edecek tarımsal ürünleri
ithal etmekten de artık vazgeçiniz.
Sözlerimi
tamamlarken, bugün üçüncü gününe girdiğimiz 2008 yılının
bütün insanlığa, aziz milletimize ve hepimize barış, huzur
ve refah getirmesini diliyor, hepinize saygılarımı sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tankut.
Gündem
dışı ikinci söz, yine aynı konuda söz isteyen Adana
Milletvekili Sayın Hulusi Güvele aittir.
Buyurun
Sayın Güvel. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakikadır.
2.- Adana Milletvekili Hulusi Güvelin, Adananın
düşman işgalinden kurtuluşunun 86ncı yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
HULUSİ GÜVEL
(Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Adanamızın kurtuluşu olan 5 Ocak gününün 86ncı
yılı nedeniyle gündem dışı söz almış
bulunuyorum. Şahsım ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 5 Ocak 1922, Adana ve Adanalı
için olduğu kadar Türkiye Cumhuriyeti için de çok önemli bir gündür. Bu
gün, yalnızca Adananın düşman işgalinden kurtuluşu
değil, Türkiye Cumhuriyetinin temellerinin atıldığı
bir gün olarak tarihin şanlı sayfalarındaki yerini
almıştır.
Bilindiği
üzere, siyasi ve ekonomik üstünlük için birbirleriyle mücadeleye girişen
Avrupa devletleri arasında Avrupada çıkan ve çok büyük
kayıplara sebep olan Birinci Dünya Savaşı kısa zamanda
bütün kıtalara yayılmış ve Osmanlı
İmparatorluğu da bu savaşın içine sürüklenmiştir.
Sonunda imparatorluk çökmüş, toprakları parçalanmış, ana
yurdumuz bile düşman istilası altında kalmıştır.
Beş cephede
birden pek çok devlete karşı savaşmak zorunda
bırakılan Osmanlı devleti, Mondros Ateşkes
Anlaşması ile imparatorluk topraklarının pek çoğunu
düşmana bırakarak çekilmiştir. İşte bu dönemde Suriye
cephesinde kalan Türk
birliği ve o
cephede
Yıldırım
Orduları Komutanlığı görevinde bulunan Mustafa Kemal
Paşa, idaresindeki kendi kuvvetlerini yok olmaktan Halepe çekilerek
kurtarmıştır. Zamanın Sadrazamı İzzet Paşa,
o sırada grup komutanı olan Liman Von Sandersten elindeki tüm grup komuta
ve koordinasyon yetkisini Mustafa Kemal Paşaya devretmesini
bildirmiş ve bu devir-teslim işlemlerini gerçekleştirmek üzere,
Mustafa Kemal Paşa 31 Ekim 1918 tarihinde Adanaya gelmiş ve on bir
gün kalmıştır. Liman Von Sanders Paşanın Paşam,
yenildik, bizim için her şey bitmiştir. sözüne
karşılık, yetkiyi teslim alan Mustafa Kemal Paşa
Savaş müttefikler için bitmiş olabilir ama bizi ilgilendiren
savaş, kendi istiklalimizin savaşı, ancak şimdi
başlıyor. karşılığını vermiştir.
On bir gün kaldığı Adanada, İskenderuna asker
çıkarmaya hazırlanan İngiliz ve Fransızlara ateş
açılacağını zamanın hükûmetine ve
başbakanına bildiren Mustafa Kemal Paşa, aynı emri kendi
komutasındaki askerlere de bildirerek İskenderuna asker
çıkarmaya hazırlanan İngilizlere ve Fransızlara ateş
açma emrini vermiştir.
Tarihî açıdan
bakılacak olursa, Adanadan verilen bu ilk emir, Türk Kurtuluş
Savaşının ilk emridir. Nitekim, 15 Mart 1923te tekrar Adanaya
gelen Mustafa Kemal Paşa, bu durumu şu sözleriyle toplum ve tarih
önünde kanıtlamıştır: Bende bu vakayiin ilk hissi
teşebbüsü bu memlekette, bu güzel Adanada vücut bulmuştur.
Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Adanalılar,
İstanbul hükûmetinin 23 Kasım 1918 tarihinde Adana ve
dolaylarının boşaltılmasını zorunlu kılan
kararını büyük bir tepkiyle karşılamışlardır.
Durumu protesto eden böyle bir harekâtın yaratacağı vahim
hadiseleri vurgulayan bir telgrafı dönemin İçişleri
Bakanına yollamışlardır. Bu işgal sırasında
Türklere ait bütün sembol, arma, işaret ve levhalar yok edilmiş ve
sistemli bir şekilde Türk halkının soykırımı
yoluna gidilmiş; kendi birlikleri içinde, Fransızlar Suriyeden
getirdikleri 70 bin Ermeniyi Adanaya, 12 binini Dörtyola, 8 binini
Saimbeyliye, Antep ve Maraş bölgesine de 50 bin tanesini yerleştirmişlerdir.
Adana 1918 ve
1919 yılları arasında tam bir terör ve cinayet dönemi
yaşamıştır. Bunlar arasında Abdi Ağa
Çiftliği olayları, şehir içi cinayetleri, Taşköprüde
Türklerin çarmıha gerilişi, kırbaçlanarak öldürülen insanlar,
toplum şuurundan ve hatırasından çıkmayacak olayların
başında gelmektedir. 10 Temmuz 1920de Fransız ve Ermeniler
tarafından Türklere karşı büyük bir şiddet ve
soykırım harekâtına girişilmiş
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen, bir dakikada tamamlayınız.
HULUSİ GÜVEL
(Devamla) Teşekkür ediyorum Başkanım.
...ve bu harekât
sonrasında on binlerce Türk, Toroslara doğru
kaçmışlardır. Dört gün süren bu harekât, tarihte Kaç-Kaç
Olayı olarak isimlendirilmiştir.
5 Ağustos
1920de Mustafa Kemal Paşa, Fevzi Çakmak ve milletvekilleriyle
Pozantıya gelmiş ve orayı il hâline getirerek Pozantı
Kongresini yapmıştır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; daha büyük direnişe geçen
Türkler büyük kayıplar vermişler, buna rağmen, Kasım 1920
sonlarında Fransızları ağır yenilgiye
uğratmışlardır. Sonuç olarak, Fransızlar, Türkiye
Büyük Millet Meclisini resmen tanıyarak barış yolunu
seçmişlerdir.
Bu anlaşma,
20 Ekim 1921 tarihinde Ankarada hazırlanmıştır. Bu
anlaşma gereği, Fransızlar 5 Ocak 1922 tarihinde Çukurovadan
tamamen çekilmişlerdir.
5 Ocakta 86ncı
kurtuluş gününü kutlayacak olan Adanalı hemşehrilerime buradan
sevgi ve saygılarımı sunarak, vatanı uğruna
canını hiçe sayan Büyük Önder Atatürkü saygıyla anıyor,
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Güvel.
Gündem
dışı üçüncü söz, Benazir Buttonun ölümü hakkında söz
isteyen Muş Milletvekili Sayın Sırrı Sakıka aittir.
Buyurun
Sayın Sakık. (DTP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakika.
3.- Muş Milletvekili Sırrı
Sakıkın, Benazir Buttonun bir suikast sonucu ölümüne ilişkin
gündem dışı konuşması
SIRRI SAKIK
(Muş) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 27
Aralık 2007de Pakistanda silahlı saldırıya maruz kalarak
yaşamını yitiren Benazir Buttoyla ilgili gündem
dışı söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce
kurulu saygıyla selamlıyorum.
Yeni
yılımızın ülkemize, dünyaya barış getirmesini
diliyor ve umut ediyorum. Ülkemizin üzerinden eksik olmayan savaş
bulutlarının bir an önce barış meltemlerine
dönüşmesini diliyorum.
Değerli
arkadaşlar, bu konuya girmeden önce, dün Grup Başkanımızla
ve milletvekillerimizle ilgili, seçildiğimiz günden bugüne kadar
antidemokratik uygulamaları sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bir davete DTP
dâhil edilmediği için Grup Başkanımız bir durum tespiti
yapmıştı. Daveti yapanlar DTPyi dışlayan bir
davranış içerisinde oldukları için Grup
Başkanımız, bu davranışın demokrasiye
uymadığını, itici olduğunu, bölücü olduğunu
söylemişti ve bundan dolayı yargıçların bir kısmı
durumdan vazife çıkararak dün 301inci maddeden Grup Başkanımız
hakkında bir fezleke hazırlanıp Adalet
Bakanlığına intikal ettiğini
Seçildiğimiz günden
bugüne kadar, milletvekili arkadaşlarımızın seçim öncesi
devam eden yargılama sürecinin, halkın iradesi hiçe sayılarak,
Parlamentonun iradesi hiçe sayılarak ve bazı yargıçlar
Parlamentoyu dışlayarak, durumdan vazife çıkararak
yargılama süreci devam etmektedir.
Arkadaşlar,
bugün DTPye, yarın size. Eğer dokunulmazlık varsa Parlamentonun
bir bütününü kapsamalıdır. Kişiden kişiye, partiden partiye
dokunulmazlık eğer uygulanacaksa, o zaman yürek varsa, buyurun, kürsü
masuniyetinin dışında dokunulmazlıkları birlikte
kaldıralım. Ama, onu yapamıyorsanız, seyirci
kalıyorsanız, bize oy veren milyonlarca insanın eli hepimizin
yakasında olacaktır. Buna, Parlamentonun seyirci kalmaması
gerektiğini düşünüyorum.
Değerli
arkadaşlar, Benazir Butto, hepimizin bildiği, yakinen
tanıdığı ve Avrasyada, bu coğrafyada önemli bir
şahsiyetti. Ailesi de ve kendisi de demokrasi ve özgürlük için çok
ağır bedeller ödeyen bir aile ve bir şahsiyet. Babası idam
edildikten sonra siyasete atıldı. Siyasete
atıldığı zaman, babasının başına
gelenlerin onun başına da gelebileceğini düşündü ama
korkmadı, yılmadı. Diktatörler, nasıl ki 1960ta ihtilal
yaptılar, ilk işleri rahmetli Adnan Menderes ve arkadaşlarını
astılarsa, Pakistanda da ilk ihtilal olduğunda Ali Butto
asıldı. Yani, Türkiyeyle o kadar benzeşen yönleri var ki! Ama o
aile yılmadı, o aile sürekli bedel ödedi.
Benazir Butto
ülkesine sekiz yıl sonra geri döndüğünde kendisine gazeteciler sordular:
Korkmuyor musunuz? Hayatınız tehlikede değil mi? Evet,
korkuyorum, hayatım da tehlikede ama bir şey var, benim ülkem ve
halkım daha çok tehlikede. Ben, halkımı ve ülkemi birinci planda
tutuyorum, benim hayatım ve çocuklarım, ülkeme, halkıma feda olsun.
dedi. Şimdi, bu ülkede de istiyoruz, siyasetçiler yüreklerini ortaya
koyabilmelidirler. Siyasetçiler, sorunları çözmek için halktan oy
alırlar. Siyasetten korkanlar, sorunların adını
koyamayanlar siyaset yapmamalıdırlar ve Benazir Buttoyu örnek almalıdırlar.
Benazir Buttonun
ölümünde, başta Amerika Birleşik Devletleri, Müşerref ve onun
taşeronu olan El Kaidenin payı büyüktür. Biz, bu cinayet
aydınlanmadan o coğrafyada özgürlüklerin gelişeceğine
inanmıyoruz ama şunu da biliyoruz: Bu coğrafyada yaşıyoruz,
o cinayeti işletenler ile soruşturanlar aynı ise cinayet
aydınlanmaz çünkü bu coğrafyada da öyle cinayetler işlendi.
Hâlen Uğur Mumcuların, Ape Musaların katilleri bulunmadı.
Türkiye ile Pakistan arasındaki benzerlik de budur.
Değerli
arkadaşlar
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum Sayın Sakık, lütfen tamamlayın.
SIRRI SAKIK
(Devamla) Teşekkür ediyorum.
Bu
coğrafyada ve Pakistanda o kadar çok askerî ihtilaller oldu ki, o kadar
çok hukuksuzluklar oldu ki, çünkü ihtilali yapanlar ilk önce siyasetçilere
yöneldiler. İlk önce, 1960da Adnan Menderesi ipe, sonra Ali Buttoyu ve
sonra 12 Eylül oldu, bu Parlamento kapatıldı, aktörlerin hepsi birer
birer Zincirbozana gittiler ve sonra ne oldu? Pakistandaki ihtilali yapan
Ziya Ül Hakla, buradaki ihtilali yapan Kenan Evren kan kardeş oldular.
Beslendikleri tek şey vardı, kandı. Onun için diktatörlerin
benzerliği Pakistanda da burada da aynıdır.
Ben, bu noktada,
demokrasi ve özgürlük mücadelesinde onurlu bir duruş sergileyen, bir
Pakistanlı babanın ve Kürt annenin kızı olan Benazir
Buttonun anısı önünde saygıyla eğiliyorum ve kendisine
rahmet diliyorum. (DTP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Sakık.
İç Tüzükün
60ıncı maddesine göre, pek kısa söz talebi vardır.
Sayın
İnan, buyurun.
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR VE AÇIKLAMALAR
1.- Niğde Milletvekili Mümin İnanın,
Niğdede tarımsal sulamada kullanılan elektrik
borçlarını ödeyemeyen çiftçilerin durumuna ilişkin
açıklaması
MÜMİN
İNAN (Niğde) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekillerim; hepinize iyi seneler
diliyorum.
Niğdemizde
çiftçilerimizin tarımsal sulama, elektrik borçlarından dolayı
çok ciddi anlamda icra takipleri başlatılmıştır.
Niğdede yaklaşık 8.600 üyenin tamamı borçludur ve
bunların yarısından çoğu şu andan itibaren icra
takibindedir. Borçların ödenememe sebepleri, ana paraya uygulanan faiz
oranlarının yıllık yüzde 30lar civarında
olmasıdır. Çiftçilerimizin bu şartlarda borcunu ödemeleri mümkün
görünmemektedir.
Çiftçilerimiz,
anapara ile makul hesap edilecek faiz oranlarıyla bir ödeme planı
istemektedirler. Haciz işlemleri bu şekilde uygulanır ise
Türkiyemiz gelecekte patatesi ithal eder durumda kalacaktır. Çünkü,
Türkiyenin patatesinin yüzde 25ini Niğde çiftçisi üretmektedir.
Kısa süre
içerisinde icra takiplerinin durdurulması gerekmektedir. Çünkü,
Niğde
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Aynı maddeye göre Sayın Gençin pek kısa söz talebi vardır.
Buyurun
Sayın Genç.
2.- Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, Alman
televizyonunda Alevi inançlı vatandaşlarımızı
aşağılatan yayın yapılmasına ilişkin
açıklaması
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, geçenlerde, Alman televizyonunda Alevi inançlı
vatandaşlarımızı aşağılatan onursuz ve
soysuz bir yayın yapılmıştır.
Tarih boyunca,
Aleviliğe, Alevi inançlı insanlara bu onursuz ve soysuz iftiralar
atılmıştır. Ama, Aleviler, özünde insan onurunun
gerektirdiği en büyük haysiyete, onura, şerefe, ahlaka, edebe sahip
olan bir kitledir. Bu onursuz ve aşağılık saldırı
karşısında, ülkemizde bu kadar Alevi inançlı
insanların yaşadığı bir sırada, Hükûmetten
herhangi bir tepki gelmemesini kınıyorum.
Ayrıca da,
bu yayını yapan Alman televizyonu Alman Hükûmeti tarafından
kınanmadığı takdirde, ben bir milletvekili olarak, Ankara
Büyükelçiliği önüne getirip bir siyah çelenk
bırakacağımı da belirtiyorum.
Aleviliğin
ne olduğunu öğrenmeden bu aşağılık ve onursuzca
saldırıda bulunan insanların Aleviliğin özündeki
dürüstlüğü Hacı Bektaştan, Sarı Saltuktan, Ahmed
Yeseviden öğrenmelerini istiyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Genç.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Sözlü soru
önergesinin geri alınmasına dair bir tezkere vardır; okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) ÖNERGELER
1.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun (6/236)
esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına ilişkin
önergesi (4/10)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Gündemin sözlü
sorular kısmının 64 üncü sırasında yer alan (6/236)
esas numaralı sözlü soru önergemi geri alıyorum.
Gereğini
saygılarımla arz ederim
Reşat
Doğru
Tokat
BAŞKAN
Sözlü soru önergesi geri verilmiştir.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge
vardır.
Önergeleri
sırasıyla okutuyorum:
B) MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 21
milletvekilinin, spor kulüplerinin mali sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/80)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizde
barışın, sevginin, toplumsal
duyarlılığının, sağlıklı
yaşamın oluşmasındaki en önemli faktörlerden birisi olan
Türk Sporunun sorunlarını irdelemek ve ülkemizin uluslararası
karşılaşmalarda daha başarılı olması
açısından tüm faktörlerin en ince noktasına kadar
tartışılması gerekmektedir.
Ülkemizde tüm
spor branşlarında amatör ve profesyonel olarak yapılan
aktiviteler spor kulüplerimiz tarafından ilgili dalda oluşturulan
Federasyonlar kanalıyla yürütülmektedir.
Ayrıca,
özürlü vatandaşlarımızın yaşama bağlanması
açısından spor en önemli bir unsurdur. Ülkemizdeki spor kulüpleri,
Dernekler Kanununda belirtilen esaslara tabidir.
Futbol Dünyada
ve Ülkemizde en yaygın spor aktivitelerinin başında gelmektedir.
Ülkemizin tüm illerinde olduğu gibi ilçelerimize ve köylerimize kadar
yayılmıştır. Amatör futbol kulüplerimiz saha, malzeme,
taşıma ve diğer ihtiyaçlar için büyük sorunlarla karşı
karşıyadır. Bugüne kadar çok güç koşullarda büyük mücadele
vermektedirler. Ancak, her türlü destekten yoksun
bırakılmaktadır. Amatör tüm spor branşlarına her
yıl malzeme, araç ve gereç ihtiyaçları sistemli bir şekilde
karşılanmalıdır.
Profesyonel
kulüplerimiz ise 4 ayrı kategoride yarıştırılmaktadır.
Futboldaki başarıları kulüplerimizi ekonomik yapıları
ile çok yakın ilişkisinin bulunduğunu açıkça belirtmemiz
gerekir. Aynı kategoride yarışan kulüplerimizin içinde
bulunduğu farklı ekonomik koşullar mücadelenin eşit
koşullarda yapılmamasının en önemli faktörüdür.
Kulüplerimizin
farklı il ve ilçelerde kaynak temini açısından eşit
koşullarda olmadığı da ayrı bir gerçektir.
Ayrıca, Türkiye Futbol Federasyonun kaynaklarının en önemli
kısmının sadece Türkiye süper ligine yönlendirilmekte geri kalan
3 kategori takımları çok güç koşullarda mücadele vermektedirler.
Mali olanaksızlıklar nedeniyle dünün süper ligi
takımlarının amatör kümelere dahi düştüğünü
açıkça görmekteyiz. Ayrıca, süper lig dışında kalan
kulüplerimiz edimlerini karşılayamamakta, pek çok futbol
takımımız icra takibi uygulamalarının çemberinden
çıkamamaktadır. Hatta Federasyonu karşı ödenmesi gereken
bazı bedelleri ödeyememektedirler. Gelir İdaresi ve SSKnın
haciz kıskacında yok olacaklardır. Birçok kulübümüz lisans
bedellerini yatıramadığı için karşılaşmalara
9 kişi ile çıkmak zorunda kalmaktadır. Bu şekilde rekabet
olur mu, bu şekilde spor yapılabilir mi. Türkiye Futbol liglerindeki
kulüplerimizin vergi ve sigorta borçları ödenemez boyuta
ulaşmış, özellikle 1. 2. ve 3. liglerdeki kulüplerimiz kayyuma
teslim edilmektedir. Türkiye Futbol liglerinin sorunları ve çözümleriyle
ilgili Anayasanın 98. Maddesi ile İç Tüzüğün 104. ve 105.
Maddeleri uyarınca bir Meclis Araştırması
açılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
1) Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya)
2) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
3) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
4) Esfender Korkmaz (İstanbul)
5) Yaşar Ağyüz (Gaziantep)
6) Akif Ekici (Gaziantep)
7) Hüseyin Ünsal (Amasya)
8) Sacid Yıldız (İstanbul)
9) Abdullah Özer (Bursa)
10) Ergün Aydoğan (Balıkesir)
11) Muhammet Rıza Yalçınkaya (Bartın)
12) Ahmet Küçük (Çanakkale)
13) Şahin Mengü (Manisa)
14) Mustafa Özyürek (İstanbul)
15) Nesrin Baytok (Ankara)
16) Rahmi Güner (Ordu)
17) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
18) Hulusi Güvel (Adana)
19) Rasim Çakır (Edirne)
20) Ali Rıza Öztürk (Mersin)
21) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
22) Ahmet Ersin (İzmir)
2.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy ve
26 milletvekilinin, tekstil sektörünün sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/81)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Gerekçesini ekte
sunduğumuz tekstil sektörü; gelişmiş yapısı,
ihtisaslaşması, ihracata ve istihdama katkısı
bakımından stratejik öneme sahip olup, sorunları ve çözüm
önerilerinin araştırılması ve bunun için yapılacak
yasal düzenlemeler dâhil olmak üzere alınacak önlemlerin tespiti için
Anayasanın 98. Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğünün 104. ve
105. maddeleri gereğince Meclis Araştırması
açılmasını arz ederiz.
1) Mehmet Akif Paksoy (Kahramanmaraş)
2) Recep Taner (Aydın)
3) Oktay Vural (İzmir)
4) Hasan Özdemir (Gaziantep)
5) Alim Işık (Kütahya)
6) Akif Akkuş (Mersin)
7) Mehmet Serdaroğlu (Kastamonu)
8) Beytullah Asil (Eskişehir)
9) Kürşat Atılgan (Adana)
10) Nevzat Korkmaz (Isparta)
11) Hüseyin Yıldız (Antalya)
12) Gündüz Suphi Aktan (İstanbul)
13) Ahmet Kenan Tanrıkulu (İzmir)
14) Ali Uzunırmak (Aydın)
15) Necati Özensoy (Bursa)
16) İzzettin Yılmaz (Hatay)
17) Atila Kaya (İstanbul)
18) Şenol Bal (İzmir)
19) İsmet Büyükataman (Bursa)
20) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
21) Hamza Hamit Homriş (Bursa)
22) Yılmaz Tankut (Adana)
23) Mithat Melen (İstanbul)
24) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
25) Mehmet Ekici (Yozgat)
26) Muharrem Varlı (Adana)
27) Ahmet Bukan (Çankırı)
Gerekçe:
Dünyanın 7.
büyük pamuk üreticisi olan Türkiye, 1.475 bin ton iplik üretimi ile dünya iplik
üretiminde ilk beş ülke içerisinde yer almaktadır. Sektörde en büyük
beş iplik üreticisi, aynı zamanda en büyük pamuk üreticisi olan Çin,
Hindistan, Pakistan, ABD ve Türkiyedir. Ayrıca, Türkiyenin
yıllık pamuklu dokuma üretimi 580 bin ton, pamuklu örme üretimi 708
bin tondur. Dünya tekstil ticaretinde Türkiye, dokuzuncu büyük tekstil
ihracatçısıdır. Dünya hazır giyim ihracatında Türkiye
dördüncü büyük ülkedir.
Türkiye'nin en
önemli pazarı yüzde 76,1'lik pay ile AB ülkeleridir.
Tekstil
ithalatı ise yüzde 6 artışla 2006 yılında 6,3 milyar
dolara ulaşmıştır. Türkiye'nin tekstil genel ithalatı
2002 yılından itibaren ihracatın üzerinde
gerçekleşmektedir. Konfeksiyon ithalatı ise 2006 yılı sonu
itibariyle 1 milyar doları geçmiş bulunmaktadır.
Bugün Türkiye'de
40 bin firmanın tekstil ve konfeksiyon sektöründe faaliyette
bulunduğu bilinmektedir. Bu işletmelerin yüzde 90'ından
fazlasını KOBİ'ler oluşturmaktadır. Bu firmalar fason
üretimde bulunmaktadır. Konfeksiyon sektöründeki işletmelerin
tamamına yakınını KOBİ'ler oluştururken tekstil
sektörü ağırlıklı olarak büyük ölçekli firmaların elinde
bulunmaktadır. Faaliyette bulunan 40 bin firmanın yüzde 25'i aktif
ihracatçı konumundadır.
Türkiye
ekonomisinin bel kemiği tekstil sektörü, gelişmiş
yapısı, ihtisaslaşması, ihracata ve istihdama
katkısı bakımından stratejik olarak öneme sahiptir. Ancak
sektörün kan kaybından kurtulması ve gelişmesi, katma
değeri yüksek ürünler kategorisinde daha fazla hasıla üretmesi,
istihdam yaratmaya devam etmesi bakımından karşı
karşıya olduğu sorun ve tehditlerden kurtulması
gerekmektedir. Bu sorunlar kısa vadede çözüme kavuşturulamazsa,
önümüzdeki dönemde sektör kan kaybetmeye devam edecek sosyal huzursuzluk
boyutunda sıkıntılar ortaya çıkacaktır. Şimdiden,
başlıca sorunların devam etmesiyle sektörün rekabet gücü
hızla kaybolmaktadır. Sektör teknolojik dönüşümünü
yapamadığından yeni yatırımlar ertelenmekte ve daha
avantajlı koşulları sağlayan yabancı ülkelere
kaymaktadır. Polyester iplik ve kumaş ithalatı için ve
Uzakdoğu ülkelerinden her geçen gün artmaktadır. Türkiye'de iplik
üretimi ve dokuma sanayi bitmek üzeredir.
Bugün tekstilde
makineler, fabrikalar yok pahasına elden çıkarılmaktadır.
Firmalar çaresizlik içerisinde üretim tesislerini devretmekte veya birçoğu
da kapanma aşamasında bulunmaktadır. Dolayısıyla işsizlik
başlamıştır.
Bugün 2,5 milyon
kişiyi istihdam eden, 20 milyar dolar ihracat yapan, 10 milyar dolara
yakın iç pazar büyüklüğüne sahip muazzam bir sanayi yanlış
politikaların kurbanı olmaktadır.
Türkiye'nin
henüz, tekstil sektörünü ikame edecek, bu derecede büyük, ihracatın ve
istihdamın lideri başka bir sektörü bulunmamaktadır.
Ülkenin toplam
ihracatı 2006'da yüzde 16,4 artarken ihracatımızın yüzde
23'ünü gerçekleştiren tekstil ve hazır giyim sektörüdür. Cari
açık, gerek istihdam açısından son derece endişe vericidir.
Özellikle, tarımdaki daralma ve milyonlarca insanın tarımda
işsiz kalması nedeniyle sektörden boşalmaya devam edecek
vasıfsız işgücüne önemli bir istihdam kapısı
oluşturan tekstil sektörü hayati öneme sahiptir.
Kentlerde
kayıtlı genç işsizliğinin yüzde 23'leri
aştığı ve sosyal patlama sinyallerinin giderek
arttığı bir ortamda Türkiye'de toplam imalat sanayi
istihdamının yaklaşık yüzde 40'ını yaratan
sektördeki üretim kaybının yaratacağı ekonomik ve sosyal
tahribat ortadadır.
Yukarıda
sunulan ve araştırma sırasında belirlenecek nedenlerle
Anayasanın 98. ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğü'nün 104
ve 105. maddeleri uyarınca "Tekstil Sektörünün içinde bulunduğu
sorunlar ve çözüm önerilerinin araştırılması ve gerekli
önlemlerin alınması" için Meclis araştırması
açılmasını saygılarımızla arz ederiz.
3.- İstanbul Milletvekili Mehmet Ufuk Uras ve 19
milletvekilinin, altın madenciliğinin bütün yönleriyle
araştırılması amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/82)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
İzmir-Ovacık-Bergama
ile başlayan, Balıkesir-Havran, Artvin-Carettepe,
Uşak-Eşme-Kışladağ, Tunceli-Ovacık,
Erzincan-İliç ve İzmir-Efemçukuru ile devam eden çalışmalar
Çanakkale-Balıkesir-Kazdağları'nda yaşanan ekolojik kriz
ile altın madenciliğinin ülkemize kazandırdıkları ve
kaybettirdiklerinin neler olduğu konusunda bir muhasebe
yapılmasını zorunlu hale getirmiştir. (Ayrıca Maden
İşleri Genel Müdürlüğü, Balıkesir, Çanakkale,
Gümüşhane ve Kırşehir illerindeki rezerv alanları da bu ay
ihaleye çıkarmıştır.)
Altın madeni
işletmeciliğinde, günümüzde ekonomik bazda tek geçerli yöntem,
siyanür liçi yöntemidir. Siyanür liçi yöntemiyle yapılan maden ve kimya
işletmesinde, doğada zararsız halde bulunan ağır
metallerin aktive olduğu, havaya, suya, toprağa karışarak
çevre sağlığı ve canlı yaşamı için büyük
risk oluşturduğu bilinmektedir. Bu tür işletmelerde büyük
ekolojik yıkımlara yol açan kazalar meydana gelmektedir.
Örneğin, Papua Yeni Gine'de 1984 yılında 2100 metrelik
dağın tıraşlanması sonucunda yoğun yağmurlar
sonucu akan siyanürlü toprağın yüzünden bölge halkı göçmüş;
Romanya'da Esmeralda altın madenindeki atık havuzunun
yıkılması sonucu 100 bin metreküp siyanürlü atık Tuna
Nehri'ne karışmış, Macaristan, Sırbistan, Ukrayna ve
Bulgaristan'daki doğal hayatı zarara uğratan felaketler
yaşanmıştır. Siyanürlü altın madenciliği bugün
ABD'nin Montana Eyaleti'nde yasaklanmış, Colorado Eyaleti'nde
yasaklanması için yasal işlemler
başlatılmıştır.
Bu arada
26.5.2004 tarihli 5177 Sayılı "Maden Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Kanun" ile birlikte onbir yasada önemli değişiklikler
yapılmıştır. Değişiklikle; orman alanları,
millî parkIar, özel koruma bölgeleri, ağaçlandırma alanları, tabiat
alanları, özel koruma bölgeleri, doğal ve kültürel sit alanları,
tarım alanları, meralar, sulak alanlar, kıyılar,
karasuları, kentlerin imar alanları, turizm bölgeleri, su
havzaları madencilik faaliyetine açılmıştır.
Faaliyetlerin ÇED
ve gayrı sıhhi müessese izin süreçlerinin Bakanlar Kurulunun
çıkartacağı yönetmelikle düzenlenmesi öngörülmüştür. Maden
arama faaliyetleri ÇED kapsamı dışına
çıkarılmış, arama ruhsatları ile toplam rezervin %
10'unun işletilmesine ve satışına izin verilebilmesinin önü
açılmıştır.
Altın
madencilerinden, "ruhsat sahibi tarafından beyan edilen" ocak başı
satış fiyatı tutarının yalnızca %2'sinin devlet
hakkı olarak alınacağı düzenlenmiştir. Yasa
değişikliğine dayanılarak Bakanlar Kurulu tarafından
çıkartılan Madencilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliği ile
doğal ve kültürel varlıkların yasal güvenceleri ortadan
kaldırılmıştır.
Bunun
dışında Katma Değer Vergisi Yasası'nda yapılan
değişiklikle "Altın, gümüş ve platin ile ilgili arama,
işletme, zenginleştirme ve rafinaj faaliyetlerine ilişkin olmak
üzere, bu faaliyetleri yürütenlere yapılan teslim ve hizmetler"
KDV'den muaf tutulmuştur.
Bu durumda
adı geçen bölgelerde altın madenciliğinin yapılması
durumunda iddia edildiği üzere oluşacak ekonomik büyüme ile
yaşanacak ekolojik, sosyolojik ve hukuksal yıkım sonucunda
oluşacak zararın karşılaştırılması
araştırılmalıdır.
1. Ülkemizde
yapılmakta olan altın madenciliğinin milli gelire
katkısı,
2. Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından altın
aramasına izin verilen şirketlerin çıkarttıkları
altın miktarları ve bu miktarın Hazine'ye kalan
kısmının araştırılması,
3. Altın
madenciliğinin aranması, sondajı ve üretimi işlemleri
esnasında toplam ne kadar kişiye istihdam
sağlandığının tespit edilmesi,
4. Altın
madenciliğinin aranması, sondajı ve üretimi sonucunda zarar
görecek sektörlerin ve bunun neden olacağı insan göçü gibi
sonuçların oluşturacağı toplumsal maliyetin
hesaplanması,
5. Siyanürle
altın aramanın yaratacağı ekolojik tahribatın tespit
edilmesi,
6. Altın madenciliğinin zarar
vereceği sektörlerden oluşacak işsizlik oranı ve
yaracağı ekonomik küçülmenin sorunlarının
araştırılması amacı ile,
Anayasamızın
98, İçtüzüğümüzün 104 ve 105. maddeleri gereğince
Araştırma Komisyonu kurularak
araştırılmasını saygılarımızla arz
ederiz. 23/11/2007
1) Mehmet Ufuk Uras (İstanbul)
2) Mümin İnan (Niğde)
3) Şerafettin Halis (Tunceli)
4) Selçuk Ayhan (İzmir)
5) Ensar Öğüt (Ardahan)
6) Hüseyin Pazarcı (Balıkesir)
7) Oğuz Oyan (İzmir)
8) Muharrem İnce (Yalova)
9) Necla Arat (İstanbul)
10)Mustafa Vural (Adana)
1) Recai Birgün (İzmir)
12) Hasan Macit (İstanbul)
13. Hüseyin Mert (İstanbul)
14) Ayşe Jale Ağırbaş (İstanbul)
15) Süleyman Yağız (İstanbul)
16) Harun Öztürk (İzmir)
17) Hasan Erçelebi (Denizli)
18) Emrehan Halıcı (Ankara)
19) Kamer Genç (Tunceli)
20) Tacidar Seyhan (Adana)
BAŞKAN Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması hususundaki ön görüşmeler, sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Başbakanlığın,
Anayasanın 82nci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi vardır,
okutup oylarınıza sunacağım.
C) TEZKERELER
1.- 25-27 Kasım 2007 tarihlerinde Fransaya giden
Cumhurbaşkanı Abdullah Güle refakat eden heyete katılması
uygun görülen milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi
(3/259)
27.12.2007
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
26-27 Kasım
2007 tarihlerinde Pariste yapılan Uluslararası Sergiler Bürosunun
142. Genel Kurul Toplantısına katılmak üzere, 25-27 Kasım
2007 tarihleri arasında Fransaya giden Cumhurbaşkanı Sayın
Abdullah Güle refakat eden heyete, ekli listede adları yazılı
Milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki
Bakanlar Kurulu Kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın
82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
Liste
Mehmet
Tekelioğlu İzmir Milletvekili
Cevdet Erdöl Trabzon Milletvekili
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan Trabzon Milletvekili Cevdet Erdölün; Tütün Mamullerinin
Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi Ve Adalet Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
1.- Trabzon Milletvekili Cevdet Erdölün; Tütün
Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Adalet
Komisyonu Raporu (2/9) (S. Sayısı: 55) (x)
BAŞKAN
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Geçen
birleşimde 5inci madde kabul edilmişti.
Şimdi
6ncı maddeyi okutuyorum:
MADDE 6 - 4207
sayılı Kanunun 5 inci maddesi başlığı ile
birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Ceza
hükümleri
MADDE 5 (1) Bu
Kanunun 2 nci maddesinin birinci ve dördüncü fıkralarında belirtilen
alanlarda tütün ürünleri tüketenler ile 3 üncü maddenin ikinci
fıkrasına aykırı hareket edenler, 30/03/2005 tarihli ve
5326 sayılı Kabahatler Kanununun 39 uncu maddesi hükümlerine göre; 3
üncü maddenin onikinci fıkrasına aykırı hareket edenler
Kabahatler Kanununun 41 inci maddesi hükümlerine göre cezalandırılır.
(x)
55 S. Sayılı Basmayazı 27/12/2007 tarihli 43üncü Birleşim
Tutanağına eklidir.
(2) 2 nci
maddenin birinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkralarında
belirtilen, yasakların uygulanması ve tedbirlerin alınması
ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmeyen işletme sorumluları,
işletme iznini veren kurum yetkilileri tarafından önce
yazılı olarak uyarılır. Bu uyarı yazısı,
ilgili işletme sorumlusuna tebliğ edilir. Bu uyarıya
rağmen, verilen sürede yükümlülüklerini yerine getirmeyenler, belediye
sınırları içinde belediye encümeni, belediye
sınırları dışında mahalli mülki amir
tarafından beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına
kadar idarî para cezası ile cezalandırılır.
(3) 3 üncü
maddenin birinci, üçüncü, dördüncü, beşinci ve onbirinci
fıkralarındaki yasakların her birine aykırı hareket
edenler, ellibin Türk Lirasından ikiyüzelli bin Türk Lirasına kadar
idarî para cezası ile cezalandırılır. Bu cezaya karar
vermeye Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme
Kurulu yetkilidir.
(4) 3 üncü
maddenin altıncı fıkrasındaki yasağın görsel
yayın yoluyla ihlal edilmesi halinde; yerel yayın yapan
kuruluşlar, bin Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar,
bölgesel yayın yapan kuruluşlar, beşbin Türk Lirasından
onbin Türk Lirasına kadar, ulusal yayın yapan kuruluşlar,
ellibin Türk Lirasından yüzbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile
cezalandırılır. Bu cezaya karar vermeye Radyo ve Televizyon Üst
Kurulu yetkilidir.
(5) 3 üncü
maddenin yedinci fıkrasındaki yasağa aykırı hareket
edenler, belediye sınırları içinde belediye encümeni, belediye
sınırları dışında genel kolluk tarafından
bin Türk Lirası idarî para cezası ile cezalandırılır.
(6) 3 üncü
maddenin sekizinci fıkrasındaki yasaklara aykırı hareket
edenler, 26/09/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun
"Sağlık için tehlikeli madde temini"
başlıklı 194 üncü maddesi hükmüne göre
cezalandırılır.
(7) 3 üncü maddenin
dokuzuncu fıkrasındaki yasağa aykırı hareket edenler,
mahalli mülki amir tarafından her bir kişiyle ilgili olarak bin Türk
Lirası idarî para cezası ile cezalandırılır.
(8) 3 üncü
maddenin onuncu fıkrasındaki yasağa aykırı hareket
edenler, belediye zabıtası tarafından ikiyüzelli Türk
Lirası idarî para cezası ile cezalandırılır. Belediye
sınırları dışında bu yetki genel kolluk
tarafından kullanılır.
(9) 3 üncü
maddenin onüçüncü fıkrasındaki yasaklara aykırı hareket
edenler, mahalli mülki amir tarafından bin Türk Lirasından onbin Türk
Lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılır.
Tütün ürünlerinin satış belgesiz olarak satışının
yapıldığı veya satışa hazır tutulduğu
yerlerdeki tütün ürünlerine el konulur ve nereden temin edildiğine dair
belge ibraz edilememesi halinde, mahallî mülkî amir tarafından
bunların mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir.
(10) 3 üncü
maddenin ondördüncü fıkrasındaki ürünleri üretenler, belediye
sınırları içinde belediye encümeni, belediye
sınırları dışında mahalli mülki amir
tarafından yirmibin Türk Lirasından yüzbin Türk Lirasına kadar
idarî para cezası ile cezalandırılır.
(11) 4 üncü
maddenin birinci ve ikinci fıkralarındaki yükümlülüklerin her birine
aykırı hareket edenler, mahallî mülkî amir tarafından bin Türk Lirası
idarî para cezası ile cezalandırılır.
(12) 4 üncü
maddenin üçüncü ve dördüncü
fıkralarındaki yükümlülüklerin her birine aykırı
hareket eden üretici firmalar, Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler
Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından bu yükümlülüklere
aykırı olarak piyasaya sürülen malların piyasa değeri kadar
idarî para cezası ile cezalandırılır. Ancak, verilecek
idarî para cezasının miktarı ikiyüzellibin Türk Lirasından
az olamaz.
(13) 4 üncü
maddenin altıncı fıkrasındaki yükümlülüğe aykırı
hareket eden firmalar Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler
Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından ellibin Türk Lirasından
yüzbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası ile
cezalandırılır.
(14) 4 üncü
maddenin yedinci fıkrasındaki yükümlülüklere aykırı hareket
edilmesi halinde; yerel yayın yapan televizyon kuruluşları bin
Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar, bölgesel yayın
yapan televizyon kuruluşları beşbin Türk Lirasından onbin
Türk Lirasına kadar, ulusal yayın yapan televizyon
kuruluşları ellibin Türk Lirasından ikiyüzellibin Türk
Lirasına kadar idarî para
cezası ile cezalandırılır. Bu cezalar, radyo
yayını yapan kuruluşlar hakkında ondabir oranında
uygulanır. Bu cezaya karar vermeye Radyo ve Televizyon Üst Kurulu
yetkilidir.
(15) Bu Kanunla
kendilerine yüklenen görevleri yerine getirmeyen memurlar ve diğer kamu
görevlileri hakkında, ceza hukuku sorumluluğu saklı kalmak
kaydıyla, tâbi oldukları mevzuatta yer alan disiplin hükümleri
uygulanır."
BAŞKAN
Madde üzerinde gruplar adına söz talebi vardır.
İlk söz,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili Sayın
Erkan Akçayda.
Buyurun
Sayın Akçay.
Süreniz on
dakika.
MHP GRUBU ADINA
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
6ncı maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Muhterem heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Günümüzde
sigaranın insanlara, sağlık, sosyal ve ekonomik bakımdan
verdiği zararlar devletlerin kayıtsız kalamayacağı
boyutlara ulaşmıştır. Sigara insanlığın
ortak sorunu olan bir illet hâline gelmiştir. Bu illetle
insanlığın topyekûn mücadele etmesi bir mecburiyet hâline
gelmiş durumdadır. Bu konuda en büyük görev, yine en üst kamu
otoritesi olan devletlere düşmektedir. 20nci yüzyılda tütünü ve
sigarayı üreten, işleyen, satan ve tütün tüketimini doğrudan
veya dolaylı olarak teşvik eden ülkeler, artık 21inci
yüzyıl başında, tütün mamullerinin verdiği zararlara
karşı ciddi bir şekilde mücadele etmeye
başlamıştır, çünkü tütün kullanımı, ülkeler
bakımından astarı yüzünden pahalı hâle gelmiştir.
Tütün, sadece parasal yönden ele alındığında dahi
getirdiğinden fazlasını götürmektedir. Kaldı ki, insan
sağlığının ve insani değerlerin söz konusu
olduğu yerde, konunun parasal boyutunun bir önemi olmamalıdır.
Değerli
milletvekilleri, bir ihtiyaçtan doğan kanunların yapımında
dikkat edilmesi gereken en önemli husus, kanunun uygulanabilir nitelikte
olması ve uygulanmasıdır. Bu açıdan
baktığımızda, 7 Kasım 1996 tarihinde kabul edilen ve
hâlen yürürlükte olan 4207 sayılı Tütün Mamullerinin
Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunun amacına
ulaşamadığı hepimizin malumudur. On bir yıldır
yürürlükte bulunan 4207 sayılı Kanunun, bırakın cezai
yaptırım uygulamasını, bazı basit uygulamalar dahi bu
Kanun çerçevesinde yerine getirilememiştir.
Örnek verecek
olursak, bu Kanunun 2nci maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen
Kapalı mahallerde tütün içilebilmesi için ayrı yerler tahsis edilir.
hükmü, başta Türkiye Büyük Millet Meclisi olmak üzere, kurumların pek
çoğu tarafından uygulanmamış, sigara içimi için özel
mahaller tahsis edilmemiştir. Yine, 4üncü maddenin son
fıkrasındaki, TRT ve özel televizyon kurumları tarafından,
ayda en az doksan dakika, tütün alışkanlığının
zararları konusunda uyarıcı ve eğitici mahiyette
yayınlar yapmak mecburiyetine uyulmamaktadır.
Değerli
milletvekilleri, şimdi huzura getirilen bu kanun teklifiyle, yüce Meclisin
mensubu olan değerli milletvekillerimiz önemli bir sınavla
karşı karşıyadır. Bu sınav, Türkiye Büyük Millet
Meclisi tarafından çıkarılan bir kanuna başta Türkiye Büyük
Millet Meclisinin kendisinin uyup uymayacağı, bu konuda topluma örnek
olup olmayacağı hususudur. Çıkacak bu kanuna, önce milletvekilleri
ve Türkiye Büyük Millet Meclisi uymak ve uygulamak zorundadır. Getirilen
bu kuralların adil ve doğru bir şekilde uygulanmaması
hâlinde bir zafiyet doğacaktır.
Önemli bir
kamusal ihtiyaçtan doğan bu kanun, etkili ve uygulanabilir
olmalıdır. İhtiyaç olduğu hâlde etkili olamayan ve
uygulanamayan kanunlar, faydasız bir kanun hâline gelir. Faydasız
kanunlar zorunlu kanunları zayıf düşüreceği gibi, yasama
gücünü de zayıflatır. Yüce Meclis, bu kanunun uygulamalarını
özenle takip etmek durumundadır.
Değerli milletvekilleri,
bir kanunun etkili ve uygulanabilir olmasının bazı
şartları vardır. Kanun yapılırken hukuka uygun
davranılmalı, temel hak ve özgürlüklerin özüne
dokunulmamalıdır. Kanun, şahıs veya toplumla ilgili önemli
bir ihtiyaçtan doğmalıdır. Kanun, kamu vicdanında yerini
bulmalıdır. Kanun vesilesiyle getirilen kuralların, zaman içinde
örf ve âdete dönüşmesi de mümkündür. Örneğin, Türk örf ve âdetinde
yer alan birbirine sigara ikram etme alışkanlığından
vazgeçilip, sigara ikramının ayıplandığı bir
anlayış yerleşebilmelidir. Ayrıca, yasa yapmanın genel
ilkeleri olan kanunilik, açıklık, zarurilik, zarar ve kusur ilkesiyle
gerekli orantılı ve uygulanabilir ceza ilkelerine
uyulmalıdır.
Hukuk devleti,
hukuka uygun yasalar yapan ve yaptığı yasaya uyan ve uyduran
devlettir. Tütün içimini engellemek için kişilerin ve toplumun
eğitimine ve bilinçlendirilmesine yönelik çalışmalara, bu
kanunda maalesef yer verilmemektedir. Bu kanun teklifinin en önemli
noksanlığı buradadır. Kanun teklifi yasakçı bir
zihniyet taşımaktadır. Yasakçı zihniyetin, sigara ve tütün
zararlarıyla etkin bir şekilde mücadele etme imkânı
zayıftır. Tarihimizdeki IV.Murat örneği ile başka ülkelerin
yasakçı uygulamaları başarısız örneklerdir. En etkili
çözüm, tütün ve tütün mamullerinin zararları konusunda kişilerin ve
toplumun eğitilmesi, bilinçlendirilmesi ve kanunların tam,
zamanında, tarafsız ve
yaygın biçimde uygulanmasıdır.
Kanun teklifinde
cezayı uygulayacak merci ve yetki karmaşası bulunmaktadır.
Ayrıca, teklif, sağlıktan ziyade ceza üzerine inşa edilen,
devletin vatandaşını suçlu durumuna düşürdüğü bir
düzenleme görüntüsü vermektedir. Sigara kötüdür. Bu doğrudur. Peki, sigara
içen vatandaş suçludur denilebilir mi? Cezanın ödenebilir olup olmadığı
araştırılmış mıdır? Düzenleyici etki analizi
sonuçları nelerdir? 4207 sayılı Kanun kadük ise,
işlerliği cezaların artırılması yoluyla mı
sağlanacaktır? En önemlisi, vatandaşı suçlu konumuna
düşürecek eylemleri çoğaltarak ve cezayı uygulayacak yetkiliyle
vatandaş arasında sürtüşmeleri artırarak etkili bir
uygulama yapılamaz. Genel kabul gören yasaklar dışında
alınacak bu tedbirlerin gerekçede belirtilen amaçları
sağlayıp sağlamayacağı ayrı bir sorudur.
Hepimizin
bildiği gibi, bu kanun teklifinin hazırlanması esnasında
ilgili komisyon üyeleri örnek uygulamaları izlemek amacıyla yurt
dışına gitmişlerdir. Bu seyahatin yanı sıra,
ülkemizde 4207 sayılı yürürlükteki Kanunun
uygulandığı yerlerin ziyaret edilmesi de uygun olurdu.
Değerli
milletvekilleri, sigara kullanımının zararlarını
önlemeye yönelik çalışmalara ve yasaların uygulanmasına
yönelik faaliyetlere örnek olması ve fikir vermesi bakımından,
daha önce görev yaptığımız Manisa ve Balıkesir
Defterdarlıklarında sigara içiminin önlenmesine ilişkin
yaptığımız çalışmaları bir tecrübe
örneği olarak çok kısaca bilginize sunmak istiyorum.
1999
yılında Manisa, 2004 yılında Balıkesir
Defterdarlığında, 4207 sayılı Kanun hiç kimseye ceza
uygulamadan, yasakçı ve cezacı olmayan bir anlayışla
harfiyen uygulamıştır. Önce, konunun uzmanı hekimler
tarafından konferans ve seminerler verilmiş, personel eğitim
yoluyla bilinçlendirilmiş ve ikna edilmiş, ısrarlı ve
tutarlı yöntemlerle ve idari bir iradeyle etkin bir uygulama
yapılmıştır. Demek ki, 4207 sayılı Kanun
istenebilirse uygulanıyormuş. Kişilerin tütün
kullanımına başlamalarını engelleyecek,
kullananları vazgeçirecek veya kullanımı en aza indirecek
eğitim çalışmalarına ilişkin hususlara bu kanunda yer
verilmesi gerekirdi.
Sadece yasaklara
yer veren, eğitimi ve bilinçlendirmeyi noksan bırakan 4207
sayılı Yasanın hazin durumunu göstermesi bakımından
bir ilimizin bir kamu kurumunda 2004 yılında bir gazeteci, foto
muhabiri tarafından çekilen ilginç bir fotoğrafı, değerli
milletvekilleri, dikkatinize ve takdirlerinize sunmak istiyorum. Bu
fotoğraf 2004 yılında bir ilimizdeki bir kamu kurumu
koridorlarında çekilmiştir ve sigara yasağını ilan
eden, duyuran Burada sigara içilmez. Cezası 462.400.000 Türk
lirasıdır olarak ilan eden afişi vatandaşımız
ağzındaki sigarayla hiç yasağa uymadan ve tınmadan -deyim
yerindeyse- okumaktadır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, lütfen tamamlayınız.
ERKAN AKÇAY
(Devamla) Görüldüğü üzere, 2004 yılında çekilen bu
fotoğraf da kamu kurumundaki afişli uyarının ve Kanunun
uygulanabilirliğinin ne duruma geldiğini bize yeterince
bildirmektedir.
Değerli
milletvekilleri, konuşmama burada son verirken, çıkacak olan bu
yasanın ülkemize hayırlı ve uğurlu olmasını
diler, muhterem heyetinize saygılar sunarım. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Akçay.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Bayram Meral.
Buyurun
Sayın Meral. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on
dakika.
CHP GRUBU ADINA
BAYRAM ALİ MERAL (İstanbul) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; tütün mamullerinin zararlarının
önlenmesiyle ilgili 55 sıra sayılı yasanın 6ncı
maddesiyle ilgili, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Yüce Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, elbette ki Cumhuriyet Halk Partisi olarak insan
sağlığına zararlı her şeyin
karşısındayız. Bunun, bir defa, bilinmesinde yarar var.
Bu sigaranın
iki önemli ağır boyutu vardır: Bunun birisi insan
sağılığına verdiği zarar, ikincisi ekonomiye
getirdiği zarar.
Değerli
arkadaşlarım, insan sağlına yalnızca sigara zarar
vermez. İnsan yaşamında, düşük kalorili besinden
yararlanan, gerekli besini alamayan dar gelirli vatandaşların da
ciddi sorunu, sıkıntısı vardır. Ya duyuyorsunuz
işitmek istemiyorsunuz, ya işitiyorsunuz söylemek istemiyorsunuz
saygıdeğer AK Partili milletvekilleri.
Bakınız,
burada, geçmişte bütün gücümüzle, detaylarıyla ortaya koyduk, dedik
ki
Bu 657 sayılı Devlet Memurları Yasasına 4/C maddesi
eklediniz, özelleştirmeden mütevellit insanları bu madde
kapsamına aldınız, bunların şimdi, bugün, bu karda
kışta çıkışlarını verdiniz değerli
arkadaşlarım ve bir bölümünün ne zaman işe
başlayacakları da meçhul. Peki, bunların gelirleri yoksa
-işte, birçok, gecekonduda yaşayan, hatta seyrettiğimiz zaman
birçoğumuzun yüreğinde sızı yaratan o dar gelirli
vatandaşlar gibi- bunlar evine herhangi yiyecek, içecek veya yakıt
sorunlarını temin edemezse, bu da insan sağlığı
için zararlı değil midir değerli arkadaşlarım? Niye bunları
hiç görmezlikten geliyoruz? Helal olsun size, akaryakıta zam
yaptınız -açıkları kapatacaksınız ya- doğal
gaza zam yaptınız! Bir ülkede akaryakıta zam gelmesi demek,
Adan Zye her şeye zam gelmesi demektir. Elektriğe zam
yaptınız, doğal gaza zam yaptınız, şimdi
sıra dumana geldi, sigaranın dumanına, ona da zam yapıyorsunuz.
Sizi tebrik ediyorum!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sigaraları söndürüyoruz.
BAYRAM ALİ
MERAL (Devamla) Değerli arkadaşlarım, sigara öyle sönmez.
Birçoğunuz Avrupa ülkesine gitmişsiniz. Avrupa ülkeleri tedbir
almış, okuldan başlatmış onu, okuldan. Sigaranın
zararlarını, okuldan başlatmış
Şimdi biz,
bırakın sigarayı önlemeyi, okulların önünde hangi
rezilliklerle karşılaştığımızı
televizyonlarda izliyoruz değerli arkadaşlarım. Bunun bir defa
tedbirini alın. Sigaradan önce alınması gereken tedbirler var;
onu da alın, onu da alın. Görüyoruz, yaşıyoruz
bunları. İşte, sizin millî eğitiminizin okulları
getirdiği nokta o. Sen esrarı önleyemeyeceksin, sigarayı,
okullarda ders vereceksin, vatandaşı yetiştireceksin. Bir defa,
değerli arkadaşlarım, bu aradaki çelişkileri kaldırmak
zorundasınız ve Avrupa ülkelerinde okuldan başlıyor.
Bir konu daha
var. Gidin devlet dairelerine değerli arkadaşlarım, bir
odayı boşaltmıştır, orada gerekli tedbiri
almıştır, belirli saatlerde sigara içmek isteyen vatandaş
varsa gider orada sigarasını içer. Var mı şimdi Türkiyede,
bunun tedbirini aldınız mı? Yok. Ne olacak? Bir yerden duman
çıktı -aynen itfaiye gibi- zabıta memuru koşacak Burada
kim sigara içti? Getirdiğiniz bu değerli arkadaşlarım,
getirdiğiniz yasa bu. Bunun bir tedbirini alın.
Yapılanlardan
şikâyetçi değiliz. Elbette ki sigaranın zararını
hepimiz biliyoruz. Parayı yakıyorsun en azından parayı,
sağlığınla birlikte parayı yakıyorsun. Bunu
biliyoruz, ama, bunun bir başlangıcı vardır değerli
arkadaşlarım. Sırf, bugün, bunun suçlusu siz olduğunuzdan
söylemiyorum. Ama, beş yıldır, değerli
arkadaşlarım, yaptığımız tek şey
KEREM ALTUN (Van)
Sigarayı terk ettiremedik değil mi?
BAYRAM ALİ
MERAL (Devamla) Vallahi, inşallah edilsin değerli
arkadaşlarım. Yani, bir şey söyledin
İnsan
sağlığına zararlı her şeyin
karşısındayız. Bakınız, yaşamını
sürdüremeyen, asgari ücretle geçinemeyen, iş bulamayan insanların
sorunu sigaradan daha önemlidir. Evine ekmek götüremiyor,
yaşamını sürdüremiyor, kalori alamıyor, besinini temin edemiyor,
onlar da sorun değil mi? Onlara da eğilmek lazım değerli
arkadaşlarım. Hani Haksızlıkla, yolsuzlukla, açlıkla
mücadele edeceğiz. diyordunuz ya, onu hatırlatıyorum size,
başka bir şey yok.
Değerli
arkadaşlarım, burada, önemli bir konu daha var. Muhterem
arkadaşlarım, geçmişte, Tekel, Sümerbank -birçoğunuz
bilirsiniz, eski arkadaşlarım daha çok iyi bilir- bunlar çok güçlü
kuruluşlardı. Bunların büyük birikimleri vardı. Şimdi,
bunları teker teker budadık. Bu kürsüden birkaç defa konuştum
-eski milletvekili arkadaşlar bunu biliyor- tedbir
alınmasını istedik. Ne istiyoruz? Sümerbankı bitirdiniz,
arsaları bitirdiniz. Kimlere gittiğini biliyorsunuz, inşallah,
hayrını görmez, başka bir şey yapamıyoruz.
Hayrını görmez, yetimin malını yiyorlar.
Şimdi, bir
taraftan, değerli arkadaşlarım, bir taraftan bizim bölgemizle
Bitlisi bitirdiniz, Çukurovayı bitirdiniz, Ege tütününü bitirdiniz,
Tokat vesaireyi bitirdiniz. Ama, bir yerden tütün geliyor değerli
arkadaşlarım. Yunanistandan tütün geliyor ve bu, değerli
arkadaşlarım, sanayi maddesi göründüğü için gümrük bile
ödenmiyor. Bu ne? Sayın AK Partililer, bu ne yani? Bir şey daha var,
doğranmış tütün geliyor. Peki, Torbalıda sigara
fabrikası var, onun tütünü nereden geliyor saygıdeğer
milletvekilleri? Hani önlüyorsunuz ya bir taraftan! Sen tut, kendi
fabrikalarını yok et! Nereyi yok ettin? Malatya bekliyor sırada,
yanında, Sümerbankın büyük arazileri vardı, o gitti, hemen
bitişiğinde -Malatya milletvekilleri varsa bilir- Tekelin büyük
sigara fabrikası var, arazisi var, şimdi sıra ona geldi. Yani,
bunları kapatıp da onları da devredeceksiniz, bekliyor zaten.
İşçi orada boş oturuyor, boş; üretim
yaptırmıyorsunuz. Nerede üretim oluyor? Yabancı firmaların,
değerli arkadaşlarım, işletmek istediği fabrikalarda.
Tütünü nereden geliyor? Yurt dışından, Yunanistana kadar
vesair
Muhterem
arkadaşlarım, bunları bilmiyor musunuz? Bir şey söyledim,
dedim ki: Ya biliyorsunuz ya görüyorsunuz görmemezlikten geliyorsunuz, ya
duyuyorsunuz duymamazlıktan geliyorsunuz. Bunlar, Türkiyenin
sorunları. Kendi müesseselerini yok ediyorsun. İşler hâle
getirin, bir şey demiyorum, üretimi artırın, istihdamı
artırın, bunlara hiçbir şey dediğim yok, ama ne
yapıyorsunuz biliyor musunuz? Hükûmetleriniz döneminde
özelleştirmeden 40 milyar dolar para kazanmışsınız,
onunla övünüyorsunuz. Peki, üretimden gelen bir şey var mı? Yok, çivi
çakmıyorsun ki üretim olsun. O da yok.
Değerli
arkadaşlarım, bunlar ülkenin ciddi sorunları. Yani,
Torbalıda hangi memleketin tütünleri işleniyorsa, bunlardan ne
alınıyorsa bunları siz benden daha iyi biliyorsunuz.
Doğrudur, sigara zararlı; içki de zararlı, kumar da
zararlı. Bunlarla mücadele etmek güzel bir şey, ama mücadele edilmesi
gereken önemli konular var. Tokat işçileri yürüyordu, izlediniz bunu. Yok
mu Tokat milletvekilleri? Tokat işçisi niye yürüyor? Ekmek
kapısı kapatıyorsunuz. Bir taraftan 4/C maddesini ekliyorsunuz,
geçici işçi; müktesebatlarını ortadan kaldırıyorsunuz,
sendika yok, kıdem tazminatı yok, yıllık izni yok. Ondan
sonra, Torbalıdaki yabancı şirketlerin işlettiği
sigaraya her türlü imkân var.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre verdim, lütfen tamamlayın.
BAYRAM ALİ
MERAL (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli
arkadaşlarım, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, sigara
zararlıdır, içki zararlıdır, kumar
zararlıdır
Bunlar, kime
sorarsanız bilinen bir şeydir. Bunları önlemenin yolları
vardır. Duman çıktı, zabıta memuruna, git orada ceza
yazla bunlar önlenmez değerli arkadaşlarım. Bir başka
türlü cezayla da bunlar önlenmez. Nasıl önleyeceksin? Bakınız,
laf lafı açıyor, bir gün uçakta bir başka yere gidiyoruz. Sigara
yasak. Bir hostes geldi, bir feryat kopardı, dedi ki: Aman dedi, sigara
içmiş, affederseniz, tuvalete atmış vatandaşın birisi.
Şimdi, bakınız değerli arkadaşlarım, bu o kadar
önemli bir şey ki, intihar, havada intihar. Niye bunu yapmış?
Onun orada, söner mi sönmez mi, ne zarar getirdiğini bilmediği için
vatandaş onu oraya atmış. Nasıl önlenecek bu? Temelden
başlayacaksınız, eğitim vereceksiniz, eğitim,
eğitim. Sizin anladığınız eğitim değil,
sizin anladığınız eğitim değil.
Teşekkür
ederim, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Meral.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Sayın Başkan, madde
üzerinde söz istiyorum.
BAŞKAN
Hükûmet adına, Adalet Bakanı Sayın Mehmet Ali Şahin cevap
verecek.
Buyurun
Sayın Bakan.
Süreniz on
dakika.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinize saygılar
sunuyorum. Görüşülmekte olan 55 sıra sayılı Kanun
Tasarısının ilgili maddesi vesilesiyle söz aldım.
Biraz önce
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına kendisini dinlediğimiz Sayın
Bayram Meral, özelleştirmelerle ilgili uygulamaları
eleştirirken, bizim, Hükûmet olarak 4/C diye, 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununda bir madde çıkarttığımızı
ve böylece yıl sonu itibarıyla da geçici personel olarak kamu kurum
ve kuruluşlarında istihdam edilen bu kişilerin işlerine son
verdiğimizi ve bunların ne zaman işe
alınacağının da belli olmadığını ifade
etti.
Değerli
arkadaşlarım, 4/C maddesiyle ilgili, özelleştirme nedeniyle
işsiz kalan vatandaşlarımızın kamu kurum ve
kuruluşlarında istihdamı konusu, benim daha önceki
Bakanlığım dönemimde uygulamaya girdi. O zaman Devlet Personel
Başkanlığından da sorumluydum.
Sayın
Meralin de uzun süre Genel Başkanlığını
yaptığı Türk-İş Genel Başkanı Sayın
Kılıç bana bir gün gelerek dedi ki: Sayın Bakanım, 1992
yılından beri Türkiyede özelleştirme uygulamaları var.
Ancak bu özelleştirmeler nedeniyle emekliliğini hak edemediği
için ve iş de bulamadığı için çok mağdur duruma
düşmüş insanlar var. Bir gün Türk-İşi ziyarete
gittiğimde bu insanlar önüme çıktılar, dediler ki: Sayın
Bakanım, emekliliğimizi hak edene kadar bize sigortalı
olabilecek bir iş verebilirseniz -kimimizin dört yılı, kimimizin
beş yılı, kimimizin üç yılı kalmış- bize bir
yardımcı olursanız çok seviniriz. Türk-İşte
Sayın Kılıçla, nasıl bir çözüm bulabiliriz, 1992
yılından beri özelleştirme nedeniyle işsiz kalmış
insanların sorununa nasıl bir çare bulabiliriz diye oturduk ve
-Türk-İşle birlikte- Devlet Memurları Kanununun 4/C maddesinin
uygulanabileceğine karar verdik, geçici personel ve bu konuda bu
Parlamentodan bir yasa çıkardık. Sayın Meral
hatırlayacaktır, Türk-İş Genel Başkanı
bulunduğu sırada o da, 2 bin civarındaki kişiye böyle bir
imkân sağlamaya çalışmıştı o zamanki hükûmet
tarafından, ama sadece 2 bin kişiydi. O da, kendi başında
bulunduğu sendikada çalışan işçilere yönelikti. Ancak biz,
kanunun çıktığı ana kadar özelleştirme nedeniyle
mağdur olmuş herkesi kapsayacak ve bundan sonra da bu duruma
düşecek herkesi içine alacak bir düzenleme yaptık.
Bu insanlar
sigortalıdır, bu insanlar
Devlet Memurları Kanununun 4/C
maddesi aynen şöyledir: Bir yıldan daha az süreli
çalışmalar içindir. Yani, bir yıl çalışamıyor,
4/C öyle düzenlenmiş. Ta 1965 yılında Devlet Memurları
Kanunu çıktığı an yürürlüğe girmiş olan bir
düzenleme ve tabii, Özelleştirme İdaresi bu durumdaki insanlarla
sözleşme yaptı. Bir yıldan az süreli, emeklilik
hakkını elde edinceye kadar çalışma koşuluyla ve
ilkokul, ortaokul, lise ve üniversite mezunları için ayrı ayrı
ücretler tayin edilmek suretiyle bir uygulama başlattık. Tabii, bu,
yıl sonu itibarıyla, bir yıldan az süreli olduğu için
onların işine bir süre son veriliyor ve sonra tekrar bunlar
sözleşmeleri yenilenerek işlerine devam imkânı buluyorlar.
Bu konudan
dolayı eleştirilmeyi değil takdir edilmeyi bekleriz. Çünkü, bu
insanlar özelleştirilen kuruluştan tazminatlarını
almışlar, tekrar çalışma ihtiyacını
duymamışlar özelleştirilen kuruluşta bu işçi arkadaşlarımız.
Tazminatlarını almışlar kuruşuna kadar. Sekiz ay da
çalışmadan maaş almışlar, ödenmiş kendilerine ve
daha sonra iş bulamamışlar. Biz bu insanlara emekli oluncaya
kadar yardımcı olmak için bu düzenlemeyi ihdas ettik ve bu
düzenlemeden yararlanan, bu uygulamadan yararlanan birçok vatandaşımız
bize teşekkür ediyorlar. Sayın Meralin de, eski bir sendikacı
olarak, Türk-İşle birlikte oluşturduğumuz bu düzenleme
sebebiyle bizi eleştirmesini değil, takdir etmesini ve tebrik
etmesini beklerdik.
Sadece siz
değerli milletvekili arkadaşlarımı ve kamuoyunu bu konuyla
ilgili doğru bilgilendirme adına söz aldım ve Devlet Personelden
sorumlu eski bir Bakan arkadaşınız olarak ve işin
altında imzası bulunan bir arkadaşınız olarak bu
açıklamayı yapma ihtiyacı duydum.
Sayın
Başkana da böyle bir açıklama yapma imkânı
sağladığı için teşekkür ediyorum ve hepinize
saygılar sunuyorum efendim. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAYRAM ALİ
MERAL (İstanbul) Sayın Başkanım
BAŞKAN
Buyurun Sayın Meral.
BAYRAM ALİ
MERAL (İstanbul) Sayın Başkanım, Sayın Bakan
ifadelerinde, benim, kendi sendikamın sorununu çözdüğüm ve
diğerlerine bakmadığım gibi bir ifade kullandı.
Lütfen, Tüzükün 69uncu maddesi gereğince söz istiyorum. Daha
doğrusu, konuyu düzeltmek istiyorum.
BAŞKAN
Meramınızı anlattınız Sayın Meral. Şimdi
tutanakları getirtirim
.
BAYRAM ALİ
MERAL (İstanbul) Efendim, getirtmeye gerek yok, siz de duydunuz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Bakın söylüyorum: Şimdi, sataşmayla ilgili veya yanlış
anlaşılmayla ilgili bir mevzu varsa, sizin o anda başında
bulunduğunuz sendikaya yönelik olmadığını, Türk-İşin
bütününe yönelik bir problemin düzeltilmesi için müracaat ettiğinizi
söylemiş oldunuz, meramınız anlaşıldı.
Teşekkür ederim.
BAYRAM ALİ
MERAL (İstanbul) Anlaşılmadı Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Şahıslar adına söz talepleri
BAYRAM ALİ
MERAL (İstanbul) Sayın Başkanım
BAŞKAN
Efendim
BAYRAM ALİ
MERAL (İstanbul) Efendim, beni suçladı, lütfen, rica ediyorum
Yanlış söylüyor Sayın Bakan. O zaman kadroya geçecek
BAŞKAN
Peki, iki dakika söz veriyorum.
Tekrar bir
sataşmaya mahal vermeden, iki dakikada anlatın.
Buyurun.
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR VE AÇIKLAMALAR (Devam)
3.- İstanbul Milletvekili Bayram Ali Meralin, Adalet
Bakanı Mehmet Ali Şahinin konuşmasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
BAYRAM ALİ
MERAL (İstanbul) Teşekkür ederim.
Değerli arkadaşlarım,
Sayın Bakanın açıklamasında bir tezat var. Devlet Su
İşlerinde, Enerjide, Ormanda, Tarımda, Köy Hizmetlerinde
çalışan geçici işçilerin kadroya geçmesi ayrı bir konu.
Allah nur içinde yatırsın, Ecevit döneminde oldu. (DSP
sıralarından alkışlar) Bu ayrı bir konu,
özelleştirmeden mütevellit iş yerlerine
dağıtılması ayrı bir konu. Benim dönemimde
özelleştirmeden mütevellit hiçbir işçi dışarıda
kalmadı, 657 sayılı Yasaya göre değil, gittikleri
kurumdaki toplu sözleşme hükümlerine göre intibakları yapıldı
ve bunlar çalışıyor. Burada bir yanlış
anlaşılma olmadı.
MEHMET EMİN
TUTAN (Bursa) Bir sürü adam dışarıdaydı senin döneminde.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
BAYRAM ALİ
MERAL (Devamla) Beyefendi, özür dilerim, hiçbir şey bilmiyorsanız, şu
Tarımda çalışanları, Ormanda çalışanları,
senin Köy Hizmetlerinde çalışanları, senin
Bayındırlık müdürlüklerinde çalışanları
MEHMET EMİN
TUTAN (Bursa) Onlar özelleştirilmedi ki özelleştirilmeden
bahsediyorsun.
BAŞKAN
Sayın milletvekili, lütfen
BAYRAM ALİ
MERAL (Devamla) Ama Sayın Bakan öyle söylüyor. ORÜSte
çalışanlar, Boluda çalışanlar
Yok mu Bolu milletvekili
burada?
BAŞKAN
Sayın Meral, söz aldığınız konu üzerinde
açıklamanızı yapın.
BAYRAM ALİ
MERAL (Devamla) Efendim, teşekkür ederim. Ama yanlış bilgi
vermesin Sayın Başkanım, öyle değil.
BAŞKAN -
İşte şimdi düzeltiyorsunuz.
BAYRAM ALİ
MERAL (Devamla) - Çok teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ (Devam)
1.- Trabzon Milletvekili Cevdet Erdölün; Tütün
Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Adalet
Komisyonu Raporu (2/9) (S. Sayısı: 55) (Devam)
BAŞKAN
Madde üzerinde şahısları adına söz talepleri vardır:
İzmir Miletvekili Sayın İbrahim Hasgür, Antalya Milletvekili
Sayın Abdurrahman Arıcı, İstanbul Milletvekili Sayın
Hasan Macit.
İlk söz
İzmir Milletvekili Sayın İbrahim Hasgür.
Buyurun
Sayın Hasgür. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakika.
İBRAHİM
HASGÜR (İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 55
sıra sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının
Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 6ncı maddesiyle ilgili olarak söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle, hepinize saygılarımı sunuyorum.
Bu kanunla ilgili
olarak, şu ana kadar, genelde, kanunun sağlık boyutu ve sigara
içmenin insan bedenine vermiş olduğu zararlar konuşuldu. Ben
ise, konunun farklı bir boyutunu ele almak ve kısa süre içerisinde
olayımızın hukuki boyutuna temas ederek, sigara içme
özgürlüğünün sınırlandırılması konusuna girmek
istiyorum.
Bilindiği
üzere, belirli yer ve şartlarda başkalarına zarar verir bir
şekilde sigara içilmesi, sadece bir sağlık sorunu, bir ahlak
sorunu olmaktan çıkarak, bir hukuk sorunu hâline gelmiş ve
birtakım hukuki düzenlemelere ihtiyaç göstermiştir. Bizimle birlikte
pek çok ülkede sigara içme özgürlüğünün sınırlandırılmasının
anayasal temelleri tartışılmış ve bu konuda gerekli
yasal düzenlemeler hazırlanarak yürürlüğe konulmuştur.
Bilindiği
gibi, özgürlük, çok çeşitli şekillerde tarif edilmiş ve
anlaşılmış bir kavramdır. Kısa bir tarifini
vermek gerekirse, özgürlük, belli bir konuda serbest hareket etme gücü olarak
ifade edilebilir, bu anlamda, bir sigara içme özgürlüğünden de
bahsedilebilir. Bu özgürlük, sigara içme konusunda insanların serbest
hareket etme gücüne sahip oluşları şeklinde tanımlanabilir.
Her ne kadar, bu özgürlüğü, Anayasamızda düzenlenen özgürlükler
kapsamına sokmak ilk elden zor olsa da, Anayasanın 17nci maddesinin
birinci fıkrasında düzenlenmiş Maddi ve manevi
varlığı geliştirme hakkı bir kapsayıcı
özgürlük olarak yorumlanarak, sigara içme özgürlüğü bu özgürlüğün
kapsamına dâhil edilebilir. Keza, Anayasamızın 12nci
maddesinin birinci fıkrası tabii hukuk anlayışından
esinlenerek, herkesin her çeşit özgürlüğe sahip olduğunu kabul
etmiştir. Anayasanın 12nci maddesinin birinci fıkrasıyla
kabul ettiği özgürlüklerden birisinin de pekâlâ sigara içme özgürlüğü
olduğu söylenebilir. Sigara içme özgürlüğü, ister 17nci maddenin
birinci fıkrasının isterse 12nci maddenin birinci
fıkrasının kapsamında düşünülsün, Anayasanın
13üncü maddesinde öngörülen sınırlama sistemine göre
sınırlanabilir.
Sigara içme
özgürlüğü, belirli yer ve koşullarda birçok özgürlüklerle
çatışmaktadır. Söz gelimi, sigara içme özgürlüğü,
eğitim özgürlüğüyle, seyahat etme özgürlüğüyle,
çalışma özgürlükleriyle çatıştığı pekâlâ
söylenebilir. Bu özgürlüklerde bir çatışma söz konusuysa,
hiyerarşi ilkesi, müdahalenin durdurulması ilkesi ve pratik
uyuşum ilkelerine göre çözümlenmeler hukukta
karşılaşılan yöntemlerdir, ama en uygunu pratik uyuşum
ilkesidir. Bu ilkeye göre, çatışan özgürlükler, varlık ve
etkilerini optimal düzeyde sürdürebilecek şekilde
sınırlandırılmalıdır. Söz gelimi, sigara içme
özgürlüğü seyahat etme özgürlüğüyle
çatıştığı zaman, bu ilkeye göre seyahat edenlerin hem
haklarını korumak hem de sigara içenlerin özgürlüğünü korumak
için, mesela, trenlerde farklı kompartımanlarda sigara içenlere
ayrı, sigara içmeyenlere ayrı kompartımanların tahsis
edilmesi şeklinde bir çözüm düşünülebilir.
Sigara içme
özgürlüğü, diğer yandan bir ödevle, bir zorunlulukla da
çatışabilmektedir. Mesela, askerlik bir ödevdir, askerlikte sigara
içenlerle içmeyenlerin durumu ne olacaktır? Aynı şekilde,
hapishaneye düşmüş bir insanın durumu nazara
alındığında, orada sigara içen mahkûmlarla içmeyen
mahkûmların durumu ne olacaktır? Bunlarda sigara içme
özgürlüğünün bir ödev veya zorunlulukla çatışması hâlinde
de hiyerarşi nedeniyle sigara içme özgürlüğünün
sınırlandırılması yoluna gidilebilmektedir. Ancak,
pratik uyuşum ilkesinin uygulanma imkânı olduğu durumlarda bu
ilkeye göre çözüm aranması hiçbir zaman ihmal edilmemelidir.
Sigara içme
özgürlüğü, Anayasanın 12nci maddesinin ikinci
fıkrasındaki sınırlandırmayla yüklü olarak
doğmuştur. Diğer bir anlatımla, sigara içme özgürlüğü,
daha doğarken kişilerin, topluma, ailesine ve diğer
kişilere karşı ödev ve sorumlulukla sınırlı bir
şekilde doğmuştur. Bu alanda yasa koyucunun sigara içme
özgürlüğünün sınırlarını belirtmesi bu özgürlüğün
sınırlandırılması anlamına gelmez. Bu
sınır belirtme işlemi kurucu değil, bildirici niteliktedir.
Zira, burada sınırlılık temel hakkın
dışından değil, bizzat kendisinden kaynaklanmaktadır.
Bu nedenle, burada Anayasada belirtilen genel ya da özel sebeplere uygunluk da
aranmaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Hasgür, bir dakika süre verdim, lütfen tamamlayın.
İBRAHİM
HASGÜR (Devamla) - Sigara içme özgürlüğünün
sınırlandırılması Anayasanın 13üncü maddesinde
öngörülen sisteme göre olur. Buna göre sigara içme özgürlüğünün
sınırlandırılmasının şartları
şunlardır: Öncelikle, sınırlandırma yasama organı
tarafından yapılmalıdır. İkinci olarak, sınırlandırma
Anayasada belirtilen genel sağlık sebeplerine göre
yapılmalıdır. Üçüncü olarak, sınırlandırma
Anayasanın sözüne ve ruhuna uygun olmalıdır. Dördüncü olarak,
sınırlandırmada ölçülülük ilkesine uyulmalıdır.
Sigara içme
özgürlüğünü sınırlandıran bir yasada, inancıma göre,
başkalarının sağlığını korumak
olduğu vurgulanmalı ve bu yasanın kapsamı şu ölçülerle
belirtilmelidir: Bir kere, yasak ancak birden fazla kişinin bulunduğu
yerlerde söz konusu olmalıdır. İkinci olarak, bu birden fazla
kişinin bir temel hak ve özgürlüğünün kullanımına, bir
ödeve, bir görevine ya da bir zorunluluğuna dayanmalıdır.
Mevcut
hazırlanan bu yasa teklifinin burada ifade etmiş olduğumuz bu
hassasiyetleri ve incelikleri titizlikle yerine getirmiş olduğunu
görüyor, yasa teklifini hazırlayanlara teşekkür ediyor ve hepinize
saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Hasgür.
Şahısları
adına ikinci söz, Antalya Milletvekili Sayın Abdurrahman
Arıcının.
Buyurun
Sayın Arıcı.
Süreniz beş
dakika.
ABDURRAHMAN ARICI
(Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tütün
Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
6ncı maddesi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, hiç kimse bağımlı olarak dünyaya gelmez,
bağımlı kalmayı da istemez. Onu
yanlışlıklara iten çevrenin olumsuz etkileridir. Bunlardan
birisi de sigara alışkanlığı kazanmasıdır.
Sigara içen bir kişi, ortamda bulunan ve sigara içmeyen kişilerin de
sigara dumanı solumasına neden olur. Pasif içicilik adı
verilen bu durum, doğrudan sigara içmeye göre daha fazla tehlikelidir.
Kendi sağlığını bozmakla kalmayıp çevresindeki kişilerin
de sağlığını bozmaya hakkı yoktur.
Kendiliğinden
duyarlı davranmayan içicileri de uyarmak bir görevdir diyerek, 2008
yılının tüm halkımıza barış, mutluluk,
iyilikler getirmesi dileğimle saygılar sunuyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Şimdi, madde üzerinde soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Sayın
Doğru
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Sayın Başkanım,
aracılığınızla sormak istiyorum: Aşırı
sigara kullanımı vücutta A, C ve E vitaminlerinin yetersizliğine
sebep olmaktadır. Bunun sonucunda da özellikle ciltte büyük bozukluklar
olmakta ve beraberinde de kırışıklıklar
oluşmaktadır. Son yapılan araştırmalarda, kız
çocuklarının ve bayanların sigara kullanımıyla ilgili
olarak yoğun bir şekilde talepte olduğu görülmektedir. Bununla
ilgili -yani kırışıklıklara sebep olması
dolayısıyla görünümü de bozulacağı için- bir çalışma
yapılmakta mıdır yapılmamakta mıdır? Bunu sormak
istiyorum.
İkinci sorum
da: Sigarayla ilgili, çeşitli televizyon kanallarında yayınlar
yapılmaktadır. Bu yayınların etkili olup
olmadığı konusunda veyahut da ne kadar izlendiği konusunda
bir çalışma yapılmış mıdır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın Enöz
MUSTAFA ENÖZ
(Manisa) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Aracılığınızla
Sayın Bakanımıza soruyorum: Tekel sigara
fabrikalarının özelleştirilmesiyle kaç Tekel işçisi
doğrudan etkilenecektir?
İkinci
sorum: Kanunun çıkmasından sonra uygulamada gerekli denetimlerin
yapılabilmesini teminen ne kadar personele ihtiyaç duyulmaktadır?
Üçüncü sorum ise
Sigara paketlerinin renk, desen ve şekil bakımından sigaraya ilk
başlamada çekici ve cazibe merkezi olduğunu düşünüyorum. Bu konu
da araştırılıp itici bir ambalajlama düşünülür mü?
Teşekkür
ederim.
Sayın Asil
BEYTULLAH
ASİL (Eskişehir) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın
Bakanım, toplumumuzu sigaranın zararları etkilerinden
korumanın birinci yolu olan sigara yasağını, inşallah,
bugün yasalaştıracağız. İkinci yolu olan sigaraya
başlamayı önleyici, başlayanları da bıraktırmaya
yönlendirici eğitim çalışmalarını yasal bir
düzenlemeyle, bütçeden önemli de bir pay ayırarak yapmayı
düşünür müsünüz? Yoksa, sağlık harcamalarına şimdiki
gibi pay ayırmaya devam mı edeceğiz?
Teşekkür
ederim Sayın Bakan.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bakan.
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Değerli Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Sigaranın
zararlarıyla ilgili olarak Sayın Milletvekilimiz, özellikle
bayanlarda cilde verdiği zararlardan ve bunların
araştırılmasının düşünülüp
düşünülmediğinden bahsettiler ve böyle bir soru sordular. Yani, özel
olarak bunun için bir araştırma planlamış değiliz, ama
genel anlamda şunu ifade etmeliyim: Bu kanun, şu anda birlikte
görüşmelerini yaptığımız bu kanun, aslında ülke
olarak imzaladığımız bir uluslararası sözleşmenin
ve bunun akabinde de Hükûmet olarak ortaya koyduğumuz bir eylem
planının parçası olarak ortaya çıkmış
durumdadır. Soruyla ilgisi şu söylediğimin: Sayın
Milletvekilimizin söylediği zararlar ve daha birçok zararlar dâhil olmak
üzere, toplumdaki etkilerinin daha yoğun
araştırılması, birçok sektörün, birçok
bakanlığın, sivil toplumun, üniversitelerimizin
katkılarıyla toplumsal bir mücadelenin başlatılması
hususunda bu eylem planıyla adımlarımızı
atmış durumdayız. Bu eylem planını titizlikle devam
ettireceğiz. Şu anda televizyonlarda sigarayla ilgili olarak yapılan
yayınların çok etkili olduğu kanaatinde değilim. Hem
hazırlanış biçimleri itibarıyla birçoğu güncelliğini kaybetmiş
yayınlar hem de saat itibarıyla uygun olmayan saatlerde
yayınlanıyorlar. İşte, bugün yapacağımız
kanunla, bazı önergelerin de verilmiş olmasıyla, şu noktaya
geldik: Gün boyu yayınlar yapılacak. Üstelik, akşam saatlerinde,
televizyonun en ziyade seyredildiği, izlendiği saatlerde de yine
yoğun bir yayın imkânına sahip olmuş oluyoruz.Her bir
televizyon için bir ayda doksan dakikalık böyle bir yayın
imkânına bu kanunu yapmakla sahip olduk. Sağlık
Bakanlığının öngördüğü biçimde modern iletişim
teknikleri kullanarak bu yayınları önümüzdeki günlerde
yapabilmiş olacağız.
Tekel sigara
fabrikasının özelleştirilmesiyle ne kadar işçinin
işsiz kalacağıyla ilgili şu anda benim bir bilgim yok.
Biraz önce Değerli Adalet Bakanımızın ifade ettiği
gibi, özelleştirmeler sırasında buralarda çalışan
işçilerin hukuklarını korumak hususunda bugüne kadar ne
yapmışsak, bundan sonra da buna hassasiyetle devam edeceğiz.
Bu kanundan
sonra denetim için ne kadar personel gerekli? sorusuna şu cevabı
verebilirim: Aslında, mahallinde denetlemeler yapılacağı
için, belediyelerimiz, il özel idarelerimiz bu denetlemeleri yapacağı
için, mevcut personelleriyle bu denetlemeleri elbette yapabilecekler, ama belli
eğitim çalışmaları yapmamız gerekeceği de
açık.
Sigara paketleri
üzerinde, daha doğrusu sigara paketlerinin özellikle gençleri veya
diğer insanları cezbetmeyecek biçimde olması elbette çok
önemlidir. Bildiğiniz gibi, bu paketlerin üzerinde şu anda çok ciddi
yazılı uyarılar var, paketin büyük bir kısmını
kaplayacak biçimde, kapsayacak biçimde. Şimdi,
yaptığımız kanunla bu yazılara ilaveten resimlerle de
veya başka birtakım tedbirlerle de bu paketleri ve sigarayı
cazip olmaktan çıkarabilecek duruma geliyoruz.
Aslında,
Hükûmetimiz -Sayın Asilin sorusuna cevaben ifade ediyorum- koruyucu
sağlık hizmetlerine geçmiş dönemlere kıyasla çok daha büyük
paralar harcayabilmektedir. Sigarayla mücadele konusunda da gerekli ödeneklerin
konacağından ve bu mücadelenin gereği gibi
yapılacağından Sayın Milletvekilimiz emin
olmalıdır.
Teşekkür
ediyorum Değerli Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Madde üzerinde üç
önerge vardır. Önergeleri önce geliş sırasına göre
okutacağım, sonra aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 55 sıra nolu, Tütün Mamullerinin Önlenmesine dair Kanunda
değişiklik yapılmasına dair kanun
tasarısının 6 ncı maddesinin 5 nci
fıkrasının sonuna cezalandırılır kelimesinden
sonra gelmek üzere
verilecek cezalara karşı 7 gün içinde Sulh Ceza
mahkemesine itiraz edilebilir... cümlesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan M. Nezir
Karabaş Sevahir
Bayındır
Şırnak Bitlis Şırnak
Nuri
Yaman Şerafettin
Halis Osman Özçelik
Muş Tunceli Siirt
Aysel
Tuğluk
Diyarbakır
BAŞKAN
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 55 sıra nolu, Tütün Mamullerinin Önlenmesine dair Kanunda
değişiklik yapılmasına dair kanun
tasarısının 6 ncı maddesinin 4 üncü
fıkrasının
görsel yayın yoluyla ihlal edilmesi halinde;
kelimesinden sonra gelmek üzere söz konusu televizyonun ihlal eden
programının yayını durdurulur
cümlesinin eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan M. Nezir
Karabaş Sevahir
Bayındır
Şırnak Bitlis Şırnak
Nuri
Yaman Şerafettin
Halis Osman Özçelik
Muş Tunceli Siirt
Aysel
Tuğluk
Diyarbakır
BAŞKAN
Şimdi maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme
alacağım:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 55 sıra sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının
Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin çerçeve 6 ncı maddesi ile değiştirilen 4207
sayılı Kanunun 5 inci maddesinin; ikinci fıkrasında yer
alan 2 nci maddenin birinci, ibaresinin 2 nci maddenin (a) bendi hariç
birinci, olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nurettin
Canikli Bekir
Bozdağ Vahit
Kiler
Giresun Yozgat Bitlis
Turan
Kıratlı Bayram
Özçelik Nuri
Uslu
Kırıkkale Burdur Uşak
Musa
Sıvacıoğlu Abdurrahman
Arıcı Aşkın
Asan
Kastamonu Antalya Ankara
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) Heyetin
takdirine bırakıyorum efendim.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılıyoruz değerli
Başkanım.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Uygulamada ortaya
çıkması muhtemel sorunların giderilmesi amacıyla
değişiklik önergesi verilmiştir.
BAŞKAN
Komisyonun takdire bıraktığı, Hükûmetin
katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Oyları sayalım Sayın Başkan.
Oyları sayalım ve aynen tutanağa geçelim retleri ve evetleri.
BAŞKAN -
Kabul edilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 55 sıra nolu, Tütün Mamullerinin Önlenmesine dair Kanunda
değişiklik yapılmasına dair kanun
tasarısının 6 ncı maddesinin 4 ncü
fıkrasının
görsel yayın yoluyla ihlal edilmesi halinde;
kelimesinden sonra gelmek üzere söz konusu televizyonun ihlal eden
programının yayını durdurulur
cümlesinin eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılmıyoruz Değerli
Başkanım.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
tasarının 6ncı maddesinin dördüncü fıkrasını
Değişiklik önergemizin nedeni, RTÜKün sansür uygulamalarıyla
ilgilidir. Genelde, uygulamada, Radyo Televizyon Üst Kurulu, örneğin bir
şarkı söylendiği için veya bir programda
aykırılık bulunduğu için televizyonlarla ilgili kapatma
kararları veriyordu ve cezaların şahsiliği prensibine
aykırı olarak, kolektif bir uygulama olarak bu hep geçerdi.
Şimdi,
burada da örneğin, bir ulusal veya yerel yayın yapan, görsel
yayın yapan bir televizyonun yasaya aykırı davranması
durumunda, yerellerde 1.000 Türk lirası, bölgesel yayın
yapıyorsa 5 bin, ulusal yayın yapıyorsa da 5 bin Türk
lirasından 10 bin Türk lirasına kadar, ulusal yayın yapan
kuruluşlar hakkında bir para cezası verileceği ve bunu da
RTÜK üst kurul olarak yetkili
Bu yanlış bir uygulama olur hukukta,
sansür durumunu genişletebilir. Bunun alternatifi şudur: O televizyon
programı, diyelim yirmi dört saat yayın yapan bir televizyonsa ulusal
kanal, o kanalda bunu ihlal eden programın yapımcısı veya
sorumlusundan bu müeyyide uygulanabilir, ceza uygulanabilir. Bunun da
cezası, sadece para cezası olarak düşünülmesi doğru
değildir. Uyarma bir cezadır, kapatma bir cezadır, sonradan para
cezası da uygulanabilinir. Böylesi caydırıcı imkânı
olan bir uygulama yerine, direkt, sadece para cezasının
uygulanması, özellikle yerel radyo ve televizyonlar ile bölgesel
yayın yapan televizyonların ciddi cezai müeyyidelerle karşı
karşıya olması durumunu doğuracaktır. Biz bunu dikkate
alarak, bu madde hükmünün, söz konusu televizyonun ihlal eden
programının yayını durdurulur
En etkili yöntem budur. En
etkili yöntemle en caydırıcı yöntem bu olunca kişi ve
sorumlu kendi fiilinden sorumlu olur. Çağdaş ceza
yargılamasında da böyledir. Bu nedenle, kişinin eylemi veya
kuruluşun eylemi yerine televizyonları ve umumi olarak sahiplerini
cezalandırmak -ki genellikle şirketlerdir- ceza yargılama
mantığına aykırıdır. Uluslararası televizyon
yayınlarının kurallarıyla ilgili ilkeler de dikkate
alındığında, böylesi bir yasa maddesi ileride
uluslararası hukuka konu olabilecek birçok davanın
doğmasına da neden olabilir. Bu yanıyla hem yasanın
amacıyla örtüşmemektedir hem de etkili olması mümkün
değildir.
Bunlar dikkate
alınarak önergemiz lehinde oy kullanılmasını diliyorum,
teşekkür ediyorum. (DTP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN -
Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge reddedilmiştir.
Diğer
önergeyi okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 55 sıra nolu, Tütün Mamullerinin Önlenmesine dair Kanunda
değişiklik yapılmasına dair kanun
tasarısının 6 ncı maddesinin 5 nci
fıkrasının sonuna cezalandırılır kelimesinden
sonra gelmek üzere
verilecek cezalara karşı 7 gün içinde Sulh Ceza
mahkemesine itiraz edilebilir
cümlesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan (Şırnak) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
- Sayın Kaplan, gerekçeyi mi
okutayım?
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Gerekçe okunsun Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanun
kapsamı itibariyle, aykırılık fiili kabahatlar nevinden
ceza kapsamı dahilinde olup, ceza verme yetkisinin sadece belediye encümeni
veya genel kolluk tarafından verilmesi, itiraza tabi olmaması,
yargı yolunun kapalı olması, denetimsizlik keyfi ve yasal
olmayan uygulamalara yol açacağından, bunun önlenmesi
açısından verilecek cezaların yargı denetimine tabi
olması gerekmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Şimdi,
maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
On dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 15.49
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Fatma SALMAN
KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 45inci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
55 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Teklifin 7nci
maddesini okutuyorum:
MADDE 7- 4207
sayılı Kanunun 6 ncı maddesi başlığı ile
birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Tahsil
edilen idarî para cezalarından pay alınması
MADDE 6 (1) Bu
Kanun hükümlerine göre verilen idarî para cezalarından tahsil edilen
miktarın yüzde elli oranındaki kısmı, para cezasına
karar veren kurumun harcamalarında kullanılmak üzere kurum veya
ilgili bakanlık bütçesine; yüzde onu Sağlık
Bakanlığı, yüzde onu Millî Eğitim Bakanlığı
bütçelerine aktarılır. Sağlık Bakanlığı ve
Millî Eğitim Bakanlığı bütçelerine aktarılan para, bu
Kanunun kendilerine yüklediği yükümlülüklerin yerine getirilmesine ilişkin
harcamalarda kullanılır."
BAŞKAN
Madde üzerinde gruplar adına söz talebi vardır.
Birinci söz,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Tokat Milletvekili Sayın
Reşat Doğruya aittir.
Buyurun
Sayın Doğru.
Süreniz on
dakika.
MHP GRUBU ADINA
REŞAT DOĞRU (Tokat) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri
BAŞKAN
Sayın Doğru, bir dakika
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
(Devam)
D) ÇEŞİTLİ İŞLER
1.- Genel Kurulu ziyaret eden Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talata Başkanlıkça Hoş
geldiniz denilmesi
BAŞKAN -
Sayın milletvekilleri, Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah
Gülün davetlisi olarak ülkemizi ziyaret etmekte olan Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Mehmet Ali Talat ve
beraberindeki heyet Meclis Başkanımız Sayın Köksal Toptan
ile birlikte şu anda Meclisimizi teşrif etmiş bulunuyorlar,
kendilerine yüce Meclisimiz adına hoş geldiniz diyorum.
(Alkışlar)
Buyurun
Sayın Doğru.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ (Devam)
1.- Trabzon Milletvekili Cevdet Erdölün; Tütün
Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Adalet
Komisyonu Raporu (2/9) (S. Sayısı: 55) (Devam)
REŞAT
DOĞRU (Devamla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 55
sıra sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının
Önlenmesine Dair Kanun Tasarısının 7nci maddesi üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Yüce Türk milletini ve yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Bu kanun,
içerisinde nikotin ve fare zehri gibi 4 bine yakın zehirli ve toksit madde
bulunan sigaranın kullanılmayarak çocuklarımız ve
gençlerimizin korunması için çıkarılan çok önemli kanunlardan
bir tanesidir. Bu kanunun buraya getirilmesini ve kanunlaşmasını
sağlayan siz değerli milletvekillerine ve emektarlarına
teşekkürlerimi sunmak istiyorum.
Sigaranın,
kanser başta olmak üzere kalp damar hastalıkları, Kronik
Obstrüktif Akciğer Hastalığı dediğimiz KOAH gibi
solunum sistemi ve sindirim sistemi hastalıklarını yapmakta
olduğu herkes tarafından bilinmesi gereken ve bilinen gerçeklerdir.
Sigaranın, artık akciğer kanseri, beyin tümörleri, gırtlak
kanseri oluşmasında en büyük etken olduğu da herkes
tarafından kabul edilmektedir. Ayrıca, sigaranın, insan
vücudunda etkilerinin neler olduğu her geçen gün daha iyi
anlaşılmakta ve yeni yeni zararları da ortaya
çıkartılmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, kanunun 6ncı maddesinde uygulanacak cezalar
anlatılmaktadır. 7nci maddesinde de 6ncı maddeye atfen, cezalar
sonucu toplanacak olan paraların nasıl kullanılacağı
anlatılmaktadır. Ancak, alınan cezaların
kullanımında, bence, Millî Eğitim Bakanlığı
bütçesine daha fazla pay ayrılmalıdır. Çünkü, kanunun
amacı, gençleri ve çocukları, bu yüzyılın en kötü
alışkanlıklarından olan sigara kullanımından
korumak ve kurtarmaktır. Sigara, gençler arasında çabuk
ulaşılabilir olması nedeniyle kolayca ele geçirilebilmekte ve de
kullanılmaktadır. Sigaraya gençlik döneminde alışmayan
birisinin ileriki yaşlarda tiryaki olması çok zordur. Çünkü, sigara
içenlerin yüzde 95i sigaraya yirmi bir yaşına kadar
başlamış olmaktadır. İlk ve ortaokul
çağlarında koruyucu hekimlik konusunda insanımıza,
çocuklarımıza, sorumluluğumuz arasında, eğitim dâhil
çok şeyler yapmak mecburiyetindeyiz.
Ancak, sayın
milletvekilleri, sigarayla ilgili bu cezaları ve yapılması
gerekenleri tartışırken başka bazı konuları da
düşünmek zorundayız. Cezaları uygularken ayrıca sigara
fabrikası çalışanlarını ve tütün üreticilerini de
beraberinde cezalandırmaktayız. Bugün tarımda çalışan
çiftçilerimizin birçok sorunu vardır. Gübre, mazot fiyatları,
işçilik ücretleri almış başını gitmektedir. Bugün
çiftçi çok zor durumda olup geçinemez, üretemez duruma gelmiştir. Seçim
öncesi çıkarılmış olan 5661 sayılı Yasa da
yetersiz kalmıştır. Çiftçilerimize daha fazla yardımcı
olunması gerekmektedir.
Örneğin,
Tokat ili Erbaa ilçesi Çalkara köyündeki çiftçilerimiz tarım kredi
kooperatifine borçlarını ödeyemedikleri için hapse girmekte, icra
takibiyle karşı karşıya kalmakta ve jandarma
takibatına uğramaktadırlar. Tarım ve Maliye
Bakanlıkları, Hükûmet bu mahzun insanların sesini
duymamaktadır. Bu insanlar yardım ve çözüm bekliyorlar.
Ayrıca,
sigara fabrikaları da özelleştirme adı altında
satılmaya, peşkeş çekilmeye doğru gitmektedir. Tokat Sigara
Fabrikası işçileri bu konudaki mağdurların
başında gelmektedir. Sigara içmekle ilgili cezaları uygulamaya
çalışırken, kaderleri gereği sigara fabrikasında
çalışan insanlar da Hükûmet tarafından verilen cezalarla
karşı karşıya kalmaktadır. Tokat Sigara
Fabrikasına ve işçilerine de sahip çıkmak mecburiyetindeyiz.
Değerli
milletvekilleri, fabrika işçilerine zulüm yapılıyor.
Özelleştirme adı altında, fabrikaya, bayramın birinci günü
sabah erkenden fabrika alıcıları getirilip gezdiriliyor.
Fabrikasına sahip çıkan işçileri de polis copluyor ve biber
gazı sıkıyor. Bu insanlar bunu hak etmiyorlar.
Sağlıklarını kaybederek ülke ekonomisi için
yıllardır çalıştılar ve hâlâ da
çalışıyorlar. Fabrikalarına sahip çıkmak için de, 1
Ocak tarihinde, Tokatta, bütün işçiler, Tekgıda-İş
Sendikasının önderliğinde, çoluk çocuğuyla,
yaşlısıyla, eşleriyle beraber, vatandaşların da
katılımıyla beraber büyük bir yürüyüş yapmışlar
ve özelleştirmeyi de protesto etmişlerdir.
Tokatlı,
aylık olarak 4,5-5 trilyonu bölgeye getiren bu fabrikasına artık
sahip çıkıyor. Yıllık 50 trilyonun Tokattan gitmesinden
kimlerin zararlı çıkacağının artık farkına
varmış durumdadır. Tokatlılar özelleştirmeye
karşı çıkıyorlar, fabrikanın kendilerine verilmesini
de bekliyorlar. Özelleştirmenin küresel tröstlere değil, sermayenin
tabana yayılması ve halka açılması amacıyla
çalışanlara ve küçük hisseler hâlinde vatandaşlarımıza
verilmesi doğru olacaktır. Geçmişte Karabük Demir Çelik
örneği vardır. Sayın Bakan Cemil Çiçekin önderliğinde o
zaman Karabük Demir Çelik Fabrikası, 1 YTLye -sembolik miktarlarla
beraber- oradaki çalışanlara ve sendikalara verilmiştir.
Aynı durum Tokat Sigara Fabrikası için veyahut da birçok sigara
fabrikasıyla beraber özelleştirmeye girecek olan fabrikalara da
uygulanabilir. Bunu da tüm insanlarımız ve Tokatlılar,
özellikle, Tokat Sigara Fabrikası ve Turhal Şeker Fabrikası için
bekliyorlar. Bu yönde de Hükûmetten önemli bir oranda da destek beklenmekte
olduğunu da ifade etmek istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, tabii, çıkartılan bu kanun çok önemli bir kanundur.
Sigara insanlığın son zamanlarda
karşılaşmış olduğu en önemli sorunların
başında gelmektedir. İçerisinde dört binin üzerinde çok kötü
maddeler vardır. Zaman zaman içerisindeki maddelerin neler
yaptığı konusunda araştırmalar da
yapılmaktadır. Biraz önce sorularım içerisinde de vardı,
özellikle A vitaminoz dediğimiz C vitamini, D vitamini ve E vitamininin
özellikle çok fazla sigara kullanan insanların üzerinde azalmasıyla
beraber çok büyük etkiler yaptığı da görülmektedir. Bu mealde
de, sigaranın insanlar tarafından kullanılması, özellikle
gençlerimiz tarafından kullanılmasının engellenmesi
gerekmektedir.
Son zamanlarda
yapmış olduğumuz araştırmalar ve
çalışmalarda, sigaranın, özellikle gençlerde, kız çocuklarımızda
ve bayanlarda kullanımı artmış durumdadır. Bu manada
da işte mesela bir C vitamini eksikliğinden dolayı cilt
kırışıklıkları ve beraberinde de işte o
görünüm bozukluklarının anlatılmasıyla beraber sigara
kullanımının ben daha fazla azalacağını düşünüyorum.
Bu mealde de eğitim dâhil çok şeyler yapılması gerekir.
İnanıyorum ki, sigara fabrikasının üretimiyle beraber
-üretimi tabii bazı yerler tarafından destekleniyor ama- oralardan
alınan veyahut da verilen cezalarla beraber, ayrılan paralarla beraber
işte basın-yayın organlarında, özellikle
okullarımızda yapılacak çalışmalarla sigara
kullanımının önlenebileceğini düşünüyorum.
Yine de
çıkarılan kanun çok önemli bir kanundur. Çıkarılan kanunu
kendimiz destekliyoruz. Ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını
temenni ediyor, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Doğru.
Madde üzerinde
şahıslar adına söz talepleri vardır: Bursa Milletvekili
Sayın Mehmet Emin Tutan, Kayseri Milletvekili Sayın Ahmet Öksüzkaya,
İstanbul Milletvekili Sayın Hasan Macit.
İlk söz,
Bursa Milletvekili Sayın Mehmet Emin Tutanda.
Buyurun
Sayın Tutan. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Söz süreniz
beş dakika.
MEHMET EMİN
TUTAN (Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte
olan 55 sıra sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesi üzerinde
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, merhum Nasrettin Hocaya atfedilen bir fıkra vardır:
Nasrettin Hoca, merhum, merkebin üzerinde giderken yere düşmüş,
millet başına toplanmış, Hocam, ne oldu? diye. Gidin,
gidin demiş, merkepten düşen gelsin. Evet, sigarayla ilgili bir
yasa üzerinde konuşuyoruz. Ben de otuz küsur yıllık bir sigara
içicisi olarak konuşuyorum. Ya da yine Anadoluda bir deyim var, bekâra
hanım boşamak kolaydır derler, ben bekâr değilim.
Değerli
arkadaşlar, konuşmacılar genellikle bence aynı hatayı
yapıyorlar. Konuşurken sigara yasağı ya da sigara içme
yasağı deniyor. Oysa madde metnini okursak, Tütün Mamullerinin
Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik
Yapılmasını konuşuyoruz. Yani, biz burada, değerli
arkadaşlarımız, sigara yasağı getirmiyoruz, sigara
içme yasağı da getirmiyoruz. Sadece bizim
yaptığımız, bu yasayla, bu teklifle
yaptığımız şudur: Sigara içilen alanları
daraltıyoruz. Böylece, sigara içenler sigara içmek için birçok zahmete
katlanmak zorunda kalacaklar ve böylece bu kötü
alışkanlığı bırakmaya zorlanacaklar. Bence bu
yasanın çıkması, her şeyden önce çocuklarımız
için önemlidir. Biz sigara içsek dahi -ki, ben de eski bir içici olarak
söylüyorum- çocuklarımın sigara içmesini asla istemem. Bu
açıdan, görüşmekte olduğumuz bu teklifi, en fazla, sigara içen
milletvekillerimizin desteklemesi gerektiğini düşünüyorum. Elbette,
yasayı çıkaran parlamenterler olarak öncelikle biz örnek olmak
zorundayız ve değerli arkadaşlar, daha bugünden kulislerde ve
lokantalarda sigara içmeyi bizler bırakmalıyız.
Yine, özellikle
toplum önderlerimiz, yani sanatçılarımız, spor
adamlarımız, toplumun önünde bulunan diğer önemli zevat da -bu
yasa inşallah bugün yasalaşacak- hepsi, hep beraber, bizler de
milletvekilleri, parlamenterler olarak, siyasiler olarak, hatta varsa parti
genel başkanları olarak sigarayı bıraktığımızı
açıklamalıyız. Eğer bunu yapamıyorsak, en azından
bundan böyle sigara içerken asla medyaya görüntü vermemeliyiz diye
düşünüyorum.
Bu yasanın
hayırlı, uğurlu olması dileğiyle hepinize
saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Şimdi ikinci
söz, Kayseri Milletvekili Sayın Ahmet Öksüzkayada.
Buyurun
Sayın Öksüzkaya. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakika.
AHMET ÖKSÜZKAYA
(Kayseri) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tütün
Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanun Teklifinin 7nci
maddesi hakkında şahsım adına söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Ayrıca, bu
kanun teklifini veren değerli milletvekili arkadaşıma da
teşekkür ediyorum.
Dünya
Sağlık Teşkilatı dünyada 1 milyar 300 milyon kişinin
sigara içtiğini ve otuz yıl sigara içenin bu sayının
yarısının ölümüne sebep olacağını belirtmektedir.
Dünya Sağlık Teşkilatından alınan son bilgilere göre,
sigara, dünyada her gün 11 bin kişinin, yılda ise 5 milyon
kişinin ölümüne sebep olmaktadır. Türkiyede sigara ve
zararlarıyla mücadele eden önemli kuruluşlarımızdan olan
Yeşilay ise, maalesef, sigaranın yaygın olarak
kullanıldığı ülkemizde 5 ölümden 1inin sigaraya
bağlı olduğunu ve saatte 12 kişinin sigaradan öldüğünü
belirtmektedir.
Sigara içen
sayısının 25 milyon olduğu Türkiyede, sigara içenlerin
yüzde 11,7sini yedi-on bir yaş grubu çocuklar, ilkokul çocukları,
ilkokul öğrencileri oluşturmaktadır.
Sigara
faturasının tutarı ise 9 milyar dolar iken, sigaraya
bağlı hastalıklar sebebiyle ülkenin yıllık zararı
2,7 milyar doları bulmaktadır.
Türkiyede,
maalesef, her 2 erkekten ve her 5 kadından 1i sigara içmektedir, ancak
son yıllarda kadınlarda sigara içme oranındaki artış
da dikkatten kaçmamaktadır. Bu durum da en çok, bir anne olarak örnek
oldukları için çocuklarına olumsuz örnek olmaktadır.
Türkiyede geçen
yıl sigaraya 9 milyar dolar harcandı. Parasını tütüne
yatıran 25 milyon tiryaki, karşılığında ölüm ve
hastalık satın aldı. Sigara şirketleri de kârlarına
kâr katarken, her yıl 100 binden fazla insan, sigaranın yol
açtığı hastalıklar sebebiyle hayatını kaybetti,
yüz binlercesi de astım, kronik bronşit ve kalp-damar
rahatsızlıklarına yakalandı. Türkiyenin yıllık
ilaç harcaması yaklaşık 8 milyar dolar olarak
gerçekleşirken sigaraya 9 milyar dolar ödenmesi dikkat çekiyor.
Araştırmalara
göre, Türkiyede, yetişkin nüfusun yüzde 44ü sigara
bağımlısı, ancak bu oran, yirmi beş-otuz beş
yaş arasına geldiğinde yüzde 60a çıkmaktadır.
İlginç bir
sonuç da kadınlar arasında gözleniyor. On yıl öncesine kadar her
11 erkeğe karşılık 1 kadın sigara içerken, bu rakam
şimdilerde yedide 1e kadar çıkmıştır.
Yeşilay
Derneğinin 2006 yılı madde
bağımlılığı raporuna göre, ülkede sigaraya
başlama yaşı 10a düşmüştür.
Araştırmalara
göre, her yıl 100 bin kişi sigaradan hayatını kaybediyor.
Çocuklarımızın yüzde 75i ise pasif içici konumundadır.
Pasif içiciler de aktif içiciler gibi dumandan aynı oranda
etkilenmektedir. Dünyada her yıl 200 bin kişi pasif içici olarak
ölmektedir. Bu da göstermektedir ki, sigara, içen ve içmeyenler için tedricî
bir intihar aracıdır. Türkiyede çocukların yüzde 70i pasif
içici konumundadır. Pasif içiciler, sigara içenlerin
yakalandıkları hastalıkların tümüne göre aynı
hastalıklara yakalanabilmektedir. Pasif içicilerde sigara içmeyenlere göre
kalp damar hastalıklarına yakalanma riski oranı yüzde 30
artmaktadır.
Sigaranın
sebep olduğu daha pek çok rahatsızlıklar vardır. Bu
rahatsızlıkların yanı sıra, sebep olduğu ailevi,
iktisadi ve içtimai birçok problemleri de peşinden getirmektedir. Sigaraya
verilen para tamamen israf olduğu gibi, içilen sigara, içen ve içmeyen
herkesin sağlığını da tehdit etmektedir. Bu durumda,
sayısını tahmin edemediğimiz binlerce gencecik insan, bir
hiç uğruna sigaradan dolayı telef olup gitmektedir.
Bu gerçekler göz
önüne alındığında, tütün mamullerinin
zararlarının önlenmesine dair yapılan bu sınırlama ve
cezaların ne kadar gerekli olduğunu, özellikle özendirme ve yeni
başlamaların engellenmesi adına ne kadar ihtiyaç olduğunu
vurgulamak istiyorum.
Kanunun
milletimize hayırlı olmasını diliyor, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Öksüzkaya.
Şimdi, madde
üzerinde soru-cevap işlemine geçiyoruz.
Buyurun
Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Efendim, ben
biraz uygulamayı bilen biri olarak özellikle bu maddede soru sormak
istiyorum. Şimdi, bu tahsil edilen idari para cezalarının vadesi
ne zaman gelecek? Yani evvela şunu söyleyeyim: Bir defa belediye encümeni
bu cezayı kesiyor, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası
Düzenleme Kurulu kesiyor, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu kesiyor, mülki idare
amirleri kesiyor. Bu kadar geniş bir ceza kesme yetkisine sahip olan
kişilerin kestikleri cezaya karşı, idare mahkemesine dava
açılması lazım. Bence bu
cezaları bir yerde toplamak lazım. İdare mahkemesine dava
açıldığı zaman da bunların savunmalarının
Maliye tarafından yapılması lazım ve bu konuda kesilen
cezalar kesinleşinceye kadar da tahsilata gitmemesi lazım. Çünkü,
bazı vergi dairelerine idari para cezaları gider gitmez hemen
ilgilisine ödeme emri tebliği ediyorlar, bankadaki mal ve mülklerine el
koyuyorlar, sonra idare mahkemesi iptal veriyor. Yani, bence, bunları çok
ciddi bir kurala bağlamak lazım. Komisyon veya Hükûmet bu konuda
açık, kesin bir şey verirse, yani bir belirleme yaparsa,
uygulayıcılar bakımından çok sağlıklı bir
sonuca varılır. Yani, idari para cezası olduğuna göre idare
mahkemesine gidecek, tahsilatında da, idare mahkemesinin hiç olmazsa
yürütmenin durdurulması konusunda verdiği kararın sonucunu
beklemek lazım. Yani, ondan önce tahsilat yapılmaması
lazım. Bu konuda Hükûmet veya Komisyon ne düşünüyorsa, onu
açıklarlarsa memnun olurum efendim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Genç.
Sayın
Komisyon
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) Değerli
Başkanım, Sayın Gençin ortaya koyduğu mülahazalar
kanunumuz bakımından varit değil, çünkü Kabahatler Kanununa
genel atıf yapıyor. Kabahatler Kanununda hangi idari para
cezalarında sulh ceza yargısına, hangi idari para cezalarında
idari yargıya başvurulacağı hususu düzenlenmiş, yeni
gelecek uyum kanununda da ayrıca tanzim edilecektir. Bu konuda bir
kapalılık yok. Diğer maddelerde zaten Kabahatler Kanununa
atıf var.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Madde üzerinde
bir önerge vardır; okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 55 sıra sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının
Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi nin çerçeve 7 nci maddesinin metinden çıkarılmasını
ve madde numaralarının teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Sadullah Ergin Reha Denemeç İsmail Göksel
Hatay Ankara Niğde
Nurettin
Canikli Kemalettin
Aydın Ertekin Çolak
Giresun Gümüşhane Artvin
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) Yüksek heyetin
takdirlerine tevdi ediyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet önergeye katılıyor mu?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılıyoruz Değerli
Başkanım.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Gerekçe, efendim
BAŞKAN
Evet, gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
10/12/2003
tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun Bütçe
İlkeleri başlığını taşıyan 13üncü
maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde yer alan ilkeye göre
belirli gelirlerin belirli giderlere tahsis edilmemesi esastır. Bu
hükümden hareketle Teklif metninde yer alan hükmün bu ilkeye aykırı
olması, ayrıca Devletin tek bir gelir bütçesi olduğu,
bakanlıkların kendilerine ait gelir bütçeleri olamadığı
göz önüne alındığında anılan bakanlık bütçelerine
gelir aktarımı yapmanın mümkün olamayacağı,
ayrıca 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun
17nci maddesinin (3) numaralı fıkrasında, 5018 sayılı
Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II) ve (III) sayılı
cetvellerde yer alan kamu idareleri tarafından verilen idarî para
cezalarının ilgili kanunlarında 1/6/2005 tarihinden sonra
belirlenen oranın dışındaki kısmı ile Cumhuriyet
başsavcılıkları ve mahkemeler tarafından verilen idarî
para cezalarının genel bütçeye gelir kaydedilmesi, sosyal güvenlik
kurumları ile mahalli idareler tarafından verilen idarî para
cezalarının kendi bütçelerine gelir kaydedilmesi, diğer kamu
kurum ve kuruluşları tarafından verilen idarî para
cezalarının ise, ilgili kanunlardaki hükümler saklı kalmak kaydıyla
genel bütçeye gelir kaydedilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu durumda
çerçeve madde ile yapılması öngörülen değişiklikle 5326
sayılı Kanunun ilgili hükmü arasında çelişki meydana
gelmektedir. Önerge ile, bütçe tekniğine uygun olmayan ve uygulamada tereddüt
yaratacak maddenin metinden çıkarılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önergenin çerçevesi içinde, 7nci madde kanun metninden
çıkarılmıştır.
Şimdi, 8inci
maddeyi, 7nci madde olarak okutuyorum:
MADDE 7 4207
sayılı Kanunun 7 nci maddesi başlığı ile birlikte
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Mülkiyetin kamuya geçirilmesi
MADDE 7 (1) Bu
Kanunun 3 üncü maddesinin ikinci, dördüncü ve ondördüncü fıkralarındaki
yasakların konusunu oluşturan her türlü eşya ile 4 üncü
maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkralarının konusunu
oluşturan tütün ürünlerinin mülkiyetinin kamuya geçirilmesine mahallî
mülkî amir tarafından karar verilir."
BAŞKAN
Madde üzerinde, gruplar adına söz talepleri vardır.
İlk söz,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Sayın
İsa Gökte.
Buyurun
Sayın Gök. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on
dakika.
CHP GRUBU ADINA
İSA GÖK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle,
eğer izin verirseniz bugün, güzel Mersinin, 3 Ocak günü itibarıyla
kurtuluş yıl dönümü, 86ncı yılı kurtuluşun ama
gariptir ki bu kurtuluşunda Mersinin, o güzel Mersinin, turizmi
konuşulurken, geliştirmek konuşulurken, Akkuyu gibi en güzel
yerinde yeni bir işgale izin vereceğiz. Nükleer santral
yapılması kararını biliyoruz Mersinin Akkuyusunda Gülnar
ilçemize bağlı. Bu, Mersinin ikinci bir işgali olacak, umarım,
bundan da kurtulmayı başarırız.
Bir hususa dikkat
çekmek istiyorum. Konuşan arkadaşlarımız, mütemadiyen, bu
kanunda da geçtiği için ulusal medya kelimesini kullanıyorlar, bu,
bir hatadır arkadaşlar. Ulusallık farklı bir şeydir.
Buna, lütfen, yaygın medya diyelim. Ulusal olmak, ayrı bir onurdur,
siyasi literatürde tanımı farklıdır. Yerel medya,
yaygın medyayı anlarım, doğrusu budur, ama lütfen, ulusal
demeyelim. Bir anda, hiç de ulusallığı hak etmeyen, ulusla
alakası olmayan kuruluşlara veya sektöre böyle bir paye vermek çok
doğru gelmiyor bana, onu arz etmek istiyorum.
Söz konusu yasaya
gelince arkadaşlar, 4207 sayılı Yasa, o on maddelik küçücük
Yasa, hep dediğim şey, bir devrim yaşadı, bir devrim
yaptı. O, 96 tarihinin Yasası, Türkiyede olmazları
başardı. 4207 sayılı Yasada yapılmak istenen bu
değişikliklerle, esasen, Yasayı daha uygulanabilir hâle
getirmek istiyoruz, daha çalışmasını temine dönük
çalışmalar yapmaya çalışıyoruz, ama hatalar
yapılıyor. Bir önerge verildi daha önce, önerge kabul edilmedi.
Arkadaşlar, ben, çerçeve 4, kod 3üncü madde geçmesine rağmen,
oradaki hataya yine dikkatinizi çekmek istiyorum. Bakınız, kod 3üncü
maddede açıkça şu deniyor: Televizyonda yayınlanan filmlerde
tütün ürünleri kullanılamaz, görüntülerine yer verilemez. Henüz tam geçmemişken,
eski tarihli ve belgesel nitelikli filmlere bu yasağın
konulmamasına ilişkin mutlaka bir madde konması lazım.
Türkiyede yayınlanan tüm filmlerde, 40lı, 50li yılların
klasik filmleri var, her şeyi geçelim arkadaşlar, belgeseller var.
Yani siz Winston Churchillin belgesellerinin üzerine buzlama mı
yapacaksınız? Mustafa Kemal Atatürkün eli sigaralı filmlerine
buzlama mı yapacaksınız? Zaten, çok komiktir. Büyük Önderin
güzel fotoğrafı vardır: Bir çiftlikte -bir halk adamıydı
Atatürk- takım elbisesiyle oturmuş, bağdaş kurmuş, önünde
rakı kadehi var ve türkü söylüyor. Halk müziğini ve sanat musikisini
sevdiğini çok iyi biliriz, bu müzikleri çok da iyi söyleyen bir
insanmış. Türkü söylerkenki o fotoğrafının,
arkadaşlar, ne hikmetse son zamanlarda rakı kadehi kısmı
yok edildi fotoğraflarda. Yani, şimdi bunları mı
yapacağız? Yapmayalım bunları, bunlara gerek yok. Bu
çerçeve 4, kod 3üncü maddenin 6ncı fıkrasının
uygulanmasına ilişkin mutlaka ayrı bir maddeyle belgesellere ve
eski tarihli filmlere mutlaka bir çözüm getirmek zorundasınız. O
önerge mantıklı bir önergeydi, ama önerge öyle bir hâle geldi ki,
herkes
Zaten, önergeleri reddetme konusunda hakikaten AKP Grubunun
potansiyelini ve başarısını tebrik ediyorum ben, harika
önerge, reddediyorsunuz. Ama o önerge doğru bir önergeydi, lütfen onu
tekrar değerlendirin.
Arkadaşlar,
8inci madde konumuz. 8inci madde, şimdi 7 oldu sanıyorum Sayın
Başkan, çerçeve 7 oldu: Mülkiyetin kamuya geçirilmesi
Aslında bunun
diğer adı müsaderedir. Mülkiyetin kamuya geçirilmesinde bir zaman sorunu
vardır, ondan böyle. deniyor ama müsadere konusu
Bu kanun ifratları
içeriyor arkadaşlar, çok aşırılıkları var. Her ne
kadar Komisyon bunun savunusunu Kabahatler Kanununa bağlı
kılarak idari para cezasından diye izah ediyorsa da
Bakınız, sigara işinde paket vardır, kutular vardır,
kartonlar vardır, box derler, box vardır ve bunlar konteynerlerle
binlerce adet olur. Ekonomik boyutu çok fazladır. Siz yalnızca mülki
amir emriyle bunları kalkıp da bir depoya kaldırdığınızda,
koyduğunuzda
Bunlar çok büyük ekonomik değerler. Çok büyük, çünkü
bunlar bir anda milyon dolarlarla ölçülüyor. Düşünün ki -o yüzde 30, yüzde
60 oranı var ya, o yazılardaki punto oranı var- punto
oranlarında ihtilaf çıktı, mülki amir talimatıyla bunlara
el konuldu, yani depolara kaldırıldı, konuldu. Ha, Kabahatler
Kanunu diyecek şimdi Komisyon, Sayın Bakan, ama, bakınız,
Kabahatler Kanununa göre, itiraz edeceksiniz, itiraz üzerine dosya
yargıya gidecek falan...
Bizim önerimiz
neydi bu konuda? Neydi? Gayet makul bir öneri. Cumhuriyet savcısının
talebi üzerine sulh ceza mahkemesini yetkili kılmak. Yani, adliyede bir
dosya yaptırmak. Bu sistem aslında yabancı bir sistem
değil, yine önceki hükûmetin çıkardığı
Hatta, bu
konuda üç kanun çıkardılar. En son 5607 sayılı Kanun var,
Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu. Bu Kanunda da aynı sistemi
uyguluyoruz. Çok da düzgün gidiyor bu sistem. Kabahatler Kanununa topu
atıp da niye böylesine büyük bir zararı göz önüne alıyorsunuz?
Bunu değerlendirmek zorundasınız.
Bu sebeple,
mülkiyetin kamuya geçirilmesine deyin veya demeyin, boxlarla ölçülen, konteynerlerle ölçülen,
yurt dışından gelebilen -Türkiyede üretilebilen- gemiyle gelen
o kadar büyük mal üzerinde bir yargı denetimi çok da kötü değildir.
Ha, siz yargı denetimini
Önce mülki amir gereğini yapsın diyorsunuz.
Kimdir mülki amir? Bakın, orada bir mülkiyeli bana bakıyor. Vali,
kaymakam, bucak müdürü. Ya, yapmayın şimdi. İlçede olabilir,
bilinmeyebilir, ama buraya siz savcı ve hâkimi koyun, bundan bir zarar
gelmez, yargı denetiminden zarar gelmez. Her ne hikmetse zaten, diğer
kanunlarda da oldu, idare olağanüstü kuvvetlendiriliyor. Ben bunu hukukçu
olarak anlayamıyorum. Her şey idarenin eline veriliyor. Bu
yanlıştır, bu mantık yanlıştır. Yargıdan
çekinmemek lazım ve yargıya, itiraz hâlinde gitmek gibi ikincil bir
görev vermemek lazım. Yargıyı işin içine katın. Burada
bir müsadere var.
O sebeple, ben bu
madde konusunda, arkadaşlar, dikkat arz etmeye çalışıyorum.
Bakın, mülki amir diyorsunuz. Mülki amir valiler.
Danıştayımızın kararları var: Mülki amirler siyasi
iktidara bağlı ajanlardır. Hukuki bir tabir gerçi ama. 4.
Dairemizin kararları var bu konuda. Ne diyor Danıştay 4.
Dairesi: "Valiler dahi hükûmetin, idarenin bağlı
ajanlarıdır." Yani bir yerde, o eskiden olan devletin
valiliğini; ki, şimdi de kömür falan
dağıttıracaksınız, artık devletin valiliği
kalkıyor, iktidara bağlı siyasi valilik geliyor.
Şimdi,
bakın
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Yanlış
İSA GÖK
(Devamla) Hayır, bu konuda yargı kararları da var, ben bir
şey demiyorum. Danıştayımızın düşünceleri de
bu yönde, Danıştay da bu konuda böyle düşünüyor. Şimdi,
böyle bir şey varken, müsadere gibi bir konuda niye siyasileşen
bir mülki makamı bu konuda yetkili
kılıyorsunuz, anlamak mümkün değil. Bunu lütfen yargıya
aktarın. Birtakım spekülasyonlara sebebiyet vermeyin.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Gök.
Gruplar
adına ikinci söz, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Aydın
Milletvekili Sayın Ertuğrul Kumcuoğlu'nda.
Buyurun
Sayın Kumcuoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on
dakika.
MHP GRUBU ADINA
ERTUĞRUL KUMCUOĞLU (Aydın) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bugün burada sağlık açısından
ve bu arada tabii ekonomi
açısından son derece önemli bir kanunu konuşuyoruz. Bu işin
sosyal ve ekonomik boyutunu bütünüyle göz ardı ettik. Bakalım tütün
üreten illerdeki milletvekili arkadaşlarımız, oralardan gelen
milletvekili arkadaşlarımız, oralardan gelen milletvekili
arkadaşlarımız bu konuda nasıl seçmene hesap verecekler,
onu bir tarafa bırakıyorum.
Şimdi,
evvela, müsaade ederseniz, bugünkü müzakerede dikkatimi çeken bir hususa
işaret etmek istiyorum. Sayın Adalet Bakanı bu kürsüden
yaptığı bir konuşmada, Sayın Bayrama cevap olarak
verdiği konuşmada özelleştirme dolayısıyla işsiz
kalan kimselerden bahsederken 1992 tarihinden itibaren ifadesini
kullandı.
Şimdi,
özelleştirmenin sizce ne kadar müspet tarafı varsa bunlar Adalet ve
Kalkınma Partisi tarafından yapılmıştır, ne kadar
menfi ve kamuoyunu rahatsız eden tarafları varsa bizden önce
yapılmıştır niyetini içeren bir ifade bu.
2007 senesinde
Türkiyede büyüme hızı yüzde 4ün altına indi Allahın
izniyle. Partinizin adındaki kalkınma meselesini gündemden
düşürdünüz ama lütfen adalet kelimesine sahip çıkın ve bu
kürsüden yaptığınız konuşmalarda biraz adil olmaya
gayret edin. Herhangi bir şekilde özelleştirme dolayısıyla
Türkiyede bir işsizlik sorunu çıkmışsa ve bundan
mağdur olan kimseler varsa, bu mağduriyetin büyük bir mesuliyeti,
sorumluluğu sizin partinize aittir. Bunu lütfen göz ardı etmeyelim.
Burada benim
ikinci dikkatimi çeken husus, bu kanunun geçtiği komisyon. Şu kanunu
dikkatlice inceleyen herhangi bir kimse, asgari hukuk bilgisiyle mücehhez bir
kimse, bu kanunun Adalet Komisyonunu yakından uzaktan
ilgilendirmediğini görür. Eğer herhangi bir şekilde bu kanun
Sağlık Komisyonunda konuşulmayacaksa, belki de muhtevası
itibarıyla İçişleri Komisyonunda konuşulabilir idi.
Bununla şunu
söylemek istiyorum: Sayın Başkan, şahsınıza değil
ama makamınıza bir tarizde bulunmak istiyorum. Bizim hukukumuzda,
Parlamento hukukunda Bütçe Plan Komisyonunun özel konumu hariç
komisyonların birbirine üstünlüğü yoktur ve bu arada, hangi komisyon
başkanı daha çok işimize geliyorsa kanunlar o komisyona havale
edilmez. Bu yanlış bir uygulamadır, bunun düzeltilmesinde yarar
görüyorum.
Şimdi, bu
kanunun yanlış bir şekilde Adalet Komisyonunda
konuşulduğunda şöyle bir ifadeye rastlıyoruz: 22nci
Yasama Dönemi Adalet Komisyonu rapor ve kanun metninde bazı
aksaklıklar ve eksiklikler görülse de bunların Genel Kurul
aşamasında telafi edilebileceği
diye giden bir ifade var.
Şimdi,
değerli arkadaşlarım, Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; burada iki yanlış var. Bunlardan birincisi, Bu
işin aciliyetine binaen biz paldır küldür Genel Kurula indirdik.
ifadesi doğru değil. Çünkü bu konu 22nci Mecliste, Yasama Döneminde
2006 yılı Şubat ayında bu Komisyonda konuşulmuş.
On yedi ay bekliyorsunuz herhangi bir aciliyeti olmuyor konunun, birdenbire son
bir ay içinde veya son on beş günde aciliyet kesbediyor. Buna ayrıca
temas edeceğim, çünkü o konuda bizim
rahatsızlığımız var.
Şimdi,
ayrıca, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu komisyonların
emrinde değildir. Sayın Başkan, Komisyon Başkanı
Sayın İyimaya, bu Genel Kurul sizin emrinizde değildir, siz bu
Kurulun emrindesiniz.
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) Tabii.
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Devamla) Evet, o zaman, bize görev veremezsiniz. Ben hata
yaptım, ne yaptığımı bilmiyorum, Genel Kurulda
düzeltilsin... Bu ifadeleri böyle lütfen kullanmayın. Başka bir tedbir
düşünün veyahut da Komisyon olarak lütfen görevlerinizi dört
başı mamur yerine getirin.
Komisyonların
hatalarını düzeltme, komisyonların tembelliklerini telafi etme,
komisyonların görevlerini sağlıklı
algılayamamasının telafisini yapma yeri değildir Genel
Kurul. Genel Kurula dört başı mamur kanun getirmek
durumundasınız Hükûmet olarak da komisyon olarak da. Biz gece sabah
geç vakitlere kadar burada çalışıyoruz. Hoş, bu kanat
çalışmıyor ama bu kanat çalışıyor. Lütfen biraz
saygı duyun. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi,
değerli arkadaşlar, ben bu Hükûmete
Şimdi, bir de diyor ki:
Aciliyetine binaen getirdik. On yedi ay acil olmayan bir şey, son on
beş günde niye acil oldu? Şimdi, ben, mevcut idarenin
tavrını, efendim, lastik botta rafting yapan bir gruba benzetiyorum.
Siz, nereye gideceğinizi, hedefinizin ne olduğunu maalesef kendiniz
kararlaştıramıyorsunuz. Su sizi nereye götürürse oraya
doğru gidiyorsunuz. Yolda giderken sığ bir tarafa geldiğinizde
elinize birisi bir reçete veriyor, köşeye kadar bunu halledin diyor.
Ne oldu?
Bazı Avrupa ülkelerinde, 2007 senesinde, bu tür kanunların 2008
yılbaşından itibaren yürürlüğe girmesi konusunda genel bir
eğilim belirdi, siz de o genel eğilime uyuyorsunuz. Bu, iyi niyetli
yorumdur.
Peki, tam Tekel özelleştirmenin
eşiğindeyken, Türkiyede tütün üretiminde önemli düşüşlere
sebep olacak böyle bir kanunu paldır küldür buraya getirmenin
mantığı nedir? Bundan kim kârlı çıkacaktır? Kime
hizmet edilmektedir? Kime, ne mesaj verilmek istenmektedir? Onun için, efendim,
yani buraya bu tür kanunları getirirken, böyle, birisi istedi,
affedersiniz saldım çayıra, Mevlam kayıra
anlayışıyla kanun çıkaramayız. Biz, Türk ekonomisine
bu kanunun vereceği fayda ve zararları, hem tütün ekicisi ve üretici
bazında hem sigara ve sigara mamulleri üreticisi bazında nazarı
itibara almak durumundayız. Bu kanun Tekelin fiyatını bütünüyle
etkilemeyecek diyebilir miyiz artık bu noktadan sonra? Çünkü, Türkiyede
tekele sahip olan firmalar, burada ürettikleri tütünü Afrika ülkelerine, Uzak
Doğu ülkelerine mi satacaklar? Genellikle Türk pazarı için geliyorlar
ve siz bu kanunu çıkarıyorsunuz, doğru veya yanlış. Ya
bunu -tamamını- aylar önce, yıllar önce
çıkaracaktınız, herkes hesabını ona göre
yapacaktı veyahut da bırakacaktınız, bir süre sonra
çıkaracaktınız diye düşünüyorum.
Bu konuda bir de
şu hususa dikkat çekmek istiyorum: Bu Avrupa ülkeleri üzerinde
Biz,
Avrupa Birliğine tam üyelik mücadelesi veriyoruz ama, Avrupa ülkeleri
içinde tütün üreten, galiba Yunanistanın yanı sıra biraz da
Bulgaristan var. Dolayısıyla, ben Sayın Bakana soruyorum:
Yunanistandaki kanun bizimki kadar sert midir, değil midir? Eğer,
bunu bilebiliyorsak burada cevaplandıralım, bilemiyorsak biz bunu
tabii araştıracağız.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, Sayın Başkan, lütfen bundan sonra
Türkiye Büyük Millet Meclisinin önüne kanun getirirken bunun, bir, Türk milleti
açısından -biz burada Türk milletinin yüksek menfaatleri için
varız- bu kanunun uzun vadede-kısa vadede ne getirip götüreceği
konusunda çok iyi hazırlanmış ve hesaplamış
olmamız gerekir diye düşünüyorum. İkincisi de, lütfen, bundan
böyle komisyonlardan bu yüce Meclisin huzuruna gelecek metinlerin mümkün
olduğu kadar sağlıklı getirilmesi konusunda da itina
gösterilmesi gerektiğine inanıyorum.
Bu duygu ve
düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyorum ve ayrıca, yüce
heyetin ve Türk milletinin 2008 yılını yürekten kutluyorum ve bu
yılın herkes için hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Saygılar
sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kumcuoğlu.
Sayın
İyimaya, söz talebiniz var, ama isterseniz diğer grup da
tamamlasın, ondan sonra size söz vereyim.
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) Peki.
BAŞKAN
Gruplar adına şimdi söz sırası, Demokratik Toplum Partisi
Grubu adına, Diyarbakır Milletvekili Sayın Selahattin
Demirtaşta.
Buyurun
Sayın Demirtaş.
Süreniz on
dakika.
DTP GRUBU ADINA
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Teklifteki hâliyle 8inci madde, son hâliyle 7nci madde
üzerine DTP Grubu adına söz almış bulunmaktayım.
Bu maddedeki
düzenlemenin bazı sakıncalı kısımlarıyla ilgili
düşüncelerimi belirtmek üzere söz aldım. Gerçi Sayın İsa
Gök benzer kaygıları ifade etti. Çok önemli bir temel hak, özgürlük,
mülkiyet hakkıyla ilgili bir düzenleme bu. Bu hâliyle, mülkiyet hakkı
gibi, gerek Anayasa tarafından gerekse uluslararası sözleşmeler
tarafından çok sıkı bir şekilde korunmuş bir
hakkın ihlal edilme olasılığı mülki amirler
tarafından gerçekleştirilebilir bu maddeye göre.
Şimdi,
uygulamadan hepimiz biliyoruz ki, mülki amirler bu tür yetkilerini en uçtaki
kolluk görevlileri aracılığıyla kullanırlar.
Kırsalda jandarma kullanır bunu, şehir merkezlerinde polis,
eğer belediyenin denetim alanı ise zabıta görevlileri
tarafından kullanılır bu yetki.
Şimdi,
müsadere dediğimiz, yani mülkiyetin kamuya geçirilmesi meselesi çok hassas
bir konudur. Burada en nihayetinde zararlı bir maddeden, sigaradan söz
ettiğimiz için, işte, bunun el konulma işleminin hızlı
bir şekilde gerçekleşmesi, mülki amirlerin bu yetkiye sahip
olması ve zararlı bir maddenin hızla ortadan
kaldırılması gibi bir sıcak düşünce gibi geliyorsa da,
yine Sayın İsa Gökün de ifade ettiği gibi, çok büyük maddi
değerdeki tütün mamullerinin de bu şekilde tartışma konusu
olabileceği muhakkaktır.
Şimdi, bu
maddede düzenlenen, değerli arkadaşlar, 3üncü maddenin ikinci,
dördüncü ve on dördüncü fıkralarındaki, kıyafet, takı,
aksesuar, eşantiyon, promosyon; yine, her türlü sakız, şeker,
çerez, oyuncak, kıyafet, takı, aksesuar
Devam etmiş,
saymış burada. 4üncü maddedeki, işte, bir yüzün toplam
alanının yüzde 40ından vesaire uymayan ithal ürünler, yine
4üncü maddenin dördüncü fıkrasındaki tütün ürünlerinin paketlerinde
ve etiketlerinde bu ürünlerin özellikleri, sağlığa etkileri
falan yazılmamış olan ürünler şeklindeki
tanımlanmış bütün mamullere kolluk
aracılığıyla el konulup, mülkiyetin kamuya geçirilmesine
karar verilebilecek. Şimdi, burada, evet şu savunulabilir, Kabahatler
Kanununa göre vatandaşın itiraz hakkı vardır. Fakat hak ve
özgürlüklerin kullanımında temel ölçü özgürlüklerin lehine bir
düzenleme yapmak olmalıdır. Bu itiraz külfeti vatandaşın
boynuna bırakılacağına, burada yapacağımız
ek bir düzenlemeyle, şu el koyma işleminden sonra, mülki amirin el
koyma işleminden sonra kırk sekiz saat içerisinde yetkili sulh ceza
hâkimine el koyma işlemi onaylatılabilir, daha sonraki
aşamalarda, itiraz süresi dolduktan veya itiraz kesinleştikten sonra
eğer suçlu bulunmuşsa veya yasaya aykırı bulunmuşsa,
yine mülkiyetin kamuya geçirilmesine itiraz prosedürü tamamlandıktan sonra
yargı tarafından karar verilebilir. Burada direkt olarak el koyma
işlemi değil, mülkiyetin kamuya geçirilmesi işlemi, yani
müsadere işlemi, örneğin bir belediye zabıtası
tarafından rahatlıkla yapılabilecek. Belki trilyonlar
değerindeki bir ithal ürün, limanda, havaalanında ve benzeri
yerlerde, gümrüklerde, bir kolluk görevlisi tarafından yasaya aykırıdır
denilerek derhâl mülkiyetin kamuya geçirilmesine mülki amirin onayıyla
karar verilmiş olacak. Bundan sonrası, artık,
vatandaşın itiraz prosedürünü kendisinin işletmesi, hukuk
yollarını kendisinin tüketmesi, eğer haklı çıkarsa, el
koyma işleminin, kamuya geçirme işleminin iptaline karar verilmesi
gibi bir sonuçla ancak karşılaşabilecek. Dolayısıyla,
eğer vatandaş haklıysa, bu prosedürle, bu itiraz prosedürüyle
karşı karşıya bırakılmış olması
vatandaş açısından büyük bir haksızlık
doğuracaktır.
Bunun
dışında, ayrıca, eğer bu şekilde, mülkiyetin
kamuya geçirilmesi işlemi bu şekilde mülki amirler tarafından
yapılırsa, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine de
aykırı olacağı için, Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinde Türkiye aleyhine açılacak davalarda mülkiyet
hakkının ihlaline karar verilme olasılığı çok
yüksek olacaktır. Madde bu hâliyle de Anayasanın mülkiyet
hakkını koruyan ilkesine aykırıdır diye
düşünüyoruz.
Şimdi bu
konuda bir değişiklik önergesi vereceğiz ama muhalefetten
geldi diye geçme şansı yok. Dolayısıyla, buradan
ricamız, komisyondan, AKP grup başkan vekillerinden ricamız, bu
konuda bir değişiklik önerisi hazırlansın veya
hazırlanmışsa Genel Kurula sunulsun. Bu hâliyle geçmesinin çok
sakıncalı olduğu düşüncesindeyiz. İyi bir şey
yapalım derken temel haklardan birini de ihlal edecek şekilde bir uygulamaya
imza atmış olmayalım, kaş yapalım derken bu
şekilde göz çıkarmayalım diye öneriyoruz.
Hepinizi bu duygu
ve düşüncelerle saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Demirtaş.
Komisyon
adına Sayın İyimaya.
Buyurun
Sayın İyimaya.
Süreniz on
dakika.
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) Değerli
Başkan, çok değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanunun
görüşülmekte olan maddesi üzerinde, Komisyon adına söz
almış bulunuyorum. Sözlerimin başında yüce heyeti
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, Türk Parlamentosu, yüce Meclisimiz, çalışma
usulleri bakımından, itiraf edeyim ki, uzun süre dayanılamayacak
bir krizin içindedir. Aslında, Türk Parlamentosunun mukayeseli parlamento
hukukundan ve kendi birikiminden yararlanarak büyük bir reform girişiminde
bulunması lazımdır, bu, zarurettir. Meseleyi makro genel
yapısı içerisinde değerlendirip ele almak yerine, kısmi
bazı düzeltimlerden kaynaklanan sorunların A veya B kişisi bir
isnat kaynağı kılınarak bu kürsüye
taşınmasının doğru olmadığını
düşünüyorum. Yüce Parlamento milletin emrindedir ve milletin memurudur.
Yüce kurum, Komisyonun hiçbir zaman emrinde olamaz. Komisyon bir mikro
kozmostur ve ana iradeye tabi, onun çizdiği usule göre çalışır.
Değerli
arkadaşlar, sorun, bundan önceki dönemde İç Tüzükümüzün 77nci
maddesinde gerçekleştirilen ve samimi kanaatime göre rasyonelleştirme
yolunda bir reform olan hükmün konuluş amacının ötesinde
yorumlanmasıdır. Bundan önceki Parlamento koyduğu İç Tüzük
kuralıyla dedi ki: Önceki dönemlere ait işler yönünden yenilenen
tasarı veya teklifin tümü üzerindeki görüşmelerden sonra, önceki
dönemlere ait rapor ve metinler, açıkça belirtilmek kaydıyla
komisyonca benimsenebilir.
Kuralın ilk
konuluşu, ilk uygulanışı itibarıyla sorunsuz
olduğunu düşünmüyorum. Bütün yeni kanunlaştırmalarda ve
yeni kurallarda, daima sorunlar, yorumlardan ve sorunun doğasından
kaynaklanan şekilde yaşanır. Burada sorun ne değerli
arkadaşlarım?
Bir, bu reformun
birinci mantığı kurumsal birikime saygı. Bundan önceki
Parlamento milletin Parlamentosuydu. Bundan önceki komisyon Türkiye Büyük
Millet Meclisinin komisyonuydu. Önceki yapılan, tamamlanan
çalışmalar, uygun görülüyorsa sonraki dönemlerde benimsenebilir.
Temel kanunlar bakımından bu zorunludur arkadaşlar. Bir ticaret
kanunu, yarın bir borçlar kanunu gelecek, yarın bir usul kanunu
gelecek, önceki dönemde görüşülmüş. Aynı usulü yeniden
başladığınız zaman, yasamada usul ekonomisini, yasama
verimini elde edemezsiniz, yasama organı kendisini tekrarlar ve büyük
reformları gerçekleştiremez. Sorunu yok mu? Var. Bilhassa önceki
Parlamentonun kompozisyonu veya unsurları ile sonraki Parlamentonun
kompozisyonu ve unsurlarının değişimi hâlinde, demokrasinin
vazgeçilmez unsuru olan bir siyasal partinin görüşünü o süreçte, komisyon
sürecinde, madde müzakereleri, teklif, önergeler yoluyla dönüştürme gibi
bir işlevi elinden alıyorsunuz. Bu nispi çözüm, esasen bizim hâlen
mevcut Tüzükümüzde de var. Aynı Parlamento dönemi iki kısma
ayrılıyor. Birinci kısımdaki çalışmalar ikinci komisyonca
belli sürede benimsenmiyor yönünde bir rezerv konmadıkça,
kendiliğinden benimsenebiliyor. Haa, işlem temeli çökmüş, bir
temel kanun görüşülmüş, konsept değişmiş, ekonomik
anlayışlar değişmiş, sosyal anlayışlar
değişmiş; o zaman, mecburen o kanunu temelden
görüşeceksiniz. Fakat, bir Ticaret Kanunu, bir falanca kanun,
görüşülmesi tamamlanmış, aynen benimsenebilir. Benim
kişisel olarak mesela, Komisyon Başkanı olarak -bütün üye
arkadaşlarım, muhalefetten, iktidardan arkadaşlarım
biliyor- benim görüşüm, Tütün Kanununun, bu görüşmekte
olduğumuz kanunun esasına girilmesi gerektiği yönündeydi
-Komisyon zabıtları müzakere edilirse görülecektir- ve dil ve hukuk
kurgusu bakımından katılmadığımı da hem
Komisyonda, burada ifade ettim hem yukarıdaki müzakerelerde ifade ettim.
Ama, bu, bir imkândır, bu imkân verilmiştir. Bu imkânın
Komisyonda şu veya bu yönde kullanılması, dayanakları
bakımından, argümanları bakımından
eleştirilebilir, ama, böyle bir yolun seçilmiş olması, herhâlde
Komisyonun tasarrufunu İyimayanın tasarrufu hâline dönüştürmez.
Böyle bir yolun seçilmiş olması, çok saygı duyduğu o
demokrasinin mabedi olan Meclise İyimayanın memuru gibi hitap
etmek, sizin emrinizde olmak gibi hitap etmek üslubunu derpiş edecek bir
hitabeti veya söylevi meşru kılmaz diye düşünüyorum.
Değerli
arkadaşlar, Adalet Komisyonu, aynen diğer komisyonlarda olduğu
gibi, kendisine tevdi edilen görevi noksansız şekilde yerine
getiriyor demiyorum, yerine getirme gayreti içerisindedir. Niyet olarak gayreti
içerisindedir, mesaisini verimli olarak kullanmak suretiyle gayreti
içerisindedir ve sizlerin düşünceleriyle Komisyonun düşüncesi
arasında sonuçlar itibarıyla farklılık olsa bile, niyetler
itibarıyla herhangi bir farkı yoktur.
Somut olarak bu
maddeye gelince: Benim de görüşüm öyleydi. Çünkü, mülkiyet hakkı,
yaşama ve sağlık hakkından sonra insanın var
oluşunun, ontolojisinin en temel hakkıdır. Mülkiyet hakkına
ilişkin gerek özel tasarruflar -adli yargıda öyledir; 444
zannediyorum, Usul Kanunu- gerek kamu tasarrufları kesinleşmedikçe
mülkiyetin benden öbürüne, devlete, kamuya geçmemesi lazım, görüşüm
öyle. Komisyonun görüşü aksine tecelli etti. Benim iç hukukum gereği
Komisyonun görüşüne saygı duyuyorum.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Niye muhalefet şerhi koymadınız o zaman?
ADALET KOMİSYONU
BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Devamla) Ayrıca, tabii, burada
mülkiyet konusunda Kabahatler Kanununun 3üncü maddesi yoluyla, burada özel
hüküm olmasa bile, değerli arkadaşlar, bu el koyma veya kamusal alana
özel mülkiyetin geçmesiyle ilgili itiraz hukuku aynen caridir. 3üncü maddenin,
Kabahatler Kanununun 3üncü maddesinin zannediyorum (a) ve (b) bentleri
açık şekilde düzenlenmiştir.
Ben bu
düşüncelerle yüce heyeti, değerli arkadaşlarımızı
ve ismimi zikreden Değerli Milletvekilimi saygıyla selamlıyorum,
hürmetlerimi sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın İyimaya.
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Aydın) - Sayın Başkan, bir tavzihte bulunabilir
miyim?
BAŞKAN
Bulunduğunuz yerden, buyurun.
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Aydın) Ben Sayın İyimayanın ismini
kendisinin anladığı biçimde ifade etmedim. Konuşuyordum,
beni dinlemesini arzu ettiğim için Sayın İyimaya, lütfen beni
dinler misiniz. dedim. Yoksa, öbür tarafta Genel Kurul komisyonların
üstündedir diye hükmi şahsiyetlerden veyahut da hükmi koşullardan
bahsettim; tavzih ediyorum.
Teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Madde üzerinde şahısları adına söz talepleri vardır:
İlk söz Tokat Milletvekili Sayın Zeyid Aslan, ikinci söz Gaziantep
Milletvekili Sayın Mahmut Durdu, üçüncü söz talebi İstanbul
Milletvekili Sayın Hasan Macite aittir.
İlk söz,
Tokat Milletvekili Sayın Zeyid Aslana aittir.
Buyurun
Sayın Aslan. (AK Parti sıralarından alkışlar)
ZEYİD ASLAN
(Tokat) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine
Dair Kanun Teklifinin 8inci maddesi üzerinde kişisel düşüncelerimi
açıklamak üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyeti
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, özellikle toplumu, gelecek nesilleri ve bunların sağlığını
korumak devletin asli vazifelerinden, asli görevlerinden biridir. Bu anlamda,
bugün burada görüşmekte olduğumuz ve görüşmeleri devam eden bu
yasanın içerisinde yer alan bazı hükümler, yirmi yılı
aşkın bir zamandan beridir sigara kullanan biri olarak, çok içime
sinmese de bu yasanın ülkemiz açısından, ülkemizin geleceği
ve toplumun sağlığı açısından yararlı
olduğuna inanıyorum.
Özellikle,
açık alanlara ilişkin kişisel şerhlerim var, ama
bunları burada belirtmeyeceğim. Önergelerle, Sayın Komisyon
Başkanı bunların değiştirileceğini
belirtmişti. İnşallah önümüzdeki maddelerde
Ve özellikle de
yürürlük maddesinin bir buçuk yıl sonraya atılması uygulama
açısından birtakım faydalar getirecektir.
Ben sigara
tüketimine, tütün mamullerinin kullanılmasının önlenmesine
yönelik bu kanunu faydalı bulduğumu belirtirken, bir önceki maddede,
7nci maddede söz alan Değerli Tokat Milletvekilimiz Sayın
Doğrunun özellikle maddenin ötesinde tamamıyla Tokata, Tokat Sigara
Fabrikasına, Erbaadaki tütün üreticilerine ve tarım kredi
kooperatifi borçlarına yönelik olarak söylediği sözlerle ilgili
bazı açıklamalarda bulunmak istiyorum. Tabii, gündem tütün üretimi
olunca, doğal olarak, Tekelin özelleştirilmesi sürekli olarak gündeme
geliyor. Bizim de yöremizi ilgilendirmesi açısından Tokat Sigara
Fabrikasının bu özelleştirmeyle beraber gündemde olması ve
özellikle sigara fabrikasında çalışan değerli
işçilerimizin ve Tokat esnafının bu konudaki duyarlılığının
Meclise taşınması doğru bir gerekçe, ama, bir şeyin de
altını çizmekte fayda görüyorum: Bizler, siyasi sorumluluk
üstlenmiş insanlar olarak, konuşurken, özellikle bizleri dinleyen
insanların psikolojilerini olumsuz anlamda etkileyecek sözler sarf
etmekten uzak durmalıyız diye düşünüyorum. Bugün Tekelin
özelleştirilmesiyle birlikte Tokat Sigara Fabrikası kapanacak,
oradaki işçiler işsiz kalacak, sokaklarda kalacaklar.
şeklindeki bir cümlenin, doğru bir cümle olmadığı
gibi, bir siyasi tarafından söylenmesinin uygun olmadığını
düşünüyorum. Çünkü, özelleştirmenin bir devlet politikası
olduğunu, yıllardan beridir, yirmi yılı aşkın bir
zamandan beridir Türkiyede uygulandığını hepimiz biliyoruz
ve biliyoruz ki, bugün, bütün siyasi partilerin -bazı marjinal partileri
kenara bırakırsak- bütün programlarında özelleştirmenin var
olduğunu ve özelleştirmeden yana olduklarını da hepimiz,
programlarında, seçim beyannamelerinde okuyoruz ve
vatandaşlarımız da bunları dinliyor.
Tekelin
özelleştirilmesi konusuna gelince, hepimiz biliyoruz ki, Tekelin
özelleştirilmesi bugünün konusu değildir. Biraz önceki maddede söz
alan Sayın Doğrunun da bakanlık yaptığı bir
57nci Hükûmet döneminde, 2001 yılının şubat ayında
Tekelin özelleştirilmesi kararı alınıp, Özelleştirme
İdaresine Özelleştirme Yüksek Kurulu tarafından
devredilmiştir. Şimdi, bir hükûmette hem bakanlık
yapacaksınız hem de sizin bakanlık
yaptığınız hükûmet Tekelin özelleştirilmesi için
özelleştirme kararı alacak ve Özelleştirme İdaresi Kuruluna
bunu devredecek, siz o zaman hiç ses çıkarmayacaksınız, o zaman
Tekelin satışı peşkeş çekmek olmayacak, vatanın
satılması olmayacak, ama şimdi, muhalefete düşünce,
kalkıp, orada yaşayan insanların psikolojilerini bozmak için,
kendi gerçeklerinizle ters yüz birtakım söylemlerde
bulunacaksınız; bu, siyasi tutarsızlıktır. Ben, bunu,
burada ifade etmek istiyorum.
Yine, tabii,
Sayın Doğruyla, biz, aynı yörenin milletvekilleriyiz, aynı
ilçeden milletvekilleriyiz, aynı köyden milletvekilleriyiz. Kendisi de,
biz de, tütün tarlalarının içerisinde büyümüş, tütün üretiminin
yoğun olarak yapıldığı bir bölgenin
milletvekilleriyiz. Ama, bu bölgede, yine 57nci Hükûmet döneminde, özellikle
Erbaada -ikimizin de ilçesi olan Erbaada- Tekel işletmesi
kapatılarak oradaki binlerce insanın mağduriyetine ses
çıkarmamış Sayın Bakanın, bugün kalkıp Erbaadaki
tütün üreticilerinin mağduriyetinden bahsetmesini gerçekten
yadırgıyorum. Bu anlamda, özellikle, Tokat, Erbaa, Çalkara köyündeki
tarım kredi kooperatifi borçlularından da bahsetti
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre verdim, lütfen tamamlayın efendim.
ZEYİD ASLAN
(Devamla) Şimdi, geçtiğimiz dönem, burada, Mecliste olan
arkadaşlarımız hatırlayacaklardır. 2007
yılının ilk aylarında tarım kredi kooperatiflerinden
ve Ziraat Bankalarından kredi almış çiftçilerimizin bu
borçlarına yönelik bir düzenleme yaptık. Bunu, özellikle kefil
olanlar için
Çünkü, 2002 yılından önce Ziraat Bankasında, 2004
yılından önce de tarım kredi kooperatiflerinde birbirlerinden
habersiz, insanlar, yirmişerli gruplar hâlinde kefil
yapılmıştı. Bundan mağduriyetleri gördük ve bu
mağduriyeti de en fazla- biraz önce Sayın Doğrunun
belirttiği- Çalkara köyünde gördük ve buraya gelip, bir kanun teklifi
hazırladık. Tarım Komisyonu Başkanımızla birlikte
bir düzenleme yaptık ve düzenlemeden Türkiye'nin her yerinde yaklaşık
580 bin insanımız yararlandı ve biz, bu düzenlemeye giderken
Tokatın Erbaa ilçesinde tarım kredi kooperatifi borcundan
dolayı, sadece 48 kişi mağdurdu, bunun 45 tanesi de biraz önce
belirttiğimiz köydeki vatandaşlarımızdı. 2007
yılının sonuna kadar süre verildi bunlarla ilgili, düzenlemeyle
ilgili. Ama, hâlâ, gerçekten, bu arkadaşlarımız bu
düzenlemelerden faydalanmamışsa, burada, Meclisin yapabileceği
bir şey yoktur diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Aslan.
İkinci söz,
Gaziantep Milletvekili Sayın Mahmut Durdu.
Buyurun
Sayın Durdu. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakika.
MAHMUT DURDU
(Gaziantep) Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım; hepinize, ama hepinize saygılarımı
sunuyorum, hürmetlerimi sunuyorum.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Sigara içen, içmeyen!
MAHMUT DURDU
(Devamla) Değerli arkadaşlarım, bu tasarı şu Kurula
geldiğinden bu yana hatiplerimizi dinliyorum, hepsi sigara aleyhine
konuştu.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Siz lehinde mi
konuşacaksınız?
MAHMUT DURDU
(Devamla) Çok kötü bir şey söylediler, Çok kötüdür. dediler. Ben
demiyorum, Ahmet Arif diyor; her yerde heykeli yapılan, sokaklara ismi
verilen, adına parklar yapılan Ahmet Arif: Tütün kız
saçı demiş zeybekler, her pınarda su içmez, naz eder,
üşür. Halk şeyinde eskiden Şamdan varaka Şam dedikleri
bir sigara kâğıdı gelirdi, arkasında mâniler olurdu. Al
tabaka sar sigara/ Bak nasıldır bu tütün/ Kıymeti yok ister isen
al bütün/ İnce sar nazik ola/ Olmaya dolma gibi/ Pek de yoğun sarma/
Yağmada bulma gibi.
Bakınız,
grupta Sayın Başbakanımızın bulunduğu bir yerde,
yine sizin gibi hatip arkadaşlarımız bunun aleyhine
konuşurken Sayın Başbakanım bu kadar da külli min
ayıp bir şey değildir. dedim. Biz sigara tasarısına
taraftarız ve şu Mecliste bulunan
arkadaşlarımızın hepsi taraftar, ama bunu kötü nitelemenin
bir anlamı yok. Hürriyetlerin uç noktasına müdahale ederek yasak
getirmenin anlamı yok. Hastanenin bahçesinde niye yasak olsun? Gelen ilk
metinde her yerde yasaktı bu; özel araçlarda, otomobillerde yasaktı.
Bir caminin bahçesinde niye yasak olsun? Bir geminin güvertesinde niye yasak
olsun? Gerçek değil mi Türkiyede yüzde 33 nüfusumuz, büyük bir
çoğunluk, yanlış doğru, bunun tiryakisi olmuştur?
Gelin, şu sigaraya yaklaşımımız tanrısal boyutta
bir yaklaşıma benzesin. Bakınız, Kuran-ı Kerimde ne
diyor: içki, kumar, fal oklarında (yani şans oyunları) fayda
vardır, zarar vardır, ama ikincisi, birincisine galiptir, der.
Yaklaşıma bakınız!
Halkımızın
yüzde 33ü eğer tiryaki ise hürriyetlerin uç noktasına müdahale
ederek, kötüleyerek bir yere varılmaz. Ama şu tasarı, bizim gibi
bazı arkadaşlarımızın gayretleriyle, parti genel
başkanlarımızın kabulüyle, çok şükür, bir noktaya
geldi. Nedir o? Önergelerle düzeltildi. Sordum
Ondan dolayı, bu sigara
tasarısına hepimiz taraftarız. Ben, Adalet Komisyonunda da bunu
hep söyledim, fakat medya bir türlü bunu kabullenmedi. Hâlâ her gün diyor ki:
Sigara tasarısına en büyük muhalif Mahmut Durdu, falan. Öyle bir
şey yok. Benim söylediğim, sigara tasarısını kabul
edelim, yarının çocuklarını kurtaralım, amma, şu
gerçeği de görelim: Türkiye'de halkımızın büyük
çoğunluğu bunu içiyor. Siz siyaset yapıyorsunuz, kahvehanelere
gireceksiniz, barlara gireceksiniz, mekânlara gireceksiniz. Sanki,
vatandaşlarımız çok külli min ayıp bir şey yapıyor gibi bir
yaklaşım doğru değil. Benim söylediğim bu.
MUSA
SIVACIOĞLU (Kastamonu) Zararlı, zararlı, çok zararlı
Mahmut Bey, gözünü seveyim
MAHMUT DURDU
(Devamla) Ben, kötüdür demeyin diyorum, zararlıdır deyin,
zararlıdır deyin. Ben de söylüyorum. Ben, mücadele veriyorum
arkadaşlar. Ben, bundan daha bir ay önce Amerikadan getirttiğim bir
ilaçla, Dengir Mir Mehmet Fırat dokuzuncu günde bıraktı, Öznur
Hanım beşinci günde bıraktı, ben yirmi sekiz gün içtim,
bırakamadım. Prospektüsünü bir profesöre okutturdum, diyor ki: Gözü
kör eder, mideyi kanatır, boğaz sistemini bozar. Geçin onları,
abuk sabuk rüyalar görür diyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre verdim, tamamlayın lütfen.
MAHMUT DURDU
(Devamla) Bakınız, abuk sabuk rüyalardan bir tane söyleyeyim size.
Sayın Genel Başkanımızın sigaraya ne kadar
karşı olduğunu biliyorsunuz.
Bir bakıyorum ki, benim baş ucumda belirdi. Rüya, ismi üstünde,
rüya. Davidoff sigarasından -bunun genişi Türk iç piyasasında
bulunmuyor, iç piyasada bunun büyükleri yok- koca bir karton getirmiş,
ikram ediyor. CHPlileri de tebessüm ettireyim, Cumhuriyet Halk Partisi seçimin
galibi gelmiş! Öyle rüya. Rüyama kızmayın. (Gülüşmeler)
Değerli
arkadaşlarım, tiryaki olmak başkadır -ben, bunu bilhassa
Türk gençlerine söylüyorum, gençlerimize söylüyorum- tiryakiliği
bırakmak daha başkadır. Ben, bunu nefsimde yaşadım.
Gençlerimiz buna alışmasınlar, şu yasaya uysunlar. Bu yasanın
uygulamasında benim gördüğüm tek özellik, kontrol
mekanizmasının getirilmesidir. Bu kontrol mekanizmasının
uygulanmasıyla, inşallah, biz, hepimiz sigarasız bir topluma
ulaşırız.
Hepinize
saygılar sunarım. (Alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Durdu.
Bu
konuşmanızdan sonra tiryakiler de size teşekkür ediyordur
eminim.
Madde üzerinde
soru-cevap işlemine geçiyoruz.
Buyurun
Sayın Kumcuoğlu.
ERTUĞRUL
KUMCUOĞLU (Aydın) Sayın Başkan, şimdi, bu kanunun
8inci maddeden hareket ediyorum, şimdi 7 oldu. Orada eşyaya el
konulması tabiri var.
Birincisi:
Buradaki eşya tabiri mal ve malzeme olarak değiştirilebilir
mi, onu soruyorum, çünkü bu eşya tabiri biraz ters oldu.
İkincisi:
Şimdi buradan 5inci maddeye gidiyorum. Orada, genel ilke olarak belediye
hudutları içinde belediye meclisi encümeni, belediye hudutları
dışında mülki idare amiri yetkilendirilirken, birdenbire
6ncı maddede ki kanunun esas 5inci maddesi- genel kolluk ibaresi
kullanılıyor. Şimdi, belediye hudutları
dışındaki genel kolluk jandarmadır. Şimdi, burada
genel kolluktan, oradaki şeyi uygulayacak olan, kahvehaneye giden jandarma
eri midir, tim başkanı mıdır, ilçe jandarma komutanı
mıdır, il jandarma komutanı mıdır, yoksa, jandarma
Genel Komutanı mıdır? Bu bir. Yani, genel kolluk tarafından
uygulanır, ama kim tarafından? Bu, bir sıkıntı
yaratacak gibi görünüyor.
İkincisi: Bu
görev Türk jandarmasına verilirken Jandarma Genel
Komutanlığının mutabakatı aranmış
mıdır? Bu görevi yerine getirebilecek durumdayız biz
Yani, bu
bir müsaade anlamında değil. Evet, biz bu görevi yapabiliriz;
kadrolarımız, imkânlarımız, zamanımız buna
müsaittir. diyebiliyorlar mı? Bunu soruyorum.
BAŞKAN
Sayın Kılıçdaroğlu.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Teşekkürler Sayın Başkan.
Az önce Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubundan konuşan Sayın Zeyid Aslan
özelleştirmenin bir devlet politikası olduğunu söyledi. Ben bunu
ilk kez duyuyorum ve Sayın Bakana soruyorum: Özelleştirme bir devlet
politikası mı, yoksa bir hükûmet politikası mı? Bu konuda
açıklama yaparsa sevinirim.
Teşekkür
ederim.
Sayın Bakan
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Değerli Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Genel kolluk
kuvvetlerinin il özel idarelerinin kırsaldaki, belediye
sınırları dışındaki alanlarda
görevlendirilmesiyle ilgili olarak konu İçişleri
Bakanlığımızla kanunun yapılması
aşamasında görüşülmüş durumdadır ve onların
olurları alınmış durumdadır. Ayrıca, uygulamayla
ilgili olarak da, yapılacak yönetmeliklerle, kuşkusuz, bunların
detayları ortaya konacaktır.
Özelleştirme,
şüphesiz ki, bir hükûmet politikasıdır. Birçok hükûmetin de
ortak politikası olarak bugüne kadar kabul edilegelmiştir.
Teşekkür
ediyorum Değerli Başkanım.
BAŞKAN
Sayın İyimaya, buyurun.
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) Değerli
Başkanım, yasadaki eşya bizim hukukumuzda yerleşmiş,
ceza hukukunda olsun, eşya hukukunda olsun. Latince
karşılığı Res. Doğrudur, mal da yanlış
değil, ama eşya doğru.
Bilhassa jandarma
ve diğer kolluk kuvvetlerinin yetkisi yasada tanzim edilmiş.
Anayasamızın 7nci maddesindeki asal yetki çerçevesinde yasama
organı kendi bürokrasisine bir görev üretebilir, fakat hangi üniteler,
onların hangi birimleri bu görevleri yerine getirecekler meselesi yasanın
anlamına bağlı çıkarılacak yönetmeliklerde tasrih
edilecektir.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın İyimaya.
Şimdi,
sataşma nedeniyle İç Tüzükün 69uncu maddesine göre Tokat
Milletvekili Sayın Reşat Doğruya iki dakikalık bir söz
hakkı tanıyorum.
Başka bir
sataşmaya mahal vermeden, lütfen, iki dakikada toparlayın.
ZEYİD ASLAN
(Tokat) Sataşma nerede Başkanım? Hayır, sataşma
cümlesini söyleseydiniz şundan dolayı sataşma var diye.
BAŞKAN
Sayın Aslan
Sayın Aslan
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR VE AÇIKLAMALAR (Devam)
4.- Tokat Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokat
Milletvekili Zeyid Aslanın, konuşmasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum bana
söz vermiş olduğunuz için.
Şimdi,
sigara fabrikasına sahip çıkılmasından yana olduğumu
ifade etmeye çalıştım. Özelleştirme blok olarak
yapılmaya çalışılmaktadır ve zamanı da
değildir. Şu anda sigara fabrikasının fiyatı
düşürülmeye çalışılıyor. Birincisi,
burasıdır. Özellikle de içki fabrikaları özelleştirilmiş
ve şu anda da kapatılmıştır. Tokat Sigara
Fabrikasında işçiler ve vatandaşlar sigara fabrikasına
sahip çıkılmasını istiyorlar. Ben de dedim ki
özelleştirme değil özerkleştirme yapalım, buradaki
çalışanlara verelim, Tokatlılara verelim, daha doğrusu kapatılmamasını
ZEYİD ASLAN
(Tokat) Özelleştirme kararını siz aldınız mı
almadınız mı?
REŞAT
DOĞRU (Devamla) Özelleştirme kararı
BAŞKAN
Sayın Aslan, lütfen
REŞAT
DOĞRU (Devamla) Tabii ki, tabii ki özelleştirme kararını
ZEYİD ASLAN
(Tokat) Özelleştirme kararını siz aldınız mı
almadınız mı?
BAŞKAN
Sayın Aslan
Sayın Aslan
REŞAT
DOĞRU (Devamla) O konuda bir şey demiyorum.
Özerkleştirilsin
ve sahip çıkılsın diyorum. Demek ki Tokat Sigara
Fabrikasına milletvekilleri sahip çıkmıyor diye öyle düşünüyorum.
Onun için bu şekilde tepki gösteriyorlar.
İkincisi,
Tokatın Erbaa ilçesi Çalkara ilçesinde.
Değerli
milletvekilleri, Çalkara ilçesine bayram münasebetiyle gittim. Elimdeki
listenin hepsi oradaki insanların hapis kararlarıdır. Yani
tarım kredi kooperatiflerine borç ödeyemedikleri için, işte
ZEYİD ASLAN
(Tokat) Sizin döneminizin hepsi.
REŞAT
DOĞRU (Devamla) Hayır, borçlandırma yapılmış,
beş yıl geçti bizim dönemimiz biteli.
BAŞKAN
Sayın Doğru, Genel Kurula hitap edin.
ZEYİD ASLAN
(Tokat) Sizin döneminizin hepsi.
OKTAY VURAL
(İzmir) Siz, kendi döneminize bakın!
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) Önce, dinlemesini öğrenin!
BAŞKAN
Sayın Aslan
REŞAT
DOĞRU (Devamla) Yani beş yıl geçen bir süredir ama şu
anda insanlar jandarma takibatına uğramaktadır.
Beyler buyurun
Sayın
vekiller, bunları herkese gösterebilirim.
Şu anda
tarım kredi kooperatiflerindeki borçları insanlar ödeyemedikleri için
çiftçilerin perişan hâlinden dolayı insanlar jandarma takibatına
uğramaktadır. Ben bunu
Başka bir şey söylemedik.
Ve Çalkara
köylüsü, Karayaka köylüsü tütüncülüğün çok zor bir zanaat olduğunu
biliyor. O insanların hepsine en iyi şekilde sahip
çıkılır. Sahip çıkılmazsa, bunun hesabını da
herhâlde, tahmin ederim bize de sorarlar, size de sorarlar. Bu manada bir
şeyler ifade etmeye çalıştım.
Saygılar
sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
ZEYİD ASLAN
(Tokat) Sayın Başkanım, benim söylediğim şeylerle
hiç alakası yok.
MEHMET GÜNAL
(Antalya) Olmak zorunda mı?
OKTAY VURAL
(İzmir) Sizinki de zaten alakasız bir konuşmaydı.
BAŞKAN
Sayın Aslan, bana işimi öğretmeyin lütfen!
ZEYİD ASLAN
(Tokat) Sayın Başkan, benim söylediğim cümleyle hiç
alakası yok.
BAŞKAN
Olabilir Sayın Aslan.
ZEYİD ASLAN
(Tokat) Hiç alakası yok.
BAŞKAN
Lütfen bana işimi öğretmeyin!
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ (Devam)
1.- Trabzon Milletvekili Cevdet Erdölün; Tütün
Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Adalet
Komisyonu Raporu (2/9) (S. Sayısı: 55) (Devam)
BAŞKAN -
Madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan (55) sıra sayılı yasa teklifinin 7. maddesinin sonuna
aşağıdaki cümlenin eklenmesini saygılarımızla arz
ederiz.
Kamer
Genç Turgut Dibek Hasan Macit
Tunceli Kırklareli İstanbul
Harun
Öztürk Hüseyin
Mert
İzmir İstanbul
- Bu suretle
kamuya mal edilen mamuller usulüne uygun olarak imha edilir.
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Genç.
Süreniz beş
dakika.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
tasarının eski 8, yeni 7nci maddesiyle ilgili bir önerge verdim.
Tabii, burada tek bağımsız olmanın çok büyük
sıkıntıları var. Aslında, AKP, bütün kanunlarda söz
alıyor, kişisel sözleri alıyor, bize söz bırakmıyor,
konuşamıyoruz. Tabii tek milletvekili de olunca, önerge verme
yetkimiz -tasarı burada
müzakere edilince- mümkün değil. Bu önergeme katkıda bulunan
Demokratik Sol Partili arkadaşlarımıza ve bir CHPli
arkadaşıma teşekkür ediyorum.
Değerli
arkadaşlar, biraz önce Komisyon Başkanını burada
dinlediniz, bir şey anladınız mı Allahınızı
severseniz? Hiçbir şey anlamadım ki. Ya böyle bir şey olur mu?
Efendim, ben, bu maddedeki şeye karşıyım diyor. Tabii
karşı olacaksın, yani hukuka inanan bir insan
Yani vali
gidecek, adamın eşyasına el koyacak. Var mı böyle bir hukuk
düzeni? Var mı böyle bir şey? Bir memlekette, yargı yetkisini,
siz, getirip de idareye verebilir misiniz? Mülki amire yetki veriyorsunuz,
tırlarca eşyaya el koyacak. Yurt dışından geldi büyük
bir tırla tekel maddesi. Efendim, bunun üzerindeki bu reklam küçük
olmuş, ben buna el koydum. Ne olacak bu? El koyduktan sonra nereye
gidecek bu? Bunu nerede harcayacak? Burada katrilyonlar oynayacak beyler. Yani
şimdi, böyle ezbere kanun yaparak buraya getirirseniz
Siz uygulamayı
da bilmiyorsunuz. Burada, uygulamanın içinden gelen insanlar olarak,
haklı olarak ikaz ediyoruz, diyoruz ki: Kardeşim, senin bu
getirdiğin kanun, kanun değil. İncelememişsiniz. Komisyon
Başkanı diyor ki: Efendim, biz, orada incelemedik.
İncelemediysen
Bu Parlamento değişmiş. Sen bu
Parlamentoda, sana sorulan, incelemeden buraya getirdiğin kanun
tasarısını
İşte, bu hafta, yine 651 maddelik kanunu
görüşeceksiniz. Bu kanunun muhtevasını komisyon dahi bilmezse,
burada, milletvekilleri sorulan sorularına nasıl cevap alacaklar?
Değerli
arkadaşlarım, hakikaten, Türkiye Büyük Millet Meclisinin itibarı
son derece sarsılıyor. Burada çıkıp da hamasi nutuklar
çekerek, kimsenin anlamadığı felsefi ifadeler kullanarak
parlamenterlik yapılmaz. Önemli olan, halkın anladığı
seviyede ve nitelikte bir konuşma yapmak lazım.
Şimdi, mülki
idare amirlerine, işte, bu Tütün Kanununa göre el koyma yetkisini
veriyorsunuz. Verdiğiniz şeyler, işte, sakız, bilmem hediye
veyahut da tütün maddeleri üzerine konulan reklamlardaki zararlı maddeyle
ilgili boyutlar, 30 ve 40 santimetrelik boyutlar tutmazsa el
koyacaksınız. Bu itibarla, yani, bu kanunlar uygulamada çok
insanların canını acıtacak. Hele, sizin gibi, valilere ve
kaymakamlara Gidin şoför mahalline oturun, kömür dağıtın.
diyen zihniyetin valisi ve kaymakamı olunca, tabii ki, orada, kendilerinin
hoşuna gitmeyen, kendilerinden olmayan insanlara gidecekler, haksız
birtakım tasarruflarda da bulunacaklar.
Ben bu kanunun getirilmesine
de karşı değilim, çok da lehindeyim. Çünkü, inanınız
ki, her gittiğimiz yerde, en ufak bir sigara dumanı müthiş beni
rahatsız ediyor ve bunu arkadaşlarımıza da söylüyorum. Bu
çok da isabetli bir kanun olmuş. Ama bu isabetli kanunu getirirken, çok
büyük sıkıntılar da doğuracak. Yani, şimdi, bence, bu
sıkıntılarda, güçlü olan istediğini yapacak, işte,
muhalif olanlar, oradaki kişilere karşı olanlar,
dolayısıyla bunlar da çok büyük sıkıntı görecekler.
Onun için, kanunları daha enine boyuna tartışırsak, iyi
anlarsak, ülkenin gerçeklerine uygun bir düzenleme yaparsak daha iyi olur.
Şimdi, bir
Kabahatler Kanunu, tabii, bu iktidar zamanında çıktı. Biraz
önce, gerçi bu 7nci madde çıkarıldı, ama uygulamada o kadar çok
keyfî işlemler oluyor ki, vergi dairelerinin birisinin
yaptığı uygulama ötekisini tutmuyor, bir belediyenin
yaptığı uygulama ötekisini tutmuyor, bir devlet dairesinin
yaptığı uygulama ötekisini tutmuyor, bir valinin
yaptığı uygulama ötekisini tutmuyor. Böyle bir devlette
yaşıyoruz, çünkü istikrarlı bir uygulamayı sağlayacak
bir yasama düzenlemesini yapmıyoruz. Ne yapıyoruz? İşte,
burada hamasi nutuklarla
Komisyonlarda incelemiyoruz. Efendim, Komisyon
Başkanı diyor ki: Esas, hakikaten hukuk devletinde mülki idare
amirinin eşyaya el koyması mümkün değil, ancak bunu bir
yargı kararıyla getirebilirsiniz, yargı buna karar verebilir.
Peki, burada, işte bu eşyalar ne olacak? Kamuya mal edilir.
Nasıl kamuya mal edilir? Jandarmanın dağın tepesinde el
koyduğu eşyayı kim getirecek, nereye verecek? Yani,
bunların hepsinin düzenlenmesi lazım. Efendim Yönetmelikle
düzenlenecek. diyor. Var mı burada Yönetmelikle düzenlenir. diye
uygulama, yani bir kanun maddesine koymuş musunuz? Burada açık bir
hüküm de yok, yani Şu şu hususlar yönetmelikle düzenlenir.
dememişsiniz, bir iki yerde geçmiş. Yani, sonra, böyle bir şey
koysaydınız, yani, o ileride
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) Anayasa/124 var
efendim.
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim, Anayasa, manayasayı
BAŞKAN Bir
dakika ekliyorum.
KAMER GENÇ
(Devamla) 5,24 dakika var.
BAŞKAN
Yok.
KAMER GENÇ
(Devamla) Öyle mi!
BAŞKAN -
Yani, bana da onu yaparsanız çok ayıp olur Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Devamla) Neyse.
Değerli
milletvekilleri, hakikaten, ben, bu Parlamentoda uzun zaman çalışan
bir insan olarak bu AKPnin bu Parlamentoya koyduğu ambargoya cidden
şiddetle karşısındayım. İşte, bakın,
Hükûmetiniz sizi ciddiye almıyor. Donmuş, uyuşmuş bir
Hükûmet; milletin karşısına bir hedef koymuyor, devletin bütçesi
iflas etmiş, iç ve dış borçlarınız gayrisafi millî
hasılayı geçmiş; işsizlik almış yürümüş,
insanlar sokakta aç; efendim, vali ve kaymakamlara Git kömür dağıt.
diyorsunuz. O kömürleri de kimlerden alıyorsunuz? Size yandaş kömür
ocaklarını işleten insanlara gidip yasa dışı
yollarla, hiç ihale yapmadan, belli bir şey etmeden alıyorsunuz.
MUSA
SIVACIOĞLU (Kastamonu) Yapmayın!
KAMER GENÇ
(Devamla) - Onları da, ne kadar suistimaller
yapılacağını siz yarın iktidardan düştükten sonra
onları meydana çıkaracağız. Yani, o kömürleri ihaleyle
almıyorsunuz, kendi yandaşlarınızdan alıyorsunuz ve
yanmayan kömürleri vatandaşlara veriyorsunuz.
Önergemin
kabulünü rica ediyorum, saygılar sunuyorum efendim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Genç.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Saydıracağım
şimdi.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Neden?
BAŞKAN -
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Reddedilmiştir.
ZEYİD ASLAN
(Tokat) Saysaydınız.
BAŞKAN
Birbirimizi kırmazsak iyi olur.
ZEYİD ASLAN
(Tokat) Saysaydınız.
BAŞKAN
Saydık efendim, emrinizi yerine getirdik.
ZEYİD ASLAN
(Tokat) Estağfurullah.
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
9uncu maddeyi
8inci madde olarak okutuyorum:
MADDE 8- 4207
sayılı Kanunun 8 inci maddesi
yürürlükten kaldırılmıştır.
BAŞKAN
Madde üzerinde gruplar adına söz talebi yoktur.
Şahısları
adına söz talepleri vardır.
Birinci söz
talebi, Kastamonu Milletvekili Sayın Hakkı köylü, ikinci söz talebi,
İstanbul Milletvekili Sayın Nursuna Memecan, Üçüncü söz talebi,
İstanbul Milletvekili Sayın Hasan Macit.
İlk sözü,
Kastamonu Milletvekili Sayın Hakkı Köylüye veriyorum.
Buyurun
Sayın Köylü. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakika.
HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; hepinizi
saygıyla selamlayarak sözlerime başlamak istiyorum.
Esasında ben
söz almayacaktım ama, şu mülkiyetin kamuya geçirilmesi meselesi çok
tartışıldı ve bu konuda itham denilebilecek şekilde
sözler söylendi yani bir noktada, biz, çok büyük hata yapmışız
gibi geldi.
Şimdi,
mülkiyetin kamuya geçirilmesiyle müsadere arasında hiçbir benzerlik
yoktur. Kabahatlerde mülkiyetin kamuya geçirilmesi, suçlarda müsadere
kararı verilir. Mülkiyetin kamuya geçirilmesine, Sigara Kanununda mahallî
mülki amir karar vermektedir. Ancak mülkiyetin kamuya geçirilmesinden önce
yapılması gereken bazı hususlar vardır. Kabahatler
Kanununun 18inci maddesi açıkça şöyle diyor: Mülkiyetin kamuya geçirilmesine
ilişkin karar, eşyanın;
a)
Kullanılamaz hale getirilmesi,
b)
Niteliğinin değiştirilmesi,
c) Ancak belli
bir surette kullanılması,
Koşullarından
herhangi birisinin yerine getirilmesi şartına bağlanabilir.
Sigara
şeklinde şeker. Bunun şekli değiştirilebilir mi
başka bir şekle dönüştürülebilir mi? Elbette ki
dönüştürülebilir. Sigara şeklinden başka bir şekle
dönüştürürseniz, al götür mallarını
Bir bez, üzerinde
sigaranın reklamı, ilanı olan yazılar var, tonlarca bez
belki de. Bunu ele aldığı zaman, bu kişi Ben bu
yazıları derhâl sileceğim. der ve bunu anında suya
atıp temizleyebilir, başka türlü de temizleyebilir. Bu takdirde, bu
mallar elinden alınmaz. Bunun gibi, niteliğinin
değiştirilmesi hâlinde veya başka türlü kullanma imkânı
varsa o şekilde kendisine bir imkân tanınmaktadır. Bu kendisine
tanınan imkâna rağmen, eğer bu gerekliliği yerine
getirmiyorsa, bu takdirde, mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verilir.
Mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verilirken, öncelikle mala el konur, bu
mal bir yerde muhafaza altına alınır, hatta mal kendi sahibine
de teslim edilebilir, bu imkân vardır. Muhafaza altına
alındıktan sonra ilgili kişiye tebligatı yapılır,
gider kendisi mahkemeye itiraz eder, mahkeme itirazını reddeder ve
kesinleşirse karar burası çok önemli- karar kesinleştikten
sonra ancak mülkiyet kamuya geçer. Kesinleşmeden önce yapılan
işlemler sadece o malı muhafaza altına almaktan ibarettir.
Soruyorum
şimdi size: Böyle bir imkân varken binlerce box sigaraya nasıl el
koyarız? Sigaranın üzerinde eğer resim eksikse, derse ki: Ben o
yazıyı veya resmi düzelttireceğim. O takdirde buyur, al, bunun
gereğini yerine getir diyebiliriz. Mala, doğrudan doğruya, gasp
eder gibi el koyma diye bir şey yok değerli arkadaşlarım.
Kanun açık, Kabahatler Kanunu kendisine bu imkânları
tanımıştır. Bundan dolayı hiçbir sorun yoktur. Ne
Anayasaya aykırıdır ne de diğer kanunlara
aykırıdır.
Hepinize
saygılar sunarım. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Köylü.
İkinci söz,
İstanbul Milletvekili Sayın Nursuna Memecanda.
Buyurun
Sayın Memecan. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakika.
NURSUNA MEMECAN
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu
kanunu desteklediğimi bir kere daha söylemek istiyorum. Bu kanunu
uygulamada çok dikkatli olmamız gerektiğini düşünüyorum.
Hepimizin desteğine ihtiyacı var kanunun uygulanmasının.
Öncelikle, bu
kanunu buraya getiren -komisyonlarda- ve bu süre içerisinde bu kanuna
çeşitli öneriler ve eleştiriler getiren bütün milletvekili
arkadaşlarıma, çalışmalarından,
katkılarından dolayı bir kere daha teşekkür etmek
istiyorum.
Bu kanunun
benzerleri bütün dünyada yapıldı. İrlandalılar, İngilizler,
Fransızlar, Taylandlılar bunu çok güzel, başarıyla
uygulayabildiler. Onlar yapabiliyorlarsa biz de çok güzel uygulayabiliriz.
Aslında, biz de çok güzel uygulamaya başladık. Bizim uzun yol
otobüs yolculuklarında, hiçbir yolcu sigarasını yakayım
diye düşünmüyor artık. Uzun yol otobüs yolcuları yapabiliyorsa,
restoranda, barda ve hatta buradaki kulislerimizde, Meclisteki
odalarımızda, diğer kapalı alanların hiçbir yerinde
sigara içmeden demek ki olunabiliyor. Uzun yol otobüs yolcuları
yapabildiyse hepimiz yapabiliriz diyorum.
Uygulamanın
takipçisi olmalıyız. Öncelikle, sigara içenler sigaralarını
bu kanun kapsamı içerisine giren yerlerde yakmasınlar, yakmamakla
işe başlayalım; yakarken bir kere daha düşünsünler, etrafa
kötü örnek olduklarını düşünsünler ve yasayı ihlal
ettiklerini düşünsünler, başkalarını da uyarsınlar bu
konuda.
Öncelikle,
tekrar, Mecliste dikkat etmemiz gerektiğini bir kere daha söylemek
istiyorum. Kulislerde, yemekhanelerde, ofislerde bir kere daha düşünelim
sigaramızı yakarken diyorum. Bana çok sinirleneceğinizi de
biliyorum ama öncelikle buradan başlamalı diyorum.
Sonra, okullarda
özellikle müdürlerin, öğretmenlerin, çocuklara rol model olan
kişilerin çok çok dikkatli olmalarını ve okul çevrelerinde
sigaralarını yakmamalarını rica ediyorum.
Yasayı
uygulayacak olan yetkililerin sıfır toleransla yasayı
uygulamalarını diliyorum ve onlardan, hem kendilerinin yasaya
uymalarını hem de uyması gereken kişileri gerekli
şekilde uyarmalarını istiyorum.
İş yeri
sahiplerinin, iş yeri yetkililerinin ve özellikle taksicilerin bu yasadan
güç alarak, iş yerlerinde, lokantalarında, barlarında sigara
içimine izin vermemelerini istiyoruz.
Bu konuda, bir de
medyaya çok teşekkür etmek istiyorum. Dünkü Sabah gazetesinin
manşetinde bu konuyla ilgili haber vardı, dünkü Hürriyette Mehmet
Yılmazın köşe yazısı bu konudaydı; bugün,
Milliyetin sürmanşeti bu konuda, Radikalde de Murat Yetkinin
yazısı bu konuda. Bu konudaki bilgilendirme, bilinçlendirme çabalarına
tamamen medyanın büyük katkısı olacağını
düşünüyorum. Bu katkılarına sadece bugün değil, sürekli
olarak devam etmelerini diliyorum. Bu kanunun uygulamasıyla ilgili,
eğitimle ilgili, bilinçlenmeyle ilgili medyaya her türlü desteği
verebileceğimizi, onların da bu konuda katkılarının
sürmesini diliyorum.
Hepinize
sigarasız, dumansız, temiz günler diliyorum.
Çok teşekkür
ediyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Memecan.
Madde üzerinde
soru yok.
Önerge yok.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
10uncu maddeyi
9uncu madde olarak okutuyorum:
MADDE 9- 4207
sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ
MADDE 3- (1) Bu Kanunun 2 nci maddesinin beşinci
fıkrasındaki işletme sahipleri, söz konusu tertibat ve
düzenlemeleri altı ay içinde yapmakla yükümlüdürler.
(2) Bu Kanunun 4
üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları gereğince
yapılması gereken işler, Kanunun yayımı tarihinden
itibaren iki ay içinde yerine getirilir.
(3) Bu Kanunda
öngörülen yönetmelik, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren
altı ay içinde çıkarılır."
BAŞKAN
Madde üzerinde gruplar adına söz talebi yoktur.
Şahısları
adına, Samsun Milletvekili Sayın Suat Kılıç, Rize
Milletvekili Sayın Bayram Ali Bayramoğlu, İstanbul Milletvekili
Sayın Hasan Macit söz istemişlerdir.
İlk söz
Samsun Milletvekili Sayın Suat Kılıçta.
Buyurun
Sayın Kılıç
SADULLAH
ERGİN (Hatay) Yok efendim.
BAŞKAN
Yok.
Rize Milletvekili
Sayın Bayram Ali Bayramoğlu, buyurun
SADULLAH
ERGİN (Hatay) Yok.
BAŞKAN
Yok.
İstanbul
Milletvekili Sayın Hasan Macit, buyurun.
Süreniz beş
dakika.
HASAN MACİT
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi
şahsım ve Demokratik Sol Parti adına saygılarımla
selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, iki gündür -daha öncesi de var- bu yasanın
görüşülmesi bir hayli tartışmalarla devam ediyor ve bütün
grupların, Meclisin tamamının desteklediği bir yasa
konumunda. Gerçekten, hiçbir yasaya böyle bir destek kısmet
olmamıştır. Bu yasanın öncelikle bu anlamda da bir
özelliği olduğunu düşünüyorum. Bu yasanın -biraz sonra
kabul edilecek- ülkemize, Türk toplumuna hayırlı, uğurlu
olmasını diliyorum ve sağlıklı nesiller
yetiştirilmesinde bu yasanın da katkısı
olacağını düşünüyorum.
İki gündür
görüşmeler sırasında üçüncü olarak söz hakkı aldık ve
devamlı orada bir söz bize acaba kısmet olur mu diye bekliyoruz. Ama
ne hikmetse, daha önceki gündemde, daha önceki Meclis
çalışmalarındaki olduğumuz ve
karşılaştığımız manzara, gene bu yasada da,
destek olduğumuz yasada da karşımıza çıktı. AKP
Grubu adına konuşmayarak şahısları adına söz alan
arkadaşlarımız ısrarla bu söz haklarını
kullanmakta sürdürdüler. Haklarıdır, kullanacaklardır, mutlaka
söz almışlarsa konuşacaklardır, ama daha önceki yasalarda
Kanunlar Kararlara gittiğimizde söz almak için, ne hikmetse -burada sadece
AKP Grubu yok, birçok başka partilerin grupları da var- hep AKP
Grubundan iki arkadaşımızın yasalar üzerine
şahısları adına söz almasını açıkçası
garipsiyorum. Neden biz daha önce gidip söz alamıyoruz diye de kendi
kendime hayıflanıyorum.
Burada bir
sıkıntı var diye düşünüyorum değerli arkadaşlar
ve yetkili arkadaşların, görevlilerin bize söyledikleri, matbaadan
gelen kanun tasarısının daha önceden haber alınıp söz
alındığı yönünde. Değerli arkadaşlar,
yapmayın, yani burada grubu olan partilerimiz kendi düşüncelerini
yasa üzerinde ifade edebiliyorlar ama grupları olmayan ve
bağımsız milletvekillerinin düşüncelerini ifade etme
şanslarını, ne yazık ki ortadan kaldırıyorsunuz.
Biz, her maddede yedişer tane önerge vererek yasanın
görüşülmelerini tıkayarak mı böyle bir söz alma hakkına
gidelim? Böyle bir yolu açıkçası doğru
bulmadığımız için, şu ana kadar böyle bir yol, yöntem
denemedik. Ama bundan sonra istiyorsanız ki böyle bir yöntem de
uygularız ve bir madde üzerinde yedi önerge veririz, otuz beş dakika
konuşuruz. Bu daha fazla bizim işimize gelir. Bu da şık
olmaz, doğru olmaz.
Doğru
olduğuna kanaat getirdiğimiz ve doğruluğuna
inandığımız bazı önergelerimiz de, ne yazık ki,
iktidar partisi milletvekillerince reddedildiğini görüyoruz ve
yaşıyoruz. Dün verdiğimiz bir önergeyle ilgili bütün muhalefet
partilerinin milletvekilleri tarafından destek görmüş olmamıza
rağmen, ne hikmetse, iktidar partisi milletvekillerinin oybirliğiyle
reddetmesi bizim için bir anlamlı çünkü o önergenin gerçekten Türkiyenin
hayrına ve yararına olduğunu düşünüyorum ve o önergeyle,
yurt dışına transfer edilecek paraların hiç olmazsa binde 1
oranında Türkiyede kalarak eğitim camiasına bir katkı
olacağını düşünerek, inanarak verdiğimiz bir önergenin
de reddedilmiş olmasını açıkçası yadırgadık
diye düşünüyorum.
Çünkü,
değerli arkadaşlar -Türkiye dışına- özellikle sigara
sektöründe faaliyet gösteren firmalar, küresel sermaye, uluslararası
sermayenin firmaları ve aldıkları, edindikleri kârları yurt
dışına transfer ediyorlar. Biraz sonra, bu madde üzerinde
önergemiz var, önergemizde de konuşacağım ve dosyamda metinleri
de belgeleri de var, onları sunacağım. Böyle bir kâr
transferinin bir miktarının Türkiyede kalmış olması
ve Türkiyede de yararlı bir işte kullanılması
amacıyla vermiş olduğumuz önergenin sizin oylarınızla
reddedilmiş olması
Açıkçası, benim o önergenin mahiyetini
sizlere tam olarak anlatamadığımı düşünüyorum.
Anlatabilmiş olsaydım, o önergenin yararını anlatabilmiş
olsaydım, yurt dışına gidecek, transfer edilecek
paraların, başka uluslararası şirketlerin kasasına
girecek paraların binde 1inin Türkiyede millî eğitim adına
harcanacağını anlatabilmiş olsaydım, bunu ifade
edebilmiş olsaydım, siz de o önergeyi desteklerdiniz diye
düşünüyorum. Bu kusurun, anlatamama kusurunun kendimden kaynaklandığını
düşünüyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum, lütfen tamamlayın.
HASAN MACİT
(Devamla) Çünkü o önergede, dünkü okunan şekliyle, gerçekten Türkiyenin
yararına, millî eğitimin yararına, çocuklarımızın
yararına ifadeler ve para akışı sağlanacaktı ama
o önergenin reddedilmiş olmasıyla, milyar dolarların
transferiyle birlikte, o binde 1 oranın da dışarıya gittiğini,
gideceğini oylarınızla kanıtlamış oldunuz. Bu
benim kusurum diye düşünüyorum çünkü anlatamadığımı
ifade ediyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Macit.
Birleşime on
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.45
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.04
BAŞKAN: Başkan Vekili Meral AKŞENER
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Fatma SALMAN
KOTAN (Ağrı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 45inci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
55 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Teklifin 9uncu
maddesi üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştı.
Madde üzerinde
soru-cevap işlemi yapacağız.
Soru için
giriş yapmış bulunan Sayın İnan, buyurun.
ÖMER İNAN
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkanım, delaletinizle Sayın Bakana bir soru tevcih etmek
istiyorum. İktidar-muhalefet el ele verdi, bu kanun çıkacak gibi
gözüküyor. Hayırlı olsun.
Tütün ve
mamullerinden elde edilen özel tüketim ve diğer vergilerin bu yıl
için takribî 10-11 katrilyon olacağı tahmin ediliyor. Eğer, bu kanun
çıktığı takdirde, Türkiyede yaşayan insanlar, sigara
içenler sigarayı bıraktığı zaman, bu 11 katrilyonu
nasıl telafi edecek Sayın Bakanım? Onu merak ediyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Başka, soru için giren?
Buyurun
Sayın Gürkan.
FATOŞ GÜRKAN
(Adana) Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; ben soru sormak için sisteme girdim ama, ben, 5 Ocak
Adanamızın kurtuluş yıl dönümü, 86ncı kurtuluş
yıl dönümü, onun için, kurtuluşu kutlamak için söz aldım.
Ben, özellikle,
Adanalı hemşehrilerimizi ve tüm Türkiyeyi -çünkü Adana,
Kuvayımilliyeyi ilk önce başlatan illerimizden biri olmuştur- bu
Kurtuluş Savaşında verdiği mücadeleden dolayı
kutluyorum. Adanada, Kurtuluş Savaşında bizleri bugünlere
getiren Tayyar Rahmiye annemizi, bunun yanında, Kılavuz Hatice
anamızı rahmetle ve şükranla anıyorum. Bunun yanında,
kahramanca mücadele eden tüm vatandaşlarımıza, emniyet
teşkilatımıza ve ordumuza buradan şükran ve minnetlerimi
sunuyorum ve tüm Adanalı hemşehrilerimizin kurtuluş yıl
dönümünü kutluyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Sayın Bakan
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Değerli Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Sayın
İnanın gayet veciz biçimde ifade ettiği gibi,
iktidarımız, muhalefetimiz el ele yüce Meclisimizde çok güzel bir
kanun yapıyoruz ülkemizin geleceğini ilgilendiren.
Tütün ve
ürünlerinden alınan vergiler, kuşkusuz alınmaya devam edecek.
Zaten bir kanunla, hatta bir eylem planıyla tütün tüketimini çok kısa
süre içerisinde geriletemeyeceğimizi biliyoruz, ama bir sürece girmiş
olacağız. Hem çocuklarımız ve gençlerimiz tütün
alışkanlığına maruz kalmayacaklar, öyle ümit ediyoruz,
bunun için çalışıyoruz, çalışacağız hem de
tütün tüketenler sağlıklarını korumak açısından,
tütün tüketenlerin en azından bir kısmı bu
alışkanlıklarından vazgeçecekler. Zaten insan
sağlığı söz konusu olduğunda elbette diğer
hususlar hep ikinci planda gelecektir. Meseleyi böyle görmek, böyle
değerlendirmek lazım. Kaldı ki, sigara, yalnızca
tüketilirken bir harcama malzemesi olmuyor, aynı zamanda sigara sebebiyle
ortaya çıkan hastalıklar dolayısıyla da kamunun çok büyük
harcamaları olduğunu biliyoruz.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Madde üzerinde üç
önerge vardır. Önergeleri önce geliş sırasına göre
okutacağım, sonra aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 55 sıra sayılı Yasa Teklifinin çerçeve 9. maddesinde
düzenlenen 4207 sayılı Yasaya eklenen Geçici 3. maddenin (1)
numaralı fıkrasına aşağıdaki hükmün eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
Nesrin
Baytok Kemal
Kılıçdaroğlu Hulusi
Güvel
Ankara
İstanbul
Adana
Atilla
Kart Şevket
Köse
Konya
Adıyaman
Bağımlılık
yaratmamak koşulu ile kimyasal katkı maddesi kullanan tütün mamulleri
üreticileri, kullandıkları katkı maddeleri için 6 ay önceden
Sağlık Bakanlığı ve TAPDK (Tütün, Tütün Mamulleri ve
Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu) izin almak
zorundadır.
BAŞKAN
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
55. Sıra
Sayılı Kanun teklifinin 9. maddesindeki 2. fıkrası kanun
teklifinden çıkarılmasını arz ve talep ederiz.
Hasan
Macit Recai Birgün Harun Öztürk
İstanbul
İzmir İzmir
Ayşe Jale
Ağırbaş Süleyman
Yağız
İstanbul
İstanbul
BAŞKAN
Şimdi maddeye en aykırı önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 55 sıra sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının
Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 9 uncu maddesine bağlı geçici maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Geçici Madde 3.-
(1) Bu Kanunda öngörülen yönetmelikler, Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihten itibaren bir ay içinde çıkarılır.
Bekir
Bozdağ Cevdet
Erdöl Zeyid Aslan
Yozgat Trabzon Tokat
Ayhan Sefer
Üstün Ali
Öztürk
Sakarya Konya
BAŞKAN
Komisyon?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) Yüce heyetin
takdirine bırakıyorum.
BAŞKAN
Hükûmet?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılıyoruz Değerli
Başkanım.
SADULLAH
ERGİN (Hatay) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe: Önerge
ile Teklifte yapılan değişiklikler doğrultusunda teknik
düzenleme yapılmıştır. Ayrıca Sağlık
Bakanlığı tarafından yönetmelik çıkarılabilmesi
ve bu yönetmeliklerin bir ay içerisinde çıkarılması
öngörülmüştür.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, biraz önce kabul edilen en aykırı önergeyle geçici
3üncü madde tümüyle değiştirildiğinden, İstanbul
Milletvekili Sayın Hasan Macit ve arkadaşlarının ve
İstanbul Milletvekili Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ve
arkadaşlarının önergelerini işlemden
kaldırıyorum.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
11inci maddeyi
10uncu madde yerine okutuyorum:
MADDE 10- Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
Madde üzerinde gruplar adına söz talebi vardır.
İlk söz,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın
Oktay Vuralda.
Buyurun
Sayın Vural. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on
dakika.
MHP GRUBU ADINA
OKTAY VURAL (İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekili arkadaşlarım, bu kanunla ilgili görüşlerimi ifade
etmeden önce, öncelikle Diyarbakırda vaki bir terör
saldırısı sonucunda, orada bir askerî araca yönelik terör
saldırısı sonucunda
Muhtemelen şehitler de var,
umarım yoktur, ama bu terör saldırısını
kınıyorum, teröre himaye gösterenleri, destekleyenleri
kınıyorum.
Bir insanlık
düşmanı olan bu terörle toplumsal mücadeleyi kazanmaya da azmettik.
İnşallah, Meclisten başlayan irade, bütün milletimiz
tarafından da bu terör örgütünün hem siyasal amaçlarını hem de
bu amaçlar için kullandığı yöntemleri reddedecektir. Burada, bu
Meclisimizin kararlılığına ortak olmak amacıyla,
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, bunu ifade etmek istiyorum. Biraz önce
arkadaşımız belirtti, 4 ölümüz olduğu ifade ediliyor.
Allahtan rahmet diliyorum, bütün yakınlarına
başsağlığı diliyorum, yaralılara da acil şifalar
diliyorum.
Bir kanun
tasarısını geçiriyoruz. Böyle, tabii son derece üzüntü
duyduğumuz bu vahim hadiselerden sonra sözler bazen kâfi gelmiyor
açıkçası, ama bir tasarıyı geçiriyoruz,
eleştirilerimizi ilettik, sorularımızı sorduk. Gerçekten,
Türkiyenin bu toplumsal ve sosyal maliyetini oluşturan bu sigarayla mücadelede
de, açıkçası toplumsal mücadeleyi kazanmamız gerekiyor.
Kanun
çıkartmamız kâfi değil, ama bütün kurumlarımız ve
birey olarak da bu yüksek sosyal maliyetli zararın etkilerini asgariye
indirmek konusunda da elimizden geleni yapmamız gerekiyor. Fakat, bu kanun
vesilesiyle yine gündeme gelen birtakım eleştirilerimizi iletmek
durumundayız.
Değerli
kardeşlerim, 77nci madde böyle bir kanun tasarısı için bile
uygulanması bence gereksiz bir İç Tüzük hükmüdür. Biraz önce Komisyon
Başkanımız da söyledi. Şimdi, Aciliyetine binaen diye bir
ifadeyle getiriliyor. Bu niye acilmiş? Bu aciliyeti konusunda bir tane
gerekçe iletildi mi? İletilmedi. Dolayısıyla, Aciliyetine
binaen diye bir ifadeyle bir iş acil olmaz. Muhakkak bu konularda 77nci
maddenin temel kanunlar itibarıyla uygulanması gerekmektedir. Böyle
sekiz on tane maddelik teklifler için İç Tüzükün bu hükmünün
uygulanması doğru değildir.
Değerli
milletvekilleri, hepimizin yöresindeki tütün üreticilerini ya da sigara
üreticilerini ya da tütünün ve sigaranın kullanıldığı
yerleri etkileyecek bir kanun karşımıza gelmektedir, ama ne
yazıktır ki bu kanunun, tütün üreticilerini ya da sigara
kullanılan yerleri ne şekilde etkileyeceğine dair Meclisimize
bir bilgi verilmiyor. Yani, böyle kanun çıkararak, doğrusu,
milletvekillerimiz bunun muhtemel faydaları ve zararları konusunda
yeterince bilgilendirilmemiş olmaktadır. Bu bakımdan,
düzenleyici etki analizlerinin hazırlanarak, bunlarla ilgili hangi kesimi
nasıl etkileyecektir, nasıl bir sosyal fayda oluşturacaktır
ve bu zararları ortadan kaldırmak için hangi tedbirler
alınmaktadır; milletvekillerimize yeterince bilgi verilmesi
gerekmektedir. Bir kanunu çıkarırken, bu kanunun kimleri
etkileyeceğini bilmesi, bu milletvekillerinin hakkıdır. Bu
bakımdan, bir sigaranın doğurduğu zararın maliyetini
bile bilmiyoruz. Böyle kanun çıkarmak
Ya da kahvehaneleri nasıl
etkileyecektir, tütün üreticilerini nasıl etkileyecektir, tütün
pazarını nasıl etkileyecektir?
Bir kanun çıkardığımız zaman bu etkileri bilmemiz
gerekmektedir.
Aciliyetine
binaen çıkarıyoruz bu kanunu, bugün bakıyoruz ki, 21inde Tekel
özelleştirilecek! Piyasayı etkileyecek böyle bir kanunun bu
özelleştirmeden önce getirilmiş olmasının bu ihaleyi
nasıl etkileyeceğini de tartmamız gerekiyor. Neyi, nasıl,
ne zaman yaptığımızı bilmemiz gerekiyor değerli
kardeşlerim. O bakımdan, bu kanunlar hazırlanırken muhakkak
surette, zamanlama itibarıyla ya da etki itibarıyla, faydaları
ve zararları konusunda milletvekillerimize gerekçelerde yeterince bilgi
verilmelidir. Haklı olarak milletvekillerimizin, tütün üreticilerinin
sorunlarını sormaya hakkı vardır. O yörede tütün
üretilmektedir. Bunların menfaatleri gözetiliyor mu, gözetilmiyor mu;
bütün bu hususların dikkate alınması gerekmektedir. O
bakımdan, bunlarla ilgili çalışmaları yaparken, milletvekillerimizin
bu sorularının hepsi kendi yöresinde seçmenlerine gittiği zaman
bir soruyla karşılaştığı zaman
çıkarılan kanunla ilgili cevapları vermesi için aslında
gerekli olan sorulardır.
O bakımdan,
bu kanunlarda muhakkak surette, biliyorsunuz, Başbakanlığın
hazırladığı Mevzuat Hazırlama Yönetmeliği var,
düzenleyici etki analizlerinin yapılması gerekmektedir, ama bugün
karşımıza çıkan kanunlarda düzenleyici etki analizlerini
burada göremiyoruz. Komisyonlarımızda bu etki analizlerinin
değerlendirilmesi gerekmektedir. Bunlara göre kanunları çıkartmamız
gerekiyor. O bakımdan, buradaki soruların hepsi, aslında bir
etki analizinde cevabı verilmesi gereken suallerdir. Bu gibi suallerle
milletvekillerimiz aydınlanmak ihtiyacı duyuyorsa, bu kanunun, bu
teklifin gerekçesinde de, bunun zararı nedir, bu kahvehane sektörünü
nasıl etkileyecektir; bunların adaptasyonu için, kahvehanelerin bu
kanuna uygun hâle getirilmesi için yapacakları masraflarla ilgili kredi
alma imkânı var mıdır yok mudur; bütün bunları sosyal
boyutlarıyla düşünmemiz gerekiyor. O bakımdan, gerçekten,
Başbakanlığın hazırladığı bu yönetmelik
çerçevesinde o düzenleyici etki analizleri bence kanun ekinde gelirse ya da
teklif olduğu zaman da bunlarla ilgili, Bakanlığın bu
teklifle ilgili bir düzenleyici etki analizi yapması temin edilirse,
zannederim iyi bir yol haritası benimsemiş oluruz.
Kimin lehindedir,
kimin aleyhindedir? Zamanlama itibarıyla neden acildir? Bir neden acil
olduğu hususuna bile cevap veremiyorsak
Değerli kardeşlerim,
21inde ihale olacakmış. Neden acil, kim istedi, aciliyetini
Bakanlık mı istedi, istemedi mi? Bunu da bilmiyoruz. Yani,
Bakanlığın bu konuda, bizim bu sözleşmelere uyum konusunda
Acilen geçirmemiz gerekmektedir. diye bir teklifi olabilir. Elbette bu konuda
Meclis gerekeni yapabilir. O bakımdan, bu kanunları çıkartırken
gerçekten bu zamanlamalara da çok dikkat etmemiz gerekiyor.
Tabii, sözlerimi
tamamlarken, aslında belki de inşallah bu kanunla birlikte, belki bu
kanuna münhasır olmak üzere Son söz milletvekilinindir. demek yerine
belki Son söz tiryakinindir. diyerek, umarım bu kanun
vasıtasıyla gerçekten tütün mamullerinin zararlarını
asgariye indirebilecek bir yolu gösteririz. Ama, milletimizin bunu sahiplenmesi
gerekmektedir, bireysel olarak sahiplenmemiz gerekmektedir. Unutmayalım
ki, bu sigara, hem bireysel maliyet olarak sağlığımıza
hem de sosyal maliyet olarak topluma zararlı olmaktadır; aynı
zamanda, ödediğimiz vergilerin de yanlış yerlere gitmesini
sağlamaktadır. Bu bakımdan, bence bu kanun hayırlı
olmuştur. İnşallah, bu kanunun uygulanmasında görülecek
zorluklarla ilgili çıkartılacak yönetmeliklerle bu kanun daha etkili
bir şekilde uygulanmış olur.
Bu vesileyle, bu
kanuna gerek sorularıyla gerek önergeleriyle katkıda bulunan bütün
değerli arkadaşlarıma ben teşekkür ediyorum, hepinize
saygılarımı arz ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Vural.
Gruplar
adına ikinci söz talebi, Demokratik Toplum Partisi Grubu adına
Şırnak Milletvekili Sayın Hasip Kaplana aittir.
Buyurun
Sayın Kaplan.
Süreniz on
dakika.
DTP GRUBU ADINA
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ben de sözlerimin başında, biraz önce
Diyarbakırda meydana gelen acı olay nedeniyle
yaşamını yitiren yurttaşlarımıza rahmet,
yaralılara acil şifalar dilerken şu gerçeğin
altını çizmek istiyorum: Hiçbir zaman, hiçbir yerde, şiddet,
nereden gelirse gelsin, bu ülkede hiçbir sorunun çözüm adresi
olmayacaktır. Bu sorunların, bütün sorunların -kime yönelirse
yönelsin- çözüm adresinin bu yüce Meclis olduğu dikkate alınarak, bu
yüce Mecliste, bizler doğrular etrafında kenetlendiğimiz
takdirde, birlik olduğumuz takdirde, birlikte tavır koyduğumuz
takdirde, birlikte yürüdüğümüz takdirde, hep beraber bu sorunların
üstesinden gelebiliriz. Olayları şu veya bu yana çekmeden, bu
acı olaylara aynı gözle bakarak, birlikte durarak, birlikte üzerine
giderek ancak bu ülkede, bu Meclis, en asli görevini, birinci görevini yerine
getirebilir. Daha büyük acıları yaşamamak için bu tür olaylardan
büyük dersler çıkarıp, artık, birlikte diyaloğa,
uzlaşmaya, kenetlenmeye doğru gecikmeden yol almamız
gerektiğinin altını çizmek istiyorum. Bu tarihî
sorumluluğu, bu tarihî görevi, 23üncü Dönem milletvekillerinin,
halkın en büyük temsilini sağlayan bu yüce Meclisin yerine
getireceğine inanıyorum. Bugün, burada, bu acı olay nedeniyle bunları
söylerken -henüz ne olduğu, nereden olduğu, kime olduğu hiç
önemli değil, hepsi insanlarımız- insanlarımıza
yönelen eylemler karşısında birbirimizi daha iyi anlamaya,
birbirimizi daha iyi dinlemeye, birlikte olmaya daha çok ihtiyacımız
olduğu günleri yaşıyoruz ve bu Meclisin artık buna
gerçekten kararlı bir tavır koyması gerekiyor. Liderlerimiz,
gruplarımız, hepsi bu konularda, mutlaka birlikte, artık daha
etkili nasıl olabilirizin, nasıl yapabilirizin formülünü bulmak
zorundadır diye düşünüyorum.
Nasıl ki,
zaman zaman Meclise gelen yasa tasarılarında, parti
programlarımız farklı olsa da, görüşlerimiz farklı
olsa da, bu ülkede doğrular birdir. Zararlı olan bir mamulle ilgili
bir yasa tasarısını görüşürken elbette ki bütün maddeleri
bütünüyle içimize sinmedi. Belki uygulamada yarın bunun
aksaklıkları görülür, yine birlikte bu konuları konuşur,
yanlış varsa düzeltiriz. Evet, kaygılar var. AK Parti Hükûmeti
bu tasarıyı getirse de 11inci maddenin yürürlük zamanı
konusunda kafada tereddütler var. Farz edelim ki bu yasa bugün
çıkıyor zaten Meclisten ve iki gün sonra, Cumhurbaşkanından
onaylanmış olarak geldiği zaman, köy kahvelerinde, mezralarda,
en küçük birimlerdeki yerlerde, birçok yerde bunun uygulama sorunları toplumda
bir karmaşa yaratacaktır. Bu karmaşanın önlenmesinin,
elbette ki, TRTye yükümlenen o altmış dakika, tütün mamulleri ve
zararlarıyla ilgili mücadelenin eğitim programları, eğitim
seminerleri, eğitim görüşleriyle ilgili Sağlık Bakanlığının,
İçişleri Bakanlığının, ilgili
bakanlıkların, bu mamulleri üretenlerin hepsinin ve toplumun
tamamının bireyin ve toplumun sağlığını
düşünerek, bütün bu görüşler doğrultusunda, belli bir zamana
ihtiyacı olduğunu, belli bir eğitime ihtiyacı
olduğunu, belli bir yönlendirmeye ihtiyacı olduğunu da
gösteriyor. Yani, neden bu ihtiyaç gösterimi? Çünkü, yasada, gelen
tasarıyla yasalaşan biçimi arasında yasak alanları
kapsamında bir genişleme oldu. Her ne kadar, e-sigara bu kapsam içine
dâhil edilmemişse ki, bu bir eksikliktir, inanıyorum ki, bu
yakın zamanda fark edilecek, bu e-sigaranın zararlarının
tütünden daha fazla olduğu kamuoyunda anlaşılacaktır ve
bunun da önlemi alınacaktır, bu da kapsama dâhil edilecektir. Ama,
kaygımız şurada: Bunu şüphesiz bütün gruplar, AK Parti
Grubu da mutlaka önergeleriyle ki, gelen önergelerden de
anlaşılıyor
Bazı yerlerde yürürlük alanları konusunda
bir zamana ihtiyaç var zorunlu olarak. Nedir bu zaman? Diyorsunuz ki, bilmem,
şu şu lokantalarda veya şu şu iş yerlerinde sigara
içme özel birimleri yapılır. İşte, akıl hastaneleri,
yaşlılık evleri denildi, bilmem farklı yerler bu yasada
geçen. Tabii ki, yarın bu yasayı yürürlüğe koyarsanız, o
iş yeri sahiplerine de zaman tanımamış olursunuz.
Nasıl yapacak bu ayrı bölmeyi, özel bir bölmeyi? Bir restoranda, bir
otelde ayrı, özel bir bölmenin eklenmesi, öyle iki dakikalık, iki
saatlik bir iş değil, bir mühendislik olayıdır, bir
yapılabilirlik, bir zaman olayıdır elbette ki. Tabii ki bu
açıdan 11inci madde, yayımlandığı tarihte
yürürlüğe girer, şeklinde gelse de aslında, bu
tasarının içindeki maddelerin değişikliği ile bir
zaman ihtiyacının doğduğunu gösteriyor bu tür yerler için.
Bunu da makul bir şekilde aşmak gerekir diye düşünüyoruz.
Gerçekten,
yönetmelikler konusu da bir zaman konusudur. Bir kanunu
çıkardığımız zaman, bunun ince detaylarının
uygulanması yönetmeliklerden geçer. Bu yönetmeliklerin
hazırlanması, yine, yasanın uygulama ve uygulama
sorunlarıyla ilgilidir. Uygulama sorunlarını iyi gözetmeden, bu
çıkarılacak yönetmelikleri sadece kolluk güçlerine havale etmek veya
bunu belediyelerde zabıtaya havale etmek veya bulunulan iş yerlerine
havale etmenin de tek başına yeterli olmadığını,
bunun da belli bir düzen içinde hazırlanması için bir zaman
ihtiyacı olduğu görülebilir.
Bu baptan olarak,
bazı maddelerle ilgili yürürlük zamanı için bir zaman
tanınabilir, ama bu yasa, mademki bu Mecliste, Meclisimizde bütün
grupların tamamının onayını bulmuştur, kabul
görmüştür, bu yasa, kanımca, yayınlandığı
tarihte, o özellikli olan yerler ayrık tutularak, onlarla ilgili belli bir
zaman dilimi tanınarak anında yürürlüğe girmelidir. Anında
yürürlüğe girmelidir ki bu yasanın çıktığı fark
edilsin, zamana yayılan bir durumda bunun da etkisiz kalması söz
konusu olabilir diye düşünüyoruz.
Burada, temel
sıkıntı olarak grubumuzun sunduğu önergelerde sık
sık dikkatini çektiği bir konu var. Birincisi, bu, televizyon, görsel
yayın konusunda, filmler, müzikler, diziler konusunda, bu konuda gerçekten
hassas bir uygulama, bir kontrol sistemi getirmediğimiz zaman, sanatta ve
kültürde özgürlükler alanına müdahale eder gibi bir yaklaşım
içine girilmesi de bir sıkıntı yaratacaktır. Bu
sıkıntıyı aşmanın da bir yönü, icranın,
Hükûmetin, uygulamadaki göstereceği, bizim itiraz ve önerilerimizi dikkate
alarak uygulamada bu mahzurları giderecek bir yaklaşım
tarzı içine girmesinde yarar vardır.
Yine, özellikle
öngörülmeyen birtakım sıkıntılar var, bunu, bu zaman dilimi
içinde hepsini anlatmak mümkün değil. El koyma, müsadere konusunda,
arkadaşlarımız dile getirdiler, grubumuz adına da bunu
ifade ettik, bunun para yönü büyüktür. Örneğin, trophyler düzenleniyor,
spor turnuvaları düzenleniyor, birtakım logolar, tütün mamulleri
üreten firmaların farklı farklı alanlarda logolarını
görürsünüz, yani bunların, bir kaymakamlığın, bir
belediyenin bunları müsadere etmesi, bu büyük paralar, büyük transport,
uluslararası şirketlerin hukukuyla aykırı uygulamalara
gidildiği zaman, bir taraftan bu, kaş yapayım derken göz
çıkartılır uygulamasına da dönüşebilir. Bu konuda da
uygulama konusunda bir hassasiyetin geliştirilmesi gerektiğini
düşünüyoruz, çünkü büyük paralar, haksız rekabetlerin odağı
olan durumlarda, haklı yasalar, haksız bir şekilde de kötüye
kullanılabilir diye düşünüyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ekledim Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Ve burada, bu yasanın ülkemize hayırlı
olmasını diliyor ve yine, sözlerime son verirken, Diyarbakırda
yaşanan acı olayla ilgili olarak buradan son kez bir
çağrıda bulunuyorum: Başbakan Sayın Erdoğanın,
Mecliste grubu bulunan ve bulunmayan tüm siyasi partilerin lider ve grup
başkanlarını, derhâl bu acı olaylarla ilgili bir
toplantıya çağırmasını, artık, birlikte bu
olayları konuşma sürecinin başlatılmasını ve
Mecliste kararlı bir şekilde, anlayışla, birbirimizi
anlayarak, uzlaşarak, diyaloğu geliştirerek, bu ülkemizin
insanları olarak, doğusu batısıyla, kuzey güneyli,
artık, el ele vermenin zamanının geldiğini ifade etmek
istiyorum.
Bu duygularla,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DTP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
Gruplar
adına söz talepleri burada sona ermiştir.
Şimdi,
şahıslar adına, birinci söz talebi, Kütahya Milletvekili
Sayın Soner Aksoy; ikinci söz talebi, Malatya Milletvekili Sayın
Öznur Çalık; üçüncü söz talebi, İstanbul Milletvekili Sayın Hasan
Macit.
İlk söz,
Kütahya Milletvekili Sayın Soner Aksoyun.
Buyurun
Sayın Aksoy. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakika.
SONER AKSOY
(Kütahya) Muhterem Başkan, kıymetli milletvekili kardeşlerim;
konuşmakta olduğumuz 55 sıra sayılı yasa hakkında
şahsım adına söz almış bulunuyorum.
Aslında,
konuşmaktaki maksadım, sigara için, sigara içen
arkadaşlarıma yıllardır yapmış olduğum
çeşitli ikazların artık bundan sonra sona ereceğini
düşünerek, onun mutluluğu ve huzuru içerisinde bu sözü
almış bulunuyorum. İnşallah bundan sonra, sigara
içmeyenlerin sağlığına zarar veren o dumandan, sigara
içmeyenler inşallah kendilerini kurtarmış olacaklar ve böylece
biz de bu duman altında kalan insanlar olarak
sağlığımızı koruma ve kollama özgürlüğümüzü
kullanmış olacağız. Bugüne kadar bu özgürlüğümüz
baskı altında idi, sigara içenlerin özgürlüğü hâkimdi, ama
şimdi dengeli bir hâkimiyet olacak. İsteyen sigarasını yine
içecek, ama hiç olmazsa başkalarını düşünerek içecek ve
başkalarına zarar vermeyecek. Ben bu yönüyle bu yasanın çok
önemli olduğuna inanıyorum.
Milletimizin bu
yasaya sahip çıkmasından bahsetti biraz önceki konuşmacı
arkadaşlarımızdan bazıları. Milletimiz konuya sahip
çıkmıştır. Buradaki bütün gruplar bu yasaya evet
demiştir ve aleyhine konuşmamaktadırlar. Dolayısıyla,
milletimizin temsilcilerinin sahip çıktığı bir meseleye
milletimizin de sahip çıkacağına inanıyorum. Bugüne kadar
milletimiz doğru olan, güzel olan her şeye sahip çıkmıştır.
Uygulamada herhangi bir karmaşa asla olmayacaktır. Bugüne kadar
sağlığını koruma özgürlüğü olmayan
insanların bir karmaşa yaratmadığı ortadadır.
Bizler bu sıkıntıyı çekerken bir karmaşa
yaratmadık, şimdi sigarayı biraz daha başka bir yerde içmek
arzusunda olan insanların da bir karmaşa yaratmayacağına
inanıyorum. O bakımdan, bu uygulamanın suhuletli bir
şekilde, ülkemizde rahat bir şekilde uygulanacağına
inanıyorum. Okullarımızda zaten bunlarla ilgili eğitimler
de başlamıştır. Başarılı sonuçlar
alınacağına inanıyorum.
Yasanın
hayırlı olmasını diler, hepinize saygılar
sunarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Aksoy.
İkinci söz,
Malatya Milletvekili Sayın Öznur Çalıkta.
Buyurun
Sayın Çalık. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakika.
ÖZNUR ÇALIK
(Malatya) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Tütün
Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
11inci maddesi hakkında şahsım adına söz almış
bulunmaktayım.
Öncelikle, kanun
teklifi üzerinde görüşlerimi belirtmeden evvel, Diyarbakırda
yaşanılan silahlı saldırıyı nefretle
kınadığımızı ve Hükûmetimizin terör örgütü
PKKyla yapmış olduğu mücadeleyi sonuna kadar devam
ettireceğini sizlerle bir kez daha paylaşmak istiyorum ve oradaki
menfur olayı da bir kez daha kınıyorum.
Bugün, en az
terör kadar tehlikeli olan bir ürünü, sigarayı ve tütün mamullerini burada
konuşuyoruz. Sigara içen bir insan olarak, her sigara içenin bir sigaraya
başlama hikâyesinin var olduğunu düşünüyorum. Üniversite
yıllarında, gençlik yıllarında ya da arkadaşlarımızın
tavsiyesi üzerine sigaraya başlayan arkadaşlarımızın
mutlaka yüzde 90ının da aynı olan bir hikâyesinin var
olduğunu düşünüyorum. Ama, bu başlangıç hikâyelerimiz hepimizin
aynı olmasına rağmen sigarayı bırakma hikâyelerinin
hepimizce farklı olduğunu düşünüyorum ve bu konuda da,
sigarayı bırakabilmeyi göze alacak arkadaşlarımın var
olduğunu düşünüyorum. Bizler
KEMALETTİN
AYDIN (Gümüşhane) Bırak, bırak
ÖZNUR ÇALIK
(Devamla) Ben sigarayı bıraktım.
Yaklaşık
yirmi gün evvel sigarayla ilgili, tütün mamulleriyle ilgili yapmış
olduğumuz bir toplantıda
Konunun
sağlığımızı ne kadar etkilediğini,
çocuklarımızı ne kadar etkilediğini,
yakınlarımızı ne kadar etkilediğini hepimiz biliyoruz,
görüyoruz, duyuyoruz. Buna rağmen bu zararlı ürünü kullanmaya devam
ediyoruz ve bunu, sigarayı kullanmanın ne kadar
sıkıntılı olduğunu bilmemize rağmen bu kötü
alışkanlıktan kurtulmak için hepimiz farklı mücadeleler
verdik. Ama şunu görüyorum ki arkadaşlar, sigara içmek evet güzeldi
ama içmemek çok daha güzel, çünkü ben çevremi seviyorum, ailemi seviyorum,
çocuklarımı seviyorum ve ülkemi seviyorum. Dolayısıyla tüm
sigara içen arkadaşlarımın bu konuda kendisini de sevdiklerini
düşünerek sigarayı bırakmaları gerektiğini
düşünüyorum. 2008 ve bundan sonrasının da sigara bırakma
yılı olması gerektiğini düşünüyorum ve Değerli
Milletvekilimiz Sayın Necdet Ünüvar Hocamızın söylemiş
olduğu bir söz vardır, diyor ki: "Eşiniz için,
çocuklarınız için, anneniz için, yakınlarınız için ve
ülkeniz için lütfen sigara içmeyin."
Biz sigara
içmeyen bir Meclis olmak istiyoruz toplumun önde gelen ve toplumun seçmiş
olduğu bireyler olarak, özellikle hanımlar olarak, ki toplumda
hanımların sigara içim oranının giderek
arttığını düşünüyoruz ve bunu da istatistikler çok net
bir şekilde tespit etmiş vaziyette. Dolayısıyla,
sigaranın bizi bırakmadan bizim onu bırakabileceğimizi tüm
topluma ve Türkiye'ye göstermemiz gerektiği kanaatindeyim. Akciğer
kanseri olmadan, karaciğer kanseri olmadan, mide kanseri olmadan,
gırtlak kanseri olmadan, mide ülseri olmadan, astım hastası
olmadan sigarayı bırakabileceğimizi hem kendimize hem de içinde
yaşadığımız topluma göstermemiz gerektiği
kanaatindeyim. Bu mücadelede bize çok büyük destek olan, öncelikle bu yasanın
bu Meclise gelmesine vesile olan Sağlık Komisyonu
Başkanımız Sayın Cevdet Erdöl'e ve tabii ki bu teklifin
sahiplerinden Sayın Sağlık Bakanıma ve hepimizi
cesaretlendiren Sayın Başbakanımıza ben teşekkürü borç
biliyorum. Gerçekten, dumansız bir ülkeye ihtiyacımız var.
Yeteri derecede zaten sisli bir dünyada yaşıyoruz, bir de biz
sigarayla dünyamızı kirletmeyelim, ülkemizi kirletmeyelim diye
düşünüyorum.
Yaklaşık
geçen haftadan beri sigara ve tütün mamulleriyle ilgili zararlarını
istatistiksel bilgilerle çok net bir şekilde konuşmuş
vaziyetteyiz. Yani bütçemizin yüzde kaçını biz sigaraya veriyoruz ve
hastalıklarla mücadeleye veriyoruz? Bunları düşünecek olursak,
bir günde 1 paket sigara içen bir insan, günlük 5 milyon lira sigara
parası veriyor. Eğer, bir ayda, 5le çarpacak olursak 150 milyon lira
eder.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum Sayın Çalık.
ÖZNUR ÇALIK
(Devamla) Sayın Başkanım, bu esnada bu Meclisten, bu kürsüden,
sigara içen tüm arkadaşlarımızı sigara bırakmaya davet
ediyorum. Size de bakıyorum, sigarasız bir toplum diyorum ve
aylık 150 milyonluk paramızı da biz öğrenci okutmaya, burs
vermeye, çok daha faydalı işlere harcamaya yöneltebiliriz. Mecliste
sigara bırakan arkadaşlarımızın sayısının
da her geçen gün arttığını biliyorum. Bu yasayla birlikte
sigarayı bırakacak olan arkadaşlarımız da
Biraz sonra
konuşmasını yapacak olan Kemalettin Bey de sigarayı
herhâlde bu yasayla birlikte bırakacak. Sayın Mücahit
Fındıklı aramızdaysa, o da sigarayı
bıraktığını bir kez daha bu yasayla birlikte ilan etti.
Her geçen gün yasamızın da getirisiyle birlikte sigara bırakan
arkadaşlarımızın sayısı artıyor.
Diğer
partiden arkadaşlarımızın da
bırakacağını düşünüyorum ve yasanın ülkemize,
şahsımıza, ailemize, hepimize hayırlı
olmasını temenni ediyorum ve saygılar sunuyorum.
Sağ olun.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Çalık.
Evet, bu
mücadelede bütün milletvekillerine başarılar diliyorum. Tabii,
tiryakilerin adına hiç konuşan olmadı.
Evet, şimdi,
madde üzerinde soru-cevap işlemine geçiyoruz.
Buyurun
Sayın Ağyüz.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Sayın Başkanım, Sayın
Bakanım; çok güzel bir yasa. Eksikleri, yanlışları
uygulamada inşallah giderilir. Yalnız, halkımız bunu sigara
içmeyi disipline etmek olarak algılamıyor, sigarayı yasaklama
yasası olarak algılıyor, bunun üzerinde durmak lazım.
Ayrıca da
Tekel sigara fabrikası özelleştirilirken, ocak ayı içerisinde
teklifler alınırken bu yasanın böyle alelaceleye getirilmesi,
özelleştirmeyle çakışması acaba bir tesadüf müdür? Çünkü,
enerjide gördük, enerji dağıtım ve üretim tesisleri
özelleştirilirken Hükûmetiniz zam yaptı ve periyodik zam yaptı.
Bu çok dikkat çekici bir olaydır. Bu yolla, özelleştirmenin
değerini düşürmeyi sağlamak gibi bir sonuç doğmaz mı?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Bakan, buyurun.
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Değerli Milletvekilimize önce bu
kanunun bir sigarayı yasaklama kanunu değil de disiplin altına
alma, daha doğrusu sigaradan geleceğimizi koruma kanunu olduğu
hususundaki değerlendirmesi için teşekkür ediyorum. Bunu hepimiz
aslında vurgulamalıyız.
Birçok
arkadaşım, değerli milletvekilimiz, yasanın getirilmesiyle
Tekelin özelleştirilmesinin birbirine yakın zamanlarda olması
noktasını dile getirdiler. Aslında, değerli
arkadaşlarım, konu çok açık, net. Bakınız, biz bir
Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesi imzaladık ve 2004 yılında
yüce Meclis bu çerçeve sözleşmeyi burada kanunlaştırdı.
Daha sonra, 2005 yılında da bu, uluslararası bir sözleşme
hâline geldi ve Birleşmiş Milletlerde çok kısa süre içerisinde
büyük sayıda ülkenin katıldığı bir sözleşme
olarak da tarihe geçti. Dolayısıyla, biz zaten hukukumuz
açısından, bu çerçeve kontrol sözleşmesiyle, bugün bu yasayla
burada yaptığımız işleri ve Tütün Kontrolü Eylem
Planımızda yapmayı planladığımız
işleri taahhüt etmiş durumdaydık. Dolayısıyla, iç
hukukumuzda bu kanunla somutlaştırmamız gereken bazı
hususların, daha doğrusu, hususlardan bir kısmını
somutlaştırmış oluyoruz. Anılan sözleşmenin
-tekrar ifade ediyorum- 25/11/2004 tarihinde 5261 sayılı Kanunla
onaylandığını, ben yüce Meclisimize bir kere daha
hatırlatmak istiyorum.
Bu kanun Tekelin
özelleştirilmesi sırasında gündeme getirilmiş bir kanun
değildir. Biz, ülke olarak anılan sözleşmeyi 2004
yılında imzalamış olduğumuz için, taraflar o tarihten
itibaren pozisyonlarını buna göre yapmaktadırlar. Yani, Tekelin
özelleştirilmesi ihalesine girecek herkes, Türkiye Cumhuriyetinin böyle
bir sözleşmeye taraf olduğunu ve Meclisin de bunu onayladığını
bilmektedir. Dolayısıyla, kanaatimce, bu tür spekülasyonlarla
meseleyi tartışmak, aslında yaptığımız güzel
işe gölge düşürmek anlamına gelebilir ki, ben bunun
yapılmamasının yüce Meclisimizce tercih edilmesi gerektiğine
inanıyorum. Güzel bir iş yaptık, güzel bir iş
yapıyoruz birlikte. O zaman, gereksiz spekülasyonlarla buna gölge
düşmesine de müsaade etmemeliyiz diye düşünüyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Baytok
NESRİN
BAYTOK (Ankara) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Benim Sayın
Bakana üç tane sorum olacak:
1) Türkiyede ele
geçen kaçak sigara markaları ve oranlarıyla ilgili bir bilgi sahibi
miyiz?
2) Iraka ve
İrana giden ihraç veya transit sigara markalarının miktarı
ve markaları belli mi?
3) Sigara
bağımlılığını artırıcı etken
olan kimyasal katkı maddelerinin laboratuvarda,
Hıfzıssıhhada kontrolü yapılmış mıdır?
Bununla ilgili madde bağımlılığı sorgulaması
yapılmış mıdır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Bakan
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Sayın Milletvekilimizin sorusuna
yazılı olarak cevap vermemiz gerekecek. Çünkü, sigara markaları
ve miktarlarıyla ilgili bir soru sordu. Takdir edersiniz ki bunların
bilgisine ben şu anda detaylı olarak sahip değilim.
Sigara
bağımlılığı yapabilecek maddelerle ilgili olarak,
bugün veya yarın ülkemize sokulabilecek maddelerle ilgili olarak
Hıfzıssıhhamızda gerekli tetkikleri yapabilecek
durumdayız. Gerekli durumlarda üniversitelerimizle de bu hususta irtibat
kuruyoruz.
Eğer, söz
konusu sorunuzun sebebi bu son günlerde ortaya çıkan elektronik sigarayla
ilgiliyse, dünkü oturumda da buna bir nebze temas etme imkânını
bulmuştum bir soru dolayısıyla, bu hususta gerçekten sadece
elektronik sigarayla ilgili olarak değil, gümrük birliği
mevzuatıyla ilgili olarak piyasa denetlemesi konusunda mevzuatımızı
geliştirmek gerektiğine inanıyorum ben. Dolayısıyla,
önümüzdeki günlerde ilgili bakanlıklarla birlikte bu mevzuatı
geliştireceğiz. Bakanlıklarımızla irtibat kurduk ve ön
çalışmalara başladık.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 55 sıra sayılı Kanun Teklifinin 10 uncu maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Bekir
Bozdağ Nursuna
Memecan Ayşe
Türkmenoğlu
Yozgat İstanbul Konya
Cevdet
Erdöl Ünal
Kacır
Trabzon İstanbul
Madde 10 Bu Kanunun;
3 üncü maddesi ile değiştirilen 4207 sayılı Kanunun 2 nci
maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi hükmü yayımı
tarihinden 18 ay, diğer hükümleri ise yayımı tarihinden 4 ay
sonra yürürlüğe girer.
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) Yüksek heyetin
takdirlerine bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılıyoruz Değerli
Başkanım.
BEKİR
BOZDAĞ (Yozgat) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Özel
hukuk kişilerine ait olan lokantalar ile kahvehane, kafeterya, birahane
gibi eğlence hizmeti verilen işletmelere geçiş süresi
öngörülmüştür.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
11inci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 11 - Bu
Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN
Gruplar adına söz talebi yok.
Şahıslar
adına Diyarbakır Milletvekili Sayın Abdurrahman Kurt, Kocaeli
Milletvekili Sayın Azize Sibel Gönül, İstanbul Milletvekili
Sayın Hasan Macit.
Diyarbakır
Milletvekili Sayın Abdurrahman Kurt, buyurun. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakika.
ABDURRAHMAN KURT
(Diyarbakır) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sözlerime, bugün akşam saatlerinde Diyarbakırda yaşanan
vahşi terör saldırısında hayatını yitirenlerin
acılı ailelerine başsağlığı ve
yaralılarımıza da acil şifalar dileyerek başlamak
istiyorum.
Maalesef,
aldığımız son bilgiler ışığında,
şehrimiz Diyarbakırda 4 ölü, 68 yaralımız
bulunmaktadır. Belki, bugün, aslında bu Meclis ve bu Meclisten
yansıyan ışık, şiddet ve terörün ülkemizde
yaşanan hiçbir sorunun çözümüne katkı sunmayacağı,
sunamayacağı bilincini kökleştirmek üzere bir algı
birliğine gitmesi gereken bir zaman dilimini yaşamakta. Bu yüzden,
halkımızın neredeyse bütün katmanlarını temsil eden bu
Meclis, ülkemizde yaşanan hiçbir soruna karşı şiddetin ve
terörün çözüm geliştiremeyeceğini hep birlikte algılamak ve
topluma yaymak durumundadır.
Bugün
Diyarbakırda, yarın başka
bir yerde, öbür gün başka bir yerde yaşanacak hiçbir
şiddet, hiçbir terör eylemi, hiçbir vahşi saldırı bu
ülkenin insanının kardeşliğine katkı
sunmayacağı gibi buna düşmanlıktan başka bir şey
de üretmeyecektir.
Bu anlamda
bizler, belki bu yaşanan vahşi terör olayından şunu, önce,
kendimiz çıkarmalıyız: Bu Meclis -ki bugün ülkemiz
vatandaşlarının neredeyse bütün katmanlarını temsil
ediyor, ki bu bütün demokratik talep ve algı sahipleri tarafından bir
şans olarak nitelendiriliyor- artık, bugünden başlayarak
toplumda bir anlayışın başka bir anlayışa egemen
olarak ülkeyi ele geçirmek yerine, herkese özgürlük, herkese adalet, herkese
kardeşlik duygusunu yaşatacak bir anlayışla hareket
etmeli...
OKTAY VURAL
(İzmir) Zaten kardeşiz. Düşmanlık mı var?
ABDURRAHMAN KURT
(Devamla)
ve herkesin Türkiyesini yaratmak için, herkesin özgür
olduğu, herkesin vatandaşlık gururu ve onurunu rahat
taşıyabildiği bir bilinci yaratmak için ve şiddet ve terör
pazarlamacılarının önünde bir kale gibi, bir set gibi durabilmek
için bir araya gelmek, kenetlenmek durumundadır.
Bu duygularla,
ben, bugün yaşanan olayın ülkemizde son vahşi terör eylemi
olmasını umut ediyorum ve hepimizi, bu olaylar üzerinden siyaset
yapmaksızın bir araya gelerek, bütün insanlarımızı,
bütün vatandaşlarımızı, başta yaşam hakları
olmak üzere bütün temel hak ve hürriyetlerini kutsayarak, el ele, omuz omuza,
yeniden herkesin Türkiyesini yaratmaya ve oluşturmaya
çalışacağımız bir düzlemde siyaset yapmanın
bilincini ve dileğini taşıyarak, hepinizi en derin
saygılarımla selamlıyorum ve tekrar, hayatlarını
yitiren insanlarımızın ailelerine başsağlığı
ve yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kurt.
Kocaeli
Milletvekili Sayın Azize Sibel Gönül
Buyurun
Sayın Gönül. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakika.
AZİZE
SİBEL GÖNÜL (Kocaeli) Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; Diyarbakırda yaşanan menfur
saldırıyı şiddetle kınıyorum ve 2008
yılında aynı üzüntülerin yaşanmaması dileğiyle,
2008 yılının başta ülkemiz olmak üzere dünyada huzur ve
barış getirmesini temenni ederek, hepinize saygılar sunuyorum.
Tütün Mamullerinin
Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 11nci maddesi üzerinde söz
almış bulunuyorum. Geçen perşembe günü
başladığımız kanun teklifinin bugün sonuna geliyoruz.
Bu konuda konuşan tüm değerli milletvekili arkadaşlarım,
tütün mamullerinin, sigaranın sağlığa, çevreye, bütçeye
verdiği zararlardan bahsettiler. Evet, bu bir etkileşim olayı
arkadaşlar. Dolayısıyla, sigarayı kullananların da
kullanmayanların da zararından korunması amacı, bu kanunu
çok önemli kılmaktadır. Bu kanunun hazırlanmasında
emeği geçen arkadaşlara canıgönülden teşekkür ediyorum.
Kanunun hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ederek,
hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Gönül.
Madde üzerinde soru-cevap
işlemine geçiyorum.
Sayın Akcan
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) Efendim, Sayın Bakanımın affına
sığınarak sormak durumundayım.
Şimdi, 2004
yılında imzalanan bir sözleşme vardı, ondan bahsedildi. O
zaman bu sözleşme vardı da 2007ye kadar neden bu konu bir hükûmet
tasarısı olarak değil de bir milletvekilimizin teklifi olarak
buraya getirildi? Bunu sorma ihtiyacı hissettim gerçekten, o nedenle
soruyorum.
İkincisi de,
eğer bu konu bu kadar acilse, o zaman neden bir önceki maddede verilen bir
önergeye, on sekiz aylık ve dört aylık erteleme önergesine Hükûmet
olarak katılıyorsunuz? Bunu da gerçekten merak ediyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Yıldız
SACİD YILDIZ
(İstanbul) Sayın Başkan, Sayın Bakan; teşekkür
ederim.
Şimdi, biz,
geçen perşembeden beri bu yasa çıksın diye burada
uğraştık. Bütün gruplar hemfikir içinde, itiraz eden de
olmadı, ama bugün baktım ki, bu kanunun uygulanması on sekiz ay
ertelendi. Bu, alelacele ettiğimiz bir şeyde, bazı şeyler
niye bu kadar, on sekiz ay erteleniyor, onu anlamadım. Hatta Biz geç
kaldık. dedik burada, kürsüye çıkan hemen her
arkadaşımız Kırsal kesimde uygulamalar başladı,
biz niye geç kaldık? dedik. On sekiz ay uzun bir süre bu hazırlık
için, daha evvel böyle konuşmalarımızda, sanki altı ay, sekiz
ay makul gibi dendi. Bunu öğrenmek istiyorum.
Bir sorum daha
var: Tütün Kurumu denetim yapıyor mu? Kaç ilde bayi denetimi yapıyor?
Bunu öğrenmek istiyorum. Sigara lobisinin de bu geciktirmede etkisi oldu
mu diye düşünmeden edemiyoruz açıkçası.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Bakan
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Şimdi, aslında, tabii,
mantık yürütürsek, çok farklı mantıklar yürütebiliriz
değerli arkadaşlar. Bu kadar güzel bir işi birlikte
yaptıktan sonra, bence işin olumlu tarafına bakmamız lazım.
Birincisi, biz bu
kontrol sözleşmesini imzaya gittiğimizde, bunun görüşmelerine
gittiğimizde, Sayın Cevdet Erdöl ve arkadaşları, bu kanun
teklifini Meclisimize getirmişlerdi. Hani Niçin teklifle geldi,
tasarıyla gelmedi? dediniz.
Ayrıca, biz
Değerli Komisyon Başkanımız ve teklifi veren milletvekili
arkadaşlarımız ve Komisyonumuzla birlikte, uzun süre,
Bakanlık olarak, takdir edersiniz ki bu teklifin üzerinde de birlikte
çalıştık. Yani, teklif olarak verilmiş, tasarı olarak
verilmiş, bence bunların önemi yok. Önemli olan iradedir, burada
halkın iradesini hep birlikte nasıl
yansıttığımızdır, nasıl yansıtmayı
amaçladığımızdır, yani maksat hasıl
olmuştur.
Kanunun
çıkarılması acilse neden dört ay ertelediniz, on sekiz ay
uygulamayı geciktirdiniz? soruları var. Benzeri soruyu diğer
milletvekili arkadaşımız da sordu. Aslında, on sekiz
aylık süre, yalnızca kahvehaneler ve benzeri mekânlarla ilgili olarak
verilen bir süredir. Dünya Sağlık Örgütünün ilgili metinleri
incelendiğinde görülecektir ki, Dünya Sağlık Örgütü de bu
geçiş süreci açısından bu kabil yerlerde, yani kahvehaneler,
barlar, birahaneler, lokantalar, kafeteryalar, benzeri yerlerde bir buçuk ile
iki senelik bir geçiş süreci öngörmektedir.
Biz, bu kanunu
yüce Meclisimize getirdiğimizde, daha önce de, bu süreçte de Dünya
Sağlık Örgütüyle sürekli olarak birlikte çalışıyoruz,
çalıştık ve bu önerilerin işimizi
kolaylaştıracağını düşündüğümüz için
getirilen bu önergeyi destekledik.
Dört aylık
süre de aslında çok kısa bir süredir. Bakın, diyelim ki
televizyonlarımız ayda doksan dakika yayın yapacaklar. Böyle bir
kural getirdik ve bu yayınların hazırlanması gerekecek. Bu
yayınların hem de çağdaş iletişim
mantığıyla, sosyal psikoloji mantığıyla
hazırlanması gerekecek. Bunlar için, gerçekten, biraz zamana ihtiyaç
var. Onun için, burada iyi niyetten hiç kimse şüphe etmemelidir. Bütün
mesele, kanunun uygulamasını doğru biçimde yapabilmektir.
Tütünle ilgili
kurulun bu husustaki takipleriyle ilgili olarak, müsaade ederseniz,
yazılı olarak cevap verelim.
Tabiidir ki, bu
kadar yüksek iradeyi gösteren bir Hükûmet, bir Meclis komisyonu veya
komisyonları ve Türkiye Büyük Millet Meclisi, sigara lobilerinin
çabalarından veya bu husustaki çalışmalarından
etkilenmemiştir. Bugün yaptığımız kanun, hep birlikte
yaptığımız, milletin iradesini ortaya koyduğumuz bu
kanun, kanaatimce bu soruya en güzel cevaptır.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Teklifin tümü açık
oylamaya tabidir. Fakat oylamaya geçmeden, İç Tüzükün 86ncı
maddesine göre, kanun teklifinin sahibi Sayın Cevdet Erdölün hem oyunun
rengini belli etmek üzere hem de lehinde, kanun hakkında konuşmak
üzere kendisine söz veriyorum.
Buyurun. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
Söz süreniz
beş dakika.
CEVDET ERDÖL
(Trabzon) Saygıdeğer Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi en kalbî duygularımla selamlıyorum.
Mutlu bir
gündeyiz ama maalesef mutluluğumuzu gölgeleyen terör olayını
lanetleyerek sözlerime başlamak istiyorum, çünkü çok üzücü bir haber
aldık. Gerçekten, üzülen ailelere
Ölenlere Allahtan rahmet diliyorum,
ailelerine baş sağlığı diliyorum. Keşke, daha
mutlu bir haberle başlayabilsek.
Biraz önce
değerli arkadaşlarımla konuşurken, konuşmalar
sırasında -kayıtlara geçmesi bakımından- çerçeve
4üncü maddede Diğer koruyucu önlemler Madde 3
başlığı altında 6ncı fıkrada Televizyonda
yayınlanan programlarda, filmlerde, dizilerde, müzik kliplerinde, reklam
ve tanıtım filmlerinde tütün ürünleri kullanılamaz,
görüntülerine yer verilemez. ibaresinden maksat, burada asla belgeseller ve
dokümanter filmler değildir. Bunlarla ilgili tutanaklara geçmesi
bakımından arz ediyorum ki belgeseller ve dokümanter filmler gerekli
yönetmelikler çerçevesinde televizyonlarda yayınlanabileceklerdir. Bunu
ifade ediyorum.
İnsan
sağlığına verdiğimiz değeri gösteren en önemli
yasayı, değerli arkadaşlarım, hep birlikte, sigarayı
içeni içmeyeni, iktidarı muhalefeti hep birlikte, el ele vererek
yasalaştırmak üzereyiz. Hepinize katkılarınızdan
dolayı teşekkür ediyorum. Tabii ki değerli grup başkan
vekillerimize ve siz değerli milletvekillerine olduğu gibi, aynı
zamanda emeği geçen diğer tüm bürokrat ve diğer
arkadaşlarımıza da teşekkür ediyorum. Adalet Komisyonu
Başkanımıza ve tüm üyelerine -Başkanlık
Divanımıza geçen konuşmamda teşekkür etmemiştim, henüz
işlem bitmemişti- değerli Meclis Başkanımıza,
Başkanlık Divanımızdaki Başkan Vekilimize ve
diğer Divan üyelerine, Sağlık Bakanımıza özellikle
teşekkür ediyorum.
Bundan sonra
artık kanun hepimizin kanunu oldu. Teklif olarak bizlerin, ama bundan
sonra iktidar-muhalefet hepimizin kanunu. Toplumumuzun buna sahip
çıkması gerekiyor. Bunda da yazılı ve görsel medyaya çok
görev düşüyor. Ben yazılı ve görsel medya mensuplarına
hassaten teşekkür ediyorum ki bu süreç içerisinde bizleri
cesaretlendirdiler, desteklediler. Desteklerinin devamını ben
bekliyorum.
Burada, asla,
tabii yasak kavramının kullanılmamasını ben
özellikle talep ediyorum. Çünkü, bu özgürlüklerin
paylaşımıdır. Yani, sigara içenlerle içmeyenlerin
özgürlüklerinin paylaşımıyla ilgili bir kanundur. Yani yasak
tabirine de ben katılmıyorum. Onun için, bu yasak kelimesini de çok
kullanmanın uygun olmadığını düşünüyorum.
Emeği geçen
herkese, katkı veren herkese çok teşekkür ediyorum ve en kalbî
duygularımla sizleri selamlarken, yasanın milletimize, memleketimize
hayırlı olmasını diliyor, tekrar terör belasından
milletimizi, memleketimizi Allah kurtarsın diyorum, hepinizi saygıyla
selamlıyorum efendim. Sağ olun. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Erdöl.
Şimdi,
teklif hakkında aleyhte söz talebi var.
İstanbul
Milletvekili Sayın Hasan Macit.
Buyurun
Sayın Macit.
Süreniz beş
dakika.
HASAN MACİT
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
şahsım ve Demokratik Sol Parti adına hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Son söz olarak
oyumuzun rengini belirtmek üzere aleyhte söz aldık. Aleyhte
almamızın nedeni ve zorlaması sayın AKP Grubuna aittir.
Aslında biz bu yasanın lehindeyiz, bu yasanın
çıkmasını istiyoruz. Ama daha önce bu düşüncelerimizi çok
fazla ifade edemediğimiz için bu fırsatı değerlendirmek
istedim, o nedenle aleyhte aldım, ama yasa hayırlı, uğurlu
olsun, olumlu yönde oy kullanacağız.
MEHMET EMİN
TUTAN (Bursa) Bir hakkı kötüye kullanıyorsun yani.
BAŞKAN
Hileişeriye yaptınız.
HASAN MACİT
(Devamla) Benim
Eğer bu hakkı kötüye kullanmaysa, sayın AKP
yetkililerinin de kötüye kullandığının bir gerçeğidir.
MEHMET EMİN
TUTAN (Bursa) Yapmayın! Ne demek yani?
HASAN MACİT (Devamla)
Değerli arkadaşlar, yasanın ismi Tütün Mamullerinin
Zararlarının Önlenmesine Dair
Biz, tütün mamullerini kullanan
insanlarımızın nerede tütün mamullerini içeceği veya
içmeyeceğiyle ilgili düzenleme yaptık, ama tütün mamullerini kullanan
insanların açık havada içerken hijyenik ortamda
hazırlanmamış bir tütün mamulünü kullandığı zaman
o insana normalinde sigaranın vereceği zarardan daha fazla zarar
vereceğini de biliyoruz. Ama bununla ilgili bu yasada bir düzenleme ne
yazık ki yok.
Efendim, nereden
çıktı hijyenik ortamda hazırlanmayan tütün mamulleri? Elimde
2003 ve 2006 yılları arasında gümrük ve tekel
müfettişlerinin hazırladıkları raporlar var. Bu raporlara
göre, Tekelden ucuz tütün alarak bir şekilde bu tütünlerin yurt
dışına çıkarıldığı ve yurt
dışında Türk Tekel sigaralarına dönüştürülerek kaçak
olarak yurda girdiği ve Türkiye sınırları içerisinde
kullanımının arttığı yazılıyor. Bu
nedenle ülke kaynaklarının katrilyonlarca lira eski tabirle,
milyarlarca YTLnin kayıp olduğu, vergi olarak kayıp olduğu
görülüyor ve yazılıyor burada. Ne yazık ki bu 2003 ve 2006
yılları arasında doğu ve güneydoğu illerimizde yüzde
98 oranında pazar kaybı olduğu, yani Tekelin veyahut da yasal
olarak sigara satan firmaların pazar kaybının kaçak sigaraya
terk edildiği tespit edilmiş. Bu bağlamda, yani kaçak
sigaranın yüzde 98 oranında orada tüketildiği görülüyor.
Değerli
arkadaşlar, bu, küçümsenecek bir rakam değildir, hem de AKPnin
beş yıllık süresi içerisinde, 2003 ile 2006 arasındaki
yüzde 98lik oranı. Aynı süre içerisinde Tekelde nasıl ucuz
tütün satıldığı ve bu ucuz tütün satılmayla ilgili
oradaki görevlilerin yaptığı suistimali belgeleyen Tekel
müfettişlerinin raporları var. Şimdi, o kurumun Genel Müdürü
-dünkü konuşmamda söyledim- bir üst makama terfi ettirildi.
Ne yazık ki
-biraz önce tüm arkadaşlarımızın lanetlediği terör
saldırısını ben de kınıyorum, ölenlerimize,
şehit olanlarımıza Allahtan rahmet, yakınlarına
başsağlığı diliyorum- bu kaçak tütünden ve kaçak
sigara mamullerinden terör örgütünün pay aldığı Tekel
müfettişleri tarafından tespit edilmiş. Niçin bunların
üzerine gitmiyoruz, niçin? Niçin -akaryakıt
kaçakçılığında olduğu gibi, tütün mamullerinin ve hele
hele resmî kurumlarımızı bu işe alet eden bir şekilde-
müfettiş raporlarının gereği yerine getirilmiyor?
Değerli
arkadaşlar, buradan kaçak olarak gelen sigaraların, ben, hijyenik
ortamlarda üretildiğini ve insan sağlığına
zararlı olduğunu, zaten sigara zararlı ama normal sigaradan daha
tehlikeli olduğunu düşünüyorum. Bununla ilgili bu yasada bir maddenin
olması gerekmez miydi? Elbette olması gerekirdi. Madem bu
yasanın ismi tütün mamullerinin zararlarının önlenmesidir,
bundan daha zararlı, daha tehlikeli bir olay olabilir mi? Hem bu yolla
terör örgütüne para aktarılacak hem bu yolla devletin kaynakları
gidecek hem bu yolla üretilen mamullerin içicileri,
kullanıcıları tarafından daha fazla
sağlığı tehdit edilecek
Bu yasada unutulmuş veya
atlanmış, bilerek veya bilmeyerek konulmayan maddeler var.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir
dakika ek süre veriyorum. Lütfen tamamlayın.
HASAN MACİT
(Devamla) Bunların da bu yasada bulunması gerekirdi diye
düşünüyorum, bulunmadığı için bir eksikliktir diye
düşünüyorum ve sayın AKP Hükûmetini, yürütmeyi, özellikle
kaçakçılık olaylarının üzerine gitmesi ve etkin önlemler
alması konusunda uyarıyorum. Çünkü, kaçakçılık raporunda,
akaryakıt kaçakçılığıyla ilgili raporda, Komisyon
Başkanı AKP Milletvekili bir arkadaşın 2005te
yazdığı raporda terör örgütünün yılda akaryakıt
kaçakçılığından 300 milyon dolar civarında bir gelir
elde ettiği yazılıyor. Bugünkü baktığımız
rakamlarda ne yazık ki trafikteki araç sayısı
arttığı hâlde petrol tüketiminde azalma var. Demek ki bu kaynak
daha da büyüdü, daha da çoğaldı. Bu nedenle etkin tedbir
alınmasını talep ediyorum, istiyorum bir milletvekili, bir
yurttaş olarak.
Kanunun
hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum. Türk toplumuna
yararlar getirmesini, sağlıklı günler getirmesini diliyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (DSP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Macit.
Teklifin tümü
açık oylamaya tabidir.
Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Oylama için 3
dakika süre vereceğim. Bu süre içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik
personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme
giremeyen üyelerin oy pusulalarını oylama için öngörülen 3
dakikalık süre içinde Başkanlığa ulaştırmalarını
rica ediyorum.
Ayrıca,
vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy
kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve
soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını
yine oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
açık oylama sonucunu açıklıyorum:
Kabul : 240
Ret
: 2
Çekimser : 6 (x)
Böylece, teklif
kanunlaşmıştır, hayırlı olsun.
Sayın
Bakanın teşekkür
SAĞLIK
BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Yapmayacağım.
BAŞKAN
Yapmayacak mısınız? Peki, ben sizin adınıza
söyleyeyim.
Sağlık
Bakanı ve Komisyon Başkanı, bütün milletvekillerine
teşekkür ediyorlar.
2nci sırada
yer alan, Ses ve Gaz Fişeği Atabilen Silahlar Hakkında Kanun
Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
2.- Ses ve Gaz Fişeği Atabilen Silahlar
Hakkında Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu
(1/437) (S. Sayısı: 54)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Hükûmet? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü
sırada yer alan, Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla
Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlıyoruz.
3.- Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla
Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/335) (S. Sayısı: 56)
(xx)
BAŞKAN
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon raporu
56 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
(x)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa
eklidir.
(xx)
56 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Sayın
milletvekilleri, alınan karar gereğince bu tasarı İç
Tüzükün 91inci maddesi kapsamında görüşülecektir. Bu nedenle
tasarı, tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanıp maddelerine
geçilmesi kabul edildikten sonra bölümler hâlinde görüşülecek ve
bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı oylanacaktır.
Tasarının
tümü üzerinde söz isteyen, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Mersin
Milletvekili Sayın İsa Gök.
Buyurun
Sayın Gök. (CHP sıralarından alkışlar)
Söz süreniz yirmi
dakika.
CHP GRUBU ADINA
İSA GÖK (Mersin) Sayın Başkan, süre başladı ama
salon henüz hazır değil, bir uyarıdan sonra isterseniz
başlayayım.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sigara içmeye gittiler.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, sükûnet içerisinde Sayın Hatibi dinlersek
faydalı olacak.
Buyurun
Sayın Gök.
İSA GÖK
(Devamla) Ama süre benden geçti değil mi Sayın Başkan, sürem
alındı?
BAŞKAN
Yirmi iki saniyeniz geçti, üstüne eklerim.
Buyurun siz.
İSA GÖK
(Devamla) Teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, 56 sıra sayılı Temel
Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Tasarı
hakkında grup adına konuşacağım.
Tabii bu kanun
çok orijinal bir kanun. Herhalde, Meclis tarihinde böyle bir kanun bir daha
gelmez. O yüzden çok şanslı vekillersiniz. Bunu iyi idrak etmek
lazım. Şöyle ki: Sanıyorum -ki araştırdık,
artık eminiz de- 230 civarı kanunda uyum adı altında
değişiklik yapılan 651 maddelik başka bir kanun, Türkiye
Cumhuriyeti tarihinde Meclise gelmedi. Bundan sonra da gelmez herhâlde,
umarız gelmez. Çünkü, bu torba kanun mantığı Türkiyeye
çok ciddi zararlar veriyor. Uygulama aşamasında biz
uygulayıcılar olarak çok zararını gördük. Kanunun adı
a içinde var b maddesi. Kürsüdekiler, vatandaş,
uygulayıcılar Bu kanun neyi anlatıyor? diye
başlığına bakmak yerine hep altını
karıştırıyorduk. O mantığın devamı bir
kanun. Çok tehlikeli bir kanun o anlamda.
Tabii, bu kanunu,
biz grubumuz olarak, grup kararımızla kürsünün dediğimiz
adliyelerin, Kabahatler Kanununu uygulayacak olan mülki amirlerin,
savcıların, hâkimlerin ve Yargıtayın ihtiyacına
binaen, bir sürü sakatlığı olmasına rağmen -huzurumuza
getiriliş şeklinin sakatlığından başlamak üzere-
Türkiyenin çıkarı için, yargı teşkilatının
çıkarı için, bazı suçlular zaman aşımından
kurtaramasınlar kendilerini diye destekliyoruz. O yüzden bu kanuna
karşı muhalefet değil, desteğimizi vereceğiz ama
uygulama ve önümüze getirilme yanlışlıklarını da arz
etmek lazım.
Bu kanunun zaten
başına gelmeyen kalmamış. Biraz tarihe bakarsak,
geçmiş dönem Parlamentomuzda ve Adalet Komisyonumuzda
Şu anki
Komisyonumuza laf söylemiyorum Sayın Başkanım Hakkı Bey,
asla laf söylemiyorum, çünkü iyi çalışıldı, ama hatalar
yine var. Geçen dönem Adalet Komisyonunda, arkadaşlar, 651 madde yokken bu
230u aşkın kanunda yer alan değişiklik tam dört maddede
geliyor. 1inci madde 170 tane kanunda değişiklik içeriyor, 2nci
madde 60ı aşan kanunda değişiklik içeriyor, 3üncü madde
ve 4üncü madde yürürlük ve uygulama. İkinci bir örneği var mı?
Varsa bildirsin. Yok. Bu kanunu hazırlayanı tebrik etmek lazım.
Tabii kanunun
başına gelen bununla da kalmamış. Komisyona geliyor dört
madde. Komisyonda inceleniyor bu kanun, ama tabii madde olarak inceleniyor.
İşte, alt komisyonlar oluşmuş galiba belli bir süre için,
çalışmalar olmuş, ama yine Komisyondan dört madde olarak
geçiyor. Şimdiki Komisyona o yüzden laf söylemiyorum. Yine o Komisyon,
önceki Komisyon redaksiyon yetkisi adı altında dört maddelik kanunu
alıyor, yeniden yazıyor, 651 maddeye baliğ bir hâle getiriyor. E
bu başarı yani, bunu tebrik etmek lazım. Eğer ki dört
maddelik kanun redaksiyon yetkisiyle 651 maddeye çıkarılabiliyorsa
alkışlamak lazım. Tebrik ediyorum önceki Komisyonu. Dört madde
oylanarak geçiyor bu kanun. Derken bizim Komisyonumuza geldi ve malum o büyük
Haziran 2007 değişikliği, İç Tüzük/77. İç Tüzük/77ye
göre görüşüldü Komisyon üyesi arkadaşlarım da bana
bakıyorlar- derhâl Genel Kurula indi. Hatalarıyla, iyisiyle, kötüsüyle
Genel Kurula indi. Yine, kanunun garabetlikleri diyeceğim
-bozulmasınlar sayın Komisyon üyelerim- ama yine devam ediyor.
Şimdi İç Tüzükün -başka bir bela maddesi olarak anmak
istiyorum- 91inci maddesi gereği temel kanun olarak yüce Meclisin huzuruna
geldi. Temel kanun olunca ne oldu? Topu topu kanunu -sanıyorum, evet- 22
bölümde görüşeceğiz ve geçilecek. Malum, madde
başlıkları okunacak, maddeler okunmayacak, temele
inmeyeceğiz, yirmi iki bölümü oylayacağız yalnızca. Bu da
ayrı bir sakınca.
Temel kanun
dedik, buraya kadar geldi.
Ha sonra tabii
kabul etmek lazım, dört gruptan birer arkadaş -Sayın Hakkı
Köylü, Rıdvan Bey MHPden ve DTPden Hasip Bey, grubum da bana görev
verdi- bir çalışma yaptık. Yoğun çalıştık.
Elimizden geldiğince, yargı teşkilatının aciliyetine,
zaman aşımına birilerinin sığınmamasına ve
kürsünün ihtiyacına, uygulamanın ihtiyacına binaen yoğun
çalışıldı. Doksan altı tane önergeyle, bu kanunu uygulanabilir,
hataları düzeltilmeye çalışılan bir hâle getirdik.
Tabii, önerge
doksan altı ama arkadaşlar, bu önergelerin bir tanesinde -ilk önerge
olacak zaten- bu tasarının adı dahi değiştiriliyor.
Çünkü, komisyonun kabul ettiği rapordaki tasarının tam adı,
Türk Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda, Temel
Ceza Kanunlarında ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı. Bu, komisyonun kabul
ettiği metin, önceki komisyonun. Bizde 77ye göre geçti. Bu dahi
değişiyor, bu dahi. Adı... Temel Ceza Kanunlarını
çıkaracağız. Yine birçoğunuzun malumu, ama yine arz etmekte
fayda var: Bu tasarı içerisinde 651 maddenin 74 tanesi zaten daha önce
yasalaştı, bu Meclisten önceki dönemde geçti, şu anda
uygulamada. Önünüze gelen, sıra sayısı
dağıtılmış, 56 sıra sayılı bu koca
kitabın içerisindeki yetmiş dört madde, yine önergeler verilerek
-onlar da hazırlandı hep beraber- bu tasarıdan
çıkarılacaktır. Bu da ayrı bir garabet, ama
yaşadık. Net olarak söylüyorum: Bu garabetin, bu hukuk garabetinin
sorumlusu CHP değil. Geçen dönem bu Mecliste Adalet ve Kalkınma
Partisi ve Cumhuriyet Halk Partisi vardı, Cumhuriyet Halk Partisinin bu
gelişmelere dahli yok. Etken olan grup belli, hazırlayanlar belli,
komisyona getirenler belli, komisyon çoğunluğu da belli. Eğer ki
bu kanun 2005 yılında değişen temel ceza kanunları
dediğimiz o kanunlar sonrası çıkamadıysa sorumlusu
Cumhuriyet Halk Partisi değildir, yargıyı bekleten CHP
değildir -net konuşalım- beceremeyenlerdir. Kimler? O dönemde
kimler hazırladıysa. O dönem için lafımı söylüyorum.
Neydi bu
kanunlar, 2005 Haziran değişiklikleri -o da ayrı bir sorun ya-
daha önce çıktı, aralıkta çıktı, nisan uygulaması
becerilemedi, hazirana atlatıldı, daha uygulanamadan kanunlar
değişti. Türk Ceza Kanunu, Türk Ceza Kanununun uygulama kanunu, Ceza
Muhakemesi Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanununun uygulama kanunu, Kabahatler
Kanunu, Çocuk Koruma Kanunu, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı
Hakkında Kanun, Denetimde Serbestlik Kanunu, Yardım Merkezleri
Kanunu; bunların tümü o tarihte değişti. O kanunlara
bağlı olarak bu değişiklik gerekiyordu. Doğru,
mantık doğru. Ama o değişiklik yapılabildi mi?
Yapılamadı. Yapılamadığı yetmiyormuş gibi,
bir kanun yapma tekniğinin dışına çıkılarak her
kanun kendi içerisinde kendine ilişkin maddelerin değiştirilmesi
tüm dünyanın kabul ettiği bir sistemken torba kanun denen bu
kanunla uyum kanunu adı altında bu saydığım temel
ceza kanunlarına uyumu sağlamak için, ceza hükümlerine uyumu
sağlamak için kanun hazırlamaya başlandı.
Başlandı da içine neler girdi? İçine uyum harici birçok şey
girdi. Üstelik de bu tasarıda temel ceza kanunu dediğimiz o
kanunlarda da değişiklik yeniden geldi. O değişiklikler de
tekrar daha önce çıktı. Yani bizden önce o değişiklikler
tekrar Meclisten geçti 5560 sayılı Yasayla ve diğer yasalarla,
onlar yürürlükte ama önümüzdeki tasarıda bu maddeler yine var.
Şimdi,
işin neresinden tutarsanız tutun, kanun yapma tekniği
açısından, yasama organının görevini layıkıyla
yapması açısından burada ciddi bir bu faaliyeti hafife almak
var, geçen dönemin kabahati. Yasama faaliyeti hafife
alınmıştır. Yargının beklediği önemli kanun
değişiklikleri, en hafif deyimiyle hafife
alınmıştır. Bugüne kadar bu bekletilmiştir,
geciktirilmiştir.
Tabii, bu
tasarı içerisinde hiç alakalı olmayan şeyler de var. Fikir ve
Sanat Eserleri Kanununun on maddesi değişiyor ki arkadaşlar, bu
Kanun ciddi olarak esaslı bir tadilata giriyor. Giren maddelerin cezayla
alakası yok. İşte, o yüzden, Hükûmetin ilk teklifindeki
-tasarı olarak gelen- salt uyum kelimesi daha sonra
değiştiriliyor, bazı kanunlarda değişiklik deniyor.
Ne alakası var? Sermaye Piyasası Kanunu değiştiriliyor,
Avukatlık Kanunu değiştiriliyor. Örnekler çok fazla, vaktinizi
almayacağım. Her şey kanunun içerisinde
değiştiriliyor.
Bu dönem Komisyon
üyeleri olarak oturduk, ne yapacağız? Hakikaten, iyi niyetle, her
gruptan birer arkadaş, toparlamaya çalıştık, düzeltmeye
çalıştık iyi niyetle ama önümüze yine temel kanun adıyla
geldi. Bu temel kanun; grubumuz yargı ihtiyacına binaen, temel kanun
olmamasına rağmen, diğer gruplar da aynı şekilde,
kabullendiler. Niye kabullendiler? Geçen dönemin -uygun deyim olmayabilir ama-
bir anlamda beceriksizliğinin suçlulara yaramaması, yargıyı
kötü durumda bırakmaması, Kabahatler Kanununun uygulanamaz hâle
gelmesini engellemek için bu gruplar bu konuda özveri gösterdiler,
kabullendiler. Bu, temel kanun mu? Hayır. 91inci maddeye uygun bir kanun
mu? Hayır. Zaten, temel kanun uygulaması -bu konuda belki
aykırı düşünebiliriz ama- ters bir uygulamadır. Burada hep
77nci madde tartışılıyor -İç Tüzük- ama bakın,
ben size iki tane kısa paragraf okumak istiyorum arkadaşlar:
Güç ve parmaklar
istediğinde her öneri özel yöntemle -madde 91- görüşülebilecek ve
yasama baypas edilebilecektir. Yılda birkaç Danışma Kurulu
toplantısıyla toplantı öncesi komisyonlardan jet hızı
ile geçen tasarı veya teklifleri toptan ve torba yöntemle kelimelere
dikkatinizi çekiyorum torba yöntemle- bir günde, bir haftada
kanunlaştırmak mümkün olabilecektir. İmalathaneye
dönüştürülecek yasama organı yasama kalitesizliğinin
ağır yükü altında ezilecek ve güvenilirliğini tamamen
yitirebilecektir. Bu çok güzel bir paragraf.
Bir ufak paragraf daha okumak istiyorum:
Sonuç olarak, 91inci maddedeki özel yasama yöntemi anayasal düzenimizle
çatışmakta, dengeleri bozmakta ve hukuk, gücün elinde oyuncak
olmaktadır. Hukuk, gücün elinde oyuncak olmaktadır- Muhalefetin
mutlak dışlandığı böyle bir yöntemin çoğulcu
demokratik yasamada bir saat dahi yaşamaya hakkı yoktur. Anayasal
düzen Meclis iç hukukuna süratle avdet etmelidir.
İki tane çok
güzel paragraf. Temel kanun diye, 91inci maddedeki şeklin ne denli
tehlikeli olduğunu anlatan iki güzel doktriner paragraf. Bu
paragrafların altına imza atmaktan onur duyarım, aynen
imzalarım. Bu paragraftaki imzalar, naçizane benden önce, iki tane
kıymetli hukukçunun: Birisi Adalet Bakanımız Sayın Mehmet
Ali Şahinin, diğeri de Adalet Komisyonu Başkanımız
-çok saygı duyduğum üstadımız- Sayın Ahmet
İyimayanın. Görüşlerinize aynen katılıyorum. Son
derece yerinde, çok güzel görüşler. Temel kanun budur.
Bu kanun 22 bölüm
olarak önümüze geliyor. Hiç kimse içini okuyamayacak, içini bilemeyecek.
Herhâlde bilenler birkaç arkadaş olacağız. Bu, yasama faaliyeti
değildir. Bilmeden el kaldıracaksınız, bilmeden. Naçizane
ben, yüce Meclisin üyelerine karşı bunu saygısızlık
olarak alırım. Bilmeden el kaldırmak
Olmaması gerekir, ama
bu olacak, ne yazık ki bu olacak.
Şimdi, bu
651 maddelik tasarı, bir defa, az önce arz ettiğim gibi, cumhuriyet
tarihinde benzeri bir daha olamamasını temenni ediyoruz ama,
geçtiğimiz dönem itibarıyla, cumhuriyet tarihinin geçmiş dönem
itibarıyla ikinci bir örneği olmayan bir yasa
çalışması, huzurunuza geliyor. Bu yasada en azından bizim
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak düşüncemiz, yargıya
yetiştirmek. Mecburiyetimiz bu. Ama, yasa uyumu taşımıyor,
uyum değil.
Önergelerle 74
tane maddeyi çıkaracağız. Alakasız kanunlar var. O
kanunlara herkes bölümler içerisinde onay verecek, geçerlilik
kazandıracak. Bu, yasama faaliyetinin hafife alınmasının
son olmasını temenni ediyorum. Çünkü, son derece tehlikeli
Son
derece tehlikeli
Demokrasinin kilitlendiği bir nokta o.
Arkadaşlar,
bu kanun, önünüze gelecek olan tasarı, 56 sıra sayıyla,
başlık dâhil, kanunun adı dâhil birçok şey
değişecek. Dört grubu temsil eden arkadaşlarımızla iyi
niyetle, özveriyle bir çalışma yapmaya çalıştık,
düzeltmeleri yapmaya çalıştık. Ama, ana sistematiğini bozma
imkânımız yok, madde ihdası imkânımız yok,
yapıyı değiştirme imkânımız yok. Yapmaya
çalıştığımız şey, önceki dönemden
Bu
şeyi -hukukta bir anlamı vardır şeyin, bu şey
diyorum o anlamda- mecburiyetten uygulanabilir kılmaya
çalıştık. Bu anlamda, grubumuz, tasarının bu hâle
kadar gelme yöntemini asla tasvip etmemekte, kanun yapma tekniği
itibarıyla yapılan çalışma stratejisini asla uygun
bulmamakta, ama bu arz ettiğim zaruretten dolayı kanuna evet
demekte, bir an önce geçmesi için gereken desteği vermekte, -tekrar
temennide bulunuyorum- 91i, hele hele torba kanun
mantığının bir kenara bırakılması
gerektiği konusundaki arzımı son kez belirtmekteyim.
Saygılar
sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Gök.
Gruplar
adına ikinci söz, Demokratik Toplum Partisi Grubu adına
Şırnak Milletvekili Sayın Hasip Kaplana aittir.
Buyurun
Sayın Kaplan.
Süreniz yirmi
dakika.
DTP GRUBU ADINA
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
gerçekten, Sayın Göke burada teşekkür etmek istiyorum, yani
sıkıntılarımı dile getirdi, partimizin, grubumuzun da
yasamayla ilgili. Bu torba yasa olarak adlandırılan 651 tane yasa,
hayatımızın her alanına, cumhuriyetin kuruluşundan bu
yana, bakın, cumhuriyetin kuruluşundan bu yana
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) Hatta Osmanlıdan
HASİP KAPLAN
(Devamla) -
hatta bazı yasalar cumhuriyetin kuruluşundan önce,
şimdi, biz bunu uyumlaştıracağız yeni TCKya, yeni
yasalarımıza -dikkat edin- ve dört parti grubundan hukukçu
arkadaşlar bir araya geldik, tabii, önce, kafamız
karıştı bizim, hepimizin, neyi, nasıl düzelteceğiz
diye, yani gerçekten nereden düzeltemeye başlayalım diye bir kere bir
tereddüt geçirdik. Sağ olsun, üç dört senedir bu konuda çalışan
uzmanlar, komisyondaki arkadaşlarımız bizi bazı konularda
aydınlattılar, ama bu o kadar kolay değil. Hayatın her
alanına, yaşamın her alanına etki yapacak bir yasa
tasarısı paket olarak gündeme alınıyor ve görüşülecek.
Bunu biraz daha
iyi anlayabilmeniz için bir iki örnekle başlamak istiyorum ki daha sonra
bu yasanın neleri kapsadığını ve Meclisin, yasama
organının neden çok dikkatli davranması gerektiğini ifade
etmek açısından.
1inci maddeye
bakıyoruz. Hemen karşı maddesini buluyorum. Şimdi,
yasanın öncesi, uyumlaştıracağımız yasa, 1
Şubat 1329, 18 Rebiülevvel 1332 tarihli Ameliyatı İskaiye
İşletme Kanunu Muvakkatı. İsim bu. Şimdi, biz birkaç
maddeden oluşan bu yasayı yeni Türk Ceza Kanununa göre uyumlu duruma
getireceğiz ve getiriyoruz. Bir maddeyle ilgili bir değişiklik
1inci maddede. Deniliyor ki, anlayabilirseniz tabii, önce yasama meclisi
anlayacak ki sonra halk anlasın, halk da uysun yasaya. Yasayı
bilmemek mazeret değil, ama anlamamak da mazeret olur mu, olmaz mı?
Onun üzerinde durmak lazım. Okuyorum aynen: Mecra dahilinde her ne
suretle olursa olsun balık sayhgahı tesis edenler efali mezkûreden
tahaddüs edecek zarar ve ziyanı tazminden maada mahallî mülkî amir
tarafından ikiyüzelli Türk Lirası idarî para cezasıyla
cezalandırılır. Bunun içinde bir tek uyum var: İki yüz
Türk Lirası para cezası. Gerisini anladınız mı?
Şimdi, eğer uyumsa, Türk Ceza Kanununa uyum hâline getireceksek, bu
uyumu dilde de getirmemiz gerekmiyor mu? Yani, vatandaşımız
Osmanlının sonu, Cumhuriyetin başı döneminde değil ki.
Seksen dört yıllık cumhuriyet tarihini yaşıyoruz. Bir
taraftan Türk Ceza Kanununun dilini sadeleştirdik, yenileştirdik.
Ama uyum yasasını da aynen getiriyoruz. Onun için, yasama görevi
yaparken işimiz kolay değil. Vatandaşın bunu anlaması
hiç kolay değil. Bu söylediğimiz şeyler maalesef yasa ve
uygulanacak.
Şimdi, bu
yasaların kapsadığı alanları
aldığımız zaman, sahte meslek ve sanatların
icrasından ilaçlara, yiyeceklere, birtakım ürünlere, sahte
katkılara, sahte katkılardan Avukatlık Yasasına, vergilere,
vergilerden Ateşli Silahlar Yasasına
Ve böylesine birbirini takip
eden bir dizi yasa.
Şimdi, merak
ediyorum, gerçekten, biraz önce, Başkanlık Divanımız, 54
sıra sayılı Ses ve Gaz Fişeği Atabilen Silahlar
Hakkında Kanun Tasarısıyla ilgili komisyon
olmadığı için, bakanlık olmadığı için bir
erteleme kararı çıktı. Şimdi, o yasayla ilgili, yani
kurusıkı tabancalarla ilgili, bu ertelediğimiz yasayla ilgili
burada da benzer bir hüküm var.
Şimdi, bu
sistematiğe baktığımızda da burada ister istemez zorlanıyoruz.
Yani, bir yasayı erteliyoruz. Örneğin: Bu yasada getirilen örnekten
yola çıkarak Kurusıkı tabir edilen ses ve gaz fişeği
ya da benzerlerini atabilen tabancayı teknik özelliklerinde
değişiklik yaparak öldürmeye elverişli silah hâline
dönüştüren kişi bu maddenin birinci fıkrası hükümlerine
göre cezalandırılır. Burada ceza bir yıldan üç yıla
kadar. Ondan önceki tasarıyı görüşmüş olsaydık oradaki
ceza müeyyidesi bir yıldan iki yıla kadardı.
Şimdi,
burada kafamız karışıyor. Bu, neyin uyumu? Yani, aynı
konuda kanun sistematiği, tekniği açısından da son derece
sakat bir durumla karşı karşıyayız. Yani, 6136
sayılı Yasa dururken, uyum yasalarında ayrı, 6136
sayılı Yasayla ilgili dört beş madde düzenlemesi var, silah
kaçakçılığı, büyük silahlar, küçük silahlarla ilgili
cezalar var, 6136 sayılı Yasada ayrıca var. Ayrıca, gaz ve
ses silahları, kurusıkı silahlarla ilgili ayrı bir yasa
tasarısı var. Onu da erteledik. Şimdi, üç parça -ayrı- aynı
konuda. Bu, bir uyum değil aslında. Bu, aslında bir uyumsuzluktur.
Yani, iki madde söz konusu olduğunda, hâkim ne yapacaktır: Evrensel
kuraldır, ceza kuralıdır, lehe olan hükmü uygulayacaktır.
Bir yıldan üç yıla kadar olan cezayı değil, bir yıldan
iki yıla kadar olan cezayı uygulayacaktır ve onu da, indirim
uygulayıp, erteleyecektir.
Sadece
eksiklikler ve hatalar bu torba kanununda bununla sınırlı kalsa
çok iyi. Hemen daha başında ilginç şeylerle
karşılaşıyoruz. Çünkü, yani Türk Ceza Kanununa uyumu
sağlayalım derken, bir de bir uyumsuzluğu daha
yaşıyoruz beraberinde.
Avrupa
Birliği konusunda birtakım reformlar yaptık. Şimdi, bir
taraftan Türk Ceza Kanunu temel yasa olarak Avrupa Birliği
reformlarının çerçevesinde değişime uğradı. Ama,
şimdi bu yasaları Türk Ceza Kanununa uyduruyoruz. Peki, Türk Ceza
Kanununa uydurduğumuz bu yasalar, Avrupa Birliğinin Kopenhag
Kriterlerine, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine, Avrupa
Konvansiyonuna, tarafı olduğumuz, imzaladığımız
onlarca uluslararası sözleşmeye ve Anayasanın 90ıncı
maddesi uyarınca iç hukukta kanun hükmünde olan bu sözleşmelere uygun
mu?
Daha
başında, birinci grup, otuz madde olarak gidiyor, hemen beşinci
maddede hemen bir uyumsuzluk yakalayabiliyoruz. Ne deniyor: 805
sayılı İktisadi Müesseselerde Mecburi Türkçe
Kullanılması Hakkındaki Kanun şu şekilde
değiştirilmiştir. Cezalandırma
1926
Şimdi, kamu
iktisadi teşebbüslerini bırakın, Adalet
Bakanlığının Uluslararası Hukuk İşleri Genel
Müdürlüğündeki hâkimleri bile dil öğrensin diye dışarı
gönderiyoruz. Avrupa Konseyinin -İngilizce, Fransızca- resmî
dillerini öğrensin, ticaret dünyasında, ekonomi dünyasında,
kurslara gönderiyoruz, şirketlerimizin çoğu uluslararası
şirketler hâline gelmiş, çoğu ortak sermayeli ve bunların
başında İngilizce, Fransızca konuşan direktörler var.
Yani, şimdi Türkçe dışındaki dillere yasak getirirseniz,
ben Kürtçe demiyorum, yani Arapça demiyorum veya işte başka bir dil
demiyorum, ama bu iktisadi teşebbüslerde dünya ticaret dili olarak
gelişen bu dilleri nasıl yasaklayıp, nasıl
cezalandıracağız? Bunu uyumlulaştırdık, hangi
yargıç bunun cezasını verecek? Uyumlulaştırdık,
pakete elimizi kaldırdık, ertesi gün de rahat yasama, 30 madde geçti,
bu, ilk 30un içinde sadece.
Şimdi bunca
sakatlıklar var, ama şunu açık yüreklilikle ifade edeyim ki, bu
düzen, bu sistematik
Bunu düzenleyen Adalet Komisyonundaki ve
Bakanlıktaki uzmanlar olsun, komisyon başkanlarımız olsun,
iki üç sene çok büyük bir gayret göstermişler kanun sistematiğini
oturturken. Yani, öyle bir şey ki, bir fıkrayı çıkardığınız
zaman, bir yapının temel taşını nasıl
çıkarıyorsunuz, ondan sonra duvar üst üste geliyor, aynen öyle bir
şey bu temel yasalar da. Yani zorlamaya çalıştık, birini
çıkaramıyoruz, çıkardığınız zaman
farklı bir durumla karşı karşıya kalıyorsunuz.
Ama, AK Parti olsun, CHP olsun, MHP olsun, DTP olsun, grupları adına biz
hukukçular, Adalet Komisyonunda gerçekten iyi niyetle, samimi olarak, nelerde
ortaklaşabiliriz, yani neleri yapabiliriz, neleri birlikte götürebiliriz,
yani bu ülke için, nelerde hizmet edebiliriz, bunun üzerinde
yoğunlaştık ve bu yoğunlaşma sonucu, biraz önce
arkadaşımız Sayın Gökün de açıkladığı
gibi, bazı konularda ortak önergelerimiz oldu. Zaten oldukça çok
sayıda yasa bu arada değişmiş, gelirken iki üç sene içinde.
Bu yasaları biz mecburen ortak önergelerle bir
ayıklayacağız, bir de, vicdanen, gerçekten bazı yasalarda
Özellikle bu Yargıtaydaki isyanın, zaman aşımına
uğrayan davaların, bu zaman aşımına uğrayan
suçların, zaman aşımından kurtulan suçlar grubunun, her gün
hayatımızın her alanına; gıdadan ilaca, ilaçtan
giyime, giyimden her türlü tüketim maddesine sahte katkı sunanları
mı dersiniz, zararlı katkı sunanları mı dersiniz,
işin erbabı, ustası olmayıp da bir mesleği icra
edenleri mi dersiniz, üstüne cübbe giyip avukatlık yapanları mı,
yoksa Ben doktorum. deyip ameliyat yapanları mı, çantasını
alıp Ben dişçiyim. diye gezenleri mi
Bu yasa, gerçekten, bu paket
yasa, bu 651 yasa, aspirin gibi bir torba yasa, her şey var içinde. Her
şey var içinde. Öyle bir gariplik ki, biz ne yapalım ne edelim
derken, şunu, toplumun sağlığını hem bireyin
sağlığını düşünerek ceza adaletini ve
güvenliğini düşünerek bazı suçlarda, özellikle özellikli
suçlarda bazı artırımlar
Örneğin,
silah yasası gündeme geldiği zaman silah
kaçakçılığı konusunda, silah kaçaklığıyla
beraber büyük silahlar -yani, bu büyük silah olarak tabir edilen otomatik
kalaşnikof, M16 vesair gibi silahlar veya onun
kaçakçılığı veya diğer silahlar- bunların
kullanımı ve ruhsatlandırılması konusu gibi konularda
cezaların artırılmasının önemli olduğunu
düşündük. Çünkü, toplumda suç ve suçlulukla mücadele bu kadar basit bir
olay değil. Bir taraftan binlerce ruhsat almalar var, ama, bir taraftan
da, toplumda suç ve ceza konusu var. Yani toplumu koruyacaksınız.
İşte bunu düşündüğümüz zaman, ruhsat koşullarından
yine vergi yasalarına kadar -ki en çok sıkıntı- vergi
aflarıyla gelen vergi yasalarındaki hassasiyetlere dikkat çektik. Bu
bahsettiğimiz sadece birkaç konu.
Gerçekten, yasama
organı olarak otuz maddelik paketler alındığı zaman,
her milletvekilinin üşenmeden bir kez o yasaları okumasını
öneriyoruz. Eğer herkes, grubunda bir sıkıntı olursa
Yani
buradan anlamayabilirsiniz yasaları, çünkü burada dikkat ederseniz,
işte 1329 Rebiülevvel diye, bir yasadan bahsediliyor, onu
uyduracağız günümüze. Bunu anlamayabilirsiniz, ama bize
sorarsanız veya Komisyondaki arkadaşlar size yardım edecektir,
biz de bunun anlaşılmasını sağlayacağız,
çünkü şöyle bir ön çalışması var. Yani, o küçük
kitapçık hâline gelene kadar böyle bir çalışmadan geçti bu uzun
bir emek sonucu ve tabii ki
Su sarfiyetin tezyid ve tenkisinden yola
çıkarak gelen, bu mecra dahilindeki balıkların sayhgahına
-şimdiki alabalık tesisleri, tabii teknoloji, ürünler çok
gelişti- bu yasayı, bunu uyduracağız. Bu konuda,
bilgilendirme konusunda sanıyorum gruptaki arkadaşlarımız
yardımcı olabilirler. Ancak, burada, sanıyorum yirmi bir gün
yasama Meclisinde bu temel kanun görüşülecek. Bu yirmi bir günde, her gün
otuz madde paket olarak gelecek. Otuz maddede, biz hukukçular olarak, Adalet
Komisyonunda bir kısmını düzelttik, sizler de birazını
düzeltirseniz, daha az hatayla bu temel yasaları çıkarmış
veya hatalı yanlarını değiştirmiş oluruz diyorum,
çünkü burada kafamızı karıştıran bir konu daha var.
Onu da açık yüreklilikle ifade etmekte yarar var. Bir tarafta vergi
yasalarını bir şekle sokarken burada -Plan ve Bütçe Komisyonunda
çalışmıştım- vergi yasası reformunun gündemde
olduğunu biliyorum. Ona ilişkin birtakım cezalar var. Türk
Ticaret Kanunu gündeme geliyor yakın zamanda, bilginiz var. Ona bağlı
Borçlar Kanunu gündemde, yani birçok temel yasayla bağlantılı
yasalar da bunun içinde yer alıyor, ki bunların içinde bu temel
yasalarla beraber çok önemle üzerinde durulması gereken bir iki bölüm var.
Bu bölüm, fikrî ve sınai haklarla ilgili düzenlemelerdir. Bu fikrî ve
sınai haklarla ilgili düzenlemeler konusunda, korsan
yayıncılık konusunda, kitapların kaldırımdan
satılmamasından tutun da pullara kadar çok farklı içerikleri
olan bu torba yasasında, biraz gayret edersek birkaç maddenin daha
düzelmesini sağlayabiliriz diye düşünüyorum. Bunu nasıl
yapacağız? Mademki birlikte iyi niyetle yola çıktık, her
parti grubunun temsilcilerinin ortaklaştığı noktalar var,
diğer noktalarda da eğer kanun önergeleri, değişiklikleri
gelirse, yani şunu yasama Meclisinde gerçekten dikkatle izlemekte yarar
var: Yani muhalefet getirdi ben reddedeyim, iktidar getirdi o zaman elimi
kaldırayım!.. Yani bu anlayışı artık terk etmemiz
gerekiyor, eğer 73 milyon insanımıza hizmet sunmak istiyorsak,
nasıl ki biz bu grup çalışmalarında da ortaklaşmaya
çalışıyorsak, birlikte bir şeyler yapmaya çalışıyorsak,
bu yirmi bir gün içinde de eğer temel aksaklıkları olan yasalar
konusunda farklı önergeler gelirse, bunun biraz üzerinde durabilirsek,
birçok yanlışı düzeltebiliriz. Tümünü zaten düzeltmek mümkün
değil. Deveye Neden boynun eğri? diye sormuşlar Nerem düzgün
ki! demiş. 651 yasa bir pakette, bir torbada gelirse, hiç mümkün
değil, hepiniz hukukçu olsanız, hepiniz uzman olsanız, dil
uzmanı olsanız, ne olursa olsun, yüzde 100lük bir düzeltme yapma
şansımız yok. Hiç olmazsa, bunu yüzde 70lere kadar, olumlu bir
şekilde, beraber, hep beraber, bir ortaklaşa çalışma
örneği vererek, bir çalışma yapalım diyorum.
Şimdiden,
hepinize kolay gelsin diyorum. Bu duygularla hepinizi selamlıyorum. (DTP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kaplan.
Alınan karar
gereğince, sözlü soru önergeleri ile kanun tasarı ve tekliflerini
sırasıyla görüşmek için, 8 Ocak 2008 Salı günü saat
15.00te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 19.58