DÖNEM: 23 YASAMA
YILI: 2
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
CİLT
: 12
48inci Birleşim
10 Ocak 2008 Perşembe
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. GELEN KÂĞITLAR
III.
YOKLAMA
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.-
Eskişehir Milletvekili Emin Nedim Öztürkün, 10 Ocak Dünya
Çalışan Gazeteciler Gününe ilişkin gündem dışı
konuşması ve Mersin Milletvekili Mehmet Şandır, Ankara
Milletvekili Hakkı Suha Okay, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
Diyarbakır Milletvekili Akın
Birdalın aynı konuda konuşmaları
2.- Erzurum
Milletvekili Zeki Ertugayın, Erzurum ilinin ekonomik sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, öğretmen açığına
ilişkin gündem dışı konuşması
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy ve 23 milletvekilinin,
başta Afşin Elbistan olmak üzere termik santrallerin çevreye
etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/89)
2.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbatur ve 20 milletvekilinin, çocuk suçluluğu
sorununun araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/90)
3.- Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmak ve 25 milletvekilinin, Türk spor sektörü ve
alanındaki sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/91)
VI.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Temel Ceza
Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ( Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla
Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı) ve Adalet Komisyonu Raporu (1/335) (S. Sayısı:
56)
VII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR VE AÇIKLAMALAR
1.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin
konuşmasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
2.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, Kilis Milletvekili Hasan Karanın
konuşmasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
3.- Van
Milletvekili Özdal Üçerin, Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahinin
konuşmasında partisine sataşması nedeniyle
konuşması
VIII.-
SORULAR VE CEVAPLAR
A) Yazılı Sorular ve Cevapları
1.- Erzincan
Milletvekili Erol Tınastepenin, bazı medya ve sivil toplum
kuruluşlarına yönelik denetimlere ilişkin Başbakandan
sorusu ve Devlet Bakanı Mehmet Aydının cevabı (7/1086)
2.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, Diyanet İşleri
Başkanlığına bağlı olmayan ibadethaneler ve
Kuran kursları ile yardım toplanmasına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı
Mustafa Said Yazıcıoğlunun cevabı (7/1095)
3.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, Marmaristeki bazı derelerin
ıslahına ilişkin sorusu ve
Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/1097)
4.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, Fethiye
Eşen Çayı yan dereleri işi ihalesine,
Fethiye Körfezi yan dereleri taşkın
ve rusubat kontrolü ihalesine,
İlişkin
soruları ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
(7/1098, 1099)
5.- Bursa
Milletvekili Abdullah Özerin, Karacabeyde kurulacak kireç ocağı
için ÇED raporu aranmamasına ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı (7/1102)
6.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, özel yurtlara yönelik bazı
iddialara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin
cevabı (7/1113)
7.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, bir köyde yapılacak taşkın ve
rusubat kontrolü işine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı (7/1139)
8.- Edirne
Milletvekili Rasim Çakırın, Edirnede su
taşkınlarını önlemeye yönelik çalışmalara
ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman
Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/1140)
9.- İstanbul
Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın, Ergene Nehrindeki
taşkın ve kirliliği önlemeye yönelik çalışmalara
ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman
Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/1141)
10.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, fındık ithalatına ilişkin
sorusu ve Devlet Bakanı Kürşad Tüzmenin cevabı (7/1142)
11.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, İstanbulun nüfusuna
ilişkin Başbakandan sorusu ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım
Ekrenin cevabı (7/1181)
12.- Amasya
Milletvekili Hüseyin Ünsalın,
RTÜKteki personel istihdamına,
Eurovision şarkı
yarışmasında ülkemizi temsil edecek gruba,
RTÜKün
televizyon ve radyolara verdiği cezalara,
İlişkin
soruları ve Devlet Bakanı Mehmet Aydının cevabı
(7/1186, 1187, 1188)
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 14.04te açılarak üç oturum yaptı.
Zonguldak
Milletvekili Ali Koçal, Türkiye Taşkömürü İşletmesine işçi
alınması ve üretimin
artırılmasına,
Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoy, zirai öğretimin 162nci yıl dönümü
nedeniyle Türk tarımının içinde bulunduğu duruma,
Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse, GAP ve sorunlarına,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Avrupa Konseyi
Parlamenter Meclisi Türk Grubunda Çankırı Milletvekili Suat
Kınıklıoğlunun istifasıyla boşalan yedek
üyeliğe, AK Parti Grubunca aday gösterilen Eskişehir Milletvekili
Hasan Murat Mercanın üyeliğine ilişkin Başkanlık
tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Rize Milletvekili
Lütfi Çırakoğlu, Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl, Denizli
Milletvekili Selma Aliye Kavaf, Muş Milletvekili Medeni Yılmaz,
Erzurum Milletvekili Muzaffer Gülyurt ve İstanbul Milletvekili Lokman
Ayvanın, Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifini (2/82) geri aldıklarına ilişkin
müşterek önergeleri okundu; Sağlık, Aile, Çalışma ve
Sosyal İşler Komisyonunda bulunan kanun teklifinin geri
verildiği bildirildi.
Adıyaman
Milletvekili Şevket Köse ve 20 milletvekilinin, Güneydoğu Anadolu
Projesinin durumunun araştırılarak tamamlanması için
(10/86),
Van Milletvekili
Kayhan Türkmenoğlu ve 19 milletvekilinin, Van Gölündeki çevre
sorunlarının ve gölün potansiyelinin araştırılarak
korunması ve değerlendirilmesi için (10/87),
İzmir
Milletvekili Oktay Vural ve 28 milletvekilinin, bazı TÜBİTAK ve
ASELSAN çalışanlarının şüphe uyandıran ölüm
olaylarının araştırılarak (10/88),
Alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu;
önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı ve ön görüşmelerinin
sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
Irak Ulusal
Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu Başkanının,
TBMM Dışişleri Komisyonu heyetini, Iraka Komşu Ülkeler
Meclis Dış İlişkiler Komisyonları
Toplantısına katılmak üzere, Iraka davetine icabet edilmesine ilişkin
Başkanlık,
Hindistana resmî
ziyarette bulunan Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk
Nafız Özaka refakat eden heyete katılması uygun görülen
milletvekillerine ilişkin Başbakanlık,
Tezkereleri kabul
edildi.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kararlaştırılmış olan Temel Ceza Kanunlarına Uyum
Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının (Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla
Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı) (1/335) (S. Sayısı: 56) görüşmelerine devam
edilerek dokuzuncu bölümüne kadar kabul edildi.
Adalet
Bakanı Mehmet Ali Şahin, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin
Konuşmasında Türkiye Cumhuriyeti Devletini küçük düşürücü
beyanlarda bulunduğu iddiasıyla bir açıklamada bulundu.
10 Ocak 2008
Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 14.00te toplanmak
üzere, birleşime 23.04te son verildi.
Şükran Güldal MUMCU
Başkan
Vekili
Canan
CANDEMİR ÇELİK Yusuf
COŞKUN
Bursa Bingöl
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
No.: 67
II.- GELEN KÂĞITLAR
10 Ocak 2008 Perşembe
Raporlar
1.- Türk
Vatandaşlığı Kanunu Tasarısı ve
İçişleri Komisyonu Raporu (1/458) (S. Sayısı: 90)
(Dağıtma tarihi: 10.1.2008) (GÜNDEME)
2.- Uzman
Jandarma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/451) (S.
Sayısı: 91) (Dağıtma tarihi: 10.1.2008) (GÜNDEME)
3.- Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve 20 Milletvekilinin; Muhtar
Ödeneklerinin Arttırılmasına ve Sosyal Güvenliklerine
İlişkin Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre
Doğrudan Gündeme Alınma Önergesi (2/42) (S.Sayısı: 92)
(Dağıtma tarihi: 10.1.2008) (GÜNDEME)
Meclis
Araştırması Önergeleri
1.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy ve 23 Milletvekilinin,
başta Afşin-Elbistan olmak üzere termik santrallerin çevreye
etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve
105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/89)
2.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur ve 20 Milletvekilinin, çocuk suçluluğu
sorunun araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve
105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/90)
3.- Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmak ve 25 Milletvekilinin, Türk spor sektörü ve
alanındaki sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/91)
10
Ocak 2008 Perşembe
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.03
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP
ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 48inci
Birleşimini açıyorum.
III.-
Y O K L A M A
BAŞKAN -
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için
beş dakika süre vereceğim.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, Dünya Çalışan Gazeteciler Günü
münasebetiyle söz isteyen Eskişehir Milletvekili Emin Nedim Öztürke
aittir.
Buyurunuz
Sayın Öztürk. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakikadır.
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
KonuşmalarI
1.-
Eskişehir Milletvekili Emin Nedim Öztürkün, 10 Ocak Dünya
Çalışan Gazeteciler Gününe ilişkin gündem dışı
konuşması ve Mersin Milletvekili Mehmet Şandır, Ankara
Milletvekili Hakkı Suha Okay, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
Diyarbakır Milletvekili Akın
Birdalın aynı konuda konuşmaları
EMİN
NEDİM ÖZTÜRK (Eskişehir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Günü hakkında
gündem dışı söz almış bulunmaktayım. Bu
vesileyle, Meclisimizin değerli temsilcilerini saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bilindiği gibi, bilgi ve haber alma hepimizin en
doğal hakkıdır. Nitekim, bu durum insanlık tarihinin eski
zamanlarından itibaren yazılı olarak da onaylanmış bir
olgudur. Özellikle demokratik sistemin hâkim olduğu toplumlarda kitlelerin
doğru ve tarafsız bilgiye ulaşması son derece önemlidir.
Günümüz toplumlarında, bilgi ve haberin aktarılmasında,
kitlelerin genellikle ilk başvuru kaynağı olarak kitle
iletişim araçlarını kullandıklarını görmekteyiz.
Bu sebeple, gazetecilik mesleği ve gazetecilik sektörü demokratik
toplumlarda anayasanın öngördüğü yasama, yürütme ve yargı
fonksiyonları yanında dördüncü denetleyici güç olarak
anılır.
Tanınmış
bir Fransız gazeteci gazeteci kavramını şöyle ifade eder:
Gazeteci, elinde feneri, yaşamdan gelip geçen ve her yerde her zaman
hakikati arayan kimsedir. Bu bağlamda, herhangi bir menfaat grubuna
bağlanmadan, açık fikirli, dürüst, önyargılardan uzak ve
kişilik haklarına saygılı olmak gazeteciliğin olmazsa
olmaz koşullarındandır.
Değerli
milletvekilleri, hepinizin bildiği gibi, bazı meslekler vardır
ki, yer, mekân ve saat sınırı tanımadan özverili ve yürekli
bir şekilde çalışmak ister. Gazetecilik mesleği de bu
mesleklerden birisidir. Bu meslekle uğraşanların en önemli
özelliği ise mesleğe gönül vermiş olmalarıdır. Bu
sebeple, gazetecilik, köşe yazarlığı mesleğini
yapanlar her dönemde ahlaki açıdan yüksek değerlere sahip olmadıkça
halkın refah ve huzura kavuşması ve geleceğe güvenle
bakması hiçbir zaman imkân dâhilinde olmayacaktır. Dünyadaki en zor
mesleklerden olan gazetecilik aynı zamanda da oldukça onurlu bir meslek
olarak karşımıza çıkmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, günümüz yazılı basınının
sorunlarından belki de en önemlisi yerel basınımızın
içinde bulunduğu olumsuz şartlardır. Yerel basın,
tekelleşmenin sonucu ulusal gazetelerin gün geçtikçe daha fazla etkinlik
kazanması sebebiyle eski önemini yitirmiş durumdadır. Hâlbuki,
yerel basının önemi küçümsenmeyecek bir mahiyettedir.
Basının haber verme, bilgilendirme işlevlerinin yanı
sıra eğitme işlevi de göz önünde tutulduğunda, yerel
basın kuruluşları, yöre halkının eğitimine ve
bilgilenmesine, çevresinde olup bitenlerden haberdar olmasına katkıda
bulunacaktır. Ülke ve dünya sorunlarının bilinciyle sorumluluk
sahibi vatandaşlar kazanımında da faydalı olacaktır.
Hiç şüphesiz, çocuklarımızın ve gençlerin eğitiminde
basınımızın rolü büyüktür. Geleceğin sağlıklı
toplumlarının oluşmasında bu gücü doğru ve yerinde
kullanmak gerekir.
Değerli
milletvekilleri, basın her anlamda özgür olmalıdır.
Basının özgür hareket edemediği bir ülkede gerçek ve
sağlıklı bir demokrasiden söz etmek mümkün değildir. Ancak,
belirtmek isterim ki, 2004 yılında kabul ettiğimiz 5187
sayılı Basın Kanunumuzda da tanımlandığı gibi,
basın özgürlüğünün kullanılması ancak demokratik bir
toplumun gereklerine uygun olarak, başkalarının şöhret ve
haklarının, toplum sağlığının ve
ahlakının, millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği ve toprak
bütünlüğünün korunması, devlet sırlarının açıklanmasının
veya suç işlenmesinin önlenmesi, yargı gücünün otorite ve
tarafsızlığının sağlanması amacıyla
sınırlandırılabilmektedir.
Değerli
milletvekilleri, her meslek dalında olduğu gibi, gazetecilerin de
büyük sorunları vardır. Gazeteciler bugün emeklerinin
karşılığını tam olarak alamamaktadırlar.
Aynı zamanda meslek içinde büyük ekonomik uçurumlar da
yaşanmaktadır. Tam anlamıyla hakları korunan,
çalışma koşulları iyileştirilen basın
çalışanlarının var olmasıyla, özlenen ve tarafsız
basına kavuşmak daha kolay olacaktır.
Basınımızın bağımsız olması ve
düşünce özgürlüğü, demokrasi kültürümüzün yerleşmesine de büyük
katkı sağlayacaktır.
Değerli
milletvekilleri, çalışan gazetecilerin şahsında,
mesleği uğruna hayatını kaybetmiş gazetecileri
rahmetle anıyor, kamuoyunu doğru bilinçlendirme ve
çarpıklıkların düzeltilmesi konusunda önemli bir görev üstlenen
gazeteci arkadaşlarımın bu gününü gerçek bir bayram olması
dileğiyle kutluyorum ve bu anlamlı günde, heyetinizi tekrar
saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Öztürk.
Sayın
milletvekilleri, Dünya Çalışan Gazeteciler Günü münasebetiyle, bu
konuda çok kısa bir kutlamayı da Mersin Milletvekili Mehmet
Şandır, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına yapmak
istemektedir.
Buyurun
Sayın Şandır.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Milliyetçi
Hareket Partisi olarak biz de basın
çalışanlarımızın Çalışan Gazeteciler Gününü
yürekten kutluyoruz. Bu vesileyle, gazetecilerin, basının Türk
demokrasisi için değerli olduğunu, emeklerine saygı gösterilmesi
gerektiğini, gerekirse pozitif ayrımcılık
yapılması gerektiğini, özellikle son çıkartılmaya
çalışılan Sosyal Güvenlik Yasasında, yıpranma
tazminatı konusunda gazetecilere özel bir ayrıcalık gösterilmesi
gerektiğini düşünüyoruz.
Tekrar,
Çalışan Gazeteciler Gününü kutluyor, mesleğe emeğe geçen
tüm basın mensuplarına saygılar sunuyoruz. Geçmişe intikal
edenlere de rahmetler diliyoruz.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Şandır.
Bu konu üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Sayın Okay konuşmak istiyor.
Buyurunuz
Sayın Okay.
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
10 Ocak Dünya
Çalışan Gazeteciler Gününde, demokratik toplumlarda demokrasilerin
dördüncü gücü olan basının emekçileri gazetecilerin bu gününü
kutluyorum. Değerli gazetecilerin düzenli bir mesaisi, bayramı,
tatili olmadan, halkı bilgilendirme ve haber verme uğruna vermiş
olduğu mücadele her zaman, her türlü takdirin üzerindedir. Ancak,
böylesine emekçi, çalışan bir kesimin 5187 sayılı Yasayla
haklarının elinden alınmasını da içimize sindirmemiz
mümkün değildir. Dilerim bugün, Çalışan Gazeteciler Gününü
kutladığımız bugün, bundan sonraki süreçte
çalışan gazeteciler için yapılacak yasal düzenlemede gazeteci
arkadaşların yıpranma payı ellerinden alınmaz ve
bundan sonraki 10 Ocaklarda emeğinin
karşılığını alan gazeteciler olarak birlikte bu
günlerini kutlarlar diyoruz.
Saygılar
sunuyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Okay.
Sayın Elitaş,
buyurunuz efendim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
10 Ocak Dünya
Gazeteciler Gününü AK Parti Grubu adına ben de kutlamak istiyorum.
Gerçekten milletvekili olduğumuzdan bu tarafa Parlamentoda bu görevini,
Parlamento muhabiri olarak görevini yapan arkadaşlarımızın
verdikleri emek, performans ve bizimle beraber gündemi sıkı bir
şekilde takip etmeye çalışmaları, gazetecilerin ne zor
şartlar altında ve ne tür imkânlar çerçevesinde
çalıştıklarını biraz daha yakından tanıma
imkânını elde etmiş olduk. Alın terleriyle, emekleriyle
ürettikleri haberlerin muhakkak ki ülkemizde insanların bilgi sahibi
olmasında çok büyük katkıları var. Ben de Çalışan
Gazeteciler Gününü, tüm gazetecileri AK Parti Grubu adına tebrik
ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ediyoruz Sayın Elitaş.
Sayın
Akın Birdal bu konuda görüşmek istiyordu.
Buyurunuz
efendim.
AKIN BİRDAL
(Diyarbakır) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, ben de Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Dünya
Gazeteciler Gününü kutluyorum. Türkiyenin demokratikleşmesi, toplumun
demokratikleşmesi, toplumun bilgi edinme ve haber alma hakkıyla
doğrudan ilişkilidir. Bu hakkın kullanılabilirliği,
basın özgürlüğüne ve düşünce özgürlüğüne
bağlıdır. Ne yazık ki, birilerinin istediği gibi bilgi
edinme ve haber alma hakkı yerine toplumun gereksinmelerini ve
gerçeği öğrenme yolunda bu hakkın kullanılabilmesi
önemlidir. O nedenle, muhalif basın üzerindeki baskı ve
yasakların kaldırılmasını diliyoruz.
Aynı
zamanda, basın emekçilerinin grevli, toplu sözleşmeli sendikal
haklarının tanınması ve yıpranma payının da
kaldırılmaması yolunda, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu
doğrultuda rolünü yerine getireceğini umuyoruz ve yeniden kutluyorum.
Aynı
zamanda, ocak ve şubat ayı da, çok ilginçtir, tarihimizde basın
emekçilerinin çok sayıda basın şehidi verildiği aylara
rastlar. Onları da saygıyla ve rahmetle anıyorum. Tekrar
basın emekçilerinin gününü kutluyorum.
Teşekkür
ederim efendim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Birdal.
Gündem
dışı ikinci söz, Erzurum ilinin ekonomik
sıkıntıları hakkında söz isteyen Erzurum Milletvekili
Zeki Ertugaya aittir.
Buyurunuz
Sayın Ertugay. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakika.
2.-
Erzurum Milletvekili Zeki Ertugayın, Erzurum ilinin ekonomik
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
ZEKİ ERTUGAY
(Erzurum) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlayarak sözlerime başlıyorum.
Erzurum, tarihî,
siyasi, askerî, ticari ve jeopolitik önemi olan, Millî Mücadelemizin başlatıldığı,
cumhuriyetin temellerinin atıldığı, Büyük Atatürkü son
Osmanlı Meclisine Erzurum Mebusu olarak gönderen tarihimizin önder
illerinden biridir.
Değerli
milletvekilleri, bölgesel olarak merkezî konumda olan bu tarihî ilimiz,
maalesef, son yılların en ağır ekonomik sorunlarıyla
karşı karşıya bulunmaktadır. Erzurum, bugün, uygulanan
teslimiyetçi mahiyette aşırı liberal, aşırı
küreselci, sosyal devlet ilkesinin neredeyse unutulduğu, yanlış
ekonomik politikaların ve kötü ekonomik gidişatın ortaya çıkardığı
yüksek faturayı en ağır olarak ödeyen illerimizin
başında gelmektedir.
Şüphesiz ki,
2 bin metrede kurulmuş, uzun kış ve ağır iklim
şartları, zor coğrafyası ve sınırlı üretim
imkânları Erzurum ve Erzurumlunun ekonomik ve sosyal hayatını
daha da zorlaştırmaktadır. Birkaç tespit yapmak gerekirse:
Gayrisafi yurt içi hasıladan aldığı pay itibarıyla
1975te 24üncü sırada olan Erzurum, bugün, 81 il içerisinde 64üncü
sıradadır. Ortalama 1.064, kırsalda yaklaşık 600 dolar
olan kişi başına düşen millî geliri Türkiye
ortalamasının çok altındadır, neredeyse beşte 1idir.
İşsizlik had safhadadır. İşsizlik oranındaki
artış Türkiye ortalamasının oldukça üzerindedir.
Tarım ve
hayvancılık can çekişmektedir. Çiftçi borç ve haciz
batağındadır. Kurban Bayramını dört gözle bekleyen
besici -o da şayet satabildiyse- satabildiği kurbanlık
parasıyla yedirdiği samanın bedelini
karşılayabilmişse kendini kârlı saymıştır.
Et ve Balık Kurumu neredeyse devre dışıdır. Çiftçi ve
besici yüksek maliyet-düşük fiyat kıskacında ezilmiştir.
Değerli
milletvekilleri, bir diğer konu, seçim yılı olmasına
rağmen 2007 yılı Erzurumlu esnaf, iş adamı ve sanayici
açısından, maalesef, en kötü yıl olmuştur. Başka
göstergeye gerek yok. Erzurumda patlayan icra, iflas ve haciz taleplerini
karşılayabilmek için son bir yılda icra müdürlüğü
sayısı 3ten 5e çıkmıştır, 6ncısı
yoldadır.
Erzurum Ticaret
Odası verilerine göre, 2007 yılında yaklaşık 30 bin
icra takibi yapılmıştır. 2007 yılında ticari
alanda protestolu senet oranı yüzde 65tir ve ticaret siciline
kayıtlı olup da faaliyetine son veren, yani kapanan iş yeri
sayısı 1.128dir. Diğer taraftan, çıkarılan
teşvik yasaları hiçbir cazibe oluşturmamış, daha
doğrusu derde deva olmamıştır. Zira her yere verilen
teşvik, teşvik değildir. Doğu Anadolu Bölgesi için de,
Erzurum için de yeni, kapsamlı, havza ve sektör bazında
teşvikleri öngören ve hatta sadece yatırımcıyı
değil, bölgede bulunan işçi, memur, esnaf ve her kesimi kapsayan bir
teşvik yasasına ve gerçekten ciddi bir sürdürülebilir teşvik
politikasına acilen ihtiyaç bulunmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, hiç şüphesiz ki bugün bu ülkenin en temel problemi gelir
dağılımının bozukluğu ve maalesef giderek daha da
bozuluyor olmasıdır. Elbette ki gönlümüz, bu ülkenin her yöresinin
aynı kalkınmışlık düzeyinde olmasını ve
gelir adaletinin herkes için sağlanmasını arzu etmektedir. Ancak
takdir edilmelidir ki bölgenin ağır şartları,
kalkınmada ve kaynak aktarımında öncelikli olarak ele
alınmasını zorunlu kılmaktadır. Şayet siz
Erzuruma da Düzceye de aynı teşviki verirseniz Düzce dururken
Erzuruma yatırımcının gelmesini beklemek sadece hayal
olur.
Değerli
milletvekilleri, son olarak bir uygulamayı sayın Hükûmetin dikkatine
sunarak sözlerimi bitirmek istiyorum. Maliye Bakanlığı, yeni bir
uygulama başlatarak Türkiye genelinde ve Erzurumda da yaklaşık
3 bin vergi mükellefinden 2007ye ait envanterlerini, yevmiyesini,
alış ve satış faturalarının
çıkarılmasını istemiş ve bu kontrollerin 9-31 Ocak arası
yapılacağını tebliğ etmiştir.
Değerli
milletvekilleri, elbette ki devlet vergi alacak, mükellefini kontrol de
edecektir. Buna hiç kimsenin itirazı olamaz. Ancak bu tip uygulamalar,
zaten çok zor durumda olan, büyük mağazalar zincirinin dayanılmaz
rekabeti karşısında ezilen, muhasebesi, kayıtları dört
dörtlük olmayan küçük esnafı canından bezdirmektedir. Bu uygulama,
resmen küçük esnafa gözdağı vermektir, esas alması gerekenden
vergi alamayan Hükûmetin acısını küçük esnaftan
çıkarmasıdır. Bu işin adı, düpedüz gücü yeten
yetenedir. Bu da devlete yakışmaz.
Bakın, Erzurumun
2006 yılı kurumlar ve gelir vergisi olarak tahakkuk eden vergisi 17
milyon YTLdir. Bu da, yani bir yılda Erzurumdan
aldığınız vergi de, sizin rantiyeye ödediğiniz bir
günlük değil, sadece üç saatlik faizin
karşılığıdır. Bu miktarı alsanız ne
yazar, almasanız ne fark eder!
Bu tablo,
gerçekten, Türk ekonomisi adına da, millî onurumuz adına da hicap
duyulacak bir durumdur. Hükûmete tavsiyemiz, bu tip uygulamalarla Erzurum
esnafının peşine düşeceğine, öncelikle büyük
kayıt dışının peşine düşmesidir, büyük vergi
kaçaklarını önlemesidir.
Bu duygularla
hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Sağ olun.
(MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Ertugay.
Gündem
dışı üçüncü söz, öğretmen açığıyla ilgili
söz isteyen Yalova Milletvekili Muharrem İnceye aittir.
Buyurunuz
Sayın İnce. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakikadır.
3.-
Yalova Milletvekili Muharrem İncenin, öğretmen
açığına ilişkin gündem dışı
konuşması
MUHARREM
İNCE (Yalova) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
sizleri saygıyla selamlarken, ben de gazeteci
arkadaşlarımızın Dünya Çalışan Gazeteciler
Gününü kutluyorum.
Tabii, bu gündem
dışı sözler ne için verilir? Önemli görülen bir konuyu üç
sayın milletvekili burada gündeme getirir, hükûmet de cevap verir. Hükûmet
ha var ha yok!
MEVLÜT
COŞKUNER (Isparta) Yok, yok!
MUHARREM
İNCE (Devamla) Yok. Bir tane bakan yok. Böyle bir şey olamaz. Ben
geçen dönemde böyle bir olayı, böyle bir görüntüyü dördüncü yılda
görmüştüm, sonra dört buçuk yılda da seçim oldu zaten. Şimdi
beşinci ayda böyle bir görüntü görüyoruz. Çok eminim ki, bu Parlamento
dört sene gitmez. Bundan çok eminim.
Şimdi,
değerli arkadaşlarım, eğitim işinin temeli
öğretmen. Nitelikli eğitim nitelikli öğretmenle olur. Bugün
ülkemizde öğrenciler öğretmen bekliyor, öğretmen adayları
iş bekliyor. Biz böyle bir ortamda, on binlerce eğitim fakültesi
mezunu gencimizin işsiz olduğu bir ortamda öğretmen
açığını beş dakika burada konuşacağız,
Sayın Bakanın yirmi dakika konuşma hakkı olmasına
rağmen burada yok. Fakat, nezaket göstermiş, bana haber
göndermiş bir toplantıda olacağı için.
Ama,
hatırlarsanız, 2008 bütçesini burada görüşürken ben Sayın
Bakana şunu söylemiştim: Sizinle, istediğiniz bir televizyon
kanalında, istediğiniz bir saatte bu öğretmen
açığını tartışalım. O günden bu yana bir
cesaret gösterip karşıma çıkmadı. Bugün işi olabilir,
önemli değil. Şimdi ben tekrarlıyorum: Kendisiyle herhangi bir
kanalda öğretmen açığı konusunu tartışmak
istiyorum Sayın Bakanla.
NECAT
BİRİNCİ (İstanbul) Şöhret istiyorsun.
MUHARREM
İNCE (Devamla) Benim yeterli şöhretim var Sayın Birinci. Siz
arıyorsunuz şöhreti.
Şimdi, bu
konuyu, öğretmen açığı konusunu Sayın Bakanın
kendi rakamlarıyla açıklamak istiyorum. Bakın, diyelim ki bir
branş, matematik branşı. Rakamlar kolay olsun diye söylüyorum,
bu ülkede bir öğretmen on sekiz saat maaş
karşılığı, altı saat de ücretli ders, yirmi dört
saat
Türkiyede, yirmi dört bin ders saati olsa -A branşında- yirmi
dört bini yirmi dörde böldüğünüzde bin öğretmen lazım. Yani, bu
ülkedeki matematik dersinin, fizik dersinin, fen bilgisi dersinin, coğrafya
dersinin o ülke genelindeki toplam ders saatini yirmi dörde böldüğünüzde,
öğretmen sayısıyla kıyasladığınızda
açık ortaya çıkar.
CHP milletvekili
bir arkadaşımız bir soru önergesi verdi. Ders ders sordu
Türkiye genelinde ne kadar ders saati vardır? diye. Bakanlıktan
soru önergesine verilen cevap: Elimizde böyle bir bilgi yoktur. diyor.
Elinizde böyle bir bilgi yoksa, öğretmen açığı konusunda
vereceğiniz hiçbir şey sağlıklı demek değildir.
Şimdi,
değerli arkadaşlarım, 2005 yılında, 28/11/2005te,
Sayın Bakan, Sayın Hüseyin Çelik öğretmen
açığının 165.826 olduğunu söylüyor. 2007nin on
birinci ayında ise,
Bakın, yine
söyleyeyim: 2001 yılında Millî Eğitim
Bakanlığından emekli olan öğretmen sayısı
8.936dır, 2005 yılında bu rakam 17.173tür. Neden AKP döneminde
öğretmenlerin emekli olma oranı 2 katına çıktı biliyor
musunuz? Hukuksuz atamalar, hukuksuz görevden almalar, siyasi baskılar,
huzurun bozulması, iş barışının bozulması,
yeteneksiz insanların yönetici yapılması insanları
canından bezdirdi. 8 bin dolayında insan emekli olurken AKP döneminde
17 bin dolayında öğretmenimiz emekli olmuştur. Yine, bu dönemde
21 çeşit öğretmen olmuştur: Vekil, usta öğretici,
sözleşmeli, kadrolu
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
MUHARREM
İNCE (Devamla) Değerli arkadaşlarım, bakın, birkaç
örnek vermek istiyorum: Adananın Yüreğir ilçesinde lise mezunu vekil
öğretmenler var, arıcılık-kooperatifçilik mezunu 300-400
YTLye görev yapan öğretmenler var.
Bir örnek:
Kütahya Seyitömer İlköğretim Okulu, 17 öğretmeni var, 3ü
kadrolu, 3ü sözleşmeli, 3ü vekil, 7 ücretli, 1 kadrosuz usta
öğretici. Sayın Aksoy, sizin seçim bölgenizden bu.
Bitlisten örnek
vermek istiyorum: 100. Yıl Meslek Yüksekokulu mezunu İngilizceye
giriyor. Ziraat fakültesi mezunu sınıf öğretmeni. Sütçü
İmam orman mühendisliğinden mezun kişi sınıf
öğretmenliği yapıyor.
Değerli
arkadaşlarım, bakın, 2000-2001 yılları kriz
yıllarıdır. O yılların, 2000, 2001, 2002nin o dönemki
hükûmetin atadığı kadrolu öğretmen ortalaması, üç
yılın ortalaması 35 bindir, AKPnin beş yıllık
ortalaması 23 bindir.
Değerli
arkadaşlarım bir şeyi okumama izin veriniz, Sayın
Başkanım lütfen
Gaziantepten ücretli bir öğretmenin mektubu
bu. Bana yazmış. Sizlere de geldi, biliyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen çok kısa bir şekilde
Lütfen
MUHARREM
İNCE (Devamla) Çok teşekkür ederim.
Haftada on dokuz
saat derse giriyorum, aldığım ücret 405 YTL. SSKya tabiyim. 3
çocuğum var, ama sağlık karnesi alamıyorum. Bu
çalışmayla on ay sonra alabileceğim. Aileme bunu söyleyemiyorum,
maaşımı utancımdan söyleyemiyorum. Bu milletin temsilcileri
olarak lütfen beni bu utançtan kurtarınız.
Bir de son
günlerde Fazıl Say ile Sayın Bakan arasında mahkemeye verdi,
vermedi olayı oldu. Bakın niye veremedi Bakan, biliyor musunuz?
Söyleyeyim niye veremediğini: Bugün ilköğretimde 1 müzik
öğretmenine düşen öğrenci sayısı 2.025tir.
Ortaöğretimde 1 müzik öğretmenine düşen öğrenci
sayısı 1.883tür. Rakamlar ortadayken nasıl vereceksin
Fazıl Sayı mahkemeye? Ver de görelim hadi! Verirsen haksız
çıkarsın. 3 bin öğrenciye 1 müzik öğretmeni düşüyor,
sonra Fazıl Saya diyorsun ki: Hakaret etti bize. Doğruları
söylüyor. Yüreğin varsa mahkemeye ver, yüreğin varsa televizyon
kanalına çık, tartışalım. Bunları beş
dakikada değil
Benim beş dakika, Sayın Bakanın yirmi
dakika hakkı varken gelmiyor. Bir televizyon kanalında onun yirmi
olacaksa benim de yirmi olacak, hiç gelmeyecektir diye düşünüyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın İnce.
Sayın
milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge
vardır.
Önergeleri
okutuyorum:
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Akif Paksoy ve 23 milletvekilinin,
başta Afşin Elbistan olmak üzere termik santrallerin çevreye
etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/89)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Başta
Afşin-Elbistan Termik Santrali olmak üzere ülkemizde halen faaliyet
göstermekte olan tüm termik santrallerin çevreye verdiği zararların
ve alınması gereken önlemlerin tespiti amacıyla Anayasanın
98 ve İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince Melis
Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
27/12/2007
1) Mehmet Akif
Paksoy (Kahramanmaraş)
2) Behiç Çelik (Mersin)
3) Alim
Işık (Kütahya)
4) İsmet
Büyükataman (Bursa)
5) Kamil Erdal
Sipahi (İzmir)
6) Metin
Çobanoğlu (Kırşehir)
7) Ahmet Deniz
Bölükbaşı (Ankara)
8) Kürşat
Atılgan (Adana)
9) Hakan
Coşkun (Osmaniye)
10)
Durmuşali Torlak (İstanbul)
11) Abdülkadir
Akcan (Afyonkarahisar)
12) Yılmaz
Tankut (Adana)
13) Osman
Ertuğrul (Aksaray)
14) Emin Haluk
Ayhan (Denizli)
15) Hüseyin
Yıldız (Antalya)
16) Recep Taner (Aydın)
17) Beytullah
Asil (Eskişehir)
18) Hasan Özdemir (Gaziantep)
19) Mustafa Enöz (Manisa)
20) Osman
Durmuş (Kırıkkale)
21) Sabahattin
Çakmakoğlu (Kayseri)
22) Şenol
Bal (İzmir)
23) Mustafa Kemal
Cengiz (Çanakkale)
24) Erkan Akçay (Manisa)
Gerekçe:
Son yıllarda
gelişme yolundaki ülkeler hızlı bir ekonomik büyüme
göstermişler ve enerji tüketimlerini yaklaşık iki katına
çıkarmışlardır. Ülkeler, artan enerji
ihtiyaçlarını karşılamak için kaynaklarının
elverdiği ölçüde değişik üretim tekniklerine
başvurmaktadırlar.
Dünya enerji
ihtiyacını büyük bir kısmını fosil yakıt
kaynaklarından, hidrolik enerji, nükleer santraller, güneş ve rüzgar
enerjisi tesisleri ile gidermektedir.
1970'li
yıllar artan enerji ihtiyacının giderek
hızlandığı yıllar olup; Türkiye'de bu yıllarda
çabuk yapılabilirliği, ucuza mal edilmesi ve dış kredi
kaynaklarının kolay bulunabilirliği nedeniyle termik santrallere
yönelmiştir. O yıllarda termik santrallerin yapabileceği çevre
sorunları konusunda Türkiye'de ve dünyada yeterli bilgi birikiminin ve
dolayısıyla kamuoyunun bu konuda hassas olmaması nedeniyle çevre
sorunları akla gelmeden ve önemsenmeden hızla termik santraller
inşa edilmeye başlanmıştır. Yapımları
sırasında projelerinde hiç gözükmeyen birçok çevre sorunu termik
santraller ile Türkiye gündemine girmiştir.
Yüksek
kullanım payına sahip fosil yakıtlı termik santrallerin
hava kirliliği ekolojik dengenin bozulmasına olumsuz etkilerde
bulunmaktadır. Kömüre dayalı termik santrallerin külleri atık
olarak sorun olmakla birlikte, toprak üzerinde depolanması sonucunda, kül
içindeki zararlı bileşenlerin yağmur suları ile
toprağa sızması sonucu yer altı suları ile de
geniş bir alanda zararlı etkisini sürdürme özelliği
bulunmaktadır. Termik santraller için gerekli madencilik ve
taşıma faaliyetleri de yaratılan diğer çevre sorunları
da olmaktadır. Bütün bu olumsuz etkilerine rağmen kömür hala enerji
üretiminde tercih edilen bir kaynak olmayı sürdürmektedir. Bu gerçeği
dikkate alarak mevcut termik santrallerin kontrollü ve çevresi ile dost bir
şekilde işletilmesine olanak sağlayacak yeni teknolojiler monte
ettirilmelidir.
Afşin-Elbistan
Termik Santralı da Türkiye'nin büyük santrallerinden biri olup, önemli
ölçüde çevre kirliliği yaratmakta ve bu çevre sorunları
karşısında yalnız yöre halkı değil, yerel, resmi
ve özel kuruluşlar da sağlıklı olmayan tespitlerde
bulunmuşlardır.
Afşin-Elbistan
civarında düşük kaliteli linyit rezervini değerlendirmek
amacı ile çevreye vereceği zararlar hiç düşünülmeden
kurulmuş olan termik santral baca gazı emisyonlarının ve
santralden sorumsuzca çevreye bırakılan uçucu küllerin santral
çevresindeki insan, toprak, su, hava ve bitkilere etkisi önemli safhalara
ulaşmıştır.
Gazi Üniversitesi
tarafından hazırlanan raporda santralden her yıl Çernobil
kazasının yaklaşık 2,5 katı kadar radyoaktif madde
yayıldığı,
Çukurova
Üniversitesi'nden gelen üç kişilik profesörler heyetinin verdiği
raporda ise;
"Bu kül ve
duman havaya böyle savrulması devam ettiği takdirde bölgede toplu
ölümler olabilir" denilmektedir.
Ancak ulusal
kaynaklarımızı değerlendirmek zorunda oluşumuz ve
diğer enerji kaynaklarına göre kömürün elimizde bulunan en fazla
potansiyele sahip enerji kaynağı olması nedeniyle, özellikle
linyitlerin çevreyi en az kirletecek şekilde kullanımı için
yanma öncesi, yanma sırasında ve yanma sonrasındaki
teknolojilerin incelenmesi, geliştirilmesi ve ülke koşullarına
uyarlanması gerekmektedir. Yanlış alan ve yanlış
teknoloji yüzünden, kurulduğundan bugüne değin çevresindeki tüm
varlıklara (insan, toprak, su, hava ve bitki) sürekli zarar vermekte olan
Afşin-Elbistan Termik Santralinin zararlarının en aza
indirgenmesi zorunludur.
Anayasanın
98. İçtüzüğün 104 ve 105. maddeleri gereğince başta
Afşin-Elbistan Termik Santrali olmak üzere Türkiye'deki tüm termik
santrallerin çevreye verdiği zararların
araştırılması ve alınması gereken tedbirlerin
tespiti için bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını arz
ve teklif ederiz.
2.-
Adana Milletvekili Nevingaye Erbatur ve 20 milletvekilinin, çocuk
suçluluğu sorununun araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/90)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Ülkemizde son yıllarda
kırsal-kentsel göçün de etkisiyle kanunla ihtilafa düşen çocuk
sayısı katlanarak artmaktadır. Kanunla ihtilafa düşen çocuk
sayısı özellikle büyük şehirlerimizde olmakla birlikte göç
almakta olan küçük illerimizde de mevcuttur.
Devlet istatistik
Enstitüsünün yapmış olduğu araştırma sonucunda
2002-2003 döneminde çocuk suçluluğu 2 kat artmıştır.
Türkiye'nin gerek
taraf olduğu uluslararası sözleşmeler gerekse iç hukukumuzdaki
düzenlemeler uyarınca daha erken yaşta reşit olma durumu hariç,
on sekiz yaşına kadar her insan çocuk sayılmaktadır.
Toplumda en çok özel güvence ve korumaya ihtiyaç duyan kesim olan
çocukların suç işlemede araç olarak kullanılması her ne
kadar zaman zaman cezai yaptırımlardan tamamen muaf tutulma, sadece
çocuklara özgü güvenlik tedbirleri uygulanması ya da cezai
yaptırımdan indirim uygulamalarına bağlanıyor olsa da,
bu yerinde bir nitelendirme değildir.
Çocuk
suçluluğu olgusu toplumsal huzuru ve barışı tehdit eden
önemli bir sosyal sorun haline gelmiştir ve acil olarak çözüme
kavuşturulması gerekmektedir.
Türkiye'de Çocuk
Suçluluğu Olgusunun Araştırılması, Çocukların
Suça Yönelmelerinde Etkin Olan Faktörlerin Belirlenmesi ve Çocuk
Suçluluğunun Önlenmesi İçin Gerekli Olan Düzenlemelerin Belirlenmesi
Amacıyla Anayasanın 98. ve İçtüzüğün 104. ve 105.
Maddeleri uyarınca Meclis Araştırması açılması
için gereğini saygılarımla arz ederim.
1) Nevingaye Erbatur (Adana)
2) Sacid Yıldız (İstanbul)
3) Tekin Bingöl (Ankara)
4) Ali İhsan Köktürk (Zonguldak)
5) Vahap Seçer (Mersin)
6) İsa Gök (Mersin)
7) Tansel Barış (Kırklareli)
8) Turgut Dibek (Kırklareli)
9) Ahmet Ersin (İzmir)
10) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
11) Şevket Köse (Adıyaman)
12) Hulusi Güvel (Adana)
13) Ensar Öğüt (Ardahan)
14) Abdurrezzak Erten (İzmir)
15) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
16) Yaşar Tüzün (Bilecik)
17) Yılmaz Ateş (Ankara)
18) Ahmet Küçük (Çanakkale)
19) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
20) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
21) Atila Emek (Antalya)
Gerekçe:
Türkiye'de son
yıllarda çocuklar tarafından işlenen veya çocukların dahil
olduğu suçların sayısı dramatik bir şekilde
artmaktadır. Suça yönelen çocuklar olgusu hemen her gün yazılı
ve görsel basın aracılığıyla karşımıza
çıkabilmektedir. Özellikle metropol kentlerde çocukların dahil
olduğu suçlara tanık olma ihtimali her geçen gün artmaktadır.
Çocuklar arasında hızla yükselen suça yönelme eğilimi toplumsal
barışı ve geleceği tehdit etmektedir.
Mevcut
araştırmalar çocuk suçluluğunun çok faktörlü bir olgu olduğunu
vurgulamaktadır. Bilimsel araştırmalar
ışığında çocuk suçluIuğu olgusunu ortaya
çıkaran etmenler şu şekilde özetlenebilir: Çocuk ve ailenin
psiko-sosyal ve ekonomik karakteristikleri, okul çevresi ve akran grubunun
etkileri, erken yaşta çalışma yaşamına girmek,
boş zaman olanaklarının yetersizliği, ülkenin sosyal ve
ekonomik politikalarının yetersizliği, toplumun
değişen toplumsal ve kültürel yapısı, iç göç olgusu ve göç
deneyimine bağlı yoksulluk, eksik kentleşme, kentle
bütünleşememe ve medya organlarının şiddet içeren
yayınlarının olumsuz etkisi.
Ülkemizdeki
mevcut istatistikler suça yönelen çocukların sayısındaki büyük
artışı gözler önüne sermektedir. Devlet İstatistik
Enstitüsü verilerine göre, 1955 ve 1960 yıllarında çeşitli
suçlardan hüküm giyerek ıslahevlerine yerleştirilen çocukların
sayısı yalnızca üç yüz otuz altı (336) iken bu sayı
2002 ve 2003'te yedi yüz seksen altıya (786)
ulaşmıştır. Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel
Komutanlığı'nın verilerine göre: 2002 yılında
Türkiye genelinde suça karıştığı şüphesi
altında bulunan çocuk sayısı 57.837, suç mağduru çocuk
sayısı ise 48.686'dır. Bu oran ülkemizin nüfusuna oranla az
gözükse de her yıl katlanarak arttığı göz önüne
alınırsa durumun ciddiyeti daha iyi anlaşılacaktır.
Ankara Ticaret Odası
tarafından 2005 yılında yayınlanan rapora göre, çocuklar
tarafından mala karşı işlenen suçların
başında hırsızlığın geldiği,
hırsızlıkla suçlanan her 100 kişiden 34'ünün çocuk
olduğu bildirilmektedir. Resmi Kurum ve Kuruluşlardan yapılan
tüm hırsızlıkların yüzde 48'inde, yankesiciliğin yüzde
42'sinde, kapkaççılığın yüzde 40'ında, otodan
hırsızlığın yüzde 34'ünde, işyerinden
hırsızlığın yüzde 33'ünde, evden hırsızlığın
yüzde 30'unda, oto hırsızlığının yüzde 27'sinde
çocuklar şüpheli. Tüm gasp şüphelilerinin tüm mala zarar vermek,
suç eşyası satın almak, satmak ve saklamak suçu
şüphelilerinin yüzde 14'ü, tüm bilişim suçu şüphelilerinin
yüzde 13'ü çocuklardan oluşuyor. Emniyet Genel Müdürlüğü'nün 2005 Yılı
Değerlendirme Raporu rakamlarına göre de 2005 yılının
ilk 6 ayında şüpheli sayısının 204.038 olduğu,
bunların 29.968'ini çocukların oluşturduğu
açıklanmıştır.
Dahası suça
yönelen çocukların içinde kız çocukları da önemli bir yer
tutmaktadır. Kız çocuklarının özellikle yankesicilik
benzeri suçlara yöneldiği anlaşılmaktadır.
Emniyet Genel
Müdürlüğü de yayınlarında çocuk suçluluğunun artan etkisine
dikkat çekmektedir. Emniyet güçlerinin yayınlarına göre ülkemizde
işlenen suçlara katılımın büyük çoğunluğunu
gençler oluşturmaktadır. Dahası suç işleme konusunda ilk
oluşumun küçük yaşlarda başladığı bir gerçektir.
Kolluk kuvvetleri tarafından hazırlanan raporda dikkati çeken
diğer bir nokta ise çocukların organize suç örgütleri tarafından
kullanılıyor olmasıdır.
Çocuk
suçluluğu olgusu toplumsal huzuru ve barışı tehdit eden
önemli bir sosyal sorun haline gelmiştir.
Artan suç
oranları ve şiddetin toplumsal barışı tehdit eder hale
gelmesi acil önlemlerin alınmasını gerekli
kılmaktadır. Çocuk suçluluğunu önleyici politikaların ve
hizmetlerin geliştirilmesi son derece önemlidir. Türkiye'de hızla
yükselen çocuk suçluluğu olgusunun nedenlerinin etraflıca
araştırılması ve konunun taraflarının bir araya
gelerek hizmet/politika üretmelerinin sağlanması gerekmektedir.
3.-
Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak ve 25 milletvekilinin, Türk spor
sektörü ve alanındaki sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/91)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Türk spor sektör
ve alanında tarafların problem ve çözüm yollarını tespit
etmek, çağdaş vizyon ve misyon çerçevesinde Türk sporunun
yapılandırılması ve rekabet gücünün
artırılması için konunun etki ve yetki aktörlerine rehberlik
edecek yol haritasını belirlemek amacıyla Anayasanın 98
inci İç Tüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince ekte sunulan
gerekçe çerçevesinde Meclis Araştırması
açılmasını arz ederiz.
1) Ali
Uzunırmak (Aydın)
2) Oktay Vural (İzmir)
3) Beytullah Asil (Eskişehir)
4) Ahmet Duran
Bulut (Balıkesir)
5) Akif
Akkuş (Mersin)
6) Mustafa Enöz (Manisa)
7) Süleyman Latif
Yunusoğlu (Trabzon)
8) Süleyman
Nevzat Korkmaz (Isparta)
9) Hüseyin
Yıldız (Antalya)
10) Ahmet Kenan
Tanrıkulu (İzmir)
11) Münir
Kutluata (Sakarya)
12) Erkan Akçay (Manisa)
13) Ertuğrul
Kumcuoğlu (Aydın)
14) Gündüz Suphi
Aktan (İstanbul)
15) Murat Özkan (Giresun)
16) Mehmet Akif
Paksoy (Kahramanmaraş)
17) Ahmet Orhan (Manisa)
18) Şenol
Bal (İzmir)
19) Ahmet Bukan (Çankırı)
20) Osman
Ertuğrul (Aksaray)
21) Ümit
Şafak (İstanbul)
22) Emin Haluk
Ayhan (Denizli)
23) Ahmet Deniz
Bölükbaşı (Ankara)
24) Mehmet Günal (Antalya)
25) Reşat
Doğru (Tokat)
26) Metin Ergun (Muğla)
Gerekçe:
Spor bireylerin
ruhsal, bedensel ve zihinsel olarak dengeli ve sağlıklı
olabilmelerini temin eden en önemli aktivitedir. Eğer
sağlıklı bir toplum olarak varlığımızı
sürdürmek, Milletler cemiyetinin bu alandaki dikkate alınır bir üyesi
olmak istiyorsak, devlet olarak imkân ve kabiliyetlerimizi planlı,
doğru, verimli, etkin ve sürdürülebilir bir yapılanmayla organize
etmemiz gerekmektedir.
Sporun amaçları
uygulama ve yapılış biçimleri olarak analiz ettiğimizde
şu kategorilere ayırmak mümkündür:
Amatör ve
profesyonel yarışmacı zirve sporları dalları
olduğu gibi, kendi içlerinde de bireysel ve takım oyunları
olarak sınıflandırmak mümkündür. Amatör branşlarda halka ve
kitlelere faydalı olabilecek ve en geniş halk kitlelerine
ulaşabilecek ayrıca profesyonel yarışmacı zirve
sporlarına kaynak temin edecek bir hedef yapılanması en
faydalısı olmalıdır.
Bir yandan en
başta saydığımız bireysel gelişmeleri en geniş
halk kitlelerinde temin etmeli, böyle bir Türk toplumunu oluşturmak
hedefimiz olmalı. Diğer yandan profesyonel yarışmacı
zirve sporlarındaki artık dünyada gelinen noktada ekonomik ve
tanıtım alanındaki sporun tesirlerinden de azami faydalanabilir
olmayı ülke olarak hedeflemeliyiz.
Ekonomik olarak
bakıldığında sektörün direkt ve dolaylı etkileriyle
kendisini 4. büyük sektör konumuna taşıdığı
bilinmektedir.
Tanıtım
açısından din, dil, ırk, dünya görüşü ayrımı
yapmadan ulaşabildiği sempatizan kitleleri apaçık
ortadadır. Bilhassa uluslararası başarılar ülkemiz için
vazgeçilmez olmalıdır.
Bunları
temin etmenin birincil şartı, yukarıda belirttiğimiz gibi,
imkân ve kabiliyetlerimizi doğru bilgiye dayalı, verimli, etkin ve
sürdürülebilir planda yapılanma ve işlevlerle organize etmektir. Oysa
bu gün ülkemizde bu alanda faaliyet gösteren gönüllü ve profesyonel birçok
kişi ve kuruluşlarımız çok zor şartlarda bazen iyi
niyetli yetersiz, bazen imkânsızlık, bazen koordinesizlik
içerisindedir. Çok basit çabalarla ortadan kaldırılabilecek küçük
engeller, büyük başarılar doğurabilecek olmasına
rağmen sahipsizlikten ortada kalmaktadır.
Bu sektörde ve
alanda tarafların problem ve çözüm yollarını aynı zamanda
çağdaş vizyon ve misyonda Türk sporunu yapılandırabilme
yollarını, konunun etkin ve yetkin aktörlerine rehberlik edecek yol
haritasını belirlemek için Meclis Araştırması
gerekmektedir.
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler
gündemdeki yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusundaki ön görüşmeler sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan, Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla
Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.-
Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve
Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ( Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla
Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı) ve Adalet Komisyonu Raporu (1/335) (S. Sayısı:
56) (x)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerlerinde.
Şimdi dokuzuncu
bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
Dokuzuncu bölüm,
241inci madde ila 270inci maddeleri kapsamaktadır.
Dokuzuncu bölüm
üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Gaziantep Milletvekili
Yaşar Ağyüz söz istemiştir.
Buyurun
Sayın Ağyüz. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on
dakikadır.
CHP GRUBU ADINA
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının dokuzuncu bölümünde görüşlerimi açıklamak
üzere Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
(x) 56 S.
Sayılı Basmayazı 3.1.2008 tarihli 45inci Birleşim
Tutanağına eklidir.
Tüm gazeteci
dostlarımızın, arkadaşlarımızın 10 Ocak
Çalışan Gazeteciler Gününü içtenlikle kutluyorum. 2008
yılının aydınlık, üretken ve tüm
halkımızın kararan yüzünün gülmeye başladığı,
terörün bittiği, hiç kimsenin ülkesini terk etmek zorunda
hissetmediği ve her şeyin paralı olmaya
çalışılmadığı bir yıl olmasını
diliyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; uyum amacıyla getirilen bu
kanun tasarısının dokuzuncu bölümü de diğer bölümler gibi,
yeni suç ve cezalar ihdas eden, bazı cezaları düşüren, sorun
çözmeyen, yasa yapma tekniğine uygun olmayan bir tasarı. Yüz
yetmiş yasanın altı yüz kırk sekiz civarında muhtelif
maddelerine ve binlerce fıkralarına değişiklik getiriyor bu
tasarı. Bu tasarı, bizim Gaziantepimizin tabiriyle, her bağdan
bir kesek alınarak yaratılan kırkambar yasasıdır ve
tam bir arabaşıdır. İç Tüzükün 77nci maddesine dayanarak
getirilen bu tasarı, Adalet Komisyonunda da yeterli inceleme
yapılmadan, muhalefet sözcülerinin eleştirileri dikkate alınmadan
Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmuştur. Şimdi de önergelerle
düzeltilmeye çalışılmaktadır.
Üzerinde söz
aldığım dokuzuncu bölümde, 6968 sayılı Zirai Mücadele,
Sivil Savunma, Tebligat Kanunu ve Müşterek Bahisler ile Afetler
Yasası yer alıyor. Bakın, kurallara uymayan tohum
satıcılarına, çırçır fabrikası kuranlara
değişik cezalar getiriliyor. 2 bin ile 5 bin lira arasında olan
cezalar 400 ile 500 milyona çıkarılıyor.
Değerli
arkadaşlarım, yıllardır uygulanan yanlış ekonomik
politikalar sonucu, tarımı yok eden, çiftçiyi
yoksullaştıran ve köyünden terk ettiren ekonomik politikalar sonucu
eken biçen kalmadı ki tohumluk alan satan kalsın, pamuk üreticisi
kalmadı ki yaptığınız elektrik zammı üzerine
çırçır fabrikası kuran olsun, çiftçi kalmayacak ki zirai
mücadeleyle uğraşan esnaf olsun. Eken biçen olmadığı için
tohum satan da olmayacak değerli arkadaşlarım.
Onun için, bu
düzenlemeler, gerekli olsa da pratikte geçerli olmayan düzenlemelerdir. Çiftçi
ekemez duruma gelmiş, sanayici üretemez duruma gelmiş, rant ekonomisi
almış başını gitmiş; esnaf, memur, işçi,
çiftçi, emekli borç-faiz sarmalı içerisinde ve Hükûmetin gündeminde
ekonomi yok, işsizlik yok, teşvik yok ve en önemlisi, bu dönemde
ekonomik vizyon yok değerli arkadaşlarım.
Bu dokuzuncu
bölümde önemli yasalardan, değişikliklerden bir tanesi de Sivil Savunma
ve Afet Yasası'dır. Çok önemli bir yasadır. Bu
değişiklikler de elbette ki önemlidir ama hepinizin bildiği gibi
Türkiye çok etkin bir deprem kuşağı üzerinde
yaşamaktadır. Son yıllarda karşılaştığımız
büyük depremlerin dışında en son Balâ depremiyle de yeniden
deprem tartışmalarıyla karşı karşıya geldik.
Bu iki yasanın yenilenmesi, çağdaş boyutlar
kazandırılması ve kaynak yaratılması çok önemliyken,
bazı görevleri ihmal veya yerine getirilmeyişine verilecek para ve
idari cezalarla uğraşarak ülkemizde yaşanan doğal afetlere
kayıtsız kalmaktayız.
Deprem ve sel
felaketleri sonrası afet bölgeleri kalabalık heyetlerle ziyaret
edilmekte, "Üzülmeyin devlet yanınızdadır,
yaralarınız da kısa sürede sarılacaktır."
denilerek maalesef bir sonraki doğa olayına kadar, afete
dönüşmesine kadar hiçbir çalışma ve yasal düzenleme
yapılmamaktadır. O nedenle, bu kanunda yapılan
değişikliklerden dolayı sivil savunma çok önemlidir. Çok
sınırlı ekip ve donanımıyla sivil savunma kurtarma
birlikleri afet sonrası yeterli kalmamaktadır, kurtarma
çalışmalarına bilgisiz ve deneyimsiz olan gönüllüleri
yönlendirememektedir. 7126 sayılı Sivil Savunma Kanunu ve Afetler
Yasası yeniden düzenlenmek zorundadır. Modern donanımlı,
iyi eğitimli, profesyonel sivil savunma birlikleri tüm ülke sathına
yayılmalı, gerekli araç ve gereç stokları
yapılmalıdır.
Elbette ki
siyasal iktidarlar, her konuda ve özellikle doğal afetlerde
sorumluluğunun gereğini yerine getirmek zorundadırlar. Doğa
olaylarının afete dönüşmesi doğal olarak kabul edilemez,
kadercilik olarak da asla kabul edilemez. 17 Ağustos 1999 depreminden
bugüne sekiz yıl geçti ama alınan maalesef hiçbir tedbir yok ve
maalesef kurulan deprem şûrası da 2007 yılında yine AKP
Hükûmeti tarafından feshedildi, iptal edildi değerli
arkadaşlarım.
Doğa
olaylarının felakete dönüşmesinin nedenlerini hepimiz biliyoruz:
Arsa ve arazi rantı, bunun için yapılan imar planları, imara
açılan su havzaları, dere yataklarına yapılan binalar,
altyapı yetersizliği. Bunlar ortadayken, bunların sebeplerini
sonuçlarını izale etmek için yeni yasalar düzenlememiz gerekirken,
çağdaş bir imar kanununa ihtiyacımız var iken, Yapı
Denetim Yasası'nın yeniden gözden geçirilmesi gerekirken, Sivil
Savunma ve Afet Yasasının yeniden düzenlenmesi gerekirken,
planlamayı disipline eden Belediye Yasasının çıkması
gerekirken, İhale Yasasının yeniden düzenlenmesi gerekirken ve
en önemlisi de bizim Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri olarak
halkımızın bizden beklentisi olan dokunulmazlıkları
kaldıran yasal düzenlemeyi yapmamız gerekirken, bugüne dek bu
işlerin üzerine 2006 yılından kalan yüklü bir yasayı
görüşmemizi de ben biraz abesle iştigal olarak kabul ediyorum
değerli arkadaşlarım.
2006
yılından kalan bu yasa, bakın, 10/4/2006 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına hükûmetce sunuluyor. 28/8/2006
tarihinde de 22nci Dönem Adalet Komisyonu Raporuyla Türkiye Büyük Millet
Meclisine gönderiliyor ama görüşmeler yapılamıyor. Yenilenerek,
komisyonca, 14/1/2007 günü Meclis gündemine sunuluyor. Bu kalabalık bir
yasa değerli arkadaşlarım ve üzerinden bir yıl geçmiş.
Bunları üst
üste koyduğumuz zaman da, yaşanan olumsuz ekonomik
koşulları göz önüne getirdiğimiz zaman da bazı sivil toplum
örgütlerinin ve özellikle bir Sayın Bakanın da son günlerde
söylediği 2007 yılı maalesef kayıp yılı
olmuştur. 2007 yılı maalesef geçim değil, seçim
yılıdır. sözünün kafamda doğru olduğunu belirtiyor
değerli arkadaşlarım. Gerçekten, bir buçuk sene bekleyen bu
yasanın ve Sigara Kanununun, 2004ten bugüne kadar bekleyen Sigara
Kanununun alelacele getirilmesini, 2007 yılında bu Parlamentonun
çalıştırılmadığı izlenimini edindiğimi
açık yüreklilikle söylemek istiyorum değerli arkadaşlarım.
Bu yasalar niye
çıkarılmaz, niye İmar Kanunu yapılmaz, niye
kalıcı bir kentsel dönüşüm yasası çıkarılmaz?
Çünkü belediyelerinizin rant paylaşımına dayalı imar
planları süreci daha tamamlanmadı. Önümüzdeki günlerde bir Pendik
kentsel dönüşüm yasası gelecek. Yanlıştır. Orada da
konuşacağız. Ama siz bunları çıkarmaya çabalamak
yerine -elbette ki gereklidir- bu tür sorunları Parlamento gündemine
getirerek altı aydır vakit israfından başka bir şey
yapmıyorsunuz değerli arkadaşlarım.
Çözüm üretmek
diye bir derdi yok bu İktidarın. Ancak Sayın Başbakan,
kapalı, partili üyelerin olduğu toplantılarda muhalefete
sataşmakla siyaset yapıyor.
Teşvik
kanununu söz verdiniz. Teşvik kanunu nerede? Bölgesel ve sektörel bazda
teşvik kanunu vardı. 657 sayılı Devlet Memurları
Kanunu nerede değerli arkadaşlarım?
Gazetelerden
görüyoruz ki gelecek yasalardan bir tanesi medyada yüzde 50 yabancı
ortaklığını yasal hâle getiren yasa. Niye bugüne kadar
getirmediniz? Damadın şirketi ATVyi aldıktan sonra mı
aklınıza geldi? Gözünüz aydın, bugün de Rekabet Kurulu
onayladı onu.
Değerli
arkadaşlarım, kalıcı sorunlara çözüm bulmak hükûmetlerin
görevidir, iktidarların görevidir. Ekonomik sorunları beklemeye almak
ihmale gelecek değildir değerli arkadaşlar.
Bakınız,
kapalı toplantılarda Sayın Başbakan ne diyor: Sadece
karanlığa tükürüyorlar, karanlığa taş atıyorlar.
Türkiyenin kalkınmasını istemeyenler var. Peki, Türkiyenin
kalkınmasını istemeyenler var diye mi büyüme
hızını düşürdünüz? Türkiyenin kalkınmasını
istemeyenler var diye mi asgari ücreti çok az artırdınız?
Türkiyede ve bu
Parlamentoda hiçbir milletvekili Türkiyenin karanlığa sürüklenmesini
istemiyor, ama Türkiyeyi karanlığa sürüklemek isteyen bir iktidarla
karşı karşıya olduğumuzu aydın da biliyor, esnaf
da biliyor, tüccar da biliyor, iş adamı da biliyor değerli
arkadaşlarım. O bakımdan, bu yanlış yolda
olanların bize söz söyleme hakları yoktur değerli
arkadaşlarım.
Sadece
kurumları ele geçirmekle uğraşanlar, her şeyi
özelleştirerek, her şeyi paralı hâle getirerek çiftçiyi,
esnafı, işçiyi mağdur edenlerin gündeme getirecekleri ana
konular varken bu tür konularla uğraşmalarını ben bir milletvekili
olarak kabul etmiyorum değerli arkadaşlarım.
Sayısız
özelleştirmeyle karşı karşıya kalan kurumlardan
diğer kurumlara gönderdiğiniz 21 bin aile var. Bu 21 bin aile on ay
çalışıyor, iki ay çıkıyor. Bugün
muhtarlarımız Sosyal Güvenlik Yasası kapsamı içerisinde
değil. Daha sayacağım değişik ekonomik boyutlu yasalar
var iken sizin bu yasalarla Meclis gündemini işgal etmeniz belki
gereklidir ama yeterli zaman ayrıldığı için ben biraz bu
konuya şüpheli bakıyorum değerli arkadaşlarım.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
YAŞAR
AĞYÜZ (Devamla) Ayrıca da değerli arkadaşlarım, bu
görüşlerimin sonucunda görüştüğümüz yasa tasarısına
kuşkuyla bakıyorum. Çünkü, bazı yasalarda naylon
faturacılar affedildi, hayali ihracatçılar affedildi, kambiyo
affıyla bazıları affedildi ve ummak ve dilemek istemiyorum,
bunun vebalini AKP komisyonuna ve AKPli milletvekillerine atmak istiyorum.
Acaba, bugün de
Çocuklarımın ödediği vergilerle
maaşlarınızı alıyorsunuz. diyen Kemal
Unakıtanı affetme kısmı var mıdır bu yasada?
Hepinize
saygılar sunuyorum değerli arkadaşlarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Ağyüz.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili Erkan Akçay.
Buyurunuz Sayın
Akçay. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on
dakika.
MHP GRUBU ADINA
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının dokuzuncu bölümü hakkında Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Şahsım ve
grubum adına muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Hukuk, üzerinde
genel bir mutabakata varılmış, toplumsal hayatın ilke ve
usullerini belirleyen, herkes için bağlayıcı bir nitelik
taşıyan, toplumsal ilişkilerde adaleti, düzeni,
barışı ve hürriyeti birlikte tesis etmeyi hedefleyen kurallar
bütünüdür.
Bütün toplumlarda
ceza hukuku, hukuk düzeninin temel bir parçasıdır. Suçun olduğu
yerde mutlaka ceza da vardır. Suçun ve cezanın
olmadığı toplum düzeni maalesef bir ütopya hâlindedir.
Gelişmiş uygar toplumlarda insanlığın temel hak ve
hürriyetlerinin sağlanıp korunması en yüksek değer
hâlindedir. Bu durumda uygar bir toplumun ceza hukuku da insan
haklarının bir kusuru değil, teminatı olmak
durumundadır.
Hukuk, ifadesini
bir toplumun ister kanununda isterse örf ve âdetinde bulsun, daima toplumun
iradesini ifade etmektedir. Ceza hukuku da bu iradeyi ifade ve temsil etmek
durumundadır. Bu da göstermektedir ki suç ve ceza, önce toplumun
vicdanında yer bulmak durumundadır. Ceza kanunlarının
amacı, vatandaşın ve toplumun varlığının
ilerleyip gelişmesinin sürekliliğinin teminat altına
alınmasına yönelik olmalıdır. Kanun yaparken
amacımız suç ve cezayı artırmak değil, azaltmak
olmalıdır.
Bir toplumda
suçun işlenmesini önleyen en önemli faktörler, kanunlarda yer alan yasak
ve cezalardan ziyade, toplumun ve bireylerin eğitimi, bilinci,
duyarlılığı, devletin adalet üzerine inşa ettiği
yönetim iradesi ve toplumdaki etik değerler için bireylerin
gösterdiği otokontrol davranışlardır. Önemli bir toplumsal
ihtiyaçtan doğan ceza kanunlarının etkili bir şekilde
uygulanabilir olması da ayrı bir önem arz etmektedir. Kanunun etkili
ve uygulanabilir olmasının bazı şartları vardır.
Kanun yapılırken hukuka uygun davranılmalı, temel hak ve
özgürlüklere dokunulmamalıdır. Kanun önemli bir ihtiyaçtan
doğmalı, getirilen cezalar gerekli, orantılı ve
uygulanabilir olmalıdır. Hukuk devleti, hukuka uygun yasalar yapan ve
yaptığı yasaya uyan ve uyduran devlettir. Bir hukuk
kuralına geçerliliğini veren, uygulanması ve etkinliğidir.
Kanunlar uygulanmak için çıkarılırlar. Uygulanmayan veya
uygulanamayan kanunlar toplumda adalet duygusunu zayıflatmakta, devlete
duyulan güveni azaltmakta ve kamu otoritesini zaafa düşürmektedir. Kanun
çıktıktan sonra, toplumda veya en azından ilgili kişilerde,
getirilen kurallara uyma konusunda bir bilinç oluşturulabilmelidir. Yani,
kanunların ruhu toplum vicdanında ifadesini bulmalı, adalet
duygusunu yerleştirmeli, kanun çıkarana ve uygulayana güveni ve
saygıyı artırmalıdır. Getirilen kurallarla ilgili
gerekli bilincin oluşması için hayatın her alanında
eğitime ve etik değerlerin güçlendirilmesine ayrıca önem
verilmelidir. Vatandaşı suçlu konuma düşürecek fiilleri
çoğaltarak, cezayı uygulayacak yetkili ile vatandaşlar
arasında sürtüşmeleri artırarak istenen amaca
ulaşılamaz. Bundan devlet-vatandaş münasebetleri zarar görür ve
görmektedir. Bu nedenle, yargının iş yükünü artıran
sebeplerin başında devlet-vatandaş münasebetlerindeki ihtilaflar
gelmektedir.
Değerli milletvekilleri,
görüşmekte olduğumuz tasarı vesilesiyle, Sayın Adalet
Bakanına bu kürsüden önemli bir soru yöneltmek istiyorum: Sayın
Adalet Bakanı, ülkemizde yargının iş yükünü artıran
sebeplerin başında, idarenin hukuka aykırı işlem ve
davranışları nedeniyle devlet ile vatandaşlar arasında
doğan davalar olduğu bilinmektedir. İhtilafları ve
davaları azaltmak, idarenin eylem ve işlemlerinde hukuka uygun
davranmasını sağlamak için herhangi bir çalışmanız
var mıdır? Bu konuda bir çalışma yapmayı
düşünüyor musunuz?
Değerli
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, kanunlara uymayan
vatandaşları cezalandıracak tedbirlerin dışında,
bilhassa devlet ile vatandaş arasında ihtilaf
doğmasını önleyecek tedbirleri dikkatimize ve gündemimize
almamız gerekmektedir. Devlet-vatandaş münasebetlerinin düzenli,
uyumlu, saygın, sıcak ve müşfik bir hâle getirilmesi,
ihtilafların en aza indirilmesi için tedbirler almamız, dikkatimizi
bu yöne yoğunlaştırmamız gerekmektedir.
Değerli
milletvekilleri, kanunlarla getirilen yasak ve para cezalarının
salınması kadar, bu para cezalarının tahsil edilebilmesi de
önem arz etmektedir. Bir para cezasının etkinliğini, ceza
tutarının azlığı veya çokluğundan ziyade,
vatandaş tarafından paranın ödenmesi ve idare tarafından
tahsil edilmesi sağlar. Devlet bakımından bir alacağın
tahakkuk ettirilmesinin, para cezası salınmasının, tahsil
edilmesinin ayrı ayrı zorlukları olduğu gibi, vatandaş
tarafından da bu borçların ödeme zorlukları vardır. Borcun
ödenmesi vatandaş tarafından ilave bir eziyete dönüşmemelidir.
Tahsilat ve ödeme faaliyetlerinin, devlet-vatandaş münasebetinin uyumu
çerçevesinde, rahat, kolay ve çağdaş bir şekilde yürütülmesi
gerekmektedir.
Bir para
cezasının ödenmesinde ve tahsilatında etkili olan faktörleri
şu şekilde ifade edebiliriz: Salınan para cezaları,
vatandaşın ödeme gücüne uygun, hak ve insaf ölçüleri içinde
olmalıdır. Para cezasını ödeyecek kişide ödeme
duyarlılığı ve bilinci olmalıdır. Tahsil
imkânının güçlüğü, sık sık getirilen aflar, çok
düşük veya yüksek tutardaki cezalar, ödeme
duyarlılığını azaltmaktadır. Geçmişten gelen
olumsuz örnekler de dikkate alınarak, af beklentisi de ödeme
duyarlılığını azaltmaktadır. Devletin para
cezalarını takip ve tahsil etme imkânları da, para cezası
tahsilatını etkileyen en önemli faktörlerden birisidir.
Değerli
milletvekilleri, tahakkuk eden para cezalarının tahsilat
miktarları da çeşitli idari, teknik ve mesai sorunları nedeniyle
çok düşük oranda kalmaktadır.
2007
yılı Ekim ayı itibarıyla para cezalarının
tahakkuk tutarı 12,3 milyar YTLdir, tahsilat tutarı ise 3 milyar
YTLdir. Bu durumda tahsilat nispeti yüzde 24tür, yani Ekim ayı sonuna
kadar salınan bütün para cezalarının sadece yüzde 24ü tahsil
edilebilmiştir.
2008
Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanununda 3,5 milyar YTL idari para
cezası geliri öngörülmektedir. Hükûmet, beyana dayalı vergi
toplamaktan neredeyse vazgeçmiş görünmektedir, çünkü aynı Bütçe
Kanununda beyana dayanan gelir ve kurumlar vergisi tahsilatı 3,2 milyar
YTL olarak görünmektedir, geçici vergiler hariç. Kayıt
dışılıkla mücadele etme kararlılığı
olmayan, ancak idari para cezalarından gelir ve medet uman bir manzarayla
karşı karşıyayız.
Temel ceza
kanunlarına uyum gerekçesiyle ve para cezası tutarlarını
günümüz şartlarına uyguluyoruz diyerek getirilen bu kanun
tasarısıyla, vatandaşa uygulanan para cezalarından AKP
Hükûmetinin ciddi bir gelir beklediği de anlaşılmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, son söz olarak ifade etmek isteriz ki, yasaların
bağışlayıcılığı ve cezaların
insaflısı idarenin dirayetini gösterir. Adalet ve merhamet, işte
bütün mesele bu.
Değerli
milletvekilleri, bu vesileyle 10 Ocak İdareciler Gününü, ülke genelinde
fedakârca hizmet veren, başta mülki amirler ve tüm yöneticileri tebrik
ediyor, aileleriyle birlikte mutlu ve huzurlu bir yaşam temenni ediyorum.
Yine, bugün
Çalışan Gazeteciler Günü vesilesiyle de tüm olumsuz şartlar
içerisinde milletimizi doğru, tarafsız ve zamanında
bilgilendirme görevlerini başarıyla yerine getiren tüm
gazetecilerimizi de yürekten kutluyorum.
Sözlerime son
verirken muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Akçay.
Dokuzuncu bölüm
üzerine şahsı adına Isparta Milletvekili Haydar Kemal Kurt söz
istemiştir.
Sayın Kurt
Yok.
Şahsı
adına İstanbul Milletvekili Güldal Akşit söz istemiştir.
Buyurunuz
Sayın Akşit. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakikadır.
GÜLDAL
AKŞİT (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Temel Ceza Kanunlarının Uyumu Amacıyla
Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının dokuzuncu bölümüyle ilgili söz almış
bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, Dünya
Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle tüm gazetecilerin bu gününü de
kutlayarak sözlerime başlamak istiyorum.
Bilindiği
gibi, ceza sistemimizi oluşturan temel ceza kanunları olarak
bilinen Türk Ceza Kanunu, Kabahatler Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu ve Ceza ve
Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun, Türkiye Büyük
Millet Meclisince kabul edilerek 1 Haziran 2005 tarihi itibarıyla
yürürlüğe girmiştir.
Ceza
kanunlarında yapılan bu köklü değişiklik ceza hükmü içeren
kanunlarda düzenlemeler yapılmasını zorunlu
kılmış ve üzerinde konuştuğumuz bu tasarı ile
ceza hükmü içeren kanunlarda da gerekli bu düzenleme
yapılmıştır.
Gelişen sosyal,
siyasal ve ekonomik şartlar karşısında suç
politikalarında da bir değişimin yaşanması
kaçınılmaz bir gerçektir. Tasarıyla bu değişim ve
ilkeler göz önünde tutularak, haksızlık oluşturan fiilin
niceliği ve bunun toplumsal ve siyasal yaşamdaki etkileri göz önünde
tutularak bazı fiillerin yaptırımı idari yaptırım
olarak değiştirilmiş bulunmaktadır.
Tasarının
dokuzuncu bölümünde de sekizinci bölümde olduğu gibi, özellikle 6968
sayılı Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Kanununda
değişiklikler yapılmıştır.
Tasarının
241inci maddesiyle 6968 sayılı Zirai Mücadele ve Zirai Karantina
Kanununun 56ncı maddesi değiştirilmiştir. Yapılan
değişiklikle, Kanunda yer alan hapis cezası madde metninden çıkartılmış.
Yine, maddede yer alan adli para cezası idari para cezasına
dönüştürülmüştür. Maddede yer alan icrayı sanattan men hükmü
de maddeden çıkarılmış bulunmaktadır.
Yine,
Tasarının 242, 243, 244, 245, 246 ve 247nci maddelerinde de 6968
sayılı Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Kanunuyla ilgili
değişiklikler yapılmıştır.
Genel olarak bu
değişikliklerin hepsinde temel ceza kanunlarına uygun olarak
cezaların mahiyetinde değişiklikler gerçekleştirilmiş
bulunmaktadır. Bazı ceza oranlarında da değişiklikler
yapılmıştır.
6968
sayılı Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Kanunundan başka
dokuzuncu bölümde, 7126 sayılı Sivil Savunma Kanununda, 7201
sayılı Tebligat Kanununda, 7258 sayılı Futbol ve
Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunları
Düzenlenmesi Hakkında Kanunda, 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir
Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak
Yardımlara Dair Kanunda, 7397 sayılı Sigorta Murakabe
Kanununda da değişiklikler yapılmış
bulunmaktadır.
Genel olarak bu
değişikliklerin hepsinde de temel ceza kanunlarına uygun olarak
cezaların mahiyetinde ve ceza oranlarında değişiklikler
gerçekleştirilmiştir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime burada son verirken,
tasarının ülkemize hayırlı olmasını temenni
ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Akşit.
Dokuzuncu bölüm
üzerinde, şahsı adına söz isteyen Tunceli Milletvekili Kamer
Genç.
Buyurunuz
Sayın Genç.
Süreniz beş
dakikadır.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, tabii, dün burada benimle ilgili çok ağır ithamlarda
bulunuldu ve burada, hiçbir sebep yokken
Biliyorsunuz İç Tüzük'e göre
Hükûmet ya madde üzerinde konuşur veyahut da işte, Hükûmet adına
çıkar, konuşur. Fakat, burada dün benim önergem oylandıktan sonra,
Hükûmeti temsil eden kişi çıktı, hiçbir sebep yokken benimle
ilgili çok ağır ithamlarda bulundu. Biraz önce konuşan
Sayın Sözcü -beni kastediyor- Türkiye Cumhuriyeti devletini küçük
düşürücü beyanlarda bulunmuştur. diyor.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, birilerinin birtakım kavramları anlamaları
lazım. Devlet başka, hükûmet başka, başbakan başka,
bakan başka. Devlet: Türkiye Cumhuriyeti devletidir. Bu hepimizin
devletidir. Türkiye Cumhuriyeti devletini korumak da hepimizin onuru ve
şerefidir.
Ama benim
karşı çıktığım zihniyet şu zihniyettir arkadaşlar
şu: Yani, sen Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanlığı
makamına oturacaksın, Başbakanlığı makamına
oturacaksın, Türkiye Cumhuriyeti devleti hududu içinde, bir Suudi
Arabistan Kralı gelecek ve fotoğrafını başına
asacak, sen Türkiyenin
Türkiye'yi küçülten bu davranış içinde
bulunanları benim tasvip etmem mümkün değil. Ben, Türkiye Cumhuriyeti
devletinin yücelmesini ve onurunun korunmasını isteyen bir
insanım.
Şimdi, buna
karşı verilen cevapta denildi ki: Efendim, Suudi Arabistanın
büyük parası var, Türkiyeyi
Arkadaşlar, yani, bir devlet çok
zengin olabilir, ama, devletlerarası ilişkilerde, devletin haysiyeti
ve onuru çok önemlidir. Yani, para çok olabilir. Siz, devletimizin şeref
ve haysiyetini, onun parası var diye ayak altına
alamazsınız ki! Kaldı ki bu kişi, 1991 yılında,
Körfez Savaşı sırasında, o zamanki rahmetli Özala,
İşte, Türk askeri de Suudi Arabistana gidilmesi
denildiği
anda, Efendim, Suudi Arabistanda altı yüz sene Osmanlı ordusu
kaldı, biz Türk ordusunu kabul etmiyoruz. diyen kişiler bunlar.
Ayrıca da orada, Kâbeyi korumak için yapılan kaleyi yıkan
Osmanlı kalesini yıkıyor, Osmanlının her türlü
eserlerini yok ediyor, ondan sonra da siz bunlara bu kadar değer
veriyorsunuz.
İşte
ben, Türkiye Cumhuriyeti devletinin itibarını korumayan, her makamda,
her ne makamda olursa olsun onlara saygı duymuyorum arkadaşlar.
Onlara saygı duymamak demek, Türkiye Cumhuriyeti devletini küçültmek demek
değil ki. Bunu devletin
Yani, burada, bakanlık makamında oturan
kişilerin bazı kavramları öğrenmesi lazım.
Arkasından
bana deniyor ki: Efendim, böyle bir düşünceye sahip olan kişinin bu
Parlamento çatısı altında bulunmaması gerekir. Sayın
milletvekilleri, benim bu çatı altına nasıl geldiğimi
herkes bilir. Ben, gidip de kömür dağıtmadım, altın
dağıtmadım, para dağıtmadım, iktidar gücünü
kullanmadım. Arkamda valiler, kaymakamlar, köy hizmetleri şeyi yoktu.
Alnımın bileğiyle
(Gülüşmeler) Aklımla halkın
karşısına gittim ve o halka bu kürsülerde
yaptığım konuşmaları da halkın
değerlendirmesi sonucunda geldim.
Şimdi, diyor
ki Bay Mehmet Ali Şahin: Herkes kendine çekidüzen vermeli, sabrediyoruz.
Sabrın da bir sonu var. diyor. Sabretmesen ne olacak ya? Sen sabretmesen
ne olacak? Hadi, yoksa, hadi göster bakalım, ne sabretmesen
Ondan sonra bazı
BAŞKAN
Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim, Sayın Başkan
BAŞKAN
Lütfen konuya geliniz.
KAMER GENÇ
(Devamla) Ama bakın, siz bana, dün burada benim
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, konuşmacı
hakaret ediyor.
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi senin konuşma hakkın yok, sen çıkıp
da burada hep Tüzük dışı konuşuyorsun.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sen herkese laf atma!
BAŞKAN
Sayın Genç, lütfen konuya geliniz.
KAMER GENÇ
(Devamla) Sana istediğim gibi bakarım, rahatsız oluyorsan
çık dışarı git! Tamam mı? Ha, onun için
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Bakmana bir şey demiyorum nereye bakarsan
bak!
BAŞKAN
Lütfen saygılı konuşunuz Sayın Genç.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, buradaki
konuşmacı buradan gelip bir milletvekiline hakaret ediyor,
Cumhurbaşkanına hakaret ediyor.
DURDU MEHMET
KASTAL (Osmaniye) - Sen önce konuşmayı öğren!
KAMER GENÇ
(Devamla) Ben milletvekiliyim. Ben burada milletvekiliyim. Siz, bir
milletvekiline nasıl davranılması gerektiğini,
saygıyı göstermesini bileceksiniz.
BAŞKAN
Sayın Genç, lütfen konuya geliniz.
KAMER GENÇ
(Devamla) Ondan sonra efendim, burada birileri
DURDU MEHMET
KASTAL (Osmaniye) Yaşından başından utanmıyorsun! Tecrübe
mi? Ne tecrübesi?
AHMET
AYDOĞMUŞ (Çorum) Meclis başkanı var, burada Meclis
Başkanlığına soyunmaya hakkı yoktur.
Konuşmacı konuşmasını yapmaya çıksın!
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim, konuşmamı yapıyorum zaten.
AHMET
AYDOĞMUŞ (Çorum) Yapmıyorsun sen!
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi, bakın Sayın Başkanım, müdahale
ettirmeyin de burada konuşmamı yapayım.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
Sayın Genç lütfen konuya geliniz.
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim, madde üzerinde işte. Bunlar zaten
BAŞKAN
Madde üzerine geliniz lütfen.
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim, o kadar çok kanun var ki, hangisini arasanız bu kanun
içinde bu maddeyle ilgili hükümler var. Yani, şimdi, devletin
itibarını zedeleyen kişilereceza verilmiyor mu? İşte,
bizi devletin itibarına
Evvela, bana kızacağınıza
kendi bakanlık makamına oturttuğunuz insanların burada
bakanlık şan ve şerefine uygun bir davranış içinde
bulunmasını öğretin de ondan sonra buraya, Parlamentoya gelin.
Yani burada çıkıp da milletvekiline Sen bu Parlamento
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız ve konu içinde kalınız.
DURDU MEHMET
KASTAL (Osmaniye) - Zaten boş konuşuyor, konuşsun, ne
konuştuğunu bilmiyor!
KAMER GENÇ
(Devamla) Boş mu dolu mu konuştuğumu millet biliyor.
Yiğitliğiniz varsa, buyurun, milletin karşısına
çıkalım. Ondan sonra bu millet size mi değer veriyor, bana
mı değer veriyor.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, burada ben kişisel menfaatimi düşünsem,
devlete karşı çıksam cebimi doldurmaya
çalışırım, tek başına muhalefet yapmam, siyasi
iktidar yanında bulunurum. Çünkü, orada rantlar sağlamak çok kolay.
Onun için ben diyorum ki burada doğru olan şeyleri yaparım.
Şimdi, bir
bakanınız çıkıyor
DSPli milletvekili
arkadaşımız dün burada kendisine soru sordu, dedi ki: Orman
Kanununun şu maddelerindeki hapis cezasını
kaldırıyorsunuz, para cezasını veriyorsunuz. Bakan cevap
veremiyor. Bu kürsüde bakanlık makamında oturan insanlar bize
yanlış bilgi verirse
Ben soru da sormuyorum, artık
bakıyorum ki zaten konudan haberi yok. Böyle konudan haberi olmayan,
milletvekilinin de sorduğu sorulara doğru dürüst cevap vermeyen
bakana ne soru soracağım, ne soru soracağım
arkadaşlar? Devamlı burada oturuyorum. Ama, DSPli milletvekili
Sayın Öztürkün sorduğu sorulara da bilgi verdi, sonra da baktık
ki, Orman Kanununda hapis cezasını kaldırıyor yerine para
cezası getiriyor. Hükûmet, ciddiyeti bilmelidir. Bu Hükûmet, bu Meclise
ciddi hükûmet etmesini bilmelidir. Aksi takdirde başına ne iş
geleceğini onlar bilir.
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Genç.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan
Sayın Başkan
DURDU MEHMET
KASTAL (Osmaniye) Buna cevap vermeye gerek yok Başkan.
BAŞKAN
Şimdi, bölümler
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, biraz önce konuşan
zat, bir milletvekilini, Grup Başkan Vekilini Çık
dışarı! diye kovdu.
HAKKI SUHA OKAY
(Ankara) Sen de dışarı çıkmadın Elitaş, sen de
lafını dinlemedin!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Lütfen, kısa bir açıklama yapmak
istiyorum, şahsıma hitap ederek konuşma yaptı, siz de
dinlediniz.
BAŞKAN
Yerinizden lütfen yapınız.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Ben kürsüden açıklama yapayım.
BAŞKAN
Buyurunuz, buyurunuz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Hayır efendim, Dışarı çık. demek
sataşma değil ki! Ben konuşmamda Çıkın
dışarıda dinlenin. dedim.
BAŞKAN
Buyurunuz, bir dakika süre veriyorum.
VII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR VE AÇIKLAMALAR
1.-
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın, Tunceli Milletvekili Kamer
Gençin konuşmasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinize saygılarımı sunuyorum.
Dört ay süreyle
gerçekten büyük bir sabır örneği gösteriyoruz, metanet örneği
gösteriyoruz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Allah Allah!
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Ne yapacaksın?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Burada Türkiye Büyük Millet Meclisinin
oylarıyla seçilmiş bir Cumhurbaşkanına hakaret eden bir
şahsın
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Ne ayıp ya! Dövecek misin, ne yapacaksın?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla)
gerçekten, söylediği sözlerle, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin oylarıyla seçilmiş bir Cumhurbaşkanına
hakaret eden bir şahsın
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Hakaret etmedi Kamer Bey, doğruları söyledi.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Burada nerede hakaret var?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri)
bir şahsın burada muhalefet
milletvekilleri tarafından da tasvip görmesini inanın taaccüple
karşılıyorum. Biz, bu milletin seçmeninin hepsine saygı
duyuyoruz. Kamer Gençi sevmeyebiliriz, ama onu seven, onu seçen Tunceli
halkına karşı saygımız, sevgimiz, muhabbetimiz
sonsuzdur; çünkü, orada yaşayan insanlar da bizim
vatandaşımızdır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen, şahsınıza yönelik olan bölümüne cevap veriniz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Burada konuşurken, lütfen, seçmenlerimize
duyduğumuz saygıyı hep beraber bütün seçmenlere göstermemiz
gerekir. AK Partiye oy vermiş 16 milyon insana saygı duymamız
gerekir, Cumhuriyet Halk Partisine oy vermiş insanlara saygı duymamız
gerekir, diğer siyasi partilere oy vermiş insanlara saygı
duymamız gerekir. Burada hep beraber birbirimize saygı duyarak,
Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında, seçildiğimiz
insanlara hizmet etmek bizim esas görevimizdir.
Kürsü
imkânlarını kullanarak, seçilmiş milletvekilleri, seçilmiş
Parlamento ve onların temsilcisi olan Hükûmete ve bu Parlamentonun
seçtiği Cumhurbaşkanına hakaret etmeye hiç kimsenin hakkı
yoktur.
Biz Tuncelili
vatandaşlarımızı seviyoruz; seçmen olduğu için
seviyoruz, bu ülkenin her biri de vatandaşı olduğu için
seviyoruz. Onun için, 70 milyon vatandaşı sevmek mecburiyetindeyiz.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Elitaş.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, ben Cumhurbaşkanına hakaret
etmedim. Bunlar, kendi kendilerine hakaret diyorlarsa
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen, kürsüye geldiğiniz zaman ya da
yerinizde, sözcüklerinizi uygun tarzda seçiniz. Burası milletin
kürsüsüdür, hakaret sözlerini kullanmadan eleştirinizi yapınız,
lütfen. (Alkışlar)
VI.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.-
Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve
Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ( Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla
Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı) ve Adalet Komisyonu Raporu (1/335) (S. Sayısı:
56) (Devam)
BAŞKAN
Şimdi, dokuzuncu bölüm üzerine soru-cevap işlemine geçiyoruz.
Süremiz on
beş dakikadır. On beş dakika için, 8 kişi söz
istemiştir, sırayla söz vereceğim. Lütfen,
sorularınızı çok kısa sorarsanız herkese söz verme
hakkımız doğabilir.
Sayın Enöz,
buyurunuz efendim.
MUSTAFA ENÖZ
(Manisa) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Aracılığınızla
Sayın Bakanıma soruyorum: Bilindiği gibi ülkemizin çok büyük bir
kısmı birinci derecede deprem kuşağı üzerindedir.
Ancak, ne yazık ki göz göre gelen bu doğal felaket
karşısında bugüne kadar hiçbir tedbir
alınamamıştır. Altıncı yılına giren
iktidarınızda, konuyla ilgili bundan sonra ne gibi
çalışmalar yapmayı düşünüyorsunuz?
İkinci
sorum: Sivil savunma arama kurtarma ekipleri ve Kızılayın
personel, araç, gereç ve malzeme yönüyle yeterli donanımı var
mıdır? Son Balâ depreminde depremzedelerin ihtiyaçlarının
yeterince karşılanmamasını neye bağlıyorsunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Enöz.
Sayın
Çalış
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Aracılığınızla,
Sayın Bakanıma 7399 sayılı Sigorta Murakabe Kanunuyla
ilgili sorum olacak.
Sayın
Bakanım, memur ve işçi maaşlarındaki artış
yıllık yüzde 4 iken, trafik sigortası ve diğer sigorta
ücretlerindeki artış ve cezalardaki artış yüzde 7nin
üzerinde olmuştur. Hükûmetinizin işçi, memur, garip gurebaya
karşı bu tutumunuzu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Çalış.
Sayın
Akkuş
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Sayın Başkan, Sayın Bakanım; 17
Ağustos depremi sonucu İstanbulda 125 bin civarında
binanın oturulamayacak derecede zarar görmüş ve bunların en
kısa zamanda kuvvetlendirme projelerinin yapılmasına dair birçok
proje yapılmış ve bunlar bilimsel olarak da ortaya
konmuştur. Bu konuda, kaç binada kuvvetlendirme yapılarak tamirat işlemleri
sonuçlandırıldı ve oturulacak hâle getirildi?
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Akkuş.
Sayın
Tankut
YILMAZ TANKUT
(Adana) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın
Bakanımıza sormak istiyorum: Şu an görüşmekte
olduğumuz uyum maddelerinde yer almasa bile sık sık gündeme
gelen ve Hükûmetiniz tarafından da üzerinde düzenleme
yapılacağı ifade edilen, ancak, aynı zamanda aziz
milletimizin de çok hassas olduğu 301inci maddeyle ilgili olarak bu
zamana kadar kaç dava açılmış ve derdest edilmiştir?
Açılan ve kapanan bu davalar neticesinde şu ana kadar kaç kişi
ceza almış ve mahkûm edilmiştir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Tankut.
Sayın
Işık
ALİM
IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Hükûmetimiz
adına Sayın Bakanıma sormak istiyorum: Özellikle son dönemde,
pamuk üretimi giderek artan Güneydoğu Anadolu Projesi bölgesinde
çırçır fabrikalarının da artışı dikkat
çekmektedir. Son beş yılda GAP bölgesinde yeni açılan ve
değişik nedenlerle faaliyeti durdurulan ya da para cezasıyla
cezalandırılan çırçır fabrikalarının
sayısı ne kadardır?
İkinci
sorum: Ülkemizde Tarım ve Köyişleri Bakanlığı
hükümlerine aykırı davranmaları nedeniyle para cezasıyla
cezalandırılan zirai mücadele, ilaç ve aletleri satışı
yapan firmaların sayısı nedir? Bunlar içerisinde en az iki ve
daha fazla üst üste ceza almış olan firmaların oranı nedir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Işık.
Sayın
Varlı
MUHARREM VARLI
(Adana) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakanım, 2007 yılında kapanan şirket
sayısının 30 bin, kepenk kapatan esnaf sayısının
da 130 bin dolayında olduğu belirtilmektedir. Bu şirket ve
esnaflar içerisinde ceza alarak kapanmışları var
mıdır?
Bir de,
bölgemizde 1998 yılında bir deprem afeti oldu. Yine 99 ve 2000
yıllarında Marmarada gerçekleşen depremlerde de büyük mal ve
can kaybı oldu. Daha sonra Marmara Bölgesindeki güçlendirme
faaliyetleriyle ilgili borçlandırma talepleri affedildi, yalnız
bölgemizdeki deprem sonucunda güçlendirme yapılan binaların
borçları affedilmedi. Şu anda birçok insanın da banka
hesaplarına veya tapularına haciz konuldu. Bu konuyla ilgili
Hükûmetimizin bir çalışması var mıdır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Varlı.
Sayın Vural
OKTAY VURAL
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakanıma bir sualim var. Salı günkü suallerden Eskişehir Milletvekilimiz
Sayın Beytullah Asil Beyin suali vardı, 301inci maddeyle ilgili. Bu
301inci maddeyle ilgili sizlerin Adalet Bakanlığı olarak bir
metin hazırladığınızı ifade ediyorsunuz, Bakanlar
Kurulunda görüşüldüğünü de ifade ediyorsunuz ama kanun tasarı
olarak gelmeyecek
İç Tüzükümüze göre Bakanlar Kurulunda görüşülen,
eğer Bakanlar Kurulunun ittifakı varsa bir kanun tasarısı
hâlinde gelmesi lazım. Sizin hazırladığınız bir
tasarıyı milletvekillerimize imzalatmanızın gerekçesi
nedir? Acaba Bakanlar Kurulu içerisinde 301inci maddeyle ilgili
değişiklik hakkında mutabakat
sağlanmadığından dolayı mı böyle bir yöntemi
seçtiniz? Sizce doğru bir tarz mıdır? Bir kanun
tasarısının kanun teklifi olarak gündeme getirilmesi doğru
mudur?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ederiz Sayın Vural.
Sayın Akçay
ERKAN AKÇAY
(Manisa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan,
6968 sayılı Zirai Mücadele ve Karantina Kanunu uyarınca 2007
yılı içinde kaç kişiye idari yaptırım
uygulanmıştır?
Ayrıca,
Hükûmetinizin tarımsal ürün kaçakçılığının
önlenmesi için bir çalışması var mıdır? Bilgi
verebilir misiniz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Akçay.
Sorular sona
ermiştir.
Buyurunuz
Sayın Bakan.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Sayın Başkanım,
teşekkür ederim.
Ben de önce
Sayın Enözün sorusundan başlıyorum. Evet, gerçekten ülkemiz
deprem kuşağı üzerinde yer almaktadır. Resmî rakamlara göre
topraklarımızın aşağı yukarı yüzde 98i
deprem riski altındadır. Kuşkusuz, depreme hazırlık
bakımından çok ciddi tedbirlerin daha uzun süre önceden
başlayarak alınması gerekiyordu. Türkiyede bir tabii afet
meydana geldiğinde bu tabii afetle ilgili görevli kurumlarımız
var, Başbakanlığa bağlı Acil Durum Yönetimi Genel
Müdürlüğü, İçişleri Bakanlığında sivil savunmayla
ilgili birimler, Bayındırlık Bakanlığında Afet
İşleri Genel Müdürlüğü gibi. Şimdi, Hükûmet olarak, bütün
bu birimleri bir çatı altında toplayacak bir yasal düzenleme
talebiyle önümüzdeki günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisinin önüne
geleceğiz. Ancak, şunu hemen ifade edeyim ki:
Binalarımızın önemli bir bölümü, özellikle deprem
kuşağı üzerinde yer alan yerleşim yerlerinde
binalarımızın önemli bir bölümü maalesef depremlere
dayanıklı değildir. Bunun için, yapılması gereken
işlerden biri, eğer güçlendirmek suretiyle depreme
dayanıklı hâle getirmek mümkünse bu güçlendirme işlemini
yapmaktır. Eğer değilse, tabii ki, buraları yıkarak
burada oturan vatandaşlarımızın farklı yerlerde
iskanını sağlamaktır.
Özellikle
İstanbulun, Marmaranın bir depremin beklendiği bölge
olduğunu hepimiz biliyoruz. Uzun süredir İstanbul Valiliği ve
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı bu
konularla ilgili projeleri geliştirmiş ve özellikle resmî binalarla
ilgili güçlendirme çalışmaları bundan üç yıl kadar önce
başlamıştır. Bununla ilgili, yanlış
hatırlamıyorsam, 450 milyon dolar gibi Dünya Bankasından da bir
kredi alınmak suretiyle, kendi kaynaklarımızla da birlikte,
başta okullarımız olmak üzere güçlendirme faaliyetleri büyük bir
hızla devam etmektedir.
Yine,
İstanbul Valiliği ve İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığının, birlikte güçlendirmek için, pilot bölge
seçtiği Zeytinburnu ve Bakırköyde de bu konudaki
çalışmalar büyük bir hızla devam etmektedir. Ancak, bu konuda,
ilgili arkadaşlarımızın karşısına çıkan
en önemli sorunlardan biri vatandaşlarımızın bu projelerin
gerçekleşmesine kâfi miktarda destek vermemesi veya verememesidir. Bir
afet başımıza gelince hemencecik tedbir alma yoluna gidiyoruz.
Aslında afet başımıza gelmeden önce birtakım
fedakârlıkları göğüsleyerek tedbirler almak durumundayız.
Daha sonra yine
bununla ilgili soru soran arkadaşlarımız oldu.Kaç tane bina
güçlendirildi? diye sordu, sanıyorum Sayın Akkuş sordu.
Tabii, bu
konudaki veriler şu anda elimde değil. Bu tür sorularla
karşılaşacağımı bilseydim bu verilerle huzurunuza
gelir ve bu sorulara daha açık bir şekilde cevap verebilirdim.
Sayın
Çalış, kamu görevlilerine yapılan maaş artış
oranlarıyla, sanıyorum, sigortayla ilgili
Neyle ilgiliydi Sayın
Çalış?
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Trafik sigortası ve cezalarıyla ilgili.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Trafik sigortası ve diğer
konularla ilgili artış oranlarının birbirinden farklı
olduğunu, kamu görevlilerine daha az oranda artış yapıldığını
ifade ettiniz.
Bilindiği
gibi, her yıl, öngörülen yıllık enflasyon oranının
üzerinde kamu görevlilerine artışlar yapılmaktadır. Bu,
kamu çalışanlarının enflasyon karşısında
alım güçlerini kaybetmemeleri amacıyladır. Son beş yıl
değerlendirildiğinde, enflasyondaki düşüş dikkate
alınarak bir hesap yapıldığında,
çalışanlarımızın alım güçlerini kaybetmedikleri
gerçeğiyle karşılaşacaksınız. O bakımdan, bu
oranlar enflasyon oranı göz önünde bulundurularak yapılmakta, daha
doğrusu, bu artışlar enflasyon oranı paralelinde
gerçekleştirilmektedir. O nedenle, çalışanların mağdur
edilmesi gibi bir husus söz konusu değildir.
Sayın
Tankut, Türk Ceza Kanununun 301inci maddesiyle ilgili ve Sayın Vural da
yine bu maddeyle ilgili bir soru yönelttiler. İfade özgürlüğü
açısından Türkiyede zaman zaman sorun yaşanan 301inci maddeyle
ilgili yeni bir düzenleme yapılması hususu uzun süredir Türkiyenin
gündemindeydi, Adalet Bakanlığının da gündemindeydi, bu
konuda bir çalışma yaptık. Sayın Vural dediler ki: Neden bunu
bir tasarı olarak Meclise sevk etmiyorsunuz?
Bir
tasarının Meclise sevk edilebilmesi için bir
bakanlığın Başbakanlığa sevk etmesi gerekiyor ve
ayrıca, Başbakanlığın, diğer kamu kurum ve
kuruluşlarının görüşlerini istemesi gerekiyor. Bu
görüşler geldikten sonra Başbakanlık Kanunlar Genel
Müdürlüğünce yeniden bir değerlendirme yapılarak Bakanlar
Kuruluna sevki gerekiyor. Bu, zamanı çok alacak olan iş nedeniyle,
bunun bir teklif olarak verilmesi benimsenmiştir, yoksa, Bakanlar
Kurulumuzdaki -biraz önce Sayın Vuralın ifade ettiği gibi- bir
sorun veya bir mutabakatsızlık nedeniyle değildir.
Sayın
Işıkın, yine, pamuk üreticileri, çırçır
fabrikaları, bunlarla ilgili, cezalarla ilgili birtakım istatistiki
soruları oldu.
Yine, Sayın
Akcanın
Bu da birtakım rakamsal verileri gerektiriyor,
cevaplandırabilmem için.
O bakımdan,
bu sorulara, diğer arkadaşlarımızın sorularına,
Sayın Başkanım, izin verirseniz, yazılı olarak cevap
vereceğim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
Dokuzuncu bölüm
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi,
dokuzuncu bölümde yer alan maddeleri, varsa o maddeler üzerindeki önerge
işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım:
241inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
242nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
243üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
244üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
245inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
246ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
247nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
248inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
249uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
250nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
251inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
252nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
253üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
254üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
255inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
256ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
257nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
258inci madde
üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 258 inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Hakkı
Suha Okay Mehmet
Şandır
Kayseri Ankara Mersin
Selahattin
Demirtaş Abdulkerim
Aydemir
Diyarbakır Ağrı
Madde 258- 7201
sayılı Kanunun 53 üncü maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Madde 53- Bu
Kanun mucibince tebligat yapılması gereken hallerde bir kimse
kendisine veya başkasına ait isim veya adresi yanlış olarak
bildirir ise fail hakkında altı aydan iki yıla kadar hapis
cezasına hükmolunur.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN
Önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının
258 inci maddesiyle 7201 sayılı Tebligat Kanununun 53 üncü maddesi
değiştirilmektedir. Maddeyle yaptırım altına
alınan fiilin önemi ile ihlalin niteliğine göre
yaptırımın artırılması amacıyla iş bu
önerge verilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen bu
önerge doğrultusunda 258inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
259uncu madde
üzerinde de bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 259 uncu
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Hakkı
Suha Okay Mehmet
Şandır
Kayseri Ankara Mersin
Selahattin
Demirtaş Abdulkerim
Aydemir
Diyarbakır
Ağrı
Madde 259- 7201
sayılı Kanunun 54 üncü maddesinin birinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Muhatap
namına kendilerine tebligat yapılan kimseler tebliğ
evrakını muhataplarına en kısa zamanda vermedikleri ve
bundan gecikme veya zarar vukua geldiği takdirde bir yıla kadar hapis
cezasıyla cezalandırılır.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının
259 uncu maddesiyle 7201 sayılı Tebligat Kanununun 54 üncü maddesinin
birinci fıkrası değiştirilmektedir. Fıkrayla
yaptırım altına alınan fiilin önemi ile ihlalin
niteliğine göre yaptırımın artırılması
amacıyla iş bu önerge verilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen bu
önerge doğrultusunda 259uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
260ıncı
madde üzerinde de bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 260
ıncı maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Hakkı
Suha Okay Mehmet
Şandır
Kayseri Ankara Mersin
Selahattin
Demirtaş Abdülkerim
Aydemir
Diyarbakır Ağrı
Madde 260- 7201
sayılı Kanunun 55 inci maddesinin birinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Daha
ağır bir cezayı gerektirmediği takdirde;
a) Kendisi
hakkında tebliğ memuruna yalan beyanda bulunan muhatap,
b) Muhatap
namına kendisine tebligat yapılabilecek olup da, bu Kanunun tatbiki
dolayısıyla tebliğ memuruna muhatap hakkında yalan beyanda
bulunan kişi,
c) Muhatap
olmadığı veya muhatap namına tebellüğ etmeye yetkisi
bulunmadığı halde tebliğ memuruna hüviyet ve
sıfatı hakkında yalan beyanda bulunarak tebliğ
evrakını alan kimse,
her bir bentte
tanımlanan fiil dolayısıyla bir yıla kadar hapis
cezası ile cezalandırılır.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının
260 ıncı maddesiyle 7201 sayılı Tebligat Kanununun 55 inci
maddesinin birinci fıkrası değiştirilmektedir.
Fıkrayla yaptırım altına alınan fiilin önemi ile
ihlalin niteliğine göre yaptırımın
artırılması amacıyla iş bu önerge verilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen bu
önerge doğrultusunda 260ıncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
261inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
262nci madde
üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 262 nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Hakkı
Suha Okay Oktay
Vural
Kayseri Ankara İzmir
Hasip Kaplan Abdulkerim
Aydemir
Şırnak Ağrı
Madde 262-
29/4/1959 tarihli ve 7258 sayılı Futbol ve Diğer Spor
Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunları Düzenlenmesi
Hakkında Kanunun 5 inci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Madde 5- Kanunun
verdiği yetkiye dayalı olmaksızın, spor müsabakaları
ile ilişkili olarak sabit ihtimalli veya müşterek bahis oynatanlar,
oynanmasına yer veya imkân sağlayanlar, bir yıldan üç yıla
kadar hapis ve onbin güne kadar adli para cezası ile
cezalandırılır.
Yurt
dışında oynatılan her çeşit bahis veya şans
oyunlarının internet yoluyla vesair suretle erişim
sağlayarak Türkiyeden oynanmasına imkân sağlayan kişiler,
iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile
cezalandırılır.
Her türlü bahis
veya şans oyunlarıyla bağlantılı olarak para nakline
aracılık eden kişiler, bir yıldan üç yıla kadar hapis
ve beşbin güne kadar adli para cezası ile
cezalandırılır.
Kişileri,
reklam vermek vesair surette, her türlü bahis veya şans
oyunlarını oynamaya teşvik edenler, altı aydan iki
yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adli para cezası ile
cezalandırılır.
Bu maddede
tanımlanan suçlarla bağlantılı olarak, her türlü bahis veya
şans oyunlarının oynanmasına tahsis edilen veya
oynanmasında kullanılan ya da suçun konusunu oluşturan eşya
ile bu oyunların oynanması için ortaya konulan veya oynanması
suretiyle elde edilen her türlü malvarlığı değeri, 26/9/2004
tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun eşya ve kazanç
müsaderesine ilişkin hükümlerine göre müsadere edilir.
Bu maddede
tanımlanan suçlardan dolayı, tüzel kişiler hakkında bunlara
özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
Bu maddede
tanımlanan suçlarla ilgili olarak, 4/5/2007 tarihli ve 5651
sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların
Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele
Edilmesi Hakkında Kanunun erişimin engellenmesine ilişkin
hükümleri uygulanır.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının
262 nci maddesiyle, 7258 sayılı Futbol ve Diğer Spor
Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunları Düzenlenmesi
Hakkında Kanunun 5 inci maddesi değiştirilmektedir. Maddede
tanımlanan suçun, ceza kanunlarının güvence
fonksiyonlarından birini oluşturan belirlilik ilkesine uygun olarak
yeniden tanımlanması amacıyla iş bu değişiklik
önergesi verilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
262nci maddeyi
kabul edilen bu önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
263üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
264üncü madde
üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 264 üncü
maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve
diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Hakkı
Suha Okay Oktay
Vural
Kayseri Ankara İzmir
Hasip Kaplan Abdulkerim
Aydemir
Şırnak Ağrı
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN -
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
7397
sayılı Sigorta Murakabe Kanunu, 03/06/2007 tarihli ve 5684
sayılı Sigortacılık Kanununun 45 inci maddesiyle tamamen
yürürlükten kaldırıldığından iş bu önerge
verilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiş ve 264üncü madde
çıkartılmıştır.
265inci madde
üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 265 inci
maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve
diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Hakkı
Suha Okay Oktay
Vural
Kayseri Ankara İzmir
Hasip Kaplan Abdulkerim
Aydemir
Şırnak Ağrı
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN -
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
7397
sayılı Sigorta Murakabe Kanunu, 03/06/2007 tarihli ve 5684 sayılı
Sigortacılık Kanununun 45 inci maddesiyle tamamen yürürlükten
kaldırıldığından iş bu önerge verilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiş ve 265inci madde metinden
çıkartılmıştır.
266ncı madde
üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 266
ncı maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve
diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Hakkı
Suha Okay Oktay
Vural
Kayseri Ankara İzmir
Hasip Kaplan Abdulkerim
Aydemir
Şırnak Ağrı
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
7397
sayılı Sigorta Murakabe Kanunu, 03/06/2007 tarihli ve 5684
sayılı Sigortacılık Kanununun 45 inci maddesiyle tamamen
yürürlükten kaldırıldığından iş bu önerge
verilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiş ve 266ncı madde
çıkartılmıştır.
267nci madde
üzerinde de bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 267 nci maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre teselsül
ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Hakkı
Suha Okay Oktay
Vural
Kayseri Ankara İzmir
Hasip Kaplan Abdulkerim
Aydemir
Şırnak Ağrı
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
7397
sayılı Sigorta Murakabe Kanunu, 03/06/2007 tarihli ve 5684
sayılı Sigortacılık Kanununun 45 inci maddesiyle tamamen
yürürlükten kaldırıldığından iş bu önerge
verilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiş ve 267nci madde
çıkartılmıştır.
268inci madde
üzerinde de bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 268 inci
maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve
diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Hakkı
Suha Okay Oktay
Vural
Kayseri Ankara İzmir
Hasip Kaplan Abdulkerim
Aydemir
Şırnak Ağrı
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
7397
sayılı Sigorta Murakabe Kanunu, 03/06/2007 tarihli ve 5684
sayılı Sigortacılık Kanununun 45 inci maddesiyle tamamen
yürürlükten kaldırıldığından iş bu önerge
verilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir ve 268inci madde
çıkartılmıştır.
269uncu madde
üzerinde de bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 269 uncu
maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve
diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Hakkı
Suha Okay Hasip
Kaplan
Kayseri Ankara Şırnak
Oktay Vural Abdulkerim
Aydemir
İzmir
Ağrı
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) Takdire
bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
7397
sayılı Sigorta Murakabe Kanunu, 03/06/2007 tarihli ve 5684
sayılı Sigortacılık Kanununun 45 inci maddesiyle tamamen
yürürlükten kaldırıldığından iş bu önerge
verilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir ve 269uncu madde
çıkartılmıştır.
270inci madde
üzerinde de bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 270 inci
maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve
diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Hakkı
Suha Okay Hasip
Kaplan
Kayseri Ankara Şırnak
Oktay Vural Abdulkerim
Aydemir
İzmir
Ağrı
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) Takdire
bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET
ALİ ŞAHİN (Antalya) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
7397
sayılı Sigorta Murakabe Kanunu, 03/06/2007 tarihli ve 5684
sayılı Sigortacılık Kanununun 45 inci maddesiyle tamamen
yürürlükten kaldırıldığından iş bu önerge verilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir ve 270inci madde çıkartılmıştır
metinden.
Sayın
milletvekilleri, dokuzuncu bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Onuncu bölüme
geçmeden önce, on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 15.57
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 16.10
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP
ÜYELER: Yusuf COŞKUN (Bingöl), Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 48inci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
56 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Şimdi onuncu
bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
Onuncu bölüm
271inci madde ila 300üncü maddeleri kapsamaktadır.
Onuncu bölüm
üzerine gruplar adına söz sırası şöyledir: Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Nesrin Baytok.
Buyurunuz
Sayın Baytok. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on
dakikadır.
CHP GRUBU ADINA
NESRİN BAYTOK (Ankara) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; temel ceza kanunlarına uyum
amacıyla hazırlanmış kanun tasarısının 271
ile 300üncü maddeleri arasındaki maddeler hakkında, Cumhuriyet Halk
Partisinin görüşlerini ifade etmek üzere söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, temel kanun olarak ele aldığımız bu
çalışmada otuzar maddeyi bir arada konuşuyoruz. İlk soru
şu tabii ki: Bu kanunun neresi temel kanun? Aslında adı üzerinde,
bir uyum çalışması. Yani daha önce
çıkarılmış kanunları eski kanunların ilgili
maddelerine uydurmaya çalışıyoruz. Bu arada uyumunu
sağlamadığımız bazı kanunlar da uyum
sağlayamadan ortadan kalkmış, şimdi ortada yok. Olmayan bir
kanun için uyum sağlayıp boşa kürek çekmenin de ötesinde zaman
harcıyoruz.
Sayın
milletvekilleri, iktidar partisinin Meclisi çalıştırma yöntemi
bu kürsüde sıklıkla eleştirilmiştir. Bir iki noktaya ben de
değineceğim. Bir kanun hazırlanırken, o kanunun ilgili
olduğu bütün diğer kanunları da dikkate alarak hazırlamak
gerekmez mi? Temel ceza kanunları hazırlanırken dikkate
alınmamış bir çalışma bugün Türkiye Büyük Millet
Meclisini günlerce meşgul edecek zaman israfına yol açıyor. Bir
işi ele alırken etraflıca bir çalışmayı gerçekleştiremiyor
olmak üzüntü verici.
Enine boyuna
sağlıklı bir hazırlıktan sonra o konuyu ele almak, bir
işi dört başı mamur şekilde gerçekleştirebilmek
insanın yetenekleri arasındadır. Ancak, bu yetenekleri iktidar
partisinin uygulamalarında göremiyoruz. Biz, ana muhalefet partisi olarak,
geçen dönemde de yaşadığımız, bu dönem de aynen devam
eden bu uygulamaları uygun bulmuyoruz. Bir kanun yapılırken
ilgili bütün kuruluşlar, sivil toplum, konunun uzmanları hep birlikte
o yasayla ilgili sorumluluk alabilmelidir. İktidar partisi yasa
tekliflerini kapalı devre çalışma yöntemleriyle, yaptım
oldu tarzındaki yaklaşımlarla, önceden haber vermeden son
dakika uygulamalarıyla Parlamento gündemine getirerek Parlamento çalışmalarını
sembolik hâle dönüştürmektedir. Oysa, el birliğiyle ortak bir
çalışmayı vatandaşların yararına olacak
şekilde gerçekleştirebilmemiz gerekir. Ki, ana muhalefet partisi
olarak bu konuda son derece yapıcı yaklaşımlar sergilediğimiz
ortadadır. İktidar partisine Acele işe şeytan
karışır. sözünü hatırlatmak isterim. Bu örnekte de zaten
öyle olmuş.
Bir uygulama
olarak şunu da görüyoruz: Muhalefete söz hakkı bırakmamak için,
iktidar partisi milletvekilleri Parlamentodaki milletvekilinin kişisel söz
hakkını da kendileri kullanıyor. Bir bakıyorsunuz, söz
almış olan iktidar partisi milletvekili bakana ve hükûmete yönelik
övgü dolu sözlerle kürsüden iniyor. Amaç grubu bulunmayan
bağımsız milletvekillerinin çalışmalarını
engellemek mi, onları konuşturmamak mı?
Sağduyulu
bir iktidar muhalefeti özellikle konuşturup dinlemek ister.
Yararlanabileceği bakış açılarını yakalayabilir.
Ancak, Sayın Başbakanın en son bugün muhalefete dönük olarak
sarf ettiği sözlere bakacak olursak, bu sözleri boşuna söylüyoruz.
Sayın
Başbakan şöyle söylüyor: Şu anda siyaset yapanlar,
bunların içinde Türkiyenin kalkınmasını istemeyenler var.
Dikkat edin, çözüm üretmek diye bir derdi olmayanlar var. Sadece
karanlığa tükürüyorlar, karanlığa taş atıyorlar.
Bunu böyle bilelim. Onun için de onlara cevap yetiştirmeye çok fazla zaman
harcamayalım.
Zamanı
nereye harcıyorsunuz, bu tarz iki kere çalışmak zorunda
kalınan, hazırlığı tam yapılmamış yasa
tekliflerine. Muhalefeti dinlemeyip, alelacele külüstür kanunlar
hazırlamak yerine, ciddi çalışmalar yapılabilir. Şu
anda öyle bir kanun görüşüyoruz ki, şimdiye kadar bu Parlamentoda
yapılmamış bir garip çalışma olarak Türkiye Büyük
Millet Meclisi tarihinde yerini alacak.
Sayın
milletvekilleri, bakın, şu anda görüştüğümüz bölümde
değişiklik içeren kanun maddeleri içinde neler yok ki:
Sıtmanın İmhası Hakkında Kanunda bazı
değişiklikler, Ziraat Yüksek Mühendisliği Hakkında Kanunda
bazı değişiklikler, Köy İçme Suları Hakkında
Kanunda bazı değişiklikler, Belediye Kanununda bazı
değişiklikler, Harita ve Planlara Ait İşaretlerin
Korunması Hakkında Kanunda bazı değişiklikler,
Yeraltı Suları Hakkında Kanunda bazı
değişiklikler ve son olarak Vergi Usul Kanununda bazı
değişiklikler... Seç, beğen, al! Biz, Vergi Usul Kanununu seçtik.
Bakalım neyi değiştiriyoruz?
87nci maddede,
takdir, tadilat gibi il komisyonlarında görev yapacak kişilerde
bazı nitelikler arıyoruz. Diyoruz ki, iyi ahlak sahibi olmak ve
ikamet ettiği veya iş gördüğü muhitin emniyet ve
itimadını kazanmış bulunmak. Ayrıca, casusluk, zimmet,
irtikâp, rüşvet, hırsızlık,
dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli
iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin iflasına fesat
karıştırma, suçtan kaynaklanan mal varlığı
değerlerini aklama, kaçakçılık ve vergi kaçakçılığı
suçlarından mahkûm olmamak.
Bu nitelikleri
takdir komisyonunda arıyoruz, aramamız da gerekir. Ancak,
insanın aklına ister istemez, kendi kendisine af üzerine af
çıkarmış Maliye Bakanı geliyor. TÜPRAŞın yüzde
14.75lik hissesini Ofer ile birlikte nasıl satıp, devleti zarara
uğrattığı geliyor. Kuşadası Limanının
nasıl da Ofer-Kutman ortaklığına devredilebildiği ve
bu işin yasal kılıfı için nasıl da bir gecede torba
kanun yöntemi içinde kanun çıkarılıverildiği geliyor.
Çocuklarının, Unakıtan yumurtalarını
satmalarına yardımcı olmak için Maliye Bakanının
gittiği yerlerde nasılda, hangi yumurtayı
kullandıklarını sorduğu geliyor.
Eleştiri
dozunu artıran vergi mükelleflerine, iş adamlarına, belli medya
kuruluşlarına yönelik denetim yetkisini nasıl da tehdit ve
şantaj aracı olarak kullandığı geliyor. Bu yüzden
medyada hakkındaki hiçbir iddianın nasıl da yer
alamadığı geliyor. Şu garip duruma bakın: Maliye
Bakanı, kendisine af üzerine af çıkarmamış olsaydı ve
Anayasada milletvekili dokunulmazlığı bulunmasaydı,
açılan davalarda sıradan bir sanık olacaktı. Evrakta
sahtekârlık, teşekkül hâlinde kaçakçılık suçlarına
muhatap olmuş bir Maliye Bakanından bahsediyoruz. Takdir Komisyonu
üyesi için aradığımız nitelikleri hatırlamadan
edemiyor insan. Hani şu vergi kaçakçılığı, sahtecilik
gibi suçları işlememiş olmak niteliklerini.
Sayın
milletvekilleri, ceza yasaları hakkında konuşurken bunları
hatırlamamız çok doğal. Yine, ayrıca milletvekili
dokunulmazlığının
sınırlandırılmasının ne kadar önemli
olduğunu hatırlamadan edemiyor insan ve Başbakan, bakan
çocuklarını hatırlamadan edemiyor. Suudi Arabistan
Kralının, Başbakanın eşine çok değerli
mücevherleri hediye edip etmediğini sormadan edemiyor. Ekvador Devlet
Başkanı Rafael Correanın, aynı kral tarafından
eşine hediye edilmiş yüz binlerce dolar değerindeki mücevherin
Ekvador halkına ait olduğunu düşündüğü için satıp
halkına harcama kararını hatırlamadan edemiyor.
Bu
düşüncelerle, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Baytok.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Edirne Milletvekili Cemaleddin Uslu. (MHP
sıralarından alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Uslu.
Süreniz on
dakikadır.
MHP GRUBU ADINA
CEMALEDDİN USLU (Edirne) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime 10 Ocak Dünya
Çalışan Gazeteciler ve ayrıca, İdareciler Gününü en iyi
dileklerimle kutlayarak başlamak istiyorum.
Temel Ceza
Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Adalet Komisyonu Raporunun onuncu bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu ve şahsım adına görüşlerimi sizlerle paylaşmaya
çalışacağım. Bu vesileyle sizleri saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, söz konusu tasarının onuncu bölümünü oluşturan
271 ila 300üncü maddelerinde 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu, 7402
sayılı Sıtmanın İmhası Hakkında Kanun, 7472
sayılı Ziraat Yüksek Mühendisliği Hakkında Kanun, 7478
sayılı Köy İçme Suları Hakkında Kanun, 1580
sayılı Belediye Kanunu, 155 sayılı Harita ve Planlara Ait
İşaretlerin Korunması Hakkında Kanun, 167 sayılı
Yeraltı Suları Hakkında Kanun ve 213 sayılı Vergi Usul
Kanununda değişiklik öngörülmektedir. Tasarının böylesine
uzun, kapsamlı ve pek çok kanunda değişiklik öngörmesi nedeniyle
onuncu bölümün içerdiği konuları hatırlatmakta fayda gördüm.
Türk Ceza Kanunu ve
diğer temel ceza kanunları 1 Haziran 2005 tarihi itibarıyla
yürürlüğe girmiştir. Bu değişiklikle asli-ferî ceza
ayrımı kaldırılmış, cezalar ve güvenlik
tedbirleri şeklinde yaptırımlar düzenlenmiş, hapis
cezaları, ağırlaştırılmış müebbet,
müebbet ve süreli hapis cezaları şeklinde belirlenmiştir. Bunun
yanı sıra, özel hukuk tüzel kişileri hakkında güvenlik
tedbirleri öngörülmüştür. Kabahatler Türk Ceza Kanunu kapsamından
çıkarılmış, ayrı bir kanunla düzenlenmiştir.
Ekonomik çıkar amaçlı suçlarda hapis cezasının yanı
sıra, adli para cezası da getirilmiştir. Özetlediğim bütün
bu hususlar tasarının gerekçesinde ifade edilmektedir.
Bu kanunlarda
izlenen suç ve ceza siyaseti ve yeniden şekillenen adli, idari cezalar
doğrultusunda Ceza Kanunu ile özel suç tanımlığına yer
veren diğer kanunlar arasındaki ilişkinin yeniden düzenlenme
ihtiyacı ortaya çıkmıştır.
Bu
doğrultuda önümüze bu tasarı gelmiş bulunmaktadır. Biraz
önce saydığım kanunlardan 7397 sayılı Sigorta Murakabe
Kanununun 3/6/2007 tarihli ve 5684 sayılı Sigortacılık
Kanununun 45inci maddesiyle yürürlükten kaldırıldığı
dikkate alındığında, tasarının bu kanunla ilgili
maddelerinin metinden çıkarılma gereği ortadadır. Nitekim,
bir önergenin kabulüyle bu sorun oylarınızla çözülecektir.
Diğer
kanunlarda öngörülen cezalar, tazminat hukukunun genel prensipleri, suç ve
cezalar için öngörülen yeni düzenlemeler doğrultusunda gözden
geçirilmektedir. 7478 sayılı Köy İçme Suları Hakkında
Kanunun 16ncı maddesindeki değişiklik tazminat hukukunun
sorumluluk kurallarına uygun düşmediğinden, ayrıca
uygulanma kabiliyeti olmadığından şeklinde ifade
edilmektedir.
Yine, 1580
sayılı Belediye Kanununun ilgili maddesi, Kabahatler Kanununda bu
tasarıyla yapılması öngörülen değişikliğe uyum
sağlamak amacıyla düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Yine, 167
sayılı Yeraltı Suları Hakkında Kanunun 18inci
maddesindeki değişikliğin, 5018 sayılı Kamu Mali
Yönetimi ve Kontrol Kanunu hükümlerine uyum sağlaması amacıyla
yapıldığı belirtilmektedir.
Bu hususta,
özellikle yer altı sularının tarımsal sulamada
kullanılabilmesi amacıyla birkaç düşüncemi ifade etmek
istiyorum: Biliyorsunuz, sulama, tarımsal üretimi ve tarımsal
üretimdeki verimliliği artırmaktadır. Bu hususta, yine,
Türkiyede sulanabilir arazilerin, maalesef beşte 1i seviyesinde
sulanabildiğini biliyoruz. Yer üstü sulama imkânları, baraj ve
göletler, bugün, planlama ölçüsünde yapılmaktadır, ancak yer
altı sulama imkânları son derece kısıtlıdır, ama
imkânı olan bölgelerde tarımsal sahada sulama imkanı
sağlayabilmesi açısından, Sayın Bakan da burada Hükûmet
adına, bu anlamda, üreticilere, tarımsal sulamada, tarımsal
üretim artırmada bir destek verebilmesi açısından kredi
desteği sağlanabilir mi, yer altı sulamalarından istifade
edilebilir mi? Bunu hatırlatmakta fayda gördüm.
213 sayılı
Vergi Usul Kanununda özellikle sahte belge tanımlanmış. Bu
belgeleri düzenleyen veya kullananlar için hapis cezası
öngörülmüştür.
Getirilen
düzenlemeler oldukça tekniktir. Özellikle yeni Ceza Kanununda, kabahatlerin,
Ceza Kanununun sistematiğinden çıkarılması, ayrı bir
kanunla düzenlemesinden dolayı getirilen bazı değişiklikler
söz konusudur.
Tasarının
gerekçesinde oldukça haklı ifadeler yer almakta, ceza kanunları
arasında uyum sağlanması amacına yönelik düzenlemeler
bulunmaktadır ancak tasarının önümüze geldiği ana kadarki
sürecini iyi bilmek gerektiğini düşünüyorum. Geçtiğimiz dönemde
tasarı, yeni Ceza Kanunu ile özel kanunlar arasındaki uyumu
sağlamak amacıyla ve 4 madde olarak Adalet Komisyonunun önüne
gelmiş, ancak Komisyon, aldığı redaksiyon yetkisiyle 651
maddelik bir tasarı hâline getirmiştir. Sonuçta, uyum
amacını aşan ilgili kanunların içeriğinde de
değişiklik öngören bir çerçeve önümüze çıkmıştır.
Özellikle, Anayasa Mahkemesinin iptali sonucu doğan boşlukların
giderilmesine yönelik düzenlemeler, uygulamada karşılaşılan
sıkıntıları giderme amacını
taşıdığını ifade eden düzenlemeler
tasarıyı amacından uzaklaştırmıştır. Kısacası,
amacı aşan, son derece ilgisiz konuları, farklı
uzmanlık alanlarını düzenleyen bir çalışmayla
karşı karşıyayız. Özellikle bu bölümlerin tespiti,
incelenmesi son derece önemlidir.
Tasarının
hazırlanmasının, Komisyonda görüşülmesinin üzerinden epey
zaman geçmiş bulunuyor. Bu arada farklı yasalarda yapılan
değişiklikler de söz konusu, tıpkı Sigorta Murakabe
Kanununda olduğu gibi. Bu hususların dikkatlice gözden geçirilmesi
zorunlu, ancak Komisyon, İç Tüzük 77nci madde doğrultusunda
görüşüp, tasarıyı Genel Kurul gündemine getirmiştir.
İç Tüzükün 77nci maddesiyle komisyonlara tanınan imkân
kuşkusuz önemli ve yerinde kullanıldığında
faydalı bir imkândır, ancak bu imkânın kullanılması
önemli tasarıların komisyonlarda yeterince incelenmesinin önüne
geçmemelidir. Neticede, bu tasarıyla ilgili olarak Komisyonda böyle bir
çalışma yapılmasına imkân kalmamıştır.
Tasarı, Komisyonda yeterince incelenmeden, eksiklikleri giderilmeden
önümüze gelmiş bulunmaktadır. Temennimiz, bu aksaklıkların
azami ölçüde Genel Kurul görüşmeleri sırasında giderilmesidir.
Bir de ayrıca ifade etmek istiyorum: Kanunlar geriye yürütülmemelidir.
Sözlerimin
sonunda hepinizi tekrar saygılarımla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Uslu.
Onuncu bölüm
üzerinde şahsı adına konuşmak isteyen İstanbul
Milletvekili Ayşe Nur Bahçekapılı.
Buyurunuz
Sayın Bahçekapılı. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş
dakikadır.
AYŞE NUR
BAHÇEKAPILI (İstanbul) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; şahsım adına söz aldım ve 56 sıra
sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının
onuncu bölümüyle ilgili görüşlerimi açıklayacağım.
Sözlerime
başlamadan önce, ben de terörü reddettiğimi, nereden, nasıl ve
ne gerekçeyle gelirse gelsin terörü kınadığımı,
aydınlık bir Türkiyede kardeşçe yaşama dileklerimi
bilgilerinize sunuyorum, gazeteci arkadaşlarımın günlerimi
kutluyorum ve hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Benden önce söz
alan arkadaşlarım tasarının amacı hakkında
bilgilendirme yaptılar. Sizleri fazla yormak istemiyorum, ama konuyu da
özetlemem gerektiğine inanıyorum.
Kısaca özetlemek
gerekirse: Tasarının adında bulunan temel ceza
kanunlarını Türk Ceza Kanunu, Kabahatler Kanunu, Ceza Muhakemesi
Kanunu, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun
oluşturmaktadır. Bu temel yasalar değiştirilmiş ve
Haziran 2005te yürürlüğe girmiştir. Ancak, mevzuatımızda
ceza hükümleri içeren pek çok özel kanun da bulunmaktadır. İşte,
bu tasarıda, özel kanunlarda bulunan cezai hükümlerin uygulamada
birliği sağlamak için, temel ceza kanunlarına uyumu ve
güncelleştirilmesi amaçlanmaktadır.
Şunu
belirtmek isterim ki: Yasama çalışmalarında, önce gerekiyorsa
temel yasa değiştirilir, sonra diğer özel yasaların bu
temel yasaya uyumu sağlanır. Bunu bilmek ve ona göre
değerlendirme yapmak gerekiyor, şu anda da biz bunu yapıyoruz.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; onuncu bölümde, Sigorta Murakabe
Kanunu ki, bu Kanun 5684 sayılı Sigortacılık Kanunuyla
yürürlükten kaldırılmıştır, dolayısıyla bu
Kanunun bazı maddeleri biraz önce bir önergeyle tasarıdan
çıkarıldı. Bu nedenle, tasarıda bulunan aynı Kanunun
271 ve 280 arasındaki maddelerinin de yürürlükten
kaldırılması gerekiyor.
Tasarının
281inci ile 287nci maddeleri arasında Sıtmanın
İmhası Hakkında Kanunun 14üncü ve 20nci maddeleri
arasındaki hükümleri,
Tasarının
288inci ve 289uncu maddeleri ile Ziraat Yüksek Mühendisliği
Hakkında Kanunun 4üncü ve 5inci maddelerinin (b) bendi,
Tasarının
291inci maddesi ile Belediye Kanununun 15 inci Maddesinin 58inci Bendine
Tevfikan Belediyelerde Kurulan Toptancı Hallerinin Sureti İdaresi
Hakkındaki Kanunun 4üncü maddesi,
Tasarının
292nci maddesi ile Harita ve Planlara Ait İşaretlerin Korunması
Hakkındaki Kanunun 1inci maddesi,
Tasarının
239üncü maddesi ile Yeraltı Suları Hakkında Kanunun 18inci
maddesinin (a) ve (b) bentleri,
Yine
tasarının 294üncü ile 300üncü maddeleri arasındaki Vergi Usul
Kanununun 2, 5, 87, 246, 344, 359 ve 360ıncı maddeleri,
Değiştirilerek
temel ceza yasaları ile uyumu sağlanması öngörülmektedir.
10uncu bölümde
bulunan bu kanunlarda, uyum amacıyla yapılan değişiklikleri
de şöyle özetleyebilirim:
Değişiklik
ile 10uncu bölümde bulunan özel kanunlar ile temel ceza yasalarında
kavram ve terim aynılaştırılması
yapılmıştır. Örneğin, temel ceza yasalarında,
evvelce, para cezaları, hafif ve ağır olarak nitelendirilmişti.
Ceza Kanununda yapılan değişiklik ile bu ayrım
giderilmiş, ceza hukuku yaptırımı olarak para
cezalarının tümü adli para cezası adı altında
toplanmıştır. Tasarıda da yer alan kanunlarda hafif ve
ağır para cezaları terimleri kaldırılmış yerine
adli para cezası kavramı kullanılmıştır.
Bu bölümdeki
kanunlarda yargı yükünü azaltmak için bazı fiillerin
yaptırımı idari yaptırım olarak
değiştirilmiş, bu çeşit yaptırımlar ise idari
para cezası adı altında toplanmıştır.
Tasarıdaki idari para cezaları, günün koşullarına ve
kullanılan para birimine de uygun hâle getirilmiştir.
Bir başka
değişiklik yine 10uncu bölümde, ceza hükmü içeren çeşitli
yasalardaki amaç ile Türk Ceza Kanunu ilkeleri arasındaki çelişen
hükümler ayıklanmıştır. Türk Ceza Kanununda madde
numaraları değiştirildiğinden bu bölümde bulunan kanunlarda
da aynı değişikliğe uyum sağlanmıştır.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; tasarının bu bölümünün
maddeleri tek tek görüşülürken daha ayırıcı bir
açıklama, detaylandırma yapılabilir ancak süre
açısından özet bir açıklama yapmak durumunda kaldım.
Bu arada
şunu da belirtmek isterim: Tasarı görüşülürken bazı
milletvekili arkadaşlarım, bu bölümlerde bulunan bazı
yasalardaki dili eleştirdiler. Evet, dilin sadeleşmesi gerekiyor
ancak dille ilgili problemin, bu tasarının amacı ve
içeriğiyle hiçbir ilgisi yoktur. Bunu özellikle vurgulamak isterim.
Yine, bazı
milletvekili arkadaşlar ise tasarının aceleye getirildiğini
söylediler. Ben aksini düşünüyorum çünkü bu tasarıda yüz yetmiş
tane kanun var ve arkadaşlarımız, bu yüz yetmiş tane
kanunu, tek tek, en ince noktasına kadar elden geçirmişlerdir. Bu
nedenle, tasarıya emeği geçen arkadaşlarıma teşekkür
ediyorum.
Ayrıca, yine
burada, Türk ceza kanunlarındaki değişiklik ile yargı
pratiğinde kaos yaratıldığını ileri süren
milletvekili arkadaşlarım oldu. Evet, eğer varsa, tasarı
iddia edilen bu kaotik uygulamaya da son vereceği için, katkı veren
arkadaşlarıma da takdirlerimi sunuyorum.
Son bir notum
var. Konuşma yapan arkadaşlarım, tasarının
içeriğiyle ilgili konuşurken başka konulara gönderme
yapmaktadırlar.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen, sözünüzü bitiriniz.
AYŞE NUR
BAHÇEKAPILI (Devamla) Tasarının içeriğiyle ilgili konuşma
yapılırsa daha verimli çalışma
yapılacağını düşünüyorum.
Hepinize
saygılarımı sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Bahçekapılı.
Şahsı
adına Kahramanmaraş Milletvekili Veysi Kaynak.
Buyurunuz
Sayın Kaynak. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakikadır.
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan tasarının onuncu bölümü hakkında söz
almış bulunmaktayım.
Sözlerime
başlamadan önce, hepinizi saygıyla selamlıyor; ayrıca, 10
Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla,
çalışan gazetecilerin bu gününü kutluyorum.
Saygıdeğer
milletvekilleri, üzerinde söz aldığım onuncu bölüm,
tasarının 271 ila 300üncü maddelerini kapsamaktadır. Bu
tasarının temel amacı, 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe
giren Türk Ceza Kanunu, Kabahatler Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu ve Ceza
Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunlar ile temel ceza
kanunlarında yapılan değişiklikler ve getirilen yeni
sisteme başkaca cezai hükümler içeren kanunların uyumunu
sağlamaktır ve bu yönüyle de zorunlu bir yasa tasarısı
hakkında görüşme yapıyoruz. Bu tasarıyla, temel ceza
kanunlarında benimsenen genel kurallara aykırı
uygulamaların önlenmesi, hukuk uygulamasında birliği ve hukuk
güvenliğini sağlamak mümkün olacaktır.
Sayın
milletvekilleri, gelişen sosyal, siyasal ve ekonomik koşullar
karşısında suç politikasında da bir değişimin
kaçınılmaz bir gerçek olduğundan hareketle, tasarıyla bu
değişimin gerçekleştirilmeye çalışıldığını
görmekteyiz. Bu tasarıyla, haksızlık oluşturan hareketin
niceliği ve bunun toplumsal ve siyasal yaşamdaki etkileri göz önünde
tutularak, bazı fiillerin karşılığı idari
yaptırıma dönüştürülmüş, bazı fiiller de kabahat
nevinden çıkarılarak suç karşılığı bir ceza
yaptırımına dönüştürülmüştür. Tasarıda, idari
yaptırıma dönüşen fiiller bakımından, idari
yaptırım kararı verecek merciler de açıkça
gösterilmiştir. Ayrıca, ceza hükmü içeren kanunlarda, bir mahkûmiyet
sonucu olarak belirtilen hak yoksunlukları bakımından, yasak
hakların geri verilmesine yönelik olarak yeni hükümlere de yer
verilmiştir.
Değerli
milletvekilleri, tasarının onuncu bölümünde yer alan 271 ila 280inci
maddeler Sigorta Murakabe Kanununun, 281 ila 280inci maddeleri
Sıtmanın İmhası Hakkında Kanunun, 287 ve 288inci
maddeleri Ziraat Yüksek Mühendisliği Hakkında Kanunun,
290ıncı maddesi Köy İçme Suları Kanununun, 291inci
maddesi Toptancı Hallerinin Sureti İdaresi Hakkında Kanunun,
292nci maddesi 155 sayılı Harita ve Planlara Ait
İşaretlerin Korunması Hakkında Kanunun, 294 ila 301inci
maddeleri de Vergi Usul Kanununun çeşitli ceza hükümlerini içeren
maddelerini yeniden düzenlemektedir.
Görüştüğümüz
bu tasarının genelini düşündüğümüzde, bu tasarıyla,
temel ceza kanunlarındaki büyük değişikliğin bir neticesi
olarak diğer ceza hükmü içeren kanunların bu değişikliğe
uyumlanması, özellikle Kabahatler Kanununun kabulüyle idari
yaptırımları gerektiren fiiller bakımından uygulama
esaslarının bir sistematik çerçevesinde düzenlenmesi
amaçlanmaktadır.
Sözlerimi
tamamlarken, bu tasarının milletimize, ülkemize ve uygulayıcılara
hayırlı olmasını diliyor, emeği geçenlere
teşekkür ediyor ve yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Kaynak.
Şimdi,
onuncu bölüm üzerinde soru-cevap işlemine geçiyoruz.
6 kişi soru
sormak istemiştir, sırayla söz vereceğim.
Sayın Enöz,
buyurunuz.
MUSTAFA ENÖZ
(Manisa) Sayın Başkanım,
aracılığınızla Sayın Bakanıma soruyorum: Yer
altı sularımızın küresel ısınma ve kuraklık
nedeniyle toprak yüzeyinden daha derinlere çekildiği ve
miktarlarının azaldığı bilinmektedir. Var olan
sularımızın daha etkin ve verimli kullanımını
sağlamak amacıyla tarımsal sulamada yağmurlama ve damlama
sulama sistemlerine geçilmesi zorunludur. Bu konuda çiftçilerimize yapılan
desteklemeleri artırmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Enöz.
Sayın
Çalış
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Aracılığınızla
Sayın Bakanıma soruyorum: Sayın Bakanım, kaç gündür burada
oturuyorsunuz, yorgunsunuz. Bunları saygıyla
karşılıyoruz ancak sorularıma bazen cevap alamıyorum,
onun için tekrarlama ihtiyacı duyuyorum, kusura bakmayınız.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Onlara yazılı cevap
vereceğim.
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Şimdi, efendim, sorum şuydu: Memur ve işçi
ücretlerindeki artışlar yüzde 2+2, yüzde 4 iken, sigorta
ücretlerinde, zamlarda, yani memurun, işçinin diğer insanların
kullandığı her türlü tüketim malzemesindeki, üründeki
artışlar ve zamlar yüzde 7 ile yüzde 20 arasındaydı. Bu
konudaki, hükûmetimizin tutumu, değerlendirmesi ne? Bunu sormuştum,
buna cevap alamadım.
Bir diğer
sorum da efendim yer altı kuyularıyla ilgili, sulama
kooperatiflerinin birikmiş borçları nedeniyle yer altı
kuyularımız kullanılamaz durumdadır. Bu borçlarla ilgili
bir yapılandırma düşünüyor musunuz?
Bir de sulama
birlikleri, çiftçinin alım gücünün ve ödeme gücünün düşmesinden
dolayı paralarını çiftçiden tahsil edememekte, devlete olan
borçlarını da ödeyememektedir. Bu borçlarla ilgili bir
yapılandırma programı var mıdır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Çalış.
Sayın
Varlı
MUHARREM VARLI
(Adana) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Köy tüzel
kişiliklerinin içme suyu borçlarıyla ilgili Hükûmetinizin bir
yapılandırması veya bir af söz konusu mudur?
Yine, küresel
ısınmayla ilgili -az önce, Mustafa Bey de bahsetti- yer altı
suları çok derinlere inmiştir. Yer üstündeki
akarsularımızdan faydalanmak gayesiyle, -özellikle, kendi bölgem
Adana'dan örnek vermek istiyorum- Kozan'dan başlayıp
İmamoğlu ve Ceyhan'ın da bir kısmını içerisine
alan 750 bin dönüm araziyi sulayabilecek Yedigöze Barajı'yla ilgili
çalışmalar ne aşamadadır?
Teşekkür
ederim efendim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Varlı.
Sayın
Ağyüz
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Teşekkür ederim.
Sayın
Bakanım, muhtarlar, demokrasimizin temel taşlarındandır.
Muhtarlarımız çok güç koşullarda görev yapıyorlar. Onuncu
bölümün 297'nci maddesinde, yine onlara, "Görevi kötüye kullanma suçuna
ilişkin hükümlerine göre cezalandırılır."
değişikliğini getirdik. Muhtarlara bu kadar ağır görev
verirken, onlara sadece cüzi bir maaş veriyoruz, Bağ-Kur primlerini
kendileri yatırıyor ve bazen de primlerini
yatırmadıkları için hapse düşüyorlar. Bunların sosyal
güvenliklerinin devlet tarafından karşılanması için bir
şey düşünülebiliyor mu? Bunların görevlerini rahat
yapmaları için böyle bir düzenlemeye ihtiyaç vardır. Buna
katılıyor musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Ağyüz.
Sayın
Yalçın
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, malumunuz, 301, Türklük değerleri, hükûmet ve orduya
hakareti suç sayan, bu arada eleştiri niteliğinde olan sözleri de suç
saymayan bir madde. Sayın Oktay Vuralın biraz önce sorduğu
soruya cevap olarak, diğer bakanlık ve kurumların görüşlerini
zaman kazanmak için yani zamanı uzatmamak için
almadığınızı ifade etmiştiniz. Türkiyenin bu
kadar meselesi varken bu acelenizin nedeni ne Sayın Bakanım? Kime,
neye yetiştirmeye çalışıyoruz biz bu
değişikliği? Türklük değerlerine hakaret etmek için sabırsızlanan
birileri mi var ki böyle bir acelecilik yapılıyor?
Bir diğer
sualim de efendim: Sayın Cumhurbaşkanımız, ABDde
Dışarıdan gelen teröre siyasi çözüm olmaz. diye bir cümle
kullandı. Buradan, İçeriden gelen teröre siyasi çözüm olur.
sonucunu mu çıkarmalıyız?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Yalçın.
Sayın Taner
RECEP TANER
(Aydın) Sayın Bakanım, küresel ısınma ve
kuraklık tehlikesi devam etmekte. Bu devam ettiği bir süreçte,
ovalarımızda sulama amaçlı açılan kuyularda mazotlu
motorlarla su çıkarılmakta. Hükûmet olarak, sulama amaçlı
kuyular için elektrik tesisi getirmeyi düşünüyor musunuz? Bir.
İkincisi:
Hükûmetin geçtiğimiz dönemde uyguladığı KÖYDES projeleri
vardı. Şu anda da su Türkiye için önemli olduğuna göre, SUDES projesi
gibi bir proje aklınızda mı?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Taner.
Sorular
bitmiştir.
Buyurunuz
Sayın Bakan.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Sayın Başkanım, 6
arkadaşımızın yöneltmiş olduğu soruların bir
bölümüne şimdi, elimden geldiği kadar cevap vereceğim ancak ek
bir çalışmayı gerektirerek cevap verilebilecek sorular var,
bunları da daha önce ifade ettiğim gibi, yazılı olarak
cevaplandırmaya çalışacağım.
Yer altı
sularının miktarının azalması nedeniyle
yağmurlama ve damlama desteği açısından çiftçilerimize
Hükûmetimizin ne yaptığına dair Sayın Enözün bir sorusu
oldu. Bizim özellikle seracılıkla da meşgul olan ve tarımda
ihracata da dönük faaliyetler içerisinde bulunan çiftçilerimizin ürünlerini
daha kaliteli hâle getirmek ve ürün miktarını artırmak için
Ziraat Bankasının geçtiğimiz yıl başlayan bir destek
kredisi uygulaması oldu. Verilen krediyle bir yıl hiç faiz almadan,
geri kalanının da beş yıllık çok uygun ödemelerle
ödenmesini amaçlayan böyle bir uygulamayla, inanıyorum ki, çiftçilerimiz
gerek yağmurlama gerek damlama yöntemiyle tarım arazilerini çok
rahatlıkla sulama imkânına sahip olacaklar. Bu konuda
imkânlarımız arttıkça Türkiyede tarımın daha da gelişmesine
Hükûmet olarak desteğimize devam edeceğiz.
Sayın Çalış,
memurlarımıza geçtiğimiz yıl 2+2; 4 gibi bir oranda zam
verildiğini ifade etti. Ben de cevaben bir önceki bölümde demiştim
ki, biz hiçbir zaman enflasyonun altında artış vermedik ve bu
oranları verirken, eğer enflasyon bunun üzerinde çıkarsa aradaki
farkı da ödeyeceğimizi taahhüt ettik. Nitekim 2007 yılında,
hem ilk altı ayda hem de şimdi, 2007nin ikinci ayındaki
enflasyon farkı, işte Ocak ayının 15inde
memurlarımıza ödenecek. Bu ne demektir? Enflasyon ne olmuşsa
2007de, mutlaka bunun üzerinde oranda zam veriyoruz.
Şimdi, siz
yüzde 7 nokta arttı
dediniz bu sigorta işleriyle ilgili.
Memurlarımıza verilen aslında bunun üstündedir. Eğer
enflasyon farkını da üstüne koyarsanız, bunun üstünde bir
artış sağladığımızı göreceksiniz.
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Yüzde 20yi bulan zamlar var ama.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Şimdi, yer altı
sularıyla ilgili çiftçilerimizin elektrik borçlarıyla alakalı
olarak bir af gündeminizde mi dediniz. Elektrik borçlarıyla ilgili,
yanılmıyorsam biz, 2 kez yeniden yapılanma adı
altında bu kesimdeki vatandaşlarımıza bir kolaylık
sağlamıştık. Ama bunun sürekli olarak, periyodik
aralıklarla, birkaç yılda bir yapılmış olması vatandaşlarımızın
borçlarını ödememe gibi bir alışkanlığına
yol açıyor. Bunun da devlet politikası açısından
doğrusu pek isabetli olmadığı kanaatindeyim. Şu anda,
benim bildiğim, bu konuda yeni bir elektrik borcu affı söz konusu
değil.
Sayın
Varlı da sanıyorum buna benzer bir soru sordu.
Sayın
Ağyüz, muhtarlarla ilgili bir soru yönelttiler. Yanılmıyorsam,
muhtarlarımızın maaşı 240tı, geçtiğimiz
yıl yüzde 100 bir artış yapmıştık, şu anda
enflasyonla 260ı falan bulmuş olabilir, bir para alıyorlar. Vergisi
falan kesildikten sonra ellerine geçen nedir, tam bilemiyorum. Ancak
muhtarlarımızın bu muhtarlık görevini bir meslek olarak
görmediklerini ifade etmek isterim. Muhtarlık yapan -mahalle
muhtarlığı, köy muhtarlığı yapan-
arkadaşlarımızın çok büyük bir çoğunluğu
başka işlerle de meşgul olan, belki bir kısmı emekli
olan insanlardır.
Bakın,
şimdi mahallî seçimler geliyor. Eğer, muhtarlar için ödenecek bu para
çok az bir paraysa, bu parayla muhtarlık yapılamayacaksa, yani muhtar
adaylarımızın çok az olması lazım. Ama göreceksiniz ki
mahalle ve köylerde 10u, 15i aşan muhtar adayı ortaya
çıkacaktır. Dolayısıyla muhtarlarımızın,
sanki, sadece muhtarlara ödenen bu paralarla geçindiğini ileri sürerek,
onların bu sosyal ve ekonomik durumunda bir iyileştirme isteğini
diğer kamu görevlileri gibi görmemek gerekir.
Benim
Bakanlığımın muhtarların sosyal ve özlük
haklarıyla ilgili yapmış olduğu bir çalışma yok.
Bu konudaki bir çalışmayı İçişleri
Bakanlığımızın, gerek görürse, yapması gerekir.
Böyle bir çalışma da Bakanlar Kurulumuzun önüne şu ana kadar
gelmedi.
Sayın
Yalçın, 301le ilgili bir soru sordunuz. Sanıyorum, önümüzdeki
günlerde bu teklif Parlamentoya gelecek, Komisyonda görüşülecek, Genel
Kurulda görüşülecek. Bu konuyla ilgili düşüncelerinizi,
eleştirilerinizi, bu teklif geldiğinde ortaya koyarsınız.
Şu anda görüşmekte olduğumuz teklif içerisinde Türk Ceza
Kanununun 301inci maddesiyle ilgili bir değişiklik
öngörülmemektedir. Zamanı gelince bu konudaki düşüncelerinizi
almayı memnuniyetle bekleriz.
Bunun
dışındaki sorulara, Sayın Başkanım, izin
verirseniz, yazılı cevap vereceğim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Şahin.
Sayın
milletvekilleri, onuncu bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi,
onuncu bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge
işlemlerini yaptıktan sonra, ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
271inci madde
üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 271 inci
maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve
diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Hakkı
Suha Okay Hasip
Kaplan
Kayseri Ankara Şırnak
Oktay Vural Abdulkerim
Aydemir
İzmir
Ağrı
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) Takdire
bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
7397
sayılı Sigorta Murakabe Kanunu, 03/06/2007 tarihli ve 5684
sayılı Sigortacılık Kanununun 45 inci maddesiyle tamamen
yürürlükten kaldırıldığından iş bu önerge
verilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiş ve 271inci madde
çıkarılmıştır.
272nci madde
üzerinde de bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 272 nci
maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve
diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Hakkı
Suha Okay Hasip
Kaplan
Kayseri Ankara Şırnak
Oktay Vural Abdulkerim
Aydemir
İzmir
Ağrı
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) Takdire
bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz katılıyoruz efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
7397
sayılı Sigorta Murakabe Kanunu, 03/06/2007 tarihli ve 5684
sayılı Sigortacılık Kanununun 45 inci maddesiyle tamamen
yürürlükten kaldırıldığından iş bu önerge
verilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiş ve 272nci madde
çıkartılmıştır.
273üncü madde
üzerinde de bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 273 üncü
maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve
diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Hakkı
Suha Okay Hasip
Kaplan
Kayseri Ankara Şırnak
Oktay Vural Abdulkerim
Aydemir
İzmir Ağrı
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) Takdire
bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
7397
sayılı Sigorta Murakabe Kanunu, 03/06/2007 tarihli ve 5684
sayılı Sigortacılık Kanununun 45 inci maddesiyle tamamen
yürürlükten kaldırıldığından iş bu önerge
verilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiş, 273üncü madde
çıkartılmıştır.
274üncü madde
üzerinde de bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 274 üncü
maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve
diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Hakkı
Suha Okay Hasip
Kaplan
Kayseri Ankara Şırnak
Oktay Vural Abdulkerim
Aydemir
İzmir Ağrı
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) Takdire
bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
7397
sayılı Sigorta Murakabe Kanunu, 03/06/2007 tarihli ve 5684
sayılı Sigortacılık Kanununun 45 inci maddesiyle tamamen
yürürlükten kaldırıldığından iş bu önerge
verilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiş, 274üncü madde
çıkartılmıştır.
275inci madde
üzerinde de bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 275 inci
maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve
diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Hakkı
Suha Okay Hasip
Kaplan
Kayseri Ankara Şırnak
Oktay Vural Abdulkerim
Aydemir
İzmir Ağrı
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) Takdire
bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz katılıyoruz efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
7397
sayılı Sigorta Murakabe Kanunu, 03/06/2007 tarihli ve 5684
sayılı Sigortacılık Kanununun 45 inci maddesiyle tamamen
yürürlükten kaldırıldığından iş bu önerge
verilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir. 275inci madde çıkartılmıştır.
276ncı
madde üzerinde de bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 276
ncı maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve
diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Hakkı
Suha Okay Hasip
Kaplan
Kayseri Ankara Şırnak
Oktay Vural Abdulkerim
Aydemir
İzmir Ağrı
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
7397
sayılı Sigorta Murakabe Kanunu, 03/06/2007 tarihli ve 5684
sayılı Sigortacılık Kanununun 45 inci maddesiyle tamamen
yürürlükten kaldırıldığından iş bu önerge
verilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiş, 276ncı madde
çıkartılmıştır.
277nci madde
üzerinde de bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 277 nci
maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve
diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Hakkı
Suha Okay Hasip
Kaplan
Kayseri Ankara Şırnak
Oktay Vural Abdulkerim
Aydemir
İzmir Ağrı
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) Takdire
bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
7397
sayılı Sigorta Murakabe Kanunu, 03/06/2007 tarihli ve 5684
sayılı Sigortacılık Kanununun 45 inci maddesiyle tamamen
yürürlükten kaldırıldığından iş bu önerge
verilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiş ve 277nci madde
çıkartılmıştır.
278inci madde
üzerinde de bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 278 inci
maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve
diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Hakkı
Suha Okay Hasip
Kaplan
Kayseri Ankara Şırnak
Oktay Vural Abdulkerim
Aydemir
İzmir Ağrı
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) Takdire
bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
7397
sayılı Sigorta Murakabe Kanunu, 03/06/2007 tarihli ve 5684
sayılı Sigortacılık Kanununun 45 inci maddesiyle tamamen
yürürlükten kaldırıldığından iş bu önerge
verilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiş ve 278inci madde
çıkartılmıştır.
279uncu madde
üzerinde de bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 279 uncu
maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve
diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Hakkı
Suha Okay Hasip
Kaplan
Kayseri Ankara Şırnak
Oktay Vural Abdulkerim
Aydemir
İzmir Ağrı
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) Takdire
bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
7397
sayılı Sigorta Murakabe Kanunu, 03/06/2007 tarihli ve 5684
sayılı Sigortacılık Kanununun 45 inci maddesiyle tamamen
yürürlükten kaldırıldığından iş bu önerge
verilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiş ve 279uncu madde
çıkartılmıştır.
280inci madde
üzerinde de bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 280 inci
maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve
diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Hakkı
Suha Okay Hasip
Kaplan
Kayseri Ankara Şırnak
Oktay Vural Abdulkerim
Aydemir
İzmir Ağrı
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) Takdire
bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
7397
sayılı Sigorta Murakabe Kanunu, 03/06/2007 tarihli ve 5684
sayılı Sigortacılık Kanununun 45 inci maddesiyle tamamen
yürürlükten kaldırıldığından iş bu önerge
verilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiş ve 280inci madde çıkartılmıştır.
281inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
282nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
283üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
284üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
285inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
286ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
287nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
288inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
289uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
290ıncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
291inci madde
üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 56 sıra sayılı yasa tasarısının 291.
maddesinin son fıkrasının madde metninden
çıkarılmasını saygılarımla arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de katılamıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Kamer Genç
Yok.
Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
İş
yerinin elinden alınması çok ağır bir cezadır. Birinci
fıkradaki para cezası yeterlidir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
291inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
292nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
293üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
294üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
295inci madde
üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 56 sıra sayılı yasa tasarısının 295.
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını
saygılarımla arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Kamer Genç... Yok.
Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Maddenin bu hali
istismara çok açık olduğu için metinden çıkarılması
düşünülmüştür.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
295inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
296ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
297nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
298inci madde
üzerinde bir önerge vardır. Okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 56 sıra sayılı yasa tasarısının 298.
maddesinde geçen (bir katı) ibaresinin (iki katı) olarak
değiştirilmesini saygılarımla arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Sayın Genç
Yok.
Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Vergi
ziyaında bir kat çok azdır. İki katı olması daha
adildir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Sayın Başkanım, bir küçük düzeltme
BAŞKAN
Komisyonun bir düzeltmesi vardır.
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Sayın Başkanım, 298inci maddenin son satırında geçen
ziya kelimesi ziyaa olacak. Bir küçük a daha ilave edilecek. O
şekilde düzeltiyoruz efendim.
BAŞKAN
Notumuzu aldık.
298inci maddeyi
düzeltmeyle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
299uncu madde
üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 56 sıra sayılı yasa tasarısının 299.
maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesindeki (olduğu
halde) ibaresinden sonra haklı bir neden gösterilmeden ifadesinin
eklenmesini saygılarımla arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının çerçeve 299
uncu maddesinin (b) fıkrasında yer alan iki yıldan beş
yıla ibaresinin üç yıldan beş yıla olarak, (c)
fıkrasında yer alan onsekiz aydan üç yıla ibaresinin ise iki
yıldan beş yıla şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Hakkı
Suha Okay Oktay
Vural
Kayseri Ankara İzmir
Erkan Akçay Nevzat
Korkmaz
Manisa Isparta
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) Takdire
bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanun
tarafından korunan hukuki yarar ile fiilin
ağırlığı dikkate alınarak verilmesi öngörülen
yaptırımların alt ve üst oranlarında işbu önerge ile
değişiklik yapılmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 56 sıra sayılı yasa tasarısının 299.
maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesindeki (olduğu
halde) ibaresinden sonra haklı bir neden gösterilmeden ifadesinin
eklenmesini saygılarımla arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Sayın Genç
Yok.
Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Bu cümle ile
haklı bir gerekçe gösterilmediği takdirde ceza kesilmemesi
öngörülmüştür.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Daha önce kabul
ettiğiniz önerge doğrultusunda 299uncu maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
300üncü madde
üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 56 Sıra Sayılı yasa tasarısının 300.
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını
saygılarımla arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Kamer Genç
Yok.
Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Böyle bir ceza
indirimine gerek bulunmadığından metinden
çıkarılması öngörülmüştür.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
300üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Onuncu bölümde
yer alan maddelerin oylanması tamamlanmıştır.
Sayın
milletvekilleri, şimdi, on birinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
On birinci bölüm
301inci madde ila 330uncu maddeleri kapsamaktadır.
On birinci bölüm
üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Aksaray Milletvekili Osman
Ertuğrul söz istemiştir.
Buyurunuz
Sayın Ertuğrul.
OKTAY VURAL
(İzmir) Biraz sonra efendim.
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Zonguldak Milletvekili Ali İhsan
Köktürk.
Buyurunuz
Sayın Köktürk. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on
dakikadır.
CHP GRUBA ADINA
ALİ İHSAN KÖKTÜRK (Zonguldak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 56 sıra sayılı kanunun on birinci bölümünün
kapsadığı 301den 330a kadar olan maddeler üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubumuzun görüşlerini ifade etmek üzere söz almış
buluyorum. Öncelikle yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, ayrıca, bugün 10 Ocak Gazeteciler Günü. Bildiğimiz
gibi, 1961 yılında gazetecilerin çalışma haklarında
önemli iyileştirmeler getiren 212 sayılı Yasanın
yürürlüğe girmesi üzerine, 9 gazete sahibi Yasayı protesto etmek
için üç gün boyunca gazeteleri yayınlamama kararı aldılar. Bu
gelişme karşısında gazeteciler 10 Ocak 1961 günü
haklarına ve basın özgürlüğüne sahip çıkmak amacıyla
sendika binası önünde toplanarak valilik makamına kadar bir
yürüyüş yaptılar. Patronların boykot kararı karşısında
ise sendikanın öncülüğünde 11, 12, 13 Ocak 1961 tarihlerinde
Basın adıyla kendi gazetelerini yayınladılar. O tarihten
sonra 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Bayramı olarak kutlandı.
1971 yılındaki 12 Mart müdahalesinden sonra ise
çalışanların hakları ve basın özgürlüğüne
getirilen kısıtlamalara tepki olarak 10 Ocak tarihi bayram olmaktan
çıkartıldı ve Çalışan Gazeteciler Günü olarak
anılmaya başlandı.
Değerli
milletvekilleri, geride bıraktığımız süreçte
çalışan basın emekçilerimize yönelen tehditlere ve
baskılara rağmen, halkımıza doğru ve gerçek haberi
ulaştırmaya çalışan, onurundan ve gazetecilik ilkelerinden
ödün vermeyen pek çok basın emekçimizin bu uğurda
yaşamlarını yitirdiğine tanık olduk. Yakın
süreçte de gazetecilerimizin ve onlara sahip çıkan gazetelerin
saldırılara uğradıklarını ve yine pek çok
gazetecinin iş akitlerinin feshedildiğini üzüntüyle izledik. Ancak,
her türlü baskılara karşın, basın emekçilerimizin,
halkımızı doğru ve gerçek haberle donatma görevlerinden
ödün vermeyeceklerine yürekten inanıyor, bu duygu ve düşüncelerle 10
Ocak Çalışan Gazeteciler Gününde, bugün hayatta olan ve olmayan tüm
basın emekçilerimizi sevgi ve saygıyla anıyor, yıpranma
tazminatlarını kaldırmaya çalışan siyasal
iktidarı bir kez daha düşünmeye davet ediyoruz.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün görüşmekte olduğumuz
yasa tasarısı, maalesef, İç Tüzükün 77nci maddesi
uyarınca Adalet Komisyonunda maddeler hâlinde görüşülemedi. Torba
kanun mantığıyla hazırlanan, içerisinde birbirleriyle hiç
bağlantısı olmayan pek çok düzenlemeyi içeren, uyum adı
altında, kanun yapma tekniğinin dışına
çıkılarak pek çok yasa maddesini değiştiren ve hatta,
Adalet Komisyonuna ve Genel Kurula geldiğinde içerisinde daha önceki
dönemde yasalaşan 74 maddeyi ihtiva eden bu tasarı, genel
anlamıyla hatalı, son derece karmaşık ve bu hâliyle de
anlaşılması son derece güç bir düzenlemedir.
Dolayısıyla, aslen bu hâliyle desteklenmesi son derece zor bir
tasarıyla karşı karşıya bulunmamıza rağmen,
adliyelerimizde ve Yargıtayımızda ivedilikle bekleyen pek çok
dosya ve hatta zaman aşımına uğrayabilecek bazı suçlar
nedeniyle, mümkün olduğunca az hatayla çıkabilmesi için Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu olarak tasarının düzeltilmesine elden geldiğince
destek olmaya çalıştık. Bu anlamda, bir hafta gibi çok kısa
bir süre içerisinde Meclisteki parti grupları adına yapmış
oldukları çalışmalarla tasarıdaki hataları en aza
indirme çabası içerisine giren değerli milletvekillerimiz Sayın
İsa Göke, Sayın Hakkı Köylüye, Sayın Rıdvan
Yalçına ve Sayın Hasip Kaplana öncelikle teşekkürü bir borç
biliyoruz.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; parti grubumuzun görüşlerini
ifade edeceğim on birinci bölümde yer alan maddelere geçtiğimizde, bu
maddelerden birisi 5/11/1961 tarihli ve 222 sayılı
İlköğretim ve Eğitim Kanununun 56ncı maddesinin
değiştirilmesine yöneliktir. Bu madde uyarınca Muhtarlıkça
veya mülkî amirce yapılan tebliğe rağmen çocuğunu okula
göndermeyen veli veya vasiye okul idaresince tespit edilen her gün için on Türk
Lirası para cezası verilir. Bu para cezasına rağmen
çocuğunu okula göndermeyen veli veya vasiye üçyüz Türk Lirası idarî
para cezası verilir. şeklinde değişiklik önerilmektedir.
Tabii ki keyfî
olarak veya kabul edilemeyecek ayrımcı düşüncelerle
çocuklarını okula göndermeyenlerin belli bir yaptırıma tabi
kılınmasından daha doğal bir şey olamaz. Ancak
hepimizin bildiği gibi, eğitim ve öğretimde yaşanan
sorunlar bununla sınırlanamayacak kadar büyüktür. Kalkınmanın
temelinin eğitim olduğu gerçeğinden yola
çıkıldığında, bu sorunu çözmenin sosyal devletin
öncelikli görevi olduğunun hepimizce kabul edilmesi gerekir. Fakat,
gerçekte durum böyle midir? Üzgünüz ki bu konudaki gerçekler arzu edilen
istatistiki bilgileri karşımıza çıkartmıyor. Google
arama motoruna yine okula gidemiyorlar başlığıyla
girdiğimizde karşımıza değişik tarihlere
ilişkin binlerce olumsuz örneksemeler çıkıyor. Bu konuda,
Tuncelinin Mazgirt ilçesine bağlı Göktepe köyünde bulunan ilköğretim
okulu öğrencilerinin kaloriferler yanmadığı için,
Şanlıurfada yüzlerce küçük çocuğun, kilosu -eski parayla- 100
bin liradan pamuk topladıkları için okula gidemediğinden tutun,
Şanlıurfada okulu olmayan bir mezrada çocuklara köy
çobanının eğitim verdiğine, Erzurumun Hınıs
ilçesinde bulunan Cumhuriyet İlköğretim Okulunda tadilat çalışmalarına
eğitim ve öğretim yılının ilk günü
başlanmasından tutun, okullarda yasaya aykırı olarak
toplanan parayı ödeyemediği için onuru kırılan
öğrencilere ve ailelere kadar, kız çocuklarına karşı
uygulanan negatif ayrımcılıktan tutun memleketim olan Zonguldakın
Çaycuma ilçesinde bulunan Anadolu lisesi binası gibi, İzmit ve Düzce
depremleri nedeniyle zarar gören ve üzerinden dokuz yılı
aşkın bir süre geçmesine rağmen yapılamayan ve
güçlendirilemeyen yüzlerce okula kadar olan örneksemelerden yola
çıkılarak bakıldığında, sorunun, sadece velilerce
çözülmesi mümkün olmayan bir sorun olduğu tüm
çıplaklığıyla karşımıza
çıkmaktadır.
İlköğretim
çağı nüfusunda olup okula gidemeyen 667 bin kız, 444 bin erkek
çocuğun sorununu, ailelere sorumluluk yükleyen ve sorumluluğunu
yerine getiremediğinde cezalandıran bir anlayışla çözmenin
mümkün bulunmadığı da açık bir şekilde görülmektedir.
Bu nedenle, Hükûmet Programında, gelir yetersizliği ve cinsiyet ayrımcılığı
gibi nedenlerle eğitimden uzak kalan bireylerin burs, taşımalı
eğitim, şartlı nakit transferi gibi mekanizmalarla eğitime
erişimin artırılacağı şeklindeki vaatler
hızlı bir şekilde yaşama geçirilmeli, gelir dağılımı
arasındaki uçurumları ortadan kaldıracak tedbirler
alınmalı, ailelerimiz, yoksulluk sınırının altındaki
yaşam biçiminden insanoğluna yaraşır bir yaşam
biçimine yükseltilmeli ve eğitim sistemimiz bütçeden hak ettiği
payı almalıdır.
Bütün
bunların yapılması gerekirken, tam tersine bizzat
Cumhurbaşkanı makamının onay ve teveccühlerini alan YÖK
gibi en üst düzeydeki öğretim kurulu başkanının
üniversiteler paralı olmalı gibi açıklamaları, bu ülkenin
gerçeklerinin hâlâ daha doğru olarak
algılanamadığını göstermektedir. Makamlarca dile
getirilen, eğitim paralı olmalı şeklindeki söylemler,
Hükûmetin yönetim kadrolarında var olan anlayışı da
açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Ancak, böyle bir
anlayışın toplum vicdanında yer bulması ve kabul
edilmesi mümkün değildir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yine görüşmekte olduğumuz
yasanın 308inci maddesiyle, 1961 tarihli, 237 sayılı
Taşıt Kanununun 16ncı maddesi değiştirilmektedir. Bu
madde, Taşıt Kanununun kapsamına giren durumlarda tahsis edilen
araçları tahsis amacı dışında ve şahsi
işlerinde kullananların cezalandırılmasına yönelik bir
madde olup yeni düzenlemede de tekerrürüne yönelik fıkra
kaldırılmıştır.
Değerli
milletvekilleri, her ne kadar bu konuda değiştirilmesi önerilen
düzenleme daha önceden de var olmasına karşın, Yasanın
işletildiğine ne yazık ki tanık olamıyoruz.
İçinden geçtiğimiz süreçte basınımızda bu maddenin
ihlal edildiğine dair pek çok haber yer almasına ve plakaları
örtülen makam araçlarının siyasal erk sahiplerinin
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
ALİ
İHSAN KÖKTÜRK (Devamla) -
şahsi işlerinde
kullanıldığına dair görüntülerin yayınlanmasına
rağmen, bu durumun yargı konusu yapıldığı
konusunda da bilgi sahibi değiliz.
Değerli
milletvekilleri, yine, seçimlerle ilgili 309 ve devam eden maddelere yönelik
aynı şeyleri söylemek, aynı eleştirileri getirmek mümkün.
Görüştüğümüz yasa tasarısının 301den 304e kadar olan
maddelerinde vergi suçlarına yönelik düzenlemeler yer almaktadır.
Hatta öyle ki, 303üncü madde 213 sayılı Kanunun 359uncu maddesine
atıf yapmaktadır, 359uncu madde ise, naylon fatura düzenlenmesini ve
kullanılmasını içeren bir maddedir.
Bu madde
kapsamında, mevcut duruma bakarak bazı soruları sormak ve
yanıt aramak gerekiyor: Bu bağlamda, 213 sayılı Kanunun
359uncu maddesiyle ilgili cezai hükümler sadece normal
vatandaşlarımıza mı uygulanacaktır? Aynı suç
kapsamında yargılanması gereken, Mecliste dokunulmazlık
zırhına bürünmüş milletvekillerimiz var mıdır? Sayın
Maliye Bakanımıza isnat edilen yasaya aykırı eylem 359uncu
madde kapsamında değil midir? Dolayısıyla, bu madde
kapsamında olan suçlamayla ilgili Sayın Bakan hakkında
yargılama yapılabilmiş midir?
Değerli
milletvekilleri, yasa yapmaktan amaç, bu yasaların tüm Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlarına eşit bir şekilde uygulanmasını
sağlamak olmalıdır. Kanun karşısında eşitlik
ilkesi sağlanamadığı takdirde, çıkarılan yasalar
arzu edilen amaçlara ulaşamadığı gibi, devlete
karşı olan güven duygusunu da zedeleyecektir.
Sözlerime son
verirken, herkese uygulanabilecek adil yasaların her zaman yanında
olduğumuzu bir kez daha vurgulayarak, yüce Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Köktürk.
Demokratik Toplum
Partisi Grubu adına Siirt Milletvekili Osman Özçelik.
Buyurunuz
Sayın Özçelik. (DTP sıralarından alkışlar)
Süreniz on
dakikadır.
DTP GRUBU ADINA
OSMAN ÖZÇELİK (Siirt) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 56 sıra sayılı Temel
Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının
on birinci bölümü üzerinde Demokratik Toplum Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Kanun
tasarısının 309dan 339a kadar olan maddeleri 26/04/1961
tarihli 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında
Kanunun kimi maddelerinde değişiklik önerilmektedir.
Yapılması düşünülen değişikliklerle ilgili
görüşlerimizi sunmadan önce seçimlerin demokrasideki yeri ve
demokratikleşmedeki rolü üzerinde durmak istiyorum.
Osmanlı
döneminde ilk temsilî rejim 1876 yılında Talimatı Muvakkate ile
vatandaşlara çok sınırlı olmak üzere oy kullanma hakkı
tanınmış ve böylece Osmanlı Meclisi Mebusanı
seçilmiştir. 1908 yılında İntihabı Mebusan Kanunu
Muvakkatı ile Meclisi Mebusanın nasıl seçileceğine dair
kurallar belirlenmiştir. 1923 yılında Türkiye Büyük Millet
Meclisinin kurulmasıyla birlikte 1923 ile 1946 yılları
arasında yerel seçimler ve genel seçimler yapılmakla birlikte, bu
seçimlerde tek parti sistemi ve tek şef, millî şef söz konusudur.
Seçimler yapılsa da demokratik bir seçimden o dönem için söz etmek mümkün
değildir, olası değildir. Yapılan seçimler göstermeliktir.
Mebuslar millî şef tarafından ya atanıyor ya da seçilmesi
istenen mebusun seçimler yoluyla seçilmesi sağlanmaktadır. 1946
yılında çok partili rejime geçildikten sonra tek dereceli seçim
sistemi kabul edilmiştir. 1948 yılında gizli oy açık tasnif
esası kabul edilmiş ve bunun yaşama geçirilmesine
çalışılmıştır.
1957
yılında, gerek Seçim Yasasında yapılan
değişiklikler gerekse iktidar yanlısı kamu görevlilerinin
taraflı tutumu nedeniyle 1957 yılı seçimlerinin meşruiyeti
tartışılır hâle gelmiştir. Öyle ki, 1960 askerî
darbesi için gösterilen gerekçeler arasında, 1957 yılında
yapılan seçimlerde uygulanan yöntemler ortaya konmuştur. Bu, askerî
darbe yapma gerekçeleri arasında sayılmıştır.
1961
Anayasası temel hak ve özgürlükler konusunda azımsanmayacak haklar ve
yenilikler getirmiş, demokratik seçimler bakımından kimi
standartlar da güvence altına alınmıştır. Şu anda
görüşmekte olduğumuz, kimi maddelerini görüşmekte olduğumuz
298 sayılı Yasa da bu dönemin bir ürünüdür.
1980 askerî
darbecilerin hazırlatıp kamuoyuna baskı uygulayarak
onaylattıkları 1982 Anayasası ve onun antidemokratik
zihniyetiyle hazırlanan Siyasi Partiler Kanunu ve Milletvekili Seçimi Kanunu
ile Mahallî İdareler Kanunu, seçim mevzuatını
oluşturmaktadır.
Siyasi partiler,
demokratik siyasi yaşamın vazgeçilmez unsurlarıdır. Siyasi
Partiler Kanunu, siyasi partileri şöyle tanımlamaktadır: Siyasî
partiler, Anayasa ve kanunlara uygun olarak; milletvekili ve mahalli idareler
seçimleri yoluyla, tüzük ve programlarında belirlenen görüşleri
doğrultusunda çalışmaları ve açık propagandaları
ile milli iradenin oluşmasını sağlayarak demokratik bir
Devlet ve toplum düzeni içinde ülkenin çağdaş medeniyet seviyesine
ulaşması amacını güden ve ülke çapında faaliyet
göstermek üzere teşkilatlanan tüzelkişiliğe sahip
kuruluşlardır. demektedir.
Demokratik
ülkelerde her türlü siyasi düşüncenin açıklanması ve
örgütlenmesine olanak sağlanır. Siyasi düşüncenin en üst düzeyde
örgütlenme biçimi siyasi parti örgütlenmesidir.
Temel hukuk
kuralları çerçevesinde kalmak ve şiddet unsuruna yer vermemek üzere
siyasi partiler bir etnik yapıya, bir inanç grubuna, bir toplumsal
kategoriye, bir felsefi görüşe dayalı olarak ve ideolojik amaçlı
kurulabileceği gibi, ilgili ülkenin ekonomik, sosyolojik ve tarihsel süreç
içindeki konumuna bağlı olarak farklı tarzlarda parti
örgütlenmelerine olanak sağlanır ve gerçekleştirebilecekleri
uygulamalarda görülmektedir.
Demokratik
ülkelerde neyi ve kimi temsil ediyorsa etsin, tüm siyasi partilerin ülkenin
gelişimine büyük faydalar sağladığı, insan hak ve
özgürlüklerinin gelişimine katkıda bulunduğu, demokrasi bilinci
yüksek bir toplum yaratmak konusunda önemli bir rol oynadığı
düşünüldüğünden, devletin olanakları kullanılarak siyasi
parti faaliyetleri kolaylaştırılır, siyasi parti
yöneticilerinin de bir kamu hizmeti gördüğü düşüncesiyle,
onların da yaşam standartlarının yükseltilmesine
çalışılır.
Gerek ekonomik
açıdan gerek demokrasi, kültür ve bunun gerektirdiği demokratik
yaşam tarzı bakımından ve geliştirilen demokratik
kurumlar açısından geri kalmış olan ülkelerde başta
etnik sorunlar olmak üzere, inanç sorunu, sınıflar arası
çelişki sorunu, bölgeler arası ekonomik dengesizlikler, gelir
dağılımındaki haksız paylaşım gibi önemli
sorunların yanı sıra, vatandaşların eğitim,
sağlık, konut, iş güvencesi gibi temel sorunları çözümsüz
kalmakta, toplumsal barış ve huzur büyük bir istikrarsızlık
göstermektedir. Toplumsal refah ve kalkınma, ülkenin doğal
kaynakları yer altı ve yer üstü zenginlikleriyle değil,
demokratikleşmeyle doğru orantılı olduğu gerçeği
dikkat çekicidir. Yani, kalkınmanın temel dinamiği
demokratikleşmedir. Demokratikleşme ve ekonomik kalkınma
yönünden geri kalmış ülkelerde ya diktatöryal rejimler ya da
oligarşik rejimler vardır. Antidemokratik yönetimlerde, düşünce
zenginliği ve düşüncenin örgütlenmesi zararlı akımlar
olarak görülür ve bu düşünceyle düşünceler yasaklanır veya
engellenir. Özgürce örgütlenemeyen ve ifade olanağı bulamayan
düşünce yer altına iner, böylece yasadışı faaliyetler
için kapı aralanmış olur.
Demokratikleşmede
tek belirleyici olmamakla birlikte seçimlerin yapılması büyük bir
öneme sahiptir. Seçimlerin adil ve demokratik olması zorunludur. Adil,
demokratik bir seçimin temel koşulu toplumun tüm kesimlerinin kendini
özgürce ifade edebileceği ve ülke yönetimine doğrudan veya temsilî
yolla eşit koşullarda katılabileceği demokratik bir ortam
ve seçimlere katılan siyasi partilere eşit koşullar
hazırlanması demokrasinin gereğidir. Temsilde adaletin
sağlanmasına engel yasal düzenlemeler, partilerin eşitsiz
koşullarda katıldığı seçimler, seçmen iradesinin
şu veya bu şekilde çarpıtıldığı, engellendiği
seçimler demokratik ilkelerle bağdaşmaz. Böylesi seçimler sonucu
oluşan yönetimlerin meşruiyeti tarih karşısında
sorgulanır.
298
sayılı Yasada yapılması düşünülen
değişikliklerin tamamını inceledik. Seçim sisteminin
demokratikleşmesine dair düzenlemeler olmadığı, Yasadaki
cezai şartların güncelleştirilmesiyle ilgili olduğu bilinciyle
311inci maddede gösterilen değişiklik dışındaki
değişiklikleri olumlu bulduğumuzu belirtmek istiyoruz. Özellikle
298 sayılı Yasanın 311inci maddesi, seçimlerin adil ve
demokratik yapılması, düzenli yürütülmesini engelleyen fiillere
karşı öngörülen cezaları tespit etmektedir. Yasanın eski
hâlinde, şu anda uygulamada olan Yasada şu anda öngörülen cezalardan
daha ağır müeyyideler var. Yani, genel olarak, bu yasa
tasarısında kanuna aykırı fiiller daha ağır
cezalarla cezalandırılırken bu maddede kanuna aykırı
fiillere verilecek cezalar hafifletiliyor.
Maddenin son
bölümünü okumak istiyorum: Yukarıda yazılı fiiller görevli
kimseler tarafından işlendiği ve fiilleri daha ağır
cezayı gerektiren suç oluşturmadığı takdirde birinci
veya ikinci fıkraya göre verilecek ceza yarı oranında
artırılır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
OSMAN
ÖZÇELİK (Devamla) Tamamlıyorum efendim.
Şu anda
mevcut Yasada, eğer kamu görevlisi, yasanın öngördüğü
koşulların yerine getirilmesinde engelleyici bir rol
oynamışsa verilecek cezanın dışında kamu
hizmetlerinden mahrumiyeti söz konusu edilmektedir. Yeni tasarıda bu kamu
hizmetlerinden mahrumiyet ortadan kaldırılmıştır.
Özellikle
doğu ve güneydoğuda kimi güvenlik görevlilerinin seçmenin iradesinin
doğru yansımasını engellemek üzere -burada belki hepsini
açıklamak zor- birtakım girişimlerde bulundukları
açıktır. Bu nedenle 311inci maddedeki kamu görevlilerinin
yasayı ihlal etmesi hâlinde kamu hizmetlerinden mahrumiyetinin Yasada
olduğu gibi kalmasını önermekteyiz.
Demokratik,
katılımcı ve temsilde adalet için Yasada yapılması
gereken değişiklikleri kısaca şöyle sayabiliriz: Seçimlerde
baraj sistemi kaldırılmalıdır veya Avrupa Birliği
ülkelerinin normlarına, standartlarına getirilmelidir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi bitiriniz.
OSMAN
ÖZÇELİK (Devamla) Peki.
Seçimlere
katılmaya hak kazanmış siyasi partilere aldıklar oy
oranında hazine yardımı yapılmalıdır. Yurt
dışındaki seçmenlerin oy kullanma hakkı
olmalıdır. Yurt içinde de kayıtlı bulunduğu seçim
bölgesi dışında, seçim günü bulunan insanların, mektupla oy
kullanma hakkı sağlanmalıdır diye düşünüyorum.
Saygılar
sunuyorum efendim. (DTP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Özçelik.
On birinci bölüm
üzerine şahsı adına söz isteyen Kayseri Milletvekili Ahmet
Öksüzkaya.
Buyurunuz
Sayın Öksüzkaya. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakikadır.
AHMET ÖKSÜZKAYA
(Kayseri) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
56 sıra
sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının on birinci bölümüyle ilgili olarak söz
almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin
başında, Gazeteciler Cemiyetinin kuruluşu ve 10 Ocak
Çalışan Gazeteciler Gününün 47nci yıl dönümü münasebetiyle,
değerli basın mensuplarının bu gününü tebrik ediyorum.
İfa ettikleri bu önemli görevde tüm basın mensuplarına,
basın camiasına kolaylıklar ve başarılar diliyorum.
Sürekli
değişen ve gelişen dünya şartları
karşısında insanlığın saadeti için konulan
kanunlar da çağın gereklerine ve yeniden oluşan millî ve
insanlığın ortak değerlerine uyumlu, insan haklarına
ve toplumsal güveni korumayı hedefleyen bir gelişme sürecinde
olmalıdır.
Ceza
kanunlarının uygulanmasında kişiler arasında ırk,
dil, din, mezhep, milliyet, renk, cinsiyet, siyasal görüş veya fikir yahut
düşünceleri, felsefi inanç, millî veya sosyal köken, doğum, ekonomik
ve diğer toplumsal konumları yönünden ayırım yapılamaz
ve hiçbir kimseye ayrıcalık tanınamaz.
Bu zaviyeden
bakıldığında, ceza kanunları bir toplumun genel
düzeni, huzur ve asayişinin sağlanması ve korunması
açısından oldukça önem arz etmektedir.
Ceza Kanununun
amacı, kişi hak ve özgürlüklerini, kamu düzen ve güvenliğini,
hukuk devletini, kamu sağlığını ve çevreyi, toplum
barışını korumak ve suç işlenmesini önlemektir.
Türk Ceza
Kanununun belirtilen amaçlar, suçta ve cezada kanunilik ilkesi, adalet ve
kanun önünde eşitlik ilkesi, kanunun
bağlayıcılığı, uygulaması,
yaptırım gücü ve caydırıcılık özelliği ve de
toplum içinde sağlayacağı huzur ve güven ortamı bu kanunun
vazgeçilmez başlıca unsurları olmuştur.
Bu sebeple, Türk
Ceza Kanununda suç tanımları ve cezalar Anayasamızda güvence
altına alınan hukuk devleti, adalet, eşitlik ve insan
hakları ilkelerine uygun olarak belirlenmiştir.
Bu bağlamda,
kanun önünde suçu sabit olana kadar her vatandaşımız eşit
muamele görmeli ve yargılanmamalıdır. Vazedilen cezalar,
kişinin işlediği suçtan dolayı pişmanlık
duymasını, yeniden topluma kazandırılmasını ve
toplumda işlenen suçun asgari düzeye indirilmesini hedeflemelidir. Bu
bakımdan, benimsenen yaptırım sisteminde belli bir suçu
işlemekten dolayı cezaya mahkûmiyetin sonucu olarak
cezasını çekmiş olan kişinin ömür boyu devam edecek olan
bir hak mahrumiyeti de söz konusu olmamalıdır.
Anayasada
belirtildiği gibi, hangi fiillerin suç oluşturduğunun kanunda
açık bir şekilde belirlenmesi şarttır. Bundan dolayı,
ancak bir kanuni tanımda belirlenen açık fiiller ceza
yaptırımını gerekli kılabilir. Bu bakımdan,
konulan kanunlarda adaletin sağlanması, uygulamada görülebilecek
sakıncaların önüne geçilebilmesi, hukuk uygulamasında
birliğin ve hukuk güvenliğinin temini, suç sayılacak fiillerin
açıkça tanımlanmasıyla mümkün olacaktır.
Yeni
tasarıyla, çeşitli kanunlarda yer verilen belli bir suçtan
mahkûmiyete bağlı hak mahrumiyetlerini gerektiren hükümlerin önüne
geçilerek yeni bir rejim getirilmiştir. Ceza hükmü içeren kanunlarda, bir
mahkûmiyet hükmünün sonucu olarak belirtilen hak mahrumiyetleri
bakımından yasak hakların geri verilmesine yönelik olarak yeni
hükümlere yer verilmiştir. Ceza hükmü içeren kanunlarda yer alan
yaptırımlarda, üst sınır gösterilmeyen hapis cezaları
bakımından üst sınır gösterilmek suretiyle 5235
sayılı Kanun hükümleriyle uyum sağlanmıştır. Türk
Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu ve Kabahatler Kanunu hükümleri dikkate
alınmak suretiyle, ceza hükmü içeren kanunlarda yer alan hükümlerin bu
kanunlarla uyumlu hâle getirilmesi, ayrıca bazı suçların
unsurlarında 5237 sayılı Kanuna uyum sağlanması
amaçlanmıştır.
Değerli
milletvekilleri, görüldüğü gibi temel ceza kanunlarına uyum
amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı Türk milletinin hak ve
özgürlüklerini, kamu düzen ve güvenliğini ve toplum
barışını korumak adına değişik şartlara
göre düzenlemeleri ihtiva etmektedir. Hiç şüphesiz ki huzurlu ve güvenli
bir toplum, yerinde ve zamanında gerçekleşen adaletle olabilir. Bunu
sağlamak da başta kanun yapıcı olarak bu yüce Meclisimizin
görevidir. Bu konuda atılan adımlar, yapılan düzenlemeler, her
konuda seviye kateden ve gelişen halkımız için son derece
önemlidir.
Bu duygu ve
düşüncelerle konuşmama son verirken, yapılan
değişikliklerin milletimizin huzuru ve güvenliği adına
hayırlar getirmesini temenni ediyor, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Öksüzkaya.
Şahsı
adına ikinci söz, Karaman Milletvekili Mevlüt Akgüne ait.
Buyurunuz
Sayın Akgün. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakikadır.
MEVLÜT AKGÜN
(Karaman) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Temel Ceza
Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının on birinci bölümü üzerinde söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, en genel anlamda suç, yasaklanan ve
cezalandırılan davranışlara denir. Suç, bu anlamda,
toplumdaki düzeni bozan ve bu nedenle cezalandırılan, ahlaka ve
toplumsal kurallara aykırı bir fiil, ağır bir hatadır.
Bir devletin
suçluları cezalandırmak görevi yanında ve ondan daha da önemli
bir diğer görevi daha vardır, bu da suçları önlemektir.
İşte, suçları önlemek için devletin yerine getirmesi gereken
faaliyetler ceza hukukunda suç siyaseti olarak
adlandırılmaktadır. Suç siyaseti, suça karşı
savaşta kullanılan araçların toplamıdır.
Toplumun suç ve
suçlulara karşı koyma yöntemleri temel olarak iki ana noktada
özetlenebilir: Birincisi, suç öncesi önleyici tedbirler; ikincisi, suç
sonrası cezalandırma tedbirleri.
Suç öncesi
önleyici tedbirler, tıp biliminde önemli yer tutan koruyucu hekimliğe
benzemektedir. Tıpta koruyucu hekimlik ne kadar önemliyse, ceza hukukunda
suç öncesi önleyici tedbirler o kadar önemlidir. Bunun yanında, suç
işlendikten sonra suçluyu cezalandırmanın, toplum düzenini
sağlama, mağduru teskin etme, kamu vicdanını rahatlatma,
suçluyu ıslah etme ve benzer suçları işlemekten alıkoyma
gibi caydırıcı özelliği vardır.
Barış
esasına dayalı toplum düzeninin devamı için, hukuka
aykırı fiillerin hangilerinin suç olarak tanımlanması
gerektiğinin belirlenmesinde izlenen yolu suç siyaseti göstermektedir.
Hangi fiilin suç teşkil edeceği, haksızlık oluşturan
bir fiilin suç veya kabahat olarak nasıl tanımlanacağı
izlenen suç politikasıyla ilgilidir.
Suç siyasetiyle
güdülen amaca ulaşabilmek için uyulması gereken kurallar
şunlardır:
a) Kusur ilkesi,
b) Hukuk devleti
ilkesi,
c) Hümanizm
ilkesi.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz
tasarı, çeşitli kanunlarda düzenlenen suçların ve cezaların
temel ceza kanunlarına uyumu amacıyla düzenlemeler getirmektedir.
Çünkü, temel ceza kanunlarında yapılan düzenlemeyle asli ceza-ferî
ceza ayrımı kaldırılmış, yaptırımlar
cezalar ve güvenlik tedbirleri olmak üzere iki ana tasnife tabi
tutulmuştur. Diğer yandan, suçlar arasındaki cürüm ve kabahat
ayrımı da terk edildiği için, hürriyeti bağlayıcı
ceza açısından kabul edilen hapis ve hafif hapis ayrımı da
kaldırılmıştır. Böylece, temel ceza olarak sadece
hapis cezası benimsenmiştir.
Cürüm ve kabahat
ayrımının diğer bir sonucu da, mahkeme tarafından
hükmedilen adli para cezası ile idari yaptırım olarak
uygulanan para cezası kavramları da
ayrılmıştır.
Temel ceza
kanunlarında bu ve buna benzer yapılan değişiklikler
nedeniyle, özel kanunlarda düzenlenmiş suç ve cezalara ilişkin
hükümlerin aynen muhafaza edilmesi çelişen hükümlere sebep olabilecektir.
Örneğin, teşebbüs, iştirak ve içtima gibi konularda Türk Ceza
Kanununda belirlenen ilkeler ile özel kanunlardaki ilkeler arasında
çelişkiler ortaya çıkmıştır. Tüm bu
sakıncaların önüne geçebilmek amacıyla, ayrıca hukuk
uygulamasında birliği ve hukuk güvenliğini sağlamak için,
diğer kanunlarda sadece özel suç ve tanımlamalara yer verilmesi veya
bu suçlarla ilgili yaptırımların belirlenmesiyle yetinilmelidir.
Buna karşılık, suç ve yaptırımlarla ilgili olarak,
Türk Ceza Kanununda belirlenen ilkelerin özel kanunlarda tanımlanan
suçlar açısından da uygulamasının temin edilmesi
gerekmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşmekte
olduğumuz tasarının 301inci maddesi ile 330uncu maddesi
arasındaki maddeleri içeren bu bölümde 213 sayılı Vergi Usul
Kanununun 362, 363, 367 ve 371inci maddeleri değiştirilmektedir.
Diğer yandan, 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim
Kanununun 56, 57 ve 59uncu maddeleri de değişikliğe
uğramaktadır. Maddelerdeki asıl değişiklik ise 298
sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında
Kanunda yapılan değişiklikle ilgilidir. Kısaca, Seçim
Kanununun yirmi iki adet maddesi değişikliğe
uğramaktadır.
Yapılan
değişikliklerin hayırlı olmasını diliyor, yüce
heyetinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Akgün.
On birinci bölüm
üzerine soru-cevap işlemine geçiyoruz.
Sayın Enöz,
buyurunuz.
MUSTAFA ENÖZ
(Manisa) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, ne yazık ki ülkemizde hâlâ ebeveynleri tarafından
birtakım sebeplerle okula gönderilmeyen çocuklarımız
bulunmaktadır. Coğrafi bölgelerimize göre, kız ya da erkek,
okula başlayamamış çocuklarımızın oranı ile
ilgili istatistiki bir bilgi var mıdır? Bu konuda cezai tedbirler
anne ve babalara etkili olabilmekte midir ve bugüne kadarki cezai işlem
yapılmış kaç aile bulunmaktadır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Enöz.
Sayın
Ağyüz
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Sayın Bakanım, 298 sayılı
Yasanın bazı maddeleri düzenleniyor. Seçmen kütükleri özellikle Türk
toplumunda çok tartışılan bir konu. 22 Temmuz seçimleri öncesi
de çok tartışıldı. Teknolojinin bu kadar
geliştiği bir ortamda bunun çok sağlıklı bir yönteme
kavuşturulmasında büyük yarar var. Cezaların artırılması
güzel bir şey. Bu sefer birinci askıda bulunmayanların
yazılmasına rağmen, ikinci askıda yazılanlar kendi
isimlerini bulamadılar. Ayrıca, seçim mahallinde maalesef bilgisayara
başvurarak, İnternet vasıtasıyla isimlerini bulmaya
çalışanlar, bilgisayar, İnternet kafelere akın ettiler,
isimlerini uzun sürede bulamadıkları için oy kullanamadılar.
Bunlar sistemin büyük çelişkileri, büyük
yanlışlıkları. Ayrıca da (A) mahallesinde yazılan
(B) mahallesinde veya (B) köyünde kendisini buluyor. Bu
yanlışlıklar hepimizin somut olarak gördüğü şeyler.
Bunların düzeltilmesinde, teknolojik yenilenmede büyük ihtiyaç
vardır. Bunun için gerekli çalışmayı yapmayı
düşünüyor musunuz?
Ayrıca, oy
kullanılan mekânlarda bu seçimde, bir siyasi partinin temsilcilerinin
bilgisayarla gelmesini bir rastlantıya mı bağlıyorsunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN -
Teşekkür ediyoruz Sayın Ağyüz.
Sayın Bulut
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) Sayın Bakanım, 222 sayılı
İlköğretim ve Eğitim Kanununa göre, çocuklarını okula
göndermeyen velilere cezai hükümler verilmiştir, ancak bu uygulama da
yeterince uygulanamamıştır. Bugün 1 milyonu aşkın
çocuğumuz okula gidememektedir. Acaba, cezai işlemlerin
dışında, bu çocukların sisteme kazandırılması
için bir başka çalışmanız var mıdır,
düşünülmekte midir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Bulut.
Sayın
Akkuş
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Sayın Başkan,
aracılığınızla Sayın Bakana sormak istiyorum:
İlköğretimde devamı sağlamak için kız çocuklara 45,
erkek çocuklar için de özellikle analarına bir ödeme yapılmakta, 29
lira erkek çocuklar için. Bunu takdir ediyoruz. Ancak okul bulunan köydeki
çocuklar için böyle bir ödeme yok. Yani o çocuklar taşımalı
eğitimle köye geliyorlarsa bunlar için ödeme yapılıyor, ama
diğer çocuklara, aynı okulda okuyan çocuklara bu yapılmıyor.
Bu çocuklar için de ödeme yapılması gerekiyor kanaatindeyim. Bu
konuda bir çalışmanız var mı?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Akkuş.
Sayın
Kaplan
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Bakan, muhtemelen yarın, Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi Büyük Dairesi, Türkiyenin yüzde 10 seçim barajıyla
ilgili bir karar verecek. Tabii, biz, yüzde 10 seçim barajı gibi yüksek
bir barajın halkın iradesinin temsili önündeki en büyük engellerden
biri olarak görmemiz bir yana, Avrupa Birliği sürecinde Avrupa ülkelerinde
en yüksek oran Almanyada 5, diğer ülkelerde 3 ve 2
oranlarındadır. Bunun kaldırılması yönünde Hükûmetin
bir çabası var mı?
İkincisi:
Bütün reformlarımızda Avrupa Birliği Kopenhag Kriterlerini
dikkate alırken en önemli siyasi kriter olan demokrasilerde temsilin önünü
açacak Siyasi Partiler Yasası, seçim yasaları konusunda Hükûmetin bir
yeni tasarı hazırlık çalışmaları vardı, ne
aşamadadır? Ne zaman, bu, Meclise getirilecek? 23üncü Dönem
milletvekillerine bu konuda yeni bir yasa yapma şansı verecek mi
Hükûmet?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Kaplan.
Sayın
Özdemir
HASAN
ÖZDEMİR (Gaziantep) Sayın Bakanım, Taşıt Kanunuyla
alakalı olduğu için sormak istiyorum. İl emniyet müdürlerimizin,
Ankara, İstanbul, İzmir İl Emniyet Müdürlerinin araçları
makam aracı, diğer il emniyet müdürlerinin araçları makam
aracı değil gibi gözükmektedir Taşıt Kanununa göre.
Hâlbuki, il emniyet müdürlerinin hepsinin statüsü aynı ve araçlarında
forsları vardır. Diğer il emniyet müdürlerinin araçlarının
da Taşıt Kanununa göre makam aracı olmasını
düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Özdemir.
Sorular
bitmiştir.
Buyurunuz
Sayın Bakanım.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Sayın Başkanım, soru
yönelten arkadaşlarıma teşekkür ederim.
Önce, bu bölümde
soru soran arkadaşlarımıza ayrıca teşekkür ediyorum.
Çünkü, bu bölümde otuz maddenin yirmi iki maddesi seçmen kütükleriyle
ilgiliydi, seçimlerin temel hükümleri hakkındaydı. Bir
kısmı İlköğretim ve Eğitim Yasasıyla ilgiliydi,
biri de Taşıt Yasasıyla ilgiliydi. Aşağı
yukarı bana yöneltilen soruların tamamı bu bölümde yer alan
kanunlarla ilgili olduğu için özellikle teşekkür ediyorum.
Önce, hâlâ
ülkemizde zorunlu ilköğretim çağına geldiği hâlde
ilköğretime gidemeyen çocuklarımızın
varlığından bahsedildi. Evet, hâlâ tüm çocuklarımıza
zorunlu ilköğretimi veremediğimiz, tamamına veremediğimiz
bir gerçek. Ancak, biraz sonra sorusuna cevap vereceğim değerli
milletvekili arkadaşımızın da ifade ettiği gibi,
hükûmetlerimizin döneminde bu konuda çok ciddi mesafeler alındı.
Özellikle Haydi Kızlar Okula Kampanyası bu bakımdan son derece
verimli oldu ve ayrıca, ekonomik nedenlerle çocuklarını okula gönderemeyen
ailelere ekonomik yardım yapılması da çok teşvik edici
oldu.
Sayın
milletvekili arkadaşımın da, soru soran milletvekili
arkadaşımızın da belirttiği gibi,
çocuklarımızın annelerinin bankada açılan bir hesabına
kız çocukları için ve erkek çocukları için ayrı ayrı
Daha önce 39 ve 28di, şu anda bu rakam arttı mı tam
bilemiyorum. Bir arkadaşımız 45 YTLlik bir rakam telaffuz etti.
Eğer artmış ve buraya gelmişse o kadar meblağ
çocuklarımızın annelerinin hesabına yatırılmakta
ve böylece, ekonomik nedenlerle çocuklarını okula gönderemeyen
aileler çocuklarını okula gönderme imkânı bulmaktadırlar.
Bununla ilgili rakam şu anda elimde değil. Millî Eğitim
Bakanımız Sayın Çelik burada olsaydı, sanıyorum, hemen
bize bu konuda yardımcı olurdu. O bakımdan, bu sorunu çözme
konusunda Hükûmetimiz, daha önceki hükümetler, yine Adalet ve Kalkınma
Partisinin hükûmetleri önemli mesafe aldı, ama daha bu konuda
yapacağımız işler olduğunu, atmamız gereken
adımlar olduğunu biliyorum.
Şöyle bir
soru sordu Sayın Akkuş: Acaba biz bu yardımı, demin
söylediğim yardımı tüm çocuklarımız için kullanamaz
mıyız? Ama bu konuyla ilgili düzenleme, ekonomik durumu
elvermediği hâlde çocuğunu okula gönderemeyen aileler için bir yardımdır,
ekonomik durumu yerinde olanlar için böyle bir yardım söz konusu
değildir takdir edersiniz ki.
Evet, Sayın
Ağyüz Seçmen kütüklerinin sağlıklı olması gerekir.
dediler ki doğrudur. Bilindiği gibi, Türkiyede seçimler, seçmen
kütüklerinin düzenlenmesi yargı gözetim ve denetimi altında
yapılmaktadır. Bu konuyla ilgili Yüksek Seçim Kurulu görevlidir ve
yetkilidir. Hükûmetler olarak Yüksek Seçim Kurulunun bu konuyla ilgili
ihtiyaçlarını biz karşılıyoruz. Özellikle bütçeleri
elektronik sistemle, bilgisayar ortamında seçmen kütüklerinin tanzimi
bakımından bir desteğe ihtiyaç duyuyorlar. Bu desteği
şu ana kadar verdik, ihtiyaç olduğunda da her zaman Yüksek Seçim
Kurulumuza bu konuda destek vermeye devam ediyoruz.
Zannediyorum
önümüzdeki mahallî seçimler veya milletvekili seçimlerinde Yüksek Seçim
Kurulumuz, tüm seçmenlerin bilgisayara artık girdiği, bu konuda
herhangi bir sorunun yaşanmadığı bir noktaya gelecektir.
Ciddi bir çalışma yapıldığını biliyorum.
Yüksek Seçim Kurulumuz Sayın Başkanı ve üyeleri kendilerini bu
konuya odakladılar. Biz de Hükûmet olarak kendilerine yardımcı
oluyoruz.
Sayın
Başkanım, izin verirseniz, diğer sorulara yazılı cevap
vereyim.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) - Sayın Başkan, bir şey belirtebilir miyim?
BAŞKAN
Buyurun.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Şimdi, ben tabii şunu demek istemiştim: Üç
tane, dört tane köyden bir köye taşımalı eğitimle çocuklar
getiriliyor ve bunlara öğlen yemeği veriliyor en azından. Ancak
o köyde olup da fakir olan -zaten köy evlerinde de öğle yemeği
genellikle yapılmaz yahut da çok nadir yapılır- bu çocuklar da
bu yemekten en azından istifade etmek istiyorlar. Ben onu belirtmek
istemiştim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Akkuş.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Teşekkür ederiz. Efendim onu
da not aldık. Millî Eğitim Bakanlığıyla
görüşürüz.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
On birinci bölüm
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır. Şimdi on birinci
bölümde yer alan maddeleri ve varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini
yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
301inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
302nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
303üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
304üncü madde
üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 56 sıra sayılı yasa tasarısının 304.
maddesinin son fıkrasının madde metninden
çıkarılmasını saygılarımla arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Sayın Genç
Yok.
Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Emlak vergi
mükelleflerinin istisna tutulması hakkaniyet kurallarına
aykırıdır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınızı sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
304üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
305inci madde
üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 305 inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Oktay
Vural Hakkı
Suha Okay
Kayseri İzmir Ankara
Cüneyt Yüksel Nükhet Hotar Göksel Hasip Kaplan
Mardin İzmir Şırnak
Madde 305-
5/1/1961 tarihli ve 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim
Kanununun 56 ncı maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Madde 56-
Muhtarlıkça veya mülkî amirce yapılan tebliğe rağmen
çocuğunu okula göndermeyen veli veya vasiye okul idaresince tespit edilen
çocuğun okula devam etmediği beher gün için onbeş Türk
Lirası idarî para cezası verilir. Bu para cezasına rağmen
çocuğunu okula göndermeyen veya göndermeme sebeplerini okul idaresine
bildirmeyen çocuğun veli veya vasisine beşyüz Türk Lirası idarî
para cezası verilir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) Takdire
bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz katılıyoruz efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının
305 inci maddesiyle 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim
Kanununun 56 ncı maddesi değiştirilmektedir. Maddeyle
yaptırım altına alınan fiilin önemi ile ihlalin
niteliğine göre yaptırımın artırılması
amacıyla iş bu önerge verilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda 305inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
306ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
307nci madde
üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 307 nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Oktay
Vural Hakkı
Suha Okay
Kayseri İzmir Ankara
Cüneyt Yüksel Nükhet Hotar Göksel Hasip Kaplan
Mardin İzmir Şırnak
Madde 307- 222
sayılı Kanunun 59 uncu maddesinin dördüncü ve altıncı
fıkraları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Yukarıdaki
hükümlere aykırı davrananlara dörtyüz Türk Lirasından bin Türk
Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
Bu Kanunda
yazılı olan idarî para cezaları mahallî mülkî amir
tarafından verilir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) Takdire
bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının
307 nci maddesiyle 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun
59 uncu maddesi değiştirilmektedir. Maddeyle yaptırım
altına alınan fiilin önemi ile ihlalin niteliğine göre
yaptırımın artırılması amacıyla işbu
önerge verilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul
edilmiş bu önergeyle birlikte 307nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
308inci madde
üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 56 sıra sayılı yasa tasarısının 308inci
maddesinde geçen (bir seneye) ibaresinin (üç seneye) biçiminde
değiştirilmesini saygılarımla arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükümet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Sayın Genç
Yok.
Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe: Resmî
taşıtları hileli biçimde kullanan kişilerin
cezalarının artırılması uygun görülmüştür.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
308inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
309uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
310uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
311inci madde
üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Temel Ceza
Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 311. maddesiyle değiştirilen 298
sayılı 134. maddesinin son fıkrasının sonuna gelmek
üzere
ve bunlara muadil kamu hizmetlerinden memnuiyet cezası da
hükmolunur. cümlesinin eklenmesini arz ve teklif olunur.
Osman Özçelik Şerafettin Halis Hamit Geylani
Siirt Tunceli Hakkâri
İbrahim
Binici M.
Nuri Yaman
Şanlıurfa Muş
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Sayın Başkanım, izninizle kısa bir açıklama yapmak
istiyorum.
BAŞKAN
Buyurunuz.
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) Türk Ceza
Kanununun 53üncü maddesi hak yoksunluklarını düzenlemiştir.
Orada mahkûmiyete bağlı hak yoksunlukları vardır ve cezanın
infazına kadar zaten devam etmektedir. Bu sistem içerisinde böyle bir
düzenlemeye ayrıca ihtiyaç yoktur. Bu nedenle katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Hükümet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Konuşacak mısınız, gerekçeyi okutayım mı?
OSMAN
ÖZÇELİK (Siirt) Açıklama yeterlidir Sayın Başkan.
BAŞKAN
Yeterli. Peki.
Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Seçim
işlerinin düzenli yürütülmesini, alınan karar ve tedbirlerin
uygulanmasını zorlaştıran bir kamu görevlisi ise; yasada
belirtilen cezalara ilave olarak, hâlen yürürlükte olan yasada
belirtildiği gibi kamu hizmetlerinden men edilmesi gerekir. Bu hükmün
yasadan çıkarılması, görevlilerin, kanun ihlaline davet
edilmesini sağlar.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
311inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
312nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
313üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
314üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
315inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
316ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
317nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
318inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
319uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
320nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
321inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
322nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
323üncü madde
üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 56 sıra sayılı yasa tasarısının 323.
maddesinin birinci fıkrasının son cümlesindeki şayialar
çıkaranlar ibaresinden sonra ile seçmene maddi menfaat sağlayanlar
ve vaatte bulunanlar ibaresinin eklenmesini saygılarımla arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Sayın Genç
Yok.
Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Seçim
sırasında vaat olunan para ve menfaatle oy alanların da
cezalandırılması önerilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
323üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
324üncü madde
üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 56 sıra sayılı yasa tasarısının 324.
maddesinin ikinci fıkrasından sonra aşağıdaki
fıkranın eklenmesini arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
Herhangi bir
seçim çevresinde seçmene oy almak amacıyla seçim kararının
alındığı tarihten itibaren gıda, para ve sair menfaat
dağıtan siyasi parti ve bağımsız adayın o seçim
bölgesinde seçime girmesi il seçim kurulunca yasaklanır.
BAŞKAN
Komisyon?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de katılamıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Konuşacak mısınız efendim?
KAMER GENÇ (Tunceli)
Evet Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurunuz efendim.
Süreniz beş
dakikadır.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz önce
32. Gün programı için çok ısrar üzerine gitmiştim. Kusura
bakmayın, birkaç tane önergem de buradan geçti. Ben aslında
burayı daha önemsiyordum. Ama, çok rica edildiği için ona
katılıp
Tabii, çok önemli önergelerim de gitti. Ama, yine de çok
önemsediğim bir önergeye de kavuştuğum için çok memnunum.
Bu önergemizle
Şimdi bakın sayın milletvekilleri, Türkiyede
sağlıklı bir seçimin yapılması lazım, bu
sıralara gelen milletvekillerinin sağlıklı bir seçimden
geçmesi lazım. Sağlıklı bir seçimle gelen milletvekili
burada milletin ve memleketin menfaatlerini korur. Tabii, aslında Siyasi
Partiler Kanunundaki yasaklar niye bu kanuna alınmadı, onu
bilmiyorum, Seçim Kanunundakiler geldi de.
Şimdi, benim
bu önergemde
Bakın, 22 Temmuz seçimlerinde, herkesin hemfikir olduğu
veyahut da ortaya attığı birtakım iddialar var. Seçimde
para dağıtılıyor, kömür dağıtılıyor,
altın dağıtılıyor, ee bu doğru. Birtakım
yerlerde de siyasi partilerin adayları millete açıkça para
dağıtıyor. Kömür verdiğinizi sizin bakanlarınız
söylüyor, diyor ki: Biz 8 milyon aileye kömür dağıttık. 8
milyon aile, 5 kişiden olsa, 40 milyon insan eder, bunun yarısı
seçmen olsa, 20 milyon eder. Demek ki, sizin aldığınız 16
milyon oyun büyük bir kesimi, bu dağıttığınız
kömürden gelmiştir. Bir de yemin ettiriyorsunuz insanlara. Diyoruz ki,
eğer doğruysanız, hakikaten, vatandaşın oyunu parayla,
menfaatle almak istemiyorsanız, buyurun, hodri meydan. O seçim bölgesinde,
para veya herhangi bir siyasi menfaat dağıtarak insanlardan oy
alanları, o seçim çevresindeki adaylarını, seçim çevresinde
seçime sokmayalım. Bundan daha adil bir şey var mı? Bence çok
adil bir şey yani. Zaten rüşvet verilerek alınan makamlarda da
hayır yok, mevkilerde de hayır yok. O makam ve mevkilerin ne millete
hayrı var ne haram şekilde elde edilen bu makam ve mevkilerin o
aileye faydası var. Onun için, gerçekten, bu mesele, Türkiyede çok ciddi
bir mesele. Birçok insan parayla oy topluyor. Yani yurt
dışındaki kişinin, yurt içine gelmeden, para
dağıtarak oy aldığı zaten geçmişte de bilinen
olaylardı. Bunlar çok açık ve seçik ortadadır.
Bence,
vatandaşın oyu, haysiyeti ve şerefidir. Haysiyet ve şeref
sahibi olan her vatandaş, her seçmen, her aday ve her partinin, vatandaşın
haysiyeti ve şerefiyle oynamaması lazım. Vatandaşın
şerefiyle, haysiyetiyle oynamamak için de para verip de oy almaya
çalışan insanın birtakım mağduriyetlere duçar
olması lazım. Yani bilmeli ki o adam, eğer ben burada para
dağıttığım zaman.. Tabii ki bunun
kanıtlanması için de ciddi mahkeme kararı
Zaten o bölgedeki il
seçim kurulu kararıyla diyorum, yani buradaki aday, o partinin, o seçime
sokulmaması lazım. Dolayısıyla, bu, bence seçimin
sağlıklı yapılması için getirilen bir yoldur, bunu
bence reddetmemek gerekir, ama tabii ki, parayla oy almayı kendisine ilke
edinen kişiler var, partiler var. Çünkü, halkın bu suretle
parasıyla oy alanlar geldi.
M. MÜCAHİT
FINDIKLI (Malatya) Vatandaş oyunu parayla satmaz.
KAMER GENÇ
(Devamla) Hatta, Tayyip Erdoğan geçen yaptığı
konuşmada ne dedi? Dedi ki
KEMALETTİN
GÖKTAŞ (Trabzon) Sayın Tayyip Erdoğan de!
KAMER GENÇ
(Devamla) Bakın, dediniz ki
(AK Parti sıralarından
gürültüler) Yaa, bakın arkadaşlar, ben size burada bir resim
gösterdim. Neyse
Burada bir konuşma yaptı, dedi ki Seçimden önce,
siz, Ali Dibolar, Ali Dibolar, Ali Dibolar dediniz.
FEHMİ HÜSREV
KUTLU (Adıyaman) Sizin ağzınızdan çıkanı
kulağınız duyuyor mu?
KAMER GENÇ
(Devamla) Ee, Ali Dibolar dediniz ama
FEHMİ HÜSREV
KUTLU (Adıyaman) Bu Meclisin çatısı altında
KAMER GENÇ
(Devamla) Ali Dibolar şeyde belli. dedi. Yani, Ali Dibo diye
söylediğiniz yerlerde
FEHMİ HÜSREV
KUTLU (Adıyaman) Hayır
Bu Meclisin çatısı altında
hakarette bulunmaya hakkınız yok.
KAMER GENÇ
(Devamla) Sayın Başkanım, susturacak mısınız?
Sizin İdare Amiriniz gelmiş, müdahale ediyor.
BAŞKAN
Lütfen, sayın milletvekilleri, konuşmacıyı biraz sakin
dinleyiniz.
KAMER GENÇ
(Devamla) Yani İdare Amirinin burada düzeni sağlaması
lazım. Dedi ki: Ali Dibolar dediniz, dediniz
Ali Dibo diye isnatta
bulunduğunuz insanlar gitti, 2 misli, 3 misli oy aldı. Yani bunun
anlamı nedir? Ey vatandaşlar, ey benim teşkilatlarım, ey
milletvekillerim, ey bakanlarım, ey işte parti teşkilatlarım,
siz yine Ali Diboluğa devam edin. Hani, Özalın Benim memurum
işini bilir felsefesinin bir devamı olarak. Siz yine Ali
Diboluğa devam edin. Nasıl olsa, bu millet bu Ali Dibolara oy
veriyor. dedi.
FEHMİ HÜSREV
KUTLU (Adıyaman) Çarpıtıyorsun.
KAMER GENÇ
(Devamla) - Şimdi, bu mantığı bence kabul etmek mümkün mü
sayın milletvekilleri? Buyurun, önergem, yiğit olan
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözünüzü tamamlayınız.
MEHMET
DANİŞ (Çanakkale) Yiğitlik sana kaldıysa, o yiğitlik
kalsın!
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim, mesele şu: Dürüstlükten yanaysanız, buyurun!
Vatandaşın oyunu parayla almaktan yana değilseniz, işte,
önergeyi kabul edin.
MEHMET
DANİŞ (Çanakkale) Sana mı kaldı yiğitlik!
FEHMİ HÜSREV
KUTLU (Adıyaman) Senin önergenle bunun ne alakası var?
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi, benim önergemi sen nerede dinledin ki? Benim önergem
Diyorum ki, seçim bölgesinde parayla
MEHMET
DANİŞ (Çanakkale) Şerefsizdir!
KAMER GENÇ
(Devamla) Ve ondan sonra
MEHMET
DANİŞ (Çanakkale) Parayla seçim yapan şerefsizdir.
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim, tabii ki işte şerefsizse, o da bir
şerefsizliğe katlansın işte orada. Yani, orada parayla oy
alan insanların, orada gidip de milletvekili seçilmemesi lazım,
belediye başkanı seçilmemesi lazım. Siz diyorsunuz ki
Bakın, ben konuşmalarımı bir bütün içinde yapıyorum,
diyorum ki: Oy, vatandaşın şerefi ve namusudur.
Vatandaşın şerefi ve namusunu parayla, menfaatle satın alan
insanlar da şerefsiz oğlu şerefsizdir.
FEHMİ HÜSREV
KUTLU (Adıyaman) Meclisin bu yüce çatısı altında böyle
konuşamazsın!
KAMER GENÇ
(Devamla) - Onun için, namussuz oğlu namussuzdur diyorum.
FEHMİ HÜSREV
KUTLU (Adıyaman) Sen ne dediğinin farkında değilsin Kamer
Bey.
KAMER GENÇ
(Devamla) - Bunu eğer uyguluyorsanız, memlekette ciddi, adil bir seçim
yapılmasını istiyorsanız, buyurun, benim önergemi kabul
edin. Herhangi bir seçim bölgesinde para dağıtarak, herhangi bir
menfaat dağıtarak vatandaşın oyunu almaya
çalışanların adaylıklarını iptal edelim.
Teşekkür
ederim. Sağ olun.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Genç.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir
[CHP, MHP ve DTP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar (!)]
324üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
325inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
326ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
327nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
328inci madde
üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan (56 sıra sayılı) Yasa Tasarısının; 328inci
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını
saygılarımla arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Konuşacak mısınız, gerekçeyi mi okutayım?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Konuşacağım.
FEHMİ HÜSREV
KUTLU (Adıyaman) - Kamer Bey, ben, seni protesto ediyorum ve
çıkıyorum. Seni, senin saçmalıklarınla baş başa
bırakıyorum.
FEVZİ
ŞANVERDİ (Hatay) O, bu işlerden anlamaz!
KAMER GENÇ (Tunceli)
Herhâlde eğlenceli bir yere gidiyorsun, bahane arıyorsun.
BAŞKAN
Buyurunuz efendim.
Süreniz beş
dakikadır.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın milletvekilleri, benim, maddeden
çıkarılmasını talep ettiğim 328inci madde, bu 298
sayılı Kanunun 159uncu maddesinin değişikliğini
getiriyor Oyunu kullandıktan sonra ihtara rağmen sandık
başından ayrılmayan ve herhangi bir müdahale, telkin veya
tavsiyede bulunan veya bunlara teşebbüs eden kimse üç aydan bir yıla
kadar hapis cezası ile cezalandırılır. diyor.
Şimdi, bu
kanun vesilesiyle, bizim, Türkiyede siyasetin başına çok büyük
belalar açan hem Siyasi Partiler Kanununda hem Seçim Kanununda çok ciddi bir
düzenleme yapmamız lazım. Yani şu Türkiyede seçimin
sağlıklı yapılmamasının tek nedeni, doğru
dürüst bir seçim hukukunun düzenlenmemesidir veya seçim hukukunun
gerektirdiği hassasiyeti, itinayı göstermeyen sandık
yetkililerine, vatandaşlara, adaylara, gerekli, yeteri kadar ceza
getirilmediği için bu seçimler usulüne göre yapılmıyor.
Şimdi,
değerli milletvekilleri, dün burada Bakan diyor ki Efendim, bu kürsüden,
bu Parlamentodan ayrılması lazım. Bakın, bana diyen Adalet
Bakanı, kendisi, genel merkezin talimatıyla gidiyor, Antalyadan
liste başı oluyor.
KEMALETTİN
GÖKTAŞ (Trabzon) Halk istiyor.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Ee, bu eğer
Efendim, halkın kimi
Bakın, seçimde
gücün varsa, bileğin güçlüyse, yetiyorsa yüreğin, git halkın
karşısına
KEMALETTİN
GÖKTAŞ (Trabzon) Gitti.
KAMER GENÇ
(Tunceli)
oy al gel ama şimdi genel merkezin, yani şimdi tabii,
parti genel başkanının koltuğuna girersen, ondan sonra,
zaten Türkiyede genel başkanlar tek seçici. Bu, dünyanın hiçbir
yerinde yok. Siyasi partiler, bir tek kişinin emrine bakıyor, bir tek
kişinin ağzına bakıyor. O kişi yani siyasi, eğer
lider sizi aday gösterirse milletvekili olursunuz, aday göstermezse
milletvekili olmazsınız. Ee, şimdi, buraya gelen
milletvekilleri, bir daha seçime girmek için, milletvekili seçilmek için, ister
istemez, vicdanlarını aşağı yukarı zincire
vurarak, doğruları görmeyerek, ondan sonra, genel başkanın
iki dudağı arasındaki olaya bakarlar.
Şimdi, ben,
bakın, Tunceli gibi, politikanın en ileri olduğu bir yerde,
okuma yazmanın en üstte olduğu bir yerde ve altı tane
bağımsız, hatta, bağımsızın birisini de
sizin Meclis Başkanı tarafından, Meclisin bütçesinden 120 milyar
lira da bağışta bulunmak suretiyle
Ondan sonra, bir yerde,
örgütler var, siyasi partiler var, sizin partiniz iktidar partisi var,
bunların karşısında, tek bir arabayla gitmişim ve
yüzde 18e yakın oy almışım. (AK Parti
sıralarından gürültüler) Şimdi, bu nedir? Bu, bilek gücüdür;
bakın, bu, o halka karşı gösterilen sevgiden, o halka
karşı yapılan hizmetten kaynaklanan bir şeydir.
KEMALETTİN
GÖKTAŞ (Trabzon) Kamer, sen Tuncelilileri sömürüyorsun! Bir tek
Tunceliliye bir şey vermedin ki bugüne kadar!
KAMER GENÇ
(Devamla) - Şimdi, burada olay şu: Bakın, yani, bir
bakıyorsunuz, şimdi, Antalyada yani seçilecek adam yok mu
kardeşim? Niye yani şimdi herkes kendi ilinden seçime girsin. Niye
yani o Antalyadaki insanlarda yani seçecek adam yok mu, siz,
İstanbuldaki, Kayserideki bir adamı getirip de başka yerde
aday yapıyorsunuz. Bunları düzenlememiz lazım. Türkiyede,
sağlıklı bir seçimin altyapısını oluşturmamız
lazım. Bunu yapmadığımız zaman, bu Türkiye Büyük
Millet Meclisinde, halk yararına, ülke yararına, insanlık
yararına ne bir düzenleme yapılır ne bir kanun
yapılır. Bunları yapmamız lazım, Türkiyenin birinci
sorunu bu. Eğer bu sorunu hâlledersek Türkiye adil yönetilir, Türkiyede
kimsenin kimseyle hesaplaşması olmaz. Siyasi parti liderleri,
diktatörler gibi, krallar gibi, istediğini söylüyor, istediğini
yapıyor, istemediğini yapmıyor. Hâlbuki, parlamenter yani
demokratik bir ülkede, herkesin bir hukuka bağlı olması
lazım, hukuk içinde kalması lazım, eylem ve işlemlerinden
dolayı bir vicdan süzgecinden geçmesi lazım. Yani, siz Efendim,
benim arkamda şu kadar grup var. veya Ben parti genel
başkanıyım, ben istediğimi yaparım, ben
istediğimi milletvekili yaparım, istediğimi yapmam
E,
şimdi, böyle olunca, milletvekilliği müessesesi, kölelik müessesesi
hâline dönüyor sevgili milletvekilleri. Hâlbuki milletvekilliği çok
onurlu, çok soylu bir makamdır. Ülke adına, ülkenin kaderini
belirleyen, ülkedeki yasaları getiren, ülkenin rejimini tayin eden, en sağlıklı
kararları veren, parlamentolardır. Parlamentoları da
oluşturan, milletvekilleridir. Milletvekillerinin de
sağlıklı olarak seçilmesi, dürüst olmaları, işte,
seçim sisteminin
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözünüzü bitiriniz.
ERTEKİN
ÇOLAK (Artvin) Yirmi yıldır niye yapmadın?
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim, ben bugün
Biz devamlı bunları söyledik, biz
bunları devamlı söyledik.
Bakın, 340
milletvekiliniz var. Anayasayı değiştirmeye teşebbüs
edeceğinize, Siyasi Partiler Kanunu ile
ORHAN KARASAYAR
(Hatay) Senin aklına ihtiyacımız yok.
KAMER GENÇ
(Devamla)
Seçim Kanununu değiştirmeye çalışın.
Bakın, Anayasayı değiştirmeye getirirseniz Türkiyede çok
tehlikeli işler yaparsınız.
CAFER TATLIBAL
(Kahramanmaraş) Ne yaparmışız?
KAMER GENÇ
(Devamla) Siz, şimdi, Türkiyeyi
Bakın, ben size söyleyeyim de
aklınız ersin. Türkiyede Anayasa değişikliğini
yapmaya kalkarsanız, Türkiyenin birlik ve bütünlüğünü
tartışmaya açarsınız, Türkiyenin cumhuriyet rejimini
tartışmaya açarsınız. Ben bunları
ERTEKİN
ÇOLAK (Artvin) Boş boş konuşuyorsun.
KAMER GENÇ
(Devamla) Açacaksınız mecburi. Yarın Anayasayı yapmaya
getirdiğiniz zaman devletin bütün yapısı buralarda günlerce,
haftalarca tartışılır. Ülkenin birlik ve bütünlüğü
günlerce tartışılır.
BAŞKAN
Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Devamla) Atatürkün getirdiği laik rejimin kurumları burada
devamlı olarak tartışılır. Benim size tavsiyem,
bunlara teşebbüs etmeyin. Bu Türkiyede durup dururken de
BAŞKAN
Sayın Genç, önergeniz üstüne konuşun lütfen.
KAMER GENÇ
(Devamla)
bu Türkiyeyi bu olaylardan dolayı zarar görecek bir ortama
sürüklemeyin.
Benim önergemi
kabul ederseniz, saygılar sunarım.
İyi günler.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Genç.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
328inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
329uncu madde
üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan (56 sıra sayılı) Yasa Tasarısının; 329.
maddesinde geçen (iki yıldan beş yıla) kadar ifadesinin (bir
yıldan üç yıla) kadar olarak değiştirilmesini arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Konuşacak mısınız?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Gerekçeyi okutun Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu ceza çok
ağır, biraz daha hafifletilmesi gerekir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
329uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
330uncu madde
üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan (56 sıra sayılı) Yasa Tasarısının; 330.
maddesinde geçen (üç yıldan beş yıla) ifadesinin (beş
yıldan sekiz yıla) biçiminde değiştirilmesini arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Sayın Genç, konuşacak mısınız?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Konuşacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurunuz...
KEMALETTİN
GÖKTAŞ (Trabzon) Otur Kamer, seni dinlemekten usandık ya!
HALİL
AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Bir şey de konuşsan!
KEMALETTİN
GÖKTAŞ (Trabzon) Kamer, yeter! Baklava olsan bezdirirsin!
HALİL
AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Bir şey de konuşsan!
BAŞKAN
Buyurunuz efendim.
Süreniz beş
dakika.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Şimdi, orada yaşlı ninelerin dedikodusunu
yapacağınıza gelin bu kürsüde gerçekleri konuşun. Ben
şimdi size ne diyeyim?
Şimdi,
sevgili milletvekilleri, bu maddede Usulüne aykırı olarak veya
yetkisi olmadığı halde her ne sebep ve maksatla olursa olsun oy
sandığının yerini değiştirenler, yerinden
kaldıranlar, oy sandığını açan, çalan veya tahrip eden
veya içindeki veya içinden çıkan oy zarflarını alan, çalan veya
değiştiren kimse üç yıldan beş yıla kadar
Ben,
beş yıldan sekiz yıla kadar ceza verilmesini talep ediyorum.
KEMALETTİN
GÖKTAŞ (Trabzon) İdam edelim.
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim, idamlık ceza zaten. Bakın, yani, seçime hile
karıştıranlarla idamlık suç işleyenler arasında
bir fark yok. Çünkü, seçim bir memleketin temel direğidir.
Sağlıklı bir seçim olursa, sonuçta memleketin yönetimi
sağlıklı olur. Memleketin yönetimi sağlıklı
olursa, parlamento sağlıklı olursa, o parlamento memleketi
sağlıklı yönetir.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Yani, şimdi sağlıksız mı?
KAMER GENÇ
(Devamla) O memleketi sağlıklı yönetirse,
vatandaşların huzuru ve güveni yerinde olur, o memlekette soygun
olmaz, hırsızlık olmaz, yalan dolan olmaz, bir o kadar usulüne
göre atanır. Her gün keyfî olarak bir bürokrat alınıp bir
başka yere verilmez. Mahkeme kararlarına insanlar saygı duyar,
çünkü yönetim sağlıklı oluşunca devletin işleyen
çarkı birbirine bağlantılı olarak çarklar ahenkli
işler. Dolayısıyla böyle bir suçu, yani sağlıklı
bir yönetimin oluşmaması konusunda her türlü hile, desise yaparak,
sandık çalarak seçime etki yapan insanlar da, bunlar da tabii bu
işleri bedava yapmıyorlar herhâlde yani, bir menfaat
karşılığı yapıyorlar, ya bir siyasi partinin
adayıdır veyahut da bir siyasi partinin yandaşıdır
veyahut da belli bir para alarak bu gibi şeyleri yapabilirler.
Dolayısıyla bunların, bu eylemi yapan insanların,
ağır cezayla cezalandırılması lazım ki bir daha
böyle bir teşebbüste bulunmaması lazım. Ayrıca da ağır
ceza caydırıcı da olur.
Yani, şimdi
işte görüyoruz, sandık başlarına gidiyoruz, birileri
geliyor vatandaşı orada alıyor -mesela, ben çok görüyorum bizim
oradaki yerlerde- geliyor giriyor vatandaşın, yaşlı
insanların koltuğuna genç genç çocuklar, belli bir siyasi partinin
militanı "Efendim, bu benim anamdır." diyor. O diyor
"Benim babamdır." Ondan sonra getiriyor sandık
başındaki adam da
Zaten sandıklar doğru dürüst eğer
hakikaten kontrol edilse bu olmaz ve getiriyor oy attırıyor. Yani, bu
yolla ben çok oy kaybettim yani inanmanızı istiyorum.
Yahu diyorum ki
sandık başkanına, kardeşim bunun babasının bu
olup olmadığına nüfus cüzdanını çıkar bak, bir
hüviyetine bak. Yok yani
Bunlar çok olan şeyler.
Yani, sevgili
milletvekilleri, bakın, ben altı dönem milletvekilliğine girdim.
Altı dönem az dönem değil.
CAFER TATLIBAL
(Kahramanmaraş) Vay ülkenin hâline!
HALİL
AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Boş
Boş
Boşa geçmiş!
KAMER GENÇ
(Devamla) Ve dolayısıyla altı dönem milletvekilliğine
giren bir insanın seçim konusunda çok ciddi tecrübeleri var.
HALİL
AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Boşuna geçirmişsin!
KAMER GENÇ
(Devamla) Ben tabii bir siyasi
Yani, iktidar partisinde girmedim ki gidip
evimde oturup da seçimi kazanayım. Ben her sandığın
başında, her köye giderek, her vatandaşın ayağına
giderek öyle oy aldım.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Bir Ecevit seni kabul etmedi, herkese
yanaştın sen!
KAMER GENÇ
(Devamla) Ne?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Herkese yanaştın, bir Ecevit seni kabul
etmedi!
KAMER GENÇ
(Devamla) Tabii, şimdi, aklı ermeyenler
Bakın, aklı
ermeyenlerin benimle konuşmaya da akılları ermez.
Şimdi,
yerinizde bağırıp çağırıyorsunuz. Bu
Parlamentoda, bu Parlamentonun usulü böyle değil.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Seni bir Ecevit kabul etmedi, bir AK Parti kabul
etmedi.
KAMER GENÇ
(Devamla) Bak, hem de bir Grup Başkan Vekilisin, bir Grup Başkan
Vekilinin taşıması gereken ağırlık ve olgunlukta
ol; olmazsan, ben sana hak ettiğinin çok ağırını cevap
veririm. Ondan sonra
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Ver bakalım nasıl veriyorsun!
KAMER GENÇ
(Devamla) Veririm ben sana. Vereceğim
Veririm, veririm.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Ver, ver
KAMER GENÇ
(Devamla) Vereceğim, daha sırası değil.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) - Ver bakalım!
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi, Sayın Başkan, bu kişi
AHMET
AYDOĞMUŞ (Çorum) Konuya gel, konuya!
HALİL
AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Veremezsin
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
KAMER GENÇ
(Devamla) Yahu, bırakıyor musunuz ki konuya getireyim. Senin Grup
Başkan Vekilin ne oradan konuşuyor kardeşim? Bana müdahale
edeceğine ona müdahale etsene!
HALİL
AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Veremezsin
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
Sayın Genç
KAMER GENÇ
(Devamla) Ya, şimdi, bu söylediğim konular niye sizi rahatsız
ediyor?
AHMET
AYDOĞMUŞ (Çorum) Rahatsız olmuyoruz, anlat!
KAMER GENÇ
(Devamla) Dürüstlük, insanlık
Yani dürüst bir rejimin
kurulmasını siz niye istemiyorsunuz?
Bakın,
burada, geçen gün Hâkimler ve Savcılar Kanununda mülakat sistemini
getirdik.
AHMET YENİ
(Samsun) Vardı o zaten
KAMER GENÇ
(Devamla) Bir gün uçakta geliyorum, bir arkadaşınız,
bakın bir arkadaşınız diyor ki: Yahu, biz, orada
yazılıyı yüzde 70, sözlüyü yüzde 30 kabul ettik. Yahu dedim,
arkadaşım, sen orada değil miydin? He, oradaydım. diyor.
Peki, sen nasıl bu kanunu böyle anladın? Dedim ki, bak, biz orada
Dedi ki: Defalarca sorduk. Adam yazılıda 100 alsa, sözlüde 69 alsa
kazanamaz. Yok diyor efendim.
CAFER TATLIBAL
(Kahramanmaraş) Sizden kaldı, sizden!
KAMER GENÇ
(Devamla) Yani, görüyorsunuz ki, siz burada boş dedikodu yapıyorsunuz.
Kulaklarınız
Kürsüye ben çıktığım zaman
yalnız bana müdahale ediyorsunuz ama kanunu okumuyorsunuz, neye el
kaldırdığınızı okumuyorsunuz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Genç, lütfen...
HALİL
AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Lüzumsuz konuşuyorsun!
CAFER TATLIBAL
(Kahramanmaraş) Senin arka bahçen öyle!
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim, benim konuşmalarıma itiraz edeceğinize,
şu kitapçığı açın, içinde ne var; Türk halkına ne
getiriyor ne götürüyor, kime ne ceza getiriyor?
Şimdi,
aslında, vergi kanunlarını ben kaçırdım. Mesela, o
televizyon programına
BAŞKAN
Sayın Genç, lütfen önergeniz üzerinde
KAMER GENÇ
(Devamla) Tamam efendim, gündeme geliyorum.
Orada mesela
kaçakçılığı üçte 1den 1 katına indirdiniz. Kimin lehine
karar verdiniz? Kaçakçıların lehine karar verdiniz. Ben onun
kaldırılması için önerge vermiştim ama tabii burada
olmadığım için gerekçede de vardı ama
İsteseydiniz
kabul edebilirdiniz.
Önergemin
kabulünü rica ediyorum.
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Genç.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
330uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
On birinci
bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
On beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 18.30
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 18.48
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP
ÜYELER: Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa), Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 48inci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
56 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Şimdi on
ikinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
On ikinci bölüm
331inci madde ila 360ıncı maddeleri kapsamaktadır.
Bu bölümde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Hakkı Suha
Okay görüşecektir.
Buyurunuz
efendim.
Süreniz on
dakikadır.
CHP GRUBU ADINA
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu bölümde söz
alışımın temel nedeni, Parlamentonun
çalışmasına ilişkin kimi düşünce ve
değerlendirmelerimi sizlerle paylaşmaktır.
Evet, önemli bir
yasayı görüşüyoruz, aslında, önemli birçok yasayı
görüşüyoruz. Tabii, bu yasaları görüşürken de daha önceki hatip
arkadaşlarımın bir kısmı torba dedi, bir
kısmı çuval dedi, ama adı ne olursa olsun, bu Parlamentonun
yapmakla yükümlü olduğu bir yasayı ve bir an önce yapmakla yükümlü
olduğu bir yasayı geçirmek istiyoruz. Bu konuda, Parlamentoda grubu
bulunan dört siyasi partinin de ortak kararlılığı bu yönde
ve tabii, bu yasaya ilişkin kimi değerlendirmeler var ama
baktığımda şunu görüyorum: 10 Nisan 2006da Başbakanlıktan
Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderilmiş. 22nci Dönem Parlamentosunda
hemen ele alınmış. Fakat 22nci Dönem Parlamentosunun
çalışma sürecinde bu temel yasa görüşülmeden, kimi bu yasa
içerisinde yer alan bazı yasalar yeniden çıkmış.
Örneğin, Sigorta Murakabe Kanunu, Sigortacılık Kanunu
çıkmış veya denetimli serbestlik ve koruma kurullarıyla
ilgili kanun çıkmış. Çok doğal ki, çıkmış
olan yasalar nedeniyle, bu yasada yeniden bunların düzenlenmesine de gerek
kalmamış.
Ancak, bugüne
değin 23üncü Dönem Parlamento çalışmalarında şunu
görüyoruz: Kimi yasalar aciliyet nedeniyle önümüze geliyor, yoğun bir
Parlamento çalışmasını birlikte gerçekleştiriyoruz,
fakat nedense bu yasalar ya eksik geliyor ya hatalı geliyor ve Parlamento
çalışması içerisinde bunu düzeltiyoruz veyahut da yasa acil diye
görüşüyoruz, uygulamasını bir buçuk sene sonraya erteliyoruz.
Örneğin, Hâkimler ve Savcılar Kanununda bir değişiklik
getirdik. Bu değişikliğe baktığımızda,
sunum, bir an evvel 99 idari hâkim adayının idari yargıdaki
yürütmeyi durdurma kararından kaynaklanan nedenle mesleğe başlangıcını
sürdürebilmesi içindi, fakat yasanın içerisinde böyle bir şey yoktu.
Geçici bir maddeyle o eksiklik giderildi. Biz buna bir gece yarısı
operasyonu dedik.
Daha sonraki kimi
kanunlarda da bu oldu. Hepsini tek tek adlandırmayacağım. Yani,
referandumla ilgili geçici maddeyi kaldırırken de bunu
yaşadık. En son Tütün Yasası
Tütün Yasası geldi, bu
Parlamentoda görüşürken, Tütün Yasasında, bu Yasayla kimi yerlerde
sigara içimi yasaklanırken, onlara geçici bir süre sigara içilebilen bir
alanın tahsis edilebileceğine ilişkin bir düzenleme vardı.
Bunları kaldırdık. Sanki Yasa bir an evvel uygulamaya geçecek
gibi düşündük. Sonra bir anda işte otel, restoran, kahvehane,
kıraathane, buralarda bu düzenlemeleri kaldırmamıza rağmen
uygulamasını bir buçuk sene sonraya erteledik.
Şimdi, tabii
bu yasayı da görüşürken dört grup bir araya geldi. İç Tüzükün
77nci maddesinin bir biçimde arkasından dolanarak, her siyasi partiden
birer arkadaşımız, bir milletvekili arkadaşımız
katkı verdi ve bu yasayla ilgili bir özel komisyon olarak
çalıştılar ve bu yasayı olabildiğince ve özellikle
yargının ihtiyacı nedeniyle çıkartmaya
çalışıyoruz. Tabii, çıkartırken kimi zaman bazı
şeyleri de gözden kaçırıyoruz. Örneğin, birinci bölümde
görüştüğümüz bir 27nci madde var. Buna tekrar dönmek için
söylemiyorum, ama Parlamentoda neye dikkat etmemiz gerektiğini
bilgilerinize sunmak istiyorum. Bu 27nci çerçeve maddenin içerisinde,
hekimlerle ilgili, millî savunmaya karşı suçları veyahut da kamu
sağlığına karşı suçları işleyen hekim mesleğini
bırakıyor. Peki, bu suçlar ne? Bu suçlar ne diye
baktığımızda, bir anda karşımıza ceza süresi
iki aylık olan suçlar da çıkıyor. Örneğin,
bulaşıcı hastalıklara ilişkin tedbirlere
aykırı davranma. Doktor aykırı davrandı, iki aydan bir
yıla kadar hapis cezası var. Herhangi bir şekilde
cezalandırıldığı takdirde doktorluk yapamayacak, bizim
kabul ettiğimiz bölümle veyahut da usulsüz ölü gömülmesi, altı aya
kadar hapis, asgari süresi bir ay, doktorluk yapamayacak. Burada sorun ne?
Sorun, bölümlerin alınması. Bölüm olarak alıyorsanız, kamu
sağlığı bölümüne karşı işlenen suçlar
diyorsanız veyahut da millî savunmaya karşı işlenen suçlar
diyorsunuz, oradan iki ay ceza aldı, bu sefer doktorluk yapamayacak.
Şimdi, devam
ediyorum, seferberlikle ilgili görevin ihmali, millî savunmaya karşı
işlenen suç. Cezası altı aydan üç yıla veyahut da
askerlikten halkı soğutma, millî savunmaya karşı
işlenen suç, o bölümde yer alıyor, altı aydan başlıyor.
Doğrudur, yanlıştır. Belki doktor vicdani retçi. Ama
şimdi bir anda mesleğini elinden alıyoruz. Bu uygulama, yeterli
derecede inceleme imkânımız olmamasından kaynaklanıyor.
Şimdi
geliyorum görüştüğümüz bölüme. Görüştüğümüz bölümde bir
çerçeve 332 var, çerçeve 332de diyor ki: Seçmenler sahte imza atarak, mühür
koymak, parmak basmak suretiyle hileli yolla oy kullanırsa ceza süresi üç
yıldan beş yıla
Şimdi, 164üncü maddenin beşinci
fıkrasındaysa, ikinci defa oy kullanan için verilen ceza altı
aydan iki yıla
Ne farkı var? Öyle veya böyle ikinci defa oy kullanan
parmağındaki boyayı sildi ve şimdi, parmağındaki
boyayı silen, ikinci kez oy kullanan altı aydan yargılanacak,
buna karşın, sahte, bir başkasının yerine oy
kullandı diye birinci fıkrada üç yıldan yargılanacak. Keza,
çerçeve 334üncü maddeyle değiştirilen 166ncı maddede bir
vesileyle seçim sonuçlarına itiraz etmenin cezası bin yeni Türk
lirasından başlıyor 5 bin yeni Türk lirasına kadar
Yani, o
zaman, Anayasanın 36ncı maddesindeki hak arama özgürlüğü ne
oluyor? Vatandaş nasıl seçim sonuçlarına, seçim
tutanaklarına itiraz etsin?
Değerli
arkadaşlarım, sonuç itibarıyla, şunu söylemek istiyorum:
Yasa bu biçimde geldiğinde, tesadüfen yakaladığınız
kimi maddeleri düzeltmeye çalışıyorsunuz. Ama tesadüfen
yakalanan kimi maddeleri düzeltirken Parlamentonun
saygınlığını zedeliyoruz.
Bir başka
hususa daha temas edeceğim. Bu bölümde Avukatlık Yasası da söz
konusu. Bir değerli hatip, Sayın Genç salı günkü
konuşmasında beni de işaret ederek Kimi meslek gruplarına
imtiyaz getiriliyor. dedi. Özellikle bu konuda -tarafı da olduğum için-
Avukatlık Yasasındaki değişikliklere
baktığımda, ağır ceza lafları vardı, ama
yeni Ceza Kanununda ağır yok, hafif hapis lafları
vardı, yeni Ceza Kanununda da hafif yok, bunlar
kaldırıldı. Ama, bir husus daha var ki, örneğin, yine
çerçeve 354üncü maddede millî savunmaya karşı işlenen suçlardan
herhangi birisinden avukat mahkûm olursa avukatlık faaliyetini
yapamayacak. Yani, biraz evvel doktorlarla ilgili bölümde söylemiş
olduğum gibi ve Ceza Kanunundaki kimi terminoloji
değiştiği için Avukatlık Yasasındaki terminoloji
değişti. Bu yasa avukatlara bir imtiyaz getiren yasa değil,
bunu, bu meslek örgütünün Başkent Baro Başkanı olmam hasebiyle,
bir biçimde meslektaşlarıma veya mesleğime karşı bir
haksızlık yapılmaması için ifade etmek ihtiyacını
hissettim ve değerli arkadaşlarım, bu yasaların
yapılma biçim ve yöntemi sağlıklı değil.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
HAKKI SUHA OKAY
(Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Parlamentoyu
böylesine çalıştırarak hem bizleri yormak hem de Parlamentonun
saygınlığına gölge düşürmemek için bu yasalar
komisyonlarda çok daha ciddi biçimde ele alınsın. Kendi içerisinde
çelişkileri olan maddelerin sağlıklı bir şekilde
ayıklanarak buraya getirilmesinin doğru olacağını
düşünüyorum ve sizlere teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Okay.
Demokratik Toplum
Partisi Grubu adına Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan söz
istiyor.
Buyurun
Sayın Kaplan.
Süreniz on
dakika.
DTP GRUBU ADINA
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; dört parti grubu bu yasalar üzerinde
çalışmıştı, onlardan birisi de benim. Gerçekten, demin
CHP grubu adına söz alan arkadaşımız
sıkıntıları ifade etti. Şimdi, biz, bu uyum
yasalarına, temel ceza kanunlarına uyumu sağlamak için bir
çalışma yapıyoruz, yoğun bir çalışma. Bu bölümde,
bakıyorum, üç önemli bölüm var. Birisi seçimle ilgili yasalar, diğeri
Deniz İş Kanunu, gemi adamlarının haklarıyla ilgili ve
Avukatlık Kanunuyla ilgili.
Şimdi, seçim
yasalarıyla ilgili burada çıkardığımız birkaç
yasa, uyum yasası, cezaların artırılması, Türkiyede
gerçekten demokratik seçimlerle ilgili sorunları çözüyor mu? Ona
baktığımız zaman, hayır. Seçimlerin temel hükümleriyle
ilgili, kütüklerle ilgili, oy verme işlemleriyle ilgili birkaç düzenlemede
cezaları artırıyoruz. Peki, bunları niçin yapıyoruz?
Bunu adil, eşit, özgür seçimler olsun diye yapıyorsak, neden o zaman
halkın iradesinin Meclise özgürce yansımasını sağlayacak
temel yasalar üzerinde reforma gitmiyoruz? Asıl problem burada.
Şimdi,
Türkiyede Avrupa Birliği süreciyle beraber 2001de Anayasa
değişikliklerine başlandı 52nci Hükûmet döneminde. Bugüne
kadar seksen bir tane maddesi değiştirildi Anayasanın. Bu
değiştirilen maddeler, Avrupa Birliği siyasi belgesi Kopenhag
Kriterleri çerçevesinde düşünce, ifade hürriyetinden partilerle ilgili
hükümlere kadar bir dizi değişikliği kapsıyor.
İşte bu değişiklikler karşısında kadük kalan
bir Siyasi Partiler Yasası var. Yani, bunun en az otuz tane maddesinin
artık Anayasaya aykırı duruma düştüğü bir durumla
karşı karşıyayız. Şimdi, biz, bu Siyasi Partiler
Yasasını değiştirmezsek, buna uygun seçim
kanunlarını çıkartmazsak, Türkiyede adil temsilin önündeki
engelleri kaldırmazsak, yüzde 10 barajını kaldırmazsak,
düşünce, örgütlenme özgürlüğünü sağlayamazsak ve en önemlisi
Ki, Mecliste, bugün, her ne kadar yüzde 80lerin üzerinde temsil oranıyla
23üncü Dönem görev yapıyorsa da, hâlâ lider sultasına zemin veren
Siyasi Partiler Yasası var, hâlâ parti içi hukuku yok sayan bir Siyasi
Partiler Yasası var. Böylesi antidemokratik hükümleri olan bir Seçim
Yasası sonucudur ki, 2002 seçimlerinde Diyarbakır ilinde yüzde
60ın üzerinde oy alan DEHAPın 8 milletvekili çıkarması
gerekirken, takıldığı baraj sonucu 8 milletvekilini AK
Parti çıkarmıştır, yani orada 2 bin oyla, bin oyla
milletvekili çıkarılmıştır bu sakat seçim sisteminden.
Bu sakat seçim sisteminden gelinen Meclis çoğunluğuyla Türkiyenin
demokratikleşmesinin önü açılamaz. Bir kere, burada hepimizin samimi
olarak
Avrupa Mahkemesine baraj sorunu bırakmadan ki, dava konusu-
dokunulmazlıkları Avrupa Mahkemesine bırakmadan ki, bununla
ilgili bir karar açıklanacak olumlu veya olumsuz
Bu Meclisin
önünde en önemli görev, seçmenin özgürce oy kullanması kadar, özgürce
milletvekilini seçmesini sağlamaktır, asıl önümüzdeki görev
budur. Bu da, siyasi partiler reformuyla olur, seçim yasalarının
değiştirilmesiyle olur. Bunu değiştirmediğiniz zaman
elli sene, kırk sene aynı liderler parti başında gelirler
buraya.
Şimdi, seçim
yasalarıyla ilgili bu konuları konuşurken, Türkiyede Siyasi
Partiler Yasasının işlemez olan hükümlerine göre, bugüne kadar,
12 Eylülden sonra Anayasa Mahkemesinin kapattığı otuz tane
siyasi parti var. Burada iktidar olan partiler de kapatıldı.
Başbakanlar da bu siyasi parti kapatmalarından etkilendiler. Siyasi
partiler mezarlığına dönen bir Türkiyeyi düşünün
Avrupada son elli beş yılda sadece ve sadece dört tane siyasi parti
kapatılmış, o da soğuk savaş döneminde, birisi
komünist, birisi faşist, birisi de nazi partileri.
Şimdi, bu
temel hükümler, bu temel çalışmalar dururken, parmaktaki oyunu,
boyayı değiştirmiş, böyle kullanmış veya mükerrer
oy kullanmış.
TÜİKin
yaptığı araştırmalar ve nüfus
kayıtlarının bilgisayara geçmesinden sonra İstanbuldaki
seçmen sayısı pat diye 1,5-2 milyon düştü. Ne oldu bu seçmene?
Demek ki hem Anadolu yakasında oy kullanıyordu hem Avrupa
yakasında oy kullanıyordu! 1,5 milyon seçmen İstanbulda
azaldı. Asıl hile budur, asıl seçim hatası budur, asıl
halkın iradesinin hırsızlığı da budur.
Halkın iradesine, özgür iradesine göz dikmek etik açıdan da
sorgulanması gereken bir durumdur artık. Biz, şimdi, bunun
üzerinde durabiliyor muyuz?
Gerçekten mevcut
süre içinde Avukatlık Kanunuyla ilgili düzenlemelere de değinmek
istiyorum, ama bir madde var karşılaştırmak istiyorum
burada. 337nci maddede valilerin nasıl yargılanacağı
konusu var. Başsavcılık, ceza dairesi karar veriyor; ama, biraz
aşağısındaki bir maddeye bakıyorsunuz, Adalet Bakanlığı
avukatlarla ilgili izin veriyor ve oranın savcıları
soruşturma açabiliyor. Dikkat ettim, avukat olduğum dönemde,
Genelkurmay Başkanının ihbarıyla Adalet
Bakanlığına gelen bütün suç duyurularına Adalet
Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü
Bakanlık adına izin vermiş ve bütün bu konularda avukatlar
hakkında dava açılmış. Şimdi, bu ülkede,
bürokratlarının dokunulmazlığının milletvekilleri
dokunulmazlığının üzerinde olduğu bir ülkede bizim
burada yasadaki bir maddedeki cezayı artırarak kökten bir çözümü sağlamamız
mümkün değildir. Bu çok önemli. Türkiyede üst bürokrasinin, Meclis
üyelerinin dokunulmazlığından çok daha
dokunulmazlığı var ve gerçekten sivil, askerî ve hangi alanda
olursa olsun üst düzey görevlilerin yargılanmasının tek emsali
darbeler dönemidir, bir tek darbeler döneminde görürsünüz.
Tabii ki
avukatlıkla ilgili düzenlemelerde Adalet Bakanının izninin
vesayet konusu mudur değil midir felsefesini de yapmak gerekiyor ancak
Barolar Birliğinin ve baroların örgütlenmesinden tutun da Adalet
Bakanlığının vesayetinin de, artık, çok ciddi bir
şekilde sorgulanmasının zamanı gelmiştir. Bu
sorgulanmadığı zaman, kutsal olan savunma hakkının,
bağımsız yargının üçlü sacayağından birisi
olan savunmanın, avukatlığın özgürce görev yapması,
adil yargılanmada iddiayla savunmanın silahlarının
eşitliğinin sağlanması da mümkün değildir.
Bizler bu tür
durumlarda yasa yapmak durumunda olan yasama Meclisi üyeleri olarak gerçekten
bu dönem, önümüzdeki dört yıl, temel olarak bu yasalarda esaslı
reformlara geçmediğimiz sürece, çıkardığımız bu
paket, torba, altı yüz elli bir adet madde hiçbir sorunu çözmeyecek.
Yarın yine getireceğimiz yasalarla ne yazık ki, nasıl
anlatayım, torba yasalarında torbayı yamamakla zaman
geçireceğiz!
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Tabii ki torbayı yamamakla zamanı geçirmemek için, daha
köklü değişikliklere gidilmesi için, gerçekten, bu temel yasa
reformlarının bir an önce Meclisin gündemine gelmesi gerekiyor.
Önümüzde de yerel
seçimler var. Yerel seçimlerde, halkın, kendi belediye
başkanını, il encümenini, belediye encümenini demokratik bir
şekilde, ön seçimlerle, merkezden atanmayarak, halkın özgür iradesini
yansıtacak bir şekilde seçimin sağlanması için, hiç olmazsa
önümüzdeki seçime kadar seçimlerin demokratikleştirilmesi, Siyasi Partiler
Yasasının değiştirilmesi -ki, yerel seçimlerde baraj
sorunu olmamakla beraber- baraj sorununun Türkiye gündeminden
çıkarılması, önümüzde tarihî bir görev olarak duruyor. Eğer
halkın özgür iradesini sağlamak gerekiyorsa, ancak bu yoldan
sağlayabiliriz diyoruz.
Teşekkür
ediyorum, saygılarımla. (DTP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Kaplan.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Durmuşali
Torlak.
Buyurunuz
Sayın Torlak. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on
dakikadır.
MHP GRUBU ADINA
D. ALİ TORLAK (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; temel ceza kanunlarında ve
diğer bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair
kanun tasarısının on ikinci bölümünü kapsayan maddeleri
hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun görüşlerini bildirmek
üzere huzurlarınızdayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
10 Ocak
Basın Çalışanları Günü nedeniyle basın
mensuplarının gününü kutluyor ve başarılar diliyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz bu
kanun tasarısı, 24 Haziran 2006 tarihinde -yüz yetmiş adet
kanunda değişiklik yapılmasıyla ve altmış iki
adet kanunun yürürlükten kaldırılmasıyla ilgili- sadece dört
madde hâlinde Türkiye Büyük Millet Meclisine Bakanlar Kurulu tasarısı
olarak sunulmuştur.
Yasanın
görüşmeleri esnasında milletvekili arkadaşlarımın da
ifade ettiği gibi, bazı kanunların dilini anlayabilmek gerçekten
çok zor. Bu durumda, bu kadar kısa sürede hem bunları
araştıracak, inceleyecek ve daha da önemlisi, anlayacak zamanı
bularak değerlendirme yapmak gerçekten çok zor. Bu derecede yoğun bir
işi, bu kadar dar bir zaman içerisinde halletmek mümkün değildir.
Kanun dediğimiz konu, basit bir roman, makale veya yazı
değildir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak, millî yargı reformu ile
küreselleşmenin ülkemiz üzerinde olumsuz etkilerini asgariye indirmek,
üniter yapısını ve millî bütünlüğünü koruyarak, toplumsal
mutabakatla lider ülke Türkiye hâline gelmek hedeflenmiştir.
Milliyetçi
Hareket Partisi, bu hedef kapsamında, hakkı ihlal edilen veya suç
isnadı altında bulunan herkesin her türlü şüpheden
arınmış olarak adil yargılanma hakkının
varlığına inanmaktadır. Bu nedenle, Ceza Kanunu,
hakların tartıldığı hassas bir terazi olarak
görülmelidir. Ancak yüce çatı altındaki bu yasa görüşmeleri
kısa bir süreye sıkıştırılarak, kısa bir
oldubitti, tüm ceza yasalarında değişiklik yapılmasına
çalışılıyor. Bu aceleyle bazı önemli konuların
dikkatten kaçacağı yönünde ciddi endişelerim bulunmaktadır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; üzerinde görüşmeler
yaptığımız tasarının 347 ve 351inci maddeleri,
854 sayılı Deniz İş Kanununun 50 ve 53üncü maddelerindeki
ceza miktarlarını yeniden düzenlemektedir. Söz konusu kanun
maddelerinin bazıları, gemilerde çalışan gemi
adamlarını ve bunların işverenlerini kapsamaktadır.
Kanunla, gemi adamlarının hizmet usul ve esaslarıyla beraber
işverenlerinin yükümlülüklerini de açıklamaktadır. Görüştüğümüz
konu her ne kadar Ceza Yasası ise de bu cezaların konusu olan gemi
adamlarının temini ve eğitimi de en az bu yasa kadar önemlidir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; denizcilik, uluslararası bir
faaliyet olduğundan, ticari bakımdan olduğu kadar eğitim
standardı yönüyle de uluslararası kurallara bağlıdır.
Uluslararası sözleşmelerin bazıları gemi
adamlarının eğitimiyle ilgili hükümleri
taşımaktadır. Bu sözleşmelere taraf olan ülkeler,
sözleşmede yer alan gerekleri yerine getirmeye mecburdurlar, çalışmaktadırlar.
Gemi
adamlarının eğitimi, belgelendirilmesi ve vardiya tutma
esasları hakkında uluslararası sözleşme olan STCW
Sözleşmesi, 1978 yılında Londrada yetmiş üç ülkenin de
katılımıyla düzenlenen uluslararası konferansla kabul
edilmiştir ve 24 Nisan 1984 tarihinde de yürürlüğe girmiştir. Bu
Sözleşmenin ilk amacı, dünyadaki bütün denizcilerin uygun
standartlarda eğitimlerini sağlamak, ikinci amacı ise gemi
adamlarına verilen eğitim ve yeterlilikleri standart hâle
getirmektir.
Türkiye, bu
Sözleşmeyi 28 Ekim 1992 tarihinde kabul ederek uygulamaya
başlamıştır. Ülkemizdeki denizcilik eğitimleri ve
standartlara uygunluğu, Denizcilik Müsteşarlığı
bünyesinde kurulan bağımsız denetleme kurulu tarafından
denetlenmekte ve uluslararası kurallara uygun olması
sağlanmaktadır.
Günümüzde deniz
ticaret filomuz özellikle zabitan konusunda çok ciddi sıkıntılar
çekmektedir. Sıkıntı sadece zabitan konusunda değil, tayfa
temini konusunda da yaşanmaktadır. Hâlen ülkemizde uzak yol kaptanı
olarak 2.340, uzak yol zabiti olarak 4.920 gemi adamı vardır. Uzak
yol başmühendisi olarak 1.395, uzak yol vardiya zabiti olarak da 1.948
gemi adamımız bulunmaktadır. Ancak, bu sayıların yüzde
10 ve 15inin yaş ve diğer durumlar nedeniyle
çalışmadığı da bilinmelidir.
Aslında,
filomuzun ihtiyaç duyduğu zabitan sınıfındaki gemi
adamı eksiği bugün ortaya çıkmış bir sorun
değildir. Geçmiş yıllara dayanan bu sorunun o dönemde kabul
edilebilir ve anlaşılabilir nedenleri vardı. Ülkemizin nüfusu,
iş gücü potansiyeli, eğitim kurumları ve kapasiteleri
sınırlıydı ve babadan oğula geçen bir meslek olarak
görülüyordu. Oysa, şimdi durum çok farklı, ülkemiz önemli sayıda
eğitilmiş iş gücü potansiyeline sahip. Her düzeyde gemi
adamı yetiştiren resmî ve özel pek çok kurum ve okul var. Bunca okula
rağmen bu eksiklik ve ihtiyaç acaba nereden kaynaklanıyor? Bunun
sebebi olarak zabit yetiştiren üniversitelerimiz mezunlarının
denizde çalışmak yerine karada iş yapmayı tercih ediyor
olması. İlave olarak, denizcilik eğitimi, özellikle de uzak yol
eğitimlerinde, maalesef, belirli bir kesimin tekel yaratma sevdasında
olmasıdır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; işsizliğin en büyük sorun
olduğu ülkemizde daha fazla gemi adamı yetiştirmek ve iş
sahibi yapmak temel hedefimiz olmalı diye düşünüyorum. Yoksa, belli okul
mezunları daha fazla para kazanacak diye yürütülen gemi adamı
yetiştirme politikasıyla işsizliğin kısmen de olsa
çözümüne engel olunmaktadır.
Ülkemizde uzak
yol vardiya zabiti sayısı sadece beş üniversitenin denizcilik
fakültelerinde yetiştirilen yıllık 250-300 kişi ile
sınırlıdır. Örneğin, 2006-2007 öğretim dönemi
içerisinde uzak yol düzeyinde eğitim veren beş üniversiteye, 229
güverte bölümü, 76 makine bölümü öğrencisi alınmıştır.
Bu okul mezunları, elde ettikleri akademik kariyerler ve karadaki denizci
kökenli kadrolarla çalışmayı tercih etmeleri nedeniyle üç
beş yıl sonra denizde çalışmaktan vazgeçmektedirler.
Denizci kökenli
personel çalıştırma ihtiyacı sonucunda Denizcilik
Müsteşarlığı kadrolarındaki denizci personel
sayısının artırılması port state adı
verilen, liman devleti kontrollerinde denetleyici olarak zabitlerin
çalışması, kıyı emniyeti birimlerinde çok sayıda
zabitan görevlendirilmesi, üniversitelerimizin denizcilik fakültelerinden mezun
olan sınırlı sayıdaki zabitanlarımızı
denizden kopartır hâle gelmiştir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; gelişen ve büyüyen dünya deniz
ticaret filosundaki eğitilmiş eleman
sıkıntısını iyi değerlendiren Çin, yılda 5
bin uzak yol vardiya zabiti yeterliliğindeki, bizdeki
karşılığı üç veya dördüncü kaptan yetiştirerek
dünya pazarında devamını sürdürmektedir. Filipinler ise,
özellikle tayfa dediğimiz personeli çok kısa sürede eğiterek
dünya piyasasına sürmektedir. Yabancı ülkelerde çalışan
Filipinli ve Çinli personelin ülkelerine ekonomik getirisinin yılda
6şar milyar dolar olduğunu da belirtmek isterim. Bizim bu
fırsatı iyi değerlendirmemiz gerekir diye düşünüyorum.
Giderek gelişen dünya deniz taşımacılığında
gemi adamı ihraç ederek ülkemize döviz kazandırabiliriz.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türk armatörü, gemisinde
çalıştıracak Türk gemi adamı bulamayınca, yabancı
bayrağı seçmekte ve yabancı gemi adamı
çalıştırarak kendi çözümünü üretmektedir. Ancak, bu durum, Türk
bayraklı ve millî sicile kayıtlı gemi sayımızı
olumsuz etkilemekte ve uluslararası onurumuz zedelenmektedir. Denizcilikte
söz sahibi olmuş gelişmiş Batılı ülkelerde olduğu
gibi, bu eğitimin sadece dört yıllık üniversite eğitimi
değil STCW Sözleşmesinde belirtilen ve uzak yol zabitan
eğitimleri için aynı konu ve içerikleri kapsayan özel eğitim
kurumları tarafından da yapılmasına imkân sağlayan
yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
Günümüzde gemi
adamı istihdamı konusunda en büyük sıkıntının
yaşandığı uzak yol makine zabitliği sorununu
aşmak için Gemi Adamları Donatım Yönergesinde yapılacak
bir değişiklikle 10 bin dwt üzerindeki gemilerde bulunması
zorunlu 2 uzak yol makine zabiti kadrosundan birinin gerektiğinde
sınırlı makinist olabileceği notu eklenebilir. Böylelikle,
hem bu vasıflara uygun denizcilik meslek lisesi mezunu binlerce
insanımıza iş imkânı sağlanır hem de
armatörlerimizin makineci eleman eksikliği gerekçesiyle yabancı
bayrağa kaçması önlenerek Türk deniz ticaret filosu kapasite olarak
güçlenir.
Sayın
Başkan
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
D. ALİ
TORLAK (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizin en önemli sektörlerinden
biri olan denizciliğimizi güçlendirmek için, Ulu Önder Atatürkün
gösterdiği yolda denizciliğimizi Türkün millî ülküsü olarak
benimsemeliyiz. Bunu yaparken, devlet olarak, sivil toplum örgütleri olarak,
üniversitelerimiz olarak, ülke çıkarlarımızı her şeyin
üstünde tutarak daha büyük Türk deniz ticaret filosuyla dünya denizlerinde dolaşmayı
hedef almalıyız.
Bu kanun
tasarısının, Türk milletine, denizcilik camiasına ve gemi
adamlarına hayırlı olması dileğiyle, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Torlak.
On ikinci bölüm
üzerine, şahısları adına söz isteyen Kilis Milletvekili
Hasan Kara. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Buyurunuz
Sayın Kara.
Süreniz beş
dakikadır.
HASAN KARA
(Kilis) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Temel Ceza
Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının on ikinci bölümüyle ilgili şahsım
adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bilindiği
gibi, ceza sistemimizi oluşturan temel ceza kanunları olarak bilinen
Türk Ceza Kanunu, Kabahatler Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu ve Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun Türkiye Büyük Millet
Meclisince kabul edilerek 1 Haziran 2005 tarihi itibarıyla yürürlüğe
girmiştir.
Ceza
kanunlarında yapılan bu köklü değişiklikler, ceza hükmü
içeren kanunlarda düzenlemeler yapılmasını mecbur hâle
getirmiştir. Üzerinde konuştuğumuz tasarıyla da ceza hükmü
içeren kanunlarda gerekli bu düzenleme yapılmaktadır.
Gelişen
sosyal, siyasal ve ekonomik şartlar karşısında suç
politikalarında bir değişimin yaşanması
kaçınılmaz bir gerçektir. Tasarıyla bu değişim ve
ilkeler göz önünde tutularak haksızlık oluşturan fiilin
niceliği ve bunun toplumsal ve siyasal yaşamdaki etkileri göz önünde
tutularak bazı fiillerin yaptırımı idari yaptırım
olarak düzenlenmiştir.
Bu bölümde
değişen hususlarla ilgili birkaç hususa değinmek istiyorum. 298
sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında
Kanun; yine burada, 298 sayılı Kanunun bir maddesinde, 174üncü
maddesinde valiler hakkındaki kovuşturma usullerine
başsavcı vekili eklenmiş, yine, Yargıtay üyesi yerine
Yargıtay ilgili ceza dairesi getirilmiş, yine kaymakamlarla ilgili
bitişik il yerine, kendi ilindeki cumhuriyet savcılarının
kovuşturma yapması getirilmiş; 175inci madde tamamen
değiştirilerek idari para cezası hâline dönüştürülmüş;
yine, devlet memurluğuna girme şartlarıyla ilgili
kısım Ceza Kanunundaki kısımla uyumlu hâle getirilerek
değiştirilmiş; Gecekondu Kanunuyla ilgili ve Avukatlık
Kanunuyla ilgili düzenlemeler yürürlüğe giren ilgili yasayla uyumlu hâle
getirilmiştir.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Bir avukat olarak görüşlerini söylesene.
HASAN KARA
(Devamla) Az önce Malatya Milletvekili Sayın Aslanoğlu Avukat
mı olarak konuşuyorsun, milletvekili olarak konuşuyorsun.
deyince, ben bu kısmı avukat olarak konuştum, ama milletvekili
olarak da birkaç hususu belirtmek istiyorum.
Özellikle
Sayın Genç, buraya gelip de maddeler üzerinde öyle şeyler
konuşuyor ki, bu konuştuğu şeylere cevap vermeyi kendi
adıma zül addediyorum, ama bir hususa cevap vermeden de
geçemeyeceğim.
Sayın Genç
geliyor, burada ha bire aynı şeyi tekrar eder şekilde Siz
vatandaşlara şunu dağıttınız, bunu
dağıttınız, bunun karşısında oy
aldınız. diyor. Herkes kendi yaptığını söyler.
Biz ne yaptığımızı, vatandaştan nasıl oy
aldığımızı çok iyi biliyoruz. Kendisi ne yapıyor,
onu da en iyi kendisi bilir. Ama, bir hususun hiç kabul edilmesi mümkün
değil. Evet, oy, vatandaşın şerefi ve namusudur. Türkiye
Cumhuriyetinde yaşayan hiçbir vatandaş şeref ve namusunu para
karşılığı satmaz. Bunu burada iddia etmek de, o
millete en ağır şekilde hakarettir. (AK Parti
sıralarından alkışlar) Onun için de ben buradan Sayın
Gençin millete karşı vekilliğinin
(AK Parti sıralarından
Sayını geri al. sesleri)
Biz bize
yakışanı yaparız. Sayın kelimesini ben
kullanırım, kendisi, ağzına yakışmıyorsa o
kelimeyi kullanmayabilir, o kendisinin bileceği iş. (AK Parti
sıralarından alkışlar) Ama, burada Sayın Gençin en azından
şunu yapması lazım: Bir milletvekili olarak çıkıp bu
milletten özür dilemesi lazım.
Geçmiş
zamanda bunlar yapılıyordu, oylar bir gecede satın
alınıyordu. Ama, AK Parti gelirken Hiçbir şey eskisi gibi
olmayacak. dedi ve bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi değil.
Sayın Genç,
sen herhâlde çalışmalarda hiç bulunmadın. Bu millet sana eski
yaptıklarının karşılığında oy veriyor.
Ben, şunu
ifade ederek sözlerimi bitirmek istiyorum: Gece on ikide köye gittiğim
zaman insanlar oturuyor, tartışıyorlardı. Öyle şeyler
konuşuyor ki o köydeki insanlar, ben ertesi gün seçim çalışmalarında
o insanların konuştuğu şeyi kullanıyordum. Artık,
insanlarımız eskisi gibi, hiçbir şekilde, sizin istediğiniz
şekilde yönlendirilecek insanlar değil. Artık, köydeki çoban
bile saat altıdan itibaren, yediden itibaren başlıyor, gece on
ikiye kadar haberleri izliyor ve haberler sonucunda da kime oy verip
vermeyeceğini, kimi iktidara getirip getirmeyeceğini net bir
şekilde gösteriyor ve ben size bir şey daha söyleyeyim, 3
Kasımla 22 Temmuz seçimleri arasındaki en büyük fark nedir biliyor
musunuz?
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
HASAN KARA
(Devamla) 3 Kasımdan sonra bazı insanlar Niye AK Partiye oy
verdim? diye düşünüyorlardı, ama, 22 Temmuzdan sonra hiçbir AK
Partiye oy veren insan Ben niye AK Partiye oy verdim? diye düşünmüyor.
Tam tersi, AK Partiye oy vermeyenler ne diyor biliyor musunuz? Biz niye AK
Partiye oy vermedik. diye kendi kendilerine sitem ediyorlar ve inşallah
bu sitemin sonucunda da en yakın gelecek olan seçimde AK Partinin
oyları yüzde 47 değil, en az yüzde 55 ve yüzde 60 civarında
olacak diyorum, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Kara.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Efendim, Sayın Başkan, biraz önce arkadaş bana
sataştı. Sataşmadan dolayı söz istiyorum.
BAŞKAN -
Şahsı adına Kırklareli Milletvekili Ahmet Gökhan
Sarıçam.
Buyurunuz
Sayın Sarıçam. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AHMET GÖKHAN
SARIÇAM (Kırklareli) Sayın Başkan, değerli milletvekili;
öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum. Temel Ceza Kanunlarına
Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının on ikinci
bölümüyle ilgili söz almış bulunuyorum.
Gelişen
sosyal, siyasal ve ekonomik şartlar karşısında suç
politikalarında da bir değişimin yaşanması
kaçınılmaz bir gerçektir. Tasarıyla, bu değişim ve
ilkeler göz önünde tutularak haksızlık oluşturan fiilin
niceliği ve bunun toplumsal ve siyasal yaşamdaki etkileri, bazı
fiillerin cezai yaptırımı, idari yaptırım olarak
dikkate alınarak değiştirilmiştir. Bazılarında da
fiillerde kabahat nevinden olan yaptırım çeşidinden
çıkartılarak suç karşılığı bir ceza
yaptırımına dönüştürülmüştür. 2005 yılında
ceza kanunlarında yapılan köklü değişim, kanunların
sistematiğinin ve numaralandırılmasının da
değiştirilmesine neden olmuştur. Temel ceza kanunlarına
atıfta bulunan, ceza hükmü içeren kanunlarda yer alan maddeler temel ceza
kanunlarının değişimden önceki durumlarına göre
yapılmıştır. Bu durumda da değişikliklere uygun
olarak tekrar ele alınması gerekliliği doğmuş, bu
tasarıyla da bu yerine getirilmiştir. Üzerinde konuştuğumuz
tasarının on ikinci bölümünde yapılan değişiklikleri
sürem yettiğince sizlerle paylaşmak istiyorum.
Tasarının
on ikinci bölümünün, on birinci bölümde olduğu gibi, 298 sayılı
Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunda
değişiklikler yapılmıştır. Tasarının
331inci maddesiyle, 298 sayılı Kanunun 163üncü maddesinin birinci
fıkrası değiştirilmiştir. Yapılan
değişiklikle, kanunda yer alan adli para cezası hükümden
çıkarılmıştır.
Yine
tasarının 332nci maddesi dahil, 339uncu maddesine kadar olan
maddelerde de 298 sayılı Kanunla ilgili değişiklikler
yapılmıştır. Genel olarak bu değişikliklerin
hepsinde, temel ceza kanunlarına uygun olarak cezaların mahiyetinde değişiklikler
gerçekleştirilmiştir. Bazı ceza oranlarında da
değişiklikler yapılmıştır.
298
sayılı Kanundan başka, on ikinci bölümde, 308 sayılı
Tohumlukların Tescil, Kontrol ve Sertifikasyonu Hakkında Kanunda,
625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununda, 657
sayılı Devlet Memurları Kanununda, 775 sayılı
Gecekondu Kanununda, 854 sayılı Deniz İş Kanununda, 1072
sayılı Rulet, Tilt, Langırt ve Benzeri Oyun Alet ve Makineleri
Hakkında Kanunda ve 1136 sayılı Avukatlık Kanununda
değişiklikler yapılmıştır. Genel olarak bu
değişikliklerin hepsinde de temel ceza kanunlarına uygun olarak
cezaların mahiyetinde ve ceza oranlarında değişiklikler
gerçekleştirilmiştir.
Değerli
milletvekilleri, tasarının genel olarak amacını da
özetleyecek olursak, tasarıyla, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ile
5326 sayılı Kabahatler Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra
idari yaptırım kararı gerektiren fiiller ve suç
açısından uygulama birliği sağlanması, ceza hükmü içeren
kanunların uygulanmasından kaynaklanan tereddütlerin giderilmesi,
Türk Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu ve Kabahatler Kanunu hükümleri dikkate
alınmak suretiyle ceza hükmü içeren kanunlarda yer alan hükümlerin bu
kanunlarla uyumlu hâle getirilmesi, ayrıca bazı suçların
unsurlarında 5237 sayılı Kanuna uyum sağlanması
amaçlanmıştır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime burada son verirken
tasarının ülkemize hayırlı olmasını temenni
ediyor, hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Sarıçam.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkanım, ben biraz önce konuşan
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Genç.
Üç dakika süre
veriyorum.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Hangi sözle sataşılmış Sayın
Başkanım? Hangi söz sataşmaya neden olmuş söyler misiniz?
VII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR VE AÇIKLAMALAR
(Devam)
2.-
Tunceli Milletvekili Kamer Gençin, Kilis Milletvekili Hasan Karanın
konuşmasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, çok teşekkür ederim söz
verdiğiniz için.
Değerli
milletvekilleri, biraz önce burada konuşan dedi ki: Kamer Gençin
konuşmalarına cevap vermekten zül addediyorum. Milletten özür
dilesin. dedi. Şimdi, ben tabii ki, millete büyük saygım var ama
diyor ki, yani kendi sözcüleri çıkıyor, diyor ki: Biz 8 milyon aileye
kömür dağıttık. Bu kömürü nasıl
dağıtıyorsunuz? Temmuz ayında kömür
dağıtılır mı? Ayrıca, gittiniz kömürleri
dağıttınız insanlara
MEHMET EMİN
TUTAN (Bursa) Ocakta mı dağıtacağız?
KAMER GENÇ
(Devamla) Peki, niye herkes
Belli ailelere, bakın belirli ailelere hâlâ
da, devamlı yiyecek paketleri, kömür gönderiyorsunuz. (AK Parti
sıralarından Doğru sesleri) Bunu isterseniz
Ama bu, milleti
Bakın
(AK Parti sıralarından gürültüler) Bu, milleti sadakaya
alıştırmak; bu, millete yapılan en büyük kötülük. Bu
millete yatırım sahasını açın, iş
sahasını açın. Ama, şimdi, bu olur mu sayın
milletvekilleri? Bu tamamen, doğrudan doğruya milleti
dilenciliğe alıştırmak demektir. Bu doğru bir olay
değil. Ben, tabii ki, Türkiyede herkesin oyunu parayla
sattığını, malla, mülkle sattığını
iddia etmiyorum. Ama, bunu yapanlar var ve siz buna aracılık
yapıyorsunuz diyorum. Yani AKP, seçimde buna aracılık
yapıyor.
MEHMET EMİN
TUTAN (Bursa) Sen nasıl oy aldın Tuncelide?
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi, Sözcü aynı zamanda diyor ki: Çobanlar bile
Ya
çobanın senden ne farkı var? Senin çobandan farkın var mı
kardeşim, ha? Yani, çobana niye hakaret ediyorsun? O da bir insan. Yani,
efendim Çobanlar bile... Çobanlar niye
Çobanlık
Yani, o da insan.
MEHMET EMİN
TUTAN (Bursa) Söz aldın, ne dedi sana? Sataştı diye söz
aldın
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) Sataşmaya cevap ver.
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim?
Sen, şimdi,
başkasının avukatlığını yapma.
MEHMET EMİN
TUTAN (Bursa) Ne dedi sana?
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi, ben, hiçbir zaman
MEHMET EMİN
TUTAN (Bursa) Sataşma hakkında söz aldın.
KAMER GENÇ
(Devamla) Yahu, sayın milletvekilleri, siz kahvehanede oturmuyorsunuz,
Türkiye Büyük Millet Meclisi sırasında oturuyorsunuz ve kürsüde
konuşulanları dinlemek zorundasınız.
VEYSİ KAYNAK
(Kahramanmaraş) - Bu hâle sen getirdin.
KAMER GENÇ
(Devamla) Rahatsızsanız buyurun dışarı
çıkın kardeşim, rahatsızsanız dışarı
çıkın. Daha benim her maddede önergelerim var, gelip
konuşacağım. Yani siz, beni hep baskı altında mı
tutacaksınız?
Burada senin
arkadaşın çıkıyor, diyor ki: Milletten özür dilemesi
lazım. Milletten özür dilemesi gereken sizsiniz. Bu milletin, yani millî
değerlerini tahrip ettiniz arkadaşlar.
MEHMET EMİN
TUTAN (Bursa) Hakaret ediyorsun, hakaret
KAMER GENÇ (Devamla)
Ben sizi kastetmedim ki! Yarası olan gocunur. Ben diyorum ki,
rüşvet vererek oy almak haysiyetsizliktir. Sen Haysiyetlilik mi
diyorsun? Ben diyorum ki, oy, milletin şerefi ve haysiyetidir
insanın. Sen Haysiyetsizliği mi diyorsun, onu söyle. Bu laflarda ne
yanlışlık var?
HASAN KARA
(Kilis) Bak çeviriyorsun şu anda. Lafı doğru dürüst
konuş. Oyu biz aldık. Bu millet kime oy verip vermeyeceğini çok
iyi biliyor.
KAMER GENÇ
(Devamla) Ben diyorum ki, şerefli ve namuslu olan bir insan, haysiyetli
ve şerefli bir insan milletin şerefini ve oyunu satın almaz
diyorum. Ee, ne var bunda?
HASAN KARA
(Kilis) Herkes biliyor seni.
KAMER GENÇ
(Devamla) Bunda ne hata var, ne hata var? Benim konuşmalarımı
alın, tutanaktan okuyun, bu konuşmalarda ne dediğimi
anlarsınız. Ben, sonra, aynı şeyleri söylemiyorum. Ben,
sizin yaşınız kadar politika hayatım var. Onun için, ben bu
kürsülere alışkınım. Ama benim konuşmamdan siz
huzursuz olduğunuz için ve konuşmamda her an
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Devamla) Neyse, zaten önergelerde de konuşacağım.
Saygılar
sunuyorum.
ABDÜLHADİ
KAHYA (Hatay) Siz olmasanız vakit geçmiyor Kamer Bey!
VI.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.-
Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve
Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ( Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla
Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı) ve Adalet Komisyonu Raporu (1/335) (S. Sayısı:
56) (Devam)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, on beş dakika, soru-cevap işlemine
geçiyoruz.
Sayın Vural,
buyurunuz.
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim, teşekkür ederim.
Sayın
Bakanıma bir sorum var, gerçi kanunla ilgili değil ama. Özellikle
Almanyadaki seçimlerde birtakım ırkçı afişler
kullanılmaktadır. Son olarak da bir videoda yine bir Türk
vatandaşının resmi kullanılmıştır. Daha önce
de belli konuda bir seçim afişi yapılmıştı. Acaba, bu
konuda, Almanya nezdinde bir girişimde bulundu mu? Orada bulunan Türk
vatandaşları, Türklere karşı hakaret olan ve basında
da yer alan bu konuyla ilgili bir girişimde bulundunuz mu?
Bir de, biraz
önce Kilis Milletvekilimiz, açıkçası, milletimizin para karşılığı
oyunu sattı ifadesinin, doğrusu, milletimizin haysiyetine
karşı bir hakaret olduğunu kabul etti ve Özür dilenmesi
gerekir. dedi. Doğrudur fakat Sayın Milletvekili, Bizden önce satın
alınıyordu. diyerek, milletimize bühtan yapmıştır.
Dolayısıyla, aynı özrü kendisinin de Türk milletinden dilemesi
gerekmektedir.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Vural.
Sayın
Şandır
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanımızdan öğrenmek istiyorum. Türkiye Cumhuriyeti devleti,
kurucuların ortaya koyduğu ilkelerle tanımı
yapılmış bir hukuk devleti, parlamenter demokratik sistemle
yönetiliyor. Sistem bütünlüğü içerisinde Anayasayı
değiştirmeyi düşünürken, seçim kanunlarını ve Siyasi
Partiler Kanununu da bu kapsamda değiştirmeyi düşünüyor
musunuz? Böyle bir hazırlığınız bulunmakta
mıdır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Şandır.
Sayın
Öztürk
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkan, aracılığınızla sormak istiyorum.
Görüşülmekte olan tasarının çerçeve 357nci maddesiyle 1136
sayılı Kanunun 35inci maddesinin üçüncü fıkrası
değiştirilmekte ve bu fıkrada öngörülen fiiller için, Sanayi
sektöründe çalışan on altı yaşından büyük işçiler
için, suç tarihinde yürürlükte bulunan asgari ücretin bir aylık brüt
tutarı kadar idari para cezası verilir. denilmektedir.
Bildiğim
kadarıyla, Sayın Bakan da mutlaka takip etmiştir, bu fiillerle
ilgili olarak öngörülen para cezalarının asgari ücrete
bağlanmaması konusunda sosyal tarafların, yani işçi ve
işveren kesiminin karşı eleştirileri vardı ve son 2003
yılında düzenlenen İş Yasasında bu asgari ücretten
arındırıldı diye biliyorum ben. Hâlen 506 sayılı
Sosyal Sigortalar Kanununda da asgari ücrete bağlanması duruyor.
Şimdi -bu eleştiriler- asgari ücretin tespitinde çeşitli
kanunlarda cezaların asgari ücrete bağlanmış olması
bir etkin unsur olarak değerlendirilebiliyor. Bu düzenleme
sırasında, bu atfın, asgari ücret yerine bugünkü
caydırıcılığı karşılayan bir para
miktarına çevirmeyi düşünmediniz mi?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN -
Teşekkür ediyoruz Sayın Öztürk.
Sayın
Kaplan
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Bakana sormak istiyorum. Başbakan
açıkladılar: Diyarbakır, Batman, Şırnak il
belediyelerini de istiyorum. Ancak bu Diyarbakır Sur Belediyesinde çok
dilli belediyecilik hizmetleri nedeniyle görevden alındı Belediye
Başkanı ve Belediye Meclisi üyesi, hepsi. Seçimlere de daha on
altı ay var. Fakat cumartesi günü Yüksek Seçim Kurulu bir iç genelge
gönderdi il seçim kurullarına ve bütün illerde yerel seçimleri ertelediler.
Diyarbakırı madem istiyor iktidar partisi, şu Sur Belediyesinde
bir ön rövanş yapmayı düşünürler mi? Yani yasal olarak da bunun,
bir seneden fazla zaman kaldığı için, Diyarbakır Sur
Belediyesinin seçimlerinin yapılması gerekiyordu. Hükûmet seçimleri süresi
içinde yapmayı düşünür mü?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Kaplan.
Sorular
bitmiştir.
Buyurunuz
Sayın Bakan.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Sayın Başkanım,
teşekkür ederim.
Sayın Vural,
Almanyadaki seçimler münasebetiyle yapılan propaganda
çalışmalarında, Türk insanının, ırkçı
birtakım yaklaşımlarla, seçim malzemesi yapılmak suretiyle
olumsuz bir şekilde gösterilmekte olduğunu ifade ettiniz. Yanlış
anlamadım, değil mi?
OKTAY VURAL
(İzmir) Doğru.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Bu konuyla ilgili Hükûmet olarak
ne yapıyorsunuz? dediniz.
OKTAY VURAL
(İzmir) Yapılacak bir şey var mı?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Dışişleri
Bakanlığımızın bu konuyla ilgili bir çalışma
yaptığını biliyorum. Çünkü Bakanlar Kuruluna da bu konu bir
vesileyle gelmiş idi. Ama bu çalışma hangi aşamadadır,
ne gibi sonuçlar almıştır, şu anda bu konuda bilgi
verebilecek durumda değilim. Dışişleri
Bakanımızdan bilgi aldıktan sonra gerekirse size
yazılı olarak da cevap verebilirim.
Sayın
Şandır, Anayasayı değiştirecek bir çalışma
yapıyorsunuz. Acaba seçim yasalarında da bir değişiklik
düşünüyor musunuz? dediniz.
Tabii,
Anayasanın siyasi haklar ve ödevler ve dolayısıyla seçimleri
ilgilendiren hükümlerinde bir değişiklik
yapıldığı takdirde, zaten bunun bir uyum
değişikliği tarzında ilgili yasalara da
yansıtılması gerekir. Anayasa değişikliği
çalışmalarının Parlamentonun gündemine gelmesi ve bu konuda
sonuç alınmasından sonra, zorunlu olarak bu söylediğiniz
değişiklikler de zaten gündeme gelecektir.
Bir değerli
milletvekili arkadaşım -bir önceki milletvekili arkadaşın
notunu yazarken ismini not etmeyi sağlayamadım, o nedenle kusura
bakmasınlar- 357nci maddedeki
asgari ücretin bir aylık brüt
tutarı kadar idari para cezası verilir. hükmünü biraz daha
artıralım diye bir değerlendirmede bulundular.
Şu anda bir
önerge var, gruplarımız birlikte hazırlamışlar;
değerli milletvekili arkadaşımızın arzusuna uygun
şekilde iki katına çıkıyor. Sanıyorum sizin arzunuzu
da karşılar.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Hayır, artıralım demedim Sayın
Bakanım.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Siz artıralım demediniz
mi?
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Asgari ücretten kurtarıp parayla ifade edelim. dedim.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Caydırıcı olsun
dediniz de, işte caydırıcı olsun diye de önerge
hazırlanmış. Yani gerekçeleriniz paralel.
Sayın Kaplan
Diyarbakır Sur Belediye Başkanının ve Meclis üyelerinin
görevden alındığını ifade etti. Biliyorsunuz, bu görevden
alma işlemini yüksek yargı organı olan Danıştay bir
kararı ile verdi. Çünkü, Danıştayın vermiş olduğu
karar bir hükûmet kararı değildir ama bu dosyanın
hazırlanmasında kuşkusuz ki, yasalar çerçevesi içerisinde
İçişleri Bakanlığının da tabii ki bir görevi
olmuştur.
Seçimlere daha
on altı ay var, acaba seçimleri yapamaz mısınız?
Türkiyede boş olan yerlerle ilgili seçimleri yapacak olan Hükûmet
değildir, Yüksek Seçim Kuruludur. Yüksek Seçim Kurulu da kuşkusuz ki,
bu konuda tamamen yetkilidir. Eğer yapalım derse, Hükûmet olarak
biz gerekli tedbirleri alırız
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Genelge yayımlandı, on altı ay var, ama
ertelendi seçimler.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) - Genelge
yayımladığını ifade ettiniz ama Yüksek Seçim Kurulu
bizim talebimiz üzerine böyle bir genelge yayımlamadı. Yüksek Seçim
Kurulu yargıçlardan oluşan bir kuruldur ve kendi
kararlarını kendi bağımsız iradeleriyle alırlar,
böyle bir genelge yayımlamışlar ise, tabii ki idarenin de görevi
bu genelge paralelinde hareket etmektir.
Sayın
Başkanım teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
Sayın
milletvekilleri, on ikinci bölüm üzerinde görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelere
geçmeden önce, birleşime yarım saat ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 19.46
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 20.20
BAŞKAN:
Başkan Vekili Şükran Güldal MUMCU
KÂTİP
ÜYELER: Canan CANDEMİR ÇELİK (Bursa), Fatoş GÜRKAN (Adana)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 48inci Birleşiminin
Dördüncü Oturumunu açıyorum.
56 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Tasarının
on ikinci bölümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştı.
Şimdi on ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa, o madde üzerindeki
önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı
oylarınıza sunacağım.
331inci madde
üzerinde şimdi bir önerge gelmiştir. Gruplara bunu
dağıtamadık, okutuyoruz:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 56 sıra sayılı kanun tasarısının 331 inci
maddesine, paragraf başına gelecek Yüksek Seçim Kurulu üyeleri ile
ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Hasip Kaplan Şerafettin Halis Osman Özçelik
Şırnak Tunceli Siirt
Hamit Geylani Özdal
Üçer
Hakkâri Van
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Söz
istiyor musunuz?
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Evet.
BAŞKAN
Buyurun.
Süreniz beş
dakikadır.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türkiyede merkezî devlet yapısının örgütlenmesinden olsa gerek,
yüksek kurulların nedense hem kararları kesindir hem
dokunulmazlıkları vardır hem sorumlu oldukları fiillerden
dolayı yargı önüne çıkarılması önünde birçok engel
vardır ve bu nedenle de yüksek kurul üyelerinin yargılanmasında,
milletvekillerinden daha fazla dokunulmazlıkları olduğunu
söyleyebilirim. Örneğin, YAŞ kararları verilir; Yüksek Seçim
Kurulu kararları veriliyor, bunların hepsi, iç hukukta kesin
kararlar, bunlara karşı yargı yolu yok. Peki, bu kurulun üyeleri
yasalara aykırı davranırsa, seçim kurulları başkan ve
üyeleri gibi seçimin butlanına neden olursa, seçimin yapılmamasına
neden olursa, yanlış karar verirse, görevi kötüye kullanırsa ne
olacak? Eğer biz bu alanda bir yargı yolunu açmazsak
Biz biliyoruz,
3 Kasım seçimlerinde Siirt seçimlerinin nasıl iptal edildiğini;
arkasından da yüzde 10 baraj olayının, ertelenen, iptal edilen
bir seçimde nasıl tekrar getirildiğini; CHPli üye düştükten
sonra, Sayın Başbakanın da aday olmadığı hâlde
Siirtten nasıl aday olduğunu ve Yüksek Seçim Kurulunun da nasıl
karar verdiğini, verdiği kararla, bugün Türkiyenin siyasi tarihinde
farklı bir mecranın açıldığını da çok iyi
biliyoruz.
Şimdi, bunun
ötesinde, Sur Belediyesi, Diyarbakırda çok dilli belediyecilik hizmetleri
vermeye başladı, ubuntu denilen bir program ve bunu turistik
illerimizin değerli milletvekilleri bilir. Kemerde, Alanyada,
Marmariste, Bodrumda gelen turistlere hitaben broşürler
yayımlanır İngilizce, Arapça, Antalyada Rusça, Kemerde
Fransızca, Alanyada Almanca. Yani, şimdi, Sur Belediyesi bu konuda
bir karar veriyor ve bu kararını uyguladığı için, AK
Parti Hükûmeti İçişleri Bakanı suç duyurusunda bulunuyor
Danıştaya. Danıştay da kısa sürede hem
Başkanı görevden düşürüyor hem Belediye Meclisini feshediyor ve
seçimlere de on altı ay var. On altı ay seçimlere varken, yasa
gereği böyle bir düşme karşısında ne
yapılması gerekiyor? Hemen, altmış gün içinde seçime
gidilmesi gerekiyor.
Şimdi,
şu gördüğünüz açıklama, Diyarbakır Vali
Yardımcısının, diyor ki: Yüksek Seçim Kurulu, Sur
Belediyesinin seçimlerini iptal etti. Hani Çankayayı istiyordunuz? Hani
İzmiri istiyorsunuz? Hani Tunceliyi istiyorsunuz? Hani
Diyarbakırı istiyorsunuz? Batmanı da, Şırnakı
da istiyorsunuz. Buyurun, Sur Belediyesi işte! Bir buçuk sene, daha, var
seçimlere, yerel seçimlere.
FATİH
METİN (Bolu) Hepsini alacağız.
HASİP KAPLAN
(Devamla) - Bunu iptal etmeden, süresi içinde, bu seçimlerin yapılması
yasa gereğidir. Yasa gereğidir ve yasa gereği olmayan bir
şekilde
Bugün Yüksek Seçim Kurulunu aradım, Yüksek Seçim Kurulu bir
iç genelge göndermiş. İç genelgede ne diyor? Yerel seçimlere bir
yıldan az zaman kaldığı için, yerel seçimleri erteliyoruz.
Sadece Sur Belediyesi değil, daha birçok belediyede boşalma
olmuş, vefat nedeniyle veya görev nedeniyle veya seçilme
yeterliliğini yitiren birçok belediye biliyoruz. O hâlde şunu sormak
gerekiyor: AK Parti Hükûmeti erken bir baskın yerel seçim mi düşünüyor
baharda, yoksa sonbaharda, yoksa öbür baharda mı? Öbür bahara kadar dört
mevsim geçecek aradan.
Buyurun, bu
rövanş için Sur Belediyesi iyi bir örnekti. Aldınız görevden,
çok dilli belediyecilik
Kürtçe dili, yirmi milyon
yurttaşımızın konuştuğu dil yasak, Rusça serbest!
Kürtçe yasak, Arapça serbest! Kürtçe yasak, İngilizce serbest! Kürtçe
yasak, Fransızca serbest! Nasıl bir ülkede yaşıyoruz ki, 75
tane Kürt milletvekilim var diyorsunuz, ama Kürtçe hizmet veren belediyeleri
yasaklıyorsunuz. (DTP sıralarından alkışlar) Bu
kafayla Diyarbakırı değil, aldığınız
yerleri de kaybedersiniz. Halkın bir onuru vardır, bir dili
vardır, bir kültürü vardır, bir tarihi vardır. Onu yok etmeye
hiçbir siyasi partinin ve düşüncenin gücü yetmeyecektir. Onun için
HALİL
AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Anayasa
Anayasa
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen, sözlerinizi tamamlayınız ve önergeniz üzerinde
konuşunuz.
HALİL
AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Anayasa
Anayasa
HASİP KAPLAN
(Devamla) Sayın Başkan, onun için, buradan açıkça söylüyorum,
açıkça ifade ediyorum: Bu iç genelge -on altı ay kalmış
seçimlere- Sur Belediyesinin seçimlerinin yapılmasını
erteleyemez, ertelememelidir, yasaya aykırıdır, Seçim Yasasına
da aykırıdır. Hodri meydan! İşte Hükûmet! Buyurun,
yasa çıkarın.
Sur Belediyesi
boş, bir memur orayı yönetiyor. Bütün Belediye Meclisi
feshedilmiş, üstelik AKPli üyeleri de düşürülmüş. Yani, Kürtçe
dil kullanımının aleyhinde oy kullanan Meclis üyesinin
üyeliği bile düşürülmüş orada, Belediye Başkanı düşürülmüş
ve bir memur belediyeyi orada on altı ay yönetecek. Bu
sakatlıkları gidermek için bu önergeyi verdik. Artık, karar yüce
Meclisindir. Saygılarımla. (DTP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Kaplan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Sayın Başkanım, izin
verirseniz, Sayın Hatibin konuşmasıyla ilgili kısa bir
açıklama yapmak mecburiyetindeyim.
BAŞKAN
Buyurunuz.
ADALET BAKANI MEHMET
ALİ ŞAHİN (Antalya) Sayın Başkanım, hepimiz,
burada bulunan milletvekili arkadaşlarımız şu
Anayasanın üzerine yemin ederek görevlerimize başladık. Bu
Anayasanın 3üncü maddesi Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez
bir bütündür. Dili Türkçedir. der. Tüm resmî işlemlerde kullanılacak
olan dil Türkçedir. Bu hüküm burada kaldığı sürece ve bir
sonraki maddede değiştirilemez hükümler arasında bu madde
kaldığı sürece, Türkiyede resmî dairelerde belediyeler de
dâhil- Türkçenin dışında bir dille işlem
yapamazsınız. (AK Parti sıralarından alkışlar)
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Rusça resmî dil değil ki! Rusça, Arapça resmî dil
değil ki! Rusça, Arapça
Protesto ediyoruz
Hayır
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Sayın Kaplan, siz, şu
Anayasanın üzerine yemin ettiniz. Yemin ettiniz
HASİP KAPLAN
(Şırnak) - Rusça resmî dil değildir.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Ama, Rusça kullanılmıyor ki!
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Arapça
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) O nedenle, Türkçenin
dışında
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Kemer Belediyesinin kararları var, Alanya Belediyesi
Almanca yayın yapıyor, Almanca resmî dil değil. Marmaris, Bodrum
Fransızca yapıyor, bunlar resmî dil değil.
Ayrımcılık yapılamaz.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Sayın Kaplan, zaten sizin
sorununuz burada.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) - Ayrımcılık yapmayalım. Eşit
olalım.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Sizin sorununuz burada
HASİP KAPLAN
(Şırnak) - Ama, yani, Sayın Bakan öyle bir şey söylüyor ki
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Siz, Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasını ve bu Anayasayla şekillenen devlet düzenini bir
türlü benimseyemediniz, sorununuz burada.
İSMAİL
ÖZGÜN (Balıkesir) Anayasayı
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Önce bu Anayasayla ve Türkiye
Cumhuriyeti devletiyle bir barışın, kabul edin.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Peki farklılıklar nedir?
BAŞKAN
Lütfen
ÖZDAL ÜÇER (Van)
Sayın Başkan
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Ondan sonra gelin, burada, böylece
avazınız çıktığı kadar bağırın.
HASİP KAPLAN
(Şırnak) Hayır ama biz önerge verdik, bu şekilde cevap
veremezsiniz.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Lütfen
Şu Anayasaya yemin
ettiniz. Bir belediyede Türkçenin dışında başka bir dille
yazışma yapılamaz, işlem yapılamaz. Önce bunu kabul
edeceksiniz bu Anayasa yürürlükte kaldığı sürece.
Sayın
Başkan, teşekkür ederim.
BAŞKAN
Sayın Bakan, teşekkür ederiz.
ÖZDAL ÜÇER (Van)
Sayın Başkan benimseyemediniz diye çoğul dil kullanıp
partimizi itham etmekte Sayın Bakan. Bu konuda söz hakkı istiyorum.
BAŞKAN
Yerinizden
ÖZDAL ÜÇER (Van)
Evet.
BAŞKAN
Siz, şahsınız adına mı görüş bildireceksiniz?
ÖZDAL ÜÇER (Van)
Şahsım adına.
BAŞKAN
Buyurunuz, yerinizden.
Lütfen, çok
kısa olmak üzere.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR VE AÇIKLAMALAR (Devam)
3.- Van Milletvekili Özdal Üçerin, Adalet Bakanı
Mehmet Ali Şahinin konuşmasında partisine sataşması
nedeniyle konuşması
ÖZDAL ÜÇER (Van)
Evet, Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakan
Yasaları benimseyemediniz, bu ülkenin bütünlüğünü benimseyemediniz
diye itham edici bir söylemde bulunuyor. Biz, bu ülkenin bütün demokratik
değerlerini benimsedik, bütünlüğünü de benimsemiş
durumdayız. Bu ülkenin çağdaş, demokratik uygarlıklar
düzeyine çıkabilmesi için demokratik zeminde görüşlerimizi
belirtiyoruz ve görüşlerimizi belirtme noktasında Bakanlık
değil, hiçbir mercinin bize Siz, bunu söyleyebilirsiniz, bunu
söyleyemezsiniz. şeklinde bir dayatımda bulunma hakkı yoktur.
Evet, biz,
gerekirse demokratikleşme adına Anayasanın bile
değiştirilmesini talep ediyoruz. Bu, bizim vatandaşı
bulunduğumuz ülkede ve vatandaşlarını temsil ettiğimiz
ülkede, bunu ifade etmek bizim için demokratik bir haktır.
Teşekkür
ediyoruz.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Üçer.
VI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri(Devam)
1.- Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla
Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ( Temel Ceza
Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı) ve
Adalet Komisyonu Raporu (1/335) (S. Sayısı: 56) (Devam)
BAŞKAN -
331inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
331inci madde kabul edilmiştir.
332nci madde
üzerinde üç önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan (56 sıra sayılı) Yasa Tasarısının; 332.
maddesinin birinci bendinde geçen (üç yıldan beş yıla)
ifadesinin (iki yıldan üç yıla) biçiminde değiştirilmesini
saygılarımla arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 56 sıra sayılı yasanın 332. maddesinin 5.
fıkrasında belirtilen cezaların aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ederiz.
Saygılarımızla.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Fehmi Murat
Sönmez Muhammet Rıza
Yalçınkaya
Malatya Eskişehir Bartın
Turgut Dibek Hüseyin
Ünsal
Kırklareli Amasya
Madde 332 5.
fıkra: üç yıldan, 5 yıla kadar hapis
BAŞKAN
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 332 nci
maddesi ile değiştirilen 298 sayılı Kanunun 164 üncü
maddesi (3) ve (4) numaralı fıkralarında yer alan
ağır ibaresinin Tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Oktay
Vural Nükhet Hotar
Göksel
Kayseri İzmir İzmir
Cüneyt Yüksel Hasip
Kaplan
Mardin Şırnak
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) Önergeyi
takdire bırakıyoruz.
Yalnız, bir
düzeltmemiz var bu maddede, onu belirtmek istiyorum. Üçüncü fıkrada
tahrik ibaresi var, bu tahrif olacak efendim.
BAŞKAN Not
aldık efendim.
Hükûmet önergeye
katılıyor mu?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Katılmıyoruz efendim.
Hangisiydi
efendim?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, hangi önergeyi
oyladınız?
BAŞKAN
Önergeyi tekrar okuyunuz lütfen.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 332 nci maddesi
ile değiştirilen 298 sayılı Kanunun 164 üncü maddesi (3) ve
(4) numaralı fıkralarında yer alan ağır ibaresinin
Tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Oktay
Vural Nükhet Hotar
Göksel
Kayseri İzmir İzmir
Cüneyt Yüksel Hasip
Kaplan
Mardin Şırnak
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) Takdire
bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
01/06/2005
tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun
yaptırım sisteminde ağır hapis cezasına yer
verilmediğinden bu ibarenin madde metninden çıkartılması
amacıyla işbu önerge verilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 56 sıra sayılı yasanın 332. maddesinin 5.
fıkrasında belirtilen cezaların aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ederiz.
Saygılarımızla.
Madde 332 5.
fıkra: üç yıldan, 5 yıla kadar hapis
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Konuşmak mı istiyorsunuz Sayın Aslanoğlu?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Evet efendim.
BAŞKAN
Buyurunuz.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum.
Değerli
arkadaşlar, 330uncu maddede şunu kabul etmişiz: Oy
sandığını değiştiren, yerinden kaldıran, oy
sandığını açan, zarfları -oy zarflarını-
alan veya çalan
Üç yıldan beş yıla ceza diyoruz. Yine, ilgili
maddede, sahte imza atmak, mühür koymak, parmak basmak gibi hareketlere,
sandığa oy atan ve attıranlar yine üç yıldan beş
yıla ceza alır diyoruz. Ama beşinci fıkrada ise, her kim
oyunu kullandıktan sonra sandık başında kendisine sürülen
özel boyayı silerek ve yok ederek tekrar oy kullanırsa bunun
cezası çok hafif.
Arkadaş,
sahtekâr sahtekârdır. O da sahtekâr, o da sahtekâr ya!
Sahtekârlığın tarifi mi olur arkadaşlar? Biri, o da
mükerrer oy atıyor, bir başkasının adına atıyor,
bir de parmağındaki boyayı siliyor, bir daha atıyor. Bunun
ne farkı var? Arkadaşlar, ne farkı var? Gelin, bu maddedeki,
aynı, uygulama birliği olsun diye daha düşük olan
SELAMİ UZUN
(Sivas) Baklava çalanla diğerlerini bir tutuyor muyuz?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Yani, arkadaşlar, hırsız
hırsızdır.
SELAMİ UZUN
(Sivas) Açlıktan baklava çalanla bir mi?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Tabii, arkadaşlar, şuraya geleceğim
buradan: Arkadaşlar, bu ülkede Çağdaş bir ülkeyiz. ve
Çağ atladık. diyoruz. Hâlâ biz bu ülkede seçmen kütüklerini
bugünkü, bu çağın gereği yapamıyorsak kendi hâlimize
üzülelim.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Yaptık, yaptık.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Hayır arkadaşlar, hiç yapılmadı.
Hepiniz çok iyi biliyorsunuz. Malatyadaki bir adam Adıyamanda
çıktı, Osmaniyede çıktı. Randevu aldınız, seçmen
kütüğü yazıldı. Türkiye İstatistik Kurumu, arkadaşlar
-lütfen bunu kabul edin- son derece kötü bir sınav vermiştir, son
derece
Bu ülkede insanları yazamamıştır, bu ülkede seçmen
kütüklerini altüst etmiştir ve bu ülkede son seçimdeki seçmen kütükleri
sağlıksız seçmen kütükleridir ve binlerce insan oy
kullanamadı. Lütfen arkadaşlar, bu gerçekleri görelim. Çok mu zor? Herkesin
bir vatandaşlık numarası var arkadaşlar.
Bunu kim
istemiyor, kim yapmıyor? Siyaset bezirgânları yaptırmıyor
bunu. İster yerelde ister genel arkadaşlar. Yerelde, şimdi, öyle
bir şey ki, sahtekârlık yapıyor. İhbar ediyorsun
jandarmaya, diyor ki: Arkadaş, ben içeri giremem. Niye? Ancak kavga
olursa ben girerim. diyor. Ya, kardeşim, sahtekârlık yapıyor.
Hayır arkadaş, olay olursa ben müdahale ederim. Ya, burada
sahtekârlık yapıyor işte. Adam gelmiş, şakır
şakır basıp başkasının yerine oy kullanıyor.
İhbar ediyorsun, kaymakama söylüyorsun, ilçenin mülki amiri.
Hayır
arkadaşlar. Eğer bunlar düzelmezse, bu ülkede sağlıklı
bir seçim sistemi ve sağlıklı bir seçim kütüğü
oluşmazsa siyaset bezirgânları her zaman kazanır
arkadaşlar.
Ben bir kez daha
dikkatlerinizi çekiyorum. Onun için, cezayı düşürmek yerine lütfen
daha da ağırlaştırın. Bunlara prim vermeyin
arkadaşlar.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Aslanoğlu.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan (56 sıra sayılı) Yasa tasarısının; 332.
maddesinin birinci bendinde geçen (üç yıldan beş yıla)
ifadesinin (iki yıldan üç yıla) biçiminde değiştirilmesini saygılarımla
arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Önergeniz hakkında konuşacak mısınız?
KAMER GENÇ
(Tunceli) Konuşacağım efendim.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan tasarının 332'nci maddesi üzerinde
verdiğim önergede birinci fıkrada: "Her kim, sandık
başında seçmenlerin imzalarını koydukları sandık
seçmen listesine gelmeyenler adına sahte imza atmak, mühür koymak veya
parmak basmak gibi hileli bir hareket ile sandığa oy atar veya
attırır ise üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası
ile bin günden beş bin güne kadar da adli para cezasıyla
cezalandırılır." Tabii bu aslında çok da
ağır bir ceza çünkü beşinci fıkrada da: Her kim
sandıkta oy kullandıktan sonra parmağındaki boyayı
siler yeniden oy atarsa altı aydan iki yıla kadar
Şimdi, öyle
bir kanun getiriyoruz ki bakın, bir madde içinde ikinci defa oy kullanma
işleminin birisine daha az ceza veriyoruz, ötekisine daha çok veriyoruz.
Biraz önce 331'inci maddeyle ilgili Hükûmete soruldu: Önergeye
katılıyor musunuz? Önce "katılıyorum" dedi,
sonradan önerge tekrar okundu, bu defa "katılmıyorum"
denildi. İşte, böyle gayriciddi bir ortam içinde bu ülkede böyle
ciddi, bir vatandaşın temel hak ve özgürlüklerini yakından
ilgilendiren kanunları getiriyoruz ve bu kanunları çalakalem, burada
esaslı incelemeden çıkarıyoruz. Biraz sonra göreceğiz, bu
dört partili arkadaşımız, bu kanunu yönlendiren dört partinin
temsilcileri var, grup başkan vekilleri, herhâlde dördü de avukattı,
öyle zannediyorum Sayın Başkan, ben öyle zannediyorum. Tabii, ben
Avukatlar lehine hükümler getirmişsiniz. dedim. Sayın Başkan
çıktı, dedi ki: Efendim, ağır para cezaları ile hafif
para cezalarını kaldırıyoruz. Onu
kaldıracağınıza belli maddelerde koyarsınız Ceza
Kanununa bir hüküm, dersiniz ki: Çeşitli, muhtelif kanunlarda geçen
ağır para ve hafif para cezaları, cezalar olarak
değiştirilmiştir. Ama, siz, şimdi, biraz önce burada
sorulan bir soruya verilen cevapta avukatlara çok iyi avantajlar
getiriyorsunuz. Tabii, Türkiyede kimin gücü kime yeterse. Güç odakları
bütün güçleri ele alır, ama vatandaşın canı
çıksın canım, ne olacak işte, vatandaş
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Avukatlar güç odağı değildir
Sayın Kamer Genç Bey.
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi göreceğiz canım. Neyse, bakacağız
şimdi.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Hayır, avukatlık mesleğine hakaret
edemezsiniz.
KAMER GENÇ
(Devamla) Bakalım, önergeyi kabul edecek misiniz etmeyecek misiniz. Ben
o önergeyi şimdi özellikle gözetleyeceğim. Eğer kabul
etmezseniz
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Avukatlık mesleğine hakaret ediyorsunuz
ama. Geri alın bu sözünüzü.
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi bakın, meslek grupları kendi meslekleriyle
ilgili yasama düzenlemesini yaparken biraz ölçüyü kaçırmamaları
lazım, biraz vatandaşı da düşünmeleri lazım. Eğer
siz ben güç elde ettim, efendim, kendi meslek grubuma en iyi imkânları
sağlarım, vatandaşın canı çıksın derseniz,
bu olmaz.
Tekrar maddeye
geleyim, önergeye geleyim. Bana göre, komisyon eğer hakikaten
sağlıklı bir görev yapmak istiyorsa sayın milletvekilleri,
şu maddeyi geri alsın, şu fıkralar arasındaki ceza
farklılıklarını gidersin. Hakikaten
yakışmıyor. Dikkatli okuyun. Birinci fıkrada üç yılla
beş yıl, beşinci fıkrada altı ayla iki yıl
Yani,
ikisi de sahte oy kullanmayla ilgili. Yani, bir şey olsun, Meclisten
çıkan bir kanunda bir insicam olsun. Dışarıda okuyan
insanlar desin ki: Yahu, bu kanunu çıkaranlar kardeşim, nasıl
oluyor yani, aynı ikinci oyu kullanan insana birinde üç yılla
beş yıl, ötekisinde de altı ayla iki yıl. Bu, hukuk
sistemine uymaz, hukuka uymaz. Ama, tabii, biz ne kadar doğru da söylesek,
siz diyorsunuz ki: Sizin söylediğiniz doğru değildir. Biz de
diyoruz ki: Bizim söylediğimiz doğru, kamuoyunda ve halk
nazarında doğrudur. Ama, sizin doğru kabul edip etmemenizin hiç
önemi yok. Bizim için önemli olan bu tutanaklardır. Bu tutanaklar, bu
kanunlar yarın mahkemelerde incelenecek. Bir ceza verirken hâkimler
bakacaklar, Ya bu kanun Türkiye Büyük Millet Meclisinde
tartışılırken bakalım kim ne demiş. diyecekler.
İşte, orada görülecek. Burada kim ne demiş, kim ne dememiş.
Hakikaten, bu adaletsiz ve hukuka aykırı yasalar kimler
tarafından çıkarıldı, o zaman görülecektir.
Önergemden önce
önerim şudur: Lütfen, komisyon bunu alsın, yeniden bir düzenlesin.
İç Tüzük buna müsaittir. Ne olacak, işte, kısa zamanda
düzenleyip getirecek.
Saygılar
sunuyorum efendim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Genç.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Daha önce kabul
edilmiş olan önergeyle birlikte 332nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
333üncü madde
üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan (56 sıra sayılı) Yasa Tasarısının; 333.
maddesindeki (ve üyeleri) ibaresinin metinden çıkarılmasını
ve (başkan) ibaresinin (başkanı) olarak
değiştirilmesini saygılarımla arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi mi okutayım, konuşacak mısınız Sayın
Genç?
KAMER GENÇ (Tunceli)
Söz istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurunuz Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
değiştirilmesini istediğim bu maddede, Bu Kanunla kendilerine
şikâyet ve itiraz yetkisi tanınanların bu yoldaki
müracaatlarını tutanağa geçirmeye mecbur oldukları ahvalde
tutanağa geçirmeyi reddeden kurul başkan ve üyeleri bir yıla
kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
Burada
aslında kurul başkanı hâkimi de kastetmek lazım, buraya
ilave etmek lazım. Yani, gidiyorsunuz, sandık kurulu
başkanına kurul üyelerini -şey etmiyor- şikâyet
ediyorsunuz. Bunlar seçimin temel kurallarıdır. Bu temel kurallar
eğer sandıkta da uygulanmaz ve bu uygulamazlığı seçim
kurulunda da göz ardı ederseniz
Yani, herkese bir yükümlülük
getireceksiniz ki o seçim dürüstlük kuralları içinde yürüsün. Eğer
siz hâkime de bu konuda bir mecburiyet, bir zorunluluk getirmezseniz o zaman
çok defa bu şikâyetler boşa gidiyor. Bu, seçimin temel
niteliklerindendir.
Özellikle zaten
seçim işlemleri sandık başı muameleleriyle itiraz
edildiği zaman
Biliyorsunuz Yüksek Seçim Kurulunun içtihatları var.
Yani, ne kadar haklı olursanız olun, eğer bir itirazı
sandık kuruluna, sandıktaki kurula yapmamışsanız,
oradaki müşahidiniz veyahut da ilgili kişi yapmamışsa, siz
onu sonradan getirip de şikâyet ettiğiniz zaman o şikâyet
dikkate alınmıyor. Bence burada getirilen ceza da az. Çünkü, orada
kurul başkan ve üyelerinin yapılan seçimleri anında
tutanağa geçirmesi lazım. Yani, hepiniz biliyorsunuz, gidiyorsunuz,
kurul başkan ve üyeleri şikâyet ettiğiniz hâlde bunları
tutanağa geçirmiyorlar. Dolayısıyla, seçime hile
karışıyor.
Ayrıca,
ilerdeki maddelerde de yine, işte, getirdiğiniz adaylar eğer bir
seçimde itiraz eder de itirazı haklı görülmezse o zaman da ona yüklü
miktarda para cezasını getiriyorsunuz. Yüksek Seçim Kurulunun ve il
seçim kurullarının içtihatları var. Eğer siz herhangi bir
seçimin sonucunu etkileyecek itirazı sandık başkanına
yapmamışsanız, sandık kuruluna yapmamışsanız
o geçerli değil. Dolayısıyla, orada vatandaşın
yaptığı şikâyeti sandıkta tutanağa anında
geçirmeyen insana artık yapacağı da bir şey yok. Bir de
haklı itirazını nazara almadığı takdirde cezayla
karşı karşıya kalacak. Böyle bu ikilemlerden kurtarmak için
bence buraya hâkimi de dâhil etmek lazım. Hatta gerekirse tabii şeyi
de artırmak lazım.
Tabii sayın
milletvekilleri, bu kadar yüksek, çok maddeli bir kanunu bizim enine boyuna
incelememiz mümkün değil. Zaten bizim önerge verme hakkımız
Biliyorsunuz, kanun Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmeden önce tek
imzayla verilebiliyor, dolayısıyla burada incelesek de önerge verme
hakkımız doğmuyor. Ama öte tarafta da zaten sizlerde peşin
bir hüküm var, ne gelirse aynısını kabul edeceğiz
diyorsunuz, hiç incelemeyeceğiz.
Tabii burada
işte grup başkan vekilleri anlaşırlarsa, biraz da kendi
meslek menfaatleriyle ilgili bir şey olursa, o konuda maşallah hiç
ihtilaf yok aranızda. Ee ne yapalım, böyle bir çıkmazla, böyle
bir fiilî durumla karşı karşıya olduğumuz zaman bu
gibi şeyleri, artık burada bize düşen tek bunları burada
dile getirmektir. Dile getireceğiz. Zaten halkımız dinliyor.
Yoksa ben de şimdi giderim, işte Bakanlar Kurulu üyeleri gibi ben de
bir yerde eğlenirim. Ne olacak yani?
RITVAN
KÖYBAŞI (Nevşehir) Nereden biliyorsun eğlendiklerini?
KAMER GENÇ
(Devamla) Şimdi, bakın, ben bunu söylüyorum size, ama siz kabul
etmiyorsunuz.
Değerli
milletvekilleri, bakın, şurada Bakanlar Kurulunda tek kişi yok.
Bir tane Hükûmet temsilcisi burada Bakanlar Kurulu sırasında
oturuyor. Buradaki arkadaş rahatsız oldu, ne olacak peki? Yahu böyle
bir sorumsuz hükûmet olur mu değerli milletvekilleri?
Bakın,
inanınız ki cumhuriyet tarihinde böyle bir hükûmet
görülmemiştir. Yani Meclisi âdeta protesto ediyorlar. Yani gelmiyorlar ki.
Yani böyle bir şey olur mu arkadaşlar! Sizin bakanlarınızdan
bugüne kadar Meclise gelmeyenler var yahu! Başbakanınız
şimdiye kadar kaç defa uğramıştır Meclise? Bir
söyleyebilir misiniz?
RITVAN
KÖYBAŞI (Nevşehir) Her zaman
Her zaman
KAMER GENÇ
(Devamla) Yahu bugün bu Meclise gösterilen saygı, saygı beyler, bu
Meclise gösterilen saygı... Biz bu saatlerde nasıl burada
çalışıyorsak, bu kanunlarla uğraşıyorsak, biz de
maaş alıyoruz, onlar da maaş alıyor, gelsin bu
maaşı helal etsinler kendilerine. Eğer gelmiyorlarsa o maaş
haram olur insanlara. Bunu bilesiniz yani. Bir de Meclisi ciddiye almak var.
Yani siz daha altı ay olmamış bu Mecliste gerekli
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Devamla) Cümlemi tamamlayayım Sayın Başkan.
Bunlar çok önemli.
Bu Meclise saygı duyulmadığı takdirde, yani kendi
Hükûmetiniz, size, Meclise saygı duymazsa, dışarıdaki insan
hiç saygı duymaz. Bence, bunu siz kendi aranızda hâlledin.
Bakın, samimi söylüyorum ve bu bakanları zorlayın buraya
Gruptan gruba geliyorlar, ondan sonra getiriyorsunuz, Şu işlerimizi
yap. diyorsunuz, basın mensupları yukarıdan da kameraya
alıyorlar, ondan sonra yine siz zor duruma düşüyorsunuz. Hâlbuki
buraya gelseler, işte hem burada kanun çıkarmaya yardım
edersiniz hem de vatandaşın işlerini aksettirirsiniz,
ayrıca orada sizi de devamlı kameraya almazlar.
Saygılar
sunuyorum efendim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Genç.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
333üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
334üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
335inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
336ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
337nci madde
üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan (56 sıra sayılı) Yasa Tasarısının; 337.
maddesine aşağıdaki ikinci fıkra eklenmesini arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
Seçimlerde
herhangi bir parti veya bağımsız aday lehine çalışan
kamu görevlileri sıfat ve mevkileri ne olursa olsun kamu görevlerinden
ihraç edilirler.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Konuşacak mısınız?
KAMER GENÇ
(Tunceli)- Konuşacağım efendim.
BAŞKAN
Buyurunuz.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; benim bu
önergem gerçekten çok önemli bir önergedir.
MUSA
SIVACIOĞLU (Kastamonu) Diğerleri önemsiz miydi?
KAMER GENÇ
(Devamla) - Yani, eğer, kavranırsa tabii.
Şimdi,
bakın, 2002 seçimlerinde bir vali bütün gücüyle bir siyasi partiye
çalıştı Tuncelide. Dedim ki: Bak kardeşim,
yiğitliğin varsa valilikten istifa et, gel karşımda
çalış. Şimdi, arkadaşlar, bakın, seçimler geldiği
zaman, valiler, kaymakamlar, belli daire amirleri, ondan sonra, açık ve
seçik kamu kaynaklarını kullanarak, kamunun imkânlarını
kullanarak belli bir kişiye ve belli bir partiye destek veriyorlar. Peki,
bunlara bir ceza getirelim. Yani, seçimin dürüstlüğünden bahsediyorsunuz,
seçimin hakça yapılmasını istiyorsunuz, hakça kuralların
uygulanmasını istiyorsunuz, bunu düzenlemek
Bunu istemek ayrı
bir şey. İstiyor musunuz ya da istemiyor musunuz? Herhâlde bir anket
yapılsa Evet, biz de, seçimin dürüst, tarafsız bir şekilde
yapılmasını isteriz. dersiniz ama bu lafla olmuyor. Bunun
yapılabilmesi için, bunun da aksine hareket edenlere cezai müeyyideler
getirmek lazım.
Yani, sizler de
biliyorsunuz, özellikle birçok yerlerde valiler, birçok yerlerde kaymakamlar
daha ziyade siyasi iktidarın adaylarını destekliyorlar; devletin
arabasını ona tahsis ediyorlar, yerlerini ona tahsis ediyorlar.
İşte, ben zaman zaman gittiğimde, gidiyor partinin adayı
Efendim, sayın valimiz -hiç köye gitmeyen vali- şu gün gelecek,
istekleriniz neyse ona söyleyin. diyor. Tabii, sayın vali, sayın
kaymakam veya veteriner veyahut da Köy Hizmetleri müdürü
Hele o Köy Hizmetleri
bir facia. Şimdi, yıllarca makine köy yoluna gitmemiş
Kardeşim, benim köyüme şu dozeri kim getirirse tabii, bizim
oralarda bunlar çok geçerli- oylar onun. diyor.
AHMET YENİ
(Samsun) Eskiden böyleydi, eskiden, şimdi değiştirdik.
KAMER GENÇ
(Devamla) Efendim, şimdi de böyle. Arkadaşlar, ben size bazı
gerçekleri söylüyorum. Benim dediğim gerçekleri anlayan anlar. Eskiden
meskiden değil. Gel, gidelim, Tuncelide kaç tane köye daha yol gitmiyor
ben sana göstereyim arkadaş ya
Şimdi şunu söyleyeyim: Siz çok
övünüyorsunuz, şu anda Tunceli Köy Hizmetlerinin -yani, özel idareye
geçti- makinelerini çalıştıracak akaryakıt yok. Açın
telefonu sorun kardeşim. Kar yağmış, köy yolları
kardan kapalı. Yani, ben size söylüyorum işte, bakanlarınız
gelmiyor ki bunlardan haberi olsun. Bunları biz niye konuşuyoruz?
İşte vatandaşlar burada bakanları dinlesinler diye.
Dolayısıyla, özellikle yani kamunun işte hayvancılık
kredisini kesiyor, o zaman veriyor. Köy yollarına
Diyor ki
Kardeşim, benim şu yolumu kim yaparsa, kim buraya bir greyder
gönderirse oyu ona vereceğim. diyor.
Sayın
milletvekilleri, bana göre bu önergemin tartışmasız kabul
edilmesi lazım. Yani siz, kamuda çalışan personelin, kamu
personelinin siyasi partilerin veya bağımsız adayların
kölesi mi olmasını istiyorsunuz, yoksa ki devletin memuru mu
olmasını istiyorsunuz? Eğer devletin memuru olmasını
istiyorsanız, lütfen bunların tarafsızlığını
koruması için gerekli müeyyideleri de getirelim. Getirmediğiniz
zaman, o zaman adam Nasıl olsa herhangi bir cezai sorumluluk yok. diyor
ve tutuyor ondan sonra iktidara yakın siyasi partiyi destekliyor, iktidara
yakın
Sonra mesela, seçimlerde bir bakıyorsun bakanlar geliyor. Hemen
valiler gidiyor, bunun koltuğuna giriyor. Senin ne hakkın var yahu!
Sen devletin valisisin kardeşim, sen devletin kaymakamısın! Yok,
ondan sonra daire müdürleri gidip bunların koltuğuna giriyor ve orada
seçimin dürüstlüğünden bahsedilemez, seçimin
tarafsızlığından bahsedilemez sayın milletvekilleri.
Onun için, yani, tabii sizin için dürüstlük eğer hakikaten bir değer
ifade ediyorsa, dürüst bir seçim yapılmasının Türkiye için bir
değer ifade edeceğine inanıyorsanız böyle bir kayıtlar
koyalım.
Şimdi,
getirilmiş kanunlar, yani her şeyi de söylüyoruz, komisyonun kanundan
haberi yok, Hükûmetin kanundan haberi yok, istedikleri gibi
Yani burada biraz
önce arkadaşımız soruyor Hükûmete, diyor ki: Bizim kabul
ettiğimiz bir kanuna göre, işte asgari ücretin bir misli ceza
verilir ibaresi son çıkardığımız kanunlarda
artık asgari ücretin katları ile bir kimseye ceza getirme ilkesini
kaldırdık. Bu kanun, Türkiye Cumhuriyeti devletinin
Yani siz çok
övünüyorsunuz ya, biz bu kanunu kabul ettik. Sizin burada oturan
Bakanınızın bu kanundan haberi yok.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen, sözlerinizi bitiriniz Sayın Genç.
KAMER GENÇ
(Devamla) Arkadaşlar cevap veriyor: Ya tamam, asgari ücretin 1
katı az ama biz onu 2 katına çıkaracağız. Bakın,
işte, verilen soruyla alınan cevaba bakın arkadaşlar. Yani,
böyle olmaz sayın milletvekilleri. Burada hükûmet sırasında
oturan kişiyle komisyon sırasında oturan kişi, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin karşısına getirilecek kanun tasarı
ve tekliflerinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde müzakeresi sırasında
sorulan soruları doğru, net cevaplandırması lazım,
getirilen kanunlar hakkında da bilgisi olması lazım. Eğer
bu olmazsa, böyle getirilen bu kanunlar memlekete rahatlık değil
memlekete sıkıntılar getirir.
Ben, bu nedenle
önergemin kabul edilmesini istiyorum, saygılar sunuyorum. Ama önergem çok
önemli. Bakın, vicdanınıza danışarak oy kullanın.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
337nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, alınan karar gereğince çalışma süremiz
bitmiştir.
Sözlü soru
önergeleriyle diğer denetim konularını sırasıyla
görüşmek için 15 Ocak 2008 Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati: 21.01