DÖNEM: 23 CİLT: 12 YASAMA YILI: 2
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
49uncu
Birleşim
15 Ocak 2008 Salı
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMA
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.-
Balıkesir Milletvekili Hüseyin Pazarcının, Kıbrıs
sorununa ve çözümü için yapılması gerekenlere ilişkin gündem
dışı konuşması ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı
2.-
Diyarbakır Milletvekili Akın Birdalın, Hrant Dink cinayetine
ilişkin gündem dışı konuşması ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı
3.- Ankara
Milletvekili Haluk Özdalganın, muharrem ayına ilişkin gündem
dışı konuşması
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
TEZKERELER
1.- Avrupa
Konseyi Parlamenter Meclisi Başkanı René van der Linden ve
beraberindeki heyetin, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının konuğu olarak ülkemizi ziyaret
etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/266)
2.- Macaristan
Ulusal Meclisi Başkanı Katalin Szılı ve beraberindeki
parlamento heyetinin ülkemizi ziyaret etmesinin uygun bulunduğuna
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/265)
B)
ÖNERGELER
1.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın (6/296) esas numaralı sözlü
sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/13)
2.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun (6/256) esas numaralı sözlü
sorusunu geri aldığına ilişkin önergesi (4/14)
3.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Üreticilerin T.C. Ziraat Bankası
A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatiflerine Olan ve Yeniden Yapılandırılan
Borçlarının Faizsiz Ödenmesine İlişkin Kanun Teklifinin
(2/2) İç Tüzükün 37nci maddesine göre doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/12)
C)
MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel ve 25 milletvekilinin, pamuk üretimindeki
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/92)
2.- Edirne
Milletvekili Necdet Budak ve 45 milletvekilinin, balıkçılık
sektörünün sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/93)
3.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman ve 32 milletvekilinin, millî
eğitimdeki sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/94)
VI.-
ÖNERİLER
A)
DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ
1.- Gündemdeki
sıralama ve çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesi ile Genel
Kurulun 16/1/2008 Çarşamba günkü birleşiminde sözlü soruların
görüşülmemesine, 15/1/2008 Salı günkü birleşiminde ise bir saat
sözlü soruların görüşülmesinden sonra diğer denetim
konularının görüşülmeyerek kanun tasarı ve tekliflerinin
görüşülmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi
VII.-
SORULAR VE CEVAPLAR
A)
SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, personel atamaları ile tadilat ve tamirat
işlerine ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından
sözlü soru önergesi (6/141) ve TBMM Başkanı Vekili Nevzat Pakdilin
cevabı
2.- Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, Aksekideki çok programlı liseye
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/148) ve
Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
3.- Mersin
Milletvekili İsa Gökün, bir okuldaki öğrencilere oruç tutmaya
yönelik baskı uygulandığı iddialarına ilişkin
Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/151) ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
4.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, bir müsteşar
yardımcısına tahsis edilen odaya ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/160) ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelikin cevabı
5.- Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın, Dumlupınar Üniversitesi
bünyesinde Tıp Fakültesi kurulmasına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/174) ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelikin cevabı
6.- Yalova
Milletvekili Muharrem İncenin, bir konuşmasında
kullandığı ifadeye ilişkin Millî Eğitim Bakanından
sözlü soru önergesi (6/175) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin
cevabı
7.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçının, öğrencilerin belli
faaliyetlere katılımının yasaklanmasına ilişkin
Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/189) ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
8.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köy okulunun tamirat ve lojman
ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/194) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
9.- İstanbul
Milletvekili Necla Aratın, İstanbulda yabancı bir
üniversitenin yerleşke açtığı haberlerine ilişkin
Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/200) ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
10.-
İstanbul Milletvekili Necla Aratın, Camiler Haftası nedeniyle
yayınlandığı iddia edilen genelgeye ilişkin Millî
Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/202) ve Millî Eğitim
Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
11.-
İstanbul Milletvekili Necla Aratın, bir kongrede açıklanan
görüşe tepki verilip verilmediğine ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/203) ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelikin cevabı
12.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bazı köy okullarının
sorunlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/206) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
13.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bazı köy okullarının
sorunlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/207) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
14.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bazı köy okullarının
sorunlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/208) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
15.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bazı köy okullarının
sorunlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/209) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
16.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bazı köy okullarının
sorunlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/210) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
17.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bazı köy okullarının
sorunlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/211) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
18.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bazı köy okullarının
sorunlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/212) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
19.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bazı köy okullarının
sorunlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/213) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
20.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bazı köy okullarının
sorunlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/214) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
21.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köy okulunun lojman ihtiyacına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/215) ve
Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
22.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bazı köy okullarının
sorunlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/216) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
23.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bazı köy okullarının
sorunlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/217) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
24.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köy okulunun sorunlarına ilişkin
Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/218) ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
25.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köy okulunun sorunlarına ilişkin
Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/219) ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
26.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köy okulunun sorunlarına ilişkin
Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/220) ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
27.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köy okulunun bakım ve
onarımına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/221) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
28.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köy okulunun bakım ve
onarımına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/222) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
29.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köy okulunun sorunlarına ilişkin
Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/223) ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
30.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köy okulunun öğretmen ihtiyacına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/224) ve
Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
31.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köy okulu lojmanının
onarımına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/225) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
32.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köy okulunun öğretmen ihtiyacına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/226) ve
Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
33.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir köy okulunun sorunlarına ilişkin
Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/227) ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
B)
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
Afyonkarahisar Milletvekili Halil Ünlütepenin, Yimpaş Holding Yönetim
Kurulu Başkanının cezasının infazının
ertelenmesine ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Mehmet Ali
Şahinin cevabı (7/879)
2.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, Adalet Bakanının kaçırılan
askerlerle ilgili açıklamasına ilişkin Başbakandan sorusu
ve Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahinin cevabı (7/923)
3.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, bir öğretmen ile ilgili iddialara
ilişkin Başbakandan sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin
Çelikin cevabı (7/1085)
4.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, ABD Ankara Büyükelçisinin bazı
milletvekillerine yönelik toplantısına ilişkin Başbakandan
sorusu ve Dışişleri Bakanı Ali Babacanın cevabı
(7/1089)
5.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, Giresun Kalesine yönelik proje ve
çalışmalara ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı
Ertuğrul Günayın cevabı (7/1100)
6.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, Giresun Adasının turizme
kazandırılmasına ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm
Bakanı Ertuğrul Günayın cevabı (7/1107)
7.- İstanbul
Milletvekili Çetin Soysalın, SSKdaki bir daire başkanının
bir komisyonda görevlendirilmesine ilişkin sorusu ve Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelikin cevabı (7/1128)
8.- Adana
Milletvekili Mustafa Vuralın, gübre piyasasına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer
Çağlayanın cevabı (7/1135)
9.- Isparta
Milletvekili Mevlüt Coşkunerin, bir öğretmen hakkındaki
soruşturmaya ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin
Çelikin cevabı (7/1152)
10.-
İstanbul Milletvekili Hüseyin Mertin, okul kantinlerinde satılan
yiyecek ve içeceklere ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelikin cevabı (7/1153)
11.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, istihbarat hizmetleriyle ilgili
bazı iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/1180)
12.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, Kerkükte yapılması planlanan
referanduma ve Türkmenlerin haklarına ilişkin sorusu ve
Dışişleri Bakanı Ali Babacanın cevabı (7/1189)
13.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Ufuk Urasın, bir yargı
kararının uygulanmasına ilişkin sorusu ve
İçişleri Bakanı Beşir Atalayın cevabı (7/1193)
14.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Adana turizmiyle ilgili bazı konulara
ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın
cevabı (7/1199)
15.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, turistlerin ülkemize yeniden gelmesine
ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın
cevabı (7/1201)
16.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Adana kültür merkezi inşaatına
ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günayın
cevabı (7/1204)
17.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, Millî Piyango İdaresi
Mensupları Yardımlaşma Vakfı ile ilgili iddialara
ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtanın
cevabı (7/1206)
18.- Amasya
Milletvekili Hüseyin Ünsalın, Türk Futbol Millî Takımının
forma rengine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Murat
Başesgioğlunun cevabı (7/1226)
19.- Adana
Milletvekili Yılmaz Tankutun, Adanada TOKİnin
yaptığı bir sitenin yönetimi ile ilgili iddialara ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı (7/1243)
20.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun vergi gelirlerindeki hedef sapmasına
ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtanın
cevabı (7/1267)
21.- Adana
Milletvekili Nevingaye Erbaturun, pamuk primlerine ve beyaz sinekle mücadeleye
ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer
Çağlayanın cevabı (7/1284)
22.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, Sanayi Tezleri Programına
ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer
Çağlayanın cevabı (7/1323)
23.- Mersin
Milletvekili Vahap Seçerin, personel maaşlarının
yatırıldığı bankanın promosyonlarına
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Nevzat
Pakdilin cevabı (7/1338)
VIII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A)
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
1.- Temel Ceza
Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı) ve Adalet Komisyonu Raporu (1/335) (S. Sayısı:
56)
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 14.03te açılarak dört oturum yaptı.
Eskişehir
Milletvekili Emin Nedim Öztürk, 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler
Gününe,
Erzurum
Milletvekili Zeki Ertugay, Erzurum ilinin ekonomik sorunlarına,
Yalova
Milletvekili Muharrem İnce, öğretmen açığına,
İlişkin
gündem dışı;
Mersin
Milletvekili Mehmet Şandır,
Ankara
Milletvekili Hakkı Suha Okay,
Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş,
Diyarbakır
Milletvekili Akın Birdal,
10 Ocak Dünya
Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle;
Birer
konuşma yaptılar.
Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet Akif Paksoy ve 23 milletvekilinin, başta Afşin
Elbistan olmak üzere termik santrallerin çevreye etkilerinin (10/89),
Adana
Milletvekili Nevingaye Erbatur ve 20 milletvekilinin, çocuk suçluluğu
sorununun (10/90),
Aydın
Milletvekili Ali Uzunırmak ve 25 milletvekilinin, Türk spor sektörü ve
alanındaki sorunların (10/91),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı
ve ön görüşmelerinin sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kararlaştırılmış olan Temel Ceza Kanunlarına Uyum
Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının
(Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı)
(1/335) (S. Sayısı: 56) görüşmelerine devam edilerek 338inci
maddesine kadar kabul edildi.
Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş, Tunceli Milletvekili Kamer Gençin,
Tunceli
Milletvekili Kamer Genç, Kilis Milletvekili Hasan Karanın,
Konuşmalarında
şahıslarına sataştıkları iddiasıyla birer
konuşma yaptılar.
15 Ocak 2008
Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere, birleşime 21.01de son
verildi.
|
|
|
Şükran
Güldal MUMCU |
|
|
|
|
Başkan Vekili |
|
|
|
Yusuf
COŞKUN |
|
Canan
CANDEMİR ÇELİK |
|
|
Bingöl |
|
Bursa |
|
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
|
|
|
Fatoş
GÜRKAN |
|
|
|
|
Adana |
|
|
|
|
Kâtip Üye |
|
No.: 68
II.-
GELEN KAĞITLAR
14
Ocak 2008 Pazartesi
Rapor
1.-
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/478) (S.
Sayısı: 93) (Dağıtma tarihi: 14.1.2008) (GÜNDEME)
Sözlü
Soru Önergeleri
1.- Gaziantep
Milletvekili Yaşar Ağyüzün, SHÇEKin bazı arsalarına ve
Sevgi Evleri projesine ilişkin Devlet Bakanından (Nimet Çubukçu)
sözlü soru önergesi (6/329) (Başkanlığa geliş tarihi:
25/12/2007)
2.- Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, muhtarların özlük haklarına
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru
önergesi (6/330) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/12/2007)
3.- Antalya
Milletvekili Tayfur Sünerin, Kaş İlköğretim Okulu
inşaatına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/331) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/12/2007)
4.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, iş dünyasının
rekabet gücünün artırılmasına ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından sözlü soru önergesi (6/332) (Başkanlığa
geliş tarihi: 26/12/2007)
5.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, tarihi Türk
kahramanlarının tanıtımına ilişkin Kültür ve
Turizm Bakanından sözlü soru önergesi (6/333) (Başkanlığa
geliş tarihi: 28/12/2007)
6.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, yüksek lisans ve doktora yapan
öğretmenlere ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/334) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/12/2007)
7.- Manisa
Milletvekili Mustafa Enözün, organik tarımın desteklenmesine
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/335) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/12/2007)
8.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, sanayide kullanılan
elektriğe yapılan zammın iş dünyasına etkilerine
ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından sözlü soru önergesi (6/336)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/12/2007)
9.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, elektrik zammına ilişkin
Maliye Bakanından sözlü soru önergesi (6/337) (Başkanlığa
geliş tarihi: 28/12/2007)
10.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, kent aydınlatmasına ve
elektrik enerjisi tasarrufuna ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından sözlü soru önergesi (6/338) (Başkanlığa
geliş tarihi: 28/12/2007)
11.- Tunceli
Milletvekili Kamer Gençin, bazı gazete yazarlarına ve televizyon
programı yapımcılarına ödenen ücretlere ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/339) (Başkanlığa
geliş tarihi: 31/12/2007)
12.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçının, uyuşturucu
kaçakçılığı kapsamında dağıtılan
ikramiyeye ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru önergesi
(6/340) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/12/2007)
13.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçının, petrol
kaçakçılığı kapsamında dağıtılan
ikramiyeye ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru
önergesi (6/341) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/12/2007)
14.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçının, gazilere uygulanan elektrik
bedeli indirimine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü
soru önergesi (6/342) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/12/2007)
15.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçının, Diyanet İşleri
Başkanlığından geçiş yapan personele ve personel
eksikliğine ilişkin Devlet Bakanından (Mustafa Said
Yazıcıoğlu) sözlü soru önergesi (6/343)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31/12/2007)
16.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçının, öğrenci yurtlarına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/344)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31/12/2007)
17.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçının, belediyelere yapılan acil
ödenek yardımlarına ilişkin Maliye Bakanından sözlü soru
önergesi (6/345) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/12/2007)
18.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçının, memurların tedavi
yolluklarının ödenmesine ilişkin Maliye Bakanından sözlü
soru önergesi (6/346) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/12/2007)
19.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, sera gazları
salımına ve Kyoto Protokolünün imzalanmasına ilişkin
Başbakandan sözlü soru önergesi (6/347) (Başkanlığa
geliş tarihi: 31/12/2007)
20.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, sanayide kullanılan
elektriğe yapılan zamma ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından sözlü soru önergesi (6/348) (Başkanlığa
geliş tarihi: 31/12/2007)
21.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, İlköğretim Kurumları
Yönetmeliğinde yapılan bir değişikliğe ilişkin Millî
Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/349)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31/12/2007)
22.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, arıcıların
desteklenmesine ve bal tüketicilerinin korunmasına ilişkin Tarım
ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/350)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31/12/2007)
23.- Ordu
Milletvekili Rıdvan Yalçının, yurt dışı
gezilerinin harcırahına ilişkin Başbakandan sözlü soru
önergesi (6/351) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/12/2007)
24.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, Konut Edindirme
Yardımlarının ödenmesine ilişkin Başbakandan sözlü
soru önergesi (6/352) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/12/2007)
25.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Güzelce Barajı inşaatına
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından sözlü soru önergesi (6/353)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31/12/2007)
26.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Tokat Havaalanının
uçuşlara engel bir risk taşıyıp
taşımadığına ilişkin Ulaştırma
Bakanından sözlü soru önergesi (6/354) (Başkanlığa
geliş tarihi: 2/1/2008)
27.- Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun, Niksar Belediyesinin arsa ihalelerine
yönelik iddialara ilişkin İçişleri Bakanından sözlü soru
önergesi (6/355) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/1/2008)
28.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, okullardaki temizlik ve güvenlik
görevlilerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/356) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/1/2008)
29.- İzmir
Milletvekili Şenol Balın, AB fonundan yararlanacak çiftçilere ve
Türk çiftçisinin rekabet gücünün artırılmasına ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından sözlü soru önergesi (6/357)
(Başkanlığa geliş tarihi: 3/1/2008)
30.- İzmir
Milletvekili Şenol Balın, İzmirde depremde yıkılma
riski taşıyan okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından
sözlü soru önergesi (6/358) (Başkanlığa geliş tarihi:
3/1/2008)
31.- İzmir Milletvekili
Şenol Balın, İzmirdeki ziraat mühendislerine ve yeterli teknik
personel sayısına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından sözlü soru önergesi (6/359) (Başkanlığa
geliş tarihi: 3/1/2008)
Yazılı
Soru Önergeleri
1.- Mersin
Milletvekili Vahap Seçerin, personel maaşlarının
yatırıldığı bankanın promosyonlarına
ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından
yazılı soru önergesi (7/1338) (Başkanlığa geliş
tarihi: 6/12/2007)
2.- Mersin
Milletvekili Ali Rıza Öztürkün, TBMM Genel Sekreteri hakkındaki bir
iddiaya ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından
yazılı soru önergesi (7/1339) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10/12/2007)
3.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, Suudi Arabistan Kralının hediye verip
vermediğine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/1340) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/12/2007)
4.- İstanbul
Milletvekili Birgen Keleşin, ithalat taahhüt hesaplarının
takibinden vazgeçilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/1341) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/12/2007)
5.- İzmir
Milletvekili Canan Arıtmanın, Suudi Arabistan Kralının
hediye verip vermediğine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/1342) (Başkanlığa geliş tarihi:
26/12/2007)
6.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekicinin, yatırımların ve istihdamın
teşvikine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/1343) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/12/2007)
7.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, elektriğin fiyatlandırılmasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1344)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/12/2007)
8.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, Başbakanlıkta görev
yapmış bir şahıs hakkındaki iddialara ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1345)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/12/2007)
9.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, bir vergi kaçağı iddiasına ve
Yasin El-Kadı soruşturmasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1346) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26/12/2007)
10.-
Eskişehir Milletvekili Fehmi Murat Sönmezin, enerji verimliliğine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1347)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/12/2007)
11.- Eskişehir
Milletvekili Fehmi Murat Sönmezin, yardım olarak dağıtılan
kömürün kalitesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/1348) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/12/2007)
12.-
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın,
kadın istihdamında bakım hizmetlerinin yerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1349)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/12/2007)
13.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, Ceyhan, Yumurtalık ve İskenderun
Körfezlerindeki gemi kaynaklı kirliliğe ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1350) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/12/2007)
14.- İzmir
Milletvekili Bülent Baratalının, YÖK Başkanına
söylediği iddia edilen bir sözüne ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1351) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/12/2007)
15.-
Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolatın, bir Alman televizyon
kanalında yayınlanan bir diziye ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1352) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/12/2007)
16.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, kömür yardımlarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1353)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/12/2007)
17.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, TÜBİTAK ve
Aselsanın bazı elemanlarının ölüm olaylarına
ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi (7/1354)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/12/2007)
18.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, askeri yargıdaki
bazı davalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1355) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/12/2007)
19.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Binaların Yangından Korunması
Yönetmeliğinde yapılan değişikliklere ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1356) (Başkanlığa geliş tarihi: 25/12/2007)
20.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Adanada depreme yönelik çalışmalara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1357) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27/12/2007)
21.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, bazı hizmet binalarındaki yangın
alarmı zorunluluğuna ilişkin Bayındırlık ve
İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/1358)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/12/2007)
22.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, SSK prim borcu bulunan işverenlere
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1359) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/12/2007)
23.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, BAĞ-KUR sigortalılarına
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1360) (Başkanlığa geliş
tarihi: 25/12/2007)
24.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Adanadaki çocuk işçiliğine
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1361) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26/12/2007)
25.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, İstanbuldaki su
havzalarının korunmasına ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1362)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/12/2007)
26.- Adana Milletvekili
Hulusi Güvelin, Aşağı Seyhan Ovası IV. Merhale Projesine
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1363) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/12/2007)
27.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, Silopi Termik Santraline
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1364) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/12/2007)
28.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, erezyona yönelik çalışmalara
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1365) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/12/2007)
29.- Manisa
Milletvekili Şahin Mengünün, Manisadaki hava kirliliğine
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1366) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/12/2007)
30.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Çukurova lagünlerine yönelik çalışmalara
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1367) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/12/2007)
31.-
Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrakın, tüketici fiyat endekslerinin
kapsamına giren mallara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Nazım Ekren) yazılı soru önergesi
(7/1368) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/12/2007)
32.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, terör örgütlerinin finansman
kaynaklarının kesilmesine yönelik girişimlere ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Nazım
Ekren) yazılı soru önergesi (7/1369) (Başkanlığa
geliş tarihi: 28/12/2007)
33.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın, Diyanet
İşleri Başkanlığına tahsis edilen konuta ve
hacı adaylarından alınan ihtiyat parasına ilişkin
Devlet Bakanından (Mustafa Said Yazıcıoğlu)
yazılı soru önergesi (7/1370) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/12/2007)
34.-
Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolatın, bir Alman televizyon
kanalında yayınlanan bir diziye ilişkin Devlet Bakanından
(Mustafa Said Yazıcıoğlu) yazılı soru önergesi
(7/1371) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/12/2007)
35.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, özürlü aylıklarının
yeterliliğine ilişkin Devlet Bakanından (Nimet Çubukçu)
yazılı soru önergesi (7/1372) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/12/2007)
36.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Adanada özürlülere yönelik mesleki
rehabilitasyon ve yetenek geliştirme hizmetlerine ilişkin Devlet
Bakanından (Nimet Çubukçu) yazılı soru önergesi (7/1373)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/12/2007)
37.-
İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlunun, Bağdatda
düşen Türk işçilerini taşıyan uçağa ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1374) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/12/2007)
38.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, Kardak
Kayalıklarında yaşanan karasuları sorununa ilişkin
Dışişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1375) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/12/2007)
39.-
Kahramanmaraş Milletvekili Durdu Özbolatın, bir Alman televizyon
kanalında yayınlanan bir diziye ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1376)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/12/2007)
40.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Çukurova bölgesine yapılacak enerji
yatırımlarına ve ÇEAŞa ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/1377)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/12/2007)
41.- Samsun
Milletvekili Suat Binicinin, Samsunda yapılması planlanan termik
santrallere ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1378) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/12/2007)
42.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, Frankfurt Kitap Fuarında Mevlana Standının
boş kalmasına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1379) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26/12/2007)
43.- Karaman
Milletvekili Hasan Çalışın, kaçak oyuncaklara ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1380)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/12/2007)
44.- Bursa
Milletvekili Onur Öymenin, İstanbuldaki bir futbol
karşılaşmasında iki kameramana şiddet
uygulanmasına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1381) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27/12/2007)
45.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, İstanbul Emniyet Müdürü
hakkındaki iddialara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1382) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27/12/2007)
46.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, Balıkesirde
faydalanılamadığı iddia edilen bir gölete ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1383)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/12/2007)
47.-
Afyonkarahisar Milletvekili Abdülkadir Akcanın, üç yaş ve üzeri
bazı taşıtların sayılarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1384)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/12/2007)
48.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, zorunlu eğitimdeki bir öğrencinin
okuldan alınması ile ilgili iddialara ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1385)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/12/2007)
49.-
Kırklareli Milletvekili Tansel Barışın, İstanbul
Büyükşehir Belediyesine ihale yolu ile sanatçı
alınacağı iddiasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1386) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27/12/2007)
50.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, özürlülerin kültürel ihtiyaçlarını
karşılayacak materyallere ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1387) (Başkanlığa
geliş tarihi: 28/12/2007)
51.- İzmir
Milletvekili Kemal Anadolun, TEKELin Hanımeli markasının
tescilini yapmamasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/1388) (Başkanlığa geliş tarihi:
25/12/2007)
52.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, iki medya kuruluşuna yönelik
incelemelere ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1389) (Başkanlığa geliş tarihi: 26/12/2007)
53.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, çocuklarının bazı ticari
işlerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1390) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/12/2007)
54.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulunun, İzmirde depremde
yıkılma tehlikesi taşıyan okullara ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1391)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/12/2007)
55.- Kırklareli
Milletvekili Tansel Barışın, müfredat dışı ders
anlatımına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1392) (Başkanlığa geliş
tarihi: 27/12/2007)
56.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Duran Bulutun, öğretmenlerin ek ders
ücretlerine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/1393) (Başkanlığa geliş tarihi:
28/12/2007)
57.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, özürlülerin eğitim materyallerine
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1394) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/12/2007)
58.- Çanakkale
Milletvekili Ahmet Küçükün, Çanakkaledeki derslik ve öğretmen
ihtiyacına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/1395) (Başkanlığa geliş tarihi:
28/12/2007)
59.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, mesleki ve teknik eğitimin
yaygınlaştırılması çalışmalarına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1396) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/12/2007)
60.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, özel tıp merkezleri ve hastanelerin
denetimlerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/1397) (Başkanlığa geliş tarihi:
26/12/2007)
61.-
Kırklareli Milletvekili Tansel Barışın, üniversite
hastanelerinin bazı sorunlarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1398)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27/12/2007)
62.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükatamanın, kuraklıktan etkilenen
Bursalı üreticilerin desteklenmesine ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1399)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/12/2007)
63.-
İstanbul Milletvekili Süleyman Yağızın, muz üretiminin
desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1400) (Başkanlığa geliş
tarihi: 26/12/2007)
64.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, Sapanca Gölünü besleyen doğal su
kaynaklarından su çekilmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1401)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/12/2007)
65.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbaturun, bazı tahıl ürünlerindeki gümrük
vergisi oranının düşürülmesine ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1402)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/12/2007)
66.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Bursada kuraklıktan etkilenen zeytin
üreticilerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1403) (Başkanlığa geliş
tarihi: 28/12/2007)
67.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, pamuk üretiminin artırılmasına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1404) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/12/2007)
68.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, Çukurovanın büyük ova koruma alanı
kapsamına alınmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1405)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/12/2007)
69.- Bursa
Milletvekili Kemal Demirelin, Bingöle havaalanı yapımına
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1406) (Başkanlığa geliş tarihi: 27/12/2007)
70.-
Kırklareli Milletvekili Tansel Barışın, PTT personeline
kıyafet alımı ihalesine ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1407)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/12/2007)
71.-
Kırklareli Milletvekili Tansel Barışın, THY personeline
kıyafet alımı ihalesine ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1408)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/12/2007)
72.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, lisanslı depoculuğa ilişkin Sanayi
ve Ticaret Bakanından yazılı soru önergesi (7/1409)
(Başkanlığa geliş tarihi: 26/12/2007)
73.- İzmir
Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulunun, elektrik zammına, kaçak
elektrik kullanımına ve elektrik borçlarına ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1410)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28/12/2007)
74.- İzmir
Milletvekili Kemal Anadolun, Suudi Arabistan Kralının hediye verip
vermediğine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/1411) (Başkanlığa geliş tarihi: 31/12/2007)
75.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, bir arsanın plan
tadilatı ile rant elde edildiği iddialarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1412)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31/12/2007)
76.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, yılbaşı gecesi
Beyoğlu ve Taksimde olan taciz olaylarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1413) (Başkanlığa geliş
tarihi: 2/1/2008)
77.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, ilaç sektörüyle ilgili bazı yolsuzluk
iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/1414) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/1/2008)
78.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın, Antalya-Denizli karayolunun
bölünmüş yol olmasına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/1415) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/1/2008)
79.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, Kırklarelindeki bazı
köylerin tarım alanları sulamasına ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1416)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31/12/2007)
80.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, Çayırdere Barajı ve
Sulama Projesine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı
soru önergesi (7/1417) (Başkanlığa geliş tarihi:
31/12/2007)
81.-
İstanbul Milletvekili Hasan Macitin, Yeşilırmakın
kirletilmesine ve ıslahına ilişkin Çevre ve Orman
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1418)
(Başkanlığa geliş tarihi: 3/1/2008)
82.-
Kırklareli Milletvekili Tansel Barışın, TRTnin
yılbaşı programı için ödenen ücretlere ve reklam
gelirlerine ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet Aydın)
yazılı soru önergesi (7/1419) (Başkanlığa geliş
tarihi: 2/1/2008)
83.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, terör ve bölücülükle mücadele kapsamında
televizyon ve radyoların denetimine ilişkin Devlet Bakanından
(Mehmet Aydın) yazılı soru önergesi (7/1420)
(Başkanlığa geliş tarihi: 3/1/2008)
84.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, bir Alman televizyonunda yayınlanan bir
diziye ilişkin Dışişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/1421) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/1/2008)
85.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, bir Alman televizyon kanalında
yayınlanan bir diziye ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1422)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2/1/2008)
86.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın, Almanyada Türkleri hedef
gösteren seçim propagandalarına ilişkin Dışişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1423)
(Başkanlığa geliş tarihi: 3/1/2008)
87.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, taşocağı
ruhsatlarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1424) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31/12/2007)
88.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Ufuk Urasın, elektrik birim
fiyatlarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1425) (Başkanlığa geliş
tarihi: 2/1/2008)
89.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, Emniyet Teşkilatı personeli
gazilerin elektrik indiriminden yararlanabilmesine ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/1426)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2/1/2008)
90.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, alternatif kaynaklardan enerji üretimine
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1427) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/1/2008)
91.- Muğla
Milletvekili Ali Arslanın, bir sosyal tesisteki içki yasağına
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1428) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/1/2008)
92.- Mersin
Milletvekili Akif Akkuşun, teröristlere destek verdiği iddia edilen
belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/1429) (Başkanlığa geliş tarihi:
31/12/2007)
93.-
Kırklareli Milletvekli Tansel Barışın, kurban kesimlerine
ve deri bağışına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1430)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31/12/2007)
94.- Ankara
Milletvekili Nesrin Baytokun, su ve doğalgazın satış
fiyatı ile Ankaradaki trafik düzenine ve bazı işlerin
yapımında ASKİ bütçesinden kaynak aktarımına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1431) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/1/2008)
95.- Aydın
Milletvekili Özlem Çerçioğlunun, yılbaşı gecesi Taksimde
olan taciz olayına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1432) (Başkanlığa geliş
tarihi: 3/1/2008)
96.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, Konya Millî Fuar alanının ve adliye
eski binasının değerlendirilmesine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1433)
(Başkanlığa geliş tarihi: 3/1/2008)
97.-
İstanbul Milletvekili Çetin Soysalın, Sultanahmette tarihi
kalıntılar üzerine yapıldığı iddia edilen otel
inşaatına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1434) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31/12/2007)
98.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, kültür ve tabiat varlıklarının
korunmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı
soru önergesi (7/1435) (Başkanlığa geliş tarihi: 2/1/2008)
99.- Aydın
Milletvekili Özlem Çerçioğlunun, yılbaşı gecesi Taksimde
olan taciz olayına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1436) (Başkanlığa geliş
tarihi: 3/1/2008)
100.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, Muğlada işitme engellilere okul
açılıp açılmayacağına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1437)
(Başkanlığa geliş tarihi: 3/1/2008)
101.- Sinop
Milletvekili Engin Altayın, Eğitim Teknolojileri Genel
Müdürlüğünün sınav ve matbaacılık hizmetlerine ilişkin
Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/1438)
(Başkanlığa geliş tarihi: 3/1/2008)
102.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, SSPE hastalığıyla ilgili
çalışmalara ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1439) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31/12/2007)
103.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, Muğladaki bir aşılama
programı sonucu ortaya çıkan vakalara ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1440)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31/12/2007)
104.-
Kırklareli Milletvekili Tansel Barışın, Kırklareli
İl Sağlık Müdürlüğü personelinin görev yerlerinin
değiştirilmesine ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1441) (Başkanlığa geliş
tarihi: 2/1/2008)
105.-
Kırklareli Milletvekili Tansel Barışın, sigara tüketiminin
azaltılmasına yönelik çalışmalara ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/1442)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2/1/2008)
106.- Ankara
Milletvekili Tekin Bingölün, Çamlıdere Devlet Hastanesine ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1443)
(Başkanlığa geliş tarihi: 3/1/2008)
107.- Manisa
Milletvekili Şahin Mengünün, kapatılan sağlık birimlerine
ve Turgutlu Devlet Hastanesi acil servisine ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1444) (Başkanlığa
geliş tarihi: 3/1/2008)
108.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, Giresunda kuraklıktan kaynaklanan
zararların telafisine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1445)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2/1/2008)
109.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, fındık dikim alanlarıyla
ilgili kanunun uygulanmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1446)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2/1/2008)
110.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, balıkçılığa ve balık
unu üretimine kota konulmasına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1447)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2/1/2008)
111.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, çiftçilere çeşitli adlar altında
yapılan ödemelere ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1448)
(Başkanlığa geliş tarihi: 3/1/2008)
112.- İzmir
Milletvekili Oktay Vuralın, süt teşviki ödemelerine ilişkin
Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1449) (Başkanlığa geliş tarihi: 3/1/2008)
113.-
İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlunun, PTT Bank
uygulamasına ve meydana gelen soygun ve gasp olaylarına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1450)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31/12/2007)
114.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, Şebinkarahisar yoluna ve Eğribel
geçidine tünel yapımına ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1451)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2/1/2008)
115.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, Giresun sahil yolu geçişine ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1452)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2/1/2008)
116.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, Görele-Çanakçı karayoluna ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1453)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2/1/2008)
117.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, Görele ve Bulancak limanlarının
temizlenmesine ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1454) (Başkanlığa geliş
tarihi: 2/1/2008)
118.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, Muğladaki bir kavşağın
düzenlenmesine ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1455) (Başkanlığa geliş
tarihi: 2/1/2008)
119.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, Milas Devlet Hastanesi girişindeki yolun
trafik güvenliğine ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1456) (Başkanlığa geliş
tarihi: 2/1/2008)
120.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun, Afyonkarahisar çıkışındaki bir
virajdaki trafik güvenliğine ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1457)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2/1/2008)
121.- Burdur
Milletvekili Ramazan Kerim Özkanın, Burdurda karayolunun köy
güzergahları dışından geçirilmesi projesine ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1458)
(Başkanlığa geliş tarihi: 3/1/2008)
122.-
Kırklareli Milletvekili Turgut Dibekin, Dereköy sınır
kapısının tır trafiğine açılmasına
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Hayati Yazıcı) yazılı soru önergesi (7/1459)
(Başkanlığa geliş tarihi: 31/12/2007)
123.-
İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlunun,
Başbakanın açtığı ve Başbakana karşı
açılan tazminat davalarına ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1460) (Başkanlığa geliş
tarihi: 31/12/2007)
124.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvelin, biyodizelin vergi araçlarıyla teşvikine
ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/1461)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2/1/2008)
125.- Aydın
Milletvekili Özlem Çerçioğlunun, kadınların
çalışmamasına yönelik bir vaaza ilişkin Devlet
Bakanından (Nimet Çubukçu) yazılı soru önergesi (7/1462)
(Başkanlığa geliş tarihi: 3/1/2008)
Süresi
İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- Bilecik
Milletvekili Yaşar Tüzünün, Bozüyük toprak karo seramik
fabrikasının kapatılmasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1084)
2.- Muğla
Milletvekili Fevzi Topuzun, İçişleri
Bakanlığının İngilizce yayınlanan internet
sitesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1087)
3.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, Finansbankın tarım arazileri
ipoteğiyle verdiği kredilere ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/1088)
4.- Konya
Milletvekili Atilla Kartın, Ispartada düşen uçağın
ilişkili olduğu şirketlerin denetimine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1090)
5.- Samsun
Milletvekili Haluk Koçun, Ispartada düşen uçakla ilgili bazı
iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1091)
6.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, bazı öğrencilerin
yaşadıkları olaylarla ilgilenilmesine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1092)
7.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, konut ve araç kredisi
kullanımına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/1093)
8.- Çanakkale
Milletvekili Ahmet Küçükün, Geliboluda yoğun
yağışların oluşturduğu zararların telafisine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/1096)
9.- Erzincan
Milletvekili Erol Tınaztepenin, altın madeni
işletmeciliğinde bulunan şirketlere ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/1104)
10.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, Giresunun eğitimde başarı
düzeyinin yükseltilmesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1112)
11.- Mersin
Milletvekili İsa Gökün, bal ithalatına ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1115)
12.-
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın,
gıda güvenliği denetim sistemine ilişkin Tarım ve
Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/1116)
13.-
İstanbul Milletvekili Hasan Macitin, gıda denetimi hizmetlerine
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/1117)
14.-
Adıyaman Milletvekili Şevket Kösenin, Adıyamandaki tütün
üretimine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1118)
15.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersinin, Ispartada düşen uçağa ve
havalimanlarının teknik donanımına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/1119)
16.- Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Ispartada düşen uçağa ve
havalimanlarındaki ILS sistemlerine ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1120)
17.- Antalya
Milletvekili Hüsnü Çöllünün, havaalanlarındaki uçuş güvenliğine
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1121)
18.-
Balıkesir Milletvekili Hüseyin Pazarcının,
havalimanlarındaki ILS sistemine ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1122)
19.- Sivas
Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlunun, D-100 karayolunda meydana
gelen kazalara ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/1123)
20.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin, Ankarada gece yarısından
sonraki toplu taşıma hizmetine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/1124)
21.-
İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaşın,
Aspendosta devamlı bir ambulans ve sağlık ekibinin bulunmamasına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/1125)
No.: 69
15
Ocak 2008 Salı
Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Adana
Milletvekili Hulusi Güvel ve 25 Milletvekilinin, pamuk üretimindeki
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/92) (Başkanlığa
geliş tarihi: 02/01/2008)
2.- Edirne
Milletvekili Necdet Budak ve 45 Milletvekilinin, balıkçılık
sektörünün sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/93) (Başkanlığa geliş tarihi:
03/01/2008)
3.- Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman ve 32 Milletvekilinin, milli
eğitimdeki sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci,
İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/94)
(Başkanlığa geliş tarihi: 04/01/2008)
15
Ocak 2008 Salı
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.03
BAŞKAN:
Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP
ÜYELER: Fatoş GÜRKAN (Adana), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 49uncu
Birleşimini açıyorum.
III - Y O K L A M A
BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklamayı
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem
dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Kıbrıs hakkında
söz isteyen Balıkesir Milletvekili Sayın Hüseyin Pazarcıya
aittir.
Buyurun Sayın Pazarcı. (DSP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A)
MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- Balıkesir Milletvekili
Hüseyin Pazarcının, Kıbrıs sorununa ve çözümü için
yapılması gerekenlere ilişkin gündem dışı
konuşması ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Cemil Çiçekin cevabı
HÜSEYİN PAZARCI (Balıkesir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Demokratik Sol Parti ve şahsım
adına, bugün Kıbrıs konusunda gündem dışı söz
almış bulunuyorum. Aslında, Kıbrıs konusu artık,
gündem dışı değil.
Hepinizin bildiği gibi, 17 Şubat 2008de Güney
Kıbrısta başkanlık seçimi var. Bunun ardından,
başta Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere gibi etkili
devletlerin, Kıbrıs sorununun çözümü için Birleşmiş
Milletler bünyesinde yeni bir süreç başlatmayı düşündüklerini
görüyoruz. Türkiye ve KKTC de böyle bir sürecin
başlatılmasını istiyor. Avrupa Birliği de, genel bir
biçimde böyle bir girişimi destekler görünüyor. Bu durumda, Mart-Nisan
2008den başlamak üzere, Birleşmiş Milletler bünyesinde
Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik girişimleri beklememiz ve
onlara göre hazırlanmamız gerekmektedir.
Hâlihazırda Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin
olarak var olan siyasal ve hukuksal veriler değerlendirildiğinde,
bunlar, KKTC ve Türkiyenin lehine görünmemektedir. Avrupa Birliği
çerçevesinde Kıbrıs sorununun durumuna
baktığımızda, 2004 Katılma Antlaşmasıyla
GKRY bütün Kıbrıs Adası adına Kıbrıs
Cumhuriyeti adı altında ABnin tam üyesi kabul edilmiş; bu
durum, AB müktesebatının bir parçasını
oluşturmaktadır. Bunun sonucudur ki, Avrupa Birliği, Türkiyeyi
ek protokol, GKRY ile ilişkilerin normalleştirilmesi gibi konularda
sıkıştırmakta ve Türkiye ile görüşmeleri de aksatmaktadır.
Birleşmiş Milletler çerçevesinde Kıbrıs
sorununun durumuna baktığımızda ise Güvenlik Konseyinin
1964 yılında kabul ettiği 186 sayılı Karardan bu
yana, Birleşmiş Milletler, GKRYnin temsil ettiği tek bir
Kıbrıs devletini tanımakta ve iki taraf arasındaki
görüşmelerin de adanın birleşmesine yönelik olmasını
öngörmektedir. Birleşmiş Milletler bakımından
Kıbrıs Türklerinin statüsü, hakları önemli bir noktayı
maalesef oluşturmamaktadır. Bu durum, son olarak Birleşmiş
Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-Moonun Kıbrıstaki
Birleşmiş Milletler Barış Gücünün faaliyetlerini
değerlendiren 3 Aralık 2007 tarihli raporunda da teyit
edilmiştir. Raporun 47nci paragrafında, Genel Sekreter, hedefin
adanın birleşmesi olduğunu ve Türk tarafını
tanımanın ya da ayrılmaya yardımın Güvenlik Konseyi
kararlarına aykırı düşeceğini bildirmektedir.
Görüleceği gibi, Kıbrıs sorununa ilişkin
hâlihazır veriler Kıbrıs Türkleri için olumlu yönde bazı
değişikliklere uğratılamazsa, parametreleri bu konuda
sorunun değiştirilemezse, yeniden başlaması beklenen bu
yeni sürecin de KKTC ve Türkiye bakımından olumlu sonuçlanması
olasılığı pek bulunmamaktadır. Bu nedenle, Türkiyenin
ve KKTCnin, Kosova sorununda görülen uluslararası anlayış ve
yaklaşımın Kıbrıs sorununda da ortaya
çıkmasının sağlanmasına çaba göstermesi çok önemlidir,
ancak, uluslararası düzeyde böyle bir yaklaşımın
gerçekleşmesi için Türkiyenin ve KKTCnin, hedeflerini çok iyi
belirlemesi ve bu konudaki kararlılıklarını özellikle
göstermesi kesin gereklidir. Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül
ile KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Mehmet Ali Talatın 3 Ocak
2008de Ankaradaki görüşmelerinde KKTCye karşı
izolasyonların kalkmasını istemeleri yanında
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Pazarcı, lütfen tamamlar
mısınız konuşmanızı.
HÜSEYİN PAZARCI (Devamla)
özellikle Kıbrıstaki
çözümün eşit iki halk, iki demokrasi ve iki devlete dayalı
olması gereğini vurgulaması, bu yönde olumlu bir veriyi
oluşturmaktadır, ancak, bunun Türkiye Büyük Millet Meclisinin alacağı
bir kararla da desteklenmesi, Türkiyenin ve KKTCnin
kararlılığını daha iyi gösterecektir.
Dolayısıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisinde temsil edilen tüm siyasi
parti gruplarının ortak önergelerinin sonucu 15 Temmuz 1999da kabul
edilen ve hâlen geçerliliğini koruyan Türkiye Büyük Millet Meclisi
kararının Meclisimiz tarafından teyidi çok uygundur ve
gereklidir diye düşünüyorum.
Yüce Meclisimizin bu düşüncelerimizi gereği gibi
değerlendireceğini ümit ederek hepinizi saygılarımla
selamlıyorum. (DSP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Pazarcı.
Sayın Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek
Bey.
Buyurun Sayın Bakan.
Süreniz yirmi dakika.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI CEMİL ÇİÇEK
(Ankara)- Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinizi
sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Sayın Pazarcıya da bu
önemli konuyu gündeme getirdiği için ayrıca teşekkür ediyorum.
Değerli milletvekilleri, Kıbrıs meselesi
inanıyorum ki hepimiz için millî bir davadır. Hem bizim Hükûmetimizin
hem de bizden önceki cumhuriyet hükûmetlerinin en öncelikli dış
politika meseleleri arasında yer almıştır, bugün de bu
yerini ve önemini korumaktadır. Bundan dolayıdır ki bugüne kadar
yaptığımız dış politika temaslarında
Kıbrıs konusunun geçmediği, Kıbrısla ilgili
düşüncelerimizi muhataplarımıza söylemediğimiz hemen hemen
hiçbir temas, hiçbir toplantı da söz konusu değildir.
Esasen Türkiye olarak Kıbrıs meselesine ne denli önem
verdiğimizin de birçok göstergesi vardır. Bugünkü
Cumhurbaşkanımız seçildikten sonraki ilk yurt
dışı seyahatini ve ziyaretini Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetine yapmıştır. Bugünkü Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanımız yine aynı hassasiyetle, aynı
duyarlılıkla ilk yurt dışı gezisini Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyetine yapmıştır.
Dolayısıyla gündemde açık olarak yer alsa da almasa da
Kıbrıs konusu bizim için önemlidir ve hayatidir. Her fırsattan
istifadeyle de adada adil ve kalıcı bir çözümün, kapsamlı bir
çözümün bulunabilmesi noktasında her seviyede temaslar,
arayışlar ve gayretler de sürdürülmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti devleti ve hükûmetleri olarak bugüne kadar
Kıbrıs konusuna iki türlü yaklaşım olmuştur: Bunlardan
bir tanesi, adadaki gerçeklerden yola çıkarak kapsamlı ve adil bir
çözümün, kalıcı bir çözümün gerçekleşmesi noktasında çaba
sarf etmektir. Bizden evvel bu çabalar sürdürüldü, biz de duraksamadan bu
çabaları sonuna kadar sürdürüyoruz ve sürdürmeye de kararlıyız.
İkincisi, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin
ekonomik ve sosyal yönden kalkınması için Türkiye Cumhuriyeti
hükûmetleri olarak bugüne kadar elimizden gelen desteği gösterdik, bundan
sonra da göstermeye devam edeceğiz. Bir rakam ve misal vermek gerekirse,
1974-1996 yılları arasında yıllık olarak Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyetine yapılan yardımların
tutarı yıllık 80 milyon dolardır, ortalama. 1997den
2002ye kadar olan süre içerisinde yıllık ortalama yardım
tutarı 210 milyon dolardır, 2002den bu tarafa da en az 360 milyon
dolardır, bugünlerde ise 400 milyon dolar civarında. Biz,
söylediğim maksadın temini için, ekonomik ve sosyal yönden
kalkınmış bir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin
inşasına Türkiye Cumhuriyeti olarak bu türlü yardımları
yapıyoruz, yapmaya devam edeceğiz.
Değerli milletvekilleri, biraz evvel de ifade edildiği
gibi, 17 Şubat 2008 tarihinde güney Kıbrıs Rum kesiminde bir
Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacaktır. Biz de,
ifade edildiği gibi, bu seçimden sonra Kıbrıs konusunda
uluslararası bir hareketliliğin yaşanacağını
biliyoruz ve buna göre de hazırlıklarımızı
yaptık, yapmaya da devam ediyoruz. Bu konuyla ilgili olarak çok
kapsamlı, her seviyede, başta Birleşmiş Milletler olmak
üzere, konuyla ilgili taraflara ve kuruluşlara Türkiyenin görüşleri
anlatılmıştır, anlatılmaya da devam ediyor.
Tabiatıyla, bir çözüm bulunacaksa adadaki gerçeklerden yola
çıkılarak bu çözümün bulunması gerekmektedir. Her ne
pahasına olursa olsun bir çözüm değil, adil, kalıcı ve
kapsamlı bir çözümün gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bunun asgari
şu üç konuda gerçeğin kabulüne bağlı olarak bu çözüm
bulunabilir: Adada iki ayrı toplum vardır, adada iki ayrı devlet
vardır, adada iki ayrı demokrasi vardır. Bunlardan vazgeçmek
mümkün değildir. Bulunacak çözüm bunların gerisine götürülemez.
Dolayısıyla, bunu da, hem Sayın Cumhurbaşkanımız
hem Sayın Başbakan hem de ben, son katıldığım
Kıbrıstaki kutlama törenlerinde Hükûmetimiz adına bu gerçekleri
bütün dünyaya ifade etme imkânını bulduk.
Bir taraftan bu gerçeğin kabulü noktasında Hükûmet
olarak çaba sarf ederken, öbür taraftan da Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetine yönelik tecridin ortadan kaldırılmasını
teminen de önemli çabalar sarf ediyoruz. Bugüne kadar da küçümsenmeyecek
bazı başarılar elde edilmiştir. Bu çerçevede, Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti temsilciliklerinin sayısı 15e
ulaşmıştır. Ankara, İstanbul, İzmir, Mersinin
dışında Londra, Brüksel, New York, Washington, İslamabad,
Abu Dabi, Bakü, Bişkek, Doha, Strasbourg, Roma; önümüzdeki günlerde 3 yeni
temsilcilik için hazırlıklar son aşamaya gelmiştir. Bunlar:
Kuveyt, İsrail, Oman. Ayrıca 4 temsilcilik konusunda da temaslar
sürmektedir: Polonya, Bahreyn, Amman ve Malezya. Ayrıca Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde de şu an 7 tane temsilcilik
bulunmaktadır: Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçiliği, ABD, Almanya,
Avustralya, İngiltere Temsilcilikleri, Fransız Kültür Merkezi, Avrupa
Birliği Destek Ofisi.
Yine, bu süre içerisinde yaptığımız
çabaların, gayretlerin sonucu olarak Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti pasaportları 14 ülkede kabul görmektedir.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı
Sayın Talat, son olarak, Pakistan ve Azerbaycan
Cumhurbaşkanlarının davetlisi olarak bu ülkelere resmî
ziyaretler gerçekleştirmiştir. ABD, Almanya, İngiltere,
Hollanda, Belçika, Finlandiya ve İsveç Dışişleri
Bakanlarının davetlisi olarak da bu ülkelere ziyaretler
yapmıştır.
Yine, son zamanlarda bir önemli gelişme: Gazimagosa
Limanıyla Suriyenin Lazkiye Limanı arasında düzenli feribot
seferleri başlamıştır.
Avrupa Birliği Komisyonu söz konusu seferler hakkında
verdiği görüşte, Kıbrısın kuzeyinde bulunan deniz
limanlarına giriş ve çıkışın genel
uluslararası hukuka göre yasak olmadığını, ne
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ne de Avrupa Birliğinin
hiçbir dönemde ilgili bölgelere ticaret ambargosu getirmediğini, hatta
komisyonun 2004 yılında KKTCyle doğrudan ticaretin
sağlanmasını teminen doğrudan ticaret tüzüğü
önerisinde bulunduğunu açıkça belirtmiştir. Bu da çok önemli bir
gelişmedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Kıbrıs sorununun çözümü için, biraz evvel ifade etmeye
çalıştığım gibi, en üst seviyede temaslar
sürdürülmektedir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı
Sayın Talat, 5 Eylül 2007 tarihinde, Rum lideriyle yaptığı
görüşmede, 2008 yılında kapsamlı çözüme
ulaşılması yönünde bir öneride bulunmuştur. Fakat bu öneri
reddedilmiştir.
Sayın Talat, 16 Ekim 2007 tarihinde Birleşmiş
Milletler Genel Sekreteriyle yaptığı görüşmede, adadaki iki
taraf arasında güven ortamının yaratılması ve
kapsamlı çözüm çalışmalarına elverişli bir
ortamın oluşturulabilmesi için genişletilmiş güven
artırıcı önlemler paketini sunmuştur. Bu olumlu
karşılanmıştır.
Yine Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin
Kıbrıstaki Birleşmiş Milletler Barış Gücünün
faaliyetlerine ilişkin Haziran-Aralık 2007 dönemini kapsayan son
raporu, 3 Aralık 2007 tarihinde yayınlanmıştır. Bu
raporun 47nci paragrafında, Kıbrıs Türkleri üzerindeki tecridin
kaldırılması gereğine atıf yapılmaktadır.
Raporda ayrıca, adada varılacak çözümün, iki kesimli ve iki toplumlu
federasyon ile siyasi eşitlik ilkelerine dayanacağı
vurgulanmakta ve çözümün ana hatlarının bilindiği ve çözümün
unsurlarının geçtiğimiz on yıllarda oluşmuş
müktesebat ve anlaşmalara dayanacağı ifade edilmektedir. Burada
zikredilen hususlar, esas itibarıyla Türkiyenin görüşlerine de
paralellik arz etmektedir.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı
Sayın Talat, son olarak 3-4 Ocak 2008 tarihlerinde ülkemize resmî olarak
ziyaret gerçekleştirmiştir ve bu ziyaret çerçevesinde, 17 Şubat
2008 Güney Kıbrıs Rum bölümündeki seçimlerden evvel Kıbrıs
konusunun ayrıntılı bir şekilde yeniden ele
alınması ve 2008deki meydana gelebilecek hareketlilik de dikkate
alınmak suretiyle bundan sonra sürdürülecek çabalar bir defa daha
ayrıntılı bir şekilde gözden geçirilmiştir.
İçinde bulunduğumuz dönemdeki önemli bir konu da Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesindeki davalardır. Bu davalar konusunda
Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti önemli bir çaba sarf
etmiş ve iyi bir noktaya da gelindiği kanaatini taşıyoruz.
Daha evvel bu tip davalar, Loizidouda olduğu gibi, doğrudan
İnsan Hakları Mahkemesine gitmekte idi ve Türkiye aleyhine de oradan
bir karar çıkmıştı. Yaptığımız
çalışmaların sonucunda bir iç hukuk yolu olarak,
Taşınmaz Mal Komisyonu kurulmuş ve bugüne kadar da buraya 300
kadar Kıbrıslı Rum başvuruda bulunmuştur. Bu
başvurulardan 32si de sonuçlanmıştır.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin ekonomisindeki
gelişmeler ise, bu süre zarfında, gerçekten memnuniyet vericidir.
Fazla vaktinizi almak istemem. Aradan geçen bu dört beş yıllık
süre içerisinde ekonomisi devamlı büyümüş, özellikle eğitim
sektöründe önemli bir merhaleye gelinmiştir. Dört sene kadar evvel 21 bin
civarındaki öğrenci sayısı bugün 40 bini
aşmıştır. Mevcut üniversitelere ilaveten Orta Doğu
Teknik Üniversitesinin Kuzey Kıbrıs kampüsü Güzelyurtta hizmete
girmiştir. Cumartesi günü bir toplantı yapacağız İstanbulda,
İstanbul Teknik Üniversitesinin de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde
bir kampüs kurması için çalışmalar son aşamaya
gelmiştir.
Turizm sektöründe önemli bir sıçrama var. Yatak
sayısında giderek bir artış var.
Millî gelir rakamları geçmişle kıyaslanmayacak
derecede önemlidir, 12 bin dolar civarındadır. Dolayısıyla hem
Türkiyenin desteği hem de orada yapılmasını arzu
ettiğimiz bir kısım yapısal reformlar sebebiyle, Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti her geçen gün biraz daha iyi bir noktaya
gitmektedir. Burada hem Türkiyenin katkısı önemlidir hem de Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yöneticilerinin bu yöndeki çabaları
işi daha iyi bir noktaya getirecek demektir.
Bunlarla kısaca, değerli milletvekilleri, şunu
ifade etmek istiyorum: 17 Şubat tarihinden sonra bir hareketliliğin
meydana geleceği kesindir, uluslararası kamuoyunun bir beklentisi
var. Biz çalışmalarımızı bu hareketlilik
başladıktan sonra değil, daha bugünlerden itibaren her iki yönde
de çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Son
değerlendirmeyi bu yılın başında yaptık. Bundan
sonra da bu çalışmalar ayrıntılı bir şekilde sürdürülecek.
Zamanı geldiğinde, ihtiyaç hasıl olduğunda da gerek Genel
Kurulunuza gerekse başka bir vesileyle kamuoyuna bu türlü bilgileri hiç
şüphesiz vereceğiz.
Bu duygularla hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bakanım.
Gündem dışı ikinci söz, Hrant Dink cinayeti
hakkında söz isteyen Diyarbakır Milletvekili Akın Birdala
aittir.
Buyurun Sayın Birdal. (DTP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Birdal.
2.- Diyarbakır Milletvekili
Akın Birdalın, Hrant Dink cinayetine ilişkin gündem
dışı konuşması ve İçişleri Bakanı
Beşir Atalayın cevabı
AKIN BİRDAL (Diyarbakır) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 19 Ocak 2007
günü İstanbulda çalıştığı gazete
binasının önünde silahlı saldırıya uğrayarak
yaşamını yitiren Hrant Dinkin anısına DTP Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Hrant, öldürülmeden iki gün önce Agos gazetesindeki
yazısında şöyle diyordu: Evet, kendimi bir güvercinin ruh
tedirginliği içinde hissedebilirim, ama biliyorum ki, bu ülkede insanlar
güvercinlere dokunmaz, güvercinler kentin taa içlerinde insan
kalabalıklarında dahi yaşamlarını sürdürürler. Evet,
biraz ürkekçe, ama bir o kadar da özgürce
diye bitiriyordu
yazısını, ama ne yazık ki, Hrant yanıldı ve
güvercin ürkekliğinde katledildi.
Sevgili Hrantın öldürülmesinin üzerinden bir yıl geçti.
Bir yıl önce bu ülke çok değerli bir insanını yitirdi. Bu
coğrafyada yaşayan yüz binler onu son yolculuğuna uğurlamak
için bir araya geldiğinde, başka biri olmayı, empati
yapmayı ve Hepimiz Hrantız diyerek birlikte ve bir arada
kardeşçe yaşamayı ortaya koydu. Yüz binler İstanbul
sokaklarında yürürken, çok kıymetli bir değeri, bir arada durmayı,
kardeşçe yaşamayı gösterdiler bize.
Değerli milletvekilleri, siz hiç güvercin tedirginliğini
duydunuz mu? Siz hiç empati kurup Ermeni, Rum, Yahudi, Çerkez, Laz, Kürt, Roman
ya da ötekilerden oldunuz mu? Hrant Dink Ermeni idi. O, bir insan hakları
ve barış savunucusu idi. O, Türkiyeli idi. O, farklılıklarımızla
bir arada barış içinde yaşamayı savunurdu. O, bir sevgi ve
kardeşlik adamı idi. Geçtiğimiz yıl 13-14 Ocak günleri,
Ankarada toplanan, Kürt sorununun demokratik barışçıl çözümünü
kendisine sorun edinmiş ve Türkiyenin demokratikleşmesi için olmazsa
olmaz olan barış konusunu gündeme getirmiş ve Türkiye
Barışını Arıyor Konferansını
düzenlemişti. Hrant Dink bu konferansın
çağrıcılarındandı. 13-14 Ocak günleri Ankarada
yapılan konferansın gerek çağrıcıları gerek
katılımcıları gerekse konuşmacıları çok
önemli mesajlar vermiş ve Türkiyenin konferans sonrası gündemini
belirlemişlerdi, ama ne yazık ki, bu sorunun demokratik çözümü
tartışılırken, beş gün sonra, Hrant Dink kafasına
sıkılan iki kurşun ve ensesine sıkılan da bir
kurşunla gazetenin önünde katledildi.
Biliyorsunuz sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti
tarihinde hep böyle pusu kurarak siyasi suikastların çok örnekleri var,
ama ne yazık ki, Türkiye kendi tarihiyle yüzleşip bu suikastları
açığa çıkaramadığı için, bu suikastlar tarihine
Hrant Dink de eklenmiş oldu.
Şimdi, Hrant Dink cinayeti göstere göstere işlenen ve
önlenemeyen bir cinayettir. Davanın aydınlatılması,
sağlıklı bir yargılamanın yapılması,
azmettiricilerin bulunması çabaları binbir türlü engelle
karşılaşmıştır. Daha dün yine çıkan
haberlerde, hemen Hrant Dinkin öldürülmesinin ardından sabit telefonla
jandarmayı arayan bir kişi, cinayeti O.S.nin işlediğini
ihbar edip babasının adını ve işyerini bildiriyor.
Ancak, bu konuşmanın tutanağında dokuz gün
sonrasının tarihi yer alıyor. İhbarcıyı da ne
yazık ki, ne soran ne de arayan oluyor.
19/1/2007 tarihinde çalıştığı gazete
binasının önünde silahlı saldırıya uğrayarak
hayatını yitiren Hrant Dinkin katillerinin
yargılandığı davada hâlen 8i tutuklu, 11i tutuksuz olmak
üzere toplam 19 kişi yargılanmaktadır. Davanın ilk
duruşması 2/7/2007 tarihinde ve ikinci duruşması ise
01/10/2007 tarihinde yapılmıştır. Üçüncü duruşması
ise 11 Şubat 2008 tarihinde yapılacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Birdal, konuşmanızı
tamamlar mısınız lütfen efendim.
AKIN BİRDAL (Devamla)- Peki.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aslında
bu davanın, sabıkalı olan 301inci maddesine de
değinecektim. Ne yazık ki, iktidar adına sayın sözcü 301in
kimsenin derdinde olmadığını söylüyor, umurunda
olmadığını söylüyor. 301inci madde bizim umurumuzda. (DTP
sıralarından alkışlar) Çünkü, 301inci madde
ırkçı bir maddedir, ayrımcı bir maddedir ve Türkiyede
barış içinde bir arada yaşamayı sürekli provoke eden bir
maddedir. Uluslararası hukuka aykırıdır, düşünce ve
ifade özgürlüğüne aykırıdır.
Şimdi, sayın milletvekilleri, Hrantın
arkadaşlarının bir çağrısı var. Bu
çağrıyı, yarım dakika geçebilirse, Sayın
Başkanın da toleransına, hoşgörüsüne
sığınarak size ve de Türkiye kamuoyuna duyurmak istiyorum:
Dostumuz, canımız, hakikat anlatıcımız
Sevgili Hrantımızdan ayrılalı tam bir yıl oldu. Koca
bir yıl Hrantın gidişiyle hayatımızdan eksilen
renklerin yasını tutmakla geçti. Bizler, bu ülkenin
yurttaşları olarak, güvercin tedirginliğinde, gerçek failleri
bulunmamış suikastlarla bir arada yaşamaya alışmak
istemiyoruz. Bu akıl almaz cinayetten nefret üretmeyen onurlu
kalabalıklar olarak, bebeklerden katil yaratan karanlığa
ışık düşürmek için
diyerek ayın 19unda saat
15.00te Agos gazetesinin önüne çağrılıyor halkımız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Birdal.
AKIN BİRDAL (Devamla) - Orada buluşmak dileğiyle,
belki Hrant için de bir özür ümidiyle
Hepinize saygılar sunuyorum. (DTP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Birdal.
Sayın İçişleri Bakanı Beşir Atalay Bey
cevap verecekler.
Buyurun Sayın Bakanım.
Süreniz yirmi dakika Sayın Bakan.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY
(Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Diyarbakır Milletvekili Sayın Akın Birdalın, Hrant Dink
cinayetiyle ilgili konuşması üzerine söz almış bulunuyorum,
bu vesileyle kısa bir açıklama yapacağım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gazeteci
Yazar Hrant Dink, yaklaşık bir yıl önce, 19 Ocak 2007 günü,
İstanbulda menfur bir saldırı sonucu hayatını
kaybetmiştir. Bu olay, gerçekleştirildiği günden beri, millet
olarak hepimizi derinden üzmüş, kamuoyunda da üzerinde en çok konuşulan
konulardan biri olmuştur. Hem hepimiz ve Hükûmet olarak biz hem kamuoyumuz
zaten gerekli tepkiyi de göstermiştir, büyük bir tepki göstermiştir.
Bu saldırının, ülkemizin huzur ve istikrarını hedef
alan hain bir saldırı olduğunda kuşku yoktur. Bu
saldırı, hiçbir şekilde kabul edilemez ve mazur görülemez. Bu
saldırı, ülkemizin sürekli iyiye giden imajını da olumsuz
yönde, uluslararası alanda etkilemiştir. Bu saldırıyı
yapanlar ya da yaptıranlar, ülkemizin, başta Avrupa Birliği
olmak üzere, dünyaya yaptığı açılımdan rahatsız
olan, bunu engellemeye çalışan, toplumsal barışı
bozmak isteyen hastalıklı kafalardır. Bizim için bundan daha
önemlisi ve üzücü tarafı, bir vatandaşımızın yaşam
hakkının elinden alınması, onu, ailesinden ve
sevdiklerinden ayırmış olmasıdır. Dini, dili, siyasi
görüşü, felsefi anlayışı ne olursa olsun, bir
vatandaşımızın, hatta ülkemizde bulunan herhangi bir
kişinin burnunun kanaması bile, bizi, uykularımızı
kaçıracak kadar rahatsız eder ve etmektedir. Bizim sorumluluk
anlayışımız, insan odaklı, kavrayıcı,
kapsayıcı ve kucaklayıcı bir temele dayanmaktadır.
Millet olarak çok renklilik, çok seslilik bizim her zaman artı
değerimiz olmuştur. Biz, asırlardan beri, bütün düşüncelerin
rahatlıkla ifade edildiği, yaşam bulduğu, hiç kimsenin
inancından dolayı zarar görmediği, aksine,
farklılıkların zenginlik olarak kabul edildiği ve
yaşatıldığı bir medeniyetin içinden geliyoruz. Biz,
dünyada aynı dinin mensuplarının bile birbirini boğazladığı,
ırkçılık anlayışı nedeniyle insanların
topluca yok edilmek istendiği dönemlerde mağdura, mazluma kucak
açmış bir milletin çocuklarıyız. Bize bırakılan
bu mirası da sonuna kadar muhafaza etme konusunda sarsılmaz bir
inanca sahibiz. Bunun için gereken çabayı sonuna kadar gösterdik,
gösteriyoruz ve göstereceğiz. Geçmişten
devraldığımız bu güzel miras, günümüzde tüm demokratik
dünyada, demokrasi, insan hak ve özgürlükleri çerçevesinde ele alınan
evrensel bir değer olarak kabul görmektedir.
Biz, evrensel hukuk ve özgürlük anlayışıyla,
yeniden düzenlenen yaşama ve mülkiyet hakkı, düşünce, ifade,
inanç, teşebbüs ve örgütlenme hakkını tam olarak hayata geçirme
çabamızı sürdürmeye devam ediyoruz, devam edeceğiz. Din, mezhep,
cinsiyet, etnik ayrımcılık konularındaki
tartışmalı uygulamaların temelinde, hak ve özgürlükler konusundaki
yanlış anlayışlar yattığına inanıyoruz.
Demokrasimizi evrensel düzene taşıyacak, insan haklarına dayanan
devlet anlayışının yerleşmesiyle
yaşadığımız sıkıntıların
giderileceğine inanıyoruz. Bizim yönetim politikamızın
temel unsuru, insanımızın korkusuz yaşadığı,
canından ve malından emin olduğu, inancını, hak ve
özgürlüklerini hiçbir endişeye kapılmadan yaşayabildiği bir
ortamın oluşturulmasına dayanmaktadır. Bu yolda çok önemli
mesafeler aldık ve gayretlerimizi devam ettiriyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu ülke,
geçmiş dönemlerde de Dink cinayeti benzeri cinayetler
yaşamıştır. Çok değerli gazeteciler, yazarlar,
akademisyenler sırf fikirleri uğruna hayatlarını
kaybetmişlerdir. Aslında, bu tür hain saldırılarla bir yere
varılmasının, bir amaca ulaşılmasının mümkün
olmadığını hepimiz biliyoruz ve her platformda bunları
ifade ediyoruz. Bu gibi elim hadiselerin bir daha meydana gelmemesini temenni
etmenin yanında, biz, Hükûmet olarak, bu ve benzeri konuları tüm
boyutlarıyla ele alıyor, tahlil ediyor, gerekli tedbirleri
geliştiriyor ve hayata geçiriyoruz. Yılmadan, usanmadan, bu tür
olayların hepsinin üzerine gidiyoruz, en ince detayına kadar analiz
ediyoruz ve yine, gitmeye devam edeceğiz.
Merhum Hrant Dinke yapılan saldırı
sonrasında, gerek Hükûmet olarak ve gerekse İçişleri ve Adalet
Bakanlıkları olarak, hukuk devletine yaraşır tüm iş ve
işlemler yapılmaya çalışılmış ve
yapılmaya devam edilmektedir. Güvenlik güçlerimizce yapılan ciddi
çalışmalar sonucu, failin kimliği yirmi dört saat gibi kısa
bir süre içerisinde tespit edilmiş, olaydan otuz iki saat sonra da olayda
kullandığı silah ile birlikte yakalanarak ilgili adli mercilere
sevk edilmiştir.
Olayın gerçekleştiği tarihten bugüne kadar, konuyla
ilgili olarak gündeme getirilen, adli mercilerce talep edilen tüm hususlar
güvenlik güçlerince ivedi olarak çözümlenmiş ve yargılama sürecine
her türlü katkı sağlanmıştır ve sağlanmaya devam
edilmektedir. Şu ana kadar, konunun yargıya intikal etmemiş
hiçbir boyutu kalmamıştır. Adli mercilere intikal
etmediğine ilişkin endişe duyulan herhangi bir konu varsa,
lütfen, bilen söylesin, gereğini yapmak boynumuzun borcudur ve
yaparız.
Konunun bütün ayrıntılarını
çalıştık, çalışıyoruz. Ben, kendim,
İçişleri Bakanı olarak, bu konuyla ilgili çok özel araştırmalar
yaptırdım. Gazetelerde yer alan veya birilerinin
yazdığı, konuştuğu, bu konuyla ilgili ne varsa
incelettim, inceletiyorum. Olayın bütün boyutlarını mümkün
olabildiğince ortaya çıkarıp bunların yargıya
intikalini de sağladık ve sağlıyoruz ve buna devam ediyoruz
ancak bilindiği üzere, soruşturma evresinin gizliliği, ceza
adaletinin doğruluk, dürüstlük, gerçeğe ulaşma ilkelerine
uyulması için bir zorunluluktur. Ceza hukukunun bu genel prensibi, bizim,
hem Anayasamızda hem Ceza Muhakemesi Kanunumuzda açık şekilde
yer almaktadır. Tüm bu nedenlerle, adli süreç hâlen devam etmekte
olduğundan, bu aşamada daha fazla bilgi verilmesinin uygun
olmayacağını takdir edersiniz ama Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; konunun yargı boyutu, süreci tüm
boyutlarıyla devam ederken, İçişleri Bakanlığı
olarak biz, olayın akabinde konunun idari boyutlarıyla ele
alınması, sorumluluğu ve kusuru bulunan kamu görevlileri varsa
haklarında işlem yapılması, medyada dile getirilen ve
kamuoyuna da yansıyan tüm iddiaların araştırılması
için, mülkiye ve polis başmüfettişleri ile jandarma müfettişi
görevlendirdik. Bütün idari soruşturmalar büyük bir titizlik içerisinde
yürütülmüş, müfettiş raporlarının bir kısmı
ilgili yargı mercilerine sevk edilmiş, bir kısmı için de
gerekli disiplin işlemi yapılmak üzere ilgili idari birimlere
gönderilmiştir. Bu çerçevede, bazı kamu görevlileri hakkında
görevden alma, görev yeri değişikliği, disiplin cezası gibi
idari işlemler tesis edilmiş, ilgili yargı mercilerine sevk
edilen kamu görevlileri de olmuştur. Sözü edilen, ismi geçen bütün kamu
görevlileri yargı dosyasına dâhil edilmiştir. Hiçbir
karanlık nokta kalmayacak şekilde, önemli ya da önemsiz
ayrımı yapılmaksızın ortaya atılan tüm iddialar
için müfettiş görevlendirmesi yapılmıştır. Konuyla
ilgili yeni ipuçlarının bulunması hâlinde derhâl üzerine
gidileceğinden, gerçeğin ortaya çıkarılması konusunda
kararlılıkla çaba gösterileceğinden emin olabilirsiniz. Polis ve
jandarma teşkilatımız, gerek olayın
aydınlatılması ve gerekse süreç içerisinde olaylarda adı
geçen personeli hakkında gerekli işlemlerin yapılması
konusunda üzerine düşeni yapmıştır ve yapmaya devam
etmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerimin
sonunda, bir kez daha açık yüreklilikle sizlere ifade etmek istiyorum:
Kamu idarelerinin şeffaflık, açıklık, hesap verebilirlik
prensiplerine uygun olarak çalışmasını sağlamak bizim
önceliklerimiz arasındadır. Hükûmet olarak bu, üçüncü hükûmetimiz-
ilk kurulduğumuz günden beri, kamu yönetimindeki şeffaflığa
özel bir önem verdiğimiz bilinmektedir. Kamuda ne olup bittiğinin
vatandaşlarımız tarafından tam olarak bilinmesi bizim
önceliğimizdir. Bu konuda birçok yasal düzenleme yapılmış,
pek çok değişiklik yapılmış, Bilgi Edinme Hakkı
Kanununa kadar pek çok yeni uygulama getirilmiştir ve bizim bu
önceliğimiz olmaya devam etmektedir. Hiçbir konunun karanlıkta
kalmasına asla izin vermiyoruz ve vermeyeceğiz. Bu konuyla ilgili de
şunu burada açıkça huzurunuzda ifade ediyorum: Tabii, Sayın
Dinkin, rahmetli Dinkin ölüm yıl dönümü 19 Ocak, bugünlerde, yine
yorumlar yapılıyor, yazılar yazılıyor, düşünceler
ifade ediliyor, haberler çıkıyor, çıkacak da. Burada da
teşekkür ederiz, Sayın Milletvekilimiz, bu açıklama
fırsatını verdi bize, gündem dışı konuşma
yaptılar. Bu konuda yazanlar, düşünenler, endişelerini ifade
edenler, soru yöneltenler şunu bilsinler: En az kendileri kadar hassasiyet
duyuyoruz, ben de İçişleri Bakanı olarak o hassasiyetlerin
hepsini duyuyorum ve bu konuda ne yapılacaksa yapmaya
çalışıyorum. Bu konuda karanlık hiçbir nokta kalmaması
için çalışıyoruz ve kalmayacak. Zaten, şu anda yargı
bu konuda sağlıklı yürüyor. Başta da ifade ettiğim
gibi, bu konuda hangi husus dile getiriliyorsa -geçmişle ilgili, mevcut
durumla ilgili- hepsinin yargıya yansıyan boyutu vardır. Türkiye
Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşayan herkes bizim için
birinci sınıf insandır. Can ve mal güvenliğinin
sağlanması her şeyden önemlidir, bizim namusumuzdur.
Türkiye, herkesin huzur içerisinde, güvenli
yaşayabileceği bir ülkedir ve böyle olmaya da devam edecektir.
Alınan tüm tedbirlere rağmen meydana gelen üzücü olayların
üzerine Hükûmet olarak kararlılıkla gitmekteyiz ve olayları tüm
yönleriyle kısa sürede aydınlatmaktayız. Bunların birçok
örneğini de kamuoyumuz görüyor, sizler görüyorsunuz. Faillerin suç
unsurlarıyla birlikte en kısa sürede yakalanarak adli mercilere sevk
edilmesi Hükûmetimizin kararlılığının bir
göstergesidir.
Ben, bu vesileyle, menfur saldırıda hayatını
kaybeden değerli gazeteci Hrant Dinki tekrar saygıyla anıyorum,
yakınlarına sabır ve metanet diliyorum.
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bakan.
Gündem dışı üçüncü söz, muharrem ayıyla ilgili
söz isteyen Ankara Milletvekili Nazmi Haluk Özdalgaya aittir.
Buyurun Sayın Özdalga. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
3.- Ankara Milletvekili Haluk
Özdalganın, muharrem ayına ilişkin gündem dışı
konuşması
HALUK ÖZDALGA (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi en samimi duygularımla selamlıyorum.
İçinde bulunduğumuz muharrem ayının hayırlı
olmasını, Alevi yurttaşlarımızın muharrem orucu,
matem orucu ibadetlerini gönül hoşluğu ve huzur içinde idrak
etmelerini diliyorum.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Ne kadar
seviyormuşsunuz ya!
HALUK ÖZDALGA (Devamla) Geçtiğimiz cuma akşamı
Başbakanımız Sayın Tayyip Erdoğanın muharrem
orucunun açılması vesilesiyle davet edildiği bir akşam
yemeğine katılması kamuoyunun yoğun ilgisini çekti. Bu
yoğun ilginin nedeni, öyle sanıyorum ki, söz konusu akşam
yemeğinin önemli bir sürecin başlangıcına işaret eden
sembolik bir önem taşımasıydı.
Her şeyden önce, bu sürecin ne olduğu konusunda, bu sürecin
nihai olarak varmak istediği hedefin ne olduğu konusunda hepimizin
azami ölçüde bir vukuf içinde, açık seçik bir anlayış içinde
olmasının büyük önem taşıdığını
düşünüyorum. Bu sürecin nihai amacı Alevilik ve Sünnilik
arasında ilahiyat, itikat veya ibadet açısından bir
benzeşme sağlayarak özdeşlik anlamında bir kaynaşma
yaratmak olmamalıdır. Kısaca, aynı hâle gelme temelinde bir
birleşme sağlamak olmamalıdır. Hiç kimse yersiz endişeler
duymamalıdır. Diğer taraftan, hiç kimse tarihsel ve toplumsal
gerçeklerle bağdaşmayan hedefler de gütmemelidir. Bu sürecin nihai
amacı, Alevi ve Sünni yurttaşlarımız arasında daha
yüksek düzeyde karşılıklı bir güven duygusu tesis etmektir.
Çok güçlü ortak değerlerimizin yanında
farklılıklarımızın da bilinmesini ve kabul edilmesini
sağlamak olmalıdır ve nihayet, özgürlük, hoşgörü ve
birbirinin hukukuna saygı çerçevesinde beraber yaşamanın
temellerini güçlendirmek olmalıdır. Esasen, daha iyi ve kabul
edilebilir bir başka seçeneğimiz de yoktur. Bu sürecin hedefleri
konusunda dikkatli olmalıyız çünkü eğer hedefler doğru
seçilmezse, daha büyük hayal kırıklıkları, daha çok
güvensizlik ve daha şiddetli gerginliklerle karşı
karşıya kalabiliriz.
Önümüzde uzun bir süreç bulunmaktadır. Bu süreç zaman
alacaktır. Aşmamız gereken sorunlar çok, yol almamız
gereken mesafe uzundur. On yıllar boyunca birikmiş, kökleri
yüzyıllar ötesine uzanan sorunların ve yapılmış
yanlışların bugünden yarına ortadan
kalkmayacağını bilmeliyiz ama iyi niyet ve kararlılık
içinde doğru hedeflere odaklanarak bütün sıkıntıları
tek tek aşabileceğimize inanmalıyız. O nedenle
sabırlı olmalıyız.
Son olarak, bu süreç boyunca dikkat etmemiz gereken birkaç hususa
da işaret etmek istiyorum. Dinlerin ve mezheplerin içinde ilahiyat
açısından farklı yorumlar veya farklı ibadet biçimleri
bulunabilir. Teolojik ve tarihsel çalışmalar yürüten
araştırmacılar veya konuyla ilgilenmek isteyen herkes bu
farklılıkları tartışabilir, eleştirel bir
yaklaşım içinde değerlendirme, tahlil veya yargılama
yapabilir ama ülkeyi yönetenler, kamu yöneticileri, yurttaşların
kimliğini oluşturan konularda, o arada inanç sistemleri içindeki
farklı yorumlar karşısında ayırt edici ve
yargılayıcı bir tutum içinde olmamalıdır. Esasen böyle
bir ihtiyaç da bulunmamaktadır. Diğer taraftan devletin, tüm
yurttaşlarına inanç ve ibadetleriyle ilgili hizmeti eşitlik ve
hakkaniyet ilkeleri içinde temin etmesi gerekir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Onun için cemevlerine
10 trilyon yardımı reddettiniz!
BAŞKAN Konuşmanızı tamamlar
mısınız Sayın Özdalga.
HALUK ÖZDALGA (Devamla) Teşekkür ederim.
Bu ilkeler, hizmetin her zaman aynı biçim ve yapılar
içinde sunulması anlamına da gelmez. Önemli olan, hizmetten
yararlanmak isteyen her kesime adalet ve hakkaniyet duygularını
zedelemeyecek bir şekilde hizmetin temin edilmesidir.
Bir başka önemli husus, ortak tarihimizin açık
yüreklilikle konuşulması ve tartışılmasıdır.
Geçmişin, konumuz itibarıyla özellikle 16ncı yüzyıldan
itibaren yaşadığımız ortak tarihin ön
yargısız ve sağduyulu bir şekilde konuşulup
olabildiğince açığa kavuşturulması, önümüzde duran
sorunları aşmamızda, öyle inanıyorum ki, büyük katkı
sağlayacaktır.
Sözlerimin sonunda, Başbakanımız Sayın
Erdoğanın katıldığı muharrem orucunu açma
yemeğinin toplumsal dayanışmayı, hoşgörüyü ve
demokrasiyi daha güçlü kılacak bir sürecin başlangıcı ve o
doğrultuda atılan bir ilk adım olarak görülmesi gerektiğini
vurgulamak istiyorum.
Hepinize saygılarımı sunuyorum, teşekkürler
ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özdalga.
Değerli milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının iki tezkeresi vardır, ayrı
ayrı okutup bilgilerinize sunacağım:
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI
A) TEZKERELER
1.- Avrupa Konseyi Parlamenter
Meclisi Başkanı René van der Linden ve beraberindeki heye-tin,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının konuğu
olarak ülkemizi ziyaret etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/266)
10
Ocak 2008
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık
Divanının 03 Ocak 2008 tarih ve 13 sayılı Kararı ile,
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Başkanı René van der Linden ve
beraberindeki heyetin 13-16 Ocak 2008 tarihleri arasında Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının konuğu olarak ülkemizi
ziyaret etmesi uygun bulunmuştur.
Söz konusu heyetin ülkemizi ziyareti, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında
3620 sayılı Kanunun 7nci maddesi gereğince Genel Kurulun
bilgilerine sunulur.
Şükran
Güldal Mumcu
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Vekili
2.- Macaristan Ulusal Meclisi
Başkanı Katalin Szılı ve beraberindeki parlamento heyetinin
ülkemize ziyaret etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin
Başkanlık teskeresi (3/265)
10
Ocak 2008
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlık
Divanının 03 Ocak 2008 tarih ve 13 sayılı Kararı ile
Macaristan Ulusal Meclisi Başkanı Katalin Szılı ve
beraberindeki parlamento heyetinin ülkemizi ziyaret etmesi uygun
bulunmuştur.
Söz konusu heyetin ülkemizi ziyareti, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında
3620 sayılı Kanunun 7. Maddesi gereğince Genel Kurulun
bilgilerine sunulur.
Şükran
Güldal Mumcu
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Vekili
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Sözlü soru önergesinin geri alınmasına dair tezkereler
vardır, okutuyorum:
B) ÖNERGELER
1.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın (6/296) esas numaralı sözlü sorusunu geri aldığına
ilişkin önergesi (4/13)
11.01.2008
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Gündemin sözlü sorular kısmının 111 inci
sırasında yer alan (6/296) esas numaralı sözlü soru önergemi
geri alıyorum.
Gereğini saygılarımla arz ederim.
Alim
Işık
Kütahya
BAŞKAN Diğer tezkereyi okutuyorum:
2.- Tokat Milletvekili Reşat
Doğrunun (6/256) esas numaralı sözlü sorusunu geri
aldığına ilişkin önergesi (4/14)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Gündemin Sözlü Sorular kısmının 77.
sırasındaki (6/256) esas numaralı sözlü soru önergemi geri
alıyorum.
Bilgilerinizi ve gereğini arz ederim.
Reşat
Doğru
Tokat
BAŞKAN Sözlü soru önergeleri geri verilmiştir.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin üç önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
C) MECLİS ARAŞTIRMASI
ÖNERGELERİ
1.- Adana Milletvekili Hulusi
Güvel ve 25 milletvekilinin, pamuk üretimindeki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/92)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Başta dokuma ve hazır giyim olmak üzere, birçok sanayi
kolunun hammaddesi olarak stratejik önemi olan, nihai sanayi ürünü olarak
ihracatımızda, hammadde olarak ithalatımızda büyük yer
tutan pamuğun üretim ve pazarlama sürecinde ciddi sorunlar
yaşanmaktadır.
İç talebimizi karşılamakta yetersiz kalan pamuk
üretimi ve buna bağlı olarak pamuk üretim alanları ve
verimliliğinin artırılması gerekliliğiyle
karşı karşıya olan ülkemizde tutarlı ve uzun vadeli
bir ulusal politika ve planlama ihtiyacı vardır.
Bu nedenle, pamuk üretimi ile ilgili sorunların ve
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci İç Tüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz
ederiz. 02/01/2008
1) Hulusi Güvel (Adana)
2) Tekin Bingöl (Ankara)
3) Bayram Ali Meral (İstanbul)
4) Durdu Özbolat (Kahramanmaraş)
5) Engin Altay (Sinop)
6) Abdülaziz Yazar (Hatay)
7) Erol Tınastepe (Erzincan)
8) Ahmet Ersin (İzmir)
9) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
10) Tacidar Seyhan (Adana)
11) Orhan Ziya Diren (Tokat)
12) Faruk Öztrak (Tekirdağ)
13) Şevket Köse (Adıyaman)
14) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
15) Vahap Seçer (Mersin)
16) İsa Gök (Mersin)
17) Şahin Mengü (Manisa)
18) Sacid Yıldız (İstanbul)
19) Muharrem İnce (Yalova)
20) Ali Rıza Ertemür (Denizli)
21) Turgut Dibek (Kırklareli)
22) Tansel Barış (Kırklareli)
23) Derviş Günday (Çorum)
24) Atilla Kart (Konya)
25) Fatma Nur Serter (İstanbul)
26) Necla Arat (İstanbul)
Gerekçe:
Ülkemiz Dünya pamuk üretiminde 7, tüketiminde 4 ve ithalatında
da 2nci sırada yer almaktadır. Bu sıralamalar dünya pamuk
sektöründe Türkiyenin önemli bir aktör olduğunun altını
çizmektedir.
Türkiyede pamuk üretim politikaları çoklukla Dünya Ticaret
Örgütü Tarım Antlaşması ile AB Ortak Tarım
Politikaları yükümlülükleri çerçevesinde şekillenmektedir. Bu iki
anlaşma ile pazar fiyatı destekleri, yani ihracat teşvikleri ve
koruma duvarlarının kapsamı daraltılmıştır.
Söz konusu anlaşmalar ile girdi destekleri ve ayrıcalıklı
kredi uygulaması sistemi ortadan kaldırılmıştır.
Girdi desteklerinin sona erdirilmesi, primlerin yetersiz kalması, üretimde
verimliliğin sağlanamaması ve alternatif tarım ürünlerinin
daha cazip olması üreticiyi pamuk ekiminden uzaklaştırmıştır.
Avrupa Birliği ile yapılmış olan Gümrük
Birliği Anlaşması kapsamında sanayi ürünü olarak işlem
gören pamuk, AB ile Türkiye arasında serbest dolaşıma sahiptir.
Ancak, Türk üreticisi ABnin uyguladığı sübvansiyonlardan
yararlanamamaktadır. Bu durum Türkiye aleyhine haksız rekabet
ortamı yaratmaktadır. Türkiye pamuk üretiminin ve
dolayısıyla tekstil sektörünün rekabet gücünü olumsuz etkileyen bu
durum, tekstil başta olmak üzere, yem ve bitkisel yağ sektörünü de
dışa bağımlı hale getirmektedir.
1987 yılına kadar pamuk ihraç eden ülke konumunda olan
ülkemiz günümüzde milyar dolarlar ödeyerek yılda 800.000 ton pamuk ithal
etmek zorunda kalmaktadır. Ülkemizin pamuk ithalatında dünyada ikinci
sırada yer aldığı ve yüksek miktarda döviz
harcadığı dikkate alınırsa, ihracatımızda
lokomotif bir rol oynayan tekstil ve hazır giyim sektörünün yeniden
küresel pazarlarla rekabet gücüne kavuşması için pamuk üretim
alanlarının artırılması ve mevcut alanlarda üretimin
artırılması kaçınılmaz hale gelmiştir.
Pamuk üretim sürecinde gübreleme ve sulama konusunda bilinçsiz ve
yanlış uygulamalar nedeniyle toprağın fiziksel ve kimyasal
dengesi bozulmaktadır. Dengeli ve sağlıklı bir gübreleme ve
sulamanın yapılabilmesi için toprak analizlerinin yapılması
gerekmektedir. Bu analizlerin yapılabilmesi için gerekli laboratuvarlar
bölgelerde sayı ve nitelik olarak yeterli hale getirilmelidir. Bu
bilgilerin üreticilerimize ulaştırılması için yaygın
bir eğitim ve yayın çalışması yapılması
gerekmektedir. Sertifikalı tohumlukların üretim ve
dağıtımı konusunda da ciddi sorunlar bulunmaktadır.
Geçtiğimiz yıl kuraklık ve küresel ısınma
nedeniyle birim alandan elde edilen düşük verimin yanında üretim
maliyetlerinin de artması pamuk üreticilerimizi zor durumda
bırakmıştır. Üreticilerimiz hasat ettiği pamuğu
üretim maliyetinin altında satmak zorunda kalmıştır.
2007 yılı ekim ayında İzmirde
gerçekleştirilen Uluslararası Pamuk İstişare Konseyi (ICAC)
66. Genel Kurul Toplantısında ICAC Sekretaryasının
açıkladığı Pamukta Üretim ve Tüketim Tahminleri Raporuna
göre 2007-2008 sezonunda dünya pamuk üretimi yüzde 2 azalacak, tüketimi ise
yüzde 3 artacaktır. Rapor Türkiyede de üretimin
azalacağını öngörmektedir. Bu öngörünün gerçekleşmesi
durumunda, pamuk fiyatları dolayısıyla ödediğimiz döviz
miktarı yükselecek ve dışa
bağımlılığımızı artacaktır.
Pamuk sektörünün sağladığı katma değer,
istihdam ve benzeri özellikleri nedeniyle vazgeçilmez bir sektör olduğu
gerçeğinden yola çıkılırsa, savunma sanayi dahil elli
çeşit sanayi kolunun hammaddesi olan pamuk üretimi konusunda ulusal bir
strateji izlenmesinin kaçınılmaz olduğu gözler önüne serilir.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle, ülkemiz için stratejik
öneme sahip pamuk üretimi ile ilgili sorunların ve alınacak
tedbirlerin Yüce Meclisimizce tespiti amacıyla bir Meclis
Araştırması açılmasının yerinde olacağı
kanısını taşımaktayız.
2.- Edirne Milletvekili Necdet
Budak ve 45 milletvekilinin, balıkçılık sektörünün
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/93)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Üç tarafı denizlerle çevrili olan ülkemiz bir deniz
ülkesidir. Ülkemiz
Dünyada Japonya ve Amerika başta olmak üzere İngiltere,
İsveç, Norveç, Danimarka, Almanya ve İtalya
balıkçılığa çok önem vermekte, kurdukları modern
filolarla bol miktarda balık avlamakta ve ekonomilerine önemli girdiler
sağlamaktadırlar. Ülkemizde ise amatör ve kıyı
balıkçılığı yapılmaktadır. Sadece
kıyı balıkçılığının yapılıp
açık deniz balıkçılığının
yapılmaması ülkemizin açık denizlere uzak olmasından
kaynaklanmaktadır.
Su ürünleri üretim alanları neredeyse tarım
alanlarına yakın olmasına karşın su ürünleri
sektörünün GSYİHdan aldığı pay binde 43 olurken tarım
sektöründen aldığı pay yüzde 2.34tür. Bu dengesizliğin
gerisinde, ülkemizin ulusal bir balıkçılık politikası ve
planlamasından yoksun olması sonucu bilinçsiz avcılık,
kirlenme ve geçmiş hükümetlerin ekolojik değişimi
algılamakta gecikmesi gibi sebepler yatmaktadır.
Türkiyenin Avrupa Birliği müzakere sürecinde AB
balıkçılık mevzuatına uyum konusundaki yükümlülükleri 2003
yılında açıklanan Katılım Ortaklığı
Belgesi ile ortaya konmuştur. Bu bağlamda, kısa vadede
balıkçılık yönetimi, kontrol, pazarlama ve yapısal uyuma
ilişkin Türkiye mevzuatının, AB mevzuatına
uyumlaştırılması öncelik olarak ele
alınmıştır. Orta vadede ise balıkçılık
yönetiminin kurumsal kapasitesinin yeniden organize edilmesi ve
güçlendirilmesi; balıkçılık yönetimi, kontrol, pazarlama ve
yapısal uyum çalışmalarının AB mevzuatına
uyumlaştırılması; AB mevzuatı ile uyumlu bir
bilgisayarlı balıkçı tekne kayıt sistemi
hedeflenmiştir.
Söz konusu proje kapsamında, yasal ve yapısal
politikalar, koruma, kontrol ve kaynak yönetimi, pazar organizasyonu ve su
ürünleri bilgi sistemi konularında gerekli düzenlemeler
yapılacaktır. Bu projenin işlerlik kazanması
açısından Tarım ve Köy İşleri
Bakanlığımız bünyesinde Su Ürünleri Genel
Müdürlüğünün veya benzeri müstakil bir yapının kurulması
ve bu sayede ülkemizdeki balıkçılığın daha kurumsal
bir kimliğe kavuşması sağlanacaktır.
Öte yandan balık yetiştiriciliği diğer havyan
türleri yetiştiriciliğinde elde edilen ürün açısından
mukayese edildiğinde oldukça kârlı bir işletme şeklidir.
Örneğin
İnsan için ihtiva ettiği proteinler, endüstriye hammadde
sağlamasının yanı sıra yaklaşık 250.000
aile, geçimini balıkçılık faaliyetlerinden
sağlamaktadır. Ayrıca, bu rakamlara, su ürünleri sektörünün yan
sanayi ve pazarlama kanallarında çalışan nüfus dahil
edildiğinde, balıkçılık sektörünün sorunları
çözümlendiğinde kıyı illerimiz ve dolayısıyla ülkemiz
için önemli bir istihdam yaratma potansiyeli ortaya çıkacaktır. Tüm
bu gelişmeler göz önünde bulundurulduğunda, ülkemiz
balıkçılığının sorunları ve çözüm
yollarının belirlenmesi için Anayasanın 98. maddesi ve TBMM
İçtüzüğünün 104 ve 105. maddeleri gereğince meclis
araştırması açılmasını arz ederim.
1) Necdet Budak (Edirne)
2) Mehmet Daniş (Çanakkale)
3) Müjdat Kuşku (Çanakkale)
4) İbrahim Yiğit (İstanbul)
5) A. Edip Uğur (Balıkesir)
6) Azize Sibel Gönül (Kocaeli)
7) Recep Koral (İstanbul)
8) Ömer İnan (Mersin)
9) Necip Taylan (Tekirdağ)
10) Safiye Seymenoğlu (Trabzon)
11) Abdurrahman Arıcı (Antalya)
12) Abdurrahman Dodurgalı (Sinop)
13) Mehmet Cemal Öztaylan (Balıkesir)
14) Fatih Öztürk (Samsun)
15) Ahmet Yeni (Samsun)
16) Ayhan Sefer Üstün (Sakarya)
17) Orhan Karasayar (Hatay)
18) Tuğrul Yemişci (İzmir)
19) Taha Aksoy (İzmir)
20) Enver Yılmaz (Ordu)
21) Mehmet Tekelioğlu (İzmir)
22) Tevfik Ziyaeddin Akbulut (Tekirdağ)
23) Asım Aykan (Trabzon)
24) Kemalettin Göktaş (Trabzon)
25) Abdullah Çetinkaya (Konya)
26) Orhan Erdem (Konya)
27) Muzaffer Gülyurt (Erzurum)
28) Rıtvan Köybaşı (Nevşehir)
29) Ahmet Erdal Feralan (Nevşehir)
30) Hasan Angı (Konya)
31) Halide İncekara (İstanbul)
32) Osman Gazi Yağmurdereli (İstanbul)
33) Celal Erbay (Düzce)
34) Mehmet Sarı (Gaziantep)
35) Halil Mazıcıoğlu (Gaziantep)
36) Mehmet Erdoğan (Gaziantep)
37) Mehmet Çerçi (Manisa)
38) Metin Kaşıkoğlu (Düzce)
39) Harun Tüfekci (Konya)
40) Ahmet İnal (Batman)
41) Ayşe Nur Bahçekapılı (İstanbul)
42) Zeynep Dağı (Ankara)
43) Fatma Salman Kotan (Ağrı)
44) Hamza Yerlikaya (Sivas)
45) Kemalettin Aydın (Gümüşhane)
46) Ertekin Çolak (Artvin)
3.- Bursa Milletvekili İsmet
Büyükataman ve 32 milletvekilinin, millî eğitimdeki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/94)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Gerekçesini ekte sunduğumuz, ülkemiz Millî Eğitiminde
görev yapan öğretmenlerimizin ekonomik ve sosyal sorunlarının
iyileştirilmesi, okullarımızın fiziki
sorunlarının çözülmesi, yaşanan güvenlik sorunlarının
tespit edilerek, yapılacak yasal düzenlemeler dahil olmak üzere,
alınacak önlemlerin belirlenmesi için Anayasanın 98inci İç
Tüzüğün 104 ve 105inci maddeleri gereğince Meclis
araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) İsmet Büyükataman (Bursa)
2) Atila Kaya (İstanbul)
3) Mümin İnan (Niğde)
4) Kamil Erdal Sipahi (İzmir)
5) Osman Çakır (Samsun)
6) Kürşat Atılgan (Adana)
7) Mehmet Serdaroğlu (Kastamonu)
8) Cumali Durmuş (Kocaeli)
9) Yılmaz Tankut (Adana)
10) Cemaleddin Uslu (Edirne)
11) Alim Işık (Kütahya)
12) Necati Özensoy (Bursa)
13) Hasan Çalış (Karaman)
14) Recep Taner (Aydın)
15) Yıldırım Tuğrul Türkeş (Ankara)
16) Hasan Özdemir (Gaziantep)
17) Münir Kutluata (Sakarya)
18) Ahmet Kenan Tanrıkulu (İzmir)
19) Nevzat Korkmaz (Isparta)
20) Hüseyin Yıldız (Antalya)
21) Süleyman Latif Yunusoğlu (Trabzon)
22) Ahmet Duran Bulut (Balıkesir)
23) Akif Akkuş (Mersin)
24) Mustafa Enöz (Manisa)
25) Beytullah Asil (Eskişehir)
26) Kemalettin Nalcı (Tekirdağ)
27) Metin Çobanoğlu (Kırşehir)
28) Osman Ertuğrul (Aksaray)
29) Mehmet Akif Paksoy (Kahramanmaraş)
30) Ahmet Bukan (Çankırı)
31) Hamza Hamit Homriş (Bursa)
32) Kadir Ural (Mersin)
33) Ümit Şafak (İstanbul)
Gerekçe:
Sağlıklı bir toplum; bedensel, ruhsal, sosyal
yönden sağlıklı bireylerden oluşur. Bireylerin tüm
yönleriyle sağlıklı olabilmesi ise, çocukların çok yönlü
gelişimine ve eğitimine önem vermekle mümkündür.
Yatırımların en etkilisi çocuklar için yapılan
yatırımdır.
Çünkü her yönden sağlıklı yetişmiş bir
çocuk, gelecekte çalışkan, üretici, çok yönlü düşünebilen,
bilimsel problem çözme gücü yüksek, etkili iletişim kurabilen, kendisi ve
çevresiyle barış içinde yaşayabilen, kendisini
yetiştirmiş, hak ve sorumluluklarını bilen nitelikli bir
vatandaş olacaktır.
Sağlıklı yetişmiş bir çocuk değer
yaratmaya adaydır. Toplumun gelişebilmesi, sağlıklı
bireylerden oluşması ile mümkündür. Sağlıksız ve
nitelikli eğitimden yoksun çocuk ise, toplumun mutsuzluk
kaynağıdır ve toplumların gelişmesini önleyecek en
önemli faktördür.
Ülkemizde uzun vadeli eğitim politikaları
bulunmamaktadır. Bu yüzden eğitim sistemimiz belli bir düzeye
oturtulamamakta eğitimde ciddi sorunlar devam etmektedir.
Öğretmenlerimizin ekonomik ve sosyal
sıkıntıları yanında okullarımızdaki fiziki
şartların yetersizliği eğitim sistemimizi olumsuz yönde
etkilemektedir.
İlköğretim okullarının yüzde 70i, normal
liselerin yüzde 68i ikili öğretim yapmaktadır.
Okullarımızın yüzde 74ü ödenek sıkıntısı
içerisinde olup, velilerden toplanan harçlar ve katkı payları ile
hizmet vermeye çalışmaktadırlar.
Okullarımızın çoğunda öğretmen
açığı bulunmasına rağmen, çok sayıda
öğretmen adayımızın da işsiz olduğu
bilinmektedir. Bu durum atama bekleyen öğretmenlerimiz arasında son
derece huzursuzluk yaratmakta öğretmenlik mesleğinin geleceği
açısından ciddi sorunlar meydana getirmektedir.
Öğretmenlerimizin kadrolu, sözleşmeli ayrımına
tabi tutulmaları, aynı göreve farklı ücret ödenmesi
eğitimde verimliliği ve çalışma
barışını olumsuz etkilemektedir.
Milli Eğitim Politikamız AKP iktidarları döneminde
sistem değişikliği bahanesi ile sürekli
değiştirilmiş, istikrarlı bir eğitim politikası
izlenememiştir. Yine AKP iktidarları döneminde Milli Eğitim
Bakanlığında siyasi hırsla kadrolaşmaya
gidilmiştir.
ABye girmeye çalıştığımız bu
günlerde gelişen ve değişen günümüz dünyasının
şartlarına uygun, sağlıklı ve nitelikli nesillerin
yetiştirilmesi için eğitim sistemimizde bulunan eksikliklerin mutlaka
giderilmesi gerekmektedir.
Yukarıda açıklanan sorunların tespit edilerek bu
sorunların çözümü için alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla
bir Meclis Araştırması açılması gerekmektedir.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki ön
görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
Danışma Kurulunun bir önerisi vardır; okutup,
oylarınıza sunacağım.
VI.- ÖNERİLER
A) DANIŞMA KURULU
ÖNERİLERİ
1.- Gündemdeki sıralama ve
çalışma saatlerinin yeniden düzenlenemesi ile Genel Kurulun 16/1/2008
Çarşamba günkü birleşiminde sözlü soruların
görüşülmemesine, 15/1/2008 Salı günkü birleşiminde ise bir saat
sözlü soruların görüşülmesinden sonra diğer denetim
konularının görüşülmeyerek kanun tasarı ve tekliflerinin
görüşülmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi
Danışma Kurulu Önerisi
No: 21 Tarihi:
15.1.2008
Danışma Kurulunun 15.1.2008 Salı günü (bugün)
yaptığı toplantıda: gündemin Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının 35 inci sırasında yer alan 74 sıra sayılı
Beşinci Dünya Su Forumu Organizasyonu İçin Çerçeve Anlaşma ile
Beşinci Dünya Su Forumu Anlaşma Mektubunun Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının bu
kısmın 6 ncı sırasına alınması ve diğer
kanun tasarı ve tekliflerinin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesi, Genel Kurulun; 16.1.2008 Çarşamba günkü Birleşiminde
sözlü soruların görüşülmemesi, 15.1.2008 Salı günkü
Birleşiminde ise bir saat sözlü soruların görüşülmesinden sonra
diğer denetim konularının görüşülmeyerek kanun tasarı
ve tekliflerinin görüşülmesi, Genel Kurulun; 15.1.2008 Salı günkü
(bugün) Birleşimde 15:00 23:00, 16.1.2008 Çarşamba günkü
Birleşimde 14:00 23:00 ve 17.1.2008 Perşembe günkü Birleşimde
ise 14:00 20:00 saatleri arasında çalışmalarını
sürdürmesinin, Genel Kurulun onayına sunulması uygun
görülmüştür.
Nevzat
Pakdil
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı V.
Nihat Ergün Kemal
Anadol
Adalet ve Kalkınma
Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi
Grubu
Başkanvekili Grubu
Başkanvekili
Mehmet
Şandır Fatma
Kurtulan
Milliyetçi Hareket Partisi
Demokratik
Toplum Partisi
Grubu Başkanvekili
Grubu
Başkanvekili
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, söz istiyorum
efendim, Danışma Kurulu önerisi üzerinde.
BAŞKAN Buyurun.
Aleyhte mi, lehte mi?
KAMER GENÇ (Tunceli) Aleyhte.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Lehte!
KAMER GENÇ (Tunceli) Hangi lehte konuşacağım
kardeşim!
ASIM AYKAN (Trabzon) Bir şey bulamadın mı lehte
konuşacak bu kadar, Mecliste?
BAŞKAN Süreniz on dakika Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; her hafta Danışma
Kurulu bir öneri getiriyor, çalışma süresini uzatıyor.
İç Tüzükümüzün 98inci maddesinde der ki: Her haftada iki
birleşim ve her birleşimde de bir saatten aşağı
olmamak üzere soru sorulur. Bakın, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
görevlerinin başında denetim görevi gelir. Denetim görevi: Bir,
soruyla yerine getirilebilir. İki, Meclis araştırması,
Meclis soruşturması ve genel görüşmeyle dile getirilebilir. Ama
maalesef, burada, Parlamentoda, bu denetim konuları, AKP grubunun 340
milletvekili olması nedeniyle, böyle büyük bir çoğunluk
karşısında denetim konuları dile gelmiyor ve birçok
sorumuza burada yeteri kadar cevap verilmiyor. Bu sorularımız, burada
-birçok suistimaller, keyfî işlemler- kamuoyunun dikkatinden çekiliyor.
Şimdi, Türkiye çok ciddi sıkıntılarla
karşı karşıya. Daha önce de ben bu kürsüde ifade ettim.
Sayın milletvekilleri, bakın, şimdi, AKP Grubu, ciddi bir,
Anayasayı yeniden değiştirme -yeniden yapıyor yani-
Anayasayı yeniden yapıyor. Bakın, eğer Türkiyede bir
hukuk devleti varsa, bu hukuk devletinin hukuk çerçevesi içinde hareket etmesi
lazım. Hukuk devletinde de Parlamentonun da...
Şimdi siz, İç Tüzükü değiştiriyorsunuz
fiilen. Ben, muhalefetteki grup başkan vekillerine de yani, bu konuda
gerçekten soruyorum. Peki, sizin göreviniz, iktidarın her şeyini
desteklemek mi? İç Tüzükü değiştirmek mi? Kardeşim,
İç Tüzükte açık hüküm var. Her hafta iki birleşim ve
birleşimin başında, birer saat soru sorma zorunluluğu var.
Değiştirin o zaman İç Tüzükü. Niye bunu şey ediyorsunuz?
Şimdi, Anayasayı getiriyorsunuz. Yeniden Anayasa yapma
yetkiniz yoktur. Yeniden Anayasa yaptığınız zaman
Anayasayı ihlal edersiniz. Anayasanın 175inci maddesinde,
Parlamentoların Anayasayı yeniden yapma yetkisi yoktur.
İkincisi, Anayasayı yapmayı getirdiğiniz
zaman ne olacak biliyor musunuz sayın milletvekilleri? Türkiyenin
bölünmez bütünlüğünü tartışmaya açacaksınız. Ne
olacak? Türkiyede kaç tane etnisite var? Her birisinin de şeyler
Kaç
tane dil konuşulacak? Anayasanın neresine koyalım? Bunlar,
devamlı Anayasada tartışılacak. Bir iktidar bu kadar
ateşle oynamaz.
Diğer taraftan, Türkiyenin laik sistemini
kaldıracaksınız. Şimdi, Endülüs yolunda Tayyip Erdoğan
diyor ki: Efendim, yani, dinî simge. diyor. Yani türban dinî simgeyse, ben
dinî simgeyi de getiririm. Peki, saygıdeğer milletvekilleri,
Türkiyede bir hukuk sistemi var mı? Anayasanın 138inci maddesi var
mı? 138inci madde ne diyor? Kimse mahkeme kararlarını
değiştiremez, mahkeme kararları yasama, yürütme, herkesi de
bağlar. E, peki, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararı
var. Danıştayın kararı var ve Anayasa Mahkemesinin
kararı var, diyor ki: Bu simge, dinî işaretleri siz kamusal alanda
kullanamazsınız. E, peki, sizin için bu kararlar eğer gerçek
ifade etmiyorsa, bir değeri yoksa o zaman Parlamentonun da bir değeri
yok! Yani, biz, hepimiz Parlamento, Anayasa Mahkemesi yargı yetkimizi,
gücümüzü nereden alıyoruz? Anayasadan alıyoruz. Anayasanın
başka kurumlara verdiği yetkiyi tanımıyorsunuz. Ondan
sonra, getiriyorsunuz Ben kralım. diyorsunuz. Siz, kral
olamazsınız. Parlamentoda olsanız, Parlamentoda
çoğunluğunuz da olsa siz bağlı bir yetki içindesiniz.
Bağlı yetki nedir? Anayasada gösterilen sınırlardır.
Anayasada gösterilen sınırları yok sayarak siz Ben
istediğim işlemi yaparım. diyemezsiniz. Yargının
aldığı kararları ben tanımam. diyemezsiniz.
Sayın milletvekilleri, bakın, bunlar çok önemli
meseleler. Bu söylem, laik Türkiye Cumhuriyeti devletinin ortadan
kaldırılması konusunda en büyük girişim ve
başarıdır. Ben size bunu buradan da söylüyorum. Bu, Türkiyeye
hayır getirmeyecektir.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Su iç de şu
krallığı biraz anlat bize.
KAMER GENÇ (Devamla) - Şimdi, bu memleketin bir cumhuriyet
başsavcısı var. Bakın, bir yerde, bir gazeteci Fetoyla
Apo dediği için hemen savcı gidiyor. Vay, sen Fethullah Efendiye
nasıl Feto dersin! diye hakkında soruşturma açıyor. Ama,
öte tarafta, bu memlekette bu devletin kurucusu olan Atatürkle ilgili
yapılan bunca hakaretler hakkında bir şey söylenmiyor. Hiçbir
savcı da harekete
Yani, belki geçen varsa bizim haberimiz yok. Peki,
bakın, Türkiye bir hukuk devleti ise eğer bir siyasi partinin Genel
Başkanı çıkıyorsa Ben bu Anayasayı yok
sayacağım, bu Anayasanın temellerini
kaldıracağım. diyorsa, ey sayın başsavcı, siz hangi
görevi yapıyorsunuz? Bu Anayasa, Anayasanın kurumları, Türkiye
Cumhuriyetinin kazanımları, bu memleketi kuran Yüce Atatürkün
getirdiği temel ilkeler ortadan kaldırıldığı
zaman sen başsavcı olarak orada oturacak mısın?
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) Atma, atma!
KAMER GENÇ (Devamla) Neden acaba sayın başsavcı,
sen, AKPnin kapatılması konusunda dava açmıyorsun? Yani
Partinin Genel Başkanı Ben laikliği tanımam. diyor, Dinî
simge de olsa ben bunu getiririm. diyor.
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) Sayın Başkan, ne
diyor? Atıyor, atıyor
KAMER GENÇ (Devamla) Değerli milletvekilleri, Türkiye
Cumhuriyeti devleti Anayasasında nitelikleri belirtilmiştir. Siz
hangi kişi olursanız olun, hangi sıfatta olursanız olun, bu
sıfatınız ne olursa olsun, gücünüz ne olursa olsun bu ilkeleri
ortadan kaldıramazsınız. Kaldırmaya teşebbüs
ettiğiniz an burada hukuk işleyecektir. Ha bugün
çoğunluğunuz var, bu çoğunluğunuza güvenerek birtakım
teşebbüslerde de bulunsanız, bu, size de bir hayır
getirmeyecektir. Bakın, memlekette bir sürü işsiz var, aç insan var.
Bakın, bir insan çıkıyor 6 tane evladını öldürüyor.
Efendiler, 6 tane evladını öldürüyor! Bu Türkiye ne duruma geldi?
İnsanlarımız aç, çöp topluyorlar. Efendim, açlıktan ölen
insanlarımız var kış günü. Gittiniz, bakın,
geçmişte şey yaptınız İranla, 96da -hani İran
sizin çok dostunuzdu ya- sizin o zamanki bir Genel Başkanınız da
Enerji Bakanıydı, gitti Türkiye Cumhuriyeti devletinin menfaati
yerine İranın menfaatini gözetti ve doğal gaz
anlaşmasını yaptı. Ee, hani bu doğal gaz? Haydi kesti
Şimdi, neden kesti? Sonra, doğal gazın metreküpünü kaça
alıyorsunuz? Bunlar ortada yok. Ondan sonra biz zannediyorduk ki,
Türkiyede İslamcı bir zihniyeti güden insanların iktidarda
bulunduğu bir zamanda, bu İslam ülkeleri de hiç olmazsa Türkiyeye
biraz müsamaha gösterirler. Bilakis
MUSTAFA CUMUR (Trabzon) Sayın Başkan, ne diyor?
KAMER GENÇ (Devamla) Bilakis, Türkiye Cumhuriyeti devletinin
gücünü kendi lehine kullanmaya çalışan insanlar var.
MUSTAFA CUMUR (Trabzon) Meclisin çalışmasıyla ne
alakası var?
KAMER GENÇ (Devamla) Bunlar Meclisin çalışmasıyla
ilgili beyefendi. Niye rahatsız oluyorsun? Burada rahatsız
şeyler mi söylüyorum?
MUSTAFA CUMUR (Trabzon) Hangisi Meclisin
çalışmasıyla ilgili?
KAMER GENÇ (Devamla) Doğal gazda sen İrandan neyi
getirdin kardeşim? Bugün en soğuk günde, eksi 15lerde, 16larda
Türkiyede insanları doğal gazsız nasıl
bırakacaksın? Sen Hükûmetsin, anlaşma yapmışsın,
Bu anlaşmanın gereğini, Türkiye Cumhuriyeti devletini gözet.
dediğim zaman niye sizi rahatsız ediyor?
MUSTAFA CUMUR (Trabzon) Ne alakası var?
KAMER GENÇ (Devamla) Hani İran Cumhurbaşkanı
sizin dostunuzdu?
BAŞKAN Sayın Genç
Sayın Genç
KAMER GENÇ (Devamla) Evet, buyurun.
BAŞKAN Lütfen, bakın yine aynı işi
yapıyorsunuz.
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim?
BAŞKAN Yani, aldığınız sözle şimdi
konuştuğunuz şey bir mi?
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, çok birbirine uyuyor.
BAŞKAN Danışma Kurulu önerisi üzerinde söz
aldınız.
KAMER GENÇ (Devamla) Hayır, bakın
Sayın
Başkan, Danışma Kurulu Meclisin çalışmasını
düzenliyor.
BAŞKAN Tamam da doğal gazla ne alakası var
şimdi bunun?
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, alakası var, çünkü bütün bu
sahaları kapsıyor.
BAŞKAN Devam edin, lütfen devam edin.
KAMER GENÇ (Devamla) Ben diyorum ki: Yani, işsizliği
eğer kapsamıyorsa, Anayasayı kapsamıyorsa o sizin
takdiriniz. Onun için, sayın milletvekilleri, Meclisin burada denetim
hakkını kaldırdıktan sonra bu Meclisin bir fonksiyonu da
kalmaz. Görüyorsunuz, Bakanlar Kurulunuz gelmiyor.
Bakın, şimdi, yurt dışına bu kadar
seyahatler yapılıyor. Abdullah Gül Cumhurbaşkanı
seçildiğinden bugüne kadar kaç defa yurt dışına
gitmiştir?
MEHMET NİL HIDIR (Muğla) Her zaman bunu
yapıyorsun. Şimdi bakın, 4 tane bakanımız var.
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, 4 tane bakan var ne olmuş? 24
tane bakan
Şimdi araştırsanız,
bakanlarınızın çoğu yurt dışında.
KEMALETTİN GÖKTAŞ (Trabzon) Kıskanma!
Kıskanma!
KAMER GENÇ (Devamla) - Bakın sayın milletvekilleri, yurt
dışında
Bu memleket 436 milyar dolar iç ve dış borcu
olan bir devlet. Bu devletin bakanları gidip de her gün
dışarılarda gezemez. Cumhurbaşkanları,
başbakanları keyfine estiği zaman uçaklara yandaşları,
gazetecileri toplayıp da gidip gezemez. Bu memlekette çok ciddi
sıkıntılar var. Bir zamanlar bu memleket 70 sente muhtaçtı.
Şimdi, o 70 sentin altına da muhtaç durumda. Yani, şimdi, siz,
eğer yabancı devletler paralarını Türkiye'den çekseler, o
zaman neyle, hangi parayla ödeyeceksiniz? Gelip de en kıymetli
varlıklarınıza el koyacaklar. Devletin en kıymetli
varlıklarını sattınız, yok pahasına
sattınız. Ondan sonra onları, o kıymetli
varlıkları şimdi geri almanız mümkün mü?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Konuşmanızı tamamlar
mısınız Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi, değerli milletvekilleri,
Meclisin çalışması 23.00e kadar çok uzun bir dönem. Bakın,
burada yasa yapıyoruz. Getirilen yasalarda, bakanlar sırasında
oturan bakanlarınız, komisyon sırasında oturan komisyon
başkanlarınız, milletvekillerinin sorduğu sorulara cevap
veremiyorlar, kanunları doğru dürüst incelemiyorlar, bu
kanunların Türkiye Cumhuriyetine, vatandaşlarına ne getirip ne
götürdüğünü bilmiyorlar. İşiniz gücünüz devleti zayıflatan
müesseseler yaratmak. Naylon faturaya ağır ceza diyoruz, naylon
faturanın cezasını kısıyorsunuz, vergi
kaçakçılığında ağır cezaları getirip
indiriyorsunuz, hangi zihniyete ve kime hizmet ediyorsunuz?
Bir devlet, eğer vergi almazsa, sayın milletvekilleri,
bu devlet hangi kaynaklarla beslenecek? Vergi
kaçakçılığını 3 katından 1 katına
indirdiniz, bunu gerektiren ne acaba? Yani bunu bir katına indirmeyi
gerektiren nedir?
Bu Danışma Kurulu kararının aleyhindeyim.
Lütfen, muhalefet partilerine de sesleniyorum, bir daha da böyle
milletvekillerinin denetim haklarını elinden almayın.
Saygılar sunuyorum efendim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Genç.
HASAN MACİT (İstanbul) Sayın Başkan,
Danışma Kurulu önerisi üzerinde söz istiyorum.
BAŞKAN Aleyhte mi konuşacaksınız?
HASAN MACİT (İstanbul) Evet, aleyhinde
konuşacağım.
BAŞKAN Buyurun.
Sayın Macit, süreniz on dakikadır.
HASAN MACİT (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Demokratik Sol Parti ve şahsım
adına yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Meclisin rutin bir
çalışmasına ne yazık ki seçimlerden bu tarafa geçmedik. Her
hafta bir Danışma Kurulu önerisiyle, mutlaka, çalışma
süreleri yeniden şekillendiriliyor ve daha önceden programı olan
arkadaşlarımız burada bulunamıyorlar. Geçen hafta normal
çalışma süresinin dışına taşan saatlerde, burada,
iktidar partisinden 20-30 milletvekili arkadaşımızın
Meclisi takip ettiğini
Ama biz muhalefet olarak karar yeter
sayısı istemedik. Niçin istemedik? Yasanın
çıkmasını istiyorduk. Biz karar yeter sayısı
istediğimiz zaman, yasaları engelliyor bir konuma giriyoruz.
Değerli arkadaşlar, böyle öneri getiriyorsanız,
burada çoğunluğu sağlayın. Meclisi
çalıştırmada birinci görev iktidar partisine düşer.
İktidar partisi burada 25-30 kişiyle oturacak, muhalefet partileri de
destek olacak ve yasalar geçecek, karar yeter sayısı, toplantı
yeter sayısı istenmeyecek! O zaman, ne güzel! Bundan sonra bu süreler
uzatıldığı zaman, biz karar yeter sayısı
istediğimiz zaman eğer Meclis kapanırsa bunun sorumluluğu
iktidar partisine aittir.
Değerli arkadaşlar, biz, muhalefet olarak
sorumluluğumuz gereği böyle bir yola başvurmuyoruz. Ama bizim
iyi niyetimizi de iktidar partisi suistimal etmesin ve burada yeterli
çoğunluğu bulundursun. Madem çalışma sürelerini
uzatıyorsunuz, o zaman Mecliste de gerekli çoğunluğu
yaratın, gerekli çoğunluğu bulundurun.
Değerli arkadaşlar, Türkiyenin gündeminde çok acil ve
Türkiyenin gündeminde çözülmesi gereken başka konular da var. Lütfen, bu
konulara yeterince Mecliste çalışma olanağı
sağlayalım, zaman sağlayalım ve bunların üzerinde tartışalım.
Biz Türkiyenin, Türk halkının gündeminin dışındaki
konularla
Mutlaka bu getirilen yasalar Türkiyenin gündemini ilgilendirir ama
esas önemli konular, önemli gündem konuları atlanıyor.
Değerli arkadaşlar, terörle mücadele sürdürülüyor. Peki,
yürütmenin lütfedip de burada muhalefet milletvekillerine terörle mücadele
konusunda bilgi verdiği var mı? Mecliste terörle ilgili bir gündem
alarak burada terörü tartıştık mı?
Değerli arkadaşlar, terör sadece güvenlik birimlerinin
mücadelesiyle yok edilemez. Yürütmenin de terörle mücadelede güvenlik
birimlerine, silahlı kuvvetlerine destek olması gerekir.
Geçen gün bir soru önergesi verdik. Ne yazık ki sayın
bakanlarımız muhalefetten gelen soru önergelerine doğru
yanıt vermiyorlar.
Değerli arkadaşlar, benim mesleğim
öğretmenlik. İnanın, böyle bir soruya, şimdi sizlerle
paylaşacağım bir soruya verilen cevaba ben zayıf not
veririm. Ben geçenlerde Enerji Bakanımıza bir soru sordum. Dedim ki:
2005te, bu Mecliste -başkanı AKPye mensup olan- bir komisyon akaryakıt
kaçakçılığıyla ilgili bir rapor hazırladı ve o
raporun bir bölümünde deniliyor ki: PKK terör örgütü, yılda 250 ila 300
trilyon lira akaryakıt kaçakçılığından gelir elde
ediyor. Bu, Meclisin komisyon raporudur, 2005 yılında
yayınlanıyor. Bununla ilgili, hükûmetimizin aldığı bir
önlem, yani terör örgütünün maddi kaynaklarını kısmakla ilgili
aldığı bir önlem var mıdır diye bir soru sorduk ve
sorumuz da şuydu:
Değerli arkadaşlar, o rapor
yayınlandığında Türkiye sınırları içerisinde
trafikte olan araç sayısı 10 milyon 500 bin. 2006, 2007
yılında bu rakam 12 milyona çıkıyor, 12 milyonu geçiyor.
Şu anda, 12,5 milyon trafikte araç. 2004 yılında akaryakıt
tüketimi 32 milyon ton, 2006 yılının sonunda 28,5 milyon ton;
3,5 milyon ton azalmış. Araç sayısı fazlalaşmış
ama akaryakıt tüketimi azalmış. Dolayısıyla,
kaçakçılıktan daha fazla akaryakıt mı girdi Türkiyeye
dedim; Sayın Bakanın bana verdiği yanıt, diyor ki:
Teknoloji ilerledi, araçlar akaryakıt tüketiminde daha iktisatlı,
daha teknolojik olarak az tüketiyor ve bu nedenle, fiyatlar da yükseldiği
için halk da tasarrufa gidiyor, gerileme bu nedenle.
Değerli arkadaşlar, lütfen, böyle bir yanıt olamaz.
Yoksa bu, acaba, sorulan soruyu ve gerçekleri, rakamları çarpıtmak
için mi söyleniyor.
Değerli arkadaşlar, lütfen, denetim konularına daha
fazla ağırlık verelim. Denetim konularına, iktidar,
yürütme, muhalefet milletvekillerine gerçek şekilde yanıt versinler,
doğruyu söylesinler, doğruyu yazsınlar ve biz, o zaman
doğru bilgilenelim diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar, bir diğer konu: Gerçekten
halkımız çok büyük sıkıntıda. İşçi
emeklisine 2008 yılında yapılan zam, ayda 10,44 YTL. Peki, bu
işçi emeklisi bu artışla nasıl bir yılını
geçirecek?
Yaşadık. Daha 1 Ocakta dolmuş ücretlerine 30
kuruş burada zam yapıldı. Yani bir işçi emeklisi,
yapılan günlük zammı bir defa dolmuşa bindiği zaman
bitiriyor. Gıda maddelerine yüzde 20 zam, elektriğe yüzde 20 zam,
doğal gaza yüzde 8 zam ama hükûmetin emeklisine ve çalışanlarına
uygun gördüğü zam yüzde 2 artı yüzde 2.
Değerli arkadaşlar, lütfen
Türkiye Büyük Millet Meclisi
olarak, burada milletvekili arkadaşlar olarak biz,
çalışanların hakkı konusunda, emeklilerimizin hakkı
konusunda gündemi tartışmayacağız da acaba neyin gündemini
tartışacağız? Acaba burada geçen hafta, biraz önceki
sözlerimde arz ettiğim gibi, Yasalar çıksın, süre
uzatılsın
Biz de süre uzatılmasına varız, daha fazla
çalışsın Meclis ama Türkiyenin, Türk halkının
gündemini tartışsın, Türk halkının gündemiyle ilgili
sorunlara çözüm getiren tartışmalar yapılsın.
Değerli arkadaşlar, Sayın Başbakan Eylem
Planı adı altında Merkez Bankasıyla ilgili bir şey
söyledi ve İstanbula taşınacağını söyledi. Dünkü
haberlerde muhtemel yerlerdeki arsa ve bina fiyatlarının
katlandığını görüyoruz. Sayın Başbakanın bu
söylemiyle orada haksız kazanç elde edenler acaba kimlerdir? Acaba
haksız kazanç elde edilmesiyle ilgili birilerinin bu kazancı elde
etmesiyle ilgili mi açıklama yapıldı?
Değerli arkadaşlar, Sayın Başbakan buradaki
bütün milletvekillerinin hakkına ipotek koymuştur. Kanunsa, kanun
çıkarırız...
Değerli arkadaşlar, Sayın Başbakanın iki
dudağı arasından mı kanun çıkıyor burada? Kanun
getirilir buraya, burada iktidarıyla muhalefetiyle
tartışılır, görüşülür, uygunsa
çıkarılır? Uygun değilse Sayın Başbakan söyledi diye
mi çıkaracağız bu kanunları? Sayın Başbakan bunu
istedi, mesai yapalım ve bu kanunları yetiştirelim, birileri de
İstanbulda rant elde etsin ve bina fiyatları ikiye üçe
katlansın!
Değerli arkadaşlar, Başbakanlık, bakanlık
koltuklarında bulunan arkadaşlarımızın daha dikkatli
olmaları gerekir diye düşünüyorum. Devlet adamı ciddiyetiyle,
söylediği sözlerin bir sonraki günlerde ne getireceğini, ne
götüreceğini, kimin zararlı çıkacağını, kimin
kârlı çıkacağını düşünerek, ölçerek, biçerek
konuşması gerekir. Yoksa yıllar önce, aylar önce veya günler
önceden böyle bir haber ortaya atarak, İstanbulda birilerinin haksız
kazanç elde etmesinin yolunu açıyorsa Sayın Başbakan, kusura
bakmasın, burada yanlış yapmıştır,
yanlış yapmaktadır.
Terörle ilgili biraz önce de söylediğim sözler
Terörle
ilgili mücadeleyi, dış ülke devlet başkanları biliyor, Bush
biliyor, Kuzey Iraktaki klan reisleri biliyor ama Türkiye Büyük Millet
Meclisinde görev yapan milletvekilleri bilmiyor. Değerli arkadaşlar,
böyle bir yönetim, böyle bir anlayış olamaz.
Ben, buradan tekrar çağrı yapıyorum: Gelin, terörü
enine boyuna tartışalım. Terörün kaynaklarını kurutma
adına neler yapılır, onları tartışalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Macit, lütfen konuşmanızı
tamamlar mısınız.
HASAN MACİT (Devamla) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Terörün mücadelesini sadece Silahlı Kuvvetlerimize havale
etmeyelim ve onun yan unsurlarını, yürütmenin neler yapması
gerektiğini, neler yapılması gerektiğini
tartışalım ve burada gerçek mücadeleyi yaratalım diyorum.
Bu önergenin aleyhindeyim.
Hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Macit.
Lehinde, Kocaeli Milletvekili Sayın Nihat Ergün. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Ergün.
Süreniz on dakika.
NİHAT ERGÜN (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; Danışma Kurulu önerisinin
lehinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlarım.
Kıymetli arkadaşlar, Parlamento her zaman
Danışma Kurulu önerisi getirerek çalışamıyor. Geçen
dönem de gördük, çoğu zaman anlaşmazlıklar ortaya
çıkıyor ve grup önerileriyle çalışıyoruz. Ama bu
dönemde, başından beri siyasi parti gruplarımız, mümkün
olduğu kadar anlaşarak -gündemin oluşmasında,
çalışma saatlerinde- Danışma Kurulu önerisi getiriyor. Kim getiriyor
Danışma Kurulu önerisini? 340 kişilik AK Parti Grubu,
yaklaşık 100 kişilik Cumhuriyet Halk Partisi Grubu, 70
kişilik Milliyetçi Hareket Partisi Grubu, 20 kişilik Demokratik
Toplum Partisi Grubu, 530 kişi arkadaşlar. 530 kişiyi temsilen
grup başkan vekili arkadaşlarımızın imzası var,
Meclis Başkanımızın imzası var ve 530 kişilik
büyük bir kitle uzlaşma sağlamış ve şimdi
arkadaşlarımız bu 530 kişilik büyük kitlenin
uzlaşması karşısında başka bir performans
sergiliyorlar. Ee, ayıp oluyor! Hiç olmazsa 530 kişilik büyük
uzlaşmaya saygı gösterilmesi lazım, böyle olması
lazım. (AK Parti sıralarından alkışlar) Bu, kolay
olmuyor ki, 530 kişilik grubun bir uzlaşma içerisinde olması
kolay mı oluyor zannediyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, gruplar esasına göre
çalışıyor Parlamento, hükûmet ve gruplar. Elbette bireysel
olarak bağımsız milletvekillerinin, grubu bulunmayan parti
milletvekillerinin de önemi var, ama hakkın suistimaliyle karşı
karşıya kaldık şimdi.
KAMER GENÇ (Tunceli) Niye hakkın suistimali?
NİHAT ERGÜN (Devamla) Yani, Danışma Kurulu
önerisinin aleyhinde olmak -bir cümleyle aleyhinde olunabilirdi, on dakikayla
değil- hakkın suistimali. Başka başka konulara girelim.
Girelim tabii, bunun için çok fırsatlar var. Sayın Gençin
Parlamentoda konuşması için hiçbir engel yok; çok maddeli kanunların
her birinde, önergelerle, şahsı adına konuşuyor. Hatta
zaman zaman kendimiz teklif ediyoruz, gene de teklif ederim: Sayın Genç,
konuşmak istediğiniz bir madde varsa şahsınız
adına -parti grubumuzdan bazı arkadaşlarımız sözlerini
geri çekebilirler-, siz konuşabilirsiniz ya da Demokratik Sol Parti
Grubundan arkadaşlarımız söz alabilirler. Bu imkânı
tanıyalım. Hakkın suistimal edilmesine hiç lüzum yok
arkadaşlar, bunlara imkân var ve bu burada konuştuğumuz zaman da
bilgiden istifade edilebilmesi için üslup, usul çok önemli arkadaşlar.
Ben, burada, tecrübeli milletvekili
arkadaşlarımızdan, başta Sayın Genç olmak üzere
tecrübeli milletvekili arkadaşlarımızın görüşlerinden,
düşüncelerinden, bazen çok doğru tespitlerinden yararlanmak istiyorum.
Ama usul ve üslup öyle bir noktaya gidiyor ki yararlanılamaz hale geliyor.
Yararlanabilir halde kalması lazım. Burada usulün, burada üslubun
önemi yok mu? Doğruyu söylemek lazım ama doğruyu da doğru
bir şekilde söylemek lazım. Doğruyu doğru bir şekilde
söylemezsen doğru doğruluğunu kaybediyor. Kaldı ki, istifade
edilir bilginin; bir, kendisinin doğru olması lazım. Burada
konuşulanların birçoğu doğru değil, doğru bilgi
değil bir defa. İkincisi, bilginin tam olması lazım
yararlanılabilmesi için. Üçüncüsü, bilginin temiz olması lazım.
Öyle bilgilerle konuşuyorsunuz ki bazen burada arkadaşlar, rica
ederim, bilginin içerisinde virüs dolu virüs. Allah muhafaza, birisinin
bilgisayarına bulaşsa çökertecek. Çok şükür, şimdi virüsle
mücadele programları, virüs engelleme programları çok gelişti de
bu virüslü bilgilerle insanların beyni karışmıyor.
O açıdan değerli arkadaşlar, temiz bilgiyle, tam
bilgiyle ve doğru bilgiyle konuşalım lütfen. Burada, İran
hakkında, gaz hakkında doğru olmayan bilgilerle
konuşuyorsun ya da eksik olan bilgilerle ya da içinde virüs
taşıyan bilgilerle ya da başka türlü bilgilerle
KAMER GENÇ (Tunceli) Hangisi doğru değil?
NİHAT ERGÜN (Devamla) Rica ederim, Parlamentoda, hiç
olmazsa Danışma Kurulu önerileri geldiği zaman, 530 kişilik
büyük bir uzlaşma varsa bu uzlaşmaya saygı gösterin ve biz de
sizin tecrübelerinizden yararlanalım, yararlanmak için kapı
açalım, imkân açalım. Ama siz de usulünüze ve üslubunuza lütfen
dikkat ediniz. Bu usul ve üslup yararlanmaya müsait değil, sizden istifade
edemiyoruz. (AK Parti sıralarından alkışlar) İstifade
edelim. Usulünüz ve üslubunuz istifade etmeye müsait olsun. Bu kadar incitici
olmak zorunda mısınız. Bu kadar kaba, bu kadar
yaralayıcı olmak mecburiyetinde misiniz. Böyle bir göreviniz yok ki.
Daha usulüne uygun bir şekilde davransanız biz de hepimiz sizin bu
yaklaşımlarınızdan, bilginizden, tecrübenizden istifade
ederiz, istifade etmeye çalışırız. Bunlara
açığız üstelik, kapalı da değiliz bunlara.
Onun için de değerli arkadaşlar, zaman zaman elbette
grup önerisi de gelecektir, Danışma Kurulu önerisi de. Biz grup
başkan vekillerimizle konuştuk, Önümüzdeki haftanın özellikle
salı gününü tam gün olarak denetime ayıralım. dedik. Çünkü
şu Ceza Kanunlarına Uyum Yasası altı yüz küsur maddelik bir
yasa arkadaşlar, kolay geçmiyor. Görüyorsunuz, yirmi iki bölüm hâlinde
konuşuluyor, üçüncü haftadır bu yasayla meşgul oluyoruz. Bu
nedenle, çalışma sürelerinin kısa tutulmasıyla bu
kanunların bitmeyeceğini, grup başkan vekili
arkadaşlarımız da, değerli grup yöneticilerimiz de takdir
ediyorlar ve süreleri uzatıyoruz. Bir uzlaşma olduğu için
uzuyor. Yoksa uzlaşma olmasa, burada, Danışma Kurulu önerileri
uzun uzun tartışılmış olacak. O zaman belki siz de bu
söylediğiniz konularda çok daha haklı olabilirsiniz.
Onun için, sizden rica ediyorum -hem Sayın Gençten hem
bağımsız diğer milletvekillerinden ya da grubu bulunmayan
diğer parti milletvekillerinden- lütfen, Danışma Kurulu
önerilerine, hiç olmazsa, gereken saygıyı gösterelim diyorum.
Hepinize saygılar sevgiler sunuyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Ergün.
Danışma Kurulu önerisini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, İç Tüzükün 37nci maddesine göre
verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım:
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) ÖNERGELER (Devam)
3.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, Üreticilerin T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım
Kredi Kooperatiflerine Olan ve Yeniden Yapılandırılan
Borçlarının Faizsiz Ödenmesine İlişkin Kanun Teklifinin
(2/2) İç Tüzükün 37nci maddesine göre doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/12)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
2/2 Esas Numaralı Kanun Teklifim 45 gün içinde Komisyonda
görüşülmediğinden İç Tüzüğün 37. Maddesi gereğince
doğrudan gündeme alınması konusunda gereğinin
yapılmasını saygılarımla arz ederim. 28.11.2007
Ensar
Öğüt
Ardahan
BAŞKAN Sayın Öğüt, konuşacaksınız
herhâlde.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) Evet.
BAŞKAN - Buyurun.
Süreniz beş dakika Sayın Öğüt.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; çiftçilerin Ziraat Bankası ve tarım kredi kooperatiflerine
olan borçlarının faizlerinin silinip ana parasının beş
yıla yayılmasıyla ilgili vermiş olduğum kanun teklifim
hakkında konuşma sözü aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, 6 Haziran 2003 yılında bu
Meclis çiftçi borçlarını iyileştirmeyle ilgili bir kanun
çıkarttı ama o kanun
Biz burada Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak
çiftçilerin ödeyemeyeceğini, TEFE-TÜFE ortalaması faizin yüksek
olduğunu, gelen dip faizlerin bunları çok yüksek bir oranda
yansıtacağı için çiftçilerin ödeyemeyeceğini defalarca
anlattık. Ama olmadı. Bugün geldiğimiz noktada, Türkiyenin her
tarafından bana gelen faksları okuyacağım. Çiftçiler icraya
verilmiş, evleri haczoluyor. Bir yandan evleri haczoluyor bir yandan mal
beyanında bulunmayan çiftçilerimiz hapse giriyor.
Şimdi, Erzurum 5. İcra Dairesinden gelmiş icra emri
burada, Sayın Grup Başkan Vekiline vereceğim. Ardahan-Hanak
İcra Müdürlüğüne -ismini de vereceğim- Yavuz Aydemir, Karakale
köyünden, icra kâğıdını göndermiş, ödeyemiyorum
diyor.
Konya 5. İcra Dairesinden: 63 milyar lira ana para,
bakın, 250 milyar lira olmuş. 177 milyar lira faiz arkadaşlar.
Arkadaşlar, 250 milyar lirayı bu milletvekillerinin içerisinde kaç
kişi ödeyebilir? Çiftçi neyiyle ödeyecek? Evini mi satacak? Evi mi,
tarlası mı para ediyor?
Bakın, haciz tutanağı, burada, görün. Bu nereden
gelmiş? Nevşehir-Ürgüpten, Ürgüp İcra Müdürlüğünden
geliyor. Bu da perişan bir durumda ve haciz tutanağı tutmuş
ismimi de verebilirsiniz dedi, Mehmet Kaya.
Bir başka haciz tutanağı: Bu da Konya-Karataydan
gelmiş arkadaşlar. 27 milyar lira 139 milyar olmuş.
Bu da değerli arkadaşlar, Beypazarından
gelmiş.
Bu belgeleri niye sundum biliyor musunuz? Çünkü çiftçi
borçları çok önem taşıyor. Köylüler bu ülkenin yüzde 33ünü
temsil ediyor, yani 25 milyon insan. Bu 25 milyon insanın Ziraat
Bankasına, tarım kredi kooperatiflerine büyük borcu var. Bu
borçlarını ödeyemiyorlar. Bunlara bir kolaylık getirelim,
faizleri silelim. Zaten, AK Parti olarak, başından beri Biz faize
karşıyız. diyordunuz. Hadi gelin şimdi, faizleri silelim,
anaparayı da beşe yayalım, bu 25 milyon insan da rahat etsin.
Şimdi, biraz sonra bu kanun oylanacak, oylandığı zaman,
hepsini, akı da karayı da göreceğiz.
Bir de değerli arkadaşlar, Ardahan merkezde -benim
bölgem- Ardahanın tamamının yüzde 98i icralık tarım
kredi kooperatifine, arkadaşlar, bu belgedir, yüzde 98i. Yani 460
kişinin borcu var, 3,5 trilyon lira. Bu rakam, belgedir.
Çıldırda 270 milyar lira borç var icraya verilmek üzere. Hanakta,
Posofta, Ortakentte 1.150 kişi var, seksen köy, bunlar da borcunu
ödeyemiyor. Borcunu ödemediği gibi, tarım kredi kooperatifinden kredi
istiyorlar. 1 tane memur var, 1.150 kişiyi 1 memur temsil ediyor
arkadaşlar. 1 memur olabilir mi? 1 memur 1.150 kişiyle baş
edebilir mi? Şimdi, bilançosunu düzenleyip kredi alamıyorlar.
Bunun dışında değerli arkadaşlar, Gölede
400 ortak var, 1 trilyon 100 milyar lira borcu var, ödeyemiyorlar.
Çayırbaşında -yine Göleye bağlı bir köyümüz- 116
ortak var. Şimdi, 116 ortak da 350 milyar lira borcunu ödeyemiyor. Bunlar
belgedir değerli arkadaşlar.
Bu nedenle, ben istirham ediyorum Hükûmetten ve ilgili
bakanlardan, çiftçilerin faizlerini silip anaparasını beş
yıla yayarsak, çiftçilere, köylümüze, 25 milyon insanımıza
kolaylık tanırız.
Bir de önemli olan, değerli arkadaşlar, Ziraat
Bankası 2 memur kefil almadan kredi vermiyor. Yani bir il merkezinde 2 bin
tane memur var, 160 bin nüfusu var, 160 bin nüfusun neresine 2 bin memur kefil
olacak da Ziraat Bankasından köylü kredi kullanacak Allah
aşkına? Lütfen şunu da düzeltelim.
En önemlisini söylüyorum: Değerli arkadaşlar, şu
anda kara kış yaşıyoruz, eksi 47 derece, 38 derece, 35
derece, dışarı çıkılması mümkün değil. On
gün önce ben de Ardahandaydım, hakikaten korkunç derecede bir soğuk
vardı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Öğüt, konuşmanızı
tamamlar mısınız lütfen.
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) Tamamlıyorum Sayın
Başkanım.
Arkadaşlar, bu soğukta göller donmuş, nehirler
donmuş, insanlar hayvanını dışarı
çıkaramıyor, hayvanını satamıyor, hayvanını
pazara götüremiyor, perişan bir durumda.
Şimdi rica ediyorum, Hükûmet derhâl yem bitkilerinin
parasını ödesin. Bu yem bitkilerinin parasının mutlak
surette ödenmesi lazım, yoksa millet perişan. Niye perişan
biliyor musunuz? 280 liraydı samanın kilosu, bugün konuştum, 320
olmuş. Eğer bu bir ay daha uzarsa samanın kilosu 400 bin lira
olacak. Zaten köylünün fazla bir mal varlığı da yok.
Dananın birini samana verdiği zaman köylü daha da perişan
durumda.
Arkadaşlar, bölgemiz göç verdi; doğu, güneydoğu göç
verdi. Perişan toplum. Niye insanlar silahı eline alıp da
dağa çıkıyor? Ekonomik sıkıntılar yüzünden. Göç
veriyor, büyük şehirlere geliyor, çarpık şehirleşme oluyor.
Bu nedenle, bu kanun teklifimin kabul edilerek, Ziraat
Bankası ve tarım kredi kooperatiflerine olan borçlarının
silinerek anaparanın beş yıla yayılacağını
umuyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Öğüt.
Öneri üzerinde 1 milletvekiline söz vereceğim.
Malatya Milletvekili Sayın Ferit Mevlüt Aslanoğlu,
buyurun.
Süreniz beş dakika.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Başkan, çok değerli milletvekillerim; hepinize saygılar
sunuyorum.
Değerli arkadaşlarım, ülkemizin önemli bir
kısmı köylü. Bu insanlara bir söz verirse devlet, sözünü yerine
getirmelidir. Çok açık seçik söylüyorum, 2007 yılına ait
doğrudan gelir desteği, 2007 yılına ait yem bitkileri veya
hayvancılıkla ilgili desteklerden bir kuruş ödenmemiştir.
Arkadaşlar, insanlara söz veriyorsunuz. İnsanlar buna
göre gidip birilerinden yem alıyor, buna göre gidip birilerinden mazot
alıyor, ilaç alıyor, üretim yapacağım diye ve sonuçta, bu
insanları tefeciye düşürüyorsunuz.
Bugün, birkaç örnek vereceğim size, açık seçik örnekler.
Bu insanların bırakın -biraz sonra geleceğim- Ziraat Bankası
borcunu, bırakın banka borcunu, insanların hepsi tefecinin
elindedir, çaresizdir. Çünkü niye: Söz vermişiz, meçhul bir söz.
İşte, iki ay sonra alırım, bir ay sonra alırım.
diye gitmiş, ihtiyacı oranında, nedir, üretim için
alacaklarını almış, ama ayda uygulanan vade farkıyla o
borçları 2,53 katına çıkmıştır arkadaşlar.
Bir kere, devlet sözünü yerine getirsin. Tabii, 2007 yılında,
arkadaşlar
Şu anda bir sürü insan tefecilerin elindedir veya mal
satan ilaç bayisini, mazot bayisini de ben kınamıyorum. Onlar da üç
ay sonra ödeyecek diye belli bir vade farkı koyuyorlar. Ama bu, bir
yıl ödenmezse
O insanları da güç durumda bırakıyoruz.
Bugün bir sürü akaryakıt bayi köylüden alacağını
alamadığı için çok güç durumda kalmaktadır. Bir kere,
olayın birinci perdesi bu arkadaşlar.
İkinci perdesi, tabii, sulama birlikleri ve sulama ve
elektrik bedelleri arkadaşlar. Arkadaşlar, dekar başına 50
lira, 60 liraya elektrik maliyeti geliyor. Eğer bir köylü, cazibeli bir su
değilse, elektrikle sulama yapıyorsa bunun altından
kalkmasına imkân ve ihtimal yok. Tabii, sayın milletvekilimin
verdiği önergede Ziraat Bankası Ardahan milletvekilimin- ama esas
bir de TEDAŞ borçları
Yine burada konuştuk. 2003
yılında
Gerek elektrik borçları gerek bankalarla ilgili
borçlarda çiftçi bunu yapamaz, bunun altından kalkamaz çünkü siz, önce,
söz verdiğiniz borcunuzu ödeyin. Ödemiyorsun. Ne zaman doğrudan gelir
desteği primi ödendiği zaman, hemen Ziraat Bankası el koyuyor,
gerek kendi alacağı için gerek Tarım Kredi Kooperatifi alacakları
için. Çiftinin eline bir kuruş para geçmiyor arkadaşlar ve o tarihte
anlaşıp bir sözleşme imzalayıp ondan sonra taksitleri
ödeyemediği için bu borçlar tekrar muaccel borç oldu ve o eskiden gelen
faiz indirimleri de ortadan kalktı ve ödenemeyecek -demin arkadaşım
bahsetti- 4 milyarlık borç 40 milyara çıktı arkadaşlar. Bu
para da alınmaz arkadaşlar. Her gün bir haciz. Bir çiftçinin bir
buzdolabı varsa artık, buzdolabına 10 kişi haciz yapmış
arkadaşlar. Alamazsınız. Gelin, önce şu doğrudan gelir
desteğini veya yem bitkileri bedellerini ödeyelim arkadaşlar ya. On
üç ay geçmiş, on üç ay! Söz verdiysen yapacaksın, arkadaşlar. On
üç ayda devlet alacağını ödemiyorsa, bu çiftçi neyle ödeyecek
arkadaşlar? Tabii, on üç ay sonra gelecek para
3 kat, 4 kat tefeci faizinin
altından kalkamazsın arkadaşlar. Bunu çok açık, net
söylüyorum, çiftçi tefeciye düşmüştür.
Küspe bedeli arkadaşlar
Bak, açık söylüyorum,
şeker fabrikaları 13 liraya, pancar üreticisinin alacağına
mahsuben 13 liraya küspe fişi veriyor. Yani 13 lira sayıyor ama bu
küspe bedelleri arkadaş, kaç para biliyor musun piyasada? 85 liraya
Çiftçiler parayı alamadığı için gidiyor, 20 liraya, 22
liraya o bedelleri birileri topluyor, küspeyi aynı üreticiye -hayvanı
var, küspe alacak diye- 85 liraya satıyor arkadaşlar. Bak, aynen
söylüyorum: Gidecek, ineğine küspe alacak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Konuşmanızı tamamlar
mısınız.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) Küspe bedelinin
belgesini sattığı için, bir ineğine küspe alacak
arkadaşlar, 13 lira bedelle satın aldığı şeker
fabrikalarından küspe bedeli için birtakım tefeciler, birtakım
aracılardan 85 liraya küspe alıyor arkadaşlar. Böyle bir köylü
var olabilir mi arkadaşlar?
Arkadaşlar, önce Ziraat Bankasına olan
Aynen
arkadaşım söyledi, Sayın Ensar Öğüt, artık Ziraat
Bankası köylüye kredi vermiyor. Diyor ki: Şehirde ipotek ver veya
memur kefil getir.
Arkadaşlar, biz üretimden yana bir toplumsak, ülkedeki ulusal
sanayiciyi, ulusal üreticiyi, ulusal üretimi eğer destekleyeceksek, bu
finansman modeliyle bu çiftçiyi biz koruyamayız, kollayamayız
arkadaşlar.
Ben, bir kez daha
Bu hepimizin köylüsü, hepimizin çiftçisi.
Gelin, yasayı burada beraber yapalım. Bizim teklif ettiğimiz
yasada eğer bir hata, bir şekil eksik görüyorsanız sizler destek
verin. Ama önemli olan sorunu çözelim. Yüce Meclis karar versin, yasayı
buraya indirelim, hep beraber yasayı yeniden yapalım.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Aslanoğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Aferin
Helal olsun
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, gündemin Sözlü Sorular
kısmına geçiyoruz.
BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) Sayın Başkan, kabul
gördü mü, kabul görmedi mi?
BAŞKAN Efendim?
BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) Kabul edildi mi edilmedi mi
anlayamadık.
BAŞKAN Edilmedi. Söyledim, tutanakta var, okursunuz.
Duymadınız herhâlde değil mi? Duymadınız
onu.
BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) Kabul edildi mi, kabul
edilmedi mi anlayamadık efendim?
BAŞKAN Edilmedi diyorum. Tutanakta var efendim.
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Neye istinaden Sayın
Başkan?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Yaşar Bey, 80
kişi burada var 75 kişi orada var.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Millî Eğitim
Bakanı Hüseyin Çelik gündemin sözlü sorular kısmının 2, 4,
6, 10, 11, 22, 26, 29, 31, 32, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46,
47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 61, 65, 81, 101, 116, 118, 121 ve
123üncü sıralarındaki soruları birlikte cevaplandırmak
istemiştir. Sayın Bakanın bu istemini sırası
geldiğinde yerine getireceğim.
VII.- SORULAR VE CEVAPLAR
A) SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Tunceli Milletvekili Kamer
Gençin, personel atamaları ile tadilat ve tamirat işlerine
ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından sözlü soru
önergesi (6/141) ve TBMM Başkanı Vekili Nevzat Pakdilin cevabı
BAŞKAN Soruyu cevaplandırılacak Sayın
Başkanlık temsilcisi? Burada.
Soruyu okutuyorum efendim:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Aşağıdaki sorularımın
Başkanlığınızca sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
28.09.2007
Kamer
Genç
Tunceli
2002 Seçimlerinden sonra oluşturulan Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlık Divanının % 80e yakını
İktidar Partisi ve gerisi de muhalefet partilerinden
oluşmaktaydı. Ancak bu dönemde Başkan ve Başkanlık
Divanının aldığı kararlar ile yaptığı
işler hep kamuoyunun bilgisi dışında kalmakla beraber,
Meclisin ve bağlı kurumlarında tamirat ve tadilat görmemiş
bir yer kalmamış ve aynı zamanda yeni büyük inşaatlar da
yapılmış ve personelde büyük değişiklik olmuştur.
1- Kasım 2002 ile 22 Temmuz 2007 tarihleri arasında
T.B.M. Meclisi kadrolarına kaç kişi alınmıştır?
Bunların kaçı imtihanla kaç kişi ise imtihansız
alınmıştır? Alınan bu kişilerden, kaçı o
sırada Meclis Başkanlık Divanında yer alan Üyelerle
(dördüncü dereceye kadar) yakınlık durumları vardır?
2- Bu tarihler arasında T.B.M. Meclisi Bütçesinde Meclisin
veya Bağlı Birimlerinin nerelerinde tamirat ve tadilat veya yeni
inşaat yapılmıştır? Bu tadilat ve tamiratlar hangi
müteahhitlere ve hangi ihale usulleri ile verilmiştir? Yapılan
ihalelerin muhammen bedelleri kaç liradır? İhale alanlar
arasında Manisa, Rize veya Siirtli var mıdır?
BAŞKAN Bu önergeye Meclis Başkan Vekili Sayın
Nevzat Pakdil cevap verecektir.
Buyurun Sayın Pakdil.
Süreniz beş dakikadır.
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKAN
VEKİLİ NEVZAT PAKDİL (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; Tunceli Milletvekili Sayın
Gençin personel atamaları ile tadilat ve tamirat işlerine
ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
yönelttiği sözlü soru önergesini cevaplandırmak üzere
huzurlarınızdayım. Hepinizi saygıyla, muhabbetle
selamlıyorum.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım,
bildiğiniz gibi, kurumlar, insanlarla yönetilir ve bu insanların
barındıkları, işlerini gördükleri binalar vardır.
Kurumlarda çalışan insanlar zaman içerisinde işlerinden
ayrılırlar. Emekli olurlar, vefat edenler olur veya istifa edenler
olur. Bu görevleri mutlaka birilerinin yerine getirmesi gerekir. Bütün kamu
kurum, kuruluşlarında olduğu gibi, bu hizmeti yapacak olan
kişiler, ya açıktan yahut da naklen atama yoluyla görevlendirilirler.
Bu bütün kurumlar için geçerlidir.
22nci Dönem içerisinde, aynı şekilde, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı, temsil ettiği Türkiye Büyük Millet
Meclisindeki işleri görmek üzere zaman içerisinde açıktan sınav
yoluyla, imtihanlarla elemanlar aldığı gibi, naklen de elemanlar
almıştır. Bundan daha doğal hiçbir şey yoktur. Çünkü
Türkiye Büyük Millet Meclisinin işleri görülmek durumundadır, burada
olan vazifeler yapılmak durumundadır ve bu vazifeleri yapacak
insanlar vardır. Eğer bu hususta eksiklikler varsa, bu eksikliklerin
giderilmesi Sayın Başkanın görevleri arasındadır.
İşte, bu dönem içerisinde uzman
yardımcısı kadrolarına, stenograf kadrolarına ve
diğer bir kısım kadrolara elemanlar
alınmıştır. Bu elemanlar, KPSS sınavından geçen
elemanlar arasından belirli bir puan yüzdesine göre
alınmış, sonra mülakatları yapılmış ve
atamaları gerçekleşmiştir.
Bu dönem içerisinde yapılan bütün atamaların -ister
açıktan atamalar ister naklen atamalar olsun- hepsi mevzuata ve yasal
prosedüre uygun olarak yapılmıştır.
Kısaca bazı örnekler vermek gerekirse: Türkiye Büyük
Millet Meclisi, ister Millî Saraylar ister Genel Sekreterlik olarak Meclisin
bünyesine o dönemde 235 kadrolu, 74 sözleşmeli ve 306 geçici personel
alınmıştır. Uzmanlık Yönetmeliği gereğince
bunların 54 tanesi uzman yardımcısı, Tutanak Müdürlüğü
ve Stenografi Kursu Yönetmeliği gereğince 10 tane stenograf,
memurluğa atanacaklar için özel sınav yönetmeliği gereğince
Kütüphane-Dokümantasyon ve Tercüme Müdürlüğüne 10 memur, Bilgi
İşlem Müdürlüğüne 4 programcı, Millî Saraylar Daire
Başkanlığına 15 rehber alınmıştır ve
atamaları gerçekleşmiştir.
Bu, bugüne kadar olan bütün başkanların döneminde veya
Türkiye Büyük Millet Meclisindeki çalışma dönemlerinde
gerçekleştirilen hususlardır. Burada hiçbir şekilde bir
kayırma veya kollama olmamış, Başkanlık prosedüre
uygun olarak atamaları gerçekleştirmiştir.
Aynı şekilde, personelin ayrılmasıyla
boşalan kadrolar olduğu gibi Türkiye Büyük Millet Meclisinin mevcut
binalarının zaman içerisinde eskimesi, tesisatlarının
eskimesi söz konusudur ve bunların yenilenmesi gerektiği zamanda
bunlarla ilgili olarak, ihale mevzuatına uygun olarak ihaleler
yapılmış ve bu husustaki yenilenmeler
gerçekleştirilmiştir. Eğer bu yenilenmeler, bu ihaleler
yapılmasaydı, mesela başta Isı Merkezi olmak üzere Türkiye
Büyük Millet Meclisinin bütün binalarının
ısıtılmasında ve diğer hususlarda sorunlar ortaya
çıkacaktı. İşte Başkanlık, bu dönem içerisinde,
yani Sayın Arınçın Başkanlık yaptığı
dönem içerisinde zaman zaman, ondan sonra, bu atamaları
gerçekleştirmiştir ve bu atamaların hepsi de mevzuatına
uygun olarak gerçekleşmiştir. Burada herhangi bir art niyet aramak
söz konusu olmamalıdır diye düşünüyorum. Bu konuyla ilgili
olarak pek çok arkadaşımız sözlü soru önergesiyle
Başkanlığa müracaatta bulunmuştur ve bu sözlü soru
önergeleri, arkadaşlarımıza cevaplandırılarak
gönderilmiştir. Sadece, burada söz konusu olan Sayın Gençin soru
önergesi değil, diğer önergeler de aynı şekilde
cevaplandırılarak arkadaşlarımıza
ulaştırılmıştır. Bu hususlar Türkiye Büyük Millet
Meclisinin Plan ve Bütçe Komisyonundaki bütçesinin görüşmeleri
sırasında da aynı şekilde gündeme getirilmiş ve daha
sonra bunların bir kısmını Sayın Başkan orada
cevaplandırmış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Pakdil, konuşacak
mısınız? Ek süre...
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKAN
VEKİLİ NEVZAT PAKDİL (Devamla) Bir dakikalık süre
içerisinde konuşmamı tamamlayacağım Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Buyurun efendim.
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKAN
VEKİLİ NEVZAT PAKDİL (Devamla) Ayrıca,
cevaplandıramadığı hususlar da yine ilgili
arkadaşlarımıza, kendilerine yazılı olarak
ulaştırılmıştır.
Yapılan işlem bundan ibarettir ve 22nci Dönem
içerisinde de Başkanlık Divanı üyesi olarak görev yaptım.
Bu yapılan işlemlerin hepsi mevzuata, yasal prosedüre uygun olarak
gerçekleştirilmiştir.
Bilgilerinize sunar, saygılar sunarım. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Pakdil.
Sayın Genç, kısa bir açıklama
yapacaksınız herhâlde.
KAMER GENÇ (Tunceli) Evet, kısa bir açıklama
yapacağım.
BAŞKAN Buyurun Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Efendim, tabii ki yani kamu kurumlarında personel de
alınır, ihale de yapılır. Önemli olan bunların usulüne
göre yapılıp yapılmadığı meselesidir. Mesela,
Bülent Arınç bir basın toplantısında Bu Meclisin
kadrolarında çalışan, soyadı Arınç olan bir yakınım
yok. Birinci derece değil, üçüncü derece değil, on sekizinci derecede
bir yakınım yok. demiştir. Ama, arkasından, en yakın
bir akrabasını veya iki akrabasını Meclise aldığı
gerçeği çıkmıştır ortaya. Kamuoyu
karşısına çıkıp da bu kadar gerçek dışı
konuşan insanların burada verdikleri bilgilerin de işte bu
seviyede verilmesi hâlinde çok tehlikelidir.
Şimdi, geçmiş Başkanın iletişim
danışmanı olarak Meclise aldığı Kemal Öztürk
isminde birisi var. Bu, birçok İslami dergilerde cumhuriyet aleyhtarı
yazı yazıyor. Diyor ki: Rahmetli bir garip oğlanın
hikâyesi. Bu rahmetli garip oğlan, kastettiği belli
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, kısa
konuşacağım, bir dakika verin bana efendim yani!
BAŞKAN Kısa ama, çok kısa dedik. Bir dakika
işte
KAMER GENÇ (Tunceli) Ama nasıl kısa yani! Mikrofon
BAŞKAN Silindi ama şeyiniz, giremem, açamam tekrar.
KAMER GENÇ (Tunceli) Niye? Açın canım, zahmet mi
edersiniz yani!
BAŞKAN Tamam, konuşun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Peki.
Şimdi, Sayın Başkanım, soru çok önemli bir
sorudur. Bakın, bize verilen bir şeyde deniliyor ki: 22 trilyon lira
Meclise harcama yapılmıştır. Bu, devletin
parasıdır, milletin parasıdır.
Bu Mecliste bazı başkanları biliyoruz, sırf
kendi yakınlarına ihale açmak için, iş vermek için çok keyfî
uygulamalar var. Bu sorularımızın amacı, hakikaten usulüne
göre ihale yapılmış mıdır?
Yapılmamıştır. Bunları öğrenmek istiyoruz. Ama,
yöneticiler bunlardan çok rahatsız oluyorlarsa yöneticilik
yapmasınlar. Ama, tabii, siz de çok fazla da konuşmamı
istemediğiniz için
Zaten başka önergede de
konuşacağım.
Saygılar sunuyorum efendim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Genç.
Sayın Pakdil? Yoklar herhâlde, açıklama
yapılmıyor.
Sayın milletvekilleri, şimdi gündemin Sözlü Sorular
kısmında Sayın Millî Eğitim Bakanın
cevaplandıracağı soruları okutuyorum:
2.- Antalya Milletvekili Tayfur
Sünerin, Aksekideki çok programlı liseye ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/148) ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelikin cevabı
3.- Mersin Milletvekili İsa
Gökün, bir okuldaki öğrencilere oruç tutmaya yönelik baskı
uygulandığı iddialarına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/151) ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelikin cevabı
4.- Yalova Milletvekili Muharrem
İncenin, bir müsteşar yardımcısına tahsis edilen
odaya ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi
(6/160) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
5.- Kütahya Milletvekili Alim
Işıkın, Dumlupınar Üniversitesi bünyesinde Tıp
Fakültesi kurulmasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü
soru önergesi (6/174) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin
cevabı
6.- Yalova Milletvekili Muharrem
İncenin, bir konuşmasında kullandığı ifadeye
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/175) ve
Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
7.- Ordu Milletvekili Rıdvan
Yalçının, öğrencilerin belli faaliyetlere
katılımının yasaklanmasına ilişkin Millî
Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/189) ve Millî Eğitim
Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
8.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, bir köy okulunun tamirat ve lojman ihtiyacına ilişkin
Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/194) ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
9.- İstanbul Milletvekili
Necla Aratın, İstanbulda yabancı bir üniversitenin
yerleşke açtığı haberlerine ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/200) ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelikin cevabı
10.- İstanbul Milletvekili
Necla Aratın, Camiler Haftası nedeniyle
yayınlandığı iddia edilen genelgeye ilişkin Millî
Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/202) ve Millî Eğitim
Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
11.- İstanbul Milletvekili
Necla Aratın, bir kongrede açıklanan görüşe tepki verilip
verilmediğine ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru
önergesi (6/203) ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
12.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, bazı köy okullarının sorunlarına ilişkin
Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/206) ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
13.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, bazı köy okullarının sorunlarına ilişkin
Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/207) ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
14.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, bazı köy okullarının sorunlarına ilişkin
Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/208) ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
15.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, bazı köy okullarının sorunlarına ilişkin
Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/209) ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
16.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, bazı köy okullarının sorunlarına ilişkin
Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/210) ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
17.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, bazı köy okullarının sorunlarına ilişkin
Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/211) ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
18.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, bazı köy okullarının sorunlarına ilişkin
Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/212) ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
19.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, bazı köy okullarının sorunlarına ilişkin
Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/213) ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
20.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, bazı köy okullarının sorunlarına ilişkin
Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/214) ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
21.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, bir köy okulunun lojman ihtiyacına ilişkin Millî
Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/215) ve Millî Eğitim
Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
22.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, bazı köy okullarının sorunlarına ilişkin
Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/216) ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
23.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, bazı köy okullarının sorunlarına ilişkin
Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/217) ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
24.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, bir köy okulunun sorunlarına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/218) ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelikin cevabı
25.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, bir köy okulunun sorunlarına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/219) ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelikin cevabı
26.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, bir köy okulunun sorunlarına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/220) ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelikin cevabı
27.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, bir köy okulunun bakım ve onarımına ilişkin
Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/221) ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
28.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, bir köy okulunun bakım ve onarımına ilişkin
Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/222) ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
29.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, bir köy okulunun sorunlarına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/223) ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelikin cevabı
30.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, bir köy okulunun öğretmen ihtiyacına ilişkin Millî
Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/224) ve Millî Eğitim
Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
31.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, bir köy okulu lojmanının onarımına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/225) ve
Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
32.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, bir köy okulunun öğretmen ihtiyacına ilişkin Millî
Eğitim Bakanından sözlü soru önergesi (6/226) ve Millî Eğitim
Bakanı Hüseyin Çelikin cevabı
33.- Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün, bir köy okulunun sorunlarına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından sözlü soru önergesi (6/227) ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelikin cevabı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz ederim.
Tayfur
Süner
Antalya
Antalyanın Akseki İlçesinde 2000 yılından
önce Şahinler Lisesi, İmam Hatip Lisesi, Kız Meslek Lisesi ve
Endüstri Meslek Lisesi olmak üzere dört lise eğitim-öğretim hizmeti
vermekteydi. Ancak 2000 yılı başı itibariyle okullar
birleştirilerek, Akseki Çok Programlı Lise adı altında
toplanmıştır. Genel Lisenin Meslek Liseleriyle bir arada yer
alması, ilçemizdeki eğitimi son derece olumsuz yönde etkilemektedir.
Genel lisenin, meslek liselerinden ayrılarak eğitim-öğretim vermesinin
daha uygun olacağı açıktır. İlçemizde genel lisenin
yapılabilmesi için yeterli fiziki yapı da mevcuttur.
Soru 1: Akseki İlçemizde genel lisenin
bağımsız, meslek liselerinin tek çatı altında
birleştirilmesi için bakanlığınızca bir
çalışma yapılmakta mıdır? Eğer yapılan bir
çalışma varsa, hangi safhadadır?
Soru 2: Genel lise ile meslek liselerinin birleştirilmesi
olayı, ülkemizde kaç yerde uygulanmaktadır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Aşağıda yer alan sorularımın Millî
Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim.
Av.
İsa Gök
Mersin
27 Eylül 2007 Perşembe günü basında, Mersinde bir
İlköğretim Okulunda öğrencilere oruç tutmaları yönünde
telkinde bulunulduğuna dair haberler yer almıştır. Bu
haberlere göre Mersinin Güneykent Mahallesinde bulunan Kanuni
İlköğretim Okulunda çocukları eğitim gören bir grup veli
tarafından öğrencilere oruç tutmaları yönünde telkin ve
baskıda bulunulduğu ileri sürülmektedir.
Soru 1: Bakanlığınıza bu konuda herhangi bir
şikayet iletilmiş midir? İletildiyse
Bakanlığınız tarafından konuya ilişkin olarak ne
gibi bir işlem gerçekleştirilmiştir?
Soru 2: Bakanlığınız tarafından
Anayasamızın laiklik ilkesi ve vicdan, dini inanç ve kanaat
hürriyetine ilişkin hükümlerinin tüm eğitim kurumlarında
uygulanmasını sağlamak, özellikle gelişme
çağındaki çocuklarımıza yönelik suistimalleri önlemek
amacıyla uygulanan somut tedbir ve kararlar bulunmakta mıdır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim. 08.10.2007
Muharrem
İnce
Yalova
1- Bakanlığınız Hizmetiçi Eğitim Dairesi
Başkanı iken Makam Onayı ile Müsteşar
Yardımcısı olarak görevlendirilen Sadettin Sabazın
görevini, Milli Müdafaa Caddesi No:6 Kat:6da bulunan Ticaret ve Turizm
Öğretimi Genel Müdürlüğü makam odasında yürütmesine yönelik bir
yazıya olur verdiğiniz doğru mudur?
2- Bu yazı Bakanlığınızda sizin
olurunuzla makam odası işgal edildiğinin bir bir göstergesi
midir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Aşağıda belirtilen soruların Millî Eğitim
Bakanı Sayın Doç. Dr. Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması için gereğini saygılarımla arz
ederim.
Prof.
Dr. Alim Işık
Kütahya
Kütahya ili, hasta potansiyelinin fazlalığı ve
temel sağlık göstergeleri açısından Tıp Fakültesine
ihtiyaç duyulan bir il durumundadır. YÖK Başkanlığı da
bu verileri dikkate alarak Dumlupınar Üniversitesi bünyesinde Tıp
Fakültesinin açılması yönünde karar almış durumdadır.
Bu konuyla ilgili olarak;
1. Dumlupınar Üniversitesi bünyesinde Tıp Fakültesi
açılmasına ilişkin çalışmalar ne zaman
tamamlanabilecektir?
2. Söz konusu Fakültenin kısa sürede eğitim ve
öğretime başlayabilmesi için akademik kadro planlaması
nasıldır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
yanıtlanmasını saygılarımla arz ederim.24.10.2007
Muharrem
İnce
Yalova
Plan ve Bütçe Komisyonunda yaptığınız bir
konuşmada beş yıllık uygulamaya gelince, arkadaşlar,
beş yılını dolduranların yerinin
değiştirilmesi kesinlikle ideolojik mülahazalarla, siyasi
mülahazalarla alınmış olan bir karar asla değildir. Bunu
samimiyetle ifade etmek isterim. Olay şudur: Arkadaşlar işletme
körlüğü diye bir şey vardır. ifadelerini kullanmış
ve bir okulda 5 yıldan fazla görev yapan okul müdürlerinin rotasyona
uğramalarını savunmuştunuz.
1 İşletme körlüğü ifadesinde kastınız
nedir?
2 Okul Müdürlerinin 5 yıldan fazla bir okulda görev
yapmalarının sakıncaları nedir?
3 Bakanlığınız merkez teşkilatı
bürokratları 5 yıldan fazla aynı birimde ve görevde
çalışmaları durumunda işletme körlüğü yaşamakta
mıdır?
4 Bu bağlamda 5. yılına yaklaşan görev
süreniz göz önüne alındığında sizin de işletme
körlüğü yaşamanız söz konusu mudur?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Aşağıdaki soruların Millî Eğitim
Bakanı Sayın Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılması hususunda gereğini arz ederim. 06.11.2007
Av.
Rıdvan Yalçın
Ordu
Soru:
Öğrencilerimizin şehit cenazelerine
katılmalarını engellemek için getirdiğiniz yasağı
mensubu bulunduğunuz partinizin kongrelerinde de kullanmayı
düşünmekte misiniz? Açıklamanızı arz ederim.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Doç. Dr. Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 06.11.2007
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan ili Hanak ilçesi Yamçılı köyünde bulunan 5
yıllık ilköğretim Okulumuzun 3 yıldır
çatısının akması nedeniyle, çatı çökme noktasına
gelmiştir. Okulun çatısının durumu köy muhtarı
tarafından Valiliğe bildirilmesine rağmen halen
yapılmamıştır. Ayrıca lojmanın oturulamayacak
durumda olması nedeniyle öğretmenlerimiz çok büyük
sıkıntı yaşamaktadırlar.
1- Ardahan ilimizde kış mevsiminin başlaması
nedeniyle öğrencilerimizin güvenliği ve sağlığı
açısından çatının bir an önce yapılması için
girişimde bulunacak mısınız?
2- Öğretmenlerimizin barınma ihtiyacının
giderilmesi için okul lojmanının tamir edilip yenilenmesi yönünde
herhangi bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Aşağıda yer alan sorularıma Millî Eğitim
Bakanı Sayın Hüseyin Çelikin sözlü olarak yanıt vermesini
saygılarımla arz ederim. 07.11.2007
Necla
Arat
İstanbul
1- New York Alfred Üniversitesi İstanbul Yerleşkesinin
açıldığını basından öğrenmiş
bulunuyoruz. Bu yerleşkede Anayasa Mahkemesinin Danıştay ve
AİHMnin Türban kararlarına rağmen türbanlı, peçeli,
çarşaflı öğrencilerin öğrenim gördükleri, kadın
öğretim üyelerinin de başları kapalı olarak ders verdikleri
basında yer almıştır. Bakanlığınız ile
bu Üniversite arasında yapılmış bir protokol var
mıdır?
2- Alfred Üniversitesi İstanbul Yerleşkesi Rektör
Yardımcısı açış konuşmasında Farklı
etnik kökenlere sahip öğrencilerin aynı sınıf içinde
eğitim alabilmelerini görmekten mutluluk duyduğunu dile getirmiştir.
Ülkemizde etnik köken ve dinsel inanca dayalı eğitim kurumları
oluşturma girişimi mi başlatılmaktadır?
3- Öğretim birliği (Tevhid-i Tedrisat) yasamıza ve
laiklik ilkesine aykırı bu durum karşısında
bakanlığınızca alınmış önlemler var
mıdır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Aşağıda yer alan sorulara Millî Eğitim
Bakanı Sayın Hüseyin Çelikin sözlü olarak yanıt vermesini
saygılarımla arz ederim. 07.11.2007
Necla
Arat
İstanbul
1- Ekim ayı içinde kutlanan Camiler Haftası için
Bakanlığınız herhangi bir ders müfredatında
bulunmamasına rağmen, ilköğretim okulları ile lise ve dengi
okullarda derslerde bu hafta ile ilgili anlatımlar yapılması;
seminerler, münazaralar düzenlenmesi; ödevler verilmesi; imkânlar dahilinde
camilere gezi programları düzenlemesine ilişkin bir genelge
yayınlamış mıdır?
2- Bu genelge, Bakanlığınızın yürürlükte
bulunan Herhangi bir eğitim Kurumu ya da eğitim elemanı, her ne
amaçla olursa olsun, bakanlığımızca
yayınlanmış ve onaylanmış ders müfredatı
dışında bir uygulamada bulunamaz şeklindeki
Yönetmeliğine aykırı değil midir?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Aşağıda yer alan soruma Millî Eğitim
Bakanı Sayın Hüseyin Çelikin sözlü olarak yanıt vermesini
saygılarımla arz ederim. 07.11.2007
Necla
Arat
İstanbul
1- Ankara Gazi Üniversitesi 1. Ulusal Sınıf
Öğretmenliği Kongresinde bir Eğitim Fakültesi Dekanı,
İlk öğretimin beş yılında tek öğretmenin 1.
sınıftan 5. sınıfa kadar öğrencilerle birlikte
olmasının cinsiyet sorunu nedeniyle uygun olmadığını;
ülkemizde uygulanan karma eğitim modelinde kadın öğretmenlerin
erkeklere iyi örnek olamayacaklarını dile getirmiştir.
Anayasamızın eşitlik ilkesi ile Türkiye
Cumhuriyetinin imzalamış bulunduğu Kadınlara
Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi
Uluslararası Sözleşmesine (CEDAWa) aykırı ve
kadınları aşağılayan bu cinsiyetçi-ayrımcı
tutum konusunda bakanlığınız herhangi bir tepki
göstermiş ya da bir girişimde bulunmuş mudur?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Doç. Dr. Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 08/11/2007
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan ili Göle ilçemizde köy okullarında yaşanan gerek
öğretmen, gerekse okul binalarımıza ilişkin istinat
duvarı ve tuvaletlerin olmaması, çatılarının
akması, pencerelerinin sağlıksız olması gibi sorunlar
hızla büyümektedir. Okullarımızın öğretmen
açığı genellikle vekil öğretmenlerle karşılanmaya
çalışılmakta, görevleri biten vekil öğretmenlerimizin her
yıl değişmesi nedeniyle öğrencilerimiz
başarısız olmaktadırlar. Asaleten gelen öğretmenlerimiz,
lojmanların hiç olmaması ya da olanların
bakımsızlığı gibi çok önemli bir sorunla
karşı karşıya kaldığından bir an önce
kaçmanın yollarını aramaktadırlar.
1- Ardahanda kış mevsiminin başlaması da göz
önünde bulundurularak Göle ilçesi Uğurtaşı, Yanatlı,
Yavuzlar ve Yeleçli köy okullarımızın bakım ve
onarımının bir an önce yapılması konusunda ne gibi bir
çalışmanız var?
2- Öğretmenlerimizin barınma ihtiyacını
karşılayacak lojmanın tadilat ve tamiratının
yapılması için bir girişimde bulunacak mısınız?
3- Okullarımızda yaşanan öğretmen
açığımızın giderilmesi için gerekli atamalar yönünde
bir çalışmanız var mı?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Doç. Dr. Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 08.11.2007
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan ili Göle ilçemizdeki köy okullarında yaşanan
gerek öğretmen, gerekse okul binalarımıza ilişkin istinat
duvarı ve tuvaletlerin olmaması, çatılarının
akması, pencerelerinin sağlıksız olması gibi sorunlar
hızla büyümektedir. Okullarımızın öğretmen
açığı genellikle vekil öğretmenlerle karşılanmaya
çalışılmakta, görevleri biten vekil öğretmenlerimizin her
yıl değişmesi nedeniyle öğrencilerimiz
başarısız olmaktadırlar. Asaleten gelen
öğretmenlerimiz, lojmanların hiç olmaması ya da olanların
bakımsızlığı gibi çok önemli bir sorunla
karşı karşıya kaldığından bir an önce
kaçmanın yollarını aramaktadırlar.
1- Ardahanda kış mevsiminin başlaması da göz
önünde bulundurularak Göle ilçesi Çobanköy, Çullu, Budaklı ve Bellitepe
köy okullarımızın bakım ve onarımının bir an
önce yapılması konusunda ne gibi bir çalışmanız var?
2- Öğretmenlerimizin barınma ihtiyacını
karşılayacak lojmanın tadilat ve tamiratının
yapılması için bir girişimde bulunacak mısınız?
3- Okullarımızda yaşanan öğretmen
açığımızın giderilmesi için gerekli atamalar yönünde
bir çalışmanız var mı?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Doç. Dr. Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 08.11.2007
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan ili Göle ilçemizdeki köy okullarında yaşanan
gerek öğretmen, gerekse okul binalarımıza ilişkin istinat
duvarı ve tuvaletlerin olmaması, çatılarının
akması, pencerelerinin sağlıksız olması gibi sorunlar
hızla büyümektedir. Okullarımızın öğretmen
açığı genellikle vekil öğretmenlerle karşılanmaya
çalışılmakta, görevleri biten vekil öğretmenlerimizin her
yıl değişmesi nedeniyle öğrencilerimiz
başarısız olmaktadırlar. Asaleten gelen
öğretmenlerimiz, lojmanların hiç olmaması ya da olanların
bakımsızlığı gibi çok önemli bir sorunla
karşı karşıya kaldığından bir an önce
kaçmanın yollarını aramaktadırlar.
1- Ardahanda kış mevsiminin başlaması da göz
önünde bulundurularak Göle ilçesi Damlasu, Dölekçayır, Samandöken ve
Sürügüden köy okullarımızın bakım ve
onarımının bir an önce yapılması konusunda ne gibi bir
çalışmanız var?
2- Öğretmenlerimizin barınma ihtiyacını
karşılayacak lojmanın tadilat ve tamiratının
yapılması için bir girişimde bulunacak mısınız?
3- Okullarımızda yaşanan öğretmen
açığımızın giderilmesi için gerekli atamalar yönünde
bir çalışmanız var mı?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Doç. Dr. Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 08.11.2007
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan ili Göle ilçemizdeki köy okullarında yaşanan
gerek öğretmen, gerekse okul binalarımıza ilişkin istinat
duvarı ve tuvaletlerin olmaması, çatıların akması,
pencerelerinin sağlıksız olması gibi sorunlar hızla
büyümektedir. Okullarımızın öğretmen açığı
genellikle vekil öğretmenlerle karşılanmaya çalışılmakta,
görevleri biten vekil öğretmenlerimizin her yıl değişmesi
nedeniyle öğrencilerimiz başarısız olmaktadırlar.
Asaleten gelen öğretmenlerimiz, lojmanların hiç olmaması ya da
olanların bakımsızlığı gibi çok önemli bir
sorunla karşı karşıya kaldığından bir an
önce kaçmanın yollarını aramaktadırlar.
1- Ardahanda kış mevsiminin başlaması da göz
önünde bulundurularak Göle ilçesi
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Sayın Başkanım,
ilgili Bakan yok! Niye okuyoruz bunları?
BAŞKAN Onları cevaplandıracağını
zaten baştan söyledik.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) İlgili Bakan yok Sayın
Başkanım! Niye okuyoruz bunu?
SAFFET KAYA (Ardahan) Geliyor, geliyor
Başkanım,
geliyor
Tuvalette
K. KEMAL ANADOL (İzmir) O zaman, on dakika ara verelim
Başkan. Öyle, gayriciddi
SAFFET KAYA (Ardahan) Yüce Parlamentoyu
BAŞKAN Lütfen, devam eder misiniz.
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Soru sahibi yok!
SAFFET KAYA (Ardahan ) Sorunun sahibi de yok burada!
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Soru sahibi yoksa, düşer.
BAŞKAN Devam eder misiniz.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) İç Tüzük öyle
yazmış, yoksa düşer o.
BAŞKAN Sayın Anadol, lütfen.
Devam edin.
Hoştülbent, Karlıyazı, Gedik, Dedekılıç
ve Dedeşen köy okullarımızın bakım ve
onarımının bir an önce yapılması konusunda ne gibi bir
çalışmanız var?
2- Öğretmenlerimizin barınma ihtiyacını
karşılayacak lojmanın tadilat ve tamiratının
yapılması için bir girişimde bulunacak mısınız?
3- Okullarımızda yaşanan öğretmen
açığımızın giderilmesi için gerekli atamalar yönünde
bir çalışmanız var mı?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Doç. Dr. Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 08.11.2007
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan ili Göle ilçemizdeki köy okullarında yaşanan
gerek öğretmen, gerekse okul binalarımıza ilişkin istinat
duvarı ve tuvaletlerin olmaması, çatılarının
akması, pencerelerinin sağlıksız olması gibi sorunlar
hızla büyümektedir. Okullarımızın öğretmen
açığı genellikle vekil öğretmenlerle karşılanmaya
çalışılmakta, görevleri biten vekil öğretmenlerimizin her
yıl değişmesi nedeniyle öğrencilerimiz
başarısız olmaktadırlar. Asaleten gelen
öğretmenlerimiz, lojmanların hiç olmaması ya da olanların
bakımsızlığı gibi çok önemli bir sorunla
karşı karşıya kaldığından bir an önce
kaçmanın yollarını aramaktadırlar.
1- Ardahanda kış mevsiminin başlaması da göz
önünde bulundurularak Göle ilçesi Çayırbaşı ve Köprülü köy
okullarımızın bakım ve onarımının bir an
önce yapılması konusunda ne gibi bir çalışmanız var?
2- Öğretmenlerimizin barınma ihtiyacını
karşılayacak lojmanın tadilat ve tamiratının
yapılması için bir girişimde bulunacak mısınız?
3- Okullarımızda yaşanan öğretmen
açığımızın giderilmesi için gerekli atamalar yönünde
bir çalışmanız var mı?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Doç. Dr. Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 08.11.2007
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan ili Göle ilçemizdeki köy Okullarında yaşanan
gerek öğretmen, gerekse okul binalarımıza ilişkin istinat
duvarı ve tuvaletlerin olmaması, çatılarının
akması, pencerelerinin sağlıksız olması gibi sorunlar
hızla büyümektedir. Okullarımızın öğretmen
açığı genellikle vekil öğretmenlerle karşılanmaya
çalışılmakta, görevleri biten vekil öğretmenlerimizin her
yıl değişmesi nedeniyle öğrencilerimiz
başarısız olmaktadırlar. Asaleten gelen
öğretmenlerimiz, lojmanların hiç olmaması ya da olanların
bakımsızlığı gibi çok önemli bir sorunla
karşı karşıya kaldığından bir an önce
kaçmanın yollarını aramaktadırlar.
1- Ardahanda kış mevsiminin başlaması da göz
önünde bulundurularak Göle ilçesi Dengeli, Dereyolu, Çakıldere ve
Çardaklı köy okullarımızın bakım ve
onarımının bir an önce yapılması konusunda ne gibi bir
çalışmanız var?
2- Öğretmenlerimizin barınma ihtiyacını
karşılayacak lojmanın tadilat ve tamiratının
yapılması için bir girişimde bulunacak mısınız?
3- Okullarımızda yaşanan öğretmen
açığımızın giderilmesi için gerekli atamalar yönünde
bir çalışmanız var mıdır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Doç. Dr. Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 08.11.2007
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan ili Göle ilçemizdeki köy okullarında yaşanan
gerek öğretmen, gerekse okul binalarımıza ilişkin istinat
duvarı ve tuvaletlerin olmaması, çatılarının
akması, pencerelerinin sağlıksız olması gibi sorunlar
hızla büyümektedir. Okullarımızın öğretmen
açığı genellikle vekil öğretmenlerle karşılanmaya
çalışılmakta, görevleri biten vekil öğretmenlerimizin her
yıl değişmesi nedeniyle öğrencilerimiz
başarısız olmaktadırlar. Asaleten gelen
öğretmenlerimiz, lojmanların hiç olmaması ya da olanların
bakımsızlığı gibi çok önemli bir sorunla
karşı karşıya kaldığından bir an önce
kaçmanın yollarını aramaktadırlar.
1- Ardahanda kış mevsiminin başlaması da göz
önünde bulundurularak Göle ilçesi Mollahasan, Gülistan, Kalecik ve
Kayaaltı köy okullarımızın bakım ve
onarımının bir an önce yapılması konusunda ne gibi bir
çalışmanız var?
2- Okullarımızda yaşanan öğretmen
açığımızın giderilmesi için gerekli atamalar yönünde
bir çalışmanız var mıdır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Doç. Dr. Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 08.11.2007
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan ili Göle ilçemizdeki köy okullarında yaşanan
gerek öğretmen, gerekse okul binalarımıza ilişkin istinat
duvarı ve tuvaletlerin olmaması, çatılarının
akması, pencerelerinin sağlıksız olması gibi sorunlar
hızla büyümektedir. Okullarımızın öğretmen
açığı genellikle vekil öğretmenlerle karşılanmaya
çalışılmakta, görevleri biten vekil öğretmenlerimizin her
yıl değişmesi nedeniyle öğrencilerimiz
başarısız olmaktadırlar. Asaleten gelen
öğretmenlerimiz, lojmanların hiç olmaması ya da olanların
bakımsızlığı gibi çok önemli bir sorunla
karşı karşıya kaldığından bir an önce
kaçmanın yollarını aramaktadırlar.
1- Ardahanda kış mevsiminin başlaması da göz
önünde bulundurularak Göle İlçesi Durançam, Durucasu, Eskidemirkapı,
Çalıdere ve Filizli köy okullarımızın bakım ve
onarımının bir an önce yapılması konusunda ne gibi bir
çalışmanız var?
2- Okullarımızda yaşanan öğretmen
açığımızın giderilmesi için gerekli atamalar yönünde
bir çalışmanız var mı?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Doç. Dr. Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 08.11.2007
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan ili Göle ilçemizdeki köy okullarında yaşanan
gerek öğretmen, gerekse okul binalarımıza ilişkin istinat
duvarı ve tuvaletlerin olmaması, çatıların akması,
pencerelerin sağlıksız olması gibi sorunlar hızla
büyümektedir. Okullarımızın öğretmen açığı
genellikle vekil öğretmenlerle karşılanmaya
çalışılmakta, görevleri biten vekil öğretmenlerimizin her yıl
değişmesi nedeniyle öğrencilerimiz başarısız
olmaktadırlar. Asaleten gelen öğretmenlerimiz, lojmanların hiç
olmaması ya da olanların bakımsızlığı gibi
çok önemli bir sorunla karşı karşıya
kaldığından bir an önce kaçmanın yollarını
aramaktadırlar.
1- Ardahanda kış mevsiminin başlaması da göz
önünde bulundurularak Göle ilçesi Toptaş, Kuytuca, Meşedibi, Okçu ve
Günorta köy okullarımızın bakım ve
onarımının bir an önce yapılması konusunda ne gibi bir
çalışmanız var?
2- Öğretmenlerimizin barınma ihtiyacını
karşılayacak lojmanın tadilat ve tamiratının
yapılması için bir girişimde bulunacak mısınız?
3- Okullarımızda yaşanan öğretmen
açığımızın giderilmesi için gerekli atamalar yönünde
bir çalışmanız var mı?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Doç. Dr. Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak cevaplandırılmasını
saygılarımla arz ederim. 08.11.2007
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan ili Göle ilçesi Küçükaltunbulak köyünde bulunan 8
yıllık İlköğretim okulumuzun yaklaşık 200
öğrencisi ve 9 öğretmeni bulunmaktadır. Lojmanların
yetersiz olması nedeniyle de öğretmenlerimiz büyük
sıkıntı yaşamaktadır.
1- Küçükaltunbulak Köy Okulunda hizmet veren
öğretmenlerimizin barınma ihtiyacını karşılamak
amacıyla toplam 2 adet olan ve öğretmenlerimiz için yetersiz olan
lojman sayısının artırılması konusunda herhangi
bir çalışmanız var mı?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Doç. Dr. Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 08.11.2007
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan ili Göle ilçemizdeki köy okullarında yaşanan
gerek öğretmen, gerekse okul binalarımıza ilişkin istinat
duvarı ve tuvaletlerin olmaması, çatılarının
akması, pencerelerinin sağlıksız olması gibi sorunlar
hızla büyümektedir. Okullarımızdaki öğretmen açığı
genellikle vekil öğretmenlerle karşılanmaya
çalışılmakta, görevleri biten vekil öğretmenlerimizin her
yıl değişmesi nedeniyle öğrencilerimiz
başarısız olmaktadırlar. Asaleten gelen
öğretmenlerimiz, lojmanların hiç olmaması ya da olanların
bakımsızlığı gibi çok önemli bir sorunla
karşı karşıya kaldığından bir an önce
kaçmanın yollarını aramaktadırlar.
1- Ardahanda kış mevsiminin başlaması da göz
önünde bulundurularak Göle İlçesi Balçeşme ve Ağılyolu köy
okullarımızın bakım ve onarımının bir an
önce yapılması konusunda ne gibi bir çalışmanız var?
2- İklim şartlarının
ağırlığı nedeniyle okullarımızın çok
acil ihtiyacı olan kalorifer yapılması, öğretmenlerimizin
barınma ihtiyacını karşılayacak lojman
yapılması ve kadrolu hizmetli gönderilmesi için bir girişimde
bulunacak mısınız?
3- Okullarımızda yaşanan öğretmen
açığının giderilmesi için gerekli atamalar yönünde bir
çalışmanız var mı?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Doç. Dr. Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 08.11.2007
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan ili Göle ilçemizdeki köy okullarında yaşanan
gerek öğretmen, gerekse okul binalarımıza ilişkin istinat
duvarı ve tuvaletlerin olmaması, çatılarının akması,
pencerelerinin sağlıksız olması gibi sorunlar hızla
büyümektedir. Okullarımızın öğretmen açığı
genellikle vekil öğretmenlerle karşılanmaya
çalışılmakta, görevleri biten vekil öğretmenlerimizin her
yıl değişmesi nedeniyle öğrencilerimiz
başarısız olmaktadırlar. Asaleten gelen
öğretmenlerimiz, lojmanların hiç olmaması ya da olanların
bakımsızlığı gibi çok önemli bir sorunla
karşı karşıya kaldığından bir an önce kaçmanın
yollarını aramaktadırlar.
1- Ardahan'da kış mevsiminin başlaması da göz
önünde bulundurularak Göle İlçesi Tahtakıran, Tellioğlu,
Yağmuroğlu ve Yenidemirkapı köy okullarımızın
bakım ve onarımının bir an önce yapılması
konusunda ne gibi bir çalışmanız vardır?
2 - Okullarımızda yaşanan öğretmen
açığımızın giderilmesi için gerekli atamalar yönünde
bir çalışmanız var mıdır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Doç. Dr. Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 08.11.2007
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan ili Göle ilçesi Senemoğlu köyünde bulunan 8
yıllık İlköğretim Okulumuzda yaşanan gerek
öğretmen, gerekse okul binamıza ilişkin istinat duvarı ve
tuvaletin olmaması, çatının akması, pencerelerin
sağlıksız olması gibi sorunlar hızla büyümektedir.
Okulumuzun öğretmen açığı genellikle vekil
öğretmenlerle karşılanmaya çalışılmakta,
görevleri biten vekil öğretmenlerimizin her yıl değişmesi
nedeniyle öğrencilerimiz başarısız olmaktadırlar.
Asaleten gelen öğretmenlerimiz, lojmanların hiç olmaması ya da
olanların bakımsızlığı gibi çok önemli bir
sorunla karşı karşıya kaldığından bir an
önce kaçmanın yollarını aramaktadırlar.
1- Ardahan'da kış mevsiminin başlaması da göz
önünde bulundurularak Senemoğlu köy okulumuzun kalorifer sisteminin ve
okulun bakım ve onarımının bir an önce yapılması
konusunda ne gibi bir çalışmanız var?
2- Öğretmenlerimizin barınma ihtiyacını
karşılayacak lojmanın kullanılamaz halde olması
nedeniyle tamiratının yapılması için bir girişimde
bulunacak mısınız?
3 - Okulumuzda yaşanan öğretmen açığımızın
giderilmesi için gerekli atamalar yönünde bir çalışmanız var
mı?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Doç. Dr. Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
08.11.2007
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan ili Göle ilçesi Yiğitkonağı köyünde bulunan
5 yıllık İlköğretim Okulumuzda yaşanan gerek
öğretmen, gerekse okul binamıza ilişkin istinat
duvarının olmaması, yeni yapılan çatının
sağlıksız yapılması nedeniyle çökme tehlikesi ile
karşı karşıya kalması gibi sorunlar hızla
büyümektedir. Okulumuzun öğretmen açığı genellikle vekil
öğretmenlerle karşılanmaya çalışılmakta,
görevleri biten vekil öğretmenlerimizin her yıl değişmesi
nedeniyle öğrencilerimiz başarısız olmaktadırlar.
Asaleten gelen öğretmenlerimiz, lojmanların hiç olmaması ya da
olanların bakımsızlığı gibi çok önemli bir
sorunla karşı karşıya kaldığından bir an
önce kaçmanın yollarını aramaktadırlar.
1- Ardahan'da kış mevsiminin başlaması da göz
önünde bulundurularak Yiğitkonağı köy okulumuzun çökmek üzere
olan çatısının ve bakım ve onarımının bir an
önce yapılması konusunda ne gibi bir çalışmanız var?
2- Öğretmenlerimizin barınma ihtiyacını
karşılayacak lojmanın yapılması için bir
girişimde bulunacak mısınız?
3 - Okulumuzda yaşanan öğretmen
açığımızın giderilmesi için gerekli atamalar yönünde
bir çalışmanız var mı?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Doç. Dr. Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 08.11.2007
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan ili Göle ilçesi Esenboğaz köyünde bulunan 5
yıllık İlköğretim Okulumuzda yaşanan gerek
öğretmen, gerekse okul binamıza ilişkin istinat duvarı ve
tuvaletin olmaması, çatının akması, pencerelerin
sağlıksız olması gibi sorunlar hızla büyümektedir.
Yaklaşık 80 öğrenci bulunan okulumuzun öğretmen
açığı genellikle vekil öğretmenlerle karşılanmaya
çalışılmakta, görevleri biten vekil öğretmenlerimizin her
yıl değişmesi nedeniyle öğrencilerimiz
başarısız olmaktadırlar. Asaleten gelen
öğretmenlerimiz, lojmanların hiç olmaması ya da olanların
bakımsızlığı gibi çok önemli bir sorunla
karşı karşıya kaldığından bir an önce
kaçmanın yollarını aramaktadırlar.
1- Esenboğaz Köy Okulumuzda lojmanın olmaması
nedeniyle öğretmenlerimizin yaşadığı mağduriyeti
bir an önce giderebilmek için okulumuza lojman yapmayı düşünüyor
musunuz?
2- Okulumuzun 2 derslik olması ve öğrenci
sayısının fazla olması nedeniyle ek bir derslik yapmak için
bir çalışmanız var mıdır?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Doç. Dr. Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
08.11.2007
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan ili Göle ilçesi Çakırüzüm köyünde bulunan 5
yıllık İlköğretim Okulumuzda yaşanan gerek
öğretmen, gerekse okul binamıza ilişkin istinat duvarı ve
tuvaletin olmaması, çatının akması, pencerelerin sağlıksız
olması gibi sorunlar hızla büyümektedir. Okulumuzun öğretmen
açığı genellikle vekil öğretmenlerle karşılanmaya
çalışılmakta, görevleri biten vekil öğretmenlerimizin her
yıl değişmesi nedeniyle öğrencilerimiz
başarısız olmaktadırlar. Asaleten gelen
öğretmenlerimiz, lojmanların hiç olmaması ya da olanların
bakımsızlığı gibi çok önemli bir sorunla
karşı karşıya kaldığından bir an önce
kaçmanın yollarını aramaktadırlar.
1 Ardahanda kış mevsiminin başlaması da göz
önünde bulundurularak Çakırüzüm köy okulumuzun bakım ve
onarımının bir an önce yapılması konusunda ne gibi bir
çalışmanız var?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Doç. Dr. Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 08.11.2007
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan ili Göle ilçesi Büyükaltunbulak köyünde bulunan 5
yıllık İlköğretim Okulumuzda yaşanan gerek
öğretmen, gerekse okul binamıza ilişkin istinat duvarı ve
tuvaletin olmaması, çatının akması, pencerelerin sağlıksız
olması gibi sorunlar hızla büyümektedir. Okulumuzun öğretmen
açığı genellikle vekil öğretmenlerle karşılanmaya
çalışılmakta, görevleri biten vekil öğretmenlerimizin her
yıl değişmesi nedeniyle öğrencilerimiz
başarısız olmaktadırlar. Asaleten gelen
öğretmenlerimiz, lojmanların hiç olmaması ya da olanların
bakımsızlığı gibi çok önemli bir sorunla
karşı karşıya kaldığından bir an önce
kaçmanın yollarını aramaktadırlar.
1 Ardahanda kış mevsiminin başlaması da göz
önünde bulundurularak Büyükaltunbulak köy okulumuzun bakım ve
onarımının bir an önce yapılması konusunda ne gibi bir
çalışmanız var?
2 Öğretmenlerimizin barınma ihtiyacını
karşılayacak lojmanın tadilat ve tamiratının
yapılması için bir girişimde bulunacak mısınız?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Doç. Dr. Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim.
08.11.2007
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan ili Göle ilçesi Karatavuk köyünde bulunan 5
yıllık İlköğretim Okulumuzda yaşanan gerek
öğretmen, gerekse okul binamıza ilişkin istinat duvarı ve
tuvaletin olmaması, çatının akması, pencerelerin
sağlıksız olması gibi sorunlar hızla büyümektedir.
Okulumuzun öğretmen açığı genellikle vekil
öğretmenlerle karşılanmaya çalışılmakta,
görevleri biten vekil öğretmenlerimizin her yıl değişmesi
nedeniyle öğrencilerimiz başarısız olmaktadırlar.
Asaleten gelen öğretmenlerimiz, lojmanların hiç olmaması ya da
olanların bakımsızlığı gibi çok önemli bir
sorunla karşı karşıya kaldığından bir an
önce kaçmanın yollarını aramaktadırlar.
1 Karatavuk Köyü İlkokulunun 8 yıllık olması
için herhangi bir girişimde bulunmayı düşünüyor musunuz?
2- Okulumuzda yaşanan öğretmen
açığımızın giderilmesi için gerekli atamalar yönünde
bir çalışmanız var mı?
3- Okulumuza ek derslik yapılması için müracaat
edilmiş olup; ek dersliğin bir an önce yapılması için bir
çalışmanız var mı?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Doç. Dr. Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 08.11.2007
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan ili Göle ilçesi Kuzupınarı köyünde bulunan 5
yıllık İlköğretim Okulumuzda yaşanan gerek
öğretmen, gerekse okul binamıza ilişkin istinat duvarı ve
tuvaletin olmaması, çatının akması, pencerelerin
sağlıksız olması gibi sorunlar hızla büyümektedir.
Okulumuzun öğretmen açığı genellikle vekil
öğretmenlerle karşılanmaya çalışılmakta,
görevleri biten vekil öğretmenlerimizin her yıl değişmesi
nedeniyle öğrencilerimiz başarısız olmaktadırlar.
Asaleten gelen öğretmenlerimiz, lojmanların hiç olmaması ya da
olanların bakımsızlığı gibi çok önemli bir
sorunla karşı karşıya kaldığından bir an
önce kaçmanın yollarını aramaktadırlar.
1- Okulumuzda yaşanan öğretmen
açığımızın giderilmesi için gerekli atamalar yönünde
bir çalışmanız var mı?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Doç. Dr. Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 08.11.2007
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan ili Göle ilçesi Koyunlu köyünde bulunan 8 yıllık
İlköğretim Okulumuzda yaşanan gerek öğretmen, gerekse okul
binamıza ilişkin istinat duvarı ve tuvaletin olmaması,
çatının akması, pencerelerin sağlıksız
olması gibi sorunlar hızla büyümektedir. Yaklaşık 120
öğrencisi bulunan okulumuzun öğretmen açığı genellikle
vekil öğretmenlerle karşılanmaya çalışılmakta,
görevleri biten vekil öğretmenlerimizin her yıl değişmesi
nedeniyle öğrencilerimiz başarısız olmaktadırlar.
Asaleten gelen öğretmenlerimiz, lojmanların hiç olmaması ya da
olanların bakımsızlığı gibi çok önemli bir
sorunla karşı karşıya kaldığından bir an
önce kaçmanın yollarını aramaktadırlar.
1- Koyunlu Köy Okulumuzda görev yapan öğretmenlerimizin
barınma ihtiyacını karşılamak amacıyla çok eski
olan lojmanlarının tamirat ve tadilatının
yapılması konusunda herhangi bir girişimde bulunacak
mısınız?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Doç. Dr. Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 08.11.2007
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan ili Göle ilçesi Serinçayır köyünde bulunan 5
yıllık İlköğretim Okulumuzda yaşanan gerek
öğretmen, gerekse okul binamıza ilişkin istinat duvarı ve
tuvaletin olmaması, çatının akması, pencerelerin
sağlıksız olması gibi sorunlar hızla büyümektedir.
Okulumuzun öğretmen açığı genellikle vekil
öğretmenlerle karşılanmaya çalışılmakta,
görevleri biten vekil öğretmenlerimizin her yıl değişmesi
nedeniyle öğrencilerimiz başarısız olmaktadırlar.
Asaleten gelen öğretmenlerimiz, lojmanların hiç olmaması ya da
olanların bakımsızlığı gibi çok önemli bir
sorunla karşı karşıya kaldığından bir an
önce kaçmanın yollarını aramaktadırlar.
1- Okulumuzda yaşanan öğretmen
açığımızın giderilmesi için gerekli atamalar yönünde
bir çalışmanız var mı?
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Aşağıdaki sorularımın Millî Eğitim
Bakanı Sayın Doç. Dr. Hüseyin Çelik tarafından sözlü olarak
cevaplandırılmasını saygılarımla arz ederim. 08.11.2007
Ensar
Öğüt
Ardahan
Ardahan ili Göle ilçesi Yeniköy köyünde bulunan 8 yıllık
İlköğretim Okul binamızın istinat duvarının
olmaması ve kış mevsiminin başlaması nedeniyle
okulumuzda kalorifer olmaması nedeniyle problem yaşanmaktadır.
1- Ardahan ilimizde kış mevsiminin başlaması
da göz önünde bulundurularak Yeniköy Köy Okulumuzun istinat
duvarının, çevre düzenlemesinin ve kaloriferinin bir an önce
yapılması konusunda ne gibi bir çalışmanız var?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, daha evvel Millî
Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik tarafından
cevaplandırılacağı bildirilen 61, 65, 81, 101, 116, 118,
121 ve 123üncü sıradaki soruları süre kalmayacağı için
okutmuyorum. Bu sorular cevaplandırılmayacaktır. Bilgilerinize
sunulur.
Şimdi, cevap sırası Sayın Bakanda.
Buyurun Sayın Bakanım. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK
(Van) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; milletvekili
arkadaşlarımızın sormuş oldukları sözlü soru
önergelerine daha önce bildirildiği üzere, Meclis
Başkanlığına yazılı olarak müracaatım
üzerine bildirildiği üzere cevap vermeye çalışacağım.
Değerli milletvekilleri, Sayın Antalya Milletvekili
Tayfur Sünerin Antalyanın Akseki ilçesinde bir çok programlı lise
oluşturulması üzerine bir sorusu var. Genel lise ve bazı meslek
liselerinin birleştirilerek çok programlı lise hâline
getirildiği, bunların ayrı ayrı olmasının
faydalı olacağı yönünde bir sorusu var.
Bu ilk defa Akseki ilçemizde uygulanmış olan bir
uygulama değildir. Türkiyede toplam dört yüz yetmiş üç çok
programlı lisemiz var. Bu aslında kaynakların israf edilmeden
kullanılmasına yönelik doğru bir yaklaşımdır. Bir
ilçemizde kız meslek lisesi programlarına devam eden 30 öğrenci,
genel liseye devam eden 50 öğrenci, Erkek Teknik Öğretim Genel
Müdürlüğü bünyesindeki bir programa, bakıyorsunuz 25 öğrenci,
Ticaret ve Turizm Öğretimi Genel Müdürlüğüne bağlı 50
öğrenci şeklinde bölünmeler oluyor. Bunların hepsini ayrı
ayrı bir okulda, ticaret lisesinde, kız meslek lisesinde, endüstri
meslek lisesi veya genel lisede toplamak aslında öğretmen
açısından, fiziki mekânların kullanılması
açısından bir kaynak israfı doğuruyor.
Dolayısıyla, bunların birleştirilerek çok programlı
lise adı altında toplanması doğru bir
yaklaşımdır. Bundan sonra da bunlar bu şekilde devam
edecektir. Zaten, ortaöğretimimizi yeniden yapılandırırken
aslında lise çeşitliliğinden ziyade program
çeşitliliğini esas alan bir yeni yapılanmaya da gideceğiz.
Bunu hem Değerli Milletvekilimizle hem de değerli Meclis üyelerimizle
paylaşmak istiyorum.
Sayın İsa Gök Beyin Mersinde bir ilköğretim
okulunda öğrencilere oruç tutmaları yönünde baskı
yapıldığına dair bir sorusu var. Ancak Mersin
Valiliğinden alınan cevapta söz konusu ilköğretim okuluna
ilişkin iddiayla ilgili olarak İl Millî Eğitim Müdürlüğüne
de herhangi bir şikâyetin intikal etmediği, gazete haberinde
belirtilen hususların okul yönetimi tarafından
yalanlandığı, görevlendirilen ilköğretim
müfettişlerince başlatılan inceleme sonucunda düzenlenen
31/10/2007 tarihli 41023 sayılı Rapordan da söz konusu iddianın
sübuta ermediği ve yapılacak herhangi bir işleme gerek olmadığı
sonucuna varıldığı anlaşılmaktadır.
Değerli milletvekili arkadaşlarımız gazete
haberlerinden yola çıkarak çoğu zaman sözlü soru önergeleri
hazırlıyorlar. Biz aslında bu gazete haberlerini tekzip
ediyoruz, ama gazetelerin bu tekzipleri yayınlaması ya uzun bir süre
alıyor veyahut da yayınlamıyorlar. Dolayısıyla, bir
gazetede bir haberi görür görmez, sözlü soru sorayım diye, önce ben
sorayım diye bir insan acele ederse genellikle doğru bir soru
sormamış olur. Bildiğiniz gibi doğru cevap almanın ilk
şartı soruyu doğru ve yerinde sorabilmektir.
Arkadaşlarımın bu konularda hassas olmalarını
özellikle istirham ediyorum.
Sayın Muharrem İncenin, Sayın,
bürokratlarımızdan, Sadettin Sabazın odasıyla ilgili bir
sorusu vardır. Ticaret ve Turizm Öğretimi Genel Müdürlüğüne
atanmış olan bu arkadaşımız eski müdürün mahkeme
kararıyla geri dönmesi sonucu eski odada devam ettiği, gitmediği
şeklinde bir sorusu vardır. Zaten Danıştay tarafından
Sadettin Sabaz haklı bulunmuştur. Ticaret ve Turizm Öğretimi
Genel Müdürlüğüne devam etmektedir. Dolayısıyla eski
odasında oturmaya devam etmektedir. Sorunun sorulması da cevabı
da aslında anlamsız hâle gelmiştir.
Sayın Kütahya Milletvekili Alim Işık
tarafından, Dumlupınar Üniversitesi bünyesinde bir tıp
fakültesinin ne zaman kurulacağı sorusu sorulmuştur.
Dumlupınar Üniversitesi bünyesinde bir tıp fakültesi Bakanlar Kurulu
kararıyla
5/12/2007 26721 sayılı Resmî Gazetede Bakanlar
Kurulu kararı çıkmış, Resmî Gazetede
yayınlanmış ve bu yürürlüğe girmiştir. Böylelikle Dumlupınar
Üniversitesine bağlı olarak bir tıp fakültesi şu anda kurulmuş
bulunmaktadır ve Yükseköğretim Kurulu ile
Bakanlığımız arasında bir yazışma
yapılmıştır. Bu tespitler yapıldıktan sonra
kadroyla ilgili gerekli işlemler de yapılacaktır.
Sayın Muharrem İncenin, benim Plan Bütçe Komisyonunda
kullandığım Uzun süre aynı okulda, aynı pozisyonda
görev yapan yöneticiler işletme körlüğü denen bir
sıkıntıya düşmektedirler. ifadesinden yola çıkarak
sormuş olduğu bir soru vardır.
Değerli arkadaşlarım, işletme körlüğü
ifadesi ilk defa benim tarafımdan icat edilmiş olan bir tabir, bir
terim değildir, modern yönetim biliminde kullanılan bir ifadedir.
Rutin olarak uzun yıllar aynı işi yaparsanız işletme
körlüğüne düşersiniz. Buradan hareketle, farklı farklı
arkadaşımız sorular sormaktadır. Yalnız, sorunun
sahibi olan arkadaşımız özellikle siyasi temsil makamı ile
rutin bürokratik işlemlerin yapıldığı makamları
birbirine karıştırmıştır. Eğer uzun
yıllar siyasi bir pozisyonda bulunan kişiler oradan gitsinler
şeklinde bir iddiası olursa önce kendi mensup bulunduğu partinin
yöneticilerinden birçok kimsenin oradan ayrılması lazım. Bu
tutarlı bir soru değildir.
Değerli arkadaşlarım, Ordu Milletvekili Sayın
Rıdvan Yalçın tarafından bizim 24/10/2007 tarihinde 2007/78
numarayla yayınladığımız bir genelge söz konusu
edilmektedir. Biz -bu genelgede- özellikle öğrencilerimizin eğitim
öğretim faaliyetleri devam ederken şehit cenazelerine katılma
veya terörü protesto etme adı altında izin alınmadan sokağa
dökülmemesi, döktürülmemesi gerektiğiyle ilgili bir genelge
yayınlamışız. Bu, kamu nizamını sağlama
adına yapılmıştır, eğitim öğretimi aksatmama
adına yapılmıştır. Şüphesiz ki terör
karşısında hepimizin infiali müşterektir. Şüphesiz ki
insanlar hafta sonlarında, akşam, mesaide olmadıkları
saatlerde bu tür etkinliklere katılabilirler, izin alındığı
zaman başka türlü katılabilirler. Ancak, eğitim öğretim
devam ederken ilkokul çocuklarını, öğretmenleri, belli sivil
toplum örgütlerinin özellikle yönlendirmesiyle sokağa dökerlerse bunun
adı kaostur. Dolayısıyla, bu kaosun önüne geçilmesi gerekiyor.
Duygu planı en yoğun olan meselelerimizde bile biz
aklımızı bir tarafa bırakmamalıyız ve
duygularını aklının önüne çıkaran insanlar tarih
boyunca hep kaybetmişlerdir. Dolayısıyla,
aklımızı hiçbir zaman bir tarafa itmeyeceğiz, millî
duyarlılığımızı da muhafaza edeceğiz.
Sayın Ensar Öğütün yine, Ardahan ili, Hanak ilçesi,
Yamçılı köyünde bulunan bir okulla ilgili sorusu vardır.
Sayın Öğüt, bu köyün, özellikle bu okulun çatısının
kesinlikle çökmek üzere olduğu, okul binasının ve lojmanın
harap olduğu, lojman olmadığı için öğretmen
gitmediği şeklinde soruları vardır. Şimdi,
değerli milletvekilleri, biraz sonra Sayın Öğütün yirmi iki
sorusuna da toplu olarak cevap vereceğim.
Ben, daha önce de burada Sayın Öğütün sorularına
cevap verirken bir hususu belirtmiştim, demiştim ki: Sözlü sorular
ve yazılı sorular Türkiye Büyük Millet Meclisindeki değerli
milletvekillerinin özellikle icra üzerindeki denetim gücünü kullanması
açısından son derece önemli ve saygıdeğer müesseselerdir ve
uygulamalardır. Ancak, bunu, kesinlikle istismar etmemek gerekiyor.
Basmakalıp bir soru formatı hazırlayarak ve sanki hepsi tornadan
çıkmış gibi soru sormanın özellikle milletvekili
mesleğiyle, Türkiye Büyük Millet Meclisinin mehabetiyle uygun
düşmediğini ve yakışmadığını ifade
etmek istiyorum.
Bakın, Sayın Öğüt sorduğu bütün sorularda,
özellikle Göle ilçesindeki köylerle ilgili sorduğu bütün sorularda, Göle
ilçemizdeki sanki bütün köy okulları, anlaşmış gibi,
buralarda öğretmen yoktur, istinat duvarı yoktur, tuvalet yoktur,
lojman ya yoktur veyahut da bakımsızdır, çatılar
akmaktadır, pencereler sağlıksızdır ve vekil
öğretmen barındırmaktadır. Göledeki bu sorulara konu olan
bütün köylerdeki problemlerin aynı olması söz konusu olabilir mi
değerli milletvekili arkadaşlarım?
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) Var.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK
(Devamla) Tarih dersinde bir öğrenci demiş ki: Ben öğretmene
öyle bir soru soracağım ki, öğretmen bana cevap veremez.
Demiş ki: Hocam, hangi padişahın kızının
Kerbelâda köpekler tarafından yendiği iddia edildi? Hoca da
demiş ki: Evladım, padişah değil peygamberdi, Kerbelâ
değil Kenandı, kızı değil oğluydu, köpek
değil kurt idi. Senin sorunun her tarafı yanlış, hangi bir
tarafını düzelteyim. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Şimdi, değerli arkadaşlarım, bakın, bu
Yamçılı köyündeki ilköğretim okulunun çatısının
onarıma ihtiyaç duyduğu doğrudur. 2008 yılı
programına alınmış.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) Demin yanlış dediniz
Sayın Bakan.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK
(Devamla) Burada, zaten öğretmenler barınmamaktadır
14
öğrencisi olan bir okul bu köy okulu. 14 öğrencisi vardır.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) Onlar insan değil mi, o 14
kişi?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK
(Devamla) Burada, öğretmenimiz vardır, öğretmen bu köyden
birisi olduğu için de kendi evinde kalmaktadır, lojmana da ihtiyaç
yoktur Sayın Öğüt.
Sayın Necla Arat Hanımefendinin, İstanbul
Milletvekilimiz Sayın Necla Aratın, New York Alfred Üniversitesiyle
ilgili bir sorusu vardır.
Değerli arkadaşlarım, New York Alfred Üniversitesi
ile Millî Eğitim Bakanlığı arasında herhangi bir
sözleşme yapılmamıştır. Bir vakıf üniversitesinin
veya bir devlet üniversitesinin nasıl kurulacağı
Anayasamızda ve yasalarımızda belirtilmiştir. Bu yönüyle,
bu konuda yapılmış herhangi bir yasal düzenleme de söz konusu
değildir, ama birileri eğer yasalara aykırı bir faaliyette
bulunursa -bu kurs olabilir, okul adı altında olabilir, başka
isimler altında olabilir- Türkiye bir hukuk devletidir, hukuk çerçevesinde
gereği yapılır.
Sayın Necla Arat, İstanbul Milletvekilimiz Sayın
Necla Arat, Millî Eğitim Bakanlığının, Camiler
Haftası dolayısıyla bir genelge göndererek, bu haftanın
kutlanmasını talep edip etmediğini sormaktadır.
Millî Eğitim Bakanlığında, bildiğiniz
gibi hangi günlerin ve hangi haftaların kutlanacağıyla ilgili
bir çerçeve belirlenmiştir. Bunlar arasında Camiler Haftası
yoktur, Millî Eğitim Bakanlığının illere
gönderdiği böyle bir genelge de yoktur ve bahse konu isimde, kapsamda bir
haftanın kutlanmasıyla ilgili Bakanlığımız
tarafından en ufak bir yazışma da
yapılmamıştır Sayın Arat. Gazete haberlerine
dayanılarak sorulmuş olan bir sorudur. Kaldı ki, o gazetenin
haberinin de -altını çizerek söylüyorum- okkalı bir yalan
olduğu tarafımızdan beyan edilmiştir.
Yine, Gazi Üniversitesinde, I. Ulusal Sınıf Öğretmenliği
Kongresinde, bir eğitim fakültesi dekanı bir beyanda bulunmuş
ve ilköğretimin beş yılında tek öğretmenin birinci
sınıftan beşinci sınıfa kadar öğrencilerle birlikte
olmasının cinsiyet sorunu nedeniyle uygun
olmadığını ifade etmiş. Ülkemizde uygulanan karma
eğitim modelinde, kadın öğretmenlerin erkeklere iyi örnek
olamayacaklarını bir dekanın ifade ettiğini söylemektedir
Sayın Arat. Bizim Millî Eğitim Bakanlığı olarak buna
ne tepki gösterdiğimizi, ne yaptığımızı ifade
etmektedir.
Değerli arkadaşlarım, ben, zamanım dar
olduğu için, süremde bitirmek zorundayım. Millî Eğitim
Bakanlığı, cinsiyet ayrımına yönelik olarak, gerek
uluslararası anlaşmalarda altına imza
attığımız anlaşmalar gereği gerekse iç hukukumuz
gereği cinsiyet ayrımcılığına karşı
mücadele etmektedir. Bu konuda gereği neyse yapılmaktadır Millî
Eğitim Bakanlığı tarafından.
Şimdi, burada bir öğretim üyesi, kendi görüşünü
ortaya koymuştur. Bildiğiniz gibi, bir insanın söylediği
fikirler
NECLA ARAT (İstanbul) Sayın Bakan
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK
(Devamla) Müsaade edin Sayın Arat.
Bir insanın söylediği fikirler rahatsız edici
olabilir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10uncu maddesinde
der ki: Sarsıcı, altüst edici, rahatsız edici bile olabilir,
bu, fikir özgürlüğü kapsamındadır. Üniversitenin de olmazsa
olmaz olan şeyi akademik özgürlüktür. Bir üniversite öğretim üyesi
bizim hoşumuza gitmeyen, kesinlikle bizim tasvip etmeyeceğimiz,
edemeyeceğimiz şeyler de söyleyebilir, eğer buna mani
olursanız, sadece bir ideolojinin çerçevesi ve kalıpları
içerisinde konuşmasına müsaade ederseniz, orada üniversiteden söz
edemezsiniz. Dolayısıyla, bizim bu öğretim üyesine
karşı bir şey yapmamız, onunla ilgili bir işlem
başlatmamız söz konusu değildir. Eğer yasalara ve Anayasaya
aykırı bir şey varsa, cumhuriyet savcıları
vardır, onlar devreye girer. Millî Eğitim Bakanlığı
savcılık yapmamaktadır.
Değerli arkadaşlarım, bundan sonra, Sayın
Ensar Öğüte ait olan yirmi iki adet soru bulunmaktadır. Ben,
bunlara, Sayın Öğütün de müsaadesiyle toplu cevap vereceğim.
Çünkü, soruların hepsi aynı mahiyette olduğu için aynı
mahiyette bir cevap gerektirir.
Önce, şunun altını çizmek istiyorum değerli
milletvekili arkadaşlarım: Biz, Millî Eğitim
Bakanlığı olarak gerek 59uncu Hükûmet döneminde gerekse
60ıncı Hükûmet döneminde kendimizi Ankaraya hapsetmedik. Bir
müsteşar yardımcımızın
başkanlığında yirmi iki genel müdürüm, genel müdürlerimiz
veya müstakil daire başkanlarımız kırk sekiz saat önce,
ilin problemlerinin karmaşık ve daha büyük olmasına göre veya
ilin büyüklüğüne göre, yerine göre yetmiş iki saat önce bir ile
gönderilmektedir. Her genel müdürümüz, müstakil birim amirimiz kendi sorumluluk
alanıyla ilgili orada net bir fotoğraf çekmektedir, oradaki kendi
muhataplarıyla toplantılar yapmaktadır. Bütün ilçeler
dolaşılmaktadır. Okullar yerinde ziyaret edilmektedir. Fiziki
altyapı, teknolojik altyapı, müfredat uygulamaları, insan
kaynakları, rehberlik sistemleri, taşımalı eğitim,
aklınıza ne gelirse eğitim adına, yurtlar, öğretmenevleri,
hepsi teker teker incelenmektedir. Sonra, ben Bakan olarak ile intikal
ediyorum. İlin valisi, milletvekilleri, o ildeki bütün kaymakamlar,
belediye başkanları, il genel meclisinin ilgili komisyonu davet
edilmektedir ve uzun uzadıya bu çekilen fotoğraf üzerinde bir
değerlendirme yapılmaktadır, o ilin eğitim adına bütün
meseleleri masaya yatırılmaktadır ve tespit edilen şey
şudur: Eksiklik, aksaklık nerededir, fazlalık nerededir; neler
yapılması gerekiyor, neler yapılmaması gerekiyor? Mahallî
imkân ve potansiyeli harekete geçirerek bunların hangisini mahallinde
çözebiliriz? Hangilerini Ankaraya taşıyarak makul bir sürece
yayıp çözmemiz gerekiyor, buna karar veriyoruz ve aynı program
Ardahan ili için de, değerli milletvekili arkadaşlarım,
gerçekleştirilmiştir.
SAFFET KAYA (Ardahan) Bu ilk olarak gerçekleştirildi
Sayın Bakan.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK
(Devamla) Bakın, burada hemen şunu söyleyeyim: 28-30 Kasım
2007 tarihleri arasında bu program bir müsteşar
yardımcımızın koordinasyonunda Ardahan ilinde
gerçekleştirilmiştir. Sayın Öğütün soruları sadece
Göle ilçesiyle sınırlıdır. Fakat, biz Göleyi de,
Çıldırı da, Damalı da, efendim Hanakı da, Posofu
da teker teker gezmişiz, problemlerini masaya
yatırmışız ve ortaya çıkan manzara şudur
değerli arkadaşlarım, bir örnek olması açısından
söylüyorum: 2003 yılına kadar okul öncesi eğitimdeki
okullaşma oranı, değerli milletvekilleri, 7,2dir. Fakat 2008in
başında Ardahan ilimizdeki, okul öncesi eğitimdeki
okullaşma oranı yüzde 38,4tür. Yüzde 7, yüzde 38
Nitekim, bu
toplantıda sağ tarafımda Sayın Ardahan Milletvekili Saffet
Kaya Bey, sol tarafımda da Sayın Ensar Öğüt oturmuştur.
Kendisi de davet edilmiştir. Dört buçuk saat süren toplantı esnasında
kendisi bütün yapılanlara müteşekkir olmuştur, tek bir söz
söylememiştir ve herhangi bir problemi de burada dile getirmemiştir.
62 köy okulumuz taşımalı eğitimden dolayı
Ardahanda kapalıdır, bu tespit edilmiştir ve 62 okulun da
onarılarak, eğer öğrenci yoksa, ilköğretim öğrencisi
yoksa bunların ana sınıflarına dönüştürülmesi, ana
sınıfına gidecek öğrenci de yoksa yaygın eğitim
hizmetlerinde kullanılması, oradaki, köydeki genç
kızlarımızın biçki dikiş kursları
ihtiyacından tutun da okuma yazma öğrenmek amacıyla
açılacak kurslara tahsis edilmesi, bunlara da ihtiyaç yoksa köy odası
olarak tahsis edilmesi için karar alınmıştır ve bunun için
gerekli olan para da biz Ankaraya döner dönmez, il özel idaresine
gönderilmiştir, 750 milyar Türk lirası gönderilmiştir.
Değerli arkadaşlar, tepeden tırnağa,
dediğim gibi, Göle, Çıldır, Hanak, Damal ve Posof ilçeleri ve
merkez dâhil olmak üzere, böyle bir tarama çalışması
yapılmıştır. Burada bir rapor vardır, Sayın Ensar
Öğüte de bu gönderilmiştir. Dolayısıyla şimdi her
köyün teker teker ismini zikrederek bunun bir seçmene selam mahiyetine
dönüştürülmüş olmasını doğru bulmuyorum, bir
hakkın suistimali olarak değerlendiriyorum, bunu özellikle
huzurlarınızda ifade etmek istiyorum.
Şüphesiz ki Ardahan vilayeti, bizim için diğer tüm
vilayetler gibi son derece önemlidir, son derece önem verdiğimiz bir
vilayettir. Bakın, şubat ayının üçüncü haftasında da
aynı ziyareti Karsa yapacağız. Efendim, eksi 30 derece var,
eksi 25 derece var, biz gitmeyelim. demiyoruz. Benim vatandaşım
orada o şartlarda yaşıyorsa bizim bürokratlarımız, biz
bizatihi gideriz, o vatandaşın ayağına gideriz. Onları
Ankaraya getirerek afra tafrayla, genelgeyle, talimatla memleketi idare etme
iddiasında da asla bulunmayız değerli arkadaşlar.
Ha, şüphesiz ki Ardahanda, bütün Türkiye'de her şey
sütlimandır, her şey gül gülistandır, hiçbir problem yoktur.
gibi bir iddiamız bugüne kadar olmadı, bunu söylemem doğruyu da
yansıtmaz. Şüphesiz ki her alanda olduğu gibi biz
kalkınmakta olan bir ülkeyiz. Biz henüz kalkınmış olan
ülkelerin standartlarına ulaşabilmiş bir ülke değiliz.
Elbette birçok yapmamız gereken şey daha var, daha atılması
gereken birçok adım var. Fiziki altyapıda, teknolojik altyapıda,
insan kaynaklarında yapılması gereken birçok şey var, ama
meseleyi bu derece trajik, böyle sanki her taraf dökülüyor, her taraf harap
hâldedir şeklinde takdim ettiğiniz zaman da gerçeği
yansıtmamış olursunuz.
Sayın Öğüt, bütün sorularında şunu söylüyor:
Öğretmenler genellikle vekil öğretmen olarak gönderildiğinden
Bakın, ben size Ardahan vilayetinin öğretmen sayısını söyleyeyim
değerli arkadaşlar: Bakın, kasım ayı itibarıyla,
Kasım 2000 itibarıyla Ardahan ilinde, 954ü kadrolu, 167si
sözleşmeli olmak üzere, 60ı da askerlik hizmetini orada
yaptığı için Millî Eğitim Bakanlığının
emrine tahsis edilen asker öğretmen olmak üzere, 1.181 öğretmen görev
yapıyor. Bunlardan 169u kadrolu, 64 sözleşmeli olmak üzere, toplam
233 öğretmen ise Göle ilçesinde çalışmaktadır.
Değerli arkadaşlarım, bakın, öte yandan, biz
son olarak, bildiğiniz gibi, 1.040 sözleşmeli öğretmen
ataması yaptık, 18/12/2007 tarihinde. Bu çerçevede de yine ilave
olarak, bu 1.181e ilave olarak Ardahan vilayetine 139 öğretmen daha
gönderilmiştir.
Vekil öğretmen uygulaması çok istisnai bir
uygulamadır. Diyelim ki bir köyümüzde öğretmen nokta atamayla
gönderildiği hâlde yerine gitmemişse, istifa etmişse,
ulaşmamışsa, zaruretten dolayı vekil öğretmen
ataması yapılabilir. Kaldı ki vekil öğretmen
uygulaması Türkiyede ilk defa karşılaştığımız,
ilk defa duyduğumuz bir şey de değil. Bakın, eskiden
çoğunlukla Doğu ve Güneydoğuda, özellikle geri kalmış
olan yörelerimizde, Orta Anadolunun bazı geri kalmış
ilçelerinde vekil öğretmen uygulaması genel bir uygulamaydı,
istisna, kadrolu öğretmen atamasıydı, fakat şu anda çok az
sayıda vekil öğretmen uygulaması bulunmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK
(Devamla) Sayın Başkan, birkaç dakika istirham ediyorum.
BAŞKAN Vereceğim Sayın Bakan, buyurun.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK
(Devamla) Değerli milletvekilleri, ilk defa Hükûmetimiz zamanında
bir şey daha yapılmıştır, o da atamada öncelikli yöre
kavramı il bazından ilçe bazına indirgenmiştir.
Kastamonunun öyle ilçeleri vardır ki, bakın, Bursanın öyle
ilçeleri, Balıkesirin öyle ilçeleri vardır ki, Doğu ve Güneydoğuyla
aynı şartları paylaşıyorlar. Ankaranın Haymana
ilçesi veya Evren ilçesi Doğu ve Güneydoğudaki ilçelerden çok
farklı değil aslında. Buralara atama yapılırken, bu
ilçeler atamada öncelikli olarak ilan edilmiş ve Türkiyede özellikle
Devlet İstatistik Enstitüsünün, yani Devlet İstatistik Kurumunun
göstergelerine göre, o ilçelerdeki kalkınmışlık
endekslerine göre, oralar mahrumiyet bölgesi kabul edilerek öncelikli
öğretmen ataması yapılmaktadır ve bu uygulamayla birlikte
Türkiye'nin birçok yerinde eskiden hiç olmayan branşlardaki
öğretmenler oraya gitmişlerdir ve öğretmen
yığılmaları önlenmiştir, depo öğretmen
kavramı ortadan kaldırılmıştır. Bu, sadece
Ardahana mahsus olmayıp bütün Türkiyede gerçekleştirdiğimiz,
başardığımız bir olaydır.
Değerli milletvekilleri, bu konuda, dediğim gibi,
söylenecek daha çok söz var. Ben bu Ardahanla ilgili raporu, Sayın
Öğüte gönderdiğim gibi, aslında talep eden birçok milletvekili
arkadaşıma gönderebilirim. Diğer vilayetlerle ilgili raporlar
var. Ne kadar ciddi bir çalışma yapıldığını
göstermesi açısından da son derece önemlidir ve bundan sonra da
değerli milletvekili arkadaşlarımız soru soracakları
zaman, bakın, İç Tüzükün 97nci maddesi der ki: Diğer
kaynaklardan rahatlıkla cevabı alınabilecek olan sorular sorulmaz.
Şimdi, 222 sayılı Kanun ortada. İlköğretim
yatırımları valiliklerce, il özel idarelerince belirlenir ve
planlaması orada yapılır. Bir valilikten, bir
kaymakamlıktan rahatlıkla öğrenebileceğiniz bir
ilköğretim okulunun tuvaletiyle ilgili soruyu, eğer çok daha ciddi
meselelerle uğraşması gereken Türkiye Büyük Millet Meclisine
taşırsanız, bu halk nezdinde de çok ciddiye alınacak bir
olay olmaz. Arkadaşlarımın bu konuda dikkatini çekmek istiyorum.
Değerli Başkan, müsamahanız için teşekkür
ediyorum. Yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Sayın Işık, söz istemişsiniz açıklama
yapmak üzere.
Buyurun Sayın Işık.
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Öncelikle 17/10/2007 tarihli soru önergemi takiben
yaklaşık bir buçuk aylık bir süre sonunda Dumlupınar
Üniversitesi bünyesinde bir tıp fakültesinin kurulmuş olması
açısından bu fakültenin kurulmasında başta üniversitemiz
rektörü ve çalışanları olmak üzere, Bakanlar Kuruluna da
emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Ancak, soru önergesini takiben
yaklaşık üç ay sonra cevabının verilmesinde gerek
Bakanımızın gerekse Meclisimiz yüce üyelerinin takdirine
sunuyorum. Fakat, fakültemizin hakikaten kadro kanununun bir an önce
çıkarılarak öğrenci alınması ve orada hasta tedavisine
başlanabilmesi son derece önem arz ediyor. Bu konuyu da bu vesileyle
Sayın Bakanımızın takdirlerine sunuyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Işık.
Sayın Yalçın, buyurun efendim.
RIDVAN YALÇIN (Ordu) Sayın Başkan, teşekkür
ederim.
Sayın Bakanın şehit cenazeleriyle ilgili
genelgesine çok üzülmüştüm, şimdi cevabını duyunca daha da
üzüldüm. Öğrencilerin şehit cenazesine gitmesini bir kaos diye,
akılcılığa aykırı bir eylem diye tanımlamak
hakikaten çok da şık düşmedi. Keşke Sayın
Bakanımız da kendi yöresinden şehit olmuş bir insanın
cenazesine genç yaşlarına rağmen katılma arzusu duyan,
milletimizin yasını paylaşan ve teröre karşı ortak
tepkide birleşen bu çocuklarımızla gurur duymayı ifade edebilseydi
burada.
Sorumun ikinci kısmı cevaplandırılmadı.
Bu çocuklarımızın şehit cenazelerine gitmesinden bu kadar
rahatsızlık duyan bir irade, bu çocukların okul
üniformalarıyla mensup olduğu partinin kongrelerine ve faaliyetlerine
katılmasından neden rahatsızlık duymuyor?
Teşekkür ediyorum bu fırsatı verdiğiniz için.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Yalçın.
Buyurun Sayın Öğüt.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) Sayın Başkan, teşekkür
ederim.
Sayın Bakanım benim soru önergelerimin basmakalıp
olduğunu ve sadece Göle ilçesiyle ilgili verdiğimi söylediler. Öyle
değil, ben Ardahanın tüm köyleriyle ilgili verdim. Bizim bir halk
ozanımız var Sayın Bakanım: Âşık Şenlik. Der
ki: Benim derdimin hicran yükünü ne gergedan çeker ne de fil taşır.
Geldiniz, gördünüz. Eksi 47 derecede, 30 derecede yaşayan, tuvaleti
dışarıda olan okulun çocuğu okuldan tuvalete gidip
gelememektedir ve bunu Savaş Ay -değerli yapımcı- tespit
etti. Millî Eğitim Bakanlığı yapmadı bu tuvaleti, Türk
Silahlı Kuvvetleri yaptı. Ve ben bütün köyleri gezdim. Ağustos
ayında vermiş olduğum soru önergelerimin bir kısmı
tamamlanmış olabilir, ama bir kısım eksik var.
Zatıaliniz -teşekkür ederim- geldiniz Ardahana ekibinizle beraber.
Orada da en son brifingde şunu söylediniz: Arkadaşlar, her şey
güllük gülistanlık
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Öğüt.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) Bir dakika Başkan
Yani,
Sayın Bakan
BAŞKAN Teşekkür ederiz.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) - Ama olur mu? Ben zaten bir dakika
konuşacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Bakan yirmi üç tane soruya yirmi dakikada
cevap verdi. Beş dakikadan çarpın bakalım ne kadar oluyor?
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) Efendim müsaade edin, ben otuz
saniyede kapatayım, teşekkür edeyim.
BAŞKAN Ben usulü bozamam efendim.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) Sayın Başkan, taraf
tutuyorsunuz, ayıptır bu ya!
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) Sayın Başkan, bakın,
müsaade eder misiniz?
BAŞKAN - Sayın Arat, buyurun efendim.
NECLA ARAT (İstanbul) Sayın Bakana çok teşekkür
ediyorum verdiği yanıtlar için. Ancak, tabii, basından
öğrenilen haberlere istinaden verilen soru önergelerinin pek de geçerlilik
ve değer taşımadığını ima eder bir
konuşma yaptılar. Basından aldığımız haberleri,
hiç kuşku yok ki biz milletvekilleri olarak derinlemesine de inceliyoruz.
Örneğin, bu Alfred Üniversitesi yerleşkesiyle ilgili haberler orada
çok ilginç bir şeylerin döndüğünü gösteriyordu. Nitekim, aradan geçen
bu iki ay bir haftalık süre -cevap verilmesi konusunda- içerisinde YÖKün
bu konuya itiraz etmesi, üniversite levhasının indirilmesi
Üniversite olarak kuruldu, 500e yakın öğrenci kaydı yaptı
ve bir rektör yardımcısı Amerikadan açılış
yapmak için geldi. Şimdi son durumda anlıyoruz ki bu sefer millî
eğitim müdürlüğüne İngilizce dil kursu açmak üzere
başvuruda bulunulmuş. Siz dediniz ki: Bize hiçbir başvuru
olmadı, hiçbir protokol yapmadık. Ben, onu öğrenmek istiyorum:
Dil kursu olarak devam ediyor mu?
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Arat.
Sayın Bakan, cevap verecek misiniz soruya?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK
(Van) Evet.
BAŞKAN Buyurun.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK
(Van) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle Ordu
Milletvekilimiz Sayın Rıdvan Yalçın, benim burada sarf
ettiğim bir cümleyi farklı bir noktaya çekti. Bence, sözlerimi
çarpıttı.
Ben, öğrencilerin şehit cenazelerine
katılmalarını, terörü protesto etmelerini bir kaos olarak
değerlendirmedim. Dedim ki: Eğitim öğretim devam ederken hiçbir
resmî otoriteden izin almadan, bir sivil toplum örgütünün sadece arzusu ve
yönlendirmesi sonucu siz eğer ilkokul çocuklarını sokağa
dökerseniz bunun adı kaostur ve özellikle terör karşısında,
şehit cenazeleri karşısında millî reaksiyonun ve millî
hissiyatın aynı olduğunu, hepimizin bu meseleye aynı
şekilde tepki gösterdiğimizi ifade ettim. Siyasi iradenin bu
meseleler konusunda zatıalinizin hassasiyeti ne kadarsa, en az sizinki
kadardır. Sizden daha fazla hassas olduğumuzu falan iddia etmiyoruz
ama en az sizinki kadardır.
RIDVAN YALÇIN (Ordu) Keşke katılın diye genelge
gönderseydiniz Sayın Bakan.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK
(Devamla) - Bir başka şey: Haklısınız, sorunuzun
ikinci bölümünü cevaplandırmadım, şimdi
cevaplandırayım. Bizim parti kongrelerimize veyahut da parti
toplantılarımıza gelen öğrencilerle ilgili de aynı
şeyi düşünüyor musunuz? Evet, onunla ilgili de genelge gönderdim.
Kesinlikle öğrencilerin parti kongrelerine, parti toplantılarına
üniformalarıyla gitmelerinin doğru olmadığını,
ilk ve ortaöğretimdeki öğrencilerin katılmaması
gerektiğini ifade ettim. Artı, bu konuda eğer bir
aykırılık varsa da oralarda soruşturmalar açtım
arkadaşlar. Bizim, yani AK Partinin düzenlediği etkinliklere zaten
yeteri kadar insan geliyor, salonlarımız doluyor taşıyor ve
insanlar salonlara sığmıyor. Öğrencileri
çağırıp buralara doldurmaya bizim ihtiyacımız yok. Biz
bindirilmiş kıtalarla iş yapmıyoruz.
Teşekkür ederim. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bakan.
Sayın milletvekilleri, sözlü soru önergelerinin
cevaplandırılması bitmiştir.
Birleşime bir saat ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.17
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 19.20
BAŞKAN:
Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP
ÜYELER: Fatoş GÜRKAN (Adana), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 49uncu
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Alınan karar
gereğince diğer denetim konuları görüşülmüyor ve gündemin
Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmına geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan, Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla
Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER
A) KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ
1.- Temel Ceza Kanunlarına
Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (Temel
Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı) ve
Adalet Komisyonu Raporu (1/335) (S. Sayısı: 56) (x)
BAŞKAN Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Şimdi, on ikinci bölümde yer alan oylanmamış
maddelerin oylamasına devam edeceğiz.
Geçen birleşimde 337nci madde kabul edilmişti. Bölümün kalan
maddelerini, varsa o madde üzerindeki önerge işlemini yaptıktan sonra
ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
338inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
339uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
340ıncı maddede önerge var, okutup oylarınıza
sunacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 340 ıncı maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre teselsül
ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Mustafa Elitaş |
Oktay Vural |
Hakkı Suha Okay |
|
|
|
Kayseri |
İzmir |
Ankara |
|
|
|
Nükhet Hotar Göksel |
Hasip Kaplan |
Cüneyt Yüksel |
|
|
|
İzmir |
Şırnak |
Mardin |
|
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu efendim?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi mi okutacağız?
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Gerekçe okunsun efendim.
(x) 56 S. Sayılı Basmayazı 3/1/2008 tarihli
45inci Birleşim Tutanağına eklidir.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
308 sayılı Tohumlukların Tescil Kontrol ve
Sertifikasyonu Hakkında Kanun, 31/10/2006 tarihli ve 5553 sayılı
Tohumculuk Kanununun 41 inci maddesiyle tamamen yürürlükten
kaldırıldığından iş bu önerge verilmiştir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Madde metinden çıkarılmıştır, gereği
yapılacaktır.
341inci madde üzerinde bir önerge var, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 341 inci maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini
arz ve teklif ederiz.
|
|
Mustafa Elitaş |
Oktay Vural |
Hakkı Suha Okay |
|
|
Kayseri |
İzmir |
Ankara |
|
|
Nükhet Hotar Göksel |
Hasip Kaplan |
Cüneyt Yüksel |
|
|
İzmir |
Şırnak |
Mardin |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi mi okutuyoruz?
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: 308 sayılı Tohumlukların Tescil Kontrol ve
Sertifikasyonu Hakkında Kanun, 31/10/2006 tarihli ve 5553 sayılı
Tohumculuk Kanununun 41 inci maddesiyle tamamen yürürlükten
kaldırıldığından iş bu önerge verilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Böylece, madde metinden çıkarılmıştır.
342nci madde üzerinde iki önerge var, okutuyorum:
T B M M Başkanlığına
Görüşülmekte olan (56 sıra sayılı) Yasa
Tasarısının; 342. maddesinin (3) numaralı bendinin madde
metninden çıkarılmasını saygılarımla arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 342 nci maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre teselsül
ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Mustafa Elitaş |
Oktay Vural |
Hakkı Suha Okay |
|
|
Kayseri |
İzmir |
Ankara |
|
|
Nükhet Hotar Göksel |
Cüneyt Yüksel |
Hasip Kaplan |
|
|
İzmir |
Mardin |
Şırnak |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Takdire bırakıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Sayın Başkanım, sadece 342nci maddenin üçüncü bendinin madde
metninden çıkarılması
BAŞKAN Öbür önerge
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Hangi
önergeyi oyluyorsunuz efendim? Mustafa Elitaş ve
arkadaşlarının önergesi mi?
BAŞKAN Evet.
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Ona
katılıyoruz efendim.
Diğeri de çıkarılması şeklinde, ama bir
bent eksik. Onun için beyanımı farklı ifade edecektim. Daha ona
geçmedik, değil mi?
BAŞKAN Evet.
Gerekçe
KAMER GENÇ (Tunceli) Ben şunu anlamadım Sayın
Başkan. Neyi oyluyorsunuz? Bent var dedi Sayın Hükûmet. Hangi
bentleri çıkarıyorsunuz?
BAŞKAN En aykırı önergeden başladık
Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) En aykırı önerge de, Hükûmet
maddeyi şaşırıyor.
BAŞKAN Madde aynı madde, 342.
KAMER GENÇ (Tunceli) 342nci madde.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu,
8/2/2007 tarihli ve 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları
Kanununun 14 üncü maddesiyle tamamen yürürlükten
kaldırıldığından, iş bu önerge verilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, madde metinden
çıkarılmıştır, ikinci önergeyi işleme
koyamıyoruz.
343üncü madde üzerinde bir önerge var, önergeyi okutuyoruz:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 56 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 343 üncü maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre teselsül
ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Mustafa Elitaş |
Oktay Vural |
Hakkı Suha Okay |
|
|
Kayseri |
İzmir |
Ankara |
|
|
Nükhet Hotar Göksel |
Cüneyt Yüksel |
Hasip Kaplan |
|
|
İzmir |
Mardin |
Şırnak |
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu efendim?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Katılıyoruz efendim.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Karar yeter sayısı.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyoruz:
625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu,
8/2/2007 tarihli ve 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları
Kanununun 14 üncü maddesiyle tamamen yürürlükten
kaldırıldığından, iş bu önerge verilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde, metinden çıkarılmıştır.
344üncü madde üzerinde bir önerge var, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 344 üncü maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre teselsül
ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Mustafa Elitaş |
Oktay Vural |
Hakkı Suha Okay |
|
|
Kayseri |
İzmir |
Ankara |
|
|
Nükhet Hotar Göksel |
Cüneyt Yüksel |
Hasip Kaplan |
|
|
İzmir |
Mardin |
Şırnak |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Katılıyoruz.
BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu,
8/2/2007 tarihli ve 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları
Kanununun 14 üncü maddesiyle tamamen yürürlükten
kaldırıldığından, iş bu önerge verilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Karar yeter sayısı
BAŞKAN Karar yeter sayısı arayacağız.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı
yoktur.
Beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.28
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.38
BAŞKAN: Başkan Vekili
Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP ÜYELER: Fatoş
GÜRKAN (Adana), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 49uncu Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
56 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
344üncü madde üzerinde verilen, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar
yetersayısı bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım.
Önergeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir, karar yetersayısı vardır ve madde metinden
çıkartılmıştır.
345inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
346ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
347nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
348inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
349uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
350nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
351inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
352nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
353üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
354üncü madde üzerinde iki adet önerge var. Geliş
sırasına göre okutup, sonra aykırılıklarına göre
işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 56 sıra sayılı kanun
tasarısının çerçeve 354 üncü maddesinde yer alan 1136
sayılı yasanın 5a bendinde millî savunmaya karşı
suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk
ibaresinin tasarı metninden çıkarılmasını
saygılarımızla arz ve teklif ederiz.
|
|
Hakkı Suha Okay |
Ali İhsan Köktürk |
Ali Koçal |
|
|
Ankara |
Zonguldak |
Zonguldak |
|
|
Şevket Köse |
|
Fehmi Murat Sönmez |
|
|
Adıyaman |
|
Eskişehir |
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 56 sıra sayılı kanun
tasarısının 354 üncü maddesinde yer alan 53 üncü maddesinde
belirtilen süreler geçmiş olsa bile; ile millî savunmaya karşı
suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk
ibarelerinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
|
Hasip Kaplan |
Osman Özçelik |
Nuri Yaman |
|
|
Şırnak |
Siirt |
Muş |
|
|
Özdal Üçer |
Şerafettin Halis |
Hamit Geylani |
|
|
Van |
Tunceli |
Hakkâri |
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Sayın Başkanım, müsaade ederseniz kısa bir
açıklama yapmak istiyorum bu konuda: 27, 31 ve 345inci maddelerde ve
ileride birkaç maddede daha, değişik meslek gruplarının
mesleğe kabulleriyle ilgili yapılan bu düzenlemelerde tamamen bir
benzerlik vardır. Ancak, iki önergede de görüldüğü şekilde,
bunların bir kısmının madde metninden
çıkarılması ve değiştirilmesi gerekmektedir. Bu konuda
gruplar arasında da anlaşma vardır. Ancak, bunu kanunun tümü
oylanmadan önce bir tekriri müzakereyle düzeltmeyi düşünüyoruz. O
bakımdan, hepsinin, benzer bir düzenleme yapılması
bakımından sona bırakmanın daha uygun olduğu
düşüncesiyle şimdilik önergeye katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılamıyoruz efendim.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Sayın Başkan, önergeyi geri
çekiyoruz.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Biz de geri çekiyoruz
efendim.
BAŞKAN Önergeler geri çekildi.
354üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
355inci madde üzerinde iki önerge var, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan (56 sıra sayılı) Yasa
Tasarısının; 355. maddesinde geçen (iki yıl süre) (beş
yıl süre) olarak değiştirilmesini saygılarımla arz
ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 56 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 355 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Nihat Ergün |
Bekir Bozdağ |
Mustafa Cumur |
|
|
Kocaeli |
Yozgat |
Trabzon |
|
|
Oktay Vural |
Hakkı Suha Okay |
İsa Gök |
|
|
İzmir |
Ankara |
Mersin |
|
|
|
Hasip Kaplan |
|
|
|
|
Şırnak |
|
Madde 355- 1136 sayılı Kanunun 14 üncü maddesinin
Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen birinci fıkrası
aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.
Emeklilik ve istifa gibi sebeplerle görevlerinden ayrılan
adli, idari ve askeri yargı hakim ve savcıların son beş
yıl içinde hizmet gördükleri mahkeme veya dairelerin yargı çevresinde
görevden ayrılma tarihinden itibaren iki yıl süre ile avukatlık
yapmaları yasaktır. Yüksek yargı ve bölge mahkemeleri hakim ve
savcıları ile raportörlerinin son beş yıl içinde münhasıran
hizmet gördükleri mahkeme veya dairelerde, buralardan ayrılma tarihinden
itibaren iki yıl süre ile avukatlık yapmaları yasaktır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Katılıyoruz efendim.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Düzenleme ile, 1136 sayılı Avukatlık
Kanununda, 2001 yılında 4667 sayılı yasa ile yapılan
değişiklikten sonra 14/1 inci maddesi hakkında Anayasa
Mahkemesinin 15/10/2002 günlü, 2001/309 Esas 2002/91 karar sayılı
ilamı ile iptal edilen fıkranın Anayasa Mahkemesi kararına
uygun hale getirilmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Böylece, madde metinden çıkarılmıştır.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Hayır, hayır
BAŞKAN Diğer önergeyi okutmuyorum, madde metinden
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır, madde metinden
çıkarılmadı Sayın Başkan.
BAŞKAN Pardon, anlayamadım Sayın Genç
KAMER GENÇ (Tunceli) Önerge aslında yanlış.
Burada, 1136 sayılı Kanunun 14üncü maddesinin Anayasa Mahkemesi
tarafından iptal edilen birinci fıkrası getiriliyor. Orada,
birinci fıkra dışında diğer maddeler de getirildi.
Komisyon sırasında çoğunluk olmadığı için, bu
maddeyi o şekilde düzeltemeyiz efendim, çünkü burada getirilen maddeyle
orada düzenlenen madde birbirine aykırı. Ben, önergemle beş
yıl diyorum. Benim önergem en aykırı önerge, lütfen, benim
önergemi işleme koyun.
BAŞKAN Sayın Genç, şimdi, demin oylanan önergeyi
kabul ettik, onun için sizin önergenizi tekrar işleme koyma
imkânımız yok yani, maddenin tamamı değişti.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Doğru.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
356ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
357nci madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 357 nci maddesi ile değiştirilen 1136
sayılı Kanunun 35 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer
alan asgarî ücretin bir aylık brüt tutarı ibaresinin asgarî
ücretin iki aylık brüt tutarı şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Mustafa Elitaş |
Oktay Vural |
Hakkı Suha Okay |
|
|
Kayseri |
İzmir |
Ankara |
|
|
Nükhet Hotar Göksel |
Hasip Kaplan |
Cüneyt Yüksel |
|
|
İzmir |
Şırnak |
Mardin |
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan (56 sıra sayılı) Yasa
Tasarının 357. maddesinin ikinci cümlesinden itibaren başlayan
(ancak) ibaresinden sonrasındaki kısmın madde metninden
çıkarılmasını saygılarımla arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor mu?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi mi okutalım, konuşma mı
yapılacak?
KAMER GENÇ (Tunceli) Konuşacağım Sayın
Başkan.
BAŞKAN Sayın Genç, buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; aslında o kadar büyük hatalar yapıyoruz ki, İç
Tüzükü bir tarafa bırakıyoruz. Getirilen kanunun içeriğiyle,
başlığıyla ilgisi olmayan maddeler
Şimdi, efendim, burada, tabii, Avukatlık Kanunuyla
ilgili bir değişiklik getirilmiş. Biraz önce bizim 355inci
maddede verdiğimiz önergede diyoruz ki Danıştaydan,
Yargıtaydan, herhangi bir mahkeme çevresinden, görevinden ayrılanlar
beş yıl geçmedikçe burada avukatlık yapmasınlar. Ama
grupların anlaşarak verdiği önerge aslında İç Tüzüke
aykırı. Bu İç Tüzüke göre o önergenin oylanabilmesi için
komisyon sırasında komisyonun çoğunluğu olması
lazım ve buna katılması lazım. Bunu yapmadınız,
ama zaten maşallah bizim Türkiye Büyük Millet Meclisinde ne İç Tüzük
geçerli ne Anayasa geçerli. Vallahi böyle çelik çomak oynar gibi şeyleri
oynuyoruz.
Şimdi, değerli milletvekilleri, benim önergem
Diyoruz
ki: Dava açmaya yeteneği olan herkes kendi davasına ait
evrakları düzenleyebilir, davasını bizzat açabilir ve işini
takip edebilir. Tabii, avukatlık bir inhisar hâline getirilmiş.
Yani, aslında mesela dava açma yeteneğine sahip olan kişi
kendisine, karısına, çocuklarına ait davayı açsın,
takip etsin ama maalesef bunu şey edemedik. Yani, daha doğrusu, 1136
sayılı Avukatlık Kanunu benim eski milletvekilliğim
dönemimde buraya geldiği zaman, bu Avukatlık Kanunuyla komisyonda
tam sekiz hafta tek başıma mücadele ettim ve bu Avukatlık
Kanununu çok düzelttirdim. Nasıldı? O zaman, işte efendim, notere
giderseniz avukat tutacaksınız, tapuya gidecekseniz avukat
tutacaksanız. Tabii o zaman bu salonda olan
arkadaşlarımızın bir kısmı da bilir, ben o zaman
Doğru Yoldaydım.
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Şimdi
yanlış yolda mısın!
KAMER GENÇ (Devamla) Gitmişler, o zaman, Genel Başkan
Tansu Çillere Efendim, bunu bu komisyondan geri al. demişler. Tabii,
sağ olsun, Tansu Hanım da Vallahi ben onunla çatışmam.
demiş, almamış beni. Neyse, o oradaki şey.
Değerli milletvekilleri, bakın, bu Parlamentoda çok
ciddi bir emeğim var, çalışmalarım var. Biraz önce, AKPli
Grup Başkan Vekili dedi ki: Doğruyu doğru söylemek lazım.
Kaba ve yaralayıcı olmamak zorundasınız. Kirli bilgi
veriyorsunuz, virüslü bilgi veriyorsunuz. Bakın, bir grup başkan
vekiline bu laflar yakışmaz. Bir grup başkanının, bir
grup başkanının ağırlığı içinde
konuşması lazım. Benim burada verdiğim bilgilerin kirli mi
olduğunu, doğru mu olduğunu zaten kamuoyu biliyor. Ben, burada
kaba ve yaralayıcı laf mı söylüyorum
Değerli milletvekilleri, bu Meclisin kürsüsüne ilk
geldiğimiz zaman yemin ettik, laik Türkiye Cumhuriyeti devletini, ülkenin
birlik ve bütünlüğünü koruyacağımıza namusumuz,
şerefimiz üzerine yemin ettik. Ha, şimdi, birileri çıkıyor,
diyor ki: Ben bu laikliği kaldıracağım kardeşim! Ya
laik olacaksınız ya
(AK Parti sıralarından gürültüler)
AHMET YENİ (Samsun) Kim diyor?
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Kim diyor?
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, sizin Genel
Başkanınız söylüyor.
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Yalan söylüyorsun, yalan
KAMER GENÇ (Devamla) Diyor işte
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Size
yakışıyor mu!
KAMER GENÇ (Devamla) - Ya laik olacaksınız ya Müslüman
olacaksınız. Laiklik ve Müslümanlık bir arada gitmez. diyor.
AVNİ ERDEMİR (Amasya) Delillerle konuş, delillerle
KAMER GENÇ (Devamla) - Efendim, İspanyada söylediği
lafın da anlamı o.
ABDURRAHMAN DODURGALI (Sinop) Yakışıyor mu bu
şimdi sana!
KAMER GENÇ (Devamla) - Mahkeme kararlarını
tanımayacaksınız. diyor. Efendim Dinî kisve varsa, dinî
kisveyi de olsa, ben getireceğim bu kanunları. diyor.
Anayasanın 24üncü maddesi var; 24üncü maddede, din ve dince kutsal
sayılan şeyler siyasete alet edilemez
Siz, şimdi, siyasete din
karıştırıyorsunuz. Siyasette bunları
ayırsanız
Yani, şimdi, sizden rica ediyorum. Siz, özel
hayatınızda istediğiniz giyim ve kuşamda olabilirsiniz,
ama, devletin
BAŞKAN Sayın Genç, illa ikaz mı etmem lazım
sizi?
KAMER GENÇ (Devamla) Tamam, önergeme geliyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Yani, ne kadar alışkanlık hâline
getirdiniz bunu! Lütfen
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, önergeme geliyorum. Laf
attılar da onun için... Önergeye geliyorum
BAŞKAN Lütfen yani
KAMER GENÇ (Devamla) Diyorum ki, devletin belli bir kademesinde
iseniz, seksen yıllık, seksen beş yıllık devletin geleneklerine
uymak zorundasınız. Türkiye Cumhuriyeti devletinin kadın
kıyafeti ne Abdullah Gülün hanımının giydiği
kıyafettir ne de Tayyip Erdoğanın hanımının
giydiği kadın kıyafetidir.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) Sana ne!
AVNİ ERDEMİR (Amasya) Sana ne elin
hanımının kıyafetinden! Utanmıyor musun!
ABDURRAHMAN DODURGALI (Sinop) Hanımlara dil uzatma!
BAŞKAN Lütfen, laf atmayınız. Lütfen
KAMER GENÇ (Devamla) Dolayısıyla, bunlar Türkiye
Cumhuriyeti devletine yakışmıyor. Benim de kanıma
dokunuyor.
AVNİ ERDEMİR (Amasya) Ayıp bir şey ya!
KAMER GENÇ (Devamla) - Onu da size söyleyeyim.
AVNİ ERDEMİR (Amasya) Tam senin üslubun!
Yakışıyor mu bu sana!
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) İç Tüzüke niye
uymuyorsun?
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi, benim önergem
MEHMET ÇİÇEK (Yozgat) İhtisasın olmayan
alanlardan konuşma!
KAMER GENÇ (Devamla) - Bakın
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) İç Tüzüke niye
uymuyorsun?
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi, bunları size söylemek
zorundayım. Bu kürsü milletin kürsüsüdür, bu millet
Bu kürsüde yemin
yapan insanların bu yeminine sadakat göstermesi lazım. Eğer
yemine sadakat göstermezseniz, zaten bizim sizinle
konuşacağımız bir şey yok.
Benim önergem bu son fıkranın
çıkarılmasıdır. Daha başka önergem de var, onda da
konuşacağım.
Saygılar sunuyorum efendim.
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) İç Tüzüke uyuyor
musun, İç Tüzüke?
AVNİ ERDEMİR (Amasya) Müfterisin müfteri!
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Genç.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 357 nci maddesi ile değiştirilen 1136
sayılı Kanunun 35 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer
alan asgarî ücretin bir aylık brüt tutarı ibaresinin asgarî
ücretin iki aylık brüt tutarı şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının 357 nci maddesi ile 1136 sayılı
Avukatlık Kanununun 35 inci maddesinin üçüncü fıkrası
değiştirilmekte ve Türk Ticaret Kanununun 272 nci maddesinde ön
görülen esas sermaye miktarının beş katı veya daha fazla
esas sermayesi bulunan anonim şirketler ile üye sayısı yüz veya
daha fazla olan yapı kooperatiflerinin sözleşmeli bir avukat
bulundurma zorunluluğuna aykırı davranmaları hâlinde
Cumhuriyet savcısı tarafından sözleşmeli avukat tayin
etmedikleri her ay için, sanayi sektöründe çalışan onaltı
yaşından büyük işçiler için suç tarihinde yürürlükte bulunan,
asgarî ücretin bir aylık brüt tutarı kadar idarî para cezası
verilmesi öngörülmektedir. Fıkrayla yaptırım altına alınan
fiilin önemi ile ihlalin niteliğine göre yaptırımın
artırılması amacıyla iş bu önerge verilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 357nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
358inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
359 uncu madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan (56 sıra sayılı) Yasa
Tasarısının; 359. maddesindeki (ve baro temsilcisinin
katılımı ile aranabilir) ibaresinin metinden
çıkarılmasını saygılarımla arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Genç, buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Komisyon
Başkanı avukat, Bakan avukat, grup başkan vekilleri avukat,
tabii, bu kadar avukatın yer aldığı bir Mecliste, tabii ki
avukatlık mesleğini koruyan, imtiyazlı hâle getiren önergeler
kabul ediyoruz. Var mı aksini şey etmeyen?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Kamer Bey,
mahkemelerde hâkim, avukat
KAMER GENÇ (Devamla) Bir dakika kardeşim, bir sus ya! Bir
sus, sen de sus şimdi!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) İyi yaa, bir
şey söylüyoruz, iyilik yapıyoruz sana! İyiliğin de
kıymetini bilmiyor!
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi, değerli milletvekilleri,
bakın, biraz önce
Yani şimdi mesela özellikle işte Hasip Kaplan
arkadaşımız, sırası geldi mi çok yiğitlikler
yapıyor da, şimdi, yiğitlik olan, burada, mesleğinize uygun
bir önerge geldiği zaman reddedin, yani burada meslek
mensuplarının hepsinin lehine hareket ediyorsunuz,
başkaları da çıkıp da bilmem demokrasiden bahsediyorsunuz.
Peki, hangi meslek grubunda bu imtiyazlar veriliyor, bir söyleyebilir misiniz?
Biraz önce, efendim, benim şirketim var, arkadaşım,
avukat tutmak istemiyorum, sana ne yahu! Ben, bir kooperatif üyesiyim, yani ev
yapmak için kooperatif kurmuşuz.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Peki, hâkim,
savcının üstü aranmıyor.
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, imzanız var.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Avukatın da
aranmasın üstü, onların aranıyor.
KAMER GENÇ (Devamla) Ee, imzanız da var, imzanız da
var.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Eşittir yani.
KAMER GENÇ (Devamla) Yani, bu gibi şeylere, mesleklerinizin
menfaati söz konusu olduğu zaman hak ve adaleti bir yere itiyorsunuz,
ondan sonra demokrasi fatihi kesiliyorsunuz, ben bunları tasvip etmiyorum.
Şimdi, ev yapmak için insanlar kooperatif kurmuş. Niye
avukat tutsun arkadaşlar? Yani herkesin orada belli bir aklıselimi
yerinde. Yok efendim, 250 milyar liralık sermayesi olan kişiler
avukat tutacak. Niye tutsun? İsterse tutar. Efendim, avukat
tutmadığı takdirde de siz asgari ücretinin 2 misli için her ay
onlara ceza vereceksiniz. Böyle bir şey olmaz sevgili milletvekilleri. Ha,
her meslek grubu eğer burada kendi meslek grubuna birtakım imtiyazlar
tanırsa, peki vatandaş ne olacak? Vatandaşın canı
yansın! İşte sizin zihniyetiniz bu! Vatandaşın
canı yansın, ama ben bir meslek grubu olarak cebimi doldurayım,
kendimize imtiyazlar alalım, ondan sonra vatandaşın da canı
çıksın. İşte bu zihniyetle Türkiye Cumhuriyeti devleti
yönetilemez.
Şimdi, burada, benim önergemde de diyoruz ki, efendim, Baro
temsilcisinin katılımıyla aranabilir. Yani, herkesin evini
gidip arayabilirsiniz, ama bir avukatın evini arayamazsınız.
Avukatın evini -yani bir suç işleyen avukatın tabii- aramak için
baro temsilcisini bulundurmak zorundasınız. E, niye bu imtiyaz? Daha
önce, duruşmalarda, efendim, bir vatandaş, hâkim, zaten davalı
veya davacı tarafa uygun bir ihtar yapar diyor. Eğer ihtara uymazsa
dört gün tutuklanır. Dedik ki, yahu insanların dört gün
tutuklanması
Onurlu insanlar, hakikaten onuruna düşkün
Avukat hariç
ama, avukatlar hariç. Ama vatandaş için, canı yansın. Dedik ki,
bu mahkeme düzenini her insan doğru dürüst bozmaz, yani aklı
başında olan bozmaz. Ama bir bakarsınız,
karşınızda bir avukat, saldırdıkça
saldırıyor size, rencide ediyor izzetinefsinizi, e, buna
karşı bu insanın onurunu koruması için
Hâkim de eğer
biraz o tarafa yatkınsa hemen sizi dört gün içeriye tıkar. Yani,
böyle bir şey olur mu sevgili milletvekilleri?
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) Hâkimler tarafsız
olur, tarafsız!
KAMER GENÇ (Devamla) İşte, siz kabul ettiniz
kardeşim. Biraz önce senin grup başkan vekilin diyor ki, işte,
Kaba ve yaralayıcı söz söylüyorsun. Burada kaba ve
yaralayıcı söz demiyorum. Ben insan haysiyetinin kutsal
olduğunu, insan haysiyetinin her yerde korunması gerektiğini
söylüyorum ve insan haysiyetinin korunmasının belli kişilerin
merhametine bağlanmasını istemiyorum.
Böyle bir durumda ne yapacağız? Burada hakka, adalete,
insanlığa uygun bir kanun çıkarmamız lazım.
Bunları söylüyoruz. Doğruysa, vicdanınızın sesine
uyarak bunlara oy verin değerli milletvekilleri. Ben vallahi vicdanen çok
rahatım. Burada çıkıp
Yani siz her ne kadar iktidar nimetlerinden
yararlanıyorsanız, ben de muhalefet nimetlerinden
yararlanıyorum. Muhalefetin de en güzel nimeti, bildiğin
doğruları söylüyorsun. Ve burada doğruları söylerken parti
genel başkanı da benim, grup sözcüsü de benim, milletvekili de benim.
Bu, benim için çok büyük bir avantaj ama şuna inanmanızı
istiyorum ki, bu avantajı kullanırken tek hedef
aldığım dürüstlüktür, doğru şeyler söylemektir. Ha,
belirli konularda yanılabilirim. Yani, tabii, ben de bir insanım.
Beşerdir, şaşar. Ama, tabii ki, bilgi akışı
yanlış olursa, eksik olursa, elbette ki insanlar yanılabilir.
Onun için
Değerli milletvekilleri, bakın, tabii, benim burada
önerge hazırlama imkânım yok. Niye? Tek bağımsız
milletvekiliyim. Zaman zaman, sağ olsunlar, Demokratik Sol Partideki
milletvekillerine rica ediyorum, onlar da bazen imza atıyorlar önergeme.
Bazen de CHPli arkadaşlara
Ama, şimdi, esas, kanun burada müzakere
edilirken eksiklikleri ortaya çıkıyor, buradaki konuşmalarda
çıkıyor. Onun için, bazı önergelerimizde hata olabilir ama bu
kanunu daha müzakere etmeden ben böyle çalakalem inceledim, bu eksiklikleri
gördüm. Ama, rica ediyorum ya, baro temsilcisinin, yani avukatın ne
imtiyazlı durumu var? Avukattır da, gitsinler
İşte, zaten
savcının nezaretinde arama yapılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Konuşmanızı tamamlar
mısınız Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Devamla) Polis gidip de zaten tek başına
arama yapmıyor. Dolayısıyla, savcı gitsin yeter. Bazen baro
temsilcisini bulma imkânı da olmuyor.
Onun için, ben bunu çıkaralım diyorum. Ama, takdir sizin.
Tabii, sizin peşin hükmünüz var, Kamer Gençin önergelerini kabul
etmiyorum diyorsunuz. Canınız sağ olsun.
Saygılar sunuyorum efendim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Genç.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
359uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
360ıncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, on ikinci bölümde yer alan maddelerin
oylamaları tamamlanmıştır.
On üçüncü bölüme geçiyoruz.
Şimdi, on üçüncü bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
On üçüncü bölüm 361inci madde ile 390ıncı maddeleri
kapsamaktadır.
On üçüncü bölüm üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
İzmir Milletvekili Sayın Selçuk Ayhan.
Buyurun Sayın Ayhan. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika.
CHP GRUBU ADINA SELÇUK AYHAN (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Temel Ceza Kanunlarına
Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Tasarı'nın on üçüncü bölümü hakkında
Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini açıklamak için söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlarım.
Değerli arkadaşlarım, her yönüyle tezatlarla dolu
bir ülkeyiz. Bir yandan demokrasinin bir uzlaşma rejimi olduğunu,
başkalarının da hak ve sorumluluklarının
olabileceğini, onların da doğru yaklaşımlar
sergileyebileceğini görmezden gelerek demokrasiyi sayısal
çoğunluğun parmak sayısı üstünlüğü olarak
algılayıp, ekonomiden dış politikaya, yargıdan
eğitime değin bir gecede karar oluşturup, ertesi gün yüce
Mecliste bazen içeriğini bile bilmediğimiz kararların
altına imza atabiliyoruz. Bazen yargının
bağımsızlığı ve tarafsızlığı
ilkesine sığınıyor, bazen yargıyı taraflı
olmakla suçluyor, bazen yargının görevlerini ulemaya havale ediyor,
bazen de bir gecede yargıda nasıl kadrolaşma yaparız,
yargıyı nasıl siyasi iktidar güdümüne sokarız
düşüncesiyle yasalar çıkarıyoruz.
Demokrasiyi ve demokratikleşmeyi dilimizden düşürmüyor
ancak zaman zaman çok eleştirdiğiniz askerî yönetim dönemlerinden
daha antidemokratik kararları yüce Meclisten geçirebiliyoruz.
Bazıları için de sadece Bakanlar Kurulu kararları bile
yetebiliyor. En son 2007'ye 12974 karar sayısıyla Resmî Gazete'nin 3
Ocak 2008 tarihli 26745 sayısında yayınlanan karar gibi.
Bakanlar Kurulumuzun bu kararnamesiyle İzmir'in Efemçukuru 101 ada ve
68-477 parsel arası taşınmazların kamulaştırılmasına
karar verildi. Bu karar, taşınmazların maliklerinin Eldorado
Gold Madencilik Firmasının Türkiye kuruluşu Tüprag Metal
Madencilik Anonim Şirketine maden arama ve işletme
haklarını kendi rızalarıyla satmayı reddettikleri için
alındı. Bu karar, İzmir ili Tahtalı Barajı
Havzası koruma sınırları içinde bulunan bu alanın
milyonlarca insanın içme suyunun maden atıklarıyla kirletilmesi
pahasına alındı ve bu alanın yetiştirdiği üzümün
dünyanın en kaliteli üzümü olduğu, pazara bile inmeden satıldığı,
üzümden, ortalama bir ailenin gelirinin 30 bin YTLnin altına düşmediği -yıllık söylüyorum- hâlde, buradaki
üzümün kendisinin altın olduğu bilindiği hâlde alındı.
Üstelik bu bölgede projesi Devlet Su İşleri tarafından yapılan
ve İzmir Büyükşehir Belediyesinin yapımına karar
verdiği Çamlı Barajı Projesi var. En son ÇED raporu için
Bakanlığa yapılan müracaat önce kabul edildi, daha sonra
DSİ her nedense daha önce hazırladığı ve olur
verdiği projeyi reddettiği için barajın yapılması
engellendi. Sanırım, bu, altın madeni arayacak firmalara gereken
ortam hazırlanmak için yapıldı.
Değerli arkadaşlarım, kuraklığın tüm
dünyada ciddi bir boyuta ulaştığı bu süreçte, böylesine
dünya güzeli bir bölgede ve bir baraj yapılması söz konusu iken
altın aramanın ne anlamı var anlayamıyorum.
Yaşamı katlediyoruz. Bugün belki Marsta da Ayda da altın
bulabiliriz aradığımız zaman ama orada yaşam yok.
Yaşamın olmadığı yerde hiçbir metalin, hiçbir madenin,
hiçbir mücevherin, hiçbir paranın hiçbir değeri yok.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; işte
böylesi koşullarda Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla
Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı üzerinde görüşüyoruz. Benim hakkında konuşma
yapmakta olduğum bölüm, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, ticari işletme
rehinleri, esnaf ve sanatkârlarla ilgili düzenlemeleri, noterliği, seyahat
acentelerini, kooperatifleri kapsayan bir dizi düzenlemeyi içeriyor.
Düzenlemelerin geneline katılıyoruz, uygulamada görülebilecek eksik
ve yanlışların da zaman içinde ileriki aşamada
düzeltileceğine, değiştirileceğine inanıyoruz.
Ancak, iki konuyu özellikle belirtmek istiyorum. Örneğin,
Merkez Bankasıyla ilgili 14 Ocak 1970 tarihli ve 1211 sayılı
Kanunun 68inci maddesinde, Merkez Bankasıyla bankaların tüzel
kişilikleri ya da banka mensupları arasındaki ilişkilerin
cezai hükümleri yeniden düzenlenmiştir. Mutlaka, görülen gereksinim
üzerine bu düzenlemeler yapılmıştır. Ancak, diğer
yandan da hiç gereği yokken ve dünyada başkent dışında
merkez bankası örneği sadece iki tane federal cumhuriyette varken ve
sadece bir ülkede askerî rejim nedeniyle, merkez bankasının,
başkenti taşıma arzusundan kaynaklanan bir yer taşıma
söz konusuyken, Türkiyede Merkez Bankasının İstanbula
taşınması gündeme getirildi.
Sayın Başbakan, yaptığı açıklamada
Biz karar aldık, Merkez Bankası İstanbula gidecek. diyor.
Merkez Bankasının başkentte olacağına dair kanun
varken bunu söylüyor değerli arkadaşlarım. Türkiye Cumhuriyet
Merkez Bankasının başkentte olmasına dönük kanun varken
Sayın Başbakanın bunu söylemesi bir yasaya karşı
gelmek değil midir? Orada yerini bile aldık. diyor Sayın
Başbakan. Peki, acaba o yeri almanın gereği neydi? Acaba o yerin
alınmasından bazı menfaatler mi oluştu? Bunlar ister
istemez insanın kulağına, beynine, düşüncesine giriyor.
Değerli arkadaşlarım, Merkez Bankasının
İstanbula gitmesinin sadece Ankaraya yıllık 100 milyon dolar
üzerinde bir zararı var. Ankarada yaşayan insanlar, Merkez
Bankası personelinin buradaki edindiği kazanımlar,
kârlılık, geçim standardı ile Ankara esnafının bundan
yararlandığını göz ardı edemeyiz, sadece ekonomik
olarak baksak bile. Acaba diye düşünüyor insan payitaht özlemi mi
duyuyoruz, yani başkenti mi İstanbula taşımak istiyoruz?
Böyle bir düşüncemiz varsa, bunu açık ifade edelim.
Saraylarımız orada, Dolmabahçe, Topkapı, Çırağan
Başbakanımıza, Cumhurbaşkanımıza,
bakanlarımıza tahsis edelim. Ama bunları bilelim. Bunları
açık görelim.
Taslağın 364üncü maddesinde 1136 sayılı
Yasanın 180inci maddesine ilişkin bir düzenleme öngörülmüştür.
Önceki 180inci maddede adli yardım ödeneği olarak aktarılacak
paraların dağıtımı, harcanması ve bu hizmet için
çalıştırılacak personele ilişkin hususların
Maliye Bakanlığının görüşü alınmak suretiyle
Adalet Bakanlığı ve Türkiye Barolar Birliği tarafından
çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği belirtilmişken,
taslakla getirilen düzenlemeyle, söz konusu yönetmeliğin Türkiye Barolar
Birliğinin görüşü alınarak Adalet ve Maliye
Bakanlıklarınca müştereken çıkarılacak yönetmelikle
belirleneceği söylenmektedir. Burada Komisyonun dikkatinden
kaçtığını düşünüyorum.
Görünüyor ki, her aşamada yargıyı tahakküm
altına alma ve savunmayı sistemin dışına itmek isteyen
düşünce ortaya çıkmaktadır. Baroların kendi iç
işleyişlerine ilişkin konularda dahi düzenleme yetkisi önce
baroların elinden alınmış, bu düzenlemeyle Türkiye Barolar
Birliği sistemde belirleyici rol almaktan
uzaklaştırılmıştır. Savunmanın
yargının temel unsurlarından biri olduğu, yani
yargılama sacayağının esaslı unsurunu
oluşturduğu bir kez daha göz ardı edilmiştir. Yeni
yapılan düzenlemelerle avukat ücretinin ödenmesi cumhuriyet
savcısının kararına bağlı
kılınmış, savunmayla yargının diğer
unsurları arasında işveren ile iş gören ilişkisine
benzer bir ilişki kurulmuştur.
Adalet tarihi, savunmayı vesayet altına almaya
çalışan, yargının unsurları arasında denge ve
eşitlik sağlama yerine dengeleri bozanların hep totaliter
rejimler olduğunu göstermektedir. Yüce Meclisin çatısı
altındaki siz değerli arkadaşlarımın,
bırakın genelini, hukukçu kimliği taşıyan arkadaşlarımın
bu konuyu bir kez daha gözden geçirmeleri gerektiğine inanıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Konuşmanızı tamamlar
mısınız Sayın Ayhan.
SELÇUK AYHAN (Devamla) - Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; hukukun her zaman, herkese lazım
olacağını lütfen unutmayalım. Tarihin çöplüğü nice
güçlü, totaliter rejimlerin ve diktatörlerin hazin
yıkılışlarıyla doludur.
Beni dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyor,
saygılar sunuyorum.
Sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Ayhan.
Söz sırası Demokratik Toplum Partisi Grubu adına
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın.
Buyurun Sayın Hasip Kaplan. (DTP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika Sayın Kaplan.
DTP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 13üncü bölümde Avukatlık
Yasasında bazı hükümlerin değiştirilmesi, müteakip
maddelerde de Noterlik ve Merkez Bankası Kanunuyla ilgili hükümler var.
Ancak şunu ifade etmek gerekiyor ki, ülkemizde hukuk
devletinin temeli, insan haklarının ve demokrasinin korunmasında
temel, en önemli etken bağımsız yargıdır.
Bağımsız yargıyı, üçlü sacayağı olan iddia,
savunma ve yargılamayı eşit surette güçlü
kılamadığımız takdirde, bağımsız
yargının adaleti tesis etmesi de mümkün değildir.
Ünlü ceza müellifi Duvergerin şu veciz sözünü hep
öğrencilikte ve meslek hayatımızda kullandık: Adaletin
olmadığı yerde herkes suçlu duruma düşebilir. Şimdi,
yargılamanın üçlü sacayağıyla ilgili Avrupa Birliği
reformları çerçevesinde gördüğünüz Başbakanlığın
kitapçığında, 2001 yılında adil yargılanma
hakkının getirildiğini hepimiz biliyoruz. Adil yargılanma
hakkıyla beraber, devlet güvenlik mahkemelerinin
kaldırılmasından tutun da Avukatlık Yasasına kadar
birçok hükümde, özellikle silahların eşitliğinin
sağlanması konusunda, iddia ve savunmanın eşitliğinin
sağlanması konusunda ciddi reformlara gidilmiştir. Türk Ceza
Kanunu ve Ceza Muhakemeleri Kanunuyla da bu yasalaşmıştır.
Şimdi bu uyum yasalarıyla ilgili bazı düzenlemelere
giderken, zaman zaman, yüce Meclisin kürsüsünde de, yanlış bir
şekilde, avukatların, örneğin, üst araması konusunda
ayrıcalıklı olduğu gibi, gerçekle bağdaşmayan
iddiaları da duyuyoruz. Avukatlar ayrıcalıklı değil
üstleri, evleri, büroları arandığı zaman. Avukatların
hiçbirisi bir hâkim ve savcı kadar güvenceye sahip değil. Oysa ki,
avukatlar da yargıç teminatına bağlı, Avukatlık
Yasasıyla bu teminattan yararlanan bir meslek grubudur. Üstelik de kutsal
olan savunma hakkının temsilcileridirler. Kutsal olan savunma hakkının
temsilcisi olan avukatlar hâlâ bugün cezaevlerine girdikleri zaman, X-ray
cihazlarından tutun da ayakkabılarının
çıkarılmasına kadar zorlu bir süreçten geçiyorlar. Eğer biz
bu konudaki hükümleri, yönetmelikle getirilen, üçlü kararnameyle getirilen bu
tür aramaları da yok sayarsak, avukatların F tipi cezaevlerinde
çektiği üst aramalarının sıkıntılarını
saymakla burada bitiremeyiz. Oysa, bir hâkimin evini bir güvenlik görevlisi
rahatlıkla, elini kolunu sallayarak arayabilir mi? Bir savcının
evini bir güvenlik görevlisi Bir soruşturma deyip gidip evini, ofisini,
makamını istediği gibi arayabilir mi? Arayamıyorsa,
avukatın da bürosunu, evini, üstünü arayamayacak demektir, ancak ve ancak
istisnası, yasalarda olduğu gibi, önemli, ağır cezalık
suçüstü hâlleri hariç olmak üzere. Çünkü, bu ülkede iddia ile savunmanın
eşitliğini sağlamadığınız takdirde, daha dün
İzmirde yaşadığımız bir olayda gördüğümüz
gibi, -Baran olayında- yeni çıkarılan yasalarla, Polis Vazife ve
Selahiyet Kanunuyla, bir kurşunda alnından vurulan bir
delikanlının yargılanmasında, hazırlık
soruşturması aşamasında savunmanın diskalifiye
edilmesiyle, delillere ulaşılamamasıyla yargılamanın
nasıl bir seyir izlediğini hepimiz görebiliyoruz. Böylesi durumlarda
adaletin tecelli etmesi için kutsal olan savunma hakkının mümkün
olduğu kadar güçlendirilmesi de gerekir.
Sayın Gençe burada da ifade ediyorum, kendisi de eski bir
Danıştay yargıcıdır. Avukatlar ve yargıçlar
aynı güvence altında olduğu zaman, savcılarla da aynı
güvence altında oldukları zaman ancak adaleti tesis edebilirler.
Bugün, 59uncu Hükûmet döneminden alın 60ıncı Hükûmet dönemine
kadar kaç tane çete yargılaması yapılmıştır?
Bunların hepsini teker teker almak lazım. Bu çete
yargılamalarının soruşturmalarından merhum Hrant
Dinkin olayına kadar, Malatya olayından tutun İzmirdeki olaya
kadar benzer olaylarda savunma hakkı güçlü olarak kullanılabilseydi,
soruşturmanın başlamasıyla beraber savunma etkin olarak
soruşturmalara katılabilseydi, bugün, bu tür acı olayların
daha çok yaşanmamış olması sağlanacaktı.
Şimdi, burada baktığımız zaman bu hükümle
getirilen düzenlemelere, iki önemli nokta var aslında bugün
konuşulması gereken. Bir tanesi, hazırlık
aşamasında müdafi yardımı, CMUK döneminde, Ceza
Muhakemeleri Usulü Kanunu döneminde avukatların adli yardım
sağlama süreciydi. Bu adli yardım sağlama sürecini, yine de
avukatların vekâletnamelerine, kullandıkları evraklara
bastıkları pullarla, yine de vatandaşın cebinden çıkan
paralardan yapılan kesintilerle, Barolar Birliğine ödenen paralarla,
üstelik de çok asgari ücretlerde, bir taksi parasını
karşılamayan paralarla savunma avukatları emniyet
nezarethanelerine gidiyor, savcılıklara gidiyor, adliyelere gidiyor,
90 liraya adalet hizmeti vermeye çalışıyorlar.
Oysaki gelişmiş Batılı ülkelere
baktığımız zaman durumun çok daha farklı olduğunu
görüyoruz. Bırakın tanığın duruşmaya gelirken
onun ücretini, yol parasını ödemek -bizzat kendim müşahit oldum-
tutuksuz sanık dahi mahkemeye geldiği zaman, o tutuksuz
sanığın yol ve konaklama harcırahı ödeniyor.
Oysaki ülkemizde zorunlu avukatlığı artık tartışmanın
zamanıdır. Bir kişi için yirmi sene ağır hapis
cezası isteyeceksiniz, müebbet ağır hapis cezası
isteyeceksiniz, ekonomik durumu da elvermediği için savunma hakkından
yararlanamayacak. Çağdaş, gelişmiş hukuk devletlerinde,
işte, yaşı küçük olanların, korunmadan yoksun
olanların, ekonomik durumu iyi olmayanların, durumu,
yakını, dostu, adamı, arkası olmayanların bir
kişi yanında olması gerekiyor ki adaletten eşit olarak
yararlanabilsin.
İşte, bu nedenle, bugün, burada sevinerek müşahede
etmek istiyorum ki, 364üncü madde kısmi de olsa, bu avukat ödenekleri,
CMUK ödeneklerindeki çoğu cüzi rakamları dahi koruma altına
almak için bugün Mecliste bulunan dört grubun ortaklaşa olarak bu konuda
uzlaşmış olması ve 364üncü maddedeki hatadan ortak bir
önergeyle dönmesi sevindiricidir.
Umuyorum ki, ileride, tıpkı İngilteredeki gibi
nasıl barrister avukatlar varsa, solicitor avukatlar varsa, nasıl ki
İngilterede sir avukatlar varsa, nasıl ki Fransada on beş
yıl hizmet yapmadan ağır ceza davalarına giremeyen
avukatlar varsa, nasıl ki İspanyada baroların talimatıyla
ancak yabancı avukatlar cezaevinde görüşme yapabiliyorsa, ülkemizde
de hukuk gelişecektir, savunma hakkı gelişecektir, kutsal olan
savunma hakkı gelişecektir.
Hiç kimse, hiçbir ülkede avukatlık kimliğini hukuk
camiasında iddia ve savunma karşısında, yargı
karşısında ikinci sırada, öteki durumunda, karşı
durumunda, ezilecek durumda, hor görecek durumda görme hak ve hukukuna sahip değildir.
Bir ülkede kutsal olan savunma hakkını kısmak demek
çetelere yol açmak demektir. Avukatların, savunmanın sesini
kısmak demek yolsuzluğa, kara paraya, namus cinayetlerine,
fuhşa, her türlü dolandırıcılığa, ihaleye fesat
karıştırmaya; her alanda devleti, toplumu derinden yaralayacak
cürümlere, suçlara kapı aralamak demektir. Türkiye de, umuyorum,
inanıyorum, yakın zamanda, bu konuda daha da gelişmesini
sağlayacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Konuşmanızı tamamlar
mısınız Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Devamla) Bugün, savunma hakkı, kutsal
olan avukatlık mesleği, aynı iddiayla silahların
eşitliği mertebesine ulaşacak. Bu ülkede iddiayla beraber
savunmanın da başladığı günleri, inşallah,
beraber yakında göreceğiz. Biz, bu umutla, bu inançla, bu
yasaların üzerindeki düzenlemeleri yaparken her bir yandan
Savunmayı
savunmak, adaleti savunmaktır. Savunmayı savunmak, hakkı
savunmaktır; savunmayı savunmak, yurttaşı savunmaktır,
toplumu savunmaktır, devleti savunmaktır. Biz, bu inançla, bu
anlayışla, dört parti grubu olan dört grup da bu anlayışla
birtakım düzenlemelere birlikte imza atabiliyorsak bu Mecliste, bu
sevindiricidir.
Bir daha, hiçbir konuşmacının bu kürsüden
kalkıp bir mesleği aşağılamaya, tahkir etmeye
hakkı olmadığını burada ifade etmek istiyorum.
Böylelerinin de bir gün avukata ihtiyacı olacağını bir
hukuk devletinde hatırlatmak istiyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DTP, AK Parti ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Kaplan.
Şahısları adına ilk söz, Adıyaman
Milletvekili Sayın Ahmet Aydına aittir.
Buyurun Sayın Aydın. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Aydın.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın Başkan, değerli
üyeler; 56 sıra sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum
Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının on üçüncü bölümü
üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, iki haftadır
tartıştığımız, müzakere ettiğimiz bir kanun
tasarısı. Bu, sadece bu hafta için ya da bir önceki hafta için
geçerli olan bir tartışma değil. Daha önceki dönemde, 22nci
Dönemde de gerek Adalet Komisyonunda gerekse de alt komisyonlarda defalarca
tartışılmış, ilgili kamu kurum ve
kuruluşları temsilcilerinin beyanları alınmış,
sivil toplum kuruluşları bu beyanlara iştirak etmiş ve
dolayısıyla tasarı hakikaten olgun bir hâlde, 23üncü Dönemde
hazır hâlde önümüze gelmiş ve yine tasarı, şöyle görüyoruz
ki, bu dönemde de çok olgun bir şekilde yine, sadece iktidar İktidar
gücüyle ben bunu yaparım demiyor, muhalefetin de desteğini alarak,
ortak önergelerle olgunlaşan bu tasarıyı daha da güçlendirerek,
olgunlaştırarak çıkartmaya çalışıyor. Bu da
hakikaten Meclisimiz için son derece umut verici bir olay.
Görüşülmekte olan tasarının bu on üçüncü bölümü ise
çok geniş bir şekilde yer alan tasarının 361inci
maddesiyle 390ıncı maddeleri arasındaki bölümü
kapsamaktadır. Böylece de bu bölümde de yapılan
değişikliklerle, ceza hükmü içeren diğer bir çok kanunda yer
alan hükümlerin Türk Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu ve Kabahatler Kanununa
uyumlu hâle getirilmesi amaçlanmıştır.
Sayın Başkan, değerli üyeler; tarihsel süreç
içerisinde gelişen olağanüstü zamanlar ve olaylar neticesinde her
ülke, doğal bir sonuç olarak kendi hukuki, ekonomik ve sosyal
reflekslerini de geliştirmiştir. Ancak insanoğlu,
yaşadığı bu olağanüstü dönemleri geride
bırakıyor, standart, istikrarlı ve yarın için kuvvetli
kanaatler geliştirmeye başlamıştır. Geride
bıraktığı zamanın şartlarında yer alan kimi
tamamlayıcı hükümlerin de artık o günkü şartları
çerçevesinde yetersiz kaldığını ve böylece
çağdaşlaşan yasa hükümleri çerçevesinde uyum içerisinde yer
alması gerektiğini görüyoruz.
Tasarının ele aldığımız bu bölümünde
yer alan maddeler bu bağlam içerisinde uyumlu, etkili ve hızlı
kararlar verilmesi adına gerekli hükümlere
bağlanmıştır.
Daha önce de ifade ettiğim gibi, daha modern,
çağdaş ve gelişen hukuk kurallarına göre ceza
normlarının geliştirilmesi için tasarının
kanunlaşacağına olan inancımla hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Aydın.
Şahsı adına ikinci söz sırası Van
Milletvekili Sayın Gülşen Orhana ait.
Buyurun Sayın Orhan. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Orhan.
GÜLŞEN ORHAN (Van) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Temel Ceza
Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının on üçüncü bölümüyle ilgili söz almış
bulunuyorum.
Ceza sistemimizin temelini oluşturan ve temel ceza
kanunları olarak adlandırılan Türk Ceza Kanunu, Kabahatler
Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı
Hakkında Kanun, herkesçe bilindiği üzere Türkiye Büyük Millet
Meclisince kabul edilerek 1 Haziran 2005 tarihi itibarıyla yürürlüğe
girmiştir. Ceza kanunlarımızda yapılan kapsamlı
değişiklikler, cezayla ilgili hükümler içeren kanunlarda da
düzenlemeler yapılmasını zorunlu kılmıştır.
Üzerinde konuştuğumuz tasarıyla da bu düzenleme
yapılmaktadır.
Üzerinde konuştuğumuz on üçüncü bölümle ilgili
konuşmadan önce, tasarının geneli hakkında birkaç şey
söylemek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, tasarıyla, yaptırım
teorisinin verilerine aykırı olarak çeşitli kanunlarda yer
verilen belli bir suçtan mahkûmiyete bağlı hak
yoksunluklarını gerektiren hükümlerin önüne geçilerek yeni bir rejim
getirilmiştir. Ceza hükmü içeren kanunlarda bir mahkûmiyet hükmünün sonucu
olarak belirtilen hak yoksunlukları bakımından yasak
hakların geri verilmesine yönelik olarak yeni hükümlere yer
verilmiştir. Ceza hükmü içeren kanunlarda yer alan
yaptırımlardan üst sınır gösterilmeyen hapis cezaları
bakımından üst sınır gösterilmek suretiyle 5235
sayılı Kanun hükümleriyle uyum sağlanmıştır.
Üzerinde konuştuğumuz tasarının on üçüncü
bölümünde, 1136 sayılı Avukatlık Kanununda, 1163
sayılı Kooperatifler Kanununda, 1211 sayılı Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankası Kanununda, 1264 sayılı Madeni
Ufaklık ve Hatıra Para Bastırılması Hakkında
Kanunda, 1447 sayılı Ticari İşletme Rehni Kanununda, 1479
sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız
Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununda, 1512 sayılı
Noterlik Kanununda, 1593 sayılı Erişme Kontrollü
Karayolları Kanununda, 1618 sayılı Seyahat Acentaları ve
Seyahat Acentaları Birliği Kanununda ve 1734 sayılı Yem
Kanununda değişiklikler yapılmıştır. Bu
değişikliklerin hepsi temel ceza kanunlarına uygun olarak
cezaların mahiyetinde değişiklikler
gerçekleştirilmiştir ve bazı ceza oranlarında da
değişikliklere gidilmiştir.
Bu tasarının kanunlaşarak milletimize hayırlar
getirmesini diler, hepinize saygılar sunarım. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Orhan.
Sayın milletvekilleri, on üçüncü bölüm üzerinde
konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi, soru-cevap bölümüne geçiyoruz.
Toplam süre on beş dakikadır.
Sayın Öztürk, buyurun efendim, ilk soru sizin.
HARUN ÖZTÜRK (İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Başbakan, Merkez Bankasını,
İstanbulun finans merkezi olduğunu ileri sürerek, bu ile
taşıyacaklarını söylemiştir. Gerek bu
tartışma gerekse türban konusunun yeniden gündeme getirilmesi,
ekonomide kötüye gidişi perdeleme ve gündemi değiştirme
amacı taşımaktadır.
Şimdi, aracılığınızla soruyorum:
Merkez Bankasının, Hazineden sorumlu Bakanlıkla ve Maliye
Bakanlığı başta olmak üzere daha birçok bakanlıkla çok
yakından ilgisi olduğu bilinmektedir. Bu ilişkileri
dolayısıyla, Merkez Bankasının ardından Hazinenin
bağlı olduğu Bakanlığı ve Maliye
Bakanlığını da İstanbula taşımayı
düşünüyorlar mı?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Öztürk.
Buyurun Sayın Işık.
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın Bakanım, bilindiği gibi, birçok
vatandaşımız çaresizlik nedeniyle bir yakınının
ya da tanıdığının sağlık karnesini
kullanarak sağlık hizmeti ve ilaç almaya mecbur kalmaktadır. Son
beş yıllık dönemde bu şekilde hizmet alanların
sayısında ne kadarlık bir artış olmuştur? Bu
durumdan karnesi iptal edilen ya da cezalandırılan
vatandaşlarımızın sayısı ne kadardır? Bu
uygulamayı sosyal devlet anlayışı açısından
nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bir diğer sorum da: 22nci Dönemde belirli bir süre de
birikmiş prim borçlarını yatırarak emekli olma hakkı
tanınan Bağ-Kurlu esnafımızdan bazıları, bu
dönemde imkân bulamadıkları için emeklilik hakkını
kazanamamışlardır. Bu durumda olan çok sayıda
esnafımızın mağduriyetlerinin giderilmesi konusunda
herhangi bir çözüm arayışınız var mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Işık.
Buyurun Sayın Korkmaz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Başkan, ben de
aracılığınızla Sayın Bakana şu soruları
yöneltmek istiyorum: Son durum itibarıyla ülkemizdeki avukat
sayısı nedir? Her yıl baroya kayıt yaptıran yeni
avukat sayısı nedir? Ülkemizde avukat başına düşen
kişi sayısı nedir? Ayrıca, yasalardaki son değişiklikler
ve çağdaş hukuki gelişmeleri aktarmak ve böylece müvekkillerin,
avukatların mesleki formasyonundan kaynaklanan mağduriyetlerini
önlemek için tüm mesleklerde uygulanan hizmet içi eğitim konusunu
avukatlık mesleği için de getirmeyi düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Korkmaz.
Buyurun Sayın Çalış.
HASAN ÇALIŞ (Karaman) Sayın Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanım, sorum 373le ilgili. Emekli olabilmek
için gerekli olan gün sayısını tamamlamış ama
emeklilik yaşını dolduramamış olan mükellefler bu
aradaki dönemde sağlık hizmetlerinden yararlanamamaktadırlar. Bu
durumdaki mükellefler Prim borcumu yatırdığım hâlde niçin
sağlık hizmetlerinden yararlanamıyorum? diye
sormaktadırlar. Bu mağduriyeti giderecek Hükûmetimizin herhangi bir
çalışması var mıdır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Çalış.
Buyurun Sayın Paksoy.
MEHMET AKİF PAKSOY (Kahramanmaraş) Sayın
Bakanım, Merkez Bankası ve diğer kamu bankalarının
İstanbula taşınma konusunu Sayın Başbakan bir
emrivaki ile açıkladı. Bu teknolojik çağda, Merkez Bankası
ve diğer bankaların İstanbula taşınmasından ne
gibi fayda bekliyorsunuz? Buradan hareketle, Merkez Bankasının
İstanbula taşınmasının maliyeti konusunda bir
fizibilite raporu hazırlanmış mıdır?
İki: Merkez Bankasının taşınması
durumunda İstanbula gidemeyecek veyahut emekli olacak kalifiye
elemanların yerini nasıl dolduracaksınız? Bu konuda
hazırlanmış bir tasarı var mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Paksoy.
Buyurun Sayın Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Bakanım, bütçe görüşmeleri sırasında, Bütçe Komisyonunda,
Ceza Muhakemesi Kanununa göre baroların gönderdiği avukatların
ücretlerinin ödenmediği
Aynen ifadeniz şuydu: Hangi baronun kaç
kuruş alacağı varsa göndersinler, derhâl ödeyeceğiz, para
var. Sayın Bakanım, maalesef, barolar göndermesine rağmen, bu
paralar ödenmedi -bir daha altını çiziyorum, ödenmedi- bilginiz
olsun. Acaba, bu paraları Adalet Bakanlığı barolara
ödeyecek mi?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Aslanoğlu.
Sayın Bakanım söz sırası sizde, buyurun
efendim.
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Sayın Başkanım, çok teşekkür ederim.
İzin verirseniz, önce üçüncü haftasına girdiğimiz
bu kanun tasarısıyla aslında Parlamento olarak ne yapmak
istiyoruz, bunu bir kez daha tekrar etmek istiyorum. Altı yüz elli bir
maddelik bu kanun tasarısıyla, temel ceza kanunları olan Türk
Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin
İnfazı Hakkında Kanun ve Kabahatler Kanununda yapılan
değişiklikleri, ceza hükmü içeren tamamlayıcı kanunlara
aktarıyoruz. Yani, yüz yetmiş bir tane ceza hükmü içeren kanunda,
sadece oradaki cezayla ilgili yansımaları yapıyoruz. Bu
kanunların içeriğiyle ilgili bu tasarıda herhangi bir
değişiklik söz konusu değildir.
Mesela, biraz önce çıkıldı burada dendi ki:
İşte, grup başkan vekilleri avukat, Komisyon Başkan Vekili
avukat, Sayın Bakan da avukat. Efendim, avukatlara yeni imtiyazlar
tanınan birtakım değişiklikler yapılıyor.
Arkadaşlar, yok böyle bir şey.
KAMER GENÇ (Tunceli) Yok mu?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Bunu
söyleyen arkadaşımız, önce, yürürlükte bulunan Avukatlık
Kanununun ilgili maddesini bir okumalı buraya çıkarken, ne getiriyor
yeni düzenleme, bununla bir mukayese etmeli, ondan sonra buraya çıkarak
hem Parlamentoyu hem kamuoyunu doğru bilgilendirmeli.
Şimdi, burada getirilen sadece şu: Yani bu,
avukatların mahkeme kararıyla aranacağı, yanında
barodan bir temsilci bulunacağı Avukatlık Kanununda zaten var.
Bunu değiştirmiyoruz. Bu zaten var. Bu kanun
tasarısının amacı bunları değiştirmek
değil.
KAMER GENÇ (Tunceli) Niye getirdiniz o zaman?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) - Ceza
kanunlarında hafif para cezası, ağır para cezası var.
Mevcut temel kanunlarda bunlar değişti. O değişiklikleri
buraya yansıtıyoruz. Olay bunlardan ibaret.
KAMER GENÇ (Tunceli) Olur mu ya? Hayır öyle değil.
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) O
nedenle, söz alan arkadaşlarımız -tabii ki hepsine saygı
duyuyoruz- lütfen, kürsüye çıkarlarken biraz hazırlıklı
çıksınlar, yani dört başı mamur bilgilerle
çıksınlar. Hem televizyonları başında bizleri izleyen
vatandaşlarımızı hem de muhterem Parlamentoyu doğru
bilgilendirsinler.
Bu açıklamayı yapma ihtiyacını duyuyorum.
Çünkü burada, sadece, cezalarla ilgili yeni getirilen kriterler
tamamlayıcı kanunlara yansıtılmaktadır.
Şimdi, bu açıklamayı yaptıktan sonra,
değerli milletvekili arkadaşlarımızın sorularına
izin verirseniz geçmek istiyorum.
Merkez Bankasının taşınmasıyla ilgili
tartışmalara değinen 2 değerli arkadaşımız
oldu. Tabii ki Türkiye'de kamuoyunu şöyle veya böyle meşgul eden,
kamuoyunun gündeminde olan her konuyu milletvekili arkadaşlarımızın
Parlamento gündemine taşıması, bunu bir soru şeklinde
sorması son derece saygıdeğer bir davranıştır.
Bunu eleştirmek için söylemiyorum.
Değerli arkadaşlar, önce Merkez Bankası nedir,
nasıl bir bankadır? Önce, ne iş yapar, nereye tabidir?
İşte, elimde Merkez Bankası Kanunu: Türkiye'de banknot
ihracı imtiyazına münhasıran sahip ve bu Kanunda
yazılı görev ve yetkileri haiz olmak üzere Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankası unvanı altında anonim şirket olarak bir banka
kurulmuştur. Banka, bu Kanunda sarahat bulunmayan hallerde özel hukuk
hükümlerine tabidir. Yani Merkez Bankası kendi kanununa tabi. Bunun
dışında da Türk Ticaret Kanununa tabi. Tıpkı
diğer bankalar gibi faaliyette bulunan bir bankadır. Bankanın
merkezi Ankaradadır. Şimdi, Vakıflar Bankasının
Kanununda da merkezi Ankaradadır yazar, Halk Bankasının
Kanununda da merkezi Ankara yazar, Ziraat Bankasının Kanununa
bakın, orada da aynı şey yazar.
Şimdi, yapılmak istenen nedir? Vakıflar Kanunuyla
ilgili değişiklik de gelecek önümüzdeki günlerde, belki Halk
Bankasıyla ilgili de gelecek. Çünkü onlar da, o bankalar da kamu
bankalarıdır. İstanbula taşınmak istiyorlar. Çünkü,
İstanbul bir finans merkezi hâline geldi. Tabii, bunun kararını
kim verecek? Sayın Başbakan iktidar partisinin Genel
Başkanı ve Başbakan olarak bu konuda yapmayı
düşündüğü bir icraatı ifade etti. Sayın Başbakan karar
vermez buna, Türkiye Büyük Millet Meclisi karar verir. Bu konuda bir teklif
veya tasarı hazırlanır, Türkiye Büyük Millet Meclisine gelir,
burada tartışılır. Eğer şu muhterem Genel Kurul
böyle bir karar verirse taşıma o zaman meydana gelir.
Tabii ki herkes fikrini söyleyecektir. Acaba İstanbulu
başkent mi yapmak istiyorsunuz? Değerlendirmeler
yapılacaktır. Şimdi, bir kamu bankası olan
Vakıfbankın da böyle bir teşebbüsü var, Halk
Bankasının da var, Ziraat Bankasının da var. Niye o
bankalarla ilgili bunları söylemiyorsunuz da, o bankalarda
çalışan personelin ne olacağını sormuyorsunuz da,
Merkez Bankası personelini soruyorsunuz?
K. KEMAL ANADOL (İzmir) O, Merkez Bankası.
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Yani
diğer bankalarda çalışan personel, personel değil mi?
Dolayısıyla, değerli arkadaşlar
K. KEMAL ANADOL (İzmir) O, Merkez Bankası, para
basıyor.
OKTAY VURAL (İzmir) Halk Bankası özelleştirildi,
Merkez Bankasını da mı özelleştireceksiniz?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
Yerinizden soru
sormayınız lütfen.
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Merkez
Bankasının temel amacı fiyat istikrarını
sağlamaktır. Banka, fiyat istikrarını sağlamak
amacıyla çelişmemek kaydıyla hükûmetin büyüme ve istihdam
politikalarını destekler. Bir şey daha okuyorum, 41inci madde:
Banka, hükûmetin mali ve ekonomik istişare organıdır. Banka,
hükûmetin haznedarıdır.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Ekonomi yönetiminin en önemli
organıdır.
OKTAY VURAL (İzmir) Yani Demirbank gibi bir banka öyle mi?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Şimdi, bunun kararını Türkiye Büyük Millet Meclisi verecektir.
Eğer böyle bir kanun tasarısı veya teklifi Türkiye Büyük Millet
Meclisinin gündemine gelirse değerli arkadaşlarımız
fikirlerini, düşüncelerini söylerler.
Şimdi görüşmekte olduğumuz kanun
tasarısıyla bunun sadece ilgisi, Merkez Bankasıyla ilgili bir
değişiklik de var uyum amaçlı. O münasebetle
arkadaşlarımızın bunu gündeme getirdiklerini
düşünüyorum. Tabii ki haklıdırlar ama bu konu bir tasarı
veya teklif olarak Genel Kurul gündemine geldiğinde bu
tartışmaları o zaman yapalım diye düşünüyorum.
Şimdi, Sayın Işık, çok sayıda
yakınının sağlık karnesini kullanan vatandaşımız
var, bu sayı ne kadardır diye bir soru sordu. Tabii, Adalet
Bakanı olarak benim yanımda bu tür bilgiler yok. Ancak şimdi,
bakın, sosyal güvenlikle ilgili kanun tasarısı buradan çıktı,
bazı maddeleri Anayasa Mahkemesince iptal edildi, şimdi üzerinde
yeniden çalışılıyor, buraya tekrar gelecek. Eğer o
kanun yürürlüğe girmiş olsaydı, on sekiz yaşını
bitirene kadar bu ülkede herkes sosyal güvenlik şemsiyesi altında
olacaktı. Hiç kimseden, sağlık kurumlarında, on sekiz
yaşına kadar hiçbir yavrumuzdan sağlık karnesi
sorulmayacaktı. Şimdi onun düzenlemesini yeniden yapıyoruz.
Önümüzdeki günlerde buraya gelecek.
Hükûmet olarak hedefimiz, herkesin sosyal güvenlik hakkı
olsun, herkes başkasının karnesine ihtiyaç hissetmeden
sağlık hizmeti alabilsin ve kaldı ki, bakın, eğer
gerçekten bir sağlık güvencesine sahip değilse
vatandaşımız, bir sosyal güvenlik kurumunun mensubu değilse
ve geçinme zorluğu içerisindeyse bunlara yeşil kart da verilmekte ve yeşil
kart da bizim Hükûmetimiz döneminde aşağı yukarı birçok hastaneden
sağlık hizmeti alır hâle gelmiştir. O bakımdan bu
alanda yapılan iyileştirmeleri, atılan faydalı
adımları ben, siz milletvekili arkadaşlarımıza bir kez
daha hatırlatmak istiyorum.
Ancak bir sayısal veri sordu Sayın Işık bana.
Bu sayısal veri şu anda yanımda yok. Bunu da Sağlık
Bakanlığıyla istişare etmek suretiyle size yazılı
olarak verebileceğimi ifade etmek istiyorum.
Yine avukat sayılarıyla ilgili bir soru yöneltildi bana.
Şu anda ilgili arkadaşlarımın bana verdiği bilgiye
göre avukat sayımız, Türkiye genelinde 60 bin civarındadır.
Burada baro başkanlığı yapmış olan değerli
milletvekili arkadaşlarımız da var, onlar sanıyorum bunu
teyit edeceklerdir.
İSA GÖK (Mersin) Daha fazla...
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Her 800
kişiye -öyle mi- bir avukat düşmektedir. Bu rakam doğru mu?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Bakanım, sosyal
güvenlikle ilgili verileri bilmemenizi anlıyorum da avukat olarak, Adalet
Bakanı olarak bilmemenizi yadırgıyorum.
ALİ İHSAN MERDANOĞLU (Diyarbakır) Bilse ne
olacak?
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) Ne faydası var?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Şimdi, ben baro başkanı değilim. Bunu Türkiye Barolar
Birliği Başkanımız çok daha iyi bilir. Bunları, bu
rakamları hafızamda tutamam. İzin verin. Yani Türkiyede kaç
tane avukat var?
Yani hafızam bu kadar rakamı, birçok konuyla ilgili,
barındırmaya müsait değil. 60 bin civarında
avukatımız var.
Siz beni denemek için mi sordunuz bunu, acaba biliyor mu diye?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Efendim?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Beni
denemek için mi sordunuz, yoksa gerçekten bilmiyordunuz, öğrenmek için mi
sordunuz? Erkekçe, Allah aşkına! Beni denemek için mi sordunuz, yoksa
bilmiyor muydunuz?
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Hayır efendim.
BAŞKAN Sayın Bakanım, süremiz tamamlandı.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Bakanım, süre
geçiyor, öbür fıkrayı cevaplayın.
BAŞKAN Süre doldu Sayın Bakanım.
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Peki.
Diğer sorulara yazılı cevap vereceğim efendim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakan.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Bakanım, paralar yine gitti!
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Onu
biraz sonra cevaplandıracağım.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, on üçüncü bölüm
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, on üçüncü bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde
üzerindeki önerge işlemleri yaptıktan sonra ayrı ayrı
oylarınıza sunacağım.
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Sayın Başkan, bir düzeltme yapabilir miyim?
BAŞKAN Buyurun Sayın Komisyon.
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Sayın Başkanım, 361inci maddede oylanmadan önce
küçük bir düzeltme yapmamız gerekiyor. Maddenin üçüncü satırında
Türk Ceza Kanunun yazılmış, Türk Ceza Kanununun olacak.
Oraya bir un ilavesi yapılacaktır efendim. O şekilde
düzeltiyoruz.
BAŞKAN Komisyonun yaptığı düzeltme
doğrultusunda 361inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
362nci madde üzerinde iki adet önergemiz vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan (56 sıra sayılı) Yasa
Tasarısının; 362 nci maddesine aşağıdaki
fıkranın eklenmesini arz ederim.
Fıkra: Avukatlar müvekkilleri adına
kazandıkları davalar ile ücreti vekaletlerini en geç iki ay içinde
icraya koymak zorundadırlar. Bu süre içinde takibe geçmedikleri takdirde
doğacak gecikme zamları faizlerinden dolayı kendileri sorumlu
oldukları gibi, karşı taraftan da faiz ve sair talepte
bulunamazlar.
Kamer
Genç
Tunceli
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 362 nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Mustafa Elitaş |
Oktay Vural |
Hakkı Suha Okay |
|
|
Kayseri |
İzmir |
Ankara |
|
|
Nükhet Hotar |
Cüneyt Yüksel |
Hasip Kaplan |
|
|
İzmir |
Mardin |
Şırnak |
Madde 362- 1136 sayılı Kanunun 63 üncü maddesinin
ikinci ve üçüncü fıkraları aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Birinci fıkra hükmüne aykırı eylemde bulunanlara
Cumhuriyet savcısı tarafından beşyüz Türk Lirasından
ikibin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.
Avukatlık yapmak yetkisini taşımadıkları
halde muvazaalı yoldan alacak devralarak ve kanunların
tanıdığı başka hakları kötüye kullanarak
avukatlara ait yetkileri kullananlar iki yıldan beş yıla kadar
hapis ve bin güne kadar adlî para cezası ile
cezalandırılırlar.
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyorlar mı efendim?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Sayın Başkanım, şimdi, sahte diş hekimleriyle ilgili
cezayı üç yılla beş yıl yaptık, doktorlarla ilgili üç
yılla beş yıl yaptık. Niye avukatlarla ilgili iki
yılla beş yıl yapıyoruz? Yani bu konuda çifte standart
olmamalı doğrusu. Eğer buna da, sahte diş hekimleriyle
ilgili ne yapmışsak, diğerleri için ne yapmışsak,
avukatlık mesleğini icra edenler için de onun yapılması
koşuluyla katılırım. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
İSA GÖK (Mersin) Katılıyorum Sayın
Bakanım.
BAŞKAN Katılmıyor musunuz?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Bu
şekliyle katılmıyorum efendim.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Sayın Başkan, önerge ile
ilgili söz talebim var.
BAŞKAN Buyurun.
Süreniz beş dakika.
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan bu yasayla ilgili olarak, on ikinci
bölümde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almıştım
ve yasanın temel amacını da anlatmaya
çalışmıştım. Şu ana kadar kimi meslek
gruplarıyla ilgili bölümleri görüştük, doktorlar ve diş hekimleriyle
ilgili. Ancak, avukatlarla ilgili bölümü görüşünce, değerli bir
hatip, her nedense 2000 yılından kalan anılarıyla birlikte,
yine onulmaz bir avukatlık karşıtlığı içerisinde,
Sayın Bakanı, Sayın Komisyon Başkanını ve grubu
bulunan siyasi partilerin grup başkan vekillerini işaret ederek,
sanki bir mesleki dayanışma içerisinde avukatlara özel bir düzenleme
çabasındaymışız anlamında, kamuoyunu yanıltacak
bir şekilde ve kamuoyunun da hiçbir şekilde bunları hangi
maddelerle ilgili tartışma yapıldığının
bilinmediği bir bölümde, buraya geliyor, düşüncelerini ifade ediyor.
Biraz evvel 359uncu maddede, Baro temsilcisinin ne işi var? dedi, sanki
yeni bir madde ihdas ediliyormuş gibi. Geçmişten bu yana gelen bir
hüküm bu, ama orada yaptığımız -359da- bir şey var:
Madde metninin sonunda iki tane hafif para cezası, hafif hapis
cezası vardı. Malumunuz Ceza Kanunu değişikliğiyle
hafif lafı kalktı. 359uncu maddede iki tane hafif terimini
çıkardık. Şimdi, ola ki bizleri izleyen benim
meslektaşlarım vardır, niye sessiz kalınıyor derler;
ola ki halkımız vardır, Parlamento işini gücünü
bırakmış, bir meslek grubuna imtiyazla ilgili yasal düzenleme
çabası içerisindeymiş anlamı çıkabilir.
AHMET YENİ (Samsun) O arkadaşın ismini söyleyin,
kim?
HAKKI SUHA OKAY (Devamla) Onu söyleyeni hepimiz biliyoruz.
AHMET YENİ (Samsun) Kamuoyu bilmiyor.
HAKKI SUHA OKAY (Devamla) Şimdi, 361inci madde, kabul
ettik, orada ne diyoruz, eski Ceza Kanunundaki 230, 240ın yerini yeni
Ceza Kanunu 257 almış. 230, 240ı kaldırıyoruz, 257
rakamını koyuyoruz.
Gelelim şimdi
görüşülmekte olan maddeye. Bu önergemizle biz 100 liradan 1 milyon liraya
kadar terimi yerine yasa metninde 500 liradan 2 bin Türk lirasına, keza
alttaki ağır para cezası yerine, onu da çıkarıyoruz.
Ancak Sayın Bakan, biraz evvel ifade etti, dedi ki: Sahte diş
hekimleri için hapis cezası süresini üç yıldan beş yıla
çıkardık, avukatlar için niçin iki yıldan beş yıla
çıkarılması için değişiklik önergesi verildi?
Sayın Bakanım, bu önerge, avukatlar için değil, avukat
olmadığı hâlde avukatlık yapmak isteyenler için.
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Ben de
aynı şeyi söylüyorum.
HAKKI SUHA OKAY (Devamla) Şimdi, biz, sahte, yani bir
vesileyle, avukat olmadığı hâlde avukatlık yapanlar için.
Bir, biz avukatlık imtiyazı veya avukatlığa ilişkin
bir düzenleme değil, aksine burada sahte avukatların ceza süresini
komisyonda kabul edilen biçimiyle bir yıldan üç yılaydı bunu iki
yıldan beş yıla çıkardık
MEHMET ALİ
ŞAHİN (Antalya) Hayır, üç ile beş
HAKKI SUHA OKAY (Devamla)
ama Sayın Bakan, bunu üç
yıldan beş yıla çıkarmak istiyorsa, getirsin sahte
avukatları da üç yıldan beş yıla çıkartalım.
Böylece, meslek üzerinde, mesleğe ilişkin kim sahtecilik
yapıyorsa, kim sahtekârlık yapıyorsa, bütün mesleklerde
yapılan sahtekârların da cezasını eşitleyelim.
Nitekim buna gelinecek nokta şudur: Biraz evvel Sayın
Komisyon Başkanı kimi mesleklere kabullerle ilgili düzenlemede bir
tekriri müzakere sürecinin olacağını ve bütün bölümler
görüşüldükten sonra bunların yeniden ele
alınacağını söyledi. Bu da tekriri müzakereyle ikiden üçe
de çıkarılabilir. Ama bir sahteciliğin cezasına
katılmıyorum deyip niye üç yıl yapmadınız? O zaman,
katılmıyorum, bir yılda kalsın. Bunun da kabul edilebilir
bir yanı yok. Gelin şimdi, önce ikiye çıkaralım, tekriri
müzakereyi üçe çıkaralım veyahut da deyin ki: Tekriri müzakerede
ikiye çıkaralım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya)- Hepsini ikiye indirelim.
BAŞKAN Konuşmanızı tamamlar
mısınız Sayın Okay.
HAKKI SUHA OKAY (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan, tamamladım.
Saygılar. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Okay.
Sayın milletvekilleri, önergede imzası bulunan
arkadaşlar, imza sahipleri, önergede iki yıldan beş yıla
kadar olan ibareyi üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası
diye değiştirmişlerdir.
Önergeyi bu şekliyle oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Sayın Başkan, önergede üç olunca bizim bir
açıklama yapma ihtiyacımız doğdu. (CHP
sıralarından Oylamaya geçti sesleri)
BAŞKAN Oylamaya geçtim ama.
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Hayır efendim, ben işaret ettim, Sayın Kâtibe de
işaret ettim, siz duymadınız.
BAŞKAN Peki, buyurun.
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Sayın Başkanım, şimdi doktorlarla ilgili
olarak, sahte doktorluk yapana, doktorluk yetkisi olmadığı hâlde
doktorluk yapan kişiye iki yıldan beş yıla kadar bir ceza
öngörüldü. Diş doktoru olmadığı hâlde diş doktoruna
ait görevleri yapan kişiye, bu Mecliste, tasarı iki yıldan
beş yıla kadar iken üç yıldan beş yıla
çıkması şeklinde bir önerge verilerek kabul edildi. Burada da aynı
şekilde, avukat olmadığı hâlde avukata ait görevleri ifa
eden kişiye iki yıldan beş yıla kadar önce verildi bir
önerge.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya)- Avukata değil,
sahte avukata.
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) - Daha sonra üç yıldan beş yıla kadar önerge
verildi. Haddizatında buradaki sahte avukat değil, avukat
olduğunu iddia eden bir kişi de değil; avukat olduğunu
iddia etmiyor ancak avukatın yaptığı görevleri dolaylı
yoldan, muvazaalı yoldan yapmaya çalışıyor.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) O sahtekâr değil
midir?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) O başka türlü bir şey, o sahtekârlık değil.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Ne oluyor o?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Diş doktoru olmadığı hâlde, diş
doktorunun yaptığı görevi yapanlara verilen ceza da fahiş
bir cezadır, buradaki üç yıl da fahiş bir cezadır.
Cezaları verirken eylemle orantılı olduğunu düşünmemiz
gerekir. Ceza sistemini, biz, Türk Ceza Kanunundan başlayarak bütün
kanunlarda bu şekilde kurduk, orantılı bir ceza
olmalıdır. Eğer ceza, eylemin karşılığı
değil daha yüksekse, bu, ceza değil zulümdür.
Bu bakımdan, biz bu önergenin bu şekilde
değiştirilmesine karşı çıkıyoruz.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Anlaşıldı efendim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sonuçta ne oldu?
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Diş hekimleri
büyük ceza alacak, avukatlar almayacak.
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan (56 sıra sayılı) Yasa
Tasarısının; 362 nci maddesine aşağıdaki
fıkranın eklenmesini arz ederim.
Fıkra: Avukatlar müvekkilleri adına
kazandıkları davalar ile ücreti vekaletlerini en geç iki ay içinde
icraya koymak zorundadırlar. Bu süre içinde takibe geçmedikleri takdirde
doğacak gecikme zamları faizlerinden dolayı kendileri sorumlu
oldukları gibi, karşı taraftan da faiz ve sair talepte
bulunamazlar.
Kamer
Genç
(Tunceli)
BAŞKAN Sayın Komisyon?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu)- Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Hükûmet katılıyorlar mı?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Genç, konuşacaksınız
Buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 362nci maddenin sonuna bir fıkra eklenmesini istedim.
Bunu neden istedim? Şimdi, benim başından geçen bir olay, bir
siyasi parti lideri benimle ilgili 1,5 milyar liralık dava açtı.
Davayı tabii, bir süre sonra ben takip etmedim. Tam dört sene sonra icraya
koydu ve benden 6 milyar olarak tahsil etti. Şimdi, yani, eğer
zamanında icraya konulsa, avukatlar
Nasıl olsa eskiden faiz sistemi
de çok büyük rakamlara baliğ oluyordu, yüzde 70, yüzde 80 faizlere
baliğ oluyordu. Bekletiyor, nasıl olsa icraya koymayınca
karşı tarafın da haberi olmuyor veyahut da bazı davalar da
gıyapta görüşülüyor. Dolayısıyla, bu haksız bir kazanç
oluyor. Yani, burada bir şey getiriyoruz, bir disiplin getiriyoruz.
Mademki bir davayı kazandınız, iki ay içinde avukata Getir,
alacağını icraya koy, avukatlık ücretini al. diyoruz.
Yani, burada en adil bir şey.
Şimdi, biraz önce burada konuşuldu. Tabii, biraz önceki
önergede yaptığım konuşmada, Malatya Milletvekilimiz
Sayın Mevlüt Aslanoğlu, bana AKPden müdahale eden arkadaşlara
müdahale etmiş, ama ben kendime zannettim; kendisinden özür diliyorum.
Sayın Aslanoğlu çok nitelikli, çok çalışkan bir
milletvekilimizdir, Meclis çalışmalarına da büyük katkı
sağlıyor. Tekrar kendisinden özür diliyorum.
Şimdi, değerli milletvekilleri, biraz önce, yine hep
tabii ben söz konusu oluyorum. Bakan benimle ilgili şeyler söylüyor, grup
sözcüleri benimle ilgili bir şeyler söylüyor. Diyorlar ki: Efendim,
Avukatlık Kanununda hafif hapis ve ağır hapsi
kaldırdık, onun için maddeleri getirdik. Bunun bir kolayı var:
Eğer, siz Avukatlık Kanununda, yalnız hafif hapis ile
ağır hapsi, hapis cezasına çevirme nedeniyle bu maddeleri
getirdinizse bunun bir yolu var: Ceza Kanununa bir hüküm koyarsınız,
dersiniz ki: Muhtelif kanunlarda geçen hafif hapis ve ağır hapis
ibareleri hapis olarak değiştirilmiştir. Bunu her madde de
ayrı ayrı konuşmaya da gerek yok. Burada getirilen
Göreceğiz biraz sonra, nerede ne getirildiğini de göreceğiz
değerli milletvekilleri.
Biraz önce Hükûmet adına konuşan kişi diyor ki: Efendim
incelenmiyor. Yaa, nasıl incelenmiyor. Bizim burada sorduğumuz
sorulara sen cevap vermiyorsun. Burada verdiğimiz sorulara cevap
vermiyorsunuz, yanlış sorulara cevap veriyorsunuz. Tabii,
istiyorsanız, buyurun, televizyon kanallarına çıkalım,
bakalım, her kanalda tartışalım. Varsa
yiğitliğiniz, çıkalım, tartışalım. Yoksa,
ondan sonra, önünüzdeki mikrofonu kullanarak, o üstünlüğü kullanarak, bizi
kamuoyu karşısında, sanki hiç çalışmadan buraya gelen
ve kamuoyunu yanıltan bir şey
Değerli milletvekilleri, göreceksiniz, yani, biraz önceki,
357nci maddede -yani, buraya gelmiş bir madde- baro temsilcisi olmadan
pekâlâ arama yapsın diyorum. Tabii, burada, benim bir meslek grubuna
karşı bir tepkim de yok, bir şeyim de yok. Kanun önünde
eşitlik ilkesi varsa, kanun önündeki eşitlik ilkesi gereği, bir
meslek grubuna çok büyük imtiyazlar getirirseniz, biz de bu devletin bir
vatandaşı olarak, bu halkın içinden gelen insanlar olarak, bu
eşitlik ilkesinin sağlanması konusunda, buraya getirilen bir
kanun vesilesiyle konuşacağız tabii. Yani, ondan sonra, siz,
avukatların ücretlerini garanti altına almak için, birilerinin avukat
tutması için ağır cezalar getirirseniz, bunun adına ne
derler? Yani, siz, avukat tutmayan bir kooperatif şirketine asgari ücretin
2 misli eskiden 1 misliydi de- cezalar getirirseniz, bunun adına ne
derler sayın milletvekilleri? Yani, bunun adına, herhâlde
Biz
değişiklik getirmedik. denilir mi burada!
Değerli milletvekilleri, bakın, tabii, burada çok
şey söylüyoruz. Mesela, dün benim odama özelleştirilen kurumlardan
birtakım işçiler geldi. Bunlar, 4/Cye göre özelleştirme
nedeniyle açıkta kalan 13.800 kişi. Bunlar on ay
çalıştırılıyorlar, her birisine 500 milyon para
ödeniyor. Şimdi, bu insanların da hakkı var. Bunların
hakkını korumayacak mıyız? Burada, Hükûmet getirmiş
sayın milletvekilleri. Bu kanun öyle acayip bir kanun ki! Şimdi, ceza
hükümlerini buraya getirdik. Peki, meslekten ihraçlarını gerektiren
veya mesleğe kabul şartlarını belirleyen maddeleri burada
düzenlemenin bir anlamı var mıdır? Yok. Böyle gayriciddi
Komisyon ve gayriciddi Hükûmet olur mu arkadaşlar? Siz, 651 maddeyi buraya
getiriyorsunuz, 90 küsur maddeyi aklımda değil de- veya şu
kadar maddeyi buradan çıkarıyorsunuz! Böyle bir şey olur mu
sayın milletvekilleri? Böyle gayri ciddiyet olur mu? Bu, Meclisle alay
etmek demektir. Doğru dürüst Hükûmetsen, buraya doğru dürüst kanun
tasarısını getir; değilsen, çıkıp da burada
yiğitlik yapma.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Konuşmanızı lütfen tamamlayın.
KAMER GENÇ (Devamla) Bitireyim Sayın Başkan.
Şimdi, yani, burada çıkıp da sanki biz şey
etmiyoruz, kanunları
Kanunları enine boyuna
tartışacağız. Elbette ki milletvekilleri
Sayın Milletvekilleri, ben, tabii, çok sorunlu olan bir ilin
milletvekiliyim. Sabahtan akşama kadar böyle gidip de keyfime bakan insan
yok. Birçok insan geliyor, Türkiyenin her tarafından insanlar geliyor.
Dün vatandaş bana Mardinden telefon ediyor Sayın Milletvekilim, sen
bizim sorunlarımızı kürsüde dile getiriyorsun. 2007de Ziraat,
bize verilmesi gereken buğdayda -tonda galiba- 55 milyonu, arpada 45
milyonu vermedi daha Hükûmet. İşte, 2006da aldık, daha 2007de
almadık, söyle de versinler. diyor. Ee, şimdi bana Türkiyenin her
tarafından insanlar geliyor. Tabii ki, bu kanunları enine boyuna
tartışmamız lazım ama zamanımız da yetmiyor,
Hükûmet de doğru dürüst zaten bize bu konularda bilgi vermiyor. Burada
sorduğumuz sorulara yanlış cevap veriliyor, ondan sonra da
Çıkıp da buraya geldi ezbere konuşuyor. deniliyor. Yani, kimin
yiğitliği varsa, yüreği tutuyorsa istedikleri her televizyon
kanalında, her şartlarda kendileriyle
karşılaşırım. Benim taşıdığım
bilginin, onlar zekâtını taşımazlar.
Saygılar sunuyorum efendim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Genç.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
362nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
363üncü madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan (56 sıra sayılı) Yasa
Tasarısının; 363. maddesinin ikinci fıkrasının
(Çağrılıp da) sözcüğünden sonra (Haklı bir mazeretle)
ifadesinin eklenmesini saygılarımla arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN Sayın Komisyon katılıyorlar mı?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) - Sayın Başkan, bu önerge aslında haklı olarak
verilmiş bir önerge, fakat yanlış yazılmış bir
önerge. Şimdi, önergenin, burada gelmeyen tanığa, sonunda, para
cezası, daha doğrusu sebep olduğu masraflar ödetiliyor ve zorla
getiriliyor, böyle bir müeyyidesi var ama eğer, buraya denilse idi ki
Haklı bir mazereti olmaksızın şeklinde bir ibare
kullanılsa idi o zaman doğru olurdu. Düzeltilebilir mi onu
bilmiyorum, ama bu şekliyle geçecekse, bu şekliyle biz önergeye
katılmıyoruz.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, Sayın Başkan, zaten,
haklı neden, haklı mazerettir bu anlamda. Yani, haklı mazeret de
deseydi
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Haklı nedenle, bakın
KAMER GENÇ (Tunceli) Bir mazeret nedeniyle gelmiyor.
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Yanlış, cümle yanlış. Haklı nedenle
gelmeyene ceza veriyoruz, doğru mudur?
KAMER GENÇ (Tunceli) Hayır hayır, haklı nedenle
gelmediği takdirde ceza vermiyoruz.
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Madde sonunda, ceza verileceğini öngörüyor. Haklı
mazereti olmaksızın
KAMER GENÇ (Tunceli) Gelmiyorsa ceza vermiyoruz. Mesela, o
adamın haklı mazereti varsa, gelmiyorsa ceza vermeyelim diyorum.
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Söylediğiniz doğru ama yazdığınız
yanlış. Haklı bir mazereti olmaksızın diye eğer
düzeltilebilirse önerge, o zaman doğrudur diyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) Önergeyi o yönde düzeltelim.
BAŞKAN Sayın Genç, Komisyonun ifadesine göre
düzeltiyor musunuz?
KAMER GENÇ (Tunceli) Tabii tabii, ben de o anlayışla
verdim zaten.
BAŞKAN Tutanaklara o şekilde geçireceğiz.
Sayın Komisyon, kabul ediyor musunuz?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Biz, bu düzeltilmiş şekliyle takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Düzeltilmiş şekliyle, biz de Hükûmet olarak katılıyoruz
efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi mi okutalım, konuşacak
mısınız efendim?
KAMER GENÇ (Tunceli) Tamam, gerekçeyi okutun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Çağrılan kişinin haklı bir nedenle gelmemesi
hâlinde cezalandırılmaması gerekir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda, 363üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
364üncü madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan (56 sıra sayılı) Yasa Tasarısının;
364. maddesinin (a) bendinde geçen (yüzde üç) ibaresinin (yüzde iki) olarak
değiştirilmesini saygılarımla arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 364 üncü maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre teselsül
ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Mustafa Elitaş |
Oktay Vural |
Hakkı Suha Okay |
|
|
Kayseri |
İzmir |
Ankara |
|
|
Nükhet Hotar Göksel |
Cüneyt Yüksel |
Hasip Kaplan |
|
|
İzmir |
Mardin |
Şırnak |
BAŞKAN Sayın Komisyon katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Peki, gerekçeyi okutuyorum o zaman.
Gerekçe:
Tasarının 364 inci maddesiyle Avukatlık Kanununun
180 inci maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Ancak, bu
değişiklikle amaçlanan husus 28/03/2007 tarihli ve 5615
sayılı Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 26 ncı maddesiyle
180 inci maddede değişiklik yapılmak suretiyle
gerçekleştirilmiş olduğundan, iş bu önerge
verilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir ve 364üncü madde
metinden çıkarılmıştır.
Diğer önergeyi okutamıyorum, bu önerge kabul
edildiği için.
365inci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
T.B.M.M. Başkanlığına
Görüşülmekte olan (56 sıra sayılı) Yasa
Tasarısının; 365. maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını saygılarımla arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN Komisyon?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Genç, konuşacak
mısınız?
KAMER GENÇ (Tunceli) Evet.
BAŞKAN Buyurun Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 1136 sayılı Kanunun ek 3 üncü maddesinin ondördüncü
fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Seçimler sırasında
sandık kurulu başkanı ve üyelerine karşı görevleriyle
bağlantılı olarak işlenen suçlar kamu görevlilerine
karşı işlenmiş gibi cezalandırılır.
Şimdi, bu maddenin burada ne ilgisi var? Burada, Ceza
Kanununa böyle bir maddenin getirilmesinde bir anlam yok. Yani, biraz önce
konuşulduğu gibi, Çeşitli ceza kanunlarında tayin edilen
cezaları Ceza Kanununa getiriyoruz dediler. E, burada ceza yok. Yani,
bunun, bu kanunun çıkarılış amacıyla ilgisi yok.
Bunun gibi daha başka şeyler de var. Mesela, kamu personelliğine
kabul şartlarında değişiklik getiren maddeleri getirip
bunlara ilave ediyoruz. Dolayısıyla, burada ilgisiz olan bir madde
bana göre. Ama tabii, burada kanunlar enine boyuna
tartışılmadığı için, maddeler üzerinde
konuşulmadığı için
Olabilir yani, benim de her maddeyi çok
ayrıntılı inceleme olanağım olmadı. Ama bana
göre, esas bu kanunun başında Türk Ceza Kanununa uyum sağlamak
amacıyla böyle bir madde getirilmişse burada bu maddeye gerek yok.
Bunu belirtmek için geldim.
Saygılar sunuyorum efendim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Genç.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
365inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
366ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
367nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
368inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
369uncu madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
T.B.M.M. Başkanlığına
Görüşülmekte olan (56 sıra sayılı) Yasa
Tasarısının; 369. maddesine aşağıdaki (4) nolu
bendin ve cümlelerin eklenmesini arz ederim.
(4) Belediye Başkan, meclis üyeleri ile encümen ve yetkili
memurları yapı kooperatiflerinin yönetiminde ve denetiminde görev
alamazlar. Yapı kooperatifi yönetiminde görev alan yöneticileri genel
kurulda alınan kararların gereğini yapmadıklarında
müteakip yönetimde görev alamazlar. Aksi halde iki yıl ile beş
yıl arasında hapis cezası ile cezalandırılırlar.
Bir kimse hiçbir surette yapı kooperatifinde 8 yıldan fazla yönetim
ve denetim kurulu başkan ve üyeliğini yapamaz. Aksi takdirde iki
yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile
cezalandırılır. Yönetiminde bulunduğu kooperatiften menfaat
sağlandığı kanıtlandığında cezası
bir kat artırılır.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Genç, buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizin en büyük sorunlarından birisi de
kooperatifçilik. Birçok insan, kooperatif yönetim kurullarını,
orayı bir defa kaptıktan sonra o üyeleri uzun zaman sömürerek büyük
bir menfaat sağlıyorlar, yani 300-500 üyelik kooperatiflerde ve büyük
de burada menfaat sağlanıyor. İşte,
bazılarının makam arabaları var, çeşitli
harcamaları var, işte sekreteri var, telefonu var ve o kooperatifin
uzun zaman yönetiminde, denetiminde görev alıyorlar. Hatta zaman zaman
bazen de belediyede, belediye başkanları, belediye başkan
yardımcıları veyahut da belediye meclis üyeleri
İşte,
tabii kooperatiflerle bunların da yakın bir ilişkileri var.
Yani, tabii kooperatifin imar planıyla ilgili işleri var, inşaat
ruhsatlarıyla ilişkileri var, kullanma izniyle ilgili ilişkileri
var. İmar planının değiştirilmesi için tabii ki
belediyelere gitmek lazım, orada bazı sıkıntılar
olabilir. Bu hâlde piyasada gerçekten çok büyük suistimallere sebebiyet verecek
birtakım olgular görülmektedir.
Bir kanun değiştiriyoruz, getiriyoruz buraya. Buraya
getirilen kanunlarda ülkenin temel sorunlarına ciddi çare bulmamız
lazım, çözüm getirmemiz lazım. Yani, hayatın içinden hepimiz
geliyoruz. Sokakta, çarşıda, işte mahallede
vatandaşların arasında geziyoruz. Buraya kanun getirirken, bu
ülkede yaşayan insanlarımızın çeşitli
sıkıntılar yaratan sorunlarına sağlıklı bir
çözüm getirmemiz lazım. İşte, bu çözüm de, işte bu
kanunları getirirken onlara uygun olması lazım. Bilmiyorum,
içinizde kooperatiflerle ilişkisi olanlar çoktur muhakkak. İşte,
uzun zaman orada kooperatif yönetim kurulu başkanı olup, yönetim
kurulu üyeleri olup
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Var mıdır?
KAMER GENÇ (Devamla) -
orada uzun zaman o kooperatifin
yönetiminde kalıp da çok çeşitli suistimaller -tabii hepsi için söz
konusu olamaz ama- yapan çok insan var. Bunlara bir çekidüzen vermemiz
lazım.
Ayrıca, Kat Mülkiyeti Kanununda geçenlerde bir düzenleme
getirdik. İşte, yüzde 80i temsil etmeyen toplantının, yani
ancak bir şeyin değiştirilebilmesi için yüzde 80 nispetinde
ortakların, kat maliklerinin o toplantıda bulunması lazım.
Düşünün, 1.000 kişilik bir kooperatif üyesinin olduğu bir yerde
800 kişiyi bir araya getirmek çok zor. Ben o zaman orada bir önerge
vermiştim, hiç olmazsa yüzde 50 olsun demiştim ama kabul edilmedi.
Bence, bu maddede verdiğimiz önergede bu suretle, yani
kooperatif yönetim kurulu üyeliğinde, başkanlığında
yani iki dönemden fazla bir kişi yönetim ve denetim kurulunda
bulunmasın. Bulunduğu zaman
Çünkü bunları bırakmak
istemiyorlar. Buralarda büyük rantlar var. Bu rantların önünü kesmek için
ve
Ayrıca da, böyle süresiz bir yönetim ve denetim kurulu üyeliğinde
bulundukları zaman, kooperatif yönetim ve denetim kurulu üyeleri, o
kooperatiflerde zaman içinde yapmaları gereken görevleri de
yapmıyorlar. Mesela, adam iskân raporunu alacak, almıyor; tapusunu
alacak, kooperatif üyelerine tapuyu dağıtacak, alıp vermiyor.
Niye? Nasıl olsa çünkü orada bir rant sağlıyor, orada
çeşitli menfaatleri sağlıyor. İşte, bunları
kanunla bir düzene, bir disipline sokarsak, yurttaşlarımıza,
vatandaşlarımıza ciddi bir katkıda
bulunacağımıza inanıyorum.
Önergemin kabulünü diliyor, saygılar sunuyorum efendim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Genç.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
369uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
370inci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum.
T.B.M. Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 56 sıra sayılı yasa
tasarısının 370. maddesinde geçen ikiyüz günden dörtyüz güne
ifadesinin beşyüz günden bin güne biçiminde değiştirilmesini
arz ederiz.
|
|
Kamer Genç |
Hasan Macit |
Hasan Erçelebi |
|
|
Tunceli |
İstanbul |
Denizli |
|
|
Mustafa Vural |
|
Hüseyin Mert |
|
|
Adana |
|
İstanbul |
BAŞKAN Sayın Komisyon katılıyorlar mı?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Katılmıyorsunuz.
Buyurun Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; aslında bu maddede gerekçeyi okutacaktım da, ama
biraz önce Bakanın açıklaması gerçekten beni rahatsız etti.
Şimdi, değerli milletvekilleri, burada, tabii Merkez
Bankasıyla ilgili orada, şurada verilen cezanın
miktarını artırıyorum.
Şimdi, Merkez Bankası Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir
simgesidir. Bir ülkenin parası tabii ki onun çok büyük bir simgesidir,
işte, bana göre bayrağı kadar, toprağı kadar
değerli bir varlığıdır.
Şimdi, Merkez Bankasının İstanbula
taşınması meselesi nedense birilerinin aklından
çıktı. Biz bunu şöyle yorumladık, yani dedik ki: Bu AKP
İktidarının, bu, Atatürkün eserlerine karşı ciddi bir
alerjileri var. (AK Parti sıralarından gürültüler)
AVNİ ERDEMİR (Amasya) Bırak şunu!
KAMER GENÇ (Devamla) Neyse yaa, bir beni dinleyin de ben nereye
getireceğim.
Şimdi, durup dururken bu Merkez Bankasını niye
İstanbula taşıyorsunuz?
AHMET YENİ (Samsun) Sayın Başkan, konu bu mu?
BAŞKAN İzah edecek, bakalım ne diyecek
şimdi, bekliyoruz.
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi, efendim, biraz önce denildi ki:
Niye Halk Bankası ile Ziraat Bankasına karşı
çıkmıyorsunuz? Arkadaşlar, ona da karşı
çıkıyoruz, Halk Bankasının da İstanbula
taşınmasına karşıyız, Merkez Bankasının
da.
Şimdi, Türkiyede, maalesef, şimdi Merkez
Bankasının yeri eğer orada belirlenmişse, birileri gitmişler,
aralarında arsanın yerini de pazarlamışlar, çevresinde de
arsaları da almışlar, çok güzel rantlar da
sağlamışlar. İstanbul Belediye Başkanı da diyor
ki: Biz burayı belirledik. Böyle şeyler olmaz ki değerli
milletvekilleri. Bakın, Merkez Bankası bir defa, para basma, o
parayı muhafaza, büyük depolar, büyük emniyet tedbirleri
alınması gereken bir yer. Yani, acaba bir Merkez Bankasının
Ankaradan İstanbula taşınmasının Türkiyeye maliyeti
ne olur? Neden yani? Siz illa Osmanlının başkenti
İstanbula mı taşımak istiyorsunuz?
Biraz önce DSPli arkadaşım sordu: Merkez Bankası
ile Hazine iç içe, Merkez Bankası ile Maliye Bakanlığı iç
içe. Şimdi, önce Merkez Bankasını
taşıyacaksınız, ondan sonra Maliye Bakanlığı
ile Hazineden sorumlu Devlet Bakanlığını da mı oraya
taşıyacaksınız?
Bunların hepsi peyderpey bu cumhuriyete, bu laik cumhuriyete
ve Türkiye Cumhuriyetine, yani Atatürkün kurduğu eserlere yönelik bir
tepkinin uygulamalarıdır. Biz diyoruz ki: Bunları yapmayın.
Bakın, gelmişsiniz iktidara, bu memlekete bir
şeyler yapın. Yedi ay geçmiş, daha yeni bir plan
hazırlıyorsunuz. İşte ne planıysa
Ben de o
MUSA SIVACIOĞLU (Kastamonu) Hazırlandı,
hazırlandı
KAMER GENÇ (Devamla) Hazırlandı
Yok, işte yeni
açıkladınız. Hiçbir şeye de benzemiyor. Ne getirdiniz, ben
anlamadım.
Onun için, yani sırf, ille böyle spekülasyon, birilerini
zengin etmek, birilerine kazanç sağlamak için işlemler yapma
zihniyetiyle kafanızı ve iktidarınızı meşgul
ettirmeyin. Evvela memleketin ciddi sıkıntıları var. Siz
436 milyar dolarlık iç ve dış borcu nasıl ödeyeceksiniz,
evvela bunu hesaplayın. Yani, bu parayı ödemek için
(AK Parti
sıralarından gürültüler)
Bakın, cezaları indiriyorsunuz, ikide bir af
getiriyorsunuz, ondan sonra muazzam bir israf var. İşte, geçen gün
New Yorka gitmişler de, sizin çok beğendiğiniz kişinin
hanımı gitmiş lokantada yemek yemiş, 500 dolar artı
yüzde 20 komisyonla, efendime söyleyeyim, Türkiye Cumhuriyeti Elçiliği
ödesin! Böyle bir şey olur mu yani? Gazeteler yazıyor. Bu sizin çok
hoşunuza gidiyor herhâlde değil mi? Çok hoşunuza gidiyor. (AK
Parti sıralarından gürültüler)
Böyle bir şey olur mu? Yani, böyle bir şey olur mu? Hem
harcırah alırsınız hem yandaşlarınız
gazetecileri toplarsınız uçaklara doldurup getirirsiniz.
Değerli milletvekilleri, devlet bu şekilde yönetilemez.
Devlet yönetmek ciddi bir iş ister, ciddi bir sorumluluk ister, ciddi bir
dürüstlük ister.
ABDÜLHADİ KAHYA (Hatay) Esasa gel.
KAMER GENÇ (Devamla) Oraya geliyorum.
Merkez Bankasının para politikası yahu, para
politikası
Borçlar meselesi önemli. Yani, sen Merkez Bankasını
İstanbula taşırken, diyoruz ki: Evvela, geçmişte bu
memleket 70 sente muhtaçtı, şimdi 70 senti de arayacak. Yani, siz
Merkez Bankasını oraya taşımakla kime hizmet ediyorsunuz?
Onu bir söyleyin bakalım da, ondan sonra çıkıp bunun da
hesabını verin.
Ayrıca da, bakın sayın milletvekilleri, bütün
bakanlarınız yurt dışında, Başbakanınız
yurt dışında geziyor. Yahu, gelsin şu Meclisin huzurunda
dış gezilerde ne sağlandı, onu bir bilelim biz.
Yani, bugün bir Kıbrıs meselesinde Türkiye ne durumda?
Bir Güneydoğu meselesinde Türkiye ne durumda? Yani, gittiniz Amerikada
Bushla gizli kapaklı, perde arkasında ne konuştunuz?
Gidiyorsunuz, ondan sonra
Devletin bir Dışişleri teşkilatı var.
Devletin Dışişleri teşkilatı, bütün ciddi yönetimlerde
bir dış temas kurduğu zaman oradaki görüşmeler tutanaklara
geçilir, o tutanaklar Dışişleri Bakanlığının
kayıtlarına geçer ve yarın öbür gün, sizden, ondan sonra gelen
insanlar, yahu, şu tarihte
BAŞKAN Sayın Genç, konuşmanızı tamamlar
mısınız.
KAMER GENÇ (Devamla) Tamam, tamamlıyorum Sayın
Başkan.
Yani, bu para politikasıyla da çok yakın olduğu
için onu belirtmek istiyorum Sayın Başkan.
Onun için, yani onların bilinmesi lazım. Bunlar devletin
itibarı meselesi. Devletin kurumları devletin itibarının
bir göstergesidir.
Dolayısıyla, bu Merkez Bankasını
taşımanızın bir anlamı var. Diyorsunuz ki:
Kardeşim biz bu şeyde, Ankaradaki başkenti de
kurumlarını dağıtacağız. Ben de Ankaralılara
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Devamla) Tamam efendim.
BAŞKAN Teşekkürler.
KAMER GENÇ (Devamla) Efendim, önergemin son cümlesini
açıklayayım.
Ben de Ankaralılara diyorum ki: Bakın, Ankaralılar,
kendi başkentinize sahip çıkın. Ankaranın taşına
bak, gözümün yaşına bak
Gerisini siz, işte, getirirsiniz.
İşte, buna sahip çıkın diyorum Ankaralılar,
çıkmazsanız
Eğer siz Ankaralılara karşı bu
işleme devam ederseniz Ankaralılar sizi buna hakkın gereğince
Hepinize saygılar sunuyorum.
ABDÜLHADİ KAHYA (Hatay) Türkiye, Türkiye
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Genç.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
370inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
371inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
372nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
373üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
374üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
375inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
376ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
377nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
378inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
379uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
380inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
381inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
382nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
383üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
384üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
385inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
386ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
387nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
388inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
389uncu madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 389 uncu maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre teselsül
ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Mustafa Elitaş |
Oktay Vural |
Hakkı Suha Okay |
|
|
Kayseri |
İzmir |
Ankara |
|
|
Nükhet Hotar Göksel |
Cüneyt Yüksel |
Hasip Kaplan |
|
|
İzmir |
Mardin |
Şırnak |
|
|
|
|
|
BAŞKAN Sayın Komisyon?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının 389 uncu maddesiyle, 1618 sayılı
Seyahat Acentaları ve Seyahat Acentaları Birliği Kanununun 30
uncu maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Ancak, söz konusu
madde, daha sonra yürürlüğe giren 28/12/2006 tarihli ve 5571
sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu, Seyahat Acentaları ve
Seyahat Acentaları Birliği Kanunu ile Turizm Teşvik Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 9
uncu maddesiyle değiştirilmiş olduğundan, iş bu önerge
verilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir ve madde metinden
çıkarılmıştır.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) Sayın
Başkan, yalnız, grup başkan vekillerini okumuyor
arkadaşlarımız, rica ederim.
BAŞKAN 390ıncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, on üçüncü bölümde yer alan maddelerin
oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi on dördüncü bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
On dördüncü bölüm 391inci madde ile 420nci maddeleri kapsamaktadır.
On dördüncü bölüm üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz isteyen Malatya Milletvekili Sayın Ferit Mevlüt
Aslanoğlu.
Buyurun Sayın Aslanoğlu. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika.
CHP GRUBU ADINA FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya)
Sayın Başkan, yüce Meclisin çok değerli üyeleri; hepinize
saygılar sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, burada, bu bölümde, 2090
sayılı Yasa, yani Tabii Afet Yasası, bir de Sermaye
Piyasası Yasasıyla ilgili konular var.
Şimdi, tabii, 2090 sayılı Yasayı ben size
hatırlatmak istiyorum. 2090 sayılı Yasa, herhangi bir tabii
afette tüm mal varlığının -dikkatinizi çekiyorum- yüzde
40ını kaybederse yasadan yararlanıyorsun. Bir örnek verirsem,
örneğin, tüm kayısısını, tüm hasılatını
kaybederse, o sezon fındığının tümünü kaybederse,
bakıyorlar, eğer kaybettiği fındık veya
kayısı mal varlığının yüzde 40ının
üstündeyse Sen Tabii Afetten yararlanıyorsun. diyorlar, eğer
değilse Hayır, yararlanamıyorsun
Bir kere, bu Kanunu
değiştirmek lazım arkadaşlar. Bir kere, bu Kanun hiçbir
tabii afette uygulanılır bir kanun değil. Size örnekler
vereceğim.
Bir kişinin 10 dönüm bir kayısı bahçesi varsa, bu
kayısı bahçesindeki kayısının toplam geliri o sezon
için 5 bin lira ise, eğer o kişinin bir ineği, bir
ahırı varsa, onlar da 2şer bin liradan 4 bin lira ediyorsa,
diyorlar ki: Sen, mal varlığının yüzde 40ını
kaybetmemişsin kardeşim.
Şimdi, onun için, bir kere bu 2090 sayılı
Yasayı değiştirmek lazım arkadaşlar. Tabii, ülkemizde
Yüce Tanrı kimseye felaket vermesin, ama eğer bir felaket olduysa, bu
sel olur, deprem olur, başka, en çok, yani tarım kesiminin,
biliyorsunuz, ülkemizde kuraklık ve diğer hâllerde veya selle,
doluyla o sezonki ürününü kaybediyorsa, bu insanların sosyal devlet olarak
yanında olmamız lazım, kaybettiği ürününe yardım
etmemiz lazım, yani o sene ekmek yemesi için yardımcı
olmamız lazım arkadaşlar. Bir kere bu Yasayı
değiştirmek lazım.
Şimdi, bu yasa ne getiriyor biliyor musunuz? Diyorlar ki bu
bölümde: Siz, eğer, 2090 sayılı Yasaya göre bir şekilde
gübre yardımı, tohumluk yardımı, makine, ilaç
yardımı, bunları alır -canlı ve cansız üretim
aracı- bunları iki yılda satarsan ceza alırsın.
Arkadaşlar, verilen gübre kalır mı? Verilen
tohumluk kalır mı? Hakikaten bu köylüye bir şekilde
ıstırap bir yasa. Zaten perişan olmuş bu insan, zaten yok
olmuş, çaresiz insan böyle bir şey yapabilir mi arkadaşlar?
Neyini satacak? Satacak bir şeyi yok ki arkadaşlar. Bu, Türkiye'nin
her tarafında böyle, Sivasında da böyle, Karsında da böyle,
her tarafında böyle arkadaşlar.
Onun için, bunun buradan çıkması lazım
arkadaşlar. Bir tohumluk veriyorsun. Arkadaşlar, basit, yani felakete
uğrayan bir insana bir tohumluk veriyorsunuz. Ben, bir kez daha
dikkatlerinize sunuyorum.
Tabii, şimdi gelelim sermaye piyasasına arkadaşlar.
Değerli arkadaşlarım, yaklaşık, sermaye
piyasası, Türkiye'de
Türkiye için, özellikle kurumsallaşma,
şirketleşme açısından, büyüme açısından ve
Türkiyede ulusal sermaye ve ulusal sanayici açısından önemli bir
yasa tabii Sermaye Piyasası Yasası. Küçük tasarrufların
birleştirilerek bir tasarruf yaratmasına bir araçtır bu. Fakat,
yıllar yılı, bu Yasayı bir şekilde ulusal sanayiye ve
ulusal sanayiciye hep birileri kullandı arkadaşlar. Bu Yasanın
hep arkasından dolaştılar. Nasıl birilerini
kandırırım? Nasıl ben buradan bir çıkar
sağlarım? Nasıl toplumu yanıltırım? Nasıl
toplumdaki birtakım küçük tasarrufçuya aldatırım? Bu ilk
kurulduğu süreçten bugüne kadar hep birileri -bu yurt içinde de var, yurt
dışında da var arkadaşlar- bu Yasanın arkasından
dolaşarak kendi gruplarına, kendi şirketlerine
Bu işi
artık Türkiyede meslek hâline getiren sahtekârlar var arkadaşlar.
Bunun adı bu, bunlar bu. Adamın mesleği
Ben Sermaye
Piyasası Yasasının etrafından dolaşarak, buradan,
yani, borsa dediğimiz olgudan, bir şekilde, spekülasyonlarla
nasıl bir kâr yaratırım diyen, Türkiyede, gruplar var,
kişiler var, yurt dışında bunun bağlantıları
var.
Değerli arkadaşlarım, üzülerek söylüyorum: Dönüp
baktığımız zaman, Sermaye Piyasası Yasasına
aykırı davranan, Türkiyede ceza almış bana kaç kişi
gösterebilirsiniz? Şimdi, önce, Yasayı
O görevi yapan Sermaye
Piyasası Kurumu ve Türkiyedeki aracı kurumlar, bir kere, ulusal
sermayeyi ve sanayiciyi koruma görevi üstlenmelidir. Birtakım
sahtekârlara, birtakım spekülatif insanlara prim vermemelidir. Ama
maalesef, Türkiyede borsa, geçmişten bugüne kadar halkın tam
inanacağı, halkın küçük tasarrufunu yatırıp, bir
şekilde hep gelecekten, Türkiyedeki sanayileşmeden bir umut bekleyen
bir umut olmadı arkadaşlar. Hep birileri günlük, dakikalık,
saatlik hep birileri bunu kullandı. Umut olamadı. Oysaki, Türk
sanayisinin, ulusal sanayicinin en kolay uzun vadeli finansman
sağlayacağı bir model arkadaşlar. Çok gerekli, her ülkeye
gerekli. Ama bugüne kadar, maalesef bunu söylüyorum, borsada işlem gören
çok düzgün, dürüst şirketlerimiz var ama, onların sırtından
bile birileri kâr sağlamak istiyor. Bu yasanın önemi
Keşke buradaki
cezaları daha artırsak. Bu açıdan çok önemli. Gerçek bir sermaye
piyasasının oluşmasında çok önemli bir madde bu madde.
Bu açıdan, bu yasada gerek tabii afetlerle ilgili gerek
sermaye piyasasıyla ilgili maddeler önemli bir madde. Ama yine söylüyorum:
Tabii afetle ilgili maddede, önce 2090 sayılı Yasayı,
arkadaşlar, biz değiştirmezsek, Allah korusun oluşacak bir
tabii afette hangi il olursa olsun bu yasa uygulanamıyor. Ancak Hükûmet
bir karar alırsa, ben şuradaki tabii afete
Bir Bakanlar Kurulu kararıyla,
2090 sayılı Yasayla değil, Bakanlar Kurulu kararıyla
yardım edebiliyor.
Ben bilgilerinize sunuyorum. 2090 sayılı Yasanın
değişmesi yönünde bir kez daha sizlerin dikkatinize sunuyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum, teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Aslanoğlu.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili
Sayın Mustafa Enöz.
Buyurun Sayın Enöz. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA ENÖZ (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 56 sıra sayılı Temel Ceza
Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının on dördüncü bölümü üzerinde, Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesile ile yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz bu
tasarıda, yüz yetmiş kanunda, uyum adı altında
değişiklik yapılmakta olup, benim söz almış
olduğum bu bölümde on bir ayrı kanunda düzenlemelere gidilmektedir. Gerçekten,
kanun yapma tekniği ve yasama organının görevini tam anlamıyla
yerine getirmesi bakımından burada sakıncalar
bulunmaktadır. Yani, kanunların uygulanabilirliğini
sağlamak için önce kanun koyucular olarak bizlerin her madde hakkında
tam bir bilgi sahibi olmamızın gerekli olduğunu
düşünüyorum.
Sayın milletvekilleri, düzenlemesi yapılan ceza
maddeleri sonunda verilecek para cezalarının miktarları
belirtilerek, şu miktardan şu miktara kadar para cezası verilir
denilmektedir. Bu rakamlar, kanun yapılırken geçerli olan değerlere
göre tespit edildiğinden, sürekli aynı miktar olarak kalmakta, aradan
uzun yılların geçmesiyle para cezalarını artıran
kanunlarda güncelleme sağlanmaktadır. Para cezasını
düzenleyen maddelerde, müşterek bir madde ile para cezası suçun ağırlığına
göre derecelendirilip güncellenebilecek bir ölçü esas alınarak miktarlar
tespit edilebilir. Böylece kanunda sadelik ve kolaylık
sağlanmış olacaktır.
Kanunlarda değişiklik yaptık. denilmek için
yapılan bazı ayrıntılı değişikliklerin de
uygulamada çoğu zaman bir anlam ifade etmediği bilinmektedir, yani
yapılan küçük değişiklikler çoğu zaman uygulamayı
değiştirmemektedir.
Sayın milletvekilleri, konuşmamın başında
da belirttiğim üzere, bu bölümde on bir değişik kanunda
düzenlemelere gidilmektedir. Tabii ki, değişiklik yapılan bu
kanunların üzerinde tek tek değerlendirme yaparak görüşlerimizi
bildirmek bu zaman dilimi içerisinde mümkün değildir. Ancak, sürem
yettiği kadar görüşlerimi açıklamaya
çalışacağım.
Sayın milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz
tasarının 391inci maddesi 1734 sayılı Yem Kanununun
13üncü maddesinde değişiklik öngörmektedir. Yem Kanununun 13üncü
maddesi, bu Kanunun 6, 7, 8 ve 10uncu maddelerinde yazılı
mecburiyetlere uymayanlara uygulanan para cezasının
artırılması ile ilgilidir. Yine, bu kanunda 392inci madde
olarak yer alan düzenleme, 1734 sayılı Kanunun 15inci maddesinde
belirtilen cezai müeyyidenin nasıl uygulanacağını yeniden
düzenlemektedir. Önceden, gıda ve yem işletmecisi gerekli kurallara
uymadığı ve cezayı gerektiren durum tespit edildiği
hâlde ancak mahkemeye dava açılabilirken, yapılan
değişiklikle, bu cezanın mahallî mülki amir tarafından
verileceği hükmü getirilmektedir. Cezaların günün
şartlarına göre artırılması doğrudur. Maalesef
ülkemizde cezaların yaptırımı yeterli değildir ve
caydırıcılığı da fazlaca yoktur.
Sayın milletvekilleri, gelişmiş ülkeler tarım
ve hayvancılıkta istikrarı sağlamakta ve ihracatçı
konumda yerlerini almaktadırlar. Ülkemizde akılcı politikalar
uygulanarak, hayvancılıktaki potansiyel harekete geçirilmelidir.
Hayvancılık kırsal kalkınmayı, kırsal
kalkınma da ülkenin gelişim düzeyini artıracaktır.
Gıda ve yem işletmecisi, ithal ettiği, ürettiği,
işlediği, imal ettiği veya dağıtımını
yaptığı bir ürünün gıda ve yem güvenliği
şartlarına uymasını mutlaka temin etmelidir.
İşletmeci, ürünün geri toplanması gerektiğinde, geri
toplanma nedeni hakkında tüketiciyi doğru ve etkin olarak
bilgilendirmelidir. Gerekli hâllerde, tüketiciye ürünün iadesi için
çağrıda bulunmalı ve son tüketiciye gelebilecek riskleri önlemek
amacıyla yapılacak uygulamaları ilgili birimlere bildirmelidir.
Gıda ve yem işletmecileri, üretim, işleme ve
dağıtımın tüm aşamalarında, gıda ve yemin,
gıda amaçlı yetiştirilen hayvanın, gıda ve yeme ilave
edilecek her türlü maddenin izlenebilirliğini sağlamalıdır.
Sayın milletvekilleri, bu arada hayvancılığın
en önemli temel girdisi olan yem fiyatlarının son beş yılda
yüzde 400 oranında arttığını ifade etmeliyim. Buna
karşı, üreticinin kestirdiği hayvanın kilogram
karşılığı maalesef değişmemiştir. Bu da
ülkemizdeki hayvancılığın bitme noktasına geldiğinin
en güzel örneğidir. Bu konuda Hükûmetin gerekli tedbirleri
almasını bekliyoruz.
Sayın milletvekilleri, devletin temel amacı
insanların huzur ve esenliğini temin etmektir. Toplumda huzur ve
esenliği ihlal eden kişi veya kişilerin tespit edilmesi gerekmektedir.
Bu ihtiyaç toplumu oluşturan her kişinin her an bulunabilmesini
sağlayıcı önlemlerin alınması ile mümkün
olabilecektir. Ülkemizde bu tedbirin alınması öncelikle Kimlik
Bildirme Kanununun tam ve eksiksiz olarak uygulanması ile mümkün
olabilecektir. Bu Kanunda yer alan kurallara herkesin uyması son derece
önemlidir. Vatandaşlarımızın, özellikle şehirlerde ve
metropol kentlerimizdeki yerleşimlerinin daha disiplinli hâle getirilmesi
gerekmektedir. Anayasamız gerek yerleşme ve gerekse seyahat hürriyetini
temel hak olarak hükme bağlamıştır. Ancak, bu hakların
toplumun huzur ve sükûnu bakımından gerektiği takdirde kanunla
kısıtlanabilirliğini de açıklıkla ortaya
koymaktadır.
Sayın milletvekilleri, bu tasarıda 393üncü madde olarak
yer alan değişiklik 1774 sayılı Kimlik Bildirme Kanununun
15inci maddesini düzenlemektedir. Bu madde, Kimlik Bildirme Kanununda yer
alan hükümlere uymayanlara uygulanacak cezalar ile ilgilidir.
Kimlik bildirme mecburiyetinde olanlar Kanunun 2, 3 ve 4üncü
maddelerinde açık olarak belirtilmiştir. Bu maddelerde özetle, otel,
motel, han, pansiyon, bekâr odaları, kamp, kamping, tatil köyü ve benzeri
her türlü, özel veya resmî konaklama yerleri ile özel sağlık
müesseseleri, dinlenme ve huzurevleri, dinî ve hayır
kurumlarının sosyal tesislerinin sorumlu işleticileri, bu
yerlerde ücretli veya ücretsiz, gündüz veya gece, yatacak yer gösterdikleri
yerli veya yabancı herkesin kimlik ve geliş-ayrılış
kayıtlarını, örneğine ve usulüne uygun şekilde günü
gününe tutmasını, genel kolluk kuvvetlerinin her an incelemelerine
hazır bulundurmasını, Devlet İstatistik Enstitüsüne talebi
hâlinde vermesini, tesislerin sorumlu işleticileri müesseselerinde sürekli
veya geçici olarak çalıştırdıkları kimseleri ve
bunların ayrılışları ile ilgili kolluk kuvvetlerine
kimlik bildirme mecburiyeti ile ilgili durumları düzenler.
Değişiklikle, bu kurallara uymayanlarla ilgili uygulanan para
cezası 3 milyon liradan 250 Türk lirasına
çıkarılmaktadır. Bu kurallara uymayanlar için öngörülmüş
olan 250 Türk liralık ceza da azdır, çünkü ülkemiz, jeopolitik konumu
gereği bir geçiş yolu üzerinde bulunmaktadır. Çeşitli yasa
dışı örgütlerin ve özellikle terör örgütlerinin ülkemiz
üzerinden insan kaçakçılığı ve diğer her türlü kaçak
eylemi gerçekleştirdiğini biliyoruz. Kimlik Bildirme Kanununda
belirtilen hususları herkes tam ve eksiksiz olarak yerine
getirdiğinde emniyet ve asayişle mücadelede daha da etkili
olunabilecektir.
Sayın milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz bu
tasarının 410, 411, 412 ve 413üncü maddeleri, 2634 sayılı
Turizmi Teşvik Kanununun bazı maddelerinde değişiklikler
yapmaktadır. Bu vesileyle, konu hakkında sektörün bugünkü durumuna
kısaca değinmek istiyorum. Turizm, değişik alanları ilgilendirmektedir.
Turizmin konuları arasında kültür, çevre, sağlık, bölgesel
kalkınma, tüketici hakları, istihdam, serbest dolaşım,
vergilendirme, eğitim, araştırma gibi birçok konu yer
almaktadır. Turizmin ekonomiye katkısı son derece önemlidir.
İstihdam yaratılmasında ve bölgesel kalkınmada önemli bir
rolü vardır. Turizmde en büyük eksiğimiz ve dezavantajımız,
ülkemizdeki turizm kaynaklarımızın yeterince
tanıtılmamasıdır. Turizm sektörünün çok yönlü karakteri
hizmet yaygınlığını da beraberinde getirmekte, alt
sektörün sayısını artırmaktadır. Tüm alt sektörlerin
randımanlı olarak devrede bulunmaması ve birbirine destek
vermemesi hâlinde, verilen hizmet eksik kalabilmektedir. Bu nedenle, her sektör
için gerekli olan hedefler, stratejiler, organizasyon olarak uyumlu
çalışma ortamları turizmde daha da önemlidir. Bugüne kadar, her
türlü vesile ile turizmin önemi, faydaları ve hassasiyeti her düzeyde
gündeme getirilmiş, ancak sektörün ihtiyaç duyduğu
kararlılık ve süreklilik bir türlü yerine
oturtulamamıştır. Burada yapılması gereken kamunun
hedeflerini oluşturarak çizeceği bir turizm devlet politikası
çerçevesinde ilgili bütün alt sektörlerin harekete geçirilmesidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Enöz, konuşmanızı
tamamlayın lütfen.
MUSTAFA ENÖZ (Devamla) Yani, kamu ve özel kesimin ortak ülke çıkarlarında
ve asgari müştereklerde ortak hareket etmesidir.
Ülkemizde turizmi geliştirmek için turizmde uzun vadeli ve
istikrarlı devlet politikası izlenmelidir. Ülkemiz bütün dünyaya iyi
anlatılmalı, iyi tanıtılmalı ve dünyada güzel imaj
oluşturulmalıdır. Pazarlama ve taşıma alt sektörünün
sorunları çözülmelidir. Genel turizm bilinci ve kamuoyu
oluşturulmalıdır. Yerel yönetimlerin turizm sektörüne aktif
desteği sağlanmalıdır. Turistik yöredeki belediyelerimizin
sorunlarına kalıcı çözümler getirilmelidir. Uluslararası
pazarlardaki gelişmeler izlenerek politikalar üretilmelidir. Sektörün
finansal sorunlarına destek sağlanmalıdır. Turizmin on iki
aya yayılması için yaygın tedbirler alınmalıdır
diyor ve bu duygu ve düşüncelerle kanunun hayırlı
olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Enöz.
Şahısları adına ilk söz, Isparta Milletvekili
Sayın Haydar Kemal Kurta aittir.
Buyurun Sayın Kurt. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
HAYDAR KEMAL KURT (Isparta) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 56 sıra
sayılı Kanun Tasarısının on dördüncü bölümünün 390
ila 420nci maddelerini kapsayan kısmı üzerine görüşlerimi ifade
etmek üzere şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu
tasarıyla, temel ceza kanunlarındaki suç
karşılığı uygulanacak yaptırımların
mantığına uygun değişiklikler
gerçekleştirilmiştir. Tasarının bu bölümünde 1734
sayılı Yem Kanununun cezai hükümlerini gösteren dördüncü bölümdeki
12, 13, 14, 15inci madde hükümleri değiştirilmiştir.
390ıncı maddeyle önceki düzenlemede 12nci maddede tarif
edildiği şekilde bozuk yemleri satışa arz edenlere cezai
hükümler getirilirken yeni düzenlemeyle bilerek üretenler ve satanlar da kapsam
içine alınarak hapis cezası ile idari para cezası
verileceği hükmü getirilmiştir.
Yine tasarının 392nci maddesiyle Kanunun 15inci maddesi
değiştirilerek Bu Kanunda yazılı olan idarî para
cezaları mahallî mülkî amir tarafından verilir. denilerek önceki
düzenlemedeki sulh hukuk mahkemesinin bu kanundan doğan ihtilaflara
bakacağına ilişkin hüküm değiştirilmiştir.
Görüleceği üzere yapılan değişiklikle 1
Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren Türk Ceza Kanunu, Kabahatlar
Kanunu, Ceza Muhakemeleri Kanunu ve Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin
İnfazı Hakkında Kanun ile getirilen suç siyaseti ve bu siyasetle
hedeflenen maksada ulaşabilmek için uyulması istenen ana ilkeler
ışığında hareket edilerek bu değişiklikler
düzenlenmiştir. Bu ana ilkeler çerçevesinde ceza kanunlarındaki
cezalar ve güvenlik tedbirleri olarak iki ana tasnife tabi tutulan yaptırımlar
ile suçlar arasındaki terk edilen cürüm ve kabahat ayrımı
nedeniyle hapis ve hafif hapis ayrımı ile ağır ve hafif
para cezası ayrımı da terk edilmiş, ağır ve
hafif yerine sadece hapis cezası ya da para cezası lafızları
benimsenmiştir.
Yine, aynı şekilde, idari yaptırım olarak
uygulanan para cezası ile suç karşılığı öngörülen
ve mahkeme tarafından hükmedilen para cezası arasındaki kavram
karışıklığını önlemek amacıyla ceza
hukukunun yaptırım olarak öngörülen para cezasına adli para
cezası denilmiştir.
Diğer yandan, idari nitelikteki cezaların uygulama
makamı değiştirilerek toplum düzeninin devamı için
tecziyesi gerekli görülen hukuka aykırı fiiller ile idari nitelikte
olup da bir taraftan uyarı fonksiyonu, diğer taraftan kamu
açısından oluşmuş olan zararın giderilmesi
amacına hizmet eden cezaların uygulanmasına ilişkin
oluşan yeni mantık bu bölümde de yapılan
değişikliklerde yerini bulmuştur.
Yine 393, 394, 395, 396ncı maddeler ile 1774
sayılı Kimlik Bildirme Kanununun 15, 17nci maddelerindeki para
cezaları ise idari para cezası olarak değiştirilmiş ve
18inci maddede bu cezaların mahallî mülki amiri tarafından
verileceği belirtilmiştir.
Tasarının 397nci maddesiyle 2090 sayılı Tabii
Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak Yardım Hakkındaki
Kanunun 9uncu maddesindeki ağır para cezasına ilişkin
hüküm idari para cezası olarak değiştirilmiş ve sözü edilen
suçlara ilişkin davalar sulh ceza mahkemesinde görülür hükmü
kaldırılmıştır.
Tasarının 398, 399, 400, 401, 402, 403, 404üncü
maddeleriyle, 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 25, 33,
36, 46/A, 47, 47/A ve 49uncu maddesi hükümlerinde değişikliğe
gidilmiştir.
Tasarının 405, 406 ve 407nci maddeleriyle de, 2521
sayılı Avda ve Sporda Kullanılan Tüfekler, Nişan
Tabancaları ve Av Bıçaklarının Yapımı,
Alımı, Satımı ve Bulundurulmasına Dair Kanunun
beşinci bölümünde yer alan suçlar ve cezaları düzenleyen 11, 12,
13üncü maddelerindeki cezai hükümler değiştirilerek genel ceza
yasalarındaki düzenlemelere aykırı hususlar giderilmiş ve
uyumluluk sağlanmak istenmiştir.
Tasarının 408inci maddesiyle, 2531 sayılı
Kamu Görevlilerinden Ayrılanların Yapamayacakları
İşler Hakkında Kanunun ceza başlıklı 4üncü
maddesindeki ağır para cezası hükmü
kaldırılmıştır.
Tasarının 409uncu maddesiyle, 2548 sayılı
Gemi Sağlık Resmi Kanununun yasaklar ve ceza alt
başlığını oluşturan 6ncı maddesindeki
cezaların niteliği değiştirilerek idari para cezasına
dönüştürülmüş ve bu cezayı, Hudut ve Sahiller Sağlık
Genel Müdürlüğü görevlilerinin vermeye yetkili olduğu hükmü
getirilmiştir.
Tasarının 410, 411, 412, 413üncü maddeleriyle, 2634
sayılı Turizmi Teşvik Kanununun beşinci bölümünde
düzenlenen cezalara ilişkin 31, 32, 33 ve 36ncı madde hükümlerinde
değişikliğe gidilmiştir.
Yine, tasarının 414üncü maddesiyle, 2699
sayılı Umumi Mağazalar Kanununun üçüncü bölümünde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kurt, lütfen tamamlar
mısınız konuşmanızı.
HAYDAR KEMAL KURT (Devamla) -
ceza işleri alt
başlığında ceza hükümlerini düzenleyen 13üncü maddedeki
cezalar değiştirilmiş, ağır para cezaları genel
ceza kanunundaki yeni düzenlemeye uygun olarak gün hesabı üzerinden adli
para cezası olarak yeniden tanımlanmıştır.
Ağır hapis cezaları ise, hapis cezaları olarak
tanımlanarak yeniden düzenlenmiştir.
Tasarının 418, 419 ve 420nci maddeleriyle, 2822
sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanununun
56, 69, 70nci maddelerinde değişikliğe gidilmiştir.
Yapılan tüm bu düzenlemeler ile temel ceza yasasında
çağın gereklerine ve yeniden oluşan millî ve
insanlığın ortak değerlerini önceleyen, toplumsal barışı
ve insan haklarını muhafaza etmek ve geliştirmek maksadıyla
yapılan düzenlemelere esas prensipler ışığında 56
sıra sayılı kanun ile çeşitli kanunlardaki ceza hükümlerini
içeren maddelerde değişiklik yapılmasına ilişkin
tasarının gerekli ve faydalı olacağı inancıyla
hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Kurt.
İkinci söz sırası Artvin Milletvekili Sayın
Ertekin Çolaka aittir.
Buyurun Sayın Çolak. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
ERTEKİN ÇOLAK (Artvin) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; görüşülmekte olan 56 sıra sayılı Kanun
Tasarısının on dördüncü bölümüyle ilgili söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi ve yüce milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu bölümde yer alan 2090 sayılı Kanunun çeşitli
afetler nedeniyle zarar gören çiftçilerimize yapılacak olan devlet
yardımını düzenlemektedir.
Değerli arkadaşlarım, tarım ve
hayvancılıkla uğraşmak gerçekten zor, meşakkatli,
pahalı ve riskli bir uğraştır. Çiftçilerimiz
toprağı sürer, tohumu atar, gübresini atar ve onun
sulamasını yapar ve mevsim boyunca hep ona ümit bağlar ve
yıl boyunca onun geliri odur. Böyle bir durumda, bir gece bakar ki
yağan bir yağmur nedeniyle bütün ürünleri zarar görmüş ve bir
yıllık umudu boşuna gitmiştir. Böyle bir durumda, tabii
olarak vatandaşımız, çiftçimiz, devlet babadan elbette ki destek
ve yardım bekler. İşte bu Kanun, bu yardımları
düzenlemektedir. Böyle durumlarda bu tür afetlerde kurulacak olan komisyonlar
aracılığıyla hasar tespitleri yapılır ve
gelirlerinin yüzde 40ından fazlası zarar görmüş olan
çiftçilerimize, karşılıksız olarak veya kredi şeklinde
devlet yardımı yapılmaktadır. Böyle durumlarda yapılan
bu yardımlar, kullanan çiftçiler tarafından belirlenen kriterlerdeki
usul ve esaslara bazen uymaz. İşte buradaki değişiklikle
çiftçilerimizin lehine bir düzenleme getirilmiştir. Bu nedenle emeği
geçenlere teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, burada bir konuyu dile
getirmek istiyorum. Burada bugün görüşmesini yapmış
olduğumuz kanunlarla ilgili konuşma yapan Ardahan Milletvekilimiz
Sayın Ensar Öğüt konuşmasında, ekonomik
sıkıntılardan dolayı bazı vatandaşların
eline silah alarak dağa çıkmak zorunda olduğunu söyledi. Bunu,
bir milletvekili olarak kesinlikle kabul etmemiz mümkün değildir.
Şimdi, milletin kürsüsünden böyle bir şeyi bir
milletvekilinin ifade etmesini ben talihsiz bir konuşma olarak görüyorum.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Değiştirme, öyle demedi.
ERTEKİN ÇOLAK (Devamla) Benim ilim Artvinde, özellikle
Çoruh Vadisi boyunca vatandaşımızın ekonomik
sıkıntısı oldukça fazladır. Arazi o kadar zor bir
arazidir, o kadar sert bir arazidir ki o bölgedeki, özellikle Yusufeli
bölgesindeki vatandaşımız Çoruh Nehrinin kenarından
sırtıyla taş taşır, yamaçta duvar yapar, onun üzerine
yine sırtıyla, sepetiyle toprak taşır, orada sebze üretir,
meyve üretir ve oradan geçimini temin etmeye çalışır, ama hiçbir
zaman devletine isyan etmemiştir, hiçbir zaman hâlinden şikâyetçi
olmamıştır. Vatanına, milletine en bağlı insanlar
o bölgede yaşamaktadır ve yetişmektedir. Bu nedenle, böyle
talihsiz bir konuşma yapan bu sayın milletvekilimizi buradan
kınıyorum.
Yüce Meclisi ve yüce milletimizi saygıyla selamlıyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Çolak.
Sayın milletvekilleri, on dördüncü bölüm üzerindeki
konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi soru-cevap işlemine başlıyoruz. Toplam
süre on beş dakikadır.
Buyurun Sayın Baytok.
NESRİN BAYTOK (Ankara) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, bir önceki bölümde, soru-cevap
kısmında bir ifadeniz olmuştu. Bir sayın milletvekilinin
sorusunu yanıtlarken erkekçe cevap vermekten bahsetmiştiniz. Ben bu
kelimeyle ne kastettiğinizi sormak istiyorum. Erkekçe cevap nasıl
oluyor acaba, kadınca cevap nasıl oluyor? Bu, kadınları
aşağılayan bir tavır değil midir? Bu ifade
dolayısıyla kadınlardan bir özür dilemeniz gerekmez mi?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Baytok.
Buyurun Sayın Tankut.
YILMAZ TANKUT (Adana) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın Bakanımıza sormak istiyorum: 2090
sayılı Kanunda yapılacak düzenlemeler çerçevesinde, tabii
afetlerden ziyan gören çiftçilere yapılacak yardımlarla ilgili olarak
özellikle şu anda gübre spekülatörlerinin ve
ithalatçılarının el ele vermek suretiyle son aylarda ve bugün de
dahil olmak üzere, özellikle son bir haftada, fahiş bir şekilde ve
hiçbir kontrole tabi olmadan gübre fiyatlarını
artırmalarına veya gübre fiyatlarının kabul edilemez
şekilde artışına bir tedbir almayı düşünüyor musunuz?
Yani, bu artışlar karşısında Adana ve bütün ülke
genelinde feryat eden çiftçimizin sesini duyup
sıkıntılarını giderebilecek misiniz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Tankut.
Buyurun Sayın Varlı.
MUHARREM VARLI (Adana) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, bu görüşülmekte olan maddeler içerisinde
tabii afetlerle ilgili bölümde
Tabii afetler denilince akla global
ısınma
Bu global ısınma çerçevesinde de ülkemiz de
payına düşeni almıştır. Neticede çiftçilerimiz bu
kuraklıktan etkilenmiş ve mağdur olmuşlardır.
Şimdi, bu mağduriyetten dolayı birçok ilimiz
kuraklık yardımına tabi tutuldu. Adana ili Çukurova bölgesinde
her ne kadar barajlar ve akarsular nedeniyle su sıkıntısı
yaşanmasa da kuraklıktan çok, müthiş bir etkilenme oldu. Pamuk
üretiminde yaklaşık yüzde 30lara varan düşüş, efendim,
buğday üretiminde yine yüzde 30lara varan düşüş,
mısır üretiminde de yüzde 40lara, yüzde 50lere varan bir
düşüş yaşandı. Bir de üstüne üstlük çiftçinin girdilerinin
artmasından dolayı aşırı derecede bir mağduriyet
yaşanıyor. Kuraklıktan etkilenen iller içerisine Çukurova
bölgesinin veya Adana ilinin de alınması Hükûmetimiz tarafından
düşünülüyor mu?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Varlı.
Buyurun Sayın Akcan.
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Sayın
Başkanım, teşekkür ederim,
aracılığınızla Sayın Bakana şu soruyu
yöneltmek istiyorum: Sayın Bakanım, bilindiği gibi,
TÜPRAŞın yüzde 14,78i bir gece yarısı operasyonuyla
Ofere satılarak kamunun 100 milyonlarca dolar zarara
uğratıldığı kamuoyuna yansımıştı.
Bu kanun tasarısında SPKyla ilgili hükümler ve cezai hususlar da
olduğu için bu soruyu yöneltiyorum. Bu satışla ilgili olarak
SPKdan görüş alınmadığını ve SPKnın
bilgisinin olmadığı da bilinen bir gerçek. Bu satışla
ilgili olarak herhangi bir dava açılmış mıdır?
Açılmışsa hangi safhadadır? Bunu öğrenmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Akcan.
Buyurun Sayın Çelik.
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan, ben de
Sayın Tankut ve Sayın Varlı ile benzer bir soru sormak
istiyorum. Özellikle, 7269 sayılı Tabii Afet Yasasının
günümüz itibarıyla uygulanması noktasında ciddi dublikasyonlar
olduğunu düşünüyorum. Bazen de aynı konuda yasal düzenlemelerin
olmadığı ve mağduriyete düçar olan
vatandaşlarımızın bu konuda çok büyük
sıkıntı çektiklerini müşahede ediyorum. Bu konuda özellikle
kasım ayı içerisinde Mersin-Anamur-Bozyazı yöresinde meydana
gelen dolu afetinde de Hükûmeti müteaddit kez uyarmamıza rağmen
oradaki vatandaşlarımıza en ufak bir yardım
yapılmadı ve onlar dinlenmedi dahi. Bu sebeple, şu anda yine
sürekli olarak kuraklık ve diğer tabii afetler dolayısıyla
7269 hükümleri çalıştırılamıyor ve burada ilgili maddeyle
ilgili verilen malzemelerin, ayni ve nakdî yardımların geriye alınması
konusunda bir düzenleme içermekle birlikte bu hüküm, bu konuda hiçbir şey
verilmiyor ki geri alınsın. Şu anda bir boşluk var.
TARSİM sigorta uygulamasının mutlaka gözden geçirilmesi
gerekiyor. Fiiliyatta TARSİM asla uygulanmıyor. Onu belirtmek istiyorum.
Bu konuda Hükûmet tedbir almak istiyor mu?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Çelik.
Buyurun Sayın Işık.
ALİM IŞIK (Kütahya) Teşekkürler Sayın
Başkanım.
Sayın Bakanım, henüz kamuya açıklanmamış
bilgileri kullanarak sermaye piyasasını etkileyen, örneğin
İMKB Ulusal 100 Endeksi rakamını hafta başında ilan
eden bir kamu görevlisi veya herhangi bir kişi, piyasanın
dalgalanması ya da belirtilen endeks rakamına
ulaşılamaması nedeniyle zarara uğrattığı
yatırımcılarca dava edilmesi hâlinde herhangi bir cezaya
çarpılmakta mıdır? Bu konudaki görüşünüzü alabilir miyim?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Işık.
Buyurun Sayın Taner.
RECEP TANER (Aydın) Sayın Bakanım, sorum 398inci
maddeyle ilgili, Sermaye Piyasası Kanunuyla ilgili.
Biraz önce Merkez Bankasının İstanbula
taşınacağından bahsettiniz ve doğruluğundan
bahsettiniz. Merkez Bankasıyla birlikte ilgili kuruluşlar olan
Hazineyi, Devlet Planlama Teşkilatını, Bankacılık
Düzenleme ve Denetleme Kurulunu, Sermaye Piyasası Kurulunu da
İstanbula taşımayı düşünüyor musunuz veya Aydın
Kuşadası ve Didim turizm merkezi, Kültür ve Turizm
Bakanlığını Aydına taşımayı
düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Taner.
Buyurun Sayın Günal.
MEHMET GÜNAL (Antalya) Teşekkürler Sayın Başkan.
Ben de bu soruyu sormayacaktım ama az önce Sayın Bakan
cevap verirken Merkez Bankasından sonra niye Halk Bankasını
sormuyorsunuz, niye personelini sormuyorsunuz? dedi. Ben, Adalet Bakanı
olarak kendisine sormak istiyorum: Sayın Başbakan bu ihtiyacı
söylerken Bir kanun çıkarırız gerekirse, yaparız, geçer
gideriz, kimseye sormaya niyetimiz yok. dedi. Sizin bu kanun
tasarısını getirirken Adalet Bakanlığının
bürokratlarıyla, ilgili akademisyenlerle görüştüğünüzü
biliyorum. Merkez Bankasında böyle bir ihtiyaç olmadan
açıklanması hukuk anlayışı açısından
doğru mudur?
İkincisi: Halk Bankasının personeli de, Ziraat
Bankasının personeli de önemli, ama sizin Hükûmet
Programınızda ve seçim beyannamelerinizde, Halk Bankasının
özelleştirileceği, Ziraat Bankasının
özelleştirileceği yazıyor, hatta geçen yıl
özelleştirilecekti Halk Bankası, yetişmedi. Peki, madem
özelleştirilecek, niye alelacele bu kurumları oraya taşıma
ihtiyacı hissediyorsunuz? Bırakın, belki Halk
Bankasını alacak olan firma gidip Kayseriye kurmak isteyebilir,
KOBİlerle ilgili bir banka Denizliye kurmak isteyebilir. Neden aceleyle
hem özelleştirmek isterken hem de bunların hepsini İstanbula
taşımak istersiniz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler.
Son soru Sayın Özkanda.
Buyurun Sayın Özkan.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Sayın Bakan, biliyorsunuz Devlet alacağına
şahin, vereceğine kargadır. diye bir atasözümüz var.
Çiftçilerimizin 2007 teşvik primleri ödenmedi, bir yıllık bir
gecikme söz konusu. Biz, alacaklarımıza hep devlet olarak ceza
uyguluyoruz, ancak çiftçilerin alacaklarını -bu teşviklerin 2008
yılı içerisinde ödeneceği söyleniyor, ayı, günü
belirtilmiyor ama- bu teşvikleri öderken gecikme zammı
uygulamayı düşünüyor musunuz? Çiftçilerimiz dört gözle bu gecikmedeki
paraları beklemektedir, süt teşviklerini, suni tohumlama
teşviklerini, kulak küpesi paralarını, ekim, dikim, yem
bitkilerini beklemektedir. Bu konuda bir faiz ödemeyi düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özkan.
Buyurun Sayın Bakanım.
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Sayın Başkanım, çok teşekkür ederim
Önce, daha önceki bölümde sorularına cevap veremediğim
bir iki arkadaşım kalmıştı. Özellikle Sayın
Aslanoğlu -burada mı- sorusuna cevap alamadığını
ifade etmişti, ben de bir sonraki turda sorularına cevap
vereceğimi ifade etmiştim.
Zorunlu müdafilikle ilgili
Bakanlığımızın herhangi bir borcu var mı, bu
konuda bir sorun var mı? Biz bu paraların bir bölümünün ödenmediğini
duymuştuk veya böyle bir bilgiye sahiptik. dedi. Sorusuna şöyle
cevap vermek istiyorum: Zorunlu müdafilikle ilgili olarak, 2007 yılı
itibarıyla Bakanlığımızın herhangi bir borcu
bulunmamaktadır ve hatta bu konudaki ödeneğimizden de 1 milyon 250
bin YTL tenkis olmuştur, yani harcanamamıştır. 2008
yılıyla ilgili de henüz Bakanlığımıza bir ödeme
talebi ulaşmamıştır. Şu anda, biliyorsunuz, henüz ocak
ayı içerisindeyiz. Dolayısıyla, bizim zorunlu müdafilikle ilgili
barolarımıza ve dolayısıyla avukatlarımıza
şu an itibarıyla herhangi bir borcumuz bulunmamaktadır.
Hem daha önceki turda değişik vesilelerle hem de
şimdi yeniden gündeme geldi. İzin verirseniz, tekrar bu Merkez
Bankasının taşınmasıyla ilgili kısa bir
değerlendirme yapmak istiyorum: Değerli arkadaşlar, bu tür
konulara ekonomik yaklaşmak gerektiğini düşünüyorum. Yani,
siyasi ve ideolojik değil, ekonominin gerekleri böyle bir
taşımayı, nakli gerekli kılıyor mu, kılmıyor
mu? Bu bazda bir tartışmanın daha yararlı olacağı
düşüncesindeyim. Ayrıca, Merkez Bankasının İstanbula
taşınması konusu ilk kez Türkiyenin gündemine gelmiyor, daha
önce de gelmişti. 1987 ile 1993 yılları arasında Merkez
Bankası Başkanlığı yapan Sayın Saracoğlu,
Merkez Bankasını İstanbula taşımayı
düşünmüş ve bu nedenle de İstanbulda Leventte 13.500
metrekarelik bir arazi almıştı. Şu anda o arazi hâlâ
boş olarak durmaktadır. Yani, bu konu Türkiyenin gündemine, daha
doğrusu Merkez Bankasının gündemine ilk defa Sayın
Başbakanın bu açıklamasıyla gelmiş bir konu
değildir. Daha önce de gelmiş, ama böyle bir taşıma, nakil
o zaman gerçekleşmemiş. Şimdi de yeniden
tartışılıyor. Dolayısıyla, bu konuda Mutlaka
taşınmalıdır, elzemdir. demenin de yüzde yüz doğru
olduğunu söyleyemeyiz, ama Asla taşınmamalıdır. Böyle
bir şey olur mu! demenin de tam doğru olmadığı
kanaatindeyim. Bunun bir tartışılması gerekir, ama
tartışırken hiç ideolojik ve siyasi yaklaşmamanın,
ekonominin gerekleri eğer bunu icap ettiriyorsa ona göre hareket etmenin
daha doğru olacağı kanaatindeyim. Sık sık
sorulduğu için, bu benim son yaptığım açıklama biraz
da kişisel bir değerlendirmemdir.
Sayın Baytok, demin erkekçe tabiri çıktı. Bu,
biraz da alışkanlık sebebiyle ağzımdan
çıktı. Tabii, bu, asla hanımlarımızı
aşağılamak anlamına lütfen alınmasın. Biraz da
bizim lisanımıza yerleşmiş, gayriihtiyari kullanabiliyoruz.
Tabii, eğer, burada bulunan özellikle hanım milletvekillerimiz, onun
şahsında hanımlarımız, benim bu beyanımdan
alınmışlarsa tabii ki özür dilerim. Onda asla kuşku yok.
Bundan sonra, bu tür tabirleri kullanmamaya özen göstereceğimi ifade etmek
istiyorum. Tabii, önce kendime söylüyorum bunu, sonra diğer
arkadaşlarımıza. Ama, hemen itiraf edeyim, bazı
hanımlar da kullanıyor bunu.
Şimdi, tabii, arkadaşlarımızdan iki üç tanesi
aynı mahiyette sorular sordular, tabii afetlerde zarar gören çiftçilere
yapılacak yardımlar hakkındaki kanun kapsamına giren, kendi
illeriyle ilgili birtakım sorular yönelttiler.
Değerli arkadaşlarım, tabii, değişik
afetlerden zarar gören çiftçilerimizin bu zararlarının devletçe
karşılanmasını öngören, yürürlükte olan bir yasa
vardır. Ülkemizin herhangi bir noktasında tarımla
uğraşan çiftçilerimizin bu zararıyla ilgili bu yasal çerçevede
hareket edilmektedir. Bunun kriterleri vardır. Bu zararın oransal
durumları söz konusudur. Bütün bunlar, buraya gönderilecek uzmanlar
tarafından tespit edilir. Gerçekten bu yasaya tabi bir zarar söz konusuysa
bu yine bu kanun çerçevesi içerisinde, ilgili bakanlık ve kurum
tarafından, bütçede bunun ödeneği vardır, her yıl mutlaka
buna bir ödenek konur, bu çerçevede çiftçilerimizin zararları
karşılanır. Ama demin yer belirttiler, il belirttiler, ilçe
belirttiler, bunlarla ilgili, şu tarım alanıyla ilgili ne gibi
yardımlar yapıldı veya ne zaman yapılacak diye bana sorular
soruldu. Tabii, bunu, Tarım Bakanımızla veya Tarım
Bakanlığının ilgili genel müdürlükleriyle görüşerek
oradan bilgi almadan size şimdi cevap vermem takdir edersiniz ki mümkün
değil. Bu konuda soru soran arkadaşlarımızın bütün bu
soruları zabıtlara geçiyor. Ben bütün bunları
Bakanlığımda ilgili arkadaşlara mutlaka takip etmelerini ve
bu soruları araştırarak ilgili arkadaşlarıma cevap
vermelerini istiyorum. Nitekim, daha önceki turlarlarla ilgili de soru soran ve
cevap veremediğim arkadaşlarımın bu sorularına da
cevaplar geliyordur. Hatta bugün birkaç tanesini imzaladım, daha önce de
imzalamıştım. Bu konuda ne söz söylemişsem mutlaka
gereğini yerine getiririm.
BAŞKAN Sayın Bakan, süreniz doldu.
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Sayın Başkanım, sürem de doldu, diğerlerine de
yazılı cevap vereyim.
Çok teşekkür ederim, sağ olun.
BAŞKAN Teşekkür ederim, sağ olun.
Sayın milletvekilleri, 14üncü bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, 14üncü bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde
üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı
oylarınıza sunacağım.
391inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
392nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
393üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
394üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
395inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
396ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
397nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
398inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
KAMER GENÇ (Tunceli) Efendim, karar yeter sayısı
istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - 399uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
KAMER GENÇ (Tunceli) Karar yeter sayısı istiyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Ama okunmadan şey yaptınız siz hemen.
Geç kaldınız, ne yapayım
KAMER GENÇ (Tunceli) Bu maddede istiyorum.
BAŞKAN Daha okumadım ki maddeyi, bir dakika,
okuyayım ondan sonra, aceleniz ne ya! Arayacağım tabii ki.
399uncu madde kabul edilmiştir.
400üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum
KAMER GENÇ (Tunceli) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN Karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı
vardır, kabul edilmiştir.
401inci madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 401 inci maddesinde geçen beşinci
fıkrasının ibaresinin altıncı
fıkrasının olarak değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
|
Mustafa Elitaş |
Oktay Vural |
Hakkı Suha Okay |
|
|
Kayseri |
İzmir |
Ankara |
|
|
Hasip Kaplan |
Cüneyt Yüksel |
Nükhet Hotar Göksel |
|
|
Şırnak |
Mardin |
İzmir |
BAŞKAN - Sayın Komisyon katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Katılıyoruz efendim.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum efendim.
Gerekçe:
Tasarının 401 inci maddesiyle, 2499 sayılı
Sermaye Piyasası Kanununun 46/A maddesinin beşinci
fıkrasının (b) bendi değiştirilmektedir. Ancak daha
sonra yürürlüğe giren 21/02/2007 tarihli ve 5582 sayılı Konut
Finansmanı Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 16 ncı
maddesiyle, maddeye yeni ikinci fıkra eklenmiştir. Bu nedenle çerçeve
401 inci maddede yer alan beşinci fıkrasının ibaresinin
altıncı fıkrasının şeklinde düzeltilmesi
gerektiğinden, işbu önerge verilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda, 401inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
402nci madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 402 nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Mustafa Elitaş |
Oktay Vural |
Hakkı Suha Okay |
|
|
Kayseri |
İzmir |
Ankara |
|
|
Cüneyt Yüksel |
Hasip Kaplan |
Nükhet Hotar Göksel |
|
|
Mardin |
Şırnak |
İzmir |
MADDE 402- 2499 sayılı Kanunun 47 nci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
MADDE 47- Diğer kanunlara göre daha ağır bir
cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde:
A) 1. Sermaye piyasası araçlarının değerini
etkileyebilecek, henüz kamuya açıklanmamış bilgileri kendisine
veya üçüncü kişilere menfaat sağlamak amacıyla kullanarak
sermaye piyasasında işlem yapanlar arasındaki fırsat
eşitliğini bozacak şekilde mameleki yarar sağlamak veya bir
zararı bertaraf etmek, içerden öğrenenlerin ticaretidir. Bu fiili
işleyen 11 inci madde kapsamındaki ihraçcılarla, sermaye
piyasası kurumlarının veya bunlara bağlı veya bunlara
hâkim işletmelerin yönetim kurulu başkan ve üyeleri, yöneticileri,
denetçileri, diğer personeli ve bunların dışında
meslekleri veya görevlerini ifa etmeleri sırasında bilgi sahibi
olabilecek durumda olanlarla, bunlarla temasları nedeniyle doğrudan
veya dolaylı olarak bilgi sahibi olabilecek durumdaki kişiler.
2. Yapay olarak, sermaye piyasası araçlarının, arz
ve talebini etkilemek, aktif bir piyasanın varlığı
izlenimini uyandırmak, fiyatlarını aynı seviyede tutmak,
arttırmak veya azaltmak amacıyla alım ve satımını
yapan gerçek kişilerle, tüzel kişilerin yetkilileri ve bunlarla
birlikte hareket edenler,
3. Sermaye piyasası araçlarının değerini
etkileyebilecek, yalan, yanlış, yanıltıcı, mesnetsiz
bilgi veren, haber yayan, yorum yapan ya da açıklamakla yükümlü
oldukları bilgileri açıklamayan gerçek kişilerle, tüzel
kişilerin yetkilileri ve bunlarla birlikte hareket edenler,
4. 4 üncü maddenin birinci ve üçüncü fıkralarına aykırı
hareket edenlerle, sermaye piyasasında izinsiz olarak faaliyette bulunan
veya yetki belgeleri iptal olunduğu veya faaliyetleri geçici olarak
durdurulduğu halde ticaret unvanlarında, ilan veya reklamlarında
sermaye piyasasında faaliyette bulundukları intibaını
yaratacak kelime veya ibare kullanan veya faaliyetlerine devam eden gerçek
kişilerle, tüzel kişilerin yetkilileri,
5. Sermaye piyasası kurumlarına, bu Kanunun 13/A ve 13/B
maddeleri kapsamındaki teminat sorumlularına ve 38/B ve 38/C
maddeleri kapsamındaki fon kuruluna; sermaye piyasası faaliyetleri
sebebiyle veya emanetçi sıfatıyla veya idare etmek için veya teminat
olarak veyahut her ne nam altında olursa olsun, kayden veya fiziken tevdi
veya teslim edilen sermaye piyasası araçları, nakit ve diğer her
türlü kıymeti kendisinin veya başkasının menfaatine satan
veya rehneden veya her ne şekilde olursa olsun kullanan, gizleyen yahut
inkâr eyleyen veyahut bu amaca ulaşmak ya da bu fiillerini gizlemek için
bilgisayar ortamında tutulanlar dahil kayıtları tahvil ve
tağyir eden ilgili gerçek kişilerle tüzel kişilerin yetkilileri,
6. Bu Kanunun 15 inci maddesinin son fıkrasında
belirtilen işlemlerde bulunarak kârı veya mal varlığı
azaltılan tüzel kişilerin yetkilileri ve bunların fiillerine
iştirak edenler,
7. Karşılıksız olarak sermaye piyasası
araçlarının geri alım taahhüdü ile satımını yapan
ilgili gerçek kişilerle, tüzel kişilerin yetkilileri,
her bir alt bent kapsamına giren fiillerden dolayı iki
yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin günden onbin güne kadar
adlî para cezası ile cezalandırılır.
B) 1. Bu Kanuna göre Kurul veya Kurul tarafından
görevlendirilenIere istenecek bilgileri vermeyen veya eksik veya gerçeğe
aykırı olarak verenlerle; defter ve belgeleri bu görevlilere ibraz
etmeyen, saklayan, yok eden veya bunların görevlerini
yapmalarını engelleyenler,
2. Defter ve kayıt tutmayanlar,
her bir alt bent kapsamına giren fiillerden dolayı bir
yıldan üç yıla kadar hapis ve ikibin günden beşbin güne kadar
adlî para cezası ile cezalandırılırlar. Gerçeğe
aykırı defter ve kayıt tutan, hesap açan veya bunlarda her türlü
muhasebe hilesi yapan ya da gerçeğe aykırı
bağımsız denetleme raporu düzenleyenler ile düzenlenmesini
sağlayanlar, Türk Ceza Kanununun belgede sahtecilik suçuna ilişkin
hükümlerine göre cezalandırılır.
C) Bu Kanunun 6 ncı maddesinin ikinci fıkrasına, 7,
9, 10, 10/A, 11, 12 nci maddelerine, 13 üncü maddesinin beşinci
fıkrasına, 13/A maddesinin ikinci, üçüncü, dördüncü, beşinci,
altıncı, sekizinci, dokuzuncu, onuncu, onbirinci, onikinci, onüçüncü,
ondördüncü ve onbeşinci fıkralarına, 13/B maddesinin üçüncü,
dördüncü ve beşinci fıkralarına, 14 üncü maddesinin üçüncü
fıkrasına, 15 inci maddesinin birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü ve
beşinci fıkralarına, 16, 16/ A maddelerine, 25 inci maddesinin (a)
bendine, 28 inci maddesinin (b) bendine, 34 üncü maddesine, 38 inci maddesine,
38/A maddesine, 38/B maddesinin üçüncü, dördüncü, yedinci, dokuzuncu, onuncu ve
onikinci fıkralarına, 38/C maddesi kapsamında 38/B maddesinin
üçüncü, dördüncü, yedinci, dokuzuncu, onuncu ve onikinci fıkralarına,
39/ A maddesine, 40/B ve 40/D maddelerine, 45 inci maddesine, 46 ncı
maddesinin ikinci ve beşinci fıkralarına, 46/A, 46/B ve 46/C
maddelerine aykırı hareket edenler binikiyüzelli gün adlî para
cezası ile cezalandırılırlar.
Birinci fıkranın (A), (B) ve (C) bentleri uyarınca
verilecek para cezaları üst sınırla bağlı
olmaksızın suçun işlenmesi suretiyle temin edilen menfaatin üç
katından az olamaz."
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu önergeye?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının 402 nci maddesiyle, 2499 sayılı
Sermaye Piyasası Kanununun 47 nci maddesi değiştirilmektedir.
Ancak, daha sonra yürürlüğe giren 21/02/2007 tarihli 5582 sayılı
Konut Finansmanı Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 18 inci
maddesiyle bu maddenin birinci fıkrasının (A) bendinin (5)
numaralı alt bendi ile (C) bendi değiştirilmiştir. Maddede
yapılan değişikliklerin Tasarıya
yansıtılması amacıyla işbu önerge verilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 402'nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
403'üncü madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 56 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 403 üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Mustafa Elitaş |
Oktay Vural |
Hakkı Suha Okay |
|
|
Kayseri |
İzmir |
Ankara |
|
|
Nükhet Hotar Göksel |
Cüneyt Yüksel |
Hasip Kaplan |
|
|
İzmir |
Mardin |
Şırnak |
"Madde 403- 2499 sayılı Kanunun 47/A maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Madde 47/A- Bu Kanuna dayanılarak yapılan düzenlemelere,
belirlenen standart ve formlara ve Kurulca alınan genel ve özel
nitelikteki kararlara aykırı hareket ettiği tespit edilen gerçek
kişiler ve tüzel kişilere, gerekçesi belirtilmek suretiyle Kurul
tarafından onbeşbin Türk Lirasından yüzbin Türk Lirasına
kadar idarî para cezası verilir.
Kanunun 40/C maddesinin beşinci fıkrasındaki
yükümlülüğe uymayan üyelere Türkiye Sermaye Piyasası Aracı
Kuruluşları Birliği Yönetim Kurulunca beşbin Türk
Lirasından yirmibeşbin Türk Lirasına kadar idarî para
cezası verilir.
Kanunun 40/D maddesinin beşinci fıkrasındaki
yükümlülüğe uymayan üyelere, Türkiye Değerleme Uzmanları
Birliği Yönetim Kurulunca bin Türk Lirasından beşbin Türk
Lirasına kadar idarî para cezası verilir. Birlik, verdiği
cezaları ilgiliye tebliğ eder ve tahsil ve gelir kaydı için
Yatırımcıları Koruma Fonuna bildirir.
İdari para cezalarının verilmesini gerektiren
fiillerin tekrarı halinde, verilen para cezası iki katı, ikinci
ve müteakip tekrarlarda üç katı artırılarak uygulanır. Bu
cezaların verildiği tarihten itibaren iki yıl içinde idari para
cezası verilmesini gerektiren aynı fiil işlenmediği
takdirde önceki cezalar tekrarda esas alınmaz."
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu efendim?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının 403 üncü maddesiyle, 2499 sayılı
Sermaye Piyasası Kanununun 47/A maddesi değiştirilmektedir.
Ancak, daha sonra yürürlüğe giren 21/02/2007 tarihli 5582 sayılı
Konut Finansmanı Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 19 uncu
maddesiyle bu maddeye yeni beşinci fıkra eklenmiştir. Maddede
yapılan bu düzenlemenin Tasarıya yansıtılması
amacıyla iş bu önerge verilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 403üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
404üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
405inci maddeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
406ncı maddeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
407nci maddeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
408inci maddeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
409uncu maddeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
410uncu maddeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
411inci maddeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
412nci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 412 nci maddesinin Tasarı metninden
çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna göre teselsül
ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
|
Mustafa Elitaş |
Hasip Kaplan |
Hakkı Suha Okay |
|
|
Kayseri |
Şırnak |
Ankara |
|
|
Rıdvan Yalçın |
|
Ali Koyuncu |
|
|
Ordu |
|
Bursa |
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu efendim?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının 412 nci maddesiyle, 2634 sayılı
Turizmi Teşvik Kanununun 33 üncü maddesinde değişiklik
yapılmaktadır. Ancak, söz konusu madde daha sonra yürürlüğe
giren 28/12/2006 tarihli ve 5571 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri
Kanunu, Seyahat Acentaları ve Seyahat Acentaları Birliği Kanunu
İle Turizm Teşvik Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunun 19 uncu maddesiyle
değiştirilmiş olduğundan, iş bu önerge
verilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
kabul edilmiştir ve böylece 412nci madde metinden
çıkarılmıştır.
413üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
414üncü maddeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
415inci maddeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
416ncı madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının çerçeve 416 ncı maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
|
Mustafa Elitaş |
Hasip Kaplan |
Hakkı Suha Okay |
|
|
Kayseri |
Şırnak |
Ankara |
|
|
Rıdvan Yalçın |
|
Ali Koyuncu |
|
|
Ordu |
|
Bursa |
MADDE 416- 2821 sayılı Kanunun 14 üncü maddesinin
onüçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Seçimler sırasında sandık kurulu başkanı
ve üyelerine karşı işlenen suçlar, kamu görevlilerine
karşı işlenmiş gibi cezalandırılır.
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu efendim?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Hükûmet katılıyorlar mı?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Tasarının 416 ncı maddesiyle, 2821 sayılı
Sendikalar Kanununun 14 üncü maddesinin onüç ve ondördüncü fıkraları
değiştirilmektedir. Ancak, daha sonra yürürlüğe giren 26/05/2007
tarihli ve 5672 sayılı Sendikalar Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunun 1 inci maddesiyle ondördüncü fıkra
değiştirildiğinden, Tasarının bu maddesiyle öngörülen
değişikliğin yalnızca onüçüncü fıkraya hasredilmesi
amacıyla, iş bu önerge verilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 416ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
417nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
418inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
419uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
420nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, on dördüncü bölümde yer alan
maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi, on beşinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
On beşinci bölüm 421inci maddeyle 450nci maddeleri
kapsamaktadır.
On beşinci bölüm üzerinde grupları adına söz
isteyen, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Bartın Milletvekili
Sayın Rıza Yalçınkaya.
Buyurun Yalçınkaya. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika.
CHP GRUBU ADINA MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın)
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım; 56 sıra sayılı Temel Ceza
Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının on beşinci bölümüyle ilgili Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, on beşinci bölüm, madde 421den
başlamakta ve madde 450de bitmektedir. Bu bölümde yer alan 2822
sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu;
2827 sayılı Nüfus Planlaması Hakkında Kanun, 2839
sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu, 2841 sayılı Zorunlu
İlköğretim Çağı Dışında Kalmış
Okuma-Yazma Bilmeyen Vatandaşların Okur-Yazar Duruma Getirilmesi veya
Bunlara İlkokul Düzeyinde Eğitim-Öğretim
Yaptırılması Hakkında Kanun, 2844 sayılı
Fındık Üretiminin Planlanması ve Dikim Alanlarının
Belirlenmesi Hakkında Kanun, 2860 sayılı Yardım Toplama
Kanunu ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını
Koruma Kanununun bazı maddelerinde değişiklikler
yapılmıştır.
Yukarıda bahsi geçen kanunların değişen
maddelerinde para cezaları ve hapis cezalarının
güncelleştirilmesi, temel ceza kanunlarına uyumlu hâle getirilmesinin
hedeflenmesine karşın, yasanın gerek hazırlanış
tekniği gerekse içeriğinde bulunan hatalar nedeniyle arzu edilen
amaçlara ulaşılamamıştır.
On beşinci bölümün kapsadığı maddelerin
içeriğine baktığımızda bu durum daha somut bir
şekilde karşımıza çıkmaktadır. Öncelikle 2822
sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanununa
baktığımızda, bu Kanunla amaçlananın,
çalışma barışını sağlamak, işçi ile
işveren ilişkilerini düzeltmek, güçlü sendikacılık ilkesine
uygun olarak işçi haklarını güvence altına almak, buna
karşılık hakkın kötüye kullanılmasını
engellemek olması gerekir. Bu nedenle, grev yasaklarının tamamen
kalktığı, Avrupa Birliği standardına,
Uluslararası Çalışma Örgütü ILO standardına uygun grev ve
lokavt kanununun çıkması için gerekli olan
çalışmaların desteklenmesi gerekmektedir. Ülkemizdeki sendikal
mevzuat, çalışanları, yapay olarak, kamu
çalışanı, memur ve işçi diye ayırmış olup bu
iki çalışan grubu ayrı sendika yasalarına ve prosedüre tabi
tutmuştur. Kamu çalışanlarının gerçek anlamda toplu
iş sözleşmesi yapma, uyuşmazlık çıkması hâlinde
grev uygulaması hakkı bulunmamaktadır.
Çalışanların ortak örgütlenmesini ve mücadelesini engelleyen,
aralarında yapay ayrılıklar yaratan mevzuatlar da
değiştirilmelidir.
2841 sayılı Zorunlu İlköğretim Çağı
Dışında Kalmış Okuma-Yazma Bilmeyen
Vatandaşların Okur-Yazar Duruma Getirilmesine veya Bunlara
İlkokul Düzeyinde Eğitim-Öğretim Yaptırılması
Hakkında Kanunun genel amacı, zorunlu ilköğretim çağı
dışında kalmış, okuma ve yazmayı bilmeyen veya
çok az bilen bütün vatandaşların Türk millî eğitiminin
amaçlarına ve temel ilkelerine uygun olarak devletin gözetim ve denetimi
altında okuma ve yazma öğrenmelerini veya ilkokul düzeyinde öğrenim
yapmalarını sağlamaktır. Ülkemizin önünde temel iki büyük
problem bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi yoksulluk, diğeri de
eğitimsizliktir. Yoksulluk ve eğitimsizliğin
birleştiği yerde ülke problemlerinin çözümü zorlaşmaktadır.
Ülkemizde ilköğretim çağında 667 bin kız, 444 bin erkek
çocuk çeşitli nedenlerle okula gidememektedir. Eğitimin temel bir hak
olduğundan yola çıkıldığında, yaklaşık
1 milyonu aşkın insanımızın kendi temel hak ve
özgürlüklerinden habersiz yaşamlarını sürdürmekte olduğu
açıkça görülmektedir. Millî Eğitim Bakanlığınca
asıl yapılması gereken, okuma-yazma bilmeyen gerçek nüfusu
tespit ederek onlara gerekli eğitim imkânını sunmak ve ülkemizin
okuryazarlık düzeyini yükseltmek olmalıdır. Her okula bilgisayar
ve İnternet bağlandığını her yerde ifade eden
Sayın Millî Eğitim Bakanına, özellikle Doğu ve
Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yaşayan insanlarımızın
eğitim problemlerini çözmek için, töreler karşısında
ezilen, ikinci sınıf insan muamelesi gören, okuma yazma bilmeyen kız
çocuklarımız için ne yaptığını ve ne kadar da
başarılı olduğunu sormak gerekir.
Türkiye genelinde okuryazarlık oranı yüzde 85 iken, bu
oran, bu bölgede yüzde 68e düşmüştür. Ülke genelinde yüzde 9,8 olan
okul öncesi eğitim oranı, bölgede yüzde 2ler seviyesindedir.
Hükûmetin herkes için okuryazarlığı yaygınlaştırması,
yetişkinlerin ve ailelerin katılımını teşvik
etmesi için gerekli tüm adımları atması gerekmektedir.
2844 sayılı Fındık Üretiminin Planlanması
ve Dikim Alanlarının Belirlenmesi Hakkında Kanunla da
fındık üretiminin en uygun alanlarda yapılmasının ve
üretiminin talepteki gelişmelere göre yönlendirilmesinin
amaçlandığı ifade edilmektedir. Türkiyede, yirmi iki ilde,
yaklaşık 400 bin çiftçi ailesi, toplam yaklaşık 625 bin
dekar arazide fındık üretimi yapmaktadır. Bu tarımsal
faaliyet, yaklaşık 3 milyon insanın geçim
kaynağını oluşturmaktadır. Yıllık ortalama
üretilen 500 bin ton kabuklu fındığın yüzde 6sı yurt
içerisinde tüketilmekte, yüzde 94ü ise ihraç edilebilmektedir. Dünya fındık
üretiminin yaklaşık yüzde 75ini sağlayan Türkiye,
fındık üretiminde gerçek bir tekel konumundadır.
Son üç yıldır, FİSKOBİRLİKin AKP
İktidarından özellikle bağımsız davranarak üreticiyi
tatmin edecek düzeyde alım fiyatı belirlemiş olması,
bazı ihracatçıları, aracıları ve bu çıkar
çevrelerinin etkisinde kalan siyasal iktidarı rahatsız etmiştir.
Bu uygulama sonucu ihraç fiyatları artmış, cari işlemler
açığının daha da büyümemesine katkı
sağlamıştır. Ancak 2002 yılından itibaren destekleme
fiyatlarının kaldırılmasıyla, kırk
yıldır fındık alımını gerçekleştiren
FİSKOBİRLİK, Hükûmet tarafından cezalandırılarak
alımlarda yalnız bırakılmıştır. Kaynak
yetersizliği sebebiyle FİSKOBİRLİK piyasada regülatör
görevini yapamadığından, üretici fındığını
değer fiyatlardan satma imkânı bulamamıştır.
Hükûmet tarafından Toprak Mahsulleri Ofisinin devreye
sokulmasıyla, Ofis yetmiş noktada 67.610 ton fındık
alımını üreticiden maliyet fiyatlarının çok çok
altında almayı becermiştir. Bu durumda kazanan yine
fındığı ucuz kapatanlar, kaybedenler ise her zaman
olduğu gibi üreticiler olmuştur.
2860 sayılı Yardım Toplama Kanununun amacı,
yardım toplamaya yetkili kişi ve kuruluşları ve
bunların hangi amaçla yardım toplayabileceklerini belirlemek,
yardımın toplanmasına, kullanılmasına ve
denetlenmesine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir. Bu Kanunun
28inci, yardımın devlet malı sayılması maddesi ve
29uncu Cezalar maddesi değiştirilerek, cezalar
artırılmıştır.
Kamu yararına uygun olarak amaçlarını
gerçekleştirmek, muhtaç kişilere yardım sağlamak ve kamu
hizmetlerinden bir veya birkaçını gerçekleştirmek veya destek
olmak üzere, gerçek kişiler, dernekler, kurumlar, vakıflar, spor
kulüpleri, gazete ve dergiler yardım toplayabilmektedir.
Bu toplanan yardımların denetimlerinin Hükûmet
tarafından sıkı bir şekilde yerine getirilmesi
gerekmektedir. Ülkemizde herkesin insani duygularla bağışlarda
bulunduğu Deniz Feneri Derneğine ilişkin basında yer alan
haberleri örnek olarak vermek isterim. Avrupa ülkelerinde yaşayan
vatandaşlarımızdan, yardım amacıyla, 2002-2006
yılları arasında, Deniz Feneri Derneği tarafından
toplam 14 milyon euro toplandığı, bu paranın 8 milyon
eurosunun başka bir özel TV kanalı olmak üzere çeşitli firmalara
aktarıldığına yönelik basına yansıyan haberleri
hepimiz izledik ve gazetelerde okuduk. Bu örnek, denetimlerin ne kadar önemli
olduğunu ortaya koyması açısından oldukça önemlidir.
Bunun dışında, makbuzsuz, nereye ne
topladığı belli olmayan şahıslara, gruplara da
tolerans tanınmamalı, kanunun maddeleri uygulanmalıdır.
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını
Koruma Kanununun amacı, korunması gerekli taşınır ve
taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarıyla ilgili
tanımları belirlemek
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Yalçınkaya, lütfen
konuşmanızı tamamlayınız.
MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Devamla)-
yapılacak işlem ve
faaliyetleri düzenlemek, bu konuda gerekli ilke ve uygulama
kararlarını alacak kuruluş ve görevlerini tespit etmektir.
Bu Kanunun 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 73, 74 ve 75inci
maddelerinde yapılan değişikliklerle hapis cezaları ve
idari cezalar güncelleştirilmiştir.
Kültür ve Turizm Bakanlığının temel
görevlerinden birisi, insanlığın ortak mirası olan antik
kentlerin ve tarihsel alanların çevresi ile birlikte korunması ve
gelecek kuşaklara aktarılmasıdır.
Açık hava müzesi görünümünde olan ülkemiz turistler kadar
tarihî eser kaçakçılarının da ilgi odağıdır.
Türkiyede sadece son üç yılda 888 tarihi eser
kaçakçılığı ortaya çıkarılmıştır.
Bu olaylarla ilgili 2.249 kişi yakalanmıştır.
Kaçırılan tarihî eserler İnternet müzayedesinde ve
kaçırıldıkları ülkede sergilenmektedir. Yurt
dışına çıkarılan eserler uluslararası
anlaşmalara rağmen iade edilmemektedir. Kültür
varlıklarının korunması için 1970 UNESCO Sözleşmesi,
Avrupa Arkeolojik Mirasın Korunması Sözleşmesi gibi
uluslararası anlaşmalara rağmen birçok ülke tarihî eserlerimizi
iade etmemektedir.
Hepinize teşekkürlerimi, saygı ve sevgilerimi sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Yalçınkaya.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına, Sayın Nevzat
Korkmaz, Isparta Milletvekili.
Buyurun Sayın Korkmaz.
MHP GRUBU ADINA S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Adalet Bakanlığı
tarafından hazırlanan Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla
Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının on beşinci bölümünde Milliyetçi Hareket
Partisinin görüşlerini sizlere arz etmek üzere
huzurlarınızdayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle tasarının geneli hakkında tespit
ettiğimiz noksanlıklara değinmek istiyorum.
Mevcut kanunlarda para cezalarının alt ve üst
sınırları açıkça belirtildiği hâlde, tasarıda
çoğunlukla adli para cezalarının sadece alt
sınırının gösterildiği, bu tutumun uygulamada
yalnızca alt sınırdan ceza tayin etme gibi bir
yaklaşıma ya da suçun cezasının metinde gösterilen alt sınır
rakamı olduğu kanaatine sebep olabileceği dikkate
alınmalıdır. Her maddenin kendi hükmü içerisinde alt ve üst
sınırlarının belirtilmesinin daha uygun
olacağını düşünmekteyiz.
Yürürlükteki hükümlerde örneğin, 2828 sayılı
Kanunun 70inci maddesinde mevcut olan Üç aydan altı aya kadar hapis ve
50 bin liradan 100 bin liraya kadar para cezasıyla
cezalandırılır. hükmü Üç aydan altı aya kadar hapis
cezasıyla cezalandırılır şeklinde değiştirilmekte,
tanımda herhangi bir değişiklik olmadığı hâlde
para cezası metinden çıkarılmaktadır. Kaşla göz
arasında para cezalarında bir af mı getirilmek isteniyor,
doğrusu merak konusu.
Dikkatinizi çekmek istediğim bir husus da tasarıda kanun
yapım tekniği açısından zaman ve emek kaybına yol açan
bir metot izlenmiş olmasıdır. Tasarıdaki pek çok
değişiklik maddesinde yalnızca cezalarda uyumlaştırma
yapıldığı hâlde madde metinleri tekrar tekrar ve
olduğu gibi yazılmıştır. Bunun yerine, değiştirilen
ceza ibareleriyle sınırlı bir kanun değişikliği
yaklaşımı pek çok yönden daha yararlı ve ekonomik
olabilirdi. Böylece, tasarının 649uncu maddesine de gerek kalmaz ve
hangi madde yürürlükten kalktı, hangisi yürürlüktedir şeklinde bir
tereddüde de neden olunmazdı.
Tasarının geçici 1inci maddesinde Bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten önce kesin hükümle sonuçlanmış
olan davalarda lehe hükmün belirlenmesi ve uygulanması amacıyla
yapılan yargılama bakımından dava zaman
aşımı hükümleri uygulanmaz denildiği hâlde geçici 2nci
maddesinde zaman aşımı hükümlerinin
uygulanmayacağının düzenlenmemiş olması hukuk
devletiyle bağdaşmayan bir eksikliktir ve eksiklik mutlaka
giderilmelidir.
Tasarının 433üncü ve 434üncü maddelerine
baktığımızda ilginç bir durumla
karşılaşıyoruz. Değişiklik diye önümüze getirilen
ve tüm milletvekillerinin bilgisine sunulan maddelerin hiçbir kelime ve
noktalama işareti farkı olmaksızın 12/02/2006da yine
kendilerince, zaten değiştirilmiş olduğunu görmekteyiz. Bu
ve buna benzer onlarca hüküm daha önceden değiştirilmiş, sanki
yeni değiştiriliyor gibi muamele görmektedir. Şimdi
bunların önergelerle geri çekiliyor olduğuna şahit
olmaktayız. Sayın Adalet Bakanlığımıza, milletin
Meclisinin zamanının son derece kıymetli olduğunu ve
kulağı tersten göstermek gibi özel bir çaba içerisinde
olmamaları gerektiğini hatırlatmak istiyorum. Daha önce
değiştirilmiş bir kanunda, aynı içerikte 2nci kez
değişiklik yapılması işlemi, Sayın Bakan hem sizi
hem de bu tasarıyı sanıyorum yasamadaki gariplikler olarak
tarihe geçirecektir.
Tasarının söz aldığım bölümünde
rastladığım, yine bazı gariplikler vardır ki, sizlerle
paylaşmadan geçemeyeceğim. Hâlâ daha Tarım ve Köyişleri
Bakanlığını Tarım ve Orman Bakanlığı
Sağlık Bakanlığını Sağlık ve Sosyal
Yardım Bakanlığı olarak zikretmektesiniz. Adalet
Bakanlığımıza hepinizin huzurunda Günaydın! demek
istiyorum. Bu isimlerle anılan bakanlıklar yok. Onları hâlâ daha
eski isimleriyle anmak, eğer bir nostalji değilse çok büyük bir
özensizliktir, çok büyük bir bilgisizliktir diye düşünüyorum ve yol
yakınken de bu düzeltmeleri yapmalarını tavsiye ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarı
kapsamındaki bazı değişiklikleri de dikkatinize arz etmek
istiyorum. Tasarının 418inci maddesi ile Toplu Görüşme Grev ve
Lokavt Kanununun 56ncı maddesi yeniden düzenlenmektedir. Buna göre
ihtilas suçu gibi yüz kızartıcı bir fiilden dolayı hapis
cezasından hükümlü bulunmamak ifadesi de kanun metninden
çıkarılmakta, tasarıda kasten işlenen bir suçtan
dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezası ifadesi
getirilmektedir. Tasarının kanunlaşmasından önceki tarihte
bir yıla kadar olan ağır hapis cezasına mahkûm olanlar da
madde kapsamı dışında bırakılmakta, böylece
önceden bir yıla kadar ağır para cezasına mahkûm
edilmiş olanların Yüksek Hakem Kuruluna katılımı
imkânı getirilmektedir. Aynı, yürürlükteki 70inci maddenin birinci
fıkrasında bir aydan üç aya kadar hapis cezası şeklinde
düzenleme üç aya kadar hapis cezası şeklinde
değiştirilmektedir. Her ne kadar, Türk Ceza Kanununun 49uncu
maddesinde yer alan Süreli hapis cezası, kanunda aksi belirtilmeyen
hâllerde bir aydan az, yirmi yıldan fazla olamaz. hükmü uyarınca
hapis cezasının alt sınırının bir ay olduğu
anlaşılıyor ise de uygulamada çoğu zaman bu genel hüküm
gözden kaçırılabilecek ve böylece, muhtemelen kararlar,
Yargıtayın ya da gelecekte vücut bulacak istinaf mahkemelerinin kanun
yolu incelemesine konu olacak ve herhangi bir ihtiyaçtan doğmayan bir
değişiklik yargıda işlerin uzamasına sebep
olabilecektir. Aynı eleştiriler, 71, 73, 74 ve 75inci maddeler için
de geçerlidir.
2841 sayılı Kanunun 10uncu, 11inci ve 12nci
maddelerinde değişiklikler getiren tasarı konuşulur iken,
kız çocuklarının okullaştırılmasıyla ilgili
hususta görüşlerimi beyan etmek istiyorum. Arzu ederdim ki, en önemli
vazifesi ve yükümlülüğü bulunan, cehaletle savaş konusunda en önemli
sorumluluğu bulunan Millî Eğitim Bakanımız da bu
konuşmaları dinliyor olsaydı; eminim, kabine
arkadaşları, sayın bakanlar bu hususları kendilerine
ileteceklerdir. Ülkemizde belki de en önemli husus cehalettir. Güzel yurdumuzun
neresine giderseniz gidin bu sorunla
karşılaşırsınız ve bundan dolayı da bütün
yöneticilerin en önemli gündem maddesi cehalet ile savaştır. Mevcut
Hükûmetin de Millî Eğitim Bakanlığının öncelikli
gündeminde yine bu hususun olduğunu biliyoruz. Bu konuda uluslararası
bir kuruluş olan UNICEF ile birlikte yürüttükleri Haydi Kızlar
Okula kampanyalarını da yakından bilen biri olarak, bir
şeyler yapmaya çalıştıklarını da görüyoruz. Bu
çalışmaları desteklemekle beraber, bazı
noksanlıklarını da vurgulamak durumundayız ki, müspet
katkı yapmış olalım.
Nedir bu eksiklikler: Kampanyanın sadece kız
çocuklarını değil tüm çocukları içine alabilecek
şekilde yeniden çerçevesinin çizilmesi gerekmektedir. Bu çalışmalara,
kampanya formatından çıkarıp ve erkekçe yaklaşım,
erkekçe bakış açısından uzaklaşıp, süreklilik
kazandırılmalıdır. Kaldı ki, altı yıl süren
bir kampanya olamaz. Belediyeler, muhtarlar ve sivil toplum
kuruluşları bu çalışmaların dışında
bırakılmamalıdır. Aktif olarak sorumluluk almaları
sağlanmalıdır. Bazı il ve ilçelerde sınıf ya da
sıra başına düşen öğrenci sayısını
çağdaş normlara kavuşturmak için Bakanlık fiziki
yetersizlikleri gidermek adına yatırımları bir an önce
yapmalıdır. Bu hususta tüm yetkililere icrai sorumluluk yerine ikmali
sorumluluk getirilmeli, yöneticilerin döneminde yerine getiremediği
vazifelerinden dolayı da sorumluluğu kabul edilmelidir. Millî
Eğitim Bakanlığının sorumluluğunda yürütülen bir
projenin iyi niyetine rağmen, sonuçlarının izlenemediği,
hatta kamuoyuna bildirilen rakamların afaki ve mesnetsiz olduğu
gerçeğini de sizlerle paylaşmak istiyorum. Merkezde işlevsel bir
merkezî izleme birimi oluşturularak, okullaştırılamamış
çocuklar Bakanlıkça il il, ilçe ilçe izlenmeli ve rakamlar kamu ile
paylaşılarak yöneticilerin bu konudaki performansları
açıklanmalıdır. 2841 sayılı Zorunlu
İlköğretim Çağı Dışında Kalanların
Okur-Yazar Yapılması Hakkındaki Kanunda getirilen
değişiklik, sadece cezai müeyyidelerin güncelleştirilmesiyle sınırlıdır.
Türkiye'nin kanayan yarası cehalet ile mücadelede getirdiği
yaptırımlar açısından hemen hemen hiçbir somut öneri
getirilmemiştir.
Tasarıdaki diğer kanun değişiklikleriyle
ilgili görüşlerimizi iletmeye devam edersek, 440ıncı maddede
Yardım Toplama Kanununun 28inci maddesinin son fıkrası
Yukarıdaki fıkralara aykırı davranış sonucu
izinsiz toplanan mal ve paralara el konularak mülkiyetinin kamuya geçirilmesine
karar verilir. şekline dönüştürülmektedir. Böylece, maliki
tarafından bu amaca yönlendirilen mal onun iradesi dışında
mülkiyeti kamuya geçirilmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Korkmaz, konuşmanızı
lütfen tamamlar mısınız.
S. NEVZAT KORKMAZ (Devamla) Teşekkür ederim.
Böylece, Maliki tarafından bir amaca yönlendirilen mal onun
iradesi dışında mülkiyeti kamuya geçirilmektedir. Bu durumda
tespit edilebilenlerin ilgililerine iadesinin daha uygun
olacağını düşünmekteyiz, ta ki yardım ülke ve millet
aleyhine toplanıyor olmasın.
Değerli milletvekilleri, gecenin bu saatinde beni
sabırla dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyor, sevgiyle,
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Korkmaz.
Sayın milletvekilleri, çalışma süremiz
tamamlanmıştır.
Alınan karar gereğince, kanun tasarı ve
tekliflerini sırasıyla görüşmek için 16 Ocak 2008 Çarşamba
günü saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 23.01