DÖNEM: 23 CİLT: 12 YASAMA YILI: 2
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET
MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
50nci
Birleşim
16 Ocak 2008 Çarşamba
İ Ç İ N
D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. - YOKLAMA
IV. - GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALARI
1.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkayanın, Amasrada
kurulması düşünülen termik santralin çevreye vereceği zarara
ilişkin gündem dışı konuşması ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Mehmet
Hilmi Gülerin cevabı
2.- Giresun
Milletvekili Murat Özkanın, Karadeniz Sahil Yolu ve Giresun
geçişinde yaşanan trafik kazalarına ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Edirne
Milletvekili Necdet Budakın, Edirneye yapılan yatırımlar
ve hizmetlere ilişkin gündem dışı konuşması
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin ve 19 milletvekilinin, insan
kaçakçılığı ve yasa dışı göçmen
hareketlerinin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/95)
VI.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A)
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
1.- Temel Ceza
Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı) ve Adalet Komisyonu Raporu (1/335) (S. Sayısı:
56)
VII.-
SORULAR VE CEVAPLAR
A)
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Ufuk Urasın, Türkiye Taşkömürü Kurumundaki
bazı usulsüzlük iddialarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Gülerin cevabı (7/1145)
2.- İstanbul
Milletvekili Süleyman Yağızın, medya ve siyaset
ilişkilerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Nazım Ekrenin cevabı (7/1228)
3.- Niğde
Milletvekili Mümin İnanın, Bor ilçesindeki petrol arama
çalışmalarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Mehmet Hilmi Gülerin cevabı (7/1254)
4.- İzmir
Milletvekili Kemal Anadolun, bir gazetenin logo değişikliği ile
ilgili iddialara ilişkin sorusu ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım
Ekrenin cevabı (7/1335)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu
saat 15.03te açılarak üç oturum yaptı.
Balıkesir
Milletvekili Hüseyin Pazarcının, Kıbrıs sorununa ve çözümü
için yapılması gerekenlere ilişkin gündem dışı
konuşmasına, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Cemil Çiçek,
Diyarbakır
Milletvekili Akın Birdalın, Hrant Dink cinayetine ilişkin
gündem dışı konuşmasına, İçişleri
Bakanı Beşir Atalay,
Cevap verdi.
Ankara
Milletvekili Haluk Özdalga, muharrem ayına ilişkin gündem
dışı bir konuşma yaptı.
Avrupa Konseyi
Parlamenter Meclisi Başkanı René van der Linden ve beraberindeki
heyetin, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının
konuğu olarak,
Macaristan Ulusal
Meclisi Başkanı Katalin Szılı ve beraberindeki parlamento
heyetinin,
Ülkemizi ziyaret
etmelerinin uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkereleri
Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Kütahya
Milletvekili Alim Işıkın (6/296),
Tokat
Milletvekili Reşat Doğrunun (6/256),
Esas
numaralı sözlü sorularını geri aldıklarına
ilişkin önergeleri okundu; soruların geri verildiği bildirildi.
Adana
Milletvekili Hulusi Güvel ve 25 milletvekilinin, pamuk üretimindeki
sorunların (10/92),
Edirne
Milletvekili Necdet Budak ve 45 milletvekilinin, balıkçılık
sektörünün sorunlarının (10/93),
Bursa
Milletvekili İsmet Büyükataman ve 32 milletvekilinin, millî
eğitimdeki sorunların (10/94),
Araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacağı
ve ön görüşmelerinin sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının 35inci sırasında yer alan 74 sıra
sayılı Beşinci Dünya Su Forumu Organizasyonu İçin Çerçeve
Anlaşma ile Beşinci Dünya Su Forumu Anlaşma Mektubunun
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının
bu kısmın 6ncı sırasına alınmasına ve
diğer kanun tasarı ve tekliflerinin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesine; Genel Kurulun 16/1/2008 Çarşamba günkü
birleşiminde sözlü soruların görüşülmemesine, 15/1/2008
Salı günkü birleşiminde ise bir saat sözlü soruların
görüşülmesinden sonra diğer denetim konularının
görüşülmeyerek kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine;
Genel Kurulun 15/1/2008 Salı günkü birleşiminde 15.00 23.00,
16/1/2008 Çarşamba günkü birleşiminde 14.00 23.00 ve 17/1/2008
Perşembe günkü birleşiminde ise 14.00 20.00 saatleri arasında
çalışmalarını sürdürmesine ilişkin Danışma
Kurulu önerisi, yapılan görüşmelerden sonra kabul edildi.
Ardahan
Milletvekili Ensar Öğütün, Üreticilerin T.C. Ziraat Bankası
A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatiflerine Olan ve Yeniden
Yapılandırılan Borçlarının Faizsiz Ödenmesine
İlişkin Kanun Teklifinin (2/2) İç Tüzükün 37nci maddesine
göre doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi,
yapılan görüşmelerden sonra kabul edilmedi.
Gündemin Sözlü
Sorular kısmının:
1inci
sırasında bulunan Tunceli Milletvekili Kamer Gençin (6/141) esas
numaralı sözlü sorusuna TBMM Başkanı Vekili Nevzat Pakdil cevap
verdi; soru sahibi de cevaba karşı görüşünü açıkladı;
2 nci
sırasında bulunan Antalya Milletvekili Tayfur Sünerin (6/148),
4üncü
sırasında bulunan Mersin Milletvekili İsa Gökün (6/151),
6 ve 11inci
sıralarında bulunan Yalova Milletvekili Muharrem İncenin
(6/160), (6/175),
10uncu
sırasında bulunan Kütahya Milletvekili Alim Işıkın
(6/174),
22nci
sırasında bulunan Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçının
(6/189),
26 ve 35 ila
56ncı sıralarında bulunan Ardahan Milletvekili Ensar
Öğütün (6/194), (6/206), (6/207), (6/208), (6/209), (6/210) (6/211),
(6/212), (6/213), (6/214), (6/215), (6/216), (6/217), (6/218), (6/219),
(6/220), (6/221), (6/222), (6/223), (6/224), (6/225), (6/226), (6/227),
29, 31 ve 32nci
sıralarında bulunan İstanbul Milletvekili Necla Aratın (6/200), (6/202), (6/203),
Esas
numaralı sorularına Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik cevap
verdi; Kütahya Milletvekili Alim Işık, Ordu Milletvekili Rıdvan
Yalçın, Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt ve İstanbul Milletvekili
Nec
Gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının:
1inci
sırasında bulunan ve İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi
kararlaştırılmış olan Temel Ceza Kanunlarına Uyum
Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının (Temel Ceza Kanunlarına Uyum
Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı) (1/335) (S.
Sayısı: 56) görüşmelerine devam edilerek on beşinci
bölümüne kadar kabul edildi; on beşinci bölümü üzerinde bir süre
görüşüldü.
16 Ocak 2008
Çarşamba günü, alınan karar gereğince saat 14.00te toplanmak
üzere, birleşime 23.01de son verildi.
Eyyüp
Cenap GÜLPINAR
Başkan
Vekili
Fatoş GÜRKAN Yaşar TÜZÜN
Adana Bilecik
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
No.: 70
II.- GELEN KÂĞITLAR
16 Ocak 2008 Çarşamba
Tasarılar
1.- Kamu
Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Tasarısı (1/494) (Plan ve Bütçe Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2.1.2008)
2.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Slovenya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Diplomatik Misyon ve
Konsolosluk Üyelerinin Yakınlarının Kazanç Getirici Bir
İşte Çalışmalarına Olanak Sağlayan
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/495) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler ile Dışişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 4.1.2008)
3.- Özel
Öğretim Kurumları Kanunu ile Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme
Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı (1/496) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 7.1.2008)
Teklifler
1.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur ve 8 Milletvekilinin; Kadın Erkek
Eşitliğini İzleme Kurulu Kanun Teklifi (2/112) (Anayasa
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 27.12.2007)
2.- Adana
Milletvekili Nevin Gaye Erbatur ve 9 Milletvekilinin; 657 Sayılı
Devlet Memurları Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/113) (Plan ve Bütçe Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 27.12.2007)
3.-Afyonkarahisar
Milletvekili Abdülkadir Akcan ve 27 Milletvekilinin; Türk Tekniker ve Meslek
Elemanları Odaları Birliği Kuruluşu Hakkında Kanun
Teklifi (2/114) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 28.12.2007)
4.- Kastamonu
Milletvekili Mehmet Serdaroğlu ve 13 Milletvekilinin; 4046
Sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkındaki Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/115)
(Tarım, Orman ve
Köyişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 28.12.2007)
5.- Ankara
Milletvekili Yılmaz Ateşin; Devlet Memurları Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/116)
(Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi:
31.12.2007)
6.- Ankara
Milletvekili Nesrin Baytokun; Belediye Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/117) (İçişleri
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 2.1.2008)
7.- Muğla
Milletvekili Metin Ergunun; Devlet Memurları Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/118) (Plan ve
Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 4.1.2008)
8.- Muğla
Milletvekili Yüksel Özden ve Bolu Milletvekili Fatih Metinin;
Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/119)
(Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 3.1.2008)
9.-
Şırnak Milletvekili Hasip Kaplanın; Cinsel Taciz
Suçlarında Cezanın Arttırılması Hakkında Kanun
Teklifi (2/120) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 8.1.2008)
10.-
İstanbul Milletvekili Atila Kaya ve 10 Milletvekilinin; Ulusal Bayram ve
Genel Tatiller Hakkında Kanuna Ek Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi
(2/121) (İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 9.1.2008)
Meclis Araştırması Önergesi
1.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin ve 19 Milletvekilinin, insan
kaçakçılığı ve yasa dışı göçmen
hareketlerinin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün
104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/95) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27/12/2007)
Süresi İçinde Cevaplandırılmayan
Yazılı Soru Önergesi
1.- Hatay
Milletvekili Süleyman Turan Çirkinin, İskenderun Körfezinde batan zehirli
atık dolu gemiye ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/623)
16 Ocak 2008 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP ÜYELER: Fatoş GÜRKAN (Adana), Yaşar
TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 50inci Birleşimini açıyorum.
III.- Y O K L A M A
BAŞKAN -
Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için üç
dakika süre veriyorum ve yoklamayı başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayımız vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
İlk söz,
Bartın ili Amasra ilçesinde kurulması düşünülen termik santralin
çevreye vereceği zarar hakkında söz isteyen Bartın Milletvekili
Muhammet Rıza Yalçınkayaya aittir.
Buyurun
Sayın Yalçınkaya. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakika Sayın Yalçınkaya.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) MİLLETVEKİLLERİNİN GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALARI
1.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkayanın, Amasrada kurulması düşünülen termik
santralin çevreye vereceği zarara ilişkin gündem dışı
konuşması ve Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Gülerin cevabı
MUHAMMET RIZA
YALÇINKAYA (Bartın) - Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; bugün,
Bartın milletvekili olarak, Bartının gelecekte son derece
önemli bir sorununa dönüşecek olan bir Hükûmet kararından geri
dönülmesini sağlamak amacıyla gündem dışı söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Hepinizin
bildiği gibi, Bartın Ankaraya
Fatih Sultan
Mehmet Amasrayı gördüğünde lalasına Lala lala, çeşmi
cihan bu mu ola? sorusunu boşuna sormamıştır. Burada Fatih
Sultan Mehmet tarafından dünyanın gözü olarak nitelenen bir
güzellikten söz ediyoruz. Burada, inanılmaz güzellikteki koyları,
deniz ile ormanın iç içe geçtiği, yeşilin binlerce tonunun bir
arada olduğu, doğal güzelliklerinin yanı sıra üç bin
yıllık bir tarihe ev sahipliği yapan, günümüzde yerel turizm
açısından Karadenizin gözdesi konumunda olan ve küresel
ısınma nedeniyle en geç on yıl içinde uluslararası turizmin
de gözdesi olmaya aday bir vatan parçasından, Amasradan söz ediyoruz.
Böylesine tarih
ve doğa cenneti niteliğindeki bir yöremizin ekonomik açıdan
kalkınmasını sağlamak, halkın refah düzeyini
arttırmak için akla nasıl bir çözüm gelebilir? Var olan güzellikleri
geliştirmek ve işleterek kazanca dönüştürmek mi? Eğer
böyleyse, buyurun, Amasranın mevcut turizm kapasitesini daha da
geliştirecek, uluslararası
tanınmışlığını sağlayacak projeleri
ortaya koyalım. Şu anda çalışan maden ocaklarına
ihtiyaç olan üretim işçisini acilen alıp kömür üretimini
arttırarak ülke ekonomisine katkı sağlayalım.
Böylesi bir
yörede ne yapılmaz ya da sakın ola, yapmayın denebilecek
iş nedir? Oksijen deposu havayı karbonmonoksitle doldurmak, biyolojik
çeşitliliği en yüksek ormanlara sahip olan bu bölgenin asit ve kül
yağmurları altında yavaş yavaş ölmesine yol açacak en
kirletici işleri buraya yığmak, Amasranın doğal ve
tarihî güzelliklerinin üstüne küller dökmek, ormanı da, insanı da,
denizi de, havayı da, tarihi de kirletmek, katletmek, öldürmek.
Burada gündem
dışı söz almamın nedeni, benim, sizin, hepimizin olan bu
vatan parçasında işte bu katliamın yaşanması için
atılmış bir adımın sonuçları hakkında
Meclisimizi, Hükûmetimizi ve kamuoyunu uyarmaktır. Amasraya termik santral
kurulacak. Bu konuda, HEMA adlı bir şirkete, Enerji Piyasası
Düzenleme Kurulunca üretim lisansı verilmiş durumda. Şaka gibi
geliyor değil mi? Maalesef şaka değil. Enerji Piyasası
Düzenleme Kurulunca, HEMA Elektrik Üretim AŞye kırk dokuz yıl
süreli olarak üretim lisansı verilmiş durumda.
Bartın,
çevre sorunları konusunda son derece duyarlı bir bölgedir. Cennette
yaşamak sadece zevk değil, sorumluluk da gerektirir diye bakarız
bizler hayata. 2000 yılında da bir mobil santral getirilmeye
çalışıldı yöremize, on binler ayağa kalktı, Bu
hava, bu deniz, bu topraklar bizim, balığımızın
ölmesine, insanımızın hastalanmasına,
ormanlarımızın yok olmasına yol açacak bir
yatırımı istemiyoruz diye tüm Bartın ayaklandı. Henüz
o yaşananlar unutulmadı.
Şimdi,
Amasrada gene bir termik santral var karşımızda. O gün
insanlarımızın itiraz ettiği her şey
aynısıyla bugün de gündemde, hiçbir şey değişmedi, ama
oyun biraz değiştirildi.
Bu kez
Bartınlıları susturabilmek için Amasra (B) maden
sahasının işletilmesi için HEMA AŞ bir de rödovans
sözleşmesi yapmış durumda. Amasrada hâlen çalışılan
maden yataklarında kömür çıkarılması için, HEMAya al
burayı işlet demek, rödovans sözleşmesi. Bakın, buradan
çıkan kömürü çıkaracağız, size hem iş sahası
açacağız hem de bu kömürü -ve tabii ki başka kömürleri de-
kurulacak olan 654,5 megavat kurulu güce sahip termik santralimizde
kullanacağız, enerji sektöründe değerlendireceğiz diyorlar.
Bartınlılara
layık görülen bu mudur? Göstermelik bir rödovans anlaşmasıyla
size bu sayede iş ve istihdam yaratıyoruz, biraz da siz
fedakârlık yapın; bırakın Amasranın güzelliklerini,
tarihî ve doğal değerini; turizm potansiyeliniz yok
olacakmış, denizde balıklar, uçan kuşlar, yeşil
ormanlar, kucaktaki bebeleriniz zehirlenecekmiş, ne gam, diyorlar.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Konuşmanızı tamamlar mısınız.
MUHAMMET RIZA
YALÇINKAYA (Devamla) Kıymayın Amasraya
Amasra öyle bir
cennettir ki, bu cennet sadece güzellikleri ile değil, insanoğluna
sunduğu doğal kaynakları ile de yaşanılan
coğrafyayı insanoğluna yaşanılır kılmak için
bir sürü olanağı da bağrında
barındırmaktadır.
Allahın her
türlü nimetiyle donatıp bizlere sunduğu bu büyük hazineyi korumak ve
geliştirmek görevi ise biz Bartınlılar kadar -hatta çok daha
fazla- tüm ülkeye hizmet etme vaadiyle göreve gelmiş olan Hükûmete
düşmektedir.
Kıymayın
Amasraya, kıymayın Bartına
Bir hatadan
dönebilmek de en büyük erdemdir. Bu nedenle Amasraya yapılması
karara bağlanmış olan termik santralden Bartınlılar
ayağa kalkmadan vazgeçme erdeminin Hükûmetçe gösterilmesi en büyük
temennimiz ve talebimizdir.
Değerli
milletvekillerim, beni dinleme nezaketinde bulunduğunuz için hepinize
teşekkür ediyorum. Amasranın güzelliklerini görmeye, Amasranın
salatasını, Amasranın balığını ve
ballı cevizli manda yoğurdunu tatmaya hepinizi Amasraya bekliyorum.
Sevgi ve
saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Yalçınkaya.
Enerji
Bakanı Sayın Hilmi Güler Bey cevap vereceklerdir.
Buyurun
Sayın Bakan.
Süreniz yirmi
dakika.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bartın
Milletvekili Sayın Rıza Yalçınkaya Beyin, Bartın ili
Amasra ilçesinde kurulması düşünülen termik santralle ilgili
görüşlerine ilave bilgiler sunarak cevap vermek istiyorum.
Bildiğiniz
gibi, biz, enerji konusunda yerli kaynaklara ağırlık veren bir
hükûmet olarak, bu bölgede de santraller kurmayı arzu ediyoruz.
Tabii, eski
alışkanlıklar ile yeni yaklaşımlar arasındaki
farkı iyi ayırt etmek lazım. Kömür, eskiden, genel bir
yanlış kanaat olarak kirletici, çevre düşmanı olan bir
yakıt gibi kabul ediliyordu. Ancak, kömürü çok iyi yakan yeni teknolojiler
var, bunları da kullanmaya başladık. Bunlardan bir tanesi,
akışkan yatak teknolojisidir. Ayrıca plazma tekniğiyle
kömürü yakan ve etrafa zarar vermeyen veya minimum zarar veren yeni teknikler
kullanılmaktadır ve bunlar uygulamaya geçirildi. Mesela, biz Çan
Termik Santralinde böyle bir metodu kullanıyoruz. Ayrıca İSKEN
diye bahsettiğimiz Akdenizde kömür santrali, aynı şekilde
yumurtalık da bu şekilde çalışmaktadır. Fevkalade
temiz, çevreye zarar vermeyen bir teknolojiyle kömür
kullanılmaktadır.
Bir yandan yerli
kaynaklarımıza ağırlık verelim diyoruz, bir yandan
dışa bağımlı olmayalım diyoruz, bir yandan ucuz
elektrik kullanalım diyoruz. Bunları yapmanın şartı bu
tekniklere uymaktır. Bunun için de, Bartın ilinde düşünülen ve
daha henüz çalışmaları tamamlanmayan bir yatırımdan
bahsetti Sayın Yalçınkaya. Ben onun tereddütlerine,
eleştirilerine, biraz da gönlüne su serpeyim diye söylüyorum: Yapılan
çalışmalar kontrol altında, çok yakın izlemeyle
sürdürülmektedir. Daha henüz ortada
O kadar, hani, bir bardak suda
fırtına koparacak kadar kesin bir hâle de gelmemiştir.
Keşke gelse, çünkü, burada enerjiye ihtiyacımız var ve üstelik
de, biz, o bölgeyi de bir enerji merkezi yapmak istiyoruz. Çünkü taş
kömürümüz orada. Daha evvel zarar ediyordu. Şimdi, onun
zararlarını azaltarak özel sektörle bunu çıkartmayı
düşünüyoruz ve 12/10/2006 yılında orada toplam 654
megavatlık dört üniteden oluşan bir müracaatı olmuş
HEMAnın. EPDK da buna izin vermiş, üretim iznini vermiş. Ama bunu
yapmak için daha ÇED raporu alınacak, ÇED raporu çalışmaları
sürüyor.
Bunun
dışında, ayrıca, ikinci bir müracaatla, 2007
yılında, 16/11/2007de, daha yeni, bunu 1.100 megavata çıkaracak
şekilde ikinci bir tadilat yapma müracaatı olmuş. Yani, 654
megavattan 1.100 megavata çıkartmak üzere müracaatta bulunmuş ve EPDK
da gerek yeterli yerin olup olmaması ve bağlantı
açısından TEİAŞa, yani bizim Elektrik İletim
AŞye görüş sormuş. Durum bu safhada. Yani şu an
itibarıyla bu durumda. Şimdi, tabii, bunun hem yer durumu çünkü,
daha büyük olacağı için daha büyük yere ihtiyaç var- bir de ÇEDle
ilgili çalışmalarını da daha henüz firma yapmış
değil.
Tabii, burada
önemli olan şey şu: HEMA, bildiğiniz gibi, Çinli bir firmayla,
Datong firmasıyla da üç kuyu açarak daha fazla taş kömürü
çıkarmayı arzu ediyor ve o bölgeye zenginlik getirecek, daha fazla
işçi çalışacak, yerli kaynaklarımız değerlenecek
ve üstelik de çevreye -oranın güzelliklerini ben de biliyorum, yani
Amasra, Bartın ve orada kaldım, Ereğli Demir Çelikte benim uzun
süre görevim oldu- gerçekten oranın o güzelliğine,
yeşilliğine herhangi bir zarar vermeyecek bir teknolojiyi kurmak
mümkün. Dünyada da zaten kömür, gerek Rusyada gerek Almanyada, Amerikada
elektrik üretmekte çok yaygın bir şekilde kullanılıyor.
Yani, çağdaş üretim metotlarından bir tanesidir. O bakımdan,
burada hiç herhangi bir tereddütünüz olmasın. Kaldı ki henüz daha ÇED
raporu da alınmış değil. Bu bakımdan, biz sorun
olacağını zannetmiyoruz ve üstelik kömürle ilgili de maalesef
böyle bir yanlış kanaat var, sahilde bulunan santrallere izin alamama
gibi genellikle halkı bir yanlış bilinçlendirme faaliyetleri
var. Bunu üzüntüyle karşılıyoruz. Sayın Milletvekilimi
özellikle tenzih ediyorum. Yani, bu farkı mutlaka bilen ve bu noktada
hassas olduğuna inandığım bir kişi ve bu bölgenin
kalkınması için bu lazım. Biz de zaten Maden Tetkik Arama ile
çok yoğun bir kömür arama faaliyetinde bulunuyoruz. 800 milyon ton kömür
bulduk, 600 milyon ton da ilave rezerv. Yeni bunlar. Toplam 1,4 milyar ton
yapıyor bu ilave bulduğumuz. Müthiş bir kaynak bu aynı
zamanda. Yani, masraflar çıktıktan sonra da 20 dolar kalsa 28 milyar
dolar yapar bu. Tabii, bunu enerji üretmekte kullanırsak dışa
bağımlılığımız da diğer şeyler de
azalmış olacak ve bununla ilgili olarak yoğun da talepler var.
Şu anda da
yeri gelmişken bir müjdeyi de vereyim: Afşin Elbistan C ve Dnin
ihalesi için de hazırlıklarımız bitti. Bilhassa Afşin
bölgesine iki büyük dev projeyi kazandırmak üzere yoğun bir
çalışma içindeyiz. 1.200 megavatlık iki ünite. İnşallah,
bu C ve Dden sonra Esi de gelecek. Burada da on beş yıl alım
garantisi veren bir sistemi düşünüyoruz
ve hem düşük kalorili olan bu kömürleri değerlendirmiş
olacağız hem de o bölgeye bir canlılık gelecek, endüstri
açısından da. Külünden de muhtemelen çimento yapma imkânı
olacak.
Böyle güzel
yatırımları aslında teşvik etmemiz lazım. Hem
yerli kaynaklar, hem alternatif enerji kaynaklarını
oluşturmuş oluyoruz, doğal gaza
bağımlılığımızı azaltmış
oluyoruz ve bununla ilgili olarak da çalışmalarımızı,
rüzgâr dâhil olmak üzere, küçük hidroelektrik santraller olmak üzere büyük bir
çalışmayı sürdürdük. Rüzgârda büyük bir patlama meydana geldi,
artış meydana geldi. Şimdi bunun türbinlerini yaptırmak
üzere görüşmelerimizi sürdürüyoruz.
Ayrıca,
TEMSAN firmamız bir de rüzgâr türbini prototip- yaptı, şimdi
bunu yaygınlaştırmak istiyoruz. Küçük hidroelektrik
santrallerinde binin üzerinde müracaat yapıldı. Bunlarla da
derelerden elektrik elde etmek üzere çok ciddi çalışmalar
başlattık.
Gene TEMSAN
firması, on dört ayrı tip prototip yaptı. Bunlar, öyle,
kâğıt üzerinde çalışma değil, yani bunlar üretildi.
Bunların bazıları bir otomobilin bagajında
taşınabilecek kadar küçük, bazıları bir tırın
taşıyamayacağı kadar büyük türbinler. Bunlarla da sulardan
elektrik elde etme çalışmalarımız sürüyor.
Su ve
rüzgârı, çok şükür yoluna koyduk. Şimdi üçüncü hareketimiz
jeotermaldir. Jeotermalde de ciddi bir çalışma içindeyiz.
Jeotermalde, aynı rüzgâr atlası gibi Türkiyenin jeotermal
haritasını çıkarttık, bunu da yayacağız.
Bunun şu
bakımdan, şöyle bir faydası var: Eskiden,
yatırımcılar münferit olarak, tek tek dağları,
tepeleri dolaşarak bunları buluyordu, ölçüm alıyordu. Şimdi
biz bunları atlasıyla beraber hazır ettik. Rüzgâr atlasında
öyle oldu. Onun için, herkes kendi köyünde, kasabasında rüzgârın kaç
metre/saniye hızla estiğini artık biliyor, kapasitesini biliyor.
Ayrıca, bağlantı hatlarını da harita üzerine
işledik. Sadece bulduğu yere gerekli müracaatını yapacak,
ondan sonra da yatırıma karar verirse bağlantısını
da yapıp üretim yapacak.
17 megavatla
aldık, çok şükür bunu 10 kat artırdık, şimdi 400 kat
artıracağız ve hedefimiz, bunu çok daha fazlaya çıkartmak.
Böylece, çevre dostu bir yatırımı gerçekleştirmiş
olacağız.
Jeotermalde de
aynı haritayı çıkarıyoruz. Bu da
çıktığı zaman, bilhassa Ege Bölgesi başta olmak üzere,
jeotermal enerjiden, hem elektrik elde etmekte hem seracılıkta hem
binaların ısıtılmasında, termal turizmde
yararlanmış olacağız.
Dördüncü
hedefimiz de -onda da ciddi adımlar atıyoruz- güneş enerjisidir.
Bunu biz paneller olarak su ısıtmada kullanıyoruz. Ama daha
büyük amacımız, öncelikli olarak bunu elektrik elde etmekte
kullanmak. Bunun için de
Çatıların üzeri boş.
Çatıların üzerine kiremit koyacağımıza, bunları
güneş pilleriyle yer değiştirmemiz yakında mümkün olacak.
Bunun maliyet sorunu var. Bir tek maliyet sorununu düşürürsek, burada
önemli adımlar atabiliriz. Mesela, Almanyada yüz bin çatı projesi
başlatılmıştır ve Almanyada, bilhassa Bavyera
bölgesinde hem istihdama hem de enerjiye büyük katkısı var. Türkiye
Almanyadan daha fazla güneş kaynaklarına sahip, başta Ege
Bölgesi ve Akdeniz olmak üzere. Buralardan da güneş enerjisinden
yararlanmamız mümkün olacak.
Kısacası
şunu ifade etmek istiyorum: Kömürden korkmayalım. Kömür bizim kendi
öz kaynağımız, millî kaynağımız ve yeteri kadar
da aranmadığı için rezervlerimiz daha düşüktü. Ama, biz,
buna 1,4 milyar tonluk da rezerv ekledik. Bunlardan da elektrik elde etmek
bizim en önemli amaçlarımızdan bir tanesi. Dolayısıyla bu
çalışmaları sürdüreceğiz.
Çevre konusundaki
hassasiyetimiz gayet yüksektir. Zaten bu bilinç bütün Türkiyede yaygın ve
bu da bizi memnun ediyor. Çünkü, çevre de neticede hepimizin.
ALİ KOÇAL
(Zonguldak) Taş kömürü üretiminin artırılmasını
planlıyor musunuz Sayın Bakan?
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Taş kömürü, tabii
Taş kömürüyle
ALİ KOÇAL
(Zonguldak) Taş kömürü üretimi azalıyor gittikçe.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Hayır, şöyle söyleyeyim: Taş kömürünün miktarındaki
azalmayla kişi başına üretimi karıştırmamak lazım.
Biz kişi başına üretimi artırdık. Bu, esas zarar
etmemesi için lazım, verimli çalışmak için lazım. Aksi
takdirde burası kapanacaktı. Orada
balık üretelim falan deniyordu. Biz bunu önledik. Şimdi kömür
çıkarıyoruz.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Üretimin de artması lazım Sayın Bakan.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) - Daha
1.200 de eleman aldık. Bunların hepsi güçlü, kuvvetli, daha evvelki
gibi öyle 50 kiloluk adamlar değil.
ALİ KOÇAL
(Zonguldak) 6 bin kişi emekli oldu.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) -
Kömürleri de çıkarıyor, yatırımlarını da
yapıyoruz. Özel sektöre verdik. Daha evvelden 130 bin ton kömür
çıkıyordu, 110la 130 bin ton arasında değişiyordu.
Biz bunu 800 bin tona çıkarttık, üretimi. Şimdi, bunu 2 kata
çıkartmak istiyoruz. Hem de yıkanıyor, bunlar lavvarlarda da
yıkanıyor. Dolayısıyla, Zonguldak bölgesi, bizim üzerinde
titrediğimiz, hem üretim açısından hem enerji kaynağı
açısından çok önemli.
ALİ KOÇAL
(Zonguldak) Ama TTKnın üretimi düşüyor.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
TTKnın üretimi
Verimliliği artıyor. Verimliliği
artması önemli. Üretimi de artacak. Çünkü, neticede zarar da etmemesi
lazım.
ALİ KOÇAL
(Zonguldak) İhtiyacımızı karşılamıyor.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
Bununla ilgili sendikamızla da görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Ben de o
bölgeyi iyi bilen biriyim. Daha evvelden Ereğli Demir Çelik, o
bağlantılarını kurduk. O bakımdan, herhangi bir sorun
yok.
ALİ KOÇAL
(Zonguldak) Var var, efendim sorun olmaz mı? Çok sorun var.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) Yok,
yok, sorunları çözüyoruz. Şunu söyleyeyim: Türkiyede sorunsuz sorun
çözülmüyor, yani zor sorunların da kolay çözümü yok. Onun için, bunlar
biraz cesaretle üzerine yürümeyle oluyor.
ALİ KOÇAL
(Zonguldak) İşçi alınması lazım, TTKya işçi
alınması lazım.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla)
İşte, içinde yaşadığımız durumu
görüyorsunuz; geçen yaz yetmiş sekiz yılın en sıcak yazıydı, şimdi de
en soğuk kışlarını yaşıyoruz.
Bir
apartmanı bile bazen yönetmek enerji bakımından zordur,
kapıcısıyla, diğer komşularıyla
ilişkilerini. Biz, koskoca Türkiyeyi, üstelik de gaz gelmediği hâlde
İrandan, şu anda enerjiyi yönetiyoruz ve bu yönetme kolay bir
şey değil.
ALİ KOÇAL
(Zonguldak) İrana bağlı olarak.
ENERJİ VE
TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Devamla) Hem
milleti üşütmeden hem enerji dengesini tutarak hem de bunu belli bir denge
içinde tutmak, hakikaten, biraz gayret, biraz emek, biraz da bu işi
bilmekle oluyor.
Hepinize
saygılar sunuyorum.
Sağ olun.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bakan.
ALİ
UZUNIRMAK (Aydın) Özel sektörün faaliyetini sanki devletin faaliyeti
gibi anlattı burada Sayın Bakan.
BAŞKAN
Gündem dışı ikinci söz, Karadeniz Sahil Yolu ve Giresun
geçişlerinde yaşanan trafik kazaları hakkında söz isteyen
Giresun Milletvekili Murat Özkana aittir.
Buyurun
Sayın Özkan. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
2.- Giresun Milletvekili Murat Özkanın, Karadeniz
Sahil Yolu ve Giresun geçişinde yaşanan trafik kazalarına
ilişkin gündem dışı konuşması
MURAT ÖZKAN
(Giresun) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün,
Karadeniz Sahil Yolu ve Giresun
geçişinde yaşanan kazalarla ilgili olarak gündem dışı
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, hepinizi en derin
duygularımla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; gelişme ve
kalkınmanın en önemli unsuru, tabii ki ulaşımdır.
Tarih boyunca, yol ve liman kentleri, gerek ekonomik gerekse sosyal açıdan
daha hızlı gelişmişlerdir. Bu açıdan
bakıldığında, Karadeniz Sahil Yolu Karadeniz insanı
için çok önemli bir yatırım özelliğini
taşımaktadır. Ancak, Karadeniz Yolu, gerek bilim çevrelerinin
gerekse de kamuoyunun taleplerine rağmen, güney hattı yerine sahil
şeridi izlenerek geçirilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, AKP Hükûmeti 2002 yılında iktidara geldiğinde,
hepinizin bildiği gibi, yolla ilgili doğru sayılabilecek
teşhis ve tespitler yaptı. Ancak, AKP, uygulama sorumluluğunu
üstlenince, önceki yanlışları artırarak yol yapmaya devam
etmiştir.
Sayın
milletvekilleri, 2002 yılına gelinceye kadar yolun şehir içi
geçişleri hemen hemen hiç yapılmamıştı ve
yolların da şehirlerin arkasından geçirilmesi konusunda gerek
sivil toplum örgütlerinin gerekse de belediyelerin yoğun bir
baskısı ve yoğun bir direnci vardı. Ben bu yol
yapılırken Rize ili Ardeşen ilçesinde kaymakamlık görevi
yapıyordum. Bu ilçede Belediye Başkanı Sayın -eski
Bakanlardan- İmdat Sütlüoğluyla birlikte yolun sahilden
geçirilmemesi için birçok sivil toplum örgütleriyle birlikte yoğun çabalar
sergiledik. Ancak, Hükûmet, AKP Hükûmeti iktidara gelince bu yol Ardeşende
bile sahilden geçirildi, Sayın Bakanın direniş göstermesine, bu
yolun sahilden geçirilmemesi gerektiğini söylemesine rağmen.
Sayın
milletvekilleri, bu yol, özellikle Giresun geçişi, 2007 Mart ayında,
sinyalizasyon, üst-alt yaya geçitleri yapılmadan alelacele
açılmıştır ve çevre yolu adı verilen bu yol tam da
şehrin içinde iki yanına yaya kaldırımı yapılarak
yaya trafiğiyle birlikte işlemeye başlamıştır.
Bugüne kadar yirmiye yakın ölümlü, yüzlerce maddi hasarlı kaza
meydana gelmiştir. Hükûmet, kaza istatistiklerine, yolun bu şekilde
açılmadan önceki oranlarıyla mukayese ettiğinde yolun ne kadar
yanlış bir güzergâhtan ve ne kadar yanlış bir teknik
uygulamayla yapıldığını görecektir.
Sayın
milletvekilleri, özellikle bu yolun geçişi -Giresun geçişi- eşi
benzeri olmayan bir uygulamayla literatürde bile bulunmayan bir yol hâline
gelmiştir. Giresun yolu şehir içinde çevre yolu tarzında
yapılmış, eski yol aynı güzergâhta devam etmiş ve
toplama yolu adını almıştır.
Sayın
milletvekilleri, bu toplama yolu ve mevcut yol öyle karmaşık, anlaşılması
ve kullanılması zor ve imkânsız bir hâle gelmiş ki, âdeta,
Temelin Otoyolda bir araç ters yönde gidiyor, bütün sürücülerin dikkatine.
fıkrasını anımsatmakta ve birbirine ters yönlerde ilerleyen
dört ayrı şeritte olağanüstü hâl durumu sergilemektedir. Bu
yolun, Giresun şehir merkezi hariç, Samsun-Sarp kıyı
bandında adım başı eş düzey kavşak
bulunmaktadır ve çoğu sinyalizasyonla kesilmiştir. Sadece
Giresun şehir merkezinde yer alan 11 kilometrelik bölümünde, iki yerde
köprülü kavşakla geçilmiş ve yetkililerin adlandırmasıyla
nonstop bir yol şeklinde geçirilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, bu yola, bölünmüş yol, çevre yolu ya da nonstop gibi yol
demek herhâlde bir cahilliğin ürünü olsa gerekir. Karayolları Trafik
Kanununda nonstop yol şeklinde bir tabir bulunmamaktadır.
Sayın
milletvekilleri, bu yoldaki kazaların önlenmesinin tek yolu, bize göre,
yolun Karayolları Trafik Kanununda belirtildiği gibi 50 kilometrelik
hız limitine indirilmesidir. Giresun geçişi bir bulvar üzerinde
yapılmakta, çift şeritli bir bulvar hüviyetini
taşımaktadır. Bu yol hiçbir zaman çevre yolu değildir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Özkan, konuşmanızı tamamlar mısınız.
MURAT ÖZKAN
(Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Çevre
yollarının iki yanında kaldırım bulunmamaktadır.
Sayın
milletvekilleri, çevre yolu statüsü gibi görülen bu yolun iki yanında yaya
trafiğine de açık bulunması, yer yer yaya geçitlerinin, üst
geçitlerinin yapılmaması, kazalı ve ölümlü trafik
olaylarını meydana getirmektedir. Ben buradan Hükûmeti bir kez daha
uyarıyorum: Hızı yasal limitlere çekelim. Aksi takdirde,
önümüzdeki yaz sezonunda sahile daha fazla bir talep olacaktır,
halkımız sahile daha fazla bir şekilde geçiş yapacaktır,
kazalar artacaktır. Kazaların önlenmesinin sık sık üst
geçitler yapılmasıyla da mümkün olmadığını bir
kez daha ifade edeyim sayın milletvekilleri. Her 100 metreye bir üst geçit
yapamazsınız. Bu yolun tek çözümü, yolun şehir içi yolu
kapsamına alınması, il trafik komisyonunca yolun 50 kilometrelik
bir hız limiti içerisine dâhil edilmesi ve
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Özkan.
MURAT ÖZKAN
(Devamla) Ben teşekkür ediyorum. Sağ olun. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Gündem dışı üçünü söz, Edirne ilindeki yatırımlarla
ilgili söz isteyen Edirne Milletvekili Sayın Necdet Budaka aittir.
Buyurun
Sayın Budak. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakika Sayın Budak.
3.- Edirne Milletvekili Necdet Budakın, Edirneye
yapılan yatırımlar ve hizmetlere ilişkin gündem
dışı konuşması
NECDET BUDAK
(Edirne) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Edirneye
yapılan yatırımlar ve hizmetler hakkında gündem
dışı söz almış bulunmaktayım, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
AK Parti
iktidarından önceki dönemlerde Trakya Bölgesi, ya bölgedeki üç ilin toplam
milletvekili sayısının azlığından ya da bölge
ekonomisinin büyük oranda tarıma dayalı olması nedeniyle gereken
yatırımları ve hizmetleri alamamıştır. Buna
karşın Edirne ili, hizmet vermeyi, yatırım yapmayı,
iş imkânları yaratmayı, halkın refahını
artırmayı, yaşlısını ve yoksulunu korumayı
hedefleyen AK Parti döneminde en çok yatırım ve hizmeti
almıştır. Bu hizmetler sayesinde Edirnede, modası
geçmiş söylemlerle siyaset yapma devri kapanmış ve ezber bozulmuştur.
Değerli
arkadaşlar, günümüzde, laik-antilaik, Türk-Kürt, Alevi-Sünni,
sağcı-solcu, ilerici-gerici gibi söylem ve eylemlerle toplumu
farklı kutuplara ayırarak, bunun üzerinden siyasi çıkar elde
etmeye çalışan siyasi partilerin ve siyasetçilerin günümüz
siyasetinde artık çekim alanı yaratma şansı
kalmamıştır. Bir başka deyişle, geçtiğimiz
yüzyılda öne çıkan değerlerin ve ideolojilerin yerini bu
yüzyılda, birey yani insan, çevre, din ve bilişim teknolojisi
almıştır. Bütün bu kavramlar birbirini tetikleyen
kavramlardır. Bir zamanlar hayal bile edilemeyen organ nakilleri
yapılmış, insan dâhil canlı varlıkların kopyalama
teknikleri bulunmuş, insan vücuduna elektronik çip yerleştirilerek
onun sağlık durumu hakkında bilgi edinilmiştir. Bu sistemle
çok yakında, beyinle bilgisayar doğrudan birbirine bağlanacak ve
birbiriyle sentez yapabilecektir.
Biz siyasilerin
görevi, dünyadaki bu hızlı değişim ve dönüşüm
karşısında vekili olduğumuz halkın öncüsü olmak,
teknolojiyi millî ve manevi değerlerimizle sentezleyerek halkın
refahını, huzurunu ve mutluluğunu sağlamaktır. Bu
anlayış çerçevesinde, AK Parti dönemiyle sadece 99-2002
yıllarını kapsayan DSP-MHP-ANAP koalisyonu döneminde Edirneye
gelen yatırımlar bakımından bir kıyaslama yapmak
istiyorum.
AK Parti
İktidarından önce sadece yüzde 1 fiziki gerçekleşmeye sahip olan
320 bin dönüm araziyi sulayacak Hamzadere Barajı iki yılda 40 trilyon
ödenekle AK Parti döneminde yüzde 40 fiziki gerçekleşmeye
kavuşmuştur. Barajın birkaç yıl içerisinde bitirilmesi
hedeflenmektedir.
Yine, bölgenin en
büyük projesi Çakmak Barajı ki, 520 bin dönüm araziyi sulayacak-
geçtiğimiz kasım ayında dönemimizde ihalesi
yapılmıştır. Sultanköy ve Yenikarpuzlu sulama projelerine
koalisyon döneminde 13 trilyon lira ayrılırken, AK Parti döneminde 5
kat artışla 58 trilyon ödenek tahsisi
yapılmıştır.
Yine, bir
başka taşkın projesi, Meriç Taşkın Projesi için
koalisyon döneminde sadece 4 trilyon ayrılırken, AK Parti
İktidarı döneminde dört yılda 4 kat artışla 17 trilyon
ödenek tahsis edilmiştir.
Ayrıca,
koalisyon döneminde küçük su işlerine hiçbir yatırım
yapılmazken, AK Parti İktidarında 8 trilyon ödenek
harcanmıştır.
Benzer
şekilde, Edirne eğitimine 99-2002 koalisyon döneminde sadece ve
sadece 5 trilyon para ayrılırken, AK Parti İktidarı
döneminde 12 kat artışla 57 trilyon ödenek tahsisi
yapılmıştır.
Yine, Türkiyede
olduğu gibi, Edirnede de toplu konut projesi kapsamında
yatırım bedeli 120 trilyon olan 1.853 konutun yapımına
başlanmıştır.
Yine, KÖYDES ve
BELDES projeleri kapsamında 33 trilyon ödenekle köy ve beldelerin
altyapı çalışmaları yapılmıştır.
Bölgemizde 1994
yılından beri kendi hâline terk edilen, 3.500 kişiye istihdam
sağlayacak organize sanayi bölgesi altyapı çalışmaları
tamamlanmış ve parseller yatırımcılara tahsis edilmiştir.
Bölgemizin en
büyük kuruluşu -çiftçiye sahip çıkmak adına, AK Parti
İktidarı döneminde- Trakyabirlike sahip
çıkılmış, 180 trilyon devlete borcu ve 20 trilyon işçi
tazminat borcu Hükûmetimiz tarafından silinmiştir. Yine,
Trakyabirlike lisanslı depo yapımı için 5 milyon dolar hibe
sağlanmıştır.
Edirnede
geçmiş hükûmetlerin sahip çıkmadığı birçok tarihî
esere, Uzunköprüye, yaklaşık 14 trilyon ödenekle sahip
çıkılmıştır. Saros Körfezi turizm merkezi ilan
edilmiş ve Edirne tam bir marka kent olma yolunda büyük bir adım
atmıştır.
Zamanım
elvermediği için birçok yatırımı burada dile getiremiyorum
ancak şuna inanıyorum ki: Hükûmetimiz geçen dönemde olduğu gibi
bu dönemde de Edirneye destek olmaya devam edecektir.
Ben, bu
vesileyle, Sayın Başbakanımıza ve bakanlarımıza,
Edirne halkı adına teşekkür ediyorum, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Budak.
Sayın
milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin bir önerge
vardır, okutuyorum:
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin ve 19
milletvekilinin, insan kaçakçılığı ve yasa
dışı göçmen hareketlerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/95)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Günümüzün en
zorlu sorunlarından birisi; sosyal düzenin korunması ile uluslar
arası güvenliğin sağlanmasında tehlike oluşturan ve
insan hakları, hatta yaşam hakları ihlallerine neden olan,
yasadışı insan hareketleridir.
Ekonomik, sosyal
veya siyasi nedenlerle yada iş bulma ve iltica gibi amaçlarla,
yaşamakta olduğu ülkeyi terk etmek isteyen kişilerin
yasadışı faaliyetleri, günümüzde hem transit ve hem de hedef
ülke olarak, Türkiye'yi son derece de olumsuz etkilemektedir. Türkiye, iş
bulma veya iltica amacıyla legal veya illegal yollardan gelenler için
hedef ülke ve Türkiye üzerinden deniz veya kara yoluyla Avrupa'ya geçmek
isteyenler için ise transit ülkedir.
Türkiye,
coğrafi konumu nedeniyle; savaşlar, ekonomik ve sosyal
sorunların yaşandığı Orta Asya, Ortadoğu ve
Afrika ülkelerinden, gelişmiş ve demokratik ülkelere yani Avrupa'ya
yönelik yasadışı göç hareketlerine, güzergâh olarak en
elverişli ülkelerden birisidir. Bu nedenle de, özellikle 1990'lı
yıllardan itibaren, yoğun şekilde yasadışı göç
hareketlerine hedef olmuştur.
Nitekim,
2000-2006 yılları arasında toplam 488 bin
yasadışı göçmen yakalanarak, ülkelerine geri gönderilmiş,
yasadışı göçe karışacağından kuşku
duyulan 88.771 kişinin de ülkemize girişine izin verilmeyerek,
sınırdan geri gönderilmişlerdir. Kimlik veya pasaportu
olmadığı veya imha edildiği nedeniyle uyruğu test
edilemediği için, geçici ikamet belgesiyle Türkiye'de kalan, ama ilk
fırsatta yasadışı yollardan Avrupa'ya geçiş için,
özellikle İstanbul, İzmir, Muğla, Mersin ve Trakya illerimizde,
son derece de kötü koşullarda barınan yasadışı
göçmenlerin sayısı da tam olarak bilinmemektedir.
Üstelik bunlar,
asayiş sorunlarına da neden olmaktadırlar. 2000-2006
yılları arasında toplam 83.563 yasadışı göçmen
hırsızlık, gasp, kaçakçılık gibi suçlara
karışmıştır. Yasadışı göçmenler,
Türkiye'ye ekonomik olarak da yük olmaktadır. Nitekim Orta Asya,
Ortadoğu ve Afrika ülkelerinden gelen yasadışı göçmenlerin
iaşe, barınma ve sınır dışı edilmeleri için
1999-2006 yılları arasında 12.693.329 YTL
harcanmıştır.
Bununla beraber,
Türkiye hem söz konusu göç hareketleri ve hem yasadışı
göçmenlerin barınmalarını sağlamada yeterli önlemler
almadığı ve hem de Türkiye üzerinden Avrupa'ya yönelik göç
hareketlerinde, yaşamını yitiren yasadışı
göçmenler nedeniyle, sık sık ağır eleştirilere muhatap
olmaktadır. Yani, yasadışı göç hareketleri Türkiye için hem
ekonomik, hem sosyal ve hem de siyasal sorunlara neden olmaktadır. Ayrıca,
imajı da erozyona uğramaktadır. Yasadışı insan
hareketleri ve bunları organize eden örgütler, mevzuatımızda
göçmen kaçakçılığı olarak, TCK'mızın 79.
maddesinde ifade edilmektedir. Ülkemizi ilgilendiren yönü ile
yasadışı göç hareketlerini organize eden göçmen
kaçakçılığı, aralarında yabancı uyruklu
kişilerle birlikte, Türk vatandaşlarının da yer
aldığı, uluslar arası suç örgütleri tarafından kontrol
edilmektedir.
Yıllık
cirosu 10 milyar doların üzerinde olan ve uluslararası organize suç
örgütleri tarafından yürütülen göçmen kaçakçılığı,
Türkiye'de 1990'lı yıllardan itibaren hız kazanmış,
son yıllarda iyice artmıştır. Nitekim, 2000-2006
yılları arasında 6.624 göçmen kaçakçısı yakalanarak
yargıya teslim edilmiştir. Yine, 2001-2006 sürecinde göçmen kaçakçılığı
amacıyla, bazı limanlarımızdan Avrupa'ya toplam 20 geminin
gittiği tespit edilmiş; aynı sürede göçmen
kaçakçılığı yapıldığı nedeniyle, 155
tekne güvenlik güçlerimizce yakalanmıştır.
Keza, yine
uluslar arası organize suç örgütleri tarafından kontrol edilen insan
ticareti; mağdurların şiddet, zorlama ve kandırma
yollarıyla tahakküm altına alınmasıdır. İnsan
tacirlerinin amacı, mağduru cinsel yönden suiistimal etmek, zorla
çalıştırmak veya organlarını çalmaktır. Bu suçun
konusu ise, özellikle Sovyetler Birliği'nin dağılmasından
sonra oluşan devletlerde yaşanan ekonomik ve sosyal
bunalımların ortaya çıkardığı
mağdurlardır. İnsan ticareti faaliyetlerinde Türkiye hedef
ülkedir. Bu suç daha çok eğlence yerlerinin, turizmin ve nüfusun
yoğun olduğu yerlerde görülmektedir.
Bu bağlamda,
son üç yılda 745 insan ticareti mağduru, tacirlerin elinden
kurtulmuş veya kurtarılmış ve ülkelerine iade
edilmiştir. Yine bu sürede toplam 863 insan taciri yakalanarak,
yargıya teslim edilmiştir. TCK'mızın 80. maddesinde ifade edilen
insan ticareti ile 79. maddesindeki göçmen kaçakçılığı iç
içedir. Her ikisi de uluslar arası suç örgütlerinin kontrolündeki
yasadışı insan hareketleridir.
Sonuç olarak,
ülkemizde hem ekonomik ve hem de sosyal ve siyasal sorunlar yaratan ve
Türkiye'nin ABD ve AB ülkeleri ile uluslararası insan haklarıyla
ilgili kuruluşlar tarafından ağır biçimde
eleştirilmesine neden olan yasadışı insan hareketleri ile
bunları organize eden göçmen kaçakçılığının ve
insan ticaretinin neden engellenemediği; yasadışı göçmenlerin
hangi yollarla ve nasıl ülkemize girdikleri ve Türkiye'de
barındırıldıkları sürede insan hakları ile uyumlu
koşulların sağlanması için neler yapılması
gerektiğinin tespiti için, Anayasanın 98. ve İçtüzüğün 104.
ve 105. maddeleri gereğince bir Meclis araştırması
açılmasını talep ederiz.
1- Ahmet ERSİN (İzmir)
2- Ali KOÇAL (Zonguldak)
3- Şevket KÖSE (Adıyaman)
4- Hulusi GÜVEL (Adana)
5- Osman KAPTAN (Antalya)
6- Ali Rıza ÖZTÜRK (Mersin)
7- Ali İhsan KÖKTÜRK (Zonguldak)
8- Ferit Mevlüt ASLANOGLU (Malatya)
9- Hikmet ERENKAYA (Kocaeli)
10- Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
11- İsa GÖK (Mersin)
12- Sacid YILDIZ (İstanbul)
13- Esfender KORKMAZ (İstanbul)
14- Mehmet Ali ÖZPOLAT (İstanbul)
15- Erol TINASTEPE (Erzincan)
16- Tekin BİNGÖL (Ankara)
17- Ensar ÖGÜT (Ardahan)
18-Turgut DİBEK (Kırklareli)
19-Tacidar SEYHAN (Adana)
20- Çetin SOYSAL (İstanbul)
BAŞKAN
Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge gündemdeki
yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusundaki ön görüşme, sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Sayın
milletvekilleri, alınan karar gereğince sözlü soru önergelerini
görüşmüyoruz ve gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
Birinci
sırada yer alan Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla
Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VI.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER
A)
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
1.- Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla
Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (Temel Ceza
Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı) ve
Adalet Komisyonu Raporu (1/335) (S. Sayısı: 56) (x)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Geçen
birleşimde on beşinci bölüm üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve
Milliyetçi Hareket Partisi Grupları adına yapılan
konuşmalar tamamlanmıştı.
Şimdi, söz
sırası Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Şırnak
Milletvekili Sayın Hasip Kaplana aittir.
Buyurun
Sayın Kaplan.
Süreniz on dakika
Sayın Kaplan.
DTP GRUBU ADINA
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi
kardeşçesine Evet, dün, Nazım Hikmetin doğum günü idi. Ocak
ayında yitirdiğimiz bunca basın ve demokrasi şehidinin
olduğu bu ayda, bu nedenle anmak istedim.
Bu bölümde
şunu ifade etmek istiyorum ki, önemli konular var. Birincisi, seçimlerle
ilgili. İkincisi, tarihi eserler, kültür varlıkları ve
diğer konularla ilgili. Tabii biz dört grup bir araya gelerek bazı
hataları da ayıkladık bu arada. Örneğin, 433üncü madde,
bağımsız adayların oy pusulasındaki yerlerini
belirleyen bir madde. İşte, seçim çevresinde oy pusulasında
çapı
Bu yönüyle,
gerçekten tekrar hatırlatmak istiyorum: Yüce Meclisin önünde, halkın
özgür iradesinin, egemenliğinin kayıtsız şartsız
sağlanmasının bütün sorumluluğu, yükü 23üncü Dönem
Meclisinin üzerindedir. Halkın özgür iradesinin temsili için Siyasi
Partiler Yasasını, seçim yasalarını yeni baştan
demokratik bir şekilde çıkarma görev ve sorumluluğumuz
vardır. Bu görev ve sorumluluktan beleş milletvekilli kazanmak için
kaçınmamız etik değildir, tarih önünde hepimiz
hesabını veririz. Bunu bir kez daha hatırlatma gereğini
duydum.
(x)
56 S. Sayılı Basmayazı 3/1/2008 tarihli 45inci Birleşim
Tutanağına eklidir.
Kültürel konulara
gelince, özellikle 441inci maddeden kapsamlı 450ye kadar
Başbakan,
Madridde Medeniyetler İttifakında konuşuyor, diyor ki:
Ülkemizdeki Elhamra Sarayı farklılıklarımızın
değil, ortak mirasımızın simgesidir, bunu
yaşatalım. Granadadaki saray 1232de Endülüs Emevileri tarafından
yapılmış. Peki, İstanbulun surları? Ya Sultanahmet
Meydanında Four Seasons, bizim avukat olarak gittiğimiz Sultanahmet
Cezaevinin ek binasının altında kalan Bizans sarayı ortak
kültür değil mi? Süleymaniye, Sulukule ve yine İstanbulun birçok
tarihî merkezi ortak kültürümüz değil mi? Biz, İspanyollara Ortak
kültürdür, yaşatın. derken, bir de kendi ülkemizde bunu yaparken kim
bize inanır? Bu bir çelişki değil mi? Bu yaman çelişkiyi
kendi içimizde yaşarken ülkemize ve İstanbula ne büyük
haksızlıklar yaptığımızın farkında
mıyız acaba?
İstanbulda
Four Seasons Oteli, namı diğer eski Sultanahmet Cezaevi, siyasilerin
geldiği gittiği, benim de avukat olarak yıllarca ziyarete gidip
geldiğim yer. Hemen yanında -medyada bugünlerde yer alıyor-
kalıntılar, Bizans saraylarının üzerine betonlar dökülüyor,
betonlar. Bu betonlar dökülürken, gelecek yıl İstanbulda bir
toplantı var, Medeniyetler İttifakı. Ben, Başbakana ve
Hükûmete buradan öneriyorum: Bence bu toplantıyı Four Seasonsda
yapın, Sultanahmette. Four Seasonsda yapın ki, Medeniyetler
İttifakını, farklı kültürlerin nasıl yaşayıp
yaşamadığını uluslararası konuklarımız
yerinde görsünler, yaşasınlar.
Zaten ülkemizde
çok güzel duyarlı insanlar var. Bununla ilgili uyarılarını
da yapıyorlar. Örneğin, bu inşaatların ve projelerin
sorunlu olmasının, tarihle kavgalı olmanın faturasının
İstanbula neye patladığının farkında
mıyız acaba? UNESCO İzleme Komitesi uyarıyor değerli
milletvekilleri: İstanbul dünya mirası listesinden
çıkarılabilir. Bu şaka değil; bu, çok ciddi bir
uyarıdır. Bu çok ciddi uyarıyı, İstanbul ve Türkiye
adına dikkate almak lazım. Dün bir toplantı vardı,
basın açıklaması. Farkında mıyız biz?
Uluslararası Anıtlar ve Siteler Konseyi
-kısaltılmış ismiyle ICOMOS- yine UNESCO İzleme Komitesi
üyeleri, yine Türkiye Ulusal Komite Başkanı ve Sulukule Platformu
üyeleri de bu basın toplantısında, tarihî yarımadada,
şeffaflıktan uzak bir anlayış yürütüldüğüne dikkat
çekiyor. 1 Şubatta UNESCOya sunulacak alan yönetim planı, tarihî
belgeyi, insanıyla, doğasıyla, yapılarıyla her
şeyiyle ele alıp değerlendirilecek şeffaf ve kamuoyuna
sunulacak bir plan olmalı diyor.
Mimarlar ne
diyor? Neronun, Mussolininin yaptığı gibi, yanılsamalar
iktidar sarhoşluğudur diyor. Sarhoşluk alkol almakla olmaz.
Bazen, gelinen noktada kendini bilememenin de sarhoşluğunun
sorumluluğuna dikkat çekmek istiyorum. Gerçekten, medeniyetler
ittifakında, tarihî, kültürel eserlerimizin yaşatılmasında,
korunmasında, Devlet Planlama Teşkilatının İstanbul
şehriyle ilgili büyük projesi, büyük çalışması, dünya
şehri İstanbulla ilgili çalışmaları dikkate
aldığımızda, bizi bu görüntüler üzüyor. Bu sorumsuzluk
üzüyor. Eğer, Parise, Romaya, Madride, Londraya, Strasbourga -hatta
daha küçük kentlerine Avrupanın- milyonlarca turist gidiyorsa,
Bosphorusa sahip, dünyanın, medeniyetlerin, Asyanın,
Avrupanın buluştuğu, tarihî, güzelim yarımadasında
İstanbulun, camilerinden kiliselerine, kalelerinden
Topkapısına; dünya güzeli, tarihî, doğa, kültür
mirasımızın yaşatılmasıyla milyonlarca turisti
İstanbula çekerek, İstanbulu, İstanbulluyu,
halkımızı, ekonomisini, refahını yaşatmak varken,
neden bu kültür katliamını, bu kültür sorumsuzluğunu
yaşatıyoruz?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Konuşmanızı tamamlar mısınız Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN
(Devamla) Neden hemen İstanbula el atmıyoruz? Sayın Başbakan
Meclise de çok az geliyor ve bu açıklamaları dışarıda
oluyor. Kültür, tabii ki İstanbul değil. Egede, Akdenizde,
Hasankeyfi sular altında bırakacak Ilısu Barajında,
Ilısu Barajından öte GAPın son halkası Dicle
Barajında; Cizrede, Feki Teyrannın evinden Asur Kulelerine, Asur
Kulelerinden Finik Kalesine, Finik Kalesinden Timurun pençelerine, Alodini
Sarayından Alodini Kalesine kadar, Ilısuya kadar, hem termik
santrallerini hem kültürünü hem doğasını hem tarihini sular
altında bırakan bir anlayışla bu ülkeye, bu insanlara,
doğamıza, kültürümüze sahip çıkamayacağımızı
ifade etmek istiyoruz.
Bu duygularla
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (DTP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Kaplan.
Şahısları
adına ilk söz Bursa Milletvekili Canan Candemir Çelikte.
Buyurun
Sayın Candemir. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakikadır.
CANAN
CANDEMİR ÇELİK (Bursa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının on beşinci bölümü üzerinde şahsım
adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, bilindiği üzere, ceza adalet sistemimizi oluşturan
temel ceza kanunları olarak adlandırılan Türk Ceza Kanunu,
Kabahatler Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu ve Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin
İnfazı Hakkında Kanun Türkiye Büyük Millet Meclisince kabul
edilerek 1 Haziran 2005 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir.
Türk Ceza
Kanunuyla özel suç tanımlarına yer veren diğer kanunlar
arasındaki ilişki Anayasamızda güvence altına alınan
hukuk devleti, adalet ve eşitlik ilkelerine uygun olarak yeniden
belirlenmiştir. Türk Ceza Kanununun izlemiş olduğu suç ve ceza
siyaseti ilkeleri dikkate alındığında, Kanunun suç ve ceza
teorisine ilişkin kabul ettiği normatif hükümler ceza hükmünü içeren
diğer kanunlar bakımından da etkilerini doğurmuştur.
Bu cümleden olmak
üzere: Yaptırım sisteminde, 19uncu yüzyıl ceza hukuku
anlayışının kalıntısı olan asli ceza-ferî
ceza ayrımı kaldırılmış ve çift şeritli
yaptırım esası benimsenmiştir. Buna göre,
yaptırımlar, cezalar ve güvenlik tedbirleri olmak üzere iki ana
tasnife tabi tutulmuştur. Suç karşılığı
uygulanacak yaptırımlar hapis ve adli para cezası olarak
belirlenmiş, hapis cezaları da
ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası,
müebbet hapis cezası ve süreli hapis cezası olarak
düzenlenmiştir.
Ceza
sorumluluğunun şahsiliği kuralı bağlamında, özel
hukuk tüzel kişileri hakkında ceza yaptırımının
uygulanamayacağı, buna karşılık, güvenlik tedbirleri
niteliğinde yaptırımlara hükmedilebileceği kabul
edilmiş, işlenen her bir suçla ilgili olarak ayrı ayrı
cezaya hükmedilebileceği öngörülmüştür. Böylece, verilen her bir ceza
bağımsızlığını koruyacaktır.
Suçlar
arasındaki cürüm ve kabahat ayrımı terk edildiği için,
hürriyeti bağlayıcı ceza açısından kabul edilen
hapis ve hafif hapis cezası ayrımı da
kaldırılmış, böylece, temel ceza olarak hapis cezası
benimsenmiştir. Suçlar arasındaki cürüm ve kabahat
ayrımının kaldırılmasının diğer bir
sonucu da para cezası bakımından ağır para
cezası-hafif para cezası ayrımının terk edilmesidir
ancak suç karşılığı öngörülen ve mahkeme
tarafından hükmedilen para cezası ile idari yaptırım olarak
uygulanan para cezası arasındaki kavram karışıklığını
önlemek amacıyla, ceza hukuku yaptırımı niteliğindeki
para cezasının adı adli para cezası olarak
belirlenmiş ve gün para cezası sistemi kabul edilmiştir.
Özellikle
ekonomik çıkar amaçlı suçlarda suçun işlenmesiyle bir çıkar
elde edildiği kesin olarak öngörülmekle birlikte, bunun
miktarının belirlenemediği durumlara özgü olarak hapis
cezasının yanı sıra adli para cezası da
öngörülmüştür.
İşlediği
suç nedeniyle hapis cezasına mahkûm edilen kişi, toplumda belli
hakları kullanmaktan yoksun bırakılmaktadır ancak bu
yoksunluk, kural olarak, mahkûm olunan hapis cezasının infazı
tamamlanıncaya kadar devam edecektir. Cezanın infazı,
kişinin işlediği suçtan dolayı etkin pişmanlık
duymasını, yeniden topluma kazandırılmasını
gerektirdiğine göre, cezasını çekmiş olan kişi,
artık, toplumla barışmış, suçu işlemekle
kaybettiği toplumsal güveni geri kazanmış demektir. Bu
bakımdan, benimsenen yaptırım sisteminde belli bir suçu
işlemekten dolayı cezaya mahkûmiyetin sonucu olarak ömür boyu devam
edecek bir hak yoksunluğu söz konusu değildir. Müsadereye
ilişkin olarak Türk Ceza Kanununda genel ve kuşatıcı bir
düzenleme yapıldıktan sonra, diğer kanunlarda çeşitli suç
tanımlarıyla bağlantılı olarak özel müsadere
hükümlerine yer verilmektedir.
Sayın
milletvekilleri, tasarıyla, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ile
5326 sayılı Kabahatler Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra,
idari yaptırım kararı gerektiren fiiller ve suç
açısından uygulama birliği sağlanması, ceza hükmünü
içeren kanunların uygulanmasından kaynaklanan tereddütlerin
giderilmesi, Türk Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu ve Kabahatler Kanunu
hükümleri dikkate alınmak suretiyle, ceza hükmü içeren kanunlarda yer alan
hükümlerin bu kanunlarla uyumlu hâle getirilmesi, ayrıca bazı
suçların unsurlarında 5237 sayılı Kanuna uyum
sağlanmasının amaçlandığı ve tasarının
belirtilen amaçlarla hazırlandığını belirtir, bu duygu
ve düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlarım. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Çelik.
Şahısları
adına ikinci söz sırası, Van Milletvekili Sayın Gülşen
Orhana ait.
Buyurun
Sayın Orhan. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakika.
GÜLŞEN ORHAN
(Van) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Temel Ceza
Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının on beşinci bölümüyle ilgili söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Ceza sisteminin
temelini oluşturan ve temel ceza kanunları olarak
adlandırılan Türk Ceza Kanunu, Kabahatler Kanunu, Ceza Muhakemesi
Kanunu, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun,
Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilerek 1 Haziran 2005te yürürlüğe
girmiştir. Ceza kanunlarımızda yapılan kapsamlı
değişiklikler, ceza ile ilgili hükümler içeren kanunlarda da
düzenlemeler yapılmasını zorunlu kılmıştır.
Üzerinde konuştuğumuz bu tasarıyla da bu düzenlemeler
yapılmıştır.
Şu an
görüştüğümüz on beşinci bölümde, Toplu İş
Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu, Nüfus Planlaması Hakkında
Kanun, Milletvekili Seçimi Kanunu, Zorunlu İlköğrenim Çağı
Dışında Kalmış Okuma-Yazma Bilmeyen
Vatandaşların, Okur-Yazar Duruma Getirilmesi veya Bunlara
İlkokul Düzeyinde Eğitim-Öğretim Yapılması
Hakkında Kanun, Fındık Üretiminin Planlanması ve Dikim
Alanlarının Belirlenmesi Hakkında Kanunlarda
değişiklikler yapılmıştır.
Bu kanunlar
arasında, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununda
da caydırıcı etkisinin olabileceğini düşündüğüm
önemli değişikliklere gidilmiştir. Örneğin, bu Kanunun
65inci maddesinde, bu kültür varlıklarının çeşitli
şekillerde yok olmasına, tahribatına neden olanların
cezaları daha da
ağırlaştırılmıştır. Yine bu maddeye
yeni bir bent eklenerek olabilecek suistimallerin önüne geçmek
amaçlanmıştır.
Aynı
şekilde, Kanunun 68inci maddesinde ceza artırımlarına
gidilmiştir. Kültür ve tabiat varlıklarını bu Kanuna
aykırı olarak yurt dışına kaçıranlar beş
yıldan on iki yıla kadar hapis ve adli para cezalarına
çarptırılmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, yıllardır yurt dışına
kaçırılan bu kültür varlıklarımızı geri getirmek
için değişik yollarla mücadeleler verilmektedir, mahkemelere
başvurulmaktadır, yüklü paralar ödenerek bu eserler satın
alınıp müzelerimize geri getirilmektedir. İşte, bu
kanundaki düzenlemelerle beraber tarihî eserlerimizin tahrip edilmesinin ve
tarihî eser kaçakçılığının önüne geçileceğini
ümit ediyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu bölümdeki kanunlardan biri de Zorunlu İlköğretim
Çağı Dışında Kalmış Okuma-Yazma Bilmeyen
Vatandaşların, Okur-Yazar Duruma Getirilmesi veya Bunlara
İlkokul Düzeyinde Eğitim-Öğrenim Yaptırılması Hakkında
Kanundur. Buradaki amaç, doğabilecek herhangi bir kanunsuzluğu,
suistimali ortadan kaldırmaktır. Temelde, eğitim cebredilerek
değil, cezbedilerek yapılır. Bu konuda Millî Eğitim
Bakanlığının bugüne kadar yaptığı
kampanyalarla, halk eğitim merkezlerinde düzenlenen okuma yazma
kurslarıyla üç yüz binlere ulaşılmıştır. Bu
konuda bireysel ve kurumsal olarak yapılan tüm çalışmaların
duyarlılıkla devam edeceğini ümit ediyorum.
Bu duygularla,
tasarının kanunlaşıp milletimize hayırlar getirmesini
diliyor, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Orhan.
Sayın
milletvekilleri, bölüm üzerindeki konuşmalar
tamamlanmıştır.
Şimdi,
soru-cevap bölümüne geçiyoruz.
İlk soru
sahibi Sayın Ağyüz.
Buyurun efendim.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Teşekkür ederim.
Sayın
Bakanım, 2860 sayılı Yasaya ilişkin yapılan
değişikliklere atfen, bazı dernek ve vakıflar var.
Bunların tüzüğünde fakirlere yardım amacıyla gıda
bankacılığı faaliyetinde bulunacağı ibaresi var
ise bunlara yapılan yardımlar tüm vergi ve KDVlerden muaf. Bu tür
vakıf ve dernek sayısı ne kadardır? Şu anda bunu
vermeyebilirsiniz. Son yıllarda bu yetkiyle donatılmış olan
dernek ve vakıf sayısında büyük bir artış var.
Örneğin, Deniz Feneri Derneği bunlara bir örnektir. Bu konuda bilgilendirilmek
istiyorum.
Ayrıca, 2863
sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununu
görüşüyoruz. Sultanahmet Cezaevi büyük bir sorun. Buradaki bir arkeolojik
alanda sürdürülen ek yatak bloku inşaatı sitlerdeki imar tahribatının
en somut örneğidir. Bu inşaat için yasal bir işlem
yapıldı mı? Yapılması düşünülüyor mu? 91
yılında yapılan bu turizm amaçlı tahsisin iptali
koşulları doğmuştur. Ayrıca bu konuda bir yaptırımınız
olacak mı?
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Ağyüz.
Buyurun
Sayın Karaibrahim.
EŞREF
KARAİBRAHİM (Giresun) Sayın Bakan, 438 sayılı
fındık sınırlamasıyla ilgili Kanunun
Fındık arazileriyle ilgili cezalar 83 yılında
çıkmıştı. Bugüne kadar hiç bununla ilgili bir ceza
uygulandı mı ya da fındık alanları söküldü mü?
Eğer sökülseydi -bir ucu İstanbul, bir ucu Artvin- bütün taban
arazilerde fındık dikimi yapılabilir miydi?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Karaibrahim.
Buyurun
Sayın Enöz.
MUSTAFA ENÖZ
(Manisa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakana
iki sorum var:
1) Seçimlerden
önce söz verdiğiniz kamu çalışanlarına grevli, toplu
sözleşmeli sendikal hakkını verecek Anayasa ve yasal
düzenlemeleri bu yıl içinde yapmayı düşünüyor musunuz?
2) Bilindiği
gibi, ülkemizde çok sayıda müze bulunmaktadır. Müzelerdeki tarihî
eserlerin yeterince korunamadığı bilinmekte ve sık sık
soygunlarla karşılaşmaktayız. Müzelerimizin daha iyi
korunmasını ve müzelerimizi birleştirerek bölge müzeleri hâline
getirmeyi düşünür müsünüz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Enöz.
Buyurun
Sayın Kacır.
ÜNAL KACIR
(İstanbul) Sayın Bakanım, tasarının 435inci
maddesinde Zorunlu İlköğrenim Çağı Dışında
Kalmış Okuma-Yazma Bilmeyen Vatandaşların, Okur-Yazar
Duruma Getirilmesi veya Bunlara İlkokul Düzeyinde Eğitim-Öğretim
Yaptırılması Hakkında Kanunun 10uncu maddesinde
Denetleme sonucu, bu Kanunun 6 ncı maddesinde gösterilen görevleri yerine
getirmedikleri anlaşılan özel kurum ve kuruluş yöneticilerine
ikiyüz Türk Lirası idarî para cezası verilir. denilmektedir.
Burada şunu
sormak istiyorum Sayın Bakanım: Türkiye'de okuma yazma oranı ne
kadardır ve şu anda çeşitli nedenlerle okuma yazma bilmeyen
vatandaşlarımızın okuma yazma öğrenmesi
açısından ne gibi faaliyetlerde bulunmaktasınız?
Ayrıca, Adalet Bakanı
olmanız münasebetiyle cezaevlerinde bulunanların okuma yazma
öğrenmeleri için ne gibi faaliyetlerde bulunuyorsunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Kacır.
Buyurun
Sayın Yeni.
AHMET YENİ
(Samsun) Sayın Bakanım, bu bölümde 5/5/1983 tarihli ve 2822
sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu'nun
bazı maddelerinde değişiklik yapılmaktadır.
Bu cümleden
olarak, kamu görevlileri, devlet memurları grevli toplu sözleşmeli
sendikal hakka sahip olmak istemektedirler. Hükûmet olarak bu konuda ne düşünüyorsunuz? Bir
çalışmanız var mı?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Yeni.
Soru sorma
işlemi bitmiştir.
Sayın Bakan
cevap verecekler herhâlde.
Buyurun.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN
(Antalya) Sayın Başkanım çok teşekkür ederim.
İlk soru
yönelten değerli milletvekili arkadaşımızın sorusunu
tam alamadım. Sanıyorum bir başka turda, bir sonraki turda bu
soruyu yenilerse ben de cevap verme imkânı bulurum.
İkinci
sırada soru yönelten değerli milletvekili arkadaşım,
fındık alanlarıyla ilgili bir soru yöneltti. Yasada öngörülen
kurallara uymaksızın fındık alanı açanlarla ilgili bu
yasa hiç uygulandı mı? Kaç kez uygulandı? Bu alanların
hacmi nedir, daha doğrusu yüz ölçümü nedir, anlamına gelen sorular
yöneltti. Bununla ilgili bir sonuç elimde yok ama biraz önce, buraya gelmeden
önce Tarım Bakanımızla böyle bir soru sorulabileceğini
tahmin ettiğim için telefonla görüşmüştüm. Sanıyorum, biraz
sonra, kendisi de -bugün bakan olarak nöbetçidir- buraya gelecek. Bir sonraki
turda eğer bu sorunuzu yenilerseniz kendisinden alacağım bilgiye
göre size çok daha detaylı bilgi verme imkânına sahip olurum.
İki
milletvekili arkadaşım, kamu görevlilerinin kamu görevlileri derken,
sanıyorum, kastettikleri 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununa tabi olan kamu görevlilerini kastediyorsunuz- bunların toplu
sözleşme hakkına sahip olmadığını ve
dolayısıyla da grev hakkına sahip olmadığını,
acaba bu hakların bu kesime ne zaman verileceği şeklinde bir soru
yönelttiniz bana.
Değerli
arkadaşlar, Anayasanın 53, 54üncü maddelerinde kamu görevlilerinin,
daha doğrusu, kamu çalışanlarının sendika kurma
hakkı, grev, toplu sözleşme hakkıyla ilgili düzenlemeler
vardır. Tüm kamu çalışanları, işçi olsun memur olsun,
sendika kurma hakkına sahiptir. Ancak toplu sözleşmeyle ilgili
düzenlemede işçiler tabiri geçtiği için ve çalışanlar
tabiri geçmediği için memurlarla ilgili toplu sözleşme imkânına
şu anda sahip değiliz ancak toplu görüşme yapabiliyoruz
Anayasanın ilgili maddesi gereği. Tabii ki grev hakkına da
sahip değiller.
Şu anda bir
Anayasa değişikliği gündemimizde, Parlamentoya gelecek.
Doğrusu, kişisel olarak ben, tüm çalışanların sendika
kurma hakkına sahip olduğu gibi, işçiler gibi onların da
diğer haklara sahip olmasını düşünüyorum. Daha önceki
Bakanlığım döneminde de toplu sözleşme ve
görüşmelerden de sorumluydum. Bu aşamada da sendikalarımız
ve konfederasyonlarımızla yaptığımız
görüşmelerde bu düşüncemi kendileriyle
paylaşmıştım. Hazır, işte bir Anayasa gündemimize
geliyor. Siyasi partilerimiz, ilgili arkadaşlar, bu Anayasa
çalışmalarında bunu gündeme aldırarak yasalaşması
konusunda gayret edebilirler.
Müzeler
yeterince korunmuyor, bölge müzeleri acaba kurulabilecek mi? dendi. Tabii,
Sayın Günayın görev alanına giren bir konu ama şunu
biliyorum ki, daha önce Sayın Atilla Koç da Kültür ve Turizm Bakanı
iken bu konuyu hep gündeme getirirdi. Zannediyorum, sözleşmeli personel
almak suretiyle personel açığını gidererek, bu konuda
müzelerde yaşanan sorunu çözmeyi arkadaşlarımız tercih
ettiler. Bunun üzerinde şimdiki Kültür ve Turizm Bakanımız da
çalışıyor. Bölge müzeleri kurulup kurulamayacağı
konusunda tam bir bilgim yok ama müzelerin korunması konusunda, eksik olan
personeli tamamlama konusunda bir çalışma yapıldığından
haberim var.
Diğer bir
milletvekili arkadaşım Sayın Kacır da ilköğretim
çağına geldiği veya bu çağı geçtiği hâlde hâlâ
ülkemizde okuma yazma öğrenememiş
vatandaşlarımızın olduğunu söyledi ki doğrudur.
Zaten bu bölümde Zorunlu İlköğrenim Çağı
Dışında Kalmış Okuma-Yazma Bilmeyen
Vatandaşların, Okur-Yazar Duruma Getirilmesi veya Bunlara
İlkokul Düzeyinde Eğitim-Öğretim Yaptırılması
Hakkında Kanunda da değişiklik yapılıyor. Gerçekten,
ülkemizde bu durumda olan vatandaşlarımıza yönelik, başta
Millî Eğitim Bakanlığı olmak üzere diğer kamu kurum ve
kuruluşları okuma yazma öğretmek için kurslar düzenliyorlar.
Mesela, 2000 yılından 2007 yılına kadar geçen bir süreçte,
Türkiyede bu vatandaşlarımıza okuma yazma öğretmek için
64.754 kurs açılmış, 1 milyon 411 bin civarındaki
vatandaşlarımız bu kurslarda okuma yazma öğrenme
imkânı bulmuşlar.
Yine
Bakanlığımla ilgili de bir soru vardı. Gerçekten,
cezaevlerimize de gelen, önce tutuklu sonra hükümlü hâline gelen
vatandaşlarımızın arasında da okuma yazma bilmeyenler
var. Bunlarla ilgili de ceza infaz kurumlarımızda okuma yazma
kursları açılıyor. Altı yıllık bir süre
içerisinde de cezaevlerimize gelip de okuma yazma bilmeyen 20.800
civarındaki vatandaşımıza cezaevlerinde de okuma yazma
öğretmişiz.
Efendim, sürem
doldu değil mi? Sorularla ilgili notlarıma bakıyorum,
sanıyorum tamamladım Sayın Başkanım. Eğer cevap
alamamış arkadaşım varsa onlara da yazılı cevap
veririm.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Ağyüz, herhâlde sorunuzu tekrarlamak istiyorsunuz, zamanımız olduğu
için size söz veriyorum efendim.
Buyurun
Sayın Ağyüz.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Başlangıçta
sorduğum sorulara Sayın Bakanımız daha sonra cevap
vereceğini söyledi. Ayrıca da Türkiyede koruma kurulları siyasi
iktidarın elinde günah keçisi yapıldı. Değiştirilen,
görevden alınan kurul üyeleriyle sayısız ölçüde
karşılaşıyoruz.
Görevde
alınan ve değiştirilen koruma kurulları sayısı
ile üye sayısı ne kadardır?
Bölge
kurullarının uzman kadroları yeterli midir?
Kültür
varlıkları envanteri bugüne kadar çıkarılmadı. Bunun
üzerinde ciddi olarak bir çalışma yapılıp
yapılamayacağını öğrenmek istiyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Akcan.
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) Sayın Başkanım teşekkür ederim.
Aracılığınızla Sayın Bakanıma şu soruyu
tekrar yöneltmek istiyorum. Sayın Enözün yönelttiği soruyu önceden
bildiğim için kendisiyle konuşmamdan, ben soru sorma ihtiyacı
hissetmemiştim fakat sorulan soruya Değerli Bakanım net cevap
vermedi.
Konu şuydu
efendim: Sayın Bakanım, kamu kesimi çalışanlarına
grevli, toplu iş sözleşme hakkı vermek için 3 Kasım
seçimleri propaganda döneminde ihdas edilen AKP Seçim Beyannamesinde söz
verildiği üzere, siz bu sözün gereği olarak, Hükûmet olarak ve
mensubu bulduğunuz partinin sözü olarak bu hakkı vermeyi
düşünüyor musunuz, tarzındaydı bu soru. Bu sorunun cevabı
bu anlamda verilmediği için ben tekrar sorma ihtiyacı hissettim.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN Teşekkürler
Sayın Akcan.
Sayın
Bakanım, süremiz vardır, cevap vermek isterseniz buyurun.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Sayın Başkanım,
koruma kurul üyelerinin siyasi nedenlerle zaman zaman görevden
alındığını ve bu alanda bir sorun
yaşandığını ifade etti değerli milletvekili
arkadaşım. Eğer, sorusunu delillendirecek bir örnek varsa, falan
kurulda falan kişi veya kişiler siyasi nedenlerle görevlerinden
alınmış, yerine de şu siyasi görüşü yansıtan
kişiler alınmıştır, derse ben onu inceleme ve
araştırma imkânına sahip olurum ama böyle, herhangi bir delil
olmaksızın bir soru yöneltildiğinde doğrusu cevap vermekte
zorlandığımı ifade etmek istiyorum.
Sayın
Akcanın
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Siyaseten değil.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Ben öyle anladım, yani
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Siyaseten değil. Siyasi iktidarın
baskısı altında bazı kararların geçmesi için insanlar
görevden alınıyor, siyaseten alınıyor demiyorum. Siyasi
iktidarın işine gelmeyen kararları vermeyen insanlar görevden alınıyor.
Bunları da size verebilirim.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Cevabım, aslında bu ifade
ettiğinizi de kapsamaktadır. Eğer bu konuda elinizde somut bir
dosya, bir işlem var ise onu doğrusu bilmek isterim.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) Hayhay efendim.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Bunu bildikten sonra ilgili bakan
arkadaşıma onu iletiriz ve onun üzerine giderek size daha
açıklayıcı cevap verebilirim.
Sayın
Akcanın ifade ettiği
Demin ben açıkladım.
Memurlarımıza toplu görüşme değil, toplu sözleşme
hakkı vermenin yolunun bir anayasa değişikliğinden
geçtiğini ifade ettim. Eğer grev hakkı olacaksa bunun içinde
bir anayasa değişikliği gerekir. dedim. Şu ana kadar böyle
bir anayasa değişikliğini gerçekleştiremedik.
Bilindiği gibi, Anayasa değişiklikleri bir hükûmet tasarrufu
olamıyor. Anayasa değişiklikleri, ancak en az 184 milletvekili
arkadaşımızın imzalarıyla teklif olarak Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına veriliyor. Şu anda da bir
anayasa değişikliği gündemdedir. Bu anayasa
değişikliği, Parlamentonun gündemine gelecek, Anayasa
Komisyonunda görüşülecek. Bu safhada, demin söylediğim ilgili
maddelerle ilgili, eğer bu haklar tanınacaksa ne âlâ,
tanınmayacaksa bu konuda duyarlı olan
arkadaşlarımızın böyle bir değişikliği,
Anayasa değişikliği metnine koymak için bir fırsat
olduğunu ifade ettim. Deminki açıklamam buydu. Ben doğrusu bu
şekilde düşünüyorum.
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) Sorumun diğer
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Evet, onu daha sonra
cevaplandırayım.
Sayın
Başkanım, herhâlde sürem de doldu.
Çok teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Doldu efendim, doldu.
Teşekkür
ederim Sayın Bakan.
Sayın
milletvekilleri on beşinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır. Şimdi, on beşinci bölümde yer alan
maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan
sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
421inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
422nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
423üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
424üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
425inci madde
üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan kanun tasarısının çerçeve 425. maddesindeki altı
aydan iki yıla kadar ibaresinin altı aya kadar şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Harun Öztürk
Hüseyin Pazarcı Hüseyin Mert
İzmir
Balıkesir
İstanbul
Ayşe
Jale Ağırbaş Mücahit
Pehlivan
İstanbul
Ankara
BAŞKAN
Komisyon katılıyorlar mı?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de katılamıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde konuşacak var mı?
Buyurun
Sayın Öztürk.
Süreniz beş
dakika.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Demokratik
Sol Parti ve şahsım adına yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Görüşmekte
olduğumuz kanun tasarısının 425inci maddesiyle ilgili
olarak söz almış bulunuyorum. Söz alma gerekçem, 425inci maddesiyle
değişik Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanununun
33üncü maddesinde, usulüne uygun alınmış bir grev kararı genel
sağlığı ve millî güvenliği bozucu nitelikte ise
Bakanlar Kurulu bu uyuşmazlıkta grev ve lokavtı bir kararname
ile altmış gün süre ile erteleyebilir. Erteleme süresi, kararnamenin
yayımı tarihinde işlemeye başlar. denilmektedir.
Öncelikle,
şunu ifade etmeliyiz ki: Hiçbir zaman öngörülen cezalar, bir hakkın
kullanılmasını önleyici boyut almamalıdır. 2822
sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu
yürürlüğe girdikten sonraki uygulamalar bize göstermiştir ki Bakanlar
Kurulu yukarıda saydığımız gerekçelerden birisine
dayanarak grevleri ertelemeyi bir alışkanlık hâline
getirmiş ve dolayısıyla, bir hakkın kullanılması
suistimal edilmiştir. Bu nedenle, bu şekildeki bir kararın
etkisiyle, usulüne uygun olarak grev ve lokavt kararı alan
tarafların, bu haklarını kullanma konusundaki tahrik edici
unsuru dikkate alarak bir yasa dışı eylemde bulunmaları
hâlinde bu cezanın hafifletilmesini öngörüyoruz.
Değerli
milletvekilleri, Anayasamız sendika kurma hakkını 51inci
maddesinde düzenlemiş ve sendikalara serbestçe üye olma ve üyelikten
serbestçe çekilme haklarını da düzenlemiştir. Ancak AKP
Hükûmetinin altı yıllık uygulamalarında, ne yazık ki
bu Anayasa kuralına aykırı olarak, sendika üyeleri, başka
konfederasyonların üyeliğine geçiş konusunda siyasi baskı
altında tutulmuş, notere götürülmek üzere resmî binaların
önünden araçlar kiralanıp dolayısıyla üyelerin sendikaları
değiştirilmiştir.
Değerli
arkadaşlar, sendikalarla ilgili olarak geçen yıl ILO
toplantıları sırasında -Çalışma Bakanı-
Türkiyedeki sendikal faaliyetlerin kısıtlanması ve grev
hakkının kısıtlanması konusunda, onaylamış
olduğumuz Uluslararası Çalışma Örgütü sözleşmelerine
aykırı olarak, uyum yasalarını çıkarmamış
olmamızdan dolayı eleştirilmişizdir. Dolayısıyla,
bu yıl da aynı şekilde Genel Kurulda herhangi bir
eleştiriye muhatap olmamak için, bugünden Hükûmetin
hazırladığını söylediği Sendikalar Kanunu, Toplu
İş Sözleşmesi, Grev Kanununu bir an önce Türkiye Büyük Millet
Meclisinin gündemine getirmesi gerekir.
Değerli
arkadaşlar, Demokratik Sol Parti olarak, çalışanlara verilen
hakların mücadelesinden doğmuş bir parti olarak, bugüne kadar
olduğu gibi bundan sonra da çalışanların
haklarını korumaya devam edeceğiz. Bu çerçevede, geçen yıl
yapmış olduğumuz bir emek kurultayında işçi ve
işveren kesimlerinin sözünü ettiğimiz yasalara ilişkin
görüşlerini aldık. Bunları, size, yasa
tasarısının da gündemde olması nedeniyle ve kayıtlara
geçmesi açısından, bilgilerinize, ana başlıklar
itibarıyla sunmak istiyorum.
Sendikaların
ve işçilerin örgütlenme hakkını engelleyen noter
şartının kaldırılması istenmektedir. Grev
yasaklarının, sınırlandırmaların ve ertelemelerin
yasadan çıkarılması istenmektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen konuşmanızı tamamlar mısınız.
HARUN ÖZTÜRK
(Devamla) Toparlıyorum Sayın Başkan.
Dolayısıyla,
önerilerimizin tamamını herhâlde komisyonlarda
gerçekleştireceğiz görünüyor.
Kısaca,
memurların grevli toplu sözleşme haklarına ilişkin
düzenleme konusunda bilgi vermek istiyorum. Bu konuda imzalamış
olduğumuz uluslararası anlaşmalara aykırı olarak,
bugüne kadar gerekli Anayasa ve yasal uyum çalışmalarını
yapamamış bulunuyoruz. Ancak Hükûmeti buradan uyarıyoruz: Yeni
Anayasa değişiklikleri sırasında, memurlara grevli toplu
sözleşme hakkı verirken, hiçbir şekilde memurların iş
güvencelerinin ellerinden alınmasına asla izin verilmemelidir, buna
karşı gerekli mücadeleyi de sürdüreceğiz.
Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Öztürk.
Komisyonun ve
Hükûmetin katılmadığı önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
425inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
426ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
427nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
428inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
429uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
430uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
431inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
432nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
433üncü madde
üzerinde iki tane önerge vardır.
Önergeleri önce
geliş sıralarına göre okutacağım, sonra
aykırılıklarına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi
okutuyorum:
T.B M. Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 56 sıra sayılı yasa tasarısının 433.
maddesinin (d) bendinin üçüncü cümlesinde geçen (adı ve soyadından)
sonra (Büyük harflerle ve yan yana) ifadesinin eklenmesini
saygılarımızla arz ederiz.
Kamer Genç Mustafa Vural Hüseyin Pazarcı
Tunceli Adana Balıkesir
Harun
Öztürk Ayşe Jale
Ağırbaş
İzmir İstanbul
BAŞKAN
Diğer önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 433 üncü
maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve
diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Hasip Kaplan Hakkı Suha Okay
Kayseri Şırnak Ankara
Rıdvan
Yalçın Ali
Koyuncu
Ordu Bursa
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) Takdire
bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN
- Sayın Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyoruz.
Gerekçe:
Tasarının
433 üncü maddesiyle, 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun 26
ncı maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Ancak,
anılan maddede, daha sonra yürürlüğe giren 12/10/2006 tarihli ve 5550
sayılı Milletvekili Seçimi Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanunun 2 nci maddesiyle değişiklik
yapılmış olduğundan, iş bu önerge verilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir. Böylece, 433üncü madde metinden
çıkarılmıştır.
Diğer
önergeyi işleme koyamıyoruz tabii, hâliyle.
434üncü madde
üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 434 üncü
maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve
diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Hasip Kaplan Hakkı Suha Okay
Kayseri
Şırnak Ankara
Rıdvan
Yalçın Ali
Koyuncu
Ordu Bursa
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) Takdire
bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının
434 üncü maddesiyle, 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun 28
inci maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Ancak,
anılan maddede, daha sonra yürürlüğe giren 12/10/2006 tarihli ve 5550
sayılı Milletvekili Seçimi Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanunun 3 üncü maddesiyle değişiklik
yapılmış olduğundan, iş bu önerge verilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir. Böylece, 434üncü madde metinden
çıkarılmıştır.
435inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
436ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
437nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
438inci madde
üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 56 sıra sayılı yasanın 438. maddesinin 7.
başlığı altında belirtilen Tarım ve Orman
Bakanlığından izin almadan yeniden fındık bahçesi
kuranlar ile belirlenen alanlar dışında mevcut fındık
bahçesini yenileyenlere yediyüz Türk Lirası idari para cezası
verilir ifadesindeki yediyüz Türk Lirası idari para cezası verilir
kısmı çıkarılarak dönüm başına yediyüz Türk
Lirası idari para cezası verilir şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Eşref
Karaibrahim Yaşar
Ağyüz Hulusi
Güvel
Giresun Gaziantep Adana
Şevket
Köse Erol Tınastepe Rahmi Güner
Adıyaman Erzincan Ordu
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de katılamıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Karaibrahim.
Süreniz beş
dakikadır.
EŞREF
KARAİBRAHİM (Giresun) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şimdi, Hükûmetin katılmadığı,
Komisyonun katılmadığı maddeyi açıklayayım, niye
katılmadılar ben de merak ediyorum. Buradaki anlam şuydu:
Fındık arazisi olmayan yerlere izinsiz fındık bahçesi
dikenler, izin almadan fındık bahçesi dikenler 700 Türk lirası
para cezasına çarptırılırlar. Ben de diyorum ki: Biz
fındığı dönüm olarak değerlendiririz.
Fındığı toplarız, tondur; ama bahçelerimizi dönüm
olarak değerlendiririz. Bunun dönüm olarak addedilmesini istiyoruz.
Bir de 700 Türk
lirası bu olay için çok cüzi bir paradır. Neden çok cüzi
paradır? Bugün, arkadaşlar, fındık bahçeleri
Bakana biraz
önce de sordum Tarım Bakanına soracağım. dedi kendisi
ama, ben bu zamana kadar bu cezadan sökülmüş bir bahçe duymadım. Ben
fındık üreticisiyim, FİSKOBİRLİK
ortağıyım, geçimimin çoğunu fındıkla
sağlayan bir kişi olduğum için, bu işi iyi takip eden bir
kişi olduğum için, size söylüyorum. Bu zamana kadar bu cezadan
dolayı hiçbir fındık bahçesi sökülmedi ya da ben duymadım.
Biraz sonra Bakanımız da herhâlde bu konuda bir açıklama
yapacaktır.
Siz 700 Türk
lirasını verdiğiniz zaman, bu fındık bahçeleri gine
dikilecektir. Bilinecektir ki, sökülmeyecek ve hızlı bir
şekilde, taban arazilerde fındık bahçeleri hızlı bir
şekilde çoğalacaktır.
Bugün, Toprak
Mahsulleri Ofisinin elinde 320 bin ton fındık vardır. Bunun
parasal değerini biliyor musunuz? 1 milyar 200 milyon dolar, şu anda
depolardadır. Bir sonraki sene de bunun kadar fındık depolara
girecektir. Bu fındık nereye gidecek? Büyük bir ihtimalle
yağlığa gidecektir. Bunun için, bunun caydırıcı
olması için dönüm başına konması uygun olurdu, ama Hükûmet
ve Komisyon bunu reddettiler. Takdirlerinize bırakıyorum.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Karaibrahim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
438inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
439uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
440ıncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
441inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
442nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
443üncü madde
üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 56 sıra sayılı yasa tasarısının 443.
maddesinin birinci fıkrasında geçen (altı ay) ibaresinin (bir
yıl) olarak değiştirilmesini saygılarımızla arz
ederiz.
Kamer Genç
Ahmet Ersin Vahap Seçer
Tunceli
İzmir Mersin
Bayram
Meral Muharrem
İnce
İstanbul
Yalova
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Önerge sahibi konuşacak mı?
Buyurun
Sayın Genç.
Süreniz beş
dakika.
KAMER GENÇ
(Tunceli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; tabii, getirilen tasarı üzerinde,
daha önce 433üncü maddede önerge vermiştim, buradan
çıkarıldı. Çıkarılınca da tabii, konuşma
imkânımız da olmadı. Tek de milletvekili olduğumuz için, bu
şeylerde her an önerge verme imkânımız da yok. Bu önergede bana
katkıda bulunan CHPli milletvekili arkadaşlara da saygılar
sunuyorum, kendilerine teşekkür ediyorum.
Değerli milletvekilleri,
aslında, tabii, bu Anıtlar Kurulu ve eski eserleri koruma ile ilgili
olarak Türkiye'nin çok ciddi bir hassasiyet göstermesi lazım.
Biliyorsunuz, Türkiyede çok büyük güç sahipleri en güzel tarihî eserleri, sit
alanlarını yok etmek suretiyle bunları imara açmaktadırlar.
Bunların üzerinde istedikleri kadar imar izinlerini almaktadırlar.
Biraz önce soruldu Hükûmete Efendim, koruma kurullarını sık
sık değiştiriyor musunuz? Tabii ki, değişiyor. Koruma
kuruluna herhangi bir konuda Hükûmetin arzusu dışında bir talep
gittiği zaman, işte o talep aleyhine hareket edildiği zaman
hemen onların yerinde yeller esiyor. Tabii, güçlü basın
patronları var, güçlü sermaye patronları var. İşte, İETT
arazisini verdik İstanbulda bir şeyhe, çok düşük bir fiyata aldı
ve çok muazzam bir imar değişikliği için İstanbulda bunun
üzerinde imar değişikliği yaptı. Yine, kara yolları
arazisi üzerinde çok ciddi bir imar değişikliği
yapıldı. Bunlar devletin elinde iken bu imar değişiklikleri
yapılsaydı, herhâlde devlet buradan çok büyük rant
sağlayacaktı, çok büyük kazanç sağlayacaktı. Ama, tabii, o
zaman bu değişiklikler yapılmadı. Bu kişilere verildi.
Ondan sonra da şimdi, Hükûmetin de desteğiyle bu alanlarda çok büyük
imar değişiklikleri yapılıyor. Yani, koruma kurulu Türkiye'nin
tarihî varlıklarını, sit alanlarını çok hassasiyetle
koruması lazım. Ama, maalesef, dediğim gibi, bunların
arkasında güç odakları olunca bu görevleri yapmıyorlar.
Bugün,
İstanbul, artık, İstanbulluk vasfını kaybetmiş.
Bir Leventte, birçok o alanlarda yüz katlı binalar çıkıyor
sayın milletvekilleri. Oradaki trafikteki yollara bakıyorsunuz, yani,
zaten şimdi adım atılmıyor. Bu Hükûmet ne yapıyor?
Yani, burada o insanlar yaşayamaz hâle geliyor. İstanbulda bir yanda
hiç trafiği rahatlatan en ufak bir şey yapılmıyor. Ama,
yüzlerce kat imara izin veriliyor. Bu, ne kadar sorumsuz bir davranış
biçimi. Bu ne kadar bir şeyler, ben de hayret ediyorum. Yani, bu devletin
sahibi yok mudur? Devlet, tabii, derken bir şey de söyleyeyim, ben, dün
burada başsavcıya bir çağrıda bulunmuştum
-inşallah benim çağrımı yerine getirir- demiştim ki:
Sayın başsavcı, sen Türkiye Cumhuriyetinin laik düzenini
korumak zorundasın. Bu laik düzeni ortadan kaldırmak için Türkiyede
ciddi eylemler var. Bu, Anayasanın 68 ve 69uncu maddesine göre siyasi
partinin kapatılmasına nedendir. Seni göreve davet ediyorum. Bugün
bir şey çıkmadı. İnşallah, zaman zaman bu kürsüde de
kendisini bu görevi yapmaya da davet edeceğim.
Değerli
milletvekilleri, tabii, büyük basın patronlarının arkasında
Hükûmet, zaman zaman kendilerini korumak için, büyük destek veriyor.
Şimdi, Aydın Doğana verdiniz Hilton arazisini o zaman.
Şimdi de duyuyoruz ki, oradaki sit alanı kararının
kaldırılması için yoğun bir baskı var.
Şimdi,
sayın milletvekilleri, basın mensuplarını okuyoruz, zaman
zaman televizyonlarda, basında izliyoruz, deniliyor ki: Efendim, Mecliste
muhalefet yok. Be kardeşim, siz, burada söylenen bir kelimeyi
yazıyor musunuz? Bu Türkiye Büyük Millet Meclisinde yapılan bir
konuşmayı, bir mücadeleyi, iktidarla ilgili olarak verilen bir
suistimali, keyfî işlemleri yazıyor musunuz? Yazmıyorsunuz.
Niye? Çünkü, iktidarla iş birliği içindesiniz. Vallahi, tabii, ben,
burada zaman zaman da söyleyeceğim, bundan sonra da söyleyeceğim:
Benim konuşmalarımı yazarlarsa yazsınlar, yazmazlarsa ben
bütün basın patronlarının ne olduğunu burada
açıklayacağım. Bunu önce kendilerine ihtar edeyim. Tabii,
birtakım basın patronlarının 371 trilyon liralık
borcunu getirip de dört sene almayan bir iktidar, tabii ki basın patronu
bununla ilgili yazmaz. Şimdi, Hilton arazisinin sit alanı
kararını kaldıracak, orada tabii çok yüksek katlı binalar
yapacak. Ee, bundan dolayı da tabii ki, büyük rantlar elde edince
artık ülkenin kültür varlıklarının, sit
alanlarının hiçbir anlamı yok, önemli olan iki tane grup var:
Biri basın, biri Hükûmet. Bunlar anlaşmışlar, o diyor ki:
Sen benim üzerime gelme, ben de senin istediklerini veririm.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Konuşmanızı tamamlar mısınız.
KAMER GENÇ
(Devamla) Böyle bir anlayışla bir memleket yönetilmez sayın
milletvekilleri, böyle bir anlayışla memleket yönetilmez. Sonra,
devletin en kârlı müesseseleri de bunlara veriliyor.
Bu kanun, tabii çok
önemli bir kanun da bu kanun geldiğine göre, bunu enine boyuna da
incelemiyoruz. Kültür varlıkları Türkiyede çok önemli bir
varlıktır. Türkiyede turizm merkezleri var, deniz
kıyılarındaki ormanların yok pahasına belirli
kitlelere verilme meseleleri var, büyük menfaat
karşılığında, büyük hatır gönül veyahut da
menfaat karşılığında verilme durumları var. Ama
Türkiyeyi yönetenler hep dışarıda, uçaklara atlıyorlar,
keyif sürüyorlar. Bakın, Washingtona gidiliyor, bir garson, Türk garsonu,
orada okuyan bir öğrenci bizim verdiğimiz yemeği basına
açıkladı diye görevine son veriliyor. Bu bir vicdan meselesi mi
beyler? Olur mu yani? Şimdi, sen gideceksin orada yemek yiyeceksin,
hesabını ödemeyeceksin, ama birisi, bir garson orada çıkıp
da Efendim, bunlar yemek yedi, hesabını ödemedi. dedi diye siz
bunun görevine son verdireceksiniz. Ya bu kadar küçük şeylere tenezzül
etmeyin. Bunun sonucu size çıkar.
Teşekkür
ederim. Önergemin kabulünü istiyorum efendim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Genç.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
reddedilmiştir.
443üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
444üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
445inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
446ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
447nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
448inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
449uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
450inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, on beşinci bölümde yer alan maddelerin oylaması
tamamlanmıştır.
On
altıncı bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
On
altıncı bölüm 451inci madde ila 480inci maddeleri
kapsamaktadır.
On
altıncı bölüm üzerinde söz isteyen, gruplar adına, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Eşref Karaibrahim, Giresun.
Buyurun
Sayın Karaibrahim. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on
dakika.
CHP GRUBU ADINA
EŞREF KARAİBRAHİM (Giresun) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; Temel Ceza Kanunlarına Uyum
Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının on
altıncı bölümü 451 ila 480inci maddeler üzerine Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi sevgiyle,
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, on altıncı bölüme bakıldığında
bir torba kanun olduğu görülmektedir, çünkü bu torbaya ne bulunmuşsa
doldurulmuş. Birbirinden farklı maddelerin bir araya getirildiği
bölüm olarak dikkat çekmektedir. Ben bir hukukçu değilim, ama anladığım
kadarıyla bunun yanlış olduğunu da görmekteyim. Bu
torbanın anlamı şudur: Çok konuşmayın, çok muhalefet
yapmayın, önerdiğimiz bu değişikliği bir an önce
gerçekleştirelim. Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.,
benim aklıma bu gelmektedir. Hâlbuki bu bölümlerde her maddenin kendine
özel bir durumu vardır. Tartışmak, konuşmak
gerektiğini düşünüyorum. Aceleyle çıkarılmasının
yüce Meclisin çalışma prensiplerine uygun düşmeyeceği
kanaatindeyim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; eğri oturalım, doğru
konuşalım. Birbirinden tamamen farklı maddelerin bir süre
zarfında tartışılıp yeterli şekilde
açıklığa kavuşturulması sizce mümkün müdür? Neye el
kaldırıp, neye evet diyeceğiz? Nasıl anlayacağız?
Demek ki torba kanunun amacı bu olsa gerek; görüşülmeden,
tartışılmadan kabul edilen kanunlar niteliğindedir.
Gelelim
maddelere: Uzun bir madde var. Millî Eğitim Kanunundan Millî Parklar,
Türk Bayrağı Kanunundan Toplantı Yürüyüşleri, Sivil
Havacılık, Kamu Yararının Zorunlu
Kıldığı Hallerde, Kamu Hizmet Niteliği
Taşıyan Özel Teşebbüslerin Devletleştirilebilmesi, Çay
Kanunu, Türkiye Radyo Televizyon Kanunu, Diş Hekimliği Kanunu,
Finansal Kiralama, Hayvan Sağlığı ve Zabıta Kanunu
gibi uzayan bir kanun sıralaması.
2866
sayılı Öğrencilerle İlgili Bazı Basılı
Evrakın Millî Eğitim Bakanlığınca
Hazırlanması, Bastırılması, Satılması
Hakkında Kanunun 5inci maddesinde değişiklik
yapılmaktadır. Basılı evrakların Millî Eğitim
Bakanlığı ve Millî Eğitim Bakanlığı
Vakfınca bastırılması bizce de uygundur. Ama buna verilen
ceza 300 bin liradır. Eski ceza da çok ilginç- 3 bin lira
artırılmış, nedense 3 bin lira yeterli görülmüş.
Affedersiniz, 3 TL artırılmış. Bunun da uygun bir ceza
olmadığı görülmektedir. Demek ki bundan şunu
anlıyoruz: Bu evraklar şu anda dışarıda
bastırılıyor, dağıtılıyor ve millî
eğitimin kurumlarında kullanılıyor diye düşünmek
gerekir.
Bu
İktidarın en çok müdahale ettiği alanların
başında belki de millî eğitim gelmektedir. Basında
neredeyse her gün millî eğitimle ilgili olumsuzluklar yer
almaktadır. Atatürkün En mühim
meselemiz millî eğitim meselesidir. dediği ve bu meseleyi çözmek
için pek çok çaba gösterdiği, bir eğitim devrimi
yaptığı ülkemizde AKP İktidarının eğitimi
getirdiği nokta kaygı vericidir. Kadrolaşma, Millî Eğitim
merkez ve taşra teşkilatlarında üst seviyeye
çıkmıştır. Bu iktidarın üzerinde en çok
değişiklik yaptığı yönetmelik Millî Eğitim
Yöneticilerinin Atama Yönetmeliğidir. Kendi adamlarını
atayabilmek için hukuk dışı yönetmelik hazırlamak da Millî
Eğitim Bakanlığınca en önemli konudur. Kamuoyunda 13 Nisan
Yönetmeliği olarak bilinen, bir gecede çok sayıda yandaş
atamasına neden olan yönetmelik, bilindiği üzere, Danıştay
tarafından iptal edilmiştir. Ancak, Bakanlık, nedense,
mahkemenin bu kararına uymamakta, yöneticiler görevlerine devam etmektedir
ve henüz Bakanlığın yönetici atama yönetmeliği yoktur.
Hukuk devletinde bu tür uygulamalar kabul edilemez.
Gelelim
toplantı ve gösteri yürüyüşlerine: Toplantı ve yürüyüşün
anlamı, bir konu üzerinde hak ve görüşlerin dile getirilmesi için
demokratik bir yoldur. Bunu uzun uzun açıklamayacağım ama size
bununla ilgili bizim yaptığımız bir örnek vermek istiyorum:
Karadeniz Bölgesinde, Ordu ilimizde birçok sivil toplum örgütünün, üretici
birliklerinin katıldığı fındık mitingini hepiniz
hatırlarsınız. On binlerce üreticinin
katıldığı böyle büyük bir mitingin anlamı,
fındıkta oynanan oyunlara son vermek, fındığa sahip
çıkmak, fındık konusunu Türkiyeyle paylaşmaktır. Bu
nereden çıkmıştı? Sayın Başbakanın Giresun
ve Orduda yaptığı konuşmalardan sonra
fındığın hızlı bir şekilde düşüş
göstermesinden sonra yapılan mitinglerdir. Ancak, bugün
bakıldığında ne değişti? Çok şey de
değişmedi. FİSKOBİRLİK yönetimini AKP üç dönem
seçimlerde ele geçirmeye çalıştı ama başarılı
olamadı. Ama, son seçimlerde AKP yönetimi Giresundaki
FİSKOBİRLİK yönetimini ele geçirmiştir. Bunu nereden
söylüyorum? Çünkü, şu andaki Yönetim Kurulu Başkanı AKPnin ilçe
başkanıdır. Yani, net değil mi bu? Nettir. Ancak,
FİSKOBİRLİK devreden çıkarıldı ve bölgeye TMO
getirildi, yani Toprak Mahsulleri Ofisi getirildi. Ama, bugün görüyoruz ki,
duyuyoruz ki, açıklamalardan şu var: Toprak Mahsulleri Ofisi bölgeden
gidecek, FİSKOBİRLİK yeniden bölgeye hâkim olacak. Bunun
anlamı neydi? Ben yönetimi alıncaya kadar Toprak Mahsulleri Ofisiyle
beraber bu işi yürütürüm, ama FİSKOBİRLİK yönetimi bana
geçtiğinde de Toprak Mahsulleri Ofisini bölgeden çekerim anlamına
gelmektedir. Bilgilerinize sunarım.
Ama, bunun bir
önemli daha ayağı vardı, bu, konumuzla ilgili: O gün
yaptığımız bu mitingden ve gösteri yürüyüşünden sonra
Ordu-Giresun yolu trafiğe kapatılmıştı. Burada olaylar
çok ilginçtir, o günün emniyet müdürüne emir verilmesine rağmen, zor
kullanılarak bu yolun açılması istenmesine rağmen, o günün
Ordu milletvekillerinin tüm baskılarına rağmen -bunları
biliyoruz, çünkü emniyet müdürünün açıklamalarından biliyoruz- o
zamanın duyarlı emniyet müdürü, bütün bunlara
karşılık, zor kullanmadan, kimsenin burnu kanamadan bu yolu
trafiğe açmış ve hiçbir sorun yaşanmamıştır.
Sayın Bakana soruyorum, emniyet müdürümüz zor kullansaydı, burada
oluşacak istenmeyen olaylardan sorumlu kim olacaktı? Sonuçta bu
duyarlı emniyet müdürü görevden alınmıştır. Peki, bu
tür mitinglerde, gösteri, yürüyüş, toplantılar sırasında,
vazifesi olmadığı hâlde insan onurunu incitici
davranış, gösteriler hakkında ne tür bir önlem ya da cezai uygulama
buraya da getirilmedi.
Bir başka
soru daha soruyorum Sayın Bakanım: Bir toplantı, yürüyüşte,
görevimiz olabilir, olmayabilir, yani haksız oluruz veya da olmayabiliriz
o olayı dağıtmakta, ama burada gazeteci ve muhabir
arkadaşlarımız neden darp edilmekte, merak etmekteyiz?
Görevleri, orada yaşananları kamuoyuna ulaştırmak olan
basın emekçilerimizin bu darba maruz kalmalarını siz hoş
görüyor musunuz?
Son konu olarak
da, 2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanunu ve onunla
ilgili olarak yapılacak düzenlemelerle, sivil toplum örgütleriyle ilgili,
dernekleriyle ilgili sendikaların görüşleri alınarak
yapılması daha uygun olurdu diye düşünüyorum.
Ancak, ben, sivil
havacılık deyince, tabii, bölgemdeki ORGi havaalanından
bahsetmek isterim. Sayın Ulaştırma Bakanı birkaç gün önce
Ordu ve Giresun illerini ziyaret etti. Yıllardır iki kent
halkının umutla beklediği Ordu ORGİ havaalanı
konusunda ne yazık ki beklenen müjdeyi veremedi. Sayın
Başbakanım geçen yıl Köye havaalanı mı istiyorsunuz?
diyordu. Ama seçimlere gelindiğinde ORGİ havaalanı kesinlikle
yapılacaktır. seçim öncesi vaatlerdir.
Ama görüldü ki
iki kentin halkı da bundan umut bekliyordu ama Sayın Bakan
Orduluların Çarşambaya, Giresunluların da Trabzon
Havaalanına gitmelerini Giresunda önermiştir. İki kentin
halkı üzülmüştür. İki kent ortak bir havaalanını hak
etmektedirler.
Şimdi,
Giresunda Sayın Bakanla ilgili bir açıklama gazetelerde
çıktı. Ulaştırma Bakanı ORGİ
havaalanının temelini 30 Şubatta atacakmış. diye
gazetelerimiz başlık atmaktadır.
Bu havaalanını
tabii ki sadece uçuş olarak değerlendirmemek de gerekmektedir. Bizim
güzel yaylalarımız vardır. Bu yaylalarımızın bir
tanesi Kümbet Yaylamızda belki de Karadenizin en güzel tesislerinden bir
tanesi yapılmıştır. Buna bazı
arkadaşlarımız da şahittir. Ama bu tesisi
yaşatabilmek, bu tesise turist götürebilmek için Karadenize muhakkak
ORGİ havaalanının yapılması gerekmektedir. Bu tesis,
hayal bile edemediğimiz güzel bir tesistir. Havuzu vardır, olimpik değildir
ama yarı olimpik bir havuzu da vardır. 2 bin metrededir. Sizleri de
buraya bekleriz.
Evet, sahil
geçidiyle ilgili, Giresun şehir geçişiyle ilgili biraz önceki
arkadaşımın anlattıklarına katılıyorum.
Onlarla ilgili yazdığım konular da şöyle: Başbakan, bu
yol açılırken çok güzel şov yapıldı, Karadenizde
sahil yolu açılırken çok güzel şov yapıldı. Ama
bitirilmeden açılan bu yol sayesinde şu anda 20 Giresunlu can
vermiştir bu yolda. Biz çünkü denizle iç içe yaşayan bir iliz. Çünkü
denize her dönem geçmek zorundayız. Denize nereden geçeceğiz? Denizle
aramızda bu sahil yolu vardır. Bu sahil yolu olduğu müddetçe
yazın başımıza gelecekleri düşünün.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Karaibrahim, konuşmanızı tamamlar
mısınız.
EŞREF
KARAİBRAHİM (Devamla) Bu can kayıplarının vebali
acaba kimdedir? Hâlbuki bu yolu tamamlamadan trafiğe açanlarda bir parça
sorumluluk
Ve vicdanları sızlamıyor mu?
Sözlerime son
verirken şunu hatırlatmak istiyorum: Yurttaşına ceza veren
ama kendisi için af çıkaran bir zihniyet ne kadar adildir? Yargı
kararlarına uymayan bir yönetim hukuka ne kadar saygılıdır?
Yurttaşa dokunurken kendisi dokunulmazlık zırhına
bürünmüş siyasetçi halkına ne kadar güven verir?
Hepinize çok
içten saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Karaibrahim.
Sayın
milletvekilleri, birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati : 16.01
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.16
BAŞKAN: Başkan Vekili Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP ÜYELER: Fatoş GÜRKAN (Adana), Yaşar
TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 50nci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
56 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
On
altıncı bölüm üzerinde söz sırası Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına Sayın Abdülkadir Akcan, Afyonkarahisar
Milletvekili.
Buyurun
Sayın Akcan. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika
Sayın Akcan.
MHP GRUBU ADINA
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşmekte olduğumuz 56 sıra sayılı Kanun
Tasarısının on altıncı bölümü üzerinde Milliyetçi
Hareket Partisi Grubunun görüşlerini ifade etmek üzere
huzurlarınızdayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, tasarının on altıncı görüşme
bölümünde toplam on bir kanun, bu kanunlara ait otuz madde ele
alınmaktadır. İlk kanun ve madde 2866 sayılı
Öğrencilerle İlgili Bazı Basılı Evrakın Milli
Eğitim Bakanlığınca Hazırlanması,
Bastırılması ve Satılması Hakkında Kanunun
5inci maddesinde, bu Kanuna aykırı fiile verilen cezalar, önceden
yasaklanmış olan bir fiile uygulanan ceza ve para cezasını
azaltan ve suç kavramını kabahat kavramına dönüştüren
bir madde olarak karşımıza çıkmaktadır.
Diğer bir
kanun 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu ki bu Kanunun 21inci
maddesinde suça verilecek cezanın yine hafifletilmesi söz konusudur. Bir
başka suçu kabahate sayma operasyonu ile de 2893 sayılı Türk
Bayrağı Kanununun 8inci maddesinde öngörülen ve Türk Ceza
Kanununun 526ncı maddesine göre verilen ceza, Kabahatler Kanununun
32nci maddesine göre verilecek idari para cezasına çevrilmektedir.
2911
sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 28, 29,
30, 31 ve 32nci maddelerinde, yürürlükteki Kanunda hapis ve para
cezaları öngörülürken, bu tasarıyla, hapis cezalarını
ağırlaştırmaksızın para cezaları tamamen
kaldırılarak cezaların hafifletilmesi sağlanmaktadır.
Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa uygun olarak yapılan
fiillerde herhangi bir sorun yok, amaca ulaşılır. Amaca
ulaşılması da bu gösteri ve yürüyüşü tertip edenler
açısından zaten amaca ulaşmak üzere düzenlenir. Ancak, burada
yapılan kanuna aykırı davranışların ve bu davranışlara
verilecek cezanın hafifletilmesi toplum huzurunu bozma
bakımından önem arz etmesi nedeniyle burada verilecek cezaların
hafifletilmesini makul bulmadığımızı ifade etmek
istiyorum.
Tasarının
on altıncı bölümünde ele alınan beşinci kanun 2920
sayılı Türk Sivil Havacılık Kanunudur. Bu tasarı ile
kanun maddelerinin başlıklarının düzeltilmesi, kaza
nedenleri hakkında çalışacak soruşturma
kurullarının oluşumu, soruşturmanın yönü ve
derinliği, sivil hava ulaşım faaliyeti için izin verme
şartları ile ilgili hususlar güncelleştirilmiş ve daha
anlaşılır hâle getirilmiştir. Ancak aynı Kanunun
47nci maddesi bu tasarının 464üncü maddesi olarak ele
alınmış, havaalanları ve çevresindeki ilgili tesislerin
civarındaki yapılaşmayı düzenlemekte ve bu düzenlemeye
aykırı hareket edenlere önceden 6785 sayılı İmar
Kanununda öngörülen cezalar verilmekteyken bu cezalar kaldırılmakta
ve Kabahatler Kanununun 32nci maddesinde öngörülen para cezasına
hükmolunmaktadır ki bu tip faaliyetlerde 6785 sayılı İmar
Kanununun dışına çıkarılarak bu Kanunu yürütenlerin
vereceği cezayı verme yetkisini ellerinden alma fiiliyle
karşı karşıya olduğumuzu hatırlatmak istiyorum.
Bu dönüşüm hem İmar Kanunu uygulayıcılarını devre
dışı bırakmakta hem de kural dışı
davrananlara verilecek cezayı ayrıca hafifletmekte ve böylece
cezaların caydırıcılığı bir anlamda rafa
kaldırılmaktadır.
Tasarının
466, 467, 468inci maddeleri 2920 sayılı Sivil Havacılık
Kanununun suç oluşturan davranışları ve cezai
sorumlulukları içermektedir. Özellikle, 467nci maddesinde cezalar
geniş olarak tanımlanmakta ve cezadan amaçlanan, suçun cezalandırılmasını
ve suçun caydırıcılığını kasıttan
anlaşılan hükme ulaşılmakta, yani cezalar
ağırlaştırılmaktadır.
Tasarının
on altıncı bölümünde ele alınan 3082 sayılı Kamu
Yararının Zorunlu Kıldığı Hallerde, Kamu Hizmeti
Niteliği Taşıyan Özel Teşebbüslerin Devletleştirilmesi
Usul ve Esasları Hakkında Kanunun 12nci maddesinde ifade
düzeltilmesi ve cezaların kaldırılması yine söz konusu
olmuştur.
3091
sayılı Taşınmaz Mal Zilyedliğine Yapılan
Tecavüzlerin Önlenmesi Hakkında Kanunun 6ncı maddesinde yine ifade
düzeltilmekte, 3092 sayılı Çay Kanununun 2nci maddesinde,
cezanın mahallî mülki amire verilir hâle getirilmesi
sağlanmaktadır.
3093
sayılı RTÜK Gelirleri Kanununun 6ncı maddesinde öngörülen
para cezalarının kurum tarafından tahakkuk ve tahsil edilmesi
hükmü metinden çıkartılmış, ancak paranın nasıl
tahsil edileceği gibi, herhangi bir şekilde tahsil edilecek
paranın kuruma nasıl gelir kaydedileceği
belirtilmediğinden, acaba bu durum bir anlamda RTÜKü gelirlerinden mahrum
etmeyi de ifade etmekte midir diye düşündürmektedir.
Tasarının
bu bölümünde ele alınan bir başka kanun da 3224 sayılı Türk
Diş Hekimleri Birliği Kanunu ki anayasal meslek örgütleriyle ilgili
düzenlemelerin paralelliğinin sağlanması anlamında yapılan
düzeltmelerdir. Bunlar üzerinde genişçe durmayı gerekli görmüyorum.
Değerli
milletvekilleri, üzerinde çalıştığımız
tasarının 478, 479 ve 480inci maddeleri, Hayvan Sağlık
Zabıtası Kanununa muhalefeti gerektiren cezaları düzenleyen
maddelerdir. Bu maddelerde, Hayvan Sağlık Zabıtası Kanununun
amacı ve kapsamına uygun düşmeyen tavır ve davranışlar
cezalandırılmaktadır.
Nedir bu kapsam
ve tanım? Bu Kanunun amacı, yani Hayvan Sağlık
Zabıtası Kanununun amacı, hayvanlardan ve hayvan maddelerinden
insan veya hayvanlara geçebilen, bulaşabilen hastalıklardan
korunulmasını ve bulaşıcı hayvan
hastalıklarıyla mücadele edilmesini sağlamaktır. Kanun
kapsamında ise, hayvanların sağlığını
korumaya, bulaşıcı hayvan hastalıklarıyla mücadeleye
ve bu hususta her türlü tedbiri almaya dair hükümler yer almaktadır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; cezalar uygulanmadığı
veya caydırıcı özelliği kalmadığı sürece,
kanun, kitap sayfalarının arasında kalmaktan öte bir anlam
taşımaz. Bu tasarının 478inci maddesi, hayvan ve hayvansal
ürünlerin kanuni olmayan yollardan ithal ve ihracını yapanlara cezai
müeyyide uygulamasını emretmektedir. Cezayı kime vereceksiniz?
Kaçakçılığı yapana vereceksiniz. Bu fiili işleyene
kaçakçı, yapılan işe de kaçakçılık dendiğinde
ve işin içine hayvan katıldığında, Türkiye, hayvan
kaçakçılığından yıllardan beri inanılmaz derecede
mağdur edilmiştir. Özellikle mağdur olan kesim, hayvan
yetiştiricileridir.
Hayvan
kaçakçılığı sayesinde Türkiyede yetiştiricilerimize
karşı bir haksız rekabet geliştirilmektedir. Hep,
icraatlarımızı Hükûmet olarak 2002yle mukayese ederiz ya,
2002de 58inci Hükûmet kurulduğunda, hayvan
kaçakçılığı başta göz önüne alınmak suretiyle
sınır güvenliği meselesi Türkiyenin en önemli meselesi hâlinde
algılanmış ve bunun gereği ona göre
yapılmıştı ve 58inci Hükûmet kurulduğunda
sıfır kaçakçılıkla bu ülkeyi teslim aldı yönetim
olarak. Şimdi, kaçakçılık had safhaya vardı ki, öyle
enteresan, öyle garip olaylarla karşılaşmaktayız ki
Bir
taraftan, 2002 yılında 1 çuval besi yemi 10 YTL iken,
Değerli
milletvekilleri, öyle ki, çok yönlü, çok virüse karşı yapılan
aşılar, polivalan aşılar hayvanlara -mesela şapta-
uygulanmış olmasına rağmen, bir bakıyorsunuz ki
şap aşısı uygulamasından bir ay sonra, iki ay sonra
Türkiyede var olmayan virüslerin meydana getirdiği bir başka
şap tipiyle vatandaşlarımız karşı
karşıya, ülkemiz karşı karşıya kalmakta. Bunun
temel nedeni, önceden Türkiyede olmayan hastalık etmenlerinin yurt dışından
kaçak giren hayvanlarla hayvan popülasyonumuza bulaşır hâle
gelmesindendir.
Değerli
milletvekilleri, bir başka örnek daha verebilirim.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Konuşmanızı tamamlar mısınız Sayın Akcan.
ABDÜLKADİR
AKCAN (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, Türkiyenin son yıllarda
uğraştığı hastalıklardan bir tanesi kenelerle
bulaşan Kırım Kongo hastalığıdır.
Kırım Kongonun 2002 yılındaki seyri: 17 vaka var,
şüpheli vaka o da. Ama, 2003 yılında 133 vaka, 6 ölüm; 2002de
ölüm yok insanlarda; 2004 yılında 249 vaka, 13 ölüm; 2005
yılında 266 vaka, 13 ölüm; 2006 yılında 438 vaka, 27 ölüm.
Değerli
milletvekilleri, bu hastalığın nedeni olan,
bulaştırıcısı olan keneler, yurt
dışından kaçak hayvanlar vasıtasıyla Türkiyeye
girmekte ve meralara bulaştırmaktadır.
Sonuç olarak da,
bu olay bizim en önemli meselemiz diye algılanırsa, Türkiye
Cumhuriyeti devletinin bu tedbirleri alarak, Hükûmetin, sınır
güvenliğini sağlayıp kaçakçılığın önüne
geçerek bu olumsuzlukların önüne geçmesi gerekir diyorum.
Kanunun
hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Akcan.
Söz
sırası, Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Batman
Milletvekili Sayın Bengi Yıldıza aittir.
Buyurun
Sayın Yıldız. (DTP sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
DTP GRUBU ADINA
BENGİ YILDIZ (Batman) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Temel Ceza Yasalarına Uyum Amacıyla Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının on altıncı bölümü hakkında
Demokratik Toplum Partisi Grubunun görüşlerini sunmak üzere huzurunuzda
bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, değerli üyeler; adına torba yasa denilen ve
aslında, fark ettirilmeden, toplumun temel hak ve özgürlüklerinin
başına torba geçirilmesi olarak görülebilecek bu yasalar çok kurnazca
bir yöntemle Parlamentodan geçirilmektedir.
Birkaç gündür
Meclisten geçen yasalar temel hak ve özgürlükleri çok yakından
ilgilendirmektedir. Mesela, 1136 sayılı Avukatlık
Yasasının 5inci maddesi, 1163 sayılı Kooperatifler
Kanununun 56ncı maddesi, 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar
Kanunu, 1512 sayılı Noterlik Kanunu, 1618 sayılı Seyahat
Acenteleri Kanunu, 2821 sayılı Sendikalar Kanunu, 2822
sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanununun
56ncı maddesi. Saydığımız kanunların hepsi, Türk
Ceza Kanununun neredeyse yarısını kapsayacak düzenlemeleri
getirmektedir ve avukatlık mesleğine kabulden tutun da noter
olabilmek için veyahut esnaf sanatkârlar kurulunun yönetim kuruluna girmek gibi
bütün konularda çok ciddi engellemeler, yasaklamalar ve kısıtlamalar
getirmektedir. Öyle umuyoruz ki ileriki aşamada bundan dönülür.
Demokratikleşme, Avrupa Birliği uyum yasalarıyla elde edilen
kazanımlar, dolaylı yoldan ve topluma hissettirilmeden geriye alınmaktadır.
Bırakın vatandaşları, hukukçuların bile aynı
yasaların sürekli değişmesi dolayısıyla süreci takip
etmelerinde ciddi sıkıntılar ve zorluklar
yaşanmaktadır. Hükûmet, özgürlük ve güvenlik kavramlarının
birlikte yürümesinden çok, bu ikilem arasında güvenliği tercih etme
durumunda kalmıştır.
Sayın
Başkan, değerli üyeler; bu torba yasaların, özellikle 2911
sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 28inci
maddesinde değişikliğe gidiliyor ve cezalar daha da
ağırlaştırılıyor. Anayasamızın 34üncü
maddesinde Herkes, önceden izin almaksızın, silahsız ve
saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme
hakkına sahiptir. diyor. Mevcut 2911 sayılı Yasanın
28inci maddesi, 10, 11 ve 12nci maddeler yasa dışı toplantı
ve gösteriyi düzenleyenleri, katılanları bir yıl altı aydan
üç yıla kadar hapis cezasını zaten öngörmektedir. Getirilmeye
çalışılan yeni düzenlemede toplantı düzenleme kurulu
üyelerinin cezası daha da artırılmaktadır. Görevini yerine
getiremedikleri anlaşılan düzenleme kurulu üyelerinin
cezasının üst sınırı bir yıl altı ayken, bu
düzenlemeyle iki yıla çıkarılmaktadır. Yine, 2911
sayılı Yasanın 28inci maddesinin son fıkrasında,
güvenlik kuvvetlerinin bu toplantılar sırasındaki görevleri
nedeniyle güçlük çıkaranlara iki yıldan beş yıla kadar
hapis cezasıyla cezalandırılır hükmü getirmektedir. Burada
da alt sınır bir yıl altı aydan iki yıla
çıkarılmıştır. Toplantı ve gösterilerin yasa
dışı olup olmadığı, mukavemet var mı yok mu
gibi konuları tabii ki polis ve kolluk tespit etmektedir.
Hazırlık soruşturmasının, hazırlık
aşamasının da polisin belirleyici etkiye sahip olduğu
ülkemizde polis ile vatandaşın, yani özgürlükleri kullananlar ile
karşı karşıya olduğu konulardaki düzenlemelerde,
özellikle cezalarda çok hassas olmak lazım.
Gazeteci ve
İnsan Hakları Derneği yöneticisi olarak takip ettiğimiz
yüzlerce toplantılarda, özellikle doğu ve güneydoğu bölgesinde
yasa dışı uyarısı yapılmadan, hatta çoğu
zaman katılanların da bunu bilmediği durumlarda insanların
hüküm giydiğini biliyoruz. Her yıl kutlanan Nevruz Bayramında,
katılanların bayram havasında kutladıkları Nevruzun
sonunda, sanık ve sonra da ceza yiyen çokça insanı tanıyoruz.
Geçenlerde bir
ilimizin cumhuriyet başsavcısıyla görüşüyorduk, ziyaretine
gitmiştim. Yargının bağımsızlığı
ve siyasallaşması meselesini konuşuyorduk. Sayın başsavcı,
ülkenin temel probleminin yargının
bağımsızlığı ve siyasallaşması
meselesinden çok, bağımsız ve adil yargılama konusunda,
özellikle hazırlık aşamasında kolluğun çok etkili
olmasından dem vuruyordu, şikâyet ediyordu. Hiçbir şekilde
üzerinde etkinliğimiz olmayan kolluk, delilleri hazırlıyor ve
önümüze getiriyor ve savcılık makamı da bu deliller üzerinden
iddianame hazırlamak zorunda. Şimdi, çoğu lise mezunu olan bu
görevliyi ben nasıl etkileyebiliyorum? diye soruyordu sayın
başsavcı. Bu yapıyla nasıl bir sağlıklı
yargılama yapılabilir ki. Yani, ülkemizde yargılamanın bir
safhasını geçmişte Kahrolsun insan hakları. diye
yürüyüş düzenleyen bir kısım kolluk hepsini itham altında
bırakmak doğru olmaz- tarafından yürütülmektedir. Ülkemizde
durum bu. Ancak, biz bu durumu düzelteceğimize cezaları
artırarak caydırıcı olmaya çalışıyoruz ve
adil yargıyı bu şekilde gerçekleştiriyoruz. Yine
kolluğun uygulamalarından birisini, Baran olayında olduğu
gibi Düştüm, silahım ateş aldı ve kurşun gidip
Baranın tam kafasına denk geldi. diye kendini savunan polise ne
yazık ki yanında bulunan polisler de Aynen böyle oldu.
şeklinde onaylamak gibi bir durumla karşı
karşıyadırlar. Ülkemizde durum bu.
Diğer bir
yasa değişikliği değerli arkadaşlar, 2920
sayılı Türk Sivil Havacılık Kanunu. Bu Kanunun 102nci
maddesindeki değişikliği de dikkat çekici. Sorumlu kaptan ve
pilota kolluk görevi verilmiş. Yasada unutulan, sayın
pilotlarımıza tabanca ve kelepçe verilmesi olmuş nedense.
Düzenleme aynen şöyle: Sorumlu kaptan pilot, hava aracında
işlenen suç ve kabahatlerle ilgili delilleri toplamak ve saklamakla
yükümlü olduğu gibi; can ve mal güvenliğini tehdit eden veya
gecikilmesinde zarar doğabilecek durumlarda gerekli tedbirleri almaya;
kolluk görevlileri olaya elkoyuncaya kadar kişileri gözaltında
tutmaya evet burası çok dikkatli, yani orada suç işleyen
kişileri pilot gözaltında tutacak- kişilerin üzerini veya
eşyasını aramaya, suçun işlenmesinde kullanılan veya kullanılmasına
teşebbüs edilen ya da bulundurulması suç veya kabahat oluşturan
eşyayı alıkoymaya bizzat veya emrindeki diğer mürettebat
ile -yani oradaki hostes hanımefendilerle birlikte yetkilidir.
Böylesine
kapsamlı bir düzenlemede sorumluluğu pilot ve hosteslere yüklemek ne
derece gereklidir? Burada, tabii, bir görev ve yetki verildiği zaman
sonucu olarak o insanlara sorumluluk da yüklemiş bulunuyoruz.
Bu duygu ve düşüncelerle, yüce Meclisimi
saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Teşekkür ediyorum. (DTP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Şahısları
adına ilk söz, Şanlıurfa Milletvekili Sayın Abdulkadir Emin
Önene aittir.
Buyurun
Sayın Önen. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz beş
dakikadır.
ABDULKADİR
EMİN ÖNEN (Şanlıurfa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının on altıncı bölümüyle ilgili söz
almış bulunuyorum. Bu
vesileyle, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu bölüm 451inci madde ile 480inci maddeleri
kapsamaktadır. Bilindiği gibi, ceza sistemimizi oluşturan ve
temel ceza kanunları olarak bilinen Türk Ceza Kanunu, Kabahatler Kanunu,
Ceza Muhakemesi Kanunu ve Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı
Hakkında Kanun Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilerek
1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Ceza kanunlarında
yapılan bu genel değişiklik ceza hükmü içeren yasalarda
düzenlemeler yapılmasını gerekli hâle getirmiş ve üzerinde
görüşmeler yaptığımız bu tasarıyla da ceza hükmü
içeren kanunlarda gerekli bu düzenlemeler yapılmıştır.
Ceza
kanunlarının pratikte uygulanmasında bireyler arasında,
gerek ırk gerek dil ve din gerek mezhep ve milliyet gerek cinsiyet ve
siyasi görüş ve gerekse millî veya sosyal köken, ekonomik ve diğer
toplumsal konumları yönünden kişilere ayrım yapılamaz ve
hiç kimseye ayrıcalık tanınamaz. Globalleşen, sürekli
değişen ve gelişen dünya şartları
karşısında, sosyal, siyasal ve ekonomik şartlar da göz önünde
bulundurularak suç politikalarında bir değişimin
yaşanması kaçınılmaz bir hâle gelmiştir.
İnsanlığın mutluluk ve refahı için konulan kanunlar,
içinde bulunduğumuz çağın gereklerine ve yeniden oluşan
millî menfaatlere uyumlu olmalı ve insan haklarını ve toplumsal
güveni korumayı hedefleyen bir amaca hizmet etmelidir. Bu açıdan
bakıldığında, ceza kanunları bir toplumun düzenini,
huzur ve asayişini sağlamayı ve korumayı amaç edinmelidir.
Yine ceza kanununun amacı, kişilerin hak ve özgürlüklerini, kamu
düzeninin güvenliğini ve toplumsal barışını korumak ve
suç işlenmesini önlemektir.
Yapılan bu
değişikliklere haksızlık oluşturan fiilin
niceliği ve bunun toplumsal ve siyasal hayattaki etkileri göz önünde
tutularak bazı fiillerin yaptırımı idari yaptırım
olarak değiştirilmiş, bazıları da kabahat nevinden
olan yaptırım çeşidinden çıkarılarak suç
karşılığı bir ceza yaptırımına
dönüştürülmüştür. Bu dönüştürülme sonucunda da özellikle idari
yaptırımı gerektiren kabahatlerde, idari para cezasını
gerektiren yaptırım dışındaki diğer idari
yaptırımlar bakımından kanunlarda bazı
yaptırım türlerine de yer verilmiştir.
Ceza
mevzuatı, çağın gereklerine ve yeniden oluşan millî ve
insanlığın ortak değerlerini vurgulayan, insan
haklarını ve toplumsal güveni korumayı hedefleyen bir suç ve
ceza siyasetine dayandırılmalıdır. Suç siyaseti,
barış esasına dayalı toplum düzeninin devamı için
hukuka aykırı fiillerin hangilerinin suç olarak
tanımlanması gerektiğinin belirlenmesinde izlenen yolu
göstermektedir. Hukuka aykırı herhangi bir fiile suç niteliği
kazandıran koşullar izlenen suç siyasetiyle belirlenmektedir. Suç
siyasetiyle güdülen amaca ulaşabilmek için uyulması gereken ana
ilkeler, kusur ilkesi, hukuk devleti ilkesi ve hümanizm ilkesidir.
Tasarıyla,
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ile 5326 sayılı Kabahatler
Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra idari yaptırım kararı
gerektiren fiiller ve suç açısından uygulama birliği
sağlanması, ceza hükmü içeren kanunların uygulanmasından
kaynaklanan tereddütlerin giderilmesi, Türk Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu
ve Kabahatler Kanunu hükümleri dikkate alınmak suretiyle, ceza hükmü
içeren kanunlarda yer alan hükümlerin bu kanunlarla uyumlu hâle getirilmesi,
ayrıca bazı suçların unsurlarında 5237 sayılı
Kanunun uyum sağlanması amaçlanmıştır.
Mesela 454üncü
maddedeki değişiklikle, 2893 sayılı Türk Bayrağı
Kanununun 8inci maddesindeki üç aydan altı aya kadar hafif hapis ve
hafif para cezası hükmü kaldırılmış ve yerine
Kabahatler Kanununa göre yüz Türk lirası para cezası hükmü
konulmuştur ve yine 475inci maddede diş hekimleriyle ilgili
fıkrada yüz bin liradan üç yüz bin liraya kadar para cezası yerine
adlî para cezası denilmiştir. Bu tasarıda bunun gibi örnekleri
bol bol görmemiz mümkündür. Böylelikle geçmişteki bazı tereddütlerin
ortadan kalktığını ve kanunların çağın
gereklerine uygun hâle geldiğini görmekteyiz.
Bu duygu ve
düşüncelerle konuşmamı bitirirken yapılan bu
değişikliklerin milletimizin huzuru, refahı ve güvenliği
adına hayırlar getirmesini temenni ediyor, yüce heyetinize
saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Önen.
Şahısları
adına ikinci söz, Hakkâri Milletvekili Sayın Rüstem Zeydana aittir.
Buyurun
Sayın Zeydan. (AK Parti sıralarından alkışlar)
RÜSTEM ZEYDAN
(Hakkâri) Sayın Başkanım, saygıdeğer
milletvekilleri; Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının on altıncı bölümü üzerinde
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyeti
sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Ceza adalet
sistemimizi düzenleyen temel ceza kanunlarımız ki bunlar Türk Ceza
Kanunu, Kabahatler Kanunu, Ceza Muhakemeleri Kanunu, Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazına Dair Kanunları oluşturur. Bu
kanunlar, elbette ki toplumun yüksek talebi neticesinde yüce Meclisimizin
dirayetiyle 22nci Dönemde realize edilmiş ve
gerçekleştirilmiştir. Ülkemizi yönetenler halkın bu yüksek
talebine cevap olarak bunu oluşturmuştur. Elbette ki çağdaş
bir ülkenin yöneticileri ve idarecileri bunu böyle yapmak zorundadır ve
arzusunda olmalıdır. Avrupa Birliğinin çok önemli bir aday ülkesi
olarak ülkemizin bu ihtiyacına cevap olsun diye bu yasalar realize
edilmiştir. Bu nedenledir ki bu yasaların cezai müeyyideleriyle
ilgili uyum çalışmaları da bu döneme nasip olmuştur.
Değerli
milletvekilleri, her şeyin konuşulduğu ve vatandaşın
ihtiyacına cevap verilebilecek yüce çatı bu kurumdur. Birbirimize
hitap ederken, birbirimizle iletişim kurarken bu yüce milletin
ihtiyacını ve arzusunu her zaman göz önünde bulundurma gibi bir
mecburiyetimiz vardır. Bu yüce çatı, rahmetle
anacağımız büyük Mustafa Kemallerin, Adnan Mendereslerin, Celal
Bayarların, İsmet Paşaların, Bülent Ecevitlerin, Turgut
Özalların, Alparslan Türkeşlerin ve daha nice demokrasiye katkı
vermiş insanların hepimize emanetidir. (AK Parti
sıralarından alkışlar) Dolayısıyla da
halkımızın bu ihtiyacına cevap verirken bu müstesna
çatı altında görev yapan bütün milletvekilleri olarak yeknesak,
ülkenin bu müstesna coğrafyasına elimizden geldiğince katkı
vermenin derin hazzını yaşamak gibi bir mecburiyetimiz ve bir
arzumuz olmalıdır. Yarının ümitvarı, bugünün
yaşayanı, dünün geçmişi olmalıyız.
Gerçekten de
halkımızın bu ihtiyacına cevap olsun diye bu uyum
yasalarını gerçekleştirmiş bulunuyoruz. Elbette ki her ne
kadar yeni bir yasal düzenleme olsa bile, her cümlesinde redaksiyon
yapılmıyor ise de tırnak içinde arz ettiğim gibi cezai
hükümler içerdiği için, yasanın tümüne dokunulmamış gibi
görünse de ihtiyaca cevap verir niteliktedir. Bu nedenledir ki milletin bu
ihtiyacına cevap olacak bu yasaların yüce Meclisten çok kısa
sürede geçmiş olması, onları temsil eden bir
arkadaşınız olarak beni de ziyadesiyle mutlu etmiştir.
Ben, sözlerimi
Cahit Sıtkı Tarancının son günlerde çokça ifade edilen bir
şiiriyle bitirmek istiyorum:
"Memleket
isterim
Gök mavi, dal
yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların,
çiçeklerin diyarı olsun.
Memleket isterim
Ne başta
dert ne gönülde hasret olsun;
Kardeş
kavgasına bir nihayet olsun.
Memleket isterim
Ne zengin fakir
ne sen ben farkı olsun;
Kış
günü herkesin evi barkı olsun.
Memleket isterim
Yaşamak,
sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir
şikâyet ölümden olsun.
Kıymetli
arkadaşlar, bu duygu ve düşüncelerle hepinizi sevgi dolu
saygılarımla bir kere daha selamlıyorum, teşekkür ediyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Zeydan.
Sayın
milletvekilleri, bölüm üzerindeki konuşmalar
tamamlanmıştır.
Şimdi,
soru-cevap kısmına geçiyoruz.
İlk soru
Sayın Enöze ait.
Buyurun
Sayın Enöz.
MUSTAFA ENÖZ
(Manisa) Sayın Başkan, Sayın Bakana iki sorum var.
1)
Görüşülmekte olan tasarının 479uncu maddesinde orijinal kanun
olan 3285 sayılı Hayvan Sağlık Zabıtası
Kanununun 46ncı maddesinde ön görülen ve halen yürürlükte olan bir
anlamda usulsüz hayvan taşımanın, yani
kaçakçılığın vasıtası olan araca ve sahibine uygulanan
cezai müeyyideyi yeni tasarıda neden kaldırdınız?
2) Küçük ve büyük
baş hayvan kaçağının tahmini rakamsal boyutu ne
kadardır? Ülke hayvancılığına bulaşıcı
hastalıklar ve ekonomik anlamda zararları nelerdir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Enöz.
Buyurun
Sayın Korkmaz.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Sayın Bakan, kasım sonunda Ispartada yaşanan elim
uçak kazası neticesinde 56 vatandaşımız hayatını
kaybetmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak üzüntülerimizi bir kez
daha ifade ediyoruz ve arkalarında onlarca bakıma muhtaç
yakınlarını bırakmışlardır. Devlet olmanın
gereği haklı ama mağdur olmuş insanlara sahip çıkmak,
güçlünün karşısında güçsüzün hukukunu korumaktır. Bu
kazanın ardından gerek ülke içinde ve gerekse ülke
dışında haklarını aramak üzere
vatandaşlarımızın yabancı dil, ilgili ülkenin iç
hukukunun bilinmesi ve uluslararası hukuka vukufiyet alanında adli
yardım ve desteğe ihtiyaçları vardır.
1) Gerek Adalet
gerekse Ulaştırma Bakanlığı ya da Hükûmet olarak bu
konuda şu ana kadar somut olarak ne gibi çözümler ürettiniz?
2) Bu kazayla
ilgili olarak geride kalanlar ile irtibata geçilip adli yardım
çerçevesinde herhangi bir talepleri olup olmadığını
sordunuz mu?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Korkmaz.
Sayın
Çalış, buyurun.
HASAN ÇALIŞ
(Karaman) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Bakanıma
benim sorum, kamuoyunda yeşil sermaye mağdurları veya
holdingzedeler olarak bilinen para toplama ve finansal kiralama ile yasal
boşluklardan yararlanılarak paraları toplanmış ve
mağdur edilmiş vatandaşlarımızla ilgilidir.
KİMPAŞ,
YİMPAŞ, Jet-Pa, İhlas, Kombassan gibi kuruluşlarca
özellikle Avrupa çalışanları olmak üzere pek çok
insanımızın çok zor şartlarda kazandığı
paralar yasalara aykırı olarak toplanmıştır. Bu ve
benzeri kuruluşlardan paralarını geri alma ümidini kaybeden
vatandaşlarımızdan aile düzeni bozulanlar, hatta akli dengesi
bozulanlar vardır. Bu paraların sahiplerine geri verilebilmesinin bir
imkânı var mıdır? Bu konuda yaptığınız
herhangi bir çalışma var mıdır? Bugün itibarıyla bu
insanlarımızın mağduriyetinin giderilebilmesi için
Hükûmetinizin siyasi kararlılık göstermesi beklenmektedir.
Mağduriyeti gidermek ve yasal boşlukları doldurmak için
Hükûmetinizin ne gibi çalışmaları vardır? Adı geçen ve
benzeri holdinglerin kaç tanesinin sorumlularına yasal işlem
yapılmıştır? Yapılan yasal işlemler kamu
vicdanını rahatlatmış mıdır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Çalış.
Sayın
Öztürk
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Aracılığınızla
sormak istiyorum: Özel radyo ve televizyonlardaki yabancıların
payını yüzde 25ten yüzde 50ye çıkarmayı
düşündüğünüze dair basında haberler yer almaktadır. Öyle
anlaşılıyor ki satacak değerlerimiz giderek azalıyor.
Ulusal stratejik çıkarlarımız
dikkate alınmadan yapılan bu satışlardan sadece gelir elde
etmeyi hedef aldığınıza göre, yüzde 50 yerine örneğin
yüzde 80, hatta yüzde 100 hisse devri yaparak daha çok gelir elde etmeyi niçin
düşünmüyorsunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Öztürk.
Sayın Taner,
buyurun efendim.
RECEP TANER
(Aydın) Sayın Bakanım, sorum 454üncü maddeyle ilgili.
Bayrak Kanununa
göre bayrak asılacak yerler, günler ve zamanlar belli olduğu hâlde,
bir İsveç firması olan IKEAnın, ülkemizdeki
mağazalarının önündeki göndere bayrak asmasını
nasıl değerlendiriyorsunuz?
IKEA. İzmir
Bornovada var, Ankarada, İstanbulda var.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Kendi bayraklarını
mı asmışlar?
RECEP TANER
(Aydın) - İsveç bayrağını.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler.
Sayın Mert,
buyurun.
HÜSEYİN MERT
(İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Aracılığınızla
sorum şu şekilde olacak: Ispartada hepimizi üzen ve ölen
yurttaşlarımızı rahmetle andığımız
kazadan sonra basında yer alan ve Türkiyenin de üyesi olduğu Uluslararası
Sivil Havacılık Örgütü tarafından hazırlanan bir raporda
okuduğum kadarıyla, havacılık güvenliği, gözetimi,
uçuş operasyonları, hava seyrüsefer hizmetleri ve havalimanları
konularındaki personelin yetersizliğinden söz edilmektedir. Bu rapor
doğru mudur? Doğruysa, gereği yerine getirilmekte midir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Mert.
Sayın
Doğru, buyurun.
REŞAT
DOĞRU (Tokat) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, şunu sormak istiyorum: Ülkemizde çiftçiler, hayvan
üreticileri çok zor durumdadır. Gübre fiyatları, yem fiyatları
ateş pahasıdır. Çiftçi, üretici, alıp kullanmakta
zorlanmaktadır. Üreticiler devletten suni tohumlama, süt destek primleri
ve tarımsal destekleri henüz alamamışlardır. Ancak,
tarım kredi dâhil birçok borçla karşı karşıya
kalmış, icra takibi ve hapis cezasıyla
cezalandırılmaktadır. Devletten alacağı olan
insanların borçları alacaklarından mahsup edilemez mi?
Şayet edilebilirse borcu olmayanların günahı ne olacaktır?
Borçların ertelenmesi, faizlerin kaldırılmasıyla ilgili ne
düşünüyorsunuz?
İkinci sorum
olarak: Bugün basında 4 bin kişinin üzerinde 4/C maddesiyle
çalışan imam-hatipli insanların sözleşmesinin iptal
edildiğine dair bir yazı geçmiştir. Bu insanlarla ilgili bir
çalışma var mıdır? Bu insanlara hukuki olarak ne
yapmaları konusunda tavsiyede bulunuyorsunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Doğru.
Sayın
Karaibrahim, buyurun.
EŞREF
KARAİBRAHİM (Giresun) Sayın Bakanım, herhâlde Tarım
Bakanımız geldiler. Biraz önce fındıkla ilgili
sorduğum soru -acaba yeniden hatırlatmama gerek var mı- Dikim
alanlarına verilen cezalar 83ten bu zamana kadar ne kadar
uygulandı? diye.
Herhâlde
Bakanımız buradalar.
Teşekkür
ediyorum.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Burada da görüşemedim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Karaibrahim.
Sayın
Aslanoğlu, buyurun efendim.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Teşekkür ederim efendim,
kullanmayacağım.
BAŞKAN
Sormuyor musunuz?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Hayır.
BAŞKAN
Sayın Bakanım, söz sırası sizde.
Buyurun efendim.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Sayın Başkanım,
arkadaşlarımın sorularına elimden geldiği kadar cevap
vermeye çalışacağım.
Sayın
Enözün bir sorusu oldu, sanıyorum 479uncu maddeyle ilgiliydi. Bu
479uncu maddeyle değiştirilen 46ncı maddenin sonundaki Hayvan
veya hayvan maddelerini taşıyan nakil vasıtalarını
kullananlar hakkında da aynı ceza hükmü uygulanır. cümlesinin
neden çıkarıldığını soruyorsunuz.
Çıkarılmıyor Sayın Enöz, çünkü dikkatle okursanız
479uncu maddeyi, 46ncı maddenin birinci fıkrasını
değiştiriyor. 46ncı madde iki fıkradan ibarettir.
İkinci fıkrası, yani sizin
çıkarıldığını iddia ettiğiniz fıkra,
maddede kalmaya devam ediyor. O nedenle, herhangi bir sorun yok. Yani, ilgili
Kanun, 46ncı maddenin bütünü elinizde varsa, incelediğinizde zaten
bunu fark edeceksiniz, herhangi bir kaldırma söz konusu değil.
MUSTAFA ENÖZ
(Manisa) Var; bakarım.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Sayın Korkmaz, tabii hepimizi
üzen, Ispartada meydana gelen uçak kazası ve bununla
bağlantılı olarak hayatını kaybeden 56
vatandaşımızın geride kalan yakınlarının
mağduriyetiyle ilgili bir konuyu gündeme getirdi.
Biliyorsunuz,
hangi tür kaza olursa olsun -bu, kara nakil vasıtalarıyla da ilgili
olabilir, uçakla da ilgili olabilir, başka şekilde de olabilir- iki
türlü yönü vardır, bir cezai yönü, bir hukuki yönü. Tabii, eğer
burada bir suç söz konusuysa bunu cumhuriyet savcıları takip eder.
Mutlaka, Isparta Cumhuriyet Savcılığı cezai yönüyle ilgili
bir çalışma yapıyordur. Hukuki yönü, yani tazminle ilgili yönü
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Esas olarak öğrenmek istediğim o efendim.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Tabii.
Tazminle ilgili
yönü: Zaten, bu tür uçak şirketleri sigortalıdır. Yani
taşıdıkları yolcularla ilgili bunların sigorta
yaptırdığı, bu firmaların sigorta
yaptırdığı şirketler vardır, sigorta
şirketleri. Ben bu vatandaşlarımızın
yakınlarının, bu sigorta poliçelerinde öngörülen o
tazminatları alabileceklerini, hatta o sigorta firmalarının
müracaat üzerine bunları ödeyeceklerini biliyorum. Avukatlıktan da
geldiğim için
Bununla ilgili sadece birtakım idari başvurularda
bulunmak gerekir, ama uğranılan zararı eğer
karşılamıyorsa, ayrıca asliye hukuk mahkemelerinde,
ilgililerin, ilgili firmaya karşı da ilave dava açma hakları
vardır. Bu konuyla ilgili bizim mevzuatımız her türlü
imkânı mağdur olan insanlara tanımaktadır, ama
Ulaştırma Bakanlığımızın, bu konuda müracaat
edip de yardımcı olmadığı bir kişi olup olmadığını
bilmiyorum. Yani, bu uçak kazası sonucu yakınları vefat eden
herhangi bir vatandaşımızın Ben ne
yapacağımı bilmiyorum, bana yol gösterin. diye
Ulaştırma Bakanlığımıza veya ilgili kurumlara bir
müracaatı var olup da ilgilenmezlik gibi bir durum söz konusuysa
doğrusu bunu bilmek isterim. Ama tahmin ediyorum ki ilgili firma ve tabii
bu firmanın uçağını ve yolcularını sigorta
ettirdiği sigorta şirketleri bu vatandaşlarımızın
ekonomik mağduriyetini büyük ölçüde gidereceklerdir, gidermiyorlarsa dava
açarlar.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Sayın Bakanım, özür dilerim. Bununla ilgili olarak,
Adalet Bakanlığından bir kişiyi görevlendirip Ispartadaki
yakınlarla bir toplantı yapmayı düşünür müsünüz?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) E tabii bu yakınların
hepsi Ispartada değil, bunlar Türkiyenin muhtelif yerlerinde. Yani,
Adalet Bakanlığımızın böyle bir görevi yok. Ancak bu
özel bir inisiyatif olabilir değerli milletvekili arkadaşım.
Yani, böyle bir görevimiz yok, ama bize bir müracaat olduğu takdirde, biz
mutlaka Adalet Bakanlığı olarak yol gösteririz. Nereden girip
nereden çıkacakları, haklarını nasıl elde edecekleri
konusunda kendilerine yardımcı oluruz, ama bize
başvurmaları hâlinde.
Sayın
Çalışın bir sorusu oldu. Birtakım firmaların -ki,
kendileri yeşil sermaye mağdurları olarak ifade etti- paralar
toplayarak bazı vatandaşlarımızı mağdur
ettiklerini, birtakım firmaların ismini de saydınız, ben
bunları saymayacağım. Tabii, bunlar, Sermaye Piyasası
Kurulundan izin almaksızın geçmişte bu
çalışmaları yapmışlar. Daha 1970li yıllardan
başlayarak süren bir sürecin sonucunda, maalesef bu olumsuzluklarla
karşılaştık. Şimdi, bize Bunlar tekrar
yaşanmasın diye, Hükûmetiniz ne yapıyor? dediniz. Şimdi,
Başbakanlığa sevk ettik. Türk Borçlar Kanununda bununla ilgili
çok ciddi önlemler alıyoruz. Öncelikle Adalet Komisyonunda
görüşülecek ve sonra, önümüzdeki aylarda, inşallah, burada, Genel
Kurulda da Türk Borçlar Kanununu görüşeceğiz. Orada da göreceksiniz
ki, bu tür istismarları önlemek ve bu kapıları kapatmakla ilgili
Borçlar Kanununda önemli düzenlemeler yaptığımızı
ifade etmek istiyorum.
Sayın
Öztürkün özel radyo ve televizyonlardaki yabancı payıyla ilgili bir
sorusu oldu, yüzde 25ten yüzde 50ye çıkarılıyor diye. Böyle
bir yasal düzenleme talebi Bakanlar Kuruluna falan gelmedi. Benim, Adalet
Bakanı olarak, böyle bir tasarruf teşebbüsünden haberim yok. O
nedenle, önüme gelmemiş böyle bir konuyla ilgili de şu anda beyanda
bulunacak değilim.
Şimdi, bir
de, bir ilimizde veya birkaç ilimizde bir yabancı firmanın önüne
başka bir ülkenin resmî bayrağını
astığını ve bunun Bayrak Kanununa aykırı olup
olmadığını sordunuz. Şimdi sizden duyuyorum bu konuyu.
Yabancı bir bayrağın Türkiyede nerelerde
asılabileceği mutlaka ya Bayrak Kanununda veya başka bir
mevzuatımızda olması gerekir. Ben, ilgili, bu soruyu soran
milletvekili arkadaşımızın bu duyarlılığı
karşısında bu konuyu bir araştırmamız
gerektiği kanaatindeyim. Nerede, hangi firmadır, firmanın ismini
tespit edemedim, sanıyorum yabancı bir kelime, bu konuda beni
bilgilendirirseniz hemen teşebbüse geçer bu konuyla ilgili
araştırmayı yaparız değerli milletvekili
arkadaşım.
Evet, bir de
Diyanet İşleri Başkanlığının sözleşmeli
personelle ilgili bir iptalinden bahsettiniz. Eğer bunlar 4/C personeli
ise Sayın Doğru, biliyorsunuz, Devlet Memurları Kanununun 4/C
maddesi bir yıldan az süreli hizmetler içindir çünkü diğer kamu kurum
ve kuruluşları Devlet Memurları Kanununun 4/C maddesine göre
personel çalıştırdığı gibi, sanıyorum
Diyanet İşleri Başkanlığında da bu var. Bir yıldan
az süreli olduğu için, on bir ay mı çalıştırır,
on ay mı çalıştırır, bu aradaki süre kadar onlara izin
veriyor veya işte, sözleşmelerini askıya alıyor, daha sonra
tekrar bunları başlatıyor. Böyle bir durumla karşı
karşıya olduğumuzu düşünüyorum. Sayın Yazıcıoğlu
da buradaydı, belki, biraz sonra kişisel olarak da bu durumla ilgili
kendisiyle görüşebilirsiniz.
Sayın
Başkanım, çok teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim, sağ olun.
Sayın
milletvekilleri, on altıncı bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi, on
altıncı bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge
işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
451inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
452nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
453üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
454üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
455inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
456ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
457nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
458inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
459uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
460ıncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
461inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
462nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
463üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
464üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
465inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
466ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
467nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
468inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
469uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
470inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
471inci madde.
Sayın
milletvekilleri, İç Tüzükün 91inci maddesine göre, bölümde yer alan bir
madde hakkında iki önerge verilebilmektedir. Ancak, her siyasi parti
grubuna mensup milletvekillerinin birer önerge verme hakları mahfuz
olduğundan, geliş sırasına göre, Rize Milletvekili
Sayın Mesut Yılmaz ve CHP ve MHP Gruplarına mensup
milletvekillerince verilen üç önergeyi okutuyorum, en aykırı ve aynı
mahiyetteki iki önergeyi de birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşmekte
olduğumuz 56 sıra sayılı kanun tasarısının
471. maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
4.2.1984 tarihli
ve 3092 sayılı Çay Kanununun 2nci maddesi üçüncü fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Ruhsatsız
olarak çay bahçesi kuranlara her dekar için 1 Türk lirası idari para
cezası verilir.
Mehmet
Şandır Oktay
Vural Ali
Torlak
Mersin İzmir İstanbul
Rıdvan
Yalçın Kadir
Ural
Ordu Mersin
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
56 Sıra
Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 471inci maddesinin Kanun Tasarısından
çıkartılmasını arz ve talep ederim. 14/12/2007
Ahmet
Mesut Yılmaz
Rize
T.B.M.M.
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 56 Sıra Sayılı yasanın 471. maddesinin tasarı
metninden çıkartılmasını arz ederiz.
Saygılarımızla.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Eşref
Karaibrahim Rahmi
Güner
Malatya Giresun Ordu
Metin
Arifağaoğlu Ali
Koçal
Artvin Zonguldak
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, son okunan iki önerge aynı mahiyette
olduğu için birlikte işleme alacağım.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Hangisini efendim?
BAŞKAN Son
iki konu, metinden çıkarma önergeleri, ikisi de aynı mahiyette.
Sayın
Komisyon katılıyorlar mı?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Sayın Başkanım, bir kısa açıklama yapmak istiyorum: Bu
iki önerge de tasarıdaki bu maddenin metinden
çıkarılmasını istiyor. Gerekçelerine
baktığımız zaman, çiftçinin daha az ceza ödemesi gerektiğini,
cezaların artırılmaması gerektiğini ifade ediyor,
gerekçeleri böyle. Ancak, gerekçeler yanlış, tabii ki
çıkarılması da yanlış bize göre. Şu açıdan:
Mevcut kanunda, kanun metninde 375 milyon lira idari para cezası var ve
2003 yılından itibaren bu ceza artarak şu anda 750 milyon lira
civarında olmuştur. Hâlbuki tasarıdaki ceza 400 milyon
liradır. Eğer bu maddeyi çıkarırsak 400 yerine 750 milyon
lira ceza verilecektir. Yani, şu hâlde, önergeyi sunanlar, önergeyi
verenler, çiftçinin bu önergeyle daha fazla ceza ödemesine sebep
olacaklardır. Biz de çok fazla ceza ödemesini istemiyoruz. Bu
bakımdan tasarıdaki daha doğrudur. Tasarıdaki bu metin
çıkarsa 400 yerine 750 lira ceza ödeyeceklerdir. Bu bakımdan
katılmıyoruz efendim.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Başkan, 1 lira olsun, 1 lira.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet katılıyorlar mı?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Önerge sahipleri
Sayın Yılmaz, konuşacak mısınız
efendim?
A. MESUT YILMAZ
(Rize) Gerekçeyi okutun Sayın Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
1984
yılında yasalaşan 3092 sayılı Çay Kanunu ile
ruhsatsız çay bahçesi kuranlara cezai müeyyide getirilmiş ve bu
cezalar daha sonra yasal düzenlemeler ile
arttırılmıştır. Kanunun yasalaştığı
1984 yılından itibaren ülkemizde artan nüfusa paralel olarak çay
tüketimi ve çay talebi de sürekli artmaktadır. Bunun yanında çay
ithalatına ilave olarak son yıllarda kaçak çay girişi
artmıştır. Ruhsatsız kurulan çay bahçeleri ve çay üretimi
bir anlamda sürekli artan iç talebi ve ülke içi ihtiyacı
karşılamaktadır ve gerek bölge ekonomisi gerekse ülke ekonomisi
açısından katma değer yaratmaktadır. Çay tarımı
ülkemizde ekolojik olarak başka ürünlerin yetiştirilmesinin mümkün
olmadığı Doğu Karadeniz Bölgesinde yapılmaktadır
ve çay tarımı bölge halkının büyük ölçüde geçim
kaynağını oluşturduğu için yaşamsal öneme
sahiptir. Üretim maliyetleri karşısında gelir düzeyi gittikçe
azalan çay üreticilerinin yasal düzenlemeler ile sürekli arttırılan
bu cezaları ödemesi mümkün değildir. Bu durumun düzeltilmesi ekonomik
durumu gittikçe bozulan çay üreticileri ve Rize ekonomisi için zaruret haline
gelmiştir. Bu nedenle ruhsatsız çay bahçesi tesis edenlere
uygulanacak para cezasının arttırılmasına ilişkin
maddenin tasarı metninden çıkartılmasını arz ediyorum.
BAŞKAN
Diğer önerge sahibi konuşacak mı?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Metin Arifağaoğlu konuşacak
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Arifağaoğlu.
Süreniz beş
dakika.
METİN
ARİFAĞAOĞLU (Artvin) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
471inci madde için verdiğimiz önerge hakkında söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, çay üretmek gerçekten Karadenizli için çok meşakkattir.
Karadenizi biliyorsunuz, eğimli arazi, yamaç bir arazi. Eğim yüzde
100 ve yüzde 100ün üstündedir. Diğer bir teknik tabirle, eğim 45
derecenin üzerindedir. Burada çay üretecek vatandaş, ruhsat için müracaat
ediyor -seçim zamanı da çok gezdik- ve ruhsat yenilenmiyor.
Değerli
arkadaşlar, Karadenizin nüfusu devamlı azalıyor. Kalan nüfusun
bölgede bir aş için gelir elde etmesi lazım. Gelir için çay
alanlarını çoğaltması lazım. Çoğaltmak için
müracaat ediliyor ve ruhsat alamıyor. Neden? Bir kapasite sorunu var,
ayrıca kontenjan sorunu var.
Şimdi, çay
alanı artmıyor, dolayısıyla sanayi yok. Nereye gidecek
burada yetişen nüfus? Mecburen dışarıya gidiyor. Bana göre
işin doğrusu, çay alanlarını artırmak lazım.
Bunun için bu kontenjanı mutlaka çoğaltmak lazımdır.
Çoğaltmazsak ne olur? Çoğaltmazsak devamlı nüfus
dışarıya gidiyor.
Çay da diğer
çok önemli bir sorun: Dönümüne 360-400 kilo olarak çay alıyor üç sürgünde
çay müstahsili. Bazen havalar çok iyi ekstrem şartlarda gidiyor, biraz
daha verim artıyor. Verim artınca çay fabrikaları diyor ki:
"Alamıyoruz." Alamayınca o çay zayi oluyor, hiç parasal
işlem görmüyor.
Şimdi
değerli arkadaşlarım, eski yasada 750 imiş, 400 olarak
düşürüyor tasarı ve biz bunu
çekersek tekrar 750'ye dönecek. Onun için biz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
olarak, bunun 1 lira olması doğrudur.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sıfırlanması
Sıfırlanması
METİN
ARİFAĞAOĞLU (Devamla) Daha doğrusunu isterseniz
kapasiteyi artırmamız lazım. Çay bahçelerini büyütmek isteyen
müstahsile zorluk çıkarmamak lazım. Burada görev kime düşüyor?
Görev, Hükûmete düşüyor. Çay müstahsilinin sorunlarını lütfen
artırmayalım, onlara kolaylık sağlayalım.
Ben küçücük bir
Artvin'in milletvekiliyim. Burada ÇAYKUR'un dört fabrikası var, özel
sektörün altı fabrikası var. Siz devamlı çay müstahsiline:
"Siz, özel sektöre gidin." diyorsunuz. Müstahsil oysaki ÇAYKUR'u
benimsiyor ama zorluklar bitmiyor. Vatandaşa kolaylık sağlayacak
yerde zorluk sağlıyoruz. Onun için kaçak çayı önleyelim, bir.
Çay müstahsilinin sorunlarını çözelim, iki. Bu önergeyi 1 liraya
indirmek en doğrudur.
Önergeyi geri
çekiyoruz, hepinize sevgiler saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Arifağaoğlu.
Efendim,
Sayın Arifağaoğlu önergesini geri çektiği için sadece
Sayın Mesut Yılmaz Beyin önergesini oylayacağım.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşmekte
olduğumuz 56 sıra sayılı kanun tasarısının
471. maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
4.2.1984 tarihli
ve 3092 sayılı Çay Kanununun 2 nci maddesi üçüncü fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Ruhsatsız
olarak çay bahçesi kuranlara her dekar için 1 Türk lirası idari para
cezası verilir.
Mehmet
Şandır (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Sayın Başkanım, bir iki cümle söylemek istiyorum izninizle.
Şimdi,
buradaki 1 Türk lirası, sembolik bir değerdir yani bu da diğer
önergelere benzemektedir. Esasında, çay üretiminin
sınırlandırılması, Türk çiftçisini koruma amacına
yöneliktir. Her isteyen çay ektiği takdirde, Karadenizli, büyük ihtimalle
fazla çayı denize dökecek ve alnının terinin
karşılığını alamayacaktır. Bu düzenleme, korumaya yöneliktir. Bu
bakımdan bunu da kabul etmiyoruz efendim.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, kaçak çayı
yasaklayalım.
BAŞKAN -
Katılmıyor musunuz?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet katılıyorlar mı?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Sayın Başkanım, biz
de katılmıyoruz.
İlgili
maddenin yani 2nci maddenin -Çay Kanununun- şöyle
başladığını arkadaşlarıma hatırlatmak
isterim: Çay tarım alanları Bakanlar Kurulunca tespit edilir. Bu
alanlar dışında çay tarımı yapmak yasaktır.
Şimdi, böyle
başlayan bir maddenin sonundaki cezayı 1 liraya indirmiş olmak
ne gibi olumlu sonuçlar getirecektir çay üreticileriyle ilgili?
Dolayısıyla, bu tür konuları Çay Kanununu tümden ele alarak
görüşmek lazım. Yoksa, 1 lira, 2 lira, işte 3 lira gibi
birtakım değişikliklerle çay üreticilerinin sorunlarına
çözüm bulmanın mümkün olmadığı kanaatindeyim. O nedenle
katılamıyoruz.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
OKTAY VURAL
(İzmir) Bir dakika Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Vural. Buyurun efendim, kusura bakmayın. (MHP
sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL
(İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Tabii, bu
önergenin amacı özellikle
Dünyada yaklaşık 2 milyon 400 bin
hektarlık çay üretim alanı var, Türkiyedeki alan 76 bin. Rekolte
değişiyor, bazen 650 bin bazen 870 bin gibi yaş çaya
dönüşüyor. Fakat, biraz önce Sayın Bakan söyledi: Kanunun
başında diyor ki: Çay tarım alanları Bakanlar Kurulunca
tespit edilir. ve korumak için yapılmıştır. Şimdi,
burada, bu, çayın üretildiği Rize, Trabzon, Artvin, Giresun,
Ordudaki çay üreticileri acaba korunmuş mudur? Gerçekten durumları
iyi midir, çok mu memnundurlar? Dolayısıyla, böyle bir koruma
amacına yönelmemiş bir ifadeyi Bu cezaları, korumak için
getiriyoruz. demek aslında cezalandırmak amacıyladır.
Burada bir
saptırma daha var: Çay tarım alanları değiştirilsin.
denmiyor; eğer Bakanlar Kurulu çay tarım alanını
belirlemişse, bu alan içerisindeki ruhsatsız çay bahçelerini
cezalandırmaktan kaçının. Tarım Bakanlığı,
Bakanlar Kurulu bu konuda çay tarım alanlarını yine
belirleyebilir, başka yerlerde bu alanlara çayın gitmesini
engelleyebilir. Ama tarım alanı olarak belirlenmiş, Rize,
Trabzon, Ordu, Artvin gibi yörelerimizde bu bahçelerin ruhsatsız olarak yapılması
karşısında bu cezanın indirilmesi önemlidir, çünkü Türkiye
çay üreticisi. Ama ithalatın giderek arttığı bir durumda
hiç olmazsa çay tarım alanlarında bahçeleri olanların çay
üretimleri mümkün hâle getirilmelidir. Bu bakımdan, daha önce yapılmış,
2003 yılında yapılan değişiklikle, aslında, bu ceza
75 bin TLydi. Daha sonra, yine, 2003 yılında 6 Mayısında
yapılan değişiklikle bu 347 milyon liraya düşürüldü, bugün
400 milyon liraya çıkarılmak isteniyor. Dolayısıyla AKP
İktidarı da aslında 75 bin TL olan ceza, bugün 400 YTLye
düşürmüş olmakla birlikte, bu, oradaki, o yöredeki
insanlarımızın çay tarımı yapmasını
engellemektedir.
Ayrıca, bu
konuda çok ciddi bir baskı da vardır üzerlerinde. Bununla ilgili, bu
konuyu gündeme getiren sayın milletvekillerimize gerçekten teşekkür
ediyoruz. Bu konu gündeme geldikten sonra telefonlar geldi Gerçekten ciddi
sıkıntılar içindeyiz. Tehdit altındayız.
Dolayısıyla kaçak iş yapmaktan dolayı âdeta memleketimizde
kaçak duruma düşüyoruz. gibi birtakım endişeleri de
paylaştılar.
Bizim
getirdiğimiz önerge doğru bir önergedir. Bu önerge, aslında bu
değişikliği köklü bir şekilde 1 YTLye düşürmek
suretiyle -biraz önce Sayın Başkan da söyledi- 347 milyon lira olan
cezayı da 1 YTLye düşürmektedir.
Bunun
caydırıcı olup olmadığı konusunda gerçekten
sorgulamamız gereken, orada ruhsatsız bir şekilde çay bahçesi
olan var mı, yok mu? Var. Demek ki caydıramadınız. Neden?
Çünkü, ekonomik ihtiyaçları var, üzerine gidemiyorsunuz. Ekonomik
ihtiyaçların önüne cezalarla geçebilir misiniz? Geçemezsiniz. O zaman çay
tarım alanlarında çay bahçelerini bu şekilde yapanlarla ilgili
cezayı indirmek, çay tarım alanlarının belirlenmesinde
etkin politika uygulamak bence daha doğrudur.
Bu önergeyle,
oradaki vatandaşlarımızın, çay üreticilerinin bu baskı
ve tehdit altında kalması önlenmiş olacaktır. Umarım,
bu önergeye desteklerinizle o bölgenin sıkıntılarının,
üstelik Sayın Başbakanın memleketi olan Rizenin
sıkıntılarının çözülmesi konusunda ciddi bir
katkıyı da AKPnin yapmış olmasını da bekliyoruz.
Hepinize
saygılarımı arz ediyorum. Teşekkür ederim. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Vural.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
471inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
472nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
473üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
474üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
475inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
476ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
477nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
478inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
479uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
480inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
On
altıncı bölümde yer alan oylamaları tamamladık.
Şimdi on
yedinci bölüme geçiyoruz. On yedinci bölüm görüşmelerine
başlıyoruz. On yedinci bölüm, 481inci maddeyle 510uncu maddeleri
kapsamaktadır.
On yedinci bölüm üzerinde
söz isteyen, grupları adına, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Adana Milletvekili Sayın Hulusi Güvel.
Buyurun
Sayın Güvel. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika
Sayın Güvel.
CHP GRUBU ADINA
HULUSİ GÜVEL (Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
56 sıra sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla
Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının on yedinci bölümüyle ilgili olarak Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
On yedinci
bölümün 481 ile 510uncu maddeleri arasını kapsayan bazı
maddelerle ilgili sürem yettiğince Cumhuriyet Halk Partisinin
görüşlerini bilgilerinize sunacağım.
3285
sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası
Kanununda yapılan değişiklikler, para cezalarının
artırılması biçiminde gerçekleşmektedir.
Değiştirilen maddelerdeki cezalar 1986 yılında
düzenlenmiş, 2003 yılında, enflasyona
ayarlanmıştır. Şimdiki değişiklikle cezalar
yuvarlatılarak artırılmıştır. Geçtiğimiz
Kurban Bayramında kurbanlıkların yapay olarak
şişmanlaşmasını sağlayan ilaçların ele
geçirildiği haberleri basında yer almıştı. Bu
ilaçları hayvanlara verenlere uygulanacak ceza 5 bin YTLdir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hayvan
sağlığıyla oynamak insan sağlığıyla
oynamaktır. Bu cezanın ne kadar caydırıcı
olduğunu yüce heyetinizin takdirine sunuyorum.
Öte yandan,
ülkemizde hayvancılığın durumu ortadadır. Suni
tohumlama destek primleri, süt destek primleri, buzağı destek
primleri zamanında ödenmemektedir; veteriner hekimlerin aşılama
paraları ödenmemektedir. Ne zaman bu soruyu sorsak, Maliye
Bakanlığından ek ödenek beklendiği yanıtıyla
karşılaşmaktayız. Bu durum, hayvancılık
sektöründe çalışan vatandaşlarımızı zor durumda
bırakmaktadır.
Değerli
arkadaşlar, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 43üncü ve 44üncü
maddelerinin değiştirilmesi planlanmaktadır. Kentsel ve
kırsal alan planlama ve uygulamasında, toprağın
özelliklerinin belirlenmesinde kadastro temel işleve sahiptir. Ancak
ülkemizde dağların ve ormanların nerede bitip yerleşim
yerlerinin nerede başladığı hâlâ tam olarak belli
değildir. Türkiyede mera, şahıs arazisi, orman gibi mekânlar
kesin olarak birbirlerinden ayrılmamışlardır.
Yaklaşık beş bin köyden kadastro geçmemiştir. Özellikle
orman kadastrosu alanındaki eksiklikler nedeniyle birçok köylümüz devletle
mahkemeliktir. Bu durum yalnızca köylerde geçerli değildir, büyük
şehirlerimizde de kadastro bilgilerinde sıkıntılar
yaşanmaktadır. Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de taşınmazlar
üzerindeki hakların geçerliliğinin devlet güvencesi altında
korunabilmesi için, hakların, tapu ve kadastro kayıtları üzerine
tesis edilmesi ve izlenmesi zorunludur. Buna karşın, tapu sicil
müdürlüklerimiz gerekli bilgi sistemlerinden ve artan iş yükünü kaldırabilecek
yeterli sayıda nitelikli elemandan yoksundur. 2001 yılında
ulusal coğrafya bilgi sisteminin gerçekleştirilebilmesi için tapu ve
kadastro bilgi sistemi kurulmuş ancak yeterince yol
alınamamıştır.
3621
sayılı Kıyı Kanununda yapılan
değişikliklerle, kıyılardan ve sahil şeritlerinden kum
ve çakıl alanlar için de cezalar artırılmıştır.
Ancak bu artırımla dahi cezalar caydırıcı olmaktan çok
uzaktır. Yani, yine parayı veren düdüğü çalacaktır. Bu
arada olan, kıyılarımıza ve sahil şeritlerimize,
oradaki ekosisteme olacaktır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; çevreyi korumak geleceğimize ve
insanlığımıza olan bir borcumuzdur. Bu nedenle, deniz
ekosisteminin en önemli parçalarından olan sahil şeritlerimizin
korunması büyük önem arz etmektedir. Kıyı Kanununda düzenlenen
cezalar on sekiz yıllıktır. Komisyon, cezaları bu aradaki
enflasyon miktarı kadar artırmıştır, ancak 90lı
yıllardaki çevre anlayışı ile günümüzün çevre
anlayışı arasında büyük farklılıklar vardır.
Toplumumuzun çevreye duyarlılığı artmıştır,
fakat bu, ceza artırımlarına yansımamıştır.
Ceza ve yaptırımların daha caydırıcı olması
gerekmektedir.
Değerli
milletvekilleri, konuşmamın kapsamı içinde, on yedinci bölümdeki
değişikliklerden biri de 3984 sayılı Radyo ve
Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkındaki
Kanunda yapılan değişikliklerdir. Söz konusu maddelerle,
cezalar artırılmış, kapsamı genişletilmiş ve
ağırlaştırılmıştır. Bildiğiniz
gibi, geçtiğimiz dönemde, kanallar bu Yasaya dayanılarak
kapatılmış, Sayın Başbakanın istediği
şekilde yayın yapmayan kimi kanallara ağır para
cezaları verilmiştir. Muhakkak ki, konulan kurallara uymayanlara ceza
verilmelidir, ancak verilen cezalar basını tek tipleştirmek,
susturmak, eleştiriyi engellemek amacı
taşımalıdır.
Sayın
Başbakanın kendisini eleştiren basın mensuplarına
karşı tavrı bellidir. Dünyanın her yerinde
başbakanların karikatürleri çizilir, çocuklarının aniden
zenginleştirilmesi haber yapılır, başbakanların
beğenmediği sorular sorulur, geçmişte söylediği, ama
artık arkasında durmadığı ya da durmuyormuş gibi
göründüğü demeçler yayımlanır, ama bu ülkelerin hiçbirinde
basın mensuplarından vatanlarını terk etmeleri istenmez
veya ayakları kaydırılmaz. Bu ceza artırımları,
basına tahammül edememenin sonuçlarından biri midir diye merak
etmekteyiz.
Bu kanunla, 4046
sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanunun bir
maddesi değiştirilmektedir.
Değerli
milletvekilleri, özelleştirme uygulamalarında Hükûmetin karnesi
ortadadır. Sorun, özelleştirme de değildir. Sorun,
yanlış stratejiler ve yanlış uygulamalardır. Sosyal
adaleti hiçe sayarak binlerce insanı işsiz bırakıp ülke
savunmasında gerekli altyapının yabancılara
satılmasına özelleştirme değil, olsa olsa peşkeş
çekme denilebilir. Günümüze kadar yapılan özelleştirmelere
baktığımızda, ne üretimin arttığını
görüyoruz ne verimliliğin ne de istihdamın. Artan tek şey rant
zenginleridir.
Peki, ülkemiz
yanlış özelleştirme uygulamalarıyla neler
kaybetmiştir, bir de ona bakalım. Kâr eden kuruluşlar bedava
sayılabilecek paralarla özelleştirilmiş, alanlar üç beş ay
sonra bu kuruluşları üretim yapmadan kapatıp,
aldıklarının katbekat fazlasına yalnızca
arsalarını satmışlardır. Bu kuruluşlarda
çalışan insanlarımız işsiz
kalmışlardır. Aynı senaryo yakında Tekelde
uygulanacaktır.
Yine basında
yer alan haberlere göre, yakında sağlık hizmetleri, eğitim
hizmetleri, üniversiteler gibi bir devleti devlet yapan kuruluşlar da
özelleştirme kapsamı içerisine alınacaktır.
Değerli
milletvekilleri, bu çok riskli bir aşamadır. Eğer bu denilenler
yapılırsa, ülkenin geleceği ve varlığı tehdit
altına girecektir.
Devlet ticaret
yapamaz deniliyor. Doğası gereği devlet tacir gibi
davranmamalıdır. Bu doğrudur, çünkü, devletin,
vatandaşlarının refahı ve adalet için, kâr etmeyi
düşünmeden temel hizmetler vermesi ve altyapı projelerini
gerçekleştirmesi gerekmektedir.
Hükûmete
soruyorum: Şimdiye dek milyarlarca dolarlık özelleştirme
yaptınız. Ne oldu bu paralara? GAPı mı bitirdiniz? Sosyal
adaleti mi sağladınız? Ülkeyi borç batağından mı
kurtardınız?
Değerli
arkadaşlarım, özelleştirme nasıl satarsan sat olayı
değildir. Bunun çok ciddi sosyal boyutu ve sorumluluğu vardır.
Günümüzde, İngiltere başta olmak üzere birçok ülke
özelleştirmenin sosyal sıkıntılarını hâlâ
yaşamaktadır. Bunları göz ardı ederek yapılan her
özelleştirmenin sosyal sancı olarak bize geri döneceğini unutmamamız
da gerekmektedir.
Yine, 4054
sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunun da dört
maddesi değiştirilmektedir.
Değerli
milletvekilleri, Hükûmetin yaptığı kimi özelleştirmeler,
boru hattı ihaleleri, Tasarruf Mevduat Sigortasının
satışları ile rekabetin korunmasında bazı yandaş
şirketler lehine esnemeler olduğu yönünde kamuoyunda, basında ve
ilgili sektörlerde yaygın bir kanaat oluşmuştur. Eski Türk
Petrolleri Anonim Ortaklığı Genel Müdürünün özel ilgiye mazhar
olan bir şirkete yasaları çiğneyerek transfer olması, kamu
vicdanında da sorulara neden olmuştur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Güvel, konuşmanızı tamamlar mısınız.
HULUSİ GÜVEL
(Devamla) Teşekkür ediyorum Başkanım.
Son olarak, 4077
sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun iki maddesi
bu kanunla değiştirilmektedir.
Değerli
arkadaşlar, zarar oluştuktan sonra zararı ortadan kaldırmak
zararı önlemekten daha pahalıya mal olmaktadır. En etkin koruma
yolu tüketicinin bilinçlendirilmesidir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; dünyanın en pahalı
akaryakıtının kullandırıldığı
tüketicinin özellikle Hükûmetten ve onun beceriksizliğinden korunması
gerekmektedir. Bunun en büyük sorumlusu üreterek değil tüketerek büyümeyi
tercih eden Hükûmettir.
Bu nedenle,
hepinize teşekkür ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Güvel.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Kenan Tanrıkulu.
Buyurun
Sayın Tanrıkulu. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on
dakika.
MHP GRUBU ADINA
AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 56 sıra sayılı Kanun
Tasarısının on yedinci bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına görüşlerimizi açıklamak üzere
huzurlarınızdayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Dört maddelik bu
tasarının 1inci ve 2nci maddelerinde toplam 232 kanunda
değişiklik öngörülmektedir. Geçen yasama döneminde görüşülen,
komisyonlarda görüşülüp, İç Tüzük değişikliği
nedeniyle bu dönem komisyonda parti gruplarının görüş ve
eleştirileriyle değişiklik yapamadığı bu
tasarıyı elan görüşmeye devam ediyoruz.
Bu konuya
ilişkin olarak önemli bir husus şudur: Ülkemizde
yapılmış ve yayınlanmış olan akademik
çalışmalar tasarının hazırlanışı
aşamasında yeterince değerlendirmeye tabi
tutulmamışlardır. Böyle bir çalışma
anlayışıyla kabul edilen kanun tasarılarının
uygulamalarında da genellikle ilerleyen zamanlarda aksaklıklar
oluşmaktadır. Bu tasarının içeriğini
vatandaşımızın anlaması açıkçası pek mümkün
görünmemektedir. Böyle bir durum da Milliyetçi Hareket Partisi için -özellikle
grubumuz adına konuşuyorum- önemli bir konudur. Çünkü,
tasarının ne getirdiğini, ne değiştirdiğini
vatandaşımızın çok iyi bir şekilde tam anlamıyla
da bilmesi gerekmektedir. Tasarının hangi yeni uygulamaları ve
değişiklikleri getirdiği, devlet desteğiyle ulusal
televizyon ve gazetelerde belirli bir süre eğitici yayınlar
şeklinde de yayınlanmak zorundadır.
Değerli
milletvekilleri, 4054 sayılı Rekabetin Korunmasına Dair Kanunla
ilgili olarak tasarının 505, 506, 507 ve 508inci maddeleri
düzenlemeler yapıyor. Eğer sonradan bir önerge verilmezse, bu
şekilde düzenlemeler sadece idari ve para cezalarını
kapsamaktadır. Buna da tasarının gerekçesinde de
belirtildiği gibi ABye uyum denilmektedir. Acaba, 4054 sayılı
Rekabetin Korunmasına Dair Kanunun tamamı ne kadar günümüze ve de
ABye uyumlu ve uygundur? Rekabetin Korunması Hakkında Kanun, 4054
sayılı Kanun olarak 13 Aralık 1994 tarihinde yayınlanarak
yürürlüğe girmiştir. Yıl 2008dir, neredeyse aradan on dört
yıl geçmiştir. Tabii ki, rekabet şartları hem Türkiye'de
hem dünyada değişmiştir, ancak bu Kanun hâlen aynı kalmıştır.
Bugüne kadar, ABye uyum konusunda Rekabet Kurumunun çıkardığı
tebliğlerle yetinilmiş ve bu şekilde bu Kanunu tamamlama yoluna
gidilmiştir. Hâlen, parasal cezalar arttırılarak uyum
sağlanabileceğini düşünmekteyiz.
Değerli
milletvekilleri, eğer rekabet konusunda bir uyum yapılmak isteniyorsa
bizlerin bilmesi gerekir ki, Avrupa Birliğinin temel ekonomik hedefi, üye
ülkeler arasındaki ortak pazarı sağlamak ve bu pazarla ilgili
olarak bütün ekonomik engelleri de ortadan kaldırmaktır.
Dolayısıyla, rekabet hukuku kuralları bu temel amaca
ulaşılmasında, Birliğe üye ülke ve Birlik
organlarının büyük bir duyarlılıkla izlediği de
araçlar olmuşlardır.
Rekabet
politikası, Türkiye-AB ortaklık ilişkileri ve gümrük
birliği çerçevesinde büyük önem taşımaktadır. Türkiye ile
Avrupa Birliği arasındaki gümrük birliği kapsamında, rekabet
kuralları ve mevzuat uyumu ile uygulamalarda iş birliğine
ilişkin yükümlülükler de 1/95 sayılı, o meşhur
Ortaklık Konseyi Kararının 30 ila 42nci maddeleri içerisinde
düzenlenir. Bu söz konusu maddelerde, Avrupa Birliği ile Türkiye
arasındaki ticareti etkilediği ölçüde, teşebbüsler arasında
rekabeti bozucu veya kısıtlayıcı anlaşma, karar ve
uygulamalar ile hâkim durumun kötüye kullanılması
yasaklanmış ve Türkiye'nin, gümrük birliğinin öngördüğü
ekonomik bütünleşme için gerekli olan mevzuat uyumunu gerçekleştirmesi
yükümlülüğüne de işaret edilmiştir. Ayrıca gümrük
birliğinin yürürlüğe girmesinden itibaren bir yıl içerisinde,
ABde yürürlükte bulunan tüm blok muafiyetlerin yönetmelikleri ve AB
makamlarınca geliştirilen içtihat hukukunda yer alan diğer ilkelerin
Türkiyede de uygulanmasının sağlanması öngörülmüştür.
Değerli milletvekilleri, bunlara ek olarak, söz konusu kararın
38inci maddesinde, Topluluğun rekabet politikası kapsamında
alacağı ve Türkiyenin çıkarlarını etkileyecek
kararları Türkiyeye bildirmesi söz konusu hükme bağlanmış,
kararın gene 41inci maddesinde ise taraflar arasında rekabet
konusunda iş birliğine gidilmesi öngörülmüştür.
Değerli
milletvekilleri, uluslararası rekabet edebilir bir toplum olmak
istiyorsak, çağın gerekleri doğrultusunda bütün
kanunlarımızı bir an evvel güncellemeli ve
uygulamalarımızı da buna göre
kolaylaştırmalıyız. Bugün için, hem uluslararası hem
de iç piyasada rekabet gücümüzün azaldığı bir dönem geçiriyoruz.
Bu dönemde, gerek enerji girdilerimizde, elektrik ve doğal gaz gibi enerji
birimlerindeki zamlar gerekse geçenlerde leasingde yapılan KDV
yükseltmeleri ve de her şeyden önemlisi, uzun bir süredir sanayicimizin
beklediği SSK primlerindeki indirimlerden dolayı -bu sene içinde mi
olacak, 2009 yılına mı sarkacak, hâlâ daha belirsizliğini
koruyor- sanayicimiz, rekabet konusunda nasıl ve ne şekilde destek
görecektir, merakla beklenmektedir.
Değerli
milletvekilleri, bu tasarıda, tüketicilerimizi, dolayısıyla
hepimizi ilgilendiren 509 ve 510uncu maddelerde, yine ceza oranları
artırılmakta, mevcut tüketici sorunları ve uyumu konularına
değinilmemektedir. Anayasamızın 172nci maddesinde tüketicilere
yönelik şöyle bir hüküm var, madde 172 diyor ki: Devlet, tüketicileri
koruyucu ve aydınlatıcı tedbirler alır, tüketicilerin
kendilerini koruyucu girişimlerini teşvik eder. diyor. Bu bir
Anayasa hükmü. Tasarıda da olduğu gibi, tüketiciye karşı
işlenen suçun cezası tabii ki ağır olmalıdır, bu
konuda bir şüphe yok. Ancak, yapılan düzenleme uyum adı
altında yapıldığı için, sadece tüketicilerimiz ve
onların oluşturduğu sivil toplum örgütlerinin güncel
sorunlarının da burada değerlendirilip ve görüşülmesi
gerekmekteydi.
Değerli
milletvekilleri, bu konuda da yapılması gerekenlere kısaca
değinirsek; gümrük birliğine girme aşamasında iken,
Türkiye, henüz o yıllarda geniş kapsamlı kanun
hazırlanamadığı için mal ve hizmet sözcükleri o kanuna
eklenmiş ve hizmet sektörleri de kapsama alınmaya
çalışılmıştır. Günümüzde birçok tüketici ve
tüketimle ilgili sivil toplum örgütleri mali açıdan zor ayakta
durmaktadırlar ve değişik ölçülerde ve metotlarda desteğe
de muhtaç durumdadırlar. Avrupa Birliği ülkelerinde, uyum için,
işte bu yasayı da çıkarttığımız ve örnek
aldığımız ülkelerde ulusal bazda veya yerel hükûmetler,
yerel belediyeler bazında tüketici örgütleri değişik ölçülerde
ve metotlarda desteklenmektedirler.
Sayın
milletvekilleri, tüketici konusunda da eğer uyum sağlamak istiyorsak,
tüketici hakem heyetlerinin organizasyonu genişletilmeli,
bağımsızlığı sağlanmalı ve
başvuruların sonuçlandırılması da
hızlanmalıdır. Tüketici konseyinde temsil edilen bu sivil toplum
örgütlerinin hem TÜBİTAK ve benzeri gibi kamu
kuruluşlarının laboratuvar ve benzeri analiz merkezlerinden
yararlanması sağlanmalı hem de bunlardan mümkün olduğu
ölçüde ücretsiz bir şekilde kullanım ve istifadelerine
sunulmaları temin edilmelidir. Bütün kamusal kuruluşlarda, tüketiciyi
ilgilendiren kamusal kuruluşlarda tüketicilerin tam olarak temsil edilmesi
de gerekmektedir değerli milletvekilleri.
Değerli
Başkan, sayın milletvekilleri; bu tasarı faydalı ve gerekli
dahi olsa, sadece uyum amacıyla çıkarılmak istense de ileride
birtakım çıkmazlara yol açacağı da ortadadır. Birçok
ihtisas konusunu tek bir tasarıda toplayarak uygulamaya gitmenin zor
olacağını
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Tanrıkulu, konuşmanızı tamamlar
mısınız lütfen.
Buyurun.
AHMET KENAN
TANRIKULU (Devamla) Teşekkür ederim.
Tek bir
tasarıda bütün ihtisas konularını toplayarak uygulamaya gitmenin
zor olacağını, ilerideki günlerde hep birlikte görme
fırsatı bulacağız.
Biz Milliyetçi
Hareket Partisi olarak, her zaman olduğu gibi, yine bu tasarı
üzerinde de görüş, düşünce, yorum ve önergelerimizi, çözüm
önerilerimizi sizlerle, Genel Kurulumuzla paylaşmaya devam edeceğiz
sayın milletvekilleri.
Bu duygu ve
düşüncelerle, tekrar yüce heyetinizi saygıyla selamlıyor,
tasarının hayırlı olmasını diliyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Tanrıkulu.
Demokratik Toplum
Partisi adına Şırnak Milletvekili Sayın Hasip Kaplan.
Buyurun
Sayın Kaplan.
DTP GRUBU ADINA
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; on yedinci bölümde gerçekten çok farklı ve önemli konular
var, tekrar huzurunuzdayım.
Hemen başta,
bulaşıcı hastalıklarla ilgili ceza
artırımları var. Tabii, kuş gribini yaşamış
ülkemizde, yakın zamanda da Bodrumda, Egede yaşanan çipura
balıklarının ölümleri izlendi. Ama, o çipura balıkları
neden öldü, nasıl öldü, yanlış bir üretim, yanlış bir
ilaç veya bu balıkların yenmesi zararlı mı değil mi,
bu konuda, ne yazık ki, kamuoyu aydınlatılamadığı
için tüketiciler de çipura balığı almayarak kendini korumaya
çalışıyor. Tabii, bunlar buzluklara da girebilir, bunun
denetlenmesinin de imkânı yok. Böylesi durumlarda, Hükûmetin,
sağlık konusunda toplumu ve kamuoyunu aydınlatma görevi
vardır. Örneğin, Bulgaristanda seyir hâlindeyken
kırmızı kordon çekilen bir yolda bizi çevirmişlerdi ve
Girişiniz yasak. dediler. Neden? Yol güzergâhı, harita elimizde.
dedik. Bu bölgede şap hastalığı var, aracınız
giremez. Girenlere de şu kadar ceza yazıyoruz. dediler. Tabii,
ülkemizde yaşanan kuş gribinde çok ciddi tartışmalar da
yaşandı bilimsel olarak. İşte, böylesi toplum
sağlığını ilgilendiren konularda ceza maddelerindeki
artışlarla önleyici olamıyoruz. Yani, bu
artışların ötesinde hükûmetlerin, icranın, ilgili
bakanlığın etkin bir eğitim ve bilgilendirmesi olması
gerekiyor.
Meslek
eğitimiyle ilgili de bir madde getirmişiz. Ben iddia ediyorum,
Türkiye'de, hangi vatandaş isterse gelsin, hiçbir sertifika
aranmaksızın, eğitim aranmaksızın, diploma
aranmaksızın, iddia ediyorum, 100 kişi yüz meslek için
getirelim, kuaför dükkânı açar, kasap dükkânı açar, güzellik salonu
açar, tekstil dükkânı açar, nalbant dükkânı açar,
ayakkabıcı dükkânı açar, istediği mesleği Türkiye'de
yapabilir. Yani, Türkiye'de gerçekten bu konuda da meslek birliklerinin kendi
iç denetimsel olarak etkin caydırıcılıkları
olmadığı için, maalesef, aday çıraklık, kalfalık
gibi süreçlerden, o mason localarındaki eski klasik yetişme
tarzı dışında veya bazı mesleklerde çıraktan
yetişme dışında bilimsel, eğitimsel, denetimli bir
devlet denetimi yoktur. Yani, bir kuaförün en az bir altı aylık
eğitim alıp sertifikası olması gerekir elinde. Ne
yazık ki bu tür şeylerde yok.
Kadastro
Kanununa gelince: Gerçekten, şimdi burada Kadastro Kanunu
Her yerde
kadastrolar yapılıyor. Doğu, Güneydoğu Bölgesinde son
yirmi yıldır güvenlik nedeniyle kadastrolar yapılmıyor. En
son gördüğüm bir dava vardı, altmış sekiz senedir
sürüyordu, Nusaybin bölgesinde ve petrol bölgesi, doğal gaz bölgesi
orası. Altmış sekiz senedir süren bu davanın
davacıları ölmüş, çocukları da ölmüş, torunları
takip ediyordu. Bir parsel 30 bin dönüm olabilir mi? Bir köyü üç parsele bölüp
üç insanın adına kayıt yapılabilir mi? Yaparsanız ne
olur? Toplumda toprağa dayalı husumeti beslersiniz, kan
davalarını da geliştirirsiniz, bir yandan böyle mağduriyet olur,
diğer yandan da
Gördük, şu son zamanlarda terörle mücadeleden
doğan zararların ödenmesiyle ilgili diyorlar ki: Tapu
kayıtlarını getirin. Kadastro geçmemiş ki, devlet
kadastrosunu getirip evinin tapusunu vermemiş ki, tarlasının,
bahçesinin tapusunu vermemiş, devlet görevini yapmamış, ama
tapusunu istiyor. Tabii, burada da cezaları artırsanız
Başka gayrimenkulleri kendi adına yapan, işte, orada
çalışan bilirkişilerin veya görevlilerin cezalarını
artırmakla, bu siyasayla, bu mantıkla, bu felsefeyle bunu
önleyemezsiniz, bu yapılamaz.
Ölçü ve ayarlarla
ilgili de maddeler var. Ayarı doğru olmayan ölçü aletini kullanan
kişiye 100 Türk lirası idari para cezası verilir. Gittiniz
kuyumcuya,
Şimdi,
Kıyı Kanunu bu bölümde de karşımıza çıktı.
Kıyı Kanunu politikası bir devlet politikasıdır, bir
turizm politikasıdır. Kıyılar kimindir? Kıyılar
devletindir, kamunundur, halkındır. Hangi turistik beldemizde
Radyo-televizyon
yasaklarıyla ilgili gerçekten söyleyecek çok şey var. Şu zorunlu
eğitimlerle ilgili cezaları haddinden fazla artırmış
ama bunun uygulanabilirliği çok önemli. Yani, bu bilimsel zorunlu
eğitimler, eğitim, kültür, trafik, kadın, çocuk,
sağlık, bu konularda bu cezalar yüksek, doğru.
Caydırıcı değil, uygulayıcı değil. Nerede
yapılıyor uygulama? Ben size çok açık söyleyeyim, RTÜK, Kürtçe
bir şarkı söylendiği zaman bölücülük yapılıyor diye
üç ay kapatıyorlar. Radyolardan kaç tanesinin
kapatıldığını biliyorum, televizyonun. Yani, yerel
yayınlar yapan, şey yapan yayınlar
Bir tek orada uygulanıyor.
Zaten, bu maddede de iki katı artırılır diyor devletin
güvenliğine karşı
İşte, o bir tarafta, her türlü
çete, bu diziler, toplumu geren dolandırıcılık, iflas
vesaire konular aynı kapsamda ne yazık ki görülmüyor.
Tabii ki, bu
konularda, caydırıcılık konusunda, önemli
Yani,
şimdi, özelleştirme konusu var burada. Burada da aynı şey.
Özelleştirmede aleni yapılıyor bazı şeyler, altı
aydan iki yıla verilecek bir müeyyidenin etkisi yok.
Son olarak bir
şey söylemek istiyorum tüketiciler konusunda. Bu konu da gerçekten
hepimizi ilgilendiriyor. Şimdi, hepimizin cep telefonu var. Türkiyede tam
20 milyon tane cep telefonu var. Bu cep telefonlarını alıyoruz.
SMS şirketleri var, operatörleri var.
Bakıyoruz, her gün reklam geliyor, her gün burada sitelerden bu
şeyler geliyor. Almanyadasınız veya Londradasınız,
hem size rakam gönderiyor hem de Avrupadasınız, yurt
dışında olduğunuz için size ücretini ödüyor. Reklam yasak,
alanın iradesine aykırı, tüketici haklarına
aykırı. Her yönüyle tüketiciyi mağdur ediyor. Yurt
dışındasınız, size yazıyor. Günde 20 milyon cep,
10 milyon daha pazar hedefi var, 30 milyon. Tüketiciyi koruyacaksak,
vereceğiz şimdi önergeyi, bütün gruplardan, gözümüzden kaçtı,
çok ince bir şeydi bu, gözümüzden kaçan bu konuda gelin ortaklaşalım...
Kimsenin iradesi dışında cebinde ona seks sitelerinden abuk
sayfalar gelmesin, kimsenin iradesi dışında da abuk sabuk
reklamlar gelmesin. Hiç kimse de bu reklamları açmak zorunda değil.
Ne Turkcellin, ne Aveanın ne bilmem ne mobilin ne diğer Avrupadaki
şirketlerin hiçbirisinin de bizi bu şekilde kullanma hakkı
yoktur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Konuşmanızı tamamlar mısınız Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN
(Devamla) İnsan haklarının, tüketici haklarının
gerçekten korunmasını istiyorsak ve gerçekten yaşı küçük
çocuklarımızı bu tür etkilerden, olumsuz etkilerden de korumak
istiyorsak, yapmamız gereken, bugün 73 milyon insanımızı,
bütün insanlarımızı ve hepinizi ilgilendiren bu konuda bu
maddeye bir fıkra ekleyelim, iradenin, isteğin dışında
reklam gönderen GSM operatörlerine belli bir ceza takdir edelim -makul, nedir
ölçüsü- ve bu izinsiz reklamlar nedeniyle de ciddi bir para cezası
koyalım. Hepimiz de bu reklamlardan kurtulalım.
Hepinizi bu
duygularla selamlıyorum, teşekkür ediyorum. (DTP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Kaplan.
Şahısları
adına ilk söz, Burdur Milletvekili Sayın Bayram Özçelike aittir.
Buyurun
Sayın Özçelik. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAYRAM
ÖZÇELİK (Burdur) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının on yedinci bölümü üzerinde şahsım
adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Üzerinde
konuşma yaptığım bölümde, 481-489 arası maddeler,
hayvan sağlığı ve bununla ilgili önlemleri içermektedir.
İncelendiğinde, hasta olan hayvanlara ve bulaşıcı
hastalık yayma riski olan hayvan hastalıklarına yönelik
tedbirler, yine bu konuyla ilgili olarak hayvan aşısı ve serum
üretenlerle ilgili müeyyideler yer almakta, yine hayvan kesimiyle ilgili tedbir
ve cezaları içermektedir.
490ıncı
madde ise afyon ekimiyle ilgili olup -yurdumuzda çoğu yörede ekimi oldukça
fazla olup, zaman zaman bu konularda da gerek kurumdan kaynaklanan gerekse de
çiftçiden kaynaklanan istenmeyen sorunlar çıkabilmektedir- buna yönelik
müeyyideleri de içermektedir.
492 ve 493üncü
maddeler, 3402 sayılı Kadastro Kanunuyla ilgili olup, bazı
değişiklikler getirmektedir. Buradaki değişikliklerin
amacı da kadastro çalışmaları sırasında daha
dikkatli olunmasını amaçlayıp, bu aşamadaki gerek
bilirkişi gerekse çalışanlara yönelik müeyyideleri içermektedir.
500 ve 503üncü
maddeler arası, 3984 sayılı Radyo ve Televizyon Kuruluş ve
Yayınları Hakkında Kanunda değişiklik
yapmaktadır. Burada yapılan değişikliklerle, çeşitli
adli para cezası ve gelir getirici yayın yapma yasağı getirilmektedir,
yine çeşitli suçlara hapis getirilmiştir. Üst Kurulca, ihlal
durumunda, idari para cezası da verilebilmektedir.
509 ve 510uncu
maddeler ise 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında
Kanunun 25 ve 26ncı maddelerinde değişiklik getirmiş olup,
tüketiciyi korumaya yönelik tedbirlerle birlikte, yükümlülüklerini yerine
getirmeyenlere verilecek idari para cezalarını içermektedir.
Kanunun
hayırlı olmasını diliyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Şahısları
adına ikinci söz, Batman Milletvekili Sayın Mehmet Emin Ekmene
aittir.
Buyurun
Sayın Ekmen. (AK Parti sıralarından alkışlar)
MEHMET EMİN
EKMEN (Batman) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 56
sıra sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla
Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 481 ve 510uncu maddeleri arasını
kapsayan on yedinci bölümü üzerinde şahsım adına söz
almış bulunmaktayım. Tüm Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Tasarıyla,
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ile 5326 sayılı Kabahatler
Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra idari yaptırım
kararı gerektiren fiiller ve suç açısından uygulama birliği
sağlanması, ceza hükmü içeren kanunların uygulanmasından
kaynaklanan tereddütlerin giderilmesi, Türk Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu
ve Kabahatler Kanunu hükümleri dikkate alınmak suretiyle, sair ceza hükmü
içeren kanunların uyumlu hâle getirilmesi, ayrıca bazı
suçların unsurlarında 5237 sayılı Kanuna uyum sağlanması
amaçlanmıştır.
Geçtiğimiz
dönemde çıkarılan ve 1 Haziran 2005te yürürlüğe giren ceza
mevzuatımızda, temel kanunlarda değişiklik yapan reformun,
bu kanun tasarısının geçmesiyle birlikte, önemli ölçüde
tamamlanacağını söyleyebiliriz sanırım.
Saygıdeğer
milletvekilleri, konuşmama konu olan otuz madde içerisinde on bir
farklı yasanın değişik maddelerinde gerek idari para
cezasının düzenlenmesine gerekse de hapis cezasının
düzenlenmesine ilişkin değişiklikler yapılmaktadır. Bu
kanunlardan, sürem elverdiğince, bir kısmı hakkında
saygıdeğer Genel Kurulunu bilgilendirmek istiyorum.
3285
sayılı Hayvan Sağlığı ve Zabıtası
Kanununda yapılan değişikliklerle sadece hayvan
kaçakçılığının ekonomik açıdan engellenmesi
değil, aynı zamanda kaçak hayvanların insan
sağlığına verdiği zararların da engellenmesi,
ayrıca meskûn mahalde değişik amaçlarla bulundurulan veya
yetiştirilen hayvanların serum ve aşılarının da
kanuna uygun bir şekilde yaptırılması ve bu şekilde
toplum sağlığının korunması hedeflenmektedir.
3297
sayılı Uyuşturucu Maddelerle İlgili Kanunun iki maddesinde
değişiklik yapılmaktadır. Bu maddelerden birincisi,
ruhsatlı olduğu hâlde afyon ekiminde ruhsat ile belirlenen
sınırı geçenlere verilen cezanın düzenlenmesidir.
İkinci madde ise, izinsiz, yani, ruhsatsız ekimin bir ile beş
yıl arasında cezalandırılmasını düzenlemektedir.
Söz konusu düzenlemenin bir önceki yasada altı ay ile üç yıl
arasında olduğu göz önüne alınırsa, özellikle gençlerimizin
uyuşturucudan korunması noktasında uyuşturucunun sadece
satımının değil, ekiminin, hazırlanmasının ve
piyasaya arzının da denetlenmesi noktasında söz konusu
düzenlemenin önem arz ettiği açıktır.
3402
sayılı Kadastro Kanununda yapılan değişiklikle,
sadece bilirkişilerin kendilerine biçilen görev kapsamında
görevlerini yerine getirmemeleri hâlinde, yani bir anlamda görevlerini ihmal
etmeleri hâlinde ortaya çıkan kamu faaliyetlerinin engellenmesi durumunda
bilirkişilere bir para cezası verilmesi düzenlenmektedir.
Ölçü ve Ayarlar
Kanununda yapılan değişikle de geniş bir düzenlemeyle,
ulusal ve uluslararası kanunlara ve düzenlemelere aykırı bir
şekilde ölçü ve diğer ayar cihazlarını ya bu standartlara
uygun olmadığı hâlde piyasaya arz eden veyahut da bunların
standartları üzerinde tağşiş ve tağyirde bulunan
veyahut da bunları ruhsatsız bir şekilde piyasaya arz edenlere
birtakım idari para cezaları, bununla birlikte bir yıldan
altı yıla kadar hapis cezası vesair hususlarda da Türk Ceza
Kanununun dolandırıcılığı düzenleyen hükümlerine
atıfta bulunularak bu kanunda düzenleme yapılmıştır.
Şüphesiz ki
Kıyı Kanununda yapılan düzenleme, özellikle
kıyılarımızın temizliğinin sağlanması,
kirliliğin engellenmesi noktasında önem arz etmektedir ve bu önemine
binaen de sadece idari para cezasıyla yetinilmeyip aynı zamanda bu
kirliliğe sebep olanlara hapis cezası da düzenlenmiştir.
4077
sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda kanaatimce
önemli bir değişiklik yapılmaktadır. Bilindiği üzere
son yirmi yılda artan modern iletişim ve teknolojiyle birlikte ortaya
çıkan tüketim alışkanlıklarına bağlı olarak
4077 sayılı Kanunda geçtiğimiz dönem esaslı bir düzenleme
yapılmış idi. Ancak bir anlamda piyasa şartları
sürekli olarak yenilenmekte ve güncellenmektedir ve bu piyasa
şartlarında tüketicinin mağdur edilmemesine yönelik olarak
birtakım tedbirler geçtiğimiz aylarda Sanayi ve Ticaret
Bakanlığımız tarafından
açıklanmıştı.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Konuşmanızı tamamlar mısınız lütfen Sayın
Ekmen.
MEHMET EMİN
EKMEN (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sanayi ve Ticaret
Bakanlığımız tarafından açıklanan tedbirler
Özellikle son altı yılda birtakım uluslararası market
zincirlerinin ülkemizde şube açması esnasında,
sınırlı sayıda birtakım tüketim ürünlerinin âdeta sınırsız
bir şekilde halka arz edildiği şeklinde bir intibayla bir reklam
kampanyasıyla mağaza açılışlarının
düzenlenmesinde, bırakınız tüketici haklarını, insan
haklarını ilgilendirecek bir şekilde, izleyen herkesin onurunu
incitecek ve birtakım duygularımızı rencide edecek
şekilde birtakım görüntülerle
karşılaşmıştık. Bu düzenlemeyle, Sanayi ve
Ticaret Bakanlığımızın yapmış olduğu
düzenlemeyle, artık, benzer mağazalar benzer kampanyalar veyahutta
açılışlar düzenledikleri zaman hangi üründe hangi miktarda
indirimde bulunduklarını ve bu üründen kaç adedini bu kampanya
çerçevesinde satışa arz ettiklerini belirtmek zorundadırlar. Bu
sayede artık gazetelerde ürünün eski fiyatı, yeni fiyatı ve 50
adet stoklarla sınırlıdır, 500 adet stoklarla
sınırlıdır gibi ibarelerle
karşılaşmaktayız.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Ekmen.
MEHMET EMİN
EKMEN (Devamla) Bu yasayla yapılan değişiklikle tüketicilerin
korunmasında önemli açılımlar sağlanacaktır.
Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Ekmen.
Sayın
milletvekilleri, bölüm üzerindeki konuşmalar
tamamlanmıştır.
Şimdi
soru-cevap işlemine başlıyorum.
Sayın
Kacır? Yok.
Buyurun
Sayın Öztürk.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Aracılığınızla
Sayın Bakana sormak istiyorum: İktidara geldiğiniz günden bu
yana, genel liselere göre meslek liselerine ağırlık
vereceğinizi belirtmektesiniz. Ancak, altı yıldır
yaptığınız, konuyu yeni eylem planlarına aktarmaktan
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Niye kesildi?
Sayın Öztürk,
sizin soru hakkınız devam ediyor. Sizi tekrar gireceğiz.
Sayın Bal
ŞENOL BAL
(İzmir) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Birkaç sorum
olacak.
Birincisi:
Tüberküloz, brusella gibi, hayvandan insana bulaşan hastalıklar
bakımından, Türkiye sığır ve koyun popülasyonları
yüzde 20lere varan bulaşık olmasına karşılık,
Hükûmetinizden neden bu hastalıklarla ilgili yeterli kaynak
ayırmadığını sormak istiyorum.
Yine ikinci
sorum: Seçim kanunlarına göre yasak olmasına rağmen, seçim
döneminde siyasi partiler için yapılan anketler muhtelif basın
kuruluşlarınca yayınlanmıştır. Yayın ihlali
kapsamında RTÜKün bir ceza uygulaması olmuş mudur?
Üçüncü sorum
Sayın Bakana: Geçen hafta 301in Meclise geleceğini söylüyordu. Ama,
bu hafta gelmedi. İmza bulmakta sıkıntı mı
yaşıyorsunuz?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bal.
Sayın Taner
RECEP TANER
(Aydın) Sayın Bakanım, sorum 492nci maddeyle ilgili.
Kırsal kesimde ve köylerimizde yaşayan
vatandaşlarımızın orman kadastrosuyla ilgili
sıkıntıları devam etmekte. Böyle bir ortamda Hükûmet olarak
genel kadastro ile orman kadastrosunu birleştirmeyi düşünüyor
musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Taner.
Sayın
Varlı
MUHARREM VARLI
(Adana) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Günümüzde çok zor
şartlarda hayvancılıkla uğraşan yem ve benzeri
girdiler altında inim inim inleyen, eğer asgari ücretle
çalışabileceği bir iş bulsa bu işi terk etmeyi
planlayan köylülerimiz, bir de kaçak hayvan ve kaçak et girişinin bir
türlü önlememesi yüzünden tamamen ekonomik sıkıntı ve borç
batağına düşürülmüştür. Kaçak hayvan ve kaçak et
girişinin engellenememesiyle ilgili Hükûmetimizin
çalışmaları nelerdir? Varsa, ele geçirilenler hakkında
uygulanan cezalar yeterli midir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN -
Teşekkürler Sayın Varlı.
Sayın
Öztürk, tekrar girdiniz mi sisteme?
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Girdim Sayın Başkan.
BAŞKAN
Tamam.
Sayın
Yunusoğlu, buyurun.
SÜLEYMAN
LATİF YUNUSOĞLU (Trabzon) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın
Bakanım, devletimizin üniter yapısını bozmaya yönelik,
terörü kışkırtıcı, bölücü yayın yapan yayın
kuruluşları ile gayrimeşru ilişkileri özendiren, aile
düzenimizi tehdit eden diziler hakkında şimdiye kadar RTÜK ne oranda,
hangi cezaları uygulamıştır?
Bir ikinci sorum
da: Ülkemize bilhassa Çin, Rusya veya Uzak Doğu ülkelerinden ithal yoluyla
giren sağlıksız ürünlerin denetimi yapılmakta
mıdır? Yapılmakta ise, bu tür ürünleri yurda sokan
ithalatçı firmalar hakkında hangi cezai müeyyideler uygulanmaktadır?
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Yunusoğlu.
Sayın Özdemir,
buyurun.
HASAN
ÖZDEMİR (Gaziantep) Sayın Başkan, Sayın Bakanıma
soruyorum: Son yıllarda, başta metropol büyük illerimiz ve sahil ve
turistik yerleşim yerleri olmak üzere, birçok yerleşim yerinde
perakende uyuşturucu satışlarının
arttığı görülmektedir. Bunda, PKK terör örgütünün yurt
dışına gönderdiği uyuşturucuların
bazılarını yurt içinde bıraktığı da istihbar
edilmiştir. Güvenlik güçlerimizin uluslararası uyuşturucu satışlarında
gösterdiği başarıyı yurt içi perakende uyuşturucu
satışlarıyla mücadelede gösterebilmesi için ne gibi tedbirler
düşünüyorsunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Özdemir.
Sayın Bulut,
buyurun.
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) Sayın Bakanım, vatandaşlar almış
oldukları ayıplı bir ürünü bir ay içerisinde satış
sonrası servislere götürdüklerinde, bir ay içerisinde durum tespit raporu
tutulduğu takdirde haklarını arayabiliyorlar. Ancak, uygulamada,
bu servisler bu raporu tutmak yerine tamir etme yoluna giderek bu süreyi
geçiştiriyorlar ve ondan sonra vatandaş mağdur oluyor. Sebebi,
bu satış sonrası servislerin mutlak surette denetlenmesi
gerekmektedir. Hükûmetimizin bu konuda bir çalışması var
mıdır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Bulut.
Sayın
Korkmaz, buyurun.
S. NEVZAT KORKMAZ
(Isparta) Sayın Bakanım, soruma geçmeden önce, hakikaten sizi
denemek gibi bir niyetim olmadığını belirtmek istiyorum.
Geçimini çay
ekimi ve satışından temin eden Doğu Karadeniz Bölgemizde
birkaç aile ruhsatsız çay bahçesi sahibidir. Bunun dekar olarak toplam çay
bahçeleri içindeki oranı nedir? Şu ana kadar ruhsatsız çay ekimi
dolayısıyla ne kadar cezai işlem yapılmış ve ne
kadar para cezası tahsil edilmiştir? Çay üretip, hem aile hem de ülke
ekonomisine katkı yapmak dışında başka bir kaygı
taşımayan insanlarımıza önemli miktarda bir para
cezası verilmesini hakkaniyet, adalet ve insaf ölçüleri içerisinde
nasıl değerlendiriyorsunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Korkmaz.
Sayın
Öztürk, buyurun efendim.
HARUN ÖZTÜRK
(İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sorumu
baştan alıyorum. İktidara geldiğiniz günden bu yana genel
liselere göre meslek liselerine ağırlık vereceğinizi
belirtmektesiniz, ancak, altı yıldır
yaptığınız, konuyu yeni eylem planlarına aktarmaktan,
üniversiteye girişte uygulanan katsayıları değiştirme
girişimlerinden öteye geçmemiştir. Ekim 2007 itibarıyla
TÜİKin açıklamış olduğu iş gücü istatistiklerine
göre Türkiye genelinde genel işsizlik oranı yüzde 9,7; lise
mezunları arasında işsizlik oranı yüzde 8,8 iken lise ve
dengi mesleki okul mezunları arasındaki işsizlik
oranının yüzde 12,4 olması yukarıdaki tespitlerimizi
doğrulamaktadır. Bu tespite katılır mısınız,
katılıyorsanız yukarıdaki benimsediğiniz tavırlar
dışında başka tedbirler getirmeyi düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Öztürk.
Buyurun
Sayın Akkuş.
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Sayın Bakan, Ayarı doğru olmayan ölçü
aletlerini kullanan kişiye 100 Türk lirası idari para cezası
verilir. denilmektedir. Bu kişi bu işi bilerek
yaptığına göre, cezanın daha ağır olması
gerekmez mi? Aksi takdirde, elde ettiği haksız kazancın cüzi bir
kısmını cezaya öder ve işe devam eder. Bu, kul
hakkının yenilmesini hafife almak değil midir?
İkinci
sorum, Kıyıda imar planı bulunan sahil şeritlerine duvar,
çit, parmaklık, tel örgü, hendek, kazık ve benzeri engelleri
oluşturanlara 2 bin YTLden 10 bin YTLye kadar para cezası ve
devamında bu artarak devam edilir. denilmesine rağmen otel, motel,
tatil köyü gibi kıyıda yer alan yapılar deniz
kıyısını kendi malları gibi kullanmaktalar ve buralara
geçişi bir şekilde sınırlamaktadırlar. Bugüne kadar bu
tür suçu işleyenlere ne gibi cezalar uygulandı? Örnekleri var
mı? Bu iş basit cezalarla geçiştirmeye devam edilecek mi?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Akkuş.
Sayın
milletvekilleri, sorular için süre tamamlanmıştır.
Sayın Bakana
söz hakkı vereceğim. Zaman kalırsa, tekrar devam edeceğiz.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Sayın Başkanım,
arkadaşlarımızın sorduğu tüm sorulara yazılı
cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN O
zaman, buyurun Sayın Akcan.
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım,
Sayın Bakanıma da teşekkür ediyorum.
Ben Sayın
Bakanımın doğrudan bu soruyu
cevaplandıramayacağını bildiğim hâlde soruyorum, çünkü
kendisini ülke meselelerine ciddi anlamda hassasiyet gösteren bir Bakanım
olarak biliyorum. Bu da bir ülke meselesi olduğu için burada
cevaplandırmak yerine, konunun üstüne gidilmesi bakımından sorma
ihtiyacı hissettim.
Sayın
Bakanım, Amerika Birleşik Devletlerinden damızlık
sığır ithalatı serbest bırakıldı. Neye
rağmen? Avrupa Birliğinden
damızlık hayvan ithalatı deli dana
hastalığı olarak bilinen BSA yüzünden yasaklanmış
olmasına ve bu hastalık riski bakımından ABDnin de risk
altında ülke olmasına rağmen serbest bırakıldı.
Bu risk nedeniyle Brezilya ve Şili, daha önce yasakladığı
Amerikadan damızlık ithalatının yasağını
hâlâ kaldırmamıştır. Hâl böyleyken ve alternatif olarak
Türkiyenin damızlık ihtiyacını yerli damızlık
müesseselerini oluşturmak, geliştirmek ve bunların desteklenmesi
tarzında tedbirlerle çözmek yerine, birilerinin rant elde etmesi
uğruna, vatandaşın da kaybetmesi pahasına ithalata
Hükûmetiniz neden sıcak bakmıştır? Bu konunun üzerine
gidilmesini özellikle istirham ediyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Akcan.
Buyurun Sayın
Şandır.
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanıma, Sayın Hükûmetimize bir sorum ve bir temennim var, arz
etmeye çalışacağım.
Görüşmekte
olduğumuz kanun tasarısının 500, 501, 502, 503 nolu
maddeleri 3984 sayılı RTÜK Kanunuyla ilgili tanımlanan suçlar
ve cezalar hakkındadır. Bazı cezalar arttırılıyor
veya uygulamayla ilgili açıklamalar yapılıyor. Sorum şudur:
RTÜK, belirlenen ilkelere uymayan radyo ve televizyonlardan çok büyük miktarda
cezalar almaktadır, ayrıca radyo ve televizyonların
gelirlerinden de pay almaktadır. Dolayısıyla çok ciddi miktarda
bir kaynağa sahip olmaktadır. Sorum ve Hükûmetten temennim, talebim
şudur: RTÜK bütçesinde oluşan bu çok büyük kaynaktan, acaba, yerel
basın kuruluşlarına, radyolara ve televizyonlara bir pay
ayrılması düşünülüyor mudur? Çünkü demokrasimiz
açısından çok önemli katkılarda bulunan
halkımızın taleplerine, tenkitlerine sözcülük yapan yerel
basın çok zor şartlar altında çalışmaktadır. Yine
kendi kaynaklarından oluşan RTÜKün bütçesinden bu
kuruluşlarımıza, bu kuruluşlarımızın
gelişmesine, teknolojik yenilenmesine, hatta buralarda
çalışanların sosyal güvenliklerinin desteklenmesine bir pay
ayrılması düşünülüyor mu? Bunu ayrıca da temenni ediyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Şandır.
Sayın Mert
HÜSEYİN MERT
(İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Bildiğiniz
gibi 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun
22nci maddesi tüketici sorunları hakem heyetini tanımlamakta. Buna
göre, Bakanlık taşra teşkilatının
bulunmadığı il ve ilçelerde tüketici sorunları hakem
heyetinin başkanlığını en büyük mülki amir ya da
görevlendireceği bir memur tarafından yürütüldüğünü hükme
bağlamaktadır. Bunu, ilçelerimizde kaymakamlarımızın
ya da gösterdiği memurların en güzel şekilde yürüttüğüne
inanıyorum. Ancak, tüketim bilinci henüz tam olarak
oluşmamış olan ülkemizde,
Bakanlığımızın yani Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının ilçelerimizde bu konuyla ilgili teşkilatlanma
yapıp yapmayacağını öğrenmek istiyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Mert.
Sayın Bulut
AHMET DURAN BULUT
(Balıkesir) Sayın Bakanım, sahillerimizde, taşlık
olan sahillerde, turizm tesislerinin önüne iskele yapılması
şarttır eğer orada bir işletme yabancıları,
müşterilerini, turistleri ağırlayacak ise. Bunun için
bayındırlık müdürlüklerinden ancak ahşap iskele için izin
verilmektedir. Ahşap fikri sadece göllerde geçerlidir. Dalga alan, bizim
gibi geniş sahilleri bulunan ülkelerde ahşap iskelenin kalması
mümkün değildir. Bu bakımdan, bu konunun yeniden gözden geçirilerek
kalıcı olabilecek
Çünkü, bu iskeleleri yaptıran işletmeler
devlete bunun kirasını ödüyorlar her sene ve orada taşlık
bölümden, dikenli bölümden, yosunlu bölümden kumsal bölüme geçişi sağlayacak
8-
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bulut.
Sayın
Bakanım, yazılı mı cevap vereceksiniz son sorulara da?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Yazılı cevap
vereceğim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Böylece, on
yedinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, on
yedinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o maddeler üzerindeki önerge
işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
481inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
482nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
483üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
484üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
485inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
486ncı
madde üzerinde iki tane önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 486
ncı maddesinde geçen 4926 sayılı ibaresinin 21/3/2007 tarihli
ve 5607 sayılı şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Hasip Kaplan Hakkı Suha Okay
Kayseri Şırnak Ankara
Rıdvan
Yalçın Ali
Koyuncu
Ordu Bursa
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 56 sıra sayılı tasarının 486. maddesine
aşağıdaki paragrafın sonuna gelmek suretiyle eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
Bakanlıkça
hayvanlarda kullanımına izin verilmiş kimyasal ve biyolojik
maddelerin kullanma ilkelerine uyulmaksızın kullanımı
yasaktır.
Kullanma
ilkelerine aykırı olarak bu maddeleri kullanmak suretiyle
yetiştirilen hayvanların ürünlerini tüketime arz edenler 6 aydan 1
yıla kadar hapis ve 2 bin YTL adli para cezasıyla
cezalandırılır.
Abdülkadir
Akcan Rıdvan
Yalçın D.
Ali Torlak
Afyonkarahisar
Ordu İstanbul
Süleyman Latif
Yunusoğlu Osman Durmuş Recep Taner
Trabzon
Kırıkkale
Aydın
BAŞKAN En
aykırı önerge olarak, Sayın Komisyon katılıyorlar
mı?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Sayın Akcan
Buyurun
Sayın Akcan. (MHP sıralarından alkışlar)
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 56
sıra sayılı Kanun Tasarısının 486ncı
maddesiyle ilgili olarak vermiş olduğumuz bir paragraf eklenmesi
kapsamlı önergeyi açıklamak nedeniyle
huzurlarınızdayım, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu maddede, bakanlıktan izin almadan kullanılan
kimyasal ve biyolojik maddelere ceza var. Bir başka fıkrada, bu
maddelerin hayvan sağlığına zararlı boyutta
olanlarının kullanımını yasaklayan ve kullananlara
ceza veren hüküm var. Teşhis, tedavi amacıyla üretilmiş
aşı, canlı-cansız zayıflatılmış
mikroorganizmalar ve benzeri maddelerden ithali bakanlığın
iznine tabi olanlarının izinsiz getirilmesine dair cezai hükümler
var. Bakanlıkça, hayvanlarda kullanılan, izin verilmemiş
olanların kullanımına dair madde hükümleri var ve
bakanlıkça ithalatına ve kullanımına izin verilmiş
olup hangi ilkeler doğrultusunda kullanılması gereken,
kullanılması gerektiği ilkeleri ortaya konmuş ama
değişik nedenlerle bu ilkelere uymadan hayvanlarda kullanan ve bu
yolla insan sağlığına zarar veren uygulamaların
yapılmamasını sağlamak, yapılmasını
engellemek için bir hüküm eksik kalmakta.
Değerli
milletvekilleri, geçtiğimiz Kurban Bayramının birkaç gün
öncesinde, bütün toplum Acaba aldığımız kurbanlar hormonlu
mu? sorusuyla ve hormonlu olup olmadığı endişesiyle
yaşamış ve kurbanlıklarını almak durumunda
kalmış. O endişelerde vatandaşlarımız tamamen
haklı.
Değerli
milletvekilleri, o örnekte, Kurban Bayramı öncesi yaşanan örnekte,
kulak arkasına implante edilen ve zeranol etken maddeli bir
anabolizanın, yani büyümeyi teşvik edici maddenin
kullanımına Bakanlığımız izin vermektedir. Ancak
bu maddeyi kullandıktan itibaren altmış gün içerisinde bu
hayvanı keserseniz, kullanılan maddenin metabolizmadaki artıkları
vücuttan tamamen atılmadığı için, bu hayvanın etini
yiyenler, net olarak söylüyorum, yüzde 10 bin kanserden kaçınamayacak
şekilde risk altındadır. Dolayısıyla, bunun
kullanımına izin verenler, nasıl kullanılması
gerektiğini takip etmek ve arkasından da kullanımın usulüne
göre uygun olup olmadığını, kullanım sonrası yapılacak
kesimde insan sağlığını riske edecek boyutun olup
olmadığını, kullanıcıların bir veteriner
hekim marifetiyle kullanılmasının, kullananların kayıt
altına alınmasının ve bunun takip edilmesinin
sağlanması yoluyla insan sağlığını risk
altına atmanın önüne geçilmesi gerekir.
Bu, laf olsun
diye vermiş olduğum bir önerge değil, asla. Yüce Meclisi, böyle,
önerge vermiş olmak için vermek gibi bir davranışla oyalamak
niyetim asla olamaz. Bunu ben yapamam. Bu nedenle insanlarımızın
sağlığını koruma adına, işin özünü
kavrayarak, keşke önerge inceleme usulü, önce önergenin gerekçesi net
olarak açıklansa, ondan sonra da Komisyonumuz ve Sayın
Bakanımız evet veya hayır dese -İç Tüzükün
uygulaması açısından söylüyorum- daha mantıklı olur.
Değerli
milletvekilleri, bu olay 1986dan beri süregelen bir olaydır. Bu
olayın ilk araştırmasını yapan da yardımcı
doçent unvanıyla benim. 1986 yılında rahmetlik Özalın
Başbakanlığı sırasında bu konu bir daha gündeme
gelmişti ve kontrol mekanizması hiçbir kesimhanede yoktu, bunu
adım gibi biliyorum.
Bu itibarla, hiç
olmazsa, uygulamasının kontrolünü yaparak olumsuzlukların önüne
geçmek gerekir. Bu nedenle, ben, hepinizin yüksek vicdanınızı
biliyorum ve vicdanınıza hitap etmek gibi bir duygusallığa
girmenin anlamı da yok, ilmin ve mantığın gereği
olarak bu önergeyle verilen ilave maddenin bu ceza hükümlerinin arkasına
eklenmesinin ülke yararına, insanımız yararına
olduğunu ve başka ülkelerdeki uygulamasının da bu
olduğunu ifade etmek istiyorum.
Bu duygularla
yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Akcan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir. (MHP sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim, el kaldırmayan arkadaşlarımız
vardı, 10 kişi kaldırdı orada.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Belirgin değil, tekrar edin efendim oylamayı.
OKTAY VURAL
(İzmir) 10 kişi kaldırdı efendim orada, ben saydım.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) İnsanların kanser olmasına nasıl
göz yumuluyor?
OKTAY VURAL
(İzmir) Arkadaşlar da duyarlı insan
sağlığına.
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
(MHP sıralarından
alkışlar)
OKTAY VURAL
(İzmir) Teşekkür ederiz.
BAŞKAN
Sayılmadı efendim.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Herkes kabul ediyor Sayın Başkan.
OKTAY VURAL
(İzmir) Önerge kabul edilmiştir.
BAŞKAN -
Kabul edenler
Kabul edenleri sayacağız efendim. Sayacağız
Kabul etmeyenler
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Sayın Başkan, biraz evvel kabul ettiniz.
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, oylama yapıldı. Kâtip Üyeler
orada, oylama yapıldı. İlk oylamanın Kâtip Üyeler
tarafından ne şekilde tecelli ettiğini lütfen
açıklayınız. (MHP ve CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Efendim, o zaman otomatik cihazla yapacağız. Divan Üyeleri
anlaşamadığı için otomatik cihazla yapacağım.
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Sayın Başkan, oylama yapıldı.
OKTAY VURAL
(İzmir) Efendim, oylama yapıldı.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Sayın Başkan, Başkanlığın
şeyiyle uyuşmuyor, burada insan hayatı söz konusu,
uyuşmuyor. (MHP ve CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Oylama yapılmadı efendim. Kabul edenler, etmeyenler, bitmedi ki
Üç dakika süre
veriyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
(Elektronik
cihazla oylamaya başlandı)
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkanım, ilk oylama yapıldı. Sizden
ricam, Kâtip Üyeler bu oylama sırasındaki kaldırılan
ellerle ilgili tespit yapmışlarsa onları paylaşsınlar.
BAŞKAN
Paylaşamıyorlar efendim, anlaşamıyorlar.
OKTAY VURAL
(İzmir) - Neden anlaşamadıklarını söylesinler
BAŞKAN
Sayıda anlaşamıyorlar.
OKTAY VURAL
(İzmir) Hangi sayıda efendim?
BAŞKAN
Kabul edenler
Etmeyenler
kısmında efendim. (CHP ve MHP
sıralarından gürültüler)
K. KEMAL ANADOL
(İzmir) Sayın Başkan, kabul edildi mi, var mı
tutanaklarda? Tutanaklara geçmiş mi? Sorun efendim. Tutanakta varsa bu
oylama bitti.
BAŞKAN
Kabul edilmiştir bilmiyorum geçmiş mi, geçmemiş mi?
K. KEMAL ANADOL
(İzmir)- Tutanağa bakın, tutanağa
OKTAY VURAL
(İzmir) Sayın Başkan, tutanaklar gelsin, sonra devam edelim.
BAŞKAN -
Süreyi başlattım efendim, buyurun. İsterseniz girmeyin efendim,
süreyi başlattım. Süreyi başlattım, girer misiniz lütfen
OKTAY VURAL
(İzmir) Tutanaklar gelsin, sonra devam edelim efendim. İnsan
sağlığı ile ilgili bir konu
BAŞKAN
Efendim, süreyi başlattım; giriyor musunuz, girmiyor musunuz,
bilmiyorum, yani süreyi başlattım.
Sonucu size
açıklayacağım efendim.
(Elektronik
cihazla oylamaya devam edildi)
MUHARREM VARLI
(Adana) Sayın Başkanım, bunların yarısı
dışarıdaydı oylama yapıldığında. Olur
mu ama böyle ya? (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
KAMİL ERDAL
SİPAHİ (İzmir) Allah kahretsin ya!
(Elektronik
cihazla oylamaya devam edildi)
EŞREF
KARAİBRAHİM (Giresun) Yoklama kâğıtlarını okut
Başkan.
YAŞAR
AĞYÜZ (Gaziantep) O yoklama kâğıtları ne? Nedir o yoklama
kâğıtları? (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
(Elektronik
cihazla oylamaya devam edildi)
BAŞKAN -
Efendim, önerge reddedilmiştir.
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale) Arkadaşlar, insan sağlığına bu
kadar bigâne kalınmaz.
BAŞKAN
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 486
ncı maddesinde geçen 4926 sayılı ibaresinin 21/3/2007 tarihli
ve 5607 sayılı şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları
BAŞKAN
Sayın Komisyon katılıyor mu önergeye?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Hükûmet?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: 4926
sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa atıf
yapılmıştır. 4926 sayılı Kanun, 21/3/2007 tarihli
ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunuyla yürürlükten
kaldırıldığından yapılan bu atfın
düzeltilmesi amacıyla, iş bu önerge verilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda 486ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
487nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
488inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
489uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
490ıncı
madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 490
ıncı maddesinde geçen Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu 35 inci
maddesi ibaresinin 21/3/2007 tarihli ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla
Mücadele Kanunu 23 üncü maddesi olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Hasip Kaplan Hakkı Suha Okay
Kayseri Şırnak Ankara
Rıdvan
Yalçın Ali
Koyuncu
Ordu Bursa
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 56 sıra sayılı yasanın
490. maddesinin sondan ikinci paragrafında yer alan muhtarlar ibaresinin
teklif metninden çıkartılmasını arz ederiz.
Saygılarımızla.
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Hulusi Güvel Eşref Karaibrahim
Malatya Adana Giresun
Esfender
Korkmaz Bilgin
Paçarız
İstanbul Edirne
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN Konuşacak
mısınız?
Buyurun
Sayın Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; teklifimiz şuydu: Eğer izinsiz haşhaş,
afyon, bu gibi maddeler ekilirse buna bir ceza getiriliyor, maddenin sonunda da
kontrol ve denetim görevini yapmayan muhtarlara da ceza veriliyor
arkadaşlar. Hangi muhtarın kontrol ve denetim görevi var
arkadaşlar? Kaç para veriyorsunuz da muhtardan bunu istiyorsunuz?
Arkadaşlar, muhtarların, esrar, haşhaş, bu gibi ekim
alanlarını kontrol ve denetim görevi var mı? Muhtarlık
Yasasında, muhtarların görev tanımında böyle bir şey
var mı arkadaşlar? Köyde, birisi, çok zulada bir yere
haşhaş veya afyon ekecek -tabii dağın başında bir
yere- muhtara diyeceksiniz sonra, sen denetim görevini yerine getirmedin, gel
bakayım buraya. Ya böyle bir şey var mı arkadaşlar?
Muhtarın böyle bir görevi yok. Ondan sonra da verilen cezayı biliyor
musunuz?
OSMAN DEMİR
(Tokat) Muhtarın haberi olur.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Nasıl olur muhtarın haberi? Maşallah,
haberi olacak çok büyük paralar veriyoruz muhtarlara, onlardan da muhtarı
artı haberdar ediyoruz arkadaşlar!
İSMAİL
BİLEN (Manisa) Sizin verdiğiniz kadar veriyoruz.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Değerli arkadaşlarım, muhtarları
bu kadar yük altına almayalım. Etmeyin, tutmayın. Muhtarlara
İki:
Gelelim, bu haşhaş, esrar, eroin
(AK Parti sıralarından
Bravo(!) sesleri)
Sağ ol
Mücahit Başkanım.
Arkadaşlar,
dünyada ilaç ham maddesinin en önemli maddesi haşhaş. Bir zamanlar
birileri demiş ki Siz bunu ekmeyin. Türkiyede bunu ekmeyin, biz
ekeceğiz. ve Türkiyede bunu yasak etmişler.
Arkadaşlar,
eğer bir ülkede -o ülkenin millî gelirine, o ülkenin ulusal sermayesine-
izinli olarak devletin kontrolünde, ilaç ham maddesi için ve insanlara zarar
değil de yarar için haşhaş ekilecekse arkadaşlar, bu
ülkenin bağımsızlığı için, bu ülkede bu
ekilmelidir. Kimseden icazet alınmamalıdır.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Aslanoğlu.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Sayın Başkanım, bir
açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun efendim.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Sayın Başkanım, çok
kısa bir açıklama yapma ihtiyacını duyuyorum yine.
Kamuoyunu doğru bilgilendirme adına bu açıklamayı yapmak
durumundayım.
Sayın
Aslanoğlu, sanki, haşhaş ekim alanlarıyla ilgili kontrol ve
denetim görevinin, muhtarlara bu kanun tasarısıyla getirildiği
anlamına gelebilecek bir konuşma yaptı.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Hayır efendim
OSMAN DURMUŞ
(Kırıkkale)- Öyle bir şey demedi.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Bu konudaki Kanun, tam yirmi bir
yıldır yürürlüktedir. Yirmi bir yıldır kolluk kuvvetleriyle
muhtarlar bu işten sorumludur. Sayın Aslanoğlu buraya
çıktı geçen gün Muhtarların maaşlarını
artıralım, çünkü muhtarlar devletin köylerdeki, mahallelerdeki
temsilcisidir. Devleti temsil eder. Devlet adına görevler yapar. dedi.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Evet.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Şimdi de efendim, tam bunun
aksini söyleyen bir beyanda bulundu.
Bu kanunda, biz,
sadece cezalarla ilgili uyumlaştırma çalışması
yapıyoruz. O nedenle, bu yapılan çalışmayı farklı
şekilde göstermenin yanlış olduğunu ve kamuoyunu doğru
bilgilendirmemiz gerektiği için bu açıklamayı yapmak zorunda
kaldım.
Sayın
Başkanım, teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 56 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 490
ıncı maddesinde geçen Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu 35 inci
maddesi ibaresinin 21/3/2007 tarihli ve 5607 sayılı
Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu 23 üncü maddesi olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu efendim?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
4926
sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa atıf
yapılmıştır. 4926 sayılı Kanun 21/3/2007 tarihli
ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunuyla yürürlükten
kaldırıldığından yapılan bu atfın
düzeltilmesi amacıyla, iş bu önerge verilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen
önerge doğrultusunda 490ıncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
491inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
492nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
493üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
494üncü madde
üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Temel ceza
kanunlarına uyum amacıyla, çeşitli kanunlarda
değişiklik yapılmasına dair kanun
tasarısının 494üncü maddesinin (e) bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederiz.
Ayarı
doğru olmayan ölçü aletlerini kullanan kişiye 100 YTL. idari para
cezası verilir yerine, 1000 YTL. idari para cezası verilir ibaresinin
getirilmesi.
Akif
Akkuş Reşat
Doğru Mustafa
Enöz
Mersin Tokat Manisa
Muharrem
Varlı Recep
Taner
Adana Aydın
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu efendim?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) - Biz de katılamıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi mi okutayım, konuşacak mısınız?
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Konuşacağım.
BAŞKAN
Buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
AKİF
AKKUŞ (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Adalet Komisyonu Raporu, 56 sıra sayılı kanun
Şimdi,
burada, 494üncü maddede, Ölçüler ve Ayar Kanununun 15inci maddesinde
birtakım değişiklikler yapılmış. Bunlardan bir
tanesi de Ayarı doğru olmayan ölçü aletlerini kullanan kişiye
yüz Türk lirası idari para cezası verilir. Ayrıca bu ölçü
aletlerine el konularak mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir.
demektedir. Bana göre, bu çok küçük bir ceza, şundan çok küçük bir ceza:
Biz, bu ayarı doğru olmayan ölçü aletini, kullanıcının
ne kadar kullandığını bilmiyoruz çünkü bu ayarların
kontrolü her zaman yapılmıyor, zaman zaman yapılıyor ve
günümüzü şöyle göz önüne getirdiğimizde, bakıyoruz, her sahada
dolandırıcılık, sahtekârlık, onun bunun
hakkını yeme gibi faaliyetlerin yaygın olarak
yaşandığını, sürdürüldüğünü görmekteyiz. Elbette
ki bu tür hakkın azı veya çoğu olmaz diye de düşünebiliriz
ancak bunu demesek bile, özellikle ölçü aletlerinden hemen hemen toplumun her
kesimi istifade etmektedir. Yani fakiri zengini, büyüğü küçüğü,
herkes bu ölçü aletlerinden istifade etmekte. Ee, bu ölçü aletleri, eğer
bu şekilde ayarı doğru değilse, ki genellikle bu ayarı
doğru olmama, ölçü aletini kullanan kişinin menfaat
sağlamasına yöneliktir, onun menfaatine doğrudur. Bu
bakımdan diyorum ki biz, bu cezayı, böyle, 100 lira gibi gösterirsek
Diyelim ki bu ölçü aleti bir kuyumcuda, kuyumcu, işte, artık, gramla
yahut gramın daha alt katı birtakım ölçülerle malını
satıyor. Eğer bu ölçü aletinde bir hata varsa bu ne yapacaktır,
külliyetli miktarda haksız kazanç elde edecektir. Bunun önlenmesi
gerekiyor kanaatindeyim. Bu yüzden de diyorum ki bu 100 lira oldukça az çünkü
adam, diyelim ki 10 milyar, 100 milyar, bu ölçü aletinin ayarsız
olmasından dolayı haksız kazanç elde edecek, sonra, bunun 100
lirasını verecek, aletini de verecek, kurtulacak. Ne kadara geri
alacak? Bir 100 lira ödedi, bir 100 liraya da aleti alsa 200 liraya bu işi
halletmiş olacak ve yine o, ayarsız ölçü aleti kullanmaya devam
edecek.
Bu yüzden diyorum
ki bir caydırıcılık olması hasebiyle, bunun 100 YTL
yerine 1.000 YTL olması daha uygundur diyorum ve yüce Meclisten, bu
önergenin bu şekilde kabulünü istiyor, herkese saygılar sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Akkuş.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Sayın Başkan
BAŞKAN -
Sayın Bakan, açıklama yapacaksınız herhâlde; buyurun.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Oylamaya geçmeden önce bir
açıklama yapma ihtiyacını duyuyorum.
Sayın
milletvekili arkadaşımız, ayarı bozuk olan ölçü aletleriyle
haksız bir menfaat elde edildiğinde, 100 liralık bir
cezanın çok hafif olduğunu, bunun 1.000 liraya
çıkarılmasını istedi ama bir sonraki maddeyi okursa
Bu tür
ayarı bozuk ölçü aletleriyle haksız menfaat temin edenlerin dolandırıcılık
suçundan dolayı Ceza Kanununa göre takibe gireceklerini ve çok daha
ağır bir cezaya çarptırılacaklarını
okumadığı için böyle bir açıklama yaptı.
RIDVAN YALÇIN
(Ordu) 651 tane madde var
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Efendim, tasarıyı bir
bütün olarak değerlendirmemiz lazım, aksi hâlde böyle birtakım
farklı noktalara gelebiliyoruz. O nedenle, oylamadan önce bu
açıklamayı yapma ihtiyacını hissettim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bakan.
OKTAY VURAL
(İzmir) 100 liraya niye gerek var? Yani 100 liraya niye gerek var o
zaman?
ABDÜLKADİR
AKCAN (Afyonkarahisar) 100 liranın bir anlamı yok.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Yani cezası var bunun, var
cezası.
OKTAY VURAL
(İzmir) 100 liraya niye gerek var?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Efendim, onlar menfaat temin
etmeyenler için.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
494üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
495inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
496ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
497nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
498inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
499uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
500üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
501inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
502nci madde
üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşmekte
olduğumuz 56 Sıra Sayılı Kanun tasarısının
502. maddesinin c fıkrasına verilecek para cezaları, nüfusu 1 milyona
kadar olan şehirlerdeki Televizyon ve radyolar için 1/2 oranında
uygulanır cümlesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Şandır Oktay
Vural Reşat
Doğru
Mersin İzmir Tokat
Nevzat
Korkmaz Mustafa
Enöz
Isparta Manisa
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 56 sıra sayılı yasanın
502. maddesinde belirlenen cezaların (b) bendinin
2. maddesindeki cezaların 30 ve 50
3. maddesindeki cezaların 20 ve 40
4. maddesindeki cezaların 5 ve 10
(c) maddesinde belirlenen Radyo yayınları için
belirlenen cezalar için 1/4 olarak belirlenmesini arz ederiz.
Saygılarımızla
Ferit Mevlüt
Aslanoğlu Metin
Arifağaoğlu Hulusi
Güvel
Malatya Artvin Adana
Hüseyin
Ünsal Rahmi Güner Atilla Emek
Amasya Ordu Antalya
Ergün
Aydoğan
Balıkesir
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu efendim?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Malatya) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum.
Arkadaşlar,
ulusal yayın yapan bir televizyona verdiğiniz ceza 250 bin liradan
500 bin liraya kadar. Elinizi vicdanınıza koyun. Örneğin, nüfusu
1 milyon olan bir ilde ulusal yayın yapmayan, sadece o ile yayın
yapan bir televizyona verdiğiniz ceza ise 200 milyondan 250 milyona. Yine
aşağı doğru geleyim. Kapsadığı alan
itibarıyla nüfusu 200 binden aşağı olan yerlere 10 binle 20
bin lira.
Değerli
arkadaşlarım, ulusal yayın yapan ve reklam gelirinin, reklam
pastasının yüzde 95ini alan bu televizyonlara verdiğiniz ceza
ile reklam pastasından -ulusal pastadan- hiç pay almayan, sadece kendi
ilçesinde ve ilinde küçük, minicik reklamlarla pay alan televizyonları
Bu
aradaki farkı eğer vicdanınıza
sığdırıyorsanız saygı duyacağım.
Yine gelelim
radyolara. Radyolarda yukarıdaki miktarın yarısı
uygulanıyor.
Arkadaşlar,
hepinizin ilçesinde, ilinde küçük radyolar var. Bunlar çok zor koşullarda
yayın yapıyorlar. Gelirleri yok. Bunlar toplumun
aydınlanmasında, toplumun bilinçlenmesinde ve o kentin her türlü
aktivitesinde haber veren kurumlar. Bunların yaşaması
lazım. Bu televizyon ve radyoların objektif habercilik, bir
şekilde dürüst habercilik yapmaları için dürüstçe
yaşamaları lazım. Ama bu cezalarla, getiriyorsunuz, sanki ulusal
televizyonların
İSMAİL
BİLEN (Manisa) Dürüst yayın yapanlara mı veriliyor cezalar?
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Kim ne hata yaptıysa ceza verelim Beyefendi.
İSMAİL
BİLEN (Manisa) Problem yok.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Ne demek problem yok? Sen ulusal televizyona 200
milyon ceza veriyorsun, küçük bir kazada yayın yapan bir televizyona veya
radyoya da 20 milyon ceza veriyorsun. Hak mı? Hak mı?
İSMAİL
BİLEN (Manisa) Ceza, yanlış yayın yapana veriliyor.
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) O zaman öbürüne 50 milyar, 500 milyar verin. Hiçbir
geliri olmayana çok ceza veriyorsunuz, öbürüne o zaman... Hata yapıyorsa
fazlalaştırın, ama hakkaniyet var mı burada?
İSMAİL
BİLEN (Manisa) Tamam
Tamam
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, karşılıklı
konuşmayalım lütfen. Lütfen
FERİT MEVLÜT
ASLANOĞLU (Devamla) Hakkaniyet var mı? Geliri olmayan kuruma sen 20
milyon ceza veriyorsun, ayda 20 milyon geliri yok. Öbürünün ayda sadece reklam
geliri en az 10 milyon dolar, en az 10 milyon dolar. Hak mıdır
arkadaşlar?
Buyurun, teklif
orada. Takdirlerinize sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Aslanoğlu.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşmekte
olduğumuz 56 Sıra Sayılı Kanun tasarısının
502. maddesinin c fıkrasına verilecek para cezaları, nüfusu 1
milyona kadar olan şehirlerdeki televizyon ve radyolar için 1/2
oranında uygulanır cümlesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Şandır (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon katılıyor mu?
ADALET
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu efendim?
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Sayın Başkanım, bu
değişiklik önergesinin de ben iyi niyetle verildiğini
düşünüyorum ancak (c) fıkrası radyo yayınları için
düzenlenmiş olan bir fıkradır. Hâlbuki bu önerge hem radyo hem
de televizyonlar için. Yani kanun yapma tekniği açısından bir
sorunla karşılaşırız bunu bu şekilde kabul
edersek. Yani üzerinde bir miktar çalışma imkânı bulunabilse
belki biz de Hükûmet olarak kabulü istikametinde yardımcı olabiliriz
ama şu hâliyle
MEHMET
ŞANDIR (Mersin) Değiştirelim önergeyi Sayın Bakan.
OKTAY VURAL
(İzmir) On dakika ara versin Sayın Başkan, düzeltelim
önergeyi, madem ülke lehine.
ADALET BAKANI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Sayın Başkanın
takdiri tabii, ben
BAŞKAN
Tamam, on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.57
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.11
BAŞKAN: Başkan Vekili
Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP ÜYELER: Fatoş
GÜRKAN (Adana), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 50nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
56 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Tasarının 502nci maddesi üzerinde verilen ve düzeltilen
önergeyi tekrar okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 56 sıra sayılı kanun
tasarısının 502. maddesiyle değiştirilen 3984
sayılı Kanunun 33üncü maddesinin ikinci fıkrasının
(b) bendinin (2) numaralı alt bendinde yer alan altmışbin
ibaresinin otuzbin yüzyirmibin ibaresinin altmışbin (3)
numaralı alt bendinde yer alan kırkbin ibaresinin yirmibin
seksenbin ibaresinin kırkbin (4) numaralı alt bendinde yer alan
onbin ibaresinin beşbin yirmibin ibaresinin de onbin olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Nihat
Ergün Mehmet
Şandır Oktay
Vural
Kocaeli Mersin İzmir
Kemal
Anadol Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
İzmir Malatya
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Konuşacak mısınız Sayın
Şandır?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Evet.
BAŞKAN Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tabii, güzel bir olaya şahit olduk.
Burada, şuna hepimiz inanmalıyız, birbirimizle
akıl yarışı yapmak hiç akıllılık
değildir. Hiçbir grup bir diğerine gol atmak gibi bir niyet
taşımıyor. Sayın Bakanımız iyi niyetli bir
önerge diye tanımlıyor ama burada zaten kötü niyet söz konusu
olmamalıdır.
Görüşmekte olduğumuz 56 sıra sayılı
kanunun 502 ve devam eden maddeleri, RTÜK Yasasıyla ilgili cezaları,
suçları tanımlıyor, artırıyor, uygulamayı tarif
ediyor.
Bu bir fırsat diye düşündüm, Sayın Mevlüt
Aslanoğlu ile birlikte -Cumhuriyet Halk Partisi Malatya Milletvekilimiz
de- bu bir fırsat diye düşündük. Bu fırsatı kullanarak,
yerel medyaya, yani küçük şehirlerimizde kıt kanaat, dar imkânlarla
yayıncılık yapmaya çalışan ve demokrasimiz için çok önemli
bir görev yapan yerel medyaya acaba bir imkân, bir ayrımcılık
yapabilir miyiz diye düşündük. Çünkü, bu RTÜK Yasası düzenlenirken,
maalesef bazı odakların baskısıyla, yerel medya hiçbir
şekilde korunmamıştır. Hâlbuki demokrasi farklılıkların,
küçüklüklerin, azınlıkların korunması gereken bir
sistemdir. Bu sebeple, bunu bir fırsat ittihaz ederek böyle bir önerge
hazırladık. Tekniği itibarıyla yanlış
olmuştu. Sayın Bakanımız bunu kabul etmekte
zorlandığını söyleyince, Sayın Başkanımız,
Meclis Başkan Vekilimiz kendilerine çok teşekkür ediyorum- oturuma
ara verdi. Oturduk, iktidar partisinin grup başkan vekillerinin
katılımıyla, Cumhuriyet Halk Partisinin
katılımıyla önergeyi yeniden kaleme aldık ve işte
huzurunuza geldi. Sayın Bakanımız katıldılar, Hükûmet
katıldı, Komisyon takdire bıraktı.
Dolayısıyla, şimdi bu önergeyle bir şeyi
gerçekleştiriyoruz. Ben, tabii biraz önce bunu soru olarak da sordum,
yerel medyaya RTÜKte biriken büyük kaynaktan bir pay ayırmayı
düşünüyor musunuz dedim, ki bir zihinsel hazırlık olsun diye.
Tabii, görüştüğümüz RTÜK Yasası olmayınca, cezalar, ceza
kanunu olunca, şimdi cezaların belirlenmesinde bir
ayrımcılık yaparak zımnen bir destek vermiş oluyoruz
yerel medyaya. Böylelikle, bakınız, burada ortak aklı
oluşturabildik.
Buna katkı verdiği için Sayın Bakana, Sayın
Komisyon Başkanımıza da çok teşekkür ediyorum, gruplara da
çok teşekkür ediyorum. Böylelikle, gerçekten Türkiyede toplumsal bir güç
olan yerel medyaya -binden fazla radyo, üç yüze yakın televizyon- hiçbir
kaynağı, reklam kaynağı, imkânı olmayan ve maalesef
yayınını devam ettirebilmek için yayıncılık
dışı işler yapmak gibi bir zorunluluğu da duyan
medyamıza, yerel medyamıza 23üncü Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi
olarak, siz sayın milletvekilleri olarak, siyasi parti grupları
olarak bana göre önemli bir destek verdik.
Ümit ediyorum ki, Hükûmetimiz RTÜK Yasasında da gerekli
değişiklikleri yaparak, RTÜKte biriken kaynaklardan bir
miktarını yerel medyanın gelişmesi için, teknolojik alt
yapısının yenilenmesi için, hatta medyada çalışan,
yerel medyada çalışan insanlarımızın sosyal
güvenliklerine destek verebilmek için bir kaynak transferi yaparlar. Böylelikle
demokrasimiz çok sesli, toplumun tepkisini, teklifini, tenkidini dillendirecek,
yine onların içerisinden bir toplumsal güç oluşturmaya, işte
demokrasinin gereği olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi ve siyasi
partilerimiz de destek vermiş olurlar diye düşünüyorum.
Bu önerge hayırlı bir önerge olmuştur. Ümit
ediyorum ki Hükûmetimiz, bunun gerisini getirir, RTÜK Kanununda da buna benzer
bir değişiklikle yerel medyayı destekleyici birtakım
adımlar atar ve bu da bizim yerel medyaya hizmetimiz olur.
Bu önergenin bu şekilde düzenlenmesine etkisi,
katkısı, emeği geçen herkese çok teşekkür ediyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Şandır.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 502nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
503üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
504üncü madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 56 sıra sayılı yasa
tasarısının 504. maddesinin birinci fıkrasında geçen
(altı ay) ibaresinin (bir yıl) olarak değiştirilmesini
saygılarımızla arz ederiz.
Kamer
Genç Recai Birgün Emrehan
Halıcı
Tunceli İzmir Ankara
Hasan
Erçelebi Hüseyin
Mert
Denizli İstanbul
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyorlar mı?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Genç buyurun.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, bizim önergemiz de iyi niyetle verilmiştir. Tabii,
Hükûmet sırasında oturan kişiler, bu önerge iyi niyetle
verilmiştir, kötü niyetle verilmiştir diye bir ayrım yaparlarsa
bu facia bir şey. Ancak, Hükûmet sırasında oturan kişilerin,
milletvekillerinin sorduğu sorulara cevap vermesi lazım. Eğer
milletvekillerinin sorduğu sorulara cevap verecek nitelikte, bilgide,
kültürde yoksa orada oturulmaması gerektiği inancındayım.
Diğer bir hatırlatma da yapmak istiyorum. Şimdi,
Bakanlar Kurulu sırasında hiç kimse yok, burada bir tek Bakan temsil
ediyor. Bu arkadaşımızın bir ihtiyacı oldu, yani
ihtiyacı oldu arkadaşlar yahu. Şimdi ne olacak bu vaziyet? Siz
AKPliler buna bir
ÜNAL KACIR (İstanbul) Sağlık Bakanı burada.
KAMER GENÇ (Devamla) Bana bildirmeye gerek yok. Sağlık
Bakanının sağlığı yerinde değil, burada onun
için de olmayabilir.
MEVLÜT COŞKUNER (Isparta) Doğru!
KAMER GENÇ (Devamla) Onun için şimdi değerli
milletvekilleri, bu özelleştirme konusu Türkiyenin çok ciddi bir sorunu.
Tabii, burada maddede getirilen altı ayı bir yıla çıkarmaya
çalışıyoruz. Zaten mevcut kanun düzenlemesi de burada böyle.
Yani, bir ifade değişiklikleri yapılmış, fazla bir
şey getirilmemiş. Yani, ifade, işte olduğundan,
bulunduğundan
böyle ifadeler kullanılarak Türkiye Büyük Millet
Meclisinin karşısına kanun getirilemez, getirilmemesi
lazım.
Şimdi, değerli milletvekilleri, Türkiyenin en önemli
sorunlarının başında özelleştirme geliyor.
Özelleştirme İdaresi şimdi en büyük KİT, en büyük personel
orada çalışıyor, Hükûmetin sağa sola
atamadığı kişiler getirilip orada istihdam ediliyor ve
burada çalışan insanlara ne kadar para verildiği belli
değil. Hangi kuruma? Yandaşlarınıza. İktidarın
yandaşları çok büyük devlet kaynaklarını çok cüzi bir
parayla aldıkları hâlde bunların da paralarını
ödemiyorlar. İşte, sorduk burada, bütçede sorduk: Sizin
yandaşlarınızın devletten aldığı
kuruluşların paralarının ne kadarını devlete
borçlu? Ne kadarının taksitini ödemediniz? Ödenmedi. Öyle gün oldu
ki sayın milletvekilleri, büyük bir medya patronunun 371 trilyon,
bakın 371 trilyon lira olan borcu, geçmiş hükûmetlerde, bu Hükûmet
zamanında da dört sene ödenmedi ve 371 trilyon lira devletin parası
tahsil edilmediği hâlde -2001lerde, 2002lerde o zaman faiz yüzde 70-80di,
yüzde 100dü- gittik öyle borçlandık, sizin zamanınızda da
ertelendi. Neyse şimdi şey edildi.
Şimdi, özelleştirmede, bence, artık bir yön
değiştirildi. Geçen gün Abdullah Gül Azerbaycana gittiği zaman
dedi ki: Artık Türkiyede Azerbaycanın bir PETKİMi var.
Bakın, devletin hangi kademesinde olursa olsun gidip de böyle
havadan laf söyleyemezsiniz. İşte, PETKİM ne oldu?
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu karar verdi: Arkadaş,
ey Hükûmet, sen, bu kurum kâr ediyor, özelleştiremezsin!
Aşamazsın ki artık, aşamazsın. Yani, artık
Danıştay kararını verdi, bir daha gidip de sen
PETKİMi özelleştiremezsin. Çünkü özelleştirmede şimdiye
kadar çok hata yapıldı değerli milletvekilleri.
Şimdi, özelleştirmeden mağdurlar diye 13.800
kişi var. Bakın, özelleştirme mağdurları 13.800
kişi var. Bunların bir kısmı çeşitli kurumlara gitti.
Bakın, bunlar ayda 500 milyon lirayla çalışıyorlar ve
senede iki ay eksik çalışıyorlar, ama mesela Diyanet teşkilatına
alınan 4.500 kişi var, onlar daha yüksek bir parayla
çalışıyorlar ve onlar 4/Cden 4/Bye alındı. Yine,
Mecliste çalışanlar var, yani, çalışır tabii,
insanların yaşamlarına uygun bir gelir düzeyine
kavuşması insanlık gerekleridir, ama bu insanları
mağdur etmeyin.
Bizim Tuncelinin Pertek ilçesinde bir iplik fabrikası
vardı, onu kapattılar, 25-26 tane kişiyi gönderdiler
Ispartanın bir fabrikasına. Sonradan, geçen gün arkadaşlar bana
geldi, sırf bunlar, o fabrikada 26 kişi Tuncelili
çalıştığı için onu da özelleştirmişler. Ya,
böyle bir şey olmaz arkadaşlar ya. Şimdi, özelleştirme,
kamulaştırma, devletleştirme devletin temel sorunlarından
birisidir.
Geçen gün İzmir Belediyesi bana bir şey göndermiş,
diyor ki: Çamlı Baraj havzasında, Ethem Çukuru Mevkisinde Çevre
Orman Bakanlığınca olumlu ÇED raporuyla işletmeciliğini
öngören
Bu bölgede altın madeni arayan bir çok uluslu şirket var,
bakın, Çamlı, İzmir Belediyesi havzasında.
Şimdi, bu Hükûmet, plan var program var, buna rağmen
getiriyor burada bir yabancı şirkete, tutuyor büyük bir arazinin
tahsisi için kamulaştırma kararını alıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMER GENÇ (Devamla) Sayın Başkan ek süre veriyor
musunuz?
BAŞKAN Evet, buyurun.
KAMER GENÇ (Devamla) Şimdi, sayın milletvekilleri, sen
hükûmet olabilirsin kardeşim, ama senin de bir bağlı şeyin
var. İmar planını sen Bakanlar Kurulu olarak
değiştiremezsin, onu değiştirecek ancak yargı
mercileridir. Sen gidip de yabancı bir altın arayıcısı
bir şirkete, hem de İzmir gibi, en büyük turistik bir ilimize, çok
büyük insan kitlesinin oturduğu bir alanda yapılan hayati bir
kullanma suyu veya işte, İzmire su temin edecek bir barajın
içine, sen, altın arayıcısına nasıl istimlak etme
yetkisini veriyorsun? Bunu sana kimler veriyor, ve bu işe kimler
aracılık ediyor?
Şimdi, onun için, sevgili milletvekilleri, bakın, bizim
burada uzun uzadıya meseleleri tartışmamız lazım, bu
memleketin sorunlarına çözüm bulmamız lazım, bu memlekette
birbirimizi anlamamız lazım.
Cehaletle bir yere gidemezsiniz. Toplumun en büyük
düşmanı cehalettir. Cehalet hükûmette olursa, o hükûmeti ihraç etmek
lazım. Buraya doğru dürüst bakanları seçin de, bilgili
adamları seçin de, biz de geldiğimiz zaman Oh be yahu, hiç olmazsa
bizim söylediklerimizi anlayan bir Bakanlar Kurulu var. diyebilelim.
Önergemin kabulünü rica ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Genç.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
504üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
505inci madde üzerinde Komisyonun düzeltmesi mi var efendim? Bir
talepte bulunmuşsunuz.
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Evet, Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Beşinci fıkranın birinci satırında
31/3/2005 tarihi var, bu 30/3/2005 olarak düzeltilecektir.
Arz ediyorum efendim.
BAŞKAN Evet, yapılan düzeltmeyle birlikte 505inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
506ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
507nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
508inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
509uncu madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 509 uncu maddesiyle değiştirilen 4077
sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 25 inci
maddesinin ikinci fıkrasında yer alan 10/A maddesinde, ibaresinden
sonra gelmek üzere 10/B maddesinde, ibaresinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Elitaş Hasip Kaplan Hakkı Suha Okay
Kayseri Şırnak Ankara
Rıdvan
Yalçın Ali
Koyuncu
Ordu Bursa
TBMM Başkanlığına
56 sıra nolu yasa tasarısının 509 uncu
maddesinin sonuna cep telefonlarına tüketicinin izni olmadan reklam
mesajları gönderilemez. SMS, MMS ve
başka yollardan reklam gönderen GSM operatörleri ve İnternet
sitelerinin sorumlularına bir yıldan, iki yıla kadar hapis
ayrıca elli bin lira para cezası verilir
fıkrasının
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Hasip
Kaplan Özdal Üçer Pervin Buldan
Şırnak Van Iğdır
Bengi
Yıldız İbrahim
Binici
Batman Şanlıurfa
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu efendim?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Sayın Başkanım, bu düzenlemenin telekomünikasyonla
ilgili mevzuatta olması gerekir. O bakımdan, burada uygun
düşmeyecektir. O bakımdan, katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
aynı gerekçelerle katılamıyoruz efendim
BAŞKAN Sayın Kaplan, herhâlde
konuşacaksınız.
Buyurun.
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; cep telefonlarına istenmeyen
reklamların gelmesi öyle telekomünikasyonun işi değil.
Anayasada, çok açık olarak 172nci madde, devlet tüketiciyi koruyucu
önlemleri alır diyor. Tüketiciler Yasasının 1inci maddesinde
de, ekonomik haklarını korur diyor; çok açık. Bu, zaten, uzun
mücadeleler sonucu verilmiş ve Türkiyedeki tüketici dernekleri de bu
konuda firmaların cep telefonlarına istenmeyen reklam ve
tanıtım mesajı göndermesinin tüketici haklarına
aykırı olduğunu belirlemişler; kamuoyuna da bunu
açıklamışlar.
İstem dışı gelen cep mesajları konusunda
da çok şikâyet aldıklarını söylüyorlar. Biz de
şikâyetçiyiz, biz de alıyoruz. O hâlde, henüz bu konuda bir önlem,
bir müeyyide alınmamış. Ulaştırma
Bakanlığına topu atarsanız, derseniz ki, bu Ulaştırmanın
işidir, servis sağlayıcılarıyla Ulaştırma
Bakanlığı arasındaki sözleşmeyi bilmiyoruz. Topu
Sanayi Bakanlığına atarsanız, servislerle Sanayi
Bakanlığında ne tür bir sınai haklar sözleşmesi
yapıldı? Onu da atarsanız, bu konuda hiçbir önlem alamazsınız.
Çünkü, burada bakıyorsunuz, bu servis
sağlayıcılarının reklamları sadece
firmaların Ucuzluk başladı gel, ucuz gömlek al reklamları
değil. İnternetten de, servislerden de geliyor. Giriyorsunuz,
bilgisayarınızda yasakladığınız programlar
olabiliyor, mümkündür İnternette, evde bu sistemi kurabiliyorsunuz ama 20
milyon cep telefonu ve bu 20 milyon cep telefonunun ilköğretim
çağındaki çocukların, lise talebelerinin, 18 yaşından
küçük olanların cebinde olduğu zaman nasıl kontrol edeceksiniz?
Cep telefonlarında artık şey devrini yaşıyoruz;
İnternet, fotoğraf, video oynatıcılar
Bunlar şey
noktasında artık, günlük kullanılıyor ve çocuklar özellikle
bu alanda çok meraklı.
Peki, istemediğiniz, cep telefonunuza gelen reklamları
nasıl keseceksiniz? Çok basit. Size bir firma göndermek istiyorsa sizinle
sözleşme imzalar gönderilmesini istiyor musunuz diye, alır
imzanızı gönderir size, siz de itiraz etmezsiniz. O zaman
denetlersiniz.
Diğer boyutu da, yurt dışındasınız,
size reklam geliyor bol miktarda. Kapıkuleden sonra da size
yazılıyor. Direkt üstünüze para yazılıyor, faturanıza
para ekleniyor. Ekonomik olarak zarar görüyorsunuz. Faturanıza eklenen bu
reklamların bir de yüzde 58ini de vergisini ödüyorsunuz, zamlı
olarak ödüyorsunuz.
Şimdi, tüketici haklarını koruyacaksanız
Bu
servis sağlayıcılarıyla bir firma görüşmeden 1 milyon
kişinin, 2 milyon kişinin cep telefonunu alabilir mi? 2 milyon
telefonu nasıl sağlayabilir bir basit konfeksiyon dükkânı veya
gıda marketi? Ancak gider o SMS, GSM operatörlerine der ki bana
şunları ver ve onu bilgisayara yükler, bir tıkla da herkese
gönderir. Gönderirken de televizyona reklam parası ödemez, gazeteye de
reklam parası ödemez. Sizi de bolca rahatsız eder. Şimdi, bu
ciddi bir sorundur. E, bunu gidermek için hiçbir şey yapılamazsa,
belki bizim önergemizde istediğimiz cezalar caydırıcı olsun
diye ağır olabilir ama arkadaşlarımız şunu
diyebilir: Hapis cezası olmasın da 5 bin lira para cezası olsun.
Onu anlarım ama Telekomünikasyona havale ederseniz başka bahara
havale etmiş olursunuz. Bunu gerçekten havale etmiş olursunuz 30
Şubat tarihine, bir daha bu yasa çıkmaz.
Burada bizim söylemek istediğimiz hepimizin
çıkarına bir durum. Nedir çıkarımıza olan durum?
Tüketici derneklerinin de söylediği, kitlesel reklamlar yerine teknolojiyi
kullanan firmaların, sizin özgür iradenizin dışında elini
sizin cebinize koymaması, sizi rahatsız etmesinin önlenmesidir. Bu,
hepinizin sağlığı için de iyidir, sizin
çocuklarınız için de iyidir, aileniz için de iyidir. O zaman bu
önergeyi
Yani, bu 509uncu maddeye bir fıkra eklenecek. Bugün burada, bu
akşam, makul olan bir ölçüde, sadece para cezası olarak getirsek, bu
topluma, halka hizmet etsek, 20 milyon tüketiciye bir hizmet etsek olmaz
mı? Olabilir, ama kaçınıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Konuşmanızı tamamlar
mısınız Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Devamla) Tabii Sayın Başkan.
Niye kaçınıyoruz? Bu konuda acaba bir yanlış
mı yaparız? En büyük yanlışı tüketici
haklarını ihlal edenler yapıyor. Bunlara bir para cezası
müeyyidesi veya kısa süreli, kabahat türünden bir ceza getirdiğiniz
zaman hiçbir yanlış yapmamış olursunuz, en büyük
doğruyu da yapmış olursunuz.
Burada bizim söylediğimiz tüketici haklarını koruma
olayı tamamen, 21inci yüzyılın, özellikle de Amerikada, Avrupa
Birliğinde, son olarak da gelişmiş ülkelerde en
gelişmiş haklardan birisidir. Bu da bilinç düzeyiyle ilgilidir,
eğitim düzeyiyle ilgilidir. Bunu, biz Meclis olarak bu önlemi alıp bu
maddeye bir ek yapmazsak bu böyle devam edecektir diyorum. Benden söylemesi,
ben tutanağa şerhimi düştüm. Takdir yüce Meclisindir, ama
umarım ki, ortak bir akla ulaşırız.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Kaplan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 509 uncu maddesiyle değiştirilen 4077
sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 25 inci
maddesinin ikinci fıkrasında yer alan 10/A maddesinde, ibaresinden
sonra gelmek üzere 10/B maddesinde, ibaresinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Elitaş (Kayseri) ve arkadaşları
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Diğer imzaları da okuyun
lütfen.
BAŞKAN Sayın Komisyon katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Bakan?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının 509 uncu maddesiyle, 4077 sayılı
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 25 inci maddesi
değiştirilmektedir. Ancak, söz konusu maddede daha sonra
yürürlüğe giren 21/02/2007 tarihli ve 5582 sayılı Konut
Finansmanı Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 25. maddesiyle
değişiklik yapılarak 10/A maddesinde, ibaresinden sonra gelmek
üzere 10/B maddesinde, ibaresi eklenmiştir. Bu
değişikliğin Tasarıya eklenmesi amacıyla, iş bu
önerge verilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 509uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
510uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, on yedinci bölümde yer alan maddelerin
oylamaları tamamlanmıştır.
Birleşime kırk beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.36
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.23
BAŞKAN: Başkan Vekili
Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP ÜYELER: Yaşar
TÜZÜN (Bilecik), Yusuf COŞKUN (Bingöl)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 50nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
56 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
On sekizinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
On sekizinci bölüm 511inci madde ile 540ıncı maddeleri
kapsamaktadır. Bölüm üzerine söz alan, gruplar adına, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Adıyaman Milletvekili Sayın Şevket
Köse.
Buyurun Sayın Köse. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika Sayın Köse
CHP GRUBU ADINA ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlarken hepinizi
sevgi ve saygıyla selamlarım.
Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 511 ve 540ıncı maddelerini kapsayan on
sekizinci bölüm üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz
almış bulunmaktayım.
Temel ceza kanunlarına uyum amaçlı olarak torba kanun
biçiminde düzenlenen bu tasarı, geçici maddeler hariç altı yüz
kırk dokuz maddesiyle torba kanunun ötesinde bir tasarı olmuştur.
Bu açıdan tarihe geçecek bir tasarıdır.
On sekizinci bölüm yirmi dokuz madde içermekle birlikte, tam on
dört farklı yasada düzenlemeyi kapsamaktadır. Takdir edeceğiniz
gibi bütün bu maddeler üzerine söz söyleyecek zamanım bulunmamakla
birlikte, önemli gördüğüm kimi maddeler üzerine görüşlerimi dile
getireceğim.
511inci madde, 4447 sayılı İşsizlik
Sigortası Kanununun 54üncü maddesindeki ceza oranlarında
değişiklik öngörmektedir. Bu değişikliklerde asgari ücret
oranında belirlenen cezalar bu kapsamdan çıkarılmış ve
ceza miktarı net olarak yazılmıştır. Hükûmet, ceza
miktarlarındaki bu değişikliği asgari ücretin düşük
olduğunu kabul ederek mi yaptı acaba, onu da bilemiyorum.
Yine on sekizinci bölümde yer alan 518 ve 521inci maddeler ile
Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanununda
değişiklik yapılmaktadır. Hemen şunu söyleyeyim: Kimi
kanunlarda uyumlaştırma gerekiyordu. Örneğin, cezalardaki eski
Türk lirası olan miktarlar yeni Türk lirasına çevrilmeliydi.
Tasarıyla bu sağlanmaktadır.
Değerli arkadaşlar, bu kanunlar söz konusu olunca akla
hemen sosyal güvenlikle ilgili düzenlemeler gelmektedir. Hükûmet,
düzenlemeleriyle sosyal güvenlik alanını daraltmaktadır. Üstelik
bu daraltma, sendikalara ve işverenlere rağmen
yapılmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hatırlarsınız, yeni sosyal güvenlik uygulamalarıyla amaç,
bütün sosyal güvenlik kurumlarını tek çatı altında
birleştirmekti. Madem tüm sosyal güvenlik kurumları tek çatı
altında birleştirilmeye çalışılıyor, neden
işsizlik sigortası bu kapsam dışında tutuluyor?
İşsizlik sigortası ödemeleri Mart 2002 tarihinden beri
uygulanmaktadır. Bu tarihten Eylül 2007ye kadar olan sürede işsizlik
sigortasından yararlanan sayısı 871.895 kişidir. Üstelik,
2000 yılından beri işsizlik sigortası primleri de
kesilmektedir. Ödemelere 2002den başlandığını
düşünürsek, İşsizlik Sigortası Fonunda ciddi bir kaynak
birikimi ortaya çıkmış oldu. Sistemden yararlananlara
yapılan ödemelerin düşük ve yararlanma süresinin kısa
olmasını da eklersek prim ödeyen ve yararlanan arasında büyük
bir dengesizlik ortaya çıkıyor. İşsizlik sigortasına
ilişkin rakamlar ödemelerden yararlananların sayısının
sembolik olduğunu göstermektedir.
Peki, biriken bu paralar nereye gitti? Acaba bu paralar kamu
finansmanına mı kaynak oldu? Örneğin, merkezî yönetim
borçları buradan mı ödendi? İşsizlik Sigortası
Fonunda biriken paranın işsizlikle mücadelede kullanılması
ya da sanayiye nitelikli eleman yetiştirmek üzere harcanması
gerekiyor olmalıydı diye düşünüyorum. Örneğin, organize
sanayi bölgelerinde yatılı bölge okulları açılabilirdi ya
da hızlı başlanan ama çok yavaş devam eden Adıyaman
Besni Organize Sanayi Bölgesine harcanabilirdi. Adıyamanda işsizlik
had safhadayken yapılacak böyle bir yatırım yaraları
kısmen de olsa sarabilirdi. Belki o zaman, Adıyamanda yaşayan
insanların bir kısmı ırgatlık yapmaktan asgari düzeye
düşmüş olabilirlerdi.
Sosyal güvenliğin bu duruma gelmesinin nedeni, devletin
sırtında bir yük gibi görülmektedir. Oysaki insanların insan
gibi yaşamını sürdürebilmesi sosyal devletin başlıca
görevlerindendir. Defalarca Hükûmet yetkilileri buradan sosyal devlet ilkesine
bağlı kaldıklarına dair sözler söyledi, ama uygulamalar hiç
de böyle görünmemektedir. Sosyal devletten vazgeçildiğini, devletin her
şeyden elini çektiğini söyleyip sonra da bu uygulamalar
yapılırsa daha tutarlı bir yaklaşım sergilenmiş
olur diye düşünmekteyim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; demokrasi
dendiğinde akla ilk gelen unsurlardan biri demokratik kitle örgütleridir.
Ancak, günümüzde bu örgütlerin çeşitli yollarla tasfiyesi
gerçekleşmektedir. Yakın zamanda Hükûmetin arka bahçesi yapılan
bir sendika bunun çok bariz bir örneğidir. O kadar ki bu sendika asgari
ücret tespitinde işçilerin yanında değil Hükûmetin yanında
yer alarak tarihî bir olaya da imza atmıştır. On sekizinci
bölümün 527nci maddesi tam da bu konuyla ilgilidir. İlgili madde, Kamu
Görevlileri Sendikaları Kanununa ilişkin bir düzenlemeyi
yapmaktadır. Yasa, kamuda hangi iş kollarında sendika
kurulabileceğini hükme bağlamıştır. Bu düzenlemelerde,
1970lerde kamu görevlilerinin sendikalı olmaları üzerine
yaşanan siyasi deneylerin etkisi oldukça büyüktür. Ancak demokratik bir
düzen kurmak isteniyorsa, kamu görevlilerinin sendikal haklarında daha
esnek düzenlemeler yapılmalı ve daha demokratik haklar verilmelidir.
Değerli arkadaşlar, içinde bulunduğumuz günler
yası Muharrem günleridir. Bugünler, zalimin zulmüne karşı onurlu
ve haysiyetli bir şekilde direnmenin olduğu günlerdir. Bugünleri
-şüphesiz, hepiniz, hepimiz- beyinlerinde ve yüreklerinde en iyi hisseden
Alevi vatandaşlarımızdır. Bu
vatandaşlarımız, samimi inançları sayesinde, tarihte
acı çeke çeke bugünlere kadar kendilerini koruyabilmişlerdir.
Aleviler, Allahın yarattığı tüm canlılara saygı
gösterirler, tüm canları severler. Onun için Aleviler, insanları
yakmazlar, şairleri, ozanları yakmazlar, hele hele
aydınları hiç de vurmazlar. Eline, beline, diline sahip
insanlardır. Bu yüzden, ülkemizde yaşayan bu insanların inançlarına
her konuda, her anlamda sahip çıkılması gerektiğine
yürekten inanıyorum.
Aleviler, aynı zamanda Mustafa Kemalin çok sevdalı
insanlarıdır. Onun için, Mustafa Kemalin kurduğu cumhuriyete ve
cumhuriyetin değerlerine yürekten, samimi olarak inanan
vatandaşlarımızdır. Onlar, cumhuriyetin sigortası olan
insanlardır.
Aleviler, aynı zamanda vefalıdırlar,
çalışkandırlar, yiğittirler, dürüsttürler, bu ülkenin bir
numaralı vatandaşlarıdırlar.
Bu duygu ve düşüncelerle, hepinizin yası Muharreminizin
kabul olmasını diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Köse.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına İzmir
Milletvekili Sayın Şenol Bal.
Buyurun Sayın Bal. (MHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika Sayın Bal.
MHP GRUBU ADINA ŞENOL BAL (İzmir) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 56 sıra
sayılı Türk Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının on sekizinci bölümü hakkında Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu
vesileyle sizleri saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, söz konusu tasarının on
sekizinci bölümünü oluşturan 511 ile 540ıncı maddeleri, on iki
farklı kanunun bazı madde, fıkra ve bentlerinde değişiklik
yapılmasını öngörüyor. Bu kanunlar, İşsizlik
Sigortası Kanunu, Elektrik Piyasası Kanunu, Hayvan Islahı
Kanunu, Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu,
Şeker Kanunu, Doğal Gaz Piyasası Kanunu, Kamu Görevlileri
Sendikası Kanunu, Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın
Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun, tütün ve tütün
mamulleriyle ilgili kanun, Yabancıların Çalışma
İzinleri Hakkında Kanun, Kara Avcılığı Kanunu.
Hepsi çok farklı konularda ve birbirinden önemli kanunlar. Ama, maalesef, burada
görüyoruz ki, iktidar milletvekillerinin sadece 15 tanesi, 340 milletvekilinden
15 kişi bu salonda bu kanunlara ilgi gösteriyor. Keşke her kanun
kendi içerisinde, kendisine ilişkin maddelerin değiştirilmesiyle
ele alınabilseydi, hatta uygulamada aksayan maddelerinin revize
edilebilmesi imkânı olabilseydi.
Türk Ceza Kanununun yürürlüğe girdiği 1/6/2005
tarihinden 2008 yılına kadar geçen süre içinde,
görüştüğümüz bu kanunlarla ilgili açılmış
davaların hepsi, mahkemelerce, Parlamentoda çalışma yapıldığı
gerekçesiyle ertelenmiş ve iki buçuk yıllık bir süre içerisinde
pek çok dava zaman aşımı nedeniyle ortadan kalkma süreciyle
karşı karşıya kalmıştır. Süreç uzadıkça
suç işlemiş kişiler cezasız kalabilecektir.
Yine, 1/6/2005 tarihinden önce verilmiş olan mahkeme
kararları Yargıtaydadır. Yargıtay da bu kanunun
çıkacağı günü beklemektedir ve dosyaları yeniden
mahkemelere iade edecektir. Bugüne kadar bu gecikmenin bedelini ödeyecek
olanlar, hem yargı mensupları hem de konunun taraflarıdır
ve biz milletvekilleri de, iktidarın tasarrufuyla zamanında ele
alınmadığı için bugün bir dayatmayla önümüze konulan bu
farklı kanun maddelerini kısa bir zaman diliminde, kanun
bütünlüğünü dikkate almadan değerlendirmeye çalışıyoruz.
Kısacası, yasama organı olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi
görevini layıkıyla yapamıyor. Daha önce de birçok
milletvekilinin dile getirdiği gibi, uyum kanunu adı altında,
uyum harici birçok konu da bu tasarının içine girmiş bulunuyor.
Sayısal çoğunluğu elinde bulunduran AKPnin, bugüne
kadar Türk Ceza Kanununa uyumu yapılmayan bu kanunların aksine,
Avrupa Birliğine uyum adı altında ve ülkenin geleceğinde
sıkıntı yaratabilecek birçok kanunu çok hızlı bir
şekilde Türkiye Büyük Millet Meclisinden geçirdiğine bu millet
şahit oldu.
Sayın milletvekilleri, yargı sistemindeki eksiklik ve
yetersizliklerle ülkemizi yönetenlerin vurdumduymazlıkları,
toplumumuzda, yapanın yanına kâr kalacağı
anlayışının yerleşmesine sebep oluyor. Kanunların
çıkarılması çok önemlidir ama, bundan daha önemlisi, adalet
duygusunun kamu vicdanında tecellisinin sağlanmasıdır. Bu,
suçluların cezalandırılması kadar, masumların da
toplum önünde temize çıkarılmasını zorunlu kılan bir
hâldir. Bu sebeple, ceza adaletini sağlayan sistemin her
aşamasının yasalara dayanması, toplum tarafından
bilinmesi, kurumların ve işlevlerinin sabitliğinin garanti
altına alınması ve yargılamayı yapan makamların
bağımsız, tarafsız ve adil olduğunun hiçbir
şüpheye yer vermeyecek şekilde ortaya konması gerekmektedir.
Yine, sistemin ölçülebilir, denetlenebilir bir yapıda
olması ve makul bir sürede işlevini yerine getirmesi çok önemlidir.
Takdir edersiniz ki, adaletin gecikmesi de en büyük adaletsizliktir. Türk
adalet sistemi, yargılama süreci ve karar niteliği
bakımından çoğu zaman vicdanları rahatlatmamaktadır.
Teknolojinin etkin kullanılmaması, yargılama sürecinde usul
hatalarını artırmakta ve süreci yavaşlatmaktadır.
Dava sayılarıyla her bir davadaki davacı ve
tanıklar dikkate alındığında, işi yargıya
düşmeyen ailenin bulunmadığı sonucu ortaya çıkmaktadır.
Davaların uzun sürede sonuçlanamaması nedeniyle adaletin gecikmesi,
toplumun adalete olan inancını ve devlete olan güvenini olumsuz
olarak etkilemekte, vatandaşlar haklarını adalet sisteminde
aramak yerine hukuk dışı yollarda aramaya zorlanmaktadır.
Ülkemizde, kendi ülkesindeki yargı sisteminde adaletin tecelli
etmediğine inananlar her geçen gün artıyor ve Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesine başvuruyorlar. Bu, gerçekten çok üzücü. Türkiye
bu konuda ilk üst sıralarda yer almaktadır.
Sayın milletvekilleri, bir toplumda suç oranı giderek
artıyorsa orada adaletten söz edilebilir mi? Adalet önce devletten
gelir. diyor Aristo. Türk milleti tarih boyunca adalet esasına
dayalı muhteşem imparatorluklar kurmuş bir millettir. Türkün felsefik
düşünce yapısında devlet babayı, vatan anayı, millet
ise çocukları ifade eder. Baba çocuklarına haksızlık
edebilir mi? Adalet temelde hukuk kurallarına uygunluğu içerir.
Ayrıca adalet anlayışı insanların toplum içindeki
davranışlarıyla da ilgili olduğundan ahlak ve din
kurallarıyla da yakından ilgilidir. Yine herkes tarafından
bilinir ki Kuran-ı Kerimde Allah, hak ve adaletle idare edenleri
sever. buyuruluyor. Yüce Allahın tek affetmediği günah kul
hakkı yemektir sayın milletvekilleri.
Sayın milletvekilleri, siyasi, ekonomik, kültürel ve sosyal
hayatta giderek artan bir yozlaşma kültürü yaşıyoruz. Gerçek
devlet adamlığını ve devlet adabını gerçekten çok
özledik. Bir Başbakan, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı, gerekçesi
ne olursa olsun, muhalefet için Karanlığa tükürüyorlar. ve yine
affınıza sığınarak tekrar ediyorum Alnını
karışlarım. gibi tabirleri nasıl kullanabilir? Yeni nesle
verilen mesajlar böyle mi olmalıdır?
Sayın milletvekilleri, dünyada birçok ülke, içinde
yaşadığımız bu yüzyılın son çeyreğinde
bilgi toplumuna ve bilişim teknolojisine geçmiştir. Veri
madenciliği ve yapay zekâ alanındaki gelişmeler yeni imkân ve
fırsatlar yaratmış, nano teknoloji birçok alanda uygulanmaya
başlanmıştır. Türkiye bilgi ve teknoloji çağına
maalesef ayak uyduramamıştır. Bilgi ve teknolojiyi üreten
değil satın alan, bu suretle kaynaklarını israf eden,
gelişmiş ülkelerin pazarı olan, en değerli kaynak olan genç
insan gücünü kullanamayan bir konuma düşmüştür.
Türk yargısı da dünyanın teknolojik gelişimine
ayak uyduramamış, teknoloji transferini yapamadığı
gibi, millî teknolojisini de yaratamamıştır. Bu durum,
yargının hantallaşmasının ve yargı hizmetlerinin
verimsiz ve kalitesiz olmasının sebeplerinden biri olarak karşımıza
çıkmaktadır. Çözüm, millî yargı reformudur. Milliyetçi Hareket
Partisi, somut, uygulanabilir, teknolojik bir yargı reformu
hazırlamıştır, milletimizin hizmetine sunmaya
hazırdır.
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bal.
Demokratik Toplum Partisi Grubu adına Şırnak
Milletvekili Sayın Hasip Kaplan.
Buyurun Sayın Kaplan.
DTP GRUBU ADINA HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu bölümde, elektrik piyasası,
doğal gazla ilgili maddeler, doğal gaz piyasası ve yine yaban
hayvanlarıyla ilgili, yapı denetimiyle ilgili hükümler yer
alıyor.
Tabii, insan, bu hükümlerdeki eski maddelerin cezalarını
artırırken, bunların ne kadar hayatı organize
edeceğini, amacına uygun hâle geleceğini, doğru mu
yaptığımızı da biraz sorgulamamız
gerektiğini gösteriyor.
Elektrik piyasasını düzenleyen maddede, idari para
cezalarının yüzde 10unu kurum hesabına aktarmak gibi
hükümlerle, biz, neyi düzenleyebiliriz? Elektrik enerjisi konusunda ülkenin
açığının ne kadar çok olduğunu
Bu tür cezalarla bu
kaçağı önleyebileceğimizi sanmıyorum.
Zaten 2008 yılının ilk zamlarından birini de,
60ıncı Hükûmet, elektrik zamları konusunda yaptı. Elektrik
zamları, tam da karakışa girilirken ve özellikle de metropol
kentlerde, elektrik tüketiminin çok fazla olduğu yerlerde, yine, emekçi halkın,
tüketicilerin ilk karşılaştıkları zam
furyalarından birisi oldu.
Daha sonra, enerji piyasaları babında doğal gaza
zamlar yapıldı. Doğal gaza, elektriğe zam
yaptığınız zaman, ister istemez dolaylı olarak bütün
diğer üretim ve tüketim maddelerine zamlar yansıyor. Yüzde 18, yüzde
20leri aşan zamlar, ne yazık ki, bir enerji politikası
sorunumuz olduğunu da gözler önüne serdi. Elektrik ve doğal gaz
konusunda enerji politikalarımız doğru mudur değil midir,
sorgulanması gereken bir noktadayız.
Enerji, artık, 21inci yüzyılda güvenlikle
anılır bir duruma gelmiştir. Bush Amerikan Kongresinde de bunu
aynen böyle ifade etmişti: Enerji eşittir güvenlik. Zaten
Afganistanda var olma nedeni, Orta Doğuda var olma nedeni bu.
Şimdi, Türkiye'nin enerji politikaları konusunda
Kafkaslardan Afganistan ve Iraka kadar uzanan coğrafyada bu politikalar
sürdürülürken, -petrol politikaları, tabii ki buna bağlı
doğal gaz politikaları- Cumhurbaşkanımız Washingtona
gidiyor ve ne hikmetse, İran doğal gaz vanalarını
kapatıyor. Sebep? Beş gün üst üste kar yağmış.
Eğer böyle düşünürsek, bir sene önce de Başbakan Washingtona
giderken yine İranın doğal gaz vanalarını
kapattığını hatırlatmak isteriz. Neden? Bunun üzerinde
durmak gerekiyor.
Türkiye, enerji politikalarında ithal enerji üzerinde durursa
ve enerjisinin büyük çoğunluğunu İran, Bakü-Ceyhan veya
Kerkükten petrol boru hatlarıyla alırsa, bir gün bu vanaların
bir nedenle de kapanabileceğinin hesabını yapmak
zorundadır.
Nitekim Başbakan, İranın vanaları
açacağı konusunda iyimserliklerini dün ifade ediyordu. Biz,
İranla dost ve komşu iyi ülke ilişkilerini dış
politikada sürdürmek zorundayız. Yıllardır beraber
yaşadık, Kasrı Şirin Anlaşmasıyla çizilen
sınırlardan bu yana birlikteliğimiz, komşuluğumuz,
ilişkilerimiz var ve aynı şekilde petrol boru hattının
geçtiği Kerkük-Ceyhan petrol boru hattına
baktığımızda, Türkiyenin Irakla, oradaki Irak devletiyle
olan ilişkileri hep tarihte sıcak olmuştur, Kafkaslarda
Azerbaycanla hakeza şu an. Yani, biz Türkiye olarak, bir kere komşu
ülkelerimizle ekonomik, sosyal, siyasal gelişmelerimizi,
ilişkilerimizi diri tutmak zorundayız. Barışçıl bir
politika ve iyi komşuluk ilişkileriyle, geleceğe yönelik bir
politikayla köklü bir şekilde tuttuğumuz zaman, bizi diğer
etmenlerin, olayların etkilemeyeceğini düşünüyoruz. Şayet
enerji politikalarında, bunun yanı sıra dış politikada
doğru bir çizgi tutturabilirsek; ikincisi, enerji üretiminde artık
kendi imkânlarını geliştirme konusunda, kendi enerjisi konusunda
ithalattan kendi üretimine geçmenin mutlak surette geçişini yapmak
lazım.
Ne yapıyor 60ıncı Hükûmet en son gördüğümüz
enerji politikasında? Yaptığı şu 60ıncı
Hükûmetin: Geçiş coğrafyası politikası uyguluyor.
Türkiyenin üzerinden borular geçiyor Edirneye kadar, Edirneden Yunanistana
geçiriliyor. Ama enerji açığını kapatmak için de nükleer
enerji santrallerine başvuruyor. Hâlbuki nükleer enerji santrallerinin
Türkiyedeki payı enerji üretiminde yüzde 2yi geçmiyor. Buna rağmen,
eskimiş o köhne teknolojiyi Türkiyeye satmak için hazır bekleyen
iştahlı şirketler var ve çabuk paraya çevirebilecekleri bir
alan.
İkinci bir alan enerji konusunda, GAP projesinde
-60ıncı Hükûmetin Programında yer almayan GAP projesi; ki,
60ıncı Hükûmet Programında yok- son zamanlarda GAP projesini
beş yılda bitirme yönünde Hükûmetin bir politika
geliştirdiğini görüyoruz. Ne yapmak istiyor? Dışarıdan
alınan 4 milyar dolar Dünya Bankası kredisinin Ilısu Barajına,
Marmaray Projesine ve birtakım kara yollarına
ayrıldığını biliyoruz. Şimdi yabancı
bankalar kredileri niçin veriyorlar? Ilısı Barajı tamamen enerji
hedefli. Enerji, elektrik enerjisi, hidroelektrik santrali konusunda. GAP
projesine baktığımız zaman, yüzde 58 elektrik enerjimizi
GAP projeleri karşılıyor. Ama sulamaya geldiğimiz zaman bu
oran yüzde 15lere düşüyor. Hâlbuki gerçek amacı
dışında GAP projesinin sadece enerjiye yönelik
alanının kullanıldığı, sulama ve tarıma
dayalı alanın kullanılmadığını görüyoruz.
Oysaki ülkemiz çok zengin enerji kaynaklarına sahiptir. Boru
sayıyoruz, bordan termal kaynaklara geçiyoruz, termal kaynaklarından
su kaynaklarına geçiyoruz, akarsulara geçiyoruz. Hidroelektrik santralleri
kurulacak onlarca ırmağımız olduğundan bahsediyoruz.
Rüzgâr enerjisinden bahsediyoruz, güneş enerjisinden bahsediyoruz.
Şimdi, bu tür zengin kaynakları olan bir ülkede yerli
üretime geçilmediği sürece, istediğiniz kadar doğal gaz
piyasasında çalışan şirketleri dizayn edin, bu enerji
üretimi, kaçağı, kullanımı konusunda
sağlıklı bir politikayı da oturtmanın mümkün
olmadığını düşünüyoruz.
Türkiyenin enerji politikalarında gerçekten şu an
İranın vanaları kapatmasıyla
karşılaştığı durum, her an Türkiyenin, bir
başka borunun kapatılmasıyla başına gelebilecek bir
enerji açığı demektir.
Enerjinin ülke güvenliğiyle bağlantısı dikkate
alındığı zaman, önümüzdeki yıllarda, kültürel
değerlerimizi de koruyan, çevreyi de koruyan enerji kaynaklarına
yönelme konusunda yeni politikaların geliştirilmesi
kaçınılmazdır.
Biz bu konuda -enerji politikaları konusunda- Türkiyenin
yeniden bu alanda bir araştırma yaparak yeni bir planlamaya gitmesi
gerektiğini düşünüyoruz. Yeni bir planlamaya gidilmediği
takdirde, önümüzdeki yıllarda bu enerji açıklarının daha da
artacağı, bunun da ekonomiye olumsuz yansıyacağı,
enflasyonun arttırılmasını sağlayacağı ve
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Konuşmanızı tamamlar
mısınız Sayın Kaplan.
HASİP KAPLAN (Devamla) -
aynı zamanda ülkenin
güvenliğiyle ilgili bire bir bu konuda ülkenin çok ciddi risklerle
karşı karşıya kalacağını düşünüyoruz.
Bu duygularla teşekkür ediyorum, selamlıyorum. (DTP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Kaplan.
Şahısları adına ilk söz, Uşak
Milletvekili Sayın Mustafa Çetine aittir.
Buyurun Sayın Çetin. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Çetin.
MUSTAFA ÇETİN (Uşak) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Muhterem milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz Temel
Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
hakkında kendi adıma söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygılarımla selamlarım.
Sözlerimin başında, geleceğe güvenle bakan mutlu
bir toplumun, iyi işleyen sağlam bir hukuk düzeniyle mümkün
olduğunu ifade etme gereğini hissediyorum. Bu şekilde ceza
kanunları da, ceza mevzuatı da, ceza sistemi de hukuk düzeninin çok
önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Cezalandırma
acılı ve sancılı bir süreçtir. Ya insanları
hürriyetlerinden mahrum bırakırsınız veya onların mal
varlığında azalmaya veya başka bir şekilde insanlar
üzerinde olumsuz bir etki meydana getirirsiniz. Ama, bir taraftan da hedefimiz
barışçı bir toplum kurmaktır. Barışçı
toplumun temelinde, sağlam bir ceza siyaseti ve bu siyasetin
dayandığı bir felsefeye ihtiyaç vardır.
Bilindiği gibi, Dostoyevskinin Suç ve Ceza romanı,
suç ve cezalandırma üzerine ciddi, derin, teorik, felsefi ve psikolojik
tartışmaların yapıldığı bir romandır,
bir roman olma ötesinde belki bir hayat dersidir.
Bundan önce yürürlükte bulunan 1926 tarihli Türk Ceza Kanunu
çerçevesinde ülkemiz bir ceza siyasetine sahipti. Fakat, burada temel ceza
kanunları olarak andığımız Türk Ceza Kanunu,
Kabahatler Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin
İnfazına Dair Kanunla, ülkemiz, aynı zamanda yeni bir suç ve
ceza siyasetini yürürlüğe koymuştur. Toplumsal değişme,
ekonomik ve sosyal gelişmeler, değişen değer
yargıları ve ortaya çıkan yeni ihtiyaçlar yeni bir ceza
sistemini getirmiş ve bu dört kanunun birden yürürlüğe girmiş
olması, çağa uygun, insan haklarına, demokratik değerlere
ve barışçı toplumun ihtiyacı olan yeni bir suç ve ceza
siyasetini de üretmiş bulunmaktadır.
Şimdi, burada, altı yüz elli bir maddelik kanunla yapmak
istediğimiz şey nedir?
Şimdi, halkımızın anlayabileceği bir
dille, burada biraz önce andığım ceza kanunları yeniden
değişmiştir, yeniden yapılmış ve yürürlüğe
konmuştur yüce Meclisçe. Fakat, bu kanunların yürürlüğe
girmesinden önce veya daha sonra, yeni ceza siyasetine uyumun
sağlanması, barışçı toplum, cezada adalet ilkesi
gereğince, bütün diğer kanunlardaki, özel kanunlardaki ceza
hükümlerini gözden geçirmeyi gerektirmiştir. İşte bu sebeple,
benim söz aldığım bu on sekizinci bölümde on dört
değişik kanunun otuz maddesindeki ceza hükümlerinin
değiştirilmesi amaçlanmaktadır.
Tekrar ifade etmek gerekirse, temel ceza kanunlarıyla
belirlenen ilkeler çerçevesinde yeni düzenlemelerin yapılması hukukun
kaçınılmaz bir gereği hâline gelmiştir. Bu kanun da,
gerekçesinde çok güzel ve akademik bir şekilde ifade edildiği üzere,
bu sebeple hazırlanmıştır.
Bu münasebetle, görüşmekte olduğumuz kanun
tasarısının şu ana kadar görüşülen bölümünde, siyasi
parti gruplarının ve değerli milletvekillerinin, örnek bir ortak
çalışma, dayanışma ve bu sürece katkıda bulunmuş
olmalarından duyduğum memnuniyeti de ifade etmek isterim.
Umuyorum ki, bundan sonraki yasama
çalışmalarımızda siyasi partiler arasındaki uyum ve
ortak çalışma anlayışı aynı iyi niyetle ve ortak
çabayla devam eder.
Bu münasebetle, tekrar, yüce heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Çetin.
Şahısları adına ikinci söz, Gaziantep
Milletvekili Sayın Mahmut Durduya aittir.
Buyurun Sayın Durdu. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika Sayın Durdu.
MAHMUT DURDU (Gaziantep) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; hepinize
saygılarımı sunuyorum.
Arkadaşlarım benden biraz latife tarzında
konuşma istiyorlar, ama, ben aksine, bugün ceza kanunları üzerinde
konuşmak istiyorum.
Saygıdeğer arkadaşlarım, her ülkenin kendine
özgü bir hukuk siyaseti, bir ceza siyaseti olması gerekir. Bu iki temel
taşın üstüne de adalet sistemini kurarsınız.
Çağdaş devletlerin hepsi böyle yapar. Biz 2002 seçiminden sonra,
gerek bugün Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül
Beyefendinin Hükûmeti döneminde gerekse Sayın
Başbakanımızın döneminde Adalet Komisyonunda görev
yaptık. Sizin müzakere ettiğiniz şu yasanın üstünde, uzman
arkadaşlarımızla birlikte, Avrupa müktesebatını da göz
önüne alarak, nokta, virgül çalıştık. Sizin yüksek huzurunuzda,
şu anda aramızda bulunmayan gerek Adalet ve Kalkınma Partisinden
komisyonda çalışan arkadaşlarımıza gerekse Cumhuriyet
Halk Partisinden beraber çalıştığımız
arkadaşlarımıza burada saygılarımı sunuyorum.
Bugün aramızda yok o arkadaşlarımız; Orhan
Eraslan, Feridun Ayvazoğlu, Fikret Baloğlu, Yüksel
Çorbacıoğlu. Bu arkadaşlarımızla kimi zaman da kavga
ettik, ama, neticede çok güzel çalışmalar yaptık. Devrim
niteliğinde, reform niteliğinde çok güzel yasalar yaptık.
Şu önünüze gelen yasaya -arkadaşlarımız muhalefet
adına konuşuyorlar- takdirlerini bildirenler de var ama bu arada
tenkit edenler de var. İnanın, şu metinler üzerinde,
arkadaşlarımızla birlikte nokta, virgül çalıştık.
Şimdi, her ulusun kendine özge bir adalet sistemi olması
lazım gelir dedik.
Değerli arkadaşlarım, bizim milletimizde biraz
Avrupa hayranlığı var. Ben tam tersine, necip milletimizin
geçmişiyle övünen bir durumda olmamız lazım gerektiğini
söylüyorum. Takriben bundan beş yüz sene geriye gitseniz, Avrupa
karanlıktır. Bizim on altıncı imparatorluğumuz
yıkılırken, bugün Avrupada Hollanda, Norveç, Danimarka
-sayın siz- çok devlet yoktur. Mefahirimizle övünmemiz lazım.
Şimdi, burada, biz hep beraber, şu dönemi memleket
hayrına yapacağız. Az önce, benden önce konuşan
arkadaşımız dedi ki, komşularımızla
münasebetlerimiz şöyle. Allah aşkına söyleyin, bundan beş
altı sene önce hangi komşuyla aramız iyiydi?
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) Hepsiyle iyiydi. Kimle
kötüydü?
MAHMUT DURDU (Devamla) İnanın, bugün bütün
komşularımıza gidiyoruz ve bu komşularımızın
gerek yöneticileri, devlet adamları, halkı, Türk milletine
hayrandır. Bunu bilmüşahede görüyoruz. Bunu görmemiz lazım.
AKİF AKKUŞ (Mersin) İran gazı kesti.
MAHMUT DURDU (Devamla) İnanın, siz orada
konuşursunuz ama derununda sizin de şu Hükûmeti takdir
ettiğinizi biliyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar,
MHP sıralarından gürültüler) Yani tenkit ediyorsunuz, tenkit
ediyorsunuz. Tenkidiniz baş tacı. Bizim ondan kendimize yön vermemiz
lazım, kabul.
KAMER GENÇ (Tunceli) Konuştuğuna sen de inanmıyorsun.
MAHMUT DURDU (Devamla) Şimdi, Kamer Bey de oradan laf
atıyor.
Sizi öğretmene benzetiyorum, anaya benzetiyorum. Ananın
ve öğretmenin dövdüğü yerde gül biter, biliyorum. Siz bizi dövdükçe
reyimizin arttığını da siz biliyorsunuz.
SÜLEYMAN LATİF YUNUSOĞLU (Trabzon)
Düşüreceğiz bundan sonra.
MAHMUT DURDU (Devamla) - Allah sizden razı olsun. Sizlere
müteşekkiriz. Muhalefetinizden memnunuz. Ben, her zaman yüksek sesle
söylüyorum: Muhalefetinizden memnunuz. Çünkü komisyonda
arkadaşlarımızla beraber çalıştık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Durdu, konuşmanızı
tamamlar mısınız.
MAHMUT DURDU (Devamla) - Ben Cumhuriyet Halk Partili
arkadaşlara hodri meydan dedim. Hukuk adına siyasi kimliğimizi
arkaya bırakalım, belli yasalarda hukuk kimliğimizle
çalışalım dedim. Buna bütün Cumhuriyet Halk Partili
arkadaşlarımız şahittir, Adalet ve Kalkınma
Partisindeki arkadaşlarım da şahittir. Evet, bizim için partinin
ötesinde, devletin bekası önemlidir.
Hepinize saygıyla tekrar selam ediyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Durdu.
Sayın milletvekilleri, on sekizinci bölüm üzerindeki
konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi soru-cevap işlemine başlıyorum.
Sayın Ağyüz, buyurun efendim. Yoklar mı?
Sayın Bulut, buyurun.
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) Sayın Bakanım,
Hükûmetiniz Diyarbakır ilinden elektrik ücreti almama gibi bir
düşünceyi kamuoyuna sundu. Bu düşünce Zaten elektrik ücreti tahsil
edemiyoruz, almıyoruz. diyelim diye midir yoksa kamuoyunda yer alan yerel
seçimler için bir rüşvet midir? Her ne şekilde olursa olsun,
Balıkesir iline de aynı uygulamayı yapmayı, yani elektrik
ücreti almamayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bulut.
Sayın Yunusoğlu, buyurun efendim.
SÜLEYMAN LATİF YUNUSOĞLU (Trabzon) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, son günlerde basına da yansıyan
şekliyle, kaçak elektrik kullanımı konusunda hangi tedbirler
alınmaktadır? Kaçak elektrik kullananların sarf ettikleri
elektrik ücretini, faturalarını düzenli ödeyen vatandaşlar
mı ödemektedirler? Kaçak elektrik kullanan şahıs, kurum veya
firmalara hangi cezalar uygulanmaktadır?
İkinci bir sorum ise, asgari ücretle geçimini idame ettirmeye
çalışan vatandaşlarımıza reva görülen cüzi ücret
zammı ile en önemli ihtiyaçlardan biri olan doğal gaza yapılan
zamlar arasındaki uçurum dar gelirli vatandaşlarımızı
zor durumda bırakmaktadır. Dar gelirli aileleri rahatlatmak için ne
gibi tedbirler düşünüyorsunuz?
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Yunusoğlu.
Sayın Akcan, buyurun.
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Aracılığınızla, Sayın Bakana şu
soruyu yöneltmek istiyorum: Bu bölümde ele alınan dört madde var, hayvan
ıslahıyla ilgili. Onunla ilişkili olacak sorum. Sayın
Bakanın da bildiği gibi, suni tohumlama, hayvan ıslahında
ıslahın hızını ve etkinliğini artıran son
asrın en faydalı yöntemlerinden birisi. Bu metodun
kullanılabilirliği sadece ve sadece tohumlanacak hayvana
ulaşabilmeye bağlıdır. Ulaşılmanın yeterli
olmadığı alanlarda başka yöntemler kullanılması
kaçınılmazdır. Bu nedenle, tabii tohumlama alternatifi gündeme
gelmek zorundadır. Islah edilmişlik düzeyi yüksek olan, özellikle
Batı Anadoluda yetiştirilen materyalin, anaçların yarısı
erkek, yarısı dişi buzağı doğurduğuna göre,
bunlardan doğan erkeklerin damızlık olabilir niteliğini
taşıyanları seçerek ıslahın düşük düzeyde
olduğu Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde suni
tohumlamanın erişilmediği noktalarda yaygın kullanmayı
düşünür müsünüz? Bununla ilgili bir program hedefliyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Akcan.
Sayın Çalış
HASAN ÇALIŞ (Karaman) Sayın Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanım, Hükûmetinizce
hayvancılığı desteklemek ve ıslah etmek amacıyla
Tarım Bakanlığı ve ilgili AB fonlarıyla köylerimizde
kooperatifler aracılığıyla hayvancılık projeleri
yapılmaktadır. Örnek vermek gerekirse, Karaman ilimizin Ayrancı
Karaağaç Köy Kooperatifinde olduğu gibi, kooperatiflerimizin üyeleri,
hastalıklı hayvanların verilmesi ve hayvanların ölmesi
nedeniyle borç batağına girmekten şikâyetçilerdir. Türkiye
genelinde koyunculuk projeleri nedeniyle köylüye verilen koyunlarda ölüm
oranlarıyla ilgili olarak Hükûmetinizin elinde bir çalışma var
mı? Köylünün mağduriyetini gidermek için çalışma
yapmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Çalış.
Buyurun Sayın Enöz.
MUSTAFA ENÖZ (Manisa) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın Tarım Bakanımızı da bulmuşken
soruyorum. Gerek bitkisel gerekse hayvansal üretimde bulunan üreticilerimizin
en önemli mali girdilerinden olan tohum, mazot, gübre ve tarımsal sulamada
kullanılan elektriklerin yüksek maliyetleriyle çiftçilerimiz
uğraşmaktadırlar. Ziraat Bankası, tarım kredi
kooperatiflerine olan borçlarının yanında elektrik borçları
da birikmiş, ancak çiftçilerimiz bu borçlarını ödeyemez
hâldedirler. Bu yetmezmiş gibi, elektriğe yapılan yüksek zamlar,
bitme noktasına gelen çiftçilerimize bir darbe daha vurmuştur. Bu
durumda çiftçilerimizin TEDAŞa olan borçlarını
yapılandırmayı düşünür müsünüz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Enöz.
Sayın Akkuş
AKİF AKKUŞ (Mersin) Sayın Başkan, Sayın
Bakanım; ülkemizde özellikle komşu ülkelerden illegal yollarla
gelmiş ve düşük fiyatla bilhassa gayrimeşru işlerde
çalışan yabancılar bulunmaktadır. Bunlardan profesyonel
turist olarak nitelendirilen ve turizm yörelerinde çalışanların
sayısının 10 binin üzerinde olduğu tahmin edilmektedir.
Türkiyede illegal çalışanların sayısı ve özellikle
profesyonel turistlerin sayısı nedir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Akkuş.
Sayın Baytok
NESRİN BAYTOK (Ankara) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, şeker pancarı üretiminde kota
uygulaması devam ediyor. Bu uygulamayla ülkemizdeki şeker
pancarı üreticilerinin bir nevi cezalandırıldığı
da bilinmektedir. Ben şunu sormak istiyorum: Bu uygulamanın
sonucunda, ülkemizdeki şeker pancarına dayalı şeker üretimi
oranıyla, nişasta bazlı şeker üretimi oranı nedir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Baytok.
Sayın Yerlikaya
HAMZA YERLİKAYA (Sivas) Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanıma sormak istiyorum: İşsizlik
sigortası kimlere, ne kadar süreyle ödenir ve bundan yararlananlara kaç
YTL işsizlik sigortası ödenir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Yerlikaya.
Buyurun Sayın Çalışkan.
ABDULLAH ÇALIŞKAN (Kırşehir) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Aracılığınızla Sayın Bakanıma
şu soruyu yöneltmek istiyorum: Sayın Bakanım, Hayvan Islahı
Kanununa uygun olarak ülkemizde son beş yılda kaç adet hayvana suni
tohumlama yapılmıştır? Bu rakamı verebilirseniz
sevinirim.
Teşekkürler.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Çalışkan.
Buyurun Sayın Tankut.
YILMAZ TANKUT (Adana) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Bakanımıza sormak istiyorum: Bazı kamu
sendikalarının arkalarında iktidarın gücü olduğunu
hissettirmek suretiyle kamu çalışanlarımızın üyesi
oldukları mevcut sendikalarından istifaya zorlayarak, kendi
sendikalarına üye yapmak için makam, tayin gibi tehdit
unsurlarını kullandıklarından haberdar mısınız?
Bu tip davranışları tasvip ediyor musunuz? Etmiyorsanız, ne
gibi önlemler almayı düşünüyorsunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Tankut.
Sayın Özkan
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Teşekkür ederim.
Sayın Bakanım, bildiğiniz gibi Muğla ilimizin
Milas ilçesinin Kıyıkışlacık köyünde kültür
balıkçılığı yapan işletmelerde büyük oranlarda
telefatlar söz konusudur. Bu konuyla ilgili bir heyet oluşturup bölgeye
göndermeyi düşünüyor musunuz veya heyet gönderdiniz mi?
Balıkçılarımızın mağduriyetlerini gidermek için
Bakanlık olaraktan herhangi bir çalışmamız var mı?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özkan.
Sayın Çelik
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
Sayın Tarım Bakanımız buradayken, ben
özellikle bir soruyu yinelemek istiyorum. Mersinin iki ilçesinde büyük bir
dolu afeti meydana geldi. Hükûmetin bu konuda yaptığı hiçbir
iş yok. Sayın Bakanımız bu konuya lütfen el atsınlar.
İnternete girildiği zaman aynı afetin Diyarbakırda birkaç
ay önce olduğunu görüyoruz. Diyarbakıra trilyonlarca liralık
yardım yapılmış. Niye Mersine yapılmıyor da
Diyarbakıra yapılıyor? Biri bu.
Diğer bir konu: Şu anda özelikle turfanda üreticileri
çok zor durumda. Salatalık 40 kuruş, domates 50 kuruş ve limon
piyasada şu anda fevkalade ucuza gidiyor. Üretici perişan ve şu
anda ithal yoluyla Nijeryadan limon geldiği duyumunu almış
bulunuyoruz. Bu konuda Hükûmet ithalat lobisinin arkasında mı, yoksa
Türk üreticisinin arkasında mı? Bunun cevabını istiyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Çelik.
Soru sorma süresi tamamlanmıştır.
Sayın Bakanım, söz sırası sizde.
Buyurun efendim.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Şimdi, öncelikle, daha önce de dile getirilmesi
açısından ve güncel olması hasebiyle kamuoyunu da bilgilendirmek
açısından Muğladaki balık ölümleriyle ilgili Sayın
Özkanın sorusuna cevap vermek istiyorum. 8 Ocak tarihinde Güllük
Körfezine akan iki tane derede (Sarıçay Deresi ile Dalyan Deresi)
neredeyse yetmiş yıldır görülmeyen yüksek miktarda bir yağış
meydana geldi ve bu yüksek yağış sebebiyle, özellikle
kıyıya yakın olan çipura ve diğer kültür
balıkçılığı yapan işletmelerde birden ortam
ısısının değişmesi ve oksijen yetersizliği
sebebiyle, çipuraların şoka girmesi sebebiyle çipura
balıklarında ölümler meydana geldi. Toplam olarak, bizim tespitlerimize
göre 1,7 milyon adet çipura balığında ölüm var. Bunların da
aşağı yukarı tanesi
Biz ne yaptık? Öncelikle, tabii, bunların herhangi bir
toksikolojik problem meydana getirmemesi açısından, bir şüpheye
yer verilmemesi açısından bu balıkların yenmesine,
tüketilmesine izin verilmedi ve bunlar gömülmek suretiyle imha edildi. Fakat,
tabii, hem mikrobiyolojik anlamda hem kimyasal anlamda hem de diğer bütün
yönlerde tetkikler yapıldı. Üniversitelerden, Türkiyedeki su
ürünleri fakülteleriyle İstanbul Teknik Üniversitesinden ve Tarım
Bakanlığının ilgili enstitülerinden, bilim
adamlarından oluşan bir heyet orada, yerinde incelemeler yaptı.
Hem Muğla Tarım İl Müdürlüğü hem Milas İlçe
Müdürlüğü hem konuyla ilgili bizim uzman ve yetkili enstitümüz olan
Bornova Veteriner Kontrol Araştırma Enstitüsü uzmanları konuyla
ilgili detay araştırmalar yaptılar. Bizim şu andaki
elimizdeki bilgi şu an itibarıyla: Bu balıklardan taze
olanların tüketilmesinde herhangi bir toksikolojik sebebe
rastlanmadığından dolayı, herhangi bir kimyasal problem
olmadığından dolayı, herhangi bir sorun yok. Ancak
diğer detay tetkikler devam ediyor, mikrobiyolojik çalışmalar.
Çünkü, bunlar, ekim yapılıyor ve doğal olarak zaman alıyor.
Şu anda da kitlesel ölümler durmuş durumda. Yani, suyun
ortamının değişmesiyle birlikte normale dönmeye
başlamasıyla, yağışın azalmasıyla birlikte
de balık ölümleri, kitlesel balık ölümleri durmuş,
zayıflamış durumda, tek tük ölümler hâlinde ve bizdeki
uzmanların bize verdikleri ilk bilginin sonucuna göre, ortam
ısısının ani düşmesi, organik kirlilik -yani bu
derelerle birlikte gelen- buna bağlı oksijen yetersizlikleri ve belki
bunlarla birlikte gelen birtakım hastalık etkenleri hassas olan
çipuraların ölümlerine yol açtı. Tabii, bunlarla ilgili detay
çalışmalar sürüyor.
Suni tohumlamayla ilgili olarak bir soru soruldu. 2002 tarihinde
624 bin baş hayvana suni tohumlama yapılmıştı. 2006
yılında bu 2 milyon 100 bine çıktı. 2007 yılında
da 2 milyon 438 bin baş hayvana suni tohumlama yapıldı. Geçen
zaman içerisinde dört katlık bir artış meydana geldi.
Sayın Akcanın yine benzeri bir konuyla ilgili bir
sorusu vardı. Suni tohumlamaya imkân olmadığı yerlerde
tabii tohumlama boğalarıyla ilgili veya bundan istifade edilmesinin
düşünülüp düşünülmediği yönünde.
Evet, biz, gerekli olan yerlerde, yani suni tohumlamanın
yapılamadığı yerlerde o tür imkânları da kullanıyoruz.
O da bizim normal programımız içerisinde yer almaktadır.
Şimdi, Mersinin iki ilçesinde dolu afetiyle ilgili bir
problem yaşandığı ve buna ait ne
yapıldığı soruldu. Değerli arkadaşlar, bizim
Hükûmetimiz döneminde Türkiyede ilk defa Tarım Sigortaları Kanunu
çıkarıldı ve Tarım Sigortaları Kanunu uygulaması
başlatıldı. Bir yıl içerisinde de 12.500-13.000
civarında poliçe satıldı. Biz, çiftçilerin bundan istifade
etmelerini temin etmek gayesiyle de sigorta prim bedelinin
yarısını Bakanlık olarak ödemekteyiz.
Dolayısıyla, çiftçilerimize özellikle dolu afetine karşı
ürünlerini sigorta etmesi yönünde bizim sürekli bilgilendirmemiz oluyor ve
sigorta kapsamında olduğu zaman da doğal olarak bizim
ayrıca 2090 sayılı Kanun veya buna benzer başka bir kanunu
işletmemiz de sigorta uygulamalarını aksatacağından
dolayı mümkün değildir.
Hiç kuşkunuz olmasın, bizim için Mersin de bir
Diyarbakır da bir. Dolayısıyla, bizim memleketimizin veya seçim
bölgemizin olması hiçbir şey ifade etmiyor. Türkiyenin her yeri
bizim vatanımızdır, her yeri bizim için aynıdır. Her
yerde de biz Hükûmet olarak da Bakanlık olarak da aynı
uygulamaları yaparız.
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Diyarbakırdaki
uygulamayı Mersinde de yapın.
BAŞKAN Sayın Bakanım, süreniz tamamlandı.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER
(Diyarbakır) Peki, teşekkür ediyoruz.
Diğer soruların cevaplarını yazılı
olarak vereceğim.
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) Diyarbakırdaki
uygulamayı Mersinde de yapın. Diyarbakıra karşı
çıkmıyoruz.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, on sekizinci bölüm
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, on sekizinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde
üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı
oylarınıza sunacağım.
511inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
512nci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 56 sıra sayılı yasanın
512nci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz
ederiz.
Kamer
Genç Hasan Erçelebi Hüseyin Mert
Tunceli Denizli İstanbul
Mustafa
Vural Mücahit Pehlivan
Adana Ankara
BAŞKAN Sayın Komisyon katılıyorlar mı?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Sayın Başkanım, kısa bir açıklama yapmak
istiyorum izninizle.
Şimdi, önergeyle, 512nci madde metinden çıkarılmak
suretiyle idari para cezalarının gelirlerinin Hazineye
bırakılması amaçlanıyor, ancak mevcut kanuna göre şu
andaki para cezalarından gelen gelirler kurum hesabına
aktarılmaktadır, tamamı.
Biz, bu düzenlemeyle, bunun yüzde 10unu sadece kurum
hesabına bırakıyoruz. Eğer bu düzenleme kalkarsa, yani
512nci madde metinden çıkarsa, bu takdirde para cezalarının
tamamının kuruma kalması söz konusu olacaktır ki, bu
nedenle önergeye katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge üzerinde
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, Sayın
Komisyonun açıklamaları
Aslında, bana göre böyle bir tahsilat
Anayasaya aykırı. Paraların hazineye girip oradan verilmesi
BAŞKAN Konuşacak mısınız Sayın
Genç, yoksa gerekçeyi mi okutalım?
KAMER GENÇ (Tunceli) Gerekçe okunsun.
BAŞKAN Peki, gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu paraların genel bütçeye gitmesi gerekirken kuruma
ayrılması yasalara aykırıdır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
512nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
513üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
514üncü madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
T.B.M.M. Başkanlığına
Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı yasanın
514. maddesinin son satırındaki muayene ettirmeyenler yerine her
yıl kontrol ve muayene ettirmeyenler ifadesinin eklenmesini arz ederiz.
Ramazan Kerim
Özkan Ferit Mevlüt Aslanoğlu Tekin Bingöl
Burdur Malatya Ankara
Hulusi
Güvel Nesrin Baytok
Adana Ankara
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 56 sıra sayılı
tasarının 514. maddesinin son cümlesinde yer alan ile belgesiz
damızlık kullananlara kısmının metinden
çıkartılıp 100 YTL yerine 2000 TL ibaresinin getirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Abdülkadir
Akcan Rıdvan
Yalçın Muharrem
Varlı
Afyonkarahisar Ordu Adana
Kamil Erdal
Sipahi Kadir Ural Reşat
Doğru
İzmir Mersin Tokat
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Diğer önergeyle ilgili biraz sonra bir açıklama yapacağım.
Buna katılamıyoruz.
BAŞKAN Buyurun Sayın Akcan.
ABDÜLKADİR AKCAN (Afyonkarahisar) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, görüştüğümüz 56 sıra sayılı
Yasa Tasarısının 514üncü maddesiyle ilgili olarak vermiş
olduğum önerge hakkında açıklama yapmak üzerine
huzurlarınızdayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Efendim, bu maddenin orijinalini, yani, Hayvan Islah Kanununun
16ncı maddesini huzurlarınızda okumak istiyorum:
Madde 16 - Suni ve tabii tohumlamada kullanılan ve
damızlık belgesi bulunan erkek damızlıklarını
hastalık ve damızlık özellikleri bakımından
Bakanlıkça belirlenen yönetmelik gereceğince muayene ettirmeyenler
ile belgesiz damızlık kullananlara 100 Türk Lirası idari para
cezası verilir.
Şimdi, söz konusu damızlıklar iki hâlde
kullanılır. Birincisi, suni tohumlama merkezlerinde, özel
teşebbüsün elinde. İkincisi de tabii tohumlama materyali olarak
bulundurulur.
Suni tohumlama ne? Eğer bir hayvan çok kıymetliyse,
bunun bir defalık tabii tohumlama aşımında bir dişiyi
tohumlarsınız, ineği tohumlarsınız,
sığırsa. Oysa, bir defalık aşımda
boğanın verdiği sperma miktarı, spermatozoit
sayısı bakımından bir milyarın üzerindedir.
Yapılan araştırmalar, bir boğanın spermatozoitlerinin
30 milyon adedinin bir gebelik için yeterli olduğu
doğrultusundadır. Bu durumda, bu kıymetli boğadan daha
fazla damızlık olarak yararlanabilmek için, bir defada alınan
sperma sulandırılır, çoğaltılır ve doze edilir.
Şimdi, bu dozajdan sonra 50 tane hayvanı aynı anda
kullanırsınız, tohumlarsınız, gebe
bırakırsınız, bir defalık aşımla elde edilen
spermadan.
Şimdi, değerli milletvekilleri, eğer bu hayvan
hasta ise
Eğer hastalık faktörü faktör değilse, o zaman
muayeneyi niye talep ediyoruz? Hastalık önemli faktör ki, bir hayvandaki
sperm aracılığıyla en az bir defalık aşımdan
elde edilen spermayla 50 tane hayvanı tohumluyorsanız, bu boğa
hastalık taşıyorsa bir yıl içerisinde binlerce ineğe
bu hastalığı taşırsınız demektir.
Dolayısıyla, muayene ettirmek, hastalıktan ari materyal
olduğunu belgelemek önemli.
Bu önemli bir madde, ama siz buraya koyduğunuz cezayı 100
YTL derseniz ve bir dozluk sperma bugün 20 YTL ila 150 YTL arasında
fiyatla hayvanın değerine bağlı olarak
satılıyorsa ve bu değerlendirmede de boğanın içinden
geldiği sülalenin süt verimi ortalaması ana faktör, parayı,
değeri, rakamı belirleyen ana faktörse; mesela, 8 tonluk süt verimine
yılda- sahip bir sülaleden, ortalama süt verimine sahip sülaleden
gelmiş olan boğanın spermasıyla 11 tonluk süt verimine
sahip sülaleden gelen boğanın sperması aynı değildir.
150 dolara -Türk Lirası değil, YTL değil- kadar değer
bulabilen, fiyat bulabilen bir pazardan bahsediyoruz. Siz hastalıklı
olduğunu tespit ettikten sonra ceza vereceksiniz, verdiğiniz ceza,
adı, 11 tonluk süt verdiği için 100 YTLlik sperma, bir dozluk sperma
ve bir aşımda da 50 doz ortalaması sperma dozu elde
edebildiğinize göre, bir dozluk spermanın parası kadar cezayla
cezalandırıyorsunuz. Bu, bu kanunun, bu maddenin getirmek
istediği ciddiyeti bu para miktarı ortadan kaldırmaktadır.
Hadise budur. Dolayısıyla bunun artırılması gerekir.
Ben de oraya, gelin, tartışma ortamı olsun diye bir rakam
ortaya koydum. Doğru rakam mıdır? Hayır. Aslında men
edilmesi lazım. Hastalıklı hayvanı damızlık
olarak kullandığın için, Türkiye'deki hayvan popülasyonuna bu
hastalığı bullaştırıyorsun diye
cezalandırmak lazım, ama bunun cezası 100 YTL değil, 1.000
YTL de değil, 10 bin YTL de değil.
Değerli milletvekilleri, bir zamanlar bu ülkeye
dışarıdan sperma sokulmadan önce IBR diye bilinen bir viral
hastalık yoktu, BVD diye bilinen bir viral hastalık yoktu. Bu viral
hastalıklar insan sağlığı için risk değil, ama
döl verimi düşüklüğüne sebep olmak başta olmak üzere,
hayvanlarımızda ciddi ekonomik kayıplara sebep olacak düzeyde
etkilere sahiptir. Sayın Bakanımız da bu konuyu yakından
bilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Akcan, konuşmanızı
tamamlar mısınız.
ABDÜLKADİR AKCAN (Devamla) Bu nedenle, bu cezanın
artırılması zorunludur diye düşünüyorum. Takdiri sizlere
bırakıyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Akcan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Yani, doğru değil
Sayın Bakanım, teknik olarak arkadaşımız bilgi
veriyor. Sayın Bakan da burada, bu bilgi doğru mu değil mi
Sayın Bakanım? Doğruysa niye kabul edilmiyor?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Tekriri
müzakere yaparız.
BAŞKAN Kabul etmeyenler
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Bu doğru değil
arkadaşlar.
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Daha
önceden bilgilendirseydiniz
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Öyle bir şey olmaz efendim.
BAŞKAN Önerge kabul edilmemiştir.
SACİD YILDIZ (İstanbul) Bir daha say! Bir daha say!
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Yapmayın yahu, niye kabul
edilmedi?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Böyle bir şey olmaz
arkadaşlar.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) Yapmayın bu işi yaa!
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Tekrar oylayın efendim.
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
T.B.M.M. Başkanlığına
Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı yasanın
514. maddesinin son satırındaki muayene ettirmeyenler yerine her
yıl kontrol ve muayene ettirmeyenler ifadesinin eklenmesini arz ederiz.
Ramazan
Kerim Özkan (Burdur) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon katılıyorlar mı efendim?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) - Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Sayın Başkanım, arkadaşlarımızın yasaya
getirmeyi önerdikleri her yıl kontrol ve muayene ettirmeyenler ibaresi
yönetmelikte var olduğu için, aslında ihtiyaç yönetmelikte
karşılandığından ihtiyaç
olmadığını düşünüyoruz. Mükerrer olur. O nedenle
katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge sahibi konuşacak mı?
Buyurun efendim.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; verdiğimiz önergeyle üreticilerimizi
uyarmayı düşündüğüm için söz aldım.
Suni ve tabii tohumlamada kullanılan sadece boğa
değil, teke, koç, boğa, her yıl mutlaka kontrol ve muayeneden
geçmelidir. Bildiğiniz gibi, bu yıllarda, brusella
hastalığı oldukça çok arttı. Hayvanlarda yavru atma vibrio
fetus diyoruz
Her gün -ben ikinci dönemdir milletvekiliyim- bana ayda en az
üç-beş köyden telefon gelir, Koyunlarımız yavru atıyor,
keçilerimiz yavru atıyor, ineklerimiz ölü doğum yapıyor. diye.
Burada tabii ki bir müeyyide konuyor, kontrolsüz hayvanlar damızlık
olarak kullanılmasın diye, gayet güzel, ama, bizim, bu bilinci
aşılamamız gerekiyor. Bir çoban dağda 1 koçla 100 koyununu,
120 koyununu damızlık olarak kullanıyor, beş ay, beş
buçuk ay bekliyor; bunun sonucunda, bakıyorsunuz, o sürüde 60-70 koyun
yavru atmış, bir telefat, emeği boşa gitti. Koyun veya teke
veya boğaya, mutlaka, damızlık olarak kullanılacaksa,
ilgili laboratuvarlar tarafından, hem vibrio yönünden, hem brusella
yönünden ve diğer hastalıklar yönünden de koruyucu aşılama
yapılması gerekiyor. Şap aşılaması gibi, çiçek
aşılaması gibi, sığır vebası
aşılaması gibi, bruselloz aşılaması gibi, bu
aşıların mutlaka yapılması gerekiyor, çünkü, ekonomik
kaybın yanında bir de hastalık riskimiz var.
Eklem ağrıları ile insanlarımızın
çoğunun romatizma olarak değerlendirdiği hastalık,
laboratuvar sonucunda, bir bakıyorsunuz dalak büyümüş, bitap
düşmüş, brusella çıkıyor. Yaygın bir hastalık
Türkiyede. Bu sadece çiğ sütten yapılmış peynirden
geçmiyor, dondurmadan geçmiyor; etle, hayvan kesiminde, hayvan
işlemesinde, çiğ etle uğraşırken, elimizdeki
yaralardan, dudağımızdaki yaralardan, çiğ etle bulaşma
sağlanıyor. Bunu da damızlık hayvanlar aktarıyor. Onun
için, hakikaten, Sayın Hocamın da önergesine katılıyorum.
Bir müeyyide caydırıcı olur, kontrolü gerekli kılar.
Vatandaşımız, onu ne olur diye düşünüyor, ama bir
yıllık emeği, bir hayvanın, dokuz ay on günlük bir
ineğin emeği, bir keçinin beş aylık emeği, bir koyunun
beş aylık emeği boşa gidiyor. Onun için bu konuda
üreticilerimizin Bakanlığımız tarafından cezadan öte
uyarılması, bunların koruyucu aşılarının her
yıl -ben burada ibare olarak da- kontrol edilmesi gerektiğini
düşünerek de önergemizde her yıl ibaresi
Sayın
Bakanımız da diyor ki: Genelgede bu var. Genelgede bu olduğuna
göre her yıl yapılmasında fayda vardır. Bu, insan
sağlığı için gereklidir, üretim için gereklidir, doğa
için gereklidir, geleceğimiz için gereklidir. Bunu aydınlatmak için
söz aldım.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
514üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
515inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
516ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
517nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
518inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
519uncu madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 519 uncu maddesiyle değiştirilen 4632
sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi
Kanununun 22 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde
geçen 5 inci maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen ibaresinin 5
inci maddesinde öngörülen; (c) bendinde geçen 5 inci maddesinin üçüncü
fıkrasında öngörülen ibaresinin 5 inci maddesinde öngörülen olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Hasip Kaplan Hakkı Suha Okay
Kayseri Şırnak Ankara
Rıdvan
Yalçın Ali
Koyunlu
Ordu Bursa
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Takdire bırakıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının 519 uncu maddesiyle, 4632 sayılı
Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanununun 22 nci
maddesi değiştirilmekte olup, maddenin birinci
fıkrasının (b) ve (c) bentleri ile aynı Kanunun 5 inci
maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarındaki yükümlülüklere aykırılığın
idari para cezası ile cezalandırılacağı
düzenlenmektedir. Ancak daha sonra yürürlüğe giren 03/06/2007 tarihli ve
5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 41 inci maddesiyle Kanunun
5 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları değiştirilerek
üçüncü fıkra ikinci fıkranın içine, ikinci fıkra da birinci
fıkranın içine alınmıştır. Tasarının
çerçeve 519 uncu maddesiyle değiştirilen 4632 sayılı
Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanununun 22 nci
maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde geçen 5 inci
maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen ibaresinin 5 inci maddesinde
öngörülen ; (c) bendinde geçen 5 inci maddesinin üçüncü fıkrasında
öngörülen ibaresinin 5 inci maddesinde öngörülen olarak
değiştirilmek suretiyle Kanunun 22 nci maddesiyle 5 inci maddenin
fıkralarına yapılan yollamaların düzeltilmesi amacıyla
iş bu önerge verilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 519uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
520nci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Temel Ceza
Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda, Temel Ceza
Kanunlarında ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 520 nci maddesiyle
değiştirilen 4632 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinin
sekizinci fıkrasında geçen sekizinci ve dokuzuncu ibaresinin
altıncı ve yedinci şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Bekir
Bozdağ Kemal Anadol Mehmet
Şandır
Yozgat İzmir Mersin
Nihat
Ergün Hasip Kaplan
Kocaeli Şırnak
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe
Değişiklik sırasında madde toplam sekiz
fıkra olarak düzenlenmiş olduğundan işbu önerge
verilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 520inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
521inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
522nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
523üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
524üncü madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan yasanın 524. maddesinin (b) bendindeki
üçyüzbin Türk Lirası ibaresinin üçyüzellibin Türk Lirası olarak
değiştirilmesini arz ederiz.
Saygılarımızla.
Hüseyin
Mert Hasan Erçelebi Mustafa Vural
İstanbul Denizli Adana
Harun
Öztürk Hasan
Macit
İzmir İstanbul
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Mert.
HÜSEYİN MERT (İstanbul) Sayın Başkanım,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz yasanın bu maddesi 4646 sayılı
Doğal Gaz Piyasası Kanunundaki cezai yaptırımları
değiştirmekte.
Konu doğal gaz olunca, öncelikle, dün akşam Kayseride
yitirdiğimiz 5 insanımıza Allahtan rahmet diliyorum.
İstemiyoruz ama zaman zaman doğal gaz ya da soba zehirlenmesinden bu
türlü kazalar insanlarımızın başına geliyor.
90lı yılların başından itibaren
Türkiye'de doğal gaz kullanımı başladı, on sekiz
yıldır bugünlere geldi ve yaygınlaşıyor. Bu artık
hükûmetlerin politikalarından çok bir devlet politikası, bir enerji
politikası, Türkiye'nin enerji politikasında önemli bir yer
teşkil ediyor. Bir taraftan dağıtımlar devam ediyor, ülkeye
yayılması devam ediyor. Sanıyorum yarıdan fazlası
ülkenin alıyor, umuyoruz ki tüm ülkeye yayılır. Niçin? Çünkü,
eğer varsa ortada haksız bir rekabet bu ortadan
kaldırılacaktır, gerek konutlardaki kullanımında gerek
sanayideki kullanımında fırsat eşitsizliği ortadan
kaldırılacaktır. Doğal gazın, ülkenin tamamında
bir an önce faaliyet göstermesinde muhakkak ki yarar vardır diye
düşünüyorum.
Ancak, doğal gazın iletiminde ve
dağıtımında, bugün kaç merkezde bu dağıtım
gerçekleşiyorsa, hepsi farklı yönetmeliklerle ve farklı
mantaliteyle dağıtılmakta, hatta İstanbulda iki ayrı
dağıtım şirketi faaliyet göstermektedir. Çatalcada
ayrı, İstanbulun diğer bölgelerinde ayrı yönetmeliklerle,
tamamen ayrı kurallarla dağıtımı
sağlanmaktadır. Az miktarda da olsa, gerek ürettiğimiz gaz,
İrandan aldığımız gaz, Rusyadan
aldığımız gaz, Cezayirden gelen gaz -nereden alırsak
alalım- evsaf olarak aynıdır. Aynı şekilde, aynı mantıkla,
aynı mühendislerle, aynı projelerle dağıtılması
gerekirken, malzeme farklılığı dahi, bağlantı
malzemesi farklılığı dahi, cihaz
farklılığı dahi söz konusu olabiliyor.
Dolayısıyla, ülkede, bu konuda bir standardizasyon yok kurumlar
arasında. Hâlbuki bunları güvenli ya da güvensiz diye ayırmak da
mümkün değil. En güvensiz kabul edeceğimiz veya en düşük
hesaplarla yapılan hesaplar dahi, muhakkak ki, son derece güvenlidir. Ama
o zaman, en güvenli olanları boş yere, gereksiz yere bir maliyet
artırımına neden olmaktadır, gerek zaman
açısından gerek mühendislik çalışmaları
açısından bir zaman ve artı maliyet getirmektedir.
Tabii ki, mühendisliğin temelinde güvenlik ve maliyetin
optimizasyonu söz konusu. Dolayısıyla bu dağıtım, tüm
ülkede aynı mantıkla, aynı yönetmeliklerle
gerçekleştirilirse, bu standardizasyona gidilirse daha doğru
olacağını düşünüyorum ve başlangıcında da bu
yasada olmasını istiyorum. Bakın, burada (a) ve (c) bentlerinde cezai
yaptırımlar üç yüz elli bin Türk lirası olmasına
rağmen (d) bendinde üç yüz bin Türk lirası
Bunun da üç yüz elli bin
Türk lirası olması için önerge verdim. Önergemin kabulünü istirham
ediyorum, teşekkür ediyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Mert.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
524üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
525inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
526ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
527nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
528inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
529uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
530uncu madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 530 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Hasip Kaplan Hakkı Suha Okay
Kayseri Şırnak Ankara
Rıdvan
Yalçın Ali
Koyuncu
Ordu Bursa
Madde 530- 29/6/2001 tarihli ve 4708 sayılı Yapı
Denetimi Hakkında Kanunun 9 uncu maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Madde 9- Bu Kanun hükümlerinin uygulanması
sırasında, yapı denetim kuruluşunun icraî veya ihmalî
davranışla görevini kötüye kullanan ortakları, yöneticileri,
mimar ve mühendisleri, yapı müteahhidi, proje müellifi gerçek kişiler
ile laboratuvar görevlileri, altı aydan üç yıla kadar hapis
cezası ile cezalandırılır.
Yapı Denetim kuruluşunun ortak ve yöneticileri, mimar ve mühendisleri ile
laboratuvar görevlileri bu kanun hükümleri çerçevesinde yapmaları gereken
denetimi yapmadıkları hâlde
yapmış gibi veya yapmalarına rağmen gerçeğe
aykırı olarak belge düzenlemeleri hâlinde Türk Ceza Kanununun resmi
belgede sahtecilik suçuna ilişkin hükümlerine göre cezalandırılır.
Yapı denetim kuruluşunun izin belgesi alma
aşamasında gerçeğe aykırı belge düzenlendiğinin
izin belgesi verildikten sonra anlaşılması hâlinde, izin belgesi
derhal iptal edilir.
Bu Kanuna aykırı fiillerden dolayı hükmolunan
kesinleşmiş mahkeme kararları, Cumhuriyet
başsavcılıklarınca Bakanlığa ve mimar ve
mühendislerin bağlı olduğu meslek odalarına bildirilir.
Yapı denetim kuruluşu ile denetçi mimar ve mühendisleri;
eylem ve işlemlerinden 3194 sayılı İmar Kanununun fenni
mesul için öngörülen hükümlerine tabidirler.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının çerçeve 530 uncu maddesiyle 4708
sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanunun
değiştirilen 9 uncu maddesinin birinci fıkrasında
tanımlanan fiiller dolayısıyla faillerin Türk Ceza Kanununun
görevi kötüye kullanma suçuna ilişkin hükümlerine göre cezalandırılacağı
öngörülmüştür. Ancak, bu fıkrada tanımlanan suçun faillerinin
kamu görevlisi olmaması ve keza, görevi kötüye kullanma suçu ile ilgili
olarak Türk Ceza Kanununda aranan objektif cezalandırılabilme
şartlarının bu fıkrada tanımlanan fiiller
bakımından da bir koşul olarak aranması ceza
yaptırımı uygulanmasını çok güçleştireceği
mülahazasıyla bu fiiller karşılığında müstakil
yaptırım belirlemek amacıyla işbu değişiklik
önergesi verilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Değiştirilen önerge doğrultusunda 530uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
531inci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 531 inci maddesinin birinci fıkrasına
üretenlere ibaresinden sonra gelmek üzere , satanlara veya satışa
arz edenlere ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Hasip Kaplan Hakkı Suha Okay
Kayseri Şırnak Ankara
Rıdvan
Yalçın Ali
Koyuncu
Ordu Bursa
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kuruluş ve faaliyet izni almadan tütün ve tütün mamülleri ile
alkollü içkileri işyerlerinde veya ikametgahlarında üretenlerin
yanı sıra, satanların veya satışa arz edenlerin
yaptıkları eylemlerin de yaptırımsız
kalmasının önüne geçilmesi amacıyla işbu
değişiklik önergesi verilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 531inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
532nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
533üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
534üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
535inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
536ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
537nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
538inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
539uncu madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Temel Ceza
Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda, Temel Ceza
Kanunlarında ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 539 uncu maddesiyle
değiştirilen 4915 sayılı Kanunun 20 nci maddesinin ikinci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bekir
Bozdağ Kemal Anadol Mehmet
Şandır
Yozgat İzmir Mersin
Hasip
Kaplan Nihat
Ergün
Şırnak Kocaeli
Genel kolluk ile, av yasaklarının takibi ile görevli
olan av koruma memurları ve saha bekçileri, bu Kanunda belirtilen
yasaklara aykırı hareket edenleri avlanmadan men etmeye,
haklarında tutanak düzenlemeye; yasaklanan fiillerin konusunu
oluşturan veya bu fiillerin işlenmesi suretiyle elde edilen
canlı veya cansız hayvanlar ve bunların türevleri ile avlanmada
kullanılması veya avlaklarda, pazaryeri ve ticarethanelerde
bulundurulması yasak olan eşya ve vasıtalara elkoymaya ve bu
amaçla yakalamaya görevli ve yetkilidir. Av yasağına aykırı
hareket edenler, olay yerinde gerekli tutanaklar düzenlendikten sonra derhal
serbest bırakılır. Hüviyeti tespit edilemeyenler vakit
geçirilmeksizin hüviyeti tespit edilebilecek en yakın köyün muhtar veya
ihtiyar heyetine ve bunlarla da tespiti mümkün olmazsa en yakın
zabıta merkezine götürülür ve Kabahatler Kanununun 40 ıncı
maddesine göre işlem yapılır. Görevli memurların
bulunmadığı yerlerde, kır ve köy bekçileri ile köy
muhtarları da aynı yetkiyi haizdir.
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Uygulamada karşılaşılması muhtemel
tereddütleri gidermek için iş bu değişiklik önergesi
verilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 539uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
540ıncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, on sekizinci bölümde yer alan
maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.51
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 22.03
BAŞKAN: Başkan Vekili
Eyyüp Cenap GÜLPINAR
KÂTİP ÜYELER: Fatoş
GÜRKAN (Adana), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 50nci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
56 sıra sayılı Tasarı üzerindeki
görüşmelere kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Şimdi, on dokuzuncu bölümü görüşeceğiz.
On dokuzuncu bölüm 541inci madde ile 570inci maddeleri
kapsamaktadır.
On dokuzuncu bölüm üzerinde söz isteyen, gruplar adına,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Amasya Milletvekili Sayın Hüseyin
Ünsal.
Buyurun Sayın Ünsal. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika.
CHP GRUBU ADINA HÜSEYİN ÜNSAL (Amasya) Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 56 sıra
sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının on dokuzuncu bölümünde yer alan kanun
değişiklikleriyle ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Konuşmama başlarken
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, on dokuzuncu bölümde yer
alan, değişiklik yapılan kanunlar: Kara
Avcılığı, Karayolu Taşıma Kanunu, Petrol
Piyasası Kanunu, Yeni Bitki Çeşitlerine Ait Islahçı
Haklarının Korunmasına İlişkin Kanun, Elektronik
İmza Kanunu, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Para Birimi Hakkında
Kanun, Entegre Devre
Topoğrafyalarının Korunması Hakkında Kanun ve Spor
Müsabakalarında Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun.
Değerli arkadaşlarım, şekil belli,
değişik kanunlar önümüze çıkıyor, hepsini bir araya getirip
bir grup hâline getirmişiz ve bu gruplar içerisinden de mümkün
olduğunca ceza yasalarını yeni şekliyle uyumlu hâle
getirmek için bir çaba sarf ediyoruz. Bu çabamızı sarf ederken de bu
kanunların içerisinden cımbızla alınmış gibi
bazı şeyleri alıp düzeltmeye çalışıyoruz. Bir
önceki grupta konuşma yapılırken bu ülkede uzman bir
arkadaşımız, hayvan ıslahıyla ilgili,
tohumlamasıyla ilgili bir önemli konuya değindi, onun peşinden
de yine bir veteriner arkadaşımız, geldi, bunu doğrulamak
anlamında bir konuşma yaptı, Sayın Bakan da buradaydı,
o da doğruladı ama Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu bunu
reddetti.
Değerli arkadaşlarım, burada
yapacağımız bütün konuşmaların hepsi, zaten bu uyum
yasası, olması gereken en ciddi bir şekilde, en doğru bir
şekilde yapmaya çalıştığımız kanunlar. Bu
bölümde de petrol piyasasıyla ilgili bir kanun maddesiyle ilgili benim de
bulduğum bir değişiklik vardı. Sanırım, gruplar
kendi aralarında anlaşarak, onu da düzelterek buraya getirmeye
çalışacaklar. Yani sonuçta yapmak istediğimiz şeylerin
hepsinin altındaki gerçek, burada bir uyum doğru çıksın.
Yani burada, çok ciddi siyasi anlamda bir şeyler yapmamıza gerek yok.
Burada bir arkadaşımız yine konuşurken -ben
yine bir konuşmamda burada söylemiştim Bu konuda Adalet ve
Kalkınma Partisi çok kibirli davranıyor. diye- bir hafif ironi
yaptı: Bir yandan bizim Cumhuriyet Halk Partili eski milletvekillerimizi
anarken, bir yandan da Siz konuştukça bize oy geliyor. dedi. Ben, yine sizinle ilgili bir şeyler
konuşup -iktidarınızla ilgili- size oy katkısı sağlamaya
çalışacağım.
Sayın Başkan, değerli üyeler; 4925 sayılı
Karayolu Taşıma Kanununun 24, 26, 27, 30 ve 31inci maddeleri
değiştirilerek cezaların yeniden düzenlendiğini görüyoruz.
Bu maddelerle, yük, yolcu taşımacılığı yapan
şoför esnafımız ve tüzel kişiliklere verilen cezalar Türk
lirası olarak yeniden düzenleniyor, yani yeni Türk lirasına
döndürülüyor. Buraya kadar doğru, hiçbir itirazımız yok,
yapılan o çalışmaların hepsine katkı sunuyoruz ve
doğru bulduğumuzu söylüyoruz. Bu cezalarda, belge almayan, yük
taşıyanlar, bileti doğru kesmeyenler, durak dışı
indirenler, bindirenler, belge değiştirenler, tahrifat yapan
şoför esnaflarına katlamalı olarak cezalar geliyor. Tamam, o da
verilsin, buraya kadar da doğru. Peki, bu, yük taşıyan, yolcu
taşıyan şoför esnafımızın, beş
yıllık iktidarınızda, hiç durumunu düşündünüz mü?
Yaptığınız eziyetler sonucu esnafın zor durumda
kaldığını, neredeyse işlerini terk ettiklerini biliyor
musunuz? Bu cezalar yeniden düzenlendiğinde, şoförümüz,
taşıyıcılarımız ve onların kurduğu
kooperatiflerin ne durumda olduğundan haberiniz var mı? Hiç
sorunlarıyla ilgilendiniz mi?
Bir kara yolu taşıma yönetmeliği
çıkarttınız kurumsallaşma anlayışını
yerleştireceğiz derken -ki doğrudur- ama kamyoncuyu da hiç göz
önüne almayan bir anlayış içerisinde onu da yok olma durumuna
getirdiniz. Ben sordum, Şoförler Federasyonunda bir kamyoncular odası
varmış, şu anda kapanmak üzere. Bu duruma gelmiş.
K1 türü yetki belgesi almak isteyen gerçek kişilerden istenen
belgeler, aynı şekilde taşıyıcı kooperatiflerinden
istenen bu belgeler şoför esnafımızı ve
taşıyıcı kooperatiflerimizi çok zor durumda
bırakmaktadır. Belgesi olmayan şahıslar da bu ihaleye
giriyor, K1 belgesi olan şahıslar da o ihaleye giriyor.
Dolayısıyla, haksız bir rekabet ortada. Bunun mutlaka önünün
alınması, tedbirinin alınması gerekiyor.
Yirmi beş ton istiap haddine sahip öz mal şartı
konunca binlerce kamyoncu esnafı zor durumda kaldı yine bu yönetmelik
nedeniyle.
Bakın, Anayasamızın 173üncü maddesinin Devlet,
esnaf ve sanatkârı koruyucu ve destekleyici tedbirleri alır. hükmüne
rağmen kamyoncu esnafı ekmek parasını kazanamaz hâle
gelmiştir.
Değerli arkadaşlarım, benim memleketimde
taşıyıcılar kooperatifinin yarısı şu anda
yanık yağ kullanmak durumunda kamyonlarında. Seçim bölgelerinize
gidince benzin istasyonları dışında tenekeler görüyorsunuz
ya onların içinde, hepsinde mazottan ucuz 10 numara ve 7 numara
yağlar var. Onların hepsini kamyonlarına koyuyorlar. Kamyoncu ve
taşıyıcı esnafımız, nakliyecilerimiz bu
pozisyonda, bu durumdalar.
Bunların, öyle ki motorlu taşıt vergisini
ödemeyenlerin, trafik para cezasını ödemeyenlerin ve gelir vergisini
ödemeyenlerin araçlarına fennî muayene yaptırmıyoruz. E,
nasıl çalıştıracağız o taksiciyi, o kamyoncuyu, o
otobüsçüyü? Çalışacaklar ki o borçlarını ödeyecekler.
Dolayısıyla, böyle bir engelle karşı karşıyalar.
Tonaj kontrolü tam yapılmıyor,
yapılmadığı için de, yirmi dört saat
yapılmadığı için de yine haksız rekabet ortaya
çıkıyor.
Taşıyıcı esnafımız zor durumda
değerli arkadaşlarım. Bu zor durumdan kurtulması için de
yapılacak işler çok belli, ortada: Bu yönetmelikle bu kanunu uyumlu
hâle getirmek. Bakın, yönetmelikte okul mezunu olma şartı
arıyoruz, kanunda ise ilkokul mezunu olmasa bile okuryazar olması
ehliyet almasına neden oluyor, ama aracı kullanırken de bir okul
mezunu olma şartı arıyoruz. Böyle bir dengesizlik var, bir
çelişkiler var, bu çelişkilerin mutlaka düzelmesi lazım.
Sayın Başkan, değerli üyeler; kara yolu
taşımacılığının dışında bir
diğeri de bu tohumluklarla ilgiliydi. Burada keşke Tarım
Bakanımız olsaydı da biz bu konuyu kendisine anlatabilseydik.
Dolayısıyla, 5042 sayılı Yeni Bitki Çeşitlerine Ait
Islahçı Haklarının Korunmasına İlişkin Kanunun 66ncı
maddesinin değişmesi ve bu ıslahçı tohumun sahibine bir hak
kazandırması ve materyalinin sahibine hak kazandırması
doğrudur. Bunu çoğaltmak isteyen başka birileri varsa
bunların cezalandırılması da doğrudur. Bizim bu
konuda, bu tohum üreticileri, yetiştiricileri konusunda bir
itirazımız yok, o cezalar da verilsin. Ama esas sorun o tohumu
kullananlarda. O tohumu kullanan çiftçilerimiz çok zor durumda.
Şimdi, Sayın Başbakan bize bir eylem planı
yollamış, 60ıncı Hükûmet Eylem Planı değerli
arkadaşlarım. 60ıncı Hükûmetin Eylem Planının
Yapısal Dönüşüm bölümünde, 17nci sayfasında şöyle
söylüyor: Tarımsal destekleme uygulamaları gözden geçirilecek,
tarım sektörünün rekabetçi bir yapıya kavuşmasına
katkıda bulunacak şekle dönüşecek, üreticilere sağlanan
mazot desteğine önümüzdeki dönemde devam edilecek. Üreticilere
tarımsal kredilerden yararlanma imkânlarının geliştirilmesi
amaçlı gerekli düzenlemeler yapılacaktır.
Tarımsal destekler nerede? Biz onu bir merak ediyoruz.
Sütçülerimiz desteği alamadı. Fiğ ektiler, desteği
alamadılar. 700 liraya tohum sattık. Tohum desteği
vereceğiz. dedi. Tohum desteklerini alamadılar.
Bakın, zaman zaman Başbakanımız Nereden
nereye
diyor. Biz fazla, böyle, beş yıllık, 2002-2007
kıyaslaması yapmıyoruz. Bakın, o çiftçimizin
ürettiğine, tarlaya attığı, boş tarlaya
attığı, yani toprağına attığı DAP
gübresi 0,62 kuruştan şu anda 1 lira 10 kuruşa gelmiş. Yani
torbası 31 bin liradan 55 bin liraya gelmiş tam bir yılda.
Nereden nereye
demeye hiç gerek yok. Tam bir yılda böyle bir zam
gelmiş. Motorin 2 lira 18 kuruştan 2 lira 65 kuruş ve 2 lira 50
kuruş arasına gelmiş. Türkiyenin değişik bölgelerinde
bu fiyatlarda satılıyor.
Ben, tek tek bunların hepsini -traktöründen tohumuna kadar-
anlatmak istemiyorum. Ama bu fiyatların hepsinde neredeyse yüzde
60lar-yüzde 40lar arasında değişen bir fazlalaşma var.
Değerli arkadaşlarım, çiftçimiz zor durumda. Bu zor
durumdayken desteklerini -fiğ desteğini, süt desteğini- maalesef
alamadı, tohumluklarının desteklerini alamadı.
Bilmiyorum, ben seçim
bölgeme gittiğimde köylerde bu tür şeylerle
karşılaşıyorum. Eğer, değerli
arkadaşlarım, sizler de valilerden, kaymakamlardan bir vakit bulup da
köy kahvelerine giderseniz, bizim bu sözlerimizin doğru olduğunun bir
kez de orada farkına varırsınız diye düşünüyorum.
Dolayısıyla çiftçimizin böyle bir zor durumda
olduğu durumda bu destekleri vereceğiz diye, daha 2008
yılının böyle renkli kâğıtlarda
açıklamasını yapmadan evvel, siz önce 2006 ve 2007
yılındaki çiftçi desteklerini bir an evvel vermeye bakın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Ünsal, konuşmanızı
tamamlar mısınız.
HÜSEYİN ÜNSAL (Devamla) Tamamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çok
kısa bir sürede dokuz tane kanunla ilgili konuşma
fırsatını bulamadım, bulduğumuz iki tane kanun oldu.
Özellikle, Elektronik İmza Kanunu henüz yürürlükte değil ama
bilişimle ilgili çok çağ atlama noktasına geldiğimiz iddia
ediliyor. Daha, elektronik imzayla ilgili iki-üç tane özel sektör firması
şu anda faaliyet gösteriyor.
Ben, bu kanunun ülkemize hayırlı olmasını
diliyorum. Yalnız, bu cezalardan öte, esnafımıza ve çiftçimize
yapılan cezalardan da bir an evvel vazgeçmenizi istiyorum.
Saygılarımla. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Ünsal.
Şahısları adına ilk söz, Bursa Milletvekili
Sayın Mehmet Tunçaka ait.
Buyurun Sayın Tunçak. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
MEHMET TUNÇAK (Bursa) Sayın Başkanım,
değerli milletvekilleri; Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla
Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının on dokuzuncu bölümü hakkında şahsım
adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyeti saygıyla
selamlarım.
Öncelikle, iki haftaya yakın bir süredir, ceza
kanunlarına uyum amacıyla yüz yetmiş bir kanun üzerinde ceza
hükümlerinin yenilenmesini, değerlendirilmesini yüce Meclisimiz burada
tartışıyor. Hakikaten, bu değerlendirmeleri takip eden
milletvekillerimizin birçok kanun hakkında az ya da çok bilgi sahibi
olması mümkün.
On dokuzuncu bölüm, 5070 sayılı Elektronik İmza
Kanunu, 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu, 4915
sayılı Kara Avcılığı Kanunu, 4149
sayılı Spor Müsabakalarında Şiddet ve Düzensizliğin
Önlenmesine Dair Kanun gibi önemli kanun maddelerindeki ceza hükümlerini temel
ceza kanununa uyduruyor ve bu şekliyle düzenlemelere geçiriyor.
Birçok maddede değişiklikler
yapılmıştır. Bu madde değişiklikleri içerisinde
belli prensipler de öngörülüyor. Özellikle idari yaptırıma
dönüşen fiiller bakımından, uygulamada doğabilecek
tereddütlerin giderilmesi amacıyla, idari yaptırım
kararlarını verecek merci açıkça gösteriliyor.
İdari yaptırım kararlarının tebliği,
kesinleşmesi, kanun yolu, takip ve tahsile ilişkin düzenlemeler,
Kabahatler Kanunu hükümleri dikkate alınarak, ilgili kanun hükümlerinden
çıkarılıyor ve kanun yolu bakımından bazı
kanunlarda da istisna hükümlere yer veriliyor.
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri;
özellikle Spor Müsabakalarında Şiddet ve Düzensizliğin
Önlenmesine Dair Kanunda yapılan değişikliklerin
centilmenliğin daha da artması hususunda ve tahrik ve hakaretin
bireysel ve kurumsal olarak ağır şekilde cezalandırılması
hususunda önemli neticeler doğuracağına inanıyoruz. Spor müsabakalarında
her geçen gün ceza kanunlarındaki değişikliklerle, müeyyidelerin
net ve doğru şekilde uygulanmasıyla şiddetin
azaldığını gözlemliyoruz. Özellikle basın-yayın
organlarındaki tahrik ve şiddetin dikkatli şekilde
değerlendirilmesi ve müeyyidelerin doğru şekilde
uygulanması gerektiğine de olan inancımızı buradan
belirtmek istiyorum. Spor adamlarının, sporla uğraşan kişilerin,
sporcuların tahrikten olabildiğince uzak durmaları, tahrikten
kaçınmaları ve seyircinin bu şekliyle sporu daha dost ve centilmence
izleyebilecek bir ortama kavuşması gerektiğine inanıyoruz.
Bu düzenlemelerin Türk hukuk sistemine hayırlı
olacağı kanaatiyle yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Tunçak.
Şahsı adına ikinci söz, Giresun Milletvekili
Sayın Hacı Hasan Sönmeze ait.
Buyurun Sayın Sönmez. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
H. HASAN SÖNMEZ (Giresun) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 56 sıra sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum
Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının on dokuzuncu
bölümünde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
İnsanların bir arada, toplum hâlinde yaşamak
mecburiyeti dolayısıyla insanlar arasında
çatışmaların çıkması kaçınılmazdır.
Toplum yaşamının barış içinde devamı bu
çatışmaların çözümlenmesine bağlıdır.
Bunlar, toplumsal ilişkilerde
geçerli olan ve uyulmadığı takdirde yaptırım
uygulanmasını öngören hukuk kuralları tarafından
düzenlenir. Bu kurallara bazılarının ihmali sadece bir
kişiyi zarara sokmakla kalmaz, toplumu oluşturan tüm kişileri
rahatsız eder. Çünkü bazı hareketler, her ne kadar, ilk
bakışta yalnız bir kişiye karşı işlenmiş
ise de toplumdaki diğer bireyler bu hareketlerin bir gün kendilerine
karşı da yönelebileceğini düşünerek endişeye
kapılırlar. İşte, bir toplumda yapılan bazı
hareketler, yalnız bu hareketin yöneldiği kişiyi değil tüm
toplumu ilgilendirir ve onun huzurunu kaçırabilir. Toplumsal
barışın sağlanması için bu hareketleri yapanlara karşı
bazı yaptırımların uygulanması zorunludur. Ceza
adı verilen bu yaptırımlar, bu tür fiilleri işlemek
eğiliminde olanları korkutarak onların harekete geçmesini
önlediği gibi, korkmayarak bu fiilleri işlemiş olanların
cezalandırmak suretiyle uslanmalarına ve bu şekilde topluma
zarar verecek davranışları tekrarlamaktan
kaçınmalarına yardımcı olur.
Ceza hukukunun amacı toplum yaşamı
bakımından önemli olan değerleri korumaktır. Bu da esas
itibarıyla suç işlenmesini önleme amacıyla
gerçekleştirilmeye çalışılır. Genel önleme
dediğimizde anlaşılması gereken, suç işleyen kimsenin
cezalandırılmasıyla diğer insanlar üzerinde
oluşturulan ibret etkisidir. Bu şekilde, suç işlememiş
bulunan diğer kimseler, suç işleyenlerin
cezalandırıldığını görerek suç işlemekten
çekinirler. Özel önleme ise, bir yandan suç işleyen kişinin
cezaevinde tutularak tekrar suç işlemesinin, öte yandan da suçluyu
ıslah ederek ve yeniden sosyalleştirerek bir daha suç işlemesini
önlemeyi ifade eder. Kısaca belirtmek gerekirse, ceza
kanunlarının amacı kişi hak ve özgürlüklerini, kamu düzen
ve güvenliğini, hukuk devletini, kamu sağlığını
ve çevreyi, toplum barışını korumak ve suç işlenmesini
önlemektir.
Ceza mevzuatı, çağın gereklerine ve yeniden
oluşan millî ve insanlığın ortak değerlerini vurgulayan,
insan haklarını ve toplumsal güveni korumayı hedefleyen bir suç
ve ceza siyasetine dayandırılmalıdır. Türk Ceza Kanunuyla
özel suç tanımlamalarına yer veren diğer kanunlar
arasındaki ilişki, Anayasamızda güvence altına alınan
hukuk devleti, adalet, eşitlik ilkelerine uygun olarak yeniden
belirlenmiştir.
Türk Ceza Kanununun izlemiş olduğu suç ve ceza siyaseti
ilkeleri dikkate alındığında, kanunun suç ve ceza teorisine
ilişkin kabul ettiği normatif hükümler ceza hükmü içeren diğer
kanunlar bakımından da etkisini doğurmuştur. Şu anda
görüşülmekte olan tasarının on dokuzuncu bölümünde 4915
sayılı Kara Avcılığı Kanunu, 4925
sayılı Karayolları Taşıma Kanunu, 5015 sayılı
Petrol Piyasası Kanunu, 5042 sayılı Yeni Bitki Çeşitlerine
Ait Islahçı Haklarının Korunmasına İlişkin Kanun,
5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu, 5083 sayılı
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Para Birimi Hakkında Kanunda
değişiklik yapılması, 5147 sayılı Entegre Devre
Topografyalarının Korunması Hakkında Kanun ve nihayet 5149
sayılı Spor Müsabakalarında Şiddet ve Düzensizliğin
Önlenmesine Dair Kanunda değişiklikler öngörülmektedir. Bu
değişiklikler, tasarının adından da
anlaşıldığı üzere, temel ceza kanunlarına uyum
amacıyla yapılmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
tasarının 541inci maddesinde, 4915 sayılı Kara
Avcılığı Kanununun 22nci maddesinde yer alan parasal
değerler değiştirilerek 1 milyar lira olan idari para
cezası 1.200 Türk lirası olarak, artırımlı olarak
yeniden öngörülmektedir. Keza, avlaklarda izin almadan avlananlara veya yasak
avlaklarda avlananlara verilecek idari para cezalarında artırım
öngörülmüştür.
Yine, 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanununun
5inci maddesi değiştirilerek, kara yolu ile yük ve yolcu
taşıma faaliyetlerinde kullanılan ticari araçlarda
çalışan şoförlerin, sürücü mesleki yeterlilik belgesi
almaları zorunluluğu getirilmiştir. Keza aynı Kanunda
yapılan değişiklikle Türk parasından altı
sıfır atılması sonucu, yeni kanunda cezalar yeni para
birimine göre uyarlanmıştır. Öte yandan, söz konusu Kanunun belge
alma şartlarının kaybedilmesi ve tahribat
başlıklı 31inci maddesi değiştirilerek
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Sönmez, konuşmanızı
tamamlar mısınız lütfen.
H. HASAN SÖNMEZ (Devamla) -
yetki belgelerini, taşıt
belgeleri ve taşıt kartı üzerinde tahrifat yapan yetki belgesi
sahiplerine idari para cezası uygulaması kaldırılarak, Türk
Ceza Kanununun belgede sahtecilik suçuna ilişkin hükümlerinin
uygulanacağı yeniden düzenlenmiştir.
Diğer saydığım kanunlarda yapılan
değişikler de, ya para birimine uyum sağlamak ya da belli
cezaları bir miktar daha artırmayı öngören düzenlemelerdir.
Sonuç olarak, görüşülmekte olan tasarının on
dokuzuncu bölümündeki sekiz ayrı kanunda yapılan yeni düzenlemeler
temel ceza kanunlarına uyum sağlamayı
amaçlamıştır.
Kanunun hayırlı olmasını diler bu vesileyle
Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Sönmez.
Sayın milletvekilleri, on dokuzuncu bölüm üzerindeki
konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi, soru-cevap işlemine başlıyoruz.
Sayın Tankut, buyurun.
YILMAZ TANKUT (Adana) Sayın Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Sayın Bakana sormak istiyorum: Bu zamana kadar sahte
elektronik imza kullanma suçundan dolayı kaç kişi, ortalama hangi
miktarlarda ceza almıştır?
Yine aynı çerçevede, tamamen veya kısmen kaç kurum veya
firma sahte elektronik sertifika oluşturmaktan ceza
almıştır ve yine aldıkları bu cezalar içerisinde
faaliyeti durdurulan ve sertifika verme izinleri iptal edilen gerçek veya tüzel
kişilik var mıdır, varsa sayısı ne kadardır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Tankut.
Sayın Sacid Yıldız, buyurun.
SACİD YILDIZ (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Özellikle doğu ve güneydoğu ile doğu Karadeniz
illerinden on beş- yirmi saat yol katederek İstanbula giden veya
İstanbuldan o illere giden ve vatandaşa hizmet veren otobüs
şirketlerine hiçbir mazot desteği verilmemesine karşın,
aynı illere sefer yapan özel hava yolu şirketlerine yakıt
desteği yapılmaktadır. Otobüs şirketlerine de mazot
desteği yapmayı düşünüyor musunuz?
İkinci bir sorum var: Elektriğe yapılan zammı
ki yüzde 20 civarında bu zam oldu- Sayın Başbakan yüksek
bulmuştu, indirilme çalışmalarının
başlatılmasını söylemişti bildiğim
kadarıyla. Ayrıca, bu zam ocaktan itibaren geçerli olacaktı.
Oysaki ocağın 3ünde, 4ünde okunan faturalar zamlı olarak
yansıtıldı elektrik saatlerine yani aralıkta tüketilen
elektrikler zamlı olarak yansıtılmış oldu. Bu
doğru bir uygulama mıdır? Bunun için ne tedbir almayı
düşünüyorsunuz ve doğu ve güneydoğu illerindeki kaçak elektrik
kullanımı hakkında da ne gibi tedbirleriniz var?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Yıldız.
Sayın Dibek
TURGUT DİBEK (Kırklareli) Başkanım,
teşekkür ediyorum ben de.
Sayın Bakanıma benim iki sorum var. Sayın
Yıldızın sorduğu sorunun bir devamı olarak,
öncelikle, kara yolunda yük taşıma işini yapan kamyon
esnafı da sıkıntılarını zaman zaman bizlere
iletiyor, özellikle girdilerinin çok yüksek olmasını ve Bağ-Kur
ve SSK primlerini dahi ödeyemediklerini belirtiyor. Bu bağlamda, kara
yolunda yük taşıma işini yapan bu kamyon esnafının
kullandığı en önemli girdi mazot. Deniz yolundaki
taşımacılara sağlanan ÖTV indirimi ya da ÖTV kaldırılması
kara yolundaki bu yük taşıma işi yapan kamyon sürücülerine de
düşünülüyor mu? Birincisi bu.
İkincisi de, Sayın Bakanım, tarımsal makine ve
ekipmanlarında da finansal kiralama yani leasingdeki KDV oranı
yüzde 1den 18e çıkarılmıştı. Bunun tabii ki
tarımsal gelişmeyi ve uluslararası rekabeti
aşağıya çekeceğini düşünüyoruz. Bu konuda, bu katma
değerin, tekrar, belli bir oranda aşağı çektirilmesi de
düşünülüyor mu?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Dibek.
Sayın Bengi Yıldız
BENGİ YILDIZ (Batman) Teşekkürler.
Sayın Bakanım, her yıl mevsimlik tarım
işçileri kamyonlar ve benzeri araçlarla iş yerlerine, tarlalara
götürülmektedir. Bu yıl da -kamuoyu tarafından takip edildiği
gibi- yüzlerce insanımız bu arabaların geçirmiş olduğu
trafik kazalarında yaşamlarını yitirdiler. Şimdi,
burada uygulanan cezalar genellikle araç sahiplerine uygulanıyor, hatta
şoförlere uygulanıyor. Bu konuda sayın
Bakanlığımızın, özellikle bunları
çalıştıranlara ilişkin bir tedbir geliştirmesi veya
benzeri çalışmaları var mı?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Yıldız.
Sayın Varlı
MUHARREM VARLI (Adana) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakanım, şu anda tarım ürünlerinin
tamamının tohumları ne yazık ki yabancı
firmaların elindedir. Sebze tohumları İsrailden,
mısır tohumu ABDden, pamuk tohumu da bazı Avrupa ülkeleri ve
ABDden temin edilmektedir. Hükûmetiniz üniversitelerimizin ziraat
fakültelerini harekete geçirerek, ülkemizin kendi patenti olan tohumlar
üretilemez mi? Bu üretilecek tohumlar ekonomik sıkıntı
içerisindeki çiftçilerimize daha ucuza verilemez mi?
Yine çiftçimize ucuz mazot sözü verilmişti. Çiftçimize ucuz
mazotu ne zaman vermeyi düşünüyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Varlı.
Sayın Kaplan
HASİP KAPLAN (Şırnak) Sayın Bakan, Spor
Müsabakalarında Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair
Kanunda yeni bir düzenlemeye, bir artırmaya gidiliyor, ancak bu yeterli
değil. Sanıyorum bu konuda bir yasa taslağı
çalışması var ayrıca. Bu ne zamana kadar Meclise gelebilir?
Çünkü, bu çok ciddi toplumsal bir olay, sık sık acı olaylar
yaşıyoruz; onun için soruyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Kaplan.
Sayın Korkmaz
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) Sayın Bakanım, Petrol
Piyasası Kanunu ile oluşturulan ulusal petrol stoklarını
düzenleme kurulunun yönettiği ve çeşitli kaynaklardan elde edilen
stok düzenleme fonunda bugün itibarıyla kaç milyon YTL birikmiştir ve
bu kaynak nasıl, nerelerde ve hangi kriterler çerçevesince
yönetilmektedir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Korkmaz.
Sayın Koçal
ALİ KOÇAL (Zonguldak) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakanım, sulama kooperatiflerinin elektrik
borcunun 2 katrilyonu geçtiği hepimiz tarafından bilinmektedir. Bu
kooperatifler borçlarını ödeyemez durumda olduğuna göre, bu
konuda acaba ne düşünüyorsunuz?
2007 yılında tarımda kuraklık neredeyse
doğal afet noktasına gelmiştir. Bakanlar Kurulunuzda kırk
ilde ve dört üründe hibe yapılmasıyla ilgili bir karar
aldınız. Oysaki ülkemizin her tarafı kuraklıkla
karşı karşıyadır. Dolayısıyla, çiftçimizin
kredi borçlarının yeniden yapılanmasıyla ilgili bir
şey düşünüyor musunuz?
Bir diğer konu, İran petrol kesintisi pazartesi günü
itibarıyla sonuçlanacaktı. Şu andaki durum nedir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Koçal.
Sayın Özkan
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, lisanslı depoculuk anlamında
bugün ülkemizde Isparta Eğirdir, Denizli Çivril, Antalya Korkuteli ve
Burdur yöresindeki depolarda oldukça çok elma rezervimiz söz konusu, fakat
elmada pazarlamada büyük sorun yaşandığı
duyumlarını alıyoruz. Ne arayıp soran var fiyat
anlamında
Depo kirasını karşılayamayacak konuma
gelmiş elma üreticisi. Bu konuda yerel yönetimlerle bir iş
birliği yapıp, bu depolardaki elmaları semt pazarlarında
daha ucuz fiyatla satışını sağlamayı düşünür
müsünüz? Hatta cezaevlerine, askeriyeye
Elma doğal bir gıdamız,
yerinde bir gıdamız. Yani, yurt dışından ithal
elmayı görüyorum süpermarketlerde, onları gördükçe kahroluyorum.
Yani, bu konuda bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?
BAŞKAN Teşekkürler sayın Özkan.
Soru istemleri bitmiştir.
Sayın Bakanım cevap verecekler herhâlde, buyurun.
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Sayın Başkanım, soru yönelten arkadaşlarımın
sorularına elimden geldiği kadar cevap vermeye
çalışacağım. Bazı arkadaşlarımızın
soruları bir araştırmayı gerektirdiği için o
arkadaşlarımızın sorularına da yazılı olarak
cevap vereceğimi hemen konuşmamın başında ifade etmek
istiyorum.
Daha önceki bölümde soru ve cevap faslı burada yerine
getirilirken Tarım Bakanımız benim yerime oturmuştu. O
turda da yöneltilen sorular vardı, onları sonradan tespit ettim. Bir
tanesi şuydu: Hükûmet olarak Doğu ve Güneydoğu Anadoluda
kullanılan elektrikten para almayacağınız, onlara bedava
vereceğiniz şeklinde haberler alıyoruz. Bu gerçek midir? diye
bir soru sorulmuştu sanıyorum.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) Gazeteler yazdı
Diyarbakırda alınmıyor diye.
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Evet,
böyle bir şeyin aslı yoktur. Böyle bir uygulamayı asla
düşünmüyoruz. Böyle bir uygulama da yanlış olur. Yani,
Türkiyede vatandaşlar arasında, bölgeler arasında bir
ayrım yapmamız söz konusu olamaz. Bu haber nereden çıktı,
doğrusu bilmiyorum. Biraz önce Enerji Bakanımızı buraya
davet etmiştim, aslında bunu sormak için davet ettim. Kendisi de,
Ben de şaşırdım; bizim böyle bir çalışmamız
yok, böyle bir şey de zaten olamaz. demişti, ki ben de zaten öyle
düşünüyordum.
Şimdi, o zaman da sorulmuştu, yani bir önceki bölüm
görüşülürken de arkadaşlarımız sormuşlardı,
şimdi de aynı sorular geldi. Kaçak elektrikle ilgili Hükûmet olarak,
Bakanlık olarak neler yaptınız, neler yapıyorsunuz?
şeklinde bir soru yöneltildi. Tabii, kayıp ve kaçakla, elektrikte,
mücadele etmek -çünkü kayıp ve kaçak gerçekten önemli boyutlardadır-
Enerji Bakanlığımızın ve bu Bakanlığa
bağlı genel müdürlüklerin en önemli uğraş alanlarındandır.
Şimdi, kayıp teknik kayıptır. Bunu ortadan
kaldırmanın yolu, elektrik kablolarını yerin altına
almaktır. Bu konuda, Hükûmet olarak ve Enerji Bakanlığı
olarak bir çalışma başlattık. Nitekim, ülkemizin muhtelif
yerlerinde, bir program dâhilinde bu çalışmalarımıza devam
ediyoruz. Bu teknik kayıpları en asgariye indirme
bakımından son derece yararlı bir faaliyettir. Buna büyük bir
hızla, bir plan ve program dâhilinde devam edeceğiz.
Tabii, bir de kaçak var. Maalesef, birtakım
vatandaşlarımız kaçak elektrik kullanıyorlar. Bununla
mücadele, tabii ki, ciddi bir kontrol yapmaktır ve bu kontrol sonucunda,
gerçekten bu suçu işleyen vatandaşları caydırmak için en
azından, bunu düşünenleri bile caydırmak için cezaları
artırmaktır. Bu konuda da, geçtiğimiz dönemde, bu cezaları
artırıcı birtakım yasal düzenlemeler de doğrusu yapıldı.
Ama hâlâ kayıp ve kaçağın olduğunu ifade edebilirim bütün
bu mücadelelere rağmen. Bu konuda da başarılı olmak
durumundayız.
Şimdi, bir de elektrik fiyatlarına yapılan zamla
ilgili değerli arkadaşlarımız birtakım
eleştiriler getirdiler. Ancak şunu da teslim etmelisiniz: Beş
yıldır elektriğe hiç zam yapmayan bir Hükûmettik. Lütfen
hatırlayınız, bizden önceki dönemde her ay elektriğe zam
yapılırdı. Beş yıl süreyle elektriğe hiç zam yapmamış
olan bir Hükûmet olarak, tabii, beş yılın sonunda ekonomik gereklilik
elektrik fiyatlarında bir yeni düzenlemeyi -buna zam da diyebilirsiniz-
gerekli kıldı. Ama sanayide farklı, konutta farklı bir
uygulama yapıldığını herhâlde sizler de takip
ediyorsunuz.
Şimdi, arkadaşımın hakkını
yemeyeyim. Geçtiğimiz bölüm görüşülürken işsizlik
sigortasıyla ilgili de bir soru sorulmuştu. Gerçekten işsiz
kalan vatandaşlarımızın belirli süre İşsizlik
Sigortası Fonundan yararlanmasını sağlayan bir düzenleme
geçtiğimiz dönemde yapılmıştı. Biz de Hükûmet olarak
işsizlik fonuyla ilgili çıkmış olan bu yasayı, tabii
ki çok ciddi şekilde uyguluyoruz. Şöyle bir soru sorulmuştu: Ne
kadar para birikti bu Fonda? Biraz önce ilgili bakanlıktan ve
müsteşardan aldığım bilgiye göre 30,7 katrilyon
liralık bu Fonda bir para var. Ne kadar, peki insan yararlanıyor
şu anda? 100 bin civarında insanın şu anda bu Fondan
işsizlik ödeneği parası almak suretiyle
yararlandığını ifade etti. Daha başka sorular da
vardı ama, diğer sorulara vakit kalmaz diye bu konuyla ilgili, onu
geçmek zorundayım.
Elektronik imza kullanmaktan dolayı ceza alan var mı?
5070 sayılı Elektronik İmza Kanununa muhalefetten 2006
yılı itibarıyla açılmış bir dava
bulunmamaktadır. Tabii, Adalet Bakanlığında bu verileri
takip eden bir genel müdürlüğümüz var, oradan
aldığımız bilgidir bu. 2007 yılı sonuçları
henüz gelmedi, ama 2006 yılında herhangi bir davanın
açılmadığını, ilgili genel müdürlükten
aldığımız bilgiyi sizlere aktardım.
Sayın Yıldız, Otobüs şirketlerine de mazot
desteği yapmayı düşünüyor musunuz? diye sordular. Sanıyorum,
uçaklara yapılan mazot desteğini de hatırlatarak bunu sordu.
Şu anda, benim bildiğim Hükûmetimizin önünde otobüs firmalarına
da ucuz mazot vermeyi sağlayacak bir programımız, bir
düşüncemiz yok. İzin verirseniz, şöyle bakayım
Yine,
aynı şeyi Sayın Dibek de sordu. Siz de, Şehirler
arası yük taşıyan araçlara acaba böyle bir mazot desteği
veya işte ucuz mazot vermeyi düşünüyor musunuz? dediniz de,
değerli arkadaşlar, bu mazotu biz bedava almıyoruz, dışarıdan
alıyoruz.
HÜSEYİN ÜNSAL (Amasya) ÖTVyi almayacaksınız.
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Yani,
şimdi, cari açıktan falan bahsediyoruz. Türkiyenin cari açık
vermesinin en önemli etkenlerinden biri, tabii ki akaryakıtı
dışarıdan almamız ve bunun tabii ki çok ciddi bir yük
getirmesidir. Keşke, ülkemiz komşu ülkeler gibi petrol zengini bir
ülke olsa da bu söylediğiniz talepleri gerçekleştirme imkânına
sahip olabilsek.
HÜSEYİN ÜNSAL (Amasya) Sayın Bakanım, ÖTV, özel
tüketim vergisi
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Değerli arkadaşlar, sürem doldu, diğer sorulara, izin
verirseniz, yazılı olarak cevap vereceğim.
Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Bakanım.
Sayın milletvekilleri, on dokuzuncu bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, on dokuzcu bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde
üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı
oylarınıza sunacağım.
541inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
542nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
543üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
544üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
545inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
546ncı madde üzerinde bir önerge var, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Temel Ceza
Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda, Temel Ceza
Kanunlarında ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 546 ncı
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Bekir
Bozdağ Kemal Anadol Mehmet
Şandır
Yozgat İzmir Mersin
Hasip
Kaplan Nihat
Ergün
Şırnak Kocaeli
Madde 546- 4915 sayılı Kanunun 28 inci maddesi
başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Avdan men etme ve mülkiyetin kamuya geçirilmesi
Madde 28- Bu Kanunla yasak edilen fiilleri işleyenler derhal
avdan men edilir.
Bu Kanunun 20 nci maddesi kapsamında elkonulan av
hayvanları ve türevleri ile sair eşyanın mülkiyetinin kamuya
geçirilmesine mahalli mülki amir tarafından karar verilir.
Mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verilen cansız av
hayvanları ile, avlanan hayvanlardan elde edilen ürünler ve sair eşya
Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından satılarak bedeli
Döner Sermaye İşletmesine gelir kaydedilir.
Canlı olarak elkonulan ve özel bakım ve tedaviye muhtaç
olmayan av hayvanları, Bakanlık yetkilileri tarafından
başka bir şekilde değerlendirilmesine karar verilmediği
takdirde, doğal yaşama ortamlarında serbest bırakılır.
Bu madde hükümlerine göre mülkiyetin kamuya geçirilmesi
kararı verilmiş olsa bile, yasak avlanma ile yaban hayatında ve
ekosistemde meydana gelen tahribat ve eksilme nedeniyle hükmolunacak tazminat
av hayvanı türlerine göre Bakanlıkça tespit edilen değerler
üzerinden hesaplanır. Hükmolunan tazminat, Döner Sermaye İşletmesine
gelir kaydedilir.
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Uygulamada karşılaşılması muhtemel
tereddütleri gidermek için iş bu değişiklik önergesi
verilmiştir.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler.. Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 546ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
547nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
548inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
549uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
550nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
551inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
552nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
553üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
554üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
555inci madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
TBM Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 56 Sıra Sayılı Yasa
tasarısının 555. maddesinin (a) bendindeki (altıyüz bin)
ibaresinin (ikiyüz bin) olarak, (b) bendindeki (ikiyüz elli bin) ibaresinin
(yüz bin) olarak değiştirilmesini ve maddenin sonuna
aşağıdaki fıkraların eklenmesini arz ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
Fıkralar: Yukarıda yazılı fiillerin idarece
tespitinde tespit tarihine kadar işlenen birden fazla fiil için bir tek
ceza kesilir.
Daha önce bu fiiller için kesilen cezalar bu esasa göre
düzeltilir.
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu efendim?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Genç, konuşacak
mısınız?
Buyurun.
Süreniz beş dakika Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; önergem 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanununun
19uncu maddesindeki cezaların azaltılmasına ilişkindir.
Hâlen yürürlükte olan bu kanunun 19uncu maddesinde (a) bendindeki 600 bin Türk
lirası 500 bin lira, yani 500 milyar, (b) bendinde olansa 200 milyar ve
üçüncü bentte de 50 milyara kadar para cezası kesiliyordu.
Şimdi, ama, bu para cezalarının altına da bir
fıkra eklenmiş: Her sene Vergi Usul Kanununun yeniden
değerlendirme usullerine göre bu para cezaları
artırılır. Bunların bugünkü, herhâlde, seviyesi, birinci
fıkradaki para cezasının miktarı 855 milyar lira, öteki de
galiba 500 milyar lira civarında bir rakamdır.
Şimdi, değerli milletvekilleri, bu Petrol Piyasası
Kanunu çok acele çıkarıldıktan sonra, biliyorsunuz -bu Petrol
Piyasası Kanununda dağıtıcı firmalar var, bir de
bayiler var- önce, bu Petrol Piyasası Kanununa göre Enerji Piyasası
Düzenleme Kurulu getirildi. Petrol ve sair maddelerin satılması
ruhsata bağlandı. İşte, dağıtıcı ruhsatını,
normal olarak dağıtıcı olarak faaliyette bulunabilmesi için
dağıtıcı ruhsatını alması lazım. Bayi
olarak faaliyette bulunabilmesi için de bayilik ruhsatını alması
lazım. Fakat tabii, o zaman Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu
zamanında görevini yapmadı. Çünkü, sizler de biliyorsunuz, işte
petrol bayileri o kadar değişik uygulamalar yapıldı ki
Vatandaş müracaat etmiş Petrol Piyasası Düzenleme Kuruluna,
bütün belgeleri orada mevcut, fakat nedense bu Kurul, kendisine yeterli zamanda
görevini yapmadığı için, bu kişilere ruhsatını
vermedi. Sonra bu 19uncu maddeye göre buna 50 milyar, sonradan onu Vergi Usul
Kanununun yeniden değerleme ölçülerine göre artırdı ve
57şer milyar para cezaları kesildi ve özellikle biliyorsunuz, bu
basında çok yayınlandı, bu birinci fıkraya göre
dağıtıcı firmalara 1 katrilyon 600 trilyon lira nispetinde
bir ceza kesildi. İşte, bunun Petrol Ofisi var, Shelli var, Totali
var.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, aslında
getirilen bu para cezaları çok büyük para cezaları. Bunların
sebebi şu: Şimdi, bu büyük dağıtıcı firmalar,
işte, Shell, Total, Petrol Ofisi, bunlar şimdi, istiyorlar ki
Yani
tabii, bunlar için kesilmiş bir 30-40 trilyon liralık para
cezasının bir anlamı yok, ama öte tarafta 30-35 adet de küçük
dağıtıcı bayiler var, bunlar küçük firmalar tabii. Bunlar
tabii, istiyorlar ki, bunları ortadan kaldıralım. Yani, bunlara
büyük bir para cezaları gelirse
Bu miktarların nedeni o. Yani,
nasıl kesiliyor? Mesela, 1 tanker petrol hatalı verilmiş, hemen.
Petrol Piyasası Düzenleme Kurulu tutuyor buna, yeni, birinci fıkraya
göre 814 milyar lira para cezası kesiliyor. Bunlar işte, kanunda ilk
derece mahkemesi olarak Danıştaya dava açılıyor, ondan
sonra Danıştayın 13. Dairesinin verdiği kararlara
karşı, İdari Dava Dairelerine gidiyor, velhasıl, bu
şekildeki uygulama, bu piyasada çalışan insanlara çok büyük bir
sıkıntı getirdi.
Şimdi, hakikaten 1 tanker benzinin veya akaryakıtın
bir dağıtıcı firma tarafından birisine
yanlış verilmesinin bedeli karşısında 600 milyar lira
para cezasını kesmek çok büyük bir haksızlık. Yani,
herhâlde siz de biliyorsunuz. Petrol piyasası içinde, yani, sizin, petrol
bayisi olan insanlar var. Şimdi, geçmişte bunların adına
kesilen paralar hâlâ mahkemelerde ihtilaflı, tahsil edilemedi. Bence,
aslında iktidar partisi, bu konuda bu insanları biraz
rahatlatıcı düzenlemeler getirebilirdi. O dediğim 1 katrilyon
600 trilyon lira gitti, Danıştay 13. Dairede tasdik edildi, ama
Danıştay İdari Dava Dairelerinde o, yürütmenin durdurulmasına
karar verildi. Yani, böyle, piyasada birçok insanları
sıkıntıya soktu. Bence bu konuda o kadar çok böyle
sıkıntı yaratan durumlarla karşılaşıldı
ki, bunun sebebi, kanunun çok sağlıklı olarak
yapılmaması, Petrol Piyasası Düzenleme Kurulunun
sağlıklı çalışmamasından kaynaklandı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Genç, konuşmanızı lütfen
tamamlayın.
KAMER GENÇ (Devamla) Bir de tabii, bu Petrol Piyasası
Düzenleme Kurulunda çalışan kişiler, bu konuları çok daha
iyi incelemedikleri için, çok da hatalı işlemler yapıyorlar ve
bu hatalı işlemler sonucunda, yanan vatandaşın canı
oluyor. Bence, bu cezalarının biraz düşürülmesinde çok büyük bir
isabet var. Yani, bayilik faaliyetine aykırı bir faaliyette bulundu
diye bir kişiye siz 600 milyar lira para cezası kesebilir misiniz? Yani,
emsali yoktur. Bunun nedeni, bazı dış güçler, mesela bir Total
var, işte, Shell var, BP var -işte, biliyorsunuz büyük
şirketleri- bunlar, tabii, Türkiyeden büyük paralar transfer ediyorlar.
Türk dağıtıcı firmalarının
yaşatılmamasını istiyorlar.
Tabii, takdir sizin. Bana göre benim verdiğim önerge çok
isabetli bir önergedir. Bu cezaların kısmen azaltılması
lazım.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum efendim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Genç.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
555inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
556ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
557nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
558inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
559uncu madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 56 sıra sayılı yasa
tasarısının 559 uncu maddesinin (b) bendinde geçen (beş)
ibaresinin (üç) olarak değiştirilmesini saygılarımla arz
ederim.
Kamer
Genç
Tunceli
BAŞKAN Komisyon?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya) Biz de
katılamıyoruz efendim.
KAMER GENÇ (Tunceli) Gerekçeyi okutalım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutalım, peki.
Gerekçe:
Maddede getirilen bir ay ile beş yıl arası çok
geniş bir takdirdir. Azaltılması daha adaletlidir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
559uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
560ıncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
561inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
562nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
563üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
564üncü madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 56 Sırasayılı Kanun
Tasarısının 564 üncü maddesinin çerçevesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Nihat
Ergün Bekir Bozdağ Kemal Anadol
Kocaeli Yozgat İzmir
Mehmet
Şandır Hasip
Kaplan
Mersin Şırnak
Madde 564 28/4/2004 tarihli ve 5149 sayılı Spor
Müsabakalarında Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanunun
18 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki
üçüncü ve beşinci fıkralar eklenmiştir
BAŞKAN Komisyon katılıyor mu önergeye?
ADALET KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ HAKKI KÖYLÜ
(Kastamonu) Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI MEHMET ALİ ŞAHİN (Antalya)
Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
5149 Sayılı Kanunun 18. maddesinin üçüncü
fıkrası Anayasa Mahkemesinin 2005/55 E ve 2006/4 K. Sayılı
kararı ile iptal edildiğinden bu önerge verilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 564üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
565inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
566ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
567nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
568inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
569uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
570inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, on dokuzuncu bölümde yer alan
maddelerin oylaması tamamlanmıştır.
Süremizin bitimine de az kaldığından, alınan
karar gereği, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla
görüşmek için 17 Ocak 2008 Perşembe günü saat 14.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 22.56